21
MALTEPE ÜNİVERSİTESİ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1 Hazırlayan ve sunan: Öğr. Gör. Yusuf ÇOTUKSÖKEN 1. BÖLÜM (1. ve 2. HAFTA) Dil ve İletişim İçerik: * Bu bölümde ilkin Türk Dili dersinin genel amaçları ıklanacak. * İletişim ve dil konularında (doğal dil, beden dili) metinler okunup tartışılacak. * Metin ve metin türleri. * Yazı türü: Söyleşi. Dil bilgileri: Dilin doğuşu. Dil ve toplum. Dil ve düşünce. Dil ve edebiyat. *Dilin türleri. * SLAYT 1 Başlık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba! Sizlerle bu öğretim yılında, 2 yarıyıl Türk Dili dersi yapacağız, haftada 2 saat. Önce tartışalım: Sizce bu ders niçin konulmuş olabilir? Bu dersten beklentileriniz nedir? ğrencilerin yanıtlarını aldıktan sonra öğretim elemanı dersle ilgili kısa açıklayıcı bilgiler verir, bu yarıyılda neler yapılacağını anlatır.) (10 dakika kadar) SLAYT 2 Başlık: Ön-hazırlık: Yaşamdaki güzellikler Ne güzeldir Ne güzeldir dört gözle beklediğin bir haberin gelmesi. Ağrının dinmesi. Yıllar sonra bir gün bir yerde çocukluğunda annenin senin için yaptığı kurabiyelere rastlamak. Yağmurdan sonra açan Güneş. Buz gibi sokaktan sıcacık eve girmek. Yorgunluktan bitmişken yatağa uzanmak. Tuttuğun takımın ezeli rakibini yenmesi. Kızgın kumlarda uzun uzun yattıktan sonra bedeni denizin serinliğine bırakmak Sabahları kızarmış ekmek kokusu ile uyanmak.. Bir doktor muayenehanesinin kapısında şüpheleri dağıtmış olarak sevinçle çıkmak. Bir bahçenin önünden geçerken duyduğun hanımeli kokusu. Sabah uyanıp o günün tatil olduğunu hatırlamak. " Artık bitti" derken seni arayıvermesi. Yaşlı ana babanın hala çaldığınız kapının arkasında ya da hattın öbür ucunda olması. Fırından yeni çıkmış ekmeğin köşesi. Bir köşede birbirine sarılmış uyuyan kedi 1

İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

MALTEPE ÜNİVERSİTESİ MESLEK YÜKSEKOKULU

Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1 Hazırlayan ve sunan: Öğr. Gör. Yusuf ÇOTUKSÖKEN

1. BÖLÜM (1. ve 2. HAFTA)

Dil ve İletişim

İçerik: * Bu bölümde ilkin Türk Dili dersinin genel amaçları açıklanacak. * İletişim ve dil konularında (doğal dil, beden dili) metinler okunup tartışılacak. * Metin ve metin türleri. * Yazı türü: Söyleşi. Dil bilgileri: Dilin doğuşu. Dil ve toplum. Dil ve düşünce. Dil ve edebiyat. *Dilin türleri. * SLAYT 1 Başlık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba! Sizlerle bu öğretim yılında, 2 yarıyıl Türk Dili dersi yapacağız, haftada 2 saat. Önce tartışalım: Sizce bu ders niçin konulmuş olabilir? Bu dersten beklentileriniz nedir? (Öğrencilerin yanıtlarını aldıktan sonra öğretim elemanı dersle ilgili kısa açıklayıcı bilgiler verir, bu yarıyılda neler yapılacağını anlatır.) (10 dakika kadar) SLAYT 2 Başlık: Ön-hazırlık: Yaşamdaki güzellikler Ne güzeldir

Ne güzeldir dört gözle beklediğin bir haberin gelmesi. Ağrının dinmesi. Yıllar sonra bir gün bir yerde çocukluğunda annenin senin için yaptığı kurabiyelere rastlamak. Yağmurdan sonra açan Güneş. Buz gibi sokaktan sıcacık eve girmek. Yorgunluktan bitmişken yatağa uzanmak. Tuttuğun takımın ezeli rakibini yenmesi. Kızgın kumlarda uzun uzun yattıktan sonra bedeni denizin serinliğine bırakmak Sabahları kızarmış ekmek kokusu ile uyanmak.. Bir doktor muayenehanesinin kapısında şüpheleri dağıtmış olarak sevinçle çıkmak. Bir bahçenin önünden geçerken duyduğun hanımeli kokusu. Sabah uyanıp o günün tatil olduğunu hatırlamak. " Artık bitti" derken seni arayıvermesi. Yaşlı ana babanın hala çaldığınız kapının arkasında ya da hattın öbür ucunda olması. Fırından yeni çıkmış ekmeğin köşesi. Bir köşede birbirine sarılmış uyuyan kedi

1

Page 2: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

yavruları. Evinden pişmekte olan yemek kokusunun yayılması. Soğuktan titrerken eline tutuşturulan bir bardak çay. Meteliksiz bir günde çoktandır giymediğin ceketin cebinden para çıkması. Uzun sıcak bir çınar altı. SLAYT 3 Başlık: Sabahtan beri ayağını vuran ayakkabıları çıkardığın an. Sudan bir sebeple küstüğün arkadaşınla barışmak. Yıkanmış, ütülenmiş, mis gibi kokan yatak takımlarının koynunda uyumak. Bir sandalın kenarına oturarak bacaklarını denize sallandırmak En sevdiğin yemeğin ilk lokmasını ağzına aldığın an. EN ÖNEMLISI NEFES ALMAK, KONUŞMAK, DUYMAK, YÜRÜMEK, GÖRMEK, ANLAMAK. Ne güzeldir arkadaşlarından, sevdiklerinden, sevgiliden alacağın sıcacık bir merhaba.... HEPİNİZE MERHABA!... * Biz de size bu öğretim yılı başında “Merhaba!” diyoruz. Okuduğumuz metinle ilgili olarak şunu soralım: Sizin için “ne güzeldir!” diyebileceğiniz daha başka neler var? Kısaca anlatır mısınız? SLAYT 4 Başlık: Dilin tanımı ve işlevleri

Anlama-kavrama Şimdi de dili ve işlevlerini anlatan bir metni (Yusuf Çotuksöken’in metni) okuyup üzerinde tartışalım. (Metni sesli okurken, sözcükleri doğru ve anlaşılır biçimde seslendirelim, vurgulara ve duraklara özen gösterelim. Bu arada önemli bulduğumuz cümlelerin altını çizelim.)

SLAYT 5 Başlık:

DİL NEDİR? İŞLEVLERİ NEDİR?- Yusuf ÇOTUKSÖKEN

“En değerli varlığınız nedir?” diye sorsalar herkes ayrı yanıt verir: Kimi sağlığım, kimi ailem, kimi aklım, kimi ülkem, kimi sevgilim, kimi dinim …kimi de dilim der. Şöyle bir düşünecek olursak, en değerli varlığım dilimdir diyenlerin haklı olduğunu düşünmeye başlarız. Nasıl mı? Şöyle: İnsanoğlu doğal ve toplumsal çevresini hep dili aracılığıyla tanımıştır. Ünlü bir düşünürün güzel bir sözü vardır: “Dilimin sınırları dünyamın sınırları” (Witgenstein) diye. Diyesim o

2

Page 3: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

ki, benim içine doğduğum dünyayı ben dilim aracılığıyla kavrıyor, yorumluyor ve güzelleştirmeye çalışıyorum.

SLAYT 6 Başlık:

Peki dil nedir? Çok değişik tanımları yapılmıştır, bundan sonra da yapılacaktır. Herkes kendi açısından, duruşuna, amacına göre tanımlayabilir dili. Salt dil açısından bakıldığında dil, belli bir anlamı üretmek üzere seslerin belirli bir sıraya göre dizilmesidir. Kişi açısından “duy-guları, düşünceleri, tasarımları başkalarına aktarmaya yarayan gelişmiş bir dizge” olarak tanımlanabilir. Düşünce/düşünme bağlamında dil “insanın dış-dünya üzerine yaptığı düşünsel üretimi yansıtmaya yarayan kavramlardan oluşan dizgedir. Onlara göre dil düşünceyi, düşünce dili sürekli etkiler. İletişim açısından bakıldığında kişiler ve kurumlar arasında bağ kuran, ilişkiyi sağlayan sesli/yazılı araçtır. Kültür açısından da dil “en geniş anlamda kültürün oluşturucusu, saklayıcısı ve taşıyıcısı olan toplumsal kurumdur. Ulus açısından ise, tek tek bireyleri belli ekonomik, tarihsel, ülküsel amaçlar doğrultusunda birleştiren, toplum haline getiren en etkili kurumdur.

