Upload
others
View
4
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
ADAM ÇALIŞTIRANIN SORUMLULUĞU
(6098 Sayılı Yeni Borçlar Kanunu Hükümlerine göre)
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ ……………...………………………………………………..……………………… 1
I. EBK VE BK’DAKİ DÜZENLEMELERE GENEL BAKIŞ ………….……….. 2
1. Eski Borçlar Kanundaki Düzenlemeye Genel Bakış …………………………….. 2
2. Yeni Borçlar Kanundaki Düzenlemeye Genel Bakış …………………………… 3
II. SORUMLULUĞUN ŞARTLARI ………………………………………………… 4
1. Çalıştırma İlişkisi ile Bağlılık. …………………………………………….……… 4
2. Çalışma Sırasında Meydana Gelecek Hukuka Aykırı Fiil ………………….…. 6
3. Nedensellik Bağı …………………………………………………………...……… 8
III. SORUMLULUKTAN KURTULMA (KURTULUŞ KANITI) ……………….. 11
1. Gerekli Özenin Gösterilmesi ……...……………………………………………. 11
2. Çalışma Organizasyonunun Sağlanması ……………………………………….. 13
IV. ÇALIŞANA RÜCU HAKKI …………………………………………………….. 14
V. SONUÇ ………………………………………………………………………...… 14
FAYDANILAN YARGITAY KARARLARI ……………………………………….…. 16
KAYNAKÇA ………………………………………………………………………….….. 18
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
KISALTMALAR
B. : Bası
b. : bend
BK : 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Bkz. : Bakınız
C. : Cilt
E. : Esas Numaralı
EBK : 818 sayılı Türk Borçlar Kanunu
HD : Hukuk Dairesi
HGK : Hukuk Genel Kurulu
K. : Karar Numaralı
MK : Türk Medeni Kanunu
m. : madde
s. : sayfa
T. : Tarihli
YG : Yargıtay
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
GİRİŞ
İsviçre gibi başlıca hukuk sistemlerinde olduğu gibi Türk Hukukunda da,
sorumluluk açısından kural olarak kusur sorumluluğu prensibi benimsenmiştir. Bu prensibe
göre haksız fiil yapan kimse kusurlu olduğu sürece sorumlu tutulmaktadır. Ancak bunun
yanında belli şartlar ve haller için kusursuz sorumluluk prensibi kabul edilmiş olup, bir kişi
kusurlu olmasa dahi fiiliyle bir başka kişiye verdiği zarardan sorumlu tutulması gerektiği
görüşü savunulmuştur1. Sebebiyet prensibi olarak da bilinen bu görüşe göre; bir kimse kusurlu
olmasa dahi kendi fiili ile sebebiyet verdiği zararlardan, kimsenin kusurlu olmaması halinde
mağdurun zarara katlanması hakkaniyete aykırı olduğu düşünülerek, sorumlu tutulmaktadır2.
Bu görüşe dayanılarak ortaya çıkan kusursuz sorumluluk halleri, BK’da
“Hakkaniyet Sorumluluğu”, “Özen sorumluluğu” ve “Tehlike Sorumluluğu” olmak üzere üç
ana başlık altında düzenlenmiştir.
BK madde 65’de temyiz kudreti olmayanların hakkaniyetten doğan
sorumlulukları düzenlenirken, özen sorumluluğu başlığı altında, madde 66’da ödev konumuz
olan adam çalıştıranın sorumluluğu, madde 67’de hayvan bulunduranın sorumluluğu, madde
69’da ise yapı malikinin sorumluluğu düzenlenmiştir. Bir diğer kusursuz sorumluluk tipi olan
Tehlike sorumluluğu ise genel bir ilke olarak 71. madde yer almaktadır. Kusursuz
sorumluluğa ilişkin bu başlıklandırma ve sistematik EBK’dan farklıdır.
Bir kusursuz sorumluluk hali olarak düzenlenen “adam çalıştıranın sorumluluğu”
objektif özen yükümlülüğü yüklemektedir. Bu sorumlulukta adam çalıştıranın kusuru şart
olmadığı gibi, çalışanın da kusuru bulunmasa dahi adam çalıştıran sorumlu olacaktır.
Aşağıda, konu ile ilgili EBK ve BK’daki düzenlemeler, sorumluluğun şartları,
sorumluluktan kurtulma durumları ve ödenen tazminatın çalışana rücu edilmesi konuları
detaylı olarak incelenecektir.
1 Bkz. REİSOĞLU, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 16. B. s. 147 2 TANDOĞAN, Türk Mes’uliyet Hukuku, 2010, s. 90
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
I. ESKİ VE YENİ BORÇLAR KANUNUNLARINDAKİ DÜZENLEMELERE
GENEL BAKIŞ
1. Eski Borçlar Kanundaki Düzenlemeye Genel Bakış
EBK madde 55 ‘de “Adam Çalıştıranın Sorumluluğu” “ (1)Başkalarını istihdam
eden kimse, maiyetinde istihdam ettiği kimselerin ve amelesinin hizmetlerini ifa ettikleri
esnada yaptıkları zarardan mesuldür. Şu kadar ki böyle bir zararın vuku bulmaması için hal
ve maslahatın icabettiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu yahut dikkat ve itinada
bulunmuş olsa bile zararın vukuuna mani olamayacağını ispat ederse mesul olmaz. (2)
İstihdam eden kimsenin, zâmin olduğu şey ile zararı ika eden şahsa karşı rücu hakkı vardır.”
şeklinde düzenlenmiş idi.
