Upload
others
View
7
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri Dizisi: 2 ISSN: 1366-7222 Dizi Editörü: F. Sema Barutcu Özönder
ÇAĞDAŞ TÜRKLÜK ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU 2007 27-30 Kasım 2007, Ankara
Özetler Hazırlayan: G. Selcan SAĞLIK
Ankara Üniversitesi . Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü
Dizi Editörü F. Sema Barutcu ÖZÖNDER, Prof.Dr., Ankara Üniversitesi E‐posta: [email protected]
ÇTAS 2007 Düzenleme Kurulu:
Sempozyum Başkanı: Prof.Dr. F. Sema Barutcu Özönder Sempozyum Sekreteri: Dr. G. Selcan Sağlık Özetleri Yayına Hazırlayan: G. Selcan SAĞLIK Bütün hakları saklıdır. Tanıtma, tenkit ve görüş maksatlı kısa alıntılamalar dışında, bu yayının hiç bir kısmı elektronik, mekanik, fotokopi, kayıt v.b. yolla hiç bir şekilde yayıncıların izni olmaksızın bastırılamaz, çoğaltılamaz. Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2007 Bildiri
Özetleri, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, Ankara, 27‐30 Kasım 2007 ― Ankara : Ankara Üniversitesi, 2007. XII+305s. ; 24 sm. ― (Ankara Üniversitesi . Çağdaş Türklük
Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri Dizisi ISSN 1306‐7222) 1. Türklük Araştırmaları ― Sempozyum ― Bildiri Özetleri. 2. Türk
dili ― Türk edebiyatı ― Türk tarihi ― Türk sanatı ― Türk arkeolojisi ― Türk dış ilişkileri. 3. Türk Dünyası. I. Editörler. II. Başlık. III. Diziler: Ankara Üniversitesi. Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri Dizisi (Ankara, Türkiye)
ISSN 1306‐7222 Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih‐Coğrafya Fakültesi Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü Telif Hakkı©Ankara Üniversitesi ISSN: 1306‐7222 http://mtad.humanity.ankara.edu.tr/ctas/e‐bildiriler.htm http://turklehceleri.humanity.ankara.edu.tr/ctas/index.php
mailto:[email protected]
ÇAĞDAŞ TÜRKLÜK ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU 2007 27-30 Kasım 2007, Ankara
Özetler
4
PROGRAM
27 Kasım 2007, Salı Muzaffer Göker Salonu (Ana Bina, İkinci Kat)
10.00‐10.30 Açış Konuşmaları
F. Sema Barutcu ÖZÖNDER, Prof.Dr. (Bölüm Başkanı) Sekine KARAKAŞ, Prof.Dr. (Dekan)
10.30‐11.00 Sadık ERDAŞ, Dr. (Hacettepe Ü, Ankara) ̋ Milli Mücadeleʹde Senusi Şeyh Ahmet hazretleri ve Kuzey Irak raporu ̋11.00‐11.30 Celal METİN, Yrd.Doç.Dr. (Celal Bayar Ü, Manisa) ̋ M. Emin Resulzade İranʹda ̋11.30‐12.00 Seyfettin ERŞAHİN, Prof.Dr., (Ankara Ü, Ankara) “Sovyet Rejimi Altında “Resmî” İslâm İrşadı 12.00‐12.30 Haleddin İBRAHİMLİ, Prof.Dr., (Azerbaycan Ü, Bakü) “Gürcistan’da Türklerin Tarihsel Varlığı ve Güncel Gelişmeler” 12.30‐14.00 Öğle Arası 14.00‐14.30 Ertan EFEGİL, Doç.Dr.‐Neziha MUSAOĞLU, Yrd.Doç.Dr.,
(Beykent Ü, İstanbul) ̋ Orta Doğu ve Orta Asya’da Büyük Ortadoğu Projesinin Uygulanması Sorunu”
14.30‐15.00 Saime Selenga GÖKGÖZ, Yrd.Doç.Dr., (Hacettepe Ü, Ankara) “Finlandiya Türkleri ve Türk Hariciyesinin Siyaseti” 15.00‐15.30 G. Selcan SAĞLIK, Dr. (Ankara Ü, Ankara) “SSCB Eğitim Siyaseti Temelinde M. Geldiyev ve G. Alparıv’ın Türkmen Diliniŋ Grammatikası (1929)” 15.30‐16.00 Fahri TEMİZYÜREK, Yrd.Doç.Dr. (Gazi Ü, Ankara) “Modern Türk Eğitim Anlayışında İsmail Bey Gaspıralı’nın İzleri” 16.00‐16.30 Ara 16.30‐17.00 Mağfiret Kemal YUNUSOĞLU, Dr. (İstanbul) “Siyasetin Renkleri” 17.00‐17.30 Erdoğan UYGUR, Dr. (Ankara Ü, Ankara) “Molla Nasreddin ve Füyuzat Dergilerinde Edebî Dil Tartışmaları”
ÇTAS 2007 - Program
6
28 Kasım 2007, Çarşamba Muzaffer Göker Salonu (Ana Bina, İkinci Kat)
09.30‐10.00 Melek ERDEM, Doç.Dr. (Ankara Ü, Ankara) “Modern Oğuz Türkçesinde Söz Başı t~d” 10.00‐10.30 Ufuk TAVKUL, Doç.Dr. (Ankara Ü, Ankara) “Kumuk ve Karaçay‐ Malkar Türkçelerinin Kafkasya’daki Diyalekt Alanları” 10.30‐11.00 Berdi SARIYEV, Doç.Dr. (Ankara Ü, Ankara) “Metin‐İçerik‐ Cümle Üçgeni Açısından Nutuk İncelemesi” 11.00‐11.30 Ara 11.30‐12.00 Erkin EMET, Dr. (Ankara Ü, Ankara) “Uygur Ata Sözleri ve Deyimlerinin diyalekt özellikleri” 12.00‐12.30 Hayati YILMAZ, Dr. (Muğla Ü, Muğla) “Mahdum Kulı Divanı’nda Deyimler” 12.30‐14.00 Öğle arası 14.00‐14.30 Çetin PEKACAR, Prof.Dr. (Gazi Ü, Ankara) “Pamir Kırgız Türkleri Ağzında e‐ Fiili” 14.30‐15.00 Eyüp BACANLI, Yrd.Doç.Dr. (TOBB E veT Ü, Ankara) “Altay Türkçesindeki Başlangıç‐Dönüşümlü Fiillerde Evre Kodlaması” 15.00‐15.30 Faruk GÖKÇE, Dr. (Dicle Ü, Diyarbakır) “Gramerleşme ve Anlam
Bilim Açısından Türkçe bė:r‐ “vermek”” 15.30‐16.00 Ferruh AĞCA, Yrd.Doç Dr. (Osmangazi Ü, Eskişehir) “Maniheist ve
Buddhist Türk Çevresi Metinlerinde Sıfatlarda Karşılaştırma Şekilleri”
16.00‐16.30 Ara 16.30‐17.00 Fatma AÇIK, Yrd.Doç.Dr. (Gazi Ü, Ankara) “Şeytanat”ta Folklorik Unsurlar ve Kültürel Değişim” 17.00‐17.30 Türkân Kodal GÖZÜTOK, Yrd.Doç.Dr., (Pamukkale Ü, Denizli) “Şehriyar’ın “Haydar Babaya Selam” Adlı Destan‐Şiiriyle Ahmet Muhip Dranas’ın “Ağrı” Şiirinin Karşılaştırılması”
ÇTAS 2007 - Program
7
29 Kasım 2007, Perşembe
Muzaffer Göker Salonu (Ana Bina, İkinci Kat) 09.30‐10.00 Mustafa ARSLAN, Dr. (Hitit Ü, Çorum) “Muhyî Divanı’nın “Nazirecilik Geleneği” Açısından Değerlendirilmesi” 10.00‐10.30 Gülşen Seyhan ALIŞIK, Doç.Dr. (Marmara Ü, İstanbul) “Tebrizli Mevlânâ Hakîrî ve Türkçe Leylî vü Mecnûn Adlı Eseri” 10.30‐11.00 A. Deniz ABİK, Prof. Dr. (Çukurova Ü, Adana) “Seb’atü’l‐Acizin’in Kazan Sahasından Bir Şerhi: Risale‐i Azize” 11:00‐11:30 Ara 11.30‐12.00 Suat ÜNLÜ, Yrd.Doç.Dr. (Uludağ Ü, Bursa) “İlk Türkçe Kur’an Tercümelerinde Akrabalık Adları Üzerine” 12.00‐12.30 Gülzura CUMAKUNOVA, Doç.Dr. (Ankara Ü, Ankara) “Kırgız Türkçesinde Düzmece Akrabalık Terimleri” 12:30‐14:00 Öğle arası 14.00‐14.30 Arif ACALOĞLU, Dr. (Bilgi Ü, İstanbul) “Mitolojilerde Temel Kavramlar ve Türk Mitolojisi” 14.30‐15.00 Naciye YILDIZ, Doç. Dr. (Gazi Ü, Ankara) “Manas Destanının Cusuf Mamay Varyantı” 15.00‐15.30 Fatih KİRİŞÇİOĞLU, Prof.Dr. (Gazi Ü, Ankara) “Er Sogotoh Destanı’nın Kurgusu” 15.30‐16.00 Özen YAYLAGÜL, Yrd.Doç. Dr. (19 Mayıs Ü, Samsun) “Altay destanları temelinde Türklerde yaşam evrelerinin adlandırılması” 16.00‐16.30 Ara 16.30‐17.00 C. Eralp ALIŞIK, Yrd.Doç.Dr. (Yeditepe Ü, İstanbul) “Bayatı Geleneği ve Karabağ Bayatılarının Anlam Bilim Açısından Değerlendirilmesi” 17.00‐17.30 Jale DEMİRCİ, Doç.Dr. (Ankara Ü, Ankara) “Kerkük Düğün
