16
Mayıs / Mai 2013 - Nr. 05/66 OKUMADAN BİLEMEZSİNİZ! www.pusulaonline.ch İstiklal Geceleri Avrupa’da! İstiklal Gecesine katılmak üzere ben de birçok müziksever gibi yollara koyuldum. Ama İstanbul’a değildi yolculuğum. İs- tiklal Gecesi buradaydı, Avrupa’da. Mekan, ışıklandırması, masalar, sahne İstiklal Gecelerini aratmayan türdendi. Canlı müzik konusunda şüphem yoktu zaten. Sesler iyi, orkestra sağ- lam ve repertuar tazeydi. Avrupa’da Yükselen ‘İslamafobi’ Ankara’da Tartışıldı Avrupa’da Göç, İslam ve Çok Kültürlülük Sempozyumu, 11-12 Nisan 2013 tarihlerinde Ankara’da yoğun katılımla ger - çekleşti. Devletin zirvesinin buluştuğu etkinlik, konuya veri- len önemin göstergesi niteliğindeydi. Sempozyumda yurtdı- şından gelen pek çok konuşmacının tespitleri paylaşıldı. Bülent Arınç: “Bedelli asker- likle ilgili sorunları çözeceğiz.” Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdür - lüğü’nün düzenlediği ‘Avrupa’da Medya Buluşması’ etkinli- ğinin üçüncü ayağında, Paris’te bulunan Başbakan yardımcı- sı Bülent Arınç dövizle askerlik konusunda önemli açıklama- larda bulundu. Baydar Özcan: «Terazi Ol Yaşamında» Ömür, bir nefes alıp veriş kadar kısa, yıl- larsa akıp gidiyor, kefenin cebi olmadığına göre, ne mutlu geride bir eser veya çirkinlikle- rin arasında bir güzellik bırakabilene! Zürich`te Sibel Can rüzgarı esti Türk müziğinin güçlü sesi Sibel Can, Mayıs ayı sonuna kadar devam edecek Avrupa turnesinin, baş- langıç noktası olan Zürih´te hayranlarıyla buluştu. Pusula gazetesinin medya sponsoru olarak destek verdiği konser, 20 Nisan 2013 Cumartesi gecesi Zü- rih´te bulunan Kongresshaus´ta gerçekleştirildi. Bu Baharda Kenelere Dikkat! Özellikle Haziran ayı sonuna kadar ağaç kabuklarında yuva yapan kenelerin ısırması, tehlikeli sonuçlara neden ola- cak. Federal Sağlık Müsteşarlığı bu yıl kenelere karşı daha dikkatli olunması uyarısında bulundu. Siyasi gelişmeler Zürih`te değerlendirildi CHP İsviçre Birliği, 28 Nisan 2013 Pazar günü Zürih Novotel´de, güncel siyasi gelişme- lerin değerlendirildiği bir panel düzenledi. Zürih`te yaşayan Can Canbek dünyanın en son sosyal trendlerinden biri olan Couchsurfing sistemiyle bisiklet üzerinde Türkiye`ye yola çıktı. 1 Mayıs çarşamba günü sabahın erken saatlerinde yola çıkan Can Canbek`in hedefi 75 günlük bisik - let yolculuğunun ardından Türkiye`ye ulaşmak. 8 12 6 5 12 2 Bisiklet üstünde 75 gün, Hedef Türkiye 3 13

130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Pusula Hayat Nr. 66

Citation preview

Page 1: 130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

Mayıs / Mai 2013 - Nr. 05/66OKUMADAN BİLEMEZSİNİZ!www.pusulaonline.ch

İstiklal Geceleri Avrupa’da!İstiklal Gecesine katılmak üzere ben de birçok müziksever

gibi yollara koyuldum. Ama İstanbul’a değildi yolculuğum. İs-tiklal Gecesi buradaydı, Avrupa’da. Mekan, ışıklandırması, masalar, sahne İstiklal Gecelerini aratmayan türdendi. Canlı müzik konusunda şüphem yoktu zaten. Sesler iyi, orkestra sağ-lam ve repertuar tazeydi.

Avrupa’da Yükselen ‘İslamafobi’ Ankara’da Tartışıldı

Avrupa’da Göç, İslam ve Çok Kültürlülük Sempozyumu, 11-12 Nisan 2013 tarihlerinde Ankara’da yoğun katılımla ger-çekleşti. Devletin zirvesinin buluştuğu etkinlik, konuya veri-len önemin göstergesi niteliğindeydi. Sempozyumda yurtdı-şından gelen pek çok konuşmacının tespitleri paylaşıldı.

Bülent Arınç: “Bedelli asker-likle ilgili sorunları çözeceğiz.”

Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdür-lüğü’nün düzenlediği ‘Avrupa’da Medya Buluşması’ etkinli-ğinin üçüncü ayağında, Paris’te bulunan Başbakan yardımcı-sı Bülent Arınç dövizle askerlik konusunda önemli açıklama-larda bulundu.

Baydar Özcan: «Terazi Ol Yaşamında»

Ömür, bir nefes alıp veriş kadar kısa, yıl-larsa akıp gidiyor, kefenin cebi olmadığına göre, ne mutlu geride bir eser veya çirkinlikle-rin arasında bir güzellik bırakabilene!

Zürich`te Sibel Can rüzgarı esti

Türk müziğinin güçlü sesi Sibel Can, Mayıs ayı sonuna kadar devam edecek Avrupa turnesinin, baş-langıç noktası olan Zürih te hayranlarıyla buluştu. Pusula gazetesinin medya sponsoru olarak destek verdiği konser, 20 Nisan 2013 Cumartesi gecesi Zü-rih te bulunan Kongresshaus ta gerçekleştirildi.

Bu Baharda Kenelere Dikkat!

Özellikle Haziran ayı sonuna kadar ağaç kabuklarında yuva yapan kenelerin ısırması, tehlikeli sonuçlara neden ola-cak. Federal Sağlık Müsteşarlığı bu yıl kenelere karşı daha dikkatli olunması uyarısında bulundu.

Siyasi gelişmeler Zürih`te değerlendirildi

CHP İsviçre Birliği, 28 Nisan 2013 Pazar günü Zürih Novotel´de, güncel siyasi gelişme-lerin değerlendirildiği bir panel düzenledi.

Zürih`te yaşayan Can Canbek dünyanın en son sosyal trendlerinden biri olan Couchsurfing sistemiyle bisiklet üzerinde Türkiye ye yola çıktı. 1 Mayıs çarşamba günü sabahın erken saatlerinde yola çıkan Can Canbek`in hedefi 75 günlük bisik-let yolculuğunun ardından Türkiye ye ulaşmak.

8

1265

12

2

Bisiklet üstünde 75 gün, Hedef Türkiye

3

13

Page 2: 130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch2

Baydar Özcan: «Terazi Ol Yaşamında»Ömür, bir nefes alıp veriş kadar kısa, yıllarsa akıp gi-

diyor, kefenin cebi olmadığına göre, ne mutlu geride bir eser veya çirkinliklerin arasında bir güzellik bırakabi-lene! İsviçre de yaşayan Türk Şair Baydar Özcan ‘Tera-zi Ol Yaşamında’ adli şiir kitabını yazarken bu fikirler-den yola çıkmış.

İsviçre’ye yerleştiği 1980 yılın-dan dört yıl sonra, ilk sanat çalışma-sı ile sanatta ki çizgisini gözler önüne seriyor Özcan. Bu ilk çalışma 1984’te

UNICEF yararına ha-zırladığı bir edebiyat etkinliği. Özcan nın ha-yata geçirdiği bu orga-nizasyonsa o yıldan bu yana hala devam edi-yor...

Yazarın 1990 yılın-da kurduğu «Uluslara-rası Kültür Köprüsü» nün düzenlediği, ede-biyat, konser ve konfe-ranslardan elde edilen gelirler, yine o yıldan bu yana fakir çocuklar ve yardıma muhtaç in-

sanlara aktarılıyor. Şair Özcan, ‘Tera-zi ol yaşamında’ adlı yeni kitabından elde edilecek geliri de yine bu amaç-la kullanacak. 1987 yılında İlgi Yayın-

ları tarafından yayımladığı, “ Boşuna mı Bu Hasret?” adli ilk şiir kitabının gelirini, Bakırköy Kimsesiz Çocuk-lar Yurdu na bağışlıyan Özcan ın şim-diye kadar, dört şiir ve ayrıca üç tane Antoloji kitabı yayımlandı. Bu yayın-ların geliri de ihtiyaç sahiplerine akta-rılıyor.

Şair Özcan 1993 yılında İtalya nın Ankona kentinde düzenlenen Ulusla-rarası şiir yarışmasında birincilik ödü-lüne layık görülmüş bir şair. Eserleri-ni oluştururken duyduğu hasssasiye-ti eserleri ortaya çıktıktan sonra da ar-tarak devam ediyor. Kazandığı bu ün-vanı sonuna kadar hak eden bir yaşam sürüyor.

«TERAZİ OL YAŞAMINDA» adlı son şiir kitabı hakkında bilgi ve-ren Şair Baydar Özcan “Kitabım İsviç-re de c.f.Portmann Verlag (yayınevi) ve Türkiye de Çatı Kitap yayınların-da yayımlandı. En önemlisi bu kitapla, Türkçe dilini bir nebze olsun İsviçre ve Avrupa da tanıtmaya çalışırken, ada-let olgusuna da dikkat çekmek. Fiz-zan/Libyada kum fırtınalarının yaşa-mı nasıl harap etiğini gördüm. Eski bir denizci olarak, dünyanın pek çok ülke-

sini dolaştım. Okyanuslarda kan püs-kürtücü lodoslar ve korkunç dalgalar arasında yaşam mücadelesi verdim.

Gittiğim her ülkede, adaletsizliğin egemen olduğunu gördüm. Açlığa, se-falete ve can alan savaşların gölgesinde bıraktığı izleri gördüm... Bir şair ola-rak olan bitene gözlerimi yummadım. Ne menfaat için bir dostum oldu, ne de çıkar için bir dost aradım. İnsanın in-sanca yaşaması için uğraş verdim. Be-nim yaşam felsefem, barış ve adeletin dengesi nerede olursa, adeletli bir ya-şamı var eder düşüncesidir. «TERAZİ OL YAŞAMINDA» adlı eserimi de bu nedenle kaleme aldım.” [TKA / AID-3391]

Kültür ve SaNat

Tü Ta Too: İsviçre’nin SesleriTü Ta Too, Bir Kulak Gezisi "Tü Ta Too - Das Ohr auf Re-

isen". Zürih’te ki İsviçre Ulusal Müzesinde seyredilecek çok şey yok ama işitilecek çok ilginç şeyler var. Ulusal kolektif bi-linçte yer etmiş ses ve müziklerin sergilendiği bu ilginç gös-teri 26 Nisan’dan 25 Ağustos’a kadar ziyaretçilere açıldı.

İsviçre Sesbilim (fonetik) Arşivi-nin kuruluşunun 25. Yılı nedeniyle düzenlenen sergi, bu kurum tarafın-dan toplanan İsviçre'ye özgü seslerin sergilenmesi, ulusal bilinçte kaybol-maması için düzenlenmiş. Sergide İsviçre müziğinin en çarpıcı örnek-leri olan Hans in der Gands'ın «C'est la petite Gilberte» ten Mani Mat-ters «Nünitram» adlı müzik par-çalarından İsviçre tarihine mal ol-muş ünlü kişilerin orijinal sesleri-ne kadar pek çok ilginç şey bulmak mümkün.

Serginin başlangıcında kulak-lıklardan 26 Kantona ait karakte-ristik sesleri dinlemek mümkün.

1939 yılı Zürih Ulusal Fuar'ının ünlü açı-lış konuşmasını burada dinlemek, insanları adeta başka bir dünyaya götürmekte. Bunu takiben General Guisan dan Bernhard Rus-si'ye kadar İsviçre'nin ünlü kişilerinin en ta-nınmış konuşmaları sıralanmakta. İsviçre'ye özgü müzik aletlerinin çıkardıklar değişik seslerden sonra, çeşitli bölgelerde yapılan değişik ses kayıtlarını dinlemek mümkün.

Merkezi Lugano'da olan İsviçre Sesbilim (fonetik) Arşivinde bugüne kadar beş mil-

yondan fazla ses kaydı arşivlenmiş durum-da. Radyo yayınlarından, şelale şırıltılarına kadar akla gelebilecek her türlü ses bu arşiv-de İsviçre'nin kültür mirası olarak saklan-makta. Bu sesleri dinlemek için Lugano'ya gitmek gereklmiyor. İsviçre'nin çeşitli yerle-rinde bulunan yaklaşık 50 kütüphanede bun-ları sınırlı sayıda da olsa dinlemek mümkün.

Ağustos ayı sonuna kadar sürecek olan sergi, bütün ailenizin hoşça vakit geçirerek, İsviçre tarihine değişik bir açıdan bakabile-ceği büyük bir fırsat.

Tü Ta Too: İsviçre'nin Sesleri26 Nisan – 25 Ağustos 2013Landesmuseum ZürichMuseumstrasse 2, 8021 Zürich

[EDD / AID-3383]

Tü Ta Too: So tönt die Schweiz

Unter dem Namen «Tü Ta Too - Das Ohr auf Reisen» läuft im Landesmuseum eine neue Ausstellung an, in der wenig zu sehen, dafür viel zu hören ist. Man lernt, dass Geräusche, Töne und Musik wichtige Teile des nationalen Gedächtnisses sind.

Kitabın tanıtım günü 24 Nisan çarşamba akşamı Zürih`te bulunan Buchhand-lung Bodmer yayınevinde gerçekleştirildi. İsviçre`nin ünlü TV programcısı

ve gazetecisi olan Erich Gysling de tanıtım gününe katılarak Baydar Özcan`a destek verdi. ikili arasında geçen sıcak sohbet görülmeye değerdi.

Erich Gysling, Baydar Özcan ve gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Turgut Karaboyun tanıtım sonrasın-

da bahçede verilen kokteylde biraraya geldiler.

Page 3: 130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch 3Kültür ve SaNat

Türk müziğinin güçlü sesi Sibel Can, Mayıs ayı sonuna kadar devam edecek Avrupa turnesinin, başlangıç noktası olan Zürih´te hayranlarıyla buluştu.

Haber: Tuğba Canazlar

Pusula gazetesinin medya sponsoru olarak destek verdiği konser, 20 Nisan 2013 Cumarte-si gecesi Zürih´te bulunan Kongresshaus´ta gerçek-leştirildi.

Konsere katılan yaklaşık 1600 hayranını, tam 3 saat boyunca şarkılarıyla coşturan Sibel Can, muhteşem müzik ziyafetinin ya-nısıra, sempatik tavırları ve müt-hiş danslarıyla da unutulmaz bir sahne performası sergiledi.

Ünlü sanatçı konserin ilk bölü-münde parlak beyaz, ikinci bölü-münde ise kırmızı renkli kostüm-leriyle göz doldurdu.

Konser akşamı birbirinden de-ğerli müzisyenlerden oluşan or-kestrada bulunan, Türkiye&acu-te;nin ünlü kemancılarından Mus-tafa Taşkesen, keman şovuyla bü-yük ilgi gördü. Sibel Can Taşke-sen'in şovu sırasında adeta ken-dinden geçti. Taşkesen kemanıy-la bülbül sesi, kovboy filmlerinin müzik sesleri ve at nalı sesleri çı-kardı. Kemanını kemençe gibi ça-

lan Taşkesen, izleyiciden büyük alkış aldı.

Sanatçının vokalisti Bur-han Tüzer ise sanatçıya eşlik et-tiği parçalarda ve tek başına ses-lendirdiği şarkılarla büyük beğe-ni topladı.

Yıllar sonra ikinci kez geldiği Zürich´te hayranlarıyla bir araya gelmekten mutluluk duydu-ğunu dile getiren Sibel Can, Av-rupa turnesinin geri kalan konser-lerinde sevenleri ile buluşacak ol-manın sevincini yaşadığını belirt-ti. [KTU / AID-3393]

Zürich`te Sibel Can rüzgarı esti

Yıllar sonra ikinci kez geldiği Zürich´te hayranlarıyla bir araya gel-

mekten mutluluk duyduğunu dile getiren Sibel Can, sempatik tavırları

ve müthiş danslarıyla unutulmaz bir sahne performası sergiledi.Sanatçının vokalisti Burhan Tüzer`in

tek başına seslendirdiği şarkılar büyük beğeni topladı.

