30
BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ AKTÖRLERİN İDDİALARI: DOGRULUKPAYI.COM ÜZERİNDEN BİR İÇERİK ANALİZİ Aydan Aloğlu Ege Üniversitesi - Yüksek Lisans Cem Anılan Mersin Üniversitesi - Yüksek Lisans Öykü Madenlioğlu Çukurova Üniversitesi - Yüksek Lisans ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini etkilemesiyle birlikte yeni medya ortamlarında haber üretmek zamanla yarışmayı gerektirmektedir. Bu yüzden gerek gazeteciler gerekse yeni medyada haber değeri taşıyan içeriklerin üreticileri, etik ilkeleri göz ardı ederek haberleri sosyal medya platformlarında paylaşmaktadır. Ortaya çıkan bilgi kirliliği ise habere ait enformasyonun denetlenmesi zorunluluğunu doğurmaktadır. Dolayısıyla son yıllarda haberin doğruluğunu tarafsız ve şeffaf olarak onaylayacak, yeni medyada eşik bekçisi rolünü üstlenen platformlar yaygınlaşmaktadır. Özellikle önemli siyasi aktörler tarafından ortaya atılan ve haber değeri taşıyan iddialar, toplumsal manipülasyona sebep olarak iddiayı ortaya atan kişinin veya bağlı bulunduğu parti vb. kurumların ideolojisini yayma amacı taşımaktadır. Kaynaktan alındığı şekliyle topluma aktarılan ve yanlış bilgi içerme ihtimali olan iddialar, haber kaynağına da şüpheyle bakılmasına neden olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Uluslararası Doğruluk Kontrolü Ağı ilkelerini benimseyen dogrulukpayi.com adlı internet sitesinde kontrol edilen iddiaları analiz etmektir. Ulusal medya ajanslarından, güvenilir haber sitelerinden, TBMM’nin kendi haber sitelerinden ya da doğrudan TBMM’nin tutanaklarından elde edilip kontrol edilen iddialar bu çalışma kapsamında içerik analizine tabi tutulacaktır. Var olan iddiaların kontrol edildiği 7/4/2014-28/5/2018 tarihleri arasında oluşturulmuş 959 içerik incelenecek; iddiaların aktörünün kim olduğu, bu iddiaların doğruluk/yanlışlık sıklıkları, doğrulanan ve yanlışlanan iddiaların hangi konu başlıklarında (ekonomi, sağlık, eğitim, iç ve ş politika vb.) yoğunlaşğı ortaya koyulacaktır. Anahtar Kelimeler: Siyaset, Etik, Hakikat Kontrolü, Gazetecilik, Yeni Medya ABSTRACT Due to Web 2.0 technology affect practice of journalism generating news in the new media requires to race against time. Therefore, either journalists or the producers of newsworthy content in the new media have been sharing the news ignoring ethical principles on social media. The emerging information pollution necessitates checking the new’s information. Accordingly, platforms that will check transparently whether be correct news have been becoming widespread. Especially, newsworthy claims that are proposed by important political actors cause social manipulation. Its purpose is to spread the ideology of this person or his/her associated foundation such as a political party. The claims that are transferred to the society as received from the source and likely to contain false information, cause to be skeptical about the source of news. The purpose of this study is to analyze the claims that are checked in the website of dogrulukpayi.com, which adopts the principles of International Fact-Checking Network. The claims will be subject to content analysis within the scope of this study, from national media agency, The Grand National Assembly of Turkey’s official news site or its proceedings. The 959 content created between 7/4/2014–5/8/2018, where existing claims are checked, will be examined; who the actors of the claims are, the frequency of correctness/inaccuracy of these claims, and the claims that have been confirmed and falsified, concentrate on which subjects (economy, health, education, domestic and foreign policy, etc.). Key Words: Politics, Fact-Checking, Ethic, Journalism, New Media 372

11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ AKTÖRLERİN İDDİALARI: DOGRULUKPAYI.COM ÜZERİNDEN BİR İÇERİK ANALİZİ

Aydan Aloğlu

Ege Üniversitesi - Yüksek Lisans

Cem Anılan

Mersin Üniversitesi - Yüksek Lisans

Öykü Madenlioğlu

Çukurova Üniversitesi - Yüksek Lisans

ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini etkilemesiyle birlikte yeni medya ortamlarında

haber üretmek zamanla yarışmayı gerektirmektedir. Bu yüzden gerek gazeteciler gerekse yeni medyada haber değeri taşıyan içeriklerin üreticileri, etik ilkeleri göz ardı ederek haberleri sosyal medya platformlarında paylaşmaktadır. Ortaya çıkan bilgi kirliliği ise habere ait enformasyonun denetlenmesi zorunluluğunu doğurmaktadır. Dolayısıyla son yıllarda haberin doğruluğunu tarafsız ve şeffaf olarak onaylayacak, yeni medyada eşik bekçisi rolünü üstlenen platformlar yaygınlaşmaktadır.

Özellikle önemli siyasi aktörler tarafından ortaya atılan ve haber değeri taşıyan iddialar, toplumsal manipülasyona sebep olarak iddiayı ortaya atan kişinin veya bağlı bulunduğu parti vb. kurumların ideolojisini yayma amacı taşımaktadır. Kaynaktan alındığı şekliyle topluma aktarılan ve yanlış bilgi içerme ihtimali olan iddialar, haber kaynağına da şüpheyle bakılmasına neden olmaktadır.

Bu çalışmanın amacı, Uluslararası Doğruluk Kontrolü Ağı ilkelerini benimseyen dogrulukpayi.com adlı internet sitesinde kontrol edilen iddiaları analiz etmektir. Ulusal medya ajanslarından, güvenilir haber sitelerinden, TBMM’nin kendi haber sitelerinden ya da doğrudan TBMM’nin tutanaklarından elde edilip kontrol edilen iddialar bu çalışma kapsamında içerik analizine tabi tutulacaktır. Var olan iddiaların kontrol edildiği 7/4/2014-28/5/2018 tarihleri arasında oluşturulmuş 959 içerik incelenecek; iddiaların aktörünün kim olduğu, bu iddiaların doğruluk/yanlışlık sıklıkları, doğrulanan ve yanlışlanan iddiaların hangi konu başlıklarında (ekonomi, sağlık, eğitim, iç ve dış politika vb.) yoğunlaştığı ortaya koyulacaktır.

Anahtar Kelimeler: Siyaset, Etik, Hakikat Kontrolü, Gazetecilik, Yeni Medya

ABSTRACT Due to Web 2.0 technology affect practice of journalism generating news in the new media

requires to race against time. Therefore, either journalists or the producers of newsworthy content in the new media have been sharing the news ignoring ethical principles on social media. The emerging information pollution necessitates checking the new’s information. Accordingly, platforms that will check transparently whether be correct news have been becoming widespread.

Especially, newsworthy claims that are proposed by important political actors cause social manipulation. Its purpose is to spread the ideology of this person or his/her associated foundation such as a political party. The claims that are transferred to the society as received from the source and likely to contain false information, cause to be skeptical about the source of news.

The purpose of this study is to analyze the claims that are checked in the website of dogrulukpayi.com, which adopts the principles of International Fact-Checking Network. The claims will be subject to content analysis within the scope of this study, from national media agency, The Grand National Assembly of Turkey’s official news site or its proceedings. The 959 content created between 7/4/2014–5/8/2018, where existing claims are checked, will be examined; who the actors of the claims are, the frequency of correctness/inaccuracy of these claims, and the claims that have been confirmed and falsified, concentrate on which subjects (economy, health, education, domestic and foreign policy, etc.).

Key Words: Politics, Fact-Checking, Ethic, Journalism, New Media

372

Page 2: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

GİRİŞ Yeni medya sahip olduğu dijitallik, etkileşimsellik, hipermetinsellik gibi özellikleriyle

geleneksel medyadan farklılaşmış ve geleneksel medyadan aşina olduğumuz enformasyon üretim sürecini ve kullanıcı pratiklerini de dönüştürmüştür. Enformasyon üretimi yeni medya alanında yaygınlaştıkça haber değeri taşıyan iddiaların yayılma alanı da basılı yayın organlarından siber alana geçmiştir. Bununla birlikte enformasyonların hızlı, kolay ve ucuz erişilebilirliği de artmıştır. Medya araçlarına ve enformasyonlara kolaylıkla ulaşabilen kullanıcılar, geleneksel medya karşısındaki pasif konumlarından çıkarak yeni medyadaki içeriklerin hem kullanıcısı hem de üreticisi haline gelmiştir. Yeni medyanın başka bir özelliği olan kullanıcı türevli içerikle birlikte kullanıcıların toplumsal ve siyasal hayata katılımı ve enformasyonun sayısı artmış, üretim süreci hızlanmıştır. Ancak hızdaki bu artış gazetecilik uygulamalarının da farklı bir forma evrilmesine sebep olmuştur.

Yeni medya içindeki hızlı enformasyon akışı içinde haber üreticileri zamanla yarışır hale gelmişlerdir. Kullanıcıların da içerik üretir duruma geldiği sanal ortamda gerçek enformasyonu yanlış olandan ayırmak gazeteciler tarafından ikinci plana itilmiştir. Ancak bu kontrolsüz üretim yalnızca kullanıcılar tarafından değil, çeşitli kurumlara bağlı profesyonel medya üreticileri veya direkt olarak haber kaynakları tarafından da bilinçli olarak yapılabilmektedir. Özellikle siyasal iletişim alanında birincil haber kaynağı niteliği taşıyan siyasi aktörlerin ortaya attığı iddialar yeni medya alanlarında hızla ve kolaylıkla yayılmaktadır. Bu iddiaların doğruluğu onaylanmadan dolaşıma sokulması ise seçmeni yanlış yönlendirebilecek manipülatif etkiler yaratmaktadır.

Siyasi aktörler, ideolojik amaçlar doğrultusunda iletişim kanallarını kullanarak ortaya attıkları iddialarla bir haber haline geldiklerinde siyasal gerçeklik kamusal alana kitle iletişim araçlarıyla taşınmış olur. Ancak seçmen ve siyasetçi arasında bir köprü görevi atfedilen medya burada yalnızca bir araç olmaktan çıkar. Siyasi aktörlerin iddiaları açık verilerle karşılaştırılmadan haber yapıldığında medya siyasal iletişimde manipülatif bir silah halini almaktadır. Özellikle medyanın ekonomi-politik yapısı yüzünden fact-checking’in (hakikat kontrolünü) ikinci plana atılmasıyla yalan haber ve yanlış enformasyonun hızlı üretimi ve dolaşımı gazetecilik pratiklerinde büyük bir etik problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun için son zamanlarda yaygınlaşan doğrulama platformları bu problemin ortadan kaldırılması için tarafsız ve şeffaf olarak çalışmaktadır.

Yeni medyada siyasal okuryazarlığı artırmayı ilke haline getiren dogrulukpayi.com, diğer doğrulama platformlarından farklı olarak siyasi aktörlerin iddialarını kontrol ederek siyasal iletişimde yalan haberlerin önünü almaya çalışmaktadır. Bu çalışmada da siyasal iletişim temelinde dogrulukpayi.com’dan elde edilen veriler ışığında doğrulama platformlarının geliştirdiği stratejilerin önemi üzerinde durulacaktır.

SİYASAL İLETİŞİM Siyasal iletişim, ezelden beri, siyasetin içinde bulunan aktörlerin seçim zamanlarında kitle

iletişim araçları ya da toplantılar vasıtasıyla yürüttüğü kampanya dönemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Siyasal iletişimle ilgili aşırı geniş ve kapsayıcı tanımlar yapmak elbette mümkündür fakat bu geniş tanımlar kavramda asıl ifade edilmek istenen noktaların kaçırılmasına neden olabileceğinden pek tercih edilmemektedir. Tarih boyunca alana hâkim çeşitli teorisyenler tarafından farklı tanımlamalar yapılmış olsa da asıl önemli nokta siyasal iletişimin dönemsel olaylardan ve gelişen teknolojiden karakter olarak nasıl etkilendiği ve bu karakter değişiminin siyasal iletişim sürecine nasıl yansıdığıdır. Bu alana ait farklı ve çeşitli tanımlamaların olduğunun ve olacağının altını çizen Aziz (2003: 3), siyasal iletişimi en sade haliyle “belli ideolojik amaçlarını, toplumda belli gruplara, kitlelere, ülkelere ya da bloklara kabul ettirmek ve gerektiğinde eyleme dönüştürmek, uygulamaya koymak üzere siyasal aktörler tarafından çeşitli iletişim tür ve tekniklerinin kullanılması ile yapılan iletişim” olarak tanımlar. Bir başka teorisyen Mutlu’ya göre ise siyasal iletişim, “siyasal süreçlerle iletişim süreçleri arasındaki ilişkileri ele alan araştırmalardan oluşan disiplinler arası bir akademik alandır” (2004: 256).

Siyasal iletişim çalışmaları yapan Peter Dahlgren (2009: 6) bu konudaki çalışmaları siyasal sistemlerin seçim süreci odaklı etkileşimini inceleyen, Habermas’ın kamusal alan kavramını yurttaş katılımının içerisine yerleştiren ve kültürel çalışmalardan beslenen alan olarak üç geleneğe

373

Page 3: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

ayırmaktadır. Gündem belirleme kuramcıları McCombs ve Shaw ise gündem belirlemede aktif olarak rol oynayan haber muhabiri, editör ve yayıncıların siyasal gerçekliği ve tanımları ön plana çıkarmada kilit konumda olduklarını savunmaktadır (McCombs & Shaw, 1972: 176).

Siyasal iletişim süreci bazı çevrelerde bir uygulama alanı, bazı çevrelerde ise bilimsel bir çalışma alanı olarak görülmektedir. Wolton’ın (1990: 52) “farklı siyasi aktörler tarafından dile getirilen ve medya tarafından aktarılan söylemler” olarak tanımladığı siyasal iletişim kavramı, pazarlama, siyasal reklamcılık ve kitle iletişim araçlarını da bünyesinde barındıran bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak bazı teorisyenlerin “seçmenleri ikna etmek için kullanılan stratejiler” olarak tanımladığı siyasal iletişim, yalnızca seçim süreciyle değerlendirilebilecek bir alan olmanın aksine yaşamın her alanında boy göstermektedir. Siyasal iletişime getirilen indirgemeci yaklaşım, bu alanın sadece siyasal partilerden oluşan bir siyaset kurumu olarak algılanmasına, siyasetin asıl katılımcısı olan bireylerin siyasetin dışında kalmasına ve bireylerin aktif bir katılımcıdan ziyade pasif bir özne haline gelmesine neden olmaktadır. Bu indirgemeci yaklaşım aynı zamanda, siyasal iletişim teorilerinin eleştirelliğini arka plana iterek, teorilerin yalnızca siyasal iktidar elde etme ve elde edilen iktidarı sürdürme çabası olarak algılanmasına da sebebiyet vermektedir. Yeni siyaset anlayışında pazarlamaya benzer şekilde, siyasal kampanyalarda da profesyoneller çalışmakta ve onlar tarafından siyasi parti veya adaylar yurttaşlara adeta pazarlanmaktadır (Mancini, 2007). Bu sürecin sonunda ise bireyler izleyiciye dönüştürülmektedir. Doğanay vd.’ne göre (2017: 22) kampanyaların medya yoluyla gerçekleşmesi, bireylerin seçim kampanyalarındaki rolünün belirsizleşmesini sağlamaktadır. Çünkü medya, kendi mantığı içerisinde olayları kurgulamakta, politik tartışmayı çerçevelendirmekte ve bireyleri politik süreçten dışlayarak adeta bir seyirci konumuna düşürmektedir ve medyanın siyasal süreçte aldığı merkezi konum ve siyasi partiler gibi geleneksel siyasallaşma unsurlarının tedrici olarak siyasal süreçten dışlanması, siyasetin de “gösteri” gibi kurgulanmasına yol açmaktadır. Yani gösteri artık yalnızca medyada değil, seçim meydanlarında da araç değil amaç haline gelmektedir. Bu gösterinin siyasete girmesinin yarattığı en temel sorun, bireylerin gösterinin izleyicileri konumuna düşürülmesinden kaynaklanmaktadır. Başlangıçta temsili demokrasinin bir aracı olarak görülen parti sistemi; günümüz siyasal iletişiminde parti organizasyonlarındaki bürokratik yapılanma nedeniyle parti ile seçmen arasındaki bağın zayıflamasına yol açmakta ve “seçim yarışına odaklanmış profesyonel politikacıların yönettiği” mekanizmalara dönüşmektedir (Benton, 1995: 257-8).

İletişimi “insanların davranışlarına temel teşkil eden, dünyaya ilişkin imajlarını oluşturan anlamların meydana getirildiği ve bu imajların semboller yardımıyla değiş tokuş edildiği sosyal bir eylem süreci” olarak tanımlayan siyaset bilimci Dan Nimmo’ya göre, iletişim gündelik yaşamda herhangi bir duruma istinaden ortaya çıkan ve karşılıklı bir etkileşime dayanan bir süreç değil, insanın kendi amaçları doğrultusunda anlamlar ürettiği bir eylem biçimidir. Sosyal bir çevrede gerçekleşen iletişim eyleminde amaç, sadece “bilgi vermek” değildir; bu süreç aynı zamanda yönlendirme ve iknayı da kapsamaktadır. Bu amaçlar ise iletişimin siyasal iletişim içerisindeki rolünün daha iyi görülmesini sağlamaktadır. (Özkan, 2007:15-16). Bu sebeple sağlıklı bir siyasal iletişimin yolu ancak ve ancak demokrasinin gereği olarak bireylerin aktif katılımını esas alan bir siyasi düzenden geçmektedir. Özdemir’e göre (2016: 135) hem siyaset hem de siyasal iletişim profesyonel faaliyet alanı ile sınırlandırılamayacak kadar toplumsal olgulardır. Siyasal iletişim, yukarıda da bahsedildiği gibi, ekonomi, iletişim, eğitim gibi alanlarla gündelik yaşamın her anını kapsamakta ve bu alanlarda gerçekleştirilen tüm eylemler siyasal iletişimin çalışma alanı içerisinde yer almaktadır. Dolayısıyla iktidar ilişkileri üzerinde etkili olduğu ölçüde gündelik yaşamda yer alan her şeyin siyasi olduğu sonucuna varılabilmektedir. Siyasetin en temel aracı ise dildir; bu yüzden siyasetsiz bir iletişim ve iletişimsiz bir siyaset düşünülemez.

