View
221
Download
0
Category
Preview:
Citation preview
1
T.C.
ATILIM ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER ANABĠLĠM DALI
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
ORTADOĞU’DAKĠ ENERJĠ KAYNAKLARININ ÖNEMĠ VE
TÜRKĠYE ÜZERĠNDEN TAġINMASI ĠLE TÜRKĠYE’NĠN
KAZANDIĞI JEOPOLĠTĠK KONUM
BEġĠR ELMAS
TEZ DANIġMANI
Yrd. Doç. Dr. POYRAZ GÜRSON
ANKARA 2012
3
T.C.
ATILIM ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLER ANABĠLĠM DALI
ORTADOĞU’DAKĠ ENERJĠ KAYNAKLARININ ÖNEMĠ VE
TÜRKĠYE ÜZERĠNDEN TAġINMASI ĠLE TÜRKĠYE’NĠN
KAZANDIĞI JEOPOLĠTĠK KONUM
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
HAZIRLAYAN: BEġĠR ELMAS
TEZ DANIġMANI: YAR. DOÇ. DR. POYRAZ GÜRSON
ANKARA 2012
I
ĠÇĠNDEKĠLER
ĠÇĠNDEKĠLER I
KISALTMALAR LĠSTESĠ V
GĠRĠġ 1
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
ENERJĠ 5
1.1. ENERJĠ KAVRAMI 7
1.1.1. Enerjinin Tanımı 8
1.1.2. Uluslararası Alanda Enerji Tanımı 9
1.2. ĠNSANOĞLUNUN ENERJĠ KAYNAKLARINA OLAN TALEBĠ 10
1.2.1. Enerji Kaynak Krizi 11
1.2.2. Enerji Bağımlılığı 12
1.2.3. Diğer Kaynaklara Olan Arz 14
1.3. ULUSLARARASI ALANDA ENERJĠNĠN ANALĠZĠ 16
1.3.1. Enerji Kaynaklarının Uluslararası Etkileri 18
1.3.2. Uluslararası Alanda Enerji Dilemması 20
1.3.3. Enerji Güvenliği 22
1.3.4. Enerji Güvenliğinin Sağlanması 24
1.3.5. Ham Petrol ve Doğalgazın Uluslararası alandaki Yeri 25
1.4. HAM PETROL VE DOĞALGAZ 25
1.4.1. Petrolün YükseliĢi 27
1.4.2. Ham Petrolün Önemi 29
1.4.3. Doğalgazın Önemi 32
1.5. ENERJĠDE HAM PETROL VE DOĞALGAZ TALEBĠ 34
1.5.1. Talebin KarĢılanmasında Ortadoğu 35
1.5.2. Enerji Talebin KarĢılanmasında Çoklu Ġletim Hatları 36
1.5.3. Arzda Birincil Kaynak Olarak Petrol 37
1.5.4. Arzın KarĢılanmasında Doğalgaz 38
1.6. ENERJĠ KAYNAKLARI 39
1.6.1. Yenilenemeyen Enerji Kaynakları 40
II
1.6.1.1. Ham Petrolün Geleceği 41
1.6.1.2. Doğalgazın Geleceği 42
1.6.1.3. Kömür 43
1.6.1.4. Nükleer Enerji 44
1.6.2. Yenilenebilir Enerji Kaynakları 45
1.6.2.1. Rüzgâr Enerjisi 46
1.6.2.2. GüneĢ Enerjisi 47
1.6.2.3. Akarsu Hidro Elektrik Enerjisi 48
1.6.2.4. Jeotermal Enerjisi 49
1.7. ENERJĠ TALEBĠN KARġILANMASINDAKĠ SORUNLAR 50
1.7.1. Ham Petrol ve Doğalgaz Krizi 51
1.7.2. Enerji Krizi 52
1.8. ENERJĠ HUKUKU 53
1.9. ENERJĠ MÜCADELESĠ VE TÜRKĠYE 54
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
ORTADOĞU COĞRAFYASINDAKĠ ENERJĠ KAYNAKLARI 56
2.1. BÖLGE ÖZELLĠKLERĠ 57
2.1.1. Ortadoğu’da ĠĢgaller ve SavaĢlar 59
2.1.2. Ortadoğu’da Enerji ve SavaĢlar 60
2.1.3. Ortadoğu ve Uluslararası Güvenlik 61
2.2. ORTADOĞU’NUN JEOPOLĠTĠK ÖNEMĠ 62
2.2.1. Jeopolitiğin Kaynağı 64
2.2.2. Ortadoğu’ya Jeopolitik Kazandıran Unsurlar 65
2.3. HAM PETROL VE DOĞAL GAZ YATAKLARI 66
2.3.1. Ham Petrol ve Doğalgaz Rezerv Tespiti 67
2.3.2. Ham Petrol Rezervleri 68
2.3.3. Doğal Gaz Rezervleri 69
2.3.4. Ham Petrol ve Doğal Gaz Rezervlerinin Ömrü 70
2.4. ORTADOĞU ENERJĠ KAYNAKLARI VE BÜYÜK GÜÇLER 71
2.4.1. ABD ile Rusya Arasında Türkiye 73
2.4.2. ABD ve Ortadoğu’daki Enerji Kaynakları 74
III
2.4.3. Rusya ve Ortadoğu’daki Enerji Kaynakları 76
2.4.4. Avrupa Ülkeleri ve Ortadoğu’daki Enerji Kaynakları 79
2.4.5. Ġran ve Ortadoğu’daki Enerji Kaynakları 81
2.4.6. Enerjide Irak Belirsizliği 84
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ENERJĠ NAKĠL HATLARI 85
3.1. ENERJĠ KAYNAKLARININ TAġINMASI 87
3.1.1. Boru Hatlarının Belirleyiciliği 88
3.2. TÜRKĠYE’DEKĠ BORU HATLARININ ÖNEMĠ 89
3.3. ENERJĠ NAKĠL BORU HATLARI 91
3.3.1. Enerji Nakil Hatları 92
3.3.2. Boru hatları ve Enerji Güvenliği 92
3.4. ULUSLARARASI PROJELER 93
3.4.1. TÜRKĠYE YUNANĠSTAN ve ĠTALYA DGBH PROJESĠ 94
3.4.2. TÜRKMENĠSTAN TÜRKĠYE AVRUPA DGBH 96
3.4.3. MISIR - TÜRKĠYE DGBH PROJESĠ 97
3.4.4. IRAK - TÜRKĠYE DGBH PROJESĠ 98
3.4.5. RUSYA - TÜRKĠYE DOĞALGAZ BORU HATTI 99
3.4.6. DOĞU ANADOLU DOĞALGAZ ANA ĠLETĠM HATTI 100
3.4.7. SAMSUN - ANKARA DOĞALGAZ ANA ĠLETĠM HATTI 100
3.4.8. AZERBAYCAN - TÜRKĠYE DGBH (ġAH DENĠZ) 101
3.4.9. NABUCCO DGBH PROJESĠ 102
3.4.9.1. Nabucco Doğalgaz Hattının Türkiye’deki Konumu 104
3.4.9.2. Proje AĢamaları 105
3.4.9.3. Nabucco Projesinin Önemi 106
3.4.9.4. Nabucco Türkiye GeçiĢi 107
3.4.9.5. Nabucco Projesinin Türkiye Ġçin Önemi 108
3.4.10. IRAK ve TÜRKĠYE HAM PETROL BORU HATTI 109
3.4.10.1. ITHP boru Hattının Türkiye Ġçin Önemi 110
3.4.11. BAKÜ TĠFLĠS VE CEYHAN HAM PETROL BORU HATTI 111
3.4.11.1. BTC’nin Türkiye Ġçin Önemi 114
IV
3.5. DOĞALGAZ VE PETROL BORU HATLARI 115
3.5.1. ULUSLARARASI DOĞALGAZ BORU HATLARI 116
3.5.2. HAM PETROL BORU HATLARI 117
3.6. BORU HATLARININ GÜVENLĠĞĠ 118
3.6.1. Ġletim Hatlarının Güvenliğinin Önemi 119
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
TÜRKĠYE ve ORTADOĞU ENERJĠ KAYNAKLARI 120
4.1. TÜRKĠYE ve ENERJĠ POLĠTĠKALARI 122
4.1.1. Türkiye’nin Dünya Enerji Arzındaki Rolü 124
4.1.2. Türkiye’nin Dünya Enerji Krizindeki Rolü 125
4.1.3. Türkiye’nin Enerji Politikaları 126
4.1.4. Türkiye’nin Enerji Konusundaki Hassasiyetleri 127
4.1.5. Türkiye’nin Enerji Kaynaklarını ÇeĢitlendirmede Katkısı 129
4.1.6. Türkiye’nin Avrupa Ülkelerin Enerji Politikalarındaki Yeri 130
4.2. TÜRKĠYE’NĠN ETRAFINDAKĠ ENERJĠ KAYNAKLARI 132
4.2.1. Enerji Kaynaklarının Potansiyeli 133
4.3. TÜRKĠYE’NĠN HATLARIN GÜVENLĠĞĠNĠ SAĞLAMASI 134
4.3.1. Türkiye’nin Enerji Güvenliği Sağlamada Askeri Boyutu 136
4.3.2. Türkiye’nin Enerji Güvenliği Sağlamada Siyasi Boyutu 137
4.4. ENERJĠ OYUNUNDA TÜRKĠYE’NĠN ROLÜ 138
4.5. ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLERDE TÜRKĠYE’YE KAZANIMLARI 140
SONUÇ 141
KAYNAKÇA 144
ÖZET 156
ABSTRACT 157
V
KISALTMALAR
AB Avrupa Birliği
ABD Amerika BirleĢik Devletleri
AGĠT Avrupa Güvenlik ve ĠĢbirliği TeĢkilatı
AO Anonim Ortaklığı
BM BirleĢmiĢ Milletler
BOTAġ Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ.
BTCHPBH Bakü-Tiflis-Ceyhan-Ham Petrol Boru Hattı
BTU British Termal Unit (Ġngiliz Isı Birimi)
DEPA Yunan Kamu Doğalgaz ġirketi
DGBH Doğalgaz Boru Hattı
HES Hidro Elektrik Santrali
GKRY Güney Kıbrıs Rum Yönetimi
ITHPBH Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattı
KKTC Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
LPG SıvılaĢtırılmıĢ Petrol Gazı
LNG SıvılaĢtırılmıĢ Doğalgaz
MTOE Million Tons of Oil Equivalent
NATO North Atlantic Treaty Organization
OPEC Organization of the Petroleum Exporting Countries
SOCAR State Oil Company of Azerbaycan Republic
SSCB Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği
TYĠ Türkiye-Yunanistan-Ġtalya
TPAO Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı
TEKFEN Teknoloji ve Fen
UNIFIL United Nations Interim Force in Lebanon
1
GĠRĠġ
Enerji uluslararası iliĢkiler disiplininde geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerin
ekonomik ve sosyal kalkınmaları ile refah seviyelerini yükseltmelerinde ve ulus üstü
güçlerin iliĢkilerinin reaksiyonunda en önemli parametrelerden biri olarak kabul
edilmektedir. 21. yüzyılda geliĢmiĢ ve geliĢmeye devam eden ABD, Rusya
Federasyonu, Almanya, Fransa ve Türkiye gibi ülkelerin ulusal ve uluslararası
politikaların izlenmesinde ve stratejilerin belirlenmesinde en önemli etkenler olarak
enerji ve hammadde kaynaklarının olduğu göze çarpmaktadır.1 Bu değerlerin
önemleri de dünyada sınırlı bulunmaları sebebi ile her geçen gün daha da
artmaktadır. Bu kaynaklara sahip olan coğrafyalar ise stratejik önem kazanmaktadır
ve aktörlerin ilgisini çekmektedir. Enerji kaynakları olarak da ham petrol ve
doğalgaz diğer maden ve doğal kaynaklara göre uluslararası disiplinde ayrı bir
değere sahip olduğu görülmektedir. Hayatın her aĢamasında görülebilecek olan enerji
ve türevlerinin, ülkelerin geliĢmiĢliğini, refahını, toplumun yaĢam standartlarını ve
istikrarını belirlediği bilim çevreleri ve uzmanları tarafından sürekli olarak yapılan
her türlü çalıĢmada ifade edildiği görülmektedir. Bu bağlamda en yaygın biçimde
tüketilmeleri dolayısıyla baĢta ham petrol olmak üzere, doğalgaz, kömür ve nükleer
gibi enerji kaynakları, uluslararası enerji politikalarının ve stratejilerin
Ģekillenmesinde, izlenmesinde ve uluslararası güvenliğin sağlanması aĢamalarında
uzunca bir süreden beri ülkeler arası iliĢkilerde neredeyse birinci etken konumunda
buluna gelmektedir.2 Bu kaynakların bulunduğu coğrafyalar özellikle Ortadoğu
enerji mücadelesi arenası haline gelmiĢ bulunmaktadır. Bu süreçte aktör olan ülkeler
dâhil uluslar üstü kuruluĢlar ile birlikte uluslararası dev Ģirketlerde etkin rol almaya
gayret ettikleri, bu coğrafyaya çeĢitli bahaneler ile müdahil olmaya gayret ettikleri
dikkat çekmektedir.3 Ayrıca enerji mücadelesinde elde edecekleri kâr paylarını ve
menfaatlerini en üst seviyeye yükseltmeye çalıĢtıkları izlenmektedir.
1 Oğuzhan Akyener, Abdullah Altun, “Türkiye‟de Enerji Stratejileri ve Politikalarının
Belirlenmesinde Rol Oynayacak Kurumsal Bir Yapılanma Modeli”, EriĢim:
http://tespam.org/Documents/Turkiyede_Enerji_Stratejileri_ve_Politikalarinin_Belirlenmesinde_Rol_
Oynayacak_Kurumsal_Bir_Yapilanma_Modeli.pdf , 18 Ocak 2012, s.2. 2 Oğuzhan Akyener, Abdullah Altun, “Türkiye‟de Enerji Stratejileri…”, s.3.
3 Eren Okur, “Enerji Kaynakları ve Orta Asya‟nın Geleceği”, 20 Ağustos 2009, EriĢim:
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=433:enerji-kaynaklar-
ve-orta-asyann-gelecei&catid=83:analizler-ortaasya&Itemid=149, 18 Kasım 2011, s. 2.
2
Enerji bir ülkenin ekonomisinin, toplumunun yaĢam standartlarının istenilen
seviyede istikralı ve devamlı bir Ģekilde sürdürülebilmesi için ihtiyaç duyduğu en
önemli parametrelerden biri olarak kabul edilmektedir.4 Teknolojinin, ulaĢımın,
iletiĢimin ve sanayinin baĢ döndürücü hızla geliĢmesi sonucu, toplumların refah ve
konfor seviyesinin hızlı bir Ģekilde yükselmeye devam etmesi, bu sonucun
doğmasında en büyük etmendir.5 Hızla artan dünya nüfusunun da enerjiye ve
türevlerine olan talebin hızına ivme kazandırmıĢ olduğu görülmektedir. Güç ve
gücün bir unsuru olarak hem literatürde hem de politikalar çerçevesinde enerjiden ve
enerji kaynaklarından bahsedilmektedir. 1990 yılında Irak‟ın Kuveyt‟i iĢgalinde
petrolün Saddam Hüseyin‟in eline geçme ihtimali güvenlik tehdidi ve güç kaybı
olarak değerlendirilmiĢtir.6 Ülkelerin geliĢmiĢlik düzeyi arttıkça enerji kaynaklarına
ve türevlerine olan talebin de enerji tüketiminin artması ile doğru orantılı olarak
sürekli arttığı görülmektedir. Toplum enerjinin türevleri olan elektrikten benzine
kadar pek çok kaynağı değiĢik amaçlar için kullanmaktadır. Günlük hayatın çeĢitli
aĢamalarında ulaĢımdan ev iĢlerine kadar enerjinin her yerde olduğu görülmektedir.
Ayrıca dünya ki ülkelerinin üçte ikisinden fazlasını oluĢturan geliĢmekte olan
ülkelerin enerjiye olan ihtiyacı da her geçen gün artmakta ve geliĢmiĢ ülkelerin
oranına yaklaĢmaktadır. Dünya nüfusunun son yıllarda hızla artıĢ göstermeye devam
etmesi ve paralelinde enerjiye olan talebin daha da büyümesi, sanayileĢme ve
kentleĢmenin büyük ilerleme kaydetmesi enerjinin ulusal ve uluslararası önemini
daha da belirgin hale getirmektedir. Artık enerji hayatın su gibi hava gibi
vazgeçilemez unsuru haline gelmiĢtir. GeliĢen teknoloji ile birlikte bilimsel araĢtırma
ve çalıĢmalar da dünyada bulunan mevcut ham petrol ve doğalgaz rezervlerin kısıtlı
olduğuna, sadece belirli coğrafyalarında bulunduğuna ve hızla tükendiğine iĢaret
etmektedir. Enerji konusu bunun neticesinde incelendiğinde, geliĢen ve geliĢmekte
olan ülkelerin politikalarını ve stratejilerini ulusal ve uluslararası açıdan
etkilediğinden enerji kaynakları ekonomik, siyasi ve sosyal bakımdan oldukça büyük
bir öneme sahiptir.
4 Devlet Planlama TeĢkilatı Resmi Ġnternet Sitesi, “IX. Kalkınma Planı”, Enerji Özel Ġhtisas
Komisyonu Raporu, Ankara 2006, EriĢim: http://plan9.dpt.gov.tr/oik21_enerji/21enerji.pdf , 15 Aralık
2011, s.6. 5 Devlet Planlama TeĢkilatı Resmi Ġnternet Sitesi, “IX. Kalkınma Planı…”, s. 6.
6 Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın Dağıtım, GüncellenmiĢ
2. Baskı, Bursa, 2009, s.43.
3
Toplumun en önemli enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgazın her
yerde bulunmadığı ve sadece Ortadoğu gibi coğrafyalarda zengin rezervlere sahip
olduğu görülmektedir. Ġstikrarsızlığın hüküm sürdüğü bu coğrafya ise enerji arzını
karĢılamak zorunda olan güçlerin ilgi ve hareket alanı haline gelmiĢ bulunmaktadır.
Buradaki enerji kaynaklarına sahip olmaktan ziyade bu kaynakların çıkarılmasından
tüketimine kadar olan proses yönetimi uluslararası alanda daha çok öneme sahiptir.
Bu bağlamda bakıldığında bu süreçte en önemli sorun kaynakların nakil aĢaması
olduğu görülmektedir.
Enerji kaynakları bakımından çeĢitli iddialar ortaya atılmasına rağmen
Türkiye özellikle ham petrol ve doğalgaz yönüyle çok fazla zengin sayılamayacak bir
ülke konumunda bulunmaktadır. ÇeĢitli doğal kaynak ve maden rezervlerine sahip
olan Türkiye‟de bulunan petrol ve doğal gaz yataklarının zenginliği net olarak
ispatlanabilmiĢ değildir. Buna rağmen özellikle Türkiye‟nin Güney Doğu bölgesinde
Batman ve civarında arama ve sondaj çalıĢmaları hız kesmeden devam etmektedir.7
Türkiye‟de bulunan zengin petrol ve doğalgazın çıkarılıp iĢlenmesini dıĢ aktörlerin
uzun yıllar boyunca engellediği iddia edilmiĢtir.8 Özellikle Türkiye‟nin Trakya ve
Güney Doğu Anadolu bölgelerinin zengin petrol yataklarına sahip olduğu ve bu
kaynakların Türkiye‟ye baĢka bir kaynağa ihtiyaç duymadan yeterli olacağı iddiaları
henüz kanıtlanmıĢ değildir. Bütün bunlar bir tarafa Türkiye‟yi bu kaynaklar
bakımından önemli hale getiren ise bulunduğu konum itibarıyla söz konusu ham
petrol ve doğalgaz enerji kaynakları açısından dünyanın en zengin bölgesi olarak
kabul edilen Ortadoğu coğrafyasında yer almasıdır. Bununla birlikte Türkiye enerji
arzını yani ihtiyacını güvenli ve sürekli bir Ģekilde karĢılaması gereken Avrupa
ülkeleri için ise tam bir köprü, koridor ve santral konumuna sahiptir. Uluslararası
iliĢkilerde enerji kaynaklarının taĢınmasının daha çok boru hatları ile yapılması
yönünde bir eğilim ve tercih bulunmaktadır. Bu çerçevede Türkiye yapılan ve
planlanan enerji iletim nakil hatları ile her geçen gün uluslararası alanda daha da
önemli hale gelmekte ve geleceği de değerlendirilmektedir.
7 Batman ve çevresinde 2009 yılında baĢlatılan petrol arama ve sondaj çalıĢmalarında 2011 yılı Kasım
ayında bölgede çok verimli zengin petrol yataklarının tespit edildiği açıklanmıĢtır. Milliyet Gazetesi
Ġnternet Sitesi, 21 Kasım 2011,EriĢim: http://ekonomi.milliyet.com.tr/batman-da-turkiye-de-bugune-
dek-cikarlmis-en-kaliteli-petrol-bulundu/ekonomi/ekonomidetay/21.11.2011/1465525/default.htm 8 Elektrik Mühendisleri Odası Ġnternet Sitesi, Ġlhami Binici, “Türkiye‟nin Petrol Politikası Nedir?”,
EriĢim: http://www.emo.org.tr/ekler/e0f65eb20acbfb2_ek.pdf?dergi=375, 12 Ocak 2012, s. 1.
4
Avrupa ile Ortadoğu coğrafyası arasında bir enerji terminali, santrali ve
koridoru olma doğrultusunda inĢa edilecek enerji nakil boru hatları Türkiye‟nin de
içinde bulunduğu coğrafyada Türkiye‟nin daha da etkili olmasına imkân
sağlayacağına kesin gözü ile bakılmaktadır.9 Dünyanın en önemli ülkeleri ve
coğrafyası arasında yer alan ve sahip olduğu kaynaklar, nüfus ve potansiyeller ile son
yıllarda Türkiye gösterdiği üstün gayretlerle dikkat çekmektedir.10
Türkiye dünya
sahnesinde figüran olmaktan kurtulup yeniden aktör olma niyetindedir. Çok kısa
zaman aralığında elindeki imkânları kullanarak Türkiye daha çok geliĢebilecektir.
Coğrafi ve stratejik avantajını da değerlendirerek büyük ve etkili bir bölgesel ve
uluslararası güç olma yönündeki arzusu kendini belirgin bir Ģekilde göstermektedir.
Dünya genelindeki enerji arzı incelendiğinde enerji piyasalarındaki hızlı geliĢmeler
yaĢanmaktadır. Ülkelerin enerji ihtiyaçlarını karĢılamak zorunda olduğu iĢte bu
noktada Türkiye enerji mücadele trafiğinin tam ortasında yer almaktadır. Enerji
trafiğinin kontrolünde baĢarılı olabileceği Türkiye‟nin bulunduğu coğrafya ile ulusal
ve uluslararası alanlarda daha da güçlü ve istikrarlı hale getirecek ve önemini ortaya
çıkaracaktır. 21. yüzyıl itibariyle Türkiye dünya enerji talebi ile bu talebin
karĢılanması konusunda önemli rol üstlenecektir. GloballeĢme ile birlikte geliĢen ve
geliĢmekte olan ülkelerin enerjiye olan talebinin karĢılanmasında Türkiye, özellikle
de Ortadoğu coğrafyasında bulunan en önemli jeopolitik öneme sahip tek ülke olarak
hep dikkat çekmektedir. Türkiye‟nin ayrıca baĢta NATO olmak üzere AGĠT, Avrupa
Konseyi, Karadeniz Ekonomik ĠĢbirliği TeĢkilatı, Ekonomik ĠĢbirliği TeĢkilatı ve
Ġslâm Konferansı TeĢkilatı gibi farklı uluslararası boyutta üyelikleri vardır ve
bunların yanında da AB üyeliği süreci devam etmektedir. Bu duruĢlar ile birlikte
Türkiye jeopolitik konum itibarı ile doğalgaz ve ham petrol boru hatlarının en
güvenli geçiĢ yolu olarak ilgili çevrelerce ifade edilmektedir.11
Türkiye sahip olduğu
üyeliklerin verdiği olumlu imaj sayesinde enerji transferinde güvenilir güzergah
olarak kabul edilmektedir.
9 Nusret Alemdaroğlu, Enerji Sektörünün Geleceği Alternatif Enerji Kaynakları ve Türkiye’nin
Önündeki Fırsatlar, yayın no: 2007–29, Ġstanbul Ticaret Odası, Ġstanbul, Prive Grafik, 2007. s. 2. 10
Joschka Fischer, “Türkiye Bölgede Önemli Aktör”, Türkiye Avrupa Vakfı Ġnternet Sitesi, EriĢim:
20 Kasım 2011, http://www.turkiyeavrupavakfi.org/index.php/arastirma-yorum/roportajlar/2306-
fischer.html, 2 Aralık 2011. 11
Hasret Çomak, “Türkiye‟nin Enerji Güvenliği”, Elektronik Makale, EriĢim: 20 Mart 2011,
http://www.konrad.org.tr/Enerji/08COMAK.pdf
5
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
ENERJĠ
Enerjinin milyonlarca yıldır insanoğlunun yaĢamını devam ettirebilmesi için
en önemli temel ihtiyaçları arasında çok önemli bir yeri vardır. Tarihte ilk yemeği
piĢirmesinden uzay yolculuğuna kadar her Ģeyini insanoğlu kullandığı enerji ve
türevleri sayesinde yapa gelmiĢtir. Gelecekte ise belli ki insanlığın bilimsel
çalıĢmalarını devam ettirebilmesi ve uygarlıkların refahı için enerjiye duyulan ihtiyaç
ise kesintisiz sürecektir. Bu bağlamda enerji konusu insanoğlunun daha doğrusu
ülkelerin geliĢmesinde, güçlenmesinde ve sürekliliğinde daha doğrusu hayatta
kalmasında en stratejik unsurlardan biri olarak göze çarpmaktadır. Özellikle On
sekizinci yüzyılın ikinci yarısında baĢlayan ve “Sanayi Devrimi” olarak adlandırılan
bilimsel ve teknolojik geliĢmeler sonucunda üretim ve tüketim sürecinde yaĢanan
hızlı makineleĢme ve endüstri beraberinde enerji ihtiyacını ve karĢılanmasını ortaya
çıkarmıĢtır. Sonuçta enerji konusu sınırları aĢmıĢ ve uluslararası boyuta taĢınmıĢtır.
Enerjiye duyulan bu ihtiyaç, teknolojik geliĢme ile birlikte zamanla üretim faktörleri
arasındaki en önemli parametre olmasına sebep olmuĢtur.12
Enerji ve türevleri
insanlık için adeta su gibi hava gibi hayat kaynağı olmuĢtur. Dünyadaki tüm
medeniyetlerin temeli ve hamuru enerji olarak görülmektedir. Enerji tüketim boyutu
bir ülkenin üretim gücünü simgelemektedir. Devletler halklarına çok iyi yaĢam ve
refah Ģartlarını ancak enerji sayesinde sağlayabilmekte oldukları
değerlendirilmektedir.13
Bir ülkenin GSMH‟nin büyümesi enerji tüketiminin artması
ile doğru oranda paralellik göstermektedir. Enerji, bilimsel tabirle bir sistemin iĢ
yapabilme yeteneği Ģeklinde tanımlanmaktadır. Diğer bir ifade ile enerji sistemde
yaratılan güç anlamına gelmektedir. Enerji kelimesi eski Yunancada bulunan aktif ve
iĢ kelimelerinin birleĢmesinden türetilmiĢtir.14
Çoğu dünya dilinde enerjinin aynı
sesler ile ifade edildiği görülmektedir.
12
Yüksel Yatar, “Avrupa Birliği Enerji Politikası ve Bu Politika Bağlamında Hazar Havzası Enerji
Kaynaklarının Önemi”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Isparta, EriĢim: http://tez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00622.pdf, s.1. 13
Sencer Ġmer, “Dünyada ve Türkiye‟de Enerjinin Durumu ve Gelecekteki GeliĢimi Hakkında
GörüĢler”, Kuzey Doğu Akdeniz Uluslararası Sempozyumu, 2005, s.2–9. 14
Enerji; energeia ve ergon kelimelerinden türetilmiĢtir. The Free Dictionary Ġnternet Sitesi, EriĢim:
13 Ocak 2011, http://www.thefreedictionary.com/energy
6
Tarih boyunca insanoğlunun farklı biçimlerde ve türevlerde değiĢik amaçlar
için kullandığı enerji kaynakları keĢfedildiğinin farkına varılmadan beri insan
hayatının ayrılmaz bir parçası olmuĢtur. Dünyada bilinen enerji kaynaklarının sınırlı
ve kısıtlı olması yani günün birinde tükenme ihtimali, ülkeleri ve küresel aktörleri
diğer madenlerde olduğu mevcut enerji kaynaklara daha da ilgili hale getirmiĢtir.
Ayrıca bu durum insanlığı yeni enerji kaynakları ve yeni enerji türleri aramaya sevk
etmiĢtir. KüreselleĢme sürecinin içerisinde ulusal sınırları yıkıp aĢan rekabet
koĢullarında diğer ülke ve güçlere karĢı ayakta durabilmenin ve varlığını devam
ettirebilmenin en önemli Ģartının enerji hâkimiyetini elinde bulundurmak olmuĢtur.
Bu denli büyük önem taĢıyan enerjiye ulaĢmak ise yüksek maliyetli ve büyük ölçekli
yatırımlar gerektirmektedir. Enerji için verilecek kararlar, ülkeler ve coğrafyalar için
uluslararası alanda ileriye dönük radyoaktif reaksiyonlara benzeyen değiĢtirilemez ve
engellenemez uzun vadeli etkiler oluĢturmaktadır. Bu çerçevede enerji yataklarının
olduğu Ortadoğu gibi bölgelerde sebep sonuç iliĢkileri birbiri içerisine geçmiĢ
durumdadır. Enerjinin gelecek dünyada bugünde olduğu gibi insanoğlu için son
derece vazgeçilmez temel gereksinim, ülkelerin geliĢimi ve bilgi çağında yer
almalarında en önemli araçların baĢında olması enerji konusunu uluslararası
disiplinde ülkeler ve ulus üstü güçler boyunda etkilediğinden daha da önemli hale
getirmektedir. Üretim sürecinin gerçekleĢmesi, yaĢamın çağdaĢ koĢullarında
sürdürülmesi ve bunları sağlarken de karĢılanamayacak derecede yüksek maliyette
olmaması âzami ölçüde ülkelerin enerjiye kesintisiz ve güvenli bir Ģekilde sahip
olabilmelerine bağlıdır denilmektedir.15
Dünyada kullanılan enerji kaynaklarının
yaklaĢık % 80‟nini fosil yakıtlar oluĢturmaktadır. Fakat yapılan bilimsel çalıĢmalar
dünyada mevcut bulunan enerji kaynaklarının tükenmek üzere olduğunu ortaya
koymaktadır. YaklaĢık olarak 40 yıl sonra ham petrolün, 250 yıl sonra kömürün, 60
yıl sonra da doğalgazın tükeneceği iddia edilmektedir.16
Ortadoğu‟daki ham petrol ve
doğalgaz rezervleri enerji konusunda tartıĢılan en önemli baĢlıklardır. Uluslararası
iliĢkilerde enerji konusu genellikle bu coğrafya ile birlikte iĢlenmektedir.
15
Nehir Aydın, Orta Asya-Hazar-Ceyhan Boru Hattı ve Milli Güce Etkileri, HAK Basımevi,
1999, s.6. 16
Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Resmi Ġnternet Sitesi, “2010 Yılı Ham
Petrol Ve Doğal Gaz Sektör Raporu”, Türkiye Petrolleri A.O. Genel Müdürlüğü, Ağustos 2011,
http://www.enerji.gov.tr/yayinlar_raporlar/Sektor_Raporu_TPAO_2010.pdf, s. 4.
7
1.1. ENERJĠ KAVRAMI
Enerji bilimsel literatürde bulunduğu biçime göre birincil ve ikincil olarak
isimlendirilmektedir.17
Enerjinin herhangi bir değiĢim ya da dönüĢüm uygulanmamıĢ
hali birincil enerji veya primer enerji olarak adlandırılmaktadır. Uluslararası alanda
birincil enerji kaynakları ise ham petrol, doğalgaz baĢta olmak üzere; katı yakıtlar,
hidrolik enerji, güneĢ enerjisi, jeotermal enerjisi, hidrojen enerjisi ve rüzgâr enerjisi
gibi yenilenebilir enerji kaynakları ile odun, bitki ve hayvan artıkları yani biomas
gibi geleneksel veya ticari olan ve olmayan enerji kaynaklarından oluĢtuğu
görülmektedir.18
Birincil enerjinin dönüĢtürülmesi sonucu elde edilen enerji çeĢidi
ikincil enerji olarak adlandırılmaktadır. Ġkincil enerji kaynaklarının en önemli ve en
çok kullanılan türü ise elektrik enerjisi olarak bilinmektedir. Kömür gibi akıĢkan
olmayan katı yakıtlar, sıvı ve gaz halde bulunan ham petrol, doğalgaz ve değiĢik
elementlerden elde edilen nükleer enerji ise dünyadaki tükenebilir enerji yani
yenilenemeyen enerji kaynaklarını oluĢturmaktadır.19
Bu kaynakların nükleer enerji
ayrı tutularak yakın zamanda tükenmesinin muhtemel değil kesin olduğu ve
rezervleri sadece belli bölgelerdedir. Enerji kaynakları ve türevleri sahip oldukları
kimyasal ve fiziksel özelliklere göre elektrik, rüzgâr, nükleer, biokütle, kinetik ve
potansiyel gibi farklı sınıflandırmalara dâhil edilebilmektedir. Buna rağmen
uluslararası iliĢkiler arenasında enerji konusunun alt baĢlıklarını genellikle kömür,
ham petrol ve doğalgaz ile bu kaynakların yataklarının bulunduğu coğrafyalar
oluĢturmaktadır.20
Fakat kömür dünyadaki enerji talebinin karĢılanmasında önemli
bir paya sahip olduğu halde uluslararası enerji konusunu nükleer enerjiden ayrı
olarak genellikle ham petrol ve doğalgazın iĢgal ettiği dikkat çekmektedir.
Uluslararası iliĢkiler alanında 20. yüzyılla birlikte geliĢen dıĢ politika ve güvenlik
kavramlarının içine stratejik değer taĢıyan enerji kaynaklarından önce ham petrol,
daha sonra da doğalgazın dâhil olduğu görülmektedir.21
17
Fatma Fehime Aydın, “Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme”, Erciyes Üniversitesi Ġktisadi ve
Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi, sayı:35, Ocak-Temmuz 2010, s. 317–340. EriĢim:
http://iibf.erciyes.edu.tr/dergi/sayi35/aydin.pdf 18
Fatma Fehime Aydın, “Enerji Tüketimi…”, s. 319. 19
F. Behçet Yücel, Enerji Ekonomisi, Birinci Baskı, Akay Ofset Matbaacılık, Ankara,1994, s.142. 20
Mehmet Kocaoğlu, Petro-Strateji, Harp Akademileri Yayınları, Ġstanbul, 1996, s.4. 21
Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın Dağıtım,
GüncellenmiĢ 2. Baskı, Bursa, 2009, s.71.
8
1.1.1. Enerjinin Tanımı
Basit bir bilimsel tanım yapılması gerekirse enerji iĢ yapabilme yeteneği
olarak tanımlanmaktadır.22
Enerji, maddenin kendi iç yapısındaki atom ve
moleküllerin hareketleri ile ilgilidir ve elektronların bağlardan kopması ya da dâhil
olması sonucu ortaya çıkmakta olduğu değerlendirilmektedir. Bağlardaki enerjinin
elde edilebilmesi ancak gerekli iĢlemler yapılmasıyla gerçekleĢtirilir. Maddenin
yapısında bulunan enerjiyi yanma, sürtme, kırma, sürtünme veya benzer bir fiziksel
ya da birbiri ile reaksiyona geçirilen kimyasal değiĢim ve dönüĢümlerle açığa
çıkarmak mümkündür. Maddelerin içyapısında bulunan enerjinin esas kaynağının
güneĢ kabul edilmektedir.23
Dünyaya gelen ve dünyada var olan enerjinin % 99 gibi
büyük oranı güneĢ orijinlidir. Diğer yıldızlardan gelen enerji boyutunsa
hissedilmeyecek kadar küçük olduğu kabul edilmektedir. Enerjinin en temelde
ekonomik amaçlara yönelik olarak, ulaĢımdan iletiĢime, ağır sanayiden evin
mutfağındaki ocağa kadar değiĢik türdeki ihtiyaç alanlarında harcanmakta olduğu
görülmektedir. Ağır sanayide enerji tüketimi konusu, bir bakıma enerji kaynaklarının
var olduğu, arz edilip elde edildiği ve çok yüksek miktarlarda tüketilmesinin
gerçekleĢmesi anlamına gelmekte olduğu görülmektedir. Ağır sanayide üretim
faaliyetlerinin, makine ve motor gücü ile yapılabilmesinin ve üretim sürecinde
aksamaların yaĢanmamasının ancak sürekli ve düzenli ulaĢılabilir yüksek oranda
enerji kaynağının tüketmesini gerektirmektedir. Gerçekten de, l760 yılında buhar
makinesi icat edilince taĢ kömürü enerji kaynağı olarak değer kazanmıĢtır.24
1873‟de
dinamo icat edilmesi ile kömür kaynaklarının aranmasına baĢlanmıĢtır. 1900‟lerde
içten patlamalı motorlar ve 1910‟larda içten yanmalı dizel motorlar ve sonra benzinli
motorlar icat edilince petrol ve türevleri olan motorin benzin ve lpg hayati derecede
büyük önem kazanmıĢtır.25
Ayrıca petrolün ağır sanayi ve petro kimya endüstrisinde
hammadde olarak da kullanılmakta olması kendisine ayrı bir değer katmaktadır.
22
Ülker Güner Bacanlı, “Türkiye‟de Enerji Kaynakları ve Hidroelektrik Enerjinin Önemi”, Dünya
Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Türkiye 10. Enerji Konseyi, EriĢim:
http://www.dektmk.org.tr/pdf/enerji_kongresi_10/UlkerGunerBacanli.pdf, 18 Ocak 2011, s. 92. 23
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Makine Mühendisleri Odası Ġnternet Sitesi, “Yenilenebilir
Enerji Kaynakları”, EriĢim: http://www.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/9514e888b8f2aca_ek.pdf,
10 Kasım 2011, s.6. 24
Hayati Doğanay, Ekonomik Coğrafya 2 Enerji Kaynakları, Erzurum, ġafak Yayınevi, 1998, s. 2. 25
Hayati Doğanay, “Ekonomik Coğrafya 2…”, s.2.
9
1.1.2. Uluslararası Alanda Enerji Tanımı
Uluslararası iliĢkiler alanında genellikle enerji konusunu daha çok ülkelerin,
aktörlerin ve uluslararası kuruluĢların ihtiyaçlarını karĢılamak için kullandıkları ve
ticaretini yaptıkları enerji kaynakları ile bu kaynaklarının rezervlerinin bulunduğu
coğrafyaların oluĢturduğu görülmektedir. Bu alan içerisinde enerji tanımına enerji
kaynakları olan ham petrol ve doğalgazın keĢfedilmesinden rezerv tespitine,
yeryüzüne çıkarılmasından enerji iletim yolları ile arz eden pazar ve piyasalara kadar
ulaĢtırılması konuları ile aktörlerin yaptığı gerekli anlaĢmalar, geliĢtirdiği iliĢkiler ve
uyguladıkları politika ve belirledikleri stratejiler dâhil olmaktadır. Ayrıca enerji
kaynaklarının iĢletilmesi sürecinde etkili olan ve olmaya çalıĢan güçlerin varlığı da
uluslararası enerji konusu içerisinde incelenmektedir.26
Bu aĢamalar içinde yaĢanan
geliĢmeler, yapılan ve planlanan stratejiler hepsi enerji konusunun alt baĢlıkları
alanında incelenmektedir. Dahası enerji kavramı, sondaj ve üretim aĢaması ile
birlikte, topluma hizmet sektörü, ağır sanayi ve endüstri gibi alanlarını da
kapsamaktadır. Lakin uluslararası iliĢkilerde enerjinin en önemli konu baĢlıklarını ve
bu tezin ana konusunu enerji kaynakları olarak ham petrol ve doğalgazın önemi ve
arz eden piyasalara ulaĢtırılmasındaki birbirine entegre çoklu enerji nakil hatları
oluĢturmaktadır. Sanayi Devrimi‟nden önce hammadde kaynaklarına sahip olmanın
önemi net olarak ortaya konamamıĢtır. Fakat devrimin gerçekleĢmesinden sonra ve
bugün dünyadaki maden, hammadde ve enerji kaynaklarına sahip olmak, bu
kaynakları kontrol etmek ve bunlar hakkında söz sahibi olmak uluslararası bir konu
haline gelmiĢtir. Yapılan incelemelerde geliĢmiĢ ülkeler olan ABD, Ġngiltere,
Almanya ve Fransa gibi ülkelerin bugünkü refah ve sanayi seviyesine
ulaĢmalarındaki en büyük belirleyicinin ham petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip
olan coğrafyalarda güçlü belirgin etmen olmaları olduğu belirtilmektedir.
Uluslararası iliĢkilerde, enerji tanımında ham petrol ve doğalgaz da bulundukları
bölgelerden ihtiyaç duyan piyasalara ulaĢtırılması en çok incelenen konular olarak
dikkat çekmektedir. Ayrıca bu kaynakların, istikrarsız olan Ortadoğu‟da zengin
potansiyellerinin bulunması da bu bölgeyi enerji alanına dâhil etmektedir.
26
Abdurrahman Satman, “Dünya Enerji Kaynakları”, 24 Temmuz 2008, EriĢim:
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=170:duenya-enerji-
kaynaklar&catid=131:enerji&Itemid=146, 14 Ocak 2011, s. 2.
10
1.2. ĠNSANOĞLUNUN ENERJĠ KAYNAKLARINA OLAN TALEBĠ
Tüketilen enerji kaynaklarının büyük bir bölümünü hidrokarbon olarak ifade
edilen fosil yakıtlar oluĢturmaktadır. Bu yakıtların alt baĢlıkları olan kömür, ham
petrol ve doğalgaz dünya enerji gereksiniminin yaklaĢık dörtte üçü gibi büyük bir
kısmını karĢılamaktadır. Kalan dörtte biri ise geliĢmiĢ ülkelerde nükleer enerji, HES,
rüzgâr, hidrojen, geliĢmemiĢ ülkelerde ise veya geliĢmekte olan ülkelerin kırsal
bölgelerinde odun, bitki ve hayvan artıkları gibi klasik biomas kaynaklar ile
karĢılanır durumdadır. Enerji talebinin ağırlık ile fosil enerji kaynaklarına yani ham
petrol, doğalgaz ve kömüre dayanması nedeni ile üretici ve satıcı ülkeler ile bu
kaynakları almaya zorunlu ülkeler arasındaki iliĢkiler uluslararası stratejik
dengesinin önemli unsurların parametreleri olmuĢtur. Enerji talebi geçmiĢ yıllara
göre artmıĢ ve gelecekte daha da artması öngörülmektedir. Bu durum sınırlı olan
enerji kaynaklarının önemini daha da hayati kılmaktadır.
ġekil–1.2. Yıllara Göre Dünyadaki Enerji tüketimi (Katrilyon Btu)27
Grafikten de anlaĢılacağı gibi 2000‟li yıllardaki enerji tüketimi 2040‟lı
yıllarda iki katına çıkacaktır. Gariptir ki dünyadaki ham petrol ve doğalgaz
yataklarının ömrünün bu yıllarda tükenmiĢ olacağı yönünde tahminler vardır.28
27
Meliha Ener, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı Projelerinin Ülke Ekonomileri ve
Avrupa Birliği Açısından Önemi”, 2. Ulusal Ġktisat Kongresi / 20–22 ġubat 2008 / Dokuz Eylül
Üniversitesi Ġktisat Bölümü, Ġzmir,
EriĢim: http://www.deu.edu.tr/userweb/iibf_kongre/dosyalar/ener.pdf, 20 Kasım 2011, s.11. 28
“2010 Yılı Ham Petrol Ve Doğal Gaz Sektör Raporu…”, s. 4.
11
1.2.1. Enerji Kaynak Krizi
Dünyadaki enerji talebinin büyük hızla artması mevcut sınırlı kaynakların
tükenmesi ile neticelenecektir. Gelecek yıllarda dünyayı daha yoğun enerji
krizlerinin beklediğini ifade etmek yanlıĢ olmayacaktır.29
Bugünün dünyasında
herhangi bir ülkenin varlığını sürdürmesi için ihtiyaç duyduğu enerji rezervleri baĢta
ham petrol ve doğalgaz olmak üzere çok kısa zamanda tükenmiĢ olacağı da bilim
çevrelerin ortak kanaati olarak dikkat çekmektedir. Küresel iklim değiĢikliği, diğer
çevresel riskler, jeopolitik ve askeri anlaĢmazlıklar ve enerji ile hammadde
fiyatlarının artması gibi enerjiyle ilgili konular tüketici, üretici ve transit ülkeler
arasında kolayca anlaĢmazlıklar yaratabilecek potansiyele sahip olduğu yaĢanan
geliĢmelerden kolayca anlaĢılmaktadır.30
Bu durum, çok yakın zamanda enerji
kaynaklı her türlü bunalımın uluslararası arenada yaĢanmasını muhtemel kılmaktadır.
Ülkelerin gelecekte mücadele edeceği en büyük sorunların baĢında enerji krizleri
olacak gibi gözükmektedir. Enerjide kaynak krizinin temelinde dünyada kullanılan
kömür, ham petrol ve doğalgazın sadece belirli bölgelerde olup sınırlı kaynaklar
olması ve geri dönüĢümsüz olarak kullanılması yatmaktadır. Petrol ve doğalgaz
dıĢında kullanılan diğer enerji kaynakları talebi karĢılamaları açısından çok yetersiz
kalmaktadır. Petrol ve doğalgaz yakın zamanda tükenecektir. Bu nedenle, dünyadaki
büyük ülke ve güçler baĢta ABD, Rusya Federasyonu, Çin ve AB ülkeleri gibi
ülkelerin ayrıca uluslararası kuruluĢların ham petrol ve doğalgaz kaynaklarının
paylaĢımı ve hâkimiyeti için enerji kaynaklarının bulunduğu coğrafyalarda müthiĢ bir
Ģekilde büyük bir mücadele verdikleri görülmektedir. Dünyada, bilinen ispatlanmıĢ
üretilebilir fosil yakıt rezervleri için ise, son 50 ila 100 yılda tükeniĢ yaĢanacağı ifade
edilmektedir.31
Ayrıca tüm dünyadaki kiĢi baĢına düĢen enerji tüketim oranında artıĢ
süreklilik arz etmektedir. Bu artıĢın kesintiye uğramdan devam etmesine ise enerji
krizinin kuĢkusuz hep tetikleyicisi olarak bakılmaktadır.
29
Meliha Ener, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı…”, s.11. 30
Mustafa Özcan Ültanır, 21. Yüzyıla Girerken Türkiye’nin Enerji Stratejilerinin
Değerlendirilmesi, Tüsiad, 1998, s.27. EriĢim: http://www.tusiad.org/__rsc/shared/file/21yy.pdf 31
“Türkiye‟de ve Dünyada Enerji Krizi ve Bu Krizin Çözümüne Yönelik Önemli Bir Alternatif:
Nükleer Enerji”, 2023 Dergisi, 71. sayı, s.1. EriĢim: (20 Ekim 2011)
http://www.enerji2023.org/index.php?view=article&catid=6%3Anuekleer&id=95%3Atuerkyede-ve-
duenyada-enerj-krz-ve-bu-krzn-coezuemuene-yoenelk-oeneml-br-alternatfnuekleer-
enerj&format=pdf&option=com_content&Itemid=232
12
1.2.2. Enerji Bağımlılığı
Endüstri ağır sanayi ve günlük hayatta kullanılan enerjinin veya dönüĢmüĢ
hali ile elektrik enerjisinin kaynağının büyük bir oranda petrol türevleri olan benzin,
dizel, fueloil ile kömür ve doğalgaz olduğu görülmektedir.32
Sürekli yaĢanan
geliĢmeler pazar ve piyasalardaki enerji ihtiyacını ve arzını daha da artırmaktadır.
Dünyada bilinen enerji kaynaklarında pek çok alternatif olsa da, yenilenemeyen
enerji kaynaklarında özellikle ham petrol ve doğalgazda dünya genelindeki dağılımın
oransız ve sınırlı olduğu dikkat çekmektedir.33
Çok yakın gelecekteyse kaynakların
tükeneceğine kesin gözü ile bakılmaktadır. Modern diye tabir edilen enerji
kaynaklarında ise teknolojik yetersizliklerden kaynaklı üretim azlığı görülmektedir.34
Nükleer enerjinin çevre sorunları tartıĢılmaktadır. Her geçen gün daha da hızla
geliĢen endüstrinin ihtiyacı olan enerjinin sağlanmasına yönelik giriĢimler enerjiye
olan bağımlılığın gün geçtikçe artmasına neden olmaktadır.35
Enerji adeta ülkelerin
hayat kaynağı olarak kabul edilmekte onsuz bir yaĢamın mümkün olması Ģimdilik
gözükmemektedir. Enerjiye bağımlılık hava ve su gibi çok önemli hal almıĢtır.
UlaĢımdan evdeki fırınlara kadar her Ģey enerji sayesinde iĢlevini yerine
getirebilmektedir. Enerjisiz bir teknoloji, sistem ya da varlık dünya ve var olan
kâinatta üzerinde ispatlanabilmiĢ değildir. Dünya genelinde var olan enerji
bağımlılığının büyük bölümü petrol ve türevleri, doğal gaz, kömür ve nükleer
kaynaklardan temin edilmektedir. Bu bağımlılıkta en büyük orana ham petrol ve
türevleri sahiptir.36
Enerji tüketiminin dünya üzerindeki en yoğun bölgesi olan baĢta
ABD, AB üye ülkeleri ve diğer geliĢmiĢ devletler, uluslararası alanda enerji
bağımlısı ve enerjiyi arz eden ülkeler olarak kabul edilmektedir. Amerika, Rusya ve
Çin gibi ülkeler ise AB ülkelerinin aksine kendi enerji kaynaklarına sahip olmalarına
rağmen onlar da dıĢarıdan da enerji kaynağı elde edebilmenin yoğun bir rekabetini
vermektedirler.
32
“Linyit Sektör Raporu 2010”, Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Stratejik Planlama Koordinasyon
Birimi, Ankara, Mart 2011 T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı s.5.
EriĢim: http://www.tki.gov.tr/dosyalar/K%C3%B6m%C3%BCrSekt%C3%B6rRaporu2010.pdf 33
Hayati Doğanay, Selçuk Hayli, “Irak’ın BaĢlıca Coğrafi Özellikleri ve Petrol Yatakları”, EriĢim:
1 Ekim 2011, http://perweb.firat.edu.tr/personel/yayinlar/fua_299/299_19111.pdf, s. 2. 34
“Linyit Sektör Raporu 2010…”, s.5. 35
Yüksel Yatar, “Avrupa Birliği Enerji Politikası…”, s.40. 36
Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın Dağıtım,
GüncellenmiĢ 2. Baskı, Bursa, 2009, s.72.
13
AB üye ülkeleri özellikle Almanya ve Fransa enerji kaynakları açısından son
derece yetersiz hatta fakir durumdadır. Çünkü topraklarında bulunan kömür yatakları
bitme durumuna gelmiĢtir. Ayrıca zengin sayılabilecek ham petrol ve doğalgaz
yatakları da bu kıtada bulunmamaktadır. Dünyada bulunan radyoaktif elementlerin
uzun yıllarca yetecek kapasitelerinin olduğu belirtilmektedir. Bu kaynakların
dünyanın farklı bölgelerine dağılmıĢ olduğu görülmektedir. Ayrıca Türkiye‟de bu
kaynaklar açısından zengin sayılabilecek konumdadır. Fakat nükleer tesisler ise
enerjideki mevcut arzı Ģu an için karĢılamaya yeterli değildir. Yeni tesislerin inĢası
ve planlanması ise Ģimdilik durdurulmuĢ gibi değerlendirilmektedir. Ayrıca var olan
cevherleri iĢleyip enerji elde edebilmek petrol ve doğal gaz ile karĢılaĢtırma
yapılmayacak kadar çok ileri teknoloji ve bilgi birikimi gerektirmektedir.
Bünyesine yeni dâhil olan ülkeler AB‟nin enerji bağımlılığını daha da
artırmaktadır. AB‟nin enerji konusunda yetersiz özelliklere sahip ülkelerden
oluĢması nedeniyle enerji konusunda dıĢa bağımlılıkta azalma yerine sürekli bir artıĢ
yaĢamaktadır. Çünkü dâhil olan ve olacak olan yeni ve eski ülkeler enerji fakiri
olarak tabir edilmektedir.37
Aslında AB‟nin bağımlılığı ve fakirliği enerjide olduğu
gibi hammadde konusunda da aynı olduğu görülmektedir. Ayrıca etrafında enerji
kaynağı zengini sayılabilecek ülke de bulunmamaktadır. Neticede AB‟nin enerji
kaynaklarına olan bağımlılığı giderek artmaktadır. Bu durum enerji konusunda
AB‟nin bağımlı olmasını uluslararası alanda bir kez daha ön plana çıkarmaktadır ve
enerji bağımlılığından kurtulmak için yeni açılımların hayati öneme sahip olduğunu
kanıtlamıĢtır.38
Ülkelerin enerji bağımlılığında tek bir ülkeye ve güce mahkûm
olmaları istenmeyen bir durum olarak belirtilmektedir. Bağımlılığın kontrol
edilmesinde ön plana çıkan husus ise çoklu boru hatları projeleri ile enerji kaynak
çeĢitliliğinin yaratılması ve böylelikle enerji bağımlılığında bahsedilen yaĢanabilecek
enerji kriz durumlarından en az zararla çıkılması olacaktır.39
Çünkü hayata
geçirilecek birbirine entegre çoklu boru hatları sayesinde enerji bağımlılığında olan
tek mahkûmiyetten kurtulma imkânı elde edilmiĢ olunmaktadır.
37
M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası ve Uluslararası Güvenlik
Sistemine Etkisi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliği Anabilim Dalı
YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, s. 83. 38
M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası…”, s. 98. 39
Yüksel Yatar, “Avrupa Birliği Enerji Politikası…”, s.41.
14
1.2.3. Diğer Enerji Kaynaklarına Olan Arz
Ham petrol ve doğalgaza alternatif olabilecek farklı enerji kaynaklarının keĢfi
bilim çevreleri tarafından uzun yıllardan beri sürekli olarak araĢtırılmaktadır. Bu
konuda geliĢmiĢ ülkeler baĢta Amerika, Çin ve Rusya Federasyonu gibi ülkeler
olmak üzere gelirlerinin önemli bölümünü enerji kaynaklarını çeĢitlendirmek için
araĢtırma geliĢtirme çalıĢmalarında harcamaktadır. DeğiĢen ve dönüĢen modern
dünyada enerjinin değiĢik yollardan elde edilmesi bilim camiası tarafından yeni bir
keĢif olarak görülmektedir. Hızla artan nüfus, telekomünikasyon, silah sanayi ve ağır
sanayi, ülkeler için daha fazla enerji kaynağı talebini beraberinde getirmektedir. Bu
meselenin çözümü için yeni teknolojiler ile iĢletim ve üretim maliyetleri düĢük, çevre
ile uyumlu, sosyal değerlere duyarlı etkin ve istikrarlı bir biçimde enerji kaynakları
temin edilmeye yönelik çalıĢmalarının hız kazandığı görülmektedir. Bu doğrultuda
kalkınma ve daha kaliteli bir yaĢam için vazgeçilmez unsur olan enerjinin güvenilir,
emniyetli, ulaĢılabilir, kesintisiz, ekonomik, çevreci ve kaliteli niteliklerde temin
edilmesinin planlanması ve buna yönelik uygun stratejik uygulamaların geliĢtirilmesi
bütün ülke ve ulus üstü güçlerin öncelikli konuları arasında yer almaktadır.40
Fakat
henüz tam olarak fosil yakıtlar olan ham petrol ve doğalgaz yerine geçebilecek enerji
kaynağı ne dünyada ne de evrenin keĢfedilen diğer yerlerinde bulunabilmiĢtir.
GüneĢ, rüzgâr, hidroelektrik, okyanus kaynaklı enerjiler, hidrojen pilleri ve
nükleer enerji de dâhil Ģu an için dünyadaki enerji ihtiyacını karĢılamakta yetersiz
konumdadır.41
TartıĢılan diğer bir enerji türü olarak nükleer enerji baĢta ABD, Rusya
Federasyonu ve Çin tarafından kullanılmakta ve Ġran gibi ülkeler tarafından ise
sürekli olarak geliĢtirilmeye çalıĢılmaktadır. Ġlk defa 1942 yılında Enrico Fermi
tarafından laboratuar ortamında deneysel olarak “Parçalanamaz” denilen atom
çekirdeklerinin parçalanması ile çekirdek enerjisi meydana çıkarılmıĢtır.42
Bu baĢarı
dünya tarihinin değiĢmesine sebep olmuĢtur.
40
Hamit Palabıyık, Hikmet YavaĢ, Murat Aydın, Nükleer Enerji ve Sosyal Kabul, Ankara, Usak
Yayınları, 2010, s.3. 41
Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Resmi Ġnternet Sitesi, “Linyit Sektör
Raporu 2010”, Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Stratejik Planlama Koordinasyon Birimi, Ankara,
EriĢim: http://www.tki.gov.tr/dosyalar/K%C3%B6m%C3%BCrSekt%C3%B6rRaporu2010.pdf,
18 Haziran 2011, s. 5. 42
Ural Akbulut, “Atom Bombası Nasıl Yapıldı?”, EriĢim: http://www.uralakbulut.com.tr/wp-
content/uploads/2010/10/atom-bombasi.pdf, 12 Ocak 2011, s. 1–4.
15
Nükleer enerji kaynağının ilk büyük çapta kullanımı 1945 yılında Ġkinci
Dünya SavaĢında ABD tarafından Japonya‟daki HiroĢima ve Nagazaki Ģehirlerine
atılan atom bombası olmuĢtur ve dünyanın seyrini değiĢtirmiĢtir.43
Atom
çekirdeğinde bulunan enerjisinin ilk defa barıĢçıl amaçlarla enerji elde edilmesinde
kullanımı 1957 yılında yine ABD tarafından gerçekleĢtirilmiĢtir. Elektrik enerjisi
üretmek üzere kurulan ilk reaktörde atom çekirdekleri parçalanarak açığa çıkan atom
enerjisinden faydalanılmıĢtır.44
Nükleer enerji konusunda tartıĢmalar sıcaklığını
korumaktadır. Fakat nükleer konusu enerji kaynağı olarak bilinen diğer kaynaklar ile
karĢılaĢtırma yapılamayacak oranda çok farklı bir konumda bulunmaktadır.