Madde uyarınca düzenlenen sorumluluk, özel hukuk çerçevesinde başkalarını
çalıştıranlara eski tabir ile istihdam edenlere uygulanmakta idi. Çalışanın, çalıştıran için
gördüğü iş, bir üçüncü şahsa olan sözleşme kapsamında borcunun ifasına yardımcı olmaktan
ibaret ise ve yardımcı bu borca aykırı davranış ile üçüncü şahsa zarar vermiş ise, adam
çalıştıranın yardımcısının bu borca aykırı hareketten dolayı sorumlu durumda ise EBK 100.
maddesi uygulanmakta idi3. Yardımcı şahsın fiili sözleşmeye aykırılık değil, genel davranış
kurallarına aykırılık teşkil ediyorsa bu durumda EBK.100. maddesi değil 55. maddesi
uygulanmalıdır. Hem sözleşmeye aykırılık, hem de genel davranış kurallarına aykırılık var ise
mağdur olan şahıs her iki madde uyarınca adam çalıştıranı sorumlu tutabilecektir. Burada
ayırt edici nokta, zarar gören şahsın, adam çalıştırana sözleşme ile bağlı olup olmaması ve
zarar veren fiilin sözleşmeye aykırı veya genel davranış kuralına aykırı olmasıdır4.
EBK madde 100 ile madde 55 arasındaki farkları ana hatlarıyla şu şekilde
belirlemek mümkündür:
Madde 55’de yardımcı kişinin davranışından sorumlu olan adam çalıştırandır ve
sorumluluğun geçerli olabilmesi ancak bu yardımcının bir borç yükümlülüğünün ifası için
kullanmasına bağlıdır. Madde 100 kapsamındaki sorumlulukta ise yardımcı, bir borç
yükümlülüğünün ifası için kullanılabileceği gibi bu husus gerekli değildir.
Madde 55’de sorumluluk söz konusu olabilmesi için yardımcının, adam
çalıştırana tabi olması zorunluluk iken madde 100’de bu şekilde bir zorunluluk söz konusu
değildir.
3 OĞUZMAN, ÖZ, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 5. B. ,2006, s. 591-592 4 REİSOĞLU, s.149
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
Madde 55’de yardımcı kişinin fiilinin hukuka aykırı olması aranırken Madde 100
kapsamında fiilin sadece sözleşmeye aykırı olması yeterlidir. Yani hukuka aykırı bir fiil
olmasa dahi sözleşmeye aykırı bir fiil söz konusu olması durumunda madde 100 kapsamında
sorumluluk söz konusu olacaktır.
Madde 55’de adam çalıştırana sorumluluktan kurtulabilmesi için kurtuluş kanıtı
getirme imkanı tanınmış iken madde 100’de bu şekilde bir kurtuluş kanıtı bulunmamaktadır5.
55.maddeye göre tazminat talepleri bir yıllık zamanaşımına uğrarken, 100. Madde
uyarınca olan tazminat talepleri 10 yılda zamanaşımına uğramaktadır6.
2. Yeni Borçlar Kanundaki Düzenlemeye Genel Bakış
Yürürlükteki BK madde 66’da ise “Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen
işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.
Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve
denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat
ederse, sorumlu olmaz.
Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını
önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep
olunan zararı gidermekle yükümlüdür.
Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat
sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir” şeklinde düzenlenmiştir.
Madde metinleri karşılaştırdığında her iki madde de farklılıklar gözükmekte,
“istihdam eden” tabiri yerine “adam çalıştıran”, “maiyetinde istihdam ettiği kimseler ve
amelesi” yerine ise “çalışan” teriminin tercih edildiği göze çarpmaktadır. Ayrıca BK madde
5 ŞENOCAK, Borçlunun İfa Yardımcılarından Dolayı Sorumluluğu, Dayınlarlı
Yayınları, Ankara, 1995, s.135-141 6 Bkz. YG. İBGK. E. 1938/14 K. 1939/27 T. 18.1.1939
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
66/3’de yer alan “organizasyon sorumluluğunu” düzenleyen hükmün karşılığı EBK’da
bulunmadığı için yenilik niteliğinde olup aşağıda ayrıntılı olarak incelenecektir7.
Öte yandan, adam çalıştıranın sorumluluktan kurtulması durumu EBK madde
55’de “maslahatın icabettiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu (…) ispat ederse mesul
olmaz” şeklinde düzenlenmiş idi. Uygulamada ve doktrinde ise bu kurtuluş durumunun ancak
çalışanın seçilirken ve verilen talimatlarının denetlenmesi için gerekli özenin gösterildiğinin
ispatlanması durumunda geçerli olacağı düşünülmekte idi. BK madde 66/2 ile bu düşünce,
somut bir biçimde hükme bağlanmıştır8.
BK madde 66/4 fıkrası ise, “ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde”çalışana
rücu yapılabileceğini düzenleyerek EBK madde 55’de bulunmayan ancak uygulamada kabul
edilen bir düzenleme getirmiştir.
II. SORUMLULUĞUN ŞARTLARI
1. Çalıştırma İlişkisi ve Bağlılık
Adam çalıştıran ile zarar veren kimse arasında bir çalıştırma ilişkisi bulunması
halinde BK madde 66 uyarınca sorumluluk söz konusu olacaktır. Adam çalıştıran deyimi,
mesleki veya diğer herhangi bir işinin ifasında, başkalarını çalıştıran kimseyi
tanımlamaktadır9. Bir başka deyişle, işlerini gördürmek amacıyla bağımlılık ilişkisi içinde
üçüncü bir kişinin hizmetine başvuran, onun hizmet ediminden yararlanan, onun üzerinde
gözetim ve denetim yetkisi olan kimseye, adam çalıştıran denir10
. Hizmetten faydalanma,
başkasına işini gördürme adam çalıştıranın kendi amaçları için olmalıdır. Bu amaçla adam
çalıştıran, mesleki faaliyetlerinde, ev işlerinde hatta kendi keyfi işlerinde başkasını
7 Bkz. s. “Çalışma Organizasyonun Sağlanması” bölümü s.12 8 Bkz. s. “Gerekli Özenin Gösterilmesi” bölümü s.10 9 YAVUZ, Türk Borçlar Kanunun Getirdiği Değişiklikler ve Yenilikler, 3. B. s.145 10 EREN, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8. B., s.579, , TANDOĞAN, s.109, OĞUZMAN, ÖZ, s.594
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
çalıştırabilir. Bir kimsenin ofisinde çalışan sekreteri, evindeki temizlikçisi, keyif için ata
binerken hizmetinden faydalandığı seyisi çalışan sayılır11
.
