Upload
dinhcong
View
222
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Kur'an~ı Kerim'in Evrenselliği
Prof. Dr. M. Said Ramazan el-Buti
Çeviri*; İdris ŞENGÜL
Doç. Dr. , A.Ü. İlahiyat Fakültesi
Kur'an- ı Kerim, Arap kabilelerinin en merkezi ve mu redili olan Kureyş lehçesi ile Arapça olarak indirilıuiş bir kitaptır.
Kısaca mahiyeti bu olan bir kitap; -şayet semav1 kaynaklı olmayıp yeryüzü
kaynaklı olsaydı- yazılan diğer bütün kitaplar ve eserler için sözkonusu olduğu
gibi, muhtevasındaki fikir ve ilkeleri açısından, aralanndan çıktığı ve dilleriyle
gelen bir kavmin, bölgenin ve çevrenin özelliklerinden mutlaka bir şekilde etkilenınesi gerekirdi.
Ancak şu gerçektir ki Kur'an-ı Keıim'de mutlak beşerılik temasından başka
bir şey görenıezsin . O kadar ki Kur' an; muhtevasındaki itikad1, ahlaki, hukuki ve
öğütlerle ilgili bütün konuları, nereli ve hangi millerten olursa olsun sadece ve
sadece insanlık gerçeği ölçüsüne göre biçilmiş bir elbise ile, bir üslupla sunmak
tadır.
Sözkonusu bu üslubu ne kadar incelersen incele, ister şekil itibariyle lafzın
da olsun, ister öz itibariyle anlamda olsun, belli bir kabilenin veya belli bir çev
renin tabiatını yansıran harhangi bir özelliğini bulamazsın.
İşte Kur'an-ı Kerim'i gerek konusu , gerekse üsiCibu itibariyle beşer11ik tema
sıyla, insanilik özelliğiyle nitdediğimizde hedeflediğimiz arılam budur. O halde
şimdi bu nitelemeyi kitabırnızm yazılış hedefine uygun düşecek ölçüde açıkla
yalım.
• Prof. Dr. M.Said Ramazan eJ-BOı1, Min R&vai'i'l-KM'an, 216-222.
150 ra~awuf
!.Konusu İtibariyle Kur'an'da
(MlHlak) Beşerilik Özelliği
Kur'an-ı Kenm'ın ana konularınm genellıkle beşerilık ozellığı gorulmektedır
Şımdı Kur'an ın ana konularında gonılen bu beşerilık ozellığı.ru, dığer bır ıfadeyle ınsanilık temasını orneklerle ınceleyelım
A) İnanç Konusu (İtikad):
Kur'an-ı Kenm, varlık alemının hıçbır kesıtıru ayım1aksızın ve en son ıHihi mesaıdakı hımbını da bellı bır gnıba tahsıs etmeksızın Allah Te'ala'nın bırlığını ,
kaınatın wmunun yegane sahıbı olduğunu açıklamış, "Hanıd tilernlerın Rabbı olan Allah 'a mabsustu1· "' ve ".Hamd, goklerın Rabbı, yertn Rabbı, butun alemlerı n Rabbı olan Allab 'a mabsustur "2 buyurmuştur
Yıne Kur'an-ı Kerım, aralarından gonderıldığı topluma ve çıktığı çevreye peygamberlık noktasında herhangı bır şekılde ozel bır statu tanunaksızın, elçısı Ht Muhammed (sav )'m Dunya'nın her tarafında ve gelecek zamanların tumunde geçerb olmak uzere butun ınsanlığa gonderıldığını açıklamış ve şu ayetlere yeı veıılmıştıı
De !?ı Ey insanla11 Gerçekten lıen sizin hepinize, goklenn ve yerın sabıbı olan Allah 'ın elçısıyım .,;
"iilemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammed'e Furktm'ı ındıren Allah ne yucedı1· "4
"Biz seni bütün insanlara ancak mu;deleyıcı ve uyarıcı olarak gonder
dık, fakat ınsanların çoğu bunu bılmezler "5
