60
Adalet İçin Adım Adım İstanbul’u Yürüyoruz Günay, Dilek, Berkin İçin Soma, Ankara, Suruç İçin Tahir Elçi İçin ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZ ! www.yuruyus-info.org [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 498 6 Aralık 2015 Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Adalet İçin Adım Adım İstanbul’u YürüyoruzGünay, Dilek, Berkin İçinSoma, Ankara, Suruç İçin

Tahir Elçi İçin

AADDAALLEETT İİSSTTİİYYOORRUUZZ!!AANNDD OOLLSSUUNN KKİİ AALLAACCAAĞĞIIZZ!!

www.yuruyus-info.org

[email protected]

Haftalık Dergi / Sayı: 4986 Aralık 2015

Fiyatı: 1 TL (KDV dahil)

Page 2: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa DOĞRU

Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 44Faks: (0-212) 536 93 45

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/NederlandISSN: 1305-7944Baskı: Ezgi MatbaacılıkSanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş. Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4 EuroAlmanya: 4 EuroFransa: 4 Euroİsviçre:6 Frank

Hollanda: 4 Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4 EuroAvusturya: 4 Euro

Haftalık SüreliYerel YayınSiyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35 www.yuruyus-info.org [email protected]

her düzeydev

DERGİMİZ; DÜŞMANA KARŞI EN BÜYÜK İDEOLOJİK MÜCADELE ARACIMIZDIRDERGİMİZ; TEMEL PROPAGANDA ARACIMIZDIR DERGİMİZ; MEŞRULUĞUMUZDURDERGİMİZ; İDDİAMIZDIR DERGİMİZ; KARARLILIĞIMIZDIR DERGİMİZ; CÜRETİMİZDİRDERGİMİZ; HALK VE KADRO EĞİTİMİNDEKİ EN TEMEL ARACIMIZDIRDERGİMİZ, TEMEL PROPAGANDA ARACIMIZDIR. DERGİMİZLE; YALANLAR KARŞISINDA GERÇEKLERİ,YANLIŞLAR KARŞISINDA DOĞRULARI,SORUNLAR KARŞISINDA ÇÖZÜMLERİ ANLATIYORUZ!Bu yüzden; dergimizi halka ulaştırmanın önemini, aciliyetini bir an bile unutmayacağız! Bununla yatıp, bununla kalkacağız!Düşmana vurmak mı istiyoruz, Engin'in hesabını sormak mı istiyoruz,O zaman evden eve, kişiden kişiye ulaştıracağız dergimizi...Halka yönelen yozluğa, yoksulluğa, adaletsizliğe son vereceğiz, bu düzeni değiştireceğiz diyorsak umudun, gerçeğin sesi dergimizi Anadolu’nun her köşesine götüreceğiz!Bağımsız, Demokratik, Sosyalist Türkiye için, Adaletsizliğe, Eşitsizliğe, Haksızlıklara Karşı Mücadelemizi Büyütmek için Hedefimizi Büyütmeliyiz.

Page 3: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

İ ç i n d e k i l e r20 Paralı eğitime karşı birleşmeli

ve mücadele etmeliyiz!22 Savaş ve Biz: Kendi

olanaklarımızı yaratmalıyız!23 “AB İlerleme Raporu”

yeni sömürgeleri,emperyalistlerin çıkarlarınauyumlu hale getirmek için,ayar belgesidir!

25 Anadolu Cephesi:Tüm Anadolu’da tek bir kişigibi hareket etmeliyiz!

26 Kürdistan’da Tek YolDevrim: Oligarşi katlediyor,Kürt milliyetçilerikatillerle “barış” derdinde!

29 10 Soruda: Burjuva medya31 Halk Düşmanı AKP:

AKP, tetikçisi Sedat Peker’iödüllerle aklamaya çalışıyor...

32 Suriye’deki katillereyardımın kılıfı, BayırbucakTürkmenleri oldu!

33 AKP faşizminin,uyuşturucuyla mücadelekampanyaları yalandır!

35 Yozlaşmaya KarşıDeğerlerimiz:TV, emperyalizminbeyinlere doğrulttuğutehlikeli bir silahtır!

36 Halk Meclisleri: Halk Meclisleriniemeğimizle örgütleyeceğiz!

39 Röportaj: “Aklın bir olduğu yoldediğimiz yerdir halk meclisleri”

42 Hatay’da Kamu EmekçileriAkdeniz Bölge Kurultayı yapıldı.

44 Kamu Emekçileri Cephesi:147 ihbar hattının amacımuhbir ağı kurmaktır!

46 Vahşi kapitalizmin kar hırsı,Deniz İçli’yi katletti!

47 TAYAD’lı Aileler: Tutsaklarımızıngörüşçüsü olalım, tecriti kıralım!

48 Tahir Elçi, Kürt halkını teslimalmak için katledilmiştir!

49 Dilek’e adalet talebimizi,açlığımızla büyütüyoruz!

51 Halkın Mühendis Mimarları:Binlerce odalı saraylarınız;düzenin değil, çöküşün simgesidir!

52 AKP’nin adalet ve eşitlik anlayışı;devrimcileri katledene ödül,türbanlıya kelepçe takana ceza!

53 Kınık’ta kazananteslim olmayan irademizdir!

55 Avrupa’da Yürüyüş:Haklarımızı bırakmayacağız!

56 Yitirdiklerimiz...58 Kulağımıza Küpe Olsun...

7 Biz Diyoruz ki:Gericiliğin, ihanetin,teslimiyetin, işbirlikçiliğinkültürü yoktur! Bu nedenlegelecek devrimcilerindir!

8 Umudun sesi susturulamaz!500. sayımızda bağımsız,demokratik Türkiye için 29yıllık Yürüyüş’ümüz sürüyor!

10 Umudun sesini halka taşımayadevam edeceğiz!

11 Bağcılar’dan Kartal’a adalet içinadım adım yürüdük!

14 Gençlik Federasyonu’ndan:Dev-Genç, devrimci hareketinkadro kaynağıdır!

15 Liseliyiz Biz: Bizi engelleyenfaşist idarecilere direneceğiz!

16 Halk düşmanlarınasatacak cenazemiz yok!Hesap soracak davamız var!

19 6 Kasım boykotunun öğrettiği:Bir eylemin başarısıemek, ısrar, doğru inisiyatifve cürettir!

Adalet İstiyoruz!AND OLSUN Kİ ALACAĞIZ!

4 Düşmandanbir adım önde olmalıyız!

ÇAĞRI

ÇIKTI!

Page 4: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

"İstanbul'u kim bildiğini iddiaederse yanlış söyler. Bir mahalleyibile tam bilme şansı yoktur. Bir araş-tırma yaptırdık. Bir program saptadık.Bu programa göre, İstanbul sokaksokak gözlerimizin önüne seriliyor.

Haber merkezindeki görevlilerdiyelim ki, Halaskargazi Caddesi'ndebir olay oldu, hemen caddenin kodnumarasına basacak ve sokak ya dacadde gözlerinin önüne gelecek. Sa-dece onunla da kalmayacak, bu cad-deye açılan sokaklar, yollar hangi-leridir, alternatifleri nelerdir, çokkısa sürede saptama imkanı olacak.Hatta daha ileri boyutta orada hangiokullar, hangi hastaneler vardır, ka-rakolun yeri, hepsi görülecek.

İleriki aşamalarda isterseniz İs-tanbul'u ev ev de bilgisayara yerleşti-rebileceğiz. Hatta evlerin içlerini bile;ama ilk etapta bizim hedefimiz sokak-ları izlemek tabii. Çıplak sokaklarıtabii. "Bir başka çalışma daha başlattık.Bir yerde bir olay olduğunda bir insanne kadar mesafeye kaçabilir? Araçlane kadar mesafe alabilir? Bu araştır-manın sonuçlarına göre bize olayınintikal ettiği saatle o zamanı karşı-laştırarak, araya da bilemediniz 2-3dakikalık bir pay koyarak suçlularınkaçmasını önleyecek tedbiri alma im-kanına kavuşacağız."

Yukarıdaki sözler düzenin 1990'lıyıllarda polis şefliğini yapmış NecdetMenzir'e ait. Sıradan insanlar açı-sından bu sözler; polisin şehirleri,mahalleleri ve sokaklarını ne kadarönemsediği ve tekniği ne kadar iyikullandığı anlamına gelse de, dahaileri çokça bir anlam ifade etmiyor.Oysa legal ya da illegal devrimcilikyapan bizler için birçok anlama ge-liyor. Savaşan devrimciler açısındansavaşın en evrensel yasası, savaşılanalanı, kendi müttefiki haline getir-mektir. Bu yasa; savaşılan alanı eniyi tanıyanın ve kullananın avantajlı

olacağı anlamına gelir.

İyi Bir Örgüt Faaliyeti,İyi Bir Sokak Faaliyetiile Mümkündür...

Kapitalizm ile birlikte ortaya çıkanşehirler, her zaman sınıf savaşımınınbir alanı olmuştur. Başlangıçta bur-juvazinin önderliğinde, emekçi ke-simlerin aristokrasiye karşı bir mü-cadelesi olsa da, süreç içinde savaş,esas olarak burjuvazi ile emekçi halkarasında şekillenmiştir. 17. yüzyılkent ayaklanmaları, karşıt güçler açı-sından sayısız deneylerle doludur.Öyle ki, Avrupa'nın geniş bulvarı,düzenli kentleri hep bu ayaklanmalarneticesinde, burjuvazi tarafından ye-niden planlanarak, bugünkü haliyleinşa edilmiştir dersek abartmış ol-mayız.

Örneğin 1871 Paris Komünü'ndensonra yıkılan Paris, yeniden, cetvelleçizilircesine, düz, geniş cadde ve so-kaklar olarak inşa edilir. Nedeni ise,semt semt, sokak sokak, barikatlarkurarak direnen Paris proletaryası-na-işçisine, bir kez daha bu imkanıtanımamaktır. Çünkü burjuvazi; dü-zensiz, karmaşık şehir yapısının, pro-letaryanın barikatlarına sağladığıavantajı en aza indirgemek ister. Baş-ka bir deyişle, burjuvazi savaş alanıolarak şehri, kendi adına avantajlıkılabilmek için daha kolay denetle-yebileceği hale getirir.

Yüzyıllardır süren sınıf savaşındaşehirlerdeki devrimcilik için sokaklar,sokak faaliyeti olmazsa olmaz dere-cede önemlidir. Bu gerçek hiçbir za-man değişmemiştir. Devrim ilerle-dikçe, şehir pratiği, bugünlere değingelen sayısız deneyim ve birikimyaratmıştır. Şehirlerde devrimcilikdendiğinde, bir anlamda sokak pratiğiya da faaliyeti olarak anlaşılması buyüzdendir. En başta anlamamız ge-reken de, düşmanın savaşa ciddi yak-

laştığı ve kendini her an yenileyerekgeliştirdiğidir. Bu nedenle düşmanıvar olan olanakları çerçevesinde tek-nik ve taktik olarak, önemsemek,dikkate almak zorundayız.

Devrimci, Düşmanın Taktik Üstünlüğünü Aşan İnsandır

Savaşı politik amaçlar için ölümkalım mücadelesi olarak görüyorsak,bunun gereklerini de yapmak zorun-dayız. Yani emperyalizm ve faşizm-den on kat ciddi yaklaşmalıyız savaşa.Politik amacımız iktidardır. O haldetüm politikalarımızın odağında buolacaktır. Çağımızın iktidar bilincinesahip en gelişmiş sınıfı burjuvazidir.Bu nedenle savaşa ciddi yaklaşmak-tan, gereğini yapmaktan geri durmaz.Fakat onun en önemli zaafı, çıkarüzerine kurulu ilişkileri ve bu temelde

√ Halkla ve halkın devrimci yaratıcılığıyla bütünleşmiş mücadeleyi yok etmek, bugüne kadar hiçbir düşmana nasip olmamıştır...

√ Ancak halkla bütünleşen bir mücadele, düşmanın taktik üstünlüğünü yener ve avantajlı konuma gelebilir...

Düşmandan Bir Adım Önde Olmalıyız!İSTİYORUZ

YAPACAĞIZ

Ancak, halkla bütünleşen birmücadele, düşmanın taktik üstün-lüğünü yener ve avantajlı konumagelebilir.

Düşman hedefleriyle ilgili istih-baratlar ancak ve ancak halka da-yanılarak edinilebilir.

Örgütsel ilişki sistematiğimizancak ve ancak halk içinde eriti-lerek gizlenebilir.

İşte ancak o zaman denizde ba-lık olma esprisi, pratik olarak so-mutlanır.

Dahası, halkla bütünleşen dev-rimci bir savaş, halkın yaratıcı di-namizmi sayesinde, düşmanın enteknik olanaklarını işe yaramazhale getirebilir.

Ancak, halkın içinde kök salanbir devrimci hareket, sonsuz bilgiakışına kavuşur ve tekniğin düş-mana sunduğu olanakları binlercekez aşabilir.

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!4

Page 5: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

şekillenen bireyci insan malzemesidir.Güce tapar, koftur. Devrimci müca-delenin avantajı da tam bu noktadaortaya çıkar. Devrimci insan, cesareti,cüreti, yüksek bir halk sevgisi vehalkla bütünleşmesiyle düşmanıntaktik üstünlüğünü aşan insandır. KiŞafak, Bahtiyar, Alişan yoldaşlarımızve daha yüzlerce şehidimiz halkımızabunu kanıtlamıştır.

Düşmanımızı ciddiye alacağızevet, ama asla gözümüzde büyüt-meyeceğiz. Çünkü sosyalist bir ideo-loji ile beyni şekillenmiş bir dev-rimcinin aşamayacağı engel yoktur.

Bizim üstünlüğümüz, tarihsel hak-lılığımızdadır. Manevi güç, devrimciideoloji ve bunların şekillendirdiği in-sandır. Bu anlamda savaşta belirleyiciolan kriterlerin bizimle olduğunun,düşmandan onlarca kez avantajlı ol-duğumuzun bilincinde olmalıyız. Bizde savaşa ciddi yaklaşmalıyız. Çünküiktidarı istiyoruz. Sorun salt inanç so-runu olarak da görülmemelidir. Kaldıki, devrimci inanç; uğruna savaşılandavanın gereklerinin ne derece eksiksizyerine getirildiği ile ölçülür. Bunlarınen başında, ilkeli, kurallı bir yaşamtarzına ve savaş disiplinine sahip olmakgelir. Tüm bunların koşullandırdığıenerjik bir yaratıcılıkla savaşmak ise,savaşın gelişimi açısından olmazsa ol-maz anlamında özel bir öneme sahiptir.Savaş geliştikçe, elbette düşman daboş durmuyor. Devrimcilerin mücadeleyöntemlerini gözden geçiriyor, sonuçlar

çıkarıyor, taktik ve tekniklerini bugelişmelere uyarlamaya çalışıyor.Bu, yalnızca bugünün bir yaklaşımıdeğildir. Tarihsel bir özelliktir.

Örneğin, 19. yüzyılın güçlü,tahkimatlı barikat savaşlarının,burjuvazinin hafif top ve süvarilerikarşısında etkisini yitirmesi sonucu20. yüzyılın başlarında, 1905 Mos-kova ayaklanmasında, daha az sa-yıda kişi ile kurulan hafif tahkimliama düşmanı bir müddet oyala-dıktan sonra bir başka yere hemenkurulan barikat savaşları biçiminialması, yöntem ve taktiklerin ge-lişmesine, zenginleşmesine ilişkinyapılan bir değişikliktir. Tabii buörneklerin sayısı her döneme ve

özelliklerine göre artırılarak, gü-nümüze kadar getirilebilir. Bütünbunlarla birlikte, devrimciler de, sü-rekli kendilerini aşarak, kendileriniyenilemek zorundadırlar.

Düşmanın teknik üstünlüğü, dev-rimci iradenin üstünlüğüyle karşı-laştırıldığında, kesinlikle şanssızdır.Yeter ki, devrimci iradenin savaştasağladığı avantajı, hakkını vererekkullanmasını bilelim. Kendi pratiği-miz de bu açıdan oldukça öğreticidir.Küçümsenmeyecek bir deneyim vebirikime sahibiz. Buradan anlamamızgereken, her yeni yöntemin, her yeniteknik ve taktiğin hızla, birçok şeyi,örneğin; ilişki ve sistematiklere,pratik faaliyet biçimlerine, taktiklereyaklaşımımızı hızla değiştirdiğidir.

Devrimci savaş, değişikliklerehızla adapte olacak esnek ve bilimselbir düşünce ile yönetilmek zorundadır.Devrimci savaşın her unsuru, yön-temlerin, biçimlerin vb. savaş içindehızla eskiyerek geçersizleşebileceğinibilince çıkarmak zorundadır. "Nedengeçersizleşir?" sorusunun yanıtını,sonuca bakarak, yenilen darbeler vekatliamlarda, kimi zaman yaşayarakgörüyoruz.

Bu tablo eskinin, yeniyi yenmesidir.Savaşı sürekli inceleyerek, eskiyi, es-kiyen yanlarımızı, yöntemlerimizibulmak, zamanında görmek ve ortayaçıkardığımız yeniyi, hızla geliştirerekeskiyi adım adım tasfiye etmek dev-rimci savaşın vazgeçilmez ilkesi olmakzorundadır. Unutmamalıyız ki, her

devrimin, bir önceki devrimi her açı-dan aşan, yepyeni bir devrim olmasınesnel bir zorunluluktur. Bu anlamdayaşamın sağdan-soldan aşırma, ek-lektik, taklitçi, dogmatik, kitabi hiçbirformüle, reçeteye tahammülü yoktur.Yaşamın diyalektiğini, süratini, de-ğişkenliğini yakalayamayanlar, onunlauyumlu gelişme ritmine girmeyenler;er ya da geç yok olmak durumunda-dırlar. Onu yakalayanların ise zaferdenzafere koşmasının, savaşı geliştirme-sinin önünde hiçbir engel duramaz.Düşmanı gün be gün takip eden, onagöre taktikler geliştiren, halkımızdanöğrenen ve öğreten olmalıyız. HaziranAyaklanması’nda halkımızın yaratı-cılığı buna örnektir. Bunun karşısındafaşizmin katil polisleri aciz kalmıştır.Halk, polisin yöntemlerini kısa süredeöğreniyor ve ona göre önlem alıyorve barikatlarda direniyor ve çatışı-yordu.

Düşmana karşı her türlü malze-meyi silah haline getirdi. Düşmanınonlarca çeşit gaz bombalarına karşılimonuyla, sütüyle önlemler gelişti-riyordu.

Biz, halkımızdan öğreniyoruz,halkımız da devrimcilerden. Sokak-larda, barikatlarda direnen halkımız,genç devrimciler, 18 yaşındaki birkomutan Sibel Yalçın’ın sokak sokakçatışmasından, Süleyman Örs'ün di-renişinden öğreniyor. O sokaklarıdüşmandan çok daha iyi biliyoruz.

Sibel Yalçın çatışa çatışa çekildi.Çatıştığı sokakları, o sokaklardaki in-sanları iyi tanıyordu. Okmeydanı'nınemekçileri oturuyordu işte bu kon-dularda. Evlerden birine girdi, içeridebulunan insanları çıkardı ve son mer-misine kadar çatıştı ve şehit düştü.Düşman bu kez cesedini vermiyorduonun. Ama İstanbul'da öyle bir barikatsavaşı verildi ki düşman aciz kaldı.Okmeydanı, Nurtepe, Gazi, Ümraniyesokaklarında verilen barikat savaşla-rıyla kazanan halk oldu. Evet şehit-lerimizden öğreniyoruz.

Bütün bunlara ve zengin dene-yimlerimize rağmen, hala hatalaradüşebiliyoruz. Doğallıkla sürecin ni-teliğine uygun olarak, bazen ilk ha-tamız son hatamız olabiliyor. Hiçhak etmediğimiz darbelere maruz

Bizim üstünlüğümüz, tarihsel hak-lılığımızdadır. Manevi güç, devrimciideoloji ve bunların şekillendirdiği in-sandır.

Bu anlamda savaşta belirleyici olankriterlerin bizimle olduğunun, düş-mandan onlarca kez avantajlı olduğu-muzun bilincinde olmalıyız.

Biz de savaşa ciddi yaklaşmalıyız.Çünkü iktidarı istiyoruz. Sorun saltinanç sorunu olarak da görülmemelidir.

Kaldı ki, devrimci inanç; uğrunasavaşılan davanın gereklerinin, ne de-rece eksiksiz yerine getirildiği ile ölçülür.Bunların en başında, ilkeli, kurallı biryaşam tarzına ve savaş disiplinine sahipolmak gelir.

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

5SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 6: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

kalabiliyoruz. İşte tam da bu noktadasüreci, sürecin görevlerini, düşmanı,taktiklerini, bizi biz yapan değerleri,kültürümüzü, bir başka deyişle savaşkültürünü ve savaşçı bilincini kav-ramak, içselleştirmek zorundayız.Bunlar içselleştirilmeden, kavran-madan, düşmandan bir adım öndeolmak mümkün değildir.

Düşmanın Bir AdımÖnünde Olmakİstiyorsak,Halkla Bütünleşmeliyiz!

Şehirlerin sokakları savaş alanı-mızdır. Bu alanı kurmayca bakış açı-sıyla, zengin bir taktik olanağa çevirmekbizim elimizdedir. Düşman bilgisayarlaev ev, sokak sokak programladı. Caddeve sokakların alternatiflerini düşünerek,çok değişik programlar oluşturdu. Biradresi internete verdiğinizde evin res-mini dahi gösterebiliyor artık. Düşmanbunu ancak ve ancak tekniğe dayanarak,bilgisayar yardımıyla yapabilir. Oysabiz, yöntemlerimizi sürekli yenileyerek,asıl olarak da halka dayanarak, halkaulaşarak düşmanın önüne geçecek ya-ratıcılıklar geliştirebiliriz. Bu olanağafazlasıyla sahibiz. Çünkü şehri oluşturanher yerde, hatta düşman kurum ve üs-lerinde dahi halk vardır.

Düşmana karşı sokak savaşındaüstünlük sağlamanın tek yolu; savaşıhalka mal etmek ve savaşta ustalaş-maktır. Halka dayanmayan, onlarınbir parçası haline gelmeyen, onlarlabütünleşmeyen bir devrimci; savaşne kadar yüksek yaratıcılık gösterirsegöstersin, eninde sonunda yenilir.

Bakın 1990'lı yıllarda Emniyetmüdürlüğü yapmış Hanefi Avcı 6Nisan 2015 tarihinde Cumhuriyetgazetesine verdiği röportajda nelerdemiş. "Bu örgüt de devlete bilgivermemek adına, geçmiş deneyimlerebakarak, olağanüstü yöntemler ge-liştiriyor. Hatta bunların kullandığıbirçok yöntemi bir casusluk teşkilatıancak kullanabilir. Bir casus teşkilatıne kadar tedbir alırsa bunlar da okadar alır. İnanılmaz bir gizlilikağları vardır.(……)

Görüldüğü gibi, düşman halkın sa-vaşı karşısında, “çok karmaşık” ön-

lemler alıyor. Buna karşın dev-rimcilerin çok büyük teknik ola-nakları yoktur. Salt teknik ve fizikigüce inanan burjuvazidir. Dev-rimciler öncelikle halka ve halkınolanaklarına inanırlar. Halkın bü-yük yaratıcığına ve emeğine gü-venirler.

Ancak, halkla bütünleşen birmücadele, düşmanın taktik üs-tünlüğünü yener ve avantajlı ko-numa gelebilir. Düşman hedefle-riyle ilgili istihbaratlar, ancak veancak halka dayanılarak edinile-bilir. Örgütsel ilişki sistematiğimizancak ve ancak halk içinde eriti-lerek gizlenebilir. İşte ancak o za-man denizde balık olma esprisipratik olarak somutlanır. Dahası,halkla bütünleşen devrimci bir sa-vaş, halkın yaratıcı dinamizmi sa-yesinde, düşmanın en teknik ola-naklarını işe yaramaz hale getire-bilir. Ancak, halkın içinde köksalan bir devrimci hareket, sonsuzbilgi akışına kavuşur ve tekniğindüşmana sunduğu olanakları binlercekez aşabilir.

Kaynağımız halktır… Düşmanınise böyle bir olanak ve şansı hiç ol-mamıştır, asla olamaz da. Düşmanınen gelişmiş sistemlerinin, en gelişkinmuhbir şebekelerinin, bilgisayar prog-ramlarının, teknik olanaklarının; halk-la bütünleşmiş, devrimci yaratıcılıkve inisiyatif ile şekillenmiş olanakve yöntemler karşısında yapacağıhiçbir şey yoktur...

En Büyük Silah Örgütlenmiş İnsan İradesidir!

Savaş, halkın yaratıcığıyla büyür,gelişir. Yaratıcılığın olmadığı koşul-larda, düşman teknik üstünlüğüyleöne geçecektir. Halkla ve halkın dev-rimci yaratıcılığıyla bütünleşmiş dev-rimci mücadeleyi yok etmek bugünekadar hiçbir düşmana nasip olma-mıştır. Halkın savaşındaki insan mal-zemesi, büyük bir cesareti ve emekyoğunluğunu temsil eder. Bu bizimen büyük gücümüzdür.

Savaşı geliştirmek için halktanöğrenmeyi bilmek ve bildiklerimizide halka öğretmek zorundayız. Halkın

yaratıcılığının, tecrübelerinin katıl-madığı savaş bir kısır döngüde kal-maya mahkumdur. Halk bulunmazbir yaratıcılık kaynağıdır.

Yaratmak, bütün değerlerimiziyaşatmak, devrimi düşünmek, süreklidevrim için çalışmaktan geçiyor. Enbüyük silah, örgütlenmiş insan ira-desidir. Ne için savaştığını bilen,sınıf bilincine sahip, iktidar hedefineodaklanmış, binlerce milyonlarca in-sanın, kazanamayacağı savaş yoktur.Bu irade, düşmanın tüm teknik ola-naklarından üstündür.

Çünkü bu iradeyi yaratan moraldeğerlerimizdir. Cürettir, fedakarlıktır,halk ve vatan sevgisidir. Yine bu ira-deyi yaratan örgütlü bir emektir.

Düşmanın bir adım önünde olmakistiyorsak; halkla bütünleşmenin bi-lincini taşımalı, devrimci kültürü vesavaşçı bilinci sürekli geliştirmeli;şehir ve mahalle savaşı ile ilgili pra-tiğimizi zenginleştirmeliyiz.

Unutmamalıyız ki, halk derya vedenizdir. Halkın içinde olduğu hersavaş kazanılır. Her barikat aşılır.

Bütün mahalleler, sokaklar bizimolacak. Çalıştığımız sokakları adımadım öğrenmek demek, iktidara dahada yaklaşmak demektir.

Düşmana karşı sokak savaşında üs-tünlük sağlamanın tek yolu, savaşı hal-ka mal etmek ve savaşta ustalaşmaktır.Halka dayanmayan, onların bir parçasıhaline gelmeyen, onlarla bütünleşmeyenbir devrimci savaş, ne kadar yüksekyaratıcılık gösterirse göstersin, enindesonunda yenilir. ...

Kaynağımız halktır…Düşmanın iseböyle bir olanak ve şansı hiç olmamıştır,asla olamaz da. Düşmanın en gelişmişsistemlerinin, en gelişkin muhbir şe-bekelerinin, bilgisayar programlarının,teknik olanaklarının, halkla bütünleş-miş, devrimci yaratıcılık ve inisiyatifile şekillenmiş olanak ve yöntemlerkarşısında yapacağı hiçbir şey yoktur...

Savaş halkın yaratıcığıyla büyür,gelişir. Yaratıcılığın olmadığı koşullardadüşman teknik üstünlüğüyle öne ge-çecektir.

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!6

Page 7: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

P Pespaye burjuva kültürünü yok edecek tek güç devrimcilerdir. İstediklerikadar başarılarımızı ört bas etmeye çalışsınlar, biz devrimciliğin gücünü ve olanak-larını çok iyi biliyoruz.

P Genç-yaşlı, kadın-erkek, tüm dil, din, mezhep ve milliyetlerden halkımızlagecekondulardan gelecek, ekmeğimizi sınıf düşmanlarımızın kursağından alacağız.Biz bu savaşı halkımızla birlikte kazanacağız.

P Biz kazanacağız çünkü, emperyalistler kağıttan kaplandır... Halkın yaşadığıadaletsizliklerin, yoksulluğun, sefaletin tek sorumlusu olan burjuvazi kendi sonunuhazırlamaktadır.

P Bizim ideolojimiz sadece devrime ve devrimcilere yönelik iftira ve saldırılaracevap vermek değil; aynı zamanda yoz ve çürümüş burjuva kültürüne, ideolojisinecepheden saldırmaktır.

P Dünyanın en güçlü değerlerini savunan, dünyanın en soylu damarı olan dev-rimcilerin değerlerini savunanlar, emperyalistlerin ucuz, bayağı kültürü karşısındaçok güçlüdür.

P Burjuva kültürünün ahlaki temeli çürümüştür ve dağılmaktadır. Bu kültürkapitalist özel mülkiyetin burjuva toplumun üst tabakasının bencil ve kendinedönük çıkarlarının hizmetine girmiştir.

P Burjuva düzeni, kültürü, burjuva müziği ve edebiyatı hiçbir şey yaratamaz.Bu kültür, kapitalizmle birlikte çürüyüp yozlaşıp yok olacaktır.

P Hayaller, coşku, heyecan sadece bizimdir, devrimcilerindir. P Devrimci ideoloji, en zengin, en ileri olan değerleri barındırır. Halkın, ezilen

ve sömürülen her kesiminin hayatını ve çıkarlarını korumak için, her türlü baskı vesömürüye karşı direnmeleri gerektiğini savunur.

P Hiçbir burjuva ülkesinde bizim ideolojimiz gibi her türlü bilgisizliğe, hertürlü gizemciliğe, her türlü yobazlığa ve şarlatanlığa kesin biçimde karşı çıkanideoloji yoktur! Yalnızca devrimci mücadeleye can-kan taşıyan bizim ideolojimizgerçekten ileri, içerik bakımından zengin ve devrimcidir.

P Bizim savaşımız umuttur, umudu sahiplenir, umudu yayar. Bu umut, bilinçsizbir içgüdü, boş bir hayal değildir. Umut dünyanın en ilerici sınıfının, proletaryanın,devrimci ideolojinin sanatıdır. Gücünü buradan alır. Gücünü yeni bir davaya, sosya-lizmi savunma, kurma davasına adanmışlığından alır.

G e r i c i l i ğ i n , İ h a n e t i n , Te s l i m i y e t i n ,I ş b i r l i k ç i l i ğ i n K ü l t ü r ü Yo k t u r !BİZ DİYORUZ Kİ;P

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

7SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

B u N e d e n l e G e l e c e k D e v r i m c i l e r i n d i r !

Page 8: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Yürüyüş dergisi ile 500 sayıdırgerçeklerin sesini haykırıyoruz... Fa-şizmin tüm susturma çabalarına rağ-men susmadık, Ferhatlar'la, Engin-ler'le şehit ve tutsaklıklarla gerçeğinsesi olmaya devam ediyoruz.

Geçtiğimiz 10 yıl içinde hemenher yıl bürolarımız basılıp talan edil-di... Çalışanlarımız gözaltına alınıptutuklandı, yıllarca hapis yattı.

Ferhat Gerçek; İstanbul Yeni-bosna'da Yürüyüş dergisi satarken,AKP'nin katil polisleri tarafındankalleşçe sırtından vuruldu ve felçedildi.

Engin Çeber; Ferhat için adaletisterken gözaltına alındı. Polis ka-rakolunda başlayan işkence, götü-rüldüğü Metris Hapishanesi’nde de-vam etti, işkeceyle katledildi.

500 sayı içinde onlarca dergi sa-yımız toplatıldı ve kapatma cezalarıaldık. Milyarlarca liralık para ce-zaları verildi...

Tüm bunlara rağmen Yürüyüşhalka ulaşmaktan, gerçekleri söyle-mekten geri durmadı. 500 sayıdırgerçekleri haykırmaya devam edi-yoruz...

Çünkü, bizim devrim diye biriddiamız var... Emperyalizmle, iş-birlikçi iktidarlarla uzlaşmanın kolgezdiği bir dünyada, DEVRİM di-yenlerin sesiyiz... Faşizmin her türlüsaldırı ve katliamlarının karşısındaUMUDUN sesiyiz.

Bir iddiamız var. Büyük bir iddia.Bu iddia uğruna, bedelleri göze ala-

rak, önümüze çıkartılan zorluklarıyıka yıka yürüyoruz.

Bir kavgamız var. Vatanımızınbağımsızlığı, halkımızın kurtuluşuiçin savaşıyoruz. Bu kavga; gerçekleyalanın, yeniyle eskinin, geleceklegeçmişin kavgası. Bu kavga; ezen,sömüren, aç, yoksul bırakanlarla;sömürüye, zulme başkaldıranlarınkavgası.

Bir tarafta geleceği karartılan,yalanla kandırılan, açlıkla, yoksul-lukla, baskıyla sindirilmeye çalışılanmilyonlar. Diğer tarafta biz aç kal-dıkça semiren, semirdikçe gırtlağı-mıza daha çok sarılan burjuvalar.Bu eskimiş, köhne düzenin üzerineBağımsız, Demokratik, Sosyalistbir Türkiye yaratma kavgası veri-yoruz.

Bu kavga, gerçeğin kavgası. Hersayımızda, her satırımızda gerçeklerianlattığımız için gözaltına alınıyor,işkencelerden geçiriliyor, tutuklanı-yor, katlediliyoruz. Her gidenin ar-dından bir başkası devralıyor bubayrağı.

Emperyalizmle, oligarşiyle sa-vaşımız her alanda olduğu gibi dev-rimci yayın alanında da kıyasıyasürüyor...

Dergimiz sadece ülkemizde oli-garşinin hedefi değil, demokrasiyidillerinden düşürmeyen Avrupa em-peryalistlerinin de öncelikli hedefidir.Öyle ki, Türkiye’de yasal olarak ya-yınlanan dergimiz, Avrupa’da ya-saklanmaktadır. Birden fazla Yürüyüş

dergisi bulundurduğu için tutuklananokurlarımız vardır.

İşte dergimiz bu koşullar altında500 sayıdır yayın hayatını sürdür-mektedir.

Çözüm'den Yürüyüş'e Bağımsız, Demokratik Türkiye İçin 29 yıldır Süren Bir Yürüyüş...

Devrimci yayın tarihimiz Yürü-yüş dergisi ile sınırlı olmayıp, 12Eylül öncesine kadar uzanır. 12 Ey-lül’ün suskunluğunu Aralık 1986’daÇözüm dergisiyle yırttık... 15 GünlükMücadele, Haftalık Mücadele, Kur-tuluş, Vatan, Ekmek ve Adalet veYürüyüş... Tam 29 yıldır kesintisizbir şekilde devam eden yayınlarımızbu savaşın en etkili araçlarından biriolmuştur. Her biri yayın hayatındaolduğu sürece damgasını vurmuş,ideolojik mücadelenin güçlü bir aracıolmuştur.

Yayınlarımız Kavganın Sesidir!

Dergilerimizin her yazısı, her sa-tırı bir meydan okumadır. Oligarşiye,emperyalizme karşı bir mevzi sa-vaşıdır. O satırların arasından burjuvaideolojisine karşı büyük bir ideolojiksavaş yükselir.

O satırlar emperyalizme ve iş-birlikçilerine sıkılmış birer kurşundur.Halkı, tekellerin iktidarına karşı sa-vaşmaya çağırırlar. Sömürüye öfke,oligarşiye kin yükselir sayfaların

29 YILLIK YÜRÜYÜŞÜMÜZ SÜRÜYOR...

Bağımsız Demokratik Türkiye İçin

UMUDUN SESİ SUSTURULAMAZ!

500. SAYIMIZDA

Page 9: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

arasından. O satırlarda umut vardır, heyecan

vardır, coşku vardır. Beyniniz, yü-reğiniz tazelenir. Bilinciniz berrak-laşır. Burjuvaziye olan kininiz bilenir.Yeni bir kültürdür anlatılan. Feda,cüret, paylaşım... Kapitalizmin yozkültürüne karşı, yeni bir kültür yük-selir satırlarından...

Dergi emektir. Hepimizin emeğiüzerine büyür, gelişir, güçlenir. Der-gimiz her yeni ele ulaştıkça, müca-deleyi bir adım daha büyütür.

Bir Dergiden Ne Olur Demeyin! Dergimizin Ulaşmadığı Yer Kalmamalıdır!

Bir dergi satılsa ne olur, satılmasane olur?.. Bir okur daha eklense neolur, eklenmese ne olur?.. Dergi bireve, bir dükkana, bir fabrikaya dahagötürülse ne olur, götürülmese neolur?.. demeyin.

Dergimizin ulaşmadığı yere; çü-rümüş ideolojisiyle, yoz kültürüyledüşman girer. Girdiği yeri çürütür,kokutur, yozlaştırır...

Yoksul halkımızın yaşadığı ma-hallelerin haline bir bakın... Uyuş-turucudan, fuhuşa, kumara her türdenyozluk almış başını gidiyor. Çürümüşdüzen, televizyon kanallarıyla, di-zileriyle, uyuşturucuyla, fuhuşla, ku-marla halkımızı da çürütüyor.

Dergimiz bu çürümenin önündegüçlü bir barikattır.

Dergimiz kitlelere ulaşmada, ger-çekleri anlatmada önemli araçları-mızdan biridir. Daha fazla insanaulaşmak, bizim devrim iddiamızdır.Yani sorun, yalnızca bir dergi satmasorunu değildir. Sorun, burjuvazininher türlü saldırılarının karşısında,halkımızın yaşadığı en ücra köşelerekadar ulaşıp, gerçekleri ulaştırma

sorunudur. Oligarşi her gün kitleleri kendi

ideolojisiyle, kültürüyle örgütlüyor.Kitlelere adeta nefes aldırmıyor. Kit-leleri üç beş tekelci burjuvanın elin-deki basın yayın araçlarıyla yön-lendiriyor. Apolitikleşmeyi, şove-nizmi, gericiliği, kaderciliği örgüt-lüyor. Her türlü ahlaksızlığı, pisliği,sıradanlığı, pespayeliği empoze edi-yor. İnandırıcı olabilmek için de-magojiye başvuruyor. Oligarşi kit-lelere ulaşmanın bütün yollarını de-niyor, bütün araçlarını kullanıyor.Kitlelerin önemli bir kesimi, günlükolarak, burjuva basın yayın organ-larının yalanlarıyla besleniyor. İştebu tablo bize, kitlelere gerçekleriulaştırmanın önemini ve kitleleri ör-gütlemek için ne kadar büyük birenerji ve emek gerektiğini gösteriyor.İşte bu noktada yalanlara karşı yıl-madan, bıkmadan savaşan bir savaşçıolmalıyız. Bu savaşta elimizdeki kı-lıç, dergilerimiz, bildirilerimiz, sö-zümüzdür.

Her Dergi Okurumuz Bir Dergi Dağıtımcısı Olmalıdır!

Halkımız, işçiler, memurlar, öğ-renci gençlik, esnaflar, köylüler...Yürüyüş dergisi sizin sesinizdir.AKP faşizmi, bugün kendi ihtiyacınagöre büyük bir medya yaratmıştır.Geri kalan burjuva medya ise sus-turulmuştur. Bugüne kadar yüzlercegazeteci, bizzat Tayyip Erdoğan ta-rafından onursuzca işinden kovul-muştur. Ancak buna karşı tek birdireniş dahi örgütlenememiştir. Yü-rüyüş dergisi tüm saldırılara rağmen,her koşulda işçinin, memumurun,esnafın, köylünün ve tüm halkınsesi olmuştur.

Yürüyüş dergisini dağıtmak sa-dece Yürüyüş çalışanlarının görevi

değildir... Dergimizi daha geniş ke-simlere ulaştırabilmek için tüm Yü-rüyüş okurları birer dergi dağıtımcısıolmalıdır. Dergimizi daha geniş ke-simlere ulaştırmak tüm Yürüyüşokurlarının görevidir.

Yayınlarımızın herhangi bir evegirmesi, o aileyi düzenden koparmakiçin atılmış bir, ilk adımdır. Gerisibizim emeğimize kalmıştır. Birkeniki olmayı, ikiyken üç olmayı, beş,on ve giderek daha da büyük oran-larda çoğalmayı hedefleyeceğiz. Dü-şünün yalnızca her dergi okuru, birtane bile fazladan dergi satsa, dergisayısı ikiye katlanacaktır. Herkesinbir tek dergiyi satacak komşusu, ak-rabası, arkadaşı muhakkak vardır.Hatta çok daha fazlası vardır. Herdergi okurumuz, bunu doğal bir so-rumluluk olarak kabul edebilmelidir.

Düzenin pisliklerine, bizi böylebir düzende yaşamaya mahkumedenlere, bize böyle bir yaşamı revagörenlere karşı; kinle, öfkeyle ger-çeğin savaşına katılmalıyız.

Bir derginin yeni bir insana ulaş-ması, düzenin etkisinden bir insanıdaha çekip almak demektir. Oligarşidergilerimizin yalnızca bir dergi ol-madığını biliyor. Bunun için İrfanAğdaş’ı, Engin Çeber’i katlediyor,18 yaşında Ferhat Gerçek’i felçbırakıyor. Tüm bunlara rağmen 29yıldır kavganın, gerçeğin sesi olarakhalka ulaşıyoruz. Büyümek, dahageniş kitlelere ulaşabilmek, dahafazla sahiplenmekten geçiyor. Mis-yonumuzun farkında olarak iddiamızıbüyütmeliyiz. Her okurumuz birdergi daha fazla satsa, ONBİNLER,ve giderek YÜZBİNLER, GERÇE-ĞİN YOLUNDA, DEVRİMİN YO-LUNDA YÜRÜYECEKTİR! BA-ĞIMSIZ DEMOKRATİK TÜRKİ-YE İÇİN YÜRÜYÜŞ OKUYALIM,YÜRÜYÜŞ OKUTALIM!..

Bağımsızlık Demokrasi Sosyalizm için Yürüyüş

Page 10: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Can Dündar’ın Tutuklanması,IŞİD’e Verilen Desteğin İtirafıdır!

Basın Emekçileri Meclisi 29 Kasım’da Türkiye’de songünlerde artan saldırılar ile ilgili yazılı bir açıklama yayınladı.Açıklamada şunlara değinildi;

“Can Dündar ve Erdem Gül’e verilen bu ceza, savcıtarafından AKP’nin IŞİD’le ilişkisinin itirafıdır, çünkü tırlardolusu giden silah, ‘ifşa edilen devlet sırrı’dır. Bu sırları ortayaçıkaran fotoğrafların davacısı-takipçisi ise Tayyip Erdoğan’ınbizzat kendisidir. Halkın gerçekleri bilme, haber alma hakkınısavunan her basın emekçisi; bu saldırılar karşısında taraf olmak,örgütlenmek zorunda. Basın emekçilerinin örgütsüzlüğüdürbugün AKP’yi bu kadar pervasızlaştıran, rahatlıkla katliamyapmaya, sonra da suçu katliamı teşhir edenlere yıkmaya iten!Basın emekçileri susarsa, halk dilsiz kalır! Bizim kalemimizkırılırsa, iktidarın kılıcı konuşur! Bugün her bir basın emekçisininhalka karşı tarihsel sorumluluğudur gerçekleri yazmak için,

halkın haber alma hakkını sağlayabilmek için örgütlenmek vedirenmek. Bizi işsizlikle, tehditle, hakaretle, korkuyla susturmayaçalışanlara karşı örgütlenelim! Biz örgütlendikçe; kalemimiz,yüzümüz medya patronlarına değil halka dönecek. Bunun içindirendiğimiz zaman ancak insan gibi yaşayabilir, emeğimizesahip çıkabiliriz. Gazeteciler, tüm basın çalışanları, önce halka,sonra da kendi vicdanlarına karşı sorumludur. Katliamların,elimizden çalınan yıllarımızın hesabını sormak için BasınEmekçileri Meclisi’nde örgütlenelim. Bizim örgütlü gücümüzleancak gerçekleri yazabilir ve insanca yaşayabiliriz!”

