149
İŞ HUKUKU DERS NOTLARI ESOGÜ Mühendislik – Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü (gözden geçirilmiş, düzenlenmiş ve güncellenmiş basım)

İŞ HUKUKU DERS NOTLARI - anadoluissagligi.com · 3 KISIM-I 1. GİRİŞ Genel anlamda İngilizce karşılığı ''labour legislation'' olan iş hukuku, gerek Avrupa gerekse Amerika'da

  • Upload
    others

  • View
    20

  • Download
    1

Embed Size (px)

Citation preview

İŞ HUKUKU DERS NOTLARI

ESOGÜ

Mühendislik – Mimarlık Fakültesi

İnşaat Mühendisliği Bölümü

(gözden geçirilmiş, düzenlenmiş ve güncellenmiş basım)

2

ÖNSÖZ

Ülkemizde tüm çalışanların sosyal güvenlik ve çalışma koşullarıyla ilgili sorunları henüz tam

anlamıyla çözülmüş değildir. Oysa genç nüfusu hayli kalabalık olan ülkede doğal olarak büyük kesimi

çalışan genç kuşağı oluşturan insanlarımızın bu çok önemli ve iş hayatının çalışma düzenini,

prensiplerini, koşul ve yükümlülüklerini, gerek üniversite ve yüksekokullar gibi akademik kurumlarda

gerekse yazılı, görsel ve işitsel basın ve medyada tartışmaları, iletişimde bulunmaları ve güncel ölçüler

içerisinde yansıtılması açısından ele alınması büyük önem arzetmektedir.

Yukarıda belirtilen nedenlerle ve İnşaat Mühendisliği ve Teknikerliği, Mimarlık Öğrenimi

görenler için hazırladığım bu dar kapsamlı ders notlarının, şu sıralarda hükmünü tamamlamış 1475 sayılı

İş Kanunumuz ile 2003 yılında yürürlüğe girmiş 4857 Sayılı yeni İş Kanunumuzun bu dalı ilgilendiren

hükümlerinin, yeniliklerinin, değişikliklerinin incelenmesine, yansıtılmasına titizlikle çalışılmıştır.

Ayrıca, birbirine hiç de ayrık ve ters düşmeyen, birbirini tamamlayan ve destekleyen içiçe yasalar olan

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun bu mesleği yürütecek olanları

ilgilendiren temel hükümleri; 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu ile 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve

Lokavt Kanunuyla da Toplu İş Hukukunu ilgilendiren ve yine meslektaşlarımızın çalışma hayatında

karşılaşacakları önemli ve ilgili ek yasa, yönetmelik ve mevzuat da kitapta ele alınmaya çalışılmıştır. Her

yararlanan, okuyan ve bilgi arayana olduğunca yararlı olmasını ve katkıda bulunmasını diliyorum.

Ders notları, elden geldiğince kişilerin hemen yararlanmasına hazır hale getirilmeye ve güncellenmeye

çalışılmıştır. Fayda uman, beklentileri olan herkese her alanda, her zaman ve her koşulda faydalı ve

yardımcı olması dileklerimle.

3

KISIM-I

1. GİRİŞ

Genel anlamda İngilizce karşılığı ''labour legislation'' olan iş hukuku, gerek Avrupa gerekse

Amerika'da 18. yüzyılın ikinci yarısından sonra başlayan ve günümüze kadar hızla gelişen sanayileşme

hareketleriyle ortaya çıkmıştır. İşçi yada çalışan sınıfının işverenler yada idareler karşısında menfaat ve

sorumluluklarını inceleyen iş hukuku bir yandan ülke ekonomisinin kalkınma ve zenginleşme yolunda

önünü açarken diğer yandan da iç barış, düzen ve çalışma ortamlarının işlerliğini gerçekleştirmektedir.

İş Hukukunu ''Ferdi İş Hukuku'' ve ''Kollektif İş Hukuku'' olarak iki ana başlık altında incelemek

esastır. Bu anlamda bu dersin kapsamı içerisinde hem işçi-işveren arasındaki kişisel iş ilişkilerini konu

alan ''Ferdi İş Hukuku'' hem de toplu iş ve işçi anlaşma ve görüşmeleriyle ortak menfaatlerin ana

hatlarıyla ele alındığı “Kollektif ya da Toplu İş Hukuku”na değinilecektir. Toplu sözleşmeler, sendikal

hak ve hürriyetler, grev ve lokavt, işçi ve işverenin sosyal sigorta mevzuatıyla bağlı görev yetki ve

sorumlulukları, yapı işlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği gibi genel konuları kapsayan; çalışanları topluluk

olarak ilgilendiren hususlar ayrı ayrı ele alınacaktır.

Ders notlarının yenilendiği 2003 yılı sonlarına doğru, ilgili yıl içinde hükmünü tamamlayan 1475

Sayılı İş Kanununun (14. maddesi hariç) yürürlükten kaldırılması ve 22 Mayıs 2003 den itibaren

yürürlüğe konulan 4857 Sayılı Yeni İş Kanunu gereğince mevzuatın değiştirilerek güncellenme gereği

duyulmuştur. Bu amaçla da yeni yasa ve bağlı olduğu diğer yasa ve tüzükler çerçevesinde yenilenen,

takviye edilen mevzuat hükümleri de bu kapsamda ve kendi içinde yenilenmiştir.

1.1. İŞ HUKUKU KAVRAMI VE KONUSU

İş Hukuku, işçiler ve işverenler arasındaki ilişkileri düzenleyen ve inceleyen bir hukuk dalıdır.

Toplum hayatında, konusu insan faaliyeti olan pek çok ilişkiden söz edilmek imkanı varsa da; İş

Hukuku yalnız hizmet akdinden doğan ve bağımlı (tabi) hizmet yükümlülüğü içindeki insan ilişkilerini

konu alır. Kısaca, sözkonusu yükümlülüğün ortaya çıkardığı işçi, işveren ve bunların devletle olan

ilişkilerinin düzenlenmesi amacıyla meydana getirilen hukuk kurallarını bir sistem içinde inceleyen

hukuk dalına İş Hukuku adı verilmiştir.

İş Hukuku'nun konusuna gelince; bu hukuk dalını kesin sınırlar içinde belirlemek oldukça güçtür.

Çalışma hayatının değişen koşulları altında sahip olduğu dinamizmi, İş Hukuku'nun uygulama alanını

genişlettiği gibi konuları da her geçen gün çalışma hayatının ihtiyaçları karşısında sürekli değişebilmekte

ve esas itibariyle şu iki gurupta toplanmaktadır:

İŞ HUKUKU

Ferdi İş Hukuku Toplu İş Hukuku

(1). Ferdi İş Hukuku: İşçi ile işveren arasında kişisel olarak kurulan iş ilişkilerini konu alır. Hizmet

akdinin özellikleri, türleri, yapılması, konusu, tarafların hizmet akdinden doğan hak ve borçları, sona

ermesi, sona ermenin hükümleri ferdi iş hukuku (ferdi iş ilişkileri) adı altında toplanmaktadır.

(2). Toplu İş Hukuku: Günümüzde işçi ve işverenler arasında kişisel olmaktan öte toplu olarak karşı

karşıya gelme, örgütlü olarak kişisel hak ve çıkarlarını koruma ve geliştirme yollarını, usullerini ortaya

koymaktadır.

Sendikalaşma hareketi, toplu iş sözleşmeleri, hak ve çıkar uyuşmazlıkları ve bunların çözüm

yolları olarak grev, lokavt ve hakem kurulları yardımıyla Toplu İş Hukuku (Kollektif İş İlişkileri) içinde

inceleme konusu yapılmaktadır.

Ayrıca, işçilerin sosyal sigortalarla sağlanan sosyal güvenlikleri de İş Hukuku ile yakından

ilgilidir. İşçilerin çalışma koşulları kadar karşılayabilecekleri mesleki, sosyal ve fizyolojik nitelikteki

riskler de çok önem taşımaktadır. Bu risklerin karşılanmasında alınan sosyal güvenlik önlemleriyle de İş

Hukuku yakından ilgilidir. Özellikle iş kazası meslek hastalıkları, hastalık, analık, malûllük, yaşlılık ve

ölüm sigortalarını bu kapsamda ele almak gerekir. Bugün artık gelişmekte olan Sosyal Güvenlik Hukuku,

İş Hukuku'ndan ayrı bir disiplin olarak ele alınmaktadır.

4

1.2.İŞ HUKUKUNUN İLGİLİ OLDUĞU BİLİM KOLLARI VE HUKUK İÇİNDEKİ YERİ

İş Hukuku, başta Anayasa olmak üzere Medeni Hukuk, Borçlar Hukuku, Ceza Hukuku, İdare

Hukuku, Devletler Hususi Hukuku ve Devletler Umumi Hukuku ile yakından ilgilidir.

Ayrıca iktisat, işletme, istatistik, maliye, muhasebe ve sosyoloji gibi sosyal bilimlerle; iş güvenliği

ve işçi sağlığı, sigorta hukuku konularıyla belirli miktarlarda da fizik, kimya, matematik, teknoloji ve tıp

gibi fen bilimleri ve pozitif bilimlerle de ilişkili olduğunu belirtmek gerekir.

2. İŞ HUKUKU'NUN KAYNAKLARI

İş Hukuku'nun kaynakları resmi ve özel olmak üzere iki ana gurup altında incelenmektedir.

İş Hukuku Kaynakları

Resmi Kaynaklar Özel Kaynaklar

Resmi İç Hukuk Uluslararası Ulusal örf ve adetler

Kaynakları Kaynaklar Toplu İş Sözleşmeleri

Yasama Kay. Versay Barış İç Yönetmelikler

Yürütme Kay Antlaşması

Yargı Kaynak. ILO Uluslararası

Çalışma Örgütü

Şemadan da görüleceği üzere bu İş Hukuku kaynakları kısa açıklamalarla şöyle tanımlanabilir:

2.1.1.) Resmi İç Hukuk Kaynakları; Devletin ilgili resmi organı tarafından meydana getirilen, uyulması

zorunlu, genel ve yaptırımı bulunan kurallardır.

2.1.1.a) Yasama Kaynakları; TBMM tarafından çıkarılan kanunlardır. Bu konuda İş Hukuku'nun temel

kaynağı Anayasa'dır. Diğer temel yasa kaynakları arasında 4857 sayılı İş Kanunu gelir. Diğer İş

Kanunları; "Deniz İş Kanunu" ile "Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasında Münasebetlerin

Tanzimi Hakkındaki Kanun" bunlardandır.

Kollektif İş Hukukuna ilişkin "Sendikalar Kanunu" ile "Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt

Kanunu", "Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun", "Hafta Tatili Kanunu", "İş Mahkemeleri

Kanunu", "Sosyal Sigortalar Kanunu" ile "Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu" doğrudan İş Hukukuyla

ilgili kanunlardır.

Diğer yandan; "Medeni Kanun", "Borçlar Kanunu" da genel kanunlar olarak kısmen İş

Hukuku'na kaynak oluşturmaktadır. Ayrıca, "Öğle Dinlenmesi Kanunu", "Türkiye'de Türk Vatandaşlarına

Tahsis Edilen Sanat ve Hizmetler Hakkında Kanun" ve "Umumi Hıfzısıhha Kanunu" da önemli kaynaklar

arasında yer alır.

2.1.1.b) Yürütme Kaynakları; Çalışma hayatının dinamik yapısı, gelişen ihtiyaçlar karşısında çıkarılan

kanunların ayrıntılı olarak, yasa çıkaranlar tarafından sık sık değiştirilerek günün koşullarına uydurulması

oldukça güç ve zaman alıcı bir iştir. Bu nedenlerle, kanunlarda teknik ayrıntılara inilmez, yalnızca konuya

ilişkin genel ilkeler düzenlenerek uygulamaya ilişkin ayrıntılar yürütme organınca çıkarılan tüzük,

kararname ve yönetmeliklere bırakılır.

Bunlardan başlıcaları:

- Fazla Çalışma Tüzüğü,

- Sağlık Kuralları Bakımından Günde En Çok Yedibuçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken

İşler Hakkında Tüzük,

- Hazırlama, Tamamlama, Temizleme İşleri Tüzüğü,

- Kadın İşçilerin Sanayi'e Ait İşlerde Gece Postalarında Çalıştırılma Koşulları Hakkında Tüzük,

- Postalar Halinde İşçi Çalıştırılarak Yürütülen İşlerde Çalışmalara İlişkin Bazı Özel Usul ve

Kurallar Hakkında Tüzük,

- İş Güvenliği Tüzüğü,

- Ağır ve Tehlikeli İşler Tüzüğü,

- Gebe ve Emzikli Kadınların Çalışma Koşulları İle Emzirme Odaları ve Çocuk Bakımı Yurtları

Hakkında Tüzük.

5

Yönetmelikler ise, Başbakanlık, bakanlıklar ve kamu tüzel kişileri tarafından, görevlerine ilişkin

kanun ve tüzüklerin ilgililerce aynı ölçüde uygulanmasını sağlamak üzere çıkarılan hukuk kurallarıdır.

- İşyerlerinde Açılacak Kantinler Hakkında Yönetmelik,

- Asgari Ücret Yönetmeliği,

- Yıllık Ücretli İzin Yönetmeliği

bunlara örnektir.

2.1.1.c) Yargı Kaynakları; Çalışma hayatında ortaya çıkan çeşitli iş uyuşmazlıklarına ilişkin

mahkemelerce verilen ilke kararları olarak karşımıza çıkar. İş Hukuku'na kaynak olarak gösterilebilecek

yargı kararları:

- Anayasa Mahkemesi,

- Yargıtay,

- Danıştay,

- Uyuşmazlık Mahkemesi, tarafından verilen kararlardır.

2.1.2.) Uluslararası Kaynaklar; Versay Barış Antlaşması'ndan sonra kurulan "Uluslararası Çalışma

Örgütü", İş Hukuku'nun uluslararası ortak normlara oturtulmasında önemli rol oynamıştır. Türkiye bu

örgütün en eski üyelerinden biridir ve pekçok sözleşmeyi imzalayarak ulusal mevzuata katmıştır.

2.2. Özel İş Hukuku Kaynakları; bunlar, resmi kaynakları tamamlayan, boşlukları dolduran:

- Örf ve adetler

- Toplu İş Sözleşmeleri

- İç Yönetmelikler'dir.

3. İŞ HUKUKU'NUN GENEL OLARAK UYGULAMA ALANI

Başta 4857 sayılı İş Kanunu olmak üzere, devletin sosyal ve koruyucu nitelikteki önlemleri en

geniş şekliyle bütün sanayi ve ticaret faaliyetlerini kapsarken; Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar

Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkındaki Kanun ile Deniz İş Kanunu da iki ayrı faaliyet koluna

ilişkin iş kanunlarıdır ve İş Hukuku'nun ana kaynakları ile uygulama alanlarını oluştururlar. Her ne kadar

4857 sayılı İş Kanunu ilke olarak tüm sanayi ve ticaret faaliyetlerini kapsama alanına almışsa da bu

ilkenin bir kısım istisnaları bulunmaktadır. Kapsam dışı tutulan bu faaliyetler, İş Kanunu'nun 4.cü

maddesinde sayılmıştır.

4. İŞ HUKUKU'NUN KİŞİLER BAKIMINDAN UYGULAMA ALANI

İş Kanunu'nun 2.ci maddesi, bu kanun hükümlerinin 4.cü maddede sayılan istisnalar dışında kalan

bütün işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleriyle işveren vekillerine ve işçilerine uygulanacağını

belirtmektedir. Bu durumda istisnalar saklı kalmak üzere işverenler, işveren vekilleri ve işçiler, hak ve

yükümlülükler bakımından İş Hukuku'nun uygulama alanına girmektedirler.

4.1. İ şçi

İş Kanunu'nun 1.ci maddesi işçiyi "bir hizmet akdine dayanarak herhangi bir işte ücret karşılığı

çalışan kişiye işçi denir" şeklinde tanımlamaktadır. Bu tanımın başlıca unsurları şunlardır:

4.1.1.) Hizmet Akdi: İş Kanunu'na göre hizmet akdiyle çalışan kimseler işverene bağımlı (tabi) hizmet

gördüklerinden, yine konusu insan emeği olan ancak istisna, vekalet, taşıma ve yayın gibi akitlerle

çalışanlar bu kanun bakımından işçi olarak nitelendirilemezler. Örneğin, herhangi bir yüklenici mimar ya

da mühendis, bir kimsenin inşaatını yapmayı üstlenmişse bu kişiyle yapımcı arasında gerçekleştirilen akit

bir istisna aktidir. Ancak bu mimar ya da mühendis, başkasına ait bir inşaat işinde kontrol görevlisi

olarak, ücret karşılığında çalışıyorsa, işverenle arasındaki akit hizmet aktidir ve işçi sayılır.

4.1.2.) Bir İşte Çalışmak: İşçi, hizmet aktine taraf olarak işverenin göstereceği işte çalışmak

durumundadır. Bu çalışma bedeni ya da fikri faaliyet şeklinde olabilir.

4.1.3.) Ücret: İş Kanunu'na göre, ancak ücret karşılığı çalıştırılan kimse işçi olarak nitelendirilmektedir.

Ücret, ilke olarak hizmet aktinin de ana unsurunu oluşturmakta; ücreti belirlemeden hizmet akdi

yapılmasından söz etmenin imkanı bulunmamaktadır.

6

Belirli bir işte ücret karşılığı çalışarak bu ücreti almak işçilik niteliği için yeterli değildir. Ücretin,

taraflarca gerçekleştirilen hizmet akdinin bir unsuru olarak kararlaştırılması halinde işçi niteliği doğar.

Ancak ceza ve ıslahevlerinde çalışan hükümlüler, çeşitli işlerde çalıştırıldıkları ve karşılığında ücret

ödendiği halde işçi sayılmazlar. Diğer yandan ücretsiz olarak başkasına bağımlı iş görenler de işçi

sayılmazlar. Hayır ve din kurumlarında, yardım sevenler derneklerinde gönüllü olarak çalışanlar bunlara

örnek gösterilebilir.

4.2. İşveren

İş Kanunu, işçileri kapsamına aldığı gibi işverenleri de kapsamaktadır. Kanunun 1.ci maddesine

göre işveren, işçi çalıştıran tüzel ve gerçek kişilere denilmektedir. Bu şekilde işveren tanımı işçi tanımına

bağlanmış bulunmaktadır.

İşveren, işçiyi işe alan, ondan işi yapma borcunu yerine getirmesini isteyen ve bu konuda emir ve

talimat vermeye yetkili olan; bütün bunlara karşılık ücret ödemekle yükümlü bulunan kimsedir. Şirket,

dernek, KİT gibi tüzel kişilikler, işçi çalıştırdıklarında işveren olarak nitelendirilirler.

4.3. İşveren Vekili

Teknik anlamda işletme, sürekli faaliyet gösteren bir nitelik taşımasıyla işveren olmasa bile onu

yönetecek kimselerin işin başında bulunmasını gerektirir. Bu nedenle işyerinde kendi adına hareket eden

ve işin yönetiminde görev alarak işverenin yükümlülüklerini yerine getiren kimselerin çalıştırılması

zorunlu olmaktadır. Bunlar İş Hukuku'nda " İşveren Vekili" olarak isimlendirilir.

İş Kanunu'nun 1.ci madde ve 3.cü fıkrasına göre işveren vekili, işyerinde işveren adına hareket

eden ve işyerinin yönetiminde görev alan kimselere denilmektedir. İşveren vekili, kendisine verilen yetki

sınırları içinde işvereni temsilen, onun adına işletmeye ilişkin işleri yaparak işçilere karşı

yükümlülüklerini yerine getirir. İşin niteliği ve organizasyon şekline göre birden fazla kişiye işveren

tarafından yönetim yetkisi verilebilir. Örneğin, bir işletmede görevli personel müdürü veya şefi, işletme

amiri, fabrika müdürü ayrı ayrı bu yetkiyi sınırlı olarak kullanabilirler.

4.4. Aracı (Tali işveren veya Taşeron)

İşçiler, doğrudan doğruya işveren veya vekili tarafından değil de aynı işyeri veya eklentilerinde iş

alan üçüncü bir kişinin aracılığıyla işe girmiş ve bu üçüncü kişiyle hizmet akti yapmışlarsa, bu aracılar da

asıl işverenle birlikte sorumlu olurlar. Burada asıl sorumlu, işi ihale eden idareye karşı asıl işverendir.

Kanun, işçilerle olan ilişkileri bakımından da (özellikle işçileri korumak amacıyla) hem taşeronları hem

de asıl yüklenicileri sorumlu tutmuştur.

5. İŞ HUKUKU'NUN İŞYERİ BAKIMINDAN UYGULAMA ALANI

5.1. İşyeri

"Bu kanun, ..................işyerlerine...............uygulanır" şeklinde İş Kanunu'nun 2.ci maddesinin

öngördüğü hükümle, sosyal ve koruyucu tedbirlere konu olan işçilerle işveren ve vekillerinin hak ve

yükümlülükleri; hizmet akdiyle saptanan ve işyeri adı verilen söz konusu mekan içinde ele alınır.

İşyeri, işin yapıldığı yerdir. Bu durumda fabrika, ticarethane, yazıhane, muayenehane, okul, v.s.

birer işyeri olmaktadır. İşin kapalı veya açıkta yapılması ya da işverenin işyeri maliki olmasının önemi

yoktur. İşyerine bağlı yerlerle eklenti ve araçlar da işyeri kabul edilir.

5.2. İşyerine bağlı bulunan yerler İşin niteliği ve yürütülmesi bakımından asıl işyerine bağlı bulunan yerlerin aynı işverene ait olması

gerekir. Ancak bu durumda tek bir işyeri şeklinde işlem görür. İşin niteliği bakımından bağlılık, birinin

diğerini tamamlaması, aynı işin yürütülmesi bakımından bağlılık ise işin tek elden yürütülecek şekilde

organize edilmiş olmasını ifade eder. Örneğin, şekerleme fabrikasında kutu yapımı için kurulan atölyeyi

işyerine bağlı yer olarak nitelemek doğru olur.

Ancak, aynı işveren, nitelik itibariyle birbirine bağlı ve fakat ayrı ayrı yerlerde, bağımsız şekilde

düzenlenmiş bir işi yürütüyorsa, bunları ayrı işyerleri olarak kabul etmek gerekir.

5.3. Eklentiler İş Kanunu, işyerinin dinlenme, yemek, uyku, muayene, çocuk emzirme, bakım, bedeni ve mesleki

eğitim yerleriyle avlu gibi eklentilerini de işyerlerinden saymıştır. Kanunda sınırlandırılmamış olmakla

7

beraber, "sair eklentiler" denilmekle işin nitelik ve özelliğine göre değişik eklentilerin de bu kapsamda

düşünülmesi imkanı sağlanmıştır.

5.4. Araçlar

İşyerinde işin yürütülmesi için gerekli olan sabit veya hareketli her türlü araçlar da işyerinden

sayılır. Örneğin, servis otobüsü, taşıma işlerinde kullanılan kamyonlar, TIR, iş makineleri (greyder,

dozer, betoniyer, vinç, v.s.) bunların arasındadır.

5.5. İşyerinin kanun kapsamına alınması

İş Kanunu kapsamına girecek nitelikte bir işyerini kuran, devralan, çalışma konusunu kısmen veya

tamamen değiştiren ya da sürekli olarak kapatan işveren, bu durumları Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne bir

ay içinde bildirmek zorundadır.

İşyerleri, işverenler, işveren vekilleri ve işçiler bildirim gününe bakılmaksızın, işyerinin kanun

kapsamına girme niteliğini kazandığı günden başlayarak kapsama dahil olurlar (İş K. Mad.3).

KISIM-II

İŞ HUKUKU'NDA KİŞİSEL İŞ İLİŞKİLERİ

Kişisel iş ilişkileri bir işçiyle işveren arasında sözkonusudur. İşçi ile işveren arasında hizmet

ilişkisinin doğması, çalışma koşullarının düzenlenme şekli, ilişkinin sona ermesiyle sonuçları inceleme

konusudur. Kişisel iş ilişkilerinin hukuki kaynağını oluşturan hizmet akdi, Borçlar Hukuku'nun olduğu

kadar İş Hukuku'nun da önemli kavramlarından biridir.

6. HİZMET AKDİ KAVRAMI

Borçlar Kanunu'nun 313.cü maddesinde, hizmet akdi için bir mukavele olduğu, onunla işçinin

belirli veya belirsiz bir zaman süreci için hizmet görmeyi ve işverenin de ona bir ücret vermeyi taahhüt

ettiği tanımlanarak belirtilmiştir. Taraflardan birinin, diğerinin emrinde bağımlı çalışmayı, diğer tarafın da

buna karşılık ücret ödemeyi kabul etmesiyle meydana gelen hizmet akdinin üç unsuru bulunmaktadır.

Hizmet Akdinin Unsurları

İş Ücret Bağımlı hizmet görme

6.1. İş: Hizmet aktinde, zihni veya bedeni çalışmaya dayalı bir iş görme eylemi sözkonusudur. İş, insan

emeğinden kaynaklanan ekonomik bir faaliyet olarak görülür.

6.2. Ücret: Ücret, hizmet akdinin asli bir unsurudur. Ücret kararlaştırılmadan hizmet akdi yapılamaz.

Gerçekten bir tarafın hizmet görme yükümlülüğüne karşılık, diğer tarafın tespit edilen miktarda ücret

ödemeyi taahhüt etmesiyle hizmet akdi ortaya çıkar.

Borçlar Kanunu ve İş Kanunu, ödenecek ücreti nakten ödenecek bir para tutarı olarak belirtmiştir.

Bununla beraber, işçiye ayrı olarak "ayni" nitelikte (para dışında) ek ödemeler (eklentiler) de taahhüt

edilebilir.

6.3. Bağımlı hizmet görme: İşçinin, işverenin emri altında ve ona bağlı olarak çalışması gerekir. Hizmet

akdini diğer iş görmeye ilişkin akitlerden ayıran özellik "bağımlı iş görme"dir.

7. HİZMET AKDİNİN ÖZELLİKLERİ

Özelliği itibariyle hizmet akdi, işçinin iş yapma borcuna karşılık işverenin ücret ödeme borcunun

doğmasıyla heriki tarafa yükümlülük getiren bir nitelik kazanmıştır.

Yine özelliği itibariyle işçinin iş görme işlemini gerçekleştiren emek, bir mal veya meta niteliğinde

olmayıp insan şahsiyetinin bir parçası olmasıdır. İşveren, işi ahlak kurallarına uygun tarzda yürütmek

zorunda olduğu gibi; işçi de gerek diğer işçiler gerekse işverenle olan ilişkilerinde iyi niyet, sadakat ve

saygı kurallarına uymak zorundadır.

8

Hizmet akdi, nitelik itibariyle devamlıdır. İşçinin emeğini işverene arzetmesi, göstereceği işi

zamanında yapması, bir zaman kesimini (sürecini) gerektiren özelliktedir. Hizmet akdinin özelliklerini

kısa bir grafik üzerinde gösterecek olursak:

Hizmet akdinin özellikleri

Her iki tarafa borç yükler (iş görme ücret)

Hizmet aktinde yetenek (mâmelek) ve kişilik unsurları birleşmiştir

Devamlı akitlerdendir

8. HİZMET AKDİNİN ÇEŞİTLERİ

Hizmet akdinin çeşitlerinin saptanmasında, yapılan işin sürekli ya da süreksiz oluşu büyük önem

taşır. İş Kanunu'nun 8.ci maddesi, işi sürekli ve süreksiz işler olmak üzere iki bölüme ayırmıştır.

8.1. Sürekli ve Süreksiz Hizmet Akitleri: Nitelikleri bakımından ancak 30 işgünü süren işlere "süreksiz

iş" ve bundan fazla süren işlere "sürekli iş" denir. Bu işler için yapılan akitlere de sürekli veya süreksiz

hizmet akitleri denir. Süreksiz iş ve bunun üzerine kurulu süreksiz hizmet akitlerinin kanunda ayrılmış

olması uygulama bakımından önem taşır (İş K. Mad.10).

8.2. Süresi Belli Olan ve Olmayan Hizmet Akitleri: İşçi ve işveren, hizmet akdinin belirli bir süreyle

sınırlandırılmasını aralarında kararlaştırmışlarsa yapılan akit belirli süreli hizmet aktidir. Örneğin 20

günlük, 5 yıllık, 6 senelik v.s. gibi. Bir işçinin bir fabrikanın bahçe duvarı inşaatında çalışması, belirlenen

miktarda inşaat kumunun çıkartılarak kamyonlara yüklenmesi buna örnektir. Borçlar Kanunu' nun 343.cü

maddesi, çalışma hürriyetini korumak ve tarafların ömür boyu birbirlerine bağlı kalmalarını önlemek

amacıyla yalnız işçi için , 10 yıl hizmet ettikten sonra bir aylık ihbar süresiyle akdi feshetme imkanı

tanımıştır (İş K. Mad. 11).

Taraflar hizmet akdi yaparlarken, belirli bir süre tayin etmedikleri veya yapılan aktin belirli süreli

olup olmadığı anlaşılamadığı taktirde bu akit belirsiz süreli hizmet akti olmaktadır. Uygulamada çoğu kez

akitler süre kararlaştırılmadan yapılmaktadır (İş K. Mad. 12).

8.3. Takım Sözleşmesi: Birden çok işçinin meydana getirdiği bir gurubu temsilen, işçilerden birinin

takım kılavuzu olarak işverenle yaptığı sözleşmeye denir. Daha çok inşaat işleri gibi mevsimlik

çalışmalarda bu tip sözleşmelere rastlanır. Bu sözleşme tipinde işveren işçilere ücretlerini ayrı ayrı

ödemek zorundadır (İş K. Mad. 16).

9. HİZMET AKDİNİN YAPILMASI

Hizmet akdi, belirli bir işin yapılmasını sağlamak amacıyla, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun

irade beyanlarıyla gerçekleşir. Bu akdin geçerli olabilmesi için tarafların hizmet akti yapma ehliyetinde

bulunmaları ve yapılan akdin kanuni şekle uygun olması gerekmektedir

9.1. Hizmet Akdini Yapma Hakkını Kullanma Ehliyeti: Geçerli bir hizmet aktinin yapılabilmesi,

tarafların temyiz kudretine sahip (kendini bilme, kendi kendini yönetebilme) ve reşit (18 yaş ve üstü);

mahcur bulunmamalarına (âciz durumda olmamak) bağlıdır.

Hizmet Akdinin Yapılabilmesi Şartları

Temyiz Kudreti Rüşt Hacir

.Yaş küçüklüğü .18 yaşını tamamlamamış .İsraflık

.Akıl hastalığı, zayıflığı çocuklar reşit değildir. Ancak, .Ayyaşlık

.Sarhoşluk v.s. sebeplerle velayet sahibi anne-baba-vasî .Suihal

makûl hareket etmekten bazı hallerde çocuğun hizmet .Suidare v.s. sebeplerle

yoksun kalmışsa o kimse akti yapmasına izin verebilir. hacir altına alınan bir kimse

"mümeyyiz" değildir ve kanunî temsilcisinin izni

akit yapamaz. ve icazetiyle akit yapabilir.

9.2. Hizmet Akdinin Şekilleri: Belirli bir şekle uyma zorunluluğu olmamakla birlikte İş Kanunu, hizmet

akitlerinin bazılarına yazılı şekil zorunluluğu getirmiştir. Aksi halde akdin geçerliliğinden söz edilemez.

9

Hizmet Akti Şekilleri

Bir yıl ve daha Takım söz- Basın Mes- Gemi adam- Çıraklık

uzun süreli hiz- leşmesi leğinde çalışan- larıyla yapılan sözleşmesi

met akitleri ların hizmet akit- hizmet akitleri

leri

Yukarıda sayılan akidlerin dışında yapılan bütün hizmet akidleri yazılı şekle sahip değildir.

9.3. Deneme Koşulu: İş Kanunu'nun 15.ci maddesi, işçi ile işverenin hizmet akdiyle kesin şekilde

bağlanmadan önce aralarında bir deneme süresi kararlaştırabileceklerini belirtmiştir. Deneme süresinde

işveren, işçinin bilgi, yetenek ve işe uygunluğunu; işçi de çalışma koşullarının kendisi için uygun olup

olmadığını inceler.

Deneme süresi en çok iki ay'dır. Ancak bu süre toplu iş sözleşmeleriyle dört aya kadar uzatılabilir.

9.4. Hizmet Akdi Yapma Serbestisi ve Sınırları: Hizmet akdinin koşullarını taraflar genel hükümler

çerçevesinde belirlerler. Diğer yandan da tarafların birbirleriyle akit yapıp yapmama ve dilediği türde

anlaşma serbestisi vardır. Ahlaki ve sosyal düşüncelerle bu serbesti önemli ölçüde daraltılmıştır ve şu iki

şekilde incelenebilir:

Hizmet Akdinin Sınırları

(A) Hizmet Akdi Yapma Yasağı (B) Hizmet Akdi Yapma Zorunluluğu

. Kadın ve çocuk işçilerin ağır ve tehlikeli i. Hizmet akdinin feshinden sonra yeniden işe alma

işlerde çalıştırılmaması ii. Sakat ve eski hükümlülerin işe alınması

.15 yaştan küçük çocukların ilke olarak iii. Malüllükleri sona eren işçilerin yeniden işe alınması

çalıştırılmaması iv. İşçi kuruluşlarında yönetim görevi

.18 yaşından küçük erkek çocukların biten işçinin yeniden işe alınması

yer ve sualtında çalıştırılamaması v.b. v. Hastalık nedeniyle hizmet akdi feshedilen

gazetecilerin yeniden işe alınması

Yukarıdaki çizelgede B.i. fıkrasında sözü edilen "fesihten sonra, işverenin işçiyi işten çıkardığı tarihten

başlayarak en az 6 ay süreyle başka işçi alamaması", B.ii. fıkrasında sözü edilen "sakat ve eski hükümlü

çalıştırılmasında toplam işçi sayısının %2 oranında zorunlu olduğu"nu belirtmek gerekir.

10. HİZMET AKDİNDEN DOĞAN BORÇLAR

Hizmet akitleri hem işçiye hem de işverene birtakım borçları karşılıklı olarak yüklemektedir.

Bunlar ayrı ayrı:

İşçinin Borçları

İş Görme Borcu Sadakat Borcu Çalışma Koşullarına Uyma ve İtaat Borcu

Bu, işçinin en önemli .İşçi, işverenin çıkarlarını .Tüm çalışanların, işletmenin amacına en

borcudur. korumak ve zarar verici uygun bir şekilde düzenlenen çalışma şart

(a) Özenle iş görme hareketlerden kaçınmak larına aynen uymaları gerekir. İşçiler

(b) İşin kendisi tarafından zorunda. işverenin emir ve talimatlarına uymak

(özenle) görülmesi: .Mesleki sırları öğrenen işçi zorundadır.

[İşçi, taahhüt ettiği işini için hizmet akdine işveren

başkasına devredemez, tarafından "akdin sona erme-

çalışırken yanına sinden sonra kendisiyle reka-

yardımcı da alamaz] beti önleyecek hükümler" ko-

nulabilir, istenilebilir.

10

İşverenin Borçları

(1) Ücret ödeme (2) İşçi sağlığı (3) İşe uygun (4) Alet, taşıt (5) Eşit işlem

borcu ve iş güvenliği işçi çalıştırma cihaz, hayvan borcu

önlemleri alma borcu v.s. sağlama

borcu borcu

İşveren'in en önemli borçlarından biri olan "Ücret Ödeme" ile ilgili hususlar, ana başlıklar altında kısaca

şöyle özetlenebilir:

10.1.a) Ücretin Tanımı ve Özellikleri: Genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya

üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve nakden ödenen meblağdır (İş K. Mad. 32).

Ücret

Bir İş Karşılığıdır Nakden Ödenen İşveren veya Üçüncü Kişiler

Meblağı Kapsar Tarafından Sağlanır.

.Hafta tatillerinde, ulusal bayram

ve genel tatil günlerinde ve yıllık

izinlerde işte çalışmaksızın ücret

ödenir.

10.1.b) Hukuki Yönden Ücret Çeşitleri: İş Kanunu çeşitli ücret sistemlerinden söz eder. Bunlar; zaman,

parçabaşı, götürü, primli, yüzde usulüyle hesaplanan ücret çeşitleridir.

ÜCRET ÇEŞİTLERİ

Zaman Ücreti:.................. Bu ücret, tesbit edilen ücret miktarının belirli bir zaman birimiyle

çarpılması sonucu ortaya çıkar.

Parçabaşı Ücreti:.............. İşçiye, üretilen mal miktarına göre verilen ücrettir.

Her parça için tespit edilen para biriminin, üretilen parça miktarıyla

çarpılması sonucu ortaya çıkar.

Yüzde Usulü Ücret:.......... Burada işçinin ücreti, servis yaptığı müşteri tarafından ödenir.

Özellikle otel, lokanta, kahve,gazino kulüp vb yerlerde çalışan

işçilerin durumu böyledir

Primli Ücret:..................... İşçinin çalışma gücünü artırmak, bir bakıma teşvik etmek amacıyla

işyerlerinde zaman zaman primli ücret uygulanır.

Komisyon Ücreti:............. Özellikle ticari işletmelerin bazılarında işçinin sattığı mal miktarına

göre, sabit veya yüzdeli hisse olarak hesaplanır.

Kârdan Pay Alma:............ İşçileri işletmeye bağlamak ve daha verimli çalışmalarını sağlamak

amacıyla, ücret eklentileri olarak işletmenin karından bir pay

verilebilir.

rak işletmenin kârından bir pay verilebilir.

10.1.c) Ücret Tutarının Saptanması: İşçiye ödenecek ücret miktarı, hizmet akdinin yapılması sırasında

taraflarca kararlaştırılır. Hizmet akdinin yapıldığı sırada ücret kararlaştırılmamışsa, örf ve adete göre

saptanır; ancak asgari ücretin altında bir belirleme sözkonusu olamaz.

Yasal anlamda asgari ücret, işçilere normal bir çalışma günü karşılığı olarak ödenen ve işçinin

gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari

düzeyde karşılamaya yetecek ücrettir. Normal iş süresinden daha az çalışılan işlerde ücret, bir günlük

asgari ücretin çalışılan saate düşen tutarı kadardır.

11

10.1.d) Ücretin Ödenmesi:

Ödeme Şekli:................. İşçinin ücreti Türk parası (TL) olarak ödenir. 95 sayılı uluslararası sözleşmeye

göre ücretin para dışında, parayı temsil eden diğer bir belgeyle (senet, çek

v.b.) ödenmesine sınırlı koşullar altında imkan tanınmıştır; ancak bunun için

işçinin izni alınmak zorundadır. İş Kanunu'nun 14/II. maddesi ücrete ek olarak

işçiye "yemek, yakacak, giyecek, konut v.b. aynî yardımların yapılmasından

söz etmektedir.

Ödeme Yeri:................... Genelde ödeme yeri, taraflarca toplu iş sözleşmeleriyle tespit edilmekte ve

çoğu kez bu ödeme, işyeri ve yakın eklentilerinde yapılmaktadır.

Ödeme Zamanı:.............. İşçi ücretleri en geç ayda bir ödenir. Ancak hizmet akitleri ve toplu iş

sözleşmeleriyle bu süre bir haftaya kadar indirilebilir. 95 sayılı uluslararası

sözleşmeye göre, ücretlerin iş günlerinde ödenmesi zorunlu. Emekli olan ya da

işten çıkarılan işçinin ücret, ve diğer alacakları derhal ödenmek zorundadır.

Avans:............................ Borçlar Kanunu'ndaki düzenleme çerçevesinde işçinin gerçek ihtiyacı halinde

ve işvereni zorda bırakmamak şartıyla işçiye avans ödemesi yapmak gerekir.

10.1.e) Ücret Belgeleri:

Hesap Pusulası:............... Bu pusulada ödeme tarihi, asıl ücret tutarı, asıl ücrete yapılan eklentiler (fazla

çalışma, tatil ücreti, sosyal eklentiler, v.b.) ve kesintilerin (vergi, stopaj,

sigorta primi, sendika aidatı v.b.) gösterilmesi zorunludur.

Hesap Defteri:................. Bu defter işçi tarafından taşınır. Deftere aynen hesap pusulasındaki hususlar,

ödeme sırasında işveren tarafından kaydedilir.

Yüzdelerin Belgelenmesi: Yüzde usulü çalışılan işyerlerinde işveren, müşterilerden alınan paraların

toplandığı ve işçilere noksansız şekilde dağıtıldığını belgelemek zorundadır.

Hesap pusulası kopyalarından biri işçide,diğeri de işverende bulunur.

10.1.f) Ücretin Korunması: İşçinin başlıca geçim kaynağı olan ücret, bir yandan eline geçecek asgari

miktar bakımından, diğer yandan işveren, üçüncü kişiler ve kendisine karşı korunmuş olmaktadır.

Ücretin Korunma Şekil ve Sebepleri

Ücretin Haciz, Temlik Ücretin İmtiyazlı Alacak İşçinin Kanuni İpotek

ve Takası Niteliği Hakkı

İşçilerin aylık ücretlerinin İşverenin iflâsı halinde iş- Sadece yapı işlerinde

dörtte birinden fazlası çinin alacakları özel olarak çalışan işçilerin ücret

haczedilemez. korunmuştur. Bu durumlar- alacakları için, üzerinde

Aynı şekilde yine üc- da imtiyazlı alacaklar sıra- çalıştıkları gayrimenkulü

retin 1/4 ünden fazlası lamasında işçi ücretlerine kanunen ipotek etme hakları

devir ve temlik edilemez öncelik tanınmıştır. bulunmaktadır.

12

10.1.g) Ücret Kesintileri:

Zarar Karşılığı Kesinti Ceza Kesintisi

. İşçi işverene hizmet yükümlülüğü içinde . İşveren yönetim yetkisi içinde

görevini yerine getirirken, işverene verdiği işçi ücretlerinden ceza kesintisi

zararları da tazminle yükümlüdür. yapabilir.

. Hizmet akdiyle kararlaştırılmak şartıyla . İşçiye verilen ücret cezasının bir ayda

işçilerin on günlük ücretleri, on haftada ve en çok üç gündelikle sınırlı olması

eşit taksitlerle tazminat karşılığı olarak öngörülmüştür.

kesilebilir. Kesintiden bir miktar mahsup . Ceza olarak kesilen bu paralar, işçinin

edildiğinde, aynı esaslara göre tekrar ke- eğitimi ve sosyal hizmetlerinde kullanılır.

sinti yapılabilir.

. İşçi, mahsubu gerektiren herhangi bir za-

rara yol açmadan işten ayrılırsa, kesintiler

toplam faiziyle birlikte kendisine geri verilir.

10.2. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Önlemleri Alma Borcu:

İşveren, işyerinde çalışan işçilerin sağlığını korumak ve işgüvenliği tedbirlerini almak zorundadır

(İş.K. Mad:77). İşveren yalnızca tüzüklerde yazılı önlemleri değil gerekiyorsa tüzüklerde yer almayan

önlemleri de almak zorundadır.

İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini yerinde ve zamanında almayan işverenin cezaî olduğu

kadar hukukî sorumluluğu da vardır. İşçinin yaralanma veya ölümüne ihmal nedeniyle kusurla katılan

işveren, bu konuda SSK'nın kazazedeye veya ölüm halinde hak sahiplerine yaptığı ve ileride yapacağı her

türlü ödemeden sorumludur.

10.3. İşe Uygun İşçi Çalıştırma Borcu:

İşveren, işçiyi gerek sağlık koşulları gerekse yetenekleri bakımından uygun işte çalıştırmakla

yükümlüdür. İşveren, işe aldığı işçiyi ağır ve tehlikeli işte çalıştıracaksa, bu işe dayanıklı olup olmadığını

doktor raporuyla belgelemek zorundadır.

10.4. İşverenin Alet, Taşıt ve Hayvanları Sağlama Borcu:

İşveren, bağımlı hizmet yükümlülüğü altına giren işçinin her türlü alet, makine, taşıt ve

hayvanlarını sağlamak zorundadır. İşçiden kendi araçlarıyla çalışması ilke olarak istenemez.

10.5. Eşit İşlem Borcu: İşçileri arasında eşit ve hakkaniyetli davranması, hepsine eşit işlem yapması bir işverenin temel

borçlarından biridir. Ancak, ücretler işin ağırlık, önem derecesi, uzunluk ve yoruculuğuna göre farklı

olabilir.

11. HİZMET AKDİNİN SONA ERMESİ

İşçi ile işveren arasındaki kişisel iş ilişkileri, hizmet akdinin sona ermesine kadar devam eder. Akdin Sona Ermesi

Hizmet Akitlerinin Genel Sebeplerle Hizmet Akitlerinin Çeşitlerine Göre

Sona Ermesi Sona Ermesi

Akdin Hükümsüzlüğü Süresi Belirli Süresi Belirli

Olmayan Hizmet Hizmet Akitlerinin

Ölüm Akitlerinin Sona Sona Ermesi

Ermesi

Tarafların Uzlaşması a) Bildirimli Fesih a)Saptanan sürenin

(Feshi İhbar) sona ermesi

b) Bildirimsiz Fesih b) Bildirimsiz

(Derhal Fesih) (Derhal) Fesih

13

11.1. Hizmet Akitlerinin Genel Sebeplerle Sona Ermesi:

Akdin sona erme sebepleri, yapılan anlaşmanın belirli veya belirsiz süreli olmasına göre farklıdır.

Ancak, her iki çeşit akit için sözkonusu olan genel sona erme sebepleri vardır.

11.1.a) Akdin Hükümsüzlüğü: Taraflardan birinin veya her ikisinin akit yapma ehliyetinin

bulunmaması, hizmet akdinin kanunun aradığı şekle uygun olarak yapılmaması veya yapılan akdin

kanunda öngörülen hükümlere, kamu düzenine, kişilik haklarına veya ahlaka aykırı ise hizmet akdi

geçerli değildir. Akdin geçersiz olmasına rağmen işçi işverenin emrinde iş görmüşse, işveren ücretini

ödemek zorundadır.

11.1.b) Ölüm: İşçi için daha büyük önemi bulunan ölüm hali, hizmet akdinin genel sona erme sebebidir.

Ölüm ile hizmet akdi düşer. Bu bakımdan işçinin mirasçıları, işveren ya da herhangi bir kimsenin fesih

için irade bildiriminde bulunmasına ihtiyaç yoktur.

11.1.c) Tarafların Uzlaşması: Hizmet akdinin çeşidi ne olursa olsun tarafların karşılıklı olarak

anlaşmasıyla hizmet akdi son bulur. Bu durumda feshe veya feshi ihbara ilişkin hükümler uygulanmaz.

11.2.a) Süresi Belli Olmayan Hizmet Akitlerinin Sona Ermesi: Süresi belirli olmayan hizmet akitleri,

taraflardan birinin irade beyanıyla her zaman çözülebilir. Akdin feshine ilişkin hükümler kamu düzenini

ilgilendirmesi bakımından "emredici" niteliktedir ve süresi belirsiz hizmet akitleri, "derhal fesih" ve

"feshi ihbar" olmak üzere iki şekilde sona erdirilebilir.

11.2.a-1] Bildirimli Fesih (Feshi İhbar): İş Kanunu, süresi belirsiz sürekli hizmet akitlerinin, taraflardan birince çözülmesinden önce bu

isteği karşı tarafa bildirmesini öngörmektedir. Ayrıca taraflardan birinin (akdi çözmek isteyenin) bu

iradesini karşı tarafa bildirmesi yeterli olup kabulü şart değildir.

Bildirimli fesih, sadece süresi belli olmayan hizmet akitleri için sözkonusudur. Akdin sona

erdirilebilmesi için, kesin şekilde yapılmış olması önemli bir zorunluluktur. Deneme süresi içinde akdi

ortadan kaldırmak için feshin bildirimine ihtiyaç yoktur. Bu bildirimin yazılı olarak yapılması ispat şartı

olarak zorunludur.

Daha önce de belirtildiği gibi feshin bildirimiyle hizmet akdi hemen ortadan kalkmaz. kanunda

öngörülen sürelerin (bildirim önelleri) geçmesi zorunludur.

Bildirim Önelleri (Süreleri)

İş Kanunu'nun 17.ci maddesi bu süreleri, işçinin işyerindeki kıdemine göre aşağıdaki şekilde tespit

etmiş ve süreli fesih başlığı altında vermiştir:

11.2.a-2] Bildirimsiz Fesih (Derhal Fesih):

Kanunda öngörülen haklı sebeplere dayanarak, taraflardan birinin irade beyanıyla hizmet akdi

derhal feshedilebilir.

Bildirimsiz fesih, sadece süresi belirsiz hizmet akitleri için değil süresi belirli hizmet akitleri için

de sözkonusu olmaktadır. bu feshin gerçekleştirilebilmesi, İş Kanunu'nun 24 ve 25.ci maddelerinde

sayılan muhîk (haklı) ve benzer sebeplerin bulunmasına bağlıdır.

İşçi Yönünden Bildirimsiz Fesih Sebepleri

Sağlık Sebepleri Ahlâk ve İyi Niyet Kurallarına Zorlayıcı Sebepler

Uymayan Haller ve Benzerleri

olarak üç gurupta incelenebilmektedir. Aynı alt guruplar altında işveren yönünden bildirimsiz fesih

sebepleri de yasanın kapsamında incelenecektir.

14

İşveren Yönünden Bildirimsiz Fesih Sebepleri:

İş Kanununun 25. maddesi işveren yönünden bildirimsiz fesih sebeplerini düzenlemiştir. Bunlar:

İşveren Yönünden Bildirimsiz Fesih Sebepleri

Sağlık Sebepleri Ahlâk ve İyi Niyet Kurallarına Zorlayıcı Sebepler

Uymayan Haller ve Benzerleri

olmak üzere yine üç gurupta ve yasanın kapsamı içerisinde incelenecektir.

11.2.b) Süresi Belirli Olan Hizmet Akitlerinin Sona Ermesi:

Saptanan Sürenin Sona Ermesi Bildirimsiz (Derhal) Fesih

. Süresi belirli olan hizmet akitleri, karar- .Derhal fesih, süresi belirli olan hizmet akitle-

laştırılan sürenin dolmasıyla kendiliğin- rinde sözkonusudur. Burada da hizmet ak-

den ortadan kalkar. dine tek taraflı irade beyanıyla (işçi ya da

. Ancak sürenin sona ermesine rağmen işveren) tek taraflı olarak son verilebilir.

işçi çalışmaya, işveren de çalıştırmaya

devam ederse hizmet akdi sükût ile

yenilenmiş olur.

12. HİZMET AKDİNİN SONA ERMESİNİN HÜKÜMLERİ

Hizmet akdinin sona ermesiyle, işçi ile işveren arasındaki hukuki ilişki bir süre daha devam eder.

12.1. Kıdem Tazminatı:

1475 Sayılı (önceki) İş Kanunu'nda yer alan ve bu yeni yasaya aynen hükmüyle geçen "Kıdem

Tazminatı" ilgili yasanın 14.cü maddesine göre hizmet akdinin sona ermesiyle, belirli diğer yasal

koşulların da gerçekleşmesi halinde işveren tarafından işçiye ödenen parasal bir tutardır.

2869 Sayılı Yasanın 3. Maddesiyle 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesinin

birinci fıkrası ile onbirinci fıkrası aşağıdaki gibi değiştirilmiştir. Aynı şekilde 1927

Sayılı yasayla da Kıdem Tazminatı hükümlerinde aşağıdaki değişiklikler getirilmiştir: Kıdem Tazminatı

Madde 14 - Bu Kanununa tabi işçilerin hizmet akitlerinin:

1- İşveren tarafından bu Kanunun 17 nci maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler

dışında,

2- İşçi tarafından bu Kanunun 16. maddesi uyarınca,

3- Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla,

4- Bağlı bulundukları, Kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik veya malullük

aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;

Feshedilmesi veya kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona

ermesi veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet

akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem

tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.

İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden akdedilmiş olmasına

bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde çalıştıkları süreler göz önüne alınarak

hesaplanır. İşyerlerinin devir veya intikali yahut herhangi bir suretle bir işverenden başka bir işverene

geçmesi veya başka bir yere nakli halinde işçinin kıdemi, işyeri veya işyerindeki hizmet akitleri

sürelerinin toplamı üzerinden hesaplanır. Bu Kanunun neşri tarihinden işyerinin devri veya herhangi bir

suretle el değiştirmesi halinde işlemiş kıdem tazminatlarından her iki işveren sorumludur. Ancak, işyerin

devreden işverenlerin bu sorumlulukları işçiyi çalıştırdıkları sürelerle ve devir esnasındaki işçinin aldığı

ücret seviyesiyle sınırlıdır. Bu kanunun neşrinden evvel işyeri devrolmuş veya herhangi bir suretle el

15

değiştirmişse devir mukavelesinde aksine bir hüküm yoksa işlenmiş kıdem tazminatlarından yeni işveren

sorumludur.

İşçinin birinci bendin 4. fıkrası hükmünden faydalanabilmesi için aylık veya toptan ödemeye hak

kazanmış bulunduğunu ve kendisine aylık bağlanması veya toptan ödeme yapılması için yaşlılık sigortası

bakımından bağlı bulunduğu kuruma veya sandığa müracaat etmiş olduğunu belgelemesi şarttır. İşçinin

ölümü halinde bu şart aranmaz.

T.C. Emekli Sandığı Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanununa veya yalnız Sosyal Sigortalar

Kanununa tabi olarak sadece aynı ya da değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmet sürelerinin

birleştirilmesi suretiyle Sosyal Sigortalar Kanununa göre yaşlılık veya malullük aylığına ya da toptan

ödemeye hak kazanan işçiye, bu kamu kuruluşlarında geçirdiği hizmet sürelerinin toplamı üzerinden son

kamu kuruluşu işverenince kıdem tazminatı ödenir.

Yukarıda belirtilen kamu kuruluşlarında işçinin hizmet akdinin evvelce bu maddeye göre kıdem

tazminatı ödenmesini gerektirmeyecek şekilde sona ermesi suretiyle geçen hizmet süreleri kıdem

tazminatının hesabında dikkate alınmaz.

Ancak, bu tazminatın T.C. Emekli Sandığına tabi olarak geçen hizmeti süresine ait kısmı için

ödenecek miktar, yaşlılık veya malullük aylığı başlangıç tarihinde T.C. Emekli Sandığı Kanununun

yürürlükteki hükümlerine göre emeklilik ikramiyesi için öngörülen miktardan fazla olamaz.

Bu maddede geçen kamu kuruluşları deyimi, Genel, Katma ve Özel Bütçeli İdareler ile 468 sayılı

Kanunun 4 üncü maddesinde sayılan kuruluşları kapsar.

Aynı kıdem süresi için bir defadan fazla kıdem tazminatı veya ikramiye ödenmez.

Kıdem tazminatının hesaplanması, son ücret üzerinden yapılır. Parça başına, akort, götürü veya

yüzde usulü gibi ücretin sabit olmadığı hallerde son bir yıllık süre içinde ödenen ücretin o süre içinde

çalışılan günlere bölünmesi suretiyle bulunacak ortalama ücret bu tazminatın hesabına esas tutulur.

Ancak son bir yıl içinde işçi ücretine zam yapıldığı taktirde, tazminata esas ücret, işçinin işten

ayrılma tarihi ile zammın yapıldığı tarih arasında alınan ücretin aynı süre içinde çalışılan günlere

bölünmesi şartıyla hesaplanır.

13 ncü maddenin (c) bendinde sözü geçen tazminat ile bu maddede yer alan kıdem tazminatına

esas olacak ücretin hesabında 26 ncı maddenin 1 nci fıkrasına yazılı ücrete ilaveten işçiye sağlanmış olan

para ve para ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur.

Bu madde belirtilen kıdem tazminatı ile ilgili 30 günlük süre hizmet akitleri veya toplu iş

sözleşmeleri ile işçi lehine değiştirilebilir.

Ancak toplu sözleşmelerle ve hizmet akitleri ile belirtilen sürelerle hesaplanan kıdem

tazminatının yıllık miktarı 1475 sayılı İş Kanununa göre tespit edilmiş bulunan günlük asgari ücretin 30

günlük tutarının 7,5 katından fazla olamaz

İşçinin ölümü halinde yukarıdaki hükümlere göre doğan tazminat tutarı, kanuni mirasçılarına

ödenir.

Kıdem tazminatından doğan sorumluluğu işveren özel şahıslara veya sigorta şirketlerine sigorta

ettiremez.

İşveren sorumluluğu altında ve sadece yaşlılık, emeklilik, malullük, ölüm ve toptan ödeme

hallerine mahsus olmak kaydıyla Devlet veya kanunla kurulu kurumlarda veya %50 hisseden fazla

Devlete ait bir bankada veya bir kurumda işveren tarafından kıdem tazminatı ile ilgili bir fon tesis edilir. (11. Fıkra)

13 üncü maddenin (c) bendinde sözü geçen tazminat ile bu maddede yer alan kıdem tazminatına

esas olacak ücretin 26 ncı maddenin birinci fıkrasında yazılı ücrete ilaveten işçiye sağlanmış olan para ve

para ile ölçülmesi mümkün akdi ve kanundan doğan menfaatler de gözönünde tutulur. Kıdem

tazminatının zamanında ödenmemesi sebebiyle açılacak davanın sonunda hakim gecikme süresi için,

ödenmeyen süreye göre mevduata uygulanan en yüksek faizin ödenmesine hükmeder. İşçinin mevzuattan

doğan diğer hakları saklıdır.

KıdemTazminatını Doğuran Koşullar

Hizmet Akdinin Feshi Çalışma Süresi

İşçi Tarafından Fesih Halleri: . İşçinin kıdem tazminatına

. İşçi, hizmet akdini, İş Kanunu'nun 24.cı maddesi I. II ve hak kazanması için bulun-

III.cü bentlerindeki sebeplerle (sağlık, işverenin ahlâk ve duğu işyerinde en az 1 yıl

iyi niyet kurallarına uymaması ve zorlayıcı sebepler) fes- çalışmış olması önemli bir

hederse kıdem tazminatına hak kazanır. koşuldur.

16

İşveren Tarafından Fesih Halleri: . Süresi belirsiz hizmet akitlerinin işveren tarafından bildi-

rimli feshi halinde işçiye kıdem tazminatı ödemekle yü-

kümlüdür.

. İşverenin bildirim önellerini beklemek yerine, bu süreyi

kapsayan ücretini peşin vermek suretiyle hizmet akdini

feshetmesi kıdem tazminatı yönünden farklılık yaratmaz.

İşçi ve İşveren Tarafından Fesih Halleri:

. İşçinin muvazzaf askerliği sebebiyle hizmet akdi işçi veya

işveren tarafından feshedilirse, işçi yine kıdem tazminatına

hak kazanır.

Kıdem Tazminatının Hesabı:

Yukarıda belirtilen koşullar içinde hizmet akdinin feshi ve en az bir yıllık çalışma süresinin

tamamlanması halinde işçiye;

HERBİR TAM YIL İÇİN 30 GÜNLÜK ÜCRETİ tutarında bir KIDEM TAZMİNATI verilir. Böylece;

olmaktadır.

Kıdem Tazminatının Tavanı (Üst Sınırı): Tazminatın yıllık tutarı, Devlet Memurları Kanunu'na tabi en

yüksek devlet memuruna 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre bir hizmet yılı için

ödenecek en yüksek (azami) emeklilik ikramiyesini geçemez.

12.2. Çalışma Belgesi:

İşinden herhangi bir sebeple ayrılan işçiye, talep ettiği taktirde, işveren bir çalışma belgesi

vermekle yükümlüdür.

İçinde işçinin şahsi durumu, karakteri, çalışma durumu ve başarıları, özellikleri belirtilen; diğer

adıyla bonservis denilen bu çalışma belgesi, işçinin isteği üzerine verilir.

Çalışma belgesine işçinin adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, yaptığı işin çeşidi ve çalışma süresi

yazılmakla yeni işverenlerin kolaylıkla bilgilenmeleri sağlanmış olur.

ÜCRET x ÇALIŞMA SÜRESİ x 30 GÜN = KIDEM TAZMİNATI

17

KISIM-III

ÇALIŞMA DÜZENİ

Devletin sosyal ve koruyucu nitelikteki önlemleri (çalışma düzeni) zaman, kişiler ve işyeri

bakımından ayrı ayrı incelenebilir.

İŞYERLERİNDE ÇALIŞMA DÜZENİNİN İNCELENMESİ

ZAMAN BAKIMINDAN KİŞİLER BAKIMINDAN İŞYERİ BAKIMINDAN DENETİM

İŞİN DÜZENLENMESİ İŞİN DÜZENLENMESİ İŞİN DÜZENLENMESİ VE TEFTİŞ

a)

İŞ Normal İş GENEL OLARAK GENEL OLARAK GENEL

SÜRELERİ Süreleri DÜZENLEME DÜZENLEME İNCELEME

İş Süresinden

Sayılan Haller ÇOCUK DÜZENLEMENİN İŞ TEFTİŞİ

İŞÇİLER KURALI

Fazla Çalışma

"Fazla mesai" İŞÇİ SAĞLIĞI

KADIN İŞÇİLER ÖZEL ÖNLEMLER VE İŞ

Gece Çalışması GÜVENLİĞİ

"Vardiya" HANDİKAPLI TEFTİŞİ

(Özürlü) İŞÇİLER

Hazırlama, Ta- SOSYAL

mamlama ve SİGORTALAR

Temizleme İş- KURUMU

lerinde Yapılan TEFTİŞİ

Çalışmalar

Ara Dinlenmeler

b)

ÜCRETLİ Hafta Tatili

TATİL VE

İZİNLER Ulusal Bayram

ve Genel Tatiller

Yıllık Ücretli İzin

13. ZAMAN BAKIMINDAN İŞİN DÜZENLENMESİ

13.1. İŞ SÜRELERİ

İş süresi, işçinin çalıştırıldığı işte geçirdiği süredir. İş Süreleri Tüzüğü' nün 1.ci Maddesinde,

"İş Kanunu'nun 66. maddesinin 1. fıkrasında yazılı olan süreler de iş sürelerinden sayılır" şeklinde bir

ifade yer almaktadır.

13.1.a) Normal İş Süreleri:

[I] - Haftanın Günlerine Bölünebilen İşlerde;

*.Normal iş süresi, haftada en çok 45 saattir (İş K. Mad:63). Bu süre, haftada 6 işgünü çalışılan işlerde

en çok 7,5 saattir. Cumartesi günleri kısmen veya tamamen tatil eden işyerlerinde bu günden artakalan

süre, haftanın diğer çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır. Prensipte günlük normal iş

sürelerinin eşit olarak düzenlenmesi esastır. Örneğin, Cumartesi günü tamamen tatil eden bir işyerinde, o

güne ait 7,5 saatlik çalışma haftanın diğer 5 gününe "1,5' ar saat" dağıtılarak yapılacak 9 saatlik çalışma

normal iş süresi olarak kabul edilecektir.

18

*.Kanunun 61.ci maddesinde belirtilen normal iş sürelerine, işçilerin korun- ması amacıyla bazı işlerde

sınırlamalar getirilmiştir. Bu işler, niteliklerine göre günde en çok 7,5 saat çalışılabilecek işler ve

bazılarında ise 7,5 saatten daha az çalışılabilecek işlerdir.

**. Günde en çok 7,5 saat çalışılabilecek işler: Arsenik, kurşun, cam, civa, çimento, bakır, demir-

çelik, çinko, döküm, asit sanayi işleri, karpit, havagazı ve kok fabrikaları, kaplamacılık işleri, yeraltı işleri

v.b. (Tüzük, Mad:2).

**. Günde 7,5 saatten az çalıştırılması zorunlu olan işler: Civa izole fırınlarında yapılan işler ve

karbonsülfür (CS2) işleri 6 saat; Kurşun izole fırınlarının teksif odalarında kuru tozları kaldırma işinde 4

saat; su altında basınçlı hava içinde yapılan işlerde basınç ölçüsüne göre 7 - 4 saat olarak saptanmıştır

(Tüzük, Mad:3).

Bu işlerde günlük iş sürelerini tamamlayan işçi, başka hiçbir işte çalıştırılamaz ve günlük normal

iş süresinin tamamlatılması kendisinden istenemez.

[II] - Haftanın Günlerine Bölünemeyen İşlerde;

*. Bazı işler, özelliği bakımından çalışma sürelerinin haftalık işgünlerine bölünmesi suretiyle

yürütülmeye imkân vermez. Bu tür işlerde iş süresinin haftadan daha geniş bir dönem olarak belirleneceği

kabul edilmiştir. Karayolu ve demiryollarında, hareket halinde yapılan taşıma işlerinde ve benzer

nitelikteki diğer işlerde çalışma dönemi 1 ay'ı geçmemek üzere işveren tarafından saptanır.

*. Bu uygulamada belirlenen çalışma dönemindeki normal çalışma süresi, bu dönem içindeki hafta

sayısının haftalık 45 saatlik süreyle çarpımı sonunda bulunacak saatten fazla olamaz. Saptanan çalışma

döneminin haftalara tam olarak bölünememesi halinde, normal iş süresi işgünü üzerinden ve her işgünü

7,5 saat kabul edilerek bulunur.

*. Dönem içindeki iş süresinin bir haftaya düşen ortalaması 45 saatten çok olamaz.

*. Haftalık işgünlerine bölünemeyen işlerde günlük çalışma süresi 12 saatten, gece ise 7,5 saatten çok

olamaz. Karayollarında ağır vasıta kullananların günlük çalışma süresi ise 9 saattir.

İş Süresinden Sayılan Haller:

Çalışma günü içinde işçinin çalışmadan geçirdiği birtakım süreler günlük iş süresinden

sayılmıştır. Yasal olarak iş süresinden sayılan haller Yasanın 66. maddesinde sırayla sayılmıştır.

13.2) Fazla Çalışma:

*. İş Kanunu'nun 35.ci maddesine göre fazla çalışma (fazla mesai), kanunda yazılı günlük çalışma

süresi dışında yapılan çalışmalar olarak ifade edilmiştir. Uygulamanın esasını günlük çalışma süresinin

üzerinde belirli şartlar içinde yapılan çalışmalar oluşturur. Bu nedenle ayrıca haftalık 45 saatlik

çalışmanın tamamlanmış olmasına gerek bulunmamaktadır.

*. Haftalık çalışma süresi olan 45 saati aşan, haftanın yedinci günü yapılan çalışmalar da fazla çalışma

olarak kabul edilmektedir.

*. İş Kanunu'nun 35.ci maddesine göre, fazla çalışma ücreti ödenmesi esastır. Yargıtay'ın bu konudaki

kararlarında haftanın 7.ci günü de çalışarak haftalık normal çalışma süresini aşan işçiye fazla çalışma

ücreti ödeneceği görüşü benimsenmiştir. Yargıtay, günlük 7,5 ve haftalık 45 saati aşan çalışmaların ancak

fazla çalışma sayılabileceğini kabul etmiştir. Eğer çalışma süreleri işçi yararına, toplu iş sözleşmesiyle

azaltılmış ve örneğin günlük 6 ve haftalık 36 saate indirilmiş; durum da taraflarca onaylanmış olursa, sınır

süreler aşılmadığından fazla çalışma ücretinin ödenmesinin (6 ile 7 saat ya da 36 ile 45 saat arasındaki)

sözkonusu olmadığı belirtilmiştir.

[I] - Genel Sebeplerle Yapılan Fazla Çalışmalar:

Ülkenin genel yararları, işin niteliği ya da üretimin artırılması gibi nedenlere dayalı olarak ve

belirli şartlar altında, günlük çalışma süresi dışında yapılan çalışma fazla çalışma olarak kabul edilmiştir.

*. Fazla çalışma süresinin hesabında, yarım saate kadar olan çalışmalar yarım, yarım saati aşanlar ise bir

saat olarak kabul edilir.

19

*. İşveren, fazla çalışmaya başlamadan önce bu çalışmanın nedenlerini, hangi işçileri ve kaç adedini

kapsayacağını, çalışmanın başlayacağı günü, verilecek ücret tutarını, süt iznini, işçilerin onayının ne

şekilde alındığını, fazla çalışma yaptırılacak işçilerin isimlerini ve ara dinlenmesinin ne şekilde

uygulanacağını Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne yazılı olarak bildirmekle yükümlüdür.

*. Genel sebeplerle fazla çalışma yaptırılabilmesi, önce işyerinin bağlı bulunduğu Bölge Çalışma

Müdürlüğü'nün iznine bağlıdır. Fazla çalışma koşullarına uyulmadığı durumlarda, verilen sözkonusu izin

müdürlükçe iptal edilebilir.

*. Fazla çalışma yapılmasında işçinin onayı esastır. Bu onay, fazla çalışma ihtimali bulunan işyerlerinde

hizmet akdi veya toplu iş sözleşmeleriyle önceden alınabilir.

*. Fazla çalışmanın her saati için verilecek ücret, normal çalışma ücretinin saat başına düşen tutarının %

50 yükseltilmesiyle ödenir.

*. Fazla çalışma karşılığında ödenen ücretler, bu ücretlerin oranı, kaç saatlik çalışma karşılığı olduğu

ücret bordroları ve işçi ücret pusula veya defterlerinde işveren tarafından gösterilmek zorundadır.

*. Sağlık kuralları bakımından, günde en çok 7,5 saat veya daha az çalışılması gereken işlerde, gece

sayılan gün dönemi içinde yürütülen işlerde ve maden ocakları, kablo döşeme, kanalizasyon, tünel inşaatı

gibi işlerin yer ve sualtı kısımlarında fazla çalışma yaptırılamaz (Tüzük, Mad:3).

[II] - Zorunlu Sebeplerle Yapılan Fazla Çalışmalar:

*. İşyerinde çıkan bir arıza sırasında veya bir arıza ihtimaline karşı ya da makine, alet ve edevat için

hemen yapılması gerekli acele işlerde, ya da diğer bir zorunlu sebeple, ancak işyerinin normal çalışmasını

sağlayacak dereceyi aşmamak üzere işçilere fazla çalışma yaptırılabilir.

*. Bu durumda önceden Bölge Çalışma Müdürlüğü'nden izin alınmasına gerek bulunmadığı gibi; genel

sebeplerle yapılan fazla çalışmadan farklı olarak işçinin ayrıca onayı da aranmaz. Bu gibi hallerde

işveren, işin niteliğini ve başladığı gün ve saati, işin bitiminden başlayarak 48 saat içinde ilgili Bölge

Çalışma Müdürlüğü'ne bildirmek zorundadır.

*. Zorunlu fazla çalışmada da postalar halindeki çalışmalarda olduğu gibi; günde 24 saatlik süre içinde

işçilerin, iş bitmese bile 8 saat dinlendirilmesi gerekmektedir.

*. Zorunlu sebeplerle yapılan fazla çalışmada işçiye ödenecek ücret, genel sebeplerle yapılan fazla

çalışmada olduğu gibidir.

[III] - Olağanüstü Sebeplerle Yapılan Fazla Çalışmalar:

*. Olağanüstü sebeplerle yapılan fazla çalışma, ilke olarak işverenin istek ve iradesine bağlı

bulunmayan ve hükümet tarafından uygulanmasına belirli şartlar altında karar verilen fazla çalışma olarak

görülür.

**. İş Kanunu'nda; seferberlik sırasında ve bu süreyi aşmamak şartıyla ülke savunmasının ihtiyaçlarını

temin eden işyerlerinde fazla çalışmaya gerek görüldüğünde olağanüstü nedenlerle fazla çalışma

yapılmasına Bakanlar Kurulu karar verebilir denilmektedir.

Fazla çalışma karşılığında ödenecek ücret, yine diğer fazla çalışmalarda olduğu gibi hesaplanır.

**. 79 Sayılı Kanun'da; olağanüstü sebepler altında diğer fazla çalışma şekli de kanunun 6.cı

maddesinde düzenlenmiştir ve işyerlerindeki gündüz ve gece çalışmaları hükümet kararıyla, işin özellik

ve çalışma derecesine göre üçer saate kadar artırılabilmektedir. Böylece İş Kanunu'ndan daha geniş bir

uygu- lama imkânı tanınmaktadır. Ancak uygulama günde 3 saatten fazla olamamakta, hesaplama da İş

Kanunu'ndaki gibi yapılmaktadır.

**. Basın İş Kanunu'nda ise; gündüz ve gece sürekli olarak yapılan işlerde, günlük 8 saati aşan

çalışmalar en çok 3 saatle sınırlı olmak üzere fazla çalışma olarak kabul edilmiştir. Herbir fazla çalışma

saati için ödenecek ücret, normal ücretin % 50 fazlasıdır. Gece saat 24.00'den sonra ise bir kat fazlasıyla

ödenir.

13.3) Gece Çalışması:

Gece çalışmasının gündüze göre daha yorucu ve yıpratıcı olması; gece döneminde yapılacak

çalışmalarda özellikle kadın ve çocuk işçilerin korunması yoluna gidilmesine ve her türlü işte gece fazla

çalışma yapılamamasına sebep olmaktadır.

20

[I] - Gece Dönemi ve İş Süresi;

*. İş hayatında "gece", en geç saat 20.00'de başlayarak en erken sabah 6.00'ya kadar geçen ve en çok 11

saat süren gün dönemidir.

*. En çok 11 saatlik bu gece süresi içinde yapılabilecek çalışma, bazı istisnalar dışında 7.5 saati

geçemez. Ancak, zorunlu ve olağanüstü sebeplerle 7,5 saatlik çalışmanın üzerine çıkılabilir (Tüzük,

Mad:2).

*. İşçi, çalışmasının bir bölümünü gece, diğer bölümünü de gündüz döneminde yapıyorsa FÇT'nin

(Fazla Çalışma Tüzüğü'nün) 3/b maddesinde görüldüğü gibi ".......... günlük çalışma süresinin yarısından

çoğu gece dönemine rastlayan iş gece işi ..........." sayılacaktır.

[II] - Postaların Düzenlenmesi;

*. Gece ve gündüz işletilen; nöbetleşe işçi postaları kullanılan işlerde, en fazla bir iş haftası gece

çalıştırılan işçilerin, ondan sonra gelen ikinci iş haftası gündüz çalıştırılmaları suretiyle postalar

düzenlenir. Gerektiğinde ilgili bakanlık, gece ve gündüz postalarında nöbetleşe çalışmayı 15 güne

çıkarabilir.

[III] - Gece Çalışma Yasağı;

*.Sanayi'e ait işlerde 18 yaşını doldurmamış erkek çocuk işçilerle her yaştaki kadınların çalıştırılması

yasaktır.

13.4) Hazırlama, Tamamlama ve Temizleme İşlerinde Yapılan Çalışmalar;

*. İş Kanunu'nun 66.cı maddesinde, "genel olarak bir işyerinde belirli çalışma saatlerinden önce veya

sonra yapılması gerekli olan hazırlama, tamam- lama veya temizleme işlerinde çalışan işçiler için, işin

düzenlenmesiyle ilgili hükümlerden hangilerinin uygulanmayacağı ya da ne gibi değişik şartlar ve

usullerle uygulanacağı .... " konusundaki ayrıntılı uygulama esasları, "Hazırlama, Tamamlama,

Temizleme İşleri Tüzüğü" ne bırakılmıştır.

*. Yukarıda sözü edilen hazırlama, tamamlama ve temizleme işleri; bir işyerinde yürütülen asıl işin

düzenle yapılması için belirli, günlük ya da farklı özellik göstermeyip hep aynı biçimde sürüp gitmesi

zorunlu olan işlerdir.

*. Hazırlama, tamamlama ve temizleme işleri asıl iş sürelerine ek olarak, günlük çalışma sürelerinden

önce veya bitimini izleyerek en çok 2 SAAT'dir.

*. Hazırlama, tamamlama ve temizleme işi asıl işin bitiminde yapılıyorsa, günlük normal ara dinlenmesi

saklı kalmak üzere asıl işin bitiminde işçiye en çok YARIM SAAT ara dinlenmesi verilir.

*. Bu tür işler, günde en çok 7,5 saat veya daha az çalışılmasını öngören işlerle ilgili tüzükte gösterilen

en çok (azami) çalışma sürelerini aşamaz.

*. Hazırlama, tamamlama ve temizleme işlerinde çalışan işçilere o işyerin- deki asıl ücretinin saat

başına düşen tutarı % 50 artırılarak ödenir.

13.5) Ara Dinlenmeleri; *. İşçilerin zorunlu ihtiyaçlarını karşılamaları amacıyla, onlara çalışma süresi içinde ara dinlenmesi

verilmesi yasal bir zorunluluktur. Bu ara dinlenmesi, işçilere çalışma süresinin ortalama bir zamanında, o

yerin adet ve işin gereğine göre ayarlanarak verilir.

*. Ara dinlenmeleri, bir işyerinin aynı kısımdaki bütün işçilerine, önceden belirtilmiş olan aynı saatte

uygulanır.

*. ARA DİNLENMELERİ;

(a) 4 saat ve daha kısa süreli işlerde 15 dakika,

(b) 4 saatten fazla ve 7,5 saatten az süreli işlerde yarım saat,

(c) 7,5 saat veya daha uzun süreli işlerde 1 saat'tir.

13.6) Ücretli Tatil ve İzinler

Çalışanların belirli sürelerde dinlenmesi, Anayasa'nın öngördüğü temel haklardandır.

21

13.7) Hafta Tatili:

[I] - Kavram Olarak; ülkemizde hafta tatili uygulaması, ilk kez 394 sayılı Hafta Tatili Kanunu

ile başlamıştır. Sözkonusu kanunda işyerlerindeki faaliyetlerin Pazar günü durdurulması esas alınmış,

böylece işçilerin işyerinde faaliyetin durmasıyla birlikte tatil yapmaları öngörülmüştür.

Bununla birlikte; aşağıda kapsamlı olarak sayılan ve sürekli açık kalma ve faaliyetine devam

zorunluluğu bulunan işyerlerinin Pazar günü saat 13.00'e kadar faaliyetlerini sürdürebilecekleri 4. ve 5.ci

maddelerinde belirtilmiştir (HTK: Hafta Tatili Kanunu).

- Hastane, eczane, hamamlar, su, elektrik, otobüs, gaz, telefon şirketleri,

- Liman, iskele, istasyonlar; gümrük ve antrepolardaki yükleme-boşaltma işlerini yapan

kuruluşlar

ve yerler,

- Basınevleri, gazete bayileri, müzeler, kütüphaneler, parklar, tiyatrolar, spor salonları,

- Hanlar, oteller, fotoğrafçılar, lokanta ve kahvehaneler,

- Yapı işleri, tuğla-kiremit ve seramik üretimi yapan yerler,

- Üzüm, incir v.s. gibi tarım ürünlerinin mevsimlik olarak ve açık havada işlendiği yerler,

-Turistik ve hediyelik eşya satan yerler; fırın, manav, tekel bayii, nalbant ve kasaplar.

Ancak, Pazar günü çalışmak durumunda olan işçilere, haftanın başka bir gününde tatil

yaptırılması zorunludur.

Postalar halinde yapılan çalışmalarda da Pazar postasında çalışan işçiye, hafta içinde ve 24

saatten az olmamak üzere hafta tatili verileceği belirtilmiştir.

[II] - Hafta Tatili Ücreti Olarak; hafta tatilinde işçilere, bir iş karşılığında olmaksızın, bir

gündelik tutarında ücret ödenir. İşçinin bu ödemeye hak kazanabilmesi için, haftanın tatilden önceki 6.cı

işgünü de günlük iş sürelerine uygun şekilde çalışmış olması gerekir.

İşçiye ödenecek hafta tatili ücretine; fazla çalışma karşılığı olan ücretler, primler, hazırlama-

tamamlama-temizleme işi karşılığı olan ücretler ve sosyal yardımlar katılmazlar.

Yüzde usulünün uygulandığı işyerlerinde hafta tatilinde ücret işveren tarafından ödenir.

Sözkonusu tatil ücreti, hafta içinde elde edilen ücretlerin altıya bölünmesiyle bulunur.

Hafta içinde 6 gün çalışan işçi, 7.ci gün de (Pazar) çalıştırılmak istenirse, Pazar günkü bu

çalışması fazla çalışma sayılır ve ZAMLI 2,5 GÜNDELİĞE hak kazanır.

Çalışılmadığı halde kanunen iş süresinden sayılan zamanlar; ücret ödenen veya ödenmeyen akdî

ve kanunî tatil günleri, kısmen veya tamamen çalışılmayan Cumartesi günleri, evlenmelerde 3 güne

kadar; ana, baba, eş, kardeş ve çocukların ölümü hallerinde 2 güne kadar verilen izinler; bir haftalık süre

içinde kalmak üzere işveren tarafından verilen izinler ve hekim raporuyla verilen hastalık ve dinlenme

izinleridir.

Ayrıca ekonomik ve zorlayıcı bir neden bulunmaksızın, işyerindeki çalışma işveren tarafından

bir veya birkaç gün tatil edildiğinde, bu günler yine çalışılmış gibi kabul edilir.

İş Kanunu'nun 24. ve 25. ci maddelerinin III. bentlerinde düzenlenen ve zorlayıcı sebeplerle

işçiye bir hafta süreyle ödenen yarım ücret hafta tatili günü için de sözkonusudur.

Geçici işgöremezlik ödeneği alan işçilere, çalışmadığı bu süre içine rastlayan hafta tatilinde, tatil

ücretleri yine geçici işgöremezlik ölçüsü üzerinden ilgili kurum veya sandık tarafından ödenir. Yukarıdaki

paragraflarda hafta tatili ücretleriyle ilgili olarak belirtilenler İş Kanunu'nun 41, 44 ve 46.cı maddelerinde

ayrıntılı açıklanmıştır.

13.8) Ulusal Bayram ve Genel Tatiller; *. Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde işin durması ve işçilerin tatil yapması esastır. işçilerin bu

günlere ait ücretleri bir iş karşılığı olmaksızın kendilerine ödenir.

*. Özel işyerlerinin, sadece ulusal bayram günü olan 29 Ekim'de kapatıl- maları zorunlu bulunmaktadır.

Bunun dışında, diğer tatil günleri için böyle zorunluluk sözkonusu değildir.

*. Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışan işçilerin ücretleri, ücret ödeme şekline bakılmaksızın

bir kat fazlasıyla ödenir. Tatil günü hafta tatiliyle üst üste geldiğinde, sadece bir tatil ücreti ödenir.

*. Genel olarak işçinin tatil ücreti, çalıştığı günlere göre bir güne düşen gündeliğidir.

22

13.9) Yıllık Ücretli İzin;

[I] - Genel Olarak; işyerinde bir yıl çalışan işçiye, yıllık ücretli izin verilir. Devamlı bir

çalışmadan sonra çalışanların belirli bir süre dinlenmeleri önce sağlık bakımından önemli sayılmış, bunun

iş verimliliğinde ve iş kazalarıyla hastalıkların önlenmesinde çok etkili olduğu anlaşılmıştır.

[II] - Yıllık İzin Hakkının Kazanılması; için en az bir yıl çalışmış olma şartı vardır. Yıllık

ücretli izin, İş Kanunu kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçilerden, işyerine girdiği günden başlayarak,

deneme süresini de kapsamak üzere en az 1 yıl çalışanlara verilir. Hizmet akdi önceden yapılmış olsa

dahi, yıllık izne hak kazandıran sürenin başlangıcı, fiilen işe başlama tarihidir.

*. İşçi, bir işverenin aynı veya çeşitli işyerlerinde bir yıl çalışarak yıllık ücretli izin hakkını elde eder.

Bununla beraber, bir yıllık fiili çalışma süresini öngören ilkenin dışında bu çalışmayı kesen bazı haller,

çalışılmış gibi kabul edilecektir. Bunlar;

(1) İşçinin uğradığı kaza veya hastalıktan ötürü işine gidemediği günler,

(2) Kadın işçilerin doğumdan önce ve sonra çalıştırılmadıkları günler,

(3) İşçinin muvazzaf askerlik hizmeti dışında manevra veya herhangi bir kanundan dolayı

görevlendirilmesi sırasında işine gidemediği günler (bu sürenin 90 günden fazlası sayılmaz),

(4) Çalışmakta olduğu işyerinde zorlayıcı sebepler yüzünden işin aralıksız bir haftadan çok tatil

edilmesi sonucu olarak işçinin çalışmadan geçirdiği zamanın 15 günü (işçinin yeniden işe başlaması

şartıyla),

(5) Hafta tatili, ulusal bayram, genel tatil günleri,

(6) Röntgen muayenehanelerinde çalışanlara Pazar'dan başka verilmesi gereken yarım günlük

izinler,

(7) İşçilerin uzlaştırma toplantılarına katılmaları, hakem kurullarında bulunmaları, bu kurullarda

işçi temsilciliği yapmaları sebebiyle işlerine devam edemedikleri günler.

(8) İşçilerin evlenmelerinde 3 güne kadar; ana, baba, eş, kardeş ve çocukların ölümünde 2 güne

kadar verilecek izinler,

(9) İşveren tarafından verilen diğer izinler,

(10) Bu kanunun uygulanması sonucu olarak işçiye verilmiş yıllık ücretli izin süreleridir.

*. Yıllık ücretli izin, hizmet akdine dayanan bütün iş ilişkilerinde uygulanmaz. Sadece İş Kanunu

kapsamına giren işçiler yıllık ücretli izinden yararlanır.

*. İş Kanunu'na tabi bir işyerinde çalışmakta olan işçinin aynı işverenin bir başka işyerinde, bu kanun

kapsamına girmeksizin geçireceği süreler yıllık izin hakkının kazanılmasında hesaba katılır.

[III] -Yıllık İzin Hakkının Kullanılması;

*. İzin Süreleri: Kanunda öngörülen koşullara uygun olarak yıllık ücretli izin hakkını kazanan işçiye

işyerindeki kıdem süreleri gözönünde bulundurularak ücretli izin verilir. İş Kanunu'nun 53. maddesine

göre;

Hizmet Süreleri: (a) 1 yıldan 5 yıla kadar olanlara yılda 14 gün,

(b) 5 yıldan fazla ve 15 yıldan az olanlara 20 gün,

(c) 15 yıl ve daha fazla olanlara 26 gündür.

*. Yıllık İzin Süresinin Belirlenmesi:

Kıdemin İzin süresinden Diğer izinlere İzin süresinin İznin

Saptanması Sayılmayan Mahsup İstirahat ve Özel Bölünememesi

Günlerin Edilememesi Durumlarda

Eklenmesi Verilen İzinlerle

Çakışması

yönleriyle gözönüne alınması ve değerlendirilmesi gerekir.

