9
tasavvuf ve Akademik Dergisi Ankara, 1999

11 KUR'ANI KERİMİN EVRENSELLİĞİ - isamveri.orgisamveri.org/pdfdrg/D02193/1999_I_1/1999_I_1_BUTIMSR.pdf150 ra~awuf !.Konusu İtibariyle Kur'an'da (MlHlak) Beşerilik Özelliği

Embed Size (px)

Citation preview

tasavvuf İlrrli ve Akademik Araştırma Dergisi

Ankara, 1999

Kur'an~ı Kerim'in Evrenselliği

Prof. Dr. M. Said Ramazan el-Buti

Çeviri*; İdris ŞENGÜL

Doç. Dr. , A.Ü. İlahiyat Fakültesi

Kur'an- ı Kerim, Arap kabilelerinin en merkezi ve mu redili olan Kureyş lehçe­si ile Arapça olarak indirilıuiş bir kitaptır.

Kısaca mahiyeti bu olan bir kitap; -şayet semav1 kaynaklı olmayıp yeryüzü

kaynaklı olsaydı- yazılan diğer bütün kitaplar ve eserler için sözkonusu olduğu

gibi, muhtevasındaki fikir ve ilkeleri açısından, aralanndan çıktığı ve dilleriyle

gelen bir kavmin, bölgenin ve çevrenin özelliklerinden mutlaka bir şekilde etki­lenınesi gerekirdi.

Ancak şu gerçektir ki Kur'an-ı Keıim'de mutlak beşerılik temasından başka

bir şey görenıezsin . O kadar ki Kur' an; muhtevasındaki itikad1, ahlaki, hukuki ve

öğütlerle ilgili bütün konuları, nereli ve hangi millerten olursa olsun sadece ve

sadece insanlık gerçeği ölçüsüne göre biçilmiş bir elbise ile, bir üslupla sunmak­

tadır.

Sözkonusu bu üslubu ne kadar incelersen incele, ister şekil itibariyle lafzın­

da olsun, ister öz itibariyle anlamda olsun, belli bir kabilenin veya belli bir çev­

renin tabiatını yansıran harhangi bir özelliğini bulamazsın.

İşte Kur'an-ı Kerim'i gerek konusu , gerekse üsiCibu itibariyle beşer11ik tema­

sıyla, insanilik özelliğiyle nitdediğimizde hedeflediğimiz arılam budur. O halde

şimdi bu nitelemeyi kitabırnızm yazılış hedefine uygun düşecek ölçüde açıkla­

yalım.

• Prof. Dr. M.Said Ramazan eJ-BOı1, Min R&vai'i'l-KM'an, 216-222.

150 ra~awuf

!.Konusu İtibariyle Kur'an'da

(MlHlak) Beşerilik Özelliği

Kur'an-ı Kenm'ın ana konularınm genellıkle beşerilık ozellığı gorulmektedır

Şımdı Kur'an ın ana konularında gonılen bu beşerilık ozellığı.ru, dığer bır ıfadey­le ınsanilık temasını orneklerle ınceleyelım

A) İnanç Konusu (İtikad):

Kur'an-ı Kenm, varlık alemının hıçbır kesıtıru ayım1aksızın ve en son ıHihi mesaıdakı hımbını da bellı bır gnıba tahsıs etmeksızın Allah Te'ala'nın bırlığını ,

kaınatın wmunun yegane sahıbı olduğunu açıklamış, "Hanıd tilernlerın Rabbı olan Allah 'a mabsustu1· "' ve ".Hamd, goklerın Rabbı, yertn Rabbı, butun alem­lerı n Rabbı olan Allab 'a mabsustur "2 buyurmuştur

Yıne Kur'an-ı Kerım, aralarından gonderıldığı topluma ve çıktığı çevreye peygamberlık noktasında herhangı bır şekılde ozel bır statu tanunaksızın, elçısı Ht Muhammed (sav )'m Dunya'nın her tarafında ve gelecek zamanların tu­munde geçerb olmak uzere butun ınsanlığa gonderıldığını açıklamış ve şu ayet­lere yeı veıılmıştıı