Dil bir soyutlamadır aslında. Ne demek bu? Açıklayalım: Biz, dünyayı sözcük ve söz dizileri kurarak anlamaya ve anlatmaya çalışıyoruz. Sözcükler üretiyoruz, çevremizdeki her somut nesneye bir ad veriyoruz, soyut durumları da adlandırabiliyoruz. Durum, eylem, bağlantı, ilişki gibi durumlar için kullanacağımız sözler de yaratıyoruz. Özetle dış dünyayı dilimizle yeniden kuruyoruz. Bunu da soyutlama adını verdiğimiz yöntemle yapıyoruz. Bununla da yetinmiyoruz. Zihinsel ve bedensel üretimimizle elde ettiğimiz bilgi, düşünce, tasarım, vb’yi dille somutlaştırabiliyoruz. Özellikle yazının bulunuşundan sonra bunları yazıya geçirip günümüzün insanlarına ve gelecek kuşaklara aktarabiliyoruz.

SLAYT 7 Başlık:

Her birimiz bu dünyaya dilyetisiyle, dil öğrenme yetisiyle doğduk, bu yetimizi çevremizin yardımıyla geliştirerek içinde yaşadığımız toplumun dilini öğrendik, bu dil aracılığıyla çevremizle iletişim kurmaya başladık. Kişiliğimiz ve kimliğimizi oluşturduk. Bu süreç her insan için böyledir.

İnsan dışındaki canlıların da bir dili olduğunu söylüyor uzmanlar, ama onların dilleri insan dili gibi karmaşık ve çok işlevli değil. Çoğu kez içgüdüsel özellikler taşıyor, gelişmiyor…

İnsanoğlu, yaşamın hemen her kesitinde dilini çok amaçlı, çok işlevli olarak kullanıyor. Şöyle bir düşünün bir günde kaç saat konuşuyoruz, dinliyoruz, okuyoruz, yazıyoruz, yani dilimizi etkin ve edilgin biçimde kullanıyoruz? Kişiye, çevreye, koşullara, durumlara göre değişebilir ama bir gerçek var ki, günün önemli bir bölümünü dilimizi kullanarak geçiriyoruz, iş, aile, arkadaş çevresinde.

SLAYT 8 Başlık:

3

Page 4: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

Dil birden çok işlevi olan bir toplumsal kurumdur: Yalnızlığımızı gidermek, bir sorunumuzu çözmek, bir derdimizi paylaşmak gibi amaçlarla yakınlarımızla bir araya gelip söyleşiyor, onları telefonla arayıp konuşuyoruz (iletişim işlevi). Gün geliyor, başımızdan geçen bir iyi bir olayı sevinçle, coşkuyla, kötü bir olayı ise üzülerek, korkunç bir olayı ürküntüyle anlatıyoruz. Evde bir tamir yaparken çekici yanlışlıkla elimize vurduğumuzda kendimizi tutamayıp ağzımızdan küfürler kaçırıveriyoruz (anlatım işlevi). Ders verirken bizi dinlemeyen öğrencileri tatlı sert bir dille uyarıyoruz (uyarma işlevi) ya da verdiğimiz ödevleri zamanında bitirip teslim etmeleri gerektiğini söylüyoruz (buyurma işlevi). Sevdiklerimize çok yumuşak bir dil kullanıyoruz, hele sevdiğimiz çok özel bir kimseyse içimizden geçen en güzel sözlerle ona sesleniyoruz ya da içimize yeni katılan birini çevremizdekilere tanıtıyoruz (çağrı işlevi). Dedikoduyu sevdiğimizden olacak, kendimize yakın bildiklerimizle bir araya geldiğimizde birilerini çekiştirmeden edemiyoruz (kişilerarası ilişki işlevi). Bizden alanımızla ilgili bir konuşma yapmamız istendiğinde, bir topluluğun karşısında ciddi, planlı, ilgi çekici bir biçimde anlatmak için uğraş veriyoruz (toplumsal işlev). Kimi insanlarımız (kimi sanatçılar) dille plastik bir malzeme gibi oynuyorlar, yani şiir yazıyorlar, romanlar öyküler yazıyorlar(yazınsal/ sanatsal işlevi). Düş kurmadan yaşayabilir miyiz? Düşlerimizi, hayallerimizi, geleceğe ilişkin planlarımızı başkalarıyla paylaşıyoruz (düşsel işlev). Yaşadığımız yeri, tanıdığımız bir kimseyi, çevremizdeki bir aracı belirgin ve ayırıcı özellikleriyle tanıtmaya çalışıyoruz (betimsel işlevi)…Böylelikle insanlarla iletişim kurmak, birtakım duygu ve düşünceleri paylaşmak istiyorlar. Şunu da unutma-yalım: Çoğu kez, anlattıklarımızda dilin birkaç işlevini birden kullanabilmekteyiz.

SLAYT 9 Başlık:

Dikkat ettiyseniz bütün bunları, bu yapıp etmelerimizi çevremizdekilerle iletişim kurmak, bir topluluğa aidiyetimizi pekiştirmek, birtakım duygu ve düşünceleri paylaşmak, belli bir amaç uğruna işbirliği yapmak, dayanışma içine girmek gibi amaçlarla yapıyoruz. Böylelikle bir topluluğun bireyi olma konumuna da gelmiş oluyorum. Dilim beni birey, kişi, yurttaş olma sürecinde hep destekliyor.

Sözlerimi şöyle noktalayabilirim: Dilim varsa ben de varım, dilim benim kişisel ve toplumsal kimliğim-dir bir bakıma. Bütün soyut ve somut üretimimiz dilimizde bir karşılık bulur. Yaşamak, birlikte mutlu olmak demek olduğuna göre, dilimizi insan haklarını gözete-rek, en işlevsel biçimde kullanma becerisini de iyi biçimde öğrenmemiz gerekir. Ralph Nicols’un şu sözü anlamlı: “Tüm insanların en temel gereksinimi anlamak ve anlaşılmaktır. İnsanları anlamanın en iyi yolu onları dinlemektir.”Peki, şimdi de biz soralım: Anlaşılmak için ne yapılmalıdır? Yanıtı açık, dilin işlevlerinin ayırdında olup dili etkili biçimde kullanabilmek.

SLAYT 10 Başlık:

Anlama-kavrama soruları:

4

Page 5: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

1) Dilin birey/kişi açısından önemi nedir? 2) Dilin toplum/ulus açısından önemi nedir? 3) Günlük konuşmada dilinizi hangi işlevleriyle kullandığınızı örnekleriyle

anlatınız. SLAYT 11 Başlık: Söyleşi (sohbet)

Yazı türü: Bu metin bir söyleşidir. Söyleşi (sohbet) deneme ile köşeyazı (fıkra) ile benzerlikleri çok olan bir yazı türüdür. Tıpkı benzeri yazı türlerinde olduğu gibi söyleşide de yazar okurlarıyla söyleşiyormuş gibi, seçtiği konuda kendi görüşlerini rahatça dile getirir, okurunu düşündürmek, söyleşiye onu da katmak ister. Genellikle günlük konular üzerine yazılan söyleşide yalın, açık, kıvrak bir dil kullanılır. Yazar zaman zaman sorular sorarak dikkati canlı tutmaya çalışır. Okurların çok sevdiği türler arasında yer aldığını söylemeliyiz. Söyleşi türünde Ahmet Rasim (Ramazan Sohbetleri), Suut Kemal Yetkin (Edebiyat Söyleşileri), Nurullah Ataç (Karalama Defteri), Şevket Rado (Eşref Saati), ünlenmişlerdir. Son yıllarda “röportaj" da söyleşi sözüyle karşılanmaya başlandı. Bu konuda röportaj ile ilgili bilgileri almanızda yarar var. Ayrımı nedir diye soracak olursanız şöyle bir açıklama yapılabilir: Söyleşide sadece yazar ve yazısı vardır. Röportaj anlamındaki söyleşide soruları soran bir kimse ve buna yanıtlar veren ikinci bir kimse bulunmaktadır. Tekniği de farklıdır, (BKZ. RÖPORTAJ) SLAYT 12 Başlık: İletişim

UYGULAMA Alıştırma 1: Bir Fransız yazarı “Anadilim benim gerçek yurdumdur.” diyordu. Bu görüş sizce de doğru mu? Bu konudaki görüşlerinizi belirtiniz. Alıştırma 2: Biz dilimizi öğrenirken aynı zamanda toplumumuzun değerlerini de mi öğreniyoruz? Nasıl? Örneklendirerek anlatabilir misiniz? SLAYT 13 Başlık: İletişim

BİLGİLENME=> İLETİŞİM NEDİR?