Geleneği”
ÇTAS 2007 - Program
8
30 Kasım 2007, Cuma Muzaffer Göker Salonu (Ana Bina, İkinci Kat)
09.30‐10.00 Rüya KILIÇ, Yrd.Doç. Dr. (Hacettepe Ü, Ankara) “Osmanlı
İmparatorluğu’nda Eski Bir Konuda Yeni Tartışmalar: İbnü’l‐Arabi ve Vahded‐i Vücûd”
10.00‐10.30 Abdullah GÜNDOĞDU, Doç.Dr. (Ankara Ü, Ankara) Cemaleddin Velidov ve Millet ve Milliyet Risalesi 10.30‐11.00 Erkin EKREM, Yrd.Doç. Dr. (Hacettepe Ü, Ankara) “Gök Türk Hsieh‐ li Kağan’ın (618‐630) Oğlu İle İlgili Mezar Kitabesi Üzerine” 11:00‐11:30 Ara 11.30‐12.00 Naciye GÜNGÖRMÜŞ, Prof. Dr. (Ankara Ü, Ankara) “Macar Ad Verme Geleneğinde Türk Kültürünün Etkisi” 12.00‐12.30 Bülent GÜL, Dr. (Hacettepe Ü, Ankara) Türk‐Moğol Ortak Tarım Terminolojisine Dair Örnekler 12:30‐14:00 Öğle arası 14.00‐14.30 Fahriye BAYRAM, Dr. (Kültür Bakanlığı, Ankara) “Türkiye’deki Gürcü Mimarisi” 14.30‐15.00 Rüçhan BUBUR, Dr. (Ege Ü, İzmir) “Kazakistan’daki “Türbe – Cami”
Örnekleri” 15.00‐15.30 Tolga UZUN, Yrd.Doç. Dr. (Pamukkale Ü, Denizli) “Kacar Hükümdarı Feth Ali Şah ve İktidarının Sembolü Portreleri” 15.30‐16.00 Erdal ESER, Yrd.Doç.Dr. (Cumhuriyet Ü, Sivas) ‐ Turgay YAZAR
Yrd.Doç.Dr. (Cumhuriyet Ü, Sivas) “Mengücekoğulları ve Divriği Eserleri “
16:00‐17:30 ÇTAS 2007 Kapanışı
ÇTAS 2007 Pastası Kesimi
ÖZETLER Sunan yazar soyadına göre alfabetik olarak düzenlenmiştir.
Yazar dizini için belgenin sonuna bakınız.
Sebâtü’l-Âcizîn’in Kazan Sahasında Bir Şerhi: Risâle-i ‘Azîze
A. Deniz Abik Çukurova Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, 01330 / Balcalı ADANA. e-posta: [email protected]
Kazan ve çevresinde 1800’den başlayarak Arap harfleri ile matbaalarda basılan eserler üç öbekte incelenmektedir: Yerli eserler, Türkistan kökenli eserler ve Osmanlı kökenli eserler. Sûfî Allahyâr’ın 17. yüzyılın sonunda Çağatayca yazdığı Sebâtü’l‐Âcizîn’e Taceddin Yalçıgul’un 1807’de yazdığı şerh yerli eserler içinde değerlendirilmektedir. Risâle‐i ‘Azîze’nin ilk basılışı Petersburg’da 1817’dedir. Bu basımdan sonra Kazan’da değişik yıllarda baskıları yapılmıştır. Çalışmamızda Risâle‐i ‘Azîze’nin 1858 Kazan baskısı dil ve yazım özellikleri bakımından incelenecektir. İnceleme, bu dönemde Risâle‐i Azîze dolayısıyla Kazan çevresinin matbuat dili hakkında vereceği bilgiler aracılığıyla Kazan çevresinin yazı dili tarihi araştırmalarına katkı sağlayacaktır. Anahtar Sözcükler: Sûfî Allahyâr, Sebâtü’l‐Âcizîn, Risâle‐i ‘Azîze, Doğu Türkçesi, Türkistan, Kazan ___________________________________________________________________________
Mitolojilerde Temel Kavramlar ve Türk Mitolojisi
Arif Acaloğlu Bilgi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kurtuluş Cad. Nu: 47, 34440 Dolapdere, İstanbul, [email protected]
Milli kültürün temelini millî mitoloji oluşturmaktadır. Dolayısıyla bir kültürü her yönüyle anlayabilmek, onun temelindeki mitolojiyi anlamak demektir. Her mitolojide birçok konu ve kavram öne çıkmakla beraber, temel konular: a) kozmogoni (dünyanın yaratılışı), b) etnogoni (ulusun veya insanlığın yaratılışı) c) takvim (zamanın düzenlenmesi) ile ilgili mitler olarak sınıflandırılmaktadır. Her mitolojinin temel kavramları ise a) zaman, b) mekân, c) toplum olmak üzere üç
Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2007 - Özetler
10
odak noktası etrafında gelişmektedir. Maalesef Türk mitolojisi bu yönüyle nadiren el alınmıştır. Ayrıca ‘Türk Mitolojisi’ kavramının sınırlarının ve içeriğinin belirlenmesi kaynak ve yöntem seçimi bakımından önemlidir. Türk mitolojisinin temel kavramlarının değişik yönleriyle ele alınması ve bu arada ‘tengri’ kavramının yapı ve işlev düzleminde incelenmesi de üzerinde durulması gereken önemli hususlardır. Anahtar Sözcükler: Mitoloji, Türk Mitolojisi, Kozmogonik mitler, Etnogonik mitler, Mitolojide zaman ve mekân, Gök Tengri
_____________________________________________________________
“Şeytanat”ta Folklorik Unsurlar ve Kültürel Değişim
Fatma Açık Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Bölümü, Beşevler – Ankara. e-posta: [email protected]
Türkistan’ın günümüzde karşılaştığı sorunlara dikkat çeken yazarlardan biri olan Tahir Malik beş cildi yayımlanan “Şeytanat” adlı romanında; millî kültürün, millî tarihin, millî hatıraların kesif bir erozyona uğradığı dönemleri, yakın tarihin acılarını aksettirmeye çalışmıştır. Romanda öncelikli olarak son yetmiş yılda yaşananlara yer verilmiştir. Yazar bu aşamada Özbek gelenek ve göreneklerinin işgalle birlikte değişimini daha doğrusu yozlaşmasını aileden başlayarak okullara oradan devlet kademelere kadar yayılışını çarpıcı bir üslupla dile getirmiştir. Anahtar Sözcükler: Kültürel Değişim, Folklorik Unsurlar, Tahir Malik ve “Şeytanat”
_____________________________________________________________
Maniheist ve Budist Türk Çevresi Metinlerinde Sıfatlarda
Karşılaştırma Şekilleri
Ferruh Ağca Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Eskişehir. e-posta: [email protected]
Bugün için bilinen ilk yazılı kaynakları olan Türk runik harfli metinlerden sonra Türk
27-30 Kasım 2007, Ankara
11
dilinin ikinci tarihsel dönemini oluşturan Maniheist ve Budist Türk çevresi metinlerinde isimlerde ve özelikle sıfatlarda derecelendirme ya da karşılaştırma farklı yapılarla ifade edilmiştir. Tarihsel Türk dili alanlarında isimlerde karşılaştırma, ilk yazılı kaynaklardan başlayarak bütün tarihsel dönemlerde ve çağdaş şekillerde işlek bir ek olarak kullanılmış olan sıfatlarda derecelendirme ve karşılaştırma fonksiyonlu +rAk ekinin yanı sıra sentaktik açıdan çeşitli eklerle birbirine bağlanmış isimler ya da sıfatlarla da yerine getirilmiştir. Bunların yanı sıra bu çevrelerde karşılaştırma /derecelendirme, isimlerin/sıfatların önüne getirilen birtakım zarflarla da yapılmıştır. Bu bildiride, Maniheist ve Budist Türk çevresinde yazılmış metinler temel alınarak Eski Türkçe’de isimlerde/sıfatlarda karşılaştırma şekilleri ele alınacak ve bu şekillerin ifade ettiği anlamlar üzerinde durulacaktır. Anahtar Sözcükler: Türk dili, Eski Türkçe, Maniheist ve Budist Türk çevresi metinleri, Sıfatlar, Sıfatlarda Karşılaştırma.
