48

4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı
Page 2: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

ODAMIZDAN

KASTAMONU’DA KONGRE

PROJE DÖNGÜ YÖNETİMİ ÇALIŞTAYININ

İLK ETABI Antalya’da Gerçekleştirildi

3ncü DÖNEM MESLEKİ DENEYİM

KAZANMA ÇALIŞMALARI BAŞLADI

GENEL BAŞKAN ALİ KÜÇÜKAYDIN

ORMANCILIĞIMIZIN SON ON YILINI

DEĞERLENDİRDİ

SDÜ ORMAN FAKÜLTESİ’NDE

KONFERANS

4

BAŞYAZI2

İÇİN

DE

KİL

ER

14AĞAÇ TÜRÜNÜN

MDF LEVHALARDA

PÜRÜZLÜLÜĞE ETKİSİProf.Dr. Turgay Akbulut

Enüs Koç (Mba)

16YAYLACIK ARAŞTIRMA

ORMANI VEJETASYONUNUN

FLORISTIK VE BAZI TOPRAK

ÖZELLIKLERIDr. Münevver ARSLAN

Yrd. Doç. Dr. Neslihan ERDOĞAN

Prof. Dr. Osman KETENOĞLU

Ali KÜÇÜKAYDIN

Prof. Dr. Devlet TOKSOY

Okan ÇANÇİN

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ ORMAN ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ

AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ

Sevda ERGİZ

Hüseyin AYTAÇ

Serkan ERİKGENOĞLU

Ali İzzet BAŞER

Fatih SARAÇ

Emre TOPBAŞ

Prof. Dr. Ender MAKİNACI

Prof. Dr. Erol BURDURLU

Prof. Dr. Mustafa AVCI

Prof. Dr. Özden GÖRÜCÜ

Prof. Dr. Selman KARAYILMAZLAR

Prof. Dr. Semra ÇOLAK

Prof. Dr. Sezgin AYAN

Page 3: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Değerli meslektaşlarımız,

Sevgili okurlarımız…

2013’ün ilk günlerinde 2012‘nin son sayısı ile ye-

niden birlikteyiz. Dileğimiz yeni başlayan yılın

sağlık, mutluluk ve huzur içinde geçmesi.

Geçtiğimiz üç aylık dönem içinde Genel Merkezi-

mizce yürütülen çalışmalardan bazılarını dergi-

mizin bu sayısına taşıdık. Kastamonu’da orman

fakülteleri ve uygulamacılar ile biraraya gelerek

Yasamızın ormancılık eğitimine yansımalarını

ele aldıkları Kongre, Isparta’da Orman Fakültesi

Öğrencilerine düzenlenen Konferans ve Türki-

ye Ormancılar Derneği’nin kuruluşunun 88inci

yılı nedeniyle düzenlenen Panel bunlardan öne

çıkanlar oldu. Yürütülen diğer çalışmaları ve ay-

rıntılarını odamızın genel ağ sayfasından takip

edebilirsiniz.

Uzman Sahası bölümünde, orman fakültelerin-

de ve ormancılık araştırma enstitüsü müdürlük-

lerinde araştırmalarını yürüten arkadaşlarımızın

ulaştıkları sonuçları, sizlerle paylaşıyoruz.

Bir önceki sayımızda yer alan AĞAÇ TÜRÜNÜN

MDF LEVHALARDA PÜRÜZLÜĞE ETKİSİ başlıklı

makalenin yazarları, basım aşamasında yaşa-

nan dikkatsizlik nedeniyle ne yazık ki hatalı ya-

yımlandı. Bunun için Prof Dr. Turgay Akbulut ve

Enüs Koç ile siz okurlarımızdan özür diliyoruz.

Meslektaşımız Dr. Ali Özkurt, ormancılık çalış-

malarının yanısıra; farklı bir alanda, iş güvenliği

konusunda uzmanlık alarak, çalışmalarını sür-

dürüyor. Ormancılıkta gerekli iş sağlığı ve gü-

venliği bilgilerini, bu sayımızda bizlerle paylaştı.

Odamız Genel Merkezinde Genel Sekreter olarak

görev yapan değerli meslektaşımız Yücel Alım’ı

kaybetmek, hepimizi derinden üzdü. Kendisine

Allah’tan rahmet, meslektaşlarımıza başsağlığı

diliyoruz.

Siz değerli okurlarımızın, Dergimizin bir sonraki

sayısında paylaşmak üzere katkılarını beklediği-

mizi hatırlatıyor, saygılarımızı sunuyoruz...

1

YAY

IN K

UR

ULU

ND

AN

20SIĞLA (LIQUIDAMBAR

ORIENTALIS MILLER)’DA

ALTERNATİF VEJETATİF

ÜRETİM YÖNTEMİDr. Salih PARLAK

28İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

ORMANCILIKTA YAPILMASI

GEREKENLERDr. Ali ÖZKURT

34ÜYELERİMİZDEN

Dr. Celal TAŞDEMİR

Refik ULUSOY

Sıtkı ÖZTÜRK

Yusuf BAYIR

Lütfiye BARUT KARADENİZ

Erdoğan ÖZEVREN

Eşref GİRGİN

24TOROS SEDIRININ (CEDRUS

LIBANI A. RICH.) ÜLKEMIZIN

EN BATISINDA, MUĞLA-

KÖYCEĞIZ’DE YENI TESBIT

EDILEN YAYILIŞ ALANI - IDr. Said DAĞDAŞ

Mehmet İŞÇİ

31DÜNYA VE TÜRKİYE KÂĞIT

ENDÜSTRİSİ ÜZERİNE BİR

İNCELEMEDoç.Dr. Halil Turgut ŞAHİN

Orman End. Müh. Cihan BOZKURT

44 HABERLEROrman Mühendisliği Dergisi

Yayın Kurulu

Page 4: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Saygıdeğer Meslektaşlarımız,

Bilindiği üzere Odamız tarafından, Bugün Gazetesinde Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği

(TMMOB) mevzuatının değiştirilmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda çalışmalar yapıldığına

dair çıkan haberler üzerine, 09 Mayıs 2012 tarihinde basına ve kamuoyuna BUGÜN GAZETESİNİN

MANŞETLERİ, MESLEK ODALARINI DİZAYN ETMENİN HABERCİSİ Mİ? başlıklı açıklama yapıl-

mıştı. Demokratik yollarla meslek odalarını ele geçiremeyenlerin, mevzuat değişiklikleriyle bu ku-

ruluşları baskı altına almak istedikleri ifade edilerek; seçimle gelenlerin seçimle gitmesi gerektiği,

bunun demokrasinin temel kurallarından olduğu, seçimle gelen bağımsız kuruluşların kural deği-

şiklikleri ile dizayn edilemeyeceği belirtilmişti.

Bugün gelinen nokta itibariyle, 6235 sayılı TMMOB Yasası değişikliği ile demokratik yollarla ele

geçirilemeyen meslek örgütleri, “böl-parçala-küçült-yönet-etkisizleştir” metoduyla merkezi kamu

yönetimine bağlanmak istenmektedir.

Kanunlar elbette günün ihtiyaçlarına göre değiştirilebilir. Ancak değişiklik talepleri meslek ör-

gütlerinden gelmelidir. Meslek örgütleri ve üst birliği olan TMMOB’nin kuruluş yasası değişikliği

odalardan ve TMMOB’den gizli olarak kapalı kapılar ardında yapılmamalıdır. Yasa değişiklikleri ül-

keyi yönetenlerin amaçları doğrultusunda meslek örgütlerini dizayn etmeye yönelik olmamalıdır.

Orman Mühendisleri Odası olarak hazırlanış süreci, şekli ve içerik itibarıyla TMMOB’siz, TMMOB

Yasası değişikliğinin kabul edilebilir yanının olmadığını bilmenizi isteriz.

Saygıdeğer Meslektaşlarımız,

Orman Mühendisleri Odası olarak, özellikle son dönemlerde uluslararası platformlarda daha

çok yer almak, bu platformlarda mesleğimizi ve meslektaşlarımızı etkin biçimde temsil etmek ve

mesleğimize, meslektaşlarımıza kazanımlar elde etmek gayesi ile yoğun çaba sarf etmekteyiz.

Bu çabalarımız neticesinde 09 ŞUBAT 2011 tarihinde Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı

(UNDP) ile özellikle meslektaşlarımızın kapasitelerini arttırıcı çalışmalar yapmak ve faaliyetlerde

bulunmak amacıyla bir protokol imzalanmıştı. UNDP ile yapmış olduğumuz protokol neticesin-

de FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü)’nün de katkılarıyla, Odamızın faaliyet alanına

giren konularda projeler üretilmesine katkıda bulunmak ve diğer mali kaynaklardan projeler va-

sıtasıyla faydalanılmasını sağlamak amacıyla, proje hazırlama konusunda bireysel kapasiteyi arttı-

rıcı nitelikte “Proje Döngü Çalıştayı” düzenlenmiştir. Çalıştay dört aşamalı olarak planlanmış ve ilki

03-06 Aralık 2012 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirilmiştir. Diğer üç aşamasının da 2013

Ocak, Şubat, Mart aylarında yapılmasını öngörmekteyiz. Orman Mühendisleri Odası olarak bu

Çalıştaydan, özellikle kamuda ve özel sektördeki meslektaşlarımızın proje hazırlama, uygulama,

denetim ve değerlendirme konularında bilgi ve deneyim sahibi olmalarına katkıda bulunulması

amaçlanmıştır.

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 20122

BA

ŞY

AZ

I

Page 5: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Değerli Meslektaşlarımız;

Türkiye’de ki ormancılık eğitimi ve orman fakültelerinin durumu özellikle son yıllarda yaşanan

kalite düşüklüğü nedeniyle önemle üzerinde durduğumuz konuların başında gelmektedir. 2009

yılında Antalya’da düzenlediğimiz panelin ardından, üç yıl sonra Kastamonu’da yine tüm orman

fakültelerinin katılımıyla düzenlediğimiz kongre ve sonuç bildirisiyle tarihi bir sorumluluğu yerine

getirdiğimizi düşünüyoruz. Ormancılık mesleğinin geleceği açısından hayati öneme haiz bu konu-

nun tüm paydaşlarca aynı özen gösterilerek takip edilmesinin gerektiğine inanıyoruz.

Saygıdeğer Meslektaşlarımız,

Bilindiği üzere; geçtiğimiz Aralık ayı içerisinde Orman Genel Müdürlüğü makamında görev de-

ğişikliği olmuş, mevcut Genel Müdür yaş haddinden dolayı emekliliğe ayrılmış ve yerine Sayın

İbrahim ÇİFTÇİ atanmıştır. Sayın Genel Müdürü tebrik eder yeni görevinde başarılar dileriz. Bu ve-

sile ile mesleğimiz ve meslektaşlarımızın menfaatine yapılacak tüm faaliyetlerde Oda olarak üze-

rimize düşen görevi, sorumluluk bilinciyle tereddüt etmeden yerine getirmenin gayreti içerisinde

olacağımızı, meslek ve meslektaşlarımız aleyhine olacak gelişmelerde de meslek örgütü dilinin

kullanılmasında ve gerektiğinde de hukuki mücadeleden geri kalınmayacağının bilinmesini isteriz.

Orman Genel Müdürlüğü’nün yeni yönetiminden, öncelikle Orman Genel Müdürlüğü kam-

püsünün biran evvel inşa edilerek; dağınık vaziyetteki merkezi birimlerin bir araya getirilmesi ve

çalışanların moral – motivasyonlarının bir nebze de olsa yükseltilmesini; “Teknik Personel Atama

Yönetmeliği” nin hakkaniyete ve liyakata dayalı olacak şekilde yeniden düzenlenmesini ve atama-

larda bu hususa azami derecede uyulmasını; ormancılık hizmetlerinde kurumsal kapasitenin art-

tırılması hedeflerinin gerçekleştirilmesi, hizmet standardının yükseltilmesi amacıyla KİK mevzuatı

çerçevesinde, İdarenin denetiminde 5531 sayılı Yasa ile kurulan ormancılık büro ve şirketleri kana-

lıyla, hizmet alımlarına dayalı sistemin şeffaf olarak kurulmasını öncelikle beklediğimizi belirtmek

isteriz.

Saygıdeğer Meslektaşlarımız;

Yeni bir yıla başlarken, 2013’ün mesleğimiz, meslektaşlarımız başta olmak üzere Yüce Milletimize

ve tüm insanlığa huzur ve barış getirmesini diliyoruz.

Saygılarımızla…

Yönetim Kurulu

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 3

Page 6: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Orman Mühendisleri Odası

Genel Merkezi tarafından,

16-19/11/2009 tarihlerinde

Antalya’da gerçekleştirilen

“5531 Sayılı Orman Mühendisliği, Or-

man Endüstri Mühendisliği ve Ağaç

İşleri Endüstri Mühendisliği Hak-

kında Kanun’un Yüksek Öğretim ve

Eğitim ile Uygulamaya Yansımaları,

Alınması Gereken Önlemler” konu-

lu panelin sonuç bildirisinde; 5531

sayılı Orman Mühendisliği, Orman

Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri

Mühendisliği Hakkında Kanunun, or-

mancılık yüksek öğretim ve eğitime

yansıtılmasına yönelik tavsiye karar-

ları alınmıştı.

Ormancılık yüksek öğretimine

ilişkin tavsiye kararlarının, or-

mancılık yüksek öğretim ve

eğitimine ne ölçüde yansıtıl-

dığını irdelemek amacıyla, dü-

zenlenen kongrenin açılış ko-

nuşmasında, Genel Başkan Ali

Küçükaydın; “Bu kongre ile 2009

yılında Antalya’da gerçekleştirilen

panelin ardından geçen üç yıl için-

de alınan kararların ne oranda uy-

gulandığının irdeleneceğini, Kara-

bük Üniversitesi Orman Fakültesini

örnek göstererek, yeni orman fakül-

teleri ile bölümlerin açılmasında,

YÖK Yasasının hiç dikkate alınma-

dığının” altını çizmiştir. Kongreye

katılan, Kastamonu Üniversitesi

Rektörü Prof. Dr. Seyit Aydın ko-

nuşmasında, Orman Mühendis-

leri Odası’nın böyle bir kongre

düzenlemekle yüksek öğretime

önemli katkı yaptığını vurgulaya-

rak, bu etkinliğin Kastamonu’da

yapılmış olmasının kendilerini

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 20124

OD

AM

IZD

AN

KASTAMONU’DA KONGREOrman Mühendisleri Odası Genel Merkezi tarafından “5531 Sayılı Kanun, Yüksek Öğretim ve Eğitime Yansımalarının İrdelenmesi ve Hedefler” Konulu Kongre 23-24 Kasım 2012 Tarihlerinde Kastamonu’da Gerçekleştirildi

Page 7: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

fızoğlu, Prof. Dr. Kenan Ok, Prof.

Dr. İbrahim Turna, Prof. Dr. Nedim

Saraçoğlu, Prof. Dr. Ümit Cafer Yıl-

dız, Prof. Dr. Hasan Vurdu, Prof. Dr.

Erol Burdurlu, Doç. Dr. İlker Usta,

Yrd. Doç. Dr. Üstüner Birben, Yrd.

Doç. Dr. Hasan Serin, Or. End. Y.

Müh. Enüs Koç ve Ağaç İşleri End.

Y. Müh. Fatih Kısacık katılmışlardır.

Ayrıca çok sayıda orman bilimcisi,

Orman Mühendisleri Odası, Tür-

kiye Ormancılar Derneği, Emekli

Ormancılar Derneği, ORKOOP

Temsilcileri, orman mühendisleri,

orman fakültesi öğrencileri, Or-

man Genel Müdürlüğü ve ÇEM

Genel Müdürlüğü yetkilileri de

kongreyi izlemiş ve tartışmalara

katılmışlardır.

Sunulan tebliğlerde başlıca;

Orman Mühendisleri Odası AR-

GE Komisyonu başkanı Eşref Gir-

gin, Antalya Panel sonuç bildiri-

çok memnun ettiğini ve sonuç

beklentilerinin yüksek olduğunu

ifade etmiştir.

Kongreye oturum başkanı ve

konuşmacı olarak; Prof. Dr. Seyit

Aydın, Prof. Dr. Ramazan Özen,

Or. Y. Müh. Eşref Girgin, Prof. Dr.

Azize Toper Kaygın, Prof. Dr. Ah-

met Yeşil, Prof. Dr. Temel Sarıyıldız,

Selman Karayılmazlar, Prof. Dr.

Cahit Balabanlı, Prof. Dr. Cantürk

Gümüş, Prof. Dr. Harzemşah Ha-

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 5

sinde yer alan ormancılık yüksek

öğretime ilişkin önerilerin tam

olarak gerçekleştirilmediğini, an-

cak 5531 sayılı Kanunun önemli

ölçüde yansıtıldığını gözlemle-

diğini; Prof. Dr. Cantürk Gümüş

ormancılık yüksek öğretiminin

tarihsel gelişimini; Prof. Dr. Kenan

Ok ormancılık yüksek öğretiminin

akreditasyonunun gerekliliğini;

Prof. Dr. Harzemşah Hafızoğlu yeni

fakültelerin açılması ve öğrenci

kontenjanlarını irdelemiştir. Fa-

külte temsilcileri de Antalya-2009

Paneli sonuç bildirisinde yer alan

hususlar hakkında fakültelerinde

yapılan çalışmaları anlatmışlardır.

Yapılan tartışmalar sonucun-

da, kongre sonuç bildirisinin en

önemli çıktısı olarak; ormancılık

yüksek eğitim ve öğretimi kapsa-

mında yer alan orman mühendis-

liği ile orman endüstri mühendis-

liği lisans eğitimlerinde uzman-

laşmanın gerekli olduğu, orman

mühendisliği uzmanlık alanları-

nın OMO’nun koordinasyonunda

orman idaresi, orman fakülteleri-

nin birlikte yapacakları toplantı-

larda belirlenmesinin, aynı şekilde

orman endüstri mühendisliği uz-

manlık alanlarının OMO’nun ko-

ordinasyonunda özel sektör tem-

silcileri ile orman fakültelerinin

birlikte yapacakları toplantılarda

belirlenmesinin gerektiği vurgu-

lanmıştır. “ “

Orman Mühendisleri

Odası AR-GE

Komisyonu başkanı

Eşref Girgin, Antalya

Panel sonuç

bildirisinde yer alan

ormancılık yüksek

öğretime ilişkin

önerilerin tam olarak

gerçekleştirilmediğini,

ancak 5531 sayılı

Kanunun önemli

ölçüde yansıtıldığını

gözlemlediğini

anlatmışlardır.

Page 8: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Orman Mühendisleri Odası ta-

rafından düzenlenen ve Yüksek

Öğretim Kurumu (YÖK), Kas-

tamonu Üniversitesi, İstanbul

Üniversitesi, Karadeniz Teknik

Üniversitesi, Süleyman Demirel

Üniversitesi, Bartın Üniversitesi,

Kahramanmaraş Sütçü İmam

Üniversitesi, Çankırı Karatekin

Üniversitesi Orman Fakülteleri,

Hacettepe Üniversitesi Mesleki

Teknoloji Yüksek Okulu, Gazi

Üniversitesi Teknoloji Fakülte-

si, serbest orman endüstrisi ile

ağaç işleri endüstrisi sektörleri

ve TMMOB Orman Mühendisleri

Odası temsilcilerinin konuşmacı

olarak katıldığı “5531 SAYILI OR-

MAN MÜHENDİSLİĞİ, ORMAN

ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ VE

AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHEN-

DİSLİĞİ HAKKINDA KANUNUN

YÜKSEK ÖĞRETİM VE EĞİTİME-

YANSIMALARININİRDELENMESİ

VE HEDEFLER” konulu kongre

23–24 Kasım 2012 tarihlerinde

Kastamonu’da gerçekleştirilmiş-

tir.

Kongrede; 16-19 Kasım 2009

tarihleri arasında Antalya’da

gerçekleştirilen“5531 SAYILI OR-

MAN MÜHENDİSLİĞİ, ORMAN

ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİ VE

AĞAÇ İŞLERİ ENDÜSTRİ MÜHEN-

DİSLİĞİ HAKKINDA KANUNUN

YÜKSEK ÖĞRETİM-EĞİTİM VE

UYGULAMAYAYANSIMALARI VE

ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER”

konulu panelin, 5531 sayılı Ka-

nunun yüksek öğretim ve eği-

time yansımalarına ilişkin sonuç

bildirisindeki tavsiye kararlarına

yönelik olarak18(onsekiz) adet

bildiri sunulmuştur. Kurumların

temsilcisi konuşmacılar, otu-

rum başkanları, uzmanlar ve

diğer katılımcılar olarak; kongre

oturumlarında yapılan sunum-

lar, vurgulanan temel hususlar,

tartışmalar, kurum temsilcileri-

nin kurumları adına sundukları

görüş ve öneriler dikkate alına-

rak, aşağıda belirtilen çıktıların,

Yüksek Öğretim Kurulu’na, ilgili

kurumlara, meslek kuruluşlarına,

eğitim kurumlarına ve kamuo-

yuna duyurulması hususunda

görüş birliğine varılmıştır.

1. Orman ekosisteminin bütün-

cül yönetiminin, Orman Mü-

hendisliğinin temel mesleki

faaliyet konularından olduğu

ve bu konulara ilişkin hak ve

yetkilerin 5531 sayılı Kanun-

la yasal güvenceye alındığı

vurgusu yapılarak; bütüncül

orman ekosistem yönetimi-

nin, mesleki hak ve yetkiler

bölünmeden, bilimsel teme-

le dayalı ve bu Kanun esas alı-

narak daha rasyonel biçimde

sürdürülebilmesi için;

a. Lisans düzeyindeki or-

mancılık yüksek öğretim

eğitiminde, seçmeli ders

uygulamasının uzmanlaş-

mada yeterli olamayacağı

dikkate alınarak; Orman ve

Su İşleri Bakanlığı, Orman

Genel Müdürlüğü, Orman

Fakülteleri temsilcilerinin,

Orman Mühendisleri Oda-

sının koordine edeceği

toplantılarda, en fazla dört

başlıkta uygulamaya yöne-

lik uzmanlık alanları belir-

lenmeli,

b. Belirlenecek uzmanlık

alanlarında çalıştırılmak

üzere ve uygulamanın is-

tediği niteliklere sahip or-

man mühendisi yetiştiril-

mesi için ormancılık yük-

sek öğretim-eğitim prog-

ramları şekillendirilmeli,

c. Ormancılık yüksek öğretim

ve eğitimi yine dört yıl ola-

rak sürdürülmeli, bunun ilk

iki yılı müşterek derslerden

ve son iki yılı ise uzmanlık

alanlarına yönelik dersler-

den oluşturulmalı,

d. Her Orman Fakültesinde,

fakültenin teknik alt yapısı

ve coğrafi konumu dikkate

alınarak ve tüm uzmanlık

alanlarından olmamak ko-

şuluyla belirlenecek alan-

larda öğretim ve eğitimler

yapılmalı,

e. Mezunlara, Orman Mühen-

disi unvanı altında ve uz-

manlık alanlarını içerecek

şekilde lisans diplomaları

verilmeli,

2. Ormanların tamamına yakı-

nı Devletin tekelinde olduğu,

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 20126

OD

AM

IZD

AN

“5531 Sayılı Kanun, Yüksek Öğretim ve Eğitime Yansımalarının İrdelenmesi ve Hedef ler”

Kongresi Sonuç Bildirgesi

Page 9: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

hizmet satın alımlarında yeter-

li arzın bulunmadığı tespitleri

yapılarak; orman mühendisi

istihdam sorunlarını hızla bü-

yüten yeni Orman Fakülteleri

ve bölümler açılmamalı, he-

nüz öğrenci kaydı yapılmayan

Bursa Teknik Üniversitesi, İzmir

Kâtip Çelebi Üniversitesi ve

Karabük Üniversitesi Orman

Fakülteleri ya kapatılmalı, ya

da mesleki istihdam sorun-

ları çözümleninceye kadar öğ-

renci kontenjanı verilmemeli,

mevcut orman fakültelerin-

den öğretim elemanı desteği

sağlanmamalı,

3. Karadeniz Teknik Üniversitesi,

Süleyman Demirel Üniversi-

tesi, Artvin Çoruh Üniversitesi

Orman Fakültelerinde öğre-

tim-eğitim yapan, kontenjan-

ları istenilen düzeyde dolma-

yan orman mühendisliği ve

orman endüstri mühendisliği

ikinci öğretimleri kapatılmalı,

4. Orman ekosisteminin bütün-

cül yönetimi ve Orman Mü-

hendisliği mesleki haklarına

zarar verecek nitelikte progra-

ma dayanarak öğretime açılan

ve rağbet edilmemesi nede-

niyle kontenjanı dolmayan,

Karadeniz Teknik Üniversitesi

ile henüz öğrenci almayan Sü-

leyman Demirel Üniversitesi

ve Düzce Üniversitesi Orman

Fakülteleri Yaban Hayatı Eko-

lojisi ve Yönetimi Bölümleri

kapatılmalı,

5. Orman Fakültelerinin ilgili bö-

lümlerinin eğitim ve öğretim

programlarının, Ulusal Yeter-

likler Çerçevesi (TYYÇ), Bolog-

na süreci ve 5531 Sayılı Kanun

hükümlerinde öngörülen bilgi

ve becerileri de kazandıracak

şekilde müfredat programı

çalışmalarına, fakülteler ortak

paydada anlaşarak aralıksız

devam etmeli,

6. Dokuz Orman Fakültesindeki

Orman Mühendisliği bölüm-

leri öğrenci kontenjanları; hiz-

met alımı arzı çeşitlendirilip

geliştirilinceye kadar, orman

idaresi ile özel sektör ihtiyaçla-

rını karşılayabilmek amacıyla,

günümüz şartlarında tüm fa-

külteler için yılda en fazla 450

öğrenciyi geçmeyecek şekilde

planlanmalı,

7. Orman İdaresi ile diğer kamu

kurum ve kuruluşları; orman

yönetim sistemi ve üretim

zincirinin, yerli uzmanlarca

yapılacak dış denetimi ve ser-

tifikasyonuna yönelik Orman

Mühendisleri Odasının giri-

şimlerine destek vermeli,

8. Orman Fakülteleri programla-

rının akreditasyonuna yönelik

olarak fakülte bütçelerinden

gerekli kaynak ayrılmalı, akre-

ditasyon için ön koşul olan on

ölçüte dayalı süreç başlatılma-

lı; Orman Mühendisleri Odası,

Mühendislik Eğitim Program-

ları Değerlendirme ve Akre-

ditasyon Derneği (MÜDEK) ile

denetici eğitimlerinde işbirliği

yapmalı, üyelerini teşvik etme-

li ve fakülte dekanları süreci

kolaylaştırmalı,3

9. Orman Endüstri Mühendisliği

bölümlerinde, kamu kurum ve

kuruluşları ile serbest piyasa-

daki gelişmelere uygun olarak

ve piyasa isteklerini karşıla-

yacak niteliklere haiz orman

endüstri mühendisi yetiştire-

cek biçimde uzmanlaşmaya

gidilmeli, uzmanlık alanlarının

belirlenmesinin özel sektör

temsilcileri ile orman fakül-

telerinin Orman Mühendisleri

Odasının koordinesinde yapa-

cakları toplantılarda kararlaştı-

rılmalı,

10. Orman Fakültelerindeki Or-

man Endüstri Mühendisliği

bölümleri öğrenci konten-

janları, özel sektörün aradığı

nitelikler ve nicelikler dikkate

alınarak belirlenmeli,

11. Ağaç İşleri Endüstri Mühen-

disliği alanında, 1973’den

buyana eğitim yapan ve

Türkiye’nin en eski yüksek

öğretim kurumu olan, Hacet-

tepe Üniversitesi Mesleki ve

Teknoloji Yüksek Okulu Ağaç

İşleri Endüstri Mühendisliği

Bölümünün fakülte olarak öğ-

retimine tekrar başlatılması

için Odanın koordinasyonun-

da yapılan girişimlere devam

edilmeli,

12. Teknoloji Fakültelerine dö-

nüştürülen Teknik Eğitim

Fakülteleri Mobilya ve Deko-

rasyon Eğitimi Bölümlerinin,

5531 sayılı Kanuna dayanarak

Ağaç İşleri Endüstri Mühen-

disliği olarak yapılandırıldığı

gözlemlenerek, bu yeni yapı-

lanmada, teknik alt yapı yeter-

liliği ve mesleki kıstaslar göz

ardı edilmemeli, yeni istihdam

sorunlarına neden olunma-

malı, Gerektiği sonucuna va-

rılmıştır.