Tartışalım: - Bulunduğunuz hangi ortamlarda, hangi yöntem ve araçlarla iletişim kurarsınız? (Dille, beden diliyle, yazılı, iletişim araçlarıyla: telefon, faks, e-posta, internet ortamında vd) * Başkalarıyla iletişim kurmada kendinizi başarılı görür müsünüz? Genelde hangi tip insanlarla iletişim sorunları yaşamaksınız?

5

Page 6: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

İLETİŞİM; yaşanmış gerçeklerin (gözlem, yaşantı vb), duyguların, düşüncelerin, bilgilerin karşılıklı olarak bir kimseden başkasına/başkalarına değişik yollarla (sözle, yazıyla, bedenle vd yollarla) iletilmesidir. İletişim, kişileri belirli bir yerde, belirli bir zamanda, belirli bir ilişki çerçevesinde birbirine bağlayan bir süreçtir. Tam bir iletişimin gerçekleşebilmesi için iletişime geçen bireyler arasında bilgi, düşünce, gözlem, izlenim, duygu vb’nin karşılıklı olarak hiçbir engellemeye uğramadan iletilmesi gerekir. Tam bir iletişimde, verici (konuşmacı, ya da iletiyi veren araç), alıcı (dinleyici), ileti (mesaj: alıcıya gönderilen uyarı ya da düşünce), kanal ( hava, elektrik telleri, kitle iletişim araçları vd), kod (doğal dil ya da başka anlatım yolları, sözgelimi beden dili) gibi kavram/ terimler bulun-maktadır. Konuşmacı (verici) insan ise görevi, dinleyicinin/dinleyicilerin (alıcı) söylediğini anlamış olduklarından emin olunca sona erer. Bunun gibi dinleyicilerden gelen bir ileti alıp da, bu iletiyi anladığını dinleyicilere ikna edici bir biçimde belirtince (sözlü yanıt verme, bedenle tepki gösterme vb) göre-vini tamamlamış olur. Özetle, verici, iletişim sürecinde alıcıdan iletisine karşılık alamadığı sürece iletişim tamamlanmış sayılmaz. SLAYT 14 Başlık: İletişim sürecinde kişilerin türdeş olması (aynı topluluktan olma, aynı kültürel ortamda yetişme, ortak amaç ve değerleri benimseme vb gibi) karşılıklı etkileşimin tam ve verimli olmasını sağlayacaktır. İletişim boyunca verici ve alıcı gönderilen iletileri sürekli olarak algılama süzgecinden geçirir. Bu süzgeçten geçirme sırasında, iç (iletilenlerin karışık/düzensiz/anlaşılması zor olması, dinleyicinin dalgın olması, dinlememesi, o sırada aklının başka şeylerle meşgul olması vd) ve dış nedenlerle (çevredeki gürültü, sesin kısıklığı, verici ile alıcı arasındaki uzaklık vd) alıcı iletiyi vericinin kastettiği biçimde algılamayabilir. Yanlış algılama olasılığı, hem dinleyici hem de konuşmacı için geçerli olabilir. Çünkü nasıl verici iletisini kendi değerleri, gereksinmeleri, alışkan-lıkları, eğilimleri doğrultusunda oluşturup gönderiyorsa, böyle algılanmasını istiyorsa; dinleyici de bu iletiyi kendi değerleri, gereksinmeleri, duyguları ve geçmiş deneyimleri bağlamında ele alıp yorumlar. Buradaki eksik ve yanlış anlama ya da hiç anlamama, birtakım ciddi sorunlar yaratabilir. Çözümü ise (eğer verici bir konuşmacıysa) konuşmacının gerektiği durumlarda (özellikle iletinin tam olarak anlaşılmadığını anlaması durumunda), iletiyi yeniden aktarabilir değişik örneklerle başvurabilir, kimi çizelgeler oluşturabilir, dinleyicilerin duygularına seslenebilir, dahası uzun bir konuşmaysa özet yapabilir. SLAYT 15 Başlık: Beden dili

6

Page 7: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

Tartışalım:* Anadilinizin yetmediği durumlarda duygu ve düşüncelerinizi hangi yollarla/araçlarla anlatırsınız?

İletişimde öncelikle doğal dil (sözlü ve yazılı anlatım) etkin biçimde kullanılmaktadır. Ancak kimi durum ve bağlamlarda dil-ötesi davranış ve araçlara başvurduğumuz da olmaktadır, sıklıkla. Aşağıda beden dili ile kurulan iletişim üzerine hazırlanmış kısa bir metin var; bunu okuyup tartışalım.

SLAYT 16 Başlık:

BEDEN DİLİ - DOĞRU VE ETKİN İLETİŞİM - Hadiye KAMANLI İnsanlığın temel dürtülerinden biri olan “topluma ait olma hissi”, çağlar boyunca iletişimi zorunlu kılmıştır. Tarih öncesi devirlerde, çeşitli sesler ve hareketlerle iletişim sağlanmıştır. İnsanlığın zaman içerisindeki evrimiyle sesler önce hecelere, sonra sözcüklere, cümlelere ve en sonunda dillere dönüşmüş, hareketler ise, ne yazık ki, iletişimde zamanla daha az fark edilen bir konuma gelmiştir. Yine de insanoğlu bu eski dilini hiçbir zaman unutmamış ve sözcüklerini daima hareketlerle bezemiştir. Beden dili, birçoğumuzca istemsiz olarak kullanılıyor ve sadece bilinçaltı tarafından algılanıyor olsa da, bu dilin iletişim içerisinde olduğumuz kişinin beş duyusuna da hitap edebilmek ve etkin bir izlenim elde edebilmek açısından önemi büyüktür. Beden dilini incelemek kişiyi, insanların zihnini okuyabilen biri haline getirmediği gibi, onların hareketlerinden gizli düşüncelerini öğrenme yeteneğini de kazandırmaz. Beden dili, bize bilinçaltımızla konuşmayı ve onu anlamayı öğretir; bu yüzden çok güçlü bir iletişim aracıdır. SLAYT 17 Başlık: Aşağıda, sağlıklı ve özgüvenli bir iletişim için beden dilinin nasıl kullanıldığını, biraz da esprili olarak açıklamaya çalışacağım: * Selam verirken veya tehdit altındayken avuç içinin karşıdakine dönük olarak kaldırılmasının sebebi; bilinçaltında o kişiye güven aşılama isteği bulunmasıdır. ( - Bak elimde taş, sopa falan yok. Benden sana zarar gelmez.) * Konuşulan konudan hoşlanmamışsak veya o konuyla ilgilenmiyorsak kollarımızı kavuşturmamızın bilinçaltındaki sebebi; yaşamsal önemi olan organlarımızı güvence altına alma isteğidir. ( - Gerginim. Bu konularla ilgilenmiyorum, o yüzden içime döndüm ve kendimle ilgileniyorum. ) * Sürekli saçla, takılarla oynamak, ritm tutmak, kalem çevirmek, etrafa bakınmak; huzursuzluğun ve azalan dikkatin belirtileridir. ( - Bitse de kurtulsam… Şu proje işini nasıl yapsak acaba? ) * Yumrukları sıkmak, yüzü sebepsiz yere ekşitmek, diş gıcırdatmak; artan stresin ve olumsuzluğun habercisidir. ( - Zor dayanıyorum. Biraz daha konuşursa ne yaparım bilemiyorum. )