De !?ı Ey insanla11 Gerçekten lıen sizin hepinize, goklenn ve yerın sa­bıbı olan Allah 'ın elçısıyım .,;

"iilemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammed'e Furktm'ı ındıren Allah ne yucedı1· "4

"Biz seni bütün insanlara ancak mu;deleyıcı ve uyarıcı olarak gonder­

dık, fakat ınsanların çoğu bunu bılmezler "5

Aynı şekılele Kuı·'an, ırklar veya toplumlar arası bır fark gozetmeksızın ınsa­ıun Allah'a (c c ) olan kulluğunu açıklamıştır Insanın Allab'a (c c ) kulluğu nok­tasında Peygamber'ın kendılerınden çıktığı Araplarla dığer ınsan toplumlan ara­sında herhangı bır ınıtıyaz veya ozellık tanımamış, bu konuda şu ı.fadelere yer vermışrır

' Go k/erde ve yerde atan herkes ·ıstısnasız, kul olarak Rabman 'a gele<.-ektır

O, bunların bepsırıı kuşatmış ve sayılarını tespıt etmıştır "1

" 0 , kullarının ustunde her turlu tascırrufa sahıptır O, hukum ve bıkrnet sa-

1 Fatıha l/2 2 <:asıye 45/36

3 A'raf 7/158 4 Furkan 25/ 1 5 Sebe' 34/28 6 Meryem 19/93-94

kuran-ı kerım ın eıwense!lığı 151

hıbıdıt~ herşeyden haberdardıı-'

Kur'an-ı Kerım ın~anlann dıkkatını Allah ın varlığının ve bu·hğının delıllerıne

çekmıştır Bunu yaparken de sadece bellı bır çevreye mahsus veya bellı bır top­lumun kulturunde vaıolan veyahut sadece bellı bır kesımın aniayıp başkal.uının

anlamadığı herhengı bır delılı sunmamıştır Bılakıs Kur'an konuyla ılgılı olaıak, butun zamanlarda ve Dunya'nın neresınde olursa olsun her ınsanın bıldığı, alı­şık olduğu ve anlayacağı şeyı soylemıştır Allah'ın varlığına ve bırlığıne delalet eden bııçok delıllerı ıhtıva eden Kur'an ayetlerı çoktur ve (Kur'an'la ılgılenen)

herkes tarafından bılınmektedır Dolayısıyla burada o ayetlerı zıkrederek konu­yu uzatmaya gerek yoktur Kur'an'ın ışaret edılen ılgılı ayetlerını dıkkatle duşu­

nursen, bu avetlenn anlamlannın, sadece bellı bır topluma değıl de bmun ınsan gruplan ve cemaatlerınde varolan genel ınsan duşuncesıne, anlayışına yonelık

olduğunu gorı.ı rsun

B) Hukuk

Dıkkath bır araştırma yapar!>an her ınsan mılletı, devlerı ve toplumu ıçın ya­pılmı:;ı kanunların mutlaka o mılletm, devletın ve toplumun ozelhklennı, orfleıı­nı ve kultuılerını yansıttığını, onların şartları, durumlarıyla orruştuğunu gon.ır­

wn O lıJlde her ınılletın hukuku kendı ıhtıyaç ve ısrek sınırlarının otesıne bak­maksızın sadece ve sadece o mılletın ıhtıyaçlarının ve ısteklerının bır ıfadesıdır

Ancak Kur'an Hukuku'na gelınce onda kesınlıkle bellı bır ırkın, bır grubun veya bır toplumun ozellığıru goremezsın Çunku Kur'an Hukuku ancak mutlak

ınsani prensıpler ve temeller uzenne bma edılınıştır Her konudakı prensıplerı­nın genelııun dıkkatlı ve hassas bır şekılde ınsaru prensıplere mutabık olması bu gerçeğı gostennektedır