Bir şahsın diğerinin çalışanı olarak kabul edilebilmesi hususu, çalıştırana tabi
olması, onun emri altında çalışması şartlarına bağlıdır12
. Yani çalışanın işini yaparken adam
çalıştırana tabi olması, onun gözetiminde işin yapılması ve onun talimatlarına bağlı olması
gerekmektedir. Zira adam çalıştıranın kusursuz sorumluluğu, çalışanı denetim ve gözetim
konusundaki objektif görevini ihlal etmesinden doğar13
. Böyle bir ilişki bulunmuyorsa
çalıştıranın sorumluluğundan da söz edilemez. Adam çalıştırana sorumluluk yükletilmesi bu
bağlılık ve emir verme yetkisi ile doğrudan irtibatlıdır. Örneğin, yapılan bir işte, iş sahibi
yüklenicinin eylemlerinden BK madde 66 uyarınca sorumlu değildir çünkü aralarında
yukarıda belirtilen şekilde adam çalıştırma ilişkisi bulunmamaktadır14
.
Belirtmek gerekir ki, bu madde uyarınca tanımlanan adam çalıştıran kavramı, İş
Hukukunda kullanılan işveren kavramından daha geniştir15
. BK madde 66’da belirtilen
bağımlı çalışmanın herhangi bir hizmet sözleşmesine dayanması şart değildir16
. Babasının
işyerinde, babasının emrinde işinde çalışmakta olan oğlu da, hizmet sözleşmesi geçersiz
olmasına rağmen işverenin işinde çalışan işçi de BK madde 66 uyarınca çalışan sayılır ve
verdiği zararlardan adam çalıştıran sorumlu olur17
. Buna karşılık, eser sözleşmesi, vekalet
sözleşmesi ve ortaklık (şirket) sözleşmesi uyarınca çalışanlar ile hiçbir sözleşmeye
dayanmaksızın, işin görülmesinde doğrudan emir almayan sadece bir hususta yardımcı olmak
için başkasının işini gören kişiler, serbest meslekle uğraşanlar, bağımlı çalışma şartı
gerçekleşmediğinden, işini gördükleri kişilerin sorumluluğuna yol açmazlar18
.
İşin yapılması sırasında, adam çalıştıranın onayı ile çalışan, bir başka çalışanı
çalıştırmakta ise sonuncunun fiillerinden oluşan zararlardan, BK madde 66 uyarınca hem
11 TANDOĞAN, s.111 12 OĞUZMAN,ÖZ, s.594 13 TANDOĞAN, s.111 14 YAVUZ, s.145 15 EREN, s. 579 16 TANDOĞAN, s.111 17 OĞUZMAN, ÖZ, s.595 18 TANDOĞAN, s.110
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
adam çalıştıran, hem de alt adam çalıştıran sıfatıyla ilk çalışan, müteselsil olarak sorumlu
olacaktır19
.
Adam çalıştıran, gerçek bir kişi olabileceği gibi, bir tüzel kişi de olabilir. Özel
hukuka tabi tüzel kişilerin de çalışanlarının vereceği zararlardan, tüzel kişilik BK madde 66
uyarınca sorumlu olacaktır20
. Ayrıca, devletin veya kamu tüzel kişilerinin kamu hukukuna
tabi olarak çalıştırdığı kimselerin yani memurların, yol açtığı zararlardan dolayı kamu tüzel
kişiliğinin sorumluluğu kamu hukukuna tabi olacaktır (MK m. 55). Kamu tüzel kişilerinin,
özel hukuk çerçevesinde çalıştırdığı kişilerin yol açtığı zararlarda ise adam çalıştıran sıfatıyla
yine BK madde 66 uyarınca sorumluluk söz konusu olur21
. Bu kapsamda, kamu tüzel
kişiliklerinin aleyhine hizmet kusuruna dayanılarak açılan tazminat davaları, ilgili kamu
kuruluşuna göre idare mahkemesi veya Danıştay’a açılmalı, özel hukuk tüzel kişisi gibi
hareket ettiği durumlarda BK madde 66’ya dayanılarak, genel mahkemelere başvuru
yapılmalıdır22
.
2. Çalışma Sırasında Meydana Gelecek Hukuka Aykırı Fiil
Zarar, çalışanın işi gördüğü sırada yapmış olduğu bir fiil neticesinde meydana
gelmelidir. Bir başka deyişle, zarar veren fiil ile adam çalıştıranın görülen işi arasında
fonksiyonel bir bağlantı bulunmalıdır. Örneğin bir inşaatta kiremitleri yerleştiren işçinin,
kiremiti elinden düşürmesi ile aşağıdan geçen bir başka kişiyi yaralaması durumunda
fonksiyonel bağlılık söz konusudur. Ancak aynı işçinin inşaatın komşusu olan bir yerden
hırsızlık yapması durumunda fonksiyonel bağlılıktan söz edilemeyecektir. Zira ikinci örnekte
ki fiil işle ilgili değildir23
. Yani zarar, adam çalıştıranın kendi amaçları doğrultusunda çalışanı
kullandığı, bu kapsamda ona talimat verdiği ve bu talimatın uygulanması için yapılan fiil
sonucunda doğmalıdır24
.
