Upload
others
View
17
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
KORSAN KÜLTÜRÜ NASIL DOĞDU?
NEDEN PAYLAŞIRIZ?
● Hayatın en temel dinamiklerinden biridir.
● Kültür, bilgi, teknoloji ancak paylaşarak gelişir.
● İnsanın en erdemli davranışlarından biridir
THE PIRATE BAY DAVASI
Korsan Kültürü’nün ve Korsan Parti’nin Doğuşu
● 31 Mayıs 2006 tarihinde telif hakları korunan eserlerin korsan olarak dağıtılmasına izin verdiği gerekçesiyle İsveç'te sitenin sunucularına el konulmuş ve 3 yıl süren bir dava süreci başlamıştır.
● Yaklaşık 4000 sayfalık bir iddia raporu hazırlanmış ve davanın ilk duruşması 18 Şubat 2009 tarihinde yapılmıştır.
● Binlerce The Pirate Bay destekleyicisi mahkemenin önünde mahkemenin The Pirate Bay lehine sonuçlanması için toplanmıştır www.thepiratebay.org
The Pirate Bay davasının ilk günü mahkeme önüne gidip davalıları desteğe gelen Korsan Partililer
Mahkemenin ikinci gününde telif haklarının çiğnenmesi iddiaları düşmüş ve bundan sonra telif haklarının çiğnenmesine olanak sağlaması iddiaları üzerinden mahkeme devam etmiştir.
Peki telif haklarının çiğnemesi iddiaları neden düşmüştür?
Yeni iletişim teknolojilerinin paylaşım ve telif/patent ilişkilerini, kültürünü değiştirmesi yüzünden.
The Pirate Bay Away From Keyboard
Dava ve süreç hakkında daha ayrıntılı bilgi için The Pirate Bay Away From Keyboard belgeselini YouTube üzerinden izleyebilirsiniz.
Korsan Parti Hareketi çevirisi ile ;)
https://youtu.be/9-zHPiv2GI0
Davaya müdahil olan bazı şirketler, hasar tazminatı ve dava masrafı talepleri
Sony BMG Music Entertainment Sweden AB
Universal Music AB
Playground Music Scandinavia AB
Bonnier Amigo Music Group AB
EMI Music Sweden AB
Warner Bros. Music Sweden ABWarner Bros. Entertainment Inc
MGM Pictures Inc
Columbia Pictures Industries Inc
20th Century Fox Films Co
Mars Media Beteiligungs GmbH & Co Filmproduktions
Blizzard Entertainment Inc
Sierra Entertainment Inc
Activision Publishing Inc
Piratpartiet (İsveç Korsan Partisi), The Pirate Bay davasına olan desteği ve dava sürecinde ortaya çıkan politik fikirleri sırtlanması sonucunda geniş toplumsal bir destek almaya başladı.
Şu 3 politika çok görünür olmuştu:
● Telif haklarınız günümüze göre ve daha adil bir şekilde tekrar düzenlenmesi
● Daha düzgün çalışan bir patent sistemi
● İnternette kişisel bilgilerin ve gizliliğin korunması
Dünyada Korsan Parti Hareketi
2006 - Piratpartiet - İsveç
2009 - AP Seçimlerinde 7.1% - 3 vekil
2010 - Pirate Parties International (PPI) - Belçika
2011 - Piraten Partei - Almanya
Berlin seçimlerinde %15 alarak tüm oyların %8.9’unu aldı
2013 - Piratar %5.1 alarak meclise girdi. - İzlanda
2014 - AP Seçimleri - Julia Reda
2016 - Piratar - Seçimlerde %15 oy aldı ve Mecliste 10 Vekili var- İzlanda
2013 - Senato üyesi Libor Michálek - Çek Cumhuriyeti
Korsan Parti hareketi çevre ülkelere, sonrasında Avrupa’ya ve daha sonra tüm dünyaya yayılmaya başladı.
40’ı aşkın ülke 60’dan fazla Korsan Parti
Çok uluslu şirketler ve hükümetler dosya paylaşım sitelerinin içeriğinin denetlenmesini ve kontrol edilmesini istiyorlardı.
Eğer bu yapılamıyorsa bu tip paylaşım sitelerinin yasaklanmasını istiyorlardı.
Dosya paylaşım mantığı birine kitap vermek gibidir. Bu kitabı fiziki olarak arkadaşınıza veya birine verirken tüm bu sürecin izlenmesi ve kayıt altına alınmasını ister misiniz?