Bu bilgilere istinaden, günümüzde sadece seçim süreçlerinde baş gösteren “propaganda”, siyasal faaliyetlerin kendisi kadar eskidir. Seçim süreçlerinde yapılan propagandanın önemi ise 1952 ABD başkanlık seçimlerinde başkan adayı olan Eisenhower’ın televizyonda 60 saniyelik reklâm spotları kullanmasıyla belirginleşmiştir. Bu nedenle Tokgöz’e göre (2010: 171), 1952 yılında gerçekleştirilen bu seçim kampanyası, siyasal iletişim literatüründe bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Kitle iletişim araçları olmadan deyim yerindeyse bir “hiç” haline gelen kampanya süreçleri, internet ortamındaki milyarlarca aktif kullanıcıyla iletişime geçmek için yepyeni bir boyuta atlamıştır. Bu yeni boyutun en büyük sorunu ise, yanlış yayılması durumunda hayati boyutlara

374

Page 4: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

ulaşabilecek derecede önemli olan siyasal iletişime dair bilgilerin, enformasyon ve etik açısından nerede konumlandığının bilinmezliğidir.

Bir ülkedeki siyasal sisteme bakılmaksızın en önemli siyasal iletişim aktörü medya olarak görülmektedir. Çünkü medyanın siyasal iletişimde oynadığı rol “aracılık”tır ve bu işi gündem belirleme olayıyla gerçekleştirmektedir. Birçok iletişim teorisyeni, siyasi aktör olarak medyayı gündem oluşturan, kendince denetimler yapan ve bilgilendirme amacı güden bir alan olarak görmektedir. Siyasal iletişim sürecinde aktörlerin mevcut rolleri hakkında Kılıçaslan (2008: 16) şunları söyler:

“Bu aktörlerden her biri rollerini oynayarak sistemin oluşmasını sağlarlar. Herhangi bir aktörün rolündeki eksiklik siyasal iletişim ortamının oluşmasında sorun yaratmaktadır. Ayrıca bu roller oynanırken her bir siyasal iletişim aktörünün yüklendiği işlev ile diğer aktörleri tanıması esasına dayanır. Bunlar kendi aralarında sivil, özerk bir alan oluştururlar.”

Kısaca, işleyen iletişim sürecinde siyasi aktörler, içinde bulundukları duruma göre hareket ederek sürecin bir döngü halinde hareket etmesini sağlamaktadır. Günlük sosyal ilişkilerde bireyler siyasal iletişime çeşitli şekillerde maruz kalmaktadır. Bunun esas nedeni, siyasi aktörlerin o ya da bu şekilde her alanda bireylerin karşısına çıkmasıdır. Söz konusu siyasi aktörlerin karşılıklı söylemleri ise siyasal iletişim sürecini oluşturmaktadır. Köker’e göre (1998: 15), bu aktörler “politika yapıcı, parlamento, politikacı, yargıç, bürokrat, teknokrat devlet içi aktörler, devlet dışındaki diğer aktörlerdir. Bu kadroların içine, araştırma şirketlerinden, sendikalardan, sivil toplum örgütlerinden, sermaye gruplarına kadar pek çok örgüt de dâhil edilebilmektedir.”

YENİ MEDYA VE “FACT-CHECKİNG” KAVRAMI Bir içeriğin internet ortamına girmesi ve görüntülenmesi durumuna web 1.0 denmektedir. Web

2.0 tanımı ise cep telefonlarını, sosyal medyayı, dijital oyunları ve oyun ortamlarını yani en genel ifadeyle ‘yeni medya’yı oluşturmaktadır. Kısaca, web 2.0 paylaşımların toplanıp insanlara sunulmasını sağlayan ortamlara verilen addır. Bu gibi ortamlara Facebook, Youtube, Twitter vb. sosyal paylaşım platformları örnek verilebilir. Web 2.0’ın web 1.0’dan yazılım olarak farkı yoktur fakat web 2.0 da içerik üretimi ve paylaşımı kullanıcılar tarafından gerçekleşmektedir. Böylece üretilen içeriklerin geleneksel medyanın aksine tekrar tekrar dolaşıma sokulması ve yine aynı ya da farklı kullanıcılar tarafından tüketilmesi söz konusudur. ‘Yeni medya’ ifadesinin içerikler vasıtasıyla farkı cihazlara erişebilmesi ve farklı biçimlerle tüketilmesi, yeni medyanın sınırlarını daha da genişletmesine olanak sağlamıştır. Yeni medya kavramı tek tip bir olguyu, cihazı ya da teknolojiyi ifade etmez. Bu nedenle yeni medya için tek bir tanımla ifade etmek mümkün değildir. Yeni medya için olanaklı olan tanım, var olan medya biçimleri ve yeni teknolojik olanaklar arasında olan etkileşim zinciridir. İletişim araçlarının giderek çoklu bir sistem içinde kullanılması ve karşılıklı etkileşime uygun olmasının nedeni, bu araçların çalışma sistemlerinin temelini sayısal teknolojilerin oluşturmasıdır. Sayısallaşmanın etkisiyle telekomünikasyon araçları bilgisayarlarla birlikte kullanılmaya başladı ve bu gelişme de günümüzün iletişim ortamını hazırladı. Bir anlamda Enformasyon Çağı, bilgisayarlarla telekomünikasyon araçlarının “evliliğinin” ürünü olmuştur (Özçağlayan, 1996: 225).

20. yüzyılda bireylerin hayatına giren iletişim araçları, günümüzde toplumsal değişimin önemli bir unsuru olarak demokrasinin ve siyasal katılımın da en önemli parçası olma niteliğini taşımaktadır. İletişim araçlarına atfedilen bu önem sonucunda siyasal iletişim konusunda bir bilinçlenme hali ortaya çıkmış ve bu araçlar oy verme davranışı da dâhil olmak üzere siyasetin tüm aşamalarında varlığını gözler önüne sermiştir. İletişim teknolojilerinin ulaştığı boyut, bireylerin hayata dair her türlü bilgiyi kitle iletişim araçları aracılığıyla edinmeye başlamasını sağlamıştır. Hülür’e göre (2006: 118), kitle iletişim araçlarının çeşitliliği, yaygın kullanımını sağlayan etmenlerden biridir. Günümüzde bireyler maddi olanakları çerçevesinde bu araçlar arasından bir tercih yaparak gündemi herhangi bir araçla takip edebilmektedir. Bireylerin kişisel niteliklerine göre de tercih yapma olanağına sahip olması, örneğin okuma-yazma bilmeyen birinin gazete yerine televizyon kanalıyla olaylar hakkında bilgilenmesi de bu araçların siyasal hayata bireylerin katılmasını destekleyen başka bir özelliğidir.

Medya, siyasal aktörler ile izleyici arasında aracı konumunda bulunmaktadır. Geleneksel medyada iletişim sadece siyasi aktörlerden izleyiciye doğru tek yönlü bir halde gerçekleşirken, yeni medyanın izleyici odaklı yapısı sayesinde bu iletişim biçimi çift yönlü bir hal almıştır. Yani siyasi

375

Page 5: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

aktörlerin hedef kitleye gönderdiği mesajlar yerine ulaşmakla birlikte, aynı zamanda hedef kitlenin mesajları da yeni medya ortamları aracılığıyla doğrudan ya da dolaylı olarak siyasi aktörlere ulaşmaktadır. Bu çift yönlü etkileşim, siyasal iletişim alanına giren konuların gündeme gelerek kamuoyunda ya da çeşitli mecralarda tartışılmasını sağlamaktadır. Bu durumda Aziz’e göre (2007: 52) medya, ‘gündem oluşturma’ görevini üstlenmiştir.

Siyasette iletişim süreci, siyasi aktörlerin her biri için farklı işlemektedir fakat bütün aktörlerin “ikna etmek” gibi ortak bir amaçta birleşmesi, medyanın gündem oluşturma gücünden yaralanmalarını da gerektirmektedir. Yeni medyanın ortaya çıkışı, geleneksel medyadaki sınırlılıkların ortadan kaldırılıp denetleyici mekanizmaların azalması sebebiyle çok başka potansiyellerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Günümüzde televizyon, gazete vb. kitle iletişim araçlarının haber almadaki rolünün inkâr edilemezliğine karşın, bu iletişim araçlarının bilgi aktarmada yetersiz olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, kendine yeni haber kaynakları edinmeyi amaçlayan bireyler, çözümü yeni medyadaki enformasyon akışında bulmaktadır. Siyaset, birey ve medyanın bir bütün halinde aktif rol oynadığı siyasal iletişim alanı, bir yandan kullanım açısından kolaylaşmakta, fakat diğer yandan ise aslında içerik açısından karmaşık bir hal almaktadır. İnternet üzerinden sağlanan ve bazı açılardan denetimsiz olan bu iletişim ortamı, herkese açık paylaşım yapabilme özelliğiyle özellikle seçim kampanyası dönemlerinde ideolojik düşüncenin hızlı bir şekilde yayılmasını sağlamakta ve bireylerin birbirini etkilemesi için ortam yaratmaktadır ve bu durum özellikle “kararsız seçmen” olarak tanımlanan gruplar üzerinde etkili olmaktadır.

Kitle iletişim araçlarının ulaştığı bu seviye, elbette siyasal iletişimin aşamalarını da etkilemiştir ve bu durum “dijital siyaset” olarak adlandırılan bir dönemin başlamasına sebebiyet vermiştir. Tüm dünyada web 2.0 teknolojisine geçilmesinin ardından ABD’de temeli atılan siyasal iletişim uygulamalarının siyasi aktörler ve danışmanları tarafından keşfedilmesiyle birlikte, sosyal ağların seçim kampanyasında kullanım oranı artmış ve seçimler yepyeni bir boyut kazanmıştır. Bu yeni tarz siyaset yapma olgusu 2008 yılında ABD’de yapılan Başkanlık seçimlerinde rüştünü ispat etmiştir. Demokrat Parti adayı Barack Obama, sosyal ağları diğer siyaset yapma usullerinden çok daha fazla ve etkin bir şekilde kullanması sonucu seçimleri kazanmıştır. (Genel, 2012: 23) Vergeer vd. (2011) bu olayı şu şekilde yorumlar:

“Yeniliklerle tanımlanan web 2.0 insanların webdeki diğer kimselerle doğrudan ilişkiye ve etkileşime girmesi için son derece uygun bir ortamdır. Web 2.0 ilişkilendirilen anahtar kelimeler aşağıdan yukarıya izleyen bir yaklaşım, içerik paylaşım, insanlar arası çevrimiçi, sosyalleşme ve ağ oluşturmadır. Günümüzde seçim kampanyalarında web 2.0 uygulamalarının siyaset, siyasetçiler ve vatandaşlar arasındaki gediği kapamak ya da en azından azaltmak için daha uygun oldukları düşünülmektedir.”

Tüm dünyadaki bireylerin internete erişim seviyelerinin yükselmesinin ardından, bu alana emek veren teorisyenler de ikiye bölünmüştür. “İyimser” olarak tanımlanan teorisyenler, internete erişim oranının siyasal iletişimi de iyileştireceğini ve demokratik katılımın en üst seviyeye çıkacağını savunurken; “kötümserler” ise tam tersine internete erişim oranının dünyanın her yerinde homojen bir dağılım göstermediğini, bu durumun tüm kamusal alana yayılmasının imkânsız olduğunu söylemektedir. Özçetin vd. (2014: 29) iyimserler ve kötümserler, iddialarını destekleyecek örnekleri ikna edici bir şekilde sunsalar da bu soruna tek bir yanıt verilemeyeceğini, siber uzamla ilgili olumlu ya da olumsuz genellemelere gitmenin indirgemeci bir yaklaşım olacağını belirtmektedir. Siyasal iletişim kapsamında üretilen viral kampanyalar yeni medyanın özellikleri sayesinde farklı kesimlerde bireylere ulaşabilse de internete erişim imkânı dünyanın bütün noktalarında eşit değildir. Örnek vermek gerekirse Türkiye’de 2018 yılı itibariyle internet kullanım oranı yüzde 72,9’dur (TÜİK, 2018). Dolayısıyla siyasal iletişim kampanyalarının tek belirleyicisi yeni medyada üretilen kampanyalar değildir.

Teknolojik gelişmelerle ortaya çıkan yeni medya olgusu, medya içerisinde en çok haber kaynağı olarak ön planda bulunmaktadır. Habercilikte en temel kurallardan birisi hızlı olmaktır, fakat bu hız kavramıyla birlikte bir olayın haber niteliği taşıdığının anlaşıldığı andan, o bilginin bireylere ulaşma anına kadar geçen süre çok kritik bir süreçtir. Haberciliğin diğer bir önemli, belki de “hayati” kuralı “haber doğrulama” ilkesidir. Yeni medya uygulamalarının web 2.0 kullanıcılarına yönelik getirdiği en olumsuz durum, web dünyasında sürekli olarak yanlış ya da yalan haberlerin yine kullanıcılar

376

Page 6: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

tarafından dolaşıma sokuluyor olmasıdır. Böylelikle yeni medya, gazetecilik pratiklerine yeni tehdit alanları ve sorunları da eklemiştir. Yapılan araştırmalar da Türkiye’nin Makedonya’dan sonra yalan haberlere karşı en az savunmasız durumda olan ülke olduğunu göstermektedir (Open Society Institute, 2018). Dünyadaki siyasi kutuplaşma, açık verinin azlığı, siyasete mensup olmayan kişilerin mevcut verilere ulaşmasının zorluğu ve birçok konuda istatistik tutulmuyor olması fact-checking (hakikat kontrolü) kavramının önündeki en büyük engeller olarak görülmektedir.

Ancak, fact-checking hareketinin gazeteciler üzerindeki etkisi bu zamana dek net bir şekilde ortaya koyulamamıştır. Bazı araştırmacılar, siyasi hegemonyanın topluma bilgi aktarmakla görevli gazetecilerin üzerinde bir baskı oluşturduğunu ve bu baskının fact-checking olayını engellediğini savunmaktadır. Diğer yandan ise fact-checking’in profesyonel gazetecilik mesleği ile bütünleşmesine ve bu bütünleşmenin daimî olmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Fact-checking olgusu, aslında gazeteciliğin tarihi kadar eski olmakla birlikte hiçbir zaman tam anlamıyla uygulanamamıştır. Gerek baskı rejimleri gerek ekonomi-politik, gerekse siyasi çıkarlar, bazı bilgilerin doğruluğunun kontrol edilmeden dolaşıma girmesini sağlamış ve gazetecilik pratiğinin birinci ve en önemli kuralının sarsılmasına neden olmuştur.

Gazetecilerin siyasi aktörleri doğrudan sorgulamaları ve alıntılamaları neredeyse 1870'lerden sonra mümkün olabilmiştir. ABD’de ise özellikle Vietnam ve Watergate’ten sonra hükümet yetkililerine duyulan güvenin azalmasıyla birlikte, gazetecilik mesleğinin yeniden değerlendirilip iletişim araçları vasıtasıyla yayılan bilgilerin sorgulandığı bir döneme giriş yapılmıştır. Gazetecilere ve editörlere yönelik mesleki derneklerin kurulması, adalet ve tarafsızlığa dayalı resmi etik kuralların benimsenmesi ve bu etik kuralları aşılamayı vaat eden gazetecilik okullarının hızla yayılması, fact-checking olgusunu olumlu yönde etkilemiş olsa da gazetecilik mesleği bir süre sonra özellikle siyasi aktörler aracılığıyla toplanan bilgileri anlamlandırma konusunda yeni medyanın hız etkisi sebebiyle zıt yöne doğru ilerlemiştir.

Politik söylem alanında ABD kökenli olarak ortaya çıkan “fact-checking” kavramı özellikle 2010 yılından itibaren yeni bir gazetecilik tarzı olarak tartışılmaya başlamış ve haber denetlemede gerçek anlamda küresel bir patlama yaşanmıştır. Bu tür bir gazetecilik ve akabinde ortaya çıkan fact-checking raporları, bireylerin haberleri algılama düzeyini, haber kaynaklı yanlış bilgilendirmelerin engellenmesini ve bu engellemenin ne şekilde yapılabileceği konularını tartışmaya açmıştır.