19 OĞUZMAN, ÖZ, s. 595 20 YAVUZ s.145, OĞUZMAN, ÖZ, s.595, EREN, s.580, 21 OĞUZMAN, ÖZ, s. 592 22 Adam çalıştıranın sorumluluğundan dolayı Belediye’ye açılacak olan tazminat davasında idari mahkemelerin değil, adli mahkemelerin yetkili olduğuna ilişkin bkz. YG. HG. T. 02.02.2011, 2010/7 E ve YG. İBHGK. E. 1946/10 K. 1947/1 T.
8.1.1947 ., 2011/2 K. Sayılı kararı. 23 OĞUZMAN, ÖZ, s.596 24 TANDOĞAN, s.113-114
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
Çalışanın, adam çalıştıranın verdiği talimatı yanlış anlaması veya işgüzarlığı
sebebiyle görülen işini iş sahası dışına taşması sırasında üçüncü kişiye verilecek zararlardan
yine fonksiyonel bağlılık devam edeceği kabul edildiği için BK madde 66 uyarınca
sorumluluk doğacaktır25
. Talimatın yanlış olarak yerine getirilmesi, yanlış yorumlanması hatta
çalışanın kendi insiyatifi ile hareket etmesi durumunda dahi, adam çalıştıranı sorumluluktan
kurtulamaz26
. Zira bu durumda da, çalışan, adam çalıştıranın amaç ve menfaatleri
doğrultusunda hareket etmektedir27
. Ayrıca belirtmek gerekir ki, paydos ve iş araları mesleki
faaliyet kapsamına gireceği için, bu zamanlarda meydana gelen zararlar da BK madde 66
kapsamında sayılmalıdır28
.
Buna karşılık, çalışan vermiş olduğu zararı gördüğü işi araç olarak kullanarak,
tamamen kişisel bir fiille sebep olmuş ise, fonksiyonel bağlılık kesileceği için adam
çalıştıranın sorumluluğuna gidilemeyecek, çalışan, kendi fiilinden kendisi sorumlu olacaktır.
Zira burada çalışan, işyerini ve çalışma zamanını adam çalıştıranın değil kendi amaçları için
kullanmaktadır.
Zarara çalışanın kasten sebep olması durumunda ise, genellikle zarar ile işin
görülmesi arasında bir ilişki bulunmayacaktır. Ancak örneğin sabıkalı veya sinir hastası
birinin işe alınması durumunda ortaya çıkacak zararlardan adam çalıştıranın sorumlu
tutulması gerekir29
.
Çalışanın zararı meydana getiren fiilde bir kusuru olmasa dahi, adam çalıştıranın
tazminat ile sorumlu tutulabilmesi için kendisinin kusuru şart olmadığı gibi kullandığı
çalışanının dahi kusuru kanuni şartlardan değildir30
.
İşin görülmesi sırasında, bir çalışanın diğer bir çalışana verdiği zararlardan ise
adam çalıştıran sorumlu olacaktır31
.
Zarar meydana getiren fiilden, adam çalıştıranın, sorumlu tutulması, işin
görülmesi sırasında meydana gelme zorunluluğunun yanında, bu fiilin hukuka aykırı olması
şartına da bağlıdır. Çalışanın fiili, olumlu bir davranış şeklinde olabileceği gibi olumsuz bir
25 OĞUZMAN, ÖZ, s.596 26 EREN, s.583 27 Tamircilerin talimatları yanlış yerine getirmesi sonucunda çıkan yangından dolayı adam çalıştıranın sorumlu tutulmasına ilişkin örnek karar: YG. HG. E.
2010/7-673 K. 2011/2 T. 2.2.2011 sayılı kararı 28 EREN, s.583 29 REİSOĞLU, s.152 30 Uygulamada bu doğrultuda verilen örnek karar: YG. HGK. E. 2003/21-673 K. 2003/641 T. 12.11.2003 sayılı kararı ve YG. İBHGK. E. 1957/1 K. 1957/3 T.
27.3.1957 31 KARAHASAN, Sorumluluk ve Tazminat Hukuku, s.143
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
davranış şeklinde de olabilir. Çalışanın fiili, hukuka aykırı olmalı, temel veya özel hukuk
normlarından birini ihlal etmelidir32
. Ticaret kanununda tanımlanan haksız rekabet eylemleri,
Basın kanununda yer alan eylemler de bu hukuka aykırı fiillere örnek olarak gösterilebilir.
Ancak fiilin hukuka aykırılığını önleyecek bir sebebin varlığı halinde, örneğin fiil meşru
müdafaa teşkil ediyor ise veya mağdurun geçerli rızası var ise artık adam çalıştıranın
sorumluluğundan söz edilemeyecektir33
.
3. Nedensellik Bağı
Genel kural olarak, hukuka aykırı bir fiil işleyen kimse ancak bu fiilin sebep
olduğu zararlardan sorumlu olacaktır. Adam çalıştıranın sorumluluğu da, çalışanının işini
gördüğü sırada meydana gelen hukuka aykırı fiilinin sebep olduğu zararlar ile sınırlıdır. Bir
başka deyişle, fiil ile nedensellik bağı bulunmayan zararlardan dolayı sorumluluk söz konusu
olmaz. Nedensellik bağı bulunmayan zararlardan dolayı adam çalıştırana sorumluluk
yüklemek şüphesiz adil olmayacaktır. Zira adam çalıştıranın sorumlu olması için geçekleşen
zarar ile özen yükümlülüğünün ihlali arasında nedensellik bağının bulunması gerekir. Kanun,
somut olayda, meydana gelen zararın, adam çalıştıranın adam çalıştıranın yükümlü olduğu
özen ödevini göstermediği ve dolayısıyla özen ödevinin ihlalinin zararın uygun sebebi olduğu
varsayımına dayanır34
.
