Upload
others
View
9
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
DEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESi,
SOMA BELEDİYESİ
ve
SOMA İLÇE MÜFfÜLÜGÜ
Kur'an'ın Nüzulünün
1400. yılı münasebetiyle
KUR'AN'DA •
AILE -SEMPOZYUMU
10-11 ARALIK 2010
SOMA
DEÜ İlahiyat Fakültesi Dekanlığı ve
SOMA Belediyesi İşbirliği ile yayımlanmışbr.
Eserdeki bildiri ve müzakerelerin dini, ilmi ve hukuki sorumluluğu sahiplerine aittir.
Bildiriler müzakereler doğrutusunda gözden geçirilmiştir.
Eserin Adı: Kur'an'ın Nüzwünün 1400. yılı münasebetiyle
KUR'AN'DA AİLE SEMPOZVUMU
Baskı Yeri ve Tarihi: İzmir-, Temmuz 2011 ISBN: 978-9944-172-91-5
Editör
Prof. Dr. Hi.iseyin YAŞAR
Editör Y ardımcıları:
Dr. Mehmet Çiçek
İlkerYenen
Bekir Esen
Emin Yıldırım
Ali Doğan
Kapak Tibyan Yayıncılık - Ramazan ÇELİK
Montaj Baskı Cilt Tibyan Yayıncılık Basım Yayım Matbaacılık San.Tic.Ltd. Şti.
1145/1 Sak. No:64/A-1 Yeni§ehir -İZMİR Tel: O 232 459 77 78 Faks: 0232 449 3293
[email protected] - www.kitapbasimi.com Kültür Bakanlığı Sertifika No: 16613
Basım Tarihi: Şubat 2012
HZ. PEYGAMBER'İN ANNELERİ
Prof. Dr. Mehmet ŞEKER*
GİRİŞ
Bilindiği gibi doğumla dünyaya gelen insan ve hayvanların mutlaka bir annesi vardır. Aslında hangi mevki ve makamcia bulunursa bulunsun, erkek veya kadın olsun hepsinin bir anneden doğduğu malumdur. Dünya tarihinde tanınmış olan büyük komutanlar, büyük askerler, devlet adamları, düşünce ve ilim adamları, vb. filozof, edip, şair kim olursa olsun hepsi bir annenin evladır. Hatta peygamberler bile bir anneden dünyaya gelmişlerdir.
Sikh dinine mensup bir Hindli şairin bir mısraında "Peygamberleri ve azizleri doğuraniann da analar olduğunu unuttum"1 ifadesi dikkat çekicidir.
Kur'an-ı Kerim'de Hucurat suresinin onüçüncü ayetinde "Ey insanlar! Biz, sizi bir erkekle bir kadından yarattı k. .. " buyurularak, insanoğlunun yaratılışı hakkında açık ve kesin bilgi verilmektedir. Bu sebeple insanoğluna ana ve babasına karşı nasıl davranacağı hemen bütün dinlerde anlatılmakta ve insanlar bu konuda uyarılmaktadır. Nitekim Kur'ah-ı
Kerim'in muhtelif ayetlerinde ister mü'min olsun isterse olmasın herkesi hatta bütün insanları ana-babasına karşı iyi davranmaya, onlara iyilik etmeye davet etmektedir:
"Biz insanoğluna ana-babasına iyi davranmasını emrettik. Çünkü annesi onu nice zorluklarla karnında tQ§ımış ve nice sıkıntılarla dünyaya getirmiştir. Çocuğun ana karnında tQ§ınması ve sütten kesilmesi otuz ayı bu/ur.2
"
"Biz insanoğluna, ana-babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu nice zorluk ve sıkıntılara katlanarak karnında tQ§ımıştır. Onun sütten kesilmesi ise iki yıl sürmüştür. O halde ey insanoğlu! Bana ve ana-
Dokuz Eylül Üniversitesi ilahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatlan Bölüm Ba§kanı.