Şımdı bu gerçeğı açıklamak ıçın ornekler verelım

Omeğın Nısa Süresı, aılenın tanzımı, kadın hakları, yonetım sıstemı, adaletın

gerçekleştırılmesı ve adalet gerçeğınm korunması ıle ılgılı hukOkl hukumJerın çokça zıkredıldığı sürelerden bırıdır Bu sure, açıkladığı butun hukumler ıçın koyduğu temel yaklaşımıyla nasıl başlamıştır ve daha sonra gelecek hukumlere dınleyenlenn dıkkatlerını nasıl çekmıştır Evet Nısa Süresı'ndekı bukumlerın tes­pırtnde ve bu hukuınlerle amel etmenın vucCıbıyerınde konulan temel hareket

nohtasınm, tarklı sosyal çevrelerın veya toplumların çeşıt çeşıt durumlan gazo­nunde bulundurulmaksızın mutlak ınsanlık aılesının masiahatının yegane ol­çu olduğuna dıkkatle bak Işte gelecek ayette zıkredılen bu olçu, gerçekten Sü­re'de yer alan hukuınler ıçın hareket noktasıdır

7 En anı 6/ 18

152 tasawuf

"Ey insanta.r! Si.zi bir tek ne.fisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve iki­sınden bir çok erkekler ve kadwlar üretip yayan Rabbinizden dilekte bulundu­ğunuz Allah 'ttm ve akrabalık haklarına riayetsiziikten da sakının . Şüphesiz

Allah sizm uzerinizde gözetleyicidir .~ .· · ' . · · · Buradan anlaşılıyor ki, Nisa Süresi'nde zikredilen prensiplerin, teşri! hüküm­

lerio tespit edilmesinde hareket noktası , ancak bütün insan/tk için geçerli olan insan olmanın gerekNrdiği akrabalık gerçeğidir·. Bu akrabalık uğruna Süre'de

gelecek hükümler açıklanacaktır. Sfıre'de yoğun bir şekilde yer alan huh!ki

ayetler gerçeğinin bu akrabalık ışığı altında anlaş1lması gerekmektedir.

Süre'yi okumaya devam edersen bu ilk hareket noktasının bütün gelecek hü­

kumler zincirine ve gelecek düzenlemelere kadar uzandığını görürsün ki bunlar:

Yetirn hakları, kadın hakları , miras hukuku, nikahla ilgili hükümler, aileyi ayak­

ta tutan değerler, yönetim sistemi, devlet otoritesi, sosyal acialet ve sosyal denge

gibi konulardır . Sözkonusu hükümleriri herhangi birinde veya herhangi bir şe­

kilde, hareket noktası ve esas kabul edilen evrensel insanı bakışı daraltacak şe­

kilde bölgesel, ırki veya zümre ayınıncılığı anlayışından doğan ayrıcalıklı bir ba­

kış belirtisi yoktur.

Şimdi bu gerçeği hukuk için esas olan ve adalet manası için konulan Kur'an'l

ölçtiyü bir örnekle soınutlaştualıın.

Adı Tu'me bin Ubeyrik olan olan Medineli bir adam Katade bin Nu'man adındaki komşusundan bir zu·h çalar. Zırh, içinde un bulunan bir çuvaldadır.

Tu 'me zırhı Zeyd bin es-Semfn adındaki bir Yahudinin evinde sa klar. Ancak yol­

da giderken un torbadan dökülür. Neticede Katade, Tu'me'yi hırsızlıkla ihtam

eder ve zırhı evinde arar, ancak bulamaz. Tu'me zırhı alınadığına ve onunla ilgi­

li bir bilgisi olmadığına dair yemin eder. Sonra un izini takip ederek yahudinin

evine giderler ve zuhı ondan alırlar. Yahudi onlara, zırhı kendisine Tu'me bin

Ubeyrik'in verdiğini söyler. Ancak kimse ona inanınaz . Tu'me'nin kabilesi olan

Zaferoğul/cm Hz. Peygamber' e (s.a.v.) gelerek; Yahudinin onu hırsızlıkla itham

etmesi, zırhı kendisine bizzat Tu'ıne'nin verdiğini iddia ermesi karşısında arka­

daşlarını mi.idafaa ermesini isterler. Yahudirlin kendisini dinieyecek birisini bul­arınınası ve ResGlullah'ın kendilerine meyletınesi için, Tu 'me'nin kabilesi arka­