Kongre katılımcıları

24 Kasım 2012

Kastamonu

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 7

Page 10: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Meslektaşlarımızın ka-

pasitelerini arttırıcı ça-

lışmalar yapmak ve fa-

aliyetlerde bulunmak

amacıyla OMO ile UNDP arasında

09 ŞUBAT 2011 tarihinde imzala-

nan protokol çerçevesinde, “Pro-

je Döngü Yönetimi Çalıştayı” nın

ilk etabı FAO’nun da katkılarıyla

03 - 06 Aralık 2012 tarihinde An-

talya ‘da gerçekleştirildi.

Dört farklı oturumda yürütü-

len Çalıştayda; UNDP ve FAO uz-

manları tarafından sorun analizi,

paydaş analizi, mantıksal çerçeve,

proje izleme ve değerlendirme ile

proje yürütme süreçleri detaylı ve

uygulamalı olarak ele alınmıştır.

Ekrem Yazıcı ve Yıldıray Lise’nin

ana eğitimci olduğu çalıştaya

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan-

lığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı,

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Or-

man Genel Müdürlüğü, Orman-

cılık Büro ve Şirket sahipleri ve

çalışanları ile yeni mezun orman

mühendislerinden oluşan toplam

102 kişi katılmıştır.

UNDP, FAO ve OMO yönetici-

lerinin açılış konuşmaları ile baş-

layan Çalıştaya; arazi bozulması,

iklim değişikliği, su yönetimi, bi-

yolojik çeşitlilik ve sürdürülebilir

orman yönetimi konularında grup

çalışmaları ile devam edilmiştir.

Odamız II.Başkanı İsmail Hak-

kı Barı yaptığı konuşmada özetle;

“Orman Mühendisleri Odası olarak

bu Çalıştaydan, mühendis kariye-

rine sahip kişiler (öncelikli olarak

yeni mezun, genç mühendisler) ile

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 20128

OD

AM

IZD

AN

Orman Mühendisleri Odası Genel Merkezi ile Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) Ortaklaşa Düzenlediği ve Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) da katkıda bulun-duğu Proje Döngü Yönetimi Çalıştayı’nın ilk etabı Antalya’da Gerçekleştirildi

PROJE DÖNGÜ YÖNETİMİ ÇALIŞTAYININ İLK ETABI

Antalya’da Gerçekleştirildi

Page 11: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

kamu ve diğer kurumlarda proje-

lerle ilgili birimlerde çalışan veya

serbest çalışan Odamız üyelerinin

ve diğer mühendislerin proje ha-

zırlama, uygulama, denetim ve

değerlendirme konularında bilgi ve

deneyim sahibi olmalarına katkıda

bulunulmasının amaçlandığını be-

lirterek bu çalıştaydan Oda olarak;

proje hazırlama, kontrol ve değer-

lendirme konularında bilgi sahibi

mühendis sayısını artırmayı; bu

alanda güncel teknik ve metodo-

lojiler hakkında bilgi sahibi olmayı,

UNDP ve FAO gibi deneyimli ku-

rumların deneyimlerinden ve proje

ve finans fırsatlarından yararlan-

mayı, orman mühendislerine iş/is-

tihdam fırsatları yaratmayı, serbest

meslek mensuplarının ve serbest

meslek bürolarının proje hazırlama

ve finans temini konularında bilgi

sahibi olmalarını, proje hazırla-

ma ve değerlendirmede beklenen

sonuçlara daha çabuk ulaşmayı,

muhtelif projelerde taşeron veya

proje ortağı olarak çalışma imkan-

larını sağlamayı, proje hazırlama,

uygulama, kontrol ve değerlendir-

me konularında olabilecek talepleri

karşılayabilmeyi” beklediklerini

ifade etmiştir.

Belirlenen grupların her dört

aşamaya katılımının sağlanacağı

ve ikinci aşamaya ön çalışmalar

yapılarak gelinmesinin önemi

belirtilen çalıştayın ikinci aşa-

ması, 14-18 Ocak 2013 tarihinde

Antalya’da yapılacaktır.

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 92012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 9

“Orman Mühendisleri

Odası olarak bu

çalıştaydan, mühendis

kariyerine sahip kişiler

(öncelikli olarak yeni

mezun, genç mühendisler)

ile kamu ve diğer

kurumlarda projelerle

ilgili birimlerde çalışan

veya serbest çalışan

Odamız üyelerinin ve

diğer mühendislerin proje

hazırlama, uygulama,

denetim ve değerlendirme

konularında bilgi ve

deneyim sahibi olmalarına

katkıda bulunulmasının

amaçlandığını belirdi.”

Page 12: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201210

OD

AM

IZD

AN

Son yıllarda gündeme ge-

len Odalarımız ve üst

Birliğimiz Türk Mühendis

Mimar Odaları Birliği-

TMMOB’nin mevzuatını düzen-

lemeye yönelik adımlar, bugün

doğrudan TMMOB Yasasını değiş-

tirmeye yönelmiştir. Anayasa’nın

123, 124 ve özellikle 135. maddele-

rinden hareketle yayımlanan 6235

sayılı TMMOB Yasasının değiştiril-

mesi yoluyla TMMOB örgütlülüğü

ve mühendis, mimar, şehir plancı-

lığı disiplinlerinin meslek örgütlü-

lükleri, kapalı kapılar ardında ya-

pılan hazırlıklarla tasfiye edilmek

üzeredir.

Cumhurbaşkanlığı Devlet De-

netleme Kurulu’nun ülkemizdeki

bütün meslek kuruluşlarıyla ilgi-

li 29.09.2009 tarihli, 799 sayfa ve

1.062 sayfa eki bulunan raporu-

nun Başbakanlığa gönderilmesinin

ardından 2011 yılında çıkarılan

birçok Kanun Hükmünde Karar-

name (KHK) ile kamu yönetimi

tekelci otoriter bir tarzda yeniden

düzenlenmiştir. Bu kapsamda ge-

rek mühendislik, mimarlık, şehir

plancılığı hizmetleri ve gerekse

TMMOB mevzuatının Anayasa ve

yasalara açıkça aykırılık oluştura-

cak bir şekilde Çevre ve Şehircilik

Bakanlığı tarafından düzenlenmesi

öngörülmüştür. Bu düzenlemeler,

Anayasa ve İdare Hukuku çerçeve-

sinde merkezi idare ile özerk yerin-

den yönetim kuruluşları arasında

olması gereken vesayet denetimini

aşan, tekelci otoriter bir yönetim

anlayışı ile bazı özerk kamu tüzel

kişiliklerinin özerkliği ortadan kal-

dırılmış, bazıları da doğrudan bazı

bakanlıkların bünyesine katılmış-

tır.

Bugün ülkemizde egemen olan

sermaye birikim politikaları, sana-

yide gerçekleşen dönüşüm, fason

üretimin artması, 2B ile kamu ara-

zileri ve kentsel dönüşüm süreçleri,

bütün ülkenin imara açılması gibi

rant yönelimli politikalar, mühen-

dislik, mimarlık, şehir plancılığı

hizmetlerini doğrudan olumsuz

olarak etkilemektedir. Bu meslek

disiplinleri ile kamusal hizmet ve

kamusal mesleki denetim esaslı

örgütlülüklerinin, şekli yapılara

dönüştürülerek tasfiye edilmesi

amaçlanmaktadır. Kamuoyuna ta-

rafsız ve bilimsel temellerle gerçek-

likleri aktaran; gerektiğinde etkin

bir biçimde hukuk yolunu kulla-

narak yapılan yanlışlarla mücadele

eden TMMOB’ye yönelik tasfiye

politikaları da bu kapsam içindedir.

Bu noktada öncelikle belirtmek

isteriz ki, TMMOB Yasasını değiş-

tirme ya da ortadan kaldırmaya

yönelik girişimler mühendislik,

mimarlık, şehir plancılığı hizmet-

lerini kamusal niteliğinden arın-

dırarak rant politikalarına açma

amacını gütmektedir. Ayrıca hazır-

lanış süreci, şekli ve içerik itibarıyla

TMMOB’siz TMMOB Yasası deği-

şikliklerini yüz binlerce üyemizin

ve bizlerin asla kabul etmeyeceği

bilinmelidir.

Yapılacak yeni değişiklikler-

le mühendislik, mimarlık, şehir

plancılığı hizmetleri ve ilgili mes-

lek örgütleri, böl-parçala-küçült-

yönet-etkisizleştir yaklaşımıyla

demokratik ve merkezi yapılardan

rekabetçi yerel yapılara dönüştü-

rülerek merkezi kamu yönetimine

bağlanacaktır. Odalarımız ve Birli-

ğimiz TMMOB, bugüne kadar izin

vermediğimiz siyasi iktidarların

ve siyasi partilerin rant ve rekabet

temelli müdahalelerine açık bir ya-

pıya ve arka bahçelerine dönüştü-

rülecektir.

Diğer yandan belirtmek iste-

riz ki, mühendislik bilimleri ile

mimarlık ve şehir plancılığı bilim

ve disiplinleri, multi disipliner

(çok disiplinli-çokbilimli) mes-

leki hizmetleri gerektirmekte ve

gerek kendi içlerinde gerekse ara-

larında mesleki, bilimsel, teknik

geçiş gereklilikleri bulunmaktadır.

Dolayısıyla meslek alanlarının ve

hizmetlerinin tarifi, sınırı ve ülke

genelindeki ortak uygulamaları,

ancak TMMOB’nin mevcut yapısı

gibi bütünsel bir kurum tarafından

gerçekleştirilebilir.

Bu nedenle meslek alanlarımı-

zın ve aralarındaki ilişkilerin dü-

zenlenmesi otoriter ve rekabetçi

bir kanun yapma zihniyeti ve böl-

parçala-küçült-aşırı parçalı yapıları

yönet yaklaşımıyla düzenlenemez.

Meslek alanlarımız ve aralarında-

ki ilişkilerin, bilim, teknik ve top-

lumsal yarar doğrultusunda ancak

TMMOB ve Odalarımızın demok-

ratik işleyişi içinde belirlenebilir,

düzenlenebilir bir konu olduğu

unutulmamalıdır.

Mühendislik, mimarlık, şehir

plancılığı hizmetleri gerçekte bilim,

teknoloji, Ar-Ge, inovasyon, sa-

nayi, tarım, orman, enerji, ulaşım,

madenler, tüm doğal kaynaklar,

gıda, çevre ve kentleşme politika-

larının dinamik gücüdür, böyle ol-

ması gerekir. Ancak ne yazık ki bu

gerçekler hemen hemen tüm siyasi

iktidarlar tarafından hep ikinci pla-

na itilmiş, bazı alanlarda yetkiler

uluslararası sermaye kuruluşlarına

devredilmiş, bazı alanlar ise nere-

Mesleklerimize, Odalarımız ve Birliğimize Sahip Çıkıyoruz

Page 13: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Mesleki Deneyim Kazanma Çalışmaları; Or-

man Mühendisliği, Orman Endüstri Mühen-

disliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği

Hakkında Kanun’un 6ncı maddesine dayanarak

çıkarılan, 6/5/2009 tarihli ve 27220 sayılı Resmi

Gazete’de yayımlanan “Orman Mühendisleri Odası

Mesleki Deneyim Kazanma ve Meslek Mensupluğu

Sınav Yönetmeliği” ile Oda yönetim kurulunca yü-

rürlüğe konulan “Temel Eğitim ve Mesleki Deneyim

Kazanma Merkezi (TEMDEM), Mesleki Deneyim Ka-

zanma ve Serbest Meslek Mensupluğu Sınav Yöner-

gesi” esasları uyarınca başladı.

Mesleki deneyim kazanma çalışmasına, 205 or-

man mühendisi ile 2 orman endüstri mühendisi ka-

tılmaya hak kazanmıştır.

Genel Merkez Binamızda yapılan açılışa, Orman

Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ali Küçükaydın,

mesleklerinin birinci aşamasını tamamlayan genç

meslektaşlarımza bir konuşma yapmıştır.

AR-GE Komisyonu Başkanı Emekli Orman Ba-

kanlığı Müsteşar Yardımcısı Eşref Girgin, meslek

mensupluğu hukuku konusunda bir sunum ve uy-

gulama tezlerine yönelik bilgilendirme konuşması

yapmıştır. SMM adayı mühendislerin sorularının ce-

vaplandırılmasıyla toplantı sona ermiştir.

SMM adayı orman mühendisi ile orman endüstri

mühendisleri; 2012/3 üncü dönem Mesleki De-

neyim Kazanma Çalışmaları’na, 3 Aralık 2012

günü Temel Eğitim ve Merkezi Deneyim Kazanma

Merkezin’de başladılar.

3ncü DÖNEM MESLEKİ DENEYİM KAZANMA ÇALIŞMALARI BAŞLADI

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 11

deyse ortadan kaldırılmıştır. Mühendislik,

mimarlık, şehir plancılığı hizmetlerinin ana

sektörleri kamusal fayda anlayışından çıkarı-

lıp serbestleştirme, özelleştirme, ticarileştir-

menin arpalıkları haline getirilmiştir. Kent-

ler, tarım arazileri, kamu arazileri, madenler,

enerji ve tüm alanlar rantlara göre şekillendi-

rilmiş ve plansızlık egemen kılınmıştır.

Aynı zamanda çalışma yaşamının büyük

kısmı işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin

dışında tutulmakta, insanca barınma hakkı

ve deprem gerçeğinin gerektirdiği yapı dene-

timi, enerji, tarım, orman, su kaynakları ve

kentlerin yönetimi gibi alanlarda mühendis-

lik-mimarlık-şehir plancılığının mesleki de-

netim ve bilimsel-teknik kriterleri devre dışı

bırakılmakta, KHK’lerle, yasa ve yönetmelik-

lerde yapılan düzenlemelerle bilimsel-teknik

mesleki gereklilikler tasfiye edilmektedir. Bu

nedenle iş cinayetlerinden yapı denetimsiz-

liğine, depremlerin toplumsal yıkımlara dö-

nüşmesine dek bir dizi acı olay artık kanıksa-

nır hale gelmektedir. Bu koşullarda ülkemize,

halkımıza, mesleklerimize karşı bilimsel-top-

lumsal sorumluluklarımızı terk etmeyeceği-

mizi, TMMOB’siz TMMOB Yasasını değiş-

tirmeye yönelik girişimlere karşı biz aşağıda

imzası bulanan TMMOB’ye bağlı Odalarımız

olarak, birlik içinde karşı çıkarak mücadele

edeceğimizi, bağımsız ve demokratik meslek

kuruluşlarının tasfiyesine dur demenin ka-

musal bir görev olduğunu; iktidarın söz ko-

nusu girişimleri askıya alarak sesimize kulak

vermesi gerektiğini kamuoyuna duyururuz.

Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası

Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası

Tekstil Mühendisleri Odası

Page 14: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Genel Başkan Ali Küçükay-

dın, son on yılı; çıkarılan meslek

yasası, ormancılıkta eğitim ve

öğretim, Bakanlığın yapılanması,

Anayasa’da ormancılık, 2B, orman

köylüsü, ağaçlandırma ve eroz-

yon kontrolü çalışmaları, orman

kadastrosu ve mülkiyet, orman

yangınlarıyla ve zararlılarıyla mü-

cadele, uluslararası ilişkiler, orman

idaresinde personel özlük hakları

ve Gazi Yerleşkesi başlıkları altın-

da değerlendirdi.

Küçükaydın özetle; “2006 yı-

lında çıkarılan 5531 Sayılı yasa ile

birlikte uygulama yönetmelikleri

ve Tüzüğe karşılık Orman İdaresi-

nin ikincil mevzuatının ve yasaya

uyumu ve uygulamaya yansımasın

çok yavaş olduğunu bu yavaşlıktan

en çok meslektaşlarımızın mağdur

olduğunu,

Kalkınma plan ve programları-

nın ilke ve hedefleri doğrultusunda

sağlıklı planlaması yapılmadan,

altyapı ve donanımdan uzak kuru-

lan ya da kurulacak orman fakül-

telerinin, ormancılık hizmetlerinin

sürdürülebilirliğinin önündeki en

büyük tehditlerden biri olduğunu,

2003 yılında kurulan Çevre ve

Orman Bakanlığı, 2011 yılında bi-

rikimleriyle kapatıldığını, kurulan

Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlı-

ğının bir ay geçmeden Orman ve Su

İşleri Bakanlığı kurulduğunu. bu ku-

ruluşta geçmiş deneyimler göz ardı

edilerek, iç yapılanmalar ve görev-

lere yapılan atamalar ormancılık

açısından tahrip edici olduğunu,

Bakanlığın görev konularının yak-

laşık üçte ikisinin ormancılık olma-

sına, ormanların %16 sının mün-

hasıran su üretimi yani hidrolojik

fonksiyonlu ormanlar olarak ayrıl-

masına rağmen, ne yazık ki, üst dü-

zey atamalarda ormancıların hiç

dikkate alınmadığını, Bakanlığın

ana hizmet birimi olarak kurulan

Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel

Müdürlüğü’nde her türlü planlama,

tescil ve onay yetkilerinin Çevre ve

Şehircilik Bakanlığına verilerek,

Doğa Koruma ve Milli Parklar Ge-

nel Müdürlüğünü vesayet altında

iki başlı hale getirildiğini,

Orman ve Su İşleri Bakanlığının

hazırladığı 2008-2012 Ağaçlan-

dırma ve Erozyon Kontrolü Sefer-

berlik Eylem Planı projesinin, 1995

yılında çıkarılan 4122 sayılı “Milli

Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü

Seferberlik Kanununa” dayandı-

ğını, ve doğru bir proje olduğunu

ancak yeterli kaynak ve iş gücü

ayırmadan, sadece reklam amaçlı

rakamlarla oynanmasının inandırı-

cılığını yitirdiğini, Ormancılarımız,

İstanbul-Terkos, Adana-Akyatan,

Antalya-Belek, Adana-Çakıt, Aydın-

Menderes, Korudağ projeleri gibi bu

ülke için hayati öneme sahip birçok

projeye imza attıklarını ama son on

yılda bu projelerin benzerini gör-

memizin mümkün olmadığını,

Fidancılık sektörünün gelişmesi

için son yıllarda özel sektör fidan-

cılığının desteklenirken, piyasaya

özellikle de belediyelere bedelsiz fi-

dan tahsisi yapılmasını anlayama-

dıklarını,

Orman Genel Müdürlüğü’nün

son on yılda “arsa ofisi” gibi görül-

düğünü, eğitim ve sosyal tesislerin

ardından Taşbina, orman fidanlık-

larının bir kısmı, Söğütözünde Ana

Tamirhane, taşrada onlarca yerin

son yıllarda elden çıkarıldığını, son

olarak da ormancılığın kalbi, kim-

liği olan Gazi Yerleşkesinde inşaat

hızla devam ederken çalışanların

büyük çoğunluğu kiralık olan 6 ayrı

binada hizmet yürütmeye çalıştı-

ğını ve yöneticilerin verdiği sözler

üzerine yapılacak yerlerini bekle-

diklerini” söyledi.

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201212

OD

AM

IZD

AN

GENEL BAŞKAN ALİ KÜÇÜKAYDIN

ORMANCILIĞIMIZIN SON ON YILINI DEĞERLENDİRDİTürkiye Ormancılar Derneği’nin kuruluşunun 88. yılı kutlamaları nedeniyle Ankara’da TÜRKİYE ORMANCILIĞININ SON 10 YILINI TARTIŞIYORUZ konulu panel düzenledi. Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Ali Küçükaydın,Tarım Orman İş Sendikası Genel Başkanı Şükrü Durmuş, Prof. Dr. Kenan Ok ve Orman Yüksek Mühendisleri Yücel Çağlar ve Nafi Altınöz panele konuşmacı olarak katıldı. Paneli Or. Yük. Müh. Muzaffer Doğru yönetti.

Page 15: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Süleyman Demirel Üniversite-

si Orman Fakültesi’nde “5531 Sa-

yılı Orman Mühendisliği, Orman

Endüstri Mühendisliği ve Ağaç

İşleri Endüstri Mühendisliği Hak-

kında Kanun ve İstihdam” konulu

konferans düzenlendi..

SDÜ Orman Fakültesi tara-

fından düzenlenen “5531 Sayılı

Orman Mühendisliği, Orman

Endüstri Mühendisliği ve Ağaç

İşleri Endüstri Mühendisliği

Hakkında Kanun ve İstihdam”

konulu konferans Orman Fakül-

tesi Konferans Salonu’nda gerçek-

leştirildi.

Konferansa OMO Genel Baş-

kanı, II. Başkanı, AR-GE Komisyon

Başkanı, Orman Fakültesi öğretim

üyeleri, Isparta Orman Bölge Mü-

dürlüğü Yetkilileri ve Orman Fa-

kültesi Öğrencileri katıldı.

Konferans, Orman Fakültesi

öğrenci temsilcisi Uysal Utku Tur-

han, Orman Fakültesi Dekanı Prof.

Dr. Cahit Balabanlı, SDÜ Rektör

Yardımcısı Prof. Dr. Hüseyin Ak-

yıldız ve Odamız Genel Başkanı

Ali Küçükaydın’ın konuşmaları ile

başladı.

Konferansın açılış konuşması-

nı yapan Orman Fakültesi öğren-

ci temsilcisi Uysal Utku TURHAN,

öğrencileri mezun olduktan son-

ra istihdamla ilgili zorlu bir mü-

cadelenin beklediğini belirterek

bu konferansın kendileri için çok

faydalı olacağına duyduğu inancı

dile getirdi.

Konuşmasında, Türkiye eko-

nomisini değerlendiren Orman

Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cahit

Balabanlı ise günümüzde rekabet

kavramının önem kazandığını be-

lirterek 5531 sayılı Yasa ile orman

mühendislerinin ve orman en-

düstri mühendislerinin istihdam

olanaklarının arttığını söyledi.

SDÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr.

Hüseyin Akyıldız ise dünyada so-

ğuk savaş döneminin sona erme-

siyle birlikte, liberal ekonomilerin

ağırlıklı hale geldiğini belirterek;

kamu sektörünün yanı sıra özel

sektör girişimciliğinin de önemli

olduğunu vurguladı. Bu kapsam-

da, 5531 sayılı Yasanın dünyada

gelişmelerin bir yansıması olarak

ortaya çıktığını belirten Akyıldız,

dünyada birçok sektörde otomas-

yon istihdam olanaklarının daral-

dığını, istihdam açısından orman

kaynaklarında çalışan orman mü-

hendislerinin ise önlerinin açık ol-

duğunu belirtti.

Genel Başkan Ali Küçükaydın,

orman kaynaklarının yaklaşık

% 99’unun devlete ait olduğunu

belirterek, bu kaynakların devlet-

çe yönetilip işletilmesine devam

edilmesi, ormancılıkta bazı iş ve

işlemlerin serbest ormancılık büro

ve şirketlerine yaptırılmasının ar-

tan iş yükünün hafifletilebilmesi

açısından önemli olduğunu, or-

manların özelleştirilemeyeceğini

ancak, hizmetlerin özelleştirilmesi

gerektiği, bu tür faaliyetlerin or-

mancılık büro ve şirketleri tarafın-

dan yapılarak devletin denetleme

görevini yapması gerektiğini söy-

ledi.

5531 sayılı Meslek Yasamız ile

ilgili olarak 2006 yılından bu yana

çok büyük mesafeler kat edildiği-

ni ancak, orman camiası olarak Ya-

sanın çıkmasında göstermiş oldu-

ğumuz birliğimizi, beraberliğimizi

ve performansımızı uygulanma-

sında gösteremediğimizi, halbuki

Yasanın çıkartılması kadar uygu-

lanması için de özellikle ormancı

kuruluşlarımızdan gayret bekle-

diklerini özellikle vurgulamıştır.

Orman Mühendisleri Odası

AR-GE Komisyon Başkanı Eşref

Girgin ise örnekler vererek Yasayı

anlattı.

Konferansın sonunda Odamız

Genel Başkanı Ali Küçükaydın ve

AR-GE Komisyonu Başkanı Eşref

Girgin tarafından öğrencilerin so-

ruları yanıtlandı.

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 13

SDÜ ORMAN FAKÜLTESİ’NDE KONFERANS

Page 16: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201214

UZ

MA

N S

AH

AS

I

GİRİŞ

MDF üretiminde pek çok fak-

tör nihai ürünün özelliklerine te-

sir etmektedir. Bunlar arasında

ağaç türü, lif boyutu ve tipi, tutkal

türü ve miktarı, kullanılan katkı

maddeleri, taslak rutubet miktarı

ve presleme şartlarını sayabiliriz.

Bu faktörler içerisinde ağaç türü

en önemli değişkendir. Bazı ağaç

türleri istenilen levha özellikleri-

nin elde edilmesi açısından daha

uygundur (Akbulut et al. 2000,

Anonim 1993, Koç 2002, Maloney

1993).