Aynı şekılele Kuı·'an, ırklar veya toplumlar arası bır fark gozetmeksızın ınsaıun Allah'a (c c ) olan kulluğunu açıklamıştır Insanın Allab'a (c c ) kulluğu noktasında Peygamber'ın kendılerınden çıktığı Araplarla dığer ınsan toplumlan arasında herhangı bır ınıtıyaz veya ozellık tanımamış, bu konuda şu ı.fadelere yer vermışrır
' Go k/erde ve yerde atan herkes ·ıstısnasız, kul olarak Rabman 'a gele<.-ektır
O, bunların bepsırıı kuşatmış ve sayılarını tespıt etmıştır "1
" 0 , kullarının ustunde her turlu tascırrufa sahıptır O, hukum ve bıkrnet sa-
1 Fatıha l/2 2 <:asıye 45/36
3 A'raf 7/158 4 Furkan 25/ 1 5 Sebe' 34/28 6 Meryem 19/93-94
kuran-ı kerım ın eıwense!lığı 151
hıbıdıt~ herşeyden haberdardıı-'
Kur'an-ı Kerım ın~anlann dıkkatını Allah ın varlığının ve bu·hğının delıllerıne
çekmıştır Bunu yaparken de sadece bellı bır çevreye mahsus veya bellı bır toplumun kulturunde vaıolan veyahut sadece bellı bır kesımın aniayıp başkal.uının
anlamadığı herhengı bır delılı sunmamıştır Bılakıs Kur'an konuyla ılgılı olaıak, butun zamanlarda ve Dunya'nın neresınde olursa olsun her ınsanın bıldığı, alışık olduğu ve anlayacağı şeyı soylemıştır Allah'ın varlığına ve bırlığıne delalet eden bııçok delıllerı ıhtıva eden Kur'an ayetlerı çoktur ve (Kur'an'la ılgılenen)
herkes tarafından bılınmektedır Dolayısıyla burada o ayetlerı zıkrederek konuyu uzatmaya gerek yoktur Kur'an'ın ışaret edılen ılgılı ayetlerını dıkkatle duşu
nursen, bu avetlenn anlamlannın, sadece bellı bır topluma değıl de bmun ınsan gruplan ve cemaatlerınde varolan genel ınsan duşuncesıne, anlayışına yonelık
olduğunu gorı.ı rsun
B) Hukuk
Dıkkath bır araştırma yapar!>an her ınsan mılletı, devlerı ve toplumu ıçın yapılmı:;ı kanunların mutlaka o mılletm, devletın ve toplumun ozelhklennı, orfleıını ve kultuılerını yansıttığını, onların şartları, durumlarıyla orruştuğunu gon.ır
wn O lıJlde her ınılletın hukuku kendı ıhtıyaç ve ısrek sınırlarının otesıne bakmaksızın sadece ve sadece o mılletın ıhtıyaçlarının ve ısteklerının bır ıfadesıdır
Ancak Kur'an Hukuku'na gelınce onda kesınlıkle bellı bır ırkın, bır grubun veya bır toplumun ozellığıru goremezsın Çunku Kur'an Hukuku ancak mutlak
ınsani prensıpler ve temeller uzenne bma edılınıştır Her konudakı prensıplerının genelııun dıkkatlı ve hassas bır şekılde ınsaru prensıplere mutabık olması bu gerçeğı gostennektedır
Şımdı bu gerçeğı açıklamak ıçın ornekler verelım
Omeğın Nısa Süresı, aılenın tanzımı, kadın hakları, yonetım sıstemı, adaletın
gerçekleştırılmesı ve adalet gerçeğınm korunması ıle ılgılı hukOkl hukumJerın çokça zıkredıldığı sürelerden bırıdır Bu sure, açıkladığı butun hukumler ıçın koyduğu temel yaklaşımıyla nasıl başlamıştır ve daha sonra gelecek hukumlere dınleyenlenn dıkkatlerını nasıl çekmıştır Evet Nısa Süresı'ndekı bukumlerın tespırtnde ve bu hukuınlerle amel etmenın vucCıbıyerınde konulan temel hareket
nohtasınm, tarklı sosyal çevrelerın veya toplumların çeşıt çeşıt durumlan gazonunde bulundurulmaksızın mutlak ınsanlık aılesının masiahatının yegane olçu olduğuna dıkkatle bak Işte gelecek ayette zıkredılen bu olçu, gerçekten Süre'de yer alan hukuınler ıçın hareket noktasıdır