7

Page 8: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

* Vücudun genel duruşu da, o anki ruhsal durumumuz hakkında ipuçları vermektedir. Örneğin kamburun çıkarılmadığı, dik ve dengeli bir duruş; kişinin özgüvenli, fiziksel ve ruhsal anlamda sağlıklı ve dinç olduğu etkisini bırakır. ( - Sağlıklıyım. Güçlü biriyim. İşine yarayabilirim. Ne dersin? ) SLAYT 18 Başlık: * Omuzların düşük olduğu, vücut ağırlığının önde toplandığı, başın öne düştüğü duruş karamsarlık ve çekingenliği temsil etmektedir. Bu konumdayken elleri dibine kadar ceplere sokmak ise bedenle temas haline geçip iç gerginliği azaltmak içindir. ( - Hiçbir şeyi doğru düzgün yapamıyorum. Şu anda ıssız bir adada tek başıma olmayı ne çok isterdim!) * Göğüs gerilerek, ayaklar açılarak vücut alanının arttırıldığı, başın yan arkada, başparmak dışarıda olmak üzere ellerin ceplerde tutulduğu konumda; kişi kendine olan aşırı güvenini yansıtmaktadır ve bu pek hoş karşılanmaz. (-Aranızdaki en iyisi benim. Ben her işi hallederim… Müthişim…) * Konuşurken göz temasından kaçınılması, boş boş ve sabit bir noktaya bakma, ellerle ağzın örtülmeye çalışılması kişinin büyük ihtimalle yalan söylediğinin göstergesidir. ( - Senden kaçıyorum. Gözlerimin yalanımı açığa vurmasından koruyorum ve bu sözlerimin sorumluluğunu üstlenmiyorum. ) * Tokalaşırken de insanlar birtakım özelliklerini gösterirler. Güvenli ve dengeli bir tokalaşmada eller yere dik olacak biçimde tutulmalı, ne halsiz bir şekilde bırakılmalı ( - Ben bir ölü balığım. Hiçbir şey için halim yok ve kimseye fayda sağlayamayacak kadar güçsüzüm. ), ne de çok fazla sıkılmalıdır. ( - Seni ezerim. Çok güçlüyüm. ) Ayrıca elin yukarıdan ve avuç içi aşağıya dönük olarak uzatılması üstünlüğün sembolüdür. Karşısındaki kişi tam tersi şekilde elini uzatarak yanıt veriyorsa; bu o kişinin üstünlüğünün kabul edildiğinin göstergesidir. SLAYT 19 Başlık: İletişim * Beden dilinin yanı sıra kıyafetlerin, aksesuarların ve genel görünümün de izlenimdeki etkisi büyüktür. Örneğin; bayanlarda saçı sıkı sıkı toplamak ciddiyetin simgesi iken, kısa saç sıradışılığı, çok uzun saç ise özgürlüğü simgeler. Kol düğmeleri, kravat iğneleri ve saat gibi aksesuarlar kişinin yaşam tarzı hakkında büyük ipuçları verebilir. Taşınan çantanın statü belirtileri ise artık klişeleşmiştir (okul çantası, bayan çantası vs.). Kıyafetlerin temizliği, ütüsü, ayakkabının boyalı olup olmaması, parfüm ve makyaj da çeşitli etkiler bırakmaktadır. Kişinin kıyafetlerine gösterdiği özen, doğrudan kendisine ver-diği değer olarak algılanmakta ve kişi bu algı doğrultusunda değerlendirilmektedir. Öte yandan tatil günlerinde ve piknik gibi aktivitelerde abartılı bir şıklık ve makyaj; o kişinin amacının aksine olumsuz bir imaj oluşturabilmektedir. Her zaman “Ben buradayım!” diye bağıran parfüm veya tıraş losyonu kullanmak ise, hem rahatsız edicidir, hem de bir süre sonra dikkat çekiciliğini kaybetmeye mahkûmdur.

8

Page 9: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

Beden dili günlük hayatımıza farklı bir bakış açısı kazandırırken, kendimizi daha yakından tanımamıza yardımcı olur. Vermek istediğimiz izlenim için gerçek bir destektir ve onun yardımıyla oluşturduğumuz imaj daha geçerli ve kalıcı olacaktır. Ayrıca iş hayatında bizi daha prestijli bir konuma getirip, elde ettiğimiz imajı sürdürmemize yardımcı olabilir. Yeter ki, kişiler sahip oldukları bu evrensel dile yeterince ilgi göstersin; doğa burada da cömertliğini gösterecektir ve birey karşılığını fazlasıyla alacaktır. Kaynak: Beden Dili; Prof. Dr. Acar Baltaş, Zuhal Baltaş) (http://www.ba.metu.edu.tr/~manclub/yayinlar/glokal/glokalarsivi/sayi12/beden_dili.htm) SLAYT 20 Başlık: Tartışalım: 1) Bedeninizi tanıyor musunuz? Beden diliyle hangi iletileri gönderebilirsiniz? Sevincinizi, kızgınlığınızı, şaşkınlığınızı, aldırmazlığınızı, sevginizi hangi beden hareketleriyle anlatırsınız? 2) Uzmanlara göre beden dili sözlü iletişimden daha inandırıcıdır. Albert Mehrabian bir iletinin toplam etkisini şöyle özetler:

% 7 sözel iletişim (sözcükler) % 38 ses (yükseklik, ton, ritim vb)

% 55 beden hareketleri (özellikle yüz ifadeleri). Siz bu görüşe katılıyor musunuz? Kendi yaşamınızdaki deneyimlere göre yanıtlayınız. 3)Konuşurken bedenini hiç kullanmayan ya da abartılı (çok hareket ederek) kullananlar hakkında neler düşünüyorsunuz? SLAYT 21 Başlık: Dilin doğuşu Dilin Doğuşu

“Dil nasıl doğmuştur?”, “ Diller bir kaynaktan mı, başka başka kaynaklar-dan mı çıkmıştır?” gibi sorular pek çok dilciyi, felsefeciyi, toplumbilimciyi tarih boyunca yakından ilgilendirmiştir. Bu konularda araştırmalar yapılmış olmasına karşın bugüne değin hemen hiçbir kuram, dilin doğuşunu ve kaynağını tam olarak açıklayamamıştır.

Dil olgusunu çeşitli boyutlarıyla incelemeden önce şu bilgilere bir göz atalım: Dünyamız 13,5 milyar yaşında. İnsanoğlunun yeryüzüne çıkışı yaklaşık 3 milyon yıl önce. İnsanoğlu son 100 bin yılda birbiriyle konuşmaya çalışarak iletişim kurmayı başarmış. Dünyadaki ilk yazılı belgeler bundan 5-6 bin yıl öncesinden kalmadır (Sümerce belgeler, MÖ 3. veya 4. bin yıllar). İlk Türkçe yazılı belgelerse MS VII.-VIII. yüzyıla kadar gitmektedir (Orhon ve Yenisey yazıtları).

Dilin doğuşuyla ilgili kuramları da şöyle özetleyebiliriz: Bir öbek dilci, dillerin “yansıma” türü sözcüklerden doğduğunu ileri

sürmektedir (Türkçe’den örneklendirelim: üf, üflemek, hır, hırlamak, me, melemek, hor, horultu, horlamak, horuldamak…)

9

Page 10: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

Başka bir öbek dilci dilin ünlemlerden doğduğu, ünlemlerden öbür sözcük türlerinin türediği görüşünü savunurlar. Dilin ortak çalışma birlikte iş görmeden doğduğunu ileri süren dilciler de

vardır. Bunlara göre yapılan ilk işler "kazmak"tır, ilk insan sesleri de bununla ilgilidir.