Page 4: 130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch4

Herkesin merak ettiği yönetmen ilk kez Pusula'ya konuştu Haber: Asiye Sınıcı

Beni tanıyanlar bilir. Pek dizi izlemem. Bazen hatır için bir bölümünü izler, devamını getiremem. Uzun gelir, ca-nım sıkılır, senaryo sarmaz. Bu aralarsa izlediğim bir dizi var, Karadayı... İzledikçe senaryosuna, oyuncularına, gö-rüntü kalitesine hayran kaldığım bir dizi. Haliyle bende merak uyandırdı. Ne mi yaptım? Dizinin merak edilen yö-netmenlerinden biri, Cem Karcı ile buluşup merak ettik-lerimi sordum.

Cem Karcı 30 yaşında. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Rad-yo, Televizyon, Sinema 13. Sınıf Öğren-cisi hala. 11 sene önce başlamış çalış-maya. Bir arkadaşının vasıtasıyla Zey-no Gönenç ile tanışmış. 9 Ay kadar Ço-cuklar Duymasın setinde prodüksiyon stajyerliği yapmış. Daha sonra Asma-lı Konak Sinema Filminin İstanbul/Ka-padokya çekimlerinde sanat stajyeri ola-rak çalışmış. Hemen ardından Estagfu-rullah Yokuşu dizisinde reji stajyerliği yapmış. 2-3 hafta içinde kendisini nor-mal asistanlığa almışlar. Sonrasında Ça-ğan Irmak ile Çemberimde Gül Oya di-zisinde çalışmış. Kavak Yelleri'nde 8 bölümlük bir oyunculuk deneyimi ol-muş. Devamını gelin kendisinden din-leyelim:

Oyunculuk nasıl bir tecrübeydi?Çok ilginçti. Ben orada normalde

ikinci yönetmendim. O gün bir karakter geldi "Mehmet« adında. Okulun Sine-ma Kurumu Başkanı. "Bunu da ben oy-nayayım« dedim. Dalga geçerek başladı ama gerçek oldu. İyi de oldu. Çünkü bir yönetmen için oyuncu psikolojisini an-layabilmek çok önemli. Hiçbir zaman "oyuncu olacağım« hayalim olmadı. Za-ten o düşünceyle yaklaşmadım ama çok temel şeyler öğretti oyunculuk.

Temel şeyler derken?Mesela ilk çekim günümdü. Tam

kayda girdik ve birden monitörün ar-kasından bir kahkaha yükseldi. Orada-ki tek algı: "Nasıl bir şey yaptın ki sana gülüyorlar?« algısı oluyor ama aslında bambaşka teknik bir sorundan dolayı gülünmüş. Buradan şunu anladım: Asla oyuncu sahnedeyken reji masasında fı-sıltıyla dahi konuşulmasın çünkü kendi üstüne alınır. Aynı zamanda oyuncuları çok bekletmemek gerektiğini öğrendim.

Kavak Yelleri'nden sonra Menek-şe ile Halil, Yol Arkadaşım ve Ezel gibi hala konuşulan dizilerde ikinci yönetmen olarak görev yaptınız.

Evet, Ezeli bitirdikten sonra "artık zamanın geldi« dediler.

O an neler hissettiniz?"Ezel çok güzel bir iş, senaryosu çok

kuvvetli. Bundan sonra ilk yönetmen-liğini yapacağım hangi iş beni tatmin edebilir ki?« diye düşündüm.

Bir aile dizisi, aşk hikayesi çekmek istemiyordum. Derken Uçurum geldi.

Uçurum o zaman yönetmenliğini üstlendiğiniz ilk çalışmanızdı.

Evet, dünyasını tamamen benim ya-rattığım ilk işti. Döndüğümde şunu na-sıl yapalım diyebileceğim bir yönetmen arkadaşım, ustam yoktu.

İlk kez tüm sorumluluğu üstlen-mek nasıl bir duyguydu?

Çok korkutucu, bir o kadar da he-yecan verici. İlk başlarda uyuyamıyor-dum heyecandan. Gün içinde yaklaşık 60-70 kişilik bir ekiple çalışıyorsun. 15-

20 tane oyuncu var ve hepsi ağzının içi-ne bakıyor. Gergin ama çok da keyif ve-rici bir durumdu. O idare etmeyi, öğren-me süreci zorlu geçti. Tökezlediğim çok an oldu ama sağolsun etrafımda çok sağ-lam insanlar vardı, hep ayağa kaldırdılar beni. Kenetlendik, güzel bir aile olduk.

Uçurum bitti sonra...?Ay Yapım'dan teklif geldi. «Karada-

yı diye bir iş yapacağız ve iki yönetmen-le çalışmak istiyoruz. İlk beş bölümü be-raber çekeceksiniz, oturtacaksınız son-ra bir bölüm Uluç Bayraktar çekecek bir bölüm sen çekeceksin» dediler. Uçurum çok zorlu geçtiği için bu teklif çok cazip geldi bana.

Tanıdığım bir denizdeyim. Ay Ya-pım ile çalıştım daha önce. Uluç Bay-raktar'a zaten «Ustam» derim çok şey öğrendim ondan. Kenan'la zaten Ezel'de çalıştım onunla da çok iyi anlaşırız. Ka-bul ettim ve Karadayı süreci başladı. İlk beş bölümünü beraber çektik. 13. bölü-me kadar bir bölüm Uluç bir bölüm ben çektim. Sonra iki bölüm devam ettik. Şu an iki bölüm Uluç çekiyor, iki bölüm ben. Bu da Türkiye'de bir ilk!

İlk derken?Normalde her hafta çekmemiz gere-

ken ve zorunlu olan neredeyse 120-130 dakika var. Sinema Filmi bile diyemiyo-rum o bile 90 dakika sürüyor.

Niye bu kadar uzun?Bu bizim tercihimiz değil. Sistem-

den dolayı böyle.Geçen hafta mesela 5 günde 135 da-

kika çekmemiz gerekiyordu. Her hafta bu olduğunda artık belli bir yerden son-ra o içimizdeki heyecan bitiyor. Heyeca-nı bırakın o kadar yorgun oluyoruz ki...

O zaman iki hafta sonra tekrar çe-kim yapmak müthiŞ bir duygu olsa gerek.

Ben iki hafta çalışmadığımda tati-limin son 5 bölümünde bir an önce se-naryo gelsin, bir an önce sahnelere ba-kayım, yeni mekanları seçeyim, ekstra dışardan gelen yeni oyuncu varsa konuk oyuncuları seçeyim diye düşünüyorum. Sete gittiğimde sanki 5 aydır çalışmı-yormuş heyecanıyla başlayabiliyorum. Bu benim için de Uluç Bayraktar için de böyle. Tabii ki çok güzel bir şey.

Dizi ve Filmlerin sonunda hep yö-netmenin ismi yazıyor ama kimse tam olarak bir yönetmen ne yapar bilmi-yor.

Yönetmenin yaptığı bir sürü iş var. Tabii ki her şeyi kendisi yapmıyor. Ni-hayetinde ekip çalışması. Görüntü yö-netmenimiz de çok önemli, yardımcı yönetmenimiz de, sanat yönetmenimiz de. Hepmiz bütün halinde olduğumuzda güzel bir şey çıkartabiliyoruz.

İyi bir yönetmen nasıl olmalı?Bence iyi bir yönetmen oyuncu-

yu güzel dengeleyebilen yönetmendir. Oyuncu sahnesine bakar o sahneyi en iyi şekilde icra etmek için uğraşır. Yö-netmen bütüne bakabilen kişidir. Oyun-cu sadece o an içinde bulunduğu sahne-ye bakar. Yönetmen oyuncuyu törpüle-yen kişidir.

Törpüleyen derken?Örneğin: «Burada daha yüksek oyna

çünkü iki sahne sonra bu şuraya etki edecek veya burada oyunu düşürmen la-zım çünkü sonrasını çektik ve böyley-di,» tarzında uyarılarda bulunmak ve oyun dengesini kurmak gibi.

Onun dışında senaryo geldiğinde yeni bir mekan varsa hayal ettiği şeyi yapıma anlatır ve yapım onun için uy-gun mekan alternatifleri getirir. Onun içinden doğru mekanı seçer. Bu da çok önemli bir ayrıntıdır. Mesela Kardayı'da

Feride ile Mahir'in buluştuğu bir çay bahçesi var. O herhangi bir çay bahçe-si olabilirdi ama oradaki o sessizlikte, o dağların arasında, ilerde denizin gö-züktüğü bir yer olunca asılnda bir sefer-lik yazılan bir sahne Feride ile Mahir'in yeri oldu.

Spontan verilen bir karardı yani?Evet, aslında herhangi bir çay bah-

çesiydi ama atmosfer güzel oldu. Oyun-cuların mekan içindeki uyumları parlak çıktığı için senaristler bunu görerek "Fe-ride ile Mahir'in çay bahçesi« olarak be-lirlediler.

Karadayı projesi ilk geldiğin-de raitinge kurban gider kaygısı var mıydı içinizde?

Maalesef suan Türkiye'nin duru-mundan dolayı hiçbir iş için kesin tutar, tamamdır diyemiyoruz. En iyi oyuncu-ların, en sağlam senaryoların olduğu iş-lerde bile maalesef raitinge kurban gi-dilebiliyor ama senaristlerimiz Eylem Canpolat ve Sema Ergenekon'un mate-matikleri inanılmaz kuvvetli. Seyirci-nin ilgisini sürekli ayakta tutmayı çok iyi beceriyorlar. 29. bölümdeyiz ve hala her bölüm bir heyecan yaşıyoruz ve bir sonraki sahneyi merak ediyoruz. Sena-ristlerimiz o konuda çok başarılılılar.

Onun dışında tabii ki bir Kenan fak-törü var. Kenan su ana kadar çok güzel projelerde yer aldı ve onun olduğu işler hep 1-0 önde başlar. Ay Yapım prodük-siyon anlamında her türlü imkanı sağ-layan bir yapım şirketi. Hem yönetme-nine, hem oyuncusuna, hem de teknik ekibine. Tüm bu parametreler bir ara-ya geldiğinde evet Karadayı güzel bir iş olacak diyorduk ama, yine de bu kadar çok konuşulan, bu kadar çok sevilen bir iş olması hoşumuza gidiyor, şaşırtıyor.

Diziler genelde çok güzel başlıyor

sonlara doğru öyle bir duruma geli-yor ki seyirci artık izlemek istemiyor ve dizi cok kötü bir sonla bitiyor. Ka-radayı'yı nasıl bir son bekliyor? Rai-tingler iyi biraz daha uzatalım duru-mu olabilir mi?

Karadayı iki senelik bir dizi olarak planlandı ilk baştan ve sonu da belli. Karadayı için bu net. Genelleme yapıl-dığında diziler için bir nabza göre şerbet durumu oluyor.

Verebileceginiz bir örnek var mı?Mesela bir karakter vardır ana cast'in

içinde, ilk beş kişiden bir tanesidir ama planladığımız gibi gitmez. Onun oyun-culuğu, sahneleri düşürmeye başlar. O zaman senariste söylenir veya senarist bunu farkeder ona daha az sahne yaz-maya başlar. Diğerlerini biraz yükseltir veya yetersiz kalıyorsa yeni bir karakter sokar. Allah'a şükür bizde öyle bir du-rum söz konusu değil.

Karadayı benim şu an izlediğim tek dizi. Karakterler çok oturmuş, fazlasıyla etkileyen sahnelerin yer al-dığı bir yapım. Bazen izlerken oyun-cuların performansı şaşırtıyor. Ör-neğin bir Baba-Oğul sahnesi vardı. Mahir babası tutukluyken yanına gi-diyor. Birbirlerine sarılıp ağlamaya başlıyorlar. Beni dağıtan bir sahney-di. Bu duyguyu ağlatacak bir sekilde seyirciye aktarabilmek nasıl bir mu-cize?

Bu biraz herkesin mucizesi. Belli ka-rakter dökümlerimiz zaten var. O bera-ber bir şeyler yapma sürecinde herkes kendinden bir şeyler ekliyor. Oyuncu-larla beraber oturtuyoruz karakterleri. Bazen karakter de senaryoyu yönlendi-rebiliyor. Mesela Yurdaer "cancagızım« ve "mamafih«yi bu kadar güzel kullan-masaydı senaristler bu kadar fazla yaz-mazdı.

Bir bölüm kaç günde çekiliyor?Tek bir bölümü çekmek 5 günümü-

zü alıyor.Çok genç bir yönetmensiniz. Bir

çok yönetmenin hayal ettiği yerdesi-niz. Bundan sonraki hedefleriniz ne-ler?

Hedefim Sinema Filmi. Dizi sabun köpüğü bir iş. Sinema Filmi öyle değil. 1-2 senede kendi Sinema Filmimi çek-meyi planlıyorum.

Var mı aklınızda bir Senaryo?Bir kitap uyarlaması var. Cumarte-

si günü yazarıyla buluşacağım. İnşal-lah güzel olur. Hep kendi yazdığım bir şey çekmek istiyorum diyordum. Ama bu kitapta üç senedir sürekli çantamda taşıdığım, sürekli etrafıma okuyun diye verdiğim bir kitap. Benim kitabım gibi bakıyorum artık.

Türkiye'de birlikte çalışmak iste-diğiniz oyuncular var mı?

Var tabii, mesela Türkan Şoray. Ço-cukluk hayalim. [TKA / AID-3377]

Karadayı filminin yönetmeni Cem Karcı ve muhabir arkadaşımız Asiye Sınıcı birarada.

Cem Karcı: “Karadayı‘nın tek bir bölümü çekmek 5 günümüzü alıyor“.

GüNdeM

Page 5: 130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch 5Kültür ve SaNat

Bülent Arınç: “Bedelli askerlikle ilgili sorunları çözeceğiz.”

Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Mü-dürlüğü'nün düzenlediği 'Avrupa'da Medya Buluşma-sı' etkinliğinin üçüncü ayağında, Paris'te bulunan Başba-kan yardımcısı Bülent Arınç dövizle askerlik konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Arınç vatandaşlardan ge-len şikayetleri ve itirazları değerlendirdiklerini ifade ede-rek, "Ya yılbaşından itibaren ya da bir ara çözüm bulmak suretiyle bu işi çözeceğiz," dedi.

Harçların yüksek olmadığını dü-şündüklerini fakat durumun böyle ol-madığını fark ettiklerini belirten Arınç, "Yaptığımız düzenlemeyle gençlerimiz Türkiye'ye geliyorlar, 21 gün askerlik-le, 'mış' gibi yapıyorlardı. Bu 'mış' gibi-lerle bizde onlara sen askerlik yaptın di-yorduk. Bunun için de bir bedel alıyor-duk. O bedel 10 bin Euro'ya yükseldi. Bu 10 bin Euro gençlerimiz için gerçek bir yük haline geldi. Sırf bu yüzden Al-man vatandaşlığına geçmek isteyen ve bu parayı kabul etmeyen bir kitle vardı. Bu maduriyetlerini çok samimi bir dille belirttiler. Bu para mara meselesi değil. Maddi ihtiyaç ve imkanları ortaya ko-yan bir durum. Ben de dövizli askerlik ve buna bağlı bazı konularda notlarımı aldım. İlk Bakanlar Kurulu'nda bütün arkadaşlarıma konuyu açtım. Hepsi de haklı buldular. Ama nasıl düzelteceğiz bu işi? Yani 1 Ocak'dan itibaren yürür-lüğe girmiş bir kanun var. Nasıl yaparız, geriye dönüp nasıl hallederiz? Yine de şu önemli, arkadaşlarım gelen taleple-ri haklı buldu. Biz zannediyorduk ki, bu miktar ödenebilir. Biz düşünüyorduk ki, bu harç yüksek değil. Ama öyle değil-

miş. Vatandaşlarımız böyle olmadığını söylediler. Geçmişte de size söylemişler ama kulak asmamışsınız. Bunu bir şe-kilde düzeltelim denildi. Ya yılbaşından itibaren ya da bir ara çözüm bulmak su-retiyle bu işi çözeceğiz," dedi.