Nükleer enerjiyi diğer enerji kaynakları ile kıyaslamak bile enerji literatürüne
tam olarak hâkim olunmadığını göstermektedir. Çünkü diğer enerji kaynaklarında
basit bir açıklama yapmak gerekirse elektronlar yer değiĢtirmekte ve kimyasal bağlar
arasındaki enerji açığa çıkmaktadır. Fakat nükleer enerji söz konusu olduğunda ise
atomların parçalanması ya da birleĢmesi durumları vardır.45
Nükleer santrallerin
kurulum, iĢletim süreçleri ve muhtemel sonuçlarında nükleer enerji diğer enerji
kaynaklarına göre kıyaslanamaz boyuttadır. Diğer enerji türleri doğada kendi
dönüĢümünü yapabilirken nükleer reaksiyonlarda çok uzun yıllar boyunca devam
edecek radyoaktif serpinti ve yayılım söz konusudur. Nitekim 2011 yılında yaĢanan
Japonya FukuĢima nükleer santralindeki sızıntı ve daha öncesindeki Çernobil felaketi
nedeniyle nükleer enerji daha tartıĢılır hale gelmiĢtir.46
Ayrıca geliĢmiĢ ülkelerde
enerji programlarından nükleer enerjinin askıya alınması söz konusudur. Ġran gibi
ülkeler de nükleer çalıĢmalarını sürdürse de bunun enerji ihtiyacını karĢılamak için
yapıldığı kesinlik kazanmamıĢtır.47
Kısacası dünyada bugün itibarıyla ham petrol ve
doğalgaza alternatif olabilecek ve onun yerini her Ģeyiyle tutup ikame edecek bir
enerji kaynağı kesin olarak bulunmamaktadır.
43
Ural Akbulut, “Atom Bombası Nasıl Yapıldı...”, s. 1. 44
Demir Ġnan, GeçmiĢten Bugüne Enerji Kullanımı, TÜBĠTAK Matbaası, Ankara, 2001, s.5. 45
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Resmi Ġnternet Sayfası, EriĢim:
http://www.taek.gov.tr/ogrenci/bolum1_01.html , 12 Ocak 2012. 46
Hakkı Atıl, “Nükleer Santral TartıĢmasında Nereye Gidiyoruz?”, EriĢim:
http://www.jmo.org.tr/resimler/ekler/40286122786fc35_ek.pdf?dergi=HABER%20B%DCLTEN%D
D , 12 Ocak 2012, s. 33–37. 47
Hürriyet Gazetesi Ġnternet Sitesi, UAEK: Ġran‟ın Nükleer Silah Sahip Olmak Üzere, 8 Kasım 2011,
EriĢim: http://www.hurriyet.com.tr/planet/19194445.asp
16
1.3. ULUSLARARASI ALANDA ENERJĠNĠN ANALĠZĠ
Enerji kaynakları olarak ham petrol ve doğalgaz, hammadde kaynakları gibi
uluslararası iliĢkiler alanındaki en hassas konulardan birini oluĢturmaktadır. Bu
enerji kaynaklarının bulunduğu bölgeler itibarıyla ve de enerjiyi arz eden diğer
ülkelere taĢınmaları uluslararası iliĢkiler alanında sürekli olarak analiz yapılan
konulardandır. Enerji konusunda ayrıca ham petrolün ve doğalgazın üretiminden
tüketim piyasasına ve pazara sürülmesine kadar olan süreçten uluslararası alanda
sürekli olarak bahsedilmekte olduğu görülmektedir. Bu alanda uluslararası Ģirketlerin
ve ulus üstü kuruluĢların ve ülkelerin dıĢ politikalarını nasıl etkilediği ve nasıl strateji
izleyecekleri analiz edilip anlatıldığı görülmektedir.48
Uluslararası literatürde enerji
konusundan genellikle enerji kaynakları ve enerji bölgeleri Ģeklinde söz edilmekte
olduğu ve birlikte iĢlendiği görülmektedir.49
Ayrıca enerji kaynakları ve coğrafyası
konusu, uluslararası jeopolitik ve jeostratejik teorileri uygulamaları ile birlikte
iĢlenmektedir. Bağımsızlık ve güvenliğin teminatı olarak güce sahip olabilmek
anlatılmaktadır.50
Güce ulaĢabilmekte belirli bir zenginlik ve bu zenginliği devam
ettirip geliĢtirmekle mümkün olduğu görülmektedir.51
Bu zenginliğe ulaĢabilmenin
yolunda en keskin virajlardan biri Ģüphesiz ki aktörlerin karĢısına “enerji” olarak
çıkmaktadır. Enerji konusunu ise ham petrol ve doğalgaz ve bu kaynakların
bulunduğu coğrafyalar teĢkil etmektedir. Uluslararası iliĢkiler disiplinde enerjinin
konu baĢlığı olmasıysa dünyanın seyrini önemli ölçüde değiĢtiren sanayi devriminin
gerçekleĢmesi ile olmuĢtur. 18. ve 19. yüzyıllar ile beraber bugünün dünyasının
Ģekillenmesinde çok büyük etkisi olan Sanayi Devrimi neticesi olarak ekonomik
kaynaklara, stratejik hammadde yataklarına sahip olmanın büyük önem taĢıdığı
görülmekte ve uluslararası alanda değer taĢımaktadır.52
Bu bağlamda enerji
kaynaklarının da bu süreç ile birlikte hammaddenin iĢlenmesi için gerekli olduğu
görülmektedir.
48
Ġsmail Yücel, “Jeopolitik Güç OluĢturma Kriterleri ve Milli Güç Açısından Türkiye‟nin
Değerlendirilmesi”, Coğrafyadan Güç Kazanabilme ve Türkiye, Ocak 2004, EriĢim:
http://www.ismailyucel.com.tr/makaleler/jeopolitik-guc-olusturma-kriterleri-ve-milli-guc-acisindan-
turkiyenin-degerlendirilmesi, 19 Ocak 2011. 49
Ġsmail Yücel, “Jeopolitik Güç OluĢturma Kriterleri…” 50
Ġsmail Yücel, “Jeopolitik Güç OluĢturma Kriterleri…” 51
Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın Dağıtım,
GüncellenmiĢ 2. Baskı, Bursa, 2009, s.38. 52
M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası …”, s.181.
17
Daha sonrasında ise enerji kaynakları olan ham petrolü ve doğalgazı önemli
ölçüde kontrol edebilme, stratejik ulaĢtırma yollarının güvenliğini sürekli olarak
sağlama ve küresel pazarlara hâkim olma, ticareti belirleme yolu ile bir güvenlik
sistemi yaratılması uluslararası literatürün içerisinde geniĢ bir Ģekilde yer almaya
baĢlamıĢtır. Fakat güvenlik merkezli teorilerde enerji kavramının somut olarak ifade
edilmediği görülmektedir. Buna rağmen enerji kavramı hem ulusal hem de
uluslararası güvenliği çok yakından ilgilendirdiği değerlendirilmektedir.53
Bir
güvenlik sisteminin oluĢturması için uygulanması gereken uluslararası jeopolitik ve
jeostratejik teorilerin tümünün enerji merkezli olduğu ve hatta enerji konusunun
adeta parametreden ziyade referans noktası olduğu söylenebilir. Örneğin çok değerli
olan ekonomik kaynaklara sahip olma eyleminin bir güç için baĢarıya ulaĢabilmesi
ancak enerji kaynaklarının yoğun bulunduğu bölgelerin kontrol altına alınması ve bu
kaynakların kullanması ile mümkün olabilmektedir. Uluslararası disiplinde bir
ülkenin veya kuruluĢun jeopolitik ve stratejik enerji güvenliğini sağlama eylemi ise
ancak enerji nakil yollarının güvenliğinin sağlanması ile mümkün olabileceği
anlatılmaktadır. Bu yaklaĢımlardan da anlaĢılabileceği gibi güvenlik merkezli
jeopolitik teorilerin temelinde yatan temel unsurlardan en önemlilerinden biri enerji
konusu olduğu değerlendirilmektedir.54
Artık güçlerin ve aktörlerin ulusal ve
uluslararası güvenliği sağlanmaları ve sürdürmeleri konusuna enerji kavramı da dâhil
edilmiĢtir. Artık 21. yüzyıl sonrasında enerji kaynakları ve coğrafyası konusu
uluslararası iliĢkiler alanında politikaların ve stratejilerin belirlenmesinde en temel
parametrelerden biri haline gelmiĢtir. Neticede ülkelerin ve ulus üstü güçlerin
izleyeceği siyasetin referans noktası olacak Ģekilde önemli hale gelmiĢ olduğu
görülmektedir.55
Bu çerçevede enerji konusuna hâkim olan ülkeler, kuruluĢlar ve
uluslararası Ģirketler hem ulusal hem de uluslararası iliĢkilerde ellerinde önemli bir
gücü bulundurmakta olduklarının farkındadır ve bu etkileĢim içerisinde hareket
etmekte oldukları değerlendirilmektedir. Neticede uluslararası alanda enerji analizi
yapılırken ne kadar menfaat elde edilebilirin ortaya çıkmakta olduğu görülmektedir.
53
Volkan ġ. Ediger, “Enerji Arz Güvenliği ve Ulusal Güvenlik Arasındaki ĠliĢki”, Enerji Arz
Güvenliği, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt BaĢkanlığı Stratejik AraĢtırma ve Etüt Merkezi,
Genelkurmay Basımevi, 2007, Ankara, EriĢim: http://www.v-
energy.net/makaleler/ediger%202007%20arz%20guvenligi.pdf, 12 Ocak 2012, s. 2. 54
M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası …”, s.181. 55
M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası …”, s.181.
18
1.3.1. Enerji Kaynaklarının Uluslararası Etkileri
Dünya genelinde görülen ve etkileri derinden hissedilen ekonomik ve siyasal
krizler neticesinde geliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerin dikkati baĢta ham petrol ve
doğal gaz olmak üzere enerji kaynaklarına ve bu kaynakların bulunduğu istikrarsız
ve kontrolsüz coğrafyalara yönelmiĢ bulunmaktadır.56
Ülkelerin istikrarının
sağlanmasında ve geliĢimini devam ettirmesinde diğer hammadde kaynakları ile
enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgazın da çok önemli bir etken haline
geldiğinin su götürmez bir gerçek olarak kabul edildiği görülmektedir. Artık 21.
yüzyılda uluslararası iliĢkiler alanında enerji kaynaklarının güvenlik ile beraber
anılmaya baĢlandığı hatta güvenliği çok boyutlu olarak etkilediği görülmektedir.
Ham petrol ve doğalgaz ile bulundukları bölgelerinin aktörlere yansıyan çok ciddi
uluslararası etkilerinin olduğu görülmektedir. Uluslararası ve ulusal güvenliğin
sağlanmasında ham petrol ve doğal gaz kaynakları artık tartıĢma götürmez derecede
çok önemli hale gelmiĢtir.57
Doğalgazın ve ham petrolün 20. yüzyıldan itibaren baĢta
dıĢ politika ve güvenlik olmak üzere pek çok alanda derin etkileri uluslararası alanda
görülmeye ve hissedilmeye baĢlanmıĢtır. 21. yüzyılda ise savaĢların, iĢgallerin,
isyanlar ve halk hareketinin ve uluslararası aktörlerin desteği ile ülke içinde iktidarın
devrilmesinin sebebi haline geldiği görülmektedir. Nitekim Arap baharı diye
adlandırılan sürecin en büyük sebebinin doğal gaz ve ham petrolün kontrolünü baĢka
güçlere kaptırmamak içindir. Irak‟ın Kuveyt‟i iĢgali hep enerji kaynaklarının
uluslararası etkileri olarak açıklanmaktadır. Ġran ve ABD arasında baĢ gösteren
Hürmüz Boğazı gerginliği enerji trafiğinde yaĢanabilecek krizler ve bu krizlerin
tehdit olarak kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Ünlü jeopolitikçi Spykman‟a göre
bir coğrafyadaki stratejik enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgazı ele
geçirmeyi baĢarabilen ya da böyle bir Ģeye teĢebbüs eden herhangi bir güç ABD
ulusal menfaatlerine çok büyük derecede büyük gözdağı ve tehditler oluĢturmaktadır.
Bu stratejik kaynaklar sayesinde uluslararası güç dengesi yön değiĢtirip tehdit edenin
kendi menfaatleri doğrultusunda geliĢip ilerlemesinden bahsedilmektedir.58
56
Mustafa Atiker, “Ortadoğu, Petrol ve ABD”, http://www.kto.org.tr/dosya/rapor/ortadogu.pdf,
EriĢim: 12 Ocak 2011, s. 4. 57
Mustafa Kibaroğlu, “Dünya ve Türkiye‟deki Enerji…”, s. 1. 58
Veysel Ayhan, “Ortadoğu ve Petrol…”, s.42.
19
Enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgaza sahip olmanın uluslararası
arenadaki etkileri incelendiğinde birbiri ile bağlantılı birçok değiĢik durum ortaya
çıkmaktadır. Enerji kaynaklarının bulunduğu bölgeler ile birlikte komĢu
coğrafyalarına da fayda sağladığı tespit edilmektedir. Hammadde ve enerji
kaynaklarına sahip olmak kadar onlara sahip coğrafyalara yakın olmak ve bu
kaynakların taĢınmasında kullanılan hatların geçiĢ yollarında olmak uluslararası
arenada önemli bir stratejiye ve jeopolitiğe sahip olmak demektir. Çünkü bu enerji
kaynakların aktarımı ve sevkiyatı komĢu ülkelerin üzerinden gerekli anlaĢmalar ile
gerçekleĢtirilmektedir. Ülkeler ile küresel güçler, politika ve siyasetlerini artık enerji
ve hammadde kaynakları ile bu kaynakların bulunduğu coğrafyaları referans alarak
planlamakta ve geliĢtirmektedir. Ülkelerinin enerji ve hammadde konusunda
yaĢadıkları büyük rekabetler uluslararası iliĢkiler disiplininde enerji kaynakları
konusunun etkileri haline dönüĢmüĢ bulunmaktadır. Artık bir ülkenin veya bir
aktörün tek baĢına enerji politikası üretebilmesi imkânsız hale gelmiĢtir. Hele bir de
gücü çok fazla olmayan bir konumda ise tek baĢına olmak hayalden öteye
geçememektedir. Bir enerji politikasının belirlenmesinde bütün aktör ve figüranların
etkilerinin planlamasının gerekli olduğu görülmektedir. Çevre ve iklim Ģartları ile
gelecek zamandaki koĢulların iyi hesaplanması gerekmektedir. Enerji kaynaklarının
bulunduğu bir bölgeden arz eden bir pazara ulaĢtırılması birçok ülkenin, uluslararası
kuruluĢların desteği ve iĢbirliği ile ancak mümkün olabilmektedir ve ekonomik,
askeri ve politik yönleri ile birçok ülkeyi ve kuruluĢu da yakından ilgilendirmektedir.
Ham petrol ve doğalgaza sahip ülkeler ile bu kaynakları iĢleyip ticaretini yapan
ülkelerin izlediği politikalar ve belirlediği stratejiler uluslararası alanda karĢılıklı
olarak fırsat ve tehditler oluĢturabileceği Ģeklinde değerlendirmeler bulunmaktadır.59
Ham petrol ve doğal gaz için aktörlerin sarf ettikleri çabalardan anlaĢılacağı üzere
enerji konusu uluslararası disiplinin politika ve siyaseti ile iç içe geçmiĢ durumdadır.
Ayrıca güçlerin enerji konusunda birbirlerine karĢı bağımlı duruma gelmesinin,
uluslararası iliĢkilerde istikrarı korumaya yönelik faydalar sağlaması muhtemel
olduğu gibi çok farklı çatıĢma risklerini de içerisinde barındırmaktadır.
59
Zafer AkbaĢ, “Küresel Ekonomik Krizlerin Önemini Artırdığı Enerji Kaynakları Üzerinden
YaĢanan Rekabetin Uluslararası iliĢkilerde Etkisi”, Düzce Üniversitesi Akçakoca Meslek
Yüksekokulu, Düzce s.23–24.
EriĢim: http://web.inonu.edu.tr/~ozal.congress/pdf/2.pdf
20
1.3.2. Uluslararası Alanda Enerji Dilemması
Uluslararası iliĢkiler alanında enerji ve enerji kaynaklarının bulunduğu
coğrafyalar ile aktörlerin izledikleri politikalar konusu kendi içerisinde değiĢik
açmazlar ve sorunlar içermektedir. Ham petrol, doğalgaz ve kömür için geçmiĢ
zamandan bu zamana kadar çeĢitli ülkeler ve güçler arasında çok büyük mücadeleler
yaĢanmıĢ ve yaĢanmaktadır. Dünya geneline bakıldığında enerji kaynaklarına olan
arzın veya talebin enerji biçimlerine göre dağılımı incelendiğinde ham petrol ve
doğalgaz bu arzın % 60‟dan fazlası gibi çok önemli bir oranını oluĢturmaktadır.60
Fakat stratejik enerji kaynakların yakın gelecekte tükenecek olması beraberinde
enerjiyi arz edenlere için önemli bir açmazı doğurmaktadır. Enerji kaynakları ham
petrol ve doğalgaza olan ihtiyaç ile coğrafi dağılımlarının ise uluslararası
iliĢkilerdeki etkileri de farklı bir çıkmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Ham petrol ve
doğalgaza ihtiyacı olan ülkelerin bu arzı en baĢta geliĢmiĢ ülkelerin ki olmak üzere
her geçen gün daha da hızlı bir Ģekilde artmaktadır. Ayrıca bu kaynakların küresel
enerji talebinin karĢılanması içindeki oranları da sürekli artıĢ gösterdiği
görülmektedir. Enerji konusunda dilemma yaĢanmasında diğer bir etken daha vardır.
Enerji talebini karĢılayacak kaynağın seçiminde kıstas alınan baĢlıca parametreler
kaynağın fiyatı, maliyeti, kaynağın elde edilme, güvenliği ve iĢlenme kolaylığı,
sürekli ve güvenli elde edilebilirliği, ülkenin kendi ihtiyacını karĢılayabilirliği ve
ayrıca üretim süreci ve faaliyetlerinin sebep olduğu küresel çevre, iklim değiĢiklikleri
ve sağlık etkileri olarak bu çıkmazlara eklenen sıkıntılar olmaktadır. Ham petrol ve
doğalgazın dünya üzerindeki tespit edilen dağılımı ile ülkelerin enerji tüketiminin
dağılımı büyük oranda örtüĢmemekte olduğu görülmektedir. Bu parametrelerden
kendi kendine yetebilirlik kriterinin sağlanması da çoğu ülke için mevcut Ģu durumda
mümkün olarak görünmemektedir. Sonuçta ise ülkeler arasında uluslararası boyutta
zorunlu olarak bir enerji anlaĢması ve ticareti bir kaçınılmaz olarak ortaya
çıkmaktadır. Diğer taraftan dünya piyasalarında ham petrol ve doğalgaz fiyatlarında
yaĢanan krizlerden kaynaklanan değiĢik zamanlarda yaĢanan belirsiz yükselme ve
düĢüĢ ile birlikte, enerji talebindeki hızlı artıĢ da devam etmektedir.61
60
“Linyit Sektör Raporu 2010…”, s. 5. 61
Hamit Palabıyık, Hikmet YavaĢ, Murat Aydın, Nükleer Enerji ve Sosyal Kabul, Ankara, Usak
Yayınları, 2010, s.4.
21
Enerji kaynakları ham petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki bu belirsiz artıĢın ise
yavaĢlaması veya sabit kalması hele bir de fiyatların bir an evvel geri gitmesi artık
pek mümkün görülmemektedir.62
Ġzlenecek ulusal ve uluslararası enerji politikaları
ile stratejileri, dünya ülkelerinin baĢta ABD ve Batı ülkeleri olmak üzere
gündemlerinde güvenlik boyutundan kriz boyutuna kadar hep en üst sırada yer
almaktadır. Mesela Batı‟nın Ġran‟ı çeĢitli ambargolar ile tehdit etmesine Ġran Hürmüz
Boğazı‟nı kapatmakla cevap vermiĢtir. Bu durum enerji konusu alınacak uluslararası
kararlarda bile el kol bağlayıcı bir durum olarak ortaya çıkmaktadır.
Arzu edilen enerjinin güvenliği sağlanmıĢ boyutu ve sürdürülebilir çevre ve
ekonomi ile birlikte, sürdürülebilir kalkınma ve istikrarın en önemli bir unsuru
olduğu vurgulanmaktadır.63
Ekonomik ve sosyal büyümedeki hissedilen önemli rolü
ile enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgaz, artık ülkelerin planladıkları
kalkınma ve ilerleme programlarının vazgeçilemez en temel parametre ve
unsurlarından biri haline gelmiĢ bulunmaktadır.64
GeliĢmeyi sürdürebilmek için
belirlenen enerji politikaları özellikle baĢta Türkiye gibi geliĢmekte olan ülkelerde
kalkınma ve ilerleme planlarının temel bir parçası durumunda olduğu görülmektedir.
Uluslararası piyasalarda ülkeler rekabet ve mücadele güçlerini artırmak için
ekonomilerini daha da büyütecek, yaĢam ve refah seviyesinin standartlarını
yükseltecek yeterli, sürekli, temiz ve güvenli enerji kaynakların elde etmeyi
amaçlamaları enerji konusunda değiĢik dilemmaları beraberinde getirmektedir.65
Çünkü bir piyasada enerji arzı artarken diğer taraftan ise var olan enerji kaynakları
tükenmeye mahkûm görülmektedir.66
Bu mesele literatürdeki enerji konusundaki en
büyük sorunların baĢında gelmektedir. Ayrıca büyük aktörlerin güçlerin yaĢadıkları
kıyasıya olan enerji mücadelesinin en temel sebebini enerji kaynaklarının sınırlı
olması oluĢturmaktadır.
62
Taha Özhan, “Petrol Fiyatları”, Siyaset Ekonomi ve Toplum AraĢtırmaları Vakfı Ġnternet sitesi, 1
Aralık 2005, http://www.setav.org/public/HaberDetay.aspx?Dil=tr&hid=24967&q=petrol-fiyatlari, 11
Ocak 2011, s.1. 63
Meliha Ener, Orhan Ahmedov, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı…”, s. 118. 64
Meliha Ener, Orhan Ahmedov, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı…”, s. 118. 65
Rahim Biçici, “Türkiye‟de Enerji Ekonomisi”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Zonguldak
Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ġktisat Anabilim Dalı, Zonguldak 2008, s.9. EriĢim:
http://tez2.yok.gov.tr/ 66
“Linyit Sektör Raporu 2010…”, s. 6.
22
1.3.3. Enerji Güvenliği
Bugünün dünyasında “Enerji Güvenliği” konusu uluslararası iliĢkiler alanında
en çok tartıĢılan konulardan biri haline gelmiĢtir. Güvenlik kavramı ile enerji
kavramı arasında meydana çıkan yakın bir iliĢkinin artık uluslararası boyuta ulaĢtığı
söylenmektedir. Neticede 21. yüzyıla gelindiğinde uluslararası disiplinde güvenlik
kavramı özellikle siyasal boyut ve askeri çerçeve ile birlikte ekonomik alanı da
içerisinde dâhil ederek enerji ile birlikte çok bilinmeyenli üst derecen uluslararası bir
denklem haline dönüĢtüğü görülmektedir. Uluslararası alanda enerji güvenliği
kavramının, bir devletin arzu ettiği yaĢam ve refah seviyesi standartlarını devam
ettirebilmek ve geliĢtirebilmek için gerekli olan baĢta ham petrol ve doğalgaz olmak
üzere gerekli enerji kaynaklarına kesintisiz, güvenli ve istenilen zaman içerisinde
sevkiyatının gerçekleĢtirilmesi olarak tanımlanmaktadır.67
Ham petrol ve doğalgaz
sevkiyatının devamlılığı için enerji boru hatlarında kesintisiz iletim ile mümkün
olduğundan dolayı akıĢ güvenliğinin sürekli olarak sağlanması zorunlu hal almıĢ
bulunmaktadır. Literatürde “Enerji Arzı” güvenliği kavramı ile istenilen miktardaki
enerji kaynağının herhangi bir nedenle kesintiye uğramadan güvenli bir güzergâhtan
istenilen zamanda piyasalara ulaĢtırılması ifade edilmektedir.68
Bu kavram içinde iki
tane risk ortaya çıkmaktadır. Gelecekte enerji krizlerinin olma ihtimali her zaman
mevcuttur. Ayrıca enerji kaynaklarında dıĢa bağımlılığın artması da tehdit olarak
değerlendirilmektedir.69
Bir ülkenin güvenlik konusu ile enerji arsında doğrudan ve
dolaylı yollardan kuvvetli bağlantılar olduğu belirtilmektedir. Enerji kaynaklarının
temin edilmesi ulusal güvenlik içerisinde değerlendirilmektedir.70
67
Celalettin Yavuz, “Küresel Felaket-Enerji Güvenliği Ġkilemi ve Milli Güvenlik”, TÜRKSAM,
EriĢim: http://www.turksam.org/tr/yazdir1996.html 68
Volkan ġ. Ediger, “Enerji Arz Güvenliği ve Ulusal Güvenlik Arasındaki ĠliĢki”, Enerji Arz
Güvenliği, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt BaĢkanlığı Stratejik AraĢtırma ve Etüt Merkezi,
Genelkurmay Basımevi, 2007, Ankara, EriĢim: http://www.v-
energy.net/makaleler/ediger%202007%20arz%20guvenligi.pdf, 12 Ocak 2012, s. 3. 69
Özlem Arzu Azer, Hüseyin Tamer Hava, “Avrupa Birliğinin Enerji Güvenliği ArayıĢı: Inogate
Projesi”, 3. Uluslararası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji
Güvenliği, ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.265. 70
Mehmet BarıĢ Tunca, “Avrupa Birliği Enerji Politikası ve Türkiye”, Marmara Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü Ġktisat Anabilim Dalı Uluslararası Ġktisat Bilim Dalı, Ġstanbul, 2009, s.24.
YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans tezinden, Necdet Pamir, Hazar Bölgesinde Enerji Politikaları:
Avrupa’nın ve ABD’nin Konseptleri, TÜRKSAM, 13 Kasım 2000, EriĢim:
http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp?kat=27&yazi=291
23
1.3.4. Enerji Güvenliğinin Sağlanması
Uluslararası iliĢkiler disiplininde enerji konusunda en büyük sorun ulusal ve
uluslararası boyuttaki enerji güvenliğinin sağlanabilmesidir. Dünyanın değiĢik
coğrafyalarında enerji nakil hatlarında kendiliğinden meydana gelen kazaların enerji
güvenliğini hem ulusal hem de uluslararası boyutta büyük ölçüde etkilediği
görülmektedir.71
YaĢanan bu aksaklıklar petrol ve doğal gaz enerji piyasasında ülke
ve kuruluĢlar için çok büyük riskler taĢımaktadır. Enerji kaynakları iletim boru
hatları güzergâhları itibarıyla pek çok ülkeyi ve bölgeleri birbirine bağlamakta Ģehir
içerisinden kırsal alanlara kadar pek rotayı içerisinde barındırmaktadır. Enerji nakil
boru hatlarının geçtiği ülkelerin ve coğrafyalarının mevcut yapısından çok büyük
oranda etkilenmektedir ve ayrıca karĢılıklı olarak da bu enerji nakil hatları da geçtiği
rotaların mevcut siyasi ve ekonomik yapısını etkilemektedir. Bu durum enerjide
güvenlik konusunu sabotaj ve terör faaliyetlerinden dolayı uluslararası literatürde
sağlanmasını zorunlu hale getirmektedir. Bununla birlikte bu yöndeki yaĢanan
geliĢmeler aynı zamanda enerji alanındaki güvenlik konusunun çok daha güncel bir
hale gelmesine yol açmaktadır. Enerji alanındaki güvenlik gereksinimlerinin
artmasına vesile olan etkenlerin baĢında dünyada artan terör korkusu ve ülkelerin
enerji mücadelesi gelmektedir.72
Enerjide her türlü mücadelenin verildiği
düĢünülürse rekabet halinde olan ülkeler ya da güçlerin karĢı tarafı mağlup etmek
için güvenliği tehdit eden giriĢimlerde bulunabilecekleri ve farklı grupları doğrudan
ve dolaylı yollardan destekleyebilecekleri kesin olarak düĢünülmektedir. Ayrıca
yaĢanan geliĢmeler göstermiĢtir ki uluslararası alanda enerjide güvenliğin sağlanması
konusu enerji kaynaklarına sahip olunmasından ülkeler ve uluslararası kuruluĢlar için
daha önemli hale gelmiĢ durumdadır. Uluslararası alanda enerji güvenliğini etkileyen
en önemli faktör olarak artan enerji tüketimi gösterilmektedir.73
Artan enerji ihtiyacı
güçlerin mücadelesini de hızlandıracaktır.
71
Timur Devletov, “Rusya Federasyonu Enerji Güvenliği”, 3. Uluslararası Strateji ve Güvenlik
ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi
Yayınları, 2010, s.44.
EriĢim: http://www.beykent.edu.tr/WebProjects/Uploads/BusamSemp3contents.pdf 72
Timur Devletov, “Rusya Federasyonu Enerji Güvenliği…” 73
Veysel Ayhan, “Avrupa‟nın Enerji Arz Güvenliğinde Türkiye: Petrol, Doğal Gaz ve Entegrasyon”,
Uluslararası ĠliĢkiler, Cilt:5, Sayı:20 KıĢ 2009, s.157.
EriĢim:http://www.uidergisi.com/wp-content/uploads/2011/06/Avrupanin-Enerji-Arz-Guvenliginde-
T%C3%BCrkiye.pdf
24
1.3.5. Ham Petrol ve Doğalgazın Uluslararası Alandaki Yeri
Yapılan araĢtırmalarda enerji konusunu genellikle ham petrol ve doğalgazın
oluĢturduğu görülmektedir. Enerji kaynakları olarak nükleerden kömüre kadar pek
çok kaynağın farklı öneme sahip olduğu bilinse de genellikle uzmanlar ham petrol ve
doğalgaz ve bulundukları coğrafyalara yoğunlaĢmıĢ durumda gözükmektedir.74
Bu
kaynakların bulundukları coğrafya olarak da Ortadoğu bölgesi ve içerisinde
barındırdığı ülkeleri uluslararası araĢtırma konusudur. Zaten ham petrol ve
doğalgazın devletlerin ve enternasyonal güçlerin politikalarının oluĢumunda nasıl
belirleyici faktör olduğu uzmanlar tarafından sürekli olarak her yerde dile
getirilmektedir. Özellikle Ortadoğu‟ya yönelik geliĢtirilen politikalar ve izlenen
stratejiler hep ham petrol ve doğalgaz eksenli olmuĢtur. Bu bölgede meydana gelen
savaĢlardan iĢgallere ana unsurun enerji kaynakları olduğu belirtilmiĢtir. Bu
kaynakların uluslararası iliĢkiler politikalarındaki yeri Sovyetlerin bir anda
dağılması, Irak ĠĢgali ve 2011 yılındaki Arap Baharındaki proseslerde iyiden iyiye
belirginleĢmiĢtir.75
Bu zaman diliminde gerçekleĢen bütün olaylarda en önemli
etkenin kuĢkusuz dünyanın en çok arzu edilen enerji kaynakları ham petrol ve
doğalgaz olduğu su götürmez bir gerçek olarak araĢtırma yapanların karĢısına
çıkmaktadır. Yapılan enerji eksenli uluslararası çalıĢmalarda özellikle Ortadoğu
coğrafyasının ülkelerinin sürekli olarak istikrarsız olduğundan ve yaĢanan
çatıĢmalardan bahsedildiği dikkat çekmektedir. Bu bölgenin sahip olduğu diğer
potansiyellerden ayrı olarak istikrarsızlığın sebebinin ham petrol ve doğalgaz
kaynaklarının sağlayacağı menfaatler olduğu belirtilmektedir.76
Bölgedeki ülkelerin
uluslararası arenada belirgin bir aktör olmaması ve olmaya aday olanlarında ulus üstü
güçler ile sürekli sorunlar yaĢaması istikrarsızlığı tetikleyen faktörlerdir.
74
Mustafa Kibaroğlu, “Dünya ve Türkiye‟deki Enerji ve Su Kaynaklarının Ulusal ve Uluslararası
Güvenliğe Etkileri”, Enerji Kaynakları ve UlaĢım Yollarının Güvenliğe Etkileri, Harp Akademileri
Komutanlığı Silahlı Kuvvetler Akademisi, 15-16 Ocak 2004, Ġstanbul, EriĢim:
http://www.mustafakibaroglu.com/sitebuildercontent/sitebuilderfiles/HarpAkademileri-Sempozyum-
Enerji-15Ocak2004.pdf, 12 Ocak 2012, s.1. 75
Sedide Kayrak, “Rusya‟nın Arap Baharına BakıĢı”, Bilge Adamlar Stratejik AraĢtırmalar Merkezi,
21 Aralık 2011,
EriĢim: http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=1981:rusyanin-
arap-baharina-bakisi&catid=104:analizler-rusya&Itemid=136, 12 Ocak 2012. 76
Sedide Kayrak, “Rusya‟nın Arap Baharına BakıĢı…”
25
1.4. HAM PETROL VE DOĞALGAZ
Ġnsanoğlu için petrol ve türevleri benzin ve motorin dünya tarihine bakıldığı
zaman önemli bir yer iĢgal etmektedir. Fakat petrolü sadece araçlarda kullanılan
yakıt olarak düĢünmek literatüre yeterince hâkim olamamaktan kaynaklandığı
belirtilmektedir. Ġnsanoğlunun yaĢamının her aĢamasında kullanılan ham petrol
ürünleri çevreye ve iklime yaptığı artıları ve eksileri ile insanoğlu için artık
vazgeçilmezdir diye değerlendirilmektedir. En temel ihtiyaç olan su ĢiĢesinden
elektronik cihazlara kadar hayatın her yerinde petrol ve türevlerinden üretilen ürünler
kullanılmaktadır. Bugünün dünyasında elde edilen değiĢik kaynaklarının ham
petrolün kullanımının binlerce yıl öncesine dayandığını söylediği görülmektedir.
Asfalt diye bilinen kaplama malzemesi bugünün dünyasından yaklaĢık 4000 yıl
öncesinde Babil duvarlarının kerpiçlerinde ve kulelerinin inĢasında kullanıldığı tespit
edilmiĢtir.77
Çimentolama iĢleminde kimyasal katkı maddesi olarak ve gemi
inĢasında yalıtım maddesi olarak kullanılması ise en basit örnekleri olarak ifade
edilmektedir. Ayrıca tarihi kayıtlarda, milattan önce 300 yıllarında asfaltın
mumyalama iĢleminde de kullanıldığı görülmektedir. Tarihi tabletlerinde Pers
halkının petrolü aydınlatmada ve tıpta kullandığı ortaya çıkmaktadır.78
Bu bağlamda
insanlığın ham petrolün kullanması çok eski yıllara dayanmaktadır. Ham petrol ve
doğalgaz kimyasal yapı olarak birçok benzerlik göstermekle birlikte kullanıldıkları
hammadde özelliklerinden dolayı birbirinden ayrılmaktadır. Doğalgaz temiz ve
çevreci yakıt olmasının dıĢında petrol ve türevlerine alternatif olarak
görülememektedir. Hatta doğalgaz ile çalıĢan araçlardan bile yeterince performans
alınamadığı bilinmektedir. Bütün bunlar ıĢığında ham petrol ve türevleri ile doğalgaz
insanoğlunun en çok tercih ettiği enerji kaynakları olarak görülmektedir.79
Alternatifleri araĢtırılsa bile henüz bu kaynakların yerlerini alacak yeni kaynak henüz
bulunabilmiĢ değildir. BulunmuĢ olsa bile Ģimdilik bilimsel literatürde yer
almamaktadır.
77
Süheyl Akman, “Yapı Malzemelerinin Tarihsel GeliĢimi”, Türkiye Mühendislik Haberleri, sayı:
426- 2003-4, EriĢim:
http://www.imo.org.tr/resimler/dosya_ekler/d1fc573ea9fb2e5_ek.pdf?dergi=169, 11 Ocak 2012, s. 30. 78
ÇağdaĢ Acar, Sevtaç Bülbül, Fevzi Gümrah, Çiğdem Metin, Mahmut Parlaktuna, Petrol ve
Doğalgaz, Ankara, ODTU Yayıncılık, 2007, s.29. 79
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.30.
26
ġekil 1.4‟te dünyadaki birincil enerji tüketiminin yıllara göre değiĢimi
petrolden nükleer enerjiye kadar birçok alanda verilmektedir. Grafikte geçmiĢ
yıllarda ve gelecekteki enerji tüketimi gösterilmektedir. TPAO‟ya göre birincil enerji
kaynağı olarak ilk sırayı sıvı yakıt olarak tabir edilen petrol kaynaklı yakıtlar baĢı
çekmektedir.80
Petrol ve türevlerinin tüketimi ise geçmiĢ yıllardan gelecek zaman
sürekli olarak artıĢ gösterdiği dikkate değerdir. Kömür ile doğalgaz tüketiminde ise
baĢa baĢ bir rekabet hali içinde oldukları gözükmektedir.
ġekil 1.4. Yıllara Göre Dünya Birincil Enerji Tüketimi81
TPAO‟nun raporuna göre yenilenebilir ve nükleer enerji kaynaklarının
gelecek yıllarda da tüketim oranlarının çok fazla değiĢiklik göstermeyeceği kanaatine
varılsa bile yenilenebilir enerji kaynaklarında belirli bir artıĢın yaĢanacağı
kuĢkusuzdur. Fakat bu artıĢın en az 30 yıl boyunca petrol tüketimine yaklaĢması ise
pek öngörülememektedir. Nükleer enerjinin 2005‟deki tüketim miktarı 2035‟de de
aĢağı yukarı aynı miktardadır.82
Böyle bir öngörüdeki ana sebep ülkelerinin enerji
programında nükleer için yeni planlarının olmaması değerlendirilmektedir.
80
2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu, Mart 2011, Türkiye Petrolleri A.O. Genel
Müdürlüğü, s.2. EriĢim: http://www.tpao.gov.tr/v1.4/condocs/2011/2010_yili_rapor.pdf 81
“2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu…” 82
“2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu…”
27
1.4.1. Petrolün YükseliĢi
Ham petrolün endüstri ve ağır sanayi sektörüne vazgeçilmez olarak damgasını
vurması 19. yüzyılın ikinci yarısı ile yirminci yüzyılda gerçekleĢtiği görülmektedir.
Özellikle bu tarihten itibaren ham petrol ve türevleri ulaĢımdan sanayi sektörüne,
iletiĢimden tarıma kadar pek çok alanda önlenemez bir yükseliĢ yakalamıĢ olduğu
belirtilmektedir.83
Fakat petrolün binlerce yıl öncesine kadar uzanan geçmiĢi olduğu
görülmektedir. Hatta Büyük Ġskender zamanın da bile bilindiği görülmektedir. 1846
yılında ilk defa Kanadalı Abraham Gesner‟in kömürden damıtma yolu ile gerekli
iĢlemleri uygulayarak gazyağı elde edilmesi için geliĢtirdiği yöntem ham petrol
endüstrisinin baĢlangıcının simgesi olduğu kabul edilmektedir.84
Gaz yağının bu
yöntem ile üretimi ise aydınlatma alanında çok büyük kolaylık ve fayda sağladığı
için kelimenin tam anlamı ile bir devrim olarak kabul edilmiĢtir. Kısa süre içerisinde
de gaz yağına olan talebin kullanımda çok büyük kolaylıklar sağladığı ve verdiği
imkânlar sebebi ile daha da artmıĢ olduğu görülmektedir. Daha önceleri ne yazık ki
aydınlatma amacı ile toplumun balina yağı kullanılmakta olduğu belirtilmektedir.
Gaz yağının üretimi sonucu kullanılan balina yağına olan yoğun talebin hızla
azalması da beraber gelmiĢtir. Bu büyük baĢarı Gesner‟in “Balinaların Kurtarıcısı”
olarak anılması sonucunu doğurmuĢtur.85
Tabii ki daha sonraki çevre sorunlarında bu
durum ham petrolün sebep olduğu küresel iklim değiĢikliğinde affedilmesini
sağlamayacaktır. Birinci Dünya SavaĢı ile birlikte ham petrol çok büyük önem
kazanmıĢtır. Sonrasında ise benzin ve dizel ile çalıĢan motorların kullanımının
artması petrolü daha da değerlendirmiĢtir.
Gaz yağının, ham petrolün damıtılması yöntemiyle de elde ediliyor olması
keĢfedilmiĢtir. Neticede ham petrole olan talepte de çok büyük artıĢ yaĢanmıĢtır. Bu
süreçte petrolün yükseliĢi de baĢlamıĢ olacaktır ayrıca bir petrol sektörünün ve
piyasasının oluĢmasına neden olmuĢtur.86
Daha sonra gazyağı sanayide daha farklı
kullanım alanları bulmuĢ gazyağı ile çalıĢan motorlar icat edilmiĢtir ve petrolün
yükseliĢi bu neticeler sonucunda büyük hızla devam etmiĢ ve etmektedir.
83
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.29. 84
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.29. 85
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.30. 86
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.30.
28
Ortadoğu bölgesinde ham petrolün keĢfedilmesi bu bölgeyi uluslararası
alanda daha da önemli hale getirmiĢtir. Literatürde Ortadoğu ve petrol artık beraber
anılır olmuĢtur. Belki de Ortadoğu‟nun uluslararası alanı bu kadar büyük oranda
iĢgal etmesinin en büyük sebebi sahip olduğu zengin petrol ve doğalgaz yataklarıdır.
Ortadoğu coğrafyasında, Ġran‟ın Mescidi Süleyman kentinde ilk ham petrolün
bulunduğu kuyuyu bölgeye dıĢarıdan gelen yabancılar Tom ve John Morgan isimli
Avustralyalı iki kardeĢ açmıĢtır.87
Ortadoğu‟nun diğer bölgelerindeki ham petrol
rezervlerinin ne kadar değerli olduğu ise Ġkinci Dünya SavaĢı‟ndan sonra enerjiye
duyulan büyük ihtiyaç sonucu keĢfedilmiĢtir. Bu süreçten sonra ise ham petrolün
yüksek miktarlarda üretilmesine geçilmiĢtir.
Bugün Ortadoğu coğrafyasındaki ham petrolün tıpkı dünyanın diğer
bölgelerindeki petrol sahalarında olduğu gibi batılı büyük petrol Ģirketleri ve
konsorsiyumları tarafından kontrol edilmesi petrolün hammadde ve enerji kaynağı
olarak zirveye ulaĢması zamanının kesiĢtiği görülmektedir. Uluslararası batılı petrol
Ģirketlerinin Ortadoğu petrollerinin üzerindeki kontrolüne karĢı ilk ve en önemli
hareket Petrol Ġhraç Eden Ülkeler Birliği olan OPEC‟in 1960 yılında kurulması ile
gerçekleĢtiği ifade edilmektedir.88
Fakat yine kontrol her yönü ile ABD baĢta olmak
üzere Ġngiltere, Fransa ve Kanada gibi geliĢmiĢ batılı ülkeler ve ulus üstü büyük
Ģirketlerin elinde bulunduğu ise tartıĢma götürmez bir gerçek olarak kabul
edilmektedir. Bu kontrole son zamanda Çin, Rusya Federasyonu ve Hindistan gibi
doğunun yükselen güçleri de müdahil olma çabasına girmiĢlerdir. Ayrıca petrol ihraç
eden ülkelerde petrol mücadelesinde elde ettikleri menfaatleri korumak için uğraĢ
vermekte olmakla birlikte bazen de çok büyük geri dönüĢü olmayan zararlar
görmektedirler. Nitekim Arap Baharı‟nda Mısır ve özellikle de doğalgaz zengini
Libya‟daki uzun yıllar tek güç olan siyasi iktidarın bir anda devrilmesi uluslararası
iliĢkiler disiplinde bu durum için iyi bir örnek olarak değerlendirilmektedir.89
Ham
petrol sahip olduğu özellikler sayesinde yakaladığı önlenemez yükseliĢini hala dvam
ettirmektedir.
87
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.31. 88
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.35. 89
Sedide Kayrak, “Rusya‟nın Arap Baharına BakıĢı…”
29
1.4.2. Ham Petrolün Önemi
Hayatın her alanında hiçbir enerji kaynağı Ģimdiye kadar insanoğlunun
yaĢamına ham petrol ve türevleri kadar dâhil olmuĢ değildir. Ham petrol ağır
sanayiden günlük hayata kadar her alanda ya hammadde girdisi ya da türevleri olarak
doğrudan enerji kaynağı olarak kullanmakta olduğu görülmektedir.90
Dünya
ekonomisinin büyük gelir payını oluĢturan kimya sektörünün önemli üretimi
polyesterden plastiğe, ilaç ham maddesinden kozmetik malzemelerine, tarım
ilaçlarından bilgisayar parçasına varıncaya kadar günlük hayatta kullanılan neredeyse
hemen her Ģeyin üretiminde petrol ve türevleri hammadde olarak kullanılmaktadır.
Otomobildeki motorinden benzine, soğutma ve donmaya karĢı kullanılan antifrize
kadar her Ģey petrolden üretilmektedir. UlaĢım boyutu da iĢin içine dâhil edildiğinde
otomobilden süpersonik uçaklara kadar petrol ve türevleri vazgeçilemez bir ihtiyaç
konumunda değerlendirilmektedir.
Ham olarak çıkarılan petrol rafinerilerde gerekli damıtma ve kimyasal
iĢlemler yapılarak benzin, dizel ya da motorine kadar birçok bileĢenine
ayrılmaktadır. Ayrıca buzlanmayı önleyici olarak bilinen anti friz de petrolün
türevlerindendir. 21. yüzyıl itibarı ile petrolün alternatifi olabilecek kaynak halen
keĢfedilmiĢ ya da mevcut değildir. GeliĢmiĢ ülkeler ve uluslararası kuruluĢlar bu
konuda büyük arge çalıĢmaları yapmaktadır. Bio dizel enerji kaynakları buna bir
anlamda örnek verilebilir. Fakat ne hammadde olarak ne de ihtiyacın büyük
bölümünü karĢılayacak alternatif 21. yüzyıl itibarı ile bulunmamaktadır.91
Hatta
enerjisiz çalıĢan ve hiçbir kaynağa ihtiyaç duymayan makinelerin icat edildiği
söylentisi iddiadan öteye geçemediği görülmektedir.
Ham petrol, dünya enerji piyasası bilançosunda artık en büyük payı teĢkil
etmekte ve etmeye devam edecektir. Petrol esas önemini ise 20. yüzyılda
kazanmıĢtır. Motorlu araçların icadı, Amerikalı yatırımcı Henry Ford tarafından
Detroit‟de ilk otomobil fabrikaların kurulması ve 1908 yılında seri ticari
otomobillerin piyasaya sürülmesi petrole ve türevine olan talebi artırmıĢtır.
90
H. Naci Bayraç, “Uluslararası Petrol Piyasasının Ekonomik Analizi”, 21 Ocak 2007, Uluslar arası
ĠliĢkiler ve Stratejik Analizler Merkezi, EriĢim: http://www.turksam.org/tr/a1156.html, 10 Ocak 2012. 91
Nusret Alemdaroğlu, Ġstanbul Ticaret Odası, Enerji Sektörünün Geleceği Alternatif Enerji
Kaynakları ve Türkiye’nin Önündeki Fırsatlar, yayın no: 2007–29 Ġstanbul 2007 Prive Grafik
s.104.
30
Hiç Ģüphe yok ki söz konusu teknik icat ve geliĢme petrolün en önemli
türevlerinden olan benzin ve mazot gibi yakıtlara olan talebin artması petrole çok
büyük bir değer kazandırmıĢtır.92
Ayrıca süpersonik uçakların ve uzay mekiklerinin
akaryakıtları dikkate alındığında petrolün ne kadar önem taĢıdığı anlaĢılacaktır.
Petrolün hem hammadde hem de yakıt olarak yeryüzündeki en önemli kaynakların
baĢında geldiği tartıĢılmaz bir gerçek olarak durmaktadır. Çünkü petrol gibi enerji
kaynağı ve hammadde olarak kullanılan ikinci bir malzeme henüz keĢfedilmiĢ
değildir. Petrol yerine geçebilecek kaynak arayıĢları hızla devam etmektedir.
Üniversite çevreleri çok büyük emek ve para harcadıkları hidrojen pillerinden
nükleer enerjiye kadar birçok alanda alternatif enerji kaynakları geliĢtirme uğraĢında
oldukları görülmektedir. Fakat petrolün yerine geçebilecek kaynak henüz bilim
çevreleri tarafından keĢfedilmiĢ olsa bile kamuoyu tarafından Ģu an için
bilinmemektedir. Ayrıca petrol hammadde olarak kullanıldığından hem enerji hem
hammadde kaynağı olabilecek alternatif bulunamamıĢtır. Enerji sektöründe doğalgaz
da petrolün yanı sıra sıvı ve gaz formlarında kolay bir Ģekilde taĢınabilmesi ve ona
oranla daha temiz bir enerji kaynağı olması, daha az zararlı gazları açığa çıkarması,
onun kullanımını giderek piyasada daha yaygın hale geldiği görülmektedir. Bugün
Avrupa kıtasından Asya kıtasına kadar hem evde hem de ağır sanayide doğalgaz
enerji üretiminde kullanılmaktadır. Ayrıca doğalgaz ile çalıĢan araçlar dizel ve
benzinle çalıĢan araçlara rakip olmaya baĢlamıĢtır. Fakat petrolün endüstride ve ağır
sanayide hammadde olarak da kullanılmakta olması onu rakipsiz hale getirmektedir.
Ayrıca uçak ve uzay endüstrisinde de önemli oranda petrol kaynaklı yakıtlar
kullanılmaktadır. Dahası birim kütle baĢına düĢen ısı enerjisi bakımından doğalgazın
petrole yakın olması da onun piyasa değerini artırmakta olmasına rağmen petrol
kadar yüksek kaloriye sahip değildir.93
Ama çevreci olması dolayısıyla ham petrole
tercih edildiği alanlar vardır. Fakat küresel iklim değiĢikliğine sebep olmalarını
çevreci olmaktan ayrı tutmak gerekmektedir.
92
Hayati Doğanay, Ekonomik Coğrafya 2 Enerji Kaynakları, Erzurum, ġafak Yayınevi, 1998,
s.155. 93
Meliha Ener, Orhan Ahmedov, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı Projelerinin Ülke
Ekonomileri ve Avrupa Birliği Açısından Önemi”, 2. Ulusal Ġktisat Kongresi / 20–22 ġubat 2008 /
Dokuz Eylül Üniversitesi Ġktisat Bölümü, Ġzmir, s.118. EriĢim
http://girisim.comu.edu.tr/dergiall/eskisyilr/2in2/ener.pdf
31
18. yüzyılın baĢından itibaren ticari üretime geçiĢ sonrasında ağır sanayileĢme
ve endüstride yaĢanan müthiĢ geliĢmelerle önemli bir enerji kaynağı haline gelen ve
tüm dünyada birincil enerji kaynakları arasında ilk sırada yer alan ham petrolün
uluslararası alanda stratejik konumunu daha uzun yıllar sürdürmesine kesin gözüyle
bakılmaktadır. Tüm dünyada yaĢanan ve derinden hissedilen küresel ekonomik krize
rağmen 2010 yılında dünyadaki enerjiye olan arzın 2009 yılına göre % 2 gibi bir oran
ile artıĢ gösterdiği görülmektedir. Bu durum sadece enerji kaynağı olarak bile ham
petrolün ne kadar stratejik öneme sahip olduğuna bir delil olmakla beraber
vazgeçilemez olduğunu göstermektedir. 2010 yılında dünya, enerji ihtiyacını yine
büyük oranda ham petrolün türevlerinden karĢılamaya devam etmiĢtir. TPAO‟nun
2010 yılı sektör raporuna göre enerji ihtiyacının % 35 gibi çok büyük kısmı ham
petrol kullanılarak karĢılandığı görülmektedir ve uzun dönemde değiĢmeyecek gibi
gözükmektedir.94
Petrolün diğer kullanım alanları da düĢünüldüğünde petrol
dünyadaki en önemli stratejik kaynak olarak dikkat toplamaktadır.
ġekil 1.4.1. Dünya Birincil Enerji Tüketimi95
94
“2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu…”, s.2. 95
“Linyit Sektör Raporu 2010”, Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Stratejik Planlama Koordinasyon
Birimi, Ankara, Mart 2011 T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı s.5.
EriĢim: http://www.tki.gov.tr/dosyalar/K%C3%B6m%C3%BCrSekt%C3%B6rRaporu2010.pdf
32
1.4.3. Doğalgazın Önemi
Yerin altından çıkan doğalgaz tıpkı petrol gibi milyonlarca yıl önce oluĢmuĢ
organik maddeler kapsamında fosil yakıt olarak incelenmektedir. Doğalgaz
yeryüzüne ham petrol gibi sıvı halde ve heterojen karıĢım halde olmayıp gaz halinde
çıkarılmaktadır; ancak, doğalgazın yüzeye çıkarılması ve kullanımı ham petrole göre
daha yakın tarihlerde gerçekleĢmiĢtir. Burada garip olan doğalgaz gibi bir kaynağın
milyonlarca yıl önce oluĢumunun gerçekleĢmesine rağmen insanlık tarihinde
yaklaĢık 200 yıllık geçmiĢi olmasıdır. Binlerce yıl öncesinde demirden ve karbon
karıĢımından çelik üretmeyi baĢarabilen insanoğlu doğalgazı ne yazık ki çok geç fark
etmiĢtir. Doğalgazın tam olarak anlaĢılamadığı yıllarda doğalgaz insanoğluna çok
değiĢik gelmiĢ hatta bazı toplumlar tarafından kutsal ya da uğursuz olarak
düĢünülmüĢtür. Bazen yıldırım düĢmesi gibi olaylar yer kabuğundan sızan doğalgazı
tutuĢturmuĢ ve insanlara kendiliğinden yanan ateĢ düĢüncesi vermiĢ olmasına rağmen
geniĢ boyutlu kullanımına pek rastlamak mümkün değildir. Doğalgazın alev alması
sonucu ortaya çıkan bu tür ateĢler birçok uygarlığı ĢaĢırtmıĢ, hayranlık uyandırmıĢ,
birçok efsane ve batıl inanca köken oluĢturması ise ayrı bir konudur.96
Doğalgaz
yerkürenin iç kesimlerinde yer alan biyolojik bitki ve hayvan organizmalarının
kimyasal değiĢimi sonucu meydana gelen metan ve etan gibi gazların yüksek oranda
olmak üzere çeĢitli hidrokarbon gazların karıĢımından oluĢmaktadır. Doğalgaz da
ham petrolün içersinde barındırdığı kimyasal gazlara sahiptir. Fakat karıĢım oranları
değiĢiklik göstermektedir. Ġçerdikleri gazların oranının değiĢik olması yanma sonucu
açığa çıkarılan enerji miktarının farklı olmasına sebep olmaktadır. Doğalgaz
sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı yani LPG ile kimyasal büyük benzerliklere sahiptir. Gerekli
dönüĢümler yapılarak birbirlerinin yerine kullanılabilmektedirler. Fakat birim
miktarda açığa çıkan enerji miktarı farklıdır.97
Doğalgazın sanayide üretim amaçlı
kullanılmaya baĢlaması petrol ile yakın zamanlara denk gelmektedir. Doğalgaz
üretim amacı ile açılan ilk kuyu 182l yılında Amerika kıtasında New York‟ta
William Hart tarafından kazılmıĢtır.98
96
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.36. 97
Necip Fazıl Yılmaz, “Petrol ve Doğalgaz Boru Hatları Üzerine Genel Bir Değerlendirme”, Tesisat
Mühendisliği Dergisi Sayı:87, 2005, s. 5.
EriĢim: http://www.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/559da2ba967eb82_ek.pdf?dergi=217 98
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.37.
33
Doğalgaz iletiminin güvenli ya da verimli olarak sağlanması ham petrole göre
ayrı bir önem kazandırmaktadır. Doğalgazın kullanım alanları oldukça geniĢ
yelpazeye yayılmıĢtır. Doğalgazın konut ısıtmacılığında, ocak ve fırınlarda yakıt
olarak ve doğalgaz çevrim santrallerinde elektrik elde edilmesinde buhar üretimi
amaçlı kullanılmaktadır. Diğer enerji kaynaklarından farklı olarak doğalgaz ile
çalıĢan çevreye duyarlı araçlar yapılmıĢtır. Doğalgaz halen elektrik üretilmesinde,
sanayide ve konutlarda artarak kullanılmaktadır. Fakat karıĢtırılan bir konu ise
doğalgaz da küresel iklim değiĢikliğinde önemli paya sahiptir. Tüketiminde açığa
çıkan karbondioksit küresel iklim değiĢikliğine sebep olmaktadır. Doğalgaz çevreci
olarak değerlendirilebilir ve yanmasında artık ürün olarak sadece karbon dioksit ve
su buharı çıkarmaktadır. Bu sebeple petrol ve kömüre tercih edildiği görülmektedir.
Sanayide ve evlerde kullanılan elektriğin kaynağının büyük çoğunluğu artık
doğalgazdan sağlanmaktadır. Fakat burada karıĢtırılan önemli bir husus vardır.
Doğalgazın iklim değiĢikliğine sebep olmadığı gibi yanlıĢ kanılar mevcuttur. Tam
aksine doğalgaz da diğer fosil yakıtlarda olduğu gibi iklim değiĢikliğini tetikleyen en
önemli gaz olan karbondioksiti yanma sonucu açığa çıkarmaktadır. Uluslararası
piyasalarda değeri her geçen gün artan ve milenyum yakıtı olarak adlandırılan
doğalgaz enerji kaynağının ana vatanı olarak Rusya Federasyonu gösterilmektedir.99
Ayrıca Ortadoğu coğrafyasının da zengin doğalgaz kaynaklarına sahip olduğu
bilinmektedir. Bu çerçevede Rusya Federasyonu AB ülkelerinin doğalgaz merkezi
olarak gözükmektedir. Doğalgaz konusu Avrupa Biriliği ülkelerinin enerji arzını
büyük oranda karĢıladığı için uluslararası alanda değerlendirilen önemli konulardan
sayılmaktadır. Dahası AB ülkeleri, Ortadoğu‟da bulunan kaynaklara Rusya
Federasyonu sebebiyle ilgi duymaktadır.100
Buradaki doğalgaz kaynakları AB‟nin
enerji kaynaklarını çeĢitlendirmesine büyük katkı sağlayacaktır.
99
Mustafa Yücel, Serkan Ekmekçiler, “Alternatif Doğalgaz Boru Hattı Nabucco‟nun, Lojistik ve
Ekonomik Açısından Uluslararası Önemi”, Elektronik Makale, EriĢim:
http://idc.sdu.edu.tr/tammetinler/kalkinma/kalkinma23.pdf 100
AB Haber ve Politika Portalı, EuroActiv Ġnternet sitesi, 24 Kasım 2011, Rusya DıĢiĢleri Bakanı
Sergey Lavrov, ekonomik etki güçlerini kaybetmeye baĢlayan batılı ülkeleri, Orta Doğu ve Kuzey
Afrika'daki ayaklanmalar üzerinden kayıplarını tazmin etmeye çalıĢmakla suçladı.
EriĢim:http://www.euractiv.com.tr/politika-000110/article/rusya-disisileri-bakani-lavrov-bati-
ekonomik-kaybini-ortadogudan-telafi-etmek-istiyor-022610, 9 Aralık 2011.