23

**(i).Kıdemin Saptanması: Yıllık ücretli izin uygulamasında da hizmet sürelerinin (kıdemin)

saptanması önemli bir sorundur. Doğal olarak yıllık izin süresi işçinin hizmet süresine göre artmaktadır.

Bu bakımdan hizmet süresinin hesabında düşülen bir hata izin sürelerini etkiler.

**(ii).İzin Süresinden Sayılmayan Günlerin Eklenmesi: Yıllık ücretli izin günlerine rastlayan hafta

tatili, ulusal bayram ve genel tatil günleri izin süresine dahil değildir. İzin süresine katılmayan bu tatil

günleri "kanunî tatil günleri"dir. Sözleşmeyle kabul edilmiş birtakım tatil ve izinlerin, yıllık ücretli izin

süresi içinde kabul edilmemesi gerekir.

**(iii).Diğer İzinlere Mahsup Edilememesi: Yıl içinde işveren tarafından verilen ücretli, ücretsiz

diğer izinlerle, hastalık halinde raporlu olarak istirahatte geçen dinlenme sürelerine mahsup

edilemeyeceği hükme bağlanmıştır.

**(iv).İzin Süresinin İstirahat ve Özel Durumlarda Verilen İzinlerle Çakışması: İzin süresiyle

işçinin istirahatli veya özel durumlarda işveren tarafından verilmiş izinlerin (evlenme, ölüm, doğum izni

v.b.) üst üste gelmesi sözkonusu olabilir. Yıl için- de verilmiş hastalık izinlerinin yıllık izne mahsup

edilemeyeceği hükmünden hareketle; izin süresine rastlayan ve istirahatte geçen sürenin de izin içine

katılmaması doğru olur. Buna rağmen Çalışma Bakanlığı'nın bu konudaki görüşü, aksi yönde ve iznin

içinde sayılacağı yönündedir.

**(v).İznin Bölünemesi: Yıllık ücretli izin süresinin işveren tarafından bölünmeden ve devamlı şekilde

verilmesi gerekir. Bununla birlikte 20 ve 26 günlük izin süreleri tarafların isteğiyle en çok üçe

bölünebilir. Ancak bu durumda işveren işçiye en çok 7 GÜN YOL İZNİ verebilir.

[IV] -Ücretin Hesaplanması ve Ödenmesi;

*. Yıllık ücretli iznin hesaplanmasında fazla çalışma ücreti, primler, işyerinin temelli işçisi olarak

normal çalışma saatleri dışında hazırlama, tamamlama ve temizleme işçilerinin bu işten aldığı ücretler ve

sosyal yardımlar ücretin tespitinde hesaba katılmaz.

*. Yıllık ücretli izni işveren, işçinin izne çıkmasından önce peşin ödemek veya avans olarak vermek

zorundadır.

*. Yıllık iznini kullanan işçinin herhangi bir işte ücretli veya ücretsiz olarak çalışmadan dinlenmesi

esastır. Bu bakımdan, yıllık ücretli iznini kullanan işçinin ücret karşılığı bir işte çalıştığı anlaşılırsa

kendisine ödenen izin ücreti işveren tarafından geri alınabilir.

*. İşçinin hak kazanarak kullanmadığı yıllık izin süresi için ücreti, hizmet akdinin her ne şekilde olursa

olsun feshedilmesi halinde, akdin feshi tarihindeki ücreti üzerinden kendisine ödenir.

*. Hizmet akdinin işveren tarafından feshedilmesi halinde İş Kanunu'nun 17. maddesindeki bildirim

önelleri ile yine 27. madde gereğince verilmesi zorunlu yeni iş arama izinleri, yıllık ücretli izin süreleriyle

iç içe giremez.

14. KİŞİLER BAKIMINDAN İŞİN DÜZENLENMESİ

14.1. GENEL OLARAK

İş Hukuku çerçevesi içinde; çocuk işçiler, kadın işçiler ve handikaplı işçiler sosyal ve koruyucu

tedbirlerle devlet denetimine konu olmaktadır.

14.2. ÇOCUK İŞÇİLER

18 yaşından küçük olan çocuk işçilerin maden ocaklarında çalıştırılması yasaklanmıştır. Bugün,

çocuk işçilerin korunmasına ilişkin geniş ne ayrıntılı tedbirler Umumi Hıfzısıhha Kanunu ile İş

Kanunu'nda yer almıştır.

[I] - Her Yaştaki Çocuk İşçiler İçin Çalışma Yasakları; *. 18 yaşını doldurmamış erkek çocukların; maden ocakları ile kablo döşenmesi, kanalizasyon ve tünel

inşaatı gibi yeraltı ve sualtı işleriyle sanayi'e ait işlerde gece çalıştırılmaları yasaktır.

24

[II] - Yaş Gruplarına Göre Çocuk İşçilerin Çalışma Yasakları; (a)-15 yaşından küçük çocuklar:

İlke olarak 15 yaşından küçük olan çocukların çalıştırılmaları yasaktır. Ancak, çocukların sağlık ve

gelişmelerine, okul veya mesleki eğitim ve mesleğe yöneltme programlarını sürdürmelerine veya

öğrenimden yararlanma yeteneklerine zarar vermeyecek nitelikteki hafif işlerde 13 yaşını doldurmuş

çocuklar çalışabilirler.

(b)-15 ile 16 yaş arasındaki çocuklar:

Bu yaş grubundaki çocuk işçiler, sağlıkları bakımından elverişli bulundukları işlerde

çalıştırılabilirler. Ancak, bu çocukların her türlü ağır ve tehlikeli işlerde, gece işlerinde ve günde 7,5

saatten fazla çalıştırılmaları yasaktır.

(c)-16 ile 18 yaş arasındaki çocuklar:

Bu gruptaki çocuklar sanayide gece çalıştırılamazlar. 16 yaşını doldurmuş ancak 18 yaşını

tamamlamamış çocukların hangi ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılabilecekleri, Ağır ve Tehlikeli İşler

Tüzüğü'nde gösterilmiştir.

[III] - Sağlık Raporu Alma Zorunluluğu; *. 13 - 18 yaş arasındaki çocuk işçilerin (18 yaş dahil) herhangi bir işe alınmalarından önce; işyeri

hekimi, işçi sağlığı dispanserleri ile bunların bulunmadığı yerlerde sırasıyla ve varsa Sosyal Sigortalar

Kurumu Hastanesi, sağlık ocağı, hükümet veya belediye tabipliklerine muayene ettirilerek;

çalıştırılacakları işin nitelik ve şartlarına vücut yapılarının dayanıklı olduğunun saptanması zorunludur.

Çocuk işçilerin, 18 yaşını dolduruncaya kadar en az altı ayda bir muayenelerinin tekrarlanarak işe

devamlarında bir sakınca olup olmadığına bakılır.

18 yaşına kadar olan çocuk işçilerin işyerindeki kıdemlerine bakılmaksızın verilecek ücretli izin

18 günden az olamaz.

14.3. KADIN İŞÇİLER

[I] - Genel Önlemler; *. Kadın işçilere ilişkin "genel" nitelikteki koruyucu önlemler, cinsiyetleri bakımından sadece kadın

oldukları için öngörülen yasal düzenlemeler şeklindedir.

*. Kadın işçiler, 18 yaşına kadar çocuk işçilere ilişkin hükümlerden yararlanmakta ve ayrıca kadın

olmaları nedeniyle her yaşta korunmaktadırlar.

*. İşin özelliği nedeniyle kadın işçi çalıştırılması gereken yerlerde, 18 yaşını doldurmuş işçilerin gece

postalarında çalıştırılmalarında, Kadın İşçilerin Sanayi'e Ait İşlerde Gece Postalarında Çalıştırılma

Koşulları Hakkında Tüzük hükümleri çerçevesinde izin verilebilir.

*. Kadın işçilerin gece süresinde fazla çalışma yapmaları da kesin olarak yasaktır.

[II] - Özel Önlemler;

*. Kadının doğal görevlerinden biri de analıktır. Buna göre gebe kadının, gebeliğin 6.cı ayı sonuna

kadar kendisinin Sosyal Sigortalar Kurumu'nca tayin edilen hekim veya ebeye muayene ettirmesi kanunî

bir zorunluluktur.

*. Doğumun, gerçekleşmesi beklenen tarihinden 3 AY öncesine rastlayan süre içinde gebe kadın çocuk

ve kendisi için zararlı görülen ağır işlerde çalıştırılamaz.

*.Doğumdan 6 hafta önceki ve 6 hafta sonraki sürelerde kadın işçi hiçbir işte çalıştırılamaz. Bu süreler

içinde kadın işçi, Sosyal Sigortalar Kurumundan geçici iş göremezlik ödeneği alır.

*. Doğumu izleyen dönemde SSK, tespit edilen tarifeye göre kadın işçiye emzirme yardımı yapar.

Doğumdan sonra 6 haftalık süreyi tamamlayan işçi işyerine döner. Kadın işçinin isteği halinde, 6.cı

haftadan sonra kendisine 6 ay kadar ücretsiz izin verilebilir.

*. Emzikli kadın işçinin bir yaşına kadar olan çocuklarını emzirmeleri için sabah ve öğleden sonra

yarımşar saatlik emzirme izni verilir. Bu süreler normal günlük çalışmadan sayılır.

14.4. HANDİKAPLI (ÖZÜRLÜ) İŞÇİLER

Handikaplı işçilerin durumunun yakın bir geçmişte İş Hukuku'na konu olduğunu söylemek

yanlış olmaz. Nitekim İş Kanunu'nun 25.ci maddesi işverenlere sakat ve eski hükümlü çalıştırma

yükümlülüğünü getirmiş, böylece akit serbestisi sınırlandırılmıştır.

İş Kanunu, sakat ve eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğünü şu birtakım şartlara bağlamıştır:

25

[I] - İşçi Sayısı: Sakat ve eski hükümlülerle hizmet akdi yapma yükümlülüğü için, işyerinde

çalışan daimi işçi sayısının 50'den az olmaması gerekir.

[II] - Çalıştırma Şekli ve Şartları; *. Sakat ve eski hükümlülerin hangi işlerde, hangi özel şartlar altında ve ücretlerle çalıştırılabilecekleri

ve işe alınabilecekleri bir yönetmelikle düzenlenmiştir.

*. Ayrıca malûliyeti ortadan kalkan işçiyi, işverenin tekrar işe alması da bazı şartlar altında

mümkündür. Bu durumda yeniden işe alınan malûl işçiyle o andaki şartlarla yeniden sözleşme

yapılmalıdır.

15. İŞYERİ BAKIMINDAN İŞİN DÜZENLENMESİ

15.1. GENEL OLARAK

Bütün işletmelerde işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği önlemlerini alma yükümlülüğü

işverene aittir. İşçiler de bu önlemlere aynen uymak zorundadır.

İş güvenliğine ilişkin önlemler;

- İş Kanunu,

- Borçlar Kanunu,

- Umumi Hıfzısıhha Kanunu,

- Belediyeler Kanunu,

- Maden Kanunu

ve bu kanunlara ilişkin çeşitli tüzüklerle alınmış, teknik esaslara dayanan emredici hukuk kurallarına

bağlanmıştır.

15.2. KURAL OLARAK

İşyeri açılmadan önce "işyeri kurma izni" alınır. İşyeri kurulup işletmeye hazır hale geldikten

sonra da "işletme belgesi" ile faaliyete geçer.

Yetkili makamdan izin alınarak faaliyete geçildikten sonra, işyerinde değişiklik yapmamak

şartıyla iş durdurulamaz. Ancak işçilerin sağlığı ve iş güvenliği ile çevreyi tehdit eden bir durum varsa,

ilgili müfettiş bunu bir tutanakla tespit eder ve Bölge Çalışma Müdürlüğü'ne bildirir. Gerekiyorsa

mahallin en büyük mülki amiri tarafından işyeri kapatılabilir (İş K. Mad. 95).

15.3. ÖZEL ÖNLEMLER

İş güvenliğine ilişkin özel nitelikteki hükümleri kapsayan bir dokümanda " Parlayıcı, Patlayıcı,

Tehlikeli ve Zararlı Maddelerle Çalışan İşyerlerinde Alınacak Tedbirler Hakkında Tüzük" dür. Bu

tüzükle, sözkonusu maddelerle çalışan işyerlerindeki işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri ile işin

niteliğinden doğabilecek risklere karşı değişik hükümler getirilmiştir.

16. DENETİM VE TEFTİŞ

16.1. GENEL OLARAK

İş hayatının denetim ve teftiş görevi devlete aittir. Devlet bu görevini ilgili organları aracılığıyla

yapar. Nitekim İş Kanunu'nun 91. maddesi, "çalışma hayatıyla ilgili mevzuatın uygulanmasını devlet

izler, denetler ve teftiş eder. Bu ödev, Çalışma Bakanlığı'na bağlı, ihtiyaca yetecek sayı ve özellikte teftiş

ve denetlemeye yetkili memurlarca yapılır" hükmüyle bu hususu açık şekilde belirtmiş bulunmaktadır.

16.2. İŞ TEFTİŞİ

İş teftişi, Çalışma Bakanlığı'na bağlı "İş Müfettişleri" tarafından yapılır. Müfettiş, işyerinin veya

işin yürütülme tarzının, ilgili her türlü defter ve hesapların; alet, makine ve cihazların, malzemenin, işyeri

eklenti ve araçlarının; kanunlarda yazılı esaslara uygun olup olmadığını, çalışmanın durmasına veya

aksamasına meydan vermeden inceler.

26

İşverenin, müfettişe bilgi ve ifade vermek, istenen her türlü belgeyi göstermek ve her türlü

kolaylığı sağlamak gibi sorumluluk ve zorunlulukları vardır.

İş müfettişi, işyerinin tesis ve bölümlerinde, çalışma yöntemlerinde, makine ve cihazlarında

işçiler için tehlikeli olan bir durum belirler ise tehlike giderilinceye kadar o tesisat, tertibat ya da bölümün

çalışmasını durdurabilir.

İş müfettişi, bütün incelemelerini işyerinde bir tutanakla tespit eder. Tutanağı kendisiyle birlikte

işyerinde bulunan ilgililer de imzalar.

Teftiş sonunda yapılması istenilen hususlar idari yönden sağlanmazsa konu İş Mahkemesi'ne

intikal ettirilir.

Her işyerinde usulüne uygun bir "teftiş defteri" bulunur. İş müfettişi, teftiş sonucunu bu deftere

yazar.

16.3. İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ TEFTİŞİ

İşyerlerinin işçi sağlığı ve iş güvenliği bakımından teftişi teknik eleman olan " işçi sağlığı ve iş

güvenliği müfettişleri" tarafından yapılır. Bu müfettişler, idari teftişten çok işyerlerinde işçi sağlığı ve iş

güvenliğine ilişkin özel ve genel nitelikteki tüzüklerin öngördüğü önlemlerin alınıp alınmadığını kontrol

etmekle görevlidirler.

Sözkonusu müfettişler, iş müfettişlerinin yetkisine de sahip olup düzenledikleri raporları bağlı

bulundukları makama verirler.

16.4. SOSYAL SİGORTALAR KURUMU TEFTİŞİ

Sosyal Sigortalar Kurumu da sigorta uygulamasına ilişkin teftişleri kendi müfettişleri aracılığıyla

yapar. Bu müfettişlere İş Kanunu'nda öngörülen teftiş, kontrol ve denetleme yetkisi tanınmıştır.

Şimdi bu 3 Kısımda özet olarak belirtilen hususları 4857 Sayılı Yasada yer aldığı şekliyle birer

birer ele alıp inceleyelim:

4857 SAYILI İŞ KANUNU

Kabul Tarihi : 22.5.2003

BİRİNCİ BÖLÜM

Genel Hükümler

Amaç ve kapsam

MADDE 1. - Bu Kanunun amacı işverenler ile bir iş sözleşmesine dayanarak çalıştırılan işçilerin çalışma

şartları ve çalışma ortamına ilişkin hak ve sorumluluklarını düzenlemektir.

Bu Kanun, 4 üncü maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, bu işyerlerinin

işverenleri ile işveren vekillerine ve işçilerine faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanır.

İşyerleri, işverenler, işveren vekilleri ve işçiler, 3 üncü maddedeki bildirim gününe

bakılmaksızın bu Kanun hükümleri ile bağlı olurlar.

Tanımlar

MADDE 2. - Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel

kişiye yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında kurulan ilişkiye

iş ilişkisi denir. İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddî olan ve olmayan unsurlar ile

işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir.

İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı

yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku,

yıkanma, muayene ve bakım, beden ve meslekî eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da

işyerinden sayılır.

İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir

bütündür.

İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere

işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan

işveren sorumludur.

Bu Kanunda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve zorunluluklar işveren vekilleri

hakkında da uygulanır. İşveren vekilliği sıfatı, işçilere tanınan hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz.

27

Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya

asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş

alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş

aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt

işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf

olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren ile birlikte sorumludur.

Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirilmesi

suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi

kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı

kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler.

İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt

işverenlere verilemez.

İşyerini bildirme

MADDE 3. - Bu Kanunun kapsamına giren nitelikte bir işyerini kuran, her ne suretle olursa olsun

devralan, çalışma konusunu kısmen veya tamamen değiştiren veya herhangi bir sebeple faaliyetine son

veren ve işyerini kapatan işveren, işyerinin unvan ve adresini, çalıştırılan işçi sayısını, çalışma konusunu,

işin başlama veya bitme gününü, kendi adını ve soyadını yahut unvanını, adresini, varsa işveren vekili

veya vekillerinin adı, soyadı ve adreslerini bir ay içinde bölge müdürlüğüne bildirmek zorundadır.

Alt işveren, bu sıfatla mal veya hizmet üretimi için meydana getirdiği kendi işyeri için birinci

fıkra hükmüne göre bildirim yapmakla yükümlüdür.

İstisnalar

MADDE 4.- Aşağıda belirtilen işlerde ve iş ilişkilerinde bu Kanun hükümleri uygulanmaz;

a) Deniz ve hava taşıma işlerinde,

b) 50'den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde,

c) Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla ilgili her çeşit yapı işleri,

d) Bir ailenin üyeleri ve 3 üncü dereceye kadar (3 üncü derece dahil) hısımları arasında dışardan başka

biri katılmayarak evlerde ve el sanatlarının yapıldığı işlerde,

e) Ev hizmetlerinde,

f) İş sağlığı ve güvenliği hükümleri saklı kalmak üzere çıraklar hakkında,

g) Sporcular hakkında,

h) Rehabilite edilenler hakkında,

ı) 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanununun 2 nci maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı

işyerlerinde.

Şu kadar ki;

a) Kıyılarda veya liman ve iskelelerde gemilerden karaya ve karadan gemilere yapılan yükleme ve

boşaltma işleri,

b) Havacılığın bütün yer tesislerinde yürütülen işler,

c) Tarım sanatları ile tarım aletleri, makine ve parçalarının yapıldığı atölye ve fabrikalarda görülen işler,

d) Tarım işletmelerinde yapılan yapı işleri,

e) Halkın faydalanmasına açık veya işyerinin eklentisi durumunda olan park ve bahçe işleri,

f) Deniz İş Kanunu kapsamına girmeyen ve tarım işlerinden sayılmayan, denizlerde çalışan su ürünleri

üreticileri ile ilgili işler,

Bu Kanun hükümlerine tabidir.

Eşit davranma ilkesi

MADDE 5. - İş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefî inanç, din ve mezhep ve benzeri

sebeplere dayalı ayırım yapılamaz.

İşveren, esaslı sebepler olmadıkça tam süreli çalışan işçi karşısında kısmî süreli çalışan işçiye,

belirsiz süreli çalışan işçi karşısında belirli süreli çalışan işçiye farklı işlem yapamaz.

İşveren, biyolojik veya işin niteliğine ilişkin sebepler zorunlu kılmadıkça, bir işçiye, iş

sözleşmesinin yapılmasında, şartlarının oluşturulmasında, uygulanmasında ve sona ermesinde, cinsiyet

veya gebelik nedeniyle doğrudan veya dolaylı farklı işlem yapamaz.

Aynı veya eşit değerde bir iş için cinsiyet nedeniyle daha düşük ücret kararlaştırılamaz.

İşçinin cinsiyeti nedeniyle özel koruyucu hükümlerin uygulanması, daha düşük bir ücretin

uygulanmasını haklı kılmaz.

28

İş ilişkisinde veya sona ermesinde yukarıdaki fıkra hükümlerine aykırı davranıldığında işçi, dört

aya kadar ücreti tutarındaki uygun bir tazminattan başka yoksun bırakıldığı haklarını da talep edebilir.

2821 sayılı Sendikalar Kanununun 31 inci maddesi hükümleri saklıdır.

20 nci madde hükümleri saklı kalmak üzere işverenin yukarıdaki fıkra hükümlerine aykırı

davrandığını işçi ispat etmekle yükümlüdür. Ancak, işçi bir ihlalin varlığı ihtimalini güçlü bir biçimde

gösteren bir durumu ortaya koyduğunda, işveren böyle bir ihlalin mevcut olmadığını ispat etmekle

yükümlü olur.

İşyerinin veya bir bölümünün devri

MADDE 6. - İşyeri veya işyerinin bir bölümü hukukî bir işleme dayalı olarak başka birine

devredildiğinde, devir tarihinde işyerinde veya bir bölümünde mevcut olan iş sözleşmeleri bütün hak ve

borçları ile birlikte devralana geçer.

Devralan işveren, işçinin hizmet süresinin esas alındığı haklarda, işçinin devreden işveren

yanında işe başladığı tarihe göre işlem yapmakla yükümlüdür.

Yukarıdaki hükümlere göre devir halinde, devirden önce doğmuş olan ve devir tarihinde

ödenmesi gereken borçlardan devreden ve devralan işveren birlikte sorumludurlar. Ancak bu

yükümlülüklerden devreden işverenin sorumluluğu devir tarihinden itibaren iki yıl ile sınırlıdır.

Tüzel kişiliğin birleşme veya katılma ya da türünün değişmesiyle sona erme halinde birlikte

sorumluluk hükümleri uygulanmaz.

Devreden veya devralan işveren iş sözleşmesini sırf işyerinin veya işyerinin bir bölümünün

devrinden dolayı feshedemez ve devir işçi yönünden fesih için haklı sebep oluşturmaz. Devreden veya

devralan işverenin ekonomik ve teknolojik sebeplerin yahut iş organizasyonu değişikliğinin gerekli

kıldığı fesih hakları veya işçi ve işverenlerin haklı sebeplerden derhal fesih hakları saklıdır.

Yukarıdaki hükümler, iflas dolayısıyla malvarlığının tasfiyesi sonucu işyerinin veya bir

bölümünün başkasına devri halinde uygulanmaz.

Geçici iş ilişkisi MADDE 7.- İşveren, devir sırasında yazılı rızasını almak suretiyle bir işçiyi; holding bünyesi içinde veya

aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde veya yapmakta olduğu işe benzer işlerde çalıştırılması

koşuluyla başka bir işverene iş görme edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devrettiğinde geçici iş

ilişkisi gerçekleşmiş olur. Bu halde iş sözleşmesi devam etmekle beraber, işçi bu sözleşmeye göre

üstlendiği işin görülmesini, iş sözleşmesine geçici iş ilişkisi kurulan işverene karşı yerine getirmekle

yükümlü olur. Geçici iş ilişkisi kurulan işveren işçiye talimat verme hakkına sahip olup, işçiye sağlık ve

güvenlik risklerine karşı gerekli eğitimi vermekle yükümlüdür.

Geçici iş ilişkisi altı ayı geçmemek üzere yazılı olarak yapılır, gerektiğinde en fazla iki defa

yenilenebilir.

İşverenin, ücreti ödeme yükümlülüğü devam eder. Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, işçinin

kendisinde çalıştığı sürede ödenmeyen ücretinden, işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta

primlerinden işveren ile birlikte sorumludur.

İşçi, işyerine ve işe ilişkin olup kusuru ile sebep olduğu zarardan geçici iş ilişkisi kurulan

işverene karşı sorumludur. İşçinin geçici sözleşmesinden aksi anlaşılmıyorsa, işçinin diğer hak ve

yükümlülüklerine ilişkin bu Kanundaki düzenlemeler geçici iş ilişkisi kurulan işverenle olan ilişkisine de

uygulanır.

İşçiyi geçici olarak devralan işveren grev ve lokavt aşamasına gelen bir toplu iş uyuşmazlığının

tarafı ise, işçi grev ve lokavtın uygulanması sırasında çalıştırılamaz. Ancak, 2822 sayılı Toplu İş

Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununun 39 uncu maddesi hükümleri saklıdır. İşveren, işçisini grev ve

lokavt süresince kendi işyerinde çalıştırmak zorundadır.

Toplu işçi çıkarmaya gidilen işyerlerinde çıkarma tarihinden itibaren altı ay içinde toplu işçi

çıkarmanın konusu olan işlerde geçici iş ilişkisi gerçekleşmez.

İKİNCİ BÖLÜM

İş Sözleşmesi, Türleri ve Feshi Tanım ve şekil

MADDE 8. - İş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret

ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. İş sözleşmesi, Kanunda aksi belirtilmedikçe, özel bir şekle

tâbi değildir.

29

Süresi bir yıl ve daha fazla olan iş sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması zorunludur. Bu

belgeler damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır.

Yazılı sözleşme yapılmayan hallerde işveren işçiye en geç iki ay içinde genel ve özel çalışma

koşullarını, günlük ya da haftalık çalışma süresini, temel ücreti ve varsa ücret eklerini, ücret ödeme

dönemini, süresi belirli ise sözleşmenin süresini, fesih halinde tarafların uymak zorunda oldukları

hükümleri gösteren yazılı bir belge vermekle yükümlüdür. Süresi bir ayı geçmeyen belirli süreli iş

sözleşmelerinde bu fıkra hükmü uygulanmaz. İş sözleşmesi iki aylık süre dolmadan sona ermiş ise, bu

bilgilerin en geç sona erme tarihinde işçiye yazılı olarak verilmesi zorunludur.

Türü ve çalışma biçimlerini belirleme serbestisi

MADDE 9 - Taraflar iş sözleşmesini, Kanun hükümleriyle getirilen sınırlamalar saklı kalmak koşuluyla,

ihtiyaçlarına uygun türde düzenleyebilirler.

İş sözleşmeleri belirli veya belirsiz süreli yapılır. Bu sözleşmeler çalışma biçimleri bakımından

tam süreli veya kısmî süreli yahut deneme süreli ya da diğer türde oluşturulabilir.

Sürekli ve süreksiz işlerdeki iş sözleşmeleri

MADDE 10.- Nitelikleri bakımından en çok otuz iş günü süren işlere süreksiz iş, bundan fazla devam

edenlere sürekli iş denir.

Bu Kanunun 3, 8, 12, 13, 14, 15, 17, 23, 24, 25, 26, 27, 28, 29, 30, 31, 34, 53, 54, 55, 56, 57, 58,

59, 75, 80 ve geçici 6 ncı maddeleri süreksiz işlerde yapılan iş sözleşmelerinde uygulanmaz. Süreksiz

işlerde, bu maddelerde düzenlenen konularda Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.

Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi

MADDE 11 - İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır.

Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif

koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş

sözleşmesidir.

Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir neden olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme)

yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir.

Esaslı nedene dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar.

Belirli ve belirsiz süreli iş sözleşmesi ayırımın sınırları

MADDE 12 - Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi, ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt

iş sözleşmesinin süreli olmasından dolayı belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan emsal işçiye göre

farklı işleme tâbi tutulamaz.

Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçiye, belirli bir zaman ölçüt alınarak ödenecek ücret ve

paraya ilişkin bölünebilir menfaatler, işçinin çalıştığı süreye orantılı olarak verilir. Herhangi bir çalışma

şartından yararlanmak için aynı işyeri veya işletmede geçirilen kıdem arandığında belirli süreli iş

sözleşmesine göre çalışan işçi için farklı kıdem uygulanmasını haklı gösteren bir neden olmadıkça,

belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalışan emsal işçi hakkında esas alınan kıdem uygulanır.

Emsal işçi, işyerinde aynı veya benzeri işte belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçidir.

İşyerinde böyle bir işçi bulunmadığı takdirde, o işkolunda şartlara uygun bir işyerinde aynı veya benzer

işi üstlenen belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi dikkate alınır.

Kısmî süreli ve tam süreli iş sözleşmesi

MADDE 13 - İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye

göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmî süreli iş sözleşmesidir.

Kısmî süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi, ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş

sözleşmesinin kısmî süreli olmasından dolayı tam süreli emsal işçiye göre farklı işleme tâbi tutulamaz.

Kısmî süreli çalışan işçinin ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatleri, tam süreli emsal işçiye göre

çalıştığı süreye orantılı olarak ödenir.

Emsal işçi, işyerinde aynı veya benzeri işte tam süreli çalıştırılan işçidir. İşyerinde böyle bir işçi

bulunmadığı takdirde, o işkolunda şartlara uygun işyerinde aynı veya benzer işi üstlenen tam süreli iş

sözleşmesiyle çalıştırılan işçi esas alınır.

İşyerinde çalışan işçilerin, niteliklerine uygun açık yer bulunduğunda kısmî süreliden tam

süreliye veya tam süreliden kısmî süreliye geçirilme istekleri işverence dikkate alınır ve boş yerler

zamanında duyurulur.

30

Çağrı üzerine çalışma

MADDE 14. - Yazılı sözleşme ile işçinin yapmayı üstlendiği işle ilgili olarak kendisine ihtiyaç

duyulması halinde iş görme ediminin yerine getirileceğinin kararlaştırıldığı iş ilişkisi, çağrı üzerine

çalışmaya dayalı kısmi süreli bir iş sözleşmesidir.

Hafta, ay veya yıl gibi bir zaman dilimi içinde işçinin ne kadar süreyle çalışacağını taraflar

belirlemedikleri takdirde, haftalık çalışma süresi yirmi saat kararlaştırılmış sayılır. Çağrı üzerine

çalıştırılmak için belirlenen sürede işçi çalıştırılsın veya çalıştırılmasın ücrete hak kazanır.

İşçiden iş görme borcunu yerine getirmesini çağrı yoluyla talep hakkına sahip olan işveren, bu

çağrıyı, aksi kararlaştırılmadıkça, işçinin çalışacağı zamandan en az dört gün önce yapmak zorundadır.

Süreye uygun çağrı üzerine işçi iş görme edimini yerine getirmekle yükümlüdür. Sözleşmede günlük

çalışma süresi kararlaştırılmamış ise, işveren her çağrıda işçiyi günde en az dört saat üst üste çalıştırmak

zorundadır.

Deneme süreli iş sözleşmesi

MADDE 15. - Taraflarca iş sözleşmesine bir deneme kaydı konulduğunda, bunun süresi en çok iki ay

olabilir. Ancak deneme süresi toplu iş sözleşmeleriyle dört aya kadar uzatılabilir.

Deneme süresi içinde taraflar iş sözleşmesini bildirim süresine gerek olmaksızın ve tazminatsız

feshedebilir. İşçinin çalıştığı günler için ücret ve diğer hakları saklıdır.

Takım sözleşmesi ile oluşturulan iş sözleşmeleri

MADDE 16. - Birden çok işçinin meydana getirdiği bir takımı temsilen bu işçilerden birinin, takım

kılavuzu sıfatıyla işverenle yaptığı sözleşmeye takım sözleşmesi denir.

Takım sözleşmesinin, oluşturulacak iş sözleşmeleri için hangi süre kararlaştırılmış olursa olsun,

yazılı yapılması gerekir. Sözleşmede her işçinin kimliği ve alacağı ücret ayrı ayrı gösterilir.

Takım sözleşmesinde isimleri yazılı işçilerden her birinin işe başlamasıyla, o işçi ile işveren

arasında takım sözleşmesinde belirlenen şartlarla bir iş sözleşmesi yapılmış sayılır. Ancak, takım

sözleşmesi hakkında Borçlar Kanununun 110 uncu maddesi hükmü de uygulanır.

İşe başlamasıyla iş sözleşmesi kurulan işçilere ücretlerini işveren veya işveren vekili her birine

ayrı ayrı ödemek zorundadır. Takım kılavuzu için, takıma dahil işçilerin ücretlerinden işe aracılık veya

benzeri bir nedenle kesinti yapılamaz.

Süreli fesih

MADDE 17. - Belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerekir.

İş sözleşmeleri;

a) İşi altı aydan az sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak iki hafta sonra,

b) İşi altı aydan birbuçuk yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından

başlayarak dört hafta sonra,

c) İşi birbuçuk yıldan üç yıla kadar sürmüş olan işçi için, bildirimin diğer tarafa yapılmasından başlayarak

altı hafta sonra,

d) İşi üç yıldan fazla sürmüş işçi için, bildirim yapılmasından başlayarak sekiz hafta sonra,

Feshedilmiş sayılır.

Bu süreler asgari olup sözleşmeler ile artırılabilir.

Bildirim şartına uymayan taraf, bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek

zorundadır.

İşveren bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir.

İşverenin bildirim şartına uymaması veya bildirim süresine ait ücreti peşin ödeyerek sözleşmeyi

feshetmesi, bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddesi hükümlerinin uygulanmasına engel olmaz. 18 inci

maddenin birinci fıkrası uyarınca bu Kanunun 18, 19, 20 ve 21 inci maddelerinin uygulanma alanı dışında

kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye

bildirim süresinin üç katı tutarında tazminat ödenir. Fesih için bildirim şartına da uyulmaması ayrıca

dördüncü fıkra uyarınca tazminat ödenmesini gerektirir.

Bu maddeye göre ödenecek tazminatlar ile bildirim sürelerine ait peşin ödenecek ücretin

hesabında 32 nci maddenin birinci fıkrasında yazılan ücrete ek olarak işçiye sağlanmış para veya para ile

ölçülmesi mümkün sözleşme ve Kanundan doğan menfaatler de göz önünde tutulur.

31

Feshin geçerli sebebe dayandırılması

MADDE 18. - Otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz

süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin,

işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.

Altı aylık kıdem hesabında bu Kanunun 66 ncı maddesindeki süreler dikkate alınır.

Özellikle aşağıdaki hususlar fesih için geçerli bir sebep oluşturmaz:

a) Sendika üyeliği veya çalışma saatleri dışında veya işverenin rızası ile çalışma saatleri içinde sendikal

faaliyetlere katılmak.

b) İşyeri sendika temsilciliği yapmak.

c) Mevzuattan veya sözleşmeden doğan haklarını takip için işveren aleyhine idari veya adli makamlara

başvurmak veya bu hususta başlatılmış sürece katılmak.

d) Irk, renk, cinsiyet, medeni hal, aile yükümlülükleri, hamilelik, doğum, din, siyasi görüş ve benzeri

nedenler.

e) 74 üncü maddede öngörülen ve kadın işçilerin çalıştırılmasının yasak olduğu sürelerde işe gelmemek.

f) Hastalık veya kaza nedeniyle 25 inci maddenin (I) numaralı bendinin (b) alt bendinde öngörülen

bekleme süresinde işe geçici devamsızlık.

İşçinin altı aylık kıdemi, aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde geçen süreler birleştirilerek

hesap edilir. İşverenin aynı işkolunda birden fazla işyerinin bulunması halinde, işyerinde çalışan işçi

sayısı, bu işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısına göre belirlenir.

İşletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü

sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri hakkında bu

madde, 19 ve 21 inci maddeler ile 25 inci maddenin son fıkrası uygulanmaz.

Sözleşmenin feshinde usul

MADDE 19. - İşveren fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde

belirtmek zorundadır.

Hakkındaki iddialara karşı savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin

davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez. Ancak, işverenin 25 inci maddenin (II) numaralı

bendi şartlarına uygun fesih hakkı saklıdır.

Fesih bildirimine itiraz ve usulü

MADDE 20. - İş sözleşmesi feshedilen işçi, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen

sebebin geçerli bir sebep olmadığı iddiası ile fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde iş

mahkemesinde dava açabilir. Toplu iş sözleşmesinde hüküm varsa veya taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlık

aynı sürede özel hakeme götürülür.

Feshin geçerli bir sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir

sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.

Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır. Mahkemece verilen kararın

temyizi halinde, Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.

Özel hakemin oluşumu, çalışma esas ve usulleri çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.

Geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları

MADDE 21. - İşverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı

mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, işveren,

işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz

ise, işçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.

Mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe başlatılmaması

halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler.

Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar doğmuş

bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.

İşçi işe başlatılırsa, peşin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatı,

yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yapılacak ödemeden mahsup edilir. İşe başlatılmayan işçiye bildirim

süresi verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca

ödenir.

İşçi kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe

başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçi bu süre içinde başvuruda bulunmaz ise,

32

işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile

sorumlu olur.

Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri sözleşmeler ile hiçbir suretle

değiştirilemez; aksi yönde sözleşme hükümleri geçersizdir.

Çalışma koşullarında değişiklik ve iş sözleşmesinin feshi

MADDE 22. - İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve

benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak

durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi

tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik

önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için

başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş

sözleşmesini feshedebilir. İşçi bu durumda 17 ila 21 inci madde hükümlerine göre dava açabilir.

Taraflar aralarında anlaşarak çalışma koşullarını her zaman değiştirebilir. Çalışma koşullarında

değişiklik geçmişe etkili olarak yürürlüğe konulamaz.

Yeni işverenin sorumluluğu

MADDE 23. - Süresi belirli olan veya olmayan sürekli iş sözleşmesi ile bir işverenin işine girmiş olan

işçi, sözleşme süresinin bitmesinden önce yahut bildirim süresine uymaksızın işini bırakıp başka bir

işverenin işine girerse sözleşmenin bu suretle feshinden ötürü, işçinin sorumluluğu yanında, ayrıca yeni

işveren de aşağıdaki hallerde birlikte sorumludur:

a) İşçinin bu davranışına, yeni işe girdiği işveren sebep olmuşsa.

b) Yeni işveren, işçinin bu davranışını bilerek onu işe almışsa.

c) Yeni işveren işçinin bu davranışını öğrendikten sonra dahi onu çalıştırmaya devam ederse.

İşçinin haklı nedenle derhal fesih hakkı

MADDE 24. - Süresi belirli olsun veya olmasın işçi, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin

bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:

I. Sağlık sebepleri:

a) İş sözleşmesinin konusu olan işin yapılması işin niteliğinden doğan bir sebeple işçinin sağlığı veya

yaşayışı için tehlikeli olursa.

b) İşçinin sürekli olarak yakından ve doğrudan buluşup görüştüğü işveren yahut başka bir işçi bulaşıcı

veya işçinin işi ile bağdaşmayan bir hastalığa tutulursa.

II. Ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:

a) İşveren iş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri hakkında yanlış vasıflar

veya şartlar göstermek yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler vermek veya sözler söylemek suretiyle

işçiyi yanıltırsa.

b) İşveren işçinin veya ailesi üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak şekilde sözler söyler,

davranışlarda bulunursa veya işçiye cinsel tacizde bulunursa.

c) İşveren işçiye veya ailesi üyelerinden birine karşı sataşmada bulunur veya gözdağı verirse, yahut işçiyi

veya ailesi üyelerinden birini kanuna karşı davranışa özendirir, kışkırtır, sürükler, yahut işçiye ve ailesi

üyelerinden birine karşı hapsi gerektiren bir suç işlerse yahut işçi hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız

ağır isnad veya ithamlarda bulunursa.

d) İşçinin diğer bir işçi veya üçüncü kişiler tarafından işyerinde cinsel tacize uğraması ve bu durumu

işverene bildirmesine rağmen gerekli önlemler alınmazsa.

e) İşveren tarafından işçinin ücreti kanun hükümleri veya sözleşme şartlarına uygun olarak hesap edilmez

veya ödenmezse,

f) Ücretin parça başına veya iş tutarı üzerinden ödenmesi kararlaştırılıp da işveren tarafından işçiye

yapabileceği sayı ve tutardan az iş verildiği hallerde, aradaki ücret farkı zaman esasına göre ödenerek

işçinin eksik aldığı ücret karşılanmazsa, yahut çalışma şartları uygulanmazsa.

III. Zorlayıcı sebepler:

İşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya

çıkarsa.

33

İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı

MADDE 25. - Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin

bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:

I- Sağlık sebepleri:

a) İşçinin kendi kastından veya derli toplu olmayan yaşayışından yahut içkiye düşkünlüğünden doğacak

bir hastalığa veya sakatlığa uğraması halinde, bu sebeple doğacak devamsızlığın ardı ardına üç iş günü

veya bir ayda beş iş gününden fazla sürmesi.

b) İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca

bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması durumunda.

(a) alt bendinde sayılan sebepler dışında işçinin hastalık, kaza, doğum ve gebelik gibi hallerde

işveren için iş sözleşmesini bildirimsiz fesih hakkı; belirtilen hallerin işçinin işyerindeki çalışma süresine

göre 17 nci maddedeki bildirim sürelerini altı hafta aşmasından sonra doğar. Doğum ve gebelik hallerinde

bu süre 74 üncü maddedeki sürenin bitiminde başlar. Ancak işçinin iş sözleşmesinin askıda kalması

nedeniyle işine gidemediği süreler için ücret işlemez.

II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri: a) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar

kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun

olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması.

b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi

veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda

bulunması.

c) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması.

d) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması veya 84

üncü maddeye aykırı hareket etmesi.

e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak

gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.

f) İşçinin, işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi.

g) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir

ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam

etmemesi.

h) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi.

ı) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan

veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük

ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.

III- Zorlayıcı sebepler:

İşçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması.

IV- İşçinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde devamsızlığın 17 nci

maddedeki bildirim süresini aşması. İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21 inci

madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir.

Derhal fesih hakkını kullanma süresi MADDE 26. - 24 ve 25 inci maddelerde gösterilen ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallere

dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi, iki taraftan birinin bu çeşit

davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten ve her halde

fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra kullanılamaz. Ancak işçinin olayda maddi çıkar sağlaması

halinde bir yıllık süre uygulanmaz.

Bu haller sebebiyle işçi yahut işverenden iş sözleşmesini yukarıdaki fıkrada öngörülen süre

içinde feshedenlerin diğer taraftan tazminat hakları saklıdır.

Yeni iş arama izni

MADDE 27. - Bildirim süreleri içinde işveren, işçiye yeni bir iş bulması için gerekli olan iş arama iznini

iş saatleri içinde ve ücret kesintisi yapmadan vermeye mecburdur. İş arama izninin süresi günde iki

saatten az olamaz ve işçi isterse iş arama izin saatlerini birleştirerek toplu kullanabilir. Ancak iş arama

iznini toplu kullanmak isteyen işçi, bunu işten ayrılacağı günden evvelki günlere rastlatmak ve bu durumu

işverene bildirmek zorundadır.

34

İşveren yeni iş arama iznini vermez veya eksik kullandırırsa o süreye ilişkin ücret işçiye ödenir.

İşveren, iş arama izni esnasında işçiyi çalıştırır ise işçinin izin kullanarak bir çalışma karşılığı olmaksızın

alacağı ücrete ilaveten, çalıştırdığı sürenin ücretini yüzde yüz zamlı öder.

Çalışma belgesi

MADDE 28. - İşten ayrılan işçiye, işveren tarafından işinin çeşidinin ne olduğunu ve süresini gösteren bir

belge verilir.

Belgenin vaktinde verilmemesinden veya belgede doğru olmayan bilgiler bulunmasından zarar

gören işçi veyahut işçiyi işine alan yeni işveren eski işverenden tazminat isteyebilir.

Bu belgeler her türlü resim ve harçtan muaftır.

Toplu işçi çıkarma

MADDE 29. - İşveren; ekonomik, teknolojik, yapısal ve benzeri işletme, işyeri veya işin gerekleri sonucu

toplu işçi çıkarmak istediğinde, bunu en az otuz gün önceden bir yazı ile, işyeri sendika temsilcilerine,

ilgili bölge müdürlüğüne ve Türkiye İş Kurumuna bildirir.

İşyerinde çalışan işçi sayısı: a) 20 ile 100 işçi arasında ise, en az 10 işçinin,

b) 101 ile 300 işçi arasında ise, en az yüzde on oranında işçinin,

c) 301 ve daha fazla ise, en az 30 işçinin,

İşine 17 nci madde uyarınca ve bir aylık süre içinde aynı tarihte veya farklı tarihlerde son

verilmesi toplu işçi çıkarma sayılır.

Birinci fıkra uyarınca yapılacak bildirimde işçi çıkarmanın sebepleri, bundan etkilenecek işçi

sayısı ve grupları ile işe son verme işlemlerinin hangi zaman diliminde gerçekleşeceğine ilişkin bilgilerin

bulunması zorunludur.

Bildirimden sonra işyeri sendika temsilcileri ile işveren arasında yapılacak görüşmelerde, toplu

işçi çıkarmanın önlenmesi ya da çıkarılacak işçi sayısının azaltılması yahut çıkarmanın işçiler açısından

olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi konuları ele alınır. Görüşmelerin sonunda, toplantının yapıldığını

gösteren bir belge düzenlenir.

Fesih bildirimleri, işverenin toplu işçi çıkarma isteğini bölge müdürlüğüne bildirmesinden otuz

gün sonra hüküm doğurur.

İşyerinin bütünüyle kapatılarak kesin ve devamlı suretle faaliyete son verilmesi halinde, işveren

sadece durumu en az otuz gün önceden ilgili bölge müdürlüğüne ve Türkiye İş Kurumuna bildirmek ve

işyerinde ilan etmekle yükümlüdür. İşveren toplu işçi çıkarmanın kesinleşmesinden itibaren altı ay içinde

aynı nitelikteki iş için yeniden işçi almak istediği takdirde nitelikleri uygun olanları tercihen işe çağırır.

Mevsim ve kampanya işlerinde çalışan işçilerin işten çıkarılmaları hakkında, işten çıkarma bu

işlerin niteliğine bağlı olarak yapılıyorsa, toplu işçi çıkarmaya ilişkin hükümler uygulanmaz.

İşveren toplu işçi çıkarılmasına ilişkin hükümleri 18, 19, 20 ve 21 inci madde hükümlerinin

uygulanmasını engellemek amacıyla kullanamaz; aksi halde işçi bu maddelere göre dava açabilir.

Özürlü, eski hükümlü ve terör mağduru çalıştırma zorunluluğu

MADDE 30. - İşverenler elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları işyerlerinde her yılın Ocak ayı başından

itibaren yürürlüğe girecek şekilde Bakanlar Kurulunca belirlenecek oranlarda özürlü ve eski hükümlü ile

3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesinin (B) fıkrası uyarınca istihdamı zorunlu

olan terör mağduru işçiyi meslek, beden ve ruhi durumlarına uygun işlerde çalıştırmakla yükümlüdürler.

Bu kapsamda çalıştırılacak işçilerin toplam oranı yüzde altıdır. Ancak özürlüler için belirlenecek oran,

toplam oranın yarısından az olamaz. Aynı il sınırları içinde birden fazla işyeri bulunan işverenin bu

kapsamda çalıştırmakla yükümlü olduğu işçi sayısı, toplam işçi sayısına göre hesaplanır.

Bu kapsamda çalıştırılacak işçi sayısının tespitinde belirsiz süreli iş sözleşmesine ve belirli süreli

iş sözleşmesine göre çalıştırılan işçiler esas alınır. Kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışanlar, çalışma

süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya dönüştürülür.

Oranların hesaplanmasında yarıma kadar kesirler dikkate alınmaz, yarım ve daha fazla olanlar

tama dönüştürülür.

İşyerinin işçisi iken sakatlanan, eski hükümlü ya da terör mağduru olanlara öncelik tanınır.

İşverenler çalıştırmakla yükümlü oldukları işçileri Türkiye İş Kurumu aracılığı ile sağlarlar.

Bu kapsamda çalıştırılacak işçilerin nitelikleri, hangi işlerde çalıştırılabilecekleri, bunların

işyerlerinde genel hükümler dışında bağlı olacakları özel çalışma ile mesleğe yöneltilmeleri, mesleki

35

yönden işverence nasıl işe alınacakları, Adalet Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca

birlikte çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Yer altı ve su altı işlerinde özürlü işçi çalıştırılamaz ve yukarıdaki hükümler uyarınca

işyerlerindeki işçi sayısının tespitinde yer altı ve su altı işlerinde çalışanlar hesaba katılmaz.

Bir işyerinden malulen ayrılmak zorunda kalıp da sonradan maluliyeti ortadan kalkan işçiler eski

işyerlerinde tekrar işe alınmalarını istedikleri takdirde, işveren bunları eski işleri veya benzeri işlerde boş

yer varsa derhal, yoksa boşalacak ilk işe başka isteklilere tercih ederek, o andaki şartlarla işe almak

zorundadır. Aranan şartlar bulunduğu halde işveren iş sözleşmesi yapma yükümlülüğünü yerine

getirmezse, işe alınma isteğinde bulunan eski işçiye altı aylık ücret tutarında tazminat öder.

Eski hükümlü çalıştırılmasında kanunlardaki kamu güvenliği ile ilgili hizmetlere ilişkin özel

hükümler saklıdır.

Bakanlar Kurulunca belirlenecek oranların üstünde özürlü ve eski hükümlü ve terör mağduru

çalıştıran işverenlerin kontenjan fazlası işçiler için özürlü ve eski hükümlü çalıştırmakla yükümlü

olmadıkları halde özürlü çalıştıran veya çalışma gücünü yüzde seksenden fazla kaybetmiş özürlüyü

çalıştıran işverenlerin bu şekilde çalıştırdıkları her bir özürlü için 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa

göre ödemeleri gereken işveren sigorta prim hisselerinin yüzde ellisini kendisi, yüzde ellisini Hazine öder.

Bu maddeye aykırılık hallerinde 101 inci madde uyarınca tahsil edilecek para cezaları Türkiye İş Kurumu

bütçesinin Maliye Bakanlığınca açılacak özel tertibine gelir kaydedilir. Bu hesapta toplanan paralar

özürlü ve eski hükümlülerin mesleki eğitim ve mesleki rehabilitasyonu, kendi işini kurma ve bu gibi

projelerde kullanılmak üzere Türkiye İş Kurumuna aktarılır. Toplanan paraların nerelere ve ne kadar

verileceği Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğünün koordinatörlüğünde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik

Bakanlığı Çalışma Genel Müdürlüğü, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü, Özürlüler İdaresi

Başkanlığı, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Sakatlar Konfederasyonu

ve en çok işçi ve işvereni temsil eden üst kuruluşların birer temsilcilerinden oluşan komisyon tarafından

karara bağlanır. Komisyonun çalışma usul ve esasları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca

çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Askerlik ve kanundan doğan çalışma

MADDE 31. - Muvazzaf askerlik ödevi dışında manevra veya herhangi bir sebeple silah altına alınan

veyahut herhangi bir kanundan doğan çalışma ödevi yüzünden işinden ayrılan işçinin iş sözleşmesi

işinden ayrıldığı günden başlayarak iki ay sonra işverence feshedilmiş sayılır.

İşçinin bu haktan faydalanabilmesi için o işte en az bir yıl çalışmış olması şarttır. Bir yıldan çok

çalışmaya karşılık her fazla yıl için, ayrıca iki gün eklenir. Şu kadar ki bu sürenin tamamı doksan günü

geçemez.

İş sözleşmesinin feshedilmiş sayılabilmesi için beklenilmesi gereken süre içinde işçinin ücreti

işlemez. Ancak özel kanunların bu husustaki hükümleri saklıdır. Bu süre içinde iş sözleşmesinin

Kanundan doğan başka bir sebebe dayanılarak işveren veya işçi tarafından feshedildiği öteki tarafa

bildirilmiş olsa bile, fesih için Kanunun gösterdiği süre bu sürenin bitiminden sonra işlemeye başlar.

Ancak iş sözleşmesi belirli süreli olarak yapılmış ve sözleşme yukarıda yazılı süre içinde kendiliğinden

sona eriyorsa bu madde hükümleri uygulanmaz.

Herhangi bir askeri ve kanuni ödev dolayısıyla işinden ayrılan işçiler bu ödevin sona ermesinden

başlayarak iki ay içinde işe girmek istedikleri takdirde işveren bunları eski işleri veya benzeri işlerde boş

yer varsa derhal, yoksa boşalacak ilk işe başka isteklilere tercih ederek, o andaki şartlarla işe almak

zorundadır. Aranan şartlar bulunduğu halde işveren iş sözleşmesi yapma yükümlülüğünü yerine

getirmezse, işe alınma isteğinde bulunan eski işçiye üç aylık ücret tutarında tazminat öder.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Ücret

Ücret ve ücretin ödenmesi

MADDE 32. - Genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından

sağlanan ve para ile ödenen tutardır.

Ücret, kural olarak, Türk parası ile işyerinde veya özel olarak açılan bir banka hesabına ödenir.

Ücret yabancı para olarak kararlaştırılmış ise ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenebilir.

Emre muharrer senetle (bono ile), kuponla veya yurtta geçerli parayı temsil ettiği iddia olunan

bir senetle veya diğer herhangi bir şekilde ücret ödemesi yapılamaz.

36

Ücret en geç ayda bir ödenir. İş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir

haftaya kadar indirilebilir.

İş sözleşmelerinin sona ermesinde, işçinin ücreti ile sözleşme ve Kanundan doğan para ile

ölçülmesi mümkün menfaatlerinin tam olarak ödenmesi zorunludur.

Meyhane ve benzeri eğlence yerleri ve perakende mal satan dükkan ve mağazalarda, buralarda

çalışanlar hariç, ücret ödemesi yapılamaz.

Ücret alacaklarında zamanaşımı süresi beş yıldır.

İşverenin ödeme aczine düşmesi

MADDE 33. - İşverenin konkordato ilan etmesi, işveren için aciz vesikası alınması veya iflası nedenleri

ile işverenin ödeme güçlüğüne düştüğü hallerde geçerli olmak üzere, işçilerin iş ilişkisinden kaynaklanan

son üç aylık ücret alacaklarını karşılamak amacı ile İşsizlik Sigortası Fonu kapsamında ayrı bir Ücret

Garanti Fonu oluşturulur.

Ücret Garanti Fonu, işverenlerce işsizlik sigortası primi olarak yapılan ödemelerin yıllık

toplamının yüzde biridir. Ücret Garanti Fonunun oluşumu ve uygulanması ile ilgili usul ve esaslar

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Ücretin gününde ödenmemesi

MADDE 34. - Ücreti ödeme gününden itibaren yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen

işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir. Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme

borcunu yerine getirmemeleri sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez.

Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır.

Bu işçilerin bu nedenle iş akitleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerine yeni işçi alınamaz,

bu işler başkalarına yaptırılamaz.

Ücretin saklı kısmı

MADDE 35. - İşçilerin aylık ücretlerinin dörtte birinden fazlası haczedilemez veya başkasına devir ve

temlik olunamaz. Ancak, işçinin bakmak zorunda olduğu aile üyeleri için hakim tarafından takdir

edilecek miktar bu paraya dahil değildir. Nafaka borcu alacaklılarının hakları saklıdır.

Kamu makamlarının ve asıl işverenlerin hakedişlerinden ücret kesme yükümlülüğü

MADDE 36. - Genel ve katma bütçeli dairelerle mahalli idareler veya kamu iktisadi teşebbüsleri yahut

özel kanuna veya özel kanunla verilmiş yetkiye dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar; asıl işverenler

müteahhide verdikleri her türlü bina, köprü, hat ve yol inşası gibi yapım ve onarım işlerinde çalışan

işçilerden müteahhit veya taşeronlarca ücretleri ödenmeyenlerin bulunup bulunmadığının kontrolü, ya da

ücreti ödenmeyen işçinin başvurusu üzerine, ücretleri ödenmeyen varsa müteahhitten veya taşeronlardan

istenecek bordrolara göre bu ücretleri bunların hakedişlerinden öderler.

Bunun için hakediş ödeneceği ilgili idare tarafından işyerinde şantiye şefliği işyeri ilân tahtası

veya işçilerin toplu bulunduğu yerler gibi işçilerin görebileceği yerlere yazılı ilân asılmak suretiyle

duyurulur. Ücret alacağı olan işçilerin her hakediş dönemi için olan ücret alacaklarının üç aylık tutarından

fazlası hakkında adı geçen idarelere herhangi bir sorumluluk düşmez.

Anılan müteahhitlerin bu işverenlerdeki her çeşit teminat ve hakedişleri üzerinde yapılacak her

türlü devir ve el değiştirme işlemleri veya haciz ve icra takibi bu işte çalışan işçilerin ücret alacaklarını

karşılayacak kısım ayrıldıktan sonra, kalan kısım üzerinde hüküm ifade eder.

Bir işverenin üçüncü kişiye karşı olan borçlarından dolayı işyerinde bulunan tesisat, malzeme,

ham, yarı işlenmiş ve tam işlenmiş mallar ve başka kıymetler üzerinde yapılacak haciz ve icra takibi, bu

işyerinde çalışan işçilerin icra kararının alındığı tarihten önceki üç aylık dönem içindeki ücret alacaklarını

karşılayacak kısım ayrıldıktan sonra, kalan kısım üzerinde hüküm ifade eder.

Bu maddede kamu tüzel kişilerine ve bazı teşekküllere verilen yetkileri 2 nci maddenin altıncı

fıkrası gereğince sorumluluk taşıyan bütün işverenler de kullanmaya yetkilidir.

Ücret hesap pusulası

MADDE 37. - İşveren işyerinde veya bankaya yaptığı ödemelerde işçiye ücret hesabını gösterir imzalı

veya işyerinin özel işaretini taşıyan bir pusula vermek zorundadır.

Bu pusulada ödemenin günü ve ilişkin olduğu dönem ile fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve

genel tatil ücretleri gibi asıl ücrete yapılan her çeşit eklemeler tutarının ve vergi, sigorta primi, avans

mahsubu, nafaka ve icra gibi her çeşit kesintilerin ayrı ayrı gösterilmesi gerekir.

37

Bu işlemler damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır.

Ücret kesme cezası

MADDE 38. - İşveren toplu sözleşme veya iş sözleşmelerinde gösterilmiş olan sebepler dışında işçiye

ücret kesme cezası veremez.

İşçi ücretlerinden ceza olarak yapılacak kesintilerin işçiye derhal sebepleriyle beraber

bildirilmesi gerekir. İşçi ücretlerinden bu yolda yapılacak kesintiler bir ayda iki gündelikten veya parça

başına yahut yapılan iş miktarına göre verilen ücretlerde işçinin iki günlük kazancından fazla olamaz.

Bu paralar işçilerin eğitimi ve sosyal hizmetleri için kullanılıp harcanmak üzere Çalışma ve

Sosyal Güvenlik Bakanlığı hesabına Bakanlıkça belirtilecek Türkiye'de kurulu bulunan ve mevduat kabul

etme yetkisini haiz bankalardan birine, kesildiği tarihten itibaren bir ay içinde yatırılır. Her işveren

işyerinde bu paraların ayrı bir hesabını tutmaya mecburdur. Birikmiş bulunan ceza paralarının nerelere ve

ne kadar verileceği Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının başkanlık edeceği ve işçi temsilcilerinin de

katılacağı bir kurul tarafından karara bağlanır. Bu kurulun kimlerden teşekkül edeceği, nasıl ve hangi

esaslara göre çalışacağı çıkarılacak bir yönetmelikte gösterilir.

Asgari ücret MADDE 39. - İş sözleşmesi ile çalışan ve bu Kanunun kapsamında olan veya olmayan her türlü işçinin

ekonomik ve sosyal durumlarının düzenlenmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca Asgari

Ücret Tespit Komisyonu aracılığı ile ücretlerin asgari sınırları en geç iki yılda bir belirlenir.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının tespit edeceği

üyelerden birinin başkanlığında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü veya

yardımcısı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü veya yardımcısı, Devlet İstatistik Enstitüsü Ekonomik

İstatistikler Dairesi Başkanı veya yardımcısı, Hazine Müsteşarlığı temsilcisi, Devlet Planlama Teşkilatı

Müsteşarlığından konu ile ilgili dairenin başkanı veya yetki vereceği bir görevli ile bünyesinde en çok

işçiyi bulunduran en üst işçi kuruluşundan değişik işkolları için seçecekleri beş, bünyesinde en çok

işvereni bulunduran işveren kuruluşundan değişik işkolları için seçeceği beş temsilciden kurulur. Asgari

Ücret Tespit Komisyonu en az on üyesinin katılmasıyla toplanır. Kurul, üye oylarının çoğunluğu ile karar

verir. Oyların eşitliği halinde, Başkanın bulunduğu taraf çoğunluğu sağlamış sayılır.

Komisyon kararları kesindir. Kararlar Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girer.

Komisyonun toplanma ve çalışma şekli, asgari ücretlerin tespiti sırasında uygulanacak esaslar ile

başkan, üye ve raportörlere verilecek huzur hakları Maliye Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik

Bakanlığının birlikte hazırlayacakları yönetmelikte belirtilir.

Asgari Ücret Tespit Komisyonunun sekreterya hizmetleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

tarafından yerine getirilir.

Yarım ücret

MADDE 40. - 24 ve 25 inci maddelerin (III) numaralı bentlerinde gösterilen zorlayıcı sebepler

dolayısıyla çalışamayan veya çalıştırılmayan işçiye bu bekleme süresi içinde bir haftaya kadar her gün

için yarım ücret ödenir.

Fazla çalışma ücreti

MADDE 41. - Ülkenin genel yararları yahut işin niteliği veya üretimin artırılması gibi nedenlerle fazla

çalışma yapılabilir. Fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde, haftalık kırkbeş saati aşan

çalışmalardır. 63 üncü madde hükmüne göre denkleştirme esasının uygulandığı hallerde, işçinin haftalık

ortalama çalışma süresi, normal haftalık iş süresini aşmamak koşulu ile, bazı haftalarda toplam kırkbeş

saati aşsa dahi bu çalışmalar fazla çalışma sayılmaz.

Her bir saat fazla çalışma için verilecek ücret normal çalışma ücretinin saat başına düşen

miktarının yüzde elli yükseltilmesi suretiyle ödenir.

Haftalık çalışma süresinin sözleşmelerle kırkbeş saatin altında belirlendiği durumlarda yukarıda

belirtilen esaslar dahilinde uygulanan ortalama haftalık çalışma süresini aşan ve kırkbeş saate kadar

yapılan çalışmalar fazla sürelerle çalışmalardır. Fazla sürelerle çalışmalarda, her bir saat fazla çalışma için

verilecek ücret normal çalışma ücretinin saat başına düşen miktarının yüzde yirmibeş yükseltilmesiyle

ödenir.

38

Fazla çalışma veya fazla sürelerle çalışma yapan işçi isterse, bu çalışmalar karşılığı zamlı ücret

yerine, fazla çalıştığı her saat karşılığında bir saat otuz dakikayı, fazla sürelerle çalıştığı her saat

karşılığında bir saat onbeş dakikayı serbest zaman olarak kullanabilir.

İşçi hak ettiği serbest zamanı altı ay zarfında, çalışma süreleri içinde ve ücretinde bir kesinti

olmadan kullanır.

63 üncü maddenin son fıkrasında yazılı sağlık nedenlerine dayanan kısa veya sınırlı süreli işlerde

ve 69 uncu maddede belirtilen gece çalışmasında fazla çalışma yapılamaz.

Fazla saatlerle çalışmak için işçinin onayının alınması gerekir.

Fazla çalışma süresinin toplamı bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamaz.

Fazla çalışma ve fazla sürelerle çalışmaların ne şekilde uygulanacağı çıkarılacak yönetmelikte gösterilir.

Zorunlu nedenlerle fazla çalışma

MADDE 42. - Gerek bir arıza sırasında, gerek bir arızanın mümkün görülmesi halinde yahut makineler

veya araç ve gereç için hemen yapılması gerekli acele işlerde, yahut zorlayıcı sebeplerin ortaya

çıkmasında, işyerinin normal çalışmasını sağlayacak dereceyi aşmamak koşulu ile işçilerin hepsi veya bir

kısmına fazla çalışma yaptırılabilir. Bu durumda fazla çalışma yapan işçilere uygun bir dinlenme süresi

verilmesi zorunludur.

u kadar ki, zorunlu sebeplerle yapılan fazla çalışmalar için 41 inci maddenin birinci, ikinci ve

üçüncü fıkraları hükümleri uygulanır.

Olağanüstü hallerde fazla çalışma

MADDE 43. - Seferberlik sırasında ve bu süreyi aşmamak şartıyla yurt savunmasının gereklerini

karşılayan işyerlerinde fazla çalışmaya lüzum görülürse işlerin çeşidine ve ihtiyacın derecesine göre

Bakanlar Kurulu günlük çalışma süresini, işçinin en çok çalışma gücüne çıkarabilir.

Bu suretle fazla çalıştırılan işçiler için verilecek ücret hakkında 41 inci maddenin birinci, ikinci

ve üçüncü fıkraları hükümleri uygulanır.

Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma

MADDE 44. - Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde işyerlerinde çalışılıp çalışılmayacağı toplu iş

sözleşmesi veya iş sözleşmeleri ile kararlaştırılır. Sözleşmelerde hüküm bulunmaması halinde söz konusu

günlerde çalışılması için işçinin onayı gereklidir.

Bu günlere ait ücretler 47 nci maddeye göre ödenir.

Saklı haklar

MADDE 45. - Toplu iş sözleşmesi veya iş sözleşmelerine hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatillerde

işçilere tanınan haklara, ücretli izinlere ve yüzde usulü ile çalışan işçilerin bu Kanunla tanınan haklarına

aykırı hükümler konulamaz.

Bu hususlarda işçilere daha elverişli hak ve menfaatler sağlayan kanun, toplu iş sözleşmesi, iş

sözleşmesi veya gelenekten doğan kazanılmış haklar saklıdır.

Hafta tatili ücreti

MADDE 46. - Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63 üncü maddeye

göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz

en az yirmidört saat dinlenme (hafta tatili) verilir.

Çalışılmayan hafta tatili günü için işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücreti

tam olarak ödenir.

Şu kadar ki;

a) Çalışmadığı halde kanunen çalışma süresinden sayılan zamanlar ile günlük ücret ödenen veya

ödenmeyen kanundan veya sözleşmeden doğan tatil günleri,

b) Evlenmelerde üç güne kadar, ana veya babanın, eşin, kardeş veya çocukların ölümünde üç güne kadar

verilmesi gereken izin süreleri,

c) Bir haftalık süre içinde kalmak üzere işveren tarafından verilen diğer izinlerle hekim raporuyla verilen

hastalık ve dinlenme izinleri,

Çalışılmış günler gibi hesaba katılır.

Zorlayıcı ve ekonomik bir sebep olmadan işyerindeki çalışmanın haftanın bir veya birkaç

gününde işveren tarafından tatil edilmesi halinde haftanın çalışılmayan günleri ücretli hafta tatiline hak

kazanmak için çalışılmış sayılır.

39

Bir işyerinde işin bir haftadan fazla bir süre ile tatil edilmesini gerektiren zorlayıcı sebepler

ortaya çıktığı zaman, 24 ve 25 inci maddelerin (III) numaralı bentlerinde gösterilen zorlayıcı sebeplerden

ötürü çalışılmayan günler için işçilere ödenen yarım ücret hafta tatili günü için de ödenir.

Yüzde usulünün uygulandığı işyerlerinde hafta tatili ücreti işverence işçiye ödenir.

Genel tatil ücreti

MADDE 47. - Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçilere, kanunlarda ulusal bayram ve

genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışmazlarsa, bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücretleri

tam olarak, tatil yapmayarak çalışırlarsa ayrıca çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödenir.

Yüzde usulünün uygulandığı işyerlerinde işçilerin ulusal bayram ve genel tatil ücretleri işverence

işçiye ödenir.

Geçici iş göremezlik

MADDE 48. - İşçilere geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi gerektiği zamanlarda geçici iş göremezlik

süresine rastlayan ulusal bayram, genel tatil ve hafta tatilleri, ödeme yapılan kurum veya sandıklar

tarafından geçici iş göremezlik ölçüsü üzerinden ödenir.

Hastalık nedeni ile çalışılmayan günlerde Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından ödenen geçici iş

göremezlik ödeneği aylık ücretli işçilerin ücretlerinden mahsup edilir.

Ücret şekillerine göre tatil ücreti

MADDE 49. - İşçinin tatil günü ücreti çalıştığı günlere göre bir güne düşen ücretidir.

Parça başına, akort, götürü veya yüzde usulü ile çalışan işçilerin tatil günü ücreti, ödeme

döneminde kazandığı ücretin aynı süre içinde çalıştığı günlere bölünmesi suretiyle hesaplanır.

Saat ücreti ile çalışan işçilerin tatil günü ücreti saat ücretinin yedibuçuk katıdır.

Hasta, izinli veya sair sebeplerle mazeretli olduğu hallerde dahi aylığı tam olarak ödenen aylık

ücretli işçilere 46, 47 ve 48 inci maddenin birinci fıkrası hükümleri uygulanmaz. Ancak bunlardan ulusal

bayram ve genel tatil günlerinde çalışanlara ayrıca çalıştığı her gün için bir günlük ücreti ödenir.

Tatil ücretine girmeyen kısımlar

MADDE 50. - Fazla çalışma karşılığı olarak alınan ücretler, primler, işyerinin temelli işçisi olarak normal

çalışma saatleri dışında hazırlama, tamamlama, temizleme işlerinde çalışan işçilerin bu işler için aldıkları

ücretler ve sosyal yardımlar, ulusal bayram, hafta tatili ve genel tatil günleri için verilen ücretlerin

tespitinde hesaba katılmaz.

Yüzdelerin ödenmesi

MADDE 51. - Otel, lokanta, eğlence yerleri ve benzeri yerler ile içki verilen ve hemen orada yenilip

içilmesi için çeşitli yiyecek satan yerlerden "yüzde" usulünün uygulandığı müesseselerde işveren

tarafından servis karşılığı veya başka isimlerle müşterilerin hesap pusulalarına "yüzde" eklenerek veya

ayrı şekillerde alınan paralarla kendi isteği ile müşteri tarafından işverene bırakılan yahut da onun

kontrolü altında bir araya toplanan paraları işveren işyerinde çalışan tüm işçilere eksiksiz olarak ödemek

zorundadır.

İşveren veya işveren vekili yukarıdaki fıkrada sözü edilen paraların kendisi tarafından

alındığında eksiksiz olarak işçilere dağıtıldığını belgelemekle yükümlüdür.

Yüzdelerden toplanan paraların o işyerinde çalışan işçiler arasında yapılan işlerin niteliğine göre,

hangi esaslar ve oranlar çerçevesinde dağıtılacağı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanacak

bir yönetmelikle gösterilir.

Yüzdelerin belgelenmesi

MADDE 52. - Yüzde usulünün uygulandığı işyerlerinde işveren, her hesap pusulasının genel toplamını

gösteren bir belgeyi işçilerin kendi aralarından seçecekleri bir temsilciye vermekle yükümlüdür. Bu

belgelerin şekli ve uygulama usulleri iş sözleşmelerinde veya toplu iş sözleşmelerinde gösterilir.

Yıllık ücretli izin hakkı ve izin süreleri

MADDE 53. - İşyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl

çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir.

Yıllık ücretli izin hakkından vazgeçilemez.

40

Niteliklerinden ötürü bir yıldan az süren mevsimlik veya kampanya işlerinde çalışanlara bu

Kanunun yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümleri uygulanmaz.

İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi, hizmet süresi;

a) Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) olanlara ondört günden,

b) Beş yıldan fazla onbeş yıldan az olanlara yirmi günden,

c) Onbeş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara yirmialtı günden az olamaz.

Ancak onsekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık

ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz.

Yıllık izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir.

Yıllık ücretli izne hak kazanma ve izni kullanma dönemi

MADDE 54. - Yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında işçilerin, aynı işverenin

bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştıkları süreler birleştirilerek göz önüne alınır. Şu kadar ki, bir işverenin bu

Kanun kapsamına giren işyerinde çalışmakta olan işçilerin aynı işverenin işyerlerinde bu Kanun

kapsamına girmeksizin geçirmiş bulundukları süreler de hesaba katılır.

Bir yıllık süre içinde 55 inci maddede sayılan haller dışındaki sebeplerle işçinin devamının

kesilmesi halinde bu boşlukları karşılayacak kadar hizmet süresi eklenir ve bu suretle işçinin izin hakkını

elde etmesi için gereken bir yıllık hizmet süresinin bitiş tarihi gelecek hizmet yılına aktarılır.

İşçinin gelecek izin hakları için geçmesi gereken bir yıllık hizmet süresi, bir önceki izin hakkının

doğduğu günden başlayarak gelecek hizmet yılına doğru ve yukarıdaki fıkra ve 55 inci madde hükümleri

gereğince hesaplanır.

İşçi yukarıdaki fıkralar ve 55 inci madde hükümlerine göre hesaplanacak her hizmet yılına

karşılık, yıllık iznini gelecek hizmet yılı içinde kullanır.

Aynı bakanlığa bağlı işyerleri ile aynı bakanlığa bağlı tüzel kişilerin işyerlerinde geçen süreler ve

kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya özel kanunla verilmiş yetkiye dayanılarak kurulan

banka ve kuruluşlar veya bunlara bağlı işyerlerinde geçen süreler, işçinin yıllık ücretli izin hakkının

hesaplanmasında göz önünde bulundurulur.

Yıllık izin bakımından çalışılmış gibi sayılan haller

MADDE 55. - Aşağıdaki süreler yıllık ücretli izin hakkının hesabında çalışılmış gibi sayılır:

a) İşçinin uğradığı kaza veya tutulduğu hastalıktan ötürü işine gidemediği günler (Ancak, 25 inci

maddenin (I) numaralı bendinin (b) alt bendinde öngörülen süreden fazlası sayılmaz.).

b) Kadın işçilerin 74 üncü madde gereğince doğumdan önce ve sonra çalıştırılmadıkları günler.

c) İşçinin muvazzaf askerlik hizmeti dışında manevra veya herhangi bir kanundan dolayı ödevlendirilmesi

sırasında işine gidemediği günler (Bu sürenin yılda 90 günden fazlası sayılmaz.).

d) Çalışmakta olduğu işyerinde zorlayıcı sebepler yüzünden işin aralıksız bir haftadan çok tatil edilmesi

sonucu olarak işçinin çalışmadan geçirdiği zamanın onbeş günü (işçinin yeniden işe başlaması şartıyla).

e) 66 ncı maddede sözü geçen zamanlar.

f) Hafta tatili, ulusal bayram, genel tatil günleri.

g) 3153 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan tüzüğe göre röntgen muayenehanelerinde çalışanlara

pazardan başka verilmesi gereken yarım günlük izinler.

h) İşçilerin arabuluculuk toplantılarına katılmaları, hakem kurullarında bulunmaları, bu kurullarda işçi

temsilciliği görevlerini yapmaları, çalışma hayatı ile ilgili mevzuata göre kurulan meclis, kurul, komisyon

ve toplantılara yahut işçilik konuları ile ilgili uluslararası kuruluşların konferans, kongre veya kurullarına

işçi veya sendika temsilcisi olarak katılması sebebiyle işlerine devam edemedikleri günler.

ı) İşçilerin evlenmelerinde üç güne kadar, ana veya babalarının, eşlerinin, kardeş veya çocuklarının

ölümünde üç güne kadar verilecek izinler.

j) İşveren tarafından verilen diğer izinler ile 65 inci maddedeki kısa çalışma süreleri.

k) Bu Kanunun uygulanması sonucu olarak işçiye verilmiş bulunan yıllık ücretli izin süresi.

Yıllık ücretli iznin uygulanması MADDE 56. - Yıllık ücretli izin işveren tarafından bölünemez.

Bu iznin 53 üncü maddede gösterilen süreler içinde işveren tarafından sürekli bir şekilde

verilmesi zorunludur.

Ancak, 53 üncü maddede öngörülen izin süreleri, tarafların anlaşması ile bir bölümü on günden

aşağı olmamak üzere en çok üçe bölünebilir.

41

İşveren tarafından yıl içinde verilmiş bulunan diğer ücretli ve ücretsiz izinler veya dinlenme ve

hastalık izinleri yıllık izne mahsup edilemez.

Yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram, hafta tatili ve genel

tatil günleri izin süresinden sayılmaz.

Yıllık ücretli izinleri işyerinin kurulu bulunduğu yerden başka bir yerde geçirecek olanlara

istemde bulunmaları ve bu hususu belgelemeleri koşulu ile gidiş ve dönüşlerinde yolda geçecek süreleri

karşılamak üzere işveren toplam dört güne kadar ücretsiz izin vermek zorundadır. İşveren, işyerinde

çalışan işçilerin yıllık ücretli izinlerini gösterir izin kayıt belgesi tutmak zorundadır.

Yıllık izin ücreti

MADDE 57. - İşveren, yıllık ücretli iznini kullanan her işçiye, yıllık izin dönemine ilişkin ücretini ilgili

işçinin izine başlamasından önce peşin olarak ödemek veya avans olarak vermek zorundadır.

Bu ücretin hesabında 50 nci madde hükmü uygulanır.

Günlük, haftalık veya aylık olarak belirli bir ücrete dayanmayıp da akort, komisyon ücreti, kâra

katılma ve yüzde usulü ücret gibi belirli olmayan süre ve tutar üzerinden ücret alan işçinin izin süresi için

verilecek ücret, son bir yıllık süre içinde kazandığı ücretin fiili olarak çalıştığı günlere bölünmesi suretiyle

bulunacak ortalama üzerinden hesaplanır.

Ancak, son bir yıl içinde işçi ücretine zam yapıldığı takdirde, izin ücreti işçinin izine çıktığı ayın

başı ile zammın yapıldığı tarih arasında alınan ücretin aynı süre içinde çalışılan günlere bölünmesi

suretiyle hesaplanır.

Yüzde usulünün uygulandığı yerlerde bu ücret, yüzdelerden toplanan para dışında işveren

tarafından ödenir.

Yıllık ücretli izin süresine rastlayan hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri ayrıca

ödenir.

İzinde çalışma yasağı

MADDE 58. - Yıllık ücretli iznini kullanmakta olan işçinin izin süresi içinde ücret karşılığı bir işte

çalıştığı anlaşılırsa, bu izin süresi içinde kendisine ödenen ücret işveren tarafından geri alınabilir.

Sözleşmenin sona ermesinde izin ücreti

MADDE 59. - İş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde işçinin hak kazanıp da

kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücreti, sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine

veya hak sahiplerine ödenir. Bu ücrete ilişkin zamanaşımı iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren

başlar.

İşveren tarafından iş sözleşmesinin feshedilmesi halinde 17 nci maddede belirtilen bildirim

süresiyle, 27 nci madde gereğince işçiye verilmesi zorunlu yeni iş arama izinleri yıllık ücretli izin süreleri

ile iç içe giremez.

İzinlere ilişkin düzenlemeler

MADDE 60. - Yıllık ücretli izinlerin, yürütülen işlerin niteliğine göre yıl boyunca hangi dönemlerde

kullanılacağı, izinlerin ne suretle ve kimler tarafından verileceği veya sıraya bağlı tutulacağı, yıllık izninin

faydalı olması için işveren tarafından alınması gereken tedbirler ve izinlerin kullanılması konusuna ilişkin

usuller ve işverence tutulması zorunlu kayıtların şekli Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından

hazırlanacak bir yönetmelikle gösterilir.

Sigorta primleri MADDE 61. - Sigortalılara yıllık ücretli izin süresi için ödenecek ücretler üzerinden iş kazaları ile meslek

hastalıkları primleri hariç, diğer sigorta primlerinin, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunundaki esaslar

çerçevesinde işçi ve işverenler yönünden ödenmesine devam olunur.

Ücretten indirim yapılamayacak haller

MADDE 62. - Her türlü işte uygulanmakta olan çalışma sürelerinin yasal olarak daha aşağı sınırlara

indirilmesi veya işverene düşen yasal bir yükümlülüğün yerine getirilmesi nedeniyle ya da bu Kanun

hükümlerinden herhangi birinin uygulanması sonucuna dayanılarak işçi ücretlerinden her ne şekilde

olursa olsun eksiltme yapılamaz.

42

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

İşin Düzenlenmesi

Çalışma süresi

MADDE 63. - Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırkbeş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa

bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır.

Tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine,

günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabilir. Bu halde, iki aylık süre içinde işçinin

haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz. Denkleştirme süresi toplu iş

sözleşmeleri ile dört aya kadar artırılabilir.

Çalışma sürelerinin yukarıdaki esaslar çerçevesinde uygulama şekilleri, Çalışma ve Sosyal

Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.

Sağlık kuralları bakımından günde ancak yedibuçuk saat ve daha az çalışılması gereken işler,

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak bir

yönetmelikle düzenlenir.

Telafi çalışması

MADDE 64. - Zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra

işyerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle işyerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında

çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine izin verilmesi hallerinde, işveren

iki ay içinde çalışılmayan süreler için telafi çalışması yaptırabilir. Bu çalışmalar fazla çalışma veya fazla

sürelerle çalışma sayılmaz.

Telafi çalışmaları, günlük en çok çalışma süresini aşmamak koşulu ile günde üç saatten fazla

olamaz. Tatil günlerinde telafi çalışması yaptırılamaz.

Kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği

MADDE 65. - Genel ekonomik kriz veya zorlayıcı sebeplerle işyerindeki haftalık çalışma sürelerini

geçici olarak önemli ölçüde azaltan veya işyerinde faaliyeti tamamen veya kısmen geçici olarak durduran

işveren, durumu derhal gerekçeleri ile birlikte Türkiye İş Kurumuna, varsa toplu iş sözleşmesi tarafı

sendikaya bir yazı ile bildirir. Talebin uygunluğunun tespiti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca

yapılır. Bunun usul ve esasları bir yönetmelikle belirlenir.

Yukarıda belirtilen nedenlerle işyerinde geçici olarak en az dört hafta işin durması veya kısa

çalışma hallerinde işçilere çalıştırılmadıkları süre için işsizlik sigortasından kısa çalışma ödeneği ödenir.

Kısa çalışma süresi, zorlayıcı sebebin devamı süresini ve herhalde üç ayı aşamaz. İşçinin kısa çalışma

ödeneğine hak kazanabilmesi için, çalışma süreleri ve işsizlik sigortası primi ödeme gün sayısı

bakımından işsizlik ödeneğine hak kazanma şartlarını yerine getirmesi gerekir.

Günlük kısa çalışma ödeneğinin miktarı, işsizlik ödeneğinin miktarı kadardır.

Zorlayıcı sebeplerle işyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen geçici olarak durması halinde,

işsizlik ödeneği ödemeleri 24 üncü maddenin (III) numaralı bendinde ve 40 ıncı maddede öngörülen bir

haftalık süreden sonra başlar.

Kısa çalışma ödeneği aldığı süre içinde işçinin hastalık ve analık sigortasına ait primler İşsizlik

Sigortası Fonu tarafından 2/3 oranında Sosyal Sigortalar Kurumuna aktarılır. Bu primler, sigorta

primlerinin hesabında esas alınan en alt kazanç sınırı üzerinden hesaplanır. İşçi, işsizlik ödeneğinden

yararlanma süresini doldurmadan tekrar işe başlar ve işsizlik sigortasından yararlanmak için 4447 sayılı

Kanunun öngördüğü koşullar gerçekleşmeden işsiz kalırsa, kısa çalışma ödeneği aldığı süre çıkarıldıktan

sonra, daha önce hak ettiği işsizlik ödeneği süresini dolduruncaya kadar işsizlik ödeneğinden yararlanır.

Kısa çalışma ödeneğinin ödeme süresi içinde ödenmesi gereken geçici iş göremezlik ödeneğinin

miktarı kısa çalışma ödeneğinin miktarından fazla olamaz. Geçici iş göremezlik ödeneğinin ödendiği

dönemde, bu maddede öngörülen hastalık ve analık sigortası primi ödenmez.

Çalışma süresinden sayılan haller

MADDE 66. - Aşağıdaki süreler işçinin günlük çalışma sürelerinden sayılır:

a) Madenlerde, taşocaklarında yahut her ne şekilde olursa olsun yeraltında veya su altında çalışılacak

işlerde işçilerin kuyulara, dehlizlere veya asıl çalışma yerlerine inmeleri veya girmeleri ve bu yerlerden

çıkmaları için gereken süreler.

43

b) İşçilerin işveren tarafından işyerlerinden başka bir yerde çalıştırılmak üzere gönderilmeleri halinde

yolda geçen süreler.

c) İşçinin işinde ve her an iş görmeye hazır bir halde bulunmakla beraber çalıştırılmaksızın ve çıkacak işi

bekleyerek boş geçirdiği süreler.

d) İşçinin işveren tarafından başka bir yere gönderilmesi veya işveren evinde veya bürosunda yahut

işverenle ilgili herhangi bir yerde meşgul edilmesi suretiyle asıl işini yapmaksızın geçirdiği süreler.

e) Çocuk emziren kadın işçilerin çocuklarına süt vermeleri için belirtilecek süreler.

f) Demiryolları, karayolları ve köprülerin yapılması, korunması ya da onarım ve tadili gibi, işçilerin

yerleşim yerlerinden uzak bir mesafede bulunan işyerlerine hep birlikte getirilip götürülmeleri gereken

her türlü işlerde bunların toplu ve düzenli bir şekilde götürülüp getirilmeleri esnasında geçen süreler.

İşin niteliğinden doğmayıp da işveren tarafından sırf sosyal yardım amacıyla işyerine götürülüp

getirilme esnasında araçlarda geçen süre çalışma süresinden sayılmaz.

Günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri

MADDE 67. - Günlük çalışmanın başlama ve bitiş saatleri ile dinlenme saatleri işyerlerinde işçilere

duyurulur.

İşin niteliğine göre işin başlama ve bitiş saatleri işçiler için farklı şekilde düzenlenebilir.

Ara dinlenmesi

MADDE 68. - Günlük çalışma süresinin ortalama bir zamanında o yerin gelenekleri ve işin gereğine göre

ayarlanmak suretiyle işçilere;

a) Dört saat veya daha kısa süreli işlerde onbeş dakika,

b) Dört saatten fazla ve yedibuçuk saate kadar (yedibuçuk saat dahil) süreli işlerde yarım saat,

c) Yedibuçuk saatten fazla süreli işlerde bir saat,

Ara dinlenmesi verilir.