Arınç ayrıca Avrupa'da görev ya-pan ve farklı ülkelerden gelmiş olan ba-sın mensuplarına yönelik konuşmasın-da çeşitli konulara değinerek, "Avru-pa'da Türk medyası olarak çalışan arka-daşlarımızın yaptıkları işleri görmek is-tiyoruz. Bu işleri yaparken nelerle karşı-laşıyorlar ve biz onlara nasıl katkı sağ-layabiliriz bunları önemsiyoruz. Dün BM UNESCO merkezinde 'Batıya doğ-ru akan nehir,' isimli bir belgeselin ta-nıtımındaydım. Bu büyük prodüksiyon çok rağbet gördü ve çok başarılı bulun-du. Bin kişilik salon tamamen doluydu. İki saatlik bir konuşma ve gösterim ger-çekleşti. Çok yüksek bir ilgi vardı. Ta-bii toplantının sonuna doğru, birkaç ki-şinin yüksek sesle bir şeyler söylediği-ni duyduk. Ama doğrusu toplantıyı et-kileyecek kadar da güçlü olmadı. So-nuçta çalışma büyük bir sevgiyle ham-dolsun bitirilmiş oldu.Türkiye artık sa-

dece Türkiye değil, bölgesinde ve dün-yada küresel bir aktör haline geldi. Tür-kiye 61 yıl önce bir defa BMGK üyesi olmuş. Biz de ikincisi için müracaat et-tiğimizde daha ilk turda seçildik. 2015-16 adaylığımız var ve şimdiden adaylı-ğımızı teyit eden yüzün üzerinde ülke mevcut," dedi.

İsrail ile ilişkilere de değinen Arınç, tazminat konusunun hukuki bir konu ol-duğunu hatırlatarak, Bakanlar Kuru-lu'nda bu işle kendisinin görevlendiril-diğini ve yurt dışında olması nedeniyle de bu görüşmelerin 22 Nisan'a ertelendi-ğini söyleyerek, "Aslında İsrail tarafı bir an evvel bu işi bitirmek taraftarı," dedi.

Arınç ayrıca, yurtdışında görev ya-pan Türk basın mensuplarının Türk mil-letini temsil ettiğini de ifade etti. Arınç, bu alanda ki çalışanların ülkenin çıkar-ları ve olaylar açısından Türkiye'nin menfaatine olabilecek şekilde ortaya ko-nulmasının önemine de değindi. Yurtdı-şında yaşayan Türk vatandaşlarının oy-larının etkili olabileceği bir siyaseti, her ülkede mutlaka göstermeleri gerektiği-ni kaydetti. Arınç, "Bunu bir şantaj va-sıtası olarak görmemek gerek. Ama si-yasetteki güç çok önemlidir. Bir bölgede belediye başkanı seçileceği zaman şunu düşünmeli, 'burada ki Türk oyları be-nim için çok önemli'. Ya da parlamenter seçileceği zaman nasıl Ermeni oyları-nı dikkate alarak bazı yerlerde ona göre vaatler veriyorlar, hem bunu dengeleye-cek hem de Türkiye adına iyi sonuçlar alabileceğimiz bir siyasette etkinliğiniz olmalı," şeklinde konuştu.

[KTU / AID-3395] Kaynak:Habertürk

Yücel Muslu

Swisslife Select Finans Planlama Uzmanı [email protected]

KÖŞE YAZISI

Çocuk eğitiminde finansman için ilk adım

Pek çok aile çocuklarının iyi bir eğitim al-ması adına gerekli maddi imkanları hazırla-mak için zamanında para biriktirmeye baş-lar. Ancak bu birikiminin sadece bankaya para yatırmaktan başka yolları da vardır.

Aileler için çocuklarının eğitimi her zaman en önem-li konudur. Eğitim için ge-rekli para sadece okul mas-rafları ile sınırlı değil. Dil öğ-renmek için çocuğun bir baş-ka ülkeye gönderilmesi, ehli-yet almak için aniden küçüm-senmeyecek bir paraya ihtiyaç duyulması gibi giderlerde he-saba katılmak zorundadır. Bu nedenle uzun süreli bir tassar-ruf süreci ile biriken parala-rın banka hesaplarında getir-diği faizler ve faizlerin faizle-ri kuşkusuz önemli bir meblağ tutmakta.

Elbette ki söz konusu gi-derler için önceden belli bir birikimin sağlanması en ide-al durum. Bunun için aylık olarak belli bir fona para ya-tırmaya başlamak çok daha avantajlı olmakta. Ayda en az 100 Frankın bu fonlara yatı-rılması ile belli bir süre sonra çok daha fazla getiri sağlamak münkün.

Benzer şekilde 'eğitim si-gortası' adı verilen bir yatırım biçimi de bir başka imkandır. Bu sigorta esas olarak hayat sigortası gibi işlemekte. Bu sigortanın yapılması sırasın-da, biriken paraların ve bunla-rın getirilerinin ne zaman öde-neceği yine aileler tarafından belirlenebilmekte. Bu şekilde çocuğun eğitim masraflarının karşılanması gerektiği zaman-da, ailenin eline gerekli maddi imkan geçmektedir.

Bu sigorta çerçevesin-de, anne veya babanın ölmesi

veya hastalık, kaza sonucu ça-lışamayacak hale gelmesi du-rumunda, sigortanın devamı ve sigorta primlerinin geri ka-lanın ödenmemesi söz konu-su olabilmekte. Böylece söz-leşmenin yapıldığı tarihte be-lirlenen tarih ve miktarda ki ödemeler, bu tarihten itibaren bir prim ödemesi yapılmaksı-zın gerçekleşebilmekte.

Böyle bir sigorta, önce-likle asgari bir miktarı belir-tilen tarihte ödemeyi garanti etmekte, buna ek olarak prim ödenen süre içinde fonların elde ettiği gelirlerin bir kısmı ayrıca ödenmektedir. Bu ne-denle söz konusu sigortanın klasik bir sigorta olarak de-ğil, bir fona bağlı sigorta biçi-minde yapılması tavsiye edil-mekte.

Ayrıca pek çok aile eğitim masraflarını küçümsemekte. Birden bire ortaya çıktığını düşündükleri binlerce Frank-lık eğitim masraflarını karşı-lamaksa böylesine durumlar-da aileleri güç durumlara so-kabilmekte. Bu yüzden her aile çocuklarının eğitim mas-raflarını nasıl karşılayacak-larını, önceden planlamalı ve bunun için gerekli girişimleri yapmalı.

Bu konuda ki her türlü so-rularınızı Pusula Gazetesi aracılığı ile bize iletebilirsi-niz. Sorularınızı titizlikle in-celeyecek ve sizin için en uy-gun çözümü bulmak için gay-ret sarfedeceğiz.

[KTU / AID-3392]

Page 6: 130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch6 GüNdeM

Avrupa'da Yükselen 'İslamafobi' Ankara’da Tartışıldı

Avrupa'da Göç, İslam ve Çok Kültürlülük Sempozyu-mu, 11-12 Nisan 2013 tarihlerinde Ankara'da yoğun katı-lımla gerçekleşti. Devletin zirvesinin buluştuğu etkinlik, konuya verilen önemin göstergesi niteliğindeydi.

Haber: Mehmet Kuzu / AnkaraCumhurbaşkanlığı himayesinde ger-

çekleşen sempozyum Cumhurbaşka-nı Abdullah Gü'ün açılış konuşması ile başladı. Gül, «Göç konusuna insanlık haysiyeti ve demokratik değerler çerçe-vesinden bakmak ve meseleyi bu değer-leri akılda tutarak çözmek mecburiye-tindeyiz,» dedi. Açılış konuşmalarının ardından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül sempozyum için özel olarak düzenlenen karikatür sergisinin açılışını yaptı. Ser-gide farklı ülkelerden pek çok sanatçı-nın çok kültürlülüğe değinen karikatür-leri sergilendi.

Sempozyumda yurtdışından gelen pek çok konuşmacının tespitleri payla-şıldı.Yapılan panellerde somut adımlar öneren ve eyleme geçmenin önemli ol-duğunu vurgulayan Birleşmiş Milletler Özel Raportörü Doudou Diene, demok-rasinin en önemli konu olduğunu söy-leyerek, insan hakları temelinde istek-te bulunmanın önemini vurguladı. Göç ve çok kültürlülüğün korunmasının te-melinde demokrasi olduğunu söyleyerek islamafobi karşısında üç önemli konu ol-duğunu da sözlerine ekledi. İlk olarak islamın siyasi olarak araçsallaştırılma-sına değinen Diene, ikinci olarak İslam'a karşı ortaya konulan aydın görünen ya-salardan bahsetti. Bu konunun ise ideo-lojilere dayandığını ve etik olmadığını söyledi. Son olarak konuyla ilgili teolo-jiden çok, insan hakları temelinde mü-cadele gösterilmesi gerektiğini söyledi. Doodou Diene'in konuşması katılımcı-lardan da yoğun destek aldı.

Konuşmacılar arasında yer alan Ha-cettepe Üniversitesi HÜGO Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Onur Bilge Kula

konuşmasında, Avrupa'da camilerin ol-masını isteyenler kadar, Antalya'da ya-şayan Hristiyanların taleplerinin, aynı beklentiyle karşılanması gerektiğini söyledi.

Türkiye kökenli ve başarısını ka-nıtlamış konuşmacılar sevindirdi

Türkiye kökenli genç konuşmacılar Kübra Gümüşay ve İnanç Atılgan katı-lımcılardan yoğun ilgi gördü. Gümüşay, bir gazeteci olarak sosyal medya üzerin-de Müslüman gençlerin öfkesiz tepkile-rini anlattı. Müslümanları öfkeli ve sü-rekli bağıran kişiler olarak tanımlayan islamafobiye temel hazırlayan gazete-cilere tepki olarak, Müslüman gençlerin sosyal medyayı olumlu yönde kullan-dığına dair örnekler verdi. Kendi yaşa-mından verdiği örneklerle konuşmasını renklendiren Gümüşay, gazeteciliğe ilk başladığı zamanlarda tehdit aldığı Rus asıllı bir okurundan, eşiyle tanışması-nı Türk geleneklerini kullanarak anlattı-ğı yazısından sonra, «Sen de aslında bir insanmışsın,» biçiminde bir yorum gel-

diğini söyledi. İnanç Atılgan ise med-yadan verdiği örneklerle önyargılar üze-rine bir konuşma yaptı. «Eğer göç, eğer entegrasyon, eğer kimlik hakkında bir konuşma yapılacaksa ön şart, birlikte çalışmak olacaktır,' dedi.

Avrupa'da özgürleşen Türkiye kö-kenliler

CHP Bursa Milletvekili Doç. Dr. Aykan Erdemir'in ikinci kez konuşma-cı olduğu panelde ise soğuk rüzgarlar esti. Erdemir, konuşmasını aynı düz-lemde farklı bir bakış açısıyla «madol-yonun diğer yüzü» olarak ifade ettiği bi-çimde kurguladı. Avrupa'ya giden Tür-kiye kökenlilerin özgürleştiğini savunan Erdemir, dört ana unsur üzerinden tezi-ni açıkladı. Avrupa'ya giden alevilerin Türkiye'ye göre daha özgür olduğunu ve ibadetlerini daha rahat bir şekilde ya-pabildiğini; Avrupa'ya giden Kürtlerin özgürleştiğini; Avrupa'ya giden başört-lü kadınların Türkiye'ye göre daha ra-hat ettiğini ve istedikleri biçimde giyim hakkını elde ettiklerini ve Avrupa'ya gi-den eşcinsellerin özgürleştiğini anlat-tı. Burada Avrupa'da her ne kadar so-run var gibi görünse de, Türkiye'den ay-rılan bireylerin Avrupa'yı bir özgürleş-me noktası olarak da gördüklerini ifade etti. [TKA / AID-3385]

Modern Görgü ve Davranış KurallarıCep telefonlarının hayatımızı çok kolaylaştırdığı tartışılmaz bir gerçek. Bir zamanlar statü sembolü olan cep telefonlarına, bugün

neredeyse herkes sahip. İlk icat edildiğinde sadece mobil konuşmalar için kullanılan bu cihazlar, her geçen gün daha da "akıllanıyor.“ .

Bize birbirinden iddialı hiz-metler sunuyorlar. Bu gelişmiş mo-bil iletişim cihazlarından, sesli gö-rüşmelerin yanısıra, internetten her türlü bilgiye ulaşılıyor, bilgisayar oyunları oynuyor, müzik dinleyebi-liyoruz. Teknoloji ilerledikçe cep te-lefonlarına daha da bağımlı hale ge-liyoruz

Farkındaysanız, cep telefonla-rı bizi bir taraftan dünyayla bağlar-ken, diğer taraftan yakın çevremiz-den uzaklaştırıyor, asosyalleştiriyor.

Davetlerde, yemeklerde, toplantılar-da, cep telefonları bazı kişilerin el-lerinden hiç düşmüyor. Sosyal yaşa-mın oluştuğu bu tür yerlerde telefon-lara ve mesajlara, hemen cevap vere-rek, yanımızdaki kişileri ikinci pla-na itmiş oluyoruz. Ulaşma ve ulaşıl-ma mecburiyeti olmadığı müddetce cep telefonlarından, görgü kuralla-rına uygun bir şekilde yararlanma-lıyız.

Cep telefonun sessize alınma-sı, kullanılmaması gereken yerler:

- Konferans salonları, seminerler, okul sınıfları.

- İş toplantıları, törenler.- Yemek esnasında

(özel veya iş icabı).- Restoranlar, sinema,

tiyatro ve konser salonları.- Cami, kilise gibi ibadet yerle-

ri, hastaneler ve bekleme salonları.

Telefonda dikkat edilmesi ge-reken kurallar:

Telefon ettiğimiz kişiyi selamla-dıktan sonra, anlaşılır bir şekilde is-mimizi ve soyadımızı söylemeliyiz.

Görüşmemiz uzun sürecekse, aradığımız kişiye önce müsait olup olmadığını sormalıyız. Mesaj bıra-kırken ismimizi ve soyadımızı, ne-den aradığımızı ve telefon numara-mızı söylemeliyiz. Telefonda, yük-sek sesle bağırarak veya tam tersi anlaşılmayan kısık bir sesle konuş-

mamalı, hoş bir etki yaratmaya özen göstermeliyiz. Karşımızdaki yüzü-müzü ve jestlerimizi görmese de, se-simizin yumuşak tonu, onda olumlu bir etki yaratacaktır. Telefonda gö-rüşürken, ikinci bir çağrı geldiğin-de, önceliğin ilk arayanın olduğunu unutmamalıyız. Olağanüstü durum-lar hariç, sabah saat 9.00'dan önce, akşam saat 21.00'den sonra telefon ederek, kimseyi rahatsız etmemeli-yiz. [TKA / AID-3386]

Hülya Rüst | Stil & İmaj Danışmanlığı, Knigge Koçluğu | www.hulyarust.ch

KÖŞE

YAZ

ISI

Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Tuncer düzenle-

nen etkinliğe katkılarından dolayı Birleşmiş Milletler Özel Rapor-

törü Doudou Diene`ye bir plaket taktim etti.

"İsviçre'de islamafobi politik bir araç"İki gün süren sempozyuma yurtdışından pek çok konuşmacı

katıldı. Sempozyumda konuşan tüm konuşmacılar, göç konusu-nu temel alan bilimsel toplantıların yapılmasını memnuniyetle karşılayarak, Türkiye'nin ev sahibi olmasından dolayı teşekkür ettiler. Konuşmalarıyla yoğun ilgili gören, İsviçre ile ilgili ra-porlar ve bilimsel makaleler yazarak gündem oluşturan, Birleş-miş Milletler Özel Raportörü Doudou Diene ve Lancaster Üni-versitesi (İngiltere) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aristotle Kallis'in tespitleri İsviçre'de yaşayan Türkleri de ilgilendirir nitelikteydi. Bu çerçevede iki uzmana Pusula okurları için çok özel sorular yönelterek yaptığımız kısa söyleşilerde çarpıcı bilgilere ulaştık.