_____________________________________________________________
Bayatı Geleneği ve Karabağ Bayatılarının Anlam Bilim
Açısından Değerlendirilmesi
C. Eralp Alışık Yeditepe Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği B, Kayışdağı Cad., 26 Ağustos Yerleşimi, 34755 Kadıköy, İstanbul, e-posta: [email protected]
Bayatı, Türk kültüründe sözlü gelenek içinde anonim olarak doğmuş bir türdür. Geleneğe bağlı Türk nazım türünün temelinde dörtlük bulunduğu görüşünden hareketle genelde bayatılar dört mısradan oluşan bir yapı bütünlüğü içinde ele alınmıştır. Bayatılarda anlam her ne kadar üçüncü ve dördüncü mısrada toplanmış bulunuyorsa da anlamın zihindeki akışını sağlayan unsurlar; kullanılan redif, kafiye ve cinas olmaktadır. Bu sebeple bayatılar Türk nazmının cinas bakımından en zengin dalını oluşturur. Bayatı, çağdaş Türk toplulukları arasında mani, hoyrat, karşı‐beri, aytipa, aytıspa, kayım öleň, ülenek, çinik, çink, şın, koşuk, aşule, tört sap, tahpak gibi farklı adlandırmalarla yaygın olarak kullanılan bir sözlü edebiyat türüdür. Bayatı, manide olduğu gibi yedi heceli genellikle 4+3 duraklı, aaba kafiyeli ve dört mısradan oluşan edebî bir türdür. Bu yapının dışında kalan bazı bayatılara da rastlanmaktadır. Hece sayısı 5,6, 8,9 …, mısra sayısı 8,9,10 olan bayatılar da vardır. Özellikle Kerkük ve Azerbaycan bölgelerinde ortaya çıkan şikeste bayatı ve hoyratlarda ilk mısradaki hece
Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2007 - Özetler
12
sayısı azdır. Bayatılar sözlü edebiyat geleneğinde doğdukları ve yazı dilinin birleştiriciliğinin ulaşmadığı çevrelerin yaratması oldukları için bünyelerinde ağızlara ait pek çok ses, biçim ve anlam özelliklerini de taşımaktadırlar. Diğer sözlü gelenek ürünleri gibi bayatılar da anlam bilim açısından incelendiğinde metafor, metonim, karşıt anlamlılık, eş anlamlılık, eş adlılık kullanımları açısından dilin üretken ve zengin kullanımlarını sergilemektedirler. Bu bildiride Karabağ bölgesinden derlenmiş yüze yakın bayatı dış yapı özelliklerinin yanı sıra, iç yapı, derin yapı özellikleri bakımından da incelenecektir. Anahtar Sözcükler: Bayatı, Azerbaycan Türkçesi, Karabağ bayatıları, anlambilim, Türkçe, metonim
_____________________________________________________________
Tebrizli Mevlânâ Hakîrî ve Türkçe Leylî vü Mecnûn Adlı Eseri
Gülşen Seyhan Alışık Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Göztepe Yerleşkesi, 34722 Kadıköy, İstanbul, e-posta: [email protected]
Azerbaycan Türkçesiyle yazılmış ilk Leylî vü Mecnûn olması bakımından hem edebiyat hem de dil tarihimiz açısından önem taşıyan bu eser H.931–932/ M.1525–1526 yıllarında Tebrizli Haķîrî (ö. 1585) tarafından yazılmıştır. Mevlâna Haķîrî’nin Tebriz’de doğduğu, asıl adının Şehabeddin Ahmed olduğu ve kürkçülük yaptığı, 1573’te Horasan’a gittiği ve bu dönemde şehirdeki sûfî çevrelerle irtibat kurduğu ulaşılabilen bilgiler arasındadır. Tebrizli Mevlâna Hakîrî, 1585 yılında Osmanlıların, III. Murat zamanında düzenlediği Tebriz seferi sırasında ölmüştür. Hakîrî’nin Leylî vü Mecnun adlı eserinden başka, 6000 beyitlik bir Divan’ının bulunduğu ve muamma sanatındaki bilinen pek çok kullanımı değerlendirerek kuralları açıkladığı, şiir söyleme sanatını incelediği bir risalesi olduğu da kaynaklarda zikredilmekle birlikte bu eserler günümüze ulaşmamıştır. Leylî vü Mecnûn adlı eserin bilinen tek yazması İngiliz Kraliyet Müzesinde (British Museum) olup Türkçe yazmalar katalogunda 7936 numarada kayıtlı bir mecmua içinde bulunmaktadır. Charles Rieu, söz konusu mecmuanın 18. yüzyılda çekimlendiği görüşündedir. Mecmuanın 117–167 yaprakları arasında incelememize konu olan Hakîrî’nin Leylî vü Mecnûn mesnevisi bulunmaktadır. Bozuk bir nesih ile yazılmış, 50 yapraklık bu eserde, yapraklar tek sütun 13 satır olarak düzenlenmiştir.
27-30 Kasım 2007, Ankara
13
Eser mesnevî tarzında yazılmış olmasına rağmen yazıya geçirilirken dize ya da beyitler gösterilmeksizin nesir düzeni içerisinde aktarılmıştır. Yaklaşık iki bin yüz elli beyit olan bu eser genel olarak harekesizdir. Yalnızca karıştırılması muhtemel olan kimi sözcüklerde hareke kullanılmıştır. Eser; Türkçe kelime, deyim ve atasözleri bakımından ayrıca bir inceleme gerektirecek kadar zengindir. 16.yüzyıl Azerbaycan Türkçesinin kendine özgü ses, yapı ve sözvarlığı özelliklerini yansıtmasının yanı sıra tarihî dönemlere ait Azerbaycan Türkçesi metinlerinin azlığı da göz önüne alındığında eserin önemli bir kaynak olarak değerlendirilebileceği kanısındayız. Anahtar Sözcükler: Tebrizli Mevlânâ Hakîrî, Leylî vü Mecnûn, Mesnevî, Azerbaycan Türkçesi, Ortak Oğuz Türkçesi
_____________________________________________________________
Muhyî Divanı’nın “Nazirecilik Geleneği” Açısından
Değerlendirilmesi
Mustafa Arslan Hitit Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Çorum. e-posta: [email protected]
Bu bildiride XVI. yüzyıl alim ve şairlerinden “Muhyî” mahlasıyla şiir yazan Fenarî‐zade Muhyiddin Çelebi (öl.954/1547)’nin Divan Edebiyatındaki “nazirecilik geleneği” açısından son derece önemli olan Divan’ı üzerinde durulmuştur. Muhyî Divanı’ndaki şiirlerin yaklaşık üçte ikisi nazirelerden oluşmaktadır. Bu yönüyle örneğine az rastlanan Divan, bir nazire mecmuası niteliği taşımakta ve geleneksel nazirecilik anlayışına yeni katkılar sağlayacak bol miktarda malzeme içermektedir. Özellikle “zemin şiire farklı dil ve lehçede yazılan” nazireler, zemin şiirlerle nazirelerin aynı dil ve lehçede olup olamayacağı konusuna ışık tutmaktadır. Şairin nazireleri ile tanzir ettiği şiirler toplanarak nazirecilik ölçütleri çerçevesinde karşılaştırılmış, benzerlikler ve farklılıklar bu şiirlerden seçilen somut örneklerle ortaya konmuştur. Bu karşılaştırma sonucunda Muhyî’nin nazirecilik anlayışı ortaya konmuştur. Nazirecilik ile ilgili yazılarda pek dile getirilmeyen “zemin şiire farklı dil ve lehçede nazire yazma”, “bir zemin şiire birden fazla nazire yazma” ve “nazire yazılan şairin adını başlıkta söyleme” gibi konular Muhyî’nin nazireciliğinin en belirgin yönleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Divan’da yer alan bu nazireler çoğunluğu kendi çağından önce yaşamış şairler olmak üzere toplam 22 şaire söylenmiştir. Anahtar Sözcükler: Muhyî Divanı, nazirecilik geleneği, zemin şiir, dil, lehçe.
_____________________________________________________________
Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2007 - Özetler
14
Altay Türkçesindeki Başlangıç-Dönüşümlü Fiillerde
Evre Kodlaması
Eyüp Bacanlı TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Ankara. e-posta: [email protected]
Bu bildiride Altay Türkçesindeki başlangıç‐dönüşümlü fiil leksemlerinin kılınışsal içeriklerinin belirlenmesi üzerinde durulmaktadır. Başlangıç‐dönüşümlü fiiller, başlangıç niteliğindeki dinamik bir eylemi ve onu takip eden durağan bir eylemi karşılarlar. Bildiride öncelikle fiillerin iç evre yapılanması üzerinde durulmakta ve başlangıç‐dönüşümlülük olgusu Türkiye Türkçesindeki fiiller temelinde açıklanmaktadır. Altay Türkçesindeki başlangıç‐dönüşümlü fiil leksemlerinden dikkati çekenler sunulmakta ve içeriği muğlâk olan bu tür fiillerin hal ekleri ve yer‐yön zarflarıyla olan ilişkisi üzerinde kısaca durulmaktadır. Altay Türkçesindeki yardımcı fiiller, kılınışsal içeriği belirsiz olan başlangıç‐dönüşümlü fiillerin başlangıç ve sürek şeklindeki birbirine yapışık iki evresini ayrıştırmada önemli görevler üstlenmektedir. Bildiride bu tür yardımcı fiiller; başlangıç bildiren, başlangıca doğru süreç bildiren, bitiş bildiren ve sürek/akış bildirenler şeklinde ayrıntılı olarak ele alınmaktadır. Anahtar Sözcükler: kılınış, başlangıç‐dönüşümlü fiiller, Altay Türkçesi, dönüşümlüleştirme, dönüşümsüzleştirme.
