117
27 Eylül 2018 ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL 2018 ÜSKÜP/MAKEDONYA Editör Doç. Dr. Fahri TEMİZYÜREK

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ

VE DİLİ SEMPOZYUMU

27-29 EYLÜL 2018

ÜSKÜP/MAKEDONYA

Editör

Doç. Dr. Fahri TEMİZYÜREK

Page 2: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ii

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

27-29 EYLÜL 2018

ÜSKÜP/MAKEDONYA

Editör

Doç. Dr. Fahri TEMİZYÜREK

Bu kitabın basım, yayın, satış hakları ASOS yayınlarına aittir. Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya

da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik ya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz,

dağıtılamaz.

ISBN : 978-605-2132-79-1

Baskı : 1

Page 3: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

iii

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ

VE DİLİ SEMPOZYUMU

27-29 EYLÜL 2018

ÜSKÜP/MAKEDONYA

Page 4: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

iv

SEMPOZYUM ONURSAL BAŞKANLARI

Dr. Serdar ÇAM - TİKA Başkanı

Prof. Dr. Refik TURAN - Türk Tarih Kurumu Başkanı

Prof. Dr. Fadıl Hoca - Uluslararası Vizyon Üniversitesi Rektörü

Prof. Dr. Fırat Purtaş - TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı

Prof. Dr. Hasan Ali Karasar - Kapadokya Üniversitesi Rektörü

Prof. Dr. Musa Yıldız - Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanı

Prof. Dr. Seyit Aydın - Kastamonu Üniversitesi Rektörü

Prof. Dr. Şeref Ateş - Yunus Emre Enstitüsü Başkanı

Page 5: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

i

BİLİM VE DANIŞMA KURULU /

SCIENTIFIC AND ADVISORY BOARD

Prof. Dr. Ahmet Oktay - Kiril Metodi Üniversitesi-Makedonya

Prof. Dr. Dinçay Köksal - Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

Prof. Dr. Edina Solak - Zenitsa Üniversitesi-Bosna-Hersek

Prof. Dr. Emrah Şenel - Yıldırım Beyazıt Üniversitesi

Prof. Dr. Fadıl Hoca - Vizyon Üniversitesi-Makedonya

Prof. Dr. Fatih Kirişçioğlu - Hacı Bayram Veli Üniversitesi

Prof. Dr. Ferruh Ağca - Eskişehir Osman Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Mahmut Çelik - Gotse Delçev Üniversitesi- Makedonya

Prof. Dr. Mehmet Güçlü - Bartın Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet Gümüş - Yıldırım Beyazıt Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet Günay - Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet Serhat Yılmaz - Kastamonu Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet Şahingöz - Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Metin Yaman - Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Musa Yıldız - Ahmet Yesevi Üniversitesi

Prof. Dr. Nazım İbrahim - Aziz Kiril Metodi Üniversitesi-Makedonya

Prof. Dr. Nimetullah Hafız - Kosova Priştina Üniversitesi-Emekli

Prof. Dr. Numan Aruç - MANU Makedonya Bilimler Akademisi

Prof. Dr. Nurettin Demir - Hacettepe Üniversitesi

Prof. Dr. Lokman Turan - Atatürk Üniversitesi

Prof. Dr. Sevim Nilay Işıksalan - Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi

Prof. Dr. Suat Ungan - Karadeniz Teknik Üniversitesi

Prof. Dr. Yıldıray Özbek - Akdeniz Üniversitesi

Prof. Dr. Yusuf Hamzaoğlu - Makedonya)

Page 6: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ii

Prof. Dr. Ali Göçer - Erciyes Üniveritesi)

Doç. Dr. Abdülmecid Nuredin - Vizyon Üniversitesi- Makedonya)

Doç. Dr. Ahmet Akkaya - Adıyaman Üniversitesi)

Doç. Dr. Ali Fuat Arıcı - Yıldız Teknik Üniversitesi

Doç. Dr. Bahadır Gücüyeter - Atatürk Üniversitesi

Doç. Dr. Burul Sagınbayeva - Manas Üniversitesi

Doç. Dr. Bülent Özkan - Mersin Üniversitesi

Doç. Dr. Cihan Özdemir - Yunus Emre Enstitüsü - Bakü Müd.

Doç. Dr. Ergin Jable - Hasan Priştina Üniversitesi-Kosova

Doç. Dr. Fahri Temizyürek - Gazi Üniversitesi

Doç. Dr. Lindita Xhanari Latifi - Tiran Üniversitesi-Arnavutluk

Doç. Dr. Mensur Nuredin - Vizyon Üniversitesi- Makedonya

Doç. Dr. Mesut Gün - Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi

Doç. Dr. Muhammed Eyyüp Sallabaş - Yıldız Teknik Üniversitesi

Doç. Dr. Namık Kemal Şahbaz - Mersin Üniversitesi

Doç. Dr. Nuran Malta - Hasan Priştina Üniversitesi-Kosova

Doç. Dr. Ömer Tuğrul Kara - Çukurova Üniversitesi

Doç. Dr. Rıfat Kütük - Atatürk Üniversitesi

Doç. Dr. Seyfi Yıldırım - Hacettepe Üniversitesi

Doç. Dr. Seyfullah Yıldırım - Yıldırım Beyazıt Üniversitesi

Dr. Ahmet Demir - Başkent Üniversitesi

Dr. Ahmet Saçkesen - İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi

Dr. Arzu Çevik - Bartın Üniversitesi

Dr. Ayhan Bulut - Cumhuriyet Üniversitesi

Dr. Bekir Kayabaşı - Adıyaman Üniversitesi

Dr. Bihruz Bicbabai - Allamah Tabatabai Üniversitesi-İran

Page 7: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

iii

Dr. Bilge Bağcı Ayrancı - Bozok Üniversitesi

Dr. Erol Barın - Gazi Üniversitesi

Dr. Fatih Kana - Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi

Dr. Gülnur Aydın - Adnan Menderese Üniversitesi

Dr. Hıfzı Toz - Akdeniz Üniversitesi

Dr. Najibullah Akbari - Kabil Üniversitesi-Afganistan

Dr. Rafet Aydın - Mehmet Akif Üniversitesi

Dr. Ümit Polat - Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi

Dr. Zeki Gürel - Gazi Üniversitesi

Page 8: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

iv

KONGRE BAŞKANI / PRESIDENTS OF CONGRESS

Doç. Dr. Fahri Temizyürek UKDA Başkanı

KONGRE DÜZENLEME KURULU / ORGANIZING COMMITTEE

Prof. Dr. Mehmet Şahingöz Gazi Üniversitesi

Doç. Dr. Fahri Temizyürek Gazi Üniversitesi

Prof. Dr. Yıldıray Özbek Akdeniz Üniversitesi

Prof. Dr. Mehmet Serhat Yılmaz Kastamonu Üniversitesi

Doç. Dr. Muhammed Eyyüp Sallabaş Yıldız Teknik Üniversitesi

Doç. Dr. Ahmet Akkaya Adıyaman Üniversitesi

Dr. Erol Barın Gazi Üniversitesi

Öğr. Gör. Emrah BOYLU İstanbul Aydın Üniversitesi

Murtaza Sulooca Yeni Balkan Gazetesi

Sekretarya

Öğr. Gör. Mustafa Özgün Harmankaya Yıldız Teknik Üniversitesi

Öğr. Gör. Osman Kürşat Yorgancı Yıldız Teknik Üniversitesi

Öğr. Gör. Cihat Burak Korkmaz Yıldız Teknik Üniversitesi

Umut Başar İran Araştırmaları Merkezi

Page 9: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

v

İÇİNDEKİLER

BİLDİRİ ÖZETLERİ / ABSTRACTS .......................................................................... x

TÜRKİYE’DE İLAHİYAT FAKÜLTESİNDE YÜKSEKÖĞRENİM GÖREN ULUSLARARASI

ÖĞRENCİLERİN TÜRKİYE VE İLAHİYAT FAKÜLTESİ İZLENİMLERİ .................................. 1

YENİ DİNİ HAREKETLERİN PSİKOLOJİSİ .................................................................................. 2

BALKANLAR’DA İLK TÜRKÇE ÖĞRETMENLERİNDEN BELKIS KORÇA (RAUF)‘NIN

HİKAYESİ .......................................................................................................................................... 5

YABANCILARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE TEMEL DİL BECERİLERİNDEN KONUŞMA

BECERİSİNİN KAZANDIRILMASI BAĞLAMINDA KARŞILAŞILAN SESLETİM

PROBLEMLERİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ..................................................................................... 6

"TÜRKÇE ÖĞRENİYORUM" SETİNDEKİ KONUŞMA BECERİSİ ETKİNLİKLERİNİN

AVRUPA DİL PORTFOLYOSU AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ ...................................... 7

5. SINIF TÜRKÇE DERSİ OKUMA BECERİSİNİN GELİŞTİRİLMESİNDE DİL DENEYİMİ

YAKLAŞIMI....................................................................................................................................... 8

AKKADIOĞLU'NUN KABUSNAME TERCÜMESİNDE ATASÖZÜ VE DEYİMLER ............... 9

ARAPÇA ÖĞRETİMİNDE ÇİZGİ FİLM KULLANIMI ................................................................ 10

AVRUPA BİRLİĞİ KÜLTÜR POLİTİKALARI İÇİNDE BALKANLARDA TÜRK

KÜLTÜRÜNÜN VE TÜRKÇENİN GELECEĞİ VE ORTA VADE TEHLİKELERİ ................... 11

BALKAN KÜLTÜRÜNDE DOĞUM DESTEKÇİLERİ: “AVO NENE”LER ............................... 12

BALKAN ÜLKELERİ İLE TÜRKİYE ARASINDA ORTAK GELECEĞİN KÖPRÜSÜ YÜKSEK

EĞİTİM: SOSYAL VE EKONOMİK AÇIDAN BİR İNCELEME ................................................. 14

BALKANLAR'DA “ÖĞRETMENSİZ TÜRKÇE ÖĞRENELİM” SLOGANIYLA ÖZDEŞLEŞEN

ÖĞRETMEN MÜCAHİT KORÇA’NIN HİKAYESİ ...................................................................... 15

BALKANLARDA TÜRKÇE EĞİTİMİ ÜZERİNE TÜRKİYE’DE ARAŞTIRMA EĞİLİMLERİ 16

BİR BALKAN DÜŞÜNÜRÜ VE DEVLET ADAMI OLARAK ALİYA İZZETBEGOVİÇ’İN

İNSAN VE EĞİTİM ANLAYIŞI ...................................................................................................... 17

BOSNA-HERSEK’TE TÜRKÇE ÖĞRETİMİ VE YABANCILARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE

KÜLTÜREL ÖGELERİN AKTARIMI BAĞLAMINDA SÖZLÜ ANLATIM DERSİ .................. 18

ÇOK KÜLTÜRLÜ EĞİTİM VE İKİ DİLLİLİK-ALMANYADAKİ TÜKRK İŞÇİ

ÇOCUKLARININ İKİ DİLLİ EĞİTİM SORUNLARI .................................................................... 19

ÇOK KÜLTÜRLÜ TOPLUMDA OKUMA ALIŞKANLIĞI VE KÜTÜPHANELERİN İŞLEVİ:

BALKAN TOPLUMLARI İÇİN BİR DEĞERLENDİRME ............................................................ 20

DİL ÖĞRETİMİNDE ÖĞRETİCİ YETERLİLİKLERİ VE PEDAGOJİK MUHAKEME

BECERİSİ GELİŞTİRME ................................................................................................................ 21

DİL ÖĞRETİMİNDE SÖZLÜKLERİN ÖNEMİ VE MAKEDONCA-TÜRKÇE, TÜRKÇE-

MAKEDONCA SÖZLÜK ÇALIŞMALARI .................................................................................... 22

EKİPLE ÖĞRETİM TEKNİĞİ KULLANARAK OKUL MÜDÜRLERİNE ÜST DÜZEY

DÜŞÜNME BECERİLERİ KAZANDIRMA ................................................................................... 23

Page 10: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

vi

HARF İNKILABI VE BALKANLAR .............................................................................................. 24

İKİNCİ DİL TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE ARABULUCULUK KAVRAMINI GELİŞTİRMEK ... 25

İSVİÇRE ANADİLİ DERSİ ÇERÇEVE PLANI VE TÜRKÇE VE TÜRK KÜLTÜRÜ DERSİ

ÖĞRETİM PROGRAMI'NA UYGUN A1 DÜZEYİ ETKİNLİKLERİN GELİŞTİRİLMESİ: BİR

EYLEM ARAŞTIRMASI ................................................................................................................. 26

İSVİÇRE'DE YÜRÜTÜLMEKTE OLAN TÜRKÇE VE TÜRK KÜLTÜRÜ DERSİ'NE İLİŞKİN

PAYDAŞ GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ ................................................................................. 27

KAZAK HALK BİLİMİNDE ŞAMAN BAHŞILIK VE HALK HEKİMLİGİ GELENEĞİ ........... 28

KÜLTÜREL MİRASI KORUMADA DİL VE KÜLTÜRÜN DİRENCİ ........................................ 29

MAKEDONYA VE KOSOVA’DA KAMUSAL ALANDA TÜRKÇE: KARŞILAŞTIRMALI BİR

ÇÖZÜMLEME .................................................................................................................................. 30

MAKEDONYA’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ ..................... 31

ÖĞRETMEN ADAYLARININ OKUMA ÇEMBERLERİNDE ÜSTLENDİKLERİ ROLLERE

İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ ..................................................................................................................... 32

ÖĞRETMEN ADAYLARININ OKUMA ÇEMBERLERİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ ................. 33

OKUL ÖNCESİ VE İLKÖĞRETİM OKULLARINDA ÇOK KÜLTÜRLÜ OYUNLAR .............. 34

ÖRNEK ÇOCUK OYUNLARI ÜZERİNDEN TÜRKİYE’DE ÇOCUK TİYATROSUNA İLİŞKİN

DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER .............................................................................................. 35

ORTAOKUL İNGİLİZCE DERS KİTAPLARINDAKİ İŞLEVSEL DİL KULLANIMI ................ 36

SÜREÇ ODAKLI YAZMA ÖĞRETİMİNDE KULLANILAN MODELLERE GENEL BİR BAKIŞ

........................................................................................................................................................... 37

SURİYELİ MÜLTECİ ÇOCUKLARA YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE

YÖNTEM SORUNU- PICTES PROJESİ ÖRNEĞİ ........................................................................ 38

TÜRK MASALLARINDA KONUŞAN HAYVANLAR VE DEĞERLER EĞİTİMİ .................... 39

TÜRKÇE EĞİTİMİNDE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRMENİN İŞLEVSELLİĞİ BAKIMINDAN

GERİBİLDİRİM KULLANIMI ........................................................................................................ 40

TÜRKÇE ÖĞRENEN YABANCI ÖĞRENCİLERİN KONUŞMA KAYGI DURUMU

(HIRVATİSTAN ÖRNEĞİ) ............................................................................................................. 41

TÜRKÇE ÖĞRETİM SETLERİNİN DİLLER İÇİN AVRUPA ORTAK ÖNERİLER ÇERÇEVESİ

(CEFR) METNİNDE YER ALAN DİLİN KULLANIM ALANLARINA YER VERME DÜZEYİ

........................................................................................................................................................... 42

TÜRKÇE ÖĞRETMENİ ADAYLARININ HİKÂYELERİNDE KONU EĞİLİMLERİ ................ 43

TÜRKÇE ÖĞRETMENİ ADAYLARININ YANAL DÜŞÜNME BECERİLERİNİN ÇEŞİTLİ

DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ ............................................................................. 44

TÜRKÇENİN YABANCI DİL OLARAK ÖĞRETİMİNDE KÜLTÜR AKTARIMINA

ELEŞTİREL BİR BAKIŞ ................................................................................................................. 45

Page 11: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

vii

TÜRKİYE İLE BULGARİSTAN'DA OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ EĞİTİMİ ALMIŞ

ÖĞRETMENLERİN MESLEKİ DOYUM VE TÜKENMİŞLİK DÜZEYLERİNİN

KARŞILAŞTIRILMASI ................................................................................................................... 46

TÜRKİYE’DE TÜRK İŞARET DİLİ (TİD) VE İŞARET DİLİ TERCÜMANLIĞI EĞİTİMİ ....... 47

YABANCI DİL ÖĞRETİMİNDE ÖZNELLİK ................................................................................ 48

YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRENEN ÖĞRENCİLERİN KONUŞMA DERSLERİ

HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ .......................................................................................................... 49

YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE OKUMA BECERİSİNİN

GELİŞTİRİLMESİ İÇİN BİR SEÇENEK: ÜSTBİLİŞ STRATEJİLERİNİN KULLANILMASI ... 50

YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE SÖZCELEME KURAMINDAN VE

EDİMBİLİMDEN HAREKETLE ÖRNEK DERS MALZEMESİ GELİŞTİRİLMESİ ................... 51

YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETMEK ÜZERE HAZIRLANMIŞ TARİHÎ BİR ESER:

RİSALE-Yİ TEKELLÜM ................................................................................................................. 52

YAHYA KEMAL'İN "NEŞÂTÎ'NİN GAZELİNİ TAHMİSİ" ......................................................... 53

YEDİ İKLİM TÜRKÇE A1-A2 KİTAPLARINDA KULLANILAN KALIP SÖZLER.................. 54

YENİLENEN TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ LİSANS PROGRAMININ ÖĞRETİM ELEMANI

GÖRÜŞLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ ......................................................................... 55

YUNANİSTAN’DA YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE EĞİTİMİ ............................................ 56

“KÜÇÜK KARA BALIK” YAPITINDA ELEŞTİREL DÜŞÜNCE ............................................... 57

-DINAN /-DUNAN BİRLEŞİK ZARF-FİİL EKİ HAKKINDA ...................................................... 58

BİR KIPÇAK – OĞUZ DİL TEMAS ALANI OLARAK BALKANLAR VE BU TEMASIN

ÖLÇÜNLÜ TÜRKÇEYE ETKİSİ .................................................................................................... 59

BİR MASAL KARŞILAŞTIRMASI: RAPUNZEL İLE MAHBUB-İ DİLBER .............................. 60

BİR OSMANLI KADIN DERGİSİ OLARAK ÂYİNE.................................................................... 61

BOSNA VİLAYETİ HUDUDNAMESİNİN ÂSIM DİVANI’NA YANSIMASI: KAT‘-İ HUDÛD

KASİDESİ ......................................................................................................................................... 62

GİDEON TOURY’NİN EREK ODAKLI ÇEVİRİ KURAMI IŞIĞINDA MELİH CEVDET

ANDAY’IN “ANNABEL LEE” BAŞLIKLI ŞİİR ÇEVİRİSİ ÜZERİNE BETİMLEYİCİ BİR

ÇALIŞMA ......................................................................................................................................... 63

HAYÂLÎ BEY DİVANI’NDA ŞAİRİN MECNÛN’LA REKABET PSİKOLOJİSİ ....................... 64

KALKANDELEN TÜRKLERİNİN SÖZLÜ KÜLTÜRÜNDE DUALAR VE BEDDUALAR ...... 65

KARAHANLILARIN İSLAM’A İNTİSABINDA İKİ ÖNEMLİ İSİM: BUĞRA HAN TEZKİRESİ

VE EBU’N-NASR-İ SÂMÂNÎ ......................................................................................................... 66

KAŞKAY TÜRKLERİNİN ÇOCUK EDEBİYATI ÜRÜNLERİ VE BU ÜRÜNLERİN KÜLTÜR

AKTARIMI ÜZERİNE ETKİSİ ....................................................................................................... 67

KAZAK SÖZLÜ GELENEĞİNDE HZ. ALİ İLE İLGİLİ ANLATILAR ........................................ 68

KLASİK TÜRK EDEBİYATI’NDA TÜTÜN .................................................................................. 69

Page 12: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

viii

KOSOVA-GİLANLI GAZETECİ BURHAN SAİT’İN TAN GAZETESİNDEKİ YAZI

FAALİYETİ ...................................................................................................................................... 70

KÜLTÜR AKTARIMINDA EDEBİYATIN ROLÜ: YADE KARA ÖRNEĞİ ............................... 71

MİLLÎ EDEBİYAT DÖNEMİNDE EDEBİYAT NAZARİYESİ/KURAMI OLUŞTURMA

ÇALIŞMALARI – 1 .......................................................................................................................... 72

OKUMA VE SÖZ VARLIĞI İLİŞKİSİ............................................................................................ 73

RETORİKTEN PRATİĞE: TÜRK SİYASİ YÖNETİMİNDE EDEBİYATIN ROLÜ ................... 74

SIFAT GRUBU ................................................................................................................................. 75

ULUPAMİR-KIRGIZ ADLARINDAKİ AD SEÇİMİ FARKLILAŞMALARI (ULUPAMİR

MAHALLESİ ÖRNEĞİ) .................................................................................................................. 76

ÜSKÜP MİLLÎ KÜTÜPHANESİNDE YAVUZ DÖNEMİNE AİT BİR DİL YÂDİGÂRI:

“MANZÛME-İ ŞER’İATÜ’L-İSLÂM” ........................................................................................... 77

ÜSKÜPLÜ DİVAN ŞAİRİ İSHAK ÇELEBİ’NİN GÖZÜNDEN ÜSKÜP...................................... 78

YABANCI DİL ÖĞRENİMİNDE DİLSEL İNTERFERANSLARIN ROLÜ - ARNAVUTÇA

KONUŞURLARININ TÜRKÇE ÖĞRENİMİ SÜRECİNDEN ÖRNEKLERİYLE ........................ 79

YABANCILARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE İKİNCİ BİR YABANCI DİLİN ÖĞRETİME

ETKİLERİ ......................................................................................................................................... 80

YAHYA KEMAL’İN ÖMRÜNÜN SON YILLARINI GEÇİRMEK İSTEDİĞİ UFUK

PENCERESİ: RAKOFÇA NERESİDİR" ......................................................................................... 81

YUNUS’UN DÜALİZMİ: ZITLARDAN OLUŞAN EVREN ALGISI ........................................... 82

ARNAVUT HALK ŞARKILARINDA TÜRKÇE VE TÜRKLÜĞÜN YERİ ................................. 83

AYDIN KOÇARLI CİHANOĞLU CAMİİ HAZİRESİ OSMANLI MEZAR TAŞLARI ............... 84

TRT TÜRK HALK MÜZİĞİ REPERTUARINDAKİ RUMELİ TÜRKÜLERİNİN MÜZİKSEL

TAHLİLİ ........................................................................................................................................... 85

EL YAZMASI ESERLER ÖRNEĞİNDE BALKANLARDA TÜRK KÜLTÜRÜNÜN İZLERİ -

SARAYBOSNA GAZİ HÜSREV BEY KÜTÜPHANESİ 7167/2 NU.DA KAYITLI TEFSÎR-İ

AYETEL-KÜRSÎ İSİMLİ ESER ...................................................................................................... 86

SARAYBOSNA GAZİ HÜSREV BEY KÜTÜPHANESİ 3655/2 NU.DA KAYITLI YAZMA

AYET TEFSİRİ VE BİLİMSEL DEĞERİ ....................................................................................... 87

BİR OSMANLI SUBAYI, RESNELİ ÇARKÇI YÜZBAŞI OSMAN EFENDİ .............................. 88

EXISTENTIALISM IN JOHN FOWLES’ NOVEL ......................................................................... 89

AK PARTİ DÖNEMİ BALKANLARDA KAMU VE KÜLTÜREL DİPLOMASİ POLİTİKALARI

........................................................................................................................................................... 90

ALİYA İZZETBEGOVİÇ’TE SİYASET AHLAKI ......................................................................... 91

AZERİ TÜRK DERGİSİ’NE GÖRE AZERBAYCAN’IN İKTİSADÎ NÜFUZU ........................... 92

BALKANLARLA İLGİLİ TÜRKİYE’ DE YAPILMIŞ ÇALIŞMALAR ....................................... 93

COĞRAFYA, HAYAT TARZI VE TOPLUMSAL CİNSİYET ROLLERİNİN ETKİSİYLE

KIRGIZ KADININDA SÜS VE GİYİM-KUŞAM .......................................................................... 94

Page 13: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ix

FAHRİ ERDİNÇ'İN ESERLERİNDE VATAN KAVRAMI VE BALKANLARIN GENEL

GÖRÜNÜŞÜ ..................................................................................................................................... 95

HAMİ VE ŞAİR BİR AKINCI AİLESİ MİHALOĞULLARI’NIN OSMANLI KÜLTÜR VE

SANATINA KATKILARI ................................................................................................................ 96

KÜLTÜRÜN, KÜLTÜREL ÜRÜNLERLE PAZARLANMASI: ÜSKÜP ÖRNEĞİ ...................... 97

MAKEDONYA’DAKİ TÜRKLER ÜZERİNE SOSYOLOJİK BİR ÇALIŞMA ............................ 98

OSMANLI ŞİİRİNDEKİ "TAŞ YASDANMAK" DEYİMİNDEN HZ. YAKUB'UN BEYTEL'İNE

........................................................................................................................................................... 99

OSMANLI SON DÖNEMİNDE BATILILAŞMA SÜRECİNDE SİNEMANIN YERİ ................ 100

OSMANLI'NIN ÇÖKÜŞ SÜRECİNDE BATI TRAKYA'DA TEŞEKKÜL EDEN TÜRK

HÜKÜMETLERİ (1878- 1923) ...................................................................................................... 101

TÜRK TOPLUMUNDA TESETTÜR - BAŞÖRTÜSÜ ALGISI (LİSANS VE LİSANSÜSTÜ

ÖĞRENİM GÖRMÜŞ GENÇLER ÖZELİNDE BİR ALAN ARAŞTIRMASI) ........................... 102

ÜSKÜPLÜ İSHÂK ÇELEBİ DÎVÂN'INDA ÜSKÜP .................................................................... 103

Page 14: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

x

BİLDİRİ ÖZETLERİ

ABSTRACTS

Page 15: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 1

TÜRKİYE’DE İLAHİYAT FAKÜLTESİNDE YÜKSEKÖĞRENİM GÖREN ULUSLARARASI ÖĞRENCİLERİN TÜRKİYE VE

İ LAHİYAT FAKÜLTESİ İZLENİMLERİ

Fatih Özkan1 * 1Uludağ Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Her yıl milyonlara varan sayıda öğrenci vatandaşı olduğu ülkeden daha iyi eğitim

imkânlarına sahip başka bir ülkeye eğitim görmeye gitmektedir. Çoğu alanla ilgili

faydalarından ötürü uluslararası öğrenci hareketliliği sadece ülkeler bazında değil uluslararası kuruluşlarca da destek görmektedir. Bu hareketliliğin ülkeler arasında

karşılıklı anlayış ve dayanışmayı ve akademik, kültürel, sosyal ve siyasi bağları da

geliştirmesi muhtemeldir. Uluslararası öğrenci hareketliliği, birçok ülke tarafından önemli

bir dış politika ve kamu diplomasisi aracı olarak değerlendirilmektedir. Türkiye’ye

yükseköğrenim görmeye gelen öğrencilerin büyük çoğunluğunun Türk Cumhuriyetleri ile Türk ve Akraba Topluluklarından geldiği bilinmektedir. Türkiye’de lisans veya lisansüstü

programlarda öğrenim gören uluslararası öğrencilerle yapılan mülakatlarda, bir Türk

okulundan mezun olmak, kaliteli öğrenim görme beklentisi, sahip oldukları olumlu Türkiye

algısının öğrencilerin tercih önceliklerinden olduğu, Balkanlardan gelen öğrencilerin

önceliklerinin ise, anadilde öğrenim görme avantajı, tarihi bağlantılar gibi önceliklerinin

olduğu tespit edilmiştir. Bu tebliğde Balkan ülkelerinden gelip Türkiye’de yükseköğrenim kademesindeki ilahiyat fakültelerinde öğrenim gören uluslararası öğrencilerin Türkiye ve

ilahiyat fakültesi hakkındaki izlenimleri sunulacaktır. Bu çerçevede öğrencilerin demografik

özellikleri, Türkiye’ye hangi beklentilerle geldikleri, beklentilerinin karşılanma durumu,

Türkiye’de yükseköğrenim görmenin avantajları hakkındaki düşünceleri, fakültede sunulan

olanaklar ve dersler hakkındaki düşünceleri ve öğrenim sürecinde karşılaştıkları sorunlar incelenecektir.

Anahtar Kelimeler: Balkanlar, Yükseköğretim, İlahiyat Fakültesi, Uluslararası Öğrenci.

Page 16: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 2

YENİ DİNİ HAREKETLERİN PSİKOLOJİSİ

Muhammed Kızılgeçi t1 * 1Atatürk Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Son çeyrek yüzyılda, Yeni Dini Hareketlere dair psikolojik çalışmalar sadece psikoloji

disiplininde değil aynı zamanda sosyoloji ve dini çalışmalarda da belirgin bir şekilde bir artış

göstermektedir. Farklı disiplinlerden bilim adamları bu harekete katılan, hareketin içinde kalan veya bu hareketten ayrılmış olanların durumunu irdelemekte, ayrıca bu harekete

katılmış olmanın yaralarını sarmaya çalışan üyelerin zihinsel ve duygusal durumlarını -

beyin yıkama ihtilafı bağlamında- enine boyuna tartışmaktadırlar. Dahası Yeni Dini

Hareketlerin halk sağlığı için ciddi bir tehdit olup olmadığı sorunu sık sık dergi ve

gazetelerde manşet olmakta, eski üyelere ve bağlılığını sürdüren üyelerin ailelerine verilen

danışmanlık türünü belirlemekte ve böylece ilgili davalarda tartışma konusu olmaktadır. Günümüzde insanların, modern hayatın yabancılaştıran ve yolunu kaybettiren etkilerinden

korunmak için bir ölçü arayışında olduğuna hükmedilir. Bu bağlamda Yeni Dini Hareket

(YDH) mensubiyeti ilk olarak, modern dünyada hakikati yaşamak adına zamanı geri almaya

dair bir arzuyu yansıtmaktadır. İkinci olarak, bu aidiyet aynı zamanda kadim olan hakikati

modern zamana taşıyarak onu çağdaş ve seküler bir düzlemde eyleme/yaşama taşıma isteğini ifade etmektedir. Bu noktada Yeni Dini Hareketler, moderniteye karşı bir protesto

şeklinde nitelenmektedir. Bu argümanın hedefinde kurumsallaştırılmış dinin ve seküler

yapının bireyin eliyle yapı bozuma uğratılması vardır. Bu durum ‘din’e yeninin ve modern

bir sosyal yapı olan hareketin katılması; ‘yeni’ yani ‘seküler’ olana da dinin katılmasıyla

gerçekleşmektedir. Bunun için de pek çok Yeni Dini Hareket modern, anti-modern, hatta

bazen post-modern unsurlarla kaynaşır. Bunlar hem moderniteye uyum unsurlarını ve hem de ona direnmenin unsurlarını içerirler. Yeni dini hareketler, oldukça çeşitli ve renkli bir

görünüm arz etmektedir. Bazıları teolojik olarak oldukça tutucu; bazıları radikal bir biçimde

yenilikçidir. Bir kısmı geleneksel dinler içerisinden ortaya çıkarken diğer bir kısmı senkretik

bir görünüm sergilemektedir. YDH’lerin büyük çoğunluğu Avrupa ve Amerika’da ortaya

çıkmasına karşın Asya, Afrika ve Latin Amerika kökenli hareketlerin sayısı son yıllarda hızla artmış ve artmaya da devam etmektedir. Yine bazı hareketlerin büyüyerek üye sayılarını

artırmalarına karşın, diğer bazı YDH’ler ezoterik ve gizemli yapıları dolayısıyla zayıflamış ya

da ortadan kaybolup gitmiştir. Bu ve benzeri hususlar, konuyla ilgilenen araştırmacıların da

dikkat çektiği üzere (Chryssides, 2012, s.xi) YDH’leri tanımlamayı zorlaştırmaktadır. İşaret

edildiği üzere YDH’lerin bazısı Hinduizm, Budizm ve Hıristiyanlık gibi dünya dinleri

içerisinden çıkarak gelişme gösterirken bir bölümü ise senkretik ya da eklektik bir yapı arz etmektedir. Bundan dolayı YDH’ler genellikle kökenlerindeki ana dinlerin bir mezhebi veya

tarikatı olarak görülürler. Buna karşılık YDH’ler ise kendilerini geleneksel dinlerden ayırma

gayreti içerisindedirler. Bazı araştırmacılar bu gayreti iki gerekçeyle açıklamaktadır:

Birincisi, YDH’ler içinde doğdukları mahalli büyük dinin, yeni yorumlarını içerdikleri ve

geleneksellikten ayrıldıkları için insanların zihinlerinde oluşan olumlu veya olumsuz önyargılarla anılmak istemezler. Ana dinin bir mezhebi veya tarikatı olmayı küçültücü,

ayırıcı ve sınırlandırıcı olarak değerlendirirler. İkincisi ise “sekt” kavramı olumsuz anlamlar

çağrıştırmanın yanı sıra hukuki birtakım mahzurları da beraberinde getirmektedir. Bazı

ülkelerin kanunlarında geleneksel inanç dışındaki küçük gruplara din hürriyetinin

tanınmaması, farklı hareketlerin “dini bölücü” olarak nitelendirilmesi, onların suç sayılması

gibi hususlar bu sebepler arasındadır. YDH’ler, “sekt” kelimesinin çağrıştırdığı olumsuzlukları önlemek ve daha rahat faaliyet yürütebilmek için kendilerinin “sekt” değil,

bilakis “yeni bir din” olduklarını iddia etmektedirler (Sarıkçıoğlu, 2000, s.81). YDH’lere

katılmak, sadece Yeni Dini Hareketlerin stratejik başarısı mı? Yoksa bireyin modern çağda

hayat tarzının kendisine sunduğu imkân mı? Ya da arayışının karşılık bulduğu anlam alanı

mı? Müptelası olmaktan kendisini alamadığı kavurucu bir kısır döngü mü? Bu tebliğde, YDH’lere katılımın bireyden kaynaklanan psikolojik nedenleri teorik ve alan çalışmalarının

Page 17: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 3

sonuçlarından hareketle aktarılmaya çalışılacaktır. Bu bağlamda genel olarak yeni bir dini

harekete katılımın birey bağlamında muhtemel temel nedenleri olarak şu unsurlar

aktarılmaktadır: Yoksunluk (mahrumiyet), yabancılaşma, dinî meselelerle kafası meşgul

olma temayülü, kişinin kendi şahsiyeti hakkındaki kararsızlığı ve şahsî bunalım tecrübesi. Sonuç yeni dine katılan kişinin aklen ve ruhen sağlıklı olmadığıdır. (Saliba, 2014, s.82;

