Upload
cekavo
View
231
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 1/43
ANTHON Y GIDDENS
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 2/43
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 3/43
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 4/43
Sosyoloji
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 5/43
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 6/43
Sosyoloji Anthony Giddens
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 7/43
ISBN: 978-975-9169-41-X
SOSYOLOJİ / ANTHONY GIDDENS
1. Baskı: Kırmızı Yayınları, Eylül 2012
Genel Yayın Yönetmeni: Oktay Özdemir
Dizgi: Kırmızı Yayınları
Baskı ve Cilt:Acar Basım ve Cilt San. Tic. A.Ş.Beysan Cad. No: 26 Acar Binası
34524 Haramidere - Beylikdüzü /İstanbulTel: 0 212 422 18 34 Fax: 0 212 422 18 04
© Kırmızı Yayınları, 2008, İstanbul© Polity Press Ltd., Cambridge
Kırmızı YayınlarıRefik Saydam Cd. Akarca Sk. No: 41
Tepebaşı-Beyoğlu /İstanbul
Tel: 0 212 253 53 25www.kirmiziyayinlari.com
Kırmızı Yayınları bir OPUS LTD. ŞTİ. kuruluşudur.
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 8/43
Sosyoloji Anthony Giddens
Yayıma Hazırlayan
Cemal Güzel
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 9/43
1 , 2 , 5 , 6 , 1 8 , 1 9 . B ö l ü m l e r ile S ö z lü k k ıs m ı n ı Hüseyin Özel;3, 4. Bölüm leri Abdülkadir Sönmez;7, 20 , 22 . Bölüm ler i Zeynep Mercan;8 , 1 1 , 1 2 , 1 6 , 21 . B ö lü m le ri İsmail Yılmaz;9 . B ö l ü m ü Eren Rızvanoğlu;
10. Bölümü Mehm et Ali San;13, 15. Bölümleri Şebnem Pala Güzel;14. Bölümü Ere n Rızvanoğlu ve Mehm et Ali San;17. Bölümü Muttalip Özcan çevirmiştir.
Yayıncının notu:
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 10/43
İçindekiler
1 Sosyoloji Nedir? 36
2 Küreselleşme ve Değişen Dünya 64
3 Sosyolojik Soru Sorma ve Cevaplama 106
4 Sosyolojide Kuramsal Düşünme 136
5 Toplumsal Etkileşim ve Günlük Yaşam 164
6 Toplumsallaşma, Yaşam Akışı ve Yaşlanma 198
7 Aileler ye Mahrem İlişkiler 242
8 Sağlık, Hastalık ve Engellilik 292
9 Tabakalaşma ve Sınıf 336
10 Yoksulluk, Toplumsal Dışlanma ve Refah 382
11 Küresel Eşitsizlik 428
12 Cinsellik ve Toplumsal Cinsiyet 478
13 Irk, Etniklik ve Göç 528
14 Modern Toplumda Din 576
15 Medya 628
16 Örgüder ve Ağlar 680
17 Eğitim 728
18 Çalışma ve Ekonomik Yaşam 78819 Sapkınlık ve Suç 838
20 Siyasa, Hükümet ve Terörizm 888
21 Şehirler ve Kentsel Alanlar 942
22 Çevre ve Risk 988
Kaynakça 1023
Sözlük
İndeks 1081
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 11/43
İçindekiler
Beden sosyolojisi
Sağlığın ve hastalığın sosyolojisi
Sosyolojik bakış açılarından tıp
Değişen dünyada tıp ve sağlıkSosyolojik bakış açılarından sağlık ve hastalık
Sağliğın toplumsal temeli
Sınıf ve sağlık
Toplumsal cinsiyet ve sağlık
Etniklik ve sağlık
Sağlık ve toplumsal uyum
Engellilik sosyolojisi
Bireysel engellilik modeli
Toplumsal engellilik modeli
Birleşik Krallık'ta ve dünyada engellilik
Ö et
Düşünme sorulan
E k kaynaklar
Internet ba lantı lan
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 12/43
Sağlık, Hastalık ve Engellilik
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 13/43
Aşağıdaki iki fotoğrafa bakın.Çökmüş yüzler ve bir deri bir kemikkalmış bedenler her iki resimde deneredeyse birbirinin aynı. Soldaki
resimde yer alan Afrikalı genç kızyiyecek kıtlığı yüzünden ölmekte.Sağdaki resimde yer alan genç kadınsabir İngiliz; ama o da ölüyor, zira besinbolluğu olan bir ülkede ya hiç yemekyememeyi ya da yaşamını tehlikeyesokacak denli az yemek yemeyi seçmiş.Bu iki vakanın altında yatan toplumsal
dinamikler birbirinden tamamenfarklıdır. Yiyecek kıtlığına bağlı olarakçekilen açlık, insanların denetimidışındaki etkenlerden kaynaklanır veyalnızca yoksulları etkiler. Dünyanın en
zengin ülkelerinden birinde yaşamaktaolan genç İngiliz kadın ise bilinen hiçbirfiziksel kaynağı olmayan bir hastalığa,anoreksiaya yakalanmıştır. Anoreksiaya da diğer beslenme bozuklukları, zarzor besin bulabilen ya da hiç bulamayanyoksulların değil, zenginlerin hastalığıdır. Somali gibi yiyecek kıtlığı çekilenülkelerde bu hastalıklara rasdanmışdeğildir.
Beden sosyolojisiİnsanlık tarihinin büyük bir bölü
mü boyunca, ancak pek az kişi sözgelimi, azizler ve bazı gizemciler dinselnedenlerden ötürü, bilerek ve isteyerek
f 4T. <4^ __________
29 4
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 14/43
Sa ğ l ık , H as ta l ık ve Eng e l l ll î k
aç kalmayı seçmiştir. Ama anoreksianındini inançlarla belirli bir bağlantısıolmadığı gibi, etkilediği kesim deöncelikle kadınlardır. Anoreksia bedensel bir hastalıktır; bu yüzden, hastalığı
açıklayabilmek için öncelikle hastalığınoluşumunda etkili olan biyolojik vefiziksel etkenlerin neler olduğunabakmamız gerektiğini düşünebiliriz. Nevar ki, sağlık ve hastalık da, tıpkı incelediğimiz diğer konular gibi, toplumsal vekültürel etkenlerden sözgelimi, zayıfbir bedene sahip olma baskısındanetkilenmektedir.
Fiziksel belirtilerle kendini gösteren bir hastalık olan anoreksia,modern toplumlara özgü olan veözellikle kadınların fiziksel çekicilikleri
Rubens'in 1613 yılında tamamladığ ı bu tablo, a k vegüzellik tanrıçası Venüs'ü resmetmektedir.
konusunda sürekli değişmekte olangörüşlerle bağlantılı bir diyet yapmadüşüncesiyle yakından ilişkilidir.Modernlik öncesi toplumların çoğundaideal kadın bedeni daha derli topluydu.
Zayıflık kısmen yiyecek kıtlığının, yaniyoksulluğun göstergesi olduğu için hiçde öyle arzulanan bir durum değildi.1600'lü ve 1700'lü yılların Avrupa'sındabile ideal kadın bedeni orantılı birbiçime sahipti. Rubens'in tabloları gibi(aşağıda gösterilmekte) o dönemdeyapılmış tabloları gören herkes, kadınların ne kadar yuvarlak hatlı (hattadolgun) olarak resmedilmiş olduklarını
hemen fark edecektir. Arzulanan birkadınsı beden biçimi olarak zayıflıkkavramı, ondokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru orta sınıfa mensup insanlararasında doğmuş olmakla birlikte,kadınlar için genel bir ideale dönüştürülmesi henüz çok yenidir.
Bu nedenle, anoreksianın kaynağının modern toplumların yakın geçmi
şinde, kadın bedeni imgesinde meydanagelen değişimler olduğunu söyleyebiliriz. Bir bozukluk olarak ilk kez 1874'teFransa'da teşhis edilmiş olmaklabirlikte, bundan otuz ya da kırk yılöncesine dek belirsizliğini korumuştur(Brown ve Jasper 1993). O zamandanbu yana kadınlar arasında giderekyaygınlaşmıştır. Aynı şekilde bulimiaaşırı yemek yiyip ardından istemli
olarak yediklerini kusma hastalığı dayaygınlaşmıştır. Anoreksia ve bulimiagenelde aynı kişide, birlikte ortayaçıkarlar. Kişi önce yaptığı diyet sonucunda aşırı derecede zayıflar, sonra danormal kilosunu koruyabilmek içinaşırı ölçüde yemek yer ve ardından buyediklerini çıkartması sonucunda yinebir zayıflama evresine girer.
2 9 5
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 15/43
Sa ğ l ık , H as ta l ık ve En ge l l ll î k
Anoreksia ve diğer beslenme bozuklukları artık modern toplumlara özgü belirsiz hastalık biçimleri değildirler.Birleşik Krallık'ta 1824 yaş arası kadınlar üzerine yapılan bir araştırma, bu
kadınların yalnızca dörtte birinin kilosundan memnun olduğunu ortayakoymuştur: Söz konusu kadınların%39'u, kilolarını her gün dert ettiğini,onda biri ise düzenli olarak kendileriniaç bıraktıklarını belirtmişlerdir (FlourAdvisory Bureau 1998). BeslenmeBozuklukları Birliği, Birleşik Krallık'tateşhis konmuş ve konmamış yaklaşık 1milyon 150 bin erkek ve kadın beslen
me bozukluğu hastası bulunduğunutahmin etmektedir.
Ne zayıflama takıntısı ne de bununsonucunda ortaya çıkan beslenmebozuklukları Avrupalı ve ABD'likadınlara özgüdür. Batı'nın kadıngüzelliğine ilişkin imgelerinin dünyanıngeri kalanına yayılması, bu hastalıklarında dünyaya yayılmasını beraberinde
getirmiştir. Sözgelimi, Japonya'dabeslenme bozukluğu ilk kez 1960'lıyıllarda ülkenin hızlı ekonomikgelişiminin ve küresel ekonomiylebütünleşmesinin bir sonucu olarakortaya çıkmıştır. Şimdiyse her yüz Japonkadınından birinde anoreksia görülmektedir ve bu oran neredeyseABD'dekine eşittir. 1980'li ve 1990'byıllarda Tayvan, Çin, Filipinler, Hindistan ve Pakistan'ın kentsel bölgelerinin yanı sıra Hong Kong ve Singapur'dada, özellikle zengin kadınlar arasındabeslenme bozuklukları görülmeyebaşlanmıştır (Efron 1997). Medscapetarafından yayımlanan Genel Tıp'ta. (General Medicine -2004) yer alan birrapora göre, kadınlarda bulimianeurosa görülme sıklığı, Batılı ülkelerde
%0,3 ile % 7,3 arasında değişirken, bu
oran Batılı olmayan ülkelerde %0,46 ile%3,2 arasında seyretmektedir(ANFED 2005).
Bir kez daha, beslenme bozukluğuve kişinin kendi görünüşünden hoşnutolmaması gibi tamamen kişisel sorunlarolarak görünen şeylerin aslındatoplumsal meseleler oldukları ortayaçıkmaktadır. Anoreksianın sadece insanyaşamını tehdit eden boyutlarda olantürleri değil, aynı zamanda diyet yapmasaplantısı ve dış görünüşü aşırıönemseme durumları da hesabakatıldıkta, beslenme bozuklukları artık
milyonlarca insanın yaşamının birparçası haline gelmiştir ve yalnızcaBirleşik Krallık'ta değil, dünyadakisanayileşmiş ülkelerin hepsindegörülmektedir.
Besleme bozukluklarının yaygınlığışaşırtıcı boyudardadır ve toplumsaletkenlerin sağlığımız ve toplumsaletkileşim yeteneklerimiz üzerindeki
etkilerinin neler olduğu sorusunu aklagetirir. Beden sosyolojisi olarakbilinen çalışma alanı, bedenlerimizin butoplumsal etkenlerden nasıl etkilendiğini inceler. İnsan olarak elbette birbedenimiz vardır, ancak bedenlerimiztoplumun dışında kendi hallerinde varolan fiziksel şeyler değildirler. Bedenlerimiz, toplumsal deneyimlerimizdenetkilendiği ölçüde, ait olduğumuz
grupların norm ve değerlerinden dederinden etkilenmektedir.
Bu bölümün ana izleklerinden biride bedenin gitgide “doğa”dan -yanietrafımızı saran çevreden ve kendibiyolojik ritimlerimizden- ayrılmasıdır.Bedenlerimiz, makinelerden diyedereuzanan geniş bir yelpazede bilimin veteknolojinin istilasına uğramakta ve bu
istila yeni ikilemler yaratmaktadır.
2 96
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 16/43
Sa ğ l ık . H as ta lık ve E nge l li li k
Birle ik Krallık ve diğ er zengin ülkelerde, nerendeyse her kö e ba ındaki dükkanda dünyanındört bir yanından ithal edilen a ırtıcı çe itlilik te gıdayı birarada bulabilmek olanaklıdır.
Sözgelimi, plastik cerrahi biçimleriningiderek yaygınlaşması bize yeni seçenekler sunmuştur ama aynı zamandahararetli toplumsal tartışmaları da
beraberinde getirmiştir. Bu tartışmalardan biri olan insan yüzündeki biçimbozukluklarının plastik cerrahiyledüzeltilmesi konusunu ilerleyen sayfalarda ele alacağız.
“Teknoloji” terimi burada daranlamıyla anlaşılmamalıdır. Teknoloji,en temel anlamıyla, maddi teknolojileregönderme yapar. Sözgelimi, modern
tıpta kullanılan ve doğum öncesidönemde bebeğin gelişim evrelerininizlenebil-mesine izin veren tarayıcılar,maddi tek-nolojilere bir örnektir. Amabiz burada Michel Foucault'nun (1988)“toplumsal teknolojiler” olarak adlandırdığı bedeni etkileyen teknolojileri degöz önünde bulundurmak zorundayız.Foucault bu deyimle bedenin, gitgide,olduğu gibi kabul edilen bir şey olmak
tan çıkıp “yaratılmak” zorunda olan birşeye dönüşmesini kastetmektedir.Toplumsal bir teknoloji, bedenlerimizeişleyişlerini arzuladığımız biçimde
değiştirebilmek için yaptığımızherhangi bir düzenli müdahaledir.Anoreksianın kaynağı olan diyet,toplumsal bir teknoloji örneğidir.
İlerleyen sayfalarda önceliklebeslenme bozukluklarının neden bukadar yaygınlaştığını çözümlemeyeçalışacağız. Ardından, sağlığı daha geniştoplumsal boyudarıyla ele alacağız. Son
olarak da engelliliğin sosyolojisikonusuna eğilerek, engelliliğin özellikletoplumsal ve kültürel olarak nasılkurulduğuna bakacağız.