Bir zarar ile fiil arasında uygun nedensellik bulunduğunu kabul edebilmek için
hayat tecrübelerine göre olayların olağan akışında fiilin, zarara sebebiyet verip
veremeyeceğinin tespit edilmesi gerekir35
. Burada önemli olan fiili işleyenin sonucu
öngörebilmesi değil, fiilinin söz konusu zararları ortaya çıkarmasıdır.
32 TANDOĞAN, s.113, EREN, s.582, TANDOĞAN, Kusura Dayanmayan Sözleşme
Dışı Sorumluluk, s.61 33 OĞUZMAN,ÖZ, s.594, YAVUZ, s.146 34 EREN, s.586 35 KARAHASAN, s.155
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
Olayların olağan akışına göre nedensellik bağı incelenirken, hakim, hayat
tecrübesi olan tarafsız bir kişi gibi hareket etmeli, uzmanlık gerektiren konularda HMK
hükümleri uyarınca bilirkişiye başvurmalıdır36
.
Nedensellik bağı açısından değerlendirme yapılırken dikkat edilmesi gereken bir
başka husus ise, zarar görenin kişisel özelliklerinin dikkate alınıp alınmayacağıdır. Örneğin,
inşaatın çatısını onaran bir çalışanın, elindeki tahta parçasını beyin rahatsızlığı bulunan birinin
başına düşürmesi durumu olağan dışı bir istisna olarak görülerek nedensellik bağının
bulunmadığı savunulabilir. Zira aynı tahta parçasının, rahatsızlığı bulunmayan normal bir
kişinin başına düşmesi durumunda aynı derecede zarar meydana gelmeyecektir. Fiilin zararı
doğurmaya elverişli olup olmadığı tespit edilirken, bu fiilin işlendiği anda bilinmesi mümkün
şartların mı yoksa sonradan hakimin tespit edebildiği bütün şartların mı göz önüne alınacağı
konusunda tartışma vardır. Birinci görüş “önceden tahmin teorisi” ikinci görüş ise “sonradan
değerlendirme teorisi” olarak tanımlanmıştır37
. Öncenden tahmin teorisinde sorumluluğun
sınırlarının daraldığı, değerlendirme teorisinde ise bu sınırın oldukça genişletildiği göz önüne
alındığında, en isabetli tutum sonradan değerlendirme teorisinin dolaylı ve olağan dışı
sonuçların MK madde 2 uyarınca dürüstlük kuralı çerçevesinde törpülenerek
değerlendirilmesidir. Bu kapsamda, fiilin ortaya çıkaracağı zararın normal bir insan tarafından
öngörülüp öngörülemeyeceği tespit edilmeli, tazminat tespit edilirken hakim tarafından
hakkaniyete uygun olarak indirim yapılmalıdır38
(BK madde 52) .
Zarara birden çok fiilin sebebiyet vermesi durumunda ise, hangi fiilin zarara hangi
ölçüde etki ettiğinin tespit edilmesi konusunda sorun ortaya çıkabilir. Bu sorun değişik
ihtimaller doğrultusunda incelenecektir.
Eğer bir fiilin zarar ile uygun nedensellik bağı yok ise o fiil, zarara sebebiyet
vermiş sayılmayacaktır. Örneğin, inşaat işçisinin elindeki tuğlayı aşağıdan geçen birinin
ayağına düşürdüğünü, hafif yaralanan bu kişinin tedavi için gittiği hastanede başka biriyle
tartışması sonucunda öldürüldüğünü varsayar isek, kişinin ölmesi ile çalışanın tuğla düşürerek
yaralaması arasında nedensellik bağı bulunmadığı için bu ölümden adam çalıştıranın sorumlu
36 OĞUZMAN,ÖZ, s.519 37 TANDOĞAN, s.78 , OĞUZMAN, ÖZ, s.520 38 TANDOĞAN, s.78
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
olacağı düşünülemez. Zira çalışanın fiili öldürücü etkisi olmayan bir yaralama fiili iken bir
başka kişinin fiili doğrudan kişinin ölmesine yol açmıştır. Burada çalışan ve BK madde 66
uyarınca adam çalıştıran ancak yaralama sebebiyle ortaya çıkan hastane masrafları, gelir
kaybı gibi zararlardan sorumlu olacak, ölümle ilgili bir sorumlulukları bulunmayacaktır.
Şayet birden çok fiil aynı zararı doğurmaya elverişli olmasına rağmen, zararı
fiillerden biri ortaya çıkarmış ise fiillerden birinin diğerinin nedensellik bağını kestiği, daha
doğrusu engellediği bu sebeple sorumluluk söz konusu olmayacağı düşünülmelidir39
. Örneğin,
uçağa yetişmek için süratli otomobil kullanan biri trafik kazasında hayatına kaybetse, daha
sonra bineceği uçak, pilot hatasından düşmüş olsa, hayatını trafik kazasında yitiren kişinin
mirasçıları zaten uçak düştüğü için ölecekti savunması ile havayolu şirketinin sorumluluğuna
BK madde 66 uyarınca yönelemeyecektir. Zarardan sonra ortaya çıkan fiil, ilki ile aynı
sonucu doğuracak dahi olsa uygun nedensellik bağı bulunmaz.
Nedensellik bağının kesilmesi yukarıda belirtildiği gibi üçüncü bir kişinin fiili ile
meydana gelebileceği gibi bir mücbir sebep veya zarar görenin fiiliden de ileri gelebilir.
Mesela, meydana gelen bir deprem sonucunda çalışanın elindeki kiremiti düşürmesi veya tüm
önlemler alınmış girilmesi yasak bir inşaat alanına bir şekilde gizli gizli girip kişinin
yaralanması durumunda nedensellik bağının engellenmesi, kesilmesi söz konusu olduğundan
yine sorumluluk söz konusu olmayacaktır40
.