daşlan ile söz birliği ederler. Böylece AJiah Resillü de onların bu ifadelerine

ınandı ve Tu'ıne'yi savunmaya, Yahudinin aleyhine hırsızlıkla hüküm vermeye

meyleder. Dolayısıyla bu olay üzerine Hz. Peygamber(s.a.v)'e hakikati açıkla­

yan, münafıkların aralannda gizledikleri yalanı açığa çıkaran ve Allah ResGlü'ne

haksızlıktan uzak, adaletle hükınetme yolunu açan Nisa SOresi'nde peşpeşe ge­

len şu ayetler nazil olur:

8 Nisa. 4/ 1

kuran ı keom uı eıJrPnw?llığı 153

'Allah sana gosterd1ğı şekı/de msaniar arasında bukmedesın dıye sarıa Kı.­

tab'ı hak ıle mdırdık, bamlerden tarafo/mat Ve Allah tan mağfıret ıste, çunku Allah, çok yarlığayıcı., zıyadesıyle esırge­

yıodır

Kendılenne hıycmet edenlerı savunma, çunku Allah haınlıgı meslek edın­mış gunahkarltm sevmez

Insanladem gızler de Allah 'tan gızlemezler Halbukı geceleyın, O'nun razı olmadığı sozu duzup ku·rarken, O, onlarla beraber ıdı Allah yaptıkfat-ını ku­

şatıcıdır (O'nun ılmınden hıçbır şeyı gızleyemezler) Haydı sız dunya hayatında onlara taraf çıkıp savundunuz, ya Kıyamet gu­

rıu Alla ./ 'a karşı onları kım savunacak yahut onlara kım vek1l olacak?

Kım bır kotuluk yapat· yahut nejsıne zulmeder de sonra Allah'tan mağfıret dılerse, Allah'ı çok yarlığayıcı ve esırgeyıcı bulacaktır

Kım bır gutıah kazanırsa onu ancak kendı aleyhıne kazanmış olur Allah her şc.yı bılıcıdtr, buyı.tk hıkrnet sahıbıdır

Kım kasıtlı veya kasıtsız bır gımah kazanır da sonra onu bır suçsuzun uze­n.ne atarsa, muhakkak kı, buyuk bır fftıra ve apaçık bır gunah yuklenrmş olur

Allah ın sana lutjit ve esırgemesı olmasaydı, onlardan bır gurub senı sap­tırmaya yeltenmışıı Onlar yalnızca kendılerını saptmrtm·, sana bıçbır zarar veremezler tillah sema Kıta b 'ı ve hıkmet·ı ındıımış ve sana bılmedığın-ı oğret­mıştır· Allah 'ın lutfu sana gerçekten buyuk olmuştur"'

Işte ornek olarak verılen yukarıdakı ayetlerde de açıkça gon.ılduğu gıbı ırk,

akrabalık, gnıpçuluk ve taraf tutma zıhnıyetı Islam Hukuku'ndakl adalet olçu­sunde tamamen erımış, gen ye yegane olçu olarak "mutlak ı.nsanlık gerçeğı "kal­mıştır

C-) Alıla.tU Prensipler

Kur'an-ı Kerım'dekı usnın ahlak, fazıJet ve alılakl değetler konusunda beşeri

yetenekler çerçevesınde ılke ve kuraUar tespıt etmeye çalışanların genelınde var olan bır bakış açısında olduğu gıbı, bel lı bır çevrenın veya bellı bır toplumun ka­bul e ttığı hayat standardı olçulerı ve guzel ahlaklı olma duşuncesıyle ortuşen dar bır hayat anlayışından ıbaret değıldır