Çocuk dili üzerinde yapılan araştırmalar, bu sorunun aydınlatılmasında

yardımcı olmaktadır. Çocuğun çıkardığı ilk sesler ve bu sözlerin anlattığı kavramlarla dilin doğuşu arasında ilişki kurulmaktadır. Çocuğun çıkardığı ilk sesler içgüdüseldir, bu nedenle de hayvan bağırmalarını anımsatır. Bu sesler zamanla sözcüklere dönüşmekte ve uzlaşmalı değerler kazanınca toplumun dilini oluşturmaktadır. Dilin bir kaynaktan değil de, başka başka kaynaklardan doğduğu görüşü yaygındır. SLAYT 22 Başlık: Dil ve düşünce

Dil ve Düşünce

Dil, düşüncenin aracıdır, dilsiz düşünülemez.- Nurullah Ataç Dilini işlemeyen kişi, düşüncesini işlemiyor demektir.- Nurullah Ataç

J. Vendryes, “İnsan nesnelerin varlığını ancak onları adlandırarak kavrayabilmiştir.” der. Evren karmaşık bir yapıdadır, onu kavrayabilmek için onunla ilgili bilgileri elde etmek zorundayız. Bir durumun, oluşumun vb’nin bilgi haline gelebilmesi zihinsel bir işlemi gerektirir. Bunun yöntemleri ve araçları vardır: gözlem, deney, araştırma; tez, antitez, sentez. Bilgileri düşünce düzlemine çekerek kavrayabiliriz. Bilgi de, buluş da ancak dille olanaklı duruma gelir. Dille düşünce birbirinden ayrılmaz iki bölümdür. Dil olmadan düşünce, düşünce olmadan da dil olamaz. Dil düşüncenin bir anlatım kalıbıdır. İnsan gözlem, izlenim, deneyim vb’yi düşünme düzleminde simgeleştirerek kavranabilir duruma getirir. Ancak dilsel simgelerle (göstergelerle/sözcüklerle) gösterdikleri arasında kesin bir ilişki yoktur. Sözgelimi bizim su dediğimiz nesneye İngilizler water, Fransızlar l’eau, Araplar mâ, Farslar âb derler. Bunlar uzlaşmalı değerlendirmelerdir. Dil dış-dünyayı adlandırarak düşünme düzlemine çeker. Düşüncenin oluşturulabilmesi için ilk işlem soyutlamadır. Soyutlama ve genelleme bilgiye dönüşür. Bilgi düşünmeyi olanaklı kılar; bilgiler yeni yeni düşünceler üretilmesine olanak sağlar. Düşünceler dilde somutlaşır. İşte bu aşamada dil düşünceyi, düşünce de dili sürekli olarak etkiler durur. SLAYT 23 Başlık: Dil ve toplum Dil ve Toplum

10

Page 11: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

Dil, bütün insanlık kültürünün içinde biriktiği bir araç değil, kültürün kendisidir. Çünkü hiçbir düşünce, hiçbir duygu dile dönüşmeden var olamaz.- Bedrettin Cömert İnsanlar toplum olarak örgütlenip yaşamak durumundadır. Örgütlü toplum

uzlaşmalı kurumları gerektirir. Dil de toplumsal kurumlardan biridir. Öbür deyişle toplumu oluşturan etkenlerin başında dil gelir. Birey, bir toplumun içinde doğar; inançlar, gelenekler, görenekler, kültür, sanat gibi kurumlar onun yaşama alanını oluşturur. Toplumun kültürüyle olgunlaşır birey. Bu toplumsal kültür öğeleri çoğunlukla dille aktarılır bireye. Bütün kültürel/toplumsal öğeler dile yansımıştır. Birey, çevresini her yönüyle diliyle tanır, kavrar, yorumlar. Her dil içinde bulunduğu toplumsal kültürün, uygarlığın verimleriyle biçimlenir. İşlevini de bu çerçevede gerçekleştirir. Bir dilin sözlüğü o dili kullanan toplumun geniş anlamda kültürünü, sanatını, yaşama biçimini yansıtır. Sözgelimi dilini bildiğimiz ama kendisini tanımadığımız bir toplumun sözlüğünü inceleyerek o toplumun nasıl bir toplum olduğunu anlayabiliriz.

Dil yalnızca iletişimi sağlayan bir araç değil, aynı zamanda ilettiğini de içeren bir kültür kaynağıdır. Dil aktarıcı özelliğinin yanı sıra yaratıcı bir işlev de görür. Bütün kültürel akımlar, oluşumlar, düşünsel gelişmeler, sanatsal üretimler dilin yaratıcılığının kanıtlarıdır.

Dil, toplumsal yönlendirmede de önemli işlevi olan bir kurumdur. Toplumsal gelişmelerin iste-nilen yönde olmasında da dilin payı büyüktür. Yasaları ve yönetmelikleri örnek olarak gösterebiliriz. SLAYT 24 Başlık:Dil ve edebiyat Dil ve Edebiyat

Edebiyat da, dille iletişim kuran bir sanatsal etkinlik alanıdır. Edebiyat da ortak dil üzerine temellendirilir. Ancak her edebiyatçı farklı bir söylem geliştirir. Bu da doğal/gündelik dilden çok farklıdır. Günlük yaşamın gerçekliği ile sanatsal gerçeklik apayrıdır. Sanatsal gerçeklik, her ne kadar günlük yaşam gerçekliğinden yola çıksa da, özellikleri ona benzese de, yapay/kurmaca gerçekliktir; günlük yaşamın gerçekliğiyle birebir örtüşmez. Ancak edebiyatın dili de kendi bütünlüğü içinde bir inandırıcılığa sahiptir.

Edebiyatçının yapıtları aracılığıyla ilettiği anlamlar, mesajlar da kurmaca gerçeklikle ilgilidir. Edebiyatçı, kurmaca gerçekliğini dille aktarır. Her sanat yapıtı biriciktir, tektir. Kendi içinde bir gerçekliği vardır. Nesneler, kişiler, olaylar da bu gerçeklik bağlamındadır.

Her edebiyatçı farklı bir dil kurar yapıtları aracılığıyla. Bu nedenle edebiyat, ortak dilin malzeme-sini kullansa bile bu farklılığı nedeniyle özel bir dil sayılır. Dil araştırmalarında bu dile üstdil adı verilir. Tıpkı bilim dillerine üstdil dendiği gibi. SLAYT 25

11

Page 12: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

Başlık:Dilin türleri

DİLİN TÜRLERİ

*anadil: Bir ya da birçok dilin türemiş olduğu kök dil. Latince Roman dillerinin (Fransızca, İspanyolca, İtalyanca gibi), Ana Türkçe de Türk dillerinin (Türkiye Türkçesi, Azerice, Özbekçe, Kazakça, Türkmence gibi) anadilidir.

*anadili: Bireyin annesinden, aile ve yaşadığı çevreden öğrendiği dil.

*lehçe: Bir anadilin tarihsel gelişimi içinde, değişik çağlarda ve coğrafi alanlarda oluşan, ses, yapı ve sözdizimi bakımından az çok farklar içeren dallarından her biri.

*ağız: Bir lehçe içinde, değişik alanlara ve sınıflara göre farklı özellikler gösteren dallardan her biri.

*doğal dil: İnsan diline özgü sesli bildirişim aracı.

*yapay dil: Değişik diller konuşan insanlar arasında anlaşmayı sağlamak için özel olarak oluşturulan dil. Örneğin Esperanto, İdo, Oksidental, Volapük.

*kültür dili: Kültür etkinliklerinde, dilbilgisi kurallarına özen gösterilerek kullanılan dil.

*uygarlık dili: Bir uygarlığın, kültürün yayılmasına aracılık eden, başka dilleri de etkileyen gelişmiş dil.

*ölçünlü (standart) dil: Bir toplulukta, başlangıçta yöresel bir ağızdan kaynaklanan, yazım ve söyleyiş özellikleri kural olarak benimsenen, eğitim kurumlarıyla kitle iletişim araçlarında kullanılan dil.

*resmi dil: Bir ülkede yasayla kabul edilen dil.

*bilim dili: Bilimsel yapıtlarda kullanılan, kendine özgü terminolojisi ve söylemi bulunan dil.

*özel dil: Bir toplumda geçerli ortak dilden ayrı ama ondan türemiş olan, yalnız belli çevrelerce kullanılan, toplumun her kesimince anlaşılmayan, kendine özgü, sözcük, deyim ve deyişlerden oluşan özel dil.

*argo: Bir toplumda bireyin içinde bulunduğu sınıfa, yaşa, özellikle mesleğe göre belirlenen dillerden her biri.

*yaşayan dil: Günümüzde konuşulan ve yazılan dil.

*ölü dil: Bugün hiçbir toplulukça konuşulmayan, varlığı yazılı belgeler aracılığıyla saptanan dil. Örneğin Latince, Sanskritçe, Hititçe gibi.

*yazı dili: Bir ülkede yazılı ürünlerde kullanılan dil.

* arı dil: İçinde hemen hiçbir yabancı dil öğesi (sözcük, ek vb) bulunmayan dil. Hemen hiçbir dil arı dil olarak nitelendirilemez, çünkü her dilde yabancı dil öğelerine rastlanır.

*çocuk dili: Çocuğun dil edinme sürecinde kullandığı, kendine özgü özellikleri bulunan (kendine özgü ürettiği sözcükler, kurduğu cümleler b) dil türü.