"Türkiye kökenlilerden de çok mektup aldım"

Birleşmiş Milletler Özel Rapor-törü Doudou Diene

Pusula: Sayın Diene, İsviç-re'deki araştırmalarınızla ilgili bilgi alabilir miyiz? İsviçre'deki durumu nasıl yorumluyorsunuz?

Doudou Diene: İsviçre'den çok fazla şikayet mektubu aldım. Bu-nun üzerine İsviçre'deki yetkililerle iletişime geçerek araştırma yapma-ya karar verdim. Ziyaretim çok tar-tışmalı oldu, devletin en üst yetki-lilerinden tepkiler yağdı. İsviçre'de durumunun çok iyi olduğunu söy-lediler. Her şeye rağmen araştırma-mı yaptım. Avrupalı olmayan azın-lıkların çok ciddi anlamda ayrımcı-lığa maruz kaldığını gördüm. İsviç-re'de islamafobinin politik bir araç haline geldiğini tespit ettim. İsviçre toplumu farklı kültürleri içeriyor, Türkiye kökenlilerden de çok mek-tup aldım. Minare referandumun-da İsviçre'de Rouge TV'de bir prog-rama katıldım. Konuşmamı insan hakları temelinde kurguladım ve yanlış bir süreç olduğunu belirttim, dini özgürlüklerin kısıtlanmasının sakıncalı olduğunu savundum.

Pusula: İsviçre'de siyasi ge-leceği nasıl görüyorsunuz, sizce olumlu gelişmeler yaşanacak mı?

Doudou Diene: Olabilir, Yaban-cılar Ulusal Komitesi oluşturul-du. Politik araçsallaştırmanın du-rumuna bağlı olarak gelişme ola-cağını söyeleyebiliriz. Konu biraz daha kültürel ve toplumun yapısıy-la ilgili. Ben olumlu anlamda geliş-meler olacağından eminim. İsviçre dinamik bir toplum olarak, ırkçılı-ğın politik örgütlenmesinin önüne geçebilirse, siyasi engeller ortadan kalkacaktır.

"Minare referandumu beni derinden etkiledi"

Lancaster (İngiltere) Üniversi-tesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aristotle Kallis'e, «İslam sembolleri» ile ilgili makalesinde genişçe yer verdiği İsviçre'deki sü-reçler hakkında düşüncelerini sor-duk.

Pusula: İsviçre konusuna na-sıl geldiniz, çalışmalarınız hangi

noktada başladı?Aristotle Kallis: Minare refe-

randumu beni derinden etkiledi. İngiltere'de birlikte çalıştığımız İs-viçreli arkadaşımla birlikte çok et-kilendiğimiz bir süreç yaşadık. Ar-kadaşım benden daha çok etkilen-di, kesinlikle beklemediğimiz bir sonuçtu. Referandum demokrasi-nin en üst noktası olarak görüle-bilir, ancak çoğunluğun gelip böy-le bir konuda oy vermesi diğerleri için çok tehlikeli olabiliyor .

Pusula: Yabancılarla ilgili ya-pılan yasa hakkında ne düşünü-yorsunuz, suç işleyen azınlıkla-rın sınır dışı edilmesi demokra-tik midir?

Aristotle Kallis: Popülist bir yasa olduğunu düşünüyorum. Ra-dikal örgütlenmenin savunuculu-ğunu yapanların oluşturduğu bir yasa olduğunu düşünüyorum. İn-san hakları temelinde düşünüldü-ğünde kesinlikle böyle bir referan-dum yapılmasını yanlış buluyo-rum. Bu durum kesinlikle önyargı-ları içeren ve tabuları güçlendiren bir yaklaşım içeriyor. Bundan son-raki aşamanın ne olacağı da merak konusu. Ancak bu süreci başlatan, minare referandumuydu. Referan-dumlar sırasında görüşler hep öz-neldi ve bencilceydi.

Pusula: İsviçre'de başlayan bu hareketin diğer Avrupa ülke-lerini etkilediğini düşünüyor mu-sunuz?

Aristotle Kallis: Kesinlikle et-kilemiştir. İsviçre'den sonra İs-panya'da aynı konular konuşulma-ya başlandı. Yine Fransa'da burka konusunda yasa çıktığını görüyo-ruz. Belçika'da ve Avusturya'da da benzer radikal hareketlenmenin ol-duğunu görüyoruz. İsviçre'de %55 oranında İsviçre halkından destek alan minare yasağı aşırı sağcı par-tilerin güçlenmesini sağladı. Avru-pa'da bu radikalleşmenin olması bir arada yaşamın önünde büyük bir engel oluşturuyor. İsviçre'nin bura-da duracağını düşünmüyorum. Re-ferandum süreçlerinde kullanılan görsellerin de çok ciddi aşağılama-lar içerdiğini düşünüyorum. Ve bu durum çok tehlikeli görünüyor.

Page 7: 130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

SAYF

A 7

| PU

SU

laH

aB

er

| M

ayıs

/ M

ai 2

013

| Nr.

05/6

6 | w

ww

.pus

ulao

nlin

e.ch

Page 8: 130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch8

1 2

3 4 5

6 7

8

910

11

12

13

15

14

1617

18

1920

21

22

2324

25

26 27

28

2930 31

3233

34 3536

3738

39

GüNdeM

Bisiklet üstünde 75 gün Couchsurfing, Hedef Türkiye

Zürih`te yaşayan Can Canbek dünyanın en son sosyal trendlerinden biri olan Couchsurfing siste-miyle bisiklet üzerinde Türkiye ye yola çıktı. 1 Mayıs çarşamba günü sabahın erken saatlerinde yola çıkan Can Canbek`in hedefi 75 günlük bisiklet yolculuğu-nun ardından Türkiye ye ulaşmak.

Maceracıların son tutkusu Cou-chsurfing aslında internet üzerinde kurulmuş sosyal bir platform. Dün-ya genelinde 6 milyon üyesi bulu-nan bu platform sayesinde, isteyen herkes başka bir üyenin evine ko-nuk olup, koltuğunda uyuyabiliyor.

Hiç tanımadığınız birinin kol-tuğunda uyumak!

Kulağa muhtemelen inanılmaz bir çılgınlık olarak geliyor değil mi? Can Canbek bisikletiyle yolda olacağı 75 gün boyunca neredeyse her gün, hiç tanımadığı bir eve mi-safir olacak ve o insanların kültür-lerini yakından tanıma fırsatı elde edecek. Dünyada milyonlarca insa-nın kullandığı bu konukseverlik ağı, yolculuğu boyunca Can ın en büyük destekçisi olacak.

1 Mayıs ta bisikletiyle yola çı-kan Can Canbek ile yolculuğa çık-madan bir kaç gün evvel Zürih`te biraraya gelip keyifli bir söyleşi ger-çekleştirdik.

Sevgili Can öncelikle seni daha yakından tanımak istiyo-ruz? Okurlarımıza kendini tanı-tabilir misin?

Ben İsviçre de doğdum. İlk ve orta eğitimin ardından lise eğitimi-mi Zürih`te ingilizce diliyle tamam-ladım. Sonrasında Chur şehrinde bulunan HTW Üniversitesinde Tu-rizm ve Spor Management alanında eğitimimi tamamladım. Geçtiğimiz yıl Eylül ayında da askerliğe baş-ladım ve 5 ay boyunca Tesin kan-tonunda askeri eğitimimi "ilk yar-dım« uzmanı olarak tamamladım.

Can önümüzdeki günlerde 75 günlük bir bisiklet yolculuğuna çıkıyorsun. Bisiklet tutkusu sende ne zaman başladı?

Aslında bisiklet tutkusu küçük yaşlarda babam sayesinde başladı. Başlangıçta zorlanmama rağmen, daha sonraki yıllarda hayatım her safhasındaişlerimi bisikletle hallet-tim. Küçük yaştan bu yana okula, iş yerine ve diğer işlerime giderken sürekli bisiklet kullanıyorum. Hala

araba kullanmıyorum ve gelecekte de kullanacağımı düşünmüyorum. Yolculuklarımı yakın bir yer ise bi-sikletle, uzak bir yer ise daha çok trenle yapıyorum.

Bisikletle Türkiye ye gitme kararını nasıl aldın ve bu karar ailenin tepkisi nasıl oldu?

Aslında bu kararı askerlik esna-sında aldım diyebilirim. O dönem-de bol bol düşünme ve plan yapma imkanım oldu. Dünyanın başka ül-kerini görmek, yeni kültürleri tanı-mak en çok istediğim şeylerden bi-riydi. Hatta bu planı Üniversitede ki arkadaşlarımdan birisiyle geçtiği-miz yıllarda yapmıştık. Arkadaşım zaman olarak müsait olmadığı için, benim şimdi yapacağım bu tura ka-tılamıyor. Onunla daha sonra ki yıl-larda, birlikte Çin e kadar bisiklet-le gitmeyi planlıyoruz. Bu kararı al-mamda ki bir başka etkense, İstan-bul`da havaalanında karşılaştığım İsviçreli bir çift. Bavullarını verir-lerken farkettim 2 büyük kutunun içinde bisikletler vardı. Bisikletleri görünce hemen kendilerine yaklaşıp "Türkiye de bisiklet turu mu yaptı-nız?« diye sordum. Bana verdikle-ri cevap çok enteresandı, kendileri Türkiye ye kadar İsviçre den bisik-letleriyle gelmişler, Türkiye yi ge-zip uçakla geri dönüyorlarmış. Son-rasında kendilerinden bir hayli bilgi aldım, hangi rotayı izlediler, ne gibi hazırlıklar yaptılar bunları öğren-dim. İsviçre ye gelir gelmez de ha-zırlıklarıma start verdim. Havaala-nında karşılaştığım İsviçreli ailenin de bu kararı almamda va tüm hazır-lıklarımda büyük etkisi oldu.

İsviçre ye geldiğimde konuyu aileme aktardım. Ailem bu kararı-mı çok destekledi ve memnuniyetle karşıladılar. Bu zamana kadar tüm hazırlıklarımda da bana büyük des-tek verdiler.

Tur boyunca hangi ülkelerden geçeceksin, rotayı belirlemek se-nin için zor oldu mu?

Ben rota ve güzergah konusun-da bir hayli araştırma yaptım. Özel-

likle havaalanında tanıdığım İsviç-reli ailenin rota konusunda bana çok büyük destekleri ve tavsiyeleri oldu. Yanısıra internet üzerinden kendi araştırmalarım oldu.

Öncelikle Zürih`ten St. Gallen e oradan Avusturya ya geçeceğim. Avusturya dan Slovenya ve son-rasında Hırvatistan istikametinde ilerleyeceğim. Oradan Sırbistan ve Arnavutluk istikametini takip edip Yunanistan a geçeçeceğim. Ardın-dan gemiyle bazı Yunan adalarına geçip belli bir süre oarada kaldık-tan sonra, deniz yoluyla Türkiye ye geçip Çanakkale ye bağlı Gelibolu -da turumu sonlandıracağım. Geli-bolu da bulunan yazlığımızda 3 haf-ta dinlenip sonra yeniden İsviçre ye dönmeyi planlıyorum.

Yolculuk boyunca başına ge-lebilecek tehlikelere karşı ne gibi tedbirler aldın?

Cep telefonum ve GPRS ciha-zım sürekli yanımda olacak. Ai-lem ve arkadaşlarımla sürekli kon-takta kalıp yolculuk boyunca onla-ra bilgiler vereceğim. Bunun yanı-sıra başıma beklenmedik birşey gel-mesi durumunda, hazırladığım bir doktor ve hastane listem var. Geç-tiğim şehirlerde nerelerden ve kim-lerden sağlık konusunda destek ala-bilirim konusunda hazırlıklar yap-tım. Elbette yanımda taşıdığım ilk-yardım çantamı da acil müdahaleler için hazır tutacağım. Askerlikte ilk-yardım konusunda özel eğitim al-mıştım, bu da benim için büyük bir avantaj olacak.

Sevgili Can, bu heyecan verici yolculukta sana kolaylıklar ve bol şans diliyoruz.

Gazete olarak biz de yolculu-ğunda Can'ı yalnız bırakmayaca-ğız. Can Canbek`in yapmak iste-diği Couchsurfing macerasınının tüm detaylarını gazetemizin bun-dan sonraki sayılarında takip ede-bilirsiniz. Kendisi yolculuğu bo-yunca çektiği güzel resimleri, tec-rübe ve anılarını okurlarımızla pay-laşıp bizlere sürekli bilgiler yolla-yacak. Onun 75 gün boyunca süre-cek olan bu güzel macerasını siz-lerle paylaşıp adım adım Türkiye -ye gidişini hep birlikte takip edece-ğiz. Can Canbek`in yolculuğunu ya-kından takip etmek isteyen okurla-rımız www.cancanbek.ch adlı ınter-net sayfasını ziyaret edip ayrıntıları görebilirler. [KTU / AID-3397]

1) 1 Mayıs: Zürich – St. Gallen2) 2 Mayıs: St. Gallen – Bludenz3) 3 Mayıs: Bludenz – Imst4) 4 Mayıs: Imst – Innsbruck5) 6 Mayıs: Innsbruck – Wörgl6) 7 Mayıs: Wörgl – Saalfelden7) 8 Mayıs: Saalfelden – Bad Gastein8) 9 Mayıs: Bad Gastein – Spittal9) 11 Mayıs: Spittal – Klagefurt10) 14 Mayıs: Klagefurt – Bled11) 17 Mayıs: Bled – ljubljana12) 19 Mayıs: Ljubljana – Postonja13) 20 Mayıs: Postonja – Ilirska Bistrica14) 21 Mayıs: Ilirska Bistrica – rijeka15) 24 Mayıs: Rijeka – Senj / rab16) 25 Mayıs: Senj / Rab – Novalja17) 27 Mayıs: Novalja – Zadar18) 29 Mayıs: Zadar – Šibenik19) 31 Mayıs: Šibenik - Split20) 3 Haziran Split – Makarska

21) 5 Haziran Makarska – Ploče22) 6 Haziran Ploče – Slano23) 7 Haziran Slano – dubrovnik24) 9 Haziran Dubrovnik – Herceg Novi25) 11 Haziran Herceg Novi – Bar26) 13 Haziran Bar – Shkodra27) 15 Haziran Shkodra – laç28) 17 Haziran Laç – tirana29) 20 Haziran Tirana – elbasan30) 21 Haziran Elbasan – lin31) 23 Haziran Lin – Korçë32) 25 Haziran Korçë – Kastoria33) 27 Haziran Kastoria – ag. Panteleimon34) 1 temmuz Ag. Panteleimon – Giannitsa35) 3 temmuz Giannitsa – thessaloníki36) 7 temmuz Thessaloniki – Myrina37) 9 temmuz Myrina – Gökçeada38) 11 temmuz Gökçeada – Gelibolu39) Gelibolu varış noktası

İsviçre

avusturya

Slovenya

Hırvatistan

arnavutluk

Yunanistan türkiye

Can Canbek bisikletiyle yolda olacağı 75 gün boyunca neredeyse her gün hiç tanımadığı

bir eve misafir olacak ve o insanların kültürlerini yakından tanıma fırsatı elde edecek

Zürih`te bulunan Velo Memo`nun sahibi Mehmet Yücel`in hazırladığı özel bisiklet tüm yolculuk boyunca Can Canbek`in en büyük yardımcısı olacak.

Page 9: 130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch 9GüNdeM

Zürih’ten Dünyaya; Türkçe Barış, Sevgi ve Dostluk Mesajları Yayıldı

Tüm dünyada ‘Sevgi dili Türkçe’ sloganıyla yolan çıkan Türkçe sev-dalılarının organize ettiği 11’inci Türkçe Olimpiyatlarının İsviçre Fina-li Zürih’te yapıldı. "Sevgi ve kardeşlik" dili Türkçede buluşan öğrenciler Türkçeye olan sevdalarını ve hünerlerini 1000’i aşkın davetlinin önünde ustaca sergiledi.

Haber: Özgür Taşcıoğlu

Soğuk geçen kış aylarından sonra baharın müjdesi olan ağaçların çiçek açması gibi Türkçe-nin çiçekleri de açmaya başladı. Türkiye'de yapı-lacak büyük final öncesi Elite, Lern Forum, San-tis ve Ekol gibi eğitim kurumlarının bir araya ge-lerek oluşturdukları Focus Bildungsgruppe'nin or-ganizasyonunda gerçekleştirilen İsviçre Finalleri bu yılda Dietikon Stadthalle'de yapıldı. 1200 kişi kapasiteli salonu dolduran misafirler Türk öğren-cilerin söylediği Almanca şiir ve şarkılarla, İsviç-reli öğrencilerin ise Türkçe performansları ile hem gururlandı hem de çoğu zaman gözyaşlarına hakim olamadı.