YÖNTEM Bu çalışmada dogrulukpayi.com adlı web sitesinde yapılmış olan iddia kontrollerinden toplanan

veriler içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Çalışma kapsamında dogrulukpayi.com’da 7/4/2014 ve 28/5/2018 tarihleri arasında kontrol edilen 959 iddia farklı kategorilerde analiz edilmiştir. İddiaların kategorileri oluşturulurken iddianın aktörleri, iddiaların olumlu mu yoksa olumsuz mu olduğu, iddiaların doğruluk ve yanlışlık sıklıkları ile doğrulanan ve yanlışlanan iddiaların hangi konu başlıklarında yoğunlaştığı üzerinde durulmuştur. Çalışmanın örneklemi belirlenen tarihler arasında kontrol edilen tüm iddialardan oluşmaktadır. Çalışmada dogrulukpayi.com sitesinin seçilmesinin sebebi, dogrulukpayi.com’un Uluslararası Doğrulama Ağı kurucu üyesi olması ve siyasi aktörlerin açıklamalarının doğruluğu temelinde analizler ortaya koyarak yeni medyadaki siyasal okuryazarlığı artırmayı hedeflemesidir. Bu çalışmada dogrulukpayi.com’un yeni medyadaki siyasal okuryazarlığı nasıl etkilediği üzerinde durulmamakla birlikte haber kaynağı olarak kabul edilen siyasetçilerin iddialarının, doğrulanmadan medya ortamlarında dolaşıma sokulmasının manipülatif etkilerinin tartışılması amaçlanmıştır. Bu bağlamda haber kaynağına da şüpheyle bakılmasına sebep olan bu iddialar kaynaktan alındığı şekliyle topluma aktarıldığında, haberin alıcısının yanlış bilgilerle karşılaşma ve dolayısıyla bu bilgiler ışığında yanlış yönlendirilmesine nasıl zemin hazırladığı iddiaların doğruluk sıklıkları dikkate alınarak incelenmiştir. Bu inceleme için siyasetçilerin kontrol edilmiş olan iddialarına içerik analizi uygulanmıştır. İçerik analizi sonucunda hangi siyasi aktörlerin hangi konularda iddia ortaya attıkları, bu iddiaların olumlu mu yoksa olumsuz mu olduğu, olumlu/olumsuz ve doğru/yanlış iddia sıklığının siyasi aktörün bağlı olduğu siyasi parti veya kuruma göre değişiklik gösterip göstermediği ortaya konulmuştur.

İddiaların aktörleri; iktidar, ana muhalefet ve muhalefet mensubu olmalarına göre farklı şekilde analiz edilmiştir. Bu kategorilendirme ile doğrulama platformunda iddia kontrollerinin hangi

377

Page 7: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

aktörlerin iddiaları üzerinde yoğunlaştığının da ortaya konulması amaçlanmıştır. İddia kontrolünde iddiaların doğruluk payının değerlendirme ölçütü dogrulukpayi.com sitesinin belirlemiş olduğu kriterler temel alınarak oluşturulmuştur (https://www.dogrulukpayi.com/~Degerlendirme-Kriterleri). 5 farklı seviyeden oluşan doğruluk ölçeğinde birinci seviye iddianın tamamıyla yanlış olduğunu, iddianın seçmenleri yanlış yönlendirebilecek hatalı bilgiler içerdiğini göstermektedir. İkinci seviyede olduğu saptanan bir iddianın ise doğruluktan uzak ya da bu iddiada büyük oranda doğruluk payı olmadığı söylenilebilir. Bu seviyedeki bir iddia, kontrol edilen verilerle zaman zaman paralellik gösterse bile genellikle seçmenleri yanlış yönlendirilebilecek saptırılmış ya da abartılmış öğeler içermektedir. Üçüncü seviyedeki bir iddiada ise kaynak kalitesinde sorunlar bulunmakla birlikte, iddia açık kaynak verileriyle hemen hemen uyuşmaktadır. Ancak kısmen doğruluk payı olduğu düşünülen bu iddialar, seçmenlerin yanlış yorumlamalarına oldukça müsaittir. Dördüncü seviyede olan bir iddia doğruluğa oldukça yakın, verilerle büyük ölçüde uyuşmakla birlikte azımsanabilecek oranda hatalar içermektedir. Ayrıca bu iddiaların dile getirilme amacı seçmeni yanlış yönlendirme amacı taşımamaktadır. Beşinci ve son seviyede olan bir iddiada kullanılan veriler açık kaynak verileri ile birebir uyuşmaktadır. Doğruluk payı beşinci seviyede olan iddialarda yanlış yönlendirmeye ve abartmaya ilişkin öğeler bulunmamaktadır.

Çalışmanın değerlendirme kategorilerinden birisi de iddiaların hangi konu başlıklarında yoğunlaştığıdır. Bu kategorizasyon ile dogrulukpayi.com sitesinde en çok kontrol edilen iddiaların hangi konularda olduğu belirlenmekle birlikte iktidar, ana muhalefet ve muhalefete mensup siyasi aktörlerin de hangi alanlardaki iddiaları gündeme taşıdıkları ve bu alanlardaki iddiaların doğruluk ve yanlışlık oranlarının analiz edilmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda, iddialara yapılan içerik analizi sonucunda ekonomi, eğitim, iç politika, dış politika, sağlık, enerji, sosyal politikalar, ticaret ve diğer olmak üzere dokuz temel kategori belirlenmiştir. Diğer kategorisi belirlenmiş olan öteki sekiz kategori kadar öne çıkmayan ancak adalet, çevre, tarım, turizm, spor, şehircilik, teknoloji, savunma ve güvenlik gibi çeşitli konu başlıklarını içermektedir.

BULGULAR İncelenmiş olan 959 iddia önce hep birlikte değerlendirilmiş daha sonra iktidar, ana muhalefet

ve muhalefet verileri ayrı ayrı incelenmiştir. Tüm veriler birlikte değerlendirildiğinde yapılmış olan iddia kontrollerinin %39’unun iddia aktörünün iktidar, %36’sının ana muhalefet ve %25’inin ise muhalefet mensubu olduğu saptanmıştır. Dogrulukpayi.com’un kontrol ettiği iddialardaki bu dağılım oranları arasındaki farkların fazla olmaması doğrulama platformunun tarafsız bir şekilde iddia kontrolü yaptığını göstermektedir. İncelenen 959 iddia kontrolünde siyasi partiler göz ardı edilerek toplanan verilerde ise iddiaların %55’inin olumsuz, %38’inin olumlu, %7’sinin ise ne olumlu ne olumsuz olduğu belirlenmiştir. İçerik analizi sonucunda belirlenen iddia kontrolü kategorilerinde %30 ile ortaya atılan iddiaların en çok ekonomi ile ilgili olduğu görülmektedir. Ekonomiyi sırasıyla %16 ile diğer konular, %13 ile iç politika, %12 ile sosyal politikalar, %10 ile eğitim, %7 ile ticaret, %6 ile enerji, %3 ile sağlık ve dış politika takip etmektedir.

İncelenen iddiaların %39’unu oluşturan iktidar partisine bağlı siyasi aktörlerin iddia konularında da %33 ile en çok öne çıkan konu ekonomi olmuştur. Konulardan bağımsız olarak iktidar partisinin ortaya atmış olduğu iddiaların %91’i olumlu, %7’si ne olumlu ne olumsuz, %2’si ise olumsuz nitelik taşımaktadır. İktidar mensubu siyasi aktörlerin ortaya atmış olduğu olumlu iddialar, dogrulukpayi.com tarafından açık verilerden faydalanılarak teyit edildiğinde bu iddiaların %27’sinin tamamen doğru, %25’inin kısmen doğru, %24’ünün yanlış, %16’sının doğruluktan oldukça uzak, %8’inin ise kayda değer oranda doğruluk payı olduğu belirlenmiştir. Bu analiz sonucunda iktidar partisini temsil eden açıklamalarda bulunan siyasi aktörlerin iddialarının neredeyse yarısının amaç ve bağlam uyumunda sorunlar olduğu ve seçmenleri yanlış yönlendirebilecek hatalı bilgiler içerdiği tespit edilmiştir.

Dogrulukpayi.com’da kontrol edilmiş olan iddiaların %36’sını oluşturan ana muhalefet üyesi siyasi aktörlerinin de tıpkı iktidar partisini temsil eden siyasetçiler gibi iddialarının büyük bir kısmını %25 oranla ekonomi oluşturmaktadır. Ancak iddiaların olumluluğu söz konusu olduğunda iktidar kanadından ortaya atılan iddiaların aksine ana muhalefet partisini temsil eden siyasi aktörlerin iddialarının %92 oranında olumsuz, %5 oranında ne olumlu ne olumsuz, %3 oranında ise olumlu olduğu belirlenmiştir. Kayda değer bir çoğunluğu oluşturan olumsuz iddiaların doğruluk yanlışlık

378

Page 8: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

sıklıkları incelendiğinde ise bu iddiaların %37’sinin tamamen doğru olduğu, %24’ünün kayda değer doğruluk payı içerdiği, %16’sının kısmen doğruluk payı olduğu, %15’inde hiç doğruluk payı olmadığı, %8’inde ise büyük oranda doğruluk payı olmadığı saptanmıştır. Dolayısıyla ana muhalefet tarafında olan siyasi aktörlerin iddialarının çoğunluğunun doğru olduğu ve geri kalan çoğunluğunun ise seçmeni yanlış yönlendirmeyecek kadar hata payı içerdiği tespit edilmiştir. Ancak yine de ortaya atılan iddiaların %23’ünün yanlış ve manipülatif bilgiler içerdiği de göz ardı edilmemelidir.

Çalışma kapsamında belirlenen muhalefet kategorisi, ana muhalefet partisi haricinde kalan ve mecliste grubu olmasının göz ardı edildiği tüm muhalif siyasetçileri ve bağımsız siyasi aktörleri kapsamaktadır. Bu kategori altında incelenen iddialar ise tüm iddiaların %25’ine tekabül etmektedir. Diğer kategorilerde olduğu gibi burada da siyasetçilerin hakkında en çok iddia dile getirdiği konu %31 oranıyla ekonomi olmuştur. Muhalefet kategorisinde de ana muhalefet kategorisi ile benzer olarak ortaya atılan iddiaların büyük çoğunluğunu olumsuz iddialar oluşturmaktadır. Muhalefeti temsil eden siyasi aktörler tarafından ortaya atılan iddiaların %83’ü olumsuz, %11’i ne olumlu ne olumsuz, %6’sı ise olumlu nitelik taşımaktadır. Kontrol edilmiş olan olumsuz iddiaların %35’i tamamen doğruluk payı, %32’si kayda değer oranda doğruluk payı, %22’si kısmen doğruluk payı içermektedir. Geri kalan iddiaların %6’sında büyük oranda doğruluk payı bulunmamaktadır ve %5’i ise tamamen yanlıştır. Bu sonuçlara göre muhalefet kategorisi altında değerlendirilen siyasi aktörlerin iddialarının büyük bir çoğunluğunun gerçeği yansıttığı ve seçmenleri yanlış yönlendirebilecek manipülatif bilgilerin iddialarda yer bulmadığı belirlenmiştir.

Tüm iddialar analiz edildiğinde ortaya çıkan tabloda görece tartışmalı ve önemli konularda iktidara mensup siyasi aktörlerin çoğunlukla olumlu iddialar ortaya attıkları ancak bu olumlu iddiaların yarısının açık verilerle örtüşür bir şekilde amaç ve bağlam uyumunda sorunlar olmadığı, geri kalan yarısının ise abartı ve hatalı bilgilerle yanıltıcı öğeler içerdiği, dolayısıyla ortaya atılan iddiaların yarısının manipülatif bilgiler barındırdığı ve seçmeni yanlış yönlendirebilecek iddialar olduğu ortaya konulmuştur. Ana muhalefet kanadından ortaya atılan iddialarda ise olumsuz niteliklerin ön plana çıktığı görülmektedir. Olumsuz iddiaların büyük bir çoğunluğunda doğruluk ve kayda değer doğruluk payı olsa da ortaya atılan iddiaların neredeyse dörtte birinin tartışma yaratabilecek düzeyde hatalı bilgiler içerdiği ve yanlış yorumlamaya açık olan iddiaların olduğu da dikkat çekmektedir. Son olarak, muhalefet iddialarında da çoğunluğun olumsuz nitelikte iddialar olduğu ortaya konulmuştur. Ancak muhalefet tarafından ortaya atılan olumsuz iddiaların büyük çoğunluğunda doğruluk ve kayda değer doğruluk payı bulunmaktadır. Yanlışlanan olumsuz iddia sayısı ana muhalefetinkine kıyasla çok az olan muhalefetin iddiaları, tüm siyasi aktörlerin mensup olmuş olduğu parti ya da kurum bağlamında incelenen kategoride yanıltıcılığı ve manipüle ediciliği en az olan iddia aktörleri kategorisi olmuştur.

SONUÇ VE ÖNERİLER Yeni medyanın dijital özellikleri yalnızca kitle iletişim araçlarını değil, kitle iletişim araçlarının

işlevlerini de dönüştürmüştür. Gelişen teknoloji sayesinde, yalnızca enformasyona erişimin değil, enformasyonun üretiminin de çok kolay bir hal aldığı yeni medya ortamında haber kavramı etik ihlallerden payına düşeni alarak çoğu zaman içi boş bir kavram haline gelmiştir. Ancak özellikle siyasal alandaki haberlerin yanlış veya abartılı bilgi içermesi toplumsal olarak daha manipülatif sonuçlar doğurmaktadır. Siyasi aktörlerin ekonomi, sağlık, eğitim, iç politika gibi konularda ortaya attığı her iddianın haber değeri olmakla birlikte, iddiayı ortaya atan aktörün motivasyonunun ideolojik olduğu da dikkate alınarak bu iddiaların doğruluğu araştırılmadan haber yapılmaması gazetecilik etiğinin önemli bir ilkesi olmalıdır. Söz konusu durumda bilinçli olarak dolaşıma sokulan iddiaların doğrulanmadan haber yapılması seçmenin yanlış yönlenmesine sebep olmaktadır. Haber yapılan bu iddialar daha sonra incelendiğinde “yalan haber” olarak etiketlenmese bile, haber kaynağının doğruluğundan şüphe duyulmasına sebep olmaktadır.

Çalışma kapsamında birincil kaynak olarak kabul edilen siyasi aktörlerin iddialarının doğruluk ve yanlışlık sıklıklarındaki değişkenlik bir iddianın haber olmadan önce doğrulanmasındaki önemi ortaya koymaktadır. Bulgularda da belirtildiği üzere iktidar partisine mensup siyasetçiler çoğunlukla olumlu iddialar ortaya atmışlardır. Bu iddialar tıpkı ana muhalefet ve muhalefetin çoğunlukla olumsuz iddialar ortaya atmalarındaki gibi ideolojik kaygılardan kaynaklanmaktadır. Özellikle iktidar ve ana muhalefet tarafından ortaya atılan iddiaların doğruluk/yanlışlık sıklıkları bize bu iddiaların seçmenleri

379

Page 9: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

yanlış yönlendirici, amacından ve bağlamından uzak olduğunu göstermektedir. Ancak siyasal iletişim etiği bağlamında ideolojik motivasyonla oluşturulmuş olan bu iddiaların neden oluşturulduğu değil, neden doğrulanmadan haber yapıldığı bir tartışma konusudur.

Dönüşen gazetecilik pratiklerinin etik ilkelerden yoksun bir şekilde ilerleyişine karşı, siyasi fact-check organizasyonu olarak kurulan dogrulukpayi.com’un yapmış olduğu iddia kontrollerinin analizi sonucunda görülen şu ki; yeni medya ortamında sandığımızdan çok daha fazla yanlış bilgi içeren iddialar ve haberlerle karşı karşıyayız. Gerek bireysel kullanıcılar tarafından gerekse profesyonel içerik üreticileri tarafından doğrulamaya gerek duyulmadan paylaşılan manipülatif bilgiler öncelikle toplumsal sonrasında ise etik birçok problemi beraberinde getirmektedir. Bu anlamda doğrulama platformlarının önemi aşikâr olmakla birlikte, doğrulama platformlarının edinmiş olduğu ilkeleri her tarafsız gazetecinin pratik haline getirmesi mesleki etik açısından oldukça faydalı olacaktır. Yalan habere maruz kalan kullanıcı bireylerin ise bu durumla mücadele etmesi için öncelikle yeni medya okur yazarlığını olabildiğince geliştirmesi, sonrasında ise haber üreticisinin güvenilirliğini teyit etmesi ve doğrulama platformlarını takip ederek doğru enformasyon yayılımını desteklemesi gerekmektedir.

KAYNAKÇA

AZİZ, Aysel (2003). Siyasal İletişim. Ankara: Nobel Yayınları.

BENTON, Sarah (1995). “Partinin Çöküşü”, Yeni Zamanlar, Derleyenler: Stuart Hall, Martin Jacques, Çeviren: Abdullah Yılmaz, İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

DAHLGREN, Peter (2009). Media and Political Engagement: Citizens, Communication and Democracy. New York: Cambridge University Press.

DOĞANAY, Ülkü; ŞANLI, Halise Karaaslan; TAŞTAN, İnan Özdemir (2017). Seçimlik Demokrasi: Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli ve Selahattin Demirtaş’ın Demokrasi Söylemi. Ankara: İmge Kitabevi.

DOĞU, Burak; ÖZÇETİN, Burak; BAYRAKTUTAN, Günseli; BİNARK, Mutlu; ÇOMU, Tuğrul; AYDEMİR, Aslı; İSLAMOĞLU, Gözde (2014). Siyasetin Yeni Hali: Vaka-i Sosyal Medya. İstanbul: Kalkedon Yayınları.

ERDOĞAN, İrfan. (1997). İletişim Egemenlik Mücadeleye Giriş, Ankara: İmge Kitabevi.

GENEL, Mehmet Gökhan (2012). Siyasal İletişim Kampanyalarında Sosyal Medyanın Kullanımı: 12 Haziran 2011 Seçimleri “Twitter” Örneği, The Turkish Online Journal of Design, Art and Communication (TOJDAC) Volume:2, Issue:4, Page(s): 23-31.

HÜLÜR, Banu. (2006). Kitle İletişim Araçları, Demokratikleşme ve Siyasal Katılım. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Halkla İlişkiler ve Tanıtım Anabilim Dalı, Konya.