Ya da içeriğini sadece paylaştığınız kişiye vermek üzere yarattığınız bir paketi/dosyayı birilerinin “dur bir bakayım içinde telifli bir şey var mı” diye karıştırması doğru mudur? Meşru mudur?
Şu bir gerçek ki günümüzde tüketim kültürü ve paylaşım mantığı tamamen değişmiştir. 10 yıldır buna eski ve tartışmalı kanunlarla direnen koca koca yapılar bile başlarda reddettikleri tüm paylaşma ve tüketim alışkanlıklarına uymak zorunda kaldılar. Çevrimiçi müzik ve video akışı uygulamaları buna örnektir.
Ayrıca telif süreleri ve coğrafik engellemeler, yasalar medeniyetin gelişimine zarar veriyor. Endonezya’nın bir sahil köyündeki haneye, Arjantin’deki bir kültür- sanat ürününü nasıl ulaştıracağız mevcut yasalar ve dağıtım kontrolleri ile?
Günümüzde Korsan Partiler özellikle aşağıdaki 6 konuda politika üretmektedirler:
● İnsan Hakları, Gözetim● Şeffaflık● Bilgi Özgürlüğü● Kişisel Verilerin Korunması● Özgür Yazılım, Özgür Toplum● Telif Hakları
RICHARD STALLMANGNU, GPL, ÖZGÜR YAZILIM
KAYNAK KODYemek yapmak için yemek tarifi gerekir.
KOPYALAMATarifi almak için başkasına sorarsınız o da size yemek tarifini verir....
DEĞİŞTİRMEYemeği birebir tarifine göre yapmak zorunda değilsiniz. Tadınız, tuzunu, malzemesini değiştirebilirsiniz.
DAĞITMAYemeğin bu hâlini beğenen misafirinize değiştirilmiş tarifi verebilirsiniz. Başkası da damak zevkine göre ya da çoğunluk tarafından daha da beğenilen bir tarife dönüştürebilir bunu.…
… Bu nedenle, yemek tariflerinin kara kutular içine yerleştirildiği durumu düşünün. Hangi içerikleri kullandığınızı göremezsiniz ve değiştiremezsiniz ve arkadaşınıza bir kopyasını vermeye kalktığınızda size korsan dendiğini ve yıllarca hapiste yattığınızı düşünün. Böyle bir dünya, yemek tariflerini paylaşmaya alışmış insanlar için büyük bir zulümdür. Ancak özel mülk yazılım dünyasında durum aynen böyledir. Bu, diğer insanlara karşı genel inceliğin olmadığı ya da engellendiği bir dünyadır. ...
Richard M. Stallman'ın “Özgür Yazılım: Özgürlük ve İşbirliği” isimli, New York'taki New York Üniversitesi'nde, 29 Mayıs 2001 tarihinde yaptığı konuşmanın metninden alıntılar. Kaynak: https://www.gnu.org/philosophy/rms-nyu-2001-transcript.tr.html
Birgün Stallman’ın MIT’de çalıştıkları laboratuvar’ına XEROX marka yazıcı hediye edilir ve bu yazıcının kurulumu yapılır. Fakat yazıcı bazı sorunlar çıkarmaktadır. Bu yazıcının sorunu çözmek için XEROX’dan yazıcıyı çalıştıran programın kaynak kodunu isterler fakat cevap olumsuzdur.
Bu ilk yaşadığı olaydan ders çıkarır Stallman.
Stallman'a göre yazılım kodlarının gizlenmesi beraberinde birçok sorunu getirmekteydi. Bunlardan en çok yaşananı, bir firma veya şahsın açık kaynak kodlu bir yazılımı alıp birkaç değişiklik yaptıktan sonra kaynak kodunu kapatarak ticari amaçla kullanmasıydı. Böylesi bir döngü dünyadaki tüm geliştirilen yazılımların zamanla kapalı kaynak haline gelmesine yol açabileceği için Stallman MIT'deki hacker faaliyetlerini ve enerjisini, özgür yazılım savunuculuğuna yöneltmiştir.
Peki özgür yazılım nedir?
● Özgürlük 0, programı istediğiniz amaç için,
istediğiniz şekilde çalıştırabilme
özgürlüğüdür.
● Özgürlük 1, programı ihtiyaçlarınıza uygun
olacak şekilde değiştirebilme özgürlüğüdür.
● Özgürlük 2, programın kopyalarını dağıtarak
komşunuza yardım edebilme özgürlüğüdür.
● Özgürlük 3, gelişmiş sürümü yayınlayarak
topluluğunuzu oluşturma özgürlüğüdür,
böylece başkaları da çalışmalarınızdan
faydalanabilir.