Ayrıca, 27 Kasım'da gazeteci Can Dündar ve Cumhuriyetgazetesi Ankara Temsilcisi Erdem Gül'ün tutuklanması ile ilgili,Halk Cephesi ve TAYAD açıklama yaparak bu tutuklamalarıkınadılar. Yapılan açıklamada; "AKP faşizminin saldırılarınıgeriletmenin tek yolu örgütlü mücadeledir. Gazeteciler bugünekadar yaşananlardan ders çıkarmalı, örgütlenmelidirler. Halkakarşı işlenen suçlara, devlet terörüne, hukuksuzluklara karşı üçmaymunu oynamamalıdırlar. Açıktan ya da kılıfına uydurarakiktidarın politikalarına hizmet etmemelidirler" denildi.

Bütün Saldırı ve Sindirme Politikalarına Karşı Halka Gitmekten Vazgeçmeyeceğiz

Umudun Sesini Halka Taşımaya Devam EdeceğizİSTANBUL - Kartal: Karlıktepe

Mahallesi'nde Halk Cepheliler 28 Ka-sım'da derginin 496. sayısının dağıtımınıyaptı. 3 kişinin katıldığı çalışmada halka70 dergi dağıtıldı.

Sarıgazi: 26 Kasım'da DemokrasiCaddesi esnafına Yürüyüş dergisi dağıtımıyapıldı. Yapılan dağıtımda 220 dergi es-nafa ulaştırıldı. Bir sonraki gün bölgeesnafına dergi dağıtıldı.

Akşamüstü ise dernek çevresindedergi dağıtıldı. 3 Liseli Dev-Genç’lininkatıldığı çalışmada 48 dergi esnaf vehalka kapı çalışmasıyla ulaştırıldı. 28Kasım'da ise yine bölge esnaflarına dergidağıtımına devam edildi.

Gülsuyu: Gülsuyu Mahallesi’nde 29Kasım’da Engin Çeber Halk Kütüpha-nesi’nde haftalık Yürüyüş okurlarıkahvaltısı yapıldı. Kahvaltıdan sonra 7kişilik dergi ekibi çalışma yaptı. Çalış-

madan sonra Çarşamba Pazarı sokaklarınaçıkan Halk Cepheliler, Gülsuyu–Gülensuhalkına Yürüyüş dergisinin 497. sayısınıdağıttı.

1 Mayıs: 1 Mayıs Mahallesi’nde 30Kasım'da Dev-Genç’liler Merkez Caddesiboyunca halka 130 Yürüyüş dergisi ulaş-tırdı. Halkın yoğun ilgisiyle karşılaşanDev-Genç'liler; halka neden dergininokunması gerektiğini, dergide neler yaz-dığını anlattı.

TEKİRDAĞ: 1 Aralık'ta Yürüyüşdergisinin 497. sayısı Tekirdağ halkınaulaştırıldı. Halkla yapılan sohbetlerdekatil AKP’nin hergün yeni katliamlaryaptığı, halka açıkça savaş açtığı belirti-lerek tek kurtuluş yolunun örgütlü mü-cadele etmek olduğu belirtildi. 2 Dev-Genç’linin katıldığı çalışma sonucunda20 dergi halka ulaştırıldı.

ANKARA: Tuzluçayır esnafları, Na-

tavega tarafı, Misket ve Ege mahallelerine27 Kasım'da Yürüyüş dergisi dağıtımıyapıldı. 3 saat süren çalışmada toplamda150 dergi halka ulaştırıldı.

İZMİR: Halk Cepheliler 27 Kasım'daGüzeltepe’de Yürüyüş dergisinin 496.sayısının dağıtımını yaptılar. Güzelte-pe’nin gecekondu bölgesinde yapılandergi dağıtımı sırasında birçok insanlasohbet edildi.

ANTEP: Halk Cepheliler 23-25-26-28 Kasım'da Düztepe Mahallesi'nde esnafve kapı çalışmasında 103 dergiyi halkaulaştırdı.

DERSİM: Ovacık İlçesi’nde 27 Ka-sım’da Yürüyüş Dergisi'nin 496. sayınındağıtımı yapıldı. Esnaflardan biri, “Barışsüreci halkı aldatmaktan başka bir şeydeğildir, biz siyasetle uğraşmıyoruz, bunugörüyoruz.” dedi.

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!10

Page 11: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

DEVRİMCİ İRADEDENDAHA GÜÇLÜ İRADEYOKTUR!FAŞİZMİN ENGELLE-MELERİ, ADALET YÜ-RÜYÜŞÜMÜZE ENGELOLAMADI! GÖZALTI DEMEDEN,GECE-GÜNDÜZ DEME-DEN ADALET İÇİNYÜRÜDÜK!HALKIN ADALETİ TE-CELLİ OLANA KADAR,KATİLLER HAKETTİKLERİ CEZALARIALANA KADAR,ADALET MÜCADELE-MİZ SÜRECEK!

27 Kasım, Saat 13.00’da BağcılarYenimahalle Bülbül Sokak’ta, GünayÖzarslan’ın katledildiği yerde baş-layacak olan yürüyüşü engellemekiçin, AKP’nin katil polisleri sabahsaatlerinde saldırıya başladılar.

Saat 10.00 sıralarında, KaranfillerKültür Merkezi önüne 3 akreplegelen katil sürüsü, çalışanlardan dı-şarıya çıkmalarını istediler. Bu keyfidayatmaya barikat kurarak cevap ve-rildi. Bunun üzerine saldıran polisler,içeriye girip çalışanları döverek dışarıattılar. Sokaktaki halkın tepkisi üze-rine gözaltı yapamadılar. Bu sıradatekerlekli sandalyesi ile dışarıda bek-leyen, bir diğer kurum çalışanına daküfür ve hakaret ettiler.

Karanfiller Kültür Merkezi’ne gi-rerek bir kez daha talan ettiler. Şehitresimlerini ve tutsak fotoğraflarınıyırttılar. Gördükleri, rengi kırmızıolan her şeyi de çaldılar, götürdüler.Çıkmadan önce de zabıta çağırıp ka-pıyı bir kez daha mühürleyip ke-penklere kilit astılar.

Saat 11.00’de işlerini bitirdiktensonra, tekrar toplanan halkın üzerinesaldırıp, sokakta bekleyen Selda Bu-lut, Eylem Yücel, Cafer Aydındağ’ıişkence ile gözaltına aldılar.

Saldırıya rağmen kitle yavaş yavaşgelmeye başlamıştı. Saat 12.15’teKaranfiller Kültür Merkezi kapısın-daki mühür söküldü. Ancak anahtarbulunamadığı için kilit açılamadı.

Kepenkler kapalı kaldı. Bu sıradapolis mührü söken devrimcilere sal-dırdı. Bir kişiyi gözaltına almak içinmahallede uzun süre kovaladı.

Polis sokaklarda insan avına de-vam etti. Ara sokaklardan Cem Ömür,yürüyüş yolu üzerinde bir pastanedeoturan Hazal Yılmaz, Özge Yılmazve Seval Kırlangıç işkence edilerek,kafalarına silah dayanarak gözaltınaalındı. Bu süre içinde her sokakta“İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek”sloganları duyuluyordu.

Toplanma saati olan 13.00’da 6.Sokak’ta bir araya gelenlerle kısabir değerlendirme yapıldı. Daha sonratoplanan yaklaşık 20 kişi yürüyüşebaşladı. 6. Sokak’tan Ebru Sokağageçerek ajitasyonlarla yürüdüler. Busırada halk balkonlarda, kapı önle-rinde alkışlarla desteğini belirtti.

Yürüyüş yoluna çıkıp, Günay’ınsokağına doğru ilerlerken, AKP’ninkatil polisleri bir kez daha akreplerleHalk Cepheliler’e saldırdı. Saldırıyadirenişle cevap verildi ve gece geçsaatlere kadar sürecek olan çatışmalarbaşladı.

Çatışmalar sürerken, Kirazlı böl-gesinden yine gözaltı haberi geldi.

Bağcılar’dan Kartal’a Adalet İçin Adım Adım Yürüdük!

FAŞİST AKP POLİSİNİN HİÇBİR SALDIRISIYÜRÜYÜŞÜMÜZÜ DURDURAMADI!

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

11SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 12: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!12

Aracı kaza yaptırılarak durdurulan2 kişinin daha gözaltına alındığı öğ-renildi. Zaman zaman kurulan bari-katlarla, havai fişek ve molotoflarlapolise karşı uzun süre sokak sokakdireniş yaşandı. Eylem ertesi günyeniden toplanmak üzere gece saatleribitirildi.

28 Kasım, sabah saatlerinde Ka-ranfiller Kültür Merkezi’ne gelenkurum çalışanları, kepengi tutan kilidiçekiçle kırdılar ve kapıyı açtılar. Ka-pının açık olduğunu yazan haberininternette paylaşılması üzerine, katillersirenlerini bağırta bağırta mahalleyegeldiler.

Saat 10.00’da açtıkları ilk ateşleiçeriye plastik mermi ve gaz sıktılar.Daha sonra her 15-20 dakikada birgelerek, o an içeride kimse olmadığıhalde tekrar tekrar saldırdılar. Ta-hammülsüzlüklerini ve korkularınıgöstermiş oldular.

Toplanmayı ve eylemin başla-masını sürekli saldırarak engelle-meye çalıştılar. Her şeye rağmensaat 15.00’da yürüyüş başladı. So-kaklardan yürüyüş yoluna, oradanGünay’ın sokağına ve Çiftlik Cad-desi’nde çıkıldı. 2 günlük direnişve irade savaşı kazanılmıştı. Adaletiçin adım adım İstanbul yürüyüşüböylece başlamış oldu. Çiftlik Cad-desinde otobüse binilerek yürüyüşünbir sonraki durağı olan Okmeyda-nı’na geçildi.

Durak OkmeydanıOkmeydanı’nda Anadolu Par-

kı’nda toplanan adalet yürüyüşçüleriburada “AKP’nin Katliamlarına veFaşist saldırılarına Karşı Adalet İs-tiyoruz” yazan, şerit pankartı açarak,yürüyüş kolu halinde yürümeyebaşladılar. Mahalle girişine gelin-diğinde yol trafiğe kapatıldı. Buradahalka seslenilerek katliamlara karşıadalet için sokağa çıkma ve yürü-

yüşe katılma çağrısı yapıldı.Yürüyüşçüleri karşılamak için

bekleyenler vardı. Onlar da alkışla-rıyla yürüyüş koluna girdiler. Mahallearasında yürürken akrep gelerek tacizetti. Ama alacağı cevabı tahmin etmişolmalı ki, burnunu çıkarmaya bilecesaret edemedi. Burada son olarakGrup Yorum’un da katılımı ile yak-laşık 40 kişiye ulaşan yürüyüş koluSibel Yalçın Parkı’na girdi.

Saat 17.30-18.30 arasında öncehalaylar çekildi. Havai fişeklerle 2gündür Bağcılar’da yaşanan ve ka-zanılan irade savaşı kutlandı. Yemekyenip, yorgunluk çayı içildi. Hepbirlikte “Bağcılar’da Üç Karanfil”türküsü söylendi.

18.45’te yeniden Okmeydanı Sağ-lık Ocağı önünde, tek sıra dizilippankart açıldı. Yürüyüş devam etti.Sloganlarla mahalleden geçilip oto-bana çıkıldı. Otobanda soğuğa, yağ-mura rağmen coşku ile türküler,marşlar söyleyerek Çayan Mahalle-si’ne gelindi.

Hiçbir Güç AdaletYürüyüşümüzünYapılmasınıEngelleyemeyecek!

Çayan Mahallesi’ne ajitasyonlarlagiren kitle kısa bir çay molası ver-dikten sonra yollarına kaldıkları yer-den devam ettiler.

Devrimci İrade Yenilmezdir!

Adalet Yürüyüşümüz Engellenemez,Faşizmi Yeneceğiz!

Her anı irade savaşıyla geçti, ka-rarlılığımız sayesinde yürüdük, ba-şardık. İstanbul’un göbeğinde pan-kartımızla, dövizlerimizle yürüdük.

İlk Bağcılar’dan çıkıp Okmeyda-nı’na doğru geldiklerini duyduğu-muzda inanamadık, sevinçten yeri-mizde zıpladık. Sonra davulu alıpkarşılamaya gittik.

Arkadaşların gece gözaltından çıkıpyürümeye devam etmesi çok güzel.

Bağcılar’daki çatışmaya gelince;başarısız bir çatışma. Sayı 15-20 kişi.Arkadaşlar Bağcılar’ın sokaklarınınçok kötü olmasına bağlıyorlar. So-kaklar çok uzun, ara sokak yok, bitmekbilmiyor, yani akrep arkandan geldi-ğinde kesin gözaltı, bir yere manevrayapma şansın yok. Bundan dolayıçok gözaltı verdik.

Daha eylem başlamadan polis sal-dırıyor ve insanlarımızın toplanmasınaengel oluyor. Çatışmada sayımız az.Otobüsten ineni gözaltına alıyorlar.Eyleme gelenler ile bir türlü birleşe-miyoruz, sürekli gözaltı oluyor.

İlk gün güçlü bir direniş örgütle-yebilmek için yoğun bir çaba sarfettik.Sayımız az da olsa kitlemiz olmazcıdeğildi. Ancak bir türlü de polisinengelini aşamıyorduk. Sonuçta ısrarve kararlılığımız sonucunda Bağcı-lar’dan yürüyerek çıkmayı başardık.

Her hafta Taksim’de sırf HalkCephesi pankartı açıldığı için gözaltınaalınan, kafası gözü yarılan arkadaş-larımız sayesinde, bugün Halk Cephesiimzalı pankartlarla, İstanbul’u adımadım dolaşmanın meşruluğunu kaza-nıyoruz tekrar. Bu ısrar, kararlılık vedirenişin zaferidir.

Page 13: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

13SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Yürümeye devam eden Halk Cep-heliler’e otobandan arabalarıyla geçeninsanlar el sallayarak ve korna çalarakdestek verdiler. Seyrantepe Stadı’nınoraya kadar gelen kitlenin önü, akreparaçlarıyla kesildi. Kitleyi yürütme-mek için her şeyi yapan katiller mü-dahale etmeye hazırlanmaya başladı.Halk Cepheliler oturarak birbirlerinekenetlendiler ve slogan atmaya baş-ladılar. Slogandan sonra kitleye sal-dıran polis, tüm kitleyi yerlerde sü-rükleyerek işkence ile gözaltına aldı.Toplamda 13 kişiyi gözaltına alankatiller, araç içerisinde de tehdit,taciz ve işkencelerine devam ettiler.

Sarıyer’de bir karakola götürülenHalk Cepheliler’den 9 kişi sağlıkkontrolü yapıldıktan sonra, saat 23.30civarında serbest bırakıldılar. Diğer4 kişi ise 18 yaş altı olduklarındandolayı, çocuk büroya gönderildiler.Murat Yüksel, Hakan İnci, MehmetManas Doğan, Bünyamin Kılıç’ınsabah ailelerine teslim edileceği öğ-renildi. Gözaltından çıkan 9 kişi top-luca, Armutlu’ya direniş çadırına ge-

lerek, yürüyüşlerine kaldıkları yerdendevam edeceklerini açıkladılar.

Armutlu Yolundayız,Sana Geliyoruz Dilek!Saat 20.10’da kısa birdinlenme sonrasıtekrar yola çıkıldı.Hedef Armutlu…

İstanbul adalet yürüyüşümüz tümbaskılara rağmen tamamlandı.

İstanbul Adalet Yürüyüşü, polis-lerin tüm baskılarına ve sindirmepolitikalarına rağmen hayata geçtive iradi olarak sonlandı. 28 Kasım’daHalk Cephelileri işkence ile gözaltınaalan polis, tüm hazımsızlığıyla sal-dırmaya devam etti. Gözaltına alınanHalk Cepheliler aynı gece serbestbırakıldı. 29 Kasım’da yürüyüşlerinekaldıkları yer olan Armutlu’da, kapıçalışması ile başlayan yürüyüş ekibi,saat 14.00’da yürüyüş programınakaldıkları yerden devam etti. Kartal’adoğru ajitasyon, sloganlar ve elle-

rindeki Halk Cephesi imzalı döviz-leriyle yürümeye devam etti. Kartal’agitmek için kullanılan toplu taşımaaraçlarında halkın yoğun ilgisi göz-lendi ve bilgi almak isteyen halk ilesohbet edildi. Kartal Meydanı’navarmak için yürüyüşlerine devameden Halk Cepheliler, sloganlar eş-liğinde meydana ulaştılar. Halkınmeraklı bakışları altında ajitasyonçekildi, sloganlar atıldı. Kartal’ıncaddelerinde sloganlarla dolaşıldı vedaha sonra Gülsuyu’na geçmek üzereyola koyuldular. Gülsuyu’na geçenHalk Cepheliler mahalleye girer gir-mez akreplerin tacizleriyle karşılaştı.Gülsuyu Meydanı’na doğru geçildive meydanda açıklama yapıldı. Bu-radan ise Engin Çeber Halk Kütüp-hanesi ziyaret edildi ve programı bi-tirmek üzere Armutlu’ya geçildi. Ar-mutlu girişinde sloganlarla tekraryürümeye geçen kitle, açlık grevidireniş çadırına kadar yürüdü. Buradayapılan konuşmanın ardından kitlehalaylarla eylemi iradi olarak son-landırdı.

27 Kasım’da Adalet Yürüyüşüöncesi Karanfiller Kültür Merkeziönüne 3 akrep aracının gelip, HalkCephesi tarafından yapılacak olanyürüyüşü engellemek ve halka göz-dağı vermek isteyen polis BağcılarKaranfiller Kültür Merkezi’ne saldırdıve Eylem Yücel, Cafer Aydındağ,Selda Bulut’u gözaltına aldı. ArdındanBağcılar Halk Cephesi’nin yaptığıaçıklamada “Mahallede polis terörüne

izin vermeyeceğiz! Katil köpeklerSuruç’ta, Ankara’da, Cizre’de olduğugibi katliam yapma çabasındadır.Tüm halkımızı yürüyüşümüzü ger-çekleştirmek üzere Bağcılar’a çağı-rıyoruz” denildi.

Dün Günay’ı KatledenAKP, BugünDerneklerimiz veMahallemizdeTerör Estiriyor!

Katliamcı AKP ve onun katil sü-rüleri, adalet yürüyüşümüzü engel-lemek , 27 Kasım’da sabah saatlerindeBağcılar’da dernekler basıldı çok sa-yıda Halk Cepheli işkenceyle sokakortasında gözaltına alındı. Her sokakta“İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek”sloganları yükseldi. Polisin saldırısıylailgili açıklama yapan Dersim HalkCephesi: “ Bizler devrimcileriz. Üze-rimize düşman ne kadar gelirse biz okadar doğru yoldayız bunu bilelim.Bizi hiçbir zaman teslim alamazsınız,mahallelerde örgütlenmemizin önüne

geçemeyeceksiniz” dedi.

Adalet İstiyoruz!Bağcılar’da Adalet Yürüyüşü ön-

cesi gözaltına alınıp ve ardından çı-karıldıkları mahkemede tutuklananSelda Bulut ve Cengiz Okuyan içinBağcılar Halk Cephesi yazılı bir açık-lama yayınladı. Açıklamada kısacaşunlara değinildi. “Son süreçte artanve halk düşmanlığının en açık örnekleriolan, AKP’nin katliamlarına ve faşistsaldırılarına karşı 3 günlük bir yürüyüşkararı aldık. Suruç, Günay, Soma,Ankara, Dilek, katledilen çocuklar…Halk için adalet! Her sokaktan slo-ganlar yükseldiği o saatlerde, Diyar-bakır’da Av. Tahir Elçi katledildi.Gözaltına alınan arkadaşlarımız ise30 Kasım’da savcılığa çıkarıldılar vehiçbir temeli olmayan iddialarla tu-tuklandılar. Saldırılarınıza gereken ce-vabı daha çok örgütlenerek, daha çokkişiyi faşist propagandanın etkisindençıkararak, faşizme karşı birleşerek vesavaşarak, savaşı büyüterek veriyoruz.Vermeye devam edeceğiz.”

AKP’nin Terörüne Teslim Olmayacağız!

Page 14: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Liselerden, Üniversitelerden Yeni Kadrolar Çıkaracak;Mücadelenin Her Alanına Kadrolar Yetiştireceğiz!

Dev-Genç, Devrimci Hareketin Kadro Kaynağıdır!Dayımız her fırsatta kadrolaşmanın

önemine vurgu yapmıştır. Kadrolar ol-madan devrimi geliştirecek ve büyüte-cek politikaların halka taşınamayacağını,silahlı mücadelenin, direnişlerin ya-rattığı potansiyel, kadrolar olmadanörgütlenmeyeceğini ve bu yüzden dev-rimci hareketin temel sorununun kad-rolar sorunu olduğunu söylemiştir.

Temel sorunumuz hala aynıdır.Devrimi yapana kadar, hatta yaptıktansonra da bu sorun ortadan kalkmaya-caktır. Çünkü kadro demek örgütlen-me, mücadele demektir. Kadro varsaorada devrimci politikalar hayata ge-çiyor demektir.

Yeni okullara, yeni üniversitelere,yeni yerlere açılmak, bulunduğumuzalanda kendi alternatiflerimizi yarat-mak, kadrolaşmak ile mümkündür.

Bizim de temel görevimiz kad-rolaşmadır. Liselerden, üniversite-lerden yeni kadrolar çıkaracak,mücadelenin başka alanlarına kad-rolar yetiştireceğiz.

Sürekli büyük bir potansiyelimizinolduğunu söylüyoruz. Doğrudur da.Birçok üniversiteli ve liseli bizim ça-lışmalarımızdan, silahlı mücadeledenetkileniyor. Direngenliğimiz onlardasempati yaratıyor. Berkin olmayı, Şa-fak, Elif, Bahtiyar olmayı istiyorlar.Onlara hayranlık duyuyorlar. Faşizminsaldırıları, Kürdistan'daki katliamlarıkarşısında da düzeni sorguluyorlar.Bunların hepsi örgütlenmeye, kadro-laşmaya açıktır.

Her dergi okurumuz, bize yardımeden, kapısını açan, okullarda şu veyabu oranda çalışmalarımızı yapan in-sanlarımız, derneğimize etkinlikleri-mize gelip giden insanlarımız... hep-si birer kadro adayı olmalıdır bizim gö-zümüzde. Bugün okulumuzda tanış-tığımız insan bile yarının kadro ada-yıdır aslında.

Her genç Dev-Genç’li olmalıdıriddiasına sahip bir Dev-Genç’li böy-le bakmalıdır insanlara. O gördü-ğümüz insanların arasından çıkıyorkadrolar. Kendiliğinden yetişmiyorlar,

doğuştan kadro olmuyorlar. Sabırlaemek verilerek yaratılıyorlar.

Yapmamız gereken mücadelemi-zin yarattığı potansiyeli örgütlemek veonları devrimci mücadele içinde kalı-cılaştırmaktır. Kalıcılaştırmak kadro-laşma ile ilgilidir. Kadrolaştıramazsakgelmeleri ile gitmeleri çok sürmeye-cektir. Şöyle bir etrafımıza bakalım. Çokdeğil, daha geçen yıl yanıbaşımızda olupda şimdi olmayan, geçen yıl çalışma-larımıza katılıp da şimdi katılmayan kaçkişi var? Birçok kişi gelecektir aklımı-za. İşte bu kişiler bizim eğitemediğimiz,kadrolaştırmada yetersiz kaldıkları-mızdır. Bu yüzden "kadrolaşma" ko-nusunda önce kendimizi eğitmeliyiz.

Aklımızdan çıkarmamamız ge-reken ilk nokta; herkes örgütlene-bilir, herkes savaştırılabilir doğru-sudur. Bu doğru ne zaman hayat bu-lur? Biz onların çelişkilerini bulup,devrim lehine çözmesini sağladığı-mızda, onların eksiklerini gidererek,yeteneklerini ortaya çıkaracak uygunkoşulları hazırladığımızda.

İlk yapacağımız iş, kadrolaştıra-cağımız kişi yada kişileri belirlemek-tir. Bunun için de insanları tüm yön-leri ile, olumlu, olumsuz, güçlü güç-süz yanlarıyla tanımalıyız.

Dikkat edeceğimiz nokta; ağzıçok laf yapanların değil, tercihlerinet olanların üzerinde yoğunlaş-maktır. Devrimcilik yapma hedefi veiddiası olanlar önceliğimiz olmalıdır.Çünkü tercihleri net olan insana ver-diğimiz emeğin karşılığını alırız. Be-lirtelim ki, bu diğer insanlarımız üze-rinde, yeterli emeği harcamama gibi birsorunu yaratmamalıdır.

Eylemler, çalışmalar içerisinde in-sanlarımızın kendiliğinden öne çık-masını, yetkinleşmesini beklemeye-ceğiz. Bu devrimci bir tarz değildir.

Kadrolaştırma hedefimiz olan in-sanların gelişimi için bir programımızolacak. Neyi, nasıl, ne şekilde yapa-cağız, ne sonuç almayı hedefliyoruz,bir ay yada bir dönem sonra ona neyaptırabilmeyi hedefliyoruz... gibi so-

ruların cevaplarının olduğu bir prog-ram çıkarmalıyız kendimize.

Programın içeriği konusunda ise sa-bit ve kesin bir şablon olamaz. Herkesikapsayan ideal bir cevap yoktur bu ko-nuda. İçeriği belirleyecek temel şeykarşımızdakinin eksiklikleri, ihtiyaç-ları ve mücadelenin ihtiyaçlarıdır.

Ama kadrolaşma noktasında hepi-mizin kafasını açacak, eğitecek ortakaraçlar vardır. Kitaplar ve filmler bun-lardan bazılarıdır. Örneğin “Alyo-şa'nın Bayırı” kitabındaki Andreyadlı parti il yöneticisinin yaptıkları vedüşünme tarzı, bizim kafamızı aydın-latacaktır. Yine Kalinin'in "DevrimciEğitim Devrimci Ahlak" kitabı, Le-nin'i anlatan "Yönetmeyi Nasıl Öğ-rendik" kitabı, yaşanan tecrübe ve de-neyleri, nasıl düşünmemiz gerektiğinianlatan eğitim kitaplarıdır.

Film olarak da Kung Fu Panda veEjderhanı Nasıl Eğitirsin? animas-yonları örnek gösterilebilir. Kung FuPanda filminin her karesi bize kadro-laşma, eğitim noktasında birçok şeyanlatır. Filmde pandayı eğiten hocanınyaptıkları ve kullandıkları yöntemle-re özel dikkat edilmelidir.

Kadrolaştırma konusunda bir diğerdikkat edeceğimiz nokta, kadrolaştır-mak istediğimiz kişiyi yanımızdanayırmadan, pratik içinde eğitmektir. İn-sanlarla konuşmayı, sorun çözmeyi,dergi dağıtmayı, eylem örgütlemeyi,toplantı organize etmeyi, örgütsel iş-leyişi, doğru düşünmeyi, yöneticiliği,oturmasını-kalkmasını... biz öğrete-ceğiz. Biz nasıl yaparsak, onlar da öyleyapacaklar, öyle öğrenecekler.

Sonuç olarak; 1-Kadrolaşma temel sorunumuz-

dur. Kadrolaşmasını öğreneceğiz.2-Kadrolaşma planlı programlı bir

emeğin sonucudur. 3-Pratik içinde kadrolaştıracağız.

Bu yüzden kendimiz birebir örnek ol-malıyız.

Eğitim yaptığı, birlikte çalıştığıinsanları seven, onlar için emek har-cayan kişi olumlu sonuç alır.

Ülkemizde GençlikGençlik Federasyonu’ndan

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!14

Page 15: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Emperyalizm ve oligarşi; gençliği teslim almak, sindir-mek ve yozlaştırmak istiyor. Ülkesinin, halkının sorunları-na kafa yormayan, aklı havada, duyarsız, kişiliksiz birgençlik yaratmak istiyor.

Genel olarak tüm okullarda, özel olarak da liselerde gerici-faşist idareciler ve öğretmenler bu politikaya gönüllü olarak hiz-met etmektedirler. Bu gerçekliği gözardı etmeden okul idare-leriyle Liseli Dev-Genç adına görüşmeler yaparak haklı talep-lerimizi dile getirebilmeliyiz. Örneğin, okuldaki sorunların çö-zümünde bize de söz hakkı tanınmalıdır. İda-re, polisle işbirliği yapmamalıdır. Arkadaşla-rımıza açılan soruşturmalar, verilen cezalar kal-dırılmalıdır. Örgütlenmemize yönelik baskı-lara son verilmelidir.

Liseli Dev-Genç’liler nasıl ki öğrencilerleilişki kuruyor, onları örgütlemeye çalışıyor-sa, öğretmenlerle de ilişki geliştirmeli vemümkünse mücadeleye destek olmalarını, de-ğilse de engel çıkarmamalarını sağlamalıdır.Okulu kendi çiftliği, öğrencileri de güdüle-cek koyun olarak gören, astığı astık, kestiğikestik, gerici-faşist idarecilere karşı alınacaktavır elbette ki militanca olmalıdır.

Biz Liseli Dev-Genç’liler olarak liselerinemir komuta ile yönetilmesine, okulların bi-rer kışlaya dönüştürülmesine, kendine gü-vensiz, ezik, mıymıntı bir gençlik yaratılma-sına izin vermeyeceğiz.

Tarih tanıktır. Liseli Dev-Genç’lilerin mi-litan mücadelesiyle birçok başarı ve kazanımelde edilmiştir. Bu nedenledir ki her daim fa-şizmin hedefi olmuştur. Bugün de durumfarklı değildir. Liselerde kendi gücüne, ideo-lojisine güvenen, bedel ödemekten korkmayan,yalnızca Liseli Dev-Genç’lilerdir.

Gerici-faşist idareciler; “okulda siyasetyapılmaz, yönetmelik böyle” diyorlar. Dev-rimci bir dergi, gazete, bildiri vb. ne varsa ya-saklıyorlar. Devrimci faaliyete dair herhangibir emare gördüklerinde kuyruklarına basıl-mışçasına zıplıyor, feryat figan oluyorlar.Oysa burjuvazinin birbirinden pespaye dergive gazetelerine, gençlerimizi bir virüs gibi sa-ran yozlaşmaya karşı aynı hassasiyeti göster-miyorlar. Ayrıca öğrencilere okumayı, araş-tırmayı, tartışmayı yasaklayarak kendileri desiyaset yapmış oluyorlar. Hem de kirli, ah-laksızca bir siyaset yürütüyorlar.

Biz ne yapacağız?Gerici-faşist idarelerin örgütlenmemize,

faaliyetlerimize yönelik tüm baskı ve saldırılarına karşı iz-leyeceğimiz yol; konuşmak, tartışmak, teşhir etmek, uyar-mak ve nihayetinde hesap sormaktır.

Faaliyetlerimizde küçükten büyüğe doğru gideceğiz. Bil-dirilerimizi dağıtacak, afişlerimizi yapıştıracak, kuşlarımızı uçu-racağız. 5-10 dakikalık kısa sınıf konuşmaları yapacağız. Okulduvarlarına ve sınıf tahtalarına taleplerimizi, sloganlarımızı nak-şedeceğiz.

Liselerde bir eylem, etkinlik sonrasında okul idaresininkimi arkadaşlarımıza “yaptığınız eylemsuçtur, pişman mısın”, “arkadaşlarınakarşı bizimle işbirliği yap” şeklindekihakarete, tehdite ve açılan soruşturma-lara, cezalara sessiz kalmamalıyız.

İdarenin herhangi bir faaliyetimiziengellemesine veya girişimde bulunma-sına karşı eylemimizi bir üst seviyeye çı-kartmalıyız. Oturma eylemini oda işgali-ne, oda işgalini okul işgaline dönüştür-meliyiz.

İşgale karşı çıkan, engellemeye çalışan,söz dinlemeyen idareci-öğretmen veya fa-şist birkaç öğrenciyi temiz bir dayaktansonra dışarı atmalıyız.

Faşist idarecilerle ve öğretmenlerleilgili suç duyurusunda bulunmalı, gö-revden alınmaları için imza kampanyasıbaşlatmalıyız. Oturdukları evlerin, si-telerin önlerine giderek komşularınarezil etmeliyiz. Gittikleri kıraathanevb. yerlerde “öğrenci düşmanı şu kişi-ye selam vermeyin” diye çağrı yapma-lıyız. Namaz kıldıkları caminin önünegiderek ne Allah’tan korkmaz halk düş-manları olduklarını anlatmalıyız. “Ço-cuklarınıza işkence yapan-yaptıran bukişiyi aranıza almayın” demeliyiz. Baş-larına öyle bir bela olmalıyız ki, onlarıinsan içine çıkamaz hale getirmeliyiz. Vegerektiğinde her türlü devrimci-militaneylemleri gerçekleştirmeliyiz.

Biz Liseli Dev-Genç’liyiz. Onuru,ahlakı, adaleti biz temsil ediyoruz. Yüz-lerce şehidimizle yarattığımız tertemizbir tarihimiz var. Tarihimizden aldığımızgüçle liseleri zapt edeceğiz.

Gerici Faşist Eğitim SistemineKarşı Demokratik Özgür Bir Liseİstiyoruz, Alacağız!

Liseli Dev-Genç’liler Olarak Liselerin Emir-Komuta ile Yönetilmesine, Okulların Birer Kışlaya Dönüştürülmesine, Kendine Güvensiz, Ezik Bir Gençlik Yaratılmasına İzin Vermeyeceğiz!

Bizi Engelleyen Gerici, Faşist İdarecilere Sessiz Kalmayacağız!

Liseliyiz Biz

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

15SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 16: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Dilek Doğan’ı katleden AKP’ninkatil polisleri, “Sakıncalı olabilir” di-yerek cenazeyi hastaneden kaçırdı.

Katillerin ahlaksızlıkları bununlasınırlı kalmadı; Adli Tıp’taki otopsisonrası Dilek’in ailesini arayan polisler“Cenaze masraflarını biz ödeyelim,memlekete gömün, Gazi’ye getirme-yin” diyecek kadar alçalmıştır.

Çünkü çürüyen düzenlerindemanevi bütün değerler de metadır.Bu düzende her şeyin bir fiyatı vardır.Ruhunu satmış halk düşmanları, se-filler. İşte bu yüzden cenazemizipara vererek engellemeye kalkmıştır.Dilek’in ailesi ve arkadaşlarının di-renişi sonrasında da cenazeyi vermekzorunda kalmıştır.

Cenazelerimiz; tarihimiz boyuncaen kutsalımız, en kıymetlimiz, endeğerlimiz oldular. Hep de öyle ola-caklar. Ne engelleyebilecekler, nesatın alabilecekler. Teklif ettiklerinebile pişman etmeliyiz.

Şehit ailelerini tehdit ederek, ce-nazelerin memleketlerine götürülüp,gözden uzak bir yere gömülmesiniistiyorlar. Tehditin, terörün yetmediğiyerde korsanca cenazelerimizi kaçı-rıyorlar. Olmadı rüşvet teklif ediyorlar.Ama nafile; ne insanlarımızı katle-derek, ne de cenazelerimizi kaçırarakkorkularını yok edemezler.

Ölümüz de, Dirimiz deKorkutuyor Onları

Katil, ahlaksız, soysuz ve kor-kaklar. Her yerde karşılarına çıkma-mızdan, hesap sormamızdan korku-yorlar. Çünkü ne zaman, neredengeleceğimizi bilmiyorlar, tek gözleriaçık uyuyorlar ve bu yüzden korku-yorlar. Halk düşmanları, korkularınıkatliamlarla, işkencelerle, gözaltılarla,faşist terörle gidermeye çalışıyor.Gören göz, duyan kulak, haykırandil, taş atan el, tetik çeken parmakkorkutuyor onları. Bu yüzden katle-

diyor halkın evlatlarını, Günaylar’ı,Dilek Doğanlar’ı.

Korkuları dinmiyor katillerin; ölü-müz de, dirimiz de korkutuyor onları.Her cenazemizde düşmanın ilk sor-duğu soru hep aynıdır; “Nereye gö-meceksiniz?” Çoğu zaman sonucubildiği için, can havliyle yaptığı ka-çırma hamleleri de elinde patlayanbir bomba olur. Sibeller'den Günay-lar'a bu gelenek sürüyor. Saraylarısarsan Berkin'in sesidir: “Ben birkez onurumla öldüm, siz şerefsizli-ğinizle her gün öleceksiniz” diyorve Elif, Şafak, Bahtiyar olup çıkıyorkatillerin karşısına.

CenazelerimizdenKorkuyorlar

Katlederek bitiremiyorlar bizi. Kat-lettikleri her devrimci; halkın bağrındayeniden yeşeriyor, boy veriyor, binleroluyor. Her ölümde yeniden doğuyor.Bu yüzdendir ki şehitlerimiz, cenaze-lerimiz, yeniden doğuşumuzu müjde-liyor. Her doğumda çekilen acı gibi,cenazelerimizle büyütüyoruz sancılarını.Tarihin sayfalarında devrimcilerin yap-tıkları vardır. Ki bu tarih bir kez bileyanılmamıştır; kazananların devrimcilerolduğunu yazmıştır. Tarihsel ve siyasalolarak haklı olmanın onuruyla girdikleriher kavgadan zaferle çıkmıştır dev-

rimciler. Bu yüzden katledildik tarihler bo-

yunca. Prometheus'dan Spartaküs'e,Bedreddin'den Pir Sultan'a, Sandi-no'dan Che'ye, Mahirler'den bugün-lere. Sabo olduk, Şafak olduk, Günayolduk, düştük toprağa. Bire bin verdibaşaklarımız. Ve kazanan yine bizolduk. Katletmekle, kaybetmekle bizibitiremediniz. Şehitliğimizle, tutsak-lığımızla yeni direniş gelenekleri ya-rattık, yeni mevziler açtık.

ŞehitlerimizDevrimimizin Mimarıdır

Halkı ve vatanı için canını ve-renler, insanlık tarihinin en soylu da-marıdır. Onlar bu halkın çocukları,destanımızın yaratıcılarıdır. Ve onlaridealleriyle yaşayan, en ön cephedesavaşandırlar.

Yüce bir mertebedir şehitlik, halkıve vatanı için ölme cüretini ve yiğit-liğini gösterenlere şehit demiştir hal-kımız. Ve her şehit, manevi birerdeğer olarak kabul edilmiş, adındanonurla, umutla söz edilmiştir.

Kapitalizmin unutturma, yozlaş-tırma çabalarına rağmen, halkımızınısrarla, inatla sahiplendiği değerlerivardır. Doğumda, ölümde, düğündebir arada, dayanışma içinde olmak;halkları ayakta tutan mayadır. Bu

Ruhunu Satmış Halk Düşmanları! Sizin Çürüyen Düzeninizde Her Şey Satılıktır!

Ama Bizim Cenazelerimizi Satın Alamadınız! Alamayacaksınız!

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!16

Page 17: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

yanıyla cenaze törenlerimiz ve me-zarlarımız, hala halkların en önemlikültürel miraslarından biridir.

Özünde dini bir gereklilik olan ce-naze törenlerine dünyanın her yerindeözel bir önem atfedilir. Bu hangi din-den, milliyetten olursa olsun değişmez.Ölüye duyulan saygı, gösterilen sevgi;yaşamı boyunca ürettiklerinin, geridebıraktıklarının da mükafatıdır aynı za-manda. Sevenleri, onu hak ettiği törenleuğurlamak ister.

Ki bu bir haktır. Kuşkusuz bukültürün özü; bugün Cepheliler ta-rafından sahiplenilmekte ve yaşatıl-maktadır. Bu yüzden de halkın entemel geleneklerinden olan cenaze-lerimiz, düşmanın saldırılarına maruzkalmaktadır. Hayır, buna izin ver-meyeceğiz; bir cenazeyi kendi kül-türümüze ve geleneklerimize görekaldırmak için gerekirse yeni cena-zelerimiz sıraya girecek; ama illa dabizim dediğimiz gibi olacak.

Faşizm, şehitlerimizin ve cena-zelerimizin sahiplenilmesini hiçbirzaman istemez. Bunun önüne geçmekiçin de elinden geleni ardına koymaz.Cenazelerimize saldırır, kaçırır yada şehitlerimizin cenazelerini par-çalayıp teşhir eder, işkence yapar,kulak ve burunlarını keser. Mezarsızölüler yaratması, panzerlerin ardındasürüklemesi bu yüzdendir.

Cenazelerimizi ailelerimize ver-mez, tehdit eder, sahiplenmeyi en-gellemeye çalışır. Geleneklerimizegöre şehitlerimizi uğurlamamızı iste-

mez. Çünkü şehitlerimizin binlerle,on binlerle uğurlanması egemenlerirahatsız eder. Savaşımızın, şehitlerimiznezdinde, halk tarafından sahiplenil-mesinin göstergesidir bu. Törenleri-mizin "yasadışı" ilan edilmesi, "terö-rist" diyerek halktan tecrit edilme ça-bası, kaçırılıp gizlice gömülmek is-tenmesi bu yüzdendir. Oligarşinin şe-hitlerimizi sahiplenmemizin önüneçıkardığı engelleri aşmak da bir gö-revdir. Ki bu konuda yarattığımızörnek bir kültür ve gelenek de vardır.

Şehitlerimizi NedenSahiplenmeliyiz?

Onlar halklarımızın özgürlüğü,vatanımızın bağımsızlığı için hayat-larını verdiler. Onlar hayal değil,gerçektiler; senin, benim gibi; oku-lundaki, evindeki, işindeki gibi. Ber-kin, Günay, Dilek gibi. Süper insanlardeğildi; içimizden, halktan, sıradan-dılar. Ailelerinin, mahallenin, halkın,vatanın sevgili çocuklarıydılar. He-pimiz gibi, ölesiye seviyorlardı ül-kesini, ailesini. Ağızlara sakız edilmiş,içi boş bir sevgiyle değil; dolu dolu,emekle seviyorlardı. Bilinçli, inançlıve kararlıydılar. Onur, adalet veerdem için savaşıyorlardı. Şehitleri-mizle, düşmana darbeler vurarak,binlerle sokakları, caddeleri sarsarak,büyütüyoruz umudu. Zafere onlarlaulaşacağız, kurtuluşu onlarla kaza-nacağız. Onları sahiplenmek, gele-ceğimizi sahiplenmektir. Halkımızınözlemlerinin, kininin, umudunun tem-

silcileri olan şehitlerimiz; hal-kımızın omuzlarında, anaları-mızın zılgıtlarında, yoldaşla-rının sloganlarında uğurlan-mayı fazlasıyla hak etmişler-dir.

Şehitlerini, YeniŞehitlerleSahiplenen BirGeleneğinMirasçılarıyız

Şehitlerimiz, cenazelerimiz,mezarlarımız; canımızla, ka-nımızla koruduğumuz mevzi-lerimizdir artık. Bir irade sa-vaşıdır, dişe diş çatışma ala-

nıdır. 80 saat, sokak sokak çatıştığımızGazi barikatlarıdır.