KILIÇASLAN, Emine. (2008). Siyasal İletişimde İdolojik Dil, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu Yönetimi Anabilim Dalı, Edirne.

KÖKER, Eser. (1998). Politikanın İletişimi İletişimin Politikası. Ankara: Vadi Yayınları.

MANCİNİ, Paolo (2007). “New Frontiers in Political Professionalism”, The Political Communication Reader, Editörler: Ralph Negrine, James Stanyer, New York: Routledge.

MCCOMBS, Maxwell; SHAW, Donald (1972). “The Agenda-Setting Function of Mass Media”, The Public Opinion Quarterly. Volume: 36, Issue: 2, Page(s): 176-187.

MUTLU, Erol. (2004). İletişim Sözlüğü. Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları

Open Society Institute, Resilience To ‘Post-Truth’ and Its Predictors in The New Media Literacy Index 2018. http://osi.bg/downloads/File/2018/MediaLiteracyIndex2018_publishENG.pdf, Erişim Tarihi: 14.09.2018.

380

Page 10: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

ÖZÇAĞLAYAN, Mehmet. (1996). Yeni İletişim Teknolojileri ve Değişim, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo ve Televizyon Ana Bilim Dalı, İstanbul.

ÖZDEMİR, İlker (2006). Siyasal İletişim Etiği. Bursa: Ezgi Kitabevi.

ÖZKAN, Abdullah (2007). Siyasal İletişim Stratejileri, İstanbul: Tasam Yayınları.

TOKGÖZ, Oya. (2010). Seçimler, Siyasal Reklamlar ve Siyasal İletişim. Ankara: İmge Kitabevi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hanehalkı Bilişim Teknolojileri (BT) Kullanım Araştırması, 2018 http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=27819, Erişim Tarihi: 18.09.2018.

VERGEER, Maurice; HERMANS, Liesbeth; SAMS, Steven (2011). “Is the voter only a tweet away? Micro blogging during the 2009 European Parliament election campaign in the Netherlands”, First Monday, Volume: 16, Issue: 8, http://firstmonday.org/ojs/index.php/fm/article/view/3540/3026, Erişim Tarihi: 18.09.2018

WOLTON, Dominique (1990). “Political Communication: The Construction Of a Model”, European Journal Of Communication, Volume: 5, Issue: 1, Page(s): 9-28.

__ __, https://www.dogrulukpayi.com/~Degerlendirme-Kriterleri, Erişim Tarihi: 20.09.2018

381

Page 11: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

“ÇALAR SAAT” PROGRAMI ÖRNEĞİNDE TÜRK TELEVİZYON HABERCİLİĞİNDE MAGAZİNLEŞME OLGUSU ÜZERİNE BİR

İNCELEME Evren Değerli

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema - Yüksek Lisans

ÖZET Medyanın gelişimi ve dönüşümüyle birlikte televizyondan aktarılan içerikler de değişime

uğramaktadırlar. Bu değişimle birlikte farklı türdeki içerikler arasındaki sınırlar kısmen ortadan kalkmakta ve içerikler birbirlerine benzemektedirler. Tüm bu içeriklerin ortak gayesi ise, yüksek reyting oranlarına sahip olabilmektir. Reyting kaygılarıyla hareket eden bir yayıncılık sisteminde temel amaç, bir şekilde izlenir olmayı sağlayabilmektir. Bu amacı gerçekleştirme noktasında içerikler, diğer içerik türlerinden beslenebilmekte ve karma bir yayıncılık anlayışının oluşmasından bahsedilebilmektedir. Günümüz televizyon içeriklerinin beslendiği en önemli kavramların başında magazin kavramı gelmektedir. Söz konusu kavramın medya çalışmalarında edindiği önemi ve yeri ortaya koymak amacıyla bu çalışmada Fox TV’de her gün sabah programı kuşağında yayınlanan ‘’Çalar Saat’’ programı, niteliksel analiz yöntemiyle incelenerek televizyon haberciliğinin magazinleşme süreci eleştirel bir perspektiften ele alınmaktadır. Elde edilen bulgular doğrultusunda ‘’Çalar Saat’’ programında, çok sesliliğe dayanan, her kesime eşit mesafede durmaya çalışan bir yayıncılık politikasından bahsedilebilmektedir. Ancak programdaki haberlerin değerlendirilmesi ve yorumlanması noktasında kamuoyunun haberlere odaklanabilmesi durumu bir tartışma alanı oluşturmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Magazin, Magazinleşme, Haber, Televizyon Haberciliği, ‘’Çalar Saat’’ Programı.

ABSTRACT Along with the advancement and transformation of media, the contents which transferred from

television go through the changes. With this transformation, the border between different types of contents partially perishes and these contents become similar to each other. The mutual purpose of the contents is, to acquire high rating. The basic aim of the media systems which proceed with rating concern is to be viewable somehow. To be successful in terms of achieving this target, the contents may be fed from other types of contents and mention the forming of mixed broadcasting perception. Today’s contents of television broadcasting are fed by the term “magazine”, which is considered as one of the most important leading notions. To determine the importance and position of the term in the studies of media, “Çalar Saat” program has been critically approached from a qualitatively analysis method on the process of tabloidization throughout the work. It is possible to highlight the term of politically balanced, multi-voice oriented policy of broadcasting in the program “Çalar Saat” under the light of the evidence. However, it gives a ground to the fact of the main focus on news in terms of examining the news and commenting on them.

Key Words: Magazine, Magazination, News, Television Journalism, ‘’Çalar Saat’’ Program.

382

Page 12: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

GİRİŞ ‘’Magazin’’, toplumsal geçiş dönemleri olarak adlandırılan değişim süreçlerinde bireylerin

ekonomik, kültürel ve siyasi tercih ve yönelimlerini yakından etkileyebilen bir durumdur. İş hayatının, gündelik yaşamda karşılaşılan trafik sıkıntılarının ya da ekonomik sıkıntıların neden olduğu yoğunluk ve stres, bireylerin uzaklaşma isteğine cevap veren unsurların başında, magazin ve magazinleşen içerikler yer almaktadır. Söz konusu magazin ve magazinleşen içerikler, bireylere yaşam biçimleri, eğlence ve hoş vakit geçirme vaatleri sunma özelliğini göstermektedir. Magazin kavramı, sadece yazılı ve görsel basındaki magazin içerikleriyle sınırlı kalmayıp, diğer yayın türlerinde de kendisine yer edinmeye başlamıştır. Spor, kültür – sanat, siyaset, haber, teknoloji vb. formatlardaki yayınlarda zaman zaman magazinleşmeye yönelik gelişmelerin yaşandığı gözlenebilmektedir.

Geleneksel medyadaki en etkili kitle iletişim aracı televizyondur. Televizyon, düşük maliyetli olma özelliği ile neredeyse her evde bulunması ve hem görsel hem işitsel olarak geniş kitleleri etkileyebilmesi ile döneminin diğer kitle iletişim araçlarından ayrılmaktadır. Geleneksel medyada televizyon yayıncılığı formatlarına sadık bir yayın politikası izlemektedir; içerikler kendi alanları içerisinde sınırlı kalmakta ve tek yönlü bir iletişim biçimi aracılığıyla sunulmaktadır. Ayrıca yayın saatleri ve süreleri belirli sınırlar içerisinde çizilirken, reklam kuşakları ise belirli bir düzende yayınlanmaktadır. Ancak son yıllarda küreselleşmeyle birlikte gelişen ekonomik yaklaşımlar televizyon yayıncılığın reklam alma ve verme stratejisinde birtakım esnekliklerin ve yeniden düzenlemelerin yapıldığını göstermektedir. Örneğin 13 Nisan 1994 kabul tarihli eski kanunda ‘’Konulu filmlerin veya televizyon filmlerinin (diziler, eğlence programları ve belgeseller hariç) süreleri kırk beş dakikadan fazla olması halinde, her kırk beş dakikalık süre sonunda bir kez olmak üzere reklam için kesinti yapılabilir. Film kırk beş dakikadan fazla ise kırk beş dakikadan sonraki zamanda her yirmi dakika aralıkla reklam yerleştirilebilir’’ durumu mevcut iken 15 Şubat 2011 tarihli kanunla beraber ‘’Tele-alışveriş yayınları hariç her türlü reklam yayınlarının oranı, bir saat başından bir sonraki saat başına kadarki yayın içinde yüzde yirmiyi aşamaz’’ hususu kanunen belirlenmiştir (RTÜK 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun, Madde: 10(2), 2011:11386).

Bu kanun değişikliğiyle birlikte reklam kuşaklarının saat dilimleri içerisindeki gösterim yüzdeleri değişmekte, ancak reklam kuşaklarının saat dilimlerinin hangi noktasında –başında, ortasında ya da sonunda- devreye gireceği belirsiz bir durum oluşturmaktadır. Bu noktada kurumların yayın politikaları devreye girmekte ve izleyici konumundaki içerik tüketicileri, bu doğrultuda reklam kuşaklarına maruz kalmaktadır.

Ayrıca yayınlanan içeriklerde zaman zaman kullanılan ürün yerleştirme uygulamalarıyla beraber reklam kuşakları desteklenmekte ve toplumun tüketime yönelik teşvik edilmesi sağlanmaya çalışılmaktadır.

Günümüzde yeni iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte medyada birtakım değişim ve dönüşümler de yaşanmaya başlanılmıştır. Bu değişim ve dönüşümler hayatın her alanında olduğu gibi, televizyon yayıncılığında da kendisini göstermektedir. Yeni teknolojilerin gelişimi ile birlikte daha farklı bir anlayışın ortaya çıktığı tespit edilmektedir. Yeni medya ortamında- geleneksel medyanın formatlara sadık kalması hususundan farklı olarak- formatların zaman zaman iç içe geçtiği ve birbirinden beslendiği bir yayıncılık anlayışın egemen olduğu gözlenmektedir. Söz konusu mecrada geleneksel medyanın tek yönlü iletişim biçiminden, izleyicinin de iletişim sürecine dâhil olabileceği interaktif bir anlayışa geçilmektedir.

Medya dünyasında yaşanan teknolojik gelişmeler, televizyon yayıncılığında da bir takım değişim ve dönüşümlerin kaydedilmesine neden olmaktadır. Söz konusu durumun en temel örneklerinden biri, televizyon haberciliği alanı oluşturmaktadır. Geleneksel medyadaki salt habere yönelik içeriklerden oluşan tek yönlü iletişim biçimindeki haber yayıncılığından, yeni teknolojik olanaklarla birlikte gündeme ilişkin konuların incelendiği ve magazinel unsurlarla habere yönelik içeriklerin harmanlandığı interaktif bir yayıncılık anlayışına geçildiği söylenebilmektedir.

383

Page 13: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

Günümüzde her şeyin magazinleşmesiyle beraber, bir toplumun gerçekleri bilmesi hususunda önemli bir konumda olan habercilik kavramının içinin boşaltılabilmesi ve bir tüketim malzemesi haline gelebilmesi, çalışmanın temel sorunsalını oluşturmaktadır. Haber yayıncılığı içeriklerinde alt metin olarak kamuoyunun gerçekleri bilme hakkı vurgulanması gerekirken, televizyon içeriklerinin birbirine dönüşmesi ve tek tipleşmesi, habercilik kavramının gelecek nesillerce yanlış yorumlanabilmesine zemin hazırlamaktadır. Toplumsal anlamda önemli kavramların içinin boşaltılması ve tek tipleştirilmesini sorunsal kabul eden bu çalışmada, Frankfurt teorisyenlerinin ortaya koyduğu düşünceler, çalışmanın gelişimine ışık tutmaktadır. Kitle toplumu – kitle kültürü kavramları üzerinde duran teorisyenlerin, Max Horkheimer, Thedor W. Adorno, Herbert Marcuse, Leo Lowenthal ve Erich Fromm gibi, görüşleri, çalışmanın kuramsal anlamda perspektifini oluşturmaktadır.

Çalışmanın yapılandırılmasında ilk konu olarak, magazin kavramı ve tarihçesi üzerinde durulmaktadır. Magazin kavramının ortaya çıkışı, ilk kullanım alanları ve kapsamı irdelendikten sonra magazin dışındaki içeriklerin de magazinelleşmesi durumu ortaya konulmaktadır. Ardından televizyon haberciliği kavramı üzerinde durulmaktadır. Çalışmanın yöntemi olarak içerik ve söylem analizi aracılığıyla televizyon haberciliği evreni içinden ‘’Çalar Saat’’ haber programı örneklemi üzerinde niteliksel bir çözümleme yapılmaktadır. Gerçekleştirilen analiz sonucunda elde edilen bulgular değerlendirilerek sonuç bölümünde öneriler ile sentezlenmektedir.

MAGAZİN KAVRAMI Magazin kavramı kökenbilimsel anlamıyla, Arapçadaki ‘’hazine’’ sözcüğü ile aynı kökten

türemektedir. Tarihsel süreçte İspanyol Emevilerinden Fransızcaya geçen kavram hakkında Belge şunları söylemektedir: ‘’Mahazin sözcüğü ‘mahzenin’ çoğuludur ve içinde eşya depolanan yer anlamına gelmektedir. Fransızcada ‘dükkân’ anlamını karşılayan sözcük içinde birçok ürünün satıldığı yer olarak tanımlanmaktadır (Dağtaş, 2006, s:101). Almanca ve İngilizcede dergi, Amerikan İngilizcesinde aynı zamanda ‘‘lifestyle’’ anlamında da kullanılan magazin kelimesi, genellikle birden fazla konuları içeren ve değişik düzeylerde işleyen bir yayın formatını ifade etmektedir (Şentürk, 2010, s:117).

Kıvanç’a (2001, s:68) göre magazin, dedikodunun merkezi olarak örgütlenmektedir. Magazinin ayırıcı özelliği ise, bu dedikodunun konu komşuyu değil, sıradan insana ulaşılmaz gözüken insanları ve çevreleri konu almasıdır. Magazin, toplumla aralarında hep belirli bir mesafe bulunan kimselerin yanına yaklaşma çabasıdır. Sahnedeki, beyaz perdedeki, ekrandaki kadını/adamı, onu ünlü yapan rolü dışında, sahne kıyafetini çıkarmış haliyle ‘özel’ yaşantısında izleme merakını doyurmak üzere yürütülür. Magazin kavramına diğer bir perspektiften bakıldığında, kamuoyunun merak ettiği konulara ışık tutarak bilgilendirmeyi sağladığı gibi, bireyleri gündemden uzaklaştırabilecek bir işleve de sahip olabilmektedir. Bir diğer ifadeyle, kamuoyuna hem enformasyon sağlayıp hem de eğlendirebiliyorken, aynı zamanda da kitleleri depolitize edebilmektedir.

Sosyolojik açıdan magazin kavramını ele alan Orhan Tekelioğlu’na göre ise ‘’magazin, sınıf atlama hayalini sağladığı için sınıf çatışmalarını da gizleyen, hatta giderek uzlaştıran bir ideolojik zemindir de… Buna ilaveten, son yıllarda cazibesi ve izleyicisi gitgide artan bu ‘magazin’ olayı, sınıflar arası uçurumun her geçen gün daha da derinleştiğini göstermektedir (Tekelioğlu, 1998, s:5). Tüm bu yönleriyle birlikte magazin kavramı, toplumsal yaşantı içerisinde önemli bir konumda yer almakta ve yıllardır varlığını sürdürmektedir.

Tarihsel Süreçte Magazin Kavramı ‘’Magazin kavramının tarihsel süreçteki başlangıcı, dergicilik alanına dayanmaktadır.

1731 yılında Londra’da yayınlanan ‘’The Gentleman’s Magazine’’ adlı dergi, genel ilgiye yönelen ilk magazin örneği olarak kabul edilmektedir. Yine belirli aralıklarla yayını 1739’dan günümüze kadar sürdüren ‘’The Scots Magazine’’ ve 1734 den itibaren yayınlanmaya başlayan ‘’Lloyd’s List’’ tarihin ilk magazin dergileri arasında bulunmaktadır’’ (Şentürk, 2010, s:177).

Türk basınındaki magazin kavramına tarihsel perspektiften bakıldığında ise ilk magazin dergisi 1873 yılında yayınlanan ‘’Cüzdan’’ dergisidir. ‘’Haftalık Malûmat (1897)’’, ‘’Resimli Kitap (1908)’’,

384

Page 14: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

Fransızların ‘’L’Illustration’’ dergisinin benzeri olan ve 1909’da yayınlanmaya başlayan ‘’Şehbal’’, magazin basınının ilk önemli örnekleridir (Akt. Uslu, 2001, s:3; Hiçyılmaz ve Evren, 1984).

Ülkemizdeki magazin kavramının tarihçesi dönemsel olarak incelendiğinde, üç temel dönemin varlığından söz edilebilmektedir. İlk dönem olarak kabul edilen 1923-1950 yılları arasında magazin kavramı, cumhuriyetin ilanının ardından cereyan eden toplumsal yaşantıdaki tekdüzeliği kırmak ve üretilen farklı içeriklerle Batılı anlamda yaşamanın mümkün olabildiği bir dönemi kapsamaktadır. 1950-1980 yıllarını kapsayan ikinci dönemde, ülkenin çok partili hayata geçişiyle beraber siyaset mekanizmasının ve siyasi olayların egemen olduğu bir dönemden söz edilebilmektedir. Hal böyle olunca magazin içerikleri, gündelik yaşantıdaki ağır siyasallaşmayı kırmak adına depolitize edici unsurları barındırdığı ve toplumu gündemden uzaklaştırma çabası içerisinde olabildiği görülmektedir. 1980’den günümüze kadar olan yılları kapsayan üçüncü ve son dönemde ise, 80 darbesi ile beraber ülkenin buhranlı günlerden geçmesinin ardından toplum yaşantısını düzenleyebilmek ve gündemi değiştirebilmek adına içerikler üretildiğinden söz etmek mümkün olmaktadır. Dünyada ve ülkemizde kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle beraber magazin kavramı farklı mecralarda kendisine yer edinmektedir. Liberal ve Neo Liberal politikalarla beraber daha rahat hareket edebilme imkânının olabilmesi, özel televizyonculuğun gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla beraber magazin kavramı, farklı mecralarla daha geniş kitlelere ulaşmaktadır.