34
1.5. ENERJĠDE HAM PETROL VE DOĞALGAZ TALEBĠ
GeliĢmiĢ ülkeler ve uluslararası organizasyonlar tarafından daha bundan
birkaç on yıl öncesine kadar yakıt olarak kullanılan petrolün ve türevlerinin ve
doğalgazın ekonomideki ve ağır sanayideki öneminin artık azalmaya baĢladığı iddia
edilmiĢtir. Fakat neticede geliĢmeler göstermiĢtir ki bu konuda uzmanlarca büyük
yanılgı yaĢanmıĢtır. Özellikle ülkelerin ve büyük kuruluĢların ham petrole ve
doğalgaza gösterdikleri talep her Ģeye rağmen sürekli artıĢ göstermektedir. Gariptir ki
yaĢanan küresel çaptaki iklim değiĢikliğinin de bu enerji kaynakların tüketimden
kaynaklandığı bilimsel olarak da bilinmektedir. Gelecek yıllarda enerji ihtiyacını
karĢılamak için ham petrol ve doğalgaza olan talep artıĢının en çok geliĢmekte olan
ülkelerde olacağı tahmin edilse de ve ayrıca geliĢmiĢ ülkelerin bu bağımlılığında bir
azalma beklenmemektedir. Artan ham petrol ve doğalgaz fiyatları ise ekonomileri ve
güncel hayatı adeta kâbusa çevirme riskine sahiptir. Dünyadaki rezervleri çok sınırlı
olmalarına rağmen bu kaynaklara olan talep, maalesef büyük hız ile artmaya devam
etmektedir. Halen dünyada ulaĢımdan sanayiye insanlığın enerji ve hammadde
ihtiyacını karĢılamak üzere neredeyse 10 günde bir 1 milyar varil ham petrol
tüketilmektedir.101
Bugün en iyi Ģartlarda düĢünüldüğünde tüketilen her iki varil ham
petrole karĢılık olarak ancak yeryüzünde bir varil ham petrol keĢfedilmektedir.
Maalesef dünyada ucuz ham petrol devri açıkça artık sona ermiĢ bulunmaktadır.
Bundan sonra da ucuz petrol ve doğalgazı hayal etmek artık mümkün
gözükmemektedir. Bilindiği gibi petrol ve doğalgaz yenilenemeyen ve sınırlı bir
enerji ve hammadde kaynağıdır. Bugün yüksek gibi görünen ham petrol ve doğalgaz
fiyatları ise ham petrolün ve doğalgazın ucuz olduğu dönem olarak tarihe geçecektir
denilmesi yanlıĢ olmayacaktır. Ne yazık ki ham petrole ve doğalgaza olan talep ve
arz daha büyük hızla artacaktır.102
Dünyadaki geliĢmiĢ ülke ve uluslararası kuruluĢlar
enerji talebini karĢılamada farklı kaynak arayıĢlarını büyük gayretlerle sürdürse de
ham petrol ve doğalgaza olan talebi azaltacak kaynak henüz ispatlanmıĢ değildir.
Hidrojen pilleri ya da rüzgâr belirli ölçüde enerji talebinde gelecek vaat edebilir.
Endüstride hammadde olarak kullanılacak ve ham petrolün yerini alacak kaynak
henüz keĢfedilememiĢtir.
101
Nusret Alemdaroğlu, “Enerji Sektörünün Geleceği…”, s.105. 102
Nusret Alemdaroğlu, “Enerji Sektörünün Geleceği…”, s.105.
35
1.5.1. Talebin KarĢılanmasında Ortadoğu
Dünyada ispatlanmıĢ en zengin ham petrol rezervlerinin yaklaĢık % 67‟si ve
doğalgaz rezervlerinin % 40‟ı istikrarsız konumda olan Ortadoğu bölgesinde
bulunmaktadır. Ortadoğu enerji kaynakları olarak ham petrol kıyaslamasında dünya
birincisidir. Doğalgaz olarak da bu bölge Rusya Federasyonundan sonra ikinci sırada
yer almaktadır.103
Bu durum dünyadaki enerji arz talebinin ve hammadde ihtiyacının
karĢılanmasında Ortadoğu coğrafyasının uluslararası arenada ne kadar önemli
olduğunu ortaya koyması bakımından çok önemlidir. Avrupa ve Amerika kıtası,
dünya ham petrol tüketiminde en büyük paya sahiptir. Enerji talebinin
karĢılanmasında bu bölge uluslararası arenada en önemli kaynak merkezi
konumundadır. Enerji ve hammadde konusunda ham petrol ve doğalgaza sahip olma
bakımından tabiri caiz ise Ortadoğu coğrafyası ve ülkeleri bir üretim merkezi, AB
ülkeleri ve ABD bir tüketim merkezi olarak uluslararası alanda dikkati çekmektedir.
Ayrıca dünya ham petrol rezervlerinin üçte ikisinin ve doğalgazın da nerede ise
yarısının bulunduğu Ortadoğu coğrafyasının sürekli olarak siyasi ve ekonomik
istikrarsızlık yaĢaması ve iĢgal ve savaĢların da devam etmesi gelecek yıllarda dünya
enerji piyasasında ham petrol ve doğalgaz krizlerine sebep olacak gibi
gözükmektedir. Ayrıca yapılan araĢtırmalarda yıllara göre diğer bölgelerin
ispatlanmıĢ oranları dünya genelinde düĢüĢ gösterirken ĢaĢkınlık yaratır derecede
Ortadoğu Bölgesinin oranları ise sürekli olarak bir artıĢ göstermektedir. Dünya‟da
ispatlanmıĢ petrol oranlarında 1980 yılında Amerika kıtası % 14 civarında rezerve
sahip iken Ortadoğu Bölgesinin oranı % 55 civarındadır. 2010 yılında yapılan
değerlendirmede ise bu oranlar Kuzey Amerika‟da % 8 ve Ortadoğu‟da % 60‟ın
üzerinde olduğu görülmüĢtür. Dünyanın en zengin ham petrol ve doğalgaz
kaynaklarının Ortadoğu‟da bulunması baĢta ABD olmak üzere bu coğrafyaya yönelik
politikaları net bir Ģekilde ortaya koymaktadır.104
Neticede denilebilir ki Ortadoğu
bölgesinde bulunan enerji kaynaklarından dolayı dünya enerji merkezi bu bölge
olmuĢtur.105
103
Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın Dağıtım,
GüncellenmiĢ 2. Baskı, Bursa, 2009, s.207. 104
BarıĢ Doster, “ABD‟nin Irak‟ı ĠĢgali, Enerji Kavgası ve Türkiye”, Jeopolitik Dergisi, Yaz–2004,
s.11. EriĢim: www.tsk.tr/SAREM/Dergiler/2007/sad10.pdf 105
Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu…, s.208.
36
1.5.2. Enerji Talebinin KarĢılanmasında Çoklu Ġletim Hatları
GeliĢmiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerin enerji kaynakları talebinin karĢılanması
büyük oranda birbirine bağlı çoklu enerji nakil ve iletim hatları ile yapılmaktadır.
Enerji iletim hatlarını baĢta ABD, Rusya Federasyonu ve Avrupa ülkeleri enerji
arzını sağlamada sorun yaĢamadan güvenli taĢıma yolu olduğu için tercih
etmektedirler.106
Diğer taĢıma türleri olarak deniz taĢımacılığı, demir yolu ve kara
taĢımacılığı yapılsa da bu tercihler piyasaların enerji ihtiyacını karĢılamaya yetersiz
kalacak gibi gözükmektedir. Ayrıca bu tür taĢıma örnekleri beraberinde büyük
maliyet artıĢı da ve riskleri de getirmektedir. ġu an için enerji talebinin
karĢılanmasında enerji iletim hatları uluslararası alanda en uygun yol olarak
görülmektedir. Enerji kaynakları iletim boru hatları diğer taĢıma alternatiflerine kıyas
ile ham petrol ve doğalgazın sevk edildiği çok önemli ulaĢtırma ve taĢıma
teknolojisidir.107
Yapılan bilimsel araĢtırmalar ve raporlar incelendiğinde dünyadaki
mevcut durumdaki ham petrol naklinin % 35 gibi büyük bir oranı enerji iletim boru
hatları ile yapılmaktadır.108
Enerji piyasalarının ihtiyaç duyduğu doğalgazda ise
enerji talebinin karĢılanmasında % 75 gibi çok büyük bir oranı enerji iletim boru
hatları ile sağlanmaktadır. Dünyadaki mevcut bulunan iletim hatlarının uzunluğu
ham petrolde 300 bin kilometre iken doğalgazda uzunluk 1 milyon 250 bin kilometre
civarındadır.109
Enerjide iletim hatlarının kullanılması ile bu hatların güzergâhların
geçecek yollarının tespiti, devletlerin ve uluslararası kuruluĢların aralarında
mücadeleye sebep olmuĢtur. Enerji kaynaklarının boru iletim hatları ile taĢınması
ulusal bir durumdan uluslararası ve çok boyutlu bir hale dönüĢmüĢ ve ülkelerin
güvenlik meselesi haline gelmiĢtir. Çünkü boru hatlarının kilometrelerce ve açık
arazide olması her türlü müdahaleye açıktır. Ayrıca enerji nakil hatlarının geçeceği
güzergâhlar benzetme yapılır ise tıpkı akarsu ve ırmaklar gibi ülkelerin söz sahibi ve
müdahil olmaya çalıĢtıkları uluslararası sular konusuna benzemektedir.
106
Hasret Çomak, “Türkiye‟nin Enerji Güvenliği…” 107
Hayati Doğanay, “Ekonomik Coğrafya…”, s.362. 108
M. Melih BaĢdemir, Mithat Çelikpala, “Türkiye’de Petrol ve Doğalgaz Boru Hatlarının
Güvenliği: Uygulanan Politikalar ve Öneriler”, Stratejik AraĢtırmalar Dergisi, Genel Kurmay
Atase BaĢkanlığı Ocak, 2010 s. 99. EriĢim: www.tsk.tr/SAREM/Dergiler/2010/SAD14.pdf 109
Faruk Demir, Enerji Güvenliği, Enerji Ekonomisi, Enerji Diplomasisi, Ankara, 2007.
37
1.5.3. Arzda Birincil Kaynak Olarak Ham Petrol
Dünyadaki enerji arzının karĢılanmasında ham petrol birincil kaynak olarak
kullanılmaktadır. Gelecek yıllarda ham petrolün birincil enerji kaynağı olarak yerini
ve önemini koruyacağına bilimsel çevreler tarafından kesin olarak bakılmaktadır.
Yapılan bilimsel tahminlere göre dünya petrol arzı 30 yıl içinde % 60 artarak 2030
yılında günde 120 milyon varile ulaĢacaktır.110
Bu dönemde, dünya toplam enerji
kaynaklarının arzının içindeki petrol ve türevlerinin payı % 40 civarında olacağı
tahmin edilmektedir.111
Ham petrolün gerek sanayide ham madde olarak kullanılması
ve gerek akaryakıt olarak birçok türevinin bulunması ham petrole diğer kaynaklardan
ayrı bir önem katmaktadır. Otomobildeki benzinden uçaktaki yakıta ve donamım
parçalarına kadar her Ģey petrolden ve ürünlerinden imal edilmektedir. Ham petrolün
rafine edilmesi ile mutfak tüpünde kullanılan sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı yani LPG,
nafta, benzin ve çeĢitleri, parafin, solvent yani çözücü, uçaklarda kullanılan jet yakıtı,
gaz yağı, motorin, kalorifer yakıtı, fueloil, asfalt, madeni yağ gibi çok stratejik
değere ve ehemmiyete sahip ürünler elde edilmektedir. Burada sayılan hammadde
ürünlerin önemli bir kısmı, petrokimya sanayisinde çok önemli hammadde olarak da
kullanılmaktadır ve günlük hayatta kullanılan nerede ise tüm araç gereçte petrolün
içerikleri bulunmaktadır.112
Petrol bugünün dünyasında ülkelerin ekonomisinden
siyasetine kadar tartıĢılmaz bir öneme sahip olduğu bilinmektedir. Ekonomide
üretimden tüketime kadar pek çok sektörde kullanılan petrol ve ürünleri, ülke enerji
ihtiyacının çok önemli bir kısmını karĢılamaktadır. Ham petrol diğer enerji
kaynaklarından farklı boyutta ayrılarak stratejik bir değere sahip hale gelmiĢtir. Tüm
üretici ve tüketici ülkeler ham petrolün bu stratejik önemini çok iyi kavramıĢ
olduğundan dünyadaki nerede ise bütün ekonomik kalkınma ve büyüme ham petrol
sektörüne dayalı hale bulunmaktadır.113
Enerji arzında ham petrolün birincil kaynak
olması ham petrole stratejik değer katmaktadır.
110
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, Türkiye’de Enerji Dinamikleri, Ankara, 2004,
Poyraz Ofset, s.1. 111
“Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi…” 112
H. Naci Bayraç, Füsun Yenilmez, “Türkiye‟de Petrol Sektörü”, EskiĢehir Osmangazi Üniversitesi
Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Ġktisat Bölümü, EskiĢehir, s.4. Elektronik Makale.
EriĢim: www.econturk.org/Turkiyeekonomisi/Naci1.doc 113
H. Naci Bayraç, “Türkiye‟de Petrol Sektörü…”, s.1.
38
1.5.4. Arzın KarĢılanmasında Doğalgaz
Dünyadaki enerji arzının karĢılanmasında doğalgaz, petrol ve türevlerinden
sonra ikinci sırada yer almaktadır. Doğalgaz dünyadaki enerji talebinde arzın
karĢılanmasında ikincil enerji kaynağı olarak birçok açıdan önemli bir konumda
bulunmaktadır. Doğalgaz en çok elektrik enerjisine dönüĢtürülerek kullanılmaktadır.
Enerji piyasasında doğalgaz üretimi incelendiğinde Rusya topraklarından ürettiği
doğalgazın % 20 civarındaki kısmını enerji boru hatları ile AB ülkelerine sevkiyatını
gerçekleĢtirmektedir. Ayrıca dünyadaki doğalgaz kaynaklarının üretiminde asıl söz
sahibinin ABD‟den ve diğer aktörlerden de önce Rusya Federasyonu olduğu
değerlendirilmektedir. Piyasalar tarafından doğalgaza kaynak olarak olan talebin
giderek artıĢ göstermekte olduğu görülmektedir. Uluslararası Enerji Ajansı‟nın
hazırladığı tahmini raporlara göre 2008 yılında 2600 milyar metre küp doğalgaz
tüketilmiĢtir.114
Ayrıca dünya doğalgaz talebinin sürekli artarak 2020 yılında 3000
milyar metre küp olacağı tahmin edilmektedir. Dahası 2030 yılına gelindiğinde ise
ĢaĢkınlık verircesine dünya doğalgaz talebinin yaklaĢık olarak 3750 milyar metre küp
olacağı öngörülmektedir.115
Neticede dünya enerji piyasalarında doğalgaza olan talep
ham petrolde de olduğu sabit kalmayacak ve sürekli olarak büyük bir artıĢ
göstereceğine kesin gözü ile bakılmaktadır. Doğalgaz için 2000 yılında AB ülkeleri
enerji arzının karĢıladığı enerji miktarı yaklaĢık olarak 2080 Mtoe olarak tespit
edilmiĢtir.116
Talep edilen enerji miktarının karĢılanmasında özellikle Batı
Avrupa‟daki ülkelerde yüksek bir artıĢ ile 2030 yılında ikiye katlanacağı ve 4200
Mtoe değerine yükselecektir.117
Burada Mtoe enerji miktarını ifade eden bir birimdir.
Toplam dünya enerji talebinin karĢılanmasında 1990 yılında % 16,7 olan doğalgaz
oranının 2030 yılına gelindiğinde ise % 26,7 olacağı öngörülmektedir.118
Yani enerji
talebinin karĢılanmasında doğalgaza olan talepte büyük artıĢ yaĢanması
beklenmektedir.
114
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Resmi Ġnternet Sitesi, 2010 Yılı Sektör Raporu, Boru Hatları
ile Petrol TaĢımacılığı A.ġ. BOTAġ, Bilkent Ankara, s.15.
EriĢim: http://www.enerji.gov.tr/yayinlar_raporlar/Sektor_Raporu_BOTAS_2010.pdf 115
“2010 Yılı Sektör Raporu…” 116
Buradaki “Mtoe” bilimsel enerji birimidir. Yani talep edilen enerji miktarının büyüklüğünü
bilimsel olarak ifade için kullanılmaktadır. EriĢim: http://www.aps.org/policy/reports/popa-
reports/energy/units.cfm 117
“2010 Yılı Sektör Raporu…” 118
“2010 Yılı Sektör Raporu…”
39
YaklaĢık 200 yıl süresince enerji ihtiyacını karĢılamaya yetecek kadar
doğalgaz rezervinin ispatlanmıĢ olduğunu göstermektedir; ancak, yeni doğalgaz
rezervlerinin keĢfedilmesi bu süreyi artırma ihtimaline sahiptir.119
Gerekli alt yapının
sağlanabilmesi ve teknolojik geliĢmelerin beraberinde doğalgaz iletim hatları ile
farklı yerlere de ulaĢtırılacaktır. Neticede dünya genelinde enerji ihtiyacının
karĢılanmasında doğalgaza olan bağımlılık yüksek hız ile artacaktır.120
Bu gerçek ile
birlikte doğalgazın uluslararası stratejik değerini daha da belirgin hale getireceğine
kesin gözü ile bakılmaktadır.
1.6. ENERJĠ KAYNAKLARI
Bilinen alternatif enerji kaynakları ve teknolojileri özellikle güneĢ enerjisi,
rüzgâr enerjisi ve hidrojen pilleri ısıtmada, ulaĢımda ve elektrik enerji üretiminde
kömürün, ham petrolün ve doğalgazın yerine yeni seçenekler sunmaya baĢlamıĢtır.
Hatta bu kaynaklar ile çalıĢan araçlar ve ısına soğuyan evler ve iĢ yerleri planlanıp
uygulamaya bile geçildiği görülmektedir. Dünya enerji arzının karĢılanmasında
kısmen de olsa ham petrol ve türevlerinin ve doğalgazın yerinin doldurulmasına
imkân sağlasa da ulaĢım sektöründe küresel çapta yerine geçebilecek kaynağın yakın
gelecekte pek mümkün olacağı gözükmemektedir. Bugün dünya birincil enerji
tüketiminde en büyük payı % 40‟a yaklaĢan pay ile ham petrol oluĢturmaktadır.121
Hâlihazırda dünyadaki günlük ham petrol üretiminin büyük bir bölümü ulaĢım
sektöründe tüketilmektedir.122
Burada ham petrolden rafinerilerde elde edilen benzin,
motorin ve LPG olarak bilinen sıvılaĢtırılmıĢ petrol gazı ulaĢım sektöründe büyük
oranda alternatifsiz olarak kullanılmaktadır. Bilinen ham petrol kaynaklarının
Ģimdilik 50 yıllık bir ömrü kaldığı vurgulanmakta olup, bu süre bitmeden yeni
kaynak arama çalıĢmaları büyük emekler harcanarak sürekli olarak devam
etmektedir. UlaĢım sektöründe petrolü ikame edebilecek yakıt türleri sınırlıdır.
119
2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu, Mart 2011, Türkiye Petrolleri A.O. Genel
Müdürlüğü, EriĢim: http://www.tpao.gov.tr/v1.4/condocs/2011/2010_yili_rapor.pdf, s.3. 120
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, “Türkiye’de Enerji Dinamikleri…”, s.1 121
Tübitak Resmi Ġnternet Sayfası, “Enerji ve Doğalgaz Kaynaklar Paneli Raporu”, Vizyon 2023
Teknoloji Öngörü Projesi, Türkiye Bilimsel ve Teknik AraĢtırma Kurumu, 24 Temmuz 2003, Ankara,
EriĢim: http://www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_files/vizyon2023/edk/enerji_son_surum.pdf, 23
Ocak 2012, s. 20. 122
“Enerji ve Doğalgaz Kaynaklar Paneli Raporu…”, s. 37.
40
Petrolün yerine alternatif olarak en iyi diye gösterilen hidrojen pillerinin
ihtiyacı karĢılaması beklenmektedir.123
Hidrojenden elektrik elde etme teknolojisi ile
çalıĢacak motorların dizel ve benzinli motorların yerine almaya baĢlaması bile uzun
zaman süreceği ve bu süreden sonra ham petrolü yakıt olarak tamamıyla ikame
etmesi beklenmektedir.
1.6.1. Yenilemeyen Enerji Kaynakları
Bilinen enerji kaynakları genellikle geri dönüĢümlerine göre kategorize
edilmektedir. Yenilemeyen ve yenilenebilir enerji kaynakları geri dönüĢümlerine
göre gruplara ayrılmaktadır. Yenilenemeyen enerji kaynakları daha çok fosil kökenli
enerji kaynaklarını ifade etmek ile birlikte nükleer enerjide bu gruba dâhil
edilmektedir. Bu kaynaklar kullanıldıktan sonra geri dönüĢümü mümkün olmayan
veya çok zor olan kimyasal değiĢime uğramaktadır. Enerji elde etme süreci bittikten
sonra geriye genellikle çevreye zararlı atıklar kalmaktadır. Dünya tarihinde
yenilemeyen sınırlı enerji kaynakların kullanımı ilk olarak kömür ile baĢlamıĢ kabul
edilmektedir. Fakat 21. yüzyılda en çok kullanılan yenilenemeyen enerji kaynağı
ham petrol olarak kabul edilmektedir. Petrolün en büyük kullanım alanı ise
taĢımacılık ve ağır sanayi sektörleri oluĢturmaktadır.. Bu kaynakların kullanımındaki
en büyük sorun yarattıkları çevre kirliliği ve yıllarca süren olumsuz etkileridir. Enerji
elde edilmesi için gerçekleĢen yanma sırasında kimyasal gazlar çıkmaktadır. Bunlar
arasında karbon dioksit gazı zararsız gibi gözükse bile çok önemli iklim
değiĢikliklerine sebep olmaktadır. Bu durumda dünyanın farklı yerlerinde aĢırı
yağmur, kar ve dolu yağıĢı gözlenmektedir. Bu yağıĢlara bağlı olarak sel felaketi ve
toprak kaymaları yaĢanmaktadır. Atmosferdeki ortalama sıcaklık artıĢı ile birlikte
buzullar erimekte ve okyanus ve deniz seviyesi yükselmektedir. Bu durum değiĢik
coğrafyalarda hava sıcaklığının aĢırı artmasına ya da düĢmesine neden olmaktadır.
123
Ġnci Eroğlu, “Sodyum Borhidrür ile ÇalıĢan TaĢınabilir Yakıt Pili GeliĢtirilmesi ve Savunma
Sanayiinde Kullanılabilirliği”, Savunma Sanayiinde Borun Kullanımı ÇalıĢtayı, 14 Haziran 2011,
EriĢim:
http://www.ssm.gov.tr/anasayfa/hizli/duyurular/etkinlikler/konferanslar/Documents/BorCalistayi/I.Ot
urum/Sodyum%20Borhidr%C3%BCrle%20%C3%87al%C4%B1%C5%9Fan%20Ta%C5%9F%C4%
B1nabilir%20Yak%C4%B1t%20Pili%20Geli%C5%9Ftirilmesi%20ve%20Sav.Sanayinde%20Kullan
%C4%B1labilirli%C4%9Fi,%20Pr.pdf
41
Bu gazın insan sağlığı için zararlı olmamasının yanı sıra, yarattıkları sera etkisiyle
dünyanın ısınmasına neden olarak çok ciddi tehlikeler yaratmaktadır.
1.6.1.1. Ham Petrolün Geleceği
Ham petrole alternatif olarak düĢünülen baĢta nükleer enerji, hidrojen pilleri,
biyolojik yakıtlar, rüzgâr, hidroelektrik santraller gibi çeĢitli alternatif enerji
kaynakları geliĢtirilmeye çalıĢılmaktadır.124
Fakat çevreye olumsuz etkileri veya arz
güvenliğinin sağlanamamasına rağmen, kullanımının ticari boyutu ve ölçeği göz
önüne alındığında yakın vadede ham petrolün yerini doldurabilecek bir enerji
kaynağı yoktur. Fakat bütün bu gerçekler ile birlikte diğer bir gerçekte dünyada
ispatlamıĢ ham petrolün yaklaĢık ömrü 50 yıl olarak hesaplanmıĢtır.125
Bu durumda
ham petrol rezervleri çok yakın bir zamanda tükenecek ve ülkeler arasında büyük bir
ham petrol mücadelesi yaĢanacaktır.
ġekil 1.6.1.1. 2010 Yılı Dünya ĠspatlanmıĢ Petrol Rezervi126
Yukarıdaki grafikte dünyada ispatlanan ham petrol miktarları coğrafyaları ile
birlikte gösterilmektedir. En büyük ispatlanmıĢ ham petrol rezervine baĢta Ortadoğu
ve Amerika kıtası sahip olsa bile enerji arzındaki hızlı artıĢ ve ham petrole olan
124
2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu, Mart 2011, Türkiye Petrolleri A.O. Genel
Müdürlüğü, s.3. EriĢim http://www.tpao.gov.tr/v1.4/condocs/2011/2010_yili_rapor.pdf 125
“2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu…” 126
“2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu…”
42
yöneliĢ ile birlikte dünyadaki ham petrolün yakın zamanda tükeneceğine bilim
çevreleri tarafından kesin gözü ile bakılmaktadır ama ispatlanmıĢ değildir.
1.6.1.2. Doğalgazın Geleceği
Ülkelerin sahip olduğu ikincil enerji kaynağı doğalgaz da diğer kaynaklar gibi
maalesef sınırlı durumdadır ve günün birinde tükeneceğine uzmanlar tarafından kesin
gözü ile bakılmaktadır. Yapılan çalıĢmalarda, 2010 yılında dünyadaki ispatlanmıĢ
doğalgaz rezervleri yaklaĢık 190 trilyon metre küp olarak bulunmuĢtur.127
Bu
durumda enerji talebinde doğalgazın oranı ile hesaplandığında doğalgazın ömrü
yaklaĢık 60 yıl olarak hesaplamıĢtır.
ġekil 2. 2010 Yılı Dünya ĠspatlanmıĢ Doğalgaz Rezervi128
Yukarıdaki grafikte dünyadaki ispatlamıĢ doğalgaz miktarları
gösterilmektedir. Burada doğalgaza en fazla sahip olan bölgelerin Ortadoğu ve
Avrasya olduğu görülmektedir. Rusya Federasyonu dünyadaki en fazla doğalgaz
rezervine sahip ülke konumunda yer almaktadır. Fakat yerküre içerisinde doğalgaz
oluĢumu devam etmektedir. Sonuçta doğalgazın tükeniĢ tarihinin kesinleĢtirilmesi
mümkün değildir.
127
“2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu…”, s.2. 128
“2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu…”, s.2.
43
1.6.1.3. Kömür
Kömürün enerji ihtiyacının karĢılanmasında yaklaĢık 150 yıllık talebe yetecek
büyüklükte olduğu hesaplanmaktadır. Yapılan çalıĢmalar sonucu kömürün 1 trilyon
tona yakın rezerve sahip olduğu tahmin edilmektedir. Bu küresel rezerve baĢta Rusya
Federasyonu ve ABD olmak üzere pek çok farklı ülkelerin sahip olduğu
bilinmektedir. Toplam Dünya enerji talebinin yalnızca % 12‟sini sağlayan kömür
genel olarak ulusal ve bölgesel bir yakıt olarak düĢünülmektedir.129
Fakat kömür bile
ne ham petrole ne de doğalgaza tam olarak bir alternatif olabilir.
ġekil 3. Dünya Kömür Rezervinin Ülkelere Göre Dağılımı (Milyar ton)130
Uluslararası Enerji Ajansı tarafından yapılan tahminlerde, dünya birincil
enerji arzının dağılımında önemli farklılıkların olmayacağı öngörülmektedir. Buna
göre; 2030 yılında en büyük pay % 29,8 ile yine petrolün olacaktır. Petrolü % 29,1
ile kömür, % 21,2 ile doğalgazın izleyeceği tahmin edilmektedir. Yapılan tahminlere
göre, kömürün dünya toplam enerji arzı içerisindeki payı 2030 yılına kadar önemli
bir değiĢim göstermeyecektir.131
129
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, Türkiye’de Enerji Dinamikleri, Ankara, Aralık
2004, Poyraz Ofset s.2. 130
“Linyit Sektör Raporu…”, s. 5. 131
“Linyit Sektör Raporu…”, s. 5.
44
1.6.1.4. Nükleer Enerji
Bilinen dünyadaki nükleer enerji kaynakları olan uranyum gibi elementler ve
diğerleri de petrol ve doğalgaza alternatif kaynak olarak değerlendirilebilmektedir.
Fakat dünyada sınırlı miktarda bulunması sebebiyle bu nükleer kaynaklar da
yenilenemeyen ve geri dönüĢümü mümkün olamayan kaynaklar kategorisine dâhil
edilmektedir. Nükleer diye tabir edilen enerji, radyoaktif atom çekirdeğinin gerekli
iĢlemler ile parçalanması ile meydana çıkarılmaktadır. Radyoaktif atom
çekirdeklerinin parçalanmasından oluĢan nükleer enerjiye, bilimsel olarak
çekirdeksel veya fisyon ya da parçalanma enerjisi adı verilmektedir. Nükleer
enerjinin diğer türü olan füzyon veya birleĢme enerjisi ise hafif atom çekirdeklerinin
yani kütle numarası düĢük olanların gerekli Ģartlar sağlanarak birleĢmesinden
meydana gelmektedir. Okyanus ya da büyük deniz kenarlarına kurulan nükleer
santrallerde ise fisyon veya füzyon yoluyla açığa çıkarılan enerji elektrik üretiminde
kullanılmaktadır. Radyoaktif atom reaktöründe ortaya çıkan yüksek miktardaki ısı,
daha sonra buhar tribünlerine iletilerek elektrik enerjisine dönüĢtürülmektedir.
Nükleer enerjinin bilinen ilk kullanımı 1945 yılında askeri amaç ile olmuĢtur. Ġkinci
Dünya SavaĢı‟nın Japonya‟da HiroĢima ve Nagazaki‟de nükleer bombalar
kullanılarak sona ermesinden sonra nükleer enerjinin sivil amaçlarla kullanımı
gündeme gelmiĢtir.132
Ticari amaçlı ilk santral ise 1965 yılında iĢletilmeye
baĢlanmıĢtır. Nükleer enerjinin tercih edilmesinin en önemli sebebi çok düĢük
miktarlar ile yüksek kapasitede enerji elde edilebilmesidir. Bir kilogram kömürden 3
kilowatsaat, 1 kilogram ham petrolden 4,5 kilowatsaat elektrik üretilirken, 1
kilogram zenginleĢtirilmiĢ uranyumdan 50.000 kilowatsaat elektrik
üretilebilmektedir.133
Diğer nedenleri ise geliĢmiĢ nükleer santrallerin çalıĢmaları
sırasında gerekli önlemler ve tedbirler bütünü ile uygulandığında çevre kirliliği
oluĢmamasıdır. Fakat 2011 yılında Japonya‟da yaĢanan deprem sonrası nükleer
felaket bu durumu tartıĢmaya açmıĢtır. Nükleer santrallerin kurulması, iĢletilmesi,
bakımı, onarımı ve atıkların depolanması yüksek maliyet ve çok ileri teknoloji
gerektirmektedir.
132
Ural Akbulut, “Atom Bombası Nasıl Yapıldı?...”, s. 1-5. 133
Rahim Biçici, „Türkiye‟de Enerji Ekonomisi‟, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Zonguldak
Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ġktisat Anabilim Dalı, Zonguldak, 2008, s.9.
45
1.6.2. Yenilenebilir Enerji Kaynakları
Bilim çevreleri tarafından sürekli ve geri dönüĢümlü olarak tekrar elde
edilebilen enerji kaynakları yenilenebilir enerji kaynakları olarak
sınıflandırılmaktadır. Bilinen yenilenebilir enerji kaynakları biokütle, hidro elektrik
enerji, rüzgâr enerjisi, hidrojen pilleri, güneĢ enerjisi, jeotermal enerjidir. Ayrıca
okyanuslarda meydana gelen gel git olaylarından elde edilen enerji bu gruba dâhil
edilebilir. Yenilenebilir ve yenilemeyen enerji kaynaklarının nerede ise hepsinin
güneĢ orijinli olduğu değerlendirilmektedir. Nükleer enerji ise tartıĢmalı konumdadır.
Dünya uzay enerji dengesinde gelen ısı miktarı ile yayılan ısı miktarları çok yakın
değerlere sahip olduğu görülmektedir.134
Yenilenebilir enerji kaynakları doğrudan
kullanılabilme imkânı vardır. Doğrudan kullanım örnekleri güneĢ baĢta olmak üzere
jeotermal su ve rüzgâr enerjisi yine baĢka formlara çevrilebilmektedir. Bu tür enerji
kaynaklarına olan ilgi geri dönüĢümü mümkün olamayan fosil ve nükleer enerji
kaynaklarının çevresel etki ve risklerinden dolayı her geçen gün artmaktadır. Küresel
iklim değiĢikliği düĢünüldüğünde ve geçen yıllarda gündeme gelen Kyoto Protokolü
çerçevesinde ülkelerin enerji stratejilerinde alternatif yenilenebilir enerji
kaynaklarının çok büyük öneme sahip olduğu ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar AB
ülkeleri toplam birincil enerji tüketimi içinde yenilenebilir enerji kaynaklarının
paylarını arttırmak istese de maalesef mevcut üretimde henüz yeterli seviyeye
ulaĢılamamıĢtır. Birçok yenilenebilir enerji kaynaklarının üretim maliyetleri petrol ve
türevleri, doğalgaz ve kömür gibi geleneksel yakıtlara nazaran oldukça yüksektir.
Yine bu kaynakların ticari olarak iĢletilmesi ve yaygınlaĢtırılması kuruluĢlar
tarafından çok büyük yatırımlar gerektirmektedir. Hatta yapılan çalıĢmalarda bazı
kaynakların enerji verimliliği de tam olarak kesinleĢmemiĢtir. Tüm bu kıstaslar
nedeniyle kısa vadede yenilenebilir enerji kaynaklarında istenilen hedefe ulaĢılması
Ģimdilik oldukça güç görünmektedir.135
Fakat yine de mevcut enerji kaynaklarının
yakın zamanda tükeniĢinin kesin olması alternatif enerji kaynaklarının çok iyi
değerlendirilmesini baĢta güneĢ ve akarsu kaynakları olmak üzere zorunlu hale
getirmiĢ bulunmaktadır.
134
Limitsiz Enerji, EriĢim: http://www.limitsizenerji.com/temel-bilgiler/yenilenebilir-enerji-
kaynaklari 135
Arzu Yorkan, “Avrupa Birliği‟nin Enerji Politikası ve Türkiye‟ye Etkileri”, Bilge Strateji, Cilt 1,
Güz 2009. EriĢim (20.03.2011): http://www.bilgestrateji.com/store/dergi1/arzuyorkan.pdf,
46
1.6.2.1. Rüzgâr Enerjisi
Yenilenebilir enerji kaynakları içinde özellikle rüzgâr enerjisi çok büyük bir
paya sahiptir. Rüzgâr enerjisi, bilimsel olarak atmosferdeki farklı sıcaklıklara ve
değiĢik ısı potansiyeline sahip hava kütlelerinin karĢılaĢması ve çarpıĢması sonucu
meydana gelmektedir.136
Kuyulardan su çıkarma ve topraklarındaki suları boĢaltmak
amacı baĢta olmak üzere yel değirmenleri sayesinde buğday, arpa ve değiĢik tane
öğütme iĢlemlerinde rüzgârın taĢıdığı enerji büyük bir baĢarı ile kullanılmıĢtır. Geçen
zaman ve geliĢen teknoloji ile insanoğlunun bu kullanım amaçları doğal olarak çok
fazla geliĢtirilmiĢtir.137
Elektrik üretimi rüzgârda var olan enerji sayesinde açık
alanlara kurulan dev rüzgârgülleri ile gerçekleĢtirilmektedir. Buradaki bulunan
sistem çok karmaĢık gibi gözükse de temel prensipler sayesinde iĢlemektedir. Rüzgâr
alan yüksek pozisyonlarda bulunan pervanelerin rüzgârın kuvvetli etkisi ile dönmeye
baĢlamasıyla rüzgârın ya da hava akımının sahip olduğu kinetik enerjinin çarklar ve
miller aracılığı ile aktarılıp manyetik alanda elektriğe dönüĢtürülmesi ile
çalıĢmaktadır. Burada sistem içerisinde hareketliliğin devamlılığının sağlanması en
çok önemli olan konudur. Zira rüzgârın sürekli olarak esip enerji sisteminin
hareketine devamlılık sağlayarak kesintisiz enerji üretiminin gerçekleĢtirilmesini
mümkün kılmaktadır. Rüzgârdan enerjisi üretilmesinde bakım ve onarım hariç hiçbir
yakıtın olmadığı görülmektedir. Basit doğal bir tabiat olayından yani atmosferin
olağan hareketinden oluĢan enerji bir bakıma faz değiĢtirmektedir. Bu yüzden rüzgâr
pervanelerinin kurulacağı yerler çok önemli bir fizibilite çalıĢması gerektirmektedir.
Santrallerin kurulacağı yerlerde senelik ortalama rüzgâr oranları enerji verimliliğinde
çok büyük önem taĢımaktadır. Bunun da ötesinde rüzgâr enerjisi diğer enerji
kaynakları arasında farklı bir konuma sahiptir. Burada rüzgârın ispatlanmıĢ hiçbir
zararı yoktur. Danimarka, Almanya ve Ġspanya gibi rüzgâr enerjisine büyük umutlar
bağlamıĢ bulunan ülkelerin mevcut potansiyellerinden yararlanmak için büyük çaba
sarf ettikleri gözlenmektedir.138
Bu sayede enerji talebinin bir bölümü karĢılanmıĢ
olacaktır.
136
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Resmi Ġnternet Sitesi, EriĢim:
http://www.enerji.gov.tr/index.php?dil=tr&sf=webpages&b=ruzgar&bn=231&hn=&nm=384&id=406
96 , 10 Mayıs 2011. 137
Yüksel Yatar, “Avrupa Birliği Enerji Politikası…”, s.81. 138
Yüksel Yatar, “Avrupa Birliği Enerji Politikası…”, s.81.
47
1.6.2.2. GüneĢ Enerjisi
Yenilenebilir enerji kaynakları içerisinde güneĢten enerji elde edilebilmesinin
de ayrı bir yeri ve ehemmiyeti bulunmaktadır. Aslında her Ģeyin olduğu gibi rüzgâr
enerjisinden akarsulara kadar her Ģeydeki enerjinin kaynağı güneĢtir. Petrol ve
doğalgazda var olan enerji de aslında güneĢ orijinlidir. Hayat kaynağı olan güneĢ
dünyanın hemen her bölgesine ulaĢabilen yegâne enerji kaynağı olarak
görülmektedir. GüneĢten daha büyük diğer büyük yıldızlar ve dünyanın uydusu ayın
dünya üzerindeki enerji aktarımı güneĢ ile kıyaslanamayacak kadar küçüktür.
GüneĢin yenilenebilir enerji kaynağı olarak çeĢitli uygulamalar ile direkt ve
dolaylı yollardan kullanıldığı görülmektedir. Evlerde bulunan su ısıtma sisteminden
güneĢ pillerine kadar birçok konuda güneĢ enerjisinden bahsetmek mümkündür.
Özellikle bilim adamları tarafından ilk güneĢ pillerinin 1950 yılında yapılması ile
birlikte güneĢ enerjisinin doğrudan elektriğe çevrilmesi mümkün olmuĢtur.139
GüneĢ
ile çalıĢan ve saatteki hızı 80 ila 120 kilometreye çıkabilen araçların yapımı da artık
gerçekleĢtirilmiĢ durumdadır.140
Ayrıca uzaydaki iletiĢim merkezlerinde, yollardaki
ve parklarda bulunan ıĢıklandırmalarda, tarım arazilerindeki su pompalarının
çalıĢtırılmasında ve hatta uzayda bulunan uyduların enerji ihtiyacının sağlanmasında
güneĢin ıĢınlarında var olan enerji kullanılmaktadır.141
GüneĢ enerjisine olan artan
ilginin temelinde kullanımında güneĢin mevcut diğer enerji kaynaklarına kıyasla
önemli avantajlarının bulunması vardır. Öncelikle hemen her yerde var olan güneĢ
tükenmeyen, sonsuz diye tabir edilen bir enerji kaynağıdır. Ayrıca yılın büyük bir
zaman diliminde ulaĢılması mümkündür. Ayrıca kıĢın bile güneĢ ıĢınlarından fayda
sağlamak mümkündür. Gerekli mercek ve düzenekler kurularak 500 dereceye kadar
sıcaklık elde etmek mümkün hale gelmiĢtir. GüneĢ enerjisinin temiz enerji kaynağı
olması, yapılacak sistemlerin çok kısa bir zamanda iĢletime hazır hale getirilmesi,
uzun yıllar sorunsuz çalıĢması gibi özellikleri dünya genelinde özellikle enerji
bağımlısı ülkelerin ilgisini çekmektedir.142
139
Kamil B. Varınca, Gamze Varank, “GüneĢ Kaynaklı Farklı Enerji Üretim Sistemlerinde Çevresel
Etkilerin Kıyaslanması ve Çözüm Önerileri”, EriĢim:
http://www.yildiz.edu.tr/~kvarinca/Dosyalar/Yayinlar/yayin003.pdf, 12 Ocak 2012. 140
Otomotiv Bilim ve Teknoloji Topluluğu Ġnternet Sitesi, EriĢim:
http://www.obitet.gazi.edu.tr/obitet/gunes_enerjisi/gunes_arabalar_yapimi.htm 141
Yüksel Yatar, “Avrupa Birliği Enerji Politikası…”, s.84 142
Yüksel Yatar, “Avrupa Birliği Enerji Politikası…”, s.84.
48
1.6.2.3. Akarsu ve Hidro Elektrik Enerjisi
Su ve yolları konusu ve bu kaynakların kullanımı uluslararası iliĢkiler
disiplininin önemli konularının baĢında gelmektedir. Su kaynakları için uluslararası
çeĢitli sorunların yaĢandığı görülmektedir. YaĢanan sıkıntıların temelinde suyun
hayat kaynağı olmasının yanında enerji üretimi için kullanımı vardır. Su insanlık ve
tabiat için hem hayat hem de enerji kaynağıdır. Su kaynaklarına sahip olmak
özellikle kinetik enerjiyi içerisinde barındıran ve belirli bir rotada ilerleyip yüksek
debisi olan nehir ve akarsu kaynaklarına sahip olmak stratejik önem taĢımaktadır.143
Irmak ve nehirlerden enerji elde edilmesine ait önemli ilk bilgilere milattan yaklaĢık
2000 yıl önce Sanskript kitaplarında ve duvar kabartmalarındaki Mısır
hiyerogliflerinde rastlanmaktadır.144
Akarsu kaynakları yenilenebilir ve çevreci
olması ile ayrıca geri dönüĢümü mümkün olmayan atıklara sahip olmaması
bakımından enerji talebinin karĢılanmasında en çok araĢtırmaların yapıldığı
konulardandır. Fakat yapılacak baraj ve elektrik santrallerinin doğaya uzun süreleri
tahribat yapması ve ekosistemi derinden etkilemesi bazı çevrelerin tepkisine sebep
olmaktadır. HES diye bilinen hidro elektrik santralleri doğada uzun yıllar boyunca
geri dönüĢü mümkün olmayan değiĢimler netice vermektedir. Bütün bu olumsuz
etkiler bir tarafa hidrolik enerji yani sudan elde edilen enerji türü diğer enerji
biçimlerine göre daha yüksek bir verime sahip olduğu ve maliyet hesaplamalarında
çok büyük yatırım gerektirmektedir. Çok basit bir açıklamayla ırmak ya da nehirlerin
önünü yapılan setler ile suyun biriktirilip daha sonra suyun tribünlerden geçirilmesi
ile elektrik enerjisi elde edilmektedir. Akarsulardan elde edilen enerji miktarı birçok
değiĢkene bağlıdır. Suyun yıllık debisi, akarsu yatağına yapılan barajların durumu,
iklim Ģartları ve coğrafi koĢullar üretilecek enerji miktarını belirlemektedir. Hidrolik
enerjinin verimli olmasına rağmen kısa vadede ham petrol ve doğalgaza bir alternatif
kaynak olabilmesi Ģu an için mümkün değildir.145
Enerji kaynağı olarak kullanılsa da
ham madde olarak petrolün yerini dolduramamaktadır.
143
Debi bilimsel bir terim olup birim zamanda geçen akıĢkan veya su miktarını ifade için
kullanılmaktadır. 144
M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası…”, s.34. 145
“Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası …” s.34.
49
1.6.2.4. Jeotermal Enerjisi
Jeotermal kaynakların enerjisi yer altındaki suların yüksek sıcaklıklara sahip
olan ve yer kabuğunun orijini olan magma ile teması sonucu oluĢmaktadır. Isınan
suların yeryüzüne çıkması ile enerji elde edilmektedir. Basit bir tanım yapılması
gerekir ise jeotermal enerji, yerkabuğunun derinliklerindeki magmada bulunan
enerjinin doğal olarak yeraltındaki sulara aktarılması ve enerji aktarılan suyun
yeryüzüne ulaĢması sonucu ortaya çıkan bir enerji türüdür.146
Yerin derinliklerinde
bulunan kaya ve kayaçlar ile temas eden su ısınarak yeryüzüne su ve buhar Ģeklinde
ulaĢmaktadır. Jeotermal enerji kaynakları genellikle yerkabuğunda kırıkların
bulunduğu, magmatik ve tektonik hareketliliğin devam ettiği alanlarda
görülmektedir.147
Bu kaynaklardan genellikle 70 dereceden 140 dereceye kadar su ve
buhar elde edilip elektrik üretilebilmektedir.
Dünya genelinde özellikle geliĢmemiĢ ülkelerde Jeotermal kaynaklar
enerjiden daha çok sağlık ve ısınma amacı ile kullanılmaktadır. GeliĢmiĢ ülkelerde
ise sağlık amacı ile kullanıldığı gibi elektrik enerjisi üretildiği görülmektedir. Ġlk
jeotermal enerji için ilk sondaj 1841 yılında Paris‟te yapılan çalıĢmalar sonucu
gerçekleĢtirilmiĢtir. GeliĢmiĢ ülkelerde jeotermal kaynaklar genellikle sondaj
faaliyetleri sonucu elde edilirken geliĢmemiĢ ve geliĢmekte olan ülkelerde ise doğal
olaylar deprem ve volkanik faaliyetler sonucu yeryüzüne ulaĢmaktadır. Enerji
konusunda çok hassas olan ve arge çalıĢmalarına dünyada en çok önem veren
ABD‟nde jeotermal çalıĢmalar 1960‟lı yıllarda hız kazandığı görülmektedir.
Enerjinin her türünü değerlendiren ABD‟nin Kaliforniya eyaletinde örnek olarak
tüketilen elektriğin yarısı jeotermal kaynaklardan karĢılamaktadır. Ayrıca Yeni
Zelanda‟da soğutma faaliyetlerinde ve klima sistemlerinde yer altından gelen sıcak
su kaynakları kullanılmaktadır. Fakat jeotermal kaynakların üretim merkezine
nakledilmesi zor bir durumdur ve yer altı faaliyetler ile tekrar kaybolma riskine
sahiptir. Jeotermal ham petrol ve doğalgaza alternatif olarak değil ancak yardımcı bir
enerji kaynağı olarak kabul edilmektedir.148
146
M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası…” s.35. 147
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Resmi Ġnternet Sitesi, 1 Ağustos 2011,
EriĢim:http://www.enerji.gov.tr/index.php?dil=tr&sf=webpages&b=jeotermal&bn=234&hn=&nm=38
4&id=40697 148
M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası …” s.35.
50
1.7. ENERJĠ TALEBĠNĠN KARġILANMASINDAKĠ SORUNLAR
Ham petrol ve doğalgaz tüketiminde gözlenen hızlı artıĢ enerji talebinin
karĢılanmasında sorunlar meydana getirmiĢtir. Enerji konusundaki mevcut durumun
özellikle gelecek yıllardaki enerji talebini karĢılamakta yetersiz kalacağı tespit
edilmiĢtir. Bu alanda en önemli sorunların baĢında arz edilen kaynakların sınırlı
olması gerçeği dıĢında mevcut ham petrol ve doğalgaz kaynaklarının ihtiyaç duyulan
ülkelerin piyasalarına zamanında, güvence altında ve yeterince ulaĢtırılamaması
konusu gelmektedir. Böyle bir durumun yaĢanmasında ise enerji piyasalarında çeĢitli
krizlerin yaĢanması ve ham petrol ve doğalgaz fiyatlarında dalgalanmaların
yaĢanması kaçınılmaz olduğu görülmektedir. Muhtemel bu senaryolar ülkelerin
ekonomik durumunu etkilemekle birlikte siyasi durumunu da çok yakından
etkilemektedir. Böyle önemli sorunların yaĢanmaması için ülkeler çeĢitli enerji
taĢımacılığı yatırımların gerçekleĢtirmek zorunda kalmaktadır. Enerji taĢımacılığında
ve alt yapısında yapılacak yatırımlar sorunları büyük ölçüde azaltmak ile birlikte yeni
sorunlara da gebe olacağı kesindir. YaĢanabilecek diğer sorunların meydana
çıkmasında ülkelerin enerji kaynaklarının seçimine iliĢkin stratejiler ve enerji
politikaları da belirleyici durumundadır. Politikaların belirlenmesinde ülkeler
karĢılaĢacakları dar boğazların hesap edilmesi yaĢanacak enerji krizlerinde etkili
olacaktır. Enerji talebinin karĢılanmasında yaĢanan sorunların temelinde enerji
kaynaklarının yeryüzündeki dağılımının eĢit olmaması yatmaktadır. Fakat dünya ham
petrol ve gaz rezervlerinin büyük bölümüne sahip olan bu coğrafyanın politik ve
siyasi yönlerden hassas ve belirsiz bölgeler olması çeĢitli sorunları beraberinde
getirmektedir. Enerji kaynaklarına çok fazla ihtiyaç duyan ülkeler de kaynaklarını
tüketmiĢ veya yoksun bölgelerdedir. Bu durumda enerjiye ihtiyaç duyanlar bu
bölgelere müdahil olmakta ve neticede hem siyasi hem de ekonomik sorunlar ortaya
çıkmaktadır. Dünyadaki enerji gereksinimin karĢılanabilmesinde bu enerji
kaynakların harekete geçirilerek çeĢitli ülkeler üzerinden iletiminin sağlanması da
rekabet halinde olan piyasalarda farklı enerji sorunlarına sebep olmaktadır.149
Neticede enerji kaynaklarının ulaĢtırılması sorunu enerji talebini karĢılama
konusunda en büyük problemlerden biri olarak durmaktadır.
149
Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, Türkiye de Enerji Dinamikleri, Ankara 2004 Poyraz
Ofset s.4.
51
1.7.1. Ham Petrol ve Doğalgaz Krizi
2011 yılı itibarıyla enerji piyasalarında ham petrolün varil fiyatının 100 ila
150 dolar civarında seyrettiği görülmektedir. Özellikle ABD‟nin Irak iĢgali ile
birlikte doğalgaz ve ham petrol fiyatlarında çeĢitli dalgalanmalar giderek artmakta ve
yeni dalgalanmaların beklentisi sürekli vardır. Bu durum içerisinde geliĢmekte olan
ülkeler ile enerji bağımlısı ve fakiri olan Türkiye, AB ülkeleri ve uzak doğu ülkeleri
için çok büyük ekonomik ve siyasal riskleri barındırmaktadır. Rusya Federasyonu ve
Ġran gibi ülkelerin batıya yönelik sert açıklamaları fiyatların yükseliĢini adeta
tetiklemektedir. Dahası ham petrol ve doğalgaz piyasasında yaĢanabilecek bir kriz
enerjiye bağımlı ülkelerin elini kolunu belirli bazı politikalarda açıklama
yapmalarında ya da tutum almalarında bağlamaktadır. Bu sebepten enerji konusu
artık sadece ekonomik ve siyasal bir sorun olmaktan çoktan çıkmıĢtır ve adeta ulusal
ve uluslararası bir güvenlik meselesi olmuĢtur. Ayrıca Libya‟da Muammer
Kaddafi‟nin isyandan önce ham petrol fiyatlarının dolar kuruna göre değil de altına
göre olması teklifi dıĢ güçlerin yönetimi devirmesine en önemli sebep olduğu iddia
edilmesi ise gerçeklik payına sahip olması muhtemeldir.150
Dünyada bilinen en
önemli enerji kaynakları olarak ham petrol ve doğalgaz Ģu an ki hayatın milyonlarca
yıl öncesinde yeryüzünde kara ve okyanuslarda bulunan hayvan ve bitki
organizmalarının, deprem ve volkanik oluĢumlar ile yer altında kalması ve çok
yüksek basınç ve sıcaklık etkisi ile kimyasal değiĢim geçirerek oluĢtuğu
bilinmektedir.151
Böyle bir gerçek ile birlikte yüzlerce milyon yılda oluĢan bu
kaynakların ortalama 300 yıl gibi bir zamanda tüketilmesi ise doğalgaz ve petrolde
yaĢanacak krizin en büyük sebepleri arasında yer almaktadır. Enerji krizini
tetikleyecek bir baĢka unsur ise Rusya Federasyonu ve Ġran‟ın baĢta AB ülkelerine ve
Türkiye‟ye tam olarak güven vermemeleridir.
150
Selin Palandöken, “Eminim Libya Olmak Ġstersiniz”, 23 Ekim 2011, EriĢim:
http://www.akfikir.com/eminim-libyada-olmak-isterdiniz-makale,507.html 151
Celalettin Yavuz, “Küresel Felaket-Enerji Güvenliği Ġkilemi ve Milli Güvenlik” isimli
makalesinden
Abdurrahman Satman, Dünyada Enerji Kaynakları, Türkiye‟de Enerji ve Kalkınma Sempozyumu,
(Editör: Atilla Sandıklı, Hasret ikici Bilgin), Tasam Yayınları, Ġstanbul, 2006, s.47.
EriĢim: http://www.turksam.org/tr/yazdir1996.html
52
Muhtemel enerji krizlerinden daha az etkilenmek için AB‟nin enerji
yelpazesini çeĢitlendirme gayretinde olduğu Nabucco gibi projeler ile daha da
belirginleĢmiĢtir.152
Bu çerçevede Ortadoğu‟daki enerji kaynaklarının AB‟ye güvenli
bir Ģekilde ulaĢtırılması enerji krizlerine çözüm olarak görülmektedir.
1.7.2. Enerji Krizi
ABD gibi büyük aktör ve güçlerin enerji bölgelerinde ve piyasalarında
izlediği politikaların gelecekte enerji krizlerinin yaĢanmasına sebep olacağı kesindir.
Zira enerji kaynaklarının çok sınırlı kalması mücadelenin tetikleyicisi olacaktır.
Ayrıca Ġran ve Kuzey Kore gibi geliĢmekte olan devletlerin nükleer enerji faaliyetleri
ve izleyecekleri stratejiler enerji piyasalarında dalgalanmalara gebe olarak
görülmektedir. Bu kaynakların ham petrol ve doğal gaz piyasalarını etkilemesi
muhtemeldir. Ayrıca piyasalarda gerekli düzenlemeler yapılmaz ise enerji arz
güvenliği ve sürdürülebilirliğinin uluslararası alanda büyük bir tehlike ile karĢı
karĢıya kalacağı Ģeklinde yorumlar yapılmaktadır. Özellikle yeterli kaynağı
bulunmayan Fransa, Almanya ve Ġspanya gibi ülkeler enerjilerini sağlayabilmek için
her Ģeyi göze almaya hazırdırlar.153
2006 yılı kıĢ aylarında Rusya Federasyonu‟nun
doğalgazı kesmesiyle Avrupa enerji piyasalarında siyasi krizlere sebep olmuĢtur.154
Ayrıca yeri geldiğinde petrol ve doğalgaz kaynaklarının diğer ülkelere karĢı caydırıcı
ve cezalandırıcı güç olarak kullanıldığı görülmektedir. Enerji krizi ve enerji
güvenliği kavramları birbiri ile çok yakın etkileĢime sahiptir. Enerjide yaĢanacak en
ufak bir kriz güvenliği direkt olarak etkileyecektir.
152
Türkiye Avrupa Vakfı Ġnternet Sitesi, “AB Nabucco‟yu Hızlandırmak Ġstiyor”, EriĢim:
http://www.turkiyeavrupavakfi.org/index.php/genel-haberler/2923-dogal-gaz.html 153
M. Hakan Keskin, “GeniĢleme ve DerinleĢme Süreçlerinde Avrupa Birliği Enerji Politikaları”,
Stratejik AraĢtırmalar Dergisi, sayı:9 ġubat 2007 yıl:5, Genel Kurmay Askerî Tarih ve Stratejik
Etüt BaĢkanlığı Yayınları, Genel Kurmay Basımevi, Ankara, s.84–85. EriĢim:
http://www.tsk.tr/SAREM/Dergiler/2007/sad9.pdf 154
Arzu Yorkan, “Avrupa Birliği‟nin Enerji Politikası…”, s. 27.
53
1.8. ENERJĠ HUKUKU
Dünyadaki enerji alanında yaĢanan hızlı geliĢmeler bu alanda bir hukukun
oluĢmasının zorunluluğunu beraberinde getirmiĢtir. Dünya genelinde enerji olan
ihtiyaç her geçen gün büyük hızla artmaktadır. BaĢta ham petrol ve doğalgaz olmak
üzere diğer enerji kaynaklarının değerlendirilmesi bu alanda belirli anlaĢmaların da
yapılmasını zorunlu hale getirmiĢtir. Enerji alanında belirli kurallar uygulanmaktadır.
Fakat enerji sektörü için ayrı bir kurallar bütünü oluĢturulması meydana gelebilecek
sorunların çözümünde daha etkili olacağı kesindir.155
Uluslararası boyutta
çıkabilecek enerji sorunlarının hukuk olarak çözüme kavuĢturulması ülkelerin enerji
güvenliğini de ilgilendiren bir boyutu olduğu için enerji konusunda hukuk mevzuatı
oluĢturulması zorunlu hale geldiği açıktır.156
Enerji hukuku konusu incelendiğinde
farklı mevzuatlar ortaya çıkmaktadır. Bunların en baĢında petrol ve doğal gaz
kaynaklarının çıkarılması gelmektedir. Ayrıca enerji kuruluĢlarının birbirleri
arasındaki rekabet dikkat çekmektedir. Dahası ülkeler ve Ģirketler arasında da farklı
sorunlar ortaya çıkmaktadır. Enerji kaynaklarının ihracatı ve ithalatı, gerekli lisanslar
ve izinler enerji hukukunun en temel konularını oluĢturmaktadır.157
Enerji kaynakları
olan baĢta ham petrol ve doğalgaz ve nükleer gibi kaynakların doğa ve çevre ile
uyumlu, rekabet edilebilir kamu ve özel sektör politikalarına uygun ayrıca ulusal ve
uluslararası iliĢkilerdeki etkileri açısından enerji hukukunun geliĢmesi ve
uygulanması zorunlu hale gelmiĢtir. Bu zorunluluğun geliĢim sürecinde
sürdürülebilir, güvenli ve maliyetli düĢük enerji politikalarının uygulanmasının
hayati önemi çok büyük etki taĢımaktadır. Enerji hukukunun geliĢmesinde çevre
konularından ticaretin yapıldığı ülkelere kadar pek çok konunun dâhil edildiği
görülmektedir.158
YaĢanan bütün geliĢmeler uluslar arası geçerliğe sahip enerji
hukukunun oluĢturulmasını zorunlu hale getirmiĢtir.