Mevzi, düşmanla karşı karşıya kal-dığımız yerdir. Kimi zaman hastanemorgunun önüdür, kimi zaman GaziMezarlığı’nın yoludur. Bu mevzileri-mizi kanımızla, canımızla kazandıkve öyle de korumaya devam edeceğiz.Şafaklar'ın, Bahtiyarlar'ın hesabını so-ran Elif gibi. Şehidimizin yattığı yervatan toprağıdır. Düşmana verilmez.Düşmana korku salan, ölümü tilililerlekarşılayan kahramanlardır.

Şehitlerimizi nasıl sahipleneceğiz?Sibel Yalçın'ın direnişi gibi cenazeside bir örnektir, ülke gündemini belir-lemiştir. Gazete ve TV'ler günlercehaber yaptı; "Miting gibi cenaze" diye.Gerçekten de öyleydi, günlerce sürenbir irade savaşıydı. Sokaklarda bari-katlarla, işgallerle, hesap soran nam-lularla direne direne kazanılmıştı. Bay-raklarımızla, pankartlarımızla halkı-mızın ve yoldaşlarımızın arasında bin-lerle uğurlanıyordu, 16'sında savaşçı,18'inde komutan, Sibel Yalçın. Düş-manın tüm uğraşlarına rağmen cena-zemiz alınmış ve törenimiz şehidimizelayık bir şekilde yapılmıştı. Tören hemkitleseldi, hem de görsel olarak birdevrimcinin cenazesinin nasıl kaldı-rılması gerektiğinin bir göstergesiydi.

Önderimizin cenaze törenini birdüşünelim; dostun ve düşmanın im-renerek, saygıyla, gıptayla izlediğibir törendi. Elbette cenaze törenleri-miz sadece geleneksel bir tören değil;halkların bilincine kazınan, onlara

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

17SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 18: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

umut veren, yol gösteren bir eylemdiraynı zamanda.

Berkin'in cenazesini düşünelim.Anadolu tarihinin en kitlesel tören-lerinden biriydi; Berkin milyonlarla,milyonlar Cephe politikalarıyla bu-luşmuştu. Keza Hasan Ferit Gedikve Günay Özarslan yoldaşlarımızıncenazeleri de yine yakın tarihimizdekiönemli örneklerdendir.

Günay yoldaşımızın cenazesininkaçırılmak istenip, ailesine, arkadaş-larına teslim edilmemesiyle birliktebaşlayan direniş... 80 saat, sokak so-kak, tüm halkın direndiği, şehidimizialmak için yeni şehitliklerin kararlı-lığıyla çatışıldığı bir direnişle kaza-nılmıştı. Cenazelerimizi sahiplenme-nin, onlara yakışır bir tören düzen-lemenin ve onların savaşını sürdür-menin yeni adıydı Günay.

Halkın evlatlarına karşı her türlüahlaksızlığı ilke edinen, insanlıktançıkmış bir düşmana karşı savaşıyoruz.Cenazelerimizi kaçırarak, törensiz

gömerek, ailesini ve yoldaşlarınıgözaltına alarak cenaze törenlerimiziengellemek istiyorlar.

Önder yoldaşımız Sabo'nun şehitdüşmeden önce söylediği sözler, birbakıma geleneğimizin özüdür: "Ce-nazelerimizi Devrimci Sol bayrak-larıyla kaldırın", "Ailelerimizle ilgi-lenin ve onları yalnız bırakmayın."

Evet, şehitlerimizi sahiplenmemizinönemli yanlarından biri de şehit düş-tükleri andan itibaren şehidimizin ai-lesini yalnız bırakmamak, yanında ol-mak ve düşmana el sürdürmemektir.Ailesini tanımıyor, yerini bilmiyorolabiliriz. Ama bulacağız. Dilek'in ce-nazesinde polisin “Cenaze masraflarınıbiz ödeyelim, memlekete gömün, Ga-zi’ye getirmeyin…” diyerek aileyi teh-diti ve hatta para teklif etmesi, bu ko-nuda nasıl bir pervasızlık içinde ol-duklarını da göstermektedir. İmkanve olanaklarımızı sonuna kadar zor-layarak, düşmanın tüm manevralarınıboşa çıkartacak yöntemler bulmalıyız.

Bunun için;1- Düşmanın cenazemizi kaçırma

vb. ihtimalleri göz önünde tutularakgerekli önlemler alınmalı, hazırlıklaryapılmalıdır.

2- Cenazemizi gömeceğimiz me-zarlıktan, dini vecibelerin yerine geti-rilmesi, şehidimizin ailesiyle ilgilen-mekten, cenazenin morga götürülmesi,tören yapılacak yere getirilmesi vb.tüm ayrıntılar düşünülmeli, öncedengerekli hazırlıklar yapılmalıdır.

3- Şehidimiz için yapılacak cenazetöreni; tekrarı olmayan, dost ve düş-man cephesindeki saflaşmaya, ör-gütlenmeye hizmet eden bir eylemdiraynı zamanda. Kitleselliği ve gör-selliğiyle, verdiği siyasi mesajları veyarattığı etkiyle tarihteki yerini ala-caktır. Bu nedenle atılan sloganları-mızdan, taşıyacağımız pankartlara,bayraklara, güvenlik önlemlerine ka-dar hiçbir ayrıntı atlanmadan hazır-lıklar yapılmalıdır.

Dilek’imizin 40 Yemeğinde Buluşalım

1 Mayıs: 1 Mayıs Mahallesi’nde Dev-Genç’liler, 6

Aralık Pazar günü Küçükarmutlu Mahallesi’ndeyapılacak olan Dilek Doğan’ın 40 yemeğineçağrı için 2 Aralık’ta kahve içlerinde sesli çağrıyaptı. Halkın yoğun ilgisiyle karşılaşan Dev-Genç’liler, Dilek Doğan’ın katillerini halka birkez daha teşhir edip yaptıkları çağrı kağıtlarınıkahvelere ve mahalle duvarlarına astı.

İkitelli: 1 Aralk’ta İkitelli M. Akif Mahallesi’nde 6

Aralık Pazar günü yapılacak olan Dilek Doğan 40yemeği için çağrı ozalitleri yapıldı.

Ayaklanma Gazimiz MustafaAli Tombul ve Tutsak Dev-Genç’liler Serbest Bırakılsın!

İzmir Halk Cephesi, 28 Ka-sım’da bir açıklama yayınlayarak,gözaltına alınan Dev–Genç’lilerinve ayaklanma gazisi Mustafa AliTombul’un serbest bırakılmasınıistedi. Açıklamada şöyle denil-di:

“AKP’nin katil polisleri, 19Kasım Perşembe günü İzmir’deterör estirdi. 19 Kasım gecesi pekçok evle birlikte Doğançay veGüzeltepe’deki derneklerimiz;ağır silahlı özel tim polisleri, ak-repler, TOMA’lar ve yüzlerce çe-vik kuvvet eşliğinde basıldı. Amaç;halkın Halk Meclisleri’nde ör-gütlenmesini, bir araya gelip ada-letsiz düzenden hesap sormasınıengellemektir. Gençliğin yozlaş-maya karşı yürüttüğü militan mü-cadelesinin kitleselleşmesinin önü-ne geçmek içindir tüm bu saldı-

rılar. Fakat acizdir halk düşmanları.Kaldıkları evlerden işkencelerlegözaltına alınan 11 kişiden 18yaşın altındaki 4 Dev-Genç’li tu-tuklanarak Şakran Çocuk Hapis-hanesi’ne götürülmüştür. İbrahimGençgör, Can Karakaya, MahirUğur Aktaş, Mustafa Ali Tombul;faşizmle yönetilen, halk düşman-lığıyla, ABD işbirlikçiliğiyle namsalmış AKP iktidarına karşı mü-cadele etmekteydiler.

Halka düşman AKP iktidarı,çocuklarımızın katilidir. Karade-niz’de açlıktan ölen Kübra be-beklerin, Kürdistan’da 12 yaşında13 kurşunla katledilen Uğur Kay-mazlar’ın, Okmeydanı’nda ekmekalmaya giderken vurulan BerkinElvanlar’ın, Ege kıyısına cesedivuran mülteci Aylan bebeklerinkatilidir AKP. 13 yıllık iktidarında100’den fazla çocuk katledilmiş-tir.”

AKP’nin Katil Polisi, Gezi’de KatledemediğiMustafa Ali’yi Şimdi de Tutsak Etmiştir!

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!18

Page 19: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Direniş dolu bir 6 Kasım dahageçirdik.

6 Kasım heyecanı ve hazırlığıaylar öncesinde başlamıştı. Bu yılınayrı bir önemi de vardı. 6 Kasımmücadelesi, Dev-Genç ile özdeşleş-miştir. 24 yıllık bir direniş geleneğiyaratmıştır Dev-Genç.

Bu yıl ise bir halk direnişi ol-muştur 6 Kasım YÖK boykotu.

Sloganımız; “AKP FAŞİZMİNİNKATLİAMLARINA VE PARALIEĞİTİMİNE KARŞI 6 KASIM’DABOYKOTTAYIZ!” idi.

Bu slogan, sadece liseli üniversiteligençlikle sınırlı değil, tüm kesimlerikapsayan bir slogandı.

Boykotu en genelinde bir adaletboykotu gibi örgütledik.

6 Kasım öncesi her mahallede li-selilerle toplantılar örgütledik.

Toplantıların ilk konusu “YÖKnedir, ne zaman kuruldu neden YÖK’eihtiyaç duyuldu, şu anki işlevi nedir?“gibi sorularla nasıl bir eğitim sistemiiçerisinde okuduğumuzun farkınavarmaktı. İlk tartıştığımız konularbunlar oldu.

6 Kasım günü gelip çattı. Heyecanve coşkuyu iç içe yaşıyoruz. Kendiboykot bölgemizden çıkıp tüm İs-tanbul boykotunu düşünüyoruz, baş-ladı mı acaba, neler yapıldı, gözümüzkulağımız haberlerde. Şişli bölgesiolarak hedefimiz, örgütlü olduğumuzokullarda işgallerle yürüyen bir boy-kot gerçekleştirmekti.

Çalışmalarımıza baktığımızda enverimli geçecek ve en örgütlü oldu-ğumuz okullar, İTO Lisesi ve HalilRıfat Paşa Lisesi’ydi.

Sabahın en erken saatlerinde okul-lara girmeye başladık. Çünkü geçkaldığımızda girmek daha zor ola-caktı. Ki zaten boykot için okullarıyine karakol haline getirmişlerdi.

Aldıkları tüm önlemler boşunaydı,biz ne olursa olsun okullara girecektik

ve dersleriboykot ede-cektik. Boyk-otumuzun ilkeylemini Ha-lil Rıfat PaşaLises i ’ndepankart sal-landırıp sınıfkonuşmalarıyaparak ger-çekleştirdik.

B o y k o tnedeniyle sı-nıfların bir-çoğu boştu ve derse gelmemişti öğ-renciler. Gelenlerden bazıları da bi-zimle birlikte okuldan çıkıp İTO Li-sesi’ndeki boykota katılmaya geldiler.

İTO Lisesi, polis ablukasınınen yoğun olduğu okuldu. Boy-kota izin vermemek için, öğ-rencilerin mücadelesini sindir-mek için orada olduklarını bi-liyorduk.

Biz de İTO Lisesi’ndeki boy-kot için inatçı ve ısrarcıydık,çünkü burası Berkin’in mahal-lesi ve o okulda boykot yapmakonur meselesiydi bizim için.

Ve nitekim ne olursa olsun kara-rımızdan vazgeçmedik. Başta da be-lirttiğim gibi, hepimizin ilk deneyi-miydi boykot yapmak. Bunun deva-mında savaş alanındasın, düşmanlayüz yüzesin. Birçok duyguyu iç içeyaşamak mümkün.

Asıl o okullarda bizim olmamızgerekirken, sanki savaşa gider gibihazırlanmış bir düşman vardı karşı-mızda ve okulu kuşatmaya almıştı.Korku ve tereddütlerimiz elbetteoldu; ama asıl önemli olan, bunateslim olmamaktı. Programımızı ha-yata geçirdik.

İlk girişimizde pankartı sallan-dırdık, ardından saldırdılar ve okuldan

dışarı çıkardılar bizi. Saldırı ardındanbiraz moralsizlik yaşandı “giremeyizbir daha okula, her yeri tutmuşlar,boykotu başaramayız” gibi.

Hemen toplandık ve durumu de-ğerlendirmek için tekrar bir arayageldik. Evet, biz bu yüzden de boy-kottaydık. Okullarımız karakol halinde,bizi vuranlar okullarımıza girerken bi-zim girişimiz engelleniyor, okullardakendi düzenine zarar vermeyecek genç-ler, öğrenciler yetiştiriyorlar, bilimdenbilimsellikten uzak gerici bir eğitimveriliyor. İşte bu yüzden boykottayızbiz. Boykot yapmak için sebebimizhaylice fazla ve bunları tekrar hatırlayıpve hep birlikte tekrar yüklendik.

Kısacası; polisin tüm engel-lemelerine rağmen biz bu liseye3 defa girdik ve her girişimizdepankartımızı astık.

Burada önemli olan, bizimısrarımız ve cüretimizdi. Eylemeyön veren; düşmanın saldırılarıdeğil, bizim kararlılığımız oldu.

Ve aynı zamanda bir arkadaşımız,boykotun en başından bitişine kadareyleme emek harcayan ve yön verenoldu. İşte Liseli Dev-Genç; emekte,ısrarda ve inisiyatif almada en öndeolmanın örneğini gösterdi.

6 KASIM Boykotunun Öğrettiği:Bir Eylemin Başarısı; Emek, Israr,

Doğru İnisiyatif ve Cürettir!Liseli Dev-Genç, 6 Kasım’da Bunun Örneği Oldu!

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

19SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 20: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Ankara Üniversitesi:24 Kasım’da Ankara Üniversi-tesi Cebeci Kampüsü’nde Dev-Genç’liler anket çalışması yap-tı. Dev-Genç’liler, öğrencilereparasız ve bilimsel eğitim içinmücadele ettiklerini, bu müca-delede yakın zamanda Mimar Si-nan Üniversitesi’nde 7 arkadaş-larının tutuklandığını anlattılar.Öğrencilerin siyasal olaylardandolayı eylemlere katılan öğren-cilere okulun fişleme yaptığını,çoğu öğrencinin bu konuda ra-hatsız olduğunu anlattılar. Dahasonra okulun siyasal, hazırlık veyemekhane bölümlerine ozalit

asıldı. 25 Kasım’da ise, CebeciKampüsü Siyasal Fakültesi’ndeDev-Genç’liler masa açtılar. Sa-bah 10.00’dan 15.00’a kadaraçık kalan masada anket çalış-ması ve bildiri dağıtımı yapıldı.

Ankara ODTÜ:ODTÜ’de 26 Kasım’da hazırlıkbölümünde Dev-Genç’liler anketçalışması yaptı. Parasız ve bi-limsel eğitim üzerine tutuklananöğrenciler ve hazırlık bölümün-deki yüksek fiyatlı sınavlar üze-rine öğrencilerle sohbet edildi.Akşam saat 18.00’da çalışmalarbitirildi.

İzmir Dev-Genç son zamanlardabaskınlarda alınan arkadaşları için 29Kasım’da yazılı bir açıklama yaptı.Açıklamada şöyle denildi:

“19 Kasım’da sabah 6.45’teAKP’nin katil polisleri tarafından İz-mir’in birçok mahallesinde onlarca evebaskın yapıldı. 11 devrimci işkencelerlegözaltına alındı. Tıraş bıçaklarını,gemici düğümlerini suç unsuru olarakgösterdiler. Evlerimize silahlarla girip,silah doğrultarak korkutmaya çalıştı-lar. Araçta yoldaşlarımızın başınapoşet geçirip infaz etmeye götürürgibi işkencelerle emniyete götürdüler.Gözaltına alınan 4 Dev-Genç’li “Ma-

hir Uğur Akbaş, Can Karakaya, İb-rahim Gençgör, Mustafa Ali Tom-bul”, sözde gelen ihbar maili ile kom-plolarla apar topar tutuklanıp ŞakranÇocuk Hapishanesi’ne götürüldüler.AKP’nin katil polislerini uyarıyoruz;ne gözaltılar, ne tutuklamalar, ne dekatliamcı AKP’nin sindirme politika-ları bizleri yıldıramaz. Bizler Dev-Genç’liyiz; Elif, Şafak, Bahtiyar’ınöğrencileriyiz. Bir gider bin geliriz.Geldiğimizde yoldaşlarımıza yapılanişkencelerin hesabını sorarız. AKP’ninsavcı ve hakimlerine sesleniyoruz;Tutuklanan Dev-Genç’liler derhalserbest bırakılsın!”

28 Kasım’da Liseli Dev-Genç’lilerokullarda yaşanan sorunlara çözümgetirmek için bir araya geldiler. Top-lantıda gündem üzerine sohbet edildi.Ayrıca Dersim’de açılacak olan BerkinElvan Kütüphanesi için ihtiyaç listesibelirlendi. Önümüzdeki süreçte de li-selilerle bir araya gelinerek okullarda-ki sorunları paylaşmak için buluşulacak.

Liseli Dev-Genç Halk Okulu1 Mayıs Mahallesi’nde 30 Kasım’da

Liseli Dev-Genç’liler Halk Okulu çalış-ması yaptılar. Bu haftaki Halk Okulun-da “Anadolu İhtilalinin Öncüsü ce ZafereTaşıyacak Gücüz” konusu işlendi. 11 Li-seli, Halk Okulu çalışmasına katıldı.

Antalya’da Öğrenci Meclisleri Semineri25 Kasım’da Antalya Eğitim-Sen’de “Öğrenci Meclisleri’nin so-runlarımıza çözüm bulmak için kurulması gerektiği, halk düşma-nı olmayan herkesin katılabileceği, öğrenci gençliği sorunlarımızetrafında birleştirecek bir güç olduğu, gençliğin kendi kendini yö-netebilmesinin sağlanacağı ve meclisler için nasıl bir çalışma yoluizleneceği” konuşuldu. Seminer sonunda bir liseli okulundaki kan-tin fiyatlarının pahalılığı-sağlıksızlığı ve okulundaki kırık potala-rın oluşturduğu sorunlar için bir toplantı yapma kararı alındı. Se-minere 8 öğrenci katıldı.

Tutsak Dev-Genç’liler Serbest Bırakılıncaya Dek

Eylemlerimiz SürecekDev-Genç’liler 29 Kasım’da Antalya Cum-

huriyet Meydanı’nda “Tutsak Dev-Genç’lilerSerbest Bırakılsın” talebiyle oturma eylemi ger-çekleştirdi. 8 kişiyle yapılan eylemin amacını an-latan bir basın açıklamasının ardından 2 saatlikoturma eylemine geçildi. Oturma eylemi ve ba-sın açıklaması sırasında”Yaşasın Dev-Genç Ya-şasın Dev-Genç’liler”, “Devrimci Tutsaklar Onu-rumuzdur”, “Öğrenciyiz Haklıyız Kazanacağız”sloganları atıldı. Oturma eylemi sırasında marş-lar söylendi, ajitasyonlar çekildi. Merak eden hal-kımıza bu eylemin amacının “Adalet isteyen vebu isteğini demokratik haklarını kullanarak dilegetiren 7 Dev-Genç’linin tutuklanması sonrasındao arkadaşlarının serbest bırakılmasını isteyen 2 ar-kadaşın da tutuklanması” anlatıldı. Oturma ey-leminde halkla birlikte halaylar çekildi.

Oturma eyleminin yanında Dev-Genç’lilerstant kurdu. Kurulan masada 10 adet Yürüyüşdergisi, 5 adet Dev-Genç dergisi, 2 adet Tavırdergisi, 1 adet Gençlik-2 kitabı, 1 adet F TipiFilm, LGBTİ, Sınıf ve Faşizm broşürleri hal-kımıza ulaştırıldı. Eylem “Varsa Cesaretiniz Ge-lin” marşı ve “Elif Şafak Bahtiyar, Yıkılacak Sa-raylar”, ”Şafak Yayla Yaşıyor Dev-Genç Sa-vaşıyor” sloganlarıyla bitirildi.

Paralı Eğitime Karşı Birleşmeli ve Mücadele Etmeliyiz

Ülkemizde Gençlik

Liseliler Sorunlarını Çözmek İçin Buluşuyor!

Komplolarla Tutuklanan Dev-Genç’liler Serbest Bırakılsın!

Bir Gider Bin Geliriz! Geldiğimizde Yoldaşlarımıza Yapılan İşkencenin Hesabını Sorarız!

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!2 0

Page 21: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Gözaltılar Tutuklamalar Bizleri Yıldıramaz

6 Kasım’da gözaltına alınan veardından serbest bırakılan HatayDev-Genç’lilere baskı, tehdit veyıldırma politikaları devam ediyor.Önce KYK (Kredi ve Yurtlar Ku-rumu) yurdunda kalan bir Dev-Genç’liye, gözaltındaki arkadaşlarınısahiplenirken gözaltına alınmasıbahane edilerek yurt müdürlüğü ta-rafından soruşturma açıldı ve yurt-tan uzaklaştırılmakla tehdit edildi. 1Aralık’ta açıklama yapan HatayDev-Genç’liler, “Buradan da açık-ça görülüyor ki polis ve MKÜ Rek-törlüğü işbirliği içindedir. Korkmu-yoruz, yılmayacağız! Adalet talebi-mizden vazgeçmeyeceğiz!” dedi.

Ege Kültür SanatMerkezi

Derneği’nde FilmGösterimine Çağrı

Kestanemizi Pişiriyoruz, Fil-mimizi İzliyoruz!

13 Aralık Pazar günü Güzel-tepe Ege Kültür Sanat MerkeziDerneği’nde Bhagat Singh fil-mini izleyeceğiz. Filmle beraberkestanelerimizi pişireceğiz. Tümhalkımızı davet ediyoruz.

Tarih: 13.12.2015 PazarSaat: 18.00

Okmeydanı: Liseli Dev-Genç’liler 1Aralık’ta Halil Rıfat Paşa Lisesi içinde ku-rultay çalışması yaptı. Okul idaresi lise-lilerin çalışma yapmasını engellemeyeçalıştı. Okul idaresi polisi aradı. Ardındansivil polis ve ‘Özel Harekât Polisi’ okulagirdi. Okul içinde Liseli Dev-Genç’lilerigözaltına almak isteyen polisler başarılıolamayınca okul idaresinden güvenlikkamera kayıtlarını alarak ayrıldı.

Liseli Dev Genç’liler 29 Kasım’da 5-6 Aralık’ta Okmeydanı’nda yapılacakolan kurultay için 70 adet Liseli Dev-Gençkurultay afişi astı. Ayrıca 30 Kasım’da 1Liseli Dev-Genç’li Halil Rıfat Paşa Lise-si’ne giderek kurultay için okul içerisin-de pankart açtı. Liseli Dev-Genç’li 15 da-kika boyunca pankart açıp slogan attı veajitasyon çekti. Ve 2 Liseli Dev-Genç’liafiş çalışması yaptıkları sırada polis taci-ziyle karşılaştı. Bütün engellemelere rağ-men bir saatte 103 adet Liseli Dev-GençKurultay afişi yaptı.

Sarıgazi: 25 ve 28 Kasım’da liselilertoplantı gerçekleştirdi. Toplantıda “verilensözü tutma” ve “disiplinli olma” konularıüzerine tartışıldı. Ardından dergi dağıtımınaçıkan liseliler, toplamda 48 dergiyi halkaulaştırdı. 25 Kasım toplantısına 10, 28 Ka-sım’dakine ise 8 liseli katıldı.

Liseli Dev-Genç’liler 1 Aralık’ta saat 7.00-12.30 arası Sarıgazi TOKİ Lisesi’nde LiseliDev-Genç Kurultayı için okulun içine 6 adetafiş astı, 20 adet yazılama yaptı. Okulun öğ-rencileriyle tek tek kurultay hakkındakonuşuld u. Saat: 12.45’te Sarıgazi Ticaret Li-sesi girişine okulun öğrencileriyle birlikte “5-6 Aralık’ta Liseli Dev-Genç Kurultay’ında

Buluşalım / Saat:11.00-19.00 / Yer: Ok-meydanı’’ yazılı pankart asıldı. Okulun öğ-rencileri destek için, “Yaşasın Dev-Genç, Ya-şasın Dev-Genç’liler” sloganını attılar. Sa-rıgazi’de toplam 35 adet afiş, 20 adet yazı-lama yapıldı.

Gazi: 26 Kasım’da Liseli Dev-Genç’li-ler Gazi Ticaret Lisesi içerisine 20 afiş,okul dışına ise 40 afiş astı. Okul içerisin-de 140 bildiri öğrencilere ulaştırılırken öğ-rencilere kurultayın önemi ve Liseli Dev-Genç’lilerin çalışmaları anlatıldı. Ayrıcamahalle içerisinde de birçok duvar yazı-lamaları ve afişleme yapıldı.

1 Mayıs: Liseli Dev-Genç’liler, 3001.Cadde üzerinde Liseli Dev-Genç kurultayıiçin masa açtı. Liseliler 20 tane liseliyle bi-rebir sohbet edip kurultayı anlattı. 3 saatsüren masa çalışması büyük bir verimli-likle sona erdi. Liseli Dev-Genç’liler 5-6Aralık’ta yapılacak “Liseli Dev-GençKurultayı” için afiş çalışması yaptı.Cemevi, Merkez ve Karakol Durağı Böl-gesinde toplamda 80 afiş astı.

Bahçelievler: Liseli Dev-Genç’liler 1Aralık’ta Yenibosna Lisesi girişine akşam çı-kış saatinde “5-6 Aralık’ta Liseli Dev-GençKurultayı’nda Buluşalım” yazılı pankartasarak lise çıkışı 40 adet bildiri dağıttı.

ANKARA: 30 Kasım’da Ankara EgeLisesi’nde, Liseli Dev-Genç’liler 2 Ara-lık’ta lise önünde “parasız, bilimsel, de-mokratik eğitim ve Berkin için” yapa-cakları basın açıklamasına çağrı çalışma-ları yaptı. Sınıflara girip ajitasyon çekenliseliler 520 bildiri dağıttı.

Liseli Dev-Genç Kurultay Çalışmaları Baskılara Rağmen Tüm Hızıyla Devam Ediyor

Parasız Eğitim Hakkımızı İstiyoruz, Alacağız!

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

2 1SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 22: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Ülkemiz, emperyalizmin yeni sö-mürgesi konumunda bir ülkedir. Yanisiyasal, askeri, ekonomik, kültürel,her anlamda emperyalizme bağımlıyız.Emperyalizm, bizi sömürme işini ül-kemizdeki işbirlikçileri oligarşi ara-cılığıyla yapar ve çürüyen kapitalizmbiraz daha fazla süre ayakta kalabilsindiye bunu faşizm ile yöneterek yapar.

Kapitalizm, dolayısıyla da oligarşive onun siyasal alandaki temsilcisiiktidarların çelişkileri, yönetememekrizleri derinleştikçe ve doğalarıgereği baskıyı, terörü, sömürüyü art-tırırlar. Tıpkı bugün AKP iktidarındaolduğu gibi, düzen partilerinin basitmuhalefetine bile tahammül yoktur.

Demokrasiye, halklara yapılansaldırıların, yaşatılan acıların hesabınısormak görevi de; iktidar iddiasıylasavaşan, her ne koşulda olursa olsunsilahlı mücadeleden sapmayan birörgüt olan Parti-Cephe’nin omuzla-rındadır.

Teknik olarak büyük olanaklarasahip bir düşmana karşı olanaksızlıklariçinde savaşıyoruz. Belki onların elin-deki imkanların binde biri bizde yok.Halkın canına dahi göz koyanlarıncanını alacağız diyoruz; ama düş-mandaki gibi tankımız, topumuz, en-vai çeşit silahlarımız, bombamız, do-nanımlı askeri üslerimiz yok. AncakBertolt Brecht’in de şiirinde söylediğigibi “Tankınız ne güçlü generalim/Ama ister onu da kullanacak insan.”İşte bizim de gücümüz haklılığımızdangeliyor; yani halk için savaşıyor ol-mamızdan, dünyadaki en güçlü önemlikaynağı “insan”ın bizden taraf ol-masından…

Faşizmin saldırılarını ve bizim desavaşı yükselttiğimiz bu süreçte savaşgerçeği de kendini gösteriyor. Savaşınbir tercih değil, zorunluluk olduğukoşullarda da doğal olarak savaş biz-den bağımsız yürümüyor. Kim oldu-ğumuzun, hangi alan-birimde çalışıyorolduğumuzun, örgütlülüğümüzün nedüzeyde olduğunun bir önemi yok;

biz savaşı örgütleyeceğiz. Ne ekersekonu biçiyoruz.

Bugün baktığımızda yılların emek-leriyle savaşçı olmuş, kemikleri içinbile ölüme yattığımız yoldaşlarımızolanaksızlıklar nedeniyle tutsak edi-liyor, şehit düşüyorsa burada kendi-mize dönüp bakacağız. “Ben ne yap-tım? Demokratik alanda çalışıyorum,hareket alanımda bir sınırlama yok;halk derya deniz. Bütün kapılar bençalarsam, anlatırsam açılacakken;silahlı mücadeleyi geliştirecek ola-nakları sağladım mı?” İşte bu sorularaverecek olumlu cevaplarımız yoksadönüp yeniden kendi pratiğimize ba-kacağız.

Demokratik kafa yapısını bıraka-cağız. Nedir demokratik kafa yapısı;demokratik mücadelenin tali mücadelebiçimi olduğunu; temel olanınsa silahlımücadeleyi geliştirmek olduğunuunutmaktır. Demokratik alanda yap-tığımız her çalışmayı esasta savaşıbüyütmek için yapıyoruz.

İşte demokratik kafa yapısındakiinsanlar, bu çalışmanın bir aracı ol-duğunu gözardı eder. Elindeki dergiyio eve vermeye çalışır; ancak o evibir savaşçımız için temiz ev, silahla-rımızı saklamak için zula yapmayıdüşünmez. Girdiği bir esnaf dükka-nında komün satışını yapar, çıkar;orayı bir tampon yer olarak kullanmayıdüşünmez.

Köylere konser çalışması yapmayagider bileti verir; ama o köylüleregerilla ilişkisi olabilecek insanlar gö-züyle bakmaz. Yeni tanıştığı bir insanıkuryemiz yapmayı ya da savaşın ih-tiyaçları için maddi kaynak sağlayacakbiri haline getirmeyi düşünmez, he-deflemez; günü kurtarmaya bakar,dar görüşlüdür.

Oysa savaşçı kafa yapısındaki in-san; savaşı örgütler, geleceği örgütler,ihtiyaçları geniş bir bakış açısıyladüşünür, bugünden karşılamaya çalışır.

Faşizmle yönetilen bir ülkede ya-şıyoruz dedik, hele de bizim gibi oli-

garşinin ve emperyalizmin korkulurüyası bir hareket için legal ve illegalalan arasında kalın çizgiler yok.

Her an aranmamız çıkabilir ya dasavaşı büyütmeye gidebiliriz. Bu du-rumda hareketten ev, silah, para bek-lemek yerine illegal alan için gerekliihtiyaçları daha demokratik alanday-ken örmeliyiz. Demokratik alandaçalışma yapan insanlarımız; kendineher aya bir silah, bir temiz ev vetampon yer bulma hedefi koymalıdır.İllegal alanda çalışma yapan insanlarada her zaman hazır ev, para, silahbulunamayabilir.

Bir savaşçıya gerektiğinde “silahbul, şu hedefi vur” dendiğinde negerekiyorsa onu yapacaktır. İşte bunedenle yarını bugünden örgütleme-liyiz. Demokratik ya da illegal alan-daki kadrolarımız bu bakış açısıylabakmalıdır ve kendi olanaklarını ken-disi yaratmalıdır.

Amerika yayınladığı raporda nediyordu: “Paraları yok, büyük silah-ları da yok, bu nedenle küçük silah-larda uzmanlar; ama örgüt tank ge-tirin dese o tankı bulur getirirler.”Yine bir rapora göre ise Ortadoğu’dakien tehlikeli örgüt, dünyadaki ise enfakir örgütlerden bir olduğumuz söy-leniyor. Baş düşman bile bunları söy-lüyorsa bizim pratiğimizin de bunadenk düşmesi gerekir.

İbrahim Çuhadar, eyleminden öncekalacak temiz ev olmadığı için fedayıkuşanmış halde inşaatta kalıyorsa,Fırat Özçelik, bombasının patlama-masıyla yine bir savaşçımız mermi-sinin bitmesiyle birlikte tutsak düşü-yorsa bunların sorumlusu biziz.

Biz sırtımızı halka dayarız. Arka-mızda büyük şirketler, sermayedarlaryok; ama koskoca bir halk var, sa-vaşmak için neye ihtiyacımız varsakarşılayabilecek bir halk…

Bu nedenle her Cepheli, bizim enbüyük sermayemiz olan halka gitmelive kendi olanaklarını kendisi yarat-malıdır.

Arkamızda Büyük Şirketler, Sermayedarlar yok. Biz Sırtımızı Halka Dayarız. Savaşın Bütün İhtiyaçları Halktadır...

KENDİ OLANAKLARIMIZI YARATMALIYIZ!

“Devrimci mücadele ve savaşta belirleyici olan kadrolar ve siyasi çizgidir. Tayin edici güç halk kitleleridir”

Savaş ve

Biz

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!22

Page 23: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Avrupa Komisyonu, 10 Kasım2015 günü genişleme paketini açık-ladı. Aynı tarihte "Genişleme StratejiBelgesi" ve Türkiye dahil tüm adayve potansiyel aday ülkeler için İler-leme Raporlarını da yayınladı.

Türkiye hakkındaki ilerleme ra-poru, 1998 yılından bu yana hazır-lanmaktadır. Bu son rapor; 18’inciİlerleme Raporudur. Rapor, seçim-lerden önce yayımlanması gerekirken,AB Komisyonu Başkanı Juncker’intalimatıyla, üç kez ertelendikten sonrayayınlandı. Bu raporların, Türkiye’ninAB üyeliğine hazırlık sürecinde, kay-dettiği ilerlemeleri yansıttığı ifadeedilmektedir.

Peki şu soruyu sorabiliriz? İler-lemenin ölçütü nedir? Rapor hangikıstaslara göre değerlendiriliyor.Kimin kriterleri ya da çıkarlarıdikkate alınıyor?

Elbette halkın genel çıkarları dik-kate alınmıyor? Emperyalizmin eko-nomik, sosyal, siyasal çıkarlarınagöre değerlendirme yapılmaktadır.Temel haklar ve özgürlükler, yargıbağımsızlığı, ifade özgürlüğü, refah,işsizlik gibi alanlardaki halkın so-runları; emperyalizmin çıkarları içintehlike oluşturduğu oranda dikkatealınır ve değerlendirme konusu yapılır.

Örneğin G20 zirvesinde emper-yalistler, gelir dağılımı arasındaki uçu-rumdan bahsettiler ve bunu dengele-mek gerektiğini söylediler. Bu sorunu,varsıl ile yoksul arasındaki dengesiz-likten rahatsız olduklarından konuş-madılar. Bunun yaratacağı sonuçtan,daha önce, 1996’da, tekelci burjuva-zinin örgütü TÜSİAD Başkanı Tun-cay Özilhan’ın söylediği “Gecekon-dulardan gelip boğazımızı kesecek-ler” korkusundan kaynaklı halkın aç-lığını konuşmak zorunda kalıyorlar.

Avrupa Birliği ismini verdikleriemperyalist ittifak için risk oluştur-muyorsa, hak ve özgürlüklerin ihlaledilmesinde herhangi bir problembulunmamaktadır.

İlerleme raporunun amacınışöyle ifade edebiliriz:

1- Yeni-sömürge ülkelerin, em-peryalist ülkelerin ihtiyacına göreşekillenmesini sağlamak, onları bunagöre denetlemek ve zorlayıcı etkiyaratmak.

2- Demokrasi, özgürlük, temelhaklar, güvenlik gibi kavramlarlahalkların gözlerini boyamak...

3- Avrupa Birliği adı altındakiemperyalist kriterleri ve kültürü halk-lara benimsetmek.

Avrupa Birliği’ninFaşist AKP ileBir Çelişkisi Yoktur!

İlerleme raporu, 1 Kasım seçi-minden önce hazırlanmıştı ve dahaönce açıklanması gerekiyordu. Bü-tün ilerleme raporları Ekim ayı or-tasında açıklanır. Ama bu sefer Al-manya Başbakanı Angela Merkel,Türkiye'ye geldi. Suriyeli sığınma-cılar karşılığında Türkiye-AB iliş-kilerinin ilerletilmesi gibi bir pazar-lık yapıldığı bilinmektedir.

AKP de seçimden önce bu tür birraporun açıklanmasının çok yararlıolmayacağını belirtti. Bu yüzden ra-porun açıklanması ertelendi. AKP'yizor durumda bırakmak da istemedi-ler.

.

İlelerleme Raporu,Avrupa EmperyalistÜlkelerin Türkiye’yeVerdiği Karnedir

Ve basında yansıtılanın aksine bukarne emperyalizm açısından, Tür-kiye'nin işbirliği açısından kötü birkarne değildir. Avrupa Türkiye'denmemnundur. Hak ve özgürlükler ko-nusunda yapılan değerlendirmeleribir yana bırakırsak, ekonomik vesosyal politikaları açısından Türki-ye'den memnundur.

Emperyalistler rahat sömürebil-mek için istikrara ihtiyaç duyarlar.

Sermayenin şeffaf bir yargıya, in-sanların devlete ve kurumlarına güvenduymasına ihtiyacı vardır. Bunlar ol-mazsa halkın öfkesi artar, ayaklan-malar olur, yönetememe krizi büyür.Temel haklar ve özgürlükler konu-sundaki ihlaller de istikrarı bozduğu,diğer politikaların yaşama geçiril-mesini engellediği için risklidir. Bunedenle bu konularda değerlendirmekonuları içerisinde yer alır.

Değerlendirme konusu yapılanve basına yansıyan bölümlerin birkısmı şöyledir:

Erdoğan endişe kaynağı: 7 Ha-ziran seçimlerinde, Cumhurbaşka-nı’nın, yönetimdeki partiyi destek-lemesi ve medyaya baskının artmasıendişe yarattı. Cumhurbaşkanı; iç vedış politikayla ilgili birçok konuyadahil oldu; ki bu da onun anayasalyükümlülüklerini çiğnediği eleştirisineneden oldu.

Karşıtlık, parlamentoyu vurdu:Siyasi karşıtlık, parlamentonun ça-lışmasını engelledi. Siyasi partilerve milletvekili dokunulmazlığı ko-nusunda Avrupa standartlarında iler-leme sağlanmadı.

Barış süreci ‘acil’: Kürtlerlebarışı sürdürmek kaçınılmaz acili-yettedir. Barış sürecinin yeniden baş-laması için koşulları yaratmak, hü-kümetin sorumluluğudur. Dolmabah-çe görüşmesinin de içerisinde yeraldığı bazı adımlar olumluydu.

MİT de hesap vermeli: Askerive istihbarat servisleri parlamentodahesap verme sorumluluğundan yok-sun.

Torpiller raporda: Kamuya gi-rişteki sözlü sınavlarda, siyasi mü-dahale ve yüksek sayıda kişi sınavaalınmadan kamuya atandığı için, sis-temin güvenilirliği zayıflamıştır. Söz-de paralel yapı iddiasıyla işten çı-kartmalar ve tenzili rütbeler ciddiendişe kaynağıdır.

Mahkemeye müdahale var: Da-vaların dağıtılmasını öngören elek-

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

23SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

‘AB İlerleme Raporu’ Yeni Sömürgeleri, Emperyalistlerin Çıkarlarına

Uyumlu Hale Getirmek İçin, Ayar Belgesidir!

Page 24: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

tronik sisteme karşın uygulamada,seçilmiş adalet ve mahkemelere siyasimüdahaleye dair çok sayıda raporvar.

Deniz Feneri ve 17-25’e mah-kumiyet yok: Yolsuzlukları soruş-turma, kovuşturma ve mahkumiyetkayıtları yetersiz. Deniz Feneri veAralık 2013 yolsuzluk kovuşturma-ları, mahkumiyetsizlikle sonuçlan-dı.

Hukukta sınıflandırma yok:Yargı kararlarına ulaşılabilmesinekarşın bunlar sınıflandırılmamış. Buda yargıda birliği önünde engel. İd-dianamalerin kalitesizliği, delillerleuyumlu olmaması, ciddi endişe kay-nağı. AİHM kararlarıyla örtüşmeyenanti-terör yasası ve çok sayıda gizlitanık kullanılması problem olmayadevam ediyor.

Örgütlü suçta sayı düştü:2014’te 129, 2013’te 653 olan örgütlüsuçta sayı; 2015’te 69’a düştü. 100bin kişiye 557 polis: Türkiye’dekipolis sayısı 432 bin 768. Her 100bin kişiye 557 polis düşüyor.

PKK’ye karşı orantılı olmalı:PKK, AB’nin terör listesinde olmayadevam ediyor. Kendini savunmakTürkiye’nin hakkı ama alınan ön-lemler orantılı olmalı.

Geriye gittiniz: İfade ve toplanmaözgürlüğü alanında son iki yıldaönemli şekilde geriye gidiş vardı.Mart 2014’te çıkartılan istihbarat ya-sası AİHM kararlarına aykırı. Bu dadüzensiz ve kısıtlayıcı uygulamalarla,siyasi baskıyla, işten çıkartmalarlave gazetecilere karşı oto sansüre deyol açan mahkeme kararlarıyla ifadeözgürlüğünü tehdit ediyor.

Örgütlenme özgürlüğü aşırı de-recede kısıtlı; azınlıklara ve savun-masız gruplara ayrımcılık yapılma-ması özendirilmiyor; ceza ve anti-terör yasaları AİHM içtihatlarıylauyumlu değil.

Anayasa yetersiz: Usulsüz kı-sıtlamalara izin veren Anayasa, ifadeözgürlüğünü korumuyor. Yüksek dü-zeyli siyasilere ve Cumhurbaşkanı’nahakaret iddiasıyla açılan davalarAİHM kararlarıyla uyumlu değil.

Siviller öldü: PKK’ye yönelikoperasyonlarda, Temmuz-Eylül ara-

sında, 20’si çocuk onlarca sivil ve120 güvenlik görevlisi öldü. Ciz-re’deki 9 günlük sokağa çıkma yasağısırasında 20’den fazla sivil öldürül-dü.

Yukarıda yapılan değerlendirme-lere, hem belirttiğimiz gibi istikrarısağlamak hem de halkta büyük biröfke yaratan adaletsizliği görmezdengelmediklerini göstermek için yerverdiler.

İlerleme Raporunun AsılYüzü Basına Yansımadı...

İlerleme Raporunun asıl önemlikısmı ise basına hiç yansımadı. Tür-kiye'nin ekonomik ve sosyal alandakipolitikalarını emperyalistlerin ihtiyacıiçin düzenlenmesi istenmektedir.

Örneğin, Malların Serbest Dola-şımı başlığı altında şöyle bir değer-lendirme yapılmıştır. “İlaçlar, tekstilürünleri, ikinci el veya yenilenmişürünler ve "alkollü içkiler gibi alan-larda ticarette teknik engeller halabulunmaktadır.” Emperyalistler, kendiürünlerinin bizim iç piyasamızda is-tedikleri gibi dolaşmadığından, daharahat piyasaya süremediklerinden şi-kayet ediyorlar. Çünkü onların ül-kemizdeki pazarda daha fazla payaihtiyaçları var.