Sağlığın ve hastalığın sosyolojisi
Beslenme bozukluklarının sondönemde neden bu kadar yaygın halegeldiğini anlayabilmek için, öncelikle bu
2 9 7
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 17/43
Sa ğ l ık , Ha s ta l ık ve Eng e l l il ik
kitapta daha önce çözümlediğimiztoplumsal değişmeleri anımsamamızgerekir. Dolayısıyla, bu bölümün birdiğer ana izleği de toplumsal değişmenin beden üzerindeki etkisi olacaktır.Anoreksia aslında küreselleşmeninetkilerini de kapsayan belli türdentoplumsal değişmelerin bir yansımasıdır.
Batı toplumlarında beslenmebozuklukları konusunda görülen arüş,gıda üredmin özellikle son otuz kırkyılda iyice hız kazanan küreselleşmesiyle doğrudan ilişkilidir. Yeni soğutma
tekniklerinin bulunması ve konteynırtaşımacığının yaygınlaşması, gıdamaddelerinin uzun süre saklanabilmesini ve dünyanın bir ucundan diğerine taşınabilmesini olanaklı kılmıştır.1950'lerden bu yana süper markeder,dünyanın dört bir yanından gelen (vebunları satın alabilecek güce sahipolanlar için -ki bu artık Batı toplum-larının nüfusunun büyük çoğunluğuanlamına geliyor) gıda maddeleriyledolup taşmaktadırlar. Üstelik bugıdaların pek çoğu artık eskiden olduğugibi yalnızca belli mevsimlerde değil,her an bulunabilmektedir.
Yaklaşık son on yıldır, BirleşikKrallık'taki ve diğer gelişmiş ülkelerdekiinsanlar beslenme düzeni konusunudaha ciddiye almaktadırlar. Elbette bu,herkesin umutsuzca zayıflamayaçalıştığı anlamına gelmemektedir. Dahaçok, her gıdanın her an bulunabildiği birdönemde, ne yiyeceğimize karar vermek zorunda olduğumuz anlamına gelmektedir -bir başka deyişle, "diyet"i buradagıda tüketim akşkanlıklarımız olarakdüşünecek olursak, bir beslenme diyetioluşturmamız gerektiği anlamına gel
mektedir. Diyetimizi oluştururken, ne
yiyeceğimize bilimin bizi bombardımana tuttuğu -sözgelimi, yüksekkolesterol düzeyinin kalp hastalıklarının nedeni olan etkenlerden biri olduğugibi- yeni tıbbi bilgilerin ışığında karar
vermemiz gerekmektedir. Gıdanınbolca bulunabildiği bir toplumda yaşadığımız için, ilk kez olarak bedenlerimizi yaşam tarzımıza özgü alışkanlıklarımıza (koşmak, bisiklete binmek,yüzmek ya da yoga yapmak gibi) ve yediklerimize göre şekillendirme fırsatınasahip olduk. Beslenme bozuklukları,kaynağını bu durumun hem bize
sunduğu fırsadarda hem de yarattığışiddetli gerilimlerde ve baskılarda bulur.
Peki beslenme bozuklukları nedendaha çok kadınları, özellikle de gençkadınları etkilemektedir? Öncelikle,yalnızca kadınların beslenme bozukluklarından mustarip olmadıklarını belirtmek gerekir, zira bu grupta yeralanların yaklaşık %10'u erkeklerdir(Beslenme Bozuklukları Derneği
2000). Ne var ki, erkeklerde anoreksiave bulimia kadınlarda görüldüğü kadarsık görülmez; bunun nedeni kısmengenel olarak kabul gören toplumsalnormların kadınların fiziksel çekiciliğinierkeklerinkinden dana önemli görmesi,kısmen de çekici erkek bedeni imgesinin kadınınkinden farklı olmasıdır.Son iki yüzyılda Amerikalı genç kızlartarafından yazılan günlükleri inceleyen
Joan Jacobs Bru mberg (1997),günümüzde ABD'deki genç kızlarınkendilerine “ben kimim?” ve “kim olmak istiyorum?” sorularını sorduklarızaman bu sorulara verdikleri yanıtlarınbir yüzyıl önce yaşamış akranlarınanazaran daha çok bedenleri etrafındaşekillendiğini ortaya koymuştur.Brumberg genç kızların bedensel
kaygıları üzerinden “ticari çıkar”
298
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 18/43
Sa ğ l ık , H as ta l ık ve Eng e l l ll lk
sağlandığını ileri sürmüştür. Brum-berg'in vardığı sonuç şudur: Beden,günümüzde ABD'li genç kızların benlikalgılarının öylesine merkezinde yeralmaktadır ki, onların temel hedefi
haline gelmiştir.
Anoreksiya ve diğer beslenmebozuklukları, aslında, kadınların dahageniş bir toplumda yaşadıkları veeskisinden daha fazla rol aldıkları, amabuna rağmen becerileriyle değil, halengörünüşleriyle değerlendirildiklerimevcut durumu yansıtmaktadır. Beslenme bozukluğunun kökleri, beden
den duyulan utanç duygusuna kadaruzanmaktadır. Birey kendini yetersiz vekusurlu bulur; diğer insanların gözündenasıl göründüğü, bedeniyle ilgili duygularının da etkisiyle daha da önemli halegelir ve bu konuda kaygılanmaya başlar.Zayıf olma ideali, bu noktada artık birsaplantı haline gelir -kadın kilovermenin yaşamındaki herşeyi çözeceğini düşünür. Saplantılı biçimde diyet veidman yapmaya başlarsa, yediklerinikusma ve yemek yemeyi tamamen
reddetme arasında gidip gelen birdavranış kalıbı içinde kısılıp kalabilir.Eğer bu kalıp kırılmazsa (ki bazı psikoterapi tekniklerinin ve tıbbi tedavilerinbu konuda etkili oldukları kanıdanmış-
tır), hasta açlıktan ölebilir de.
Beslenme bozukluklarının yaygınlaşması, bilim ve teknolojinin gündelikyaşamlarımız üzerindeki etkileriniyansıtır: kalori hesabı teknolojik ilerlemelerle olanaklı hale gelmiştir. Yinede, teknolojinin ne denli olacağınıtoplumsal etkenler belirler. Artıkbedenlerimiz konusunda daha önce hiç
olmadığımız kadar özerkliğe sahibiz vebu durum karşımıza olumlu firsadarkadar, yeni kaygılar ve sorunlar daçıkarmaktadır. Gerçekleşmekte olanşey, aslında, sosyologların doğanıntoplumsallaşması dedikleri sürecin birparçasıdır. Bu deyim, eskiden “doğal”olan ya da doğada görülen görüngülerin, toplumsal hale getirilmeleri-bizim toplumsal kararlarımıza bağlıkılınmaları- olgusuna işaret etmektedir.
Sosy olojik imgelem inizi kullanın: a lternatif tı
Ja n M a so n ö n c e le r i m ü k em m e l b ir sa ğlı ğ ın ın k ey fi n i
ç ıkar ıyordu. A m a daha so nralar ı , aniden aş ır ı yorgunluk ve
depresyo nla karş ı karş ıya kaldığ ında, her zam an gi t t iğ i
h e k i m i n i n b u k e z o n a p e k d e y a r d ı m c ı o la m a d ı ğ ı m g ö r d ü .
E s k i d e n o l d u k ç a z i n d e b i r i n s a n d ım . Y ü z e r d i m , s q u a sh
oynardım, koşardım; ne olduysa , b irdenbire her şey
t e r si n e d ö n d ü . K i m s e b a n a s o r u n u m u n t a m o l a r a k n e
o l d u ğ u n u s ö y l e y e m e d i . D a h a s o n r a h e k i m i m ö p ü c ü k
hasta l ığ ına yakalanmış olduğumu söyleyerek bana
ant ib iyot ik ler verdi; ne v ar k i, bu ant ib iyot ik ler bende
p a m u k ç u ğ a n e d e n o l d u . S o n r a , s o r u m u n n e o l d u ğ u n u
kendis inin de b i lmediğini söylemeye baş ladı . . . B ir sürü
tahl i l yapt ı rd ım, gerçekten çok kötü durumdaydım. Bu
durum al t ı ay boyunca devam et t i ; bu s ı rada hasta l ığ ım
d a d e va m e d i y o rd u ve s o r u n u m u n n e o l d u ğ u h a le n
anlaş ı lamamışt ı .
( A k t a r a n S h a r m a , 1 9 9 2 : 3 7 )
Ja n 'ı n h ek im i bu d u ru m u n str e s te n ka ynakla n dığ ı
sonucuna vararak , ona ant i -depresan i laç lar kul lanmasını
önerd i . Jan , tanı konam ayan bu rahats ız l ığ ın h ayat ında
başl ı baş ına b ir s t res kaynağı olduğu nun farkında olsa da ,
ant i -depresanlann derdine deva olamayacağını b i l iyordu.
D inlediği b ir radyo p rogram ında, yaşadığı b i tk inl iğ inp o s t v i r a l y o rg u n l u k s e n d r o m u n d a n k a y n a kl a n ıy o r
olabi leceğini öğrend i . B ir arkadaşının tavs iyes iyle
hom eopa t lardan hasta l ık be l i r t iler inin bede nin kendini
onarma sürec inin b ir parças ı olduğu varsayımından
hareket le , bedeni bütünlüğünde e le a l ıp “benzer i
benzer le” tedavi e tmeyi amaçlayan ve her se fer inde çok
az miktarda maddeyi bedene vererek hasta l ığ ı yenmeyi
hedef leyen a l ternat i f t ıpç ı lardan yardım is tedi . Nihayet
yaklaş ımından rahats ız olmadığı b ir homeopat buldu ve
g ö r d ü ğ ü t e d a v i d e n m e m n u n k a l d ı ( S h a r m a 1 9 9 2 ) .
Ja n , sa ğlık a lı şk an lı k la rı a ra sı n a a lı şı lm ış ın d ış ın d ak i tı b b i
2 9 9
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 19/43
Sa ğ l ık , Ha s ta l ık ve E nge l ll ll k
uygulamalar ı katan ve sayı lan gün geç t ikçe ar tan insanlar
dan yalnızca b ir i . Son on y ı lda , öze l l ik le sanayi leşmiş
ülke lerde , a l ternat i f t ıb ba olan i lg i büyük ölçüd e ar tmışt ı r,
a l ternat i f t ıpç ı lann ve tedavi b iç imler inin sayıs ı gün
geçt ikç e ar tmaktadır . M od ern toplum da, b i tk i ler le
tedaviden akup unktura , masa j tedavis inden, e l le tedaviye
kadar , “resmi” t ıbb i d izgeyle bazen çaüşan bazense çakışan
al ternat i f sağl ık hizmeder inde büyük b ir pat lama
yaşanmaktadır . Her dör t Br i tanyal ı 'dan b ir inin b ir a l ternat i f
t ıp hekimine muayene olduğu tahmin edi lmektedir .
A l t e r n a t i f t e d a v i y ö n t e m l e r in d e n m e d e t u m a n t ip i k i n sa n
prof i l i i se genelde genç ya da or ta yaş l ı , or ta s ını fa mensup
kadınlardan oluşm aktadır.
Sanayi leşmiş ü lke ler dünyanın en ge l işmiş kaynaklar ıy la
donat ı lmış t ıbb i olanaklara sahipt ir ler . Peki o halde neden
her geçen gün daha fazla sayıda insan koku tedavis i ya da
u y k u t e d av i si g i b i “ b i l im s e l o l m a y a n ” y ö n t e m l e r d e n m e d e t
ummakta ve ge lenekse l sağl ık d izges ini b ir kenara b ı rak-
Akupunktur, kendi tedavileriyle etkin biçimde ilgilenen ve biyomedikal sağ lık modelini sorgulayaninsanların tercih ettiğ i tamamlayıcı tıbbın dallarından biridir.
aeco-.B ,~.um rw9 .ü n m au rtm a ı I I İ H W M P B
m a k t a d ı r? Ö n c e l i k l e ş u n u vu r g u l a m a k g e r e k i r ki , ( h o m e o -
p a t i g i b i k im i a l t e r n a t i f y a k l a ş ım l a r m o d e r n t ı b b ı t a m a m e n
reddetse b i le ) a l ternat i f t ıptan yarar lanan herkes bu
y ö n t e m l e r i m o d e r n t e da v i y ö n t e m l e r i n i n y e r in e k o y u y o r
deği ld ir . Pek ç ok insan, h er ik i yaklaş ıma a i t öğeler i
b ir leş t i rmektedir . Bu nedenle , k imi b i l im adamlar ı bu
sıradış ı tekniklere a l terna t i f t ıp yer ine tamam layıc ı tıp
d e m e y i t e r c i h e t m e k t e d i r l e r ( S ak s 1 9 9 2 ) .
İ n s a n l a r ın b i r a l te r n a t i f t tp h e k i m i n d e n m e d e t u m m a l a rı n ın
birkaç neden i vardır . Baz ı insanlar a l ı ş ılage ldik t ıbb ın s t res
ya da kaygı g ib i rahats ız lık lardan kaynaklanan m üzm in ya
da tekrarlayan ağ n ve s ız ı lan d indirm ede yeters iz kald ığını
ve y a t a m a m e n b a ş a r ı s ız o l d u ğ u n u d ü ş ü n m e k t e d i r le r . B a z ı
larıysa , m ode rn sağlık d izges inin iş leyiş b iç imin den -uzun
hasta kuyruklar ı , b ir uzmandan diğer ine sevk edi lme, maddi
kıs ı t lamalar vb . nedeniyle - memnun deği ld ir . Bununla
bağlant ı l ı o larak m od ern sağl ık d izgeler inin desteklediği iki
tedavi yön tem i olan i laç tedavis inin yan e tk iler inin çok
olması ve amel iyat lar ın insanlar ın bedenler ine zor la müda
hale edildiği hissini uyandırması da kaygıları artt ırmaktadır .
Hekim ve hasta aras ındaki dengesiz güç i l i şk is i de bazı
insanlann a l ternat i f t ıbb ı terc ih e tme nedenler i aras ında yer
almaktadır ; z i ra bu insan lar “edi lg in h asta” rolünün
m uayeneler i ve tedavi ler i s ıras ında kendi ler ine yeter ince söz
hakkı tanımadığı hiss ine kapı lmaktadır lar. So n olarak , k imi
bireyler bede n ve z ihin ayr ımına dayalı b ir tedavi yöntem ini
b e n i m s e m i ş o l a n m o d e r n t ı b b a d i n s e l y a d a f el s e fiit irazlarda bulunmaktadırlar ; zira alışı lageldik t ıbbın
hasta l ığ ın ve sağl ığ ın t inse l ve ruhsal boyu dar ını görm ezd en
geldiğine inanm aktadır lar .
Alternat i f t ıbb ın bu denl i yaygınlaşmış olması , sosyologlar ın
karş ıs ına üzer inde düşünebi lecekler i çok i lg inç sorular
ç ı k a rm a k t a d ı r. H e r ş e y d e n ö n c e , b u y a y g ı n la ş m a m o d e r n
t o p l u m l a r d a m e y d a n a g e l e n d ö n ü ş ü m ü n b ü y ü l ey i ci b i r
yansımasıdır . Yaşam lar ımızla i lg i li seç imler yap arken
kul lanabi leceğimiz pek çok b i lg iye - farkl ı pek çok
kaynaktan- kolayca ulaşabi leceğimiz b ir çağda yaş ıyoruz.