_____________________________________________________________
Kazakistan’daki “Türbe – Cami” Örnekleri
Rüçhan Bubur Ege Üniversitesi, Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü, Türk Sanatı Tarihi Anabilim Dalı, 35100, Bornova – İzmir, e-posta: [email protected]
Genel bilinen tanımlamayla bir mescide sahip türbe kavramı Orta Asya’da, türbe ve caminin aynı yapı bütünü içinde birlikte tasarlanarak oluşturulduğu “Türbe – Cami” olarak adlandırılan yapı türlerinde karşımıza çıkmaktadır. Bildirimizde, Güney Kazakistan Bölgesi’nde günümüze ulaşmış olan türbe ‐ cami
27-30 Kasım 2007, Ankara
15
örnekleri, plan ve fotoğraflarıyla tanıtılıp, Orta Asya’daki benzerleriyle karşılaştırılarak değerlendirilecektir. Anahtar Sözcükler: Kazakistan, Türk Mimarisi, Türbe, Türbe – cami
_____________________________________________________________
Kırgız Türkçesinde Düzmece Akrabalık Terimleri
Gülzura Cumakunova Ankara Ü, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, Sıhhiye, Ankara, e-posta: [email protected]
Düzmece Akrabalık Terimleri, Çağdaş Türklük Sempozyumunda daha önceki yıllarda sunmuş olduğumuz “Kırgız Türkçesinde Akrabalık Terimleri” konusunun 1. Soya Dayalı Akrabalık Terimleri; 2.Evliliğe Dayalı Akrabalık Terimleri bölümlerinin 3. ve sonuncu bölümüdür. Adından da belli olduğu üzere bu grup terimlerin akrabalık terimleri kapsamında bakılması da bir nevi gerekliliktir. Düzmece Akrabalık Terimleri, sözü edilen konunun en dilbilimsel ve aynı zamanda en ulusal özellik taşıyan kısmıdır. Akrabalık Terimlerinin esasını oluşturan, soya veya evlilikle bağlantılı sınıflandırmalara tabi tutulamayan, tamamıyla toplumun sosyolojik yapısından, toplum bireylerinin iç geleneksel uygulamalarından kaynaklanan özel simgelerin olması, sözü edilen gruplar dışında ayrı bir 3. grubun açılmasını gerektirmiştir. Ayrıca bu bildiride insanların özel durumlarından (ölüm, ayrılık, evlat edinme, arkadaşlık, akranlık, hemşehrilik gibi) kaynaklanan yakınlık derecelerinin simgelendirilmesinde kullanılan terimlere de yer verilmiştir. Anahtar Sözcükler: Kırgız Türkçesi, Akrabalık Terimleri, Soya Dayalı Akrabalık Terimleri, Evliliğe Dayalı Akrabalık Terimleri, Düzmece Akrabalık Terimleri.
_____________________________________________________________
Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2007 - Özetler
16
Kerkük Düğün Geleneği
Jale Demirci Ankara Ü, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Eski Türk Dili Anabilim Dalı, Sıhhiye – Ankara. e-posta: [email protected]
Düğün, Kerkük Türk ağzındaki ifadesiyle toy, evlenme dolayısıyla yapılan törenlere denmektedir. Aile ve onun kurulması aşamasında “düğün töreni” bütün Türk dünyasında olduğu gibi Kerkük Türkleri arasında da çok büyük bir öneme sahiptir. Toy, Irak Türk halkının gelenek ve göreneklerinin içerisinde en renkli, en coşkulu, en eğlenceli olanlarındandır. Bu bildiride, Kerkük Türkleri arasındaki düğün gelenekleri geçmişten bugüne değişimler de dikkate alınarak incelenecektir.
Anahtar Sözcükler: Kerkük, toy, düğün, Kerkük düğün gelenekleri
_____________________________________________________________
Gök Türk Hsieh-li Kağan’ın (618-630) Oğlu İle İlgili Mezar
Kitabesi Üzerine”
Erkin Ekrem Hacettepe Ü, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Beytepe, Ankara, e-posta: [email protected]
Ekim 2005’te Gök Türklere mensup A‐shih‐na Po‐luo‐men 阿史那婆羅門 adlı prense ait bir Çince mezar kitabesi bulunmuştur. 651 yılında ölen adı geçen prens, 630 yılında T’ang Sülâlesi ordusuna esir düşerek devletini kaybeden ve 634 yılında hüzün içinde ölen Hsieh‐li Kağan’ın (İl Kağan) oğluydu. Ancak, mevcut Çin kaynaklarında Hsieh‐li Kağan’ın Tieh‐luo‐chih疊羅之ya da Tieh‐luo‐shi 疊羅施 ile Yü‐ku‐she 欲谷設 adlı iki oğlu olduğu belirtilmektedir. Hsieh‐li Kağan’ın torunu A‐shih‐na Kan‐te’ye 阿史那感德 ait mezar kitabesinde diğer bir oğlu, A‐shih‐na Tekin’in 阿史那特勤 de adı geçmektedir. Bu çalışmamızda, A‐shih‐na Po‐luo‐men’in mezar kitabesine dayanarak Hsieh‐li Kağan’ın şeceresini çıkarmaya çalışacağız. Anahtar Sözcükler: Gök Türkler, Hsieh‐li Kağan, A‐shih‐na Po‐luo‐men
_____________________________________________________________
27-30 Kasım 2007, Ankara
17
Milli Mücadele'de Senusi Şeyh Ahmet Hazretleri ve Kuzey Irak
Raporu
Sadık Erdaş Hacettepe Ü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Beytepe, Ankara. e-posta: serdaş@hacettepe.edu.tr Mekke Emiri Şerif Hüseyin’in İngiltere ve Fransa ile anlaşarak Haziran 1916 da Halife‐Sultana başkaldırması ve bu sürecin bir sonucu olarak Kudüsün İngiltere’nin eline geçmesi Osmanlı hilafet ve siyasetinin İslam dünyası üzerindeki etkisine ağır bir darbe vurdu. Enver Paşa, Şeyh Ahmet Sünusi’nin İslam dünyası üzerindeki büyük nüfuzundan yararlanmak, Arapları İngiliz cephesinden ayırmak ve ayaklanan Mekke Emiri Şeyh Hüseyin’e alternatif yaratmak amaçlarıyla, O’nu kumuş olduğu Teşkilat‐ı Mahsusa aracılığıyla 1918’in ikinci yarısında İstanbul’a getirtir. İstanbul’un kabul edilmiş işgali karşısında, sömürgeciliğe karşı direnişin sembolü bir tarikatın temsilcisi olarak Şeyh Sünusi Kasım 1920 den itibaren Anaara’dadır ve Milli Mücadeleden yana tavır alır. Milli Mücadele’nin “Mücahede‐i milliye” olarak algılanmasında ve Mustafa Kemalin kutsiyet kazanmasında önemli bir rol üstlenir. Hükümet tarafından vazife‐i mahsusa ile Irak’a gönderilen Şeyh Sünusi’nin, Kuzey Irak’ın Emir Faysal’a bağlanmayarak İngiliz himayesinde kalacağı öngörü ve uyarsında bulunması, Musul sorununun ortaya çıkacağını daha 1922 başlarında görmesi açısından ilginç ve önemlidir. Anahtar Sözcükler: Şeyh Ahmet Sünusi, Milli Mücadele, Kuzey Irak, Mustafa Kemal Atatürk
_____________________________________________________________
Modern Oğuz Türkçesinde Söz Başı t~d
Melek Erdem Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, Sıhhiye, Ankara, e-posta: [email protected]
Oğuz Türkçesi ile ilgili önemli ipuçlarını içeren Kaşgarlı’nın Divanında Oğuz Türkçesinin en belirgin özelliklerinden birinin söz başı t>d değişimi olduğu ifade edilirken, diğer yandan Oğuzca olarak söz başı t’li birçok örneğe de yer verilmiştir. Bugün Ortak Türkçenin söz başı /t/ sesi, Oğuz grubu Türk lehçelerinde farklı dağılımlar göstermektedir. Bu dağılımlar içerisinde üç grup belirgin olarak görülür. Modern Oğuz Türkçesinde ortak Türkçenin söz başı /t/ sesi toy ‘düğün’ gibi bazı
Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2007 - Özetler
18
kelimelerde Oğuz grubu Türk lehçelerinin hepsinde korunmuş; tö:rt gibi bazı kelimelerde Türkiye, Azerbaycan ve Türkmen Türkçelerinde d‐’ye gelişmiş; ta:ş, tik‐ gibi bazı kelimelerde bazı lehçelerde korunurken bazılarında d‐’ye dönüşmüştür. Bazı durumlarda da bu sesler Türkmen, Azerbaycan ve Anadolu ağızlarında da farklı yönlerde gelişmeler göstermiştir. Bugün dil olgularının mekândaki dağılış alanlarını inceleyen dil coğrafyası alanında dil atlasları hazırlanmasına imkân veren bir yöntemle, Modern Oğuz Türkçesi evreninde ve Türkiye, Azerbaycan ve Türkmen örneğinde söz başı t ~ d seslerinin durumunun kritik bir görünüm sergilediği anlaşılmaktadır. Anahtar Sözcükler: Oğuz Türkçesi, t‐ d‐ değişimi, Azerbaycan Türkçesi, Türkmen Türkçesi, coğrafi dil bilimi, dil haritası
_____________________________________________________________
Sovyet Rejimi Altında “Resmî” İslâm İrşadı
Seyfettin Erşahin Ankara Ü, İlahiyat Fakültesi, İslâm Tarihi ve Sanatları Bölümü, İslâm Tarihi Anabilim Dalı, Ankara. e-posta: [email protected]
Sovyetler Birliği başlangıçta ideolojisinin gereği olarak dinî kavram ve kurumları ortadan kaldırmaya çalışmışsa da II. Dünya Savaşı sırasında yaşanan siyasal, sosyal ve kültürel gelişmeler çerçevesinde resmi dini kurumlar oluşturmak zorunda kalmıştı. Bu bağlamda Müslümanlar için kurulan Dini İdarelerde görev yapan “resmi” din görevlileri (ulema) cami içi ve cami dışı alanlarda vaaz, hutbe ve sohbet gibi formatlarda dini irşad faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Konunun bu gün için de önemli olan yönlerinden biri bu irşadın içeriği ve amacıdır. Acaba bu faaliyetlerin amacı İslamın içini mi boşaltmaktı? Veya Sovyet rejimini mi meşrulaştırmaktı? Veyahut ta Sovyet rejimini mi İslamlaştırmaktı? Bu sorulara verilebilecek cevaplar yeni Türk cumhuriyetlerindeki dini hayatı ve gelişmeleri anlamamıza yardımcı olacaktır. Anahtar Sözcükler: Sovyetler, Türk cumhuriyetleri, İslâm, dinî idare, irşad.