Bu dinlenme süreleri en az olup aralıksız verilir.

Ancak bu süreler, iklim, mevsim, o yerdeki gelenekler ve işin niteliği göz önünde tutularak

sözleşmeler ile aralı olarak kullandırılabilir.

Dinlenmeler bir işyerinde işçilere aynı veya değişik saatlerde kullandırılabilir.

Ara dinlenmeleri çalışma süresinden sayılmaz.

Gece süresi ve gece çalışmaları

MADDE 69. - Çalışma hayatında "gece" en geç saat 20.00'de başlayarak en erken saat 06.00'ya kadar

geçen ve her halde en fazla onbir saat süren dönemdir.

Bazı işlerin niteliğine ve gereğine göre yahut yurdun bazı bölgelerinin özellikleri bakımından,

çalışma hayatına ilişkin "gece" başlangıcının daha geriye alınması veya yaz ve kış saatlerinin

ayarlanması, yahut gün döneminin başlama ve bitme saatlerinin belirtilmesi suretiyle birinci fıkradaki

hükmün uygulama şekillerini tespit etmek yahut bazı gece çalışmalarına herhangi bir oranda fazla ücret

ödenmesi usulünü koymak veyahut gece işletilmelerinde ekonomik bir zorunluluk bulunmayan

işyerlerinde işçilerin gece çalışmalarını yasak etmek üzere yönetmelikler çıkartılabilir.

İşçilerin gece çalışmaları yedibuçuk saati geçemez.

Gece çalıştırılacak işçilerin sağlık durumlarının gece çalışmasına uygun olduğu, işe başlamadan

önce alınacak sağlık raporu ile belgelenir. Gece çalıştırılan işçiler en geç iki yılda bir defa işveren

tarafından periyodik sağlık kontrolünden geçirilirler. İşçilerinin sağlık kontrollerinin masrafları işveren

tarafından karşılanır.

Gece çalışması nedeniyle sağlığının bozulduğunu raporla belgeleyen işçiye işveren, mümkünse

gündüz postasında durumuna uygun bir iş verir.

İşveren gece postalarında çalıştırılacak işçilerin listelerini ve bu işçiler için işe başlamadan önce

alınan ve periyodik sağlık raporlarının bir nüshasını ilgili bölge müdürlüğüne vermekle yükümlüdür.

Gece ve gündüz işletilen ve nöbetleşe işçi postaları kullanılan işlerde, bir çalışma haftası gece

çalıştırılan işçilerin, ondan sonra gelen ikinci çalışma haftası gündüz çalıştırılmaları suretiyle postalar

sıraya konur. Gece ve gündüz postalarında iki haftalık nöbetleşme esası da uygulanabilir.

Postası değiştirilecek işçi kesintisiz en az onbir saat dinlendirilmeden diğer postada

çalıştırılamaz.

44

Hazırlama, tamamlama ve temizleme işleri

MADDE 70. - Genel olarak bir işyerinde belirli çalışma saatlerinden önce veya sonra gerekli olan

hazırlama veya tamamlama yahut temizleme işlerinde çalışan işçiler için işin düzenlenmesi ile ilgili

hükümlerden hangilerinin uygulanmayacağı yahut ne gibi değişik şartlar ve usullerle uygulanacağı

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir yönetmelikte gösterilir.

Çalıştırma yaşı ve çocukları çalıştırma yasağı

MADDE 71. - Onbeş yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Ancak, ondört yaşını

doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış olan çocuklar, bedensel, zihinsel ve ahlaki gelişmelerine ve

eğitime devam edenlerin okullarına devamına engel olmayacak hafif işlerde çalıştırılabilirler.

Çocuk ve genç işçilerin işe yerleştirilmelerinde ve çalıştırılabilecekleri işlerde güvenlik, sağlık,

bedensel, zihinsel ve psikolojik gelişmeleri, kişisel yatkınlık ve yetenekleri dikkate alınır. Çocuğun

gördüğü iş onun okula gitmesine, mesleki eğitiminin devamına engel olamaz, onun derslerini düzenli bir

şekilde izlemesine zarar veremez.

Onsekiz yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçiler bakımından yasak olan işler ile onbeş yaşını

tamamlamış, ancak onsekiz yaşını tamamlamamış genç işçilerin çalışmasına izin verilecek işler, ondört

yaşını bitirmiş ve ilk öğretimini tamamlamış çocukların çalıştırılabilecekleri hafif işler ve çalışma

koşulları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından altı ay içinde çıkarılacak bir yönetmelikle

belirlenir.

Temel eğitimi tamamlamış ve okula gitmeyen çocukların çalışma saatleri günde yedi ve haftada

otuzbeş saatten fazla olamaz. Ancak, onbeş yaşını tamamlamış çocuklar için bu süre günde sekiz ve

haftada kırk saate kadar artırılabilir.

Okula devam eden çocukların eğitim dönemindeki çalışma süreleri, eğitim saatleri dışında olmak

üzere, en fazla günde iki saat ve haftada on saat olabilir. Okulun kapalı olduğu dönemlerde çalışma

süreleri yukarıda birinci fıkrada öngörülen süreleri aşamaz.

Yer ve su altında çalıştırma yasağı

MADDE 72. - Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su

altında çalışılacak işlerde onsekiz yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınların çalıştırılması

yasaktır.

Gece çalıştırma yasağı

MADDE 73. - Sanayie ait işlerde onsekiz yaşını doldurmamış çocuk ve genç işçilerin gece çalıştırılması

yasaktır.

Onsekiz yaşını doldurmuş kadın işçilerin gece postalarında çalıştırılmasına ilişkin usul ve esaslar

Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanacak bir

yönetmelikte gösterilir.

Analık halinde çalışma ve süt izni

MADDE 74. - Kadın işçilerin doğumdan önce sekiz ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam

onaltı haftalık süre için çalıştırılmamaları esastır. Çoğul gebelik halinde doğumdan önce çalıştırılmayacak

sekiz haftalık süreye iki hafta süre eklenir. Ancak, sağlık durumu uygun olduğu takdirde, doktorun onayı

ile kadın işçi isterse doğumdan önceki üç haftaya kadar işyerinde çalışabilir. Bu durumda, kadın işçinin

çalıştığı süreler doğum sonrası sürelere eklenir.

Yukarıda öngörülen süreler işçinin sağlık durumuna ve işin özelliğine göre doğumdan önce ve

sonra gerekirse artırılabilir. Bu süreler hekim raporu ile belirtilir.

Hamilelik süresince kadın işçiye periyodik kontroller için ücretli izin verilir.

Hekim raporu ile gerekli görüldüğü takdirde, hamile kadın işçi sağlığına uygun daha hafif işlerde

çalıştırılır. Bu halde işçinin ücretinde bir indirim yapılmaz.

İsteği halinde kadın işçiye, onaltı haftalık sürenin tamamlanmasından veya çoğul gebelik halinde

onsekiz haftalık süreden sonra altı aya kadar ücretsiz izin verilir. Bu süre, yıllık ücretli izin hakkının

hesabında dikkate alınmaz.

Kadın işçilere bir yaşından küçük çocuklarını emzirmeleri için günde toplam birbuçuk saat süt

izni verilir. Bu sürenin hangi saatler arasında ve kaça bölünerek kulllanılacağını işçi kendisi belirler. Bu

süre günlük çalışma süresinden sayılır.

45

İşçi özlük dosyası

MADDE 75. - İşveren çalıştırdığı her işçi için bir özlük dosyası düzenler. İşveren bu dosyada, işçinin

kimlik bilgilerinin yanında, bu Kanun ve diğer kanunlar uyarınca düzenlemek zorunda olduğu her türlü

belge ve kayıtları saklamak ve bunları istendiği zaman yetkili memur ve mercilere göstermek zorundadır.

İşveren, işçi hakkında edindiği bilgileri dürüstlük kuralları ve hukuka uygun olarak kullanmak ve

gizli kalmasında işçinin haklı çıkarı bulunan bilgileri açıklamamakla yükümlüdür.

Yönetmelikler

MADDE 76. - Nitelikleri gereği günlük ve haftalık çalışma sürelerinin 63 üncü maddede öngörüldüğü

şekilde uygulanması mümkün olmayan iş ve işyerlerinde çalışma sürelerinin günlük yasal çalışma

süresini aşmayacak şekilde ve en çok altı aya kadar denkleştirme süresi tanınarak uygulanmasını

sağlayacak usuller Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanacak yönetmeliklerle düzenlenir.

Nitelikleri dolayısıyla devamlı çalıştıkları için durmaksızın birbiri ardına işçi postaları

çalıştırılarak işletilen yahut nöbetleşe işçi postaları ile yapılan işlerde, çalışma sürelerine, hafta tatillerine

ve gece çalışmalarına ve çalışma ortasındaki zorunlu dinlenmelere dair özel usul ve esaslar Çalışma ve

Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanacak yönetmeliklerle düzenlenir.

BEŞİNCİ BÖLÜM

İş Sağlığı ve Güvenliği

İşverenlerin ve işçilerin yükümlülükleri MADDE 77. - İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi

almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her

türlü önleme uymakla yükümlüdürler.

İşverenler işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek,

işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları

konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar. Yapılacak

eğitimin usul ve esasları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

İşverenler işyerlerinde meydana gelen iş kazasını ve tespit edilecek meslek hastalığını en geç iki

iş günü içinde yazı ile ilgili bölge müdürlüğüne bildirmek zorundadırlar.

Bu bölümde ve iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin tüzük ve yönetmeliklerde yer alan hükümler

işyerindeki çıraklara ve stajyerlere de uygulanır.

Sağlık ve güvenlik tüzük ve yönetmelikleri

MADDE 78. - Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı işyerlerinde iş

sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması, makineler, tesisat, araç ve gereçler ile kullanılan maddeler

sebebiyle ortaya çıkabilecek iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi, yaş, cinsiyet ve özel

durumları sebebiyle korunması gereken kişilerin çalışma şartlarının düzenlenmesi amacıyla tüzük ve

yönetmelikler çıkarır.

Ayrıca bu Kanuna tabi işyerlerinde, işçi sayısı, genişlik, yapılan iş, işin özellikleri, ağırlık ve

tehlikesi bakımından hangi işyerleri için kurulmaya başlamadan önce planların Çalışma ve Sosyal

Güvenlik Bakanlığının yetkili teşkilatına gösterilerek kurma izni alınacağı bu işyerleri kurulduktan sonra

yine aynı makama başvurularak işletme belgesi alınması gerekeceği, Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir yönetmelikle belirlenir.

İşin durdurulması veya işyerinin kapatılması

MADDE 79. - Bir işyerinin tesis ve tertiplerinde, çalışma yöntem ve şekillerinde, makine ve cihazlarında

işçilerin yaşamı için tehlikeli olan bir husus tespit edilirse, bu tehlike giderilinceye kadar işyerlerini iş

sağlığı ve güvenliği bakımından denetlemeye yetkili iki müfettiş, bir işçi ve bir işveren temsilcisi ile

Bölge Müdüründen oluşan beş kişilik bir komisyon kararıyla, tehlikenin niteliğine göre iş tamamen veya

kısmen durdurulur veya işyeri kapatılır. Komisyona kıdemli iş müfettişi başkanlık eder. Komisyonun

çalışmaları ile ilgili sekretarya işleri bölge müdürlüğü tarafından yürütülür.

Askeri işyerleri ile yurt emniyeti için gerekli maddeler üretilen işyerlerindeki komisyonun yapısı,

çalışma şekil ve esasları Milli Savunma Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca birlikte

hazırlanacak bir yönetmelikle belirtilir.

46

Bu maddeye göre verilecek durdurma veya kapatma kararına karşı işverenin yerel iş

mahkemesinde altı iş günü içinde itiraz etmek yetkisi vardır.

İş mahkemesine itiraz, işin durdurulması veya işyerinin kapatılması kararının uygulanmasını

durdurmaz.

Mahkeme itirazı öncelikle görüşür ve altı iş günü içinde karara bağlar. Kararlar kesindir.

Bir işyerinde çalışan işçilerin yaş, cinsiyet ve sağlık durumları böyle bir işyerinde çalışmalarına

engel teşkil ediyorsa, bunlar da çalışmaktan alıkonulur.

Yukarıdaki fıkralar gereğince işyerlerinde işçiler için tehlikeli olan tesis ve tertiplerin veya

makine ve cihazların ne şekilde işletilmekten alıkonulacağı ve bunların ne şekilde yeniden işletilmelerine

izin verilebileceği, işyerinin kapatılması ve açılması, işin durdurulmasına veya işyerinin kapatılmasına

karar verilinceye kadar acil hallerde alınacak önlemlere ilişkin hususlar ile komisyonda görev yapacak

işçi ve işveren temsilcilerinin nitelikleri, seçimi, komisyonun çalışma şekil ve esasları Çalışma ve Sosyal

Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir yönetmelikte gösterilir.

Bir işyerinin kurulmasına ve işletilmesine izin verilmiş olması 78 inci maddede öngörülen

yönetmelik hükümlerinin uygulanmasına hiçbir zaman engel olamaz.

Bu maddenin birinci fıkrası gereğince makine, tesisat ve tertibat veya işin durdurulması veya

işyerinin kapatılması sebebiyle işsiz kalan işçilere işveren ücretlerini ödemeye veya ücretlerinde bir

düşüklük olmamak üzere meslek veya durumlarına göre başka bir iş vermeye zorunludur.

İş sağlığı ve güvenliği kurulu

MADDE 80. - Bu Kanuna göre sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan

fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde her işveren bir iş sağlığı ve güvenliği kurulu kurmakla

yükümlüdür.

İşverenler iş sağlığı ve güvenliği kurullarınca iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uygun olarak

verilen kararları uygulamakla yükümlüdürler.

İş sağlığı ve güvenliği kurullarının oluşumu, çalışma yöntemleri, ödev, yetki ve yükümlülükleri

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikte gösterilir.

İşyeri hekimleri

MADDE 81. - Devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran işverenler, Sosyal Sigortalar Kurumunca sağlanan

tedavi hizmetleri dışında kalan, işçilerin sağlık durumunun ve alınması gereken iş sağlığı ve güvenliği

önlemlerinin sağlanması, ilk yardım ve acil tedavi ile koruyucu sağlık hizmetlerini yürütmek üzere

işyerindeki işçi sayısına ve işin tehlike derecesine göre bir veya daha fazla işyeri hekimi çalıştırmak ve bir

işyeri sağlık birimi oluşturmakla yükümlüdür.

İşyeri hekimlerinin nitelikleri, sayısı, işe alınmaları, görev, yetki ve sorumlulukları, eğitimleri,

çalışma şartları, görevlerini nasıl yürütecekleri ile işyeri sağlık birimleri, Sağlık Bakanlığı ve Türk

Tabipleri Birliğinin görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir

yönetmelikte düzenlenir.

İş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanlar

MADDE 82. - Bu Kanuna göre sanayiden sayılan, devamlı olarak en az elli işçi çalıştıran ve altı aydan

fazla sürekli işlerin yapıldığı işyerlerinde işverenler, işyerinin iş güvenliği önlemlerinin sağlanması, iş

kazalarının ve meslek hastalıklarının önlenmesi için alınacak önlemlerin belirlenmesi ve uygulanmasının

izlenmesi hizmetlerini yürütmek üzere işyerindeki işçi sayısına, işyerinin niteliğine ve tehlikelilik

derecesine göre bir veya daha fazla mühendis veya teknik elemanı görevlendirmekle yükümlüdürler.

İş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik elemanların nitelikleri, sayısı, görev, yetki ve

sorumlulukları, eğitimleri, çalışma şartları, görevlerini nasıl yürütecekleri, Türk Mühendis ve Mimar

Odaları Birliğinin görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle

düzenlenir.

İşçilerin hakları

MADDE 83. - İşyerinde iş sağlığı ve güvenliği açısından işçinin sağlığını bozacak veya vücut

bütünlüğünü tehlikeye sokacak yakın, acil ve hayati bir tehlike ile karşı karşıya kalan işçi, iş sağlığı ve

güvenliği kuruluna başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar

verilmesini talep edebilir. Kurul aynı gün acilen toplanarak kararını verir ve durumu tutanakla tespit eder.

Karar işçiye yazılı olarak bildirilir.

47

İş sağlığı ve güvenliği kurulunun bulunmadığı işyerlerinde talep, işveren veya işveren vekiline

yapılır. İşçi tesbitin yapılmasını ve durumun yazılı olarak kendisine bildirilmesini isteyebilir. İşveren veya

vekili yazılı cevap vermek zorundadır.

Kurulun işçinin talebi yönünde karar vermesi halinde işçi, gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbiri

alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir.

İşçinin çalışmaktan kaçındığı dönem içinde ücreti ve diğer hakları saklıdır.

İş sağlığı ve güvenliği kurulunun kararına ve işçinin talebine rağmen gerekli tedbirin alınmadığı

işyerlerinde işçiler altı iş günü içinde, bu Kanunun 24 üncü maddesinin (I) numaralı bendine uygun olarak

belirli veya belirsiz süreli hizmet akitlerini derhal feshedebilir.

Bu Kanunun 79 uncu maddesine göre işyerinde işin durdurulması veya işyerinin kapatılması

halinde bu madde hükümleri uygulanmaz.

İçki veya uyuşturucu madde kullanma yasağı

MADDE 84. - İşyerine sarhoş veya uyuşturucu madde almış olarak gelmek ve işyerinde alkollü içki veya

uyuşturucu madde kullanmak yasaktır.

İşveren; işyeri eklentilerinden sayılan kısımlarda, ne gibi hallerde, hangi zamanda ve hangi

şartlarla alkollü içki içilebileceğini belirleme yetkisine sahiptir.

Alkollü içki kullanma yasağı;

a) Alkollü içki yapılan işyerlerinde çalışan ve işin gereği olarak üretileni denetlemekle görevlendirilen,

b) Kapalı kaplarda veya açık olarak alkollü içki satılan veya içilen işyerlerinde işin gereği alkollü içki

içmek zorunda olan,

c) İşinin niteliği gereği müşterilerle birlikte alkollü içki içmek zorunda olan,

İşçiler için uygulanmaz.

Ağır ve tehlikeli işler

MADDE 85. - Onaltı yaşını doldurmamış genç işçiler ve çocuklar ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamaz.

Hangi işlerin ağır ve tehlikeli işlerden sayılacağı, kadınlarla onaltı yaşını doldurmuş fakat

onsekiz yaşını bitirmemiş genç işçilerin hangi çeşit ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılabilecekleri Sağlık

Bakanlığının görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca hazırlanacak bir yönetmelikte

gösterilir.

Ağır ve tehlikeli işlerde rapor MADDE 86. - Ağır ve tehlikeli işlerde çalışacak işçilerin işe girişinde veya işin devamı süresince en az

yılda bir, bedence bu işlere elverişli ve dayanıklı oldukları işyeri hekimi, işçi sağlığı dispanserleri,

bunların bulunmadığı yerlerde sırası ile en yakın Sosyal Sigortalar Kurumu, sağlık ocağı, hükümet veya

belediye hekimleri tarafından verilmiş muayene raporları olmadıkça, bu gibilerin işe alınmaları veya işte

çalıştırılmaları yasaktır. Sosyal Sigortalar Kurumu işe ilk giriş muayenesini yapmaktan kaçınamaz.

İşyeri hekimi tarafından verilen rapora itiraz halinde, işçi en yakın Sosyal Sigortalar Kurumu

hastanesi sağlık kurulunca muayeneye tabi tutulur, verilen rapor kesindir.

Yetkili memurlar isteyince, bu raporları işveren kendilerine göstermek zorundadır.

Bu raporlar damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır.

On sekiz yaşından küçük işçiler için rapor

MADDE 87. - Ondört yaşından onsekiz yaşına kadar (onsekiz dahil) çocuk ve genç işçilerin işe

alınmalarından önce işyeri hekimi, işçi sağlığı dispanserleri, bunların bulunmadığı yerlerde sırası ile en

yakın Sosyal Sigortalar Kurumu, sağlık ocağı, hükümet veya belediye hekimlerine muayene ettirilerek

işin niteliğine ve şartlarına göre vücut yapılarının dayanıklı olduğunun raporla belirtilmesi ve bunların

onsekiz yaşını dolduruncaya kadar altı ayda bir defa aynı şekilde doktor muayenesinden geçirilerek bu

işte çalışmaya devamlarına bir sakınca olup olmadığının kontrol ettirilmesi ve bütün bu raporların

işyerinde saklanarak yetkili memurların isteği üzerine kendilerine gösterilmesi zorunludur. Sosyal

Sigortalar Kurumu işe ilk giriş muayenesini yapmaktan kaçınamaz.

Birinci fıkrada yazılı hekimlerce verilen rapora itiraz halinde, işçi en yakın Sosyal Sigortalar

Kurumu hastanesi sağlık kurulunca muayeneye tabi tutulur, verilen rapor kesindir.

Bu raporlar damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır.

48

Gebe veya çocuk emziren kadınlar için yönetmelik

MADDE 88. - Gebe veya çocuk emziren kadınların hangi dönemlerde ne gibi işlerde çalıştırılmalarının

yasak olduğu ve bunların çalışmalarında sakınca olmayan işlerde hangi şartlar ve usullere uyacakları, ne

suretle emzirme odaları veya çocuk bakım yurdu (kreş) kurulması gerektiği Sağlık Bakanlığının görüşü

alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir yönetmelikte gösterilir.

Çeşitli yönetmelikler MADDE 89. - Sağlık Bakanlığının görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı;

a) Ağır ve tehlikeli işlerden başka işler için de işçilerin işe başlamadan hekim muayenesinden

geçirilmelerini,

b) Bazı işlerde çalışan işçilerin belirli sürelerde genel olarak sağlık muayenesinden geçirilmelerini,

c) Çeşitli veya bir kısım işlerde çalışan işçilerin sağlık durumlarının aksaması, yaptıkları işin ürünlerine

ve genel sağlığa yahut birlikte çalıştıkları öteki işçilere zararlı olursa, bu gibilerin o işlerden

çıkarılmalarını,

d) Ne durumda ve ne gibi şartları haiz olan işyerlerinde banyo, uyku, dinlenme ve yemek yerleri ile işçi

evleri ve işçi eğitimi yerleri yapılmasını,

Öngören yönetmelikler hazırlayabilir.

ALTINCI BÖLÜM

İş ve İşçi Bulma

İş ve işçi bulmaya aracılık

MADDE 90. - İş arayanların elverişli oldukları işlere yerleştirilmeleri ve çeşitli işler için uygun işçiler

bulunmasına aracılık görevi, Türkiye İş Kurumu ve bu hususta izin verilen özel istihdam bürolarınca

yerine getirilir.

YEDİNCİ BÖLÜM

Çalışma Hayatının Denetimi ve Teftişi

Devletin yetkisi

MADDE 91. - Devlet, çalışma hayatı ile ilgili mevzuatın uygulanmasını izler, denetler ve teftiş eder. Bu

ödev Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bağlı ihtiyaca yetecek sayı ve özellikte teftiş ve

denetlemeye yetkili iş müfettişlerince yapılır.

Askeri işyerleriyle yurt güvenliği için gerekli maddeler üretilen işyerlerinin denetim ve teftişi

konusu ve sonuçlarına ait işlemler Milli Savunma Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca

birlikte hazırlanacak yönetmeliğe göre yürütülür.

Yetkili makam ve memurlar

MADDE 92. - 91 inci madde hükmünün uygulanması için iş hayatının izlenmesi, denetlenmesi ve

teftişiyle ödevli olan iş müfettişleri, işyerlerini ve eklentilerini, işin yürütülmesi tarzını ve ilgili belgeleri,

araç ve gereçleri, cihaz ve makineleri, ham ve işlenmiş maddelerle, iş için gerekli olan malzemeyi 93

üncü maddede yazılı esaslara uyarak gerektiği zamanlarda ve işçilerin yaşamına, sağlığına, güvenliğine,

eğitimine, dinlenmesine veya oturup yatmasına ilişkin tesis ve tertipleri her zaman görmek, araştırmak ve

incelemek ve bu Kanunla suç sayılan eylemlere rastladığı zaman bu hususta Çalışma ve Sosyal Güvenlik

Bakanlığı tarafından çıkarılacak İş Teftişi Tüzüğünde açıklanan şekillerde bu halleri önlemek yetkisine

sahiptirler.

Teftiş ve denetleme sırasında işverenler, işçiler ve bu işle ilgili görülen başka kişiler izleme,

denetleme ve teftişle görevli iş müfettişleri tarafından çağrıldıkları zaman gelmek, ifade ve bilgi vermek,

gerekli olan belge ve delilleri getirip göstermek ve vermek ve birinci fıkrada yazılı görevlerini yapmak

için kendilerine her çeşit kolaylığı göstermek ve bu yoldaki emir ve isteklerini geciktirmeksizin yerine

getirmekle yükümlüdürler.

Çalışma hayatını izleme, denetleme ve teftişe yetkili iş müfettişleri tarafından tutulan tutanaklar

aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir.

49

Yetkili memurların ödevi

MADDE 93. - İş hayatını izleme, denetleme ve teftiş yetkisi olan iş müfettişleri görevlerini yaparlarken

işin normal gidişini ve işyerinin işlemesini, inceledikleri konunun niteliğine göre mümkün olduğu kadar

aksatmamak, durdurmamak ve güçleştirmemekle ve resmi işlemlerin yürütülüp sonuçlandırılması için,

açıklanması gerekmedikçe, işverenin ve işyerinin meslek sırları ve şartları, ekonomik ve ticari hal ve

durumları hakkında gördükleri ve öğrendikleri hususları tamamen gizli tutmak ve kendileri tarafından

bilgileri ve ifadeleri alınan yahut kendilerine başvuran veya ihbarda bulunan işçilerin ve başka kişilerin

isimlerini ve kimliklerini açıklamamakla yükümlüdürler.

Muafiyet

MADDE 94. - İşçi ve işverenlerle bunların meslek kuruluşları tarafından kendilerini ilgilendiren ve iş

hayatına ilişkin işlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yazı ile başvurma halinde bu dilekçeler

ve bunlarla ilgili tutanak, evrak, defter ve işlemler damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır.

Diğer merciler tarafından yapılan teftişler

MADDE 95. - İşyerinin kurulup açılmasına izin vermeye yetkili belediyelerle diğer ilgili makamlar

işyerinin kurulmasına ve işletilmesine izin vermeden önce, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca iş

mevzuatına göre verilmesi gerekli kurma izni ve işletme belgesinin varlığını araştırır. Çalışma ve Sosyal

Güvenlik Bakanlığınca kurma izni ve işletme belgesi verilmemiş işyerlerine belediyeler veya diğer ilgili

makamlarca da kurma veya açılma izni verilemez.

Kamu kurum ve kuruluşları, işyerlerinde yapacakları iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili teftiş ve

denetlemelerin sonuçlarını ve yapacakları işlemleri o yer için yetkili bölge müdürlüğüne bildirirler.

İşyerinin kurulup açılmasına izin vermeye yetkili belediyelerle diğer ilgili makamlar her ay bu

hususta izin verdikleri, işveren ve işyerinin isim ve adresini ve yapılan işin çeşidini gösterir listeleri bir

sonraki ayın onbeşine kadar o yerin bağlı bulunduğu bölge müdürlüğüne bildirirler.

İşçi ve işverenin sorumluluğu

MADDE 96. - İş denetimi ve teftişine yetkili iş müfettişleri tarafından ifade ve bilgilerine başvurulan

işçilere, işverenlerin gerek doğrudan doğruya ve gerek dolayısıyla telkinlerde bulunmaları, işçileri gerçeği

saklamaya yahut değiştirmeye sevk veya herhangi bir suretle zorlamaları veyahut işçilerin ilgili

makamlara başvurmaları, haber ve ifade vermeleri üzerine, bunlara karşı kötü davranışlarda bulunmaları

yasaktır.

İşçilerin çalıştıkları veya ayrıldıkları işyerleriyle işverenleri hakkında gerçeğe uygun olmayan

haberler vererek gereksiz işlemlerle uğraştırılmaları veya işverenleri haksız yere kötü duruma düşürmeye

kalkışmaları ve iş müfettişlerince kendilerinden sorulan hususlar için doğru olmayan cevaplar vererek

denetim ve teftişin yapılmasını güçleştirmek veya yanlış bir sonuca vardırmak gibi kötü niyetli

davranışlarda bulunmaları yasaktır.

Zabıtanın yardımı

MADDE 97. - Bu Kanun hükümlerinin tam ve gerektiği gibi uygulanabilmesi için işyerlerini teftiş ve

denetlemeye yetkili iş müfettişlerinin gerekli görmeleri ve istemeleri halinde, zabıta kuvvetleri, bu iş

müfettişlerinin görevlerini iyi bir şekilde yapabilmelerini sağlamak üzere her türlü yardımda bulunmakla

yükümlüdürler.

SEKİZİNCİ BÖLÜM

İdari Ceza Hükümleri

İşyerini bildirme yükümlülüğüne aykırılık

MADDE 98. - Bu Kanunun 3 üncü maddesindeki işyeri bildirme yükümlülüğüne aykırı davranan işveren

veya işveren vekiline çalıştırılan her işçi için elli milyon lira para cezası verilir.

Bu para cezasının kesinleşmesinden sonra bildirim yükümlülüğüne aykırılığın sürmesi halinde

takip eden her ay için aynı miktar ceza uygulanır.

Genel hükümlere aykırılık MADDE 99. - Bu Kanunun;

a) 5 inci ve 7 nci maddelerde öngörülen ilke ve yükümlülüklere aykırı davranan,

50

b) 8 inci maddenin son fıkrasındaki belgeyi işçiye vermeyen, 14 üncü madde hükümlerine aykırı

davranan,

c) 28 inci maddesine aykırı olarak çalışma belgesi düzenleme yükümlülüğüne aykırı davranan veya bu

belgeye gerçeğe aykırı bilgi yazan,

İşveren veya işveren vekiline bu durumdaki her işçi için elli milyon lira para cezası verilir.

Toplu işçi çıkarma ile ilgili hükümlere aykırılık

MADDE 100. - Bu Kanunun 29 uncu maddesindeki hükümlere aykırı olarak işçi çıkaran işveren veya

işveren vekiline işten çıkardığı her işçi için ikiyüz milyon lira para cezası verilir.

Özürlü ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğuna aykırılık

MADDE 101. - Bu Kanunun 30 uncu maddesindeki hükümlere aykırı olarak özürlü ve eski hükümlü

çalıştırmayan işveren veya işveren vekiline çalıştırmadığı her özürlü ve eski hükümlü ve çalıştırmadığı

her ay için yediyüzelli milyon lira para cezası verilir. Kamu kuruluşları da bu para cezasından hiçbir

şekilde muaf tutulamaz.

Ücret ile ilgili hükümlere aykırılık

MADDE 102. - Bu Kanunun;

a) 32 nci maddesinde belirtilen ücret ile işçinin bu Kanundan veya toplu iş sözleşmesinden veya iş

sözleşmesinden doğan ücretini süresi içinde kasden ödemeyen veya eksik ödeyen, 39 uncu maddesinde

belirtilen komisyonun belirlediği asgari ücreti işçiye ödemeyen veya noksan ödeyen işveren veya işveren

vekiline bu durumda olan her işçi ve her ay için yüz milyon lira para cezası,

b) 37 nci maddesine aykırı olarak ücrete ilişkin hesap pusulası düzenlemeyen veya işçi ücretlerinden 38

inci maddeye aykırı olarak ücret kesme cezası veren veya yaptığı ücret kesintisinin sebebini ve hesabını

bildirmeyen 52 nci maddedeki belgeyi vermeyen işveren veya işveren vekiline ikiyüz milyon lira para

cezası,

c) 41 inci maddesinde belirtilen fazla çalışmalara ilişkin ücreti ödemeyen, işçiye hak ettiği serbest zamanı

altı ay zarfında kullandırmayan, fazla saatlerde yapılacak çalışmalar için işçinin onayını almayan işveren

veya işveren vekiline, bu durumda olan her işçi için yüz milyon lira para cezası,

Verilir.

Yıllık ücretli izin hükümlerine aykırılık

MADDE 103. - Yıllık ücretli izni bu Kanunun 56 ncı maddesine aykırı olarak bölen veya izin ücretini 57

nci maddenin üç ve dördüncü fıkralarında belirtilen usule aykırı olarak ödeyen veya eksik ödeyen veya 59

uncu maddedeki hak edilmiş izni kullanmadan iş sözleşmesinin sona ermesi halinde bu izne ait ücreti

ödemeyen veya 60 ıncı maddede belirtilen yönetmeliğin esas ve usullerine aykırı olarak izin

kullandırmayan veya eksik kullandıran işveren veya işveren vekiline bu durumda olan her işçi için yüz

milyon lira para cezası verilir.

İşin düzenlenmesine ilişkin hükümlere aykırılık

MADDE 104. - Bu Kanunun 63 üncü maddesinde ve bu maddede belirtilen yönetmelikte belirlenen

çalışma sürelerine aykırı olarak işçilerini çalıştıran veya 68 inci maddesindeki ara dinlenmelerini bu

maddeye göre uygulamayan veya işçileri 69 uncu maddesine aykırı olarak geceleri yedibuçuk saatten

fazla çalıştıran; gece ve gündüz postalarını değiştirmeyen, 71 inci maddesi hükmüne aykırı hareket eden,

72 nci maddesi hükümlerine aykırı olarak bu maddede belirtilen yerlerde onsekiz yaşını doldurmamış

erkek çocukları ve gençleri ve her yaştaki kadınları çalıştıran, 73 üncü maddesine aykırı olarak çocuk ve

genç işçileri gece çalıştıran veya aynı maddede anılan yönetmelik hükümlerine aykırı hareket eden 74

üncü maddesindeki hükme aykırı olarak doğumdan önceki ve sonraki sürelerde gebe veya doğum yapmış

kadınları çalıştıran veya ücretsiz izin vermeyen, 75 inci maddesindeki işçi özlük dosyalarını

düzenlemeyen, 76 ncı maddesinde belirtilen yönetmelik hükümlerine uymayan işveren veya işveren

vekiline beşyüz milyon lira para cezası verilir.

64 üncü ve 65 inci maddede öngörülen hükümlere aykırı davranan işveren veya işveren vekiline

bu durumda olan her işçi için yüz milyon lira para cezası verilir.

İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili hükümlere aykırılık

MADDE 105. - Bu Kanunun 78 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen tüzük ve yönetmeliklerdeki

hükümlere uymayan işveren veya işveren vekiline alınmayan her iş sağlığı ve güvenliği önlemi için elli

51

milyon lira para cezası verilir. Alınmayan önlemler oranında izleyen her ay için aynı miktar para cezası

uygulanır.

Bu Kanunun 77 nci maddesi hükmüne aykırı hareket eden, 78 inci maddenin ikinci fıkrasına

aykırı olarak kurma izni ve işletme belgesi almadan bir işyeri açan, 79 uncu maddesi hükmüne aykırı

olarak faaliyeti durdurulan işi izin almadan devam ettiren, kapatılan işyerlerini izinsiz açan, 80 inci

maddesinde öngörülen iş sağlığı ve güvenliği kurullarının kurulması ve çalıştırılması ile ilgili hükümlere

aykırı davranan; iş sağlığı ve güvenliği kurullarınca alınan kararları uygulamayan, 81 inci maddesine

aykırı olarak işyeri hekimi çalıştırma ve işyeri sağlık birimi oluşturma yükümlülüğünü yerine getirmeyen,

82 nci maddesine aykırı olarak iş güvenliği ile görevli mühendis veya teknik eleman görevlendirme

yükümlülüğünü yerine getirmeyen işveren veya işveren vekiline beşyüzer milyon lira para cezası verilir.

Bu Kanunun 85 inci maddesine aykırı olarak ağır ve tehlikeli işlerde onaltı yaşından küçükleri

çalıştıran veya aynı maddede belirtilen yönetmelikte gösterilen yaş kayıtlarına aykırı işçi çalıştıran

işveren veya işveren vekiline beşyüz milyon lira para cezası verilir.

Bu Kanunun 86 ncı maddesi uyarınca işçilere doktor raporu almayan işveren veya işveren

vekiline bu durumda olan her işçi için yüz milyon lira ve 87 nci madde gereğince çocuklara doktor raporu

almayan işveren veya işveren vekiline bu durumdaki her bir çocuk için yüz milyon lira para cezası verilir.

Bu Kanunun 88 inci ve 89 uncu maddelerinde öngörülen yönetmeliklerde gösterilen şartlara ve usullere

uymayan işveren veya işveren vekiline beşyüz milyon lira para cezası verilir.

İş ve işçi bulma hükümlerine aykırılık

MADDE 106. - Bu Kanunun 90 ıncı maddesinde öngörülen izni almadan faaliyet gösteren işverene bir

milyar lira para cezası verilir.

İş hayatının denetim ve teftişi ile ilgili hükümlere aykırılık

MADDE 107. - Bu Kanunun;

a) 92 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyen,

b) 96 ncı maddesindeki yasaklara uymayan,

İşveren veya işveren vekiline beş milyar lira para cezası verilir.

İş müfettişlerinin bu Kanundan veya diğer kanunlardan doğan her çeşit teftiş, denetleme yetki ve

görevleri gereğince görevlerinin yerine getirilmesi sırasında, görevlerini yapma ve sonuçlandırmaya engel

olan kimselere eylem başka bir suçu oluştursa dahi ayrıca beş milyar lira para cezası verilir.

İdari para cezalarının uygulanmasına ilişkin hususlar MADDE 108. - Bu Kanunda öngörülen idari nitelikteki para cezaları gerekçesi belirtilmek suretiyle

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürünce verilir.

Bu Kanunda yazılı olan idari para cezaları o yerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge

Müdürü tarafından verilir. Verilen idari para cezalarına dair kararlar ilgililere 11.2.1959 tarihli ve 7201

sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç

yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece verilen cezanın yerine

getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hallerde evrak

üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları,

21.7.1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre

tahsil olunur.

DOKUZUNCU BÖLÜM

Çeşitli, Geçici ve Son Hükümler

Yazılı bildirim MADDE 109. - Bu Kanunda öngörülen bildirimlerin ilgiliye yazılı olarak ve imza karşılığında yapılması

gerekir. Bildirim yapılan kişi bunu imzalamazsa, durum o yerde tutanakla tespit edilir. Ancak, 7201 sayılı

Kanun kapsamına giren tebligat anılan Kanun hükümlerine göre yapılır.

Konut kapıcılarının özel çalışma koşulları

MADDE 110. - Konut kapıcılarının hizmetlerinin kapsam ve niteliği ile çalışma süreleri, hafta tatili,

ulusal bayram ve genel tatil günleri, yıllık ücretli izin hakları ve kapıcı konutları ile ilgili hususların

52

düzenlenmesinde uygulanacak değişik şekil ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca

hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.

Sanayi, ticaret, tarım ve orman işleri

MADDE 111. - Bir işin bu Kanunun uygulanması bakımından sanayi, ticaret, tarım ve orman işlerinden

sayılıp sayılamayacağını Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bir yönetmelikle belirler.

Tarım ve ormandan sayılan işlerde çalışanların, çalışma koşullarına ilişkin hükümleri, hizmet

akdi, ücret, işin düzenlenmesi ile ilgili hususlar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak

yönetmelikle düzenlenir.

Bazı kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanların kıdem tazminatı

MADDE 112. - Kanuna veya kanunun verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kurum ve kuruluşların

haklarında bu Kanun ve 854, 5953, 5434 sayılı kanunların hükümleri uygulanmayan personeli ile kamu

kuruluşlarında sözleşmeli olarak istihdam edilenlere mevzuat veya sözleşmelerine göre kıdem tazminatı

niteliğinde yapılan ödemeler kıdem tazminatı sayılır.

Bazı işlerde çalışanların ücretlerinin güvencesi

MADDE 113. - Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (ı) bentlerinde sayılan

işyerlerinde çalışan işçiler hakkında 32, 35, 37, 38 inci madde hükümleri uygulanır. Bu maddelere

aykırılık hallerinde ilgililer hakkında ilgili ceza hükümleri uygulanır.

Üçlü Danışma Kurulu

MADDE 114. - Çalışma barışının ve endüstri ilişkilerinin geliştirilmesinde, çalışma hayatıyla ilgili

mevzuat çalışmalarının ve uygulamalarının izlenmesi amacıyla; Hükümet ile işveren, kamu görevlileri ve

işçi sendikaları konfederasyonları arasında etkin danışmayı sağlamak üzere, üçlü temsile dayalı istişari

mahiyette bir danışma kurulu oluşturulur.

Kurulun çalışma usul ve esasları çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.

Kantin açılması

MADDE 115. - İşyerlerinde, yüzelli ve daha fazla işçi çalıştırılması halinde, işçilerin ve ailelerinin

gerekli ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla işçiler tarafından kurulacak tüketim kooperatiflerine

işverenlerce yer tahsisi yapılabilir.

MADDE 116. - 13.6.1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki

Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinin son fıkrası aşağıdaki şekilde

değiştirilmiştir.

İş Kanununun 18, 19, 20, 21 ve 29 uncu maddesi hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.

MADDE 117. - 5.5.1983 tarihli ve 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 30 uncu maddesinin birinci

fıkrasında geçen “1475 sayılı İş Kanununun” ibaresi “İş Kanununun”, ikinci fıkrasında geçen “1475 sayılı

Kanunun 13/D” ibaresi “İş Kanununun 21 inci” şeklinde değiştirilmiştir.

MADDE 118. - 2821 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin altıncı fıkrasında geçen "1475 sayılı Kanunun

13/A, 13/B, 13/C, 13/D, 13/E" ibareleri "İş Kanununun 18, 19, 20 ve 21 inci ", "1475 sayılı Kanunun

13/D" ibaresi "İş Kanununun 21 inci", yedinci fıkrasında geçen "1475 sayılı Kanunun 13/A" ibaresi "İş

Kanununun 18 inci", “13/A, 13/B, 13/C, 13/D ve 13/E " ibareleri "18, 19, 20 ve 21 inci" şeklinde

değiştirilmiştir.

Yönetmelikler

MADDE 119. - Bu Kanunda öngörülen yönetmelikler Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay

içerisinde çıkartılır.

Yürürlükten kaldırılan hükümler

MADDE 120. - 25.8.1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesi hariç diğer maddeleri

yürürlükten kaldırılmıştır.

53

GEÇİCİ MADDE 1. - Diğer mevzuatta 1475 sayılı İş Kanununa yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış

sayılır.

Bu Kanunun 120 nci maddesi ile yürürlükte bırakılan 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü

maddesinin birinci fıkrasının 1 inci ve 2 nci bendi ile onbirinci fıkrasında, anılan Kanunun 16, 17 ve 26

ncı maddelerine yapılan atıflar, bu Kanunun 24, 25 ve 32 nci maddelerine yapılmış sayılır.

GEÇİCİ MADDE 2. - 1475 sayılı Kanuna göre halen yürürlükte bulunan tüzük ve yönetmeliklerin bu

Kanun hükümlerine aykırı olmayan hükümleri yeni yönetmelikler çıkarılıncaya kadar yürürlükte kalır.

GEÇİCİ MADDE 3. - 1475 sayılı Kanuna göre alınmış bulunan asgari ücret kararı, bu Kanunun 39 uncu

maddesine göre tespit yapılıncaya kadar yürürlükte kalır.

GEÇİCİ MADDE 4. - Mülga 3008 sayılı İş Kanununun 13 üncü maddesi hükümleri haklarında

uygulanmayanlar için, bu Kanunun geçici 6 ncı maddesinde sözü edilen kıdem tazminatı hakkı 12.8.1967

tarihinden itibaren başlar.

İlk defa bu Kanun kapsamına girenlerin kıdem tazminatı hakları bu Kanunun yürürlüğe girdiği

tarihten itibaren başlar.

GEÇİCİ MADDE 5. - 1475 sayılı Kanunun 25 inci maddesi ile 3713 sayılı Kanunun ek 1 inci

maddesinin (B) fıkrasında yer alan oranlar, bu Kanunun 30 uncu maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu

tarafından yeniden belirleninceye kadar geçerlidir.

GEÇİCİ MADDE 6. - Kıdem tazminatı için bir kıdem tazminatı fonu kurulur. Kıdem tazminatı fonuna

ilişkin Kanunun yürürlüğe gireceği tarihe kadar işçilerin kıdemleri için 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü

maddesi hükümlerine göre kıdem tazminatı hakları saklıdır.

Yürürlük

MADDE 121. - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 122. - Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

İŞ HUKUKUNDA ÜCRET, FAZLA ÇALIŞMA, FAZLA SÜRELİ ÇALIŞMA,

KIDEM TAZMİNATI UYGULAMALARI İLE İLGİLİ ÖRNEKLER 1.) Bir şantiyede, bir günlük çalışmadan sonra işte kalıp 6 saat günlük ek çalışma yapan 3 işçi için

yasal olarak ödenebilecek toplam gündelik ücret bedelini bulunuz. İşçilerin saat ücretleri her biri için 3

TL.dir.

ÇÖZÜM: [ 3 işçi x 7,5 saat/gün normal çalışma + max.3 saat fazla çalışma yapabilirler

x 3 işçi x 1,25 kat fazla süreli çalışma ücreti ödenir] x 3 TL nor. saat üc. için= 101,25 TL ödenir.

2.) Düzenli olarak günde 2 saat fazla çalışma yapılan bir şantiyede Yaz döneminde, Haziran,

Temmuz ve Ağustos aylarını kapsayan çalışma sürecinde çalışan bir işçi için toplam 4,252.50 TL ücret

ödenmiştir. Bu işçinin saatlik ücreti nedir?

ÇÖZÜM: [ 7,5 X + 2 * (1,5 X)] * 90 = 4252,50 eşitliğindeki X bulunacak olursa;

X = 4,50 TL elde edilir. Bu işçinin günlük normal çalışma süresi 7,5 ve 2 şer saat de fazla çalışmadan

dolayı birer buçuk kat saat ücreti olmak üzere 3 aya karşı gelen 90 gün için hesap yapıldığında eşdeğer

bedelden bilinmeyen saatlik ücret bedeli bulunmuştur.

3.) Güncel Asgari Ücret yaklaşık olarak 450 TL kabul edilirse, kıdemli olup uzun süreli hizmet

ederek ayrılan tam 30 yıllık bir işçinin en üst limitten alabileceği (kesilen yalnızca damga vergisi olan

%0.6 gözönüne alınırsa) net kıdem tazminatı ne olabilir? Bu işçinin işten ayrılmadan önceki son aylığının

850 TL olduğu biliniyor ve Tavan Kıdem Tazminatı Miktarı karşılaştırması yapılmayacaktır.

ÇÖZÜM: [850 üc. - (850 * 0.006)K.T.] * 30 yıl = 25347 TL, eşitlikten sonuç bulunur

54

4.) 3.50 TL saatlik ücretle çalışan 4 yıllık kıdeme sahip inşaat işçisi, yıllık ücretli izin hakkını

kullanmak istemediğini işveren vekiline bildirmiştir. Bu işçi için işveren veya vekilinin yapması gereken

uygulama nedir?

ÇÖZÜM: İşçi, 4 yıl kıdeme karşılık 14 gün/yıl ücretli izin hakkına sahiptir (4857 S.K. Mad. 53’e

göre). Ancak, izin hakkını “ izin ücreti” şeklinde kullanmak istediğinden iznin başlangıç tarihine rastlayan

günde işveren işçiye 7,5 saat * 3,50 TL * 14 gün = 367,50 TL ücreti peşin, bir bütün olarak ve tek

seferde ödeyecektir.

5.) Sırasıyla 2.50, 2.00 ve 3.50 TL saatlik ücret almakta olan 3 işçiye (45 saat/hafta sürelerinin

dışında) Pazartesi günleri 2’şer saat Çarşamba günleri 1.5’ar saat ve Cuma günleri de 2.5’ar saat fazla

çalışma yaptırılırsa bu işçilere 4 haftaya karşı gelen bir ay dönemlik çalışma süresi sonunda toplam ne

kadar fazla çalışma ücreti ödenmek durumundadır?

ÇÖZÜM: Pazartesi F.Ç.Ü 2 * [1,5 * (2,50 + 2,00 + 3,50)] = 24 TL

Çarşamba F.Ç.Ü 1,5 * [1,5 * (2,50 + 2,00 + 3,50)] = 18 TL

Cuma F.Ç.Ü 2,5 * [1,5 * (2,50 + 2,00 + 3,50)] = 30 TL

3 işçinin Toplam Haftalık Fazla Çalışma Ücretleri: 72 TL

3 işçinin Toplam 4 Aylık Fazla Çalışma Ücretleri:72*4= 288 TL olacaktır.

KIDEM TAZMİNATININ HESAPLANMASIYLA İLGİLİ BİR ÖRNEK:

İlgili İşçinin: GÜN AY YIL

İŞTEN ÇIKIŞ TARİHİ: 31 12 2005

İŞE GİRİŞ TARİHİ: 15 6 2000

ÇALIŞILAN (GÜN,AY,YIL) 17 6 5

AYLIK BRÜT ÜCRET (SON BORDRODAKİ BRÜT ÜCRET) :

749,09 TL.

KIDEM TAZ.

TARİHLER TAVANI

KIDEM TAZMİNATI TAVANI 01.07.2005 1.727,15 TL. 01.07.2003 1.389,95 TL

TARİHİ İTİBARİ İLE :

YILDA İKRAMİYE ADEDİ: 0 01.01.2004 1.485,35 TL

KIDEME ESAS GÜNLÜK ÜCRET: 24,97 TL.

KIDEM TAZMİNATINA ESAS GÜN: 166,4167 gün. 01.07.2004 1.574,74 TL

BRÜT KIDEM TAZMİNATI: 4.155,37 TL.

DAMGA VERGİSİ %0,6 : 24,93 TL. 01.01.2005 1.648,90 TL

KESİNTİLER TOPLAMI: 24,93 TL.

NET KIDEM TAZMİNATI: 4.130,44 TL. 01.07.2005 1.727,15 TL

DİKKAT SARI BÖLGELERE RAKAM GİRİNİZ.

DİKKAT İKRAMİYE YOKSA YILDA İKRAMİYE ADEDİNE SIFIR GİRİNİZ.

55

KISIM-IV

5510 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU Kanun No: 5510 Kabul Tarihi: 31.05.2006

Bu Kanunun amacı, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak; bu

sigortalardan yararlanacak kişileri ve sağlanacak hakları, bu haklardan yararlanma koşulları ile finansman ve

karşılanma yöntemlerini belirlemek; sosyal sigortaların ve genel sağlık sigortasının işleyişiyle ilgili kural ve esasları

düzenlemektir (Mad.1).

Bu Kanunun kapsamı ise, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortasından yararlanacak kişileri, işverenleri,

sağlık hizmeti sunucularını, bu Kanunun uygulanması bakımından gerçek kişilerle her türlü kamu ve özel hukuk tüzel

kişilerini ve tüzel kişiliği olmayan diğer kurum ve kuruluşlarını içermesidir (Mad.2).

Bu Kanunun uygulanmasında ve yazımında yapılan tanımlamalar 3. maddesinde şöyle sıralanmıştır:

1) Bakanlık: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını,

2) Kurum: Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığını,

3) Sosyal sigortalar: Kısa ve uzun vadeli sigorta kollarını,

4) Kısa vadeli sigorta kolları: İş kazası ve meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortası kollarını,

5) Uzun vadeli sigorta kolları: Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası kollarını,

6) Sigortalı: Kısa ve/veya uzun vadeli sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına

prim ödemesi gereken kişiyi,

7) Hak sahibi: Sigortalının veya sürekli iş göremezlik geliri ile malûllük veya yaşlılık aylığı almakta olanların

ölümü halinde, gelir veya aylık bağlanmasına veya toptan ödeme yapılmasına hak kazanan eş, çocuk, ana ve babasını,

8) Genel sağlık sigortası: Kişilerin öncelikle sağlıklarının korunmasını, sağlık riskleri ile karşılaşmaları halinde

ise oluşan harcamaların finansmanını sağlayan sigortayı,

9) Genel sağlık sigortalısı: Bu Kanunun 60 ıncı maddesinde sayılan kişileri,

10) Bakmakla yükümlü olduğu kişi: Genel sağlık sigortalısının, sigortalı veya isteğe bağlı sigortalı sayılmayan,

kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan;

a) Eşini,

b) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim veya 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununda

belirtilen aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile işletmelerde meslekî eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim

görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına bakılmaksızın bu Kanuna göre malûl

olduğu tespit edilen evli olmayan çocuklarını,

c) Geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı Kurumca belirlenen kriterlere göre tespit edilen ana ve

babasını,

11) Hizmet akdi: 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanununda tanımlanan hizmet akdini ve iş mevzuatında

tanımlanan iş sözleşmesini veya hizmet akdini,

12) Ücret: 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlara saatlik, günlük,

haftalık, aylık veya yıllık olarak para ile ödenen ve süreklilik niteliği taşıyan brüt tutarı,

13) Asgarî ücret: 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu gereğince 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen

bir aylık brüt ücreti,

14) Ay: Ücretleri; kamu idarelerinde her ayın 15'inde ödenen 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c)

bentleri kapsamındaki sigortalılar için, ayın 15'inden ertesi ayın 15'ine kadar geçen, diğer sigortalılar için ise ayın 1'i

ilâ sonu arasında geçen ve otuz gün olarak değerlendirilen süreyi,

15) Yıl: Ücretleri; kamu idarelerinde her ayın 15'inde ödenen 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c)

bentleri kapsamındaki sigortalılar için, 15 Ocak tarihinden ertesi yılın 15 Ocak tarihine kadar geçen, diğer sigortalılar

için ise 1 Ocak ilâ 31 Aralık tarihleri arasında geçen ve 360 gün olarak değerlendirilen süreyi,

16) Gelir: İş kazası veya meslek hastalığı halinde sigortalıya veya sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine,

yapılan sürekli ödemeyi,

17) Aylık: Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından yapılan sürekli ödemeyi,

18) Ödeme dönemi: Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıkların, ödeme tarihinden takip eden ödeme tarihine

kadar geçen süreyi,

19) Tarımsal faaliyet: Kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde veya kamuya

mahsus mahallerde; ekim, dikim, bakım, üretme, yetiştirme ve ıslah yoluyla yahut doğrudan doğruya tabiattan

istifade etmek suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünleri elde edilmesini ve/veya bu ürünlerin yetiştiricileri

tarafından; muhafazasını, taşınmasını veya pazarlanmasını,

20) Kurum Sağlık Kurulu: Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca

düzenlenecek raporlardaki teşhis ve bu teşhise dayanak teşkil eden belgeleri incelemek suretiyle, çalışma gücü kaybı

ve meslekte kazanma gücü kaybı oranlarını belirlemeye yetkili hekimlerden ve/veya diş hekimlerinden oluşan

kurulları,

56

21) Kamu idaresi: 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 3 üncü

maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen idare ve kurumlar ile bunların ödenmiş sermayesinin % 50'sinden

fazlasına sahip oldukları ortaklıkları veya özel kanunlarına göre personel çalıştıran diğer kamu kurumlarını,

22) Sağlık hizmeti: Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere 63 üncü madde gereği

finansmanı sağlanacak tıbbî ürün ve hizmetleri,

23) Kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmeti: Kişilerin hastalıktan korunması veya sağlıklı olma halinin

sürdürülmesi amacıyla, kişiye yönelik olarak finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerini,

24) Aile hekimi: Sağlık Bakanlığı tarafından aile hekimi olarak yetkilendirilen ve Kurum ile sözleşme yapmış

hekimleri,

25) Sağlık hizmeti sunucusu: Sağlık hizmetini sunan ve/veya üreten; gerçek kişiler ile kamu ve özel hukuk tüzel

kişilerini ve bunların tüzel kişiliği olmayan şubelerini,

26) Katılım payı: Sağlık hizmetlerinden yararlanabilmek için, genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü

olduğu kişiler tarafından ödenecek tutarı,

27) Sığınmacı ve Vatansız: İçişleri Bakanlığı tarafından sığınmacı veya vatansız olarak kabul edilen kişileri,

28) Peşin sermaye değeri: Kurumca, bu Kanunun ilgili maddelerinde belirtilen giderlerin yaş, kesilme ihtimali ve

Kurumca belirlenecek iskonto oranı dikkate alınarak hesaplanan tutarı,

29) Güncelleme katsayısı: 4 üncü madde kapsamında sigortalı sayılanların, her yılın Kasım ayına ait kanunî

süresi içinde verilen belgelerindeki prim tahakkukları üzerinden bulunacak ortalama prime esas günlük kazancın, bir

önceki yılın aynı ayına ait ortalama prime esas günlük kazanca göre değişim oranı ile her yılın Aralık ayına göre

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları genel indeksindeki değişim

oranının toplamının yarısına (1) tam sayısının ilave edilmesi sonucunda bulunan değeri ifade etmektedir.

Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından sigortalı sayılanların kimler olduğu

4. maddesinde belirtilmiştir:

a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar,

b) Köy ve mahalle muhtarları, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan

ise;

1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi

olanlar,

2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulan meslek odalarına

usûlüne uygun olarak kayıtlı olanlar,

3) Anonim şirketlerin kurucu ortakları ve/veya yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara

bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları,

4) Tarımsal faaliyette bulunanlar,

c) Kamu idarelerinde;

1) (a) bendine tâbi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp, ilgili kanunlarında (a)

bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar,

2) (a) ve (b) bentlerine tâbi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına

girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi

uyarınca açıktan vekil atananlar sigortalı sayılırlar.

Birinci fıkranın (a) bendi gereği sigortalı sayılanlara ilişkin hükümler;

a) İşçi sendikalarının yönetim kurullarına seçilenler,

b) Bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılan; film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçıları ile

müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diğer uğraşları içine alan bütün güzel sanat kollarında çalışanlardan,

düşünürlerden ve yazarlardan hizmet akdi ile çalışanlar,

c) Mütekabiliyet esasına dayalı olarak uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülke uyruğunda olanlar

hariç olmak üzere, yabancı uyruklu kişilerden hizmet akdi ile çalışanlar,

d) Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre çalıştırılanlar,

e) Umumi Hıfzıssıhha Kanununda belirtilen umumî kadınlar,

f) Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen kurslarda usta öğretici olarak çalıştırılanlar, kamu idarelerinde

ders ücreti karşılığı görev verilenler ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) bendi

kapsamında çalıştırılanlar hakkında da uygulanır.

Birinci fıkranın (c) bendi gereği sigortalı sayılanlara ilişkin hükümler;

a) Kuruluş ve personel kanunları veya diğer kanunlar gereğince seçimle veya atama yoluyla kamu idarelerinde

göreve gelenlerden; bu görevleri sebebiyle kendilerine ilgili kanunlarında Devlet memurları gibi emeklilik hakkı

tanınmış olanlardan hizmet akdi ile çalışmayanlar,

b) Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye başkanları, il daimi

komisyonu üyeleri,

c) Birinci fıkranın (c) bendi kapsamında iken, bu kapsamdaki kişilerin kurduğu sendikaların veya sendika

konfederasyonlarının yönetim kurullarına seçilenler,

57

d) Harp okulları ile fakülte ve yüksek okullarda, Türk Silâhlı Kuvvetleri hesabına okuyan veya kendi hesabına

okumakta iken askerî öğrenci olanlar ile astsubay meslek yüksek okulları ve astsubay naspedilmek üzere temel

askerlik eğitimine tâbi tutulan adaylar ile fakültelerde veya meslek yüksek okullarında kendi hesabına okuduktan

sonra veya askerlik hizmetini müteakip subaylığa veya astsubaylığa geçirilenlerin, okullarda geçen normal eğitim

süreleri,

e) Polis Akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda, Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan veya kendi

hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrenciler ile fakültelerde veya

meslek yüksek okullarında kendi hesabına okuduktan sonra komiser yardımcılığına veya polisliğe geçirilenlerin,

okullarda geçen normal eğitim süreleri hakkında da uygulanır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin kural ve esaslar Kurum tarafından çıkarılan bir yönetmelikle

düzenlenmektedir.

Kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından aşağıda sayılan kişiler hakkında uygulanacak sigorta kolları da

5. maddesinde belirtilmekte olup şunlardır:

a) Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye

ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular hakkında, iş kazası ve meslek hastalığı ile analık sigortası

uygulanır ve bunlar, sigortalı sayılırlar.

b) Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte Meslekî Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde

meslekî eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık sigortası; meslek liselerinde

okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tâbi tutulan öğrenciler hakkında ise iş kazası ve

meslek hastalığı sigortası uygulanır ve bu bentte sayılanlar, sigortalı sayılırlar.

c) Harp malûlleri ile Terörle Mücadele Kanunu veya asayiş ve güvenliğin sağlanmasıyla ilgili kanunlara göre

vazife malûllüğü aylığı bağlanmış olanlardan, bu Kanuna tâbi sigortalı olarak çalışanlar hakkında aylıkları

kesilmeksizin kısa vadeli sigorta kolları uygulanır. Ancak bunlar hakkında, uzun vadeli sigorta kollarına tâbi olmayı

istemeleri halinde, bu isteklerini Kuruma bildirdikleri tarihi takip eden ay başından itibaren, uzun vadeli sigorta

kolları uygulanır.

d) Sosyal güvenlik destek primine tâbi olanlar hakkında, sadece iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri

uygulanır.

e) Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan

kursiyerler sigortalı sayılırlar ve bunlar hakkında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası hükümleri uygulanır.

f) İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince işsizlik ödeneğinden yararlandırılan kişilere, işsizlik ödeneğinin hak

edildiği süre içinde sigortalı sayılarak uzun vadeli sigorta kolları uygulanır.

Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları hükümlerinin uygulanmasında şu kişiler sigortalı sayılmazlar

(Mad.6):

a) İşverenin işyerinde ücretsiz çalışan eşi,

b) Aynı konutta birlikte yaşayan ve üçüncü derece dahil bu dereceye kadar hısımlar arasında ve aralarına

dışardan başka kimse katılmaksızın, yaşadıkları konut içinde yapılan işlerde çalışanlar,

c) Ev hizmetlerinde süreksiz olarak çalışanlar ile ev hizmetlerinde hizmet akdi ile sürekli çalışmasına rağmen,

haftalık çalışma sürelerinin 4857 sayılı İş Kanununda belirtilen sürelerden az olması nedeniyle, aylık kazançları

prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olanlar,

d) Askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri,

e) Yabancı bir ülkede kurulu herhangi bir kuruluş tarafından ve o kuruluş adına ve hesabına Türkiye'ye bir iş için

gönderilen ve yabancı ülkede sosyal sigortaya tâbi olduğunu belgeleyen kişiler ile Türkiye'de kendi adına ve hesabına

bağımsız çalışanlardan, yurt dışında ikamet eden ve o ülke sosyal güvenlik mevzuatına tâbi olanlar,

f) Resmî meslek ve sanat okulları ile yetkili resmî makamların izniyle kurulan meslek veya sanat okullarında ve

yüksek okullarda fiilen normal eğitim süreleri içinde yapılan, tatbikî mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan

öğrenciler,

g) Sağlık hizmet sunucuları tarafından işe alıştırılmakta olan veya rehabilite edilen, hasta veya malûller,

h) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri gereği sigortalı sayılması gereken işlerde çalışmakla

birlikte, 18 yaşını doldurmamış olanlar,

ı) Kamu idareleri hariç olmak üzere, tarım işlerinde veya orman işlerinde hizmet akdiyle süreksiz işlerde

çalışanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; tarımsal faaliyette bulunan ve yıllık tarımsal

faaliyet gelirlerinden, bu faaliyete ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarın aylık ortalamasının, bu Kanunda

tanımlanan prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az olduğunu belgeleyenler (Türkiye Ziraat Odaları

Birliğinin görüşü alınarak),

j) Niteliği itibarıyla bir kişinin bir gün içinde yapabileceği işlerde, yevmiyeli olarak çalışanlar,

k) Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciliyle

birlikte kanunla kurulu meslek odalarına usûlüne uygun olarak kayıtlı olanlardan, aylık faaliyet gelirlerinden bu

58

faaliyetine ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan tutarı, prime esas günlük kazanç alt sınırının otuz katından az

olduğunu belgeleyenler,

l) Kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilen ve temsilciliğin bulunduğu ülkede sürekli ikamet izni

veya bu devletin vatandaşlığını da haiz bulunan Türk uyruklu sözleşmeli personelden, bulunduğu ülkenin sosyal

güvenlik kurumunda sigortalı olduğunu belgeleyenler ile kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilen

sözleşmeli personelin uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri çerçevesinde ve temsilciliğin bulunduğu ülkenin

kamu düzeninin zorunlu kıldığı hallerde, işverenleri tarafından bulunulan ülkede sosyal sigorta kapsamında sigortalı

yapılanlar 4 üncü ve 5 inci maddelere göre sigortalı sayılmaz.

Sigorta hak ve yükümlülüklerinin başlangıcı olarak 7. maddesinde; Yasanın 4. madde 1. fıkrasının;

a) (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için çalışmaya, meslekî eğitime veya zorunlu staja başladıkları

tarihten,

b) (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, gelir vergisi mükellefi olanların gelir vergisi mükellefiyetinin

başladığı tarihten; şirket ortaklarının şirket ortaklıklarının tescil edildiği tarihten; gelir vergisinden muaf olanların ise

esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usûlüne uygun kayıtlı oldukları tarihten;

tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek

kuruluşlarınca tescil edildiği tarihten; köy ve mahalle muhtarları için seçildikleri tarihten,

c) (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, göreve başladıkları veya okullarında eğitime başladıkları

tarihten,

itibaren başlar.

Birinci fıkranın (b) bendinin uygulanmasında, gelir vergisinden muaf olanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına

bağımsız çalışanların kayıt ve tescil işlemleriyle ilgili olarak kanunla kurulmuş ilgili meslek kuruluşlarının görüşleri

alınır.

İşverenlerin sigortalıları kuruma bildirimi ve tescil ettirmeleri 8. maddeye göre şöyle yapılmaktadır:

Sigortalı sayılan kişileri, sigortalılık başlangıcından önce, sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle

yükümlüdür. Ancak işveren tarafından sigortalı işe giriş bildirgesi;

a) İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için, en geç çalışmaya başlatıldığı gün Kuruma verilmesi

halinde,

b)Yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma araçlarına sefer esnasında alınarak çalıştırılanlarla Kuruma ilk defa

işyeri bildirgesi verilecek işyerlerinde; ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihten itibaren bir ay içinde

çalışmaya başlayan sigortalılar için, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylık sürenin

dolduğu tarihe kadar, Kuruma verilmesi halinde,

c) Kamu idarelerince yurt dışı görevde çalışmak üzere işe alınanların, işten ayrılmış olsalar dahi, çalışmaya

başladıkları tarihten itibaren üç ay içinde, Kuruma verilmesi halinde,

sigortalılık başlangıcından önce bildirilmiş sayılır.

Sigortalılar, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren EN GEÇ 1 AY içinde, sigortalı olarak çalışmaya

başladıklarını Kuruma bildirirler. Ancak, sigortalının kendini bildirmemesi, sigortalı aleyhine delil teşkil etmez.

Kayıt veya tescili yapan ilgili kurum, kuruluş ve birlikler veya vergi daireleri sigortalı işe giriş bildirgesi

düzenleyerek, en geç 15 GÜN içinde Kuruma vermekle yükümlüdür. Kurum bu bildirimden itibaren 1 AY içinde

tescili yapılan kişilere, sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin başladığını bildirir.

Sigortalı sayılanlar da, sigortalı işe giriş bildirgesini, sigortalılık başlangıcından itibaren, 90 GÜN içinde Kuruma

vermekle yükümlüdürler.

Sigortalı sayılan kişileri çalıştıracak işverenler, çalıştırmaya başlattıkları kişileri, sigortalılık başlangıcından

itibaren, 15 GÜN içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.

Türkiye İş Kurumu, işsizlik ödeneğinin fiilen ödenmeye başlandığı tarihten itibaren 1 AY içinde, sigortalı işe

giriş bildirgesini Kuruma bildirmekle yükümlüdür.

Kamu idareleri ile bankalar, Kurumca sağlanacak elektronik altyapıdan yararlanmak suretiyle, Kurumca

belirlenecek işlemlerde, işlem yaptığı kişilerin sigortalılık bakımından tescilli olup olmadığını kontrol etmek ve

sigortasız olduğunu tespit ettiği kişileri, Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.

Bu maddede belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen ilgililer hakkında, 102 nci madde hükümlerine göre

idarî para cezası uygulanır.

Sigortalı işe giriş bildirgesinin şekli ve içeriği, bildirgenin verilme yöntemleri ve bu maddenin uygulanmasına

ilişkin diğer kural ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılan bir yönetmelikle düzenlenmiştir.

Kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılığın sona ermesi (Mad. 10):

a) Sigortalıların, hizmet akdinin sona erdiği tarihten,

b) Sigortalıların;

1) Gelir vergisi mükellefi olanlar için, mükellefiyetlerini gerektiren faaliyetlerine son verdikleri tarihten,

2) Gelir vergisinden muaf olanlar için, esnaf ve sanatkâr sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek

odalarındaki üye kayıtlarının silinmesi gereken veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (k) bendi kapsamına girdiği

tarihten,

59

3) Şirket ve donatma iştiraki ortağı olanlar için, tâbi oldukları mevzuata göre şirketle ve donatma iştiraki ile

ilgilerinin kesildiği tarihten,

4) Şirket ortağı olanlar için, şirketin iflâsına veya tasfiyesine karar verildiği veya münfesih sayıldığı

tarihten,

5) Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetlerinin sona erdiği veya 6 ncı

maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi kapsamına girdiği tarihten,

6) Köy ve mahalle muhtarlarının, muhtarlık görevlerinin sona erdiği tarihten,

7) Herhangi bir yabancı ülkede ikamet eden ve o ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olarak çalışmaya

başladığı veya ikamet esasına bağlı olarak, o ülke sosyal güvenlik sistemine dahil olduğu tarihten,

8) İflâsına karar verilmiş olan veya tasfiye halindeki özel işletmeler ile şirketlerin ortaklarından hizmet akdi

ile çalışanların, çalışmaya başladığı tarihten,

9) Köy ve mahalle muhtarlarından; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmasından dolayı gelir vergisi

mükellefiyeti bulunanlar hariç, aynı zamanda hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihten,

10) Gelir vergisinden muaf olan, ancak esnaf ve sanatkârlar sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek

kuruluşlarındaki kayıtlara istinaden bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı

sayılanlardan, bu sigortalılıklarının devamı sırasında, hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihten,

c) Sigortalı sayılanların;

1) Ölüm halinde veya aylık bağlanmasını gerektiren hallerde, bu tarihi takip eden ayın ilk gününden,

2) Diğer hallerde ise görevden ayrıldıkları tarihten,

d) 5 inci madde gereği bazı sigorta kollarına tâbi tutulanların, sigortalı sayılmalarını gerektiren halin sona erdiği

tarihten,

e) 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (l) bendi kapsamında olanlardan, çalışmakta iken bulunduğu ülkenin sosyal

güvenlik kurumu ile irtibatlandırılanlar ile uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri çerçevesinde, seçimini bu yönde

kullananlar için sigortalandıkları tarihten itibaren sona erer.

Ancak, hastalık ve analık hükümlerinin uygulanmasında sigortalılık;

a) İlgili kanunlar gereği sigortalının ücretsiz izinli olması, greve iştirak etmesi veya işverenin lokavt yapması

hallerinde, bu hallerin sona ermesini,

b) Diğer hallerde ise birinci fıkrada belirtilen tarihleri takip eden onuncu günden başlanarak yitirilmiş sayılır.

Sigortalılığı sona erenlerin durumları işverenleri tarafından, (b) bendinde belirtilen şekillerde sona erenlerin

durumları ise kendileri ve sözü edilen bentte belirtilen faaliyetin sona erme halinin bildirildiği kuruluşlar veya vergi

daireleri tarafından, en geç 10 GÜN içinde Kuruma bildirilir. Bu kişilerin meslek kuruluşlarına ya da vergi dairelerine

olan yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmaları, sigortalılığın sona ermesine ilişkin belge ya da bilginin

verilmesine engel teşkil etmez.

Bildirimi yapılan sigortalıların, sigortalılığının sona ermesine ilişkin 3 AY içinde Kuruma bildirimleri yapılır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin kural ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Sigortalıların işverenleri tarafından geçici görevle yurt dışına gönderilmeleri durumu 10. maddede;

mevzuatta belirtilen esasa uygun olarak yurt dışına gönderilmeleri veya sigortalılığa esas çalışması nedeniyle yurt

dışında bulunmaları halinde, bu görevleri yaptıkları sürece, sigortalıların ve işverenlerin sosyal sigortaya ilişkin hak

ve yükümlülükleri devam eder.

Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce çalıştırılmak üzere bu ülkelere

götürülen Türk işçileri de bu Kanunun uygulanmasında geçici görevle yurt dışına gönderilmiş sayılır.

İşyeri, işyerinin bildirilmesi, devri, intikali ve nakli 11. maddesinde şöyle tanımlanmakta:

İşyeri, sigortalı sayılanların maddî olan ve olmayan unsurlarla birlikte işlerini yaptıkları yerlerdir.

İşyerinde üretilen mal veya verilen hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında

örgütlenen işyerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya

meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi diğer eklentiler ile araçlar da işyerinden sayılır.

İşveren, örneği Kurumca hazırlanacak işyeri bildirgesini en geç sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihte, Kuruma

vermekle yükümlüdür. Şirket kuruluşu aşamasında, çalıştıracağı sigortalı sayısını ve bunların işe başlama tarihini,

ticaret sicili memurluklarına bildiren işverenlerin, bu bildirimleri Kuruma yapılmış sayılır. Ticaret sicili

memurlukları, kendilerine yapılan bu bildirimi en geç 10 GÜN içinde Kuruma bildirmek zorundadır.

İşyerinin faaliyette bulunduğu adresten başka bir ildeki adrese nakledilmesi, sigortalı çalıştırılan bir işin veya

işyerinin başka bir işverene devredilmesi veya intikal etmesi halinde, işyerinin nakledildiği, yeni işverenin işi veya

işyerini devraldığı tarihi takip eden 10 GÜN içinde, işyerinin miras yoluyla intikali halinde ise mirasçıları, ölüm

tarihinden itibaren en geç 3 AY içinde, işyeri bildirgesini Kuruma vermekle yükümlüdür. İşyerinin aynı il sınırları

içinde Kurumun diğer bir ünitesinin görev alanına giren başka bir adrese nakledilmesi halinde, adres değişikliğinin

yazı ile bildirilmesi yeterlidir. Bu işlerde çalışan sigortalıların, sigorta hak ve yükümlülükleri devam eder.

Valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişileri, yapı ruhsatı ve diğer

tüm ruhsat veya ruhsat niteliği taşıyan işlemlerine ilişkin bilgi ve belgeler ile varsa bunların verilmesine esas olan

istihdama ilişkin bilgileri, verildiği tarihten itibaren bir ay içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdürler.

Bu maddede belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyenler hakkında (İPC) idarî para cezası uygulanır. İdarî

para cezası uygulanması, bu yükümlülüklerin yerine getirilmesine engel teşkil etmez.

60

Alt işveren, asıl işverenin işyerinde çalıştırdığı sigortalıları, işverenle aralarında yaptıkları sözleşmenin ibrazı

kaydıyla, Kurumdan alacağı özel bir numara ile asıl işverenin kayıtlı olduğu dosyadan bildirir.

İşyeri bildirgesinin verilmemesi veya geç verilmesi, bu Kanunda belirtilen hak ve yükümlülükleri ortadan

kaldırmaz. İşyeri bildirgesinin şekli ve içeriği ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin kural ve esaslar Kurum

tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenmiştir.

İşveren, işveren vekili, geçici iş ilişkisi kurulan işveren ve alt işveren tanım ve sorumlulukları, 12.

maddede şöyle belirtilmekte;

Sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar

işverendir.

İşveren adına ve hesabına, işin veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapan kimse, işveren

vekilidir. Bu Kanunda geçen işveren deyimi, işveren vekilini de kapsar. İşveren vekili ve 4857 sayılı İş Kanununda

tanımlanan geçici iş ilişkisi kurulan işveren, bu Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı işveren ile birlikte

müştereken ve müteselsilen sorumludur.

İşverenlerin bu Kanunda belirtilen yükümlülükleri, bunları çalıştıran işçi sendikaları veya işveren tarafından ya

da bunları çalıştıran kamu idareleri veya eğitim gördükleri okullar tarafından yerine getirilir.

Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre çalıştırılanlar hakkında ise işverenlerin bu Kanunda

belirtilen yükümlülükleri, bunları çalıştırmaya yetkili makam tarafından yerine getirilir.

Ceza infaz kurumlarıyla tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan

hükümlü ve tutukluların işvereni, Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, işveren vekilleri ise Ceza

İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumunun sorumlu müdür ve amirleridir.

Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya

eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir. Sigortalılar,

üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene

yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur.

İş kazasının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması (kısa ve uzun vadeli sigorta hükümleri olarak, 13.

maddede):

İş kazası;

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle veya görevi nedeniyle, sigortalı kendi adına ve hesabına

bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş veya çalışma konusu nedeniyle işyeri dışında,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi

nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) Emziren kadın sigortalının, çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında meydana gelen ve

sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır.

İş kazasının;

a) Sigortalılar bakımından bunları çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve

Kuruma da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde,

b) Sigortalı bakımından kendisi tarafından, bir ayı geçmemek şartıyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel

olmadığı günden sonra üç işgünü içinde,

c) Ya da sigortalıyı çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine veya kendi mevzuatlarına göre

yetkili mercilere derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde, bildirilmesi gerekmektedir.

İş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin doğrudan ya da taahhütlü posta ile Kuruma bildirilmesi zorunludur.

Bu fıkranın (a) ve (c) bentlerinde belirtilen süre, iş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi

halinde, iş kazasının öğrenildiği tarihten itibaren başlar.

Kuruma bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında bir karara varılabilmesi için gerektiğinde,

Kurumun denetim ve kontrol ile yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla

soruşturma yapılabilir. Bu soruşturma sonunda yazılı olarak bildirilen hususların gerçeğe uymadığı ve olayın iş kazası

olmadığı anlaşılırsa, Kurumca bu olay için yersiz olarak yapılmış bulunan ödemeler, ödemenin yapıldığı tarihten

itibaren gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlardan, 96 ncı madde hükmüne göre tahsil edilir.

İş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin şekli ve içeriği, verilme kuralıyla bu maddenin uygulanmasına ilişkin

diğer kural ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenmiştir.

Meslek Hastalığının tanımı, bildirilmesi ve soruşturulması (kısa ve uzun vadeli sigorta hükümleri

olarak, 14. maddede):

Meslek hastalığı,

Sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden

uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir.

Sigortalının çalıştığı işten dolayı meslek hastalığına tutulduğunun;

a) Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları tarafından usûlüne uygun olarak düzenlenen sağlık kurulu

raporu ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi,

61

b) Kurumca gerekli görüldüğü hallerde, işyerindeki çalışma şartlarını ve buna bağlı tıbbî sonuçlarını ortaya koyan

denetim raporları ve gerekli diğer belgelerin incelenmesi,

sonucu Kurum Sağlık Kurulu tarafından tespit edilmesi zorunludur.

Meslek hastalığı, işten ayrıldıktan sonra meydana çıkmış ve sigortalı olarak çalıştığı işten kaynaklanmış ise,

sigortalının bu Kanunla sağlanan haklardan yararlanabilmesi için, eski işinden fiilen ayrılmasıyla hastalığın meydana

çıkması arasında bu hastalık için Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikte belirtilen süreden daha uzun bir zamanın

geçmemiş olması şarttır. Bu durumdaki kişiler, gerekli belgelerle Kuruma müracaat edebilirler. Herhangi bir meslek

hastalığının klinik ve laboratuvar bulgularıyla belirlendiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin işyerindeki

inceleme sonunda tespit edildiği hallerde, meslek hastalıkları listesindeki yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz

konusu hastalık Kurumun veya ilgilinin başvurusu üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun onayı ile meslek

hastalığı sayılabilir.

Meslek hastalığının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;

a) (a) ve (c) bentleri ile 5 inci madde kapsamında bulunan sigortalılar bakımından, sigortalının meslek

hastalığına tutulduğunu öğrenen veya bu durum kendisine bildirilen işveren tarafından,

b) (b) bendi kapsamındaki sigortalı bakımından ise kendisi tarafından bu durumun öğrenildiği günden

başlayarak üç işgünü içinde, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile Kuruma bildirilmesi zorunludur. Bu

yükümlülüğü yerine getirmeyen veya yazılı olarak bildirilen hususları kasten eksik ya da yanlış bildiren işverene veya

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıya, Kurumca bu durum için yapılmış bulunan

masraflar ile ödenmişse geçici iş göremezlik ödenekleri rücû edilir.

Meslek hastalığı ile ilgili bildirimler üzerine gerekli soruşturmalar, Kurumun denetim ve kontrol ile

yetkilendirilen memurları tarafından veya Bakanlık iş müfettişleri vasıtasıyla yaptırılabilir.

Hangi hallerin meslek hastalığı sayılacağı, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesinin şekli ve içeriği, verilme

usûlü ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikte

düzenlenir. Yönetmelikte belirlenmiş hastalıklar dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması

hususunda çıkabilecek uyuşmazlıklar, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.

Sigortalının, iş kazası ve meslek hastalığı dışında kalan ve iş göremezliğine neden olan rahatsızlıklar,

hastalık halidir (Mad.15).

Sigortalı kadının veya sigortalı erkeğin sigortalı olmayan eşinin gebeliğinin başladığı tarihten itibaren doğumdan

sonraki ilk 8 Haftalık, çoğul gebelik halinde ise ilk 10 Haftalık süreye kadar olan gebelik ve analık haliyle ilgili

rahatsızlık ve özürlülük halleri analık hali kabul edilir (Mad.15).

İş kazası veya meslek hastalığı halleri nedeniyle sağlanan haklar şunlardır (Mad.16):

a) Sigortalıya; geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi.

b) Sigortalıya; sürekli iş göremezlik geliri bağlanması.

c) İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine; gelir bağlanması.

d) Gelir bağlanmış olan eş ve çocuklara; evlenme ödeneği verilmesi.

e) İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı için; cenaze ödeneği verilmesi.

Sigortalıya hastalık veya analık hallerine bağlı olarak ortaya çıkan iş göremezlik süresince, günlük geçici iş

göremezlik ödeneği verilir.

Sigortalı kadına veya sigortalı olmayan karısının doğum yapması nedeniyle sigortalı erkeğe, çocuğun yaşaması

şartıyla doğumdan sonraki altı ay süresince her ay, doğum tarihinde geçerli olan asgarî ücretin üçte biri tutarında

emzirme ödeneği verilir.

Emzirme ödeneğine hak kazanan sigortalılardan sigortalılığı sona erenlerin, bu tarihten başlamak üzere 300 gün

içinde çocukları doğarsa, sigortalı kadın veya karısı analık sigortası haklarından yararlanacak sigortalı erkek, doğum

tarihinden önceki 15 ay içinde en az 3 ay prim ödenmiş olması şartıyla emzirme ödeneğinden yararlandırılır.

İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde verilecek ödeneklerin veya bağlanacak gelirlerin

hesabına esas tutulacak günlük kazanç; iş kazasının veya doğumun olduğu tarihten, meslek hastalığı veya hastalık

halinde ise iş göremezliğin başladığı tarihten önceki 12 aydaki son 3 ay içinde hesaplanacak prime esas

kazançlar toplamının, bu kazançlara esas prim gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanır (Mad.17). Bu surette

bulunan günlük kazanç; iş göremezliğin başladığı veya gelirin bağlanacağı tarihten geriye doğru oniki ay ve daha

öncesine ait ise güncelleme katsayısı ile güncellenerek hesaplanır.

Oniki aylık dönemde çalışmamış ve ücret almamış olan sigortalı, çalışmaya başladığı ay içinde iş kazası veya

meslek hastalığı nedeniyle iş göremezliğe uğrarsa verilecek ödeneklerin veya bağlanacak gelirlerin hesabına esas

günlük kazanç; çalışmaya başladığı tarih ile iş göremezliğinin başladığı tarih arasındaki sürede elde ettiği prime esas

günlük kazanç toplamının, çalıştığı gün sayısına bölünmesi suretiyle; çalışmaya başladığı gün iş kazasına uğraması

halinde ise aynı veya emsal işte çalışan benzeri bir sigortalının günlük kazancı esas tutulur.

Sigortalı sayılanların ödenek veya gelire esas günlük kazançlarının hesabında;

62

a) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki arızi ödemeler dikkate alınmış ise ödenek ve gelire esas alınacak günlük

kazanç, ücret toplamının ücret alınan gün sayısına bölünmesiyle hesaplanacak günlük kazanca, % 50 oranında bir

ekleme yapılarak bulunan tutardan çok olamaz.

b) Ücret, ikramiye, zam, tazminat ve bu gibi ödemelerden, ödenek ve gelirin hesabına esas alınan üç aylık

dönemden önceki aylara ilişkin olanlar dikkate alınmaz.

Meslek hastalığı, sigortalının sigortalı olarak çalıştığı son işinden ayrıldığı tarihten 1 yıl geçtikten sonra meydana

çıkmış ise, günlük kazancı bu son işinden ayrıldığı tarih esas alınarak yukarıdaki fıkralara göre hesaplanır.

İş kazası ile meslek hastalığı sigortasından bağlanacak gelirlere esas tutulacak aylık kazanç, yukarıdaki

hükümlere göre hesaplanacak günlük kazancın 30 katıdır.

Geçici iş göremezlik ödeneği olarak sigortalıya ödenecek olan tutarlar 18. maddede belirtilmiştir.

Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurullarından istirahat raporu alınmış olması şartıyla;

a) İş kazası veya meslek hastalığı nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya her gün için,

b) Sigortalıların hastalık sebebiyle iş göremezliğe uğraması halinde, iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir

yıl içinde en az 90 gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması şartıyla geçici iş göremezliğin üçüncü gününden

başlamak üzere her gün için,

c) Sigortalı kadının analığı halinde, doğumdan önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi

bildirilmiş olması şartıyla, doğumdan önceki ve sonraki 8’er haftalık sürede, çoğul gebelik halinde ise doğumdan

önceki 8 haftalık süreye iki haftalık süre ilave edilerek çalışmadığı her gün için,

d) Sigortalı kadının isteği ve hekimin onayı ile doğuma 3 hafta kalıncaya kadar çalışılması halinde, doğum

sonrası istirahat süresine eklenen süreler için geçici iş göremezlik ödeneği verilir.