12

Page 13: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

* yazın (edebiyat) dili: Yazın yapıtlarında (roman, öykü, şiir vd) kullanılan, yazardan yazara farklılıklar gösteren, kimi durumlarda anlaşılması özel yeterlikler gerektiren dil türü.

SLAYT 26 Başlık: Metin ve metin türleri

Metin ve Metin Türleri Şimdi metin türleri üzerinde duracağız. Önce aşağıdaki metinleri okuyalım.

DİNSEL EĞİTİM - LAİK EĞİTİM - Satı ERİŞEN Dinsel eğitim programı ve yöntemiyle, yapısı gereği, inanca dayanır. Dinsel eğitimde kuşku küfürdür. Oysa laik eğitimde çıkış noktası bilimsel kuşkudur. Bunun için de, ister toplumsal bilimlerde, ister deneysel bilimlerde olsun yöntem gözleme, deneye ve kanıtlamaya dayalıdır. Laik eğitim çocukların bilimsel düşünce yeteneklerini geliştirmeyi ister. Bunun sonucu olarak da sorun çözme, neden-sonuç ilişkilerine varma, yeni durumlara uyma gücünde, yapıcı, yaratıcı, yeniliklere açık kafalar oluşturmayı amaçlamıştır. Dinsel eğitim ise tanrı buyruklarını, peygamber sözlerini hiç tartışmasız öğrenip saklayıp (hıfzedip) aktarma görevinde, dolayısıyla durumkoruyucu (statükocu) kafalar yetiştirir. Laik eğitim düşünce eğitimi, bir us (akıl) eğitimi amaçlarken, dinsel eğitim bir bellek eğitimi yapar. Bilindiği gibi batı dünyası, bellek eğitimi yapan, dogmatik ortaçağ karanlığın-dan ancak usun işletilmesi ve değerlendirmesine dayanan bir usçulukla kurtulmuş, aydınlığa çıkmış, ve çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmıştır. Batı dünyası bu süreci yaşarken Osmanlı imparatorluğunda medrese giderek canlılığını ve gelişme gücünü yitirmiş dogmacı kafaların oluştuğu salt dinsel okul durumuna dönüşmüştür. Bunun sonucu olarak da Osmanlı imparatorluğu usçu Avrupa karşısında Viyana kapılarından ters yüzü dönerek gerilemeye başlamıştır. Tanzimat usçu kafaların önemini kavramış, devletin kurtuluşunu bunda görmüş, bu yolda birtakım önlemler almıştır. Ancak dinsel eğitimin yaşamasına göz yum-mak zorunda kalmıştır. Bu tutum usçu Avrupa karşısında Osmanlı devletinin Ankara kapılarına dek ilerlemesine yol açmıştır. Öyleyse salt usçu bir eğitim ve öğretim bir ulus savunma ve bağımsızlık gereğidir. Atatürk işte bu gerçeği görmüş, cumhuriyetten hemen sonra 3 mart 1340 (1924)’ta ilk iş olarak eğitim birliği yasasını çıkarmış, dinsel okulları büsbütün kaldırmıştır. Her eğitim program ve yöntemi, bir toplumsal yönetim biçimini oluşturur. Ortaçağın skolastik eğitimi, kişiliği gelişmemiş, sorun çözme gücünden yoksun kafalar yetiştirmiştir. Feodalite ya da monarşi bunun sonucudur. Us eğitimin sonucu olarak da kişilikler gelişmiş, kişi hakları savunulur olmuş, kişiler yönetime katılabilecek düzeye ulaşmış, bir Fransız devrimi gerçekleşmiş, uluslar giderek demokrasiyle yönetilir olmuşlardır. Öyleyse dinsel eğitimin egemen olduğu toplumlarda totaliter rejimin egemen olması da söz konusudur. Ayrıca dinsel

13

Page 14: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

eğitim, yazgıya inanan dolayısıyla sömürülmeye yatkın insan örneğini de yaratır. (Cumhuriyet, 23 ocak 1976) * SLAYT 27 Başlık: Anlatamıyorum Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce Bir yer var; biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum.- Orhan Veli KANIK SLAYT 28 Başlık: Cimri ile Hoca Cimri ve de boş boğazın biri Hocaya: - Ya Nasrettin Hoca, demiş, demek parayı çok seviyorsun. Acaba neden ? Hoca cevabını yapıştırmış: - Senin gibilere muhtaç olmamak için... Tartışalım: Gelin birlikte bu metinlerin biçim-içerik-dil ve anlatım yönünden benzerlik ve farklılıklarını tartışalım. SLAYT 29 Başlık: Metin ve türleri METİN ve TÜRLERİ

Bilgi vermek, uyarmak, coşku yaratmak, korkutmak, eğlendirmek gibi değişik amaçlarla sözcüklerle (tümce, paragraf vb) oluşturulmuş bütüne metin adı verilir. Biraz önce incelediğimiz okuma parçalarının hepsi birer metindir.

Metinler konuşma ve yazma bakımından önce sözlü metin, yazılı metin olarak ikiye ayrılır.

14

Page 15: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

Sözlü metin, herhangi bir ortamda, herhangi bir amaçla konuşma biçiminde oluşturulmuş metindir.

Yazılı metin ise, adı üzerinde yazı biçimine getirilmiş, yazıya dökülmüş metindir.

SLAYT 30 Başlık: İletişim açısından metinler, genel olarak iki kümeye ayrılır:

a) Bilgilendirici/kullanmalık metinler: Gerçek yaşam ile doğrudan özdeş, okura/alıcıya gerçek dünyada yararlı olabilecek bilgileri sağlamaya yönelik olan ( bilimsel metinler, gazete, dergi haberleri, yorumlar, makaleler, bildiriler, reklamlar, söyleşiler, mektuplar, sözlük ve ansiklopedi metinleri, dilekçe, telgraf, hava raporu, yemek tarifleri, ilaç reçeteleri… gibi),

b) Yazınsal/ kurmaca metinler: Gerçek yaşam ile doğrudan özdeş olmayan, bunu yansıtmayı amaçlayan "öz-göndergeli" metinler olarak betimlenen ( roman, öykü, şiir, oyun, deneme... gibi).

SLAYT 31 Başlık: Sunuluş biçimi açısından da metinler üç kümeye ayrılır: a) sözlü metinler, b) yazılı metinler, c) görsel metinler (fotoğraf, resim, karikatür vd). Yazılış biçimleri bakımından ise;

a) düzyazı metinler, b) manzum (şiir türünde) metinler olarak ikiye ayrılır.

SLAYT 32 Başlık: Bilgilendirici/kullanmalık metinler

Bilgilendirici/Kullanmalık metin türleri Bilgilendirici/kullanmalık metinlerde geçen dilsel göstergeler, olaylar vb okuru yaşadığımız dünyada karşılığı olan varlıklara, olgulara gönderir. Böylelikle okur bu varlık ve olguların gerçekliğini gözlem ve deneyleriyle denetleyebilir. Özetle bilgilendirici metinler doğrudan yaşadığımız dünyadan söz eder. Bilgilendirici metinler, ya düşünsel ya da bilgilendirici amaçlı olabilmektedir. Bilgilendirici metinlerde dil, bilgiyi okura iletebilecek biçimde düzenlenir. Yazar/metin söylenilenlerin amaçladığı biçimde algılanmasını ister. Hemen her tümce bir anlam vermek üzere düzenlenir. Bu tür metinlerde sözcükler bilinen ve yaygın anlamlarıyla kullanılır. Bilgilendirici metinler, okurun metnin iletisini tam ve doğru olarak algı-lanmasını bekler; metnin okur üzerindeki etkisi doğrudandır. Örneğin okur, bir yemek tarifinde kullanılacak araç-gereçleri ve yemeğin yapılış biçimini öğrenir; kendisi de bu yemeği hazırlayabilir. Bunun gibi gazetede okuduğu bir haberin doğruluğunu küçük bir araştırma yaparak öğrenebilir. Bir reçetede geçen ilaçları

15

Page 16: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

eczaneden alıp içindeki tanımlığı okuduktan sonra nasıl kullanılacağını öğrenebilir ve buna göre kullanabilir. Özetle bilgilendirici/kullanmalık metinlerde, okur metindeki iletiyi bulmak ve bunu kendi bilgi ve deneyimleriyle karşılaştırıp yaşamına geçirmek durumundadır. Bilgilen-dirici metinler; makale, köşeyazısı, bilimsel yazı, rapor, tutanak, iş mektubu, dilekçe, ilan, reklam, reçete, gibi yazıları kapsar.