MAGAZİNLEŞME (TABLOİDLEŞME) KAVRAMI "Tabloidleşme" kavramı, geniş izleyici kitlelerine ulaşmak isteyen reklâm verenlerin

baskısıyla ticarileşen medyanın doğrudan sonucudur. Bu kavram, yaklaşık yüz yıl kadar öncesinde gazetelerin, daha geniş okuyucu kitlelerine hitap eden spor ve eğlenceyi, çizimleri ve olağanüstülükleri öne çıkaran bölümler eklemeye başladıklarında ortaya çıkmıştır. Bu süreç, hemen hemen tüm haber ve bilginin "satılabilir” bir metaya dönüşmesiyle sonuçlanmış ve tabloid gazetelerin kurulmasına neden olmuştur. "Tabloid" teriminin kökeni, ilaçların hap şeklindeki yoğunlaştırılmış biçimleri için kullanılan bir eczacılık terimine dayanmaktadır. Bu uyuşturucu tabloidin etkisi ve yutmasının kolay oluşu, kavramın medyaya kolayca uyarlanmasına yol açmıştır. Tabloidleşmenin en kısa tanımlarından birini de Harvard Üniversitesi Shorenstein Basın Siyaset ve Kamu Meseleleri Merkezi'nin Müdürü ‘’Marvin Kalb’’ yapmıştır. Kalb'a göre tabloidleşme, "gerçek haberlerin değerinin düşürülmesi ve cinsellik, skandal ve bilgi-lencenin değer kazanmasıdır" (Kalb’den akt. Bal, 2010, s:122).

Birbirleriyle ilişkili olan tabloidleşme (tabloidisation) ve bil-eğlence (infotainment) kavramları, özellikle son yıllarda medya araştırmacılarının büyük ilgisini çekmektedir. Tarihsel çalışmalarında Mc Lachlan ve Golding (2000) tabloidleşmenin kodlarını daha az metin, siyasal haber, uluslararası haber ve daha çok görüntü, eğlence ve insani ilgi (human interest) haberi olarak sıralarlar. Bir bakıma, tabloidleşme bilgi programlarına eğlencenin eklenmesi boyutuyla bil-eğlencenin ileri bir biçimidir (Akt. Bek, 2004, s:10; Brants ve Neijens, 1998). Tabloid formatların en temel özelliği olayları haberleştirirken, izleyicinin ilgisini çekecek, izleyicide merak uyandıracak yönlerini öne çıkartarak, ‘’olayları’’ seyirlik bir anlatıya dönüştürmeleridir (Akt. Çaplı ve Tuncel, 2009, s:164; Garnham, 2000).

Magazinleşme (tabloidleşme) kavramı ile beraber reyting ve tiraj kaygıları ön plana çıkmakta, sansasyonel bir çerçeve oluşturarak yayına veya içeriğe dikkat çekmek olağan bir hal almaktadır. Aynı zamanda toplum nezdinde ‘’sıkıcı’’ olarak değerlendirilecek içerikler yumuşatılarak, tüketicinin o içeriğe de maruz kalması amaçlanmaktadır. Magazinleşme kavramının etki alanında televizyon haberciliği de bulunmaktadır.

TELEVİZYON HABERCİLİĞİ KAVRAMI Haber kavramı, İngilizce north (kuzey), east (doğu), west (batı) ve south (güney) kelimelerinin

baş harflerinden meydana gelmekte (news) ve “her yönde meydana gelen olaylar” olarak tanımlanmaktadır.

385

Page 15: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

“Haber” diye adlandırılan bazı bilgilerin toplanması ve bireylere aktarılmasının kökeni, toplumsal yaşamın başladığı döneme kadar inmektedir. Mısır’da MÖ 1750 yıllarında, çeşitli bilgilerin yer aldığı resmî bir gazetenin yayımlandığı bilinmektedir. Bazı bilgi ve düşüncelerin elle yazılarak satılmasına ise ilk kez 14. yüzyıl sonlarında Venedik’te rastlanmıştır. Haber temelinde, bireyi yaşamsal olarak ilgilendiren gelişmeler ve bu gelişmelere ilişkin bilgilerdir. Kitle iletişim araçlarında yer alan haberler, bireyleri kişisel, yerel, yöresel, ulusal ve uluslararası düzeyde; toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel yaşamdaki gelişmelerden bilgi sahibi kılar. Özetle haber, kişileri bilgilendirir, eğitir, eğlendirir, üzer, sevindirir, eyleme yöneltir ya da eylemden vazgeçtirir’’ (TC Milli Eğitim Bakanlığı, 2013, s:5-6).

Haberleşmenin kitlesel bir eyleme dönüşmesinde sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmelerin yanı sıra özellikle teknolojik gelişmelerin önemli bir rolü olmuştur. Gelişen teknoloji sonucu ortaya çıkan kitle iletişim araçlarıyla haberleşme çok daha kolay, çok daha hızlı ve çok daha etkili bir hal almıştır. Bu noktada gazete, radyo ve televizyon önemli haberleşme araçları olarak öne çıkmış, haberleşme eyleminden haber ve habercilik olgularına geçişi sağlamıştır (Yurdigül ve Yüksel, 2013, s:141).

‘’Haberlerin bir televizyon program türü olması onun da diğer türler gibi kurgulanabilir olmasına işaret etmektedir. Bu kurgulama esnasında haberin en önemli unsurları ses ve görüntüdür. Hatta çoğu zaman görüntü sesin önüne geçmektedir. Çünkü haberin hazırlanmasında televizyon için görüntü vazgeçilmez bir nitelik taşımaktadır. Bazı durumlarda bir haber sadece görüntülerinden dolayı dahi bültenlerde yer alabilmektedir. Özellikle bu görüntüler cinsellik, şiddet ve kan içeriyorsa haberciler için daha da cazip konuma gelmektedir. Bu nedenle haberler düşünceden çok hareket, açıklamadan çok şaşırtıcı unsur, fikirden çok ise kişisel düşünce içermektedirler. Bunun nedeni kitlelerin medyadan anlam üretmesini değil gösteri sunmasını istemiş olmalarıdır. Haberlerdeki ilginç görüntüler kalktığında haber programları izlenmez olmaktadır’’ (Baudrillard, 1991, s:22).

Ancak bir haberin kullanılmasında görüntü tek başına yeterli değildir. Haberin görüntü dışında haber değerine de sahip olması gerekmektedir. Haber değeri, “Haber öykülerinin seçiminde, kurulmasında ve sunumunda kullanılan profesyonel kodlardır. Haber değeri, endüstrileşmiş haber şirketlerinin üretim gereksinimlerinin bir sonucudur” (Mutlu, 1994, s:151). Haber değerlerini genel olarak; insanların ilgisini çekme, önemlilik, yakınlık, sonuç ve zamanlılık olarak sıralamak mümkündür (Uğurlu ve Öztürk, 2006, s:35-37).

Bir olayın haber değeri taşıması, onun bir haber olarak kullanılabileceği anlamına gelmemektedir. Bir kurumda bir haberin kullanımı noktasında karar verme, o kurumun haber yönetmeninin tercihiyle ilintili olmaktadır. Haber yönetmeninin haber seçim noktasındaki kıstasları ise haberin değeri ve bu değerin çalışılan kurumun habercilik ilkeleri ve yayın politikalarıyla ne ölçüde örtüşüp örtüşmediğiyle doğrudan ilişkili bir hal almaktadır. Hal böyle olunca bir haber üretiminin oluşmasında iki belirleyici etken bulunmaktadır. Bunlardan ilkini çalışılan kurum, ikincisini ise haber yönetmenlerinin (editörlerin) tercih ve yönelimleri oluşturmaktadır. Bu iki etken kurumun ideolojik perspektifiyle bir bütün oluşturmaktadır.

ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ Bu çalışma kapsamında televizyon haberciliği, magazinelleşme noktasında incelenmektedir.

İnceleme içerik ve söylem analizi yöntemi uygulanarak gerçekleştirilmektedir. Çalışmanın örneklemini, Fox TV’de yayınlanan ‘’Çalar Saat’’ programı oluşturmaktadır. Programın 2013 yılı Eylül ayından itibaren yayın hayatını sürdürmesi ve her bir program süresinin 2 saat 45 dakika olması, araştırma evreninin genişliğini göstermektedir. Araştırma evreninin genişliği sebebiyle bu çalışmada rastgele örneklem yöntemi uygulanmaktadır. Bu bağlamda 16 Nisan 2018 tarihinde yayınlanan ‘’Çalar Saat’’ programı, araştırma kapsamına dâhil edilmektedir.

“Çalar Saat” Programı - Künye 24 Şubat 2007 tarihinde News Corporation şirketinin sahibi Rupert Murdoch tarafından

kurulan Fox TV, Türkiye’de ulusal yayın yapmakta olan uluslararası bir televizyon kanalıdır. İhlas Holding’in yayın kuruluşlarından biri olan TGRT’nin yayın ve isim haklarını devretmesi ile yayıncılık hayatına başlayan kanalın dili Türkçe’dir. 2013 yılı itibariyle ‘’Ailemizin Ekranı’’ sloganı ile hedef kitlesine seslenen Fox TV’nin genel merkezi İstanbul Zeytinburnu semtinde bulunmaktadır (http://kimkurdu.com/foxu-kim-kurdu/ Erişim Tarihi: 16.05.2018).

386

Page 16: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

Sabah kuşağı haber yayıncılığının ilk örneklerinden biri olan ‘’Çalar Saat’’ programı, İsmail Küçükkaya’nın sunumuyla 2013 yılı Eylül ayından itibaren Fox TV’de yayın hayatına devam etmektedir. Program 07.15 – 10.00 saatleri arasında hafta içi her gün İsmail Küçükkaya’nın sunumuyla yayınlanmakta, hafta sonları ise programın sunumu İlker Karagöz tarafından yürütülmektedir. Program genel hatlarıyla gündeme ilişkin haber ve gazete manşetlerini izleyicilere aktarmaktadır. Aynı zamanda etkinlik duyuruları, kitap ve albüm tanıtımları gibi bölümleriyle de izleyiciye kültür – sanat anlamında bilgi sağlamaktadır.

PROGRAMIN ANALİZİ Çalışma beş ana bölümde incelenmektedir. Bunlar; genel haberler, ulusal gazete manşetleri,

yerel gazete manşetleri, dış basında gazete manşetleri ile kitap tanıtımı ve şarkı dinletisi bölümleridir.

16 Nisan 2018 Tarihli “Çalar Saat” Programı Analizi ‘’Çalar Saat’’ programının 16 Nisan 2018 tarihli yayınları, niteliksel analiz yöntemiyle beş ana

kategoride incelenmektedir:

İlk kategori olan ‘’genel haberler’’ kısmında toplamda yirmi beş genel haber görülmektedir. Genel haberler tür olarak kategorize edildiğinde ise on üç tanesi ‘’siyaset’’, sekiz tanesi ‘’toplumsal’’, bir tanesi ‘’spor’’, bir tanesi ‘’sağlık’’, bir tanesi ‘’eğitim’’, bir tanesi de ‘’çevre’’ haberi olarak ele alınmaktadır. (Siyaset: %52,0 / Toplumsal: %32,0 / Spor: %4,0 / Sağlık: %4,0 / Eğitim: %4,0 / Çevre: %4,0)

Şekil 1. Genel Haberler

Bu haberlerin on sekizi yorumsuz geçilmekte, beşinde açıklayıcı yorum yapılmakta, birinde eleştirel yorum yapılmakta ve birinde de olumlu haber yorumu yapılmaktadır. (Yorumsuz: %72,0 / Açıklayıcı yorum: %20,0 / Eleştirel yorum: %4,0 / Olumlu yorum: %4,0)

52%  32%  

4%  4%  4%  

4%  

GEnel  haberler  

Siyaset   Toplumsal   Spor   Sağlık   Eği4m   Çevre  

387

Page 17: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

Şekil 2. Haber Yorumu

İkinci kategori olan ‘’ulusal gazete manşetleri’’ kısmında toplamda on sekiz ulusal gazete manşeti görülmektedir. Ulusal gazete manşetleri tür olarak kategorize edildiğinde ise dokuz tanesi ‘’siyaset’’, yedi tanesi ‘’toplumsal’’, bir tanesi ‘’eğitim’’, bir tanesi de ‘’spor’’ manşeti olarak ele alınmaktadır. (Siyaset: %50,0 / Toplumsal: %39,0 / Eğitim: %5,5 / Spor: %5,5)

Şekil 3. Ulusal Gazete Manşetleri

Üçüncü kategori olan ‘’yerel gazete manşetleri’’ kısmında toplamda sekiz yerel gazete manşeti görülmektedir. Yerel gazete manşetleri tür olarak kategorize edildiğinde ise dört tanesi ‘’toplumsal’’, iki tanesi ‘’siyaset’’, iki tanesi ‘’ekonomi’’ manşeti olarak ele alınmaktadır. (Toplumsal: %50,0 / Siyaset: %25,0 / Ekonomi: %25,0)

72%  

20%  

4%  4%  

HABER  YORUMU  

Yorumsuz   Açıklayıcı   Eleş4rel   Olumlu  

50%  39%  

%5,5  %5,5  

ULUSAL  GAZETE  MANŞETLERI  

Siyaset   Toplumsal   Eği4m   Spor  

388

Page 18: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

Şekil 4. Yerel Gazete Manşetleri

Dördüncü kategori olan ‘’dış basında gazete manşetleri’’ kısmında toplamda dört dış basın gazete manşeti görülmektedir. Dış basında gazete manşetleri tür olarak kategorize edildiğinde ise üç tanesi ‘’siyaset’’, bir tanesi ‘’ekonomi’’ manşeti olarak ele alınmaktadır. (Siyaset: %75,0 / Ekonomi: 25,0)

Şekil 5. Dış Basında Gazete Manşetleri

Beşinci kategori olan ‘’kitap tanıtımı ve şarkı dinletisi’’ kısmı toplamda sekiz kez görülmektedir. Kitap tanıtımı ve şarkı dinletisi tür olarak kategorize edildiğinde ise beş tanesi ‘’kitap tanıtımı’’, üç tanesi ‘’şarkı dinletisi’’ olarak ele alınmaktadır. (Kitap tanıtımı: %62,5 / Şarkı dinletisi: %37,5)

50%  

25%  

25%  

YEREL  GAZETE  MANŞETLERI  

Toplumsal   Siyaset   Ekonomi  

75%  

25%  

DıŞ  BASıNDA  GAZETE  MANŞETLERI  

Siyaset   Ekonomi  

389

Page 19: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

Şekil 6. Kitap Tanıtımı ve Şarkı Dinletisi

BULGULARIN DEĞERLENDİRİLMESİ Niteliksel analiz yönteminde görüldüğü üzere Fox TV’de yayınlanan ‘’Çalar Saat’’ programının

16 Nisan 2018 tarihli yayınında, çok sesli bir yayıncılık anlayışının varlığından bahsedilebilmektedir. Programda on beş farklı ulusal gazete (Hürriyet, Aydınlık, Milli Gazete, Ortadoğu, Sözcü, Sabah, Birgün, Karar, Fanatik, Vatan, Dünya, Posta, Şok, Star, Yurt), sekiz farklı yerel gazete (Hakimiyet, Vatandaş, Sonsöz, Sakarya, Ordu Olay, Alanya, Kayseri, Yeni Asır) ve dört farklı yabancı gazeteye (Financial Times, Wall Street Journal, The Guardian, Daily News) yer verilmesi, bu durumu desteklemektedir.

İncelenen yayınlarda aynı zamanda kitap tanıtımı ve şarkı dinletisi bölümleri de bulunmaktadır. Bu bölümlerle birlikte bir sabah kuşağı haber programı olan ‘’Çalar Saat’in’’, geleneksel haber programlarının aksine ‘’magazinel’’ bir nitelik taşıdığından bahsedilebilmektedir. Bu bölümlerin, önemli haber ve gazete manşetlerinin ardından verilmesi, gündemin yumuşatılması ve habere dair yorumun atlanılabilmesine olanak tanımaktadır. Hal böyle olunca ‘’Çalar Saat’’ programı, çok sesliliğe uygun ancak haberin yorumlanması noktasında son takdiri izleyiciye bırakan bir yayıncılık anlayışına sahip olmaktadır. İsmail Küçükkaya’nın yayın içerisindeki ‘’Her zaman olduğu gibi tam ve mutlak bir bağımsızlık içerisinde bütün renkleri kuşatarak en son kararı size bırakmak istiyoruz...’’söylemi de bu durumu desteklemektedir.