_____________________________________________________________
27-30 Kasım 2007, Ankara
19
Mengücekoğulları ve Divriği Eserleri
Erdal Eser - Turgay Yazar Cumhuriyet Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sanat Tarihi Bölümü, Sivas. e-posta: [email protected]
Divriği; ilk dönem Türk beylikleri içerisinde yer alan Mengücekoğullarının aynı adla anılan kolunun başkentidir. Doğal şartların da zorlaması nedeni ile kapalı bir nokta olma özelliğini taşıyan Divriği, Anadolu Türk Sanatı açısından önemli, eserlere ve ilk’lere de ev sahipliği yapmaktadır. Bu bildiride; 2007 yılı Divriği Kalesi Kazısı çerçevesinde, Divriği ve Mengücekoğulları Beyliği Divriği eserleri üzerinde durulacaktır. Anahtar Kelimeler: Divriği, Divriği Kalesi, Ortaçağ Arkeolojisi, Mengücekoğulları
_____________________________________________________________
Gramerleşme ve Anlam Bilim Açısından Türkçe bė:r- “vermek”
Faruk Gökçe Dr. Dicle Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, Diyarbakır. e-posta: [email protected]
Bildiri, Genel Türkçe bė:r‐ tam fiilinin yardımcı fiilleşme ve gramerleşme süreçlerini ele almaktadır. Bu çerçevede ilgili fiilin anlam alanları, ünlü A ve ünsüz B zarf‐fiil ekleri ile birleşmesi sonucunda ortaya çıkardığı yeni gramatikal değerler, tarihsel ve modern Türk yazı dillerindeki tanıklar ve gramerleşme teorisi ışığında ele alınacaktır. Anahtar Sözcükler: Gramerleşme, Türkçe Yardımcı Fiiller, Türkçe bė:r‐ “vermek” tam fiilinin gramerleşmesi, Türkçe art‐fiil yapıları, Türkçe bė:r‐ “vermek” fiilinin anlam alanları.
_____________________________________________________________
Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2007 - Özetler
20
Şehriyar’ın “Haydar Babaya Selam” Adlı Destan-Şiiriyle Ahmet
Muhip Dranas’ın “Ağrı” Şiirinin Karşılaştırılması
Türkân Kodal Gözütok Pamukkale Ü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Kınıklı Kampüsü, Denizli. e-posta: [email protected]
Ahmet Muhip Dıranas, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli şairlerinden birisidir. 1908’de İstanbul’da doğmuş, 21 Haziran 1980 yılında Ankara’da ölmüştür. Azerbaycan edebiyatında “Şehriyar” müstearıyla (takma ad) tanınan Muhammed Hüseyin Tebrizî ise 1906‐1988 yılları arasında yaşamıştır. Bu iki şair, görüldüğü üzere, aynı dönemde yaşamış fakat Türkçe’nin iki farklı sahasında (Batı Oğuz grubu‐Doğu Oğuz grubu) eserler vermiş ve kendi edebiyatlarında önemli adlar olarak öne çıkmıştır. Bu çalışmada, aynı tarihî ve sosyal zamanda yaşamış bu iki şairin “Ağrı” ve “Haydar Babaya Selam” adlı şiirleri, dil, üslûp ve tema açısından karşılaştırılarak benzer şiir anlayışları ortaya konmaya çalışılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Türk şiiri, Ahmet Muhip Dıranas, “Ağrı”, Azerî Türk Şiiri, Şehriyar, “Haydar Babaya Selam”.
_____________________________________________________________
Türk-Moğol Ortak Tarım Terminolojisine Dair Örnekler
Bülent Gül Hacettepe Ü, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Beytepe, Ankara, e-posta: [email protected]
Bu bildiride yüzyıllarca aynı coğrafyada yaşayan ve kadim birliktelikleri bulunan Türk ve Moğollarda görülen ortak tarım terminolojisine dair örnekler verilecektir. Tarım terminolojisine ait terimler araştırılırken Türk runik harfli yazıtlar, Maniheist ve Budist Türk çevresi ve erken İslâmî Türk çevresi metinleri ile klâsik ve orta dönem Moğol kaynakları taranmış; terimlerin anlamsal değişimleri üzerinde durulmuştur. Anahtar Sözcükler: Türk, Moğol, Tarım Terminolojisi, Eski Türk Dili, Moğolca.
_____________________________________________________________
27-30 Kasım 2007, Ankara
21
Macar Ad Verme Geleneğinde Türk Kültürünün Etkisi
Naciye Güngörmüş Ankara Ü, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümü, Hungaroloji Anabilim Dalı, Sıhhiye, Ankara. e-posta: [email protected]
Adların, özel adların yapısal özelliklerini, onların oluşum şekil ve süreçlerini, tarihsel gelişimleri ile çağdaş kullanım alanları ve şekillerini inceleyen onomastik, genel dilbilim çalışmaları içinde üzerinde en çok durulan alanlardan birisidir. Orta Asyaʹdan günümüz Macaristan topraklarına gelip 9. yüzyıl sonlarında kendilerine yeni bir yurt kuran Macarların, asırlar boyunca Türkçe konuşan çeşitli Türk boylarıyla birlikte ya da komşu olarak yaşadıkları ve bu birlikteliğin sonucunda Türk kültüründen etkilendikleri bilinmektedir. Bu etkileşim alanının içine insan hayatında önemli bir yeri bulunan ad verme geleneği de girmektedir. Anahtar Sözcükler: ad bilimi, ad verme, Macar ad verme geleneği, Türk‐Macar ilişkileri
_____________________________________________________________
Finlandiya Türkleri ve Türk Hariciyesinin Siyaseti
Saime Selenga Gökgöz Hacettepe Ü, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü Beytepe, Ankara, e-posta: [email protected]
19. yüzyıl başı itibariyle Kazan sahasından, İdil boyundan Finlandiya’ya çeşitli sebeplerle fakat özellikle ticaret amaçlı göç edip, Helsinki, Tampere vd birkaç şehirde yerleşen Tatarların geçmişi henüz derinliğine incelenmiş değildir. Finlandiya’nın I. Dünya Savaşı sonrası Rusya’dan ayrılarak ulus‐devletini kurması ile, Finlandiya içinde Fin soylu olmayan azınlıkların da hukuku meselesini ortaya çıkarmıştır. Finlandiya’daki az nüfuslu Tatar toplumu (1930’lu yıllarda nüfusu 700‐800 civarında), bu çerçevede medeni ve kültürel haklarını devlet nezdinde temsil edilebilmesi, yanı sıra, bu haklar doğrultusunda örgütlenme yönünde 1920’li yıllarda harekete geçmişlerdir, ve Finlandiya Cemiyet‐i İslamiyesi adıyla 1925’de, Helsinki’de bir dernek kurmuşlardır. Bu dernek, Finlandiya Tatarlarının, bir cemaat olarak milli kültürlerini muhafazası için öncelikle mektepleşme meselesini çözümlemek için
Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2007 - Özetler
22
faaliyet yürütmüş, cemaatin yaşadığı çeşitli kentlerde de dil kursları açmıştır. Aynı amaçla 1935’de ise yine Helsinki’de Finlandiye Türkleri Birliği kurulmuştur. Bu Birlik, Türkiye Cumhuriyeti ile temas kurarak, Türk İnkılâbı’nın esaslarını benimseyip, bu esasları Türk dünyasının bir parçası olarak kendi milli hedefleri olarak da uygulamak arzu ve iradesini resmen bildirmişlerdir. Bildiride bu siyasi ve kültürel temaslar, Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nde bulunan evrak çerçevesinde değerlendirilmiştir Anahtar Sözcükler: Finlandiya Türkleri, Tatar toplumu, Türk Hariciyesi, Finlandiya Cemiyet‐i İslamiyesi, Finlandiye Türkleri Birliği
_____________________________________________________________
Osmanlı İmparatorluğu’nda Eski Bir Konuda Yeni Tartışmalar:
İbnü’l-Arabî Ve Vahdet-i Vücûd
Rüya Kılıç Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Beytepe – Ankara. e-posta: [email protected]
İbnü’l‐Arabi Osmanlı ülkesinde etkisini hiçbir zaman kayıp etmedi. Ancak bu topraklarda Ekberîler kadar muhaliflerinin de eksik olmadığını unutmamak gerekiyor. Her iki grup arasındaki geleneksel tartışma belirli başlıklar etrafında sürerken XIX. yüzyıl sonlarında tartışmayı Batı düşüncelerinin tesiriyle yeni bir alana taşıyacak olan İbnü’l‐Arabi üzerine yoğunlaşan fikrî bir faaliyet ile karşılaşırız. Bu dönemde İbnü’l‐Arabi adı Batılı filozoflara hayran son Osmanlılar arasında yeni polemikler başlattı. Şeyh‐i Ekber’in Yunan felsefesinin nüfuz sahasında kalıp kalmadığı, vahdet‐i vücûdun panteizm olup olmadığı hararetle tartışılan konulardan sadece bir kaçıdır. Taraftarları Şeyh‐i Ekber’i modern düşüncelerin öncüsü olarak sunarken özellikle onun adıyla birlikte anılan vahdet‐i vücûd anlayışının materyalist felsefenin tehdidine karşı koymakta kullanılabileceğini düşündüler. Böylece, Batı fen ve felsefesi ile şüpheye düşenler vahdet‐i vücûd ile “küfür”den kurtarılmaya çalışılıyordu. Fakat aşırıya gitmenin tehlikelerinin farkında olarak pek çok Ekberî gibi onlar da İbnü’l‐Arabî ve vahdet‐i vücûdu bütün Müslümanların anlayamayacağını tekrarladılar. Anahtar Sözcükler: İbnü’l‐Arabî, Vahdet‐i vücûd, Osmanlı Devleti, Panteizm.
