16
İsviçre hükümeti Nisan ayı sonunda, Avrupa Birliği ülke- leri için geçerli serbest dolaşıma sınırlama getirme kararı aldı. Bakan S. Sammaruga, söz konusu kararın büyük bir etkisi ol- mayacağını dile getirdi. Bu kararla sadece İsviçre‘ye gelen AB‘li göçmen sayısının belli bir düzeyde kalmasının amaçlan- dığını açıkladı. Son aylarda özellikle Portekiz‘den gelen göç- menlerin sayısında ki önemli artış dikkat çekiyordu. Banka sırları “sır” olmaktan çıkıyor Geçen ay içinde Lüksemburg’un banka sırrını sona erdir- me anlamına gelen, banka hesaplarını vergi dairelerine bildir- me kararı alması, ardından Avusturya’nın da bu konuda hazır- lıklar yapmaya başladığını açıklaması, İsviçre’de geniş yankı buldu. Özellikle İsviçre basını ‘banka sırrı sona mı eriyor’ baş- lıkları ile bir dönemin sonuna gelindiğinin işaretlerini verdiler. Yeni trafik canavarları dedeler Zürih‘de yapılan bir araştırmaya göre, son on yıl içinde aşı- rı hız nedeniyle ehliyetin kaybedenlerin çoğunluğunun 60-64 yaş aralığındakilerden oluşması oldukça dikkat çekti.Buna karşın 20- 39 yaş grubunun trafik kurallarına daha fazla uymaya başladığı görüldü. 40 yaşından sonra ise hız sınırını aşanların sayısı ciddi oranda artmakta. “Sau Türken” Demek Suç! İsviçre Halk Partisi (SVP) nin Widen Şubesi’nin Internet si- tesinde yer alan «Dreck Jugos»(Pis Yugoslavlar), «Sau Türken» (Domuz Türkler) gibi sloganların ırkçılık olduğu görüşü mahke- me kararı ile kesinleşti ve sorumlularına ceza verildi. Partinin so- rumluları karara yaptıkları itirazı geri çekerek verilen cezayı ka- bul ettiler. 12 Avrupalı göçmenlere de sınırlama İsviçre de Tuza Savaş Açtı Dünya’da tuzlu yemek sevenler arasında İsviçrelilerin de oldu- ğu biliniyor. Son günlerde başta Migros, Coop, Nestle gibi yiyecek maddeleri satan veya üreten firmalar olmak üzere, ürünlerinde ki tuz miktarını yavaş yavaş azaltmaya başladılar. Bu yeni bir moda ol- maktan çok Federal Sağlık Müfettişliği’nin başlattığı bir kampanya. Tuzun insan sağlığını tehdit ettiğini ve özellikle dolaşım sistemi has- talıklarına neden olduğu bildiriliyor. Vergi kaçakçılığı yeniden gündeme geldi Vergi kaçakçılığı için yapıldığı tahmin edilen ‘Of- fshore’ adı verilen özel banka hesaplarının basına sız- ması, İsviçre’de de gündeme oturdu. ‘Offshore’ kapsa- mında 130.000 adet hesabın tümü tam olarak incelen- mediği için, hepsinin vergi kaçakçılığı amacı ile yapıl- dığı konusu kesinleşmiş değil. Ancak İsviçre makamla- rı konuyla ilgilendiklerini resmen açıkladılar. Kiralar Uçuyor İpotek faizlerinin yıllardır en düşük seviyede tu- tulmasına karşın konut kiralarının artmaya devam et- mesi, geniş tepkilere neden oluyor. Bu konuda açıkla- nan en son rakamlara göre 2000 yılı ile 2010 yılları ara- sında kiralarda ki artış %20 yi geçmiş durumda. Ayni süre içinde pahalılık oranının sadece %9 arttığı dikka- te alındığında, kiraların, pahalılığın iki mislinden faz- la arttığı görülmekte. Jura kantonunun da artık asgari ücreti var Jura Kantonu seçmenleri, geçtiğimiz ay yapılan oy- lamada kantonlarında bir asgari ücret belirlenmesini kabul ettiler. Oylamaya katılan seçmenlerin %54‘nün evet oyu ile Kanton Jura, İsviçre‘de asgari ücreti resmi- leştiren ikinci Kanton oldu. 4 8 11 3 5 10 13 Mayıs / Mai 2013 - Nr. 05/66 OKUMADAN BİLEMEZSİNİZ! www.pusulaonline.ch

130430 nr66 pusulahaber 001000 4 01 web

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Pusula Haber Nr. 66

Citation preview

İsviçre hükümeti Nisan ayı sonunda, Avrupa Birliği ülke-leri için geçerli serbest dolaşıma sınırlama getirme kararı aldı. Bakan S. Sammaruga, söz konusu kararın büyük bir etkisi ol-mayacağını dile getirdi. Bu kararla sadece İsviçre‘ye gelen

AB‘li göçmen sayısının belli bir düzeyde kalmasının amaçlan-dığını açıkladı. Son aylarda özellikle Portekiz‘den gelen göç-menlerin sayısında ki önemli artış dikkat çekiyordu.

Banka sırları “sır” olmaktan çıkıyorGeçen ay içinde Lüksemburg’un banka sırrını sona erdir-

me anlamına gelen, banka hesaplarını vergi dairelerine bildir-me kararı alması, ardından Avusturya’nın da bu konuda hazır-lıklar yapmaya başladığını açıklaması, İsviçre’de geniş yankı buldu. Özellikle İsviçre basını ‘banka sırrı sona mı eriyor’ baş-lıkları ile bir dönemin sonuna gelindiğinin işaretlerini verdiler.

Yeni trafik canavarları dedelerZürih‘de yapılan bir araştırmaya göre, son on yıl içinde aşı-

rı hız nedeniyle ehliyetin kaybedenlerin çoğunluğunun 60-64 yaş aralığındakilerden oluşması oldukça dikkat çekti.Buna karşın 20-39 yaş grubunun trafik kurallarına daha fazla uymaya başladığı görüldü. 40 yaşından sonra ise hız sınırını aşanların sayısı ciddi oranda artmakta.

“Sau Türken” Demek Suç! İsviçre Halk Partisi (SVP) nin Widen Şubesi’nin Internet si-

tesinde yer alan «Dreck Jugos»(Pis Yugoslavlar), «Sau Türken» (Domuz Türkler) gibi sloganların ırkçılık olduğu görüşü mahke-me kararı ile kesinleşti ve sorumlularına ceza verildi. Partinin so-rumluları karara yaptıkları itirazı geri çekerek verilen cezayı ka-bul ettiler.

12

Avrupalı göçmenlere de sınırlama

İsviçre de Tuza Savaş AçtıDünya’da tuzlu yemek sevenler arasında İsviçrelilerin de oldu-

ğu biliniyor. Son günlerde başta Migros, Coop, Nestle gibi yiyecek maddeleri satan veya üreten firmalar olmak üzere, ürünlerinde ki tuz miktarını yavaş yavaş azaltmaya başladılar. Bu yeni bir moda ol-maktan çok Federal Sağlık Müfettişliği’nin başlattığı bir kampanya. Tuzun insan sağlığını tehdit ettiğini ve özellikle dolaşım sistemi has-talıklarına neden olduğu bildiriliyor.

Vergi kaçakçılığı yeniden gündeme geldi

Vergi kaçakçılığı için yapıldığı tahmin edilen ‘Of-fshore’ adı verilen özel banka hesaplarının basına sız-ması, İsviçre’de de gündeme oturdu. ‘Offshore’ kapsa-mında 130.000 adet hesabın tümü tam olarak incelen-mediği için, hepsinin vergi kaçakçılığı amacı ile yapıl-dığı konusu kesinleşmiş değil. Ancak İsviçre makamla-rı konuyla ilgilendiklerini resmen açıkladılar.

Kiralar Uçuyorİpotek faizlerinin yıllardır en düşük seviyede tu-

tulmasına karşın konut kiralarının artmaya devam et-mesi, geniş tepkilere neden oluyor. Bu konuda açıkla-nan en son rakamlara göre 2000 yılı ile 2010 yılları ara-sında kiralarda ki artış %20 yi geçmiş durumda. Ayni süre içinde pahalılık oranının sadece %9 arttığı dikka-te alındığında, kiraların, pahalılığın iki mislinden faz-la arttığı görülmekte.

Jura kantonunun da artık asgari ücreti var

Jura Kantonu seçmenleri, geçtiğimiz ay yapılan oy-lamada kantonlarında bir asgari ücret belirlenmesini kabul ettiler. Oylamaya katılan seçmenlerin %54‘nün evet oyu ile Kanton Jura, İsviçre‘de asgari ücreti resmi-leştiren ikinci Kanton oldu.

4

8

11

3 5 10

13

Mayıs / Mai 2013 - Nr. 05/66

OKUMADAN BİLEMEZSİNİZ!www.pusulaonline.ch

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch2

EDİTÖR’DEN

Turgut Karaboyun([email protected])

İSVİÇRE HABERLERİ

Nihayet beklenen karar çıktı

Geçtiğimiz yılın hemen başında SVP parti-si Widen şubesi tarafından Internet sayfasın-da yayımlanan ve İsviçre de yaşayan göçmen-lerin büyük tepkisini çeken çirkin sloganlar sebebiyle açılan dava nihayet sona erdi.

"Domuz Türkler« ve "Pis Yugoslavlar« şeklinde İnternet sayfasına yerleştirilen çirkin sloganlar bir kez daha günde-me gelmiş, sonrasında "20 Mi-nuten" gazetesinin yayımladı-ğı haberin hemen ardından slo-ganlar alel acele internet sayfa-sından kaldırılmıştı. Parti yet-kilileri, bu afişlerin yanlışlık-la siteye konduğunu öne sürer-ken, Irkçılıkla Mücadele Fe-deral Komisyonu konuyla ilgi-li olarak soruşturma başlatıl-dığını duyurmuştu. Konu gün-deme gelir gelmez İsviçre Türk Topluluğu ve ona bağlı dernek-ler konuyu hemen takibe ala-rak afişlere karşı tepkilerini dile getirmişlerdi. Yapılan ça-lışmalar ve gösterilen tepki-lerin ardından İsviçre basını-nın konuya olan ilgisi daha da artmış, bu konu gündemi uzun süre meşgul etmişti. O dönem-de, İTT Başkanı Kahraman Tu-naboylu, yabancı düşmanlığı içeren slogan ve afişlerden do-layı SVP partisinin Widen şu-besine dava açtıklarını ve ko-nuyu yakınen takip ettikleri-ni bildirmişti. SVP partisinin yönetimi ise, bu hakaretlerden dolayı göçmenlerden özür dile-mek yerine olayı örtbas etme-ye ve gündemden düşürmeye çalışmıştı. Nihayet geçtiğimiz haftalarda parti aleyhine açı-lan dava sonuçlandı ve İsviç-re de yaşayan göçmen toplumu SVP partisine karşı ilk zaferi-ni almış oldu. Hatırlarsınız ki geçmiş dönemlerde SVP par-tisinin yaptığı propagandalara karşı açılan soruşturmalar bir sonuç vermemişti. Kazanılan

bu davanın İsviçredeki göçmen toplumu için ayrı bir önemi var. Bu güne kadar göçmenleri he-def alarak seçim propaganda-sı yapan SVP partisi, oylarının neredeyse tamamını göçmen-ler üzerinden yaptığı politika-lar üzerinden sağlayarak, lider parti konumuna gelmişti. Bana göre kazanılan bu dava ile göç-menler SVP partisine hakettiği cezayı kesmiş oldular. Bu dava bize gösterdi ki, bundan sonra-ki dönemlerde aleyhimize ya-pılan her türlü propagandaya karşı aynı tepkiyi verip konu-yu yargıya taşımalıyız. Bura-dan dava süreci boyunca konu-yu takip eden, başta İTT yöne-tim kurulu olmak üzere eme-ği geçen herkese halkımız adı-na teşekkür etmek istiyorum. Yapılan bu çalışma ile sade-ce Türk toplumu değil, İsviç-re de yaşayan diğer göçmen-lerin de imajı kurtarılmış oldu. Şimdi tek isteğimiz en azından bundan sonra ki yıllarda bu tür sloganların hiç bir şekilde gün-deme gelmemesi. Her ne kadar mevcut yasalar ırkçı propagan-dayı yasaklıyor olsa da, geçmiş dönemde SVP partisinin yaptı-ğı propagandalara karşı açılan soruşturmalar bir sonuç ver-memişti. Bu nedenle yasanın yetersiz olduğuna dikkat çe-ken hukuk uzmanları, bu gös-termelik yasağın değiştirilmesi gerektiği görüşündeler. Uma-rız bu konuda yakın zamanda daha da caydırıcı kanuni ted-birler alınarak, İsviçre de yaşa-yan göçmen toplum koruma al-tına alınır.

[EDD / AID-3390]

Erscheinungsweise: 12x JährlichAbo-Preis: CHF 20.- / JahrChefredakteur: Turgut KaraboyunMarketingsleiter: BahadırCandanRedaktionsleiterin: Derya EdisWerbe Agentur: Ethno MediaCD/Layout: TamerKaraoğluGrafik-Layout: Murat Yurtman Grafik-Werbung: Mehmet PolaterPraktikantin: Aybike Yurtman

Istanbul Vertreter: M. Ali TuncerAnkara Vertreter: Mehmet Kuzu Online Redaktor: Saadet GündüzEDV / IT: BülentKabacaoğluDruckerei: Ringier Print Office / Zentrale: +41 44 576 60 50 Abodienst: +41 44 576 60 80Anzeigen / Reklam: +41 76 342 90 91E-Mail: [email protected]

Verlegeradresse : Pusula Zeitung / Bernstr. 90 / CH-8953 Dietikon ZH

Teşekkür : Bu yayının sizlere ulaşmasında maddi ve mane-vi desteklerini bizlerden esir-gemeyen tüm firmalarımıza, sonsuz teşekkürlerimizi su-narız.

PUSULA Gazetesi`nin tüm ya-yın hakları kendisine aittir. Ya-yınlanan reklamlardaki sorum-luluk, reklamı veren firmaların kendine aittir. Hazırlanan ha-berlerden ve yazılardan, haberi hazırlayan kişiler ya da kaynak gösterilen kurumlar sorumlu-dur. PUSULA’da kullanılan tüm haberlerin, fotoğrafların ve bil-gilerin her hakkı PUSULA’ya aittir. İzinsiz olarak kullanılması yasaktır. Aksi durumda, cezai uygulamalar için hukuki işlem-ler başlatılır.

Freie Journalisten: -TuğbaCanazlar- Hüseyin Türkkan- Mehmet Akyol-FatihErtuğrul-AsiyeSınıcı- Mehmet Kuzu

Autoren:- SunayAkın- Mehmet Akyol- Yücel Muslu- Hülya Rüst

IMPRESSUM 2013 Geht an alle Pusula Mitglieder.

Kamu kuruluşlarının yöneticileri gelirlerini ikiye katladı

Son yıllarda kamu kuru-luşlarının yöneticileri yıllık gelirlerini ikiye katlarken, Bakanların gelirleri yerin-de saydı. İsviçre Demiryolla-rı SBB nin başkanı A. Meyer, geçen yıl elde ettiği yıllık 1.03 Milyon Frank gelir ile tüm zamanların en fazla kaza-nan bürakratı oldu. Oysa on yıl önce aynı kurumun başın-da bulunan B. Weibel, yarım milyondan biraz fazla gelir elde etmekteydi.

Bakanların gelirleri son on yılda ye-rinde sayarken, kamukuruluşlarının yö-neticileri onlara ciddi bir fark attı. Buna en iyi örnek SBB başkanı A. Meyer'in on yıl içinde yılllık gelirinin %99 artmış olması. Bu oran aynı zamanda bürokrat-lar arasından en büyük artış anlamına-da geliyor. Ancak yıllık geliririni arttı-ranlar arasında A. Meyer bir istisna de-ğil. Merkez Bankası başkanınında yıllık geliri %57 oranında artmış. Ancak Baş-kan T. Jordan'ın bir milyonu bile bulma-yan yıllık geliri ile diğer banka yöneti-cilerinin çok gerisinde kaldığı görülü-yor. Mart ayında yapılan halkoylmasın-da özel şirketlerin yöneticilerinin gelir-lerine kısıtlamalar getirilmesinin ardın-dan gözler bu sefer kamu kuruluşlarının yöneticlerine çevrildi. Çeşitli gazeteler-de yayımlanan rakamlar dikkate alındı-ğında son on yıl içinde yüksek bürkrat-ların aylıklarında ki artış ilgi odağı oldu. Ancak bürokratların yıllık gelirleri gene de özel şirket yöneticilerinin çok altın-da. Buna karşın siyasetçilerin yıllık ge-lirinde artışlar oldukça geri düzeyde. Ya-

rım milyon Frank'tan daha az geliri olan devlet başkanının yıllık geliri, son on yıl içinde sadece %9 oranında artmış. Ben-zer şekilde bu miktardan biraz daha az

olan bakanların yıllık gelirlerindeki ar-tışsa %9 oranında.

[TKA / AID-3354]

Die Löhne der obersten Staatsdiener Verdoppelt!

SBB-Chef und Nationalbank-Präsident verdoppeln, Bundesräte bleiben stehen. SBB-Chef Andreas Meyer ist der bestverdienende Schweizer Staatsangestellte aller Zeiten. Letztes Jahr kassierte er 1,03 Millionen Franken Gesamtlohn. Sein Vorgänger Benedikt Weibel bezog vor zehn Jahren noch 520 00 0 Franken.