Kur'an'ı Kenm'e gore ahlak ve fazılet, bı( taraftan kırlenınemış bır ınsan fıtra­tı ıle uyuşan, dığer taraftan da fert veya toplum olarak ınsanlığın mutluluğunun temellerını atmaya yardımcı olan yaşam metotları ve anlayışları butuntınden ıba­

rettır Bu sebepledır kı Kur'an'ın temel olarak kabul ettığı yaşam metotlarında

9 Nısa 4/ıos ıı3

154 tasavımf

değişik bölgelere göre değişme ve farklı olma özelliği bulamazsın Çünkü Kur'an'ın fazilet ve ahlak anlayışı herhangi bir çevrenin örflerinden doğmayıp,

evrensel insan fıtratından kaynaklanmıştır. Mesela ırkları, nesepleri veya çevreleri ne kadar farklı olursa olsun, insan ne­

vinin üstün bir varlık oluşu ve insan hürriyeti gibi temel konularda bütün insan­lığın eşit kabul edilmesi Kur'an-ı Keri~'in temel ahlaki prensiplerındendir Do­

layısıyla bu temel ahhUd prensiplerden sonra insanların birbirlerine karşı üstün­lükleri ancak ve ancak faydalı ve şeretli insan gayreti sahasında özel çalışmasıy­

la elde ettiği derecesiyle gerçekleşebilınektedir. Kur'an-ı Kerim sözkonusu üs­tünlük prensibini şu ifadelerle ortaya koymaktadır:

"h:Y insanlar/ LJoğmsu bi.z: sizi bir· erkekle bir diŞiden yarattık. lle birbirimz­le tanı.şmanız için sizi kavimlere ve kabile/ere ayır·dık. Muhakkak ki Allalı yanıtıda erı değerli olanırıız, O'tıdaıı en çok korkamnızdır. . .. "10

Yine görüş, din ve mezheb konularında ebeveynle evlatlan arasında ne ka­dar uzaldıl.; bulunursa bulunsun, çocukların anne ve babalarına güzel muamele­de bulunmalanm, onlara şefkat ve merlıanıet kanatlarını germelerini zorunlu kıl­

ması Kur'an-ı Kerim'in temel prensipleündendir. Bu prensip be!Ji bir tabiatı ve belli bir örfü esas almayan insani bir prensiptir. Toplumun ilk hücresi olan aile­den başlayarak yükselen insanW< ailesinin mutluluğunun garanıisi bu prensibi zonınlu kılmaktadır. Bu hususta Kur'an şöyle buyurmaktadır:

"Lokman, oğluna öjjüt vererek: Yavrucujjum! Allah 'a ortak koş-ma! Dojjntsu

şirk, büyük bi1· zulümdür, demişti. ' . .Biz insana, ana babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü ana­

sı onu nice sıkıntılara katlanarak taşı mıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde

olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.

Ejjer onlar sen.ı:, bakkında bilgin olmayan bir şeyi (körı:i körü.ne) bana or­tak koşman için zorlar/arsa, onlm·a itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Ba­

na yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşii:nüz aneale banadı.r. O zaman si­

ze, yapmış olduk!arınızı haber veririm. ,ı ı

'Insan arıcak bizzat kendisinin yaptiğı ve kazandığı şeyle besaba çekilir, so­

rumlu tutulur. Başkasının yaptığı bü· işten veya tabiatta meydana gelert olaylar­dan dolayı herhangi bir şekilde sorgı~ya çekilemez." şeklinde Kur'an-ı Kerim'in ona ya koyduğu anlayış Kur'an'ın genel prensiplerindendir. Kur'an şöyle demek­tedir:

"Her insanın arnelini (veya kaderini) boynuna bağladık. İnsan için kıya-

10 Hucuraı· 49/13 11 Loknıan 31/ 13·15.

kıır an-ı kenm m eıtrençelfığı 155

nıet gununde, açılmış olarak onune kanacak bır kıtap pkarmz , ıl Yıne Kur' an,

"Kım hıdayetyolunu seçerse, bunu ancak kendı ıyılığı ıçın seçmış olur, kım

de doğruluktan saparsa, kendı zararına sapmış olur H ıç bır· gunahkar, başka­

sının gunah yukunu ustlemnez Bız, hıı· peygamber gondermedıkçe (kımseye)