7 En anı 6/ 18
152 tasawuf
"Ey insanta.r! Si.zi bir tek ne.fisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisınden bir çok erkekler ve kadwlar üretip yayan Rabbinizden dilekte bulunduğunuz Allah 'ttm ve akrabalık haklarına riayetsiziikten da sakının . Şüphesiz
Allah sizm uzerinizde gözetleyicidir .~ .· · ' . · · · Buradan anlaşılıyor ki, Nisa Süresi'nde zikredilen prensiplerin, teşri! hüküm
lerio tespit edilmesinde hareket noktası , ancak bütün insan/tk için geçerli olan insan olmanın gerekNrdiği akrabalık gerçeğidir·. Bu akrabalık uğruna Süre'de
gelecek hükümler açıklanacaktır. Sfıre'de yoğun bir şekilde yer alan huh!ki
ayetler gerçeğinin bu akrabalık ışığı altında anlaş1lması gerekmektedir.
Süre'yi okumaya devam edersen bu ilk hareket noktasının bütün gelecek hü
kumler zincirine ve gelecek düzenlemelere kadar uzandığını görürsün ki bunlar:
Yetirn hakları, kadın hakları , miras hukuku, nikahla ilgili hükümler, aileyi ayak
ta tutan değerler, yönetim sistemi, devlet otoritesi, sosyal acialet ve sosyal denge
gibi konulardır . Sözkonusu hükümleriri herhangi birinde veya herhangi bir şe
kilde, hareket noktası ve esas kabul edilen evrensel insanı bakışı daraltacak şe
kilde bölgesel, ırki veya zümre ayınıncılığı anlayışından doğan ayrıcalıklı bir ba
kış belirtisi yoktur.
Şimdi bu gerçeği hukuk için esas olan ve adalet manası için konulan Kur'an'l
ölçtiyü bir örnekle soınutlaştualıın.
Adı Tu'me bin Ubeyrik olan olan Medineli bir adam Katade bin Nu'man adındaki komşusundan bir zu·h çalar. Zırh, içinde un bulunan bir çuvaldadır.
Tu 'me zırhı Zeyd bin es-Semfn adındaki bir Yahudinin evinde sa klar. Ancak yol
da giderken un torbadan dökülür. Neticede Katade, Tu'me'yi hırsızlıkla ihtam
eder ve zırhı evinde arar, ancak bulamaz. Tu'me zırhı alınadığına ve onunla ilgi
li bir bilgisi olmadığına dair yemin eder. Sonra un izini takip ederek yahudinin
evine giderler ve zuhı ondan alırlar. Yahudi onlara, zırhı kendisine Tu'me bin
Ubeyrik'in verdiğini söyler. Ancak kimse ona inanınaz . Tu'me'nin kabilesi olan
Zaferoğul/cm Hz. Peygamber' e (s.a.v.) gelerek; Yahudinin onu hırsızlıkla itham
etmesi, zırhı kendisine bizzat Tu'ıne'nin verdiğini iddia ermesi karşısında arka
daşlarını mi.idafaa ermesini isterler. Yahudirlin kendisini dinieyecek birisini bularınınası ve ResGlullah'ın kendilerine meyletınesi için, Tu 'me'nin kabilesi arka
daşlan ile söz birliği ederler. Böylece AJiah Resillü de onların bu ifadelerine
ınandı ve Tu'ıne'yi savunmaya, Yahudinin aleyhine hırsızlıkla hüküm vermeye
meyleder. Dolayısıyla bu olay üzerine Hz. Peygamber(s.a.v)'e hakikati açıkla
yan, münafıkların aralannda gizledikleri yalanı açığa çıkaran ve Allah ResGlü'ne
haksızlıktan uzak, adaletle hükınetme yolunu açan Nisa SOresi'nde peşpeşe ge
len şu ayetler nazil olur:
8 Nisa. 4/ 1
kuran ı keom uı eıJrPnw?llığı 153
'Allah sana gosterd1ğı şekı/de msaniar arasında bukmedesın dıye sarıa Kı.