Kamu Kuruluşları Başkanlarının Yıllık Geliri

Kurum Yıllık Gelir 2012 Yıllık Gelir 2002 Artış %

SBB 1035602 520000 99

Merkez Bankası SNB 924400 589000 57

Post 786795 500000 57

Ruag 754000 450000 68

Suva 583820 471000 24

Skyguide 560000 450204 24

SRG 543784 462000 28

Devlet Başkanı 486718 446791 9

Bakanlar 474719 434791 9

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch 3

Zürih/Basel − Anadolu

126 96 €

İzmir ve Anadolu uçuşlarında 30 Kg bagaj hakkı veriyoruz.

İSVİÇRE HABERLERİ

100 franklık Vignette'ye karşı referandum girişimi

Otoyol kullanım ücretlerini 40 Frank'tan 100 Franka çıkaran Parlamen-to kararına karşı halkoylamasına gidilme-si için imza toplanmaya başlandı. Özellik-le SVP'li politikacıların girişimi ile başla-yan kampanyaya, sürpriz bir şekilde Ye-şiller Partisinden de destek geldi.

Parlamentoda yapılan tartışmalarda otoyol ücret-lerinin arttırılması konusun-da görüş birliğine varılır-ken, bu artışın ne kadar ola-cağı konusunda görüş ayrı-lıkları ortaya çıkmıştı. Hü-kümet tarafından bu ücre-tin iki buçuk misline çıka-rılmasına karşı çıkan SVP' li parlamenterler, bunu bir soygunculuk olarak nitele-mişlerdi. Otoyol ücretlerinin arttırılmasına karşı çıkan-lardan Yeşiller Partisi ise, bu artışla yılda sağlanacak 300 Milyonun üzerinde ki geli-rin yeni otoyollar yapılma-sı için kullanılmasına kar-şı çıkmaktalar. Parlamento-da ki görüşmeler sırasından-da sık sık bu konuyu günde-me getiren Yeşiller, sonunda alınan karara karşı imza top-lanmasının destekleyecekle-rini açıkladılar. Hükümet ise

Otoyol ücretlerinin 1984 yı-lında yapılan bir oylama ile kabul edildiğini vurgulaya-rak, miktarın belli aralık-larla tespit edilmesinin ya-sada yer aldığına dikkat çekmekte. İlk uygulnama-ya başlanıldığı 1985 yılın-da 30 Frank olan Vignet-teler on yıl sonra 1995 yı-lında, 40 Franka yükseltil-mişti. Aradan geçen zaman içinde otoyol kullanma ücre-tinin aynı kaldığını belirten hükümet, yeni yol yapımla-rının zorunlu hale geldiğini belirtiyor. Yeni yolların ya-pımının finansmanı geniş

ölçüde topla-nan bu ücretlerden sağlanı-yor. İsviçre dışında Bulga-ristan, Almanya, Karadağ, Avusturya, Romanya, Slo-vakya, Slovenya, Macaris-tan ve Çek Cumhuriyeti gibi ülkelerde değişik otoyol kul-lanma ücretleri bulunmak-ta. Buna karşın bir tek İsviç-re'de yıllık Vignette ile oto-yol kullanımı yapılmakta. Bu uygulamadan özellikle Alman turistler oldukça şi-kayetçi. Yeni uygulama ile birlikte ücreti 40 Frank olan iki aylık Vignette uygulan-masına da geçilecek.

[TKA / AID-3369]

Referendum gegen 100-Franken-Vignette

Autofahrer sollen künftig 100 statt 40 Franken für die Autobahnvignette bezahlen. SVP-Politiker wollen das ver-hindern. Jetzt erhalten sie Unterstützung im Referendums-kampf – von Grünen, die sich gegen den Bau neuer Stra-ssen wehren.

Banka sırları “sır” olmaktan çıkıyorGeçen ay içinde Lüksemburg'un banka sırrı-

nı sona erdirme anlamına gelen, banka hesapları-nı vergi dairelerine bildirme kararı alması, ardın-dan Avusturya'nın da bu konuda hazırlıklar yap-maya başladığını açıklaması, İsviçre'de geniş yan-kı buldu. Özellikle İsviçre basını 'banka sırrı sona mı eriyor' başlıkları ile bir dönemin sonuna gelin-diğinin işaretlerini verdiler.

'Kaçınılmaz Sona Hazırlana-lım', 'Mali Piyasa Üzerinde Baskı Büyümeye Devam Ediyor', 'Yeni Dönem Zor Olacak' manşetleri, İsviçre mali piyasasının içine düş-tüğü telaşın birer işaretleri olarak yorumlanmakta. Özellikle Lük-semburg ve Avusturya'nın İsviç-re'ye konuyla ilgili bilgi vermeden attıkları adımlara, İsviçre'nin ha-zırlıksız yakalandığı belirtilmek-te. Tages Anzeiger gazetesi Vergi cennetleri için tarihsel bir gelişim olarak kabul edilen bu kararların, geçen ay ortaya çıkan 'Offshore

Leaks' skandalının bir sonucu ol-duğuna dikkat çekilmekte. Avus-turya'nın banka sırrını korumak için İsviçre ile yaptığı resmi ol-mayan ittifak nedeniyle bu konu-da atacağı adımı geciktirdiği tah-min ediliyor. Le Temps gazetesi

ise, Avrupa Birliği'nin İsviçre'de banka hesapları konusunda ABD ile yaptığı vergi kaçakçılığını ön-leme amaçlı anlaşmanın aynısını istemeye hakkı olduğunu belirti-yor. Neue Zürcher Zeitung ise İs-viçre'nin Lüksemburg'un yaptığı gibi, banka hesaplarını 2015 yılın-dan itibaren otomatik olarak ver-gi dairelerine bildirmeyi hala ka-bul etmediğine dikkat çekti. Önü-müzde ki dönemde bu konuda baskının artmaya devam edece-ğini de öne sürdü. Siyasi partiler ise bu konuda oldukça suskun. İs-viçre'nin bu durum karşısında na-sıl tavır alması gerektiği konusun-da açık bir tutum almaktan kaçın-maktalar. Hükümet sözcüsü ise İsviçre'nin vergi kaçakçılığı ko-nusunda yeni bir tavır belirlediği-ne dikkat çekerek, bu konuda yeni bir girişime ihtiyaç duyulmadı-ğını açıklamakla yetindi. Devlet bütçelerinin verdiği devasa açık-lar nedeniyle vergi kaçakçılığına daha çok önem vermeye başlan-masıyla gelişen süreç, İsviçre'nin bir mali merkez olarak durumunu kökten değiştirmeye aday. Ekono-mik krizden fazla etkilenmeyen İsviçre'nin bu sorunu fazla zarar almadan atlatacağına ilişkin inanç ise kamuoyunda oldukça yaygın.

[KTU / AID-3366]

Das Ende des Bankgeheimnisses naht

Mit der Ankündigung Luxemburgs, den automatischen Informa-tionsaustausch zwischen Steuerbehörden einzuführen, und der Ge-sprächsbereitschaft Österreichs kann die Schweiz ihre Position in Eu-ropa nicht viel länger halten. Für die Schweizer Presse gehört das Bankgeheimnis der Vergangenheit an.

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch4

Avrupalı göçmenlere de sınırlamaİsviçre hükümeti Nisan ayı sonunda, Avrupa Birliği ül-

keleri için geçerli serbest dolaşıma sınırlama getirme ka-rarı aldı. Bakan S. Sammaruga, söz konusu kararın büyük bir etkisi olmayacağını dile getirdi. Bu kararla sadece İs-viçre‘ye gelen AB‘li göçmen sayısının belli bir düzeyde kal-masının amaçlandığını açıkladı. Son aylarda özellikle Por-tekiz‘den gelen göçmenlerin sayısında ki önemli artış dik-kat çekiyordu.

İsviçre Hükümeti ilk kez geçen yıl , Avrupa Birliği‘ne sonradan katılan 8 ülke için sınırlama kuralı uygulamaya başlamıştı. Uygulamanın başladığı ta-rihten itibaren bu ülkelerden alınacak göçmen sayısı 5 yıl için, 2180 olarak sı-nırlanmıştı. Başka bir deyişle, bu ülke-lerden bir yıl içinde İsviçre‘ye yerleş-mek isteyenlerin sayısı beş yıl boyun-ca bu sayı ile sınırlı kalacak. Buna kar-şın ilk 17 Avrupa Birliği ülkesi için, bu yılın Mayıs ayında başlayacak sınırlama sadece bir yıl ile sınırlı. 2014 yılı Ma-yıs ayına kadar bu 17 ülkeden gelecek göçmenlerin sayısı 53.700 ile sınırlı ka-lacak.

Söz konusu sınırlama genel olarak İsviçre‘de olumlu bir tepki alırken, Av-rupa Birliği bu girişimin gereksiz ve ilişkileri zedeleyici olduğu doğrultusun-da bir açıklama yaptı. Genel kanıya göre söz konusu sınırlama İsviçre‘ye gelen göçmenlerin sayısını önemli bir oranda değiştirmeyecek. Geçen yılın Haziran ayından bu yılın Mayıs ayına kadar AB ülkelerinden gelen göçmenlerin sayısı-nın 57.500 olduğuna dikkat çeken uz-manlar, bunun söz konusu kontenjanının çok altında olmadığını belirtmekteler.

Hükümet ise aldığı kararın, daha çok psikolojik etki yapmasını beklediği-ni açıklayarak, bunun daha sonra ki yıl-larda da bir iz bırakmasını istediklerine dikkat çekti. Öte yandan göçmenler ko-nusunda politikada başlayan tartışmala-rın, hükümetin yeni kararıyla belli ölçü-lerde gerilemesi beklenmekte.

1 Haziran 2002 yılında yürürlüğe giren serbest dolaşım, ilk aşamada sade-ce 15 Avrupa Birliği ülkesi için geçer-li olmuştu. Bunu takiben 2005 yılında yapılan ikinci bir halkoylamasında ser-best dolaşımın, o dönem geriye kalan 8 doğu Avrupa ülkesi içinde kademeli olarak uygulanmaya başlanılması kabul edildi. 2009 yılında yapılan üçüncü hal-koylamasında bu anlaşmanın Romanya ve Bulgaristan içinde geçerli olması ka-bul edildi.

Bu anlaşmalar çerçevesinde öngö-rülen sınırlama için 2008 yılında gerek-li önkoşullar oluşmasına rağmen, hü-kümet sınırlama hakkını kullanmadı. Daha sonra ki yıllarda hükümet benzer şekilde sınırlama önerilerine sıcak bak-madı. İlk defa 2012 yılında, sonradan AB üyesi olan 8 doğu Avrupa ülkesi için yürürlüğe konulan sınırlama, bu yıl hü-kümetin aldığı kararla tüm AB ülkeleri için uygulanacak.

Avrupa BirliğiAvrupa Birliği ya da kısaca AB, yir-

mi yedi üye ülkeden oluşan ve toprakla-rı büyük ölçüde Avrupa kıtasında bulu-nan siyasi ve ekonomik bir örgütlenme-dir. 1992 yılında, Avrupa Birliği Antlaş-ması olarak da bilinen Maastricht Ant-laşması‘nın yürürlüğe girmesi sonu-cu, var olan Avrupa Ekonomik Toplulu-ğu‘na yeni görev ve sorumluluk alanla-rı yüklenmesiyle kurulmuştur. Yaklaşık 500 milyonluk nüfusuyla Avrupa Birli-ği, dünya ülkelerinin GSYİH‘ya (nomi-nal) göre sıralanışında nominal gayrisa-fi yurtiçi hasılasının %30‘luk bölümünü oluşturur. (16.8 trilyon ABD$)

Avrupa Birliği, tüm üye ülkeleri bağlayan standart yasalar aracılığıyla, insan, eşya, hizmet ve sermaye dolaşımı özgürlüklerini kapsayan bir ortak pazar (tek pazar) geliştirmiştir. Birlik içinde tarım, balıkçılık ve bölgesel kalkınma politikalarından oluşan ortak bir ticaret politikası izlenir. Birliğe üye ülkelerin on beşi, avro adıyla anılan ortak para bi-rimini kullanmaya başlamıştır. Avrupa Birliği, üye ülkelerini Dünya Ticaret Ör-gütü‘nde, G8 zirvelerinde ve Birleşmiş Milletler‘de temsil ederek dış politikala-rında da rol oynamaktadır. Birliğin yir-mi yedi üyesinden yirmi biri NATO‘nun da üyesidir. Schengen Antlaşması uya-rınca birlik üyesi ülkeler arasında pasa-port kontrolünün kaldırılmasının da ara-sında bulunduğu pek çok adlî konu ve içişileri düzenlemelerinde Avrupa Birli-ği‘nin payı bulunur.

Avrupa Birliği, devletlerarası ve çok uluslu bir oluşumdur. Birlik içinde kimi konularda devletlerarası anlaşma ve fi-kir birliği gerekir. Ancak belirli durum-larda uluslarüstü yönetim organları, üyelerin anlaşması olmaksızın da ka-rara varabilir. Avrupa Birliği‘nin bu tip haklara sahip önemli yönetim birimleri Avrupa Komisyonu, Avrupa Parlamen-tosu, Avrupa Birliği Konseyi, Liderler Zirvesi, Avrupa Adalet Divanı ve Avru-pa Merkez Bankası‘dır. Parlamentoyu, Avrupa Birliği vatandaşları beş yılda bir oylama yöntemiyle seçerler.

Avrupa Birliği‘nin temelleri 1951 yılında, altı ülkenin katılımıyla oluştu-rulan Avrupa Kömür ve Çelik Toplulu-ğu‘na ve 1957 Roma Antlaşması‘na da-yanmaktadır. O dönemden bu yana, bir-lik yeni üyelerin katılımlarıyla boyut olarak büyümüş; var olan yetkilerine yeni görev ve sorumluluk alanları ekle-yerek de gücünü arttırmıştır. Üye dev-letler Aralık 2007‘de, birliğin bugüne dek yaptığı antlaşmalar ile yasal yapı-sını güncellemek ve iyileştirmek ama-cıyla Lizbon Antlaşması imzalanmıştır. Lizbon Antlaşması‘nın onaylanma ve iş-leme girme sürecinin 2008 yılı içinde olması öngörülmüşse de İrlanda‘da, ant-laşmanın onaylanması için yapılan hal-koylamasının ilk etapta olumsuz sonuç-lanması kabul sürecini geciktirmiştir.

1990 yılında Berlin Duvarı‘nin yı-kılması ile eski Doğu Almanya, birleş-miş yeni Almanya‘nın bir parçası ola-rak topluluğa katıldı. Doğu Avrupa‘ya doğru gerçekleştirilen genişlemeyle bir-likte, topluluğa katılmaya aday ülkele-re uygulanmak amacıyla Kopenhag Kri-terleri‘nin kabul edilmesi üzerine görüş birliğine varıldı.

7 Şubat 1992 tarihinde Maastricht Antlaşması yürürlüğe sokuldu. Bu ant-laşma ilk kez Avrupa Birliği terimini kullandı ve üç sütun adını verdiği uygu-lama alanlarını başlattı. Bugünkü Av-rupa Topluluğu terimi, geçmişte Avru-pa Topluluklarının görev alanına giren politika ve uluslarüstü işlemleri kapsa-yan birinci sütuna eş düşmektedir. İkin-ci ve üçüncü sütunlarsa birliğin dış poli-tikası ile içişleri ile ilgili, daha çok dev-letlerarası düzeyde iş birliği sunar. Gün-lük konuşma dilinde Avrupa Birliği teri-mi, Avrupa Topluluğu için de kullanıl-maktadır ve birliğin birinci sütununun bir ögesi olarak Avrupa Topluluğu adı, öngörüldüğü tarihte yürürlüğe girecek olan Lizbon Antlaşması ile birlikte kul-lanımdan kalkacaktır.

Birliğe 1995 yılında, Avusturya, İs-veç ve Finlandiya katıldı. 1997 tarih-

li Amsterdam Antlaşması, Maastricht Antlaşması‘nın demokrasi ve dış politi-ka başlıklarında iyileştirmeler yapmak için imzalandı. Amsterdam Antlaşma-sı‘nı 2001 yılında Nice Antlaşması izle-di ve bu da birliğin doğu yönlü genişle-mesine yeni vizyonlar kazandırmak adı-na Roma ve Maastricht antlaşmalarının üzerinde düzenlemeler yaptı.

2002‘de on iki üye ülke avro adlı or-tak bir para birimini benimsedi. O gün-den bu yana, avro alanı denen avro kul-lanan ülkeler sayıca on beşi aştı. 2004 yılında Avrupa Birliği, çoğunluğu eski Doğu Bloku ülkelerinden olan on yeni aday ülkenin de birliğe resmen katılma-larıyla tarihindeki en büyük genişleme-yi gördü. Üç yıl sonra, Bulgaristan ve Romanya da birliğe girdi.

2004 yılında Roma‘da, daha önceki tüm antlaşmaları tek bir belgede topla-yacak Avrupa Birliği Anayasası hazır-lanmasını öngören antlaşma imzalan-dı. Ancak bu anayasa taslağı, Fransa ve Hollanda‘da düzenlenen halkoylamala-rında alınan olumsuz sonuçlardan dola-

yı diğer ülkelerde uygulanmadı ve onay alma işlemi hiçbir zaman tamamlanma-dı. Bu nedenle bunun yerine, 2007 yılın-da önceki antlaşmaları yeni bir anaya-sayla değiştirmektense koşullarını iyi-leştirmeyi öngören ve Reform Antlaş-ması olarak anılan Lizbon Antlaşması imzalandı.