_____________________________________________________________
27-30 Kasım 2007, Ankara
23
Er Sogotoh Destanı’nın Kurgusu
Fatih Kirişçioğlu Gazi Ü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, Ankara. e-posta: [email protected]
Bu tebliğde Sahaların (Yakutların) millî destanı olan Er‐Sogotoh Olonhosunun uzun metninin olay kurgusu, kahramanları, kahramanların birbiriyle ilişkileri, bu kahramanların iyi ve kötü ruhlarla olan bağlantıları ele alınmış ve metinden örnekler verilmiştir. Anahtar Sözcükler: Olonho, Er Sogotoh Destanı, Sahalar, destan, destan kurgusu
_____________________________________________________________
Pamir Kırgız Türkleri Ağzında e- Fiili
Çetin Pekacar Gazi Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, 06500 Teknikokullar, Ankara, e-posta: [email protected]
Pamir, aslında büyük bölümü Tacikistan ve Kırgızistanʹda, daha küçük bölümü ise Çin ve Afganistanʹda kalan dağlık bir bölgedir. Pamir Kırgız Türkleri, dağlık Pamir bölgesinin Afganistanʹda kalan bölümünde yaşamaktadır. Burada yaşayan Kırgız Türklerinden yaklaşık 1200 kişi, Sovyetler Birliğinin Afganistan’ı işgal etmesi üzerine 1982ʹde Türkiyeʹye göç etmişlerdir. Pamir Kırgızlarının Ağzı, Kırgızistan’ın Güney bölgesi ağızlarına yakındır; ama kendisine mahsus özellikleri de vardır. Bunlar arasında kelime hazinesindeki farklar ve uzun ünlü oluşumlarının önceki safhasını gösteren çift dudak /w/ ünüsüzü ile oluşan diftonglar öne çıkmaktadır. Bu bildiride Pamir Kırgızlarının Ağzında görülen Eski Türkçe er‐ “olmak” isim fiilinden gelişen e‐ fiilinin çekimleri üzerinde durulacak, bu fiilin şimdiki zaman olumsuz çekimine (emey “değil”) dikkat çekilecektir. Anahtar Sözcükler: Kırgızlar, Pamir Kırgızları, Pamir Kırgızları Ağzı, e‐ fiili, isim fiilinin çekimi
_____________________________________________________________
Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2007 - Özetler
24
SSCB Eğitim Siyaseti Temelinde M. Geldiyev ve G. Alparıv’ın
Türkmen Diliniŋ Grammatikası (1929)
G. Selcan Sağlık Ankara Ü, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, Sıhhiye, Ankara. e-posta: [email protected]
Çarlık Rusyası́nın son bulduğu 1917 Ekim devrimiyle birlikte, yeniden biçimlenen Sovyet sistemi, kendisini ayakta tutacak ʺSovyet insanı tipini̋ (Homosovyeticusʹu) yetiştirmeyi amaçlamıştır. Komünist Parti Örgütlerinin teori safhasındaki programlarını hayata geçirmeye çalışan Sovyet sistemi, uygulamaları sırasında teori döneminde tasarımında olmayan birçok problemle karşılaşmış ve bunları aşmak için de beklenenin üzerinde harcamalar yapmak zorunda kalmıştır. Bunların öncelikli olanı da eğitim olmuştur. Muhammed Geldiyev ve G. Alpaarıf tarafından hazırlanan ve 1929 yılında yayımlanan Türkmen Diliniñ Grammatikası adlı eser, Türkmen Türkçesindeki ilk gramer kitabı olmamakla birlikte, Türkmen gramerciliğinin ilklerindendir ve Sovyet sisteminin halklara kendi kültürlerini ancak sosyalist içerik taşımak şartıyla koruma imkânı verdiğini kanıtlayan örnekler gösterir. Anahtar Sözcükler: Çarlık Rusyası, Ekim devrimi, Sovyet insanı tipi, SSCB eğitim sistemi, Muhammed Geldiyev, G. Alpaarıf , Türkmen Diliniŋ Grammatikası. ________________________________________________________________
Metin-İçerik- Cümle Üçgeni Açısından Nutuk İncelemesi
Berdi Sarıyev Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, Sıhhiye-Ankara. e-posta: [email protected]
Son yıllarda yapılan sentaktik çalışmaların çoğunda araştırmacıların mantıksal yönde yoğunlaştığı görülmektedir. Bu çalışmada cümle incelemesiyle ilgili yaygınlaşan mantıksal yönteme dikkat çekilerek, bu önemli konuyu yüce önder M. K. Atatürkʹün Nutuk eseri örneğinde ele alınmaktadır. Metinle ilgili cümlelerdeki düşünce ve düşüncenin varlık biçimleri, öğeleri, yasaları ve düşünce bağlamları sistematik bir şekilde açıklanmaya çalışılmaktadır. Ayrıca Nutuk örneğindeki metin, içerik ve cümle
27-30 Kasım 2007, Ankara
25
ile ilgili ʺzaruret / gereklilik ,̋ i̋mkân / olanak ,̋ tesadüf / rastlantı̋ , imkânsızlık / olanaksızlık ̋ düşüncelerine dikkat çekilerek, bir taraftan Nutukʹtaki cümlelerin mantıksal yönü, diğer taraftan da yüce önder M. K. Atatürkʹün görüşündeki kesin kararlılık açıklanmaya çalışılmaktadır. Böylece Nutukʹtaki cümlelerin mantıksal incelemesinin yanı sıra yüce önderin tam bağımsızlık ve millî egemenlik düşüncesinin de yine bir kere daha altı çizilmektedir. Anahtar Sözcükler: Nutuk, metin, içerik, cümle, cümle öğeleri, mantıksal özne, mantıksal yüklem. ________________________________________________________________
Kumuk ve Karaçay-Malkar Türkçelerinin
Kafkasya’daki Diyalekt Alanları
Ufuk Tavkul Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, Sıhhiye, Ankara. e-posta: [email protected]
Kuzey‐Batı (Kıpçak) Türk lehçelerinin Kafkasya’daki temsilcileri olan Kumuk ve Karaçay‐Malkar Türklerinin dilleri tarihi ve sosyolojik süreçler neticesinde bazı diyalektlere ayrılmıştır. Günümüzde Rusya Federasyonu’nun Dağıstan Cumhuriyetinde yaşamakta olan Kumukların dilleri dört ayrı diyalekt bölgesine dağılmışken, Çeçenistan Cumhuriyeti ve Kuzey Osetya Cumhuriyeti sınırları dahilinde yaşamakta olan Kumukların diyalekti beşinci diyalekt alanını oluşturmaktadır. Karaçay‐Malkar Türkleri Sovyetler Birliği döneminde iki farklı özerk cumhuriyet idaresine alınmışlardır. Bu idari bölünme günümüzde de devam etmektedir. Karaçaylılar Karaçay‐Çerkes Cumhuriyetinde yaşarlarken, Malkarlılar Kabardin‐Balkar Cumhuriyetine dahil edilmişlerdir. Karacay‐Malkar Türkçesi başlıca iki diyalekte ayrılmıştır. Kumuk ve Karaçay‐Malkar dillerinin diyalektleri fonetik açıdan komşu Kafkas halklarının dillerinin tesiri altında kalmışlardır. Anahtar Sözcükler: Kumuk Türkçesi, Karaçay‐Malkar Türkçesi, Kumuk Diyalektleri, Karaçay‐Malkar Diyalektleri. _____________________________________________________________
Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2007 - Özetler
26
Modern Türk Eğitim Anlayışında İsmail Bey Gaspıralı’nın İzleri
Fahri Temizyürek Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Bölümü, Beşevler-Ankara. e-posta: [email protected]