Bu aç ıdan bakı ld ıkta , sağl ık konusu da herhangi b ir i s t i sna
teşki l e tm emek tedir . B ireyler kendi sağl ık lar ı ve
esenl ik ler iy le i lg i li e tk in b ir tutum b enim sedikç e g iderekbirer “sağl ık tüket ic is i” hal ine ge lme ktedir ler. Ar t ık , yalnızca
hangi hekime gideceğimizi kendimiz seçmiyor , aynı
zamanda kendi tedavi ve bakım sürec imize daha fazla dahi l
edi lmeyi de ta lep ediyoruz. Alte rna t i f t ıbb ın ge l işmesi , bu
yol la , destek gruplar ını , öğrenme gruplannı ve k iş ise l
ge l iş im ki taplar ını da k apsayan b ir k iş ise l ge l iş im hareket ine
bağlanmaktadır . İnsanlar , ar t ık başkalar ının düşünceler ine
ve yönlendirmeler ine bağımlı olmak yer ine , yaşamlar ının
denet imini kendi e l ler ine a lmaya ve onu e tk in b iç imde
yeniden şeki l lendirmeye is tekl iler .
Sosyologlar ı i lg i lendiren b ir d iğer konu da, iç inde
y a ş a dı ğ ım ı z m o d e r n d ö n e m d e , ö z e l l ik l e s o n z a m a n l a rd a ,
hasta l ık ve sağl ığ ın do ğasında meyd ana ge len değiş imdir .İnsanlann çare aradıklan hasta l ık lar ın ve rahats ız l ık lann
ç o ğ u b i z z a t m o d e r n d ü n y a n ı n ü r ü n l e r i y m i ş g i b i g ö r ü n m e k
tedir . Uykusuzluk , kaygı, s t res , dep resyon, yorgun luk ve
eklem i l t ihabı , kanser g ib i ağr ıl ı mü zm in hasta l ık lar ın
h e m e n h e p s i s a n a yi le ş m i ş t o p l u m l a r d a d ah a s ı k g ö r ü l m e k
tedir . Bu t ip rahats ız l ık lar uzunca b ir süredir var olmak la
bir l ik te , günümüzde insanlar iç in eskis inden olduğundan
daha fazla s ık ına yaratmaktadır lar . Son araşt ı rmalar , günü
mü zde en yaygın işe g i tm em e neden inin -soğuk a lg ınlığ ı b ir
kenara b ı rakı ld ıkta- s t res olduğu nu or taya koymaktadır .
D ü n y a S a ğ l ı k Ö r g ü t ü , d e p r e s y o n u n ö n ü m ü z d e k i y i rm i y ı ld a
insanlan güçten düşüren en yaygın hasta l ık olacağını tahmin
etmektedir . N e tuh aft ı r k i mod ernl iğ in yan e tk i ler olarakor taya ç ıkan bu rahats ız l ık lar , aynı zamanda modern übbın
çare bulmakta en çok zor landığı rahats ız l ık lardır . Al ternat i f
t ıbb ın “resmi” übbın yer ini a lması pek olas ı deği lse de , tüm
işareder ge lecekte daha da yaygınlaşacağını göstermektedir .
S o r u l a r
1 Son y ı l larda a l ternat i f op ve tedavi ler konusunda neden
büyük b ir ar t ı ş olmuştur?
2 B iyomedikal sağl ık model inin temel inde yer a lan i lke ler
(bkz . Sayfa 302-7) hangi yönler iy le a l ternat i f t ıbb ın
ilkelerinden ayrılmaktadır?
300
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 20/43
Sa ğ l ık , Ha s ta lık ve E ng e l l il ik
Sosyolojik bakış açılarından tıp
Biyomedikal sağlık modelinin ortaya çıkıp
Bu kitapta ele aldığımız kavramların çoğu gibi, “sağlık” ve “hastalık”kavramları da kültürel ve toplumsalolarak tanımlanmaktadırlar. Kültürlerneyin sağlıklı, neyin normal olduğunailişkin kabulleri bakımından birbirindenayrılırlar. Bütün kültürlerde fizikselsağlık ve hastalık kavramları çoktandırbilinmekteyse de, bizim şu an tıp olarakadlandırdığımız etkinliklerin büyük
kısmı, Batı toplumlarında son üçyüzyılda yaşanan gelişmelerin bir sonucuolarak ortaya çıkmıştır. Modernliköncesi toplumlarda ise hastalıklarla verahatsızlıklarla ilgilenen ana kurumaileydi. Bunun yanında, hastalıklarıdoğal ve büyülü ilaçların bir karışımınıkullanarak tedavi etme konusundauzmanlaşmış şifacılar da hep var olmuşlardır ve bu geleneksel tedavi dizgeleri,Batılı olmayan kültürlerin çoğundahalen varlığını sürdürmektedir. Bunların büyük kısmı yukarıda tartıştığımızalternatif tıp kategorisine girmektedir.
Yaklaşık iki yüzyıldır tıbba egemenolan batılı tasarımlar ifadelerini biyo- m e d i k a l s a ğ l ı k m o d e l i n d e bulmuşlardır. Bu sağlık ve hastalıkanlayışı modern toplumların gelişimiyle
birlikte olgunlaşmıştır. Aslında budurum modern toplumların temelözelliklerinde biri olarak görülebilir.Zira biyomedikal sağlık modelininortaya çıkışı, aklın ve bilimin dünyayailişkin geleneksel ve dinsel açıklamalarkarşısında kazandığı zaferle yakındanbağlantılıdır (1. Bölüm, sayfa 53-54'dekiWeber ve ussallaşma tartışmasına
bakınız). Biyomedikal modeli daha
ayrıntılı biçimde incelemeden önce,ortaya çıktığı tarihsel ve toplumsalbağlamı kısaca ele alalım.
Kamu sağlığı
Yukarıda, geleneksel toplumunüyelerinin, büyük ölçüde, kuşaktankuşağa aktarılan kocakarı ilaçlarına,bakım yöntemlerine ve tedavi tekniklerine bel bağladıklarını gördük.Hastalıklar sıklıkla büyüsel ya da dinselterimlerle ele alınıyor ve kötü ruhlara yada işlenen "günah"lara yoruluyorlardı.Köylülerin ve sıradan kasabalıların sağlık sorunlarıyla ilgilenebilecek bugünkü
devlet ve kamu sağlığı dizgeleri gibiharici makamlar yoktu. Sağlık kişisel birmeseleydi ve kamuyu ilgilendirmiyordu.
Ne var ki, hızlı sanayileşme ve ulusdevletlerinin yükselişi bu durumudeğiştirdi. Sınırları tam olarak çizilmişulus devletlerinin ortaya çıkışıyla beraber yalnızca ülkenin sakinleri olmaktan
çıkan ve merkezi bir yetkenin yönetimialtına giren yerli halka bakış da değişti.Ülkedeki insan nüfusu, ulusal erki veserveti arttırmaya yarayan ve bu yüzdenizlenip nizama sokulması gerekenbüyük bir kaynaktı. Devlet birdenbireyurttaşlarının sağlığına özel bir ilgigöstermeye başladı; zira yüksek birulusal üretim, bayındırlık, büyümeoranı ve savunma gücü, ülke nüfusununesenliğine bağlıydı. Bu nedenled e m o g r a f i -insan nüfusununbüyüklüğünü, bileşimini ve dinamiklerini inceleyen çalışmalar- büyük birönem kazandı. Nüfus yoğunluğundameydana gelen değişimlerin izlenebilmesi ve kayıt altına alınabilmesi içinnüfus sayımı düşüncesi ortaya atıldı.Doğum ve ölüm oranları, ortalama
evlilik ve çocuk sahibi olma yaşları,
301
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 21/43
Sa ğ l ık , H as ta l ık ve E nge l l i ll k
inühar oranları, ortalama yaşam süresi,beslenme alışkanlıkları, yaygın hastalıklar ve ölüm nedenleri, vb. gibi her türlüistatistik bilgi toplandı ve hesaplandı.
Michel Foucault (1926-1984),bedenin devlet tarafından disiplin altınaalınması ve düzenlenmesi olgusunadikkati çekerek, modern tıbbın ortayaçıkışıyla ilgili düşüncelerimizin şekillenmesine önemli bir katkıda bulunmuştur(1973). Foucault'ya göre cinsellik vecinsel davranış bu süreçte hep merkezibir konumda yer almıştır. Cinsel ilişkihem nüfusu arttırmanın yolu hem de
kamu sağlığına ve esenliğine yönelik birtehditti. Üreme amaçlı olmayan cinsellik, bastırılması ve denetim altına alınması gereken bir şeydi. Cinselliğindevlet tarafından gözetim altına alınabilmesi kısmen evlilik, cinsel tutum,meşruluk ve gayrı meşruluk, doğumkotrol yöntemlerin ve kürtajın yaygınlığı gibi verilerin toplanmasıyla mümkün hale geldi. Bu gözetim, cinsel ahlakve kabul edilebilir cinsel etkinliklerleilgili güçlü toplumsal normların teşvikedilmesiyle el ele gidiyordu. Sözgelimieşcinsellik, mastürbasyon, evlilik dışıcinsel ilişki gibi cinsel “sapkınlıklar”hemen damgalanıp kınanıyordu (bkz.12. Bölüm: "Cinsellik ve ToplumsalCinsiyet").
Kamu sağlığı düşüncesi, halkı
-yani “toplumsal bedeni”- “patolojilerden” arındırma çabasının bir sonucuolarak şekillenmiştir. Devlet halkınyaşam koşullarını iyileştirme konusunda sorumluluğu üzerine almayabaşlamıştır. Halkı hastalıklardankoruyabilmek için halk sağlığı merkezleri ile su ve lağım şebekeleri kurulmuştur. Yollara kaldırımlar döşenmiş vebarınma sorunu üzerinde önemle
durulmuştur. Gıda işleme tesislerine vekesimhanelere kademeli olarakdüzenlemeler getirilmiştir. Halksağlığını tehdit etmediğinden eminolabilmek amacıyla cenaze işlemleri de
izlemeye alınmıştır. Hapishaneler, akılhastaneleri, darülacezeler, okullar vehastaneler insanları gözetlemeyi, hizayagetirmeyi ve denetim altına almayıhedefleyen bir hareketin parçası olarakortaya çıkmışlardır.
Biyomedikal model
Tıpta yaşanan gelişmeler, yukarıdadile getirdiğimiz toplumsal değişimlerleiç içeydi. Bilimin tıbbi teşhis ve tedaviamaçlı kullanımı, modern sağlıkdizgelerinin esas özelliğiydi. Hastalıklar,bedende saptanabilen hastanın şikayetettiği “belirtilerin” aksine “göstergeler” yoluyla, nesnel biçimde tanımlanmaya başlandı. Eğitimli “uzmanlar”tarafından yapılan resmi bakım, hem
fiziksel hem de ruhsal hastalıklarıntedavisi için kabul gören yöntem halinegeldi. Tıp eşcinsellik ve suç işlemedentutun da ruhsal hastalıklara kadaruzanan bir yelpazedeki “sapkın” davranışların düzeltilmesinin aracı halinegeldi.
Biyomedikal sağlık modeli üç temelsayıltı üzerine kurulmuştur. Birincisi,hastalık bedende meydana gelen ve bedeni “normal” işleyişinden uzaklaştıranbir bozulmadır. 1800'lerin sonlarındageliştirilen mikrop kuramı, her hastalığın ardında saptanabilir bir fail bulunduğunu ileri sürmektedir. Bedenisağlığına yeniden kavuşturabilmek için,hastalığın nedeni diğer etkenlerdenyalıtılarak ele alınmalı ve tedavi
edilmelidir.
3 0 2
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 22/43
Sa ğ l ık , Has ta l ık ve Engell i l ik
Biyomedikal sağ lık modeline göre hasta, hekimin gözünde yalnızca “hasta bir beden”dir.
İkincisi, zihin ve beden birbirindenayrı olarak tedavi edilebilir. Hastakavramı, bir bütün olarak bireydenziyade, hasta bir bedene -bir patolojiye-işaret eder. Vurgu bireyin esenliğindenziyade, hastalığın iyileştirilmesiüzerinedir. Biyomedikal model, hastabedenin diğer etkenler bir yana bırakılıpyalıtılmak suredyle araştırılabileceğini,üzerinde oynanabileceğini ve tedaviedilebileceğini savunur. Tıp uzmanları,hastanın muayenesinde ve tedavisindetarafsız olabilmelerine olanak tanıyanbir “tıbbi bakışı” benimserler. Tedavi,klinik bir ifadeyle, hastanın resmidosyasında bir araya gedrilip derlenmişverilerden harekede tarafsız ve değerlerden arınmış biçimde yapılmalıdır.
Üçüncüsü, yalnızca eğidmli tıp uzmanlan hastalıkları tedavi edebilirler.Hekimlik mesleği bir bütün olarak edkkurallara bağlıdır ve uzun süren yorucubir eğidmi başarıyla tamamlayabilmişgüvenilir bireylerce yürütülür. Bumeslekte, kendi kendini yedşdrmişşifacılara ya da “bilimsel olmayan” tıbbiuygulamalara yer yoktur. Hastane, ciddihastalıkların tedavi edilebilmesi içinuygun olan ortamı temsil eder; butedaviler genelde teknolojinin, ilaçtedavisinin ve ameliyatın birleşimindenoluşurlar. Biyomedikal modelin temelsayıtlıları ve bu modele getirileneleştiriler 8.1. Tabloda özedenmişdr.
3 0 3
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 23/43
Sa ğ l ık . Ha s ta l ık ve En ge l l ll lk
Biyomedikal modele getirilen eleştiriler
Yukarıda betimlenen biyomedikalsağlık modeli, son yirmi ya da otuz yılda
giderek artan bir biçimde eleştirioklarının hedefi haline gelmiştir.Birincisi, kimi bilginler bilimsel tıbbınetkinliğinin “abartıldığını” ilerisürmüşlerdir. Modern tıbbın kazanmışolduğu saygınlığa rağmen, genel olaraksağlık konusunda yaşanan iyileşmeler,tıbbi beceriden ziyade toplumsal veçevresel değişimlere dayandırılabilir.Etkili bir sağlık teşkiladanması, dengeli
beslenme, su ve lağım sistemleriningeliştirilmesi ve alınan temizlik önlemleri, özellikle bebek ve çocuk ölümüoranlarını aşağı çekme konusunda dahabaşarılı olmuştur (McKeown 1979).İlaçlar, cerrahide kaydedilen ilerlemelerve antibiyotikler yirminci yüzyılınortalarına gelene kadar ölüm oranlarında dikkate değer bir düşüşsağlayamamıştır. Antibiyotikler bakterienfeksiyonlarında ilk kez 1930 ve1940'lı yıllarda kullanılabilmiş; (çocukfelci gibi hastalıklara karşı) aşıgeliştirilmesiyse ancak daha sonrakiyıllarda mümkün olmuştur. Ivan Illich(1975), iatrogenesis ya da “nedenitedavinin kendisi olan” hastalıklarıörnek göstererek, modern tıbbınfaydadan çok zarar verdiğini dahi iddia
etmiştir. Illich, klinik, toplumsal vekültürel olmak üzere üç tür iatrogenesisolduğunu ileri sürmüştür. Klinikiatrogenesis, tıbbi tedavinin hastanındurumunu daha da kötüleştirmesi ya dayeni sağlık sorunları yaratmasıdır.Toplumsal iatrogenesis, tıbbın giderekdaha fazla alana el atması ve sunduğuhizmetler için yapay talepler yaratmasıdır. Illich'e göre, toplumsal iatroge
nesis, gündelik yaşamın getirdiğisıkıntılarla baş edebilme becerisinin,tıbbi açıklamalar ve alternatifler tarafından kademeli olarak köreltilmesi anlamına gelen kültürel iatrogenesise yol
açacağını ileri sürmüştür. Illich gibieleştirmenlere göre, tıbbın etkinlik alanıdaraltılmalıdır.