1 Baba Virsa Singh, Words of Wisdom, İndia/New Delhi/2006, s.86. 2 Ahkaf 15.
4 Birinci Oturum
babana şükret. Bil ki, sonunda hesap vermek üzere huzuruma geleceksin.3"
Görülüyor ki özellikle annenin doğum öncesi ve sonrasında çektiği sıkıntılar, zorluklar ifadelerle anlatılamaz. Hatta annenin çocuğu hangi yaşta olursa olsun, ona karşı düşkünlüğü ve himayesi devam eder. Bu yüzden Kur' €mi anlayışa göre anneterin önemi ve onlara karşı sevgi, saygı ve hürmet gösterilmesi Allah'a itaatın hemen arkasından gelmektedir.
Onbeşinci yüzyıl Osmanlı yazarlarından Amasyalı Ali bin Hüseyin, "Tarfku'l Edeb" adlı kitabında "Ata/ann Mertebelerin Beyan ider ve Dahf Bunların Haklarını BildirQr" bölümünde Hz. Peygamber' den nakledilen bir hadise dayanarak şunları yazmaktadır:
"Resul hazret sallallahu alleyhi ve se/em buyuruyor: "Her mü'minin hukukun ri'ayet idecek atası üçdür: Birisi su/bi atasıdır kim anın belinden geldi.
Ve birisi dahi kayın atasıdur kim anın kızın çift/endi.
Ve bir atası dahi o/dur kim andan ılm ü Kur'an öğrendi. Amma atalarun hayırlusı o/dur ki, sana ilm öğretdi"4.
Hz. Peygamber'in babasının, kendisi dünyaya gelmeden bir müddet önce vefat ettiği bilinmektedir. Annesi genç yaşta dul kalmış ve oğlu Muhammed'i dünyaya getirdikten sonra Mekke adetlerine göre önce O'nu sütanneye vermişti. Kendisi vefat ettikten sonra da önce dedesi AbdülmutTalip'in sonra da amcası Ebu Talip'in himayesinde yaşadığını bildiğimiz Hz. Muhammed'in çevresinde halalan, amcalarının hanımları ile diğer bazı hanımların bulunduğunu bize ulaşan rivayetlerden öğrenmekteyiz. Bunlar arasında özellikle dikkatimizi çeken hanımların, Hz. Peygamber'le ilgileri ve O'nun çevresinde yer alışları sebebiyle haklarında bilgi verilmek üzere konuya eğilenler olmuş ve değişik araştırmalarda bunlara değinilmiştir. Ancak bu çalışmalarda annelerine daha az temas edilmiştir.
Dikkat ederseniz anneleri ifadesini kullanıyoruz. Halbuki bir insanın biyolojik olarak bir annesi olur. Ancak biz burada Hz. Peygamber'in anneleri derken hem biyolojik olarak kendisinden dünyaya geldiği annesini, hem de kendisinden süt emdiği hanımları tanımayı ve tanıtmayı hedefledik. Çünkü hem Hz. Peygamber'i dünyaya getiren annesi Amine, hem de onu emziren Süveybe ile Halime O'nun biyolojik anneleri sayılır. Ay-
3 Lokrnan 14. 4 Mehmet Şeker, Ali bin Hüseyin elAmasfnin Tariku'l-Edeb'i, Ankara 2002,
s.77.
Kur~an'da Aile Sempozyumu 5
nca Hz. Peygamber'in çocukluğundan itibaren O'nunla ilgilenen ve O'nun büyüyüp, gelişmesine ve yetişmesine yardırncı olan dadısı Ümmü Eymen ile arncasının hanımı FErtıma binti Esed'i ihmal ehnemek gerekir. İşte biz bu bildirimizde Hz. Peygamber'in annelerini ele alarak, onlar hakkında siyer ve hadis kitaplannda yer alan rivayetleri sizlerle paylaşarak, onlan değerlendirmeye çalışacağız.
1. AMiNE (ö. 576-577)
Arnine'nin babası Kureyş kabilesinin Beni Zühre, annesi de Beni Abdüddar koluna mensuplardı. Hz. Peygamber'in dedesi Abdulmuttalib oğlu Abdullah'ı da yanına alarak Arnine'yi babasından istemiş ve taraflar anlaşarak nikah işleri tarnarnlanmışbr. Yakışıklı, soylu ve alnında parlaklık bulunan bir genç olan Abdullah ile evlenen Arnine evliliğin ilk üç gününde kendi evinde kalmış, sonra Abdullah'ın evine gelmiştir. Abdullah evlilikten birkaç ay sonra vefat ehniştir.