azap edecek değı/ız '11

Kur'an'ın ahlaki prensıpleı olarak ravsıye enığı her şeyı dıkkatle duşunursen ,

bunlarda gorunen yegane unsurun ınsanlık manası olduğunu gerursun kı bu da

ınsanları bu hulnımlere çağım1ada ve onlara emretmede temel esastır

n. Üslfip İtibariyle Kur'{in-ı Kerim'de

(Mutlak) Beşerilik Özelliği

Kur'an uslübu, ınuhtevasındakı konuları ve manalan anlatırken kullandığı

ıtade tarzını evrensel beşerilik ozellığı (ınsanilık teması) uzenne odaklaştmr

Kur'an ınsanlara hıtap ederken veya anlattığı olayları tahlıl edıp yorumlarken

okuyucunun duşuncesıne bellı bır çevreyı, bır ırkı, bır bolgeyı veya bellı bır ın­

san toplumunu hatırlatacak bır uslübu kullanmaktan kaçınmaktadır

Gerçekten sen Kur'an-ı Kerım'ın muhataplarına, Ey ınsanlar' Ey Ademoğulla­

rı1 [y Mu'mınleı ' şeklınciekı kelımelen kullanarak hı tabını yonelnığıru genır­

sun Bır defa olsun Kur'an'da, Ey Araplar' EyKureyş' Ey şunlar bunlar' Veya bun­

l.:ıra benzer, bell ı ınsan toplurolarına ozel hıtap şekıllerı, ıfadelerı h.ıullarulmamış­

tıı Işte şımdı sana Kur'an-ı Kerun'dekı hırap şekıllerınden bazı ornekler sunaca­

ğım

"Ey insarıl.at1 Rabbınızden korkunt Çunku kıyamet vaktının deprernı muı­

h~ bırşeydır''' '

"Ey Ademoğııluwı! Sıze ayıp yerlerınızt ortecek gıysı, sustenecek elbıse ya­rtıttık Takva elbısesı Işte o daha hayırlıdır ,,,

"Ey Ademoğullm·ı! Sıze şeytarıcı tapmayın, çıınku o sızın apaçık bıt· duş­

manınızdır demedım ını?';.6

"De kı Ey i11sanlar! Gerçekten ben sızın hepınıze, goklenn ve yerm sahıbı

olan Al/ab ın elçısıyı1n ''

12 lsra 17/13 13 lsrii 17/15 14 Hac 22/ 1 ısA raf 7/26 16 Yasm 36/60 17 Araf 7/ 158

156 ıasavvu(

Sonra Kur'an-ı Kerim; bilindiği gibi bazı olaylar münasebetiyle birlikte ve bir­

takım sorulara, problemlere cevap olarak peyderpey nazil olmasına rağmen, hü­ki.ımlerini ve açıklamalarını sözkonusu olaylardan herhangi bir şeye bağlı kılma­

mış, haklarında ayet ve hükümterin nazil olduğu rivayet yoluyla bildiğimiz şahıs­ların herhangi birisinin ismini açıklayıp kaydetmemiştir. Ancak Kur'an ayetlerı herhangi bir şahsın ismini zikretmeksizin veya özellikle belli bir problemi çöz­

me gayesiyle değil de bütün insanlık için geçerli konular şeklinde inmiştir. Bu durum Kur'an'ın gerek üslCıbu, gerekse konusu itibariyle bütün insanlık için prensipler ve metotlar vazeden ve yine bütün bir beşeriyer için hüh.i.imler ve sis­

tenller koyan bir insanlık kitabı olarak kalması içindir. Muhakkak ki nüzul sebepleri konusunda, belli şaluslan kötülemek veya öv­

mek için 9elli ınünasebetlerle inen ayetlerden bir çok örnekleri görmüşsündür Ancak büti.'ın bu ayetler hiçbirinin ismi zikredilmeksizin genel ifadelerle ve ko­nulu bir üslUpla gelmiştir.

İşte bu gerçek sebebiyle, hukukçulann üzerinde ittifak edilen şu sözleri fıkhl

kaidelerden olmuştur. "Hüküm sebebin husus'iliğine göre deği~ lafznı

umum'iliği1ıe göredi1:"