Saliba, 2003: 78) Bu tür bir görüş APA (Amerikan Psikiyatri Derneği) tarafından yayınlanan

bir çalışmada ortaya konulmuştur. Şöyle denilmektedir: Pek çok çağdaş kült

toplumunun/yeni dinin çoğunluğunu teşkil eden beyaz orta sınıf idealist genç insanlar çoğu

zaman yalnız, bunalımlı ve belirsiz gelecek karşısında endişelidir. Bağımlı olmaya

eğilimlilerdir. Şefkate hararetle muhtaçtırlar. Kendi hissî dayanaklarını temin edemezler, kendi değerlerini hissetmek, aidiyet hissi ve hayatını anlamlandırmak için harici güçlere

ihtiyaç duyarlar. Alıngandırlar, sıklıkla onları hayal kırıklığına uğratan ve onlara değer

vermeyen toplumun geneline karşı düşmandırlar. Yetişkinliğin bir talebi olduğu kadar pek

çok kişi tarafından arzuyla beklenen özgürlük onlara ezici gelmektedir. Mahrumiyet içeren

bu durum birey veya grupların maruz kalabilecekleri beş şekilde gerçekleşmektedir: Ekonomik mahrumiyet: Toplumda gelir dağılımından kaynaklanan bir mahrumiyet olarak

görülür. Birey kendisini standardın altında görmektedir. Kişilerin ekonomik düzeylerinin

göreceli olduğu söylenebilir. Fakat burada önemli olan başkalarının kişiyi hangi düzeyde

gördüğü değil, kişinin kendisini hangi düzeyde gördüğüdür. Sosyal mahrumiyet: Kişinin

prestij, statü, sosyal katılım vb. konularda kendisini düşük görmesi ve bu sebepten çevresi

tarafından kabullenilmediği hissini yaşamasıdır. Organizmik mahrumiyet: Zihinsel ve fiziksel mahrumiyetleri kapsar. Herhangi bir bedensel ya da zihinsel özür nedeniyle kişi

toplumla bütünleşme hissini yakalayamaz. Ahlaki (etikal) mahrumiyet: Kişinin artık

toplumun temel değerlerinin kendi hayatını düzenleme kabiliyeti taşımadığı ve kendisinin

yeni bir alternatif bulması gerektiği hissini yaşamasıdır. Ruhsal (psişik) mahrumiyet: Kişi

maddi tatminler anlamında problemler yaşamaz, fakat manevi olarak yaşantısından zevk almamaktadır. Ruhsal mahrumiyet genelde şiddetli ve çözümlenememiş sosyal

mahrumiyetin ardından yaşanır (Köse, 2004, s.412). Yabancılaşma teorisiyle durumun

açıklanması Yeni Dini Hareketlerin ortaya çıkışının yegâne önemi, ‘onların modern

toplumun bazı kesimlerinde modernitenin zorlamalarının, insanın tolerans sınırına

ulaştığının bir işareti ve devamında rahatlama ve hafifleme arzusunun simgesel değerleri

olmalarıdır’ noktasına getirmektedir. Batı’da Gerek ekonomik ve gerekse siyasal alanda çok keskin bir bireycilik fikri ortaya çıkmış ve kişiye sonsuz özgürlük hissi veren bir rüzgâr

esmeye başlamıştı. Dinin yerini, bireye kendini ifade etme imkânı sağlayan müzik, resim,

şiir, edebiyat gibi sanat alanları almaya başlamıştı. Ahirete yönelik korkular azalmış,

cennet-cehennem inancı zayıflamıştı (Bell, 2014, s.234). Bu dönemde Batıda geleneksel

dinlerin büyüsünden sıyrılmaya yol açan ve insanlara tatmin vaat eden beş cevap biçimi ortaya çıkmıştır. Batının sırayla tükettiği cevaplardan son aşamada aktarılacak olgunun

hâlihazırda tecrübe edildiği söylenebilir. Bunlar: Estetikçilik, politik dinler, rasyonalizm,

varoluşçuluk ve sivil dinler (Bell, 2014, s.234). Gelişmiş dünyada ferdin tek başına

bırakılmasındaki artış ve az gelişmiş birçok milletteki eğitim eksikliği, pek çok bireyi,

topluluk özlemlerini doyurmayı vaat eden grupları kabul etmeye sevk etmektedir (Sellers,

2006, s.226). Zira insanlık her türlü sınır, statüko, sistem, farklılık, kesinlik, tabu, rol, cins ve sınıf tasniflerinin aşıldığı, her an her şeyin yaşanabileceği, ihtimal ve tercihlerin arttığı bir

süreci yaşamaktadır. Birbirleriyle çelişen farklı dünya görüşleri aynı zamanda birbirleriyle

de yarışmaktadır. Pek çok insan artık dini bir ihtiyaç değil, bir tercih konusu olarak

algılamaktadır; inanacaksa bile hangi Tanrı’yı seçeceğine kendisi karar vermektedir

(Baloğlu, 2014, s.285). Davie’nin ifadesiyle Batı’da dine karşı olan tutumu “yükümlülük anlayışından tercih anlayışına geçiş olarak tanımlayabiliriz. Çünkü eskiden yapılması

zorunlu görülen şeyler şimdilerde kişisel bir tercih meselesi haline gelmiştir. Artık insanlar

şöyle düşünüyor: Kiliseye gidiyorum (veya herhangi bir organizasyona katılıyorum), çünkü

bunu ben istiyorum. Böyle yaparak özel bir ihtiyacımı karşılıyorum. Gittiğim yer, bana

istediğim şeyleri sağladığı sürece oraya bağlılığım devam edecek. Ama istediğim zaman da

gitmekten vazgeçebilirim. Herhangi bir zorunluluğum yok; tercih benim!” (2014, s.207). Dini ve etik açıdan güvenli olmayan bir dünyada yetiştirilen pek çok genç, kimlik duygusunun

kaybını, tarihi devamlılığa sahip normal duyguların eksikliğini tecrübe edebilmektedir.

Onlar yaşama yönelik alışkanlıklarını durmadan değiştirip dönüştürebilmekteler. Oldukça

Page 18: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 4

kısa dönemde kimliklerinin dramatik olarak değiştiğini açığa vuran pek çok farklı

tecrübeleri deneyebilmekteler. Bell’e göre yükselişte olan YDH’lerin en önemli özelliği,

geçmişe dönmeleri; geleneğin, yani geçmişle bugünü birbirine bağlamanın peşinde

olmalarıdır. Bu bağ ölüyle diriyi, hatta doğacak olanı buluşturan ve kişinin bugününe anlam veren bir bağıdır. Bu bağla birlikte kişi modernitenin kendisine yüklediği karmaşık

kişilik yapısından kurtulur ve geçmişiyle, gerçek belleğiyle bütünleşir (Bell, 2014, s.239).

Silik ve belirsiz kimlik deneyimlerinin sebebi batı kültürünün bireyi bir şahsiyet olarak

değil; kimlik numarasından ibaret değersiz bir varlık olarak görmesidir.

Anahtar Kelimeler: Yeni Dini Hareketler, Din, Psikoloji, Birey, Anlam Arayışı, Mahrumiyet,

Kişilik

Page 19: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 5

BALKANLAR’DA İ LK TÜRKÇE ÖĞRETMENLERİNDEN BELKIS KORÇA (RAUF)‘NIN HİKAYESİ

Tamer Karateki n1 1Serbest Meslek, Türkiye

Güner Karateki n2 * 2Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD, Çocuk

Sağlığı ve Hastalıkları ve Yenidoğan Uzmanı, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet Öğretmen Belkıs KORÇA ( Kızlık soyadı RAUF ), Sinop'tan Üsküp'e yerleşen Medrese eğitimi

almış babası Süreyya Efendi ve Manisa – Ahmetli'den göç eden annesi Zehra Hanımın on

çocuğundan beşincisi olarak dünyaya gelmiştir. Doğup büyüdüğü Üsküp'te Türkçe olan Kız

Sanat Okulunda iki yıl okuduktan sonra, 1946 yılında okulun kapanması ile Öğretmenlik

kurslarına (okuluna) başlamıştır. Dört yıl sonunda yapılan sınavlar sonrası öğretmenlik

diploması almıştır. Ancak İkinci Dünya savaşı sonrası başlayan seferberlikte, yaz aylarında öğretmenlik kurslarına devam ederken yaşı iki sene büyütülmüş ve böylece 15 yaşında, 1

Ekim 1947 yılında, 35 yıl devam edecek öğretmenlik görevine Üsküp'te ''İRFAN ''

ilkokulunda öğretmenlik mesleğini icra ederek başlamıştır. Sınıflarda 35-40 değişik yaş

gruplarından çocuk ve gençler olurken, ders aralarında istekli olan yetişkinlere okuma

yazma öğretmiştir. 1953 yılında Struga'dan öğretmen Mücahit KORÇA ile evlenmiş ve Struga'da 1952 yılında Türkçe olarak açılan ilköğretim okulunda 1 Eylül 1953 yılından

itibaren çalışmaya başlamıştır. Struga'da öğrenci sayısının az olması nedeniyle yalnız bir

jenerasyon 8 yıllık Türkçe eğitimini tamamlamıştır. Bu nedenle öğretmen Belkıs KORÇA,

Struga'da iki sınıfı birlikte okutarak (1 ile 3. sınıflar veya 2. ile 4. sınıf öğrencileri) Türk

dilinde öğretmenlik yapmıştır. Burada yetişen öğrencilerden öğretmen, avukat, mimar,

doktor olanlar vardır. 1967 yılından Ekim 1983 yılında emekli olana kadar Üsküp'te anaokulunda Türkçe olarak okul öncesi çocuklara anaokul öğretmenliği yapmıştır. Öğretim

görevlisi olan doktor ve mimar olan iki kız çocuğu annesidir. Emekli olduktan sonra

hayatının büyük kısmını İstanbul'da geçirmiştir. ''Öğretmensiz Türkçe Öğrenelim'' sloganı ile

sözlük ve kitaplar yazarak Türkçe'yi Balkan halklarına öğretmeyi hedefleyen eşi öğretmen

Mücahit KORÇA'nın en büyük destekçisi olmuştur. Eşi öğretmen Mücahit Korça'nın ölümünden sonra, 2012 yılında Struga'da ilk çalıştıkları ''Braka Miladinovski'' ilköğretim

okulunda eşi ve kendi adına tam donanımlı kütüphane açmış, kütüphaneyi Türkçe,

Makedonca ve Arnavut’ça kitaplarla donatmıştır.

Anahtar Kelimeler: Belkıs Korça, Öğretmen, Balkanlar, Makedonya

Page 20: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 6

YABANCILARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE TEMEL Dİ L BECERİLERİNDEN KONUŞMA BECERİSİ NİN KAZANDIRILMASI BAĞLAMINDA KARŞILAŞILAN SESLETİM PROBLEMLERİ VE

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Ezgi İ nal1 * 1Ankara Doğa Koleji, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Türk Dili, yapısı ve sesletimi bakımından özel bir dildir. Bu noktadan hareketle Türkçenin

Yabancı Dil Olarak Öğretiminde dilin yapısının kavranması ve gramer özelliklerinin

öğrenilmesi önemlidir. Dilin yapısının doğru kavranması ve gramer özelliklerinin iyi öğrenilmesi kadar dili öğrenen bireylerin, sözcüklerin sesletimi bakımından da doğru ve

anlaşılır öğrenmeler gerçekleştirmeleri önemli bir gerekliliktir. Çünkü doğru sesletimin

gerçekleştirilmesi, dili doğru kullanmanın ve dolayısıyla da doğru iletişimin ilk aşamasıdır.

Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen bireylerin diğer becerilere göre daha fazla pratiğe ihtiyaç

duydukları bir beceri olan konuşma becerisi, doğru sesletim ile temellenir. Avrupa Birliği Dil Portfolyosu ölçütlerine göre “Sözlü Anlatım” ve “Karşılıklı Konuşma” olarak iki başlıkta yer

alan ve yine bu iki başlığın ortak noktası olan Konuşma Becerisi, aynı zamanda kültürel

aktarımın da önemli bir parçasıdır. Çünkü dili bütün nitelikleriyle tam öğrenen bireyin,

öğrendiği dilin kültür dairesini de tanımış olması dil öğreniminin başarıya ulaşmasını

sağlayacaktır. Türkçenin kendi tarihi süreçleri ele alındığında Türk dilinin kendi içinde bazı

sesletim farklılıkları yaşadığı görülür. Buna ek olarak yabancı dillerden Türkçeye geçmiş ve Türkçenin kendi kurallarına uygun bir söyleyiş özelliği kazanmış pek çok kelimenin de

Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen bireyler için söyleyiş zorluğu oluşturduğunu söylemek

doğru olacaktır. Bu bakımdan farklı dil ailelerine mensup bireylerin Türkçeyi öğrenirken

ortak bir seviyede öğrenme gerçekleştirmeleri ve sözcüklerin sesletimini benzer biçimlerde

yapabilmeleri oldukça zor olsa da dil öğretiminde temel hedeflerdendir. Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde edindirilmesi hedeflenen temel beceriler olan okuma, yazma,

konuşma ve dinlemeden; konuşma becerileri ile ilgili olarak dili öğrenen bireylerin

sözcüklerin sesletimi konusunda doğru yönlendirilmeleri öğrenmelerin rahatlıkla pratiğe

dökülebilmesi bakımından önemlidir. Bu çalışmada dili öğrenenlerin doğru yönlendirilmeleri

için temel yöntemler, işlevsel yöntem araçları; sık gözlenen dil problemleri ve bu problemlere

dair çözüm önerileri yer almaktadır. Anahtar Kelimeler: Türk Dili, Sesletim, Türkçenin Yabancı Dil Olarak Öğretimi, Konuşma

Becerisi, Avrupa Birliği Dil Portfolyosu

Page 21: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 7

"TÜRKÇE ÖĞRENİYORUM" SETİNDEKİ KONUŞMA BECERİSİ ETKİNLİKLERİNİN AVRUPA DİL PORTFOLYOSU AÇISINDAN

DEĞERLENDİRİLMESİ

Muhammed Eyyüp Sallabaş1 * 1Yıldız Teknik Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Son yıllarda yabancıların Türkçeye olan ilgisinin artmasıyla beraber Türkçenin yabancı dil

olarak öğretimiyle ilgili eser ve çalışmalarda da artış gözlenmektedir. Her ne kadar farklı yaş

gruplarından Türkçe öğrenmeye dönük talep olsa da Türkçenin yabancılara öğretimine yönelik hazırlanan öğretim setleri çoğunlukla yetişkinleri hedef almaktadır. Yunus Emre

Enstitüsünün hazırladığı "Türkçe Öğreniyorum" seti, küçük yaş grubu çocuklarını hedef

alan az sayıdaki eserlerden biridir. Bu çalışmada, "Türkçe Öğreniyorum" setindeki konuşma

becerisi etkinliklerinin Avrupa Dil Portfolyosu açısından değerlendirilmiştir. Çalışmanın

verilerinin toplanmasında nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar tablolaştırılarak sunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Yabancılara Türkçe Öğretimi, Öğretim Seti, Konuşma Becerisi

Page 22: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 8

5. SINIF TÜRKÇE DERSİ OKUMA BECERİSİNİN GELİŞTİ RİLMESİNDE DİL DENEYİMİ YAKLAŞIMI

Nazi fe Burcu Takıl1 * 1Gazi Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Bu çalışmanın amacı, dil becerilerinin geliştirilmesinde dil deneyimi yaklaşımının önemini

ortaya koymak ve 5. sınıf Türkçe dersinde okuma becerisini geliştirme sürecinde bu

yaklaşımından nasıl faydalanılabileceğini belirtmektir. Literatür taraması esas alınarak yapılan çalışma, dil deneyimi yaklaşımının Türkçe eğitimindeki sınırlarının ve kullanım

alanlarının ortaya konması bakımından önem taşımaktadır. Türkçe eğitiminde etkin olarak

kullanımına rastlanmayan bu yaklaşımın alana kazandırılmasına yönelik yapılan

çalışmada, öncelikle dil deneyimi yaklaşımının, anlatma ve ardından anlama becerilerini

geliştirmeye yönelik olması dikkat çekmektedir. Sınıf içi uygulamada öğrenciler

yaşadıklarından/anılarından yola çıkarak yazma ve konuşma becerilerini kullanarak bir metin oluştururlar. Öğrencilerin kendi deneyimlerinden yola çıkarak meydana getirdikleri

bu metin, o dersin öğrenme materyallerini oluşturmaktadır. Materyal oluştururken,

öğrencilerin rahatlıkla yazabilecekleri konuların (anılar, öğretmen ya da ebeveyn tarafından

okunan ilgi çekici hikâyeler vb.) seçilmesine özen gösterilmelidir. Öğretmen oluşturulacak

metin için, öğrenciye/öğrencilere sorular sorarak metnin çerçevesini belirler. Öğretmenin sorduğu soruların sıklık ve zorluk derecesi, sınıfın hazırbulunuşluk derecesine göre farklılık

göstermektedir.Materyallerin oluşturulma sürecinde öğretmen kontrolünün olması,

materyalin işe yararlık derecesini ve yaklaşımın başarısını etkilemektedir. 1930’lu yıllardan

itibaren geliştirilen dil deneyimi yaklaşımının, okumayı öğrenme sürecinde kullanımı ön

plana çıkarılmış olsa da; sözcük tanıma ve okuma stratejilerinin öğretiminde öğrenciye

kolaylık tanıması bakımından okuma becerisinin geliştirilmesi ile ilgili her aşamada kullanılması gerektiği düşünülmektedir. Yaklaşım, öğrencinin sahip olduğu dilbilgisi

kurallarından, kelime hazinesinden yola çıkarak okuma ve yazma becerisini eğlenceli ve

daha kolay geliştirmeyi amaçlamaktadır. Yaşanılandan yola çıkılarak bilinenden

bilinmeyene, somuttan soyuta hareket eden bu yaklaşım, bu haliyle dil becerilerinin

geliştirilmesinde işbirlikçi ve aynı zamanda öznel bir yol izlemektedir. Öğrenciler, okuma metinlerini kendileri oluşturdukları için, cümleleri karmaşık yapıda dahi olsa kendi

algılarında ve bağlamlarında olan bu metinleri, başkaları tarından titizlikle hazırlanmış olan

okuma metinlerine göre daha kolay okur ve anlamlandırırlar. Bu sebeple 5. sınıf Türkçe

derslerinde kullanımına yönelik sınıf içi etkinliklerle ve örnek ders anlatım çizelgesiyle

yaklaşımın uygulama süreci ortaya konmuş ve bu bağlamda eğitimcilere gerekli önerilerde

bulunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Türkçe Eğitimi, Dil Deneyimi Yaklaşımı, Ana Dil, Okuma, Yazma.

Page 23: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 9

AKKADIOĞLU'NUN KABUSNAME TERCÜMESİNDE ATASÖZÜ VE DEYİMLER

Ali İ hsan Yapıcı1 * 1Adnan Menderes Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Dil, bir milletin dünyayı algılayış biçimini, hayal ve düşünce dünyasını aksettiren en önemli

kültürel varlığıdır. Günlük hayatta kullanılan basit ifadelerden bir dilin en gelişmiş ifade

yöntemi durumundaki edebî dile kadar yansıyan bu düşünce tarzı, günlük hayat, kültür ve buna bağlı olarak dildeki tüm gelişme ve değişmelere rağmen kalıplaşmış ifade

durumundaki atasözü ve deyimlerde varlığını sürdürmektedir. Atasözleri ve deyimler,

milletin hayal ve düşünce dünyasındaki tarihî enginliği, hayatı ve dünyayı algılayış

bakımından onu diğer milletlerden ayıran estetik anlayışı ve millet muhayyilesindeki

kültürel derinliği yansıtan en değerli hazinelerdir. Bu yönüyle atasözleri ve deyimler, sadece

dil ve edebiyat araştırmalarının değil, insanı tüm yönleriyle değerlendirmeye çalışan tarih, sanat tarihi, psikoloji, sosyoloji, felsefe gibi sosyal bilimlerin de ele alması ve

değerlendirmesi gereken kültür malzemeleridir. Kabusname, XI. yüzyılda İran'da Keykavus

bin İskender tarafından oğlu Gilan Şah'a hayatın her alanıyla ilgili öğütler vermek için

yazdığı nasihatname / pendname tarzında bir eserdir. Kırk dört bölümden oluşan bu kitap,

bazı bölümlerinin içeriği açısından bir siyasetname olarak da değerlendirilebilir. İslam coğrafyasında büyük üne sahip olan eserin Türkçeye altı çevirisi yapılmıştır. Bu çevirilerden

biri de muhtemelen XV. yüzyılın başlarında Yıldırım Bayezid'in oğlu Süleyman Şah'ın yakın

çevresinde bulunan Hamza Bey'in isteğiyle Akkadıoğlu tarafından yapılmıştır. Kabusname

içeriği itibariyle atasözü ve deyimler yönünden oldukça zengindir. Bu atasözü ve

deyimlerden bazıları günümüzde de az çok değişime uğramış şekliyle yaşamaktadır. Orijinali

Farsça olan bu eserdeki atasözü ve deyimlerin birebir tercüme mi edildiği, yoksa mütercim tarafından sonradan mı eklendiği belli değildir. Bu tarz eserlerde mütercimler asıl eserlerin

bazı bölümlerini atlamakta veya esere fazladan eklemeler yapmaktadır. Bu yönüyle, bazen

mütercimin kendi inisiyatifiyle meydana getirdiği telif-tercüme de denebilecek eserler

yazılmıştır. Bu çalışmada Akkadıoğlu'nun Kabusname çevirisinde kullanılan atasözü ve

deyimler ele alınacak, söz konusu kalıp ifadeler yapı ve anlam bakımından sınıflandırılacaktır. Ayrıca, bu söz kalıplarının aslen Farsçaya mı ait olduğu, yoksa Türk

düşünce dünyası içinde üretilip sonradan mı bu metne eklendiği tespit edilmeye

çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Akkadıoğlu, Kabusname, Atasözleri ve Deyimler

Page 24: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 10

ARAPÇA ÖĞRETİ MİNDE ÇİZGİ FİLM KULLANIMI

Celal Turgut Koç1 * 1Gazi Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Dil, insanoğlunun çevresiyle iletişime geçmesinde ve ihtiyaçlarını karşılamasında en önemli

araçlardan biridir. Tarih boyunca dil öğretebilmek için çeşitli yaklaşım, yöntem ve teknikler

denenmiştir. Son dönemlerde ise bilgi ve teknoloji alanındaki hızlı ilerlemelere paralel olarak yabancı dil öğretiminde yararlanılacak materyal çeşitleri de artmıştır. Bu materyallerden

birisi de çizgi filmlerdir. Bu çalışmada, çizgi filmlerin Arapça öğretiminde kullanımı

incelenecektir. Çizgi filmler yoluyla öğrenme süreci daha eğlenceli ve öğretici olabilir. Yine

çizgi filmler anlama ve üretime yönelik dil becerilerinden olan dinleme ve konuşmanın

gelişmesinde etkin rol oynar. Aynı çizgi filmi defalarca izleme imkanı olduğu için telaffuz

becerisinin gelişmesinde de yararlıdır. Ayrıca basitten karmaşığa söz varlığını genişletme, söz dizimi yapılarının örtük bir şekilde öğretilmesine de yardımcı olur. Hedef dilin kültürel

öğelerini mizahi bir şekilde aktarmak da diğer bir kazanımdır.

Anahtar Kelimeler: Arapça Öğretimi, Çizgi Film, Ders Materyalleri

Page 25: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 11

AVRUPA BİRLİĞİ KÜLTÜR POLİTİKALARI İ ÇİNDE BALKANLARDA TÜRK KÜLTÜRÜNÜN VE TÜRKÇENİN

GELECEĞİ VE ORTA VADE TEHLİKELERİ

Haktan Birsel1 * 1İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Osmanlı İmparatorluğu’nun üç kıtadaki topraklarında kontrolünü kaybetmeye başladığı

dönem genel olarak 18. Yüzyıldır. Bu aslında üç kıtadaki altı yüzyıllık hakimiyetin sona erişi

ve buna bağlı olarak da Osmanlı tebaasının sıkıntılı ve ıstırap dolu yıllarının başlangıcıdır. Çözülme süreci başladıktan sonra da kayıplar ardı ardına gelmeye başlamıştır. Bu

bağlamda İmparatorluğun en büyük sıkıntılara maruz kaldığı toprakları Balkanlardır.

Çünkü tarih boyunca Osmanlı İmparatorluğu için Avrupa’ya çıkış kapısıdır ve bu yüzden de

büyük güçlerin her dönemde hedefi halinde olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu Fatih Sultan

Mehmet döneminden itibaren Balkanlara el atmış ve bu topraklara Türk ve Müslüman ahali yerleştirerek Balkanları kültürel bir değişime sokmuş, farklı kültürlerin kendi kültürel

yapılarını korumalarını ve geliştirmelerini sağlamış ve aynı zamanda kıtanın zengin ve ferah

bölgelerinden birisi haline getirmiştir. Ancak 19. Yüzyıldan itibaren Balkanlar Avrupa ve

Rus Pan-Slav ideolojilerinin yarattığı etnik milliyetçilik ayaklanmaları sayesinde kültürel ve

demografik değişime maruz kılınmıştır. Dünya savaşlarının ardından Yugoslavya

bünyesinde Türkler kültürel bir nebze varlıklarını koruyabilmişlerdir. Ancak Soğuk Savaş bitiminden sonra başlayan Balkan buhranı ve etnik soykırım Balkanlarda topraklarını terk

etmeyen Türk ve Müslümanlara çok büyük zarar vermiştir. 1995 yılında imzalanan Dayton

Antlaşması ile bölgesel kırılgan bir barış gelse de ardından başlayan Avrupa Birliği’ne

adaylık süreci ile Balkanlardaki Türk kültürü, yeniden yok olma tehlikesi ile karşı karşıya

kalmıştır. Çalışmada çok kültürlülük teorileri temel alınarak Balkanlardaki çok kültürlü yaşam ele alınacak ve diğer bölümlerde Avrupa Birliği adaylık süreci içinde Balkan

devletlerine dayatılan Ulusal azınlıklar Çerçeve Sözleşmesi ile Azınlık ve Bölgesel Diller Şartı

kapsamında yürütülen kültür ve azınlık politikaları incelenerek Balkanlarda Türk kültürü

için beliren tehlikeler ve çözüm önerileri ortaya konulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Balkanlar, Türkçe, Kültür, Osmanlı, Azınlık.

Page 26: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 12

BALKAN KÜLTÜRÜNDE DOĞUM DESTEKÇİ LERİ: “AVO NENE”LER

Selma Hancıoğlu Aytaç1 * 1İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü, Türkiye

Saadet Yazıcı2 2Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Biyolojik, fizyolojik, sosyal ve ruhsal değişikliklerin yaşandığı, karmaşık ve gelişimsel kriz dönemi olan doğum ve doğum sonrası süreç, verilecek sosyal destekle kadının annelik

rolüne uyum sağlamasını baş etmesini ve yakınları ile ilişkilerini kolaylaştıracaktır. Destek

eksikliği ise bu deneyimi olumsuz yönde etkileyecektir. Yapılan çalışmalar sosyal destek

yetersizliğini doğum sonu dönemde görülen psikolojik sorunların önemli nedenlerinden biri

olarak gösterilmektedir. Doğum sonu depresyona ilişkin yapılmış çalışmalarda; Türkiye’de

doğum sonu depresyona oranlarının %21,2 ile %28 arsında değiştiğini göstermektedir. Bu oranın İsrail’de %22. 6, Japonya’da %17, Birleşik Arap Emirlikleri’nde %17. 8, İzlanda’da

%14, İsveç’te %12. 7, İngiltere’de %12 olduğu ve çalışmaların çoğunda olumlu yönde alınan

sosyal desteğin doğum sonu depresyona müspet etkisine vurgu yapılmıştır. Osmanlı

imparatorluğunun 14. ve 15. yüzyıllarda Balkanlarda doğup gelişmesi ile 550 yıl süren

hâkimiyeti döneminde büyük bir marifetle uyguladığı Millet sistemi ile değişik dinlere mensup alt grupların kimliklerinin kaybolmamasına her birinin kendi inanç, ibadet ve

kültürlerini yaşamalarına imkân sağlamıştır. Balkan coğrafyasındaki zenginlik, Türk

kültürünün zenginliği ile birleşerek güçlü bir bağın kurulmasına imkan sağlamıştır. Bin yılı

aşkın bir dönemde Balkanlarda yaşayan insanlar ile Türkler arasında ciddi bir etkileşim

süreci yaşanmıştır. Kadına doğum ve doğum sonu süreçte destek olan, Osmanlı “Kibar

Ebeleri” ve “Halk Ebeleri” Balkan kültürüne renk katmıştır. Evlerinde cariye ve hizmetçileri ile rahat bir hayat sürecek kadar varlıkları bulunan ve kızlarından ya da gelinlerinden arzu

edenleri, doğumlara yanlarında götürerek eğitip halka tanıtan ‘’Kibar Ebeler’in’’ hemen hepsi

yaşını başını almış, terbiyeli, son derecede temiz ve zarif kimselerdi. Ailenin bir parçası

olarak benimsenen ebeler, doğumunu yaptırdıkları, çocuklar büyüdüğünde onlardan

kaçmaz, onların en yakın akrabalarından biri gibi alaka görürlerdi. Tecrübelerine ve el becerilerine güvenilen, halk tarafından ‘’Mahalle Ebeleri’’ olarak ta adlandırılan “Halk

Ebeleri”, sıcakkanlı, sevimli, görgülü, tatlı dilli ve yaşlı olanlar tercih edilirdi. Kadınlar için

ebelik kutsal bir görev olarak kabul edilir ve ebelere emeğinin karşılığını fazlasıyla vermeye

çalışırlardı. Mahalle ebeleri doğum yaptırdıktan sonra hemen hemen her gün gelir, loğusa ve

çocuğun hizmetlerini görür, çocuğun banyosunu yaptırır, hatta çocuk bezlerini bile yıkardı.

Balkanlar 13 yy da başlayıp 19. yy’a kadar (Alaylı ebelikten eğitimli ebeliğe geçiş) devam eden bu sistem 19 yy dan itibaren doğumu yaptıran eğitimli ebenin yanında “Avo nene” adı

ile ‘’Kibar ve halk ebesi’’ düzenini devam ettirmektedir. Doğumda kadına destek vermekle

başlayıp doğum sonu dönemde 40 gün boyunca loğusa ile birlikte olacak; orta yaş, toplum

nezdinde saygınlığı olan, doğum ve doğum sonu dönem konusunda tecrübe sahibi, temiz ve

titizliğiyle bilinen avo neneler Balkanların zengin mozaiği içerisinde alt grupların hepsinde günümüze de tercih edilmektedir. Günümüzde Avo neneler doğum sonu dönemde loğusanın

temel ihtiyaçlarının karşılanmasına katkı sağlar. Yeni doğan bakımını üsltlenerek 40 gün

boyunca loğusaya sosyal destekle birlikte uygulamalı eğitim ile (Yenidoğan banyosu ve

kişisel temizliği, loğusanın emzirme eğitiminin verilmesi, dinlendirilmesi, kişisel

ihtiyaçlarının karşılanılması gibi), sürece adaptasyonunu kolaylaştıran kişidir. Karşılığında

da hiçbir ücret talep etmemektedir. Avo nene olmak zaten kişiye verilmiş önemli saygın bir payedir. Sosyal desteğin psikolojik durumlardaki önemini ilk kavrayanlardan biri Emile

Durkheim'dir. Durkheim "Toplum ile bütünleşemeyen bireyler intihar için büyük risk

altındadırlar" demiştir. Sosyal destek ağı kalabalık olan kişilerde psikiyatrik rahatsızlıkların

görülme ihtimali azalmaktadır. Avo nene, saygın ve tecrübe sahibi bir kişi olması sebebi ile

loğusanın sosyal destek ağının geniş tutulması yönünde önemli bir rol üstlenmektedir. Sosyal desteği maddi, duygusal ve bilişsel destek olarak incelemek mümkündür. Maddi

Page 27: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 13

destek, bireyin günlük ihtiyaçlarını başkaları tarafından desteklenmesidir. Duygusal destek

bireyin sevgi, şefkat, güven, ilgi, empati ve bir gruba ait olma gibi temel sosyal

gereksinimlerinin karşılanmasıdır. Avo nenelik bu bilimsel verinin desteklediği uygulamadır.

Avo nenenin birinci görevi Loğusa ve yeni doğanın günlük ihtiyaçlarını karşılamaktır. Toplum nezdinde güvenilir ve tecrübeli olması, loğusaya ve yenidoğana şevkatle ve bilinçli

yaklaşması temel sosyal gereksinimleri karşılamasına neden olmaktadır. Dünyada son 25

yıldır, bir baş etme kaynağı ve hastalıklara karşı koruyucu olarak sosyal desteğin rolü

büyük ilgi uyandırmaktadır. Gittikçe daha fazla sayıda uzman toplum içinde ruh sağlığı

bakımı yaklaşımının bir sonucu olarak, aile, arkadaş ve yakın çevrenin sağladığı doğal

destekten yararlanmaya yönelmişlerdir. Doğal destek sistemlerinin psikolojik sorunların çözümlerini kolaylaştırma veya zorlaştırmada önemli rol oynadıkları belirtilmektedir.

Dünyanın son yıllarda desteklediği doğal destek aslında Balkan kültüründe yüzyılladır

yaşatılan bir kültürel gelenek olarak varlığını sürdürmekte fakat konu ile ilgili yapılan

bilimsel çalışma mevcut olmadığından kanıt temelli yaklaşım sayılamamaktadır. Balkan

kültrüründe var olan Avo nenelik sistemine ilişkin yapılacak kanıt temelli çalışmalar doğum sonu depresyona etki edecek sosyal desteğe yeni pencere açacaktır.

Anahtar Kelimeler: Balkan Kültürü,doğum Destekçileri.