ÖZGÜR YAZILIM OLMAZSA NE OLUR? Bazı sorular● Kamu zararı ne kadar olur?● Çocukların gelişimi nasıl etkilenir?● Paylaşım ve dayanışma kültürü zayıflar mı?● Öğrenme süreçlerine ket vurulur mu?● Kaynakların verimsiz kullanımı ve müsriflik doğar mı?● Geleceğimiz ipotek altına alınır mı?
AARON SWARTZ ve BİLGİYE ERİŞİM ÖZGÜRLÜĞÜ
“İnternetin öz evladı” olarak bilinen Swartz, bugün hepimizin kullandığı birçok internet teknolojisinin üretimi sürecinde yer almıştır.
Bilgiye ulaşma özgürlüğünü ve serbest erişimi savunan, sansürün kaldırılmasına yönelik eylemleriyle tanınan Aaron Swartz,
PACER sistemine alternatif oluşturan RECAP sistemini kurdu ve 18 milyon belgeyi ve tüm hukuk metinlerinin bu sistemden ücretsiz olarak paylaştı.
JSTOR'dan 4 milyona yakın makaleyi bilgisayarına indirip halka açık hale getirdi. (bundan dolayı "bilgi korsanlığı" ve "yasadışı dosya indirme" gibi ağır suçlardan hakkında 13 kez dava açılmıştı.)
ABD’de yürürlülüğe sokulmaya çalışılan ve diğer ülkelerin hukuksal bağımsızlığını ihlal edecek, şirketlere interneti sansürleme yetkisi verecek SOPA ve PIPA yasa tasarılarının geri çekilmesinde de aktif rol oynamıştı.
FBI’ın sürekli tacizi, milyonlarca dolarlık davalar ve özgürlüğüne yönelik tehditlere dayanamayan Swartz 26 yaşında intihar etmiştir.
Gerilla Açık Erişim Manifestosu
…
Bilgi güçtür. Fakat her zaman olduğu gibi bu gücü kendine saklamak isteyenler var. Yüzyıllarca dünyanın her yanında, kitaplar ve dergilerde yayınlanmış bütün bilimsel ve kültürel mirasın giderek daha fazlası sayısallaştırılıyor ve bir avuç özel şirket tarafından kilit altına alınıyor....
The Internet’s Own BoyFilm: Brian Knappenberger - Luminant Media
Süreç hakkında daha ayrıntılı bilgi için The Internet’s Own Boy belgeselini YouTube üzerinden izleyebilirsiniz.
Korsan Parti Hareketi çevirisi ile:
https://youtu.be/X422cE9j0pM
EDWARD SNOWDEN KİŞİSEL MAHREMİYET
Snowden’ın NSA’de çalışırken şahit oldukları sonrasında hükümetinin suç işlediğini öne sürerek belki de tarihin en önemli ifşasına girişmişti. Tüm dünya NSA tarafından izleniyor, dinleniyor ve tüm kişisel, ulusal bilgiler kaydediliyordu.
microsd kart ile NSA faaliyetlerini içeren dosyaları gazetecilerle paylaşan Snowden, bugün insanlık tarhinin en önemli kahramanlarından biri olarak görülmektedir.
NSA Ulusal Güvenlik Dairesi - ABD'nin en çok istihbarat toplayan teşkilatı olduğu tahmin edilmektedir. Kriptoloji üzerine uzman olan bir teşkilattır.
Süreç hakkında iki film önerisi
‘Bilgi iktidardır’George Orwell’in ‘Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’ romanında geleceğin dünyasının ‘oligarşik kollektivitizm’le tanımlanabilecek bir diktatörlükler dünyası olduğunu betimler. Ana karakter Winston, Okyanusya devletinde yaşamaktadır. Devletin temel üç sloganından biri “bilgi iktidardır” önermesidir.
Betimlediği dünyada bütün yurttaşlar ‘tele ekran’ adı verilen alet yardımıyla izlenir. Romandaki tele ekran hem verici hem alıcı işlevini görür, aynı anda hem yayın, hem kayıt yapabilir. ‘Düşünce polisi’ bu alet sayesinde herkesin ne dediğini ve ne yaptığını sürekli izleyebilir. Böylelikle yurttaşlar sürekli devletin takibi altında yaşar ve devletin istediği gibi davranır.