Birden çok fiil, tek başına meydana getiremeyecekleri bir zarara yol açıyor ise
ortak nedensellik söz konusu olur. Örnek vermek gerekir ise, bir işletme çalışanının açık bir
alana benzin bidonları koyması ve daha sonra bir nakliye işletmesi çalışanının aracı hızlı
kullanarak açıkta duran bu bidonlara çarpması sonucunda yoldan geçen bir kişinin zarar
görmesi halinde ortak nedensellik var olacak, her iki işletme sahibi de sorumlu olacaktır.
39 TANDOĞAN, s.82 40 EREN, s.586
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
III. SORUMLULUKTAN KURTULMA (KURTULUŞ KANITI)
1. Gerekli Özenin Gösterilmesi
BK madde 66/2 “Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat
verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni
gösterdiğini ispat ederse, sorumlu olmaz” şeklinde düzenlenmiştir. Madde hükmünden açıkça
anlaşıldığı üzere, çalıştıran zararın meydana gelmemesi için koşulların gerektirdiği bütün
dikkat ve özeni gösterdiğini kanıtlayabilir ise zarardan sorumlu olmayacaktır41
. Gerekli
özenin gösterildiği, işin niteliğinin ve koşullarının gerektirdiği tüm önlemlerin fiilen
alındığının, çalıştırdığı kişilerin gerek seçiminde, gerek denetiminde özen gösterdiğinin,
çalışanlara işin niteliğine uygun araçlar verildiğinin ispat edilmesi ile mümkün olur42
.
Adam çalıştıranın BK madde 66’ya göre sorumluluğunun dayanağı, kanunun
kendisine yüklemiş olduğu objektif özen yükümlülüğünün ihlalidir. Zararın gerçekleşmesi
halinde, adam çalıştıranın bu özen yükümlülüklerini yerine getirmediği yönünde kanunen
karine getirilmiştir43
. Ancak kanun koyucu tarafından, adam çalıştıranın bu sorumluluktan
kurtulabilmesi için bir kurtuluş kanıtı getirme imkanı da verilmiştir.
Sorumluluktan kurtulabilmek için, adam çalıştıran tarafından gösterilmesi gereken
özeni üç ana başlık altında toplayabiliriz.
Çalışanın seçiminde özen gösterildiğini ispat edecektir. Bu hususun ispatı, çalışan
işe alınırken veya sonradan kendisine iş verilirken, onun yapacağı iş için gerekli kişiliğe,
bilgiye, ehliyete, tecrübeye sahip olduğunu ve bu hususta gerekli tüm araştırmaların
yapıldığını göstermek suretiyle olur44
. Bu kapsamda, yaptığı işe göre çalışandan diploma
istenmesi, gerekli eğitimi alıp almadığının sorgulanması, gerekli görülür ise bir deneme
devresinden geçirilmesi gerekir. Ayrıca çalışanın mesleki becerilerinin yanında, ahlaki
özelliklerinin de tetkik edilmesi gerekecektir. Örneği alkolik bir şoförün işe alınması ve bir
kaza yapması halinde bu özen yükümlülüğünün ihlal edildiğinin düşünmek gerekir. Ayrıca
sadece işe alınırken çalışanın niteliklerinin sorgulanması yeterli olmayıp, rutin aralıklarla
41 YAVUZ, s.146 42 REİSOĞLU, s.153 43 EREN, s.584 44 OĞUZMAN, ÖZ, s.598, TANDOĞAN, s. 118
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
çalışanın bu niteliklerini kayıp edip etmediğinin değerlendirilmesi de bu özen
yükümlülüğünün kapsamında olacaktır45
.
Çalışana emir ve talimat vermede özen gösterildiği ispat edilmelidir. Bu hususun
ispatı, çalışana yapacağı iş konusunda gerekli bilgilerin detaylı olarak verildiğinin, uyarıların
yapıldığının hakim önünde gösterilmesi ile mümkün olacaktır. Ayrıca yapılan iş için gerekli
malzemenin ve ekipmanın verildiğinin de ispat edilmesi gerekecektir46
. Bu konuda yapılan
işin tehlike derecesi de göz önünde tutulmalıdır47
.
Çalışanın gözetim ve denetiminde özen gösterilmesi gerekecektir. Adam çalıştıran,
çalışanı işini yaparken izlemeli, kontrol etmeli, bir yanlışlık tespit etmesi durumunda
uyarmalıdır. İşin gerektiği şekilde yapılıp yapılmadığı, adam çalıştıran veya onun
görevlendirdiği bir başka çalışan tarafından mutlaka kontrol edilmelidir. Ancak yapılan işin
özel uzmanlık gerektirdiği durumlarda, doğal olarak adam çalıştıranın o konuda çalışandan
daha az bilgi ve tecrübeye sahip olduğu düşünüldüğünde işin güvenliği açısından bu denetim
ve gözetim yükümlülüğünün azalacağı düşünülecektir48
. Öte yandan belirtmek gerekir ki
yapılan denetimin sürekli olmasından öte, etkin ve yeterli olması aranmaktadır49
. Çalışanın
görev ve sorumluluk bilincinden uzaklaşarak bilinçsizce hareket etmemesi için denetlenip
gözetlendiği duygusunun verilmesi yeterli olacaktır.
Adam çalıştıranın, sorumluluktan kurtulabilmesi için yukarıda belirtilen üç özen
yükümlülüğünü de yerine getirmiş olması ve karinenin çürütülebilmesi için tüm bu
yükümlülüklerin yerine getirildiğinin hakim önünde adam çalıştıran tarafından deliller ile
ispat edilmesi gerekecektir. Kısaca adam çalıştıranın, zararın meydana gelmemesi için tüm
önlemleri aldığını, buna rağmen zararın meydana geldiğini ispat etmesi durumunda
sorumluluktan kurtulması mümkün olacaktır.