İkincisi, modern tıp, tedavi etmeyeçalıştığı hastaların düşüncelerini vedeneyimlerini dikkate almamakla suçlanmıştır. Tıbbın hastalıkların nedenlerine ve belli fiziksel rahatsızlıklarıntedavisine ilişkin nesnel, bilimsel bir
anlayış sağladığı varsayıldığı için,hastaların kendi durumları hakkındakibireysel yorumlarını dinlemeye gerekduyulmamaktadır. Her hasta, aslındatedavi edilmesi ve kurtarılması gerekenbir “hasta beden”den ibarettir. Budüşünceye karşı, eleştirmenler, etkili birtedavinin ancak hastalar kendi geçerliyorumları ve anlayışları olan, düşünebilen ve eyleyebilen bireyler olarak
görüldüğünde mümkün olabileceğiniileri sürmektedirler.
Üçüncüsü, eleştirmenlere göre,modern tıp kendini diğer alternatif tıpbiçimlerinden ve şifacılıktan üstüngörmektedir. “Bilimsel olmayan” herşeyin mutlaka daha değersiz olmasıgerektiği inancı kemikleşmiştir. Dahaönce de gördüğümüz üzere, modern
übbın daha geçerli bir bilgi biçimiolduğu savı, homeopati ve akupunkturgibi alternatif tıp yöntemlerinin giderekyaygınlaşmasıyla sarsılmaktadır.
Dördüncüsü, kimi sosyologlar,hekimlik mesleğinin neyin hastalık olupneyin olmadığını tanımlama konusundaaşırı çaba sarf ettiğini ileri sürmektedir.Elinde tuttuğu “bilimsel doğruların”
304
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 24/43
Sa ğ l ık , H as ta lık ve Eng e l l il ik
8.1. Tablo Biyomedikal modelin sayıltıları ve eleştirildiği noktalar
Sayıltılar:
- Hastalık, insan bedeninde belli biyolojikfaillerin neden oldu ğ u bir bozulmadır.
- Hasta, “ hasta bed eni” zih ninde n ayrı olarak elealınabilecek edilg in bir varlıktır.
- Yalnızca tıp uzmanları bu alanda “uzmanlıkbilgisine” sahiptirler ve hastayı iyile tirebilecekgeçerli tedavi yöntemini yalnızca onlaruygulayabilirler.
- Tedavi için uygun mekanlar, teknolojinin yoğ unve en iyi biçimde kullanıldığ ı hastanelerdir.
Eleştiriler:
- Hastalık “bilimsel hakikatler” yoluylaaçıklanabilecek bir ey değ ildir, zira toplumsa l
olarak olu turulur.
- Hastanın hastalıkla ilgili dü ünceleri vedeneyimleri tedavinin çok önemli bir parçasıdır.Hasta yalnızca fiziksel sağ lığ ı değ il, genelolarak esenliğ i öne mli olan etkin bir varlıktır vebir “bütündür.”
- Hastalık ve sağ lıkla ilgili yegane bilgi kaynağ ıtıp uzmanları değ ildir. A lterna tif bilgi biçimleride aynı ölçüde geçerlidir.
- Tedavinin mutlaka hastanede yapılması
gerekm ez. Teknoloji, ilaçla tedavi ya da cerrahitedavi yöntemleri diğ erlerinden üstün değ ildir.
belirleyicisi olma konumunu insanyaşamının daha fazla alanını denedmaltına almak için kullanabilir. Bukonuda en güçlü eleşdrilerin bazıları,modern übbın hamilelik ve doğum gibidoğal olayları kendi tekeline aldığını ve
“tıbbileştirildiğini” ileri süren kadınlardan gelmiştir. Doğumlar kadın elinde -ebeler tarafından, evde- değil,hastanelerde ve çoğu erkek olan uzmanhekimlerin yönetiminde yaptırılmaktadır. Bir başka deyişle, yaygın ve doğalbir olay olan gebelik, riskleri vetehlikeleri beraberinde getiren bir “hastalık” olarak görülmektedir. Feministler, bilgi birikimleri ve düşüncelerikadın doğum uzmanlarınca gereksizbulunan kadınların artık kendi gebeliksüreçlerinin denetimini yitirdikleriniileri sürmektedirler (Oakley 1984).“Normal” durumların tıbbileştirilmesine ilişkin benzer kaygılar, (geneldeProzac gibi ilaçların yardımına başvurulan) mutsuzluk ya da hafif çöküntü ve(genelde kronik yorgunluk sendromu
olarak adlandırılan) yorgunluk durumlarına ya da çocuklarda görülen hiper-aktivite konusunda da duyulmuştur, (s.308'deki kutuya bakınız.) Biyomedikalmodelin sayıtlıları da, içinde geliştiğidünyanın değişmeye başlamasıyla
gitgide sorgulanır hale gelmiştir.
Beşincisi, eleştirmenlere görebiyomedikal modelin temel sayıdıları,özellikle “nitelikli üreme” yoluyla insanırkının kalıtsal açıdan “ıslahını” hedefleyen ve çirkin siyasi sonuçları olabilecek öjeni çalışmaları tarafındanistismar edilmeye müsaittir. NaziAlmanya'sının bilim ve tıp “uzmanları”
bu siyaseti en uç noktalara taşımışlar vebeyaz tenli, üstün “Ari” ırkı yarattıklarını ileri sürmüşlerdi. Nazilerin öjeniizlenceleri, Yahudiler ve Çingeneler gibibiyolojik olarak kendilerinden dahaaşağı ırklar olarak gördükleri ırklardanmilyonlarca insanın soykırımına ve 250binden fazla engelli insanın da sistemlibiçimde katiedilmesine neden olmuştu(Burleigh 1994).
3 0 5
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 25/43
Sa ğ l ık , H as ta l ık ve En ge l l il ik
Öjeni siyasetinin en kanlı uygulaması Nazi Almanyası'nda uygulanmışolmakla birlikte, öj eninin -ki sıkça“nüfus siyaseti” olarak adlandırılır-yirminci yüzyılda pek çok Avrupa
ülkesinde ve A.B.D'de nüfusun bellikesimlerine, özellikle engellilere karşıuygulanmış olduğunu unutmamakgerekir. Bu siyasetler çoğunlukla “aklıkıt” kadınların zorla kısırlaştırılmasıyoluyla uygulanmışlardır. Irkçı siyasetözellikle siyah kadınlan vurmuştur;1907 ve 1960 yılları arasında A.B.D'nineyaletlerinde kısırlaştırılan 60 bininsanın çoğunluğunu siyah kadınlar
oluşturmaktaydı. İskandinav ülkelerindeyse siyasi liderler ve genetikçiler,gelişmekte olan refah devletinin“güçsüz” olanın üremesini teşvik edeceğinden ve buna bağlı olarak “ulusalırk”m niteliğinin düşeceğinden endişeediyorlardı. Sadece İsveç'te, 1934 ve1975 yılları arasında, %90'ı kadınlardanoluşan yaklaşık 63 bin kişi kısırlaştırıldı.İsveç'ten çok daha küçük bir ülke olanNorveç'teyse, aynı dönemde 48 bininsan kısırlaştırıldı. Bu ülkelerin tersine,Britanyalı ve HollandalI siyasetçiler vetıp uzmanları, gönüllü kısırlaştırılmayıve “aklı kıt” olanların kideler halindetecrit edilip kapatılmasını öngören birsiyaseti benimsemişlerdi (Rose 1999).
Günümüzdeyse, tıbbi teknolojileralanında yaşanan hızlı gelişmeler
biyomedikal modelin eleştirmenlerininkarşısına yeni ve daha zor sorularçıkarmaktadır. Dölütün oluşum vegelişim sürecine müdahaleyi olanaklıkılan genetik mühendisliği çalışmalarının yaygınlaştırılabilmesi için, bilimadına müthiş bir çaba harcanmaktadır.Genetik mühendisliğiyle ilgili tartışmalarda eleştirmenler, yukarıda dile
getirildiği biçimiyle öj eninin yirminci
yüzyılda genetik tıbbı yozlaştırdığınıileri sürüp karşı çıkanlar ve genetiktıbbın bu olaylardan ayrı şekildedeğerlendirilmesi gerektiğini düşünüpdestekleyenler olarak, genelde ikiye
ayrılmaktadırlar (Kerr ve Shakespeare2002). Genetik mühendisliği taraftarlarına göre bu çalışmalar son dereceönemli fırsadar sunabilecektir. Sözgelimi, kimi insanları belli hastalıklarakarşı savunmasız bırakan genetiketkenlerin günışığına çıkarılmasımümkün olabilecektir. Genleri yenidendüzenleyerek bu hastalıkların kuşaktankuşağa aktarılmasının önüne geçilebile
cektir. 2004 yılında Britanya'daki İnsanÜreme ve Ceninbilim Kurulu, bağırsakkanserinin kalıtsal bir türünden mustarip olan bir grup insana, bu hastalığıtetikleyecek genleri taşımayan sağlıklıceninlerini serbestçe seçebilme hakkıtanınmıştır. Bu karar, yalnızca kansereneden olan genleri taşımayan ceninlerinana rahmine yerleştirileceği anlamınagelmektedir. Bu eleme işleminin gerçekleştirilmemesi durumunda, doğacakçocuklar %50 olasılıkla hastalığı kalıtsalyollardan edineceklerdir (The Times, 1Kasım 2004). Cenin seçimine başlangıçta yalnızca kistik fibroz ve Hunting-ton hastalığı gibi tedavisi olmayançocuk hastalıkları söz konusu olduğunda onay verilmekteydi (The Times, 6Kasım 2004). Ne var ki, İnsan Üreme
ve Ceninbilim Kurulu'nun bu kararı“ısmarlama bebek” tartışmasını dakörüklemektedir. Zira bu karar hekimlerin şimdikinden daha geniş birözellikler yelpazesine göre en uyguncenini seçebilmelerinin yolunu açacakbir emsal teşkil etmektedir. Sözgelimi,arzu edilen saç, göz, ten rengine veağırlığa, vb. sahip bebek bedenleri“ısmarlamak” artık mümkündür.
3 0 6
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 26/43
Sa ğ l ık , Ha s ta l ık ve En ge l l il ik
Biyomedikal sağlık modelineyöneltilen ve yukarıda ele alınan eleştirilerin bazıları, genetik mühendisliğitartışmaları için de geçerlidir. Biyomedikal modelle ilgili kaygılar taşıyan
insanların çoğu, tıp uzmanlarınınteknolojiyi kullanırken sahip olduklarıyetkileri de sorgulayacaklardır kuşkusuz. Tıbbi müdahalenin istenmeyensonuçları da olacak mıdır? Cenin seçiminde müstakbel anne babaların rolüne olacaktır? Yoksa, (geleneksel olarakerkeklerden oluşan) tıp uzmanlarınıngeleceğin (doğaldır ki, kadınlardan oluşan) annelerine tavsiye diye dayatmalarda bulundukları başka bir vakayla mıkarşı karşıyayız? Cenin seçiminde cinsi-yetçilik, ırkçılık ve engellilere karşıolumsuz ayrımcılık yapılmasınınönlenebilmesi amacıyla ne gibi tedbirleralınmalıdır? Ve tüm bu kategoriler nasılbelirlenmektedir? Genetik mühendisliğinin ucuza yapılması pek mümküngörünmemektedir. Dolayısıyla, acaba
sadece ödeme gücü olanlar mı çocuklarının gelişimine müdahalede bulunuponları toplumsal olarak istenmediğinidüşündükleri özelliklerden arındırabi-leceklerdir? Peki ya bu maddi olanaklar
dan yoksun gruplara mensup insanlarındoğal yollardan doğan çocuklarına neolacaktır? Kimi sosyologlar, genetikmühendisliği yaptırabilme konusundaortaya çıkacak bu farklılıkların bir“biyolojik alt sınıf” ortaya çıkarabileceğini ileri sürmüşlerdir. Genetik mühendisliğinin sağlayacağı fiziksel avantajlarasahip olmayanlar, bu avantajlardanfaydalanabilen kişilerin önyargılarınınve ayrımcılığının hedefi haline gelebilirler. Iş bulma, yaşam ya da sağlık sigortası yaptırma konusunda sıkıntı çekebilirler (Duster 1990). Özetle, sosyologlara göre, tıbbi teknolojiler alanındayaşanan hızlı gelişmeler, gün geçtikçeyeni ve yanıtlanması gittikçe güçleşensoruları da beraberinde getirmektedir.
Hiperaktivitenin “tıbbileştirilmesi”
3 0 7
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 27/43
Sağlık, Hastalık ve Engell i l ik
Son on yılda Ritalin ilacı için yazılan reçetelerin sayısıkadanarak artmıştır. A.B.D 'de 5-18 yaş arası çocuklannyaklaşık yüzde üçü Ritalin kullanmaktadır. Britanya'da1993 yılında yazılan Ritalin reçetelerinin sayısı sadece 3500iken, 1998 yılında bu sayı 125,000'i geçmiştir. Uzmanlar,
2007 yılı itibarıyla her yedi çocuktan birinin bu ilacıkullanacağını öngörmektedirler ([Observer ; Mayıs 2003).Peki ama Ritalin nedir ve sosyologlar niye bu ilaçlailgilenmelidirler? Ritalin, Dikkat Dağınıklığı veHiperaktivite Bozukluğu (DD HB ) -çoğu hekim vepsikiyatra göre çocuklardaki dikkatsizlik, odaklanma veöğrenme güçlüğü gibi sorunlann asıl nedeni olan ruhsal
bir bozukluk- tanısı konmuş çocuk ve ergenlere verilenbir ilaçtır. Genelde “sihirli hap” olarak adlandırılmaktadır.Bu ilaç çocukları yatıştırmakta, odaklanmalarına yardımcıolmakta ve öğrenmelerini kolaylaştırmaktadır. Bazıöğretmenler, önceleri ço k yaramaz ve sorunlu olan
çocuklann Ritalin kullanmaya başladıktan sonra adeta
“birer melek” haline geldiklerini bile söylemektedirler.