Bugünkü eğitim sistemimizin şekillenmesinde, Tanzimat öncesi başlayan ve II. Meşrutiyet sonlarına kadar devam eden yenileşme hareketlerinin önemli bir etkisi vardır. 19. yüzyılın sonlarına doğru Türk Dünyasındaki geleneksel sıbyan mekteplerini usûl‐i cedit çerçevesinde tanzim eden, fikirleri ve eserleriyle Rusya Türklerindeki ceditçilik hareketine ilham kaynağı olan İsmail Bey Gaspıralı’nın eğitimci kişiliğini incelediğimizde modern Türk eğitim anlayışının izlerini buluruz. İsmail Bey Gaspıralı, devrin keşmekeşliğini ortadan kaldırmak amacıyla eski usûl mekteplerdeki sınıfların ve öğretim programının ne şekilde düzenleneceğini birtakım kurallara bağladı. Bu okullarda görev yapacak öğretmenlerin yetiştirilmesi amacıyla öğretmen okullarının açılmasını sağladı. Okulların çocuğun oturabileceği, içi aydınlık ve sıcak, tabanı döşemeli ve sıraları olan, yazı yazmak için duvarda tahtası bulunan bir bina şeklinde tefriş edilmesini ve okulda görev yapan öğretmenlere rahat geçinebileceği kadar maaş bağlanmasını sağladı. Okutulacak dersler, öğretmen tarafından haftalık ders cetveli şeklinde tespit edilerek önceden bildirilmeye başlandı. Ayrıca her dersten sonra on dakika teneffüs molası uygulamasına geçildi ve böylece öğrencilerin dinlenmesi sağlandı. Okula yeni başlayan çocuklara ilkokuma ‐ yazma öğretiminde uygulanmakta olan klasik elifba öğretiminden vazgeçildi ve bugünkü eğitim sistemimizde de kullandığımız ses temelli cümle öğretiminden hareketle ilkokuma‐yazma öğretimine geçildi. Anahtar Sözcükler: İsmail Bey Gaspıralı, eğitim‐öğretim, Türkçe öğretimi, eğitim tarihi. ________________________________________________________________
Kacar Hükümdarı Feth Ali Şah ve İktidarının Sembolü Portreleri
Tolga Uzun Pamukkale Ü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, Kınıklı Kampüsü, Denizli. e-posta: [email protected]
Kacar hanedanı, İran’a 18. yüzyılın sonlarından 19. yüzyılın başlarına kadar (1796‐1925) hakim olmuş bir Türk sülalesidir. Hanedanın kurucusu Aga Muhammed Şah’ın kısa süren saltanatının (1796‐1797) ardından Feth Ali Şah (1797‐1834) tahta
27-30 Kasım 2007, Ankara
27
çıkmıştır. Feth Ali Şah dönemi, özellikle Rusya’nın genişleme politikalarının tehdidi altında ve savaşlarla geçmesine rağmen sanatsal anlamda oldukça yoğun bir etkinliğe sahne olmuştur. Yapı faaliyetinin yanı sıra resim alanında da yoğun bir üretim dikkatleri çekmektedir. Avcılık, gösterişli saray törenleri, pahalı giysi ve değerli mücevherle çevrili güneş tahtı ile tanınan Feth Ali Şah, edebiyat ve edebiyat çevreleri ile meşgul olup, bir divan sahibi olarak da “Hakani” mahlasını kullanmıştır. Ancak Feth Ali Şah İran’da hiç görülmemiş bir şekilde yoğun bir portre üretimine öncülük etmiştir. Yağlı boya, lake tekniğinde kitap ciltleri, albüm resimleri, metnine bağlı olarak resimli el yazmaları ve alçak kabartma tekniği gibi çok farklı türlerde görülen portreleri yapılmıştır. Giysilerinde ve tacındaki aşırı mücevherlerle dikkat çeken ve hükümdarlık simgeleriyle zengin bir ikonografya gösteren portreleri belirli kalıplar doğrultusunda çoğaltılarak tüm ülkeye dağıtılmıştır. Portrenin etkin bir politik propaganda aracı olduğunun bilincinde olan Şah, çağdaşı ve komşusu Osmanlı sultanı III. Selim gibi portrelerini devrinin diğer ülke hükümdarlarına diplomatik bir hediye olarak göndererek diğer ülkeler arasında kendini görmüş ve göstermeye çalışmıştır. Feth Ali Şah’ı grup içerisinde gösteren kompozisyonlar, İslam öncesi İran hanedanları olan Ahameniş ve Sasani hükümdarlarının kaya kabartmaları olarak yaptırdıkları kalabalık tahta çıkış ve nevruz kompozisyonlarını tekrar eder. Hükümdar bu yolla kendisinin, İslam öncesi İran hanedanları ile bağını vurgulayarak ülke içindeki gücünü ve saltanatını kuvvetlendirmeye çalışmıştır. Aynı şekilde kendisinden önceki hükümdarların yağlı boya portrelerini yaptırarak kendi portreleri ile birlikte saray duvarlarına astırmış, albüm resimleri ve metnine bağlı resimli el yazmalarında da devam eden bu anlayışla Feth Ali Şah, İran coğrafyasındaki bütün hanedan zincirinin son halkası olduğunu vurgulamıştır. Bu dönemde portre, sadece hükümdar portreleri ile sınırlı kalmamış, şehzade, hanedan üyesi, saraylılar ve taşra yöneticileri de portrelerini yaptırarak hükümdara öykünmüş ve zengin bir ikonografyanın oluşmasına katkı sağlamışlardır. Anahtar sözcükler: Feth Ali Şah, portre, Kacarlar. ________________________________________________________________
Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2007 - Özetler
28
Molla Nasreddin ve Füyuzat Dergilerinde Edebî Dil Tartışmaları
Erdoğan Uygur Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Yabancı Diller Koordinatörlüğü, Sıhhiye-Ankara. e-posta: [email protected]
20. yüzyılın başlarında yayımlanmaya başlanan “Molla Nasreddin” (1906‐1931) ve “Füyuzat” (1906‐1907) dergileri toplumun ve kültürün gelişmesi yönünde farklı düşüncelere sahip edebiyat ve fikir adamlarının mücadele vasıtası olmuştur. Mirza Celil Memmedguluzade (1866‐1932)’nin deyimiyle “Molla Nasreddin” dergisini zamane özü yaratmıştır. Bu söz, derginin düşünce yapısını, içeriğini ve amacını ifade etmeye yönelik önemli bir vurgudur. Dergi, karşısında güçlü bir cephenin oluşabileceği ihtimalini göz ardı etmeden, toplumu cahil bırakan, gelişmesini engelleyen ve ona zarar veren zihniyetle bir mücadeleye gireceğini açıkça ilan etmiş olur. Olumsuzlukları mizah yoluyla eleştirmek ve ifşa etmek derginin yayın hayatı süresince vazgeçmediği en önemli özelliğidir. Bunun yanı sıra, hedef kitleye hitap edebilmek için kullandığı dilin sade ve anlaşılır olmasına özen gösterir. Dili yabancı unsurlardan arındırmaya çalışmak ve ulusal bir edebî dil oluşturmak derginin öncelikli amaçlarından biridir. Hüseyinzade Ali Bey Turan’ın (1864‐1940) yayımladığı Füyuzat dergisi toplam otuz iki sayılık kısa süren ömrüne rağmen dil ve toplum konusunda ihtiva ettiği yazı ve makalelerle Sovyetler Birliği döneminde Azerbaycan’daki aydınların ve edebiyat adamlarının ilgiyle üzerinde durdukları bir dergi olma özelliğini sürdürür. Füyuzat dergisi Gaspıralı İsmail (1851‐1914)’in “Dilde, fikirde, işte birlik” düşüncesinin Azerbaycan’da tatbikine yönelik önemli bir vasıtadır. Hüseyinzade Ali Beye göre İstanbul Türkçesi esas alınarak Türk dünyasında edebî dil birliği mutlak surette sağlanmalıdır. Dergide yer alan makalelerin dili de bu söylem çerçevesinde Azerbaycan Türkçesinden ziyade İstanbul Türkçesine yakındır. Mirza Celil ulusal edebî dil kavramını Azerbaycan’la sınırlarken Hüseyinzade Ali Bey bu kavramın hudutlarını Türk dünyasının coğrafyası kadar genişletmeyi amaçlar. Anahtar Sözcükler: Molla Nasreddin, Füyuzat, Celil Memmedguluzade, Hüseyinzade Ali Bey Turan, Gaspıralı İsmail, Türkçe, Ortak Dil. ________________________________________________________________
27-30 Kasım 2007, Ankara
29
İlk Türkçe Kur’an Tercümelerinde Akrabalık Adları Üzerine
Suat Ünlü Uludağ Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe Eğitimi Bölümü, Bursa. e-posta: [email protected]