Dietikon Stadhalle'de ki programa T.C Bern Büyükelçisi Tanju Sümer, Zürih Başkonsolosu Aslı Oral, Din Hizmetleri Müşaviri Dr. Ahmet Akın ol-mak üzere çok sayıda sivil toplum kuruluşu tem-silcisi, İsviçreli aileler ve vatandaşlarımız katıl-dı. Programın başında bir konuşma yapan Türki-ye Cumhuriyeti Bern Büyükelçisi Tanju Sümer, İs-viçre'de böyle bir programa katılmaktan duydu-ğu memnuniyeti dile getirdi. Bu faaliyetlerin hepi-mizi bir araya getirmesine vesile olduğunu vurgu-layan Sümer, bu sayede bağlarımız güçleniyor ve dayanışmamız artıyor, dedi. Türkçe Olimpiyatla-rı'nın ana mesajının barış olduğunu belirten Sümer,

Türkçenin çok geniş coğrafyada konuşulmasının hoşgörü anlayışına dayandığını ve toplumlar ara-sında sağlam köprüler kurduğunu, Türkçe sayesin-de önemli kapılar açıldığını söyledi. Büyükelçi Sü-mer, 'İsviçre'de yaşayan toplumumuzun yerel dil-lere hakim olmalarını, bu dilleri en iyi şekilde ko-nuşmalarını istiyoruz. Bununla birlikte anadilimiz Türkçenin küçük yaştan itibaren öğretilmesi zo-runluluktur.

Bu konuda çaba gösteren herkesi kutluyoruz. Bizlerde çalışmaları yakından takip ediyoruz. Bu alanda sahip olduğumuz kültürel birikimleri dost insanlara tanıtmak bu çabalarla gerçeğe dönüşebi-lir. Bizlerde bütün kurumlarımızla destek olmakta-yız' dedi. Tanju Sümer konuşmasının sonunda öğ-rencilerin yetişmesinde emeği geçen Türk öğret-menlerine şükranlarını iletti. Ayrıca final gecesi-nin organizasyonunda görev alan, herkese teşek-kürlerini iletti.

Finalistlerden muhteşem gösteriTürkçe Olimpiyatlarının İsviçre Finali muhte-

şem görüntülere sahne oldu. 4 kategoride hünerle-rini sergileyen yarışmacılar, seslendirdikleri şar-kı ve şiirler ile etkinliğe renk kattı. Yarışma jüri-si anadil Türkçe ve yabancı dil Türkçe şarkı, şiir, dallarında öğrencileri belirlemede zor anlar yaşadı.

Türkçe ve Almanca şarkı dalında sahne alan

yarışmacıların seslendirdiği şarkılar, dinleyenler-den yoğun alkış aldı. Yabancı Dil Türkçe Şarkı ka-tegorisinde yarışan ve Aargau'dan katılan Leutrim Salihi 'Bir kulunu çok sevdim' adlı şarkı ile birin-ci olurken Zürih'ten Emina Avdispahic 'Sevin neşe-len' adlı şarkı ile ikinci, yarışmaya Bern'den katılan Annabelle Emery ise 'Çıkmaz sokaklar' adlı şarkı ile üçüncü oldu.

Anadil Türkçe Şarkı kategorisinde Beyza-nur Erbay '14 asır evvel' ile birinci olurken, ikin-ciliği Melisa Elma 'Anlıyorsun değil mi?' şarkısı ile üçüncülüğü Süheyp Gönül 'Unutamam' şarkısı ile kazandı. Jüri heyeti katılan bütün yarışmacıla-rın çok başarılı olduklarını kaydederek, dereceye giren isimleri belirlemekte zorlandıklarını belirt-ti. Şiir kategorisinde Anadil Türkçede Pelin İpek Kır 'Ben Seni Görmeden Sevdim' şiiri ile birinci-lik kürsüsüne çıkarken, Rojin Koç 'Bayramlar Bay-ram Ola' ile ikinci, Talha Mustafa Çiğdem Necip Fazıl'ın ünlü 'Sakarya' şiiri ile üçüncü oldu.

Geçen yıl finaller de Türkçenin yanı sıra Kül-tür Olimpiyatları vurgusu yapılırken anadili Türk-çe olan öğrenciler almanca şarkı ve şiir okuyarak yaşadıkları ülkenin kültürüne de hakim oldukları-nı gösterdikleri Almanca şarkı yarışması bu yılda devam etti. Bu alanda Hidayet Bağcı, 'Dieser Weg' adlı şarkı ile birinciliği kazanırken, Şevval Songur 'Mitten in Paradise' şarkısıyla ikinci oldu.Progra-ma destek olan sponsorlar unutulmadı. Her kültü-rel ve sosyal faaliyetlerin gerçekleşmesinde mad-

di katkıda bulunan sponsorlar ise kendilerine veri-len bir teşekkür belgesiyle Türkçe olimpiyatlarına verdikleri destekten ötürü seyirciler tarafından al-kışlandılar.

Programa destek olan sponsorlar unutulmadıHer kültürel ve sosyal faaliyetlerin gerçek-

leşmesinde maddi katkıda bulunan sponsorlar ise kendilerine verilen bir teşekkür belgesiyle Türkçe olimpiyatlarına verdikleri destekten ötürü seyirci-ler tarafından alkışlandılar.

Türkiye finalistlerini bekliyorUluslararası Türkçe Olimpiyatları Genel Sekre-

teri Tuncay Öztürk, olimpiyatlar için dünya gene-linde bir yıl boyunca hazırlık yapıldığını söyledi. Öztürk, "Olimpiyat heyecanını Türkiye'ye gelme-den hissetmeye başlayan öğrenciler, finallere katı-labilmek için kendi ülkelerinde elemelere giriyor-lar. Her öğrencinin olimpiyatlara yalnızca bir kez katılma hakkı bulunuyor. Bu sayede her yıl binler-ce farklı öğrenci Türkçe öğreniyor ve kültürümü-zü yakından tanıyor." dedi. 11. Uluslararası Türk-çe Olimpiyatları 1-16 Haziran 2013 tarihleri arasın-da Türkiye'nin birçok farklı şehrinde yapılacak. Bu yıl 140 ülkeden 2000 öğrencinin finallere katılması tahmin ediliyor. Olimpiyatlarla ilgili geniş bilgi ve ülke finallerinin haber ve görselleri için www.turk-ceolimpiyatlari.org internet sitesini takip edebilir-siniz. [EDD / AID-3382]

Page 10: 130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch10 Kültür ve SaNat

Hakan Şükür gençler ile buluştu

UETD İsviçre Teşkilatı 5 Nisan 2013’de Hilton Oteli’nde Ak Parti İstanbul Milletvekili ve milli gururumuz Hakan Şü-kür’ü gençlerlerle buluşturdu.

Katılımın yoğunluğu sebebiyle geniş güvenlik önlemleri alınan toplantıda İs-tanbul Milletvekili ve Ak Parti Dış İlişki-ler Başkan Yardımcısı Metin Külünk, Ak Parti Erzurum Milletvekili Fazilet Dağ-cı-Çığlık, T.C. Turizm ve Tanıtma Ataşesi Pınar Bilgen, Muavin Konsolos Fahri Kal-kan ile Türkiye Cumhuriyeti’ne yardımla-rından dolayı teşekkür etmeye gelen So-mali Fahri Elçisi ve Somali LWR Dernek Başkanı Abdülkadir Bashir Botan da ha-zır bulundular.

Metin Külünk ‘Bizler Avrupa'nın Müslüman Türkleriyiz!’

İstanbul Milletvekili ve Ak Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Metin Külünk, UETD'nin 1 Nisan'da düzenlemiş olduğu Futbol Turnuvası'nın sebep olduğu güzel-liklere değinenerek “Geçtiğimiz akşam 13 futbol derneği yöneticisi ile bir araya gel-dik. Bu buluşmada futbol oynayan gençle-rimizin sayısının 1200'e yakın olduğu or-taya çıktı. Bu son derece önemli bir rakam. Artık buradaki 1. nesil, tecrübesi ve duası ile var olmalı. Bugünümüz ve geleceğimiz gençlerdir” dedi.

“Bizler artık göçmen değiliz, gurbet-çi değiliz. Bizler AVRUPALI TÜRKLE-RİZ, AVRUPALI MÜSLÜMAN TÜRK-LERİZ, AVRUPA'NIN MÜSLÜMAN TÜRKLERİYİZ! Biz her zaman Avru-pa'ya doğru yürüyen bir milletiz ve bu yü-rüyüşümüzde, İstanbul tecrübemizi sizler Avrupa'ya aktarcaksınız. Bizler hiçbir za-

man çan sesinden, sinagoglardan rahatsız olmadık. Avrupa'nın küresel bir güç ola-bilmesinin yolu ancak Türkiye ile kuru-lacak ilişkiye bağlıdır. Artık eski Türkiye yok, güçlü bir Türkiye var!« diyerek İsviç-re'de yaşayan Türk halkına kuvvet verdi.

Fazilet Dağcı-Çığlık ‘Gruezi mite-nand’

AK Parti Erzurum Milletvekili Fazilet Dağcı-Çığlık'ın konuşmasınının ilk bölü-münü İsviçre Almancası ile yapması, bü-yük bir sempatiyle karşılandı. “Birlik be-raberlik çok önemli, UETD'ye bu alandaki çalışmalarından dolayı çok teşekkür edi-yorum. Başbakanımız çok çalışıyor, elin-den geleni yapıyor. Önümüzde çok güzel bir gelecek var. Birlik beraberliği bozma-mamız ve ileriye dönük faaliyetlerde bu-lunmamız gerekiyor” şeklinde görüş ve duygularını dile getirdi.

Hakan Şükür ‘Zahmetsiz rahmet ol-maz’

Salondakilerin heyacanlı bekleyişleri-nin ardından söz alan Hakan Şükür, genç-lerimize örnek olacak, onlara hayatları-nın her evresinde ışık tutacak öğütler ver-

di. Söylediği ile yaptığı her zaman örtü-şen milli gururumuz konuşmasında özeltle “ Birinci değerimiz 'aile'. Onlardan alına-cak hayır dua çok önemli. Başarı için çok çalışmak, çok okumak, bulunduğunuz or-tama ayak uydurmak, bulunduğunuz ülke-nin içerisinde siyasete dahil olmak, birlik olmak gerekli. UETD artık bu alanda bir çatı olmuştur, kendilerini tebrik ediyorum. Zahmetsiz rahmet olmaz. Biz çok şükür Allah'a inanıyoruz, bu medeniyetin için-den çıkmış bir milletiz. Güçlü bir medeni-yetin mensuplarıyız, tarihimizi iyi bilmek ve bunun için bol bol okumak gerekiyor. Ülkemizi sonsuz sevmemiz ve her ülkesi-ni sevene de saygı duymamız şart. Her şey-den önemlisi örnek olabilmeli, temiz ola-bilmeliyiz” dedi ve tüm katılımcıların al-kış yağmuruna tutuldu.

Konuşmaların ardından 1 Nisan 2013'de düzenlen Futbol Turnuvası ödül-leri verildi. Turnuvada 3. gelen Sakar-yaspor'a ödülü Ak Parti Erzurum Milletve-kili Fazilet Dağcı-Çığlık, 2. gelen Kırmı-zı Şeytanlar takımına ödülü İstanbul Mil-letvekili ve Ak Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Metin Külünk ve 1. gelen Tra-vel Unlimited takımına ise ödülü Ak Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür tarafın-dan takdim edildi.

Milli ve dini duyguları körükleyen bu-luşma, gecenin ilerleyen saatlerine kadar sohbetler ve fotoğraf çekimleri eşliğinde devam etti. [KTU / AID-3394]

KÖŞE YAZISI

Sunay AKIN([email protected])

Uzay Gemisinden Nuh’un GemisinePuşkin’in en büyük özlemi yurtdışına yolculuk yapmaktı. Ünlü

şair, 1829 yılında Erzurum sokaklarında görülür. Ne var ki, yapmış olduğu yolculuk yüzünü güldürmez Puşkin’in. Çünkü, yol boyunca önünde ilerleyen Rus ordusu, ayak bastığı toprakları ülkesine kat-mıştır. Böylelikle şair, yurtdışına yolculuk yaptığını kabul etmez.

1835 yılında yayımlanan Erzurum Yolcu-luğu adlı kitabında Puşkin, Ağrı Dağıyla kar-şılaşmasını şöyle anlatır: «Güneş doğuyordu. Dupduru gökyüzünde iki başlı, karlı bir dağ parlıyordu. Gerinirken, 'Ne dağı bu?' diye sor-dum. 'Ararat' dediler. Seslerinin etkisi ne kadar güçlü! Var gücümle baktım bu efsanevi dağa. Yenilenme ve yaşam ümidiyle onun doruğuna yanaşan Nuh'un Gemisi'ni, biri idamın, öteki barışın simgeleri olarak uçup gelen kuzgunla güvercini gördüm.»

Yalnızca Puşkin'in değil, Ağrı Dağı'nı gö-ren birçok insanın aklına gelen ilk şey Nuh'un Gemisi'dir. Süphan, Nissir, Cilo ve Cudi dağla-rının yanı sıra, Nuh'un Gemisi'nin doruğunda yer aldığına en çok inanılan dağ Ağrı'dır. Mus-tafa Bilgili Ağrı Dağına Yolculuk adlı kitabın-da, kutsal gemiyi barındırma olasılığı bulunan dağların çokluğuna dikkat çekerek, her iskele-ye uğrayıp Boğaz turu yapan dilenci vapuruna benzetir Nuh'un Gemisi'ni.

İnsanlık tarihinin en ilginç ve en kalaba-lık yolculuğunu yapan bu gemi, Nuh'un toru-nunun torunu Hayk'ın soyundan geldiğini id-dia eden Ermeniler için apayrı bir önem taşı-maktadır. Ermeni tarihçi Hayfan'ın 1254 yı-lında, Ararat'ın yani Ağrı Dağı'nın karla kap-lı doruğunda siyah bir nokta halinde gördüğü-nü söylediği geminin fotoğrafı ilk kez 1959'da, Doğubeyazıt'ın haritasını çıkarmak amacıyla Yüzbaşı İlhan Durupınar tarafından keşif uça-ğından çekilir.

Nuh'un Gemisi hakkında kutsal kitaplar-da bilgiler yer alırken, onunla başka bir yazı-lı kaynakta karşılaşan George Smith'tir. Bri-tish Museum'da, Gılgamış Destanı'na ait top-rak tabletleri tamir eden Smith, okumuş oldu-ğu şu dizeler karşısında duraksar:

Nihayet denizde bir ada belirdiGemim oraya yanaştı ve dağa oturduNissir idi gemimin oturduğu dağın adı.Nuh'un Gemisi'nden bahseden tabletin de-

vamını müzede bulamayan George Smith, 1872 yılında önce İstanbul'a gelir, oradan da Bağdat'a geçer. 21 yaşındaki genç bilim insa-nı, 1873 yılının bir ilkbahar gününde, Irak'ın Türkiye sınırında bulunan Ninova'da yaptığı araştırmanın sonucuna ulaşır. Ama, destanın Londra'daki tabletlerini yanında getirip, çalın-dığı yere bırakmak yerine, bulduklarını da ya-nına alır ve ülkesine geri döner.

Nuh'un Gemisi'nin ölçüleri Tevrat'ta yazı-lıdır: «Kendine gofer ağacından bir gemi yap. Gemide odalar yapacaksın ve onu içerden ve dışardan ziftleyeceksin. Ve onu şöyle yapacak-sın: Geminin uzunluğu 300 arşın, genişliği 50 arşın ve yüksekliği 30 arşın olacaktır.»