Dünya genelinde MDF üre-

timinde düşük kaliteli yumuşak

ağaçlar ve sert ağaçlar tek tür

veya karışım halinde kullanılmak-

tadır. Gelecekteki eğilim, yumu-

şak ve sert ağaç türlerinin karı-

şım halinde kullanılmasıyla farklı

yoğunluklarda levha üretiminin

yaygın hale geleceği yönündedir.

Karışık ağaç türlerinin farklı var-

yasyonlarda kullanımıyla gelecek-

te karşılaşılacak zorlu süreçlerle

başa çıkmak daha kolay olacaktır

(Maloney 1993).

Tek bir tür kullanımı halinde,

üretim süreçlerinde gerekli ayar-

lamaların yapılması daha kolaydır

ve levha özellikleri büyük oranda

homojen tutulabilir. Farklı ağaç

türlerinin birlikte kullanılması

halinde üretim sürecinde daha

hassas düzenlemeler yapmak

gerekir. Günümüzde odun ham-

maddesi temin etme zorlukları

da dikkate alındığında, üreticile-

rin istediği miktar ve kalitede tek

bir ağaç türünü bulması mümkün

olmadığından, farklı türleri birlik-

te kullanma bir zorunluluk haline

gelmektedir.

Yapraklı ve iğne yapraklı ağaç-

ların levha endüstrisinde lif olarak

adlandırılan hücre yapıları birbi-

rinden oldukça farklılık arz etmek-

tedir. Bu farklı hücre tipleri son

ürün olan MDF levhalarının fizik-

sel ve mekanik özelliklerinin yanı

sıra yüzey pürüzlülüğü üzerine de

etki yapmaktadır.

Yüzey pürüzlülüğü derecesi

hammadde ve üretim şartlarına

bağlı olarak değişen bir değerdir.

Pürüzlülük açısından hammadde

özelliklerinden başında lif boyu

ve geometrisi gelmektedir. Ayrıca

tutkal miktarı, presleme ve zımpa-

ralama işlemleri MDF’ lerin yüzey

kalitesine tesir eden en önem-

li üretim parametrelerindendir.

MDF’lerin yüzey düzgünlüğü ka-

ğıt/PVC laminasyon işlemlerinde

aranan önemli bir özelliktir. Yük-

sek yoğunluktaki MDF’lerin daha

pürüzsüz yüzeyler elde edilecek

şekilde kesilir ve daha kaliteli di-

rekt boya uygulamalarına imkân

verir.

MDF profillerinin ince kapla-

ma veya boyama işleminde başa-

rılı olabilmesi için yüzey ve profil

alanlarının düzgün ve stabil olma-

sı gerekmektedir.

MALZEME VE YÖNTEM

Ağaç türleri ve levha üretimi

MDF levhaları 488*210 cm ve

18 mm kalınlıkta yapılmıştır. Meşe,

Kayın, Çam, Kavak ve Dişbudak

cinslerinden elde edilen lifler tek

veya değişik oranlarda karıştırıl-

mak suretiyle 750 kg/m³ yoğunlu-

ğunda 20 adet levha üretilmiştir.

Prof.Dr. Turgay Akbulutİ.Ü.Orman Fakültesi Orman End. Mühendisliği

AĞAÇ TÜRÜNÜN MDF LEVHALARDA PÜRÜZLÜLÜĞE ETKİSİ*

Özet

Direkt boyama veya ince laminasyon işlemlerinde, MDF levhalarında yüzey ve profil alanlarının

pürüzlülüğünün, işlem kalitesi üzerine büyük etki yaptığı görülmektedir. Bu çalışmada, bir tek ağaç türünden

ve farklı ağaç türlerinden elde edilen lifler çeşitli karışım oranlarında kullanılarak üretilen MDF’lerin yüzey

pürüzlülüğü üzerine ağaç türünün etkisi araştırılmıştır. Ağaç türünün MDF’lerin yüzey ve özellikle profil

alanlarındaki pürüzlülük üzerine önemli derecede etki yaptığı tespit edilmiştir.

Enüs Koç (Mba)Orman End.Yük.Müh.

Kastamonu Entegre Kastamonu ve

Samsun Fab. Direktörü

*) Bu yazı, yazarların “The effect of the wood specıes on the roughness of the surface and profıled areas of medıum densıty

fıberboard (Wood Research, 51 (2): 2006 p.75-84)” isimli makalesinden özetlenerek hazırlanmıştır.

Page 17: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 15

Profil üretimi ve kalıp işleri için

MDF dikey yoğunluk profilinin

homojen olması uygundur. Orta

tabaka yoğunluğunun 685 kg/m3

ve üzerinde olması kaliteli profil

açımı ve yüzey işlemleri için arzu

edilmektedir.

REFERANSLAR

1. Akbulut, T., Hiziroglu, S., Ayril-miş, N., 2000: Surface absorption, sur-face roughness, and formaldehyde emission of Turkish medium density fiberboard. Forest Prod. J. 50 (6): 45-48

2. Anonymous, 1993: Euro MDF Board. A users Manuel. European As-sociation of Medium Density Fiberbo-ard Manufacturers. Giessen, Germany

3. Desch, H. E., 1953: Timber its structure and properties. London Macmillan and Co Ltd. U.K.

4. Hiziroglu, S., 1996: Surface ro-ughness analysis of wood composi-tes: A stylus method.Forest Prod. J. 46 (7/8):67-72

5. Koç, E., 2002: Effects of some factors on appearance properties of profiled MDF surface in covering. M.Sc. Thesis. Istanbul University, Insti-tute of Science and Technology

6. Maloney, T. M., 1993: Modern particleboard and dry-process fiber-board manufacturing. Second editi-on. Miller Freeman Publications, Inc., San Francisco, California, USA

7. Perem, E., 1964: Tension wood in Canadian hardwoods. Forest pro-ducts research branch. Dept. of Fo-restry Publ. No: 1057, Canada

8. Suchland, O., Woodson, G. E., 1986: Fiberboard manufacturing practices in the United States. USDA, Forest Service, Agriculture Handbook No.640, USA

9. Unsal, Ö., Kantay, R., 2002: In-vestigation of surface roughness of oak and beech wood parquets produ-ced in Turkey. Review of the Faculty of Forestry, University of Istanbul, Series A, (52) 1, Turkey

10. Wang, S., Winistorfer, P. M., Young, T. M., Helton, C., 2001: Step-closing pressing of medium density fiberboard; Part 1:Inf luence on the vertical density profile. Holz als Roh- und Werkstoff (59): pp. 19-26

İstatistik Metot

Ağaç türleri ve ağaç türü karı-

şımının MDF’ lerin yüzey ve profil

alanlarının pürüzlülük değerleri

üzerine etkisi aryans analizi (ANO-

VA) ve buna bağlı olarak Duncan

tesiti ile belirlenmiştir.

SONUÇ VE TARTIŞMA

Aynı şartlarda farklı ağaç tür-

lerinden elde edilen liflerin bo-

yutlarına bakıldığında, ortalama

lif boyutunun 0.52 – 0,83 mm

arasında değiştiği görülmektedir.

Ağaç türleri arasında lif boyutu

bakımından önemli farklılıklar bu-

lunmaktadır.

MDF levhaların yüzey yoğun-

lukları 1180- 1265 kg/m3 arasında

değişmektedir. Levhaların orta

kısmındaki yoğunlukları ise 543

-587 kg/m³ arasındadır. Görüldü-

ğü gibi ağaç türü farkı hem levha

yüzey yoğunluğunu hem de orta

tabaka yoğunluğunu etkilemek-

tedir.

Levhaların yüzey kısımla-

rındaki pürüzlülük değerleri

2,5-3,53μm arasında; levha orta

kısmında ise 11-17 μm arasında

değişmekte olup, ağaç türü ve

ağaç türü karışımları pürüzlülük

üzerine önemli derecede etkili

bulunmuştur. En pürüzlü orta ta-

baka Meşe liflerinin fazla kullanıl-

dığı levhalarda tespit edilmiştir.

MDF üretim parametreleri yüzey

pürüzlülüğü değerlerine doğru-

dan tesir etmektedir. Özellikle lev-

hanın orta tabaka yoğunluğunun

yüksek olması yüzey pürüzlülüğü-

nün azalmasını sağlamaktadır.

Endüstriyel uygulamalara

göre, iyi bir yüzey işlemi için MDF

levhaların orta tabakadaki pürüz-

lülük değerinin 8-10 μm, yüzeye

yakın bölgelerde (1/3 kalınlık) 5-6

μm civarında olması uygun bu-

lunmaktadır.

Levhaların yüzeyleri sırasıyla 50,

80 ve 120 numara zımpara ban-

dı kullanılarak zımparalanmıştır.

Tüm levhalar %65 bağıl nem ve

25 °C sıcaklıkta kondisyonlandık-

tan sonra, her bir levha grubun-

dan Resim 1’ deki profil türünden

12’şer adet örnek kesilmiştir.

Resim 1: Pürüzlülük ölçümü için

üretilmiş profil modeli

Pürüzlülük testi

Hem yüzeyin hem de farklı

derinliklerdeki püzüzlülüğü tespit

etmek için Resim 1’de gösterilen

üç noktadan (yüzey, yüzeyden

5 mm derinde (yüzeye yakın) ve

profil ortası) pürüzlülük ölçümü

yapılmıştır. ISO 1997’ e göre pü-

rüzlülük ölçümleri yapılmış ve

değerlendirmelerde ortalama pü-

rüzlülük (Ra) parametresi kullanıl-

mıştır.

Lif ebatları analizi

Farklı ağaç türlerinden üreti-

len liflerin lif boyutu analizi Imal

VU 100 analiz cihazında yapılmış-

tır.

Yoğunluk profili ölçümü

Her bir levha türünden üç adet

50*50 mm ölçüsünde örnekler

hazırlanarak Imal DPX 100 x-ray

taramalı cihazında levhaların di-

key yoğunluk profil ölçümleri ger-

çekleştirilmiştir.

ORTA YÜZEY

YÜZEY

YÜZEYE YAKIN

Dergimiz in Temmuz-Ağustos-Eylül 2012

sayıs ında yazar adı hatal ı b iç imde yer a lan

mak aleyi bu sayıda yeniden yayıml ıyoruz .

Page 18: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

GİRİŞKarabük-Yenice ile Bolu-Men-

gen ilçeleri arasında yer alan Yay-

lacık Araştırma Ormanı’nın 5246

hektarı orman, 58 hektarı ise or-

man içi açıklık olmak üzere toplam

alanı 5304 ha.’dır (Anonim 2001).

Yükseltisi, 700 ile 1650 m arasında

değişmektedir. Fitocoğrafik açı-

dan Avrupa-Sibirya flora bölgesi-

nin Öksin alanında yer alan (Zo-

hary 1973) araştırma ormanının

vejetasyon tipini yaprak döken,

iğne yapraklı ve karışık ormanlar

oluşturmaktadır. Bu alanda bakı,

yükselti ve anakayaya göre farklı

floristik bileşime ve yetişme or-

tamına sahip orman toplumları

gelişmiştir. Alanda hem Karadeniz

Bölgesi’ne ait bitki toplumlarını

(denize bakan yamaçlarında) hem

de Karadeniz öncesi bölgenin bit-

ki toplumlarını (güneye bakan ya-

maçlarında) görmek mümkündür.

Alanın Biyoiklimsel

Özellikleri

Araştırma ormanının iklimini

belirleyebilmek için çevresinde

yer alan dört meteoroloji istasyo-

nunun verileri değerlendirilmiştir

(Karabük-Yenice, Zonguldak-Dev-

rek, Bolu-Eskipazar ve Pazarköy).

Alanın yükseltisi bu istasyonların

bulunduğu yükseltiden daha yük-

sek rakımlarda yer aldığından Ye-

nice istasyonu değerleri her 100

m için sıcaklık 0,5°C düşürülmüş

(Erinç 1984), Schreiber formülü

kullanılarak her 100 m yükselti

artışında ise yağış 54 mm arttırı-

larak 1000 m yükseltiye enterpole

edilmiştir (Arslan 2010). Kuzey-

batı Anadolu’da dağ sıralarının

birbiriyle ilişkisi az olup, bunlar

çoğunlukla büyük dağlara bölün-

müş, hem enine hem de boyuna

vadilerle birbirinden ayrılmışlardır

(Mayer and Aksoy 1998). Alanın

güney sınırını oluşturan dağla-

rın en yüksek tepeleri 1300-1630

metreler arasında olup genel ba-

kısı kuzey yöndedir. Dolayısıyla

Karadeniz’den gelen nemli ha-

vanın bu yükseltilerde Yenice’ye

göre daha fazla yağış bırakması

gerekir. Bu nedenle 1000 m için

hesaplanan değerler mevcut or-

man vejetasyonunu 140 m’deki

Yenice istasyonu verilerinden

daha iyi yansıtmaktadır (Arslan

2010).

Biyoiklimsel yorumlama Em-

berger metoduna göre yapılmıştır

(Akman 1999). Alanın kuzey bakı-

larının hakim türü Fagus orientalis

(Doğu Kayını) olup, Oseyanik ikli-

min etkisi altındadır. Güney bakı-

larda ise hakim tür Quercus pet-

raea subsp. iberica (Sapsız Meşe)

olup, yer yer Pinus nigra subsp.

pallasiana (Anadolu Karaçamı)’nın

karışıma girdiği orman topluluk-

ları yer almaktadır. Dolayısıyla bu

alanların iklimini kısmen Eskipa-

zar ve Pazarköy ilçelerinde görü-

len biyoiklim tipleri temsil edebilir

ve bu alanlarda geçiş ikliminin gö-

rüldüğünü söylemek yerinde bir

tanımlama olacaktır (Çizelge 1).

E: Enterpole; P: Ortalama yıllık

yağış toplamı (mm), M: En sıcak

ayın maksimum sıcaklık ortala-

ması (°C), m: En soğuk ayın mi-

nimum sıcaklık ortalaması (°C),

PE: Yaz yağışı toplamı (mm), Q:

Yağış-Sıcaklık emsali [Q=2000.P/

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201216

UZ

MA

N S

AH

AS

I

Yaylacık Araştırma Ormanı Vejetasyonunun Floristik ve Bazı Toprak Özellikleri

Dr. Münevver ARSLANOrman Toprak ve Ekoloji Araştırmaları

Enstitüsü Müdürlüğü

Yrd. Doç. Dr. Neslihan ERDOĞANMehmet Akif Ersoy Üniversitesi

Fen-Edebiyat Fakültesi

Prof. Dr. Osman KETENOĞLUAnkara Üniversitesi

Fen Fakültesi

Özet

Yaylacık Araştırma Ormanı konum itibari ile orta öksin kuşakta yer almasına rağmen kuzeye dönük ya-

maçları (alanın büyük bir kısmı) Karadeniz’den gelen nemli hava kütlerinin etkisi altında olup, güney bakı-

ları ise güneşlenmenin kurutucu etkisine maruzdur. Bu alanda özellikle temmuz sonu ve ağustos aylarında

bir yaz kuraklığı görülmektedir. Kuzey bakılarda hakim tür Doğu kayını (Fagus orientalis) olup, saf ormanlar

oluşturduğu gibi diğer türlerle özellikle Uludağ göknarı (Abies nordmannia subsp. bornmuelleriana), çam

türleri (Pinus nigra subsp. pallasiana, P. sylvestris) ile karışım oluşturur. Güney bakının hakim türü sapsız

meşe (Quercus petraea subsp. iberica)’dir. Bu alanda farklı bakı, yükselti ve anakayadan kaynaklanan de-

ğişik orman toplumları bulunmaktadır. Bu orman toplumlarına eşlik eden bitki türleri ile toprak tipleri ve

toprak pH’sı hakkında kısaca bilgi verilmiştir.

BÖLÜM-1

Page 19: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

(M+m+546,4).(M-m)], S: Kuraklık

indisi (Kurak devreyi ifade eder:

S=PE/M).

Kurak devrenin tespiti Gaus-

sen metoduna göre yapılmıştır.

Herhangi bir aydaki yağışın (P)

yine o aydaki sıcaklığa eşit veya iki

katından küçük olması durumun-

da (P≤2t), kurak ay olarak kabul

edilir (Akman 1999). Devrek istas-

yonunda ağustos ayında, Yenice

istasyonunda temmuz ve ağus-

tos, Pazarköy’de ağustos ayında

kısa bir kurak devre görülürken,

Eskipazar’da temmuz, ağustos ve

eylül aylarında daha belirgin ku-

rak bir devre söz konusudur (Ars-

lan 2010).

Bulgular

Yaprak Döken Ormanlar

1-Fagus orientalis ormanı:

Kayının saf olarak bulunduğu

topluluklar 750-1300 metreler

arasında, genellikle kuzey bakılar-

da, %30-100 meyillerde dağınık

olarak yayılış göstermektedir. Ge-

nellikle granit olmak üzere riyolit

anakayalar üzerinde bulunmakta-

dır. Toprak tipi boz esmer orman

toprağı olup, şiddetli asit veya orta

derecede asit (pH 4,3-5,5) reak-

siyonuna sahiptir. Karadeniz’den

gelen nemli hava kütlelerinin

etkisi altında bulunduğundan

kayın ormanlarının gelişimine

uygun iklim koşullarına sahiptir.

Çalı katında Rhododendron ponti-

cum subsp. ponticum (mor çiçekli

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 17

Çizelge 1. Biyoiklimsel sentez

İSTASYON

ADI

Enlem

(Kuzey)

Boylam

(Doğu)

Yük.

(m)P(mm) M m PE Q S

Yağış

RejimiBiyoiklim Katı/Tipi

Devrek 41º13' 31º58' 100 764,4 30,0 2,1 160,4 94,7 5,3 S.K.Y.İAz Yağışlı Kışı Serin

Geçiş İklimi

Yenice 41º12' 32º20' 150 658,2 31,1 1,3 152,9 76,3 4,9 S.K.İ.YAz Yağışlı Kışı Serin

Geçiş İklimi

Yenice (E) 41º01' 32º12' 1000 1117,2 26,9 -3,0 259,5 - 9,6 S.K.İ.Y Denizel

Eskipazar 40º57' 32º32' 740 441,1 28,4 -3,9 95,7 47,8 3,4 İ.K.S.YYarı-Kurak Kışı Çok

Soğuk Alt Akdeniz İklimi

Pazarköy 40º56' 32º11' 740 621,8 26,7 -5,5 129,1 68,0 4,8 K.İ.S.YAz Yağışlı Kışı Çok

Soğuk Alt Akdeniz İklimi

Daphne pontica Trachystemon orientalis Laurocerasus officinalis

Galium odoratum Dryopteris flix-mas Rubus hirtus

Page 20: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201218

UZ

MA

N S

AH

AS

I

dedir. Bu toplumda kayın diğer

türlere göre yer yer hakim du-

rumda olmasına karşın, Fraxinus

excelsior subsp. excelsior (Dişbu-

dak), Tilia rubra subsp. caucasica

(Kafkas ıhlamuru), Corylus colurna

(Türk findığı, ağaç findığı), Carpi-

nus betulus (yaygın gürgen), Acer

platanoides (çınar yapraklı akça-

ağaç), A. tauvetteri (kayın gövdeli

akçaağaç) Ostrya carpinifolia (gür-

gen yapraklı kayacık) gibi yaprak

döken türlerin karışıma daha fazla

girmesiyle özel bir yapı göster-

mektedir. Bu alanlarda dişbuda-

kın daha baskın durumda olduğu

yerlerde mevcuttur. Birçok türün

birlikte bulunduğu bu alanlar tür

çeşitliliği açısından oldukça zen-

gin olup, ormanın gen kaynağını

oluşturması bakımından da son

derece önemlidir.

2- Carpinus betulus-Ostrya

carpinifolia topluluğu: Yumuşak

kireçtaşı anakaya üzerinde 1020

ile 1060 metrelerde, güneydoğu

bakıda yer almaktadır. Toprak tipi

solgun esmer orman toprağı olup

lış göstermektedir. Toprak teks-

türü kumlu balçık ve balçıklı kum

ile kumlu killi balçıktır. Anakaya

genel olarak granit olup, riyolit

anakayalarda da bulunmaktadır.

Orman gülü bu topluluğun alt

tabakasında egemen bir tür oldu-

ğundan diğer türlerin gelişimine

yeterince imkân sağlamamakta-

dır. Kayın ormanında yer alan tür-

ler burada çok sınırlı bir şekilde,

mor çiçekli orman gülünün göl-

gelemediği küçük alanlarda geli-

şebilmektedirler.

b)-Fagus orientalis ve diğer

yapraklı türlerin oluşturduğu

orman toplulukları: Kayın ve di-

ğer yapraklı türlerin oluşturduğu

karışık yapraklı, yaprak döken bit-

ki topluğu Keçikıran T. ve Kezağılı

mevkiilerinin aşağı kısımlarında,

sert kireçtaşı anakayalar üzerin-

de, kuzey ve kuzeybatı bakılar-

da 1100-1350 metreler arasında

yayılış göstermektedir. Hafif asit

reaksiyona (pH 6,7) sahip toprak,

solgun esmer orman toprağı ti-

pindedir. Toprak balçıklı kil türün-

orman gülü) biraz daha güneşli

bakılarda ve Q. petraea subsp. ibe-

rica (sapsız meşe) ormanına geçiş

yerlerinde Vaccinium arctostaphy-

llos (Trabzon çayı) çalı katında en

fazla yer alan türlerdir. Lauroce-

rasus officinalis (karayemiş)’e ise

kalkşist anakaya üzerinde küçük

topluluklar halinde birkaç küçük

alanlarda rastlamak mümkündür.

Yine bu ormanlarda şimdilik çalı

katında yer alan, gölgeye oldukça

dayanıklı Göknar gençliklerinin

bulunduğu alanlar da mevcuttur.

Bu ormanların ot katında önemli

derecede yer tutan türler Festuca

drymeja, Rubus hirtus (böğürtlen),

Trachystemon orientalis (ıspıt, kal-

dirik), Daphne pontica (kurtbağı,

sırımbağı), Cardamine impatiens

var. pectinata (kına çiçeğimsi kö-

pükoto), Vicia crocea, Galium odo-

ratum (tatlı yoğurtotu) ve Dryop-

teris flix-mas (erkek eğreltiotu)’dır.

Kayın ormanlarında geniş ya-

yılışa sahip türlerle oluşturduğu

alt topluluklar ise;

a)-Fagus orientalis-Rhodo-

dendron ponticum subsp. ponti-

cum topluluğu: Kayın ve alt taba-

kada yoğun bir şekilde bulunan

mor çiçekli orman gülünün (R.

ponticum subsp. ponticum) oluş-

turduğu orman toplumları, 750

ile 1250 metreler arasında kuzey

ve ara yönlerinde orta derecede

asit reaksiyon gösteren (pH 5) boz

esmer orman topraklarında yayı-

Acer platanoides Carpinus betulus

Asperula taurina subsp. taurina Brachypodium

sylvaticum

Staphyllea pinnata

Page 21: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

pH 6,8’dir. Toprak türü kumlu bal-

çık ve kumlu kildir. Carpinus betu-

lus ve Ostrya carpinifolia ’ın karışım

oluşturduğu bitki topluluğu da sı-

nırlı bir alanda Güneyören mevki-

isinde yer almaktadır. Doğu kayını

bu alanda karışıma çok az sayıda

iştirak etmektedir. Avrupa-Sibirya

elementli C. betulus ile Medit. (Ak-

deniz) elementli O. carpinifolia’nın

oluşturduğu bu topluluğa Cornus

sanguenia subsp. australis (ya-

bani kızılcık), Staphyllea pinna-

ta (patlak) gibi çalı taksonlarıyla

Lithospermum purpurocaerule-

um, Cervaria caucasica, Galium

paschale, Trachystemon orientalis,

Brachypodium sylvaticum (orman

yalancı bromu), Festuca drymeja,

Poa nemoralis (orman salkımı), As-

perula taurina subsp. taurina gibi

otsu türler katılmaktadır.

İğne Yapraklı Ormanlar

1- Pinus nigra subsp. nigra

var. caramanica-Pinus sylvestris

orman topluluğu: Alanın doğu

kısmında 1300-1400 metreler ara-

sında, güneybatı ve doğu yönle-

rinde Anadolu karaçamının bazen

saf, bazen de (genellikle) sarıçam-

la karışım oluşturduğu alanlarda

solgun esmer orman toprakları

üzerinde yer almaktadır. Anakaya

kireç çimentolu breş ve kireçtaşı

olup, pH 7,2 civarındadır. Sarıçam

ve karaçamın karışım oluşturdu-

ğu iğne yapraklı meşcerelerin bir

kısmında, alt tabakada boyları ge-

nel olarak 1-8 m arasında değişen,

gölgeye dayanıklı kayın, özellikle

de Uludağ göknarının işgal etti-

ği bir yapı göze çarpmaktadır. Bu

alanlar ileride yaş bakımından

daha yaşlı karaçam, sarıçam ve

hemen bir alt tabakada göknar ve

kayının bir arada bulunduğu, karı-

şık bir orman vasfına ulaşacak gibi

görünmektedir. Bu orman toplu-

luğuna çalı katında, Viburnum lan-

tana (germişek), Lonicera caucasi-

ca subsp. orientalis ile Abies nord-

manniana subsp. bornmuelleriana

önemli oranda eşlik etmektedir.

Brachypodium pinnatum (tüysüz

yalancı brom) Pteridium aquili-

num (eğrelti), Inula salisina (sö-

ğütsü andızotu), Salvia forskahlei

(şalba), Laser trilobum (kefe kim-

yonu) Chamaecytisus pygmaesus

(bodur süpürgelik), Aster amellus

subsp. ibericus, Rubus canescens

var. glabratus (kapina, böğürtlen),

Sesleria alba ve Jurinea pontica (laz

geyikgöbeği) ot katında önemli

oranda yer alan türlerdir.

Karışık Ormanlar

1-Fagus orientalis-Abies nor-

manniana subsp. bornmuelle-

riana orman topluluğu: Alanın

büyük bir kısmında, daha çok

kuzeydoğu, kuzeybatı, doğu ve

güneydoğu bakılarda, genellikle

granit ve kireçtaşı üzerinde ayrıca

kireç çimentolu breş ve kalkşist

üzerinde, Doğu kayınının içinde

tek tek veya bazen gruplar halinde

Uludağ göknarının (A. nordmanni-

ana subsp. bornmuelleriana) karı-

şıma girdiği bu karışık ormanlar,

950-1600 metreler arasında yer

almaktadır. Toprak tipi boz esmer

ve pseudogleyli boz esmer orman

toprağı olup toprak kumlu balçık,

kumlu killi balçık, kumlu kil ve kil-

li balçık türündedir. pH 4,5 ile 5

arasında değişmekle birlikte bazı

alanlarda 7’ye kadar çıkmaktadır.