Hz. Peygamber, bütün Peygamber anneleri gibi kendi annesinin de oğlu için bir rüya gördüğünden bahseder. Bu hadis Ahmed b. Hanbel'in el-Müsned'inde üç yerde geçe~. Bazı kaynaklarda rüyanın konusu belirtilmemekte, bazılannda ise Dımaşk ile Busra' daki saraylan aydınlatacak güçlü bir nur olduğu ifade edilmektedir6
• Nitekim bu husus Süleymen Çelebi'nin "Vesiletü'n-Necdt" adlı eserinin Viiadet Bahri'nde anlatılmakta, bu sebeple Müslüman Türklerin gönlünde Hz. Peygamber sevgisinin tezahürleri asırlardır tekrarlanmaktadır.
"Amine hatun Muhammed anesi Ol sadeften doğdu ol dür danesi
Çünki Abdullah' dan oldu helmile Vakt erişdi hefte vü eyyam ile
Hem Muhammed gelmesi oldu yakin Çok alametler belürdi gelmedin
Ol gice kim doğdu ol hayru'l-beşer Anesi anda neler gördü neler
Dedi gördüm ol Habibin anesi Bir acep nur kim güneş pervan esi. .. "7
5 Ahmed bin Hanbel, Müsned, N, 127,128; V, 262. 6 Asım Köksal, Hz. Muhammed ve İslamiyet, İstanbul 1981 (Ankara 1966),
Mekke, s.62. 7 Mevlid
6 Birinci Oturum
Amine, oğlu altı ya§ında iken Ümmü Eymen ile birlikte Medine'ye Hz. Peygamber'in babası tarafından ciayıları olan Beni Neccar'ı ve e§i Abdullah'ın kabrini ziyaret için gittiler. Bir ay sonra dönerken Arnine hastalanarak Ebva' da ölmü§tür8
•
Hz. Peygamber hicretin altıncı yılında annesinin kabrini Ebva' da ziyaret etmi§tir. Onun incelik ve §efkatini hatıriayarak gözleri ya§armı§tır.
2. ÜMMÜ EYMEN (ö: h. 10/m.632)
Asıl ismi Bereke binti Sa'lebe'dir. Üsame b. Zeyd'in annesidir. Sahih-i Müslim'de rivayet olunduğuna göre; Ümmü Eymen aslen Habe§li'dir. Hz. Peygamber'in babası Abdullah'ın cariyesi idi. Abdullah ölünce e§i Arnine'ye hizmete devam etıni§, bundan dolayı Hz. Muhammed doğunca da babasından kalan bir miras olarak O'na dadılık görevini üstlenmi§tir. Arnine Hz. Muhammed'i dünyaya getirdiğinde Ümmü Eymen'in O'nu ernzirdiğine dair rivayetler bulunmakta ise de bu konu tartı§maya açıktır. İslam Tarihçilerinden İbn Kesir "el-Bidô:ye ve'nNihô:ye" adlı eserinde onun Hz. Peygamber'i ernzirerek O'na sütannelik etme §erefine ula§tığını bildirir9
• Ancak bu sırada Ümmü Eymen'in henüz ondört onbe§ ya§larında ve evlenmemi§ olduğu göz önüne alınarak emzirmesinin mümkün olamayacağı dü§ünülebilir. Fakat Hz. Peygamber'in doğumundan itibaren Ümmü Eymen'in O'na hizmet ettiği rahatlıkla söylenebilir. Nitekim Hz. Peygamber kendisinin dayesi (dadısı) olduğu halde "Ümmü Eymen anamdan sonra anamdır0" diyerek kendisine iltifatta bulunduğu bilinmektedir.