Ritalin kullanımına karşı çıkanlar ise bu ilacın hiç de öylesıkça dile getirildiği gibi zararsız bir “ sihirli hap”olmadığını ileri sürmektedirler. Son yıllarda A.B.D'de veBirleşik Krallık'ta gün geçtikçe artan sayıda Ritalin
reçetesi yazılmakla birlikte, bu ilacın uzun vadedeçocukların bedenlerinde ve beyinlerinde ne gibi etkilerbırakabileceği konusunda kapsamlı bir araşürma yapılmışdeğildir. Belki de asıl kaygı verici olan şey, ortada ge rçekbir fiziksel sorun yokken dahi bu ilacın uygun “çözüm”olarak sunulduğu iddiasıdır. Ritalin karşıdan, D D H B“belirtilerinin” aslında modern dünyada yetişen çocuğun
yaşamın artan hızına, bilişim teknolojilerinin bunalucıetkilerine, yetersiz idmana, şekerli gıdalann aşırıtüketimine ve aile yaşamındaki sıkıntılara bağlı olarakyaşadığı stres ve b askının yansımaları olduğunu ilerisürmektedirler. Tıp biliminin Ritalin vasıtasıyla çocuktakidikkat dağınıklığını ve hiperaktiviteyi “tıbbileştirerek”,
bozukluğun gözlemlenen belirtilerinin toplumsalnedenlerini görmezden geldiğini söylemektedirler.
Değişen dünyada tıp ve sağlık
Sağlık ve hastalıkla ilgili bilgi sahibiolanların yalnızca tıp uzmanlarıolmadığı konusunda giderek artan birfarkındalık söz konusudur. Hepimizgerek bedenlerimize ilişkin anlayışımız,gerekse gündelik yaşamlarımızdabeslenme biçimimize, yapacağımızidmanlara, benimseyeceğimiz tüketimkalıplarına ve genel yaşam tarzımızailişkin olarak yaptığımız seçimleryoluyla kendi sağlık durumumuzuyorumlayıp esenliğimizi sağlayabilecekbir konumdayız. Sağlık konusundakiyaygın düşünme biçimlerine özgü buyeni yönelimler, modern tıbba getirilen
yukarıdaki eleştirilerle beraber, günümüzün modern toplumlarının sağlıkdizgelerinde meydana gelen esaslıdönüşümlere katkıda bulunmaktadırlar(bkz. 8.1. Şekil). Ayrıca, önceki sayfalarda tartışılan alternatif ya da tamamlayıcıtıbbın yükselişini de açıklamaktadırlar.
Bununla birlikte, bu süreçte diğeretkenler de iş başındadır: hastalığın
doğası ve kendisi de değişmektedir.
Eskiden, başlıca hastalıklar verem,kolera, sıtma ve çocuk felci gibi bulaşıcıhastalıklardı. Bu hastalıklar geneldesalgın olarak ortaya çıkar ve bütün birnüfus için tehdit oluşturabilirlerdi.Günümüzün sanayileşmiş ülkelerindeyse bu tip bulaşıcı hastalıkların görül
me oranı oldukça düşüktür ve nadirenölüme yol açmaktadırlar; hatta buhastalıkların bazıları yeryüzündentamamen silinmiştir. Sanayileşmiş ülkelerde görülen en yaygın ölüm nedeni,dolaşım bozuklukları, kalp hastalıkları,şeker ve kanser gibi bulaşıcı olmayan,müzmin rahatsızlıklardır. Bu değişime“sağlıkta geçiş süreci” denmektedir.Modernlik öncesi toplumlarda en yük
sek ölüm oranları bebekler ve küçükçocuklar arasında görülmekteyken,günümüzde ölüm oranları yaşla doğruorantılı olarak artmaktadır. İnsanlarartık daha uzun yaşadıkları ve geneldemüzmin dejeneratif hastalıklara yakalandıkları için sağlık ve tedavi yöntemleri konusunda yeni bir yaklaşımaihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, pek çok
müzmin hastalığın ortaya çıkışında
308
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 28/43
Sa ğ l ık , Ha s ta lık ve Fng e l l ll lk
önemli etkisi olduğu görülmüş olan-sigara içmek, diyet ve düzenli idmanyapmak gibi- “yaşam tarzı tercihleri”konusuna da gitgide daha fazla vurguyapılmaktadır.
8 . 1 . Ş e k i l : S o n d ö n e m d e t ı p v e s a ğl ık a la nında ge r ç e kle ş e n d ö n ü ş ü m l e r :
Kaynak: Nett le ton, (2006) .
Sağlık alanında yaşanan bu çağdaşdönüşümlerin, kimi bilginlerin ilerisürdükleri gibi biyomedikal modelinyerini alacak yeni bir “sağlık paradigması” ortaya çıkarıp çıkarmayacağı açıkdeğildir. Kesin olan bir şey varsa, o damodern tıbbın ve insanların moderntıbba karşı takındıkları tavrın hızladeğişmekte olduğudur.
Sosyolojik bakış açılarından
sağlık ve hastalıkSosyologların başlıca amaçlarından
biri de hastalık deneyimin incelemektir.Sosyologlar herhangi bir hastalığın -sözgelimi önceki sayfalarda elealdığımız anoreksia gibi bir hastalığın-hasta ve yakınları tarafından nasıldeneyimlendiğini ve yorumlandığınısorarlar. Eğer bugüne dek, kısa süreli de
olsa, bir hastalık geçirdiyseniz gündelikyaşam örüntülerinizin nasıl geçiciolarak değiştiğini ve başkalarıylaetkileşimlerinizin nasıl dönüşümeuğradığını bilirisiniz. Bunun nedeni
bedenin “normal” işleyişinin yaşamlarımızın genelde gözardı edilen amaaslında çok önemli olan bir parçasınıoluşturmasıdır. Bedenlerimizin işlemesi gerektiği gibi işlemesine bel bağlarız;benlik algımız dahi bedenlerimizintoplumsal etkileşimlerimizi ve günlüketkinliklerimizi sekteye uğratmadansürdürmemizi sağlayacak biçimdeişlemeye devam edecekleri beklentisiüzerine kuruludur.
Hastalığın hem kişisel hem detoplumsal boyutları vardır. Hastalandığımızda yalnızca biz acı ve sıkıntıçekip huzursuz olmakla kalmayız;başkaları da bizim halimizden etkilenirler. Yakın ilişki içinde olduğumuzinsanlar bize ilgi ve şefkat gösterebilir,destek olabilirler. Bizim hasta olduğu
muz gerçeğini kabul etmek için çabagösterebilir ya da kendi yaşamlarına bugerçeği dahil etmenin bir yolunubulabilirler. İlişki kurduğumuz başkainsanlar da hastalığımız karşısındatepkiler geliştirebilirler ve bu tepkilernihayetinde kendi benlik algımızıyorumlamamıza yardımcı olabileceklerigibi, benlik algımızın sarsılmasına daneden olabilirler.
Hastalık deneyimini kavramayayönelik iki görüş sosyolojik düşünceüzerinde özellikle etkili olmuştur. Bugörüşlerden ilki işlevselci okulla ilişkilidir ve bireylerin hasta olduklarındabenimsedikleri düşünülen davranışnormlarını öne çıkarır. Özelliklesimgese] etkileşimciler tarafındanbenimsenen ikinci görüş ise, hastalığa
3 0 9
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 29/43
Sağlık. Hastalık ve Engell i l ik
"Her işe yetişemiyoruz. Bu yüzde n hepinizden kendinize şu soruyu sormanızı istiyorum:
'Gerçekten d e o kadar hasta mıyım, y oksa hekimlerin değerli zamanını boşa mı harcıyorum?’"
getirilen yorumları ve bu yorumların
taşıdığı anlamların insanların eylemlerini ve davranışlarını nasıl etkilediğiniaçığa çıkarmayı amaçlayan kapsamlı birgirişimdir.
Hasta rolü
Önde gelen işlevselci düşünürlerden biri olan Talcott Parsons (1952),hasta rolü kavramını, hastalarınhastalığın yıkıcı etkilerini en aza
indirebilmek için benimsedikleridavranış kalıplarını betimleyebilmekamacıyla geliştirmiştir. İşlevselcidüşünce, toplumun genelde akıcı vegayrı ihtiyari biçimde işlediğini kabuleder. Bu nedenle, hastalık toplumsalsüreçlerin normal akışını engelleyebilecek bir işlev bozukluğu olarak görülür. Sözgelimi, hasta bir birey, sıradan
yükümlülüklerini yerine getiremeye-bileceği gibi, genelde olduğundan dahaaz verimli ve daha az güvenilir hale degelebilir. Hastalar normal rolleriniyerine getiremediklerinden ötürü,yakınlarındaki insanların yaşamları dasekteye uğrar; evindeki sorumluluklarıyerine getiremez, işyerindeki görevlerini tamamlayamadığı için iş arkadaşlarını da sıkıntıya sokar, vesaire.
İşlevselcilik hakkında dah a fazla bilgi için, bkz. 1 . Bölüm: “Sosyoloji Ned ir?”, s. 55-6
Parsons'a göre, hasta rolü toplumsallaşma sürecinde öğrenilir ve hasta
olunduğunda diğer insanların da yardımıyla oynanır. Hasta rolünün üçayağı vardır:
1. Hasta, hastalığından kişisel olarak sorumlu değildir. Hastalık bireyindenetimi dışında kalan fizikselnedenlerden dolayı görülür. Hastalığın ortaya çıkışı bireyin eylemleriyle ya da davranışlarıyla ilgili
değildir.2. Hasta, belli haklara ve ayrıcalıklara sahiptir; normal sorumluluklarından kurtulma da buna dahildir. Hasta,hastalığından en ufak şekildesorumlu olmadığı için, hastadeğilken üstlenmek zorundaolduğu her türlü görev, rol vedavranıştan muaf tutulur. Sözge
limi, hasta normal durumda eviçinde yerine getirmesi gerekengörevlerinden “azat” edilir. Genelde olduğundan daha kaba ya dadüşüncesice davranışlar sergilemesimazur görülür. Yatakta daha uzunsüre kalma, ve sözgelimi, işegitmeme hakkı kazanır.
3. Hasta, sağlığını geri kananmak için u^man bir hekime başvurmak ve “hasta” olmayı kabul etmek orundadır .:Hasta rolü geçicidir ve hastalanankişinin iyileşmek için etkin şekildeçaba sarf etmesini “şart koşar.”Hastalanan kişi, hasta rolünü sürdürebilmek için hastalık iddiasınıbir tıp uzmanına onaylatmalıdır.Hastalığın bir uzman görüşüyleonaylanması, hastanın çevre
3 1 0
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 30/43
Sa ğ l ık , Has ta l ık ve En ge l l i li k
sindekilerin de bu hastalık iddiasınıkabul etmelerini sağlar. Hastanıniyileşme sürecinde “hekimin tavsiyelerine” uyarak işbirliği yapmasıbeklenir. Hekime danışmayan ya da
tıbbi yetkenin tavsiyelerine uymayan bir hasta, oynadığı hasta rolünütehlikeye atar.
Parsons'm hasta rolü kavramı, herhastalığın hasta rolüyle ilgisinde “aynı”olmadığını savunan başka sosyologlartarafından inceltilmiştir. Bu sosyologlarhasta rolü deneyiminin hastalıküplerine göre çeşitlilik gösterdiğini, zira
insanların bir hastaya verdikleritepkilerin hastalığın ciddiyetine ve ohastalıkla ilgili algılarına göre değiştiğiniileri sürmektedirler. Bu nedenler hastarolünün bir parçası olarak verilen haklarve ayrıcalıklar her zaman tekbiçimliolarak deneyimlenmeyebilir. Freidson(1970), farklı hastalık derecelerine vetiplerine karşılık gelen üç farklı hastarolü tanımlamıştır. Koşullu hasta rolü,
iyileşebilecekleri geçici hastalıklarayakalanmış bireyler için geçerlidir.Hastaya belli haklar ve ayrıcalıklartanınır ve bir an önce “toparlanması”beklenir. Sözgelimi, bronşite yakalanmış biri, sıradan soğuk algınlığınayakalanmış birinden daha fazla hak veayrıcalığa sahip olacaktır. Meşruluğu koşulsu^ olan hasta rolü, tedavisiolmayan hastalıklardan mustaripbireyler için geçerlidir. Hastanıniyileşmek için “yapabileceği” hiçbir şeyyoktur; bu yüzden hasta rolünü oynamahakkına kendiliğinden sahip olur.Meşruluğu koşulsuz olan hasta rolü,alopecia (tam kellik) ya da ağır sivilcesorunu gibi hastalıklara (ki bu ikihastalık durumunda hastaya ayrıcalıktanınmamakla birlikte, hastalığından
31 ı
sorumlu olmadığı da kabul edilir) veyakanser ve Parkinson hastalığı gibi -has-taya önemli haklarla ayrıcalıklar tanıyıpçoğu görevinden muaf olmasına nedenolacak- ağır hastalıklara yakalanmış
bireyler için geçerlidir. Sonuncu hastarolü, gayrı meşru hasta rolüdür. Gayrımeşru hasta rolü, başka insanlar tarafından uygunsuz olarak damgalanmışdurumlardan ya da hastalıklardanmustarip bireyler için geçerlidir. Bu gibidurumlarda birey bir şekilde durumundan sorumlu tutulur; kişiye ilave hak veayrıcalık tanınmak zorunda değildir.Alkoliklik, bu hastalıktan mustarip olan
kişinin hasta rolünü üstlenme hakkınıolumsuz yönde etkileyen damgalanmışhastalıklara bir örnektir.
Erving Goffman (1963), damganın bireyin toplumda tam anlamıylakabul görmesini engelleyen bir değeryitimi ilişkisi olduğunu ileri sürmüştür.Damganın pek çok farklı biçimi -sözgelimi fiziksel (bkz. Paul Hunt'ın
sayfa 325'deki sakatlıkla ilgili tartışması), yaşamöyküsel (sabıka kaydı gibi)ya da bağlamsal (“yanlış insanlarlatakılmak” gibi) olabilir. Damgalar nadiren doğru değerlendirmelere dayanılarak oluşturulurlar. Kaynakları, çoğu kezyanlış ya da kısmen doğru olabilenalgılamalar ve basmakalıp örneklerdir.Damgalama sıklıkla tıbbi bağlamdaortaya çıkar (bkz. 330-1. sayfalarda yeralan, yüzdeki biçim bozukluklarınailişkin vaka incelemesi). Goffman,damgalama sürecinin toplumsaldenetimi içerdiğini ileri sürmüştür.Grupları damgalamak, toplumun grupdavranışını denetim altına almayollarından biridir. Kimi durumlardavurulan damga asla silinmez ve kişi aslatopluma tam olarak kabul edilmez
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 31/43
Sa ğ l ık , H as ta lık ve Eng e l l ll İ k
(ortaçağda toplumdan dışlanan ve tecritedilerek bir arada yaşamaya zorlanancüzamlıların başına gelen buydu. Aynıtutum kısa bir süre önce AIDS
hastalarına karşı da sergilenmiştir).Damgalama, tıbbi kurumlarda uzmanhekimin hastalara karşı sergileyeceğitavrın belirlemesinde de önemli bir roloynayabilir. Damgalanmış hastalar(sözgelimi, uyuşturucu bağımlıları),sorular sorduklarında ya da kendilerineuygulanan tedaviler hakkında aydınlatıcı bilgi almak istediklerinde, görmez
den gelinebilirler. Bu durum isehekimlerin ve diğer hastane çalışanlarının hastalar üzerinde tam anlamıylatıbbi bir egemenlik kurmalarına nedenolur.