Çalışanın fiili ile ortaya çıkan zararın arasındaki nedensellik bağının, üçüncü bir
kişinin fiili, mücbir sebep veya zarar görenin fiilinden dolayı kesilmesi durumunda da, adam
çalıştıranın BK madde 66 uyarınca sorumluluğuna gidilemeyecektir50
.
45 TANDOĞAN, s.119 46 OĞUZMAN,ÖZ, s.598 47 EREN, s.585, TANDOĞAN, s.119 48 TANDOĞAN, s.120 49 EREN, s.585 50 Nedensellik bağının kesilmesine ilişkin gerekli açıklamalar için bkz. s. 4-5-6,
örnek Yargıtay Kararı için bkz. YG HGK E. 2000/21-1333 K. 2000/1594 T. 1.11.2000 sayılı kararı
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
2. Çalışma Organizasyonunun Sağlanması
EBK madde 55’de bulunmayan ancak BK madde 66/3’de yer alan “Bir işletmede
adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu
ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle
yükümlüdür” hükmü ile, adam çalıştıranın işini görmekte olduğu işletmesinin, ortaya çıkacak
zararların doğmasını önlemeye elverişli olduğu hususunun sorumluluktan kurtulmak için ispat
edilmesi gerekeceği düzenlenmiştir. Aksi takdirde o işletmenin faaliyetlerinden dolayı ortaya
çıkan zararların giderilmesi zorunlu olacaktır51
. Belirtilen şekilde zararın doğmasını önlemeye
elverişli bir çalışma düzenini kurduğunu ispat edemeyen adam çalıştıran, ikinci fıkrada
belirtilen kurtuluş kanıtından da yararlanamayacaktır52
. Böylece, BK madde 66/3 ile, EBK’da
bulunmayan “organizasyon sorumluluğu” getirilerek, adam çalıştıranın sorumluluğu
ağırlaştırılmıştır.
Bu düzenlemenin amacı, adam çalıştıranın, sadece yukarıda belirtilen çalıştırdığı
kişileri seçmede, talimat vermede ve denetlemede gereken özeni göstermiş olduğunu ispat
ederek, kendisine yüklenilen kusursuz sorumluluktan kurtulamaması, buna ek olarak, adam
çalıştıranın bir işletme faaliyeti çerçevesinde gerçekleştirildiği hallerde, işin ve işletmenin
üçüncü kişilerin zarar görmesini engelleyecek şekilde organize edilmesi gereğinin
aranmasıdır53
. Böylece, zararın işletmenin organizasyonunda meydana gelen aksaklıkların
sonucunda ortaya çıkması engellenmeye çalışılmıştır. Belirtilen bu düzenin sağlanamaması
durumunda, seçme talimat verme denetleme olarak belirtilen üç klasik kurtuluş kanıtı
ispatlansa dahi adam çalıştıran zararlardan sorumlu olacaktır.
Adam çalıştıranın, gerekli örgütünü kuramaması, uygun malzemeleri
sağlayamaması ya da üçüncü kişilerin zarar görmemesi için gereken iş güvenliğini temin
edememesi, çalışanların dinlenmelerine olanak yaratılmadan çalıştırılmaları gibi sebepler
özen ödevinin ihlal edildiği örnekler arasında sayılabilir54
.
51 YAVUZ, s.149 52 BK madde 66 gerekçesinden 53 ALTAY, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Uyarınca Adam Çalıştıranın İşletme Faaliyeti (Organizasyonu) Dolayısıyla Sorumluluğu (TBK. 66/3), Marmara
Fakültesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Özel Hukuk Sempozyumu Özel Sayısı s.179 54 SAĞLAM, Adam Çalıştıranın Sorumluluğu Marmara Fakültesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Özel Hukuk Sempozyumu Özel Sayısı s.168
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
IV. ÇALIŞANA RÜCU HAKKI
BK madde 66/4’de yer alan “Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren
çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir” hükmü ile adam
çalıştıranın zarar vermiş olan çalışana rücu etme hakkı düzenlenmiştir. Bu maddenin karşılığı
olan EBK madde 55/2’de ise “İstihdam eden kimsenin, zâmin olduğu şey ile zararı ika eden
şahsa karşı rücu hakkı vardır” şeklindeki düzenleme yer almakta idi. Görüldüğü BK’daki
düzenlemede rücu hakkı için çalışanın bizzat sorumlu olduğu ölçüde denilmek suretiyle rücu
hakkı sınırlandırılırken, EBK bir sınır getirmeden rücu edilebileceğini hükme bağlanmış idi.
Ancak doktrinde bir çevirme yanlışı olduğundan ve çevrilen orijinal metin olan İsviçre
Borçlar Kanununda aynı sınırlamanın var olduğundan bahis ile EBK’nın yürürlükte olduğu
dönemde de, adam çalıştıran, çalışana onun bizzat sorumlu olduğu meblağ kadar rücu
yapabileceği düşünülmekte idi55
. Yapılan bu yeni düzenleme ile karışıklık ortadan
kaldırılmıştır.
Madde hükmü uyarınca, adam çalıştıran ödediği tazminat için çalışanına rücu
edebilmesinde çalışan ya zarar görene karşı haksız fiilden sorumlu olmalı, ya da fiili adam
çalıştırana yüklediği borca aykırılık teşkil etmelidir. Bunun sonucu olarak, çalışanın temyiz
kudretinden yoksun veya kusuru olmaması durumlarında bir sorumluluğu olmayacağı için
adam çalıştıran ödediği tazminatı rücu edemez.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, rücu müessesinin doğal bir sonucu olarak, adam
çalıştıran zarar görene ödediği tazminat miktarından daha fazlasını kusurlu olsa dahi
çalışanına rücu edemez56
.