Page 28: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 14

BALKAN ÜLKELERİ İLE TÜRKİYE ARASINDA ORTAK GELECEĞİN KÖPRÜSÜ YÜKSEK EĞİ TİM: SOSYAL VE

EKONOMİK AÇIDAN BİR İNCELEME

Asuman Altay1 1Dokuz Eylül Üniversitesi, Türkiye

Oğuzhan Altay2 2Ege Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Eğitim; bireyin doğumu ile başlayan, sosyal, siyasal, kültürel, ekonomik ve teknolojik birçok boyutu bulunan bir olgudur. Bunun yanında kurumsal ve yasal yönü ile devletlerin önemli

bir kamusal hizmet alanını oluşturur. Özellikle daha yüksek eğitim düzeyinin, beraberinde

daha yüksek gelir ve daha sağlıklı bir yaşamı getirdiği genel kabul görmektedir. 1990’lı

yıllardan bu yana hızlanarak artan küreselleşme, farklı dil, kültür ve eğitim almak isteyen

bireylerin uluslararası eğitim hareketliliğini de artırmıştır. Öğrencilerin ülkeler arasındaki bu hareketliliği gerek öğrencileri gönderen gerekse kabul eden ülkelere çok sayıda fırsat

sunmaktadır. Çalışmada yüksek eğitimin ülke ekonomilerine ve sosyal yapılarına olan

katkıları ele alınarak, konu Balkan ülkeleri ve Türkiye arasında sosyal ve ekonomik katkılar

ve maliyetler boyutu ile incelenecektir.

Anahtar Kelimeler: Eğitim, Yüksek Eğitim.

Page 29: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 15

BALKANLAR'DA “ÖĞRETMENSİZ TÜRKÇE ÖĞRENELİM” SLOGANIYLA ÖZDEŞLEŞEN ÖĞRETMEN MÜCAHİT

KORÇA’NIN HİKAYESİ

Tamer Karateki n1 1Serbest Meslek, Türkiye

Güner Karateki n2 * 2Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD, Çocuk

Sağlığı ve Hastalıkları ve Yenidoğan Uzmanı, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet Öğretmen Mücahit KORÇA, Konya Karaman'dan Struga'ya yerleşen, çiftçi bir babanın ve

eski Türkçe'yi okuyup yorum yapan bir annenin altıncı çocuğundan beşincisi olarak

dünyaya gelmiştir. Doğup büyüdüğü Struga’nın ikinci dünya savaşında İtalyan kontrolünde

olması nedeniyle ilköğretimini okulda önce Sırpça, sonra Arnavutça ve İtalyanca görmüştür.

İlk öğretmenlik mesleğine ikinci dünya savaşı sonrası Struga'da 17 yaşında başlamıştır. Struga ortaokul ve lisesinde Makedonca, Türkçe ve Arnavutça Tarih ve Fizik derslerini

vermiştir. 1953 yılında hayat boyu çalışmalarına destek veren öğretmen Belkıs KORÇA ile

evlenmiştir. Öğretmen okulu ve Pedagoji Akademisini Üsküp'te tamamlamıştır. 1967

yılından itibaren Makedonya Üsküp ''Tefeyyüz'' ilköğretim okulunda, 1985 yılında emekli

olana kadar fizik ve iş teknik derslerini vermiş, öğretmenliği yanında okulun müdürlük

görevini yürütmüştür. Bu dönemde ilkokul, ortaokul ve lise Türk okullarında kullanılmak üzere Makedonca'dan Türkçe'ye 25'e yakın ders kitabın tercümesini yapmıştır. Araştırmacı

bir ruha sahip olması nedeniyle, bu kitapların tercümesi resmi, Türkçe'yi yabancılara nasıl

öğretirim sorusuna cevap aramasına neden olmuştur. Emekli olduktan sonra hayatının

büyük kısmını İstanbul'da geçirmiş, yolculuklarda Balkan'lardan Türkiye'ye gelen turistlere

rehber olacak bir kitaba ihtiyaç olduğunu görmüştür. Yabancılara Türkçe'yi nasıl öğretirim düşüncesiyle 1986 ve 2003 yılında ''Yugoslovenski – Turski Priručnik Praktičnih Razgovora''

yayınlamış, 1997 yılında ise Makedon dilini bilenlere ''Öğretmensiz Türkçe Öğrenelim'' (Da

Uçime Turski bez Uçitel) ve ardından Arnavutça ''Të mësojmë Turqisht pa mësues'', daha

sonra ''Makedonca Türkçe pratik konuşma kılavuzu'' yayınlamıştır. Bunun yanında iki adet

''Türkçe Makedonca/Makedonca Türkçe'' cep sözlüğü yayınlanmıştır. 2011 Yılında Üsküp

kitap fuarında geliştirilmiş Makedon’lara '' Öğretmensiz Türkçe Öğrenelim'' kitap baskısının tanıtımından çıkarken trafik kazasında81 yaşında hayatını kaybetmiştir. ‘’Arnavutça-

Türkçe/Türkçe-Arnavutça’’sözlüğü ölümünden sonra 2016 yılında yayınlanmıştır. Tüm

kitapların baskısını kendisi bilgisayarda hazırlamıştır. Kendileri hayat boyu öğretmenlik

mesleğinin ve öğrenmenin devam ettiğinin bir örneğidir. Emeklilğinde tüm enerjisini

yabancılara Türkçeyi nasıl öğretebilirim düşüncesiyle geçiren MÜCAHİT KORÇA 'ya en büyük destekçisi 58 yılllık hayat arkadaşı öğretmen Belkıs KORÇA olmuştur.

Anahtar Kelimeler: Mücahit Korça, Öğretmen, Türkçe - Makedonca Sözlük, Makedonca

Türkçe Sözlük.

Page 30: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 16

BALKANLARDA TÜRKÇE EĞİ TİMİ ÜZERİNE TÜRKİYE’DE ARAŞTIRMA EĞİLİMLERİ

M. Özgün Harmankaya1 *

O. Kürşat Yorgancı1 1Yıldız Teknik Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Bu çalışmanın amacı, Türkiye’de Balkan ülkeleri üzerine yapılan lisansüstü tezlerini konu,

ülke, hedef kitle, çalışmanın yapıldığı tarih, düzey, üniversite, enstitü ve ana bilim/bilim dallarına göre sınıflandırmaktır. Bu yolla Balkan ülkelerinde Türkçe eğitimi olgusuna

bütüncül bir bakış açısıyla bakmak, ülkemizdeki araştırma eğilimlerini tespit etmek

amaçlanmaktadır. Çalışmada Türkçe eğitimi ve Balkan ülkeleri ile ilgili belirlenen çeşitli

anahtar kelimeler Türkçe eğitimi alanında danışmanlık yapan öğretim üyeleri, Türkçe

eğitimi ile ilgili bölüm ve ana bilim/bilim dalları isimleri belirlenmiş ve YÖK Ulusal Tez

Merkezi’nde taranarak belirtilen ölçütler açısından değerlendirilmiştir. Ölçütlerin belirlenmesinde ve verilerin analizinde beş alan uzmanından görüş alınmıştır. Veri

analizinde içerik analizi kullanılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Balkanlarda Türkçe Eğitimi, Türkçe Eğitimi Araştırmaları

Page 31: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 17

BİR BALKAN DÜŞÜNÜRÜ VE DEVLET ADAMI OLARAK ALİYA İ ZZETBEGOVİÇ’İN İNSAN VE EĞİTİM ANLAYIŞI

Ahmet Dağ1 * 1Kırklareli Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Hem Avrupa’da yaşaması hem de Müslüman olması sebebiyle İzzetbegoviç Osmanlı

mirasının bir ferdi olarak Doğu-Batı medeniyetlerinin ve coğrafyasının izlerini taşır. O, İki

kadim medeniyet arasındaki kültürel ve entelektüel ilişkiyi zihin dünyasında ve kendi felsefesinde cisimleştirir. Bir yanda pozitivist-materyalist uygarlığın içinde yaşayan diğer

yanda tüm birikimiyle mistik ve duygusal cihetini yitirmemiş medeniyetin izleklerini

taşımaktadır. İnsan anlayışı dünyeviliği-uhreviliği, madde-mana dualitesini kendinde

bulunduran İslam’dan etkilenen Aliya için madde-mana birlikteliğinin tezahürü insanda

ortaya çıkar. Batının tek boyutlu ve Hobbesçu insan algısının ruhsuzluk içerdiği

söyleminden hareketle insanın olgular düzlemini ve bilimsel paradigmaları aşan bir varlık olduğunu düşünür. Pozitivist ve materyalist bir eğitim sistemi içinde büyüyen Aliya beşeri

ilimlerle dini ilimlerin birliktelik içermesi gerektiğini düşünen biriydi. İslam dünyasının

zayıflığı ve dağınıklığının nedenini insan ve eğitim sorunu olduğunu düşünen bilge düşünür

Aliya ahlaka dayanan insan ve eğitim anlayışıyla güçlü bir toplum, devlet ve medeniyetin

kurulacağını düşünmekteydi. Bu tebliğde Doğu-Batı arasındaki bir Balkan düşünürü ve devlet adamı olan Aliya İzzetbegoviç’in insan ve eğitim anlayışı incelenecektir. Anahtar Kelimeler: I nsan, Eğitim, Bilim, İrfan, Aliya İ zzetbegoviç…

Page 32: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 18

BOSNA-HERSEK’TE TÜRKÇE ÖĞRETİ Mİ VE YABANCILARA TÜRKÇE ÖĞRETİ MİNDE KÜLTÜREL ÖGELERİN AKTARIMI

BAĞLAMINDA SÖZLÜ ANLATIM DERSİ

Ahmet Saçkesen1 * 1İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Yabancı dil olarak bir dilin öğretiminde dilin sisteminin ve yapısının öğretilmesi, her zaman

kültür kavramıyla ve kültür eğitiminin aktarımıyla mümkün olmuştur. Kültür kavramı

yüzyılların ardından oluşan bir birikimin ürünü olup bir milletin yaşam tarzını ve düşüncesini ortaya koymaktadır. Belirli bir sözlü ve yazılı kültür ortamında vücuda gelen bu

kültürel değerler, o milletin düşüncesinde, geleneklerinde, edebiyatında kısacası sosyo-

kültürel kimliğinin oluşmasında önemli bir etken olmuştur. Yabancı bir dil olarak Türkçenin

bir birey tarafından öğrenilmesi, dil ve kültür kavramı arasında kurulan ilişkiyle oluşan bir

dil edinimi sayesinde gerçekleşebilir. Bu bağlamda; yabancılara Türkçe öğretiminde kültür aktarımı ile dil eğitimi arasında oldukça güçlü bir bağ vardır. Hazırlayacağız bu çalışmada

“Türkoloji Projesi” bağlamında Bosna-Hersek’teki Türkoloji faaliyetleri değerlendirildikten

sonra projenin temelini oluşturan Türk dili eğitimi ve öğretiminde kültür kavramının önemi

ve bu konudaki yaklaşımlar incelenecektir. Zenica Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı

Bölümü Lisans programında yer alan “Sözlü Anlatım” dersindeki kültürel aktarım araçları

açıklandıktan sonra kültürel ögelerin aktarımı konusu pedagojik bakımından ele alınıp incelenecek ve tartışmaya sunulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Yabancı Dil Olarak Türkçe, Kültür Aktarımı, Sözlü Anlatım Dersi.

Page 33: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 19

ÇOK KÜLTÜRLÜ EĞİTİ M VE İKİ Dİ LLİLİK-ALMANYADAKİ TÜKRK İŞÇİ ÇOCUKLARININ İKİ DİLLİ EĞİ TİM SORUNLARI

Şükran Yargı1 * 1Milli Eğiitm Bakanlığı, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Abstract

Çok kültürlü eğitim ve iki dillilik kavramı, 1960’lı yıllarda işsizlik nedeniyle ve daha iyi

ekonomik koşullarda yaşamak isteyen vatandaşlarını Avrupa Birliği ülkelerine işçi olarak

gönderdiğimizde gündemimize girmiştir. Avrupa Birliği ülkeleri vatandaşlarını iki üç dile hâkim yetiştirmeyi amaçlar. Vatandaşlarını işçi olarak bu ülkelere gönderen Türkiye’nin de

bu konuda duyarlı olması gerekmektedir. O ülkelerde yaşayan Türk işçi çocuklarının

kültürel bağlarının devamını bu bağların kopmamasını ve güçlenmesini sağlayacak bir Türk

Dili ve Kültürü eğitimine önem vermesi gerekmektedir. Bu çalışmada Almanya’da yaşayan

iki dilli Türk çocuklarının Anadili Eğitimindeki karşılaşılan sorunları dile getirecektir. Bu

sorunlar şunlardır: AB ülkeleri Türk çocuklarının Anadili Eğitimine duyarsızdır ve gereken kolaylığı ve desteği göstermemektedir. Bu amaçla o ülkelere gönderiler Türk Dili ve Kültürü

öğretmenlerinin her giderini Türkiye karşılamakta, her gün bir semt veya şehirde ders veren

öğretmenlerin ehliyetleri bile gittikten altı ay sonra geçersiz sayılmaktadır. Ayrıca çalışan

ailelerin, çocuklarını çok küçük yaşta kreşlere göndermesi sebebiyle bu çocuklar hiç Türkçe

bilmemekte ya da sadece ebeveynlerinden duydukları bölgesel aksanlı yetersiz konuşma dilini kullanmaktadırlar. Ayrıca bu alanda çocuklara yönelik, onların ilgi ve seviyelerine

uygun Türkçe öğretim kitap ve kaynakları da yetersizdir. Kültürel farklılıklar, alfabe

değişiklikleri, Türkiye’yi fazla tanımamaları bu çocukların istendik düzeyde Anadili

öğrenimlerini güçleştirmektedir.

Anahtar Kelimeler: Anadil, İki dillilik, Kültür, Türkçe Öğretimi,

Page 34: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 20

ÇOK KÜLTÜRLÜ TOPLUMDA OKUMA ALIŞKANLIĞI VE KÜTÜPHANELERİN İŞLEVİ: BALKAN TOPLUMLARI İÇİN BİR

DEĞERLENDİRME

Bülent Yılmaz1 1Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, Türkiye

Güler Demir2 * 2Kastamonu Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Bu çalışmanın amacı, okuma alışkanlığı ve kütüphanelerin çok kültürlü Balkan toplumlarındaki işlevlerini literatüre dayalı olarak değerlendirmektir. Birden fazla kültürün

bir arada bulunmasını ifade eden çok kültürlülük kavramına ilişkin olarak çeşitli

disiplinlerin ortak görüşü bu yapının günümüzün kaçınılmaz bir gerçeği olduğu ve gittikçe

daha fazla çeşitlilikleri barındıran toplumsal yapılara evirildiğimizdir. Küreselleşen günümüz

dünyasında iletişim kanallarının artması ve güçlenmesi, ekonominin yerel özelliklerinin en aza inmesi sonucunda farklı etnisitelerin ve toplulukların birbirinden kopuk olmayan tarzda

yaşamlar sürdürmesi nedeniyle homojen bir toplumun varoluşu neredeyse olanaksızdır.

Okuma alışkanlığı/kültürü vatandaşların dil, eğitim, kişisel gelişim, değerler, sosyalleşme ve

iletişimlerine yaptığı katkı ile çok kültürlü toplumların oluşumunda önemli işlevler yüklenir.

Benzer biçimde bireyin eğitsel, dilsel, kültürel, entelektüel gelişimine, yaşam boyu öğrenim

ve sosyalleşmesine önemli katkısı olan kütüphanelerin çok dilli, çok kültürlü yapıya uygun yeterli donanımları, materyalleri, ortamları, olanakları ve yenilikçi/gelişimci hizmetleri ile

kültürlerarası uyumu en fazla kolaylaştırabilecek kuruluşlar ve kültürlerarası diyalog için

önemli araçlar olduğu söylenebilir. Çalışma kapsamında, öncelikle çok kültürlülük, okuma-

kütüphane alışkanlığı, çok kültürlü kütüphane hizmet ve uygulamaları irdelenmiştir. Daha

sonra, gelişmiş ülkelerden çok kültürlü kütüphane hizmet ve uygulama örnekleri verilerek, Balkan ülkeleri bu çerçevede değerlendirilmiştir. Sonuçta, çok kültürlü yapıya sahip Balkan

ülkelerinin modern kütüphane yapılanmalarına sahip olmak için uğraş verdikleri ancak

henüz özgün ve yaratıcı kültürel çeşitlilik programları ve uygulamaları

gerçekleştiremedikleri anlaşılmıştır. Bu bağlamda kütüphanelerin ortak sorunları, bütçe,

eğitimli personel, mesleki eğitim, politik destek, bina/alan yetersizliği, internet altyapısı,

vb.lerine ilişkin aksaklıklar ile bu konuda ulusal strateji eksikliğidir. Anahtar Kelimeler: Okuma Alışkanlığı/kültürü, Kütüphane Kullanma Alışkanlığı, Çok

Kültürlülük, Kültürel Çeşitlilik, Çok Kültürlü Kütüphane Programları ve Hizmetleri.

Page 35: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 21

DİL ÖĞRETİMİNDE ÖĞRETİCİ YETERLİLİKLERİ VE PEDAGOJİK MUHAKEME BECERİSİ GELİŞTİRME

Mustafa Durmuş1 * 1Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Dil öğretiminde, özelde yabancılara Türkçe öğretiminde, öğreticilerin sahip olması gereken

yeterliliklerin tam, kesin ve herkes için standart bir listesini oluşturmak güçtür. Bununla

birlikte öğretici yeterliliklerinin alt başlıklarının önemli ölçüde uzlaşılabilecek bir listesini ortaya koymak mümkün olabilir. Bu alt başlıkların bir örneği Jack C. Richards tarafından

sunulmuştur. Richards’ın sunduğu başlıklar, bazı katkılarla şöyle ortaya çıkmaktadır: •

Hedef/öğretilen dilde yeterlilik • Hedef/öğretilen dilin kültürünün yanı sıra öğrenicilerin

kültürlerine ve popüler kültüre dair yeterlilik • Dil öğretimi alan bilgisinde yeterlilik •

Öğretmen doğaçlamasına da izin veren bir öğretici performansına yönelik öğretmen

yetiştirme programlarında aktarılan bilgilerde yeterlilik • Bağlamsal niteliklere dair bilgiye sahip olmada yeterlilik • Öğrenici odaklı öğretime uygunlukta yeterlilik • Genel iletişimsel

yeterlilik • Araç dilde asgari düzeyde yeterlilik • Teknoloji destekli araçların kullanımında

yeterlilik • Uygulamadan teoriye geçiş yapabilme yeterliliği • Öğretim topluluğunun doğal,

etkin bir üyesi olabilmede yeterlilik • Meslekte uzmanlaşma • Pedagojik muhakeme becerisi

geliştirmede yeterlilik Yukarıdaki listede son maddede belirtilen “Pedagojik muhakeme becerisi geliştirme”, başlığı altındaki bilgiler, Richards tarafından sınırlı ve kısa bir açıklama

ile verilmektedir. “Pedagojik muhakeme becerisi geliştirme” etrafında oluşturulacak bilgiler

bizi üç nokta üzerinde yoğunlaşmaya götürmektedir: Birincisi; “Pedagojik muhakeme

becerisi”, yukarıda kendisinden önce sıralanan tüm yeterliliklerle oluşan bir filtre olarak

belirmektedir. İkincisi; dil öğreticisi için dil öğretimi durumları neredeyse sınırsızdır ve

“Pedagojik muhakeme becerisi”, bu değişken durumlara uyum yeteneğini ifade eder. Üçüncüsü; “Pedagojik muhakeme becerisi”, dil öğretiminde yöntem sonrası dönemin

şartlarına uygun öğretici donanımlarını geliştirme bakımından önemlidir. Bildiride

“Pedagojik muhakeme becerisi geliştirme”nin hangi konularda söz konusu olabileceğine dair

bilgiler, Richards’ın açıklamalarını aşan ve özgün dikkat noktalarıyla ve her biri birer

problematik olan sorularla ayrıntılandırılarak sunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Dil Öğretimi, Öğretici Yeterliliği, Pedagojik Muhakeme Becerisi

Page 36: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 22

Dİ L ÖĞRETİMİNDE SÖZLÜKLERİN ÖNEMİ VE MAKEDONCA-TÜRKÇE, TÜRKÇE-MAKEDONCA SÖZLÜK ÇALIŞMALARI

Zeki Gürel1 * 1Gazi Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Dönemdeki kelimelerini yazılışları, dilbilgisi bakımından türleri, söylenişleri, temel ve yan

anlamları, kullanılış özellikleri bakımından kayıt altına alan, açıklayan, edebî metinlerden

seçilen cümlelerle örneklendiren, alıntı kelimelerin hangi dilden geçtiğini bildiren temel başvuru kaynaklarındandır. Bir dilin kelimelerini yine o dille tanımlayan sözlükler olduğu

gibi başka dildeki/dillerdeki karşılıklarını gösteren, açıklayan sözlükler de bulunmaktadır.

Bu özellikleriyle sözlükler tek dilli, iki dilli veya çok dilli olarak hazırlanır ve adlandırılırlar.

Kelimelerin türleri, yazılışları, söylenişleri, kullanılış biçimleri, alıntıysa hangi dilden

geçtikleri, çekim ekleriyle ve fiillerle kullanılış özellikleri gibi bilgiler sözlüklerde belirli bir

düzen içerisinde sıralanır. Bu düzeni sağlayan, sözlük hazırlama, yazma ilkeleri ve kurallarıdır. Kullanıcıların sözlüklerden en iyi bir biçimde faydalanmalarını sağlamak,

sözlükleri daha işlevsel duruma getirmek amacıyla uygulanan bu ilke ve kurallar

sözlükçülük (leksikografi) çalışmalarının temelini oluşturur. Sözlükçülük, bir veya birden

çok dilin kelime varlığını sözlük biçiminde ortaya koymak üzere yöntemleri araştırma;

sözlük hazırlama, yazma ilkelerini, kurallarını geliştirme ve uygulama alanına çıkarma işidir. Dil bilimcilerin bir bölümü, sözlükçülüğü bilim değil sanat olarak tanımlarken bir

bölümü hem sanat hem de bilim olarak açıklar. Dil öğretiminde/öğreniminde; özellikle

ikinci, üçüncü dil öğretiminde/öğreniminde öğrenen ve öğreticinin sözlük kullanmasının dil

öğrenim sürecini etkileyip etkilemediği hem sözlükbilimciler hem de dil eğitimcilerinin

arasında tartışmalara sebep olmaktadır. Sözlükleri, öğretmenlerin cephaneliklerinde

muhakkak bulunması gereken bir silah olarak görenler olduğu gibi sözlük kullanımının dil öğrenim sürecine zarar verdiği görüşümü savunanlar da bulunmaktadır. Biz, bildirimizde

bu tartışmaya girmeyeceğiz. Biz bu bildirimizde, “Sözlük” kavramının tarifini yaptıktan

sonra kısaca sözlükçülüğün tarihçesine değinecek ve Makedonya’da sözlük çalışmalarının

neler olduğunu anlatacak, ihtiyaç duyulan çalışmalara da işaret edeceğiz.

Anahtar Kelimeler: : Sözlük, Dil Öğretiminde Sözlüklerin Önemi, Makedonca-Türkçe, Türkçe Makedonca Sözlükler

Page 37: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 23

EKİPLE ÖĞRETİM TEKNİĞİ KULLANARAK OKUL MÜDÜRLERİNE ÜST DÜZEY DÜŞÜNME BECERİLERİ

KAZANDIRMA

Behsat Savaş1 * 1Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Türkiye

Fatma Çelik Kayapınar1 1Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Türkiye

Fehmi Rasim Çelik2 2MEB Kocaeli İl Milli Eğitim Müdürü, Türkiye

İmdat Akbaba3

3MEB Kocaeli İl Şube Müdürü, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Birçok okul müdürü, üst düzey düşünme becerilerini sınırlı oranda kullanır, bu nedenle okul müdürlerine verilecek eğitim programlarında bu konuya özel dikkat gösterilmelidir.

Bireyin değişen bilgi ve becerilere ayak uydurması için birden fazla sistem geliştirilmiştir.

Okul sistemini kapsayan eğitim reformu hareketi de üst düzey düşünme becerilerine

odaklanır. Gelişen bilişsel beceriler, iş gücünü oluşturan bireylerin nitelikleri ile ilişkilidir.

Hızla değişen bilgi ekonomisinde, yeni yüzyılda gündeme gelen becerilere sahip olma, bireyin

rekabet gücü ve inovasyon kapasitesini artırır. Bu durumu başarmanın yollarından biri de, bireyin üst düzey düşünme becerilerine sahip olmasıdır. Durum araştırması olarak

tanımlanan çalışma, Kocaeli il müdürlüğü bünyesinde Aralık 2017 - Ocak 2018 tarihleri

arasında gerçekleştirilmiştir. Veriler KWL formu ile toplam 324 okul müdüründen elde

edilmiştir. Çözümlemenin doğruluğunun sağlanması için eksik cevaplı ve hatalı veriler

değerlendirilmemiştir. KWL sorularını cevaplarından raporlanan nitel verileri özetlemek için tanımlayıcı istatistikler oluşturulmuştur. Okul müdürleri ile tanışma sonrası, eğitmenler

KWL uygulamasını başlatmıştır. Uygulamada okul müdürlerinin, üst düzey düşünme

becerileri hakkında bildiklerini yazmaları istenmiştir. KWL formunun doldurulmasını

takiben, okul müdürleri öğretim için gruplara ayrılmıştır. Eğiticiler tarafından her gruba

öğretim süreçleriyle ilgili bir dizi temel kaynak verilmiştir. Okul müdürleri, çalışma ile

informal eğitimle edindikleri üst düzey düşünme becerilerini test etme fırsatı elde etmişlerdir. Araştırmadaki temel amaç, eğitim sürecini takiben, ders içeriğinin okul

müdürleri tarafından gerçek problemlere çözüm üretmek için kullanmalarıdır. Sonuçlar, üst

düzey düşünme becerilerinin ilgi uyandırdığı, okul yönetiminde etkili bir araç olarak işe

koşulabileceğini göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Düşünme Becerileri, Ekiple Öğretim, Kwl, Okul Müdürü

Page 38: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 24

HARF İNKILABI VE BALKANLAR

Mehmet Şahi ngöz1 1 Prof. Dr., Gazi Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected] Bahattin Demirtaş

Dr. Öğr. Üyesi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Polatlı Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih

Bölümü, [email protected]

Özet

1912-1913 yıllarında yapılan Balkan Savaşları sonucunda Osmanlı Devleti’nin elinde

tamamen çıkan Balkanlar’da ki ülkelerde yüksek oranda Türk nüfusu yaşıyordu. Bu

devletler Bulgaristan, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya’dır. Balkanlar’daki bu Türk

nüfusu milli mücadeleyi ve arkasından gelen inkılapları çok yakından izlemiş ve etkilenmiştir. Özellikle Bulgaristan ve Yunanistan Türkleri Atatürk İnkılâpları’ndan çok fazla

etkilenmiştir. Bunun birinci sebebi Anadolu ile sınır komşusu olmalarıdır. İkincisi ise diğer

devletlere göre bu ülkelerde Türkler’in sayısının daha fazla ve daha etkili olmasıdır. Bildiride

sırasıyla Bulgaristan, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya Türklerinin Atatürk

inkılâplarından Harf İnkılâbının Balkanlardaki etkisi ve uygulama girişimleri incelenmiştir.

Page 39: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 25

İKİNCİ DİL TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE ARABULUCULUK KAVRAMINI GELİŞTİRMEK

Celile Eren Ökten1 * 1Yıldız Teknik Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Göçmen çocukların eğitimi için öğretmen yetiştirmek tartışmalı alanların bir gereği

olmuştur. Zira göçmen çocukların akademik başarısı, sosyal katılım ve uyumun başarılı bir

şekilde toplumda yerleşmesini sağlayacaktır. Araştırmanın kuramsal çerçevesini Vygotsky'nin (Thought and Language, 1986) sosyokültürel kuramı oluşturmaktadır.

Sosyokültürel kuram, Türkçeyi ikinci dil olarak öğrenenler ile yeni çevreleri arasındaki

kültürel, bilişsel ve tutumsal ihtiyaçların farkına varılmasını sağlamaktadır. Bu ihtiyaçlarla

birlikte dilsel ve kültürel farklılıkların gözetilerek hedef dil Türkçenin akademik kullanımına

yönelik ders programları hazırlanmalıdır. Bu çerçevede hazırlanacak İkinci Dil Türkçe

programlarının Avrupa Ortak Dil Çerçevesi Programı (AODÇ)'nda bahsedilen arabuluculuk kavramına âşina olması gerekmektedir (CEFR Companion Volume, 2017). Avrupa Ortak Dil

Çerçevesi Programı (AODÇ) dil becerileri odaklı iletişimi temel alırken, dil etkinlikleri ve

stratejilerini geliştirilmesinde alımlama, üretme, etkileşim ve arabuluculuk diye adlandırılan

iletişim biçimleri üzerinde durur. Bu çalışmanın çıkış noktasını arabuluculuk kavramı

oluşturmaktadır. Çünkü alımlama, üretme ile başlayan ve daha sonra etkileşim ile devam eden dil öğrenme aşamaları nihayette arabuluculukta birleşmekte ve etkin bir iletişim

oluşmaktadır. Arabuluculuk, işbirliği ve iletişim için sosyal ve kültürel olarak yaratılan

durumların tanımlanmasıdır. AOÇD arabuluculuğu dil etkinleri ve stratejileri açısından

değerlendirir. Etkinleri düzenlerken bir metnin, kavramların, iletişimin nasıl aracı

olabileceğini açıklar. Arabulucu stratejileri olarak da yeni bir kavramı açıklarken, bir metni

basitleştirirken nelere dikkat edileceği üzerinde durur. Bu etkinlikler ve stratejiler doğrultusunda Suriyeli öğrenciler için bazı etkinler geliştirilmiş ve uygulanmıştır. Sonuç

olarak göçmen öğrencilerle çalışan öğretmenlere sınıf içi iletişim geliştirme desteği sağlanmış

ve sınıf içi katılımın arttığı gözlemlenmiştir. Anahtar Kelimeler: I kinci Dil Türkçe, Arabuluculuk (Aodç), Göçmen Çocukların Eğitimi

Page 40: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 26

İSVİÇRE ANADİLİ DERSİ ÇERÇEVE PLANI VE TÜRKÇE VE TÜRK KÜLTÜRÜ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI'NA UYGUN A1

DÜZEYİ ETKİNLİKLERİN GELİŞTİRİLMESİ: BİR EYLEM ARAŞTIRMASI

Asım Arı1 1Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Türkiye

Gökhan Kayır2 * 2Bern Eğitim Müşavirliği, İsviçre

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Türkiye Cumhuriyeti tarafından farklı ülkelerde öğretmen görevlendirilmesi yöntemiyle verilmekte olan Türkçe ve Türk Kültürü Dersi, İsviçre özelinde Anadili ve Kültürü Dersi

olarak adlandırılmaktadır. Ders, her ne kadar Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından Türk

çocuklarına Türk öğretmenler tarafından verilse de dersin verildiği ülkelerin beklentileri ve

istekleri bu derslerin geleceği açısından dikkate alınmalıdır. Bu araştırmanın amacı Türkçe

ve Türk Kültürü Dersi Öğretim Programı'nın İsviçre Anadili ve Kültürü Dersi Çerçeve Planı ile ortak noktalarını belirlemek ve bu ortak kazanımlara yönelik olarak A1 seviyesinde

etkinliklerin geliştirilmesi sürecini açıklamaktır. Çalışma nitel araştırma desenlerinden

eylem araştırması olarak belirlenmiştir. Veriler döküman analizi ve öğretmen günlüğü ile

oluşturulmuştur. Araştırma bulgularına göre, Türkçe ve Türk Kültürü Dersi 1-3. sınıf

düzeyi öğretim programı ile İsviçre Anadili Dersi Çerçeve planın alt düzey kazanımları büyük

bir oranda birbiriyle uyumludur. Çocukların yaş grubu ve dil seviyesi olarak Avrupa Diller için Ortak Çerçeve Metni'ne göre A1 seviyesinde oldukları düşünülerek dil seviyesi buna

göre ayarlanmıştır. Ayrıca, etkinliklerde öğretim yaklaşımı olarak Görev Temelli Dil Öğretim

yaklaşımı benimsenmiştir. Anadili Dersi Çerçeve Planı'nın 11 konudan oluşması nedeniyle

11 konu başlığında oluşturulan etkinlik havuzu iki farklı uzmana gönderilmiş ve uzman

görüşü alındıktan sonra uygulanacak etkinlikler belirlenmiştir. Hazırlanan günlük planlar çerçevesinde etkinlikler 4 farklı Türkçe ve Türk Kültürü Öğretmeni tarafından sınıflarda

uygulanmış ve aksayan yönler düzenlenerek etkinliklere son hali verilmiştir. Araştırma

bulgularına göre, ilgili öğretim programları dikkate alınarak ortak kazanımlara sahip

etkinliklerin öğretmenler tarafından geliştirilebileceği sonucuna ulaşılmıştır. Türkçe ve Türk

Kültürü Dersi ile ilgili olarak politika geliştiricilere, bu dersin verildiği ülkelerin farklı olması

nedeniyle tek bir programın uygulanması zor olduğundan öğretmenlere etkinlik geliştirme sürecinin anlatılması önerilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Türkçe ve Türk Kültürü Dersi, Etkinlikler, Görev Temelli Eğitim

Page 41: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27

İSVİÇRE'DE YÜRÜTÜLMEKTE OLAN TÜRKÇE VE TÜRK KÜLTÜRÜ DERSİ'NE İLİŞKİN PAYDAŞ GÖRÜŞLERİNİN

İNCELENMESİ

Asım Arı1 1Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Türkiye

Gökhan Kayır2 * 2Bern Eğitim Müşavirliği, İsviçre

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Bu çalışmanın amacı İsviçre'de yürütülmekte olan Türkçe ve Türk Kültürü Dersi'ne ilişkin öğretmen, veli, yönetici ve yabancı ülke sorumlularının görüşlerinin incelenmesidir. Bu

araştırma nitel araştırma desenlerinden durum çalışması olarak tasarlanmıştır. Veriler yarı

yapılandırılmış görüşme formu ile toplanmış ve betimsel analiz yöntemiyle incelenmiştir.