"H asta rolü"ne yö n elti len eleştiriler
Hasta rolü modeli, hastalanan kişinin, aslında nasıl daha geniş bir toplumsal bağlamın ayrılmaz bir parçasıolduğunu açıkça gözler önüne serebilenetkili bir kuram olagelmiştir. Yine de, bukurama yöneltilebilecek birkaç eleştirivardır. Kimi yazarlar, hasta rolü“formülü”nün hastalığın deneyimini yakalamada başarısız olduğunu ilerisürmektedirler. Diğerleri ise, bukuramın evrensel biçimde uygulana
mayacağının altını çizmektedirler.Sözgelimi, hekimlerin ve hastaların tanıkonusunda anlaşmazlığa düştüğü ya daçıkarlarının çatıştığı durumları hesabakatmamaktadır bu kuram. Dahası,hasta rolünün benimsenmesi herzaman kolayca işleyen bir süreç değildir.Kimi bireyler sürekli yanlış teşhiskonulan belirtilerden ya da müzminağrılardan yıllarca mustarip olabilirler.
Yaşadıkları sağlık sorunlarına nihai birteşhis konana dek hasta rolü bu birey
lerden esirgenir. Kimi durumlarda isetoplumsal cinsiyet, ırk ve sınıf gibitoplumsal etkenler, kişiye hasta rolününlayık görülüp görülmeyeceğini ya da bu
rolün ne kadar kısa sürede verileceğinibelirleyebilir. Hasta rolü, onu çevreleyen toplumsal, kültürel ve ekonomiketkilerden ayrı olarak ele alınamaz.
Yaşam ve hastalıkla ilgili gerçekler,hasta rolünün öngördüğünden çokdaha karmaşıktır. Günümüzün moderndünyasında sağlık ve yaşam tarzlarınayapılan vurgunun giderek artması,
bireylerin kendi enseliklerinden eskisinden olduğundan daha fazla sorumlututuldukları anlamına gelmektedir. Budurum ise hasta rolünün ilk öncülüyle,bireylerin kendi hastalıklarındansorumlu tutulamayacakları sayıtlısıylaçelişmektedir. Dahası, modern toplumlarda akut bulaşıcı hastalıklardanmüzmin hastalıklara doğru yaşanangeçiş, hasta rolünün uygulanabilirliğinide iyice azaltmıştır. Akut hastalıklarınanlaşılmasında oldukça işe yarayanhasta rolü, sıra müzmin hastalıklarıanlamaya geldiğinde o denli işeyaramamaktadır: müzmin hastaların yada sakatların uygulayabilecekleri tek birformül yoktur. Hastalar ve onlarınetrafındaki insanlar hastalıkla yaşamaolgusunu çok farklı biçimlerde dene-
yimleyip yorumlayabilmektedirler.Bu noktada simgesel etkileşimcilik
okuluna mensup sosyologların görüşlerine dönerek, hastalık deneyimininasıl kavramaya çalıştıklarını elealacağız.
“Yaşanmış deneyim ” o larak
hastalık
Simgesel etkileşimciler, insanlarıniçinde yaşadıkları toplumsal dünyayı
312
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 32/43
Sa ğ l ık , H as ta l ık ve E nge l l il ik
nasıl yorumladıklarıyla ve ona ne gibianlamlar atfettikleriyle ilgilenirler. Çoğusosyolog, bu yaklaşımı, insanlarınhastalığı nasıl deneyimlediklerini ya dabaşkalarının hastalıklarını nasıl algıla
dıklarını anlayabilmek amacıyla, hastalık ve sağlık konularına da uygulamıştır,insanlar ciddi bir hastalık haberialdıklarında nasıl tepki gösterirler? Hastalıklar bireylerin gündelik yaşamlarınınasıl şekillendirmektedir? Müzmin birhastalıkla yaşamak zorunda olmakbireyin benliğini nasıl etkiler?
Yaşlanma konusunu ele aldığımız
bölümde (6. Bölüm) gördüğümüzüzere, sanayileşmiş toplumlarda insanlar artık daha uzun süre yaşamakta amailerleyen yaşlarda müzmin hastalıklarayakalanma oranları da artmaktadır. Tıp,bu sağlık sorunlarının getirdiği kimirahatsızlıkları ve acıları hafifletebilmekle birlikte, gün geçtikçe artan sayıdainsan uzun bir süre boyunca hastalıklayaşama ihtimaliyle karşı karşıya kalmak
tadır. Sosyologlar böyle durumlardahastalığın bireyin “yaşamöyküsüne”nasıl dahil edildiğiyle ilgilenmektedirler.
Sosyologların inceledikleri izlekler-den biri de müzmin hastaların hastalıklarının pratik ve duygusal sonuçlarıyla baş etmeyi nasıl öğrendikleridir. Bazıhastalıklar, insanların gündelik yaşamlarını etkileyebilecek düzenli bir
tedaviyi ya da bakımı gerektirirler.Düzenli olarak diyalize girilmesi,insülin iğnelerinin yaptırılması ve çoksayıda ilaç alınması gereken durumlarda, bireyler gündelik yaşam-larınıhastalıklarına göre yeniden düzenlemekzorunda kalırlar. İdrar ve dışkıtutamama ya da şiddetli kusma gibianiden ortaya çıkan diğer has-talıklarınbeden üzerinde öngörülemeyen etkileri
olabilir. Bu gibi rahatsızlıklara yakalanan bireyler, gündelik yaşamlarındarahatsızlıklarıyla baş edebilmekamacıyla stratejiler geliştirmek zorundakalırlar. Bu stratejiler hem -bilme
diğiniz bir mekanda önce tuvaletinyerini öğrenmek gibi- pratik meseleleri,hem de yakınlarınızla ya da diğerinsanlarla kurduğunuz kişilerarasıilişkileri idare edebilme becerilerinikapsar. Hastalığın belirtileri utanç vericiya da yıkıcı da olsa, insanlar yaşamlarınıolabildiğince normal biçimde sürdürebilmek için, bunlarla başa çıkabilecekleri çeşitli stratejiler geliştirmek
tedirler (Kelly 1992).
Hastalık deneyimi, aynı zamanda,insanların benlik algılarını zorlayabilirve dönüştürebilir. Her iki durum dabaşkalarının hastalığa gösterdiği fiilitepkilerden ve bu tepkilerin hastatarafından algılanma ya da imgelenmebiçiminden kaynaklanır. Çoğu insaniçin sıradan olan toplumsal etkileşimler,
müzmin hastalar ya da sakatlar içinriskler ve belirsizliklerle yüklüdür.Sıradan, gündelik etkileşimlerin zeminiolan ortak anlayış, hastalık ya da sakatlıkbir etken olarak işin içine girdiğinde herzaman hazır bulunamayabilir ve olağandurumlar tamamen farklı şekillerdeyorumlanabilirler. Sözgelimi hastanınyardıma gerçekten ihtiyacı vardır amabaşkalarına bağımlı görünmek istemeyebilir. Kişi, hastalık tanısı konmuşbirine şefkat duyuyordur ama konuyuona doğrudan doğruya açmaktançekinebilir. Toplumsal etkileşimlerindeğişen bağlamı, kişinin benlikalgısında meydana gelmekte olandönüşümleri hızlandırabilir.
Bazı sosyologlar, müzmin hastalıklardan mustarip bireylerin yaşamlarının
313
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 33/43
Sa ğ l ık , Has ta l ık ve En ge l l il ik
geneli bağlamında hastalıklarla nasılbaşa çıktıklarını incelemişlerdir (Jobling1988; Williams 1993). Hastalıkinsanların zamanından, kuvvetierinden,enerjilerinden ve duygusal dirençlerin
den çok şey alır götürür. Corbin veStrauss (1985), müzmin hastalarıngündelik yaşamlarını düzene koymakamacıyla geliştirdikleri sağlık rejimlerikonusunda çalışmışlardır. Bu çalışmalarsonucunda, insanların gündelik stratejilerine dahil olan üç tip “iş” bulunduğunu ortaya koymuşlardır. Hastalıklabaşa çıkabilmek amacıyla ağrıyıdindirici tedavi uygulamak, tetkikler
yaptırmak ve fiziksel terapi görmek gibietkinlikler, hastalıkla ilgili işlerdir.Günlük işlerse, gündelik yaşamı idameetmek için gerçekleştirilen -başkalarıyla ilişkileri sürdürmek, ev işleriniaksatmamak, kişisel ve mesleki çıkarlarıkollamak gibi- etkinliklerdir. Yaşam-öyküsel işler, hastanın kendi kişiselöyküsünü oluştururken ya da yeniden
kurarken gerçekleştirdiği etkinliklerikapsar. Bir başka deyişle, kişininhastalığını yaşamının bir parçası halinegetirme, anlama ve başkalarına anlatmayollarını geliştirme sürecidir. Böylesi birsüreç, insanların müzmin bir hastalıkgeçirip ne olduğunu öğrendik-ten sonrayaşamlarını yeniden anlamlandırıp birdüzene sokabilmelerine yardımcıolabilir. Buraya dek, hastalığın bireyi
nasıl etkilediği konusunu ele aldık; artıktoplumdaki sağlık ve hastalık örüntüle-rini inceleyip sağlık konusunda ulaşılansonuçların toplumsal gruplara görenasıl farklılık gösterdiğini tartışmayageçebiliriz.
Sağlığın toplumsal temeli
Yirminci yüzyıl, sanayileşmişülkelerde yaşayan insanların ortalama
yaşam sürelerinde meydana gelenönemli bir artışa tanıklık etmiştir.Birleşik Krallık'ta 1903 yılı itibarıylaerkekler için kırk beş, kadınlar için kırkdokuz yıl olan ortalama yaşam süresi,
2003 yılına gelindiğinde erkeklerdeyetmiş beşe, kadınlarda ise seksenlerekadar çıkmıştır. Çocuk felci, kızıl veverem gibi hastalıklar neredeysetamamen yok edilmişlerdir. Dünyanındiğer bölgeleriyle kıyaslandığında,yaşam standartları ve esenlik düzeyigörece yüksektir. Kamu sağlığı alanındayaşanan bu gelişmelerin pek çoğumodern übbın gücüne yorulmuştur.
Tıbbi araştırmaların hastalıklarınbiyolojik nedenlerini açıklama vedenetim altına alınabilmelerini sağlayanetkin tedavi biçimleri geliştirmekonusunda başarılı olduğuna -ve olmaya devam edeceğine- ilişkin yaygın birkabul vardır. Aynı kabule göre, tıbbibilgiler ve uzmanlaşma arttığı sürecekamu sağlığı konusunda sağlam vesüreklilik arz eden gelişmeler yaşanmasını da bekleyebiliriz.
Sağlık ve hastalık konusundaki buyaklaşım son derece etkili olmuş olsada, sosyologlara göre pek de tatminedici değildir. Zira bu yaklaşım,toplumsal ve çevresel etkenlerin sağlıkve hastalık örüntüleri üzerindeki önemli etkisini görmezden gelmektedir.Kamu sağlığı alanında yapılan genişkapsamlı iyileştirmeler dahi sağlık vehastalığın nüfustaki dağılımının dengeliolmadığı gerçeğini gizleyememektedir.Araştırmalar belli insan gruplarınındiğerlerine göre daha sağlıklı koşullardayaşadıklarını ortaya koymuştur. Sağlıkkonusundaki bu adaletsizlikler, dahageniş çaplı toplumsal ve ekonomikörüntülerle bağlantılı gibi görünmek
tedir.
3 1 4
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 34/43
Sağ l ık, Ha sta l ık ve EngelHHk
Toplumsal epidemioloji uzmanları-yani bir hastalığın ya da rahatsızlığınnüfustaki dağılımını inceleyen bilginler,sağlıkla toplumsal sınıf, toplumsalcinsiyet, ırk, yaş ve coğrafya gibi değiş
kenler arasındaki bağlantıyı açıklamayaçalışmışlardır. Bilginlerin büyük kısmısağlık ve toplumsal adaletsizlikler arasında bir bağlılaşım ilişkisi bulunduğunu kabul etmekle birlikte, henüz builişkinin doğası ya da sağlık alanındakiadaletsizliklerin nasıl ele alınmasıgerektiği konusunda bir uzlaşmayavarılabilmiş değildir. Ana tartışmakonularından biri, yaşam tarzı, davranış,
beslenme ve kültür örüntüleri gibibireyi ilgilendiren değişkenlerin mi,yoksa gelir dağılımı ve yoksulluk gibiçevresel ya da yapısal etkenlerin mi dahaönemli olduğudur. Bu bölümde, Britanya'daki toplumsal sınıf, toplumsalcinsiyet ve etnik kökene bağlı olarakdeğişiklik gösteren çeşitli sağlıkörüntülerini ele alıp bu örüntülerinvarlıklarını açıklamayı çalışan rakipgörüşleri gözden geçireceğiz.
Sınıf ve sağlık
Sağlık ve sınıflar konusunda yapılan araştırmalar, bireyin mensup olduğutoplumsal sınıfla ölüm ve hastalık
örüntüleri arasında açık bir ilişki bulunduğunu ortaya koymuştur. Britanya'da,ülke çapında yapılan en büyükaraştırmalardan biri olan (DHSS 1980)Kara Rapor, sınıflara bağlı olarak sağlıkalanında ortaya çıkan eşitsizliklerin boyutlarının kamunun bilgisine sunulmasıbakımından önemli bir çalışmaolmuştur. Pek çok insan bu araştırmanın sonuçlarım çok sarsıcı bulmuştur.
Bu rapor, topluma bir bütün olarakbakıldıkta sağlık alanında genel biriyileşme görülmesine rağmen, farkısınıflar arasında, doğum kilosundantutun da tansiyona ve müzmin hastalığayakalanma riskine kadar değişen pekçok sağlık göstergesini etkileyen,önemli eşitsizlikler olduğunu ortayakoymuştur. Daha yüksek toplumsal-ekonomik konumlarda bulunan insan
lar, kendilerinden aşağı sınıflardakiinsanlara göre ortalama olarak daha
8 . 2 . T a b lo İngiltere ve Galler’de toplumsal sınıflara göre görülenbebek ölümü oranları*
Evl i l ik k i ____ Evlilik Dışı
1991 2001 1991 200
Üniversite mezunu 5.1 3.6 4.2 4.5Yönetici v e teknik eleman 5.3 3.6 6.6 4.0Vasıflı işçi 6.1 4.5 8.5 5.3Vasıflı beden işçisi 6.2 5.0 7.7 5.8Yarı-vasıflı beden işçisi 7.1 6.2 9.6 6.7Vasıfsız beden işçisi 8.2 7.2 11.0 7.5Diğer 11.6 6.7 21.2 10.8
Toplam 6.3 4.6 8.8 6.1
* Bebek ölümler i , do ğum u tak ip eden i lk b ir y ı l iç inde m eydan a gelen ço cuk ölümler id i r ; bebeğin toplu msal s ınıf ı, ö lüm belgesinde yazan b aba mesleğine gö re bel i r lenmişt i r .