Bu kutsal proje Aşağı Mezopotamya'da, Babil'in cennet bahçelerinde kızağa alınır. Nuh, su geçirmesin diye gemisinin içini ve dı-şını ziftler. Şu işe bakın ki, canlıları kurtar-mak amacıyla gemiyi sıvama işinde kullanı-lan petrol uğruna insanlar yüzyıllar sonra bir-birini boğazlayacaktır!.. Ve Körfez Savaşı sı-rasında petrolün denize akıtılmasıyla zifte bu-lanan bir karabatak, savaş karşıtı, doğa yanlısı insanların simgesi olacaktır. Acaba karabatak, Nuh'un Gemisi'ndeki yolculuğu sırasında zifte bulanmış mıydı?

Tarih boyunca Nuh'un Gemisi'ni bulmak amacıyla birçok gezgin, maceraperest ve bilim insanı çıkar Ağrı Dağı'na. Örneğin, 1876'da Sir James Bryce, zirveye yakın yerlerde insan yapımı ağaçtan malzemeler bulur. Bunlar ara-

sında Pitton de Tournefort'u özellikle anma-mız gerekir. Tırmanışı tek başına gerçekleş-tiren Tournefort ülkesine geri dönerken, Ağrı Dağı'ndan yürüttüğü çiçek soğanlarını da be-raberinde götürür. Kendisini bu hırsızlığın ar-dından, Paris park ve bahçeler müdürlüğü kol-tuğunda otururken görürüz!

Kara kültürlerinin edebiyatlarında Nuh'un Gemisi'nin hangi dağda olup olmadığı yazılır-ken, deniz kültürünü yaşayanlar böyle bir ge-minin yüzüp yüzemeyeceğini tartışmışlar-dır. 13 Mayıs 1501 tarihinde, Lizbon'dan çık-tığı yolculuğunda yeni bir toprak parçasıyla karşı karşıya olduğunu anlayan ve Yeni Dün-ya'ya adını veren Amerigo Vespucci, bu ikinci yolculuğunda daha önce hiç görmediği birçok hayvan tanır. Ünlü denizci, yeryüzünde bu ka-dar hayvanın hem de bir değil, ikişer tane ol-mak üzere içine alacak bir geminin asla yapı-lamayacağı görüşüne katılır ve Nuh'un Gemi-si'nin hayal ürünü olduğuna inanır. Vespucci gibi düşünmeyenlerden biri de, 1970'li yıllar-da Kadıköy Çarşısı'nda dükkânı bulunan anti-kacı Necip'tir. Bu dükkânın kapısında vaktiy-le şöyle bir yazı vardı: «Nuh'un Gemisi'nin en-kazı satılır.»

Amerikalı astronotların Ay'a adım atışıyla Nuh'un Gemisi'ni bulma tartışmaları da alev-lenir. «Ne ilgisi var?» demeyin ve Apollo 15 yolcusu James Irwin'e kulak verin. Astronot Irwin ne yapmış, Ay'dan Nuh'un Gemisi'ni gördüğünü mü iddia etmiş?.. Keşke öyle olsa!.. Irwin Ay'da yürürken, Nuh'un Gemisi'ni Tür-kiye'nin doğusunda aramasını söyleyen bir ses duyar. Soluğu dünyada alır almaz da, milyon-larca «inanmış» vatandaşın dolarlarını topla-yarak «Yüksek Uçuşlar Vakfı»nı kurar. Sonra da ver elini Türkiye...

Amatör bir dalgıç olan Jimmy'yle birlik-te Ağrı Dağı'na tırmanan Irwin, geminin izine rastlamasa da, Nuh'un kemiklerini bulduğunu iddia eder. 1980'li yılların başlarında yaşanı-lan tartışmaya Prof. Dr. Tolga Yarman da ka-tılır: «Ağrı Dağı'nda Nuh'un Gemisi'ni arama çalışması aslında dağa yerleştirilmesi amaç-lanan lazer toplarının yerini belirleme çalış-masıdır. Bir istavrit kılçığına rastgelinmiş mi-dir? Böyle bir şey yoksa bence Nuh'un Gemi-si'ni Ağrı'da aramakla Ay'da aramak arasında bir fark yoktur.»

Neler denmedi ki James Irwin'in ardından; Amerika'nın silah yerleştirmek amacıyla gön-derdiği casus olduğu söylendi, İncirlik Üssü unutularak!.. O yılların baldır bacak gazetesi olan Tan'da bile çıplak bir kadın fotoğrafının altına şu yazıldı: «Ben gemiyi değil Nuh'u arı-yorum.»

Bense alay dolu sesler arasında düşündüm sürekli olarak: Bir bilim insanı, hele Ay'a ka-dar giden bir bilim insanı, nasıl olur da böy-le bir şeye inanır? Neyin arayışındadır James Irwin?..

Çocukluğu Kuzey Carolina'nın Wadeswil-le kasabasında geçer James Irwin'in. Baba-sı küçük Irwin'e komşu kasaba Kitty Hawk'ta yeni yapılan bir kiliseyi gösterir... Ve Irwin, pazar günleri, yüksek bir yerdeki kayalıkla-rın üstüne kurulan ahşap ve gemi biçiminde-ki kiliseye doğru babasının elini tutarak yap-tığı yürüyüşleri unutamaz. Herkes Ay'daki yü-rüyüşünü anlatmasını ister... Onun için ise asıl güzel olan, avucunda babasının sıcaklığıyla kumsalda yaptığı yürüyüştür.

James Irwin'in de, babasıyla geçen mutlu çocukluk günlerini arama hakkı vardır.

[EDD / AID-3368]

Page 11: 130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

SAYF

A 11

| P

US

Ula

Ha

Be

r |

May

ıs /

Mai

201

3 | N

r. 05

/66

| ww

w.p

usul

aonl

ine.

ch

Page 12: 130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch12 SoHBet KöşeSİ

İstiklal Geceleri Avrupa'da!İstiklal Gecesine katılmak üzere ben de birçok müzik-

sever gibi yollara koyuldum. Ama İstanbul'a değildi yolcu-luğum. İstiklal Gecesi buradaydı, Avrupa'da. Mekan, ışık-landırması, masalar, sahne İstiklal Gecelerini aratmayan türdendi. Canlı müzik konusunda şüphem yoktu zaten. Sesler iyi, orkestra sağlam ve repertuar tazeydi.

İlk olarak "konsepti okur musun?« dediklerinde haberdar olmuştum İstik-lal Gecelerinden. Henüz yapım aşama-sındaydı. Fikir güzeldi. Ancak İstan-bul Gecelerini Avusturya'ya getirmek ve o atmosferi yakalayabilmek konu-sunda biraz tereddütlüydüm. Keşke olsa diye içimden geçirmedim de de-ğil. Canlı müziği özleyen kuşku-suz bir tek ben değildim.

Sahne öncesi ekibi yakala-dım. Bakın neler konuştuk:

Cihan nereden aklına geldi «İstiklal Geceleri?»

Bir dönem için eğitim amaç-lı İstanbul'a gitmemle başladı her şey. İstanbul gece hayatını tanı-ma şansım oldu. Özellikle Beyoğ-lu'nun meşhur İstiklal Caddesi'n-de ki canlı müzik geceleri, bar-lardaki sıcak atmosfer, insanla-rın hep bir ağızdan şarkılara eş-lik edip eğlenmeleri çok etkile-di beni. Gitara zaten ilgim vardı. İstanbul maceramdan sonra daha da yoğunlaştım. Avusturya'ya döndüğümde de İstanbul'un gece haya-tını buraya getirmek istedim.

Ekipten bahseder misin bize, kim-

ler var ve nasıl oluştu?İstiklal Gecesi ekibi 4 kişiden olu-

şuyor.Burhan Gaye: SolistCihan Bal: Vokal, GitarSemih Koca: Klarnet, PerküsyonHasan Ballı: BateriEkibin sorumlusu canım arkadaşım

Burhan ve ben. Onunla zaten seneler-dir müzikle uğraşıyoruz. Sonra Semih Koca arkadaşımızla tanıştık. Kendisi Klarnet ve Perküsyon çalıyor. 4. üyemiz Hasan Ballı da Bateri çalıyor. Gecelerde Türkü istenirse arkadaşımız Alper Yıl-dırım yardımcı oluyor. Ayrıca buradan ekibimize çok destek olan abimiz Yu-nus Gürleyen'e çok teşekkür etmek is-tiyorum.

İstiklal Gecesinin diğer geceler-

den farkı ne?İstiklal Gecesinin en büyük farkı

sırf müzik ile yetinilmemesi. Misafirle-rimizin mekanda oturması ve kendisi-ni gerçekten İstiklal Caddesinin mesela o meşur Balo sokağında gibi hissetme-si. İstanbul'dan gelen taze çerezler, tom-bul Efes Biraları ve her gecede hazırla-nan güzel sürprizler. Bunun dışında za-man zaman başka sürprizlerimiz de olu-yor. Mesela İntro videosu, yol tabelaları, poster, nostalji fotoğraf köşesi gibi ay-rıntılar.

Yapım aşaması ne kadar sürdü?Açıkçası çok çabuk gelişti. Bur-

han'la ikimiz zaten hep müzikle uğraşı-yorduk. Ben Gitar çalmaya karar verdim ve İstanbul'dan döndükden sonra İstan-bul hasretiyle oluşan enerjiyi yoğun bir

şekilde sadece müziğe verdik. Çalışma aletleri aldık ve Burhanların dükkanı-nın Garajında Prova yapmaya başladık. Sonra diğer arkadaşlarımız bize katıldı-lar ve çalışmalarımıza onlarla devam et-tik. Aradan yaklaşık bir ay geçti ve bu ekip ile Dornbirn'de bir Türk Kulübün-

de 3-4 ay içinde bir kaç kere sahne al-dık. Daha sonra kendi organizasyonu-muzu yapmaya karar verdik. İlk İstiklal Gecesi yaklaşık 6 aylık çalışma sonucu gerçekleşti.

Bu düzenlenen ikinci İstiklal Ge-

cesi. İlgi ve tepkiler nasıl?İlgi de, tepki de çok güzel. İstiklal

Gecesi ismi gün geçtikçe daha da duyu-luyor ve Insanlar amacımızı anlıyor. Bu da bizi tabii ki çok mutlu ediyor.

Sadece kendi organize ettiğiniz

gecelerde mi sahne alıyorsunuz?Hayır, Vorarlberg'de İstiklal Gecesi-

ni kendimiz yapmak istedik ama bu baş-ka hiçbir yerde sahne almayacağımız anlamına gelmiyor. Başka Mekanlara da her zaman açığız.

Hedefleriniz neler?İstiklal Gecesi sadece Vorarlberg'de

değil, Avrupa'nın her yerinde gerçekleş-mesi.

Orkestra'dan arkadaşlarla da gö-

rüştüm. Çoğu ders almadan kendi ça-

balarıyla enstrüman çalmayı öğren-miş. Altının çizilmesi gereken önem-li bir nokta. Sen bu konuda neler söy-lemek istersin?

İnsanda müzik kabiliyeti ve istek ol-duktan sonra her şeyi çalabileceğinin bir örneği bence. Müziği hepimiz çok seviyoruz ve İstiklal Gecesi sayesinde de gecemiz gündüzümüz müzik oldu. Sık sık çalışıyoruz ve böylece kendimizi daha da geliştirmiş oluyoruz.

Burhan sen de gecenin solistlerin-

densin. Cihan'la nasıl tanıştınız?Cihan'la aynı okula gidiyorduk ora-

dan tanışıyoruz. Samimiyetimiz müzik-le başladı. O zamanlar Cihan da ben de

biraz müzikle ilgileniyorduk. Böy-lece çok samimi ve güzel bir arka-daşlık meydana geldi ve müzik yo-lunda beraber ilerledik.

Kaç senedir birlikte çalışı-yorsunuz?

Yaklaşık 5 senedir. «İstiklal Gecesi» hakkında

sen neler söylemek istersin?

İstiklal Gecesi fikrini Cihan bana ilk söylediğinde zaten çok beğenmiştim ve bu fikri en güzel şekilde değerlendirebileceğimize inanmıştım. Canlı akustik müzik her zaman beğendiğim bir tarzdı. Bunun üzerine bir de İstiklal Ge-cesi ortamı eklenmesi beni çok

mutlu etti. Daha yolun başındayız as-lında ama yaptığımız gecelerin sonunda hep güzel tepkiler aldık ve İstiklal Ge-cesi gittikçe daha da çok kitle kazanıyor.

İstiklal Gecesi Cihan'ın da belirtti-ği gibi sadece müziğiyle bitmiyor. Canlı müzik İstiklal Gecesinin sadece bir par-çası. Bu organizasyonu özel kılan şey, misafirler, atmosfer, ortam ve coşku. O gece sadece gelen misafirlerimiz de-ğil, biz de kendimizi İstiklal Caddesi'n-deki bir barda sahne alıyormuş gibi his-sediyoruz. Aslında bu havayı bize gelen misafirlerimizden alıyoruz. İstiklal Ge-cesini sadece biz yapmıyoruz, o havayı hep birlikte oluşturup, İstanbul'un gece hayatını hep birlikte yaşıyoruz.

Bu yüzden o gün bize İstiklal Cad-desi'ndeki havayı yaşatan misafirlerimi-ze çok teşekkür ediyorum.

Mekanında bir «İstiklal Gecesi»

düzenlemek isteyenler kiminle irtiba-ta geçebilir?

Booking: 00436643572228 - Ercan Bal / [email protected]

[TKA / AID-3378]

Siyasi gelişmeler Zürih`te değerlendirildi

CHP İsviçre Birliği, 28 Nisan 2013 Pazar günü Zürih Novotel´de, güncel siyasi gelişmelerin de-ğerlendirildiği bir panel düzenledi. Panele konuş-macı olarak katılan Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu ve Malatya Milletvekili Veli Ağba-ba, teşkilat üyeleri ve basın yayın kuruşlusları ile sorunları teke tek tartıştı.

Haber: Tuğba Canazlar

CHP İsviçre Birliği Teşkilat Başkanı Salman Coşkun açılış konuşmasını, çalışmaları ile ilgi-li bilgiler aktararak yaptı. Düzen-lenen konferansta ilk olarak söz alan Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu, öncelikle Arap Ba-har'ı adı altında Ortadoğu'da ya-şanan olaylara ilişkin son geliş-meler hakkında değerlendirme-lerde bulundu. Ortadoğu´-nun kaynaklarından dolayı ABD, AB ve İsrail tarafından sömürül-düğünü ve bu gelişmelerden do-ğan Büyük Ortadoğu Projesinden halkların zarar görüp, silah tüc-carlarının ise kazandığını dile ge-tirdi. Ediboğlu´nun bu ko-nuyla ilgili yazdığı "Arap Baha-rı Değişimleri" adlı kitabı da ka-tılımcılara dağıtıldı. Açılım ça-lışmalarına da değinen Ediboğ-lu, bugüne kadar gündeme geti-rilen Roman açılımı, Alevi açılı-mı, Kıbrıs açılımı ve Kürt açılı-mının, toplumu kandırmaya yö-nelik bir o kadar da tehlikeli ve gündemi meşgul etme amaçlı ol-duğunu söyledi. Gündemde olan Kürt sorunun ise etnik temelde değil demokrasi ile çözülebilece-ğini söyledi.

CHP Malatya Milletveki-li Veli Ağbaba ise, cezaevlerinde yaşanan, ölüm, taciz-tecavüz ve kötü muamele gibi konuları ele

alarak, CHP Cezaevi Üyeleri ola-rak, cezaevlerinde yatmakta olan tutuklu öğrenci, avukat, gazete-ci, bilim adamını en çok ziyaret eden milletvekili olduklarını dile getirdi. Cezaevlerinde tutukluluk sayısının çok olmasını AKP Hü-kümetine bağlayan Ağbaba, tu-tuklamaların açılımların olduğu döneme geldiğine de dikkat çekti.

Çok sayıda katılımcının eşli-ğinde gerçekleşen, güncel siya-si konuların haricinde CHP Yurt-dışı örgütlenme çalışmaları ve yurtdışında yaşayan yurttaşla-rın sorunlarının da tartışıldı. Pa-nel katılımcıların, Milletvekilleri Mehmet Ali Edipoğlu ve Veli Ağ-baba´ya yönelttiği sorular-la son buldu.