Üye ülkelerde yapılan halk oylama-ları sonucu onaylanırsa, Ocak 2009‘da yürürlüğe girmesi öngörülen antlaşma ilk olarak oylandığı İrlanda Cumhuriye-ti‘nde reddedilince, sürecin geleceğine ilişkin beklentiler belirsizleşti. 2 Ekim 2009 tarihinde yeniden gerçekleştirilen oylamada, İrlanda halkının da olumlu görüş bildirmesiyle Lizbon Antlaşması tüm üye ülkelerce kabul görmüş oldu ve uygulama sürecine geçilmesinin önün-deki tüm engeller kalkmış oldu. Anlaş-ma Cebelitarık ve Åland özel bölgele-rinde de oylandıktan sonra bu bölgeler karşı görüş bildirseler de bu bölgelerin anlaşma hükümlerinin dışında kalması koşuluyla yürürlüğe girecektir.

[TKA / AID-3384]

Bundesrat ruft Ventilklausel an

Die Schweiz schränkt die Einwanderung auch für Personen aus den alten EU-Ländern ein. Justizministerin Simonetta Sommaruga warnt jedoch vor zu hohen Erwartungen im Zusammenhang mit der Ventilklausel. Die Zuwanderung aus den EU-Ländern wird höchstens stabilisiert, nicht aber gesenkt. Am stärksten wächst derzeit die Zahl der Migranten aus Portugal.

İSVİÇRE HABERLERİ

Avrupa Birliği‘nin Genişleme Süreci1957 – Kurucu üyeler Avrupa Ekonomik Toplulu-ğu‘nun kuruluşu; 6 kurucu üye:Belçika, Fransa, Hollanda, Lüksemburg, Batı Almanya İtalya.

1973 – Birinci büyümeBirinci büyüme, yeni üyeler: Danimarka, Birleşik Krallık, İrlanda.

1981 – İkinci büyümeİkinci büyüme, yeni üyeler: Yunanistan

1985 – İlk ayrılmaİlk ayrılma, ayrılan bölge: Grönland.

1986 – Üçüncü büyümeÜçüncü büyüme, yeni üyeler: Portekiz, İspanya.

1990 – Alman yeniden birleşmesiAlman yeniden birleşmesi, birliğe resmen katılan eyaletler:

Brandenburg, Mecklenburg- Vorpommern, Saksonya, Sachsen-Anhalt, Thüringen.

1995 – Dördüncü büyümeDördüncü büyüme, yeni üyeler:Avusturya, Finlandiya, İsveç.

2004 – Beşinci büyümeBe-şinci büyüme, yeni üyeler:Çek Cumhuriyeti, Estonya, Kıbrıs, Letonya, Litvanya, Macaristan, Malta, Polonya, Slovakya, Slovenya.

2007 – Altıncı büyümeAltıncı büyüme, yeni ülkeler: Bulgaristan, Romanya.

2011 – Aday ülkeler ve olası adaylarAday ülkeler: Hırvatistan, İzlanda, Karadağ, Makedonya, Türkiye.

Olası adaylar: Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kosova, Sırbistan.

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch 5İSVİÇRE HABERLERİ

‘Sau Türken’ Demek Suç!

İsviçre Halk Partisi (SVP) nin Wi-den Şubesi’nin Internet sitesinde yer alan «Dreck Jugos»(Pis Yugoslavlar), «Sau Türken» (Domuz Türkler) gibi sloganla-rın ırkçılık olduğu görüşü mahkeme ka-rarı ile kesinleşti ve sorumlularına ceza verildi. Partinin sorumluları karara yap-tıkları itirazı geri çekerek verilen cezayı kabul ettiler.

Söz konusu sloganlar ge-niş tepkilere neden olmuş, olayın duyulmasının hemen ardından İsviçre Türk Top-lumu (İTT), bunun yaban-cı düşmanlığı ve ırkçılık ol-duğu gerekçesi ile sorumlu-lar hakkında dava açmıştı. Açılan davanın sonunda, in-ternet sitesindeki sloganla-rı kendi partilerinin sloganı sanarak sitelerine koydukla-rını iddia eden davalı kişile-

rin yaptıkları itirazlar, mah-keme tarafından kabul edil-medi. Dava sonucunda mah-keme tarafından partinin iki yöneticisine verilen 30 gün-lük ceza ise, para cezasına çevrildi. Davaya itiraz eden Widen Parti Teşkilatı’nın sorumluları, sonradan iti-razlarını geri çekerek suçla-rını kabul ettiler. Dava son-rası İsviçre medyasında çı-kan haberlerde Partinin ileri gelen yöneticilerinin de Wi-den teşkilatı sorumlularını tenkit ettikleri görüldü.

20 Şubat 2012 tarihinde gerçekleşen bu olayın ardın-dan SVP Partisinin Başka-nı Toni Brunner, 8 Temmuz 2012 Pazar günü Sonntağsb-lick gazetesine verdiği bir röportajda konuyla ilgili gö-rüşlerini bildirmişti. Brun-ner, “Irkçı düşünce ve dav-ranışların SVP de yeri ol-madığını, bu türlü görüşle-

ri olan kişilerin SVP`de ka-lamayacaklarını ve ırkçı dü-şünceleri savunan kişilerin bu davranışlarından sadece kendilerinin sorumlu oldu-ğunu,“ söylemişti. Bu açık-lamanın ardından bundan sonraki dönemlerde SVP partisinin bu şekilde kam-panyalarla ortaya çıkıp çık-mayacağı göçmen kitle tara-fından merak konusu oldu.

İTT diğer konuları da takip ediyor

Telefonla görüşme yap-tığımız İTT Başkanı Kah-raman Tunaboylu, dava so-nucunda alınan karardan büyük mutluluk duydukla-rını belirtti. Bu dava hari-cinde takip ettikleri 2 ayrı dosyanın daha bulunduğu-nu da sözlerine ekledi. Kah-raman Tunaboylu, SVP Par-tisinin Zürich üyelerinden birisi olan Alexander Mül-ler in kendi Twitter hesabın-da, “Belki bizim de 1938 de Almanyada olduğu gibi bir Kristal Gecesine ihtiyacı-mız olabilir, bu sefer Cami-lere,“ mesajıyla ilgili olarak

da takipde olduklarını söy-ledi. Mesajın sahibi hakkın-da, İslam düşmanlığı içe-ren mesaj dolayısıyla Züri-ch Başsavcılığına yine aynı Kanun (261 bis) gereğince suç duyurusunda bulunduk-larını ve savcılığın suç du-yurusunu kabul ettiğini be-lirtti. Davanın henüz devam ettiğini belirten Tunaboylu, Alexander Müller in sonra-ki süreçte partisinden ayrıl-mak zorunda kaldığını söy-ledi.

Tunaboylu diğer taraf-tan SVP Partisinin Solo-thurn Teşkilatından Beat Mosimann ın Facebook`-ta yayımladığı Müslüman-ları aşağılayan, onları haşe-re olarak gören ve yok edil-meleri gerektiğini bildiren görüşlerinin de takipcisi ol-duklarını vurguladı. Solot-hurn Başsavcılığı na 9 Tem-muz 2012 de konuyla ilgi-

li olarak suç duyurusunda bulunan İTT`nin başvuru-su, yine savcılık tarafından kabul edilmiş ve devamında Beat Moşimann da partisin-den ayrılmak zorunda kal-mıştır. İTT Başkanı Kah-raman Tunaboylu bu dava-nın da diğeriyle birlikte ya-kın zamanda sona ermesini beklediklerini belirtti.

Türk toplumunun de-ğer ve hassasiyetlerini ko-rumak için gereken çalış-maları yaptıklarına değinen Kahraman Tunaboylu, tüm bu süreçte kendilerine yar-dımcı olan ve destek veren herkese teşekkür etti.

[KTU / AID-3363]

Rassistische Slogans

«Dreck Jugos», «Sau Türken» und «Ausländer raus»: Für diese rassistischen Slogans müssen die Verantwortli-chen nun definitiv eine Busse zahlen. Der Präsident der SVP Widen hat die Einsprache zurückgezogen.

Mahkeme Kararı:

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch6 İSVİÇRE HABERLERİ

İsviçrelilerin Alışveriş Turizmi

Son iki yılda İsviçre’de alış-veriş turizmi konusunda uzun tartışmalar yaşandı. Özellikle Euro’nun Frank karşısında de-ğer kaybetmesiyle komşu ülke-lerden alışveriş etmenin giderek artması, sık sık gündeme geldi.

Alışveriş turizminin gerçekte ne kadar ol-duğu konusunda ilk ciddi araştırmaysa, geçti-ğimiz aylarda yayımlandı. Araştırma sonuçla-rı, ilk bakışta bazı çarpıcı gerçekleri ortaya çı-kardı.Aralarında Migros ve Coop gibi büyük kuruluşlarında olduğu perakende satıcıları-nı bünyesinde barındıran IG DHS kurumunun yaptırdığı araştırmaya göre, 2012 yılında İs-viçrede yaşayanlar, İsviçre dışında yaptıkları alışveriş için tam 8.9 Milyar Frank harcamış-lar. Satın alınanlar arasında 2.6 milyarla giye-cek eşyaları ve ayakkabı bulunması, ilk göze çarpan ayrıntı. Aynı yıl içinde giyecek eşya-ları ve ayakkabı için toplam 11 Milyar Frank harcandığı dikkate alındığında, her beş giye-cek eşyası ve ayakkabının İsviçre dışından sa-tın alındığı ortaya çıkmakta.

Otomobil satışları dışında perakende sa-tış cirosunun 180 Milyar Frank olduğu dik-kate alındığında; İsviçre dışından alınanların bu miktarın sadece %5 civarında kaldığı gö-rülmekte. İsviçre'de yaşayanların dışardan en fazla aldıkları ürün, 3.6 Milyar Frankla gıda maddeleri.

Araştırmaya göre sadece alışveriş yap-mak için gidenlerin harcadıkları para, toplam alışverişin yarısını geçmekte. Alışveriş yapı-lan ülkeler arasında Almanya açık farkla ilk sırada. Toplam alışverişin yarısından fazlası, bu ülkeden yapılmış. İsviçre'de yaşayanların %44 nün en az ayda bir kez dışardan alışve-riş yaptıkları sonucuysa, bir diğer ilginç bul-gu. Ancak bu oran bölgelere göre değişmekte, İtalyanca konuşulan Tessin bölgesinde sade-ce alışveriş için İsviçre dışına çıkanların ora-nı %41 iken, Almanca konuşulan kantonlarda bu oran %25 e kadar düşmekte. Dışardan alış-veriş yapmak isteme gerekçesi olarak %81 ile ucuz fiyatlar ilk sırada yer alıyor. Katma değer vergisi almak için alışveriş edenler ise %41 ci-varında. [EDD / AID-3348]

Wie es um den Einkaufstourismus wirklich steht

In den vergangenen zwei Jahren wurde der Einkaufstourismus – bedingt durch die Entwick-lung des Eurokurses – in der Schweiz ein grosses Thema. Eine Frage blieb unbeantwortet: Für wie viele Milliarden kaufen Herr und Frau Schweizer im Ausland ein? Bisher wurde über die Ge-samtsumme viel spekuliert. Jetzt liegen genaue Zahlen vor.

Alışveriş yapılan ülkeler

Ülke Alışveriş Miktarı (Milyar Frank)Almanya 4.6Fransa 1.4İtalya 0.9Avusturya 0.4Diğer 1.1

Amaç Alışveriş Miktarı (Milyar Frank)Sadece alışveriş için 4.5Tatil veya ziyeret sırasında 3.8Online 0.6 Satın alınanlar Alışveriş Miktarı (Milyar Frank)Gıda maddeleri 3.0Elbise ayakkabı 2.6Ev araçları 0.66Elektronik 0.5Saat, takı 0.24Diğer 1.3

Alışveriş yapmak için gidilen şe-hirlerin listesi ise şu şekilde,

Almanya1. Konstanz2. Weil am Rhein3. Waldshut

Fransa1. Pontarlier2. Ferney-Voltaire3. Divonne-les-Bains

Italya1. Como2. Ponte Tresa3. Varese

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch 7İSVİÇRE HABERLERİ

Kira artışının sorumlusu göçmenler değil

Kamuoyunda oldukça yaygın bir görüş olan, İsviçre‘ye daha fazla göçmen geldiği için kiraların arttığı iddiaları-nın gerçekleri yansıtmadığı ortaya çıktı. Bu tespit, Bern ve Zürih şehrinin belli mahallelerinde gerçekleştirilen artış-ma sonucunda ortaya çıktı. Araştırma sonucuna göre, göç-men sayısında ki artışla kiraların yükselmesi arasında bir bağlantı bulunmadığı anlaşıldı.

Söz konusu araştırma, 2006 ila 2011 yılları arasından Zürih şehrinde göç-menlerin genel nüfus içindeki oranının %2.7 arttığını ancak kiraların aynı dö-nem içinde %16 oranında yükseldiği-ni göstermekte. Televizyonda yayımla-nan ‘Eco‘ adlı bir ekonomi programı ta-rafından yapılan araştırma, belli mahal-leler için tam tersi bir gelişmeye de dik-kat çekmekte.

Zürih‘in son zamanlarda moda hali-ne gelen Kreis 5 adlı mahallesinde, araş-tırmanın baz alındığı dönemde yaşayan göçmenlerin sayısı %11.7 oranında azal-masına rağmen, ayni mahallede kirala-rın %26 oranında artmış olması çarpı-cı bir gerçeklik.

Yine Zürih‘in bir başka mahallesi olan Seefeld‘te ise göçmen sayısı ortala-manın üstünde bir artış gösterirken, ki-ralarda ki yükseliş ortalamanın altında kalmış. Zürih‘in diğer mahallelerinde yapılan karşılaştırmalarda, göçmen sa-yısının azaldığı mahallelerde kiraların daha fazla arttığı anlaşılıyor.

Bern şehrinde ki karşılaştırma Zürih kadar net olmasa da, benzer bir gelişme-yi gözler önüne seriyor. Altı yıl içinde göçmen sayısının %5.5 arttığı bu şe-hirde, kiralarda ki artış %6 nın üzerin-

de gerçekleşmiş. Ancak özellikle göç-menlerin oturduğu Breitenrain/Lorrai-ne gibi mahallelerde göçmen sayısı aynı oranda gözlemlenirken, kiraların %9 artmış olması oldukça dikkat çekici. Bu sonuçları yorumlayan uzmanlara göre,

kiraların artışı ile göçmen sayısı arasın-da bir bağlantı kurmak bilimsel olarak çok yanlış.

Uzmanlar kira artışının genel nede-ninin, kişi başına düşen konut alanları-nın giderek artıyor olmasından kaynak-landığını düşünüyor. Özellikle İsviçreli-lerin daha geniş konutları tercih etmele-ri ve oturdukları konutları kendi ihtiyaç-larına cevap verecek konforda aramala-rı da, kira artışında önemli bir argüman olarak dikkat çekiyor.

Söz konusu araştırma, göçmen sa-yısının artışıyla kira fiyatlarının yük-selmesi arasında kurulan ilişkinin, bir şehir efsanesinden ileriye gitmediğini gözler önüne seriyor.

[TKA / AID-3376]

Nicht die Ausländer machen das Wohnen so teuer

Die vorherrschende Meinung, dass Zuwanderer die Mietpreise hochtreiben, ist schlicht falsch. Das zeigt ein genauer Blick in die Trendquartiere von Bern und Zü-rich. Die hohen Mieten hängen nur marginal mit der Zuwanderung aus dem Aus-land zusammen.

Konut fiyatları rekor kırıyorSon yıllarda yeni konut yapımına hızla devam edilse de,

konut fiyatları artışında rekor seviyelere ulaşıldı. İpotek faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesi sonucu, bir çok kiracı ev sahibi olmasına rağmen, kiralık konutlara olan talep düşmüyor. Ancak uzmanlar, bu yıl içinde konut fiyat-larında ki artışın duracağını tahmin ediyor.

Bu yıl içinde kiraların ortalama %1.6 oranında artması bekleniyor. Ge-çen yıl kiralarıda ki artış %2.6 oranında olmuştu. Her iki artış kaleminin ortala-ma pahalılık oranından yüksek olması, kiraları pahalılığın artışında önemli bir faktör haline getirmekte. Özellikle ucuz konutlara olan talebin artması da, kira-ların artmasında birinci derecede etkili.

Öte yandan 2005 yılından bu yana yeni kiralanan konutların kiralarının %25 oranında arttığı, kirada oturanla-rın kiralarında ki artışın ise %5 oranın-da gerçekleştiği tespit edildi. Dikkat çe-

kici başka bir konu ise günümüzde tüm konutların %5.8‘ nin satışa çıkarılmış olması ve kiraya vermek için boş duran konutların ortalama 94 gün boş kalması. Bu tespit, konut piyasasının oldukça ha-reketli bir durumda olmasının yansıma-sı olarak yorumlanıyor.

Bunun yanında belli bölgelerde ko-nut fiyatlarının seyrek de olsa azalama-ya başladığı görülmekte. Geçen yılın son çeyreğinde başlayan bu düşüş eğili-minin, bu yıl içinde yaygınlaşması bek-leniyor. Özellikle Cenevre, Lozan civa-rında ki bu düşüşün doğu İsviçre kan-tonlarında da görüldüğü belirtilmekte.

Konut piyasasının bu hareketlili-ğinden en fazla kar sağlayan ise dev-let kurumları. Yapılan hesaplamalara göre 2012 yılında devletin emlak vergi-si ve emlak satış vergilerinden elde etti-ği gelir 5.6 Milyar gibi rekor bir düzeye ulaşmış durumda. Bu pastadan en bü-yük payı alan kantonların, sadece emlak vergisi gelirleri on yıl içinde %55 arta-rak 1.8 Milyar Frank‘a yükselmiş. Em-lak değerlerinin belediyeler tarafından yeniden değerlendirilmesi sonucu, kan-tonların kasalarına giren para iki misli-ne çıktı.