155
Enerji Hukuku Ġnternet sitesi, EriĢim: http://www.enerjihukuku.com/, 20 Kasım 2011. 156
“Enerji Hukuku Ġnternet sitesi…” 157
Leyla Melike Koçgündüz, “Hazar Bölgesi Enerji Politikaları”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans
Tezi, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası ĠliĢkiler Anabilim Dalı,
Bolu, Mayıs 2009, s. 15. EriĢim: http://tez2.yok.gov.tr/ 158
Enerji Hukuku AraĢtırma Enstitüsü Ġnternet Sayfası, EriĢim: http://www.ehae.org.tr/
54
1.9. ENERJĠ MÜCADELESĠ VE TÜRKĠYE
Dünyada insanoğlu var olduğundan beri enerjiye ihtiyaç duyduğu ve onu elde
edebilmek için hep mücadele verdiği anlatılmaktadır. Enerji temini içinde en önemli
savaĢ uluslararası alanda kömürü de geride bırakarak ham petrol ve doğalgazda
verilmektedir. Bununla birlikte petrol 20. yüzyılın özellikle ikinci yarısından itibaren
benzinli ve dizel motorların yaygın bir Ģekilde ulaĢımdan ağır sanayiye kadar birçok
alanda kullanılmaya baĢlaması ile dünya enerji tüketimi içinde giderek artan bir
öneme sahip olmuĢtur. Doğalgaz da ham petrol gibi taĢınmasının kolay olması ve
daha da çevreci olması ile birlikte önemli hala geldiği bilinmektedir. ĠĢte bu noktadan
itibaren ham petrol ve doğalgazın ihtiyacı olan endüstri geliĢimini tamamlamıĢ
ülkelerde bulunmaması bu kaynakların Ortadoğu coğrafyasındaki geliĢmemiĢ ya da
geliĢmekte olan ülkelerde bulunması çatıĢmayı ve mücadeleyi beraberinde
getirmektedir.
Dünyadaki güç mücadeleleri içinde de Ortadoğu bölgesi hep siyasi
belirsizliklerin olması ile ve içerdiği zengin ham petrol zenginlikleri açısından yirmi
birinci yüzyılın enerji üretiminin odak noktası olarak güçlü ülkelerin ve ulus üstü
aktörlerin hamle alanları olmuĢtur. Bununla birlikte ülkeler bazında bakıldığında
Ortadoğu Bölgesinde devlet yapısı olarak en belirgin olarak ve siyasal güç sahibi
ülke Türkiye‟dir. Türkiye Türk Cumhuriyetleri ayrıca Irak, Ġran gibi Arap ülkeleriyle
olan kültürel ve ekonomik iliĢkileriyle geçmiĢten geleceğe sürekli etkileĢim ve
iletiĢim halinde olmaya devam etmektedir. ĠĢte tam bu noktada Türkiye uluslararası
enerji mücadelesinin tam ortasında yer almaya çalıĢmaktadır. Ortadoğu
coğrafyasında bulunan zengin ham petrol ve doğalgaz kaynaklarının geliĢmiĢ batı ve
uluslararası piyasalara taĢınmasında projelendirilen yollar bağlamında büyük
mücadele yaĢanmaktadır. Bu hususta baĢta ABD, Ġngiltere, AB ülkeleri, Rusya
Federasyonu, Çin, Ġran ve diğer aktörler arasındaki enerji rekabeti hızla devam
etmektedir. Bu durum neticesinde Türkiye‟nin bu kaynakların dağıtımı bakımından
üretim ve tüketim piyasaları arasında enerji koridorunun kilit ve merkez ülkesi
durumuna gelmesi beklenmektedir.159
159
Gökhan Özkan, “Türkiye‟nin Orta Asya ve Kafkasya‟daki Bölgesel Politikasında Enerji
Güvenliği”, Gazi Akademik BakıĢ, Cilt:4, sayı:7, Ankara, KıĢ 2010, s.17. EriĢim:
http://asosindex.com/journal-article-fulltext?id=9978&part=1
55
Enerji ham petrol ve doğalgazın keĢfedildiğinden bugüne kadar uluslararası
iliĢkileri farklı Ģekillerde etkilemiĢ, enerji kaynaklarını kontrol altına almak için
yapılan savaĢlar, güçlü devletlerin arasında enerji deposu olan Ortadoğu üzerindeki
çekiĢmeler dünya politikasının gündemini meĢgul etmiĢ ve Türkiye bu mücadelenin
ne yazık ki zorunlu olarak tam ortasında kalmıĢtır. Uluslararası alanda güç
dengelerinde enerjiden kaynaklanan köklü bir biçimde değiĢmeler olması Türkiye‟yi
pek çok yönden etkilemiĢ, ekonomik sıkıntılardan çeĢitli krizlere kadar pek çok
önemli olay Türkiye‟de derinden hissedilmiĢtir. Ortadoğu Bölgesinde, enerji
kaynakları üzerine yaĢanan uluslararası mücadeleler gelecek dönemlerde de devam
edecek ve dünyanın yeniden Ģekillendirilmesinde temel faktör olacağı kesin
gözüktüğünden Türkiye bu mücadeleden etkilenmeye devam edecektir.
Türkiye bu mücadelelerin tam ortasında Ortadoğu coğrafyası ile AB ülkeleri
arasında bulunmaktadır. Ayrıca ABD ve Rusya Federasyonunun uyguladığı diğer
politikalar bir tarafa enerji politikalarından Türkiye nasibi almıĢ bulunmaktadır.
Hatta bu politikalın etkileri Türkiye içerisinde hala hissedilmekte ve hissedilmesine
devam edileceği belirtilmektedir. Türkiye yaĢanan uluslararası enerji çekiĢmelerinde,
enerji kaynaklarının bulunduğu bölgelerin paylaĢımında uzunca bir süre pasif kalmıĢ
ve uygulanan politikalarda terörden iç karıĢıklığa kadar hep etkilenmiĢ ve en ufak bir
müdahalesi bile söz konusu olamamıĢtır. ĠĢte bu mücadele içinde Türkiye artık kendi
rolünü kendisi belirlemek istemektedir. Enerji kaderini Rusya Federasyonu gibi Ġran
gibi ülkelerin elinden kurtarıp kendisi çizmek arzusunda olduğu artık hissedilmeye
baĢlandığı görülmektedir. Ayrıca enternasyonal petrol Ģirketlerinin kendi içinde söz
üstünlüğünü bitirmeyi de amaçlamaktadır. Tüm bunlar Türkiye‟nin uluslararası
enerji mücadelesinde kendisine belirlediği politikalar çerçevesinde
gerçekleĢtirilmektedir.
56
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
ORTADOĞU COĞRAFYASINDAKĠ ENERJĠ KAYNAKLARI
Ham petrol ve doğalgaz enerji kaynakları sahip oldukları stratejik önem
sayesinde yirmi birinci yüzyılda uluslararası alanda dünya siyasetini belirleyen en
önemli etmenlerden ve parametrelerden biri haline gelmiĢtir. SanayileĢmiĢ ve
geliĢmiĢ ülkeler ve aktörler açısından, özelikle ABD, Rusya Federasyonu ve Avrupa
Ülkeleri için Ortadoğu coğrafyasında bulunan enerji kaynaklarının elde edilmesi ve
güvenliğinin sağlanması, vazgeçilmez hayati önem arz eden hedeflerdir. Ayrıca
Ortadoğu‟daki bu yarıĢa Çin ve Kanada gibi ülkeler de dâhil olmuĢ ve baĢka ülkeler
de bu yarıĢa katılma gayretine girmiĢtir. Fakat enerji mücadelesinde ön planda
gözükme çabaları zamanın Ģartlarına göre el değiĢtirmiĢtir. Bu çerçevede enerji
kaynaklarının bu ülkelere arzu edilen ölçüde taĢınması ve ulaĢtırılması da çok önemli
hale gelmiĢtir. ĠĢte bu noktada Ortadoğu coğrafyası sahip olduğu enerji kaynakları
sebebi ile büyük güçlerin ve aktörlerin hareket alanı olmuĢtur.
Literatürde Ortadoğu coğrafyasının merkezinde Irak ve Ġran‟ın yer aldığı
görülmektedir. Ortadoğu‟nun merkezini Basra Körfezi etrafındaki alan
oluĢturmaktadır. Bu coğrafyaya uluslararası iliĢkiler terminolojisinde uzmanlar
tarafından ayrıca “Güney Batı Asya” ismi de kullanılmaktadır. Bölgenin sınırları
literatürde tam olarak kesinleĢtirilmese de aslında u merkez etrafından ve petrolün
doğalgazın yoğun olarak bulunduğu bölgeler ifade edilmektedir.160
GeçmiĢ tarihten
bu zamana kadar Ortadoğu toprakları kurulmuĢ devletleri doğudan batıya uzanan
baharat ve ipek ticaretinin ana güzergâhlarının yollarının bulunduğu kesiĢtiği çok
hassas bir bölge konumunda yer almaktadır. Dünyada bulunan en zengin stratejik
özellikteki ham petrol ve doğalgaz kaynaklarının keĢfedilmesi ile bu coğrafya
uluslararası iliĢkiler alanında daha da kıymetli hale gelmiĢtir. Enerji kaynaklarının
egemenliğine dayalı bir siyasi anlayıĢın zorunluluğu dünya siyasetine yerleĢmesi ile
Irak bölgesindeki Basra Körfezi‟nde zengin ham petrol rezervlerinin olduğu
anlaĢılınca, Ortadoğu‟nun ekonomik ve siyasal durumunun önemi daha da
artmıĢtır.161
160
Tayyar Arı, “Irak Ġran …”, s.93. 161
Hayati Doğanay, Selçuk Hayli, “Irak’ın BaĢlıca Coğrafi Özellikleri…” s. 3.
57
Sovyetler Birliği‟nin dağılması ve yeni cumhuriyetlerin ortaya çıkması ile
ayrıca yaĢanan Körfez SavaĢı ve Irak‟ın iĢgaliyle bütün dikkatler bölgeye
yönelmiĢtir. Sovyetler Birliği‟nin dağılmasının ardından beliren güç boĢluğu nedeni
ile Ortadoğu bölgesinde yer alan ham petrol ve doğalgaz rezervleri bölgede
ekonomik güç mücadelesinin baĢlamasında birinci derecede etkili olmuĢtur.162
Arap
baharı diye adlandırılan 2011 yılında bölge ülkelerinde baĢ gösteren halk isyanları
tüm dünyanın dikkatini Ortadoğu‟ya çevirmiĢtir. Özellikle bu bölgede belirgin bir
güce sahip tek bir ülkenin bile bulunamaması hep dıĢ güçlerin doğrudan veya dolaylı
olarak bu bölgeye müdahalesini gerektirdiği düĢünülmüĢ hem de kolaylaĢtırmıĢtır.
YaĢanan Ġran ve Irak savaĢı, Irak‟ın Kuveyt‟i iĢgali, demokrasi getirme çabaları bu
süreçte birer bahane olarak kullanılmıĢ, binlerce kilometre uzaklıktaki Ġngiltere‟den
ABD‟ye kadar pek çok güç bu bölgeyi Ģekillendirmeye çalıĢmıĢtır. Ayrıca bu
bölgeye yakın Libya‟ya müdahale Rusya Devlet BaĢkanı Putin‟e göre zengin enerji
kaynaklarının kontrolünü kimseye kaptırmamak ve Batılı ülkelerin çıkarları
içindir.163
Ortadoğu coğrafyası uluslararası alanda sahip oldukları zengin enerji ve
hammadde kaynakları ile birlikte iĢlenmektedir.
2.1. BÖLGE ÖZELLĠKLERĠ
Uluslararası iliĢkiler alanında Ortadoğu coğrafyası için yapılan çalıĢmalar
bölgenin özelliklerini ortaya koymaktadır. Ortadoğu coğrafyası sahip olduğu
özellikleriyle dünyanın gözünü diktiği bölge olmuĢtur.164
Sovyetler Birliği‟nin
yıkılması ile birlikte baĢlayan süreçte daha doğrusu farklı ülkelere ayrılması ile
Hazar bölgesini içine alan Kafkaslar ve Ortadoğu ülkeleri, ya da daha genel
tanımıyla Avrasya, Batılı güçlü devletlerin özellikle Amerika BirleĢik Devletleri gibi
ülkelerin ilgi odağı haline gelen bölge olmuĢtur.165
162
Hayati Doğanay, Selçuk Hayli, Irak’ın BaĢlıca Coğrafi Özellikleri ve Petrol Yatakları, s.2.
Elektronik makale. EriĢim (01.10.2011)
http://perweb.firat.edu.tr/personel/yayinlar/fua_299/299_19111.pdf 163
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Resmi Ġnternet Sitesi, “Putin‟den Libya ÇıkıĢı”, 27 Nisan
2011, EriĢim: http://www.trt.net.tr/haber/HaberDetay.aspx?HaberKodu=b1b3bffc-5896-48e3-9834-
6ef6c98f7e8c, 21 Ocak 2012. 164
Mustafa Kibaroğlu, “Enerji Kaynakları ve UlaĢım Yollarının Uluslararası Güvenliğe Etkileri”,
Dünya ve Türkiye’deki Enerji ve Su Kaynaklarının, Ulusal ve Uluslararası Güvenliğe Etkileri,
15–16 Ocak 2004, Ġstanbul, Harp Akademileri Basım Evi, 2004, s.205. 165
Mustafa Kibaroğlu, “Enerji Kaynakları …”, s. 205.
58
Bölge özelliklerine bakıldığında batının Ortadoğu‟ya ve ülkelerine olan
ilgisinin yeni bir hadise olmadığı dikkat çekmektedir. Bu bölge hep batının ve
uluslararası kuruluĢ ve güçlerin sürekli projeler geliĢtirdiği coğrafya olmuĢtur.
Birçok farklı faktörler niçin bu bölgeyi önemli hale getirdiğine dair
sıralanabilmektedir. Doğanaya‟a göre hiç kuĢkusuz bölgedeki zengin madenler ve
özellikle geniĢ bir coğrafyaya yayılmıĢ bulunan zengin ham petrol ve doğalgaz
yatakları en önde gelmektedirler. Söz konusu zenginliklerin gerçek boyutları bugün
için halen çok tam olarak bilinmemektedir. Batılı devletler tarafından bölge
ülkelerine yönelik izlenen temel politikalar da Türkiye dıĢ politikasına da uygunluğu
hep gündemdedir. Türkiye ülke olarak bu coğrafyada kendisine düĢen söz hakkını
elinde bulundurma gayretindedir.166
Ortadoğu coğrafyası uluslararası güvenliği tehdit
eden pek çok unsuru içerisinde barındırdığı belirtilmektedir. Bölgenin istikrarsız
kırılgan ve çatıĢmalı yapısı birbirinden farklı riskleri ortaya çıkarmaktadır.167
Bölgedeki mevcut ortam batı tarafından sürekli olarak bir tehdit algılanmaktadır.
Dünyanın diğer bölgelerinden farklı olarak bu algının sebebi olarak zengin
hammadde ve enerji kaynaklarının paylaĢımı gösterilmektedir.
Dünya ham petrol rezervinin üçte ikisine sahip olan Ortadoğu büyük güçlerin
tarihten gelen böl parçala ve yönet politikalarına maruz kalmıĢ durumdadır.
Kendisini biraz güçlü görmeye baĢlayan bölge ülkelerinin hırsı da bu politikaları
uygulayanların ekmeğine yağ sürmektedir. Bölge ülkelerinin aralarındaki
uyuĢmazlılar ve çekiĢmeler istikrarsız ortamın devam etmesine neden olmaktadır. Bu
sebeple Ortadoğu‟nun en belirgin özelliği olarak istikrarsızlık ön plana
çıkmaktadır.168
Ortadoğu coğrafyası dünyanın en zengin hammadde ve enerji kaynaklarına
sahip olma özelliğinden dolayı Batılı güçler tarafından süratle demokrasi ve insan
hakları getirme çabaları ve gayretleri görülmektedir.169
Çok enteresandır ki
166
Hayati Doğanay, Selçuk Hayli, “Irak‟ın BaĢlıca Coğrafi Özellikleri ve Petrol Yatakları”, s.2.
http://perweb.firat.edu.tr/personel/yayinlar/fua_299/299_19111.pdf. 167
Gamze GüngörmüĢ Kona, “Ortadoğu‟da Güvenlik Algılaması ve Dâhili Risk Faktörlerinin Etkisi”,
Akdeniz Ġktisadi Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi sayı:8, yıl: 2004, s. 113. EriĢim:
http://asosindex.com/journal-article-fulltext?id=2844&part=1 168
Hakan Cirit, “Sınırı AĢan Sular ve Türkiye”, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu
Hukuku Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Diyarbakır, 2007, s.106. 169
Sait Yılmaz, “Ortadoğu‟ya Demokrasi Getirmek”, EriĢim:
http://www.kenancelik.com/documents/s5MAKALE_53.doc.pdf, 12 Ocak 2012, s. 71.
59
Avrupa‟nın göbeğinde enerji ve hammadde kaynakları bakımından kayda değer bir
zenginliği bulunmayan Balkanlar‟daki ülkelerde yaĢanan benzer hatta daha vahim
süreçte aynı Batılı ülkelerin tutumları çok farklı olmuĢtur. Ayrıca bu bölgede
yaĢanan katliamlar ve insanlık suçları bir ülke içerisinde meydana gelen politik ve
siyasi çekiĢme olarak algılanmıĢtır. Özelikle bu durum Afrika ülkesi olan Mısır‟da ve
Libya‟da yaĢanan geliĢmeler onlarca yıllık iktidarların bir anda yok edilmesi
çerçevesinde daha iyi anlaĢılmaktadır. NATO gibi ulus üstü kuruluĢlar ile Fransa gibi
ülkelerin Libya‟yı günlerce bombalaması hiç Ģüphesiz halka demokrasi getirmek için
değildir. Balkanlarda büyük insanlık katliamı gerçekleĢtirenler Avrupa Ülkelerinde
uzunca bir süre yakalanamazken Libya lideri Kaddafi‟nin linç edilerek öldürülmesi
bu bölgenin durumunu anlatmak için bir örnektir.
2.1.1. Ortadoğu’da ĠĢgaller ve SavaĢlar
Ortadoğu coğrafyası uluslararası gündemde sürekli olarak sahne olduğu
iĢgaller ve savaĢlar ile anılmaktadır. Dünyanın diğer bölgelerinden farklı olarak bu
bölgede yaĢanan yakın zamandaki savaĢ ve iĢgallerin kaynağında hep zengin enerji
kaynakları var olduğu belirtilmektedir. Ortadoğu‟da enerji kaynakları açsısından
dünyanın en zengin ham petrol kaynaklarına sahip olan Irak‟ın yaĢadığı savaĢ ve
iĢgallerin sebebi petrol yataklarını ve bu petrolün sevkiyatını kontrol edebilmek
olarak gösterilmektedir. ABD‟nin Irak‟ı iĢgalinde enerji kaynağı ham petrolün asıl
sebep olduğu uzmanların yorumlarından direkt anlaĢılmaktadır.170
Ortadoğu
coğrafyasında Irak lideri Saddam Hüseyin‟in Kuveyt‟i iĢgali sonrasında ABD‟nin
Irak‟a müdahalesi hep zengin petrol rezervleri üzerine geliĢen olaylar olarak
değerlendirilmektedir. ABD‟nin Irak‟a askeri müdahale yapıp Saddam Hüseyin
rejimini yok etmesinde petrol kaynaklarını kontrol ile doğrudan bağlantılı olduğu ile
ilgili birçok destek ve kanıt bulunmaktadır.171
Müdahalenin aslında dünya
güvenliğine bir tehdit olarak görülen kitle imha ve nükleer silahların Irak‟ta
bulunduğu sebebi ile gerçekleĢtiği iddia edilmesine rağmen kesin olarak
ispatlanabilmiĢ değildir.
170
Sinan Oğan, “Türkiye‟nin Bölgesel Enerji Güvenliğinde Yeri ve Rolü”, Enerji Enstitüsü, 21 Aralık
2009, EriĢim, 20.04.2011: http://www.turksam.org/tr/a1884.html 171
M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan AB Enerji Politikası ve Uluslararası Güvenlik Sistemine
Etkisi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü AB Anabilim Dalı Doktora Tezi s.304.
60
Ortadoğu‟daki iĢgallerin gelecek yıllarda neler getireceği henüz netlik
kazanmıĢ gözükmemektedir. ABD‟nin özellikle soğuk savaĢ sonrası ortaya çıkardığı
“Önleyici VuruĢ” politikası uluslararası hukukun hiçe sayılıp yok edildiği Ģeklinde
yorumlanmaktadır. Ayrıca bu anlayıĢın Ortadoğu ile sınırlı kalmayacağı, enerji ve
hammadde olan her yere uygulanacağı belirtilmektedir. ABD‟nin “Yeniden ĠĢgal”
politikası ekonomik çıkarlarının enerjiyi kontrol altına alma çabası olarak
görülmektedir.172
Bu çerçevede bölge sürekli olarak iĢgal ve savaĢlara sahne
olabilecek konumdadır.
2.1.2. Ortadoğu’da Enerji ve SavaĢlar
Ortadoğu coğrafyasının isimlendirilmesi Ġkinci Dünya SavaĢından sonraki
dönemde Avrupa‟ya olan uzaklığına göre yapılmıĢtır. Bu bölge 12 Arap ülkesi ve
ayrıca Ġsrail‟den oluĢmaktadır. Bölgenin yüzölçümü ise yaklaĢık olarak 6 milyon 420
bin kilometre kare olarak hesaplanmıĢtır.173
Bu bölgenin dünya gündemini meĢgul
eden en önemli özelliği dünyanın en zengin ham petrol yataklarına sahip olmasıdır.
Ayrıca bölgede belirgin ve istikrarlı bir gücün bulunmayıĢı ve ülkelerin birbirleri
arasındaki siyasi çekiĢmeleri hep savaĢlar ile neticelenmektedir. Bu savaĢların arka
planındaki en önemli gerçek hiç Ģüphesiz enerji kaynaklarıdır. Aslında bu bölgenin
stratejik öneminin olmasında ilk olarak zengin suyollarına sahip olması öncülük
etmiĢtir. 20. ve 21. yüzyılda hızlı teknolojik geliĢmeler ile paralel olarak enerji
kaynaklarının öneminin uluslararası alanda belirginleĢmesi ile bu bölge gücün odağı
ve oyun sahnesi haline dönüĢüvermiĢtir.174
Bu oyunun enerji kaynakları olan ham
petrol ve doğalgaz eksenli olduğu açıkça görülebilmektedir.
Uluslararası alanda küresel güvenlik sistemlerinde çeĢitli nedenlerle SavaĢ ve
Ortadoğu terimleri birlikte anılmakta ve bu kritik bölge savaĢlara sahne olan bir
coğrafya olarak iĢlenmekte olduğu görülmektedir. Tabii ki savaĢlar ile gündemde
sürekli olarak var olan bu bölgenin çok stratejik önemi, sahip olduğu ham petrol ve
doğal gaz rezervlerine küresel aktörlerin ve güçlerin ilgisinden kaynaklanmaktadır.
172
Mete Çubukçu, “Ortadoğu‟nun Yeniden ĠĢgali”, Kalkedon Yayıncılık, Ġstanbul, 2006.
EriĢim: http://www.nadirkitap.com/ortadogu-nun-yeniden-isgali-mete-cubukcu-kitap517261.html 173
Mehmet Tomanbay, Dünya Su Bütçesi ve Ortadoğu Gerçeği, Birinci Baskı, Gazi Büro Yayınları,
1998. s.75. 174
Ġzzetin Önder, “Ortadoğu Ülkeleri ve Türkiye”, Derleyen: Sabahattin ġen, Su Sorunu, Türkiye ve
Ortadoğu, Birinci Baskı, Bağlam Yayınları, Ġstanbul, 1993. s.22.
61
Ham petrolün bulunması ve kullanılması ile bu bölgedeki ilk sıcak
çatıĢmalarda baĢ göstermeye baĢlaması aynı zaman dilimlerine denk gelmektedir.
Ortadoğu ham petrolü ticari olarak batılı ülkeler tarafından ilk defa kullanılmaya
baĢlanması çatıĢmaların reaksiyon hızını artırmıĢtır. Sırasıyla Ġran, Irak, Arabistan‟da
yeni büyük petrol yatakları bulunması ve böylece Ortadoğu‟nun ham petrol üreten
bölgelerden biri olması enerji ve savaĢ birlikteliği getirmiĢtir.175
2.1.3. Ortadoğu ve Uluslararası Güvenlik
Ortadoğu ülkeleri ve bölgesi uluslararası güvelik kavramı ile araĢtırmalarda
sürekli olarak beraber iĢlendiği görülmektedir. Ortadoğu‟da var olan pek çok
unsurun, uluslararası güvenlik açısından büyük riskler barındırdığı
değerlendirilmektedir. Bu bölgenin mevcut siyasi yapısından barındırdığı ülkelerden
Ġran‟ın nükleer çalıĢma faaliyetlerine kadar pek çok konu uluslararası güvenlik
açıĢından tehdit olarak algılanmaktadır. Örnek olarak bazı ülkelerin El-Kaide gibi
örgütlere doğrudan ve dolaylı yollardan sağladığı imkânlar bunlardan birisidir.
Ayrıca ABD ve ulus üstü kuruluĢların terör örgütü olarak gördüğü gruplar
bazılarınca kurtuluĢ savaĢçıları olarak algılanmaktadır. Diğer bir yandansa
Türkiye‟nin 30 yıldır hem ulusal hem de uluslararası boyutta büyük sıkıntılar çektiği
terör örgütü PKK‟nın bazı güçler tarafından tam olarak terörist grup sayılmaması
dikkat çekicidir. Bütün bunlar ıĢığında Ortadoğu coğrafyası ulusal güvenliği
derinden etkilemektedir.
Ortadoğu coğrafyasının ham petrolleri ve doğalgazı üzerinde söz sahibi
olabilmek enerjiyi arz eden ülkeler için uluslararası güvenlik açısından çok önemli
hale gelmiĢtir. Bu bölgede Osmanlı Dönemi‟nin bitmesiyle süreklilik arz eden
istikrarsızlık ve çeĢitli gruplar arasında çatıĢmalar baĢ göstermiĢtir. Bu durum
giderek daha da Ģiddetlenmektedir. Özellikle 1990 yılında Kuveyt‟in Irak tarafından
iĢgal edilmesiyle iyice hararetlenen süreçte bu bölgeye ABD gibi batılı güçlerin uzun
süre sonra uluslararası güvenlik bahanesi ile askeri müdahalesi için yeterli olacak en
önemli koz olduğu görülmektedir. Neticede Ortadoğu coğrafyasına yönelik
gerçekleĢtirilen uluslararası güçlerinin ve büyük aktörlerin operasyonlarının ve
175
M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan AB Enerji Politikası…” s.301.
62
müdahalelerinin devam etmesinde bölgenin yaĢadığı dini, etnik ve kültürel
çatıĢmalar uzun yıllar devem edecek olması etkili olacaktır. Bu durum istikrarsızlığı
kalıcı kılacağından uluslararası güvenlikte doğal olarak etkilenecektir.
2.2. ORTADOĞU’NUN JEOPOLĠTĠK ÖNEMĠ
Jeopolitik kelime anlamı ile literatürde küresel ve bölgesel güçlerin belirli bir
bölgeye göre izlediği ve uyguladığı dıĢ politika ve siyaseti belirleyen stratejik
düĢüncenin coğrafyanın sahip olduğu unsurlara ve özelliklere dayandırılması
Ģeklinde tanımlanmaktadır. Uluslararası alanda devletlerin diğer ülkelere karĢı
siyasal davranıĢlarını ve iliĢkilerini mevcut bulunan coğrafi koĢullar, fiziksel Ģartlar,
unsurlar, özellikler, doğal yapılar ve mevcut bulunan güç dengeleri ıĢığında analiz
eden jeopolitik terimini ilk kez Ġsveçli bilim adamı Rudolf Kjellen kullanmıĢtır.176
Uluslararası iliĢkilerde gerçek durumu görebilmek için bazen dünya
haritasının incelenmesi gerektiği tavsiye edilmektedir. Bu bağlamda Ortadoğu‟nun
sınırlarının net olarak belirlenmediği ve duvarlarının çok kötü örüldüğü benzetmesi
yapılmaktadır. Ayrıca sınırlarını oluĢturan tuğlalardan birinin yerini değiĢtirmek
imkânsız derecede zor olduğu belirtilmektedir.177
Literatürde Ortadoğu kavramının
kültürel iliĢkileri bir kenarda ayrı tutularak yapılan değerlendirmelerde kapsadığı
alanların bir merkez bir referans noktası olduğu görülmektedir. Bu coğrafyanın en
belirgin özelliği “Afroavrasya” diye tabir edilen yer kürenin ana kıtasının birleĢtiği
nokta olması Ģeklinde yorumlanmaktadır.178
Ortadoğu bölgesinin ve ülkelerinin uluslararası iliĢkiler alanında sahip olduğu
jeopolitik önemini net olarak daha iyi anlayabilmek için öncelikle bu bölgenin
kapsadığı alanın ve tarihteki öneminin iyi bilinmesi gerektiği
değerlendirilmektedir.179
Ortadoğu coğrafyası tarihin en eski çağlarından bu zamana
kadar birçok imparatorluğun ve devletin kurulduğu ve zamanla yine birçok
imparatorluğun ve devlerin battığı bir bölge olarak anlatılmaktadır.
176
Mesut Hakkı CaĢın, “Türkiye‟nin Bölgesel Güç Olma DeğiĢkenleri ve Jeopolitik Etkenleri”
SAREM Seminer Bildirileri, Haziran 2002. s.2. 177
Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik Türkiye’nin Uluslararası Konumu, Küre Yayınları,
Ġstanbul, 2010, s.323. 178
Ahmet Davutoğlu, “Stratejik Derinlik …”, s.324. 179
Ahmet Davutoğlu, “Stratejik Derinlik …”, s.327.
63
Ortadoğu özellikle insanoğlunun ilk olarak tarih sahnesine çıktığı günden beri
hem dini hem de tarihsel kaynaklarda hep savaĢların ve mücadelenin yaĢandığı yer
olarak iĢlenmektedir. Çok önemli ticaret yollarının merkezi ve kesiĢme noktası
olmasından medeniyet beĢiği olmasına kadar bu bölgenin dünya döndükçe her zaman
hareketli ve hararetli olduğu görülmektedir. Bu özellik ise zaman içerisinde geliĢen
siyasi otorite boĢlukları da beraberinde getirmiĢ ve siyasi boĢluklarda bölgeyi
karĢılıklı olarak hararetli hale getirmiĢtir.
Neticede küresel güç ABD‟nin tarihinin en güçlüsü Selçuklu
Ġmparatorluğu‟na kadar bütün büyük güçler hâkimiyetini hep bu bölge üzerinden
kurmaya çalıĢmıĢ ve bu uğurda savaĢmıĢtır. Bu coğrafyanın kontrolünü eline
geçirerek kurulan her devlet dünya medeniyet merkezlerine siyasi, kültürel,
ekonomik ve askeri bakımdan direkt ve dolaylı etki edebilme kabiliyetine
kavuĢmuĢtur.180
Bu durum Ortadoğu coğrafyasının uluslararası iliĢkiler alanındaki
jeopolitik öneminin anlaĢılması bakımından uzmanlar tarafından sürekli olarak
değerlendirilmektedir. Uluslararası iliĢkiler disiplininde dünya çapında bir politika
belirleme gücüne sahip olan aktörlerin sahip olacakları menfaatleri ve avantajları en
üst seviyeye çıkarmaya çalıĢtıkları görülmektedir. Bu çerçevede aktörlerin belirlediği
stratejilerin dinamiği maksimum seviyede seyrettiği alan olarak Ortadoğu belirgin
olarak kendini göstermektedir.181
Bu coğrafyaya jeopolitik önem kazandıran baĢlıca
özellikler verimli topraklara sahip olmasının yanı sıra zengin kültürel içeriği, içinde
barındırdığı ülkelerin ve toplumların tarihsel etkileĢimi ve yirmi birinci yüzyılda
daha da dikkat çeken hammadde kaynakları ve dünyanın en zengin ham petrol ve
doğalgaz rezervleridir. Bu gerçekler ıĢığında bu coğrafyaya geliĢmiĢ ülkeler
tarafından uzun yıllar boyunca uluslararası arenada jeopolitik önemini hep koruyacak
gözü ile bakılmaktadır.
180
Yavuz Özdemir, “Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan‟ın Enerji Potansiyelleri ve
Politikaları”, Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi,
Ankara, 2007, s.3. 181
Ahmet Davutoğlu, “Stratejik Derinlik …”, s.341.
64
2.2.1. Jeopolitiğin Kaynağı
Uluslararası iliĢkiler alanında jeopolitik bilimi bir ülkenin coğrafi yapısının
özellikleri ile siyasi iliĢkilerinin etkileĢimi ve politik reaksiyonu olarak açıklandığı
görülmektedir. Bir ülkenin veya coğrafyanın jeopolitiğinin oluĢumunda zaman ile
birçok unsurun ve parametrenin etkili olduğu görülmektedir. Su gibi önemli doğal
kaynaklar her zaman belirleyici olmak ile birlikte ekonomik ve sosyal değerler ise
değiĢim gösterdiklerinden jeopolitiğe etkileri farklılık göstermektedir. Özellikle
soğuk savaĢın bitmesi ile uluslararası dengeler açısından izlenecek politikaların
belirlenmesinde jeopolitik kavramının çok önemli hale geldiği görülmektedir.182
Tarihin baĢladığı ilk zamanlardan beri fiziksel çevre Ģartları ile politik yapıların
birbiri ile olan iliĢkileri sürekli olarak incelenmektedir. Ancak ülke ve bölgelerin
sınırların net olarak belirlenmesi jeopolitik ve jeostratejik teorilerin geliĢmesini
mümkün hale getirmiĢtir.183
Ortadoğu bölgesine jeopolitik önemi kazandıran en
önemli etken verimli topraklara sahip olmanın yanı sıra dünyadaki ispatlanmıĢ en
zengin ham petrol ve doğalgaz yatakları olmuĢtur. Zenginlik açısından Amerika
kıtasında bulunan ham petrol yatakları da çok büyük öneme sahiptir. Fakat bu
bölgeye ABD ya da Kanada dıĢında bir ülkenin müdahale bir tarafa söz söylemesi
bile mevzu bahis değildir. Ortadoğu Bölgesi ise uzun yıllardan beri iç karıĢıklıkların
sürdüğü, otorite boĢluğunun olduğu ve bu durumun giderek devam edeceği kesin
olan bir konumdadır. Bu durum ise benzetme yapmak gerekirse yıllar önce ölmüĢ bir
babanın mirasını üvey yeğenlerin yetim torunlara söz hakkı tanımadan paylaĢması
gibidir. Bu kaynakların kontrolünü elinde bulunduran, söz hakkına sahip olan
devletler büyük kazançlar elde etmekte ve bugünün olduğu gibi geleceğinde
siyasetini ve gündemini belirlemektedirler.
182
Atilla Sandıklı, “Jeopolitik ve Türkiye-Riskler ve Fırsatlar”, Bilge Adamlar Stratejik AraĢtırmalar
Merkezi, BĠLGESAM Yayınları, Rapor no:27, Ġstanbul, Ocak 2011.
EriĢim: http://www.bilgesam.org/tr/images/stories/rapor/jeopolitikveturkiye.pdf 183
Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik Türkiye’nin Uluslararası Konumu, Küre Yayınları,
Ġstanbul, 2010, s.102.
65
2.2.2. Ortadoğu’ya Jeopolitik Kazandıran Unsurlar
Ortadoğu coğrafyası, baĢta zengin enerji kaynakları rezervleri olmak üzere
değiĢik kültür ve uygarlıkları içerisinde barındıran, geliĢmiĢlik ve geri kalmıĢlığın
birbirine geçtiği çatıĢma ve istikrarsızlığın hüküm sürdüğü bir yer olarak
anılmaktadır. Asya‟nın büyük bölümü ile Avrupa ve Afrika kıtalarının kilit noktası
olan çok hassas ve önemli bir coğrafya olarak uluslararası iliĢkiler disiplininde sahip
olduğu jeopolitik unsurlar ile göze çarpmaktadır.184
Bu bölgenin hangi sınırlara sahip
olduğu ise her ülkenin kendi çıkarına göre belirlendiği dikkat çekmektedir. Bernard
Lewis‟in tespitlerine göre Ortadoğu artık Rusya‟nın sahip olduğu toprakları da içine
alarak çok geniĢ bir alanı kapsadığı görülmektedir. Fakat 21. yüzyıl itibarıyla bu
bölge içine genellikle Türkiye, Irak, Suriye, Ġran, Afganistan, KKTC, GKRY ile
Arap ülkeleri dâhil edilmektedir. Diğer baĢka bir ifade ile üç kıtanın kesiĢtiği bölge
olarak görülmektedir. Ortadoğu coğrafyasına jeopolitik önem kazandıran unsurların
en baĢında ham petrol ve doğalgaz gelmektedir.185
Ayrıca Türkiye‟den doğan ve
bölgenin hayat kaynağı olan ırmaklar ve akarsuların bu bölgeden geçmesi de
uluslararası alanda sıklık ile değerlendirilen konuların baĢında yer almaktadır. Dahası
bölgede çok zengin hammadde ve maden yataklarının bulunması ise baĢka bir
boyutudur. Bunlarında ötesinde geçmiĢten gelen önemli ticaret yollarına sahip olması
ve enerji nakil hatlarının da bu bölgede olması Ortadoğu‟ya stratejik önem
kazandırmaktadır. Ortadoğu coğrafyası yaĢanabilir iklim özelliklerine sahip olma
bakımından coğrafyası ve yaĢam Ģartları incelenmeye değerdir. Tarım alanlarının çok
elveriĢli olması ve su kaynaklarının ulaĢılabilirliğinin kolay olması bu bölgeye
stratejik değer kattığı görülmektedir. Ayrıca dünyanın en zengin kültürüne sahip
olması ile tek tanrılı dinlerin doğduğu bölge Ortadoğu‟dur. Sadece coğrafi koĢullar
değerlendirilerek yapılan kıyaslamalarda bile bu bölgeden baĢka stratejik önemi fazla
olan bir baĢka yerin olmadığı belirtilmektedir.
184
Coğrafya Dünyası Ġnternet sitesi, EriĢim:http://www.cografya.gen.tr/siyasi/jeopolitik/ortadogu.htm,
20 Kasım 2011. 185
“Coğrafya Dünyası Ġnternet Sitesi…”
66
2.3. HAM PETROL VE DOĞAL GAZ YATAKLARI
Ortadoğu coğrafyası ham petrol ve doğalgaz yataklarının sahip olduğu
rezervlerin uluslararası alanda dikkatleri üzerinde toplayacak kadar çok olduğunun
keĢfi 1870‟li yıllarda Bakü‟de ilk rafinerilerin kurulmaya baĢlandığı 19. yüzyıla
rastlamaktadır.186
Ardından Irak bölgesinde dünyanın en verimli ham petrol yatakları
tespit edilmiĢtir.187
ġekil 2.3-1. Dünyadaki ĠspatlanmıĢ Petrol Kaynaklarının Coğrafi Dağılımı188
Yukarıdaki grafikten de anlaĢılacağı üzere Ortadoğu bölgesi tek baĢına
dünyadaki ispatlanmıĢ ham petrol rezervlerinin % 60 gibi çok büyük oranına sahip
olduğu görülmektedir.
186
Yüksel Yatar, “AB Enerji Politikası…”, s.97. 187
188
Zeliha Vural, “Hazar Havzası Enerji Kaynaklarının Uluslar arası Politikalardaki Yeri ve
Türkiye‟ye Etkisi”, Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslar Arası ĠliĢkiler Anabilim
Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2006, s.10.
EriĢim: www.acikarsiv.atilim.edu.tr/browse/168/180.pdf
67
2.3.1. Ham Petrol ve Doğalgaz Rezerv Tespiti
Bilimsel olarak dünyada yerkürede üzerinde veya içerisinde mevcut bulunan
herhangi bir madenin veya cevherin bulunduğu miktarın büyüklüğü terminolojide
“rezerv” olarak ifade edilmektedir.189
Yapılan jeolojik bilimsel çalıĢmalar sonucu
yerküredeki cevher veya enerji kaynakları rezervleri kanıtlanmıĢ, potansiyel ve
muhtemel olmak üzere üç kategoride değerlendirilip incelenmektedir. Her bir
kategoride, ham petrol ve doğalgazın hesaplanan miktarının olasılık değeri farklı
olmaktadır. Çünkü hata payları mevcuttur. Ham petrol endüstrisinde doğalgazdan
rezervlerinden farklı olarak yapılan hesaplar genelde kanıtlanmıĢ rezervler dikkate
alınarak yapılır. Ayrıca bulunan ham petrolün gravitesinin yüksek olması değerini ve
iĢlenilebilirliğini artırmaktadır. KanıtlanmıĢ rezerv jeolojik ve mühendislik
bilgilerinin ıĢığında, güncel ekonomik koĢullarda üretilebilir kaynaklar olarak
tanımlanmaktadır. Bu tür rezervlerde yapılan hesaplamalar % doksan gibi büyük
olasılıkla doğruluk payına sahiptir.190
Tabiî ki burada rezerv çalıĢmalarında
kullanılan teknolojinin önemi doğru tespitler yapabilmek açısından çok önemlidir.
Ayrıca maliyet hesabı rezerv tespitinde göz önünde tutulan unsurlardan biridir. Diğer
hammadde kaynaklarında da olduğu gibi ham petrol ve doğalgaz rezerv tespitinde
sadece zengin olması tek baĢına yeterli olmamaktadır. Diğer birçok unsur bu
kaynakların iĢletilmesinde devreye girmektedir.
Ham petrol rezervleri bulmaya yönelik Kıbrıs etrafında yapılan çalıĢmalar
dikkat çekmektedir. Ortadoğu‟ya yakın olan bu kilit adanın çevresinde özellikle
ABD ve AB rezerv arama faaliyetlerine büyük ilgi duymaktadır.191
Çünkü Kıbrıs-
Suriye-Lübnan-Ġsrail-Mısır hattı boyunca olan bölgede zengin doğalgaz ve ham
petrol yataklarının olduğu yönündeki açıklamalar rezerv tespitinin uluslararası
iliĢkiler bakımından ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuĢtur.
189
ÇağdaĢ Acar, Sevtaç Bülbül, Fevzi Gümrah, Çiğdem Metin, Mahmut Parlaktuna, Petrol ve
Doğalgaz, Ankara, ODTU Yayıncılık, 2007, s.30. 190
ÇağdaĢ Acar, Sevtaç Bülbül, Fevzi Gümrah, Çiğdem Metin, Mahmut Parlaktuna, Petrol ve
Doğalgaz, Ankara, ODTU Yayıncılık, 2007, s.38. 191
Ulvi Keser, “Jeostratejik ve Güvenlik Bağlamında Doğu Akdeniz ve Kıbrıs”, Birlik Dergisi
sayı:191 Ocak-ġubat-Mart 2011, Yerel Süreli Yayın, s.30. EriĢim:
http://www.tesud.org.tr/Shared/Birlik/fc904b09-2fd7-41fb-9d62-
9cb7801b9731/Download/Birlik_Sayi_191.pdf
68
2.3.2. Ham Petrol Rezervleri
Ortadoğu ülkeleri arasında Suudi Arabistan ve Irak sahip olduğu ham petrol
rezervleri bakımından dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer almaktadır. YaklaĢık
olarak 140 milyar ton yani bir trilyon varilin üzerinde olduğu tahmin edilen
iĢletilebilir dünya rezervlerinin yaklaĢık % onluk bir payının, Irak topraklarında
bulunduğu bilimsel olarak tespit edilmiĢtir. Buna göre Irak, Ortadoğu ülkelerinin
toplam ham petrol rezervlerinin yaklaĢık olarak % on beĢine sahip olarak dünyadaki
ikinci olarak tespit edilmiĢtir. Bu ülkeler arasında, Suudi Arabistan dünya ham petrol
rezervlerinin yaklaĢık olarak % 26‟ısına sahiptir. Suudi Arabistan, Ortadoğu‟nun ve
dünyanın ham petrol rezerv bakımından birinci zengin ülkesi durumundadır.192
Dünyadaki enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgazın % 60‟ından fazlası
Ortadoğu bölgesindeki ülkelerde yer aldığı bilimsel olarak ispatlanmıĢ durumdadır.
Diğer bölgeler, sırası ile % 12 Avrupa ve Asya kıtası arasındaki bölümler, % 10 ile
Afrika ve % 9 ile Güney Amerika coğrafyası Ģeklinde sıralanmaktadır.193
Burada çok
farklı bir ironi durum ortaya çıktığı gözlenmektedir. Ham petrol potansiyeline
bakıldığı zaman dünyadaki rezervlerin % 62 gibi çok büyük paya sahip olan
Ortadoğu ülkeleri, ham petrol tüketiminde sadece % 30‟luk paya sahipken % 5‟lik
rezerve sahip Kuzey Amerika kıtasındaki ülkeler ise % tüketimde dünyada % 17‟lik
orana sahiptir. Bu Ağır sanayisi ve ekonomisi geliĢmiĢ olan AB, ABD ve Uzak Doğu
ülkeleri yüksek miktarlarda petrol ve türevlerini tüketirken, en zengin rezervlere
sahip olan Ortadoğu ülkeleri ise tüketimde en alt basamaklarda yer almaktadır.
Örneğin yapılan çalıĢmalarda dünyadaki toplam üretimin % on üçünü karĢılayan
diğer ülkelere göre geliĢmiĢ sayılabilecek Suudi Arabistan bile ürettiğinin sadece
1/6‟sını kendisinin kullandığı tespit edilmiĢtir.194
Ağır sanayi ve endüstri ürünleri
olarak kıyaslandığında oranlar daha da açılmaktadır. Diğer taraftan hiç petrolü
bulunmayan Japonya dünyada üretilen petrolün nerdeyse % 10‟nu kullanmaktadır.
Petrol geliĢmemiĢ olan üçüncü dünya ülkelerinde bulunmasına rağmen onu geliĢmiĢ
olan AB ve Uzak Doğu ülkeleri ile ABD gibi ülkeleri tüketmektedir.195
192
Hayati Doğanay, Selçuk Hayli, “Irak‟ın BaĢlıca Coğrafi Özellikleri ve Petrol Yatakları, s.8.
http://perweb.firat.edu.tr/personel/yayinlar/fua_299/299_19111.pdf. 193
Zeliha Vural, “Hazar Havzası Enerji Kaynaklarının…” 194
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.39. 195
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.39.
69
2.3.3. Doğal Gaz Rezervleri
Dünyada doğalgaz enerji kaynakları rezervleri yapılan bilimsel çalıĢmalar
neticesinde yaklaĢık olarak 180 trilyon metre küp kanıtlanmıĢ olarak tespit edilmiĢtir.
Bu rezervin % 40‟ı Ortadoğu coğrafyasında, % 36‟sı ise Avrupa ve Asya ülkelerine
bulunmaktadır. Bu ülkeleri sırası ile % 9 ile Kuzey Amerika, % 8,3 ile Pasifik, % 8
ile Afrika ülkeleri izlemektedir.196
Ayrıca Rusya Federasyonu dünyadaki en büyük
doğalgaz potansiyeline sahip ülkedir.197
Doğalgaz rezervine sahip olmak ham petrole
sahip olmaktan biraz farklıdır. Sanayide doğalgaz henüz tam anlamı ile hammadde
olarak petrol gibi kullanılamamaktadır. Doğalgaz sanayide ve üretimde sadece enerji
kaynağı olarak kullanılmaktadır. Enerji kaynaklarının taĢınması bağlamında da
doğalgaz biraz daha karmaĢık iliĢkiler içermektedir; ancak uygun enerji iletim hatları
sayesinde stratejik güç konumuna gelebilir. Mesela oldukça büyük doğalgaz
rezervine sahip olan Türkmenistan gibi bir ülke Hazar Denizi‟nin statüsü henüz belli
olmadığı için Hazar Denizi‟ni boru hattı ile geçemeyip tek baĢına doğalgaz
satamamaktadır.198
Ġhtiyaç duyan diğer geliĢmiĢ piyasa ve ülkelere doğrudan satıĢ
Ģansı bulamadığı için doğalgazını geliĢmiĢ boru hattı alt yapısına sahip olan ve
kendisi de doğalgazda söz sahibi olan Rusya Federasyonu‟na çok düĢük fiyat ile
satmak zorunda kaldığı uluslararası iliĢkiler uzmanları tarafından ifade
edilmektedir.199
Doğalgaz rezervine sahip olmanın uluslararası alanda stratejik
olabilmesi alıcı ülkelerin piyasalarında cazip hale getirilmesi doğrudan ve dolaylı
yollardan geliĢtirilen iliĢkilere bağlıdır. Ayrıca doğalgazı deniz yolu ile sıvılaĢtırılmıĢ
formlarda “LNG” diye tanımlanan Ģekli ile taĢınması mümkün olmaktadır. Burada
doğalgaz çok düĢük sıcaklıklara kadar soğutularak gaz formundan sıvı hale
getirilmektedir. Deniz ve okyanus üzerinden kıtalar arası taĢınması mümkün hale
getirilmektedir. Ayrıca doğalgaz iletildiği merkezde tekrar gaz haline
dönüĢtürülmektedir. Doğalgaz rezervine sahip olmanın yanı sıra üretilecek
doğalgazın pazarlanması ve bu pazarlara taĢınması iyi geliĢtirilen uluslararası
iliĢkilere bağlıdır. Burada ülkelerin yanı sıra uluslararası kuruluĢlar ve
konsorsiyumlar devreye girmektedir.
196
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.40. 197
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.40. 198
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.41. 199
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.41.
70
Bununla birlikte ülkelerin Doğalgaz alım ve satım anlaĢmalarında, her iki
taraf için doğalgazın sürekliliğin yani devamlılığının sağlanması çok önemlidir.
Doğalgazın taĢındığı iletim boru hatları belli bir akıĢ kapasitesi için tasarlanmıĢtır.
Ancak soğuk kıĢ aylarında doğalgazı olan ihtiyacın çok artması nedeniyle boru
hatları kapasitesi bazen yetersiz kalabilmekte ve hava Ģartlarından direkt olarak
etkilenmektedir.200
2.3.4. Ham Petrol ve Doğal Gaz Rezervlerinin Ömrü
Dünyada mevcut bulunan enerji kaynaklarının rezervi bilim çevreleri
tarafından sürekli tartıĢılmaktadır. Fakat rezervler konusunda bilimsel olarak kesin
bir karara varılabilmiĢ değildir. Rezervler konusunda en çok merak edilen ve
tartıĢılan konu bu enerji kaynaklarının rezervlerin ömrü olmuĢtur. Ham petrol ve
doğalgazın ömrü, kanıtlanmıĢ toplam rezerv miktarının yıllık toplam üretime
bölünmesi ile bulunmaktadır. Yapılan bir tespite göre gerek sanayide gerek ulaĢım
sektöründe ham petrol tüketimi bugün ki hızı ile sabit olarak gider ise yaklaĢık olarak
40 yıl sonra biteceği tahmin edilmektedir.201
Yani benzin ve dizel yakıtın tükendiği
gibi petrolden üretilen mürekkep de boya da plastik bardak da artık olmayacaktır. Bu
zaman dilimi eğer petrolün tüketim hızı daha da artar ise 20 yıla kadar inmesi
muhtemel gözükmektedir. Doğalgazın bu tüketim hızı ile yaklaĢık 65 yıl dayanacağı
tespit edilmiĢtir. Tabiî ki bu süreler yeni keĢiflerle değiĢebilir ama sınırlı olan
hammaddenin tükenmesi kaçınılmazdır. GeliĢmekte olan ekonomilerin ham petrol ve
doğalgaz talepleri de bu zaman dilimini çok fazla oranda kısaltacak gibi
gözükmektedir. Özellikle son yıllarda büyük ekonomik atılım içinde olmaları ve
kalabalık nüfusları ile Çin ve Hindistan yüksek miktarda ham petrol ve doğalgaz
talep etmekte ve ham petrol ve doğalgaz tüketiminde sürekli olarak bir artıĢa sebep
olmaktadır.202
200
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.41. 201
2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu, Mart 2011, Türkiye Petrolleri A.O. Genel
Müdürlüğü, s.3. EriĢim http://www.tpao.gov.tr/v1.4/condocs/2011/2010_yili_rapor.pdf 202
ÇağdaĢ Acar “…”, Mahmut Parlaktuna, “Petrol ve Doğalgaz…”, s.45.
71
2.4. ORTADOĞU ENERJĠ KAYNAKLARI VE BÜYÜK GÜÇLER
Ortadoğu için büyük güçlerin kavgası uluslararası alanda son yirmi yılda çok
kızıĢmıĢtır. Özellikle dünyayı korkutan güç olan SSCB‟nin dağılmasından sonra
Ortadoğu Bölgesi‟ne yönelik yeni oyun projeleri sahneye konulmuĢtur. Bu süreçte
Irak‟ın iĢgali gerçekleĢmiĢ, terör bahanesi ve El-Kaide tehdidi çerçevesinde
Afganistan‟a müdahale edilmiĢtir. Bu zaman diliminde Rusya Federasyonu güç
olarak çok farklı bir pozisyona geçmiĢtir. Rekabetin en önemli bölümü dünyada
enerji kaynaklarının hayati boyuta ulaĢmasıyla Ortadoğu‟da yer alan bu kaynakların
nasıl iĢleneceğinden çok nasıl çıkarılıp, nasıl taĢınacağı kısmı olmuĢtur. Bütün
uluslararası aktörlerin dikkatleri ham petrolün ve doğalgaz yataklarının yoğun olarak
bulunduğu ve rezervlerinin artması muhtemel olarak beklenen bu coğrafyaya
toplanmaya baĢlamıĢtır. Ayrıca bu kaynaklar üzerine büyük devletler ve uluslararası
kuruluĢ ve Ģirketler kıyasıya bir rekabet içine girmiĢlerdir.
Gelecek 50 yılın nasıl olacağına kendileri karar verme çabasında oldukları
yorumlanmaktadır. Uluslararası iliĢkililer disiplininde 19. yüzyılda bu bölgenin
kontrolü Ġngiltere ile Rusya arasındaki mücadelede olarak dikkat çekmektedir.
“Büyük Oyun” yani literatürdeki ifadesiyle “Great Game” olarak tanımlanmıĢtır.203
Enerji kaynaklarının üretim, dağıtım ve fiyat politikalarına yön verebilmek yolundaki
çıkar çatıĢmaları, 20. ve 21. yüzyılda büyük hız kazanarak küresel boyuta taĢınmıĢtır.
Ham petrol ve doğalgaz mücadelesi büyük güçlerin en önemli gündemi haline
gelmiĢtir. Büyük tarafların ordularından ziyade siyasi ve politik mücadeleleri bu
coğrafyada daha fazla ham petrol ve doğalgazı elde edebilmek ve kontrollerinde
bulundurabilmek için karĢı karĢıya gelmiĢlerdir.204
19. yüzyıldan itibaren oluĢan
Büyük Oyundaki jeopolitik hamlelerin artık 21. yüzyılda doğalgaz ve ham petrol
boru hatları çerçevesinde geliĢtiği değerlendirilmektedir.205
203
Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji Arz Kaynaklarını ÇeĢitlendirme Politikalarına Muhtemel
Katkıları”, 3. Uluslar arası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji
Güvenliği, ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.76. 204
Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji…”, s.76. 205
Mehmet Seyfettin Erol, “11 Eylül Sonrası Türk DıĢ Politikasında Vizyon ArayıĢları ve Dört Tarz-ı
Siyaset”, Akademik BakıĢ, cilt 1, sayı 1 kıĢ 2007, s. 46.
EriĢim: http://www.ataum.gazi.edu.tr/pdf/11-eylul-sonrasi-turk-dis-politikasinda-vizyon-arayislari-ve-
dort-tarz-i-siyaset-1236245618.pdf
72
ABD son yıllarda yaĢadığı çeĢitli sıkıntılar sebebi ile ekonomik üstünlükten
siyasal üstünlüğe kadar pek çok farklı alanı diğer güçler ile paylaĢmak zorunda
kaldığı görülmektedir.206
Büyük güçlerin Ortadoğu müdahalesinde geçmiĢ dönem ile
Ģimdiki zaman benzerlik göstermektedir. 19. yüzyılda özellikle Ġngiltere ve Fransa,
Ortadoğu coğrafyasında kendi aleyhlerinde geliĢebilecek aykırı kuvvetlerin
palazlanmalarına asla müsaade etmek istemedikleri görülmektedir. Soğuk savaĢın
sona ermesi ile baĢlayan süreçte bu bölgede ABD‟nin Rusya Federasyonu karĢın
rakipsiz olduğu görülmektedir. Bu çerçevede Ortadoğu‟da güç oluĢmasını
engellemek için savaĢ ve iĢgaller gerçekleĢtirmiĢtir. Bu bağlamda Irak ve Afganistan
savaĢlarının meydan bulması hep Ortadoğu‟da gücü elinden kaçırmamak için
yapıldığı Ģeklinde yorumlanmaktadır.207
Ortadoğu‟daki büyük güçler ve aktörler
ABD ve Rusya Federasyonu ile sınırlı değildir. AB Ülkeleri, Çin ve Japonya gibi
ülkeler de bu yarıĢta büyük hevesle yer almaktadır. Bu yarıĢ çeĢitli bölümlerden
oluĢmakta üretimden pazarlanmasına kadar olan süreçte en önemli bölüm ise güvenli
olarak taĢınması göze çarpmaktadır. Enerji stratejisinde ülkeler tek baĢına
kalamamakta mecburen çıkarları doğrultusunda iĢbirliği içerisine girmektedir ve
diğerlerini azami ölçüde saf dıĢı bırakmaya gayret etmektedir. Bu oyunda tabiî ki her
hamle kurallara uygun hale getirilmekte bir anda iç karıĢıklık, terör faaliyetleri ya da
ayaklanmalar bölgenin ağrıyan diĢi haline gelmektedir. Batılı güçlerin baĢta ABD ve
Ġngiltere olmak üzere Ortadoğu coğrafyası ve yapısı üzerine yapmıĢ oldukları
faaliyetler çok geniĢ kapsamlıdır. Bilindiği üzere bu bölgeye en büyük politikaları
geliĢtiren ABD olmuĢtur. Bu politikalar içerisinde hammadde kaynakları onlar
içerisinde de ham petrol ve doğalgaz büyük yer tutmaktadır. ABD ve Batılı ülkeler
bu konuda kendilerine en büyük tehlike olarak her konuda olduğu gibi Rusya
Federasyonu‟nu görmektedirler. Bu çerçevede izledikleri politikalar Türkiye‟yi
enerji konusunda önemli bir konuma getirmektedir. Bu durumun Türkiye için de
fayda sağlayacağı kanaatinde olunduğu görülmektedir.208
206
Ufuk Çolak, “11 Eylül Sonrası ABD‟nin Orta Asya Politikası”, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, YayınlanmamıĢ Yüksek lisans tezi, Bolu, 2009, s.35. 207
Poyraz Gürson, Suriye, ABD’nin Ortadoğu Politikaları, Atılım Üniversitesi Yayınları, 32.
ĠĢletme Fakültesi Yayınları no: 3, Desen Ofset A.ġ., s.186. 208
Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji…”, s.77.
73
2.4.1. ABD ile Rusya Arasında Türkiye
Türkiye‟nin de bulunduğu Ortadoğu coğrafyasında diğer alanlarda da olduğu
gibi enerji alanında da iki önemli oyuncu olarak ABD ve Rusya Federasyonu
hâkimiyet mücadelesi vermektedir. Enerji konusunda çok stratejik bir konumda olan
Türkiye de bu hâkimiyet mücadelesinden çok derinden etkilenmektedir. Türkiye‟nin
ekonomisinden iç politikasına kadar her alanda bu mücadelenin sonuçları çok
rahatlıkla gözlenebilmektedir. ABD‟nin baĢtan beri temel yaklaĢımı tüm dünyada
olduğu gibi Ortadoğu‟da hâkimiyet kurabilmektedir. Rusya Federasyonu ise kendi
var olduğu bu coğrafyada baĢka güçlerin varlığından büyük rahatsızlık duymaktadır.