Günümüz dünyası ve ülkemiz de şu an böyle. Kamuoyu Edward Snowden’ın sızdırmalarından NSA’in (ABD Ulusal Güvenlik Ajansı) tüm insanlığı nasıl dinleme-izleme faaliyetlerine giriştiğini gördü.
Gizlilik olmazsa ne oluyor?
İzleniyor, dinleniyor ve tüm bu izleme-dinleme faaliyetlerimizden ortaya çıkan veri alehimize kullanılabilir oluyor. Üstüne bu metadata’dan yani veriden ticari kârlar elde ediyorlar.
Evet bizi kullanarak!
Sade
ce b
ir ör
nek Sadece temel özgürlüklerimizin baskı altında tutulması ve özel
hayatımızın tüm detaylarının kişi ve kurumlarca bilinmesi kabul edilemez bir durumken, her geçen gün artan izleme-dinleme aygıtlarının bu kurumlar tarafından ticari çıkar için de kullanıldığı sır değil.
Mesela bazı mağazalar, optik tanıma sistemleri ile müşterilerin hareketlerini, hangi reyonda ne kadar durduklarını analiz edebiliyor. Bu analizler sonucunda pazarlama stratejileri geliştirebiliyor, hatta kameraların optik tanımlama sistemleri sayesinde, müşterilerin yüz ifadeleri de değerlendirilebiliyor.
HER ŞEY ÇOK KÖTÜ GÖZÜKÜYOR AMA BU DURUMU DÜZELTEBİLİRİZ
PEKİ NE YAPACAĞIZ?
● Eve girdiğinizde kapınızı açık bırakıyor musunuz?
● Perdeleri kapatmadan soyunuyor musunuz?
● Evinize bilmediğiniz, tanımadığınız insanların kendi çıkarları için evinize istediği an girip çıkmasına göz yumuyor musunuz?
MAHREMİYETNEDİR?
Peki nasıl oluyor da elektronik cihazlarınızdan buna onay verebiliyorsunuz?
Kamera ve mikrofonlarınıza 3. gözlerin istediği gibi ulaşmasını, elektronik cihazınızın başındayken veya değilken 7/24 tüm verileri anlık olarak izleyip, kaydetmesini ve bunların kişi ve kurumların çıkarları için kullanılmasına izin veriyorsunuz.
Kişisel Verilerin Önemi
Tanımadığınız biri veya şirket sizin hakkında her türlü bilgiye sahipken siz onun hakkında hiçbir şey bilmiyor ve hatta bilgilerinizi nasıl elde ettiğini de anlamıyoruz.
Neden gizliliğimi önemsemeliyim?
Kişisel verilerinizi gizleyecek hiçbir şeyiniz olmasa bile, gizliliğinizle ilgilenmeniz için iki nedeni vardır:
1. İdeolojik Nedenler2. Pratik Nedenler
İdeolojik nedenler
Çünkü; gizliliğiniz, her zaman sahip olmadığınız bir haktır. Tıpkı evlilik hakkı, boşanma hakkı, konuşma özgürlüğü ve diğerler haklarımız gibi...
İdeolojik nedenler
Saklanacak hiçbir şeyin olması gerçek değildir; gerçekçi de değildir. Gizliliği mahremiyet ile karıştırmayın. Banyoda ne yaptığını biliyorum, ama yine de kapıyı kapatıyorsun. Bunun nedeni, gizlilik değil mahremiyet istersiniz. Telefonunuzda bir şifre veya bir çeşit güvenlik vardır. Aynı şey e-posta hesabınız için de geçerli. Hiç kimse bana sohbetlerini okumama veya fotoğraflarını görmeme izin vererek telefonlarını vermedi. Eğer saklanacak bir şeyin yoksa, umurunda değilsin. Ama sen yaparsın. Herkes yapar. Gizlilik/mahremiyet, sizi insan yapan bir şeydir.
Pratik nedenler
Bilgi, yanlış elde tehlikelidir. Size özel bilgiye sahip devletler/hükümetler veya güvenlik kurumları iyi olabilirler. Google’a ve Facebook’a güvenebilirsiniz. Ancak ya bunlar saldırıya uğrar ve bilgileriniz yanlış ellere düşerse? Diyelim ki birisi ailenizi, şirketinizi, karınızı/kocanı hedef aldı. Hala buna razı olur musun? Fotoğraflarınızın, e-postalarınızın veya sohbetlerinizin size şantaj yapabilecek birisinin elinde olduğunu bilmek ister miydiniz?