Bu alanlarda özellikle 1500 m’den

sonra az da olsa Uludağ göknarı-

nın Doğu kayınına göre hakim ol-

duğu yerler mevcuttur. Göknarın

Doğu kayınına göre daha yoğun

olduğu alanlar, araştırma ormanı-

nın en yüksek noktası olan Keçikı-

ran Yaylası (1615 m) ve Keçikıran

T. (1650 m) mevkiilerinde bulun-

maktadır. Kayın-göknar karışımı

alanlarda yer yer 1000-1400 met-

reler arasında kuzey ve ara yönle-

rinde mor çiçekli orman gülünün

hakim olduğu bir çalı katı da bulu-

nur. Yine çalı katında küçük alan-

da kireçtaşı anakayalar üzerinde

L. officinalis de yer almaktadır. Ot

katında önemli oranda bulunan

türler, Festuca drymeja, Cardamine

impatiens var. pectinata, Galium

odoratum, Rubus hirtus, Trachyste-

mon orientalis, Dryopteris flix-mas,

Galium rotundifolium, Calamintha

grandiflora, Circium hypoleicum,

Euphorbia amygdaloides var. amy-

gdaloides (sütlüot, zerena) ve Ge-

ranium robertianum (dağıtırı)’dur.

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 19

Rubus canescens var. glabratus Aster amellus subsp. ibericus Lonicera caucasica subsp. orientalis

DEVAMI BİR SONRAKİ SAYIDA

Page 22: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

GirişHer geçen gün çevresel şart-

lar ve insan etkisiyle populasyo-

nu azalan sığla ülkemizin relik-

endemik değerli bir türüdür. 60

milyon yıl önce 3. zamanda geniş

alanlarda yaygın iken (Kurt, 2008)

yayılış alanları giderek daralmış

ve dünyada sadece Güney Batı

Anadolu’da kalmıştır.

Yöre halkı tarafından “Gün-

lük Ağacı” olarak bilinmektedir.

Alçak yerlerde, ovalarda ve dere

boylarında yetişen ağaçlara “Ta-

ban Günlüğü”, yüksek yerlerde ve

dağlarda yetişen ağaçlara da “Dağ

Günlüğü” adı verilmektedir. (Efe

1986; İstek ve Hafızoğlu 1998).

Populasyonlarının azalmasın-

daki en büyük faktör insan etki-

sidir. Sığla ormanlarının büyük

bir kısmı yerleşim alanlarına çok

yakın olması sebebi ile çeşitli şe-

killerde tahrip edilmektedir. Yaka-

cak olarak kullanılması ve hayvan

otlatılması da (Velioğlu ve ark.,

2008) yayılış alanlarının daralma-

sında etkili olmaktadır.

Kurt (2008)’a göre tahribatın

en önemli nedenlerinden biri de

sentetik fiksatiflerin üretilmesin-

den sonra sığla topluluklarının

tarımsal kullanım amacıyla yok

edilmesi, bu amaçla bilinçli olarak

açılan drenaj kanalları ile taban

suyu seviyesinin düşürülmesidir.

Ekolojisi gereği yaz dönemin-

de ıslak toprak şartlarına sahip

olması gereken sığla yayılış alan-

larında, toprak nemini olumsuz

etkileyen su rejiminin değişmesi,

ağaçların da olumsuz etkilenme-

sine ve ileri aşamalarda kurumala-

ra neden olmaktadır.

Relik-endemik bir tür olması-

nın yanında sığladan değerli bir

odun dışı orman ürünü olan sığ-

la yağı elde edilmektedir. Geçmiş

yıllarda 180-200 tona yaklaşan

yıllık üretim miktarı artık hemen

hemen hiç yapılmamakta ve bu

üretim kültürü kaybolmaktadır.

Bunun en büyük sebebi sentetik

sığla yağı üretimidir. Kurt (2008)’a

göre bölgede sığla ağaçlarından

balzam elde etme tekniğini bilen

çok az kişi bulunmaktadır.

Sığla yağı üretimi ağaç göv-

delerinden yapıldığından hatalı

yapılan üretim tekniği nedeniyle

ağaçlar büyük zarar görmüştür

Kuvvetli açılan yaralar nedeniyle

hastalık ve zararlı arazları ile tepe

kısımlarında kurumalar görül-

müştür (Bozkurt vd., 1990).

Sığla yağı veren ve vermeyen

fertler olduğu gibi sarı ve beyaz

yağ veren fertler de bulunmak-

tadır. Acar (1988) populasyonla-

rındaki sığla balzamı veren ağaç

oranının (%40) olduğunu bildir-

mektedir. Yağ veren ağaçlardan

sürekli faydalanma, populasyo-

nun negatif bir seleksiyona tabi

tutulmasına ve yağ verimi yük-

sek genotiplerin hastalanması ve

populasyondan ayrılarak yerini

yağ vermeyen sağır bireylere bı-

rakmasına neden olmaktadır. Yağ

veren fertlerin dış görünüşleri iti-

barıyla kabukları derin çatlaklı ol-

mayan, büyük pullu, açık renkli ol-

dukları belirtilmektedir (Efe, 1987;

Genç, 1999).

Yapılan çalışmalarda genetik

çeşitliliğin önemli kısmı (% 54)

populasyonlar arasında olup, po-

pulasyonlar içi genetik çeşitlilik

oldukça düşük (% 46) bulunmuş-

tur. Genetik çeşitliliği yüksek olan

populasyonlar arasından en çok

farklılaşma gösteren 8 populas-

yonun ex-situ koruma altına alın-

ması önerilmiştir (Velioğlu ve ark.,

2008).

Sığla ağacı odunu su altında

çürümeye karşı çok dayanıklıdır.

Ayrıca mobilya yapımında, san-

dık, kutu, kaplama, radyo ve gra-

mofon kabinleri, sebze sepetleri

ve iç dekorasyon malzemesi ola-

rak kullanılmaktadır (Engler 1930;

Acatay 1963; Bozkurt ve Göker

1981).

Botanik Özellikleri

Hamamelidaceae familyası-

na ait bir tür olan sığla ağacının

dünyada 4 türü bulunmaktadır.

Türkiye florasında iki alt türü var-

dır. Bunlar Liquidambar orientalis

subsp.orientalis ve Liquidambar

orientalis subsp. integriloba’dır.

Bazı kaynaklarda alt tür olarak L.

orientalis var. suber de bildirilmek-

tedir.

Kışın yaprak döken, 15-25 m

boylanabilen, geniş tepe taçlı bir

ağaçtır. Yaprakları; ince ve uzun

saplı, 3-5, bazen 7 lobludur. Loblar

keskin dişlidir. monoik bir ağaçtır.

Dişi çiçekler saplı, sarkık toparlak

durumlar meydana getirir. Erkek

çiçekler ise terminal salkım duru-

mundadır (Tanker ve ark, 1998;

Kurt, 2008).

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201220

UZ

MA

N S

AH

AS

I

SIĞLA (Liquidambar orientalis Miller)’DA ALTERNATİF VEJETATİF ÜRETİM YÖNTEMİ

Dr. Salih PARLAKEge Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü

Page 23: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Sığla yağının önemi ve

Kullanım Alanları

Sığla ağacı (Liquidambar orien-

talis Mill.) Türkiye’ye özgü ende-

mik bir tür olup, ağacın gövde ka-

buğunun yaralanması sonucu sığ-

la yağı (storax) elde edilmektedir

(Hafızoğlu ve İstek, 2005). Reçine,

uçucu yağ ve sinnamik asit içeren

drog solunum yolları antiseptiği

ve ekspektoran, antiseptik, anti-

paraziter olarak etki eder, pomat,

yakı halinde kullanılır (Tanker ve

ark, 1998). Parfümeri sanayinde

fiksatör, sabun yapımında, ver-

niklerde, çiklet ve tütüne tat ver-

mede, bazı tıbbi uygulamalarda;

haricen uyuz ve cilt hastalıların-

da, dahilen astım ve bronşit gibi

üst solunum yolu hastalıklarının

tedavisinde kullanılır. Ayrıca sığ-

la yağı elde edildikten sonar arta

kalan buhur (Cortex Thymiamitis),

cami ve kiliselerde tütsü ve yakı

olarak kullanılmaktadır (Baytop

1980; Hafızoğlu 1982; Hafızoğlu

ve ark.1996; Kaya ve Alan, 2003;

Kurt 2008).

Yayılışı ve Ekolojik

Özellikleri

Kayıtlarda 1947 yılında 7000

hektar olan sığla ormanı varlı-

ğının 1988 yılında 1215 hektara

düştüğü belirlenmiştir. Amenaj-

man raporlarına göre mevcut

sığla ormanlarının 980 hektarı

normal koru 320 hektarı ise bozuk

koru’dur (Genç, 1999, Kurt, 2008).

Sığlanın esas yayılışı Muğla

Yöresinde, Dalaman ve Köyceğiz

deltaları ile denize yakın taban

düzlüklerinin genel olarak kuzey

rüzgârlarına kapalı, sıcak ve nemli

yerlerinde sulu dereler içerisinde

ve sulak kısımlarda ve taban suyu-

nun yüksek olduğu arazilerdedir.

Çok yüksek yaz sıcaklıkları, şiddet-

li buharlaşma, düşük bulutluluk

oranı, çok seyrek don ve kar yağışı

karakteristikleri gösteren Akde-

niz iklim tipi hüküm sürmektedir.

Ortalama yüksekliği 0-400 metre

ve ortalama 1000-1200 mm arası

yağış alan ve yıllık ortalama sıcak-

lığı 18 derece olan yerleri sever.

Yayılış gösterdiği alanlarda yıllık

yağış 530- 1380 mm arasında de-

ğişmektedir. Yayılış alanlarındaki

en düşük sıcaklık 2.2 C0 dir. Yazın

uzun bir süre yağış görülmez.

Sığla yaz aylarındaki bu kurak

devrede suyu çevresindeki küçük

dereciklerden yada taban suyun-

dan almaktadır. Kışın en soğuk

ayın minimum sıcaklık ortalaması

+3C0’tan daha düşük olan yerlerin

dışında görülmemektedir. Dola-

yısıyla sığla ağacı don olaylarına

karşı çok duyarlıdır. Işık ağacı özel-

liklerini göstermektedir (Acatay

1963; Atay 1985; Dirik 1986;. Efe

ve Dirik, 1992; İstek 1994; Kaya ve

Alan, 2003; Kurt, 2008).

Denize dik uzanan akarsular

boyunca iç kesimlere kadar so-

kularak deniz seviyesinden 300-

350 m yüksekliklerde, genellikle

sulu dereler boyunca yayılış gös-

termektedir. İç kesimlerde küçük

adacıklar şeklinde yayılmakta uy-

gun arazi yapısı bulduğu taktirde

sıcak ve güneye bakan yamaçlar-

da 900 m’ye çıkabilmektedir (Efe

1986; İstek ve Hafızoğlu 1998; Efe

ve Dirik, 1992; Kurt, 2008; Velioğlu

ve ark., 2008).

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 21

Şekil 1.Gökova Araştırma Ormanındaki sığla plantasyonu

Page 24: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Sıcak Akdeniz ikliminde ta-

ban sulu düz olan genellikle hid-

romorfik alüvyonlu araziler sığla

ağacının yerleşiminde çok uygun

olan alanlardır (Şekil 1). Doğal

yayılış gösterdiği alanlardaki top-

raklar alkali ve orta derecede kireç

içermektedirler. Bu topaklar su,

organik madde ve besin yönün-

den zengin ve tuz içerikleri düşük

topraklardır. Arazinin eğimi sığla

ormanının genişliğini tayin eden

başlıca faktörlerden birini oluştu-

rur. Çünkü arazi eğimi fazla olan

yerlerde sığla ağacı sadece ince

bir şerit halinde su boyunca geli-

şebilmektedir (Kurt, 2008; Öztürk

ve ark, 2008).

Fidan Üretimi

Fidan üretimi geleneksel ola-

rak tohumla yapılmaktadır. Ya-

pılan gözlemlerde mayıs ayında

ağaçların alt kısımlarında kendi-

liğinden çimlenmiş bol miktarda

fideciğe rastlanmıştır. Tohum ya-

tağında uygun çimlenme şartları

bulunduğu sürece çimlenmede

bir sorun bulunmamaktadır.

Efe ve Dirik, (1992) sığla to-

humlarının yedi ayda olgunlaştı-

ğını ve kasım aralık aylarında da-

ğıldığını bildirmektedir. Çimlen-

me nisan-mayıs aylarında gerçek-

leşmekte ve yüksek bir çimlenme

oranına (% 93) sahip bulunmakta-

dır. Tohumun 1000 dane ağırlığı

0,297 gr dır.

Sığlanın doku kültürü ile üre-

tim çalışmaları da yapılmış fa-

kat elde edilen bitkicikler seraya

transferden sonra bir ay yaşa-

tılabilmiştir (Genç, 1999). Doku

kültürü ile yapılan çalışmalarda

başarılı sonuçlar da alındığı ve

yaprak eksplantlarından elde edi-

len bitkilerin % 80 oranında kök-

lendirildiği bildirilmektedir (Erdağ

ve Emek, 2005).

Aşılama ile fidan üretimi ça-

lışmalarında ise %90’ın üzerinde

başarı sağlanmıştır (Genç ve Ark.

1993).

Yeni Bir Üretim Yöntemi

Sığlanın tohumla ve çelikle

üretilmesinde teknik bir sorun

bulunmamaktadır. Islah ve selek-

siyon amaçlı çalışmalarda klonal

üretim için ağırlıklı olarak veje-

tatif üretim yöntemi tercih edil-

mektedir. Sığlada yağ veren ve

vermeyen bireyler bulunduğu ve

populasyondaki yağ veren fertle-

rin % 40 olduğu (Acar, 1988) bildi-

rilmektedir. Yağ üretimi için selek-

siyon yapılması halinde mutlaka

vejetatif üretim yöntemi tercih

edilecek ve bu üretim materyali-

nin alınması gerekecektir ki boylu

ağaçlardan alınması çok zordur.

Sığla populasyonlarının ince-

lenmesi esnasında ağaç gövde-

lerinde ur benzeri oluşumlar gö-

rülmüştür. Ağaç gövdesinde 1-3

cm çapında onlarcası bulunan bu

urların bir tornavida veya bıçak

ucu ile rahatlıkla çıkarılabildiği ve

ağaç gövdesi ile bağlantı nokta-

sında bir büyüme konisi ihtiva et-

tiği belirlenmiştir (Şekil 2a ve 2b).

Ağaçta herhangi bir yaralanmaya

bağlı olmadan geliştiği gözlenen

bu urların doğal olarak meydana

geldiği ve belirli bir süre sonra

da kuruyarak döküldükleri sap-

tanmıştır. Döküldükten sonra da

ağaç üzerinde herhangi bir yara

izi kalmamaktadır. Bu oluşumlar-

dan faydalanarak vejetatif üretim

yapılması daha kolay ve ekono-

mik olabilecektir.

Güneydoğu Anadolu Bölge-

sinde zeytin fidanı üretiminde

ağaç gövdesi üzerindeki 10-20 cm

çapındaki şişkinlikler kesilerek ta-

mamen toprağa gömülmekte ve

toprak gölgelendirilerek ve nemli

tutularak bu yumrulardan sürgün

oluşması sağlanmakta ve fidan

elde edilmektedir. Şeklinden do-

layı da kaplumbağaya benzediği

için “tosbağa çeliği” olarak adlan-

dırılmaktadır.

Benzer bir oluşumun sığla ağa-

cının gövdesinin dip kısımlarında

oluşması ve bunların vejetatif bir

üretim materyali olabileceğinden

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201222

UZ

MA

N S

AH

AS

I

Şekil 2a. Sığla gövdesi üzerindeki ur oluşumları Şekil 2b. Oluşan urların bıçakla çıkarılması ve büyüme konileri

Page 25: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

hareketle ön deneme niteliğinde

gözlem çalışması yapılmıştır.

Farklı büyüklükteki bu urlar 20

Mayıs tarihinde aşı çakısı ile ağaç

üzerinden toplanarak yosun içine

sarılı halde Ege Ormancılık Araş-

tırma Müdürlüğü’ne getirilmiştir.

Bu oluşumların köklenip köklen-

meyeceklerinin denenmesi için

saksı içine dikimleri yapılmıştır.

Bir ay sonra gömülen yumru-

lardan sürgünler oluşmaya başla-

mış ve toprak yüzeyine çıkmışlar-

dır. Dört ay sonra yumrular sökü-

lerek kök oluşumlarına bakılmış

ve bunların köklenmiş oldukları

görülmüştür (Şekil 3a, 3b ve 3c).

Gövdedeki bu ur oluşumları-

nın seyri, ağaç üzerinde kalış sü-

releri ve büyüklükleri ile köklen-

dirilmek suretiyle vejetatif olarak

üretimde kullanılabilirliklerinin

daha detaylı olarak araştırılması-

na ihtiyaç bulunmaktadır.

KAYNAKLARAcar, M.İ., 1988: Sığla (Liquidambar orien-

talis Mill.) Ağaçlamalarında Köklü Çelik Kulla-

nımının Gerek ve Önemi. Ormancılık Araştırma

Enstitüsü Yayınları Dergisi No: 68.

Acatay, A. 1963. Sığla Ağacı (Liquidambar

orientalis Mill.)’nın Türkiye’de Yayılısı, Yeni Tesbit

Edilen Varyetesi ve Sığla Ağaçlarına Musallat

Olan Böcekler. İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi, Seri

A, Cilt 8, Sayı 2, İstanbul.

Alan M. and Z. Kaya, 2003. EUFORGEN Tech-

nical Guidelines for genetic conservation and

use for Turkish sweet gum (Liquidambar orien-

talis). International Plant Genetic Resources Ins-

titute, Rome, Italy. 6 pages.

Atay, İ., 1985, Sığla ağacının (Liquidambar

orientalis Mill.) Önemi ve Silvikültürel Özellikleri,

I.Ü.Orm.Fak.Dergisi, cilt 35, s 15-2.

Baytop, T., 1980, Farmakognozi, I.Ü.Yayınları

2783, İstanbul.

Bozkurt, Y, Göker, Y., 1981, Orman Ürünle-

rinden Faydalanma, İ.Ü. Yayın No.2840, Orm.Fak.

Yayın No.297, İstanbul.

Dirik, H. 1986. Anadolu Sığlası (Liquidambar

orientalis Mill.)’nın gençleştirilmesi Üzerine Ça-

lışmalar. İ.Ü. Orman Fakültesi Yüksek Lisans Tezi,

İstanbul.

Dirik, H. 1986. Anadolu Sığlası (Liquidam-

bar orientalis Mill.)’nın Gençleştirilmesi Üzerine

Çalışmalar. İ. Ü. Orman Fakültesi Yüksek Lisans

Tezi, İstanbul.

Efe, A. 1987. Liquidambar orientalis Mill.

(Sığla ağacı)’ın Morfolojik ve Palinolojik Özellik-

leri Üzerine Araştırmalar. İ.Ü. Orman Fakültesi

Dergisi Seri A. Cilt: 37, Sayı:2, 273-286, İstanbul.

Efe, A., 1986, Liquidambar orientalis Mill.

(Sığla Ağacının) Marfolojik ve Palinilojik Özellik-

leri Üzerine Araştırmalar, Doktora Tezi, İ.Ü. Fen

Bilimleri Enst., Istanbul.

Efe, A., Dirik, H., 1992. Une Espece Peu Con-

nue de La Foret Mediterrannene Liquidambar

orientalis, foret Melliterinlenne 13. No 2 April 7.

Engler, A., 1930, Pflanzenfamilien 2.band

18. a, Leipzig, pp.303-345. Kürschner, K., Hoffer,

A., 1929. Zellstoff Analyse, Technische Chemie

Papier-Zellstoff- Fabrikation, 26, 125-139.

Erdağ, B., Emek, Y., 2005. In Vitro Adventitio-

us Shoot Regeneration of Liquidambar orientalis

Miller, Journal of Biological Sciences 5 (6): 805-

808,

Genç, A., 1999. Sığlanın ( Liquisambar orien-

talis Mill.) Doku Kültürü Yöntemi İle Üretilmesi,

Orman Bakanlığı yayın No: 099, Müdürlük yayın

No 19, Teknik Bülten No 14

Genç, A., Akgül, E., Özel, N., Umut, B., 1993:

Sığla (Liquidambar orientalis Mill.) Ormanlarının

Yetişme Ortamı Özellikleri ile Gençleştirilmesi

Üzerine Araştırmalar. Ege Ormancılık Araştırma

Müdürlüğü Teknik Bülten Serisi

Hafızoğlu, H., 1982, Analytical Studies on

the Balsam of Liquidambar orientalis Mill. By

Chromatography and Mass Spectrometry, Holz-

forschung, 36, 311-313.

Hafızoğlu, H., İstek, A.,2005. Sığla Ağacı (Li-

quidambar orientalis Mill.) Odunu ve Kabuğunun

Kimyasal Bileşenleri Cilt:5 No:1 ISSN 1303-2399

Gazi Üniversitesi, Orman Fakültesi Dergisi-Kas-

tamonu

Hafızoğlu, H., Reunanen, M., İstek, A., 1996.

Chemical Constituents of Balsam From Liqui-

dambar orientalis, Holzforschung, ISSN 0018-

3830, Vol 50, No: 2.

İktüeren, Ş. ve Acar, İ.,1987. Sığla ağacının

(Liquidambar orientalis Mill.) doğal yayılışı, sığla

yağı uretimi ve pazarlaması. Ormancılık Araştır-

ma Enstitüsü Yayınları Dergi Serisi, Cilt:33, Sayı:2,

No:66.

İstek A., 1994, Sığla Yağı (Storax)’nın Kim-

yasal Bileşenleri, K.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü,

Yüksek Lisans Tezi.

İstek, A., 1998, Hafızoğlu, H; Sığla Ağacı (Li-

quidambar orientalis Mill.) Odununun Anatomik

Özelliklerinin Belirlenmesi, Z.K.Ü. Bartın Orm.

Fak. Dergisi, sayı:1, ISSN 1302-0056.

Kaya, Z. Alan, M.. 2003. EUFORGEN Techni-

cal Guidelines for Genetic Conservation and use

for Oriental Sweetgum (Liquidambar orientalis).

International Plant Genetic Resources Institute.

Rome. Italy.

Kurt, L., 2008. Anadolu Sığla Ağacı, Özel

Çevre Koruma Kurumu, Ankara.

Öztürk,M., Çelik A., Güvensen, A., Hamzaoğ-

lu, E., 2008. Ecology of Tertiary Relict Endemic Li-

quidambar orientalis Mill. Forests, Forest Ecology

and Management 256 (2008) 510–518

Tanker, N., Koyuncu, M., Coşkun, M., 1998.

Farmasötik Botanik, Ankara Üniversitesi Eczacılık

Fakültesi Yayınları, Ders Kitapları No 78, Ankara.

Velioğlu, E., Kandemir, G., Tayanç, Y., Çen-

gelL, B., Murat Alan, M., Kaya, Z., 2008. Türki-

ye’deki Sığla (Liquidambar orientalis Miller)

Populasyonlarının Genetik yapısının Moleküler

Belirteçlerle Belirlenmesi ve Koruma Stratejileri

Geliştirilmesi Teknik bülten No: 20, Bakanlık Ya-

yın No: 339, Müdürlük Yayın No: 32

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 23

Şekil 3a. Sürgün oluşturmuş

yumrular

Şekil 3b. Köklenmiş yumru Şekil 3c. Köklenmiş yumru

Page 26: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

1- GİRİŞ

Okuyucunun bilgilerine su-

nulan bu makalenin - çalışmanın

temel amacı; Toros Sedirinin bu-

güne dek literatüre yansıtılmamış

olan, Türkiye’nin en batısında yer

alan yeni bir yayılış sahasını tanıt-

maktır. Bunu yaparken; sahanın

genel özelliklerini ortaya koymak,

ilgili sahanın koruma değeri hak-

kında gözlemlere dayalı yorum ve

değerlendirmelerde bulunmak,

sonuç olarak hem ormancılık bi-

lim dünyasının ve hem de özel-

likle uygulayıcı birimlerin ve mes-

lekdaşların yeni Toros Sediri doğal

yayılışı hakkında bilgilenmelerini

sağlamak, toplum genelinde ise

bu tür ekolojik açıdan önem taşı-

yan, yüksek koruma değerine sa-

hip doğal yayılış sahalarına ilişkin

duyarlılığı üst düzeye çıkarmak

amaçlanmıştır. Çalışmanın bir di-

ğer önemli amacı da, yeni tesbit

edilen Toros Sediri doğal yayılışı-

na ilişkin kayıtların, başta özellik-

le Flora of Turkey adlı eser olmak

üzere ilgili diğer başvuru kaynak-

larının kayıtlarına aktarılmasıdır.

2- MATERYAL VE YÖNTEM

2.1- Toros Sedirinin Yayılış

Sahası Hakkında Genel Bilgi

Toros Sediri yayılışının ana

kütlesi, Toros Dağlarının denize

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201224

UZ

MA

N S

AH

AS

I

Toros Sedirinin (Cedrus libani A. Rich.) Ülkemizin En Batısında, Muğla-Köyceğiz’de

Yeni Tesbit Edilen Yayılış Alanı - I

Dr. Said DAĞDAŞİç Anadolu Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü

Mehmet İŞÇİKöyceğiz Orman İşletme Müdürlüğü

Özet

Toros Sediri dünyadaki en geniş yayılışını, adını da aldığı Türkiye Toroslarında yapmaktadır. Bugüne dek

ormancılık botaniğinde yaygın olarak bilinen yayılışında; genel hatlarıyla en batıda Muğla-Fethiye-Baba-

dağı ve Dalaman ve Köyceğiz arasında uzanan Çaldağı ile, (Denizli-Acıpayam (290 02’), Tavas ve Eskere

Orman İşletme Müdürlüklerinin sorumluluk sahaları içinde kalan Gölgeli Dağlarının Bozdağ silsilesi üze-

rindeki 2200 ha’ı aşan) yayılışı yer almaktadır. Doğuya doğru yer yer parçalı bir yayılış gösteren Toros Se-

diri, Kahramanmaraş-Ahırdağı - Engizek Dağları üzerinde ve Göksun civarında ülkemizdeki en doğudaki

yayılışını (370 19’) yaptıktan sonra güneye doğru Amanoslar üzerinden Suriye ve Lübnan Antitoroslarında

da sınırlı bir yayılış göstermektedir. Kelkit Çayı vadisinde Niksar – Akıncı köyü ve Kelkit Çayı ile Yeşilırmak’ın

kavuşum noktasına – Kale köyüne yakın bir mesafede yer alan Erbaa-Çatalan kalıntı yayılışları ise, sade-

ce Türkiye’deki değil dünyadaki en kuzey enlemlerde yer alan yayılışlarını oluşturmaktadır. Afyon-Emirdağ

yakınlarında yer alan Emirdağ Dağları-Dandindere Mevkiinde de, ana yayılışından kopuk bir diğer kalıntı

meşceresi bulunmaktadır.