Hz. Peygamber, Hz. Hatice ile evlenince Ümmü Eymen'i azad etmi§tir. Ümmü Eymen azad olduktan sonra Ubeyd bin Zeyd iie evlenmi§tir. Bu evlilikten Eymen isminde bir çocukları dünyaya gelmi§tir. Bundan dolayı kendisine Ümmü Eymen denmi§tir. Ubeyd bin Zeyd öldükten sonrada tekrar Hz. Peygamber'in evine dönen Ümmü Eymen, Zeyd bin Harise ile evlenmi§tir. Bu evlilikten de Üsame dünyaya gelmi§tir. Hz. Peygamber, Zeyd'i ve Üsame'yi ne kadar sevmişse Ümmü Eymen'i de o derece severdi. İlk müslümanlar arasında yer alan Ümmü Eymen rivaye-
8 İbn Sa'd, et-Tabakatü'l-Kübra, I, Beyrut 1957, s.l16; Diyar Bekrl, Hamis, Beyrut ts., I, s. 116; Ebva'da öldüğüne ve kabrinin bulunduğu yerle ilgili farklı görü§ler için bkz: Bekir Topaloğlu, Amine, TDV İA, III, İstanbul, 1991, s.64.
9 İbn Kesir, el-Bidaye ve'n-Nihaye, Il, Beyrut 1986, s.253; Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, VII, Ankara, s.57.
10 Asım Köksal, a.g.e., Mekke, s.66; Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, I, İstanbul 1991, s.43. ·
Kur'an'da Aile Sempozyumu 7
te göre hicretten sonra Mekke' den Medine'ye göç etmiş ve Hz. Peygamber'in vefabndan yaklaşıkbeş-albay sonra dar-ı beka'ya irtihal etmiştir.
Tirmizi'nin Şernail bahsinde; Abdullah İbn-i Abbas'dan şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Resuluilah'ın torunlanndan biri can çekişmekte iken Hz. Peygamber çocuğu kucağına almış, eHni çocuğun üzerine koymuştu. Çocuk inlemekteydi. Resuluilah (sav) ağladı. Ümmü Eymen de ağladı. Resuluilah (sav) Ümmü Eymen'e;
- "Resulullah yanında iken niçin ağlıyorsun? diye sordu. O da;
- Resuluilah ağlarken ben niçin ağlamayayım diye cevap verdi. Resuluilah da;
- Ben ağlamıyorum. O gözyaşı, rahmettir buyurdu11."
Hz. Peygamber zaman zaman Ümmü Eymen' e latife ederdi. Bazen de Ümmü Eymen Hz. Peygamber' e aynı şekilde karşılık verirdi. Bu konuda En es' den gelen bir rivayet şöyledir: "Bir gün Resulullah, Üm mü Eymen'i ziyarete gidiyordu, bende yanındaydım, birlikte gittik. Ümmü Eymen kendisine içinde içecek bulunan bir kab getirdi. Hz. Peygamber bunu kabul etmedi. Bilmiyorum oruçlu mu idi, isteği mi yoktu? Bunun üzerine Ümmü Eymen öfkelene~ek Resulullah'a karşı bağırıp çağırmaya başladı12." Ümmü Eymen'in bu davranışları Hz. Peygamber'e dadılık yapmasındandır. Çünkü Hz. Peygamber bilindiği gibi ailesinin büyüklerini çok erken yaşlarda kaybetmişti. O Ümmü Eymen'in elinde büyümüştü. Bu sebeple O'nun ailesinin büyüklerini ve kendisinin küçüklüğünü iyi biliyordu. Hz. Peygamber için Ümmü Eymen, onlan habrlatan bir insandı ve her zaman kendisiyle yakından ilgilenir, O'na bir anne gibi davranırdı. Bundan dolayı Hz. Peygamber ona, "anneciğim" diye de hitap etmiştir13 .
Bir yolculuk sırasında Ümmü Eymen, Rasuluilah'ın huzuruna girerek, "Bana bir binek temin ediniz" diye ricada bulunur. Rasulullah "seni deve yavrusuyla taşıyacağım" deyince; Ümmü Eymen "deve yavrusu istemem. Çünkü o beni taşıyamaz" karşılığını verir. Hz. Peygamber ısrarla; "seni deve yavrusundan başka hiçbirşeyle taşıtmam" diyerek onunla şakalaşır. Zira her deve bir başka devenin yavrusudur. Burada Hz. Peygamber'in kasb budur14
.