Emlak satışı vergileri ise son on yıl içinde %42 aratarak 1.16 Milyar Frank olmuş. Ancak gerek emlak vergisi ge-rekse emlak satış vergileri, kantonla-ra göre önemli değişiklikler göstermek-te. Örneğin, sadece 18 kanton emlak sa-tış vergisi talep etmekte. Ancak Fede-ral Devlet kantonlara bir uyarıda bulu-narak, bu vergilerin artışının devam et-meyeceğini ve buna göre bütçe hazırla-maları gerektiğini belirtiyor.

[KTU / AID-3379]

Immobilienpreise auf Rekordniveau

Trotz reger Bautätigkeit und Staatseingriffen in den Hypothekenmarkt kletterten die Preise für Wohneigentum letztes Jahr weiter. Obwohl einige Mieter angesichts tiefer Hypothekarzinsen Wohneigentum gekauft haben, hat sich die Lage bei den Angebotsmieten nicht entspannt.Doch nun erwarten die Experten eine Abkühlung.

Reklamlarınızı Pusula‘da Değerlendirin

Kazançlı Çıkın!Mobile: 076 342 90 [email protected]

Mehmet Akyol

[email protected]

KÖŞE YAZISI

Kaçak çalışma kontrolden çıktı

İsviçre ile Avrupa Birliği arasında on yıldır süren serbest dolaşım hükümetin aldığı bir ka-rarla bir yıllığına da olsa sınırlandı. Karar önce-si özellikle turizm ve sağlık iş kollarından önem-li tepkiler geldi. Bu işkolları serbest dolaşımın kısıtlanması ile yeterince çalışacak işçi bulama-yacaklarınından korkmaktaydılar.

Ancak bu korkuları yersiz çıktı, hükümetin aldığı karar her ne kadar serbest dolaşıma bir sı-nırlama getiriyorsa da, konulan sınır pratikte pek bir anlam ifa-de etmeyecek. AB ülkelerinden gelen göçmenlerin sayısı, aslında geçen yıl gelenlerden biraz daha az olarak sınırlandırıldı. Hükü-metin belirttiği gibi bu önlemin aslında sadece psikolojik bir etki-si olacak, gelen göçmenlerin sa-yısı artık sınırsız olmayacak.

Gerçekten de sorunun esası gelen göçmen sayısı ile pek iliş-kili değil, esas sorun gelen göç-menlerin hangi koşullarda çalış-tıkları, ne kadar ücret aldıkla-rı. Pek çok işverenin serbest do-laşımı fırsat bilerek düşük ücret-le işçi çalıştırma fırsatını kaçır-mak istemedi. Bunun sonucu ola-rak bazı bölgeler adeta ucuz işgü-cü cenneti halinde geldi.

Federal İş Müsteşarlığı ta-rafından yapılan bir açıklamaya göre geçen yıl 39.000 firmanın hesapları kontrol edilmiş ve ya-salara uygun davranmayan 2715 firma para cezasına çarptırıl-mış. İşyerlerinde kontrol yapma-yı öngören yasanın ilk uygulan-dığı 2009 yılında ise cazalandırı-lan işyereleri sayısı 1400 civarın-da idi. Ceza alan işyerlerinin he-men hemen yarıya yakınının İs-viçre dışından buraya iş yapmaya gelen firmalar olması dikkati çe-ken önemli bir nokta. Bu firma-ların neredeye tamamının Alman firmaları olması ise kimseyi şa-şırtmadı.

Bu nedenle sendikalar sınır-lama yerine, kontrollerin arttı-rılmasının ve bu tür istismarla-ra engel olunması için gerekli ya-sal değişikliklerin yapılmasının daha önemli olduğuna dikkat çe-kiyorlar. Gerçekten de hüküme-tin getirdiği sınırlama üç aydan kısa süreli çalışmalar için geçerli

değil. 2012 yılında 203.000 civa-rında işçinin üç aydan daha kısa bir süre için İsviçre'ye çalışmak için geldiği dikkate alındığında konunun ciddiyeti ortaya çıkar. Kısa süreli çalışma izinlerinin bir yıl öncesine göre %13 oranın-da artmış olması ise daha da il-ginç.

Henüz bu konuda bir araştır-ma olmamasına karşın söz konu-su bu kısa süreli çalışma izinleri-nin arkasında, ayni işçinin bir yıl içinde bir kaç kez çalışmak üze-re gelmesi gibi durumlar olduğu tahmin edilmekte. Bunun nedeni ise kısa süreli çalışma için gelen-lerin kontrolünün oldukça zor ol-ması. Açıklanan rakamlara göre kısa süreli çalışmaya gelenlerin İsviçre'de kaldıkları süre 40 gün. Bu süre içerisinde bir kontrölün yapılması ihtimali ise oldukça az.

Özellikle sınır bölgelerin-de görülen bu durum her açı-dan ekonominin yararına değil. Bir yandan kaçak çalışma sonu-cu hem sosyal sigorta primleri-nin ödenmemesi hemde önemli bir vergi kaybının olduğu açık-tır. AB ülkelerinden gelen göç-menlerin ekonominin ihitiyacın-dan çok bu tür ucuz işgücü kay-nağı olarak görülmeye devam et-mesine engel olmak en büyük so-run olarak karşımızda duruyor.

Sadece kontrollerin arttırıl-masının sorunu çözmeyeceği açık. İşverenlerinde yavaş yavaş bu durumdan şikayetçi olmaya başlaması sevindirici bir geliş-me. Yasalara uymadığı için biz-zat işverenler tarafından şikayet-çi olunan firmaların sayısı gide-rek artmakta. Federal İş Müfet-tişliği de yasalara uymayan bu iş-yerelrini kara listeye almakta ve yeniden çalışma izni istedikle-rinde, bu taleplerini red etmekte.

[EDD / AID-3389]

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch8 İSVİÇRE HABERLERİ

Jura kantonunun da artık asgari ücreti var

Jura Kantonu seçmenleri, geçtiğimiz ay yapılan oylama-da kantonlarında bir asgari ücret belirlenmesini kabul et-tiler. Oylamaya katılan seçmenlerin %54‘nün evet oyu ile Kanton Jura, İsviçre‘de asgari ücreti resmileştiren ikinci Kanton oldu.

Çalışma hayatında sosyal barışın sürdüğü İsviçre‘de, daha birkaç yıl ön-cesine kadar asgari ücret tartışma ko-nusu bile değilken, değişen ekonomik şartlar karşısında giderek bir zorunlu-luk olarak görülmeye başlandı. Geçen yıl sendikalar tarafından tüm İsviçre‘de bir asgari ücretin belirlenmesi için geti-rilen yasa önerisi, gerekli imzaların top-lanmasını takiben, bu yıl içinde halkoy-lamasına sunulacak.

Büyük oylamadan önce bazı kanton-larda, asgari ücretin zorunlu olması için yine sendikaların önerileri doğrultusun-da, halkoylaması yapılıyor. Gözlemcile-re göre daha ilk denemede Jura kantonu-nundan çıkan evet oyları, önerinin ge-nelde kabul göreceğinin göstergesi.

Diğer ülkelerden farklı olarak İsviç-re‘de, asgari ücret yasal bir zorunluluk değil. Ücretlerin genel olarak sendika-larla işverenler arasında yapılan Toplu İş Sözleşmeleri ile belirlenmesi söz ko-nusu. Ancak geçtiğimiz yıllarda toplu iş sözleşmesi kapsamında olan işçilerin azalması sonucunda, önemli bir açık or-taya çıkmıştı.

Buna ek olarak, Avrupa Birliği ile İsviçre arasında başlayan serbest dola-şım ücretlerin belirlenmesinde, devletin müdahalesini zorunlu kılan bir durum-la karşılaşıldı. Özellikle kısa süreli ola-rak AB ülkelerinden İsviçre‘ye çalışma-ya gelen işçilerin aldıkları düşük ücret-ler, sürekli olarak kamuoyunun günde-

mine yerleşti.Jura kantonunun bulunduğu bölgede

ise en önemli sorun sınır işçileri. Fran-sa‘da oturan ve İsviçre‘ye çalışmaya ge-len işçilerin ücretleri, bu bölgede sürekli tartışma konusu olmaktaydı. 2006 yılın-dan bu yana, sınır işçilerinin sayısı iki

misli artarak 41.000‘ e yükseldi. Bu da sorunun önemini göstermekteydi. Bu-nun sonucu olarak gerek kanton yöne-timinin, gerekse kanton parlamentosu-nun karşı çıkmasına rağmen, seçmen-ler Kanton Jura‘da asgari ücrete evet de-diler.

Daha önce 2011 yılında Kanton Neunburg‘ta yapılan halkoylamasında da seçmenlerin çoğunluğu asgari ücre-te evet demiş ve Neunburg asgari ücre-ti uygulamaya başlayan ilk kanton ol-muştu.

[KTU / AID-3372]

Die Jurassier wollen auch Mindentslöhne

Nach Neuenburg ist der Jura der zweite Kanton der Schweiz, der sich in ei-ner Volksabstimmung für die Einführung eines Minimallohns aussprach. Im Land der Sozialpartnerschaft galt die Idee bis vor wenigen Jahren als Witz. Aber in den Grenzregionen hat die Personenfreizügigkeit den Unmut wachsen lassen.

İsviçre'nin en güçlü 10 firması«Ülkenin en güçlü Firması size göre hangisi?» sorusuna

verilen cevaplar geçen yılda fazla değişmedi. GFK Busi-ness Reflector adlı araştırmaya göre ilk on sırada yer alan yedi isim, geçen yıl aynı kategoride ki yerlerini korudular.

Araştırma sonuçları bir yıl öncesine göre, İsviçreliler'in kendi ülkelerinin fir-malarına karşı daha eleştirel bir yakla-şım içinde olduklarını gösterdi. Adı çe-şitli yolsuzluk söylentilerine karışan fir-malar, çok hızlı bir şekilde kamuoyu-nun gözünden düşmekte. Bu yılın başla-rında ortaya çıkan at eti skandalının ise önümüzde ki yıl, ilk on listesinde önem-li değişimlere sebep olacağına mutlak gözü ile bakılıyor.

Listenin ilk sırasında yer alan iki Firma Migros ve Swat-ch, dördünce kez ilk ikide-ki yerlerini korudular. İki firma dört yıldır birinci ve ikinci olarak adeta birbirle-riyle yarışıyorlar. Saat ihra-catı ile yeniden gözde olan Swatch, bir kez daha İsviç-re'nin en güçlü firması kol-tuğuna oturdu.

Ancak iki firma arasın-da ki değerlendirmede geç-tiğimiz yıllarda olduğu gibi yine çok küçük bir fark bu-lunmakta. Üçüncü sıra dört yıldır değişmemekte, Lindt & Sprüngli. Dördüncü sıra-da yer alan Geberit ise bü-yük bir ilerleme ile ilk defa ilk on arasında yerini aldı. Bankalar arasında tartış-

masız en güçlü imajı olan Raiffeisen ise geçtiğimiz yıl olduğu gibi beşinci sırada yer almakta. Onu iki basamak gerileye-rek 6. Sıraya düşen Coop takip etmekte.

Benzer şekilde bir sıraya gerileyen

Schindler yedinci sırada yer alırken, Ro-lex beş sıra birden atlayarak yeniden ilk onda ve sekizinci sırada bulunuyor. Sw-siscom ise onuncu sıradan dokuzuncu sıraya yükselmiş. Yeniden iki sıra yük-selerek onuncu sıra ile ilk ona çıkanlar arasında Emmi'de bulunuyor. Bir önce-ki yıl ilk onda yer alan SBB (7), Swiss (8) ve Kantonalbanken (9) ise yeni liste-de ilk ona girmeyi başaramadı.

[TKA / AID-3371]

Die Firmen mit dem stärksten Image

Welches Schweizer Unternehmen steht in der Gunst der Menschen ganz oben? Eine neue repräsentative Umfrage zeigt, welche Firmen besonders gut ankommen, welche zulegen und welche verlieren.

12 Çalışana 1 Çırak

Ücretler arasındaki farkın 1' e 12 olmasını öngören bir halk inisiyatifi olan tartışmalara çarpıcı bir açıklama da Swatch grubu sahibi Hayek'den geldi.

Hayek'in açıklaması her 12 çalışana bir çırak önerisi şek-linde yeni düşüncelerin orta-ya çıkmasına neden oldu. Ge-rek işverenler gerekse de poli-tikacılar meslek eğitimine bü-yük bir katkıda bulunacağı düşünülen bu öneriye olum-lu bakmaktalar.Hayek, Sonn-tagsblick adlı gazeteye verdi-ği demeçte ekonominin mes-lek eğitimine daha fala önem vermesi gerektiğine dikkat çe-kerek, son günlerin güncel tar-tışma konusu olan 1' e 12 ücret halk inisiyatifine yeni bir bakış açısı getirdi. Söz konusu öne-rinin ücretler için mümkün ol-madığını söyleyen Swatch şefi-ne göre bu oran, çıraklık eğiti-mi için iyi bir karşılaştırma im-kanı sağlıyor. Kendisine ait iş-yerinde 15800 çalışana karşın

360 çırak olduğunun hatırlatıl-masına Hayek, çıraklık eğitimi yapmak isteyen genç bulama-maktan yakındı. Çıraklık eği-timinin toplum içinde giderek değersizleştiğine dikkat çeken Hayek, bu konuda hem işve-renlerin hemde anne ve babala-rın düşüncelerini değiştirmele-ri gerektiğini söyledi.

Konu ile ilgili yapılan kısa bir çalışma, söz konusu öneri-nin sadece Reiffeisen banka-sı tarafından tam olarak ger-çekleştirildiğini göstermekte. Onu takip eden iki firma ise İs-viçre'nin en köklü iki endüstri devi. Bu konuda en son sırada yer alan Swiss ise, çıraklık eği-timi yapılacak uygun yerlerin olmadığını öne sürmekte.

[EDD / AID-3360]

1 Lehrling auf 12 Angestellte

Diese Idee sorgt für Diskussionen: Swatch-Chef Nick Hayek forderte im «SonntagsBlick» eine Lehrlingsquote von 1:12 für je-den Betrieb. Pro 12 Mitarbeitende soll mindestens ein Lehrling beschäftigt werden.

En Güçlü İmaja sahip İsviçre FirmalarıFirma Yıl Yıl 2012 2011Swatch 1 2Migros 2 1Lindt & Spüngli 3 3Geberit 4 -Raiffeisen 5 5Coop 6 4Schindler 7 6Rolex 8 13Swisscom 9 10Emmi 10 12

Aşağıda İsviçre’de ki firmaların çırak sayıları ve ça-lıştırdıkları işçilerin bir karşılaştırması görülmekte.

İşyeri Çalışan İşçi Çırak sayısı Oran

Reiffeisen Bank 8800 880 1:10Schindler 4493 295 1:15ABB 7000 450 1:16Coop 51527 2839 1:18Post 37948 2015 1:19Migros 64002 3358 1:19Zürich Versicherung 4800 250 1:19SBB 26230 1337 1:20Swisscom 16296 800 1:20Valora 3210 151 1:21Implenia 5173 207 1:25UBS 22500 900 1:25Credit Suisse 19400 7750 1:26Roche 11000 380 1:29SV Gruop 2972 71 1:42Swatch 15800 360 1:44Nestle 10000 180 1:56Swiss 6790 56 1:121

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch 9

www.yallo.ch

SIM kart ve cep telefonu satın almak için:

* 2013 sonuna kadar belirtilen ülkelerin sabit hatlarını günde 3 dakika ücretsiz arayabilirsiniz. Kampanya 12.05.2013 tarihine kadar yeni katılan müşteriler içindir ve ilk kontör yükleme sonrasında kullanıma hazırdır. Mevcut müşterilerimiz, «YALLO13» yazıp 5511'e SMS'le göndererek, CHF 9.– karşılığında bu hizmetten faydalanabilirler. Daha fazla bilgi www.yallo.ch adresinde.

Şimdi yallo

zamanı!

Yurt dışını bedava arayın!*

Yıl sonuna kadar!

İSVİÇRE HABERLERİ

İsviçreli Firma Yöneticilerinin Yarıya Yakını Göçmen

Bir danışmanlık bürosu olan Personalbera-tung Schilling'in 2006 yılından bu yana şirket yöneticileri hakkında yaptığı araştırma ilginç sonuçlarıyla dikkat çekiyor.

İsviçre’nin en büyük 115 fir-masının yöneticilerinin taşı-dıkları pasaportlarıda incele-yen araştırmaya göre, yönetic-ler arasından göçmenlerin ora-nı son yıllarda artarak %45'e ka-dar çıkmış durumda.Araştırma-da İncelenen 115 firmanın top-lam 887 yöneticisi bulunuyor. Bu yöneticilerin 391'i İsviçre köken-

li değil. Ayrıca şirket yöneticile-ri arasında çok sayıda çifte va-

tandaş da bulunmakta. Özellikle ABD ve Almanlar arasında çifte vatandaş olanların sayısının gi-derek arttığı tahmnin edilmek-te. Benzer bir durum, şirketle-rin üst düzey yöneticileri arasın-dada görülmekte. Genel müdür-lerin %43 nün göçmen olmasına karşın, yürütme kurulu başkan-ları arasında göçmenlerin oranı %24 e kadar düşmekte.

Göçmen yöneticiler arasında en fazla Almanlara rastlanmak-ta. Hemen hemen her üç göçmen yöneticiden biri Alman iken, on-ları %15 ile ABD vatandaşları ve %12 ile İngilizler takip etmek-te. Göçmen yöneticilerin eğitim durumlarında %90'a yakınının yüksek okul mezunu olduğu tes-bit edilmiş. Buna karşın İsviç-reli şirket yöneticileri arasında yüksek okul mezunlarının oranı %69'a kadar düşmekte.