Bu makalede okuyucunun bilgilerine sunulan, Köyceğiz Orman İşletme Müdürlüğünün Karaçam Orman

İşletme Şefliği sınırları dahilinde yer alan 30 ve 31 numaralı bölmelerin bulunduğu, Çiçekbaba (Sandras

Dağı) zirvesi ile aynı dağ silsilesi üzerindeki Küçükkızıl Tepe arasındaki Künardağı olarak bilinen tepenin

sırt ve yamaçlarındaki (haritada Köhnertepe’nin her her iki yamacında, Künardere (Köhnerdere) (Armutcuk

Deresi) boyunca uzanan ve yeni tesbit edilen, Karaçam ile karışık meşcere oluşturan yaklaşık 17 ha’lık) yeni

yayılışı ise bugüne dek ormancılık literatüründe yer almayan orijinal nitelikte bir yayılış sahasıdır. Mevcut

Orman Amenajman Planında her iki bölme yer yer bozuk ve verimli Karaçam meşcereleri olarak gösterilmiş

ise de, Toros Sedirinin Künardağı’ndaki doğal yayılışında meşcere kuruluşunda Toros Sediri ile birlikte üst

tabakada ağırlıklı olarak Karaçam ve az miktarda da Ardıç bulunmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Cedrus libani A. Rich., En Batıdaki Yeni Yayılış Sahası, Köyceğiz-Karaçam-Künarda-

ğı-Türkiye.

BÖLÜM-1

Page 27: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

bakan yamaçlarıdır. Dikey yayı-

lışında da Antalya-Finike civa-

rında yaklaşık 600 m’ye kadar

indiği, genel olarak 650-2000

m’ler arasında orman kurduğu

belirtilmektedir (Anonim, 1994).

Bir diğer kaynakta da Amanoslar

üzerindeki Nur Dağlarının doğu

yamaçlarında 500-550 metreler

ile en düşük rakımlarda, Akdeniz

ardında da 2000-2100 metrelere

kadar yükselerek yayılış göster-

diği (Atalay, 2008, s. 379), Fethi-

ye-Babadağı-Boğaziçi havzasının

batısında da 500 m’ye kadar indi-

ği (Atalay, 1987, s. 2), Finike civa-

rında tek tek bireyler halinde 470

m’ye kadar indiği (Boydak, 1996,

s. 12), Bolkardağlarının kuzeyin-

deki Aydos Dağı’nda 2400 m’ye

kadar yükseldiği (Atalay, 1987, s.

2) belirtilmektedir. Ülkemizde-

ki yayılışının genel olarak 360 16’

(Kaş) ve 380 05’ (Eğirdir Barla Dağı)

kuzey enlemleri ile, 290 02’ (Acı-

payam-Bozdağ, Köyceğiz-Çaldağı

hattı) ve 370 19’ (Kahramanma-

raş-Engizek Dağı-Ahır Dağı hattı)

doğu boylamları arasında olduğu

(Boydak, 1996, s. 11) ifade edilir.

Bir diğer kaynakta ise yayılışı; 360

10’-380 30’ kuzey enlemleri ile 290

– 370 doğu boylamları arası olarak

(batıda Bozdağ-Erentepe yamacı

ile güneybatıda (Fethiye-Baba-

dağı) özetlenir (Atalay, 1987, s. 2).

Lübnan ve Suriye’de de yaklaşık

2000-3000 ha doğal yayılışı mev-

cuttur (Vidaković, 1991, s. 137).

1947 yılında hazırlığına başlanan

ve Toros Sedirinin yayılışı hakkın-

da oldukça ayrıntılı bilgiler sunan,

1950’li yıllarda yayımlanan bir

başka kaynakta; Toros Sedirinin

batıdan itibaren Denizli-Tavas

ilçesi Uzunoluk bölgesi ile Acıpa-

yam-Bozdağ üzerinde, Bozdağ ve

Boyalı Dağlarının kuzey ve kuzey

batı yamaçlarında, yine Tavas il-

çesine bağlı Balkıca ve Derinkuyu

köylerinin güneyindeki sedlerde

Karaçamlarla karışık olarak bulun-

duğu belirtilmektedir. Toros Sedi-

rinin en batıdaki yayılış sahasının

ise; Fethiye Körfezine dökülen

Kızıldere’nin kollarını aldığı, Dala-

man Çayının doğusundan başla-

yan Aygır Dağı sırtlarının doğuya

uzanan kısmının hemen güne-

yinde bulunduğu belirtilmektedir

(Gökmen, 1953; s. 15, 198-199).

Toros Sediri, doğal yayılışının

üst sınırında genel olarak Ardıç ve

Toros Göknarıyla birlikte orman sı-

nırını oluşturmaktadır. Dikey yayı-

lışında genellikle Karaçam (Pinus

nigra Arn. ssp. pallasiana (Lamb.)

Holmboe), Kızılçam (Pinus brutia

Ten.), Ardıç türleri, Toros Göknarı

(Abies cilicica Carr.) ve Meşe tür-

leriyle karışıma girmektedir. Alt

flora ise, yaygın olarak Akdeniz ve

Turan-Ön Asya (İrano-Turanian)

flora bölgelerine has bitkilerden

oluşmaktadır. Bozuk sahalar ise,

step bitki örtüsü ile kaplıdır (Ata-

lay, 1990).

Toros Sediri en geniş yayılışını

Türkiye Toroslarında yapmaktadır.

1997 yılı sonu orman envanteri

verilerinde Toros Sediri yayılış sa-

hası; 71 452 ha’ı normal koru or-

manı, 37 988 ha’ı ise bozuk koru

ormanı olmak üzere 109 440 ha

olarak belirlenmiştir (Anonim,

1998, s. 118). Bir diğer çalışma-

da ise Toros Sediri yayılış sahası

toplam olarak 343 032 ha olarak

verilmektedir (Anonim, 2001a, s.

14). 2011 yılı orman envanteri ka-

yıtlarında ise, Türkiye orman var-

lığı içerisinde Toros Sediri olarak

tefrik edilen alanların toplamı 467

456 ha olarak verilmiştir.

Önceleri (Davis, 1965) ve (Gre-

uter ve Burder, 1984)’a atfen Ak-

deniz havzasında yayılış gösteren

Sedirlerin Cedrus libani adıyla tek

bir tür olarak sınıflandırıldığı, bu

türün Fas ve Cezayir’de yayılış

gösteren C. libani ssp. atlantica,

Kıbrıs’da yayılış gösteren C. libani

ssp. brevifolia, Lübnan ve Suriye’de

yayılış gösteren C. libani ssp. libani

ve Türkiye’de yayılış gösteren C.

libani ssp. stenocoma olarak ayrı-

lan dört alt tür ile temsil edildiği

ifade edilmektedir (Panetsos ve

ark., 1993). Ancak taksonomist-

lerin büyük çoğunluğu, Akdeniz

havzasında yayılış gösteren üç

farklı türle birlikte dünyada dört

Sedir türü bulunduğu konusunda

hemfikirdirler (Tutin ve ark., 1964;

Mitchel, 1985’e atfen Panetsos ve

ark., 1993).

Optimum meşcerelerini kur-

duğu Batı Toroslar’dan (Elmalı-

(Bucak-Çığlıkara), Katrandağı ve

Susuzdağ) (Kayacık, 1965, s. 177)

doğuya doğru ilerleyerek yayılışı-

nın doğu ucuna (Kahramanmaraş-

Ahırdağları’na) ulaşır (Atalay,

2002, s. 123). Osmaniye’nin güne-

yinden Amanoslar üzerinden Su-

riye ve Lübnan’a kadar inerek ya-

yılışının en güney noktasına iner.

Toroslardaki ana yayılışından ayrı

olarak İç Anadolu’ya daha fazla

sokulduğu ve Sultandağları-Çay-

Deresinek Vadisi ile buradaki yayı-

lışından kuş uçuşu yaklaşık 40 km

kuzeyde, Orta Anadolu iklim şart-

larının egemen olduğu Emirdağ-

larında (Çaykışla-Dandindere’de)

yayılış yaptığı görülür (Boydak,

1996, s. 11; Günay, 1990). Konya-

Sağlık kasabası yakınlarında da

ana yayılışından kopuk bir yayılışı

vardır.

Toros Sedirinin yayılışı hakkın-

da 1953 yılında yayımlanan bir

başka kaynakta; Toros Sedirinin

en batıda Acıpayam ve Tavas’ın

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 25

Page 28: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Bozdağ silsilesi üzerindeki yayılış-

larından bahsedilmekte, yine en

batıda Fethiye Körfezine dökülen

Kızıldere’nin kollarını aldığı, Dala-

man Çayının doğusundan başla-

yan Aygır Dağı sırtlarının doğuya

uzanan kısmının hemen güneyin-

deki yayılışları ile en doğuda hem

Kahramanmaraş-Ahırdağı sırtla-

rının kuzey ya maçlarında, hem

de bu sahanın da doğusunda yer

alan Öksüz Dağı, Kandil Dağı ve

Sakıbaba Tepelerinin yüksekle-

rinde görülen yayılışları hakkında

ayrıntılı biçimde bilgiler verilmek-

tedir. Aynı yayında Toros Sediri-

nin Erbaa-Çatalan mıntıkasındaki

yayılışı hakkında da, Savaş’a at-

fen bilgi verilmektedir (Gökmen,

1953; s. 197-209).

Acıpayam-Bozdağ Orman

İşletme Şefliğinin amenajman

planı, 2012 yılında yenilenmiştir.

İşletme şefliği sınırları içinde, Sığ-

la meşceresinden Sedir ve Ardıç

meşcerelerine kadar çok farklı

yükseltilerin ağaç türleri bulun-

maktadır. Acıpayam-Bozdağ Or-

man İşletme Şefliğinin IV. Yenile-

mesi yapılan Orman Amenajman

Planında; B-Karaçam İşletme Sı-

nıfı (Ekonomik Fonksiyon) altında

(ÇkScd2, ÇkSd/bc2, ÇkSd1/bc2)

meşcere tipleri verilen 314,6 ha

Karaçam ile, C-Sedir İşletme Sını-

fı (Ekonomik Fonksiyon) altında

(Sd1/bc2, Sd2, SÇkd1/bc2, SArd/

bc2) meşcere tipleri verilen top-

lam 477,2 ha hem saf, hem de Ka-

raçam ve Ardıç ile, F-Sedir İşletme

Sınıfı (Ekolojik Fonksiyon) altında

(SÇkd1/bc2-T, SArd1-T) ise yine

hem saf ve Ardıç ve Karaçamla

karışıklığa giren 218,5 ha olmak

üzere toplam 1010,3 ha Toros Se-

diri meşceresi vardır. İlaveten yine

F İşletme Sınıfına dahil edilen BS-T

meşceresindeki taşlık alanda da,

28,8 ha bozuk Toros Sediri meş-

ceresi mevcuttur. Sedirin doğal

yayılış gösterdiği toplam saha en

az 1039,1 ha’dır (Anonim, 2012,

s.78, 79, 81).

Bozdağ İşletmesi ile sınırdaş

olan Tavas-Konak Orman İşletme

Şefliğinde de; B-Karaçam İşletme

Sınıfında ÇkSc3 meşcere tipinde

88,0 ha, C-Sedir İşletme Sınıfında

SArd1, SArd2 ve ArScd1 meşcere

tipleri altında 565,5 ha ve bozuk

koru ormanları içinde BSAr meş-

cere tipinde 76,5 ha olmak üzere

toplam 730 ha Toros Sediri meş-

cereleri bulunmaktadır (Anonim,

2000, s.44). Yine Bozdağ ve Konak

İşletmeleri ile sınırdaş olan Eske-

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201226

UZ

MA

N S

AH

AS

I

Page 29: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

re-Eşenler Orman İşletme Şefli-

ğinde de C-Karışık İşletme Sınıfı

(Ar+S) altında ÇkSbc3, ÇkSArcd1,

SArbc3, SArcd2 meşcere tiple-

rinde 342 ha, bozuk koru olarak

da BSAr, BArS meşcere tiplerinde

98 ha olmak üzere toplam 440

ha karışık Toros Sediri ormanı

bulunmaktadır (Anonim, 2001b,

s.31-33). Böylece Bozdağ üzerin-

de, toplam 2209,1 ha saf ve Kara-

çam ve Ardıçla karışık Toros Sediri

ormanı bulunmaktadır. Not. “a”

çağındaki meşcereler; Bozdağ’da

((Sa (4,6 ha), Sa3 (10,0 ha)) ve

Konak’da ((Sa (15,5 ha), ÇkSa0

(118,5 ha) ve ÇkS0a (241,0 ha)),

ağaçlandırma ile elde edildiği dü-

şünülerek toplama dahil edilme-

miştir.

Kelkit ve Yeşilırmak ırmakla-

rının kavuşum noktasına yakın

bir noktada bulunan, genellikle

güney bakıda yer alan Erbaa-Ka-

rayaka-Çatalan yayılışı ile Kelkit

Vadisinin güneyinde, kuzey ve ku-

zeybatı yamaçlarda görülen Nik-

sar-Akıncı köyü üzerindeki yayılışı

(Selçuk, 1962; Varol; 1965; Dağdaş

ve ark, 1997) ise, Anadolu yarı-

madasının en kuzeyindeki kalıntı

meşcerelerini temsil etmektedir.

Buradaki meşcerelerinde Toros

Sediri, Q. cerris, Acer campestre,

Acer monspessulanum, Fagus ori-

entalis, Tilia rubra, Carpinus ori-

entalis, Sorbus terminalis (Atalay,

1990) ile karışıklığa girer. Hatta

Çatalan’daki yayılışında Sarıçam’ın

(Pinus sylvestris L.) da karışıklığa

girdiği görülmektedir. Çatalan-

Tortepe ve çevresinde Ardıçlık

veya Sedirlik olarak bilinen 229

numaralı bölme içerisindeki 14

ha’lık sahada yayılış yapmaktadır

(Anonim, 1988, s. 274, 275).

Ayrıca Erbaa- Çatalan-Torte-

pe’deki yayılışından bağımsız ola-

rak Çatalan Orman İşletme Şefliği

sınırları içerisinde bugüne dek

üzerinde çok fazla durulmamış

olan, 195 numaralı bölme içinde

iki ayrı münferit yayılış sahası da

bulunmaktadır. Bu yayılışında ka-

yın, meşe ve sarıçamın meşcere

kuruluşuna girdiği görülmektedir.

Toplam saha da 100 ha civarında-

dır. Savaş’ın da belirttiği üzere bu

farklı yayılışı, Kuzalan mahallesi

yakınlarındaki Kumluboyun’un

Kökmeriçi Mevkii’nde güney ve

güneydoğu mailelerde 40-50

ha’lık alanda serpili halde bulun-

maktadır. Buradaki yayılışı yalnızca

Anadolu’da değil, dünyada da en

kuzey enlemdir (40 54 ve 40 52 ku-

zey enlemleri ve 36 24-36 42 doğu

boylamları arası). Bu nedenle Ça-

talan-Tortepe, Meşebeleni ve Kum-

luboyun-Kökmeriçi mevkiindeki

doğal yayılış sahası birlikte koruma

altına alınmalı, yayılış yaptığı sa-

hanın genelinde Çatalan orijini ile

ağaçlandırma yapılmalıdır. Toros

Sedirinin Erbaa’daki yayılış sahası

Savaş’ın eserinde toplam 2100 ha

olarak verilmiştir ki bu çok geniş

alan, münferit olarak Toros Sedi-

ri bulunan alanların tamamının

toplamı olarak verilmektedir (Sa-

vaş, 1946). Niksar-Akıncı köyünde

ise toplam 31.5 ha’lık bir yayılışı

vardır ve bu yayılış sahası “Gen

koruma ormanı” olarak ayrılmıştır.

Erbaa-Çatalan’daki yayılışından

yaklaşık 60 km doğuda yer almak-

tadır. Niksar’ın 20 km güneydoğu-

sunda 670-920 metreler arasında

yayılış göstermektedir. Toros Sedi-

rinin yayılış gösterdiği alan Niksar

ilçesine bağlı Akıncı köyünün gü-

neyinde, Akıncı kalesinin bulun-

duğu Akıncıkale tepe’nin kuzey

bakıdaki alt yamaçlarıdır (Cevizli,

1994).

Toros Sedirinin yetiştiği or-

man ekosistemi, vejetasyon bil-

gisi açısından doğal ağaç türleri

bileşimi yöntemi ile yapılan bir

çalışmada, türün kendi doğal or-

tamında hangi ekolojik koşulların

ve orman ekosisteminin hakim ol-

duğunu hatırlamak amacıyla aşa-

ğıda verilen sınıflandırmaya göre

yapılmıştır:

Lübnan sediri orman toplumu

(Cedretum libani)’nun sınıflandırıl-

ması (Türkiye örneği)

A- Toroslar

a) Q. libani, Q. coccifera, Q. in-

fectoria, Q. cerris, Populus tremula,

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 27

Page 30: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Pseudoclimax Juniperus türleri (fo-

editsima, phoenica) ile tipik Toros

gelişim tipi,

b) Q. coccifera, Juniperus

excelsa’lı Pinus nigra gelişim tipi,

Not: Esasen, Toros Sedirinin

Juniperus excelsa ile karışıklığa gir-

diği yayılış alanlarında genel ola-

rak Q. coccifera mevcut değildir.

Q. coccifera, daha çok Kızılçamın

karışıma girdiği alanların bir maki

elemanıdır.

c) Ostrya carpinifolia, Fraxinus

ornus, Q. castaneifolia, Q. ehren-

bergii, Sorbus terminalis’li P. brutia

gelişim tipi,

d) Abies cilicica gelişim tipi,

e) Kalıntı Fagus orientalis geli-

şim tipi (Kahramanmaraş-Andırın

ve Amanos dağları),

f ) Çatalan’daki (Erbaa) Q. pet-

raea, Q. pedunculiflora, Carpinus

orientalis, Fagus orientalis (Pinus

brutia, Q. ilex’li) kalıntı yayılış. Bu

yayılış sahası Karadeniz sıradağ-

larının içe bakan “kışlara dayanıklı

kurakçıl ormanlar” kuşağında yer

almaktadır. Çatalan’daki yayılışın-

da Sarıçam da bulunmaktadır.

B- Lübnan ile ilgili

sınıflandırma (Mayer, 1981).

Toros Sedirinin, Batı Torosların

Gölgeli Dağları olarak da bilinen

en batı bölümünde yer alan yayı-

lış alanlarında ise, üst zonda Ka-

raçam ve Ardıçla yer yer karışıma

girdiği görülmektedir. Sözgelimi

Çiçekbaba Dağındaki yeni ortaya

konulan yayılış sahasında Toros

Sedirinin yayılış yaptığı alanın

yüksek kısımlarında orman sınırı-

nı Anadolu Karaçamı oluşturmak-

tadır. Toros Sediri buradaki yayılı-

şında orman sınırına kadar yayılış

göstermemektedir.

1.2- yceğiz’de Yeni Tesbiti

Yapılan Yayılış Sahası Hakkında

Bilgi – I

Toros Sedirinin ülkemizin en

batısındaki literatürde yaygın

olarak bilinen yayılış sahası, Batı

Toroslarda Acıpayam-Bozdağ ile

Köyceğiz-Çaldağı (1.8.1989 tari-

hinde yapılan idari düzenleme ile

Dalaman Orman İşletme Müdürlü-

ğü kurulduğu için (Anonim, 1989),

Dalaman-Çaldağı denilmesi uygun

olacaktır.) üzerindeki yayılış saha-

ları olarak ifade edilir. Bu yayılışa

ayrıca Fethiye-Babadağı yayılışı

da dahil edilir.

Burada bir araştırıcı için dik-

kat çekici olan hususlardan birisi

şudur: Gölgeli Dağlarının en yük-

sek zirvelerini oluşturan Bozdağ

eteklerinde (2419 m); “hem De-

nizli-Acıpayam Orman İşletme

Müdürlüğünün ve hem de Tavas

Orman İşletme Müdürlüğünün

sorumluluk sahaları kapsamında”

son derece geniş bir yayılışı olma-

sına karşılık, bu dağlardan Dala-

man Çayı boyunca güneybatıya

doğru uzanan ve Denizli-Muğ-

la sınırını oluşturan Çiçekbaba

(Sandras) Dağı silsilesi (2295 m)

üzerinde herhangi bir Toros Sediri

yayılışının bulunmaması öteden

beri dikkatimizi çekmiştir. Esasen

batıya doğru uzanan yüksek zir-

velerin tamamında Toros Sediri

bulunmaktadır. Bozdağ, Çaldağı,

Babadağı, Dirmil-Maşta Dağı vb.

Toros zirveleri… Bugüne dek To-

ros Sediri yayılışı bilinmeyen tek

istisna zirveler ise, Çiçekbaba Dağ

silsilesi idi. Halbuki Bozdağ ile Çal-

dağı arasında bulunan Çiçekbaba

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201228

UZ

MA

N S

AH

AS

I

Resim 1-4: Üstte, yaşlı Toros Sedirleri ve Karaçam Karışık Meşcereleri ve Geride Çiçekbaba Zirvesi (2295 m)

Altta; Koruma ile Oluşmuş Yoğun Toros Sediri ve Karaçam Gençlik Kümeleri ve Mavi Renkli Sedirler

ve Geride Çal Dağı Zirveleri (S. Dağdaş, 29.09.2012)

Page 31: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Dağı üzerinde de, parçalı Toros

Sediri yayılışının bulunması ge-

rektiği öteden beri sorguladığımız

bir merak idi.

Bu merak saiki ile 17 Nisan

2012 tarihinde yaptığımız seya-

hatte, Köyceğiz Orman İşletme

Müdürlüğünde sorguladığımız,

yapılan ikili görüşme ve değer-

lendirmelerde de ortaya çıkan,

hem de Çiçekbaba Dağı silsilesi

üzerindeki yeni bir yayılış sahası

hakkındaki oldukça heyecan veri-

ci ön bilgi ile 2012 yılının Ağustos

ayının son haftasında Köyceğiz

Orman İşletme Müdürlüğünde-

ki Toros Sedirinin de bulunduğu

sahalar tek tek gezilmiş ve bu

araştırma, yeni bir doğal yayılış

sahasının ortaya çıkarılması ile so-

nuçlanmıştır.

Bu araştırmada önümüzü ay-

dınlatan ifadelerden birisi alttaki

cümledir:

“Bilimsel çalışma, şüphe ge-

rektirir. Yeni bilgilere ulaşabil-

mek için, bildiğiniz herşeyden

şüphe edeceksiniz!..”

Araştırma ekibi olarak izlediği-

miz yol, şüpheci yöntemdir. İzle-

diğimiz şüpheci yaklaşımla, 17 ha

büyüklüğündeki ilgili yeni doğal

yayılış sahası hakkındaki bilgiler,

ormancılık literatürüne kazandı-

rılmış olacaktır.

Toros Sedirinin Batı Toroslar-

daki yayılışında, Dalaman Çayının

su toplama havzasını oluşturan

vadiler belirleyicidir. Dalaman Ça-

yını batıdan kuşatan Gölgeli Dağ-

larının zirvelerinden Acıpayam,

Tavas ve Eskere (Beyağaç) Orman

İşletme Müdürlükleri ormanları-

nın bulunduğu Bozdağ ile yeni

tesbit edilen Köyceğiz Orman

İşletme Müdürlüğü sorumlulu-

ğundaki Çiçekbaba Dağı silsilesi

üzerindeki yeni tesbit edilen Kü-

nardağı yayılışı, türün Anadolu

yarımadasındaki en batıya doğru

uzanan dikkat çekici yayılışlarıdır.

Fethiye ve Dalaman Orman İşlet-

me Müdürlüğü ormanlarının yer

aldığı Çaldağı zirvesi ile Fethiye-

Babadağı ise, Dalaman Çayının

batısındaki vadilerin yer aldığı

Bozdağ ve Çiçekbaba zirvelerinin

aksine, Dalaman Çayını doğudan

çevrelemektedirler...

- Gölgeli Dağlarının ana zirve-

lerinden olan Çiçekbaba üzerin-

de (rakımı 2295 m) bugüne dek

titizlikle taranan kaynaklarda ve

orman amenajman planlarında

(Anonim, 1999) herhangi bir To-

ros Sediri yayılışı belirtilmemiştir.

İlgili Orman Amenajman Planın-

da Kızılçam, Karaçam ve Toprak

Koruma ve Erozyonu Önleme

İşletme Sınfları ayrılmıştır. Gerek

saha döküm tablosu, gerek ağaç

türleri itibariyle dağılışı gösteren

tablo ve gerekse meşcere tiplerini

gösteren tablolarda Toros Sediri

meşceresi tefrik edilmemiştir. To-

ros Sedirinin bulunduğu 30 ve 31

numaralı bölmelerde ise, sadece

yer yer bozuk Karaçam meşcere-

lerinden oluşan “meşcere tipleri”

ayrımı yapılmıştır (Anonim, 1999,

s. 52, 53, 54, vd.+ (Şekil 1).)

- Merkezi Köyceğiz-Otmanlar

köyünde bulunan Karaçam Or-

man İşletme Şefliği sınırları için-

deki Künardağı yayılışının (bölme

numaraları 30 ve 31) koordinatları

dikkate alındığında, yeni tesbiti

yapılan bu yayılış sahasının Toros

Sedirinin dünyadaki en batıda yer

alan yayılışını oluşturduğu gö-

rülecektir. Bu çalışma ile, ilk kez

Çiçekbaba Dağı silsilesi üzerinde

de Toros Sediri yayılışı bulunduğu

ortaya konulmuştur.

- Toros Sediri; Künartepe ola-

rak bilinen tepenin hem batısında,

hem de doğusundaki aşırı eğimli

yamaçlarda (bölme numaraları:

30 ve 31), özellikle tepenin sırtına

yakın yamaçlarında yoğun olmak

üzere Karaçam ile karışık meşce-

reler (Resim 1-2) oluşturmaktadır.

2008 yılına kadar devam ettirilen

Rehabilitasyon Programı kapsa-

mında, ağırlıklı olarak Karaçam-

dan oluşan komşu bölmelerin

de dahil olduğu yakın çevredeki

bu sahalar korunmaya alınmıştır.