İşçilerin Serbest Dolaşımı başlığıaltında yapılan değerlendirmede;

Yabancıların ülkemizde sağlıkalanından eğitim alanına kadar iste-dikleri alanda iş kurabilmeleri veburalarda yabancıların çalıştırılma-sının sağlanmasıyla, yabancılara ça-lışma alanı açılınca hem işçi ücretleriucuzlayacak, hem de işin niteliği dü-şecektir. Yabancı sağlık elemanlarınınçalıştırılması için bir takım düzenle-meler yapılmıştı zaten.

Bir diğer başlık ise SermayeninSerbest Dolaşımı ismini taşıyor. Ül-kemizde yabancıların arazi, arsa, ko-nut gibi gayrimenkul konularda maledinmesi sınırlandırılmıştır. Şirketkurmaları sınırlandırılmıştır. Bu sı-nırlandırılmaların da kaldırılması is-tenmektedir.

Yine özelleştirmeler konusunda“Özelleştirme yeniden hızlansa dagöreceli olarak düşük seviyelerdekalmıştır.” demişlerdir. Hukuk sistemi

konusunda, “ilerleme kaydedilme-mekle birlikte, adli sistem göreceliolarak iyi işlemeye devam etmektedir”denilmektedir...

İlerleme raporu 92 sayfadan oluş-maktadır. İlerleme konusunda 33 fa-sılda değerlendirme yapılmıştır. “Ada-let, Özgürlük ve Güvenlik” bölümü-nün sonunda “Adalet, özgürlük vegüvenlik alanında iyi düzeyde iler-leme kaydedilmiştir.” denilmektedir.AKP iktidarı emperyalistler ne isti-yorsa onu yapıyor, onlarca yasayıonlar için çıkarttılar.

Esnek ve güvencesiz çalışma, is-tihdam politikaları, sosyal güvenlikpolitikaları hep emperyalistlerin is-tedikleri şekilde yapıldı. Avrupa em-peryalistleri, halkı daha da sömüren,çalışma koşullarını ağırlaştıran, özel-leştirmelere hız veren, taşeronlaştır-mayı yaygınlaştıran politikaların ye-terli olmadığını ve daha ilerisini dü-zenlemesini istemektedir.

Sonuç Olarak;1- AB ilerleme raporları emper-

yalist Avrupa ülkelerinin ihtiyacınagöre düzenlenmektedir.

2- Temel hak ve özgürlüklerkonusunda yaptıkları değerlendir-meler; adaletsizlik karşısında hal-kın öfkesinin büyümesinden, em-peryalistlerin bunu görmezliktengelemiyor olduklarındandır.

3- AB ilerleme raporları siyasiraporlardır. Çıkarları neyi gerektir-yorsa ona göre şekillenir.

4- AB ilerleme raporları halkınadalet mücadelesine, hak ve öz-gürlüklerin kazanılması mücade-lesine hiçbir katkı sağlamaz.

5-Avrupa emperyalistleri bu iler-leme raporları ile Türkiye'yi dahada bağımlı hale getirmek istiyorlar.

6-AB ilerleme raporları Türki-ye'nin sosyal ve ekonomik politi-kalarını değiştirmek ve emperya-listlerin çıkarlarına uyumlu halegetirmek için işbirlikçi iktidar açı-sından zorlayıcı bir etki yaratır.

7-Avrupa emperyalistlerinin, Tür-kiye'den çıkarlarının ne olduğunuanlamak için raporun tümüne, amaözellikle ekonomik düzenlemeyi ge-rektiren alana bakmak gerekir.

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!24

Page 25: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Anadolu’daki örgütlenmemizin durumu sır olmasa gerek.Henüz büyük kitleleri harekete geçirebilen durumda değiliz.Anadolu’nun çoğu ilinde, bölgesinde iradi çalışmamız kesintiliolarak yürüyor. Kimi yerler var ki, yıllarca gidememişiz, ilişki-lerimiz dağılmış. Kiminde ise bizim bilmediğimiz, örgütlüilişkiler içinde olmayıp kendiliğindenci tarzda faaliyet yürüten,el yordamıyla iş yapan insanlarımız var.

Bu haliyle bile düşmanın yoğun saldırısı altında sürdürüyoruzfaaliyetlerimizi. Hemen her gün Anadolu’nun bir ilindedevrimciler gözaltına alınarak, haklarında arama kararları çı-kartılarak örgütlenme yapamaz, yerinden kıpırdayamaz halegetirilmek isteniyor. Onlarca tutsağımız var Anadolu’da. Tutsakvermeye de devam ediyoruz. Çünkü Anadolu’da yaşayan 60milyondan fazla insanın düzenin etki alanından çıkıp devrimsaflarına akması düşmanı korkutuyor. Düşman küçük küçükadımlarımızın ileride nasıl dal budak salacağını, o zaman başedemeyeceğini biliyor. Bu yüzden en başında, örgütlenme dahafilizlenme aşamasındayken saldırıyor.

Düşman saldırısının gelen günle azalmayacağı, siyasigörevlerimizin günden güne artacağı ortada. Her zaman çokaz sayıda kadromuz olacak, sınırlı ilişkilerin olduğu hattahiç ilişkinin olmadığı yerde halkı örgütleyeceğiz, savaştıracağız,devrimi yapacağız. Peki nasıl yapacağız?

Bu sorunun bir cevabı iradilikse, diğer cevabı Anadolu’dakiçalışmamızı merkezileştirmek, her bir birimi bir organ gibihareket edebilir hale getirmektir. Bunu başardığımızda tekvücut olmuşuzdur. Tıpkı beyin ve bütün organlar arasındakiilişki gibi. Anadolu örgütlenmemizin içindeki her birim de bumerkeziliğe, tek vücut olma haline uygun hareket edebilmelidir.Çünkü;

“tek insan nedir ki? sadece bir damla... uçsuz bucaksız gökyüzünün boşluğuna savrulmuş bir yağmur damlacığı tek insan neye yarar azgınca uğuldayan fırtınalar altında dayanınca bağrına kanlı elleri yeryüzünün? tek insan ne yapabilir sinip gizlenmekten başka? yaşayan en yüce güç, en aşılmaz barikat halkın örgütüdür tıpkı bir okyanus gibi; kurumayan örs gibi, çekiç gibi; şekil veren demire kabaran dalgalarla karşılayan uğuldayan rüzgarı halkın örgütüdür gücü güce ulanır, yükselir derinleşir, arınır, dayanıklanır denizde bir damla olunca insan’İşte biz de Anadolu’da her ne kadar tek olsak da uçsuz

bucaksız gökyüzünün boşluğuna savrulmuş bir yağmur dam-lacığı olmayı reddetmeliyiz. Bir bütünün parçası olduğumuzubilerek, buna uygun davranacağız.

"Bizi Yenilmez Yapan, Büyük İmkanlar, AskeriGüçler; Çok Sayıda Kadroların Varlığı Değil,Merkeziyetçilik, Disiplin, Tek Bir Kişi GibiHareket Edebilme Özelliğimizdir"

Hiçbir zaman çok sayıda kadromuz, ihtiyaçlarımıza denkdüşen maddi olanaklarımız olmayacak. Örgütlenmemiz dünegöre büyüse bile devrimi hedefleyen bir hareket olarak bizeyetmeyecektir, hep daha fazlasını hedefleyeceğiz. Yaptıklarımızve yapmadıklarımızı değerlendirerek Anadolu’da merkezi-yetçiliği, disiplini nasıl sağlayacağımızı, nasıl tek bir kişigibi hareket edebileceğimizi bulabiliriz.

Mersin’deki yaz kampı baskını sonrasında yaptıklarımızıdüşünelim. 13 Halk Cepheli tutuklandığında ne yaptık? Merkeziafiş ve bildirilerin gelmesini mi bekledik kampanya çalışmalarınıbaşlatmak için? Beklediğimiz materyaller geldiğinde elimizdebir tane bile kalmayıncaya kadar dağıttık mı, afişlerimizi astıkmı? Hemen bir basın açıklaması kaleme aldık mı mesela, halkaaçık bir yerde tepkimizi dile getirdik mi? Duvarları tutsak ar-kadaşlarımıza özgürlük isteyen sloganlarla donattık mı? Buadaletsizliği ne kadar teşhir ettik? Yaz kampı yapma hakkımız,tutuklamaların hukuksuzluğu üzerinden bir gündem oluşturdukmu? Hiçbir şey yapamadıysak tutsaklarımıza hapishane idare-lerinin baskıları, adalet sisteminin adaletsizliği karşısında yalnızolmadıklarını hissettirmek, onlarla dayanışma içinde olmakiçin mektup yazdık mı, yazılmasını örgütledik mi? Kitaba,giysiye, paraya ihtiyaçları var mı, ailelerini arayan soran varmı, merak ettik mi?

İster yaz kampı baskını sonrasında, isterse Elazığ, İzmir’de,kurumlara, evlere yapılan baskınlar tutuklamalar karşısındakanayan parmağımızı sarar gibi, ağrıyan başımızı ovar gibihemen harekete geçtik mi? Yapmadık. Yapmalıyız! Saldırılar,gelişmeler karşısında da aynı duyarlılığı gösterip tepkileri ör-gütleyebilmeliyiz, hiçbir şey yapamıyorsak yazılı bir basınaçıklaması yapmalıyız. Bizim anında yaptığımız bir eylem, biraçıklama başka bir yerdeki insanımızı da harekete geçirecektir.Yaşanan saldırılar karşısında ne yapılacağını hepimiz biliyoruz.Burada önemli olan hızlı hareket etmek, saldırılara hemencevap vermektir. Temel eylem biçimlerimizi hızla hayata ge-çirmektir.

Kendi başımıza değerlendirip karar verebileceğimiz du-rumlarda talimat gelmesini, “basın açıklaması yapın, afişasın...” denmesini beklememeliyiz. İnisiyatif kullanma konusundadaha da yetkinleşmeliyiz. Öğrenmenin, gelişmenin en iyi yoluda yapmaktır. Eksiği fazlasıyla da olsa yapa yapa öğreneceğiz.İşte o zaman Anadolu örgütlenmesi tek yürek, tek parça ola-caktır.

Anadolu’da Tek Başımıza Kalsak da, Bir Bütünün,Kollektivizmin Parçası Olduğumuzu Unutmamalıyız!

Tüm Anadolu’daTek Bir Kişi Gibi

Hareket Etmeliyiz!AANN AADDOOLLUU CCEEPPHHEESS İİ

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

25SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 26: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Kürt milliyetçilerinin ve kuyruk-çularının dilinden “barış” ve uzlaşmadanbaşka bir kelime çıkmıyor... Hem deSelahattin Demirtaş'ın deyimiyle ortalık“kızılca kıyamet!” iken... Kürdistankuşatılmış, Kürt halkı katlediliyor... İl-çelerde sıkıyönetimlerle savaş ortamıyaratılarak halk katledilirken; Diyar-bakır'ın göbeğinde Tahir Elçi, açıkçapolis kurşunuyla katlediliyor... Amatüm bunlara rağmen Kürt milliyetçilerihala süreci başlatmanın peşindeler...Bunun için emperyalist güçlerle gö-rüşmeler yapıyorlar, röportajlarındaemperyalistlere kendilerini beğendirmekiçin uğraşıyorlar, ABD'lere görücüyegidiyorlar...

Ve bir yandan tüm bunlar yaşanır-ken öte yandan bazı PKK yöneticileriyazılarında uzlaşma dışında bir politikhattı olmayan ve silahları teslim etmenoktasına gelmiş olan PKK'ye adetakutsal bir hale giydirerek parlatmayaçalışıyor...

PKK kuyrukçusu bir “komünist”HDP yöneticisi, AKP'ye yeşil ışık ya-kan açıklamalar yapmaktan geri kal-mıyor.

Kürt Halkı Emperyalizm veİşbirlikçileri EliyleKazanamaz!

Selahattin Demirtaş önümüzdekigünlerde, ABD'ye bir dizi görüşmeyapmaya gidecekmiş... Basında çıkanhaberlere göre orada hükümet yetki-lileri ile de görüşecekmiş... ÜlkemizdeABD'ye bir siyasi partinin yöneticisininveya başkanının gidişi sadece bir ne-dene bağlanır; orada görücüye çık-maya... Demirtaş da ABD'ye görücüyegidiyor...

Çünkü, bu ülkede burjuva siyasetsahnesinde oyun oynamaya kalkanher siyasi parti yöneticisi, ABD'yegidip oradan icazet aldığı, oradakiyöneticilere kendini beğendirdiği oran-da önü açılır ve itibar gören, korunupkollanan biri haline gelir... İktidaragiden yollar Amerika'daki görüşmelerleaçılır... Bu ülkede cunta yapanlar bileönce, Amerika'ya gidip kendini be-ğendirerek yaparlar cuntayı... KenanEvren’lerin yaptığı 12 Eylül faşistcuntasından hemen önce, OrgeneralTahsin Şahinkaya'nın Amerika'ya gidipdöndüğü unutulmamıştır...

Hal böyle olunca, Demirtaş'ın

ABD'ye gidişini de Kürt milliyetçilerininAmerika'dan icazet alma çabaları diyeyorumlamak yanlış olmayacaktır...

Kaldı ki bu yorumu yapabilmekiçin, sadece Demirtaş'ın bu gidişinebakmaya gerek yoktur... PKK yöne-ticilerinin açıklamaları da bunu teyiteder niteliktedir...

Almanya'daki bir basın kuruluşuylaröportaj yapan Cemil Bayık'ın söyle-dikleri de, Kürt milliyetçilerinin kim-den ne beklediklerini ve kimlere nasılyaranmaya çalıştıklarını çok açık venet olarak ortaya koymaktadır. AlmanBild am Sonntag gazetesi, Cemil Bayıkile yaptığı bir röportajı yayımladı. Buröportajda, daha önce de Almanya'danözür dileyen Bayık, Almanya'da ken-dilerini yakan PKK'li militanlar adınabir kez daha özür diliyor ve garantivererek şunları söylüyor: “Bir süreönce, biz kendi geçmişimizi eleştirelolarak inceledik. Ve biz PKK olarak,kendimizin de hatalar yaptığını gördük.Bunlar arasında, özellikle 90'lı yıl-larda, Almanya'da işlenen bazı ey-lemler de bulunuyor. Bunun için, benAlmanlardan burada bir kez dahaözür dilerim. Ben bu hataların tek-rarlanmaması konusunda mümkün

olan her şeyi yapacağımızı size ga-ranti ederim.”

Ve Bayık başka bir soruya da şucevabı vererek, aslında savaştannasıl kaçmaya çalıştıklarını ve em-peryalistlere bel bağladıklarını daortaya koyuyor. Şöyle diyor:

“Silahlı mücadele amacına çok-tan ulaştı. Amaç Kürt sorununugündeme getirmekti ve biz bunu ba-şardık. Biz artık savaşmak istemi-yoruz. Biz, müzakere ve siyasi çözümistiyoruz. Bunun için bir barış ara-bulucusuna, üçüncü bir tarafa ihti-yacımız var. Biz bu görevi, ABDveya Avrupa Birliği'nin bir parçasıolarak Almanya’nın üstlenmesiniistiyoruz.”(Aktaran DHA,29.11.2015)

Aynı röportaj kapsamında, em-peryalistlerin kendilerine de silahyardımında bulunmasını isteyen Ba-yık, aslında içinde bulundukları du-rumu da özetlemiş olmaktadır... Kibu durum, Demirtaş'ın ABD ziya-retiyle hedeflenen ile nasıl paralellik

Tek Yol DevrimTek Yol DevrimKürdistan’daKürdistan’da

Oligarşi Katlediyor, Kürt Milliyetçileri Katillerle “Barış” Derdinde

Ülkemizde, ABD'ye bir siyasipartinin yöneticisinin veya baş-kanının gidişi, sadece bir nedenebağlanır; orada görücüye çık-maya... Demirtaş da ABD'ye gö-rücüye gidiyor... Çünkü bu ül-kede burjuva siyaset sahnesindeoyun oynamaya kalkan her siyasiparti yöneticisi ABD'ye gidiporadan icazet aldığı, oradaki yö-neticilere kendini beğendirdiğioranda önü açılır ve itibar gören,korunup kollanan biri haline ge-lir...

İktidara giden yollar Ameri-ka'daki görüşmelerle açılır... Buülkede cunta yapanlar bile önceAmerika'ya gidip kendini be-ğendirerek yaparlar cuntayı...12 Eylül faşist cuntasından he-men önce Orgeneral Tahsin Şa-hinkaya'nın Amerika'ya gidipdöndüğü unutulmamıştır...

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!26

Page 27: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

içinde olunduğunu da gözler önüneseriyor... Her şey emperyalistlerle veAKP ile uzlaşmak için, “çözüm” ka-nallarının yeniden açılması için!..

AKP Katlediyor,Kürt MilliyetçileriUzlaşma Sinyalleri Veriyor

Bir yandan uzlaşmak için can atanKürt milliyetçilerinin bu adımları,AKP ile geliştirilen ilişkileri ve devletlenasıl bir barış ve uzlaşma arayışıiçinde olduklarına da yansıyor... Geç-tiğimiz günlerde yabancı gazetecilerlebir araya gelen HDP Eş Genel Başkanı“komünist” Figen Yüksekdağ yabancıbir gazetecinin kendisine sorduğu“Başkanlık sistemini içeren ve yerelyönetimlere daha fazla güç getirenyeni anayasa reformunu destekleyecekmisiniz?” sorusunu önce “belki” diyecevaplıyor ve sonra da bu çevrilirkenekliyor, “Fakat bunu belki diye ya-nıtlamak da zor. Çünkü ortada gerçekteklif henüz yok” diye devam ediyor...Gazetenin Yüksekdağ'a yabancı ga-zetecilerin sadece üç soru sorduğunailişkin haberinin devamı şöyle:

Diğer iki soru ve yanıtları ise şöyle: -Partiniz, Türkiye’deki politik ha-

yat için ne istiyor? Yüksekdağ: Biz her iki tarafta da

silahsızlanma istiyoruz. Biz sorunlarısiyaset konuşarak çözmek istiyoruz,savaş istemiyoruz. İki taraflı ateşkesolabilir.

-HDP olarak, çatışmaların bitmesiiçin bir teklifiniz var mı?

Yüksekdağ: Hükümetten müzakereistedik.” (Cumhuriyet, 19.11.2015)

Bu haberin çıkmasından sonrakigün ise Yüksekdağ “belki” sözünükullanmadığına ilişkin bir açıklamayaparak sorulan soruya şöyle cevapverdiğini söylüyor: “Şu an böyle biröneri yapılmadı bize. Hiçbir zamanyapılmadı”

Yapılsa ne diyecekler bunun ce-vabını yazmamış ama aslında bir günöncesinde bunu da açıklamış oluyor...Somut öneri gelirse “belki”... Belki, çünkü bunu daha önce de yap-mışlardı... 7 Haziran seçimleri sonra-sında, AKP ile birlikte hükümet kur-mak dahil her şeyi yapmaya hazırlar-dı... Hala o noktada durduklarını gös-

termekten geri durmu-yorlar...

Öte yandan kavramları belirsiz-leştirerek, devletle çatışmadıklarınıve asla da çatışmayı düşünmedikleriniortaya koyuyorlar... Bunu da Demir-taş'ın, Tahir Elçi'nin mezarı başındakisözleriyle görüyoruz. Şunu söylüyorDemirtaş:

“Bu devlet hiçbir zaman hepimizindevleti olmadı. Bu devleti ele geçirenherkes devleti kendi malı mülkü gibikullandı. Devlet hepimizin olsun diyeçok uğraştık, uğraşıyoruz. Kürt halkışunu iyi biliyor, Tahir'i öldüren şeydevlet değil devletsizlikti" (DHA,29.11.2015)

“Devlet değil, devletsizlik öldürdü”diyerek hem devlet kavramını belir-sizlik perdesinin arkasına alıyor, hemde devletle bu konuda dahi çatışmaktankaçıyor Demirtaş. Açıkça burjuva po-litikacılığı yapıyor... Ortada olan birgerçeği dahi belirsizliğe mahkum ede-rek, bulandırmaya ve gerçekleri sap-tırmaya çalışıyor... Böylece de aslında,

içine dahil olmak istediği sistemindevletini korumuş oluyor...

Oysa Demirtaş bilmez mi, Kürthalkını katleden bu devlettir. Ciz-re'den Derik'e kadar her gün in-sanlarımızı katleden ve Tahir Elçi'yide katleden aynı devlet gücüdür.Ve bunun aması da ancağı da yok-tur... Hem öldürüyor, hem de açık-tan bunu perdeliyor, üstleniyor...Demirtaş ise hala bu devleti akla-maya çaba gösteriyor... Öyle yaYüksekdağ'ın sözlerinde açık olan,müzakere istedikleri bir devletleçatışmak istemiyor. “Belki” yarınoturup Tayyip Erdoğan'ın başkan-lığını da müzakere ederek onay-layacakları bir devletle bozuşmakistemiyor Demirtaş ve Kürt milli-yetçileri...

Kürt Teşî’si(*) Ne Yana Döner?

Gerçekler bu kadar açık ve netolarak ortada olduğu halde, Kürtmilliyetçi hareketin güzellemeleri,kendini ve halkı aldatma gayretleride hız kesmiyor... Özgür Gün-dem'in köşe yazarlarından HüseyinAli ile Yeni Özgür Politika yazar-larından PKK yöneticisi Mustafa

Karasu'nun yazdıkları adeta ibretliktir... İkisinin de aynı kişi oldukları çeşitli

yayın organlarında ortaya konuluyor...Ve zaten iki yazı da birbirini tamam-lıyor... Yazılardaki abartı, üstencilikve benmerkezcilik, kendini ululaştıranidealizm fazlasıyla sırıtıyor... Şimdiyaşanan gerçek hayatı bir kenara bı-rakıp, Hüseyin Ali ve Mustafa Karasuimzalı yazılara bakalım:

“Bugün sadece Kürdistan’ın değil,dünyanın hem en uzun süreli, hem deen yoğun ideolojik, siyasi ve askerimücadelesini veren PKK’nin kurulu-şunun 37. yıldönümü. (...) Dünyanınbaşka bir yerinde olsaydı klasik öl-çülere göre bu mücadele bir siyasisonuca ulaşırdı. Eğer ulaşmamışsabu, Türk devletinin çok katı inkarcıve şovenist olmasından ileri gelmiş-tir.”

“Bu mücadelenin uzamasını kimsearzulamazdı. Ancak bu mücadeleninuzaması PKK’yi sadece Kürdistan’ındeğil, tüm bölge ülkeleri ve Ortado-

Gerçekler PKK’nin kurulu-şunun 37. yıldönümü vesilesiylesöylenen bu abartılı sözler de-ğildir.

Gerçekler Bayık'ın, hala Kürtgerillarınının arkasına bağlandığıtankları Türkiye devletine verenAlmanya'dan özür üstüne özürdileyen Bayık'ın, söz ve yakla-şımlarındadır...

Gerçekler Amerikalara gidipyüz sürmeye çalışan Demirtaş'ınson dile getirdiği devlet yaklaşı-mındadır...

Gerçekler AKP ile hala dahamüzakere yapmak için can atan,onlarla başkanlık dahil herşeyimüzakere etmeye hazır “belki”cikafaların ürettikleri ve yaptık-larıdır...

Bu gerçekleri bir yana bırakıpidealist düşüncelerle idealleşti-rilen bir PKK yaratılmaktadır.Bunu halkın kafasına bu biçi-miyle kazımayı da büyük birmarifetmiş gibi sunmaktadırlar...Oysa bunun Kürt halkına hiçbiryararı yoktur. 6 Aralık

2015

Yürüyüş

Sayı: 498

27SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 28: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

ğu’nun demokratikleşmesinde rol oy-nayan bir konuma getirmiştir. PKKve halk bu uzun yıllarda çeliğe suyunverilmesi gibi güçlenmiştir.

“(...) Zaten PKK’nin gerçekleştirdiğien büyük devrimlerden biri de Kürdis-tan’da egemen sınıf olan ağaları, beyleribu konumdan çıkarmış, halkı güç ya-parak halkın kendi iradesini kendi elinealmasını sağlamıştır.”

“PKK, toplumları ve halkları de-ğiştiren, zihniyetleri ve siyasetleri de-ğiştiren bir devrimci harekettir; birdevrim ocağıdır. PKK’yi devlet ve ik-tidar ölçülerine göre değerlendirmekyanlıştır. PKK, tarihteki tüm hareketleriçinde en fazla mücadele eden ve enfazla sonuç alan harekettir. PKK kadarhalklar, toplumlar, topluluklar ve bi-reyler için sonuç alan başka bir hareketyoktur.” (Hüseyin Ali, Özgür Gündem,27.11.2015)

“(...) PKK halkın en büyük moralgücü oluyor. Hem PKK'nin moral gü-cünü hissediyor, hem de bundan biraznasiplendiği için, nasiplendirildiğiiçin Önder Apo ve PKK'ye minnetduyuyor. Bir PKK kadrosunun, ken-disine PKK’liyim diyen birisinin biryanlışı olduğunda onu PKK ile bağ-daştırmıyor, PKK'ye ait görmüyor.Çünkü mana, somut kişiliklerin yap-tıklarından ayrı görülür.”

“Önder Apo toplumu ve insanı me-tafizik bir oluşum olarak görür. Top-lumu ve insanı maddiyatçı ve mater-yalist bir yaklaşımla tanımlamanınmümkün olmadığını söyler. Zaten Ön-der Apo'nun felsefesinde madde ruhuayırımı yoktur. Bu nedenle insanı yenibir yaklaşımla ele almak gerektiğinivurgular.”

“Kürt teşî’si dönüyor. Önder Apove PKK'nin mana yoğunluğu dönüyor,dönüyor tüm insanlığı mayalıyor. Tüminsanlığı bu manada yıkayıp kirini depasını da arındırıp üryan hale getiriyor.Önder Apo'nun ve PKK'nin manası daamacı da budur.” (Mustafa Karasu,Yeni Özgür Politika, 25.11.2015)

Abartının ve içinde bulunulan ruhhalinin iyi anlaşılabilmesi için alıntılarıbiraz uzun tuttuk... Bugünkü PKK veKürt halkının içinde bulunduğu durum-ları bilmeyen birinin, belki inanacağıbu abartılı anlatımlar bugün yaşanan

gerçeklerle yerle bir olmaktadır. Birkısmını yukarıda yazdığımız ve dahaönce de bir çok kez ele alıp değerlen-dirdiğimiz PKK gerçeği, tüm bu söyle-nenlerin gerçekle bağdaşmadığını ortayakoyar... Ve zaten tüm abartılı anlatımıngerçekler karşısında nasıl da tuzla buzolduğunu Hüseyin Ali kendisi de ortayakoyuyor... Bugüne kadar siyasi birsonuca ulaşamama nedeni olarak şunudiyor: “Türk devletinin çok katı inkarcıve şovenist olmasından ileri gelmiştir.”

Hüseyin Ali dönüp kendilerine ba-kacağı yerde, uygun bir düşman arayışıiçine giriyor... Türk devleti çok katı,inkarcı vb. olmasa görün bakın o za-man Hüseyin Ali ve PKK neleri ba-şaracak ama işte Türk devleti maaleseföyle değil!.. Hale bakın!

Anlaşılan dişine göre bir düşmanarıyor PKK... Bulamayınca da ne yap-sın!... Abarttıkça abartıyor ve tüm he-deflerinden vazgeçip, emperyalistlerinkulvarına dümen kırıyor... Yaşanan ger-çek maalesef budur. Bu gerçeği perde-lemek için Karasu ve Hüseyin Ali'ninyüksek perdeden atıp tutmasının biranlamı ve önemi yoktur...

Gerçekler, PKK’nin kuruluşunun37. yıldönümü vesilesiyle söylenenbu abartılı sözler değildir.

Gerçekler, Bayık'ın, hala Kürt ge-rillarınının arkasına bağlandığı tankları,Türkiye devletine veren Almanya'danözür üstüne özür dileyen, söz ve yak-laşımlarındadır...

Gerçekler; Amerikalara gidip yüzsürmeye çalışan Demirtaş'ın son dilegetirdiği devlet yaklaşımındadır...

Gerçekler AKP ile hala daha mü-zakere yapmak için can atan, onlarlabaşkanlık dahil her şeyi müzakere et-meye hazır “belki”ci kafaların üret-tikleri ve yaptıklarıdır...

Bu gerçekleri bir yana bırakıp,idealist düşüncelerle, idealleştirilenbir PKK yaratılmaktadır. Bunu halkınkafasına bu biçimiyle kazımayı dabüyük bir marifetmiş gibi sunmakta-dırlar... Oysa bunun Kürt halkınahiçbir yararı yoktur. Çünkü, Kürt halkızaten yüzyıllardır din vb. idealist ka-lıpların içine hapsedilerek, uyutul-maktadır. Halkı idealist kalıplardançıkarıp, gerçeklerle buluşturmak vegerçeğin kavgasını vermesini sağlamak

kurtuluşa götürecektir... Ancak Karasu, bunu yapmak yerine,

idealist kalıpların yarattığı gözleri per-delemeyi, kendi çıkarına kullanmayıtercih ediyor. Ve bir marifetmiş gibitek tek kişilerin yaptığı hatalar örgütemal edilmez diye anlatıyor... Tek tekinsanların yaptığı hatalar süreklileşmişseve kaynağı da ideolojiyse ne olacak?Buna bir cevabı olmadığı gibi Karasutersine bu durumdan oldukça da mem-nun görünmektir. Zira Kürt halkı yıllardırboş beklentilerle oyalanırken esas olarakemperyalizmle ve oligarşi ile ilişkilergeliştirilmekte ve Kürt halkı gelecekteyeni bir köleliğe mahkum olacağı ko-şullara, ikna edilmeye çalışılmaktadır.

Sonuç Olarak;1- Emperyalistlere görücüye çık-

makla ve Kürt halkının kanında eliolan emperyalist efendilerden, özürüstüne özürler dileyerek, Kürt halkınınözgürlük savunucusu olunmaz...

2- Her gün Kürdistan'da halkın ka-nını döken, katliamlar yapan, katliamtezgahlarında başı çeken bir iktidar ilemüzakere edilecek hiçbir şey yoktur...Buna rağmen, AKP ile hem müzakerearayışı içine girip, hem de onun başkanlıksistemi gibi kendini daha da güçlendi-receği politikalarına destekçi olmayaçalışmakla Kürt halkının kurtuluşu veözgürlüğü savunulamaz. Türkiye halk-larına da bir şey kazandırılamaz.

3- Emperyalist başkentlerden, ezi-len halkların çıkarına hiçbir sonuçalınamaz... Geleceğini emperyalistlerehavele eden bir anlayış, halk kurtu-luşçusu değil, köleliğe köprü olur.

4- Kürt halkını idealist kalıplariçine alarak, gerçekleri görmesini en-gellemek, kurtuluşunun önüne geç-mektir... Kürt halkını ezip sömürenlerinekmeğine yağ sürmektir... Kendi iktidarhesaplarına Kürt halkının geleceğinikurban etmektir.

5- Şuna emin olunmalıdır ki Kürthalkının teşî’si, emperyalistler ve iş-birlikçileri ile kurulacak bağların ipinieğirmeyecektir... Kürt teşî’si er veyageç emperyalistlerin ve işbirlikçilerininboynuna geçirilecek olan halklarınkurtuluş iplerini eğirecektir...

*Teşî: İğ, kirman ve öreke... Yündenip eğirmek için kullanılan bir alettir...

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!28

Page 29: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

1-) Medya deyincene anlıyoruz?

Yazılı, görsel, işitsel değişik bi-çimlerdeki iletişim ve yayın araçla-rının tümüne birden medya denir.Dilimize, İngilizce Mass Media'dan(kitle vasıtaları) girip yerleşmiştir.

Biz devrimci iletişim-yayın araç-ları için medya kavramını kullanma-yız. Çünkü kavram belli bir süreçteburjuvazinin bu tür kurumlarıyla öz-deşleşmiş, "burjuva medya" olarak sı-nıfsal niteliğiyle vurgulanması zorunluhale gelmiştir.

2-) Emperyalizm ve oligarşimedyayı nasıl halka karşı birsilah haline getirdi?

Medyanın bu denli büyük bir sek-tör haline gelişi '80'lerin sonlarında te-levizyon ve radyo yayıncılığındadevlet tekelinin kaldırılmasıyla baş-lar. Kitlelere hitap etmekte TV ve rad-yonun sağladığı imkanlar, işbirlikçi te-kellerin bu alana büyük yatırımlaryapmasını da beraberinde getirdi.Medya tekelci sermayenin uzantısı ha-line geldi. Hem büyüyen milyarlarcadolarlık reklam sektöründen dahabüyük paylar alabilmek, hem de ra-kip tekellere karşı kendilerine belli im-tiyazlar sağlayabilecek politik birgüç olarak kullanabilmek için tekel-ler medyaya büyük yatırımlar yaptı.

Farklı medya grupları yeri geldişakşakçılıkla yeri geldi muhalif kis-veleriyle, şantajla sömürü ve yağ-madan büyük paylar aldılar. Emper-yalizm, bu süreçte önemli bir rol oy-nadı. İşbirlikçi medyayı her türlüteknik imkanla desteklerken kendiürünleriyle pazarı doldurup hem bü-yük karlar elde etti, hem de kültür iş-

galinde önemli mevzilerkazandı. Kendi radyo,TV kanallarını kurdu, or-taklıklar oluşturdu. Med-ya kuruluşları karşı dev-rimci propagandanın,yozlaştırmanın merkez-leri haline geldiler. Halk

düşmanlığında birbirle-riyle yarışa girdiler, katli-amların ortağı, katillerinaklayıcısı oldular.

3-) Medya, politik savaştanasıl kullanılıyor?

Ülkemizin emperyalizmin, yenisömürgesi olması ve faşizmle yöne-tilmesi medyanın misyonunu da be-lirler. Medya her şeyden önce halkakarşı yürütülen savaşın psikolojiksavaş cephesi olarak şekillenmiştir.Devrimci mücadele, halkın muhale-feti söz konusu olduğunda medyanınkadroları herhangi özel bir yönlen-dirmeye gerek kalmadan bu savaşınkurmayları gibi hareket etmeye baş-lar. Her biri Göbels kesilir. Kontrge-rilla operasyonları genel olarak med-ya ayağıyla başlar. Kamuoyunun ha-zırlanması için yalana, demagojiye,çarpıtmaya dayalı sistemli yayınlaryaparlar.

19-22 Aralık Hapishaneler Kat-liamı öncesinde medya eliyle yürü-tülen kampanya, bunun en tipik ör-neklerinden biri olmuştur. Psikolojiksavaş çok yönlü yürütülüyor. Eylem-lere sansür uygulamaktan savaşçılar veörgütler hakkında şaibe yaratmayıamaçlayan senaryolar uydurmaya, iş-kencecilerden katillerden kahraman-lar yaratmaya kadar “terör”, “terö-rizm” edebiyatını kullanırlar. Bunlar-la devrimcileri halktan tecrit etmekmoral olarak zayıflatmak hedeflenir.

4-) Medya, yozlaştırma sal-dırısında nasıl kullanılıyor?

Burjuvazi halkı ancak yozlaştıra-bilirse teslim alma şansı olacağını bi-liyor. Çünkü halk, her şeyden önce de-ğerleriyle direnir düzene. Yozlaştırma,işte bu değerlerden koparmak, soy-suzlaştırmaktır. Yozlaştırıp yerinekendi bireyci felsefelerini yerleştirmek

istiyorlar. Tüm eğitim, kültür araçla-rını bu amaçla kullanıyorlar. Medyaişte bunların en etkilisidir. Okullar,kışlalar, camiler halkın yaşamında gö-rece sınırlı bir etkiye sahip. Medya iseher saniye halkın yaşamında. TV'ler;evleri, odaları işgal etmiştir. Hiçbirsosyal kültürel etkinlikte bulunma im-kanı olmayan halk için, tek seçenekhaline getirilmiştir.

Halkın değerlerini yozlaştırmadaTV'ler koçbaşıdır. Bunun için her şeyiistismar edebilen en kaba ve en sin-si biçimlerde bireyciliği, yozluğu da-yatıyor. Sol, ilerici kesimleri de unut-muyor; "eli ayağı düzgün" programarayışları için belli değerleri sözde yü-celten ürünler de üretiyor. Bunların sa-tır aralarında ise solun değerleriylealay ediyor, küçümsüyor, bireyci me-sajlar veriyor. Her türlü ahlaksızlık, re-zillik, değersizlik, onursuzluk, aşa-ğılanma hüner haline getiriliyor.Cinselliği, dini, futbolu, eğlenceyi,modayı, sanatı sömürüyor.

5-) Oligarşi içi çelişkilerinmedyadaki yansımalarınınmuhtevası nedir?

Oligarşi, işbirlikçi tekellerin, top-rak ağalarının, tefecilerin, tüccarlarınittifakıdır. Bunlar sömürü pastasındandaha büyük pay almak için sürekli ça-tışırlar. Bu durum medya alanına dayansır. Medya, sonuçta onların uzan-tılarıdır.

AKP, kendi tekellerini oluşturupbazı sermaye gruplarını büyüttü.Kendi eliyle oluşturduğu havuz med-yasındaki çatlak sesleri tasfiye ettilerönce. Baskı, yıldırma araçlarıyla tümmedyayı baskı altına alarak muhale-fetin yayılmasını engelleye çalıştı. Gi-derek işi medyalar arası savaş ol-maktan çıkarıp doğrudan fiziki şiddetedöktüler.

AKP medyası ile diğerleri arasın-da çatışma ve çelişki vardır. Fakatbunlar uzlaşmaz çelişkiler değil. Çı-karları için yine birbirlerine sarıla-caklardır.

6-) Belli başlı medyagrupları hangileridir?

Sabah-ATV grubu, Çalıklarındır.

Ta rih ten, bi lim den, ön der le ri miz den, ge le nek le ri miz den öğ ren dik -

le ri mizle güçleneceğiz

SORUDA

Burjuva Medya

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

29SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

10

Page 30: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Ethem Sancak'ın medyasındaSkyTürk kanalı, Akşam ve Star ga-zeteleri vardır. Bunlar "havuz med-yası" olarak namlandılar.

AKP'nin iktidarında batan, tasfi-ye edilen sermaye gruplarının eskimedya kuruluşları, bu gruplara peş-keş çekildi. "Havuz medyası" denmesiise bunların satın alınabilmesi içinTayyip Erdoğan tarafından verilen"para havuzu" oluşturulması emrinedayanır. Bu havuza para akıtanlarınnasıl ihya edildikleri, girdikleri tümihaleleri kazandıkları ve bunu kendiaralarında "milletin anası"na küfre-derek kutladıkları, 19-25 Aralık dos-yalarından biliniyor.

İktidar medyası olarak bunlar dı-şında Yeni Şafak, Takvim, Akit, Ka-nal 7 gibi geçmişten beri İslamcısermaye gruplarının medya araçları-nı ve tüm TRT kanallarını da saymakgerekir. Erdoğan'dan yediği zılgıtlaağlayıp hazırola geçen Demirören'inMilliyet'i de son olarak bu safta ye-rini aldı.

Dengeci yayın politikaları ile bun-lardan farklılaşanların başında Doğangrubu geliyor. Kanal D, CNN Türk,Hürriyet, Posta gibi çok sayıda TV vegazetenin sahibi olan Doğan grubu, bugücü nedeniyle AKP'nin de en yoğunbaskısına maruz kalan burjuva med-ya grubudur.

Haber Türk ve Show TV'nin sahibiCinerler, NTV ve Star kanallarının sa-hibi Doğuş, Fox ve CNBC'nin sahi-bi ABD'li Murdoch da bunlar arasındasayılabilir.

Fettullahçı sermayedar da medyagücüne sahip. Kanaltürk, STV, Mel-tem TV, Zaman, Bugün gazeteleriAKP'ye açıktan "muhalefet" ediyor-lar. AKP'nin bazı hamleleri ekonomikve siyasi olarak Fettullahçıları hedefalınca 17-25 Aralık operasyonuyla ce-vap verdi Fettullahçılar. AKP de sal-dırılarını sürdürdü. Fettullahçı med-yanın muhalefeti de özgür basın yay-garaları da sahtekarlıktır.

AKP iktidarına, açıktan "muhale-fet" yapan Sözcü, Yurt, Cumhuriyetgibi yayın kuruluşları da var. Sözcüyüksek tirajıyla, Cumhuriyet ise sondönem servis edilen haberlerle AKP'yioldukça rahatsız etmiştir.

7-) "Muhalif" denenmedyanın halkın düzenekarşı mücadelesindekiyeri nedir?

Burjuva medya, muhalif kılıklakarşımıza çıksa da düzenin medya-sıdır, halk düşmanıdır. Medya grup-larının birbirleriyle ve iktidarla çelişkive çatışmaları uzlaşmaz içerikte de-ğildir. Çoğu zaman da ekonomik çı-karlara dayanır. Halkın talepleri, so-runları, mücadele ve direnişleri yal-nızca bu çatışmalarda rakibi, siyase-ten güçsüzleştirmeye faydası ola-caksa kullanılır, istismar edilir. Bazıyasal hakların savunucusu görün-mek ve iktidarı zalimlikle suçlayangörüntüleri kısmen yayınlamak dı-şında bir muhalefetleri olmaz. Ancakburjuva medyanın ilerici, muhalifbir kimlik taşıyabileceği yanılgısınadüşülmemelidir.

8-) Solcu, ilerici bilinenisimlerin burjuva medyadayazmasını, programyapmasını nasıldeğerlendirmeliyiz?

Elbette eleştirilecek bir durumdur.Sol, aydın, ilerici gibi sıfatlar halkı ay-dınlatma görevini yükler omuzlara.Burjuva medya köşelerinde bu göreviyerine getirmeleri mümkün değildir. Ko-vulma korkusuyla giderek üç maymu-nu oynamaya başlamaları kaçınılmaz-dır. Biz, onları iddia ettikleri sıfatlarınariayet etmeye, halk için yazmaya ça-ğırırız. Bunda ısrarcı oluruz. Solculukoynamalarına izin vermeyiz. Az çokonurlu, tutarlı olmaya çalışanları med-ya barındırmıyor, kovuyor zaten. Sonbirkaç yıldır yüzlerce burjuva medya ça-lışanı, yazar ve programcı, çoğu ciddibir karşıtlık da yapmadığı halde,AKP'den korkan patronlar tarafındankapı önüne kondular.

9-) Burjuva medyayıtakip etmeli miyiz?

Düşmanın gündemini, politikaları-nı, çelişkilerini, zayıf ve güçlü yanlarınıtakip etmek için gereklidir bu. Özelliklehaberleri takip etmek, halkın hangi et-kilere maruz bırakıldığını bilmek ge-

rekir. Medyanın yalanlarını, çarpıtma-larını, sahtekârlığını teşhir etmek, hal-ka gerçekleri açıklamak zorunludur.Medya haberlerini takip ederken ha-berlerin veriliş biçimindeki amacı unut-mamak gerekir. Yerel, ulusal ya da ulus-lararası tüm gelişmelerin haberlerinikendi ideolojik politik süzgecimizdengeçirmeliyiz.

10-) Burjuva medyayakarşı nasıl bir mücadeleyürütmeliyiz?Alternatifi nelerdir?