tab'ı hak ıle mdırdık, bamlerden tarafo/mat Ve Allah tan mağfıret ıste, çunku Allah, çok yarlığayıcı., zıyadesıyle esırge
yıodır
Kendılenne hıycmet edenlerı savunma, çunku Allah haınlıgı meslek edınmış gunahkarltm sevmez
Insanladem gızler de Allah 'tan gızlemezler Halbukı geceleyın, O'nun razı olmadığı sozu duzup ku·rarken, O, onlarla beraber ıdı Allah yaptıkfat-ını ku
şatıcıdır (O'nun ılmınden hıçbır şeyı gızleyemezler) Haydı sız dunya hayatında onlara taraf çıkıp savundunuz, ya Kıyamet gu
rıu Alla ./ 'a karşı onları kım savunacak yahut onlara kım vek1l olacak?
Kım bır kotuluk yapat· yahut nejsıne zulmeder de sonra Allah'tan mağfıret dılerse, Allah'ı çok yarlığayıcı ve esırgeyıcı bulacaktır
Kım bır gutıah kazanırsa onu ancak kendı aleyhıne kazanmış olur Allah her şc.yı bılıcıdtr, buyı.tk hıkrnet sahıbıdır
Kım kasıtlı veya kasıtsız bır gımah kazanır da sonra onu bır suçsuzun uzen.ne atarsa, muhakkak kı, buyuk bır fftıra ve apaçık bır gunah yuklenrmş olur
Allah ın sana lutjit ve esırgemesı olmasaydı, onlardan bır gurub senı saptırmaya yeltenmışıı Onlar yalnızca kendılerını saptmrtm·, sana bıçbır zarar veremezler tillah sema Kıta b 'ı ve hıkmet·ı ındıımış ve sana bılmedığın-ı oğretmıştır· Allah 'ın lutfu sana gerçekten buyuk olmuştur"'
Işte ornek olarak verılen yukarıdakı ayetlerde de açıkça gon.ılduğu gıbı ırk,
akrabalık, gnıpçuluk ve taraf tutma zıhnıyetı Islam Hukuku'ndakl adalet olçusunde tamamen erımış, gen ye yegane olçu olarak "mutlak ı.nsanlık gerçeğı "kalmıştır
C-) Alıla.tU Prensipler
Kur'an-ı Kerım'dekı usnın ahlak, fazıJet ve alılakl değetler konusunda beşeri
yetenekler çerçevesınde ılke ve kuraUar tespıt etmeye çalışanların genelınde var olan bır bakış açısında olduğu gıbı, bel lı bır çevrenın veya bellı bır toplumun kabul e ttığı hayat standardı olçulerı ve guzel ahlaklı olma duşuncesıyle ortuşen dar bır hayat anlayışından ıbaret değıldır
Kur'an'ı Kenm'e gore ahlak ve fazılet, bı( taraftan kırlenınemış bır ınsan fıtratı ıle uyuşan, dığer taraftan da fert veya toplum olarak ınsanlığın mutluluğunun temellerını atmaya yardımcı olan yaşam metotları ve anlayışları butuntınden ıba
rettır Bu sebepledır kı Kur'an'ın temel olarak kabul ettığı yaşam metotlarında
9 Nısa 4/ıos ıı3
154 tasavımf
değişik bölgelere göre değişme ve farklı olma özelliği bulamazsın Çünkü Kur'an'ın fazilet ve ahlak anlayışı herhangi bir çevrenin örflerinden doğmayıp,