ĠĢte burada Türkiye‟nin iki gücün mücadelesinin tam ortasında bulunması ülke
olarak Türkiye‟ye çeĢitli tehditlerin yanı sıra farklı stratejik önem kazandırmaktadır.
Ortadoğu bölgesinin ham petrol ve doğalgaz enerji kaynaklarının doğu ve batı
enerji koridoru ile ve Türkiye üzerinden uluslararası piyasalara ulaĢtırılmasında
Türkiye tam bir koridor vazifesi görmeye aday konumdadır. Burada ABD ve Rusya
bunu sağlayacak doğu ve batı enerji koridorunu oluĢturulmasını kendi çıkar
politikalarına göre bazen desteklemekte ve bazen de karĢı çıkarak engelleme
gayretine girdikleri görülmektedir. ABD, Türkiye‟nin Rusya ile enerji iĢbirliğine ve
projelerine karĢı durduğu uzmanlar tarafından değerlendirilmektedir. Rusya ise
gücünü dünyada hissettirdiği andan beri kendi yakın etki alanında bulunan
Ortadoğu‟da Avrupa ülkeleri ve ABD‟yi istemediği açıkça görülmektedir.
Ortadoğu‟ya ek olarak Hazar Bölgesinde bulunan enerji kaynaklarının özellikle
Azerbaycan ve Türkmenistan ham petrol ve doğalgazının uluslararası pazarlara ve
piyasalara ulaĢtırılmasında ABD‟nin varlığına ve projelerine hep karĢı durmaktadır.
ABD‟nin varlığı Rusya‟nın hayat alanındaki etkisini kaybetmesine yol açmaktadır.
Bu nedenle Türkiye enerji hamlelerinde ABD ile Rusya Federasyonu arasında
sıkıĢmaktadır.209
Türkiye enerji politikalarında kendisine ileriye yönelik stratejik
adımlar belirlemek zorunda kalmıĢtır.
209
“Türkiye‟nin Enerji Satrancı”, Stratejik AraĢtırmalar Enstitüsü, Ekim 2007, s.1–6. EriĢim:
http://www.turksae.com/sql_file/337.pdf
74
2.4.2. ABD ve Ortadoğu’daki Enerji Kaynakları
Yirmi birinci yüzyılda uluslararası boyuta ulaĢan enerji mücadelesinde
ABD‟nin çok büyük paya sahip olduğu görülmektedir. Uluslararası enerji
mücadelelerinin stratejik planlarında enerji kaynakları olan doğalgaz ve ham petrolün
bulunması, kullanımı, elde edilmesi ve devamında taĢınması hep en ön planda yer
almakta olduğu değerlendirilmektedir. Soğuk SavaĢın sona ermesi ile baĢlayan
süreçte Ortadoğu‟da bulunan enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgaz ABD
için dıĢ politikada daha da ehemmiyet kazanmıĢtır. Ortadoğu bölgesinin özellikle 11
Eylül saldırılarından sonra ABD için yeni bir tehdit bölgesi olarak hissedildiği ortaya
çıkmaktadır. Ayrıca bu bölge ABD için istikrarsızlık ekseni olarak tanımlanmaktadır.
Bu bölgenin en belirgin özellikleri adaletsizlikler, demokrasi yoksunluğu, yetersiz
yönetimler olarak dikkat çekmektedir.210
Bu durum ABD‟nin bölgeyi iĢgal etmesinde
en önemli sebep olarak ön plana çıkmaktadır. ABD dünyadaki enerji kaynaklarının
yaklaĢık olarak % yirmi beĢini sadece kendi baĢına tüketmektedir. Sahip olduğu
nüfus ile dünya enerji tüketimi kıyaslandığında çok büyük fark ortaya çıkmaktadır.
ABD‟nin enerji piyasası ihtiyacının karĢılanmasında % 27 gibi bir oranını ithalat
yolu ile tedarik etmektedir.211
Dahası yapılan çalıĢmalarda bu ülkenin enerjiyi
verimli kullanmasına rağmen enerji ihtiyacı gelecek yıllarda artacağına kesin
gözükmektedir. 2025 yılında ithal etmek durumunda kalacağı oran yaklaĢık % 38
olarak tahmin edilmektedir.212
ABD‟nin her alanda olduğu gibi enerji alanında da
dünya liderliğini sürdürmesi ve enerji güvenliğini sağlaması için özellikle ham petrol
ve doğalgaza çok fazla önem vermektedir. ABD‟nin Irak iĢgali bazı çevrelerce
baĢarısızlık olarak değerlendirilmektedir. Bu çerçevede ABD Ortadoğu‟da baĢarılı
politikalar izleyebilmek için diğer ülkelere ve uluslararası kuruluĢlara daha da ihtiyaç
duyacağı uluslararası uzmanlar tarafından sürekli olarak vurgulanmaktadır.213
210
Poyraz Gürson, “Suriye, ABD’nin Ortadoğu Politikaları…”, s.254. 211
Necdet Pamir, “ABD, AB, Rusya ve Çin‟in Enerji Ġhtiyaçları ve Stratejileri”, Sempozyum:
Türkiye‟nin Enerji Stratejisi Ne Olmalıdır? (26–27 Ocak 2006), Harp Akademileri Basımevi, Ġstanbul,
2006, s.24. 212
Necdet Pamir, “ABD, AB, Rusya ve Çin‟in Enerji Ġhtiyaçları ve Stratejileri”, Sempozyum:
Türkiye‟nin Enerji Stratejisi Ne Olmalıdır? (26–27 Ocak 2006), Harp Akademileri Basımevi, Ġstanbul,
2006, s.24. 213
Talha Köse, Ġran Nükleer Programı ve Ortadoğu Siyaseti: Güç Dengeleri ve Diplomasi
Ġmkânları, Seta Yayınları III, Ağustos 2008, s.13.
EriĢim: http://www.setav.org/ups/dosya/24693.pdf
75
ABD‟nin Ġran‟ı nükleer çalıĢmalarından dolayı tehlike olarak görmeye devam
etmesi ABD‟yi baĢta Türkiye olmak üzere diğer ülkeler ile iliĢkilerin daha
sağlamlaĢtırılmasına sevk etmektedir. Ayrıca Rusya ile yıllardan beri devam eden
mücadelede Ortadoğu artık en önemli oyun alanı haline gelmiĢtir.214
Dünyanın
hemen her coğrafyasında etkisi görülen, hissedilen ve çeĢitli strateji ve planlar
uygulayan ABD, Rusya Federasyonu‟na karĢı Ortadoğu bölgesinin de daha etkili
olmak istemektedir. Bu engellemeyi baĢarabilmek için diğer etkili olabilecek güçleri
devreye sokarak Rusya Federasyonu‟na karĢı kullanmaya gayret ettiği dikkat
çekmektedir.215
Ayrıca ABD dünyanın en fazla ham petrol tüketen ülkesi olarak
bilinmektedir. ABD ihtiyaç duyduğu bu enerji kaynaklarını Ortadoğu coğrafyasından
özellikle Irak ve diğer ülkelerden teminini sürdürmektedir. Ayrıca elde ettiği ham
petrolü ağır sanayide ham madde olarak kullanmakta ve ulaĢımdaki ihtiyacını
karĢılamaktadır. YaĢanan ve yaĢanması muhtemel enerji ve hammadde krizlerinden
dolayı ABD kendi ham petrol ve doğalgaz kaynaklarını garanti altına almak için
zengin rezervlere sahip Ortadoğu Bölgesi‟ne yoğun ilgi göstermektedir ve politika
stratejilerini özellikle Ortadoğu‟ya yönelik olarak geliĢtirdiği gözlenmektedir.
Özellikle ABD‟nin Irak‟ı iĢgali ile iyice hızlanan enerji mücadelesinde Ortadoğu‟da
istikrarsız ve iktidar kavgası ile bu süreçte yaĢanan savaĢ ve iĢgaller dikkat
çekmektedir. Bu çerçevede ABD‟nin arkan planda bu bölge için farklı stratejiler
ortaya koyduğu görülmektedir. ABD, Ortadoğu‟ya yönelik izlediği politikalarda
küresel enerji güvenliğini sağlama yolunda Ġran politikalarına özellikle dikkat
etmektedir. Bir taraftan Ġran‟ın nükleer programlarını tehdit olarak algılar iken, diğer
taraftan Ġran‟ın sahip olduğu enerji kaynaklarını ve bölgedeki statüsünü dikkate
almakta olduğu görülmektedir. Ayrıca bu bölgede ABD‟ye karĢı çıkan bir gücün
varlığının bölgeyi daha da istikrarsızlaĢtırdığı düĢüncesi ile ABD‟yi, rahatsız
etmektedir.216
214
Talha Köse, Ġran Nükleer Programı ve Ortadoğu Siyaseti: Güç Dengeleri ve Diplomasi
Ġmkânları, Seta Yayınları III, Ağustos 2008, s.13.
EriĢim: http://www.setav.org/ups/dosya/24693.pdf 215
Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın Dağıtım,
GüncellenmiĢ 2. Baskı, Bursa, 2009, s.181. 216
Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın Dağıtım,
GüncellenmiĢ 2. Baskı, Bursa, 2009, s.418.
76
ABD‟nin Ortadoğu‟da bulunan ham petrol ve doğalgaz için bu bölgedeki
Amerikan Ģirketlerinin faaliyetlerini büyük önem vermektedir. Bölgedeki ham petrol
ve doğalgaz arama, iĢletim ve ihraçlarına yönelik kurulan büyük Ģirketler birliği
önemli yatırımlara sahiptir ve en büyük payları ellerinde bulunmaktadırlar. ABD
Ortadoğu bölgesindeki temel çıkarlarının baĢında ham petrole kolay bir Ģekilde
ulaĢmak gelmektedir. Körfez bölgesinde bulunan zengin enerji kaynaklarının dünya
piyasalarına en ufak bir aksaklık meydana gelmeden sevkiyatının gerçekleĢtirilmesi
ulusal stratejilerinin ana hedefleridir.217
ABD‟nin dıĢ politika ve stratejilerinde temel
hedef olarak Ortadoğu‟da kendisine meydan okuyup karĢı çıkabilecek güçlerin hayat
bulmasına imkân vermemek olarak belirlediği görülmektedir. Bu bölge bu durumda
iken sahip olduğu ham petrol ve doğalgaz rezervleri ise ABD‟nin en çok iĢtahını
kabartan etken olarak dikkat çekmektedir.218
2.4.3. Rusya ve Ortadoğu’daki Enerji Kaynakları
Dünya haritasına bakıldığı zaman yer kürenin yaklaĢık % 13‟ün uluslararası
önemli aktörlerden Rusya Federasyonu Devleti‟ne ait olduğu görülmektedir. Ayrıca
hidrokarbon olarak da bilinen ham petrol ve doğal gaz gibi enerji kaynaklarının ise %
15‟ine Rusya tek baĢına sahip bulunmaktadır. Ham petrol üretiminde dünya ikinci
iken doğalgazda dünyanın en büyük üreticisidir. Rusya sahip olduğu potansiyeller ile
dünyadaki en önemli güç olmayı hedeflediğine uluslararası uzmanlar tarafından
kesin gözü ile bakılmaktadır. Bu hedefi gerçekleĢtirebilmek için Ortadoğu coğrafyası
Rusya Federasyonu için çok hassas bir mesele olarak karĢısında durmaktadır. Zira
dünyada hâkim güç olabilmenin yolu Ortadoğu‟daki hâkimiyetten geçtiği net ve
açıktır. Bu çerçevede Rusya Federasyonu dünyada artan ABD ve emperyalist
politikalara karĢı özellikle son dönemde Ortadoğu‟da ABD politikalarının karĢısında
duruyor gözükmeye hep gayret etmektedir. Ayrıca bu bölgenin enerji ve ham madde
kaynakları için önceden mesafeli davrandığı Avrupa Biriliği ile yakın iliĢki kurma
gayreti de diğer taraftan dikkat çekmektedir.
217
Poyraz Gürson, “Suriye…”, s.240. 218
Poyraz Gürson, “Suriye…” , s.154.
77
Buradaki yakınlaĢmanın kaynağı AB ve Rusya‟nın politikalarının Ortadoğu
Bölgesi‟nde benzerlik göstermesi olarak açıklanmaktadır.219
Ayrıca Rusya özellikle
ABD‟nin Irak‟ı iĢgalinden sonra bölge ülkeleri ile daha yakın temasa geçme
gayretinde olduğu görülmektedir. Bu çerçevede Rusya enerji bakımından zengin
olmayan Suriye ile iliĢkilere çok önem verdiği devlet baĢkanı seviyesindeki
ziyaretlerden anlaĢılmaktadır. Dahası bölgede çok önemli güç olan Ġsrail ile de
iletiĢimini devam ettirmektedir ve hatta Ġsrail‟in en büyük düĢmanı olarak görülen
Hamas ve diğer gruplar ile de görüĢmeler yapıldığı belirtilmektedir.220
Diğer taraftan
Rusya Devlet BaĢkanı Putin‟in NATO‟nun Libya‟ya müdahalesini enerji ve
hammadde kaynaklarına yönelik olduğunu açıklaması bu bölgede ABD ve AB‟ye
karĢı duruĢu ifade etmesi bakımından önemlidir.221
Rusya‟nın Ortadoğu‟da özellikle
dikkat çeken ülkelerin baĢında olan ve önemli aktörlerden Ġran ile olan iliĢkileri de
uluslararası çevreler tarafından yakından takip edilmektedir. Rusya, ABD‟ye ve diğer
uluslararası kuruluĢlara karĢı Ġran ile de iliĢkilerini geliĢtirme gayretindedir. Ayrıca
Ġran‟a nükleer programlarında açıktan ve gizliden destek verdiği de artık bilinen bir
gerçek olarak kayda değerdir. Siyasi ve ekonomik çıkarları için Rusya
Federasyonu‟nun Ortadoğu coğrafyasında etkinliğinin sağlanması uluslararası
arenada da etkin olabilmenin ana unsuru olduğu görülmektedir.
Soğuk savaĢın sona ermesi ile birlikte Ortadoğu coğrafyasında ABD‟nin
rakipsiz hale gelmesi de Rusya Federasyonu‟na yeni politikalar geliĢtirmesine neden
olmuĢtur. Bu durumda bu bölgede oluĢan tek taraflı ABD politikaları özellikle
Vladimir Putin döneminin baĢlaması ile Rusya‟nın bu bölgede uyguladığı politikalar
ile ABD‟nin burada istediği gibi rahat davranamayacağı görülmektedir.Rusya
Federasyonu yıllardan beri kendisine rakip ve tehlike olarak gördüğü Amerika
BirleĢik Devletleri ve Avrupa Ülkeleri olmak üzere hep mücadele içindedir. Ayrıca
diğer büyük uluslararası güçleri de Ortadoğu bölgedeki etkinliklerini önlemek için
her türlü gayreti sarf etse de tek baĢına yeterli olamamaktadır. Afganistan ve Irak
iĢgaline karĢı olmasına rağmen sadece kendi baĢına yeterli olamadığı açıktır.
219
Aslan Yavuz ġir, “Rusya Federasyonu‟nun Ortadoğu Politikası Çerçevesinde Gazze Krizine
YaklaĢımı”, Ortadoğu Analiz, ġubat 2009, Cilt 1, Sayı 2, s.30. EriĢim 27.10.2011
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2009214_yavuz.subat.pdf 220
Aslan Yavuz ġir, “Rusya Federasyonu‟nun Ortadoğu Politikası...”, s. 30. 221
Vatan Gazetesi Ġnternet Sayfası, 2 Mart 2011, EriĢim: http://haber.gazetevatan.com/putin-libya-
operasyonu-hacli-seferlerini-cagristiriyor/366460/30/Haber
78
Bu mücadele içerisinde etrafındaki ve bu bölgedeki ülkeler ile güçlü
iliĢkilerin oluĢturulması Rusya için artık zorunlu hale geldiği görülmektedir. Bu
sayede Ortadoğu‟da AB ve ABD‟nin güç kaybetmesi ve hareket alanının
kısıtlanması sağlanabilir. Arap Baharı ile baĢlayan süreçte Rusya‟nın Afrika
kıtasından Mısır ve Libya‟ya yapılan uluslararası müdahaleleri devlet baĢkanı
düzeyinde eleĢtirdiği görülmektedir. Afrika kıtasında demokrasi ve özgürlük için
yapılan bu müdahalelere karĢı çıkan Rusya‟nın bu müdahalelerin arka planında enerji
ve hammadde olduğu iddiası vardır.222
Bu durumda kendisine çok daha yakın olan
Ortadoğu bölgesi için ABD ve AB karĢı sessiz sedasız kalmasını beklemek çok
yanlıĢ olur değerlendirilmesi yapılmaktadır. Rusya‟yı Ortadoğu‟daki oyuna dâhil
eden en önemli unsurların baĢında enerji ve hammadde kaynakları gelmektedir.
Rusya için artık Ortadoğu stratejik ehemmiyete sahip arka bahçe ya da yakın çevre
olarak tabir edilmektedir.223
Rusya bu bölgede kendi menfaatlerini koruyacak
tampon bölgeler oluĢturmak gayretinde olduğu görülmektedir. Enerji kaynaklarından
en üst seviyede kar elde etmeyi düĢünen Rusya, Irak ve diğer bölgelerde de
menfaatlerin peĢinde olduğu görülmektedir. Bu bağlamda ve enerji kaynakları
dikkate alındığında kendisinden daha güçlü olabilecek bir baĢka aktörü burada
istememektedir. Rusya güç olarak oyuna müdahil olmadığı zaman Rusya‟yı doğalgaz
ve ham petrolde piyasada çok büyük avantaj kaybedeceği açıktır. Burada dikkat
çeken baĢka bir unsur da enerji konusunda Rusya‟ya büyük oranda bağımlı olan
Avrupa ülkelerini mahkûmiyetinin sürmesi Rusya‟nın bu bölgedeki gücüne bağlıdır.
AB bu duruma çeĢitli çareler ararken Rusya Federasyonu‟nun ise kontrolü elinde
tutma gayreti görülmektedir. Rezerv, üretim, ihracat yönü ile dünyanın en büyük
doğalgaz sahibi olan Rusya Federasyonu özellikle gücünü kaybettirecek ya da
gücüne güç katacak olan Ortadoğu‟daki kaynaklara büyük bir iĢtah ve ilgi
göstermektedir.224
Rusya için dıĢ politikada siyasal güvenliğin sağlanması bu
bölgedeki enerji kaynaklarını yönetebilmeye bağlıdır. AB gibi çok önemli piyasaya
enerji kaynakları sevk eden Rusya bu gücü elinden kaçırmama gayretindedir.
222
Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji…”, s.76. 223
Aslıhan Turan, “Hazar Havzası‟nda Enerji Diplomasisi”, Bilge Adamlar Stratejik AraĢtırmalar
Merkezi, BĠLGESAM, cilt:2, sayı:2, s. 53, Bahar 2010.
EriĢim: http://www.bilgestrateji.com/store/dergi2/dergi2.pdf 224
Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji…”, s.77.
79
2.4.4. Avrupa Ülkeleri ve Ortadoğu’daki Enerji Kaynakları
Avrupa ülkeleri baĢta Almanya ve Fransa olmak üzere enerji stratejilerinde
ABD ve Rusya kadar etkili olarak güçlü olamasa da uluslararası enerji piyasasında
önemli paya sahip oldukları görülmektedir. Ayrıca Ġngiltere de Ortadoğu bölgesinde
hala etkin olmaya devam etme gayretinde olduğu görülmektedir. Bunun en önemli
sebebi kendi içlerinde büyük miktarda enerji kaynaklarına sahip olamayıp dıĢa
bağımlı olmaları düĢünülmektedir. AB ülkeleri de kendi aralarında ortak enerji
politikaları belirlemeye çalıĢsalar da bünyesine dâhil olan ve olacak ülkelerin
hepsinin de enerjide dıĢa bağımlı olması Ortadoğu‟ya olan ilgiyi baĢta enerji ve
hammadde kaynakları sebebi ile artırmaktadır.
GeniĢleme sürecini devam ettirmeye çalıĢan AB‟nin enerjiye olan talebinin de
paralel olarak artması enerji güvenliği bağlamında birlik için çok tehlikeli riskler
barındırdığı yorumlanmaktadır. Özellikle Bulgaristan, Romanya ve Yunanistan gibi
ülkelerin enerji üretim tüketim dengesinden notu oldukça düĢüktür. Fakat GKRY
çevresinde Amerikan Ģirketi olan Noble‟nin petrol rezervleri arama çalıĢmalarında
teknik destek vermesi batının desteğini göstermektedir.225
AB önceki senelerde ve
Ģimdi ortak bir Ortadoğu siyaseti geliĢtirme gayreti içinde olduğu görülse de ABD ve
Rusya sebebi ile net bir strateji ortaya koyamadığı görülmektedir. Fakat burada da
ABD ve Rusya arasında tercih yapabilmesi pek mümkün gözükmemektedir. Çünkü
AB ülkeleri dünyadaki güç dengesinde yerlerini koruyabilmek için Rusya‟dan
faydalanmaları gerektiği gibi Rusya‟ya karĢı bağımlı olmaktan kurtulmak için de
Ortadoğu‟daki ham petrol ve doğalgaza çok büyük ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca
Ġngiltere Ortadoğu konusunda ABD ile ortak hareket etmeyi düĢünürken AB ülkeleri
ise ABD‟den uzak durmayı tercih ettiği Ģeklinde yorumlar dikkat çekicidir. AB
tarafından Ortadoğu siyasetinin hep Ġsrail Devleti üzerinden yürütülmeye gayret
gösterildiği görülmektedir. Çünkü AB, Ġsrail‟i bu coğrafyada kendisine tek dost
olarak görmektedir. Fakat özellikle 2003 yılında gerçekleĢtirilen Irak iĢgali süreci
AB‟yi Ortadoğu ve coğrafyası için yeni politikaların ve stratejilerin geliĢtirilmesini
zorunlu hale getirmiĢtir.
225
Mustafa Kultay, “Güney Kıbrıs‟ın Petrol Arama Hamlesi: Kıbrıs Sorununu Denize TaĢıma
Stratejisi”, 21 Eylül 2011, EriĢim: http://www.usak.org.tr/makale.asp?id=2327, 23 Ocak 2012.
80
AB ülkeleri ihtiyaç duydukları ham petrol ve doğalgazın büyük bölümünü
özellikle ithalat yolu ile karĢılamaktadır. Ayrıca bu kaynaklara olan arz da yeni
katılımlar ile beraber sürekli olarak artmaktadır. Bu durumda Ortadoğu‟da bulunan
ham petrol ve doğalgazının Avrupa ülkeleri için artık hayati önemi bulunmaktadır.
Dahası bu kaynakların güvenli ve sürekli olarak tedarik edilmesinde Türkiye çok
önemli ve elzem olarak ortaya çıkmaktadır. Birlik bu konuda Türkiye‟ye çok büyük
önem vermektedir.226
Bir bakıma Türkiye, Avrupa ülkeleri için arz ettiği Ortadoğu
petrol ve doğal gazı için santral ve koridor konumundadır.227
Avrupa ülkeleri Ortadoğu‟daki kaynakların kendisine ulaĢtırılmasında mevcut
ve proje aĢamasındaki enerji nakil ve iletim hatlarına büyük önem vermektedir.
AB‟nin Rusya Federasyonu‟na bağımlı olması ve ABD‟nin Ortadoğu‟yu
kontrolündeki etkinliği göz önüne alındığında, AB, enerji kaynakları olan ham petrol
ve doğalgaz konusunda bağımlılığı azaltmak için kendisine en güvenli yol olarak
Ortadoğu kaynaklarını ulaĢtırmak olduğu görülmektedir. AB ülkeleri Ģu an sahip
olduğu yüksek yaĢam Ģartlarını devam ettirebilmek için Ortadoğu‟daki enerji
kaynakları olan ham petrol ve doğal gazı tek yol olan Türkiye üzerinden geçen boru
hatları ile kendi enerji ve sanayi piyasalarına kesintisiz ve güvenli olarak ulaĢtırmak
zorunda olduğu görülmektedir. Bu bağlamda Türkiye, AB‟ne olan entegrasyon
sürecinde önemli bir ilerleme yaptığını göstermektedir.228
Ayrıca AB‟nin iç
politikalarında enerji ulaĢtırma sistemlerin ve yolları projelerinin geliĢtirilmesi ve
desteklenmesinin yer aldığı görülmektedir.229
Mevcut ve planlanan enerji nakil
hatları için adeta AB bakımından enerji kaynaklarını temini bakımından can damarı
benzetmesi yapılmaktadır.
226
Murat Ercan, “Avrupa Birliği‟nin Enerji Politikasında Türkiye‟nin Önemi”, Akademik BakıĢ
Dergisi, sayı:25, Temmuz-Ağustos 2011, EriĢim: http://www.akademikbakis.org/25/24.pdf, 23 Ocak
2012, s. 1. 227
Murat Ercan, “Avrupa Birliği‟nin Enerji…”, s. 1. 228
Eralp Özil, “Dünyadaki Stratejik Enerji Kaynakları ve UlaĢım Yolları”, Dünya ve Türkiye deki
Enerji ve Su Kaynaklarının, Ulusal ve Uluslararası Güvenliğe Etkileri, 15–16 Ocak 2004,
Ġstanbul, Harp Akademileri Basım Evi, 2004, s.62. 229
Rahim Biçici, „Türkiye‟de Enerji Ekonomisi‟, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Ġktisat Anabilim Dalı, Zonguldak, 2008, s.9.
81
2.4.5. Ġran ve Ortadoğu’daki Enerji Kaynakları
Ġran‟ın dünyadaki önemli büyük doğalgaz ve ham petrol rezervlerine sahip
ülkelerden olduğu görülmektedir.230
Ülke olarak izlediği politikalardan dolayı ve
sahip olduğu kaynaklar bakımından enerji arenasında etkili olabilecek konumdadır.
Ġran ülke olarak ABD‟nin Irak‟ı iĢgalinin ardından baĢlayan süreçte Ortadoğu‟nun
genelinde oluĢan istikrarsızlık ve iktidar mücadelesi, artan ham petrol fiyatları ve
enerji nakil hatları konusundaki mücadelenin stratejik öneminin artması neticesinde
Ortadoğu coğrafyasında belirleyici güç olduğu kesin olarak ortaya çıkmıĢtır.231
Ġran‟ı
daha da önemli hale getiren ise kendi iç siyasetinde bölge ülkelerine kıyasla
Türkiye‟den de ayrı tutularak Ģu ana kadar gösterdiği sağlam otoritesi ve dıĢarıya
tamamen kapalı iç yönetimi Ģeklinde yorumlar vardır. Bölgesel faktörler açısından
incelendiğinde Ortadoğu‟nun üç temel direği olan Ġran, Mısır ve Türkiye‟den
Mısır‟da çok kısa bir sürede iktidar değiĢimi yaĢanmıĢtır. Ġran ve Türkiye
Ortadoğu‟da devlet geleneğine sahip ve bunu devam ettirebilen iki ülke olarak
gözükmektedir. YaĢanan Arap Baharı ile gelen değiĢimin Ġran‟ı ve bölgeyi nasıl
etkileyeceği enerji konusunda da tartıĢılan konulardan merakla beklenen
sonuçlardandır. Ayrıca Ġran‟ın Türkiye‟ye karĢı izlediği açıktan ve gizliden
politikalarda Türkiye üzerinde uzun süren hem politik hem de dini yansımalara sebep
olduğu değerlendirmeleri yapılmaktadır. Ayrıca Ġran‟da meydana gelecek herhangi
bir durum yine Türkiye‟de siyasal alandan ekonomik alana kadar pek çok etki
doğuracaktır.232
Ġran bulunduğu Ortadoğu‟da diğer konularda olduğu gibi enerji
konularında da ABD karĢıtı görünümü ile kilit konuma sahiptir. Fakat geçmiĢ
zamanlardan gelen batı karĢıtlığı Barack Obama yönetimi ile enerji konusunda iyi
iliĢkiler geliĢtirme gayretinde olduğu gözlenmektedir. Bir önceki yönetimde iyice
gerilen ve kopma noktasına gelen durumda sorun hep enerji odaklı olduğu
görülmektedir.
230
Talha Köse, “Ġran Nükleer Programı ve Ortadoğu Siyaseti: Güç Dengeleri ve Diplomasi
Ġmkânları”, Seta Yayınları III, Ağustos 2008, s.12. 231
Talha Köse, “Ġran Nükleer Programı…”, s.13. 232
Türkiye Ekonomi Politikaları AraĢtırma Vakfı Ġnternet Sitesi, “Ġran Sorununun Geleceği:
Senaryolar, Bölgesel Etkiler ve Türkiye‟ye Öneriler”, EriĢim:
http://www.tepav.org.tr/upload/files/haber/1281448797-
3.Iran_Sorununun_Gelecegi_Rapor_Ozeti.pdf, 23 Ocak 2012, s. 3.
82
Ġran‟ın enerji için geliĢtirdiğini iddia ettiği nükleer faaliyetlerin, ABD
tarafından nükleer silah programı dâhilinde yapıldığını iddia etmesi enerji ve silah
iliĢkisini ortaya koymaktadır. Ġran‟ın özellikle son zamanlarda Rusya Federasyonu ve
diğer ülkelerden yardım alarak nükleer teknoloji geliĢtirmesi ve Ortadoğu‟daki
belirleyici siyasi ve politik etkisi ve yine iddia edildiği üzere terör örgütlerine destek
sağladığı nedeni ile uluslararası alanda farklı yaptırımlar ile karĢı karĢıya olduğu ve
kalacağı görülmektedir.233
Bu sorunun temelinde de enerji konusu ve Ġran‟ı Ortadoğu
etkisizleĢtirmek olduğu açıktır. Burada Ġran Türkiye ve Rusya ile yakınlaĢmaya önem
verdiği görülmektedir. Bu yeni geliĢmeler Amerika BirleĢik Devletlerinin ile Ġran
arasında nerede ise askeri müdahale olasılığının yükselmekte olduğu bir döneme
denk gelmesi dikkat çekicidir. Irak‟ta olduğu gibi Ġran için de askeri müdahale olma
ihtimali vardır. Bush iktidarı zamanında Ġran‟ın komĢu ülkeleri olan Afganistan ve
Irak‟ın demokrasi bahanesi ile iĢgal edildiği görülmektedir. Bu dönemde ise Ġran,
ABD baĢkanı tarafından “ġer Üçgeni” diye tabir edilen gruba dâhil edilmiĢtir. Bu
zaman diliminden itibaren Ġran‟ın ABD tarafından iĢgal edileceği yönünde haberler
ve iddialar yayılmıĢtır.234
Ancak bu beklenti Obama iktidarı ile bir nebze de olsa
ertelenmiĢ ve diyalog yolu ile çözüm arandığı izlenimi verilmiĢtir. Ayrıca ABD‟nin
Ġran ile sıcak diplomatik iliĢkiler geliĢtirmesi, Afganistan ve Irak bölgelerinde
istikrarın sağlanabilmesi ve Ġran‟da bulunan zengin ham petrol ve doğalgaz
rezervlerinin enerji piyasalarına taĢınması da ABD politikalarına daha elveriĢli
görülmektedir. Dahası Ġran‟ın diğer güç odakları olan iĢbirliğini de koparmaya
yönelik çalıĢmalarında devam ettiği bilinmektedir.235
Fakat ABD ve müttefik
güçlerin Irak‟ta net bir baĢarı sergileyebildiği de söylenmemektedir. Bu çerçevede
Irak, Ġran konusunda küresel güçler için bir nebze de olsa öğretici olduğu Ģeklinde
yorumlar vardır. Fakat 2011 yılında baĢ gösteren dıĢ güçler destekli halk
ayaklanmalarının Ġran içinde gerçekleĢmesi mümkün gözükmektedir. 2009‟daki
seçimler sonra iktidar karĢıtı eylemler ilk belirtiler olarak değerlendirilebilir.
233
“Türkiye‟nin Enerji Satrancı…”, s.1–6. 234
AyĢe Bahar Hurmi, “Bush ve Obama KarĢılaĢtırılması Çerçevesinde Amerikan DıĢ Politika
Analizi”, Alternatif Politika, Cilt.2, Sayı: 1, 56-81, Nisan 2010 s. 65.
EriĢim: http://www.int.atilim.edu.tr/news_image/Ayse_Bahar_Hurmi_1298892965.pdf 235
AyĢe Bahar Hurmi, “Bush ve Obama KarĢılaĢtırılması…”, s.66.
83
Ġran‟da dıĢ güçler destekli rejim karĢıtı faaliyetler yıkıcı olmadığı sürece
Ġran‟ın kapalı rejimini daha da güçlendirmektedir. ġu an itibariyle Ortadoğu‟da
dengeleri tümüyle değiĢtirecek bir boyutta Ġran‟da rejim değiĢimi kolay olmayacağı
kesindir.236
Muhtemel bir askeri operasyonda ise Ġran askeri ve coğrafi yapısı ile
daha fazla direnç gösterecektir. Dahası istihbarat servislerinin rejim karĢıtı grupları
hızlı bir Ģekilde organize edebilmesi kolay hayat bulması oldukça zor olacağı
belirtilmektedir. Ġran‟a ABD müdahalesi mevzu bahsinde bu ülkenin aslında yalnız
olmadığı Rusya‟nın yapmıĢ olduğu açıklamalardan çok rahatlıkla anlaĢılmaktadır.
Rusya Federasyonu Ġran‟a yapılacak askeri müdahalelere karĢı çıkmaktadır.
Müdahalenin bahanesi olan Ġran‟ın nükleer faaliyetlerin Rusya tarafından tamamen
barıĢçıl amaçlı ve enerji üretim maksatlı olduğu açıklanması bu konuya açık bir
destek olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca açıklamalarında Ġran‟a nükleer
programlarda destek verildiği belirtilmektedir.237
Uluslararası iliĢkiler alanında
Michael T. Klare‟in Ġran‟ın niçin ABD tarafından hedef tahtasında olduğuna
açıklama getirdiği görülmektedir.238
Nükleer silah yaptığı suçlamasına maruz kalan
Ġran‟ın tehdit olarak nitelenmesinin en büyük sebebi global enerji denkleminde
literatür tabiri ile kilit rol oynadığı diğer bir ifade ile bu denklemde bilinmeyen üst
dereceli fonksiyonları içerisinde barındırdığı Ģeklinde değerlendirilmektedir. Kan ve
Petrol kitabında yazar ayrıca dünya ham petrollerinin en az % 50 oranının bulunduğu
coğrafyada ve dünya tüketiminin % 40 gibi bir oranının karĢılandığı bölgede
jeostratejik bir konumda yer alması Ġran‟ın hep tehdit olarak değerlendirilmesine
sebep olacağı belirtilmektedir.239
Ortadoğu‟da Ġran‟ın sert çıkıĢları ABD baĢta olmak
üzere AB ülkelerini de rahatsız etmekte ve iliĢkiler son zaman da daha da
gerilmektedir. Bu çerçevede Ġran Rusya ve Çin ile nükleer faaliyette olduğu gibi
Ortadoğu‟da varlığını devam ettirebilmek için daha fazla gayret sarf ettiği
görülmektedir. Bu çabaların ülkeler arasında karĢılıklı olması Ortadoğu‟da bulunan
zengin ham petrol ve doğalgazın kontrolünde söz sahibi olmak, kâr elde edebilmek
ve hiç değilse zarara uğramamak için olduğu kesinlikle vurgulanmaktadır.
236
Talha Köse, “Ġran Nükleer Programı ve Ortadoğu Siyaseti: Güç Dengeleri ve Diplomasi
Ġmkânları”, Seta Yayınları III, Ağustos 2008, s.13. 237
Tayyar Arı, Irak Ġran ABD ve Petrol, 2. Baskı, Alfa Basım Yayım Dağıtım, Ġstanbul, 2007, s. 26. 238
Veysel Ayhan, Ortadoğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın Dağıtım,
GüncellenmiĢ 2. Baskı, Bursa, 2009, s.419. 239
Veysel Ayhan, “Ortadoğu …”s.419.
84
2.4.6. Enerjide Irak Belirsizliği
ABD Büyük Ortadoğu Projesi ve Irak‟ta rejimin değiĢtirilmesi ve demokrasi
getirme çabaları çerçevesindeki hedeflerine ulaĢıp ulaĢamadığı uluslararası alanda
henüz netlik kazanmıĢ değildir. Bazı uluslararası görüĢler Irak‟taki belirsizliğin ABD
politikalarına uygun olduğunu savunur iken diğer uzman görüĢler ise ABD‟nin Irak
iĢgali ile Ortadoğu‟da batağa saplandığını savunmaktadır. Çekilmenin içeriği ve
takvimi henüz bilinmemekle birlikte, Irak‟ın geleceği de bu çerçevede belirsiz olarak
yorumlanmaktadır. Ayrıca bu coğrafyada askeri müdahale gücücünün devam ettirip
ettirmeyeceği ise henüz netlik kazandığı da belli olmayan konulardandır. Fakat 2011
Ekim ayında Türkiye‟nin PKK hedeflerini ve diğer terörist unsurları yok etmek için
Kuzey Irak‟a operasyon baĢlatması ise çok hassas ve üzerinde düĢünülmesi gereken
konudur. Ancak Amerika BirleĢik Devletleri‟nin Irak‟ın geleceğinde Kuzey Irak‟taki
Kürt devletine destek vereceği ve askeri olarak da burada yer alacağı öngörülmesi de
belirsizliği iyice artırmaktadır.240
Bu çerçevede Kuzey Irak‟taki bu belirsiz süreçte
ham petrolün uluslararası pazarlara taĢınması büyük önem taĢıyacağı gibi
beraberinde belirsiz bir süreç baĢlatacağı kesindir. Burada ham petrolün taĢınma
konuda en önemli santral olarak Türkiye‟ye görev düĢmektedir. Mevcut Kerkük-
Ceyhan boru hattı tam kapasite ile çalıĢtığında yılda 70 milyon ton ham petrol
taĢınması mümkündür. Ayrıca Kuzey Irak‟ta bulunan doğalgazın da Türkiye
üzerinden AB ülkelerine taĢınması da planlanan projelerdendir. Ancak Türkiye için
Irak‟ın bütünlüğü ve siyasi otoritenin oluĢması son derece önemlidir.241
Fakat
Irak‟taki bu belirsizlik enerji piyasasında da belirsizliğe yol açması muhtemel
dâhilindedir.
Irak‟ın topraklarında sahnelenen savaĢların temelinde ABD ve batılı güçlerin
bu topraklarda bulunan zengin petrol rezervlerinin Irak yönetiminin kontrolüne
geçerek kendilerinin bu durumdan büyük kaygı duymaları yatmaktadır. Petrolun
batıya güvenli bir Ģekilde akıĢının tehlike girmesi ulusal ve uluslararası güvenliği
riske atmıĢ olması bu bölgeye demokrasi müdahalesi getirdiği belirtilmektedir.242
240
“Türkiye‟nin Enerji Satrancı…”, s.1–6. 241
“Türkiye‟nin Enerji Satrancı…”, s.1–6. 242
Tayyar Arı, “Irak Ġran…”, s. 454.
85
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ENERJĠ NAKĠL HATLARI
19. yüzyılın sonlarında ham petrol ve doğalgaz taĢımacılığı ülkelerin kendi
içlerinde küçük çaplı ve kısa mesafeli olarak baĢladığı görülmektedir. Hızlı
teknolojik geliĢmeler, sanayi ve endüstrinin son sürat geliĢmesi ve artan tüketim ile
birlikte enerji kaynaklarına daha fazla ihtiyaç duyulması daha büyük çaplı ve daha
uzun mesafelere ulaĢacak Ģekilde ülkeler hatta kıtalar arası denizler aĢan enerji nakil
ve iletim boru hatlarının inĢa edilmesini zorunlu hale getirmiĢtir. GeçmiĢten bugüne
kadar olan zamanda gücü elinde bulundurmak isteyen aktörler petrol ve doğal gazın
bulunduğu bölgeler ile bu bölgelere ulaĢım yollarına sahip olma gayretinde oldukları
görülmektedir. Bu çerçevede enerji nakil hatlarının kontrolünü elinde bulundurmak
stratejik öneme sahiptir.243
Enerji kaynaklarının nakli deniz, okyanus, kara ve tren
yolu taĢımacılığı ile de yapılmaktadır. Fakat maliyet, güvenlik ve çevre konuları
dikkate alındığında enerji kaynaklarının boru hatları ile taĢınmaları daha uygun
görülmektedir. Örneğin boğazlardan geçen bir tankerin nasıl bir felakete yol
açabileceği korkutucudur. Ayrıca büyük ham petrol ve doğalgaz tankerlerin geçiĢleri
diğer kimyasal ve kuru yük taĢıyan gemilerinin de geçiĢleri için çok büyük tehlike
oluĢturmaktadır. Ayrıca kara ve deniz trafiğinde yaĢanan yoğunluk boru hatlarını
zorunlu hale getirmiĢtir. Doğal olarak ülkeler aĢan uzun mesafelere gidecek Ģekilde
inĢa edilen enerji nakil boru hatları yüksek yapım ve iĢletme masrafları ve güvenliğin
sağlanması dolayısı ile hem devletler hem de uluslararası ham petrol Ģirketleri
açısından büyük öneme ve hassasiyete sahiptir.244
Birden fazla iki merkezi noktayı
birbirine bağlayarak iletim ve sevkiyatın gerçekleĢtirilmesi için iletim hatları
oluĢturulmaktadır. Bu hatların oluĢturulmasında coğrafi koĢullar, ekonomik ve siyasi
Ģartlar, güvenlik boyutu, ulaĢtırma süreci ve gelecek zaman büyük rol
oynamaktadır.245
243
Atilla Sandıklı, “Petrol ve Doğalgaz Boru Hatları Stratejisi”, Türkiye Uluslar arası ĠliĢkiler
ÇalıĢmaları, TUĠÇ Akademi, 13 Ocak 2011, EriĢim:
http://www.tuicakademi.org/index.php/yazarlar1/73-atilla-sandikli-tum-yazilari/411-petrol-ve-
dogalgaz-boru-hatlari-stratejisi 244
Yüksel Yatar, “AB Enerji Politikası…”, s.126. 245
Erol Tümertekin, Nazmiye Özgüç, Ekonomik Coğrafya: KüreselleĢme ve Kalkınma, Çantay
Kitabevi, Ġstanbul, 1999, s. 556.
86
Uluslararası iliĢkilerde ise enerji iletim koridoru, merkezleri belirli bir kural
çerçevesinde birbirine bağlayan ve sevkiyatın gerçekleĢmesi için oluĢturulan ağ
sistemi olarak tabir edilmektedir.246
Bu bölümde özellikle Ortadoğu‟daki dünyanın
en zengin ham petrol ve doğalgaz kaynaklarının dünya piyasalarına ulaĢtırılmasında
Türkiye‟den geçen ve proje aĢamasında olan enerji nakil boru hatları üzerinde
durulmaktadır. ġu an için mevcut olan ve yapılması planlanan boru hatları projeleri
geçtikleri ve geçecekleri Türkiye‟de kazanım ve endiĢeleri beraberinde
getirmektedir. GeliĢmenin ve hayatın vazgeçilmez unsuru haline gelen enerji
kaynaklarının, küreselleĢen dünyada üretim kaynaklarından talep merkezlerine
ulaĢtırılmasında enerji nakil boru hatları, en güvenli ve en verimli yolları olarak
uluslararası iliĢkiler disiplininde önemli konuların baĢında gelmektedir. Artık hayatın
vazgeçilmez ihtiyacı olduğu kesin kabul gören ve değeri de her geçen gün artan
enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgazın arz eden ülke ve enerji piyasalarına
deniz, kara ve tren ulaĢım yollarından daha çok birbirine entegre olmuĢ çoklu boru
hatları ile taĢınması artık zorunlu bir hal aldığı uluslararası iliĢkiler uzmanları
tarafından sürekli olarak iĢlenmektedir.
246
United Nations, “Development of Trans-Asian Railway Trans-Asian Railway In The North-South
Corridor Northern Europe To The Persian Gulf”, Economic and Social Commission For Asia and
Pasific, New York, 2001, s.98. EriĢim: http://www.unescap.org/ttdw/common/tis/tar/tarns-
fulltext_2182.pdf
87
3.1. ENERJĠ KAYNAKLARININ TAġINMASI
Ham petrol ve doğalgaz rezervlerinin bulunduğu bölgelerden çıkarılarak
iĢletilip talep eden ülkelerin piyasalarına ulaĢtırılması enerji rekabetinde hayati
derecede büyük önem taĢımakta olduğu tezin diğer bölümlerinde de olduğu gibi
uluslararası alanda sürekli olarak iĢlendiği görülmektedir. Ham petrol ve doğalgaz
enerji kaynaklarının naklinde ve sevkiyatında özellikle boru hatları ve deniz
taĢımacılığı ön plana çıktığı görülmektedir. Özellikle doğalgazın taĢınmasında boru
hatları dünya genelinde %95 gibi çok büyük bir orana sahiptir.247
Bu enerji
kaynaklarının taĢınması ihraç ve ithal eden ülkeler ve piyasalar için büyük önemde
uluslararası iliĢkiler arenasında tartıĢılan konulardandır. Enerji kaynaklarının
çıkarıldıktan sonra ortaya çıkan en önemli mesele bu kaynakların taĢınmasıdır. Bu
konu sadece ulusal bir konu olmaktan çoktan çıkmıĢtır ve uluslararası bir mesele
haline dönüĢmüĢtür. Bu durum ise dünyadaki uluslararası politikaları derinden ve
çok uzun süreli olarak etkilemektedir. Güce sahip olmanın vazgeçilmez unsuru olan
enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgazın taĢınması literatürdeki enerji
kavramının önemli meselelerindendir. Kara, tren ve deniz yolları taĢımacılığına göre
çok fazla miktarda yatırım ve politika gerektiren enerji nakil boru hatları diğerlerine
göre daha süratli, ekonomik ve güvenli olduğu yönünde tespitler bulunmaktadır.248
Enerji kaynaklarının taĢınması 19. yüzyılla birlikte küçük ve kısa mesafelerde
halinde baĢlamıĢtır. Ham petrol ve doğalgaz sevkiyatı yirmi birinci yüzyıla
gelindiğinde çok büyük çaplı ve birbirine bağlı hatlar ile yüksek basınç sağlanarak
her türlü iklim Ģartlarında kıtaları aĢabilir hale gelmiĢtir. Bugünün önemli
sorunlarından biri olarak kabul edilen çevre kirliliğinde enerji taĢımacılığının rolü
oldukça fazladır. Emniyetli ve ekonomik olması ham petrol ve doğalgazı boru hatları
ile taĢımayı uygun hale getirmektedir. Ayrıca kara ve deniz taĢımacılığı talebi
karĢılamaya yetmemektedir. Dünyadaki enerji kaynaklarının talep merkezlerine
ulaĢtırılmasında enerji nakil hatları artık en güvenli ve verimli olarak görülmektedir.
247
Leyla Melike Koçgündüz, “Hazar Bölgesi Enerji Politikaları”, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi,
Bolu 2009, s. 77. 248
Turan Paksoy, “Lojistikte TaĢıma Tipleri”, 2 Kasım 2010, EriĢim:
http://www.turanpaksoy.com/index.php?option=com_content&view=article&id=116%3Alojistikte-
tama-tipleri&catid=37%3Alojistik-ve-tedarik-zinciri-yoenetimi&Itemid=181&lang=tr, 23 Ocak 2012.
88
19. yüzyıldan itibaren baĢlayan süreç ile hammadde ve enerji kaynaklarına
sahip olmak, üretim ve dağıtım aĢamalarını kontrol edebilmek büyük güçlerin
hedefleri olduğu görülmektedir. Gelinen bu zaman içinde enerji kaynaklarının boru
hatları ile taĢınması uluslararası alanda çok büyük ehemmiyete sahiptir. Güvenli boru
hatları geçtikleri coğrafyaya istikrar da getirecektir.249
Bu kaynakların nakil iĢinde
devamlılığın ve güvenliğin sağlanması baĢlı baĢına bu kaynaklara sahip olmak kadar
önemli olduğu yaĢanan geliĢmelerden anlaĢılmaktadır.
3.1. Boru Hatlarının Belirleyiciliği
Enerji nakil hatları kaynakları taĢımasının önemi ile birlikte siyasi
belirleyiciliğe sahip olduğu görülmektedir. Boru hatları enerji alan ve satan aktörlerin
karĢılıklı iliĢkilerinden geçtiği güzergâhların siyasi yapısına kadar birçok alanda
belirleyici faktör olma özelliği göstermektedir.250
Petrol ve doğalgaz taĢınmasında
enerji nakil hatları, ham petrol ve doğalgaz ticareti yapan ülke ve kuruluĢlar ile
koridor olan ülkelerin iliĢkilerinin belirlenmesinde hayati bir fonksiyona sahiptir.251
Enerji piyasalarının Ģekillenmesi de bu iliĢkiler çerçevesinde geliĢmektedir ve bu
durum ileri zamanlarda da devam edecektir. Dünyadaki mevcut hatların büyük
kısmının Rusya bağlantılı olması bu ülkeden doğalgaz alan ülkelerin Rusya
Federasyonu‟na karĢı izledikleri ve izleyecekleri politikalarda belirgin faktör olarak
değerlendirilmektedir.252
249
Sina Kısacık, “Alternatif Petrol ve Doğalgaz Boru Hatları Çerçevesinde Türk-Amerikan ĠliĢkileri”,
23 Ağustos 2010, EriĢim:
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=786:alternatif-petrol-
ve-doalgaz-boru-hatlar-cercevesinde-tuerk-amerikan-likileri&catid=131:enerji&Itemid=146, 23 Ocak
2012. 250
Sedat Laçiner, “Hazar Enerji Kaynakları ve Enerji Siyaset ĠliĢkisi”, OAKA, Cilt1, No: 1 s.36–66,
2006, USAK, Ankara. EriĢim:
http://www.usak.org.tr/dosyalar/dergi/vRPhzIqgAaUzEbsqIgyiYdXFvT60sp.pdf 251
Sedat Laçiner, “Hazar Enerji Kaynakları…” 252
Gökhan Özkan, “Türkiye‟nin Orta Asya ve Kafkasya‟daki Bölgesel Politikasında Enerji
Güvenliği”, Akademik BakıĢ cilt: 4, sayı: 7, KıĢ 2010,
http://www.ataum.gazi.edu.tr/e107_files/sayi7/02-Gokhan-Ozkan.pdf, EriĢim: 12 Ocak 2012, s. 21.
89
3.2. TÜRKĠYE’DEKĠ BORU HATLARININ ÖNEMĠ
Ortadoğu coğrafyasının enerji kaynaklarının ihtiyacı olan ülkelere
ulaĢtırılmasında kullanılan ve tamamlanması durumunda kullanılacak olan ham
petrol ve doğalgaz boru hatların Türkiye üzerinden geçmesi ile Türkiye uluslararası
arena baĢta olmak üzere birçok alanda büyük kazanımlar elde edeceğine yönelik
uzmanlar tarafından görüĢler ortaya konmaktadır.253
Enerjide çoğunlukla dıĢarıya
özellikle Rusya Federasyonu‟na bağımlı olan Türkiye topraklarından geçecek çoklu
boru hatları sayesinde enerji konusunda Türkiye‟nin de bu piyasada belirleyici faktör
olabilmesi açısından önemlidir. Enerji nakil hatları sayesinde AB ülkelerinin
Türkiye‟ye enerji konusunda muhtaç konuma geleceği Ģeklinde öngörüler
oluĢmaktadır. Burada enerji nakil hatları AB ülkeleri için önemli hale geleceği için
hatlarda meydana gelebilecek en ufak bir sorun depremden terör faaliyetlerine kadar
AB ülkelerin istemeyeceği bir durum olacaktır. Bu çerçevede Türkiye‟de
yaĢanabilecek terör faaliyetlerine karĢı ve önlenmesi konusunda bu ülkeler mecburen
Türkiye‟ye engel olamayacaklar ve destek olmak zorunda kalacaklardır. Enerji nakil
hatlarının Türkiye‟den geçmesiyle yapım aĢamasından iĢletim aĢamasına ve güvenlik
boyutuna kadar Türkiye büyük bir ekonomik, siyasal ve politik kazançlar
sağlayacaktır.254
Türkiye‟de boru hatlarının geçtiği kırsal bölgeler dikkate
alındığında sağlanacak gelirin ve istihdamın katkısı uzun yıllar hissedilecektir.
Türkiye‟nin uluslararası ham petrol ve doğalgaz bağlantıları açısından enerji nakil
boru hatları, petrol ve doğalgaz ithalatında da ülke olarak güvence elde edecektir.
Önceki yıllarda Türkiye‟de kıĢ aylarında yaĢanan enerji krizi benzeri vak‟aların
önüne bir Ģekilde geçilmiĢ olacaktır. Türkiye sahip olduğu topraklarla coğrafi ve
jeopolitik açıdan çok önemli bir konumda yer almaktadır. Fakat 1990‟lı yıllarda
özellikle Hazar bölgesinde bulunan ham petrolün Sovyet topraklarından geçen hatlar
ile batıya taĢınması daha avantajlı değerlendirmeleri yapıldığı görülmektedir. Fakat
Türkiye güzergahı rotada en önemli istasyon olarak dikkat çekmektedir.
253
Murat Ercan, “Avrupa Birliği‟nin Enerji Politikasında Türkiye‟nin Önemi”, Akademik BakıĢ
Dergisi, sayı:25, Temmuz-Ağustos 2011, EriĢim: http://www.akademikbakis.org/25/24.pdf, 23 Ocak
2012, s. 1. 254
Sina Kısacık, “Alternatif Petrol ve Doğalgaz Boru Hatları…”
90
Rusya Federasyonu yönetiminin ham petrolün dünya piyasalarına dağılımında
tekelci davranmaya çalıĢması bu yaklaĢımın hayat bulmasını zorlaĢtırdığı
belirtilmektedir.255
Türkiye, dünyanın en büyük ham petrol ve doğalgaz rezervlerinin
bulunduğu Ortadoğu ve Orta Asya ülkeleri ile enerji kaynaklarına muhtaç olan
Avrupa ülkelerinin ham petrol ve doğalgaz ithal eden ülkeleri arasında köprü santral
ve koridor konumunda bulunmaktadır. Türkiye‟nin bölge ülkeleri ile iyi iliĢkileri ve
Ortadoğu ülkeleriyle tarihi, dini ve kültürel bağları ve bölgedeki hayati önemi zaten
bilinmektedir. Boru hatlarının hayata geçirilip iĢletilmesinde bu faktörler Türkiye‟ye
yardımcı olacaktır. Enerji nakil boru hatları çerçevesinde dünyada yaĢanan rekabet,
belirli bölgelerin özellikle AB ülkeleri gibi enerjiye olan bağımlılığı ile ulusal mesele
olmaktan çıkıp küresel seviyede uluslararası bir rekabete dönüĢmüĢtür. Enerji
kaynakları olan ham petrolün ve doğalgazın ulaĢacağı AB ülkeleri ise enerji baĢta
olmak üzere iç ve dıĢ güvenliklerinin en iyi sağlayacağı güzergâhı ve rotaları
istemektedirler.256
Söz konusu enerji nakil boru hatları Türkiye‟yi uluslararası
arenada adeta bir enerji köprüsü ve santrali konumuna getirmektedir. Türkiye
üzerinde planlanan enerji nakil hatları yerine bazı alternatif güzergâh bulma
çalıĢmalarının da yapıldığı görülmektedir. Bu alternatifler ile aslında Türkiye‟nin
enerji konusunda pasifize edilmek istendiği açıktır. Türkiye‟yi devre dıĢı bırakmayı
hedefleyen alternatif güzergâhlar ise hem ekonomik hem de güvenlik açısından
olumlu not alamamaktadır. Bu hatlar ayrıca değiĢik riskleri üzerinde taĢımaktadır.
Aslına bakıldığında ise deniz yolu kullanılarak yapılması planlanan hatlar maliyeti
yüksek olması ve bakım ve iĢletim aĢamaları büyük zorluklar taĢımaktadır.257
Türkiye, enerji kaynakları transferinde AB için en avantajlı pozisyonda görülmekte
ve bu rolü en iyi Ģekilde yerine getireceği değerlendirilmektedir. Zaten Türkiye
dıĢında baĢka seçenek de pek gözükmemektedir.
255
Faruk Sönmezoğlu, Türk DıĢ Politikasının Analizi, Gözden geçirilmiĢ 3. Baskı, Der Yayınları,
Ġstanbul, 2004, s.703. 256
Zeliha Vural, “Hazar Havzası Enerji Kaynaklarının Uluslararası Politikadaki Yeri ve Türkiye‟ye
Etkisi”, Atılım Üniversitesi, Ankara 2006, s.39. 257
Veysel Ayhan, “Avrupa‟nın Enerji Arz Güvenliğinde Türkiye: Petrol, Doğal Gaz ve Entegrasyon”,
Uluslararası ĠliĢkiler, Cilt:5, Sayı:20 KıĢ 2009, s.156.
EriĢim:http://www.uidergisi.com/wp-content/uploads/2011/06/Avrupanin-Enerji-Arz-Guvenliginde-
T%C3%BCrkiye.pdf
91
3.3. ENERJĠ NAKĠL BORU HATLARI
On dokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru Amerika BirleĢik Devletlerinde
Pensilvanya eyaletinde ilk defa Vladimir Shukhov ve Branobel Ģirketler tarafından
Ģimdiki zamana oranla çok basit sayılacak boru hatları ile ham petrol taĢınmaya
baĢlanmıĢtır. Enerji nakil boru hatlarının geliĢme süreci ise aslında 20. yüzyılda
gerçekleĢtirilmiĢtir. Genellikle çelik ve betondan üretilen boruların birleĢtirilmesi
sonucu oluĢan iletim hatları ham petrol ve doğalgaz taĢımacılığı için
kullanılmaktadır. OluĢturulan hatların uzunluğu binlerce kilometre olmaktadır.
Büyük miktardaki ham petrol ve doğalgazı baĢka bir coğrafyaya ihtiyaç duyan
piyasaya ve rafinerilere nakledilmesinde en ekonomik yol olarak iletim boru hatları
öngörülmektedir. Demir, kara ve deniz yolları mukayese edildiğinde gönderilen
kapasite baĢına daha az masraf ve daha yüksek kapasite ve güvenli nakliye olarak
boru hatları ön plana çıkmaktadır.258
Mümkün olan yerlerde coğrafi Ģartlar elverdiği sürece genellikle enerji nakil
boru hatları toprak üstünde inĢa edilmektedir. Fakat son dönemde artan kentleĢme ile
birlikte yerleĢim merkezlerinde ve hassas bölgelerde veya çevre için potansiyel
tehlike görülen bölgelerde boru hatları toprak altında döĢenmektedir. Ama bu durum
enerji nakil hatlarından ham petrol çalınma riskini de beraberinde getirmektedir.
Ayrıca boru hatları deniz ve okyanus altına da inĢa edilebilmektedir. Fakat su
altından ve çok derinden yapılan iletim çok hassas teknik bir konudur. Gelecek
yıllarda meydana gelecek aksamalar çok büyük zararlara sebep olma ihtimali
taĢımaktadır. Dahası maliyetin yüksek olması ile birlikte teknik yönden çok fazla
teknoloji ve dikkat gerektirmektedir. Yüksek maliyet dezavantaj olarak
görülmektedir.259
Uygulama alanı itibarı ile hatırı sayılır büyük yatırımlar gerektiren
enerji nakil boru hatlarının baĢarılı olabilmelerinde en önemli etkenlerin baĢında
hattın geçtiği güzergâhlar gelmektedir. Ayrıca ham petrolün ve doğalgazın
akıĢkanlığını sağlayabilmek için boru hatları ile birlikte belirli bölgelerde pompa
istasyonları inĢa edilmektedir. Türkiye‟den geçen ve geçmesi planlanan enerji nakil
boru hatları bu bölümde incelenmeye çalıĢılacaktır.