SONUÇ Bu çalışmada magazinleşme noktasında incelenen ‘’Çalar Saat’’ programında, çok sesliliğe

dayanan, her kesime eşit mesafede durmaya çalışan bir yayıncılık politikasından bahsedilebilmektedir. 2013 yılı itibariyle ‘’Ailemizin Ekranı’’ sloganı ile hedef kitlesine seslenen Fox TV’nin habercilik noktasında böyle bir anlayışa sahip olması, yabancı bir sermayenin (News Corporation) kuruluşu olmasıyla açıklanabilmektedir. Çünkü yerel sermaye kuruluşlarına nazaran yayıncılık anlayışının sadece medya – iktidar ilişkisi eksenine indirgenmediği görülebilmektedir. Günümüzdeki medya – iktidar ilişkisinin etkisi, üretilen medya içeriklerine kadar sirayet edebilmektedir. Hal böyle olunca kamuoyunun en temel hakkı olan ‘’haberdar olma’’ hakkının korunabilmesi ve her kesime eşit mesafede durulabilmesi hususu önem arz etmektedir. Bu noktada ‘’Çalar Saat’’ programı özelinde Fox TV’nin habercilik anlayışı, diğer sermaye kuruluşlarının habercilik anlayışından ayrılmaktadır.

Ancak haberlerin değerlendirilmesi ve yorumlanması noktasında kamuoyunun haberlere kanalize olabilmesi, tartışmalı bir duruma işaret etmektedir. Ayrıca haber ve gazete manşetlerinin ardından gerçekleştirilen ‘’kitap tanıtımı ve şarkı dinletisi’’ bölümleriyle de bu husus perçinlenmektedir. Bu durum ise haberin magazinleşmesi mi ya da magazinin haberleşmesi mi sorunsalını doğurmakta ve bir tartışma alanı oluşturmaktadır.

Tüm bunların ışığında, 2013 yılı Eylül ayından itibaren Fox TV’de yayın hayatını sürdürmekte olan ‘’Çalar Saat’’ programının 16 Nisan 2018 tarihli yayını niteliksel analiz yöntemiyle

%62,5  

%37,50  

KITAP  TANıTıMı  VE  ŞARKı  DINLETISI  

Kitap  Tanı@mı   Şarkı  Dinle4si  

390

Page 20: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

incelendiğinde; çok sesliliğe uygun, habere ve haber kaynaklarına önem veren, ideolojik anlamda bir taraf gözetmeksizin her kesimin söylemlerine yer veren bir yayıncılık anlayışından bahsedilebilmektedir. Ancak gerek kitap tanıtımı ve şarkı dinletisi bölümleriyle gerek program içerisindeki gündelik hayata dair söylemlerle birlikte program, geleneksel haber bülteni formatlarından ayrılmakta ve onlara nazaran magazinel bir nitelik taşımaktadır.

ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1: Genel Haberler

Şekil 2: Haber Yorumu

Şekil 3: Ulusal Gazete Manşetleri

Şekil 4: Yerel Gazete Manşetleri

Şekil 5: Dış Basında Gazete Manşetleri

Şekil 6: Kitap Tanıtımı ve Şarkı Dinletisi

KAYNAKÇA

BAL, E. (2010) ‘’Televizyon Haberciliğinde Magazinleşme Olgusu: Trt, Ntv ve Show Tv Örneği’’, Akademia – Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, Cilt:1, Sayı: 4, ss:122.

BAUDRILLARD J. (1991) Sessiz Yığınların Gölgesinde ya da Toplumsalın Sonu, Oğuz Adanır (çev), İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

BEK, G.M. (2004) ‘’Türkiye’de Televizyon Haberciliği ve Tabloidleşme’’, İletişim : Araştırmaları, Cilt:2, Sayı:1, ss:10.

ÇAPLI B.; TUNCEL H. (2009). Televizyon Haberciliğinde Etik, ss:164.

DAĞTAŞ, E. (2006). Türkiye’de Magazin Basını, Ankara: Ütopya Yayınevi, ss:101.

KIVANÇ, Ü. (2001). Kesin Ofsayt, İstanbul: İletişim Yayınları.

http://kimkurdu.com/foxu-kim-kurdu/ Erişim Tarihi: 16.05.2018.

MUTLU, E (1994). İletişim Sözlüğü, Ankara: Ark Yayınları.

RTÜK 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun, Madde: 10(2), 2011:11386.

ŞENTÜRK, R. (2010). ‘’Televizyon ve Magazin Kültürü’’, ss:117 – 177.

TC Milli Eğitim Bakanlığı, Gazetecilik (2013) – ‘’Haberin Nitelikleri’’, ss:5-6.

TEKELİOĞLU, O. (22.11.1998). Boyalı Sınıf Savaşı, Milliyet Gazetesi Pazar Eki, ss:5.

UĞURLU F. ve ÖZTÜRK Ş. (2006) Türkiye’de Televizyon Haberciliği, Özel Televizyon Kanallarının Getirdikleri, Tablet Kitapevi, Konya.

USLU, K. Z. (2001) Yazılı ve Görsel Medyada Magazinleşmenin Tarihsel ve Sosyolojik Dinamikleri, İletişim Yayınları, Sayı:12.

YURDİGÜL Y. ve YÜKSEL H. (2013) ‘’Tv Haberciliğinde Editoryal Bağımsızlık Sorunu: Türkiye Televizyon Haberciliğinde Editoryal Bağımsızlık Sorununa İlişkin Alan Araştırması’’, Selçuk İletişim, Cilt: 7, Sayı:4, ss:141.

391

Page 21: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

TELEVİZYON BELGESELLERİNDE MAGAZİNLEŞME EĞİLİMİ Hediye Yıldırım Özgen

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema - Yüksek Lisans

ÖZET İletişim teknolojisi alanında kaydedilen gelişmeler, belgeselin içerik ve biçimini de yakından

etkilemektedir. Belgeselin de hala değişmeye ve gelişmeye devam ettiği göz önünde bulundurulduğunda, belgeselin sınırlarının da diğer medya türleri gibi giderek bulanıklaştığı gözlemlenmektedir. Söz konusu tespit, belgesele getirilen tanımsal özelliklerin artık daha kaygan bir zemin üzerinde bulunup bulunmadığı sorusunu akıllara getirmektedir. Bu sebeple bu çalışma, günümüzde belgeselin bir magazinleşme eğilimi gösterip göstermediğini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu doğrultuda çalışmanın kuramsal çıkış noktasında, Bill Nichols’ının belgesel için ifade ettiği gerçeklik, gerçek kişi ve gerçek öykü şeklindeki nitelik kriterleri ‘televizyon belgeseli’ olarak isimlendirilen ve Discovery Channel, TRT Belgesel ve İz TV kanallarında prime-time saatte yayınlanan belgeseller için ne derecede geçerli olup olmadığı araştırılmaktadır. Analiz örneklemine dahil edilen belgeseller, içerik analizi yöntemi ile tür, içerik ve anlatım açısından niteliksel olarak incelenmektedir. Elde edilen bulgular sonucunda, incelenen belgesellerin büyük bir kısmının belgeselin tanımsal özelliklerini taşıdığı, ancak magazinleşme eğilimini göstererek tüketimi öneren birer popüler kültür ürününe dönüştükleri söylenebilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Televizyon Belgeselleri, Magazinleşme, Dijital Teknoloji, Popüler Kültür

TENDENCY OF TABLOIDIZATION IN TELEVISION DOCUMENTARIES ABSTRACT Developments in the field of communication technology are also influencing the content and

form of the documentary. Given that the documentary is still changing and developing, it is observed that the limits of the documentary are becoming increasingly blurred, like other media types. This fixation brings to mind the question of whether the descriptive properties brought to the document are now on a more slippery basis. For this reason, this study aims to reveal whether the documentary has a tendency to tabloidization. In this direction in the theoretical point of origin of the study, it is being investigated that the reality, the real person and the true story like quantification criteria called “television documentary” expressed by Bill Nichols for the documentary and to what extend whether it is valid or not for the documentaries published on prime time hours in Discovery Channel, TRT Belgesel and Trace TV channels. The documentaries included in the sample of the analysis are being investigated qualitatively by content analysis method in terms of species, content and expression. As a result of obtaining findings, it can be said that a large part of the examined documentaries carry descriptive properties of documentaries but recommended consumption by exhibiting tendency of tabloidization and converted into popular culture products.

Key Words: Television Documentaries, Tabloidization, Digital Technology, Popular Culture

392

Page 22: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

GİRİŞ Belgesel Sinemanın tarihsel gelişimine bakıldığında, belgeselin toplumdaki gerçek hikâye, olay

ve kişileri konu aldığı görülmektedir. Buna bağlı olarak belgeselin sorumluluğunun diğer medya ürünlerinden daha fazla olduğu açıktır. Çünkü belgesel ile ilgili genel kabul, belgeselin anlattıklarının yorum ya da hayal ürünü olmadığıdır. Belgeselin dünyaya ilişkin gerçeklikleri anlattığı göz önünde tutulmakla beraber günümüz belgesellerine bakıldığında gerçeğin üretim ve sunumunda değişiklik olduğu gözlemlenmektedir. Medya teknolojisindeki gelişmeler belgeselin içerik ve biçiminde değişikliğe sebep olmaktadır. Söz konusu değişikliğe sebep olan bir diğer etken ise belgeselin hangi mecrada yayınlandığıdır.

Sinema, radyo, televizyon, internet gibi her iletişim aracının kendisine ait özellikleri ve bir anlatı yapısı bulunmaktadır. “Araç iletidir” diyen McLuhan, hikâyenin aktarıldığı kitle iletişim aracına göre mesajın oluşturulacağını belirtmektedir. Bu bağlamda belgeselin sinema ve televizyonda yer alan formlar ve anlatı yapıları birbirinden farklılık göstermektedir.

Belgeselin televizyonla buluşması 1950’li yıllara denk gelmektedir. Bu yıllarda Edward Murrow’un “See It Now” adlı programıyla televizyonla buluşan belgesel sinema, 1960’larda büyük ölçüde televizyona göç etmiş ve böylece varlığı, ticari, politik, manevi vb. yönlerden her zaman baskıya açık olan dev televizyon ağlarının insafına kalmıştır (Rabiger,1998:29; Akt. Oktan,2008:200).

Belgesel sinemanın Türkiye’de televizyonda yer alması ise 1990’lı yıllardır. Bu yıllarda özel kanalların yaygınlaşmasıyla belgesel sinema için de yeni bir yayın mecrası açılırken belgesel sinemanın o dönemdeki devletin sınırlı desteği ve sansürleri göz önünde bulundurulduğunda bunun belgesel film için olumlu bir gelişme olduğu kabul edilmektedir. Ancak ticari kaygı taşıyan televizyon formatının özelliklerinin, belgeselin işlevlerinden çok farklı olduğu belki de unutulan konular arasında yer almaktadır. Yeni bir tür olarak ortaya çıkan “televizyon belgeselleri” formatına bakıldığında bu olumlu bakışın haklılıklar taşımakla beraber öngörülemeyen değişim ve dönüşüme sebep olduğu izlenmektedir. Belgesel, söz konusu mecrada yer alabilmek için televizyon formatına göre biçimlenmek zorunda kalmıştır.

Ama öte yandan televizyon sayesinde belgesel çok daha fazla insana ulaşmaktadır. Artık her evde isteyen herkes belgesel izleyebilmektedir. Ancak televizyon karşısındaki kitle, bilgi edinmenin yanı sıra eğlenmek ve güzel vakit geçirmek istemektedir. Ticari kaygı ile hareket eden televizyon ise izleyicinin bu taleplerini dikkate alan programlar üretmektedir.

Televizyonun belgesel filmleri mali açıdan destekleyebilecek en büyük kaynak olması, geleneksel tarzdaki belgesel türlerinin televizyonun yeni finansal ve kültürel gerçeklerine uygun olarak yeniden biçimlenmesi eğilimini ortaya çıkarmıştır. Artık belgeselin daha öncesine kıyasla hem eğlendirme hem de çok daha fazla sayıda izleyiciyi çekmek gibi bir zorunluluğu bulunmaktadır. Böyle bir zorunluluk, bazı yazarlar tarafından ‘televizyon belgeseli’ olarak nitelendirilen melez belgesel türlerini ortaya çıkarmıştır (Corner,1995: Akt. Atabey, 2005: 220).

Belgeselin yayınlandığı mecraya bağlı içerik ve biçimindeki değişiklik günümüzde yayınlanan belgesellere bakıldığında daha yoğun hissedilmektedir. Çalışmanın sorunsalı, televizyon belgesellerinin içerik ve biçimine magazinin sızdığı, enformasyon taşıyıcısı olarak kabul edilen belgeselin izleyici için daha keyifli bir tüketim haline getirilerek eğlendirme dinamiğinin daha ağır bastığıdır. Eğlendirirken bilgi vermeyi amaçlayan yayıncılık türü olarak tanımlanan magazin, bilgilendirmekten öte hoşça vakit geçirmek, oyalamak ve gündelik hayatın sıkıntılarından bir nebze olsun kurtulmak için izlenmektedir (Dağtaş, 2006: 101). Haberlerde yer alan magazin ögeleri günümüzde içselleştirilmiştir. Bu durum televizyon belgeseli için de geçerli olacak gibi durmaktadır. Eğlendirici olma, kısa sürelilik, yüzeysel bilgi, hızlı görüntü, tekdüzeleşme, popüler konular gibi magazin programlarında karşımıza çıkan ve televizyonun geneline hakim olan dinamiklerin televizyon belgesellerinde de kendine yer bulduğu söylenebilir. Fakat mecraya bağlı bu durumun yanı sıra teknolojik gelişmeleri takip etmekle beraber belgesel formunun niteliklerini koruyarak üretilen belgesel filmler olduğunun da altını çizmek gerekmektedir.

Tüm bu bilgiler ve gözlemler ışığında bu çalışmanın amacı, televizyonda yer alan belgesellerin içerik ve biçimindeki değişmeyi inceleyerek magazin programlarını andıran belgesele bir dönüşümün

393

Page 23: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

olup olmadığını ortaya koymaktır. Bunu yaparken çıkış noktası ise Bill Nichols’ın bahsettiği belgeselin taşıması gereken gerçeklik, rol yapmayan gerçek kişiler ve hayali bir yorum olmayan gerçek öyküler niteliklerini taşıyıp taşımadığı ve Nichols’un yaptığı belgesel türleridir. Çalışma kapsamında incelenen belgeseller geleneksel belgesellerle karşılaştırılmamış, günümüz belgeselleri kendi içinde değerlendirilerek bir derecelendirme yapılması hedeflenmiştir.

BELGESEL VE BELGESELİN TAŞIMASI GEREKEN ÖZELLİKLER Belgesel kavramını ilk olarak Robert Flaherty’nin Moana isimli çalışmasını değerlendirmek için

kullanan İngiliz Belgesel Hareketinin kurucusu John Grierson, bu kavramı daha sonraki yıllarda “gerçekliğin yaratıcı bir biçimde işlenişi” olarak tanımlamaktadır (Akbulut, 2012: 29). Söz konusu tanımlamadan yola çıkarak Grierson, belgesel sinemanın temel prensiplerinde gerçeklik, yaratıcılık, bilgilendirmek, eğitmek, dünyanın karmaşıklığını anlaşılır kılmak özelliklerinin gözetilmesine ağırlık vermektedir.

Belgeselin eleştirel olması gerektiğine dikkat çeken Paul Rotha’ya göre ise, belgeselin toplumsal sorunları incelemesi ve izleyicinin izlediğinden bir sonuç çıkarmasına yardımcı olmalıdır (Rotha, 1995: 83).

Belgesel Sinemaya Giriş isimli kitabında Nichols (2017) , belgeselle ilgili kabul edilen gerçeklik, gerçek kişiler ve gerçek öyküler özelliklerini anlatmaktadır. Buna göre:

• Belgeseller, gerçekten olmuş bir şey hakkındadır; doğruluğu kanıtlanmamış olgular ortaya atmazlar.

• Belgeseller rol yapmayan gerçek kişiler hakkındadır.

• Belgesel öyküsü, olup bitenin makul bir temsilidir; hayali bir yorum değildir.

MAGAZİN, MAGAZİNLEŞME ve TV BELGESELİ Magazin denildiğinde akla ilk olarak eğlendirerek günlük kaygılardan uzaklaşmak gelirken

bunu sağlayan aracın ise günümüzde televizyon olduğu görülmektedir. Görsel ve işitsel bir kitle iletişim aracı olduğu için insanlar üzerindeki etkisinin diğer kitle iletişim araçlarına göre daha fazla olduğu kabul edilen televizyon, eğlence kavramı ile iç içe geçmiş durumdadır. Magazin, günümüzde insanların enerji ve para harcamadan günlük kaygılarından uzaklaşarak hoş vakit geçirmek için tercih ettikleri yayın formatıdır. Bu kavramın kelime anlamına bakıldığında Arapçadaki hazine sözcüğü ile aynı kökten gelmektedir. Mahazin sözcüğü ‘mahzen’in çoğuludur ve içinde eşya depolanan yer, anlamına gelmektedir. Fransızca’da ‘dükkan’ anlamını karşılayan sözcük, içinde birçok ürünün satıldığı yer olarak tanımlanmaktadır. Bununla birlikte, kavramın, içinde pek çok farklı bilginin yer aldığı yayın anlamında kullanımının temelinde ise aslında bu tanım yer almaktadır” (Belge, 1997: 373). Almanca ve İngilizce’de dergi, Amerikan İngilizcesinde aynı zamanda lifestyle anlamında da kullanılan magazin, genellikle birden fazla konuları içeren ve değişik düzeylerde işleyen bir yayın formatıdır (Şentürk, 2010: 177).

Magazinleşmenin televizyonlarda yaygınlaşması ise 1990’lı yıllara denk gelmektedir. Bu yıllara kadar Türkiye’de yalnızca kamu yayıncılığı yapan TRT yayınlarında bu içeriğe rastlanmadığı belirtilmektedir. 1990’da Türkiye’nin ilk özel kanalı Magic Box Star 1’in yayına başlaması, ardından Show TV kanalının açılması ile Türkiye’deki ‘Çok Özel’ isimli ilk magazin programı yayınlanmıştır.