Bu nedenle mavi renkli fertleri

de muhtevi yaşlı meşcere altında

ve açıklıklarda doğal yolla gelmiş

gençlik çağında yer yer hem Ka-

raçam ve hem de Toros Sedirinin

yoğun gençlik kümeleri (Resim

3-4) bulunmaktadır. Karışıma aynı

zamanda az da olsa serpili biçim-

de sırt bölgesinde ardıçlar da ka-

tılmaktadır. Künardere (Armutcuk

Deresi) tabanına doğru Çınarlar

da karışıma girmektedir. Toros Se-

dirinin buradaki yayılışında, karı-

şıma giren hiçbir Kızılçam ferdine

rastlanmamıştır.

- Toros Sediri yayılışı,

Künardağı’nın hem doğu ve hem

de batı yamaçlarında G, GB ve GD

bakılarda (30 ve ağırlıklı olarak

31 numaralı bölmeler) yoğunluk

göstermektedir. 32 numaralı böl-

menin dereye yakın ve 31 numa-

ralı bölme ile karşı karşıya olan

kesimlerinde de çok seyrek olarak

yaşlı Toros Sediri fertleri gözlem-

lenmiştir. Orman amenajman pla-

nı verileri ile mevcut aktüel duru-

mu yansıtan tablo ile mukayese

tablosu aşağıda sunulmuştur

Ana meşcere kuruluşunu Ka-

raçamın oluşturduğu, Çiçekbaba

zirvesine yakın yöre ormanların-

da; Toros Sedirinin bulunduğu tek

yayılış sahası Künartepe sırtları ve

yamaçlarıdır. Küçükkızıl Tepe’ye

doğru yükselen kısımlarda Kara-

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 29

Page 32: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

çamların altında hem Karaçam

gençlikleri ve hem de oldukça

yoğun herdem yeşil istilacı Kartal

kanatlı eğrelti (Pteridium aquili-

num) kümeleri göze çarpmakta-

dır. Derelerin içerilerinde-suya

kolay erişilebilen yerlerde; aşağı-

dan yukarıya Çınarlar ve özellikle

yerli halkın Boya ağacı adını ver-

diği Kızılağaç fertleri, kümeleri ve

hatta Gen Koruma Ormanı (Bölme

Numaraları: 69, 102, 103, 106 ve

Koordinatları: 37 03 13 N-28 52

20 E) olarak ayrılan büyüklükteki

geniş alanlarda doğal yayılışı bu-

lunmaktadır. Çiçekbaba’nın kuze-

yinde komşu Denizli-Eskere Or-

man İşletme Müdürlüğü-Çiçekli

Orman İşletme Şefliğinde de (111,

112, 113, 114 numaralı bölmeler;

37 07 09 N-28 52 14 E), Kızılağaç

Gen Koruma Ormanı bulunmak-

tadır.

Not: Rahmetli Abdulgafur

Acatay, Bozdağ Sedirlerini ve yö-

rede yayılış yapan Kızılağacı ta-

nıtan bir makaleyi çok önceleri,

1951 yılında yayımlamıştır (Aca-

tay, 1951).

1.3- Yeni Yayılış Sahasının

Bazı Özellikleri

Son yapılan araştırmalara da-

yalı olarak Toros Sedirinin her

türlü ana materyal üzerinde (ki-

reçtaşı, ofiyolit, kuvarsit, şist, fliş)

yetiştiği ve yaz döneminde nemli

rüzgar alan yamaçları tercih ettiği,

sis ve aşırı nemden kaçtığı ortaya

çıkarılmıştır (Atalay, 2008, s. 381).

Buna karşılık Toros Sediri yayılışı-

nın genel olarak “jeolojik temelin

kalker formasyonlarından oluş-

tuğu” da belirtilmektedir (Sevim

1952 ve 1955 a’ya atfen Boydak,

1996, s. 15).

a) Yöreye en yakın doğal yayı-

lış sahalarından olan Acıpayam-

Bozdağ’da ana kayanın “massif si-

yah kalker” olduğu bilinmektedir

(Boydak, 1996, s. 15). Ana kayanın

yer yer serpantinden oluştuğu Kü-

nartepe yayılış sahası; taşlık-kaya-

lık bölümleri de bulunan, güneye

doğru uzanan ulaşımı oldukça zor

bir konuma sahiptir.

b) Önceleri güzel kokusu sebe-

biyle çeyiz sandığı kullanımında

en çok başvurulan ağaç türü ol-

duğu ifade edilen Toros Sedirinin

artık bu amaçla kaçak kesilme-

diği, görüşülen kılavuz köylü ve

görevliler tarafından belirtilmiştir.

c) Karaçamla karışık meşcere

kuruluşu içerisinde yer yer iğne

yaprakları mavimsi tonda son de-

rece zarif görünümlü yaşlı fertler

de gözlemlenmiştir.

d) Künartepe’nin batısında,

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201230

UZ

MA

N S

AH

AS

I

İşletme Seri Alt Bölgeler Bölme Nu.: Rakım (m) Enlem Boylam

KöyceğizKaraçam-

Künardağı Akdeniz Üst (1.4) 30-31 1400-1620 370 05’ 29” 280 54’ 69”

Acıpayam Bozdağ Akdeniz Ardı (2.9) 63 1730 370 15’ 22” 290 04’ 50”

TavasKonak

(Barzova)Akdeniz Ardı (2.9)

306, 307 (50-

62)- 370 17’ 20” 290 13’ 43”

Gölhisar Dirmil Akdeniz Ardı (2.9) 121-125 1500-1650 36o55’08” 29o29’17”

Isparta Kapıdağ Akdeniz Üst (1.4) 87-88 1400-1600 38o05’23” 30o42’20”

NiksarBaraj(Akıncı

köyü)Orta Karadeniz 74 850 400 47’ 30” 360 34’ 40”

K.Maraş

Elmalar

(Gölceğiz-

Kaleköyü

üstü-Beşenli)

Akdeniz Ardı (2.2) 29-30-31 1450 370 46’ 40” 370 06’22”

(Tablo 1 ve 2).

Tablo 2: Yeni Tesbit Edilen Toros Sediri Doğal Yayılış Sahası ile Karşılaştırmalı Bilgiler

Page 33: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

güney ve güneybatısında yer alan

Karaçay Vadisi boyunca 1980’li

yıllarda ağırlıklı olarak Karaçam ve

yer yer alt yamaçlarda Sedirle ya-

pılan sırıklı ve ince direklik çağına

ulaşan geniş ağaçlandırma saha-

ları da mevcuttur.

e) Kışları yoğun kar yağışı

alan, hem Akdeniz’e hem de Ege

Denizi’ne bakan, Büyükkızıl (Kızıl-

seç) ve Küçükkızıl Tepelerin güney

ve güneybatısı boyunca uzanan

ve Künarboynu denilen belden

aşağıdaki Künartepenin her iki

yamacında (30 ve 31 numaralı

bölmeler) kalıntı (relict) nitelikte

yayılış göstermektedir.

Not 1: Esasen Toros Sediri ve

yakın çevresindeki yaşlı Karaçam

sahaları Karaçam Orman İşletme

Şefliğine bağlı olsa da, Otmanlar

köyü ve mahallelerine çok yakın-

dır. Bu nedenle Künardağı yayılış

sahasında görüşülen Otmanlar

köyü ve mahallelerinden olan

köylüler, Toros Sedirinin kozalak-

larına “künar” adını verdikleri için

doğal yayılışının bulunduğu te-

penin ve yamaçların bulunduğu

alana “Künardağı” denildiğini be-

lirtmişlerdir.

Not 2: Karaçam Orman İşlet-

me Şefliği-Künartepe’den (31 nu-

maralı bölmeden) alınan kozalaklı

dal örnekleri, Ormancılık Araş-

tırma Enstitüsü Herbaryumu’na

(ANKO) 3 Eylül 2012 tarihinde

teslim edilerek kayıt altına alınmış

olup muhafaza edilmektedir. Üç

adet kozalağın ebadı: 10,5cmX5

cm, 12 cmX5,5 cm ve 12,5X6

cm’dir.

Beş adet erkek çiçeğin ortala-

ma ebadı da: 2-2,5 cm X 1-1,5 cm

aralığındadır.

Not 3: Karaçam Orman İşlet-

me Şefliğindeki, Çzbc3, Çzd1,2,3

ve BÇz-1,2 tiplerinde meşcere-

lerden oluşan 305 numaralı böl-

mede (Beypınarı da denilen İkizce

Tepenin (1291 m) kuzeye bakan

yamaçları) iki çatallı çok yaşlı sa-

dece bir adet Toros Sediri mev-

cuttur (Orman işçisi Ahmed Salih

Karakurt’tan alınan bilgi ve resim,

23 Eylül 2012).

Not 3: Tavas-Konak Orman

İşletme Şefliğinin meşcere harita-

sında; SArd1 meşceresinin bulun-

duğu 319 ve 321 numaralı bölme-

lerin yer aldığı alanda “Künarlıtaş

Tepe (1976 m)” adlı (Anonim, 2000)

bir tepe bulunmaktadır. Bu işlet-

me şefliği, Eskere-Eşenler İşletme

Şefliği ile sınır olup, Künarlıtaş

Tepenin Eşenler’deki yamacında

da SArcd2 meşceresi (Anonim,

2001b) bulunmaktadır. Buradan

hareketle: hem Acıpayam, Ta-

vas ve Eskere’de, hem de komşu

köylerin bulunduğu Köyceğiz-

Karaçam ve Otmanlar köylerinde

Toros Sedirinin kozalaklarına “kü-

nar” denildiği, tepelere – derelere

verilen isimlerden de rahatlıkla

görülecektir.

Yukarıda verilen boylam de-

ğerleri dikkate alındığında Toros

Sedirinin 290 doğu boylamından

da batıda, 280 doğu boylamında

(Çiçekbaba zirveleri) da yayılış

gösterdiği görülecektir.

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 31

Sahanın Mevcut Orman Amenajman

Planında Verilen Bazı Tanıtım BilgileriSahanın Aktüel Durumuna İlişkin Bilgiler

Bölme

Nu.

Meşcere

Tipi:

Toplam

Alanı (ha):

Rakım

(m)

Aktüel

(Mevcut)

Meşcere Tipi:

Enlem Boylam

Sahada Öngörülen

Çalışmalara İlişkin Bazı

Açıklamalar

30Çkd2

BÇk

18,0

1,5

1400-

1620

ÇkSd2

BÇkS

370 05’

290”

370 05’ 777”

370 05’ 552”

280 55’ 010”

280 54’

698”

280 54’ 739”

- Saha, koruma altına

alınmalıdır.

- Koruma statüsü, Orman

Amenajman Planına

işlenmelidir.

- Saha, Gen Koruma

Ormanı olarak ayrılmalıdır.

- Ya da Yüksek Koruma

Değerine Sahip Orman

olarak tefrik edilmelidir.

31BÇk-1

BÇk-2

1,5

15,5

1400-

1620

ÇkSc1/SÇka2

ÇkSc1/SÇka2

32

BÇk-1

Çke2

Çke1-1

Çke1-2

BÇk-1

BÇk-2

BÇk-1

Çke2

Çke1-1

Çke1-2

BÇk-1 Serpili

Sedir

BÇk-2

Tablo 1: Köyceğiz-Karaçam Orman İşletme Şefliğinde, Yeni Tesbit Edilen Toros Sediri Doğal Yayılış Bilgileri

DEVAMI BİR SONRAKİ SAYIDA

Page 34: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

“İş Sağlığı ve Güvenliği” kav-

ramı ile ilgili olarak literatürde

birçok tanımlamaya rastlamak

mümkündür. Bu tanımlamalardan

özetle, İş Sağlığı ve Güvenliğini;

işyerlerinde çalışanların fiziksel ve

ruhsal sağlıklı hallerinin devamı

için çalışma koşullarının iyileşti-

rilmesi, karşılaşılabilecek tehlike-

lerin ortadan kaldırılması ve bu

sayede iş kazası ile meslek hasta-

lıklarını önlemeye yönelik olarak

çalışmaların yapılmasıdır diye ta-

nımlayabiliriz.

Bu tanım altında yapılan çalış-

maların teknik, tıbbi, ekonomik,

sosyal , fiziki ve hukuki boyutla-

rı bulunmakta ve birçok bilim İş

Sağlığı ve Güvenliği ile yakından

ilgilenmektedir

Çalışma hayatı birçok iş ka-

zası ve meslek hastalığı risklerini

barındırmaktadır. Sosyal Güven-

lik Kurumu istatistiklerine göre

ülkemizde 2010 yılında meyda-

na gelen 62.903 iş kazası sonucu

1.444, tespit edilen 533 meslek

hastalığı sonucunda da 10 olmak

üzere toplam 1.454 işçi hayatını

kaybetmiştir. 2085 kişi de sürekli

iş göremez duruma düşmüştür.

Bu rakamlar geçmiş yıllarla mu-

kayese edildiğinde; 1990 lı yıllar-

da 98.000 ler düzeyinde olan iş

kazası sayısının giderek azaldığı

fakat ölüm, sürekli ve geçici iş

göremezlik sayılarında ise dik-

kate değer bir azalma olmadığı

bildirilmektedir (Ceylan, 2011).

Türkiye’de meydana gelen iş kaza-

larının büyük bir kısmının sosyal

güvenlik kurumuna bildirilmediği

gerçeğini de düşünürsek yukarı-

daki rakamların çok daha yüksek

çıkacağı gerçektir.

2010 yılı verilerine göre ülke-

mizde karşılaşılan ölümlü iş kaza-

larının yüzde 33’ünün inşaat sek-

töründe gerçekleştiği belirtilmek-

tedir. İnşaatı; madencilik, metal,

tekstil ve taşımacılık gibi sektörler

izlemektedir. ILO (Uluslararası Ça-

lışma Örgütü) verilerine göre de

iş kazalarının yüzde 98’inin insan

hatasından kaynaklandığı ifade

edilmektedir (Milliyet, 2012). Bu

kazaların önüne geçebilmenin

tek yolu ise İş Sağlığı ve Güvenliği

(İSG) önlemleri ve eğitimdir.

İşçilerin sağlığı ve korunmala-

rına yönelik olarak sanayi devrimi

öncesinden başlayan bazı düzen-

lemeler olmasına rağmen, Dün-

yada İş Sağlığı ve Güvenliği kavra-

mının bilimsel esaslara dayanıla-

rak ilk olarak ele alınması İtalyan

fizikçi Bernardino Ramazzini’nin

(1633-1714) katkılarıyla olmuştur.

Ramazzini, kendi tecrübe ve bul-

gularına dayanarak 1700 yılında

«De Morbis Artificum Diatriba»

adında bir meslek hastalıkları

kitabı yazmış olup, iş yerlerinde

koruyucu güvenlik önlemlerinin

alınmasını önermiş ve 17. yüzyıl-

da işçi sağlığının kurucusu olarak

tarihe geçmiştir.

Sanayi devrimiyle birlikte

çalışma ve üretim koşullarında

büyük değişikliklerin meydana

gelmesi ile iş kazaları ve meslek

hastalıkları artmaya başlamış, ça-

lışma koşullarının iyileştirilmesine

yönelik yasal düzenlemeler ya-

pılması ve güvenlik önlemlerinin

geliştirilmesi yolundaki çabalar

yoğunlaştırılmıştır.

Dünyada İş Sağlığı ve Gü-

venliği konusunda yasal mevzu-

at çıkartan ilk ülke İngiltere’dir.

İngiltere’de, 1802 yılında, günde

14 saat zor koşullarda çalıştırılan

çocuklar için “Çırakların Sağlığı

ve Morali” adındaki yasa çıkartıl-

mıştır.

Bize gelince; Osmanlı döne-

minde madenlerde çalışanlara

ilişkin olarak çıkartılan Dilaver

Paşa Nizannamesi (1865) ile Maa-

din Nizannameleri (1869) ilk yasa-

larımız olarak kabul edilmektedir-

ler. Cumhuriyet dönemimizde ise

konuyla ilgili pek çok yasa, tüzük,

yönetmelik çıkartılmıştır. 1936 yı-

lında yürürlüğe giren ve çalışma

yaşamının bir çok sorununu kap-

sayan 3008 sayılı İş Yasası ile ilk

kez ayrıntılı ve sistemli bir düzen-

lemeye gidilmiştir.

Daha sonra her yasada görü-

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201232

UZ

MA

N S

AH

AS

I

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ ORMANCILIKTA YAPILMASI GEREKENLER

Dr. Ali ÖZKURT

Orman Mühendisi

İş Güvenliği Uzmanı

Page 35: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

len eksiklikler üzerine yeni yasalar

çıkartılarak günümüze gelinmiş

ve en son ülkemizde 30 Haziran

2012 tarihinde 6331 Sayılı İş Sağ-

lığı ve Güvenliği Kanunu çıkartıla-

rak çalışma alanına yeni düzenle-

meler getirilmiştir. Bu düzenleme

ile; kamu ve özel sektöre ait bütün

iş ve işyerlerine, bu işyerlerinin

çırak ve stajerler de dahil tüm

çalışanlarına faaliyet konularına

bakılmaksızın kanunun uygulana-

cağı hükmü getirilmiştir.

Kanunla birlikte; İşveren ile Ça-

lışanların Görev, Yetki ve Yüküm-

lülükleri belirlenmiş olup; İş Sağ-

lığı ve Güvenliği hizmetleri için

işverenlerin öncelikle çalışanları

arasından İş Güvenliği Uzmanı,

İşyeri hekimi ve diğer sağlık per-

soneli görevlendirmesi, çalışanlar

arasında bu nitelikte personeli

yoksa bu hizmetlerin tamamını

veya bir kısmını Ortak Sağlık ve

Güvenlik Birimlerinden hizmet

alarak yerine getirmesi, belirlenen

nitelik ve belgeye sahip olması

durumunda ise bu hizmeti ken-

disinin üstlenebileceği, görevin

yerine getirilmesi için gerekli araç,

gereç, mekan ve zaman gibi ihti-

yaçlar ile koordinasyonu sağlaya-

cağı belirtilmektedir.

Kanunun 6. (İş Sağlığı ve Gü-

venliği Hizmetleri), 7. (İş Sağlığı ve

Güvenliği Hizmetlerinin Destek-

lenmesi) ve 8. (İşyeri hekimleri ve

İş Güvenliği Uzmanları) maddele-

rinin kamu kuruluşları için yayımı

tarihinden itibaren iki yıl sonra

yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.

İŞ KAZALARININ OLUŞUMU

İş kazalarının oluşumuna etki

eden 2 önemli temel faktör Gü-

vensiz (Tehlikeli) Ortam ve Gü-

vensiz (Tehlikeli) Davranış olarak

sınıflandırılmıştır. Bu ikisinden

birinin ya da ikisinin ortadan kal-

dırılmasıyla iş kazası olma ihtimali

iyice azaltılmış olacaktır. Ancak

hiçbir zaman çalışma ortamında

sıfır risk mevcut değildir. Bu ne-

denle, yukarıdaki faktörlere mü-

dahale ederek riskin kabul edi-

lebilir sınırlar içerisine çekilmesi

mümkün olmaktadır.

Güvensiz Ortamlar; işyerlerin-

de yapılan işin özelliklerinden ve

çalışma ortamından dolayı kaza

yapma ihtimalini artıran yerlerdir.

Örnek verecek olursak; güven-

siz yapılmış makine, alet, tesis ve

benzerleri; güvensiz düzen, yeter-

siz bakım, yetersiz denetim, ku-

surlu, pürüzlü aletler; standartlara

uymayan kişisel koruyucu dona-

nım malzemeleri; güvensiz elekt-

riksel, kimyevi ve mekanik koşul-

lar; güvensiz iş organizasyonu,

uyarı levhalarının olmaması, alet

ve makinalarda koruyucularının

olmaması; yetersiz aydınlatma,

havalandırma ve benzeri ortam

özellikleridir

Güvensiz davranışlar ise çalı-

şanın kendi kişisel özelliklerinden

doğan davranışlardır. Örneğin,

sorumsuz biçimde güvensiz çalış-

mak, uyarılara aldırmamak, tehli-

keli hızda alet kullanma, güvenliği

önemsememek, kişisel koruyucu

malzemeyi kullanmamak, kızgın-

lık, yeterli ehliyete ve eğitime sa-

hip olmadan çalışmak, suiistimal

etmek, işe yorgun gelmek ve ben-

zeri davranışlardır.

Bunların dışında yine insan

fiziksel ve psikolojik yapısı ve işin

niteliğine bağlı olarak, kişiyi kaza

yapmaya iten nedenler de bulun-

maktadır. Kişinin denge duygusu-

nun az olması, kas gücünün az ol-

ması, el beceri yetersizliği, psiko-

lojik sorunlar, dikkat dağınıklığı,

yapılan işin tekdüze olup zamanla

dikkat dağınıklığına yol açması,

işin kişiye sevimsiz görünmesi

gibi nedenler de iş kazalarına yol

açabilmektedir.

Herhangi bir iş kazası soruş-

turması yapılırken, yukarıda açık-

lanmaya çalışılan güvensiz ortam

ve güvensiz davranış şekillerin-

den hangisinin ya da hangilerinin

esas kaza sebebi olduğu, kazanın

görevin gereği olarak yapılmış bir

eylem sonucu olup olmadığı, kaza

yapan kişi ya da kişilerin sorumlu-

lukları, yeterli eğitim ve ehliyete

sahip olunup olunmadığı, ve çalı-

şanlara İş Güvenliği ve diğer mes-

leki eğitimlerinin verilmiş olup

olmadığı gibi konular üzerinde

durulmaktadır.

ORMAN İŞLERİNDE

İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ

25 Kasım 2009 tarihli resmi

gazetede yayınlanan 27417 sa-

yılı “İş Sağlığı ve Güvenliği’ne

İlişkin Tehlike Sınıfları Listesi”ne

göre ana ormancılık faaliyetleri

Tehlikeli” ve “Çok Tehlikeli İşler”

sınıflarına girmektedirler. Aynı

zamanda dünyada yaygın olan

bir görüşe göre orman işlerinin

zor, tehlikeli ve kirli işler (3D’li iş-

ler: difficult, dangerous ve dirty)

olduğu belirtilmektedir (Engür,

2011). Genel olarak ormancılık

sektöründeki ciddi yaralanma ve

ölümle sonuçlanan iş kazaları de-

ğerlendirildiğinde, bu kazaların

özellikle ağaç kesim ve toplama

işlerinde yoğunlaştığı, ormanla-

ra ulaşımın ve özellikle Akdeniz

ülkelerinde orman yangınlarının

da önemli bir kaza faktörü olarak

karşımıza çıktığı, fiziksel, kimya-

sal, biyolojik ve psiko-sosyal risk

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 33

Page 36: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

faktörleriyle karşılaşıldığından

bahsedilmektedir(Gökbayrak,

2005).

Dolayısıyla, ormancılık çalış-

malarında hem tekrarlanma sıklı-

ğı hem de şiddeti bakımından iş

kazası riskleri de büyük olmakta-

dır. Bakanlığımızda İş Sağlığı ve

Güvenliği konusunda çalışmaların

yapıldığı muhakkaktır. Ormancılık

çalışmalarının daha fazla sağlık ve

güvenlik içinde olabilmesi için her

faaliyet kolunda yukarıdaki soru-

lara cevap verebileceğimiz şekil-

de iş organizasyonu ve güvenli

ortam hazırlanmasının yapılması,

eğitimlerin yeteri sıklık ve titizlik-

le yapılması, fiziksel ve psikolojik

sorunu bulunmayan ehliyetli ve

eğitimli kişilerin çalıştırılmasına

dikkat etmemiz gerekmektedir.

Yukarıda da bahsedildiği gibi

kamu kuruluşlarında 6331 sayılı

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu-

nun 6, 7 ve 8. maddeleri yayımı

tarihinden sonra iki yıl içinde yü-

rürlüğe girecektir. Bakanlığımıza

bağlı tüm kuruluşlarda bu kalan

süre içerisinde yeterli çalışmaların

yapılıp, uygulamaya hazır olun-

masında yarar bulunmaktadır.

Bu suretle, şimdiden çalışmalara

başlatılıp teşkilatta çalışan teknik

elemanlardan istekli olanların İş

Güvenliği Uzmanlığı Eğitimlerine

başlamalarının teşvik edilmesi ve

ileriki yıllarda İş Güvenliği Hizmet-

lerinin dışarıdan hizmet almak su-

retiyle değil de kurumun kendi iç

uzmanları tarafından gerçekleşti-

rilmesi sağlanmalıdır. Orman Böl-

ge Müdürlüklerinde İş Sağlığı ve

Güvenliği Kurulları Oluşturulmalı-

dır. Ayrıca; ormancılık mesleğinin

her faaliyet alanında (yangınlarla

mücadele, üretim, tohum toplan-

ması, fidanlık, ağaçlandırma vb.

gibi) İSG tedbirlerinin anlatıldığı

el kitapçıkları oluşturulup işçilere

yapılacak eğitimlerle birlikte zim-

metli olarak verilmelidir. Çalışma

alanlarımızdaki ortamı daha gü-

venilir hale getirmek için faali-

yetlere başlanmalıdır. Bu şekilde,

daha önceden normal gibi algıla-

nan fakat dikkatlice incelendiğin-

de tehlikesi görülebilen pek çok

tesisat (özellikle elektrik), araç,

alet, ekipman ve organizasyonda

iyileştirilmelerin yapılması ve ek-

sikliği bulunan sağlık ve güvenlik

uyarı işaretlerinin tamamlatılabil-

mesi mümkündür. Aynı zamanda

çalışan sağlığına ve işin güvenli-

ğine yönelik uluslararası standart

olan OHSAS 18001 Yönetim Siste-

mi incelenerek bakanlık birimleri-

nin adaptasyonu sağlanmalıdır.

Çalışma ortamında yapılacak

iyileştirmelerin çalışanların moral

ve motivasyonlarına olumlu etki-

de bulunacağı ve bu sayede iş ve-

riminin de artacağı unutulmama-

lıdır. İş kazası ve meslek hastalık-

larına maruz kalmadan en güvenli

çalışma koşullarının oluşturulması

ve daha yüksek standartlara ka-

vuşmak bakanlığımız öncelikli

görevleri arasında yer almalıdır.

Kaynaklar:

1-CEYLAN,H., 2011: Türkiye’deki

İş Kazalarının Genel Görünümü ve

Gelişmiş Ülkelerle kıyaslanması, İnter-

national Journal of Engineering Rese-

arch and Development, Vol:3, No:2,

Ankara.

2-Milliyet, 2012: Ölümlü İş Kaza-

ları.., 24-9-2012 tarihli internet yayını.

3-İş Sağlığı ve Güvenliğinin Kav-

ram ve Kurallarının Gelişimi, 2010;

CASGEM ders Notu, Ankara.

4-ENGÜR, O., M., 2011: Sürdürü-

lebilir Odun Üretim Teknikleri ve İş

Güvenliği, Orman Bölge Müdürlüğü

Yayını, Kastamonu.