Araştırmanın çalışma grubunu 11 öğretmen, 8 veli, dönemin eğitim yöneticisi ve iki farklı

kantondan Anadili ve Kültür Dersi Sorumluları oluşturmaktadır. Betimsel analiz sonucunda öğretmenlerin Türkçe ve Türk Kültürü Dersi'nin içeriğinden ve uygulama şeklinden

memnun olmadıkları görülürken bu oranın veliler arasında daha düşük olduğu

görülmüştür. Türkçe ve Türk Kültürü Dersi'nin uygulanmasındaki sorunlar olarak,

derslerin zorunlu olmayışı, karma sınıfta eğitim yapma mecburiyeti, veli ve öğrenci ilgisizliği

ve ders saatleri gösterilmiştir. Öğretmenlerin TTKD ile ilgili ön bilgi sahibi olmalarıyla

birlikte, bu konuda eğitim almadıkları görülmüştür. Paydaşlar, ders içeriğinin hafifletilmesi, İsviçre programı ile uyumlu hale getirilmesi, derslerin daha eğlenceli işlenebilmesi amacıyla

oyunlara yer verilmesi gibi önerilerde bulunmuşlardır. Araştırma bulguları diğer ülkelerde

yapılan araştırma sonuçları ile benzerlik göstermektedir. İlgililere, öğretim programları

geliştirilme sürecinde öğretmen, veli ve yabancı makam yetkililerinin fikirlerine

başvurmaları ve TTKD öğretmenlerinin göreve başlamadan önce kapsamlı bir eğitime tabi tutmaları önerilmektedir. Anahtar Kelimeler: Türkçe ve Türk Kültürü Dersi, İ sviçre, Paydaş Görüşleri

Page 42: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 28

KAZAK HALK BİLİMİ NDE ŞAMAN BAHŞILIK VE HALK HEKİMLİGİ GELENEĞİ

Karlygash Ashırkhanova1 * 1Atyrau Devlet Üniversitesi, Kazakistan

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Türk kültürüne farklı dini inançların büyük etkileri olduğu yadsınamaz bir gerçektir. Bu

çalışmada, Türk halklarının toplumsal hayatlarındaki izlerini günümüzde bile gördüğümüz

şaman inancında bahşılık geleneği ve halk hekimliği geleneği ele alınmıştır. Türk halklarının bilinen ilk inancı olan “Şamanizm” daha çok doğa temalı çeşitli ruhlar ve yaratıcılara inanan

dünya görüşü ve inançlar bütünüdür. “Şamanlık” anlayışında genel olarak “bögü” denilen

din adamlarının hem büyücü, hem rahip, hem de tabiplik görevlerini üstlenerek toplumsal

ve siyasi hayatta önemli etkileri olmuştur. Bahşı/sagun/kam gibi isimlerle de anılan din

adamlarının bitkiler ve büyü ile tedavi etme, kahinlik gibi görevlerinin yanı sıra topluma

öğüt veren veya toplumun önemli tarihi olaylarını anlatan sözlü halk edebiyatını koruma, ekleme yapma ve sonraki nesillere aktarma gibi önemli rolleri olmuştur. Türk Halklarının

bilinen ilk bahsısı olan Dede Korkut'un günümüze ulaşan hikayeleri eski Türk dini inanışı,

sporları, giyim kuşamı, yeme içme alışkanlıkları ve eğlenceleri gibi döneminin toplumsal

özelliklerini anlatan çok önemli bilgiler içerir. Dede Korkut’a Kazak Türklerince özel bir

değer verilmesi, Kazak topraklarında bahşıların, ozanların, çeşitli bitkilerle kullanarak tedavi eden tabiplerin ve kırık- çıkıkçıların günümüze kadar ulaşmasında etkili olmuştur.

Bu makalede, eski Türklerden günümüze ulaşan Kazakların şaman bahsı anlayışı,

Şamanizm ve bahşıların devamı sayılan halk hekimlerinin tedavi etme geleneği ve

kullandıkları yöntemlerinden birkaçı açıklanacaktır. Halk hekimliği, şaman, bahşı, bitkilerle

tedavi,

Anahtar Kelimeler: Halk Hekimliği, Şaman, Bahşı, Bitkilerle Tedavi,

Page 43: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 29

KÜLTÜREL MİRASI KORUMADA DİL VE KÜLTÜRÜN DİRENCİ

Suat Ungan1 * 1Trabzon Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

1500’lerden sonra Norveçliler Danimarkalıların yönetimi altına girmiş ve Danca Norveçlilerin

yazı dili olmuştu. Norveçlilerin okumuş kesimi eğitimlerini Danca almış; iletişimlerini

onunla sağlamışlardı. Fakat Norveçlilerin avam halkı, Norveç Lehçelerini korumuş, türkülerini, ninnilerini, ozanlarını diri tutarak Dancaya karşı direnç geliştirmişlerdi. Bu

durum üç yüz yıl devam etmiş, 19.yüzyılın sonlarına doğru Norveççe tekrar eski gücünü

yakalamış bunda da halk dilinin, kültürünün, manisinin, türkü ve şarkısının etkisi büyük

olmuştu. Aynı şekilde Finliler de altı asır (altı yüzyıl) İsveç yönetimi altında kalmış, Fince

diğer milletlerin küçümsediği sadece Finlilerin okumamış kesimin kullandığı bir dil

olmuştu. Fakat Finceyi halk bir yandan konuşarak diğer yandan maniler ve türküler, halk hikâyeleri ile güzelleştirerek korumayı bilmiş ve Fince altı asır sonra yine eski ihtişamlı

günlerini yakalamıştı. Bugün Finliler, eğitimde dünya ülkeleri arasında ilk sıralarda

gelmekte, tüm dünya Fin eğitim sistemini inceleyerek onların eğitim alanında yapmış

oldukları atılımları takip ve taklit etmeye çalışmaktadır. Fin eğitim sisteminin temelini de

Fin dili oluşturmakta, dil kendisini koruyan ve kollayan bu millete eğitimde sınırsız güzellikler sunmaktadır. Bir milletin varlığının en büyük güvencelerinden birisi ordusudur.

Bir ülkenin ordusu, o ülkeye güven verdiği gibi savaş zamanlarında da onların

korunmasında en önemli etkiye sahiptir. Ordunun kara, hava, deniz gibi bölümleri vardır.

Bu bölümlerin her biri kendi içinde büyük bir öneme sahiptir. Bir milletin dili ordusu;

ninnileri, türküleri, masalları, hikâyeleri, bir ordunun kara, hava, deniz kuvvetleri gibidir.

Bu çalışmada dil ve kültürün milli bilincin oluşumuna etkileri incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Dil, Kültür, Milli Bilinç, Millet

Page 44: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 30

MAKEDONYA VE KOSOVA’DA KAMUSAL ALANDA TÜRKÇE: KARŞILAŞTIRMALI BİR ÇÖZÜMLEME

Fahri Türk1 * 1Trakya Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Makedonya ve Kosova Türklerinin büyük bir kısmı Balkan savaşları ve 1953 yılından sonra

yaşanan göçlerle Makedonya ve Sırbistan’ı terk etmek zorunda kalmışlardır. Kalanların

önemli bir kısmı ise Makedon ve Sırpların baskıları yüzünden Türkçeye sahip çık(a)madıklarından zamanla bu ülkelerde yaşayan diğer etnik ve Müslüman topluluklar

içinde eriyip gitmişlerdir. Bu çalışmanın konusu Makedonya ve Kosova’da Türkçenin

kamusal alanda kullanılmasını karşılaştırmalı bir yöntemle ortaya koymaktır. Balkan

ülkeleri arasında Makedonya ve Kosova’nın örnek olaylar olarak seçilmesinin temel nedeni,

her iki ülkede yaşayan Türklerin, Türkçenin kamusal alanda kullanılmasına dair benzer

tecrübelere sahip olmalarıdır. Bu çalışmada ele alınan konuyu çözümleyebilmek için aşağıdaki yol haritası takip edilecektir: Bu makalede ilkin konunun tarihsel arka planına

dair kısa bir bilgi verildikten sonra özellikle 1990’lardan itibaren Makedonya ve Kosova’da

Türkçenin kamusal alanda kullanımı üzerinde durulacaktır. Daha sonra ise söz konusu

dönemde her iki ülkedeki Türkçe matbuat, görsel ve işitsel düzeydeki televizyon ve radyolar

mercek altına alınacaktır. Son olarak bu bağlamda Makedonya’da sivil toplum örgütlerinin Türkçenin kamusal alandaki görünürlüğünün artmasına yaptıkları katkılar ele alınacaktır.

Anahtar Kelimeler: Makedonya, Kosova, Kamusal Alan, Türkçe, Sivil Toplum Örgütleri,

Medya, Matbuat

Page 45: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 31

MAKEDONYA’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Ahmet Akkaya1 * 1Adıyaman üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Balkanlar’ın genelinde olduğu gibi Makedonya’da da Türkçe eğitimiyle ilgili birçok sorun

yaşanmaktadır. Bu araştırmanın amacı, Makedonya’daki Türkçe eğitimi sorunlarını

belirlemektir. Bu amaç doğrultusunda, Makedonya’da görev yapan 56 Türkçe öğretmenine “Makedonya’da Türkçe eğitimi sorunları nelerdir?” açık uçlu sorusu yöneltilerek

araştırmanın verileri elde edilmiştir. Bu veriler, içerik analizi tekniğiyle incelenip Türkçe

öğretmenlerinin ders kitaplarının yeterince basılmadığı, ders kitaplarında yer alan çeviri

metinlerin Türkçenin kurallarına göre yapılmadığı, Türkçe okuma kitaplarının azlığı gibi

birçok sorunla karşılaştıkları belirlenmiştir. Bu sorunların en önemli nedeninin

Makedonya’da eğitim uygulamalarının iki dilli eğitime yeterince önem vermemesi olarak gösterilebilir. Özellikle uzman Türkçe eğitimcilerinin çağdaş eğitim yaklaşımlarına uygun

kitaplarının basılması ve dağıtılması bu sorunları en aza indirebilir. Anahtar Kelimeler: Türkçe Eğitimi, Makedonya, İ ki Dillilik.

Page 46: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 32

ÖĞRETMEN ADAYLARININ OKUMA ÇEMBERLERİNDE ÜSTLENDİKLERİ ROLLERE İ LİŞKİN GÖRÜŞLERİ

Birsen Doğan1 * 1Pamukkale Üniversitesi, Türkiye

Hülya Çermik1 1Pamukkale Üniversitesi, Türkiye

Seyit Ateş2 2Gazi Üniversitesi, Türkiye

Kasım Yıldırım3 3Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Okuma çemberleri, aynı öykü, şiir ya da kitabı okumak için bir araya gelen öğrencilerin

oluşturdukları gruplardır. Bu gruplarda öğrenciler, okuduklarını tartışmakta ve

paylaşmaktadırlar. Gruplarda üstlendikleri rollerin gereği olarak öğrenciler, okuma çemberlerinde pek çok etkinlik yapmaktadırlar. Bu roller, temel ve seçimlik roller olmak

üzere iki grupta toplanabilir. Temel roller, sorgulayıcı, bağ kurucu, okuma aydınlatıcısı,

ressamdır. Seçimlik roller ise özetleyici, sözcük avcısı, hareket izcisi, karakter çözümleyici ve

tahmin edici gibi rollerdir. Her öğrenci bir rol almak zorundadır. Rollerin gereği olarak

yapılan işler, öğrencilerin bilişsel, duyuşsal ve sosyal yönlerinin gelişimini sağlamaktadır. Yapılan her okuma çemberinde öğrenciler ve roller farklılaşmaktadır. Böylece farklı rolleri

deneyimleyen öğrenciler okuma çalışmalarından üst düzeyde verim elde edebilmektedirler.

Bu çalışmada öğretmen adaylarının okuma çemberlerinde üstlenmiş oldukları rollere ilişkin

görüşleri irdelenmiştir. Araştırma bir devlet üniversitesinin eğitim fakültesinin sınıf

öğretmenliği bölümünde öğrenim gören toplam 21 öğretmen adayı ile gerçekleştirilmiştir.

Araştırma, TÜBİTAK tarafından desteklenen 1001 projesi kapsamında yürütülmüştür. Her bir 3 okuma çemberi uygulamasından sonra öğretmen adaylarının okuma çemberlerinde

üstlendikleri rollere ilişkin görüşleri, açık uçlu sorulardan oluşan anket formu ile elde

edilmiştir. Elde edilen veriler içerik analizine tabi tutulmuştur. Ulaşılan bulgular ilgili

literatür bağlamında tartışılmış ve geleceğe yönelik önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Okuma Çemberleri, Öğretmen Adayları, Roller, Görüşler

Page 47: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 33

ÖĞRETMEN ADAYLARININ OKUMA ÇEMBERLERİNE İ LİŞKİN GÖRÜŞLERİ

Hülya Çermik1 * 1Pamukkale Üniversitesi, Türkiye

Birsen Doğan1 1Pamukkale Üniversitesi, Türkiye

Seyit Ateş2 2Gazi Üniversitesi, Türkiye

Kasım Yıldırım3 3Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Bu araştırmanın amacı, okuma çemberlerine dayalı olarak kitap okuyan öğretmen

adaylarının okuma çemberlerine ilişkin deneyimlerinden hareketle görüşlerini ortaya

çıkarmaktır. Araştırma bir devlet üniversitesinin eğitim fakültesinde öğrenim gören toplam 21 sınıf öğretmeni adayı ile yürütülmüştür. Veri toplama sürecinde ise yarı yapılandırılmış

form aracılığıyla görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede her bir öğretmen adayıyla

toplam üç görüşme yapılmıştır. Her bir görüşme, okunan altı kitabın ardından

gerçekleştirilmiştir. Sınıf öğretmeni adaylarıyla yapılan görüşmelerden elde edilen veriler,

içerik analiziyle çözümlenmiştir. Elde edilen bulgular sözü edilen süreçte öğretmen adaylarının okumaya ilişkin düşüncelerinin önemli ölçüde değiştiğini ortaya koymaktadır.

Bulgular bilimsel alan yazın bağlamında tartışılmış hem uygulamaya hem de yapılacak

bilimsel araştırmalara yönelik önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Okuma Çemberleri, Öğretmen Adayları, Görüşler

Page 48: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 34

OKUL ÖNCESİ VE İLKÖĞRETİM OKULLARINDA ÇOK KÜLTÜRLÜ OYUNLAR

Fatma Çelik Kayapınar1 1Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Türkiye

Behsat Savaş1 * 1Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Eğitim sistemleri, sığınmacılar da dahil olmak üzere öğrenim görmekte olan tüm öğrencilerin bulundukları ülkeye uyum sağlamalarında önemli roller üstlenmektedir.

Okullar, çocukların içinde bulundukları toplumun sosyal normlarıyla etkileşmelerini

sağlama, bireysel gelişimlerini kolaylaştırma ve kariyer seçeneklerini keşfetmelerine

yardımcı olmaktan sorumludur. Öğrencilerin çoğulcu bir topluma başarılı bir şekilde

katılmalarının sağlanması için okullar elverişli fırsatlar sağlar. Çok kültürlü eğitimin temel

bileşenleri ise; öğretmenlerce, içeriğin bütünleştirilmesi, bilginin inşasını sağlanması, ön yargının azaltılması, eşitlik pedagojisini oluşturulması ve güçlü okul kültürünün sağlanması

ile mümkündür. Makale, okul öncesi ve ilköğretim okulu düzeyinde ders öğretim

programlarında yer alabilecek çok kültürlü oyunlara ilişkin literatürün gözden geçirilmesini

içermektedir. Taramada çok kültürlü eğitim ve çok kültürlü oyun terimleri bir arada ve ayrı

ayrı kullanılmıştır. Çalışmada, okul öncesi ve ilköğretim okulu seviyesine uygun 17 çok kültürlü oyun örneğine yer verilmiştir. Türk eğitim sistemi çok kültürlüğe yönelik amaçlara

sahiptir, örneklerine sosyal bilgiler, beden eğitimi ve spor ile oyun ve fiziki etkinlikler

derslerinde görülmektedir. Fiziksel etkinlikler sayesinde, çok kültürlü çocukların kendilerine

yönelik olumsuz algılarını ve kaygı düzeylerini azalttıkları, sosyalleşme düzeylerini

yükselttikleri ifade edilebilir.

Anahtar Kelimeler: Çok Kültürlü Eğitim, Çok Kültürlü Oyunlar, Okul Öncesi, İlköğretim

Page 49: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 35

ÖRNEK ÇOCUK OYUNLARI ÜZERİNDEN TÜRKİYE’DE ÇOCUK TİYATROSUNA İ LİŞKİN DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER

Bilge Bağcı Ayrancı1 * 1Yozgat Bozok Üniversitesi, Türkiye

Gülnur Aydın2 2Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Çocuğun eğitimi ailede başlar ve daha sonra hem sosyal çevre hem de örgün eğitim kurumlarının etkisiyle, toplumda birey olma süreci devam eder. Çocuğun gerek zihinsel,

gerek sosyal/duygusal, gerekse dilsel gelişimi, karşılaştığı uyaranların etkisi ile şekillenir.

Çünkü çocuk, kendisine sunulanları örnek alır. Bu yüzden ilk karşılaştığı edebî ürünler

oldukça önemlidir. Çocuk edebiyatı ürünleri içerisindeki ninniler, tekerlemeler,

sayışmacalar, yakıştırmacalar, bilmeceler, şarkılar-türküler vb. çocuğun dikkatini çekmekle

birlikte sesleri tanımasına, ritim duygusu kazanmasına, müzikal zevk ve bilinç geliştirmesine, dilsel farkındalık oluşturmasına yardımcı olur. Çocuk, başlangıçta konuşma

becerisindeki sesleri, seslerin çıkarılışlarını vb. öğrenirken daha sonraki dönemlerde, bir

olaydan sonuç çıkarma, iki olayı kıyaslama, karakterleri örnek alma gibi daha üst düzey

becerileri öğrenir. Psikolojik olarak da karşılaştığı her şeyden etkilenebilecek olmasından

dolayı çocuğa sunulanlar titizlikle incelenmelidir. Çocuk tiyatrolarında sergilenen oyunlar da bunlardan biridir. Bu araştırma kapsamında, Ankara Devlet Tiyatrosu Akün Sahnesi’nde

oynanan Don Kişot ve İzmir Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosunda oynanan Pepee adlı çocuk

oyunları izleyici dikkatiyle değerlendirilmiş, bunlar üzerinden çocuk oyunları ile ilgili

önerilerde bulunulmuştur. Araştırmanın benzer çalışmalar ve hazırlanacak olan çocuk

oyunları için yönlendirici olacağı düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Çocuk Edebiyatı, Çocuk Tiyatrosu, Türkçe Eğitimi.

Page 50: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 36

ORTAOKUL İNGİLİZCE DERS KİTAPLARINDAKİ İŞLEVSEL DİL KULLANIMI

İsmail Çakır1 1Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Türkiye

Safa Çelebi 2 2Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Yabancı dil öğrenenlerin doğru telaffuz becerisi kazanabilmeleri ve bunları doğru yerde ve zamanda kullanabilmeleri etkili bir dil iletişimi için önem arz etmektedir. Yabancı dil

öğrenenlerin daha çok dilbilgisi öğrenmeye odaklanmaları nedeniyle iletişimsel dil kullanımı

yetisini kazamadıkları veya öğrendikleri dilbilgisi yapılarını bağlamında gerektiği gibi

kullanamadıkları bilinen bir gerçektir. Bu sorunu çözebilmek için yabancı dil öğrenenlerin

günlük hayatta kullanılan dil yapıları üzerinde odaklanmaları ve bunların kullanımı

üzerinde etkinlikler yapmaları önerilmektedir. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi tarafından desteklenen bir proje kapsamında yapılan çalışmanın bir bölümünü oluşturan bu çalışma

ile İngilizce ders kitaplarında yer alan konuşma metinlerinde geçen cümlelerin ve yapıların

analizini yapmak amaçlanmaktadır. Bu bağlamda Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı 5. 6. 7. ve

8. Sınıf İngilizce ders kitaplarındaki günlük konuşma diline ait cümleler seçilmiştir.

Yaklaşık 200 konuşma cümlesinin yer aldığı bu derlem çalışmasında Talim Terbiye Kurulu tarafından 2017 yılında kabul edilen İngilizce Dersi Öğretim Programındaki (2-8 İlkokul ve

Ortaokul Sınıfları) Functions and Useful Language kapsamına giren ifadelerin yer almasına

özen gösterilmiştir. Ayrıca araştırma için seçilen konuşma cümlelerinin hangi dilbilgisi ve

işlevsel amaç içerdikleri, bu cümle ve yapıların hangi yaş ve seviyedeki öğrencilere neler

kazandıracağı, dört temel beceriden hangi beceri veya becerilerin kazandırılmasına katkı

sağlayacağı ve bu yapıların hangi bağlamda öğrencilere sunulduğu üzerinde durulacaktır. Anahtar Kelimeler: I ngilizce Ders Kitabı, İşlevsel Dil Kullanımı, Dilbilgisi, Derlem, Dil

Becerileri

Page 51: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 37

SÜREÇ ODAKLI YAZMA ÖĞRETİ MİNDE KULLANILAN MODELLERE GENEL BİR BAKIŞ

Fahri Temi zyürek1 1Gazi Üniversitesi, Türkiye

Arzu Çevi k2 * 2Bartın Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Yazma öğretimi diğer dil becerilerine oranla zaman alan ve zor öğrenilen bir beceri alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Geçmişte ürün odaklı yazma anlayışı ile yazmanın yeteneğe

bağlı bir beceri olduğu düşünülmekteydi. Ancak çalışmalar ve yazarların yazma süreçleri

incelendiğinde yazmanın kazanılabilen ve geliştirilebilen bir beceri olduğu anlaşıldı. Bu

doğrultuda yazma öğretim anlayışı üründen çok sürece yöneldi. Yazının değerlendirildiği

temel araç metin olsa da metni oluşturma süreci, taslak yazma aşamaları gibi yazı öncesi

aşamaların zihinsel süreçleri üzerinde durulması ile süreç odaklı yazma anlayışı kabul gördü. Bu kabulle sürecin planlanması, düzenlenmesi ile ortaya çıkan ürünün niteliğinin

arttığı belirlendi. Bu amaçla birçok yazma modeli geliştirildi ve öğretim sürecine yansıtıldı.

Bu çalışmada yazmanın öğretiminde kullanılan temel yaklaşımlar ve bu yaklaşımlara dayalı

modellere yer verilmektedir. Yazmanın bir düzlemde ilerlememesi ve geri dönüşlerle

aşamaların ilerlemesi ile dönüşümlü bir süreci kapsadığı görülmüştür. Araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Alan taraması yapılarak alanda yapılmış uygulanmış yazma

modellerinin neler olduğu belirlenerek araştırmada sunulmuştur. Alanda yapılan yazma

öğretim çalışmalarındaki modeller değerlendirilerek sınıflandırılmış ve bu modellere yer

verilmiştir. Yaklaşım olarak ürün odaklı, süreç odaklı ve tür odaklı olarak üç yaklaşım

karşımıza çıkmaktadır. Bu yaklaşımlara dayalı temel olarak alınan “4+1 Planlı Yazma Ve

Değerlendirme Modeli, 6+1 Analitik Yazma Modeli, Schmidt Modeli, Van Galen Modeli, Bilişsel Yazma (Hayes&Flower), Doğrudan ve Dolaylı Aktararak Yazma Modeli” altı modelin

ağırlık kazandığı görülmektedir. Bu modellerin temel olarak en önemli ortak özelliğinin

planlama öncelikli olması, yazmadaki sürecin aşamalı ve aşamalar arası dönüşlerin

yaşandığı, tek seferlik bir eylem olmadığının önemsemesi ile yazmada geribildirim

süreçlerinin yazıya ciddi katkılar sağladığının üstünde durması olarak belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Yazma, Türkçe Öğretimi, Yazma Öğretimi, Süreç Odaklı Yazma, Model

Page 52: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 38

SURİYELİ MÜLTECİ ÇOCUKLARA YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE YÖNTEM SORUNU- PICTES PROJESİ

ÖRNEĞİ

Emrah Boylu1 * 1İstanbul Aydın Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Abstract

Mart 2011’de Suriye’de baş gösteren iç karışıklıklar nedeni ile savaş ortamından kaçan

yaklaşık üç milyon mülteci Türkiye’ye sığınmıştır. Bu durum da Türkçeyi yabancı dil olarak

öğrenen hedef kitleye Suriyeli mültecilerin de eklenmesine sebep olmuştur. İlgili mültecilerin büyük bir çoğunluğunu da eğitim çağındaki çocuklar oluşturmaktadır. Bu nedenle Milli

Eğitim Bakanlığı tarafından mülteci çocukların Türkiye’de eğitimlerine devam edebilmeleri

için PICTES projesi hayata geçirilmiştir. İlgili proje kapsamında Türkiye’nin çeşitli illerinde

Suriyeli mülteci çocuklara Türkçe öğretimi yapılmaktadır. Bu kapsamda bu çalışmanın

amacı Suriyeli mülteci çocuklara Türkçe öğretiminde karşılan sorunları belirlemek ve çözüm önerileri sunmaktır. Çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması ve amaçlı

örnekleme yöntemlerinden kolay ulaşılabilir durum örneklemesi kullanılmıştır.

Araştırmanın verileri araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme

formu ile toplanmıştır. Toplanan veriler betimsel analiz yapılarak çözümlenmiş ve

yorumlanmıştır. Bu kapsamda, aynı sınıfta farklı dil seviyelerine ait öğrencilerin olduğu,

projede çalışan öğretmenlerin akademik donanımlarının yetersiz olduğu, kullanılan müfredat ile ders kitaplarının uyumsuz olduğu, Türkçe öğretimine ayrılan sürenin az olduğu

vb. sonuçlara ulaşılmıştır. Keywords: Suriyeli Mülteciler, Türkçe Öğretimi, Pi ctes, Yöntem Sorunu

Page 53: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 39

TÜRK MASALLARINDA KONUŞAN HAYVANLAR VE DEĞERLER EĞİTİMİ

Refi ka Altıkulaç Demi rdağ1 * 1Çukurova Üniversitesi, Türkiye

Ali Altıkulaç2 2Çukurova Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Folklorun çocuk eğitimi için önemli bir konu olduğu her zaman kabul görmüş fikirlerdendir. Pek çok araştırmacı, folklorun kültürel aktarım için eğitim müfredatında kullanılması

gerektiğini düşünmektedir. Bu masallarda hangi değerlerin öne çıktığı konusunun ise

yeterince araştırılan bir konu olmadığı söylenebilir. Araştırmacılar çocuk edebiyatıyla ilişkili

olarak halk bilimi üzerine araştırmalar yapmaktadırlar. Fakat her halk masalının çocuklar

için uygun olmadığı söylenebilir. Hangi masalların uygun olduğunun tartışılması gerektiği

de açıkça görülmektedir. Bu nedenle bu çalışmada masallarda öne çıkan değerleri araştırmak için konuşan hayvan masallarına odaklanılacaktır. Bunun için Ignacz Kunos'un

44 Türk Masalı ve Naki Tezel'in Türk Masalları adlı çalışmaları kullanılacaktır..........

Anahtar Kelimeler: Türk Masalları, Konuşan Hayvanlar, Değerler Eğitimi

Page 54: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 40

TÜRKÇE EĞİTİMİNDE ÖLÇME VE DEĞERLENDİRMENİN İ ŞLEVSELLİĞİ BAKIMINDAN GERİBİLDİRİM KULLANIMI

Ali Göçer1 * 1Erciyes Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Abstract

Öğrenme sürecinin verimliliğini belirleyen birçok değişken bulunmaktadır. Bu

değişkenlerden biri, belki de en önemlisi öğrenme sürecini çepe çevre sarmalayan ölçme ve

değerlendirme uygulamalarıdır. Ölçme ve değerlendirmenin planlama, biçimlendirme ve sürece yön verme, öğrenci ilgisini zinde tutma, sezdirme, çalışmaların yerindeliğini

belirleme/belirtme, düzeltme, bilinçlendirme, öğrenme sürecinin amaçlar doğrultusunda

ilerleyip ilerlemediğini ortaya koyma ve sonuç çıkarma gibi birçok uygulama biçimiyle

işlevselliği bulunmaktadır. Ölçme ve değerlendirmenin bunlara benzer uygulama

boyutlarının hayata geçirilmesi hem eğitimde verimliliği artırmak için önemli zemin

sunmakta hem de eğitim uygulamalarının verimliliği ve eğitsel değeri konusunda bilgi vermektedir. Bütün bu işlevlerinden dolayı öğrenme sürecinde ölçme değerlendirmenin

süreç ve sonuç değerlendirme yöntem ve araçlarını yerli yerince kullanmak gerekmektedir.

Süreç ve sonuç değerlendirme yöntem ve araçları arasında geribildirim verme önemli bir

işleve sahiptir. Bu çalışmada değerlendirmenin önemli bir boyutu veya bir uygulama biçimi

olarak geribildirimin işlevleri konu edinilmektedir. Bu çerçevede çalışmada ölçme ve değerlendirmenin önemli bir uygulama biçimi olarak geribildirimin işlevlerine yönelik genel

bir görünüm vererek konuyla ilgili olarak bir farkındalık kazandırma amaçlanmıştır. Bu

amaçla çalışmada geribildirimin tür ve işlevlerine yönelik olarak alanyazındaki durumla ilgili

genel bir görünüm verilmeye çalışılmıştır. Bu bakımdan çalışma alanyazın taramasına

dayalı bir derleme çalışmasıdır.

Keywords: Türkçe Eğitimi, Geribildirim, Öğrenme Süreci, Ölçme ve Değerlendirme

Page 55: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 41

TÜRKÇE ÖĞRENEN YABANCI ÖĞRENCİ LERİ N KONUŞMA KAYGI DURUMU (HIRVATİSTAN ÖRNEĞİ)

Demet Kardaş1 * 1Gazi Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Yabancı dil öğrenmek birçok insan için zorlu, zaman alan ve karmaşık bir süreçtir. Bu

sürecin zor ve karmaşık olmasının sebebi, ana dilden sonra ikinci veya üçüncü bir dil

öğrenen bireyin; bilişsel, duyuşsal, psikolojik ve kültürel yapısının öğrenmesini etkilemesidir. Bir bireyin yabancı dili ya da dilleri öğrenip öğrenmediğinin temel ölçütü

anlama ve anlatma kabiliyetini geliştiren dört temel dil becerisidir. Bu becerilerin biri

diğerinden daha kolaydır veya zordur diye tanımlamak bireye göre değişebilir ancak bireyin

konuşma becerisini dil öğretim sürecinden bağımsız etkileyen; psikolojik, sosyolojik veya

kültürel sebepleri olabilir. Bazı bireylerin yabancı dilde konuşmaktan çekinmesi,

konuşurken aşırı derecede fiziksel veya psikolojik tepki vermesi konuşma kaygısı olarak tanımlanabilir. Bu çalışma Hırvatistan Zagreb Üniversitesi Türkoloji Bölümünün lisan (1, 2

ve 3. sınıf) 2017-2018 eğitim ve öğretim yılı öğrencilerinin Türkçe konuşma kaygı

durumlarını ortaya koymak amacıyla hazırlanmıştır. Çalışma, tarama yönteminin esaslarına

göre ilerletilmiştir. Öğrencilerin Türkçe konuşma kaygı durumları, “konuşma kaygısı” ile

ilgili literatür taramasında tespit edilen ölçeklerin Türkçeye ve çalışmanın amacına göre uyarlanan anket ile veriler elde edilmiştir. Verilerin analizinde SPSS 15 istatistik paket

programı, t-testi ve ANOVA yüzde-frekans analizi kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre

öğrencilerin konuşma kaygı düzeylerinin dil seviyelerine göre azaldığı, birden çok dil bilen

öğrencilerin konuşma kaygı düzeylerinin az olduğu, öğrencilerin konuşma sınavlarında

kaygı düzeylerinin yüksek olduğu gibi sonuçlara ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Konuşma Becerisi, Konuşma Kaygısı

Page 56: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 42

TÜRKÇE ÖĞRETİ M SETLERİNİN Dİ LLER İÇİN AVRUPA ORTAK ÖNERİLER ÇERÇEVESİ (CEFR) METNİNDE YER ALAN

Dİ LİN KULLANIM ALANLARINA YER VERME DÜZEYİ

O.Kürşat Yorgancı1 * 1Yıldız Teknik Üniversitesi, Türkiye

M. Özgün Harmankaya1 1Yıldız Teknik Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Türkler tarih sahnesine çıktıkları günden beri pek çok medeniyete ve dile komşu olmuşlar, bir yandan Türkçeyi diğer milletlere öğretirken bir yandan da ihtiyaç duydukları dilleri

öğrenmişlerdir. Son yıllarda Türkiye’nin dünya üzerindeki etkisi ve irtibatı arttığından

Türkçeye olan ilgi de artış göstermiştir. Bu artışla beraber yabancılara Türkçe öğretiminde

yapılan çalışmalar da çoğalmıştır. Her dil doğal ortamında konuşulurken o dilin

konuşucuları farklı alanlarda farklı dil kullanımını tabii olarak sürdürürler. Ancak yabancılara Türkçe öğretiminde dil kullanım alanlarının öğretimde yer bulması bilinçli

olarak tercih edilmesi gereken bir durumdur. Bu çalışmada Türkçe öğretim setlerinin Diller

İçin Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesi(CEFR)’nde yer alan dilin kullanım alanlarına yer verme

düzeyi araştırılmıştır. Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden doküman analiziyle yapılmış,

araştırmanın inceleme nesnelerini Yunus Emre Enstitüsü’nün hazırladığı “Türkçe

Öğreniyorum” ve “Yedi İklim” setleri oluşturmuştur. Anahtar Kelimeler: Diller İ çin Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesi, Dilin Kullanım Alanları,

Türkçe Öğretim Setleri

Page 57: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 43

TÜRKÇE ÖĞRETMENİ ADAYLARININ HİKÂYELERİ NDE KONU EĞİ LİMLERİ

Arzu Çevi k1 * 1Bartın Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Dört temel becerisinden biri olan yazma öğrenilmesi ve kullanılması en zor beceri olarak

karşımıza çıkmaktadır. Dil öğretim süreçleri tüm becerileri iç içe ve bütünler şekilde

öğrenmeyi hedeflemektedir. Ancak yazma diğer dil becerilerinin gelişmesine ihtiyaç duymaktadır. Yazma birikim ister. Bu doğrultuda Türkçe derslerinde ise metin üretme

süreçleri önem taşımaktadır. Dersin içeriğine öğretim sürecine katkı sağlamak amacıyla

öğretmen adaylarının metin üretme süreçlerine hâkim olması gerekmektedir. Bu sebeple

Türkçe öğretmenleri mesleki açıdan yetişirken yazma eğitimine yönelik dersler almaktadır.