11 Tecrid-i Sarih: VIII/58-59; IV/381-382. 12 Müslim, el-Cami'u's-Sahih, Fedailüss's-Sahabe, 102 (2453). 13 İbn Sa' d, a.g.e., VIII, 223. 14 İbn Sa'd, a.g.e., VIII, 224; Rıza Savaş, Hz. Muhammed Devrinde Kadın,
Ravza Yayınları, İstanbul 1991, s.55.
8 Birinci Oturum
3. SÜVEYBE (ö: h.7/m.628)
Ebu Leheb'in cariyesi olan Süveybe, Medine tarafında yasayan Eslem kabilesine mensuptur. Annesi Arnine tarafından kısa bir süre ~mzirilen Hz. Muhammed, sütannesi Halime'ye verilineeye kadar Süveybe' den emmiştir15 . Kendisinden önce amcası Hamza, Hz. Peygamber'den sonra da halası Berre'nin oğlu Ebu Selerne el-MahzOmi de Süveybe'den süt emdikleri için Resulullah'ın sütkardeşi olmuşlardır. Süveybe Hz. Peygamber'i emzirirken Mesruh ismindeki kendi oğlunu da emzirmişti16. Bazı kaynaklarda Süveybe'den süt emenler arasında Abbas b. Abdülmuttalib, Ca'fer b. Ebu Talib, Abdullah b. Cahş ve Resulullah'ın amcası Haris'in oğlu Ebu Süfyan'ın da isimleri zikredilmektedir. Bu durum aynı zamanda Süveybe'nin Haşimt soyunun hemen bütün çocuklarına ihtiyaç duyulduğu zamanlarda sütannelik yaptığını göstermektedir.
Böylece sütannelerinden olan Süveybe ile Hz. Peygamber daha sonraları yakından ilgilenmiş, bu ilgisini onun vefatına kadar devam ettirmiştir. Süveybe'nin Hatice ile evlenciikten sonra Hz. Muhammed'i ziyarete geldiği, onların da kendisine iyi muamelede bulunduğu, Hatice'nin azad etmek niyetiyle Süveybe'yi Ebu Leheb'den satın almak istediği, ancak Ebu Leheb'in buna sıcak bakmadığı, ve Hz. Peygamber'in Medine'ye hicretinden sonra onu kendiliğinden azad ettiği de kaynaklarda kaydedilmektedir17. Medine'ye hicretinden sonra da sütannesine ilgisini devam ettiren Hz. Muhammed'in, onun hakkında zaman zaman bilgi edinmeye çalıştığı; kendisine Medine'den para ve giyecek gönderdiği de bilinmektedir18.
Süveybe'nin ölüm haberinin, Hz. Muhammed'e Hayber Gazvesi dönüşünde ulaştığı; bunu öğrenen Rasulullah'ın bu arada sütkardeşi MesrOh'un durumunu sorduğu, onun annesinden önce öldüğünü öğrenince başka akrabası kalıp kalmadığını araştırıp hiçbir yakının kalmadığını öğrendiği belirtilmektedir19.
15 İbn Sa'd, a.g.e., I, 108-110; Dimyati, es-Siretü'n-Nebeviyye, Halep/Suriye 1996, s. 33; Levent Öztürk, Süveybe, TDV İA, XXXVIII, İstanbul 2010, s. 183.
16 İbn Sa' d, a.g.e., I, s.108. 17 Asım Köksal, a.g.e.,Mekke, s.57. 18 İbn Sa' d, a.g.e., I, s.108-109; Dimyati, a.g.e., s. 33; Levent Öztürk, a.g.m., TDV
İA, XXXVIII, s.183. 19 İbn Sa'd, a.g.e .. ,I, s.108-109; Dimyati, a.g.e., s.33; Levent Öztürk, a.g.m., TDV
İA, XXXVIII, s.183.