Şirket yöneticileri arasında hiç Türk vatandaşı görülmemek-te. Nedeni diğerlerinden fark-lı olarak çifte vatandaş olmala-rı. Çifte vatandaşlığın Almanlar arasında da yaygın olduğu dik-kate alındığında, göçmen köken-li yöneticilerin çoğunlukta oldu-ğu söylenebilir. [EDD / AID-3345]

Wer sitzt an der Spitze der grössten Schweizer Unternehmen?

Diese Frage beantwortet seit 2006 eine jährliche Studie der Per-sonalberatung Schilling, welche die Geschäftsleitungs-Struktur der 115 Unternehmen mit den meisten Mitarbeitern analysiert und dabei auch den Ausländeranteil der Führungskräfte beleuchtet. Der Aus-länderanteil der Geschäftsleitungen liegt bei 45 %.

115 Büyük Şirketin Yöneticilerinin Ülkelere göre sayıları

2012 2006İsviçre 491 525Almanya 124 97ABD 58 46İngiltere 48 34Fransa 35 25İtalya 23 15İspanya 14 7Belçika 12 8Kanada 10 5Hollanda 8 13Avustralya 8 9

115 Büyük Şirketin Yöneticileri

2012 2006 Sayı Oran% Sayı Oran%

Toplam 887 100 821 100İsviçreli 491 55 526 64Göçmen 396 45 295 36

İnsanlık, kazandı ilaç firması kaybetti!

İsviçreli ilaç firması Novartis, Hindis-tan'da kanser ilacının patentiyle ilgili dava-yı kaybetti.

Karar ile firmanın ürettiği aylık 2 bin euro tutan ilaçların yerine, Hindistan'da üretilen benzeri 130 euro tutarında-ki ilaçlar kullanılacak. Novar-tis Hindistan 'da üretilen ucuz kanser ilaçlarının, kendi ürü-nünün çok benzeri olduğunu ileri sürerek, 7 yıldan bu yana ilaçların patent hakkını alma-ya çalıştığını, Hindistan Yük-sek Mahkemesi'ninse bu isteği reddettiğini bildirdi. Yüksek mahkeme patentin ancak yeni bir ilaca verilebileceğini bildi-rirken, İsviçreli firmanın pa-tent başvurusunu reddetti.

BM 'nin sağlık konuların-da özel raportörü Anand Gro-ver da kararın büyük önem ta-şıdığını bildirirken DW'de «Je-nerik ilaçları üreten firmalar, böylece önemli bir oyun ala-nına sahip oluyor. Bu da Hin-distan'da daha uzun süre var-lık gösterebilecekleri anlamı-na geliyor. Mahkeme farklı ka-rar vermiş olsaydı, uzun süre ayakta kalamazlardı. Korku-muz da buydu. Çünkü uygun fiyatlı ilaçlara erişim üzerinde etkileri olabilirdi,» dedi.

'Yoksulların eczanesi' ola-rak adlandırılan Hindistan'da; kanser, verem ve HIV taşıyıcı-

sı hastaların tüm dünyada uy-gun fiyatlara satın alabilecek-leri orijinal ilaçların bir nevi kopyası olan 'jenerik ilaçlar' üretildiği ifade edildi. Novar-tis, Hindistan'ın patent dava-sında istediği sonuca ulaşması halinde, uzun vadede piyasa-dan çekilenlerin sadece ucuz kanser ilaçları olmayacağı ko-nusunda endişe duyuyor.

Sınır Tanımayan Doktor-lar Örgütü'nün Yeni Delhi'de-ki temsilcisi Menghaney, ka-rarın büyük bir rahatlama ge-tireceğini, HIV taşıyıcısı 200 binden fazla kişiyi tedavi et-tiklerini anlatırken, «Bu ilaç-ların yüzde 80'i Hindistan'dan geliyor. Şimdi gelişmekte olan yoksul ülkelerdeki hastala-rın ilaçla tedavisi garanti altı-na alınmış oldu» dedi. Novar-tis'in ürettiği bir ilaçla teda-vi ayda 2 bin euro tuttuğu hal-de 'Jenerik' olarak nitelendiri-len ilaçlara 130 euro'nun yeter-li olduğu ifade edildi.

Novartis Hindistan'dan Ranjit Shahani, mahkemenin aldığı kararın kendilerini ha-yal kırıklığına uğrattığını söy-ledi. Bu karar ardından ilaç firmalarının araştırmaya para yatırmaktan kaçınabileceği öne sürüldü. Alman Die Welt gazetesi, İsviçreli ilaç firma-sı Novartis'in, Hindistan Yük-sek Mahkemesi'nde kanser ila-cının patentiyle ilgili davayı kaybetmesinin coşku ile karşı-landığını kaydetti. Gazete ay-rıca, « Artık kalkınmakta olan ülkelerde milyonlarca insanın kanser ilacına erişmesi müm-kün olacak. Peki, insan hayatı-nı kurtarmak söz konusu olun-ca, telif haklarını çalmaya izin var mı? İlaç üretim aşamasına gelene kadar etken maddeler üzerinde gerçekleştirilen uzun araştırma süreçleri ve harca-nan paranın bir şekilde çıka-rılması gerekiyor. Belirli bir süre için o şirkete özel pazar-lama hakları tanıyan patentler, ilaç sanayisinde tam da araş-tırma-geliştirme ve yenilikler için önemli bir önkoşul oluş-turuyor,» diye yazdı.

[EDD / AID-3344]

Novartis-Urteil erschüttert PharmaindustrieNach sieben Jahren Rechtsstreit unterliegt Novartis end-

gültig: Für das Krebsmedikament Glivec gibt es in Indien kei-nen Patentschutz. NGOs zeigen sich erfreut: Das Urteil sei ein Sieg für die Kranken in armen Ländern.

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch10 İSVİÇRE HABERLERİ

Yeni trafik canavarları dedelerZürih‘de yapılan bir araştırmaya göre, son on yıl için-

de aşırı hız nedeniyle ehliyetin kaybedenlerin çoğunluğu-nun 60-64 yaş aralığındakilerden oluşması oldukça dikkat çekti.Buna karşın 20-39 yaş grubunun trafik kurallarına daha fazla uymaya başladığı görüldü. 40 yaşından sonra ise hız sınırını aşanların sayısı ciddi oranda artmakta.

Zürih kantonunda yapılan araştırma pek çok açıdan trafik canavarları hak-kında ki düşünceleri değiştirecek ni-telikte. Hız sınırını aştığı için en fazla ehliyetini kaybeden grup eskiden oldu-ğu gibi 20-24 yaş grubu. Ancak on yıl

öncesi ile kıyaslandığında bu grup için-de ehliyetini kaybedenlerin oranı önem-li ölçüde gerilemiş.

Öte yandan 50 ila 54 arası yaş gru-buna bakıldığında, hız sonucu ehliye-tini kaybedenlerin sayısı, on yıl içinde iki katından daha fazla artış göstermiş. Sayı olarak kıyaslandığında bu yaş gru-bu en genç yaş grubunun yarısı kadar ehliyetini vermekte. Ancak belirtildiği gibi sayı her yıl biraz daha artıyor.

Dedeler arasında ise son yıllarda hız merakı oldukça yaygınlaşmış. 60-64 yaş grubu içinde ehliyetini kaybedenle-rin sayısı on yılda tam üç misli artmış durumda. 70 yaş ve üstü grupta da ben-zer bir gelişme görülmekte. Hız sınırın aşanların sayısı, hemen hemen üç mis-li artmış.

Dedelerin hız merakının neden art-tığı konusunda henüz bir araştırma yok. Ama rakamlar yeni bir sosyal fonemini ortaya koymakta. Buna karşın gazete-lerde yer alan bir habere göre İsviçre‘nin en ‘aptal‘ şoförü henüz 20 yaşında. Po-lis, ehliyetini aldığı gün aşırı hız yaptığı tespit edilen gencin ehliyet ve arabası-na olay yerinde el koymuş. [TKA / AID-3373]

Mehr Ausweisentzüge: die Senioren rasen

Die 60- bis 64-Jährigen geben dreimal häufiger das Billett ab als noch 2001. 20- bis 39-Jährige hingegen fahren anständiger. Dagegen nehmen die Ausweisentzüge bei den 40- bis über 75-Jährigen kontinuierlich zu.

Posta arabaları rekor sayıda yolcu taşıdı!

Posta arabalarına giderek artan ilgi İsviçre'de şaşkınlık yarattı. 2012 yılında toplam 130 milyon yolcu ile tarihinde görülmedik bir büyüme yaşadı. Toplam 814 düzenli seferle yolcu taşıyan Posta arabaları en büyük gelişmeyi, Batı İs-viçre ve Tessin'de gerçekleştirdi.

Posta arabalarının en fazla yolcu ta-şıdığı bölge ise yıllık 29 Milyon yolcu ile Kuzey-Batı İsviçre oldu. Doğu İs-viçre 20 Milyon yolcu ile ikinci ve Zü-rih Bölgesi 19.2 Milyon ile üçüncü sıra-da yer almakta. Bir yıl içinde taşıdıkları yolcu sayısını bir milyon civarında art-tıran Batı İsviçre'de taşınan yolcu sayı-sı 9.7 Milyona ulaşırken aynı miktarda artış gösteren Tessin'de ise 6.8 Milyona çıkmış durumda.

Sadece 2011 yılının başında iki yeni hat açmasına karşın taşıdığı yolcu sayı-sını önemli ölçüde arttıran Posta ara-baları, bütün hatlarda pek çok yeniliğe

imza atmış. Geçen yıl içinde arabalarda ücretsiz İnternet kullanımı sağlanması bu yeniliklerin içinde yer almakta.

Posta arabaları diğer pek çok ülke-de olduğu gibi 20. Yüzyılın başında atlı yolcu arabalarının yerini almış. 1906 yı-lında ilk defa Bern ile Detlingen arasın-da yolcu taşımaya başlayan Posta araba-ları, aynı zamanda mektup taşıma işini

de üstlendiklerinden kısa zamanda yay-gınlaşmaya başlamış. 1920 yılında Te-lefon ve Telgraf ile birlikte PTT kamu kuruluşunun kurulması ile bu hizmetle-rin yapılması tamamen devletin tekeli-ne geçmiş.

Bu hizmetlerin özel şirketlere de açılmasını takiben 2006 yılında PTT de üçe bölündü ve Posta arabalarının işle-tilmesi için PostAuto Schweiz AG adı altında özel bir şirket kuruldu. Şirketin tüm hisseleri hala devletin kontrolün-de bulunmakta. Yakın bir zamanda da özelleştirilmesi gündemde. Bugün İs-viçre'de yaklaşık 1200 civarında mo-dern posta arabası bulunmaktadır.

[KTU / AID-3364]

PostAuto befördert so viele Passagiere wie noch nie

Die PostAuto Schweiz AG hat letztes Jahr so viele Fahrgäste befördert wie noch nie: Fast 130 Millionen Menschen benutzten eine der landesweit 814 Linien. Den grössten Zuwachs an Fahrgästen verzeichnete die Westschweiz und das Tessin.

İsviçre Demiryolları Yolcu Kaybediyor!

İsviçre Demiryolları’nın uzun yıllardan son-ra ilk defa geçen yıl, taşıdığı yolcu sayısının azaldığı açıklandı. Tren yolunu tercih edenle-rin sayısı, 2012 yılında günde ortalama 10.000 civarında azalarak, 967.000'e düştü. Her ne ka-dar artış oranı oldukça düşük bir düzeyde kal-sa da bu sonuç, taşımacılık alanında önemli bir gelişme olarak algılanıyor.

Trenyolları yolcu kaybet-mekle kalmayıp taşıdığı mal oranlarında da ciddi bir geri-leme kaydediyor. Taşınan mal miktarı 2012'de günde 22.000 ton azalarak 175.000 tona gerile-di. SBB tarafında yapılan açık-lamaya göre, bir yandan ekono-mide ki durgunluk, bir yandan diğer taşıma araçlarının daha cazip hale gelmesi bu gerileme-nin belli başlı nedenleri arasın-da.

İsviçre Frank'ının değerli ol-ması, turist sayısının azlaması-na neden oluyor. Bunun sonu-cunda da tren kullanan yolcula-rın sayısı ciddi oranda düşüyor. Ancak bu açıklama kamuoyu ta-rafından yeterli bulunmadı. Uz-manlar geçen yıl trenyolu taşı-macılığı ile ilgili olarak yaşanan tartışmalar sonucunda, yapılan yatırımların azalmasının bu so-nucu doğurduğu görüşünde.

Ayrıca gerekli yatırımların yapılmaması sonucu trenyolu taşımacılığının çekiciliğini yi-tirdiğini vurguluyorlar. Geçen yılki bütçe tartışmaları sırasın-da trenyolu taşımacılığının ucuz olduğu öne sürülmüş ve bilet fi-yatların arttırılması gerektiği belirtilmişti. Bu tartışmların ışı-ğında, trenyolu yatırımları için ön görülen kaynak azaltılmıştı.

Ancak geçtiğimiz aylar-da ardarda meydana gelen ter-nyolu kazaları, bakım ve tami-rat çalışmalarının eksikliğini bir kez daha tartışmaya açmıştı. Bu yıl trenyollarının 422 milyon Frank kazanç elde etmesi ile tar-tışmalar yeni bir boyut kazana-cak. Ancak trenyollarının borç-ları ve bu borçların yüksek faiz yükü, hükümetin yeni bir poli-tika izlemesine engel olacak gö-

rüşü ağırlık kazanmakta. İsviç-re ve Tren yolları İsviçre'de ilk tren yolu 1847 yılında Zürih ve Baden arasında toplam 30 km uzunluğunda inşa edilmiştir.

İlk önce tren yollarının mer-kezi planlanıp işletilmesi karar-laştırılmış (1848 Anayasası). Fa-kat sonraki sürecin yavaş ilerle-mesi üzerine 1852 yılında parle-mento inşa sorumluluğunu özel firmalardan yararlanma izni ile birlikte kantonlara bırakmıştır.

Bu gelişmeleri izleyen 30 yılda, ülkeye 2500 km uzun-luğunda tren ağı döşenmiştir. Günümüze gelindiğinde İsviç-re, Monako ve Vatikan gibi kü-çük devletler hariç tutulduğun-da Avrupanın en yoğun demir yolu ağına sahiptir (122m/km2). İsviçre'de toplu ulaşım bağlantı-sına erişimi olmayan hiçbir yer-leşim yeri yoktur. Avrupa'nın en yüksek yerleşim yeri Juf'a (Gra-ubünden kantonu) bile günde 8'kez toplu ulaşım taşıtları se-ferleri yapılmaktadır. Ülkedeki standart demir yolları 3778 km uzunluğunda olup bunun sadece 10 km'si elektirikli değildir.

Buna ek olarak, dar de-mir yollarının toplam uzunlu-ğu 1766 km'dir. Toplam 3007 km uzunluğunda demir yolu ağı ve yıllık 300 milyon yolcu ka-pasitesi ile İsviçre Federal De-miryolları (die Schweizerischen Bundesbahnen (SBB)) ülkenin en uzun ve önemli demir yolu ağına sahiptir.

BLS AG ise 440 km'lik ağ ile ülkenin en önemli ikinci de-mir yolu operatörüdür. Ayrı-ca ülkede demir yolu işleten 47 özel firma bulunmaktadır.

[EDD / AID-3346]

SBB verliert Passagiere

Die SBB hat im vergangenen Jahr zum ersten Mal seit langem wieder einen leichten Rückgang bei den Passagierzahlen hinneh-men müssen. Durchschnittlich wurden 967'000 Passagiere pro Tag befördert - rund 1 Prozent oder 10'000 Personen weniger als 2011.

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch 11İSVİÇRE HABERLERİ

Sağlık giderleri yeniden artmaya başladı

Geçtiğimiz 2012 yılında sağlık giderleri için her ay kişi başına ödenen masraflar artmaya de-vam ederek 680 Frank‘a yükseldi. En son 2010 yılında artışı duran sağlık giderleri, geçen yıl % 3.4 artarak 64.6 Milyar Frank‘a çıktı. 2010 yılında ise söz konusu artış, % 2.5 oranıyla di-ğer yıllarla kıyaslandığında oldukça düşük se-viyelerde kalmıştı.

2006 yılından bu yana sağ-lık giderlerinin ortalama %4.1 oranında arttığı dikkate alındı-ğında söz konusu artışın orta-lamanın altında olduğu, ancak geçen yıla göre yeniden önemli oranda arttığı belirtilmekte. Bu sonuçlarla, sağlık giderlerinin ülkenin gayrisafi milli gelirinin %11 ne ulaştığı hesaplanmak-ta. Geçen yıl bu oran %10.9 ora-nında olmuştu. İsviçre İstatis-tik Kurumunun verilerine göre, hastanelerde verilen günlük hiz-metlerin %10.9 oranında artma-sı, sağlık giderlerinin artmasın-da önemli bir faktör durumuna gelmiş. Doktor hizmetlerinde ki artış ise %4.2 civarında gerçek-leşmiş. Hastanede yatanlar için yapılan harcamalar ise %1.5 gibi oldukça düşük oranda kalmış.

Söz konusu harcamaların önemli bir bölümü sosyal sigor-talar tarafından karşılanmakta.

%42 oranında olan sosyal sigor-taların payını, %25 ile kişisel olarak karşılama takip etmek-te. Sağlık giderlerinin %20‘si de devlet tarafından dolaylı olarak karşılanmakta. Böylece kişi ba-şına düşen miktar geçen yıl, ay-lık 680 Frank düzeyine gelmiş. Bir önceki yıl bu miktar 661 Frank olarak hesaplanmıştı. Bu miktarın 238 Frank‘ını sigorta-lar, 129 Frank‘ını ise devlet kar-şılamakta, 175 Frank ise doğru-dan vatandaşların cebinden çı-kıyor.