Geçici iş göremezlik ödeneği, genel sağlık sigortası dahil prim ve her türlü borçlarının ödenmiş olması şartıyla

yatarak tedavi süresince veya yatarak tedaviden sonra bu tedavinin gereği olarak istirahat raporu aldıkları sürede

ödenir.

İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve sigortalı kadının analığı halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği, 17

nci maddeye göre hesaplanacak günlük kazancının 2/3’üdür. Ancak geçici iş göremezlik ödeneğinin

güncellenmemiş tutarı, sigortalının ödenek hesabına esas alınan döneme ilişkin kazanç üzerinden vergi, sosyal

sigorta, genel sağlık sigortası ve işsizlik sigortası primleri kesintileri sonrası hesaplanan günlük net kazancını

geçemez.

Bir sigortalıda iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinden birkaçı birleşirse, geçici iş göremezlik

ödeneklerinden en yükseği verilir.

Geçici iş göremezlik ödenekleri, toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleri ile kamu idarelerinin işverenleri tarafından

Kurumca belirlenen esaslara göre Kurum adına sigortalılara ödenerek, daha sonra Kurum ile hesaplaşmak suretiyle

tahsil edilebilir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Kısa Vadeli Sigorta Hükümleri

Sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanma, hesaplanması, başlangıcı ve birden çok iş kazasına uğrama ve

meslek hastalığı hali 19. maddede yer alır;

İş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık

hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlarda meslekte kazanma gücü en az % 10 oranında

azalmış bulunduğu belirtilen ve Kurum Sağlık Kurulunca bu durumu onaylanan sigortalı, sürekli iş göremezlik

gelirine hak kazanır.

Sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış olan sigortalının yeniden tedavi ettirilmesi halinde meslekte kazanma

gücünü ne oranda yitirdiği, birinci fıkrada belirtilen sağlık kurullarından alınacak raporlara göre yeniden tespit

olunur.

Sürekli iş göremezlik geliri, sigortalının mesleğinde kazanma gücünün kaybı oranına göre hesaplanır. Sürekli

tam iş göremezlikte sigortalıya, 17 nci maddeye göre hesaplanan aylık kazancının % 70'i oranında gelir bağlanır.

Sürekli kısmî iş göremezlikte sigortalıya bağlanacak gelir, tam iş göremezlik geliri gibi hesaplanarak bunun iş

göremezlik derecesi oranındaki tutarı kendisine ödenir. Sigortalı, başka birinin sürekli bakımına muhtaç ise gelir

bağlama oranı % 100 olarak uygulanır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlara, sürekli iş göremezlik geliri

bağlanabilmesi için, kendi sigortalılığından dolayı, genel sağlık sigortası dahil prim ve her türlü borçlarının ödenmiş

olması zorunludur.

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunan sigortalılardan, kurumlarınca

sürekli iş göremezlik nedeniyle görevlerine son verilenlerden;

a) Malûllük veya yaşlılık aylığına hak kazanamayan sigortalılara sürekli tam iş göremezlik geliri bağlanarak

sürekli iş göremezlik derecesine göre hesaplanacak sürekli iş göremezlik gelir tutarı ile sürekli tam iş göremezlik

geliri arasındaki fark, sigortalının görevine son veren kurum tarafından, Kuruma ödenir. Bunların bu Kanun

kapsamında tekrar çalışması halinde, sürekli işgöremezlik geliri, sürekli iş göremezlik derecesine göre ödenmeye

devam edilir.

b) Malûllük veya yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalılara ise sürekli iş göremezlik derecesine göre gelir

bağlanır.

63

Başka birinin sürekli bakımına muhtaç olanlar hariç, sürekli iş göremezlik gelirinin güncellenmemiş aylık tutarı;

sigortalının sürekli iş göremezlik geliri hesabına esas alınan döneme ilişkin kazancı üzerinden vergi, sosyal sigorta,

genel sağlık sigortası ve işsizlik sigortası primleri kesintileri sonrası hesaplanan aylık net kazancını geçemez.

Yukarıdaki fıkralara göre hesaplanan gelir, günlük kazanç hesabına giren son ay ile gelir başlangıç tarihi

arasında 55 inci maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre artırılarak belirlenir.

Sigortalının sürekli iş göremezlik geliri;

a) Geçici iş göremezlik ödeneğinin sona erdiği tarihi,

b) Geçici iş göremezlik tespit edilemeden sürekli iş göremezlik durumuna girilmişse, buna ait sağlık kurulu

raporu tarihini takip eden ay başından başlar.

Sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış sigortalılardan, aynı özürlülük veya meslek hastalığı nedeniyle istirahat

raporu alanlara, yazılı istek tarihinden itibaren 18 inci maddeye göre hesaplanacak bir günlük geçici iş göremezlik

ödeneği ile aylık sürekli iş göremezlik gelirinin otuzda biri arasındaki fark, her gün için geçici iş göremezlik ödeneği

olarak verilir.

Sigortalının yeniden bir iş kazasına uğraması veya yeni bir meslek hastalığına tutulması halinde, meydana gelen

özürlerin bütünü göz önüne alınarak kendisine, sürekli iş göremezliğini doğuran son iş kazası veya meslek hastalığı

sırasındaki kazancı üzerinden gelir hesaplanır. Ancak, sigortalının son iş kazası veya meslek hastalığı sırasındaki

günlük kazancına göre bulunacak geliri, hesaplanan ilk gelirinden az ise sigortalının sürekli iş göremezlik geliri ilk

kazanç üzerinden ödenir.

İş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hallerinde meslekte kazanma gücündeki kayıp

oranının belirlenmesine ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak

yönetmelikle düzenlenir.

Hak sahiplerine gelir bağlanması, evlenme ve cenaze ödenekleri

İş kazası veya meslek hastalığına bağlı nedenlerden dolayı ölen sigortalının hak sahiplerine, 17 nci madde

gereğince tespit edilecek aylık kazancının % 70'i, 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre güncellenerek 34 üncü

madde hükümlerine göre gelir olarak bağlanır (mad.20).

İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü % 50 veya daha fazla oranda kaybetmesi

nedeniyle sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken ölenlerin, ölümün iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olup

olmadığına bakılmaksızın birinci fıkraya göre belirlenen tutar, 34 üncü madde hükümlerine göre hak sahiplerine gelir

olarak bağlanır.

İş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünü % 50 oranının altında kaybetmesi nedeniyle

sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken ölenlerin, ölümün iş kazası veya meslek hastalığına bağlı olmaması

halinde sigortalının almakta olduğu sürekli iş göremezlik geliri, 34 üncü madde hükümlerine göre hak sahiplerine

gelir olarak bağlanır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların hak sahiplerine gelir bağlanabilmesi

için, kendi sigortalılığından dolayı, genel sağlık sigortası dahil prim ve her türlü borçlarının ödenmiş olması

zorunludur.

Gelirin başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanmasında 34 üncü ve 35 inci maddeler uygulanır.

37 nci madde hükümlerine göre hak sahiplerine cenaze ve evlenme ödeneği verilir.

İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu

İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına

aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan

veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı,

sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir.

İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır (mad.21).

İş kazasının, 13 üncü maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sürede işveren tarafından Kuruma

bildirilmemesi halinde, bildirim tarihine kadar geçen süre için sigortalıya ödenecek geçici iş göremezlik ödeneği,

Kurumca işverenden tahsil edilir.

Çalışma mevzuatında sağlık raporu alınması gerektiği belirtilen işlerde, böyle bir rapora dayanılmaksızın veya

eldeki rapora aykırı olarak bünyece elverişli olmadığı işte çalıştırılan sigortalının, bu işe girmeden önce var olduğu

tespit edilen veya bünyece elverişli olmadığı işte çalıştırılması sonucu meydana gelen hastalığı nedeniyle, Kurumca

sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği işverene ödettirilir.

İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak

sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye

değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir.

İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık; kamu görevlileri, er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından

görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden

dolayı haklarında kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan

ödemeler veya bağlanan gelirler için kurumuna veya ilgililere rücû edilmez. Ayrıca, iş kazası veya meslek hastalığı

sonucu ölümlerde, bu Kanun uyarınca hak sahiplerine bağlanacak gelir ve verilecek ödenekler için, iş kazası veya

meslek hastalığının meydana gelmesinde kusuru bulunan hak sahiplerine veya iş kazası sonucu ölen kusurlu

sigortalının hak sahiplerine, Kurumca rücû edilmez.

64

Sigortalının kendisinden kaynaklanan sebeplerle tedavi süresinin uzaması, iş göremezliğinin artması

MADDE 22- Sigortalının aşağıdaki sayılan nedenlerden dolayı iş kazasına veya meslek hastalığına uğraması,

hastalanması, tedavi süresinin uzaması veya iş göremezliğinin artması hallerinde geçici iş göremezlik ödeneği veya

sürekli iş göremezlik geliri;

a) Ceza sorumluluğu olmayanlar ile kabul edilebilir bir mazereti olanlar hariç, sigortalının iş kazası, meslek

hastalığı, hastalık ve analık nedeniyle hekimin bildirdiği tedbir ve tavsiyelere uymaması sonucu tedavi süresinin

uzamasına veya iş göremezlik oranının artmasına, malûl kalmasına neden olması halinde, uzayan tedavi süresi veya

artan iş göremezlik oranı esas alınarak dörtte birine kadarı Kurumca eksiltilir.

b) Ceza sorumluluğu olmayanlar hariç, ağır kusuru yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan

veya hastalanan sigortalının kusur derecesi esas alınarak üçte birine kadarı Kurumca eksiltilir.

c) Kasdî bir hareketi yüzünden iş kazasına uğrayan, meslek hastalığına tutulan, hastalanan veya Kurumun yazılı

bildirimine rağmen teklif edilen tedaviyi kabul etmeyen sigortalıya, yarısı tutarında ödenir.

d) Tedavi gördüğü hekimden, tedavinin sona erdiğine ve çalışabilir olduğuna dair belge almaksızın çalışan

sigortalıya geçici iş göremezlik ödeneği ödenmez, ödenmiş olanlar da yersiz yapılan ödeme tarihinden itibaren 96 ncı

madde hükümlerine göre geri alınır.

13 üncü maddenin ikinci fıkrasının (b) bendinde belirtilenler tarafından iş kazasının anılan bentte belirtilen süre

içinde Kuruma bildirilmemesi durumunda, sigortalıya yapılacak iş göremezlik ödenekleri bildirim tarihinden itibaren

ödenir.

Süresinde bildirilmeyen sigortalılıktan doğan sorumluluk 23. maddede yer alıyor,

Sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmemesi halinde,

bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca tespit edildiği tarihten önce meydana gelen iş

kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurumca ödenir ve ayrıca

Kurumca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü masrafların tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin

başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri tutarı, 21 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı sorumluluk halleri

aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirilir.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı olduğu halde, 8 inci maddenin dördüncü

fıkrasında belirtilen süre içerisinde bildirimde bulunmayanlara, bildirimde bulunulmayan sürede meydana gelen iş

kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödenekleri Kurumca ödenmez.

Kısa vadeli sigorta kollarında dikkate alınmayan süreler 24. maddede,

Kısa vadeli sigorta kolları bakımından;

a) Herhangi bir sebeple silâh altına alınan sigortalının askerlikte geçen hizmet süresi,

b) Hükümlülükle sonuçlanmayan tutuklulukta geçen süre,

c) İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortalarından geçici iş göremezlik ödeneği alan sigortalının iş

göremediği süre,

d) Sigortalının greve iştirak etmesi veya işverenin lokavt yapması hallerinde geçen süre,

18 inci maddede belirtilen çalışma sürelerine girmediği gibi, iş göremezliğin başladığı veya hastalığın anlaşıldığı

yahut doğumun olduğu tarihten önceki bir yılın hesabında da dikkate alınmaz.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Uzun Vadeli Sigorta Hükümleri

Malûl sayılma

Sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık

kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, çalışma gücünün

veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını kaybettiği Kurum Sağlık

Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûllük sigortası bakımından malûl sayılır (mad. 25).

Ancak, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce sigortalının çalışma gücünün % 60'ını

kaybettiği önceden veya sonradan tespit edilirse, sigortalı bu hastalık veya özürü sebebiyle malûllük aylığından

yararlanamaz.

Malûllük sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları

Malûllük sigortasından sigortalılara sağlanan hak, malûllük aylığı bağlanmasıdır (mad.26).

Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;

a) 25 inci maddeye göre malûl sayılması,

b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç

derecede malûl olan sigortalılar için ise en az beş yıldan beri sigortalı bulunup toplam 900 gün malûllük, yaşlılık ve

ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,

c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten

sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının

(b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dahil, prim ve her türlü

borçlarının ödenmiş olması zorunludur.

65

Malûllük aylığının hesaplanması, başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanması

Malûllük aylığı; prim ödeme gün sayısı 9000 günden az olan sigortalılar için 9000 gün üzerinden, 9000 gün ve

daha fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden, 29 uncu madde hükümlerine göre hesaplanır.

Sigortalı başka birinin sürekli bakımına muhtaç ise tespit edilen aylık bağlama oranı 10 puan artırılır (mad.27).

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılar için ayrı ayrı olmak üzere,

malûllük sigortasından dosya bazında her yıl bağlanan aylıkların aylık başlangıç tarihinin ait olduğu yılın Ocak ayı

itibarıyla yıl içine ait artışlar uygulanmaksızın hesaplanacak tutarları, yaşlılık sigortasından bir önceki yılın son

ödeme ayında söz konusu sigortalılar için ayrı ayrı dosya bazında ödenen en düşük yaşlılık aylığından az olamaz.

Malûllük aylığı, sigortalının;

a) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden önce ise yazılı istek tarihini,

b) Malûl sayılmasına esas tutulan rapor tarihi yazılı istek tarihinden sonra ise rapor tarihini,

c) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunanların çalıştıkları işyerine müracaatları

halinde, görevlerinden ayrıldıkları tarihi takip eden ay başından itibaren başlar.

Sigortalı, aylığın başlangıç tarihinde geçici iş göremezlik ödeneği almakta ise malûllük aylığı geçici iş

göremezlik ödeneği verilme süresinin sona erdiği tarihten sonraki ay başından başlar. Ancak, bağlanacak malûllük

aylığı, sigortalının almakta olduğu geçici iş göremezlik ödeneğinin aylık tutarından fazla ise aradaki fark, bu

maddenin üçüncü fıkrasına göre tespit edilecek tarihten başlanarak verilir.

Malûllük aylığı almakta iken sigortalı olarak yeniden çalışmaya başlayanların veya yabancı bir ülke mevzuatı

kapsamında çalışmaya veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başlayanların malûllük aylıkları, çalışmaya

başladıkları veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir.

Bu Kanuna göre sigortalı olmayı gerektiren bir işte çalışması nedeniyle malûllük aylıkları kesilenlerden

çalışması sona erip, malûllük aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunanlara, kontrol muayenesine tâbi tutulmak ve

malûllüğünün devam ettiği anlaşılmak şartıyla eski malûllük aylığı, yazılı istekte bulunduğu tarihten sonraki ay

başından itibaren ödenmeye başlanır. Ancak, bu durumdaki sigortalılar için yazılı istek tarihlerine göre yeniden

malûllük aylığı hesaplanır ve bu aylık önceden bağlanan malûllük aylığından fazla ise hesaplanan yeni aylık

üzerinden ödeme yapılır.

Yaşlılık sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları

Yaşlılık sigortasından sağlanan haklar 28. maddede şu şekilde sıralanmaktadır:

a) Yaşlılık aylığı bağlanması.

b) Toptan ödeme yapılması.

İlk defa bu Kanuna göre sigortalı sayılanlara;

a) Kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş olmaları ve en az 9000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm

sigortaları primi bildirilmiş olması şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır.

b) (a) bendinde belirtilen yaş şartı;

1) 1/1/2036 ilâ 31/12/2037 tarihleri arasında kadın için 59, erkek için 61,

2) 1/1/2038 ilâ 31/12/2039 tarihleri arasında kadın için 60, erkek için 62,

3) 1/1/2040 ilâ 31/12/2041 tarihleri arasında kadın için 61, erkek için 63,

4) 1/1/2042 ilâ 31/12/2043 tarihleri arasında kadın için 62, erkek için 64,

5) 1/1/2044 ilâ 31/12/2045 tarihleri arasında kadın için 63, erkek için 65,

6) 1/1/2046 ilâ 31/12/2047 tarihleri arasında kadın için 64, erkek için 65,

7) 1/1/2048 tarihinden itibaren ise kadın ve erkek için 65 olarak uygulanır.

Sigortalılar, ikinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinde yer alan yaş hadlerine üç yıl eklenmek ve adlarına en az 5400

gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla da yaşlılık aylığından yararlanabilirler.

Sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce 25 inci maddenin ikinci fıkrasına göre malûl sayılmayı

gerektirecek derecede hastalık veya özürü bulunan ve bu nedenle malûllük aylığından yararlanamayan sigortalılara,

en az onbeş yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3960 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş

olmak şartıyla yaşlılık aylığı bağlanır.

Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucularının sağlık kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve

dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, Kurum Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının;

a) % 50 ilâ % 59 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 16 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4320 gün,

b) % 40 ilâ % 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 18 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4680 gün,

malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla ikinci fıkranın (a) bendindeki yaş şartları

aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanırlar. Bunlar 94 üncü madde hükümlerine göre kontrol muayenesine tâbi

tutulabilirler.

Bakanlıkça tespit edilen maden işyerlerinin yeraltı işlerinde sürekli veya münavebeli olarak en az 20 yıldan beri

çalışan sigortalılar için ikinci fıkrada belirtilen yaş şartı 55 olarak uygulanır.

50 yaşını dolduran ve erken yaşlanmış olduğu tespit edilen sigortalılar, yaş dışındaki diğer şartları taşımaları

halinde yaşlılık aylığından yararlanırlar.

Yukarıdaki fıkralarda belirtilen yaşlılık aylıklarından yararlanabilmek için, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının

(a) bendinde belirtilen sigortalının çalıştığı işten ayrıldıktan, (b) bendinde belirtilen sigortalının sigortalılığa esas

66

faaliyete son verip vermeyeceğini beyan ettikten, (c) bendinde belirtilen sigortalıların ise Kurumun aylık bağlanma

hakkı olduğuna dair yazısı üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayı aldıktan ve ilişiği kesildikten sonra yazılı

istekte bulunması şarttır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen sigortalılara yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için ayrıca,

yazılı talepte bulunduğu tarih itibarıyla genel sağlık sigortası primi dahil kendi sigortalılığı nedeniyle prim ve her

türlü borcunun olmaması zorunludur.

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Yaşlılık aylıklarının nasıl hesaplandığı 29. maddede belirtilmektedir

Yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıların aylığı, şu hükümlere göre belirlenecek ortalama aylık kazancı ile

aylık bağlama oranının çarpımı sonucunda bulunan tutar olmaktadır:

Ortalama aylık kazanç, sigortalının her yıla ait prime esas kazancının, kazancın ait olduğu yıldan itibaren aylık

talep tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan kazançlar

toplamının, itibarî hizmet süresi ile fiilî hizmet süresi zammı hariç toplam prim ödeme gün sayısına bölünmesi

suretiyle hesaplanan ortalama günlük kazancın otuz katıdır.

Aylık bağlama oranı, sigortalının malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi geçen toplam prim ödeme gün

sayısının her 360 günü için 2015 yılı sonuna kadar % 2,5; 2016 yılı başından itibaren ise % 2 olarak uygulanır. Bu

hesaplamada 360 günden eksik süreler orantılı olarak dikkate alınır. Ancak aylık bağlama oranı % 90'ı geçemez.

28 inci maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarına göre aylığa hak kazanan sigortalılar için hesaplanacak aylık

bağlama oranı, prim ödeme gün sayısı 9000 günden az olanlar için çalışma gücü kayıp oranının 9000 gün prim ödeme

gün sayısı ile çarpımı sonucu bulunan rakamın % 60'a bölünmesi suretiyle hesaplanan gün sayısına göre, üçüncü

fıkra uyarınca tespit edilen orandır. Prim ödeme gün sayısı 9000 günden fazla olanlar için ise toplam prim ödeme gün

sayısına göre aylık bağlama oranı belirlenir.

Yukarıdaki şekilde hesaplanan aylığın başlangıç tarihinin yılın ilk altı aylık dönemine rastlaması halinde 55 inci

maddenin ikinci fıkrasına göre Ocak ödeme dönemi için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranı kadar artırılarak, yılın

ikinci altı aylık dönemine rastlaması halinde ise öncelikle Ocak ödeme dönemi, daha sonra Temmuz ödeme dönemi

için gelir ve aylıklara uygulanan artış oranları kadar artırılarak, sigortalının aylık başlangıç tarihindeki aylığı

hesaplanır.

Yaşlılık aylığının başlangıcı, kesilmesi veya sosyal güvenlik destek primi ödenmesi, 30. maddesinde;

4 üncü maddenin birinci fıkrasının;

a) (a) ve (b) bentlerinde belirtilen sigortalılardan yaşlılık aylığına hak kazananlara, yazılı istek tarihinden

sonraki,

b) (c) bendinde belirtilen sigortalılardan yetkili makamdan emekliye sevk onayı aldıktan ve görevleriyle ilişiği

kesildikten sonra Kuruma başvuranlara, ilişiğinin kesildiği tarihi takip eden,

c) (c) bendinde belirtilen sigortalılardan her ne şekilde olursa olsun sigortalı olmayı gerektiren görevinden

ayrılmış olanlara ise istek tarihini takip eden ay başından itibaren aylık bağlanır.

Aylığın ödenmesine başlanacağı tarihte hastalık sigortasından geçici iş göremezlik ödeneği almakta olan

sigortalının yaşlılık aylığı, geçici iş göremezlik ödeneği verilme süresinin sona erdiği tarihi takip eden ay başından

başlar. Ancak, bağlanacak yaşlılık aylığı geçici iş göremezlik ödeneğinin aylık tutarından fazla ise, aradaki fark

birinci fıkraya göre tespit edilecek tarihten başlanarak verilir.

Yaşlılık aylığı almakta iken sigortalı olarak yeniden çalışmaya başlayanların veya yabancı bir ülke mevzuatı

kapsamında çalışmaya veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başlayanların yaşlılık aylıkları, çalışmaya

başladıkları veya ikamete dayalı sosyal yardım almaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir.

Yaşlılık aylıkları kesilenlerden, bu Kanuna tâbi olarak yeniden çalışmaya başlayanlardan çalıştıkları süre zarfında 80

inci maddeye göre belirlenen prime esas kazançları üzerinden 81 inci madde gereğince kısa ve uzun vadeli sigorta

kollarına ait prim alınır. Çalışmaya başlaması nedeniyle yaşlılık aylıkları kesilenlerden, işten ayrılarak veya işyerini

kapatarak yeniden yaşlılık aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunan sigortalıya, yazılı istek tarihini takip eden ay

başından itibaren yeniden yaşlılık aylığı hesaplanarak bağlanır. Bu durumda olanların yeniden hesaplanan yaşlılık

aylığı, 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre yeni talep tarihine kadar yükseltilen eski aylıklarının altında olamaz.

Yaşlılık aylığı almakta iken bu Kanuna tâbi sigortalı olarak yeniden çalışmaya başlayanlardan veya 4 üncü

maddenin birinci fıkrasının (b) bendine tâbi faaliyete devam edeceğini beyan edenlerden aylıklarının kesilmemesi

için yazılı istekte bulunanların yaşlılık aylıklarının ödenmesine devam edilir. Bunlardan 80 inci maddeye göre tespit

edilen prime esas kazançlar üzerinden 81 inci maddenin (e) bendi gereğince sosyal güvenlik destek primi alınır.

Sosyal güvenlik destek primi ödenmiş veya bildirilmiş süreler bu Kanuna göre malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları

prim ödeme gün sayısına ilave edilmez, 31 inci ve 36 ncı madde hükümlerine göre toptan ödeme yapılmaz.

Üçüncü fıkraya göre yaşlılık aylığı kesilenler, bu Kanuna tâbi olarak yeniden çalıştıkları süre içinde dördüncü

fıkra hükümlerinin uygulanmasını; dördüncü fıkraya göre yaşlılık aylığı kesilmeden çalışanlar ise çalıştıkları süre

içinde haklarında üçüncü fıkra hükümlerinin uygulanmasını isteyebilirler.

Yaşlılık toptan ödemesi ve ihya

Sigortalı olarak çalıştığı işten ayrılan veya işyerini kapatan ve yaşlılık aylığı bağlanması için gerekli yaş şartını

doldurduğu halde malûllük ve yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanamayan sigortalıya, bu Kanunun 4 üncü

67

maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bendi kapsamında ise kendi adına bildirilen, (b) bendi kapsamında ise ödediği

malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinin her yıla ait tutarı, primin ait olduğu yıldan itibaren yazılı istek

tarihine kadar geçen yıllar için, her yılın gerçekleşen güncelleme katsayısı ile güncellenerek toptan ödeme şeklinde

verilir (mad. 31).

Bu Kanun veya bu Kanundan önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarına göre toptan ödeme yapılarak

hizmetleri tasfiye edilmiş bulunanlardan, yeniden bu Kanuna tâbi olarak yahut bu Kanunla yürürlükten kaldırılmış

kanunlara göre malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olanlar, yazılı olarak müracaat etmeleri halinde,

aldıkları toptan ödemenin ödeme tarihi ile yazılı istek tarihi arasında geçen yıllar için her yılın gerçekleşen

güncelleme katsayısı ile güncellenerek bulunan tutarını talep tarihini takip eden ayın sonuna kadar ödemeleri halinde,

bu hizmetler ihya edilerek bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınır.

Ölüm sigortasından sağlanan haklar ve yararlanma şartları 32. maddede yer alır;

Ölüm sigortasından sağlanan haklar şunlardır:

a) Ölüm aylığı bağlanması.

b) Ölüm toptan ödemesi yapılması.

c) Aylık almakta olan eş ve çocuklara evlenme ödeneği verilmesi.

d) Cenaze ödeneği verilmesi.

Ölüm aylığı;

a) En az beş yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 900 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi

bildirilmiş,

b) Malûllük veya yaşlılık aylığı almakta iken veya malûllük veya yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış

olup henüz işlemi tamamlanmamış,

c) Bağlanmış bulunan malûllük veya yaşlılık aylığı, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları sebebiyle kesilmiş,

durumda iken ölen sigortalının hak sahiplerine, yazılı istekte bulunmaları halinde bağlanır. Ancak, 4 üncü

maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için ölen

sigortalının genel sağlık sigortası primi dahil kendi sigortalılığından dolayı prim ve her türlü borcunun olmaması

şarttır.

Ölüm sigortasından bağlanacak aylığın hesaplanması (33. madde);

Sigortalının ölümü halinde hak sahiplerine bağlanan aylığın hesaplanmasında;

a) Sigortalının almakta olduğu veya bağlanmasına hak kazandığı malûllük veya yaşlılık aylığı,

b) Malûllük veya yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra sigortalı olarak çalışmaya başlaması sebebiyle aylığı kesilen

sigortalının ölüm tarihi esas alınarak 27 nci veya 29 uncu maddelere göre tespit edilecek aylığı,

c) 32 nci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendi kapsamında malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş

olan sigortalının prim ödeme gün sayısı, 9000 günden az ise 9000 gün üzerinden, 9000 gün ve daha fazla ise toplam

prim ödeme gün sayısı üzerinden, 29 uncu madde hükümlerine göre hesaplanan aylığı,

esas alınır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri ile 5 inci madde kapsamındaki sigortalılar için ayrı ayrı

olmak üzere; sigortalıların ölümleri halinde ölüm sigortasından dosya bazında her yıl bağlanan aylıkların aylık

başlangıç tarihinin ait olduğu yılın Ocak ayı itibarıyla yıl içine ait artışlar uygulanmaksızın hesaplanacak tutarları,

yaşlılık sigortasından bir önceki yılın son ödeme ayında söz konusu sigortalılar için ayrı ayrı ödenen en düşük yaşlılık

aylığından az olamaz. Sigortalı başka birinin sürekli bakımına muhtaç durumda malûl sayılarak aylık bağlanmasına

hak kazanmış ise, birinci fıkranın (a) ve (b) bentlerinin uygulanmasında bu durum dikkate alınmaz.

Ölüm aylığının hak sahiplerine paylaştırılması (34. madde);

Ölen sigortalının 33 üncü madde hükümlerine göre hesaplanacak aylığının;

a) Dul eşine % 50'si; aylık bağlanmış çocuğu bulunmayan dul eşine ise bu Kanun kapsamında veya yabancı bir

ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması veya kendi çalışmaları nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması

halinde % 75'i,

b) Bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi çalışmaları

nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan;

1) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim yapması halinde 25 yaşını

doldurmayanların veya,

2) Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60 oranında yitirip malûl olduğu anlaşılanların veya,

3) Yaşları ne olursa olsun evli olmayan, evli olmakla beraber sonradan boşanan veya dul kalan kızlarının,

her birine % 25'i,

c) (b) bendinde belirtilen çocuklardan sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma

düşenlerle, ana ve babaları arasında evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının ölümü tarihinde evlilik bağı

bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan evlenenler ile kendisinden başka aylık alan hak sahibi

bulunmayanların her birine % 50'si,

68

d) Hak sahibi eş ve çocuklardan artan hisse bulunması halinde, ana ve babaya çalışmaması ve gelir veya aylık

bağlanmamış olması halinde % 25'i oranında; çalışmayan ana ve babanın 65 yaşın üstünde olması, gelir veya aylık

bağlanmamış olması halinde ise artan hisseye bakılmaksızın % 25'i oranında aylık bağlanır.

Sigortalı tarafından evlât edinilmiş, tanınmış veya soy bağı düzeltilmiş veya babalığı hükme bağlanmış çocukları

ile sigortalının ölümünden sonra doğan çocukları, bağlanacak aylıktan yukarıda belirtilen esaslara göre yararlanır.

Hak sahiplerine bağlanacak aylıkların toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemez. Bu sınırın aşılmaması için

gerekirse hak sahiplerinin aylıklarından orantılı olarak indirimler yapılır.

Hak sahiplerinin ölüm aylıklarının başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanması 35. madde ile

düzenlenmiştir.

Ölüm sigortasından sigortalının hak sahiplerine bağlanacak aylıklar;

a) Sigortalının ölüm tarihini,

b) Hak sahibi olma niteliğinin ölüm tarihinden sonra kazanılması halinde, bu niteliğin kazanıldığı tarihi,

takip eden ay başından itibaren başlatılır. Hak sahiplerine bağlanan aylıklar 34 üncü maddede belirtilen şartların

ortadan kalktığı tarihi takip eden ödeme dönemi başından itibaren kesilir.

Ancak bu Kanunun 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde belirtilenlerden öğrenci olanların

sigortalı sayılmaları, bağlanan aylıkların kesilmesini gerektirmez.

Aylığın kesilmesine yol açan sebebin ortadan kalkması halinde, 34 üncü maddede belirtilen şartlar saklı kalmak

kaydıyla, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren yeniden aylık bağlanır. Ancak evliliğin ölüm nedeniyle

sona ermesi durumunda, önceki aylığın yeniden bağlanması, sonraki eşten dolayı aylık hakkının doğmaması şartına

bağlıdır.

Bu madde gereğince aylığı kesilen çocuklardan, sonradan Kurum Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az

% 60 oranında kaybederek malûl olduğu anlaşılanlara, 34 üncü maddede belirtilen şartları taşımaları halinde,

malûllük durumlarının tespitine esas teşkil eden rapor tarihini takip eden ay başından itibaren, 94 üncü madde hükmü

saklı kalmak kaydıyla aylık bağlanır.

Yeniden bağlanan aylık, aylığın kesildiği tarihten tekrar bağlandığı tarihe kadar geçen süre için 55 inci maddenin

ikinci fıkrasına göre artırılmak suretiyle belirlenir.

Ölüme bağlı toptan ödeme ve ihya

Ölen sigortalının hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanamaması durumunda, ölüm tarihi esas alınmak kaydıyla 31

inci maddenin birinci fıkrasına göre hesaplanan tutar, 34 üncü madde hükümleri dikkate alınarak hak sahiplerine

toptan ödeme şeklinde verilir (mad. 36).

Hak sahiplerine yapılacak toptan ödemenin toplamı, sigortalıya yapılacak toptan ödeme tutarını geçemez. Bu

sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahiplerinin hisselerinden orantılı olarak indirim yapılır.

Toptan ödeme yapıldıktan sonra artan tutar olursa sigortalının ölümünden sonra doğan veya soy bağı düzeltilen

veya babalığı hükme bağlanan çocuklarına da bu madde hükümlerine göre toptan ödeme yapılır.

Evlenme ve cenaze ödeneği

Evlenmeleri nedeniyle 34 üncü maddeye göre bağlanan gelir veya aylıkları kesilmesi gereken eş veya çocukların,

evlenmeleri ve talepte bulunmaları halinde almakta oldukları aylık veya gelirlerinin bir yıllık tutarı bir defaya

mahsus olmak üzere evlenme ödeneği olarak peşin ödenir (mad.37). Evlenme ödeneği alan hak sahibinin

aylığının kesildiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde boşanması halinde, bir yıllık sürenin sonuna kadar gelir veya

aylık bağlanmaz.

Evlenme ödeneği verilmesi halinde, diğer hak sahiplerinin aylık veya gelirleri evlenme ödeneği verilen sürenin

bitimini takip eden ödeme döneminden itibaren 34 üncü maddeye göre yeniden belirlenir.

İş kazası veya meslek hastalığı sonucu veya sürekli iş göremezlik geliri, malûllük veya yaşlılık aylığı almakta

iken veya kendisi için en az 360 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortası primi bildirilmiş olup da ölen sigortalının

hak sahiplerine, asgarî ücretin üç katı tutarında cenaze ödeneği ödenir. Cenaze ödeneği, sırasıyla sigortalının eşine,

yoksa çocuklarına, o da yoksa ana babasına, o da yoksa kardeşlerine verilir.

Cenaze ödeneğinin yukarıdaki fıkraya göre ödenememesi ve sigortalının cenazesinin gerçek veya tüzel kişiler

tarafından kaldırılması durumunda, üçüncü fıkrada belirtilen tutarı geçmemek üzere belgelere dayanan masraflar,

masrafı yapan gerçek veya tüzel kişilere ödenir.

Uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresi

Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı;

sigortalının ilk defa çalışmaya başladığı tarih olarak kabul edilir (mad.38). Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri

hükümleri saklıdır.

69

Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık

süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık

ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.

Aylık ve gelir bağlama işlemlerinde dikkate alınan sigortalılık süreleri, sigortalılığın başlangıç tarihi ile

sigortalının aylık veya gelir bağlanması için yazılı istekte bulunduğu, aylık veya gelir bağlanması için istekte

bulunmayan sigortalılar için ise ölüm tarihi arasında geçen süredir. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi

kapsamındaki sigortalılar bakımından sigortalılık süresi; sigortalılığın başlangıç tarihi ile 48 inci maddeye göre

Kurumun aylık bağlanma hakkı kazandığına dair yazısı üzerine yetkili makamdan emekliye sevk onayının alındığı ve

ilişiğinin kesildiği ayın son günüdür. Özel kanun hükümleri hariç olmak üzere yetkili makamın emekliye sevk onayı,

talep tarihinden itibaren bir ayı geçemez.

Uzun vadeli sigorta kolları bakımından üçüncü kişilerin sorumluluğu

Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malûl kalan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun

uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kurumca zarara sebep olan

üçüncü kişilere rücû edilir (mad.39).

Malûllük veya ölüm hali, kamu görevlilerinin veya er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen

diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında

kesinleşmiş mahkûmiyet kararı bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan ödemeler veya

bağlanan aylıklar için Kurumca, kurumuna veya ilgililere rücû edilmez.

Fiilî hizmet süresi zammı

Aşağıda belirtilen işyerlerinde ve/veya işlerde çalışan sigortalıların, hizmet sürelerine, bu işyerlerinde ve/veya

işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen prim gün sayıları, fiilî hizmet süresi zammı

olarak eklenir (mad.40). 360 günden eksik sürelere ait fiilî hizmet süresi zammı, 360 gün için eklenen fiilî hizmet

süresi ile orantılı olarak belirlenir. Aşağıdaki bentlerden birden fazlasına dahil olanlar için, en yüksek olan bentten

fiilî hizmet süresi zammı uygulanır.

Kapsamdaki

Sigortalılar Kapsamdaki İşyerleri ve/veya İşler Eklenecek Gün

1) Fabrika, atölye, havuz ve

depolarda, trafo binalarında

çalışanlar.

1) Çelik, demir, pirinç ve tunç döküm işlerinde.

2) Zehirli, boğucu, yakıcı, öldürücü ve patlayıcı gaz, asit,

boya işleri ile gaz maskesiyle çalışmayı gerektiren başka

işlerde.

3) Patlayıcı maddeler yapılması işlerinde.

4) Lokomotif ve gemi kazanlarının onarılması ve temizlenmesi

işlerinde.

5) Gemilerin sintine, Dabilbotom gibi kapalı sarnıçlar içindeki

raspa ve boya işlerinde.

6) Oksijen veya elektrik kaynağı, keski, tabanca ve perçin,

takım sertleştirilmesi ve kum püskürtme suretiyle raspa işlerinde.

90 gün

2) Basım ve gazetecilik

işyerlerinde 4857 sayılı İş

Kanununa göre çalışanlar.

1) Solunum ve cilt yoluyla vücuda geçen gaz veya diğer zehirleyici

maddelerle çalışılan işyerleri.

2) Fazla gürültülü ve ihtizaz yapıcı makine ve aletlerle çalışarak iş

yapılan işyerleri.

3) Tabii ışığın hiç olmadığı veya münhasıran suni ışık altında

çalışılan işyerleri.

4) Günlük mesainin yarıdan fazlası saat 20.00’den sonra çalışılarak

yapılan işyerleri.

5) Doğrudan doğruya yüksek hararete maruz bulunarak çalışılan

işyerleri.

6) Fazla ve devamlı fiziki gayret sarf edilerek iş yapılan işyerleri.

90 gün

3) Gemi adamları, gemi ateşçileri,

gemi kömürcüleri, dalgıçlar.

Denizde

90 gün

4) Yeraltı işlerinde sürekli veya

münavebeli çalışanlar. Maden işyerleri 180 gün

5) Mesleği icabı; röntgen, radyum

ve benzeri iyonizan radyasyonlarında

fiilen çalışan hekim, diş hekimi,

teknisyen, sağlık memuru, radyasyon

fizikçisi ve teknisyeni ve iyonizan

radyasyonla fiilen çalışan bilumum

personel ve yardımcıları.

Röntgen, radyum ve benzeri iyonizan radyasyon

laboratuvarları işlerinde.

90 gün

70

6) Havayollarının uçucu personeli,

lokomotif makinistleri

Fiilen uçakta ve lokomotifte

90 gün

7) Subay, yedek subay, astsubay,

uzman jandarma ve uzman erbaşlar. Türk Silâhlı Kuvvetlerinde 90 gün

8) Asaleti onaylanmış olmak

şartıyla adaylıkta geçirilen süreler dahil

polis, komiser yardımcısı, komiser, baş

komiser, emniyet amiri, emniyet

müdürleri ile bu ve daha yukarı maaş ve

derecelerdeki emniyet mensupları, Milli

İstihbarat Teşkilatı mensupları.

Emniyet ve polis mesleğinde, Milli İstihbarat

Teşkilatında 90 gün

9) 13/6/1952 tarihli ve 5953 sayılı

Kanuna tâbi olarak çalışan sigortalılar ile

Basın Kartı Yönetmeliğine göre basın

kartı sahibi olmak suretiyle gazetecilik

yaparken kamu kurumlarına giren ve bu

kurumlarda meslekleriyle ilgili görevde

istihdam edilenler.

5953 sayılı Kanun kapsamındaki işyerlerinde. 90 gün

10) İnfaz koruma memurları, baş

memurları ve diğer personel

Ceza ve tutukevlerinde fiilen hükümlü ve

tutuklularla irtibat içinde olan görevliler. 90 gün

11) PTT dağıtıcıları Posta dağıtımı işyerlerinde yaya olarak yapılan

işlerde. 90 gün

12) Türkiye Radyo- Televizyon

Kurumunda haber hizmetini yapan ve

haber hizmetlerinde fiilen çalışan; Daire

Başkanı, Başkan Yardımcısı, Müdür,

Müdür Yardımcısı, Şef, Muhabir, Stajyer

Muhabir, Başspiker, Redaktör Spiker,

Spiker, Stajyer Spiker, Masa Şefi,

Başkameraman, Şef Kameraman,

Kameraman, Kamera Asistanı,

Başmontajcı, Şef Montajcı, Montajcı,

Stajyer Montajcı, Redaktör, Mütercim,

Fotoğrafçı, Işıkçı, Sesçi, Başteknisyen,

Şef Teknisyen, Teknisyen, Başteleksçi,

Şef Teleksçi, Teleks Operatörü.

Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu haber

hizmetlerinde. 90 gün

13) Tarım Bakanlığı Ziraî

Mücadele ve Karantina Teşkilatı ile

Veteriner Teşkilatında vazife gören

memur ve hizmetliler.

Ziraî mücadele ve ziraî karantina teknik ve idarî

işleri ile salgın, bulaşıcı, paraziter hayvan hastalıkları ile

mücadele işlerinde.

60 gün

14) Devlet Tiyatrosu sanatkârları,

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının

şef ve üyeleri.

Devlet Tiyatroları ile Cumhurbaşkanlığı Senfoni

Orkestrasında 90 gün

Yukarıdaki hükümlere göre hesaplanan fiilî hizmet süresi zammı sekiz yılı geçmemek üzere uzun vadeli sigorta

kolları uygulamasında prim ödeme gün sayısına eklenir ve emeklilik yaş hadlerinden üç yılı geçmemek üzere yarısı

indirilir. Yukarıda yer verilen tablonun (4) numaralı sırasında yer alan ve 180 gün fiilî hizmet zammı süresi verilen

sigortalılar için sekiz yıllık süre sınırı uygulanmaz.

Sigortalıların borçlanabileceği süreler 41. maddede sıralanmıştır;

Bu Kanuna göre sigortalı sayılanların;

a) Kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri,

b) Er veya erbaş olarak silâh altında veya yedek subay okulunda geçen süreleri,

c) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanların, personel mevzuatına göre aylıksız izin

süreleri,

d) Sigortalı olmaksızın doktora öğrenimi veya tıpta uzmanlık için yurt içinde veya yurt dışında geçirdikleri

normal doktora veya uzmanlık öğrenim süreleri,

e) Sigortalı olmaksızın avukatlık stajını yapanların normal staj süreleri,

71

f) Sigortalı iken herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan bu suçtan dolayı beraat edenlerin

tutuklulukta veya gözaltında geçen süreleri,

g) Grev ve lokavtta geçen süreleri ve Kurumca kabul edilecek sektörel veya genel ekonomik kriz dönemlerinde

işvereni tarafından ücretsiz izinli sayılanların, her yıl için 3 ayı geçmemek üzere bu süreleri,

h) Hekimlerin fahrî asistanlıkta geçen süreleri,

ı) Seçim kanunları gereğince görevlerinden istifa edenlerin, istifa ettikleri tarih ile seçimin yapıldığı tarihi takip

eden ay başına kadar açıkta geçirdikleri süreleri,

kendilerinin veya hak sahiplerinin yazılı talepte bulunmaları ve talep tarihinde 82 nci maddeye göre belirlenen

prime esas günlük kazanç alt ve üst sınırları arasında olmak üzere, kendilerince belirlenecek günlük kazancın % 32'si

üzerinden hesaplanacak primlerini borcun tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde ödemeleri şartı ile borçlandırılarak,

borçlandırılan süreleri sigortalılıklarına sayılır.

Bir ay içinde ödenmeyen borçlanmalar için ise yeni başvuru şartı aranır. Primi ödenmeyen borçlanma süreleri

hizmetten sayılmaz. Borçlanma sürelerinin ne şekilde belgeleneceğini belirlemeye Kurum yetkilidir.

Bu Kanuna göre tespit edilen sigortalılığın başlangıç tarihinden önceki süreler için borçlandırılma halinde,

sigortalılığın başlangıç tarihi, borçlandırılan gün sayısı kadar geriye götürülür. Sigortalılık borçlanması ile aylık

bağlanmasına hak kazanılması durumunda, ilgililere borcun ödendiği tarihi takip eden ay başından itibaren aylık

bağlanır.

Borçlanılan süreler, uzun vadeli sigorta ve genel sağlık sigortası bakımından;

a) Birinci fıkranın (a), (b), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentleri gereği borçlananlar, borçlandığı tarihteki 4 üncü

maddenin birinci fıkrasının ilgili bendine göre,

b) Birinci fıkranın (c) ve (ı) bentleri gereği borçlananlar, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre,

sigortalılık süresi olarak değerlendirilir.

Bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki sürelere ait borçlanmalarda; borçlanılan prime esas gün sayısı

borçlanılan ilgili aylara mal edilir. Seçilen prime esas kazanç, borcun ödendiği tarihteki prime esas asgarî kazanca

oranlanarak, söz konusu oran ilgili ayın prime esas asgarî kazancı ile çarpılır. Bulunan tutar, ilgili ayın prime esas

kazancı kabul edilir. Ancak hesaplanan prime esas kazanç hiçbir suretle o ayın prime esas azamî kazancını geçemez.

Bildirim ve itiraz

Kurum, sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanacak gelir, aylık veya toptan ödemeleri, gerekli belgelerin ve

incelemelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde hesap ve tespit ederek sonuçlarını yazı ile bildirir

(mad.42). İlgililer, yazıyı aldıkları günden başlamak üzere iki ay içinde Kuruma veya Kurumca verilen karar üzerine,

yetkili mahkemeye başvurarak Kurum kararına itirazda bulunabilir. Mahkemeye itiraz, kararın uygulanmasını

geciktirmez.

BEŞİNCİ BÖLÜM

Kamu Görevlilerine İlişkin Hükümler

Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı ve Başbakanlık görevinde bulunanların

aylıkları

Cumhurbaşkanı iken bu görevinden herhangi bir nedenle ayrılanlara, istekleri üzerine, müracaat tarihini takip

eden ay başından itibaren, istek tarihinde Cumhurbaşkanına ödenmekte olan aylık ödeneğin % 40'ı oranında yaşlılık

aylığı bağlanır (mad. 43).

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan iken bu görevinden herhangi bir nedenle ayrılanlara,

istekleri üzerine, müracaat tarihini takip eden ay başından itibaren, istek tarihindeki Cumhurbaşkanına ödenmekte

olan aylık ödeneğin % 40'ı esas alınarak Cumhurbaşkanına bağlanacak yaşlılık aylığının % 75'i oranında yaşlılık

aylığı bağlanır.

Ancak herhangi bir nedenle görevden ayrılan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan, 28 inci

maddeye göre yaşlılık aylığına hak kazanıyorsa, 29 uncu maddeye göre yaşlılık aylığı ayrıca hesaplanır ve

aylıklardan yüksek olanı yaşlılık aylığı olarak bağlanır. 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanılamıyorsa üçüncü

fıkraya göre bağlanan aylığın tümü, 28 inci maddeye göre aylığa hak kazanılıyor ve 29 uncu maddeye göre

hesaplanan aylık, üçüncü fıkraya göre bağlanan aylıktan düşükse aradaki fark Hazineden tahsil edilir.

Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı veya Başbakan iken veya bu görevlerden ayrıldıktan

sonra ölenlerin hak sahiplerine, bu maddeye göre hesap edilen aylık 34 üncü madde hükümlerine göre ölüm aylığı

olarak bağlanır.

Bazı kamu görevlilerine yaşlılık aylığı bağlanacak haller

Bu Kanun hükümlerinin uygulanmasında bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında

sigortalı sayılan bazı kamu görevlilerine yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin aşağıdaki hükümler uygulanır (mad.44):

a) 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 40 ıncı maddesi gereğince yaş haddinden

emekliye ayrılanlara 5400 gün prim ödeme gün sayısı olması halinde,

b) Özel kanunları gereğince kadrosuzluk nedeniyle emekliye sevk edilenlere yaş şartı aranmaksızın, prim ödeme

gün sayısı 9000 gün olması halinde yaşlılık aylığı bağlanır.

ikinci ve üçüncü fıkrasında belirtilen yaş ve prim ödeme gün sayısını tamamlamaları halinde yaşlılık aylığı

bağlanır.

72

Birinci fıkranın (a) ve (b) bentleri gereğince bağlanan yaşlılık aylıkları, 28 inci maddenin ikinci ve üçüncü

fıkrasında aranan yaş ve prim ödeme gün sayısı tamamlanıncaya kadar bunları çalıştıran kamu idarelerinden tahsil

edilir.

Kanunları gereğince görevden uzaklaştırılanlar, tutuklananlar veya görevine son verilenlerin

sigortalılıkları ve primleri 45. maddede yer almaktadır:

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olan sigortalılardan görevden

uzaklaştırılan, görevi ile ilgili olsun veya olmasın herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan,

kanunları gereğince eksik aylığa müstahak bulunanların prime esas kazançlarının yarısı; kanunlarına göre bu

müddetler için sonradan görevlerine iade edilerek tam aylığa hak kazananların ise prime esas kazançlarının tamamı

üzerinden prim alınır.

Görevine son verilenlerden yargı kararı ile görevlerine iade edilenlerin primleri, göreve son verildiği tarihten

görevine başladığı tarihe kadar kendi kadrosunun veya emsali kadronun prime esas kazancına göre hesaplanır. Bu

durumdakilerin primlerine ait sigortalı ve işveren hisselerinin gecikme cezası ve gecikme zamları kurumlarınca

ödenir ve bu süreler sigortalılık süresinden sayılır.

Birinci ve ikinci fıkraya göre sigortalılık durumu değişenler için ek bildirge düzenlenerek Kuruma verilir ve bu

durumda 102 nci madde hükümleri uygulanmaz.

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, ilgili kanunları

gereğince kullandıkları aylıksız izin sürelerinin bitiminden sonra göreve başlayanlar ile göreve başlaması için tanınan

sürelerde bu Kanunun 67 nci maddesinde aranan 30 günlük prim ödeme şartı aranmaz.

Bazı kamu görevlilerinin prime esas kazançları ve prime esas kazanç üst sınırı 46. maddede

bulunmaktadır;

Harp okulları ile fakülte ve yüksek okullarda silâhlı kuvvetler hesabına okuyanların ve astsubay meslek yüksek

okulu öğrencilerinin öğrenci harçlıkları ile ilgisine göre en az aylık alan teğmen veya astsubay çavuşun prime esas

kazançları arasındaki farkın primi; polis akademisi ile fakülte ve yüksek okullarda Emniyet Genel Müdürlüğü

hesabına okuyan veya kendi hesabına okumakta iken Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden

öğrencilerin öğrenci harçlıkları ile komiser yardımcısı veya polis memuru prime esas kazançları arasındaki farkın

primi, öğrenciler adına kurumlarınca ödenir.

Fakülte veya yüksek okullarda kendi hesabına okuduktan sonra subay naspedilen veya yedek subaylık hizmetini

takiben subaylığa geçirilenler ile fakülte ve yüksekokullarda kendi hesabına okuduktan sonra, komiser yardımcısı

veya polis memuru olarak atananların yüksek öğrenim süresinin fiilî hizmetten sayılması nedeni ile doğacak

borçlanma bedeli, ilgisine göre talep tarihindeki en az aylık alan teğmenin veya komiser yardımcısının prime esas

kazancı üzerinden, sigortalı prim hissesi kendilerince, işveren prim hissesi de kurumlarınca verilmek suretiyle borcun

tebliğ tarihinden itibaren iki yıl içinde eşit taksitler halinde ödenir.

Talim ve manevra için rütbe ile silâh altına alınan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olan

sigortalılardan rütbelerinin prime esas kazançları, vazifelerinin prime esas kazancından fazla olanların prime esas

kazanç farklarına ait primleri vazife gördükleri kurumlarınca ve seferberlik ve harp için silâh altına alınanlardan

vazifelerinin prime esas kazançları, rütbelerinin prime esas kazancından fazla olanların prime esas kazançları

arasındaki farkın primleri de, rütbelerinin prime esas kazancını ödeyen kamu idaresince kesilerek Kuruma ödenir.

Kamu görevlilerinin kısa ve uzun vadeli sigorta kollarının uygulaması bakımından prime esas kazançlarının

tespitinde 82 nci maddede belirtilen üst sınır aranmaz. Ancak yurt dışında geçici ya da sürekli göreve gönderilen

kamu görevlilerinin prime esas kazancı olarak, Türkiye'deki emsali kadrodaki sigortalının prime esas kazancı ile yurt

dışında görevlendirme öncesindeki görevlerinin prime esas kazancından yüksek olanı esas alınır.

Vazife malûllüğü, harp malûllüğü ile harp malûllerine verilecek malûllük zammı ve vazife malûllerine

verilecek sürekli iş göremezlik geliri karşılığı

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki kamu görevlileri için 13 üncü maddede yazılı iş

kazası; vazifelerini yaptıkları sırada vazifelerinden veya vazifeleri dışında kurumların verdiği herhangi bir kuruma ait

başka işleri yaparken bu işlerden veya kurumların menfaatini korumak maksadıyla bir iş yaparken ya da görevleriyle

ilgili olarak işe gelişi ve işten dönüşü sırasında doğmuş olursa, buna vazife malûllüğü ve bunlara uğrayanlara da

vazife malûlü denir. Bunların sürekli iş göremezlik gelirleri, 19 uncu madde hükümlerine göre hesaplanır (mad. 47).

Subay (yedek subay dahil), astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş ile Türk Silâhlı Kuvvetlerince

görevlendirilen ve bu Kanun kapsamında bulunan sigortalılardan;

a) Harpte fiilen ateş altında,

b) Harpte, harp bölgelerindeki harp harekât ve hizmetleri sırasında, bu harekât ve hizmetlerin sebep ve

etkileriyle,

c) Harpte veya harbe hazırlık devresinde her çeşit düşman silâhlarının etkisiyle,

d) Askerî harekâtı gerektiren iç tedip ve sınır hareketleri sırasında, bu hareketlerin sebep ve etkisiyle,

e) Barışta veya olağanüstü hallerde, emir veya görev ile uçuş yapan uçucularla hangi meslek ve sınıftan olursa

olsun emirle görevli olarak uçakta bulunanlardan uçuşun havadaki ve yerdeki sebepleriyle ve yine emir ve görev ile

dalış yapan dalgıçlarla, hangi meslek ve sınıftan olursa olsun emirle görevli olarak denizaltı gemisinde veya dalgıç

kıtasında bulunanlardan denizaltıcılığın veya dalgıçlığın çeşitli sebep ve tesirleriyle,

73

f) Anayasanın 92 nci maddesi veya Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler uyarınca yabancı ülkelere

Türk Silâhlı Kuvvetleri gönderilmesini gerektiren durumlarda, birliklerin bulundukları yerlerden hareketlerinden

itibaren yurt içinde, yurt dışında, yabancı ülkelerde veya yurda dönüş sırasında bu Kanunun 19 uncu maddesinde

belirtildiği şekilde sürekli iş göremezlik gelirine esas olacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybeden veya bu

Kanunun 25 inci maddesine göre malûl sayılmayı gerektirecek derecede malûl olanlara, harp malûlü denir.

Bunlardan uzman erbaşlara bulundukları kademenin üç ilerisindeki kademenin, uzman jandarmalara

bulundukları rütbenin bir üst rütbesinin aynı kademesinin; astsubaylarla yarbay rütbesine kadar (yarbay hariç) bir üst

rütbenin aynı kademesinin, yarbaylara albay, albaylara kıdemli albay, kıdemli albay ile general ve amirallere bir üst

rütbenin, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında bulunan sigortalılara ise bir üst

derecesine veya kademesine karşılık gelen prime esas kazancı üzerinden sürekli iş göremezlik geliri bağlanır.

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamında bulunan sigortalılardan, Türk

Silâhlı Kuvvetlerince görevlendirilenlere, öğrenim durumlarına göre 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları

Kanununun 36 ncı maddesinde tespit edilen giriş derece ve kademesinin bir üst derecesindeki aynı kademesine

karşılık gelen prime esas kazanç üzerinden; bunlardan öğrenim görmemiş olanlara aynı iş göremezlik derecesinden

sürekli iş göremezlik geliri alan ve Devlet Memurları Kanununa ekli gösterge tablosundaki ilkokulu bitiren

sigortalıya bağlanması icap eden derece ve kademesinin bir üst derecesindeki aynı kademesine karşılık gelen prime

esas kazanç üzerinden sürekli iş göremezlik geliri bağlanır. Bulundukları derecenin bir üst derecesi olmayanlar için o

derecenin üç ilerisindeki kademe göstergesi, üç ilerisindeki kademe göstergesi olmayanlar için de o derecenin son

kademe göstergesi esas alınır.

Sigortalılardan harp malûlü olanlara bağlanacak sürekli iş göremezlik geliri, harp malûlü erlere bağlanacak

sürekli iş göremezlik gelirinden az olamaz.

Harp malûllerinin, malûllük derecesine göre aşağıdaki yazılı göstergelerin, memur aylık katsayısı ile çarpımı

sonucu bulunacak miktar "Harp malûllüğü zammı" olarak sürekli işgöremezlik gelirlerine ayrıca eklenir.

İş Göremezlik Derecesi Göstergeler

% 81 ve üzeri 1100

% 67 ilâ 80 1000

% 51 ilâ 66 900

% 41 ilâ 50 800

% 31 ilâ 40 700

% 21 ilâ 30 600

% 10 ilâ 20 450

Harp malûlü sayılanlardan bir harekâtın başarıyla sonuçlanmasını şahsen sağladığı ve örnek tutulacak cesaret ve

fedakârlık gösterdiği sıralarda bu malûllüğe uğradıkları usûlüne göre sıralı üstlerince saptanan Türk Silâhlı Kuvvetleri

mensupları ile Türk Silâhlı Kuvvetlerince görevlendirilen sivil görevlilere, Genelkurmay Başkanlığının uygun

görmesi ve Millî Savunma Bakanının onayı ile harp malûllüğü zamları % 25 fazlasıyla bağlanır.

5434 sayılı Kanunun harp malûllüğü hükümlerine ilişkin diğer kanunlarda yapılan atıflar bu maddeye yapılmış

sayılır.

Bu madde gereğince sürekli iş göremezlik geliri almakta iken veya bağlanması gerekirken ölenlerin hak

sahiplerine harp malûllüğü zammı da dahil olmak üzere prim ödeme gün sayısına bakılmaksızın ölüm aylığı bağlanır.

Harp malûlü olanlara verilecek her türlü malûllük zammı tutarının Kurumca belirlenecek peşin sermaye değeri

toplamı en geç bir ay içinde Millî Savunma Bakanlığı veya İçişleri Bakanlığı tarafından Kurumun göstereceği

hesaplara yatırılır. Süresinde yatırılmayan tutarlar için 89 uncu madde hükümleri uygulanır.

Bu madde gereğince kendilerine sürekli iş göremezlik geliri bağlananların, sigortalı olarak çalışmaya başlamaları halinde

bu gelirleri kesilmez.

Harp malûllerinin hak sahiplerine bağlanacak ölüm gelirinin tutarı, harp malûllüğü zammı da ayrıca dikkate

alınarak hesap edilir.

Harp malûlleri, vazife malûlleri ve malûl olanlar istekleri halinde, bu Kanun hükümleri uygulanmaksızın

malûllüklerinin engel olmadığı başka vazife veya sınıflara nakil suretiyle tayinleri yapılmak üzere, istifa etmiş

sayılırlar. Bunların, istifa etmiş sayılmalarından sonra dahi, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasını isteme hakları

saklıdır. Ancak, kurumlarında başka vazife veya sınıflara nakli mümkün olanlardan, özel kanunlarına göre

yükümlülük süresine tâbi olanlar, bu yükümlülüklerini tamamlamadıkça veya malûliyetlerinin yeni vazifelerine de

mani olduğuna dair bu Kanun hükümlerine göre yeniden rapor almadıkça bu haklarını kullanamazlar.

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılan Türk Silâhlı Kuvvetleri

personelinin harp malûllüğü, iş kazası, meslek hastalığı ve malûllük sonucu çalışma gücü kaybı ve iş göremezlik

derecelerinin tespiti, Türk Silâhlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği hükümleri esas alınarak Kurum tarafından

belirlenir.

Kamu görevlilerinin emekliye sevk onayları

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanların yaşlılık veya malûllük aylığı almak üzere

görevleriyle ilişiklerinin kesilmesi 48. maddede belirtildiği şekliyle;

a) Re'sen emekliye sevk hallerinde, sigortalının çalıştığı göreve atamasındaki usûle göre atamaya yetkili

makamın,

b) İstek üzerine veya yaş haddi veya malûllük hallerinde atamaya yetkili makamın,

74

c) Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, belediye başkanları, belediye meclisi ve il genel meclisi üyelerinin

yaşlılık aylığı taleplerinde, malûliyet ve yaş haddi hallerinde adlarına prim kesilmiş en son kurumun en yüksek

amirinin, bunlardan bu görevlerinden önce herhangi bir kamu kurumuna tâbi olarak çalışmayanların son defa görev

yaptıkları yer başkanının,

d) Kurumların yönetim kurulu üyelerinin istek, malûliyet ve yaş haddi hallerinde, atanmalarında atamayı yapan

kurumun en yüksek amirinin,

e) Danıştay Başkanının istek, malûliyet ve yaş haddi hallerinde Başbakanlık, Sayıştay Başkanının aynı halleri

için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı,

onayı ile tekemmül eder.

Özel kanun hükümleri hariç olmak üzere yetkili makamın emekliye sevk onayı, talep tarihinden itibaren bir ayı

geçemez. Bakanlar Kurulu kararı veya müşterek kararname ile atananların görevleriyle ilişiklerinin kesilmesi ilgili

bakanın onayı ile tekemmül eder.

Özelleştirilmeleri sonucu sermayesindeki kamu payı % 50'nin altına düşen kuruluşlar ile satış veya devri

yapılmış olan kuruluşlarda çalışmakta iken emekliye ayrılanlar için emekliye sevk onayı aranmaz. Birinci fıkranın (b)

bendine göre emekliye ayrılmak isteyenler için her durumda, istek tarihinden itibaren bir aylık süre sonunda ilişikleri

kesilmiş sayılır.

İtibarî hizmet süreleri ve itibarî hizmet süresi primi 49. maddede;

İtibarî hizmet süresi, bu Kanuna göre bağlanacak aylıklar ve yapılacak toptan ödemelerin hesabında fiilen

çalışılmak suretiyle geçen hizmet sürelerine eklenen süredir. Sigortalıların aşağıda yazılı görevlerde geçen zamlar

hariç, fiilî hizmet sürelerinin her yılı için;

a) Subay (yedek subay dahil), astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlardan;

1) Harbi doğuran genel ve kısmî seferberliğe katılanların, harbin ilânından seferberliğin bitim tarihine,

2) Seferberliği gerektiren iç tedip hareketlerine fiilen katılan birliklerde görevli olanların, çarpışmaların

başlangıcından seferberliğin sona erdiği tarihe,

3) Harp veya seferberlik ilân edilmeden, Anayasanın 92 nci maddesi veya Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası

sözleşmeler uyarınca, yabancı ülkelere gönderilen Türk Silâhlı Kuvvetlerinde görev yapanların, yabancı ülkeye

gönderildiği tarihten Türkiye'ye dönüş tarihine,

kadar geçen tutsaklık süreleri dahil fiilî hizmet sürelerinin,

b) 4 üncü madde gereği sigortalı sayılanlardan birinci fıkranın (a) bendinin (1), (2) ve (3) numaralı alt

bentlerinde yazılı hareketlere sivil görevli, er veya erbaş olarak katılanların, bu durumlarda geçen fiilî hizmet

sürelerinin, bu tarihlerden sonra devam eden tutsaklık sürelerinin,

c) Harp halinde düşmana tutsak düşen veya düşman tarafından enterne edilen sigortalılardan kanunları

gereğince, aylıkları ödenmek suretiyle, sözleşmeli personel hariç olmak üzere kurumları ile ilgileri kesilmeyenlerin,

bu durumlarda geçen fiilî hizmet sürelerinin,

bir katı, itibarî hizmet süresi olarak eklenir. Bu nedenlerle eklenecek itibarî hizmet sürelerinin toplamı, beş

yıldan fazla olamaz.

Türk Silâhlı Kuvvetleri, Milli İstihbarat Teşkilâtı Müsteşarlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Orman Genel

Müdürlüğünde pilot olan ve olmayan uçucu, denizaltıcı, dalgıç, kurbağa adam ve paraşütçülerin bu görevlerinde

geçirdikleri fiilî hizmet sürelerinin her yılı için altı ay itibarî hizmet süresi eklenir. Bunlardan bu maddenin birinci

fıkrasının (a) bendinin (1) ve (2) numaralı alt bentlerinde gösterilenler için itibarî hizmet süresi zamları ayrıca eklenir.

Bu fıkradaki nedenlere bağlı olarak eklenecek itibarî hizmet sürelerinin hesabında, beş yıllık sınır uygulanmaz.

İtibarî hizmet süreleri, aylık bağlama oranının hesabında prim ödeme gün sayısına eklenir. Bu süreler malûllük,

yaşlılık ve ölüm aylığı bağlanması için gerekli prim gün sayısı, yaş ve emekli ikramiyesi hesabında nazara alınmaz.

Her yıl sonunda, sigortalının fiilî hizmet süresine bu maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri ile ikinci

fıkrası hükümleri uyarınca eklenen itibarî hizmet süresinin her otuz günü için, yılın son ayında sigortalı adına ödenen

sigortalı ve işveren prim toplamı kadar ayrıca itibarî hizmet süresi primi işverenden tahsil edilir. Süresinde

yatırılmayan tutarlar için 89 uncu madde hükümleri uygulanır.

ALTINCI BÖLÜM

İsteğe Bağlı Sigorta İle İlgili Hükümler

İsteğe bağlı sigorta; kişilerin isteğe bağlı olarak prim ödemek suretiyle uzun vadeli sigorta kollarına ve genel

sağlık sigortasına tâbi olmalarını sağlayan sigortadır (Mad. 50).

İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için Türkiye'de yasal olarak ikamet edenlerde;

a) Bu Kanuna tâbi zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde çalışmamak veya sigortalı olarak çalışmakla

birlikte, ay içerisinde 30 günden az çalışmak veya son bir yıl içinde 360 günden az çalışmak ya da tam gün

çalışmamak,

b) Kendi sigortalılığı nedeniyle aylık bağlanmamış olmak,

c) 18 yaşını doldurmuş bulunmak,

d) İsteğe bağlı sigorta talep dilekçesiyle Kuruma başvuruda bulunmak şartları aranır.

İsteğe bağlı sigortalılık, müracaatın Kurum kayıtlarına intikal ettiği tarihi takip eden günden itibaren başlar

(Mad. 51).

75

İsteğe bağlı sigortalı olarak prim ödenen tarihlerde, 4 üncü maddeye göre sigortalı olmayı gerektirecek çalışması

bulunduğu tespit edilenlerin, zorunlu sigortalılıkla çakışan isteğe bağlı prim ödenen süreleri iptal edilerek, bu süreye

ilişkin ödedikleri primler ilgililere iade edilir.

İsteğe bağlı sigortalılık;

a) İsteğe bağlı sigortalılığını sona erdirme talebinde bulunanların, primi ödenmiş son günü takip eden günden,

b) Aylık talebinde bulunanların, aylığa hak kazanmış olmak şartıyla talep tarihinden,

c) Ölen sigortalının ölüm tarihinden,

itibaren sona erer.

İsteğe bağlı sigorta primi ödenmiş süreler, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası

hükümlerinin uygulamasında dikkate alınır ve bu süreler 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında

sigortalılık süresi olarak kabul edilir.

İsteğe bağlı sigorta primi, 82 nci maddeye göre belirlenen prime esas kazancın alt sınırı ile üst sınırı arasında,

sigortalı tarafından belirlenen günlük kazanç ve prim ödeme gün sayısı üzerinden bulunacak kazancın % 32'sidir.

Bunun % 20'si malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, % 12'si genel sağlık sigortası primidir (Mad.52).

İsteğe bağlı sigortalı olanlar, bakmakla yükümlü olunan kişi olsa dahi, 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (b)

bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılır ve genel sağlık sigortası primini de ödemekle yükümlüdürler.

Ait olduğu aydan itibaren en geç 12 ay içinde 89 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre hesaplanacak gecikme

cezası ve gecikme zammıyla birlikte ödenmeyen süreler, sigortalılık süresinden sayılmaz. Bu 12 aylık süreden sonra

ödenen primler 89 uncu maddenin üçüncü fıkrası hükümlerine göre iade edilir.

İsteğe bağlı sigortalıların zorunlu sigortalılık nedeniyle prim borcunun bulunması halinde, isteğe bağlı sigortaya

tâbi ödenen primler öncelikle zorunlu sigortalılık nedeniyle Kuruma olan borçlarına mahsup edilir.

YEDİNCİ BÖLÜM

Kısa ve Uzun Vadeli Sigorta Kollarına İlişkin Ortak Hükümler

Sigortalılık hallerinin birleşmesi 53.maddede yer almaktadır;

Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık nedenlerinden

birden fazlasına aynı anda tâbi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle (c) bendi kapsamında, (c)

bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılır.

Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık halleri ile 5 inci

maddenin (a) ve (e) bentlerine tâbi sigortalılık hallerinin çakışması halinde, 4 üncü madde kapsamında sigortalı

sayılır ve birinci fıkra hükmü uygulanır.

Sigortalının, bu madde hükmüne göre sigortalı sayılması gereken sigortalılık halinden başka bir sigortalılık hali

için prim ödemiş olması durumunda, ödenen primler birinci fıkraya göre esas alınan sigortalılık hali için ödenmiş ve

esas alınan sigortalılık halinde geçmiş kabul edilir.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ilk defa sigortalı sayılanlardan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının

(a), (b) ve (c) bentlerinden birden fazlasına tâbi olarak çalışmış olanların aylık bağlanma taleplerinde, en son sigortalı

sayıldığı tarihten geriye doğru en fazla sigortalılığın geçtiği sigortalılık hali esas alınır.

Aylık ve gelirlerin birleşmesi 54. maddededir

Bu Kanuna göre bağlanacak aylık ve gelirlerin birleşmesi durumunda;

a) Uzun vadeli sigorta kollarından;

1) Hem malûllük hem de yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalıya, bu aylıklardan yüksek olanı, aylıklar eşitse

yalnız yaşlılık aylığı,

2) Malûllük veya yaşlılık aylığı ile birlikte, ölen eşinden dolayı da aylığa hak kazanan sigortalıya her iki aylığı,

3) Ana ve babasından ayrı ayrı aylığa hak kazanan çocuklara, yüksek olan aylığın tamamı, az olan aylığın yarısı,

4) Birden fazla çocuğundan aylığa hak kazanan ana ve babaya en fazla ödemeye imkân veren ilk iki dosyadan

yüksek olan aylığın tamamı, düşük olan aylığın yarısı,

5) Kız çocuklarının hem eşinden, hem de ana ve babasından ölüm aylığına hak kazanması halinde, tercih ettiği

aylığı,

bağlanır.

b) Kısa vadeli sigorta kollarından;

1) Sürekli iş göremezlik geliriyle birlikte ölen eşinden dolayı da gelire hak kazanan eşe her iki geliri,

2) Ana ve babadan ayrı ayrı gelire hak kazananlara, yüksek olan gelirin tamamı, az olanın yarısı,

3) Birden fazla çocuğundan gelire hak kazanan ana ve babaya, en fazla ödemeye imkân veren ilk iki dosyadan

yüksek olan aylığın tamamı, düşük olan aylığın yarısı,

4) Kız çocuklarının hem eşinden, hem de ana ve babasından ölüm gelirine hak kazanması halinde tercih ettiği

geliri,

bağlanır.

c) Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından hak kazanılan aylık ve

gelirler birleşirse, sigortalıya veya hak sahibine bu aylık veya gelirlerden yüksek olanın tamamı, az olanın yarısı,

76

eşitliği halinde ise iş kazası ve meslek hastalığından bağlanan gelirin tümü, malûllük ve yaşlılık aylığının yarısı

bağlanır.

Birinci fıkradaki sıralamaya göre yapılacak değerlendirmeler sonucunda, bir kişide ikiden fazla gelir veya aylık

birleştiği takdirde, bu gelir ve aylıklardan en fazla ödemeye imkân veren iki dosya üzerinden gelir veya aylık

bağlanır, diğer dosya veya dosyalardaki gelir ve aylık hakları durum değişikliği veya diğer bir dosyadan gelir veya

aylığa hak kazanıldığı tarihe kadar düşer.

Gelir ve aylıkların düzeltilmesi, yükseltilmesi, ödenmesi ve yoklama işlemleri (Mad.55)

Bu Kanuna göre gelir veya aylık bağlanan sigortalı ile hak sahibi kişilerin durumlarının, kendilerine veya başka

hak sahiplerine bağlanmış bulunan gelir veya aylık tutarının düzeltilmesini gerektirir bir şekilde değişmesi halinde

gelir veya aylık tutarları, değişikliğin meydana geldiği tarihten sonraki ödeme dönemi başından başlanarak yeni

duruma göre düzeltilir.

Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklar, her yılın Ocak ve Temmuz ödeme tarihlerinden geçerli olmak üzere,

bir önceki altı aylık döneme göre Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan en son temel yıllı tüketici fiyatları

genel indeksindeki değişim oranı kadar artırılarak belirlenir.

Sigortalıya veya hak sahiplerine bağlanan gelir veya aylıklar, her ay peşin olarak ödenir. Gelir ve aylıkların

ödeme dönemleri, ödeme tarihleri, ödeme şekli ve ödeme merkezleri Kurumca belirlenir.

Gelir ve aylık alma şartlarının devam edip etmediğine yönelik yoklama işlemlerine ilişkin usûl ve esaslar ile bu

maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelik ile düzenlenir.

Gelir ve aylık bağlanmayacak haller (Mad.56)

Ölen sigortalının hak sahiplerinden;

a) Kesinleşmiş yargı kararı üzerine, kendisinden aylık bağlanacak sigortalıyı veya gelir ya da aylık bağlanmış

olan sigortalıyı, kasten öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenlere veya bu Kanun gereğince sürekli iş göremez hale

veya malûl duruma getirenlere,

b) Kesinleşmiş yargı kararı üzerine, kendisinden aylık bağlanacak sigortalıya veya gelir ya da aylık bağlanmamış

olan sigortalıya veya hak sahibine karşı ağır bir suç işlemesi veya bunlara karşı aile hukukundan doğan

yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemesi nedeniyle ölüme bağlı bir tasarrufla mirasçılıktan çıkarılanlara,

c) Sonraki eşinden dolayı bu Kanuna göre gelir veya aylığa hak kazanan dul eşe, önceki eşinden,

gelir veya aylık ödenmez. Ödenmiş bulunan gelir ve aylıklar, 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır.

Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan

gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır.

Yaş (Mad.57)

İş kazasıyla meslek hastalığı halinde, hak sahiplerine bağlanacak gelirlerin hesabında, iş kazasının olduğu veya

meslek hastalığının hekim veya sağlık kurulu raporu ile ilk defa tespit edildiği tarihte nüfus kütüğünde kayıtlı

bulunan doğum tarihleri esas alınır.

Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına ilişkin yaş ile ilgili hükümlerin uygulanmasında 506 sayılı Kanunun

geçici 20 nci maddesine tâbi sandıklara veya bu Kanuna göre ilk defa malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi

olduğu tarihte, nüfus kütüğünde kayıtlı bulunan doğum tarihleri, sigortalının bu Kanuna göre ilk defa çalışmaya

başladığı tarihten sonra doğan çocuklarının ise nüfus kütüğüne ilk olarak yazılan doğum tarihleri esas alınır.

İş kazası, meslek hastalığı, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından gelir ve aylık tahsisleri ile sermaye

değerinin hesabında, iş kazasının olduğu veya meslek hastalığının hekim raporuyla ilk defa tespit edildiği veya

sigortalıların bu Kanuna ve bu Kanunla yürürlükten kaldırılmış kanunlara tâbi olarak ilk defa çalışmaya başladığı

tarihten sonraki yaş düzeltmeleri dikkate alınmaz.

Nüfus kayıtlarında doğum ay ve günleri yazılı olmayanlar 1 Temmuz’da, doğum ayı yazılı olup da günü yazılı

olmayanlar o ayın birinde doğmuş sayılır.

Türk Silâhlı Kuvvetleri mensuplarının 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun 40 ıncı

maddesinde belirlenen yaş hadleri sebebiyle emeklilik işlemleri, doğum tarihlerinde ay ve gün yazılı olmayanlar ile

doğum günleri 1 Eylülden önce olanlar için 1 Eylül, doğum günleri 1 Eylül ve daha sonra olanlar için müteakip yılın

1 Eylül tarihinde yapılır.

Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu (Mad.58)

Bu Kanunda yazılı olan görevleri yerine getirmek üzere branşları Kurum tarafından belirlenecek uzman

hekimlerden oluşan Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu kurulur. Kurul; Millî Savunma Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı,

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurulu, en fazla üyeye sahip işveren, işçi ve kamu

çalışanlarını temsil eden konfederasyonlar, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları

Konfederasyonu, Türk Tabipleri Birliği ile Kurum tarafından görevlendirilecek birer uzman hekimden oluşur. Aynı

usûlle birden fazla Kurul oluşturmaya Bakanlık yetkilidir.

Kurula, kendi aralarından seçecekleri üye başkanlık eder. Başkan, yokluğunda yerine bakacak üyeyi belirler.

Kurul, haftada en az bir kez ve en az yedi üye ile toplanır, kararlar salt çoğunlukla alınır. Kurulda görevlendirilecek

olan hekimlerin hizmet süreleri üç yıl olup, üç yıl sonunda yeniden görevlendirilebilirler. Bir takvim yılı içerisinde

mazeretsiz olarak birbirini izleyen beş veya toplam on toplantıya katılmayan üyelerin üyelikleri kendiliğinden sona

erer. Bu şekilde üyeliği sona eren üyenin yerine bir başka kişi, aynı usûlle görevlendirilir.

77

Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kuruluna iştirak edenlerden; katıldıkları her toplantı günü için uhdesinde kamu

görevi bulunanlara (2000), uhdesinde kamu görevi bulunmayanlara ise (3000) gösterge rakamının memur aylık

katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarda ve ayda dört toplantıyı geçmemek üzere huzur hakkı ödenir. Kurulun

çalışmaları ile ilgili her türlü giderler Kurumca ödenir. Kurul gerek gördüğü hallerde dışarıdan uzman kişilerin

görüşüne başvurabilir.

Kurul, sigortalılar hakkında iş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik derecesi tespiti ile çalışma

gücünün malûliyeti gerektirecek derecede kaybına ilişkin Kurumca verilen kararlardan itiraza konu olanları

inceleyerek karara bağlar. Kurul, sigortalı veya hak sahiplerinin talebi üzerine görevlendirdiği uzman bir hekimi

dinlemek zorundadır.

Kurul, bu Kanunda yazılı görevlerle sınırlı olmak kaydıyla, mahkemelerden intikal eden ve bilirkişi sıfatıyla

rapor düzenlenmesi talep edilen dava dosyaları hakkında, gerekli incelemeleri yaparak görüş bildirir. Mahkemeler,

bahse konu dosyalar için belirlediği bilirkişi ücretini kurul üyelerine iletilmek üzere Kuruma gönderir.

Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun hizmetlerini ifa etmesi için gerekli sekretarya işlemleri Kurumca yerine

getirilir. Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun görev, yetki, çalışma usûl ve esasları ile bu maddenin

uygulanmasına ilişkin diğer usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Kurumun denetleme ve kontrol yetkisi (Mad.59)

Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin işlemlerin denetimi, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş

memurları eliyle yürütülür. Askerî işyerlerine ait sigorta işlemlerinin denetim ve kontrolü, askerî iş müfettişleri

tarafından da yapılabilir.

Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum

alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından

düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. İşverenler ve sigortalılar ile işyeri sahipleri, tasfiye ve iflâs

idaresinin memurları, işle ilgili gerçek ve tüzel kişiler, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarına

bilgi verilmek üzere çağrıldıkları zaman gelmek, gerekli olan defter, belge ve delilleri getirip göstermek ve vermek,

görevlerini yapmak için her türlü kolaylığı sağlamak ve bu yoldaki isteklerini geciktirmeksizin yerine getirmekle

yükümlüdürler. Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları görevlerini yaparken, tüm kamu

görevlileri gerekli kolaylığı gösterir ve yardımcı olurlar.

Bu Kanunun uygulanması bakımından, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları, 4857 sayılı

İş Kanununda belirtilen denetim, teftiş ve kontrol yetkisini de haizdir.

İhaleli işler ile özel bina inşaatı işyerleri işverenlerine, Kuruma prim borçlarının bulunmadığını gösteren

ilişiksizlik belgesinin verilmesinde, 1/6/1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Malî

Müşavirlik ve Yeminli Malî Müşavirlik Kanununa göre yetki verilmiş serbest muhasebeci malî müşavirler ile yeminli

malî müşavirler tarafından işyeri kayıtlarının incelenmesi sonucunda Kuruma bildirildiği tespit edilen işçilik

tutarlarının uygunluğu, Kurumun denetim yetkisi saklı kalmak kaydıyla, esas alınabilir.

Usûl ve esasları Kurumca belirlenmiş hesaplama yöntemine uygun olarak serbest muhasebeci malî müşavirler ile

yeminli malî müşavirlerce düzenlenen rapor ile Kuruma yeterli işçilik bildirilmediği anlaşılan işyeri ve işverenlerinin,

tespit edilen fark işçilik tutarı üzerinden hesaplanacak prim, gecikme cezası ve gecikme zammı tutarını 102 nci

maddenin birinci fıkrasının (d) bendi ile (e) bendinin (4) numaralı alt bendi uyarınca verilecek idarî para cezaları ile

birlikte ödemeleri kaydıyla ilişiksizlik belgesi verilebilir.

Kurumca belirlenen usûl ve esaslara aykırı hareket ederek Kurum zararına sebebiyet verdiği anlaşılan serbest

muhasebeci malî müşavirler ile yeminli malî müşavirler tarafından düzenlenen raporlar dikkate alınmaz ve bunların

daha sonra düzenleyecekleri raporlar Kurumca işleme konulmaz. Gerçeğe aykırı rapor düzenleyen serbest

muhasebeci malî müşavirler ile yeminli malî müşavirler, Kurumun bu nedenle uğradığı zarardan işverenle birlikte

müştereken ve müteselsilen sorumlu olup, bunlar hakkında, genel hükümlere göre Kurumun takip hakkı saklıdır.

Meslek mensupları, işverenlerin devamlı işyerlerinin sigortalıları ile yaptıkları işler ile Kurumda tescil edilmemiş

veya tescil edilmiş olmakla birlikte işçilik bildiriminde bulunulmamış olan yukarıdaki işler hakkında inceleme

yapamazlar.

Kamu idarelerinin denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurları, kendi mevzuatı gereğince işyerlerinde

yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler sırasında, çalıştırılanların sigortalı olup olmadığını da tespit ederek,

sigortasız çalıştırılanları Kuruma bildirmek zorundadır. Bu kurumlar ayrıca kendi mevzuatları gereğince yaptıkları

inceleme ve tespitler sırasında bu Kanuna göre sigortalı sayılanların prime esas kazançlarının veya sigortalı gün

sayılarının eksik bildirilmesi sonucunu doğuran tespitlerini de en geç bir ay içinde Kuruma bildirirler. Kurum bu

bildirimleri esas almak üzere gerekli yasal işlemi yapar. İlgililerin itiraz hakları saklıdır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Genel Sağlık Sigortası Hükümleri, Kapsamdaki Kişiler ve Tescili

BİRİNCİ BÖLÜM

Genel sağlık sigortalısı sayılanlar 60. maddesinde belirtilmektedir;

Yerleşim yeri Türkiye'de olan kişilerden;

a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının;

1) (a) ve (c) bentleri gereğince sigortalı sayılan kişiler,

2) (b) bendi gereğince sigortalı sayılan kişiler,

78

b) İsteğe bağlı sigortalı olan kişiler,

c) Yukarıdaki (a) ve (b) bentlerine göre sigortalı sayılmayanlardan;

1) 18/6/1992 tarihli ve 3816 sayılı Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart

Verilerek Devlet Tarafından Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında yeşil kart verilen kişiler,

2) Vatansızlar ve sığınmacılar,

3) 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına

Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre aylık alan kişiler,

4) 24/2/1968 tarihli ve 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden

Şeref Aylığı Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine göre şeref aylığı alan kişiler,

5) 28/5/1986 tarihli ve 3292 sayılı Vatani Hizmet Tertibi Aylıklarının Bağlanması Hakkında Kanun

hükümlerine göre aylık alan kişiler,

6) 3/11/1980 tarihli ve 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümlerine

göre aylık alan kişiler,

7) 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu hükümlerine göre

korunma, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden ücretsiz faydalanan kişiler,

8) Harp malûllüğü aylığı alanlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamında aylık alanlar,

9) 18/3/1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanununun 74 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre görevlendirilen

kişiler,

d) Oturma izni almış yabancı ülke vatandaşlarından yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında sigortalı olmayan

kişiler,

e) 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince işsizlik ödeneğinden yararlandırılan

kişiler,

f) Bu Kanun veya bu Kanundan önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarına göre gelir veya aylık

bağlanmış olan kişiler,

g) Yukarıdaki bentlerin dışında kalan ve başka bir ülkede sağlık sigortasından yararlanma hakkı bulunmayan

kişiler,

genel sağlık sigortalısı sayılır.