Kur'an'da Aile Sempozyumu 9
Süveybe'nin müslüman olduğuna dair ilk kaynaklarda bir bilgi bulunmamakla birlikte ilk defa Ebu Abdullah İbn Mende (ö.395/1005) onun İslam'ı benimsediğinden bahsetmiştii0 .
4. HALiME (ö. Hicretten Önce)
Hevazin kabilesinin Sa'd b. Bekir .koluna mensuptur. Mekkeli aileler yeni doğan çocuklarını, çöl ve vahanın sağlıklı havasından yararlanıp büyümeleri, hadiyede yaşayanıann kültürlerini görüp, öğrenerek fasih Arapça konuşmaları için bedevi kabilelerinden gelen ve sütanneliğini kendileri için bir geçim kaynağı olarak gören kadınlara verirlerdi. Bundan dolayı Mekke'ye gelen kadınlar da zengin ailelerin çocuklannı tercih edelerdi.
Halime bir kıtlık yılında, Mekke'ye emzirmek üzere bir çocuk bulmak için geldiğinde, zengin bir aileye mensup çocuk bulamamıştır. Çünkü kendisinden önce gelenler çocukları emzirmek üzere almışlardır. Y etim olduğu için Hz. Muhammed'i almakta tereddüt etmiş; ancak eli boş dönmernek için O'nu almıştır. Halime iki yıl sonra O'nu sütten keserek, annesine teslim etmek istediyse de; annesi badiye havasının O'na yaradığını gördüğünden veya o sıralarda; Mekke' de veba salgını olduğundan bir süre daha Halime'nin yanında kalmasına karar vermiştir. Böylece Hz. Muhammed beş yaşına gelince Halime O'nu ailesine teslim etmiştii1 .
Daha sonraki yıllarda Halime'nin Mekke'ye geldikçe Hz. Peygamber'i ziyaret ettiğine dair rivayetler bulunmaktadır. Nitekim bir kıtlık yılında Hz. Muhammed'i ziyarete gelince Hz. Hatice'nin ona kırk koyun ve bir deve verdiği kaynaklarda yer almaktadıi2 •
Halime'nin Müslüman olduğu kesindir. Hz. Peygamber Halime'ye çok saygı ve hürmet göstermiştir. Peygamberliği sırasında kendisini ziyarete geldiğinde; "Anacığım, anacığım" diye onu ayakta karşılamıştıi3 .
20 Levent Öztürk, a.g.m., XXXVIII, s.l83. 21 BelazO.rl, Ensabu'l Eşraf, I, Mısır 1959, s.94; Mehmet Şeker, Gençler için Hz.
Muhammed'in Hayatı ve İslam Esasları, İstanbul 2008, s.l3. 22 İbn Sa'd, a.g.e., s.113-114; Dimyatl, a.g.e., s.36; Asri Çubukçu, Halime, TDV
İA, )0./, s.338; Asım Köksal, a.g.e., Mekke, s. 63. 23 İbn Sa' d, a.g.e, s.114; Mehmet Şeker, Hz. Muhammed'in Hayab, s.13-14; Ali
Akpınar "Aile İlişkilerinde Hz. Peygamber'in Ömekliği" adlı makalesinde Halime ile dadısı Ümmü Eymen'i kanştırmış; "Sütannesi Halime Hatunu gördükçe, 'Ümmü Eymen, ehl-i beytirnin hatırası!', 'Benim annem, annemden sonraki annem' der, kendisine içten sevgi ve saygı gösterir, omuz atkısını serip, üzerine oturtur, bir dileği varsa hemen yerine getirirdi"(Ali Akpınar, Ai/e İlişkilerinde Hz. Peygamber'in Ömekliği, İlmi Dergi Diyanet, c.45, s.l, Ocak-şubat-Mart 2009, Ankara 2009, s.16) ifadelerini kullanmıştır. Burada sütannesi Halime'nin sanki
10 Birinci Oturum
Bi'setten sonra ve Mekke'nin fethinden önce öldüğü tahmin edilmektedir.