UYARI: Yazınsal/kurgulayıcı metinleri daha sonraki derslerimizde göreceğiz.

SLAYT 33 Başlık: Uygulama

UYGULAMA-1 Alıştırma : Bu yıl zorlu bir sınavdan geçip üniversiteye başladınız. Peki, şimdi soralım: Üniversiteden neler bekliyorsunuz? Bu konuda kısa bir metin oluşturunuz (200 sözcük kadar). Ödevinizi çalışma defterinize geçiriniz. SLAYT 34 Başlık: Uygulama

UYGULAMA-2: Aşağıdaki test sorularını yanıtlayalım.

1. Aşağıda dilin işlevleriyle ilgili olarak verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

A) Dil estetik hazlar vermek için de kullanılabilir. B) Dil seslenme ve çağrı yapma işine yarar. C) Dil toplumsal ilişkileri düzenlemez. D) Dil aynı zamanda kültürün taşıyıcılığı görevini de üstlenmiştir. E) Dil kavramlar aracılığıyla düşünce üretmemize yarar.

2) Aşağıda verilen tanımlardan hangisi “özel dil”i betimler?

A) İnsan diline özgü sesli bildirişim aracı. B) Bireyin annesinden, aile ve yaşadığı çevreden öğrendiği dil. Bireyin annesinden, aile ve yaşadığı çevreden öğrendiği dil. C) Bir toplulukta, başlangıçta sözlü dildeki baskın bir yöresel ağızdan kaynaklanan, yazım ve söyleyiş özellikleri kural olarak benimsenen, eğitim kurumlarıyla kitle iletişim araçlarında kullanılan dil. D) Bir toplumda geçerli ortak dilden ayrı ama ondan türemiş olan, yalnız belli çevrelerce kullanılan, toplumun her kesimince anlaşılmayan, kendine özgü, sözcük, deyim ve deyişlerden oluşan dil. E) Bir toplumda bireyin içinde bulunduğu sınıfa, yaşa, özellikle mesleğe göre belirlenen dillerden her biri.

16

Page 17: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

3. Aşağıdaki yazı türlerinden hangisi bilgilendirici metin türleri arasında değerlendirilir?

A) roman

B) öykü

C) ilan

D) oyun

E) şiir

4) İletişim olgusunun gerçekleşebilmesi için hangisine gereksinme yoktur?

A) amaç B) kanal C) alıcı D) verici E) kod

5) Dilin doğuşuyla ilgili hangi bilgi yanlıştır?

A) Dil ünlemlerden doğmuştur. B) Dil yinelemelerden doğmuştur. C) Dil yansıma sözcüklerden doğmuştur. D) Dil insan eylemlerinden doğmuştur. E) İnsanlar dili hazır bulmuşlardır.

SLAYT 35 Başlık: Bir öneri DİKKAT! Her gün en az bir iki gazete, hafta en az iki dergi, her ay en az iki kitap okuyalım, her akşam en çok bir/bir buçuk saat tv izleyelim. Radyo dinlemeyi de unutmayın… İnternetten de yararlanmamız gerekir. İlgi alanlarınızla ve ders konularınızla ilgili yazı, haber, fotoğraf ve karikatürleri seçip kendimiz için bir arşiv (belgelik) oluşturalım. SLAYT 36 Başlık: Argo

EK OKUMA

SİZ DE Mİ ARGO SÖZLERE KARŞISINIZ? - Yusuf ÇOTUKSÖKEN

Dil zaptiyeleri, tutucular, kendine ahlakçı toplum mühendisliği görevi yükleyenler, toplumsal gelişmeleri hep tek “doğru” çizgi olarak görüp değerlen-

17

Page 18: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

dirmek isteyenler; bir şiirde, öyküde, dizi filmde, şarkı sözünde argo kapsamına girecek türden deyişlere (sözcük, deyim; kalıpsöz vb) rastlamayagörsün, hemen kutsal görevlerini anımsayıp çalakalem ortalığa atılırlar: Dilimiz elden gidiyor, toplumumuz kirleniyor, buna bir “dur!” diyecek vatan evladı yok mu?... Oysa, dilin değişik kullanım katmaları bulunduğunu, her kullanım katmanın da kendine özgü bir sözdağarcığı içerdiğini bilenler için argo çok farklı, çok değişik güzellikleri içinde barındıran bir alan. Çünkü argo, kimilerinin sandığı gibi sadece “kaba, teklifsiz sözler, küfürler”den oluşmuyor; argonun içinde eğretilemeli birçok sözcük ve deyim, ince anlam ayrımlarını veriyor; ayrıca argonun dilin sözvarlığı açısından beslendiği kaynaklardan biri olduğu alanın uzmanlarınca tartışmasız kabul ediliyor. Nedir argo? diye soracak olursanız… Argo; bir toplumda geçerli genel dilden ayrı, ondan türemiş olan, yalnızca belirli çevrelerce kullanılan, toplumun her kesimince anlaşılmayan, kendine özgü sözcük ve deyimlerden oluşan özel bir dildir. Özel dil de, yalnızca bu dili konuşan kimselerin bildiği sözcük ve deyimlerden oluşur. Bu bakımdan her özel dil argo değildir. SLAYT 37 Başlık: Argo, genel argo ve alan argoları (jargon) adı verilen bölümlerden oluşur. Genel argonun içine, alt kültür gruplarının kullandığı diller, belli gruplara özgü diller, alan argoları, standart dışı ya da tabu sayılan dillerden kaynaklanan sözcük ve deyimler girer. Bu özel sözcük ve deyimlerin anlamlarını, sadece kullananlar bilir. Gruba özgü diller; meslek, yaş, hobi, çıkar vb yönlerden ortak olan topluluklarca kullanılır. Gruba özgü dillerde teknik olmayan sözcükler yoğunluk taşır. Alan argosu ise adı üzerinde meslek, ticaret, bilim, sanat gibi yönlerden ortak özellikler taşıyan grupların daha çok teknik sözcük ve deyimlerini içerir. Hemen bütün dünya dillerinde argo, özel diller ile alan argoları arasında yer alır; en önemli işlevi de ölçünlü (standart) dilin sözvarlığını sürekli besleyip zenginleştirmesidir. Argo, çokluk dille iletişimin sınırlı bir topluluğa özgü olmasını isteyenlerce oluşturulmuştur. Bu sınırlı toplulukta, anlamını sadece topluluk üyelerinin bileceği sözcük ve deyimler kullanılır. Bu dar çevrede argo, bir tür savunma ve korunma içgüdüsü, grup kimliği oluşturma kaygısı, özenti, eğlence, ilgi ve dikkati çekme vd gerekçelerle geliştirilir; giderek egemen konumda olan toplulukdışı birey ve gruplarla alay etmek, onlardan öç almak, onlara duyulan tepkiyi dışlaştırmak, bir suçu, sırrı, inancı, müstehcenliği gizlemek gibi amaçlar da argonun oluşmasında etkin rol oynar. SLAYT 38 Başlık: Her toplumda, argoyu yaratan pek çok alt kültür grupları bulunmaktadır. Meslek gruplarının (askerler, denizciler, seyyar satıcılar, şoförler, müzisyenler, sporcular vd) yanı sıra tutuklular, uyuşturucu kullananlar, hırsızlar, kumarcılar, kabadayılar,