Televizyonun gelişim sürecine paralel olarak televizyondaki programlarda magazinleşmenin arttığı görülmektedir. Televizyonda yayınlanan programlara göz gezdirildiğinde dizi, yarışma, magazin programlarının yoğunluktadır. Öyle ki televizyonun genel çerçevesi bu programların anlatı yapısına göre oluşturulmaktadır. Haber ve belgesel gibi gerçek olay ve kişileri içeren programlarının içerik ve biçimleri de söz konusu program format özelliklerine göre yeniden üretilmektedir.

Günümüzde belgesel otuz dakikalık araştırmacı gazetecilik örneğinden, uzun metrajlı ve sinema dilinin bütün özelliklerini taşıyan filmlere, sıradan kişilerin bir günlük öyküsünü anlatan video güncelerinden realite şovlara kadar farklı biçim ve denemeleri içeriyor. Artık bilgi ağırlıklı olan ve kurmaca formlar arasındaki sınırlar ortadan kalkıyor ve bu türleri birbirinden ayırmak ve her birinin kesin tanımlarını yapmak giderek zorlaşıyor (Atabey, 2005: 218).

394

Page 24: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

Özellikle Amerika’da 50’li yıllardan itibaren reklâma odaklanmaya başlayan televizyonun magazinleşmesiyle birlikte içerik ve format arasındaki çatışma günümüze değin artarak devam etmiş ve bu durum genel eğilime ters düşen iddialı programlar yapmayı güçleştirmiştir. Nitekim geçen süre içinde kültürel ve politik konuları işleyen programlar kendi farklarını ortaya koymakta zorlandılar ve televizyonun bütününün magazinsel yapısı içinde eğlence programı olarak algılanma tehlikesiyle yüzleştiler. Aynı gelişim çizgisi Türk televizyon kanallarında da gözlenmektedir. Özelikle günümüzde magazin programları küçük parçacıklara bölünmüş ve heterojen yapısıyla yayınların bütününün paradigmasını oluşturmaktadır. Türkiye’de yayın yapan kanalların büyük bir bölümü bu eğilime uyum sağlamış görünmektedir. Bu uyumun en önemli göstergelerinden biri de eğlence segmanlarıyla enformasyon segmanlarının sürekli artan bir oranda iç içe geçmesidir (Şentürk, 2010: 180).

Şentürk’ün Televizyon ve Magazin Kültürü isimli çalışmasında belirttiği magazinleşmenin televizyonun gelişim sürecinde haber programlarında yer alırken; günümüzde televizyon belgesellerinde de her geçen gün artarak devam etmektedir. Öyle ki bilgi içeren metinden ziyade görüntünün ağırlıkta olduğu, birbiriyle bağlantısı olmayan röportajların arka arkaya sıralandığını, bilginin tekdüzeleştiği televizyon belgeselleri yaygınlaşmaktadır.

Şentürk’ün “Bazı tarihi konuların irdelendiği tartışma programlarına magazin dünyasının ünlü fakat konuyla ilgisi olmayan isimleri de davet edilmekte” saptaması belgeseldeki seçilen sunucularda kendini göstermektedir. Örneğin Discovery Science kanalında yayınlanan ‘İnancın Hikâyesi Ölümün Ötesinde’ isimli belgeselin sunucu ünlü oyuncu Morgan Freeman; TRT Belgesel’de yayınlanan ‘Milli Marşlar’ isimli belgeselin Yiğit Özşener; İz TV’de yayınlanan Gidiş Dönüş gezi programının sunucusu oyuncu Serkan Ercan’dır.

ÇALIŞMANIN METODOLOJİSİ Araştırmanın Yöntemi Araştırma literatür taraması ve içerik analizi olmak üzere iki yöntemden yararlanarak

hazırlanmıştır. Birinci aşamada kaynak taraması yapılarak aynı ve benzer konularda yapılan çalışmalar incelenirken ikinci aşamada analiz örneklemine dahil edilen belgeseller, içerik analizi yöntemi ile tür, içerik ve anlatım açısından niteliksel olarak incelenmiştir. Nichols’un oluşturduğu belgesel türleri kategori olarak kabul edilerek belgeselin taşıması gereken gerçeklik, gerçek kişi ve gerçek öykü başlıklarını içeren bir tablo hazırlanmıştır. İzlenen belgesellerin hangi türe girdiği saptanarak bu tabloda işaretlenmiştir. Ayrıca belgeselin taşıması gereken özellikleri içinde barındırıp barındırmadığı belirlenmiştir. Magazin formatının özellikleri literatür taraması ile incelenerek, televizyondaki programların içerik ve biçim açısından özelliklerini kapsayan Televizyon Programı Magazin Modeli isimli bir tablo oluşturulmuştur. Nichols’un belgesel türlerine ve belgesel özelliğini taşıyan televizyon belgesellerinde magazinleşme eğilimi olup olmadığı saptarken bu tablodaki özelliklerin varlığı sorgulanmıştır.

Televizyon Programı Magazin Modeli Magazin yayın formatına genel anlamda bakıldığında gerek yazılı gerek görsel basında bazı

özellikler göze çarpmaktadır. Bunlar televizyonda hızlı ve çok görüntü, daha az bilgi iken; gazete ve dergilerde büyük fotoğraflar ve kısa metin olarak kendini göstermektedir. Bunların yanı sıra bilgilerin kısa olması, konuların birbirine benzemesi, düşünme yerine duygulara seslenen görüntü ve metinlerin yoğunlukta olması söz konusu yayın formatına hakimdir. Bu bağlamda yapılacak çalışmada daha düzenli bir bilgi elde edebilmek için bu özellikler küçük bir tablo haline getirilmiştir.

Televizyon Programı Magazin Modeli; Rıdvan Şentürk’ün Televizyon ve Magazin Kültürü, Dilek Zübeyde Ballı’nın Magazin Programlarında Kullanılan Kimlik Temsilleri ve Sunumu isimli çalışmaları ile literatürde bu alanda yapılan çalışmalardan yararlanılarak elde edilmiştir. Çalışma kapsamında izlenen belgesellerde magazinleşme eğilim olup olmadığı saptanmaya çalışılırken bu özellikler göz önünde bulundurulacaktır.

395

Page 25: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

Eğlendiricilik ve Popülerlik: Kolay ve hızlıca tüketilebilir bilgilendirme biçimleri

Kısa Sürelilik ve Tekdüzeleşme: Ayrıntıya girilmeyen bilgiler ile konuların tekdüzeleşmesi

Klip estetiği ile oluşturulan kurgu, hızla akıp giden görüntüler

Dizisellik ve Bölünme

Ünlüler Merak-Heyecan-Duygulara Seslenme

Araştırmanın Sorunsalı Belgesel varlığını sürdürebilmek, yeni gösterim mecralarında yer alabilmek için bu mecraların

formatına uymak zorunda kalmıştır. Bu durum da belgeselin sınırlarının diğer türler karşısında bulanıklaştığı ve özünden uzaklaştığı izlenimini oluşturmaktadır. Bu bağlamda aşağıdaki sorular çalışmanın sorunsal çerçevesini çizmektedir:

• Belgeselin olmaz ise olmaz nitelikleri nelerdir ve ‘televizyon belgeselleri’nde bu unsurlar yer almakta mıdır?

• Belgesel için yeni bir gösterim mecrası olarak görülen televizyon, belgeselin anlatı yapısını ve biçimini değiştirmiş midir?

• Eğlendirmeyi ön planda tutan televizyon, televizyon belgeselinin içerik ve biçimini de aynı kaygı ile magazin programlarının formatına mı yöneltmektedir?

• Belgesel popüler eğlence formatı mıdır?

• Nichols’un sınıflandırıldığı belgesel türleri dışında kalan yeni bir belgesel türü mü oluşturulmaktadır?

Araştırmanın Hipotezleri 1. Televizyon belgeselleri, belgeselin bazı özelliklerini taşımakla beraber ağırlıklı olarak özünden uzaklaşmaktadır.

2. Televizyon belgeselleri, belgesel türleri arasına girmekte ve belgeselin tanımsal özelliklerini taşımaktadır; ancak magazinleşme eğilimini göstererek tüketimi öneren birer popüler kültür ürününe dönüşmektedir.

Araştırmanın Evren ve Örneklemi Araştırma evreni televizyon kanallarında yayınlanan tüm belgesellerdir. Evren çok geniş olduğu

için, örneklem belirlemede amaçlı örneklem yöntemi kullanılmıştır. Sencer (1989)’in tanımıyla bu örneklemenin temeli, araştırmanın amaçları doğrultusunda bir evrenin temsilci bir örneği yerine, amaçlı olarak bir ya da birkaç alt kesimini örnek olarak almaktır. Bu bağlamda tüm televizyon kanallarında yayınlanan belgeseller izlenemeyeceği için önce televizyon kanallarından tematik kanallar belirlenmiş; daha sonra da yayın tarihi ve saati sınırlandırılmasına gidilerek örneklem grubu oluşturulmuştur. Bu yapılırken uluslararası platformu görebilmek için örneklem olarak Discovery Channel kanalı incelenirken ulusal platform için ise kamu kanalı TRT Belgesel ve özel belgesel kanalı İZ TV takip edilerek incelenmiştir. Bu bağlamda araştırmanın hipotezlerinin tematik yayın yapan bu üç kanaldaki belgeseller için ne derecede geçerli olup olmadığını saptayabilmek için kanalların prime-time saatleri izlenmiştir. Bu durumda örneklem söz konusu üç tematik kanalda 1 hafta boyunca prime-time saatte yayınlanan belgesellerdir.

Verilerin Toplanması ve Çözümlenmesi Veri toplamanın planlaması yapılırken rastlantısal bir tarih aralığı belirlenmiştir. 28.07.2018-

04.07.2018 tarihleri arasındaki 1 haftalık yayın akışının sadece prime time (20.00-23.00) saatleri kayıt edilerek izlenmiştir. Televizyon kanallarındaki 1 günlük yayın süresi 1440 iken; çalışma, bunun prime time dilimi olan 180 dakikası ile sınırlandırılmak üzere 1 kanalın 1 haftada 1.260 dakikası alınmıştır.

396

Page 26: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

Üç kanalın toplam izlenen yayın süresi 3.780 dakikadır. Reklamlar ve kamu spotları bu dakikaya dâhildir; ancak kayıtta bunlar atlanarak izlenmiştir.

Analiz örneklemine dahil edilen belgeseller, yazılı ve görsel verilerin analiz edilmesinde uygulanan içerik analizi yöntemi ile tür, içerik ve anlatım açısından niteliksel olarak incelenmiştir. Televizyonun, belgeseli hangi yönde etkilediğini somutlaştırabilmek için çalışmada tematik belgesel kanallarındaki yayınlarının kaçının belgesel kategorisine girip kaçının belgesel özelliklerini taşıması ile beraber belgesel olmadığı rakamlar ile verilerek sayısal bir veri elde edilmesi hedeflenmiştir.

BULGULAR Discovery Channel Belgeselleri Televizyon kanallarındaki yayınların incelendiği bir haftalık sürede ön plana çıkan en önemli

bulgulardan birisi, Discovery Channel’da yayınların büyük bir kısmının belgesele benzeyen Reality Show türüne ait olduğudur. Uluslararası ölçekte yayın yapan Discovery Channel’da 1 haftada prime time saatteki yayın sayısı 26 iken; bu sayının 10’u belgeseldir. 10 belgeselin ise 7’si ilk; 3’ü tekrar yayındır.

Kanalda yayınlanan belgeseller, Nichols’un detaylandırdığı belgeselin taşıması gereken 3 özelliğe göre incelenmiştir. Burada dikkat çeken bulgulardan birisi, söz konusu 7 belgeselden kimi Nichols’un bahsettiği 3 özelliği de taşımasına rağmen kimisi ise birini ya da ikisini taşımaktadır. Örneğin Amerika’daki en garip yeraltı mekânlarından bazılarının hikâyelerinin anlatıldığı “Yeraltındaki Sırlar” isimli program ilk bakışta belgesel formuna uymaktadır; nitekim kanalda programı belgesel türü altında yayınlamaktadır. Nichols, “Belgeseller, gerçekten olmuş bir şey hakkındadır; doğruluğu kanıtlanmamış olgular ortaya atmazlar” der. Söz konusu belgesele baktığımızda ise Amerika’da gerçek olan demiryolları yapımındaki toplu ölümleri konu almakla beraber, bulunamayan toplu mezarların tren yoluna yakın bir yerde olabileceği savını ortaya atmakta; trene yakın olduğu gerekçesiyle kazım yapılamayacağını belirterek kanıtlayamamaktadır. Belgesel, diğer bir özellik olan “gerçek kişiler” özelliğini taşımaktadır. Ancak “Belgesel öyküsü, olup bitenin makul bir temsilidir; hayali bir yorum değil” başlıklı üçüncü özelliği taşımamaktadır. Daha çok bilgileri ve durumları ilişkilendirme yöntemini kullanılarak yorumlar yapılmaktadır.

Ayrıca magazinleşme eğilimini saptayabilmek için belgesel içerik ve biçim açısından Televizyon Programı Magazin Modeline göre incelenmiştir. İçerik göz önünde bulundurulduğunda belgeselde merak ögesinin gerçek durumdan ve bilgiden ön planda olduğu görülmektedir. Bu da bize ‘az sonra’lar ile merak ögesi üzerine kurulan magazin programlarını andırmaktadır

Discovery Channel’da belgesel türünde yayınlanan “Dijital Kurtuluş” ise belgeselin taşıması gereken üç özelliği barındırıyormuş gibi görünse de detaylı bakıldığında durumun tam tersi yönde olduğu saptanmaktadır. Hayatta kalmak için geleneksel kuralları kullanmayıp daha önce denenmiş hayatta kalma yollarını, günümüzde yolculuğa çıktığımızda hepimizin çantasında olabilecek teknolojik araçları kullanan Andy, gerçek bir yolculuğa çıkmış olsa da ihtimaller üzerinden devam etmektedir. Nitekim Nichols’un bahsettiği “belgesel gerçekten olmuş bir şey hakkındadır” ile uyuşmamaktadır. Çünkü bu hayat kurtarma gerçekten olmuş bir şeyden ziyade olabilecek bir şeyi temsilen kendi üzerinde yaşayarak göstermektedir. İkinci unsur olan “gerçek kişiler” de belgeselde tam anlamında yoktur. Belgeseldeki kişi gerçek olsa da rol yaptığını söyleyebiliriz; çünkü Andy’nin gerçek hayatı bu değildir. Nichols, “belgesel öyküsü, olup bitenin makul bir temsilidir; hayali bir yorum değil” demektedir. Söz konusu belgesele baktığımızda ise öykünün hayali olduğunu görmekteyiz. Çünkü yaşanan sorunlar, yaşanabilecek sorunlar üzerinden kurgu ve hayal ile oluşturulmuştur.

Söz konusu belgesel Televizyon Programı Magazin Modeline göre incelendiğinde ise; eğlendiricilik ve popülerlik; kolay ve hızlıca tüketilebilir bilgilendirme biçimi; ayrıntıya girilmeyen bilgiler ile konuların tekdüzeleşmesi; merak ve heyecanın ön planda tutularak duygulara seslenme özelliklerini taşıdığı görülmektedir.

Kanaldaki “Dönüştürülen Eşyalar”, “Bering Boğazında Altın”, “Araç Kurtarıcılar Toronto, “Avustralya Demiryolları” ve “Yıkıcı” (sadece 3.özelliği taşımamaktadır) isimli diğer beş

397

Page 27: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

belgesel ise Nichols’un 3 özelliğini taşımakla beraber gerek seçilen içerik ve metinlerin sunulduğu dil, kısa bilgiler; gerekse çekim, montaj ve müzik kullanımları ile magazinleşme eğilimi taşımaktadır.

Nichols’un belgesel türlerine göre kanalda yayınlanan belgeseller, ‘Açıklayıcı ve Gözlemci’ belgesel türünde yoğunlaşmaktadır. Discovery Channel kanalındaki Reality Show programlarının sayısının belgeselden fazla olmasının yanı sıra yayınlanan belgesellerin çoğunlukla gözlemci belgesel türünde olması televizyon belgeselciliği ile reality programları arasındaki etkileşim hakkında net bilgi vermektedir. Popüler gerçek televizyonculuğunun belgeselcilikle olan bağı özellikle gözlemci belgeselcilikten sonra belirginleşmiştir.

“Dijital Kurtuluş: Timsahlarla Kaplı Bir Nehir” isimli belgesel, Nichols’un belgesel türlerinden hiçbirine dahil edilememiştir.

Kanaldaki bir diğer program yoğunluğu ise ‘life style’ olarak tanımlanan yaşam stili programlardır. Kanalda tarih ve sosyal içerikli belgesellerin yaşam sitili sunan bu programlar ile harmanlanması magazin belgeseli gibi yeni bir form ile karşımıza çıkmaktadır. Açıklayıcı belgesel türünün yoğunlukta olması belgeselin genel niteliklerini koruduğu gibi bir algı oluştursa da bu türdeki belgesellerde yer alan bilgilerin kısa ve yüzeysel olması televizyonun, bu türü de kendine göre biçimlendirdiğini göstermektedir.

İZ TV Belgeselleri Tematik belgesel kanalı İZ TV’de elde edilen en önemli bulgulardan birisi ise kanalda eğlence

üzerine kurulu gezi programlarının çoğunlukta olması ve program sunucularının bazılarının ünlü kişilerden seçilmesidir. Tarih, sosyal içerikli, sorgulayan, eleştiren belgesellerin sayısı ise oldukça azdır. Ulusal ölçekte yayın yapan İZ TV’de 1 haftada prime time saatteki yayınlanan belgesel sayısı 33 iken; bunun 19’u gezi; 1’i portre, 2’si tarih, 4’ü kültür; diğerleri ise ‘life style’ olarak tanımlanan yaşam ve hobi programlarıdır.