Derslerde farklı türde ve yöntemlerle metin üretme süreçlerine katılmaktadırlar. 2017-2018

öğretim yılında bu ders kapsamında bir üniversitenin Türkçe öğretmenliği programı öğrencileri ile Yazma Eğitimi dersi kapsamında yürütülen yaratıcı yazma çalışmaları

kapsamında hikâye türünde metin üretme süreçleri ile öğrencilerine yönelik metinler

oluşturulmuştur. Türkçe Öğretmenliği ana bilim dalı üçüncü sınıfta okuyan 43 öğretmen

adayı ile yapılan hikâye yazma çalışmasında öğretmen adaylarının seçtikleri konular ve bu

konulara bağlı ana fikir tercih etme durumları incelenmiştir. Kuşak arası farklılıktan kaynaklanan öğrencinin model aldığı öğretmen kimliği olarak öğrencisinde uyandırmak

istediği bilinç ve kazandırmak istediği davranış biçiminin ne olacağına yönelik bir fikir

sunması açısından önem taşımaktadır. Bir alanda ortak programlar doğrultusunda yetişen

öğretmenlerin seçtikleri konu başlıkları ve aktarmak istedikleri iletinin analizi açısından

gerekli olduğu düşünülmüştür. Nitel araştırma stratejisi içinde yer alan doküman analizi

yöntemi kullanılarak gerçekleştirilen bu araştırmada öğretmen adaylarının öğrencileri için kaleme aldıkları metinlerde konu eğilimleri açısından “miras, aile ilişkileri, aşk, köy yaşamı,

sosyal statü, edebiyat, eğitim, psikolojik etki” ve ana fikir tercihleri açısından “vefa duyma,

büyüklere saygı, hakkın yerini bulması, sevgi, hayat mücadelesi” gibi evrensel ve kültürel

değerleri tercih ettikleri belirlenmiştir. Değişen yaşam şekli bireylerin verdikleri tepkilerin de

değiştiğini göstermektedir. Konu tercihleri ve ana fikir seçimleri ve bunları sunuş biçimleri çalışmada değerlendirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Yaratıcı Yazma, Türkçe Öğretimi, Yazma Öğretimi, Konu Seçimi, Ana

Fikir.

Page 58: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 44

TÜRKÇE ÖĞRETMENİ ADAYLARININ YANAL DÜŞÜNME BECERİLERİNİN ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN

İ NCELENMESİ

Fatih Kana1 * 1Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Türkiye

Muhammet Alperen Akgün1

1Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

21. yüzyıl bireylerde olması gereken temel becerilerinden biri problem çözme becerisidir. Problem çözme becerisi, bireyin yaşantıları yoluyla karşılaştığı zorluklardan bilgilerini

düzenleyerek çözüme ulaşması ve alternatif çözüm yolları bulması olarak tanımlanabilir.

Literatürde yanal düşünme olarak adlandırılan düşünme şeklinde de birey, bilgileriyle

getirmiş olduğu fikirlerden hareketle yeni fikirler oluşturur. Fikirler yoluyla kalıp

düşüncelerden kurtularak özgün çözüm sürecine ulaşır. Bu araştırmanın amacı, Türkçe öğretmeni adaylarının yanal düşünme eğilimlerini belirlemektir. Bu amaç doğrultusunda bu

araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden tarama araştırma deseni kullanılmıştır.

Araştırmanın örneklem grubunu 2017-2018 eğitim-öğretim yılında, Marmara Bölgesi’nde

yer alan bir devlet üniversitesinde öğrenimlerine devam eden 216 Türkçe Eğitimi Anabilim

Dalı öğrencisi oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında Semerci (2016) tarafından geliştirilen

Yanal Düşünme Eğilimi (YALE) Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma verileri YALE ölçeği ile toplanmış, verilerin analizi SPSS programı ile yapılmıştır. Araştırma sonucunda ise Türkçe

öğretmeni adaylarının yanal düşünme eğiliminde oldukları; yeni çözüm, bakış açısı üretme

ve çok yönlü düşünme, yaratıcılık becerilerine sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Yanal Düşünme Eğilimi (Yale), Türkçe Öğretmeni Adayları, Yaratıcı

Düşünme, Bakış Açısı, Çözüm Üretme.

Page 59: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 45

TÜRKÇENİN YABANCI DİL OLARAK ÖĞRETİMİNDE KÜLTÜR AKTARIMINA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ

Talat Fatih Uluç1 * 1İstanbul Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Yabancı dil öğretiminde 80’lerden itibaren ağırlık taşıyan iletişimsel yöntem içerisinde

kendine yer bulan kültürlerarası yaklaşım günümüzde de taşıyıcı rolüne devam etmektedir.

Bu taşıyıcı rolün öğretim sürecine yansımasının gerek müfredatın gerek öğreticinin gerekse de ders malzemelerinin etkin ve verimli kullanılması ile gerçekleştiğini söylemek çok da

yanlış olmayacaktır. Ancak genel olarak yabancı dil öğretimi özel olarak yabancı dil olarak

Türkçe öğretiminde yoğun bir biçimde kullanılan ders kitaplarında günümüz şartlarında

tartışmasız kabul edilen kültür öğelerinin de hedef dil bağlamında aktarılması gerçeğinin ne

denli yer bulduğuna yönelik yapılan birçok bilimsel çalışmaya rağmen konunun öneminin

yeterince kavranılmadığı da hiç kuşkusuz göz önünde bulundurulması gereken bir gerçektir. Buna koşut olarak bu çalışmada yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde kullanılan

ders kitaplarındaki kültür öğelerinin aktarılma süreçleri karşılaştırmalı bir bakış açısıyla

değerlendirilecek ve bu değerlendirme ışığında yabancı dil öğretiminde kültür aktarımının

daha etkin kullanılabilmesi için eleştiriler ve öneriler getirilmeye çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi, Kültür Aktarımı,

Page 60: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 46

TÜRKİYE İLE BULGARİSTAN'DA OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ EĞİ TİMİ ALMIŞ ÖĞRETMENLERİN MESLEKİ

DOYUM VE TÜKENMİŞLİK DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

Eliz Tepeli Çavuşoğlu1 1Bursa Milli Eğitim Müdürlüğü, Türkiye

Handan Asude Başal2 2Bursa Uludağ Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Bu araştırmanın genel amacı; Türkiye ile Bulgaristan'da Okul Öncesi Öğretmenliği Eğitimi almış Öğretmenlerin Mesleki Doyum ve Tükenmişlik Düzeylerinin karşılaştırılmasıdır.

Ayrıca araştırma, Türkiye ve bir Balkan ülkesi olan Bulgaristan’ın Okul Öncesi Öğretmen

Eğitimini karşılaştırma ile farklı ülkelerde yetişen okulöncesi öğretmenlerinin mesleki

doyumlarının ve tükenmişliklerinin incelenmesi nedeniyle bu alanda yapılacak diğer

çalışmalara yol gösterici nitelik taşıyacağı düşünülmektedir. 2015-2016 Eğitim- Öğretim yılında Bursa İli sınırları içinde Yıldırım, Osmangazi ve Nilüfer İlçelerinde bulunan okul

öncesi eğitim kurumlarında görev yapmakta olan okul öncesi öğretmenleri üzerinde

gerçekleştirilmiştir. Araştırma grubunu oluşturan öğretmenlere araştırmanın amacına

uygun olarak araştırmacılar tarafından hazırlanan Ön Bilgi Formu uygulanmıştır. Daha

sonra Mesleki Doyum Ölçeği ve Maslach Tükenmişlik Envanteri uygulanmıştır. Araştırma

bulgularına göre; Bulgaristan’da eğitim alan okul öncesi öğretmenlerinin, Türkiye’de eğitim alan okul öncesi öğretmenlerine göre hem mesleki doyumları yüksek hem de tükenmişlik

düzeyleri daha azdır. Elde edilen bu bulgu, genel olarak okul öncesi eğitimi öğretmenlerinin

mesleki doyum düzeylerini arttıracak bir takım önlemlerin ilgililer tarafından alınması

gerektiğini göstermektedir. Çalışmada elde edilen bulguların literatüre uygunluğu ve

sonuçlar üzerindeki etkileri tartışılarak ileride yapılacak çalışmalara ilişkin önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Türkiye, Bulgaristan, Okul Öncesi Öğretmenliği, Mesleki Doyum,

Tükenmişlik

Page 61: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 47

TÜRKİYE’DE TÜRK İŞARET DİLİ (TİD) VE İ ŞARET DİLİ TERCÜMANLIĞI EĞİTİMİ

Nesrin Conker1 *

1Boğaziçi Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

1953 ve 1960 yıllarında Hollandalı dilbilimciler B.T.M. Tervoort ve W. Stokoe tarafından

yayınlanan çalışmalar, işaret dillerinin kendine özgü gramer yapısına sahip özgün diller

olduğunun kabul görmesini sağlamış (Arık, 2016, s.7), başta dilbilim olmak üzere sosyal

bilimler alanlarında işaret dillerine yönelik çalışmaları özendirmiştir. Türkiye özelinde işaret dilinin tarihi Osmanlı dönemine kadar uzanmaktadır. M. Miles’ın (2000) Osmanlı arşivleri

üzerinden yürüttüğü çalışması, padişahların devlet ve ailevi meselelerinin gizliliği gözetilerek

sarayda Sağır hizmetkarlar görevlendirildiğini ve Osmanlı padişahlarının bu hizmetkarlarla

iletişim kurabilmek için işaret dilini öğrendiğini göstermiştir. Cumhuriyet dönemine

gelindiğinde, 2005 yılında çıkarılan Özürlüler Kanunu ile hem Türk İşaret Dili hem de Sağır bireylerin kamu kurumlarında işaret dilinde tercüme hizmeti alabilme hakkı yasal olarak

tanınmıştır. 2005 yılını takiben Milli Eğitim Bakanlığı çatısı altında “Türk İşaret Dili” ve

“İşaret Dili Öğretici ve Tercüman Eğitim” kursları sunulmaya başlamıştır. Mevcut çalışma,

T.C. Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilgili birimleri ile yapılan resmi yazışmalar, söz konusu

kursların müfredatı üzerinde yapılan inceleme ve kurslarda görev alan eğitmenlerle yapılan

röportajlar çerçevesinde Türkiye’de işaret dili ve işaret dili tercümanlığı eğitiminin gelişimini incelemektedir. Çalışma kapsamında ayrıca söz konusu kursların Türk toplumunda Sağır

bireylere ve işaret diline yönelik farkındalığın arttırılması açısından katkısına odaklanılacak

ve alandaki uluslararası emsal çalışma ve uygulamalara kısaca değinilerek ilgili eğitimlerin

planlı biçimde gelişmeye devam edebilmesi için öneriler sunulacaktır. Arık, E. (2016).

Geçmişten Geleceğe Türk İşaret Dili Araştırmaları. Engin Arık (Ed.) Ellerle konuşmak: Türk İşaret Dili Araştırmaları (s. 7-22). İstanbul: Koç Üniversitesi Yayınları. Miles, M. (2000).

Signing in the Seraglio: Mutes, dwarfs and gestures at the Ottoman Court 1500-1700.

Disability & Society, 15(1), 115-134.

Anahtar Kelimeler: İşaret Dili, İşaret Dili Tercümanlığı, İşaret Dili Eğitimi, İşaret Dili

Tercümanlığı Eğitimi

Page 62: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 48

YABANCI DİL ÖĞRETİMİ NDE ÖZNELLİK

Ziyoda Khalmatova1 * 1Hacettepe University, Turkey

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Mevcut iletişimsel, sosyokültürel ve diğer yetkinliklerin kalitesini önemli ölçüde geliştirmeye

duyulan ihtiyaç, öğrenme sürecini iyileştirmek için yeni teknolojiler ve teknikler

kullanılmasını gerektirir. Dolayısıyla, yabancı dil öğretiminin görevi yalnızca bilginin öğrenciye aktarılması değil aynı zamanda öğrencinin yavaş yavaş bir dil kullanıcısı haline

gelmesi için eğitim düzenlemesidir. Uzmanlık alanındaki dersleri dinlemeyi, bağımsız olarak

profesyonel bir yönelim metinlerini okumayı ve anlamayı öğrenmeli, seminer ve tartışmalara

katılmayı, özetlerini, dersi ve nihai nitelik çalışmalarını yazıp savunmayı öğrenmelidir. Bu

etkinlik türleri için, sözlü anlam ifade aracı, önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle,

öznelliğin ifade yollarını ustalıkla öğrenmek, dil olgunluğunun, öğrencinin yeterliğinin bir göstergesi olabilir. Çalişmada, öznellik analında yapılan araştırmalar ve metinlerde öznellik,

öznelliğin yabancı dil öğretiminde verilen yeri ve öznellikle ilgili öznel kelimeler incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Öznellik, Metin, Yabancı Dil, Öznel Kelimeler.

Page 63: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 49

YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRENEN ÖĞRENCİLERİN KONUŞMA DERSLERİ HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

Fatih Kana1 * 1Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Türkiye

İsmail Kızıldağ1

1Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi son yıllarda önem kazanmıştır. Dünyadaki hareketlilik ve çeşitli nedenlerle ülkelerinden ayrılan insanlar başka ülkelerde yaşamayı seçmektedirler.

Gerek iş gerekse özel yaşantıları açısından bu durum artık doğal bir süreç haline dönüşmüş

bulunmaktadır. Türkiye’de çok sayıda yabancı uyruklu insan yaşamaya başlamıştır. Bu

insanların dil problemlerini çözmek için üniversiteler bünyesinde, özel kurslarda ya da

çeşitli devlet kurumlarında dil kursları açılmaktadır. Bu kursların Türkçeyi öğretebilme

konusunda başarılı olup olmadıkları ve eğitime gelen yabancıların Türkçeyi konuşabilmelerinin yeterli düzeyde olup olmadığı önemlidir. Bu araştırmanın amacı,

yabancı dil olarak Türkçe öğrenen öğrencilerin konuşma dersleri hakkındaki görüşlerini

belirlemektir. Araştırma tarama yöntemi kullanılmıştır. Verilerin toplanması amacıyla anket

formu kullanılmıştır. Anketin ilk bölümü 10 sorudan demografik ve kişisel bilgiler, ikinci

bölümü ise konuşma dersleri ile ilgili memnuniyetlerini ölçmek için sorulmuş 38 sorudan, üçüncü bölüm ise konuşma becerileri öz yeterlilik inançları tespiti için sorulmuş 27

sorudan oluşmaktadır. Konuşma dersleri memnuniyeti anketinde her soru için beşli

seçenek verilmiştir. Bu seçenekler olumsuzdan olumluya doğru “hiç memnun değilim-çok

memnunum” arasında 1 ile 5 arası derecelendirme yapılmıştır. Anketin diğer bölümü olan

konuşma becerileri öz yeterlilik inançları için seçenekler beş aşamalıdır. Bu seçenekler de

olumsuzdan olumluya doğru puanlanmıştır ve “kesinlikle katılmıyorum-kesinlikle katılıyorum” arasında 1 ile 5 arası derecelendirme yapılmıştır. Veri analizi için SPSS 21.0

programı kullanılmıştır. Anketin güvenirliği Cronbach Alpha ile belirlenmiştir. Araştırmanın

ölçeği 2018 yılında Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde uygulanmıştır. Konuşma dersleri

memnuniyet ölçeği dört alt faktörden oluşmaktadır. Bu faktörler sırasıyla; konuşma dersi

memnuniyet düzeyi, sınıftaki çalışmalar, öğretmen boyutu ve sınıfın fiziksel halidir. Konuşma becerileri öz yeterlilik inançları ölçeği tek boyutta incelenmiştir. Veriler % (yüzde),

t-testi, ANOVA (Tek yönlü varyans analizi) ve scheffe testi yapılarak yorumlanmıştır.

Araştırmanın sonunda yabancı dil olarak Türkçe öğretiminde konuşma derslerinin

öğrenciler üzerindeki etkisinin yeterli düzeyde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Konuşma

dersleri memnuniyetleri açısından ve konuşma becerileri öz yeterlilik inançları ile cinsiyet,

yaş, uyruk, eğitim, kaç yıldır Türkiye’de yaşadıkları, medeni durum, bildikleri diller, geldikleri ülke ve anadilleri değişkenleri arasında anlamlı bir farklılık olmadığı görülmüştür.

Anahtar Kelimeler: Dil Becerileri, Konuşma, Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi.

Page 64: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 50

YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE OKUMA BECERİSİ NİN GELİŞTİ RİLMESİ İ ÇİN BİR SEÇENEK: ÜSTBİLİ Ş

STRATEJİLERİNİ N KULLANILMASI

Başak Karakoç Öztürk1 * 1Çukurova Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Türkiye’de öğrenim gören Suriyeli çocukların Türk eğitim sistemine uyumlarının sağlanması

ve Türkçeyi öğrenebilmeleri açısından okuma becerilerinin stratejik bir şekilde geliştirilmesi

gerekmektedir. Bu çocukların Türkçenin konuşulduğu her ortamda çeşitli amaçlarla okumaya ihtiyaç duyacakları göz önünde bulundurularak okuma öncesinde, sürecinde ve

sonrasında üstbilişsel stratejilere yer verilmesi, etkili bir okuma eğitimi gerçekleştirilmesini

sağlayabilir. Türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesinde okuma becerisinin üstbiliş

stratejileri yoluyla geliştirilmesinin genel dil kullanım yetkinliğine ve okuduğunu anlamaya

katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu gerekçeden yola çıkarak yapılan araştırmanın amacı, Suriyeli çocuklara yabancı dil olarak Türkçe öğreten öğreticilerin okuma eğitiminde

hangi üstbiliş stratejilerini geliştirmeye odaklandıklarını belirlemektir. Bu bağlamda Türkçe

öğreticilerinin okuma öncesinde, okuma sırasında ve okuma sonrasında hangi üstbiliş

stratejilerine yer verdiklerini saptamak amaçlanmıştır. Tarama modelinin kullanıldığı

araştırmada, veriler araştırmacı tarafından geliştirilen “Üstbilişsel Okuma Stratejileri Görüş

Alma Formu” kullanılarak toplanmış, betimsel istatistik teknikleri kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda Suriyeli çocuklara Türkçe öğreten öğreticilerin okuma

becerisini geliştirme sürecini zenginleştirecek üstbilişsel stratejileri kullanıp

kullanmadıklarının saptanabileceği, böylece okuma eğitiminde ne tür düzenlemelere ihtiyaç

duyulduğunun belirlenebileceği, Suriyeli öğrencilerin Türkçeyi öğrenirken dille birlikte

ülkenin kültürüne de uyum sağlamasında önemli bir rolü olan okuma becerisinin daha etkili şekilde geliştirilebileceği düşünülmektedir. Bu çalışma Çukurova Üniversitesi Bilimsel

Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir: SBA-2018-10075.

Anahtar Kelimeler: Yabancı Dil Olarak Türkçe, Okuma Becerisi, Üstbiliş Stratejileri,

Okuma Eğitimi

Page 65: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 51

YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE SÖZCELEME KURAMINDAN VE EDİMBİLİMDEN HAREKETLE ÖRNEK DERS

MALZEMESİ GELİŞTİ RİLMESİ

Eser Kocaman Gürata1 * 1Hacettepe Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Yabancı dil öğretiminde çağdaş dil öğretimi yöntem ve yaklaşımlarında öğrenciye iletişim

yetisinin kazandırılması hedeflenmektedir. Ancak, iletişim yetisinin kazandırılması kolay

gerçekleşmemektedir. Çünkü, Uslu (2005)’nun da belirttiği gibi, bu yeti, hedef dilin toplumu ve kültürünün içinde birlikte yaşama ve sosyalleşme sürecinin bir ürünüdür. Gür (2013)’e

göre ise, yabancı dil öğretirken aslında öğrenciye söylem ve nasıl söylem üretebileceği

öğretilmektedir. Söylemin, dilbilimsel unsurlar aracılığıyla anlaşılması, söylemin üreticisini

ve üretildiği toplumu da anlamayı gerektiren bir süreçtir. Bu açıdan, kullanılan dilin,

söylemin dilsel ve toplumsal bağlamını anlamak önemlidir. Sözceleme kuramının ve edimbilimin yabancı dil öğretimine uygulanması, tüm bu unsurları kullanarak iletişim

yetisinin kazandırılmasını amaçlamaktadır. Bu bağlamda, dil öğretimi programlarının ve

ders malzemelerinin sözceleme kuramı ve edimbilimin ilkelerinden hareketle hazırlanması

önem arz etmektedir. Bu makalede, sözcelem kuramı ve edimbilimin kuramsal çerçevesine

değinilmiş, bu kuramların ilkelerinden hareketle Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde

A2 seviyesindeki öğrenciler için sınıf içi ders malzemesi geliştirilmiştir. Bu malzeme kapsamında, günlük yaşam alanı durumlarından biri olan emlakçıda daire kiralama

bağlamı seçilip, belirli edimsözler kazanım olarak hedeflenerek bir okuma parçası ve bir

dinleme parçası hazırlanıp, beraberinde etkinlikler geliştirilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Yabancı Dil Olarak Türkçe, Materyal Geliştirme, Edimbilim, Sözceleme

Page 66: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 52

YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETMEK ÜZERE HAZIRLANMIŞ TARİHÎ BİR ESER: RİSALE-Yİ TEKELLÜM

Umut Başar1 * 1İran Araştırmaları Merkezi, İran

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Türkçenin uzun zamandan beri yabancı dil olarak öğretile geldiği ve tarihî süreçte

yabancılara Türkçe öğretimine yönelik faaliyetlerin Türklerin kurdukları siyasi egemenliğe

paralel bir şekilde arttığı belirtilebilir. Elimize ulaşan iki dilli sözlükler ve dil bilgisi kitapları bu yargıyı destekler niteliktedir. Kıpçak ve İran sahasında Türkçe öğretimi amacıyla kaleme

alınmış çeşitli iki dilli eserlerin varlığı bilinmektedir. Bu çalışmada değerlendirilmeye

çalışılan İran sahasına ait Risale-yi Tekellüm isimli eser ise incelendiğinde hiç Türkçe

bilmeyen bir şahsın Türkiye’ye seyahat ettiğinde günlük temel gereksinimlerini

karşılayabilmelerini sağlamak amacıyla ev, iş, alışveriş vb. durumlarda işe yarayabilecek

cümlelerin Türkçe-Farsça iki dilli olarak verildiği anlaşılmaktadır. Eserin sonuna bazı Türkçe fiillerle Türkçe sayıların eklendiği görülmektedir. Eserin bu yönüyle yabancı dil

öğretim yöntemlerinden dil bilgisi-çeviri yöntemiyle örtüştüğü söylemek de mümkündür. Bu

bağlamda çalışmanın amacı, 1879 yılında Tahran’da Türkçe bilmeyen İranlılar için yazıldığı

anlaşılan Risale-yi Tekellüm isimli konuşma kılavuzu niteliğindeki el yazma eserin

incelenmesidir. Nitel araştırma yöntemlerinden dökümün incelemesi tekniği ile hazırlanan çalışmada söz konusu eserin Türkçe öğretim anlayışı ortaya konulmaya gayret edilmiştir.

Bu bağlamda ilk olarak eser ana hatlarıyla tanıtılmış ve eserin yazılış amacı ve tarihi

hakkında bilgi verilmiştir. Akabinde Türkiye’ye seyahat Azerbaycan Türkü kökenli bir İranlı

tarafından kaleme alındığı anlaşılan eserin içeriği dil öğretim yöntem ve ilkeleri açısından

incelenmeye çalışılmıştır. Son olarak eserin İran sahasında yabancılara Türkçe öğretimi için

yazılan kitaplar arasındaki yeri hakkında fikir yürütülmüştür. Anahtar Kelimeler: Yabancılara Türkçe Öğretimi, İ ran, Konuşma Kılavuzu

Page 67: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 53

YAHYA KEMAL'İN "NEŞÂTÎ'NİN GAZELİNİ TAHMİSİ "

Isa Işık1 * 1Muş Alparslan Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Yahya Kemal Beyatlı, 20. yüzyıl Türk Edebiyatı'nın, kültür ve düşünce dünyasının önde

gelen aydınlarındandır. O, çok yönlü bir kişiliktir. Şair, yazar ve aynı zamanda bir

siyasetçidir. Onun manzum eserlerinin yanında mensur eserleri de bulunmaktadır. İki şiir kitabı vardır. Bunlardan birincisi "Kendi Gök Kubbemiz" ikincisi ise "Eski Şiirin Rüzgârıyle"

adını taşır. "Kendi Gök Kubbemiz" onun yeni tarzda yazdığı modern şiirlerden oluşurken

"Eski Şiirin Rüzgârıyle" adlı kitabı ise Divan şiirinin etkisiyle yazılmış şiirlerden

müteşekkildir. Bu iki kitap özellikle dil itibariyle birbirlerinden ayrılırlar. "Kendi Gök

Kubbemiz"de sade bir Türkçe kullanan Yahya Kemal, "Eski Şiirin Rüzgârıyle" adlı çalışmada

Divan şiirinin 20. yüzyıldaki temsilcisi gibidir. Bu çalışmada "Eski Şiirin Rüzgârıyle" adlı eserin "Musammatlar" bölümünde geçen "Neşâtî'nin Gazelini Tahmis" başlıklı şiiri

incelenmiştir. Bilindiği üzere "tahmis" bir şairin gazel yahut kasidesinin her beytinin önüne

üç mısra eklenmesiyle oluşturulur. İki farklı şairin mısralarının bir araya gelmesiyle

oluşturulan tahmiste amaç şiirde konu bütünlüğünü sağlamaktır. Tahmisin güzelliği

tahmisi yazan şairin başarısına bağlıdır. Bu çalışmada Divan şiirinin başarılı şairlerinden Neşâtî'nin "-ı bile" redifli meşhur gazeline Yahya Kemal'in yazdığı tahmis incelenmiştir. Bu

incelemede mezkûr tahmisten yola çıkılarak hem Yahya Kemal hem de Neşâtî'nin

sanatından söz edilmiş, her iki şairin kaleminden ve düşünce dünyasından süzülerek bir

araya gelen tahmisle ilgili bazı çıkarımlarda bulunulmuştur.

Keywords: Yahya Kemal Beyatlı, Eski Şiirin Rüzgârıyle, Neşâtî, Tahmis.

Page 68: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 54

YEDİ İ KLİM TÜRKÇE A1-A2 KİTAPLARINDA KULLANILAN KALIP SÖZLER

Ergin Baki 1 * 1YTB Doktora Burslu Öğrenci, Makedonya

*Corresponding author: [email protected]

Abstract

Yabancılara Türkçe öğretiminde kültür aktarımı önemli bir unsur teşkil etmektedir. Dil,

kültürümüzün en önemli bir parçasıdır. Dolayısıyla dilimiz, kültürümüzün oluşmasına

zemin hazırlamaktadır. Dilimiz ve kültürümüz kadim milli varlığımızın esasını oluşturmaktıdır. Türk dili binlerce yıllık geçmişiyle değişime uğramış ve gelişmiştir.

Sözvarlığımız dilimizin ne kadar zengin ve kullanılır olduğunu göstermektedir. Türkçe’nin

temel söz varlığını oluşturan temel ogeler, atasözlerimiz, deyimlerimiz, kalıp sözlerimiz,

terimlerimiz ve Türkçe’ye giren yabancı sözlerdir. Bildirimizin konusunu Yedi İklim Türkçe

A1-A2 kitaplarında kullanılan kalıp sözler oluşturmaktadır. Kalıp sözler, gelenek ve

adetlerimizi, kültürel öğelerimizi, dini sembolerimizi, selamlaşmalarımızı veifade biçimlerimizi oluşturan unsurlardır. Bu kapsamda çalışmamızda Yedi İklim Türkçe A1-A2

kitaplarında mevcut olan kalıp sözlerini konu başlıklarına ve sıklıklarına göre inceleyip

tespit ettik. Konu başlıkları (1. Selamlaşma bildiren kalıp sözler, 2. Teşekkür, nezaket ve

özür bildiren kalıp sözler, 3. Tebrik bildiren kalıp sözler, 4. Dini inanç bildiren kalıp sözler,

5. Soru, cevap ve durum bildiren kalıp sözler olmak üzere 5 ana başlık altında toplanmaktadır). Yedi İklim Türkçe A1 kitabında toplam 340 kalıp söz kullanılırken, A2

kitabında toplam 115 kalıp söz kullanılmıştır. Çalışmamızda Yabancılara Türkçe öğretimi

konusunda kalıp sözlerin ne denli önemli olduğu konusuna özenle değinilmiştir ve bu

çerçevede kalıp sözlerin kullanımıyla ilgli çözüm önerileri sunulmuştur.

Keywords: Türkçenin Sözvarlığı, Kalıp Sözler, Yabancılara Türkçe Öğretimi

Page 69: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 55

YENİLENEN TÜRKÇE ÖĞRETMENLİĞİ LİSANS PROGRAMININ ÖĞRETİM ELEMANI GÖRÜŞLERİNE GÖRE

DEĞERLENDİRİLMESİ

Gülnur Aydın1 * 1Adnan Menderes Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Abstract

Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı tarafından, öğretmenlikle ilgili 25 lisans programında

‘öğretmenlik mesleği genel yeterlikleri’ni temel alan düzenlemeler yapılmış, bu programlar

16 Mayıs 2018 tarihinde YÖK’te gerçekleştirilen bir toplantı ile tanıtılmıştır. Derslerin adı, tanımı/içeriği, haftalık saat ve kredilerinde değişiklikler içeren, bazı derslerin birleştirildiği

ve bazı derslerin çıkarılarak yerine yeni derslerin eklendiği güncel öğretmenlik

programlarından biri de Türkçe öğretmenliği programıdır. Bu araştırmanın amacı, Türkçe

eğitimi bölümlerinde görev yapan öğretim elemanlarının güncellenen ve 2018-2019 eğitim-

öğretim yılından itibaren kademeli olarak uygulanmaya başlanacak olan Türkçe öğretmenliği lisans programına yönelik görüşlerini ortaya koymaktır. Araştırmada amaçlı

örnekleme yöntemlerinden uygun örnekleme kullanılmış ve farklı üniversitelerden 20

öğretim elemanının görüşlerine başvurulmuştur. Nitel bir yaklaşımın izlendiği araştırmanın

verileri, uzman görüşleri doğrultusunda araştırmacı tarafından oluşturulan “Yenilenen

Türkçe Öğretmenliği Lisans Programına Yönelik Görüş Formu” ile toplanmıştır. Araştırma

verileri içerik analizi ile çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda öğretim elemanlarının, bazı ders saatlerinin yetersizliği, birleştirilen dersler, yeni eklenen dersler, programdan çıkarılan

dersler, ders tanım ve içeriklerindeki eksiklikler, alan eğitimi derslerinin azaltılması, bazı

derslerin aynı yarıyılda okutulması, beceri derslerinde uygulamanın olmaması ve eklenmesi

gereken dersler ile ilgili değerlendirmeler yaptıkları tespit edilmiştir.

Keywords: Türkçe Öğretmenliği Lisans Programı, Öğretim Elemanları, Türkçe Eğitimi, Öğretmen Yetiştirme.

Page 70: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 56

YUNANİSTAN’DA YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE EĞİTİMİ

Düriye Gökçebağ1 * 1Kıbrıs Üniversitesi, Kıbrıs

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Türkçenin yoğun olarak ilgi gördüğü Balkan ülkeleri başında gelen Yunanistan’da toplam

altı üniversitede Türkoloji bölümü yer almaktadır. Söz konusu bölümlerde başlangıç

seviyesinden (A1) en yüksek seviyeye (C1+) kadar Yabancı dil olarak Türkçe eğitimi yapılmakta, bunun yanı sıra, pek çok özel kurum ve kuruluşta da yaygın olarak Türkçe

dersleri verilmektedir. Bu çalışmanın amacı Yabancı dil olarak Türkçe öğrenen Yunan

öğrencilerin bu süreçte yaşadıkları zorlukları ele almak ve Türkçenin yabancı dil olarak en

iyi şekilde öğretilmesine katkı sağlayarak dil seviyesini en üst seviyeye taşıyacak önerilerde

bulunmaktır. Araştırmanın bütüncesi Yunan Eğitim, Din ve Kültür Bakanlığı tarafından her

yıl düzenli olarak düzenlenen Türk dili sertifika sınav örneklerinden oluşmaktadır. Yabancı dil olarak Türkçe öğrenmekte olup B1 ve B2 seviyesinde sertifika sınavına katılmış olan

Yunan öğrencilerin sınav kâğıtlarında özellikle sıfat fiil kullanımı üzerinde bir inceleme

yapılarak hatalar tespit edilmiştir. Söz konusu bu hatalar hata analizi yöntemine göre analiz

edilerek sınıflandırılmış ve nedenleri üzerinde durulmuştur. Yapılan araştırma sonuçlarına

göre, Yunan öğrencilerin Türkçe öğrenim sürecinde son derece zorluk yaşadığı tespit edilmiştir. Gerek sözdizimi gerek biçimbilim gerekse anlam bilim açısından gözlemlenen

hatalar yüzdelik oranlarına göre tablolarla gösterilmiştir. Araştırmanın sonuç kısmında ise

yapılan hataların en aza indirgenmesi için önerilerde bulunulmuştur.

Anahtar Kelimeler: Balkanlarda Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi, Yunanistan'da

Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi, Hata Analizi, Sıfat Fiiller

Page 71: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 57

“KÜÇÜK KARA BALIK” YAPITINDA ELEŞTİ REL DÜŞÜNCE

Sedat Erol1 1Adıyaman Üniversitesi, Türkiye

Ömer Tuğrul Kara2 2Çukurova Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Değişim ve gelişimin hızlı bir şekilde yaşandığı günümüz dünyasında, bireyin eleştirel bir tutum sergilemesi artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu bağlamda bireyin dünyaya bakış

açısının şekillenmesinde önemli bir yer tutan çocukluk dönemine hitap eden yapıtlar

aracılığıyla sorgulama, değerlendirme ve karar verme gibi becerilerin geliştirilmesi önemli bir

durumdur. Bu çalışmada Samed Behrengi’nin “Küçük Kara Balık” adlı yapıtının kurgusu ve

iletileri, eleştirel düşünce ögeleri bakımından incelenmiştir. Araştırmada nitel araştırma

desenlerinden belge (doküman) inceleme yöntemi kullanılmıştır. Elde edilen veri ve çözümlemelerden hareketle; toplumun kabul ettiği bilgilerin doğruluğunu sorgulama, alınan

kararları mantık süzgecinden geçirme, sahip olunan bilgileri asla yeterli görmeme, merak

edilen şeyleri azimle araştırma ve farklılıkları fark etme öne çıkan eleştirel düşünce ögeleri

olarak tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Küçük Kara Balık, Eleştirel Düşünce, Çocuk.