Sigorta primlerine ek ola-rak ödenen 175 Frank genel ola-rak sigortaların karşılamadıkla-rı sağlık giderleri, diş tedavisi, bakımevlerine ödenen ek mas-raflardan oluşuyor. Geriye ka-lan miktar ise ek sigortalar veya kamu sigortaları tarafından kar-şılanıyor.

[KTU / AID-3380]

Die Gesundheitskosten steigen wieder

Im Jahr 2012 gaben die Schweizer für ärztliche Leistungen 680 Franken pro Person im Monat aus. Nach einer Verschnaufpause im Jahr 2010 sind die Gesundheitskosten 2012 um 3,4 Prozent auf 64,6 Milliarden Franken. 2010 hatte die Zunahme lediglich 2,5 Prozent betragen.

Kiralar Uçuyorİpotek faizlerinin yıllardır en düşük seviyede tutul-

masına karşın konut kiralarının artmaya devam etmesi, geniş tepkilere neden oluyor.

Bu konuda açıklanan en son rakam-lara göre 2000 yılı ile 2010 yılları ara-sında kiralarda ki artış % 20 yi geç-miş durumda. Ayni süre içinde pahalı-lık oranının sadece % 9 arttığı dikka-te alındığında, kiraların, pahalılığın iki mislinden fazla arttığı görülmekte.

2010 yılı sonunda ortalama kira miktarı 1284 Frank'a çıktı. On yıl önce, 2000 yılında ise ortalama kiralar 1059 Frank olarak açıklanmıştı. Ortalama ki-ralar kantonlara göre de önemli oran-da değişiyor. En pahalı kantonlar Zug, Schwyz ve Zürih iken en ucuz kiralar Jura, Neunburg ve Wallis'te. Kiraya ve-rilen konutların çoğu 3 odalı. 2000 yı-lında ortalama olarak 976 Frank olan 3 odalı konutların kiraları, 2010 yılın-

da 1216 Frank'a kadar yükselmiş. Söz konusu süre içinde ipotek faizlerinin ortalama % 4.5 tan % 3.0 kadar düş-tüğüne dikkat çeken kiracı kurumla-rı, bu gidişe son vermek için hükü-metten yeni tadbirler almasını talep ediyor. İsviçre'de yaşayanların % 63.2 sinin 2010 yılı sonunda kirada oturdu-ğu dikkate alındığında, kiraların artışı son derece önem kazanıyor. 1970 yılın-da nufusun % 71.5 ğu kirada yaşarken

bu oran 2000 yılında % 65.4 e düşmüş-tü. Kiracıların en yoğun olduğu kanton-lar ise % 85.4 ile Basel-Stadt ve % 83 ila Cenevre. [TKA / AID-3352]

Mieten im Höheflug

Trotz Tiefstzinsen sind die Wohnungsmieten in der Schweiz zwischen 2000 und 2010 um über zwanzig Prozent angestiegen. Die Teuerung betrug im gleichen Zeit-raum nur neun Prozent. Ende 2010 kostete die Miete im Monat durchschnittlich 1284 Franken. Zehn Jahre zuvor waren es noch 1'059 Franken.

En Tehlikeli Şehir LozanWaadt Kantonunun başkenti olan Lozan şehri, 2012 yı-

lında her bin kişide 218 suç oranı ile en fazla suç işlenen şe-hirler arasında ön sıraya yerleşti. Kanton yönetimi bu gidi-şe dur demek için yeni önlemler alacağını açıkladı. Polis ve yargı organları tarafından ortaklaşa hazırlanan iki yıllık bir programın önümüzdeki günlerde başlaması bekleniyor.

Yapılan açıklmaya göre 2 milyon Frank'a mal olması beklenen bu prog-ram çerçevesinde, öncelikle uyuşturucu suçlularının daha sıkı takibi ve iki yeni

yargıcın atanması söz konusu olacak. Uyuşturucu tüccarlarına göz açtırma-yacağız diyen polis şefinin alacağı ön-lemler ise merakla beklenmekte. On yıl

önce benzer bir programın uygulandığı-nı hatırlatan bazı poltikacılara göre, po-lisin uygulamaları göz boyamadan iba-ret.

2012 yılında Lozan şehrinde poli-sin 28.168 suç hakkında işlem yaptığı, bunun şehir nüfusuna göre İsviçre'de en yüksek suç işleme anlamına geldi-ğini belirten bazı politikacılar, özellik-le kap kaç olaylarının arttığına dikkat çekmekteler. Geçen yıl içinde suç işle-me olaylarının %18 gibi oldukça yüksek bir oranda artış göstermesinin nedeni ile ilgili değişik açıklamalar yapılmakta.

Uyuşturucu kullanmanın diğer kan-tonlara göre daha ağır cezalandırılma-sı bu açıklamalardan bir tanesi. Bu ne-denle bazı poltikacılar kanton meclisine uyuşturucu kullanma cezasının hafifle-tilmesi için yeni öneriler getirme yolu-na gittiler.

Buna karşın komşu kanton Cenev-re'de tam tersi bir durum görülmek-te. Geçen yıl içinde bu kantonda işle-nen suçlar azalmaya başlamış. Bu azal-ma Cenevre şehrinde %15 gibi önemli ölçülere ulaşmış. Geçen yıl içinde Kan-ton yönetiminin 200 yeni polisi daha işe alarak özellikle gece kontrollerini sık-laştırmasının bu sonucu ortaya çıkradı-ğı tahmin ediliyor. [EDD / AID-3351]

Die gefährlichste Stadt der Schweiz

Mit 218 Straftaten pro 1000 Einwoh-ner führt die waadtländer Hauptstadt die Kriminalstatistik an. Jetzt reicht es den politischen Verantwortlichen. In Zusam-menarbeit mit den Justizbehörden startet die Waadtländer Polizei eine gross an-gelegte Operation, die mindestens zwei Jahre dauern soll.

Aylık Toplam sağlık Giderleri 680.- CHF

Sağlık Sigortaları 238.- CHF

Kişisel ödemeler 175.- CHF

Devletin Ödediği 129.- CHF

Diğer 138.- CHF

Mevcut kantonların ortalama kira ücretleri

Pahalı Kantonlar Ortalama Kira

Zug 1’740.- CHF

Schwyz 1’493.- CHF

Zürich 1’485.- CHF

Nidwalden 1’429.- CHF

Schwyz 1’493.- CHF

Ucuz Kantonlar Ortalama Kira

Jura 902.- CHF

Neuenburg 967.- CHF

Wallis 1’040.- CHF

Glarus 1’067.- CHF

Schaffhausen 1’132.- CHF

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch12 İSVİÇRE HABERLERİ

Özel banka hesaplarının basına sızması vergi kaçakçılığını gündeme getirdi

Vergi kaçakçılığı için yapıldığı tahmin edilen ‘Offshore’ adı verilen özel banka hesaplarının basına sızması, İsviçre’de de gündeme oturdu.

'Offshore' kapsamında 130.000 adet hesabın tümü tam olarak incelenmediği için, hepsinin vergi kaçakçılığı amacı ile yapıldığı konusu kesinleşmiş değil. Ancak İsviçre makamları konuyla ilgilen-diklerini resmen açıkladılar. Tüm Dünya basının-da geçen ay çarpıcı bir 'magazin' haberi gündeme geldi. Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Kon-sorsiyumu'nun eriştiği bir veritabanı, 'vergi cennet-lerinde' bulunan 130 bin adet hesaba dair ayrıntıla-rı içeriyor. Bu hesapların bir kısmı; mevcut ekono-mik, siyasi ve toplum hayatında etkin, dünyaca ta-nınmış kişilere ait.

Ülkelerin kraliyet ailesi mensupları ve araların-da Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande'ın se-çim dönemi saymanı Jean-Jacques Augier'nin de bulunduğu devlet adamlarının yakınları da, servet-lerini vergi cennetlerine kaçıran kişiler listesinde yer alıyor. British Virgin Adaları, Bahamalar, Cay-man Adaları, Cook Adaları, İsviçre ve Belize göz-de 'servet kaçırma' ülkeleri olarak tespit ediliyor. Özellikle küresel krizin başından beri 'servet ka-çırma' vakaları ve devletlerin bu servetlerin peşi-ne düşme operasyonları artıyor. Sebep, 'tamamen duygusal'!

Kriz dönemlerinde ülkeler vergi gelirlerine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğun-dan, vergi oranlarını yüksek tutuyorlar. Ancak ser-vet tabanları yüksek olanlar da servetlerini 'ver-giyle eritmemek' için 'avantajlı' vergi uygulamala-rı olan 'vergi cennetleri'ne aktarıyorlar. Ülkeler ise yine aynı sebepleı bu servetlerin peşine düşüyor. Bir nevi 'tavşan–tazı' kovalamacası!

Servet kaçırmanın parasal boyutu Vergi avantajı amaçlı 'servet kaçırma' işlemle-

ri genellikle kayıtlı veya resmi süreçler olmadığın-dan tam boyutlarını kestirmek zor. ABD'nin gelir idaresi IRS'nin geçen sene yayımladığı bir rapor, Bush döneminde ABD Hazinesi'nin vergi kaçırma-dan dolayı toplam 3 trilyon dolar gelir kaybı yaşa-dığını ve vergi kayıplarının özellikle 500 bin dolar ile 1 milyon dolar arasında brüt yıllık gelire sahip kesimde en yüksek orana çıktığını belirtiyor. Vergi cennetlerinde saklanan küresel servet büyüklüğü-nün ise 21 ile 32 trilyon dolar arasında olduğu tah-min ediliyor.

2009 yılında ABD hükümetinin, UBS bankası-nın açıkladığı dört bini aşan 'kıyı bankacılığı' (off-shore) hesabının üstüne gitmesinden sonra, 15 bine yakın benzer hesap sahibi,, özel bir aftan yararlan-mak üzere 'offshore' hesaplarının detaylarını açık-ladı. Bilgisine ulaşılıp aftan yararlanmayan hesap sahipleri için açılan soruşturmalar ilerlemeye baş-ladı. Kimsenin gözünün yaşına bakılmayan süreç-te, UBS'de hesabı olan Mary Estelle Curran isim-li 79 yaşındaki bir hanım müşteri için ABD'de altı yıl hapis isteminde bulunulması dikkat çekti. ABD hükümeti, offshore merkezlerinden İsviçre ile yap-tığı işbirliği çerçevesinde, 100 hesap için daha yeni soruşturma açmayı düşünüyor.

Teknolojik takip ve ülkelerarası işbirliği Teknolojik gelişmeler ve finansal yenilikler,

artık servetlerin bavula konmadan vergi avantajlı bölgelere gizlice kaçırılmasını kolaylaştırıyor. An-cak aynı teknolojik gelişmeler, ülke yönetimlerine de kaçan serveti takip etmeleri imkânını tanıyor. Servetin kaçabileceği 'vergi cennetleri' belli sayı-da. Özellikle OECD'nin geliştirmiş olduğu vergi amaçlı şeffaflık standartlarının yaygınlaşmasıyla,

ülkeler arasında 500'ü aşkın ikili vergi bilgisi pay-laşım anlaşması imzalandı. Bunların yüze yakı-nında İsviçre'nin imzası olması çok şeyi açıklar ni-telikte. Diğer taraftan G20 ülkeleri geçen yıllarda 'Şeffaflık ve Bilgi Paylaşımı Küresel Forumu' ile bu bilgi paylaşımının geniş boyutta takibini yapmaya başladı. 'İbret' mahiyetindeki cezaların da gelme-

siyle birlikte, zenginler açısından servet kaçırma zorlaşacak. Ama olayın ekonomik teşvikiyle, zen-ginler farklı yöntemlerle servetlerini hareket ettir-meye çalışacaklar. Sözün özü, devletler ve zengin-ler arasındaki 'servet savaşı' ve kovalamacası de-vam edecek. [EDD / AID-3349]

Offshore-Leaks: Der Weg zu Strafen ist lang

Die Namen von 130'000 Offshore-Anlegern sollen im Besitz der Medien sein. Ob diese die Daten zwecks Strafverfolgung herausgeben, ist ungewiss. Eine Schweizer Behörde hat aber bereits Interesse angemeldet.

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch 13İSVİÇRE HABERLERİ

İsviçre de Tuza Savaş AçtıDünya'da tuzlu yemek sevenler arasında İsviçrelilerin de olduğu biliniyor. Son günlerde başta Migros, Coop, Nestle gibi yiyecek maddeleri satan

veya üreten firmalar olmak üzere, ürünlerinde ki tuz miktarını yavaş yavaş azaltmaya başladılar. Bu yeni bir moda olmaktan çok Federal Sağlık Mü-fettişliği'nin başlattığı bir kampanya. Tuzun insan sağlığını tehdit ettiğini ve özellikle dolaşım sistemi hastalıklarına neden olduğu bildiriliyor.

Belki farkında değilsiniz ama son aylarda soframızdaki ekmekten, sosla-ra kadar pek çok yiyecek maddesinde ki tuz miktarı sürekli olarak azaltılmak-ta. Örneğin Coop sattığı ekmek içinde ki 100 grama düşen tuz miktarını 1.3 grama düşürmüş. Nestle ise hazır yiye-cekler içinde ki tuz miktarını 2015 yı-lına kadar %10 civarında azaltmayı he-deflemekte.

Benzer şekilde Migros, sattığı yiye-cek maddeleri içinde ki tuz miltarını her yüz gram için azami 1.5 gram ile sınırla-mayı hedefliyor. Ancak bu azaltma işle-mi kademeli olarak gerçekleşecek. Bu-nun nedeni ise tüketicinin az tuzlu ya-şamı fark etmeden kabul etmesini sağla-mak. 2008 yılında İsviçre'de kişi başına ortamala 9 gram tuz tüketildiğini tespit eden Federal Sağlık Müsteşarlığı 2012 yılına kadar bunu 8 grama kadar düşme-sini sağlayan bir kampanya yürüttü. An-cak bu konuda fazla bir ilerleme kayde-dilmediği için yiyecek üreticileri ile bir-likte yeni bir kampanya başlatıldı.

Yetişkin bir insanın günde en fazla 1.5 gram tuza ihitiyacı olduğuna dikkat çeken uzmanlar, bu konuda Dünya Sağ-lık Örgütünün, tuz tüketiminin 5 grama düşürülmesi için yaptığı çağrıları des-teklediklerini belirtmekteler.

Tuz neden zararlı ?Tuza bir kez bağımlılık kazandığı-

nızda, tuzsuz yiyeceklerden ya da tuz yerine konulmuş maddelerle yapılmış besinlerden zevk alamazsınız. Bu ba-ğımlılığı kazanmanızsa çocukluk çağ-larınızda yavaş yavaş hayatınıza girer. Bir süre sonra da vazgeçilmez bir tut-ku halini alır. Oysa tuz kullanmayı bir süre erteleyebilirseniz, bedeniniz daha az sodyumla beslenmeye uyum göster-mede fazla güçlük çekmez. Tuz kullanı-mını azaltan ve besinlerle aldığı sodyum miktarını sınırlayanların tuzlu lezzetle-re duydukları istek gerilemeye başlar. Bu da sağlığınız için atılmış doğru bir adım olur. Çünkü uzmanlar tuzun özel-likle dolaşım sistemi üzerinde yol açtığı tahribata dikkat çekiyor.

Tuz Nedir, Ne İşe Yarar?Beyaz kristal hali ile sofralarımızda

yer alan tuz kimyasal olarak «sodyum» ve «klor» minerallerinden oluşur. Suda çözünme özelliğine de sahip olan tuz, denizlerde çözünmüş halde, kaya tuzu şeklinde veya göl yataklarında doğal olarak bulunur. Çeşitli işlemlerden ge-çirilen tuz rafine yani sofra tuzu haline gelir ve tuzluklardaki yerini alır. Sofra tuzu, insan sağlığı açısından son derece önemlidir. Çünkü vücut sıvılarının ba-sıncını sağlamada sodyum minerali ge-reklidir.

Sodyum İle Sofra Tuzu Aynı mı-dır?

Sofra tuzu ile sodyum her ne kadar aynı olarak düşünülse de aslında fark-lıdır. Sodyum, sofra tuzunun yapısında yer alan bir bileşiktir ve sofra tuzunun %40'ını oluşturur.

Sofra Tuzu Gerekli mi?Vücuttaki dengenin sürdürülebilme-

si için tuz tüketimi gereklidir. Tuz, içer-diği sodyum ile vücut sıvılarının den-gesini ve basıncın devamlılığını sağlar. Potasyum minerali ile birlikte vücutta kendi isimlerini taşıyan sodyum - potas-yum adlı pompayı çalıştırarak hücrele-rimizin içinde ve dışında yer alan suyun dengeli dağılımında rol oynar.

Gereğinden az sofra tuzu tüketimi, kusma, zihni bulanıklık, ağrılara ne-den olabileceği gibi sodyum yetersizli-ği aynı belirtiler ile birlikte solunum ye-tersizliğine de neden olabilir. Fazla tuz tüketimi ise vücutta ödeme yol açabilir. Ayrıca aşırı tuz tüketimi kan basıncının yükselmesine de neden olabilmektedir.

Tuz ile Tansiyon Arasında Nasıl Bir İlişki Var?

Gereğinden fazla tuz tüketiminin tansiyonu arttırıcı etki gösterdiği bili-nir. Fakat bu durum herkes için geçerli değildir. Çünkü sodyum vücutta depo-lanan minerallerden biri değildir ve faz-lası idrar ve ter yolu ile vücuttan atılır. Fakat bazı kişiler sodyuma karşı duyar-lı olabilir ve bu bireylerde aşırı tuz tü-ketimi yüksek tansiyona neden olabilir.