6 ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (c), (f), (g), (h), (ı), (j) ve (k) bentlerinde sayılanların öncelikle, genel

sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi olup olmadığına bakılır. Genel sağlık sigortalısının bakmakla

yükümlü olduğu kişi ise tescili yapılmaz. Aksi takdirde birinci fıkra hükümlerinden durumuna uyan bende göre genel

sağlık sigortalısı sayılır. Birinci fıkranın (f) bendi kapsamında gelir alması nedeniyle genel sağlık sigortalısı

sayılanlar, aynı zamanda diğer bentler gereği de genel sağlık sigortalısı sayılması halinde (f) bendi dışındaki bentler

kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılır.

6 ncı maddenin birinci fıkrasının (d), (e) ve (l) bentleri kapsamında olanlar, ceza infaz kurumları ile tutukevleri

bünyesinde bulunan hükümlü ve tutuklular, kamu idarelerinin dış temsilciliklerinde istihdam edilen ve temsilciliğin

bulunduğu ülkede sürekli ikamet izni veya bu devletin vatandaşlığını da haiz bulunan Türk uyruklu sözleşmeli

personelden, bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik kurumunda sigortalı olduğunu belgeleyenler ile kamu idarelerinin

dış temsilciliklerinde istihdam edilen sözleşmeli personelin uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri çerçevesinde ve

temsilciliğin bulunduğu ülkenin kamu düzeninin zorunlu kıldığı hallerde, bulunulan ülkede sosyal sigorta

kapsamında sigortalı olanlar, birinci fıkranın (d) bendi kapsamına girenler Türkiye'de bir yıldan kısa süreyle yerleşik

olması halinde genel sağlık sigortalısı ve genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayılmazlar.

Birinci fıkranın (d) ve (g) bentlerinin uygulanmasında evli olanlar için, eşlerden hangisinin bu maddeye göre

genel sağlık sigortalısı, hangisinin bakmakla yükümlü olunan kişi olacağının tespiti kendi tercihlerine bırakılır. Diğer

bentler gereği eşlerin her ikisinin de genel sağlık sigortalılık şartlarının oluşması halinde her ikisi de ayrı ayrı genel

sağlık sigortalısı sayılır.

Genel sağlık sigortalılığının başlangıcı, bildirimi ve tescili (Mad.61);

Genel sağlık sigortalılığı başlangıcının tespiti ve tescil işlemleri aşağıdaki hükümlere göre yürütülür. 60 ıncı

maddenin birinci fıkrasının;

a) (a) ve (b) bentlerinde sayılanlar; sigortalı veya isteğe bağlı sigortalı olarak tescil edildikleri tarihten itibaren

genel sağlık sigortalısı sayılır ve ayrıca bir bildirime gerek olmaksızın tescil edilmiş sayılır.

b) (c) bendinde sayılanlar; ilgili mevzuatları gereği yeşil kart aldıkları, aylığa hak kazandıkları, vatansız ve

sığınmacı sayıldıkları, korunma, bakım ve rehabilitasyon hizmetlerinden ücretsiz yararlanmaya başladıkları tarihten

itibaren genel sağlık sigortalısı sayılır ve ilgili kurumların kapsama alınan tarihten itibaren bir ay içinde verecekleri

genel sağlık sigortası giriş bildirgesi ile tescil edilirler.

c) (d) bendinde sayılanlar; Türkiye'deki yerleşim süresinin bir yılı geçtiği tarihten itibaren genel sağlık

sigortalısı sayılır ve bu tarihten itibaren bir ay içinde verecekleri genel sağlık sigortası giriş bildirgesi ile tescil

edilirler.

d) (e) bendinde sayılanlar, işsizlik ödeneğinden yararlanmaya başladıkları tarihten itibaren genel sağlık

sigortalısı sayılır ve Türkiye İş Kurumu tarafından işsizlik ödeneğinin bağlandığı tarihten itibaren bir ay içinde

vereceği genel sağlık sigortası giriş bildirgesi ile tescil edilirler.

e) (f) bendinde sayılanlar; gelir veya aylıktan yararlanmaya başladıkları tarihten itibaren genel sağlık sigortalısı

sayılır ve ayrıca bir bildirime gerek olmaksızın tescil edilmiş sayılır.

79

f) (g) bendinde sayılanlar; diğer bentlere göre genel sağlık sigortalısı olmadıkları tarihten itibaren genel sağlık

sigortalısı sayılır ve bu tarihten itibaren bir ay içinde verecekleri genel sağlık sigortası giriş bildirgesi ile tescil

edilirler.

60 ıncı madde gereği genel sağlık sigortalısı sayılanların çocukları, ana ya da babanın tescil edilmiş olmasına

bakılmaksızın ve ayrıca bir işleme gerek olmaksızın 18 yaşına kadar genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü

olduğu kişi olarak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlandırılır. 18 yaşından küçük çocuğun ana ve babası

da yok ise 18 yaşına kadar 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (7) numaralı alt bendi kapsamında primi

Devlet tarafından ödenmek üzere genel sağlık sigortalısı sayılır.

60 ıncı madde gereği genel sağlık sigortalısı iken durumunda değişiklik olan kişilerden, aynı maddenin birinci

fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendine veya (g) bendi kapsamına giren kişiler durumlarında değişiklik

olduğu tarihten itibaren en geç bir ay içinde 18/6/1992 tarihli ve 3816 sayılı Kanun gereği yeşil kart veren kuruma

başvurmak zorundadır. Bu kişilere yeşil kart verilmemesi halinde değişiklik olduğu tarihten başlamak üzere (g) bendi

kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılırlar.

Genel sağlık sigortalılığı, yerleşim yerinin Türkiye olmadığı veya 60 ıncı maddenin üçüncü fıkrası gereği genel

sağlık sigortası kapsamı dışına çıkılan tarihten itibaren sona erer.

Bu maddede belirtilen genel sağlık sigortası giriş bildirgesini süresi içinde vermeyenler hakkında 102 nci

maddenin birinci fıkrasının (a) bendine göre idarî para cezası uygulanır.

Genel sağlık sigortası giriş bildirgesinin içerik ve şekli ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar,

Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Sağlık hizmetleri ve diğer haklar ile bunlardan yararlanma (Mad.62);

Bu Kanun gereğince genel sağlık sigortasından sağlanacak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan

yararlanmak, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için bir hak, Kurum için ise bu hizmet ve

hakların finansmanını sağlamak bir yükümlülüktür.

Sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan genel sağlık sigortalısı ile bakmakla yükümlü olduğu kişiler

yararlandırılır.

Bu Kanun kapsamındaki kişilere sağlanacak sağlık hizmetleri ve diğer haklar ile kişilerden alınan primlerin

tutarı arasında ilişki kurulamaz.

İKİNCİ BÖLÜM

Sağlanan Sağlık Hizmetleri ve Diğer Haklar

Finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri ve süresi (Mad.63);

Genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlıklı kalmalarını; hastalanmaları halinde

sağlıklarını kazanmalarını; iş kazası ile meslek hastalığı, hastalık ve analık sonucu tıbben gerekli görülen sağlık

hizmetlerinin karşılanmasını, iş göremezlik hallerinin ortadan kaldırılmasını veya azaltılmasını temin etmek amacıyla

Kurumca finansmanı sağlanacak sağlık hizmetleri şunlardır:

a) Kişilerin hastalanmalarına bakılmaksızın kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri ile insan sağlığına zararlı

madde bağımlılığını önlemeye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri.

b) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak; hekim tarafından yapılacak muayene, hekimin göreceği

lüzum üzerine teşhis için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan

teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbî müdahale ve tedaviler, hasta takibi ve rehabilitasyon hizmetleri, organ, doku ve

kök hücre nakline ve hücre tedavilerine yönelik sağlık hizmetleri, acil sağlık hizmetleri, ilgili kanunları gereğince

sağlık meslek mensubu sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbî bakım ve tedaviler.

c) Analık sebebiyle ayakta veya yatarak; hekim tarafından yapılacak muayene, hekimin göreceği lüzum üzerine

teşhis için gereken klinik muayeneler, doğum, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı yöntemleri, konulan teşhise

dayalı olarak yapılacak tıbbî müdahale ve tedaviler, hasta takibi, rahim tahliyesi, tıbbî sterilizasyon ve acil sağlık

hizmetleri, ilgili kanunları gereğince sağlık meslek mensubu sayılanların hekimlerin kararı üzerine yapacakları tıbbî

bakım ve tedaviler.

d) Kişilerin hastalanmaları halinde ayakta veya yatarak; ağız ve diş muayenesi, diş hekiminin göreceği lüzum

üzerine ağız ve diş hastalıklarının teşhisi için gereken klinik muayeneler, laboratuvar tetkik ve tahlilleri ile diğer tanı

yöntemleri, konulan teşhise dayalı olarak yapılacak tıbbî müdahale ve tedaviler, diş çekimi, konservatif diş tedavisi

ve kanal tedavisi, hasta takibi, travmaya ve onkolojik tedaviye bağlı protez uygulamaları, ağız ve diş hastalıkları ile

ilgili acil sağlık hizmetleri, 18 yaşını doldurmamış kişilerin ortodontik diş tedavileri ile 18 yaşını doldurmamış veya

45 yaşından gün almış kişilerin diş protezlerinin 72 nci maddeye göre belirlenen tutarının % 50'si.

e) Evli olmakla birlikte çocuk sahibi olmayan genel sağlık sigortalısı kadın ise kendisinin, erkek ise karısının;

1) Yapılan tıbbî tedavileri sonrasında normal tıbbî yöntemlerle çocuk sahibi olamadığının ve ancak

yardımcı üreme yöntemi ile çocuk sahibi olabileceğinin Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmet sunucuları sağlık

kurulları tarafından tıbben mümkün görülmesi,

2) 23 yaşından büyük, 39 yaşından küçük olması,

3) Son üç yıl içinde diğer tedavi yöntemlerinden sonuç alınamamış olduğunun Kurumca yetkilendirilen

sağlık hizmet sunucuları sağlık kurulları tarafından belgelenmesi,

4) Uygulamanın yapıldığı tıbbî merkezin Kurum ile sözleşme yapmış olması,

80

5) En az beş yıldır genel sağlık sigortalısı veya bakmakla yükümlü olunan kişi olup, 900 gün genel sağlık

sigortası prim gün sayısının olması,

şartlarının birlikte gerçekleşmesi halinde en fazla iki deneme ile sınırlı olmak üzere yardımcı üreme yöntemi

tedavileri ile bir hastalığın tedavisinin başka tıbbî bir yöntemle mümkün olmaması ve Kurumca yetkilendirilen sağlık

hizmet sunucuları sağlık kurulları tarafından tıbben zorunlu görülmesi halinde yardımcı üreme yöntemi tedavileri.

f) Yukarıdaki bentler gereğince sağlanacak sağlık hizmetleriyle ilgili teşhis ve tedavileri için gerekli olabilecek

kan ve kan ürünleri, kemik iliği, aşı, ilaç, ortez, protez, tıbbî araç ve gereç, kişi kullanımına mahsus tıbbî cihaz, tıbbî

sarf, iyileştirici nitelikteki tıbbî sarf malzemelerinin sağlanması, takılması, garanti süresi sonrası bakımı, onarılması

ve yenilenmesi hizmetleri.

Kurum, finansmanı sağlanacak sağlık hizmetlerinin teşhis ve tedavi yöntemleri ile (f) bendinde belirtilen sağlık

hizmetlerinin türlerini, miktarlarını ve kullanım sürelerini Sağlık Bakanlığının görüşünü alarak belirlemeye yetkilidir.

Kurum, bu amaçla bilimsel komisyonlar kurar, ulusal ve uluslararası tüzel kişilerle işbirliği yapabilir.

60 ıncı maddede sayılan genel sağlık sigortalısı sayılma şartlarının yitirilmesi halinde, devam etmekte olan

tedavi nedeniyle sağlanacak sağlık hizmetleri kişinin iyileşmesine kadar sürer.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Sağlık Bakanlığının görüşü üzerine Kurum tarafından

çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Kurumca sağlanmayacak sağlık hizmetleri (Mad. 64); Kurumca sağlanmayacak sağlık hizmetleri şunlardır:

a) Vücut bütünlüğünü sağlamak amacıyla yapılan ve iş kazası ile meslek hastalığına, kazaya, hastalıklara veya

konjenital nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan durumlarda yapılacak sağlık hizmetleri dışında estetik amaçlı yapılan

her türlü sağlık hizmeti ile estetik amaçlı ortodontik diş tedavileri.

b) Sağlık Bakanlığınca izin veya ruhsat verilmeyen sağlık hizmetleri ile Sağlık Bakanlığınca tıbben sağlık

hizmeti olduğu kabul edilmeyen sağlık hizmetleri.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Sağlık Bakanlığının uygun görüşü alınarak, Kurumca

çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Yol gideri, gündelik ve refakatçi giderleri (Mad.65);

Hekimin veya diş hekiminin muayene veya tedavi sonrası tıbben göreceği lüzum üzerine genel sağlık sigortalısı

ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetinden yararlanmaları için muayene ve tedavi edildikleri yerleşim

yeri dışına yapılan sevkinde, ayakta tedavilerde kendisinin ve bir kişi ile sınırlı olmak üzere refakatçisinin gidiş ve

dönüş yol gideri ve gündelikleri; yatarak tedavilerde ise gidiş ve dönüş tarihleri için gündelikleri ile yol gideri

Kurumca karşılanır.

Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yatarak tedavileri sırasında, hekimin veya diş

hekiminin tıbben göreceği lüzum üzerine yanında kalan refakatçinin yatak ve yemek giderleri bir kişi ile sınırlı olmak

üzere Kurumca karşılanır.

Yurt içinde veya yurt dışına yapılan sevkler nedeniyle ödenecek gündelik, yol, yatak ve yemek giderlerinin tutarı

72 nci maddede belirtilen Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu tarafından belirlenir.

Sürekli iş göremezlik veya malûllük durumlarının tespiti, kontrolü veya periyodik sağlık muayenesi amacıyla

yapılan sağlık hizmeti giderleri ile yol ve gündelik giderleri de bu madde hükümlerine göre ödenir.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Yurt dışında tedavi (Mad.66);

63 üncü maddede sayılan sağlık hizmetlerinin yurt içindeki sağlık hizmet sunucularından sağlanması esastır.

Ancak;

a) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde sayılan genel sağlık

sigortalılarından; işverenleri tarafından Kurumca belirlenen usûle uygun olarak veya kamu idareleri için özel

mevzuatlarında belirtilen usûle uygun olarak geçici görevle yurt dışına gönderilenlere, acil hallerde,

b) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendinde sayılan genel sağlık

sigortalılarından; işverenleri tarafından Kurumca belirlenen usûle uygun olarak veya kamu idareleri için özel

mevzuatlarında belirtilen usûle uygun olarak sürekli görevle yurt dışına gönderilenler ile bunların yurt dışında birlikte

yaşadıkları bakmakla yükümlü olduğu kişilere,

c) Sağlık Bakanlığının uygun görüşü üzerine yurt içinde tedavisi mümkün olmadığı tespit edilen kişilerin,

sağlık hizmetleri yurt dışında sağlanır.

Ancak, yukarıdaki fıkranın (a) ve (b) bentleri gereği yurt dışında sağlanan sağlık hizmetlerinin Kurumca

karşılanacak bedelleri, yurt içinde sözleşmeli sağlık hizmet sunucularına ödenen tutarı geçemez. Bu tutarı aşan kısım

işverenler tarafından ödenir. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklıdır.

Bakanlar Kurulu kararı ile birlik halinde ya da kamu idarelerinin yetkili makamlarınca yurt dışına askerî veya

güvenlik amaçlı görevlendirilenlerin, bu Kanun kapsamına giren sağlık hizmetlerinin sağlanması ile bu hizmetlere

ilişkin giderlerin yurt içindeki sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularına ödenen tutarı aşan kısmı, kurumlarınca

karşılanır.

81

Kurum, birinci fıkranın (a) ve (b) bentleri kapsamındaki kişilerin sağlık hizmetlerini, bu kişilerin geçici veya

sürekli görev süresince genel sağlık sigortası için Kuruma ödenen prim tutarını geçmemek kaydıyla, ilgili ülkede

sağlık sigortası yaptırmak suretiyle de sağlayabilir.

Birinci fıkranın (c) bendi gereğince yurt dışına sevk edilen kişilerin sağlık hizmeti bedelinin tümü ödenir. Ancak

bu tutar varsa Kurumun yurt dışında sevke konu tedaviye ilişkin sözleşmeli olduğu sağlık hizmet sunucularına

ödenen tutarı geçemez. Bu kişilerin 65 inci madde hükümlerine göre yapılacak giderleri ayrıca karşılanır.

Yukarıdaki haller dışında, yurt dışında sağlık hizmetlerine ilişkin giderler Kurumca ödenmez.

Bu maddenin uygulanmasında 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı olması

nedeniyle genel sağlık sigortalısı sayılanların daimi olarak altı aydan fazla süreyle yurt dışında görevlendirilmeleri

durumu, sürekli görevle yurt dışına gönderilme sayılır.

Kamu idarelerinde çalışan sigortalılar dışında 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki

sigortalıların geçici veya sürekli görevlendirilmesine ilişkin usûller ve süreler ile bu maddenin uygulanmasına ilişkin

diğer usûl ve esaslar, ilgili Bakanlıkların görüşü alınarak Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Sağlık Hizmetlerinden Yararlanma Koşulları ve Katılım Payı Alınması

Sağlık hizmetlerinden yararlanma şartları (Mad. 67)

18 yaşından küçük, tıbben başkasının bakımına muhtaç olan kişiler, acil haller, iş kazası ile meslek hastalığı

halleri, bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklar, (63 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri gereğince

sağlanan sağlık hizmetleri, 75 inci maddede sayılan afet ve savaş ile grev ve lokavt hali hariç olmak üzere) sağlık

hizmetlerinden ve diğer haklardan şu koşullarla yararlanabilmektedirler:

a) Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihten

önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası prim ödeme gün sayısının olması [60 ıncı maddenin

birinci fıkrasının (f) bendi hariç diğer bentleri gereği],

b) Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin yukarıdaki bentte sayılan şartla birlikte, sağlık

hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihte kısa ve uzun vadeli sigorta primleri dahil genel sağlık sigortası prim borcunun

bulunmaması şarttır [60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin (2) numaralı alt bendi ile (b), (d) ve (g)

bentlerine tâbi olan].

Ayrıca genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan

yararlanabilmeleri için sağlık hizmet sunucularına başvurduklarında acil haller hariç olmak üzere (acil hallerde ise

acil halin sona ermesinden sonra); nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, evlenme cüzdanı, pasaport veya Kurum tarafından

verilen resimli sağlık kartı belgelerinden birinin gösterilmesi zorunludur.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Katılım payı alınması (mad.68)

63 üncü maddede sayılan sağlık hizmetlerinden katılım payı alınacak olanlar şunlardır:

a) Ayakta tedavide hekim ve diş hekimi muayenesi.

b) Ortez, protez, iyileştirme araç ve gereçleri.

c) Ayakta tedavide sağlanan ilaçlar.

Katılım payı, birinci fıkranın (a) bendindeki sağlık hizmetleri için 2 Yeni Türk Lirası olarak uygulanır.

Katılım payı, (b) ve (c) bendindeki sağlık hizmetleri için gereksiz kullanımı azaltma, sağlık hizmetlerinin niteliği

itibarıyla hayati öneme sahip olup olmaması, kişilerin prime esas kazançlarının, gelir ve aylıklarının tutarı ve benzeri

ölçütler dikkate alınarak % 10 ilâ % 20 oranları arasında olmak üzere Kurumca belirlenir. Birinci fıkranın (a)

bendindeki sağlık hizmetleri için belirlenen katılım payı tutarı, Vergi Usul Kanunu uyarınca belirlenen yeniden

değerleme oranı kadar her yıl artırılır. Birinci fıkranın (a) bendi gereği belirlenen katılım payını, birinci basamak

sağlık hizmet sunucularında yapılan muayenelerde almamaya ya da daha düşük tutarlarda belirlemeye Kurum

yetkilidir.

Katılım payı tutarı ve oranları, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sevk zincirine

uymadan, diğer basamaktaki sağlık hizmet sunucularına doğrudan müracaatları halinde % 50 oranında artırılarak

uygulanır.

Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin birinci fıkranın (b) bendi gereği ödeyecekleri

katılım payının tutarı, sağlık hizmetinin alındığı tarihteki asgarî ücretin % 75'ini geçemez.

63 üncü maddenin birinci fıkrasının (e) bendi gereğince sağlanan ve bir hastalığın tedavisinin başka tıbbî bir

yöntemle mümkün olmaması nedeniyle yapılacak yardımcı üreme yöntemi tedavisi dışındaki, yardımcı üreme

yöntemi tedavisinde katılım payı ilk denemede % 30, ikinci denemede % 25 oranında uygulanır. Ancak katılım

payında dördüncü fıkra gereği uygulanan üst limit dikkate alınmaz.

Genel sağlık sigortalısı sayılanlar ile bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilerin ödemiş oldukları katılım

payları, talepleri halinde kendilerine geri ödenir.

Katılım paylarını, gelir veya aylık alan kişilerin gelir veya aylıklarından, çalışanların ücret veya maaşlarından

mahsup edilmek suretiyle tahsile ve katılım paylarının ödenme usûlünü belirlemeye Kurum yetkilidir. Sözleşmeli

sağlık hizmeti sunucularına, tahsil ettikleri katılım payı düşüldükten sonra kalan tutar ödenir.

82

Katılım paylarının hesaplanmasında sağlık hizmeti tutarları esas alınır. Kurumca belirlenen katılım paylarını

tahsil etmeyen sağlık hizmet sunucularına 102 nci maddenin (j) bendi gereğince İPC uygulanır.

Katılım payı alınmayacak haller, sağlık hizmetleri ve kişiler (Mad. 69)

Katılım payı alınmayacak haller, sağlık hizmetleri ve kişiler şunlardır:

a) İş kazası ile meslek hastalığı halleri ile askerî tatbikat ve manevralarda sağlanan sağlık hizmetleri.

b) 75 inci maddede yer alan afet ve savaş hali nedeniyle sağlanan sağlık hizmetleri.

c) Aile hekimi muayeneleri ve kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetleri.

d) Sağlık kurulu raporu ile belgelendirilmek şartıyla; Kurumca belirlenen kronik hastalıklar ve hayati önemi haiz

68 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sağlık hizmetleri ile organ nakli.

e) Kontrol muayeneleri.

f) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c ) bendinin (4), (5), (6), (7) ve (8) numaralı alt bentleri kapsamında

sayılanlar, vazife malûlleri ile 4 üncü maddenin üçüncü fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde sayılanlar.

Hizmet basamakları ve sevk zinciri ile Kimlik tespiti ve acil durumlar (Mad. 70 – 71)

Bu Kanunun uygulanması bakımından sağlık hizmeti sunucuları birinci, ikinci ve üçüncü basamak olarak Sağlık

Bakanlığı tarafından sınıflandırılır. Bu basamaklar ve sağlık hizmet sunucuları arasında sevk zinciri; tanı, ön tanı,

hekimlerin ve diş hekimlerinin uzmanlıkları dikkate alınmak suretiyle tüm yurtta veya il ya da ilçe bazında Sağlık

Bakanlığının görüşü alınarak Kurum tarafından belirlenir. Aile hekimleri birinci basamak hizmet sunucuları içinde

yer alır.

Sağlık hizmeti sunucuları, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilere sağlık hizmeti sunumu

aşamasında (acil hallerde ise acil halin sona ermesinden sonra), 67 nci maddenin ikinci fıkrasında sayılan belgeleri ve

bu belgelerin başvuran kişiye ait olup olmadığının kontrol edilmesi gerekmektedir. Bu zorunluluğu yerine getirmeyen

sağlık hizmet sunucuları hakkında İPC uygulanır.

Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin kendi adına bir başkasının sağlık hizmeti almasını

veya Kurumdan haksız bir menfaat temin etmesini sağlaması yasak olup bunun tespiti halinde Kurumun uğradığı

zararın iki katı kanunî faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilir ve ilgililer hakkında TCK hükümleri

uygulanır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

Malî ve Çeşitli Hükümler

Sağlık hizmetlerinin ödenecek bedellerinin belirlenmesi (Mad.72)

Sağlık hizmetlerine (ve 65 inci madde gereği) ödenecek gündelik, yol, yatak ve yemek giderlerinin Kurumca

ödenecek bedellerini her bir sağlık hizmeti için belirlemeye Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonu

yetkilidir. [sağlık hizmetinin sunulduğu il ve basamak, sağlık hizmetlerinin maliyeti, Devletin doğrudan veya dolaylı

olarak sağlamış olduğu sübvansiyonlar, sağlık hizmetinin niteliği itibariyle hayati öneme sahip olup olmaması,

kanıta dayalı tıp uygulamaları, teşhis ve tedavi maliyetini esas alan maliyet-etkililik ölçütleri ve genel sağlık sigortası

bütçesi dikkate alınması gerekir]

Komisyon; Maliye Bakanlığını, Sağlık Bakanlığını, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığını, Hazine

Müsteşarlığını ve Kurumu temsilen toplam beş üyeden oluşur. Komisyon kararlarını yılı merkezî yönetim bütçesi

yönünden Maliye Bakanlığının görüşünü almak suretiyle salt çoğunluk ile alır; kararlar Resmî Gazetede yayımlanır.

Komisyonca gerekli görülen hallerde sağlık hizmetlerinin türlerine göre birden fazla alt komisyon kurulabilir.

Komisyonun sekretarya işlemleri Kurumca yerine getirilir.

Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonuna iştirak edenlere, ayda iki defadan fazla olmamak üzere

katıldıkları her toplantı günü için (3000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpılarak bulunacak tutarı

üzerinden toplantı ücreti ödenir. Komisyon çalışmaları ile ilgili her türlü giderler Kurumca ödenir.

Kurum, Komisyon adına çalışmalarına başlamadan önce, özel sağlık sigortalısının aynı hastalık sebebiyle

Kurumca yapılan masraflarını ödemekle yükümlüdür. Bu kişiler, bir başka işverene ait işyerinde çalışmış ise, bu

durumu bilerek çalıştıran işveren ile genel sağlık sigortalısı, doğacak masraflardan Kuruma karşı müştereken ve

müteselsilen sorumlu olmaktadır.

Genel sağlık sigortalısına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişiler için Kurumun sağlık hizmeti

sağlamasına veya bu kişilerin tedavi süresinin uzamasına, (kastı veya kusurlu bir hareketi veya ilgili kanunlarla

verilmiş bir görevi yapmaması veya savsaması nedeniyle) sebep olduğu mahkeme kararıyla tespit edilen üçüncü

kişilere, Kurumun yaptığı sağlık hizmeti giderleri ödettirilir.

Sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularının duyurulması ve sağlık hizmet sunucusunu seçme serbestliği

(Mad.77)

Bu Kanun gereğince genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sağlık hizmetinden

yararlanmak için başvuracakları yurt içinde veya yurt dışındaki sözleşmeli sağlık hizmeti sunucularının unvan, isim

ve adresleri Kurumca elektronik ortamda veya diğer yöntemlerle duyurulur.

Genel sağlık sigortalıları ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler, sağlık hizmeti sunucuları arasından, genel sağlık

sigortasıyla ilgili diğer madde hükümlerine uymak şartıyla istediğini seçme hakkına sahiptir.

83

Sağlık hizmeti sunucularının kayıt ve bildirim zorunluluğu ve kontrol yetkisi (Mad.78)

Tüm sağlık hizmeti sunucuları, sağlık hizmeti sunduğu tüm kişilere ait sözleşme hükümlerinde yer verilen

bilgileri, belirlenen yöntemlere ve süreye uygun biçimde elektronik ortamda veya yazılı olarak Kuruma göndermek

zorundadır. Bu bilgiler gönderilmeksizin talep edilen sağlık hizmeti bedelleri, bilgiler gönderilinceye kadar ödenmez.

Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişinin sağlık bilgilerinin gizliliği esastır. Sağlık

bilgilerinin ne şekilde korunacağı, ulusal güvenlik nedeniyle sağlık bilgisi paylaşıma açılmayacak kişilerin tespiti

ilgili bakanlıkların önerisi üzerine Bakanlıkça tespit edilir.

Kurum, genel sağlık sigortası hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili olarak işverenler, sağlık hizmeti sunucuları ve

diğer gerçek ve tüzel kişiler nezdindeki defter, belge ve bilgileri inceleyebilir, ibrazını isteyebilir; kanunda belirtilen

görevleriyle ilgili olarak sağlık hizmeti sunucularının yürüttüğü hizmet ve işlemleri kontrol yetkisine sahiptir.

DÖRDÜNCÜ KISIM / I. BÖLÜM

Prim Alınması, Prime Esas Kazanç, Prim Oranları ve Asgarî İşçilik

Prim alınması zorunluluğu ve Prime esas kazançlar (Mad. 79 - 80)

Kısa ve uzun vadeli sigortalar ile genel sağlık sigortası için, bu Kanunda öngörülen her türlü ödemeler ile

yönetim giderlerini karşılamak üzere Kurum prim almak, ilgililer de prim ödemek zorundadır.

Kurumca tahsil edilen genel sağlık sigortası primleri, tahsil edilmesini müteakip doğrudan Kurum bütçesinin

genel sağlık sigortası kalemine aktarılır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançlarının

hesabında şu hususlar esas alınır ve gözönünde tututlur:

a) Hak edilen ücretlerle prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay için yapılan ödemelerin brüt

toplamı prime esas alınır.

b) Prime esas kazanca tâbi tutulmayan gelirler; “Ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları,

kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa

tazminatları, emekli ikramiyesi ile Bakanlıkça tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları,

özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgarî ücretin % 30'unu geçmeyen

özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, görevin yerine getirilmesi için zorunlu olarak

yapılan aynî yardımlar ile Bakanlıkça belirlenecek diğer aynî yardımların asgarî ücretin % 30'unu geçmeyen kısmı”

dır.

c) Ayrıca, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tâbi sigortalılara ödenen döner

sermaye katkı payları ve döner sermayelerden başka adla yapılan bu nitelikteki her türlü ödemeler ile ikramiyeler ve

benzeri ödemelerden en yüksek Devlet memuru aylığının % 200'ünü aşan kısmı” da prime esas kazanca tâbi tutulmaz.

Yukarıdaki fıkranın (b) ve (c) bentlerinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler

prime esas kazanca tâbi tutulur. Diğer kanunlardaki prime tâbi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar bu

Kanunun uygulanmasında dikkate alınmaz.

Ücretler hak edildikleri aya mal edilmek suretiyle prime tâbi tutulur. Diğer ödemeler ise öncelikle ödendiği ayın

kazancına dahil edilir ve ücret dışındaki bu ödemelerin üst sınırı aşan kısmı, ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan

başlanarak oniki ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan sonraki ayların prime esas kazançlarına ilave edilir.

Toplu iş sözleşmelerine tâbi işyerleri işverenlerince veya kamu idareleri veya yargı mercilerince verilen kararlara

istinaden, sonradan ödenen ücret dışındaki ödemelerin hizmet akdinin mevcut olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte

ödenmesi durumunda, 82 nci madde hükmü de nazara alınmak suretiyle prime esas kazancın tâbi olduğu en son ayın

kazancına dahil edilir. Bu durumlarda sigorta primlerinin, yukarıda belirtilen mercilerin kararlarının kesinleşme

tarihini izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi halinde, gecikme cezası ve gecikme zammı alınmaz ve 102 nci madde

hükümleri uygulanmaz.

Saatlik, günlük, haftalık veya aylık olarak belirli bir ücrete dayanmış olmayıp da komisyon ücreti ve kâra

katılma gibi belirsiz zaman ve tutar üzerinden ücret alan sigortalıların prim ve ödeneklerinin hesabında esas tutulacak

günlük kazançları, 82 nci madde hükmüne göre belirlenen alt sınırdır.

Bir işverene tâbi olarak çalışan sigortalının belirli ücretinin dışında ayrıca yukarıdaki fıkra kapsamında ücret

alması halinde, prime esas günlük kazancı bunların toplamından oluşur.

Bu Kanun gereğince primlerin hesabına esas tutulacak günlük kazanç, sigortalının, bir ay için prime esas tutulan

kazancının otuzda biridir. Ancak günlük kazancın hesabına esas tutulan ay içindeki bazı günlerde çalışmamış ve

çalışmadığı günler için ücret almamış sigortalının günlük kazancı, o ay için prime esas tutulan kazancının ücret aldığı

gün sayısına bölünmesi suretiyle hesaplanır.

Sigortalıların günlük kazançlarının hesabında esas tutulan gün sayıları, aynı zamanda, bunların prim ödeme gün

sayılarını gösterir. Ancak, işveren ve sigortalı arasında kısmî süreli hizmet akdinin yazılı olarak yapılmış olması

kaydıyla, ay içerisinde günün bazı saatlerinde çalışan ve çalıştığı saat karşılığında ücret alan sigortalının ay içindeki

prim ödeme gün sayısı, ay içindeki toplam çalışma saati süresinin 4857 sayılı İş Kanununa göre belirlenen haftalık

çalışma süresine göre hesaplanan günlük çalışma saatine bölünmesi suretiyle bulunur. Bu şekildeki hesaplamada gün

kesirleri bir gün kabul edilir.

84

İşveren ve sigortalı arasında çağrı üzerine çalışmaya dayalı yazılı iş sözleşmesinde taraflar arasında çalışma

süresi gün, hafta ve ay olarak belirlenmemiş ise, sigortalının ay içindeki prim ödeme gün sayısı yukarıdaki fıkra

hükmüne göre hesaplanır.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların aylık prime esas kazançları, 82 nci

maddeye göre belirlenen prime esas günlük kazanç alt sınırı ile üst sınırı arasında kalmak şartı ile kendileri tarafından

beyan edilecek günlük kazancın otuz katıdır. Bu sigortalılar tarafından Kurumca belirlenen sürelerde aylık prime esas

kazanç beyan edilir. Ancak beyan edilen kazançta bir değişiklik olması durumunda, sigortalının yeniden beyan ettiği

kazanç üzerinden hesaplanan prim tahsil edilir.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişi, aynı zamanda işveren ise beyan

edeceği aylık kazancı, çalıştırdığı sigortalıların kazancının en yükseğinden az olamaz. Beyanda bulunmayan

sigortalının primleri, prime esas asgarî aylık kazanç üzerinden hesap ve tahsil edilir. Beyanda bulunmayan veya

beyan ettiği kazancın düşük olduğu tespit edilen sigortalıların prime esas kazançları, tespit edilen kazanç düzeyine

çıkartılarak beyan edilen kazançla arasındaki farkın primi 89 uncu madde hükümlerine göre gecikme cezası ve

gecikme zammı uygulanmak suretiyle tahsil edilir.

Sigortalı olmayı gerektiren şekilde birden fazla işte çalışılması halinde, bu Kanun gereğince alınacak primlerine

esas tutulacak aylık ve günlük kazancının tespitinde, yalnızca bu Kanunun 53 üncü maddesine göre belirlenen 4 üncü

maddenin ilgili bendi kapsamındaki işlerden elde ettiği aylık ve günlük kazanç tutarı ayrı ayrı dikkate alınır ve

primler buna göre hesaplanır.

Prim oranları ve Devlet katkısı (Mad. 81)

Bu Kanun gereğince alınacak sigorta prim oranları aşağıdaki şekildedir:

a) Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim oranı, sigortalının prime esas kazancının % 20'sidir. Bunun %

9'u sigortalı hissesi, % 11'i işveren hissesidir. b) Bu Kanunda belirtilen fiilî hizmet zammı uygulanan işlerde çalışan sigortalılar için uygulanacak malûllük,

yaşlılık ve ölüm sigortaları prim oranı, (a) bendinde belirtilen % 20 oranının, her yıl için 40 ıncı maddeye göre

eklenen fiilî hizmet gün sayısının 360'a bölümü sonucu bulunacak oranda artırılması suretiyle belirlenir. Bu şekilde

bulunan oran ile (a) bendinde belirtilen % 20 oranı arasındaki farka ait primin tamamı işveren tarafından ödenir.

c) Kısa vadeli sigorta kolları prim oranı, yapılan işin iş kazası ve meslek hastalığı bakımından gösterdiği

tehlikenin ağırlığına göre % 1 ilâ % 6,5 oranları arasında olmak üzere, 83 üncü maddeye göre Kurumca belirlenir.

Bu primin tamamını işveren öder.

d) 5 inci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen öğrenciler ile (e) bendinde belirtilen kursiyerler için

prim oranı prime esas kazançlarının % 1'idir. Kursiyerlerin prime esas günlük kazançlarının hesaplanmasında prime

esas günlük kazanç alt sınırı dikkate alınır. Aday çırak, çırak ve meslekî eğitim gören öğrencilerin prime esas kazancı

ilgili kanunlarında belirtilen şekilde uygulanır.

e) Yaşlılık aylığı almakta iken bu Kanuna tâbi bir işte çalışanlara uygulanacak sosyal güvenlik destek primi oranı

(a), (c) ve (f) bentlerinde belirtilen prim oranlarının toplamı kadardır. Sigortalı ve işveren hissesi bu bentlerde

belirtilen oranlardadır.

f) Genel sağlık sigortası primi, (kısa ve uzun vadeli sigorta kollarına tâbi olanlar için) hesaplanan prime esas

kazancın % 12,5'idir. Bu primin % 5'i sigortalı, % 7,5'i ise işveren hissesidir. Yalnızca genel sağlık sigortasına

tâbi olanların genel sağlık sigortası primi, prime esas kazancın % 12'sidir.

g) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılar (a), (c) ve (f) bentlerindeki prim

oranlarının toplamı üzerinden, şayet sosyal güvenlik destek primi ödemek suretiyle çalışıyorlar ise (e) bendinde

belirtilen prim oranlarının toplamı üzerinden primlerini öderler.

Devlet, sigortalının prime esas kazancı esas alınarak; malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları için % 5

oranında; genel sağlık sigortası için ise % 3 oranında katkı yapar. Devlet katkısı, Kurumun ay itibarıyla tahsil

ettiği malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası priminin dörtte biri olarak hesaplanır. Devlet

katkısının ödenmesine ilişkin usûl ve esaslar, Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenir.

Günlük kazanç sınırları (Mad. 82) Bu Kanun gereğince alınacak prim ve verilecek ödeneklerin hesabına esas tutulan günlük kazancın alt sınırı,

asgarî ücretin otuzda biri (1/30 Asgari Üc.), üst sınırı ise günlük kazanç alt sınırının 6,5 katıdır.

Günlük kazançları yukarıdaki fıkrada belirtilen alt sınırın altında olan sigortalılar ile ücretsiz çalışan

sigortalıların günlük kazançları alt sınır üzerinden, günlük kazançları üst sınırdan fazla olan sigortalıların günlük

kazançları da üst sınır üzerinden hesaplanır.

İkinci fıkraya göre sigortalının kazancı alt sınırın altında ise bu kazanç ile alt sınır arasındaki farka ait sigorta

primleri ile ücretsiz çalışan sigortalılara ait sigorta primlerinin tümünü işveren öder.

Geri ödenmek durumunda kalınan primler için ayrıca gecikme cezası ve gecikme zammı ile faiz ödenmez.

Kısa vadeli sigorta kolları prim tarifesi, işkollarının ve işlerin tehlike sınıf ve derecelerinin belirlenmesi

(Mad.83)

Kısa vadeli sigorta kolları primi, yapılan işin iş kazası ve meslek hastalığı bakımından gösterdiği tehlikenin

ağırlığına göre tespit edilir. İş kolları tehlikenin ağırlığına göre sınıflara, bu sınıflar da özel iş şartlarına ve tehlikeyi

önlemek için alınmış olan tedbirlere göre derecelere ayrılır. Hangi iş kollarının hangi tehlike sınıfına girdiği, tehlike

85

sınıf ve derecesine ait prim oranlarının ve tehlike derecelerinin belirlenmesinde uygulanacak esaslar, ilgili

bakanlıkların görüşleri de alınarak Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulacak bir tarife

ile tespit edilir. Prim tarifesi gerekli görülürse aynı yöntemle değiştirilebilir.

Tehlike sınıf ve derecelerini etkileyebilecek değişiklikler (Mad. 84)

İşverenlerle (4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre) sigortalı sayılanlar, tehlike sınıf ve

derecesini etkileyebilecek her türlü değişikliği bir ay içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdür. Bu bildirim üzerine

Kurum, yaptıracağı incelemeler sonunda tehlike sınıf ve derecesini değiştirebilir. Tehlike sınıf ve derecesini

etkileyebilecek değişiklik bir ay içinde bildirilirse bu konuda Kurumca verilecek karar, değişikliğin meydana geldiği

tarihten sonraki ay başından başlanarak uygulanır.

Tehlike sınıf ve derecesini etkileyebilecek değişiklik bir ay içinde bildirilmezse;

a) Tehlike sınıfı yükseliyorsa, değişikliğin meydana geldiği,

b) Tehlike sınıfı düşüyorsa, değişikliğin Kurumca öğrenildiği tarihler esas alınmak ve bu tarihlerden sonraki ay

başından itibaren uygulanmak üzere, Kurumca karar alınır ve ilgililere tebliğ olunur.

Asgarî işçilik uygulaması (Mad. 85) İşverenin, işin emsaline, niteliğine, kapsam ve kapasitesine göre işin yürütümü açısından gerekli olan sigortalı

sayısının, çalışma süresinin veya prime esas kazanç tutarının altında bildirimde bulunduğunun tespiti halinde, işin

yürütümü açısından gerekli olan asgarî işçilik tutarı; yapılan işin niteliği, kullanılan teknoloji, işyerinin büyüklüğü,

benzer işletmelerde çalıştırılan sigortalı sayısı, ilgili meslek veya kamu kuruluşlarının görüşü gibi unsurlar dikkate

alınarak tespit edilir. Söz konusu tespitler, Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurları tarafından

yapılır.

Kamu idareleri, döner sermayeli kuruluşlar ile bankalar tarafından ihale mevzuatına göre yaptırılan işlerden ve

özel nitelikteki inşaat işlerinden dolayı bu işleri yapan işveren tarafından yeterli işçilik bildirilmiş olup olmadığı

Kurumca araştırılır. Bu araştırma sonucunda yeterli işçiliğin bildirilmemiş olduğu anlaşılırsa, eksik bildirilen işçilik

tutarı üzerinden hesaplanan prim tutarı, 89 uncu madde gereği hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme zammı ile

birlikte bir ay içinde ödenmek üzere işverene tebliğ edilir. Tebliğ edilen prim ve gecikme cezası ve gecikme

zammının ödendiği veya ödeneceğinin işveren tarafından yazılı olarak taahhüt edilmesi halinde borç kesinleşir.

Kuruma verilecek taahhütnamede üstlenilen ödeme yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde, işveren hakkında

88 inci ve 89 uncu maddeler uyarınca işlem yapılır. Tebliğ edilen prim ve gecikme cezası ve gecikme zammının

ödenmemesi, taahhütname verilmemesi veya Kurumca işyerinin denetlenmesine gerek görülmesi durumunda

Kurumca inceleme yapılır.

Kuruma yeterli işçilik tutarının bildirilmiş olup olmadığının araştırılmasında, işin yürütümü için gerekli olan

asgarî işçilik tutarının tespitinde dikkate alınacak asgarî işçilik oranlarının saptanması ve asgarî işçilik oranlarına vaki

itirazların incelenerek karara bağlanması amacıyla Kurum bünyesinde; Kurum teknik elemanlarından dört üye,

Yönetim Kurulunda temsil edilen işçi ve işveren konfederasyonlarınca görevlendirilecek iki üye, Türkiye Odalar ve

Borsalar Birliğinden bir üye olmak üzere toplam yedi teknik elemandan oluşan, Asgarî İşçilik Tespit Komisyonu

kurulur. Kurumca gerek görüldüğünde, aynı esaslara göre birden fazla Asgarî İşçilik Tespit Komisyonu kurulabilir.

Komisyon salt çoğunlukla toplanır ve kararlar en az dört üyenin aynı yöndeki oyu ile alınır. Kurum dışındaki üyelerin

üst üste üç toplantıya, son altı ay içinde ise beş toplantıya katılmaması halinde, toplantıya katılmayan üyeyi

görevlendiren konfederasyonların yerine, üye sayısı bakımından en yüksek bir sonraki konfederasyondan üye davet

edilir.

İKİNCİ BÖLÜM

Prim Belgeleri ve Primlerin Ödenmesi

Prim belgeleri ve işyeri kayıtları (Mad. 86)

İşveren bir ay içinde çalıştırdığı sigortalıların ve sosyal güvenlik destek primine tâbi sigortalıların;

a) Ad ve soyadlarını, T.C. kimlik numaralarını,

b) 80 inci maddeye göre hesaplanacak prime esas kazançlarını,

c) Prim ödeme gün sayıları ile prim tutarlarını,

gösteren ve örneği Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenen asıl veya ek aylık prim ve hizmet

belgesini, ait olduğu ayı takip eden ayın yirmibeşinci gününün sonuna kadar Kuruma vermekle veya sigortalı

çalıştırmadığı takdirde, bu hususu sigortalı çalıştırmaya son verdiği tarihten itibaren, onbeş gün içinde Kuruma

bildirmekle yükümlüdür.

İşveren, işyeri sahipleri; işyeri defter, kayıt ve belgelerini ilgili olduğu yılı takip eden yıl başından başlamak

üzere on yıl süreyle, kamu idareleri otuz yıl süreyle, tasfiye ve iflâs idaresi memurları ise görevleri süresince,

saklamak ve Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilen memurlarınca istenilmesi halinde onbeş gün içinde

ibraz etmek zorundadır.

İşverenin, sigortalıyı, 4857 sayılı İş Kanununun 7 nci maddesine göre başka bir işverene iş görme edimini yerine

getirmek üzere geçici olarak devretmesi halinde, sigortalıyı devir alan, geçici iş ilişkisi süresine ilişkin birinci fıkrada

belirtilen belgelerin aynı süre içinde işverene ait işyerinden Kuruma verilmesinden, işveren ile birlikte müteselsilen

sorumludur.

86

Ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen sigortalıların, otuz günden az

çalıştıklarını ispatlayan belgelerin işverence ilgili aya ait aylık prim ve hizmet belgesine eklenmesi şarttır. Kamu

idareleri ile toplu iş sözleşmesi imzalanan işyerlerinde bu şart aranmaz.

Sigortalıların otuz günden az çalıştığını gösteren bilgi ve belgelerin aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesi

gereken süre içinde Kuruma verilmemesi veya verilen bilgi ve belgelerin Kurumca geçerli sayılmaması halinde, otuz

günden az bildirilen sürelere ait aylık prim ve hizmet belgesi Kurumca re'sen düzenlenir ve muhteviyatı primler, bu

Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.

Sigortalıyı çalıştıran işveren ile alt işveren ve iş görme edimini yerini getirmek üzere sigortalıyı geçici olarak

devralan işveren; aylık prim ve hizmet belgesinin Kurumca onaylanan bir nüshasını sigortalının çalıştığı işyerinde,

birden ziyade işyeri olması halinde ise sigortalının çalıştığı her işyerinde ayrı ayrı olmak üzere, Kuruma verilmesi

gereken sürenin son gününü takip eden günden başlanarak, müteakip belgenin verilmesi gereken sürenin sonuna

kadar, sigortalılar tarafından görülebilecek bir yere asmak zorundadır.

Fiilen veya işyeri kayıtlarından tespit edilecek her türlü bilgiden veya kamu kurum ve kuruluşları tarafından

düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma

verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu

belgeler Kurumca re'sen düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir.

İşveren, bu maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum

ünitesine itiraz edebilir. İtiraz, takibi durdurur. İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay

içerisinde yetkili iş mahkemesine başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması, prim borcunun takip ve tahsilini

durdurmaz. Mahkemenin Kurum lehine karar vermesi halinde, 88 inci ve 89 uncu maddelerin prim borcuna ilişkin

hükümleri uygulanır.

Aylık prim ve hizmet belgesi işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen

sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak beş yıl içerisinde iş mahkemesine

başvurarak, alacakları ilâm ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile

prim ödeme gün sayıları dikkate alınır.

Sigortalının çalıştığı bir veya birden fazla işte, bu Kanunda yazılı şartları yerine getirmiş olmasına rağmen,

kendisi için verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgesinin işveren tarafından verilmediği veya verilen aylık prim

ve hizmet belgesinde kazançların veya prim ödeme gün sayılarının eksik gösterildiği Kurumca tespit edilirse, hastalık

ve analık sigortalarından gerekli ödemeler yapılır.

Bu maddede belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde, 102 nci maddeye göre işlem yapılır.

Kamu idarelerinde işyerinin özelliği nedeniyle prim belgelerinin farklı sürelerde verilme zamanını belirlemeye,

Kurum yetkilidir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar ile belgelerin içerik ve şekli, Kurum tarafından

çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Prim ödeme yükümlüsü (Mad. 87) Bu Kanunun uygulanmasında kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası ve isteğe bağlı sigorta

bakımından;

a) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine ve 5 inci maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tâbi

olanlar ile bu kapsamda sayılan kişilerden sosyal güvenlik destek primine tâbi olanlar için bunların işverenleri,

b) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine tâbi olanlar ile bu kapsamda sayılan kişilerden sosyal güvenlik

destek primine tâbi olanlar, isteğe bağlı sigortalı olanlar ve 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (g) bentlerinde

sayılan kişilerin kendileri,

c) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde sayılan kişiler için primi yılı merkezî yönetim bütçesinden

karşılanmak üzere ilgili kamu idareleri,

d) 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde sayılan kişiler ile 5 inci maddenin (e) ve (f) bentlerinde

belirtilenler için Türkiye İş Kurumu,

e) 5 inci maddenin (b) bendinde belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde meslekî eğitim görenler ile meslek

liselerinde zorunlu staja tâbi tutulan öğrenciler için Milli Eğitim Bakanlığı veya bu öğrencilerin eğitim gördükleri

okullar, yüksek öğrenim sırasında zorunlu staja tâbi tutulan öğrenciler için öğrenim gördükleri yüksek öğretim

kurumu,

f) 5 inci maddenin (c) bendine tâbi olanlar için işverenleri veya kendileri, prim ödeme yükümlüsüdür.

Primlerin ödenmesi (Mad. 88)

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işveren, bir ay içinde çalıştırdığı

sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak sigortalı

hissesi prim tutarlarını ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek en geç ertesi ayın

sonuna kadar Kuruma öder.

Hak edilen ancak, ödenmemiş olan ücretler üzerinden hesaplanacak primler hakkında da birinci fıkradaki hüküm

uygulanır.

60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (b), (c), (d) ve (g) bentleri gereği genel sağlık sigortalısı sayılanlar için, her ay

otuz tam gün genel sağlık sigortası primi ödenmesi zorunludur.

87 nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen yükümlüler, her aya ait primlerini takip eden ayın

sonuna kadar Kuruma öderler. Bunlardan sosyal güvenlik destek primine tâbi olanların primleri, aylıklarından

87

kesilmek suretiyle tahsil edilir. Bu kişiler primlerini en fazla 360 günle sınırlı olmak üzere peşin olarak erken

ödeyebilir. Erken ödeme halinde erken ödenen her gün için 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının

Tahsil Usulü Hakkında Kanunun Ek 1 inci maddesine göre erken ödeme indirimi hükümleri uygulanır. Ancak yapılan

erken ödeme indirimi, prime esas kazançtan indirilmez. Erken ödemede sigortalılık süresi, sigorta priminin ait olduğu

her ayın ilk gününden itibaren, prim ödeme gün sayısına dahil edilir. Erken ödeme yapılan ve prim ödeme gün

sayısına dahil edilmeyen sürede isteğe bağlı sigortalılığın sona ermesi halinde, sigortalılık süresine sayılmayan

günlere ait primler, ilgililere iade edilir.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanların, her ay için otuz tam gün prim

ödemesi zorunludur. Bu kapsamdaki sigortalılardan, bu Kanuna göre tescilleri yapıldığı halde, beş yılı aşan süreye

ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarının Kurumca yapılacak bildirimde belirtilen süre

içerisinde ödenmemesi halinde, daha önce prim ödemesi bulunan sigortalının ödediği primlerin tam olarak karşıladığı

ayın sonu itibariyle, prim ödemesi bulunmayan sigortalının ise tescil tarihi itibariyle sigortalılığı durdurulur. Prim

borcunun ait olduğu süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip

edilmeyerek, Kurum alacakları arasında yer verilmez. Ancak, sigortalı ya da hak sahipleri daha sonra müracaatları

tarihindeki 80 inci maddenin dokuzuncu fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç tutarı üzerinden hesaplanacak

borç tutarını, tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde ödedikleri takdirde, bu süreler sigortalılık süresi olarak

değerlendirilir.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen sigortalıları çalıştıran işverenler, çalıştırdığı

sigortalıların primlerine esas tutulacak kazançlar toplamı üzerinden bu Kanun gereğince hesaplanacak prim tutarlarını

ücretlerinden keserek ve kendisine ait prim tutarlarını da bu tutara ekleyerek, en geç ödemenin yapıldığı tarihi takip

eden onbeş gün içinde Kuruma öderler.

87 nci maddenin birinci fıkrasının (c) ve (d) bentlerinde belirtilen yükümlüler, her aya ait primleri ilgili ayı takip

eden ayın sonuna kadar Kuruma öderler.

Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarları, gelir vergisi ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamaz.

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanların prim borçları,

sattıkları tarımsal ürün bedellerinden borç tutarını geçmemek şartıyla % 1 ilâ % 3 oranları arasında olmak üzere

kesinti yapılmak suretiyle tahsil etmeye Kurum yetkilidir.

Prim borçları katma değer vergisi iade alacağından mahsubu suretiyle de ödenebilir. Bu takdirde katma değer

vergisi iade hakkı sahibi kendisinin, mal veya hizmet satın aldığı veya iştirak veya ortaklık ilişkisi içinde bulunduğu

işverenlerin prim borçları için de mahsup talep edebilir. Bu işverenlerin mahsup talebinde bulundukları ayda muaccel

olan prim borçlarının birinci fıkrada belirtilen ödeme sürelerini izleyen onbeş gün içinde mahsup suretiyle ödenmesi

halinde, yasal süresi içinde ödendiği kabul edilir. Ancak prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından

mahsup suretiyle ödenmesi talebinde bulunulduğu halde, süresinde mahsup edilemeyen veya eksik mahsup edilen

prim borçları için birinci fıkrada belirtilen ödeme sürelerini izleyen günden başlanarak gecikme cezası ve gecikme

zammı uygulanır. Kurum, Maliye Bakanlığının uygun görüşü ile bu uygulamadan faydalanacak işverenleri; iştigal

konusu, işletme türü ve işletme büyüklüğü itibariyle belirlemeye ve lehine mahsup talebinde bulunulan işverenlerin

prim borcu ödeme süresini otuz günü aşmamak üzere uzatmaya yetkilidir.

Kurum, prim ve her türlü alacaklarını, işverenlere olan borçlarından mahsup etmek suretiyle tahsil etmeye

yetkilidir.

Primlerin özel ödeme şekilleri kullanılmak suretiyle ödenmesi zorunluluğunu getirmeye ve primlerin yatırılacağı

tahsilât kuruluşlarını belirlemeye Kurum yetkilidir.

Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü

Hakkında Kanunun 51 inci, 102 nci ve 106 ncı maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, Amme

Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve

kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.

Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun

uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş

mahkemesi yetkilidir. Yetkili iş mahkemesine başvurulması alacakların takip ve tahsilini durdurmaz.

Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde

ödenmez ise, kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin

üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri, görevleri ile ilgili olarak Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve

müteselsilen sorumludur.

Kurum, kamu idarelerinde işyerinin özelliği nedeniyle primlerin farklı zamanlarda ödeme süresini belirlemeye

yetkilidir. Prim alacaklarının tahsili için en geç bir yıl içinde icra yoluna başvurmayan Kurum yetkili personeli

hakkında genel hükümlere göre kovuşturma yapılır.

Miktarı Kurum Yönetim Kurulunca belirlenen tutarı geçen ve yurt dışına çıkış yasağı konulacağına dair ihtar

tebliğ edilmesine rağmen, borcunu ödemeyen işverenlerin kendileri veya kanunî temsilcileri hakkında Kurumun

talebi üzerine, 5682 sayılı Pasaport Kanununun 22 nci maddesi hükümleri uygulanır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar ile haklı sebebin neler olduğu, Kurum tarafından çıkarılacak

yönetmelikle düzenlenir.

88

Prim borçlarına halef olma, gecikme cezası ve gecikme zammı ile iadesi gereken primler (Mad. 89)

Sigortalıların çalıştırıldığı işyeri aktif ve pasif değerleri ile birlikte başka bir işyeri ile birleşir, devredilir veya

intikal ederse, eski işverenin Kuruma olan sigorta primi ile gecikme cezası ve gecikme zammı ve faiz dahil tüm

borçlarından, aynı zamanda yeni işveren de müştereken ve müteselsilen sorumludur. Bu hükme aykırı sözleşme

hükümleri Kuruma karşı geçersizdir.

Kurumun prim ve diğer alacakları süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmı sürenin bittiği

tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her bir ay için % 3 oranında gecikme cezası uygulanarak artırılır. Ayrıca, her ay

için bulunan tutarlara ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar her ay için ayrı ayrı

Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait Yeni Türk Lirası cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç

borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır. Ancak, ödemenin

yapıldığı ay için gecikme zammı günlük hesaplanır. Bakanlar Kurulu, ilk üç ay için uygulanan gecikme cezası oranını

iki katına kadar artırmaya veya bu oranı % 1 oranına kadar indirmeye, yeniden kanunî oranına getirmeye ve

uygulama tarihini belirlemeye yetkilidir. Dava ve icra takibi açılmış olsa bile, prim ve diğer Kurum alacaklarının

ödenmemiş kısmı için gecikme cezası ve gecikme zammı tahsil edilir.

Yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit edilen primler, alındıkları tarihten on yıl geçmemiş ise, hisseleri

oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine

kanunî faizi ile birlikte geri verilir. Kanunî faiz, primin Kuruma yatırıldığı tarihi takip eden ay başından, iadenin

yapıldığı ayın başına kadar geçen süre için hesaplanır. Ancak Borçlar Kanununun 65 inci maddesi hükmü saklıdır.

Prim iadesi nedeniyle sigortalıların, isteğe bağlı sigortalıların, genel sağlık sigortalılarının aylık, gelir, ödenek ve

sağlık hizmetlerinden yararlanma şartlarını yitirmeleri durumunda, bu Kanuna göre ödenen aylık, gelir ve ödenekler

ile sağlanan sağlık hizmetleri durdurulur. Yanlış veya yersiz yapılan masraflar 96 ncı madde hükümlerine göre

ilgililerden geri alınır.

İlişiksizlik belgesinin aranması (Mad. 90)

Kamu idareleri ile döner sermayeli kuruluşlar ve bankalar, ihale yolu ile yaptırılan her türlü işleri üzerine alanları

ve bunların adreslerini onbeş gün içinde Kuruma bildirmekle yükümlüdür.

İşverenlerin hak edişlerinin, Kuruma ihale konusu işin yapıldığı süreye ilişkin prim ve her türlü borçlarının

olmaması kaydıyla ödenmesi, kesin teminatlarının ise ihale konusu işle ilgili olarak Kuruma borçlarının

bulunmadığının tespit edilmesinden sonra iadesi esastır.

Hak edişlerin ödenmesi ve prim borçlarının teminata karşılık tutulmasına ilişkin işlemlerin usûl ve esasları,

Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle tespit edilir.

Valilikler, belediyeler, il özel idareleri ve ruhsat vermeye yetkili diğer merciler tarafından, geçici iskân veya yapı

kullanma izin belgesi verilmeden önce ilgililerden yapılan inşaat dolayısıyla; diğer kamu idareleri ile döner sermayeli

kuruluşlar ve bankaların, Bakanlar Kurulu kararı ile belirlenecek işlemlerinde Kuruma borçlarının bulunmadığına

dair Kurumca düzenlenmiş bir belgenin istenmesi zorunludur.

Bu maddede belirtilen yükümlülükler yerine getirilmeden hak ediş ödenmesi, kesin teminatın iade edilmesi veya

geçici iskân izin belgesi ve yapı kullanma izin belgesi verilmesi veya diğer işlemlerin gerçekleştirilmesi hallerinde,

ilgililer hakkında genel hükümlere göre idarî ve cezaî işlem yapılır.

Afet durumunda belgelerin verilme süresi ve primlerin ertelenmesi (Mad. 91)

İşyerleri yangın, su baskını, yer kayması, deprem gibi afete uğrayan, tabii afet nedeniyle tarımsal faaliyetinden

dolayı zarar gören işverenler ile 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılar, bu durumu

belgelemeleri kaydıyla olayın meydana geldiği tarihten itibaren üç ay içinde talepte bulunmaları ve prim ödeme

aczine düştüklerinin, yapılacak inceleme sonucu anlaşılması halinde, afet tarihinden önce ödeme süresi dolmuş

mevcut prim borçları ile afetin meydana geldiği tarihten itibaren tahakkuk edecek üç aylık prim borçları, olayın

meydana geldiği tarihten itibaren bir yıla kadar Kurumca ertelenebilir.

Birinci fıkrada belirtilen durumlarda, afetin meydana geldiği ayda verilmesi gereken aylık prim ve hizmet

belgeleri, afetin meydana geldiği ayı takip eden üç ay içinde Kuruma verildiği takdirde, süresinde verilmiş sayılır.

15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak

Yardımlara Dair Kanun uyarınca genel hayatı etkilediğine karar verilen afetler nedeniyle, afet bölgesinde doğrudan

veya dolaylı olarak zarar gören işverenlerle sigortalı ve hak sahiplerinin bu Kanuna göre vermekle yükümlü oldukları

belgelerin verilme süresi ile ödenmesi gereken primlerin ve diğer Kurum alacaklarının ödeme sürelerini bu

Kanundaki sürelere bağlı olmaksızın, afet bölgesindeki şartları ve gelişmeleri göz önünde tutarak belirlemeye ve

ertelemeye Kurum yetkilidir.

Prim borcunun ertelendiği sürede zamanaşımı işlemez ve ertelenen kısmına gecikme cezası ve gecikme zammı

uygulanmaz.

BEŞİNCİ KISIM / BİRİNCİ BÖLÜM

Ortak ve Çeşitli Hükümler

Sigortalılığın zorunlu oluşu, sona ermesi ve sosyal güvenlik sicil numarası (Mad. 92)

Kısa ve uzun vadeli sigortalar ile genel sağlık sigortası kapsamındaki kişilerin sigortalı olması zorunludur. Bu

Kanunda yer alan sigorta hak ve yükümlülüklerini ortadan kaldırmak, azaltmak veya başkasına devretmek için

sözleşmelere konulan hükümler geçersizdir.

89

Bu Kanuna göre alınacak sigorta primleri ve idarî para cezalarının ödenmesi için, Kurumca işverene yapılacak

bildirim üzerine prim borçları ve idarî para cezaları ödenmezse, Kurumca düzenlenen prim borcunu ve idarî para

cezasını gösteren belgeler resmî dairelerin usûlüne göre düzenledikleri belgeler hükmündedir.

Sigortalılık, bu Kanunda sayılan sigortalı sayılma şartlarının kaybedilmesi veya ölüm halinde sona erer.

Sigortalılar, isteğe bağlı sigortalılar ile bunların hak sahiplerinin; genel sağlık sigortalıları ve bunların bakmakla

yükümlü olduğu kişilerin tescil ve diğer tüm işlemlerinde sosyal güvenlik sicil numarası olarak Türk vatandaşları için

T.C. kimlik numarası, yabancı uyruklu kişiler için ise Kurumca verilecek sosyal güvenlik sicil numarası kullanılır.

Devir, temlik ve Kurum alacaklarında zamanaşımı (Mad. 93)

Bu Kanun gereğince sigortalılar ve hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel

sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan alacakları, devir ve temlik edilemez.

Kurumun prim ve diğer alacakları ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on

yıllık zamanaşımına tâbidir. Kurumun prim ve diğer alacakları, hizmet tespiti veya asgarî işçilik uygulaması

nedeniyle doğmuş ise zamanaşımı süresi; mahkeme kararının kesinleşme tarihinden, Kurum veya diğer kamu

idarelerinin denetim ve kontrolle görevlendirilen memurları tarafından yapılan tespitler sonucunda doğmuş ise rapor

tarihinden veya bu idareler tarafından düzenlenen belgelerden doğmuş ise belgenin Kuruma intikal ettiği tarihi takip

eden yıl başından itibaren beş yıl olarak uygulanır. Ancak, bu durumda zamanaşımı süresi on yıldan az olamaz. Bu

alacaklar için gecikme cezası ve gecikme zammı, alacağın ait olduğu ayın veya dönemin sonundan itibaren uygulanır.

Bu Kanuna dayanılarak Kurumca açılacak tazminat ve rücû davaları, on yıllık zamanaşımına tâbidir.

Zamanaşımı tarihi; rücû konusu gelir ve aylıklar bakımından Kurum onay tarihinden, masraf ve ödemeler için ise

masraf veya ödeme tarihinden itibaren başlar.

Zamanaşımından sonra yapılan ödemeler kabul edilir. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine tâbi

sigortalıların zamanaşımı nedeniyle prim ödenmeyen süreleri, sigortalılık süresinden sayılmaz ve bu süreye ilişkin

sigortalılık hak ve yükümlülükleri düşer.

Kontrol muayenesi (Mad. 94)

Kurum yürütülen soruşturma kapsamıyla sınırlı olmak üzere;

a) Sağlık hizmeti alan genel sağlık sigortalısından veya bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilerden, sağlık

hizmetinin gerçekten alınıp alınmadığını,

b) Sigortalının, isteğe bağlı sigortalının veya bunların hak sahiplerinin malûllük, iş göremezlik raporlarında

belirtilen rahatsızlıklarının mevcut olup olmadığını,

tespit amacıyla kontrol muayenesi ve tetkik yaptırılmasını talep edebilir.

Malûllük aylığı veya sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış sigortalılar, malûllük durumlarında artma veya başka

birinin sürekli bakımına muhtaç olduğunu ileri sürerek aylık ve gelirlerinde değişiklik yapılmasını isteyebilecekleri

gibi; Kurum da harp malûlleri ve vazife malûlleri hariç, malûllük aylığı veya sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış

sigortalılar ile aylık veya gelir bağlanan ve çalışma gücünün en az % 60'ını yitiren malûl çocukların kontrol

muayenesine tâbi tutulmasını talep edebilir.

Kurumca yaptırılan kontrol muayenesinde veya sigortalının isteği üzerine ya da işe alıştırma sonunda yapılan

muayenesinde yeniden tespit edilecek malûllük durumuna göre, malûllük aylığı veya sürekli iş göremezlik geliri, yeni

malûllük durumuna esas tutulan raporun tarihini takip eden ödeme dönemi başından başlanarak artırılır, azaltılır veya

kesilir.

Çalışma gücünün en az % 60'ını yitiren malûl çocuklara bağlanmış bulunan gelir ve aylıklar, kontrol muayenesi

sonunda tespit edilecek malûllük durumuna göre, rapor tarihinden sonraki ödeme dönemi başından itibaren kesilir.

Kurumun yazılı bildiriminde belirtilen tarihten sonraki ödeme dönemi başına kadar kabul edilebilir bir özürü

olmadığı halde kontrol muayenesini yaptırmayan sigortalının malûllük aylığı veya sürekli iş göremezlik geliri ile

çalışma gücünün en az % 60'ını yitiren malûl çocukların kendilerine bağlanmış olan gelir veya aylığı, kontrol

muayenesi için belirtilen tarihten sonraki ödeme dönemi başından itibaren kesilir.

Ancak, kontrol muayenesini Kurumun yazılı bildiriminde belirtilen tarihten başlayarak üç ay içinde yaptıran ve

malûllük veya sürekli iş göremezlik halinin devam ettiği tespit edilen sigortalının veya aylık ya da gelir bağlanmış

olan malûl çocuğun kesilen aylık veya geliri, kesildiği tarihten başlanarak yeniden bağlanır.

Kontrol muayenesini Kurumun yazılı bildiriminde belirtilen tarihten üç ay geçtikten sonra yaptıran ve malûllük

veya sürekli iş göremezlik halinin devam ettiği tespit edilen sigortalının malûllük aylığı veya yeni sürekli iş

göremezlik derecesine göre hesaplanacak geliri, gelir veya aylık bağlanan çalışamayacak durumda malûl çocukların

ise almakta oldukları gelir veya aylık, rapor tarihinden sonraki ay başından başlanarak yeniden bağlanır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Sağlık raporlarının usûl ve esaslarının belirlenmesi (Mad. 95)

Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik

ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya

çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usûl ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili

sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usûlüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu

ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade ederek belirlenen bilgileri içerecek şekilde

yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir.

90

Usûlüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt

dışında tedavi için yapılacak sevklere, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma

gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usûlüne uygun düzenlenmiş sağlık

kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde, durum Sosyal Sigorta

Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usûl ve esaslar, Sağlık Bakanlığı ile Kurumun birlikte çıkaracağı

yönetmelikle düzenlenir.

Yersiz ödemelerin geri alınması (Mad. 96)

Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak

sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak

yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;

a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık

sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,

b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık

sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, üç

aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan,

itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup

edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.

Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca

uygulanır. Bu hüküm ilgili hak sahiplerinin muvafakat etmeleri kaydıyla, aynı dosyadan diğer bir hak sahibine

yapılan yersiz ödemelere mahsubunda da uygulanır.

Yersiz ödemenin gelir ve aylıklardan kesilmesinde, kesintinin başlayacağı ödeme dönemi başı itibarıyla kanunî

faizi ile birlikte hesaplanan borç tutarı, gelir ve aylıktan % 25 oranında kesilmek suretiyle uygulanır.

Yersiz ödemelerin tespiti ile geri alınmasına ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum

tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Zamanaşımı, hakkın düşmesi ve avans (Mad. 97)

Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazası, meslek hastalığı ve ölüm hallerinde bağlanması

gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zamanaşımına uğrar.

Bu durumda olanların gelir ve aylıkları, beş yıl geçtikten sonra, yazılı istek tarihini takip eden ay başından itibaren

başlar.

Kuruma müracaat etmemenin haklı bir sebebe dayandığını genel hükümlere göre ispat edenler hakkında,

yukarıdaki hükümler uygulanmaz.

Kısa vadeli sigorta kollarından ve ölüm sigortasından kazanılan diğer haklar, hakkın doğduğu tarihten itibaren

beş yıl içinde istenmezse düşer.

Bu Kanuna göre bağlanan gelir ve aylıklarını tahakkuk ettirildiği tarihlerden itibaren aralıksız altı ay sonuna

kadar tahsil etmeyenlerin gelir ve aylıkları, gelir ve aylık bağlanma şartlarının devam edip etmediğinin tespiti

amacıyla durdurulur.

Genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin alacakları, hakkı doğuran olayın öğrenildiği

tarihten itibaren iki yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrar, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren ise beş yıl

sonunda düşer.

Sigortalılar ile bunların hak sahiplerinin, genel sağlık sigortalıları ile bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, bu

Kanunun uygulanması bakımından hak ettikleri alacaklarının süresi içinde ödenememesi halinde, avans verilmesine

Kurum yetkilidir.

Sağlık hizmeti sunucularına, tahakkuk etmiş alacakları faturaların teslim tarihinden itibaren en geç yetmişbeş

gün içinde ödenir. İşlemlerin gecikmesi halinde tahakkuk eden tutarın % 75'i ilâ % 90'ı arasındaki tutar, son ödeme

tarihini takip eden ilk iş gününde alacaklarından kesilmek üzere avans olarak ödenir.

Ücretlerden kesinti yapılmaması, özel sigortalara ilişkin hükümler ve sosyal güvenlik sözleşmelerinin

yürütülmesi

(Mad. 98) İşveren, sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası için kendisine düşen yükümlülükler nedeniyle,

sigortalıların ücretlerinden kesinti yapamaz. Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde özel sigortalara ilişkin

hükümler, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasında dikkate alınmaz.

Bu Kanun gereğince sağlık hizmetlerinden yararlananların ödemekle yükümlü oldukları katılım payları, özel

sigorta şirketleri tarafından teminat veya ödeme konusu yapılamaz.

Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri kapsamında yapılacak her türlü işlemler ve hesaplaşmalar, Kurum

tarafından yürütülür. İlgili sözleşmelerde irtibat kurumuna yapılan atıflar, Kuruma yapılmış sayılır.

91

İKİNCİ BÖLÜM

Çeşitli Hükümler

Sosyal güvenlikle ilgili düzenlemeler ve bildirimler (Mad. 99)

Sosyal güvenlik hak ve yükümlülükleri ile ilgili yapılacak her türlü kanunî düzenlemeler bu Kanunda yapılır.

Bu Kanun gereğince yapılacak bildirimler hakkında, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri

uygulanır.

Bilgi ve belge isteme hakkı, bilgi ve belgelerin Kuruma verilme usûlü (Mad. 100)

Kurum, bu Kanun hükümlerine ilişkin yapılan soruşturmalar hakkında Cumhuriyet savcılıklarından, kamu ve

özel hukuk tüzel kişileri ile gerçek kişilerden bilgi ve belge isteyebilir.

Kurum, bu Kanun gereği verilecek her türlü belge veya bilginin internet, elektronik ve benzeri ortamda

gönderilmesi hususunda, gerçek ve tüzel kişileri zorunlu tutmaya yetkilidir.

Belge veya bilgileri internet, elektronik ve benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulan gerçek ve tüzel

kişilerin, Kurumun bilgi işlem sistemlerinin herhangi bir nedenle hizmet dışı kalması sonucu belge ve bilgiyi, bu

Kanunda öngörülen sürenin son gününde Kuruma gönderememesi ve muhteviyatı primleri de yasal süresi içinde

ödeyememesi halinde, sorunların ortadan kalktığı tarihi takip eden üçüncü işgününün sonuna kadar belge veya bilgiyi

gönderir ve muhteviyatı primleri de aynı sürede Kuruma öder ise bu yükümlülükleri Kanunda öngörülen sürede

yerine getirmiş kabul edilir.

Bu maddenin uygulanması ile ilgili usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

Uyuşmazlıkların çözüm yeri (Mad. 101)

Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan

uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür.

ALTINCI KISIM

İdarî Para Cezaları ve Fesih Hükümleri

Kurumca verilecek idarî para cezaları (Mad. 102)

Kurumca dayanağı belirtilmek suretiyle diğer kanunlarda suç oluştursa dahi ayrıca bu Kanunun;

a) 8 inci maddenin birinci fıkrası ile 61 inci maddede belirtilen bildirgeleri; Kurumca belirlenen şekle ve usûle uygun

vermeyenler veya Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan

ortamda göndermeyenler veya bu Kanunda belirtilen süre içinde vermeyenlere, her bir sigortalı için aylık asgarî ücret

tutarında, idarî para cezası uygulanır.

b) 11 inci maddede belirtilen bildirgeyi, Kurumca belirlenen şekle ve usûle uygun vermeyenler veya Kurumca

internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde, anılan ortamda göndermeyenler veya

bu Kanunda belirtilen süre içinde Kuruma vermeyenlere;

1) Kamu idareleri ile bilanço esasına göre defter tutmak zorunda olanlar için asgarî ücretin üç katı tutarında,

2) Diğer defterleri tutmak zorunda olanlar için asgarî ücretin iki katı tutarında,

3) Defter tutmakla yükümlü olmayanlar için bir aylık asgarî ücret tutarında,

idarî para cezası uygulanır.

c) 86 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca verilmesi gereken belgeleri, Kurumca belirlenen şekilde ve usûlde

vermeyenler ya da Kurumca internet, elektronik veya benzeri ortamda göndermekle zorunlu tutulduğu halde anılan

ortamda göndermeyenler veya belirlenen süre içinde vermeyenlere her bir fiil için;

1) Belgenin asıl olması halinde aylık asgarî ücretin üç katını geçmemek kaydıyla belgede kayıtlı sigortalı sayısı

başına, aylık asgarî ücretin beşte biri tutarında,

2) Belgenin ek olması halinde, aylık asgarî ücretin üç katını geçmemek kaydıyla her bir ek belgede kayıtlı

sigortalı sayısı başına, aylık asgarî ücretin sekizde biri tutarında,

3) Ek belgenin 86 ncı maddenin beşinci fıkrasına istinaden Kurumca re'sen düzenlenmesi durumunda, aylık

asgarî ücretin yarısı tutarında,

4) Belgenin mahkeme kararı, Kurum veya diğer kamu idarelerinin denetim ve kontrolle görevlendirilmiş

memurlarınca yapılan tespitler sonucunda veya bu idareler tarafından düzenlenen belgelerden hizmetleri veya

kazançları Kuruma bildirilmediği veya eksik bildirildiği anlaşılan sigortalılarla ilgili olması halinde, belgenin asıl

veya ek nitelikte olup olmadığı, işverence düzenlenip düzenlenmediği dikkate alınmaksızın, aylık asgarî ücretin üç

katı tutarında,

idarî para cezası uygulanır.

d) 59 uncu madde uyarınca Kurumun defter ve belge incelemeye yetkili denetim ve kontrolle görevlendirilmiş

memurları tarafından veya 59 uncu maddenin beşinci fıkrasında belirtilen serbest muhasebeci malî müşavirler ile

yeminli malî müşavirlerce düzenlenen raporlara istinaden, Kuruma bildirilmediği tespit edilen eksik işçilik tutarının

mal edildiği her bir ay için, aylık asgarî ücretin üç katı tutarında idarî para cezası uygulanır.

e) 86 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki yükümlülüğü Kurumca yapılan yazılı ihtara rağmen onbeş gün içinde mücbir

sebep olmaksızın yerine getirmeyenlere;

1) Bilanço esasına göre defter tutmakla yükümlü iseler, aylık asgarî ücretin oniki katı tutarında,

2) Diğer defterleri tutmakla yükümlü iseler, aylık asgarî ücretin altı katı tutarında,

92

3) Defter tutmakla yükümlü değil iseler, asgarî ücretin üç katı tutarında,

4) Defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle verilmesi gereken ceza tutarını aşmamak kaydıyla; defter ve

belgelerin tümünü verilen süre içinde ibraz etmekle birlikte, kullanılmaya başlanmadan önce tasdik ettirilmesi

zorunlu olduğu halde tasdiksiz tutulmuş olan defterler, kanunî tasdik süresi geçtikten sonra tasdik ettirilmiş olan

defterlerin tasdik tarihinden önceki kısmı, işçilikle ilgili giderlerin işlenmemiş olduğu tespit edilen defterler, sigorta

primleri hesabına esas tutulan kazançların kesin olarak tespitine imkân vermeyecek şekilde usûlsüz, karışık veya

noksan tutulmuş defterler, herhangi bir ay için sigorta primleri hesabına esas tutulması gereken kazançların ve

kazançlarla ilgili ödemelerin (sigorta primine esas kazancın ödemeye bağlı olduğu durumlar dahil) o ayın dahil

bulunduğu hesap dönemine ait defterlere işlenmemiş olması halinde, o aya ait defter kayıtları, Vergi Usul Kanunu

gereğince bilanço esasına göre defter tutulması gerekirken işletme hesabı esasına göre tutulmuş defterler geçerli

sayılmaz ve bu geçersizlik hallerinin her biri için, aylık asgarî ücretin yarısı tutarında,

5) İşverenler tarafından ibraz edilen aylık ücret tediye bordrosunda; asgarî olarak işyerinin sicil numarası,

bordronun ilişkin olduğu ay, sigortalının adı, soyadı, sigortalının sosyal güvenlik sicil numarası, ücret ödenen gün

sayısı, sigortalının ücreti, ödenen ücret tutarı yer alır. Ücretin alındığına dair sigortalının imzasını ihtiva etmeyen

(makbuz mukabilinde veya banka kanalıyla yapılan ödemeler hariç) ücret tediye bordroları geçerli sayılmaz ve bu

geçersizlik hallerinin her biri için aylık asgarî ücretin yarısı tutarında,

idarî para cezası uygulanır. Verilen süre dışında ibraz edilen defter ve belgelerin tümünün veya bir bölümünün

geçersiz olması durumunda, tutulan defter türü de dikkate alınarak bu bendin sadece (1), (2) ve (3) numaralı alt

bentlerine göre idarî para cezası uygulanır.

f) 86 ncı maddenin altıncı fıkrasında ve 85 inci maddenin beşinci fıkrasında belirtilen yükümlülükleri belirtilen

sürede yerine getirmeyenlere, aylık asgarî ücretin iki katı tutarında idarî para cezası uygulanır.

g) 8 inci maddenin üçüncü ve altıncı fıkralarında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen kurum ve kuruluşlar ile

tüzel kişilere ve 8 inci maddenin dördüncü fıkrasındaki yükümlülüğü yerine getirmeyen sigortalılara, aylık asgarî

ücret tutarında idarî para cezası uygulanır.

h) Sağlık hizmeti sunulmadığı halde sağlık hizmetini fatura edenler; faturayı veya faturaya dayanak oluşturan

belgeleri gerçeğe aykırı olarak düzenleyenler; 64 üncü madde gereğince kapsam dışı tutulan sağlık hizmetlerini

kapsam içinde olan sağlık hizmetleri gibi gösterenler; sağlık hizmetlerine hak kazanmayan kişilere sundukları sağlık

hizmetlerini fatura edenler hakkında bu fiilleri nedeniyle Kurumun yersiz ödediği tutarın beş katı idarî para cezası

uygulanır.

ı) 71 inci maddede yer alan kimlik tespiti yükümlülüğünü yapmayan ve bu nedenle Kurumun zarara uğramasına

sebebiyet veren sağlık hizmeti sunucularından, uğranılan zararın beş katı idarî para cezası uygulanır.

j) Kurumun mahsup suretiyle tahsilini yaptığı haller hariç olmak üzere, alınması gereken katılım paylarını tahsil

etmeyen sağlık hizmeti sunucularına, fiilin her tekrarında tahsil edilmeyen katılım payının on katı tutarında idarî para

cezası uygulanır.

k) 63 üncü madde gereği Kurumca sağlanan yardımcı üreme yöntemlerinin tıbbî etik dışında uygulanması halinde, bu

fiili işleyen sağlık hizmeti sunucularına Kurumca vak’a için yapılan tedavi masrafının beş katı tutarında idarî para

cezası uygulanır.

l) Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarının, bu Kanunun uygulanmasından doğan inceleme ve

soruşturma görevlerini yerine getirmeleri sırasında işverenler, sigortalılar, işyeri sahipleri ve bu işle ilgili diğer kişiler,

görevlerini yapmasına engel olamazlar. Engel olanlar hakkında eylemleri başka bir suç oluştursa dahi, aylık asgarî

ücretin iki katı tutarında idarî para cezası uygulanır.

Mahkeme kararına, Kurum veya diğer kamu idarelerinin denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarınca

yapılan tespitlere ya da kamu idarelerinden alınan belgelere istinaden düzenlenenler hariç olmak üzere, bildirgenin

yasal süresi geçtikten sonra ilgililerce kendiliklerinden verilmesi halinde, bu maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b)

bentlerinde öngörülen cezalar % 50 oranında uygulanır.

İdarî para cezası uygulanması 8 inci, 11 inci ve 86 ncı maddelerde belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi

yükümlülüğünü kaldırmaz.

İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da

Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca

itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine

başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idarî para cezası kesinleşir.

İdarî para cezalarının, Kuruma itiraz edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren

onbeş gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme idarî para cezasına karşı yargı

yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak Kurumca veya mahkemece Kurum lehine karar verilmesi halinde, daha

önce tahsil edilmemiş olan ceza tutarının dörttebirlik kısmı, 89 uncu maddenin ikinci fıkrası hükmü de dikkate

alınarak tahsil edilir.

Mahkemeye başvurulması idarî para cezasının takip ve tahsilini durdurmaz. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün

içinde ödenmeyen idarî para cezaları, 89 uncu madde hükmü gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme

zammı ile birlikte tahsil edilir.

İdarî para cezaları on yıllık zamanaşımı süresine tâbidir. Zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarihten itibaren

başlar.

İdarî para cezaları hakkında, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı

Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanır.

93

İdarî yaptırımlar ve fesih (Mad. 103)

Kurumca yapılan inceleme neticesinde haksız menfaat temin etmek maksadıyla;

a) Sağlık hizmeti sunulmadığı halde sağlık hizmetini fatura ettiği,

b) Faturayı veya faturaya dayanak oluşturan belgeleri, gerçeğe aykırı olarak düzenlediği,

c) 64 üncü madde gereğince kapsam dışı tutulan sağlık hizmetlerini, kapsam içinde olan sağlık hizmetleri gibi

gösterdiği,

d) Sağlık hizmetlerine hak kazanmayan kişilere, sağlık hizmeti sunarak Kuruma fatura ettiği,

tespit edilen sağlık hizmeti sunucuları hakkında genel hükümlere göre takip yapılır. Bu fiiller nedeniyle

Kurumun yersiz ödediği tutar 96 ncı maddeye göre geri alınır. Ayrıca bu fiilî işleyen sağlık hizmeti sunucularının

varsa Kurum ile yaptıkları sözleşmeleri; ilk fiilde bir ay, ilk fiilden itibaren iki yıllık dönem içerisindeki tekrarı

halinde üç ay, aynı dönem içerisinde ikinci kez tekrarı halinde ise bir yıl süreyle feshedilir.

Yukarıdaki fıkranın (d) bendi hariç olmak üzere anılan fiillerin sözleşmesiz sağlık hizmet sunucuları tarafından

işlenmesi halinde, bir yıl süreyle acil durumlar hariç ödeme yapılmaz. Sağlık hizmet sunucusu bu süre içerisinde bu

durumu sağlık hizmeti alan tüm kişilere yazılı olarak bildirmek zorundadır. Bildirilmeyen kişilerin fatura bedelleri

Kurum tarafından ödenerek, sağlık hizmet sunucusundan iki katı olarak tahsil edilir.

71 inci maddede yer alan kimlik tespiti yükümlülüğünü yapmayan ve bu nedenle bir başka kişiye sağlık hizmeti

sunulması nedeniyle Kurumun zarara uğramasına sebebiyet veren sağlık hizmeti sunucularından uğranılan zarar geri

alınır.