Page 72: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 58

-DINAN /-DUNAN BİRLEŞİK ZARF-FİİL EKİ HAKKINDA

Neşe Haliloğlu1 * 1Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Zarf-fiiller, fiilin zarf işleyişine girmek üzere aldığı özel şekillerdir. Türkçedeki zarf-fiiller,

yapıları bakımından iki ana gruba ayrılabilirler. Birinci tipte olanlar, aslî görevleri fiilleri

geçici olarak zarflaştırmak olan müstakil eklerdir. İkinci gruptakiler ise, aslen zarf-fiil eki olarak doğmamış, farklı fonksiyondaki bazı eklerin ve edatların bir araya gelmesi ile oluşan

birleşik yapılardır. Balkan Türk ağızlarında ve Anadolu sahasında özellikle Doğu Trakya

ağızlarında fazlaca rastlanan eklerden birisi de -IncA /-UncA zarf-fiil eki ile aynı işleve sahip

olan -DInAn /-DUnAn (<-dinan="" +si)="" -dinansini="" +si="" +n="" +i)="" ekleri="" farklı=""

yapıları="" ile="" ayrıca="" dikkat="" çekmektedir.="" -dinan="" /-dunan="" ekine="" tekrar=""

fonksiyonlardaki="" eklerin="" getirilmesiyle,="" ekin="" katmerli="" yapısına="" büründüğü="" söylenebilir.="" bu="" çalışmada,="" edilen="" varyantların="" benzerlik=""

farklılıkları="" incelenecek,="" ortaya="" çıkan="" anlam="" değişmeleri="" örnekleriyle=""

birlikte="" gösterilmeye="" çalışılacaktır.<="" p="">

Anahtar Kelimeler: -Dınan /-Dunan, Zarf-Fiil, Birleşik Zarf-Fiil, Katmerli Birleşik Zarf-Fiil

Page 73: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 59

Bİ R KIPÇAK – OĞUZ DİL TEMAS ALANI OLARAK BALKANLAR VE BU TEMASIN ÖLÇÜNLÜ TÜRKÇEYE ETKİSİ

Gökçe Yükselen Peler1 * 1Erciyes Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Balkan yarımadası tarih boyunca Avrasya bozkırlarından gelen göçebe halkların veya bu

halkların önünden kaçan diğer toplulukların varış noktası olmuştur. Bu halklardan bazıları

burada başka haklarla karışıp başkalaşırken bazıları çeşitli Slav halkları ve Macarlar gibi varlıklarını günümüze kadar devam ettirmiştir. Diğer halklar gibi birçok Türk kavmi de bu

şekilde Balkanlara ulaşmış ve buraya yerleşmiştir. İskitler, Hunlar, Avarlar, Ogurlar,

Bulgarlar, Peçenekler, Kuman-Kıpçaklar, Uzlar bu Türk halklarından bazılarıdır. Genel

olarak bu halklardan erken ulaşanların Balkanların nihai olarak Türkleştiği Osmanlı

dönemine ulaşamadıkları düşünülmektedir. Ancak Peçenekler, Kuman-Kıpçaklar ve Uzlar

gibi daha geç dönemde ulaşanların Osmanlı devrine ulaşmış olmaları pek muhtemeldir. Nitekim günümüzde Türkiye Türkçesinin Rumeli ağızlarında birtakım Kıpçak unsurlarının

Oğuzlarla karışmış olduklarına dair ciddi deliller mevcuttur. Bazı Rumeli ağızları, içerisinde

belirgin Kıpçak unsurları bulunan Oğuz ağızları niteliğindedir. Balkanlarda oluşan bu

Kıpçak etkisindeki Oğuz ağızlarının Türkiye Türkçesinin ölçünlü şekline de etki ettiği

görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, Ölçünlü Türkçeye Balkan ağızları yoluyla girmiş olan bu Kıpçak etkisinin amillerini ortaya koymaktır.

Anahtar Kelimeler: Kıpçak, Oğuz, Dil Teması, Balkanlar, Ölçünlü Türkçe

Page 74: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 60

Bİ R MASAL KARŞILAŞTIRMASI: RAPUNZEL İLE MAHBUB-İ Dİ LBER

Sunay Akkaya1 * 1Adıyaman Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Masallar, mitler gibi insanlığın ortak deneyimlerinin bir ürünüdür. Bütün insanlığın ortak

yaşam tarzının, yani insan olmanın gereğini yerine getirmenin izlerini süreceğimiz soyut

yasaları, somut bir dille anlatır. Dünya üzerinde yaşayan farklı toplulukların masalları karşılaştırıldığında bir toplumda var olan bir kültürel kodun diğerinde de var olabileceğini

ispatlar. Bu durum günümüz dünyasında kültür endüstrisi alanında her topluluğun

kendisine yer bulabileceğinin ve bunun yanında yerel kültürlerin, tek tipleşme karşısında

yok olmasını engellenebileceğinin çözümünü sunar. Anadolu masallarından Nardaniye

Hanım masalının Batı varyantı Pamuk Prenses, Nohut Oğlan’ın Batı varyantı Parmak

Çocuk, Küllü Fatma’nın Batı varyantı Sindirella olarak halkbilimciler tarafından tespit edilmiştir. Bu çalışmada ise Adıyaman kentinde derlenmiş “Mahbub-ı Dilber” ya da “Sabır

Taşı” masalının Batı varyantında Grimm Kardeşlerin derlediği “Rapunzel’in karşılığı olduğu

tespit edilmiştir. Çalışmada Rapunzel ile Mahbub-ı Diler masalı karşılaştırmalı edebiyat

yöntemi ile karşılaştırılmıştır. Masalların benzer ve farklı yönlerinin ortaya konulması

amaçlanmıştır. Her iki masalın benzer ve farklı yönlerinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Rapunzel, Mahbub-i Dilber, Masal, Ortak Kültür

Page 75: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 61

BİR OSMANLI KADIN DERGİSİ OLARAK ÂYİNE

Nurcan Ankay1 * 1Muş Alparslan Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Gazeteciliğin Osmanlı Devleti’nde yaygınlaştığı Tanzimat Dönemi, Batı etkisinin yoğun

olarak görüldüğü ve Batılılaşma çabalarının hız kazandığı bir dönemdir. Bu dönemde

gazetecilikle birlikte dergicilik de yaygınlaşmaya başlar. Belirli bir konu üzerine çalışılması, bu dergileri gazetelerden ayıran önemli bir unsurdur. Kadınların eğitimi, adab-ı muaşeret,

moda gibi konularda hazırlanan kadın dergileri, Tanzimat döneminde yayımlanmaya

başlandı. Bu dönemde Balkanlarda da kadın dergileri yayımlandı. 1292 hicri (1875 miladi)

senesinde Selanik’te çıkarılan Âyine dergisi bu dergiler arasındadır. Kadın ve çocuklara

mahsus haftalık dergi olarak çıkarılan Âyine, kadınlara güzel ahlak eğitimi amacıyla

yayımlanır. Kadının ailedeki önemini, toplumdaki konumunu, bir anne ve kadın olarak sorumluluklarını anlatan dergi, Osmanlı Türkçesiyle basılır. Öncelikle eğitim amacı güden

derginin, kadınlara mahsus olması dönem açısından kadına verilen öneme işaret eder.

Balkanlarda çok sayıda kadın dergisi olması, kadın dergiciliğine bu dönemde çok önem

verildiğini gösterir. Bu bildiri, Âyine dergisinin kadınlar üzerindeki ve bölge genelindeki

etkisini dergideki metinler üzerinden irdelemeyi amaçlamaktadır. Anahtar Kelimeler: Âyine, Dergicilik, Selanik, Kadın, Çocuk

Page 76: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 62

BOSNA VİLAYETİ HUDUDNAMESİ NİN ÂSIM DİVANI’NA YANSIMASI: KAT‘-İ HUDÛD KASİ DESİ

Betül Si nan Ni zam1 * 1İstanbul Şehir Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Hayatı hakkında pek fazla bilgi bulunmayan Bosnalı Âsım (ö. 1122/1710), 17. yüzyılda

yaşamış ve Bosna mahkemesinde başkâtiplik yapmış bir Divan şairidir. Divanından başka

eseri olmayan Âsım’ın kasideleri pek çok açıdan incelenmeye değerdir. Şairin divanında dördü dinî türlerde olmak üzere on yedi kaside bulunmaktadır. Bu kasidelerden 17. yüzyıl

Osmanlı siyasal hayatıyla ilgili pek çok değerli bilgi edinebilmektedir. Zira Âsım Sultan II.

Mustafa, Amcazâde Hüseyin Paşa, Râmî Mehmed Paşa, Bosna Valisi Halîl Paşa gibi padişah,

devlet adamı ve bürokratları övdüğü kasidelerinde Nemçe (Avusturya) zaferi, Karlofça

Antlaşması, bu antlaşmayla birlikte Bosna sınırının tayini gibi konulara değinmiştir. 1683-

1699 yılları arasında Avusturya, Lehistan, Venedik ve Rusya ile yapılan savaşların ardından imzalanan Karlofça Antlaşmasını konu edinen iki sulhiyyesi de bulunan şairin özellikle

Bosna’nın hudutlarının belirlenmesiyle ilgili kasidesi orijinalliği ile dikkat çekmektedir. Söz

konusu savaşlar sırasında Bosna’da bazı kalelerin işgal edildiği ve antlaşma yapılırken de

Bosna kaleleriyle ilgili uzun tartışmalar yaşandığı tarihî kaynaklarda anlatılan

konulardandır. Dolayısıyla Âsım, kasidelerinde bu savaşın etkilerini oldukça fazla ve derinden hisseden Bosna halkının sesi olmuştur. Bu çalışmada Âsım’ın Bosna’nın kat‘-ı

hududuyla ilgili kaleme aldığı kaside -yeri geldikçe diğer kasidelere de değinilerek- sosyal ve

siyasal bağlamlarıyla incelenmiş, bu kasidenin sulhiyye türüne farklı bir boyut kazandırdığı

iddia edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Âsım, Bosna, Kat‘-i Hudûd, 17. Yüzyıl, Siyasal ve Askerî Tarih, Kaside

Page 77: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 63

GİDEON TOURY’NİN EREK ODAKLI ÇEVİRİ KURAMI IŞIĞINDA MELİH CEVDET ANDAY’IN “ANNABEL LEE” BAŞLIKLI ŞİİR

ÇEVİRİSİ ÜZERİNE BETİMLEYİCİ BİR ÇALIŞMA

Deni z Çeli k1 * 1Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Türkiye *Corresponding author: [email protected]

Özet

Melih Cevdet Anday, Türk yazınında çok yönlü kimliği ile ön plana çıkmış yazıncılardandır.

Anday, Amerikan yazın ve kültür dizgesinden Türk yazın ve kültür dizgesine kazandırdığı

çevirilerle de erek kültür repertuvarına katkı sağlamıştır. Araştırmanın kuramsal çerçevesini, yazıncının Edgar Allan Poe’dan aynı adla çevirdiği “Annabel Lee” şiiri

oluşturmaktadır. Temel hedef, anılan şiirin betimleyici çözümlemeye tabi tutulmasıdır.

Çeviribilimde seyrek itiraz görecek tezlerden biri, son/uç ürün olarak çeviri çıktılarının,

aslında buz dağının salt görünen yüzü olduğudur. Görünmeyen kısım, yani çeviri

ilişkilerinin çevirmen kararlarında oynadığı rol ise doğrudan erek yazın dizgesinde ve sosyo-kültürel bağlamda gömülüdür. Bu durum, metin içi/ötesi çevirisel ilişkilerin betimlenme

işleminin ilgili erek dizge ya da alt-dizgeler bağlamında ve süreç-odaklı yapılandırılmasını

gerektirmektedir. Bu nedenle çalışmanın kuramsal çerçevesi Gideon Toury’nin çeviriye dair

görüşlerini topladığı ve çeviribilimde “Betimleyici Çeviribilim” (BÇ) olarak adlandırılan

yaklaşıma dayandırılacaktır. Nitekim diğer çeviri türleri gibi şiir çevirileri de erek dizge

koşullarında doğmakta, biçimlenmekte ve yine bu dizgede belli bir boşluğa/gereksinime karşılık gelecek şekilde tasarlanmaktadır. "Annabel Lee" çevirisinde -ve anılan ilke

dâhilinde- (i) çevirisel müdahaleler, dönüştürümler, somut ve gözlemlenebilir edim ve

düzenlilikler betimlenecek olup (ii) “öncül”, “süreç öncesi” ve “çeviri süreci” normlarının

“yeterlilik/kabul edilebilirlik” kutbunu belirleme derecesi ölçülecektir. Yanı sıra, çeviribilim

literatüründe muğlak kullanımlar arasında bocalayan “sorun”, “çeviri sorunları” ve “yazınsal çeviri” kavramları da bu sorunsallaştırma çizgisinde açımlanmaya çalışılacaktır. Bu

çalışmanın, çeviribilimin odağının buyurucu “olması gereken”den betimleyici “olan”a

taşınmasında ve yazınsal çevirilerde geleneksel “iyi/kötü”, “kayıp/kazanç” ve “sadakat”

terimlerinden görece daha “nesnel” değerlendirmelere gidişte katkı sağlayacağı

düşünülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Yazınsal Çeviri, Şiir Çevirisi, Betimleyici Çeviribilim, Çeviri Sorunları, Çeviri Normları, Yeterlilik, Kabul Edilebilirlik, Gideon Toury, Anday.

Page 78: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 64

HAYÂLÎ BEY DİVANI’NDA ŞAİRİ N MECNÛN’LA REKABET PSİ KOLOJİSİ

İsa Işık1 1Muş Alparslan Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Hayâlî Bey, 16. yüzyıl Divan şiirinin en önemli temsilcilerinden biridir. Devletin değişik

kademelerinde görevler yapan Hayâlî Bey, şiirde daha yaşadığı dönemde şöhret bulmuştur.

Onun bu şöhreti sonraki dönemlerde de devam etmiştir. O, Divan şiirinin inceliklerine hâkimdir. Şiirde hayale ve manaya önem verir. Şiirlerinde yerel çizgileri de kullanan şair

üslubuyla birçok insanın beğenisini kazanmıştır. Hayâlî Bey, Divanı’nda, Divan şiirinin

imkânlarından ve mazmunlarından en üst düzeyde istifade etmiştir. Onun Divanı’nda en

çok işlediği konulardan biri aşktır. Bu bağlamda o, şiirlerinde sık sık aşk kahramanlarına

telmihte bulunmuştur. Onun telmihte bulunduğu ve şiirlerinde çokça kullandığı kavram ve

isimlerden biri de Mecnûn’dur. Bu kavram Hayâlî Bey Divanı’nda bazen sözlük anlamıyla kullanılırken çoğu zaman meşhur ve malum olan aşk kahramanının adı olarak anılmıştır.

Nitekim Mecnûn, Şark Edebiyatı’nın en meşhur aşk kahramanlarından biridir. Mecnûn,

çoğu şaire ve âşığa ilham kaynağı olmuş, birçok kişi tarafından ideal ve ulaşılması gereken

bir karakter olarak görülmüştür. Bu tavır Hayâlî Bey Divanı’nda da görülmektedir. Bunun

yanında Hayâlî Bey Divanı’nda dikkati çeken hususlardan biri de şairin Mecnûn’la rekabet psikolojisidir. Hayâlî Bey bazen kendisini Mecnûn’a benzetirken bazen de başta aşk olmak

üzere birçok konuda Mecnûn’a meydan okur ve ondan önde olduğunu söyler. Bu çalışmada

Hayâlî Bey Divanı’ndan istifade edilerek şairin Mecnûn’u bir rakip olarak görme yönleri,

psikolojisi ve sebepleri izah edilmeye çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Hayâlî Bey, Mecnûn, Rekabet.

Page 79: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 65

KALKANDELEN TÜRKLERİ NİN SÖZLÜ KÜLTÜRÜNDE DUALAR VE BEDDUALAR

Yıldız Şare1 * 1İktisat Meslek Lisesi-Gostivar, Makedonya

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Kalkandelen (Tetovo) şehri, Makedonya Cumhuryeti’nin kuzeybatısında yer alır. Tarihin her

döneminde ticari, siyasi, iktisadi ve kültürel bakımdan önemli bir merkez olmuştur.

Kalkandelen; Türklerin, Arnavutların, Makedonların ve diğer milletlerin dil, kültür ve dini inançları fark etmeksizin asırlarca birlikte yaşadığı bir şehirdir. Tarihe bakıldığında

geçmişten gelen Türk kültürü, dili ve medeniyeti bugün de varlığını sürdürmektedir.

Kalkandelen’de yaşayan Türkler gelenek ve göreneklerine, dini inançlarına bağlıdır. Dualar

ve beddualar bu yörede yaşayan halkın dini inaçlarını dışa vurmada en belirgin sözlü kültür

ürünleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Dualar, iyi dilekleri; beddualar, kötü dilekleri içeren

kalıplaşmış sözcüklerdir. Türk halkı tarafından söylenen dualar ve bedduaların, zengin bir kültürel içeriğe sahip olduğu; farklı kültürel unsurların birinden diğerine geçerek

zenginleştiği açıkça görülmüştür. Kalkandelen sözlü kültüründeki dualar ve beddualar çok

kullanılan, hiç incelenmeyen örneklerindendir. Kalkandelen’de söylenen dualar ve

beddualar sadece Türk Dünyası ile değil, diğer Balkan halklarının dualar ve bedduaları ile

de benzerdir. Bu çalışmada, Kalkandelen duaları ve bedduaları bir araya getirilerek ağız farlılıklarıyla birlikte kullanıldıkları alana göre tasnif edilerek incelemeye alınacaktır. Bu

çalışma, derleme ve halk bilimi araştırma yöntemlerine dayanarak yapılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Kalkandelen, Türk, Sözlü Kültür, Dua, Beddua,

Page 80: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 66

KARAHANLILARIN İSLAM’A İNTİSABINDA İKİ ÖNEMLİ İSİ M: BUĞRA HAN TEZKİRESİ VE EBU’N-NASR-İ SÂMÂNÎ

Bilal Erdem Dağıstanlıoğlu1 * 1Çukurova Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Türklerin İslam’a kitleler hâlinde intisabı 10. yüzyıl olarak kabul edilse de Türk-İran-Bizans

ve Türk-Arap münasebetleri 7. yüzyıla kadar götürülebilmektedir. Bu döneme ilişkin Türkler

dışındaki topluluklardan günümüze kalan edebî ve diğer yazılı kaynaklar mevcutken Türklerin İslam’ı kabulleriyle ilgili bilgiler, gerçekle efsanenin iç içe geçtiği anlatılar olarak

dikkat çekmektedir. Bu çalışmada, Türklerin İslamiyeti kitle hâlinde kabul ediş süreci

hakkında tarihî gerçeklikle olağanüstülüklerin bir arada verildiği anlatılar ve kaynaklar ele

alınmıştır. Bu bağlamda, Bulgar Hanları ile Müslüman Arapların ticari münasebetleri de göz

önünde bulundurulup Türk-Arap ilişkileri değerlendirilmiş, ilk Müslüman Türk hükümdarı Sultan Satuk Buğra Han’ın menkıbevi hayatı ve menkıbedeki Ḫᵛāce kimliğiyle Ebu’n-Nasr-ı

Sâmânî ele alınmıştır. Ayrıca, tezkirenin ilgili bölümlerinde adı geçen kişilerin tarihî

gerçeklikle bağları ve hayatları üzerine durulmuş, incelenen yazmanın genel karakteri olan

Uveysilik ve Uveysi sufiler de bu bağlamda ele alınmıştır. Türklerin İslam’a intisabı

hakkındaki temel kaynakların ekseri, Türkçe dışındaki dillerde yazılmışlardır. Bu bildiride

bahsolunan eser, British Library Or. 8161 numarada saklı bulunan Tezkire-i Buğra Han yazmasıdır. Bir edebî dil olarak Çağataycadan Türk dilinin çağdaş kollarına geçişin

görüldüğü yazmanın müellifi ya da müstensihi hakkında bilgi tespit edilememiştir. Eserin

tamamlanma tarihi olarak ise H. 1270 (M. 1853-1854) notu düşülmüştür. Uveysi sufilerinin

hayatlarını içeren bu yazmanın 75a-83a sayfaları arası Ebu’n-Nasr-ı Sâmânî, 83a-102b

varakları arası ise Satuk Buğra Han hakkında bilgilerin yer aldığı bölümlerdir. 19. yüzyılda

Doğu Türkçesiyle yazılmış olan bu eserdeki daha önce çalışılmış olan / olmayan her iki anlatı karşılaştırılarak gerçek ile olağanüstülüğün iç içe geçtiği bu anlatılardaki Ebu’n-Nasr-

ı Sâmânî hakkındaki çeşitli bilgiler, diğer tarihî vesikalarla karşılaştırılarak sorgulanmış. Bu

çalışma Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından

desteklenmiştir: SBA-2018-8049.

Anahtar Kelimeler: Sâmânî, Doğu Türkçesi, Buğra Han

Page 81: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 67

KAŞKAY TÜRKLERİ NİN ÇOCUK EDEBİ YATI ÜRÜNLERİ VE BU ÜRÜNLERİN KÜLTÜR AKTARIMI ÜZERİNE ETKİSİ

Bahadır Gücüyeter1 *

Ghazhal Khorshidi1

1Atatürk Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

İran’ın merkezi ve güneyinde Fars, Huzistan, İsfahan ve Buşehr eyaletlerinde yaşayan Kaşkay Türkleri dil ve kültürlerini korumaya çalışan bir Türk topluluğudur. Türkçe eğitim

öğretim mahrum olmalarından ve yazılı bir tarihe sahip olmamalarından dolayı Kaşkay

sözlü edebiyatı ürünleri gün geçtikçe unutulmaktadır. Çocukların ana dillerinden uzak

kalmaları sonucunda Kaşkay Türkçesinin eski anlatı türleri unutulmaya yüz tutmaktadır.

Somut olmayan kültürel mirasın en önemli kısmını oluşturan çocuk edebiyatı ürünlerinin

kayıt altına alınması ve yeni yetişen nesillere aktarılması oldukça büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmada Kaşkay sözlü edebiyatı içerisinde önemli yer tutan çocuk edebiyatı

ürünleri ve bu ürünlerin çocuk gelişimi üzerindeki etkisi üzerinde durulmuştur. Yürütülen

araştırma ve incelemelerle Kaşkayların yoğun olarak yaşadığı Şiraz ve çevresinde ninni,

masal ve tekerleme gibi sözlü ürünler kaynak kişilerden derlenmiş ve bu yolla hem Kaşkay

çocuk edebiyatı ürünleri kayıt altına alınmış hem de bu ürünlerin kültürel aktarım noktasındaki etkisi ile ilgili sonuçlar elde edilmeye çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Kaşkay Türkleri, Çocuk Edebiyatı, Kültür Aktarımı

Page 82: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 68

KAZAK SÖZLÜ GELENEĞİNDE HZ. ALİ İLE İ LGİLİ ANLATILAR

Seyfullah Yıldırım1 * 1Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Tarihi süreç içerisinde Deşt-i Kıpçak olarak adlandırılan kadim Türkistan coğrafyasının en

önemli sakinlerinden biri de Kazak Türkleridir. XX. yüzyılın başlarına kadar yaylak-kışlak

hayatı sürmüş olan Kazak Türkleri, Sovyet Rusya’nın asimilasyon siyasetinin bir sonucu olarak planlı bir şekilde 1920’li yıllardan itibaren yerleşik hayata geçmeye mecbur

edilmişlerdir. Yaşadıkları hayat tarzı Kazak Türklerinin sözlü kültür zenginliğinin korunarak

günümüze kadar ulaşmasını sağlamıştır. Hem tarihi hem de edebi geleneğimizin en önemli

kahraman tipilerinden biri olan Hz. Ali ile ilgili olarak Kazak kültüründe de çok sayıda

anlatı oluşmuştur. Hz. Ali ile ilgili anlatıların en yaygın olduğu tür ise dastanlar yani halk

hikayeleridir. Kavram ve konu olarak Doğu kültürü ve dinî kaynaklardan alınmakla beraber dastanlar icracıların elinde farklı bir hüviyet kazanmışlardır. Genel anlamda dini hikâye,

kıssa, Bin Bir Gece Masalları ve Kazak sözlü geleneğine dayanan dastanlar Kazak icra

geleneğine uygun olarak manzum bir şekilde icra edilmişlerdir. Özellikle XIX. yüzyıl ve XX.

yüzyılının ilk yıllarında mensur olan türleri manzum bir hale getirerek genel anlamda

dombıra eşliğinde ya da belirli bir ezgiyle icra etmek Kazak icra geleneğinin önemli bir özelliği olmuştur. Anadolu sahasında Hz. Ali ve onun mücadelelerini konu alan anlatılar

cenkname olarak adlandırılırken bu bildirinin konusu olan Hz. Ali ile ilgili anlatılar Kazak

halk edebiyatı ürünleri içerisinde dastanların bir alt grubu olan dini dastanlar sınıfına

girmektedir. Dini dastanlarda üzerlerine eklenen hayali düşüncelerle zenginleşmiş ve

kahramanlar da halk düşüncesine uygun bir şekilde tasvir edilerek geleneksel Kazak

kahraman tipine dönüştürülmüşlerdir. Kazak folklorunda Hz. Ali ile ilgili olarak özellikle de dastanlarla ilgili Türkiye’de müstakil herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Bundan dolayı bu

bildiride Kazak sözlü geleneğinde Hz. Ali ile ilgili bilgi verilerek dastanlar tanıtılacak ve genel

anlamda dastanlarda yer alan Hz. Ali tipolojisi üzerine bir değerlendirme yapılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Dastan, Halk Hikayesi, Hz. Ali, Kazak Türkleri, Cenkname

Page 83: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 69

KLASİK TÜRK EDEBİYATI’NDA TÜTÜN

Oktay Nar1 * 1Selçuk Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Tütünle mücadele konusunda Osmanlı tarihinin belli dönemlerinde çok çaba sarf edilmiş,

tütünün yasaklanması için fermanlar çıkartılmıştır. Tütünün zararları ve ortadan

kaldırılması; ziraatının ve satışının yasaklanması konusunda ilk akla gelen şüphesiz IV. Murat fermanıdır. Bu mücadelenin topluma ve Türk kültürüne yansıması ise Klasik Türk

Edebiyatı’nda örneklerini vermiş, şiirlerde tütün ve tütün yasağı ile ilgili konular işlenmiştir.

Şairler divanlarında bu konuyu ele almış, o dönemlerde tütünle mücadeleyi ve bunun

toplum tarafından nasıl karşılandığını şiirlerinde betimlemişlerdir. Çalışmamızda Klasik

Türk Edebiyatı’nda dönem divanları incelenerek konuyla ilgili beyitler tespit edilmiş ve bu

beyitlerden yola çıkarak tütün yasağının toplum üzerindeki etkisi, yasağın algısı, benimsenme durumu gibi hususlar belirlenmeye çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Klasik Türk Edebiyatı, Tütün, Divan

Page 84: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 70

KOSOVA-GİLANLI GAZETECİ BURHAN SAİT’İN TAN GAZETESİNDEKİ YAZI FAALİYETİ

Faruk Gezgi n1 1Emekli Öğretim Elemanı, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

11.04.1965-09.02.2004 tarihleri arasında yaşayan Burhan Sait, şairliğinden daha çok

gazetecilik faaliyetiyle tanındı. Onun 1983-1986 yılları arasında Tan’da şiir ve nesirleri

görülmeye başladı. 1986’da Tan kadrosuna muhabir olarak katılan Burhan Sait, 1993’te buradan ayrıldı, Anadolu Ajansı’nın Üsküp muhabirliğine getirildi; bu görevden de 1997’de

çekildi. 1994-2002 yılları arasında Üsküp’te ilk özel Türkçe dergi olan Vardar dergisi ve

onun devamı olan Vardar gazetesini çıkardı. Tan’da 13 şiiri ile 530 civarında haber, fikir

yazısı, röportaj-söyleşi vb. olmak üzere nesir yazıları yayınlandı. Ateşli, atak ve korkusuz bir

gazeteci olan Burhan Sait, geldiği son nokta olan milliyetçilik ışığında Kosova ve Makedonya

Türklerinin hakları ve geleceğine yönelik çok tesirli yazılar yazdı; kasıtlı veya kasıtsız olarak Türklere karşı yapılan yanlış uygulamaları tenkit etti. O, bölgedeki Türklere yol göstermeye

çalıştı.

Anahtar Kelimeler: Burhan Sait, Tan, Gazeteci, Şair, Türklük, Milliyetçi, Atak, Tenkitçi.

Page 85: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 71

KÜLTÜR AKTARIMINDA EDEBİYATIN ROLÜ: YADE KARA ÖRNEĞİ

Nurhan Uluç1 * 1Sakarya Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Almanya’da 90’lı yıllarda yabancı kökenli yazarların çağdaş Alman edebiyatında önemli bir

rol oynadığı tartışmasızdır. Yazarların çoğu Türk asıllı Alman yazarlardır ve aynı zamanda

çoğunlukla Almanca yazmaktadırlar. Onların çağdaş Alman edebiyatında kültürlerarası devrimi gerçekleştirerek başarılı bir yere geldiği söylenebilinir. Söz konusu yazarların hem

Alman hem de Türk kültürüne yönelik yaşam içinden gelen tecrübeleri ve gözlemleri

kültürlerarasılık olgusu için kuşkusuz önemli veriler taşımaktadır. Bu verilerin kullanılması

da edebiyat alanında yeni eserlere hatta yeni bir edebiyat türünün oluşmasına kaynak

oluşturmuştur. Böylelikle okuyucu kitlesi yazarlar vasıtasıyla hem Türk hem de Alman

kültürü hakkında bilgi sahibi olabilmektedir. Bu yaklaşımın en önemli katkılarından biri de, okuyucu kitlesinin farklı kültürleri öğrenmesi, kendi kültürüyle karşılaştırma imkânı

bularak gerek kendi kültürünü gerekse de öteki kültürleri daha iyi tanımasına olanak

tanımasıdır. Bu bağlamda bu çalışmanın amacı, Türk asıllı Alman yazar Yade Kara’nın Cafe

Cyprus adlı eserini kültürlerarası bakış açısı ile incelemektir. Adı geçen eserde Türk kökenli

Almanya doğumlu başkahraman Hasan üzerinden Türk kültürünün nasıl aktarıldığı farklı kategoriler ışığında örneklerle değerlendirilmeye çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Kültür Aktarımı, Karşılaştırmalı Edebiyat

Page 86: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 72

MİLLÎ EDEBİYAT DÖNEMİNDE EDEBİYAT NAZARİYESİ/KURAMI OLUŞTURMA ÇALIŞMALARI – 1

Recep Duymaz1 * 1Trakya Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Türk dili ve edebiyatı, insanlık tarihinin derinliklerine doğru uzanan köklü bir edebiyattır.

Onun gelişmesini, sekizinci yüzyıldan itibaren zamanımıza gelinceye kadar yazılı metinlere

dayalı olarak takip edebiliyoruz. Türk edebiyatçıları bu uzun geçmişleri boyunca gerek manzum, gerek mensur sayılamayacak kadar çok edebiyat eserleri vermişlerdir. Onların

adlarını ve konularını edebiyat tarihlerinde görebiliriz. Buna karşılık, kuramsal

çalışmalarımız çok azdır. Türk dili ve edebiyatı, bu uzun geçmişi boyunca başka kültür,

medeniyet ve coğrafyalardaki edebiyatları etkilediği gibi, onlardan da kuşkusuz

etkilenmiştir. Bu karşılıklı etkileşim, en çok nazariye / kuram alanında olmuştur. Türk

edebiyatı on dokuzuncu yüzyıla gelinceye kadar daha çok Doğu İslâm kültür ve medeniyetinin etkisi altında kalmıştır. Dil, edebiyat, sanat, hatta güzellik kuramları, büyük

ölçüde bu kültür ve medeniyetin temelleri üzerinde yükselmiştir. Modern zamanlara

geldiğimizde Türkler, Batı kültür ve medeniyetiyle yakın münasebetler kurmaya başlayınca

bu sefer, kuramsal etkilenme, buradan gelmeye başlamıştır. Bunun izlerini, yirminci

yüzyılın başlarında, Millî edebiyat döneminde yazılmış bir edebiyat nazariyesi/kuramı kitabından yola çıkarak ortaya koymaya çalışacağız. Süleyman Fehmi, yazdığı Edebiyat adlı

kitabında temelde yerli edebiyat eserlerine dayalı bir edebiyat kuram oluşturmaya

çalışmışsa da, birçok Batılı edebiyatçı ve düşünürün eserlerine göndermeler yapmaktan

kendini alamamıştır. Bu çalışmamızda onun eserini sırf bu açıdan değerlendirerek, yerli

edebiyat nazariyesi oluşturma çabalarına bir ışık tutmaya çalışacağız.