Tuz Yüksek Tansiyonda Tek Düş-man mı?

Tansiyonu çok yüksek olan kişilerde tek suçlu tuz değildir. Bu kişilerin tansi-yonunun normale döndürülebilmesi için sofra tuzu veya sodyumdan zengin be-sinlerinde günlük beslenme programın-da kısıtlanması gerekebilir.

Özellikle hazır besinler başta olmak üzere birçok besin gizli tuz kaynağıdır. Salamura besinler, turşular, tuzu alın-mamış peynirler ve zeytinler beslenme-mizde yer alan gizli tuz kaynakların-dandır. Bu tür besinlerin yüksek tansi-yonlu kişiler tarafından tüketilmemesi uygundur.

Gizli Sodyum Kaynaklarını Ya-kından Tanıyın

- Ketçap- Hardal- Soya sosu- Bulyonlar- Salata sosları- Kabartma tozu- Tütsülenmiş yiyecekler- Teriyaki sosu- Tuzlu bisküvi ve çörekler

Sodyumdan Zengin Besinler Ne-lerdir?

- Dereotu- Sakatatlar- YumurtaDiğer besinlerde değişik oranlarda

sodyum içermektedir.

Günlük Tuz Tüketimi Ne Kadar Olmalı?

Sağlıklı bir kişi günde 6 gramdan fazla tuz tüketmemelidir. Bu miktar, 3 silme çay kaşığı kadar sofra tuzu de-mektir. Günlük sofra tuzu tüketimi, gün boyunca yenilen yemeklerden ve ek-meklerden sağlanır. Yani 6 gram tuzu gün boyunca yiyip içtiğiniz herşeyden alabilirsiniz.

Adım Adım Tuz Tüketimini Azaltmak

EVDE:- Tuzluklar rafa kalksın... Yeme-

ğin tadına bakmadan tuzlu olup olma-dığına karar veremezsiniz. Zaten birçok kişi tuzluğu yemekleri beğenmedikleri için değil, alışkanlıklardan dolayı kul-lanırlar. Tuzluğu sofranızdan kaldırma-nız bile günlük tuz tüketiminizi olduk-ça azaltacaktır.

- Yemeklere daha az tuz ekleyin. Pişirdiğiniz yemeklere kaşık kaşık tuz eklemenize gerek yok. Tuz kaşığınızı kaldırın ve tüm yemeklere birer tutam eklemek ile yetinin.

- Günlük tuz hakkınızı belirleyin. Tuz tüketiminizi dengeleme konusunda başarısız oluyorsanız, günlük tuz hak-kınızı belirleyin. Her sabah bir tabağa 3 silme çay kaşığı tuzunuzu ayırın ve gün boyunca bu tuzu kullanın. Fakat kaça-mak yapmamalısınız, bütün yemekleri tuzsuz pişirin, ekmeklerin tuzsuz olan-larını satın alın.

- Her şey tuzsuz diye bunalıma girmeyin, yemeklere lezzet katmayı deneyin... Tuz tüketme alışkanlığından vazgeçmekte zorlanıyorsanız yemekle-rinize tat katmak için farklı yöntemler-den faydalanabilirsiniz. Baharatlar ve değişik otlar, damak tadınızı geliştirir-ken tuz alışkanlığınızdan vazgeçmeniz-de de size yardımcı olur.

ALIŞVERİŞTE:- Etiket okumayı alışkanlık haline

getirin Piyasadaki ürünlerin çoğu sofra tuzu içerdiğinden ötürü, satın almadan önce etiketini kontrol etmenizde fayda vardır. Besin etiketinden besinin sod-yum ve tuz içeriğini öğrenebilirsiniz.

- Sodyum kaynakları tuz ile sınır-lı değildir. İşlenmiş ürünlerin birçoğu sodyum içeriği olan katkı maddeleri içe-rir. Sodyum içeriği hakkında tam bir fi-kir sahibi olabilmek için besin etiketin-de bulunan içindekiler kısmına dikkat

etmeniz gerekir. Besin etiketinde aşağı-da adı geçen maddelerden biri veya bir-kaçı yer alıyorsa satın alacağınız besi-nin sodyum içeriği zengin olabilir.

Sodyum içerikli maddeler:- Karbonat- Kabartma Tozu- Disodyum fosfat- Monosodyum glutamat- Sodyum sitrat- Sodyum nitrat- Sodyum sülfit

DIŞARIDA YEMEK YERKEN- Hangi tür yemeklerin sodyum

zengini olduklarını öğrenin... Fast-fo-od besinler sodyum içeriği konusunda başı çeker. Soslar, kızartmalar ve salata sosları fazla miktarda sofra tuzu içerir.

- Sadece tuzluların değil tatlıların da sodyum içeriği olabileceğini unut-mayın... Hamur tatlılarının sodyum içe-rikleri yüksek olabilir. Bu nedenle sod-yum içeriği daha düşük olan sorbe, don-durma gibi tatlıları veya taze meyveleri tatlı olarak seçin.

- Balık siparişinizi doğru verin... Restoranda balık siparişi verirken

balığın taze mi yoksa tuzlanmış mı ol-duğunu öğrenin ve siparişinizi bu bilgi-ye göre verin.

- Garsondan tuzluğu kaldırmasını rica edin... Tuzluk masada bulunduğu sürece sizi cezpederek kendisine doğru çekebilir. Bu nedenle garsondan tuzluğu kaldırmasını rica edin.

İyotlu Tuz Satın Alınİyot yetersizliği dünyada önlene-

bilir hafıza geriliğin başlıca sebebidir. Gebe annede iyot yetersizliği, düşüklere ve ölü doğumlara neden olabilir. Büyü-me ve gelişme çağında ise bilişsel per-formansı olumsuz etkiler. Eğer yetersiz-lik ciddi boyutlarda ise hafıza geriliği-ne neden olur. Normal yetişkinlerde iyot yetersizliği guatr denilen hastalığa ne-den olabilir. İyot mineralinin en zengin kaynakları deniz ürünleridir. Ülkemiz-de deniz ürünlerinin yetersiz tüketildi-ği göz önünde bulundurulmalı ve yeter-li iyot alımını sağlamak için iyotlu tuz kullanılmalıdır. İyot tuzlara üretim aşa-masında eklenmektedir.

Kimler iyotlu tuz kullanamaz? Hipertiroidi hastaları, tedavisi gere-

ği iyot almaması gereken hastalar

Tuz Satın Alırken ve Saklarken Dikkatli Olun

- Işık alan paketlerde yer alan tuzlar-da iyot kaybı gerçekleşir. Bu sebeple ka-palı ve ışık görmeyen kutularda ki tuz-ları satın alın.

- Satın aldığınız tuzun homojenize olmasına yani topak topak olmamasına özen gösterin.

- Tuzluklarınızın şeffaf cam olma-masına özen gösterin.

- Tuzu koyu renkli şişelerde veya ışık geçirmez kutularda serin ve kuru bir alanda muhafaza edin.

- Tuzunuzu saklarken içerisine bir-kaç adet pirinç ekleyin. Pirinçler nemi çekerek tuzunuzun nem çekmesini ön-ler. [EDD / AID-3357] Quelle: kA

Weniger Salz in Lebensmittel

Schweizer essen zu salzig. Jetzt nehmen Migros, Coop und Nestlé eine Prise Salz aus dem Essen. Hinter der Entsalzung bei den Nahrungsmittelherstellern steht nicht ein neuer Konsumtrend, sondern das Bundesamt für Gesundheit (BAG). Es fürch-tet um das Wohl der Bürger. Das erhöhe das Risiko, an Herz-Kreislauf-Krankhei-ten zu erkranken.

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch14 İSVİÇRE HABERLERİ

Üvey evlatlara geciken özür geldiİsviçre hükümeti geçen yüzyıl içinde ‘zor-

layıcı sosyal tedbirler‘ adı altında ailelerinden alınan çocuklar için, bu uygulamanın kurba-nı olanlardan özür diledi ve tazminat ödemeye hazır olduğunu açıkladı.

Sosyal ve ekonomik durum-ları yetersiz olduğu için aile-lerinden alınan çocuklar bakı-cı ailelere verilmiş, hatta sağ-lık nedeni ile kısırlaştırma-lar yapılmıştı. ‘Zorlayıcı sosyal tedbirler,‘ adı altında ailelerin-den alınan çocuklar meselesin-de yıllardır süren tartışmalar da sona gelindi. Hükümet tarafın-dan alınan karar 11 Nisan 2013 te Bakan S. Sammaruga tarafın-dan kamuoyuna açıklandı. Zor-la ailelerinden alınan çocuklara ‘yetim‘ denilmesinin ahlaki bir uygulama olmadığını açıklayan Bakan, bugün bu konuda ki ya-sal önlemlerin geçmişe kıyasla objektif hale getirildiğine dik-kat çekti. Yapılan törene çok sa-yıda ‘üvey‘ çocuk ve zorla kısır-laştırılan kadınlar katıldı.

Özellikle 20. yüzyılın başın-da pek çok kanton ve belediye-nin bu konuda oldukça subjektif kararlar aldığı, pek çok ailenin bu zorunlu tedbirlerle mağdur edildiği uzun bir süredir kamu-oyunda tartışılmaktaydı. Günü-müzde hala 11.000 ila 15.000 civarında çocuğun söz konusu

‘zorlayıcı sosyal tedbirlerle‘ ai-lelerinde alınarak çocuk yuvala-rına ve bakıcı ailelere verilmesi söz konusu.

Bu konuda 1950 yılından bu yana, daha objektif ve bağlayı-cı normların getirilmesi için gi-rişimlerde bulunulmuştu. 1978 yılında yürürlüğe giren bir yasa ise ilk defa çocuk haklarının ta-nımlamasını yaptı. 1997 yılın-

da İsviçre ‘Uluslar arası Ço-cuk Hakları Bildirgesini‘ ka-bul ederek bu konuda bir adım daha attı. Bu yılın başında ise yasalarda yapılan değişiklikler-le üvey çocukların hakları daha net bir biçimde formüle edildi.

Konuyu gündeme getiren ‘kimsesiz çocuklar konuşuyor‘ adlı bir sergi geçen yıl içinde İs-viçre‘nin çeşitli yerlerinde gös-terime açılmıştı. Geçen ayın so-nuna kadar St. Gallen‘de süren bu serginin son durağı ise 4 Ma-yıs - 7 Temmuz tarihleri arasın-da Cenevrede ki Saint Gervais le Théâtre salonu olacak.

[TKA / AID-3370]

Bundesrat entschuldigt sich bei den Opfern von fürsorgerischen Zwangsmassnahmen

Am 11. April 2013 findet im Kulturcasino Bern im Beisein von Bundesrätin Sommaruga ein nationaler Gedenkanlass für alle Op-fer von fürsorgerischen Zwangsmassnahmen statt. Eingeladen sind alle ehemaligen Verdingkinder, Heimkinder, administrativ Ver-sorgte, Zwangssterilisierte und andere Opfer von fürsorgerischen Zwangsmassnahmen mit ihren Angehörigen.

Vergiler nereye harcanıyor?Bern kanton yönetimi tarafından geçti-

ğimiz günlerde yapılan vergi analizi çarpıcı sonuçlarıyla dikkat çekti. Giderlerin nere-lere ve ne kadar yapıldığını tespit amacı ile gerçekleştirilen araştırma, kiliselere ve psi-kologlara harcanın paranın sanıldığından çok daha fazla olduğunu ortaya çıkardı.

Bern Kantonunda yaşa-yanların ödedikleri yıllık ver-ginin kişi başına 70 Frank'ı-nın kiliselere gitmesi oldukça şaşırtıcı bir sonuç. Oysa di-ğer kantonlarda kiliseler için

harcanan miktar bu orandan 20 kat daha düşük. Bunun ne-deni ise Bern kantonunda ki-lise çalışanlarının aylıkları-nın diğer kantonlardan fark-lı olarak, doğrudan kanton ta-

rafından ödenmesi.

Emeklilerin psikolojik teda-vileri için yapılan harcama-ların dikkat çekici oranda ki yüksekliği konusunda ise bir açıklama yapılamamakta.

Buna karşın kanton bü-rokrasisi sanıldığının aksine harcamalarda küçük bir bö-lümü işgal ediyor. Bürokra-tik harcamalar açısından dik-kat çeken tek istisnai birim-se, vergi dairesinin ta kendi-si. Diğer idari birimlerle kar-şılaştırıldığında vergi daire-si oldukça büyük bir bütçeye sahip. Kantona en ucuza ge-len idari bölüm ise eğitim ve okul. [ KTU / AID-3365]

Wohin das Steuergeld fliesst

Der Kanton Bern hat untersuchen lassen, wieso seine Steuern so hoch sind. Das Ergebnis überrascht: Besonders teuer sind den Bernern ihre Kirchen - und die Psychiater. Die Experten vom Forschungsinstitut «BakBasel» hat im Auftrag der Berner Regierung den Kanton Bern durchleuchtet. Sie mussten herausfinden, wieso Bern so viel Geld braucht. Und vor allem: wofür.

NESCAFÉ 75. yıllını KutluyorBrezilya hükümetinin 1929 yılında elindeki Kahve sto-

ğunu nasıl değerlendirebileceğini Nestlè'ye danışması ile başlayan NESCAFÉ serüveni 75'yılını geride bıraktı. Bu-gün dünyanın her yerinde en fazla tanınan ve beğenilen markalardan biri haline gelen NESCAFÉ'nin ürünleri, sa-niyede 5 bin 500 bardak tüketiliyor.

NESCAFÉ, Kahve uzmanlığı, eşsiz AR-GE altyapısıyla i sunduğu yenilik-çi, pratik ve lezzetli ürünleriyle 75 yıl-dır dünyanın 1 numaralı Kahve marka-sı. NESCAFÉ, pazar lideri olduğu Türki-ye'de de hazır Kahve tüketen her 4 kişi-den 3'ü tarafından tercih ediliyor.

Dünyanın en fazla tercih edilen lez-zetlerinden biri olan NESCAFÉ, 1 Nisan 2013'te 75. yılını kutladı. 75 yıl önce Bre-zilya'daki Kahve stoklarının ''Çözünebi-len Kahve küpleri'' haline getirilip tüketi-cilere satılıp satılamayacağı düşüncesi ile hayat bulan NESCAFÉ, bugün dünyanın dört bir yanında farklı tercihlere uygun olarak üretilen çeşitleri ile liderliğini ko-ruyor. NESCAFÉ'nin kendine özgü aro-ması ve tadı ilk defa 75 yıl önce Nestlé ta-rafından geliştirilen ve devrim niteliği ta-şıyan freeze – dried (Kahve çekirdekleri-nin dondurularak kurutulması) teknoloji-sinin uygulanması ile ortaya çıktı.

Nestlé'nin AR-GE yatırımlarıyla ye-nilediği bu teknoloji sayesinde %100 do-ğal Kahve çekirdeklerinin kavrulurken ve öğütülürken havaya yayılan kokusu (aroması) bir Kahve kavanozunun içine sığdırılabiliyor ve kavanoz her açıldığın-da aynı koku yayılıyor.

Bugün dünyada 150'den fazla ülke-de satılan ve 50 fabrikası bulunan NES-CAFÉ'nin ürünleri saniyede 5 bin 500 bardak tüketiliyor. İnterbrand'a göre 2012 yılında 'dünyanın en beğenilen 35'inci markası' seçilen NESCAFÉ'nin dünya üzerinde yerel damak tadına göre gelişti-rilmiş 1600 farklı reçetesi bulunuyor.

1984 yılında Türkiye'yi hazır Kahve ile tanıştıran NESCAFÉ, o tarihten itiba-

ren sunduğu yenilikler ve partik çözüm-lerle pazarda hep öncü konumda kalma-yı başardı.

Hazır Kahve kategorisi NESCAFÉ ile son 10 yılda 10 kat büyüdü. Türkiye'de bugün kişi başına yıllık ortalama olarak 60 fincan NESCAFÉ tüketiliyor ve ha-zır Kahve içen her 4 kişiden 3'ü NES-CAFÉ'yi tercih ediyor. 2013 yılında ürün portföyüne NESCAFÉ 3ü1 Arada süt-lü köpüklü ve NESCAFÉ Latte'yi ekledi. NESCAFÉ 75 yıldır olduğu gibi, yenilik-çi, pratik ve lezzetli ürünleri tüketicile-riyle buluşturmaya devam edecek.