Pratik nedenler
Geleceği tahmin edemezsiniz. Şu an risk altında olacağınız bir durum yok. Peki ya bundan 30 ya da 40 yıl sonra ne olacak? İleride siyasi bir konumunuz veya büyük bir şirkette üst düzey bir yönetici olarak çalışıyor olabilirsiniz.
Pratik nedenlerBilgileriniz değerlidir. Facebook veya Google gibi şirketler verilerinizi sınırsız olarak yüklemenize izin veriyor. Peki bu şirketlerin iş modelleri nedir? Bu şirketler bu kadar parayı nasıl kazanıyor?
Bilgilerinizi reklam şirketlerine satıyorlar. Fakat kimse size “kişisel bilgilerini satmak istiyor muyuz?” diye soru sormuyor. Birisi size kişisel hayatınla ilgili 100 soru sorarsa, cevap verir misiniz? Muhtemelen vermezsiniz değil mi? Ancak Facebook ve Google gibi servisleri kullanarak,bu kişisel bilgilerin üzerinden para kazanılmasına izin veriyoruz.
Edward Snowden’ın ABD istihbarat servisi Ulusal Güvenlik Ajansı’nın (NSA) dünyadaki tüm sunuculara, bilgisayarlara, akıllı telefonlara ve hatta e-posta hesaplarımıza sızabilecek ve tüm bu veri trafiğini anlık ve geriye dönük olarak (yazışmalar, fotoğraflar, video, görüşmeler) kayıt edebilecek bir teknolojiye sahip olduğunu açığa çıkarmasından beri, kişisel mahremiyetine önem veren milyonlarca internet kullanıcısı büyük bir şok yaşamıştı.
Dünya kamuoyunda artan internette insan hakları, gözetim, kişisel verilerin korunması konularındaki tartışmalar süredursun, bir yandan da bilim, mühendislik ve yazılım alanında şifrelenmiş-kriptolanmış internet hizmetleri de artmaya başlamıştı. Bu hizmetlerden biri de bir e-posta servisi olan ProtonMail
CERN araştırma enstitüsünde 2013 yılında kurulan ProtonMail, “sıfır bilgi” adı verilen bir sistem sayesinde istemci tarafında şifreleme yapıyor ve böylelikle mesajlar henüz ProtonMail sunucularına ulaşmadan önce şifrelenmiş oluyor.
ProtonMail ayrıca mesajı gönderiminden bir süre sonra silme imkanı sunuyor.
CERN’de çalışmış bilim insanlarından Andy Yen ProtonMail’i neden yarattıkları hakkında şöyle diyor bir TED sunumunda:
“Edward Snowden’ın hikâyesini duyduğumuzda, ben ve meslektaşlarım özel hayatın gizliliğini sağlayacak bir iletişimi kolaylaştırmak için uğraşmaya karar verdik. O sırada CERN’deydik, protonların çarpıştırıldığı dünyanın en büyük atom çarpıştırıcısında, hepimiz bilim insanıydık ve bilimsel yaratıcılığımızı kullanarak projemize bir isim bulduk: ProtonMail”
E-Posta tamam? Başka?
HTTP + SLL = HTTPS
Web tarayıcılarınızı HTTPS ile başlayan linklere girmeye zorlayın.
HTTPS Everywhere’le eğer bir sitenin HTTPS ile başlayan linki varsa oraya yönlenmesini sağlarsınız. HTTPS olmayan sitelerde de sizi uyaracaktır.
https://www.eff.org/https-everywhere
Reklamlar, sizi takip eden çerezler,bilgilerinizi toplayan yazılımlardan kurtulmak tarayıcınıza yükleyeceğiniz bu eklentiyle kurtulabilirsiz.
Verilerinizi (metadata) böylelikle istemediğiniz kişilere kaptırmazsınız
https://www.eff.org/privacybadger
Sizi takip etmeyen ve verlerinizi toplamayan bir arama motoru:
TOR Tarayıcıyla internette ANONİM olun, ayak izlerinizi silikleştirin.https://www.torproject.org
TOR Engelliyse ne yapacağız?
Telefonunuz ya da diğer mobil cihazlarınızda güvenli ve şifreli görüşebilmek için:
Yazışma,
Sesli görüşme,
Ve artık video görüşmesi için de
SIGNAL kullanacağız.
https://whispersystems.org/
https://www.evrensel.net/haber/311363/dna-icine-bir-film-isletim-sistemi-ve-yazilim-sigdirdi
Bilim insanları bir bilgisayar işletim sistemi, film ve diğer dosyaların olduğu veriyi DNA oligonükleotitlerinin içine depolayabildi.
TEŞEKKÜRLER