Anahtar Kelimeler: Edebiyat, Edebiyat Nazariyesi/kuramı, Süleyman Fehmi, Edebiyat

Page 87: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 73

OKUMA VE SÖZ VARLIĞI İLİ ŞKİSİ

Lokman Turan1 *

Oğuzhan Sevim1 1Atatürk Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Düşünce zenginliği, kelime bilgisinin ve söz varlığının zenginliğine bağlıdır. Kelime hazinesi,

bir dilin sadece bazı dil bilimsel yapılarından ya da kalıplarından ibaret değildir. Bu hazine yüzyıllar boyu tarih sahnesinde kalmış ve yaşantı sonucu ortaya çıkmış ortak duygu ve

düşüncenin ürünüdür. Kelime hazinesindeki sözcükleri izleyerek bir milletin hayata

bakışını, gelenek ve göreneklerini, inançlarını, tarihini ve yaşayış şekillerini anlamak

mümkündür. Kelime hazinesindeki sözcükler, kitleleri bir arada tutan ve onlara millet olma

vasfı kazandıran en önemli yapı harçlarından biridir. Bir millet için bu kadar öneme sahip

olan kelime hazinesi aynı şekilde bir birey için de önemlidir. Bireye düşünce zenginliği ve özgürlüğü kazandıran, hayata farklı açılardan bakma imkânı veren ve kendi dışında gelişen

olaylara doğru tepkiler vermesini sağlayan en önemli araç, dilidir ve o dili oluşturan

kelimelerdir. Bireyin bilişsel gelişimi ile ilgili ipuçları sunan dil, aynı zamanda çevresinde

gelişen olayları anlamlandırmada kullandığı yaşamsal öneme sahip bir göstergeler

dizgesidir. Sosyal bir varlık olan birey düşünce ile iç içe olan dili, sözlü ve yazılı iletişimde bir araç olarak kullanmaktadır. Bu aracı oluşturan en önemli unsur ise kelimeler ve söz

varlığıdır. Kelime hazinesi ve söz varlığı ile okuduğunu anlama arasındaki bu ilişkiden yola

çıkılarak çalışmanın bu bölümünde kelime hazinesinin ve söz varlığının okuduğunu

anlamadaki rolüyle ilgili bilinenler ve konuyla ilgili son gelişmeler özetlenmeye ve

aktarılmaya çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Söz Varlığı, Okuma, Kelime Hazinesi

Page 88: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 74

RETORİKTEN PRATİĞE: TÜRK Sİ YASİ YÖNETİMİNDE EDEBİ YATIN ROLÜ

Serhat Demirel1 * 1Sakarya Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Siyaset ve edebiyat, toplumlar genelinde ilk bakışta birbiriyle ilgisiz, hatta birbirine zıt iki

ayrı disiplin gibi algılanır. Buna karşın sosyal bilimlerin diğer bütün şubeleri gibi edebiyat

da her zaman siyaset ilminin geçiş yolu üzerinde yer almıştır. Bu çalışmada, geçmişten bugüne Türk siyaset yönetiminde edebiyatın kapsadığı alan ve oynadığı olumlu veya

olumsuz rol üzerinde durularak edebiyatın siyasetteki etkisi dönemler ve kişiler bazında ele

alınmaktadır. Bu sebeple, geçmişten günümüze kadar Türk-Müslüman coğrafyasında

yönetimde söz sahibi olmuş bazı lider siyasetçilerin başarısında edebiyatın rolünün ne

olduğu, özellikle de Osmanlı İmparatorluğu’nun parlak dönemlerinde hükümdar ve

yöneticilerin edebiyata olan ilgisi ve modern Türkiye’nin kuruluşundan itibaren Türk siyasetinde edebiyata olan yaklaşım incelenecektir. Çalışmamız, edebiyatın kitleleri

etkilemek açısından siyasetçilere ne derece yardımcı olabildiği sorusu etrafında tarihsel ve

toplumsal açıdan geniş bir alanı kapsamakta, bununla birlikte Türk-Müslüman coğrafyada

söz sahibi olmuş sembol siyasetçiler ve devletler merkeze alınarak örneklem gurubu

sınırlandırılmış olmaktadır. Anahtar Kelimeler: Edebiyat, Siyaset, Yönetim, Türkçe, Retorik

Page 89: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 75

SIFAT GRUBU

Zeliha Gaddar1 * 1Çankırı Karatekin Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Kelime grubu diğer bir adlandırmayla sözcük öbeği “cümle içinde kavramlar arasında ilişki

kurmak üzere birden çok kelimenin belirli kurallar ile yan yana getirilmesinden oluşan, yapı

ve anlamdaki bütünlük dolayısıyla cümle içinde tek bir nesne veya hareketi karşılayan ve herhangi bir yargı bildirmeyen kelimeler topluluğu (Korkmaz, 2017: 174)” olarak

tanımlanmaktadır. Türkiye Türkçesinin söz diziminin konu edildiği eserler ve Türkiye

Türkçesinin dil bilgisi ile ilgili eserlerinin söz dizimi bölümleri incelendiğinde şu kelime

gruplarına yer verildiği görülmektedir: İsim Tamlaması, Sıfat Tamlaması, Sıfat Fiil Grubu,

İsim Fiil Grubu, Zarf Fiil Grubu, Birleşik İsim Grubu, Zarf Grubu, Edat Grubu, Unvan

Grubu, Birleşik Fiil Grubu, Tekrar Grubu, Bağlama Grubu, Sayı Grubu, Kısaltma Grupları, Aitlik Grubu. “Kelime Grubu +ki aitlik eki” yapısı aitlik grubu oluşturmaktadır. “Kelime

grubu +lXk ~ +lX sıfat eki” yapısındaki kelime gruplarının Türkiye Türkçesinin söz dizimi

kitaplarında sıfat tamlaması içerisinde değerlendirildiği görülmektedir. Bu çalışmada,

“kelime grubu +lXk ~ +lX sıfat eki” yapısındaki bu kelime gruplarının sıfat grubu

oluşturduğu görüşü ortaya konulmuştur. Sıfat Grubunun kelime grubu kısmında (takısız isim tamlamaları da birer sıfat tamlaması kabul edildiğinde) sıfat tamlaması bulunur. Bu

nedenle Sıfat Grubu, Sıfat Tamlaması +lXk Yapısındaki Sıfat Grupları ve Sıfat Tamlaması

+lX Yapısındaki Sıfat Grupları olmak üzere iki şekilde örneklendirilmiştir: “alev renkli

manzara” sıfat tamlamasının tamlayan kısmını “Sıfat Tamlaması + li” yapısındaki “alev

renkli” sıfat grubu oluştururken “bin dolarlık şapka” sıfat tamlamasının tamlayan kısmını

“Sıfat Tamlaması +lIk” yapısındaki “bin dolarlık” sıfat grubu oluşturmaktadır. Sıfat tamlaması söz dizimi içinde isim, sıfat ve zarf görevi yapar. Sıfat grubu, isim ve özellikle de

sıfat olarak kullanılır.

Anahtar Kelimeler: Söz Dizimi, Kelime Grubu, Sıfat Grubu, Sıfat Tamlaması.

Page 90: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 76

ULUPAMİR-KIRGIZ ADLARINDAKİ AD SEÇİMİ FARKLILAŞMALARI (ULUPAMİR MAHALLESİ ÖRNEĞİ)

Rabia Şenay Şişman1 * 1Muş Alparslan Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Hızla vücut bulan sosyal değişim ve gelişim karşısında ad verme geleneğinin idrak ettiği

farklılaşmaları, kişi adları üzerinden takip etme gereği düşünülmüş ve Anadolu Türkçesiyle

Ulupamir halkının bağlı olduğu Orta Asya Türk dilinin karşılıklı etkileşimleri sonrası yerel sözcüklerin içinde bulunduğu hâl ve anlam bilgisine ulaşma amacına hizmet etmek

istenilmiştir. Bu amaç doğrultusunda planlanmış çalışmada ses-anlam ile ilişkili

değişikliklerin yerinde tespiti için saha kaynaklı verilere öncelik tanınmıştır. Ulupamir

Mahallesi Kırgız Türkleri çerçevesinde tasarlanmış çalışmanın amacı 1995-2015 yılları

arasındaki adı geçen topluluğun kişi adları seçiminde âmil olan unsurları belirlemek

tarzında sınırlandırılmıştır. Tasarlanan âmil unsur belirleme işlevi gerçekleştirilirken kişi adlarında anlamdan bağımsız gerçekleşen düzensiz ses olaylarıyla ilgili bazı dikkat çekici

özellikler saptanmıştır. Bu hususlara ait elde edilmiş bulgular, çalışmanın alt basamaklarını

oluşturacak bir düzenleme ile verilmiştir. Kişi adlarının, tabiat, inanç, sosyal ve fiziki çevre,

insanî ve toplumsal ilişkiler ağı gibi birbirinden farklı unsurlarla kurulu bağları olduğu

muhakkaktır. Adlandırma geleneği üzerine kurulu bu araştırmada, toplumsal alışkanlıklar kişi adı boyutunda ele alınmış ve dün ile bugünün farkını ortaya koymak önemsenmiştir.

Türk onomastiğinin değerlendirilmesine yerel çapta da olsa sunulan bu veri katkısının dille

ilişkili disiplinlere olumlu fayda sağlayacağı şüphesizdir.

Anahtar Kelimeler: Ulupamir Mahallesi-Kırgız Türkleri, Dilbilimi, Kişi Adı, Ad Seçimi, Ad

Verme Alışkanlıkları

Page 91: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 77

ÜSKÜP MİLLÎ KÜTÜPHANESİNDE YAVUZ DÖNEMİNE AİT BİR DİL YÂDİGÂRI: “MANZÛME-İ ŞER’İATÜ’L-ISLÂM”

Rasih Selçuk Uysal1 * 1Emekli Öğretim Elemanı, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Orijinal ismi Arapça Ravzatü’l-İslam olan eserin Yavuz Sultan Selim Han zamanında

İstanbul’da özet olarak tercümesine başlanarak hicrî 915 yılında Kilis’de Çalık-zâde

Medresesinde oruç ayının onunda Sufi oğlu Molla İbrahim tarafından tamamlanmıştır. Mütercime göre eser hoş telif ve tasnif edilmiş olup onda hadisler mübeyyen, enbiyâ tarîki

muayyen, kelâmullah-ı tefsîr ve ahâdis, Hüdâ’nın buyruğu, ilm-i şer’iatin istediği her hâcet

mevcut olup Arapça olduğundan herkesçe anlaşılamadığından zamanın zaman-ı Türkî

olması sebebiyle Türkçeye 1950 beyit olarak çevrilmiştir. Eser Makedonya Kütüphaneleri

Türkçe Yazma Eserler Kataloğu’nda “Harekeli, manzûm, nesih hatla yazılan eser 68 varak

olup 210X149-175X103 mm ölçülerinde, 15 satır, sırtı ve kemerleri deri kalın karton ciltlidir. Şer’en uyulması gerekenlerin anlatıldığı eser elli bâbdan oluşmakta olup oturmuş

bir imlâya sahip değildir. Aynı kelimenin farklı şekillerde yazıldığı görülmektedir. Fakat bizce

eseri değerli kılan barındırdığı arkaik kelimelerdir. Ayrıca o dönemin sosyal yaşayışına ait

unsurları barındırması bakımından da dikkate değer. Bu çalışmada daha önce herhangi bir

akademik çalışmaya konu olmamış olan bir metnin tahlili yapılarak eserdeki dil ve üslup özellikleri tespit edilmiştir. Manzûme-i Şer’iatü’l-İslâm, İstanbul’da yazımına başlanıp,

Kilis’te bitirilen ve Üsküp Milli Kütüphanesi’nde tespit edilen bir eserdir. Bu husus dahi

eserin önemini ortaya koymak için yeterlidir. Anahtar Kelimeler: Manzûme-i Şer’iatü’l-I slâm, Sufi Oğlu Molla İ brahim, Üsküp, İ lmihal,

İslam Fıkhı.

Page 92: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 78

ÜSKÜPLÜ DİVAN ŞAİRİ İSHAK ÇELEBİ’NİN GÖZÜNDEN ÜSKÜP

Sedat Kardaş1 * 1Muş Alparslan Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Divan şairleri, şiirlerinde çeşitli vesilelerle yerleşim yerlerine yer verirler. Öyle ki zamanla

sadece yerleşim yerlerinden söz eden edebi türler meydana gelmiştir. Klasik edebiyatta

şehirleri konu alan şehrengiz, şehraşub ve biladiye türünde birçok eser kaleme alınmıştır. Ancak adı, şehrengiz, şehrâşub veya biladiye olmamakla birlikte değişik vesilelerle şehirleri

konu alan şiirlere de rastlanmaktadır. Bu türde şiirler kaleme alan şairlerden bir tanesi de

16. yüzyılda yaşamış olan Üsküplü divan şairi İshak Çelebi’dir. Şair, gezip gördüğü

şehirlerin güzelleri ve güzelliklerine şiirinde yer vermiş, Bursa ve Üsküp için de birer tane

şehrengiz kaleme almıştır. Üsküplü olması ve hayatının büyük bir kısmını burada geçirmiş

olmasından dolayı, şiirlerinde Üsküp şehri önemli bir yer tutar. Üsküplü İshak Çelebi, çeşitli şiirlerinin beyit ve bentlerinde Üsküp’ten bahsettiği gibi, şehrin güzellerinden söz ettiği

“Şehrengîz-i Mahbûbân-ı Vilâyet-i Üsküb” başlıklı 105 beyitlik bir de mesnevî yazmıştır. Şair

söz konusu şiirinde olduğu gibi, divanı boyunca memleketi Üsküp’ten övgüyle söz etmiştir.

Bu çalışmada, Üsküplü İshak Çelebi’nin başta “Şehrengîz-i Mahbûbân-ı Vilâyet-i Üsküb”

başlıklı mesnevisi olmak üzere, şiirlerinde Üsküp şehrini nasıl ele aldığı üzerinde durulacaktır. Anahtar Kelimeler: Üsküplü İ shak Çelebi, Üsküp, Makedonya, Şehrengiz.

Page 93: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 79

YABANCI DİL ÖĞRENİMİNDE DİLSEL İNTERFERANSLARIN ROLÜ - ARNAVUTÇA KONUŞURLARININ TÜRKÇE ÖĞRENİMİ

SÜRECİNDEN ÖRNEKLERİYLE

Adriatik Derjaj1 * 1Tiran Üniversitesi, Arnavutluk

Edlira Gabili2 2Tiran Universitesi, Arnavutluk

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Arnavutca Hint Avrupa dil ailesinin dillerinden olup, bu ailde tek basina gelişmiştir, Latin, Germen ve Slav dilleri ile hicbir baglantisi olmaynan bir dildir. Osmanli Turkcesi ile sIkI

temasta bulunan arnavutca, yaklasik 500 yil, bu dilden cok etkilenmistir. Unlu, yerli ve

yabanci dilciler bu etkilesmenin sadece sozcukbilimsel duzlemde olmadigini coktan beri dile

getirmisler. Eklemeli dillerinin oncusu olan turkce, dilbilgisel duzlemde arnavutcayi cok

etkilemistir. Bu etkilesimi turkceden arnavutcaya giren eklerde goren dilcilerimiz, ustelik bu ekelerle kurulan sozcukler uzerinde durmuslardir. Biz calismamizda, turkce kokenli

sozcukleri ile olusturulan sozcuk obekleri uzerinde duracagiz, bu obeklerle kurulan deyim

ve ifadeleri aciklayacagiz; ve dilsel interferans ilkelerine değenerek arnavut ogrencilerinin bu

ifadeleri kullanma zorluklarini tanitacagiz. Komunizm sisteminde sadece ekonomik ve siyasi

kapanmada olmayan arnavutlar, komsu olan ve olmayan milletlerin dillerinden kopuk

yasadilar. 1998 yilindan beri Tiran Universitesi Yabanci Diller Fakultesi Slav ve Balkan Dilleri bunyesinde Anabilim Dalı olarak açılan Turk Dili ve Edebiyati Bolumunde, yillik 75-

80 ogrenciye varan kontenjana turkce ogretilmekte. Bu kontenjan, bizlere, Arnavutlukta,

turkceye karsi ilginin onemini ve bu kitleye en iyi sekilde turkce ogeretiminin olmasi

gerketirdigini gosteriyor.

Anahtar Kelimeler: Interferans, Dil Öğrenimi, Arnavutça, Türkçe, Osmanlıca.

Page 94: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 80

YABANCILARA TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE İKİNCİ Bİ R YABANCI Dİ LİN ÖĞRETİME ETKİLERİ

Mustafa Sarper Alap1 * 1Milli Eğiitm Bakanlığı, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Son yıllarda Türkiye’de yabancılara Türkçe öğretimi giderek yaygınlaşmaktadır. Türkiye’ye

her yıl yurt dışından öğrenci olarak gelen yabancılar dışında savaş sebebiyle ülkelerinden

ayrılmak zorunda kalıp Türkiye’ye gelen Suriyeli, Afganistanlı, Iraklı, İranlı ve Pakistanlı vatandaşlar Türkçe öğretim kurslarına büyük ilgi göstermektedirler. Türkiye’de Halk Eğitim

Merkezleri dışında çeşitli devlet ve vakıf üniversitelerinde de yabancılara Türkçe dersleri

verilmektedir. Yedi yaşından yetmiş yaşına kadar kadın, erkek tüm yabancılar Türkçeye ilgi

duymaktadırlar. Türkiye’de eğitim ve öğretim yılının başlamasıyla birlikte de devlet

okullarında yabancı öğrenciler için Türkçe dersleri verilmektedir. Örgün eğitim dâhilinde

ders alan çocukların evde ailelerine Türkçeyi öğrettikleri de gözlemlenmiştir. Yabancılara Türkçe eğitimi veren bir öğretmende olması gereken birçok özellik bulunmalıdır. İlk olarak

öğretmen Türk diline çok hakim olmalıdır, iyi bir ressam olmalıdır. Bunun yanında

öğretmen beden dilini de etkin bir şekilde kullanmak durumundadır. Ayrıca öğretmenin iyi

bir drama eğitim almış olması gerekmektedir. Tüm bu özelliklerin yanında Türkçe dersi

veren öğretmende Türkçe’nin yanında ikinci bir dil daha bilmesi gerekmektedir. Özellikle Balkanlardan gelen yabancılar, Suriyeli, Afganistanlı ve Pakistanlı vatandaşlar için Türkçe

öğretmeninin Balkanlar için Rusça, Bulgarca, Sırpça, Boşnakça ve Arnavutça; Suriyeliler

için Arapça; Afganistanlılar için Farsça ve Urduca; Pakistanlılar içinde Urduca dillerini

bilmeleri gerekmektedir, çünkü yabancılar Türkçe bir sözcüğü bir anda

anlayamamaktadırlar. Drama, beden dili, resim yeteneği olmayan bir öğretmene yardımcı

olabilecek en büyük yardımcı ikinci bir dildir. Yabancılara Türkçe öğretirken ve ikinci dili de kullanırken öğrencilere Türkçe sözcüğü öğrenmeleri özellikle vurgulanmalıdır. İkinci dil

sadece Türkçe sözcüğü hatırlatıcı yardımcı bir bilgidir. İkinci bir dilin yanında öğrencilerin

Türkçe öğrenmeleri için slaytlar da iyi bir görsel eğitim aracıdır., çünkü yabancıların ilgi

duydukları nesneleri görerek öğrenmeleri eğitimde daha iyi bir verim sağlamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Türkçe, Eğitim, Öğretim, Dil

Page 95: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 81

YAHYA KEMAL’İN ÖMRÜNÜN SON YILLARINI GEÇİRMEK İ STEDİĞİ UFUK PENCERESİ: RAKOFÇA NERESİDİ R"

Ertuğrul Karakuş1 * 1Kırklareli Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Türk Edebiyatı’nın en meşhur “kurucu” şairlerinden birisi olan Yahya Kemal Beyatlı’nın

Üsküp, Paris, İstanbul ve dış temsilciliklerde geçirdiği yıllar, bu mekânlarda etkileşim

içerisinde bulunduğu tabiat unsurları, tarihî ve mimarî unsurlar, daima edebiyat araştırmacılarının dikkatini çekmiştir. Şairin sanat ve fikir dünyasında bu ortamlardan

hangisinin daha etkili olduğu konusu da, sıkça tartışılagelmiştir. Sadece şairin anılarını

okumak bile doğduğu ve 18 yaşına kadar yaşadığı Üsküp’ün “uhrevî” ortamının şair

üzerindeki tesiri hakkında fikir verebilir. Ancak Üsküp’ün tesiri sadece bu ortamla sınırlı

değildir. Yaz aylarında ailecek gittikleri ve çiftliklerinin bulunduğu Rakofça, Lapardinçe,

Zıbıfça gibi yerler, şairin çocukluk yıllarındaki arayış halindeki ruhuna “fatihane zan” ile dolu duygular yerleştirir. Bu duygular yıllar sonra şairin en çok bilinen şiirlerine yansır.

Şairin gerek şiirlerini gerekse nesirlerini konu bakımından değerlendirmek isteyen

araştırmacılar, “Aldım Rakofça kırlarının hür havâsını...” mutlaka ele alırlar. Şairin bu

mekândan etkilenen ruhu, “Rakofça”yı masalsı ve etkileyici bir üslupla anlatmasını da

sağlamıştır. Ancak şairi son derece etkileyen bu mekânın nerede olduğu konusu daima tartışma konusu olmuştur. Çalışmamızda; Yahya Kemal Beyatlı’nın “Ben de ihtiyarlığımı

Rakofça’da geçirmeyi tahayyül ediyorum...” dediği Rakofça ve beraberinde anılarında geçen

Lapardinçe, Zıbıfça ve Buyanofça’nın neresi olduğu hakkında bilgi verilecek, bu mekânlar

görsellerle tanıtılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Yahya Kemal, Rakofça, Lapardinçe, Üsküp

Page 96: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 82

YUNUS’UN DÜALİ ZMİ: ZITLARDAN OLUŞAN EVREN ALGISI

Bekir Kayabaşı1 * 1Adıyaman Universitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Kültürlerin evren algılarını dillerinden ve edebiyatlarından anlamak mümkündür.

İslamiyet’in kabulü ile yeni bir evren tasavvuru Türkçenin anlam dünyasına girmiş ve

zamanla dil, edebiyat ürünleri aracılığıyla bu yeni evren tasavvurunu içselleştirmiştir. Bin yıl boyunca eğitim dendiğinde dini eğitim ve Arapça öğrenimi akla gelmiştir. Dini eğitim ve

Arapça öğrenimi esnasında İslam’ın everen tasavvuruna aşina olan medrese kökenli ulema

dışında kalan kesim taklidi bir öğrenmenin sarmaladığı bir eski evren tasavvurunu

zihinlerinde var ede gelmişlerdir. Yunus’un medrese eğitimi her türlü varsayıma açık

olmakla birlikte; ümmi olmayan bir şair olarak, dönemin yaygın şiir anlayışına uymadan

fakat sesini yüzlerce yıl ötelere taşıma kudretine sahip bir şairlik cevherine sahip üst düzey bir şairin metaforlar, mitler klasik maşuk-aşık ikilemi arkasında sağlam bir evren algısı

vardır. Günümüzden baktığımızda doğruluğu sorgulansa da Yunus’un zihni berrak,

oturmuş bir kanaat penceresinden evreni gözlemlediği görülmektedir. Yunus evreni doğrular

ve yanlışlar olarak bölmüş olmasına rağmen temel gerçek varlığın yansımalarının göreceli

ayrımlarını vurgularken zıtlıkları mimarideki birliğe giden çoklu fügüler gibi algılamaktadır. Âşık-maşuk, iki dünya, dost ve diğerleri, hayat-ölüm …Yunus’un evreni siyah ve beyaz gibi

ayrışmış olmasına karşın evrenin göreceli varlığı siyah kısmı beyazın zamanla hakim olacağı

hakikate uyanamamış bölge olarak görmektedir.

Anahtar Kelimeler: Dualizm,yunus Emre, Zıtlıklar, Zühd, Riya

Page 97: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 83

ARNAVUT HALK ŞARKILARINDA TÜRKÇE VE TÜRKLÜĞÜN YERİ

Leyla Osmanzade Erki n1 * 1Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuvarı, Türkiye

Bahar Tunaboylu2 2Bern Sanat Üniversitesi, İsviçre

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Geçmişten günümüze dek tüm medeniyetler arasında kültür alış-verişi veya kültürel etkileşim görülmüş, bu etkileşim sayesinde kültürlerin farklı pencerelerden bakabilme

özelliğini kazandırmıştır. Renkli kültürleri ve insanlarının renkli kişilikleriyle Balkanlar bu

etkileşimin tipik bir örneğidir. Türkler, Arnavutlar, Boşnaklar, Yunanlar, Bulgarlar,

Romanlar, Sırplar, Hırvatlar, Makedonlar ve Slovenler gibi nüfus oranı yüksek olan

halkların yanı sıra nüfus oranı düşük olan birkaç azınlık da bu çok kültürlü bölgede

yüzyıllardır birlikte yaşamayı başarmıştır. Başta Arnavutluk ve Kosova’da kendi yönetiminde olan Arnavutlar; azınlık olarak da Yunanistan, Makedonya, Sırbistan ve

Karadağ’da varlığını sürdürmektedir. Balkanlarda Osmanlı’nın yayılmasıyla İslamiyet’i

kabul eden Arnavut halkı, bölgede yaşayan Boşnaklar dışında Türkçe ve Türk varlığından

en çok etkilenen toplumlardan biri olmuştur. Bu etkiyi Arnavutların günlük yaşam

tarzlarında, giyim-kuşam, yemek kültürü ve halk edebiyatı olmak üzere yaşamın pek çok alanında görmekteyiz. Arnavut halk kültürünün önemli ögesi olan halk şarkıları kırsal ve

kent şarkıları olmak üzere ikiye ayrılır. İki geleneğin kendine has özellikleri olsa da her

ikisinde de Türk etkileri görülmektedir. Bazı şarkılarda Türkçe kelimelerin kullanılması,

bazılarında melodik ve ritmik yapının Türk müziğine yatkın olması, bazılarının ise

Türklüğün sembolü olmuş kişi veya şehirler konu edilmektedir. Bu çalışma özellikle

Arnavutluk ve Kosova’nın Arnavut halk şarkılarında görülen Türk etkileri ile ilgilidir. Anahtar Kelimeler: Türkçe, Arnavutça, Halk Şarkıları, Kültür

Page 98: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 84

AYDIN KOÇARLI CİHANOĞLU CAMİİ HAZİRESİ OSMANLI MEZAR TAŞLARI

Fatma Nemutlu1 * 1Adnan Menderes Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Toplumların temel yapıtlarından pek çoğunu mezar anıtları oluşturur. İnsanların

inanışlarının ve kültürlerinin meydana getirdikleri mezar yapıları ve mezar taşları sanatsal

açıdan önem kazanmış, o toplumun önemli maddi kültür varlıkları arasına girmiştir. Ölen kişinin kimliğini, mesleğini, lakabını, ölüm nedenini, o toplumun edebi dilini yansıtan mezar

taşlarıdır. Türk sanatının estetik açıdan güzel örneklerinden olan mezar taşları, Türk

insanının yaşam, ölüm, ölüm sonrası, duygu, düşünce, anlayış ve insanın göstergesi

olduğunun birer kanıtıdır. Mezar taşlarında ait oldukları dönemin sanatsal ve sosyokültürel

anlayışının özelliklerini görmek mümkündür. Türk-İslam mezar kültürü ve mezar taşları

üzerine yapılan araştırmalara bir yenisini daha eklemek üzere yapılan bu araştırmada 18. ve 19. yüzyıllarda Osmanlı'yı etkisi altına alan batılılaşma dönemine has istisnai

örneklerinden birisi olan Aydın Koçarlı Cihanoğlu Camii haziresinde bulunan Mezar

taşlarının incelenmesi, malzeme, form ve süsleme bakımından tanıtılarak literatüre

kazandırmanın gelecekte yapılacak olan çalışmalara önemli bir kaynak oluşturulacağı

düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Mezar, Mezar Taşı, Hazire, Osmanlı Mezar Taşları

Page 99: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 85

TRT TÜRK HALK MÜZİĞİ REPERTUARINDAKİ RUMELİ TÜRKÜLERİNİN MÜZİKSEL TAHLİ Lİ

Emrah Kaya1 * 1Giresun Güzel Sanatlar Lisesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

TRT repertuarında var olan birçok Rumeli türküsü Türkiye’de icra edildiği gibi Balkan

ülkelerinde de icra edilmektedir. İcra edilen bu havalar, genellikle halk oyunu ve kırık hava

ezgileri şeklindedir. Bildiride Rumeli ezgileri, usulleri, makamsal yapıları, ses aralıkları ve sözlerindeki edebi yapı açısından incelenecektir. Bunların yanında bu ezgilerin çalındığı

enstrümanlara ve enstrümanların bazı özelliklerine de yer verilecektir. Makamsal açıdan

incelenen bu ezgiler, Türk halk müziğinde kullanılan makamlarla karşılaştırılarak benzeşen

veya ayrılan yönleriyle ele alınacak. Usulleri açısından da incelenen bu ezgilerin, Türkiye’de

benzediği yörelerde anlatılacaktır (örneğin Giresun ve Ordu yöresi). Sözlerdeki edebi

yapıların yanında kafiye düzenlerine de yer verilen bu bildiride, tüm veriler grafiklerle desteklenecektir. Bunların yanında bazı Rumeli türküleri de göçlerle Trakya bölgesi dışında

Türkiye’de başka illere taşınmıştır. Araştırmada bu yörelerdeki icra örnekleri asıl yöre ile

karşılaştırılıp bazı icracılara da yer verilecektir. Ayrıca sunuda dilsiz kaval ile canlı icra

yapılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Rumeli Türküleri, Rumeli Türkülerinin Müziksel Tahlili, Balkanlarda İcra Edilen Rumeli Türküleri, Balkan Çalgıları.

Page 100: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 86

EL YAZMASI ESERLER ÖRNEĞİNDE BALKANLARDA TÜRK KÜLTÜRÜNÜN İZLERİ -SARAYBOSNA GAZİ HÜSREV BEY

KÜTÜPHANESİ 7167/2 NU.DA KAYITLI TEFSÎR-İ AYETEL-KÜRSÎ İSİMLİ ESER

Burhan Baltacı1 * 1Kastamonu Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

El yazması eserler kültürümüzün etkilerini takip etme açısından önemli birer ipucu

niteliğindedir. Osmanlı tefsir geleneği içerisinde önemli bir yer tutan müstakil ayet

tefsirlerinin her biri tek tek incelenmeye ve araştırmaya değer niteliktedir. Bu alanda yapılacak çalışmalar Osmanlı tefsiri hakkında bizim açımızdan karanlıkta kalmış olan ciddi

bir ilmî birikimi ortaya çıkaracaktır. Bu çalışma ile, Saraybosna Gazi Hüsrev Kütüphanesi

El Yazması eserler 7167/2 nu.da kayıtlı Tefsîr-i Ayetel-Kürsî isimli eser örneği üzerinden

Balkanlarda Türk Kültürünün İzleri tespit edilmeye çalışılacaktır. Ayet tefsirleri kaleme

alınırken genel anlamda klasik tefsir usulünde kullanılan usulün takip edildiğini müşahede etmekteyiz. Buna göre, ayette yer alan kavramların anlaşılması için filolojik tahliller

yapılmaktadır. Burada modern bilimsel anlayışta olduğu gibi kaynak verme durumu çok

azdır. Bazen kaynak olarak kullanılan eserlerin eser ismi ya da müellif isminin zikredildiği

görülmektedir. Ayetler tefsir edilirken konusu ile ilgili olan diğer Kur’ân ayetlerine de atıflar

yapılmaktadır. Bunun yanında Hz. Peygamber’in hadisleri de geniş olarak bu tefsirlerde yer

bulmaktadır. Ayet ve hadisler dışında kalan rivayet müktesebatına da yer verildiği de görülmüştür. Bu rivayetlerin doğruluğu ve sağlamlığına dikkat edenler olduğu kadar konu

ile alakalı diyerek zayıf rivayetlere de yer verenler de bulunmaktadır. Klasik tefsir usulünde

yer alan rivayet ve dirayet metotlarının da, farklılık arz etmekle beraber, kullanıldığı

görülmektedir. Bu araştırmamızda Tefsîr-i Ayetel-Kürsî isimli eser incelenecek ve bu eserin

bilimsel değeri ile Tefsir ilmi açısından önemi ortaya konulmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Tefsir, Ayetel-Kürsî, Kuran, Gazi Hüsrev Kütüphanesi, Türk Kültürü,

Page 101: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 87

SARAYBOSNA GAZİ HÜSREV BEY KÜTÜPHANESİ 3655/2 NU.DA KAYITLI YAZMA AYET TEFSİRİ VE BİLİMSEL DEĞERİ

Burhan Baltacı1 * 1Kastamonu Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Kütüphanelerimizde bulunan ve nadir birer sanat eseri de olan el yazması eserler

kültürümüzün etkilerini takip etme açısından önemli birer ipucu niteliğindedir. Osmanlı

tefsir geleneği içerisinde önemli bir yer tutan müstakil ayet tefsirlerinin her biri tek tek incelenmeye ve araştırmaya değer niteliktedir. Bu alanda yapılacak çalışmalar Osmanlı

tefsiri hakkında bizim açımızdan karanlıkta kalmış olan ciddi bir ilmî birikimi ortaya

çıkaracaktır. Bu çalışma ile, Saraybosna Gazi Hüsrev Kütüphanesi El Yazması eserler

3655/2 nu.da kayıtlı Yazma Ayet Tefsiri örneği üzerinden Balkanlarda Türk Kültürünün

İzleri tespit edilmeye çalışılacaktır. Ayet tefsirleri kaleme alınırken genel anlamda klasik

tefsir usulünde kullanılan usulün takip edildiğini müşahede etmekteyiz. Buna göre, ayette yer alan kavramların anlaşılması için filolojik tahliller yapılmaktadır. Burada modern

bilimsel anlayışta olduğu gibi kaynak verme durumu çok azdır. Bazen kaynak olarak

kullanılan eserlerin eser ismi ya da müellif isminin zikredildiği görülmektedir. Ayetler tefsir

edilirken konusu ile ilgili olan diğer Kur’ân ayetlerine de atıflar yapılmaktadır. Bunun

yanında Hz. Peygamber’in hadisleri de geniş olarak bu tefsirlerde yer bulmaktadır. Ayet ve hadisler dışında kalan rivayet müktesebatına da yer verildiği de görülmüştür. Bu

rivayetlerin doğruluğu ve sağlamlığına dikkat edenler olduğu kadar konu ile alakalı diyerek

zayıf rivayetlere de yer verenler de bulunmaktadır. Klasik tefsir usulünde yer alan rivayet ve

dirayet metotlarının da, farklılık arz etmekle beraber, kullanıldığı görülmektedir. Bu

araştırmamızda El Yazması Ayet Tefsiri incelenecek ve bu eserin bilimsel değeri ile Tefsir

ilmi açısından önemi ortaya konulmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Tefsir, Ayet Tefsiri, Kuran, Gazi Hüsrev Kütüphanesi

Page 102: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 88

Bİ R OSMANLI SUBAYI, RESNELİ ÇARKÇI YÜZBAŞI OSMAN EFENDİ

Osman Bülent Yorulmaz1 * 1Yeditepe Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Bildirim, Resneli Bahriye Çarkçı Yüzbaşı Osman Efendi’nin Makedonya’dan İstanbul’a gelişi,

eğitim ve meslek hayatı ve şahsiyeti üzerine olacaktır. Yüzbaşı Osman Efendi’nin İstanbul’da

aldığı eğitim, Yüzbaşılık rütbesine kadar yükselişi, Torpido fabrikasında görev alışı anlatıldıktan sonra, İtalyan ve Balkan Savaşlarına katılmış olduğu İstanbul, Beşiktaş’ta

bulunan Osmanlı Deniz Kuvvetlerinden temin edilmiş arşiv belgeleriyle ortaya konulacak ve

daha sonra Birinci Dünya Savaşı sırasında Dördüncü Ordu’da görevlendirilişi ve oradan da

Hicaz’a gidişi, orada Hicaz müdafii Fahrettin Paşa emrinde görev yapışı anlatılacaktır. Daha

sonraki hayatı ise Ankara’da bulunan Kamu Emeklileri Arşiv Müdürlüğünden temin edilmiş

belgelere göre değerlendirilecektir. Çarkçı Yüzbaşı Osman Behlül Efendi 1879 yılında Makedonya’nın Resne şehrinde dünyaya gelmiştir. Babası Behlül Ağa, tüccardır ve ticaretle

meşgul olurken vefat etmiştir. Osman Behlül’ü 1901 yılında İstanbul’da Haddehane’de

eğitim alıyor. Maalesef buradan önceki eğitimi hakkında bilgi yok. Arşiv belgelerine

dayanılarak aldığı eğitimler, bulunduğu görevler incelenecektir. 27 Aralık 1923 yılında Deniz

Kuvvetlerinden emekli olmuş ve 6 Eylül 1932 yılında 53 yaşında İstanbul’da vefat etmiştir. Arşiv belgeleri incelenirken hem ele aldığımız Çarkçı Yüzbaşı Osman Efendi’nin şahsiyeti

incelenecek hem de bu belgelerden Osmanlı Döneminde şahsi siciller tutulurken ne kadar

ayrıntıya dikkat edildiği gösterilecektir.