258
Eyüp Zengin, Aqil Esedov, “Türkiye ve Azerbaycan Örneğinde Boru Hatları UlaĢtırmasının Çevre
Üzerindeki Etkileri”, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 5, Sayı 9, s.99,
2009. EriĢim: http://asosindex.com/journal-article-fulltext?id=7669&part=1 259
Turan Paksoy, “Lojistikte TaĢıma Tipleri…”
92
3.3.1. Enerji Nakil Hatları
Uluslararası alanda enerji politikalarında enerji kaynaklarının bulunduğu
doğal coğrafyalara sahip olmak veya kontrolünde söz sahibi olabilmek stratejik pek
çok açıdan çok önemli hale gelmiĢtir. Bu kaynakların bulunduğu coğrafyalar
üzerinde siyasi irade sahibi olmak daha farklı bir öneme sahiptir. Enerji
kaynaklarının taĢınması ve dağıtım yollarının güvenliğinin sağlanması ve bu konuda
söz sahibi olmak da en az diğerleri kadar önem taĢımaktadır ve bu sıralamada her biri
diğerinden önemlidir. Böyle bir konumda olan Türkiye güvenli ulaĢım yolu
sağlamada diğer devletlerle olan iliĢkilerinde vazgeçilmezlik olarak rol
üstlenmektedir.260
3.3.2. Boru hatları ve Enerji Güvenliği
GeliĢmiĢ ülkeler ve küresel güçlerin özellikle ABD ve AB ülkelerinin, adeta
hayat kaynağı olan ham petrol ve doğalgaz enerji kaynakları için büyük çaba sarf
etmelerinin en büyük sebebi ulusal ve uluslararası güvenliklerini sağlayabilmek ve
garanti altına almaktır. Bu bağlamda literatürde enerji kaynaklarının üretilmesinden
piyasalara ulaĢtırılmasına kadar bütün süreçlere dâhil olmaları en temel tanımla
enerji güvenliği olarak ifade edilmektedir. Ülkelerin enerji ve enerjinin jeopolitiği,
küreselleĢme olgusu ile birlikte uluslararası arenada yeni bir anlam kazanmıĢtır.
Siyasi, ekonomik ve askeri güvenlik konularıyla iç içe geçerek daha da önemli hale
gelmiĢtir. Bu çerçevede enerji güvenliğinin en hassas konusunu ise enerji nakil boru
hatlarının oluĢturduğu görülmektedir. Boru hatlarının en üst seviyede verimli olarak
iĢletilmesi ve devamlılığının sağlanabilmesi gereklidir. Doğal olarak boru hatları
geçtiği coğrafyadan direkt olarak etkilendiği için güzergâh da enerji güvenliğini
etkilemektedir. Ayrıca Ortadoğu‟daki kaynakları taĢıyacak olan boru hatları AB için
Rusya‟dan gelen gazın kesintiye uğraması gibi durumlarda da enerji ihtiyacını
karĢılayarak enerji devamlılığını sağlayacaktır.
260
Veysel Ayhan, “Avrupa‟nın Enerji Arz Güvenliğinde Türkiye: Petrol, Doğal Gaz ve Entegrasyon”,
Uluslararası ĠliĢkiler, Cilt:5, Sayı:20 KıĢ 2009, s.155. EriĢim: http://www.uidergisi.com/wp-
content/uploads/2011/06/Avrupanin-Enerji-Arz-Guvenliginde-T%C3%BCrkiye.pdf
93
3.4. ULUSLARARASI PROJELER
Ortadoğu‟da bulunan zengin ham petrol ve doğalgaz enerji kaynaklarının
taĢınmasında Türkiye üzerinde inĢası planlanan ve tamamlanan kısımları ile
uluslararası enerji nakil hattı projeleri büyük öneme sahiptir. Bu projelerin
Türkiye‟ye büyük kazanımlar sağlaması beklenmektedir. Yakın zamanda ham petrol
ve doğalgazın jeopolitik ve stratejik öneminin daha da artacağı düĢünüldüğünde bu
bölgelere yakın olan Türkiye burada yapılacak her türlü uluslararası projelerde büyük
önem kazanacaktır.
Türkiye‟deki mevcut ve planlanan proje kapsamındaki doğalgaz iletim hatları
aĢağıda sıralanmaktadır.
1. Türkiye – Yunanistan – Ġtalya DGBH Projesi
2. Hazar GeçiĢli Türkmenistan - Türkiye - Avrupa DGBH Projesi
3. Mısır - Türkiye DGBH Projesi
4. Irak - Türkiye DGBH Projesi
5. Rusya Federasyonu - Türkiye Doğalgaz Boru Hattı
6. Doğu Anadolu Doğalgaz Ana Ġletim Hattı
7. Samsun - Ankara Doğalgaz Ana Ġletim Hattı
8. Türkiye - Yunanistan Doğalgaz Boru Hattı
9. Azerbaycan - Türkiye DGBH (ġahdeniz)
10.Nabucco DGBH Projesi
Türkiye‟deki mevcut uluslararası ehemmiyete sahip ham petrol iletim hatları
aĢağıda sıralanmaktadır.
1. Bakü - Tiflis - Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı
2. Irak - Türkiye Ham Petrol Boru Hattı
94
3.4.1. TÜRKĠYE - YUNANĠSTAN - ĠTALYA DGBH PROJESĠ
Türkiye Yunanistan Ġtalya doğalgaz boru hattı projesi ile AB Komisyonu
INOGATE “Interstate Oil and Gas Transport to Europe” programı çerçevesinde,
Hazar Havzası, Rusya Federasyonu, Ortadoğu, Güney Akdeniz ülkeleri ve diğer
uluslararası kaynaklardaki mevcut doğalgazın taĢınması planlanmaktadır. Bu proje
ile doğalgazın Türkiye ve Yunanistan üzerinden AB ülkeleri pazarlarına ve
piyasalarına taĢınması hedeflenmektedir.261
Bu projeye ek olarak “Güney Avrupa
Gaz Ringi Projesi” de geliĢtirilmiĢtir. Projeye göre, Türkiye ve Yunanistan
arasındaki doğalgaz boru hattının Türkiye sınırları içindeki planlanan geçiĢ
güzergâhı, mevcut Bursa Karacabey Pig Ġstasyonu‟ndan baĢlamaktadır ve Edirne
Ġpsala Kipi‟de sona ermektedir.262
ġekil-3.4.1. Türkiye Yunanistan Ġtalya Doğalgaz Hattı263
Bu hat için Türkiye‟de Marmara Denizi‟nde yaklaĢık 17 kilometre
uzunluğunda bir deniz geçiĢi planlanmaktadır. Türkiye sınırlarında planlanan hattın
toplam uzunluğu yaklaĢık 300 kilometre olarak hesaplanmıĢtır.264
261
Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ. resmi internet sitesi, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/index.asp,
1 Mayıs 2011. 262
“Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ…” 263
“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/images/icerik/harita/Itgi.jpg 264
“Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ…”
95
Doğalgaz boru hattı projesi ile ilgili olarak hazırlanan hükümetler arası
doğalgaz anlaĢması, Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ve
Yunanistan Kalkınma Bakanı tarafından 23 ġubat 2003 tarihinde Selanik‟te
imzalanarak proje için ilk adım atılmıĢtır. “Doğalgaz Alım Satım AnlaĢması” ise 23
Aralık 2003 tarihinde BOTAġ ve DEPA arasında imzalanmıĢtır.265
Bu hattan
doğalgaz taĢınabilmesi için 2005 yılı ortalarında ilk çalıĢmalara baĢlandığı
görülmektedir. 18 Kasım 2007 tarihinde de Yunanistan‟a ilk doğalgazın taĢınmasına
baĢlanmıĢtır ve gaz sevkiyatına devam edilmektedir.266
Türkiye - Yunanistan
Doğalgaz Boru Hattı Projesi‟nin bir sonraki aĢaması Ġtalya‟ya ulaĢmaktır. Türkiye -
Yunanistan Doğalgaz Boru Hattı‟nın Adriyatik Denizi‟nden geçecek yeni bir hat ile
Ġtalya‟ya uzatılması amacı hedeflenmektedir. TYĠ Doğalgaz nakil hattının tam olarak
çalıĢması ise önemli bir aksaklık olmaz ise 2012 yılında öngörülmektedir.267
Bu
proje Yunanistan ve Ġtalya ile geliĢtirilecek uluslararası iliĢkiler bakımından büyük
öneme sahiptir. Türkiye - Yunanistan Doğalgaz Boru Hattı ile 18 Kasım 2007
tarihinde Ġpsala‟da iki ülke baĢbakanlarının katılımı ile ve düzenlenen açılıĢ töreniyle
doğalgaz sevkiyatı gerçekleĢtirilmiĢtir. 2012 yılında devreye alınması hedeflenen
Yunanistan ve Ġtalya bağlantısı ile projenin tamamlanması, AB enerji arz güvenliğine
ve AB‟nin enerji kaynak ve güzergâh çeĢitliliğinin sağlanması hedefine katkıda
bulunacaktır.268
265
“BOTAġ...”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 266
“BOTAġ...”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 267
“BOTAġ...”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 268
“Türkiye‟nin Enerji Stratejisi” Enerji, Su ve Çevre ĠĢleri Genel Müdürlüğü Yardımcılığı, Ocak,
Türkiye Cumhuriyeti DıĢiĢleri Bakanlığı, 2009.
EriĢim:http://www.mfa.gov.tr/data/DISPOLITIKA/EnerjiPolitikasi/T%C3%BCrkiye%27nin%20Enerj
i%20Stratejisi%20%28Ocak%202009%29.pdf
96
3.4.2. TÜRKMENĠSTAN - TÜRKĠYE - AVRUPA DGBH
Bu proje kapsamında en baĢta Türkmenistan‟dan gelecek olan doğalgaz enerji
kaynağının Türkiye üzerinden AB ülkeleri piyasalarına ulaĢtırılması
hedeflenmektedir. Bu uluslararası doğalgaz boru hattı projesi ile Türkmenistan‟ın
güneyinde bulunan zengin rezerv alanlardan üretilen doğalgazın Hazar Denizi
üzerinden geçiĢli bir boru hattı ile Türkiye‟ye getirilmesi planlanmaktadır. Buradan
da Türkiye hattına ulaĢtırılacak olan doğalgazın AB ülkelerine taĢınması
amaçlanmaktadır.269
Bu proje kapsamında 29 Ekim 1998 tarihinde, Türkiye
Cumhuriyeti BaĢbakanı ve Türkmenistan Devlet BaĢkanları tarafından Hazar Denizi
geçiĢli Türkmenistan Türkiye ve Avrupa Doğalgaz Boru Hattı Projesi‟nin
gerçekleĢtirilmesine yönelik bir “Çerçeve AnlaĢması” imzalanmıĢtır.270
AnlaĢma
kapsamında 30 Milyar metreküp Türkmenistan doğalgazının toplamının 16 Milyar
metreküpü Türkiye‟ye ve 14 milyar metreküpü ise AB üye ülkelerine taĢınması ve
ulaĢtırılması planlanmaktadır.271
21 Mayıs 1999 tarihinde, BOTAġ ve Türkmenistan
doğalgaz enerji kaynaklarının kullanımı için Türkmenistan Devlet BaĢkanı nezdinde
yetkilendirilmiĢ mercii arasında, 16 milyar metreküp doğalgaz alımı için 30 yıl süre
ile doğalgaz alım ve satım anlaĢması imzalanmıĢtır.272
Bu hat sayesinde hem Türkiye
hem de AB üyesi ülkelerin enerji ihtiyacının önemli bir bölümü karĢılanmıĢ
olmaktadır.
269
“BOTAġ... ”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 270
“BOTAġ... ”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 271
“BOTAġ... ”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 272
“BOTAġ…”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011)
97
3.4.3. MISIR ve TÜRKĠYE DGBH PROJESĠ
Türkiye‟nin enerji talebinin büyük bir bölümünü karĢılamak ve doğalgaz
kaynaklarını çeĢitlendirmesi için Mısır‟dan gelecek doğalgaz çok büyük öneme
sahiptir. Bu çerçevede iki ülke arasında çeĢitli çalıĢmalar ve projeler yapılmaktadır.
Bu kapsamda Türkiye‟nin doğalgaz ihtiyacının bir kısmının da Mısır‟dan iletim
hatları ile sağlanması zaten tankerler ile sıvılaĢtırılmıĢ halde taĢınan kısmına destek
olması için çok uygun görünmektedir. Doğalgazda bu talebin karĢılanması amacı ile
iki ülke arasında Mısır ve Türkiye Doğalgaz Boru Hattı Projesi geliĢtirilmiĢtir. Bu
proje kapsamında 17 Mart 2004 tarihinde Kahire‟de Türkiye Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanı ile Mısır Arap Cumhuriyeti Petrol Bakanı arasında Mısır
Doğalgaz ġirketi EGAS ile BOTAġ arasında Türkiye‟ye doğalgaz ithalatı ve Türkiye
üzerinden Avrupa‟daki çeĢitli ülkelere doğalgaz iletimi hususlarına iliĢkin bir
“Çerçeve AnlaĢması” imzalanmıĢtır.273
Söz konusu doğalgaz anlaĢmasına göre,
Mısır‟ın Türkiye‟ye yılda 2 ila 4 Milyar metreküp, ayrıca Türkiye üzerinden de
Avrupa pazarlarına yılda 2 ila 6 Milyar metreküp doğalgaz ihraç etmesi
öngörülmüĢtür. 16 ġubat 2006 tarihinde Ġstanbul‟da yapılan görüĢmelerin sonunda
iki ülke arasında doğalgaz alanında karĢılıklı iĢbirliği ve çalıĢmaların devamı amacı
ile bir mutabakat zaptı imzalanmıĢtır. Ġmzalanan mutabakat zaptı çerçevesinde
Suriye‟nin de katılımı ile gerekli çalıĢma gruplarının oluĢturulması planlanmıĢtır.
Hayata geçirilecek bu projenin yapılabilirliğinin ve gerekliliklerinin tespitine yönelik
önemli çalıĢmalar karĢılıklı olarak baĢlatılmıĢ durumdadır.274
Fakat 2011 yılında
Mısır‟da patlak veren olaylar neticesinde yönetim değiĢikliği gibi hadiselerin projeyi
etkileme ihtimali vardır. Zaten Mısır‟daki doğalgazın tanker gemileri ile
sıvılaĢtırılmıĢ halde Türkiye‟ye taĢınması devam etmektedir. Mısır yönetimindeki
belirsizliklerin projenin sağlıklı ilerlemesini de durdurma ihtimali bulunmaktadır.
Ayrıca projeye katılacak olan Suriye‟de de rejim karĢıtı kanlı olayların devam etmesi
projenin yaĢama ihtimalini tehlikeye sokmuĢtur. Dahası Suriye ile Türkiye‟nin
kopma noktasına gelen iliĢkileri projeyi tehlikeye sokmuĢtur.
273
“BOTAġ...”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 274
“BOTAġ…”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011)
98
3.4.4. IRAK ve TÜRKĠYE DGBH PROJESĠ
Irak coğrafyası sahip olduğu çok zengin ham petrol yatakları ile
bilinmektedir. Bunun yanında Irak coğrafyasında önemli doğalgaz kaynakları
bulunmaktadır. Ham petrolün Türkiye üzerinden taĢındığı gibi Irak‟ta bulunan bir
doğalgaz boru hattı ile Türkiye‟ye getirilmesi uluslararası kuruluĢlar tarafından
projelendirilmiĢtir. TPAO, TEKFEN ve BOTAġ Ģirketlerince oluĢturulan bir grup
tarafından yapılan çalıĢmalar neticesinde 1996 yılında Ankara‟da, Türkiye
Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Irak Cumhuriyeti Petrol
Bakanlığı arasında imzalanan anlaĢmalar ile bu proje baĢlatılmıĢ bulunmaktadır.275
Irak‟ın Türkiye‟ye yakın olan kuzeydoğu bölgelerinde yer alan doğalgaz sahalarını
kapsayan proje saha geliĢtirme, üretim, doğalgaz iĢleme ve boru hattı yapımı
iĢlemlerinden oluĢan entegre yani bütünleĢmiĢ bir proje halinde olduğundan çok
büyük yatırımlar gerektirmektedir. Bu doğalgaz projesi ile Irak‟ın farklı beĢ
sahasında üretilecek yıllık 10 milyar metreküp doğalgazın bir boru hattı ile
Türkiye‟ye taĢınması amaçlanmaktadır.276
Körfez SavaĢı‟nın baĢlaması ve Saddam
Hükümeti‟nin yok edilmesi sürecinde BirleĢmiĢ Milletler yaptırımları ve ABD‟nin
baskıları sonucu ile projenin gerçekleĢmesine yönelik hedeflerde birtakım
gecikmeler meydana geldiği görülmektedir. Bu gecikmede Irak coğrafyasında
yaĢanan iĢgalin ve belirsiz siyasi durumun payı çok büyüktür. Gerekli Ģartların
elvermesi durumunda ve Irak‟taki durumun netlik kazanması ile Irak doğalgazının
Türkiye‟ye ve Türkiye üzerinden de AB ülkelerine ulaĢtırılması mümkün olacaktır.
Projenin hayata geçirilmesi için 7 Ağustos 2007 tarihinde Ankara‟da Türkiye ve Irak
arasında imzalanan mutabakat zaptı çok büyük önem taĢımaktadır.277
Bu çerçevede
karĢılıklı olarak fizibilite çalıĢmalarının baĢlamasına karar verilmiĢtir. Fakat Irak‟taki
belirsizlikler, iç karıĢıklıklar ve terör saldırıları bu projeyi olumsuz etkileyecektir.
Çünkü teĢebbüs edilebilecek en ufak bir terör saldırısı milyar dolarlık yatırımları
etkileyecektir. Bu kapsamda bölgede güvenliğin sağlanması çok önemlidir.
275
“Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ…” 276
“BOTAġ…”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 277
“BOTAġ…”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011)
99
3.4.5. RUSYA FEDERASYONU - TÜRKĠYE DOĞALGAZ BORU HATTI
Rusya Federasyonu - Türkiye arasındaki yapılan bu doğalgaz boru hattı
Türkiye‟de Malkoçlardan girmekte Hamitabat, Ambarlı, Ġstanbul, Ġzmit, Bursa,
EskiĢehir güzergâhını takip ederek Ankara‟ya ulaĢmaktadır. Hat 842 kilometre
uzunluğa sahiptir. Boru hattında, Kırklareli, Ambarlı, Pendik, Bursa ve EskiĢehir'de
kompresör istasyonları, Malkoçlar‟da ana ölçüm istasyonu bulunmaktadır. Bu hat bir
nebzede kıtalar arası geçiĢ yapmaktadır.278
Hat, 23 Haziran 1987 tarihinde ilk durağı
olan Hamitabat‟a ulaĢmıĢtır. Bu tarihten itibaren Trakya Kombine Çevrim
Santralında elektrik enerjisi üretiminde kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Hat, Ağustos 1988
yılında Ankara‟ya ulaĢmıĢtır. Doğalgaz, önce Temmuz 1988‟de Ġstanbul‟da Ağustos
1988‟de Ambarlı Santralında, Ekim 1988‟de de Ankara‟da konut ve ticari sektörde
kullanılmaya baĢlanmıĢtır. Sanayi sektöründe doğalgaz kullanımı ise Ağustos
1989‟da gerçekleĢtirilmiĢtir.279
ġekil-3.4.5-1. Rusya Federasyonu Türkiye Mavi Akım Projesi280
278
“BOTAġ…”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 279
“BOTAġ…”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 280
Rusya Online Haber ve Yorum Ġnternet sitesi, EriĢim: http://www.rusya.ru/Comment/8397-
Rusya%60n%C4%B1n+ki+m%C3%BCcbir+sebep+de%C4%9Fil+%60ver+ya+da+%C3%B6de%60
+g%C3%BCndemde
100
3.4.6. DOĞU ANADOLU DOĞALGAZ ANA ĠLETĠM HATTI
Bu proje ile baĢta Ġran olmak üzere Türkiye‟nin doğusundaki kaynaklardan
alınacak doğalgazın boru hattı ile Türkiye‟ye taĢınması gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu
kapsamda, 08.08.1996 tarihinde Ġran ile Türkiye arasında Tahran‟da Doğalgaz Alım
ve Satım AnlaĢması imzalanmıĢtır. Bu anlaĢmaya göre doğalgaz alımı 3 milyar
metreküp ile baĢlamıĢtır. Geçen yıllar itibarıyla artarak yılda 10 milyar metreküpe
ulaĢması hedeflenmektedir. Doğu Anadolu Doğalgaz Ana Ġletim Hattı Ağrı
Doğubayazıt‟tan baĢlayıp sırayla Erzurum, Sivas ve Kayseri üzerinden Ankara‟ya
uzanmaktadır. 2001 yılı ortalarında ise tüm boru hattı sistemi doğalgaz alabilir ve
taĢıyabilir duruma gelmiĢtir. Ġran Bazargan‟daki Ölçüm Ġstasyonu‟nun
tamamlanması ile de 10 Aralık 2001 tarihinde Ġran‟dan gaz alımı baĢlamıĢtır.281
3.4.7. SAMSUN - ANKARA DOĞALGAZ ANA ĠLETĠM HATTI
Bu doğalgaz projesi sayesinde Türkiye Rusya Federasyonu‟ndan yaklaĢık 16
milyar metreküp ilave doğalgaz almayı hedeflemektedir. Doğalgazın Karadeniz
üzerinden Türkiye‟ye taĢınması düĢünülmüĢtür. Bu durumun Türkiye‟de çok
tartıĢılmasının sebebi Türkiye‟nin enerji konusunda Rusya Federasyonu‟na mahkûm
olacağı iddia edilmiĢ olmasıdır ve herhangi bir anlaĢmazlık durumunda Rusya‟nın
gazı kesme ya da fiyatı artırma riskleri üzerinde durulmuĢtur. Rusya Federasyonu ile
Karadeniz‟in altından geçen ve Türkiye‟ye ulaĢan doğalgaz hattı “Mavi Akım”
olarak da adlandırılmaktadır. Karadeniz‟in altından geçerek, Djubga ve Samsun
arasında ise yaklaĢık 392 kilometredir. Doğalgaz Boru Hattı Sistemi üç ana
bölümden oluĢmaktadır. Ayrıca Karadeniz‟in suyunun boru hattına kimyasal olarak
zarar verebileceği de Türkiye‟de tartıĢma konusu olmuĢtur. Türkiye topraklarında
Samsun'dan baĢlayarak Amasya, Çorum, Kırıkkale üzerinden Ankara‟ya
ulaĢmaktadır. Gerekli test iĢlemlerinin tamamlanmasının ardından 20 ġubat 2003
tarihinde sistem devreye alınmıĢ ve Rusya Federasyonu‟ndan önemli miktardaki
doğalgaz sevkiyatı tartıĢmalar ile beraber baĢlamıĢtır.282
281
“BOTAġ…”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011) 282
“BOTAġ...”, http://www.botas.gov.tr/index.asp, EriĢim Tarihi (01.05.2011)
101
3.4.8. AZERBAYCAN - TÜRKĠYE DGBH (ġAH DENĠZ)
Azerbaycan‟da üretilecek olan doğalgazın Gürcistan üzerinden Türkiye‟ye
taĢınması amacıyla BOTAġ ve SOCAR (Azerbaycan Devlet Petrol ġirketi) arasında
12 Mart 2001 tarihinde doğalgaz anlaĢması imzalanmıĢtır.283
Bu kapsamda
geliĢtirilen Azerbaycan ve Türkiye Doğalgaz Boru Hattı Projesi‟nin yapım ihalesine
3 faz halinde çıkılmıĢtır ve Faz-I ve Faz-II kısımlarının sözleĢmeleri 4 Mayıs 2005
tarihinde, Hanak Kompresör ve Türkgözü Ölçüm Ġstasyonlarının yapımını içeren
Faz-III kısmının sözleĢmesi ise 23 Eylül 2005 tarihinde imzalanmıĢtır.284
ġekil 3.4.8. ġahdeniz Doğalgaz Hattı285
Doğu ve Batı Enerji Koridoru‟nun ikinci bileĢeni olan Bakü-Tiflis-Erzurum
(BTE) Doğalgaz Boru Hattı, 3 Temmuz 2007 itibariyle faaliyete geçmiĢtir.286
Hazar
Denizi‟nin Azerbaycan‟a ait kesiminde yer alan ġahdeniz sahasında üretilecek olan
doğalgaz Gürcistan üzerinden Türkiye sınırına ulaĢtırılmaktadır. Yılda yaklaĢık
olarak 6 buçuk milyar metreküp doğal gaz ihracı hedeflenmektedir.287
283
“Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ…” 284
“Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ…” 285
Sina Kısacık, “Enerji Nakil Hatları Çerçevesinde Türkiye-Azerbaycan ĠliĢkileri”, EriĢim
http://www.bilgesam.org/tr/images/stories/analizler/enerjinakilturkiyeazerbaycan.pdf 286
“Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ…” 287
“Türkiye‟nin Enerji Stratejisi…”
102
3.4.9. NABUCCO DGBH PROJESĠ
Nabucco Doğalgaz Boru Hattı projesi Türkiye‟de çok fazla tartıĢılmıĢ ve halâ
tartıĢılmaya devam edilmektedir. Geçeceği yollar ve baĢta Türkiye olmak üzere
ülkelere getireceği avantajlar ve dezavantajlar gündem maddesi olmaya devam
etmektedir. Bu projenin en büyük amacı, Ortadoğu ve Hazar bölgesinde bulunan
zengin doğalgaz rezervlerinin enerji kaynaklarına son derece ihtiyaç duyan AB
ülkelerine bir an önce ulaĢtırmaktır. Bu büyük projenin güzergâhı kapsamında
Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Avusturya en önemli geçiĢ yollarına
sahip olacaktır. Nabucco doğalgaz projesi ile ilk etapta güzergâh üzerindeki ülkelerin
doğalgaz ihtiyacının karĢılanması planlanmaktadır. Bu sayede Türkiye‟ye doğalgaz
enerji kaynaklarını çeĢitlendirmesi bakımından avantaj sağlanması mümkün
olabilecektir. Takip eden yıllarda ise Avusturya, Avrupa‟da diğer bir önemli
doğalgaz dağıtım istasyonu olduğu için buradan diğer ülkelere dağıtımın yapılması
planlanmaktadır. Bu Ģekilde Batı Avrupa‟daki ülkelere doğalgazın ulaĢtırılması
amaçlanmaktadır. Nabucco doğalgaz boru hattının uzunluğu yaklaĢık olarak 3.300
kilometre hesaplanmıĢtır. Hattın kapasitesinin ise yılda 30 milyar metreküp olması
düĢünülmektedir. 2013 yılında ilk kapasite ile devreye alınması planlanmaktadır.288
Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Uluslararası ġirketi (Nabucco Gas Pipeline
International ġirketi, NIC) tarafından yapılacak bu hat, Ankara‟da GölbaĢı Ġlçesi
sınırları içerisinde bulunan Ahiboz Köyü‟nden baĢlayacaktır.289
Devamında ise sırası
ile Ankara, EskiĢehir, Bilecik, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ ve Kırklareli
illerinin sınırları içerisinde ilerlemesi planlanmaktadır. Bu hat, Bulgaristan sınırında
sonlanacak ve yaklaĢık olarak 758 kilometre uzunluğunda olacaktır.290
Nabucco
DGBH projesi ilk aĢamada Türkiye‟nin ulusal Ģebekesinden, son aĢamada ise
Gürcistan ve Ġran‟dan gelecek doğalgazın Bulgaristan, Romanya ve Macaristan
üzerinden Avusturya‟ya iletilmesini amaçlamaktadır. Nabucco DGBH Türkiye
kısmının dört ana aĢamadan oluĢtuğu bilinmektedir.
288
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi Türkiye Bölümü (Ankara Kırklareli: 758 km) Çevresel Etki
Değerlendirmesi BaĢvuru Dosyası”, Nabucco International Company Su-Yapı Mühendislik ve
MüĢavirlik A.ġ., Mayıs 2010. s.2.
EriĢim: http://www2.cedgm.gov.tr/cedsureci/ced_basvuru_dosyasi/699_ptd.pdf 289
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 290
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…”
103
Buna ilave olarak son günlerde gündeme gelen Irak doğalgazının da taĢınması
için Irak ve Türkiye sınırından baĢlayıp daha sonra mevcut doğalgaz hattını takip
eden bir besleme hattın da proje dâhilinde değerlendirmeye alınması Türkiye için çok
büyük öneme sahiptir.291
Nabucco Doğalgaz Boru hattına yönelik çalıĢmalar ilk
olarak 2002 yılında BOTAġ‟ın Bulgaristan, Romanya ve Avusturya devletlerinin
doğalgaz Ģirketleri ile yaptıkları görüĢmeler sonucu baĢlatılmıĢtır. ĠĢlerin sağlıklı
yürüyebilmesi için Viyana‟da Nabucco Company Study Pipeline GmbH Ģirketi
kurulmuĢtur. Daha sonra ise bu Ģirketin uluslararası olarak faaliyet göstermesi için
2005 yılında Nabucco Gas Pipeline International ġirketine dönüĢtürülmesi
gerçekleĢtirilmiĢtir. Doğal Gaz Boru hattının güzergâhının planlanan uzunluğu ise Ģu
Ģekildedir; toplam Nabucco Boru Hattı Uzunluğu (Besleme Hatları Hariç): 2.841
kilometre ve toplam Nabucco Boru Hattı Uzunluğu (Besleme Hatları Dâhil): 3.282
kilometre
ġekil.3.4.9. Nabucco Hat Uzunlukları292
Ana Nabucco
Hattı Türkiye 1.558 km
Bulgaristan 392 km
Romanya 457 km
Macaristan 388 km
Avusturya 46 km
Besleme Hatları Gürcistan sınırı-Horasan 226 km
Ġran sınırı - Horasan 214 km
Türkiye Toplam 1.998 km
Hattın büyük kısmı Türkiye‟den geçecektir. Bu durumun ise Türkiye‟ye diğer
ülkelere göre daha fazla kâr ve güç sağlayacağı Ģeklinde uzmanlar tarafından
çıkarımlar yapılmaktadır. Çünkü bazı ülkelere göre Türkiye hattın dört ve hatta beĢ
katı uzunluğuna sahip olacaktır. Avusturya ise üzerinden geçecek hattın kısa
olmasına rağmen doğalgaz dağıtım santrali olması planlanmaktadır.
291
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 292
“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/index.asp
104
3.4.9.1. Nabucco Doğalgaz Hattının Türkiye’deki Konumu
Bu projenin Türkiye bölümü Ankara GölbaĢı‟nda bulunan Ahiboz köyünden
ulusal doğalgaz Ģebekesine bağlanacaktır.293
Buradan Kırklareli Kofçaz ilçesine
Türkiye ve Bulgaristan sınırına kadar devam edecektir. AĢağıdaki haritada yapılması
planlanan projenin Ankara Kırklareli güzergâhı gösterilmektedir. Hattın bu güzergâhı
üzerinde Ankara, EskiĢehir, Bilecik, Bursa, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ ve
Kırklareli bulunmaktadır. Bu hat yaklaĢık olarak 758 kilometredir. Ayrıca bu hat
Çanakkale boğazını da geçecektir.294
ġekil 3.4.9.1. 295
293
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 294
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 295
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…”
105
3.4.9.2. Proje AĢamaları
Uluslararası Nabucco Doğalgaz Boru Hattı projesi sevk edilecek doğalgazın
yıllık taĢıma kapasitesine göre dört farklı aĢamadan oluĢması planlanmaktadır. Belirli
yıllarda boru hatlarından geçen doğalgazın aĢamalı olarak temel seviyeden yüksek
seviyeye çıkarılması hedeflenmektedir.296
1. AĢama
Birinci aĢamada boru hattı ilk olarak Ankara‟da Ahiboz Köyünde Türkiye‟nin
kendi iç doğalgaz dağıtım Ģebekesine bağlanması düĢünülmektedir. Buradan senede
yaklaĢık 20 milyar metreküp doğalgazın Avrupa ülkelerine ulaĢması sağlanacaktır.
Bu aĢama süresi içerisinde Türkiye‟de Ankara Ahiboz ile Kırklareli ve Bulgaristan
sınırı arasındaki kısımlar yapılacaktır.297
2. AĢama
Birinci aĢamanın iĢletime alınması ile birlikte üç yıl içerisinde boru hattının Ahiboz
ile Horasan arasında planlanan kısmın yapılması düĢünülmektedir. Ayrıca ikinci
aĢama sürecinde Gürcistan ve Ġran‟dan gelecek olan doğalgazın da mevcut sisteme
dâhil edilmesi düĢünülmektedir. Bu ikinci aĢama sayesinde ise yıllık 25 milyar
metreküp doğalgazın AB ülkelerine ulaĢtırılması mümkün hale gelmiĢ olacaktır.298
3. AĢama
Birinci aĢamanın hayata geçmesinden yedi yıl sonra ise iletilen doğalgazın
miktarının artırılması planlanmaktadır. Doğalgazın yıllık debisinin yani bir sene
içerisinde aktarılacak olan doğalgaz miktarın kapasitesin 29 milyar metreküpe
ulaĢtırılması hedeflenmektedir. Bu aĢamada ilk yıla göre yaklaĢık olarak gaz
geçiĢinde % 50 oranında artıĢ sağlanacaktır.299
4. AĢama
Birinci aĢamanın gerçekleĢmesinden on yıl sonra ise projenin üçüncü aĢamada
olduğu gibi doğalgaz miktarının belirli oranda artırılması planlanmaktadır. Yüksek
senaryo olarak tanımlanan bu aĢama kapsamında ise yıllık doğalgaz geçiĢinin otuz
bir milyar olması hedeflenmektedir.300
296
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 297
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 298
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 299
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 300
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…”
106
Nabucco DGBH için planlanan güzergâh seçimine dikkat edilmektedir.
Mümkün olduğunca BotaĢ‟a ait olan yurt içindeki mevcut boru hatları ile kesiĢmeden
paralel olarak yapılması amaçlanmaktadır. Bu Ģekilde mevcut hatlara olumsuz etkiler
olamayacaktır.301
3.4.9.3. Nabucco Projesinin Önemi
Bu proje dünyanın en büyük doğalgaz rezervine ve üretimine sahip olan ve
aynı zamanda Avrupa‟nın da en büyük doğalgaz tedarikçisi olan Rusya‟nın
projelerine alternatif olarak AB tarafından ileri sürülen ve ABD destekli bir proje
olduğuna dair görüĢler vardır.302
Bu proje sayesinde AB büyük miktarda doğalgaz
ihtiyacını karĢılayacaktır. Ayrıca AB Rusya‟ya olan bağımlılığında önemli ölçüde
azalma gerçekleĢtirecektir.
ġekil 3.4.9.3. Nabucco Projesi303
Nabucco doğalgaz boru hattının yapımıyla ilgili olarak projenin parasal
desteğinin sağlanması, finans modelleri geliĢtirilerek mümkün olacaktır. Proje için
iĢlerin tek bir elden yürütülmesi amacı ile ilgili 5 Ģirket tarafından merkezi Viyana‟da
bulunan Nabucco Company Study Pipeline Ģirketi kurulmuĢtur.304
301
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi …” 302
Meliha Ener, Orhan Ahmedov, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı Projelerinin Ülke
Ekonomileri ve AB Açısından Önemi”, 2. Ulusal Ġktisat Kongresi / 20-22 ġubat 2008 / Dokuz Eylül
Üniversitesi Ġktisat Bölümü, Ġzmir, s.10. EriĢim:
http://www.deu.edu.tr/userweb/iibf_kongre/dosyalar/ener.pdf 303
Nabucco Gas Pipeline, EriĢim http://www.nabucco-
pipeline.com/portal/page/portal/en/pipeline/overview 304
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…”
107
2004 yılında ortak ülkeler tarafından Ortaklık AnlaĢması imzalanmıĢtır.
Ortaklık AnlaĢmasının imzalanması ile projenin mühendislik, inĢaat, finansman
tedariki gibi konularda daha geniĢ iĢ kapsamı tarifi yapılmıĢtır.305
Ancak proje
geliĢtirme sürecinde gelinen aĢama göz önünde bulundurularak projenin
finansmanını sağlayıp yatırımlarını gerçekleĢtirmesi amacı ile 2005 yılında Ģirketin
Nabucco Gas Pipeline International ġirketine (NIC) dönüĢümü kabul edilmiĢtir.306
Bununla birlikte her bir transit ülkede de Nabucco Yerel ġirketleri (NNC)
kurulacaktır. NNC Ģirketleri boru hattı projesinin geliĢtirilmesi, yapımı, iĢletimi ile
bakımı ve idamesinden sorumlu olacaktır. Hâlihazırda Romanya, Macaristan
Avusturya ve Bulgaristan‟da da NNC kurulumları tamamlanmıĢ olup, Türkiye NNC
kurulumlarına dair giriĢimleri sürdürmektedir.307
3.4.9.4. Nabucco Türkiye GeçiĢi
Projenin hat olarak geçiĢi en fazla Türkiye üzerinden olacaktır. Türkiye‟yi bir
baĢtan bir baĢa geçecek olan hat aĢağıdaki haritada görülmektedir. Bu projenin
teknik ve ekonomik fizibilitesinin finansmanının yarısının hibe kredi Ģeklinde olması
planlanmıĢtır. 2004 yılında ise projenin Türkiye üzerindeki tüm teknik ve ekonomik
fizibilite çalıĢmalarının tamamlandığı belirtilmektedir. Projede 2011 yılı itibariyle
mühendislik çalıĢmaları aĢamasına gelinmiĢ bulunmaktadır. Hükümetler arasında 13
Temmuz 2009‟da Ankara‟da imzalan anlaĢma sayesinde projenin Türkiye geçiĢi için
önemli bir adım atılmıĢ olmuĢtur.308
Doğalgazın Türkiye, Bulgaristan, Romanya ve
Macaristan üzerinden Avusturya‟ya taĢınmasını öngören Nabucco Doğalgaz Boru
Hattı Projesi‟ne iliĢkin çalıĢmalar ise devam ettiği belirtilmektedir.
305
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 306
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 307
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi…” 308
“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/index.asp
108
3.4.9.5. Nabucco Projesinin Türkiye Ġçin Önemi
Nabucco doğalgaz boru hattının ömrü yirmi beĢer yıllık iki dönem halinde
toplamda elli yıl olması planlanmıĢtır. Projenin hayat bulması ile Hazar ve Ortadoğu
doğalgazının Türkiye üzerinden Avrupa‟ya ulaĢması hedeflenmektedir. Bu projenin
hayata geçmesi ile Türkiye, büyük bir coğrafyada ülkeler arası enerji köprüsü
olacaktır. Ayrıca bu hattın büyük bölümü Türkiye‟den geçecektir. Dahası Marmara
Bölgesinin önemli oranda doğalgaz temini sağlanacaktır.309
Bu hattan geçen her
metreküp doğalgaz için taĢıma tarifesi ve vergi ile önemli bir gelir elde edilecektir.
Nabucco projesinin imzalanması ile Türkiye‟nin enerji merkezi olması yönünde ciddi
bir ilerleme kaydedilmiĢtir. Nabucco Projesi, Türkiye‟nin AB ve baĢta Fransa ve
Almanya ile olan iliĢkilerini daha sağlam bir zemine getirmesini mümkün kılacaktır.
Gelecek yıllarda hayata geçmesi beklenen Nabucco boru hattı projesi sayesinde,
Türkiye, enerji konusunda elini güçlendirecek ve bölgesel ve küresel konumu için
önemli bir baĢarı elde edecektir. Nabucco projesi diğer ülkeleri sağladığı avantajlar
ile birlikte Türkiye‟ye çeĢitli katkılar sağlayacaktır. Nabucco Doğalgaz Boru
Hattı‟nın hayata geçmesi ile Türkiye 4 ila 5 milyar avro gelir elde edeceği
belirtilmektedir. Ayrıca 5 ila 10 bin kiĢinin farklı dönemlerde istihdam imkânı
sağlanmıĢ olacaktır. Boru hattının geçtiği ülkedeki uzunluğa göre vergi alınması
teklifi kabul görürse Türkiye hattın tam kapasiteyle çalıĢtığı durumda yılda 400
milyon avro‟ya varan gelir elde edileceği hesaplanmaktadır. Dahası imzalanan
anlaĢma çerçevesinde belirtildiği üzere Türkiye de diğer ortak ülkeler gibi boru hattı
kapasitesinin % 50‟ye varan miktarını doğal afet, siyasi sorunlar ve benzeri
durumlardan kaynaklanan ihtiyaç halinde kullanabileceği görülmektedir.310
Ayrıca
projenin uluslararası Dünya platformunda ve AB iliĢkilerinde Türkiye adına çok
önemli katkıları vardır. Nabucco projesi Türkiye için bir güven projesi demektir. AB
gözü önünde, Amerika ve tüm ülkelerle iliĢkilerde, özetle dünya platformunda
Türkiye‟ye duyulan güvenin en önemli göstergesi olarak tarihe geçecektir. Türkiye
dünyaya enerji geçiĢ güzergâhında olduğunu kanıtlamıĢ olmaktadır. Ayrıca bu proje
AB ile Türkiye arasında imzalanan somut bir projedir.311
309
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı …” 310
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı…” 311
“Nabucco Doğalgaz Boru Hattı…”
109
3.4.10. IRAK - TÜRKĠYE HAM PETROL BORU HATTI
Irak ve Türkiye Ham Petrol Boru Hattı Sistemi sayesinde Irak‟ın Kerkük ve
diğer üretim sahalarından elde edilen ham petrolün Ceyhan‟daki Yumurtalık Deniz
Terminali‟ne ulaĢtırılması gerçekleĢtirilmektedir. 35 Milyon ton yıllık taĢıma
kapasitesine sahip olan petrol boru hattı, 1976 yılında iĢletmeye alınmıĢtır. Ġlk tanker
yüklemesi 25 Mayıs 1977‟de gerçekleĢtirilmiĢtir. 1983 yılında baĢlayıp, 1984 yılında
tamamlanan I. Tevsi Projesi ile hattın kapasitesi yılda 46,5 Milyon tona
yükseltilmiĢtir. I. Boru Hattı‟na paralel olan ve 1987 yılında iĢletmeye alınan II. Boru
Hattı ile de yıllık taĢıma kapasitesi 70,9 Milyon ton civarındadır.312
Irak Türkiye Toplam
I.HAT 345 641 986 km.
II. HAT 234 656 890 km.
TOPLAM 579 1.297 1.876 km.
Petrol Boru Hatları Uzunlukları313
Körfez Krizi sırasında BirleĢmiĢ Milletlerin Irak‟a uyguladığı ambargo
nedeniyle Ağustos 1990‟da iĢletmeye kapatılmıĢtır. Fakat Irak ve Türkiye Ham
Petrol Boru Hattı, BM‟nin 14 Nisan 1995 tarih ve 986 sayılı kararına istinaden, 16
Aralık 1996 tarihinde, sınırlı petrol sevkiyatı için tekrar iĢletmeye alınmıĢtır. Türkiye
için aynı zamanda Irak‟ta bulunan doğalgaz rezervlerinin taĢınması önemlidir. Irak
doğalgazının Kerkük ve Ceyhan Petrol Boru Hattı‟nın geçiĢ hakkından yararlanarak
ona paralel biçimde inĢa edilecek bir doğalgaz boru hattı ile Türk ulusal Ģebekesine
bağlanması kolaylıkla mümkün olduğu yönünde değerlendirmeler vardır. Bu
kapsamda, Türkiye ile Irak arasında 7 Ağustos 2007 tarihinde Ankara‟da, Irak
312
“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/index.asp 313
“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/index.asp
110
doğalgazının Türkiye‟ye ve Türkiye üzerinden Avrupa‟ya ulaĢtırılmasını öngören bir
Mutabakat Muhtırası imzalanmıĢtır.314
BM tarafından Irak‟a verilen izinler doğrultusunda 2007 yılında, Irak-Türkiye
Ham Petrol Boru Hattı ile taĢınan petrol miktarı 39,8 milyon varildir. Fakat Türkiye,
siyasi belirsizliklerden dolayı bu hattan yeterince yararlandığı söylenememektedir.315
3.4.10.1. ITHP Boru Hattının Türkiye Ġçin Önemi
Irak - Türkiye Ham petrol boru hattı, Irak‟ta bulunan ham petrolün batıya
aktarılmasında çok önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir. SavaĢ ile birlikte
ham petrolün sevkiyatında sıkıntılar yaĢanmıĢtır. Türkiye‟nin çok büyük ekonomik
kaybı meydana gelmiĢtir. 1996 yılında tekrar ham petrol taĢınması baĢlamıĢtır.
Ayrıca hat tam kapasite ile çalıĢtığında Türkiye çok daha fazla kazanç sağlayacaktır.
Bu hattın rantabl ve verimli olarak çalıĢması yapılacak olan doğalgaz boru hattı için
çok büyük önem taĢımaktadır. Çünkü bu hat için iyi bir örnek teĢkil etmektedir. 2012
yılı itibariyle, dünyadaki ham petrol arzının % 6 ila 7‟sinin Türkiye üzerinden
geçeceği ve Ceyhan‟ın önemli bir enerji dağıtım merkezi ve Doğu Akdeniz‟in en
büyük petrol satıĢ terminali olacağı tahmin edilmektedir.316
Adana Ceyhan
Terminal‟i Kerkük, Bakü ve Samsun‟dan gelen ham petrolün ulaĢtığı son nokta
olarak inĢa edilmiĢtir. Bu geliĢmeler neticesinde ITHP boru hattı, dünyanın petrol
merkezleri ve enerji kaynakları arasında Türkiye‟nin önemli bir geçiĢ yolu olma
iddiası doğrultusunda artan stratejik önemini doğrulamaktadır.317
314
Türkiye‟nin Enerji Stratejisi” Enerji, Su ve Çevre ĠĢleri Genel Müdürlüğü Yardımcılığı Ocak 2009
Türkiye Cumhuriyeti DıĢiĢleri Bakanlığı eriĢim:
http://www.mfa.gov.tr/data/DISPOLITIKA/EnerjiPolitikasi/T%C3%BCrkiye%27nin%20Enerji%20St
ratejisi%20%28Ocak%202009%29.pdf 315
Rahim Biçici, „Türkiye‟de Enerji Ekonomisi‟, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Ġktisat Anabilim Dalı, Zonguldak 2008, s.62. 316
Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji Arz Kaynaklarını ÇeĢitlendirme Politikalarına Muhtemel
Katkıları”, 3. Uluslar arası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği,
ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.67. 317
Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji…” s.67.
111
3.4.11. BAKÜ TĠFLĠS VE CEYHAN HAM PETROL BORU HATTI
Hazar Bölgesinde yer alan ham petrol rezervlerinin geliĢmiĢ piyasalara
aktarılması bakımından bu hat ayrı bir değere sahiptir. Bu hat sayesinde bölge daha
da ehemmiyet kazanmıĢtır. Türkiye‟nin çok geç kaldığı bu proje ile batı pazarlarının
geçiĢ koridoru oluĢturulmuĢtur.318
Bakü, Tiflis ve Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı
Projesi Azerbaycan Bakü‟de baĢlayıp Türkiye‟de ise Adana Ceyhan‟dan Akdeniz‟e
kadar devam etmekte ve tankerler ile batı piyasalarına ulaĢmaktadır. BTCHPBH
baĢta Azerbaycan ham petrolü olmak üzere bölgede üretilecek ham petrollerin
Ceyhan‟a taĢınmasını hedeflemektedir. Limana kadar gelen ham petrol ise buradan
da deniz yolu ile tankerlerle dünya pazarlarına ulaĢtırılmaktadır. Bu amaç
doğrultusunda hayata geçirilen ve çok stratejik ehemmiyete sahip bu proje Türkiye
için maddi açıdan ziyade stratejik açıdan çok büyük öneme sahip olduğu
yorumlanmaktadır. Projenin iĢletme ömrü yapılan çalıĢmalar sonucu 40 yıl olarak
hesaplanmıĢtır. Projede çok farklı ülkeler ve özel Ģirketlerin iĢtiraki
bulunmaktadır.319
Projede en büyük paya Ġngiliz Ģirketi BP sahiptir. Hattın % 60
oranındaki uzunluğunun geçtiği Türkiye adına ise TPAO projede yer almaktadır.320
Projenin hükümleri incelendiğinde sıradan bir anlaĢmadan ziyade ayrıcalıklar ve
bağımlılıklar içerikli olduğu değerlendirilmektedir. SSCB‟nin yıkılmasından sonra
1992 yılından itibaren çeĢitli görüĢmeler baĢlamıĢtır. ÇeĢitli güçlerin müdahalesi,
desteklemesi ve karĢı çıkması ile uzun ve sancılı süreç sonunda 1998 yılında
Ġstanbul‟da Mutabakat Zaptı imzalanmıĢtır.321
YaklaĢık 10 yılı bulan yoğun hazırlık
süreci sonunda fiili olarak müzakerelere geçilebilmiĢtir. Nihayet 2000 yılının ekim
ayında BTC hükümet garantisi imzalanmıĢtır. 2005 yılında ise boru hattı iĢletmeye
alınmıĢtır.322
318
Cem Saatçioğlu, Ġsmail Küçükaksoy, “Türkiye Ekonomisinin Enerji Yoğunluğu ve Önemli Enerji
TaĢıma Projelerinin Ekonomiye Etkisi”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya,
Elektronik Makale, 2011, s.12. EriĢim: http://sbe.dpu.edu.tr/11/19-41.pdf 319
Cem Saatçioğlu, Ġsmail Küçükaksoy, “Türkiye Ekonomisinin Enerji…” 320
Zeynep Kıvılcım, “Ulus-AĢırı ġirketler ve Ġnsan Hakları: Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Örneği”,
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 65-3, s.96. EriĢim: http://asosindex.com/journal-
article-fulltext?id=7707&part=1 321
“Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ…” 322
Sedat Çal, “Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı Projesi Kapsamındaki AnlaĢmaların Hukuki Yönden
Değerlendirilmesi”, Ankara Üniversitesi, SBF Dergisi, 63–64, EriĢim:
http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/42/936/11660.pdf
112
Proje, ekonomik yönünden ziyade siyasal çıkarlarının ön plana çıktığı ve
ABD ile Rusya taktiklerinin sahne olduğu uluslararası proje olarak
değerlendirilmektedir. Bu proje sayesinde Azerbaycan‟da bulunan zengin ham petrol
yataklarından 1 milyon ton kapasitede petrolün 1 günde Türkiye rotasında batı
pazarlarına ulaĢtırılması gerçekleĢtirilmektedir. Bu proje sayesinde Nabucco gibi çok
önemli projelerin önünün açılması ve uygulanabilirliğine olan güven
sağlamlaĢtırılmıĢtır.
ġekil 3.4.11. Bakü Tiflis Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı 323
Proje özellikle vasıfsız eleman istihdamı konusunda yöre halkına toplam
olarak 12.074 iĢgücü imkânı sağlamıĢtır. Bu proje, Türkiye‟nin bölge ülkeleri
içerisindeki mevcut stratejik önemini fazlasıyla ortaya çıkarmıĢ bulunmaktadır.
323
“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/images/icerik/harita/BtcHpbhT.jpg
113
Türkiye, 21. yüzyıla girerken Hazar Bölgesi enerji kaynaklarının dünya
pazarlarına naklinde istikrarlı ve güvenilir bir ülke konumunda olması dolayısıyla
doğu-batı enerji koridoru üzerinde stratejik bir rol üstlenmiĢ bulunmaktadır.324
Bu
önemli proje bir taraftan ekonomik avantaja sahip olup, uluslararası standardın talep
ettiği arz güvenliği ilkesini sağlamakta, diğer yandan ise daha önce gerçekleĢtirilmesi
imkânsız sanılan bir projenin hayata geçirilmesinin yeni bölgesel projeler için
önayak olması açısından ayrıca değer taĢımaktadır. Türkiye özellikle liman
hizmetlerinden büyük yararlar sağlamıĢtır. YaklaĢık 20 milyar dolarlık büyük bir
yatırım olan boru hattı sayesinde Türkiye, yıllık ortalama 300 milyon dolar kira geliri
elde etmektedir.325
Ayrıca petrolde dıĢa bağımlı olan Türkiye, daha kolay ve ucuz
ithalat imkânına da kavuĢmuĢtur. Bu hattın asıl büyük etkisi, jeopolitik alanda
gözlenmektedir. Bu hat, bir yatırım olmanın ötesinde Türkiye‟nin Hazar Havzası ve
Türk Dünyası ile bağlarını güçlendirmesi anlamına gelmektedir. Boru hattı ile ilk
kez, Hazar Havzası ve Türk dünyasının kaynakları Rusya Federasyonu‟ndan
bağımsız olarak dünya pazarlarına açılmaktadır. KuĢkusuz bu durum baĢta
Azerbaycan olmak üzere bölge ülkelerinin ve Türkiye‟nin politik gücünü belirgin bir
Ģekilde artırmaktadır. Bu projenin baĢarı ile uygulanıyor olması planlanan boru
hatlarının hayata geçirilebilmesi için büyük önem taĢımaktadır.
324
Meliha Ener, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı Projelerinin Ülke Ekonomileri ve
AB Açısından Önemi”, 2. Ulusal Ġktisat Kongresi / 20-22 ġubat 2008 / Dokuz Eylül Üniversitesi
Ġktisat Bölümü, Ġzmir, 2008, s.7. EriĢim http://www.deu.edu.tr/userweb/iibf_kongre/dosyalar/ener.pdf 325
Meliha Ener, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı…”
114
3.4.11.1. BTC’nin Türkiye Ġçin Önemi
Türkiye BTC Projesi sayesinde önemli avantajlar elde edecektir. GeçiĢ
vergisi ve ĠĢletmecilik Hizmetleri karĢılığında taĢınacak her birim ham petrol için
gelir elde edecektir. Yıllık ortalama 200 ila 300 milyon dolar gelirin Türkiye
tarafından kazanıldığı hesaplanmaktadır.326
Ayrıca hat için gerekli olan iĢçilik ve
malzeme gibi konularda ekonomik gelir sağlama yolları olarak görülmektedir.
Dahası Türkiye‟deki özel sektörün istihdam alanlarını geniĢleterek ekonomiye katkı
sağlanmasının Türk ekonomisi için büyük faydaları vardır.
Bu proje sayesinde Türkiye etrafındaki ülkeler ile sahip olduğu stratejik
önemini daha da belirgin hale getirmektedir. Enerji koridoru olma yolundaki rolünü
çok daha iyi oynamaktadır. Ayrıca birbirine bağlanmıĢ çoklu boru hatlarında enerji
arz güvenliğinin sağlanması Türkiye ile garanti altına alınmıĢ bulunmaktadır. Farklı
bir boyut olarak da denizlerindeki ve özellikle çok önemli iki boğazında da trafiği
azaltmıĢ ve güvenliği de artırmıĢ bulunmaktadır. BTC boru hattı projesi Türkiye‟ye
ekonomik ve siyasal faydalar sağlaması bakımından hayati öneme sahiptir. BTC boru
hattı Türk dünyası ve Türkiye arasında güçlü bağlar oluĢturmuĢtur.327
Bu projenin
hayata geçirilmesi konusunda Rusya‟nın karĢı çıkmasındaki sebep Türkiye‟ye enerji
konusunda söz hakkı vermemek olarak açıklanmaktadır. Bu projenin hayata geçmesi
ile özellikle Türk Cumhuriyetlerinin hızlı geliĢmelerini sağlayabilmiĢlerdir. Baskıcı
Sovyet rejiminden kurtularak zengin kaynakların fakir bekçileri konumundan
kurtulmaları Asrın Projesi sayesinde gerçekleĢmiĢtir.328
326
Bakü-Tiflis-Ceyhan HPBH Proje Direktörlüğü, EriĢim http://www.btc.com.tr/proje.html 327
Sinan Oğan, “BTC ve Asrın Rüyası”, Uluslar arası ĠliĢkiler ve Stratejik Analizler Merkezi, 24
Mayıs 2005, TÜRKSAM, EriĢim http://www.turksam.org/tr/a371.html 328
Sinan Oğan, “BTC ve Asrın Rüyası…”
115
3.5. DOĞALGAZ VE PETROL BORU HATLARI
Enerji piyasasında ham petrol genellikle boru hatları ile uygun limanlara,
buradan da deniz ve karayolu ile tankerlerle rafinerilere veya doğrudan boru
hatlarıyla rafinerilere ulaĢtırılmaktadır. Doğalgaz ise üretim bölgelerinden tüketim
yerlerine hem boru hattı ile hem de sıvılaĢtırılarak LNG formunda tankerler vasıtası
ile taĢınmaktadır. Ayrıca sıvılaĢtırılmıĢ doğalgaz gaz haline getirilirken de sahip
olduğu düĢük sıcaklıktan da faydalanılmaktadır. Son yıllarda Türkiye‟de çeĢitli boru
hatları projeleri yürütülmektedir. Bu projelerle Ortadoğu petrolü ve doğalgazı olmak
üzere, Irak gibi önemli ülkelerden elde edilecek enerji kaynaklarının güvenli,
ekonomik ve çevresel açıdan uygun bir boru hattı sistemi aracılığı ile baĢta AB
ülkeleri olmak üzere enerjiye ihtiyaç duyan ülkelere ve dünya pazarlarına
ulaĢtırılması amaçlanmaktadır.329
ġekil 3.5. Türkiye‟deki Genel Doğalgaz ve Petrol Boru Hatları330
329
“Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ…” 330
“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/images/icerik/harita/BotasGenel.jpg
116
3.5.1. ULUSLARARASI DOĞALGAZ BORU HATTI PROJELERĠ
Türkiye‟deki uluslararası doğalgaz boru hattı projeleri aĢağıdaki haritada
gözükmektedir. Sadece haritanın biraz dikkatle incelenmesi Türkiye‟nin enerji
kontrol merkezi olacağını gösterebilir.
ġekil 3.3 Uluslararası Doğalgaz Boru Hattı Projeleri331
331
“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/images/icerik/harita/BotasProjeT.jpg
117
3.5.2. HAM PETROL BORU HATLARI
Türkiye‟deki ham petrol boru hatları aĢağıdaki haritada bulunmaktadır. Petrol
Boru Hatları uzunluğu 3400 kilometreye ulaĢmaktadır. Bu hatlar sayesinde
Azerbaycan ve Irak‟ta bulunan ham petrol Ceyhan‟dan Akdeniz‟e ulaĢtırılmakta ve
buradan ham petrol piyasasına nakledilmektedir. Bu durum hem denizde hem de
karayolu trafiğinde güvenliğe olumlu yansımıĢ ve boğazları büyük oranda
rahatlatmıĢtır.
ġekil 3.5.2. Ham Petrol Boru Hatları332
Türk boğazlardan yılda 130 milyon ton petrol, tankerler ile taĢınmaktadır. Bu
miktarın da 150 milyon tona çıkacağı ancak fiziki kapasite Ģartları ve güvenlik
kaygıları nedeniyle bunu daha fazla aĢamayacağı bilinmektedir.333
Bu çerçevede,
gerekli durumlarda fazla ham petrolün boru hatları ile taĢınması zorunludur.