Medya, halkın gerçekleri öğrenmeyani haber alma, bilgilenme hakkınısömürür. Halkı yalana mahkum eder,gerçeği çarpıtır, sınıf mücadelesininüstünü örter.

Medyaya karşı mücadele ise ön-celikle devrimci basını güçlendir-mek, gerçekleri halka açıklamanınyollarını çeşitlendirmek, yaygın pro-paganda yapmakla gerçekleşir. Bumücadelenin diğer ayağı da yozlaş-tırmaya karşı mücadeledir.

Halkı, esir olduğu TV program-larının başından kaldırmalıyız. "Di-ziler yozdur, bu programlar eğlencedeğil yozlaşmadır" demek yetmez. Al-ternatifler geliştirmek gerekir. Halkasosyal, kültürel, sanatsal etkinlikte bu-lunabileceği alanlar açmalıyız.

Sinema, edebiyat, tiyatro, müzikokulları örgütlemek; halk oyunları,halk koroları, saz kursları açmak biryöntemdir. Mahallemizde, sokağımız-da film gösterimleri, sokak tiyatroları,mini konserler, ateş başı sohbetlerle al-ternatif kültürümüzü halka taşımalıyız."Sosyal medya"nın burjuva medyaya al-ternatif olamayacağını, yine de kural-lı, ilkeli biçimde kullanarak mesajları-mızı ulaştırmak için değerlendirmemizgerektiğini unutmamalıyız.

Halkla gerçek iletişim, doğrudanilişki içinde kurulur. Evinde, sokağında,okulunda, işyerinde halkla doğrudanve her türlü araçla kuracağımız ilişki-ler yeni bir bilincin pencerelerini aça-caktır. Burjuva medyanın bütün gücübizim gerçek, saygın ve onurlu tavrı-mızın rüzgarlarıyla dağılıp gider. Der-gilerimizin, türkülerimizin olduğu yer-de TV'ler susar!

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!30

Page 31: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

“Kültür ve Turizm Bakanlığı ön-cülüğünde düzenlenen Dünya Ka-rapapak Türkleri 1. Kurultayı veKültür Etkinlikleri”nde Sedat Peker'eTürklük Hakanı unvanı verildi.

İstanbul Ataşehir'de Silence HotelKongre Merkezi'nde gerçekleşen top-lantıya Uygur Türkleri, Yörük Türk-menler, Azerbaycan Türkleri, KazakTürkleri, Kırgız Türkleri ve diğerTürk boyları temsilcilerinin yanı sıra,AKP'li isimler de katıldı. KurultaydaSedat Peker'e Türkmenlere yaptığıyardımlardan dolayı Dünya Türklü-ğü Hakan'ı unvanı verildi. Peker'eKağan kıyafeti giyme töreni yapıl-dı.”(Basından)

Sedat Peker kimdir? Devletin enönemli kontra adamlarından biridir.Devlet, butun pis işlerini Sedat Peker'e,onun gibilere yaptırır. Sedat Peker halkdüşmanı ve mafya artığıdır. Geçimkaynağı; uyuşturucu, gasp, kontrgeril-la faaliyetleri vb. ahlaksız işlerdir.

Kendisinin suçları, halk nezdindebellidir. Ayrıca mafya artığının suçlarıdüzenin mahkemelerinde de tescil-lenmiştir. Hakkında mahkemece ve-rilmiş ve kesinleşmiş "organize suçörgütü lideri" olmaktan 14 yıl 5 ay10 gün hüküm bulunmaktadır. 

Sedat Peker gibi çeteciler halk düş-manlığından beslenirler. Yaptıklarıahlaksız işler de şunlardır:

- Küçük yaştaki çocuklara uyuş-turucu sattırmak,

- Devlet eliyle adam öldürmek,- Gasp, haraç vb. nerede ahlaksız

işler varsa yapmak,Kısaca para için yapamayacağı

hiçbir iş yoktur. Sedat Peker bunları yaparken de

oligarşi içi güçlere dayanmaktadır. Ya-pacağı işlerde devletten destek al-maktadır. Önceki süreçte oligarşiiçinde Ergenekonculara hizmet et-mekteydi.

Şimdi gücün AKP’de olduğunubildiğinden, AKP’yle anlaşmıştır. Önüaçılan Sedat Peker ilk iş olarak Cep-he’ye yönelik açıklamalarda bulun-muştur. Yalakalığını belli etmek için sü-rekli Tayyip Erdoğan’ı övmektedir. Se-çimlerde AKP’ye destek olmak için Ri-ze’de miting düzenlemiştir. Suri-ye’deki çetelere yardımlarını facebo-ok hesabında paylaşmıştır.

AKP, kendisi gibi bütün halk düş-manlarına, soyguncu, talancı herke-se kucak açıyor. Bunlardan biri deSedat Peker’dir. AKP’nin korkudandolayı halk düşmanlarına ihtiyacıvardır. Osmanlı Ocakları, İBDA-C,Ülkü Ocakları vb. yapıların son sü-reçte aktifleşmesi bundandır.

AKP yönetememe krizi içindedir.Bu kriz her geçen gün büyümektedir.Bundan dolayı katliamlar planlamak-tadır. Tetikçi ihtiyacının bir kısmınımafyadan sağlamaktadır. AKP’ye kul-luğunu ilan eden Sedat Peker gibileride buna uygun malzemedir.

Halk düşmanı Sedat Peker’ekucak açan AKP, yapacağı hizmetle-re karşılık mafyacıya işler vermekteve Sedat Peker’in adının güçlenme-si için böyle ödüllendirmektedir.

Ödül, AKP milletvekillerinin al-kışlarıyla verildi. Sedat Peker kendi-si gibi halk düşmanlarını övdü. Ko-nuşmasında halk düşmanı SedatPeker:

“Cenneti mekan Abdullah Çatlıabinin kabrinde, Yaşar Topçu Baka-nımızı gördüğüm zaman, basındakendi kendime şöyle demiştim. Bukader artık değişiyor. Sayın Bakanı-mızı ben  ilk defa burada tanıdım.”diye ne olduğunu açıkladı. 

Övdüğü Çatlı, halk düşmanı kontr-gerillacı, mafyacı artığıdır. Yaptığı kat-liamlar herkes tarafından bilinmek-tedir. Susurluk kazasıyla devlet tara-fından nasıl korunduğu ortaya çık-

mıştır.Yaşar Topçu, Ulaştırma Bakanlı-

ğı döneminde, Karadeniz yol inşaa-tında yaptığı, yolsuzluktan dolayıYüce Divan’da yargılanmıştır. Yol-suzluğu AKP tarafından örtülmüş veyüce divandan kurtulmuştur.

Ödül törenindeki manzara herşeyi açıklamaktadır. Mafyacı SedatPeker’e Kültür Bakanlığı’nın düzen-lediği etkinlikte, AKP milletvekille-rinin alkışlarıyla ödül veriliyor. SedatPeker; AKP’yi, kendisi gibi halkdüşmanı mafyacı Çatlı’yı, yolsuzlu-ğu tescilli Yaşar Topçu’yu övüyor.

Bu manzaranın, Susurluk’ta orta-ya çıkan; Adalet Bakanı ve İçişleri Ba-kanlığı yapmış Mehmet Ağar, Özel Ha-rekat Daire Başkanı İbrahim Şahin,Asker-MİTçi Korkut Eken, İstanbulEmniyet Müdür Yardımcısı HüseyinKocadağ, mafyacı-kontgerilla Abdul-lah Çatlı ve diğer halk düşmanlarınınverdiği manzaradan farkı yoktur.

Değişen sadece halk düşmanları-nın yüzleridir.

Halk düşmanlarının vermek iste-diği mesaj; halk düşmanları olarak biraradayız. Halka karşı düşmanlığımı-zı artıracağız. Yolsuzluğumuzda ar-tacak, yozlaşmamız da artacak, kat-liamlarımız da artacak. ” demek için-dir.

Bu ManzarayaHalkın Adaletinin deBir Cevabı Var Elbet!

Korkun halkın adaletinden, sizlermafyacı, çeteci, yolsuzluk yapan,halkın kanını döken halk düşmanla-rısınız. Geçmişte olduğu gibi bugünde halkın adaletinden kurtulamaya-caksınız.

Elif, Şafak, Bahtiyar’lar çoğalıpkorkunuzu daha da büyütecek. Kork-maya devam edin Halkın Adaletinden.Korkun bizden!

DüşmanıHalk

AKP

AKP, Pis İşlerinde Kullandığı, Uyuşturucudan, Kumardan Beslenen MafyaBozuntusu Sedat Peker’e, Alkışlarla ”Türklük Hakanı” Ünvanı Verdi!

AKP, TETİKÇİSİ, MAYFACI, UYUŞTURUCUVE KADIN SATICISI SEDAT PEKER’i

ÖDÜLLERLE AKLAMAYA ÇALIŞIYOR

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

31SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

macmini3
Cross-Out
Page 32: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

AKP’nin beslemelerinden, mafyaartığı Sedat Peker, internet ortamındanBayırbucak Türkmenlerine 4 TIRyardım gönderdiğini duyurdu. Sözü-mona yardım olarak battaniye, kışlıkkıyafet, bot vb. göndermiş.

Hatırlanacaktır, 19 Ocak 2014 tari-hinde Adana’da ihbar üzerine 3 TIR,jandarma tarafından durdurulmuştu.17-25 Aralık baskınlarında evlerdençıkan para sayma makineleri, ayakkabıkutularındaki dövizler, henüz çok ye-niydi. Büyük bir jandarma gücü eşliğindearanan TIR’lardan ikisinin silah vemühimmat yüklü olduğu belirtildi. Tıbbimalzemelerin içine gizlenmiş çelik ka-salara kilitli; havan, roket başlığı veçeşitli cins ve miktarda mühimmat bu-lunmuştu.

Silahlarla birlikte, TIR’ların MİT’eait olduğu da ortaya çıktı. TIR’lar AKP-Gülen Cemaati arasında yaşanan çatış-madan kaynaklı durdurulmuştu zaten.Hemen olaya Tayyip Erdoğan el koydu.Gazeteciler gözaltına alındı, kameralarına,fotoğraf makinelerine el konuldu.

Savcılığın söylediği detaylı aramayapılmadan TIR’lar, içindeki malzeme-lerle birlikte serbest bırakıldı. Gazetecilerde bırakıldı, ancak kamera ve fotoğrafmakinelerinin hafıza kartları olmadan!Savcı görevden alındı. TIR’ları durduran,arayan, ihbarı yapan askerler bir baha-neyle tutuklandı.

Olay önce, hükümet tarafından ya-lanlandı. İnkar edilemez bir noktayagelince, NTV ve Star TV’nin ortak ya-yınına katılan dönemin Başbakanı Er-doğan, yardımların Suriye’deki Bayır-bucak Türkmenlerine gittiğini iddia ettive “Türkmenler maalesef silah ve mal-zeme noktasında zayıf düşmesi geri çe-kilmelerine neden oldu. MİT’in arananTIR’ları, bu Bayırbucak Türkmenlerineyardım götürüyordu.” dedi. Eleştirilerüzerine, yardımların “insani yardım”olduğunu vurgulayıp silah olduğunadair kanıt sordu. Geçtiğimiz günlerdeCumhuriyet Gazetesi, adı geçen TIR’larınsilah yüklü olduğuna dair fotoğraflarıyayınlayınca kıyamati kopardılar. Ga-

zeteyi vatan hainliğiyle suçlayıp, davaaçtılar.

Bayırbucak Türkmenlerine yardımsırası, usta dediği Tayyip Erdoğan’ıntaklitçisi çetebaşı Sedat Peker’e gelmiş.Dün AKP, bugün Sedat Peker! Suri-ye’deki katillere yardımın kılıfı Ba-yırbucak Türkmenleri oldu.

Kim Bu Yardım EdilenTürkmenler?

Bayırbucak Türkmen Tugayı, Laz-kiye’nin kuzeyinde, Türkmen Dağıbölgesinde etkinlik gösteriyor. 2013yılının Ağustos ayında, Lazkiye çev-resindeki Alevi köylerine Türkmençeteleri ile El Kaide bağlantılı çetelerortak saldırılar düzenlediler.

AKP’nin ve çetebaşı Sadat Peker’inyardım ettiği, Türkmen halkı değil.Gönderdikleri yardımlar da insani yar-dım değil... Köy basan, kadınlara te-cavüz eden, kelle kesen işbirlikçi ka-tiller sürüsüne askeri mühimmat, lo-jistik destek malzemesi gönderiyorlar.Sedat Peker’in paylaştığı fotoğraflardanbirinde yardım malzemesi olarak askeriüniforma benzeri kıyafetler görünü-yor.

Sedat Peker’in TIR’ları hiç bir sorunyaşamadan yerine ulaşırken bizim ül-kemizde valizinde kışlık kıyafet vardiye insanlar gözaltına alınıp sorgula-nıyor. Dahası tutuklanıyor. Yazın Der-sim’e tatile giden iki kişi yolda durdu-rulup gözaltına alındı. Çantalarındakimont vb. kıyafetler bahane edilerek “ge-rillaya yardım götürmekten” tutuk-landılar. Ama Suriye’deki işbirlikçi ka-

tillere silah, mühimmat, üniforma gön-dermek serbest, kendi ülkende istediğinkıyafeti yanına alarak dolaşmak suç!

Mafya ilişkilerinden 14 yıl 5 ay 10gün hapis cezası alan Sedat Peker, 1Kasım seçimlerinden önce Rize’de “te-röre lanet” mitingi düzenledi. Erdoğanlaçekilmiş fotoğrafını astırdığı meydandamiting boyunca AKP’ye oy istedi. Uyuş-turucudan fuhuşa, kumardan haraca hertürlü kirli işin içindeki bir çetebaşı,dindar geçinen AKP için miting düzen-leyip oy istiyor?! Hem de tehditlerin enağırlarını savurarak.

Miting konuşmasında Peker’in;“Büyük hata yapıyorlar. Hatalarınıfark ettikleri zaman her şey için çokgeç olacak. Adeta dünyanın şah da-marları kesilmişcesine oluk oluk kan-ları akacak” sözleri akıllarda yer etti.

Sakarya çevresine kurulan çitlik-lerde kontrgerilla eğitimi alan “AKGençliğe” İstanbul’dan gelen mafyaliderlerinin motivasyon konuşmalarıyaptığı bilinen bir gerçek.

Peker’in kimin adına kimi tehditettiği çok açık. AKP ile mafya özentisiçeteler elele. “Gerçeğin ölçütü pra-tiktir.” Kişiler gibi partiler de söyle-dikleriyle değil yaptıklarıyla değer-lendirilir, ölçülür.

AKP, ne kadar dini söylemleri kul-lanırsa kullansın; uyuşturucu kaçakcısı,kadın taciri çetebaşlarının, üç kağıtcımüteaahhitlerin, ihale yolsuzluğundanköşe dönmüş yeni yetme zenginlerin,fakirlere yardım adları altında halkınbirikimlerini hortumlayan sahtekarlarınpartisidir.

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!32

Suriye’deki Katillere Yardımın KılıfıBayırbucak Türkmenleri Oldu!

Page 33: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Uyuşturucudan ölüm haberlerininolmadığı tek bir gün yok artık. Üstelikbu ölümler çok yakınımızda. Belkibir arkadaşımız, belki bir arkadaşı-mızın çocuğu, kardeşi... Belki yarınkendi çocuğumuz, kardeşimiz, yakı-nımız olacak. Olmamasının hiçbirgarantisi yok.

Binbir çeşit zehir gençlerimizinetrafını adeta sarmış durumda. Çeşitçeşit zehir arasında, üstelik ulaşımıele ayağa düşmüşken, gençlerimizinasıl koruyacağız? Uyuşturucu ille-tinden nasıl kurtaracağız? Her sorununolduğu gibi bu sorunun da tek çözümüörgütlenmektir. Ancak öncelikle neile savaştığımızı bilmeliyiz.

Bonzai, etkisini çabuk gösteren vepiyasadaki en ucuz uyuşturucu mad-delerden biri olmasından kaynaklı,gençler arasında kullanımı en yaygınolan maddeydi. Ancak son dönemlerde,etkisini çok daha hızlı gösteren ve ula-şımı Bonzai kadar basit ve ucuz olan,adı sanı şimdilik pek duyulmamış birzehir daha türedi: Salvia Divinorum...

Adaçayı ile aynı bitki ailesindengelen bu bitki, uyuşturucu maddeolarak etkisini kurutulmuş yapraklarıntütün gibi sarılarak içilmesi veya yap-rak ve kökünden elde edilen tozunkullanımı şeklinde gösteriyor. Gençlerarasında en yaygın kullanım şekliyapraklarının kurutularak tütün gibikullanılmasıdır. Son dönemlerde esrar,eroin gibi uyuşturucu maddelerin ye-rini alan sentetik uyuşturuculardanbiridir aynı zamanda.

Etkisini hemen gösteren bu otukullanan kişiler, uyuşturucu etkisi al-tında kalarak halüsilasyonlara kapı-lıyor. Tütün şeklinde sarılarak kulla-nıldığında, ilk birkaç dakikada delilikbelirtileri veriyor ve kişi adeta şizof-renik hayaller görmeye başlıyor.

Bu otu kullanmış olan kişilerinçeşitli internet sitelerinde verdikleribilgilere göre, bu zehiri kullanankişide görülen belirtiler şöyle:

* Kontrol edilemeyen histerik kah-

kahalar. * Objelere dönüşme hissi

(mum, sandalye, sebze, her şey...) * Üst üste gelen gerçeklikler.

Aynı anda birden fazla mekandabulunma hissi.

* Vücut ya da kimlik kayboluşuhissi.

* 2 boyutlu dünyaya giriş. * Geçmişten mekanları ziyaret

etmek. * Garip fiziksel hisler. Çekiliyor

ya da çevirilip bükülüyor gibi hisset-mek.

1990'lı yılların sonlarından itibarenyasal bitkisel psiko-aktif madde olarakkullanımı artan bu bitki, “Çoban Otu”,“Sihirli Nane”, "Hayal Otu", "SelviOtu" ve “Deli Oğlan” gibi çeşitli ad-larla da piyasada bulunabiliyor. Buotun etken maddesi olan Salvinorin,aynı zamanda kimi psikolojik hasta-lıkların tedavilerinde kullanılan ilaç-ların da etken maddesiydi. Ancak et-kilerinin araştırılması ve yapılan bi-limsel deneyler sonucu birçok Avrupaülkesinde yasaklanmıştır. Ancak bunarağmen gençler arasında kullanımıçok yaygındır, bazı internet sitelerin-deki haberlere göre kargo ile yasalbir şekilde transferi yapılabilmektedir.

Türkiye'de ise Tarım ve Köy İşleriBakanlığı'nın çıkardığı yasaklı bitkilerlistesinde yer almaktadır. Buna göreithalat, ihracat, üretimi yasaklanmıştır.Ancak henüz uyuşturucu madde kap-samına alınmamıştır. Elbette bizimiçin belirleyici olan, bu maddeninuyuşturucu kapsamına alınıp devleteliyle yasaklanması değildir. Çünkübu ülkedeki en büyük uyuşturucumafyası yine bu devletin kendisidir.Uyuşturucu pazarının asıl kontrolüpolisinden jandarmasına, hakimindensavcısına, iş adamından bürokratınakadar devletin her kademesinden olanyetkililerin ellerindedir ve pastadaaslan payını da onlar yemektedir. Bunedenle uyuşturucuya, fuhuşa, yoz-laşmaya karşı mücadelenin temel he-

defi yozlaşmanın kaynağı olan bukokuşmuş devlet mekanizmasını yık-maktır. Bu nedenle haber kanallarındasıkça servis edilen uyuşturucuyla mü-cadele haberleri yalandır.

Bonzai kaynaklı ölümlerin artmasıve halkın buna karşı tepkilerinin bü-yümesi sonucu, göstermelik olarakuyuşturucu ile mücadele planları çiz-diler. Ancak bunların hepsi yalandır,suyun başını tutan haramiler uyuştu-rucuyla mücadele ediyor gibi görüneniktidarın ta kendisidir. Böyle olmasaydıeğer, uyuşturucu tüccarlarına yönelikyapılan onlarca "başarılı operasyon(!)"arağmen, uyuşturucu kullanımı hergeçen daha da fazla artabilir miydi?

İşte devletin kendi yaptığı araştır-manın sonucu; “Emniyet Genel Mü-dürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suç-larla Mücadele Dairesi Başkanlığı'nabağlı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuştu-rucu Bağımlılığı İzleme Merkezi'nin(TUBİM), çok sayıda kurumla iş birliğiyaparak hazırladığı '2014 TürkiyeUyuşturucu Raporu' yayınlanmıştır.

Raporda yer alan bazı başlıklarşöyledir: Uyuşturucu kullanımı ve ba-ğımlılığı 2014 yılında yüzde 17 artmıştır.Son yıllarda sık sık gündeme gelenbonzai kullanımındaki artış ise yüzde38’dir. 2014 yılında 648 kişi doğrudanveya dolaylı olarak uyuşturucuya bağlınedenlerle hayatını kaybettiği bilgisineyer verilmiştir. 2014 yılında 13 yaşındabir çocuk uyuşturucudan hayatını kay-betmiştir." (Cumhuriyet, 06 Eylül 2015)

Tecrübelerimizden de biliyoruz kigerçeklik, verilen bu sayıların kat bekat üstündedir. Uyuşturucu kullanımyaşı ilkokul sıralarına kadar düşmüşken

AKP Faşizminin Uyuşturucuyla Mücadele Kampanyaları Yalandır!Gençlerimize, Evlatlarımıza Biz Sahip Çıkacağız

Onları Bu Bataklığın İçinden Biz Çekip Çıkaracağız!

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

33SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 34: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

tehlike görünenden, daha doğrusu gös-terilenden çok daha büyüktür.

Devletin kendi himayesinde ku-rulan tedavi merkezlerine gelince;işte AMATEM'de çalışan ve isminivermek istemeyen bir çalışanın ver-diği bilgi: “AMATEM’de tedavi olanhastaların yüzde 99’u uyuşturucuyayeniden başlıyor.”

Bu merkezler tedavi merkezleriolmaktan çıkmış, uyuşturucu satıcı-larının cirit attığı, gençlerimizin uyuş-turucu batağına daha fazla itildiğibirer batakhaneye dönüşmüştür.

Devlet bu merkezlere yatırılanher gencin devlete "maaliyeti"ninpeşindedir. "Uyuşturucuya başlayanbir kişinin devlete maliyeti 600 binTL civarında. Hasta bir de AİDS yada Hepatit B’ye yakalanırsa rakam400 bin TL daha artıyor."

Devlete göre uyuşturucu kullananher insan bir "maaliyet"tir. AKP'ninson seçim vaadi olan asgari ücretin1300 liraya çıkarılması tartışmalarındaaynı şeyi tartışmaya başlamadılar mı?İşverene maaliyeti şu kadar, devletbütçesine yönelik maaliyeti bu kadar...Halk için, halkın yararına bir şey ol-duğunda hemen maaliyet tartışmalarıbaşlıyor. Ama söz konusu halka karşısavaş olduğunda kesenin ağzı sonunakadar açılıyor. Milyon dolarlık savaşuçaklarından her çeşit silaha kadarordu baştan ayağa donatılıyor.

Katil ve sapık sürüsü cihatçılareğitilirken, IŞİD'e tırlar dolusu silahgönderilirken maaliyeti kimse ağzınaalmıyor. Emine Erdoğan Avrupa’lardamağaza kapatıp alışveriş yaparken,

bir işçinin bir yıllık maaşı kadar pa-rayı, bilmem hangi markaya ait birayakkabıya, çantaya vb. ıvır zıvıraverirken maaliyet akıllarına gelmiyor.700 bin dolarlık saatleri kollarınatakarken maaliyeti sorgulamıyorlar.

Halkı maaliyetten, "kelle" sayı-sından ibaret gören bir devlet anlayışıgençlerimize sahip çıkabilir mi? Üs-telik de onları bataklığa iten bu dev-letin kendisi iken?

Gençlerimize,Evlatlarımıza BizSahip Çıkacağız!Onları Bu BataklıktanBiz Çekip Çıkaracağız!

Bunun için örgütlenmeliyiz. So-mut programlarımız, örgütlülükleri-miz de olmalıdır. Hasan Ferit GedikMerkezleri bu yönde atılan küçükama çok önemli bir adımdır. Dev-rimcilerin her konuda olduğu gibiuyuşturucuyla mücadele konusundasunduğu bir alternatif bakış açısıdır.Bu merkez tamamen halkın kendiimkanları ile kurulmuştur. Kuruldu-ğundan bu yana da defalarca kerepolisin saldırısına uğramıştır. Çünküyazımızın başında da belirttiğimizgibi, her türlü yozlaşmanın kaynağıbu sistemin kendisidir. Ülkemizdekien büyük mafya devletin ta kendisidir.

Bu nedenle her sorunumuzun çö-zümünde olduğu gibi bu sorunumu-zun çözümü de örgütlenmek ve ör-gütlülüklerimizi daha da büyütmekolmalıdır.Yozlaşmanın getirdiği tümilletlere karşı en büyük ilaç, daya-

nışma, sevgi ve umuttur. Geçtiğimiz günlerde bir üniver-

sitede yapılan toplantıda, bir genci-mizin kitap okumak ile ilgili söylediğisöze karşı AKP'li Belediye Başka-nı’nın söylediği söz şu oldu: "Seninkafan bitmiş zaten."

İşte AKP'nin gençliğimize bakışıbudur; serseri, kafası bitik, bağımlı...

Oysa biz gençlerimize inanıyoruz,onlara güveniyoruz. Çünkü tüm yoz-laştırma politikalarına rağmen, gençlikbu ülkenin geleceğidir ve gerçek sa-hipleridir. Bugünümüzü, yarınımızıkuracak olan, ona şekil verecek olangençliğin ta kendisidir. Her türlüyozlaşmanın panzehiri sevgidir, da-yanışmadır, umuttur, bugün için, ge-lecek için mücadele etme azmi vekararlılığıdır. Hasan Ferit Merkez-lerinde yaratmaya çalıştığımız budur.Tüm bunlar halkın, halkın doktorla-rının, hemşirelerinin gönüllü desteğiile hayata geçirilmektedir.

Gençlik geleceğimizdir. Hem zi-hinsel hem fiziksel olarak zehirlen-melerine, geleceğimizin yok edilme-sine karşı sessiz, duyarsız kalamayız.Biliyor ve inanıyoruz ki, yozlaştır-maya, batağın içine itmeye çalıştıklarıher gencimiz yarın çok daha büyükbir güçle bu düzenin karşısına diki-lecek ve bu kokuşmuş düzenin sonunugetirecek güç olacaktır.

Gelin hep birlikte Hasan FeritGedik Merkezlerini büyütelim, ül-kemizin dört bir yanına yayalım. Ge-leceğimizi çalmak isteyenlere karşısavaşımızı büyütelim.

28 Kasım’da Cengiz Topel’de bulunan köy derne-ğinde Halk Cepheliler bir gece düzenledi. Gecede ilkolarak yemek ikram edildi. Ardından 8 Kasım adaleteyleminin değerlendirilmesine geçildi.

Öncelikle “Eylem öncesi nasıl çalıştık?” sorususorularak başlandı. “Eylem anındaki komitelerin örgütlüve kolektif çalışmayla eylemi daha da güzelleştirip is-tenen çalışma tarzı yaratıldığı” söylendi. Eylem sonrasımahalle sakinleri de eylemin etkisi değerlendirildi.Söz hakkı isteyen biri "eylem sonrası mahalledehalkının güveninin alındığı, bundan kaynaklı derneğeveya dernek çalışanlarına halkın günlük sorunlarınısöyleyip adaletin sağlanmasını talep ettikleri, somut

olarak görünen getirisi olduğu” söylendi. Bir saatsüren değerlendirme top-lantısının ardından çayikramı yapıldı ve Bah-tiyar Doğruyol’un ençok sevdiği "Türküler-de Yaşamak” söylendi.Ve son olarak mahal-leden biri “karanfil ha-layı” şiirini okudu, ar-dından Zazaca türkü-lerle gece sonlandı-rıldı.

Alibeyköy Halk Cephesi 8 Kasım’daki Eylemin Siyasi Zaferini Kutladı

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!34

Page 35: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Televizyon dünyada milyarlarca in-sanı kendine bağlayan ve karşısındaoturulan koltuğa hapseden etkili birsilahtır. Kitlelerin günlük yaşamınınen önemli parçalarından biri halinegetirilmiş durumda TV izlemek.

Emperyalizm bu gerçeği bildiğinden,televizyonu en etkili bir şekilde kullan-maktadır. Emperyalizm ve işbirlikçi ik-tidarlar milyarlarca insanın düşüncesine,tavır ve tepkilerine televizyon aracılığıylayön vermektedirler. Sömürücü, soyguncudüzenlerini; dizileriyle, filmleriyle, çeşitliprogramlarıyla, dizilerden, haberlerdenuzun reklamlarıyla, sansürlenen yalanhaberleriyle kanıksatırlar.

Şöyle bir dönüp sağımıza solumuzabakalım. Ülkemizde milyonlarca, dün-yada milyarlarca insanın televizyonsuztek bir günü bile geçmemektedir. Em-peryalizm ve işbirlikçileri bu tabloyuözel olarak yaratmaktadır. Emperyalizm,bu şekilde kitleleri rahat yönetebileceğinibiliyor. TV aracılığıyla kitleleri yozlaş-tırıyor, apolitikleştiriyor, duyarsızlaştırıyor,etkisizleştiriyor, bireyselleştirip yalnız-laştırıyorlar… Halkın o ekrandan gös-terilen her şeye inanması sağlanıyor.

TV ile kuşatılan insanlar birbirindenkopuk hale gelmiştir. Yardımlaşmayı,dayanışmayı, paylaşmayı, sohbeti unut-muş; komşusuna, hatta ailesine bile ya-bancılaşmış, kültürünü değerlerini unut-muş bir halde yaşamını sürdürmektedir.

Emperyalizm Ülkemizde deTelevizyonu EtkiliKullanıyor!

CIA’ın “psikolojik savaş” üzerineyayınladığı raporunda, “insanın en kritiknoktası zihnidir. Zihnine bir kez ulaşıldımı siyasal hayvan mermilere bile gerekkalmadan yenilgiye uğratılabilir. Hedefbütün halkın zihnidir” (Hayatın İçindekiTeori cilt 1 sf: 108) denilmektedir!

İnsanların zihinlerini ele geçirmedeTV çok etkilidir. TV aracılığıyla düzene

uygun kafalar yaratılmaktadır. Ör-neğin, yozlaştırma bunun sonucundaortaya çıkmaktadır. Dizilerdeki film-lerdeki ahlaksızlıkların uygun bi-çimlerde zihinlere sızdırılması, meş-ruiyetinin yaratılması ve en sonutüm halka onaylatılması ve aynı ya-

şam biçiminin halk arasında da yaygın-laşması istenmektedir. Herkesin birbirininarkasından kuyu kazması, düşene birtekme vurulması, kadın erkek arasındagayri meşru ahlaksız ilişkileri vb. herşey dizilerin, filmlerin ana konusudur.

Çalışan emekçilerin akşam evine yor-gun argın dönünce TV’nin karşısınageçip zamanının tümünü burada geçir-mesi, anlık da olsa dizilerle kendi ger-çeğini unutması istenmektedir. Bu dizilerleemekçilere hiçbir zaman ulaşamayacaklarıbir “düş”, bir hayal dünyası satılmaktadır.

Eduardo Galeano, “Tepetaklak”isimli kitabında TV dizileri için ifadeettiği şu sözleri önemlidir.

“(…) Brezilyalıların çok iyi becer-dikleri pembe diziler Latin Amerika tel-evizyonunun tek ürünleridir. Kırk yıldabir bu dünyaya ait konulara rastlanır.Politik çürüme, yolsuzluk, uyuşturucuticareti, sokak çocukları ya da topraksızköylüler gibi ama en yaygın pembediziler Meksika Televisa Şirketi başkanının1998 başlarında açıkladığı gibi olan-lardır; “Düş satıyoruz. Gerçekliği yan-sıtmak gibi bir niyetimiz yok. Külkedisinindüşlerine benzeyen düşler satıyoruz”(SY: 276 Tepetaklak)

Sahi, dizilere-filmlere bakalım; hangisibizim yaşamımızı, açlığı, yoksulluğu,adaletsizliği, iş cinayetlerini, temel hakve özgürlüklerin olmayışını anlatıyor?“Kırk yılda bir” bunlardan birine deği-niliyor. O da “sos” niyetine yapılmakta.O dizinin veya filmin “sosyal” konularada değindiği izlenimi yaratılmaktadır.

Gerçekte ise, halkın yaşamında ol-mayan zengin-lüks evler, arabalar, bo-hem ahlaksız yaşam biçimi, ekonomiksıkıntı ve zorlukların olmadığı dizilerçekilmektedir. Ülkemizde onlarca ulu-sal ölçekte yayın yapan TV kanalı var-dır. Bu kanallarda her gün ekranlardayer alan dizi sayısı 100’e yakındır.İşte bu dizilerle “külkedisinin düşlerinebenzeyen düşler satmaktadırlar” hal-

kımıza. Emperyalizm ve işbirlikçilerihalkın, gençlerin seyredebilmesini ne-redeyse şart koşmuştur. Herkes en azbir iki dizi mutlaka seyretmelidir!

Ülkemizdeki diziler, Brezilya dizilerigibi pazarlanıyor. Ülkemizde çekilendizilerin bir kısmı 76 farklı ülkeye sa-tılıyor. Ortadoğu, Balkanlar, Türki Cum-huriyetler bu ülkeler arasındadır. 2012verilerine göre satılan dizilerin yıllıkgeliri 100 milyon dolardır.

Bugün herkesin evinde bir televiz-yon vardır ve kitleler, dizisiz, filmsiz,eğlence-yarışma programları vb. ol-madan yapamaz hale getirilmiştir.

Yaşamlarını, programlarını bu di-ziler, filmler ve yarışma programlarınagöre düzenlemektedirler. Emperyalizmve işbirlikçi oligarşinin de istediğibudur zaten. Medya öyle “komplike”hale gelmiştir ki; reklamlarıyla, dizi-leriyle, filmleriyle, yarattıkları tiplerle,öne çıkardıkları kavramlarla, kişilik-lerle, beyinlerimizi bir magazin dunyasıiçine hapsetmeye çalışıyorlar.

Kitleleri "esir" almanın, yozlaşmabataklığına itmenin araçlarından biridirTV. Aynı zamanda burjuvazi için dahafazla kâr elde etmenin de önunu açan,"tuketim kulturu"nü pompalayan en etkiliaraçtır TV. Bu tip yaygınlaşltıkça, ço-ğaldıkça, kapitalistin huzuru artar; çunkuböyle bir tip, sistem için bir tehlike oluş-turmak bir yana, sistemin sigortası olur.

Hayır bunu kabul etmeyelim! Bey-nimizle alay eden, bize bu sömürü vezulüm düzenini kanıksatan o kutununesiri olmayalım. Her programı, herfilmi, diziyi seyretmeyelim. Herkesizlediğini süzgeçten geçirmelidir.

Daha da ötesi ailemizle, akrabala-rımızla, komşularımızla zamanımızıgeçirelim, paylaşmayı, dayanışmayı,yardımlaşmayı büyütelim.

Ülkemizde ve dünyada olan geliş-melere kayıtsız kalmayalım. Emperya-lizmin istediği apolitik kişilikler değil,politik ve ideolojik olarak hayata katılanmücadele eden kişiler olalım. TV karşı-sında geçirdiğimiz zamanı Halk Mecl-islerinde örgütlenerek mücadeleyi, ör-gütlenmeyi büyüterek geçirelim. Em-peryalizmin kurbanı değil celladı ola-lım!

Televizyon, Emperyalizmin BeyinlereDoğrulttuğu Tehlikeli Bir Silahtır!

YOZLAŞMAYA KARŞI DEĞERLERİMİZ

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

35SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 36: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Düzenin meclisleri tüm çürümüş-lüğüyle halka zulüm üretirken biz,emegimizle ilmek ilmek Halk Mec-lisleri’ni örgütlüyoruz.

22 Kasım’da Gazi Halk Meclisitoplantısı için yapılan çalışmalar,Halk Meclisleri’ni nasıl örgütleye-ceğimiz sorusunun cevabıdır.

Gazi Halk Meclisi çalışmalarınıörnek olması yanıyla aktarıyoruz.

***22 Kasım’da yapacağımız Gazi

Halk Meclisi’ni kurma toplantısı için17 Ekim’de çalışmalara başlamıştık.

Bunun için önce bir komite kur-duk. Komitemiz 12 kişiden oluşu-yordu. Gazi Mahallesi’nde 4 ayrıbölgede çalışma yapma kararı aldık.

Bunlar; Sekizevler, Nalbur, Düzve Son Durak bölgeleri...

Ana komitemizi, bu bölgelerebölüştürdük ve her bölgeden de halk-tan insanlarımızı bu komitelerde ça-lışmak için yer almaya çağırdık.

Komitelerimizle haftada bir gündeğerlendirme toplantıları yaptık.Ayrıca her komite, kendi içinde de,yapılan çalışmaları değerlendirdiğitoplantılar yapıyordu.

Ana komite ile, iki gün ikişersaat eğitim çalışması yaparak, HalkMeclisi’ni kafalarda somutlamayaçalıştık.

Eğitim çalışmasında, Halk Mec-lisi’nin önemi, Halk Meclisi’nin ka-rarları nasıl aldığı, Halk Meclisi’ningelirlerini nasıl oluşturduğu konularınıele aldık.

Ve bir aylık çalışma için;50.000 bildiri20 bin afiş1 milyon kuş5 büyük pankart bastırdık.Önümüze bir çalışma programı

koyduk..Bu programa göre her komite

kendi bölgesinde;Günde iki saat kapı çalışması

yapacak,

Kahve konuşmaları, Otobüs konuşmaları, Ev toplantıları yapacaktı.Bu çalışmalar; disiplinli ve prog-

ramlı bir şekilde yapıldı. Çalışmayapan komite üyeleri işinde gücündeolan insanlardı.

Saat 19.00'da işten çıkıp evinegelen ve hızla yemeğini yediktensonra Meclise gelip komitesi ile bu-luşup iki saat boyunca kapı kapı ge-zerek bildiri veren, 22 Kasım içinçağrıda bulunan insanlardı.

Bir ay boyunca her gün bu tempoile çalışan insanlar, sorunlarının çö-zümünün Halk Meclisi’nde örgüt-lenmekten geçtiğinin bilincine varan,buna inanan ve bu inancı tüm Gazihalkına vermek isteyenlerdir.

Her gün bu heyecanla işten çıkıpmahalleye gelmiş ve bu heyecanlakapıları çalmışlardır. Çaldıkları ka-pılardan; "evet toplantıya geleceğiz"sözünü duydukları zaman heyecanlarıdaha da artıyordu.

Çalışmaları sosyalist yarışma ileörgütledik. Her komite daha fazlakapı çalmanın yarışı içindeydi. Aradabirbirlerine soruyorlardı: “Siz kaçkapı çaldınız, evlere girip oturabildinizmi” diye...

Son Durak bölgesindeki abi biryandan da kızıyordu; “benim komi-temdekiler düzenli gelmiyor ben tekkalıyorum” diye. Ama tek kalsa daher gün afişlerini asıyor, bildirilerinidağıtıyordu.

Tüm komitelerle toplantı yaptı-ğımızda sosyalist yarışmanın tansi-yonu artıyordu. Kim daha fazla ça-lışma yapmış tartışmaları başlıyor-du.

Tabi bu çalışmalarda önemli olanyeni insanları da bu çalışmalara ka-tabilmekti. Bunda da başarılı olundu;"Ben de sizinle bildiri dağıtırım,ben de evimde toplantı yaparım,kadınları çağırırım, komşularımıçağırırım" diyenler oldu.

Ve günler haftalar geçiyordu, artıkmahallenin bütün duvarları afişlerledonatılmıştı, insanlar her sabah işegiderken sokaklarda kuşlamaları gö-rüyordu. Tekrar tekrar eline bildiriverilen insanlar;"tamam artık ha-berimiz var toplantıya geleceğiz..."diyorlardı. Biz de “Tamam, sen bubildiriyi yine de al, sende başkabirini bilgilendirirsin” diyorduk.

Son cCuma günü komite toplan-tımızda artık toplantının içeriğini ko-nuştuk. Kimin ne konuşacağını be-lirleyip hazırlıklarımızı tamamladık.Salonun içine asılacak olan pankartve dövizleri hazırladık.

Pazar sabahı da Halk Meclisi’ndekomitemizle birlikte kahvaltı yap-tık.

22 Kasım günü;İki gün öncesinden mahalleye

Aziz Güler’in cenazesi getirilmişti.Biz cenazenin hemen cuma veya cu-martesi günü gömüleceğini düşünm-üştük. Ama cuma günü öğrendik ki,

Halk Meclisleri’niEmeğimizle Örgütleyeceğiz

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!36

Page 37: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

cenaze pazar günü kaldırılacakmış.Artık bir günümüz kalmıştı. Er-

telemeyi düşünmedik. Ama şimdidüşünüyorum da aslında bir haftaerteleyebilirdik.

Cenaze saat 13.00'te kaldırıldı,kitlesel, düzenli kortejli, saldırınınolmadığı bir cenaze yürüyüşü yapıldı.Ancak saat 16.30’da tam da toplan-tımızın yapılcağı salonun blunduğucaddede korsan eylem yaptılar veçatışma başladı. Akrep ve TOMA’larsokaktan geçiyor, sürekli gaz atıyor-lardı.

Saat 17.00 olduğunda hala çatışmavardı, sokak gaza boğulmuştu. İn-sanlar gelmeye çekiniyordu.

Buna rağmen 500’ün üzerindeinsan vardı toplantıda.

***Toplantı Halk Meclisi temsilci-

lerinin konuşmaları ile başladı. Biray boyunca yapılan çalışmaları anlattıtemsilciler. Halk Meclisi’nin önemini,sorunlarımızın çözümünün Halk Mec-lisi’nde örgütlenmekten geçtiğini an-lattı. Daha önce Gazi’de yapılanHalk Meclisi çalışmalarından örneklerverildi. 96 yılında ekmek zammınınbir aylığına durdurulduğu, Susurlukiçin yürüyüşlerin yapıldığı örneklerianlatıldı.

Şimdi de Halk Meclisi’miz var.Ancak halkın komite ve komisyon-ların içinde yeteri kadar yer almadığıanlatıldı. Halkın kendini katmadığıbir Halk Meclisi olmaz. Halk Mecl-isleri sadece gelip sorunlarımızı an-latacağımız bir devlet kurumu değil;

aksine halkın içinde yer aldığı, bizzatkendi sorunlarına kendisinin çözümleraradığı, güçlerini birleştirerek sorun-larına çözümler ürettiği, düzene al-ternatif örgütlenmelerdir.

“Onyıllardır açlık, yoksulluk var,onyıllardır işsizlik var, bu düzen çö-zebildi mi? Hayır, çözemez çünkü,bu sorunların kaynağı bu düzenin takendisidir. Sorunu yaratanlar sorunuçözemezler. Sorunlarımızın tek çö-zümü bu düzenin ortadan kaldırılmasıyerine halkın iktidarının kurulması-dır.” diye konuşan Halk Meclisitemsilcisi Halk Meclisleri’nin halkıniktidarına giden yolu açtığını söyledi.