Anahtar Kelimeler: Resne, Osman Efendi, Hicaz, Fahrettin Paşa, Bilâd-i Harre

Page 103: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 89

EXISTENTIALISM IN JOHN FOWLES’ NOVEL

Mehmet Türkmen1 * 1Atatürk Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Abstract

This study analyses how John Fowles uses some aspects of Jean-Paul Sartre’s

existentialism in his novel, The French Lieutenant’s Woman (1969), and in the film

adaptation. The reflection of written and visual narratives about Fowles’ perception of existentialism; the contribution of one narrative to the other; the deficiencies and strength of

each narrative and their effect upon the reader or the audience will be discussed. After the

analysis of the novel; the connection, similarities and differences between the novel and its

adaptation will be questioned into a detailed critique. In the novel, the process and the

stages of the alienation process for the individual, and where it leads the individual’s life will

be taken into account in the scope of “freedom, responsibility, liberty of choice, and authenticity”. In the novel, the main characters –Sarah and Charles will be taken into

consideration in terms of the protagonists’ struggle to becoming an existential self. Upon the

concept of freedom and authenticity, both the written and the visual narrative will be

discussed whether one contributes to the other or not. This study searches whether John

Fowles’ protagonists and their representations in the film adaptation are able to transfer the existential self from a theoretical base to animated life by placing characters under the gaze

of society.

Keywords: Keywords: John Fowles, Existentialism, Gaze, Self, Authenticity.

Page 104: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 90

AK PARTİ DÖNEMİ BALKANLARDA KAMU VE KÜLTÜREL Dİ PLOMASİ POLİ TİKALARI

Fati h Özgüven1 * 1Trakya Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Soğuk Savaşın son bulmasının ardından Sovyetler Birliği çözülmüş, Amerika Birleşik

Devletleri bugüne dek devam eden bu güç savaşından zaferle çıkmıştır. Yaşanan gelişmeler

dünya üzerindeki siyasal düzeni yeniden şekillendirmiş ve uluslararası ilişkilerde güç kavramının yeniden tanımlanmasına sebep olmuştur. Buna göre, güç sadece askeri ve

ekonomik unsurları ele alarak değerlendirilmekten çıkmış ve çok etkenli bir hal almıştır. Bu

bağlamda Josep Nye (1990) geliştirmiş olduğu ‘‘yumuşak güç’’ kavramı ile gücü belirleyen

unsurlar olarak tarih, kültür, din, ekonomik yardımlar, çekim gücü gibi etkenleri eklemiştir.

Güç algısının değişmesi ülkelerin dış politikalarını da değişmesine neden olmuştur. Ülkeler

diplomatik süreçlerde yeni belirleyici olan yumuşak gücü ülkeler dış politikalarında kullanabilmek adına tarihsel temeli 1960’lı yıllara dayanan ‘‘kamu diplomasisi’’ kavramını

hızla etkinleştirmeye başlamışlardır. Bu kavram yumuşak gücün uygulayıcısı olmuştur.

Uluslararası sistemde bu değişimler olurken Türkiye’de bu durumdan nasibini almış ve dış

politikada kamu diplomasisine yönelik örgütlenmesinin temelini atmıştır. Türkiye kamu

diplomasisi politikasını inşa ederken merkeze kültürel diplomasiyi koymuştur. Bu bağlamda Balkanlarda var olan tarihi ve kültürel miras üzerinde çalışmalar gerçekleştirilmiştir.

Bundan hareketle Balkanlar ülkeleriyle kurulan diplomatik ilişkilerde kamu diplomasisinin

Türkiye tarafından uygulamasını görmek amacıyla kaleme alınan bu çalışmada kavramsal

çerçevede diplomasi, güç, kültürel diplomasi açıklandıktan sonra, 2002 yılından günümüze

AK Parti’nin Balkanlarda kültürel diplomasi uygulamalarına bakılacaktır. Ardından kamu

diplomasisi kurumlarının Balkanlardaki faaliyetleri incelenerek çalışma genel değerlendirme ile sonuçlandırılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Kamu Diplomasi, Balkanlar, Yumuşak Güç, Kültürel Diplomasi, Ak

Parti

Page 105: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 91

ALİYA İZZETBEGOVİÇ’TE SİYASET AHLAKI

Ahmet Çapku1 * 1Kırklareli Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Aliya İzzetbegoviç, bilge yönetici kişiliğiyle tanınmış bir liderdir. Gerçekte Aliya, çağımızın

büyük bir düşünür ve devlet adamıdır. Siyaset, birçok konuyu kendisinde toplayan bir

durum olduğu için aynı zamanda kişinin düşüncelerinin pratikte test edilebilir bir alanıdır. Siyasi konum kişiye baki olmadığından yönetici mevkiindeki kişinin ahlaken en iyi şekilde

şahsiyetini ortaya koyabileceği bir mekanizmadır. Buradan hareketle bir düşünür olan

Aliya’nın en zor coğrafyada ve zorlu bir dönemde hem savaşı yönetmek hem de toplum

idaresini tahsis etmek gibi bir siyasetçinin karşılaşabileceği en kritik bir dönemeçte ne

şekilde düşündüğü ve hareket ettiği bu çalışmanın konusudur. Kendisini İslam’a ve İslami

mirasa bağlı olarak gören Aliya’nın ortaya koyduğu düşünce ve uygulamalarından hareketle toplum idaresi manasında siyaset ve ahlak arasında nasıl bir tavır ortaya koyduğu

incelenecektir Anahtar Kelimeler: Siyaset, Ahlak, Toplum, Aliya İ zzetbegoviç

Page 106: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 92

AZERİ TÜRK DERGİ Sİ’NE GÖRE AZERBAYCAN’IN İKTİSADÎ NÜFUZU

İsmet Türkmen1 * 1Tokat Gaziosmanpaşa Ünivesitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Azerbaycan Milli Cumhuriyeti’nin Bolşevik müdahalesi sonrasında, buradan gelen aydınlar

tarafından, 1 Şubat 1928-1931 tarihleri arasında İstanbul’da Azeri Türk dergisi

çıkarılmıştır. İmtiyaz sahipliğini Mehmed Sadık Ahunzade’nin yaptığı derginin, sorumlu müdürü ve başyazarı Resulzade Mehmet Emin Bey’dir. Azerbaycan siyasî göçmenlerinin

basın yayın faaliyetleri içinde çok önemli bir yer tutmuş olan Azeri Türk dergisi; ilmî, edebî,

içtimaî ve siyasî içerikli yazılarıyla, yazar kadrosuyla yaşadıkları maddi sıkıntılara rağmen

istiklal davasından taviz vermeksizin yayın hayatına devam etmiştir. Dergide, Azerbaycan’ın,

Sovyet yönetimine karşı bilinçli olmasını içeren akademik makale ve haberlere yer

verilmiştir. Bu bağlamda özellikle dergide Azerbaycan’ın iktisadi ve jeopolitik nüfuzuna ilişkin yazıların yanında sırasıyla; bölge petrolünün Birinci Dünya Savaşı’ndaki rolü, savaş

sonrasında Azerbaycan petrollerinin statüsü, petrol sahaları için İngiliz-Amerikan rekabeti

ve Bolşeviklerin tutumu ayrıntılarıyla ele alınmıştır. Dergide bölgedeki iktisadi nüfuz

mücadelesi özelinde petrol rekabetinin doğurabileceği mahzurların erken dönemde ele

alınmış olması eserin önemini otaya koymaktadır. Bu bildiri Azeri Türk dergisi kaynak alınarak, Azerbaycan’ın iktisadi potansiyelinin 1931 yılına kadar olan dönemdeki

durumunu tespit için hazırlanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Azerbaycan, Azeri Türk Dergisi, Mehmed Sadık Ahunzade, Petrol.

Page 107: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 93

BALKANLARLA İLGİLİ TÜRKİYE’ DE YAPILMIŞ ÇALIŞMALAR

Cemile Uzun1 * 1Fırat Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Kaynakça çalışmalarının, araştırmacılar için önemi inkâr edilemez. Yapılacak araştırmanın,

kim tarafından ne ölçüde çalışıldığını belirlemek, araştırma sürecini kolaylaştıran en önemli

adımlardan biri olduğu düşünülmektedir. Çünkü bilgiye en doğru ve en kısa şekilde nasıl gidileceği konusunda önemli bir yol göstericidir. Bu nedenle, Balkanlarla ilgili araştırma

yapmak isteyen araştırmacıları, “neyi, nereden bulabilecekleri” konusunda yönlendirmesi

sebebiyle bu çalışma önemli kaynak olacaktır. “Balkanlarla İlgili Türkiye’ de Yapılmış

Çalışmalar” adlı bildirinin kaynak taraması yapılırken : 1. Bibliyografya malzemesi geniş

tutulmaya çalışılmıştır. 2. Türk Dili ve Edebiyatı alanında yapılan yüksek lisans ve doktora

tezlerine yer verilmiştir. 3. Yerli ve yabancı Türkologların kitaplarına, makalelerine ve sempozyumlarda sunulan bildirilerine yer verilmiştir. Tarama sonucunda tespit edilen

çalışmalar “Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezleri, Yayımlanmamış Doktora Tezleri,

Kitaplar, Makaleler, Bildiriler” ana başlıklarıyla sınıflandırılmaya tabiî tutulacaktır. Her bir

ana başlık da kendi içerisinde “dil bilgisi, metin, sözlük, diğer” alt başlıklarıyla

değerlendirilecektir. Böylece Balkan ülkeleriyle ilgili nasıl çalışmaların yapıldığı ve yapılan çalışmaların ne çoğunlukta olduğu tespit edilecektir.

Anahtar Kelimeler: Balkanlar, Türkoloji, Bibliyografya, Sınıflandırma

Page 108: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 94

COĞRAFYA, HAYAT TARZI VE TOPLUMSAL Cİ NSİ YET ROLLERİNİN ETKİSİ YLE KIRGIZ KADININDA SÜS VE GİYİM-

KUŞAM

İlknur Bayrak İ şcanoğlu1 * 1Gazi Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Toplumlardaki giyim kuşamı yaşanılan coğrafya ve hayat tarzı etkilemektedir. Kırgız

geleneksel giyim-kuşamını da bu bakış açısıyla ele almak yerinde olacaktır. Ancak giyim-

kuşama hayat tarzının ya da yaşanılan coğrafyanın yanı sıra toplumsal kimliğin özellikle de kadın giyiminin şekillenmesinde etkili bir role sahip olduğu açıktır. Toplumun bir parçası

olan birey yaşadığı toplum içerisinde farklı kimliklere sahiptir. Dünya üzerindeki pek çok

kültürde birey, biyolojik kimliği açısından kadın ya da erkek olarak tanımlanır. Bu

tanımlama bireyin biyolojik cinsiyetidir. Biyolojik cinsiyette, biyolojik farklılıklar esas

alınırken; bireyin davranışlarını kodlayan, erkek ya da kadın olarak nasıl davranması gerektiğinin sınırlarını çizen, kadın ve erkeğin toplumsal ve sosyal hayatta yerine getirmesi

gerekli gibi görülen rollerini belirten kimliği ise toplumsal cinsiyetidir ve bu cinsiyet bireye

yaşadığı toplumun ve kültürün kazandırdığı, bireyin yaşamı sırasında şekillenen

cinsiyetidir. Toplumsal hayatta bireyin yerine getirmesi gereken davranışlar kişiye küçük

yaşından itibaren öğretilmeye ve ona göre yaşamının oluşmasına imkân verilmektedir.

Küçük yaştan itibaren bireye öğretilmeye başlanan toplumsal cinsiyetle; kadın ve erkek yaşadığı toplum içerisinde neler yapması gerektiğini bilir. Toplumsal cinsiyet; kalıpları ve

sınırları olan, kolay kolay değiştirilemeyen kültüre ait beklentilerdir. Kültürün kazandırdığı

kimlikle kadın ya da erkek bu bilinçle hayatına devam eder. Bu çalışma ile toplum

hayatında kalıplaşmış ve kadının yapması gerekli gibi görülen toplumsal cinsiyet rollerinin

kadının süs ve giyimini nasıl etkilediği, bu roller etrafında Kırgız kadının kıyafetlerinin nasıl şekillendiği açıklanmaya çalışılacaktır. Ayrıca çalışma boyunca Kırgızistan coğrafyasının ve

Kırgız göçebe hayat tarzının Kırgız kadının giyim - kuşamı ve süsü üzerindeki etkilerine de

değinilecektir.

Anahtar Kelimeler: Kırgız Kadını, Süs, Giyim-Kuşam, Coğrafya, Hayat Tarzı, Toplumsal

Cinsiyet.

Page 109: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 95

FAHRİ ERDİNÇ'İN ESERLERİNDE VATAN KAVRAMI VE BALKANLARIN GENEL GÖRÜNÜŞÜ

Kaan Tanyeri 1 * 1Milli Eğiitm Bakanlığı

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Fahri Erdinç; 1949 yılında politik göçmen olarak Bulgaristan'a iltica etmiş ve vefat ettiği

tarih olan 1986 yılına kadar bir daha ana vatanı olan Türkiye'ye dönememiş toplumcu

gerçekçi bir sanatçımızdır. Büyük çoğunluğunu ana vatanını terk etmesi sonrasında yazdığı eserlerinde -özellikle otobiyografik eserleri olan "Acı Lokma" ve "Kardeş Evi"nde- daima ana

vatanı olan Türkiye'ye özlemini dile getiren Erdinç, kendisine kucak açan Bulgaristan'ı da

ikinci vatanı olarak kabul eder, üstelik 1965 yılında Bulgaristan vatandaşlığına geçer. Siyasi

görevleri nedeniyle yaklaşık 13 yıl Bulgaristan dışında -özellikle Rusya'da- yaşayan Erdinç,

1971 yılında Bulgaristan'a kesin dönüş yaparak eserlerini üretmeye hız verir. Biz, bu

çalışmamızda Fahri Erdinç'in, eserlerinden yola çıkarak vatan kavramını sorgulayacak, onun ana vatanı Türkiye'yi nasıl gördüğünü ve buna ek olarak da vatandaşlığına geçtiği

Bulgaristan'a karşı duygu ve düşüncelerini tespit etmeye çalışacağız.

Anahtar Kelimeler: Fahri Erdinç, Vatan, Türkiye, Bulgaristan

Page 110: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 96

HAMİ VE ŞAİR BİR AKINCI AİLESİ MİHALOĞULLARI’NIN OSMANLI KÜLTÜR VE SANATINA KATKILARI

Tuba Işınsu Durmuş1 * 1TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Osmanlı dönemi Rumelisinin önemli akıncı aileleri olan Mihaloğulları, Turhanlılar,

Yahyalılar ve Malkoçoğullarının birer yönetici olarak çevrelerinde daha çok şair olmak üzere

çeşitli sanatçıları bulundurmaya özen gösterdikleri, böylece akıncılığın aynı zamanda kültür ve sanatı besleyen önemli bir kaynak özelliği kazandığı bilinen bir husustur. Bu ailelere

mensup olanlar arasında şair/yazar bulunmakla birlikte himaye ettikleri şair/yazarlar

açısından da Rumeli, İstanbul modelinde bir kültür merkezi olarak var olmuştur.

Evrenosoğulları Vardar Yenicesi'ni, Mihaloğlulları Plevne'yi, Turhanlılar ise Mora'yı kendileri

için merkez seçmişlerdi. Bu yerlerin aynı zamanda bilim ve sanat faaliyetlerinin de önemli

merkezleri olduğu o dönemde bu coğrafyadan yetişmiş şair/yazar sayısından anlaşılmaktadır. Bu bildiride yukarıda söz edilen akıncı ailelerinden Mihaloğulları’nın

Rumelide kültür ve sanat faaliyetlerinin ortaya çıkmasındaki rolleri üzerinde durulacak, bu

ailelerin himaye ettikleri şair/yazarlar belirlenerek üretimlerinde üslup açısından bir

benzerliğin olup olmadığı değerlendirilecektir.

Anahtar Kelimeler: Akıncı Aileleri, Mihaloğulları, Hâmî, Şair/yazar

Page 111: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 97

KÜLTÜRÜN, KÜLTÜREL ÜRÜNLERLE PAZARLANMASI: ÜSKÜP ÖRNEĞİ

Furkan Kurt1 * 1Yunus Emre Enstitüsü, Makedonya

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Kültürün korunması, ekonomik bağlamda kullanılması ve kültürden kâr elde edilmeye

başlanması Fransız ihtilaliyle birlikte alevlenmiş ikinci dünya savaşından sonra büyük bir

hız kazanmıştır. Bilhassa savaştan sonra tahrip edilen kültürel ürünlerin yok olduğunun fark edilmesiyle korumaya geçilmiş akabinde ekonomik anlamda kâr elde etmek için

ürünlerin pazarlanmasına başlanmıştır. Balkan coğrafyasında birinci dünya savaşından

önce Türk nüfusu azımsanamayacak derecedeyken 1912’lerde Osmanlı Devletinin bu

bölgelerden çekilmesiyle Türklerin göçleri giderek artmıştı. Fakat göç edebilenler özellikle

sözlü kültür ürünlerini tekrar Anadolu’ya taşırken göç edemeyenler yüzyıllardır birlikte

yaşadıkları Makedon ve Arnavutlarla Türk kültürünün birçok unsurunu yaşatmışlardır. Bildirimizde de Üsküp’te bilhassa turistlere yönelik ne tip kültür unsurlarının

somutlaştırılarak pazarlandığının üzerinde durulacaktır. Söz konusu ürünlerin hangisinin

ne sebeple ön planda tutulduğu, hangi sebeplerle pazarlanmaya çalışıldığı irdelenmeye

çalışılacaktır.

Keywords: Kültür, Kültürel Ürünler, Kültürel Ürünlerin Pazarlanması, Üsküp

Page 112: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 98

MAKEDONYA’DAKİ TÜRKLER ÜZERİNE SOSYOLOJİK BİR ÇALIŞMA

Orhan Derman 1 * 1Hacettepe Üniversitesi, Türkiye

*Corresponding author: [email protected]

Özet

Makedonya 'da ötekileştirme sonucu oluşan kimliğin, getirdiği zorlukların nasıl aşılabilirliği

tartışılırken, Etnik milliyetçiliğin yanı sıra, kültürel milliyetçiliğin Makedonya topraklarında

ne derece karşılık bulduğu ele alınmıştır. Yüzyıllar boyunca beraber yaşayan bu halklar arasındaki en önemli bağ, kültürel zemindeki birliktelik ile oluşurken, ötekileştirmenin ne

kadar yıkıcı olduğu vurgulanmıştır. Ötekileştirme halklar arası düşmanlığın tohumlarını

ekmekte, Makedonya’yı bir ulus olmaktan öte, çok parçalı bir yapıya sürüklemektedir. Eğer

Makedonya'daki yönetim etnik farklılıkları kabul ederse ve onları da halk olarak görürse

ulus devleti inşa edebilecektir. Yoksa Ohri çerçeve antlaşmasından sonra ülke Makedon ve

Arnavut iki halktan oluşmuş yapısını uzun süre devam ettirmekte zorluklarla karşılaşacaktır.

Anahtar Kelimeler: Makedonya, Türkler, Ötekileştirme. Sosyo-Kültürel Yapı

Page 113: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 99

OSMANLI ŞİİRİNDEKİ "TAŞ YASDANMAK" DEYİMİNDEN HZ. YAKUB'UN BEYTEL'İNE

Ayşe Yıldız1 * 1Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Klasik Türk şiirinde kimi zaman tek başına kimi zaman da “toprak döşenmek”le beraber

kullanılan bir deyim olan “taş yasdanmak”, edebî metinlerde yeterli sayıda tanığı olmasına

rağmen sözlüklerde yer almamış bir yapıdır. Sınırlı sayıdaki araştırmada, “taş yasdanmak”ın âşıklık göstergelerinden biri olduğu ve klasik şiirin âşık tipinin şiir kurgusunda karşılaşılan

sıkıntı, dert ve çaresizlik gibi manevi deneyimlerin ifadesinde şairler tarafından kullanıldığı

belirtilir. Deyime verilen anlam, sözlüklere girmemiş bir deyim/ifade kalıbını yorumlaması

açısından değerli olmakla beraber, anlamlandırma konusunda eksik kaldığını

düşündürmektedir. İbrani mitolojsine göre, annesinin onu öldüreceklerine dair uyarısı ile

kardeşi ve yeğeninden kaçan Yakup peygamber, bu kaçış yolculuğunda taşlardan birini yastık olarak başının altına koyup uykuya dalar. Rüyasında yeryüzü ve gökyüzü arasında

bir merdiven olduğunu, meleklerin bu merdivenden inip çıktığını görür. Aynı rüyada tanrısal

bir sesin, üzerinde uykuya daldığı toprağı kendisine vereceğini ve kendisini koruyacağını

söylediğini işitir. “Toprak üzerinde taşa yaslanarak” uyuyan Yakup peygamberin bu

anlatısından hareketle anlamlandırma konusunda ihtilaflar yaşanan “taş yasdanmak” deyimine yeni bir anlam önerisi sunulması ve deyimin oluşmasına temel olduğu düşünülen

mitolojik köken üzerinden bir tartışma yapılması amaçlanmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Klasik Türk Şiiri, Taş Yasdanmak, Hz Yakup, Beytel, Mitoloji.

Page 114: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 100

OSMANLI SON DÖNEMİNDE BATILILAŞMA SÜRECİNDE SİNEMANIN YERİ

Metin Akis1 * 1Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Toplumların kültür, sanat, edebiyat ve güzel sanat faaliyetlerinin içerisinde görsel sanatların

ayrı bir önemi vardır. Bir o kadar da kitlelerin motive edilmesi, yönlendirilmesi gibi

kavramlar çerçevesinde tiyatro ve sinemanın ayrı bir yeri vardır. Osmanlı’da sinema aslında çok fazla bir tepki ile karşılanmadı diyebiliriz. Bunun sosyolojik, tarihsel ve teknolojik

sebepleri olabilir. Yani çok daha derinlemesine tartışılması gerekmektedir. Sinema ile ilgili

süreç, tiyatronun Osmanlı sosyal ve kültürel ortamı içerisinde oluşturmuş olduğu temeller

üzerine inşa edildiği söylenebilir. Olayın dini yönü elbette kendi içerisinde tartışılmış

olduğunu düşünebiliriz. Ancak burada ulemanın sinema konusunda İslam dini pratiklerine

göre oldukça modern denebilecek bir yaklaşım sergilediğini düşünmek durumundayız. Bunda Osmanlı dünyasında medreselerin etkisini yitirmesi, Osmanlı Devletinin mevcudu

muhafaza düşüncesi içerisinde olması gibi pek çok açılardan yaklaşılabilir. Sebepler ne

olursa olsun sinema bir gösteri sanatı olarak tüm kesimlerden olmasa da büyük bir

çoğunluk tarafından hüsn-ü kabul gördüğünü söyleyebiliriz. Dolayısıyla resme ve özellikle

kişi sureti yapmaya yönelik tepki, önce fotoğraf ile abandone olmuş Osmanlı toplumu, sinemaya daha ılımlı yaklaştı. Bu daha sonrasında batılılaşma kavramı içerisinde belli

belirsiz tartışılmış olsa da, sonuçları belli bir müsabaka gibi algılandı. Bu manada toplumsal

bir direnç oluşmuş olduğunu söyleyemeyiz. Bazı durumlarda da devlet yetkilileri sinemayı

daha kontrol edilebilir olarak gördüklerini söyleyebiliriz. Ancak temel sorun batı menşeli

olan her türlü üründe olduğu gibi sinemanın da ikame mantığı ile ülkemize gelmiş olması ve

Osmanlı Devletinin film makinaları dahil olmak üzere, film şeritlerini dahi dışardan almak zorunda idi. Yani yeni durum Osmanlı Devletinin batıya olan teknolojik bağımlılığının

yanında kültürel bağımlılığını da getirmiş oldu. Daha da önemlisi batılılaşma merdiveninde

televizyona ve internete giden süreç çok daha hızlanmış oldu. Kısaca özetlediğimiz bu

konular makalemizde arşiv kaynakları ve son dönem Osmanlı gazete ve dergilerine

dayanılarak ele alınacaktır. Özellikle sinemanın batılılaşma kavramına etkilerinin ne olduğu tartışma konusu olacaktır.

Anahtar Kelimeler: Sinema, Osmanlıda Batılılaşma

Page 115: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 101

OSMANLI'NIN ÇÖKÜŞ SÜRECİ NDE BATI TRAKYA'DA TEŞEKKÜL EDEN TÜRK HÜKÜMETLERİ (1878- 1923)

Nuri Köstüklü1 * 1Necmettin Erbakan Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Batı Trakya olarak adlandırılan yer, Balkanlarda doğuda Meriç, batıda Mesta Karasu,

güneyde Adalar Denizi (Ege Denizi) ve kuzeyde Rodop yaylaları ile çevrili olan coğrafyadır.

Aslında bir Balkan devleti olan Osmanlı Devleti bu bölgede asırlarca hüküm sürdü. Dolayısıyla sözkonusu coğrafyada Türk-İslam kültürünün yoğun izlerini görmek

mümkündür. Osmanlı Devleti’nin zayıflaması ile birlikte, “şark meselesi”nin hedefleri

arasında yer alan “Türkleri Balkanlardan atmak” düşüncesiyle hareket eden Batı dünyası,

bütün Balkanlarda olduğu gibi Batı Trakya’da da Osmanlı hakimiyetine son vermek

istiyordu. Sözkonusu amacı gerçekleştirmeye yönelik Yakınçağ Türk tarihinde üç önemli

gelişme vardır. Bunlar; 1- 1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı, 2- Balkan Savaşları, 3- Birinci Dünya Savaşı’dır. Bu her üç savaş özellikle ilk ikisi Balkanlarda Türk varlığını ve kültürünü

ortadan kaldırmaya yönelik hedefler taşıdığından, Türk tarihinde derin izler bırakmış ve

birtakım vahim sonuçları da beraberinde getirmiştir. Şüphesiz I. Dünya Savaşı ve

arkasından Milli Mücadele yılları Türk milletinin varolma veya yokolma sınırına geldiği

fevkalade kritik bir dönemi ihtiva eder. İşte Batı Trakya Türkleri, kendi kaderlerini yakından ilgilendiren bu üç savaş yıllarında milli varlıkları tehlikeye düştüğü anda, hür yaşamak

uğruna her türlü mücadele yolunu denemişler idi. Bu cümleden olmak üzere, kritik

zamanlarda Batı Trakya’da kısmen devlet statüsünde diyebileceğimiz siyasî teşekküller

oluşturdular. 1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşını müteakip “Rodop Devlet-i Muvakkatası”,

Balkan Savaşı sırasında “Garbî Trakya Hükümet-i Müstakilesi”, I. Dünya Savaşı sırasında

Müttefiklerarası Batı Trakya Hükümeti” ve daha sonra “Batı Trakya Hükümeti” adlarıyla, ömürleri kısa, fakat siyasi yapılarıyla Türklerin teşkilatçı özelliğini ortaya koyan belki bir

“devlet” statüsünde görebileceğimiz teşkilatlanmalar vücuda getirdiler. Bu bildiride Batı

Trakyada kurulan sözkonusu hükümetler değişik açılardan analiz edilecektir.

Anahtar Kelimeler: Batı Trakya, Osmanlı Devleti, Batı Trakya Türkleri, Batı Trakya Türk

Hükümetleri, Şark Meselesi

Page 116: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 102

TÜRK TOPLUMUNDA TESETTÜR - BAŞÖRTÜSÜ ALGISI (Lİ SANS VE LİSANSÜSTÜ ÖĞRENİ M GÖRMÜŞ GENÇLER

ÖZELİNDE BİR ALAN ARAŞTIRMASI)

Mustafa Yağbasan1 * 1Fırat Üniversitesi, Türkiye

Amine Gülşah Ölçer2 2Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Türban veya muadil isimlerle adlandırılan (yazma, eşarp vs.) başörtüsü, şüphesiz Müslüman toplumlarda kadınların gündelik yaşam pratiklerinin bir parçası konumundadır

ve genellikle “tesettür” sözcüğü ile ifade edilmektedir. Ergenlik çağı ile birlikte kadınların

İslami inanışın bir gereği olarak başörtüsü kullanmalarının gerekliliği yönündeki kanaatler,

özellikle sosyolojik ve teolojik anlamda daha ziyade İslami çevrelerce yapılan mülahazalarda

pek çok kez tartışma konusu olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Kullanım gerekliliğinin yanı sıra kullanım şekli üzerine de yoğunlaşan tartışmalar, zamanla teolojik yaklaşımların

dışına taşarak; “kamusal alan”, “kadın” veya “insan” hakkı sorunsalı bağlamına da ele

alınmıştır. Günümüzde ise başörtüsü, bir teolojik yaşam pratiğinin ötesinde, artık bir

“moda” tarzına da evirilmiştir denilebilir. Bunun yanı sıra “tesettür giyim” sektörünün

önemli bir parçası haline dönüşen başörtüsü, artık kamusal alan da dâhil olmak üzere pek

çok sosyal ve gündelik ortamlarda kadınlar tarafından kullanılmaktadır. Bu bağlamda medya marifetiyle yaratılan algılarla başörtüsüne olumlu veya olumsuz anlamlar da

atfedilebilmektedir. Sosyal bir sorun olarak tartışılmasına başlanmasından günümüze

gelinceye değin artık başörtüsünü kullanan entelektüel ve eğitimli genç bir kitleden de

bahsetmek mümkündür. Tüm bu değerlendirmelerden hareketle bu araştırma, günümüzde

başörtüsü kullanımının gençler özelindeki algısını ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Çalışmada; Türkiye evreninden hareket edilerek üniversite mezunu veya lisansüstü düzeyde

eğitim görmekte olanların gençler örnekleminde, sosyal bloklara üye olanlardan tesadüfi

yöntemle seçilen ve katılımcı olmayı gönüllü olarak kabul edenlere bir anket uygulanmıştır.

Araştırmada uygulanan (survey) yöntemi gereği öngörülen koşullara uyularak 548

katılımcıya ulaşılmış, elde edilen veriler SPSS programına girilerek frekans ve yüzdelik

dilimleri alınmış ve analiz edilmeye çalışılmıştır. Anket uygulaması sonucunda değer atfedilebilecek önemli bulgulara ulaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Tesettür, Kadın, İ slam, Gençler, Algı

Page 117: ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMUukdasempozyum.com/ukda2018/ukda_ozet_metin.pdf · DİLİ SEMPOZYUMU ii ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 27-29 EYLÜL

27 Eylül 2018

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU

ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ VE DİLİ SEMPOZYUMU 103

ÜSKÜPLÜ İSHÂK ÇELEBİ DÎVÂN'INDA ÜSKÜP

Selma Ataman1 * 1Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Türkiye

*Sorumlu yazar: [email protected]

Özet

Eski Türk edebiyatında önemli bir yere sahip olan Rumelili şairler, eserlerinde

memleketlerinden sıklıkla bahsetmiş, memleketlerinin farklı yönlerini kimi zaman övmüş,

kimi zaman da tenkit etmişlerdir. İster övgü ister tenkit amaçlı olsun, bu durum en nihayetinde Eski Türk edebiyatında mekânlar bağlamında geniş bir Rumeli coğrafyasının

oluşmasına vesile olmuştur. Bu şairlerden biri de on beşinci yüzyılın ikinci yarısında

yaşamış olan Üsküplü İshâk Çelebi’dir. Eserlerinde şehrin güzelleri/güzelliklerini ele almış,

memleketinden övgüyle bahsetmiştir. Farklı şehirlerde müderrislik yapmış olan şairin

müretteb Dîvân’ı ve Yavuz Sultan Selim’in fetihlerinden bahsettiği Selîmnâme’sinin yanında

Risâle-i İmtihân adlı bir eseri daha bulunmaktadır. 1536 yılında Şam kadısı iken vefat etmiştir. Bu çalışmada Üsküplü İshâk Çelebi’nin Dîvân’ı esas alınmış, şairin Üsküp’e dair

söylediği şiirler incelenerek, şairin gözüyle dönemin Üsküp’ü hakkında tespitlerde

bulunmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Üsküp, İ shâk Çelebî, Dîvân, Kılıçzâde, 15. Yüzyıl