Hz. Peygamber'in sütannesine gösterdiği saygı ve hürmetin yanında, sütkardeşleri ve sütbabasına da aynı hürmeti gösterdiği §U rivayetlerden anlaşılmaktadır: "Peygamberimiz (sav) bir gün otururken sütbabası çıkagelir. Resuluilah (sav) hürmeten onun için, (kendisinin) giydiği şeylerden birini serer ve onu üzerine oturtur. Az sonra sütannesi gelir. Peygamberimiz (sav)_ bunun için de elbisenin diğer tarafını serer, kadın üzerine oturur. Biraz sonra sütoğlan kardeşi gelir. Resuluilah (sav) kalkarak onuda önüne oturtur."24
Ayrıca diğer bir haberde de, sütkardeşi Şeyma'nın Ci'rane mevkiinde Hz. Peygamber'in yanına geldiği ve kendisine ikram edildiği rivayet olunmaktadı~5 .
5. FATIMA hint ESED (ö. Mekke'nin Fethi'nden -h. 8/m. 630-Önce)
Fatıma bint Esed, Haşim Oğulları kadınlarından olup Hz. Peygamber'in amcası Ebu Talip'in zevcesidir. Kendisinin gerek Ebu Talip'le gerek Hz. Muhammed'le soyu Haşim'de birleşi~6 • Fatıma bint Esed'in Talip, Akll, Ca'fer ve Ali adında dört oğlu ile Ümmühan'i (Hind), Cümane, Reyta ve Esma adında dört kızı vardı27 •
Hz.· Peygamber, dedesinin ölümünden sonra amcası Ebu Talib'in himayesine girince, eşi Fatıma O'na sekiz yaşından itibaren annelik yapmış, O'na öz annesi gibi bakrnıştr. Fatıma bint Esed vefat ettiği zaman Hz. Peygamber "Bugün annem öldü" diyerek kendi gömleğini ona kefen olarak sarmıştır. Hz. Peygamber, Fatıma bint Esed'in kabrine inerek toprağı genişletir gibi kabrin köşelerini işaret etmiş ve kabrin içine uzanmıştır. Daha sonra, kabirden çıkmıştır. Bu sırada gözleri yaşarmıştı. Hatta gözyaşları kabre damlamıştır. Cenaze namazını kıldınrken cenazesi üzerine yetmiş tekbir almıştır.
Orada bulunanlar "Biz Senin bu yaptığın şeyi başkasına yaptığını görmedik" dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber, "Ebu Talip'ten sonra,
Ümmü Eymen künyesi gibi gösterilmiştir. Bu bilginin dipnotlarında yazann gösterdiği şekilde bir bilgiye rastlanamamıştır.
24 Ebu Davud, Sünen, Edep, 129, (5145); İbrahim Canan, Hadis Ansiklopedisi Kütüb-i Sitte, I, İstanbul (1993), s.354.
25 Asri Çubukçu, a.g.m., TDV İA, s.338. 26 ~bn Sa'd, a.g.e., VIII, s.222; Asım Köksal, a.g.e., IV, s.134. 27 Ibn Sa' d, a.g.e., VIII, s.222; I, s.121-122; Asım Köksal, IV, s.134.
Kur'an'da Aile Sempozyumu 11
bu kadıncağız kadar bana iyiliği dokunan hiçbir kimse yoktur. Ahirette cennet elbiseleri giymesi için ona e/bisemi sardırdım. Kabre ısınması,
alışması için de oraya kendisiyle birlikte uzandım" cevabını vermiştir8.
Hz. Peygamber'in yengesi için duyduğu üzüntüdEm hayrete düşenlere Hz. Muhammed, "0, benim annemdil Kendi çocukları aç durur, suratlarını asarlarken o, önce benim karnımı doyurur, saçımı tarardı. O benim annemdi!" diyerek yengesinin kendisine karşı gösterdiği şefkat ve merhameti belirtmiştir.