Halk MeclisleriHalkın Kendi İradesidir

Halk Cephesi adına konuşan tem-silci ise Halk Meclisi’nin nasıl işle-diği, nasıl karar aldığı, gelirlerininasıl oluşturduğu, somut örneklerleanlatıldı. Ortak kararın, ortak iradeninolmadığı yerde hiçbir sorunumuzuçözemeyiz, ortak kararların alınmasıgerekir” dedi.

Toplantının bu bölümünde halkınöğrenmek istediği sorulara cevap ve-rildi.

Diğer mahallelerde de aynı ça-lışmalar yapılacak mı diye soranoldu. Gazi’de yaşanan sorunların,konuşulmasını isteyenler oldu. HalkMeclisleri adına konuşan temsilcilerise, toplantının tam da bu amaç içinyapıldığını, Halk Meclisi’nin işlerhale getirilmesi, gerektiğini söyledi.

Bir sorunu olduğunda meclise ge-lenlerin sorunu çözüldüğünde bir

daha meclise uğramadığı söylendi. Bu konuşmalardan sonra toplan-

tının sürdürülmesi için divan oluş-turuldu.

Divanın oluşturulmasından sonraHalk Meclisi çatısı altında oluşturu-lacak komisyonların önemi anlatıldıve komisyonların oluşturulmasınageçildi.

Komisyonlar oluşturulduktan son-ra komisyon temsilcileri, komisyonlaradına, komisyonun amacını anlatankonuşmalar yaptılar.

Aile komisyonu adına konuşanGülseren abla; "ben ilk defa katılı-yorum, bu insanlar çok iyiler kötübir şey yapmıyorlar bundan sonrada her zaman katılacğım. Erkeklersiz neden eşlerinizi de getirmiyorsu-nuz? Evde dizi izlemesinler, siz ça-ğırırsanız gelirler, bir de eve geç veiçkili gelmeyin, çocuklar babalarınıneve gelip başını okşamasını isterler,bunu onlara çok görmeyin..." şeklindekonuştu. Bu sorunların çözümününmecliste olduğunu söyledi...

En Lezzetli, En Ucuz Ekmek İçin Halkın Ekmek Fırını!

Esnaf kooperatifinden de Ali Kayakonuşma yaptı. Çalışmalarını anlattı.Gazi Mahallesi’ne Halkın EkmekFırını’nı açacaklarını duyurdu veyoksul ailelerimize en düşük fiyataekmek verileceğini söyledi. Hattamahallede; işsiz, bakıma muhtaçkimselere ücretsiz ekmek verecek-lerini duyurmasıyla, salondakiler ta-

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

37SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 38: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

rafından alkışlandı.Her komisyon bu şekilde gelip

kısaca konuşma yaptıktan sonra yenitoplantının ocak ayında olması ka-rarlaştırıldı. Kurulan 7 komisyon ileHalk Meclisi çalışmalarının başla-yacağı ilan edildi.

Toplantıdan hemen sonra iki kişiyanımıza gelip komisyonlarda yeralmak istediğini söyledi ve isminiyazdırdı.

24 Kasım’daİlk KomisyonToplantısı Yapıldı

Komisyonlarda yer alan komisyonüyeleri ile 24 Kasım’da komisyontaplantısı yapma kararı alındı. Toplantıyemekli bir toplantı olacaktı. Akşamsaat 20.30’a doğru toplam 37 temsilciile komisyon toplantısı yapıldı.

Meclis toplantısında herkese ko-misyonlarda yer alma çağrısı yap-mıştık. Sonradan gelip ismini yaz-dıranlar oldu.

Toplantıya geçmeden önce sof-ramızı kurduk. Bu yemeğin amacıanlatıldı. Yapılan bir aylık çalışmanındeğerlendirilmesi yapıldı. Cenazedenkaynaklı, yapılan yoğun çalışmanınkarşılığı olacak bir kitle katılımınınolmadığı, ancak 7 komisyonun ku-rulması ile çok önemli bir adımınatıldığı değerlendirilmesi yapıldı.

Yapılan değerlendirmede ayrıca,bir aylık çalışmada neyin ne kadaryapıldığı, nelerin eksik bırakıldığı,yapılmayanların neden yapılmadığı,nasıl yapılacağı tartışıldı.

Bir komisyon üyesi, önce, yapılankitle çalışmasına ilişkin, başındanberi tutulan raporu okudu. Yapılançalışmalar şöyle:

- 50 bin bildiri basıldı, 40 binbildiri dağıtıldı.

- 20 bin afiş basıldı hepsi asıldı; - 1 milyon kuş basıldı, hepsi da-

ğıtıldı.- 5 büyük pankart asıldı.- 13 yazılama yapıldı.Bölge bölge yapılan kapı çalış-

maları ve ev toplantıları hakkındabilgi verildi.

Bölgelerin yaptığı kapı çalışmaları

şöyle:Sekizevler:1035 aile Nalbur: 1662 aileDüz: 1137 aileSon Durak: 855 aileToplam: 4689 aile ziyaret edil-

di.- 32 kahve konuşması yapıldı.-11 ev toplantısı yapıldı.- Üç köy derneği toplantısı ya-

pıldı.- Mecliste beş çayı yapıldı.- Düğün salonunda etkinlik ya-

pıldı, 100 kişi katıldı.- Perşembe ve Pazar pazarlarında

bildiri dağıtıldı.- Düğün ve kınalara gidilip çağrı

yapıldı.- Düz bölgesinde masa açıldı.Bu raporu okurken, her bölge ko-

mitesi heyecanla kimin daha fazlaçalışma yaptığını dinliyordu. MeselaDüz bölgesinden Ulaş 9 kahve gezdikdiyor, oradan Sekizevler komitesindenİbrahim çıkıp Düz’de bu kadar kahvemi var, ben saydım yoktur diyor.

Son Durak’tan komite temsilcisiaraya girerek "hatırlatayım size,ben genellikle tek kaldım veya sa-dece iki kişi ile çalışma yapmakzorunda kaldık" diyor.

Öyle anlar oluyor ki herkes bir-birini dinlemeden kendi yaptıklarınıanlatıyor.

Halk Meclisi sözcüsü araya giripyapılan çalışmanın sosyalist yarışmaolduğunu, birbirimizin daha fazlaçalışma yapmasının, bizleri sevin-dirmesi gerektiğini anlatıyor.

Daha sonra Halk Meclisi sözcüsüyapılan çalışmaların anlaşıldığını veyapamadıklarımızın neler olduğunuçıkartalım diye olumsuzlukların de-ğerlendirilmesi bölümüne geçti.

Ayrıca bu çalışma ile aslındaGazi’de Meclis’in halka duyurulduğu,insanlara sorunlarının çözümününmecliste olduğu sonucuna varıldı.

Komisyonlarda olan 37 kişi desöz aldı. Canlı bir toplantıydı, herkesbir eksiği, bir gözlemini anlattı. Bir-birinden çok ayrı uç şeyler yoktuaslında. Herkesin gözlemi doğru vepolitikti. Ayrıca eksiklikler tespit

edilmekle kalmadı, sonraki toplantıdaneyin, nasıl yapılacağı yönünde somutönerilerde bulunuldu.

Belirlenen Eksikler Şöyle- Çalışma yapanlar, yani komite-

dekiler işinde gücünde insanlar ol-dukları için sadece işten döndüktensonra iki saat çalışma yaptılar. Busüre çok azdı ve yeterli olmadı.

- Aynı gün yapılan cenaze törenive yapılan korsan eylemler, halkınkatılımını etkiledi. Sol, esnafları gezipkepenk kapatma çağrısı yapıyordu,biz de gezip toplantımızın iptal ol-madığını anlatabilirdik.

- Toplantı salonunun yeri kötüydü,karakola yakındı.

- Toplantılarımız hep salonlardayapıldı. Ara toplantıları sokaklarda,parklarda yapmalıydık.

- Pratikte sorun çözmeliydik. Me-sela diş sağlığı taraması gibi şeyleriarttırmalıydık.

- Çalışacak insan sayısı azdı, ev-lere girip yardım istemeliydik.

- Yapılacak çalışmalar hakkındadaha somut hedefler belirleyebilirdik.

- Komşuluk ilişkileri çok zayıfolan mahallelerde, biz evlere giripkimleri tanıyorsun çağırır mısın di-yerek ev toplantılarına ağırlık ver-meliydik.

- Kapı çalışması yapıyoruz amaısrarcı olmuyoruz. Sürekliliği sağla-yamadık. Bir eve bildiri verip bıra-kıyoruz ama gelip gelmeyeceğindenemin değiliz. Emin olmalıyız. Bununyollarını bulmalıyız.

- Son gün sokaklardan otobüskaldırmalıydık. Kapı kapı gezip haditoplantı başlıyor demeliydik.

- Sokak komitelerimiz olmalıy-dı.

Belirlediğimiz eksiklikler bunlardı.Peki şimdiden sonra ne yapacağız?7 komisyonun ekip başları ile pa-zartesi akşamları saat 20.00’da top-lantı yapılacak. Ayrıca her komisyonkendi içinde de düzenli toplantılarınıyapacak. Bunun için her komisyonuntoplantı günleri de burada belirlen-di.

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!38

Page 39: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Halk Meclisi Üyeleriyle HalkMeclislerinin Neden Kurulduğu veve Çalışmaları Üzerine YaptığımızRöportajı Yayınlıyoruz...

Aydın GevinYaş : 55Emekli Memur

1-) 1 Kasım seçimleri yapıldı.AKP yine tek başına iktidar...Düzenin meclislerinden birbeklentiniz var mı?Halkın sorunlarını bu meclisçözebilir mi?

Aydın Gevin: Oradaki meclishalkın sorununu çözemez. Oradakimeclis kendi rahatına bakar... Ezenleezilen sınıf arasında sorun vardır.Bunu ezen sınıf, devlet çözemez.Bunu kimler çözer? Halk Meclisleriçözer. Halkımız bunun farkına varırsa,tabi ki Halk Meclislerinde toplanır,fikir paylaşımlarında bulunur. Bu ik-tidarın bizi kurtarmayacağı başlı ba-şına belli. Önemli olan bunu halkı-mıza anlatıp devrimcilerle birleşmesilazım. Yani devrimcileri iyi tanıması,diyalog kurması lazım. Devrimcilerinde halkla bütünleşmesi lazım.

2-) Halk meclislerindenbeklentileriniz nelerdir?

Aydın Gevin: Halk Meclislerin-den beklentilerimiz; yoksul insan-larla, mahallemizde çetelerin ve uyuş-turucunun, fuhuşun üzerine gitme-lerini istiyorum.

3-) Mahallelerinizdeyaşadığınız sorunlar nelerdir?Nasıl çözmeyidüşünüyorsunuz?

Aydın Gevin: Mahallemizde ge-nelde fakir insanlar vardır. Ev so-runları vardır. İnsanlarımız kiralarınıödeyemiyor. Kiracı olan insanlarımızzor durumda kalıyor, çocuklarınıokutamıyor, yol paralarından bak-kalına kadar çok zor sorunları var.Kiracılar kiralarını ödeyemiyor kaç-mak zorunda kalıyor.

En büyük sorun Gazi Mahalle-si’nde kira... Kiralar çok yükselmişdurumda... Bu kira olayını oturupev sahipleriyle konuşup kiraları birazaşağıya çekmelerini talep ediyo-rum.

***Gülseren YardımcıYaş: 55İşçi (Ev işi)

1-) 1 Kasım seçimleri yapıldı.AKP yine tek başına iktidar...Düzenin meclislerindenbir beklentiniz var mı?Halkın sorunlarınıbu meclis çözebilir mi?

Gülseren Yardımcı: Kesinlikleçözemeyecek. Zaten çözecek olsaydı,15. yılına girdi, hangi fakir halkınyanında oldu? Hiç kimsenin... Tür-kiye’de toprak koymadı, gökdelenleridikti. Yarısı Amerika’nın, yarısı İs-rail’in, yarısı kendinin... Fakir halk,yine fakir...

AKP hükümetinden hiçbir bek-lentim yok ... 25 yıldır Gazi’de otu-ruyorum, ezilen yine fakir halk. GaziMahallesi’nde son 4 yıla kadar değişikbir siyasi görüşün Gazi halkına başkaldırdığını görmedim. Ama bugünotobüslerde biz kadınlara bile susdiyorlar; konuşamazsın, hükümetinhakkında konuşamazsın diyorlar. Ka-dın isyan ediyor, “otobüse biniyorumayakta kalıyorum”, geliyoruz, “olayvar” diyorlar, hiç bir ilgisi yok. Polistelefon ediyor, “girme” diyor Ga-zi’ye... Halk isyan etsin, gencindennefret etsin... Halkı bu şekilde yıp-ratmaya ve gençleri bu şekilde yıp-ratmaya çalışıyor. Bu devletten nebeklentim olur ki benim, bana nekadar destek olur, benim gencimiezmeye kalkan devlet bana ne kadardestek olur.

2-) Halk meclislerindenbeklentileriniz nelerdir?

Gülseren Yardımcı: Halk mecl-islerinden beklentim şunlardır: ger-çekten halk meclisleri halk kültürüyle

beraber devam edecek olur da halkıbir araya toplarsa hiç bir güç yıkamaz.Buna eminim.

3-) Mahallelerinizdeyaşadığınız sorunlar nelerdir?Nasıl çözmeyidüşünüyorsunuz?

Gülseren Yardımcı: Mahallemdeyaşadığım bir soruna değineceğim..Gezi olaylarındaydı. Gaza karşı aler-jim var, astımım var çıkamıyorum.Destek olacağım... Gençlik yürüyor,son duraktan aşağıya doğru, bir desaat 21.00’da bir tencere tava çalı-yorduk. Balkonuma çıktım tencereçalmak için; kavgayla karşılaştım,(AKP yanlıları) bana hakaretler yağ-dırdılar. Eşim içeride sesim çıkmıyor,indim aşağıya. Tencere tava elimde,gençler aşağı geliyordu, aldım sokağasoktum...

Bizi her şekilde sindirmeye, sus-turmaya çalışıyorlar... Şu anda oto-büste de, mahallede de bizi sustur-maya çalışıyorlar. Şu var, çoğu insa-nımız cahil, eğitimsiz; evde oturanhiçbir şeyden haberdar olmayan an-nelerimiz var. Çocuğumuz gidiyorsa,gençler çıkıyorsa bizim için çıkıyor,polis alıyorsa hiçbir gencimiz teröristdeğil. Onlar pırıl pırıl, düşüncesinisavunacak gençler. Düşüncesini sa-vunmak için çıkana polis de diyorterörist, anne de diyor terörist... Genç-ler terörist değil.. Gençler rahat rahatdüşüncesini paylaşamıyor, yani dü-şünceye saygı yoktur.

İkincisi şöyle diyeyim; susturul-maya, sindirilmeye çalışılıyoruz Eğerki, halk meclisleri birbirine kenetlibir şekilde aileleri toplayarak, aydın-latarak devam ederlerse, Gazi olay-larından sonra yıkamadıysalar bundansonra da yıkamazlar. Gazi olaylarındaneler yaşadık ama yıkılmadık. Gaziyine aynı. Bu bir gerçek... Gazi’nintoprağında da devletin gözü var. Bubaskıları yapıyor ki, halk ürküp gitsin,topraklar ona kalsın. Çünkü bir Gazikaldı gökdelen dikmediği...

Röportaj

“Halkın Kendi Sorunlarını Kendi Ortak Kararıyla Çözdüğü,‘Hani Aklın Bir Olduğu Yol’ Dediğimiz Yerdir Halk Meclisleri”

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

39SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 40: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

***Sinan AkkuşYaş :23Öğrenci - İstanbul Üniversitesi

1-) 1 Kasım seçimleri yapıldı.AKP yine tek başına iktidar...Düzenin meclislerindenbir beklentiniz var mı?Halkın sorunlarınıbu meclis çözebilir mi?

Sinan Akkuş: 1 Kasım seçimle-rinden sonra şöyle bir hava var... Buseçim aldatmacası içerisinde oy ver-meye kendini mecbur hisseden vealternatif olmadığı için oy veren in-sanlar, şuan büyük bir mutsuzlukiçerisindeler yani kendilerini mutlugörmüyorlar, bir umutsuz havası ha-kim, bunun nedenini de şöyle söylü-yor insanlar: “bu hükümet yıkılmaz,bu hükümet seçimle devrilecek gibigözükmüyor, çok yüksek oy oranları,bir şekilde ne yapıp ediyorlar çalı-yorlar oyları veya hükümet kendigücünü kullanarak kazanıyor” birşekilde insanlar bu seçim sonrasıumutsuzluğun girdabı içerisindeler.

Haziran Ayaklanması’nda çokmutluyduk. Buna benzer örneklerdehep mutluyduk. Genelde bir arayageldiğimizde bir şeyler yaptığımızainanıyoruz. Örneğin Taksim Mey-danı’ndaydık 15 gün boyunca, ma-hallelerdeydik, Türkiye’nin 81 ilindeayaklanma vardı. İstanbul’un orta-sında otururken direniş zamanındapolisle çatışırken, hükümete “katil”diye haykırırken, biz bir hedef gös-teriyorduk. Bir güç olmuştuk. Mey-danda insanlar çadırlarını kurmuş,pankartlarını asmıştı, ülkenin engözde kulelerinde devrimci önderlerinresimleri vardı ve insanlar mutluydu.Çünkü onların bıraktığı bir gelenekvar , bu geleneğe yakışır olduğumuzuo gün bütün herkes, belki de ilk defaeyleme katılandan tutun da devrim-cilere kadar işe yaradığını hissediyor.Bir şeyler yapabiliriz, umut olabilirizdiyorsun.

Aradan iki buçuk yıl geçti. Birdolu eylem oldu. Sonuç itibariylebir tecrübe de oldu. Sürekli bizi busorunlarla bırakan sistem, bizden 15gün boyunca korkan düzen, Taksim

Meydanı bizim olduğu zaman bizdenkorkan düzen bizi sürekli seçime ça-ğırdı. Gelin sandıkta halledelim so-runumuzu, dediler.

Bu ortamda sürekli seçime gittiinsanlar. Bir şekilde sandık gündemegeldi. Sürekli o gündemdeki eylemin,direnişin, sokağın yerine bütün siyasipartiler gündemi sandık olarak gös-terdi. Sandığa insanlar gitti, sonuçdeğişmedi. İktidar değişse de değişenbir şey olmayacaktı. Çünkü, hep be-raber çağırdılar bizi seçime.

Burada bizim şunu düşünmemizgerekiyor: biz ne zaman iyiydik, gü-zeldik. Ayaklanmayı düşünmek ge-rekiyor. Kendi gücümüzü gördüğü-müz zaman mutlu hissettik. Ben GaziMahallesi’nde yaşıyorum. Burada,günlük hayattaki sorunları çözebilen,birlikte aşabiliriz fikrini aşılayanHalk Meclisleri var...

2-) Halk Meclislerindenbeklentileriniz neler?

Sinan Akkuş: Halk Meclisleriben 4 yaşındayken kurulmuş. Şimditekrardan daha güçlü bir iddiayla or-taya çıktı. Beklentilerim, insanlarıbu sandık benzeri aldatmacalardan,o girdap içerisinden çıkartması; in-sanları var olan sorunlara yöneltmesi...Bizim sorunlarımıza yönelik günlükhayatta neler var, işsizlik gibi, yoksayılma gibi ezilenlerin karşılaştığısorunlardan başka, mahallemizdeuyuşturucu sorunu var. İnsanlarınbirbiriyle iletişim sorunu var.

Halk Meclislerinin olduğu ma-hallelerde insanların günlük hayat-larına dokunduklarını hissedebiliyo-rum. Halk Meclislerini tanımayaninsanlar da Halk Meclisleriyle so-runlarında tanışıyorlar. İlk defa ta-nıyan insanlara sorunların çözülebi-leceğini gösteriyor. Örneğin, insanlarkarakol yerine halk meclislerini tercihedebiliyor. Sadece evi olan insanlariçin değil, dükkanı olan esnaflar içinde aynı. Onlar da sorunlarının çözümüiçin Halk Meclisine gidelim diyorlar.

3-) Mahallelerinizdeyaşadığınız sorunlar nelerdir,nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz?

Sinan Akkuş: Gençlerin genelde

vakitleri kafelerde geçiyor. Kafelerdevakitlerini öldürüyorlar. Bunlarlailgili alternatifler yaratılabilir. Kafelerekarşı aile çay bahçeleri var Gazi Ma-hallesi’nde. Gençlerin ilgisini çekenfaaliyetler yoğunlaştırılabilir.

Başka esnafın sorunları var. Bazışikayetleri var. İradi gelişmeyen, ör-gütsüz gelişen eylemlerle ilgili so-runları söylüyorlar. Bunlara çözümbulunabilir.

***Veysel FıratYaş: 44Esnaf

1-) 1 Kasım seçimleri yapıldı.AKP yine tek başına iktidar...Düzenin meclislerinden birbeklentiniz var mı?Halkın sorunlarını bu meclisçözebilir mi?

Veysel Fırat: 1 Kasım seçimleriyapıldı. AKP tek başına iktidar oldu,doğrudur ama nasıl oldu, o da önem-lidir... Düzenin meclisleri bize birçözüm mü getirecek? Hayır! Böylebir çözüm olacağını sanmıyorumdaha çok baskı daha çok zulüm ola-cak. Yeni saldırılar, demokratik hak-lara saldırılar o kadar çok artacakki, bu yaşanacak göreceğiz zaten.Ben bize bir şey vereceklerini san-mıyorum. Aksine halkın üzerine dahaçok yük bindirecek, halk daha çokfakirleşecek, hapishane yolları dahaçok halkın üzerine binecek, insanlarındemokratik anlamda bir şey kazana-caklarını sanmıyorum, bir çözümüreteceklerini de sanmıyorum, dü-şünmüyorum.

2-) Halk meclislerinden beklen-tileriniz nelerdir?

Veysel Fırat: Halk meclislerindenbeklentim, halkın kendi sorunlarınıkendi ortak kararıyla çözdüğü, haniaklın bir olduğu yol dediğimiz şey...Bunları zaman zaman zaten görüyo-ruz. İnsanlar aile içinde bir sorunlarıolursa gelir, hırsızlık olursa sana ge-lir... Bunları mahallede çok görüyoruz.Karakola giderse karakolda bir çözümüretilmez. Hatta adres olarak “HalkMeclisine gidin” denir, bunlara şa-hidiz, bunları biliyoruz. Çözümünüretildiği tek yer Halk Meclisleri.

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!40

Page 41: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Düzenin çürümüşlüğüne alternatiftirHalk Meclisleri. Beklentimiz bu nok-tada. Çalışmalar da oluyor mahalle-mizde.. İnsanlar güveniyor HalkMeclislerine; karakola, polise gü-venmektense mahalledeki insanlarınkendi adaletine güveni devam edi-yor...

3-) Mahallelerinizdeyaşadığınız sorunlar nelerdir?Nasıl çözmeyidüşünüyorsunuz?

Veysel Fırat: Mahallemizde ya-şadığımız en büyük sorun polis te-rörüdür. Ondan sonra uyuşturucu,yozlaşmanın bir yöntemi... Bu databi devlet tarafından desteklenenbir yöntem.

Mahallemizde polis imam hatipbölgesinde konuşlanmış vaziyette.İkinci bir karakol kurmuş durumda.Orada belli bir grup çocuk var, o ço-cuklara günde 20’şer lira vererek

kendilerine taş attırıyor, onlar ma-halleye gaz atıyor. Esnafı bıktırmışlar.Belki bir mesai alıyorlardır belki deekstra para alıyorlardır bu işten. Biramacı var bunun... Mahalledeki ör-gütlü güce karşı tepki oluşturmakmı, halk karşısında böyle bir görüntüde var. Bunu izliyoruz.

Cemevinin karşısında bir kahve-miz var. Hiç kimse yokken bile,durup dururken oraya gaz atıp geçer,bizi taciz ederler. Belki bizim duru-şumuzdan kaynaklı, bizi bildikleriiçin öyle yapıyorlar. Yani iş yapmasındiye elinden gelen her şeyi yapıyorlar.Bugün bir cenaze kaldırıldı bu ma-hallede, yine o ufak çocuklar piya-sadaydı, ben gördüm. Buradaki birtoplantıyı provoke etmek için elindengeleni yaptılar.

Kendimiz birebir çözümleri oluş-turamayacağımız, çözemeyeceğimiziçin, burada halkın ortak kararıyla,ortak noktada buluşup aklın bir ol-

duğu yolda çözümler üretilebilir.

4-) Peki esnaf olarakyaşadığınız sorunlardanbahseder misiniz?

Veysel Fırat: Ben halı yıkamaişi yapıyorum, kardeşimin kahvesivar. İnsanlar çay yazdıracak durumadüşmüş, halısını getirir yıkarsın, gö-türürsün parası yok. Şu gün gel, birdaha telefonda ulaşamazsın ya daararsın cevap vermez. Bu sıkıntılarıyaşıyoruz. Sonuçta sen işçi çalıştırı-yorsun, kira ödüyorsun bu sorunlaroluyor genelde. Esnaflar açısından,polisin sık sık gaz kullanması nede-niyle dükkanını kapatmak zorundakalıyorsun, iş yapamıyorsun. Ya dakahveden örnek vereyim... Bir gazattığı zaman müşteri çıkıyor gidiyor,sen oraya kira ödüyorsun senin içinsıkıntı oluyor. Genelde kepenginikapatıp gitmek zorunda kalıyorsunevine. Durup dururken camına, içe-rideki müşterine gaz atar, atıyor yani.

Armutlu: Küçük Armutlu Halk Meclisi toplantılarınailk olarak 1.Bölgeyle başladı. Halk Meclisinin dörtbölgede toplantı yapma kararı almasıyla birlikte 28 Ka-sım’da cemevinde yapıldı.Toplantı Hasan Ferit’in doğumgününde meydanda dilek feneri uçurma etkinliğineyapılan çağrıyla sonlandırıldı. Toplantıya 100 kişi katıl-dı.

***"Her Halk Cepheli 5 Dergi Dağıtıyor" Kampanyası

25 Kasım’da Halk Meclisi’nde halk toplantısıyapıldı. Toplantıda dergi dağıtımı, maddi ihtiyaçlarınkarşılanması ve halk ile nasıl kuvvetli bir bağ kuru-labileceği konuları tartışıldı. Sarıgazi’de bir kampanyabaşlatma kararı alındı. Kampanyanın adı “Her HalkCepheli 5 Dergi Dağıtıyor” olarak belirlendi. Tartışmaboyunca halkın eleştirileri ve önerileri dinlendi. Eleş-tiriler ve yapılan öneriler sonucunda çevredeki in-sanlarla daha sık görüşülmesi gerektiği belirlendi.Top-lantıya toplam 15 kişi katıldı.

***Gazi Halk Meclisi Kurulan YeniKomisyonlarla Şimdi Daha Güçlü!

25 Kasım’da Gazi Halk Meclisi çalışanları Büyük

Halk Toplantısında kurulan komisyon üyeleri ile bir arayageldi. “Gelin komisyonlarda yer alın, tüm sorunlarımızıbirlikte çözelim” çağrısıyla bir araya gelen yeni kişilerlekomisyonlar düzenlenerek bir toplantı yapıldı. Toplantıöncesinde birlikte olmanın, örgütlü olmanın önemini vur-gulayan kısa bir konuşma yapıldı ve hep birlikte yemekyendi. 7 ayrı komisyonların kurulduğu ve 35 kişininkatıldığı toplantıda komisyonlara daha fazla insan katmahedefi konularak toplantı sonlandırıldı.

Halkımız! Gelin TümSorunlarımızı Birlikte Çözelim!

Sorunları Dinleme GünüSalı Günleri

Saat: 11.00 – 13.00 ArasıSorunları Çözme Günü

Cumartesi ve PazarOKMEYDANI HALK MECLİSİ

Halk Meclislerinde Öğrenecek ÖğreteceğizHalkın Örgütlü Gücüyle Devrim Yürüyüşümüzü Sürdüreceğiz

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

41SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 42: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Hatay'da 28-29 Kasım'da KamuEmekçilerinin örgütlenme sorunla-rının ve çözüm yöntemlerinin konu-şulduğu "Kamu Emekçileri AkdenizBölge Kurultayı" yapıldı.

Kurultay Nihat Behram’a ait şiirinokunmasıyla başladı. Daha sonradevrim mücadelesinde şehit düşenleriçin saygı duruşunda bulunuldu.

Ardından açılış konuşması içinAyhan Erkal kürsüye çağrıldı. Açılışkonuşmasını yapan Ayhan Erkal“emekçilere, ezilenlere, işçi sınıfına,halkımıza ve tüm ve dünya halklarınayönelik emperyalist saldırıların, ta-lanın baskı ve zorbalıkların giderekarttığı günlerden geçiyoruz.

G7, G20 NATO, IMF,Dünya Bankası…

Bu emperyalist kurum kuruluşlartüm dünyanın ekonomisini sosyal,siyasal yapısını kendi çıkarlarına uy-gun tarzda biçimlendirmek için po-litikalar üretiyorlar, hayata geçiri-yorlar” dedi.

Açılış konuşmasından sonra KamuEmekçilerin mücadele tarihini anlatansinevizyon gösterimiyle devam etti.Ardından 1. oturumda “Niçin Ör-gütlenmeliyiz” başlığı altında AkmanŞimşek konuşma yaptı. Şimşek ko-nuşmalarında şunlara değindi: “İktidaryönetememe krizi içerisindedir. Buyüzden bu krizden kurtulmanın yoluolarak emekçilere saldırı, baskı veiş güvencesinin elinden alınması, yet-mediği yerde kitlesel veya tek tekgerçekleşen katliamlarla halkı sin-dirme şeklinde görülmektedir.

Bütün bunlar niçin örgütlenmeliyizsorusuna cevap niteliğindedir. Em-peryalizmin ve yerli işbirlikçisi olaniktidarın emekçiler ve halk üzerindekisaldırılarını püskürtmenin yolu ör-gütlülükten geçmektedir” dedi.

Ardından 2. oturumda “Örgüt-lenme Konusunda Hukuk KimdenYana ve Emperyalizmin Desteklediği

ve EngellediğiÖrgütlenme-ler” başlığı al-tında AmedHalkın HukukBürosu Av.Behiç Aşçı,“Burjuvazi te-peden tırnağaörgütlüykenemekçilerin deörgütlenmek-ten başka biryolu yoktur.

Örgütlen-me konusundayasallık vemeşruluk tartışmasında hukukun as-lında her zaman iktidardan yana ol-duğunu, yasaları oluşturanların daegemenler olduğunu” söyleyereksözlerine son verdi.

Diğer oturum “Patron Sendikacı-lığının Örgütlenmeye Yansımaları veİşçi Meclisleri” konusunda yapıldı.Bu oturumda Devrimci İşçi Hareketiadına yapılan konuşmada “BugünDİSK’in de geldiği nokta patron sen-dikacılığıdır. İşçilerin hak alma mü-cadelesini sahiplenmekten uzaktır.

Egemenler sivil toplumcu ‘çağdaşsendika’ anlayışını desteklerken sınıfve kitle sendikacılığı perspektifiylehareket eden emekçilere ise her türlübaskı, zor ve şiddet uygulamaktadır.

Sivil toplumcu çağdaş sendikacılıkanlayışıyla hareket eden sendikal yö-netimlerin emekçilerin hak alma mü-cadelesinde, emekçilerin taleplerinikarşılayamadığı gibi bugün üyeleriniişten atan, linç eden hatta polis sal-dırısına maruz bırakan bir noktayagelmiştir. Bu sendikal anlayışın var-dığı son nokta patron sendikacılığı-dır” denildi.

Kurultayın 1. günü yönetmenliğiniAv. Oya Aslan’ın yaptığı "DirenişÖlüm ve Yaşam/ Metris" belgeselininizlenmesinin ardından sona erdi.

Meclislerle, Tek KişiOlmaktan Çıkıp, KolektifÖrgütlenmenin Bir Parçası Olacağız

Kurultayın 2. Günü Türkiye kat-liamlar tarihini anlatan sinevizyongösterimi yapıldı. Sinevizyonun ar-dından ikinci günün 1. oturumunageçildi. 1. Oturumun ilk bölümündesöz alan Ayhan Erkal, kamu alanındaörgütlenmenin durumu hakkında bilgiverdi. Erkal sözlerinde şunlara de-ğindi: “Devlet personel başkanlığınınverilerine göre Türkiye’de 3 milyon112 bin 651 kişi kamu emekçisi olarakçalışmaktadır. Kamu emekçilerininAKP iktidarında özlük hakları kısıt-lanmış ve giderek daha da yoksul-laşmıştır. Devlet destekli sendikalarınsayısında artış olmuştur. Ülkemizdeemekçiler sendikalı ama örgütsüz-dürler. AKP sendikalı işçi sayısınıdüşürüp taşeron işçileri çoğaltmakistiyor. Memurlar da ise sözleşmeligibi özel statülerle sendikal örgüt-lenmeleri küçültmeye çalışıyor” dedi.Oturumun ikinci bölümünde söz alanDeniz Ezer sözlerine şu şekilde baş-ladı: “Örgütlenmenin tanımı ne şekildeyapılırsa yapılsın tarihin her aşa-masında örgütlenme iki temel niteliktaşır. Birincisi insanın sosyal bir

Hatay’da Kamu Emekçileri Akdeniz Bölge Kurultayı YapıldıBurjuvazi Tepeden Tırnağa Örgütlüyken

Emekçilerin de Örgütlenmekten Başka Bir Yolu Yoktur

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!42

Page 43: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

varlık olmasından dolayı gelen zo-runluluk, ikincisi sınıflı toplumlardaher örgütlenmenin doğrudan ya dadolaylı olarak bir sınıfa hizmet etti-ğidir… Örgütlenmiş sendikaları pa-sifize eden politikalar, patron sendi-kacılığı, sivil toplumculuk bütün bun-ların bir anlam ifade etmemesi du-rumunda da katletme yolunu seçiyor.Sorun neredeyse çözüm oradadır.Sorunu kim yaşıyorsa öncelikli çö-zecek olan da odur. Öğrenci okulda,çiftçi tarlada, işçi fabrikada örgütlenir.Öğrenciyi öğrenci, çiftçiyi çiftçi, işçiyien iyi işçi örgütler. Bunun da yegânetek gerçeği iş yeri meclisleridir.”

1. oturumun son bölümünde sözalan Pelin Akbaş Yeşil, memur mecl-isleri ile ilgili şunları aktardı: “Kamuemekçilerinin birliğini oluşturup, ör-gütlülüğü büyütecek çalışma yönte-minin ‘meclis’ çalışmasından geçti-ğine inanıyoruz. Meclisler, ideolojikbirliği esas alan devrimci siyasalörgütlenmelerden farklı olarak, siyasidüşünceleri farklı olsa da meclislerinamaçları çerçevesind e bir arayagelen insanların oluşturduğu örgüt-lenmelerdir. Meclisler, sözleşmeli,kadrolu, taşeron olarak kamu ala-nında çalışan emekçilerin tümünükapsayacak, onların sınıfsal bilinç-lerinin geliştirildiği bir okul olacak-lardır. Meclisler bir okul olarak me-mur kitlesinin eğitildiği, bilinçlendiğibir işlev görürken, örgütlü gücün iş-yerlerine kadar inmesini sağlaya-caktır. Tek kişi olmaktan çıkıp, kolektiförgütlenmenin bir parçası olacak-lardır. Sorunların çözümünün bir-likten, örgütlülükten geçtiğini öğre-neceklerdir. Bir işyerinde çalışanherkes Kamu Emekçileri Meclislerinekatılabilir. Unutmayalım ki bir iş ye-

rinde yaşanan so-runlar, sadece oişyerine özgü de-ğildir. Sadece o işyerine özgü olansorunlar olsa da,hükümetin genelpolitikaları nede-niyle, tüm emek-çileri ve tüm iş-yerlerini ilgilen-diren sorunlar

ağırlığı oluşturmaktadır. Sendikalarınvarlığı, meclis çalışmalarına engeldeğildir. Meclisler çok daha genişkapsamlı ve ileriye dönük hedefleriolan örgütlenmelerdir. Meclislerinasıl kuracağımızın bir şablonu yok-tur. Meclisler, ihtiyaç temelinde şe-killenecektir” dedi.

Günün ikinci oturumunda AtamasıYapılmayan Öğretmenlerin sorunlarıkonuşuldu. Ataması Yapılmayan Öğ-retmenler; “Ataması Yapılmayan Öğ-retmenler olarak hakkımız olan ko-şulsuz atama istiyoruz. Yıllarca ata-ması yapılmayan öğretmenlerin çektiğihem maddi hem manevi sıkıntılar içi-mizi paramparça ediyor. Ve bu sıkın-tılardan dolayı kendimizi yalnızlaştırıpeve kapatmamız, dünyayla bağlantı-mızı kopartıp yaşayan ölü gibi yaşa-maya çalışıyoruz. Ücretli öğretmenlikyapılmamasından yanayız ve bir şey-lerin mücadelesini vermek gerektiğinisavunuyoruz. Emekçiyiz haklıyız vebu mücadelemizle koşulsuz atanmayıher şeyden çok istiyoruz.” dediler.

Diğer oturuma geçmeden önceGaziantep Gönüllü Eğitim Toplu-lukları çalışmaları hakkında bilgiverdi. “Derneğimiz ismini aldığı Düz-tepe Mahallesi’nde çocuklarımıza vehayatlarına daha iyi nasıl dokunur,yanlarında oluruz kaygısı ve inancıylaaçılmış olan bir dernektir. Çünkü busemtteki insanların evrensel kardeşlikduygularının yaşandığı yoksul birmahallede yoksul ailelerin çocuklarıokumasın ucuz iş gücü olsunlar de-nilmektedir. İşte bizler tamda bu nok-tada biz de okuruz ve okuturuz dü-şüncesiyle imkansızlıkları imkanlaradönüştürerek, her kesimden insanakendimizi tanıtıp desteklerini alarakiki katlı binamızda 8-7-6-5-4. Sınıf-

lardaki çocuklara eğitim vermeyebaşladık. Fakat aileleri de bu işekatıp eğitim vermek amacıyla onlarlakitap okuma sohbet günlerine baş-ladık. Mahallenin içerisinde gezinenuyuşturucu satıcılarına ve diğer yoz-laşma girişimlerine karşı aile soh-betleri, ziyaretleri ve bilgilendirmeleryapıldı. Bizler kendi semtimizle im-kânsızlıklar ve zorluklarla okuyan,ayrıca aynı duyguları yaşayan diğerillerden gelen arkadaşlarımızla kurupyürüttüğümüz bu dernekte daha neleryapabiliriz gönüllüğüyle emek veripyürüyoruz. Yürekten verip yürektenbesleniyoruz. Ailelerimize ‘onlaröteki, onlar kötü, zararlı’ demagojileriyapılıp çocuklarımızı bizden almayaçalışan dernek ve kuruluşlara rağmenbizim nasıl ve ne olduğumuzu tanıtıponları bu işe katarak destekleriyleyolumuza, yolculuğumuza devam edi-yoruz. Eğitim sistemini müfredattandeğil müfredatın eşliğinde alterna-tiflerine değinilerek öğrencileri de,öğretme yani daha iyiyi nasıl yapa-bileceğimizle yöneltip konuşmalarafikir alımlarına dahil ediyoruz.” de-diler ve ardından kurultayın son otu-rumuna geçildi.

Son oturumun konukları GrupYorum ve şair İbrahim Karaca’ydı.Grup Yorum ve İbrahim Karaca sanatalanında örgütlenmekten ve SanatMeclisi’nden bahsetti.

Grup Yorum adına konuşma yapanİnan Altın, Sanat Meclisi'nin üç işleviolduğundan bahsetti. Birincisi meslekörgütü olması, ikincisi demokratikkitle örgütü, üçüncüsü de sanatı halkataşıma işlevi görmesidir. Emperya-lizm, emperyalist kültür ve sanat,TV, sinema için ABD Savunma Ba-kanlığı bütçesinden daha fazla bütçeayırmaktadır. Şair İbrahim Karacaise, “Sanat insan yontucusudur. SanatMeclisi birçok kişiyi bünyesinde ba-rındıracak kadar güçlüdür. Sanat in-sanların tüm yaşamlarını bilince çı-karmaktadır. Tek başına Sanat Mec-lisi'nin bir anlamı yoktur. Hayatınher alanında meclislerle halk kendi-sini ifade etmelidir.” dedi ve kısa birşiir dinletisi ve küçük konser yapıldı.Kurultay, sonuç bildirgesinin okun-masıyla sona erdi.

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

43SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 44: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Okullarını bitiren ve öğretmenlikyapabilmek için gerekli bütün ko-şulları taşıyan yüz binlerce öğretmen,atanmadıkları için işsiz. Diğer taraftanatananlar, devasa sorunların altındanefes almaya çalışıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı, 2012-2013 eğitim-öğretim yılında, 147 ih-bar hattını kurdu. Açıklanan amaç,öğrenci velilerinin ve öğrencilerinöneri, görüş ve şikayetlerini dinlemek.

Gerçek amaç; öğretmenin öğret-meni, öğrencinin ve velinin öğretmenişikayet ettiği muhbir ağı kurmak.Öğretmen, veli, öğrenci ve okul yö-netimi arasında olması gereken kar-şılıklı güven ve doğrudan ilişkiyi or-tadan kaldırmak. İnsanları birbirinekarşı güvensizleştirmek, öğretmenlerarasında olması gereken dayanışmayırekabete dönüştürmek.

Kapitalist rekabette her şey mü-bahtır. Meslektaş yoktur. Rakip vardırve saf dışı edilmesi gerekir. Birlikteçalıştığı arkadaşının hatasını dü-zeltmek yerine kendi çıkarınagöre kullanmak vardır. Hatasıyoksa iftira atılabilir. Davranışları,ilişkileri ahlak, ilkeler değil, pi-yasa koşulları belirler.

Veli ve öğrencilerin 7 gün 24saat öğretmenleri şikayet edebil-melerinin bir yanı; parça parçaözelleştirilen eğitimde müşterimemnuniyetini sağlamaktır. Ka-pitalizmde düstur, “müşteri herzaman haklıdır”. O yüzden öğ-retmen öğrencilerini eğitmek,soru sormayı ve düşünmeyi öğ-retmek, bilmenin mutluluğuylatanıştırmak zorunda değildir.Müşterilerinin memnuniyetinisağlasın yeter!

Diğer yanı, öğretmenleri yüz-lerce göz ve kulağın kıskacınaalmak. Onları AKP’nin gerici,anti-bilimsel, faşist eğitim siste-minin içinde kıpırdayamaz hale

getirmek. Karşı gelenleri kimliği be-lirsiz, asılsız şikayetlerle yıldırmak,bezdirmek, daha olmadı meslektenuzaklaştırmaktır.

Alo 147 hattı, 1 Mart 2012 tari-hinde devreye girdi. Hatta kısa süreiçinde gelen şikayetlerden birkaçı,amacı ve işlevi gayet güzel özetliyor.Öğretmenlerin kendi deneyimleri:

“Beni 10 günde 4-5 kere şikayetetmişler. Çok ders işliyor, 45 dk. dersanlatıyor, çok yazdırıyor, somurtkan,bağırıyor falan diye.”

“Sivil toplum örgütleri dedim,veli Alo 147’yi arayıp ‘öğretmenimizyasa dışı örgüt propagandası yapıyor’diye şikayet etmiş”

Örnekleri çoğaltabiliriz. Fakat ge-rek yok. Eğitimdekine benzer birsistem, 2004 yılında Sağlık Bakan-lığı’nda SABİM Hattı adıyla açıldı.O hatta, adına gelen asılsız şikayetionuruna yediremediği için gencecikbir doktor, çalıştığı hastanenin pen-

ceresinden atlayarak intihar etti. Acil tıp asistanı Dr. Melike Erdem,

30 Kasım 2012 tarihinde Sağlık Ba-kanlığı’nın Alo 184-SABİM hattınayapılan bir şikayetle ilgili savunmasınıverdikten sonra, elinde tuttuğu sa-vunma evrakı ile çalıştığı SamatyaEğitim ve Araştırma Hastanesi’ninaltıncı katından atlayarak yaşamınason verdi.