evrensel insan fıtratından kaynaklanmıştır. Mesela ırkları, nesepleri veya çevreleri ne kadar farklı olursa olsun, insan ne
vinin üstün bir varlık oluşu ve insan hürriyeti gibi temel konularda bütün insanlığın eşit kabul edilmesi Kur'an-ı Keri~'in temel ahlaki prensiplerındendir Do
layısıyla bu temel ahhUd prensiplerden sonra insanların birbirlerine karşı üstünlükleri ancak ve ancak faydalı ve şeretli insan gayreti sahasında özel çalışmasıy
la elde ettiği derecesiyle gerçekleşebilınektedir. Kur'an-ı Kerim sözkonusu üstünlük prensibini şu ifadelerle ortaya koymaktadır:
"h:Y insanlar/ LJoğmsu bi.z: sizi bir· erkekle bir diŞiden yarattık. lle birbirimzle tanı.şmanız için sizi kavimlere ve kabile/ere ayır·dık. Muhakkak ki Allalı yanıtıda erı değerli olanırıız, O'tıdaıı en çok korkamnızdır. . .. "10
Yine görüş, din ve mezheb konularında ebeveynle evlatlan arasında ne kadar uzaldıl.; bulunursa bulunsun, çocukların anne ve babalarına güzel muamelede bulunmalanm, onlara şefkat ve merlıanıet kanatlarını germelerini zorunlu kıl
ması Kur'an-ı Kerim'in temel prensipleündendir. Bu prensip be!Ji bir tabiatı ve belli bir örfü esas almayan insani bir prensiptir. Toplumun ilk hücresi olan aileden başlayarak yükselen insanW< ailesinin mutluluğunun garanıisi bu prensibi zonınlu kılmaktadır. Bu hususta Kur'an şöyle buyurmaktadır:
"Lokman, oğluna öjjüt vererek: Yavrucujjum! Allah 'a ortak koş-ma! Dojjntsu
şirk, büyük bi1· zulümdür, demişti. ' . .Biz insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü ana
sı onu nice sıkıntılara katlanarak taşı mıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde
olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.
Ejjer onlar sen.ı:, bakkında bilgin olmayan bir şeyi (körı:i körü.ne) bana ortak koşman için zorlar/arsa, onlm·a itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Ba
na yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşii:nüz aneale banadı.r. O zaman si
ze, yapmış olduk!arınızı haber veririm. ,ı ı
'Insan arıcak bizzat kendisinin yaptiğı ve kazandığı şeyle besaba çekilir, so
rumlu tutulur. Başkasının yaptığı bü· işten veya tabiatta meydana gelert olaylardan dolayı herhangi bir şekilde sorgı~ya çekilemez." şeklinde Kur'an-ı Kerim'in ona ya koyduğu anlayış Kur'an'ın genel prensiplerindendir. Kur'an şöyle demektedir:
"Her insanın arnelini (veya kaderini) boynuna bağladık. İnsan için kıya-
10 Hucuraı· 49/13 11 Loknıan 31/ 13·15.
kıır an-ı kenm m eıtrençelfığı 155
nıet gununde, açılmış olarak onune kanacak bır kıtap pkarmz , ıl Yıne Kur' an,
"Kım hıdayetyolunu seçerse, bunu ancak kendı ıyılığı ıçın seçmış olur, kım
de doğruluktan saparsa, kendı zararına sapmış olur H ıç bır· gunahkar, başka
sının gunah yukunu ustlemnez Bız, hıı· peygamber gondermedıkçe (kımseye)
azap edecek değı/ız '11
Kur'an'ın ahlaki prensıpleı olarak ravsıye enığı her şeyı dıkkatle duşunursen ,
bunlarda gorunen yegane unsurun ınsanlık manası olduğunu gerursun kı bu da
ınsanları bu hulnımlere çağım1ada ve onlara emretmede temel esastır
n. Üslfip İtibariyle Kur'{in-ı Kerim'de
(Mutlak) Beşerilik Özelliği
Kur'an uslübu, ınuhtevasındakı konuları ve manalan anlatırken kullandığı
ıtade tarzını evrensel beşerilik ozellığı (ınsanilık teması) uzenne odaklaştmr
Kur'an ınsanlara hıtap ederken veya anlattığı olayları tahlıl edıp yorumlarken
okuyucunun duşuncesıne bellı bır çevreyı, bır ırkı, bır bolgeyı veya bellı bır ın
san toplumunu hatırlatacak bır uslübu kullanmaktan kaçınmaktadır
Gerçekten sen Kur'an-ı Kerım'ın muhataplarına, Ey ınsanlar' Ey Ademoğulla
rı1 [y Mu'mınleı ' şeklınciekı kelımelen kullanarak hı tabını yonelnığıru genır
sun Bır defa olsun Kur'an'da, Ey Araplar' EyKureyş' Ey şunlar bunlar' Veya bun
l.:ıra benzer, bell ı ınsan toplurolarına ozel hıtap şekıllerı, ıfadelerı h.ıullarulmamış
tıı Işte şımdı sana Kur'an-ı Kerun'dekı hırap şekıllerınden bazı ornekler sunaca
ğım
"Ey insarıl.at1 Rabbınızden korkunt Çunku kıyamet vaktının deprernı muı
h~ bırşeydır''' '
"Ey Ademoğııluwı! Sıze ayıp yerlerınızt ortecek gıysı, sustenecek elbıse yartıttık Takva elbısesı Işte o daha hayırlıdır ,,,
"Ey Ademoğullm·ı! Sıze şeytarıcı tapmayın, çıınku o sızın apaçık bıt· duş
manınızdır demedım ını?';.6
"De kı Ey i11sanlar! Gerçekten ben sızın hepınıze, goklenn ve yerm sahıbı
olan Al/ab ın elçısıyı1n ''
12 lsra 17/13 13 lsrii 17/15 14 Hac 22/ 1 ısA raf 7/26 16 Yasm 36/60 17 Araf 7/ 158
156 ıasavvu(
Sonra Kur'an-ı Kerim; bilindiği gibi bazı olaylar münasebetiyle birlikte ve bir
takım sorulara, problemlere cevap olarak peyderpey nazil olmasına rağmen, hüki.ımlerini ve açıklamalarını sözkonusu olaylardan herhangi bir şeye bağlı kılma
mış, haklarında ayet ve hükümterin nazil olduğu rivayet yoluyla bildiğimiz şahısların herhangi birisinin ismini açıklayıp kaydetmemiştir. Ancak Kur'an ayetlerı herhangi bir şahsın ismini zikretmeksizin veya özellikle belli bir problemi çöz
me gayesiyle değil de bütün insanlık için geçerli konular şeklinde inmiştir. Bu durum Kur'an'ın gerek üslCıbu, gerekse konusu itibariyle bütün insanlık için prensipler ve metotlar vazeden ve yine bütün bir beşeriyer için hüh.i.imler ve sis
tenller koyan bir insanlık kitabı olarak kalması içindir. Muhakkak ki nüzul sebepleri konusunda, belli şaluslan kötülemek veya öv
mek için 9elli ınünasebetlerle inen ayetlerden bir çok örnekleri görmüşsündür Ancak büti.'ın bu ayetler hiçbirinin ismi zikredilmeksizin genel ifadelerle ve konulu bir üslUpla gelmiştir.
İşte bu gerçek sebebiyle, hukukçulann üzerinde ittifak edilen şu sözleri fıkhl
kaidelerden olmuştur. "Hüküm sebebin husus'iliğine göre deği~ lafznı
umum'iliği1ıe göredi1:"