Kaynak:: Soda! Trends 3 4 ( 2 0 0 4 )
3 1 5
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 35/43
Sa ğ l ık , H as ta l ık ve E nge l l l lİ k
sağlıklı, daha uzun boylu, daha kuvvetlive daha uzun ömürlü olmaktadırlar. Bufark özellikle bebek ve çocuk ölümüoranlarında kendini göstermekteyse de,genel olarak bakıl-dıkta yoksullar
zenginlere göre daha erken yaşta ölmetehlikesiyle karşı karşıyadırlar.
Browne ve Bottrill (1999), sınıfsalfarklılıklara bağlı olarak sağlık alanındagörülen başlıca eşitsizlikleri şöyleözetlemişlerdir:
1. En alt meslek sınıfında yer alanvasıfsız beden işçilerinin emekli
liklerinden önce ölme olasılığı, enüst meslek sınıfında yer alan “beyazyakalı” meslekten gelen büroçalışanlarına göre iki kat dahayüksektir.
2. Vasıfsız işçilerin ailelerindedüşük ya da bebek ölümü görülmeoranı, meslekten gelen çalışanlarınailelerine göre üç kat daha yüksektir
(bkz. 8.2. Tablo).3. En üst meslek sınıfında yer alanbir ailenin çocuğu olarak doğan birbirey, en alt meslek sınıfında yeralan bir ailenin (vasıfsız bedenişçilerinin ailelerinin) çocuğuolarak doğan bir bireye göre 7 yıldaha fazla yaşamaktadır.
4. Ana ölüm nedenlerinin %90'ı,en tepedeki üç meslek sınıfınanazaran, en altta yer alan iki mesleksınıfında daha yaygın görülmektedir (bkz. 8.2. Şekil).
5. İşçi sınıfına mensup insanlar,serbest meslekle uğraşan insanlaranazaran hekimleri daha sık olarakve daha çeşitli şikayetlerle ziyaret
etmektedirler. Vasıfsız bedenişçilerinde uzun süreli rahatsızlıkların görülme oranı, meslektengelen çalışanlara göre %50 dahafazladır.
6. Sağlık alanında görülen sınıfsaltemelli eşitsizlikler uzun süredirişsiz olanlar arasında daha dabelirgin olarak görülür; çalışaninsanlar, işsizlere göre daha uzunsüre yaşamaktadırlar.
Diğer sanayileşmiş ülkelerde yürütülen çalışmalar da sağlığın sınıflaragöre değişkenlik gösterdiği açıkçaortaya koymuştur. Kimi bilginler, sağlıkkonusunda toplumun en zengin ve enyoksul kesimleri arasında görüleneşitsizliklerin gün geçtikçe daha dabüyüdüğüne inanmaktadırlar. Yine de,sağlık alanındaki eşitsizlikler ve toplumsal sınıflar arasındaki ilişkiyi günışığınaçıkarmaya yönelik araştırmalarınsayısında bir artış olmakla birlikte,
bilginler bu ikisi arasındaki bağlannyısağlayan asıl düzeneği ortaya çıkarmakonusunda henüz başarılı olabilmişdeğildirler. Aradaki bağlılaşımı açıklamaya yönelik, birbirine rakip birkaçaçıklama geliştirilmiştir.
Sağlık alanındaki eşitsizliklerle ilgiliverileri gözden geçirmek, izleneceksiyaseti belirlemek ve daha ileri araştırmalar için önerilerde bulunabilmekamacıyla hükümet tarafından hazırlanan Kara Rapor, büyük ölçüde maddiaçıklamalara bel bağlamıştı. Maddi yada çevresel açıklamalar, sağlık alanındaki eşitsizliklerin nedenlerini yoksulluk, refah ve gelir dağılımı, işsizlik,barınma, kirlilik ve kötü çalışmakoşulları gibi büyük toplumsal yapılardaararlar. Sınıflar arasında görülen sağlık
3 1 6
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 36/43
Sağlık, Hastalık ve Engell i l ik
120
100
80
$ 6040
20
0
_ 500>t>0I 400
1 300
3 2001 100■S o jü o ■■ıiılII IIIN IIIM IV V
Toplumsal sınıf I II IIIN IIIM IV V
Toplumsal sınıf
500 j
'£ 400--
? 300 -
■ ■4Kİİ1| 200--
E 100-OI-o -
■ ■ı ■ 1Toplumsal sınıf Toplumsal sınıf
Toplumsal sınıf
100
80
1 60
I II IIIN IIIM IV VToplumsal sınıf
8.2 . Şekil: Birleşik Krallık’ta 20-6 4 yaş arası erkeklerin ölüm nedenlerine vetoplumsal sınıflarına göre ölüm oranları.
Kaynak: ONS (2001)
3 1 7
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 37/43
Sa ğ l ık , Ha s ta lık ve En ge l l l ll k
eşitsizliği kalıpları, maddi yoksunlukların bir sonucu olarak görülür. Sağlıkalanındaki eşitsizlikleri en aza indirmek,ancak genel toplumsal eşitsizliklerinköklerine inebilmekle mümkündür.
Kara Rapor, öne sürülen diğer savlarınolası geçerliliğini de gözardı etmeksizin,sağlık alanındaki eşitsizliklerle savaşabilmek amacıyla kapsamlı bir yoksullukla savaş stratejisi geliştirilmesigerektiğinin ve eğitim alanında iyileştirmeler yapılması gerektiğinin altınıçizmiştir.
Margaret Thatcher yönetimindeki
muhafazakar hükümet, Kara Rapor'unbulgularını raporun gerekli gördüğükamu harcamalarının gerçek dışı vebeklenenin ötesinde olduğu gerekçesiyle önemsememiştir. Thatcher hükümeti(1979-90), sağlık alanındaki eşitsizliklerin kültürel ve davranışsal açıklamalarına odaklanma eğilimindeydi. Kültürelve davranışsal açıklamalar bireyselyaşam tarzlarının sağlık üzerindeki
etkisinin önemine vurgu yaparlar. Alttoplumsal sınıflar, sigara içme, dengesizbeslenme, yüksek alkol tüketimi gibisağlığa zararlı belli başlı etkinliklerigerçekleştirmeye daha yatkındırlar. Busava göre bireyler, yaşam tarzlarınıkendileri belirledikleri için, kendi sağlıkdurumlarının bozulmasından birinciderecede sorumludurlar. Bu yaklaşımın
bazı taraftarları, bu tür davranışlarınkişilerin kendi yaşam tarzlarındanziyade, içinde bulundukları toplumsalsınıflar bağlamında ortaya çıktığını ilerisürmektedirler. Bununla birlikte, yaşamtarzı ve tüketim kalıplarını da sağlıksızlığın ana nedenleri arasında göstermektedirler. Sonraki hükümetler de bireylerin yaşam tarzlarının seçimlerikonusunda etkili olabilmek amacıyla
kamu sağlığı kampanyalarına önemvermeyi sürdürmüşlerdir. Sigara karşıtıgirişimler, sağlıklı beslenme ve idmanizlenceleri toplumsal davranışlarışekillendirme çabalarına iki örnektir.
Böyle kampanyalar bireyleri kendiesenlikleri konusunda sorumlulukalmaya teşvik ederler ama içinde bulundukları toplumsal konumun bu bireylerin seçimlerini ve olanaklarını kısıtla-yabileceğine genelde gözardı ederler.Sözgelimi sağlıklı bir beslenmeninesasını oluşturan taze sebze ve meyveler, yağ ve kolesterol oranı yüksek olandiğer pek çok besine göre, dahapahalıdır. Araşürmalar, sağlıklı besintüketimi oranının yüksek gelir gruplarına mensup insanlar arasında dahayüksek olduğunu ortaya koymak-tadır.
1997 yılında iktidara gelen İşçiPartisi hükümeti, sağlık alanındakieşitsizlikler konusunda kültürel vemaddi etkenlerin insan sağlığı üzerindeki etkisini göz önünde bulunduran daha
kapsamlı bir tutum benimsedi. Bualandaki eşitsizliklerin incelenmesiamacıyla Donald Acheson'un başkanlıkettiği bağımsız bir soruşturma komisyonu kurdu. 1998 yılının Kasım ayındayayımlanan Acheson Raporu, sağlıkalanındaki eşitsizliklerin son yirmi otuzyılda, özellikle 1980'lerin sonu ve1990'ların başında, daha da büyüdüğünü doğruladı. Hükümet 1999 yılınınTemmuz ayında, Acheson Raporu'ndasunulan kanıtlara dayanarak, kötü sağlıkkoşullarının oluşmasında çok çeşitli -toplumsal, ekonomik, çevresel ve kültürel- etkenlerin (bu etkenlerin bazıları8.3. şekilde gösterilmiştir) birlikte roloynadığının altının çizildiği ve sözgelimi işsizlik, elverişsiz barınma şartları, eğitim gibi konuları hastalığın
3 1 8
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 38/43
C M
Sa ğ l ık , H as ta l ık ve En ge l l il ik
Dengesiz beslenme, yoksul Britanyalıların kötü sağlık durumlarıyla ilişkilendirilen etkenlerin başında gelmektedir.
yalnızca belirtileriyle değil nedenleriylede ilişkilendirerek inceleyebilecek birdizi devlet teşebbüsünün oluşturulmasının önerildiği Sağlıklı Ulusumuz (OurHealthier Nation) başlıklı bir BeyazMakale yayımladı.
Toplumsal cinsiyet ve sağlık
Araştırmalarda, sağlık konusundakadınlar ve erkekler arasındaki farklarada dikkat çekilmektedir. Dünyanınhemen her ülkesinde kadınların yaşamsüreleri erkeklerin yaşam sürelerindendaha uzundur (BMKP 2004). BirleşikKrallık'ta, ölüm nedenleri ve hastalıkkalıpları kadınlar ve erkekler arasındafarklılık göstermektedir (bkz 8.4. Şekil).
Kalp hastalıkları kadınlardan çokerkekleri etkiliyor olmakla birlikte,altmış beş yaşının altındaki kadınlar veerkeklerde en sık görülen ölüm nedeniolmayı sürdürmektedirler. Bununlabirlikte, erkeklerin kazalar ya da şiddetolayları yüzünden ölme oranlan dahayüksektir; ayrıca erkekler alkol ve uyuşturucu bağımlılığına daha yatkındırlar.
Maddi koşullar kadınların sağlıkdurumlarını etkiliyorsa da, bu geleneksel olarak, ölçülmesi zor bir etkenolagelmiştir. Bu konuda yapılan pek çokçalışma, kadınları eşlerinin dahil olduğutoplumsal sınıflara göre sınıflandırmayoluna gitmiş ve bize kadın sağlığıkonusunda çarpıtılmış bir resim
3 1 9
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 39/43
Sa ğ l ık , Ha s ta lık ve E nge l li li k
Yetersiz tıbbi ve toplumsa l^
bakım ile sağ lık ve toplumsal
hizmetlere en mede
yoksunluk
Yelersız eğ itim
(özellikle sağ lık eğ itimi)
eri ilebilecek sağ lık bakımı vel
hizmetleri hakkında
Uzun süreler çalı mak
ve çalı ma ortamlarının
slresli ya da
tehlikeli olması
Ödenebilir bo zaman
hizmetlerine ya da park ve
bahçelere eri mede
yoksunluk
Tcplumsal yalıtılmı tık ve
dı lanmı lık - toplumun kıyısında
olmak ve kendi ya amı üzerinde
çok az denetimi
olmak
Çok fazla sigara ve içki
kullanmak, yasadı ı uyu turucu
kullanmak ve güvenli seks ,
ya amamak
Suç oranlarının
yüksek olduğ u
yerde ya amak
Kirlenme riskinin,
kalabalık yolların ve kirli
havanın yoğ un olduğ u
sanayi bölgelerinde
İ yerinde sağ lık ve güvenliğ i
zorlayıcı önlemlerin
olmamasıAburcubur ve öteki
sağ lıksız yiyecekler
yemek
Köıü ta ımacılık planla
ması ve kamu ta ımacılı
ğ ına eri imin kötü
olanlsnmas'
Rutubetli, soğ uk.ve çok
kalabalık olan
kötü evler
Yetersiz çocuk
bakımı ve
toplumsalla ması
Uygun yiyecekler
almama ya da
hazırlamama
İ sizlik ve
yoksulluk
8.3. Şekil: Kültürel ve maddi etkenlerin sağlık üzerindeki etkileriKaynak- B r o v v ne ( 2 0 0 5 ) , s . 4 1 0
/ sunmuştur (bkz. 9. Bölüm : “Tabakalaşma ve Sınıf”). Bu duruma rağmen,kadınların hastalıklarını kabulleniptıbbi yardım alma oranlarının erkeklerden daha yüksek olduğunu biliyoruz.
Sanayileşmiş ülkelerde, kaygı vedepresyon vakalarının kadınlardaerkeklerden iki kat daha fazla görüldüğü bildirilmiştir. Kimi gözlemcileregöre, kadınların ev işleri, çocuk bakımı,mesleki sorumluluklar gibi birden fazlarolü aynı anda üstienmek zorunda kalmaları, daha fazla stres alüna girmelerine ve daha sık hastalanmalarına nedenolmaktadır. Lesley Doyal (1995),kadınların sağlık ve hastalık örüntüleri-nin, en iyi biçimde, yaşamlarının oluşturan etkinlik alanlarıyla ilgisinde elealındıklarında açıklanabileceğini ilerisürmüştür. Kadınların yaşamları, yerinegetirmeleri gereken sorumluluklarıylaev işleri, çocuk doğurma, büyütme,annelik yapma, doğum denetimi yoluyladoğurganlığı düzenleme, vb. ile ilgi
sinde ele alındıkta, erkeklerinkindenoldukça farklıdır (yine de, her geçengün daha çok sayıda kadının iş yaşamınakatıldığı göz önüne alındıkta, busaydıklarımızın eskisi kadar geçerli
olmadığı da pekala ileri sürülebilir).Doyal'a göre, “kadınların sağlık durumlarının asıl belirleyicileri, bu farklıişlerin toplamdaki etkileridir.” Bunedenle, kadın sağlığını konu edinenher çözümleme toplumsal, ruhbilimselve biyolojik etkenler arasındakietkileşimi de hesaba katmalıdır.