Nedir bir insanı meslek hayatınınbaşında, ömrünün en güzel çağındaintihar ettiren? Sayacağımız, saya-cağınız bütün nedenler aslında birersonuçtur. Ve hepsinin temelinde insanıözünden ve güzel olan her şeydenuzaklaştıran bu düzen vardır.

Öğretmenler Siyasi veEkonomik Baskı Altında

Sinemaya, tiyatroya, ailesiyle bir-likte dışarda yemeğe, tatile gidemi-yorlar. Çok daha vahimi; mesleğigereği okuması, araştırması en azın-

dan yaşadığı ülke ve dünyadakigelişmeler hakkında bilgi ve dü-şünce sahibi olması gereken ya-yınları alamadığını belirtmiş.

Öğretmenleri gazete, kitap ala-cak para bulamayan bir ülke bi-zimkisi. Başbakanı, Cumhurbaş-kanı ülkeye çağ atlatmaktan, bü-yümeden bahsediyor her fırsatta.Evet, büyüdü. Halkın borçları bü-yüdü, tekellerin de karları...

Başbakan Davutoğlu belli kiyukarıdaki anket sonuçlarını oku-mamış. Öğretmenlerin neler ya-şadıklarından habersiz. Aslındabir bütün olarak halkın ne yaşa-dığından habersiz.

24 Kasım ‘ÖğretmenlerGünü’ vesilesiyle Çankaya’da81 ilden gelen öğretmenleri ağır-layan Davutoğlu, “Başkaları terörtohumu ekse de siz sevgi tohum-ları ekin” demiş.

Her fırsatta halkın arasına

147 İhbar Hattının Amacı; Öğretmenin Öğretmeni,

Öğrencinin ve Velinin Öğretmeni Şikayet Ettiği Muhbir Ağı Kurmaktır!

24 ilde 833 öğretmenle görüşerek yapılananketlere göre, gırtlağına kadar borç içindeolan öğretmenler:

-%71’i kredi kartına, -% 74’ü bankaya, -% 43’ü esnafa, -% 36’sı ise şahıslara borçlu olduğunu

söylemiş. -% 46’sı anne ya da babasından maddi

destek aldığını belirtmiş. Aynı anket sonuçlarına göre öğretmen-

lerin %29’u ek iş yapıyor. -%7’sinin maaşına en az bir kere icra

gelmiş. -%73’ü gelecekten ümitli değil, -%80’i özgürce fikirlerini açıklayamıyor,-% 70’i de siyasi baskı hissediyor.Öğretmenlerin %66’sı maaşının düşük

olması nedeniyle gazete, dergi ve kitap ala-mıyor.

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!44

Page 45: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

milliyetçilik tohumları eken, linçleriörgütleyen, şovenizmi kışkırtan, halk-ları birbirine düşürmek için sağdasolda bomba patlatmaktan bahsedenbir partinin başkanı, sevgi tohumlarıekmekten bahsetmiş.

Daha geçen gün, örgütlediklerigençlik kolları tarafından, davet et-tikleri Yunanistan Başbakanı’nı vemilli marşlarını, Ankara’da, Fransa’dakatledilen insanlarımızı ıslıklayan;yetiştirdikleri dindar ve kindar gençlikkollarıydı. Böyle bir gençlik yetiştirenpartinin başkanı sevgi tohumları,ekin diyemez öğretmenlere.

Çaresiz DeğilizÇözüm Kendi Ellerimizde

Öğretmenler bir taraftan borç kıs-kacında. Büyük çoğunluğu bankalaraborçlu. Aldıkları kredilerle ev ya daaraba taksidi ödüyorlar. Çektiklerikrediler; evlerini, arabalarını değil,hayatlarını, beyinlerini, onurlarınıipotek altına almış durumda. Sürülmekaygısı, ek dersi kesilir korkusuyla;uğradıkları haksızlıklara seslerini çı-

karamaz, görüşlerini açıklayamaz ol-muşlar. Çünkü maaşının azalması;kılı kırk yararak kurulan ekonomikdengenin bozulması demek. Bankataksitlerinin ödenememesi, eve ge-lecek icra evin ya da arabanın ipoteknedeniyle satışa çıkarılması demek.

Ev, araba sahibi olabilmek içinkişiliğimizden, haklarımızdan, onu-rumuzdan vazgeçmek zorunda mıyız?Hayır değiliz! Olmamalıyız! Sisteminbizi sıkıştırdığı bu sarmalı parçalamakzorundayız. Onurumuzu kaybedereksahip olduğumuz hiçbir şeyin kıymetiyok. Ve unutmayalım ki karşı çık-madığımız her haksızlık, bizi onu-rumuzdan eder.

Alo 147 ihbar hattı ise öğretmen-öğrenci-veli arasındaki ilişkiyi bo-zuyor, yozlaştırıyor. İhbarcılık, insanınsoysuzlaşmasıdır. Muhbirlere hiçkimse, en başta da hizmet ettiklerigüvenmez. Eğer bir kişi arkadaşını,yanı başındakini her ne nedenle olursaolsun satabiliyorsa; hizmet ettiğikişiyi çok daha rahat satar. Halkımızınnezdinde ise muhbirlik en aşağılık

iştir. Çocuklukta bile bağışlanmaz. Aileler, öğrenciler, öğretmenler

işbirliği içinde eğitim sistemini sür-dürmeli. İlişkileri açıklık, güven, de-netlenebilirlik üzerine oturmalı. Öğ-retmenler arasında rekabet değil, ar-kadaşlık ve dayanışma, birbirini ge-liştirme ve paylaşım olmalı. Ancakbiliyoruz ki bunlar kendiliğinden ol-maz. Bizim çabalarımız ve mücade-lemizle olabilir.

Onun için örgütlenmek zorunda-yız. Şikayet etmek, kendi aramızdadertleşmek sorunlarımızı çözmez.Onurlu bir yaşam sürdürecek ücretalmak için, bilimsel-anadilde-laik bireğitim sistemi için örgütlenmek vemücadele etmek zorundayız. Öğret-men Meclisleri’nde örgütlenelim.

İki kişi bile olsak bulunduğumuzbütün okullarda Eğitim EmekçileriMeclisleri’ni kuralım.

Irmakları yaratan derelerin, de-releri yaratan kaynakların, kaynaklarıyaratan su damlalarının birleşmesidir.

u Tutsaklarımıza Mektup Yazalım!

Hatay’da 9 Kasım Pazartesi günü komplolarlatutuklanan Halk Cepheliler, Adana Kürkçüler F TipiHapishanesi’ne sürgün sevk edilmişlerdir. Tecriti kır-mak, devrimci tutsakları sahiplenmek için tutsakları-mızı mektupsuz bırakmayalım.

Halil YakıtMert AldıçoğluServet EldemKudret AslanAdres: Kürkçüler F Tipi Hapishanesi

ADANA

u Düzenin Dayattığı Filmleriİzlemeyelim!

On yıllardır TV’lerde insanlarımızı oyalamak içinfilmler, diziler ve kadın programları yapıyorlar. Kimifilmleri solcu olarak yapıyorlar. Düzenin her yaptığıfilme karşı biz de devrimci sanatçı Yılmaz Güney’infilmlerini insanlarımıza öneriyoruz. Dersim HalklarDerneği olarak 28 Kasım’da Yılmaz Güney’in oynadı-ğı ‘Kozanoğlu’ filmi izlendi.

u Ailelerimizle Birlikte Film İzledik

Ankara’da Dev-Genç’liler her hafta yapacaklarıfilm gösterimine bu haftada devam etti. 28 Kasımcumartesi günü İdilcan Kültür Merkezinde “Meclis”filmini izlediler. Liseli Dev-Genç’lilerin de katıldığıgösterim 14.00’da başlayıp 17.00’da bitti. Filmde ÇinHalk Ordusunun cephede nasıl mücadele ettiğini, tekkişide olsa şehitlerinin isimlerini unutturmamak içinnasıl mücadele ettiklerini anlattılar. Film gösterimine7 kişi katıldı. Derneğe gelen TAYAD’lı anaları vebabalar da film gösterimine katıldılar.

u Halkımız, Halk BahçelerininEn Güzeline Layık

Halkın Mühendis Mimarları (HMM) 29 Kasım’daİzmir’in Çiğli-Güzeltepe Mahallesi’nde halk bahçesiçalışmaları yaptı. Kuracakları yeni bir halk bahçesiçalışması hazırlıkları içinde olan HMM, bölgede hal-kın kendi yaptığı bahçeleri gezerek incelemelerdebulundu. Kendi bahçesinden ıspanak, biber ve soğanikramında bulunan bir kişi, bahçe yerinin belirlenme-sinde de yardımcı oldu. Halk bahçesinin yeri dayanış-ma ile taşlarla çevrildi.

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

45SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 46: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Her GünBir Bir Ölü-yoruz, Yarın

Sıra Kimde? Adalet İstiyoruz! İşçi katliamlarında Türkiye, dünya

üçüncüsü! Bu ülkede her gün 4 işçi işkatliamlarında ölüyor. 2014 yılının ilk9 ayında 1.414 işçi iş katliamlarındaöldü. Son 10 yılda 10.085 işçi iş katli-amlarında katledildi. Deniz İçli arka-daşımız da, tüm bunların yaşandığı buülkede emeğini satarak hayatta kalmayaçalışan bir elektrik işçisiydi, BEDAŞşirketinde çalışıyordu. 17 Kasım Salıgünü çıktığı direkte yüksek gerilimekapıldı ve kaldırıldığı hastanede 22Kasım Pazartesi günü yaşamını yitir-di.

Deniz İçli’nin abisi Fevzi İçli,cenaze töreninde ortada var olan ada-letsizliği şöyle ifade ediyordu: “Bun-

dan on sene, on beş sene önce bu va-kalar yaygın mıydı? Değildi. Niye de-ğildi, çünkü kadrolaşma vardı. Anahtarbir kişide olurdu, o vatandaş onu ölçer,biçer, keser görevini yapar gelir, ondansonra elektrik verirdi. Ama şimditaşeron ‘ben nasıl daha fazla kar ya-parım’ diye uğraşıyor. Malzemeden,her şeyden çalıyor. Bugün Denizler,yarın Hasanlar, Hüseyinler, diğer ar-kadaşlar ölecekler. Akşam orada ça-lışma olmuş, diğer gelecek ekibe ‘şurayaelektrik verdik, şurada elektrik var’bilgisi verilmemiş. Aslında bir günönce çalışan arkadaşlar, sabah gelecekarkadaşlara burada elektrik var veyayok diye duvarlardaki panolara yazı-yorlarmış. Şu şu çalışmayı yaptık diye.Diğer gelen arkadaş da önlemini alıpçalışmayı devam ettiriyormuş. Bu yok.Ekiplerde mesela 3 kişi olması gerekiyor,bir tanesi şoför, iki tanesi teknisyen

arkadaş. Ama şimdi ne yapıyorlar,bazı yerde bunu gerçekleştirmişler, ikikişiye düşürmüşler. Bunların hepsi ka-til!”

Başta katil AKP iktidarının pat-ronlarının gözü dönmüş kar hırsı, gü-vencesiz çalıştırma, taşeronlaştırmaher gün en sevdiklerimizi bir bir bizdençalıyor! İşçilere dayatılan bu kaderikabul etmiyoruz!

Adalet istiyoruz! Deniz arkadaşımızve sonsuzluğa uğurladığımız tüm işçiarkadaşlarımız için adalet istiyoruz!Deniz İçli arkadaşımızın ailesine baş-sağlığı diliyoruz, acılarını paylaşıyoruz.Denizlerin ölmemesi için adalet mü-cadelemiz İşçi Meclislerimizle faşizmiyenene kadar sürecek!

İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız!Devrimci İşçi Hareketi

26 Kasım 2015

Vahşi Kapitalizmin Kar Hırsı Deniz İçli Arkadaşımızı Katletti!

Katliamlarla, Adaletsizliğe Teslim Olmayacağız

Devrimci İşçi Hareketi: DİH’liler 1 Aralık’tasaat 19.00’da “19 Aralık’ın 15. Yılında AKP FaşizmiKatletmeye Devam Ediyor!” ve “Katliamlara, AdaletsizliğeTeslim Olmayacağız” yazılı “Halk Cephesi” imzalı; ayrıca19 Aralık Katliamı’na ve yakın bir süreçte ülkemizdefaşizm tarafından gerçekleştirilmiş en kitlesel katliamolan Ankara tren garı önünde yaşanan katliamla ilgili fo-toğrafların da bulunduğu 25 afişi Şişli / Bomonti’nin so-kaklarına astı.

1 Mayıs Dev-Genç’liler: 1 Mayıs Mahallesi’nde Dev-Genç’liler 19 Aralık’da yapılacak olan seminer için A4 ka-ğıdına çağrı tasarımı yapıp mahalledeki kahvelere ve mahalleduvarlarına çağrı kağıdını astı. Kahve içlerinde ajıtasyonlarçekilip 19 Aralık Katliamı’nın önemi vurgulandı.

“Hukuk ve Dayanışma” PaneliKuruçeşme mahallesinde devrimci işçiler yapılacak

olan “Hukuk ve Dayanışma Paneli” için sesli çağrı ve bil-diri dağıtımı yaptı. İşçiler panel öncesi tek tek kahveleregirip konuşmalar yaptı. Sokaktan geçen emekçilere veesnafa yönelik ajitasyon çekip bildiri dağıttı.

Devrimci İşçi Hareketi- HukukKomisyonu’ndan Kuruçeşme Mahallesi’ndeHukuk ve Dayanışma Paneli

29 Kasım’da DİH Hukuk Komisyonu, KuruçeşmeKültür Derneği’nde hak gasplarına, işçi katliamlarına,mobbinge ve yaşanan tüm adaletsizliklere karşı “Hukukve Dayanışma Paneli” yaptı. Panel öncesi “DİH-Direnişler” adlı sinevizyon izlendi. Ardından DİH adınabir devrimci işçi açılış konuşması yaptı “Yaşanan tümadaletsizliklerin çözümünün İşçi Meclislerinde örgütlen-mek” olduğunun vurgusunu yaptı. Ardından 2010 yılındasendika ve sendikal hakları için çalışma yaptığı için iştenatılan ve direnip kazanan Türkan Albayrak söz aldı, dire-nişini ve nasıl kazandığını anlattı. Son olarak HukukKomisyonu ve halkın avukatlarından Süleyman Göktensöz aldı. Soru cevap şeklinde panele gelen işçilere, işegirdiklerinde, faal çalışırken, iş güvencesi ve işten atıl-dıklarında veya kendiliğinden çıktıklarında neler yapıl-ması gerektiğini anlattı. Gökten son olarak da işçilereyönelik, “en büyük gücünüz birlik ve beraberliğiniz,örgütlülüğünüzdür” dedi. 25 kişinin katıldığı panel,kapanış konuşmasıyla sonlandırıldı.

ÖNEMLİ DÜZELTME:Son 2 gündür haberlerimizde ve çağrılarımızda OyaBaydak’ın işe geri alınmasını istemeyen kurumlar arasında“Meteoroloji Mühendisleri Odası” olarak belirttiğimizTMMOB’a bağlı odanın gerçek ismi “Metalurji Mü-hendisleri Odası”dır. Bir yazım yanlışı yapılmıştır.Bu hatamızdan dolayı tüm halkımızdan özür dileriz.DİRENEN DİSK GENEL-İŞ İŞÇİSİ OYA BAYDAK

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!4 6

Page 47: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Devrimciler halkın çıkarları, halkınmutluluğu için mücadele ederler. Yok-sulluk kalksın, herkesin karnı doysunve herkes eğitimden ve kültürden eşitşekilde yararlansın isterler. Bir avuç asa-lağın, halkın büyük çoğunluğunu sö-mürerek, refah içinde yaşamasının sonbulmasını isterler. Kısacası insanın in-san gibi, insana yaraşır bir şekilde ya-şaması için savaşırlar.

Bu sınıf savaşı bizim gibi emper-yalizmin yeni sömürgesi olan ülkeler-de çok zorlu geçer. Çünkü, bizim gibiülkeler faşizmle yönetilir. Ve faşizminolduğu bir yerde, faşizme karşı müca-dele edenler de her zaman vardır.

Bu mücadelede bazı devrimciler şe-hit düşer. Onlar bizim yüreğimizde son-suza kadar yaşarlar, bazıları da tutuk-lanır ve hapse atılırlar.

Emperyalizm devrimcileri diri dirimezara gömmek, onları yaşayan ölülerhaline getirmek için tutsaklığı işkence-ye dönüştüren TECRİT yöntemini bul-du.

Bizim ülkemizde devrimciler TEC-RİTE karşı bedenlerini ölüme yatıra-rak mücadele ettiler ve bu mücadele-de 122 devrimci, karanfilleşti. 19 Ara-lık 2000’de, tecrit hapishaneleri olanF tipi hapishaneler açıldı. Tutsaklar TA-YAD'lılarla birlikte 7 yıl boyunca sür-dürdükleri Büyük Ölüm Orucu Dire-nişiyle tecritte bir gedik açmayı ba-şardılar.

TECRİT'in amacı tutsakları yal-

nızlaştırmak, onları yakınlarından vehalktan kopartmaktır. Onların beyin-lerini teslim almak, onlara boyun eğ-dirmek ve onları kişiliksizleştirmektir.Devrimci tutsakları teslim aldıktansonra sıra halka gelecektir.

Devrimci tutsaklar, halkın öncüle-ri, halkın mücadelesi için her şeyleri-ni feda eden, halkın yiğit evlatlarıdır.TECRİT işkencesi çok ince psikolojikbir işkencedir. Beyaz ölüm de denilentecrit, yalnız mimari yapıdan ibaret de-ğildir. Yani tutsakları tekli ya da üçlühücrelerde tutmak değildir. Ama tret-man denilen ve insanı yavaş yavaş bi-tiren bir yöntemdir. Tretman ise tut-sakları tedavi edilmesi gereken insan-lar olarak görür ve nasıl akıl hastalarısakinleştiricilerle sonunda robot gibiolurlarsa, tutsakların da böyle olması is-tenir. Tecrit disiplin cezalarıyla, her şeyiçin dilekçe yazılmasının istenmesiyletutsakları sürekli yalnızlaştırmayı, on-ları dışarıdan yalıtmayı ister. Tutsak-ların o korkunç sessiz ortamda delir-meleri istenir.

Ama devrimci tutsaklar sürekliüreterek ve sürekli dışarıyla ilişki için-de olma koşulları yaratarak, tecrit iş-kencesini kırmayı başarmışlardır. İçer-de çeşitli dergiler çıkararak, çeşitli elürünleri üreterek, tecriti alt etmeyibaşarmışlardır.

Bizlere düşen onları yalnız bırak-mamaktır. Tutsaklarımız bizler için, bi-zim mutluluğumuz için, bizim barın-

ma hakkımız için, bizim sağlık hak-kımız için, bizim çocuklarımızın eği-tim hakkı için, bizim için, demokrasive adalet mücadelesinde tutsak düş-tüler. Onun için hepimizin onuru olantutsaklarımızı yalnız bırakmamalıyız.Onlara mektup yazmalı, onları ziyaretetmeliyiz.

Onlar aylarca, yıllarca, bazen hiç kim-seyi görmeden, bazen de yalnızca iki tanehücre arkadaşını görerek yaşamakta-dırlar. Bu çok korkunç bir olaydır. Oysa,hepimiz ziyaretçi olabilir, onları ziyaretedebiliriz. Yasaya göre tutsaklarımızın 3arkadaş görüşçüsü hakkı vardır, bu gö-rüşçüler ve ailesi dışında kimseyle gör-üştürülmemektedirler.

Tutsakları ziyaret etmek inanın ki,çok büyük bir mutluluktur. Çoğumuzonların güzel mektuplarını okuyarak,onları ziyaret ederek örgütlendik. Hal-kın mücadelesine atıldık.

TUTSAKLARIMIZI ZİYA-RET EDELİM! YAŞAMIMIZAANLAM KATALIM!

HALKIN MÜCADELESİNEKATILALIM!

GÖRÜŞÇÜ OLMAK, TECRİ-Tİ PARÇALAMAK İÇİN TA-YAD'A ULAŞIN!

Adres: Güzeltepe Mah. Birsen Sok.No:19/2 Eyüp- İstanbul

Tel: 0545 989 89 37 E-Mail: [email protected]'LI AİLELER

Tecritin Amacı, Tutsakların Beyinlerini Teslim Almaktır...Onlar Yalnızlaştırmak, Yakınlarından ve Halktan Kopartmaktır...

Tutsaklarımızın Görüşçüsü Olalım! Tecriti Kıralım!

TAYAD’lı Aileler

Dersim’de Özgür TutsaklaraToplu Mektup!

Dersim Haklar Derneği olarakadalet istedikleri için tutsak düşenDev-Genç’lilere ve Halk Cepheliler’e30 Kasım günü toplu mektup gön-derdik. Özgür Tutsakların yalnız ol-madıklarını her yerde anlatmaya de-vam ediyoruz.

Devrimci Gençlik Sanat OkuluGazi Mahallesi’nde!

Devrimci Gençlik Sanat okulu için duyuru çalışmaları devam ediyor. Gazi Ma-hallesi’nde çalışmalarına başlayacak olan Dev-Genç korosu için Şair Abay Lise-si çevresine 2 Aralık’ta ozalit yapıldı. Gazi Ticaret Lisesi ve Şair Abay Lisesi önün-de 500 tane el ilanı dağıtıldı.DEV-GENÇ korosuna gelmek isteyenler için bilgi;Yer: Zübeyde Hanım Mah. 1279/1 Sok. No: 32 Gazi MahallesiTarih:6 Aralık PazarSaat:13:00 İletişim: 0 554 976 23 72

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

4 7SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 48: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

28 Kasım 2015 saat 11.00 sıralarında,Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi,Amed’in Sur ilçesinde, hedef gözetilerekve muhtemelen bir keskin nişancı tara-fından tek kurşunla başından vurularakkatledildi. Başına atılan tek kurşun birinfaz imzasıdır. Bu devleti, faşizmi çokiyi tanıyoruz. Verilmek istenen mesajıçok iyi anlıyoruz. O nedenle faşizminkavga davetine cevabımız; 46 yıldır de-ğişmedi. Savaşıyoruz savaşacağız!

Öfkeliyiz, çok öfkeliyiz hem de.İnadına barış, uzlaşma, çözüm sürecisöylemlerinin büyüsü altında Kürt hal-kımızın katledilmesi öfkemizi arttırıyor.Acılarımızdan değil bilincimizden öğ-renmeliyiz.

Faşizmin, halkı yönetmek için ikiyöntemi vardır. Birincisi yalan ve de-magoji, ikincisi zulüm ve katliam. Hangiyöntemi kullanacağına kendi çıkarlarınagöre karar veriyor. Bunun karşısında

halk güçleri ne yapacak? Sorun budur!Havuç-sopa politikası emperyalizmin,faşizmin en bilinen politikasıdır. Zatenbaşka bir politikası da yoktur. Bu bilinebiline, düşüncelerimizi, amaçlarımızı,yöntemlerimizi güncel politika yapmakadına değiştirmek, faşizmin oynadığırole göre strateji değiştirmek, halkla-rımızın kurtuluşu ve özgürlüğü için eli-mizdeki silahları düşmana teslim etmekdemektir. Faşizmin oyunlarına gelme-meliyiz. Halklarımızın tek kurtuluşuvardır; o da yeryüzünden emperyalizmive onun yönetim biçimi olan faşizmisilmek, yok etmektir.

Başka bir barış yoktur. Barış içinsavaşmak zorundayız.

Başka bir kurtuluş yoktur. Kurtuluşiçin savaşmak zorundayız.

Başka bir özgürlük yoktur. Özgürlükiçin savaşmak zorundayız.

Kandırılarak öldürülmek daha iyi

değildir. Öleceksek halklarımızın kur-tuluşu uğrunda, savaşta, yüzümüz açıkbaşımız dik öleceğiz. Bekleyerek değilsavaşarak öleceğiz! Faşizmin tutukla-yarak, öldürerek sonuç alamayacağınısavaşımızı büyüterek göstereceğiz!Tahir Elçi Ölümsüzdür!Kürt Halkını Ölümlerle Teslim Ala-mazsınız!Kahrolsun Faşizm YaşasınMücadelemiz!Katil AKP Halka Hesap Verecek!Bütün Katliamların HesabınıSoracağız!

Halk Cephesi***TAYAD, Kamu Emekçileri Cephesi,

Dev-Genç, Armutlu Halk Meclisi, Malatyave Dersim Halk Cephesi de yaptıklarıaçıklamada Diyarbakır Baro BaşkanıTahir Elçi’nin katilinin AKP olduğunuve hesabının sorulacağını ifade ettiler.

Halkın Hukuk Bürosu: Bu Halk En Vahşi Katliamları Gördü Diz Çökmedi, Diz Çökmeyeceğiz!

Halkın Hukuk Bürosu Tahir Elçi'nin katledilmesiyleilgili 28 Kasım'da bir açıklama yaptı. Açıklamada: "AKPfaşizmi her geçen gün halka karşı savaşını büyüterek kriziniaşmaya, krizini böyle yönetmeye çalışıyor. Bugün DiyarbakırBarosu başkanı Tahir Elçi’yi yaptığı açıklama sonrasındakatlettiler. Tetiği kimin çektiği henüz tespit edilemedi.Ama bunun bir önemi yok. Tahir Elçi'yi katleden AKP’dir.Olağanüstü hal ilan ederek, kayıp, katliam, infaz politikasıile korkuyu büyüterek halkı yönetme AKP iktidarının prog-ramıdır. Bu program G20 sonrası emperyalizmin onayı iledaha da hızlı bir biçimde yaşama geçirilmektedir. 2 Kasımseçimlerinden sonra AKP’nin programının, halka karşıaçtığı savaşı büyütme şeklinde olacağı açıktı. Yaptığı kat-

liamlarla, katliamlar sonrası açıklamalarlasavaşı büyüteceklerini ilan etmişlerdi.Bunu açıkça yapıyorlar. AKP, iktidarınısağlamlaştırmak, halkın adaletsizliğekarşı öfkesini durdurabilmek için bu sal-dırılarını durdurmayacaktır. Her kesimekarşı saldırılarını devam ettirecektir. Sessizkalıp bekleyenler, uzaktan izleyenler bu ateşin çevresindekorunaklı kalamaz. AKP kendisine muhalif gördüğü kişileritutuklamakla kalmıyor, kalmayacaktır. Korkmuyoruz! Geriadım atmıyoruz! Biliyoruz ki faşizm yenilmeden hiçbirimizgüvende değiliz. Hiçbir yer güvenli değildir. Sinip beklerkenölmek yerine, hakkımızı savunurken ölmek onurlu olandır.Sevgili meslektaşımız Tahir Elçi'yi saygı ve sevgiyle se-lamlıyoruz. Gözün arkada kalmasın. Kürt halkının ulusalmücadelesinden, demokrasi, bağımsızlık, sosyalizm mü-cadelesinden geri adım atmayacağız." denildi.

Direneceğiz, Öleceğiz Ama Asla Teslim Olmayacağız!

Tahir Elçi Kürt Halkını ve Direnen HalklarıTeslim Almak İçin Katledilmiştir!

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!4 8

Page 49: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Açlık Grevi Çadır Günlüğü23. Gün - 27 Kasım Öğleden sonra TAYAD’lı analarımız

babalarımız ve Hasan Ferit’in annesi vededesi çadıra geldiler. Bir anamız destekaçlık grevine girdi. Saat 15.00 civarlarındaSanat Meclisi çadırımızı ziyaret etti. Aynızamanda Dilek’in ailesi de geldi. Dahasonra Erdal Bayrakoğlu ve Grup Yorumtürkülerini söylediler. Türküler bittiktensonra toplu bir şekilde fotoğraf çektirdik.Daha sonra çadıra Mersin’deki yaz kam-pında tutuklanıp yeni tahliye olan arka-daşlar geldiler. Hepsiyle kucaklaştık, gel-diklerine çok sevindik. Sonra HalkınMimar Mühendisleri ve Dilek’in abisiEmrah Abi geldi. Hep beraber sohbetettik.

25. Günİşe giden bir abi bir şeye ihtiyacımız

olup olmadığını sordu, biz de bardak is-tedik, bardak alıp getirdi, daha sonraişine gitti. Açlık grevinde olan arkadaş-larımızdan Pınar’ın babası, çadırımızabizi ziyarete gelmişti, gelirken şeker vejelibon getirmişti. İlerleyen saatlerde Di-yarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’ninkatledildiğini öğrendik. Katil devlet Kürthalkını teslim alıp sindirmek için hertürlü katliam ve komployu planlayaraksaldırıyor. Tahir Elçi’nin katili, bu devlettir.

Katledilen, acı çektirilen tüminsanlarımızın hesabını tektek soracağız.O sırada adaletyürüyüşünde olan arkadaş-larımızın Armutlu’ya doğruyola çıktıklarını öğrendik.Katil polisler tarafından Sey-rantepe’de Türk TelekomStadı’nın önünde gözaltınaalındıklarını öğrendik.

26. Gün... Geldiğimizde Adalet

Yürüyüşçüleri bizi karşıladı. Gece göz-altından serbest bırakılınca çadırımızagelmişler. Katil polisler arkadaşlarımızaişkence yapmışlar. Tüm işkencelere, en-gellemelere rağmen adalet yürüyüşünündevam edeceğini söylediler. Daha sonraaçlık grevinde olan Melih’in babası zi-yarete geldi. Kocamustafa Paşa Daya-nışması’ndan çadırımıza geldiler, her za-man yanımızda olduklarını söyleyerekDilek’in evine ziyarete gittiler. Saat 16.00civarlarında yeni tahliye olan Özgür Tut-saklar çadırımıza geldi, hep beraber çayiçip sohbet ettik. Akşam saatlerindeAdalet Yürüyüşçüleri Kartal ve Gülsu-yu’nda yürüyüşlerini yaptıktan sonra ça-dırımıza gelerek yürüyüşlerini bitirdikleriniduyurdu. Geç saatlere kadar hep birliktekaldık. Türküler söyleyip, halaylar çektik.Tüm coşkumuzla tüm Armutlu sokaklarınıinlettik. Bizleri gören halkımız halayımızakatıldı.

27. GünBu günlerde hava soğuk olduğu için

neredeyse sobayı hiç söndürmüyoruz.Kâğıtçı bir abimiz ve Rasim Dedemizbize sürekli odun ve kömür getirdiği içinısınma sorunu yaşamıyoruz. Bir abimizbize bitki çayı yaptı, içince midemiz ra-hatladı. Açlık grevinde olan arkadaşları-mızdan Melih’in annesi ve anneannesi

çadıra geldiler. Hep beraber çay içip di-renişimiz üzerine sohbet ettik. Daha sonraİdil Kültür Merkezi’nden destek açlıkgrevine bir arkadaşımız geldi, açlık grevibitene kadar bizimle beraber olacağınısöyledi ve açlık grevine başladı. Mahallehalkından Rabia ana ve Çiçek Teyze ça-dırımıza geldiler. İlerleyen saatlerde Dev-Genç’li bir arkadaşımız da geldi. HasanFerit’in 24. yaş günü olduğu için ArmutluMeydanı’nda saat 20.00’da program ola-caktı herkese bunun çağrısını yaparakdavet ettik. Saat 20.00 olmadan çadırımızçok kalabalık oldu. Programın başındaHasan Ferit’in kısa ama kahramancaolan onurlu yaşamı ve ölümsüzlüğü an-latıldı. Ferit’in en büyük isteğiymiş Ber-kin’in uyanması için dilek feneri uçur-makmış. Biz Ferit’in hayalini çok kezhayata geçirdik. Program en son Ferit’inçok sevdiği horonlarla devam etti. Dilek’inabisi Emrah Abi ve kuzenleri de oraday-dılar. Program bittikten sonra çadırımızageldik. Çadırımızın önünde büyük birhalay kurup çektik.

28. Gün … Sabah erken saatlerdeHalkın Hukuk Bürosu’ndan bir avukatı-mız destek açlık grevi için çadıra geldive açlık grevine başladı. Soba çok dolduğuiçin yanmıyordu. Temizledikten sonraEmrah Abi ve Metin Amca geldiler. Em-rah Abi sobayı yaktı. Halkın MühendisMimarlarından arkadaşlar çadırımıza gel-diler. Hep beraber çay içip sohbet ettik.Akşam saat 18.30’da Dilek’in annesiAysel Teyze ve akrabaları geldiler. Hepberaber sohbet edip, çay içtik. 2 saateyakın sohbet ettik. İşten çıkanlar, marketegidenler çadırımıza uğrayıp çayımızı iç-meden gitmiyorlar artık. Saat geç olanadek çadırda kalıp gelenlerle sohbet ediptürkü söyledik. Daha sonra nöbetçi ar-kadaşlarımızı bırakıp evlere gittik.

ADALET İSTİYORUZ!ALACAĞIZ!Dilek, Berkin, Günay... Cizreli, Amedli, Silvanlı gençler, çocuklar, kadınlar... Ne çok katledildik, ne çok hesabımız var sorulacak... Açlığımıza böldüköfkemizi, zalimin karşısına dikildik! Hesabımız kalmayacak mahşere!

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

4 9SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 50: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Çetelerden Hesap Sormak İçin HalkMeclislerinde Birleşelim, Savaşalım!

Şenlik Öncesiİkitelli’de 29 Kasım’da, 3. Yozlaş-

maya Karşı Birol Karasu Halk Şenliği,İkitelli Caddesi üzerinde bulunan Do-ğanay Düğün Salonu’nda düzenlendi.

Halk Meclisi çalışanları, mahalleninbirçok yerine afişlemeler yaptı.

17 Kasım’da Arena Park ve Mall OFİstanbul önünde 18.00-20.00 saatleri ara-sında masa açıldı ve bildiri dağıtımıyapıldı. 17 Kasım’da Perşembe ve SalıPazarında Birol Karasu Halk Şenliğininbildirileri dağıtıldı. 26 Kasım’da İkitelliCemevi’nde düzenlenen cem çıkışındasaat 22.00’da el ilanı dağıtıldı. Halkşenliğe davet edildi. Yapılan çalışmalarsonucunda 1000 afiş ve 2000 el ilanı ileşenliğe çağrı yapıldı.

İkitelli’de de Birol Karasu Yozlaş-maya Karşı Halk Şenliği çalışmalarıkapsamında, 26 Kasım’da şenlik afiş-lerinden 80 adet afiş parseller bölgesindeasıldı. İkitelli Cemevi’nde düzenlenencem çıkışında saat 22.00’da ise 500 elilanı dağıtıldı. Halk şenliğe davet edildi.

Şenlik Günü29 Kasım’da, şenliğe 4 saat kala sa-

londa ses sistemi kurulmaya başlandı.Giriş kısmına gelen halkı karşılayan “Hoş-geldiniz” pankartı asıldı. Daha sonra Dü-ğün salonunun olduğu binadan sallandı-

rılan ”Uyuşturucuya, Fuhuşa, Kumara,Yozlaşmaya Karşı Halk KültürümüzeSahip Çıkalım - İkitelli Halk Meclisi”imzalı pankart asıldı. Sahnenin arka kıs-mına “Uyuşturucuya, Fuhuşa ÇeteleşmeyeKarşı Birol Olalım, Ferit Olalım, Çete-lerden Hesap Sormak İçin Halk Meclis-lerinde Birleşelim, Savaşalım - İkitelliHalk Meclisi’ yazılı bir pankart ve sahnenintam yanına “Ankara’da 102 Canımızı,Armutlu’da Dilek’i Katleden AKP’dir,Adaletsizliğe Teslim Olmayacağız! - HalkCephesi” yazılı pankart asıldı.

Şenlik saati yaklaştıkça halk gelmeyebaşladı. Kapıda gelenleri mahalledekiHalk Meclisi çalışanlarından oluşan birkomite karşıladı. Şenlik, saat 14.30’dagelen kitleye kısa bir ‘hoşgeldiniz’ ko-nuşması yapılarak bu şenliğin yozlaşmayakarşı mücadelede, çeteler tarafından şehitedilen Birol Karasu’nun anısına yapıldığıvurgulanarak, Birol Karasu’nun kim ol-duğu kısaca anlatıldı. Sonra saygı duruşunageçildi.

Bu düzenin baştan aşağı nasıl biryozluğun içinde olduğu, devletin tümkurumlarının bu yozlaşmayı halka bi-linçli bir politika şeklinde yaydığınadikkat çekildi. Yaşanan iş cinayetlerive sorumluların nasıl devlet eliyle ak-landığının da anlatıldığı konuşmada;kendi geleceğimize, mahallemize de-ğerlerimize sahip çıkacak olanın, örgütlügücümüz olduğu anlatılarak bugün artık

Birol olmak, Ferit olmak gerektiği söy-lendi. Açılış konuşmasından sonra Edir-ne F Tipi Hapishanesi’ndeki DHKP-Cdavasından Özgür Tutsakların BirolKarasu’ya yazılan mektup okundu.Okunan mektubun ardından mahalleninyerel sanatçılarından aynı zamandaHalk Cephelilerin dostları Mahir veMelek Atmaca sahneye çıkarak türkü-lerini söylediler.

Son olarak tüm halk, halk komitele-rinde, Halk Meclisleri’nde örgütlenmeyeve buralarda mücadele etmeye çağrıldı.Şimdi de sırada onlar vardı. 6 Kasım’daülkenin gündemine oturan Liseli Dev-Genç’liler, hazırladıkları bir şiir ile kavgadaolduğu gibi sahnede de yerlerini aldı-lar…

Bir Şafak Vakti Bulacak Bizi Umu-dun Bahtiyarlığı ve Elif Elif KoşacağızÖzgürlüğe…

Liseli Dev-Genç’lilerden sonra GrupUmut Yağmuru, kendi besteleriyle sah-nede yerini aldı. Grup Umut Yağmu-ru’ndan sonra mahalleden bir kişi umu-dun şiirini okuyarak kitleyi selamladı.

30 yıldır bu topraklarda kavganın,sevdanın, umudun türkülerini söyleyen,faşizme karşı direnen ve özgür vatanıkazanma kavgamızın parçası olan GrupYorum, büyük bir coşkuyla sahnede yerinialdı. 200 kişinin katıldığı ve 17.00’dabiten programın sonunda gelenlere te-şekkür edildi.

Bağcılar Bülbül Sokak’ta Günay’ın Vu-rulduğu Yerde Ol!Bağcılar’da Adalet Yürüyüşü Çalışma-ları Son Güne Kadar Sürdü.

İSTANBUL-Bağcılar: 27 Kasım’da-ki Adalet Yürüyüşü çalışmaları Bağcılar'da26 Kasım’da, yürüyüşe 1 gün kala dadevam etti. Çalışmanın en özel bölümüise Günay Özarslan’ın katledildiği BülbülSokak’taki kapı çalışması oldu. Halk,Günay’ın adını duyunca, resmini görüncegözlerinin dolduğunu, çok etkilendiklerini,yürüyüşü doğru bulduklarını, geleceklerinisöylediler.

Gazi: 27 Kasım’da Bağcılar’danbaşlayacak olan “Adalet Yürüyüşü”neGünay Özarslan’ın katledildiği so-kakta “Katiller Yargılansın Adaletİstiyoruz” denilerek başlanacaktı,

ancak katil sürüsü daha yürüyüş başla-madan azgınca saldırdı.

Gazi Mahallesi’nde gün boyunca,Halk Cephesi’nin verdiği Adalet müca-delesi ve yaşanan saldırılar anlatıldı.19.00-20.00 saatleri arasında 10 kişi iletoplu dergi dağıtımına çıkıldı ve kapısıçalınan her eve Bağcılar’da yaşananlar,polisin adalet mücadelesine tahammül-süzlüğü anlatıldı.

20.00-21.00 saatleri arasında 15 kişiile sesli çağrıya çıkıldı. 23.00’da GaziÖzgürlükler Derneği önünde ateş yakılarakadalet nöbeti tutuldu. Akreplerle dernek

çevresinde dolaşan katiller ateşi söndürmekistediler ancak yapamadılar. Sabaha karşısaat 04.00 sıralarında nöbetçi sayısınınazalmasını fırsat bilerek zırhlı aracı nöbettutanların üzerine sürdüler. Adalet nöbetitutanları sıkıştırarak “adalet İstiyoruz”yazılı pankartı çaldılar. Taşlarla kovulankatiller tacizlerini sürdürdü. Her şeye rağ-men Adalet nöbeti sabah 07.30’a kadardevam etti.

Armutlu: Bağcılar’da başlayacakolan Adalet Yürüyüşü için Armutlu’da25 tane ozalit asıldı.

Okmeydanı: 25 Kasım'da Okmeydanısağlık ocağı bölgesinde Halk Cepheliler,bü-yük İstanbul Yürüyüşü için ozalit çalışmasıyaptılar. Yapılan çalışmalarda 25 adetozalit yapıldı. Çalışmaya 3 kişi katıldı.

3. Yozlaşmaya Karşı Birol Karasu Halk ŞenliğiUyuşturucuya, Fuhuşa Çeteleşmeye Karşı, Birol Olalım, Ferit Olalım!

Sessiz Kalma! Adaletİçin Bir Adım da Sen At!

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!5 0

Page 51: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

İnsanoğlu yaşadığı tarihsel süreçte,sınıflı toplumlar içerisinde, emeğisömürenler ve emeği sömürülenlerolarak temelde iki sınıfa ayrılmıştır.

Köleci toplumda bu sınıfların isim-leri köle sahipleri ve köleler olmuş,feodalizmde köylüler ve feodal beylerolmuş, kapitalizmde ise burjuvazi veişçi sınıfı olmuştur.

Bu tarihsel süreçlerin hepsindeezen sınıfı temsil eden, tüm insanlığınkaderini kendi ellerinde tutan sınıf,kendi iktidarını sağlamlaştırmak vekurduğu sömürü düzeninin devam-lılığını sağlamak için, ezilen sınıfınüzerinde, kimi zaman baskıcı devletaygıtlarını kullanırken, bu yolla oluş-turduğu siyasal koşulların devamlılığıiçin de, sürekli olarak ideolojik devletaygıtlarını kullanmaktadır.

Marksist ideoloji; baskıcı devletaygıtlarını, ezen sınıfın ezilen sınıf ü-zerinde zor kullandığı hükümet, yönetim,polis, mahkemeler ve hapishaneler olaraktanımlarken, ideolojik devlet aygıtlarınıise; biçimsel olarak devletin dışındaduran ama düzeni muhafaza etmeküzere, fiilen devletin değerlerini taşımaya

hizmet eden, devletin kitleleri yön-lendirmek amacıyla başvurduğu din,eğitim, aile, hukuk, siyasal sistem (par-tiler), sendika gibi kurumlar ile medyave kültür (edebiyat, güzel sanatlar, spor)gibi araç ve yöntemler bütünü olaraktanımlar.