5-GÖKBAYRAK, Ş., 2005; http://

w w w. i s g u v e n l i g i . n e t / o r m a n -

iscilerinin-calisma-kosullarindan-

kaynakli-risk-faktorleri/

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201234

UZ

MA

N S

AH

AS

I

Page 37: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

İnsanlığın en önemli ihtiyaç

maddelerinden biri olan kâğıdın

kültürel ve sanayi alanlarındaki

yeri büyüktür. Kâğıt sanayinin

gelişimi bir ülkenin sanayi ve kül-

türel gelişmişlik düzeylerinin be-

lirleyici ve önemli etmenlerinden

birisi durumuna gelmiştir (Boz-

kurt, 2012). Günümüzde, kâğıt

sanayisi sermaye ve enerji yoğun,

ağır ölçekte bir endüstri kolu ola-

rak tanımlanmaktadır.

Kâğıt endüstrisi, odunsu ve

otsu bitkileri ana hammadde kay-

nağı olarak kullanır, ara ürün ola-

rak selüloz ve kâğıt hamuru üretir.

Ara ürün olarak elde edilen bu

kaynaklar daha sonra değişik yön-

tem ve kimyasal işlemlerle kâğıt

ürünlerine dönüştürülürler.

Kâğıdın yapısı (safiha) temel

olarak selüloz liflerinden oluş-

maktadır. Safiha en genel olarak

selüloz liflerinin sulu ortamda

keçeleşmesi/saçaklanması sonu-

cu bünyesine su emerek şişmesi,

devamında elek üzerine serilerek

suyun uzaklaştırılması ve kurutul-

masıyla oluşturulmaktadır.

İlk kağıdın M.S. 105 yılında

Çin de, Ts’ai Lun tarafından ağaç

kabuklarının su içinde liflendi-

rilmesi sonucu üretildiği kabul

edilmektedir. Kağıdın icadından

önce haberleşmek için kil tablet-

ler, hayvan kemikleri, ağaç kabuk-

ları, hayvan derileri ve papirüs

gibi kaynaklardan faydalanıldığı

belirtilmektedir. Milattan önce

yaklaşık 3000 yıllarına kadar, Mısır

da doğal olarak yetişen papirüs

bitkisi yazma ve resim çizme ama-

cıyla kullanıldığı varsayılmaktadır.

Günümüzde kâğıdın İngilizce ismi

bu papirüs bitkisinden türemiştir

(Smook, 1994).

Kağıdın M.S. 105 yılında Çin de

ilkel ilk üretiminden günümüze

kadar olan süreçte teknolojik ge-

lişmelere bağlı olarak olağanüstü

gelişmeler olmuştur. Bu gelişme-

lerin büyük kısmı özellikle 20. yüz-

yılın başlarında gerçekleşmiş ge-

rek hammadde kullanımı gerekse

üretim teknolojisi alanında birçok

yöntem ve teknik geliştirilmiş-

tir. Günümüzde dakikada 2 km

üretim hızına sahip makinelerde

kağıt ürünleri üretilebilir duruma

gelinmiştir.

2. Dünya Kağıt Endüstrisi

Üzerine Genel Bilgiler

Dünya genelinde, 2008 yılı

itibariyle kâğıt-karton üretimi

yaklaşık 400 milyon tonu, kâğıt

hamuru üretimi ise 200 milyon

tonu geçmiştir. Amerika Birleşik

Devletleri yaklaşık %30’luk payı

ile kâğıt endüstrisinde lider du-

rumdadır (Anonim 2010a). Dünya

Kâğıt ve kâğıt ürünleri dış tica-

retinin büyük kısmı da gelişmiş

ülkeler arasında yapılmaktadır.

Selüloz ve kâğıt ürünlerinin en

büyük ihracatçısı konumundaki

ülkeler geniş orman, su ve enerji

kaynaklarına sahip olan ABD, Ka-

nada, Finlandiya, İsveç gibi ge-

lişmiş ülkeleridir. Özellikle, ABD,

Kanada ve İskandinav ülkeleri

küresel pazarları belirlemektedir.

Bunun yanında gelişmekte olan

ülkelerden Çin ve Latin Amerika

hızlı oranda büyüme eğiliminde

olmaları nedeniyle sektörde söz

sahibi duruma gelmeye çalışmak-

tadır (Anonim, 2001).

Güney Amerika’nın tropik ikli-

minden dolayı, ağaç plantasyon-

ları oldukça kısa sürede yetişebil-

mekte (çam türleri) ve bu durum

kağıt endüstrisi için hammadde

fiyatında avantaj sağlamaktadır.

Bu avantajlı durum, yabancı şir-

ketlerinin (özellikle ABD, İsveç ve

Finlandiya) buraya yatırım yap-

masına sebep olmaktadır. Bu se-

bepten dolayı, Güney Amerika’nın

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 35

DÜNYA VE TÜRKİYE KÂĞIT ENDÜSTRİSİ ÜZERİNE BİR İNCELEME

Doç.Dr. Halil Turgut ŞAHİN Süleyman Demirel Üniversitesi

Orman End. Müh. Cihan BOZKURTSüleyman Demirel Üniversitesi

Özet

Kâğıt sektörü sermaye ve enerji yoğun bir sektör dalıdır ve bir ülkenin kalkınmışlık düzeyi açısından

önemlidir. Bu çalışmada ülkemiz ve dünyadaki kâğıt sektörünün durumu incelenmiştir. SEKA fabrikalarının

özelleştirilmesinden sonra ülkemiz kağıt endüstrisi tamamen özel sektörün eline geçmiştir. Dünya genelin-

de kağıt ve selüloz endüstrisi fiyat ve üretim şekilleri gelişmiş bazı ülkeler tarafından belirlenmektedir. Özel-

likle ABD, Kanada ve İskandinav ülkeleri kağıt sektörünce öncü ülkelerde konumundadırlar.

Anahtar Kelimeler: kâğıt sektörü, selüloz, kağıt ürünleri

Page 38: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

kâğıt sektörünün büyüme oranı

birçok gelişmiş ülkeden yüksektir.

Aşağıda Çizelge 1 de, dünya

kâğıt hamuru üretiminin ülkele-

re göre sıralanışı bulunmaktadır.

Çizelge 1 den görüleceği üze-

re, ABD, Çin ve Kanada dünya

kâğıt hamuru üretiminin yakla-

şık %50’sini gerçekleştirmektedir

(Bozkurt, 2010).

Aşağıdaki Çizelge 2 de, Dünya

genelinde kâğıt üreten küresel

şirketlerin net satış değerlerine

göre ilk 10 firma verilmiştir. Bura-

dan görüldüğü üzere, ilk 10 şirket

arasında 4 ABD kökenli şirket bu-

lunmaktadır. 21.1 milyar dolarlık

satış ile ilk sırada ABD kökenli olan

International Paper firması ikinci

sırada ise Finlandiya kökenli Enso

firması yer almaktadır (Bozkurt,

2010)

3. Türkiye Kağıt Endüstrisi

Türkiye Cumhuriyet’inde kâğıt

sanayisinin  kurulmasında  Meh-

met Ali Kâğıtçı’nın çok büyük

payı vardır. Ülkemiz modern ka-

ğıt endüstrisinin temeli, Mehmet

Ali Kâğıtçı’nın uğraşları sonucun-

da 14 Ağustos 1934 tarihinde

İzmit’te atılmıştır. Yılda 10.540

ton kâğıt kapasiteli bu fabrika 18

Nisan 1936’da Cumhuriyetin ilk

kâğıdını üretmiştir.  

Ülkemizde SEKA’nın kurul-

ması ile 1936 yılında temellerini

atan kâğıt sektörü, 1980’li yıllara

kadar talebi yurt içi kaynaklarla

sağlamıştır. 1963–1979 yıllarında-

ki dışa kapalı durum kâğıt sektörü

için gelişme dönemi olmuştur. Bu

dönemde uzun süre rekabetsiz

ortamda gelişen sektör, Avrupa

Birliği ile Türkiye arasındaki güm-

rük duvarlarının kaldırılması ile

rekabetle karşı karşıya gelmiştir.

SEKA 1963’ten sonra özel

sektörün üretime yönelmesiyle

sektördeki ağırlığını kaybetmeye

başlamıştır. Özel sektörün büyü-

mesi bu dönemde başlamıştır.

Sektörün hem ürün çeşitliliği hem

de miktar bakımından büyümesi

günümüze kadar süregelmiştir.

Özel sektör 1970 yılında 17.500

Ton/Yıl, 1980 yılında 231.000 ton/

yıl 1995 yılında 733.250 ton/yıl,

2002 yılında 1.610.000 ton/yıl,

günümüzde ise 3 milyon ton/yıl

kâğıt ve karton üretim kapasite-

sine ulaşmıştır (Bopzkurt, 2012;

Kırcı, 2000).

Faaliyet alanı her türlü kâğıt,

karton türleri ve kâğıt ara maddesi

üretimi olan SEKA A.Ş. 06.12.1997

tarih 97/54 sayılı özelleştirme Yük-

sek kurulunun kararı ile özelleştir-

me kapsamına ve 15.07.1998 ta-

rih 98/51 sayılı Özelleştirme Yük-

sek Kurulu kararı ile özelleştirme

programına alınmıştır (Anonim,

2004). Çizelge 3 de, SEKA tesis-

lerinin devir yılları ve devredilen

kuruluşlar gösterilmiştir.

İzmit SEKA kapatılarak İzmit

Büyük Şehir Belediyesine devre-

dilmiştir. SEKA Akdeniz (Taşucu)

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201236

UZ

MA

N S

AH

AS

I

ÜlkelerÜretim

(1.000 ton)

Toplam üretimdeki

oranı (%)

Amerika Birleşik Devletleri 54 953 27.1

Kanada 23 631 11.7

Çin 19 756 9.7

Brezilya 13 101 6.5

Finlandiya 13 072 6.4

İsveç 12 384 6.1

Japonya 11 240 5.5

Rusya 7 146 3.5

Endonezya 6 987 3.4

Şili 3 484 1.7

Diğerleri 36 953 13.8

Dünya 202 707 100

Çizelge 1. Kâğıt hamuru üretiminde ilk 10 ülke

Çizelge 2. Dünya geneli net kâğıt satışı sıralamasında ilk 10 şirket

ŞirketlerToplam net kâğıt satışı

($milyar)

International Paper (ABD) 21.1

Stora Enso (Finlandiya) 16.2

Proctor and Gamble (ABD) 12.0

Svenska Cellulosa (İsveç) 11.2

UPM-Kymmene (Finlandiya) 10.8

Oji Paper (Japonya) 9.7

Weyerhaeuser (ABD) 9.5

Smurfit Kappa Group (İrlanda) 8.7

Kimberly-Clark (ABD) 8.7

Nippon Paper Group (Japonya) 8.5

Toplam 116.4

Page 39: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

işletmesinin arazisi ise turistik açı-

dan önem arz ettiğinden turizme

açılması beklenmektedir. Özelleş-

tirilen işletmelerin çoğunda kağıt

üretim faaliyeti bulunmakta bir-

likte selüloz üretimi yapılmamak-

tadır.

2008 yılı itibari ile Türkiye 3

milyon ton kurulu kapasitesi ve

2,3 milyon ton üretimiyle dünya

kâğıt ve karton üretiminde 25.

sırada yer almaktadır. Ülkemizin

kâğıt üretimi son 5 yıldır düzen-

li bir artış yakalamıştır ve her yıl

yaklaşık %5 oranında artış göster-

mektedir.

Ülkemizde kâğıt ithalatı her yıl

artan bir seyir izlemektedir. 2008

yılında ithalatımız 2,6 milyar dolar

ile dünya genelinde 17. sıradadır.

Kâğıt sektörümüz her yıl artan iç

tüketimimizi karşılayamamakta

bu yüzden ithalat rakamları da iç

taleple birlikte artış göstermek-

tedir. Kâğıt tüketiminde gelişmiş

ülkelerin ve dünya ortalamasının

altında olmamız kâğıt tüketimi-

mizin artış durumunda kalacağı-

nı göstermektedir. Bu durumda

kâğıt sektörümüzün talep açısın-

dan gelişmeye müsait olduğunu

göstermektedir.

Ülkemizde, kâğıt ve karton

üretiminin yaklaşık yarısını oluklu

mukavva kâğıtları oluşturmak-

tadır. Oluklu mukavva kâğıtlarını

kartonlar ve yazı kâğıtları takip

etmektedir. Temizlik kâğıtları ise

kâğıt üretimimizin %11’unu oluş-

turmaktadır. Çizelge 4 de, 2006

yılı kâğıt-karton üretim çeşidinin

dağılımı gösterilmiştir.

4. Sonuç ve Öneriler

SEKA fabrikalarının özelleştiril-

mesinden sonra ülkemiz kâğıdın

hammaddesi olan selüloz açısın-

dan dışa bağımlı hale gelmiştir.

Günümüzde kâğıt sektörümü-

zün yerli ve yabancı yatırımlara

ihtiyacı vardır. Son kâğıt ürünü

ithalatının azalması açısından,

ithal hamurla üretim sağlayan

tesislerin çoğalması kısa dönem-

de önemlidir. Ayrıca, yapısında

selülozu hazır olarak bulunduran

atık kâğıtların toplanarak yeniden

kâğıt ürünlerine dönüştürülmesi

ve yaygınlaştırılması üzerinde du-

rulması gereken bir husustur. Son

yıllarda %40 civarında olan atık

kâğıt geri kazanım oranımızın,

gelişmiş ülkelerde olduğu gibi

%60’lara getirilmesi, çevre ve ma-

liyet açısından önemli bir durum

arz etmektedir.

KaynaklarAnonim, 2001. Orta Anadolu İhracat-

çı Birlikleri Genel Sekreterliği, Kâğıt Sanayii

Değerlendirme Raporu, Ankara.

Anonim, 2004. İstanbul Ticaret Odası,

Kâğıt Sektörü Profil Araştırması, İstanbul.

Anonim, 2009a, Pulp and Paper In-

dustry Strategy Group, Avustralya.

Anonim, 2010a, Food and Agricul-

ture Organization of the United Nations,

Forestat, NY.

Biermann, C. J. 1993. Essentials of

Pulping and Papermaking, Academic Press

Inc. San Diego.

Bozkurt, C. 2010. Türkiye Kâğıt Sa-

nayinin Mevcut Durumunun İncelenmesi,

SDÜ Orman Fakültesi Bitirme Ödevi, Ispar-

ta

Bozkurt, C. 2012. Atık kağıt geri dö-

nüşüm liflerinden üretilen kağıtların özel-

liklerinin

Araştırılması, SDU Fen Bilimleri Ensti-

tüsü Yüksek Lisans Tezi, Isparta

Kırcı, H., 2000. Kâğıt Hamuru Endüst-

risi, KTÜ Orman Fakültesi Ders Notları, Ya-

yın No:63, Trabzon

Kocabaşoğlu, U. 1996 Seka Tarihi,

Türkiye Selüloz ve Kâğıt Farikalarının Ta-

rihsel Gelişimi, Tarih Vakfı Yayın Bölümü,

Ankara

Şahin, H.T. 2006. ‘Kağıdın tarihsel

gelişimi ve alternatif yeni kağıt üretim

prosesleri’ II. Türk Bilim ve Teknoloji Tarihi

Kongresi, 30-31 Ekim 2006, Isparta

Smook, G.A.,1994. Handbook for

Pulp and Paper Technologists. Angus Wil-

de Publications, Canada.

Usta, M., Eroğlu, H., 2004. Kâğıt ve

Karton Üretim Teknolojisi, KTÜ Ders Kitabı

1. Cilt, Trabzon

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 37

SEKA

Kuruluşları

Üretime

Geçtiği Yıl

Devir

YılıSatın Alan Kuruluş

İzmit 1936 - İzmit Büyük Şehir Belediyesine devir

Aksu 1970 2003 MİLDA Mecmua Gazete Dağıtım

Çaycuma 1970 2003 OYKA Kâğıt Ambalaj Sanayi Ticaret AŞ.

Dalaman 1971 2001 MOPAK Kâğıt-Karton Sanayi AŞ.

Afyon 1979 2003 GAP İnşaat Yatırım ve Dış Ticaret A.Ş

Balıkesir 1981 2003 ALBAYRAK Turizm Seyahat İnşaat A.Ş

Akdeniz 1984 - -

Kastamonu 1984 2003 MOPAK Kâğıt-Karton Sanayi AŞ.

Ürün Adı Üretimdeki payı (%)

Oluklu Mukavva Kâğıtları 48

Kartonlar 20

Yazı ve Tabı Kâğıtları 16

Temizlik Kâğıtları 11

Kraft Torba Kâğıdı 2

Gazete Kâğıtları 1

Sargılık Kâğıt 1

Sigara Kâğıdı ve Özel İnce Kâğıtlar 1

Çizelge 3. SEKA tesislerinin durumu

Çizelge 4 . 2006 yılı kâğıt-karton üretim çeşitleri (%)

Page 40: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Ülkemiz, farklı coğrafik bir ya-

pıya ve buna bağlı olarak farklı

iklim tiplerine sahip olması ne-

deniyle, bitki türü bakımından

oldukça zengindir. Bunların içe-

risinde anıtsal nitelikte bazı ağaç

türleri yer almaktadır. Anonim

(1998) göre, doğal yapısı, ölçütle-

ri ve diğer özellikleri bakımından

anıtsal nitelikler kazanmış bulu-

nan ağaçlara anıt ağaç denilmek-

tedir Anıt ağaçların, doğal ortam-

da kendi halinde yaşayabilmesi ve

kuşaklar arasında bir bağ sağlaya-

cak kadar uzun ömre sahip olması

gerekmektedir. Diğer taraftan ise,

görsel güzellik taşıması, yaşanan

tarihe ve önemli olaylara tanıklık

yapmış olması gerekmektedir.

Anıt ağaçların, bilinen normal

ağaçların fonksiyonları dışındaki

işlevleri, üç ana gruba (Bilimsel,

Estetik ve Turistik, Psikolojik ve

Kültürel işlevler) ayrılmaktadır

(Yavuzşefik ve Çetin, 2006). Doğal

ve kültürel mirasımızın en seçkin

öğelerini oluşturan anıt ağaçlar

ve ağaç toplumları, yaşadıkları

yüzyıllar içerisinde pek çok ola-

ya tanıklık ettiklerinden, birey ve

toplum üzerinde derin izler bı-

rakmaktadır. Dolayısıyla, bu doğa

harikaları, daha çok korumaya ih-

tiyaç duymaktadır (Yavuzşefik ve

Çetin, 2002).

Diğer taraftan, yaş, çap ve boy

itibariyle kendi türünün alışılmış

ölçüleri üzerinde boyutlara sahip

olan yöre folklorunda, kültür ve

tarihinde özel yeri bulunan, geç-

miş ile günümüz, günümüz ile ge-

lecek arasında iletişim sağlayabi-

lecek uzunlukta doğal ömre sahip

olan ağaçlara anıt ağaçlar denir

(Asan, 1991). Bu bilimsel tanım-

dan da anlaşılacağı üzere, bir ağa-

cı anıt yapan özelliklerin başında

fiziksel boyutlar gelmektedir.

Özellikle çap ve boy gibi doğru-

dan göze hitap eden fiziksel özel-

likler bu konuda en etkin belirleyi-

cilerdir. Ancak, izleyenlerde takdir

ve hayranlık duygusu uyandırmak

suretiyle, birey ve toplum tekno-

lojisini etkilese de, bu iki ölçüt,

yani çap ve boy, bir ağacı anıtlaş-

tırmak için yeterli değildir. Çünkü

anıt ağaçların kuşaklar arasında

bağ kurabilecek uzunlukta doğal

ömre sahip olması da zorunludur.

Anıt ağaçlar, tarihsel, folklorik,

mistik ve boyutsal olmak üzere

dört sınıfa ayrılır (Genç ve Güner,

2001). Anıt ağaçlar ve meşcere-

ler, söz konusu türün veya tür-

lerin nadiren bulunduğu yaşam

sahalarını (biyotopları) da temsil

edebildiğinden, aynı zamanda

genetik rezerv değeri de taşı-

maktadır. Ayrıca, yüzyılları bulan

ömürleri boyunca, halihazır yetiş-

me ortamlarında oluşan ekolojik

değişmelerin canlı tanıklarıdırlar.

Dolayısıyla, orman kurma ve ye-

tiştirme çalışmaları için gerekli

ideal koşulların saptanmasında

sundukları fevkalade önemli ola-

naklar, anıt ağaçların önemini bir

kat daha artırmaktadır (Genç ve

Güner, 2000).

Anıtsal niteliği bulunan ağaç-

ların önemli bir bölümü günü-

müze kadar yaşayabilme şansını

kutsal ve mistik mekânlarda yer

almalarına borçludur. Tarihin

değişik dönemlerinde insanlara

ilham kaynağı olmuş ve mistik

mekânlarını, abidevi görünümler

kazanan ağaçlarla süslenmişler-

dir. Örneğin cami bahçelerindeki

çınarlar, mezarlıklardaki serviler

ve meşeler vb. (Asan, 1993). Bu

bağlamda; Mersin İli Tarsus İlçe-

si sınırlarında, boyutsal anlamda

anıtsal özelliklere sahip Quercus

infectoria Olivier subsp. bossieri

(Reuter) O. Schwarz (Mazı Meşesi)

ağacına rastlanmıştır.

Anıt ağaç envanterinde, ağaç-

ların boyutsal karakteristikleri ola-

rak yaş tahmini, boy ölçümü, göv-

de çapı ve tepe (taç) çapı ölçümü

kullanılmaktadır (Genç ve Güner,

2001). Bu karakteristiklerin yanı

sıra, anıt ağaçların bulunduğu

yerin, mevkisi, yükseltisi, bakısı,

eğimi, enlem-boylamı ve toprak

özellikleri hakkında gerekli bilgi-

lerin verilmesinde yarar vardır. Bu

bilgiler ışığında, söz konusu ağaç,

Mersin Orman Bölge Müdürlüğü

Tarsus Orman İşletme Müdürlüğü

Çamlıyayla Şefliği sınırları içerisin-

de Korucak Köyü Çırın mevkiinde

yer almaktadır. Ağaç, Tarsus Ça-

malan-Çamlıyayla yolunun kena-

rında yer almaktadır. Bulunduğu

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201238

ÜY

EL

ER

İMİZ

DE

N

MERSİN-TARSUS YÖRESİNDE ANIT NİTELİĞİNDE BİR MEŞE AĞACI(Quercus infectorıa Olivier subsp. bossieri (Reuter) O. Schwarz)

Dr. Celal TAŞDEMİR

Orman Yük. Müh.

Refik ULUSOY

Orman Müh.

Sıtkı ÖZTÜRK

Orman Müh.

Yusuf BAYIR

Orman Müh.

Lütfiye BARUT KARADENİZ

Orman End. Müh.

Page 41: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

yerin toprağın fizyolojik derinliği

iyi, taşlılığı orta ve anakayası kireç

taşıdır. Çevre vejetasyonunu ise

genellikle Saçlı Meşe, Mazı Meşesi

ve Kızılçam ağaçları oluşturmak-

tadır.

Ağaca ilişkin verilen ölçüler,

çap hariç tahminidir. Yöre halkının

ifadelerine göre; ağacın ortalama

yaşı 600-650 yıl olduğu tahmin

edilmektedir. Görsel olarak, bu

ağacın oldukça yaşlı ve çaplı oldu-

ğu görülmüştür. Anıtsal nitelikteki

bu meşe ağacının bazı özellikleri

aşağıda tablo halinde verilmiştir.

Yukarıda tahmini boyutları

verilen görkemli ağacın, sağlıklı,

gür ve tohum verme yeteneğinin

yüksek olduğu görülmüştür. Aynı

zamanda ağaç, dolgun dallı ve

bol yapraklıdır. Gövdenin sadece

küçük bir kısmında kovuklu-

ğun başladığı, ancak diri ve öz

odununun hala sağlam olduğu

tespit edilmiştir. Ayrıca, sahip

olduğu genetik özellikleri saye-

sinde zamanımıza kadar yörenin

ekolojik koşullarına adapte olmuş

ve bulunduğu çevre sahaları için

iyi bir gen ve tohum kaynağı ni-

teliğindedir. Dolayısıyla, anıtsal

bir ağaç olmasının yanında, aynı

zamanda bilimsel bir işleve de sa-

hiptir.

Anadolu çaprazı sınırlarında

yer alan ve büyük bir biyolojik

çeşitliliğe sahip olan Mersin Tar-

sus yöresinde bulunan bu gör-

kemli Mazı Meşesi ağacının, ilgili

kurum veya kuruluşlarca detaylı

incelenmesi ve tescil edilmesi bü-

yük önem taşır. Ayrıca, yukarıda

mevkisi belirlenen yerde gerekli

koruma tedbirlerinin alınması ve

hatta yöre halkının bu konuda

bilinçlendirilmesinde büyük yarar

vardır. Diğer taraftan, gövdede

başlayan kovukların kısa zaman-

da restore edilerek ağacın daha

fazla yaşamasına olanak sağlan-

malıdır.

KAYNAKÇAAnonim, 1998:‘Korunması Gerekli

Tabiat Varlıklarından Anıt Ağaçların Tanımı

ve Korunması Hakkında Karar’, TC Kültür

Bakanlığı Kültür ve Tabiat Varlıkları Koru-

ma Yüksek Kurulu, Karar No ve Tarih. 597,

14.07.1998, Ankara

Yavuzşefik, Y. ve Çetin, B., 2006 Batı

Karadeniz Bölgesi’ndeki Anıt Çınarlar, Or-

man Mühendisleri Dergisi, Yıl :43, Sayı: 7-8-

9 Temmuz-Ağustos-Eylül

Yavuzşefik, Y. ve Çetin, B., 2002:

Düzce Yöresinde Anıt Ağaçlar, II.Ulusal Ka-

radeniz Ormancılık Kongresi Bildiriler Kita-

bı, II. Cilt, Say 504-509, 15-18 Mayıs 2002.

Asan, Ü., 1991. Doğal ve Kültürel Mi-

raslarımızdan Anıt Ağaç ve Ormanlarımız.

Yesil Çerçeve Dergisi, 6, 22-24.

Genç, M. and Guner, T., 2001. A

new method to select monumental tree

among the forest tree species of Turkey:

An application, FOREST RESEARCH: a chal-

lenge for integrated European approach”,

August 27 – 1 September 2001, Thessalo-

niki, Greece.

Genç, M. ve Guner, T., 2000.

Isparta’da Yeni Saptanan Dogal Bir Anıt

Kestane (Castanea ativa Mill.) Mesçeresi,

Turk J Agric For24 (2000) 37–44

Asan, Ü., 1993. Mistik ve Folklorik Yö-

nüyle Anıt Ağaçlarımız, Yeşil Çerçeve, 23:

13-15.