Hz. Peygamber defin işi tamamlandıktan sonra "Allah seni yarlığasın ve hayırla mükafatlandırsın! Allah sana rahmet etsin ey annem! Sen benim annemden sonra annemdini Kendin aç durur, beni doyururdun! Kendin çıplak durur, beni giydirirdin! En iyi nimetlerden kendi nefsini alıkoyar, bana tattırırdın! Bunu da ancak Allah'ın rızasını ve ahiret yurdunu umarak yapardın. Allah ki diriltendir, öldürendir. O hiç ölmeyen diridir! Ey Allah'ım! Annem Fatıma bint Esed'i af ve mağfiret et! Girdiği yeri genişieti Ben Peygamberinin ve benden önceki Peygamberlerinin hakkı için, duamı kabul buyur ey merhametlilerin en merhametiisi bulunan Allah'ım!" diyerek dua etti29
•
Hz. Peygamber, yengesi hayatta iken, onun evine gidip ziyaret eder, hatta evinde kuşluk uykusuna yatardı30 •
Hicretten iki yıl önce Müslüman olup, Medine'ye ilk hicret edenler arasında yer almıştır. Medine'de Hz. Ali ve Hz. Fatıma'yla birlikte oturmuştur. Hz. Peygamber'in kızı onun gelini olmuş ve geliniyle adeta kızı gibi yaşamıştı~1 . ·
SONUÇ
Hz. Peygamber, hem babadan hem de anneden yetim ve öksüz büyüdüğü için O'nun bakımını üstlenen ve hayatında onların yerini dolduran yakınları olmuştur. Dedesi Abdülmuttalip'ten sonra amcası Ebu Talip'in himayesinde büyümüş olan Hz. Muhammed'e amcaları, halaları ve yengeleriyle sütanneleri, O'na anne ve babasının yokluğunu hissettirmemeye çalışmışlardır.
Hz. Peygamber'in hayatını incelediğimizde O'nun adeta anne demeye ya da muhatabı olan hanımlara saygılı davranmaya özen gösterdi-
28 Asım Köksal, a.g.e., Mekke Devri, s.77. 29 Asım Köksal, a.g.e., IV, s. 137. 30 İbn Sa' d, a.g.e., I, s.l18-120,168; VIII, s.222.; Asım Köksal, a.g.e., Mekke, s.77. 31 Asım Köksal, a.g.e., IV, s.l35.
12 Birinci Oturum
ği görülmektedir. Teyze, hala, yenge ve benzeri yakını olan hanımlar ile ister akrabalığı olsun, ister olması çevresindeki hanımlarla yakından ilgilenmştir. Bu konuyu teşvik ettiği gibi bizzat kendisi de ömekliği ile müminlere yol göstermiştir. Hatta "teyze anne makamındadır" buyurarak hem biyolojik yakınlığı önemsediğini, hem de aile içinde beraberlik ve desteklenmeye muhtaç olanlarla da ilgilenilmesini tavsiye ve teşvik etmiştir.
Bizim kültürüroüzde de var olan özellikle kendi akrabaları dışındaki kadınları anne ve teyze makamında görme anlayışı da muhtemelen Hz.Peygamber'in bu tavrından gelmektedir ..
Hz. Peygamber'in doğumunda annesinden sonra kendisine süt verenlerin ilki Süveybe olmuştur. Arkasından Halime O'na sütannelik yapmış olmaları bu hanımların Hz. Peygamber'in hayatında önemli bir yeri olduğunu göstermektedir. Sütannelerinden ayrı Hz. Peygamber' e annelik eden Ümmü Eymen ile yengesi Fatıma bint Esed, O'nun hayatında ayrı bir yere sahip olmuşlardır. Bütün bu hanımlar Hz. Peygamber'in peygamberlikten önce ve sonraki hayatında O' na sevgi ve şefkatlerini esrgemermişler, hatta Ümmü Eymen ile Fatıma bint Esed peygamberlikten sonra da O'nun yanında yer alarak Ona destek vermişlerdir. Buna karşılık Hz. Peygamber de hepsine hürmetini, sevgisini ve saygısını devam ettirmiş, onları terk etmediği gibi kendilerini arayıp sorarak ihtiyaçlannı karşılamış, hatta zaman zaman ziyaretlerinde bulunmuştur.