Kanalda yayınlanan belgeseller Discovery Channel’da yapıldığı gibi Nichols’un detaylandırdığı belgeselin taşıması gereken 3 özelliğe göre incelenmiştir. Burada dikkat çeken bulgulardan birisi tüm belgeseller Nichols’un bahsettiği 3 özelliği de taşımasına rağmen belgeselin içerik ve biçimdeki sunumları ile eğlence ögesi üzerine kurulu olduğudur.

İzlenen süre içinde genel anlamda günümüz belgesellerinden ziyade geleneksel belgesel formuna yakın olan belgeseller yayınlayan İZ TV’deki gezi programlarında ise gezilen yerin tarihi ile bilgiler çok az ve yüzeysel olarak verilmektedir. Programın, söz konusu yerin tarihini değil, kültürünü tanıma ve görme üzerine kurulu olduğu; dinlemekten ziyade izlemek üzerine temellendirildiği saptanmaktadır. Nitekim magazin programları da çok görüntü, az bilgi üzerine kuruludur. Söz konusu nitelikler ile özellikle “Durma”, “Gidiş-Dönüş” ve “Yolda” isimli gezi belgesellerinde karşılaşılmıştır. Bu özellikler, Televizyon Programı Magazin Modelinin kolay ve hızlıca tüketilebilir bilgilendirme biçimi, Kısa Sürelilik ve Tekdüzeleşme nitelikleri ile kesişmektedir.

“Durma” isimli gezi programı içerik yönünden yüzeysel bilgilerin verilmesinin yanı sıra ekranı bölmesi, tamamlayıcı müzikten ziyade klip benzeri müzik kullanımı ve kurgusu ile biçim açısından da Televizyon Programı Magazin Modelinin Klip estetiği ile oluşturulan kurgu niteliği ile benzerlik taşımaktadır. Belgeselin 30 Haziran 2018 tarihli ‘Merhaba Antalya’ isimli bölümünde belgeselin sunucusu, düğüne gitmek üzere yaptığı alışverişi gösterilmektedir. Sunucu erkek giyim mağazasında ceketleri deneyerek mankenlik yapmakta; erkek kuaföründe tıraş olmaktadır. Buradaki kurgu ile programın popüler kültür ürününe dönüştüğünü görmekteyiz. Oyuncu Serkan Ercan’ın sunduğu “Gidiş Dönüş” isimli gezi programında da benzer durumlar söz konusudur. Gidilen yer ile ilgili yüzeysel ve kısa bilgiler verilen programda; sunucu kafede bir arkadaşı ile konuşur gibi bir dil kullanmaktadır. Ayrıca “Gidiş-Dönüş”ün sunucusunun oyuncu Serkan Ercan olması magazin modelinin ünlüler özelliği ile kesişmektedir. Bir diğer gezi programı “Yolda” ise kurgusu, kullandığı altyazı ve müzik kullanımının yanı sıra yüzeysel içeriği ile de magazin programlarına daha yakın durmaktadır. Nitekim programın kendini tanımladığı şu cümle de bize formu ile ilgili fikir sunmaktadır: “Klasik gezi belgesellerinden onları ayıran nokta ansiklopedik bilgi bombardımanı yerine hayatın içinden bulup çıkarttıklarını, tarihin kesin verileriyle birlikte sunuyorlar.”

398

Page 28: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

İz TV’de yayınlanan ‘Özel Gösterim’ isimli başlık altında yayınlanan belgeseller, televizyon formundan biraz daha uzak kalmaya çalışmaktadır. Bu belgeseller, izleyiciyi oyalama ve eğlendirme unsurları üzerine kurulu değildir.

Kanalda yayınlanan belgesellerin Discovery Channel’da olduğu gibi ‘Açıklayıcı ve Gözlemci’ belgesel türünde yoğunlaştığı görülmektedir. Reality TV Programlarının belgeselden daha fazla olduğu Discovery Channel ile İZ TV’nin bu konuda kesişmesinin sebebinin gezi türüne daha fazla yer vermesinden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Bu bağlamda da iki kanal da izleyiciyi eğlendirme ve oyalama hedefinin ön planda olduğu görülmektedir.

TRT Belgesel Belgeselleri TRT kanallarından tematik yayın yapan TRT belgesel kanalından elde edilen en önemli

bulgulardan birisi ise incelenen yayın dilimleri arasında kanalda yayınlanan belgesellerin büyük bir kısmının lisanslı-yabancı doğa ve hayvan belgeselleri olmasıdır. Ulusal ölçekte yayın yapan TRT Belgesel ’de bir haftada prime time saatteki yayınlanan belgesel sayısı 3’ü tekrar olmak üzere 30 iken; bunun 13’ü doğa ve hayvan; 7’si doğa ve insan; 3’si insan ve yaşam öyküleri; 1’i gezi- tanıtım belgeselidir. Diğer 6 belgesel ise mega yapı, modern ve ilginç icatlar, antik çağda üretilen silahlar, nükleer santral, ülke ve şehir meydanları konulu belgesellerdir. Elde edilen bulgulardan biri ise her belgeselin bölünerek reklam ve fragmana geçilmesidir. Çalışmada yol gösterici olması için oluşturulan Televizyon Programı Magazin Modeli’nin taşıdığı “bölünme” niteliğinin en çok karşılaşıldığı yer burasıdır.

TRT Belgesel’de prime time saatte yayınlanan belgeseller Discovery Channel ve İZ TV’de yapıldığı gibi öncelikle Nichols’un detaylandırdığı belgeselin taşıması gereken üç niteliğe göre incelenmiştir. Ancak insanın yer almadığı 13 doğa ve hayvan belgesellerinde, “Belgesellerde rol yapmayan gerçek kişiler yer alır” niteliği incelenememiştir. İlk bakışta elde edilen bulgu, doğa- hayvan ve doğa-insan belgesellerinin yoğunluğudur. Özellikle biçim yönünden televizyon programları formuna uzak denilebilecek belgesellerin içerik yönünden zayıf kaldığı saptanmıştır. Bu belgesellerde Televizyon Programı Magazin Modeli’nin ayrıntıya girmeyen yüzeysel bilgiler ile tekdüzeleşme, kolay ve hızlı tüketilebilir bilgilendirme biçimleri niteliklerini taşıdıkların görülmüştür. Biçim yönünden ise hepsinde olmamak ile beraber bazı belgesellerde klip estetiğinde hazırlanan görüntüler, kısa sürelilik ve dizisellik özelliklerini taşıdığı fark edilmiştir. Çalışmada bu özelliklerin en yoğun olduğu belgesellerden bazıları detaylı olarak anlatılmaktadır.

29 Haziran’da yayınlanan Kemaliye’nin yer aldığı “Bir Zamanlar” isimli belgesele baktığımızda elde edilen en belirgin bulgular arasında Nichols’un bahsettiği 3 özelliği de taşımasına rağmen birbiriyle bağlantısız kısa röportajlar, ayrıntıya girilmeyen bilgiler ve kısa kliplerin varlığı ile içerik ve biçim açısından magazinsel ögeleri taşımaktadır. Üst sesin yer almadığı, yöre halkının konuşturulduğu programda yapılan röportajlar kısa, görüntüler yoğundur.

Aynı tarihte yayınlanan lisanslı “Mavi Dünya” isimli belgesele baktığımızda günümüz belgesellerinde teknolojinin gelişmesi ile birlikte kullanılan farklı çekim tekniklerinden biri olan hyper çekimi kullanılmıştır. Mağara dalışının anlatıldığı belgeselde biçimden ziyade içeriğin manipüle edildiği görülmektedir. Çünkü eğitim hakkında elle tutulur somut bilgiler yerine sadece zor olduğundan bahsedilirken bunun yanı sıra güzel görüntüler ile de mağara dalışı teşvik edilmektedir.

Bir diğer belgesel 30 Haziran’da yayınlanan lisanslı “Domateslerin Zaferi” isimli belgesel. Domatesin Amerika’dan Avrupa’ya geliş hikâyesinin anlatıldığı belgesel Nichols’un bahsettiği üç niteliği de taşımaktadır. Belgeselde üst seste verilen metin bilgi içermesinin yanı sıra kullanılan görüntüler ve yapılan canlandırmaların bazıları arzu, ihtiras ve cinsellik ile ilişkilendirilmektedir. Bu bağlamda söz konusu belgesel, magazinsel öğelerini içerik yönünden taşımaktadır.

Kanalda dikkat çeken bir diğer belgesel ise, Nichols’un üç kriterine uymasına rağmen hem içerik hem de biçim yönünden magazin formatının özelliklerini hatırlatan “Modern Mucizeler”. İcat edilmiş ve hayranlık uyandıran makinelerden ilk 10 listesinin hazırlandığı belgesel, magazin programlarında ya da müzik programlarında kullanılan in-out; top-list formlarına benzemektedir. Metinde yer alan tekrarlar ve enformasyon vermeyen yüzeysel bilgiler, magazin formlarını çağrıştırmaktadır. Bunun yanı sıra Fransa’daki nükleer santrallerin konu alındığı Nükleer Santral

399

Page 29: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

isimli belgesel de belgeselin üç niteliğini taşımaktadır ve genel anlamda belgesel formundadır. Ancak, belgeselin özellikle sonunda yer alan mutlu ve sağlıklı yüzler reklam filmini andırmakta, görüntüler popüler değerler üzerine oturtulmaktadır.

Kendilerini eşya toplamaya adayan ve evlerini çöplüğü çeviren İngiltere’deki insanların konu alındığı” Lisanslı İstifçiler” isimli belgeselde de kısa kısa görüntüler, kişiler arasında oluşturulan gergin ortam, özel hayata girme ve sık sık yer verilen tekrarlamalar ile magazin ögelerini taşımaktadır. Kanalda yayınlanan ve dikkat çeken bir diğer belgesel ise insan hikayelerine yer verilen “Kıyıdan Köşeden Hayatlar”. Belgesel, Nichols’un birinci ve ikinci niteliğini taşımak ile beraber “Belgesel öyküsü, olup bitenin makul bir temsilidir; hayali bir yorum değil” niteliğini taşımamaktadır. Çünkü öykü bir başka bölümde tamamlanmak üzere yarım bırakılmaktadır. Bu yönü ile de Televizyon Programı Magazin Modeli’nin dizisellik özelliğini taşımaktadır.

TRT Belgesel ’deki belgeseller de diğer kanallarda olduğu gibi Açıklayıcı ve Gözlemci belgesel türüne girmektedir. Sadece “Bi Çiftlik” isimli belgesel, yönetmenin kamera önünde yer alması ve belgeseldeki kişiler ile iletişime, temasa geçmesi özellikleri sebebiyle Katılımcı Türe de girmektedir. Belgesellerin hemen hemen hepsinin aynı türlerde yer alması, magazin ögelerinin biçimden ziyade içerikte yoğunlaştığını göstermektedir.

SONUÇ Yapı taşları doğruluk ve gerçeklik üzerine kurulu olan belgeselin, yapı taşı eğlence olan

magazin programları ile ilişkisine bakılan çalışmada Discovery Channel’ın belgesel formundan uzaklaşarak reality ve magazin formunun ağırlıkta olduğu belgesele de benzeyen programlar yayınlamaktadır. Günümüz belgesellerinin kendi içinde değerlendirilerek bir derecelendirmesinin yapıldığı çalışmada İZ TV’nin ve TRT Belgesel ’in ise geleneksel forma daha yakın olmak ile beraber özellikle içerikte magazinsel ögeleri taşıdığı görülmektedir. Ancak üç kanalında ortak noktası vardır. Bu da ticari kaygı üzerine kurulu olan televizyonun temel hedefi olan izleyiciyi eğlendirerek ve oyalayarak ekran başında tutmaktır. Discovery Channel bunu Reality Show ve bu forma yakın belgeseller ile oluştururken; İZ TV gezi türüne; TRT Belgesel ise doğa-hayvan belgesellerine yayın akışlarında daha fazla yer vererek yapmaktadır.

Magazin programları bahsettikleri konu ile ilgili detaylı bir anlatıma girmeden kısa süreli ve hızlı bir kurgu ile hazırlanmaktadır. Aynı zamanda program içeriğinin küçük parçalara bölünerek, bilginin birbirinden koptuğu ve bir bütünü vermediği yapıda olduğu görülmektedir. Popüler kültürün magazin programları aracılığıyla yaygınlaştırıldığı göz önünde bulundurulduğunda popüler kültür ile magazin arasındaki belgeselde de yer almaya başladığı gözlenmektedir. İşten yorgun gelen insanların rahatlamak için televizyon başına geçtiğinde izleyeceği programlarda rahatlatıcı ve keyif verici dinamikler aradığı hemfikir olunan konulardan biridir. Bu durum belgeselde ise zamanın nasıl geçtiğinin fark edilmediği, belgeseldeki kişilerin ileride karşılaşacakları sorunlar sebebiyle izleyicinin heyecanlandırılması gibi televizyon anlatı yapısının taşıdığı özellikler ile kendini göstermektedir

Üç kanalda da yayınlanan belgesellerde seçilen konular günlük yaşam ile ilişkilendirilmektedir. İçerikler kişiselleştirme ile duygular üzerinden verilirken yakın çekimler, aşırı samimi bir dil ve bol görüntü ile metinlerin magazinleştirildiği izlenmektedir. Tarih ve sosyal içerikli konular daha az yer alırken belgeselin temel özelliklerinden biri olan eleştirel ve sorgulayan tavır yer almamaktadır. Her konu eğlence unsurlarıyla harmanlanmaktadır. Eğlencenin televizyon programlarında yer almasını kabul etmekle beraber metinlerin ve görüntülerin popüler değerler çevresinde döndüğü ve belgesellerin eğlence üzerinde yoğrulduğu görülmektedir. Medyada aktif olarak kullanılan daha mutlu olmak istiyorsan kendine ait özel alanlar oluştur mesajının televizyon belgesellerinde de yaşam ve hobi konularını ele alan ‘life style’ türü üzerinden verilmektedir. Araç tamiri, hobi bahçesi, ev dekorasyonu gibi konuları ile izleyicinin duygu ve düşüncelerine seslenirken; sorgulamayı ve eleştirmeyi sağlayan konulara yer verilmemektedir. Bilgi içerikli belgesellerin de televizyon formunda popüler kültür ürününe dönüştürüldüğü saptanmaktadır.

Sonuç olarak belgesel, yayınlandığı mecranın kurallına uymak zorunda kalmıştır. Nitekim incelenen belgesellere bakıldığında ‘televizyon belgeselleri’ içerik, biçim ve anlatım açısından

400

Page 30: 11 1 Aydan Aloğlu, BİR HABER KAYNAĞI OLARAK SİYASİ ...community.ege.edu.tr/comm5/wp-content/uploads/2019/02/Oturum11.pdf · ÖZET Web 2.0 teknolojisinin gazetecilik pratiklerini

televizyonun anlatı yapısına göre biçim değiştirmektedir. Teknolojideki gelişmeleri takip etmesine rağmen belgesel niteliklerini koruyan belgesel filmlerin olduğunu da söylemek gerekmektedir.

KAYNAKÇA

AKBULUT, D. (2012). Sinemanın İlkleri Belgesel ve Deneysel Sinema, Ankara: Etik.

AKBULUT, Hasan (2010). Bellek Olarak Belgesel Sinema: Son Dönem Türkiye Belgesel Sinemasına Bir Bakış, Sinecine Sinema Araştırmaları Derneği, 1(2): 119-124.

ARIK, M.B. (2005). Popüler Kültür ve Belgesel Tüketimi, Belgesel Film Üstüne Yazılar, Babil Yayınları: Ankara

ATABEY, Melek (2005). Belgesel Film Yapımında Yeni Yönelimler ve Melez Formlar, Yeni Düşünce Dergisi 1 (1) Haziran 2005,218-220.

CAN, Aytekin.(2017). Televizyon Belgesel Programları, SÜ İletişim Fakültesi Ders Notları.

ÇAKICI ÖZTÜRK, G. (2014). Belgesel Filmin Anlatı Yapısının Mecraya Bağlı Değişimi, Agora Yayınları.

DAĞTAŞ, E. (2006). Türkiye’de Magazin Tarihi, Ütopya Yayınevi; Ankara

ERDOĞAN, İ.; ALEMDAR, K. (2005). Popüler Kültür ve İletişim, Pozitif Matbaacılık: İzmir

KURUOĞLU, H.; PARSA, A.F (2017). Belgesel Filmde Zamanın Ruhu, Detay Yayıncılık: Ankara

KUTAY U. (2003). Belgeselin Belgeselliği Kalabilecek mi, Belgesel Sinema Dergisi, 2: 123-126.

MUTLU E (1991). Televizyonu Anlamak, Gündoğan Yay., Ankara.

NICHOLS, B. (2017). Belgesel Sinemaya Giriş, İstanbul: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi

OKTAN, A. (2008). Düşünce mi, Eğlence mi? Türkiye’de Televizyon Belgesellerine Eleştirel Bir Bakış, Selçuk İletişim Dergisi.

POSTMAN, N. (2014). Televizyon Öldüren Eğlence, İstanbul: Ayrıntı Yayınları

ROTHA, P. (1995). Belgesel Sinema. İbrahim Şener (Çev.) İstanbul: Sistem.

ŞENTÜRK, R. (2010), Televizyon ve Magazin Kültürü, Selçuk İletişim Dergisi,

YILDIRIM, S. (2007), Türkiye’de Reality Televizyon Programları ve Söylem Yapılarının Oluşturulması, EÜ Yüksek Lisans Tezi

401