Panel bitiminde Teşkilat baş-kanı Salman Coşkun, 12 Mayıs 2013 Pazar günü Trimbach&acu-te;ta bulunan Mühlemattsaal&a-cute;da düzenleyecekleri Tolga Çandar, Sadık Gürbüz, Özcan Oruçlar gibi sanatçıların konser-lerini hatırlattı. Aynı gün gerçek-leşecek olan sohbet toplantısın-da, CHP Kahraman Maraş Mil-letvekili Durdu Özbolat, İstanbul Milletvekili Müslim Sarı ve CHP Meclis Üyesi Fikri Sağlar&acu-te;ında konuşmacı olarak katıla-caklarını ve tüm üyelerle gönül-lülerin etkinliklere davetli olduk-larını sözlerine ekledi. [EDD / AID-

3396]

Hatay Milletvekili Mehmet Ali Ediboğlu, CHP İsviçre Birliği Başkanı Salman Coşkun, ve Malatya Milletvekili Ali Ağbaba davetlilere hitap ettiler

Istiklal Gecesi grububun Avusturyadaki konserini izleyen arkadaşımız Asiye Sınıcı oldukça keyifli saatler geçirdi. Grubun yakında konser için

İsviçre‘ye gelmesi bekleniyor.

Istiklal Gecesi grubunun kurucusu ve solisti olan Cihan Bal ile arkadaşımız Asiye Sınıcı bir

söyleşi gerçekleştirdi.

Page 13: 130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch 13GüNdeM

Zenginliğin İlk Şartı Ne?

ABD’de yapılan bir araştırma, milyarderlerin yüzde 45’inin en yüksek zeka seviyesine sahip in-sanların oluşturduğu yüzde 1’lik bölümde yer al-dığını ortaya koydu.

Başarıyı getiren en önemli iki faktörün çok çalışma ve bir o ka-dar da şans olduğu herkes tarafın-dan bilinir. Peki ya zeka faktörü-nün başarı üzerindeki ne kadar et-kisi var? Dünyanın en zenginleri aynı zamanda da dünyanın en ze-kileri olabilir mi?

Bu soruya 'evet' cevabı ver-mek mümkün. Duke Üniversitesi Profesörü Jonathan Wai'nin yap-tığı son araştırma, dünyanın en zenginlerinin aynı zamanda da en zekileri olduğunu gösteriyor.

Wai'nin ABD'de yaptığı araş-tırma sonucunda, dünya milyar-derlerinin yüzde 45'inin en yük-sek zeka seviyesine sahip insan-ların oluşturduğu yüzde 1'lik bö-lümde yer aldığını ortaya koyu-yor.

Diğer taraftan, milyarder ol-mayan CEO'ların yüzde 39'u, Se-natörlerin yüzde 41'i ve Feredal yargıçların ise yüzde 40'ı da bu en yüksek zeka seviyesine sahip in-sanların oluşturduğu yüzde 1'lik kısımda yer alıyor.

Söz konusu en zeki yüzde 1'lik sınıfın en tepesinde yer alan-lar ise herkesin tahmin edilebile-ceği gibi teknoloji ve finansal ya-tırım milyarderleri.

Sonuç şaşırttıSöz konusu araştırmanın bir

benzeri 2007 yılında Ohio Üni-versitesi profesörü Jay Zagorsky tarafından da yapılmıştı. Zagor-sky'nin ortaya koyduğu sonuçlar, zeka ve mal varlığı arasında hiç-bir bağlantı olmadığını, zeki in-sanların daha yüksek maaşlar al-dığını ancak çok zengin olma ko-nusunda ortalama zeka seviyesine sahip insanlardan daha fazla şan-sa sahip olmadıklarını gösteriyor-du.

Wai ve Zagorsky'nin araştır-malarının birbirine pek örtüşme-mesi şaşırtıcı.

Ancak bu iki araştırma da göz önünde bulundurulduğunda or-tak bir paydada buluşmak müm-kün. 'Üstün zeka insanı otomatik olarak zengin yapmasa da, bü-yük katkı sağlayabiliyor.' [EDD / AID-3374]

Bu Baharda Kenelere Dikkat!Soğuk geçen kış aylarından sonra gelen bol yağışlı ilk-

bahar, kenelerin çoğalmasını aşırı derecede hızlandırmak-ta ve Mayıs ayından itibaren tehlikeli bir durum ortaya çıkmakta. Özellikle Haziran ayı sonuna kadar ağaç ka-buklarında yuva yapan kenelerin ısırması, tehlikeli sonuç-lara neden olabilmekte. Federal Sağlık Müsteşarlığı bu yıl kenelere karşı daha dikkatli olunması uyarısında bulundu.

Her yıl yaklaşık 9000 civarında in-sanın kene ısırması sonucu hastalandı-ğını açıklayan Kaza Sigortası SUVA ya göre, basit önlemlerle bunun önüne ge-çilmesi mümkün. Özellikle ağaçlı böl-gelerde dolaştıktan sonra elbise ve vü-cutta kene olup olmadığını kontrol et-mek ve varsa keneleri dikkatlice ayık-lamak önlemlerin başında geliyor. İklim koşulları nedeni ile kene sayısının alışıl-mışın üstünde bir oranda artması tehli-kesiyle karşı karşıyayız.

Çocukların oyun oynadıkları alan-ların kontrol edilmesi, kenelerin yaygın olduğu yerlerde çocuklara beyin iltihap-lanması hastalığına karşı aşı yapılması tavsiye edilmekte. İsviçre'de kene ısır-ması ile ortaya çıkan en yaygın hasta-lığın Lyme-Borreliose Hastalığı olduğu belirtilmekte. Buna ek olarak azda olsa Erken Yaz Beyin İltihabı (FSME) görül-mekte.

Lyme-Borreliose HastalığıBorrelia bakterisi Lyme-Borrelio-

se'ye spiral şeklinde bir bakteri neden olmaktadır. Sıklıkla kenelerden geçen bir hastalık olan Lyme-Borreliose'nin başka hastalıklarda da görülen birçok belirtisi bulunuyor. Bu nedenle Borreli-ose teşhisi koymak kolay değildir.

Az da olsa karekteristik belirtile-rinden biri Erythema migrans'tır. Daire şeklindeki bu cilt kızarıklığı kene ısır-dıktan sonra birkaç gün ya da hafta göz-lemlenir. Hastalığın erken evresinde bu kızarıklığın yanı sıra yorgunluk, halsiz-lik, ateş ve baş ağrısı gibi genel belirti-ler gözlemlenir.

2. evrede beyinzarı iltihabı, şiddet-li ağrılar ve kalp problemleri gibi çeşit-li hastalık belirtileri ortaya çıkar. Ly-me-Borreliose'de sık olarak yüz felci de gözlenmiştir. Kronik geç evre de deni-len 3. evrede sıklıkla eklem iltihaplan-ması ortaya çıkar. Bu evrede hastanın cildine dokunulduğunda parşömen kâ-ğıdı gibi hissedilir. Lyme-Borreliose bir bakteri hastalığı olduğundan prensip olarak antibiyotik kullanımı ile tedavi edilir. Hastalığın erken evresinde ortaya çıkan belirtilerle, tablet şeklindeki anti-biyotikler mücadele edebilir. Daha sonra ortaya çıkan kronik belirtilerde tıbbi te-davi bu kadar kolay olmamaktadır.

Erken Yaz Beyin İltihabı (FSME)FSME hastalığı FSME virüslerinin

neden olduğu bir hastalıktır. Virüs insa-nın merkezi sinir sistemine saldırmak-tadır. Her FSME enfeksiyonu ağır sey-retmeyebilir. Hastaların yüzde 10 ila 20'sinde ağır tedavi sürecinden sonra kalıcı nöropsikolojik zararlar oluşmak-tadır. Hastalık sıklıkla hareket güçlük-leri ve depresyon gibi fiziksel değişik-liklere neden olmaktadır. Uzun erimli zararların %40'ı yetişkinlerde gerçekle-şirken, çocuklarda %2 ile çok seyrek gö-rülmektedir.

KeneKeneler (Ixodida), örümceğimsiler

(Arachnida) sınıfının akarlar (Acarina) alt sınıfından eklem bacaklı monotipik takımı ve onun üst familyasıdır. Kene-ler zorunlu kan emici ektoparazitlerdir. Bacakların uçlarında çengeller ve van-tuzlar vardır. Deriye rahatça yapışarak hortumlarıyla kan emerler. İyice şiştik-ten sonra kendilerini yere atarak konak-larından uzaklaşır, ot veya ağaçlara tır-manırlar. Ön ayaklarının uçları dokun-ma ve koku alma özelliği taşır.

Ormanlarda bulunduğu ağacın altın-dan bir hayvan geçtiği takdirde üzerine düşüp derisine yapışır ve etine hortumu-nu sokarak kanını emer. Kenelerin tü-kürük salgısı dokuları sindiren ve like-fiye eden proteolitik enzimler içerir. İn-

san ve hayvan hastalıklarının taşınma-sında rol oynayan en önemli vektörler-dendir. Birçok bakteri, riketsiya, spiro-ket, virüs, parazit, mantar, protozoa ve solucan kökenli hastalığa sebep olabilir-ler. Ek olarak toksikozlar, felçler ve aler-jik reaksiyonlara da yol açabilirler. Dün-ya'nın her bölgesinde bulunurlar. Kona-ğın titreşimlerinin, ısısının ve karbondi-oksit'in kene tarafından algılanmasının, kenenin konağı bulmasına yardımcı ol-duğu belirtilmektedir. Gelişme evreleri-ni tamamlamak üzere konaklarını terke-den keneler (özellikle Ixodidae), tekrar bir konak bulmak için iki farklı yol izler:

Pusuya yatma: Bazı keneler konak-larına geçmek üzere beklemek için bit-kilere tırmanırlar. Arka ayakları ile ot-lara tutunurken, öndeki bir çift ayakları ile konağa tutunmak üzere beklerler. Bu olay, bitki üzerinde bekleyerek bir çeşit pusuya düşürme şeklidir.

Ava çıkma: Bazı keneler de yakında-ki konakları aramak için bir yerden baş-ka bir yere hareket ederler. Avcı kenelere örnek olarak Amblyomma ile Hyalom-ma cinsleri verilebilir.

Kenenin çıkarılmasıKan emen bir keneyi deriden bilgi-

sizce söküp atmak hastalık bulaşma ris-kini artırdığından oldukça tehlikelidir. Çünkü çıkarılmaya çalışılan kene tep-ki olarak midesinde bulunan, mikrop ve bakterilerle dolu kanı tekrar geriye bo-şaltır. Cımbız, pens veya naylon ip yar-dımıyla deriye en yakın kısımdaki ba-şından sıkıca tutularak dik olarak deri-den çekilerek uzaklaştırılır.

Keneleri mümkünse kendiniz çıkar-maya çalışmayın ve en kısa sürede uz-man bir sağlık görevlisi tarafından çı-karılmasını sağlayın. Eğer herhangi bir sağlık kuruluşuna ulaşma imkânınız yoksa, şu adımları izleyin:

1) Kenenin üzerine hiçbir şekilde kimyasal madde dökmeyin, bunu yapar-sanız kene rahatsız olup sizi bırakabilir fakat bu esnada emdiği kanın bir kısmı-nı kusar, midesinden gelen tehlikeli vi-rüs ve mikroplar vücudunuza bulaşır.

2) Ucu ince bir cımbız yardımıyla, kenenin vücudunuza en yakın noktasın-dan(kan emdiği hortum) nazikçe ve sağ-lam bir şekilde kavrayın.

3) Sakın kenenin vücuduna dokun-mayın, bu emdiği kanı geri boşaltması-na yol açar

4) Kene çıktıktan sonra ısırılan yeri alkol, yoksa sabun ile temizleyin.

5) Keneyi uygun bir şekilde sakla-yın. Gerekirse tanımlama için gerekli olabilir. Keneyi öldürmek için ezmeyin, patlamasına neden olabilir.

6) En yakın zamanda bir sağlık ku-ruluşundan yardım isteyerek kontrol yaptırın. [TKA / AID-3362]

Page 14: 130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch14 etKİNlİK taKvİMİ

İsviçre Etkinlik Takvimi

Seven "The Art Is King" Club-Tour 2013

Cuma 10.05.2013SEVEN grubu üç yıldır küçük kulüplerde sah-

ne almıyor. Halbuki bu kulüpler zamanında SEVEN grubuna inandılar ve onları desteklediler. Şu an kar-şılığını vermenin tam zamanı. SEVEN gelecek tur-nelerinde bu gibi mekanlarda yer alacak. Özel 6-ki-şilik kulüp performanslarıyla sıcak bir atmosferde onları dinleyebilirsiniz. Fakat Dikkat: Rahat ayakka-bı giymenizi tavsiye ediyoruz, çünkü gerçekten yeri-nizde duramayacaksınız!

Kulturhof (Rossstall) | Muhlernstrasse 11 | 3098 Bern/Köniz | Kapı açılışı: saat 19.30'da | Baş-langıç: saat 20.30'da | Bilet satışı: www.starticket.ch

Make The Hood Look Good Festival

Cumartesi 11.05.2013Bu sene de 11 Mayıs 2013´te Make the

Hood look Good mükemmel bir gösteri sıralaması ile yaz şenliğini açıyor.

Canlı: Redman (USA), Lords of the Un-derground (USA), Oddisee (USA), Megaloh (DE), Audio88 & Yassin (DE), Pyro (BS/CH), Chil-li Mari (CH), Vokabularphysik (AG/CH), AG Rap Sampler Plattentaufe

Redman; festivalde bu sene ön planda olan kişi, Wu Tang grubunun Method Man üyesiyle beraber How High filmleri için yaptıkları müziklerden ya da bilinen en iyi rapçilerden biri olmasından dolayı ba-zılarınıza tanıdık gelebilir. Bu mükemmel konser ak-şamı, entresan bir etkinlikle ve çılgın bir Afterparty ile tamamlanıyor.

Pferderennbahn | Schwimmbadstrasse | 5001 Aarau | Kapı açılışı: saat 16.30'da | Başlangıç: saat 17.00'de | Bilet satışı: www.starticket.ch

Mario Barth 2013Ctesi, 11.05.2013 ve Pazar, 12.05.2013Erkekler suçlu diyor bayanlarMario Bartk ilk üç komedi programıyla tam altı

milyon insanı hayran bıraktı. Dünya çapında ilk defa yapılmış olan komedi stat turunda sadece 2011 ya-zında dört tane futbol stadı dolduruldu. 2012'den iti-baren nihayet devam edecek: Mario Barth en iyi ve

hayranları tarafından uzun zamandır beklenen "Er-kekler suçlu diyor bayanlar« adlı programını sunu-yor. Şüphesiz en başaralı Alman komedyen şimdiden üçlemenin devamı için olağanüstü olacağına söz ve-riyor. Yine erkekleri ve bayanları ele aldığını düşü-nen herkesi rahatlatabilirim. Bu sefer Bayanları ve Erkekleri ve bizi daha ne meşgul ediyorsa onları an-latıyor.

Cumartesi,11.05.2013Kapı açılışı: saat 18.00'de | Başlangıç: saat

20.00'de | Hallenstadion | Wallisellenstrasse 45 | 8050 Zürich | Pazar,12.05.2013 | Kapı açılışı: saat 18.30'da | Başlangıç: saat 20.00'de | St. Jakobshalle | Brüglin-gerstrasse 19-21 | 4052 Basel

Bilet satışı: www.ticketcorner.ch

Lipton City Festivals 2013Cuma, 11.05.2013 Pazar, 19.05.2013'e kadarBaşaralı Festival serisi ikinci turda devam edi-

yor.Sean Paul, CRO, Kool Savas, Xzibit, Stefanie

Heinzmann, Steffe la Cheffe, Pegasus yada die At-zen: Lipton City Festival turu bu sene de ziyaretçi-lerine eşsiz ve değişik bir gösteri sıralaması sunu-yor. Mayıs ayında yedi farklı Isviçre şehirinde ya-pılan Lipton City Festivalleri yazın geldiğini göste-riyor. Ikinci Lipton City Festivalleri yedi Isviçre şe-hirine eşsiz festival hatırası yaşatıyor. Bütün mater-yaller sahne içinde olmak üzere hazır halde bekliyor ve son konserden sonra paketlenerek sonraki meka-na taşınılıyor. Her Festival günü bireysel bir Line-Up (gösteri sıralaması) sunuyor.