NESCAFÉ'nin 75 yıllık yolculuğuBrezilya Hükümeti'nin Nestlé'ye baş-

vurmasının ardından Nestlé'nin mucit-lerinden kimyager Dr. Max Morgentha-ler'in ''Çözünebilen Kahve'' üretme süre-cine katılmasıyla NESCAFÉ'nin marka yolculuğu başladı. Dr. Morgenthaler eki-biyle birlikte kahvenin doğallığını koru-yarak sadece su eklenmesiyle kaliteli bir fincan Kahve yapabilmenin yollarını ara-dı. Üç yıllık bir araştırma sonucunda süt ve şeker ile karıştırılan Kahve, café au lait, aromasını daha uzun süre koruyabil-mesi için toz haline dönüştürüldü. Ancak bu toz kolayca çözünmüyordu ve süt ile şekerin dahil olması da üretim yönünden zorluklar oluşturuyordu. İsviçre'nin Orbe şehrinde yer alan laboratuvarlarda tam 7 yıl süren uzun araştırmalar sonunda ce-vap bulundu. Dr. Morgenthaler kahvenin tadının ve aromasının tatlandırılmamış olanına göre tatlandırılmış sütlü kahve-de daha iyi korunduğunu gördü. Buna ek olarak yüksek sıcaklık ve basınca maruz

kalan kahvenin daha uzun süre dayandığını belirledi. Bir yıl sonra bulduğu özel tekniği kullanarak içilebilir, çözünebilir Kahve örnekle-rini, Nestlé Yönetim Kuru-lu'na ve teknik direktörlerine sundu. İki yıl sonra, 1 Nisan 1938'de bu yeni ürüne Nestlé ve Cafe kelimelerinin birleş-mesinden oluşan NESCAFÉ ismi verilerek, İsviçre'de pi-yasaya sunuldu. Bu yeni mar-ka iki ay sonra Birleşik Kral-lıkta, 1939'da ise Birleşik Devletlerde piyasaya sürül-dü. Nisan 1940'ta NESCAFÉ dünya çapında 30 ülkeye ya-yılmıştı. Nestlé'nin İsviçre'nin Orbe şeh-rinde bulunan fabrikasında NESCAFÉ'yi üretebilmek için, geniş ölçekli bir Kahve özütleme ve Kahve çekirdeklerini ''sprey-le kurutma'' üretim hattı oluşturuldu.

NESCAFÉ'nin kilometre taşları- 1952'de Fransa St. Menet'deki NES-

CAFÉ fabrikasında yeni bir buluşa daha imza atıldı.

- 1960'larda ise tazeliğinin korunması amacıyla Avrupa ve Japonya'da cam kap-larda yeniden satışa çıkarıldı.

- 1965'te marka yeni bir buluşla çıkış yaptı. Dondurularak kurutulmuş çözüne-bilir Kahve, NESCAFÉ Gold.

- Sonraki yıllar boyunca NESCAFÉ çözünebilir Kahve tarifinden yola çıkarak farklı ürünler geliştirdi: NESCAFÉ Ka-feinsiz, NESCAFÉ Gold Espresso, NES-CAFÉ Frappé, NESCAFÉ Cappuccino ve NESCAFÉ İçime Hazır Kahve.

- 1990'larda araştırmacılar, şu anda NESCAFÉ Cappuccino'da kullanılan, süt köpüğünün yapısını geliştirmek üze-re kendinden köpüren bir köpük çözümü geliştirdi.

- 2006 'da NESCAFÉ Dolce Gusto markasını İsviçre, Almanya ve İngilte-re'de, bir yıl sonra da İspanya'da piyasaya sürdü. '' Evdeki Kahve dükkanı'' makine-

si sıcaktan soğuğa geçebiliyordu.- 2008 yılında yeşil Kahve çekirdekle-

ri ve siyah Kahve çekirdeklerinin harman-laması ile antioksidan açısından %50 daha zengin olan NESCAFÉ Green Blend doğdu.

NESCAFÉ Plan ile Kahve üreticile-ri ve tedarikçilerine destek sağlanıyor

Nestlé, Kahve tedarik zinciri boyun-ca sorumlu çiftçilik, kaynak elde etme, üretim ve tüketim konularında önemli gelişmelere imza attı. Nestlè, 2010 yılın-da Mexico City'de NESCAFÉ Plan'ı açık-ladı. Plan kapsamında 2020 yılına kadar Kahve projelerine dönük 500 milyon İs-viçre frangı yeni yatırım öngörülüyor.

NESCAFÉ Plan, doğrudan satın alma ile birlikte Kahve üretimi yapan çiftçile-re teknik yardım programları da dahil ol-mak üzere, Nestlé'nin Kahve tedarik zin-cirini daha da iyileştirmesine yardımcı olmasını içeren bir takım küresel hedef-leri içeriyor. NESCAFÉ Plan uluslarara-sı bir sivil toplum kuruluşu olan Yağmur

Ormanları İttifakı (Rainforest Allian-ce) ve onun dışında Sürdürülebilir Tarım Ağı (Sustainable Agriculture Network – SAN) ve 4C gibi örgütler tarafından da destekleniyor. NESCAFÉ Plan'ın üreti-cileri ve tedarikçileri destekleyen, mad-di ve sosyal sıkıntıları ortadan kaldırma amaçlan, birçok hedef ve çalışması bu-lunuyor. Bunlardan bir tanesi; 2020 yılı-na kadar 220 milyon adet yüksek verimli ve hastalıklara karşı dirençli Kahve fide-si çiftçilere dağıtılacak. Bu yardımla üre-ticiler kendi ekim alanlarını (plantasyon-larını) yenilemiş, verimliliklerini ve ge-lirlerini artırmış olacak. Diğer bir örnek çalışmada ise; Nestlè, gelecek 5 yıl içeri-sinde NESCAFÉ için doğrudan çiftçiler-den ve onların üretici birliklerinden aldı-ğı Kahve miktarını iki katına çıkaracak. Böylece nihai olarak her yıl 170 bin civarı üreticiden 180 bin ton Kahve satın alını-yor olacak. [TKA / AID-3350] Quelle: kA

NESCAFÉ feiert 75-jähriges Bestehen

Die Nestlé-Marke, die ursprünglich nur das Problem unverkauften Rohkaffees lösen sollte, feiert ihr 75-jähriges Jubiläum und ist heute eines der beliebtesten Ge-tränke der Welt. Heute werden mehr als 5'500 Tassen Nescafé pro Sekunde getrun-ken – in vielen verschiedenen Sorten, die an die unterschiedlichen Geschmacksrich-tungen und Vorlieben auf der ganzen Welt angepasst sind.

Bern kantonunda vergi ödeyen kişi-lerin bir yılda ortalama olarak diğer kantonlardan daha fazla ödedikleri alanlar şöyle sıralanıyor:

Kilise ve dini kurumlara 70.- CHFPsikolojik tedavi 170.- CHFTamamlama Yardımları 420.- CHF

Diğer kantonlarla aynı düzeyde ki harcama alanları

Adalet işleri 170.- CHFToplu Taşımacılık 350.- CHFYol yapımı ve bakımı 400.- CHFSosyal harcamalar 730.- CHFHastaneler 900.- CHF

Diğer kantonlardan az harcama y apılan alanlar

Parlamento, siyaset 60.- CHFÇevre bakımı 110.- CHFKültür 330.- CHFKanton idaresi 500.- CHFYaşlı ve muhtaçlara yardım 530.- CHF

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch 15İSVİÇRE HABERLERİ

Yabancı öğrenciler üniversitelerin en büyük sorunu

İsviçre'ye Üniversite eğitimi almak için ge-len yabancı öğrencilerin sayısında ki artış, çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmek-te. Pek çok gence eğitim veren İsviçre Üniver-siteleri, gençlerin ülkede kalarak bilimsel ge-lişime sağladıkları büyük katkıları değerlen-dirmekte.

Ancak Üniversite eğitimi-nin finansmanı konusunda bilim adamları ve politikacılar arasın-da başlayan tartışmalarda hala bir fikir birliğine varılmış değil. Tartışmaların odak noktasıysa, 1990 yılında öğrencilerin %23'ü yabancıyken, günümüzde bu ora-nın %38'e kadar çıkmış olması. İsviçre'de Üniversite eğitim harç-larının komşu ülkelere kıyasla oldukça düşük düzeyde olması-nın en büyük nedeni kuşkusuz, kanton yönetimlerinin ve de fe-deral devletin önemli ölçülerde ki desteği. Bu destekle, düşük ge-lirli ailelerin çocuklarına da yük-sek eğitim alma imkanı tanını-yor. Ancak son yıllarda Üniversi-teler, yabancı öğrencilerin gelişi-ni sınırlamak için harçları arttır-ma yöntemine başvurmakta. Gi-derek daha fazla Üniversite, ya-bancı öğrenciler için daha yük-

sek eğitim harcı talep etme kararı alıyor.

Örneğin Tessin kanto-nunda ki Universität der italienischen Schweiz, ya-bancı öğrenciler için yılda 8000 Frank harç talep ederken, İsviçreli öğrenciler bunun sade-ce yarısını ödemekteler. Üniver-site yönetimi tarafından yapılan açıklamaya göre, bu yıl Üniver-siteye kayıt yaptıran öğrencilerin üçte ikisinin yabancı olması ne-deniyle bu türden bir önlem alın-dığı belirtildi.

Konuyla ilgili olarak parla-mentoya sunulan benzer bir öneri de dikkat çekici nitelikte. Öneri-de, yabancı öğrenciler için harç-ların bütün Üniversitelerde iki misline çıkarılması isteniyor. Öğrenci kurumları ise bu tür ön-lemlerin sorunu çözmekten uzak olduğu görüşündeler. [KTU / AID-3367]

Ausländische Studierende: Herausforderung für Schweizer UnisDer zunehmende Einfluss ausländischer Studierender an Schwei-

zer Universitäten bringt mehr internationale Talente ins Land. Doch in der Diskussion, wer dafür die Kosten übernehmen soll, sind sich Wissenschaft und Politik nicht einig. Unter anderem auch, weil der Anteil ausländischer Studierender stetig zunimmt – von 23 Prozent im Jahr 1990 auf 38 Prozent 2011.

Çocuk Parasında Ayrımcılık İsviçreliyi de Vurdu

İsviçrelilerin ülke dışında yaşayan ço-cukları için çocuk parası alabilmesi yö-nündeki sınrlamalar 2009 yılında yapılan bir değişiklikle belirlenmişti Bu değişikli-ğe göre çocukların ülke dışında sadece AB ülkeleri veya Sırbistan gibi İsviçre ile an-laşması olan ülkelerde oturması gereklili-ği getirilmişti. Fakat yapılan bu değişiklik-le giderek daha fazla İsviçreli'nin mağdur olması tepkiyle karşılanıyor.

Bilindiği gibi 2009 yılı-na kadar çocuk parası sade-ce kantonlar tarafından be-lirlenen yasalar çerçevesinde ödenmekteydi. Kendi için-de haksızlıklara ve çelişkile-re neden olan bu sistemi de-ğiştirmek için Hükümet tara-fından hazırlanan yasa, 2009 yılında yürürlüğe girmişti. Bu yasaya göre çocuk para-sının asgari 200 Frank olma-sı kararlaştırılmıştı. Kanton-lara ise eğer isterlerse daha fazla çocuk parası verme im-kanı tanınıyordu.

Ancak geçen süre için-de pek çok kanton, İsviçre'de çalışanların İsviçre dışında yaşayan çocukları için para ödeme konusunda kısıtlama-lara gitmişti. Bazı kantonlar

çocuk paralarını çocukların bulunduklara ülkelere göre ödeme kararı almıştı. Örne-ğin Türkiye'de yaşayan ço-cukları için çocuk parasının dörtte birini almak pek çok kantonda yasalara girmişti.

Yeni yasa ise tam anla-mı ile ayrımcılık barındırı-yor. Bu kısıtlamaları kaldır-mak yerine daha da geniş-leterek, sadece Avrupa Bir-liği ülkelerinde yaşayan ço-cuklara çocuk parasını tam

olarak ödenmesini kapsıyor. Sırbistan, Kosova ve Bosna gibi ülkeler ise daha önceleri İsviçre ile bu konuda «İkili Antlaşma» yaptıkları için bir kısıtlama yaşamadılar.

Bu değişikliklerin ama-cı giderleri kısmaktan çok göçmenlerin haklarını buda-mak yönündeydi. Ancak ya-sayı yapanlar, az sayıda da olsa, İsviçre vatandaşları-nın İsviçre dışında yaşayan çocuklarının da bu kısıtla-madan etkileneceklerini he-saba katmamışlardı. Yasa-nın yürürlüğe girmesinden sonra pek çok kanton, İsviç-re dışında yaşayan İsviçreli çocuklar için para ödemeyi durdurmayı «unuttular». Ge-çen süre içinde yasaların tam olarak uygulanmaya başlan-ması ile canı yanan İsviçreli-ler seslerini yükselttiler. An-cak yasaya karşı gelinemez-di. İsviçreli olsa bile çocuğu yurt dışında yaşıyorsa çocuk parası ödenemezdi.

Şimdi çocuk parası kesi-len İsviçreliler durumun dü-zeltilmesi için seslerini po-litikacılara duyurmaya ça-lışıyorlar. Gazetelerde yer alan haberlere göre, bu konu-da talepler çoğalmaya başla-mış. Hatta birkaç parlamen-terin bu ayrımcılığı ortadan kaldırmak için girişimlerde bulunması söz konusu ola-cak. Göçmenlere uygulanan aynı ayrımcılığın kaldırıl-ması için bir çalışma yapılıp yapılmayacağı ise belirsizli-ğini koruyor.

[TKA / AID-3359]

Keine Kinderzulagen, weil er Schweizer ist!

Als Schweizer bekommt man nur Kinderzulagen, wenn die Kinder in der Schweiz, einem EU- oder Efta-Staat, Bosni-en-Herzegowina, Serbien, Montenegro oder im Kosovo woh-nen. Seit 2009 wird die Unterstützung nicht mehr weltweit ausbezahlt.

Zorla Evliliğe Karşı Sert Önlem Bu yılın Temmuz ayında zorla evliliklere karşı hükü-

met tarafından kararlaştırılan yeni önlemler yürürlüğe gi-riyor. Konu ile ilgili yıllardır sürdürülen tartışmalar sonu-cunda Parlamento tarafından oluşturulan yasa değişiklik-lerinin, nasıl yürürlüğe konacağı hakkında ki kararname yayımlandı. Buna göre zorla evlilik için öngörülen cezalar da arttırıldı.

Parlamento tarafından geçen yıl Ha-ziran ayında gerçekleştirilen bir dizi yasa değişikliği, Temmuz ayı başında yürürlüğe girecek. Buna göre zorla ev-lilik konusunda bir başvuru olmasa bile, polis şüpheli bulduğu durumlarda so-ruşturma açma hakkına sahip olacak. Zorlama kavramı genişletilmekte ve bu durumlarda verilmesi öngörülen ceza miktarı üç yıldan beş yıla çıkarılmakta.

Ayrıca zorla yapıldığı tespit edilen evlilikler geçersiz ilan edilecek. Benzer şekilde reşitlik yaşına gelmemiş birinin İsviçre dışında evlenmesi yasa tarafın-dan tanınmayacak ve bu şekilde evle-nenler eşlerini yanlarına alamayacaklar. Özellikle İsviçre dışında yapılan evlilik-lerde bir zorlamanın tespit edilmesi ha-

linde bile, bu konuda dava açılabilecek. Zorla evlendirilerek İsviçre'ye getirilen-ler ise, eğer oturma hakkı almışlarsa, burada kalmaya devam edebilecekler.

Bu konuda İsviçre basınına bakıldı-ğında özellikle göçmenler arasında zor-la evlilik olayının oldukça yaygın ol-duğu izlenimi dikkat çekmekte. Ayrı-ca göçmen düşmanı olduğu bilinen bazı çevrelerin baskısı ile hükümetin bu ko-

nuyu gündemine almasıda ilgiye değer. Bizzat yasayı hazırlayan Adalet Bakan-lığını'nın bu konuda yaptığı bir araştır-maya göre, bugüne kadar İsviçre'de 250 civarında zorla evlilik olayına raslan-mış.

Bu konuda ki uzmanların görüşleri-ne göre, mevcut yasalar zaten zorla ev-liliklerin cezalandırılması için yeterli. Böylesine bir yasanın çıkarılmasının tek amacı ise açık olarak, evlenme yolu ile göçmenlerin eşlerini buraya getirmele-rinin önüne yeni engeller dikmak. Göç-men kurumları ise tam tersine bir tavır sergileyerek, bu yasayı desteklediler. Göçmenlerin üst kurumu olduğunu id-dea eden bir kurumun ise bizzat yasayı desteklemek için basın açıklaması yap-mış olması oldukça düşündürücü. [EDD

/ AID-3353]

Strengere Regeln gegen Zwangsheiraten

Heiraten soll ohne Zwang geschehen: Gegen Zwangsheiraten treten im Juli Massnahmen in Kraft. Die Verfolgung von Zwangsheiraten wird ab Juli 2013 ver-schärft. Der Bundesrat hat das entsprechende Massnahmenpaket auf diesen Zeit-punkt in Kraft gesetzt. Wer jemanden zur Eheschliessung zwingt, wird härter be-straft.

Üniversitelerde yabancı öğrenci oranları Universität Bern: 13,5% Universität Luzern: 14,3% Universität Zürich: 17,7% Universität Freiburg: 19,7% Universität Neuenburg: 24,2% Universität Lausanne: 24,3% Universität Basel: 26,2% ETH Zürich: 34,8% Universität St Gallen: 36,6% Universität Genf: 38,1% ETH Lausanne: 50,4% Uni. der ital. Schweiz: 65,5%

Üniversitelerde Yıllık Harç Miktarı (parantez içinde yabancı öğrenciler için istenen miktar) ETH Zürich: 1288 Fr. ETH Lausanne: 1266 Fr. Universität Basel: 1400 Fr. Universität Bern: 1310 Fr. Uni. Freiburg: (1610 Fr.) 1310 Fr. Universität Genf: 1000 Fr. Uni. Lausanne: (1360 Fr.) 1160 Fr. Uni. Luzern: (2220 Fr.) 1620 Fr. Uni. Neuenburg: (1580 Fr.) 1030 Fr. Uni. St Gallen: (4252 Fr.) 2452 Fr.Universität Zürich: (1738 Fr.) 1538 Fr. Uni. d. ital. Schweiz: (8000 Fr.) 4000 Fr.

(Kaynak: Swissuniversity.ch – Gebühren für akademisches Jahr 2012-2013)

SAYF

A 16

| P

US

ULA

HA

BE

R |

May

ıs /

Mai

201

3 | N

r. 05

/66

| ww

w.p

usul

aonl

ine.

ch