18

Page 19: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

19

dilenciler, yasadışı iş yapanlar, azınlıklar, göçmenler, ayrıca gece-kondularda yaşayanlar, siyasal örgütler, din grupları, kültür ve sanat dernekleri, öğrenciler vd argonun gelişip serpildiği verimli alanlar olarak kabul edilir. Biraz önce de söylediğimiz argo, kişi ve gruplarla genel toplum kural ve değerleri konusunda yaşanan uyuşmazlıktan, çokluk da çatışmadan kaynaklanır. Argo aynı zamanda bu grupların yaşam biçimlerini ve dünya görüşlerini de yansıtır. Nükte yapmak, alay etmek, küçümsemek, düşmanlık göstermek gibi amaçlarla üretilen argoda, yeni sözcükler ve yeni anlatım biçimleri geliştirilir; bunlar benimsenirse yaygınlaşır, benimsenmezse yok olur gider. Şunun da altını özellikle çizelim: Argo bir sözcük ya da deyim, belirli bir grubun dışına taşıp genel dile girmeye başlayınca artık argoluğunu yitirir. Sözgelimi bugün gazlamak (şoför argosunda “arabayı çok hızlı sürmek”, hafız / inek (öğrenci argosunda “çok çalışan öğrenci”), abullabut / andavallı / düdük / hırbo / hıyar / kelek/ saloz / şaban… (genel argoda “aptal” anlamında kullanılıyordu) gibi sözcükler bugün ortak dilde de belli bir sıklıkla kullanılmaktadır. Yani artık bunlara argo dememek gerekir; bağlamına ve içeriğine göre halk dili, teklifsiz dil, kaba kullanım gibi değişik alt alanlarda değerlendirilir. SLAYT 39 Başlık: Hepimiz günlük ilişkilerimizde, değişik ortamlarda argo olup olmadığına pek de dikkat etmeden birtakım argo sözcük ve deyimleri kullanırız. Özellikle senli benli ortamlarda bu kullanım daha da artmaktadır. Yalnızca biz değil, edebi-yatçılar (şiir, öykü, roman, oyun, anı, söyleşi vb türlerdeki yazı ve yapıtlarında) da, özel etkiler yaratman üzere argoya başvurmuşlardır. Bunların yanı sıra gülmece ustaları, kimi köşe yazarları da dile coşkulu bir tat katmak amacıyla argoyu ustaca kullanırlar. Yeri gelmişken argoya yer verin bir iki şiir örneği aktaralım. Önce Necdet Rüştü Efe’nin “Apaş” manilerinden birkaç örnek: Meze koydum tepsiye Taze pişti hepsi, ye.. Bizi dünyada var mı Bastıran mandepsiye …

Kız bana kaş göz etme Bu kadar telaş etme Beni seviyormuşsun İnanmam tıraş etme…

Var iki yana volta Olma kimseye balta Mezesiz rakı olmaz Bak şu yediği halta …

SLAYT 40 Başlık: Bir argolu şiir örneği de Suat Taşer’den:

“ABUZETTİN BEY” Toriği çalıştır kaşalot Gır geçme Çaparize gelirsin sonra zıngadak

Kasıntıdan denizler bulanıyor Bamya tarlası mı sandın dünyayı Bak atı alan Üsküdar’ı dolanıyor

Page 20: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

Her gün ağzın dört köşe Ama çıngırağı çektiğinin resmidir Kim dedi sana rüzgâra karşı işe Asma sakal takma bıyık Behey ıspanakzade Bu gidişin sonu karanlık Tenhalarda bocurgat yaparsın İşin gücün haminto Bilirim her taşın altında sen varsın

Fazla viraj alıyorsun ağır ol Eşekten düşmüş karpuza dönersin sonra Aheste çek kürekleri kendine gel

Bu devran böyle kalmaz İmam kayığı yanaştı mı iskeleye Gözünün yaşına bakan olmaz

Baba mirası değildir hayat Söylemesi benden İşlet toriği bay kaşalot

(Uyanış, S.5, Ağustos 1955) SLAYT 41 Başlık: Son aylarda basında, gerek şarkı sözlerinde (“kıl oldum abi”, “kız hepsi senin mi?”, “sokarım politikana”, “kudurdum sayende” vd ) gerekse kimi dizilerde (“yeme bizi oğlum”, “üşütük haspa”, “kal gelmek”=biraz daha fazla kalmak istemek , “oha olmak”= çok şaşırmak vd) geçen kimi eski ve yeni argo kullanımlar, bazı köşe yazarlarını ve aydınları rahatsız edip tepkiye yöneltirken bazı yazar ve aydınlar ise bu gelişmeleri doğal ve olağan karşılamaktadırlar. Bana göre, argo her dilin çok özel bir alanıdır; bu bakımdan kendine özgü güzellikleri barındırır içinde. Şunu bir kez daha anımsatalım: Argo, yalnızca kaba sözler, küfürlerden de oluşmaz. Bakın son yıllarda öğrenci argosunda kullanılan “alakaya çay demle=ne alakası var”, süpzek<=süper+zekâlı kimse”, yusuflamak=korkmak” gibi; siyaset argosunda geçen “Horzum’lamak=> hortumla-mak=soymak, çalmak, yolsuzluk yapmak”; gibi sözlerden kimileri genel dile de girmiştir. Bu nedenle söylemlerde bağlamı ve ölçüsü iyi ayarlanmış birtakım argo sözler kullanmakla, argo söz ve deyimler türetmekle ne Türkçe yok olur ne de Türkiye’ye bundan bir zarar gelir. Tersine argo dilin yaratıcılık alanlarından biri olduğu için genel dile katılan argo sözler sözvarlığını zenginleştirir, söyleyişlere renklilik, canlılık katar. Çünkü argo, özel bir ustalık ister, her babayiğidin kendi yazınsal/düşünsel üretiminde argoyu kullanması, argoya yeni sözcük ve terimler katması pek de harcı olmasa gerek. SLAYT 42 Başlık: Argo, sürekli değişir; bu nedenle argoyu izlemek ancak onun yazıya geçmesiyle mümkündür. Bugüne kadar yapılan argo sözlüklerde argonun ancak bir bölümü derlenebilmiştir. O da genel dile geçtiği kadarıyla ya da argonun içinden gelen birinin bunu yazıya geçirmesiyle… Argoyu bütünüyle ne izleyebilir ne de öğrenebilirsiniz. O özel bir dildir, siz onun ancak genel dile yansıyan yönleriyle tanıyabilir ve isterseniz yararlanabilirsiniz… Argo tıpkı moda gibidir, çabucak geçer, yenileri gelir… Son olarak bir kitap önerisinde bulunmak istiyorum: 1999’da Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin düzenlediği Türk Kültüründe Argo (Haarlem Hollanda, 2002) adlı toplantının metinleri yayımlanmıştır. Emeği geçenlere teşekkür ederim. (Bu bilimsel toplantının

20

Page 21: İ MESLEK YÜKSEKOKULU Uzaktan Eğitim: Türk Dili 1muzeb.maltepe.edu.tr/sites/default/files/genel-dersler/Turk_Dili_I_Bolum1.pdf · lık: Türk Dili 1 dersinin tanımı * Merhaba!

değerlendirme oturumunda, ben de bir konuşma yapmıştım. Dahası toplantıyı tanıtan bir de yazım yayımlanmıştı, Varlık dergisinde, 2000’de. Bu yazıyı da kitaba alabilselerdi iyi olurdu kanımca. Neyse…) Argoyla ilgili geniş bilgi edinmek isteyenlere salık veririm bu kitabı. Bir de, Hulki Aktunç’un Büyük Argo Sözlüğü”nü (2008’de yeni baskı yaptı-Y.Ç.) de masanızın üstünden eksik etmeyin, derim. SLAYT 43 Başlık: BİR SÖZCÜK ÇEVİRİSİNİN YOL AÇTIĞI TRAJEDİ "İkinci Dünya Savaşı sonuna doğru, 1945 yılında Amerika Birleşik Devletleri tarafından Japonya'ya teslim olma çağrısında bulunan bir nota verilmişti. Batı düşüncesinin temelindeki ikilikli düzene göre, Japonya bu notayı ya kabul edebi-lirdi, ya da reddedebilirdi; başka bir olasılık bulunmazdı. Doğu kültüründeki Japonlar için her şey bu kadar kesin olarak ikiye ayrılmamış oldu-mı içm: onların cevap notasında ("rr. sözcüğü kullanılmıştı. Bu sözcük şu iki anlama da birden gelebilmekteydi: 'Danışmada bulunmak üzere, bir cevabı şimdilik askıya almak' ve 'Boş vermek, aldırmamak, kabul etmemek, reddetmek. ' ingilizceye yapılan çeviride bu Japonca sözcüğün ince anlam ayrılığı kaybolunca, verilen cevap 'olumsuz' yani 'red' olarak yorumlanmış; bunun sonucunda da, iki atom bombası Hiroşima ve Nagasaki üzerinde patlatılmıştı. Özcan Başkan, "Bildirişim-insan-Dili ve Ötesi, Altın Kitaplar, İstanbul, 1988, s.61

21