Bilet satışı: www.starticket.ch

Müslüm

Cumartesi 11.05.2013Müslüm – Süper GöçmenBelirgin türk aksanıyla tanınan Müslüm, bü-

yük bir hümanist, bir entegrasyon mucizesi ve ken-di söyleyişine göre "Süpervitamin« ile "hasta olan toplumu« iyileştirmek istiyor. "Süpervitamin« kal-bi ele geçiren 10 parça biçiminde gökkuşağı rengin-de mutluluk veren bir uyuşturucudur. Bu parçalar-da müzikal anlamda sürekli Müslümün Anadolu kö-kenini vurgulanmakta. Gurbetteki yaşantı, bedendi-li, yalnızlık, suçluluk, kıskançlık hakkında 10 parça ve İsviçreli eşi Bayan Roswitha'ya özel bir aşk şarkı-sı. Çok kültürlü olan İsviçre bu albüme hayran kaldı ve Müslüm "Süpervitamin" adlı single'ıyla yaklaşık 4 ay sonra altın plak alıyor.

Z7 | Kraftwerkstrasse 4 | 4133 Pratteln | Kapı açı-lışı: saat 19.00'da | Başlangıç: saat 20.00'de | Daha fazla bilgi: | www.z-7.ch | Bilet satışı: www.startic-ket.ch

Eros RamazzottiPazar, 12.05.2013 ve Ptesi, 13.05.2013İtalyan süper star Eros Ramazotti 1984 senesin-

de ilk single'ı «Terra Promessa» ile kitleleri hayran bırakıyor. Bu ilk başarısından beri Romalı örneği ol-mayan kariyer ortaya koydu. Bu da onu memleketin-de en tanınan ve sevilen sanatçı yaptı. Eros, «Nuovi Eroi» (1986), «Musica È» (1988) yada «Ali E Radi-

ci» (2009) gibi mükemmel albümleriyle bu zamana kadar dünya çapında 55 milyon'dan fazla albüm sat-tı. Şahane bir sanatçı olarak kalitesini bir çok turne-de kanıtladı. Eros Ramazotti 13. Kasım 2012 tarihin-de onikinci stüdyo albümü «Noi»'u yayımlıyor. «Un Angelo Disteso Al Sole» adlı single'ı önceden çık-mıştı. Bu da heyecanla beklenen albüme önceden tat-ma fırsatı yaratıyor.

Hallenstadion | Wallisellenstrasse 45 | 8050 Zü-rich-Oerlikon | Kapı açılışı: saat 18.00'de | Başlan-gıç: saat 20.00'de | Bilet satışı: www.ticketcorner.ch

YOUNG STAGECumartesi, 25.05.2013 Salı, 28.05.2013'e kadarYOUNG STAGE Isviçrenin tek sirk festivali ve

sadece dört yayınından sonra dünyanın en önem-li akrobat festivalleri arasında yer almayı başarı-yor. Dünyanın en iyi genç profesyonel akrobatlarına, kendilerini Basel'de dört nefes kesici modern sahne gösteriyle uluslararası branşta ve seçkin uzman de-nilecek kadar iyi bir jüri karşısında gösterebilme-leri için hoş bir platform sunuyor. Onlar «geleceğin akrobasi'nin» bugünki anlamını gösteriyor. Bu fes-tival Basel'deki sahnelerinde genç profesyonellere ödül alma, sirklere, TV-Showlara ve türevlerine katı-larak uluslararası öneme sahip kişilerle iletişime geç-me şansı tanıyor. Aynı zamanda ajanslarla, yapımcı-larla ve sirk yönetmenleriyle tanışma fırsatı sağlıyor. YOUNG STAGE bugün dünyada bilinen en popüler festivallerden biridir. Monte Carlo Festivali ya da Pa-ris'teki Demain sirki gibi YOUNG STAGE de en iyi-ler arasında. Sergilediği kaliteli gösterileri, nefes ke-sici modern sahne showları ve profesyonel organi-zasyonlarıyla ün yapmıştır. Böylece Basel YOUNG STAGE'deki seyirciler geleceğin starlarının doğuşu-na birebir şahit olmaktalar.

Rosentalanlage | Chapiteau I | 4000 Ba-sel | 25./27./28.05.2013 | Başlangıç: saat 20.00'de | 26.05.2013 | Başlangıç: saat 13.30'da

Bilet satışı: www.ticketcorner.ch

Fatoumata Diawara "Fatou"Pazar 26.05.2013Özgürlükte olan memlekete duyulan hasret; işte

bunu Fatoumata Diaware tamamıyla yerine getiri-yor. Malili şarkıcı sadece 26 yaşıyla yeni Afrika için duruyor. Bir şeyleri değiştirmek isteyen genç nesil. "Müziğimle umut saçmaya çalışıyorum. Hiç bir za-man pes edilmemeli." Senelerdir Paris'te yaşayan Di-awara, çöldeki sade ve huzurlu hayat hakkında şar-kı söylemiyor. "Kendi neslim için konuşma ihtiya-cı duydum. Bir bayan olarak hatta afrikalı bir ba-yan olarak. Bir örnek vermek istedim.« Rahatsız edi-ci konuları ele aldı: Zoraki evlilik ("Bissa"), eğitim eksikliği ("Mousso"), evlat edinme ("Sowa") ve cin-sel organların sakatlanması ("Boloko"). Onun bakış açısı: "Bunlar bitmediği sürece, şarkıları da söylen-meli.«

(Line-up) Gösteri sıralaması | Fatoumata Di-awara voc, g, Gregory Emonet g, Jean Alain Hohy b, Miss Corine Thuy-Thy voc, Jean Baptiste Ekoué Gbadoe dr | Moods | Schiffbaustrasse 6 | 8005 Zü-rich | Kapı açılışı: saat 18.00'de | Başlangıç: saat 19.00'da | Bitiş: Organizatör tarafından bilgi veril-memiş | Daha fazla bilgi: | www.moods.ch

Bilet satışı: www.starticket.ch [EDD / AID-3375]

11.05.13 (Cumartesi)Schwamendingen'de Bahar Festivali

'Memlekete bakış' temasını konu alan çe-şitli kültürlerin, farklı ülkelerden yerel müzik ve dansların, çocuklar için programların, tar-tışma ve sergilerin yer aldığı bu festivali ziya-ret etmelisiniz. Yemek için birşeylerde bulu-nuyor. S.11-20, giriş ücretsiz.

Schwamendingerplatz. Tram 7/9 oder Bus 61/62 bis schwamendingerplatz

www.fruehlingsfest-mosaik.ch

12.05.13 (Pazar)'Anneler Günü'nde Wildnispark'a Gezi

Wildnispark Zürih'de 'Anneler Günü'n-de ailece oyunlar oynamaya ve eğlenmeye davetlisiniz. Başlangıç olarak genç müzik grubu "Langnau am Albis« ayıların bölgesi-nin önünde sahne alacak. Ayrıca "Pro Natu-ra« standının önünde küçük memeli hayvan-lar hakkında daha fazla bilgi edinebilirsiniz. Anneler içinse özel bir süpriz var. S.11-17, gi-riş ücretsiz.

Wildpark Zürich, Langenberg, Langnau am Albis, Albisstrasse 4. S4 bis bis "Wild-park Höfli«. www.wildnispark.ch

17.05.13 (Cuma)Dünya Pazarı Oerlikon

Bu renkli pazarda el sanatlarından, dünya spesyallerine kadar pek çok şeyi barındıran, geniş bir sergi yer alıyor. Eğlence için dans ve müzik de var. Aynı zamanda sanatçılar eser-lerini nasıl yaptıklarını da gösteriyorlar. Ma-yıs-Ekim arası, her ay bir cuma günü: 17.5., 14.6., 12.7., 9.8., 13.9. ve 11.10. s.11-20, giriş ücretsiz.

Marktplatz Oerlikon. S-Bahn bis "Bahn-hof Oerlikon« oder Tram 10/11/14 bis "Ster-nen Oerlikon«. www.weltmarkt-oerlikon.ch

21.05.13 (Salı)Çicek Açan Irisgar-ten'de Rehberli Tur

Konusunda uzman bir kişi sizi Belvoir-par'ın çiçekler açan bahçesinde gezdiriyor ve çok eski kültür bitkileri olan Iris ve Kı-lıç-Zambak'ları hakkında bilgilendiriyor. Çi-çek açma zamanında (Mart-Temmuz) yakla-şık 120 çeşit bitki görmek mümkün. Tur Al-manca. s.14-14.45, katılım ücretsiz.

Irisgarten Belvoirpark, Seestrasse 157. Tram 7 bis "Brunaustrasse« oder Bus 161/165 bis "Sukkulentensammlung«. www.stadt-zu-erich.ch/gsz

25.05.13 (Cumartesi)Açık satranç buluş-ması ve turnuvası

Satranç oynamayı sever misiniz? Her cu-martesi GZ Wipkingen am Fluss'ta satranç severler buluşuyor. Jass, zar ve tavla oyun-ları da oynanabilir. Genç veya yaşlı, herke-se açık! Her zaman oynayacak bir eş bulmak mümkün. s.15-18, giriş ücretsiz. Öğleden sonra saat 14-17 arası turnuva da olacak. Ka-tılım 10.-CHF, başvuru ve bilgi için: Tel. 079 577 75 34, [email protected].

GZ Wipkingen, Breitensteinstrasse 19a. Tram 13 bis "Wipkingerplatz” www.gz-zh.ch

30.05.13 (Perşembe)"Naturally 7« ile Ens-trumansız Konser

Bu sahnede enstruman yok. Bunun da ötesinde 7 şarkıcı seslerini kullanarak ses ve efektler ortaya çıkarıyorlar: Trompet ve harmonika çalıyor, batari, bass ve elektro-nik gitar sesleri çıkarıyorlar. Konserde R'n'B, soul'dan afrika amerika popuna kadar birçok tür müzik çaşıyorlar. S.19 kapı açılışı, s.20 konser. MAPS Bürosu 3x2 ücretsiz bilet ve-riyor. Tel. 044 415 65 89 nolu telefonu arama-nız veya [email protected] e-posta adresine yaz-manız yeterli.

Kaufleuten Klub, Pelikanstrasse 18. Tram 2/9 bis "Sihlstrasse”. www.kaufleuten.ch

Quelle: MAPS Züri Agenda (AOZ) www.aoz.ch/maps

Page 15: 130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

Mayıs / Mai 2013 | Nr. 05/66 | www.pusulaonline.ch 15BUlMaca & eğleNce

ÇENGEL BULMACA32 5-11 ÞUBAT 2010 ZAMANBULMACA

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10

Ifl›kl› düzeydekiofset kopyas›

Üsttekiyönetmen

Asansör

Ömrün sonu

‹ç Anadolu'dabir da¤

Kâfi gelmeyen‹nce dantel Ölçüt, ölçü

‹ltihaps›z flifl

Arapçada“ben”

Kayak

Pierre Loti'ninroman›

Manisa'n›n bir ilçesi

Ribonükleika-sit (k›sa)

Yaz›y› kalemealan kimse

Yaz ya¤muru

Acizler,düflkünler

Yalım, yalaz

Parkinsonbafllang›c›

Son, en son

Radonunsimgesi

Hane

Kalsiyumunsimgesi

‹nce yap›l›,narin

Judo vuruflu

Torba fleklindetel a¤

Tav›r, davran›fl

Cet

Sonsuza kadar

Bir besinmaddesi

Minaredenokunan namaz

ça¤r›s›

Saçma, saçma

sapan söz

Ortaresimdekitarihi yer

Peflindengitme

fiapka

Namaz›n her bölümü

Muhtaryard›mc›s›

fiart edat›

Elefltiri

Kiradan gelirgetirenmülkler

Küçük korparças›

Büyük b›çak

Satrançta birhareket

Metal bafll›kGözlem

Kola yap›landövme

(yöresel)

Zeyrek

‹ranl›laraverilen birbaflka ad

Pehlivankispetinin

paças›

Gayret, efor

Tabaklanm›flceylân derisi

Habefl soylusu

Siyah

Baflörtüsü(yöresel)

Yolcu evi

Diyarbak›r'›nbir ilçesi

Raylar›n alt›nakonmufla¤açlar

Bir haberajans› (k›sa)

Önemsiz birfley olarak

Hafif ayd›nl›kDilek

O¤ulotu

Yap›

Duman karas›

Basitflekerleringenel ad›

Yanarda¤ a¤z›

Sodyumunsimgesi

Akci¤erler(e.dil)

Çok iri,kocaman

Sedefli denizkabuklusu

Tonsuz beste

Pirinçli, yu-murtal›, yo-

¤urtlu ›spanakyeme¤i

Yüz, surat

Kaya keleri

Yemek Cismin üçhalinden biri

Uzakl›k anlat›r

“… fiahin”(bestekâr -

flark›c›)Tafllaflm›fl

canl› kal›nt›s› Bir ba¤laç

Geminindevrilecek

kadar yananyatmas›

‹ri kar parças›

‹nsanvücudunun

d›fl yüzü

Bitki bilim

Yapa¤›, yün

Küçükdemiryolu

Kiloamper(k›sa)

Uskumrununufa¤›

Duyuru,duyurma

Neptunyumunsimgesi

Taslak

GüneyAmerikakemendi

Su tavu¤u

Bayram

Tantal›nsimgesi

Üç katl› bal›k a¤›

Birdenbire

‹stanbul'un bir ilçesi

Kültür

Ezgi

Gümüfl

Japon lirikdram›

T›mar

Türkmüzi¤inde

bir usulSilâh Yok etme,

giderme

Eklembacakl›-lar›n soluk

borusu

Fen ilimlerin-den biri

Bir tür otoyar›fl›

S›k gözlü a¤Ak›l

Da¤ keçisi

3,14 say›s›

‹nanm›fl,kanm›fl

Bahçeyeflillendirme

otu

Haftan›n bir günü

Süre

Nikelinsimgesi

F.N. Çaml›bel'inmanzum oyunu

Kum fal›

Güney Afrikaplakas›

Bir cetvel türü

Çeliflki

Yanm›fl odunkömür parças›

Lâhza

Gökkufla¤›

Tok olmayan

Ak›tma

Ak›l ermeyenolay

Pazar

Sanattatutulan yol

Yaban turpu

Para dolab›

Jamaikaplakas›

Gözlerigörmeyen

Kar›ndanbacakl›yumuflakça

Özgün

Kemik veremi

Din u¤runayap›lan savafl

Sema ayiniyap›lan yer

Yedi gün

Kira

Gelecek

Nitelik

Çad›rl›konaklama

yeriTitan›nsimgesi

Bisikletinoturulan yeri

Üvey ana

Kur'an'da bir sure

Kenya'n›nbaflkenti

Sinop'un bir ilçesi

Bir renk

Halk dilindeya¤mur

Namazlar

Lityumunsimgesi

Güzel

Bir nota

Basketboldahücum

oyuncusu

‹stif edilmiflmal

Temel a¤›rl›kbirimi

Kadife

Binek hayvan›

Hattat cilâs›

Vilayet

Emeksizsa¤lanan gelir

Leopar

Allah'›n (cc)adlar›ndan biri

Yap›lmas›gerekli olan

Bir gün ad›

Bir meyve

Havagaz›lâmbas›n›n

ucu

Türk Standart-lar› Enstitüsü

(k›sa)

Kumafl türü

Bir araziölçüsü Giysi kesimi

Alttaki aktrist

Bir kan grubu

Bir gösterme

s›fat›

Yabani hayvanvurma

Bir soru tak›s›

Keseli ay›

Zirkonyumunsimgesi

Yay ile at›lançubuk

Avrupa Yay›nBirli¤i

(simge)

Coflku, ihtiras

Bir iletiflimKurumu

(k›sa)Namus, iffet

Kal›nbükülmüfl

sicim

EZEL AKAY

ANKARA KALES‹

fiEBNEM BOZOKLU

fi‹FRE KEL‹ME

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

Page 16: 130430 nr66 pusulahayat 001000 4 01 web

SAYF

A 16

| P

US

Ula

Ha

Be

r |

May

ıs /

Mai

201

3 | N

r. 05

/66

| ww

w.p

usul

aonl

ine.

ch