Ezen sınıfların kendi içerisindekibu ilişki içerisinde mimarlığın yeri deçok büyüktür. Tarih boyunca mimarlık,ezen sınıfın temsilinin bir aracı olmuştur.Örneğin, krallar için görkemli saraylar,padişahların adlarına görkemli camiler,imparatorluk yapıları inşa edilmiştir.Günümüzde de parlamento binaları,kraliyet sarayları, askeri yapılar bunlardanfarksızdır. Hatta şehirlerin ortasındayükselen cam-çelik yığını gökdelenler,bankalar, çok katlı ofis yapıları sömürücü-lerin kurdukları sistemin gücünü kanıt-lama çabasıyla, mantar gibi türemekte-dir.

Bugün için Türkiye'yidüşündüğümüzde de durum aynıdır.Bir yerde modern dünyaya ayak uy-durma çabasıyla şehrin merkezine dik-ilen gökdelenler, bir yerde ise OsmanlıDönemini anımsatan camiler, saraylar.Halkın emeğinden çalınarak yapılanmilyon dolarlık, devasa saraylar da;bugünün faşist devletinin halka karşıkendi gücünü ispatlama ve halkı baskıaltına alma aracıdır.

Faşist iktidarlar kendi halklarını

yönetememeye başladıkları zaman,bu krizi gizlemek için kırk takla at-maktadırlar. Tayyip Erdoğan’ın tümbu çılgın projeleri, sarayları, saltanat-ları, yani halkın karşısındaki soy-tarılıkları, uşağı olduğu bu pespayedüzeni korumak içindir.

Fakat tarih defalarca göstermiştirki, halk o sarayları diktatörlerin veonların düzeninin mezarları halinedönüştürmüştür.

Sovyet halkları nasıl ki kışlık sarayıyüzlerce yılın kini ile yaktılarsa, nasılki şatafatlı saraylar Osmanlı’nın anlışanlı padişahlarına yar kalmadıysa,Tayyip Erdoğan’a da Ak Sarayı, YıldızSarayı yar olmayacaktır. Anadolu halk-ları bu zulmün, bu yoksulluğun, açlığınve sefaletin üzerinden yükselen busarayların hesabını soracaktır.

Saraylar, külliyeler iktidarıngücünün değil, miadının dolduğunungöstergesidir. Osmanlı’da da saraylaryapılmıştı. Dolmabahçe, Beylerbeyi,Yıldız Saraylarını hatırlatalım. HepsiOsmanlı’nın çöküş döneminde yapılanyapılardır. Meşruiyeti halkın gözündetuzla buz olmuş, faşist devletin sonuda bu olacaktır. Tekrar ediyoruz; zal-imin zulmü arttıkça, halkın bu zulmekarşı direnişi ve zaferi de kaçınılmazolacaktır.

Halkın Mühendis Mimarları

Binlerce Odalı Saraylarınız, Bu Düzenin Gücünün Değil, Çöküşünün Simgesidir!

Kadıköy Ormancılar Derneği’nde 25 Aralık 19.30'daMühendis Mimarlar bir araya geldi. 50 kişinin katıldığıgece, Ötekiler Müzik Topluluğu’nun şarkılarıyla başladı.Daha sonra açılış konuşması yapıldı.

Nazım Hikmet’in “Hoş geldin” şiirinin ardındanyemeğe geçildi. Gecede üçüncüsü yapılacak olan “Ulus-lararası Eda Yüksel Halk İçin Bilim, Halk İçin MühendislikMimarlık Sempozyumu” çalışmaları ve “Halk için Mü-hendislik Mimarlık Projeleri” hakkında bilgi verildi.

Diyarbakır’da katledilen Tahir Elçi anıldı. Son olarak HMM Müzik Grubu sahne aldı. Bütün

katılanların hep bir ağızdan türküsöyleyip, sıcaklığını paylaştığı

gecede okunan açılış konuşmasın-da şunlara değinildi; “DünyanınTürkiye’sinde mühendislik mi-marlık mesleğini onuruyla yap-maya çalışanlar; bizler bu ülkede,

edindiğimiz bilgi birikim ile aydın olma sorumluluğunaerişmiş bireyleriz. Aydın olmak, önce kendi sorunlarımızaçözüm üretebilmek için bize bir görev yüklüyor. Düzen,bize bilgiyi ve tecrübeyi, paraya dönüştürene kadar sak-lamamızı emrediyor. Kendi meslektaşlarımızla aramızaduvar örmemizi emrediyor. Yoğun çalışma saatleriyleeşimizden dostumuzdan koparıyor.

Halk için mühendislik mimarlık, halk için bilim,halklar için hep ön açıcı olmuştur. Düzende bilimsellikadına, adalet adına bir şey kalmamışsa o zaman söz bi-zimdir."

Mühendis Mimarlar Gecede Buluştu"Söz, Halk İçin Mühendislik Mimarlık Yapanların,

Bilimi Halka Taşıyanlarındır”

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

5 1SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 52: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Geçtiğimiz hafta Eşkişehir merkezliolarak 6 ilde Fethullah Gülen Cemaati’neoperasyon yapıldı. O operasyon kap-samında, Manisa’da türbanlı iki kadınellerine kelepçe takılarak gözaltınaalındı. Bu duruma hem Cemaat, hemAKP çevrelerinden tepki yağdı.

Polisin halka yönelik saldırıları-larında kılı kıpırdamayan Davutoğlu,inceleme başlatılması için hemen emirverdi. Ardından zaman kaybedilmedenManisa Emniyet Müdürü Tayfur ErdalCeren açığa alındı. Sonraki güngözaltındaki kadınlar sağlık kontrolünekelepçesiz götürüldüler.

Yapılanlar yeterli görülmemiş ol-malı ki Manisa Valiliği’nden bir açık-lama geldi: "Hukuki süreçte suçluluğusabit olmayan hiç kimsenin, hele detoplumda çok olumlu bir imajla al-gılanan başörtülü bayanların, şartlarıoluşmadan böyle bir işleme tabi tu-tulmaları her kademede üzüntüylekarşılanmıştır.”

Dünya alem bilir ki bizim ülkemizde,AKP ve sisteme muhalif herkes; suç-luluğu sabit olmadan elleri kelepçele-nerek, üstelik ters biçimde, yerlerdesürüklenerek, dövülerek, taciz edilerek,üstü başı yırtılarak gözaltına alınır. Ma-nisa’daki kadınlara olduğu gibi “emni-yetteki herkes o kadar şefkatli” dav-ranmaz. Gözaltındayken işkencenin hertürlüsü reva görülür.

Davutoğlu, Manisa Valisi ve cümleAKP şürekası, bu ülkede yaşadıklarınagöre; “kahraman” polislerinin yap-tıkları işkencelerden habersiz ola-mazlar. Onları telaşa düşüren, türbanlıkadınların kelepçeli görüntüleri kar-

şısında kendi tabanlarının duyduğurahatsızlık. Oy ve kitle güçlerini kay-betme korkusuyla harekete geçtiler.Hukuka inandıklarından ya da insanhaklarına saygıdan değil!

AKP’nin hukuk anlayışını Arınçdaha açık sözlerle ortaya koymuş.Uşak Valiliği’nce 8.si düzenlenen Egeİlleri Tanıtım Günleri’nin açılış ko-nuşmasında; ‘adi suçlular’ gibi evleri,işyerleri basılarak alınmalarına isyanetmiş. “Bunun için iki kadının elinikelepçeleyip de DHKP-C militanıgibi teşhir etmek vicdansızlıktır, hu-kuksuzluktur." diyor.

Türbanlı olunca kelepçe takmakbile vicdansızlık, hukuksuzluk. Dev-rimci olunca her türlü işkence, katliamhak! Öyle mi?

Dilek Doğan, Armutlu Mahallesi’neyapılan baskınların birinde ailesiningözleri önünde vurularak öldürüldü.Aranmıyordu. O baskının kendisiyleilgisi yoktu. Kaldı ki kendisiyle ilgiliolsa da değişen bir şey yoktur.

Aranıyor olmak, hiç kimseye öl-dürme hakkı ve yetkisi vermez. Dilek,evlerinin katiller sürüsü tarafından ta-rumar edilmesine karşı çıktığı için öl-dürüldü. Katili hakkında işlem yapıl-mazken savcının ilk işi Dilek hakkındasoruşturma başlatmak oldu. Arınç’ınvicdanı neredeydi acaba? Davutoğlu’nun‘hukuk devleti’ nereye saklanmıştı?

6 Kasım YÖK protestolarında, birkız öğrencinin iki kolundan tutan po-lisler, öğrenciyi yerde sürükleyerekmerdivenlerden indirdiler. Ve kız öğ-rencinin etek giymiş olmasına bak-maksızın, uzun bir mesafeyi yerde

sürükleyerek götürüp ekip arabasınabindirdiler.

Manisa’daki operasyondan birkaçgün önce Hatay’da Halk Cepheliler’ebaskın yapıldı. Arkadaşlarının evlerininhukuksuzca basılıp, işkenceyle gözaltınaalınmalarını protesto etmek isteyendiğer Halk Cepheliler, Hatay EmniyetMüdürlüğü önüne geldiler. Daha top-lanmaya fırsat bulamadan polis saldırdı.Gruptaki kadınlardan biri, gömleğinintüm düğmeleri kopartılarak gözaltınaalındı. Yırtılmış gömlekle, ters kelepçelivaziyette saatlerce bekletildi. Neredeydiacaba AKP’nin namusu?

2010 yılında Erdoğan’ın Dolma-bahçe Sarayı’nda rektörlerle buluş-masını protesto edenlerden 19 yaşın-daki bir üniversite öğrencisi, polisinkarnına attığı tekme sonucu bebeğinidüşürdü. Savcılık, olayla ilgili dosyayıkapatarak polisleri akladı.

AKP iktidarından ve bu düzendeneşitlik, adalet beklenmez.

Hukuk sınıfsaldır. Yasaları egemensınıf kendi çıkarlarını güvence altınaalmak için yapar. Ve kendi sınıfsalçıkarlarına göre uygular. Faşizmdeburjuva hukuk kuralları da bir kenaraitilir. Siyasi güç kimin elindeyse; kendidüşüncesine, ihtiyacına, tabanının bek-lentilerine göre yasalar uygulanır yada hiç uygulanmaz. Her türlü keyfiyetsözkonusudur. Sorgu sual olmaz.

Eşitliği ve adaleti sağlayacak olanbiziz! Eşitlik; kendi ellerimizle ku-racağımız özgür, sömürüsüz ülkemizlegelecek. Adaleti ise halkın adaletiylesağlayacağız. O günler hayal değil,hele uzak hiç değil!...

AKP’nin Adalet ve Eşitlik Anlayışı: Devrimcileri Öldürene Ödül, Türbanlıya Kelepçe Takana Ceza!

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!52

Page 53: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Kınık Maden İşçilerinin düzenle-diği Grup Yorum konserindeki iradesavaşına ilişkin bir anlatım.

***(...)Cuma günü Kınık'a madencilerin

yanına geçtik. Madenci arkadaşlar Per-şembe günü konserin valilik kararı ileyasaklandığını öğrenince aynı gününgecesi İzmir’e doğru yola çıktılar.Mümkün olsa bu karara gece itirazedecekler. Sabah erkenden avukatlarlagörüşerek yürütmeyi durdurma kararıiçin başvurdular ve20 Kasım Cumagünü de kararı aldılar.

Alınan yürütmeyi durdurma kara-rının bir örneği, telefon ile Kınık’takiarkadaşlara iletildi. O sırada dernekteolan iki işçi arkadaş; o sevinçle, elle-rinde telefondaki iptal kararıyla valinin,belediye başkanının, kaymakamın, em-niyet müdürünün Kınık’ta yemek yediğilokantanın kapısına dayanıyorlar. Ko-rumalar engelliyor; ancak bizimkilervazgeçmiyor ve “valiyle görüşeceğiz”diyerek ellerindeki kararı gösteriyorlar.Bunun üzerine ortalık karışıyor. İzmirValisi ve yanındakiler hışımla emniyetbinasına gidiyorlar, sonra oradan çıkıpbelediye binasına gidiyorlar.

Tabii bizim işçi arkadaşların keyfiyerinde, “yemeklerini boğazlarınadizdik, burunlarını sürttük” diyorlar.İrade savaşını kazanmanın keyfini ya-şıyorlar. İki maden işçisi arkadaşımız,İzmir Valisi’nin bir tür kriz masasını

basmaya gidiyor.İşçilerin görüntüsü ve morali güzeldi.

Hele bir de anlatışları var... İzmir Valisi’ninKınık gibi küçük bir madenci kasabasındaolması öylesine değildir. Kriz masasıkurmuş bunlar. Bir yandan “konseri ya-sakladık” diye sırıtıyorlar, bir yandan dayasağa karşı ne yapacağımıza dair krizmasası kurmuşlar. Yani saldıracaklar.TOMA’lar, akrepler, çevik kuvvet yığ-mışlar küçücük Kınık kasabasına. Halkıterörize ediyorlar, korku salmaya çalışı-yorlar. Bir yandan da canlı bomba pat-layacağını, kimsenin konsere gitme-mesinin kara propagandasını yapıyorlar.Öyle ki fısıltı gazetesi hemen herkesekonserde canlı bomba patlayacağı kor-kusunu yayıyor. Ki bizim işçi arkadaş-larımızın ailelerinden bile bundan etki-lenenler oluyor. Kınık Kınık olalı böylebir polis yoğunluğu görmemiş.

Cuma günü oradaydık. Neler ya-pacağımızı konuştuk. Bu arada Kınıkçevresindeki bağ bahçelerde dolaşırken85 yaşında bir ihtiyar dede ile karşı-laştık. Bu dede, yanımdaki arkadaşınadını öğrenince adeta esas duruşa ge-çerek On İki İmamlar’ı saydı. Konserdeozan-deyiş olup olmayacağını sordu.Güzel bir sohbet oldu bu dedemiz ile.Ertesi gün konser günü sahne arkasındapankart asımı vb. ile uğraşırken budede gelip bizi buldu. Doğrusu haylisevindim bu Dedenin ilgisine.

Kınık’taki konser, artık herhangibir konser olmaktan çıkıp tamamen

bir irade çarpışmasına döndü. Düşmanyaptırtmamak için elinden geleni yaptı.Geriye sadece saldırmaları kalmıştı.Onu da şimdilik göze alamadılar. Ya-sakladılar. Polis yığdılar. Canlı bombasöylentisi çıkardılar. Soma’dan gelenlerijandarma geri çevirdi. Ama başarama-dılar. O sahne Kınık Meydanı’na ku-ruldu.

Konser günü bir minibüs ile 15 kişiKınık’ta olduk. Sahne-alan güvenliği,stantlar vb. madenci arkadaşlarla görevdağılımı yaptık. Polis tacizi konsergünü de sürdü. Küçücük kasabadaTOMA dolaştırıp durdular. Kendilerincegövde gösterdiler. Evet onlar gövdegösterdiler, biz ise güç gösterdik.

Güç, madenci arkadaşlarımızın kon-seri yapma iradesindeydi.

Güç, devrimci iradeydi. Güç, herşeye rağmen çoluk çocuk o meydanagelen 500 Kınıklı madenci ve eşinde,ailesindeydi. Kadınlar, şalvarları veçocuklarıyla geldiler. Başından sonunao meydanda kaldılar. Devlete rağmen,saldırı tehditlerine rağmen, canlı bombakorkularına rağmen o meydana gelen500 Kınıklı emekçi, bizim gücümüzdür.

Geçen yıl 5000 imiş, bu yıl 500kişi oldu. Geçen yıl Soma’nın tazeacısı ve bir şey olmayacağı güveniylegelinmişti. Bu yıl o meydana gelmek,devletin karşısına geçmekti. Bunu gör-mezsek, 500 kişinin öneminin farkınavaramayız. Kınık’ta devlete rağmençağrımızın gereğini dinleyip meydana

Kınık’ta Faşizmin Yasakları, Engelleri, Akrepleri, TOMA’ları Sökmedi; Grup Yorum Konserini Yaptık!

KAZANAN TESLİM OLMAYAN İRADEMİZDİR!

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

53SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 54: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

çıkan o 500 emekçi bizimgücümüzdür.

Esas olan yukarıdaki de-ğerlendirmedir. Bununla bir-likte bütün bu düşman ablu-kasını öngören bir kitle ça-lışması yürütemediğimiz deaçıktır. Cuma günü hala asıl-mayan çok sayıda afiş vardı.Hala afişlerdeki gün ve saatdeğişikliği yapılmamıştı. Ki bunlarıbirlikte yaptık. Hala sesli duyuru ya-pılmamış, bunun için araç ayarlanma-mıştı. Düşmanın yaklaşımı engellemeyeyönelik iken bizim çalışmamız bunupüskürtecek düzeyde değildi. Düşmanyürütmeyi durdurma kararı çıktığınıbilmesine rağmen Kınık pazarının ya-pıldığı Cuma günü belediyeden kon-serin iptal edildiği duyurusu yaptıracakkadar bu işi ciddiye alırken, biz birçokşeyi son güne bıraktığımız için kitleçalışmamız yetersiz kaldı. Öyle kiSoma’ya afişler Cumartesi günü birazda zoraki yapılmış oldu. Dolayısıylageniş bir kesime ulaşmak yerine, herhalükarda ulaşacağımız bir kesime ula-şıldı. Bunlar bizim eksik bıraktıkları-mızdı.

Sonuç olarak; faşizmi ciddiye al-malıyız. Faşizm halkın düşmanıdır.

Faşist polisler konser anında bile sal-dırılarını sürdürdü. Her taraftan kameraçekimleri yaparak halkı terdirgin et-meye çalıştılar. TOMA’larla halkakorku salmaya çalıştılar. Ancak buhalkta öfkeyi de büyüttü. Grup Yorumadına sahneden yapılan konuşmalarhalkın moralini, coşkusunu, öfkesinide büyüttü. Kınık halkı da, irade sa-vaşının tarafı olarak moralli oldular.

Faşizmin Grup Yorum’u engellemeçabaları bir kez daha boşa çıkartıldı.Bir kez daha Kınık halkı, Grup Yo-rum’un susturulamayacağını, GrupYorum’un halk olduğunu dosta düş-mana gösterdi.

Birçok eksikliğimiz de oldu. Negibi derseniz; iş alıp yapmamak gibi,tamam deyip yapmamak, kolektif ça-lışmayıp, işlerin az sayıda kişinin üs-tüne kalması, programlı çalışmamak,

işleri komitelerle halletmemek,işleri son güne bırakmak gibiişlerin örgütlenmesine ilişkindersler çıkartmamız gerekeneksikliklerimiz oldu. Bu ek-siklikler, aşabileceğimiz ek-sikliklerdir.

Nasıl aşacağız? Yaptığımızişin önemini kavrayarak aşa-cağız. En az faşizm kadar

yaptığımız işin önemini kavrayacağız. Mahkeme kararı olmasına rağmen,

faşist AKP; polisi, valisi, kaymakamıile konseri engellemek için elindengeleni yaptı. Sözde kanun uygulayı-cıları kanunsuzluğun batağına bat-mışsa; biz işçiler haklılığımızla, meş-ruluğumuzla faşizmi teşhir etmeliyizve haklarımıza sahip çıkmalıyız. Kon-ser düzenlemek, bu düzenin yasalarınagöre bile haklı ve meşrudur.

Haklı, meşru ve güçlü olan biziz.Haklılığımızın ve meşruluğumuzun gü-cüyle sesimizi ne kadar güçlü haykırırsakhalkımız faşizmin teröründen sinmez,bizim sesimizden güç alır.

Kınık Meydanı’na o sahneyi kur-mamız ve faşizmin tüm engellerinerağmen bu konseri yapmamız, iradesavaşındaki bizim zaferimizdir.

Özgür Tutsaklar’a Hapishanede İşkence Yapan Gardiyan,Tokatlanarak Cezalandırıldı

Ülkemiz hapishaneleri; tutsaklara işkenceleriyle, tecritiylekeyfi uygulamalarıyla bilinir. İstanbul’da tutuklanan devrimcitutsaklar, bu sıralar Silivri’deki farklı hapishanelere gönderil-mektedir. Fakat hapishanelerdeki devrimci tutsaklara yönelikpolitika ülkemizdeki tüm hapishanelerde neredeyse aynıdır.Silivri’deki hapishanelere gönderilen devrimci tutsaklara dadefalarca kez saldırı olmuştur. Bu saldırıları yapan gardiyanlaraÖzgür Tutsaklar tarafından saldırılara katılmamaları yönündedefalarca uyarı yapılmıştır. Bu uyarıları dikkate alıp yaptığınınonursuzluk olduğunu anlayan gardiyanlar da olmuştur. Aksitavır göstererek devrimcilere saldırmaya devam edenler devardır elbette.

2015 yaz aylarını Silivri’de yeni açılan, hücre tipi olan“Silivri Kapalı Hapishanesi’nde” Özgür Tutsak olarak geçirenbir arkadaşımız, 21 Kasım 2015 Cumartesi günü Okmeydanı’ndaotobüs beklerken karşıdan gelen bir kişiyi tanır. Bu kişininSilivri Kapalı Hapishanesi’nde gardiyan olduğunu ve aramaadı altında hücrelere girip devrimci tutsakların ellerini kollarınıbağlayıp işkence yapan gardiyanlardan biri olduğunu farkeder. Arkadaşımız hemen işkenceci gardiyanın yanına yaklaşır

ve adamı durdurur. Emin olmak için gardiyana; “Sen Silivri’degardiyanlık yapıyorsun değil mi?” diye sorar. İşkenceci ise;“Evet, ama seni çıkaramadım” der. Arkadaşımız ise; “Nasılyani daha yaz ayında hücre içinde işkence yapıp elini kolunubağladığın bir insanı nasıl unutursun?” diye sorunca gardiyanneye uğradığını şaşırır ve hemen kendini savunmaya geçer;“Biz ne yapalım emir kuluyuz, zaten beni de oradan gönderdiler”der. Arkadaşımız ise “Bizler size ‘devrimcilere saldırmaktanvazgeçin’ dememize rağmen bizlere saldırmaya devam ettiniz.Yanınıza kar kalacağını sandın değil mi sen de? Bak, dünyaküçük işte. Karşı karşıya geldik şimdi. Suçlusun sen. Şimdisana atacağım tokat işkence yaptığınız tüm Özgür Tutsaklariçindir” der ve işkenceciye sağlam bir tokat atar.

Tüm gardiyanlara çağrımızdır;Sizler de bu halkın evlatlarısınız. Bu vatanı canını feda

edecek kadar seven devrimci tutsaklara saldırmaktanvazgeçin. Aksi takdirde bunun hesabını bugün olduğu gibimisliyle soracağız. Hiçbir suç cezasız kalmayacak! İşken-cecilerden hesap sorduk soracağız!

28 Kasım 2015Cephe Milisleri

Hiçbir Suç Cezasız Kalmayacak! İşkencecilerden Hesap Sorduk, Soracağız!

Yürüyüş

6 Aralık2015

Sayı: 498

GÜNAY, DİLEK, BERKİN İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!54

Page 55: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Av ru pa’da

Antep’te Liseli Dev-Genç’liler tutsak Dev-Genç’lilerinserbest bırakılması için yazılamalar yaptı. 26 Kasım’daDüztepe Mahallesi’nde yapılan yazılamalarda 1 adet “Tut-sak Dev-Genç’liler Serbest Bırakılsın”, 3 adet “YaşasınDev-Genç”, 1 adet “Yaşasın Dev-Genç Yaşasın Dev-Genç’liler”, 1 adet “Yaşasın Halkın Adaleti” sloganlarıduvarlara nakşedildi.

Mustafa Kemal Üniversitesi’nde Yazılama

Hatay Tayfur Sökmen Kampüsü İİBF ve Veterinerlik

Fakülteleri’nde 30 Kasım’da 3 yazılama yapıldı. Yazı-lamalarda; “Tutsak Dev-Genç’liler Serbest Bırakılsın” ta-lebi vardı.

İngiltere’de 61. Halk ToplantısıTahir Elçi İçin Yapıldı!

Her pazar olduğu gibi bu hafta da 19 kişinin katıldığıkahvaltıyla başlandı toplantıya. Geçen haftaki halktoplantısı sonunda yapılan toplu esnaf ziyaretleri öne-risini uygulama kararı alındı.

Bu haftaki halk toplantımız, Amed’de, ABD işbir-likçisi, katil, IŞİD’ci devlet tarafından katledilen TahirElçi için yapıldı.

Tahir Elçi’yi kimin katlettiğini halklarla paylaş-mak, konuya ilişkin bildiriler dağıtarak sohbet etmek, on-lara doğruları ulaştırmak amacıyla kahvaltıdan sonra top-lu halde meydanlara çıkıldı.

Steke Newington Mahallesi’nde esnaflar ziyaretedildi. Megafondan konuşmalar yapıldı. İlgi duyanhalklara İngilizce bilgi verildi. Türkçe ve İngilizce slo-ganlar atıldı; “Tahir Elçi Ölümsüzdür”, “Kürdistan Fa-şizme Mezar Olacak”, “Katil Devlet Hesap Verecek”,“Mahir Hüseyin Ulaş Kurtuluşa Kadar Savaş”…

İngiltere’de Halk Cepheliler tarafından kahvehaneler-de Tahir Elçi için Halk Cephesi’nin açıklaması okundu.

14 kişinin katıldığı toplu ziyaretlerde 29 adet D.S. der-gisi halklara ulaştırıldı.

28 Kasım Cumartesi günü, Londra’da, Halk Cephe-si ve DGB (Demokratik Güç Birliği) çağrısıyla katlia-mı protesto etmek içn halk meydanlardaydı.

Yaklaşık 200 kişinin katılımıyla, Wood Green Kü-tüphanesi önünde yapılan basın açıklamasının ardındanTurnpike Lane’e kadar yürüyüşe geçildi. Parkta yapılan ko-nuşmalardan sonra Tahir Elçi ve tüm devrim şehitleri içinbir dakikalık saygı duruşu yapıldı. Alkışlar zılgıtlar eşli-ğinde “Şehit Namırın” sloganıyla protesto sona erdi.

Haklarımızın PeşiniBırakmayacağız!

13 Ekim 2015 günü, Avusturya Anadolu Federasyonu,polis tarafından basılmış ve Federasyon yöneticilerinin ev-leri, İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla, Anayasa KorumaÖrgütü tarafından basılarak gözdağı verilmeye çalışılmıştı.

Federasyon yöneticisi, Evin Timtik’in kazanılmışhakkı olan pasaportu ve seyehat özgürlügü 9 aydır elin-den alınmış; Evin Timtik buna karşı 21 Ağustos’tan beridirenişe başlamıştı. Direnişini, 20 Ekim 2015’ten beri Sü-resiz Açlık Grevine çeviren Timtik ‘in direnişinin 40. gü-nünde meşaleli yürüyüş düzenlendi. İnnsbruck, Wörgl,Linz, Mattersburg, Neunkirchen ve Viyana çevresinden veAvusturya’nın farklı şehirlerinden gelenlerin yanısıraAvusturyalılar da yürüyüşe katıldı.

Yürüyüşte Almanca olarak “Anadolu Federasyonu Üze-rindeki Baskılara Son” ve “Pasaportum ve Seyahat Öz-gürlüğümün Geri Verilmesi İçin Süresiz Açlık Grevinde-yim” yazılı pankartların yanısıra, Evin Timtik’in fotoğ-rafının bulunduğu dövizler taşındı. Parlamento önünde ya-pılan açıklamaların ardından çekilen halaylarla eylem saat17.30’da bitirildi. Türkiye solunun da destek verdiği yü-rüyüşe 100’den fazla insan katıldı.

Gençlik BuluşmalarıGeleceği Örgütlemektir

29 Kasım Pazar günü DayEv’de gençlik buluşması dü-zenlendi.

Toplantı, 14 Kasım`da gerçekleşen Grup Yorum kon-serinin değerlendirmesiyle başladı. Herkesin düşüncele-ri ve gelecek konser için önerileri alındı.

Ardından ortak kararla, aylık bir program çıkarıldı.Buluşmaya toplam 10 kişi katıldı.

Mücadele ve Kararlılık HalkınMatbaası Duvarlara Nakşedildi

6 Aralık2015

Yürüyüş

Sayı: 498

55SOMA, ANKARA, SURUÇ, TAHİR ELÇİ İÇİN ADALET İSTİYORUZ! ALACAĞIZ!

Page 56: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

“Onurumuz, insanlığımız ve değerlerimiz için, ideolojimiziçin, sosyalizm davası için, insana yaraşır şekilde yaşamak için

aç kaldım ben yoldaşlarım ve halkım için ölüme yürüdüm.” Berkan Abatay

14 Aralık - 20 Aralık

Berkan ABATAY:1975’te İstanbul Şişli’de doğdu. Aslen

Erzurumlu, Kürt-Alevi yoksul bir aileninçocuğudur. İki kardeşi yoksulluktan dolayıyeterince bakılamadığı için zatürreden öldü.Berkan da, sadece ilkokulu okuyabildi.

Bir dönem fanatik bir futbol taraftarıolarak Beşiktaş Çarşı Grubu’na katıldı.

Ancak Devrimci Sol’cularla tanıştıktan sonra yaşamıdeğişti. Okmeydanı’nda mücadele içinde yer aldı. Dahasonra silahlı bir ekipte istihdam edildi. 1997'de tutsakdüştü. 4. Ölüm Orucu Ekibi’nde yer alarak, açlığın koy-nundaki ölüm yürüyüşünü tam 589 gün sürdürerek 20Aralık 2002’de ölümsüzleşti.

Berkan ABATAY

Asaf TUNÇ:1953 yılında Denizli'nin Güney ilçesinde

doğdu. İDMMA’da anti-faşist mücadeledeyer aldı. Dev-Genç içinde eylemlere katıldı,görevler aldı. 19 Aralık 1978 tarihinde İs-tanbul Çarşıkapı’da faşistler tarafından ku-rulan bir pusuda katledildi.

Şaban ŞEN: 1961 Balıkesir, Gönen doğumludur. Dev-

rimcilikle öğretmen okulunda tanıştı. İstanbulÜniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisiykenbir Dev-Genç’li olarak mücadelenin içindeydi.Emekçi, çalışkan, kendini geliştiren, inisi-yatifli olmasıyla Dev-Genç içinde öne çıktı.1980'de tutuklandı. '84 Ölüm Orucu direni-

şinde 1. ekiplerde yer aldı. On yıllık tutsaklığının ardındantahliye edildiğinde yurt dışına çıkarıldı, yurtdışı örgüt-lenmesi siyasi sorumluluğu görevini üstlendi. Bu görevisırasında 18 Aralık 1991’de Belçika'da geçirdiği trafikkazası sonucu aramızdan ayrıldı.

Şaban ŞEN

Feride HARMAN:1973 Eylül’ünde Malatya'nın Akçadağ ilçesinde

doğdu. Kalabalık bir alenin çocuğuydu. Yoksulluğamahkum edilen, ulusal onuru çiğnenen, daha ilkokuldanbaşlayarak, baskılar, yasaklar, cezalar altında yaşayan,zulmedilen on milyonlarca gencimizden biri olarak,devrimci oldu. 1991’de Cephe’yle tanıştı. 1992’demücadele içinde daha aktif olarak yer aldı. 1993’te

Dersim İbrahim Erdoğan Kır SPB'lerine katıldı. Yaklaşık 4 yılgerillada kaldı. Ardından tutsak düştü. 19 Aralık Katliam saldırısısırasında Malatya Hapishanesi’ndeydi. Ölüm Orucu gönüllüsüydü.Malatya Hapishanesi'nde, 28 Temmuz 2001’de 6. Ölüm Orucuekibi direnişçisi olarak alnına kızıl bandını kuşandı. 1,5 yıl boyunca,üzerinde “ya zafer, ya ölüm!” yazılı direniş bayrağını büyük birsabır ve kararlılıkla taşıdı. Tahliye rüşvetini elinin tersiyle iterek, di-renişini tereddütsüz taşıdı dışarıya. 16 Aralık 2002'de direnişinin512. gününde şehit düştü.

Feride Harman

Şahin AYDIN:19 Aralık 1974’de İstanbul’da okulunun

önünde durakta beklerken falçata ile katledilenŞahin Aydın, İYÖKD yöneticisiydi. Devrimcigençliğin ‘73 sonrası ilk şehididir. Katledil-mesi birçok okulda ilan edilen boykotla pro-testo edildi. Cenazesinde 12 Mart sonrasınınen büyük kitlesi toplandı.

Şahin AYDIN

Asaf TUNÇ

Yağmur çiseliyor,korkarakyavaş seslebir ihanet konuşması gibi.

Yağmur çiseliyor,beyaz ve çıplak mürted ayaklarınınıslak ve karanlık toprağın üstünde koşması gibi.

Yağmur çiseliyor,Serezin esnaf çarşısında,bir bakırcı dükkânının karşısındaBedreddinim bir ağaca asılı.

Yağmur çiseliyor.Gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir.Ve yağmurda ıslananyapraksız bir dalda sallanan şeyhimin

çırılçıplak etidir.

Yağmur çiseliyor.Serez çarşısı dilsiz,Serez çarşısı kör.Havada konuşmamanın, görmemenin kahrolası hüznüVe Serez çarşısı kapatmış elleriyle yüzünü.

Yağmur çiseliyor.

Page 57: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

“Kavga adamı Şaban Şen”... onu hep böyle andık.Böyle adlandırdık. Pekala O'nu böyle tanımamıza, ta-nımlamamıza yol açan neydi? Ya da nelerdi?

Şaban'a ilişkin anılarda, anlatımlarda bu sorununcevabı olabilecek çok çeşitli özelliklere tanık olursunuz.Davranışıyla da, giyimi kuşamıyla da emekçi olması,sabırlı ama ısrarlı kişiliği, araştırmacı yanı, mütevaziliği,çelebiliği...

Ama O'nun "kavga adamı" olmasını asıl belirleyenözelliği zor süreçlerin insanı olmasıdır. Devrimci yaşamındahep böylesi süreçlerde öne çıkmıştır.

Devrimci saflarda ilk aktif yer alışı İ.Ü Hukuk Fakül-tesi’nde faşist saldırıların yoğunlaştığı bir sürece rastlar.Cunta yılları, cezaevi, cezaevlerinde saldırıların alabildiğineyoğunlaştığı 83-84 yılları hep onun bu özelliğini geliştiren,öne çıkaran yıllar olur.

84 Ölüm Orucu “zor süreçlerin insanlarının” işidirzaten. Süreç zordur gerçekten; düşman teslimiyeti da-yatmaktadır. Sol, TTE'leri giymenin teorisiyle meşguldür,yalnız bırakmıştır. Dışarıda destek olacak bir kitle hareketiyoktur. Dışarıda hareket de fazla bir şey yapacak durumdadeğildir. Hareket açısından, devrim açısından yarın be-lirsizdir. Ne olup ne olmayacağı belli değildir. Kısacasısüreç zordur. Şaban işte bu süreçte ölüm orucu gönüllüsüolur. Bu süreçte ölmeye yatanlardan biri olur. Düşmanlagirilen bu can bedeli kavgada öne fırlar.

Kavga adamı pratik anlamda en öndedir. Siyasal,ideolojik anlamda da...

Yıllar sonra dışarı çıktığında da, yurtdışında ihanetlerdensonra görev aldı. Dağınık bir yapı, çürütülmüş insanlarbuldu. Ama O, bu “zor”u da başardı; yurtdışını toparladı.

Onun, zor süreçlerin insanı olmasıyla kopmaz bir bi-çimde birbirine bağlı bir başka özelliği daha vardır: “Birişi üzerine aldı mı, dönüp geriye bakmaya gerek yoktu”.Ona görev verildiğinde gözünüz arkada kalmazdı yani.

Yaşadığımız süreç de zorluklarla dolu bir süreçtir. El-bette kıyas anlamında onun yaşadığı süreçlerle kıyaslamakpek mümkün değildir. Örneğin bir 83-84'lere göre büyükavantajlarımız, olanaklarımız vardır tabii ki. Ama esasolarak devrim zor bir süreçtir ve hangi süreç olursaolsun, o sürecin daha büyük zorlukların çözülmesini ge-rektiren görevleri olur. Çözülen her sorun, önümüzedaha büyük yeni bir görev; atılan her adım atılmasıgereken daha büyük adımlar çıkarır. Yalnız bu kadar dadeğil. Halkın örgütlülüğü ve savaşı geliştikçe düşmanınsaldırganlığı da artar. Görevler, süreçler zorlaşır. Hareketingücü, etkinliği, hayata müdahale yeteneği, işte böyle gö-revleri üstlenebilecek ve çözebilecek insanlarımızınçokluğu ölçüsündedir.

Özcesi şudur, devrimci basında hemen her zaman sü-recin zorluğundan, önümüzdeki görevlerin büyüklüğündenve öneminden söz edilir. Bunda esas olarak bir yanlışlıkyoktur. Çünkü bu belirlemeler hemen her dönem için

geçerlidir. Kitle hareketinin çığ gibi büyüdüğü, silahlısavaşın alabildiğine geliştiği koşullarda bile süreç aynı

anda büyük zorlukları da içeriyor olacaktır. O haldebir yerde savaşı bu boyuta getirebilmek de, gelişmişbir savaşı sürekli kılmak da "zor süreçlerin insan-larıyla" mümkündür. O halde bu sonuca şunu daekleyebiliriz; Şaban tipindeki insanlarımız her dö-

nemin, her zamanın ihtiyacı olan insan ve kadro tipidir. Elbette, bazı süreçlerde bu ihtiyaç daha da büyüyor,

daha yakıcı hale geliyor. Devrimci mücadele kimseye büyük olanaklar sunmuyor.

Mücadele her şeyin tıkır tıkır yürüyeceği bir tarzda ge-lişmiyor. Bu tarz bir beklenti savaş gerçeğini bilmemek,anlamamaktır. Yokluklar, zorluklar karşısında kadro ya-kınmaya başladığı anda, aslında kadro olma vasfını kay-betmeye başlıyor demektir. Bu, bir yönetici için daha dafazla geçerlidir. Bu nokta, kolay günlerin devrimciliğiyle,içselleştirilmiş savaşçı bir devrimciliğin de ayrım noktasıdır.Kolay günlerin devrimcileri, mücadele, örgüt gelişiyorken,mekanizmalar az çok düzenli işliyorken, coşkulu, istekligörünürler, daha üst görevler talep ederler boyuna. Yö-netmek, talimatlar vermek gözlerine kolay görünür. Amasüreç şu ya da bu nedenle değişip de işler zorlaştığında,sorumluluk üstlenmek, ek özveriler, riskler üstlenmekanlamına gelmeye başladığında, bu kez yan çizmeye, osorumlulukların altına girmemek için gerekçeler üretmeyebaşlarlar. Elbette böyle kadrolarla bir yere varılmaz. Mü-cadele bunları bir yerde, bir biçimiyle silkeler. SüreçŞaban Şen gibi insanların omuzlarında gelişir; zorluklarŞaban Şenler’le aşılır. Bugüne bu kadro tipiyle geldik.Yarına da bu kadro tipiyle yürüyeceğiz.

Bu yürüyüşün kurmayı, hamalı, yöneticisi, neferiolmak isteyenlerin yapacakları şey, zor günlerin, süreçlerininsanı olmak, kavga adamı olmaktır.

Anıları Mirasımız

Kavga Adamı Şaban Şen

Şeyh Bedreddin1300’lü yılların sonları ile 1400’lerin

başları arasında yaşayan Bedreddin,Anadolu’daki en büyük halk ayaklan-malarından birine önderlik etti. Tutsakdüştüğünde, dönemin en ünlü Osmanlıulemasının katıldığı bir ‘mahkeme’nin

karşısına çıkarıldı. Amaç Bedreddin’indüşüncelerini mahkum etmekti. Ama ba-

şaramadılar. “Neden hükümdarın yüce buyruklarınaboyun eğmez baş kaldırırsın” sorusunu “Yüce buyrukhakikatın buyruğudur. Zorbalığı sineye çekmeyin, zor-baya boyun eğmeyin diyen bir buyruktur” şeklindecevapladı. Bu düzmece mahkemede, hakkında idamkararı verildi. 18 Aralık 1416’da bugün Yunanistan sı-nırları içinde bulunan Serez'in Bakırcılar Çarşısı’ndaidam edildi. Osmanlı’nın hizmetine girmeyi kabuletmesi durumunda, Şeyhülislam olabilecekken, “Böylesidüzenin dişlilerinden biri olacağımıza, ezilenlerindenbiri olmak yeğdir” diyerek, hakikatin savaşçısı olmayıseçen Bedreddin’in bedenini öldürdüler, düşünceleriise ölümsüzleşti.

Şeyh BEDREDDİN

Page 58: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

Kıssadan Hisse

ŞiirVeda

geleceğim bazen uykudayken senbeklenmedik,uzak bir konuk gibi,sokakta bir başıma koyma benikapıyı sürgüleme üstümdenusulca girecek,bir yere ilişeceğim, bir zaman,karanlıkta bakacağım yüzüneve yorgunluk göz kapaklarımı indirinceseni kucaklayacakve çıkıp gideceğim…“Kavga amansız ve katı,Kavga, dedikleri gibi destansı.Ben düştüm. Yerimi başkası alacak… o kadarBurada, bir kişinin lafı mı olur?Kurşuna diziliş, dizildikten sonra kurtlar.O kadar yalın ve akla yatkın.Ama birlikte olacağız fırtınada,halkım, çünkü sevdik seni”

Nikola Vaptsarov

Bir bilgeye sormuşlar:“Efendim, dünyada en çok kimi seversiniz?”“Terzimi severim,” diye cevap vermiş.Soruyu soranlar şaşırmışlar:“Aman üstad, dünyada sevecek o kadar çok kimse var-

ken terzi de kim oluyor? O da nereden çıktı? Neden terzi?”Bilge, bu soruya da şöyle cevap vermiş:“Dostlarım, evet ben terzimi severim. Çünkü ona her

gittiğimde, benim ölçümü yeniden alır. Ama ötekiler öyledeğildir. Bir kez benim hakkımda karar verirler, ölünceyekadar da beni hep aynı gözle görürler.”

AtasözüDilinden bülbül, kalbinden katil.

Arnavut Atasözü

Özlüsözİnsan hatalarını kabul edebildiği kadar büyük, hatalarından dersçıkarabildiği kadar akıllı, bu hataları düzeltebildiği ölçüdegüçlüdür...

John C. Maxwell

Karikatür

Page 59: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

B

T

F

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Demokratik alanı; devrimci perspektifikafasından çıkarmayan, demokratik alandabir devrim emekçisi olarak faaliyet yürüten,çalışma tarzını devrimci ilkelere oturtan bir

anlayışla ele almak durumundayız.Özetle, demokratik mücadele

devrim için mücadeledir. Tek başına 'kitlesellik', sendikalarda olmak,

dernekler, meslek odaları, birlikler vb. kurmakönemli değildir. Önemli olan hayatın

her alanını devrimci bir tarzda örgütlemek,yaratılan kitleselliği iktidar bilinciyle

donatmak, her düzeyde devrimci mücadeleyeve örgütlenmeye hizmet eder hale

getirebilmektir. Bu ise uzlaşmazlığı, kararlılığı, her düzeyde

ve biçimde örgütlenmeler yaratmayı,yaşatmayı, sürekliliği, bir bütün olarak

devrimi-iktidarı rehber edinmekten geçiyor.

Bununla yatıp, bununla kalkacağız!

D

Page 60: ADALET İSTİYORUZ! AND OLSUN Kİ ALACAĞIZyuruyus.biz/pdf/pdf/498.pdf · 58 Kulağımıza Küpe Olsun... 7Biz Diyoruz ki: Gericiliğin, ihanetin, teslimiyetin, işbirlikçiliğin

www.yuruyus-info.org

[email protected]