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 39

Tepe (Taç)

Genişliği (m)

Tepe (Taç)

Boyu (m)

Çap (m)Boy

(m)

Yaş

(yıl)DipGöğüs

Yüzeyi

10-12 11-13 1,59 1,43 16-18 600-650

Yükselti

(m)Bakı

Eğim

(%)Enlem Boylam

900-1000 Güneydoğu 15UTM:651379 N

Coğrafik:370 42ı 13ıı

UTM:4113284 E

Coğrafik:340 42ı 17ıı

Şekil 2. Anıt meşe ağacının gövdesi ve uzaktan görünümü

Page 42: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Ç erçeve notu; başta proje olmak üzere yapılacak bir işin, işbirliğinin genel çer-çevesini çizmek üzere ha-

zırlanan işe başlama dokümanı veya işin özet notudur. Proje ça-lışmalarında ise proje önerisinin özet notudur. Her kuruluşun ken-disine özgün proje başvuru formu vardır.

Çerçeve notu farklı kuruluş-lar tarafından farklı şekilde ifade edilmektedir. Örneğin Uluslara-rası Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) concept not derken, küresel çevre fonu (GEF) gibi kuruluşlar ise pro-je tanımlama formu (PIF), Avrupa Birliği ise proje başvuru fişi olarak adlandırmaktadır. Farklı şekilde isimlendirmeler olmakla birlikte içerik olarak benzerlikler göster-mektedir. Bu notlar genellikle 3-7 sayfa arasında olmaktadır.

Çerçeve Notu Nasıl Yazılır?Çerçeve notlarının özel bir for-

matı vardır. Bir çerçeve notunda temel olarak aşağıdaki başlıkların yer alması gerekmektedir.

1. Başlık,2. Arka Plan,3. Amaçlar,4. Çıktılar,5. Faaliyetler ve Süreler,6. Faydalanıcılar ve Etkiler,7. Proje Yönetimi (İzleme ve

değerlendirmeyi de kapsa-yacak),

8. Bütçe.Ancak çerçeve notu hazırlanır-

ken aşağıdaki sıralamanın izlen-mesi daha uygun olur

1. Amaçlar,2. Girdiler,3. Faaliyetler ve Süreleri,4. Çıktılar,5. Faydalanıcılar ve Etkiler,6. Proje Yönetimi,

7. Taslak Proje,8. Arka plan,

a. Problem ve Neden Acil Olduğu

b. Şimdiye kadar yapılan işler

9. Başlık

Adım 1. Amaçlar (Ne Yapmak İstiyorsun ?);Amaçlar bölümü, bir projenin

en önemli bölümünü oluşturmak-tadır. Projeyi veya çerçeve notu-nu okuyacak kişi öncelikle proje-de neler yapılmak isteniyor onu görmek ister ve ilk önce projenin amaçlar bölümüne bakar. Bun-dan dolayı projeyi yazmaya başla-madan önce , amaçlar konusunda yeterince tartışılmalı ve düşünül-melidir.

Amaçları belirlemenin en iyi yolu, farklı disiplinlerdeki kişiler ile bir araya gelip beyin fırtınala-rının yapılmasıdır. Aynı disiplin-den gelen insanların yapacakları tartışmalar kısıtlı olacaktır. Bu durum projenizdeki dışsal riskleri artıracak ve projeniz dış etkenlere açık olacaktır. Örneğin bir havza rehabilitasyon projesinin amaçla-rını belirlemek için sadece orman mühendislerinden oluşan bir gru-bun beyin fırtınası yapması duru-munda projenin amaçları doğal olarak sadece orman kaynakları-nın iyileştirilmesi üzerine yoğun-laşacak ve orman kaynaklarındaki yararlanıcılar, ormanlık alanların etrafındaki tarım alanları ve diğer sosyo-ekonomik hususlar eksik kalacaktır. Bu durum projenin ba-şarısını olumsuz etkileyecektir.

Projenin amaçları; (i) projenin uygulanacağı

yerdeki temel problemin çözümüne yönelik olmalı,

(ii) probleme yönelik bir stra-tejiyi tanımlamalı,

(iii) kalkınma programlarının gerçekleştirilmesine katkı sağlamalıdır.

Projenin amaçlarını belirle-mek için yapılacak olan beyin fırtınasında başlanmadan önce netolarak problem belirlenmeli ve problemin çözümüne yöne-lik alan belirlenmelidir. Amaçları açıklamak için, temel problemin nasıl çözüleceği üzerine düşü-nülmelidir. Örneğin bozulmuş bir havzanın nasıl iyileştirileceği gibi.

Daha sonra amaçlar detaylan-dırılacaktır. Problemin çözümü için çok farklı stratejiler uygula-nabilir. Kullanılacak stratejinin se-çimi kısıtlara göre belirlenmelidir. Kısıtlar olarak bütçe, zaman, ku-rumsal kapasite, başarı sağlana-bilirlik kullanılabilmektedir. Hangi stratejinin, projenin amaçlarına ulaşmayı gerçekleştireceğini açık bir şekilde göstermelidir.

Projeyi destekleyecek olanlar ( Kalkınma Bakanlığı, Hazine Müs-teşarlığı, Dünya Bankası vs.) pro-jenin kalkınma planlarına ( ulusal kalkınma planı, Bin Yıl kalkınma Planı) olan uyumuna ve onun amaçlarına hizmet edip etmediği-ne bakabilmektedirler.

Amaçlar belirli bir hiyerarşi içerisinde olmalıdır. Örneğin;

1. Bin Yıl Kalkınma Planı Ama-cı,

2. Ulusal Kalkınma Planı Amacı,

3. Bölgesel Plan Amacı,4. Program Amacı,5. Projenin AmacıPek çok uluslararası yayında

projenin amaçları tanımlanırken SMART sistemi kullanılmaktadır.

S Specific,(Özellikli)M Measurable,(Ölçülebilir)

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201240

ÜY

EL

ER

İMİZ

DE

N

Çerçeve Notu (Concept note) Nedir?

Erdoğan Özevren

Orman Mühendisi

Page 43: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

A Achievable, (Başarılabilir)R Realistic,(Gerçekleşebilir)T Timebound, (Zamanlı)Her bir amaç, başarıların kali-

te ve miktarını net olarak ortaya koymalıdır. Amaçlar , amacın ne zaman gerçekleşeceğini de kap-samalıdır.

Adım II. Girdiler (Proje Amaçlarını gerçekleştirmek için nelere ihtiyaç olacak ?)Kısaca girdiler, projenin uygu-

lanması için gerekli olan hususları ifade etmektedir. Örnek olarak;

insan (araştırmacı, mühendis, işçi, uzman, vs), seyahat giderleri (uçak bileti, konaklama,yemek), araç gereç (pikap, yakıt, bilgisa-yar, vb), malzeme (fidan, tohum, gübre, vb), hizmetler (telefon, fax, email , vb) verilebilir.

Girdiler farklı kişi veya kuru-luşlar tarafından sağlanabilir. Ki-min ne zaman ve nasıl bu girdileri sağlayacağı açık olarak ifade edil-melidir. Girdiler ayni veya nakdi olabilir. Örneğin, bir havza rehabi-litasyon projesinde finansal kay-naklar uluslararası kredi kuruluşu ile ortaklaşa sağlanabilir, bir Sivil Toplum Örgütü yayım faaliyetine katkı sunabilir, köylüler de işgücü olarak projeye girdi sağlayabilir.

Çerçeve notu yazılırken taslak bütçe oluşturabilmek için bir gir-di listesi hazırlanmalıdır. Bu liste yapılacak olan beyin fırtınasında belirlenmelidir. Girdiler, gerçekçi olarak belirlenmiş faaliyetler bü-tününü kapsamalıdır.

Adım III. Faaliyetler veSüreler:Bu bölümde projenizde ne ve

ne kadar sürede yapılacağı soru-larının cevapları verilmelidir. Bu sorulara cevap verebilmek için öncelikle projenin amaçlarını ger-çekleştirebilmek için nelerin ya-pılması planlandığını özet olarak tanımlanması gerekmektedir.

Faaliyetler ve süreler yazılır-ken, ifadelerin kısa ve net olması-na, pozitif olmalı, biz yerine proje ifadesinin kullanılmasına özen

gösterilmelidir. Her bir faaliyetin kimin tarafından, ne, ne zaman ve nasıl yapılacağının açıklanması gerekmektedir.

Adım IV. Çıktılar (Projenin sonunda neler başarılmış olacak?):Projenin çıktıları, amaçlar ile

doğrudan ilgili olmalıdır. Proje-nin amaçları ile uyumlu olmayan bir çıktı projede yer almamalıdır. Çıktılar Organizasyonlar (çalıştay, eğitim, konser vb), maddi olma-yan (yasa, yönetmelik, kararlar, vb.), maddi çıktılar (ağaçlandı-rılan alan, yeni bina, vb.) ve bilgi (yayınlar, videolar, fotoğraflar, vb.)

Beyin fırtınası esnasında za-manın önemli bir kısmı çıktılara ayrılmalıdır. Projenin amaçlarına uygun bütün olası cıktılar ortaya konmalıdır. Projenin uygulanması süresince ortaya çıkarılacak olan önemli çıktılar, proje yazımında önemli mihenk taşı olacaktır.

Adım V. Faydalanıcılar ve Etkiler ( Projede kim ve nasıl faydalancak?):Beyin fırtınası yapılırken ola-

sı bütün faydalar ve bunlardan faydalanacak olanlar belirlenir. Örneğin bir havza rehabilitasyon projesinde faydalanıcıları belirle-mek için yapılacak olan beyin fır-tınasında olası faydalar arasında erozyonun önlenmesi beklenir. Erozyonun önlenmesinde ilk fay-dalanıcılar arasında alt havzada yaşayan gruplar beklenir.

Muhtemel Faydalanıcı Grup-lar;

Yoksullar (yaş, cinsiyet, böl-ge)Çiftçi aileleri,Tüketiciler,Diğer gruplar,Sivil Toplum Örgütleri,Proje Çalışanları

Projenin bölgesel, ulusal ve hatta küresel kalkınma hedefleri-ne olacak etkilerinin belirtilmesi gerekmektedir. Bunu örneklen-dirmek gerekirse; fakirliğin azal-tılması, gıda güvenliği, çevrenin korunması, doğal kaynakların sür-

dürülebilirliği vb.Projenin etkilerini belirlemek

için yapılacak olan beyin fırtına-sında aşağıdaki konular düşünül-meli ve tartışılmalıdır.

beklenen faydaları tanım-lanması, beklentilerin ne kadarı , ne zaman nerde meydana geleceği,beklenen faydaların se-bepleri açıklanmalıdır. Ge-rekli durumlarda varsayım-lar yapılmalıdır.projenizde etki değerlen-dirme faaliyetini yada ayrı bir etki değerlendirme projesinin olup olmaması gerektiği,

Projenin etkilerini belirlemek için, bir kontrol listesi oluşturul-malıdır bunun içinde projenizin kapsamına göre aşağıdaki soru-lara benzer bir soru demeti hazır-layarak bir kontrol listesi oluştu-rulmalıdır. Projenizde aşağıdaki sorular sonucunda belirlenecek olan etkilerinin nasıl ölçüleceği belirlenmelidir. Etkilerin sayılabilir olması her zaman için tercih edi-len bir durumdur.

Projenin sonunda;yeni işler yaratılacak mı?kırarsalda yaşayan fakirler için yeni gelir kaynakları oluşturulacak mı?orman kaynaklarının sürdü-rülebilir yönetimi sağlana-cak mı?kurumsal kapasite artırıla-cak mı?yeni teknolojiler geliştirile-cek mi?eğitim olanakları artırılacak mı?halkın karar verme ve uygu-lama mekanizmalarına katı-lımı sağlanacak mı?

Adım VI. Proje Yönetimi (Proje amaçlarına nasıl ulaşacaksın? Proje nasıl yönetilecek ve değerlendirilecek?) Projede beklenen amaçlara

ancak projenin çıktı ve etkilileri-nin iyi yönetilmesi ile ulaşılabili-nir. Bundan dolayı projenin nasıl

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 41

Page 44: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

yönetileceği krıtik bir önem arz etmektedir. Projenin dizaynında, projede kişilerin rolleri ve sorum-lukları açık bir şekilde belirtilme-lidir. Çerçeve notun yazımında ise yönetim mekanizması kısaca özetlenmelidir. Projenin lide-ri kim olacak, projenin temelini oluşturacak olan finans yönetim ve izleme değerlendirmede kim ne zaman sorumlu olacağı belir-tilmelidir.

Adım VII. BütçeProje hazırlayıcılarını yazmak-

ta en çok zorlandıkları ve gönül-süz oldukları bölüm bütçedir. Ancak projeyi destekleyecek olan kuruluşların da en çok dikkat etik-leri bölümlerin başında bütçe gel-mektedir.

Projenin bütçesi hazırlanırken girdiler bölümüne bakılmalıdır. Kim nasıl ve ne kadar katkı vere-ceğini net olarak belirlenmelidir. Hangi kuruluş veya kişilerin vere-ceği katkıların nakti mi yoksa ayni mi olacağı belirlenmelidir. Örne-ğin havza rehabilitasyon projele-rinde devlet katkısının nasıl olaca-ğı ve ne oranda olacağı faaliyetler bazında belirlenmeli, faydalanıcı-ların ayni ve nakti katkıları olabilir, bunlar yazılmalıdır.

Proje bütçeleri gerçekçi ve bü-tün faaliyetleri kapsayacak şekil-de olmalıdır. Hiç bir faaliyet açıkta bırakılmamalıdır. Örneğin fidan dikim işçilik giderleri bütçelendi-rilmemesi durumunda toprak iş-

lemesi yapılmış ve fidanları hazır olan bir sahada fidan dikim işinin gerçekleşmeyeceği durumu orta-ya çıkacaktır. Sonuçta proje başa-rısız olacaktır.

Proje bütçesi, taraflarca an-laşılabilir, gerçekçi ve bütün faa-liyetleri kapsayıcı olmalıdır. Gizli giderlerden uzak durulmalıdır. Proje uygulaması süresince çıka-bilecek giderleri karşılamak üzere de fazladan bir bütçe konulmalı-dır. Ancak beklenmedik giderler istenilen bir durum değildir ve kullanılmaması tercih edilir.

Çerçeve notu olabildiğince gerçekçi bir bütçe ortaya koyma-lıdır. Proje hazırlıkları sonucunda çerçeve notunun çok dışında bir bütçe ortaya çıkmamalıdır.

Adım VIII. Arka PlanBir çerçeve notunun arka planı

iki bölümde oluşmalıdır.1. Sorun ve Sorunun Öne-

mi ve Aciliyeti: Bu bölümde sorun tanımlanmalı ve önemi aciliyeti ortaya konmalıdır. Bunu yapar-ken yerelde yapılan çalışmalar-dan faydalanılmalı , yerelde elde edilen verilere dayanılarak sorun ortaya konmalı sorunun çözü-münde uluslar veya uluslararası kıt kaynaklar kullanılacağından dolayı çözümünün neden önemli ve acil olduğu açıklanmalıdır. Bü-tün bunlar yapılırken ilgili kalkın-ma planları ile ilişkilendirilmelidir. Kalkınma planlarları ile ilişkilendi-rilmeyen bir proje önerisi ulusal

ve uluslararası dönor kuruluşları tarafından desteklenmesi olduk-ça güçtür. Bu bölümde, doğrulan-mış istatiksel veriler kullanılması önem arz etmektedir.

2. Daha Önceden Yapılmış Olan Çalışmalar: Bu bölümün yazımında projenizin amaçları doğrultusunda daha önceden ya-pılmış olan çalışmalar var mıdır?, bu çalışmalarda elde edilen veri-lerin neler olduğu araştırılmalıdır. Bunu yaparken sadece bir kuru-luşun yapmış olduğu çalışmalar değil başka kuruluşların veya sivil toplum örgütlerinin de yapmış olduğu faaliyetlere bakılmalıdır. Eğer yapılmış olan faaliyetler var-sa bunlar çerçeve not da kısaca ifade edilmeli ve sizin projenizin önceki yapılmış olan çalışmalarda farkı ortaya konmalıdır.

Adım IX. Başlığın SeçilmesiBaşlıklar çekici, bilgilendirici

ve ayırt edici olmalıdır. Bundan dolayı genellikle başlıkların iki bölüm halinde olması tercih edi-lir. Birinci bölüm; Kısa , sempatik ve çekici olmalı. İkinci bölüm ise daha ciddi ve bilgilendirici olma-lıdır. Örneğin;

Gelecek için havza rehabi-litasyonu: Murat suyu hav-zası iyileştirme ve kırsal kal-kınma projesiÇölleşme dünyanın sesiz felaketi: Çölleşme kriter ve göstergelerin belirlenmesi ve çölleşmenin izlenmesi

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201242

ÜY

EL

ER

İMİZ

DE

N

Alaaddin GÜNGÖRMÜŞ 25.10.2012, Eyüp ATICI 31.10.2012,

Süer ODABAŞI 07.11.2012, Dr. Hasan SELÇUK 11.11.2012,

Yücel ALIM 08.12.2012, Reyhan ACARTÜRK 13.12.2012,

A. Fevzi KALAYCI 24.12.2012, Nurettin UTKAN 28.12.2012,

Mehmet KANAT 30.12.2012

tarihlerinde aramızdan ayrılmışlardır.

Kendilerine rahmet, ailelerine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz.

TMMOB Orman Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetimi

VEFAT

Page 45: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

Muhterem arkadaşım, sizin için

alışılmış klasik söylemlerle şurada

doğdu, şu kadar yaşadı ve elim bir

trafik kazası sonucunda 8/12/2012

Cumartesi günü hakkın rahmetine

kavuştu onun için çok üzgünüz de-

meyeceğim. Arkadaşlarınız arasında

ve meslek kamuoyunda bıraktığınız

ibret dolu ve örnek alınacak izleriniz-

den bahsederek hatıranızı yadetmek

istiyorum. Zira her nefis ölümü tada-

caktır. Kaldı ki, Siz ölümün bir yok oluş

değil, ebedi âleme gitmenin başlan-

gıcı olduğunu bilen ve fani Dünya’da

iken Hz. Kuran ahlakıyla yaşamaya

çalışan mütedeyyin bir kişiydiniz.

Oda Genel Merkezinde, 10/9/2012-

8/12/2012 tarihleri arasında ki kısa

zaman diliminde Genel Sekreter ola-

rak çalıştığınız sırada da yakinen şahit

oldum.

İÜ. Orman Fakültesinin, merkezi

yerleştirme sınavıyla %1 lik dilimler

içinde öğrenci kaydettiği yıllarda, Ey-

lül/1965 ayında fakülteye kaydımızı

yaptırdıktan sonra, FKB derslerinin

alındığı İÜ. Fen-Edebiyat Fakültesi

konferans salonu ile Süleymaniye Bo-

tanik Laboratuarındaki eğitim çalış-

malarında tanıştık. Sen Anadolu’nun

Malatya’sından ve bende Antalya’sın-

dan idim. Bizi yaklaştıran ortak nokta

fakir aileye mensup olmamız, dersle-

rimizdeki dikkat ve devam durumu-

muzdu.

Değerli arkadaşım, Türkiye’nin

dört bir yanında ormancılık hizmet-

lerinde Orman İşletme Şefi, Orman

İşletme Müdürü, Orman Bölge Mü-

dürü, İnşaat ve İkmal Daire Başkanlığı

ve en son olarak ta OGM Teftiş Kurulu

Başmüfettişliğinde yaklaşık 43 yıl ba-

şarılı hizmetler yaptınız. Birlikte ça-

lışma imkânımız olmadı. Ancak yap-

tınız güzel hizmetlerinizi hep takip

ettim. Bu güzelliklerin mesleğimizin

en üst meslek örgütü olan Odamız

çatısı altında da sürdürülmesi için,

yaş haddinden emekli olacağınız

son ayda sizi telefonla aradım. Oda

Yönetim Kurulunun uygun görme-

si halinde Oda’nın genel sekreterlik

veya denetim hizmetlerinde çalışmak

istermisiniz diye sorduğumda olabilir

demiştiniz. Oda Genel Başkanı Sayın

Ali KÜÇÜKAYDIN’a durumu aktardım.

Oda Yönetim Kurulunda konu de-

ğerlendirilmiş ve Oda Genel Sekre-

terliğinde çalışmanız uygun görerek

atamıştınız. Bu göreve atanmanız,

sizleri tanıyan her kesim tarafından

çok isabetli bir seçim olduğu açıkça

ifade edilmişti. Bu görevde çalıştınız

kısa sürede sevecenliğiniz, hoş görü-

nüz ve güler yüzünüz ile başta Oda

Yönetim Kurulu üyeleri olmak üzere,

Oda çalışanları ve meslektaşlarımızın

takdirlerini toplamıştınız.

Bu kısa süreli çalışmanızda; Devlet

tecrübenizin de katkısıyla, Oda hiz-

metlerine karşı gösterdiğiniz ilginiz,

TEMDEM Kurulu mesleki eğitimlerde-

ki dikkat ve itinanız, Allah (cc) ömür

verseydi birlikte çok güzel ve kalıcı

hizmetler yapabileceğimizin açık bi-

rer kanıtıydı. Ancak Allah (cc) ema-

netini, çok sevdiğiniz eşiniz Orman

Bakanlığı Hukuk Müşaviri emekli mer-

hume Av. Zühal ALIM hanımefendinin

hemen arkasından bir gün sonra ala-

rak geriye anılarınızı bıraktı.

Güzel insan; sizden bizzat dinle-

diğim, benim gibi tüm arkadaşlarınız

ve meslek kamuoyunun da bildiği ve

takdir ettiği ibret alınacak bir anınızı

aktarmak istiyorum. OGM Teftiş Ku-

rulu Başkanı Sayın Rıfat KURAL Bey,

Kurul başkanlığından kendi isteğiyle

ayrılmak istemesi üzerine, tüm müfet-

tişlerin ortak talebi sizin Kurul Başkanı

olmanız yönünde idi. Siz bu görevi,

örneğin yaz aylarında memurlara

ödenen yangın tazminatını hak etme-

diğinizi düşünerek almadığınızı, an-

cak Kurul Başkanı olunca bordrolara

imza atmak durumunda kalacağınız

gibi benzer konular nedeniyle ka-

bul etmek istemediğinizi belirttiniz.

Ancak arkadaşlarınızın, gerektiğinde

yetki devri yapılarak bu konuların

aşılabileceği ve ısrarları karşısında

görevi zorunlu kabul etmek zorunda

kaldığınızı, konunun zamanın Genel

Müdürüne aktarıldığını, Genel Mü-

dür ile yaptığınız görüşme de, Genel

Müdürün size hitaben “Yücel Bey, ta-

yin komisyonu durumu değerlendirip

bir kişiyi belirleyinceye kadar geçici

olarak sizi Teftiş Kurulu Başkanlığı’na

görevlendireceğini” ifa ettiğini, siz bu-

nun üzerine, o komisyon kim oluyor-

muş ki beni değerlendirecek, onlar

benden daha mı dindarmış diyerek

tepki gösterdiğinizi ve görevi kabul

etmediğinizi ifade etmiştiniz. Sözle-

rinizi tam ve bire bir yansıtamadım

ise de içeriği aynen bu şekilde idi.

Bu konuya sizin yakın mesai arka-

daşlarınız da şahittir. Sizin bu haktan

ve adaletten yana görev anlayışınız;

makam hırsıyla, layık olmadıkları

yerlere gelmek için her türlü tavizleri

verenlerin kulaklarına küpe olması,

halen çeşitli görevlerde çalışan ve

özellikle genç meslektaşlarımızca ör-

nek alınması gereken bu asil davra-

nışınız kulaklarda yansı için yazmak

ve paylaşmak gereğini duydum.

Aziz kardeşim, Odamız çatısı al-

tında, mesleğimizin ve meslektaşla-

rımızın gelişmesi yönünde, imkânlar

ve sağlığımız el verdiği ölçüde, birlik-

te güzel çalışmalar yapabilecek iken;

Rahman ve Rahim olan Allah (cc) sizi

ebedi âleme yolcu etti. Ruhunuz şad

olsun. Mekânın Cennet olsun. Allah

rahmet eylesin. Geride bıraktığınız

iki kız çocuğunuza ve kız kardeşleri-

nize de Allah (cc) sabırlar versin.

2012 EKİM/KASIM/ARALIK ORMAN MÜHENDİSLİĞİ 43

GÜZEL İNSAN

YÜCEL ALIMEşref GİRGİN

Orman Yüksek Mühendisi

Page 46: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

DOĞA;

Birincilik : Murat Aksu

İkincilik : Murat Aksu

Üçüncülük : Tamer Yılmaz

Mansiyonlar : Süleyman Alkan,

Murat Aksu

ve Tansu Fidan

Sergileme : Abdulkadir Eroğlu,

Süleyman Alkan,

Erdal Düzgün,

Gürkan Memişoğlu,

Hasan Eryiğit,

Ahmet Nezir(2 eser),

Kemal Saraçoğlu,

Özcan Kukkuk(2 eser),

Tamer Yılmaz(4 eser)

ve Yılmaz Gün

DOĞADA İNSAN;

Birincilik : Gürkan Memişoğlu

İkincilik : Tansu Fidan

Üçüncülük : Tansu Fidan

Mansiyon : Ahmet Nezir,

Özgür Davraslı

ve Tamer Yılmaz

Sergilemeler : Süleyman Alkan,

Ahmet Faruk Açıkgöz,

Ahmet Nezir(3 eser),

Mustafa Özkan,

Özcan Kukkuk,

Murat Aksu(2 eser),

Sami Dartar,

İrem Tüfekçioğlu,

Tansu Fidan(2 eser),

Tamer Yılmaz ve

Yılmaz Gün

ORMAN MÜHENDİSLİĞİ EKİM/KASIM/ARALIK 201244

HA

BE

RL

ER

V. FOTOĞRAF YARIŞMASISONUÇLANDI

Yarışmaya; 34 meslektaşımız Doğa kategorisinde 162, Doğada İnsan Kategorisinde 107 fotoğraf olmak üzere top-

lam 269 fotoğraf ile katılmışlardır.

Doğa - Birincilik: Murat Aksu

Doğada İnsan - Birincilik: Gürkan Memişoğlu

Page 47: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

MANSİYONLAR

Doğa - İkincilik: Murat Aksu

Doğa - Üçüncülük: Tamer Yılmaz

Ahmet Nezir

Tansu Fidan

Tamer Yılmaz

Murat Aksu

Özgür Davraslı

Süleyman Alkan

Doğada İnsan - İkincilik: Tansu Fidan

Doğada İnsan - Üçüncülük: Tansu Fidan

Page 48: 4-) ekim-kasım-aralık sayısı

TMMOB

ORMAN MÜHENDİSLERİ ODASI