332
“BOTAġ…”, EriĢim: http://www.botas.gov.tr/images/icerik/harita/HpbhT.jpg 333
Nusret Alemdaroğlu, Enerji Sektörünün Geleceği Alternatif Enerji Kaynakları ve Türkiye’nin
Önündeki Fırsatlar, Ġstanbul Ticaret Odası, yayın no: 2007–29, Ġstanbul, 2007, Prive Grafik, s.45.
118
3.6. BORU HATLARININ GÜVENLĠĞĠ
Enerji nakil boru hatlarının güvenliği uluslararası alanda önemli bir konu
haline dönüĢmüĢtür. Bu hatlara yapılabilecek terörist saldırılar ve sabotajlar nedeni
ile büyük krizlerin çıkması muhtemel gözükmektedir. Hatların bu Ģekilde kapatılıp
da doğalgaz ve ham petrol sevkiyatının sağlanamaması riski, boru hatlarının
güvenliğini ülkeler ve uluslararası kuruluĢlar tarafından sağlanmasını zorunlu hale
getirmiĢtir. Hatların, enerji naklinde yaygın olarak kullanılmaya baĢlanması ile
güvenlik konusu da literatüre dâhil olmuĢtur. Bu konuda enerjiye ihtiyaç duyan
ülkeler ile enerji Ģirketleri güvenlik konusunda önemli çalıĢmalar yapmak
zorundadır. Ġstikrarsızlık ya da otorite boĢluğu gibi durumlar ile birlikte ortak
tedbirlerin alınması kaçınılmazdır. Bu yüzden enerji konusu ile ilgili olan ülke ve
kuruluĢların enerji konusundaki kazanımları ancak güvenli taĢıma ile elde etmesi
mümkün olacağı belirtilmektedir.334
Boru hatlarının güvenliğinin sağlanması artık
projeleri hayata geçirmek kadar önemli hale gelmiĢtir. Çünkü hatlarda meydana
gelebilecek kesinti, sanayiden evdeki ısınmaya kadar büyük krizlere sebep olacağı
kesindir. Uluslararası alanda enerji politikası çerçevesinde ön plana çıkan petrol ve
doğalgaz enerji nakil boru hatları ve Ortadoğu bölgesi enerji kaynakları, enerji arz
güvenliği bağlamında daimi bir enerji akısının sağlanabilmesine yönelik olarak
çeĢitli olumsuz koĢullardan etkilenme potansiyelini sürekli taĢımaktadır. Özellikle
boru hatlarının güvenliği söz konusu olduğunda bölge ülkelerinde yaĢanan ve halen
çözümlenememiĢ sorunlar ve yaĢanan terör saldırıları ve terör gruplarının varlığı
güvenlik sorunu teĢkil etmektedir. Bölge içerisindeki istikrarsız yönetimler, terör
saldırıları gibi olaylar güvenlik kaygısı oluĢturmaktadır. Neticede kayba uğrayacak
olan güçlerin bu durumu sabote etmeleri de beklenen sonuç olmaktadır. Bölgede
yaĢanabilecek terör saldırılarına gizli açık destek vermektedirler. Bunun yanında
uzun mesafelerin söz konusu olduğu taĢıma yatırımları beraberinde güvenliğin
sağlanması maliyet artıĢlarını da getirmektedir. Bu sebepler, bir projenin
oluĢturulmasında öncelikli olarak dikkate alınması gereken hususlardır.
334
Nusret Alemdaroğlu, “Enerji Sektörünün Geleceği…”, s.46.
119
Mevcut sistemlerin boru hatlarının sorunlu ülkeler üzerinden geçmesi
ihracatçı ve ithalatçı ülkeler bağlamında özellikle enerji konusunda son derece
tehlikeli bir durum oluĢturmaktadır. Tüm bu sebepler bir araya geldiğinde güvenliğin
sağlanmasını da gerekli kılmaktadır.335
3.6.1. Ġletim hatlarının Güvenliğinin Önemi
Hammadde ve enerji kaynakları bakımından kendi dıĢındaki bölgelere
bağımlı ve bir anlamda mahkûm olan AB devletleri toplam hammadde ve enerji
tüketimi içinde enerji ithalatına olan bağımlılığı sanayi ve teknolojik geliĢmelerle
beraber müthiĢ bir hızla artmıĢtır. Bağımlılıkta doğalgazın oranı çok daha fazladır.336
Ayrıca ham petrol ihtiyacını karĢılayabileceği alternatifi bulunmamaktadır. Bu
bağımlılık da her geçen gün büyük bir hızla artmaktadır. Tahminlere göre gelecek 20
yıldaki tüketim oranları yarıya yakın oranda artacaktır. Bu duruma, uluslararası
krizlerden kaynaklanan ham petrol ve doğalgazda yaĢanan fiyat artıĢları da eklenince
durum daha da ciddi boyutlara ulaĢmaktadır. Bu yüzden AB ve diğer geliĢmiĢ ülkeler
için sürekli ve güvenilir arz kaynakları bulmak ve enerji ulaĢım yollarının
güvenliğini sağlamak bir zorunluluktur. Bu kapsamda, uluslararası alanda enerji
politikasının temel öğeleri enerji arz güvenliği, rekabet ve çevre olduğundan birinci
sırayı güvenlik almaktadır. Ülkelerin enerji politikalarında güvenli kesintisiz petrol
ve doğalgaz akıĢı önemli bir yer tutmaktadır. AB‟nin enerji arz güvenliğini sağlama
ve enerji arzı kaynaklarını çeĢitlendirme politikasının en temel sebebi doğalgaz
ithalatı alanında özellikle Rusya Federasyonu‟na olan bağımlılığının azaltılmak
istenmesidir. Bu sebepten kendisine alternatif sağlayacak olan Türkiye üzerinden
geçecek olan boru hatlarının güvenliği konusu sadece Türkiye için değil fayda
sağlayacak olan AB üye ülkelerini de çok yakından ilgilendirmektedir. Bu çerçevede
iletim hatlarının güvenliğinin sağlanması Birliğin aynı zamanda enerji güvenliğinin
de sağlanması anlamına gelmektedir.
335
M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan AB Enerji Politikası…”, s.119. 336
Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji Arz Kaynaklarını ÇeĢitlendirme Politikalarına Muhtemel
Katkıları”, 3. Uluslar arası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği,
ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.67.
120
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
TÜRKĠYE ORTADOĞU ENERJĠ KAYNAKLARI
Enerji kaynakları olarak ham petrol ve doğalgazın rezervlerinin uluslararası
iliĢkiler arenasında belirleyici boyutta nasıl bir parametre olduğu tezin önceki
bölümlerinde anlatılmaya çalıĢılmaktadır. 21. yüzyılda sadece bu enerji kaynaklarına
tek baĢına sahip olmanın yeterli olmadığı görülmektedir. Bu konuda asıl önemli
olanın ham petrol ve doğalgazın üretiminden tüketimine kadar olan süreçte ne kadar
katkı ve paya sahip olunduğu değerlendirilmesi yapılmaktadır.337
Ülkelerin ve ulus
üstü aktörlerin enerji konusundaki izledikleri ve belirledikleri politikaları, artık ulusal
ve uluslararası güvenliği küresel boyutta doğrudan ve dolaylı yollardan etkileyecek
pozisyona ulaĢmıĢtır. Uluslararası Ģirketler ve devletlerin çok dikkatli stratejileri de
artık enerji kaynakları ve bu kaynakların bulunduğu coğrafyalar çerçevesindedir.338
Türkiye‟de enerji kaynakları olarak ham petrol ve doğalgaza sahip olduğu
ispatlanmıĢ değildir. Zengin rezervlere sahip olmayan ve enerjide dıĢa bağımlı bir
ülke konumunda olan Türkiye‟nin etrafında dünyanın en zengin ham petrol ve doğal
gaz yatakları bulunmaktadır. Bu sebepten Türkiye etrafında bulunan enerji
kaynakları dikkate alındığında kendisine hem bugün hem gelecek için hayati önem
taĢıyan enerji kaynaklarının aktarımında planlanan ve mevcut enerji nakil boru
hatları ile çok önemli bir role sahip olacağı görülmektedir. Bu sebepten Türkiye‟nin
enerji konusunda belirleyeceği stratejinin ve alacağı kararların ülke olarak kendisine
önem kazandırdığı gibi bazı riskleri de beraberinde getirmektedir. Enerji
kaynaklarının taĢınmasında üstleneceği rol de Türkiye‟nin kendi kaderini çizmesi
olacağı kesindir. Türkiye, bölgesinde bulunduğu konumu ile doğu-batı ve kuzey-
güney yönlerinde enerji iletim hatlarının hem merkezi, hem santrali, hem de koridoru
olma özelliğine sahip olduğu belirtilmektedir. Bu hatlar Türkiye‟ye uluslararası
alanda çeĢitli etkiler yansıtmaktadır. Bu etkileri Türkiye‟nin kendisine avantaj olarak
çevirme gayretinde olduğu görülmektedir.
337
Meliha Ener, Orhan Ahmedov, “Türkiye-Azerbaycan…”, s. 122. 338
Meliha Ener, Orhan Ahmedov, “Türkiye-Azerbaycan…”, s. 122.
121
Uluslararası alanda enerji mücadelesinde Türkiye‟nin enerji konusunda kilit
rol oynayan ülkeler arasında önemi daha iyi anlaĢılmaktadır.339
Türkiye, bulunduğu
bölgede jeo-stratejik ve jeopolitik açılardan belki de en çok öneme sahip olan ülke
olarak görülmektedir. Türkiye sahip olduğu iki önemli boğaz, deniz yolları, Ortadoğu
ve Avrupa ile iliĢkileri ve güçlü devlet yapısı ile iletim hatlarının geçiĢ güzergâhı
olmasında hayati fonksiyonu gerçekleĢtirmektedir. Bölgesinde gücünü daha da
artırmak isteyen ve global dünyada önemli aktör olma hevesinde olan ve istikrarını
engellemeye çalıĢan güçleri bertaraf etme gayretinde olan Türkiye mevcut konumunu
güçlendirmek ve gücünü devamlı kılabilmek için enerji nakil hatlarına son derecede
ihtiyacı olduğu uzmanlar tarafından sürekli olarak dile getirilmektedir.340
Ayrıca
Türkiye sahip olacağı hatlar sayesinde enerji güvenliğini ve arzını sağlama
hususunda uluslararası iliĢkiler alanında Ortadoğu‟da ve dünya genelinde izleyeceği
aktif politikalar son derece önemli hale geldiği görülmektedir.341
Türkiye‟nin ülke
olarak enerji kaynakları olan ham petrol ve doğalgazın taĢınması konusunda ciddi
hedefler belirlediği görülmektedir. Burada ekonomik kazanç bir tarafa güç elde etme
gayretindedir. Ayrıca AB ülkeleri de kendi bünyesinde olan piyasa ve pazarlara bu
enerji kaynaklarının taĢınması konusunda Türkiye‟nin rolü olarak boru hatlarının
topraklarından geçmesini Birlik olarak kendi enerji güvenliği ve uluslararası
güvenlik açılarından uygun bulduğu değerlendirilmektedir. Uluslararası alanda
dünyanın en zengin enerji kaynaklarını barındırdığı belirtilen Ortadoğu
coğrafyasında enerji koridoru konumunda bulunan Türkiye, AB piyasalarının ham
petrol ve doğalgaz güvenliğinde çok daha önemli hale geleceği açıktır. Türkiye‟nin,
bölgesinde inĢa edilen ham petrol ve doğalgaz enerji nakil hatları ile uluslararası
enerji politikalarında önemli kazanımlar elde edeceğine kesin gözü ile bakılmaktadır.
339
Ersel Zafer Oral, Çimen KarataĢ, “Uluslararası UlaĢtırma Koridorlarında Türkiye‟nin Stratejik
Rolü” Stratejik AraĢtırmalar Dergisi, Genelkurmay ATASE BaĢkanlığı Yayınları, Yıl: 5, sayı:9,
Ankara, ġubat 2007, s. 55. 340
Atilla Sandıklı, “Petrol ve Doğalgaz Boru Hatları Stratejisi”, Türkiye Uluslararası ĠliĢkiler
ÇalıĢmaları, TUĠÇ Akademi, 13 Ocak 2011, EriĢim:
http://www.tuicakademi.org/index.php/yazarlar1/73-atilla-sandikli-tum-yazilari/411-petrol-ve-
dogalgaz-boru-hatlari-stratejisi 341
Sinan Oğan, “Türkiye‟nin Bölgesel Enerji Güvenliğinde Yeri ve Rolü”, Enerji Enstitüsü, 21 Aralık
2009. http://www.turksam.org/tr/a1884.html, EriĢim: 20 Nisan 2011
122
Türkiye‟nin, planlanan, projelendirilen ve yapım aĢamasında olan yeni enerji
hatları sayesinde elini daha da güçlendireceği ve neticede ekonomik alandan stratejik
konumlara kadar pek çok kazanım sağlayacağı görülmektedir. Türkiye‟nin belirlediği
enerji politikaları dıĢ politikalarının da belirlenmesinde etkili olacağı görülmektedir.
Ayrıca Türkiye‟nin iç ve dıĢ alanlarında enerji konuları en önemli belirleyici
parametre ve referans konumuna gelecektir. Türkiye bu hatlar sayesinde enerjide
sürekli olarak Rusya ve Ġran baĢta olmak üzere dıĢa bağımlılıktan ve mahkûmiyetten
kurtulma Ģansını elde edeceği görülmektedir. Bu süreç neticesinde Türkiye‟nin,
uluslararası arenadaki izlenen enerji politikalarında etkinlik kazanma yolunu da
kendisinin açmıĢ olacağı değerlendirilmektedir. Bu bölümde enerji kaynakları
bakımından Ortadoğu bölgesinde enerji kaynakları fakiri sayılabilecek Türkiye‟nin
Ortadoğu ülkelerinde bulunan ham petrol ve doğalgaz enerji kaynaklarının Avrupa
baĢta olmak üzere batı pazarlarına taĢınmasında üstlendiği rolle ve izlediği
politikalarla elde ettiği kazanımlar incelenecektir.
4.1. TÜRKĠYE ve ENERJĠ POLĠTĠKALARI
Türkiye‟nin içerisinde yer aldığı Ortadoğu coğrafyası dikkat ile
incelendiğinde bu bölgenin batısından ziyade özellikle doğusunda bulunan ülkelerin
stratejik değere sahip olan enerji ve ham madde kaynakları rezervleri açısından son
derece zengin yataklara sahip olduğu görülmektedir. Keskin‟in doktora tezinde de
ifade ettiği gibi Türkiye‟nin, en değerli enerji kaynakları olarak görülen ham petrol
ve doğalgaz açısından zengin bir ülke olduğu henüz ispatlanabilmiĢ değildir. Türkiye
özellikle son yıllarda dünya piyasalarında yaĢanan ham petrol ve doğalgaz
krizlerinde enerji kaynaklarının önemine yeterli kaynaklara sahip olmadığından daha
çok değer vermeye baĢlamıĢtır.342
Dünya piyasasındaki ham petrol ve doğalgaz
üretimi açısından komĢuları olan Irak ve Ġran gibi ülkeler ile kıyaslandığında
Türkiye, pek de zengin sayılmayan ülke konumundadır.
342
Fatma Yüksel, Abdullah Özdemir, “Türkiye‟de Enerji Sektörünün Ġleri ve Geri Bağlantı Etkileri”
Celal Bayar Üniversitesi Ġ.Ġ.B. Fakültesi, Yönetim ve Ekonomi, Cilt:13, Sayı:2, Yıl:2006, s.1. EriĢim:
http://asosindex.com/journal-article-fulltext?id=7859&part=1
123
Türkiye‟nin uluslararası arenada enerji güvenliğine ve piyasaların enerji
arzının yerine getirilmesine nasıl katkısı olabileceği Türkiye‟ye dünya enerji
politikalarında önemli rollerin fırsatını sağlayacağı değerlendirilmektedir. Literatürde
artık 21. yüzyılda enerji ve hammadde kaynaklarına tek baĢına sahip olmanın önemi
çok Ģey ifade etmediği belirtilmektedir. Çünkü stratejik olabilmesi açısından sadece
bu enerji kaynaklarına sahip olmanın yetmediği görülmektedir. Aktörlerin önem
verdiği ise bu enerji kaynaklarından uzun vadeli nasıl çıkar ve menfaat sağlandığıdır.
Türkiye de enerji kaynakları olan doğalgaz ve ham petrolün güvenli yollarla istikrarlı
bir Ģekilde ihtiyaç duyulan pazarlara iletilmesi ile en az o enerji kaynaklarına sahip
olan ülkeler kadar önemli hale gelmeyi hedeflemektedir. ĠĢte Türkiye‟nin bölgesel ve
uluslararası enerji politikalarındaki katkısı burada ortaya çıkarak belirgin hale
gelmektedir. Zira Türkiye sahip olduğu coğrafya dolayısıyla da jeopolitik konumu ile
enerji nakil hatları konusunda olmaz ise olmaz ülkelerin en önemlisi olarak
yorumlanmaktadır. Türkiye‟nin enerji stratejisindeki rolü ile kendi enerji
kaynaklarını çeĢitlendirme imkânını da elde edecektir. Türkiye‟nin bölgede önde
gelen tüketim ve transit terminali olacağı kesin gözükmektedir.
Türkiye‟nin inĢası biten, devam eden ve proje aĢamasında olan doğalgaz ve
ham petrol boru hatları, Ortadoğu enerji kaynaklarının batılı ülke pazarlarına
aktarılması adına Türkiye‟ye uluslararası arenada ayrı bir önem katarken, AB
üyeliğinde de olumlu yönde etkili olacağı değerlendirilmektedir.343
Ayrıca
Türkiye‟nin AB‟yle olan iliĢkilerini değiĢtirecektir. GeçmiĢ yıllarda Türkiye, Ġran‟ın
doğalgazı kıĢ ortasında kestiğinde krizin eĢiğinden dönmüĢtür. Böyle bir durumla bir
daha yüz yüze gelmemek için Türkiye için her planlanan yeni hat çok büyük önem
taĢımaktadır.344
343
M. Hakan Keskin, “Stratejik Açıdan AB Enerji Politikası ve Uluslararası Güvenlik Sistemine
Etkisi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü AB Anabilim Dalı Doktora Tezi s.89. 344
Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji Arz Kaynaklarını ÇeĢitlendirme Politikalarına Muhtemel
Katkıları”, 3. Uluslar arası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği,
ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.74.
124
4.1.1. Türkiye’nin Dünya Enerji Arzındaki Rolü
Türkiye‟de zengin ham petrol yataklarının bulunduğu sürekli olarak bilim
çevrelerinden medyaya kadar pek çok alanda iddia edilmektedir.345
Fakat kesin
olarak bilimsel bir sonuç elde edilmiĢ değildir. Batman çevresi ve Trakya‟da bulunan
rezervlerin umut verici neticelere götürmesi beklenmektedir. Fakat Türkiye‟de
bulunan doğalgaz ve ham petrol yataklarının iĢletilmesinin maliyetinin çok yüksek
olması Türkiye‟nin verimli yataklara sahip olmadığı sonucuna götürdüğü
değerlendirilmektedir.346
Ayrıca bor ve toryum gibi önemli madenlere ve cevherlere
sahip olması da sürekli konuĢulmakta fakat enerji kaynağı olarak net bir gerçeklik
ortaya konulamamaktadır. Neticede 2011 yılı itibari ile Türkiye‟nin dünya enerji
arzının karĢılanmasında doğrudan bir katkısı yoktur. Fakat enerji santrali ve koridoru
olması bakımından Türkiye‟nin dolaylı katkısı, doğrudan payı olanlara göre daha
farklı öneme sahiptir. Uluslararası iliĢkiler disiplininde “Stratejik UlaĢım Yolları”
diye tanımlanan enerji nakil hatlarında etkili olan bir gücün çok basit olacak menfi
bir politikası, fayda sağlayan aktörler için büyük etkiler doğurmaktadır. Bu etkiler
istikrarsızlık olabileceği gibi iĢsizlikten enerji krizine kadar pek çok farklı boyutta
olması muhtemel görülmektedir.347
Bütün bu riskler değerlendirildiğinde Türkiye,
önemli bir rota olarak dünya enerji kaynaklarının arzının karĢılanmasında en
güvenilir bir ülke olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca geliĢtirilecek projelerde
Ortadoğu‟dan Güney Afrika‟ya kadar enerji kaynaklarının taĢınmasında güvenlik,
uygunluk, coğrafi konum, siyasal istikrar ve iĢletim garantörlüğü olarak Türkiye
nerede ise alternatifsiz ve tek olarak görülmektedir. Neticede Türkiye dünya enerji
arzının karĢılanmasında enerji koridoru olarak değerlendirilmektedir.348
345
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Resmi Ġnternet Sitesi, EriĢim:
http://www.trthaber.com/haber/ekonomi/karadeniz-de-hazar-kadar-petrol-rezervi-zengini-17780.html,
18 Ocak 2012. 346
Mimar Sinan MüĢavir Mühendis ve Mimarlar Birliği Ġnternet sitesi, EriĢim:
http://www.mimarsinanmuhendis.com/index.php?option=com_content&view=article&id=181:tuerkiy
ede-petrol-yok-cuenkue&catid=42:one-cikanlar 347
Cem Saatçioğlu, Ġsmail Küçükaksoy, “Türkiye Ekonomisinin Enerji Yoğunluğu ve Önemli Enerji
TaĢıma Projelerinin Ekonomiye Etkisi”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya,
Elektronik Makale, 2011, EriĢim: http://sbe.dpu.edu.tr/11/19-41.pdf, s.12. 348
Ġlyas Kamalov, “Türkiye‟nin Enerji Koridoru Hayali Gerçek Oluyor”, 9 Ocak 2012, EriĢim:
http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=3050, 12 Ocak 2012.
125
4.1.2. Türkiye’nin Enerji Krizindeki Rolü
Dünya enerji piyasalarının, yaĢanan geliĢmeler doğrultusunda her an için bir
kriz ile yüz yüze kalacağı yorumları yapılmaktadır. Çünkü dünyadaki mevcut ham
petrol ve doğalgaz rezervlerinin bir gün tükenecek olması enerji krizinin çok yakın
bir zamanda yaĢanacağının kesin göstergesidir. Dahası fosil yakıtlara alternatif
olabilecek kaynakların henüz arge çalıĢmalarının tamamlanmamıĢ olması da gelecek
yıllar için kötü senaryoların oluĢmasına neden olmaktadır. Ayrıca yaĢanacak enerji
krizlerinde oyuna dâhil olan çok sayıda aktör ve figüranlar ile sadece birinci
dereceden bir denklem olmayacağı kesindir. ĠĢte bu noktada enerji krizlerinde
Türkiye, koridor ve santral olma özelliği ile çözümün bir parçası olmayı
hedeflemektedir. ABD, Rusya ve Çin gibi büyük güçlerin enerji oyununda ayrıca
kendisine de önemli avantajlar sağlayacaktır. Türkiye enerji çeĢitliliğini sağlamak ile
bölge ülkeleri ile daha sağlam iliĢkiler elde ettiği gibi diğer siyasi alanlarda da daha
etkili olacaktır. Mevcut enerji hatları ne kadar Avrupa ülkelerine ilerler ise Türkiye o
kadar menfaat sağlayacaktır ve Türkiye Doğu ile Batı arasında enerji yolunun kilit
ülkesi haline dönüĢecektir.349
Bu çerçevede Türkiye, hem enerji güvenliğini
sağlayacak hem de yaĢanması muhtemel enerji krizlerinin önlemesinde gerekli rolü
yerine getirmiĢ olacaktır. Türkiye Ortadoğu‟da bulunan zengin enerji kaynaklarının
batıya aktarılmasında çok önemli alternatiftir. Çünkü bu bölgede bulunan ham petrol
ve doğalgazın batıya aktarılmasının önünde çok büyük engellemeler vardır.
Bölgedeki hatlarının büyük bölümünün Rusya denetiminde olması enerjide
tekelleĢmeyi beraberinde getirmektedir. Rusya Federasyonu ve Ġran engelini
aĢabilecek tek rota olarak Türkiye gözükmektedir.350
349
Sedat Laçiner, “Hazar Enerji Kaynakları ve Enerji Siyaset ĠliĢkisi”, OAKA, Cilt1, No: 1 2006,
USAK, Ankara, s.36–66.
EriĢim http://www.usak.org.tr/dosyalar/dergi/vRPhzIqgAaUzEbsqIgyiYdXFvT60sp.pdf 350
Ġsmail Hakkı ĠĢcan, “Uluslar arası Enerji Güvenliği Açısından Hazar Bölgesi Enerji Ekonomisi ve
Hazar Denizi‟ni PaylaĢım Sorunu”, Sosyo Ekonomi, Özel sayı, 2010-EN, 10EN04, s.67. EriĢim:
http://asosindex.com/journal-article-fulltext?id=8329&part=1
126
4.1.3. Türkiye’nin Enerji Politikaları
Türkiye aynı anda Avrupa, Avrasya, Ortadoğu, Balkan, Karadeniz ve
Akdeniz ülkesi olma ayrıcalığına sahiptir. Bu konum uluslararası arenada Türkiye‟ye
jeostratejik ve jeopolitik ehemmiyet kazandırmaktadır. Bu coğrafyadaki bütün
komĢuları ile Irak‟tan Bulgaristan‟a kadar yakın iliĢki ve kültürel bağlantısının
olması da bu önemi daha da artırmaktadır. Öte yandan Türkiye, sürat ile geliĢen ve
enerji kaynakları ihtiyacı hızla artan bir ülkedir. Türkiye‟nin artan enerji ihtiyacını
karĢılarken enerji kaynaklarını çeĢitlendirmek durumunda olması ulusal bir güvenlik
meselesine dönüĢmüĢtür. Dünya siyasetinde çok boyutlu bir niteliğe sahip
Türkiye‟nin belirlediği enerji stratejisinin temel satır baĢları arasında, enerji
kaynaklarını çeĢitlendirmek ve enerji arzı güvenliğini sağlamak, enerji
mahkûmiyetinden kurtulmak ve bulunduğu bölgesinde sözü geçen ve önde gelen
tüketim ve transit terminali olmak baĢlıca hedefleri yer almaktadır. Tükettiği enerji
kaynaklarından yarısını ithal etmekte olan Türkiye‟de uygulanan enerji politikaları,
dünya enerji sektörünün genel yapısından doğrudan ve dolaylı yollardan çok büyük
ölçüde etkilendiği değerlendirilmektedir. Türkiye kendi enerji piyasasında tükettiği
enerjinin % 70 gibi bir oranını ithalat ile karĢılamaktadır.351
Enerji açısından yüksek
oranda dıĢa bağımlı olan ve mahkûmiyet yaĢayan Türkiye, doğalgaz ithalatının % 65
gibi çok büyük oranını Rusya Federasyonundan gerçekleĢtirmektedir. Bu durum da,
Türkiye‟nin enerji ve ulusal güvenliği açısından önemli sıkıntılara neden
olmaktadır.352
Türkiye‟nin her geçen gün ağır sanayiden evdeki fırına kadar enerjiye
olan talebi artmaktadır. Uzmanlara göre yakın gelecekte de mevcut kaynakların,
enerji talebini karĢılamayacağı açıktır. DıĢa bağımlılığı önlemek için kaynaklarının
yarısını dıĢarıdan temin eden AB, ithalattan kaynaklı risklerini minimize etmek
amacıyla alternatif üreticilere ve taĢıyıcılara ihtiyaç duyması elbette ki Türkiye'nin de
arz güvenliği politikasını yakından etkilemektedir. Stratejik bir geçiĢ ülkesi olan
Türkiye, aynı zamanda enerji pazarı olmaya aday bir ülke değerlendirilmesi
yapılmaktadır. Ceyhan‟a kadar ulaĢan ham petrolün buradan deniz yolu ile batı
pazarlarına aktarılması bu konu bağlamında değerlendirilmektedir.
351
Feyza Öztürk, “AB Enerji Politikaları ve Türkiye ye Yansıması”, 3. Uluslar arası Strateji ve
Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi
Yayınları, 2010, s.326. 352
Feyza Öztürk, “AB Enerji Politikaları…”, s. 326.
127
Ham petrol ve doğalgaz ithalatında kaynak çeĢitliliği, arz güvenliği ve
sürekliliğinin sağlanması açısından geniĢ kapsamlı enerji taĢıma projelerinin
geliĢtirilmesi Türkiye için her bakımdan büyük önem taĢımakta olduğu
görülmektedir.353
Türkiye‟nin kendi sahip olduğu enerji kaynaklarının sınırlı olması
nedeni ile Ģu anda, toplam enerji talebinin yaklaĢık % 30 gibi bir oranını kendi
kaynaklarından karĢılamaya çalıĢmaktadır. Enerji talebinin geri kalan % 70 gibi
büyük oranı ise farklı ithalat yolları ile tedarik edilmektedir. Türkiye, izlediği enerji
politikalarında enerji kaynaklarının türünün çeĢitlendirilmesine yoğun çaba sarf
etmektedir. Kaynakların çeĢitli ve alternatifli olmasının güvenlik bağlamından büyük
ehemmiyet taĢıdığı görülmektedir. Bu bağlamda, Türkiye‟de ülke içinde arama,
sondaj ve üretim faaliyetlerinin de yoğun olarak artırılmasına paralel olarak yeni
hatların üzerinden geçeceği uluslararası enerji anlaĢmalarına büyük ilgi gösterildiği
görülmektedir.
4.1.4. Türkiye’nin Enerji Konusundaki Hassasiyetleri
Türkiye‟nin enerji konusunda dıĢa bağlılığının ve mahkûmiyetinin arttığı
uzmanlar tarafından sürekli tartıĢılmaktadır. Bu durumdan kurtulmak için
Türkiye‟nin yapmıĢ olduğu nükleer enerji faaliyetleri gibi ataklar da bu tartıĢmayı iç
siyasette de daha da alevlendirdiği görülmektedir. Türkiye artık güvenliğini tehdit
boyutuna gelen enerji konusunda iyi dengelenmiĢ hassasiyetler belirlemek zorunda
kalmıĢtır. Hassasiyetler baĢlığı altında enerji kaynaklarını çeĢitlendirerek enerji
bağımlılığının olumsuz etkilerini azaltmaya özen göstermektedir. Enerji konusunda
özellikle Rusya Federasyonu‟na ve Ġran‟a bağımlılığın ve daha doğrusu
mahkûmiyetin ileriki zamanlarda ulusal güvenlik baĢta olmak üzere muhtemel çeĢitli
sıkıntılara yol açabileceği düĢünülmektedir. Türkiye‟nin hemen her yerinde
kullanılan doğalgaz ihtiyacının % 90 gibi çok büyük payını komĢu ülkeleri Ġran ve
Rusya Federasyonu‟ndan karĢılaması enerji riskini yarattığı değerlendirilmektedir.
Türkiye‟nin ham petrol ithalatında da durum hiç de farklı değildir. UlaĢımdan petro
kimya sanayisine kadar ihtiyacın % 80 gibi oranı ithalat ile karĢılanmaktadır.354
353
Feyza Öztürk, “AB Enerji Politikaları…”, s.328. 354
Sina Kısacık, “ Enerji Nakil Hatları Çerçevesinde Türkiye-Azerbaycan ĠliĢkileri”,
http://www.bilgesam.org/tr/images/stories/analizler/enerjinakilturkiyeazerbaycan.pdf
128
Türkiye, enerji konusunda hassasiyetler belirlemesini gerektiren Kıbrıs BarıĢ
Harekâtı‟nda dıĢ güçlerin uygulamıĢ olduğu ambargo nedeni ile ciddi sorunlar
yaĢamıĢ hatta insanların tüp gaz kuyruğunda beklemeleri bugün bile eleĢtiri
malzemesine dönüĢmüĢtür. ĠĢte bu noktada Türkiye, enerji politikalarında
uygulayacağı siyaset ve atacağı adımlar ile geleceğine yön verecektir. Türkiye, ulusal
ve uluslararası anlamda yaygınlaĢtırdığı ham petrol ve doğalgaz boru hatları ile
ülkesinde artan enerji talebinin büyük bir bölümünü karĢılamayı hedeflemektedir.
Türkiye ülke olarak nükleer enerji çalıĢmaları faaliyetlerini uluslararası boyutta
yapsa da yine enerjideki hassasiyet önceliğinin ham petrol ve doğalgazda olduğu
yapılan bilimsel araĢtırmaların sonucundan anlaĢılmaktadır. Ayrıca Türkiye‟nin
depolama için uygun değiĢik bölgelerinde mesela Tuz Gölü civarında çok büyük
kapasitede doğalgaz depolayabileceği alanlar inĢa etmeyi planlaması, enerjide
gösterdiği hassasiyetler olarak değerlendirilmektedir. Enerjide dıĢa bağımlılığın ve
mahkûmiyetin minimum seviyeye indirilmesi için yeni kaynakların bulunması
gerekmektedir. Sahip olduğu enerji potansiyellerinin etkin ve en üst sevide verimli
kullanılabilmesi Türkiye‟nin enerji hassasiyetleri arasında yer almaktadır. Rüzgâr,
jeotermal, hidroelektrik, güneĢ, biodizel, nükleer ve termik santrallerin potansiyelleri
daha verimli kullanılarak enerji üretiminde yerli kaynakların payı arttırılması da
Türkiye‟nin hassasiyet geliĢtirdiği konulardandır.355
Türkiye Ortadoğu bölgesindeki
etkinliğini son yıllarda daha da artırarak enerji konusuna müdahil olma gayretinde
olduğu görülmektedir. Türkiye bölgede bir taraftan enerji alanında etkinliğini
artırırken diğer taraftan da siyasi etkinliğini artırma hassasiyeti
sergilemektedir. Türkiye son yıllarda bölgede öncelikle “KomĢularla Sıfır Sorun”
politikasını hayata geçirme gayretinde olsa da Suriye örneği bunun pek mümkün
olmadığını göstermektedir.356
Ġlk iĢ olarak Ortadoğu‟daki komĢuları ile arasındaki
sorunları çözmeyi hedeflese de ve düĢman kabul edilen ülkelerle vizeler kaldırılarak
uzlaĢma arayıĢlarına gidilse de ulusal çıkarların ne dediği önemli hale gelmiĢtir.
Türkiye belirlediği enerji politikalarında bugün ki duruma göre değil çok ileriye
yönelik hassas davranması gerekmektedir.
355
Sinan Oğan, “Türkiye'nin Bölgesel Enerji Güvenliğinde Yeri ve Rolü”, Enerji Enstitüsü, 21 Aralık
2009, http://www.turksam.org/tr/a1884.html, EriĢim, 20.04.2011. 356
Celalettin Yavuz, “Türkiye-Suriye:Sıfır Sorundan ÇatıĢmaya mı?”, 8 Ağustos 2011, eriĢim:
http://www.turksam.org/tr/a2446.html, 15 Kasım 2011.
129
4.1.5. Türkiye’nin Enerji Kaynaklarını ÇeĢitlendirmedeki Katkısı
Türkiye‟nin uluslararası enerji oyunlarındaki bir diğer rolü ise AB ülkelerinin
enerji kaynaklarını çeĢitlendirmede yapacağı katkı olacaktır. AB ülkeleri Almanya ve
Fransa gibi ülkelerin sahip olduğu geliĢmiĢ sanayiler dolayısı ile dünyada ikinci en
büyük enerji tüketicisi olarak görülmektedir. AB ülkelerinin hızla artan enerji talebi
ve dıĢ tedarikçileri olan Rusya Federasyonu‟na mahkûmiyeti ve bağımlılığı göz
önüne alınıp değerlendirildiğinde Birliğin Ģu anki enerji kaynaklarını çeĢitlendirmesi
bir zorunluluk olarak karĢısına çıkmaktadır. Zira bu durumun Birlik için güvenlikten
pek çok konuya kadar tehditler oluĢturma potansiyeline sahip olduğu
değerlendirilmektedir. Uluslararası bilimsel veriler incelendiğinde Rusya
Federasyonu, AB‟deki ülkeler ve piyasalar için en çok doğalgaz kaynağı sevkiyatını
sağlayan tek ülke ve güç konumunda olduğu görülmektedir. Ayrıca AB piyasalarında
tüketilen ham petrol ve yan ürünleri olan türevlerinin de çok önemli kısmı Hazar ve
Irak petrolleri bir tarafa Rusya Federasyonu tarafından karĢılanmaktadır. Bu
bağlamda, enerji kaynaklarının çeĢitlendirilmesi meselesi ise AB‟nin en önemli
gündem ve güvenlik maddeleri haline dönüĢmüĢtür. AB ülkelerinin enerji
çeĢitlendirme stratejilerinin odak noktası Ortadoğu bölgeleridir.357
Türkiye‟nin, AB
ülkelerinin enerji arz kaynaklarını çeĢitlendirme stratejilerine önemli katkılarda
bulunacağı görülmektedir. Bu enerji çeĢitlendirme rolü, Türkiye‟ye uluslararası
alanda sahip olduğu öneme yeni kazançlar sağlayacaktır.358
Bugün ikinci en büyük
enerji tüketicisi konumundaki AB ülkeleri piyasaları, dünya enerji ithalatında ise ilk
sırada yer almakta olduğu görülmektedir. AB‟nin geniĢleme süreci ile birlikte enerji
talebi daha da artacağına kesin gözü ile bakılmaktadır. ġu anda toplam enerji
tüketiminin % 50 gibi bir oranını ithalatla karĢılayan AB piyasaları, yeni katılımların
da enerji fakiri olması ile birlikte, Birliğin tüketim oranını % 20 gibi artırarak % 70
gibi bir orana ulaĢtırmasına muhtemel gözü ile bakılmaktadır.
357
Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji Arz Kaynaklarını ÇeĢitlendirme Politikalarına Muhtemel
Katkıları”, 3. Uluslar arası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği,
ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.66. 358
Haydar Efe, “Türkiye‟nin AB‟nin Enerji Arz Kaynaklarını…”, s.66.
130
Gelecek 30 yıl içinde enerji kaynakları arasında nükleer gibi faaliyetleri
askıya alarak küresel iklim değiĢikliğine rağmen daha çok doğalgaza ağırlık vereceği
de beklenmektedir. Türkiye‟nin Birliğin enerji kaynaklarını çeĢitlendirmesinde ve
güvenliğini temin etmesinde büyük katkılar sağlayacağı görülmektedir. AB
ülkelerinin uyguladığı ve belirlediği enerji politikalarının iki temel öğesi, enerji
güvenliğinin sağlanması ve onun çeĢitlendirilmesi olarak ön plana çıktığı
görülmektedir. Ġstenilen miktarda enerji kaynağının herhangi bir nedenle kesintiye
uğramaması ve aynı zamanda ani fiyat artıĢlarının ciddi ekonomik krizlere yol
açmaması için, AB politikalarında enerji kaynak çeĢitlendirme konuları sıkça
gündeme gelmekte ve ithal enerji kaynaklarına olan bağımlılığı azaltmanın yolları
aranmaktadır. Rusya federasyonu gibi ülkelerin enerji kaynağı olan doğalgazı,
özellikle AB‟ye karĢı ciddi bir dıĢ politika aracı veya tehdit olarak kullanması
uzmanlar tarafından muhtemel olarak değerlendirilmektedir. Büyük miktarda yatırım
ve fizibilite çalıĢmaları gerektiren enerji nakil boru hatlarının hayata geçmesi ile
Türkiye‟nin AB‟ye çok büyük kazanımlar sağlayacağı değerlendirilmektedir.
4.1.6. Türkiye’nin Avrupa Ülkelerin Enerji Politikalarındaki Yeri
AB ülkeleri piyasalarının enerji kaynakları talebinin karĢılanmasında ham
petrol ve doğalgaz üretiminin bu bölgede kısıtlı olması hatta yoksun olması sebebi ile
Birlik bu arzı mecburen ithalat yolu ile karĢılamak zorunda kaldığı görülmektedir.
Türkiye ise sahip olduğu coğrafi konumu, siyasal yapısı ve rezervlere yakınlığı ile
Birlik ülkelerinin enerji talebinin karĢılanmasında üzerinden geçecek enerji nakil
boru hatları ile katkı sağlaması ile Birliğin enerji politikalarında yer aldığı
görülmektedir. Ortadoğu‟da bulunan zengin ham petrol ve doğal gaz rezervlerinin
ulaĢtırılmasında AB için Türkiye‟nin istikrarlı, güvenli bir koridor olarak kabul
edildiği izlenmektedir. Bu çerçevede AB, Türkiye üzerinden geçecek boru hatları
koridorlarına hayati derecede önem vermekte ve hem politik hem de ekonomik
olarak sahip çıktığı görülmektedir. Bu ihtiyaç ise Türkiye ve AB arasında ılımlı
iliĢkilerin geliĢmesine katkı sağlayacağı Ģeklinde yorumlanmaktadır.359
359
Veysel Ayhan, “Avrupa‟nın Enerji Arz Güvenliğinde Türkiye: Petrol, Doğal Gaz ve Entegrasyon”,
Uluslararası ĠliĢkiler, Cilt:5, Sayı:20 KıĢ 2009, s.156.
131
Uygulanan enerji politikalarında ise Türkiye ve AB‟nin benzer durumlara
sahip olduğu görülmektedir. AB ülkelerinin, ham petrol ve özellikle doğalgazda
zorunlu olan dıĢa bağımlılığını ve mahkûmiyetini gidermesi gerektiği görülmektedir.
Birliğin enerji kaynakları çeĢitlendirmesine yönelmesinde en büyük etken ise oluĢan
ve oluĢabilecek zafiyetleri ve riskleri gidermeye çalıĢtığı görülmektedir.360
BaĢta
Almanya ve Fransa gibi ve birlikten ayrı olarak Ġngiltere gibi ülkelerin piyasaları
tarafından enerji politikalarında enerji arz güvenliği, sürekliliği ve çeĢitliliği
açısından özellikle Türkiye üzerinden geçecek çoklu ve birbirine entegre boru hatları
projelerine ve uygulamalarına özel önem ve hassasiyet verilmektedir. Enerji
kaynakları olan ham petrol ve doğalgaz ithalatçısı ve ihracatçısı ülkelere yakınlığı
göz önüne alındığında Türkiye, üzerinden geçecek enerji nakil boru hatları ile AB
ülkeleri için enerji politikalarında güvenli, istikrarlı ve ekonomik olarak yerini
alacağı görülmektedir.
AB ülkeleri enerji politikaları ile Türkiye‟nin enerji politikaları
incelendiğinde belirginleĢen ortaklık dikkat çekicidir. Bu da uluslararası oluĢumlarda
ve projelerde ortak hareket etmelerini gerektirmekte olduğu Ģeklinde
yorumlanmaktadır. Türkiye ise coğrafi konumundan dolayı enerji ihraç eden
piyasalar ve enerji ihtiyacı olan ülkeler arasında köprü ve koridor vazifesi
görmektedir. Bu da baĢta AB olmak üzere tüm batı ülkeleri için Türkiye‟yi hem
önemli hale getirmekte hem de vazgeçilemez olduğu gerçeğini ortaya çıkarmaktadır.
Bu bağlamda birlik için çok önemli olan Bakü – Tiflis - Ceyhan petrol boru
hattındaki Türkiye‟nin rolü, Nabucco projeleri gibi uluslararası boyuttaki projelerin
hayata geçirilmesinde yine Türkiye‟ye yer verilmesini sağlayacaktır.
360
Ufuk Kantörün, “”Avrupa Birliği ve Türkiye‟nin Enerji Politikaları”, 11 Mart 2010, EriĢim:
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=598:avrupa-birlii-ve-
tuerkiyenin-enerji-politikalar-&catid=131:enerji&Itemid=146, 11 Kasım 2011.
132
4.2. TÜRKĠYE’NĠN ETRAFINDAKĠ ENERJĠ KAYNAKLARI
Türkiye, dünyanın en sorunlu bölgesi olan Ortadoğu‟nun merkezi
sayılabilecek konumda yer almaktadır. Özellikle doğusu ve güneyi literatürde adeta
kaynayan kazan gibi değerlendirilmektedir. Tabiî ki bu sorunların temelinde, bölgede
bulunan hammadde ve enerji kaynaklarının kontrolü ve elde edilmesinde aktörlerin
oynadığı oyunların yatmakta olduğu değerlendirmesi yapılmaktadır. Türkiye‟nin
geçmiĢte Ġngiltere Ģimdi ise Amerika BirleĢik Devletleri‟nin en etkili olduğu ve çok
sıkı denetlediği coğrafyanın ortasında bulunduğu görülmektedir. Ayrıca Rusya ve
Çin gibi büyük güçlerin de değiĢik hamleleri bu bölge üzerinde hissedilmektedir. Bu
çerçevede Ortadoğu coğrafyasında etkili ve güçlü olabilmek için Türkiye‟yi de göz
önünde tutarak kolaylaĢacağı görülmektedir. Özellikle dünyanın yirminci yüzyılda
yaĢadığı önemli savaĢlar da hep bu bölgede veya yakın çevresinde cereyan ettiği
değerlendirilmektedir. Bilimsel olarak kanıtlanmıĢ dünya doğalgaz rezervinin %
71,8‟i ile kanıtlanmıĢ dünya ham petrol rezervinin % 72,7‟si Türkiye‟nin de içinde
bulunduğu Ortadoğu bölgesinde yer almaktadır.361
Doğalgaz ve ham petrol
rezervlerine yakınlığı ise Türkiye‟nin uluslararası arenadaki jeopolitik önemini
arttırmaktadır. Bu rezervlerin güvenli ve ekonomik Ģekilde uluslararası pazarlara
ulaĢtırılması konusunda Türkiye alternatifsiz bir konumdadır ve bu nedenle enerjide
bir geçiĢ ülkesi haline gelmiĢtir. Türkiye bu rolünde enerji kaynağına sahip ülkelerin,
enerjiye talep gösteren ülkelerin ve enerji hâkimiyetini küresel ve bölgesel liderlik
için kullanmaya çalıĢan ABD ve Rusya‟nın isteklerini kendi çıkarları önceliğinde
dengelemek ve yönetmek konumundadır. Enerji satrancını Türkiye ile birlikte çok
oyunculu kılan büyük ölçüde Türkiye‟nin jeopolitik konumudur.362
Ortadoğu
bölgesinde meydana gelen siyasal, ekonomik ve askeri geliĢmeler, dünyadaki ham
petrol ve doğalgaz fiyatlarını, dolayısıyla da dünya ekonomisini ve siyasetini
doğrudan ve dolaylı yollardan etkilediği görülmektedir.363
Türkiye‟nin etrafındaki
yer alan ham petrol ve doğalgaz enerji kaynakları dünya gündemini ve uluslararası
siyaseti belirlemekte olduğu değerlendirilmektedir.
361
“Türkiye‟nin Enerji Satrancı”, Stratejik AraĢtırmalar Enstitüsü, Ekim 2007, s.1–6. EriĢim:
http://www.turksae.com/sql_file/337.pdf 362
“Türkiye‟nin Enerji Satrancı…” 363
BarıĢ Doster, “Türkiye‟nin Ekonomik Gücü ve Jeopolitik Konumunun Enerji Politikalarına Etkisi”,
3. Uluslararası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait
Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.167.
133
4.2.1. Enerji Kaynaklarının Potansiyeli
Türkiye‟nin etrafındaki enerji kaynaklarının potansiyelini anlayabilme
açısından Türkiye‟nin etrafındaki ham petrol rezervlerinin dünyada var olanın üçte
ikisini oluĢturduğu görülmektedir. Ayrıca sondaj ve üretim maliyeti en düĢük ve
gravitesi en yüksek yani en kaliteli ham petrol de bu coğrafyada Irak‟ta
bulunmaktadır. Çoğu enerji uzmanına göre de ham petrolün en zengin olduğu yer
Suudi Arabistan değil Irak‟tır.364
Demokrasi getirme bahanesi ile nükleer tehdidi
ortadan kaldırmak için bu ülkenin iĢgali, aslında ham petrole sahip olmak için
gerçekleĢtirdiği artık tüm dünya kamuoyunun ve uzmanların birleĢtiği ortak nokta
olmuĢtur. Stratejik ve jeopolitik açılardan bakıldığında, Türkiye‟nin çok önemli bir
coğrafyada bulunduğu aĢikârdır. Ortadoğu bölgesinde var olan enerji kaynaklarının
dünya pazarlarına arzu edilen tarzda güvenli güzergâhlar üzerinden nakledilmesi
sürecinde Türkiye en önemli aktör konumunda görülmektedir.365
Bu çerçevede
Türkiye, enerji piyasalarının ham petrol ve doğalgaz ihtiyacının karĢılanması ve
güvenliğinin sağlanması konusunda Ortadoğu enerji kaynaklarının potansiyelinden
faydalanmaktadır. Türkiye bulunduğu coğrafyada güçlü aktörler tarafından kurulan
enerji denklemlerinde kendi payına düĢecekler sayesinde önemli avantajlar elde
etmektedir ve yeni kazanımlar elde etmeyi planlamaktadır. Türkiye aslında etrafında
bulunan doğalgaz ve ham petrol enerji kaynaklarından büyük kazanımlar elde etme
potansiyeline de sahiptir. Ġlk olarak Türkiye topraklarından geçecek olan her birim
enerji kaynakları için gelir elde edilmiĢ olunacaktır. Ayrıca Türkiye kendi piyasaları
için enerji kaynakları temin edecektir. Dahası Türkiye‟nin enerji koridoru olarak
AB‟nin önemli bir ihtiyacını karĢılamıĢ olacağı da uluslararası kazanımlar
bakımından çok önemlidir. Elde edilecek kazançların yanı sıra boru hatları ile
Türkiye AB piyasalarına entegrasyonunun sağlanması ve yürütülmeye çalıĢılan
müzakerelerin ilerlemesi konusunda büyük avantajlar kazanılacaktır.366
364
BarıĢ Doster, “Türkiye‟nin Ekonomik Gücü ve Jeopolitik Konumunun Enerji Politikalarına Etkisi”,
3. Uluslararası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait
Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.168 365
Nusret Alemdaroğlu, Enerji Sektörünün Geleceği Alternatif Enerji Kaynakları ve Türkiye’nin
Önündeki Fırsatlar, Ġstanbul Ticaret Odası yayın no 2007-29 Ġstanbul 2007 Prive Grafik s.41. 366
Ufuk Kantörün, “Bölgesel Enerji Politikaları ve Türkiye”, Bilge Strateji, Cilt 1, sayı 3, s.95, Güz
2010, EriĢim: http://www.bilgestrateji.com/store/dergi3/kantorun.pdf
134
4.3. TÜRKĠYE’NĠN HATLARIN GÜVENLĠĞĠNĠ SAĞLAMASI
Enerji konusunda dıĢarıya bağımlı ve mahkûm olan AB devletlerinin, enerji
kaynaklarına güvenli bir Ģekilde ulaĢmaları uluslararası güvenlik boyutuna ulaĢtığı
değerlendirilmektedir. Mevcut bulunan durumda toplam enerji talebinin yarısını
dıĢarıdan karĢılayan AB üyesi ülkeler 2030 yılına gelindiğinde % 70 civarında dıĢa
bağımlı hale gelecektir.367
Bu durum Avrupa ülkeleri için büyük riskler taĢımaktadır.
Avrupa‟daki hammadde ve enerji kaynaklarının tüketiminin her geçen gün artması,
nükleer enerji faaliyetlerinin askıya alınma düĢüncesi ve yerli üretiminin bu tüketime
cevap veremez durumda olması enerjiye güvenli bir halde ulaĢabilmeyi tehdit
etmektedir. DıĢ kaynaklara olan talebin hızla artıĢa geçmesi ve bu kaynakların
kesintisiz bir Ģekilde kendi enerji pazarına ulaĢtırılması Avrupa‟daki devletleri tedbir
almaya ve yeni çıkıĢ yolları bulmaya sevk etmektedir.368
Burada kendilerine
yardımcı ya da uygun olarak Türkiye üzerinden geçecek enerji hatları
gözükmektedir. Çünkü Türkiye, her ne kadar farklı sıkıntılarla mücadele etse de
bulunduğu coğrafyadaki en istikrarlı ülke olarak bilinmektedir. Zaten Türkiye‟ye
alternatif bir ülke de yoktur. Bu durum, Türkiye‟yi ve Avrupa‟yı içeren haritaya
bakıldığında çok daha iyi anlaĢılacaktır. Belki enerji kaynaklarının ulaĢtırılmasında
Türkiye üzerinden değil de Akdeniz‟i boydan boya geçen hatlar düĢünülebilir. Fakat
bu sadece hayal olarak kalacaktır. Eğer böyle bir Ģey mümkün olabilse idi Türkiye
üzerinden nakil hatlarının geçmesi büyük ihtimalle düĢünülmezdi. Aslında
Türkiye‟nin enerji güvenliğini sağlaması, Türkiye‟nin bir tercihi değildir. AB bu
coğrafyada kendisi için zaten güvenliği sağlamak zorundadır. Türkiye üzerinde
oluĢabilecek her türlü sıkıntı, birlik için tehdit anlamı taĢımaktadır. Türkiye
Avrupa‟nın enerji ihtiyacını karĢılamasında güvenliği sağlama açısından santral
konumundadır. Terör örgütlerinin, nakil hatlarını hedef olarak seçmesinin farklı
nedenleri vardır. Bu tür saldırılarla hedef ülkelerin ekonomilerine darbe vurmaya
çalıĢılmaktadır. Bölgede stratejik yatırım yapmıĢ ya da stratejik çıkarları olan ve
yerel hükümetleri bu amaçla destekleyen yabancı ülkeleri zor durumda bırakmak
istendiği görülmektedir.
367
Arzu Yorkan, “AB‟nin Enerji Politikası ve Türkiye‟ye Etkileri”, Bilge Strateji, Cilt 1, Güz 2009,
http://www.bilgestrateji.com/store/dergi1/arzuyorkan.pdf, EriĢim: 20 Mart 2011 368
Arzu Yorkan, “AB‟nin Enerji Politikası…”
135
Güvenlik konusunda uzmanlaĢmıĢ bazı enstitülerin verilerine göre boru
hatlarını hedef alan bombalama olayları yılda iki yüz dolaylarındadır.369
Kayıtlara
geçmiĢ olan ve sabotaj niteliğini kazanmıĢ olaylar, genellikle enerji ile ilgili
ekonomik aktivitenin belli bir süre durduğu ve önemli maddi kayıpların meydana
geldiği ve can kaybının oluĢtuğu olaylardır.370
Dünyada yirmi birinci yüzyılda terör
saldırılarının çok fazla geliĢip maalesef hız kazanmıĢ olduğu görülmektedir. Terörist
gruplar dünyanın hemen her ülkesinde büyük çaplı bombalı saldırılar ve faaliyetler
gerçekleĢtirmektedir. 2001 yılında ABD‟de yaĢanan büyük çaptaki terörist saldırılar,
ülkelerin güvenliğe verdikleri önemi daha da artırmıĢtır. Uluslararası alanda ham
petrol ve doğalgaz hatlarının güvenliğinin sağlanması literatürde yer almaktadır.
Özellikle ham petrol ve doğalgaz kaynaklarının bulunduğu yerler ve taĢındığı hatlar,
yapacağı ve sebep olacağı etkilerin çok Ģiddetli olacağından terörist grupların hedefi
halindedir. Olası büyük çapta bir saldırı ya da saldırılar enerji konusunda çok
tehlikeli sıkıntılara sebep olma ihtimali mevcuttur. Olası muhtemel saldırılar
neticesinde hatlardan uzun süreli madde akıĢı sağlanamayacak, bu durum ise talep
eden ülkelerde ekonomik krizlerin yaĢanmasına sebep olacaktır. Ayrıca hasarın
giderilmesi de büyük maliyetler doğuracak ve ülkelerin birbirlerini suçlamaları ile
neticelenecektir. Bu durumda hatların güvenliğinin sağlanması, en az ülke güvenliği
kadar büyük öneme sahiptir. Zaten iki durum da birbirini desteklemekte, ülkenin
güvenli olması diğerinin de güvenliğini sağlamaktadır. Güçlü terör örgütünün yakın
gelecekte büyük çapta saldırılara giriĢmesi olasılığı ciddiyetle
değerlendirilmektedir.371
Türkiye, dünyada yaĢanan hadiselere bakıldığında kontrolü
sağlamada baĢarılı olabilecektir. Her ne kadar PKK gibi terör grupları olsa da alacağı
tedbirlerle bu durumun üstesinden gelebilecek güce sahiptir. Ayrıca örgütün 2011
yılı Kasım ayında hatlara yapacağı sabotaj son anda fark edilerek engellendiği
haberleri medyada yer almıĢtır. Aslında örgüt de batı piyasalarını derinden
etkileyecek bir saldırıyı Ģu an için yapmayı göze alamadığı da yapılan
değerlendirmeler arasındadır.
369
Eralp Özil, “Dünyadaki Stratejik Enerji Kaynakları ve UlaĢım Yolları”, Dünya ve Türkiye deki
Enerji ve Su Kaynaklarının, Ulusal ve Uluslararası Güvenliğe Etkileri 15–16 Ocak 2004, Ġstanbul,
Harp Akademileri Basım Evi, 2004, s.75. 370
Eralp Özil, “Dünyadaki Stratejik Enerji Kaynakları…”, s.76. 371
Mustafa Kibaroğlu, “Enerji Kaynakları ve…”, s.210.
136
Türkiye, enerji nakil hatlarının güvenliğini sağlamak için aldığı önlemlerle
bölgede PKK‟nın faaliyetlerini de engellemeyi hedeflemektedir. Bu durum
Türkiye‟ye artı kazanım olarak yansıyacaktır. Bu Ģekilde hatların güvenliğini
sağlamak için harcayacağı çaba, uzun yıllardan beri mücadele verdiği bölgelerin de
güvenliğine önemli katkı yapacağı da Türkiye‟nin kazanımları arasına girebilir.
Ayrıca olası saldırıları önlemek için Türkiye‟ye önceki yıllarda destek olamayan
hatta terörist gruplara göz yuman ülkeler de bu durumda Türkiye‟ye, kendileri
mağdur olmamak için destek vermek zorunda kalacaklardır.
4.3.1. Türkiye’nin Enerji Güvenliği Sağlamada Askeri Boyutu
Ham petrol ve doğalgaz enerji nakil hatlarının geçtiği bölgeler göz önüne
alındığında güvenliğin sağlanması ancak çok kapsamlı boyutta bir güç
gerektirmektedir. Bu durumu sağlayabilecek ülke Ortadoğu Bölgesinde sadece
Türkiye‟dir. Gerek Çin ve Japonya gibi ülkeler, gerekse Batı Avrupa, büyük oranda
Basra Körfezi üzerinden dağıtımı yapılan Ortadoğu petrollerini ve doğalgazı
tüketmektedirler. Bu arz yollarının kontrolü ve güvenliği çok kapsamlı askeri güç
yansıtma ve planlama yeteneği gerektirmektedir ki, bu çapta ülke sayısı çok azdır.372
Sovyetler Birliği‟nin yıkılmasından sonra tek küresel güç olarak kalan ABD, Körfez
bölgesindeki enerji yataklarını ve ulaĢım yollarını kontrol etmek bakımından
bugünün dünyasında rakipsiz bir konumdadır. Bu sebeple Körfez petrolüne bağımlı
olan devletler, ABD'nin bölgeye yönelik uyguladığı politikaları değerlendirirlerken
ve tavırlarını belirlerlerken, olumsuz senaryolar durumunda, yani ABD'nin baĢarısız
olması durumunda, kendi enerji ihtiyaçlarının nasıl karĢılanacağı konusunu dikkate
almaktadırlar. Körfez bölgesinde bir karıĢıklık yaĢanması ve buna bağlı olarak petrol
sevkiyatının aksaması durumunda, birçok geliĢmiĢ ülkenin de ekonomileri ciddi
sorunlar yaĢamak durumunda kalabilir.