Heather Graham, stresin beyazişçi kadınların sağlıkları üzerindekietkilerini araştırmıştır. Bu araştırmasısonucunda, yelpazenin daha alttoplumsal-ekonomik kısmında yer alankadınların yaşamsal bunalım anlarındaihtiyaçları olan destek ağlarına erişimkonusunda orta sınıfa mensup kadınlardan daha kısıtlı olanakları olduğunuortaya çıkarmıştır. İşçi sınıfına mensupkadınların yaşamsal bunalımlarla (işten
3 2 0
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 40/43
Sa ğ l ık , Ha s ta l ık ve En ge l l ll lk
70
60
50
40
30
3 20
I 10
[3 Süregelen hastalık
| Kısıtlayıcı süregelen hastalık
11L r I
ı ı ut ı ii Lr IUdu
i
Erkekler Kadınlar
8.4. Ş ekil: 200 3-200 4 yıllan itibarıyla, ya a ve cinsiyete göre hastalıkların hastalarınkendileri tarafından bildirilme oranları.Kaynak. Social Trends 3 5 ( 2 0 0 5 ) .
çıkarılma, boşanma, evden çıkarılma yada bir çocuğunun ölümü gibi) karşıkarşıya kalmaya diğer gruplardan dahaeğilimli olduklarını ama bu sorunlarlabaş etme becerilerinin daha zayıf vekaygı karşısında sığınabilecekleri limanların sayısının da daha az olduğununaltını çizmişdr. Üstelik sadece budurumun bir sonucu olarak ortayaçıkan stres fiziksel ve ruhsal hasarlar
vermekle kalmamakta, aynı zamandastresle baş edebilmek için başvurulan -sigara içmek gibi- kimi stratejiler deyıkıcı olabilmektedir. Graham, sigaraiçmenin kişisel ve maddi kaynaklartükenme noktasına geldiğinde ortayaçıkan gerilimi azaltmanın bir yolu olduğunu ileri sürmektedir. Bu yüzden, sigara içmenin kadınların yaşamındaparadoksal bir yeri vardır -bir yandan
kendilerinin ve çocuklarının sağlığınıtehlikeye atarken, diğer yandan cansıkıcı durumlarla baş edebilmelerineizin vermektedir (Graham 1987,1994).
Ann Oakley ve meslektaşları(1994), İngiltere'nin dört şehrinde,toplumsal açıdan mağdur durumdakikadınların ve çocukların sağlıklarıkonusunda toplumsal desteğin ne gibi
bir rolünün olduğunu araştırmışlardır.Oakley, stres ve sağlık arasındaki ilişkinin hem büyük yaşamsal bunalımlardahem de daha ufak sorunlarda geçerliolduğunu ve bu durumun özellikle işçisınıfına mensup insanların yaşamlarında belirgin biçimde hissedilebildiğiniileri sürmektedir. Oakley, danışmahizmederi, yardım hadarı ya da evziyarederi gibi toplumsal destek örün-
3 21
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 41/43
Sa ğ l ık , H as ta l ık ve Enge l l İ Ii k
tülerinin stresin kadın sağlığı üzerindekiyaygın olumsuz etkileri karşısında bir“tampon” görevi görebileceğini belirtmektedir. Bu konuda yapılan diğerçalışmalar da, toplumsal desteğin
insanların hastalık ya da rahatsızlıklarıyla yaşamaya uyum sağlayabilmelerine yardımcı olabilecek önemli biretken olduğunu göstermiştir (Eli 1996).
Etniklik ve sağlık
Sanayileşmiş toplumlarda sağlıketnik olarak şekillenmekle birlikte,etniklik ve sağlık arasındaki ilişkiyi
ancak kısmen anlayabilmiş durumdayız. Bu konuda yürütülen sosyolojikçalışmaların sayısı gün geçtikçeartmakla birlikte, elde edilen kanıtlarhenüz yeterince ikna edici değildir.Kimi durumlarda, etnik bir grubaüyeliğin sonucu olarak ortaya çıkaneğilimler uğruna, sınıf ya da toplumsalcinsiyet gibi önem arz eden diğeretkenler gözardı edilebilmektedir.
Bununla birlikte, bazı hastalıklarKarayip-Afrika ya da Asya kökenliinsanlar arasında daha sık görülmektedir. Birleşik Krallık'ta nüfusun bukesiminde böbrek kanseri, verem veşeker hastalığından ölme oranı,beyazlardan daha yüksektir. BirleşikKrallık'ta yaşayan Karayip-Afrikakökenlilerde yüksek tansiyon ve orak
hücreli kansızlık (alyuvarları etkileyenkalıtsal bir bozukluk) görülme oranı,nüfusun geneline göre daha yüksektir.Hindistan yarımadasında yaşayaninsanların kalp hastalıklarına bağlı ölümoranları da Birleşik Krallık ortalamasının üstündedir.
Kimi bilginler, sağlığın etnik olaraknasıl şekillendiğini ortaya koyabilmek
amacıyla kültürel ve davranışsal açıklamalara yönelmişlerdir. Sağlık alanındagörülen sınıf tabanlı eşitsizlikleregetirilen kültürel açıklama örneğin-dekine benzer biçimde, bireylerin ve
grupların sağlık üzerinde etkisi olanyaşam tarzları üzerinde durmuşlardır.Bunların genellikle beslenme vepişirme alışkanlıkları ya da akrabaevlilikleri (ikinci göbekten kuzenlerdüzeyinde yapılan aile içi evlilikler) gibikültürel ya da dinsel inançlarla bağlantılıolduğu düşünülegelmiştir. Eleştirmenler ise, kültürel açıklamaların gerçeksorunu etnik grupları etkileyen yapısal
eşitsizlikleri, bu grupların sağlık dizgesinde karşı karşıya kaldıkları ırkçılığıve ayrımcılığı belirlemede başarısız olduklarını ileri sürektedirler.
Sağlığın etnik olarak nasıl şekillendiğini açıklamaya yönelik toplumsal-yapısal açıklamalar, Birleşik Krallık'tayaşayan Karayip-Afrika ve Asya kökenliinsan-ların içinde yaşadıkları toplumsal
bağlama odaklanmaktadır. Karayip-Afrika ve Asya asıllı insanlar sıklıklasağlıklarını bozabilecek pek çokdurumdan mağdur olmaktadırlar.Bunların arasında sağlıksız ya dakalabalık yerlerde barınmak zorundabırakılmaları, yüksek işsizlik oranı veyalnızca düşük ücretli ve tehlikeliişlerde çalıştırılmaları sayılabilir. Bumaddi etkenlere bir de, ya kendinidoğrudan şiddet, tehdit ve ayrımcılıkolarak gösteren ya da “kurumsallaşan”ırkçılığın sonuçları eklenmektedir.
Kurumsal ırkçılık, sağlık hizmetlerinin ulaştırılması sırasında ortayaçıkmaktadır (Alexander 1999). Etnikgruplar sağlık hizmetlerinden yararlanma konusunda eşitsizliklerle ve sorunlarla karşılaşabilmektedirler. Dil engeli,
3 2 2
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 42/43
Sa ğ l ık , H as ta l ık ve Eng e l l il ik
hastanın şikayetini yeterince anlatama-masına ve sunulan hizmetten tamolarak yararlanamamasına nedenolabilmektedir; kültürlere göre değişiklik gösteren hastalık ve tedavi anlayışları
sağlık hizmederinde çalışan uzmanlartarafından çoğu kez dikkate alınmamaktadır. Ulusal Sağlık Hizmederi,çalışanlarını ağırlıklı olarak beyaz-olmayan nüfusu etkileyen hastalıklarkonusunda daha dikkatli davranmalarıve hastaların kültürel ve dinsel inançlarını göz önünde bulundurmaları konusunda bilinçlendirmediği içineleştirilmektedir.
Ku rum sal ırkçılık konusu s. 540-1'de “Irk, Etniklik, ve Göç” başlıklı 13. Bölümde daha ayrıntılı biçimde tartışılmaktadır”
Sağlık alanındaki eşitsizliklerleetniklik arasındaki ilişki konusundaherhangi bir görüş birliği yoktur. Bualanda henüz araştırılması gereken dahaçok şey vardır. Bununla birlikte, sağlık
alanındaki eşitsizlikler ve etnikliksorununun Britanya'daki etnik azınlıkların yaşamlarını etkileyen daha büyüktoplumsal, ekonomik ve siyasi etkenlerle ilişkisinde ele alınması gerektiğiaçıktır.
Sağlık ve toplumsal uyum
Sağlık alanındaki eşitsizliklerin
nedenlerini günışığına çıkarabilmekamacıyla, giderek artan sayıda sosyologdikkatlerini toplumsal desteğin vetoplumsal uyumun sağlıklı yaşamıteşvik edici rolü üzerinde yoğunlaştırmaktadır. Birinci bölümdeki (“Sosyoloji Nedir?”) Durkheim'la ilgili tartışmamızdan da hatırlayabileceğinizüzere, toplumsal dayanışma, sosyolojinin en önemli kavramlarından biridir.
Durkheim toplumsal dayanışmanıntipini ve derecesini bir toplumun enönemli özelliklerinden biri olarakgörmüştür. Sözgelimi intiharla ilgiliçalışmasında, toplumla iyice kaynaşma
yı başarabilmiş bireylerin ve gruplarınkendi yaşamlarına son verme olasılığının diğerlerinden daha düşük olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Richard Wilkinson, Sağlıksıy Toplumlar: Eşitsizliğin Sıkıntıları (Unhealthy Societies: The Afflictionsof Inequality -1996) başlıklı çalışmasında ve birkaç makalesinde, dünyadaki
en sağlıklı toplumların en zengin ülkelerdeğil, gelir dağılımının en adil vetoplumsal kaynaşmanın en üst düzeydeolduğu ülkeler olduğunu ilerisürmüştür. Wilkinson'a göre, ulusalrefah düzeyinin yüksek olması, nüfusundaha sağlıklı olmasını gerektirmez.Dünyanın çeşitli ülkelerinden topladığıdeneysel verileri incelemiş olan Wilkin-son, ölüm oranlarıyla gelir dağılımı
kalıpları arasında açık bir ilişki olduğunadikkati çekmektedir. Japonya ya daİsveç gibi dünyanın en eşitlikçitoplumları olarak görülen ülkelerinyurttaşları, zenginle yoksul arasındabüyük bir uçurum olduğu sürekli dilegetirilen ABD gibi ülkelerin yurttaşlarından geneli itibarıyla daha sağlıklıdırlar.
Wilkinson'ın görüşüne göre, güngeçtikçe derinleşen gelir dağılımıuçurumu, toplumsal uyumun sağlanabildiği zeminin altını oymakta veinsanların karşılarına çıkan risklerle vesorunlarla baş edebilmelerini güçleştirmektedir. Toplumsal tecritin artması vestresle mücadelede konusunda başarısız olunması sağlık göstergelerineyansımaktadır. Wilkinson, toplumsal
3 2 3
7/23/2019 2. sağlık, hastalık ve engellilik
http://slidepdf.com/reader/full/2-saglik-hastalik-ve-engellilik 43/43
Sa l ık , Has ta l ık ve En ge l l il i k
bağlantıların gücü, topluluklarla
kurulan bağlar, toplumsal destek ve
güvenlik duygusu gibi toplumsal
etkenlerin bir toplumun nispi sağlığının
temel belirleyicileri olduğunu ileri
sürmektedir.
Wilkinson'ın savına tepkiler gecik
memiştir. Kimileri, Wilkinson'ın
çalışmasının siyasetçiler ve bürokraüar
tarafından okunması zorunlu olanyapıtlar arasında sayılmasını istemiş
lerdir. Bunu isteyenler, pazar ilişkileri ve
bayındırlaşma itkisi üzerinde fazla
durulduğu konusunda Wilkinson'la
hemfikirdirler. Böyle bir yaklaşımıntoplumun pek çok üyesini hayal
kırıklığına uğrattığını ileri sürmektedirler; mağdur dürümdakilere destek
olacak daha insancıl ve toplumsal
sorumluluk sahibi bir siyaset güdül-
mesinin vakti artık gelmiştir. Diğer
leriyse Wilkinson'ın çalışmasını
yöntembilgisel bir zeminde eleştirmiş
ve gelir dağılımındaki eşitsizlikle kötüsağlık koşulları arasında açık bir
nedensel ilişki kurma konusunda
başarısız olduğunu ileri sürmüşlerdir
(Judge 1995). Eleşnrmenler hastalığın
faldı pek çok aracı etkenden kaynak
lanabileceğinin altını çizmişlerdir. Bu
eleştirmenlere göre, Wilkinson'ın savını
temellendirmek için kullandığı
deneysel kaynaklar en iyi ihtimalle, ima
edici nitelikte kalmaktadırlar.
Bu bölümün başlarında alışılagel-
dik biyomedikal sağlık modeline tarih
sel olarak kaynaklık etmiş olan kimi
sayıtlıları ele almıştık. Bu sayıtlıların pek
çoğu, aynı zamanda, Birleşik Krallık vediğer gelişmiş ülkelerdeki engellilik
anlayışının da temelinde yer almaktadır.
Benzer biçimde önceki sayfalarda ele
tepki olarak son zamanlarda ortaya
çıkan tıp uzmanlarının daima en iyisini
bildiklerinden kuşku duyulması ve
hastaların düşüncelerinin ve deneyimle
rinin hesaba katılması gibi eğilimler de
geleneksel engellilik anlayışının yadsınmasında önemli bir rol oynamışlardır.
Şimdi engellilik konusu etrafında
dönen tartışmaları ele alacağız.
Engelliliğin sosyolojisi
Şair Simon Brisenden Mükemmel İnsanlar İçin Şiirler (Poems for Perfect
People) başlıklı kitabında “Etini kesen
/ içine giren adam var ya/ onun da
yaraları var mı acaba?” diye sorarak
aslında ortodoks tıbbın ve hekimlerin
pek çok engelli insanda yarattığı
dışlanmışlık hissini müthiş bir biçimde
özedemiştır. Brisenden, çalışmalarıyla
Birleşik Krallık ve diğer gelişmiş
ülkelerdeki engellilik anlayışının yeni
den değerlendirilmesine vesile olmuş
pek çok engelli insandan biriydi. Bu
tartışmanın büyük bölümü engellilikçalışmaları denen yeni bir alanla ilgili.
Bu kısımda bireysel model olarak
adlandırılan yaklaşımı tartışarak, baskın
engellilik anlayışını incelemeye çalışa
cağız. Ardından, bu modele karşı
özellikle de engelli insanlar tarafından
geliştirilen toplumsal engellilik modeli
ni ele alacak ve bu iki model arasındaki
çekişmenin kısa bir değerlendirmesini
yapacağız. Son olarak, hem BirleşikKrallık'ta hem de dünyada sakatlık
konusunun ardalanının ne olduğuna vehangi düzeyde bulunduğuna kısaca bir
göz atacağız. Ama konuya öncelikle
engelliğin dilini tartışmakla başlıyoruz.
Sosyologlar toplumsal sorunlara
ilişkin farkındalığımızın ve anlayışımı
zın kısmen de olsa kullandığımız söz