YEDİNCİ KISIM

Yürürlükten Kaldırılan, Değiştirilen, Son ve Geçici Hükümler

BİRİNCİ BÖLÜM

Değiştirilen ve Yürürlükten Kaldırılan

Hükümler

Diğer kanunlardaki atıflar (Mad. 104)

Bu Kanunla yürürlükten kaldırılmayan hükümleri saklı kalmak kaydıyla, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı,

2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı ve 8/6/1949 tarihli

ve 5434 sayılı kanunlara yapılan atıflar ile diğer kanunlarda sosyal sigorta haklarına, yardımlarına ve

yükümlülüklerine, sigortalılığa ve hak sahipliği şartlarına, sağlık hizmetlerinin veya tedavi bedellerinin ödenmesine

ilişkin yapılan atıflar bu Kanunun ilgili maddelerine yapılmış sayılır.

27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununda kadrosuzluk tazminatının

ödenmesine ilişkin T.C. Emekli Sandığına yapılmış olan atıf ile diğer kanunlarda T.C. Emekli Sandığına, Sosyal

Sigortalar Kurumuna, Bağ-Kur'a yapılmış atıflar Kuruma yapılmış sayılır.

Değiştirilen, eklenen ve uygulanmayacak hükümler (Mad. 105)

a) 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun:

1) 89 uncu maddesinin birinci fıkrasında geçen "aylık bağlamaya esas" ibaresi "ek 70 inci maddeye göre

hesaplanacak" şeklinde değiştirilmiştir.

2) Ek 19 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"EK MADDE 19- Vazife malûlü erlerle, bunların dul ve yetimlerine ödenecek aylık veya gelirlerin alt sınırı

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 27 nci veya 33 üncü maddeleri hükümlerine göre belirlenir."

3) Ek 48 inci maddesinin son fıkrasının başına "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü

maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında yaşlılık aylığına hak kazananlar hakkında, aynı Kanunun geçici 2

nci maddesinin (d) bendinin uygulanmasında:" ibaresi eklenmiştir.

4) Ek 68 inci maddesine birinci fıkra olarak "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü

maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında yaşlılık aylığına hak kazananlar hakkında, aynı Kanunun geçici 2

nci maddesinin (d) bendinin uygulanmasında:" ibaresi eklenmiş; aynı maddede geçen "ödenir" ve "ödeme yapılır"

ibareleri "hesaplanır" şeklinde değiştirilmiş; aynı maddenin dördüncü fıkrasında geçen "Bu tazminatlar ilgililere

ödendikçe iki ay içinde faturası karşılığında Hazineden tahsil olunur." cümlesi ile aynı maddenin beşinci ve son

fıkrası madde metninden çıkarılmış ve aynı maddenin diğer fıkraları (a), (b), (c), (d) ve (e) bentleri olarak

düzenlenmiştir.

5) Ek 70 inci maddesinin birinci fıkrasında geçen "Sandık iştirakçilerine ödenmekte olan;" ve "emeklilik

keseneğine ve Kurum karşılığına tâbi tutulur." ibareleri sırasıyla "Emekli ikramiyesinin hesabında;" ve "dikkate

alınır" şeklinde; aynı maddenin son fıkrası da “Personel kanunlarında yer alan aylığa ilişkin gösterge ve ek

göstergeler esas alınarak bulunan tutarlar da emekli ikramiyesi hesabında dikkate alınır." olarak değiştirilmiştir.

6) Ek 73 üncü maddesine birinci fıkra olarak "Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü

maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında yaşlılık aylığına hak kazananlar hakkında, aynı Kanunun geçici 2

nci maddesinin (d) bendinin uygulanmasında:" ibaresi eklenmiş; aynı maddenin birinci fıkrasında geçen "toptan

ödeme yapılabilmesi için" ibaresi "toptan ödeme hesaplanabilmesi için" şeklinde; ikinci fıkrasında geçen "emeklilik"

kelimesi "hesaplama" şeklinde değiştirilmiş ve aynı maddenin fıkraları (a), (b) ve (c) bentleri olarak düzenlenmiştir.

b) 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununun:

1) 21 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 21- Yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanan sigortalıya, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası

Kanununun 29 uncu maddesinde belirtilen esaslara göre aylık bağlanır."

94

2) 30 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 30- Bu Kanunun gerektirdiği her türlü yardım ve ödemeler için sigortalılardan % 12,5'i genel sağlık

sigortası primi olmak üzere % 32,5 oranında prim alınır."

3) 39 uncu maddesinin (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"a) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 13, 14, 19, 20, 21, 22, 25, 26, 27, 28, 33, 34, 35, 36,

54, 55, 57, 58, 59, 60, 61, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72, 73,76, 77,78, 89, 94, 95, 96, 97, 100 ve 101 inci

maddeleri ile 41 inci maddenin (b) bendi, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun Geçici 82 nci maddesi,”

c) 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun 2 nci maddesinin ikinci

fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Ancak, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 60 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (c)

bendinde sayılan genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin aynı Kanun gereği ödedikleri katılım

payları ile diğer sağlık hizmetlerinin karşılanmayan kısmı, bu Kanun kapsamındadır. Ancak yıl içinde ödenen

tutarlar, takip eden yılda Hazine tarafından Fona geri ödenir."

d) 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun 18 inci maddesinin başlığı ve birinci fıkrasının birinci

paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Ehliyet tespiti, imtihan ve hava değişimi için başka yere gönderilenler:

Memurlar, yardımcı hizmetler sınıfına dahil personel ve kurumlarda yalnız ödenek mukabili çalışanlardan,

memuriyet mahalli dışına;"

e) 8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı Yurtdışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurtdışında Geçen Sürelerinin Sosyal

Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanunun:

1) 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"MADDE 1- Türk vatandaşlarının yurt dışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk vatandaşı iken geçen ve

belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik

süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim

ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir."

2) 2 nci maddesinin (a) bendinin sonuna "Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı" ibaresi ve aynı maddeye

aşağıdaki (e) ve (f) bentleri eklenmiştir.

“e) Kurum; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığını,

f) Bakanlık; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını,"

3) 3 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Başvurulacak kuruluş

MADDE 3- Sigortalılar ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin Türk

vatandaşı olan hak sahipleri Kuruma müracaat etmek suretiyle bu Kanunla getirilen haklardan yararlanırlar."

4) 4 üncü maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Borçlanma tutarı ve borçlanma tutarının iadesi

MADDE 4- Borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarı, başvuru tarihindeki prime esas asgarî

ve azamî günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın % 32'sidir. Borçlanılan süreler, yurda kesin dönüş

yapılmış olması şartıyla aylık tahsisi için yazılı talepleri halinde Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası

Kanununun 41 inci maddesinin son fıkrası hükümlerine göre değerlendirilir. Borçlanmaya ilişkin Kurumca tahakkuk

ettirilen borç tutarı, tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay içerisinde ödenir. Ödeme yapılan gün sayısı prim ödeme gün

sayısına ve prime esas kazanca dahil edilir. Tahakkuk ettirilen prim borcunu tebligat tarihinden itibaren üç ay

içerisinde ödemeyenler için yeniden başvuru şartı aranır.

Borçlanmadan sonradan vazgeçenler ile yapılan borçlanma sonrasında aylık bağlanması için gerekli şartları

yerine getiremeyenlere ve bunların hak sahiplerine talepleri üzerine yaptıkları ödemeler, faiz uygulanmaksızın iade

edilir.

Yurt dışında iken borçlanma isteğinde bulunacak sigortalı veya hak sahipleri Yeni Türk Lirası olarak bildirilecek

borç tutarını döviz cinsinden, Türkiye'de ise Yeni Türk Lirası olarak öderler."

5) 5 inci maddenin birinci fıkrası "Yurt dışındaki sigortalılık sürelerinin tespitinde, bunu belirten ve istek

sahibinin ibraz edeceği ispatlayıcı belgelerde kayıtlı bulunan tarihler arasındaki son tarihten geriye doğru olmak üzere

gün sayıları esas alınır, bu tespitte 1 yıl 360 gün, 1 ay 30 gün hesaplanır." şeklinde değiştirilmiş; aynı maddenin

üçüncü fıkrasının sonuna "Bu durumda olanlar Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü

maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılır." cümlesi eklenmiş; maddeye "Sosyal güvenlik

sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini, bu Kanuna göre borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa

çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz." fıkrası eklenmiştir.

6) 6 ncı maddenin (A) fıkrasının son paragrafı "Yukarıdaki şartları yerine getirenlerden tahsise hak kazananların

aylıkları, yazılı istek tarihini takip eden ay başından itibaren başlatılmak üzere Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık

Sigortası Kanunu hükümlerine göre bağlanır." şeklinde değiştirilmiş,

Aynı maddenin (B) fıkrası; "B) Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt

dışında yabancı ülke mevzuatına tâbi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanlar

ile Türkiye'de sigortalı çalışmaya başlayanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek

almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik

destek primi hakkındaki hükümleri, bu Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlar için

uygulanmaz.

95

Yurt içinde veya yurt dışında çalışması sona erenlerin veya ikamete dayalı bir ödenek alanlardan ödenekleri sona

erenlerin, aylıklarının tekrar ödenmesi için yazılı talepte bulunmaları halinde, talep tarihini izleyen ay başından

itibaren aylıkları tekrar ödenmeye başlanır." şeklinde değiştirilmiştir.

f) 8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin (b) bendine “Sosyal Güvenlik Kanunları;”

ibaresinden sonra gelmek üzere “Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu,” ibaresi eklenmiştir.

g) 27/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi ile 10/7/1987 tarihli ve 285 sayılı Kanun Hükmünde

Kararnamenin 5 inci maddesinin onbirinci fıkrası hariç olmak üzere, diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri

uygulanmaz.

h) 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Kanunun ek 18 inci maddesinin (b) fıkrası "b) (a) fıkrasına göre bulunacak tutar,

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun yürürlük tarihinden önce göreve başlayanların

emekliliklerinde, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 2 nci maddesinin (d) bendine göre

hesaplanacak kısmî aylığın hesabında dikkate alınır." şeklinde değiştirilmiştir.

Yürürlükten kaldırılan hükümler (Mad. 106)

1) 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun, geçici 20 inci, geçici 81 inci, geçici 82 nci ve

geçici 87 nci ve geçici 89 uncu maddeleri hariç diğer maddeleri,

2) 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu

Kanununun, 1 ilâ 23 üncü, geçici 10 uncu ve geçici 11 inci maddeleri hariç diğer maddeleri,

3) 29/8/1977 tarihli ve 2108 sayılı Muhtar Ödenek ve Sosyal Güvenlik Yasasının 4 üncü ve 5 inci maddeleri,

4) 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu,

5) 24/5/1983 tarihli ve 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi

Hakkında Kanun,

6) 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununun 1 ilâ 5 inci, 13 ilâ 17 nci

maddeleri,

7) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 107 nci, 188 inci, 209 uncu ve ek 22 nci

maddeleri,

8) 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun, 12 ilâ 19 uncu maddeleri, 23

üncü maddesi, 30 ilâ 39 uncu maddeleri, 41 ilâ 55 inci maddeleri, 57 ilâ 59 uncu maddeleri, 61 ilâ 64 üncü maddeleri,

66 ilâ 71 inci maddeleri, 72 nci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkraları, 73 ilâ 77 nci maddeleri, 80 inci

maddesi, 82 inci maddesinin (a), (b), (c) ve (ç) bentleri, 83 ilâ 88 inci maddeleri, 90 ıncı ve 91 inci maddeleri, 93 ilâ

100 üncü maddeleri, 102 nci maddesi, 105 ilâ 107 nci maddeleri, 112 ilâ 124 üncü maddeleri, 127 ilâ 129 uncu

maddeleri, 131 ilâ 135 inci maddeleri, ek 2 ilâ ek 4 üncü maddeleri, ek 8 ve ek 9 uncu maddeleri, ek 11 inci maddesi,

ek 13 ilâ ek 18 inci maddeleri, ek 21 ilâ ek 23 üncü maddeleri, ek 25 ilâ ek 27 nci maddeleri, ek 29 ve ek 30 uncu

maddeleri, ek 31 inci maddesinin (a) ve (b) bentleri, ek 32 ilâ 34 üncü maddeleri, ek 37 nci maddesi, ek 39 uncu

maddesi, ek 41 ilâ ek 47 nci maddeleri, ek 48 inci maddesinin son fıkrası hariç diğer fıkraları, ek 49 uncu maddesi, ek

56 ve ek 57 nci maddeleri, ek 59 uncu maddesi, ek 69 uncu maddesi, ek 72 nci maddesi, ek 74 ve ek 75 inci

maddeleri, ek 80 inci maddesi, geçici 8 inci maddesi, geçici 15 inci maddesi, geçici 16 ncı maddesi, geçici 54 üncü,

geçici 65 inci, geçici 85 inci, geçici 86 ncı, geçici 88 inci, geçici 96 ilâ geçici 98 inci, geçici 103, geçici 104, geçici

109 ilâ geçici 113 üncü, geçici 115 ilâ geçici 118 inci, geçici 120 nci, geçici 121 inci, geçici 139 ilâ geçici 141 inci,

geçici 146 ncı, geçici 147 nci, geçici 150 ilâ geçici 151 nci, geçici 153 üncü, geçici 157 nci, geçici 159 uncu, geçici

161 ilâ geçici 166 ncı, geçici 170 inci, geçici 171 inci, geçici 173 üncü, geçici 176 ncı, geçici 180 inci, geçici 182 ilâ

geçici 186 ncı, geçici 190 ilâ geçici 192, geçici 195 ilâ geçici 200 üncü, geçici 203 üncü, geçici 204 üncü, geçici 207

nci ve geçici 208 inci, geçici 210 ilâ geçici 212 nci, geçici 218 ilâ geçici 220 nci, ek geçici 1 inci, ek geçici 2 nci, ek

geçici 7 nci, ek geçici 8 inci, ek geçici 11 inci, ek geçici 19 uncu, ek geçici 20 nci, ek geçici 22 nci ve ek geçici 23

üncü maddeleri,

9) 1/10/1992 tarihli ve 3841 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi, 24/11/1994 tarihli ve 4049 sayılı Kanunun

geçici 1 inci maddesi ve 13/6/2001 tarihli ve 4677 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi,

10) 14/1/1988 tarihli ve 311 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri ile İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik

Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 3 üncü maddesi,

11) 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun 56 ncı maddesinin (C) fıkrası,

12) 19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 186 ilâ 188 inci ve 191 inci maddeleri,

13) 18/1/1972 tarihli ve 1512 sayılı Noterlik Kanununun 201 ilâ 203 üncü maddeleri,

14) 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanununun 3 üncü maddesinin (d) bendi ile geçici 3

üncü maddesi,

15) 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı

Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde

Kararnamenin 32 nci maddesindeki "resmî ve özel sağlık kuruluşlarında ayakta ve yatarak tedavileri ile" ibaresi,

16) 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununun 89 uncu maddesi,

17) 4/2/1924 tarihli ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanununun ek 23 üncü maddesi,

18) 1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 18 inci

maddesi,

19) 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi

ile (g) bendinde yer alan "ve tedavileri yaptırılır" ibaresi,

96

20) 23/4/1981 tarihli ve 2453 sayılı Yurt Dışında Görevli Personele Nakdi Tazminat Verilmesi ve Aylık

Bağlanması Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan "ile yaralanan veya sakat kalanların

tedavi giderleri" ibaresi,

21) 15/5/1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak

Yardımlara Dair Kanunun 10 uncu maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları,

22) 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına

Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 7 nci maddesi,

23) 24/2/1968 tarihli ve 1005 sayılı İstiklal Madalyası Verilmiş Bulunanlara Vatani Hizmet Tertibinden Şeref

Aylığı Bağlanması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası,

24) 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanununun 18 inci maddesinin (c) bendi ile 20 nci maddesi,

25) 8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı Kanunun 7 nci , 11 inci, geçici 1 ilâ geçici 4 üncü maddeleri ile aynı kanunda

geçen "döviz" ibareleri,

26) 18/6/1992 tarihli ve 3816 sayılı Kanunun birinci maddesinde yer alan "Genel Sağlık Sigortası uygulamasına

geçilinceye kadar" ibaresi, yürürlükten kaldırılmıştır.

Yönetmelikler (Mad. 107)

Bu Kanunda bahsi geçen yönetmelikler bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içerisinde çıkarılır.

Kurum, bu Kanunun diğer maddelerinin uygulanmasına ilişkin usûl ve esasları yönetmelik ile düzenleme yetkisine

sahiptir.

İKİNCİ BÖLÜM

Geçici ve Son Hükümler

Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümlerini içeren (GEÇİCİ 1. MADDE)

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri

Sosyal Sigortalar Kanununa tâbi olanlar her türlü hak ve yükümlülükleri ile bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci

fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar

Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa

tâbi olanlar her türlü hak ve yükümlülükleri ile bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi

kapsamında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tâbi olanlar her türlü hak ve yükümlülükleri

ile bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c ) bendi kapsamında kabul edilir.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce çalışmaya başlayıp bu tarihten sonra aylık talebinde bulunanlardan,

birinci fıkrada belirtilen sigortalılık hallerinden birden fazlasına tâbi olanlara yaşlılık aylığına hak kazanma

şartlarından hangisinin uygulanacağı, en son sigortalı sayıldığı tarihten geriye doğru son yedi yıllık fiilî hizmet süresi

içinde en fazla hizmetin geçtiği sigortalılık hali, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise son sigortalılık durumu esas

alınarak belirlenir.

17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla

mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlara göre bağlanan veya talepte

bulunulan; aylık, gelir, tazminat, harp malûllüğü zammı ve diğer ödenekler ile 8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı

Kanunun 1 inci maddesine göre ödenmekte olan ek ödemenin verilmesine devam edilir. Bu gelir ve aylıkların durum

değişikliği nedeniyle artırılması, azaltılması, kesilmesi veya yeniden bağlanmasında, bu Kanunla yürürlükten

kaldırılan ilgili kanun hükümleri uygulanır.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı ve 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı

kanunlara göre ödenmekte olan sosyal yardım zammı ile telafi edici ödeme tutarları, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı

Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu gereğince emekli aylığı almakta olanlara ödenmekte olan makam ve

yüksek hâkimlik tazminatı, görev ve temsil tazminatı ile ek ödemeler ve yardımlar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği

tarihte ödenen tutarlar esas alınarak, ilgililerin gelir ve aylıklarına ilave edilerek ödenir.

Bağlanmış aylık ve gelirler, 55 inci maddenin ikinci fıkrasına göre artırılır.

Sosyal yardım zammının ilavesinde tamamı dağıtılacak şekilde, hak sahiplerinin gelir ve aylıklardaki hisseleri

esas alınır.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ölen, ancak bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili Kanun

hükümlerine göre ölüm aylığının bağlanabilmesi için yeterli prim ödeme gün sayısı olmayan sigortalının hak

sahiplerinin, bu Kanun hükümlerine göre ölüm aylığına hak kazanması halinde ölüm aylığına bu Kanunun yürürlüğe

girdiği tarihten itibaren hak kazanılmış sayılır.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanuna tâbi olanlardan 44 üncü maddenin ikinci fıkrası

kapsamında emekliye sevk edilenler hakkında yaş haddi, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun geçici 205 inci

maddesi esas alınarak uygulanır.

3 üncü maddenin (29) uncu bendinde belirtilen güncelleme katsayısında yer verilen ortalama günlük prime esas

kazançtaki değişim oranı, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki ilk yıl için, o yıl gerçekleşen asgarî ücretteki artış

oranı olarak kabul edilir.

Bu Kanundan önce yürürlükte bulunan sosyal güvenlik kanunlarına tâbi geçen çalışmalar için

bağlanacak aylıkların hesabına ilişkin (GEÇİCİ 2. MADDE)

97

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı,

17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı

kanunlara ve 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine tâbi sandıklara tâbi olanlara

bağlanacak yaşlılık aylıkları aşağıdaki şekilde hesaplanır:

a) Sigortalının veya iştirakçinin bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen sürelerdeki prim ödeme gün

sayılarına veya fiilî hizmet süresine ait aylık; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki kanun hükümlerine göre,

aylık talep tarihindeki toplam prim ödeme gün sayısı veya fiilî hizmet süresi üzerinden, bu Kanunun yürürlük tarihi

itibarıyla hesaplanacak aylığının bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadarki prim ödeme gün sayısı veya fiilî hizmet

süresi ile orantılı bölümü, aylık başlangıç tarihine kadar geçen yıllar için, her yıl gerçekleşen güncelleme katsayısı ile

çarpılarak hesaplanır.

b) Sigortalının veya iştirakçinin bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra geçen sürelerdeki prim ödeme gün

sayılarına ait aylığı, aylık talep tarihindeki toplam prim ödeme gün sayısı üzerinden 29 uncu madde hükümlerine göre

hesaplanacak aylığının, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki prim ödeme gün sayısına orantılı bölümü kadardır.

c) Aylık, (a) ve (b) bentlerine göre hesaplanan kısmî aylıkların toplamından oluşur. Aylıklar ayrıca 29 uncu

maddenin son fıkrasına göre artırılarak belirlenir.

d) 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun ek 48 inci maddesi ile ek 68 inci, ek 73 üncü ve 27/7/1967 tarihli ve

926 sayılı Kanunun ek 18 inci maddesi ve ilgili diğer maddeleri esas alınarak hak edilen makam veya yüksek

hâkimlik, temsil veya görev tazminatları ve ek göstergeler, bu maddenin (a) bendinde belirtilen kısmî aylıkların

hesabında dikkate alınır. Ancak (a) bendine göre yapılacak hesaplama açısından bu hükmün uygulanması sonucu

daha yüksek ek göstergeye hak kazanılmış olması, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun ek 70 inci maddesinin

birinci fıkrasının (b) bendinin uygulanmasında esas alınacak ek göstergelerin yükseltilerek uygulanması hakkını

doğurmaz.

e) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 82 nci

maddesinin (a) bendine göre gösterge sistemi içinde hesaplanacak kısmî aylıklara esas gösterge, sigortalıların

ortalama yıllık kazanç hesabına giren takvim yılı sayısı esas alınmak suretiyle hazırlanacak olan gösterge ve üst

gösterge tespit tabloları esas alınarak belirlenir. Bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra 8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı

Kanuna göre yurt dışı hizmet borçlanması yapan sigortalıların bu sürelerinin, bu Kanuna göre hangi sigortalılık haline

göre geçmiş sayılacağının belirlenmesinde; şayet borçlanma yapılan sürelerden önce sigortalılıkları varsa en son

sigortalılık haline göre, şayet sigortalılıkları yoksa, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi

kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir.

Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar geçen sürelere ilişkin aylığın hesabında esas alınan asgarî aylık tutarı ile

17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 82 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre belirlenen eski tam aylık tutarı,

toplam prim ödeme gün sayısı içinde bu Kanunun yürürlük tarihine kadar geçen prim ödeme gün sayısının oranına

tekabül eden tutar üzerinden esas alınır.

Yurt dışı hizmet borçlanması yapanların aylıkları da yukarıda belirtilen fıkralara göre hesaplanır.

Malûllük ve ölüm aylıkları, yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümler esas alınarak, 27 nci veya 33 üncü madde

hükümlerine göre hesaplanır.

Önceki mevzuat hükümlerinin uygulanması, Devlet katkısı ve geçici iş göremezlik ödeneği (GEÇİCİ 3.

MADDE)

Bu Kanuna göre çıkarılması gereken yönetmelikler yürürlüğe girinceye kadar, mevcut tüzük ve yönetmeliklerin,

bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanmaya devam edilir.

47 nci maddenin son fıkrasında sözü edilen Türk Silâhlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliği hükümleri, bu

Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren en geç iki yıl içinde, Kurumun da görüşü alınarak, bu Kanun hükümlerine

uyumlu hale getirilir.

Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası primine Devlet katkısının oranı ile bu katkının

hesaplanmasında esas alınan oranı, söz konusu sigorta kollarının açıklarının azalmasına paralel olarak azaltmaya,

Bakanlar Kurulu yetkilidir.

Sigortalılardan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında olanların, bu Kanuna göre istirahatli

bulunup, geçici iş göremezlik ödeneği alamadıkları sürelere ait ücretleri ve çalışırken aldıkları aylıkları ile geçici iş

göremezlik ödenekleri arasındaki farklar ilgili mevzuatında değişiklik yapılıncaya kadar çalıştıkları kurumlarınca

ödenmeye devam edilir.

8/2/2006 tarihli ve 5454 sayılı Kanunun 1 inci maddesi hükümleri bu Kanun kapsamında gelir ve aylık bağlanan

kişiler için uygulanır.

5434 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri (GEÇİCİ 4. MADDE)

Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce sakatlık kontenjanından göreve başlayan ve T.C. Emekli Sandığına

tâbi bir göreve devam edip bu Kanunun malûlen emeklilik şartlarını taşımayanlardan onbeş yıl hizmeti bulunanlara,

istekleri halinde yaşlılık aylığı bağlanır.

Kamu görevlilerinin emeklilik ikramiyeleri, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun hükümlerince hesaplanarak bu

Kanunun yürürlük tarihinden itibaren bir yıl süreyle, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun 89 uncu maddesi ve bu

Kanunla mülga 24/5/1983 tarihli ve 2829 sayılı Kanun ile personel kanunlarına göre Kurumca ödenir ve ilgili

kurumlardan tahsilât, anılan maddedeki usûlle yapılır. Bir yıllık sürenin dolmasından itibaren emekli ikramiyeleri

98

8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun 89 uncu maddesi hükümlerine göre kamu görevlisinin son defa çalıştığı

kurumunca, çalıştığı son kurumun özelleştirilmesi halinde ise Hazinece ödenir.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun mülga 12 nci maddesi

uyarınca isteğe bağlı iştirakçi olarak T.C. Emekli Sandığı ile ilişkilendirilenler ile aynı tarihe kadar isteğe bağlı

iştirakçi olmak üzere başvuruda bulunanlardan gerekli koşulları sağladıkları anlaşılanların bu Kanuna göre isteğe

bağlı sigortalı olmaya devam etmeleri durumunda emekli ikramiyeleri hakkında anılan madde hükümlerinin

uygulanmasına devam olunur.

49 uncu maddede düzenlenen itibarî hizmet süreleri, emeklilik ikramiyelerinin hesabında dikkate alınmaz.

8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre aylığa hak kazanamayıp bu Kanunda yapılan düzenlemelere göre

aylığa hak kazananların prime esas kazancı olarak, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihteki emsali sigortalının prime

esas kazancı kabul edilir.

Bu durumdakilerin aylık veya gelirleri, yukarıdaki fıkraya göre hesap edilecek prime esas kazanca, bu Kanuna

göre hak edilen aylık ve kazancın hesap edilmesine ilişkin maddelerinin uygulanması suretiyle bulunur.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte kamu idarelerinde hizmet akdi ile veya sözleşmeli olarak çalışanlardan;

ilgili kanunları gereği 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun ile ilgilendirilenler aynı statüde çalışmaya devam ettikleri

sürece bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine göre sigortalı sayılırlar. Ancak, bunların prime

esas kazançları ile emekli ikramiyeleri, bu Kanunun yürürlük tarihinden önce uygulanan hükümlere göre tespit

olunmaya devam olunur.

8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun mülga geçici 191 inci ve mülga geçici 192 nci maddeleri uyarınca,

istekleri üzerine 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi kurumlarda sözleşmeli olarak çalışmakta iken anılan

Kanun Hükmünde Kararnamenin 12 nci ve geçici 1 inci maddelerine göre zorunlu olarak, özelleştirilen kurumlarda

sözleşmeli olarak çalıştırılmakta iken 28/5/1986 tarihli ve 3291 sayılı Kanunun Anayasa Mahkemesi tarafından iptal

edilen 16 ncı ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun ek 71 inci maddeleri uyarınca ve sözleşmeli olarak

çalıştıkları kurumun özel kanunundaki hükümler nedeniyle T.C. Emekli Sandığı ile ilgilendirilmiş olanların söz

konusu hizmetleri, bu Kanuna tâbi olarak geçmiş sayılır.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna tâbi olan iştirakçilerin, bu

Kanuna göre belirlenen prime esas kazanç matrahı ile 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanuna göre keseneğe tâbi

kazançları arasındaki matrah farkına ait sigorta primi iki yıl süre ile kurumlarınca karşılanır.

8/9/1999 tarihi ile bu Kanunun yürürlük tarihi arasında T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olanlardan, 8/6/1949

tarihli ve 5434 sayılı Kanunun 32 nci maddesine göre fiilî hizmet sürelerine zam yapılanların yaş hadlerinden,

eklenilen sürenin, üç yıldan çok olmamak üzere, yarısı indirilir.

Kamu görevlilerinden personel kanunlarına göre aylıksız izinli sayılanlardan, aylıksız izinli olarak geçen süreleri

esnasında isteğe bağlı sigortalılık primi ödemeyenlerin, istekleri halinde başvuru tarihindeki prime esas kazanç tutarı

üzerinden % 32 oranında hesap edilecek primleri defaten ödemeleri halinde, aylıksız geçen izin süreleri hizmet

sürelerine eklenir.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce ek göstergeli veya daha yüksek ek göstergeli görevlere atanan T.C.

Emekli Sandığı iştirakçilerinin bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra bu görevlerde geçen süreleri, 8/6/1949

tarihli ve 5434 sayılı Kanunun ek 68 inci maddesi ile ek 73 üncü maddesinde belirtilen sürelerin doldurulmasında

dikkate alınır.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, Emniyet Hizmetleri sınıfında çalışmakta olanlarla daha önce bu sınıflarda

çalışmış bulunan personelden halen 4 üncü madde kapsamında çalışmaya devam edenlerin istekleri halinde; 4 üncü

maddenin üçüncü fıkrasının (e) bendinde belirtilen okullarda geçen başarılı eğitim süreleri, ilgilinin talep tarihindeki

en az aylık alan komiser yardımcısının prime esas kazancı üzerinden sigortalı prim hissesi kendilerince,

işveren prim hissesi de kurumlarınca verilmek suretiyle borcun tebliğ edildiği tarihten itibaren dört yıl içinde eşit

taksitler halinde ödenir.

Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce, seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev yapmış olup, bu

Kanunun yürürlük tarihinden önce 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu haricindeki diğer sosyal

güvenlik kanunlarına göre malûllük veya yaşlılık aylığı almakta olanlardan; 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli

Sandığı Kanununun mülga 39 uncu maddesine göre aylık bağlanması şartlarını haiz olanlara, bu Kanunun yürürlük

tarihinden itibaren, bu kişilerden bu Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli

Sandığı Kanununun mülga 39 uncu maddesine göre aylık bağlanması şartlarını haiz olmayanlara ise bu şartları haiz

oldukları tarihten itibaren 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek 68 inci maddesinde

belirtilen şartlar da dikkate alınarak, emsali belediye başkanının almakta olduğu makam tazminatı ve buna bağlı

olarak temsil veya görev tazminatı tutarı, bu Kanunun geçici 1 inci maddesi çerçevesinde almakta oldukları malûllük

veya yaşlılık aylıklarına ilave edilmek suretiyle ödenir. Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce seçimler neticesinde

belediye başkanı olarak görev yapmış olup, bu Kanuna göre sigortalı iken malûllük veya yaşlılık aylığı

bağlananlardan; 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun mülga 39 uncu maddesine göre aylık

bağlanması şartlarını haiz olanlara bu Kanunun geçici 2 nci maddesi hükümleri de dikkate alınarak bu fıkrada

belirtilen şartlar dahilinde söz konusu tazminatlar aylıklarına ilave edilmek suretiyle ödenir. Bu Kanunun yürürlük

tarihinden önce seçimler neticesinde belediye başkanı olarak görev yapmış olanlardan ölenlerin bu Kanunun 32 nci

maddesinde belirtilen şartlara sahip olmaları halinde, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun ek

68 inci maddesinde belirtilen şartlar da dikkate alınarak, hak sahiplerine bu Kanunun 34 üncü, geçici 1 inci ve geçici

2 nci maddeleri hükümlerine göre söz konusu tazminatlar bu Kanunun yürürlük tarihinden önce ölenler için bu

99

Kanunun yürürlük tarihinden itibaren, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra ölenler için ise ölüm tarihinden itibaren

ölüm aylıklarına eklenmek suretiyle ödenir. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce seçimler neticesinde

belediye başkanı olarak görev yapmış olanlardan; malûllük aylığı almakta olanlar ile malûllük aylığına hak

kazanacaklar 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununun mülga 39 uncu maddesinde belirtilen

aylık bağlamaya ilişkin şartlar dikkate alınmaksızın yukarıda belirtilen tazminat haklarından yararlandırılır.

Toptan ödeme ve ihya geçiş hükümlerine ilişkin (GEÇİCİ 5. MADDE)

Bu Kanuna göre yapılacak toptan ödemelerin, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki hizmet sürelerine ait

bölümü, bu Kanunla bazı maddeleri yürürlükten kaldırılan ilgili kanun hükümlerine göre bu Kanunun yürürlük tarihi

itibarıyla hesaplanarak, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih ile toptan ödemenin yapılmasına ilişkin yazılı istek

tarihine kadar geçen yıllar için her yılın güncelleme katsayısı ile çarpılarak bulunan tutar, bu Kanunun yürürlüğe

girdiği tarihten sonraki süreler için bu Kanuna göre hesaplanan toptan ödeme tutarına ilave edilerek ödenir.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce toptan ödeme yapılarak tasfiye edilen hizmetlerin 31 inci, 36 ncı ve

41 inci maddelere göre ihyasında veya borçlanılmasında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanunla

bazı maddeleri yürürlükten kaldırılan ilgili kanunun hükümlerine göre hesaplanan tutarı, bu Kanunun yürürlüğe

girdiği tarih ile ihya talebine ilişkin yazılı istek tarihi arasında geçen yıllar için, her yılın güncelleme katsayısı ile

çarpılarak bulunan değeri dikkate alınır.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun mülga 87 nci maddesinde

sayılan sebepler nedeniyle görevlerinden ayrılan, kurumlarınca malûllük ve yaş haddi dahil re'sen emekliye sevk

edilen ve ölenlerden; kesenek iadesi veya toptan ödeme yapılmak suretiyle hizmetleri tasfiye edilmiş veya bu süreleri

hariç tutularak aylık bağlanmış veya bu sürelerle birlikte aylığa hak kazanmış olanların, kendileri veya dul ve

yetimlerinin bu Kanunun 31 inci ve 41 inci maddelerinde belirtilen esaslara göre hesaplanacak olan meblağı, aynı

maddedeki şartlarla Kuruma ödemeleri halinde, paranın ödendiği tarihi takip eden ay başından itibaren kendilerine

veya bu tarihte aylığa müstahak dul ve yetimlerine aylık bağlanır veya bağlanmış aylıkları düzeltilir. Ancak bu

kişilere emekli ikramiyesi ödenmez.

Kesenek veya toptan ödemeleri zamanaşımına uğramış olması nedeniyle hizmetleri tasfiye edilmiş olanların,

tasfiye edilmiş süreleri bu Kanuna göre birleştirilecek hizmetlerden kabul edilir.

506 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri (GEÇİCİ 6. MADDE)

17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanuna göre 1/4/1981 tarihinden önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına

tescil edilmiş olanlar hakkında, bu Kanunun 38 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki sigortalılık süresinin 18 yaşın

doldurulduğu tarihten başlayacağına ilişkin hükmü uygulanmaz.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga ek 24 üncü maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlarca, Kuruma

ödenmeyen sosyal yardım zamları, Hazine tarafından ilgili kurum ve kuruluşlardan tahsil edilmek üzere Kuruma

ödenir.

17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılmış olan işyeri tescilleri, bu Kanun hükümlerine

göre yapılmış sayılır. Kamu idarelerinden bu şekilde işyeri tescili bulunmayanlar, 11 inci maddede belirtilen işyeri

bildirgesini bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma vermek zorundadır. İşyeri

bildirgesinin bu süre içinde Kuruma verilmemesi durumunda, 102 nci maddenin (b) bendi gereğince idarî para cezası

uygulanır.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 86 ncı maddesi hükmüne göre topluluk sigortasına tâbi olanların

ödedikleri iş kazası, meslek hastalığı, hastalık, analık, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri genel sağlık

sigortası dahil bu Kanuna göre ödenmiş sayılır. Bu süreler yatırıldıkları sigorta kolları bakımından başlangıç süresi ve

prim ödeme gün sayısı olarak kabul edilir.

Bu Kanunun yürürlük tarihi itibarıyla 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 86 ncı maddesine göre

malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları bakımından topluluk sigortasına devam edenler, bu Kanunun 4 üncü maddesi

kapsamında durumları değerlendirilerek, durumlarına uyan bent kapsamında sigortalı sayılırlar. Bunların kendileri

veya işverenleri tarafından verilmesi gereken belgeler en geç üç ay içinde Kuruma verilmek zorundadır.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 96 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre Sosyal Sigortalar

Kurumuna devir olan sandıklardan 23/1/1968 tarihli ve 991 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesine göre bağlanmış

emekli, adi malûllük veya vazife malûllüğü aylıkları ile 23/1/1968 tarihli ve 991 sayılı Kanunun geçici 1 inci

maddesinin birinci fıkrasına göre Kurumca bağlanan aylıklarla dul ve yetim aylıkları (aylık alan tek kişi de olsa)

toplamı, net asgarî ücretin % 70'inden aşağı olamaz.

Aylık bağlama şartları bakımından bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında

sigortalı sayılarak aylık bağlanacaklar için;

a) 28 inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen 9000 günlük süre ilk defa;

1) 1/1/2007 ilâ 31/12/2007 tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 7100 gün olarak,

2) 1/1/2008 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar için ise her takvim yılı başında 7100 güne 100 gün eklenmek

suretiyle 9000 günü geçmemek üzere,

b) 28 inci maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen 5400 günlük süre ilk defa;

1) 1/1/2007 ilâ 31/12/2007 tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 4600 gün olarak,

2) 1/1/2008 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar için ise her takvim yılı başında 4600 güne 100 gün eklenmek

suretiyle 5400 günü geçmemek üzere,

c) 28 inci maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen 3960 günlük süre ilk defa;

100

1) 1/1/2007 ilâ 31/12/2007 tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 3700 gün olarak,

2) 1/1/2008 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar için ise her takvim yılı başında 3700 güne 100 gün eklenmek

suretiyle 3960 günü geçmemek üzere,

d) 28 inci maddenin beşinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen 4320 günlük süre ilk defa;

1) 1/1/2007 ilâ 31/12/2007 tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 3700 gün olarak,

2) 1/1/2008 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar için ise her takvim yılı başında 3700 güne 100 gün eklenmek

suretiyle 4320 günü geçmemek üzere,

e) 28 inci maddenin beşinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen 4680 günlük süre ilk defa;

1) 1/1/2007 ilâ 31/12/2007 tarihleri arasında sigortalı sayılanlar için 4100 gün olarak,

2) 1/1/2008 tarihinden itibaren sigortalı sayılanlar için ise her takvim yılı başında 4100 güne 100 gün eklenmek

suretiyle 4680 günü geçmemek üzere, uygulanır.

506, 1479, 5434, 2925, 2926 sayılı kanunlara ilişkin ortak geçiş hükümlerine ilişkin (GEÇİCİ 7. MADDE)

17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla

mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı kanunlar ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı

Kanunun geçici 20 nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ve hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi

zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan süreler ve sigortalılık süreleri bu Kanun kapsamında geçmiş sayılır.

Kamu görevlilerinden borçlandırıldıkları paralardan ödenmeyen kısmı var ise, prime esas kazanç tutarlarından

sigortalı hissesi oranında işverenleri tarafından aylıklarından tahsil edilerek Kuruma ödenir.

Türk vatandaşı olarak borçlanma talebinde bulunan ve kendilerine emekli aylığı bağlanan sigortalıların sonradan

ıskat dışında başka bir devlet vatandaşlığını kazanmaları halinde de aylıkları ödenir.

Aylıkların hesabında 41 inci maddeye ve 8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı Kanuna göre yapılan borçlanmaların bu

Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki sürelere ait kazançları, bu Kanunla yürürlükten kaldırılan ilgili kanun

hükümlerine göre değerlendirilir. Ancak, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında

bulunan sigortalılar için bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki dönemlere ait süreler, bu Kanunun yürürlük

tarihinden sonra borçlanılması halinde de 41 inci madde ve 8/5/1985 tarihli ve 3201 sayılı Kanun hükümleri

uygulanır.

1479 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleriyle ilgili (GEÇİCİ 8. MADDE)

2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık niteliği taşıdığı halde, bu Kanunun yürürlüğe

girdiği tarihten önce kayıt ve tescilini yaptırmamış olanların sigortalılık hak ve yükümlülüğü, bu Kanunun yürürlük

tarihinden itibaren iki yıl içinde kayıt ve tescil yaptırmadıkları takdirde düşer.

Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Kanuna tâbi iken, daha sonradan T.C.

Emekli Sandığı iştirakçisi olup vergi yükümlülüğü devam etmesi nedeniyle 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Kanuna

tâbi sayılan kişilerin bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren bir yıl içinde müracaatları halinde T.C. Emekli Sandığı

iştirakçisi sayıldığı tarihten itibaren Bağ-Kur sigortalılığı sona erdirilerek bunlar hakkında 8/6/1949 tarihli ve 5434

sayılı Kanun hükümleri uygulanır.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 1479 sayılı Kanunun 53 üncü maddesi gereğince İcra ve İflas

Kanununa göre başlatılmış olan icra takipleri anılan kanun hükümlerine göre takip edilerek sonuçlandırılır.

Emeklilik yaşına ilişkin bazı geçiş hükümleri (GEÇİCİ 9. MADDE)

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında olup da 8/9/1999 tarihinden bu Kanunun yürürlük

tarihine kadar ilk defa sigortalı sayılanlar; kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmak ve 7000 gün malûllük, yaşlılık

ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla veya kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmak ve 25 yıldan beri

sigortalı bulunmak ve en az 4500 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla yaşlılık

aylığından yararlanırlar.

4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında olup da 8/9/1999 tarihinden bu Kanunun yürürlük

tarihine kadar ilk defa sigortalı sayılanlar; kadın ise 60, erkek ise 62 yaşını doldurmak ve en az onbeş tam yıl

malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemek şartıyla kısmî yaşlılık aylığından yararlanırlar.

17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olup da 8/9/1999 tarihinden bu Kanunun yürürlük

tarihine kadar ilk defa sigortalı sayılanlar; kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmak ve onbeş yıldan beri sigortalı

olup 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemek şartıyla yaşlılık aylığından yararlanırlar.

Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce bazı hükümleri yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar

Kanununa göre sigortalı sayılanlardan;

a) En az 20 yıldan beri Bakanlıkça tespit edilen maden işyerlerinin yeraltı işyerlerinde sürekli çalışan ve bu

işlerde en az 5000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödeyen sigortalılara yazılı talepleri halinde 28 inci

maddenin ikinci fıkrasının (a) bendindeki yaş şartları aranmaksızın yaşlılık aylığı bağlanır.

b) En az 25 yıldan beri Bakanlıkça tespit edilen maden işyerlerinin yeraltı işyerlerinde yeraltı münavebeli

işlerinde çalışan ve bu işlerde en az 4000 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödeyen sigortalılara da 28

inci maddenin ikinci fıkrasının (a) bendindeki yaş şartları aranmaksızın 8100 gün prim ödemiş sigortalılar gibi

yaşlılık aylığı bağlanır.

101

c) 50 yaşını dolduran ve malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi çalışmalarının en az 1800 gününü

Bakanlıkça tespit edilen maden işyerlerinin yeraltı işlerinde geçirmiş olan sigortalılara da birinci fıkrada belirtilen

diğer şartlarla yaşlılık aylığı bağlanır.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı olanların, bu Kanunun yürürlük tarihinden sonra dördüncü

fıkrada belirtilen şekilde geçen prim ödeme gün sayılarına, her bir yıl için 90 gün fiilî hizmet süresi zammı eklenir.

506 sayılı Kanunun malûllük, sakatlık hükümleri ile sosyal güvenlik destek primi ödemesi geçiş hükümleri

(GEÇİCİ 10. MADDE) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında olup bu Kanunun yürürlük

tarihinden önce ilk defa sigortalı olanlardan, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce 506 sayılı

Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 53 üncü maddesine göre malûl sayılmayı gerektirecek derecede hastalık veya

özürü bulunan ve bu nedenle malûllük aylığından yararlanamayan sigortalılar, yaşları ne olursa olsun en az onbeş

yıldan beri sigortalı bulunmak ve en az 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmak şartıyla

yaşlılık aylığından yararlanırlar.

Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış

durumda olan sigortalılar hakkında, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 60 ıncı maddesinin (C) bendinin

(b) alt bendi ve geçici 87 nci maddesine göre işlem yapılır.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlananlardan yaşlılık

aylığı bağlananların aylıklarının kesilmesi ve tekrar bağlanmasında bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki hükümler

geçerlidir.

Birinci ve ikinci fıkraya göre bağlanan aylıkların aylık bağlama oranı, 5400 gün üzerinden hesaplanan orandan

az olamaz.

27 nci maddenin ikinci fıkrasındaki malûllük aylığı alt sınırı ile 33 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki ölüm

aylığı alt sınırı 17/10/1983 tarihli ve 2925 ve bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Kanunlara göre

bağlanacak malûllük ve ölüm aylıklarında, aynı kanunlar gereği bağlanan yaşlılık aylığı ile kıyaslanarak uygulanır.

Yukarıdaki fıkrada belirtilen alt sınır aylıklarının hesabında, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 92

nci maddesinin ikinci fıkrasına göre belirlenen yarım aylıklar ile aynı Kanunun mülga 96 ncı maddesinin beşinci

fıkrası hükmüne göre alt sınır aylığı uygulanmayan aylıklar ile sosyal güvenlik sözleşmeleri gereğince bağlanan

kısmî aylıklar dikkate alınmaz.

27/4/2005 tarihli ve 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesinde belirtilenler hariç olmak üzere bu Kanunun

yürürlüğe girdiği tarihten önce mevcut sosyal güvenlik kurumlarından yaşlılık veya emekli aylığı alıp, bu tarih

itibarıyla bu Kanuna tâbi çalışmayı sürdürecekler hakkında 30 uncu madde hükümleri uygulanır.

Sigortalı tesciline, sigorta sicil numarasına ve dış temsilciliklerdeki görevlilere ilişkin geçiş hükümleri

(GEÇİCİ 11. MADDE)

Bu Kanun yürürlüğe girmeden önce mevcut sosyal güvenlik kurumlarında tescili yapılan sigortalılar ile bunların

hak sahipleri için ortak bilgi bankası oluşturulur. Bu sigortalılar ile sisteme yeni katılacak sigortalıların tescilinde,

Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaraları sosyal güvenlik sicil numarası olarak esas alınır. Ayrıca vergi mükellefi olan

sigortalıların vergi numaraları da sosyal güvenlik sicil numaraları ile birlikte kayıt altına alınır ve işlemlerde birlikte

kullanılır.

Sigortalıların eski sigorta sicil numaraları, bu Kanuna göre tescil edilecekleri tarihe kadar kullanılmaya devam

edilir.

Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri kapsamında olan sigortalıların, bu Kanunun

17 nci maddesine göre hesaplanacak günlük kazançlarında; bu Kanunun yürürlük tarihinden sonraki sürelere ait

prime esas kazanç hesabında dikkate alınan unsurlar, bu Kanunun yürürlük tarihinden önceki sürelere ait prime esas

kazanç hesabında da dikkate alınır.

Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte dış temsilciliklerde görevli sigortalı veya genel sağlık sigortalısı

personelden, temsilciliğin bulunduğu ülkede sürekli ikamet iznini veya bu devletin vatandaşlığını da haiz olanlar,

uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerindeki hükümler saklı kalmak üzere ve Dışişleri Bakanlığının olumlu

görüşünün alınması şartıyla bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik kurumları ile irtibatlandırılabilirler.

Genel sağlık sigortası geçiş hükümleri (GEÇİCİ 12. MADDE)

Bu Kanunun uygulamasında sağlık hizmeti sunucularının sigortalılık kontrolü ve diğer provizyon işlemlerini

elektronik ortamda yapmaya başlaması için gerekli altyapının kurulmasına kadar, sağlık bilgilerinin yazılı olarak

tutulmasına başlanır ve sağlık belgesinin veya sağlık karnesinin Kurumca verilmesine devam edilir.

Mevcut sosyal güvenlik kurumlarının, kamu idarelerinin sağlık hizmetlerinin sağlanmasına ilişkin görevleri,

yürürlükten kaldırılan kanunlardaki hak ve yükümlülükler çerçevesinde ilgili kayıt ve işlemler Kurum tarafından

devralınan tarihe kadar devam eder. Ancak bu süre altı ayı geçemez.

Kişilerin yürürlükten kaldırılan kanun hükümleri gereğince hak ettikleri sağlık hizmetleri, bu Kanun hükümleri

gereğince kapsama alınmamış ise tedavi tamamlanıncaya kadar yürürlükten kaldırılan kanun hükümlerine göre

Kurumca sağlanmaya devam edilir. 67 nci madde gereği hesaplanan 30 günün hesabında kişilerin lehine olan durum

uygulanır. Genel sağlık sigortalısının ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten

önce başlayan, ancak, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra faturalandırılan tedavi giderleri Kurum tarafından

karşılanır.

102

60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (d) ve (g) bentleri gereğince sigortalı sayılanlar, bu Kanunun yürürlüğe

girdiği tarihten itibaren en geç iki yıl içinde bildirimlerini yapmak zorundadır. Ancak, aile hekimliği uygulamasına

başlanan illerde, bu kişiler iki yıllık süreye bakılmaksızın genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişi

olarak kapsama alınır.

Aile hekimleri tarafından başlatılan sevk zincirine uygun olarak alınan sağlık hizmetlerinde 68 inci maddenin

ikinci fıkrasında belirtilen katılım payları, üç yıl süreyle % 50 oranında azaltılarak uygulanabilir.

70 inci maddenin birinci fıkrası gereği yapılacak belirlemeler, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en

geç bir yıl içinde tamamlanır. Bu süre içerisinde 70 inci maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarının uygulanmasını il ve

ilçe bazında ertelemeye, Sağlık Bakanlığı yetkilidir.

İlgili kanunları gereği tedavi yardımları karşılanan kişiler, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte herhangi bir

işleme gerek kalmaksızın, bu Kanun açısından genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla

yükümlü olduğu kişi sayılır. Bu kişilerin durumlarında değişiklik oluncaya kadar, sağlık hizmetlerinden yararlanma

koşulları açısından bu Kanun hükümleri uygulanmaz. Bu kişilerin sigortalı ve sigortalının bakmakla yükümlü olduğu

kişilere ilişkin bilgileri ilgili kurumlar tarafından bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren en geç üç ay içinde

Kuruma bildirilir.

211 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanununun, bu Kanuna aykırı hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe

girdiği tarihten itibaren bir yıl süreyle uygulanır.

17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık hali devam eden sigortalılar ile bunların sağlık

yardımına müstahak eş ve çocukları, genel sağlık sigortası hükümlerine göre sağlanan sağlık hizmetlerinden ve diğer

haklardan yararlanma hakkına sahiptir.

Bu Kanunun 67 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi gereği aranan şart, bu Kanunun yürürlüğe girdiği

tarihten sonra tahakkuk eden prim borçları için uygulanır.

4046 sayılı Kanunun uygulanmasına ilişkin geçiş esasları (GEÇİCİ 13. MADDE)

24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Kanunun 21 inci maddesi kapsamında iş kaybı tazminatı alanlar 4 üncü

maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı ve genel sağlık sigortalısı sayılır, ancak iş kazası ve meslek

hastalığı sigortasına tâbi değildir.

Sigortalıların sigortalı olduklarını ayrıca Kuruma bildirme sorumlulukları yoktur.

Türkiye İş Kurumu tarafından ilk iş kaybı tazminatının ödendiği tarihi takip eden ay sonu itibarıyla, iş kaybı

tazminatı alanlara ilişkin primlerin aktarıldığı anda sigortalı bildirimi ve tescili yapılmış sayılır.

Bu kapsamdakilerin sigortalılıkları iş kaybı tazminatı ödeme süresinin bittiği tarihte sona erer. İş kaybı tazminatı

sona erenler için bu Kanunun 9 uncu maddesinin dördüncü fıkrası uygulanmaz.

İş kaybı tazminatından yararlananlar için Türkiye İş Kurumu prim ödeme yükümlüsü olmakla birlikte bu Kanun

kapsamında işyeri ve işveren sayılmaz.

Yürürlük ve Yürütme (Mad. 108 ve 109) Bu Kanun 1/1/2007 tarihinde yürürlüğe girer. Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

103

55754 SAYILI KANUNLA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

IŞIĞINDA 5510 SAYILI SOSYAL SİGORTALAR VE

GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNU RAPOR (15 MAYIS 2008)

1. GİRİŞ

5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu, 31.05.2006 tarihinde T.B.M.M

tarafından kabul edilerek, 16.06.2006 tarih ve 26200 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe

girmiştir. Anayasa Mahkemesinin 15.12.2006 tarihli kararı ile (Esas Sayısı : 2006/111, Karar Sayısı :

2006/112) yasanın bazı maddeleri Anayasaya aykırı görüldü,

Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararı Resmi Gazete’nin 30.12.2006 tarih ve 26392 sayılı 5. mükerrer

sayısında yayınlandı. Bunun üzerine yasanın yürürlük tarihi önce 01.07.2007, sonra ise 01.01.2008

olarak, daha sonra ise 01.06.2008 olarak değiştirildi.

5510 sayılı yasada değişiklik yapan 5754 sayılı yasa ise 17.04.2008 tarihine kabul edilip,

08.05.2008 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Temel olarak 5510 sayılı yasayı değiştirmeyi hedefleyen 5754 sayılı yasadaki bazı önemli

değişiklikler de dikkate alınarak 5510 sayılı Kanunun tanıtımı yazının konusunu oluşturmaktadır.

2. YASANIN YÜRÜRLÜK TARİHİ

Kanunun 108. maddesinde yapılan değişiklik ile yasanın genel yürürlük tarihi 01.10.2008 olarak

tespit edilmiştir. Yasada emeklilik geçiş hükümleri 30.04.2008 olarak (md.70) yürürlüğe girmiş, ayrıca

sağlık sigortası ile ilgili bazı hükümler, günlük kazanç sınırları, Gecikme cezası ve Gecikme zammı vb.

hükümler ise 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe girecektir.

3. YASA İLE YAPILAN BAZI DÜZENLEMELER

3.1 Sigortalı Sayılanlar,

Değişiklikten önce SSK, Bağ-kur, Emekli Sandığı gibi kurumların kapsamına giren sigortalılar kanunun

4. maddesi ile yeniden tanımlanmıştır.

Buna göre; 4. maddenin 1. fıkrasının aşağıdaki bentlerinde sigortalılar sıralanmıştır.

a) Hizmet akdi ile çalışanlar, (Eski SSK’lılar )

b) Hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar,(Eski BAĞ-KUR lular)

c) Kamu idarelerinde çalışanlar, (Eski Emekli Sandığı’na tabi olanlar)

3.2 Yurt dışında iş yapan işverenler

Kanunda yurt dışında iş yapan işverenler ile ilgili aşağıdaki düzenleme yapılmıştır,

• Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki

işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri 4 / 1 (a) kapsamında sigortalı sayılır ve bunlar

hakkında kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır.

• Bu sigortalıların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmak istemeleri halinde, diğer şartlar aranmaksızın

haklarında isteğe bağlı sigorta hükümleri uygulanır.

• Bu hükümlerden yararlananlardan ayrıca genel sağlık sigortası primi alınmaz.

3.3 Yaşlılık Aylığından Yararlanma

Kanunda emeklilik şartları özetle aşağıdaki gibi düzenlenmiştir.

• Kadın 58, Erkek 60 yaşını doldurmuş, en az 9000 gün prim ödemiş olmalı, (4a kapsamında çalışanlar

için prim günü 7200 olarak uygulanır.)

Yaş şartı

• 01.01.2036 da Kadın 59, Erkek 61

• 01.01.2046 da Kadın 64, Erkek 65

• 01.01.2048 Tarihinden itibaren Kadın ve Erkek için 65 olarak uygulanır.

Yaşlılık Aylığından Yararlanma ile ilgili Geçiş Hükümleri,

• 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında olup da 8/9/1999 tarihinden 30/4/2008 tarihine

kadar ilk defa sigortalı sayılanlar kadın ise 58, erkek ise 60 yaşını doldurmuş ve 25 tam yıl sigorta primi

ödemiş olması veya kadın ise 60, erkek ise 62 yaşını doldurması ve en az 15 tam yıl malûllük, yaşlılık ve

ölüm sigortaları primi ödemesi şartıyla kısmi yaşlılık aylığından yararlanırlar.

104

3.4 Prim oranları ile ilgili düzenlemeler,

3.4.1 Hizmet akdi ile çalışanların prim oranları;

• Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim oranı, % 20 (% 9 sigortalı % 11 işveren payı)

• İş kazası ve meslek hastalığı % 1 ilâ % 6,5 arasında, Primin tamamını işveren öder.

• Genel sağlık sigortası primi, prime esas kazancın % 12,5'idir. (%5'i sigortalı, %7,5'i işveren payı )

3.4.2 Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar

• Prime esas kazanç alt ve üst sınırı arasında kendilerince Kurumca belirlenen sürelerde beyan edilir.

• Sigortalı elaman çalıştırıyor ise beyanı, çalıştırdığı sigortalıların kazancının en yükseğinden az olamaz.

• Her ay için otuz tam gün prim ödemesi zorunlu.

Prim Oranları;

• Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim oranı, % 20

• İş kazası ve meslek hastalığı % 1

• Genel sağlık sigortası primi, % 12,5

3.4.3 Hizmet akdi ile çalışan Emekliler

• İş kazası ve meslek hastalığı primi, (%1-%6,5 arasında –işverence ödenir)

• + % 30 Prim (SGDP) (dörtte biri sigortalı, dörtte üçü işveren payı olarak ödenir)

3.4.4 Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan Emekliler

• Önceki yasalara göre yaşlılık aylığı alanlar ve almaya hak kazanacakların bağımsız çalışması halinde;

• Yaşlılık aylıklarından % 15 S.G.D.P. Primi kesilmesi gerekecektir.

• Aylıklarının kesilmemesini talep edenlerin yaşlılık aylıklarından kesinti suretiyle S.G.D.P kesilecektir.

Sosyal Güvenlik Destekleme Primi (S.G.D.P.) Geçiş hükümleri

• 2008 yılında % 12

• Takip eden her yılın Ocak ayında bir puan artırılarak uygulanır,

• Bu oran % 15 i geçemez,

Geçici madde 14

S.G.D.P Neye karşılık ?

• Sigorta primi sigortalıların ileride karşılaşabileceği risklere karşı güvence ve karşılaşılabilecek zararları

gidermek amacıyla ödenir.

• S.G.D.P Sigortalılara yararı olmayan, karşılıksız, vergi niteliği olan bir kesinti niteliğindedir,

• Anayasanın 73. Maddesinin “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur,

değiştirilir veya kaldırılır.” hükmü gereği ancak vergi kanunlarında düzenlenebilecek nitelikte bir ödeme

olduğu düşüncesindeyiz.

3.5 İsteğe bağlı sigorta

İsteğe bağlı sigorta primi, prime esas kazancın alt sınırı ile üst sınırı arasında, sigortalı tarafından

belirlenen prime esas aylık kazancın % 32'sidir.

Bunun % 20'si malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, % 12'si genel sağlık sigortası primidir.

3.6 Fiili hizmet süresi zammı Madde 40

• Belirtilen işyerlerinde ve işlerde çalışma sürelerinin her 360 günü için belirlenen prim ödeme gün

sayıları, fiilî hizmet süresi zammı olarak eklenir.

• Sigortalının kapsamdaki işyerleri ve işlerde fiilen çalışması ve söz konusu işlerin risklerine maruz

kalması şarttır.

Kapsamdaki İşler/İşyerleri Eklenecek Gün Sayısı

1) Kurşun ve arsenik işleri (Kurşun izabe fırınlarında çalışanlar – 90 Gün) 60

2) Cam fabrika ve atölyeleri 60

3) Cıva üretimi işleri sanayii 90

4) Çimento fabrikaları 60

5) Kok fabrikalarıyla termik santraller 60

6) Alüminyum fabrikaları 60

7) Demir ve çelik fabrikaları 90

8) Döküm fabrikaları 60

9) Asit üretimi yapan fabrika ve atölyeler 90

10) Yeraltı işleri 180

11) Radyoaktif ve radyoiyonizan maddelerle yapılan işler 90

12) Su altında veya Su altında basınçlı hava içinde çalışmayı gerektiren işler 60 (Su altında 35-40

m.derinlik veya 3,5-4 kg/cm basınçta çalışanlar ile Dalgıçlık işl. çalışanlar 90 Gün)

13) Türk Silâhlı Kuvvetlerinde 90

105

14) Emniyet ve polis mesleğinde, Milli İstihbarat Teşkilâtında 90

15) İtfaiye veya yangın söndürme işleri 60

Belirtilen sektörlerde çalışanlar ve adlarına Fiili hizmet zammı primi ödenenler için;

• Bazı sektörler için 8, diğerlerinde 5 yılı geçmeyen prim gün sayısına eklenir ve emeklilik yaş

hadlerinden üç yılı geçmemek üzere yarısı indirilir.

• Bu hükümden emeklilik nedeniyle yararlanmak için tablonun (10) numarasındaki sigortalıların en az

1800 gün, diğerleri 3600 gün belirtilen işyeri ve işlerde fiilen çalışmış olmaları şarttır.

Fiilî hizmet Prim oranları

• Fiilî hizmet zammı uygulanan işlerde gün sayılarına göre puan ilave edilir. (60 gün için 1, 90 gün için

1.5, 180 gün için 3 puan,

• 4 (c) kapsamında çalışanlara bu puanlar sırasıyla 3,33- 5 ve 10 olarak uygulanır.)

• Bulunan oran ile % 20 oranı arasındaki farka ait primin tamamı işverence ödenir.

3.7 Prime esas kazançlar Madde 80

• 4 (a) kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançları

Prime esas kazançların hesabında;

1) Hak edilen ücretlerin,

2) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde yapılan ödemelerin,

3) İdare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, brüt

toplamı esas alınır.

Prime esas kazançlar –İstisnalar

• 1- Ölüm, doğum ve evlenme yardımları, kıdem tazminatı, ihbar ve kasa tazminatları ile

• 2- Kurumca tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları,

• 3- işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve

B.E.S ‘ne ödenen aylık toplamı asgarî ücretin % 30'unu geçmeyen sigorta primi ve B.E.S katkı payları,

• Kurumca belirlenecek diğer aynî yardımların toplamının asgarî ücretin % 30'unu geçmeyen kısmı

• Prime esas kazanca tabi tutulmaz.

Bu maddede, işverenlerce yapılan Özel sağlık sigortası ve B.E.S ödemelerine istisna sınırı aylık asgari

ücretin % 30 ‘u olarak belirlenmiştir, aşan kısmın ise aylık sigorta primi matrahına ilave edilmesi

gerekecektir.

Vergi kanunlarında bu konuda istisna sınırı aylık asgari ücret tutarıdır. Bu düzenleme uygulamada

sorunlar yaratabilecek bir düzenlemedir.

Prime esas kazanç–Sınırı aşan ödeme

Diğer ödemeler ödendiği ayın kazancına dahil edilir. Bu ödemelerin üst sınırı aşan kısmı, ödemenin

yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak iki ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan sonraki ayların

prime esas kazançlarına ilâve edilir.

Bu düzenlemede diğer ödemeler için uygulamada oldukça dikkatli davranmak gerekecektir.

3.8 Primlerin ödenmesi – Madde 88

• 4 (a) kapsamındaki sigortalılar için işveren, bir ay içinde hesaplanacak sigorta prim tutarlarını en geç

ertesi ayda Kurumca belirlenecek günün sonuna kadar Kuruma öder.

• Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarları, gelir vergisi ve kurumlar vergisi uygulamasında gider

yazılamaz.

• Kurum alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Kanun uygulanır.

• Kurumun alacakları haklı bir sebep olmaksızın Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise, kamu

idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri,

• Tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin yönetici ve yetkilileri ile kanuni temsilcileri işverenleri ile birlikte

müşterek ve müteselsilen sorumludur.

• Prim alacaklarının tahsili için en geç bir yıl içinde icra yoluna başvurmayan Kurum yetkili personeli

hakkında genel hükümlere göre kovuşturma yapılır.

Primlerin ödenmesi ile ilgili olarak Kuruma yetki tanınmıştır.

3.9 Prim borçlarına hedef olma, gecikme cezası ve gecikme zammı Madde 89

• İşyeri devir ve birleşmelerinde eski işverenin prim ile GC, GZ ve diğer borçlarından, aynı zamanda yeni

işveren de müştereken ve müteselsilen sorumludur.

• Ödenmeyen primler için ilk üç ay her bir ay için % 3 oranında gecikme cezası uygulanarak artırılır.

106

• Ayrıca, bulunan tutarlara süresinin bittiği tarihten borç ödeninceye kadar her ay için ayrı ayrı Hazine

Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait YTL cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma

senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır.

3.10 İdarî para cezaları Madde 102

• İdarî para cezaları tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma yatırılır

veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur.

• İtirazı reddedilenler, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine

başvurabilirler.

• Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idarî para cezası kesinleşir.

• İPC’ları itiraz edilmeden, yargı yoluna başvurulmadan, tebliğ tarihinden onbeş gün içinde ödenirse,

dörtte üçü tahsil edilir. Ödeme yargı yoluna başvurma hakkını etkilemez. Ancak Kurum lehine karar

verilmesi halinde, tahsil edilmemiş olan ceza tutarı, 89 uncu maddeye göre tahsil edilir.

• Mahkemeye başvurulması İPC’nın takip ve tahsilini durdurmaz.

Tebliğden itibaren on beş gün içinde ödenmeyen İPC’ları, hesaplanacak GC ve GZ ile birlikte tahsil

edilir.

• İPC’ları on yıllık zamanaşımı süresine tabidir.

Mahkemeye başvurulması İPC’nin takip ve tahsilini durdurmaz hükmünün, yargı yoluna başvurmayı

engelleyebilecek nitelikte olduğunu düşünüyoruz.

3.11 Geçici Maddelerde yapılan bazı düzenlemeler

1- 1479 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri Geçici Madde 8

• BAĞ-KUR kapsamında sigortalılık niteliği taşıdığı halde, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce

kayıt ve tescilini yaptırmamış olanların sigortalılık hak ve yükümlülüğü, bu Kanunun yürürlük tarihinden

itibaren altı ay içinde kayıt ve tescil yaptırmadıkları takdirde düşer.

2- Geçici Madde 17

• BAĞ-KUR kapsamında bağımsız çalışanlardan, tescilleri yapıldığı halde, bu Kanunun yürürlük tarihi

itibarıyla beş yılı aşan süreye ilişkin prim borcu bulunanların, Kurumca çıkarılacak genel tebliğin yayımı

tarihini takip eden aybaşından itibaren 6 ay içerisinde ödememeleri halinde, sigortalılığı durdurulur.

• Prim borcuna ilişkin süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum

alacakları takip edilmez,

3- Aylık alanlardan kesilecek sağlık sigortası primi

• 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre aylık almakta olup ilgili dosyasından on yıl süreyle sağlık sigortası

primi ödememiş olanlardan, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki sağlık sigortası primi kesilmiş

olan süreler düşülmek kaydıyla, aylıklarının % 10’ u oranında ve 10 yıl süreyle genel sağlık sigortası

primi kesilir.

Bu kanun yürürlüğe girmeden önce zaten aşağıdaki Bakanlar Kurulu Kararı ile düzenleme yapılmış

durumdaydı,

• Karar Sayısı : 2008/13152

• Resmî Gazete - 6 Şubat 2008

• Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar

Kurumundan aylık almakta olanların aylıklarından, 1/1/2008 tarihinden geçerli olmak üzere 2008 yılında

% 10 oranında sağlık sigortası primi kesilmesi, … Bakanlar Kurulu’nca 17/1/2008 tarihinde

kararlaştırılmıştır.

4- Anonim şirket kurucu ortaklarının sigortalılıklarına ilişkin geçiş,

• GEÇİCİ MADDE 22- Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (3) numaralı alt

bendinde belirtilen anonim şirketlerin kurucu ortaklarından daha önce 1479 sayılı Kanunun 24 üncü

maddesine tabi olarak sigortalı olanlardan sigortalılıklarını devam ettirmek isteyenlerin bu maddenin

yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde yazılı talepte bulunmaları

halinde sigortalılıkları aynen devam ettirilir. Bu süre içerisinde talepte bulunmayanların sigortalılıkları ise

bu Kanunun yürürlük tarihi itibariylesona erer.

5- Ücretlerin Bankadan Ödenmesi,

• Konu ile ilgili olarak Borçlar Kanunu, Basın Kanunu, Deniz iş Kanunu, 4857 Sayılı İş Kanunu, 5411

Sayılı Bankacılık Kanununda değişiklik ile yetki alındı, (Madde 82,83,84,85, 86)

• Esasları belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Devlet Bakanlığı (Hazine Müsteşarlığı.),

Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Bu yetki; vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırılan işçi

sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları kapsadığından esaslar çıkarılacak yönetmelikle

belirlenmiş olacaktır.

107

Kısaca bu maddenin yürürlük tarihi çıkarılacak yönetmelik ile belirlenecek kapsama bağlıdır.

6- Yürürlükten kaldırılan Kanunlarda devam eden hükümler Madde 106

• 1- 506 sayılı S.S.K’nun, geçici 20 nci, geçici 81 inci ve geçici 87 nci maddeleri hariç diğer maddeleri,

• 2) 1479 sayılı BAĞ-KUR Kanununun geçici 10 uncu ve ek geçici 6 ncı maddeleri hariç diğer maddeleri

• yürürlükten kaldırılmıştır.

4. SONUÇ

Bu çalışmada 5754 sayılı yasa ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda

yapılan bazı önemli değişiklikler kısaca ve pratik olarak incelenmiştir. Bu konuda yapılan yasal

düzenlemeler kapsamlı olup birçok alanda etkileri olacak niteliktedir. Konuya ilişkin olarak yayımlanacak

genelge ve tebliğler dikkate alınarak daha detaylı çalışmalar sonraki sayılarımızda yer alacaktır.

Sosyal Güvenlik Destek Primine tabi olarak yapılan düzenlemeler, SSK ve Bağ-Kur kanunundaki

düzenlemeler ve Anayasa Mahkemesinin iptali konusunda daha geniş bilgi için, E-Mali Paltform 2007-44

nolu çalışmaya bakılabilir (Ekim 2007)

14

108

KISIM - V

SENDİKALAR KANUNU (1) Kanun Numarası :2821

Kabul Tarihi :5/5/1983

Yayımlandığı R. Gazete:Tarih :7/5/1983 Sayı:18040

Yayımlandığı Düstur :Tertip :5 Cilt: 22 Sayfa: 316

BİRİNCİ KISIM

Amaç ve Tanımlar

Amaç:

Madde 1 - Bu Kanunun amacı, çalışma ilişkilerinde ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerin

korunması ve geliştirilmesi için işçiler ve işverenler tarafından meydana getirilen sendikalar ile

konfederasyonların kuruluşu, teşkilatı, faaliyeti ve denetlenmesi esaslarını düzenlemektir.

Tanımlar:

Madde 2 - İşçi: Hizmet akdine dayanarak çalışanlara denilir.

Bu Kanun bakımından araç sahibi hariç nakliye mukavelesine göre esas itibariyle bedeni hizmet

arzı suretiyle çalışmayı veya neşir mukavelesine göre eserini naşire terketmeyi meslek edinmiş bulunanlar

ve adi şirket mukavalesine göre ortaklık payı olarak esas itibariyle fiziki veya fikri emek arzı suretiyle -

bu mukavelenin aynı durumdaki herkese fiilen açık olması kaydıyla – bir işyerinde çalışanlar da işçi

sayılırlar.

Hizmet akdine dayanarak çalışan bir kimsenin T.C. Emekli Sandığı Kanununa tabi olması işçi

sayılmasına engel teşkil etmez.

İşveren: İşçi sayılan kimseleri çalıştıran gerçek veya tüzelkişiye ve tüzelkişiliği olmayan kamu

kuruluşlarına denilir.

Bir adi şirkette fiziki veya fikri emek arzı suretiyle ortak olanların dışındaki ortaklar da bu

Kanun bakımından işveren sayılırlar.

(Değişik:4/4/1995 - 4101/1 md.) İşveren vekili: İşveren sayılan gerçek ve tüzelkişiler ve

tüzelkişiliği olmayan kamu kuruluşları adına işletmenin bütününü sevk ve idareye yetkili olanlara denilir.

İşveren vekilleri bu Kanun bakımından işveren sayılırlar.

İşyeri: İşin yapıldığı yere denilir.

-----------------------

(1) Bu Kanuna ;4/4/1995 tarih ve 4101 sayılı Kanunun 14 üncü maddesi ile eklenen Ek 2 nci

uyarınca:Kanun metninde geçen "Çalışma Bakanlığı" adı "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı","Bölge

Çalışma Müdürlüğü" ise "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge müdürlüğü" olarak değiştirilmiş

ve metindeki yerlerine işlenmiştir.

İşin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunan yerlerle, dinlenme, çocuk emzirme,

yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden veya mesleki eğitim yerleri ve avlu gibi sair eklentiler

ve araçlar da işyerinden sayılır.

Sendika: İşçilerin veya işverenlerin çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve

menfaatlerini korumak ve geliştirmek için meydana getirdikleri tüzelkişiliğe sahip kuruluşlara denilir.

Konfederasyon: Değişik işkollarında en az beş sendikanın bir araya gelmesi suretiyle meydana

getirdikleri tüzelkişiliğe sahip üst kuruluşlara denilir.

BİRİNCİ BÖLÜM

Kuruluş Esasları

İşçi ve işveren sendikaları:

Madde 3 - İşçi sendikaları, işkolu esasına göre bir işkolunda ve Türkiye çapında faaliyette

bulunmak amacı ile bu işkolundaki işyerlerinde çalışan işçi ler tarafından kurulur.

İşveren sendikaları, işkolu esasına göre bir işkolunda ve Türkiye çapında faaliyette bulunmak

amacı ile bu işkolundaki işverenler tarafından kurulur. Kamu işveren sendikalarının, aynı işkolundaki

kamu işverenleri tarafından kurulması ve aynı işkolunda faaliyette bulunması şartı aranmaz.

Bir işkolunda birden fazla sendika kurulabilir. Meslek veya işyeri esasına göre işçi sendikası

kurulamaz.

109

Sendikalar, tüzüklerinde belirtmek şartıyla ve genel kurul kararıyla şube açabilirler. (1)

İşkolunun belirlenmesi:

Madde 4 - Bir işyerinin girdiği işkolunun tespiti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca

yapılır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tespit ile ilgili kararını Resmi Gazete`de yayımlar.Kararın

yayımını müteakip bu tespite karşı ilgililer iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkemede onbeş gün

içinde dava açabilirler.Mahkeme iki ay içinde kararını verir. Kararın temyiz edilmesi halinde Yargıtay

uyuşmazlığı iki ay içinde kesin olarak karara bağlar.

Kurucularda aranacak nitelikler:

Madde 5 - (Değişik: 25/5/1988 - 3449/1 md.)

(Değişik birinci fıkra:4/4/1995 - 4101/2 md) Sendika kurucusu olabilmek için; Türk vatandaşı, medeni

hakları kullanmaya ehil ve sendikaların kurulacağı işkolunda fiilen çalışır olmak; kamu hizmetlerinden

mahrum edilmemiş bulunmak; Türkçe okur-yazar olmak; zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, dolandırıcılık,

hırsızlık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak

kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçlarından biriyle veya herhangi bir suçtan dolayı ağır hapis veya

taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis cezasına hüküm giymemiş bulunmak;Türk Ceza

Kanununun ikinci kitabının birinci babında yazılı suçlardan veya bu suçların işlenmesini aleni olarak

tahrik etme suçlarından veya Türk Ceza Kanununun 312 nci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı halkı;

sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin veya düşmanlığa açıkça tahrik etme suçlarından

veya Türk Ceza Kanununun 536 ncı maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında yazılı eylemlerle

aynı Kanunun 537 nci maddesinin birinci,ikinci,üçüncü,dördüncü ve beşinci fıkralarında yazılı eylemleri

siyasi ve ideolojik amaçlarla işlemekten mahkum olmamak şarttır.

---------------------------------

(1) Bu hükmün uygulanmasında ek 1 inci maddeye bakınız.

İşveren sendikasının kurucusunun tüzelkişi olması halinde tüzelkişiyi temsil eden gerçek kişide

de işkolunda fiilen çalışma şartı hariç yukarıdaki bütün şartlar aranır.

Kuruluşta uyulacak usul:

Madde 6 - Sendika ve konfederasyonlar önceden izin almaksızın kurulabilir.

(Değişik: 25/5/1988 - 3449/2. md.) Sendika kurucuları, sendika merkezinin bulunacağı ilin

valiliğine makbuz karşılığında, dilekçelerine ekli olarak sendika tüzüğünü, kurucuların nüfus

cüzdanlarının suretlerini, ikametgah belgelerini, meslek ve sanat özgeçmişlerini, sendikanın kurulacağı

işkolunda fiilen çalışır olduklarını kanıtlayan belgeler ile sabıka kayıtlarını, ilk genel kurula kadar

kuruluşu sevk ve idare edecekler ile bunların eşleri ve velayetleri altında çocuklarına ait noterden tasdikli

mal bildirimlerini vermek zorundadırlar.

Konfederasyon kurucuları, konfederasyon tüzüğü ile kurucu sendikaların konfederasyon

kurulmasına ilişkin genel kurul kararlarını ve ilk genel kurula kadar sevk ve idare edeceklerin kimliklerini

merkezinin bulunacağı ilin - valiliğine makbuz karşılığında vermek zorundadırlar. Konfederasyonu ilk

genel kurula kadar sevk ve idare edecekler, üye sendikaların zorunlu organlarına seçilmemişlerse, sendika

kurucuları için istenen diğer belgeleri de eklemek zorundadırlar.

Yukarıdaki fıkralarda belirtilen belgeler ve tüzüklerin ilgili valiliğe tevdii ile birlikte sendika

veya konfederasyon tüzelkişilik kazanır.

Vali, tüzük ve belgelerin birer örneğini derhal Çalışma ve Sosyal Güvenlik, İçişleri ve Maliye

bakanlıkları ile ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge müdürlüğüne gönderir.

Belgelerin şekli ile başvuru usul ve esasları Çalışma ve Sosyal Güvenlik, İçişleri ve Maliye

bakanlıklarınca müştereken çıkartılacak bir yönetmelikle belirlenir. Sendika ve konfederasyonların

tüzükleri Anayasada belirlenen Cumhuriyetin niteliklerine ve demokratik esaslara aykırı olamaz.

Tüzük ve bu maddede sayılan belgeler ile içerdikleri bilgilerin kanuna aykırılığının tespiti veya

bu Kanunda öngörülen kuruluş şartlarının gerçekleşmediğinin anlaşılması halinde, vali veya ilgili

bakanlıkların her biri sendika veya konfederasyonun faaliyetinin durdurulması veya kapatılması için iş

davalarına bakmakla görevli mahalli mahkemeye başvurur.

Tüzükte suç teşkil eden hususların tespit halinde durum gereği için Cumhuriyet savcılığına

ayrıca bildirilir.

Sendika veya konfederasyonun tüzüğü:

Madde 7 - Sendika ve konfederasyonların tüzüklerinde aşağıdaki hususların belirtilmesi

zorunludur.

110

1. Sendika veya konfederasyonun adı, merkezi ve adresi,

2. Sendika veya konfederasyonun amacı ve bu amacı gerçekleştirmek üzere sürdürülecek

çalışma konuları ve çalışma biçimleri,

3. Sendikanın faaliyet göstereceği işkolu,

4. Sendika kurucularının ad ve soyadları, meslek veya sanatları ve ikametgahları; konfederas-

yonu kuran sendikaların işkolları ile ad ve adresleri,

5. Sendika veya konfederasyona üye olma, üyelikten çıkma ve çıkarılmanın şart ve şekilleri,

6. Sendika veya konfederasyon genel kurulunun kuruluş şekli ve toplanma zamanı,

7. Genel kurulun görevleri, yetkileri, oy kullanma ve karar alma usul ve yeter sayıları,

8. Sendika veya konfederasyon yöneticilerinde aranacak nitelikler,

9. Sendikanın veya konfederasyonun organlarına üyelerin ne suretle seçileceği, asıl ve yedek üye

sayısı, görev ve yetkileri,

10. Sendika şubelerinin nasıl kurulacağı, görev ve yetkileri, genel kurullarının toplantılarına ve

kararlarına ilişkin usul ve esaslar ile sendika genel kurulunda şubelerin nasıl temsil edileceği,

11. Üye aidatlarının tespit şekil ve usulü,

12. Sendikanın veya konfederasyonun iç denetim usulleri,

13. Harcamaların nasıl yapılacağı, yetkilerin nasıl verileceği ve yetki sınırları,

14. Tüzüğün ne şekilde değiştirileceği,

15. Sendika veya konfederasyonun feshi halinde mallarının tasfiye şekli,

16. Sendika veya konfederasyonun organlarının oluşumuna kadar kuruluşun işlerini yürütmeye

ve temsile yetkili geçici yönetim kurulu üyelerinin ad ve soyadları ile ikametgahları.

Tüzelkişiliğin kazanılmasından sonra yapılacak işlemler:

Madde 8 - Sendika veya konfederasyonun tüzelkişilik kazanmasından sonra kurucular, tüzüğü

ve ilk genel kurul toplantısına kadar sendika veya konfederasyonu sevk ve idare ile görevli kişilerin ad ve

soyadlarını, meslek ve sanatlarını ve ikametgahlarını Ankara, İstanbul ve İzmir`de yayımlanan ve ülke

çapında dağıtılan günlük birer gazetede onbeş gün içinde ilan ederler. Kurucular, gazete ilanını, sadece

sendika veya konfederasyonun adına ve merkezine inhisar ettirebilirler. Bu takdirde, sözü geçen

belgelerin birer örneği aynı süre içinde o ilin valiliğinin ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge

Müdürlüğünün ilan tabelasında bir ay süre ile asılır ve basılmış nüshaları,masrafı karşılığında, ilgililere

dağıtılır. Bu dağıtım vergi, resim ve harca tabi değildir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge müdürlükleri,sendika veya konfederasyonlar için

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca tespit edilecek esaslar çerçevesinde birer sicil tutarlar.Bu

sicillerin birer örneği Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına gönderilir.

İKİNCİ BÖLÜM

Organlar

Ortak hükümler:

Madde 9 - Sendikaların, sendikaların şubelerinin ve konfederasyonların zorunlu organları; genel

kurul, yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kuruludur.

Sendika ve konfederasyonlar ihtiyaca göre başka organlar da kurabilirler. Ancak bu organlara

zorunlu organların görev, yetki ve sorumlulukları devredilemez.

Genel kurul dışındaki zorunlu organlara seçilen asıl üye sayısı kadar yedek üye seçilir.

Genel kurul tarafından seçilen organların üyelerinin ad ve soyadları, meslek ve sanatları,

ikametgahları ile tüzük değişiklikleri ve tüzüğe göre şubelerin açılması, sendikanın ve şubesinin

bulunduğu illerin valilikleri ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge müdürlüklerine onbeş gün

içinde gönderilir ve 8 inci maddeye göre ilan edilir.Ancak şube genel kurulu tarafından yapılan seçim

sonuçları,şubenin bulunduğu mahalde ilan edilir.

(Beşinci ve altıncı fıkralar - Mülga: 4/4/1995/15 md.)

Bu Kanunun uygulamasında yönetim ve denetim kurulu üyeleri yönetici sıfatını taşırlar.

Genel kurul dışındaki organlara seçilenlerin 5 inci maddede sayılan suçlardan biri ile mahkum

olmaları halinde görevleri kendiliğinden sona erer.

(Ek: 25/5/1988 - 3449/3 md.)İşveren sendikalarında üyelerin genel kurulda ve diğer zorunlu

organlarda kaç kişi ile temsil edilebilecekleri tüzüklerinde belirtilir.

111

Genel kurulların oluşması:

Madde 10 - İşçi sendika şubesi genel kurulu, üyelerden oluşur.

(Değişik: 4/4/1995 - 4101/3 md.) İşçi Sendikası şubesinin faaliyet sahasındaki işyerlerinde

çalışan sendikalı işçi sayısı beşyüzü aştığı takdirde şube genel kurulu delege esasına göre yapılır. Genel

kurula katılacak delegeler,üyeler tarafından serbest,eşit,gizli oy,açık sayım ve döküm esasına göre ve

sendika tüzüğündeki hükümlere göre seçilir. Şube genel kuruluna katılacak delege sayısı yüzden az

ikiyüzelliden çok olmamak üzere sendika tüzüğünde belirlenir.

İşçi sendikası genel kurulu, üyelerden, üye sayısı bini aştığı takdirde delegelerden oluşur. Şubesi

bulunan sendikalarda delegeler şube genel kurullarınca, şubeleri bulunmayan sendikalarda delegeler

ikinci fıkradaki usul uyarınca seçilir. Sendika genel kurulunun delege sayısı ikiyüzden az beşyüzden çok

olmamak üzere tüzüğünde belirlenir.

İşveren sendikası genel kurulu üyelerden, üyenin tüzelkişi olması halinde temsilcisinden,üye ve

temsilci sayısı bini aştığı takdirde delegelerden oluşur. Delegeler ikinci fıkradaki usul uyarınca üye ve

temsilcilerce kendi aralarından seçilir. Sendika genel kurulunun delege sayısı beşyüzden çok olmamak

üzere tüzüğünde belirlenir.

İşçi ve işveren konfederasyonu genel kurulu,üye sendikalarca seçilen en çok beşyüz delegeden

oluşur. Üye sendikaların genel kurulda kaç delegeyle temsil edileceği konfederasyon tüzüğünde belirlenir.

Konfederasyon,sendika ve sendika şubesi yönetim ve denetleme kurulu üyeleri bu sıfatla kendi

genel kurullarına delege olarak katılırlar.