Orta Türkçe dönemi İslâmî Türk çevresinden elimizde olan Kur’an çevirilerinin Türkçenin söz varlığının araştırmalarında dikkate değer bir yeri vardır. Satır arası çeviriler olan böyle metinlerde Türkçenin söz varlığının kaynak dildeki karşılaştırılması hem Türkçe sözcüklerin dakik anlamlarını belirleyebilme hem de kaynak dil‐hedef dil arasındaki ilişkileri ortaya koyma açısından önemli bir malzemeyi de sunarlar. Türkçe akrabalık adları bakımından çok zengindir, bu dilsel göstergeler Türklerdeki akrabalık ilişkilerinin karmaşık ve hiyerarşik düzenini de gözler önüne serer. Bu bildiride Doğu Türk sahasından Türkçe Kur’an çevirilerine ağırlık verilerek Türk akrabalık terminolojisinin belirlenmesi yanında, bu terminolojinin Arap akrabalık düzeninin Kur’an Arapçasında yerini bulan dilsel göstergeleri ile karşılaştırılmasına girişilecek ve böylece iki toplumun bu önemli çekirdek sosyal örgütlenmesinin dil temelli karşılaştırması denenecektir. Anahtar Sözcükler: Akrabalık adları, Türkçe, Kur’an Arapçası, Türkçe Kur’an çevirileri, Doğu Türkçesi _____________________________________________________________
Altay Destanları Temelinde Türklerde
Yaşam Evrelerinin Adlandırılması
Özen Yaylagül 19 Mayıs Ü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Samsun. e-posta: [email protected]
Bu bildiride, Altay Destanları temelinde Türklerin yaşam evrelerini nasıl adlandırdıkları ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu amaçla yedi Altay destanından (Er Samır Destanı, Ak Tayçı Destanı, Kökin Erkey Destanı, Altay Buuçay Destanı, Malçı Mergen Destanı, Kozın Erkeş Destanı, Közüyke Destanı) toplanan veri diğer Türk dili kaynaklarıyla da desteklenerek incelenmiştir. Çalışmada, Adbilim (Onomasiology) yöntemlerinden yararlanılmıştır. Adbilim gösterilen ya da kavramdan kalkarak anlatımı, gösterilenin bağlandığı gösterenleri inceleyen anlambilimsel araştırmadır.
Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2007 - Özetler
30
Adbilim çalışmaları bir dilin kavramlar dünyasını ortaya koyar. Bu çalışma, Türk destanlarının Türk kavramlar dünyası hakkında ipuçları vereceğini öngörmektedir. Anahtar Sözcükler: Adbilim, anlambilim, Altay Destanları, Türk kavram dünyası, yaşam evreleri. _____________________________________________________________
Manas Destanının Cusup Mamay Varyantı
Naciye Yıldız Gazi Ü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, Beşevler-Ankara. e-posta: [email protected]
Manas destanı, dünyanın en büyük destanlarındandır. Kırgızistan’da El Yazmaları Arşivinde farklı destancılardan derlenmiş 70 civarında benzer Manas Destanı metni bulunmaktadır. Bu benzer‐metinlerin Kırgızistan coğrafyasındaki en zenginleri; Sagımbay Orazbak uulu ve Sayakbay Karala uulu benzer‐metinleri ile Doğu Türkistan’da yaşayan Kırgız Türkleri arasında yaşayan Cusup Mamay tarafından söylenerek yazıya geçirilmiş ve günümüzde de yayımlanmış olan metinlerdir. Cusup Mamay benzer‐metni, diğer metinlerden ihtiva ettiği daireleri, şekli, epizotları ve hacmi bakımından oldukça farklıdır. 1984 ile 1995 yılları arasında Çin harfleri ile on sekiz cilt, 2004 yılında da Arap Alfabesi ile iki cilt olarak yayımlanan bu metin, aynı yıl yine Sincan El Basması tarafından her sayfasında üç sütun yer alacak şekilde, 1780 sayfa olarak tek cilt hâlinde Kiril Alfabesi ile neşredilmiştir. Elbette ki bu kadar hacimli bir destanı sınırlı bir sürede tam olarak tanıtmak ve diğer benzer metinlerden farklılıklarını motifler ve epizotlar bazında ortaya koymak mümkün değildir. Bu tebliğde, Manas destanının Cusup Mamay benzer‐metninde yer alan daire, şekil ve destan kahramanlarının soyağacı farklılıkları üzerinde durulmuştur. Anahtar Sözcükler: Manas destanı, Cusup Mamay varyantı, Kırgızlar, Doğu Türkistan. _____________________________________________________________
27-30 Kasım 2007, Ankara
31
Mahdum Kulı Divanı’nda Deyimler
Hayati Yılmaz Muğla Ü, Fen-Edebiyat Fakültesi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Bölümü, Muğla. e-posta: [email protected]
Deyimler, genellikle gerçek anlamlarının dışında kullanılan ve çarpıcı bir anlatım özelliği taşıyan kalıplaşmış kelime veya kelime öbekleridir. Deyimler, anlatıma çarpıcılık, akıcılık ve kolaylık vermektedir. Büyük Türkmen şairi Mahdum Kulı’nın şiirleri incelendiğinde deyimlere sık sık başvurulduğu görülür. Şair, deyimleri kullanarak şiirlerine çarpıcı bir anlam kazandırmıştır. Tespit ettiğimiz deyimlerin büyük bir kısmı Çağdaş Türkmen Türkçesinde kullanılmaktadır. Deyimlerin bir kısmının ise Türkiye Türkçesinde de kullanıldığı görülmektedir. Mahdum Kulı’nın şiirlerinde kullandığı deyimler, günümüze gelinceye kadar anlam bakımından da büyük bir değişikliğe uğramamıştır. Anahtar Sözcükler: Mahdum Kulı, Divan, Şiir, Deyim, Türkmen edebiyatı. _____________________________________________________________
Siyasetin Renkleri
Mağfiret Kemal Yunusoğlu İstanbul, e-posta: [email protected]
Eldeki çalışma Türkiye Türkçesindeki siyaset alanında karşılaştığımız “yeşil ışık,” “yeşil sermaye,” “kızıl komünist” ve “turuncu devrim” gibi kavramların ifade ettiği metaforlu anlamları üzerindeki araştırmayı içermektedir. Tıpkı diğer metaforlar gibi, siyasette kullanılan renk metaforlarının da kendilerine has anlatım biçimleri ve kullanım stratejileri vardır. Bu yüzden moral ve ideolojik düşüncelerin ifade edilmesi sürecinde kendine has imaj şema seçimi de vardır. Anahtar Sözükler: Metafor, siyaset, renk kavramları.
Çağdaş Türklük Araştırmaları Sempozyumu 2007 - Özetler
32
Dizin Abik, A. Deniz, 7, 9 Acaloğlu, Arif, 7, 9 Açık, Fatma, 6, 10 Ağca, Ferruh, 6, 10 Alışık, C. Eralp, 7, 11 Alışık, Gülşen Seyhan, 7, 12 Arslan, Mustafa, 7, 13 Bacanlı, Eyüp, 6, 14 Bayram, Fahriye, 8 Bubur, Rüçhan, 8, 14 Cumakunova, Gülzura, 7, 15 Demirci, Jale, 6, 16 Efegil, Ertan, 5 Ekrem, Erkin, 8, 16 Emet, Erkin, 6 Erdaş, Sadık, 5, 17 Erdem, Melek, 6, 17 Erşahin, Seyfettin, 5, 18 Eser, Erdal, 8, 19 Gökçe, Faruk, 6, 19 Gökgöz, Saime Selenga, 5, 21 Gözütok, Türkân Kodal, 6, 20
Gül, Bülent, 8, 20 Gündoğdu, Abdullah, 8 Güngörmüş, Naciye, 8, 21 İbrahimli, Haleddin, 5 Kılıç, Rüya, 8, 22 Kirişçioğlu, Fatih, 7, 23 Metin, Celal, 5 Musaoğlu, Neziha, 5 Özönder, F. Sema Barutcu, 2, 5 Pekacar, Çetin, 6, 23 Sağlık, G. Selcan, 1, 2, 5, 24 Sarıyev, Berdi, 6, 24 Tavkul, Ufuk, 6, 25 Temizyürek, Fahri, 5, 26 Ünlü, Suat, 7, 29 Uygur, Erdoğan, 5, 28 Uzun, Tolga, 8, 26 Yaylagül, Özen, 7, 29 Yazar, Turgay, 8, 19 Yıldız, Naciye, 7, 30 Yılmaz, Hayati, 6, 31 Yunusoğlu, Mağfiret Kemal, 5, 31