372
Mustafa Kibaroğlu, “Enerji Kaynakları ve…”, s.206.
137
4.3.2. Türkiye’nin Enerji Güvenliği Sağlamada Siyasi Boyutu
Türkiye‟nin uluslararası enerji güvenliğini sağlama görevinin siyasi boyutları,
uluslararası alanda kendini göstermeye baĢlamıĢtır. Türkiye yılda yaklaĢık olarak 190
milyon ton petrolün taĢındığı topraklarındaki güvenlik, kendisine uluslararası
arenada önemli siyasal çıkarlar sağlamaktadır. Bu çerçevede Türkiye boru hatlarının
güvenliğini sağlamak için topraklarındaki terör eylemlerini bitirmeye ve caydırmaya
gayret sarf etmektedir. Ayrıca NATO ve UNIFIL ile temasını daha da geliĢtirmeye
çalıĢmaktadır. Bu bağlamda 1 Nisan 2006 tarihinden baĢlayarak BM Güvenlik
Konseyinin sağladığı hukuki haklar sayesinde Akdeniz Kalkanı Harekâtı isimli
görevi üstlenmiĢ ve devam ettirmektedir.373
Bu tarihten itibaren çevresindeki
güvenliğe karĢı oluĢabilecek tehditlere karĢı hareket hakkı elde etmiĢtir. Türkiye‟nin
bulunduğu bölgede siyasal yapısı tam olarak oturmuĢ istikrar sahibi tek ülke
konumunda olduğu belirtilmektedir. Bu sebep ile uluslararası enerji güvenliğini
sağlamada Türkiye, siyasal yapısı ile bölgesinde var olan ülkeler ile
karĢılaĢtırıldığında çok etkili olacağı belirtilmektedir. Türkiye AB‟nin enerji
kaynaklarını çeĢitlendirme gayretleri içerisinde ve enerji güvenliğini sağlama boyutu
ile gelecek ve Ģimdiki zamanda tek alternatif olarak değerlendirilmektedir.374
373
Ulvi Keser, “Rumların Yeni Kozu”, Türkiye Doğu Akdeniz‟de Petrol ve Doğalgaz Sorunuyla
KarĢı KarĢıya, Cumhuriyet Enerji, 1 ġubat 2011, s.15. EriĢim
http://www.emo.org.tr/ekler/32fc929dc5163af_ek.pdf?dergi=636 374
Stratejik AraĢtırmalar Enstitüsü, “Türkiye‟nin Enerji Satrancı”, Ġstanbul, Ekim 2007.
EriĢim: http://www.turksae.com/sql_file/337.pdf
138
4.4. ENERJĠ OYUNUNDA TÜRKĠYE’NĠN ROLÜ
21. yüzyıl itibarıyla enerji politikalarında büyük güçler açısından artık ham
petrolün ve doğalgazın çıkarıldığı bölgelere sadece hâkim olmak yeterli
gözükmemektedir. Enerji mücadelesi sürecinin her aĢamasında etkili olmak
gerekmektedir. Bu çerçevede güçlü ülkeler ve aktörlerin Türkiye‟yi kendi tarafında
kullanmaya gayret etmekte oldukları dikkat çekmektedir. Türkiye her alanda olduğu
gibi enerji konusunda da rekabet halinde olan büyük güçler ABD ile Rusya
Federasyonu‟nun çekiĢmesinden derinden etkilenmektedir.375
Çünkü bu enerji
mücadelesi özellikle Türkiye‟nin içinde bulunduğu Ortadoğu coğrafyasında
keskinleĢmektedir. Türkiye de bu enerji oyununda enerji hatlarına yoğunlaĢmaktadır.
Bu çerçevede Türkiye ekonomik, siyasal ve uluslararası kazanımlar hedeflemektedir.
Türkiye ayrıca, Irak ve Azerbaycan gibi ham petrolün yoğun olarak bulunduğu ve
Türkmenistan ve Rusya gibi doğalgazın fazla olduğu bölgelere çok büyük önem
vermektedir. Fakat bir taraftan da Rusya bağımlılığından kurtulma gayretindedir.
Bunun için de üzerinden geçecek enerji notaları çok önemli değerlendirilmektedir.
Türkiye, enerji oyununda oynadığı roller ile stratejik öneme sahip olan
Çanakkale ve Ġstanbul boğazı ve Marmara denizinde yaĢanan ve tehlikeli boyutlara
ulaĢan deniz trafiğini azaltıp güvenliği sağlamayı amaçlamaktadır. Türkiye, bu
oyunda sahip olduğu ekonomik ve politik güçlerden ziyade jeopolitik ve jeostratejik
konumu ile öne çıkmaktadır. Bu Ģekilde bölgedeki enerji denkleminde kilit roller
ancak Türkiye‟ye kalabilmektedir. Bu bağlamda özellikle ABD, enerji oyununda
Rusya‟yı alt edebilmek için bütün projelerde Türkiye‟ye açıktan destek vermekte
olduğu belirtilmektedir. Ayrıca Türkiye‟nin Rusya ile olan enerji anlaĢmalarına pek
sıcak bakmadığı yorumlanmaktadır. ABD ve AB ülkeleri de Ortadoğu enerji
kaynaklarının sevkiyatında Rusya orijinli olmaktan kurtulmayı ve etkisinin
hafifletilmesi gerektiğini öngörmektedir. Doster ise Türkiye‟nin enerji oyununda
açmaz yaĢadığını dile getirmektedir. Çünkü bir yandan Türkiye batı dünyası ile
kopmayacak iktisadi, siyasal, diplomatik bağlara sahiptir. Diğer bir yandan ise
doğalgaz konusunda Rusya Federasyonu‟na bağımlılıkta mahkûmiyet yaĢamaktadır.
375
BarıĢ Doster, “Türkiye‟nin Ekonomik Gücü ve Jeopolitik Konumunun Enerji Politikalarına Etkisi”,
3. Uluslararası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait
Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.165.
139
Mavi Akım gibi çok önemli projeler söz konusu olduğunda Rusya‟nın enerji
etkisi devam edecek gibi gözükmektedir.376
Geçen zaman ve enerji vazgeçilmezliği,
dünyada güce hâkim olan ülkeler ve aktörler arasında vukû bulan enerji
mücadelesinin gelecek yıllarda da tüm hızıyla keskinleĢerek devam edeceğini
göstermektedir. ĠĢte bu noktada Türkiye, kendi geleceğinde bu enerji kaynaklarındaki
rolü ile belirleyici olacaktır. Türkiye‟nin bu konumu, Türkiye‟nin enerji konusunda
üreteceği stratejileri ve uygulayacağı politikaları önemli kılmaktadır. Türkiye ise
enerji oyununda tek baĢına da değildir ve bu oyunda çok sayıda küresel ve bölgesel
oyuncular, ülkeler ve Ģirketler bulunmaktadır. Türkiye‟yi yirmi birinci yüzyılda
enerji alanında stratejik konuma getiren temel alanlar ve bu alanlarda yaĢanan
geliĢmeleri satranç oyunun hamleleri eĢliğinde değerlendirmek mümkündür.377
Dünyadaki enerji oyununda enerji koridoru olma ile Türkiye, özellikle doğu ve
güneydoğu bölgelerinde arzuladığı istikrar yolunda enerji stratejisi önemli istikrar
sağlayacaktır.378
Türkiye‟nin izleyeceği enerji politikaları önemli kazançlar
getirecektir. Son yıllarda, özellikle doğalgaz kullanımında yaĢanan artıĢla da iyice
sıkıĢan Türkiye yeni rolleri sayesinde bu mahkûmiyetten kurtulacaktır.379
Belirleyeceği yeni politikalar ile Türkiye ülke olarak Rusya Federasyonu ve Ġran‟a
karĢı hem siyasal hem de ekonomik olarak elini son derece kuvvetlendirecektir. AB
ülkelerinin enerji köprüsü ve koridoru olan Türkiye, gelecek 10 yıllık zaman zarfı
içerisinde tamamlanması planlanan enerji nakil boru hatlarının devreye alınması ile
uluslararası alanda enerji konusunda güvenliği ve devamlılığı sağlayarak prestij ve
itibar kazanacaktır. Ayrıca enerji alanında yapılan çeĢitli iĢbirliği ve anlaĢmalar
sayesinde Türkiye bölgesinde elini güçlendirmesi beklenmektedir.380
AB, özellikle
gelecekte beklenen ham petrol ve doğalgaz kaynakları krizlerine karĢı kendisini
garanti altına alma arayıĢına girmiĢtir. Bu çerçevede Birlik sahip olduğu enerji
politikalarını yeniden oluĢturma eğilimine yönelmiĢtir.381
376
BarıĢ Doster, “Türkiye‟nin Ekonomik Gücü…”, s. 65. 377
“Türkiye‟nin Enerji Satrancı”, 378
“Türkiye‟nin Enerji Stratejisi…” 379
Yavuz Özdemir, “Kazakistan, Azerbaycan…”, s.3. 380
Nusret Alemdaroğlu, “Enerji Sektörünün Geleceği…”, s.43. 381
Özlem Arzu Azer, Hüseyin Tamer Hava, “AB‟nin Enerji Güvenliği ArayıĢı: Inogate Projesi”, 3.
Uluslararası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait
Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.264.
140
4.5. ULUSLARARASI ĠLĠġKĠLERDE TÜRKĠYE’YE KAZANIMLARI
Türkiye, uluslararası enerji politikalarında çok sayıda ülkenin ve uluslararası
kuruluĢların çıkarları ve taleplerini korumaya ve sürekli olarak artırmaya çalıĢan ve
her türlü mücadelenin verildiği bir ortamda enerji konusunda kendince söz sahibi
olmak isteyen bir ülke olarak görülmektedir. Enerjinin üretimdeki vazgeçilmezliği ve
toplumun yaĢam standardının devam etmesindeki rolü ile artık ekonomi ve sosyal
yapının adeta temel taĢları olarak kabul edilmektedir.382
Türkiye, yeterince
büyüklükteki ham petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olamadığından, daha çok
enerji arz güvenliğini ve enerji kaynaklarının taĢınmasını kendisine uygun görmekte
ve gayretlerini genellikle bu yönde harcamaktadır. Diğer yandan dıĢa bağımlılığını
azaltmak için enerji kaynakları temininde, Rusya Federasyonu‟na ve Ġran‟a karĢı
alternatif olarak anlaĢtığı ülke sayısını arttırmaya çalıĢmaktadır. Dahası uluslararası
konu olarak değerlendirilen hem ekonomik hem de siyasi açıdan piyasaların enerji
güvenliğini sağlamada pay almayı hedeflemektedir. Ham petrol ve doğalgazda
tedarikçi diye tabir edilen enerji santrali ya da koridoru olan ülke olmaya yönelik
politikalar geliĢtirmektedir. Fakat Türkiye‟nin piyasaların enerji güvenliğini
sağlamaya ve bu konuda rol almaya çalıĢtığı süreç, diğer bazı güçleri ve aktörleri
rahatsız etmekte olduğu görülmektedir. Dahası bu süreçte her türlü engel Türkiye‟nin
kazanım elde etmemesi için üretilmektedir.383
Türkiye yalnızca enerji kaynakları
tüketicisi ve mahkûmu bir ülke olma durumunu geride bırakmayı istemektedir. Ham
petrol ve doğalgaz rezervlerinin yaklaĢık ¾‟ünü bulunduran ve bu nedenle
jeostratejik açıdan son derece önemli bir konuma sahip olan Türkiye, bu bölgelerin
en hassas yerinde bulunmaktadır. Bu noktadan hareketle Türkiye, kendi ihtiyaçlarını
farklı kaynaklardan karĢılamak kadar, enerji zengini Ortadoğu bölgeleri ile Avrupa
arasında bir köprü teĢkil etmekte ve enerji terminali özelliğine sahip olacaktır.384
Neticede Türkiye‟nin önemli kazanımlar elde edeceği aĢikârdır.
382
Çağrı KürĢat Yüce, “Hazar Enerji Kaynaklarının Türk Cumhuriyetleri Ġçin Önemi ve Bölgedeki
Yeni Büyük Oyun”, Stratejik AraĢtırmalar Dergisi, 2008, 158–183, Beykent Üniversitesi, s.162.
EriĢim: http://www.beykent.edu.tr/docs/7.doc?phpMyAdmin... 383
“Türkiye‟nin Enerji Satrancı…”, , s.1–6. 384
Hakkı Akil Elçi, “Türkiye‟nin Enerji Politikası, Kaynakları, Petrol ve Doğalgaz Boru Hatları ve
Deniz UlaĢım Yolları” Dünya ve Türkiye’deki Enerji ve Su Kaynaklarının, Ulusal ve
Uluslararası Güvenliğe Etkileri, 15–16 Ocak 2004, Ġstanbul, Harp Akademileri Basım Evi, 2004,
s.101.
141
SONUÇ
Enerji ve hammadde kaynakları olan doğalgaz ve ham petrol konusu
devletlerin, ulus üstü aktörlerin ve güçlerin uluslararası iliĢkiler alanında izledikleri
stratejilerin ve politikaların belirlenmesinde ve Ģekillenmesinde bilinen en önemli
referans noktalarından biri haline gelmiĢtir. Literatürde tanımlanan enerji kavramına
baĢat olan ülkeler, ulus üstü güçler, uluslararası birlikler ile konsorsiyumların dolaylı
ve doğru yollardan müdâhil oldukları görülmektedir. Enerji ve hammadde kaynakları
bakımından adeta fakir diye tabir edilen AB üye ülkeleri ise yeni ülkelerin de
bünyesine dâhil olması ile ham petrol ve doğalgaz enerji kaynaklarına olan ihtiyacı
ve arzının çok hızlı oranda daha da arttığı değerlendirilmektedir. Piyasaların enerji
kaynakları ihtiyacına, hızla geliĢen teknoloji ve ağır sanayinin de hızlı geliĢmesi
eklenince bu stratejik enerji kaynaklarının tüketimine sabit ivme kazandırdığı
görülmektedir. AB ülkeleri doğalgazı elektrik üretiminde ve sanayide enerji
ihtiyacını karĢılamak için, ham petrolü ise hem enerji hem ulaĢım hem de endüstri de
hammadde olarak kullanmaktadır. Neticede baĢta Fransa ve Almanya gibi AB üye
ülkeleri bu enerji kaynakları arzını karĢılamak için Ortadoğu‟daki zengin
kaynaklarını kendilerine güvenli bir Ģekilde ulaĢtırmak ve enerjide bağımlılıktan
kurtulup alternatifler geliĢtirmek için büyük çaba sarf etmekte ve planlanan enerji
sevkiyat projelerini geliĢtirmekte ve desteklemektedir. Ortadoğu coğrafyasının ise
siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklar ile sürekli olarak dünyanın gözünü diktiği bölge
olmasında sahip olduğu enerji ve hammadde kaynakları en önemli unsur olarak
belirtilmektedir. Dünya ham petrol rezervlerinin ve doğalgaz kaynaklarının büyük
kısmı, Türkiye‟ye komĢu bulunan Ortadoğu ülkeleri özellikle Irak gibi siyasi
belirsizliğin olduğu ve savaĢın halen neticelenmediği yerlerde bulunmaktadır. AB
üye ülkeleri mahkûmiyet yaĢadığı Rusya Federasyonu‟na olan enerji bağımlılığını
önemli oranda azaltmayı hedeflediği görülmektedir. Bu sayede uluslararası enerji
güvenliğinin sağlanması gerçekleĢtirilebilecektir. Birlik, bu hedefi gerçekleĢtirmek
için ise yeni enerji temin merkezleri belirlemiĢ ve kendisine ulaĢtırma gayreti
içerisindedir. Türkiye sahip olduğu potansiyeller ile birlikte AB için en uygun
güzergâhın en önemli istasyonu olarak göze çarpmaktadır.
142
Türkiye bulunduğu konum itibarlıyla Ortadoğu‟nun enerji kaynaklarının
aktarılmasında kullanılacak boru hatlarının geçiĢ yolunda en önemli köprü ve güvenli
koridor konumundadır. Türkiye, sahip olduğu iĢ gücü ile projeleri hayata geçirmede
ve güçlü askeri potansiyeli ile uluslararası enerji güvenliği sağlamada ve siyasi yapısı
ile Ortadoğu ve dünyada eĢi bulunmaz jeostratejik ülkedir. Türkiye, sahip olduğu
coğrafya ile çok farklı stratejik hammadde ve maden yatakları rezervlerini, dünyada
hesaplanan ortalamanın çok üzerinde bir oranla bünyesinde barındırmaktadır. Fakat
ham petrol ve doğalgaz bakımından kendi kendine yetebilecek bir ülke olduğu çeĢitli
iddialara rağmen henüz kanıtlanmıĢ değildir. Bu konuda çeĢitli araĢtırmalar halen
devam etmektedir. Batman civarında yüksek graviteye sahip ham petrol yatakları
keĢfedilmiĢtir. Bütün bunlar bir tarafa Türkiye, enerjide % 70 gibi bir oranla dıĢarıya
mahkûmdur. Ayrıca Türkiye, özellikle bağımlı olduğu Rusya Federasyonu ve Ġran‟a
karĢı özellikle de doğalgazda enerji mahkûmiyeti için ülke olarak geçmiĢ yıllarda
yaĢadığı ve yaĢayabileceği krizlere karĢı enerji kaynakları temin edebileceği yeni
alternatifler aramak zorunda kaldığı belirtilmektedir. Uluslararası boyutta enerji
güvenliğinin oluĢturulmasında yeni boru hatlarının inĢa edilmesi için uluslararası
boyutlarda projelendirme çalıĢmaları yapıldığı görülmektedir. Türkiye mevcut ve
yeni yapılacak olan hatlar ile adeta Ortadoğu‟dan Batılı ülkelere enerji köprüsü,
santrali ve koridoru konumuna gelmektedir. Bu durum, zaten çok önemli jeostratejik
bir ülke olan Türkiye‟yi daha da ehemmiyetli hale getirmektedir. Ayrıca bu durum,
diğer ülkeleri özellikle de AB ülkelerini belirli ölçüde Türkiye‟ye muhtaç ve pozitif
hale getireceğinin kesin olduğu değerlendirilmektedir. Bununla birlikte enerji zengini
olmayan ve enerjide dıĢa bağımlı olan Türkiye‟yi uluslararası alanda enerji
kaynakları konusunda hem söz sahibi yapacak hem de Türkiye‟nin önemli oranda
ekonomik gelir elde etmesini sağlayacak ve Avrupa ve Ortadoğu ülkeleriyle iliĢkileri
geliĢtirmesine ve güçlendirmesine katkı sağlayacaktır. Türkiye, uluslararası boyutta
stratejik değere sahip enerji ve hammadde kaynakları olan petrol ve doğalgazın kendi
ülkesi üzeriden geçip gerekli piyasalara ulaĢtırılması ile büyük gelirler elde etmeyi
planlamaktadır. Sahip oldukları bu enerji kaynaklarını ilk kez veya büyük kapasite
ölçülerinde doğrudan uluslararası pazarlara çıkartacak olan ülkelerin de ekonomik
gelir sağlamaları da Türkiye‟ye çok farklı kazanımlar sağlayacaktır ve söz konusu bu
143
ülkelerin geliĢmesi Türkiye ile olan ticaretin daha da canlanmasına ve büyümesine
katkı sağlayacaktır.
KomĢu ülkelerin ekonomik olarak geliĢmesi, istikrarın sağlamlaĢmasını
getirecek ve durum da Türkiye‟ye olumlu yansıyacaktır. KomĢu ülkelerin para
kazanması Türkiye‟de ihracatta da hissedilir derecede büyük artıĢlar yaĢatacaktır.
Mesela Irak savaĢının baĢlaması ile sadece Güneydoğu Bölgesi‟nde tankerlerle
yapılan petrol taĢımacılığının durması bile Türkiye‟ye büyük zararlar vermiĢ bölge
halkının iĢsiz kalması ve terörün daha da yaygınlaĢması ile sonuçlanmıĢtır. Türkiye,
boru hatlarının inĢasında kullanacağı vasıflı ve vasıfsız insan gücü ile istihdam alanı
oluĢturacaktır. Ayrıca hatların bakım ve onarımında da yine Türkiye gelir elde
edecektir. Enerji nakil hatlarının geçeceği güzergâhlara yapılacak en ufak yatırım,
yol su elektrik gibi Türkiye‟nin kırsal alanlarında gelire dönüĢecektir. Ayrıca tedarik
ettiği doğalgaz ve petrolden de birim baĢına ücret alma fırsatını yakalayabilecektir.
Dahası enerji bağımlılığından ve olası fiyat artıĢlarından eskisine nazaran daha az
etkilenecek ve dünyada meydana gelebilecek krizlerden etkilenme oranı büyük
ölçüde düĢecektir. Türkiye‟nin elde edebileceği maddi menfaatler dıĢında enerji nakil
hatlarının, uluslararası alanda büyük kazanımları beraberinde getireceği
değerlendirilmektedir. Türkiye, AB‟nin enerji arzının karĢılanmasındaki rolünü
baĢarı ile yerine getirerek AB için vazgeçilemez hale gelmesi önemli baĢarı olarak
değerlendirilmektedir. Yıllarca uğraĢtığı üyelik sürecinde Türkiye artık elinde çok
önemli bir koz bulunduruyor olacaktır. Zaten AB, Türkiye devlet olarak bu
coğrafyada bulunmasa bile güvenliği sağlamak zorunda olduğunu
değerlendirmektedir. Bütün bu anlatılanlar çerçevesinde kazanımlar ve avantajlar
incelendiğinde, uluslararası alanda çok büyük kıymete sahip olan Ortadoğu
coğrafyasının ham petrol ve doğalgazının Türkiye üzerinden enerji nakil boru hatları
ile taĢınması, Türkiye‟yi zaten sahip olduğu uluslararası boyuttaki jeopolitik
konumun yerini çok daha sağlamlaĢtıracağı sonucuna götürmektedir.
144
KAYNAKLAR
1. Basılı Kaynaklar
ACAR, ÇağdaĢ, BÜLBÜL, Sevtaç, GÜMRAH Fevzi, METĠN, Çiğdem,
PARLAKTUNA, Mahmut, Petrol ve Doğalgaz, Ankara, ODTU Yayıncılık, 2007.
ALEMDAROĞLU, Nusret, Enerji Sektörünün Geleceği Alternatif Enerji
Kaynakları ve Türkiye’nin Önündeki Fırsatlar, Yayın no: 2007–29, Ġstanbul
Ticaret Odası, Ġstanbul, Prive Grafik, 2007.
ARI, Tayyar, Uluslararası ĠliĢkiler Teorileri, Ġkinci Baskı, Ġstanbul: Ulus
Alfa/Aktüel Kitapevi, 2002.
ARI, Tayyar, Irak Ġran ABD ve Petrol, 2. Baskı, Alfa Basım Yayım, Ġstanbul,
2007.
ARMAOĞLU, Fahir, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi, 14. Baskı, Alkım Yayınevi, Ġstanbul,
AYDIN, Nehir, Orta Asya-Hazar-Ceyhan Boru Hattı ve Milli Güce Etkileri,
HAK Basımevi, 1999.
AYHAN, Veysel, Orta Doğu ve Petrol Ġmparatorluk Yolu, Dora Basım Yayın
Dağıtım, GüncellenmiĢ 2. Baskı, Bursa, 2009.
AZER, Özlem Arzu, HAVA, Hüseyin Tamer, “Avrupa Birliğinin Enerji Güvenliği
ArayıĢı: Inogate Projesi”, 3. Uluslararası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları
Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi
Yayınları, 2010.
CAġIN, Mesut Hakkı, “Türkiye‟nin Bölgesel Güç Olma DeğiĢkenleri ve Jeopolitik
Etkenleri” SAREM Seminer Bildirileri, Haziran 2002.
CEM, Ġsmail, Avrupa’nın Birliği ve Türkiye, Ġkinci Cilt, Bilgi Üniversitesi
Yayınları, Ġstanbul, 2005.
ÇUBUKÇU, Mete, “Orta Doğu‟nun Yeniden ĠĢgali”, Kalkedon Yayıncılık, Ġstanbul,
2006.
DAVUTOĞLU, Ahmet, Stratejik Derinlik Türkiye’nin Uluslar arası Konumu,
Küre Yayınları, Ġstanbul, 2010.
DEMĠR, Faruk, Enerji Güvenliği, Enerji Ekonomisi, Enerji Diplomasisi, Ankara,
2007.
145
DEVLETOV, Timur, “Rusya Federasyonu Enerji Güvenliği”, 3. Uluslar arası
Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed.
Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010, s.44-50.
DOĞANAY, Hayati, Ekonomik Coğrafya 2 Enerji Kaynakları, GeniĢletilmiĢ
2.Baskı, ġafak Yayınevi, Erzurum 1998.
DOSTER, BarıĢ, “Türkiye‟nin Ekonomik Gücü ve Jeopolitik Konumunun Enerji
Politikalarına Etkisi”, 3. Uluslararası Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum
Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010.
EFE, Haydar, “Türkiye‟nin Avrupa Birliği‟nin Enerji Arz Kaynaklarını
ÇeĢitlendirme Politikalarına Muhtemel Katkıları”, 3. Uluslar arası Strateji ve
Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait Yılmaz,
Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010.
ELÇĠ, Hakkı Akil, “Türkiye‟nin Enerji Politikası, Kaynakları, Petrol ve Doğalgaz
Boru Hatları ve Deniz UlaĢım Yolları” Dünya ve Türkiye deki Enerji ve Su
Kaynaklarının, Ulusal ve Uluslararası Güvenliğe Etkileri, 15–16 Ocak 2004,
Ġstanbul, Harp Akademileri Basım Evi, 2004.
GÜRSON, Poyraz, Suriye, Atılım Üniversitesi Yayınları, 32. ĠĢletme Fakültesi
Yayınları no: 3, Desen Ofset A.ġ.
ĠMER, Sencer, “Dünyada ve Türkiye‟de Enerjinin Durumu ve Gelecekteki GeliĢimi
Hakkında GörüĢler”, Kuzey Doğu Akdeniz Uluslararası Sempozyumu, 2005.
ĠNAN, Demir, GeçmiĢten Bugüne Enerji Kullanımı, TÜBĠTAK Matbaası, Ankara,
2001.
KĠBAROĞLU, Mustafa, “Enerji Kaynakları ve UlaĢım Yollarının Uluslar arası
Güvenliğe Etkileri”, Dünya ve Türkiye’deki Enerji ve Su Kaynaklarının, Ulusal
ve Uluslararası Güvenliğe Etkileri, 15–16 Ocak 2004, Ġstanbul, Harp Akademileri
Basım Evi, 2004.
KOCAOĞLU, Mehmet, Petro-Strateji, Harp akademileri Yayınları, Ġstanbul, 1996.
KÖSE, Talha, Ġran Nükleer Programı ve Orta Doğu Siyaseti Güç Dengeleri ve
Diplomasinin Ġmkânları, SETA Yayınları III, Ankara, Ağustos 2008.
ORAL, Ersel Zafer, KARATAġ, Çimen, “Uluslararası UlaĢtırma Koridorlarında
Türkiye‟nin Stratejik Rolü” Stratejik AraĢtırmalar Dergisi, Genel Kurmay ATASE
BaĢkanlığı Yayınları, Yıl: 5, sayı:9, Ankara, ġubat 2007.
ORAN, Baskın, Türk DıĢ Politikası, ĠletiĢim Yayınları, Ġstanbul, 2001.
146
ÖNDER, Ġzzetin, “Orta Doğu Ülkeleri ve Türkiye”, Derleyen: Sabahattin ġen, Su
Sorunu, Türkiye ve Ortadoğu, Birinci Baskı, Bağlam Yayınları, Ġstanbul, 1993.
ÖZĠL, Eralp, “Dünyadaki Stratejik Enerji Kaynakları ve UlaĢım Yolları”, Dünya ve
Türkiye deki Enerji ve Su Kaynaklarının, Ulusal ve Uluslararası Güvenliğe
Etkileri, 15–16 Ocak 2004, Ġstanbul, Harp Akademileri Basım Evi, 2004.
ÖZTÜRK, Feyza, “AB Enerji Politikaları ve Türkiye ye Yansıması”, 3. Uluslar arası
Strateji ve Güvenlik ÇalıĢmaları Sempozyum Bildirileri Enerji Güvenliği, ed. Sait
Yılmaz, Beykent Üniversitesi Yayınları, 2010.
PAMĠR, Necdet, “ABD, AB, Rusya ve Çin‟in Enerji Ġhtiyaçları ve Stratejileri”,
SEMPOZYOM: Türkiye‟nin Enerji Stratejisi Ne Olmalıdır? (26–27 Ocak 2006),
Harp Akademileri Basımevi, Ġstanbul, 2006.
PALABIYIK, Hamit, YAVAġ, Hikmet, AYDIN, Murat, Nükleer Enerji ve Sosyal
Kabul, Ankara, Usak Yayınları, 2010.
SATMAN, Abdurrahman, “Dünyada Enerji Kaynakları”, Türkiye‟de Enerji ve
Kalkınma Sempozyumu, (Editör: Atilla Sandıklı, Hasret ikici Bilgin), Tasam
Yayınları, Ġstanbul, 2006.
SÖNMEZOĞLU, Faruk, Uluslararası Politika ve DıĢ Politika Analizi, 2.Baskı,
Ġstanbul, 1995.
SÖNMEZOĞLU, Faruk, Türk DıĢ Politikasının Analizi, Gözden geçirilmiĢ 3.
Baskı, Der Yayınları, Ġstanbul, 2004.
ġEN, Sabahattin, Su Sorunu Türkiye ve Ortadoğu, Birinci Baskı, Bağlam
Yayınları, Ġstanbul,1993.
TÜMERTEKĠN, Erol, ÖZGÜÇ, Nazmiye, Ekonomik Coğrafya: KüreselleĢme ve
Kalkınma, Çantay Kitabevi, Ġstanbul, 1999.
TOMANBAY, Mehmet, Dünya Su Bütçesi ve Ortadoğu Gerçeği, Birinci Baskı,
Gazi Büro Yayınları, 1998.
ÜLTANIR, Mustafa Özcan, 21. Yüzyıla Girerken Türkiye’nin Enerji
Stratejilerinin Değerlendirilmesi, Tüsiad, 1998.
YÜCEL, F. Behçet, Enerji Ekonomisi, Birinci Baskı, Akay Ofset Matbaacılık,
Ankara,1994.
147
2. Makaleler
AKBAġ, Zafer, “Küresel Ekonomik Krizlerin Önemini Artırdığı Enerji Kaynakları
Üzerinden YaĢanan Rekabetin Uluslararası iliĢkilerde Etkisi”, Düzce Üniversitesi
Akçakoca Meslek Yüksekokulu, Düzce
EriĢim: http://web.inonu.edu.tr/~ozal.congress/pdf/2.pdf
AKBULUT, Ural, “Atom Bombası Nasıl Yapıldı?”, EriĢim:
http://www.uralakbulut.com.tr/wp-content/uploads/2010/10/atom-bombasi.pdf, 12
Ocak 2011, s. 1–4.
AKMAN, Süheyl, “Yapı Malzemelerinin Tarihsel GeliĢimi”, Türkiye Mühendislik
Haberleri, sayı: 426- 2003-4, EriĢim:
http://www.imo.org.tr/resimler/dosya_ekler/d1fc573ea9fb2e5_ek.pdf?dergi=169
AKYENER, Oğuzhan, ALTUN, Abdullah, “Türkiye‟de Enerji Stratejileri ve
Politikalarının Belirlenmesinde Rol Oynayacak Kurumsal Bir Yapılanma Modeli”,
EriĢim:
http://tespam.org/Documents/Turkiyede_Enerji_Stratejileri_ve_Politikalarinin_Belirl
enmesinde_Rol_Oynayacak_Kurumsal_Bir_Yapilanma_Modeli.pdf
ATĠKER, Mustafa, “Ortadoğu, Petrol ve ABD”, EriĢim:
http://www.kto.org.tr/dosya/rapor/ortadogu.pdf
BACANLI, Ülker Güner, “Türkiye‟de Enerji Kaynakları ve Hidroelektrik Enerjinin
Önemi”, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Türkiye 10. Enerji Konseyi,
EriĢim: http://www.dektmk.org.tr/pdf/enerji_kongresi_10/UlkerGunerBacanli.pdf
BAYRAÇ, H. Naci, YENĠLMEZ, Füsun, “Türkiye‟de Petrol Sektörü”, EskiĢehir
Osmangazi Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Ġktisat Bölümü,
EskiĢehir, s.4. EriĢim: www.econturk.org/Turkiyeekonomisi/Naci1.doc
BĠÇĠCĠ, Rahim, “Türkiye‟de Enerji Ekonomisi”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans
Tezi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ġktisat Anabilim
Dalı, Zonguldak, 2008.
CĠRĠT, Hakan, “Sınırı AĢan Sular ve Türkiye”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi,
Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı,
Diyarbakır, 2007.
ÇOLAK, Ufuk, “11 Eylül Sonrası ABD‟nin Orta Asya Politikası”, YayımlanmamıĢ
Yüksek Lisans Tezi, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Bolu, 2009.
148
ÇOMAK, Hasret, “Türkiye‟nin Enerji Güvenliği”,
EriĢim: (20.03.2011) http://www.konrad.org.tr/Enerji/08COMAK.pdf
DOĞANAY, Hayati, HAYLĠ, Selçuk, Irak’ın BaĢlıca Coğrafi Özellikleri ve Petrol
Yatakları, Elektronik makale,
EriĢim(01.10.2011):
http://perweb.firat.edu.tr/personel/yayinlar/fua_299/299_19111.pdf
EDĠGER, Volkan ġ., “Enerji Arz Güvenliği ve Ulusal Güvenlik Arasındaki ĠliĢki”,
Enerji Arz Güvenliği, Askerî Tarih ve Stratejik Etüt BaĢkanlığı Stratejik AraĢtırma
ve Etüt Merkezi, Genelkurmay Basımevi, 2007, Ankara, EriĢim: http://www.v-
energy.net/makaleler/ediger%202007%20arz%20guvenligi.pdf
ENER, Meliha, “Türkiye-Azerbaycan Petrol-Doğalgaz Boru Hattı Projelerinin Ülke
Ekonomileri ve Avrupa Birliği Açısından Önemi”, 2. Ulusal Ġktisat Kongresi / 20–
22 ġubat 2008 / Dokuz Eylül Üniversitesi Ġktisat Bölümü, Ġzmir
EriĢim: http://www.deu.edu.tr/userweb/iibf_kongre/dosyalar/ener.pdf
FISCHER, Joschka, “Türkiye Bölgede Önemli Aktör”, Türkiye Avrupa Vakfı
Ġnternet Sitesi, EriĢim: 20 Kasım 2011,
http://www.turkiyeavrupavakfi.org/index.php/arastirma-yorum/roportajlar/2306-
fischer.html
KAYRAK, Sedide, “Rusya‟nın Arap Baharına BakıĢı”, Bilge Adamlar Stratejik
AraĢtırmalar Merkezi, 21 Aralık 2011,
EriĢim:
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=1981:
rusyanin-arap-baharina-bakisi&catid=104:analizler-rusya&Itemid=136
KESKĠN, M. Hakan, “Stratejik Açıdan Avrupa Birliği Enerji Politikası ve Uluslar
Arası Güvenlik Sistemine Etkisi”, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi, Dokuz Eylül
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliği Anabilim Dalı, 2006.
KIVILCIM, Zeynep, “Ulus-AĢırı ġirketler ve Ġnsan Hakları: Bakü-Tiflis-Ceyhan
Boru Hattı Örneği”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, 65-3. EriĢim:
http://asosindex.com/journal-article-fulltext?id=7707&part=1
KISACIK, Sina, “Enerji Nakil Hatları Çerçevesinde Türkiye-Azerbaycan ĠliĢkileri”,
EriĢim:
http://www.bilgesam.org/tr/images/stories/analizler/enerjinakilturkiyeazerbaycan.pdf
KOÇGÜNDÜZ, Leyla Melike, “Hazar Bölgesi Enerji Politikaları”, YayımlanmamıĢ
Yüksek Lisans Tezi, Abant Ġzzet Baysal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Uluslararası ĠliĢkiler Anabilim Dalı, Bolu, Mayıs 2009.
149
KONA, Gamze GüngörmüĢ, “Ortadoğu‟da Güvenlik Algılaması ve Dâhili Risk
Faktörlerinin Etkisi”, Akdeniz Ġ.Ġ.B.F. Dergisi (8), 2004, s.113. EriĢim:
http://asosindex.com/journal-article-fulltext?id=2844&part=1
LAÇĠNER, Sedat, “Hazar Enerji Kaynakları ve Enerji Siyaset ĠliĢkisi”, OAKA,
Cilt1, No: 1 s.36–66, USAK, Ankara, 2006, 36-75. EriĢim:
http://www.usak.org.tr/dosyalar/dergi/vRPhzIqgAaUzEbsqIgyiYdXFvT60sp.pdf
OĞAN, Sinan, “Türkiye‟nin Bölgesel Enerji Güvenliğinde Yeri ve Rolü”, Enerji
Enstitüsü, 21 Aralık 2009, EriĢim, 20.04.2011:
http://www.turksam.org/tr/a1884.html
OĞAN, Sinan, “BTC ve Asrın Rüyası”, Uluslar arası ĠliĢkiler ve Stratejik Analizler
Merkezi, 24 Mayıs 2005, TÜRKSAM, EriĢim: http://www.turksam.org/tr/a371.html
OKUR, Eren, “Enerji Kaynakları ve Orta Asya‟nın Geleceği”, 20 Ağustos 2009,
EriĢim:
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=433:e
nerji-kaynaklar-ve-orta-asyann-gelecei&catid=83:analizler-ortaasya&Itemid=149
ÖZDEMĠR, Yavuz, “Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan‟ın Enerji
Potansiyelleri ve Politikaları”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Atılım
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, 2007.
ÖZHAN, Taha, “Petrol Fiyatları”, Siyaset Ekonomi ve Toplum AraĢtırmaları Vakfı
Ġnternet sitesi, 1 Aralık 2005,
http://www.setav.org/public/HaberDetay.aspx?Dil=tr&hid=24967&q=petrol-fiyatlari
PAMĠR, Necdet, Hazar Bölgesinde Enerji Politikaları: Avrupa’nın ve ABD’nin
Konseptleri, TÜRKSAM, 13 Kasım 2000, EriĢim:
http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp?kat=27&yazi=291
PALANDÖKEN, Selin, “Eminim Libya Olmak Ġstersiniz”, 23 Ekim 2011, EriĢim:
http://www.akfikir.com/eminim-libyada-olmak-isterdiniz-makale,507.html
SAATÇĠOĞLU, Cem, KÜÇÜKAKSOY, Ġsmail, “Türkiye Ekonomisinin Enerji
Yoğunluğu ve Önemli Enerji TaĢıma Projelerinin Ekonomiye Etkisi”, Dumlupınar
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kütahya, Elektronik Makale, 2011.
EriĢim: http://sbe.dpu.edu.tr/11/19-41.pdf
SANDIKLI, Atilla, “Jeopolitik ve Türkiye-Riskler ve Fırsatlar”, Bilge Adamlar
Stratejik AraĢtırmalar Merkezi, BĠLGESAM Yayınları, Rapor no:27, Ġstanbul, Ocak
2011.
EriĢim: http://www.bilgesam.org/tr/images/stories/rapor/jeopolitikveturkiye.pdf
150
SANDIKLI, Atilla, “Petrol ve Doğalgaz Boru Hatları Stratejisi”, Türkiye Uluslar
arası ĠliĢkiler ÇalıĢmaları, TUĠÇ Akademi, 13 Ocak 2011, EriĢim:
http://www.tuicakademi.org/index.php/yazarlar1/73-atilla-sandikli-tum-yazilari/411-
petrol-ve-dogalgaz-boru-hatlari-stratejisi
SATMAN, Abdurrahman, “Dünya Enerji Kaynakları”, 24 Temmuz 2008, EriĢim:
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=170:d
uenya-enerji-kaynaklar&catid=131:enerji&Itemid=146
TUNCA, Mehmet BarıĢ, “Avrupa Birliği Enerji Politikası ve Türkiye”,
YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Ġktisat Anabilim Dalı Uluslar Arası Ġktisat Bilim Dalı, Ġstanbul, 2009, s.24.
VARINCA, Kamil B., VARANK, Gamze, “GüneĢ Kaynaklı Farklı Enerji Üretim
Sistemlerinde Çevresel Etkilerin Kıyaslanması ve Çözüm Önerileri”, EriĢim:
http://www.yildiz.edu.tr/~kvarinca/Dosyalar/Yayinlar/yayin003.pdf
VURAL, Zeliha, “Hazar Havzası Enerji Kaynaklarının Uluslar arası Politikalardaki
Yeri ve Türkiye‟ye Etkisi”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Atılım Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslar Arası ĠliĢkiler Anabilim Dalı, Ankara, 2006.
YATAR, Yüksel, “Avrupa Birliği Enerji Politikası ve Bu Politika Bağlamında Hazar
Havzası Enerji Kaynaklarının Önemi”, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi,
Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta.
YAVUZ, Celalettin, “Küresel Felaket Enerji Güvenliği Ġkilemi ve Milli Güvenlik”,
TÜRKSAM,
EriĢim: http://www.turksam.org/tr/yazdir1996.html
YAVUZ, Celalettin, “Küresel Felaket-Enerji Güvenliği Ġkilemi ve Milli Güvenlik”,
TÜRKSAM. EriĢim: http://www.turksam.org/tr/yazdir1996.html
YILMAZ, Necip Fazıl, Petrol ve Doğal Gaz Boru Hatları Üzerine Genel Bir
Değerlendirme, Tesisat Mühendisliği Dergisi, Sayı:87, 2005.
YÜCEL, Mustafa, EKMEKÇĠLER, Serkan, “Alternatif Doğalgaz Boru Hattı
Nabucco‟nun, Lojistik ve Ekonomik Açısından Uluslararası Önemi”, Elektronik
Makale, EriĢim: http://idc.sdu.edu.tr/tammetinler/kalkinma/kalkinma23.pdf
151
3. Süreli Yayınlar
ATIL, Hakkı, “Nükleer Santral TartıĢmasında Nereye Gidiyoruz?”, EriĢim:
http://www.jmo.org.tr/resimler/ekler/40286122786fc35_ek.pdf?dergi=HABER%20B
%DCLTEN%DD, 12 Ocak 2012, s. 33–37.
AYDIN, Fatma Fehime, “Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme”, Erciyes
Üniversitesi Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi Dergisi, sayı:35, Ocak-Temmuz
2010, s. 317–340. EriĢim: http://iibf.erciyes.edu.tr/dergi/sayi35/aydin.pdf
AYHAN, Veysel, “Avrupa‟nın Enerji Arz Güvenliğinde Türkiye: Petrol, Doğal Gaz
ve Entegrasyon”, Uluslararası ĠliĢkiler, Cilt:5, Sayı:20, KıĢ 2009. EriĢim:
http://www.uidergisi.com/wp-content/uploads/2011/06/Avrupanin-Enerji-Arz-
Guvenliginde-T%C3%BCrkiye.pdf
BAġDEMĠR, M. Melih, ÇELĠKPALA, Mithat, “Türkiye’de Petrol ve Doğalgaz
Boru Hatlarının Güvenliği: Uygulanan Politikalar ve Öneriler”, Stratejik
AraĢtırmalar Dergisi, Genel Kurmay Atase BaĢkanlığı Ocak, 2010.
EriĢim: www.tsk.tr/SAREM/Dergiler/2010/SAD14.pdf
DOSTER, BarıĢ, “ABD‟nin Irak‟ı ĠĢgali, Enerji Kavgası ve Türkiye”, Jeopolitik
Dergisi,
Yaz 2004. EriĢim: www.tsk.tr/SAREM/Dergiler/2007/sad10.pdf
EROL, Mehmet Seyfettin, “11 Eylül Sonrası Türk DıĢ Politikasında Vizyon
ArayıĢları ve Dört Tarz-ı Siyaset”, Akademik BakıĢ, cilt 1, sayı 1 kıĢ 2007.
EriĢim: http://www.ataum.gazi.edu.tr/pdf/11-eylul-sonrasi-turk-dis-politikasinda-
vizyon-arayislari-ve-dort-tarz-i-siyaset-1236245618.pdf
KESER, Ulvi, “Jeostratejik ve Güvenlik Bağlamında Doğu Akdeniz ve Kıbrıs”,
Birlik Dergisi sayı:191 Ocak-ġubat-Mart 2011, 30-32.
EriĢim: http://www.tesud.org.tr/Shared/Birlik/fc904b09-2fd7-41fb-9d62-
9cb7801b9731/Download/Birlik_Sayi_191.pdf
KESER, Ulvi, “Rumların Yeni Kozu”, Türkiye Doğu Akdeniz‟de Petrol ve Doğalgaz
Sorunuyla KarĢı KarĢıya, Cumhuriyet Enerji, 1 ġubat 2011. EriĢim:
http://www.emo.org.tr/ekler/32fc929dc5163af_ek.pdf?dergi=636
HURMĠ, AyĢe Bahar, “Bush ve Obama KarĢılaĢtırılması Çerçevesinde Amerikan DıĢ
Politika Analizi”, Alternatif Politika, Cilt.2, Sayı: 1, 56-81, Nisan 2010.
EriĢim:
http://www.int.atilim.edu.tr/news_image/Ayse_Bahar_Hurmi_1298892965.pdf
KANTÖRÜN, Ufuk, “Bölgesel Enerji Politikaları ve Türkiye”, Bilge Strateji, Cilt 1,
sayı 3, s.95, Güz 2010.
EriĢim: http://www.bilgestrateji.com/store/dergi3/kantorun.pdf
152
KESKĠN, M. Hakan, “GeniĢleme ve DerinleĢme Süreçlerinde Avrupa Birliği Enerji
Politikaları”, Stratejik AraĢtırmalar Dergisi, sayı:9 ġubat 2007 yıl:5, Genel
Kurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt BaĢkanlığı Yayınları, Genel Kurmay
Basımevi, Ankara.
EriĢim: http://www.tsk.tr/SAREM/Dergiler/2007/sad9.pdf
ÖZKAN, Gökhan, “Türkiye‟nin Orta Asya ve Kafkasya‟daki Bölgesel Politikasında
Enerji Güvenliği”, Gazi Akademik BakıĢ, Cilt:4, sayı:7, Ankara, KıĢ 2010. EriĢim:
http://asosindex.com/journal-article-fulltext?id=9978&part=1
ġĠR, Aslan Yavuz, “Rusya Federasyonu‟nun Orta Doğu Politikası Çerçevesinde
Gazze Krizine YaklaĢımı”, Ortadoğu Analiz, ġubat 2009, Cilt 1, Sayı 2.
EriĢim (27.10.2011):
http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar/2009214_yavuz.subat.pdf
TURAN, Aslıhan, “Hazar Havzası‟nda Enerji Diplomasisi”, Bilge Adamlar Stratejik
AraĢtırmalar Merkezi, BĠLGESAM, cilt:2, sayı:2, Bahar 2010.
EriĢim: http://www.bilgestrateji.com/store/dergi2/dergi2.pdf
2023 Dergisi, “Türkiye‟de ve Dünyada Enerji Krizi ve Bu Krizin Çözümüne Yönelik
Önemli Bir Alternatif: Nükleer Enerji”, 71. sayı, 2011.
EriĢim (20.10.2011):
http://www.enerji2023.org/index.php?view=article&catid=6%3Anuekleer&id=95%3
Atuerkyede-ve-duenyada-enerj-krz-ve-bu-krzn-coezuemuene-yoenelk-oeneml-br-
alternatfnuekleer-enerj&format=pdf&option=com_content&Itemid=232
YORKAN, Arzu, “Avrupa Birliği‟nin Enerji Politikası ve Türkiye‟ye Etkileri”, Bilge
Strateji, Cilt 1, Güz 2009. EriĢim (20.03.2011):
http://www.bilgestrateji.com/store/dergi1/arzuyorkan.pdf
YÜKSEL, Fatma, ÖZDEMĠR, Abdullah, “Türkiye‟de Enerji Sektörünün Ġleri ve
Geri Bağlantı Etkileri” Celal Bayar Üniversitesi Ġ.Ġ.B. Fakültesi, Yönetim ve
Ekonomi, Cilt:13, Sayı:2, Yıl:2006, s.1. EriĢim: http://asosindex.com/journal-article-
fulltext?id=7859&part=1
ZENGĠN, Eyüp, ESEDOV, Aqil, “Türkiye ve Azerbaycan Örneğinde Boru Hatları
UlaĢtırmasının Çevre Üzerindeki Etkileri”, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 5, Sayı 9, 2009. EriĢim: http://asosindex.com/journal-
article-fulltext?id=7669&part=1
153
4. Elektronik Kaynaklar
AB Haber ve Politika Portalı, EuroActiv Ġnternet sitesi,
EriĢim: http://www.euractiv.com.tr/politika-000110/article/rusya-disisileri-bakani-
lavrov-bati-ekonomik-kaybini-ortadogudan-telafi-etmek-istiyor-022610
Bakü-Tiflis-Ceyhan HPBH Proje Direktörlüğü, eriĢim:
http://www.btc.com.tr/proje.html
Boru Hatları ile Petrol TaĢıma A.ġ. internet adresi, eriĢim: www.botas.com.tr
Elektrik Mühendisleri Odası Ġnternet Sitesi, Ġlhami Binici, “Türkiye‟nin Petrol
Politikası Nedir?”, EriĢim:
http://www.emo.org.tr/ekler/e0f65eb20acbfb2_ek.pdf?dergi=375
Coğrafya Dünyası, eriĢim: http://www.cografya.gen.tr/siyasi/jeopolitik/ortadogu.htm
Hürriyet Gazetesi Ġnternet Sitesi, UAEK: Ġran‟ın Nükleer Silah Sahip Olmak Üzere,
8 Kasım 2011, EriĢim: http://www.hurriyet.com.tr/planet/19194445.asp
Limitsiz Enerji Ġnternet Sitesi eriĢim: http://www.limitsizenerji.com
“Linyit Sektör Raporu 2010”, Türkiye Kömür ĠĢletmeleri Kurumu Stratejik Planlama
Koordinasyon Birimi, Ankara, Mart 2011 T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı,
eriĢim:
http://www.tki.gov.tr/dosyalar/K%C3%B6m%C3%BCrSekt%C3%B6rRaporu2010.p
df
Milli Eğitim Bakanlığı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü, Küresel
Ortam: Bölgeler ve Ülkeler, Kıtaların KeĢfi ve Küçülen Dünya, 10. Bölüm. EriĢim:
http://yetgm.meb.gov.tr/aok/Aok_Kitaplar/AolKitaplar/Cografya_4/4.pdf
Milliyet Gazetesi Ġnternet Sitesi, 21 Kasım 2011, eriĢim:
http://ekonomi.milliyet.com.tr/batman-da-turkiye-de-bugune-dek-cikarlmis-en-
kaliteli-petrol-bulundu/ekonomi/ekonomidetay/21.11.2011/1465525/default.htm
Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesi Türkiye Bölümü (Ankara Kırklareli: 758 km)
Çevresel Etki Değerlendirmesi BaĢvuru Dosyası”, Nabucco International Company
Su-Yapı Mühendislik ve MüĢavirlik A.ġ., Mayıs 2010.
EriĢim http://www2.cedgm.gov.tr/cedsureci/ced_basvuru_dosyasi/699_ptd.pdf
Otomotiv Bilim ve Teknoloji Topluluğu Ġnternet Sitesi, EriĢim:
http://www.obitet.gazi.edu.tr/obitet/gunes_enerjisi/gunes_arabalar_yapimi.htm
154
The Free Dictionary Ġnternet Sitesi, EriĢim: 13 Ocak 2011,
http://www.thefreedictionary.com/energy
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Makine Mühendisleri Odası Ġnternet Sitesi,
“Yenilenebilir Enerji Kaynakları”, EriĢim:
http://www.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/9514e888b8f2aca_ek.pdf
Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Resmi Ġnternet Sayfası, EriĢim:
http://www.taek.gov.tr/ogrenci/bolum1_01.html
Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Resmi Ġnternet Sitesi,
“2010 Yılı Ham Petrol Ve Doğal Gaz Sektör Raporu”, Türkiye Petrolleri A.O. Genel
Müdürlüğü, Ağustos 2011,
http://www.enerji.gov.tr/yayinlar_raporlar/Sektor_Raporu_TPAO_2010.pdf
Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu Resmi Ġnternet Sitesi, “Putin‟den Libya
ÇıkıĢı”, 27 Nisan 2011, EriĢim:
http://www.trt.net.tr/haber/HaberDetay.aspx?HaberKodu=b1b3bffc-5896-48e3-
9834-6ef6c98f7e8c, 21 Ocak 2012.
Türkiye Petrolleri A.O. internet adresi, eriĢim: www.tpao.com.tr
Türkiye Cumhuriyeti DıĢiĢleri Bakanlığı Resmi Ġnternet Sayfası, eriĢim:
http://www.mfa.gov.tr
Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Resmi Ġnternet Sayfası,
eriĢim: http://www.enerji.gov.tr/index.php
“Türkiye‟nin Enerji Stratejisi” Enerji, Su ve Çevre ĠĢleri Genel Müdürlüğü
Yardımcılığı, Ocak, Türkiye Cumhuriyeti DıĢiĢleri Bakanlığı, 2009.
EriĢim:
http://www.mfa.gov.tr/data/DISPOLITIKA/EnerjiPolitikasi/T%C3%BCrkiye%27nin
%20Enerji%20Stratejisi%20%28Ocak%202009%29.pdf
U.S. Energy Information Administration Ġnternet Sayfası, eriĢim:
http://www.eia.gov/
“2010 Yılı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu”, Türkiye Petrolleri A.O. Genel
Müdürlüğü, Mart 2011.
EriĢim: http://www.tpao.gov.tr/v1.4/condocs/2011/2010_yili_rapor.pdf
2010 Yılı Sektör Raporu, Boru Hatları ile Petrol TaĢımacılığı A.ġ. BOTAġ, Bilkent
Ankara. s.15.
EriĢim:
http://www.enerji.gov.tr/yayinlar_raporlar/Sektor_Raporu_BOTAS_2010.pdf
155
UlaĢtırma Bakanlığı Resmi Ġnternet Sayfası
EriĢim: http://www.ubak.gov.tr/BLSM_WIYS/UBAK/tr/Ana_Plan_Stratejisi/3-
Rapor/20100518_171138_204_1_64.pdf
Stratejik AraĢtırmalar Enstitüsü, “Türkiye‟nin Enerji Satrancı”, Ġstanbul, Ekim 2007.
EriĢim: http://www.turksae.com/sql_file/337.pdf
156
ÖZET
Bu tez Ortadoğu coğrafyasında bulunan zengin ham petrol ve doğalgaz
kaynaklarının uluslararası iliĢkiler alanda önemiyle Türkiye üzerinden enerji nakil
boru hatları ile enerjiyi arz eden geliĢmiĢ batılı ülkelere güvenli bir Ģekilde taĢınması
sürecinde enerji kaynakları bakımından zengin sayılamayacak olan Türkiye‟nin sahip
olacağı stratejik öneminin ortaya çıkarılmasını amaçlamaktadır. Dünya üzerinde
bulunan baĢta ABD, Ġngiltere ile Almanya ve Fransa gibi geliĢmiĢ ülkelerinin ulusal
ve uluslararası hedeflerine ulaĢabilmeleri için endüstrilerinin ihtiyaç duyduğu ham
petrol ve doğalgazı kesintisiz, güvenilir ve hızlı yollardan tedarik etmeleri
gerekmektedir. Ham petrol ve doğalgaz enerji kaynaklarına ihtiyaç duyan geliĢmiĢ
ülkelerin özellikle ABD ve Rusya Federasyonu dıĢında büyük bir çoğunluğunun bu
kaynakların rezervi açısından fakir olarak tabir edilen coğrafyada bulunduğu
görülmektedir. Dünyanın en zengin ham petrol ve doğalgaz rezervlerinin bulunduğu
ülkelerse Türkiye‟nin de içinde bulunduğu istikrarsız Ortadoğu coğrafyasında yer
almaktadır. Fakat bu ülkeler uzun bir zamandan beri siyasi dengenin sağlanamadığı
iĢgaller, savaĢlar ve isyanların yaĢandığı bölgelerdedir. Türkiye‟nin yer aldığı
coğrafya itibarı ile komĢu ülkelerine göre siyasi yapısı oturmuĢ, devlet yapısı
olgunlaĢmıĢ ve istikrarını yaklaĢık 90 senedir koruyabilen tek ülke konumunda
olduğu görülmektedir ve doğu ile batı arasında kelimenin tam anlamı ile köprü
konumuna sahiptir. Türkiye ise zengin enerji kaynakları olarak ham petrol ve
doğalgaza yeterince sahip olup olmadığı kesin ispatlanmıĢ değildir. Bununla birlikte
ne Avrupalı ülkeler gibi tam olarak geliĢmiĢ ne de Ortadoğu‟daki ülkeler gibi geri
kalmıĢtır. Doğalgaz ve ham petrolün birbirine entegre çoklu enerji nakil boru hatları
ile taĢınması ülke ve uluslararası kuruluĢların Türkiye karĢı olan tutumlarının
belirlenmesinde son derece önemli rol oynayacaktır. Tez dört ana bölümden
oluĢmaktadır. Tezin birinci bölümde stratejik öneme sahip enerji kaynaklarından
bahsedilmektedir. Ġkinci bölümde en zengin ham petrol ve doğalgaz enerji kaynakları
rezervlerinin Ortadoğu‟da yer aldığı anlatılmaktadır. Üçüncü bölümde enerji
kaynaklarının çoklu iletim hatları ile sevkiyatı iĢlenmektedir. Dördüncü bölümde ise
Türkiye‟nin enerji iletim hatları ile uluslar arası alanda kazanacağı stratejik konum
iĢlenmektedir.
157
ABSTRACT
That thesis aims at discovering strategic importance of Turkey, which will not
be supposed rich in point of energy sources in the process of transporting safely to
developed Western countries supply energy by pipelines over Turkey and, at the field
of the international relations, importance of crude oil and natural gas energy sources
in the Middle East. Over world, developed EU countries like particularly U.S.,
Britain, Germany and France to reach the aims of national and international need to
supply energy sources like crude oil and natural gas that are needed for industries and
economies fast, reliable, uninterrupted and from economical ways in terms of cost.
The majority of developed countries, which need energy sources like crude oil and
natural gas except particularly U.S. and Russian Federation, are appeared to be on the
geography which is known poor as in terms of that sources‟ reserve. In this context,
EU countries are seen impossible to supply crude oil and natural gas needs at the
moment. However, those countries are neither exactly developed as European
countries nor underdeveloped as countries in the Middle East. The importance of
Turkey appears as to supply security of energy and to safely and continuously
transport crude oil and natural gas energy sources in the Middle East to West which
needs those sources. Also in this thesis, transporting crude oil and natural gas energy
sources by multi-energy transmission pipelines integrated together and the extreme
importance role of these sources to determining the attitude of the international
organizations and the countries in the energy arena against Turkey are expressed. The
available situation and this situation that will occur make Turkey obligatory in point
of keeping position and stability in itself as the country such as allowing fort he
strengthening of following strategic policy and in international arena. The thesis
consists of four chapters. In first chapter, energy sources which have strategic
importance are mentioned. The second chapter discusses availability in the Middle
East of the world‟s reserves of the richest energy sources. In the third chapter,
transporting by energy transmission lines of the energy sources is mentioned. And
finally in the fourth chapter, taking strategic position by energy transmission lines of
Turkey is expressed.
Recommended