Delege sıfatı, müteakip olağan genel kurul için yapılacak delege seçimi tarihine kadar devam

eder.

Sendika tüzüklerine delege seçilebilmeyi engelleyici hükümler konamaz.

Genel kurulların görevleri:

Madde 11 - Genel kurulların başlıca görev ve yetkileri şunlardır:

1. Organların seçimi,

2. Tüzük değişikliği,

3. Yönetim ve denetleme kurulları raporlarının görüşülmesi,

4. Yönetim ve denetleme kurulunun ibrası,

5. Yönetim kurulunca hazırlanan bütçenin görüşülüp aynen veya değiştirilerek kabulü,

6. Gerekli taşınmaz malların satın alınması veya mevcut taşınmaz malların satılması hususunda

yönetim kuruluna yetki verilmesi,

7. Konfederasyonlara üye olma veya üyelikten çekilme,

8. (Değişik: 25/5/1988 - 3449/4. md.) Şube açma veya bu konuda yönetim kuruluna yetki verme,

şubeleri birleştirme veya kapatma,

9. Aynı türden olmak şartıyla bir başka sendika veya konfederasyonla birleşme ve katılma,

10. Sendika ve konfederasyonun uluslararası işçi veya işveren kuruluşlarına üye olması veya

üyelikten çekilmesi,

11. Feshetme,

12. Mevzuatta veya tüzüklerinde genel kurulca yapılması belirtilen diğer işlemlerin yerine

getirilmesi, başka bir organa bırakılmamış konuların karara bağlanması.

13. (Ek:4/4/1995 - 4101/4 md.) Delege seçiminde uyulacak esasların,kanuna aykırı olmamak

üzere düzenlenmesi.

Şube genel kurulları sadece yukarıdaki 1, 3, 4 ve 12 nci bendlerde belirtilen görevleri yerine

getirirler. Şube genel kurullarının mali ibra yetkisi yoktur.

Genel kurulların toplantı zamanı:

Madde 12 - Sendika veya konfederasyonun ilk genel kurulu, tüzelkişilik kazanmasından

başlayarak altı ay içinde yapılır.

(Değişik:4/4/1995 - 4101/5 md.) Olağan genel kurul dört yılda bir toplanır. Tüzüklerde daha kısa

bir sürede toplanma öngörülebilir.

Olağan genel kurul üç yılda bir toplanır. Tüzükler de daha kısa bir sürede toplanma

öngörülebilir.

İki genel kurul toplantısı arasındaki döneme ait faaliyet ve hesap raporu ile denetleme kurulu

veya denetçi raporunun ve gelecek döneme ait bütçe teklifinin, genel kurula katılacaklara toplantı

tarihinden onbeş gün önce gönderilmesi zorunludur.

112

Olağanüstü genel kurul, yönetim kurulu veya denetleme kurulunun gerekli gördüğü hallerde

yahut genel kurul üye veya delegelerinin beşte birinin yazılı isteği üzerine toplanır.

Genel kurula çağrı yönetim kurulu tarafından yapılır.

Genel kurul toplantı ve karar nisabı:

Madde 13 - Toplantı nisabı üye veya delege tamsayısının salt çoğunluğudur. Tüzükte daha

yüksek bir nisap tespit edilebilir. İlk toplantıda yeter sayı sağlanamazsa ikinci toplantı en çok onbeş gün

sonraya bırakılır. Bu toplantıya katılanların sayısı, üye veya delege tamsayısının üçte birinden az olamaz.

Delegelerle toplanan genel kurullarda delege olmayanlar, üyelerle toplanan genel kurullarda ise

üye olmayanlar nisapta nazara alınmazlar ve oy kullanamazlar.

Delegelerin veya üyelerin genel kurula katılmaları ve oy kullanmaları engellenemez.

Karar nisabı toplantıya katılan üye veya delege sayısının salt çoğunluğudur. Ancak bu sayı üye

veya delege tamsayısının dörte birinden az olamaz.

Genel kurul tutanakları başkanlık divanınca kanuna uygun bir şekilde tutulur ve imzalanır.

Seçimlerde uyulacak esaslar:

Madde 14 - Genel kurulların toplanması ve yürütülmesini gözetmek üzere valinin

görevlendireceği hükümet komiserinin genel kurulun başlayacağı gün ve saatte genel kurulun yapılacağı

mahalde bulundurulması zorunludur. Bulunmaması halinde, genel kurulun çalışmalarına komiser

olmadan da başlanabilir ve durum derhal valiliğe bildirilir.

Genel kurullarda zorunlu organlara delege veya üye seçimleri yargı gözetimi altında serbest, eşit,

gizli oy, açık sayım ve döküm esasına göre aşağıdaki şekilde yapılır.

(Değişik: 28/8/1983 - 2882/2 md.) Seçim yapılacak genel kurul toplantılarından enaz onbeş gün

önce genel kurula katılacak üye veya delegeleri belirleyen listeler ile toplantının gündemi, yeri, günü,

saati ve çoğunluk olmadığı takdirde yapılacak ikinci toplantıya ilişkin hususları belirten bir yazı ile

birlikte, iki nüsha olarak o yer seçim kurulu başkanı olan hakime ve mahalli mülki amire tevdi edilir. O

yerde birden fazla seçim kurulu varsa, görevli seçim kurulunu il seçim kurulu tespit eder. Toplantı

tarihleri gündemde yer alan diğer konular göz önünde bulundurularak,görüşmelerin bir Cumartesi günü

akşamına kadar sonuçlanmasını ve seçimlerin ertesi gün olan Pazar gününün dokuz - onyedi saatleri

arasında yapılmasını sağlayacak şekilde düzenlenmesi zorunludur. Şube genel kurullarında görüşmeler ve

seçimler, yukarıdaki günlerden birisi içinde de tamamlanabilir.

Hakim gerektiğinde ilgili kayıt ve belgeleri de getirtip incelemek suretiyle varsa noksanları

tamamlattıktan sonra seçime katılacak üye veya delegeleri belirleyen liste ile yukarıdaki fıkrada belirtilen

diğer hususları onaylar.

Onaylanan liste ile toplantıya ilişkin diğer hususlar genel kurulun toplantı tarihinden yedi gün önce

sendika şubesi, sendika veya konfederasyon binasında asılmak suretiyle ilan edilir. İlan süresi üç gündür.

İlan süresi içinde listeye yapılacak itirazlar hakim tarafından incelenir ve en geç iki gün içinde

kesin olarak karara bağlanır. Bu suretle kesinleşen listeler ile toplantıya ilişkin diğer hususlar hakim

tarafından onaylanarak ilgili sendika şubesi, sendika veya konfederasyona gönderilir.

Hakim, bir başkan ve iki üyeden oluşan seçim sandık kurulu oluşturur. Sandık kurulu başkanı en

az on yıllık hizmeti bulunan Devlet memurları, diğer üyeleri ise aday olmayan üye veya delegeler

arasından seçilir. Ayrıca,aynı şekilde bir yedek başkan ve iki yedek üye de belirlenir.

Seçim sandık kurulu, seçimlerin kanunun ve sendika veya konfederasyon tüzüğünün öngördüğü

esaslara göre yürütülmesi, yönetimi ve oyların tasnifi ile görevli olup, bu görevleri seçim ve tasnif

işlemleri bitinceye kadar aralıksız olarak devam eder.

Genel kurullarca yapılacak seçimlerde aday olanların listeleri birlikte veya organlara göre ayrı

ayrı olmak üzere başkanlık divanınca yeteri kadar düzenlenerek ilgili seçim kurulu başkanına

mühürlenmek üzere verilir.

Listede adı yazılı bulunmayanlar oy kullanamazlar. Oylar, oy verenin nüfus hüviyet cüzdanı ve

resimli üyelik veya delegelik kimlik kartı ile ispat edilmesinden ve listedeki isminin karşısındaki yerin

imzalanmasından sonra kullanılır. Oylar, oy verme sırasında sandık kurulu başkanı tarafından verilen,

adayları gösterir seçim kurulu başkanınca mühürlenmiş listedeki isimlerin işaretlenmesi suretiyle

kullanılır. Seçilecek organı oluşturan üye sayısından fazla adayın işaretlendiği oy pusulaları ile diğer

kağıtlara yazılan oylar geçersiz sayılır.

KANUNLAR, HAZİRAN 1988 (EK - 2)

Seçim süresinin sonunda seçim sonuçları tutanakla tespit edilip, seçim sandık kurulu başkan ve

üyeleri tarafından imzalanır. Tutanakların bir örneği seçim yerinde asılmak suretiyle ilan edilir.

113

Kullanılan oylar ve diğer belgeler tutanağın bir örneği ile birlikte üç ay süre ile saklanmak üzere seçim

kurulu başkanlığına verilir.

(Değişik: 25/5/1988 - 3449/5. md.) Seçimin devamı sırasında yapılan işlemler ile tutanakların

düzenlenmesinden itibaren iki gün içinde seçim sonuçlarına yapılacak itirazlar hakim tarafından aynı gün

incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. İtiraz süresinin geçmesi ve itirazların karara bağlanmasından

hemen sonra hakim, yukarıdaki hükümlere göre kesin sonuçları ilan eder ve ilgili sendika, sendika şubesi

veya konfederasyona bildirir. Ancak,ilgililerin bu Kanunun 52 nci maddesine göre başvuru hakkı saklıdır.

Seçim kurulu başkanı ve seçim sandık kurulu başkanı ile üyelerine, "Seçimlerin Temel

Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun" da belirtilen esaslara göre ilgili sendika, sendika

şubesi veya konfederasyonca ücret ödenir.

Seçimler sırasında sandık kurulu başkanı ve üyelerine karşı işlenen suçlar, Devlet memurlarına

karşı işlenmiş gibi cezalandırılır.

(Değişik: 25/5/1988 - 3449/5. md.) İşçi sendikası ve konfederasyonların genel kurul dışındaki

zorunlu organlarına seçilebilmek için 5 inci maddede aranan şartlara ilaveten en az on yıl bilfiil çalışmış

olmak, şube zorunlu organlarına seçilebilmek için ise 5 inci maddede aranan şartları haiz olmak gerekir.

Çalışma sürelerinin tespitinde Sosyal Güvenlik Kurumlarındaki kayıtlara göre prim ödenen günlerin

toplamı esas alınır.On yıl bilfiil çalışmış olmanın hesabında yurt dışında işçi olarak çalışılan sürenin en

çok beş yılı nazara alınır.

Onaltı yaşını doldurmamış olan üyeler genel kurullarda oy kullanamazlar ve delege olamazlar.

Yönetim kurullarının oluşması:

Madde 15 - Sendika ve sendika şubeleri yönetim kurulları en az üç en çok dokuz üyeden,

konfederasyonların yönetim kurulları ise en az beş en çok yirmidokuz üyeden oluşur.

Yönetim kurullarının görevleri:

Madde 16 - Yönetim kurullarının başlıca görev ve yetkileri şunlardır:

1. Konfederasyon, sendika veya sendika şubesinin temsil edilmesi veya gerekli gördüğü hal ve

konularda üyelerinden bir veya bir kaçına yetki vermesi veya ilgilileri görevlendirmesi,

2. Konfederasyon, sendika veya sendika şubesinin kanunların ve tüzüğünün verdiği yetki

çerçevesinde yönetilmesi, gelir ve gider hesaplarına ilişkin işlemlerin yapılması ve gelecek döneme ait

bütçenin hazırlanarak genel kurula sunulması,

3. Genel kurulca verilecek diğer görevlerin yapılması.

Yönetim kurulu toplantıları:

Madde 17 - Toplantı zamanı ve nisabı sendika veya konfederasyonun tüzüğünde belirtilir.

Ancak toplantı nisabı üye tamsayısının salt çoğunluğunun altında tespit edilemez.

Karar nisabı mevcut üyelerin salt çoğunluğudur. Oyların eşitliği halinde başkanın katıldığı taraf

bu çoğunluğu sağlamış sayılır.

Sendika ve konfederasyon yönetim kurullarının üye sayısı, ayrılmalar sebebiyle yedeklerin de

getirilmesinden sonra, üye tamsayısının yarısından aşağı düşerse, genel kurul, mevcut yönetim kurulu

üyeleri veya denetleme kurulu tarafından bir ay içinde toplantıya çağrılır. Çağrının yapılmaması halinde

üyelerden birinin başvurması üzerine iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkeme, üyeler arasından

seçeceği üç kişiyi bir ay içinde genel kurulu toplamakla görevlendirir.

Şube yönetim kurulundaki ayrılmalar halinde yeni yönetim kurulunun seçilebilmesi için gerekli

işlemler sendika yönetim kurulunca yapılır.

Yönetim kurulu kararları, defterine yazılarak hazır üyelerce imzalanır.

Disiplin kurulu:

Madde 18 - Disiplin kurulu en az üç en çok beş üyeden oluşur.

Disiplin kurulu, sendika veya konfederasyonun tüzüğüne, amaç ve ilkelerine aykırı hareket ettiği

ileri sürülen üyeleri hakkında soruşturma yapar,üyelikten çıkarma dışındaki tüzüğünde gösterilen disiplin

cezalarını verir ve sonucunu genel kurula ve diğer ilgililere bildirir.

Disiplin kurulu toplantıları hakkında yönetim kuruluna ilişkin 17 nci madde hükmü uygulanır.

Denetleme kurulları ve denetçiler:

Madde 19 - Denetleme kurulu genel kurulca seçilecek üç denetçiden oluşur.

Ancak şubelerde denetleme kurulu yerine bir denetçi ile yetinilebilir.

114

Denetleme kurulunun görev ve yetkileri şunlardır:

1. Yönetim kurulu faaliyetlerinin genel kurul kararlarına uygun olarak yapılıp yapılmadığının

denetlenmesi,

2. Sendika veya konfederasyonun tüzüğüne uygun olarak idari ve mali denetlemede bulunulması,

3. Yönetim kurulundan genel kurulun olağanüstü toplantıya çağrılmasının istenmesi,

4. Sendika veya konfederasyonun tüzüğünde gösterilen diğer denetleme görevlerinin yapılması,

5. Denetleme raporunun hazırlanarak genel kurula sunulması.

Denetleme kurulu veya denetçinin çalışma esasları yönetim kurulu toplantılarına ilişkin 17 nci

madde hükmü gözönünde bulundurularak sendika veya konfederasyonun tüzüğünde tespit edilir.

İKİNCİ KISIM

Üyelik

BİRİNCİ BÖLÜM

Sendika Üyeliği

Sendika üyeliği şartları:

Madde 20 - Onaltı yaşını doldurmuş olup da bu Kanuna göre işçi sayılanlar, işçi sendikalarına

üye olabilirler. Onaltı yaşını doldurmamış olanların üyeliği kanuni temsilcilerinin yazılı iznine bağlıdır.

Bu Kanun anlamında işveren sayılanlar işveren sendikalarına üye olabilirler.

Sendika üyesi olamayacaklar:

Madde 21 - İşçi veya işveren sendikalarına;

1. Askeri şahıslar (Milli Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik

Komutanlığına bağlı işyerlerinde bu Kanun anlamında işçi olarak çalışanlar hariç),

2. (Mülga: 4/4/1995 - 4101/15 md.)

3. (Mülga: 25/5/1988 - 3449/17. md.)

4. (Mülga: 25/5/1988 - 3449/17. md.)

5. (Mülga:4/4/1995 - 4101/15 md.) Üye olamazlar ve sendika kuramazlar.

Üyeliğin kazanılması:

Madde 22 - (Değişik birinci fıkra: 25/5/1988 - 3449/6. md.) Sendikaya üye olmak serbesttir. Hiç

kimse sendikaya üye olmaya veya olmamaya zorlanamaz. İşçi veya işverenler aynı zamanda ve aynı

işkolunda birden çok sendikaya üye olamazlar. Birden çok sendikaya üye olunması halinde, sonraki

üyelikler geçersizdir.

Bir işyerindeki işçiler yardımcı işte çalışsalar bile ancak işyerinin bağlı olduğu işkolunda kurulu

sendikaya üye olabilirler.

İşçi sendikasına üyelik, işçinin beş nüsha olarak doldurup imzaladığı ve notere tasdik ettirdiği

üye kayıt fişini sendikaya vermesi ve sendika tüzüğünde belirlenen yetkili organın kabulü ile kazanılır.

Üyelik başvurusu,sendika tarafından en çok otuz gün içinde reddedilmediği takdirde üyelik istemi kabul

edilmiş sayılır. Haklı bir sebep gösterilmeden üyeliği kabul edilmeyen işçinin, bu kararın kendisine

tebliğinden itibaren otuz gün içinde iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkemede dava açmak

hakkı vardır. Mahkemenin kararı kesindir.

(Değişik: 25/5/1988 - 3449/6. md.) Üyeliği kesinleşen işçinin üye kayıt fişinin birer nüshasının

sendikaca onbeş gün içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ve işçinin çalıştığı işyerinin bağlı

bulunduğu Bölge Müdürlüğüne gönderilmesi zorunludur. Üye kayıt fişinin bir nüshası da işçinin

kendisine verilir.

İşveren sendikası üyeliği,üç nüsha üye kayıt fişinin doldurulup imzalanması ve sendikaya

verilmesi ve sendika tüzüğünde belirlenen yetkili organın kabulü ile kazanılır. Üyelik başvurusu sendika

tarafından en çok otuz gün içinde reddedilmeyen işverenin üyelik istemi kabul edilmiş sayılır. Haklı bir

sebep gösterilmeksizin üyeliği kabul edilmeyen işverenin üçüncü fıkradaki usule göre dava açmak hakkı

vardır. Üye kayıt fişinin birer nüshası, sendikaca onbeş gün içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik

Bakanlığına ve işverenin işyerinin bağlı bulunduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge

müdürlüğüne gönderilmesi zorunludur.

Üyelik aidatı:

Madde 23 - Faaliyeti durdurulmayan sendika ve konfederasyonlara üyelerince ödenecek aidatın

miktarı tüzüklerinde belirtilir.

115

İşçi sendikasına işçinin ödeyeceği aylık üyelik aidatı tutarı, bir günlük çıplak ücretini geçemez.

İşveren sendikasına işverenin ödeyeceği aylık üyelik aidatı tutarı,işyerinde işçilere ödediği bir günlük

çıplak ücretleri toplamını geçemez.

Sendika tüzüklerine, üyelik aidatı dışında, üyelerden başka bir aidat alınacağına ilişkin hükümler

konamaz.

Üyeliğin devamı ve askıya alınması halleri:

Madde 24 - İşçi sendika veya konfederasyonlarının yönetim, denetleme ve disiplin kurullarında

görev almalarından dolayı işyerinden ayrılan işçilerin bu göreve getirildikleri anda üyesi bulundukları

sendikalardaki üyelik sıfatları devam eder.

Sendikalara üye olmak hakkına sahip olanlardan mevzuat gereğince bir işletme veya kurumun

yönetim kurullarında veya benzeri kurullarında işveren, işveren vekili ve işçi temsilcisi sıfatıyla

bulunanların da sendika üyeliği devam eder.

Askerliği meslek edinmemiş bulunan askeri şahısların bu Kanuna göre sahip bulundukları hak ve

yükümlülükler silah altında bulundukları süre için askıda kalır.

İşçi sendikası üyesi işçinin geçici olarak işsiz kalması veya sendikanın faaliyet alanı içinde

kalmak şartı ile başka bir işe geçmesi sendika üyeliğini etkilemez.

Üyeliğin sona ermesi:

Madde 25 - İşçi veya işveren,sendikada üye kalmaya veya üyelikten ayrılmaya zorlanamaz.

(Değişik: 4/4/1995 - 4101/6 md.) Her üye önceden bildirimde bulunmak suretiyle üyelikten

çekilebilir. Çekilme bildirimi noter huzurunda münferiden kimliğin tespiti ve istifa edecek kişinin

imzasının tasdiki ile olur. Çekilme bildiriminin birer örneği noterlikçe en geç üç işgünü içinde ilgili

işverene, sendikaya, işyerinin bağlı bulunduğu Bölge Müdürlüğüne ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik

Bakanlığına gönderilir. Çekilme notere başvurma tarihinden itibaren üç ay sonra geçerlidir. Çekilenin bu

üç aylık süre içerisinde başka bir sendikaya üye olması halinde yeni sendika üyeliği bu sürenin bitimi

tarihinde kazanılmış sayılır.

Üyenin sendika veya konfederasyondan çıkarılma kararı genel kurulca verilir. Çıkarma kararı

çıkarılanlara ve ikinci fıkrada gösterilen yerlere yazı ile tebliğ edilir. Çıkarma kararına karşı üye veya

işyerinin bağlı bulunduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge müdürlüğü kararın tebliğinden

itibaren otuz gün içinde iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkemeye itiraz edebilir. Mahkeme iki

ay içinde kesin olarak karar verir.Üyelik çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.

İşveren veya işveren vekili sıfatını kaybedenlerin işveren sendika veya konfederasyonlarındaki

üyelikleri ve görevleri,bu sıfatı kayıp ettikleri tarihte kendiliğinden sona erer. Ancak, tüzelkişiliği

temsilen işveren vekili sıfatı ile işveren sendikalarına üye olanların bu sıfatı kaybetmeleri halinde

tüzelkişiliğin üyeliği düşmez, işveren vekilinin sendika veya konfederasyon organlarındaki görevleri sona

erer.

(Değişik: 4/4/1995 - 4101/6 md.) Bağlı bulundukları,kanunla kurulu kurum ve sandıklardan

yaşlılık, emeklilik veya malullük aylığı veya toptan ödeme alarak,işten ayrılan işçilerle,işkolunu

değiştiren işçilerin sendika üyeliği sona erer.Çalışmaya devam edenler hakkında bu hüküm uygulanmaz.

Ancak, sendika şubesi,sendika veya konfederasyonların yönetim ve denetim kurullarındaki görevleri

sırasında yaşlılık,emeklilik veya malullük aylığı ya da toptan ödeme alan yöneticilerin sendika

üyeliği,görevleri süresince ve yeniden seçildikleri sürece devam eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Konfederasyon ve Uluslararası Kuruluş Üyeliği

Konfederasyonlara üye olma ve çekilme:

Madde 26 - Bir konfederasyona üye olmak sendikanın genel kurulu kararına bağlıdır. Bu karar,

sendikanın genel kurul üye veya delege tamsayısının salt çoğunluğu ile alınır.Sendika tüzüğünde daha

yüksek bir nisap tespit edilebilir.

Sendikalar aynı zamanda birden fazla konfederasyona üye olamazlar. Birden fazla

konfederasyona üye olunması halinde tüm üyelikler geçersizdir.

Konfederasyonların kurulmasında ve konfederasyonlardan çekilmede de birinci fıkra hükmü

uygulanır.

Konfederasyonlara üye olma ve üyelikten çekilme kararları 8 inci madde hükmüne göre ilan

edilir ve resmi makamlara bildirilir.

116

Sendika ve konfederasyonların katılması veya birleşmesi:

Madde 27 - Sendikaların bir başka sendikaya veya konfederasyonların bir başka konfederasyona

katılması halinde katılan sendika veya konfederasyonun bütün hak, borç,yetki ve menfaatleri katıldığı

sendika veya konfederasyona kendiliğinden geçer.

Birleşen sendika veya konfederasyonların bütün hak, borç, yetki ve menfaatleri birleşme sonucu

meydana getirdikleri yeni tüzelkişiliğe kendiliğinden geçer.

Bu madde hükümleri gereğince katılan veya birleşen sendika ve konfederasyonların üyeleri,

ayrıca bir işleme tabi tutulmaksızın katılınılan veya yeni meydana getirilen sendika veya

konfederasyonun üyesi olurlar.

Katılma veya birleşme ile ilgili usul ve işlemler konusunda da 26 ncı madde hükmü uygulanır.

Uluslararası işçi ve işveren kuruluşlarına üyelik:

Madde 28 - (Değişik:4/4/1995 - 4101/7 md.) Sendika ve konfederasyonlar Türkiye Devletinin

şekline,insan haklarına saygılı,milli,demokratik,laik ve sosyal hukuk devleti niteliklerine;Devletin ülkesi

ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne; Türk Ulusuna ait egemenliğin kullanılmasının hiç bir suretle belli

bir kişiye,zümreye veya sınıfa bırakılamayacağı ilkelerine; vicdan ve din özgürlüğüne; aykırı faaliyet

göstermeyen uluslararası işçi ve işveren kuruluşlarına serbestçe üye olabilirler ve üyelikten çekilebilirler.

İlgili kuruluş,üye olduğu uluslararası kuruluşun tüzüğünü üye olduğu tarihi izleyen onbeş gün

içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına gönderir.Üyelikten ayrılma halinde de,durumu,ayrılma

tarihini izleyen onbeş gün içinde aynı Bakanlığa bildirir.

Üye olunan uluslararası kuruluş tüzüğü birinci fıkradaki esaslara aykırı bulunduğu veya

uluslararası kuruluş bu ilkelere aykırı faaliyet göstediği veya nitelik kazandığı takdirde, Çalışma ve

Sosyal Güvenlik Bakanlığı,üyeliğin iptali için sendika veya konfederasyon merkezinin bulunduğu iş

mahkemesinde dava açar.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde faaliyet gösteren işçi ve işveren kuruluşları Türkiye`de

kurulu konfederasyonlara üye olabilirler.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Teminatlar

İşçi sendikası ve konfederasyonu yöneticiliğinin teminatı:

Madde 29 - Sendika ve konfederasyonların yönetim kurullarında veya başkanlığında görev

aldığı için kendi isteği ile çalıştığı işyerlerinden ayrılan işçiler, bu görevlerinin seçime girmemek, yeniden

seçilmemek veya kendi istekleriyle çekilmek suretiyle son bulması halinde, ayrıldıkları işyerinde işe yeni-

den alınmalarını istedikleri takdirde, işveren,talep tarihinden itibaren en geç bir ay içinde bu işçileri o

andaki şartlarla eski işlerine veya eski işlerine uygun bir diğer işe,diğer isteklilere nazaran öncelik vererek

almak zorundadır. Bu takdirde, işçinin eski kıdem hakları ve ücreti saklıdır. Bu hak,sendika veya

konfederasyonlardaki yöneticilik görevinin sona ermesinden başlayarak üç ay içinde kullanılabilir.

Yönetim kurulundaki ve başkanlıktaki görevleri ile ilgili fiilerinden dolayı hüküm giymiş olanlar

bu haktan yararlanamazlar.

İşverene düşen pay dahil olmak üzere sosyal güvenlik kurumlarının prim ve aidatlarını ödemeye

devam etmek suretiyle ayrıldıkları işyerlerindeki sigortalılık haklarını da devam ettirebilirler.

Yukarıda gösterilen haklardan sendika şube yönetim kurulu üyeleri ile başkanları da

yararlanırlar.

İşyeri sendika temsilcilerinin teminatı:

Madde 30 - İşveren, işleri sendika temsilcilerinin hizmet akitlerini haklı bir sebep olmadıkça ve

sebebini açık ve kesin şekilde belirtmedikçe feshedemez. Fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir

ay içinde temsilcinin veya üyesi bulunduğu sendikanın iş mahkemesinde dava açma hakkı vardır. Dava

seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır.Mahkemenin kararı kesindir. Mahkeme

temsilcinin işine iade edilmesine karar verirse, fesih geçersiz sayılarak iş gördürülmemiş olsa bile,

temsilcinin işinden çıkarıldığı tarihten başlamak üzere temsilcilik süresinin devamınca ücreti ve diğer

bütün hakları işveren tarafından ödenir. Bu hüküm yeniden temsilciliğe atanma halinde de uygulanır.

İşine iade kararı verilen işçi altı işgücü içinde işe başlamak zorundadır. Bu süre içinde işe başlamayan

işçiye mahkemece öngörülen tazminat ödenemez.

Mahkemenin kararı kesin olmakla beraber işçinin kanundan ve toplu iş sözleşmesinden doğan

hakları saklıdır.

117

Sendikaya üye olup olmama hürriyetinin teminatı:

Madde 31 - İşçilerin işe alınmaları,belli bir sendikaya girmeleri veya girmemeleri veya belli bir

sendikadaki üyeliği muhafaza veya üyelikten istifa etmeleri veya sendikaya girmeleri veya girmemeleri

şartına bağlı tutulamaz.

Toplu iş sözleşmelerine ve hizmet akitlerine bu hükme aykırı kayıtlar konulamaz.

İşveren,bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye

olan işçiler arasında, işin sevk ve dağıtımında, işçinin mesleki ilerlemesinde, işçinin ücret, ikramiye ve

primlerinde, sosyal yardım ve disiplin hükümlerinde ve diğer hususlara ilişkin hükümlerin uygulanması

veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayırım yapamaz.

Ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım konularında toplu iş sözleşmesi hükümleri

saklıdır.

(Değişik: 25/5/1988 - 3449/8. md.) İşçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri

dışında veya işverenin rızası ile iş saatleri içinde,işçi sendika veya konfederasyonlarının faaliyetlerine

katılmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya herhangi bir nedenle farklı muameleye tabi tutulamazlar.

İşverenin, üçüncü ve beşinci fıkra hükümlerine aykırı hareket etmesi halinde, işçinin ücretinin

bir yıllık tutarındın az olmamak üzere bir tazminata hükmedilir. İşçinin iş kanunları ve diğer kanunlara

göre haiz olduğu bütün hakları saklıdır. Ancak, bu fıkraya göre tazminata hükmedilmesi halinde, iş

kanunlarındaki kötü niyet tazminatı uygulanmaz.

ÜÇÜNCÜ KISIM

Faaliyetler

BİRİNCİ BÖLÜM

Sendika ve ve Konfederasyonların Faaliyetleri

Sendikaların çalışma hayatına ilişkin faaliyetleri:

Madde 32 - Sendikalar aşağıdaki faaliyetlerde bulunabilirler:

1. Toplu iş sözleşmesi akdetmek,

KANUNLAR, HAZİRAN 1988 (EK - 2)

2. Toplu iş uyuşmazlıklarında,ilgili makama,arabulucuya,hakem kurullarına, iş mahkemelerine

ve diğer yargı organlarına başvurmak.

3. Çalışma hayatından, mevzuattan, toplu iş sözleşmesinden, örf ve adetten doğan hususlarda

işçileri ve işverenleri temsilen veya yazılı başvuruları üzerine, nakliye, neşir veya adi şirket mukaveleleri

ile hizmet akdinden doğan hakları ve sigorta haklarında üyelerini ve mirasçılarını temsilen davaya ve bu

münasebetle açtığı davadan ötürü husumete ehil olmak,

4. Grev veya lokavta karar vermek ve idare etmek.

Sendika ve konfederasyonların sosyal faaliyetleri:

Madde 33 - Sendika ve konfederasyonlar tüzelkişi olarak genel hükümlere göre sahip oldukları

yetkilerden başka, aşağıda belirtilen faaliyetlerde de bulunabilirler:

1. Çalıştırmayı doğuran hukuki ilişkilerde sosyal sigortalar, emeklilik ve benzeri hakların

kullanılması ile ilgili olarak üyelerine ve mirasçılarına adli yardımda bulunmak,

2. Kanun ve uluslararası andlaşma hükümlerine göre toplanan kurullara temsilci göndermek,

3. İşçilerin veya işverenlerin mesleki bilgilerini artıracak,milli tasarruf ve yatırımın gelişmesine,

reel verimliliğin artmasına hizmet edecek kurs ve konferanslar tertiplemek; sağlık ve spor tesisleri,

kütüphane, basım işleri için gerekli tesisleri kurmak, işçilerin boş zamanlarını iyi ve nezih şekilde

geçirmeleri için imkanlar sağlamak,

4. Herhangi bir bağışta bulunmamak kaydı ile evlenme, doğum, hastalık,ihtiyarlık, ölüm, işsizlik

gibi hallerde yardım ve eğitim amacıyla sandıklar kurulmasına yardımcı olmak ve nakit mevcudunun

yüzde beşinden fazla olmamak kaydıyla bu sandıklara kredi vermek,

5. Herhangi bir bağışta bulunmamak kaydı ile üyeleri için kooperatifler kurulmasına yardım

etmek ve nakit mevcudunun yüzde onundan fazla olmamak kaydıyla bu kooperatiflere kredi vermek,

6. (Değişik: 26/6/1997-4277/1 md.) Üyelerinin mesleki eğitim, bilgi ve tecrübelerini yükseltmek

için çalışmak; teknik ve mesleki eğitim tesisleri kurmak,

7. (Değişik:4/4/1995 - 4101/8 md.) Nakit mevcudunun yüzde kırkından fazla olmamak kaydı ile

sınai ve iktisadi teşebbüslere yatırımlar yapmak.

118

8.(Ek:14/9/1999-KHK 576/3 md.) Yangın, su baskını, deprem gibi tabii afetlerin vukuunda

üyelik şartı aranmaksızın nakit mevcudunun %10`unu aşmamak

kaydıyla doğrudan veya yetkili makam aracılığıyla afete uğrayan bölgelerde konut, sağlık ve eğitim

tesisleri yapmak veya bu amaçla kamu kurum ve kuruluşlarına ayni ve nakdi yardımda bulunmak.

Sendika ve konfederasyonlar faaliyetlerinden yararlandırmada, üyeleri arasında eşitliğe uymak

zorundadırlar.

İşyeri sendika temsilcisinin tayini ve nitelikleri:

Madde 34 - (Değişik birinci fıkra:4/4/1995 - 4101/9 md.) Toplu iş sözleşmesi yapmak üzere

yetkisi kesinleşen sendika,işyerinde işçi sayısı elliye kadar ise bir, ellibir ile yüz arasında ise en çok

iki,yüzbir ile beşyüz arasında ise en çok üç,beşyüzbir ile bin arasında ise en çok dört,binbir ile ikibin

arasında, ise en çok altı,ikibinden fazla ise en çok sekiz olmak üzere işyerinde çalışan üyeleri arasından

işyeri sendika temsilcisi tayin ederek onbeş gün içinde kimliklerini işverene bildirir.Bunlardan biri baş

temsilci olarak görevlendirilebilir.

İşyeri sendika temsilcisi olabilmek için kurucu olabilmek hususunda 5 inci maddede belirtilen

şartları haiz olmak gerekir.

İşyeri sendika temsilcisinin görevleri:

Madde 35 - (Değişik: 25/5/1988 - 3449/9. md.)

İşyeri sendika temsilcileri ve baş temsilcisi,işyerine münhasır kalmak kaydı ile işçilerin

dileklerini dinlemek ve şikayetlerini çözümlemek,işçi ve işveren arasındaki işbirliği ve çalışma ahengi ile

çalışma barışını devam ettirmek, işçilerin hak ve menfaatlerini gözetmek, iş kanunları ve toplu iş

sözleşmelerinde öngörülen çalışma şartlarının uygulanmasına yardımcı olmakla görevlidir. Temsilcilerin

görevi, sendikanın yetkisi süresince devam eder. İşyeri sendika temsilcileri bu görevlerini, işyerindeki

işlerini aksatmamak ve iş disiplinine aykırı olmamak şartı ile yerine getirirler.

Sendika veya konfederasyonların faaliyetlerinden yararlanma:

Madde 36 - İşçi ve işveren sendika veya konfederasyonlarının kendi faaliyetleri ile üyelerine

sağladıkları hak ve menfaatlerin üyesi olmayanlara uygulanması, Toplu İş Sözleşmesi,Grev ve Lokavt

Kanunu hükümleri saklı kalmak kaydı ile sözkonusu sendika veya konfederasyonun yazılı muvafakatına

bağlıdır.

İKİNCİ BÖLÜM

Yasak Faaliyetler

Temel yasaklar: (1)

Madde 37 - Sendika ve konfederasyonlar T.C. Anayasasının 14 üncü maddesindeki yasaklara

aykırı hareket edemeyecekleri gibi yönetim ve işleyişleri Anayasada belirlenen Cumhuriyetin niteliklerine

ve demokratik esaslara aykırı olamaz.

(Değişik: 26/6/1997-4277/2 md.) Sendika ve konfederasyonlar, amaçları dışında faaliyette

bulunamazlar. Siyasi partilerin ad, amblem, rumuz veya işaretlerini kullanamazlar.

(Değişik:26/6/1997-4277/2 md.) Mahalli idareler ve milletvekili seçimlerinde aday olan sendika

ve konfederasyon yöneticilerinin sendika ve konfederesyon organlarındaki görevleri, adaylık süresince

askıda kalır. Seçilmeleri halinde görevleri son bulur.)

İşçi ve işveren ilişkilerindeki yasaklar:

Madde 38 - İşçiler ve işçi sendika ve konfederasyonları bu Kanun veya diğer kanunlara göre

kurulu işveren kuruluşlarına; işverenler ve işveren kuruluşları da işçi sendika ve konfederasyonlarına üye

olamazlar; gerek doğrudan doğruya, gerek temsilcileri veya mensupları veya araya koyacakları diğer

kimseler vasıtasıyla biri diğerinin kurulmasına, idare ve faaliyetine müdahalede bulunamazlar.

Bir işçi sendika veya konfederasyonunu bir işverenin veya bu Kanun veya diğer kanunlar

gereğince kurulu bir işveren kuruluşunun kontrolüne tabi tutmak veya bunların nüfuzu altında işçi

sendika veya konfederasyonu kurulmasını teşvik ve tahrik etmek yasaktır.

-------------------------

(1) Bu maddenin üçüncü fıkrası 26/6/1997 tarih ve 4277 sayılı Kanunun 2 nci maddesi ile yürürlükten

kaldırılmış, ikinci ve dördüncü fıkralar ise ikinci ve üçüncü fıkra olarak metne işlendiği şekilde

değiştirilmiştir.

119

Bu Kanuna göre işçi veya işveren olmak Esnaf ve Küçük Sanatkarlar Kanununa göre kurulan

kuruluşlara aynı zamanda üye olmayı önlemez.

Diğer yasak faaliyetler:

Madde 39 -Birinci fıkra mülga: 26/6/1997-4277/8 md.)

Sendika ve konfederasyonlar ticaretle uğraşamazlar.

Sendika ve konfederasyonlar elde ettikleri gelirleri üyeleri ve mensupları arasında dağıtamazlar.

Ancak grev ve lokavt süresince tüzüklerine göre üyelerine yapacakları yardımlar bu hükmün dışındadır.

(Dördüncü fıkra Mülga:4/4/1995 - 4101/15 md.)

DÖRDÜNCÜ KISIM

Sendika ve Konfederasyonların Gelir ve Giderleri

BİRİNCİ BÖLÜM

Gelirler

Sendika ve konfederasyonların gelirleri:

Madde 40 - Sendika ve konfederasyonların gelirleri;

1. Üyelerinden alacakları üyelik aidatı ile Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanununda

belirtilen dayanışma aidatı,

2. Bu Kanuna göre yapabilecekleri faaliyetler ile eğlence, konser gibi faaliyetlerden sağlanacak

gelirler,

3. Bağışlar,

4. Mal varlığı gelirleri, mal varlığı değerlerinin devir,temlik ve satışlarından doğan kazançlardan,

İbarettir.

Genel ve katma bütçeli idarelerle mahalli idareler ve bunlara bağlı sabit ve döner sermayeli

kurumlar, sermayesinin tamamı Devlet tarafından verilmek suretiyle kurulan iktisadi kuruluş ve

kurumlarla sermayelerinde Devletin iştiraki bulunan bankalar, sigorta şirketleri, kamu kurumu

niteliğindeki meslek kuruluşları dahil olmak üzere özel kanunlarla kurulan bankalar ve kuruluşlar bu

fıkrada sözü geçen idare, kuruluş ve bankalar tarafından ödenmiş sermayesinin en az yarısına katılmak

suretiyle kurulan kuruluşlarla bunların aynı oranda katılması ile kurulan kurumlar, (Ek ibareler:

26/6/1997-4277/3 md.) ve siyasi partiler sendika ve konfederasyonlara mali yardım ve bağışta

bulunamazlar. Sendika ve konfederasyonlar da bu gibi yardım ve bağışları kabul edemezler. (1)

Sendika ve konfederasyonlar, kendilerinin veya Türkiye Cumhuriyetinin üyesi bulunduğu

uluslararası kuruluşlardan başka dış kaynaklardan Bakanlar Kurulundan izin almadıkça yardım ve bağış

kabul edemezler.

İşçi sendika ve konfederasyonları,işverenlerden,bu Kanun ve diğer kanunlara göre kurulu işveren

kuruluşlarından,esnaf ve küçük sanatkarlar kuruluşlarından, derneklerden, kamu kurumu niteliğindeki

meslek kuruluşlarından ve vakıflardan yardım ve bağış alamazlar.

İşveren sendika veya konfederasyonları da işçi sendika veya konfederasyonlarından, işçilerden,

esnaf ve küçük sanatkarlar kuruluşlarından, derneklerden kamu kurumu niteliğindeki meslek

kuruluşlarından ve vakıflardan yardım ve bağış alamazlar.

--------------

(1) Bu fıkraya 26/6/1997 tarih ve 4277 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle "ve siyasi partiler" ibareleri

eklenmiş ve metne işlenmiştir.

Mal iktisabı:

Madde 41 - Sendika ve konfederasyonlar, amaç ve görevlerinin gerektirdiği taşınır ve taşınmaz

mal iktisap edebilirler.

Mal bildirimi:

Madde 42 - Konfederasyon, sendika ve sendika şubelerinin başkanları ve yöneticileri göreve

seçildikten sonra üç ay içinde, kendilerinin, eşlerinin,velayetleri altındaki çocuklarının 6 ncı maddedeki

yönetmelik esaslarına göre doldurulacak mal varlığı bildirimini notere vermek zorundadırlar. Bu

bildirimin verildiğini gösteren noterlikten alınacak belgeler konfederasyon, sendika veya sendika şubesi

denetçilerine verilir. Bu belgeler yönetim kurullarının karar defterlerinin özel bir sayfasına yazılır. Bu

sayfa denetçiler tarafından imza edilir.

120

Bu zorunluluğa uymayanların konfederasyon, sendika veya sendika şubesindeki yöneticilik

sıfatları bildirim süresinin bitiminden itibaren bir ay geçmekle sona erer.

Mal bildiriminde bulunan kişiler görev süreleri sonunda tekrar seçilseler bile yukarıdaki esaslara

göre yeniden bildirimde bulunmak zorundadırlar.

Aynı görev süresi için mal bildirimleri bir defaya mahsus olarak verilir ve yöneticilerin görevinin

sona ermesinden itibaren beş yıl süreyle noterde saklanır.

Mal bildiriminde yazılı olanlar açıklanamaz, ancak, yargı mercilerince ve denetleme veya

inceleme yetkisine sahip diğer makam, organ ve mercilerce iade edilmek üzere alınabilir.

Gelirlerin bankalara yatırılması:

Madde 43 - (Değişik birinci fıkra: 26/6/1997-4277/4 md.) Sendika ve konfederasyonlar tüm

nakdi gelirlerini bankalara yatırmak zorundadırlar.

Zorunlu giderler için sendika ve konfederasyonların kasalarında tutacakları nakit mevcudu

sendika veya konfederasyonun tüzüğünde gösterilir.

İKİNCİ BÖLÜM

Giderler

Sendika ve konfederasyonların giderleri:

Madde 44 - (Değişik: 25/5/1988 - 3449/11 md.)

(Değişik birinci fıkra:4/4/1995 - 4101/10 md.) Sendika ve konfederasyonlar, gelirlerini bu Kanunda ve

tüzüklerinde gösterilen faaliyetleri dışında kullanamazlar veya bağışlayamazlar.

(Mülga ikinci cümle: 26/6/1997-4277/8 md.)

(Değişik:4/4/1995 - 4101/10 md.) İşçi Sendika ve konfederasyonları, birinci fıkradaki

harcamaların dışında ayrıca gelirlerinin en az yüzde onunu üyelerinin eğitimi ile mesleki bilgi ve

tecrübelerini artırmak için kullanmak zorundadırlar.

Vergi Usul Kanununa göre demirbaş sınıfına giren her türlü eşya veya malzeme demirbaş

defterine kaydedilir ve bunlar hiç bir şekilde gider olarak işlem göremez. Demirbaşların satış ve

terkininde uygulanacak usul ve esaslar sendika ve konfederasyon tüzüklerinde belirtilir.

Sendika ve konfederasyonlar, üyeleriyle çalıştırdıkları işçiler dahil hiç kimseye borç veremezler.

Ancak, nakit gelirlerinin yüzde beşini aşmamak kaydıyla sosyal amaçlı harcamaya, genel kurul kararıyla

yönetim kurullarını yetkilendirebilirler.

Görevlilerin ücretleri:

Madde 45 - Konfederasyonlar ile sendikaların ve şubelerinin yönetim kurulu üyeleri ile

başkanlarına verilecek ücretler, her türlü ödenek, yolluk ve tazminatlar genel kurul tarafından tespit

olunur.

Sendika veya konfederasyon adına veya sendika veya konfederasyon hizmetleri için geçici

olarak görevlendirileceklere verilecek ücret, gündelik ve yollukların tavanı da genel kurul tarafından

tespit olunur.

Bu kişilerin sendika üyesi olmak sıfatıyla esasen hakları olan ödemeler bu madde hükmünün

dışındadır.

Kişilere ödenen her türlü ücret, gündelik ve yolluklar yönetim kurulunca genel kurula sunulan

faaliyet raporunda gösterilir.

Fesih, infisah ve kapatma halinde malların devri:

Madde 46 - (Değişik: 25/5/1988 - 3449/12. md.)

Feshedilen veya infisah eden sendikaların mal varlığı tüzükle veya feshe karar veren genel kurul

kararı ile bu Kanuna göre kurulmuş aynı nitelikteki bir kuruluşa bırakılmış olmadıkça varsa üyesi

bulunduğu konfederasyona devredilir.

a) Devir, konfederasyonca kabul edilmediği takdirde,

b) Feshedilen veya infisah eden sendika konfederasyon üyesi değilse,

c) Feshedilen veya infisah eden konfederesyon ise ve birinci fıkrada zikredilen tüzük hükmü

veya genel kurul kararı yoksa,

d) Sendika ve konfederasyonlar mahkeme kararıyla kapatılmış ise,

121

Tasfiye neticesinde kalacak paralar,İş ve İşçi Bulma Kurumunca belirlenecek milli bankalardan

birine yatırılır ve mallar bu Kuruma maledilir. Bu para ve mallar, işçileri mesleğe yöneltmek, işçilerin

mesleki eğitimi ve rehabilitasyonu hizmetleri dışında kullanılamaz.

Para, mal ve bunların gelirlerinin kullanımı,en çok üyeye sahip işçi ve işveren konfederasyonu

temsilcilerinin de katılacağı bir kurul tarafından karara bağlanır.

Para ve mallar, bu maddede belirtilen kuruluşlar dışında gerçek veya tüzel

bir kişiye, kuruluşa, kuruma devredilemez. Feshedilen, infisah eden ve kapatılan sendika ve

konfederasyon üyeleri arasında paylaştırılamaz.

BEŞİNCİ KISIM

Denetim ve Müeyyideler

BİRİNCİ BÖLÜM

Denetim

İdari ve mali denetim

Madde 47 - (Değişik: 26/6/1997-4277/5 md.) Sendika ve konfederasyonlarda denetleme

kurulları veya denetçiler tarafından yapılacak idari ve mali denetimde yönetim ve işleyişin, gelir ve

giderlerin, bunlarla ilgili işlemlerin kanun, tüzük ve genel kurul kararlarına uygun olup olmadığı

incelenir.

Denetim esasları, işçi ve işveren konfederasyonlarının yazılı görüşleri alınarak hazırlanacak bir

tüzükte gösterilir.

Konfederasyonun sendikayı denetimi:

Madde 48 - (Mülga:4/4/1995 - 4101/15 md.)

Tutulacak defter, dosya ve kayıtlar:

Madde 49 - Sendika ve konfederasyonlar, aşağıda yazılı defter, dosya ve kayıtları tutmak ve

fişleri düzenlemek zorundadırlar.

1. Üye kayıt fişleri ve defteri ile çıkış bildirimi, (Bu fiş ve defterlerin şekli,ihtiva edeceği bilgiler

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.)

2. Genel kurul, yönetim kurulu, denetleme kurulu ve disiplin kurulu kararlarının numara ve tarih

sırası ile yazılmasına mahsus karar defterleri,

3. Gelen ve giden evrakın tarih ve numara sırasıyla kayıt edileceği gelen ve giden evrak kayıt

defterleri ile zimmet defteri,

4. Gelen evrakın aslı,giden evrakın suretlerinin saklanacağı gelen ve giden evrak dosyaları,

5. Aidat, yevmiye, envanter defterleri ile defteri kebir,

6. Gelir makbuzları ve bunların zimmet kayıt defteri ile gider evrakı ve bunların saklanmasına

mahsus dosyalar.

Defter ve kayıtlar için uygulanacak kurallar:

Madde 50 - 49 uncu maddede sayılan defterlerin her olağan genel kurulu izleyen onbeş gün

içinde notere tasdik ettirilmesi zorunludur.

Yönetim, denetleme ve disiplin kurullarının karar defterlerine yazılacak kararların bu kurulların

üyeleri, genel kurul karar defterine yazılacak kararların da genel kurul divan üyeleri tarafından

imzalanması zorunludur.

Gelir makbuzları ile gider evrakının düzenlenmesi, kayıt edilme süresi,sendika ve

konfederasyonların muhasebe hesap planları ve bu konuda uymak zorunda oldukları hususlar 47 nci

madde uyarınca çıkarılacak tüzükte belirlenir.

Sendika ve konfederasyonlar tutmakla yükümlü oldukları defter ve kayıtlar dışında yardımcı

defter de tutabilirler.

Sendika ve konfederasyonlar defter ve belgeleri ilgili bulundukları yılı takibeden takvim yılından

başlayarak on yıl süre ile saklamak zorundadırlar.

Sendika ve konfederasyonların hesap dönemi takvim yılıdır.

122

Bilanço ve çalışma raporu gönderme zorunluluğu:

Madde 51 - (Değişik birinci fıkra: 26/6/1997-4277/6 md.) Sendikalar ve konfederasyonlar, her

hesap veya bütçe devresine ait bilanço ve hesaplarıyla çalışma ve denetleme raporlarını ait oldukları

dönemi izleyen üç ay içinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına, sendikalar ayrıca bağlı

bulundukları konfederasyona gönderirler.

Bu bilanço ve hesaplar ile çalışma raporunda, sendika ve konfederasyonun o devre içindeki;

1. Gelirleri ve bunların kaynakları,

2. Giderleri ve bunların sarf yerleri,

3.Yönetim kurulu üyeleriyle başkanlarına ve geçici olarak görevlendirilenlere verilen ücretlerle,

yolluk, gündelik ve ödenekler,

4. Sendika veya konfederasyonda çalışan personele ödenen meblağ,

5. Para ve menkul kıymetler mevcudu,

6. Demirbaş mevcudu,

7. Taşınmaz mevcudu,

8. Üyelerin sayısı,

9. 47 nci madde uyarınca çıkarılacak tüzükte belirtilen diğer bilgiler gösterilir.

İKİNCİ BÖLÜM

Müeyyideler

Seçimlerin iptali:

Madde 52 - Hakim, 14 üncü madde hükmüne aykırı olarak seçim yapılması veya seçim

sonuçlarını etkileyecek ölçüde bir usulsüzlük veya kanuna aykırı uygulama nedeniyle seçimlerin iptaline

karar verdiği takdirde iki günden az ve yedi günden fazla bir süre içinde olmamak üzere seçimlerin

yenileneceği tarihi tespit ederek ilgili sendika, sendika şubesi veya konfederasyona bildirir. Belirlenen

günde yalnız seçim yapılır ve seçim işlemleri 14 üncü madde ile kanunun öngördüğü diğer hükümlere

uygun olarak yürütülür.

Yönetim kuruluna işten el çektirme:

Madde 53 - (Değişik: 25/5/1988 - 3449/14. md.)

12 nci madde hükmüne aykırı hareket eden konfederasyon, sendika ve sendika şubesi yönetim

kuruluna; kuruluşun üyelerinden birinin veya durumu tespit eden Çalışma ve Sosyal Güvenlik

Bakanlığının başvurusu üzerine iş davalarına bakmakla görevli mahkeme kararı ile işten el çektirilir. Bu

takdirde görevli mahkeme genel kurulu kanun ve tüzük hükümleri gereğince en kısa zamanda toplamak

ve yeni yönetim kurulu seçilinceye kadar cari işleri yürütmekle görevli olmak üzere Medeni Kanun

hükümleri gereğince bir veya üç kayyım tayin eder.

Tüzük ve belgelerde kanuna aykırılık:

Madde 54 - Kuruluş sırasında kanuna aykırılık veya eksiklik sebebiyle 6 ncı maddenin yedinci

fıkrası uyarınca, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı veya ilgili valilikçe

başvurulması halinde görevli mahalli mahkeme gerekli gördüğü takdirde kurucuları da dinleyerek üç

işgünü içinde sendika veya konfederasyonun faaliyetlerinin durdurulmasına karar verebilir.Mahkeme

kanuna aykırılığın veya eksikliğin giderilmesi için altmış günü aşmayan bir mehil verir.

Tüzük ve belgelerin kanuna uygun hale getirilmesi üzerine mahkeme durdurma kararını kaldırır.

Verilen mehil sonunda tüzük ve belgeler kanuna uygun hale getirilmemişse,mahkeme sendika

veya konfederasyonun kapatılmasına karar verir. Bu karar kesindir.

Tüzük değişikliğinde kanuna aykırılık:

Madde 55 - Tüzük değişikliğinde, işlemlerde eksiklik veya kanuna aykırı diğer hallerde de 6 ncı

ve 54 üncü madde hükümleri uygulanır.

Diğer sebeplerle faaliyetin durdurulması:

Madde 56 - 40 ıncı maddenin üçüncü fıkrası hükmüne aykırı olarak yardım alınması halinde iş

davalarına bakmakla görevli mahalli mahkeme,üyelerden birinin veya valinin veya Çalışma ve Sosyal

Güvenlik Bakanının başvurması üzerine, sendika veya konfederasyonun faaliyetini üç aydan altı aya

kadar durdurur ve alınan yardım Hazineye intikal ettirilir.

123

5 inci maddede sayılan suçlardan biriyle mahkum olanlardan birine, sendika,sendika şubesi veya

konfederasyon organlarında görev verildiğinin valilik veya Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca

tespiti halinde,bu makamlarca görevlendirilen kişinin görevine son verilmesi ilgili sendika veya

konfederasyona bildirilir.Bildirimi takip eden beş işgünü içinde sendika veya konfederasyonca ilgilinin

görevine son verilmediği takdirde birinci fıkradaki usule uygun olarak sendika veya konfederasyonun

faaliyeti altı aydan bir yıla kadar durdurulur ve yöneticilerin görevlerine son verilir.Tekrar faaliyete

geçebilme kanun hükümlerine uygun olarak görev verilmesi veya seçim yapılmasına bağlıdır.

Faaliyetin durdurulmasında kayyım tayini:

Madde 57 - Faaliyeti durdurulan sendika veya konfederasyonun mallarının idaresi ve

menfaatlerinin korunması ve durdurma süresi sonunda yeniden faaliyete geçebilmesi için genel kurul

yapılması Medeni Kanun hükümleri gereğince tayin olunacak bir veya üç kayyım tarafından sağlanır.

Kapatma:

Madde 58 - (Değişik:4/4/1995 - 4101/11 md.) Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez

bütünlüğünü bozmak,Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, temel hak ve

hürriyetleri yok etmek,Devletin bir kişi veya zümre tarafından yönetilmesini veya sosyal bir sınıfın diğer

sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini sağlamak veya dil,ırk,din ve mezhep ayrımı yaratmak amaçları

güden veya bu yolda faaliyette bulunan sendika ve konfederasyonlar Cumhuriyet savcısının istemi

üzerine iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkeme kararı ile kapatılır.

Yukarıdaki fıkra uyarınca açılan davalar sebebiyle görevli mahkemeler yargılamanın her

safhasında talep üzerine veya re`sen sendika veya konfederasyonların faaliyetlerinin durdurulmasına ve

yöneticilerinin görevlerine son verilmesine karar verebilir.

Ceza hükümleri:

Madde 59 - 1. (Değişik: 4/4/1995 - 4101/12 md.) 8 inci madde,9 uncu maddenin dördüncü

fıkrası,22 nci maddenin dördüncü fıkrası,26 ncı maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen ilan ve

bildirimleri yapmayanlara sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen asgari

ücretin aylık brüt tutarının beşte birinden az olmamak üzere:62 nci maddede belirtilen bildirim

yükümlülüğüne uymayan işverenler hakkında ise,bildirilmeyen her işçi için sanayi kesiminde çalışan 16

yaşından büyük işçiler için belirlenen asgari ücretin aylık brüt tutarının beşte biri kadar ağır para cezasına

hükmedilir.

2. (Değişik:4/4/1995 - 4101/12 md.) 2 nci maddenin birinci ve ikinci fıkrası kapsamında

olmayanlar ile 20 nci maddede belirtilen izni almadan veya 29 uncu maddenin birinci fıkrası ile dördüncü

fıkrasına aykırı hareket eden işverenlere, sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için

belirlenen asgari ücretin aylık brüt tutarından az olmamak üzere ağır para cezasına hükmedilir.

liraya kadar ağır para cezasına hükmedilir.

3. (Değişik: 4/4/1995 - 4101/12 md.) 31 inci maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket eden

işverene, 44 üncü maddenin bir ve dördüncü fıkraları hükümlerine, 51 inci maddenin birinci fıkrası

hükümlerine aykırı hareket eden sendika veya konfederasyonun sorumlu görevlilerine sanayi kesiminde

çalışan 16 yaşından büyük işçiler için belirlenen asgari ücretin aylık brüt tutarının yarısından az olmamak

üzere ağır para cezasına hükmedilir.

4. (Değişik:4/4/1995 - 4101/12 md.) 39,49 ve 50 nci madde hükümlerine aykırı hareket eden

sendika veya konfederasyonun,tüzüğüne göre sorumlu kişileri hakkında sanayi kesiminde çalışan 16

yaşından büyük işçiler için belirlenen asgari ücretin aylık brüt tutarından az olmamak üzere ağır para

cezasına hükmedilir.

5. 38 inci maddenin birinci ve ikinci fıkrasına aykırı davranışta bulunan işçiler ile işverenler veya

işveren vekilleri veya bu konuda karar veren işçi veya işveren kuruluşunun yetkili organlarının başkan ve

üyelerine, (....) (1) bir aydan altı aya kadar hapis cezası hükmedilir.

6. (Değişik:4/4/1995 - 4101/12 md.) 37 nci maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket eden sendika

veya konfederasyonların sorumlu yetkililerine altı aydan bir yıla kadar hapis cezası hükmedilir.

-----------------

(1) Bu bentteki "47 nci maddenin beşinci fıkrasına aykırı davranışta bulunanlara" ibaresi, 26/6/1997 tarih

ve 4277 sayılı Kanunun 7 nci maddesi ile metinden çıkarılmıştır.

7. 40 ıncı maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket eden kurum ve kuruluşların yetkili

sorumlularına fiilleri daha ağır cezayı gerektiren bir suçu oluşturmadığı takdirde bir yıldan üç yıla kadar

hapis cezasına hükmolunur. Ayrıca, yapılan mali yardım veya bağış kendilerine ödetilir. Bu yardım veya

124

bağışı kabul eden sendika veya konfederasyonların yetkili sorumlularına da altı aydan bir yıla kadar hapis

cezasına hükmolunur.

40 ıncı maddenin üçüncü fıkrasına aykırı hareket eden sendika veya konfederasyon sorumlu

yetkilileri hakkında altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına ve mali yardım veya bağışın bir mislinden

aşağı olmamak üzere ağır para cezasına hükmolunur.

40 ıncı maddenin dördüncü ve beşinci fıkralarına aykırı hareket eden işçi ve işverenlerle kuruluş,

dernek ve vakıfların yetkili sorumlularına, alınan yardım veya bağışın beş misli ağır para cezası

hükmolunur.Bu yardım veya bağış, bir işçi sendikası veya konfederasyonunca, bir işveren, işveren

sendikası veya konfederasyonunu; bir işveren sendikası veya konfederasyonunca da işçi sendikası veya

konfederasyonunu mali yollarla desteklemek amacıyla yapıldığı takdirde ayrıca üç aydan bir yıla kadar

hapis cezasına hükmolunur.

8. Bu Kanun hükümlerine göre yapılan seçimlerin düzen içerisinde ve sağlıklı biçimde

yürütülmesi amacıyla hakimin ve sandık kurulunun aldığı tedbirlere uymayanlara eylem daha ağır bir

cezayı gerektirmediği takdirde, üç aydan altı aya kadar hafif hapis cezası verilir.

14 üncü maddeye göre yapılacak seçimlerle ilgili oylamalara ve bu oylamaların sayım ve

dökümüne hile karıştıranlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

ALTINCI KISIM

Çeşitli, Geçici ve Son Hükümler

BİRİNCİ BÖLÜM

Çeşitli Hükümler

İşkolları:

Madde 60 - (Değişik: 28/8/1983 - 2882/3 md.)

İşçi ve işveren sendikalarının kurulabilecekleri işkolları aşağıda belirtilmiştir.

1. Tarım ve ormancılık, avcılık ve balıkçılık,

2. Madencilik,

3. Petrol, kimya ve lastik,

4. Gıda sanayii,

5. Şeker,

6. Dokuma,

7. Deri,

8. Ağaç,

9. Kağıt,

10. Basın ve yayın,

11. Banka ve sigorta,

12. Çimento, toprak ve cam,

13. Metal,

14. Gemi,

15. İnşaat,

16. Enerji,

17. Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar.

18. Kara taşımacılığı,

19. Demiryolu taşımacılığı,

20. Deniz taşımacılığı,

21. Hava taşımacılığı,

22. Ardiye ve antrepoculuk,

23. Haberleşme,

24. Sağlık,

25. Konaklama ve eğlence yerleri,

26. Milli savunma,

27. Gazetecilik,

28. Genel işler.

Bir işyerinde yürütülen asıl işe yardımcı işler de, asıl işin dahil olduğu işkolundan sayılır.

Bir işkoluna giren işlerin neler olacağı,işçi ve işveren konfederasyonlarının görüşü de alınarak ve

uluslararası normlar da göz önünde bulundurularak bir tüzükle düzenlenir.

125

Her işkolunda çalışan, sendikalara üye olan ve olmayan işçilerin sayıları ile bunların sendikalara

dağılımı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca her yıl Ocak ve Temmuz aylarında çıkartılacak

istatistiklerde gösterilir.

İşçi sendikalarına aidat kesilmesi:

Madde 61 - (Değişik birinci fıkra: 25/5/1988 - 3449/16. md.) İşyerinde uygulanan toplu iş

sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasının,toplu iş sözleşmesi yapılmamışsa veya sona ermişse yetki

belgesi alan işçi sendikasının yazılı talebi ve aidatı kesilecek sendika üyesi işçilerin listesini vermesi

üzerine, işveren sendika tüzüğü uyarınca üyelerin sendikaya ödemeyi kabul ettikleri üyelik aidatını ve

Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu gereğince sendikaya ödenmesi gerekli dayanışma aidatını,

işçilere yapacağı ücret ödemesinden kesmeye ve kestiği aidatın nevini belirterek tutarını ilgili sendikaya

vermeye ve kesinti listesini sendikaya göndermeye mecburdur. Bu aidat dışında sendikaya ödenmek üzere

bir kesintinin yapılması toplu iş sözleşmesi ile kararlaştırılamaz.

Yukarıdaki fıkra gereğince sendika tüzüğüne uygun olarak kesilmesi istenilen aidatı kesmeyen

işveren ilgili sendikaya karşı kesmediği veya kesmesine rağmen bir ay içinde ilgili kuruluşa

göndermediği miktar tutarınca genel hükümlere göre sorumlu olduktan başka aidatı sendikaya verinceye

kadar bankalarca işletme kredilerine uygulanan en yüksek faizi ödemek zorundadır.

İşe alınan ve ayrılan işçilerin bildirilmesi:

Madde 62 - (Değişik:4/4/1995 - 4101/13 md.) İşveren ,işe aldığı veya herhangi bir nedenle

hizmet akti sona eren işçileri,izleyen ayın 15 ine kadar aylık bildirimlerle işyerinin bağlı bulunduğu bölge

müdürlüğüne ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına bildirmek zorundadır.

Diğer kanunların uygulanması:

Madde 63 - İşçi ve işveren sendikaları ve konfederasyonları hakkında, bu Kanunda hüküm

bulunmayan hallerde Medeni Kanun ve Dernekler Kanununun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri

uygulanır.

Bu Kanunun uygulanmasından doğan bütün uyuşmazlıklar iş davalarına bakmakla görevli

mahkemelerde çözümlenir.

Muaflıklar:

Madde 64 - Bu Kanunla noterlere tevcih edilmiş görevler dolayısıyla yapılan işlemler her çeşit

vergi, resim ve harçtan muaftır. Noter ücretleri bu hükmün dışında olup, yüzde elli indirim yapılır.

Sendika ve konfederasyonların kütüphane ve spor tesisleri ile mesleki eğitimleri ve toplantıları

için lüzumlu taşınır ve taşınmaz malları, bu mallarla ilgili alacaklar hariç haciz edilemez.

-----------------------

(1) Madde başlığı,4101 Sayılı Kanunun 13 üncü maddesi ile metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir.

Tüzük ve yönetmelikler:

Madde 65 - 4 üncü maddede öngörülen İşkolları Tüzüğü, Kanunun yayımı tarihinden itibaren

bir ay içerisinde, diğer maddelerde öngörülen tüzük ve yönetmelikler ise dört ay içerisinde hazırlanarak

yürürlüğe konulur.

Yürürlükten kaldırılan kanunlar:

Madde 66 - 15 Temmuz 1963 tarihli ve 274 sayılı Sendikalar Kanunu ile değişiklikleri bu

Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte yürürlükten kalkar.

Ek Madde 1 - (28/8/1983 - 2882/5 md. ile gelen Ek Md. hükmü olup teselsül için

numaralandırılmıştır.)

Sendikalar, tüzüklerinde belirtmek kaydıyla bölge şubeleri de kurabilirler. Bölge şubelerinin

genel kurulları, bağlı şubelerin genel kurullarından, sendika genel kurulları ise bölge şubelerinin genel

kurullarından ve varsa bölge şubelerine bağlı olmayan şubelerin genel kurullarından seçilecek

delegelerden oluşur. Bu Kanunda şubeler için öngörülmüş olan hükümler, bölge şubeleri için de

geçerlidir.

126

Ek Madde 2 - (Ek:4/4/1995 - 4101/14 md.) Bu Kanunun tüm maddelerinde geçen Çalışma

Bakanlığı adı,"Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı";Bölge Çalışma Müdürlüğü ise,"Çalışma ve Sosyal

Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü" olarak değiştirilmiştir.

İKİNCİ BÖLÜM

Geçici Hükümler

Tüzüklerin ve teşekküllerin bu Kanuna uydurulması:Geçici Madde 1 ila 7 - (Mülga:4/4/1995 - 4101/15 md.)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Son Hükümler

Yürürlük:

Madde 67 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme:

Madde 68 - Bu Kanunu Bakanlar Kurulu yürütür.

5/5/1983 TARİHLİ VE 2821 SAYILI ANA KANUNA İŞLENEMEYEN GEÇİCİ MADDELER:

I) 4/4/1995 tarihli ve 4101 sayılı Kanunun geçici maddesi:

Geçici Madde - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte faaliyette olan sendikalar altı ay

içinde,kanunun yürürlük tarihi itibari ile üyelerini;sendika üye kayıt fişindeki bilgileri;noter adı ile kayıt

tarih ve numarasını ve üyelerinin çalıştıkları işyerlerinin unvan ve sicil sayısını da içeren

listelerle,Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı`na bildirirler.

İşverenler de,işyerlerinde Kanunun yürürlük tarihinde çalışan işçileri,işçi bildirim

listeleriyle,Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı`na aynı süre içinde bildirmekle yükümlüdürler.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı,bu bildirimlerdeki bilgileri,kendi kayıtları ile

karşılaştırır;kayıtlarda bulunmayan üyeliklerle ilgili belgeler üzerinde değerlendirme yaparak,taraflara

bildirir.

Kanunun 25 inci maddesinin ve 9 uncu maddesinin beşinci fıkraları ile geçici 4 üncü maddesinin

yürürlükten kaldırıldığı tarihten önce toplanmış bulunan Genel Kurullarda Sendika ve Şube organlarına

yeniden seçilenler hakkında da sözkonusu maddelerin bu Kanunla değişik yeni hükümleri uygulanır.

2821 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN

YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE

Kanun Yürürlüğe

No. Farklı tarihte yürürlüğe giren maddeler giriş tarihi

--------- ------------------------------------------------- ---------------

2882 -- 29/8/1983

2966 -- 7/11/1983 tari-

hinden geçerli ol-

mak üzere yayımı

tarihi olan

30/11/1983 tarihinde

3449 2/6/1988

3587 -- 23/11/1989

4101 -- 8/4/1995

4277 -- 28/6/1997

KHK-576 -- 23/9/1999

2821 SAYILI KANUNDA EK VE DEĞİŞİKLİK YAPAN MEVZUATIN

YÜRÜRLÜKTEN KALDIRDIĞI KANUN VE HÜKÜMLERİ GÖSTERİR LİSTE

Yürürlükten Kaldıran Mevzuatın

Yürürlükten Kaldırılan ---------------------------------------

Kanun veya Kanun Hükümleri Tarihi Sayısı Maddesi

---------------------------------------------- ---------- -------- --------

2821 sayılı Kanunun 21 inci Maddesinin

3 ve 4 üncü bentleri 25/5/1988 3449 17

2821 sayılı Sendikalar Kanununun 9 uncu maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları, 21 inci maddesinin

ikinci ve beşinci bentleri,39 uncu maddesinin dördüncü fıkrası,48 inci maddesi ile Kanunun ikinci

bölümünde "Geçici Hükümler" başlığı altında yer alan Geçici 1,2,3,4,5,6,7 nci maddeleri 4/4/1995

4401 15

127

2821 SAYILI SENDİKALAR KANUNU'NUN BAZI MADDELERİ İLE 625 SAYILI

ÖZEL ÖĞRETİM KURUMLARI KANUNU'NUN BİR MADDESİNİN

DEGİŞTİRİLMESİNE DAİR YASA TASARISI TASLAĞI

Madde 1 - 5.5.1983 tarih ve 2821 sayılı Sendikalar Kanunu'nun 2. maddesi, aşağıdaki şekilde

değiştirilmiştir:

“Madde 2 - İşçi: Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye denilir.

Bu Kanun bakımından yayın sözleşmesine göre eserini yayıncıya bırakmayı meslek edinmiş bulunanlar

da işçi sayılırlar.

İş sözleşmesine dayanarak çalışan bir kişinin T. C. Emekli Sandığı Kanunu'na tabi olması, işçi

sayılmasına engel oluşturmaz.

İşveren: İşçi sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye ve tüzel kişiliği olmayan kamu

kuruluşlarına denilir.

Bir adi ortaklıkta fiziki veya düşünsel emek sunmak suretiyle ortak olanların dışındaki ortaklar da, bu

Kanun bakımından işveren sayılırlar.

İşveren Vekili: İşveren sayılan gerçek ve tüzel kişiler ve tüzel kişiliği olmayan kamu kuruluşları adına

işletmenin bütününü sevk ve idareye yetkili olanlara denilir.

İşveren vekilleri, bu Kanun bakımından işveren sayılırlar.

İşyeri: İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin

birlikte örgütlendiği birime denilir.

İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmetle nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında

örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene

ve bakım, beden ve mesleki eğitim yerleri ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır.

İşyeri; işyerine bağlı yerler, eklenti/er ve araçlarla oluşturulan iş örgütlenmesi kapsamında bir bütündür.

Sendika: İşçilerin veya işverenlerin çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını

korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzelkişiliğe sahip kuruluşlara denilir.

Konfederasyon: Değişik işkollarında en az beş sendikanın, bir araya gelmesi suretiyle oluşturdukları

tüzelkişiliğe sahip üst kuruluşlara denilir.”

Madde 2 - Sendikalar Kanunu'nun 4. maddesi, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"Madde 4 - Bir işyerinin girdiği işkolunun tespiti, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca yapılır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, tespitle ilgili kararını Resmi Gazete 'de yayımlar. Kararın

yayımını müteakip bu tespite karşı ilgililer, iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkemede on beş

işgünü içinde dava açabilirler. Mahkeme, iki ay içinde kararını verir. Kararın temyiz edilmesi halinde

Yargıtay, uyuşmazlığı iki ay içinde kesin olarak karara bağlar.”

Madde 3 - Sendikalar Kanunu'nun 5. maddesinin birinci fıkrası, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.,

"Sendika kurucusu olabilmek için; medeni hakları kullanmaya ehil ve sendikaların kurulacağı işkolunda

fiilen çalışır olmak; kamu hizmetlerinden yoksun bırakılmamış bulunmak; okur-yazar olmak; zimmet,

ihtilas, irtikap, rüşvet, dolandırıcılık, hırsızlık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz

kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçlarından biriyle veya

herhangi bir suçtan dolayı ağır hapis veya taksirli suçlar hariç toplam bir yıl veya daha fazla hapis

cezasına hüküm giymemiş bulunmak; Türk Ceza Kanunu’nun ikinci kitabının birinci babında yazılı

suçlardan veya bu suçların işlenmesini aleni olarak tahrik etme suçlarından veya Türk Ceza Kanunu 'nun

312’nci maddesinin ikinci fıkrasında yazılı halkı; sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek

kin veya düşmanlığa açıkça tahrik etme suçlarından veya Türk Ceza Kanunu 'nun 536’ncı maddesinin

birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında yazılı eylemler ile aynı yasanın 537’nci maddesinin birinci, ikinci,

üçüncü, dördünce ve beşinci fıkralarında yazılı eylemleri siyasi ve ideolojik amaçlarla işlemekten

mahkum olmamak şarttır.”

Madde 4 - Sendikalar Kanunu'nun 10. maddesinin ikinci fıkrası, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

İşçi sendikası şubesinin faaliyet alanındaki işyerlerinde çalışan sendikalı işçi sayısı beş yüzü aştığı

takdirde şube genel kurulu delege esasına göre yapılır. Genel kurula katılacak delegeler, üyeler tarafından

serbest, eşit, gizli oy, açık sayım ve döküm esasına göre ve sendika tüzüğündeki hükümlere göre seçilir.

Seçimlere üç işgünü içinde yapılacak itiraz, mahalli iş mahkemesince üç işgünü içinde kesin olarak karara

128

bağlanır. Şube genel kuruluna katılacak delege sayısı yüzden az iki yüz elliden çok olmamak üzere

sendika tüzüğünde belirlenir.

Madde 5 - Sendikalar Kanununun 11. maddesinin 2 numaralı bendi, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

“2. Tüzük değişikliği (ilgili makamlarca yasaya aykırılığı tespit edilen ve düzeltilmesi istenilen tüzük

değişikliklerinde, Yönetim Kurulu 'na bu konuda yetki verilebilir)”

Madde 6 - Sendikalar Kanunu'nun 12. maddesinin ikinci fıkrası, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

“Olağan genel kurul, üç yılda bir toplanır. Tüzüklerde daha kısa bir sürede toplanma öngörülebilir. "

Madde 7-Sendikalar Kanunu'nun 15. maddesi, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

"Madde 15 - Sendika ve sendika şubeleri yönetim kurulları, en az üç ve en çok dokuz üyeden;

konfederasyonların yönetim kurulları da, en az beş ve en çok on dokuz üyeden oluşur. "

Madde 8 - Sendikalar Kanunu'nun 22. maddesinin 4. fıkrası, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"Üyeliği kesinleşen işçinin üye kayıt fişinin bir nüshasının sendikaca on beş gün içinde Çalışma ve Sosyal

Güvenlik Bakanlığına gönderilmesi zorunludur. Üye kayıt fişinin bir nüshası da işçinin kendisine verilir.

"

Madde 9 - Sendikalar Kanunu'nun 23. maddesi, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"Madde 23 - Sendika ve konfederasyonlara üyelerince ödenecek aidatın miktarı, derneklere ilişkin

sınırlamalara tabi olunmaksızın, tüzüklerinde belirtilir.

Sendika tüzüklerine, üyelik aidatı dışında, üyelerden başka bir aidat alınacağına ilişkin hükümler

konulamaz. "

Madde 10 - Sendikalar Kanunu'nun 25. maddesinin 2. ve 3. fıkraları, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"Her üye önceden bildirimde bulunmak suretiyle üyelikten çekilebilir. Çekilme bildirimi noter huzurunda

münferiden kimliğin tespiti ve istifa edecek kişinin imzasının tasdiki ile olur. Çekilme bildiriminin birer

örneği noterlikçe en geç üç işgünü içinde ilgili işverene, sendikaya ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik

Bakanlığına gönderilir. Çekilme notere başvurma tarihinden itibaren üç ay sonra geçerlidir. Çekilenin bu

üç aylık süre içerisinde başka bir sendikaya üye olması halinde yeni sendika üyeliği bu sürenin bitimi

tarihinde kazanılmış sayılır.”

"Üyenin sendika ve konfederasyondan çıkarılma kararı genel kurulca verilir. Çıkarma kararı çıkarılanlara

ve ikinci fıkrada gösterilen yerlere yazı ile tebliğ edilir. Çıkarma kararına karşı üye, kararın tebliğinden

itibaren otuz gün içinde iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkemeye itiraz edebilir. Mahkeme iki

ay içinde kesin olarak karar verir. Üyelik çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder. "

Madde 11 - Sendikalar Kanunu'nun 29. maddesi, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"Madde 29 -Sendika ve konfederasyonların yönetim kurulu veya başkanlığında görev aldığı için çalıştığı

işyerinden ayrılan işçilerin iş sözleşmeleri, askıda kalır. Bu kişiler; söz konusu görevlerinin seçime

girmemek, yeniden seçilmemek veya çekilmek ya da sendika şubesinin ortadan kalkması suretiyle son

bulması durumunda, yöneticilik görevlerinin sona erme tarihinden itibaren geçecek üç ay içinde

ayrıldıkları işyerine işe başlatılmak üzere başvurabilirler.

İşveren, talep tarihinden itibaren en geç bir ay içinde bu kişileri o andaki şartlarla eski işlerine veya eski

işlerine uygun bir diğer işe başlatmak zorundadır. Bu kişiler süresi içinde işe başlatılmadığı takdirde, iş

sözleşmeleri işverence feshedilmiş sayılır. Ödenecek tazminatların hesabında, işyerinde çalışılmış süreler

göz önünde bulundurulur ve fesih anında emsalleri için geçerli olan ücret ve hak edişleri esas alınır.

İşçinin iş yasalarından doğan hakları saklıdır.

Sendika yöneticiliğine seçilenler, işverene düşen pay dahil olmak üzere sosyal güvenlik kurumlarının

prim ve aidatlarını ödemeye devam etmeleri şartıyla, ayrıldıkları işyerlerindeki sigortalılık haklarını

devam ettirebilirler.

Yukarıda gösterilen haklardan sendika şube yönetim kurulu üyeleri ile başkanları da yararlanırlar. "

Madde 12 - Sendikalar Kanunu'nun 30. maddesi, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"İşveren, işyeri sendika temsilcilerinin iş sözleşmelerini haklı bir neden olmadıkça ve nedenini açık ve

kesin şekilde belirtmedikçe feshedemez. Fesih bildiriminin tebliği tarihinden itibaren bir ay içinde

129

temsilci veya üyesi bulunduğu sendika, iş mahkemesinde dava açabilir. Toplu iş sözleşmesinde hüküm

varsa veya taraflar anlaşırlarsa, uyuşmazlık aynı sürede özel hakeme götürülür.

Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır. Mahkemece verilen kararın temyizi

halinde, Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.

Temsilcinin işine iade edilmesine karar verilirse kararın kesinleşmesinden itibaren altı işgünü içinde

temsilcinin işe başlamak üzere başvurması şartıyla, fesih geçersiz sayılarak iş gördürülmemiş olsa bile,

temsilcinin işinden çıkarıldığı tarihten başlamak üzere temsilcilik süresinin devamınca ücreti ve diğer

bütün hakları işveren tarafından ödenir. Bu hüküm, yeniden temsilciliğe atanma halinde de uygulanır.

İşveren, yazılı rızası olmadıkça işyeri temsilcisinin çalıştığı işyerini değiştiremez veya işinde esaslı bir

tarzda değişiklik yapamaz. Aksi halde değişiklik, geçersiz sayılır.

Bu madde hükümlerinden işverenle iş ilişkisi devam eden sendika ve sendika şube yöneticileri de,

sendikanın yetki süresi ile sınırlı olarak yararlanılır.

Madde 13 - Sendikalar Kanunu'nun 32. maddesinin 3 numaralı bendi, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"3. Çalışma yaşamından, mevzuattan, toplu iş sözleşmesinden, gelenekten doğan hususlarda işçileri ve

işverenleri temsilen veya yazılı başvuruları üzerine iş sözleşmesinden veya yayın sözleşmesinden doğan

hakları ve sosyal sigorta hak/arında üye/erini ve mirasçı/arını temsilen davaya ve bu münasebetle açtığı

davadan ötürü husumete ehil olmak (şube genel kurullarının veya seçimlerinin iptali nedenle açılacak

davalarda, bu davalarla sınırlı olmak üzere, şubeler de husumete ehildir), "

Madde 14 - Sendikalar Kanunu'nun 33. maddesinin 2 ve 8 numaralı bendi, aşağıdaki şekilde

değiştirilmiştir:

"2. Yasa veya uluslararası anlaşma yahut Avrupa Birliği mevzuatı hükümlerine göre toplanan kurullara

temsilci göndermek,"

"8. Yangın, su baskını, deprem gibi tabii afetlerin vukuunda üyelik şartı aranmaksızın nakit mevcudunun

%25 'ini aşmamak kaydıyla doğrudan veya yetkili makamlar aracılığıyla afete uğrayan bölgelerde konut,

sağlık ve eğitim tesisleri yapmak veya bu amaçla kamu kurum ve kuruluşlarına ayni ve nakdi yardımda

bulunmak"

Madde 15 - Sendikalar Kanunu'nun 45. maddesi ile başlığı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"Yöneticilere, görevlilere ve delegelere sağlanacak haklar

Madde 45-Konfederasyonlar, sendikalar ve sendika şubelerinde gelecek bütçe döneminde görev alacak

yönetim kurulu üyeleri ile başkanlarının ücretleri, her türlü yolluk ve tazminatları genel kurul tarafından

ayrı ayrı tespit olunur.

Bir sonraki genel kurula katılacak üye veya delegelere, zorunlu giderlerini karşılamak amacıyla ödenecek

gündeliklerin miktarı da, genel kurulda karara bağlanır.

Konfederasyon veya sendika adına veya bu kuruluşların hizmetlerinde geçici olarak görevlendirileceklere

verilecek ücret, gündelik ve yollukların tavanı da, birinci fıkra hükmüne tabidir.

Bu kişilerin sendika üyesi olmak sıfatı ile esasen sahip oldukları hakları bu madde hükmünün dışındadır.

Birinci fıkra kapsamına giren kişilere ödenmiş olan her türlü ücret, gündelik, yolluk ve tazminatların

yönetim kurulu tarafından genel kurula sunulan faaliyet raporunda ayrı ayrı gösterilmesi zorunludur."

Madde 16 - Sendikalar Kanunu'nun 47. maddesi ile başlığı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"Sendikaların denetimi

Madde 47 -Sendika ve konfederasyonlar, Devletin idari ve mali denetimine tabi değildir.

Sendika ve konfederasyonlarda denetleme kurulları veya denetçiler tarafından yapılacak idari ve mali

denetimde yönetim ve işleyişin, gelir ve giderlerin, bunlarla ilgili işlemlerin yasa, tüzük ve genel kurul

kararlarına uygun olup olmadığı incelenir.

Sendika ve konfederasyonların gelir ve giderleri, yıllık dönemler halinde, 1.6.1989 tarih ve 3568 sayılı

Yasa ya göre ruhsat almış ve denetim yetkisine sahip meslek mensubu yeminli mali müşavirlere

denetlettirilir. Yeminli mali müşavirlerin denetim raporlarının sonuçları, genel kurul üye veya

delegelerine bildirilir ve ayrıca yönetim kurulu raporuna eklenir. Sendika ve konfederasyonların gelir ve

giderleri yönünden yapılacak mali denetime ilişkin ücret tarifesi, yıllık brüt gelirleri beş trilyon TL ye

kadar olanlarda %01, beş trilyon TL 'den yüksek olanlarda %005 'dır bu suretle hesaplanacak ücret

miktarı, yıllık sekiz yüz milyon TL 'den az olamaz.

Denetim esasları, işçi ve işveren konfederasyonlarının yazılı görüşleri alınarak hazırlanacak bir tüzükte

gösterilir.

130

Derneklerin denetimine ilişkin hükümler, sendika ve konfederasyonlar hakkında uygulanmaz."

Bu kişilerin sendika üyesi olmak sıfatı ile esasen sahip oldukları hakları bu madde hükmünün dışındadır.

Birinci fıkra kapsamına giren kişilere ödenmiş olan her türlü ücret, gündelik, yolluk ve tazminatların

yönetim kurulu tarafından genel kurula sunulan faaliyet raporunda ayrı ayrı gösterilmesi zorunludur."

Madde 17 - Sendikalar Kanunu'nun 59 uncu maddesinin (6) numaralı bendi aşağıdaki şekilde

değiştirilmiş ve bu maddeye (9) numaralı bent eklenmiştir:

"6. 37 'nci maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket edenler ile, 47 nci maddenin üçüncü fıkrasına aykırı

davranarak yeminli mali müşavir denetimini yaptırmayan sendika veya konfederasyonların başkan ve

yönetim kurulu üyelerine bir aydan üç aya kadar hapis cezası hükmolunur."

"9. 22 nci maddenin üçüncü fıkrası ile 25 inci maddenin ikinci fıkrasına aykırı şekilde veya gerçek dışı

üye kayıt fişi ya da çekilme bildirimi düzenleyen veya bunların düzenlenmesine yardımcı olan yahut ilgili

işçinin iradesine aykırı biçimde üye kayıt fişlerini veya çekilme bildirimlerini üye kayıt veya istifa

işlemlerinde kullanan sendika yönetim kurulu üyeleri hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis cezasına

hükmolunur. Bu suça ilişkin hükmolunacak hapis cezası, hiçbir şekilde para cezasına çevrilemez.

Noter/erin bu konudaki cezai sorumluluklarına ilişkin hükümler saklıdır."

Madde 18 - Sendikalar Kanunu'nun 60. maddesi, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"Madde 60 -İşçi ve işveren sendikalarının kurulabilecekleri işkolları, aşağıda belirtilmiştir:

1. Tarım ve ormancılık, avcılık ve balıkçılık,

2. Madencilik ve taş ocakları,

3. Petrol, kimya ve lastik,

4. Gıda,

5. Dokuma, giyim ve deri,

6. Ağaç ve kağıt,

7. İletişim, basın-yayın ve gazetecilik,

8. Mali aracılık, .

9. Ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar,

10. Çimento, toprak ve cam,

11. Metal,

12. İnşaat,

13. Enerji,

14. Taşımacılık, ardiye ve antrepoculuk,

15. Sağlık, sosyal hizmetler,

16. Konaklama ve eğlence işleri,

17. Savunma,

18. Genel işler.

Bir işyerinde veya işletmede yürütülen asıl işe yardımcı işler de, asıl işin dahil olduğu işkolundan sayılır.

Bir işkoluna giren işlerin neler olacağı, işveren işçi ve konfederasyonlarının görüşü de alınarak ve

uluslararası normlar da göz önünde bulundurularak bir tüzükle düzenlenir.

Her işkolunda çalışan, sendikalara üye olan ve olmayan işçilerin sayıları ile bunların sendikalara dağılımı,

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca her yıl Ocak ve Temmuz aylarında çıkartılacak istatistiklerde

gösterilir."

Madde 19 - Sendikalar Kanunu'nun 62. maddesi, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"Madde 62 - İşveren, işe aldığı veya herhangi bir nedenle iş sözleşmesi sona eren işçileri, izleyen ayın 15

ine kadar aylık bildirimlerle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bildirmek zorundadır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı; yetkili sendikanın belirlenmesinde ve istatistiklerin

düzenlenmesinde kendisine gönderilen bilgilerden başka, bağlı kuruluşlarına, T.C. Emekli Sandığı'na ve

benzer sosyal güvenlik kuruluşlarına yapılan bildirimlerden de yararlanarak bir sonuca varır. "

Madde 20-Sendikalar Kanunu'nun 63. maddesine birinci fıkrasından sonra ikinci fıkra olarak gelmek

üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir:

"7.10.1983 tarih ve 2908 sayılı Dernekler Kanunu'nun yabancı dernek ve kuruluşlarla ilişkiye ilişkin 43.

maddesi ile 13.4.1994 tarih ve 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki

Kanun 'un özel radyo ve televizyon kuruluşu kurma yasağına ilişkin 29. maddesi hükmü, sendika ve

konfederasyonlar hakkında uygulanmaz. "

131

Madde 21 - Sendikalar Kanunu'nun 64. maddesinin birinci fıkrası, aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

"Bu Kanunla noterlere tevcih edilmiş görevler dolayısıyla yapılan işlemler, her çeşit vergi, resim ve

harçtan muaftır. Noter ücretleri bu hükmün dışında olup, yüzde yetmiş beş indirim yapılır. "

Madde 22- Sendikalar Kanunu'nun 14. maddesinin birinci fıkrası ile ondördüncü fıkrası, 21. maddesi ve

Geçici Madde hükümleri ile 8.6.1965 tarih ve 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nun 32.

maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi, yürürlükten kaldırılmıştır.

Madde 23- Sendikalar Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir:

"Ek Madde 3- Bu Kanundaki "hizmet akdi" sözcükleri "iş sözleşmesi" olarak değiştirilmiştir. "

Geçici Madde 1 - Sendikalar Kanunu'nun değişik 47. ve 60. maddelerinde yapılması öngörülen tüzük

değişiklikleri, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren en geç bir yıl içinde gerçekleştirilir.

Geçici Madde 2 - Sendikalar Kanunu'nun değişik 60. maddesiyle kaldırılan veya birleştirilen işkollarında

halen faaliyette bulunan sendikalar, işkolları Tüzüğü değişikliğinin yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl

içinde, mevcut tüzüklerine göre olağanüstü genel kurullarını yaparak tüzük ve örgütlenmelerini bu Kanun

hükümlerine göre düzenlemek ve yeni örgüt ve tüzüklerinin öngördüğü ilk olağan genel kurullarını

yapmak zorundadır.

Birleştirilmiş veya kaldırılmış işkollarına göre kurulmuş sendikalar, işkolları Tüzüğü değişikliği Resmi

Gazete'de yayımlanıncaya kadar, faaliyetlerine devam ederler.

İşkolları Tüzüğü değişikliğinin yayımlanması tarihinde yürürlükte olan işkolu tespitleri, bir sonraki

tespite kadar geçerlidir.

Geçici Madde 3 - Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte faaliyette olan sendikalar, altı ay içinde, Kanunun

yürürlük tarihi itibariyle üyelerini; sendika üye kayıt fişindeki bilgileri; noter adı ile kayıt tarih ve

numarasını ve üyelerinin çalıştıkları işyerlerinin unvan ve sicil sayısını da içeren listelerle, Çalışma ve

Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bildirirler.

İşverenler de, işyerlerinde Kanunun yürürlük tarihinde çalışan işçileri, işçi bildirim listeleriyle, Çalışma

ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na aynı süre içinde bildirmekle yükümlüdürler.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı; bu bildirimlerdeki bilgileri kendi kayıtlarıyla karşılaştırarak,

kayıtlarda bulunmayan üyeliklerle ilgili belgeler üzerinde yaptığı değerlendirmeyi taraflara bildirir.

Bu maddenin birinci ve ikinci fıkrasında belirtilen yükümlülükleri yerine getirmeyen sendika yöneticileri

ile işverenlere iki yüz elli milyon liradan beş yüz milyon liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur.

Madde 24- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 25- Bu Kanunu Bakanlar Kurulu yürütür.

132

KISIM – VI

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ, GREV VE LOKAVT KANUNU Kanun Numarası :2822

Kabul Tarihi :5/5/1983

Yayımlandığı R.Gazete: Tarih :7/5/1983 Sayı: 18040

Yayımlandığı Düstur : Tertip :5 Cilt: 22 Sayfa: 334

BİRİNCİ KISIM

Toplu İş Sözleşmesi

BİRİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler

Amaç:

Madde 1 - Bu Kanunun amacı,işçilerin ve işverenlerin karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal

durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek üzere, toplu iş sözleşmesi yapmalarının, uyuşmazlıkları

barışçı yollarla çözümlemelerinin ve grev ve lokavtın esaslarını ve usullerini tespit etmektir.

Toplu iş sözleşmesinin tanımı ve muhtevası:

Madde 2 - Toplu iş sözleşmesi, hizmet akdinin yapılması, muhtevası ve sona ermesi ile ilgili

hususları düzenlemek üzere işçi sendikası ile işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren

arasında yapılan sözleşmedir. Toplu iş sözleşmeleri, tarafların karşılıklı hak ve borçlarını, sözleşmenin

uygulanmasını ve denetimini, uyuşmazlıkların çözümü için başvurulacak yolları düzenleyen hükümleri de

ihtiva edebilir.

Toplu iş sözleşmesinin kapsamı ve düzeyi:

Madde 3 - Bir toplu iş sözleşmesi aynı işkolunda bir veya birden çok işyerini kapsayabilir.

--------------------------

(1) 3/6/1986 tarih ve 3229 sayılı Kanunla bu Kanuna eklenen ve teselsül sebebiyle Ek Madde 1 olarak

numaralandırılan madde hükmüyle kanunda geçen "Çalışma Bakanlığı deyimi Çalışma ve Sosyal

Güvenlik Bakanlığı, Bölge Çalışma Müdürlüğü"de "Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge

Müdürlüğü" olarak değiştirilmiştir.

*

(Değişik: 3/6/1986 - 3299/1 md.) Bir gerçek ve tüzelkişiye veya bir kamu kurum ve kuruluşuna

ait aynı işkolunda birden çok işyerine sahip bir işletmede ancak bir toplu iş sözleşmesi yapılabilir. Bu

Kanun anlamında bu sözleşmeye işletme toplu iş sözleşmesi denir. Ancak, kamu kurum ve kuruluşlarına

ait müessese ve işyerleri ayrı tüzelkişiliğe sahip olsalar dahi, bu kurum ve kuruluşlar için tek bir işletme

toplu iş sözleşmesi yapılır.

İşletme toplu iş sözleşmesi yapılacak işyerlerinin aranılan niteliğe sahip olup olmadıkları

hakkında çıkan uyuşmazlıklar işletme merkezinin bulunduğu yerdeki iş davalarına bakmakla görevli

mahkemede onbeş gün içinde karara bağlanır. Kararın temyizi halinde Yargıtayca onbeş gün içinde kesin

karar verilir.

Bir işyerinde aynı dönem için birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamaz ve uygulanamaz.

Şekli:

Madde 4 - Toplu iş sözleşmesi yazılı olarak yapılmadıkça geçerli değildir.

Toplu iş sözleşmesine konulamayacak hükümler:

Madde 5 - Toplu iş sözleşmelerine, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, milli

egemenliğe, Cumhuriyete, milli güvenliğe,kamu düzenine, genel asayişe genel ahlaka ve genel sağlığa

aykırı hükümler ile kanunlarda suç sayılan fiilleri teşvik, tahrik ve himaye eden veya kanun veya

tüzüklerin emredici hükümlerine aykırı hükümler konulamaz.

Toplu iş sözleşmesinin hükmü:

Madde 6 - Toplu iş sözleşmesinde aksi belirtilmedikçe hizmet akitleri toplu iş sözleşmesine

aykırı olamaz. Hizmet akitlerinin toplu iş sözleşmesine aykırı hükümlerinin yerini toplu iş

133

sözleşmesindeki hükümler alır. Hizmet akdinde düzenlenmeyen hususlarda toplu iş sözleşmesindeki

hükümler uygulanır.

Toplu iş sözleşmesinde hizmet akitlerine aykırı hükümlerin bulunması halinde hizmet akdinin

işçi lehindeki hükümleri geçerlidir.

Her ne sebeple olursa olsun sona eren toplu iş sözleşmesinin hizmet akdine ilişkin hükümleri

yenisi yürürlüğe girinceye kadar hizmet akdi hükmü olarak devam eder.

Toplu iş sözleşmelerinin süresi ve bitimi:

Madde 7 - Toplu iş sözleşmeleri,bir yıldan az ve üç yıldan uzun süreli olamaz.Toplu iş

sözleşmesinin süresi, sözleşmenin imzalanmasından sonra taraflarca uzatılamaz, kısaltılamaz ve sözleşme

süresinden önce sona erdirilemez.

Faaliyetleri bir yıldan az süren işlerde uygulanmak üzere, toplu iş sözleşmelerinin süresi bir

yıldan az olabilir. Şu kadarki işin bitmemesi halinde bu sözleşmeler bir yılın sonuna kadar uygulanır.

Toplu iş sözleşmesi süresinin bitmesinden önceki yüzyirmi gün içinde, yeni sözleşme için yetki

işlemlerine başlanabilir. Ancak, yapılacak toplu iş sözleşmesi, önceki sözleşme sona ermedikçe yürürlüğe

giremez.

Tarafların durumunda değişiklik:

Madde 8 - Toplu iş sözleşmesine taraf olan sendikanın feshi veya infisahı yahut faaliyetten

menedilmiş olması veyahut yetkiyi kaybetmiş olması veya toplu iş sözleşmesinin uygulandığı

işyerlerinde işverenin değişmesi toplu iş sözleşmesini sona erdirmez.

*

Taraf sendika üyeliğinden ayrılma, çıkarılma veya üye olmamanın sonuçları:

Madde 9 - Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanırlar.

Toplu iş sözleşmesinin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden,

imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten

itibaren yararlanırlar.

Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye bulunmayanlar,sonradan

işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye bulunup da ayrılanlar veya

çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri,toplu iş sözleşmesinin tarafı işçi sendikasına

dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bu hususta işçi sendikasının muvafakatı aranmaz. Dayanışma

aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma talep tarihinden geçerlidir.

Dayanışma aidatı miktarı, üyelik aidatının üçte ikisidir.

Faaliyeti durdurulmuş sendikalara dayanışma aidatı ödenmez.

İşverenin toplu iş sözleşmesiyle bağlılığı:

Madde 10 - Toplu iş sözleşmesine taraf olan işveren sendikasının toplu görüşmeye çağrı

tarihinde üyesi bulunan işverenin o sendika ile ilgisinin daha sonra herhangi bir suretle kesilmesi halinde

dahi, söz konusu işveren, o çağrı ile bağlı kalır.

Sözleşmenin imzalanması tarihinde taraf işveren sendikasının üyesi olan işverenin o sendika ile

ilgisinin daha sonra herhangi bir suretle kesilmesi halinde dahi, söz konusu işveren o sözleşme ile bağlı

kalır.

Teşmil:

Madde 11 - Bir toplu iş sözleşmesi,üyelerinin sayısı bağlı olduğu işkolunda çalışan işçilerin en

az yüzde onunu temsil eden işçi sendikalarından en çok üyeye sahip olan sendikanın yapmış olduğu bir

toplu iş sözleşmesini Bakanlar Kurulu, o işkolunda işçi veya işveren sendikaları veya ilgili işverenlerden

birinin veya Çalışma Bakanının talebi üzerine, Yüksek Hakem Kurulunun görüşünü aldıktan sonra

tamamen veya kısmen veya zorunlu değişiklikleri yaparak o işkolunun toplu iş sözleşmesi bulunmayan

diğer işyerlerine veya bir kısmına teşmil edebilir. Teşmil kararnamesinde kararın gerekçesi açıklanır.

Yüksek Hakem Kurulu istişari mütalaasını en çok otuz gün içinde verir.

Teşmil edilen toplu iş sözleşmesinin sona ermesi ile teşmil kararı da ortadan kalkmış olur.

Bakanlar Kurulu, teşmil kararnamesini gerekli gördüğü zaman gerekçesini de açıklayarak

yürürlükten kaldırabilir.

Toplu iş sözleşmesinin, tarafların hak ve borçlarını düzenleyen hükümleri ile özel hakeme

başvurma hakkındaki hükümleri teşmil edilemez.

134

(Ek: 27/5/1988 - 3451/1. md.) Yetki için başvurulduktan sonra yetki sorunu çözülünceye kadar

veya bu belgeyi aldıktan sonra yetki devam ettiği sürece yetki kapsamına giren işyerleri için teşmil kararı

alınamaz.

İKİNCİ BÖLÜM

Toplu İş Sözleşmesinin Yapılması

Yetki:

Madde 12 - Kurulu bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin en az yüzde onunun (tarım ve

ormancılık, avcılık ve balıkçılık işkolu hariç) üyesi bulunduğu işçi sendikası,toplu iş sözleşmesinin

kapsamına girecek işyeri veya işyerlerinin her birinde çalışan işçilerin yarıdan fazlasının kendi üyesi

bulunması halinde bu işyeri veya işyerleri için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir. İşletme

sözleşmeleri için işyerleri bir bütün olarak nazara alınır ve yarıdan fazla çoğunluk buna göre hesaplanır.

KANUNLAR, HAZİRAN 1988 (EK - 2)

Bir işveren sendikası,üyesi işverenlere ait işyerleri,sendika üyesi olmayan bir işveren ise kendi

işyeri veya işyerleri için toplu iş sözleşmesi yapmaya yetkilidir.

(Değişik:3/6/1986 - 3299/2 md.) Bir işkolunda çalışan işçilerin yüzde onunun tespitinde Çalışma

ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca her yıl Ocak ve Temmuz aylarında yayımlanacak istatistikler esas

alınır. Bu istatistiklerde belirtilecek işkolundaki bütün işçi sayısı ile bu işkolundaki sendikalara mensup

üye sayısı toplu sözleşme ve diğer işlemler için istatistik yayımlanıncaya kadar geçerlidir. Yetki belgesi

almak üzere müracaat eden veya yetki belgesi alan işçi sendikasının yetkisini daha sonra yayımlanacak

istatistikler etkilemez.

(Değişik: 3/6/1986 - 3299/2 md.) Yayımından itibaren 15 gün içinde itiraz edilmeyen istatistikler

kesinleşir. Ancak, istatistiğin gerçeğe uymadığı gerekçesiyle bu süre içinde Ankara İş Mahkemesine

başvurulabilir. Mahkeme bu itirazı 15 gün içinde sonuçlandırır. Mahkemece verilen karar ilgililerce veya

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca temyiz edilebilir. Yargıtayca bu temyiz talebi 15 gün içinde

kesin karara bağlanır.

Yetki tespiti için işçi sendikasının başvurusu:

Madde 13 - (Değişik birinci fıkra: 27/5/1988 - 3451/2. md.) Bir toplu iş sözleşmesi yapmak

isteyen işçi sendikası, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yazıyla başvurarak kurulu bulunduğu

işkolunda üye sayısı itibariyle yüzde on (tarım ve ormancılık, avcılık ve balıkçılık işkolu hariç) oranını

sağladığının belirlenmesini ve sözleşmenin kapsamına girecek işyeri veya işyerlerinde başvuru tarihinde

çalışan işçiler ile üyelerinin sayısının tespitini ister. İşçi sendikası kendisinde bulunan üyelik fişlerini

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına yetki için başvurduğu tarihten itibaren üç işgünü içinde işverene

vermek zorundadır.

Çalışma Bakanlığı, kayıtlarına göre sendikanın çoğunluğu haiz olması halinde, toplu iş

sözleşmesi yapma başvurusunu işyerindeki işçi ve üye sayısını, o işkolunda kurulu işçi sendikalarıyla

taraf olacak işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverene başvurunun alındığı tarihten itibaren

altı işgünü içinde başvuru tarihindeki kayıtlara göre bildirir. Çoğunluğu haiz olmadığının tespiti halinde

bu bilgiler sadece başvuran sendikaya aynı süre içinde bildirilir.

İşveren sendikasının veya işverenin başvurusu:

Madde 14 - Bir toplu iş sözleşmesi yapmak isteyen işveren sendikası veya sendika üyesi

olmayan işveren Çalışma Bakanlığına yazıyla başvurarak yetkili işçi sendikasının tespitini ister.

Çalışma Bakanlığı;tespit edilen yetkili işçi sendikasının isim ve adresini, işkolundaki ve o

işyerindeki işçi sayısı ile, bu sendikanın işkolunda ve o işyerindeki üye sayısını, işkolunda kurulu işçi

sendikalarına ve talepte bulunan işveren sendikasına veya sendika üyesi olmayan ilgili işverene

başvurunun alındığı tarihten itibaren altı işgünü içinde bildirir. Yetkili sendika bulunmaması halinde

durum altı işgünü içinde sadece başvuruda bulunan işveren sendikasına veya sendika üyesi olmayan

işverene bildirilir.

İşçilerin ve sendika üyelerinin tespit edilmesinde 12 ve 13 üncü maddede öngörülen esaslar

uygulanır.

Yetki itirazı:

Madde 15 - (Değişik birinci fıkra: 27/5/1988 - 3451/3. md.) Kendilerine 13 ve 14 üncü maddeler

uyarınca gönderilen tespit yazısını alan işçi veya işveren sendikaları veya sendika üyesi olmayan işveren,

taraflardan birinin veya her ikisinin gerekli yetkiyi haiz olmadıkları veya kendisinin çoğunluğu

135

bulunduğu yolundaki itirazını sebeplerini de göstererek yazının kendilerine tebliğ tarihinden itibaren altı

iş günü içinde işyerinin bağlı olduğu bölge müdürlüğünün bulunduğu yerdeki iş davalarına bakmakla

görevli mahkemeye yapabilir. Toplu iş sözleşmesi birden fazla bölge müdürlüğünün yetki alanına giren

işyerlerini kapsadığı hallerde itiraz Ankara`daki iş mahkemesine yapılır. İşletme toplu iş sözleşmesi için

itiraz, işletme merkezinin bulunduğu yerdeki iş mahkemesine yapılır. İtiraz dilekçesi Çalışma ve Sosyal

Güvenlik Bakanlığına veya ilgili Bölge Müdürlüğüne kayıt ettirildikten sonra mahkemeye verilir. Kurulu

bulunduğu işkolunda çalışan işçilerin yüzde onunu temsil edemeyen sendika yetki itirazında bulunamaz.

İşçi ve üye sayılarının tespitinde maddi hata iddiasıyla süreye ilişkin itirazları mahkeme altı

işgünü içinde duruşma yapmaksızın kesin olarak karara bağlar. Bunların dışındaki itirazlar için mahkeme

duruşma yaparak karar verir. Duruşma sonunda verilecek karar temyiz edildiği takdirde Yargıtay’ca

onbeş gün içinde kesin karara bağlanır.

Mahkemeye itirazın yapılması, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur.

Yetki belgesi:

Madde 16 - Tespit yazısına bu Kanunda öngörülen süre içinde itiraz edilmemişse sürenin bitişini

takibeden altı işgünü içinde veya yapılan itiraz reddedilmişse mahkeme kararının tebliğ edildiği tarihten

itibaren altı işgünü içinde ilgili sendikaya Çalışma Bakanlığınca bir yetki belgesi verilir.

(Değişik: 3/6/1986 - 3299/4 md.) Yetki belgesi alınmadan yapılan bir toplu iş sözleşmesinde

taraflardan birinin veya ikisinin yetkili olmadığı ve bu sebeple sözleşmenin hükümsüzlüğü, Çalışma ve

Sosyal Güvenlik Bakanlığınca durumun tespitinden itibaren 45 gün içinde ilgililerce veya Çalışma ve

Sosyal Güvenlik Bakanlığınca dava yolu ile ileri sürülebilir.

Hükümsüzlük konusundaki dava, işyerinin bağlı olduğu bölge çalışma müdürlüğünün bulunduğu

mahaldeki iş davalarına bakmakla görevli mahkemede açılır.Toplu iş sözleşmesi birden fazla bölge

çalışma müdürlüğünün yetki alanına giren işyerlerini kapsıyor ise davanın Ankara iş mahkemesinde

açılması gerekir.

Bu davada hakim, talep üzerine,gerekli görürse toplu iş sözleşmesinin uygulanmasını dava

sonuna kadar durdurabilir.

Toplu görüşmeye çağrı:

Madde 17 - Tespit yazısını alan işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren veya

yetki belgesini alan işçi sendikası,tespit yazısını veya yetki belgesini aldığı tarihten itibaren onbeş gün

içinde karşı tarafı toplu görüşmeye çağırır. Çağrı tarihi derhal görevli makama bildirilir.

Bu süre içinde çağrı yapılmazsa, yetki belgesinin hükmü kalmaz.

(Değişik: 3/6/1986 - 3299/5 md.) Toplu görüşme çağrısına, çağrıyı yapan taraf toplu görüşmede

ileri süreceği tekliflerin bütününü eklemek zorundadır.

Ancak, tarafların toplu görüşme gereği ileri sürecekleri tekliflerde değişiklik yapma hakları saklıdır.

Görevli makam:

Madde 18 - Bu Kanun bakımından görevli makam, işyeri toplu iş sözleşmesi için işyerinin bağlı

olduğu işletme toplu iş sözleşmesi için işletme merkezinin bulunduğu bölge çalışma müdürlüğü, birden

fazla bölge çalışma müdürlüğünün yetki alanı alanına giren işyerlerini kapsayacak toplu iş sözleşmesi için

ise Çalışma Bakanlığıdır. KANUNLAR, HAZİRAN 1988 (EK - 2)

Toplu görüşmenin başlaması:

Madde 19 - Çağrının karşı tarafa tebliği tarihinden itibaren altı işgünü içinde taraflar toplu

görüşmenin yer,gün ve saatini aralarında anlaşarak tespit ederler ve bunu görevli makama yazı ile

bildirirler.

Toplantı yer, gün ve saati bakımından taraflar arasında bir anlaşmaya varılamazsa, taraflardan

birinin üç işgünü içinde başvurması üzerine görevli makamca toplantı yeri,günü ve saati başvurma

tarihinden başlayarak altı işgünü içinde tespit edilir ve taraflara bildirilir.

Çağrı tarihinden itibaren otuz gün içinde yukarıdaki fıkralar uyarınca toplu görüşmeye çağrıyı

yapan taraf gelmez ve toplu görüşmeye başlanmazsa çağrıyı yapan tarafın yetkisi düşer.

Toplu iş sözleşmesinin imzalanması ve tevdi edilmesi:

Madde 20 - Toplu görüşmenin sonunda bir anlaşmaya varılırsa, beş nüsha olarak düzenlenecek

olan toplu iş sözleşmesi taraf temsilcilerince imzalanır. Sözleşmenin birer nüshasını taraflar alırlar. Üç

136

nüsha da, toplu görüşme için çağrıyı yapmış olan tarafça görevli makama imza gününden başlayarak altı

işgünü içinde tevdi edilir.

Bölge çalışma müdürlükleri kendilerine tevdi edilen toplu iş sözleşmelerinin iki nüshasını

Çalışma Bakanlığına gönderirler. Çalışma Bakanlığı da toplu iş sözleşmelerinin birer nüshasını Devlet

İstatistik Enstitüsüne gönderir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Uyuşmazlık ve Arabuluculuk

Uyuşmazlığın tespiti:

Madde 21 - (Değişik birinci fıkra:3/6/1986 - 3299/6 md.) Toplu görüşme için tespit edilen yer,

gün ve saatte taraflardan biri toplantıya gelmezse veya toplantıya geldiği halde görüşmeye başlamazsa ya

da toplu görüşmeye başlandıktan sonra taraflardan biri toplantıya devam etmezse, toplantıya gelen taraf,

durumu görevli makama altı iş günü içerisinde yazı ile bildirir.

Toplu görüşmenin başlamasından itibaren altmış gün içinde taraflar anlaşamadıklarını bir

tutanak ile tespit ederlerse veya toplu görüşmenin başlamasından itibaren altmışıncı günün sonunda

anlaşmaya varamamışlarsa,taraflardan biri durumu görevli makama yazıyla bildirir.

Madde 22 - (Değişik: 3/6/1986 - 3299/7 md.)

(Ek:27/5/1988 - 3451/4. md.) 21 inci maddenin birinci fıkrasına göre düzenlenen yazıyı alan

makam,yazıyı düzenleyen tarafın talebini gözönüne alarak otuz veya altmış günün geçmesini

beklemeksizin aşağıdaki hükümler uyarınca arabulucuk işlemlerini başlatır.

Toplu görüşmenin başladığı tarihten itibaren otuz gün geçmesine rağmen anlaşma

sağlanamamışsa, taraflardan her biri görüşmelere 59 uncu maddeye göre düzenlenen resmi listeden bir

arabulucunun katılmasını görevli makamdan isteyebilir. Başvuruyu alan görevli makam arabulucu tayini

için tarafları altı iş günü içinde toplantıya çağırır Taraflardan biri bu toplantıya katılmazsa veya toplantıda

arabulucu tayini hususunda aralarında anlaşma sağlanamazsa, görevli makam, resmi listeden bir

arabulucuyu taraflardan en az birinin huzurunda ad çekmek suretiyle tespit eder. Arabulucu tayini yoluna

gidilmiş ve anlaşma sağlanamamışsa,uyuşmazlığın tespiti bakımından altmış günlük sürenin geçmesi

beklenilmez ve ayrıca resmi arabulucu tayin edilmez. Bu takdirde arabulucunun düzenleyip görevli

makama tevdi edeceği tutanak, 23 üncü maddede belirtilen resmi arabulucu tutanağı mahiyetindedir.

Birinci fıkraya göre arabulucu tayini yoluna gidilmemiş ve toplu görüşmenin başladığı tarihten

itibaren altmış gün geçmesine rağmen anlaşma sağlanamamışsa, görevli makam başvuru üzerine veya

re`sen altı işgünü içinde 15 inci maddede öngörülen mahkemeye başvurmak suretiyle resmi listeden bir

arabulucunun tayinini talep eder.

Resmi arabulucunun görevi mahkemece kendisine yapılacak duyurudan itibaren başlar.

Arabuluculuk görevi:

Madde 23 - 22 nci maddenin ikinci fıkrasında öngörülen arabuluculuk görevi onbeş gün sürer.

Bu süre tarafların anlaşması ile ençok altı işgünü uzatılabilir ve görevli makama bildirilir.

Arabulucu, tarafların anlaşmaya varması için her türlü çabayı harcar ve ilgililere önerilerde

bulunur.

Arabulucu tarafların anlaşmasını sağlarsa,20 nci madde hükümleri uygulanır.

Arabuluculuk süresinin sonunda anlaşma olmamışsa, arabulucu,üç işgünü içinde uyuşmazlığı

belirleyen bir tutanak düzenler ve bu tutanağa uyuşmazlığın sona erdirilmesi için gerekli gördüğü

tavsiyeleri de ekleyerek görevli makama tevdi eder.Görevli makam bu tutanağı en geç altı işgünü içinde

taraflara tebliğ eder.

Tutanaklar ve sicil:

Madde 24 - Bu Kanun gereğince bölge çalışma müdürlüğüne gönderilen tutanak ve yazılar

alındığı tarihten başlayarak üç işgünü içinde Çalışma Bakanlığına gönderilir. Bir nüshası da dosyasında

saklanır.

Çalışma Bakanlığı,toplu iş sözleşmeleri için bir sicil tutar. Toplu iş sözleşmesinin metni üzerinde

anlaşmazlık çıktığı takdirde, esas, bu sicilde saklanan metindir. Bu sicilin nasıl tutulacağı Çalışma

Bakanlığınca çıkartılacak bir yönetmelikte belirtilir.

137

İKİNCİ KISIM

Grev ve Lokavt

BİRİNCİ BÖLÜM

Tanımı ve Unsurları

Grevin tanımı:

Madde 25 - İşçilerin, topluca çalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin

niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla aralarında anlaşarak veyahut bir kuruluşun aynı amaçla

topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarına grev denilir.

Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması halinde işçilerin iktisadi ve

sosyal durumlarıyla çalışma şartlarını korumak veya düzeltmek amacıyla bu Kanun hükümlerine uygun

olarak yapılan greve kanuni grev denilir.

Kanuni grev için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan greve kanun dışı grev denilir. Siyasi

amaçlı grev, genel grev ve dayanışma grevi kanun dışı grevdir. İşyeri işgali, işi yavaşlatma, verimi

düşürme ve diğer direnişler hakkında kanun dışı grevin müeyyideleri uygulanır.

Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, milli egemenliğe, Cumhuriyete, milli

güvenliğe aykırı amaçla grev yapılamaz.

KANUNLAR, HAZİRAN 1988 (EK - 2)

Lokavtın tanımı:

Madde 26 - İşyerinde faaliyetin tamamen durmasına sebep olacak tarzda,işveren veya işveren

vekili tarafından kendi teşebbüsü ile veya bir işveren kuruluşunun verdiği karara uyarak işçilerin topluca

işten uzaklaştırılmasına lokavt denilir.

Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması ve işçi sendikası tarafından grev

kararı alınması halinde bu Kanun hükümlerine uygun olarak yapılan lokavta kanuni lokavt denilir.

Kanuni lokavt için aranan şartlar gerçekleşmeden yapılan lokavta kanun dışı lokavt denilir.

Siyasi amaçlı lokavt, genel lokavt ve dayanışma lokavtı kanun dışı lokavttır.

Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, milli egemenliğe, Cumhuriyete, milli

güvenliğe aykırı amaçla lokavt yapılamaz.

Kanuni grev ve kanuni lokavt kararı:

Madde 27 - Bir veya birden çok işyerinde veya bir işletmede, bu yerlere ilişkin 21 inci

maddedeki uyuşmazlığın çözülemediğini 23 üncü madde uyarınca belirten tutanağın tebliğinden itibaren

altı işgünü geçmeden grev kararı alınamaz.

Birinci fıkrada öngörülen sürenin geçmesinden sonra kanuni grev kararı altı işgünü içinde

uyuşmazlığın tarafı işçi sendikasınca alınabilir. Bu süre içinde grev kararı alınmazsa veya grev

yasaklarında Yüksek Hakem Kuruluna başvurulmazsa yetki belgesinin hükmü kalmaz.

Uyuşmazlığın tarafı olan işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işveren, işçi sendikasının

almış olduğu grev kararının kendisine tebliğinden itibaren altı işgünü içinde lokavt kararı alabilir. Grev

kararı uyuşmazlığın kapsamındaki işyerlerinin bir kısmı için alınmış olsa dahi lokavt kararı o

uyuşmazlığın kapsamındaki başka işyerleri için de alınabilir.

Grev ve lokavt kararlarının tebliği:

Madde 28 - 27 nci madde uyarınca alınan grev ve lokavt kararları, karar tarihinden itibaren altı

işgünü içinde karşı tarafa tebliğ edilmek üzere notere ve kararın birer örneği görevli makama tevdi edilir.

Grev ve lokavt kararı işyerinde veya işyerlerinde kararı alan tarafca derhal ilan edilir.

İKİNCİ BÖLÜM

Grev ve Lokavt Yasakları ve Erteleme

Yasağın bulunduğu işler:

Madde 29 - Aşağıdaki işlerde grev ve lokavt yapılamaz:

1. Can ve mal kurtarma işlerinde,

2. Cenaze ve tekfin işlerinde,

138

3. (Değişik: 27/5/1988 - 3451/5. md.) Su,elektrik,havagazı,termik santrallarını besleyen linyit

üretimi, tabii gaz ve petrol sondajı, üretimi,tasfiyesi, dağıtımı, üretimi nafta veya tabii gazdan başlayan

petrokimya işlerinde,

4. Banka ve noterlik hizmetlerinde,

5. (Değişik: 27/5/1988 - 3451/5.md.) Kamu kuruluşlarınca yürütülen itfaiye, sehiriçi deniz, kara

ve demiryolu ve diğer raylı toplu yolcu ulaştırma hizmetlerinde.

Yasağın bulunduğu yerler:

Madde 30 - Aşağıdaki işyerlerinde grev ve lokavt yapılamaz:

1. İlaç imal eden işyerleri hariç olmak üzere, aşı ve serum imal eden müesseselerle, hastane,

klinik, sanatoryum prevantoryum, dispanser ve eczane gibi sağlıkla ilgili işyerlerinde,

2. Eğitim ve öğretim kurumlarında,çocuk bakım yerlerinde ve huzurevlerinde,

3. Mezarlıklarda,

4. Milli Savunma Bakanlığı ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığınca

doğrudan işletilen işyerlerinde.

Geçici yasaklar:

Madde 31 - Savaş halinde, genel veya kısmi seferberlik süresince grev ve lokavt yapılamaz.

Yangın, su baskını, toprak veya çığ kayması veya depremlerin sebebiyet verdiği ve genel hayatı felce

uğratan felaket hallerinde Bakanlar Kurulu,bu hallerin vuku bulduğu yerlere inhisar etmek ve bu hallerin

devamı süresince yürürlükte kalmak üzere, gerekli gördüğü işyerleri veya işkollarında grev ve lokavtın

yasak edildiğine dair karar alabilir. Yasağın kaldırılması da aynı usule tabidir.

(İkinci fıkra mülga: 27/5/1988 - 3451/11. md.)

Başladığı yolculuğu yurt içindeki varış mahallerinde bitirmemiş deniz,hava ve kara ulaştırma

araçlarında grev ve lokavt yapılamaz.

Yasaklarda Yüksek Hakem Kuruluna başvurma:

Madde 32 - (Birinci fıkra mülga: 27/5/1988 - 3451/11. md.)

Grev ve lokavtın yasak olduğu işler ile yerlerdeki uyuşmazlıklarda, taraflardan biri 23 üncü

maddede belirtilen tutanağın alınmasından veya geçici grev ve lokavt yasağının altı ayı doldurmasından

itibaren altı işgünü içinde Yüksek Hakem Kuruluna başvurabilir.

Grev ve lokavtın ertelenmesi:

Madde 33 - Karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya lokavt genel sağlığı veya

milli güvenliği bozucu nitelikte ise Bakanlar Kurulu bu uyuşmazlıkta grev ve lokavtı bir kararname ile

altmış gün süre ile erteleyebilir. Erteleme süresi, kararnamenin yayımı tarihinde işlemeye başlar.

Bakanlar Kurulunun erteleme kararları aleyhine Danıştay’da iptal davası açılabilir ve yürütmenin

durdurulmasına karar verilmesi istenebilir. Olağanüstü halin ilan edildiği bölgelerde grev ve lokavt

ertelenmesi kararlarına ilişkin davalarda yürütmenin durdurulmasına karar verilemez.

Erteleme döneminde uyuşmazlığın çözümü:

Madde 34 - Erteleme kararnamesinin yürürlüğe girmesi üzerine,Çalışma Bakanı bizzat ve resmi

arabulucu listesinden seçeceği bir arabulucu yardımı ile uyuşmazlığın çözümü için erteleme süresince her

türlü gayreti gösterir.

Erteleme süresi içinde taraflar aralarında anlaşarak uyuşmazlığı özel hakeme de intikal

ettirebilirler.

Erteleme süresinin sona erdiği tarihte taraflar anlaşamamış veya uyuşmazlığı özel hakeme de

intikal ettirmemişlerse, Çalışma Bakanı uyuşmazlığın çözümü için Yüksek Hakem Kuruluna başvurur.

KANUNLAR, HAZİRAN 1988 (EK - 2)

Grev oylaması:

Madde 35 - Kanuni bir grevin bir işyerinde uygulanabilmesi için oylama yapılmasını, grev

kararının ilan edildiği tarihte o işyerinde çalışan işçilerin en az dörtte biri, grev kararının işyerinde ilan

edilmesinden başlayarak altı işgünü içinde yazılı olarak isterse, o işyerinde grev oylaması yapılır. Grev

oylaması talebi mahallin en büyük mülki amirine yapılır.

139

Grev oylaması bu konudaki talebin yapılmasından başlayarak altı işgünü içinde ve işyerinde, iş

saatleri dışında en büyük mülki amirin tespit edeceği gün ve zamanda ve onun veya görevlendireceği

memurun gözetimi altında,gizli oy açık tasnif esasına göre yapılır.

Grev oylamasında, grev ilanının yapıldığı tarihte işyerinde çalışan işçilerin salt çoğunluğu grevin

uygulanmamasına karar verirse o işyerinde grev uygulanamaz.

Grev oylamasının sonucu:

Madde 36 - Grev oylamasının sonucu dört nüsha olarak düzenlenecek bir tutanakta belirtilir. Bu

tutanağın bir nüshası işverene, bir nüshası greve karar vermiş olan işçi sendikasına, bir nüshası bölge

çalışma müdürlüğüne gönderilir; dördüncü nüshası da mahallin en büyük mülki amirliğinde saklanır.

Oylamaya itirazlar oylama gününden başlayarak üç işgünü içinde iş davalarına bakmakla görevli

mahalli mahkemeye yapılır. İtiraz mahkemece üç işgünü içinde kesin olarak karara bağlanır.

Grev oylaması sonucunda işçiler grevin uygulanmamasına karar verirlerse ve uyuşmazlıkta taraf

olan işçi sendikası, oylama sonucunun kesinleşmesinden itibaren onbeş gün içinde karşı tarafla anlaşmaya

varamazsa veya Yüksek Hakem Kuruluna başvurmazsa, yetki belgesinin hükmü kalmaz.

İşletme sözleşmesi yapılmasına ilişkin uyuşmazlıkta grev oylaması talebi işletmenin her bir

işyerinin bulunduğu mahallin en büyük mülki amirliğine yapılır. Grev oylaması isteyen işçilerin sayısının

yeterli orana ulaşıp ulaşmadıklarının tespiti ile grev oylamasının kesinleşen sonuçları işletmenin

merkezinin bulunduğu mahallin en büyük mülki amirliğinde toplanır ve toplu sonuç orada belirlenir.

Grev ve lokavtın başlaması:

Madde 37 - Grev ve lokavt kararı, karşı tarafa tebliğinden itibaren altmış gün içinde ve karşı

tarafa noter aracılığı ile altı işgünü önce bildirilecek tarihte uygulamaya konabilir.

Karşı tarafa tebliğ edilmek üzere süresi içinde notere ve görevli makama tevdi edilmeyen grev ve

lokavt kararları uygulanamaz. Bildirilen günde başlamayan grev hakkı veya lokavt düşer. Süresi içinde

grev kararı uygulamaya konulmamışsa ve alınmış bir lokavt kararı da yoksa veya lokavt da süresi içinde

uygulanmaya konulmamışsa yetki belgesinin hükmü kalmaz.

Grev oylaması yapılan hallerde altmış günlük süre oylamanın sonucunun kesinleşmesinden

itibaren işlemeye başlar.

Grev ve lokavtın geçici olarak yasaklandığı hallerdeki uyuşmazlıklarda yasak sona ererse veya

sıkıyönetim komutanı durdurma kararını kaldırırsa veya grev ve lokavtın ertelenmesi durumunda altmış

günden önce karar kaldırılırsa veya iptal edilirse grev ve lokavt yapabilmek için birinci fıkradaki usule

uymak gerekir.

Grev ve lokavtın uygulanmasında işyerinden ayrılma zorunluluğu:

Madde 38 - (Değişik birinci fıkra: 27/5/1988 - 3451/6. md.) Bir işyerinde grev veya lokavtın

uygulanmaya başlaması ile birlikte işçiler işyerinden ayrılmak zorundadırlar. Greve katılmayan veya

katılmaktan vazgeçenlerin işyerinde çalışmaları, hiçbir şekilde engellenemez. Greve katılan veya lokavta

maruz kalan işçilerin,işyerine giriş çıkışı engellemeleri veya işyeri önünde topluluk teşkil etmeleri

yasaktır.

Greve katılmayan veya katılmaktan vazgeçen işçileri çalıştırıp çalıştırmamakta işveren serbesttir.

Grev sonunda yapılan toplu iş sözleşmesinden, 39 uncu maddeye göre zorunlu olarak çalışanlar dışında

işyerinde çalışmış olanlar aksine bir hüküm bulunmadıkça yararlanamazlar.

(Değişik: 27/5/1988 - 3451/6. md.) Çalışan işçilerin ürettiği ürünlerin satılmasına ve işyeri için

lüzumlu maddelerin, araç ve gereçlerin işyerine sokulmasına engel olunamaz. Bu işlerin görülmesinde de

43 üncü madde hükümlerine uyulması şarttır.

Kanuni grev ve lokavta katılamayacak işçi kadrosu:

Madde 39 - Hiçbir surette üretim veya satışa yönelik olmamak kaydı ile niteliği bakımından

sürekli olmasında teknik zorunluluk bulunan işlerde faaliyetin devamlılığını; işyeri güvenliğinin, makine

ve demirbaş eşyasının, gereçlerinin, hammadde, yarı mamul ve mamul maddelerin bozulmamasını;

hayvan ve bitkilerin korunmasını sağlayacak sayıda işçi kanuni grev ve lokavt sırasında çalışmaya,

işveren de bunları çalıştırmaya mecburdur.

Grev ve lokavt dışında kalacak işçilerin yedekler dahil niteliği ve sayısı işveren veya işveren

vekili tarafından toplu görüşmenin başlamasından itibaren altı işgünü içinde işyerinde yazı ile ilan edilir

ve bu ilanın bir örneği toplu görüşmede taraf olan işçi sendikasına gönderilir. Bu ilandan itibaren altı

140

işgünü içinde işçi sendikası iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkemeye itirazda bulunmazsa ilan

hükümleri kesinleşir. İtiraz halinde mahkeme altı işgünü içinde karar verir. Bu karar kesindir.

Grev ve lokavta katılamayacak işçiler her ne sebeple olursa olsun kanuni süre içinde tespit

edilmemiş ise, işveren veya işçi sendikası çalışacak işçi sayısının tespitini süre geçtikten sonra da bölge

çalışma müdürlüğünden talep edebilir. Bölge çalışma müdürlüğü bu tespiti en kısa zamanda yaparak

taraflara tebliğ eder. Gerekli hallerde bölge çalışma müdürlüğü bu tespiti resen yapabilir. Bu tespite karşı

taraflardan her biri iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkemeye itiraz edebilir.

İşletme sözleşmesine ilişkin uyuşmazlıklarda görevli mahkeme işletmenin merkezine, bölge

çalışma müdürlüğü ise, her işyerinin bağlı bulunduğu bölgeye göre belirlenir.

Grev ve lokavta katılmayacak işçilerin ismen belirlenmesi:

Madde 40 - Grev ve lokavtın uygulanacağı dönemde hangi işçilerin işyerinde çalışmaya devam

edecekleri bölge çalışma müdürlüğünce grev ve lokavt kararının müdürlüğe bildirilmesinden itibaren üç

işgünü içinde resen tespit edilerek ilgili işverene ve işçilere yazı ile bildirilir. O işyerinde çalışan ve toplu

görüşmede taraf olan işçi sendikasının ve şubesinin başkan veya yönetim kurulu üyesi bulunan işçiler bu

hükme tabi tutulamazlar.

İşveren 39 uncu madde uyarınca belirlenen işlerin yerine getirilebilmesi için, grev ve lokavta

katılamayacak işçilerden herhangi bir nedenle çalışmayanların yerine bölge çalışma müdürlüğünün yazılı

izni ile yeni işçi alabilir.

Grev hakkının ve lokavtın teminatı:

Madde 41 - Hizmet akitlerine, grev hakkı veya lokavttan vazgeçilmesine veya bunların

kısıtlanmasına dair konulacak hükümler geçersizdir.

KANUNLAR, HAZİRAN 1988 (EK - 2)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Grev ve Lokavtın Sonuçları

Kanuni grev ve lokavtın hizmet akitlerine etkisi:

Madde 42 - Kanuni bir grev kararının alınmasına katılma, böyle bir kararın alınmasını teşvik

etme, böyle bir greve katılma veya böyle bir greve katılmaya teşvik etme sebebiyle bir işçinin hizmet akti

feshedilemez.

Kanuni bir greve katılanlar ile 38 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca işyerinde çalışmayı arzu

edip işveren tarafından çalıştırılmayan işçilerin hizmet akitlerinden doğan hak ve borçları,grevin sona

ermesine kadar askıda kalır.

Kanuni lokavta uğramış olan işçilerin hizmet akitlerinden doğan hak ve borçları, lokavtın sona

ermesine kadar askıda kalır.

İşveren, grev ve lokavt sebebiyle akdi ilişkileri askıda kalan işçilerin grev veya lokavtın

başlamasından önce işleyen ücretlerini ve eklerini mutad ödeme gününde ödemek zorundadır. Ödemeyi

yapacak personel de bu hususta çalışmaya mecburdur. Aksi halde 40 ıncı maddenin ikinci fıkrası hükmü

uygulanır.

Grev ve lokavt süresince hizmet akitleri askıda kalan işçilere bu dönem için işverence ücret ve

sosyal yardımlar ödenemez, bu süre kıdem tazminatı hesabında dikkate alınamaz. Toplu iş sözleşmelerine

veya hizmet akitlerine bunların aksine hüküm konulamaz.

Grev ve lokavt süresince işçiler Sosyal Sigortalar Kanununun ilgili hükümlerinden yararlanmaya

devam ederler.

İşçi alma ve başka işe girme yasağı:

Madde 43 - (Değişik birinci fıkra: 3/6/1986 - 3299/8 md.) İşveren, kanuni bir grevin veya

lokavtın süresi içinde, 42 nci madde hükmü gereğince hizmet akitlerinden doğan hak ve borçları askıda

kalmış olan işçilerin yerine, hiçbir surette daimi veya geçici olarak başka işçi alamaz veya başkalarını

çalıştıramaz. 39 uncu madde uyarınca grev ve lokavta katılamayacak işçilerden, haklı sebeple hizmet akti

feshedilenlerin yerine yeni işçi alınması imkanı saklıdır. İşverenin bu yasağa aykırı hareketi, grev

gözcülerinin ya da taraf sendikanın yazılı başvurusu halinde ilgili bölge müdürlüğünce denetlenir.

38 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca greve katılmayan veya katılmaktan vazgeçen işçileri

çalıştıran işveren, bu işçileri ancak kendi işlerinde çalıştırabilir, bunlara, greve katılan işçilerin işlerini

yaptıramaz.

141

Kanuni bir grev ve lokavt dolayısıyla hizmet aktinden doğan hak ve borçları askıda kalan işçiler,

başka bir iş tutamazlar. Aksi halde, işçinin hizmet akti, işverence feshin ihbarına lüzum olmaksızın ve

herhangi bir tazminat ödenmeksizin feshedilebilir.

Kanuni grev ve lokavtın konut haklarına etkisi:

Madde 44 - İşveren,kanuni bir grev veya lokavt süresince greve katılan veya lokavta uğrayan

işçilerin oturdukları ve işveren tarafından sağlanmış konutlardan çıkmalarını isteyemez. Bu yasak, grev

ve lokavtın işyerinde uygulanmaya başlamasından itibaren doksan gün devam eder.

Bu konutlarda oturan işçiler, söz konusu süre içinde, konutlarıyla ilgili onarım, su, gaz,

aydınlatma ve ısıtma masrafları ile rayiç kirayı işverene ödemek zorundadırlar.

İşveren, konutların su, gaz, aydınlatma ve ısıtma hizmetlerini, kanuni grev ve lokavt süresince

kısıntıya uğratamaz. Ancak bu hizmetlerin kanuni grev ve lokavt yüzünden kısıntıya uğramış olanlarının

devamı, işçiler tarafından istenemez.

Kanun dışı grev ve lokavtın sonuçları:

Madde 45 - Kanun dışı grev yapılması halinde, işveren, böyle bir grevin yapılması kararına

katılan, böyle bir grevin yapılmasını teşvik eden, böyle bir greve katılan veya böyle bir greve katılmaya

veyahut devama teşvik eden işçilerin hizmet akitlerini, feshin ihbarına lüzum olmadan ve herhangi bir

tazminat ödemeye mecbur bulunmaksızın feshedebilir.

Kanun dışı bir grev yapılması halinde, bu grev veya bu grevin yönetimi ve yürütümü yüzünden

işverenin uğradığı zararlar, greve karar veren işçi sendikası veya kanun dışı grev herhangi bir işçi

kuruluşunca kararlaştırılmaksızın yapılmışsa, bu greve katılan işçiler tarafından karşılanır.

Kanun dışı lokavt yapılması halinde işçiler, böyle bir lokavtı yapan işverenle olan hizmet

akitlerini, feshin ihbarına lüzum olmaksızın haklı sebeple feshedebilirler ve her türlü haklarını talep

edebilirler. İşveren bu işçilerin lokavt süresine ait hizmet aktinden doğan bütün haklarını bir iş karşılığı

olmaksızın ödemeye ve uğradıkları zararları tazmine mecburdur.

Tespit davası:

Madde 46 - Karar verilen veya uygulanmakta olan bir grev ve lokavtın kanun dışı olup

olmadığının tespitini,uyuşmazlığın tarafı olanlardan her biri 15 inci maddeye göre yetkili iş

mahkemesinden her zaman talep edebilir. Mahkeme bir ay içinde karar verir. Verilecek karar, tarafları ve

işçi ve işveren sendikasının mensuplarını bağlar ve ceza davaları için de kesin delil teşkil eder.

Hakim, tespit kararının kesinleşmesine kadar,dava konusu grev veya lokavtın ihtiyati tedbir

olarak durdurulmasına karar verebileceği gibi, konulmuş tedbiri her zaman kaldırabilir.

Grev hakkının ve lokavtın kötüye kullanılması:

Madde 47 - Grev hakkı ve lokavt iyi niyet kurallarına aykırı tarzda toplum zararına ve milli

serveti tahrip edecek şekilde kullanılamaz. Bu kurala aykırı olarak uygulanan grev veya lokavt, bir tarafın

veya Çalışma Bakanının başvurusu üzerine 15 inci maddeye göre yetkili iş mahkemesi kararı ile

durdurulur.

Kanuni bir lokavtın işyerini temelli olarak kapalı tutmak amacıyla yapıldığı kesinleşmiş

mahkeme kararıyla sabit olursa, mahkeme kararının lokavt yapmış işverene veya işveren sendikasına

bildirilmesi ile birlikte lokavt durdurulur. Yetkili mahkeme 15 inci madde uyarınca belirlenir.

Bu lokavtın uygulanmış olması, işçilere 45 inci maddenin üçüncü fıkrasından yararlanma imkanı

verir.

Grev esnasında greve katılan işçilerin ve sendikanın kasıtlı veya kusurlu hareketleri sonucu, grev

uygulanan işyerinde sebep oldukları maddi zarardan sendika sorumludur.

Grev gözcüleri:

Madde 48 - (Değişik birinci fıkra: 27/5/1988 - 3451/7. md.) Kanuni bir grev kararına uyulmasını

sağlamak için cebir ve şiddet kullanmaksızın ve tehditte bulunmaksızın kendi üyelerinin grev kararına

uyup uymadıklarını denetlemek amacıyla, işyerinde grev ilan etmiş olan işçi sendikası, işyerinin giriş ve

çıkış yerlerine, kendi üyeleri arasından en çok dörder grev gözcüsü koymaya yetkilidir. Çalışma

serbestliği her halde saklıdır.

Grev gözcüleri, işyerine giriş ve çıkışlara engel olamazlar,giren ve çıkanları kontrol amacıyla

dahi durduramazlar.

142

"Bu işyerinde grev vardır" ibaresinin dışında, yapılan işyerleri ve çevresine afiş, pankart gibi ilan

vasıtalarını asmak veya yazılar yazmak yasaktır.

KANUNLAR, HAZİRAN 1988 (EK - 2)

(Değişik: 27/5/1988 - 3451/7. md.) İşyeri ve çevresinde grevciler veya grev gözcüleri için işçiler

veya işçi sendikası tarafından kulübe, baraka ve çadır gibi barınma vasıtaları kurulamaz. Ancak,grev

gözcülerinin zorunlu ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca

çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.

Lokavt gözcüleri:

Madde 49 - Kanuni bir lokavt kararına uyulmasını sağlamak için cebir ve şiddet kullanmaksızın

ve tehditte bulunmaksızın kendi üyelerinin lokavt kararına uyup uymadıklarını denetleme amacı ile

lokavtı işyerinde ilan etmiş olan işveren sendikası, lokavtın kapsamına giren işyerlerine gözcüler

göndermeye yetkilidir.

"Bu işyerinde lokavt vardır" ibaresinin dışında,lokavt yapılan işyerleri ve çevresine afiş, pankart

gibi ilan vasıtalarını asmak veya yazılar yazmak yasaktır.

Grev ve lokavt halinde mülki amirin yetkileri:

Madde 50 - Grev ve lokavt halinde, mahallin en büyük mülki amiri, grev veya lokavt uygulanan

işyerlerinde gerekli emniyet, inzibat,koruma ve sağlık işlerini düzenler. Ayrıca halkın günlük yaşamı için

zaruri olan ve aksaması muhtemel hizmet ve ihtiyaçları karşılayacak tedbirleri alır.

Bu tedbirlerin niteliği, kapsamı, uygulanış tarzı bir tüzükte belirtilir.

Ancak alınacak tedbirler kanuni bir grev veya lokavtın uygulanmasına engel olucu nitelikte olamaz.

Grev ve lokavtı sona erdirme kararı:

Madde 51 - Kanuni bir grev veya lokavtı sona erdirmek için grev ve lokavta karar vermiş

olanlar tarafından alınan kararlar en geç ertesi işgünü sonuna kadar yazı ile karşı tarafa ve bölge çalışma

müdürlüğüne bildirilir ve mahallinde çıkan en az bir gazetede, gazete yoksa mutad vasıtalarla ilan edilir.

Kanuni grev ve lokavt ilanın yapılması ile sona erer.

Grevin uygulanmasına son verilmesi lokavtın, lokavtın uygulanmasına son verilmesi grevin

kaldırılmasını gerektirmez.

Grevi uygulayan işçi sendikasının herhangi bir sebeple kapatılması, feshedilmesi veya infisah

etmesi veya faaliyetinin durdurulması hallerinde grev veya lokavt kendiliğinden ortadan kalkar. Lokavtı

uygulayan işveren sendikasının herhangi bir sebeple kapatılması, feshedilmesi veya infisah etmesi veya

faaliyetinin durdurulması hallerinde lokavt kendiliğinden ortadan kalkar.Grevin veya lokavtın sona erdiği

görevli makam tarafından ilan edilir.

Grevi uygulayan sendikanın, bu grevin uygulandığı işyerindeki üyesi işçilerin dörtte üçünün

sendika üyeliğinden ayrıldıklarının tespiti halinde, ilgililerden biri grevin sona erdirilmesi için 15 inci

maddeye göre yetkili mahkemeye başvurabilir. Mahkemece belirlenecek tarihte grevin sona ereceği

birinci fıkradaki usul uyarınca ilan edilir.

ÜÇÜNCÜ KISIM

Toplu İş Uyuşmazlıklarının Barışçı Yollarla Çözümü

BİRİNCİ BÖLÜM

Yüksek Hakem Kuruluna Başvurma

Başvuru:

Madde 52 - Grev ve lokavtın yasak olduğu işler ve yerlerdeki uyuşmazlıklarda taraflardan her

biri 32 nci madde uyarınca Yüksek Hakem Kuruluna başvurabileceği gibi grev ve lokavtın ertelendiği

hallerde erteleme süresinin sonunda Çalışma Bakanı da Yüksek Hakem Kuruluna başvurur.

Yüksek Hakem Kurulunun kuruluşu:

Madde 53 - (Değişik birinci fıkra: 27/5/1988 - 3451/8. md.) Yüksek Hakem Kurulu, Yargıtay’ın

iş davalarına bakan dairesi başkanının başkanlığında,

1. Bakanlar Kurulunca, bakanlıklar bünyesi dışında, işçi veya işveren kuruluşları ile hiçbir

şekilde bağlantısı olmayan ve siyasi parti organlarında görevli bulunmayan, ekonomi, işletme, sosyal

politika veya iş hukuku konularında bilgi ve tecrübe sabibi olanlar arasından seçilecek bir üye,

143

2. Üniversitelerin iş hukuku veya ekonomi öğretim üyeleri arasından Yükseköğretim Kurulunca

seçilecek bir üye,

3. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü,

4. İşçi konfederasyonlarından, kendisine mensup işçi sayısı en yüksek olan konfederasyonca

seçilecek iki üye,

5. İşverenler adına en çok işveren mensubu olan işveren konfederasyonunca, biri kamu

işverenlerinden olmak üzere seçilecek iki üyeden oluşur.

Seçimle gelen üyeler, iki yıl için seçilirler, yeniden seçilmeleri caizdir.

Seçimle gelen her bir üye için aynı şekilde ikişer yedek seçilir. Kurul Başkanlığı için birinci ve ikinci

yedekler Yargıtay Hukuk Daireleri Genel Kurulunca hukuk daireleri başkanları arasından seçilir. Yüksek

Hakem Kuruluna katılacak üyelerin seçilmesi, her seçim döneminden üç ay önce Çalışma Bakanlığınca

ilgili makam ve kuruluşlardan istenir.

Bu maddede söz konusu seçici kurullar üye tamsayısının salt çoğunluğu ile toplanır. Birinci

toplantıda, toplantı nisabı sağlanamadığı takdirde, ikinci toplantıda katılanlarla seçim yapılır.

Seçilebilmek için hazır bulunan üyelerin salt çoğunluğunun oyu şarttır.

Uyuşmazlığın incelenmesi:

Madde 54 - Yüksek Hakem Kurulu başvuru dilekçesinin alındığı günden başlayarak altı işgünü

içinde üyelerinin tamamının katılması ile toplanır. Ancak, başkan hariç üyelerden ikisinin katılmaması

toplantıya engel olmaz. Özürlü veya izinli olan asıl başkan veya üyenin yerini aynı gruptan yedek başkan

veya yedek üyelerden biri alır.

Yüksek Hakem Kurulu uyuşmazlığı evrak üzerinde inceler. Yeteri kadar aydınlatılmamış

bulduğu yönleri ilgililerden sorarak tamamlar. Ayrıca. Görüşlerini öğrenmek istediği kimseleri çağırıp

dinler veya bunların görüşlerini yazı ile bildirmelerini ister. Bu kimseler hakkında Hukuk Usulü

Muhakemeleri Kanununun tanıklara ve bilirkişilere ilişkin hükümleri uygulanır.

Yüksek Hakem Kurulu toplantıya katılanların çoğunluğu ile karar verir. Lehte ve aleyhte oylar

eşit ise başkanın bulunduğu taraf çoğunluğu sağlar.

Yüksek Hakem Kurulunun kararının niteliği:

Madde 55 - Yüksek Hakem Kurulu kararları kesindir ve toplu iş sözleşmesi hükmündedir.

İşçiler ve işverenler adına katılacak üyelerde aranacak nitelikler:

Madde 56 - Yüksek Hakem Kuruluna işçi ve işverenler adına seçilecek üyelerde aranacak

nitelikler şunlardır:

1. Türk vatandaşı olmak,

2. Okur - yazar olmak,

3. Medeni ve siyasi hakları tam olarak kullanma ehliyetinden yoksun olmamak. KANUNLAR, HAZİRAN 1988 (EK - 2)

4. Taksirli suçlar hariç, ağır hapis veya altı aydan fazla hapis veyahut affa uğramış olsalar bile

Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,

sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı bir fiilden dolayı hapis cezasından

hükümlü bulunmamak ve siyasi partilerin organlarında görevli olmamak.

İdari teşkilat:

Madde 57 - Yüksek Hakem Kurulunun yazışma ve uzmanlık hizmetlerini yürütmek üzere

Yüksek Hakem Kurulu Başkanlığına bağlı olarak bir genel sekreterlik kurulur. Genel sekreter başkanın

teklifi üzerine genel usullere göre atanır.

Yüksek Hakem Kurulunun istemi üzerine Başbakanlıkça yeteri kadar raportör ve uzman atanır

ve ihtiyaca göre görevlendirilir. Ancak işçi veya işveren sendika ve konfederasyonlarında çalışmakta

olanlar raportör ve uzman olarak görevlendirilemezler.

144

İKİNCİ BÖLÜM

Özel Hakeme veya Resmi Arabulucuya Başvurma

Özel hakeme başvurma:

Madde 58 - Taraflar anlaşarak toplu hak veya menfaat uyuşmazlıklarının her safhasında özel

hakeme başvurabilirler. Toplu iş sözleşmesinde taraflardan birinin başvurması üzerine özel hakeme

gidileceğine dair hükümler geçerlidir. Bu takdirde bir tarafın müracaatı üzerine uyuşmazlık hakem

tarafından çözülür.

Menfaat uyuşmazlıklarında taraflar özel hakeme başvurma hususunda yazılı olarak anlaşma

yaparlarsa, bundan sonra arabuluculuk, grev ve lokavt, kanuni hakemlik hükümleri uygulanmaz.

Menfaat uyuşmazlıklarında özel hakeme başvurulduğu hallerde hakem kararları toplu iş

sözleşmesi hükmündedir. Hak uyuşmazlıklarında özel hakem kararları genel hükümlere tabidir.

Uyuşmazlığın her safhasında taraflar aralarında anlaşarak özel hakem olarak Yüksek Hakem

Kurulunu da seçebilirler.

Resmi arabuluculuk teşkilatı:

Madde 59 - Çalışma Bakanlığına bağlı olarak kurulacak resmi arabuluculuk teşkilatı bu

Kanunda öngörülen resmi arabuluculuk faaliyetinin yürütülmesini sağlayacak tedbirleri alır.

Resmi arabuluculuk teşkilatının kuruluş ve işleyişine ilişkin esaslar ile resmi arabuluculuk

yapabileceklerin listesinin düzenlenme esasları ve resmi arabuluculara ödenecek ücretlerin alt ve üst

sınırları 65 inci maddeye göre çıkartılacak tüzükte düzenlenir.

Resmi arabulucunun istediği her türlü bilgiyi gerek taraflar gerek diğer bütün ilgililer vermeye

mecburdurlar.

(Değişik: 27/5/1988 - 3451/9. md.) Resmi arabulucuların ücretleri bu teşkilatça milli bir banka

hesabında toplanan paralardan ödenir. Arabulucuyu tayin eden mahkeme bu esaslar çerçevesinde ve

uyuşmazlığın kapsamını ve niteliğini dikkate alarak ücreti tespit eder.

(Değişik: 27/5/1988 - 3451/9. md.) Resmi arabuluculuk yapılan her uyuşmazlıkta tarafların bu

hesaba yatırmaları gereken ücretlere ait esaslar ile ücretlerden masraf olarak kesilecek miktar ve

ücretlerin banka faizlerinin kullanılmasının usul ve esasları da bu tüzükte belirtilir.

Resmi arabuluculuk teşkilatı arabulma faaliyetine girişilen her uyuşmazlıkta vardığı sonuçları en

kısa zamanda uygun vasıtalarla kamuoyuna açıklayabilir.

Tarafların anlaşarak tayin edecekleri arabulucunun ücreti kendileri tarafından serbestçe tespit

edilebilir.

(Ek: 27/5/1988 - 3451/9.md.) Tarafların hesaba yatırmaları gereken ücretler için Çalışma ve

Sosyal Güvenlik Bakanlığınca düzenlenen belgeler İcra ve İflas Kanununun 68 inci maddesinde sayılan

belgeler hükmünde olup,bu ücretlerin takip ve tahsilinde kamu alacaklarının takip ve tahsiline ilişkin

esaslar uygulanır.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Toplu Hak Uyuşmazlıkları

Yorum davası:

Madde 60 - Uygulanmakta olan bir toplu iş sözleşmesinin yorumundan doğan uyuşmazlıkta

sözleşmenin taraflarından her biri 15 inci maddeye göre yetkili iş mahkemesinde yoruma ilişkin bir tespit

davası açabilir. Mahkeme en geç iki ay içinde kararını verir. Kararın temyiz edilmesi halinde Yargıtay’ın

ilgili dairesi, bozma sözkonusu olan hallerde işin esasına ilişkin kesin kararını iki ay içinde verir.

Kesinleşen yorum kararına uymayan taraf hakkında 80 inci madde hükmü uygulanır.

Kişilerin,yorum kararına uyulmamasından doğan tazminat hakları saklıdır.

Eda davası:

Madde 61 - Toplu iş sözleşmesine dayanan eda davalarında ifaya mahkum edilen taraf, temerrüt

tarihinden itibaren, bankalarca uygulanan en yüksek işletme kredisi faizi üzerinden temerrüt faizi

ödemeye de mahkum edilir.

Ayni taahhüdünü yerine getirmeyen veya eksik yerine getiren taraf derhal ifaya mahkum edilir.

Tarafların tazminat hakları saklıdır.

145

DÖRDÜNCÜ KISIM

Çeşitli Hükümler

İşverenler:

Madde 62 - Aylık ve ücretleri kanunla belirtilmiş olsa bile, işveren veya işveren vekili

durumunda bulunanlar hakkında, bunlara ilişkin olarak bu Kanunda yer alan hak ve sorumluluk

hükümleri uygulanır.

İşyerinde işveren vekili durumunda olan ve temsilci sıfatıyla toplu iş sözleşmesinde veya toplu

görüşmede taraf olarak hareket eden kimse, bu Kanunun uygulanması bakımından işveren sayılır.

İşyerinde ilan:

Madde 63 - Bir toplu iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesi hükmündeki özel hakem veya

Yüksek Hakem Kurulu kararı ile veya toplu hak uyuşmazlıklarında verilmiş mahkeme veya özel hakem

kararlarıyla bağlı olan işveren bunların aslını veya veren makamca onaylanmış veya noterlikçe onanmış

birer örneğini, işyerinin işçiler tarafından görülebilecek uygun yerlerine asmaya mecburdur.

Denetleme:

Madde 64 - Toplu iş sözleşmesine veya 63 üncü maddede belirtilen hakem veya mahkeme

kararlarına uyulup uyulmadığı İş Kanunu hükümleri uyarınca denetlenir.

Hakeme ve arabulucuya başvurma tüzüğü:

Madde 65 - Yüksek Hakem Kurulunun çalışma usul ve tarzı ile çalışmasına ve hizmetlerinin

yürütülmesine ilişkin esaslar; Yüksek Hakem Kurulunun başkan ve üyeleri ile bu Kurulda

görevlendirilecek uzman ve raportörlere ödenecek tazminatlar; naip, bilirkişi ve tanıklara verilecek

ücretler ve menfaat uyuşmazlıklarında özel hakem incelemesinde uygulanacak usul hükümleri bir tüzükle

düzenlenir.

Diğer kanunların uygulanması:

Madde 66 - Bu Kanunda hüküm olmayan hallerde Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu ile hizmet

akdini düzenleyen diğer kanunların bu Kanun aykırı olmayan hükümleri uygulanır. Bu Kanunda aksi

öngörülmedikçe tebligatlar Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılır.

Bu Kanunun uygulanmasından doğan bütün uyuşmazlıklar iş davalarına bakmakla görevli

mahkemelerde çözümlenir.

Ödenek:

Madde 67 - Bu Kanunun 59 ve 65 inci maddeleri gereğince yapılacak ödemeleri karşılamak

üzere gerekli ödenek Çalışma Bakanlığı bütçesine konulur.

BEŞİNCİ KISIM

Müeyyideler ve Son Hükümler

BİRİNCİ BÖLÜM

Ceza Hükümleri

Toplu iş sözleşmesine yasak hükümler konulması:

Madde 68 - 5 inci maddeye aykırı olarak toplu iş sözleşmelerine, Devletin ülkesi ve milletiyle

bölünmez bütünlüğüne, milli egemenliğe, Cumhuriyete, milli güvenliğe aykırı hükümler ile kanunlarda

suç sayılan fiilleri teşvik, tahrik ve himaye eden hükümler koyanlar hakkında altı aydan bir yıla kadar

hapis cezası hükmolunur.

Resmi arabulucunun sorumluluğu:

Madde 69 - Bu Kanunun 22 nci maddesi hükümlerine göre mahkemece tayin edilmiş bulunan

arabuluculardan, sırf tarafları ızrar kasdı ile verilen bu görevi yapmaktan kaçınan veya 23 üncü maddede

belirtilen tutanağı sırf tarafları ızrar kasdı ile süresinde görevli makama tevdi etmeyen arabulucular onbin

liradan yirmibeşbin liraya kadar ağır para cezasına mahkum edilirler.

Resmi arabulucu olarak görevlendirilenler görevlerinin ifası sırasında veya ifasından dolayı

işledikleri veya kendilerine karşı işlenen suçlar bakımından memur sayılırlar.

146

Kanun dışı grev ve lokavt:

Madde 70 - Bu Kanunda belirtilen şartlar gerçekleşmeden grev veya lokavt kararı verenlerle,

bunu teşvik edenler,zorlayanlar veya propagandasını yapanlar bir aydan üç aya kadar hapis ve otuzbin

liradan seksenbin liraya kadar ağır para cezasına mahkum edilirler.

Yukarıdaki fıkrada sözü edilen grev veya lokavt kararının uygulanması halinde; grev veya

lokavta karar verenler, böyle bir grev veya lokavta karar verilmesine veya uygulanmasına veya bunlara

katılmaya veya devama zorlayan veya teşvik edenler veya bu yolda propaganda yapanlar ile lokavta

katılanlar veya devam edenler üç aydan altı aya kadar hapis ve ellibin liradan yüzbin liraya kadar para

cezasına mahkum edilirler.

Grev veya lokavt kararı alınmasında gerçekleşmeyen şartlar yalnızca süre veya tebligata ilişkin

ise yukardaki fıkralara göre verilecek cezalar üçte birden yarıya kadar indirilir.

Bu maddede belirtilen kanun dışı greve katılanlar veya devam edenler beşbin liradan seksenbin

liraya kadar ağır para cezasına mahkum edilir.

Uygulanan grev veya lokavtın kanuna aykırı olması:

Madde 71 - Grev veya lokavt kararının bu Kanun hükümlerine uygun olarak alınmasına

rağmen, kanunda yazılı şart ve usuller dışında uygulanması halinde, bu kararı uygulayanlar,

uygulanmasına veya devamına zorlayanlar veya teşvik edenler veya bu yolda propaganda yapanlar bir

aydan üç aya kadar hapis, onbin liradan otuzbin liraya kadar ağır para cezasına mahkum edilirler.

35 inci madde hükümlerine göre yapılan grev oylamasında, grevin uygulanmamasına karar

verilmesine rağmen grev kararının uygulanması halinde failler hakkında fiilin niteliğine göre 70 inci

maddenin ikinci ve dördüncü fıkraları hükümleri uygulanır.

Yasak hallerinde grev ve lokavt:

Madde 72 - Grev veya lokavtın 29 ve 30 uncu maddelere göre sürekli olarak, 31 inci maddeye

göre de geçici olarak yasaklandığı işlere veya işyerlerine ilişkin olarak; grev veya lokavt kararı verenler,

kararı kaldırmayanlar, teşvik edenler, zorlayanlar veya propagandasını yapanlar iki aydan altı aya kadar

hapis, ellibin liradan yüzbin liraya kadar ağır para cezasına mahkum edilirler.

Yukarıdaki fıkrada sözü edilen grev veya lokavt kararının uygulanması halinde; grev veya lokavt

kararı verenler, böyle bir grev veya lokavta karar verilmesine veya uygulanmasına veya bunlara

katılmaya veya devama zorlayanlar veya teşvik edenler veya bu yolda propaganda yapanlar ile grev veya

lokavta katılanlar veya devam edenler dokuz aydan az olmamak üzere hapis ve yüzbin liradan ikiyüzbin

liraya kadar ağır para cezasına mahkum edilirler.

Bu maddede belirtilen kanun dışı greve katılanlar veya devam edenler altı aydan az olmamak

üzere hapis cezasına mahkum edilirler.

Siyasi amaçlı grev veya lokavt, genel grev veya lokavt,dayanışma grevi veya lokavtı ile işyeri

işgali, işi yavaşlatma, verimi düşürme ve üretimi aksatacak nitelikteki her türlü direnişler hakkında da

yukardaki fıkralar hükümleri uygulanır. Ancak siyasi amaçlı grev veya lokavt, genel grev veya lokavt,

dayanışma grevi veya lokavtı halinde anılan fıkralara göre tayin edilecek cezalar bir misli artırılarak

hükmolunur.

46 ncı maddenin ikinci fıkrası uyarınca bir grev veya lokavtın ihtiyati tedbir yoluyla

durdurulmasına dair mahkemece verilen karara uymayanlar hakkında da fiilin niteliğine göre ikinci veya

üçüncü fıkralardaki cezalara hükmolunur.

Kararlara tesir maksadıyla kanun dışı grev ve lokavt:

Madde 73 - Yasama, yürütme ve yargı organları ile merkezi veya mahalli idarelerce bir karar

alınmasını veya alınmış bir kararın değiştirilmesini veya kaldırılmasını sağlamak veya alınmış bir kararı

protesto etmek amacıyla kanun dışı grev veya lokavt kararı verenler, teşvik edenler, zorlayanlar veya

propagandasını yapanlar üç aydan dokuz aya kadar hapis ve yetmişbeşbin liradan yüzellibin liraya kadar

ağır para cezasına mahkum edilirler.

Yukarıdaki fıkrada sözü edilen grev veya lokavt kararının uygulanması halinde; grev veya

lokavta karar verenler, grev veya lokavta karar verilmesine veya uygulanmasına veya bunlara katılmaya

veya devama zorlayan veya teşvik edenler veya bu yolda propaganda yapanlar ile lokavta katılanlar bir

yıldan az olmamak üzere hapis ve yüzellibin liradan üçyüzbin liraya kadar ağır para cezasına mahkum

edilirler.

Bu maddede belirtilen kanun dışı greve katılanlar altı aydan az olmamak üzere hapis ve onbin

liradan az olmamak üzere ağır para cezasına mahkum edilirler.KANUNLAR, HAZİRAN 1988 (EK - 2)

147

Devletin şahsiyetine karşı grev veya lokavt:

Madde 74 - Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne,milli egemenliğe, Cumhuriyetin

niteliğine, Devletin güvenliğine aykırı amaçla grev veya lokavt kararı verilmesi veya uygulanması

hallerinde fiilin niteliğine göre failler hakkında bu eylemler başka bir suç oluştursa bile ayrıca 73 üncü

madde hükümleri uygulanır.

Grev veya lokavtı erteleme kararına uyulmaması:

Madde 75 - Bakanlar Kurulunun 33 üncü maddenin birinci fıkrası uyarınca aldığı erteleme

kararından sonra grev veya lokavtı kaldırma kararı almayanlar veya grev veya lokavta devam edenler

veya katılanlar veya devama zorlayan veya teşvik edenler ve bu yolda propaganda yapanlar altı aydan az

olmamak üzere hapis ve otuzbin liradan az olmamak üzere ağır para cezasına mahkum edilirler.

Grev oylamasında hile, tehdit ve cebir:

Madde 76 - Bir grev oylamasının sonucuna tesir etmek maksadıyla hile veya tehdit veya cebir

kullananlar üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına mahkum edilirler.

Grev veya lokavt halinde işyerinden ayrılmama, engellemede bulunma:

Madde 77 - Greve katılan veya lokavta maruz kaldıkları halde, grev veya lokavtın uygulandığı

işyerlerinden ayrılmayanlar,işyeri önünde veya ihtara rağmen işyeri civarında topluluk teşkil edenler ile

işçileri bu eylemlere zorlayan, teşvik eden veya bu yolda propaganda yapanlar hakkında onbin liradan

otuzbin liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur.

Grev veya lokavt süresince işyerinde çalışmaya mecbur olan işçilerden geçerli bir özrü

olmaksızın işyerinde çalışmayanlar üç aydan bir yıla kadar hapis ve beşbin liradan onbeşbin liraya kadar

ağır para cezası ile cezalandırılırlar.

Grev ve lokavt kapsamına giren işçilerin haklarına uyulmaması:

Madde 78 - Grev ve lokavtın uygulandığı işyerlerinde 39 uncu madde gereğince çalıştırmak

zorunda olduğu işçileri çalıştırmayan işveren üç aydan bir yıla kadar hapis ve onbeşbin liradan az

olmamak üzere ağır para cezası ile cezalandırılır.

(Değişik: 27/5/1988 - 3451/10. md.) 40 ıncı maddenin ikinci fıkrasında belirtilen yazılı izni

almadan yeni işçi alan işveren izinsiz aldığı her işçi başına ellibin liradan yüzbin liraya kadar ağır para

cezası ile cezalandırılır.

(Değişik: 27/5/1988 - 3451/10. md.) 43 üncü madde hükmüne aykırı hareket eden işveren veya

işvereni sözkonusu hükme aykırı hareket etmeye zorlayan veya teşvik eden veya bu yolda propagandada

bulunanlar, sözkonusu hükme aykırı olarak aldıkları veya alınmasına sebep oldukları veya grev yapan

işçilerin yerine çalıştırdıkları her işçi başına yüzellibin liradan az olmamak üzere ağır para cezasına

mahkum edilirler.

44 üncü madde hükmüne aykırı olarak işçileri konutlarından çıkaran veya bu konutların su, gaz,

aydınlatma veya ısıtma hizmetlerini kesen işveren veya işvereni bu yolda hareket etmeye zorlayan veya

teşvik eden veya bunun için propaganda yapanlar üç aya kadar hapis ve otuzbin liradan az olmamak üzere

ağır para cezası ile cezalandırılırlar.

Kanuna aykırı şekilde grev gözcülüğü ve diğer fiiller:

Madde 79 - 48 inci maddede gösterilenden fazla sayıda veya işyerinde grevi ilan etmiş olan işçi

sendikasının mensubu olmayan grev gözcüsü koyanlar veya aynı şekilde fazla sayıda ve bir arada veya

işyerinde grevi ilan etmiş olan işçi sendikasının mensubu olmaksızın grev gözcülüğü yapanlar iki aydan

altı aya kadar, aynı maddenin ikinci fıkrasına aykırı hareket eden grev gözcüleri de dört aydan bir yıla

kadar hapis cezasına mahkum edilirler.

Grev uygulanan işyerinde, "Bu işyerinde grev vardır" lokavt uygulanan işyerinde de, "Bu

işyerinde lokavat vardır" ibareleri dışında,sözü edilen işyerleri çevrelerinde afiş,pankart gibi ilan

araçlarını asan veya yazı yazanlarla,işyeri ve çevresinde uygulanan grev sebebiyle kulübe, baraka, çadır

gibi barınma yerleri yapanlar veya yaptıranlar bir aydan altı aya kadar hapis ve beşbin liradan onbeşbin

liraya kadar ağır hapis cezası ile cezalandırılır.

İlan etmeme, bilgi vermeme ve mahkeme kararına uymama:

Madde 80 - 28 inci madde ile 51 inci maddenin birinci fıkrası, 54 üncü maddenin ikinci fıkrası,

59 uncu maddenin üçüncü fıkrası ve 63 üncü maddede sözü edilen ilan, bildirme ve bilgi verme

148

yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere yirmibin liradan altmışbin liraya kadar ağır para cezasına

hükmolunur.

Uygulanmakta olan bir toplu iş sözleşmesinin yorumu hakkında mahkemenin kesinleşen kararına

uymayan taraf, ilgililerden birinin şikayeti üzerine otuzbin liradan az olmamak üzere ağır para cezasına

mahkum edilir.

Tekerrür hali ve daha ağır cezanın uygulanması:

Madde 81 - Bu Kanunun suç saydığı eylemlerin tekerrürü halinde, Kanunda belirlenmiş cezalar

üçte birden yarıya kadar artırılarak hükmedilir.

Bu Kanunda suç sayılan fiiller diğer kanunlara göre daha ağır bir cezayı gerektirdiği takdirde

daha ağır ceza uygulanır.

İKİNCİ BÖLÜM

Son Hükümler

Yürürlükten kaldırılan kanunlar:

Madde 82 - 15/7/1963 tarih ve 275 sayılı Toplu İş Sözleşmesi,Grev ve Lokavt Kanunu, 2364

sayılı Kanunun atıf yaptığı hükümleri hariç, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte, 2364 sayılı Kanunun

atıf yaptığı 275 sayılı Kanunun hükümleri ile 2364 sayılı Süresi Sona Eren Toplu İş Sözleşmelerinin

Sosyal Zorunluluk Hallerinde Yeniden Yürürlüğe Konulması Hakkında Kanun ise, Türkiye Büyük Millet

Meclisi göreve başladığında yürürlükten kalkar.

Ek Madde 1 - (3/6/1986 - 3299/9 md. ile gelen Ek Madde hükmü olup teselsül için

numaralandırılmış- tır.)

Bu Kanunda geçen Çalışma Bakanlığı ismi, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı; Bölge

Çalışma Müdürlüğü de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü olarak değiştirilmiştir.

Yüksek Hakem Kurulu ve yeniden yürürlüğe konulan toplu iş sözleşmeleri:

Geçici Madde 1 - Bu Kanunla Yüksek Hakem Kuruluna verilmiş olan görevler, Türkiye Büyük

Millet Meclisi göreve başlayıncaya kadar 2364 sayılı Kanuna göre kurulmuş olan Yüksek Hakem

Kurulunca yerine getirilir.

Bu Kanunun yayımı tarihinden sonra 2364 sayılı Kanuna göre Yüksek Hakem Kurulunca

yeniden yürürlüğe konulacak toplu iş sözleşmelerinin yürürlük süresi bir yıldan fazla olamaz.

Bu Kanunun yayımı tarihinde 2364 sayılı Kanuna göre yürürlükte bulunan toplu iş

sözleşmeleri,sürelerinin bitimine kadar yürürlükte kalır.Şu kadar ki,Türkiye Büyük Millet Meclisinin

göreve başlamasından sonra bu Kanuna göre kurulan Yüksek Hakem Kurulu, 2364 sayılı Kanuna göre

kendisinden önce yeniden yürürlüğe konulmuş bulunan toplu iş sözleşmelerine ilişkin hususları da karara

bağlar.

Yürürlük:

Madde 83 - Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme:

Madde 84 - Bu Kanunu Bakanlar Kurulu yürütür.

2822 SAYILI KANUNA EK VE DEĞİŞİKLİK GETİREN MEVZUATIN

YÜRÜRLÜĞE GİRİŞ TARİHİNİ GÖSTERİR LİSTE

Kanun Yürürlüğe

No. Farklı tarihte yürürlüğe giren maddeler giriş tarihi

---------- ------------------------------------------------ ---------------

3299 -- 19/6/1986

3451 -- 2/6/1988

KANUNLAR, HAZİRAN 1988 (EK - 2)

149

2822 SAYILI KANUNDA EK VE DEĞİŞİKLİK YAPAN MEVZUATIN

YÜRÜRLÜKTEN KALDIRDIĞI KANUN VE HÜKÜMLERİ GÖSTERİR LİSTE

Yürürlükten Kaldıran Mevzuatın

Yürürlükten Kaldırılan ------------------------------

Kanun veya Kanun Hükümleri Tarihi Sayısı Maddesi

---------------------------------------------- --------- --------- ---------

2822 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin

ikinci fıkrası ile 32 nci maddesinin 27/5/1988 3451 11

birinci fıkrası

YARARLANILAN KAYNAKLAR

1.) Güven, E. ve U. AYDIN, İŞ HUKUKU DERSLERİ, Anadolu Üniversitesi Kütüphane ve

Dokümantasyon Merkezi Yayını, II. E.a.III. Dizi KB 1270.G877, 303 sayfa, Eskişehir, 1965.

2.) 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu, Kurum Yayını, Cilt I ve II , 1978. (2003 yenilemeleri için

www.hukuki.net internet sitesi; kanun, mevzuat, tüzük ve yönetmelikler dizini)

3.) 2821 Sayılı Sendikalar Kanunu, (2003 yenilemeleri için www.hukuki.net internet sitesi; kanun,

mevzuat, tüzük ve yönetmelikler dizini)

4.) 2822 Sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev & Lokavt Kanunu, (2003 yenilemeleri için

www.hukuki.net internet sitesi; kanun, mevzuat, tüzük ve yönetmelikler dizini)

5.) Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü; Ağır ve Tehlikeli İşler Tüzüğü; Sağlık

Kuralları Bakımından Günde Ancak Yedibuçuk Saat veya Daha Az Çalışılması Gereken İşler

Hakkında Tüzük, (2003 yenilemeleri için www.hukuki.net internet sitesi; kanun, mevzuat, tüzük

ve yönetmelikler dizini)

6.) BAŞAR MEVZUAT Ltd. Şti. Bilgi Bankası ve Network İletişim yayınları.