V. SONUÇ
BK madde 66’yı karşılayan 818 sayılı EBK madde 55 ile kıyaslandığında,
hükmün kapsamının genişlediği ve içerik değişikliği olduğu açıkça görülmektedir. İlk fıkrada
bir değişiklik yoktur. İkinci fıkra, mevcut metinde genel bir özen yükümü olarak düzenlenmiş,
55 OĞUZMAN, ÖZ, s.600-601, SAĞLAM, s.169, TANDOĞAN, s.122, REİSOĞLU,
s.154, EREN, s.587 56 EREN, s.587
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
özenin farklı görünümleri, madde metninde yer almıştır. Üçüncü ve dördüncü fıkralar ise,
yeni düzenlemeler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yeni hüküm, farklı bir ifade ve sistematik içerse de, sorumluluk esasları benzerlik
göstermektedir. Adam çalıştıran, çalışanının 3. Kişilere verdiği zararlardan dolayı kusursuz da
olsa sorumlu tutulmaktadır. Ancak, çalışanını seçerken talimat verirken ve gözetim-denetimde
bulunurken zararın doğmasını engellemek için gösterilmesi gereken özeni gösterdiğini
ispatladığı bir durumda, sorumluluktan kurtulması mümkündür (EBK m. 55/2). Dolayısıyla
ispat etmesi koşuluyla, aslında özen yükümlülüğünü yerine getiren adam çalıştıran,
çalışanının verdiği zararlardan sorumlu tutulmaz. Sorumluluktan kurtuluş kanıtı olarak
adlandırılan bu düzenleme, aslında bu hükmün tipik bir kusursuz sorumluluk olmadığını
göstermektedir. EBK’daki hüküm bu yönüyle BK’da da muhafaza edilmiştir.
Fakat, yeni madde metininde ilave düzenleme yer almaktadır. Maddenin üçüncü
fıkrasına göre: “Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın
doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla
sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür.” Görüldüğü gibi adam çalıştıran açısından ek
bir özen yükümlülüğü öngörülmüştür. Bu düzenleme çerçevesinde işletmede çalışan bir
kişinin eylemlerinden üçüncü kişiler zarar görür ise, adam çalıştıran, çalışanını seçme, talimat
verme ve gözetim-denetimde gereken özeni gösterdiğini ispat ederek sorumluluktan
kurtulamaz. Aynı zamanda, işletmedeki çalışma düzeninin zarara sebebiyet vermeyecek
şekilde organize edildiğini ispat etmekle yükümlüdür. Bu ilave özen yükümlülüğü, adam
çalıştıranın sorumluluğunu ağırlaştırmıştır.
BK madde 64/4 hükmü ile ise uygulamada kabul edilen bir kural, bu şekilde yasal
bir düzenlemeye kavuşmuştur. Bu hüküm çerçevesinde, örneğin çalışanın kusursuz olduğu bir
olayda, işveren, ödediği tazminatı rücu edemeyecektir. Çalışan ile yapılan sözleşmede, bu
kurala aykırı olarak öngörülen hükümler de geçersiz sayılmalıdır. Zira hüküm emredici
niteliktedir.
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
FAYDALANILAN YARGITAY KARARLARI
YG. İBGK. E. 1938/14 K. 1939/27 T. 18.1.1939 (Dipnot:6)
Adam çalıştıranın çalıştırdığı kişinin doğurduğu zararlarda eylem bir hukuk ilişkisine
dayanmayan kişiye karşı işlenirse b.k. 55.madde, hukuk ilişkisi olana karşı işlenirse b.k.100
uygulanır. İkinci halde zamanaşımı olarak 125.madde uygulanır.
YG. 4. HD. 4. E. 2001/13449 K. 2002/257 T. 14.1.2002 kararı (Dipnot: 20)
Karar : Davalı, davalı şirket çalışanlarına talimat vermek suretiyle zararlandırıcı eylemin ve
zararın oluşmasına sebebiyet vermiştir. Bu eylemi nedeniyle adam çalıştıran durumunda
bulunduğundan, sorumluluğuna karar verilmesi gerekir.
YG. HGK. E. 2010/7-673 K. 2011/2 T. 2.2.2011 kararı (Dipnot: 22)
Karar : Dava, haksız eyleme dayalı tazminat istemine ilişkindir. Davalı Büyükşehir Belediyesi
Başkanlığı "... altgeçit, yol ve meydan düzenleme inşaatı yapımı" işini; bizzat ve plan -
projeye uygun biçimde yerine getirmemiş, aksine özel hukuk ilişkisine girerek, haklarındaki
hüküm bozma dışı kalmakla kesinleşen diğer davalı şirketlerle arasında düzenlenen eser
sözleşmesine dayalı olmak üzere, bu şirketler eliyle yaptırmıştır. Davalılar Belediye
Başkanlığı ile yüklenici ortak girişim arasında düzenlenen özel hukuk hükümlerine tabi bu
eser sözleşmesinin ve yüklenici ile taşeron ( alt yüklenici ) arasında düzenlenen sözleşmenin;
işe ilişkin talimatların işverenin görevlendireceği kişi tarafından verileceği, buna yüklenicinin
( ve taşeronun ) uyacağı kararlaştırılmıştır.
YG. İBHGK. E. 1946/10 K. 1947/1 T. 8.1.1947 (Dipnot:22)
Dava özel hukuk kapsamına giren salt kişisel kusur savsama ve önlemsizlik yüzünden ileri
gelen maddi ve manevi zarar isteminden ibaret bulunduğuna göre, devlete karşı açılmış
bulunan iş bu ödence davasına yeri adli yargı yeridir.
YG. HGK. E. 2003/21-673 K. 2003/641 T. 12.11.2003 sayılı kararı (Dipnot:30)
Karar : Adam çalıştıranın tazminat ile sorumlu tutulabilmesi için kendisinin kusuru şart
olmadığı gibi kullandığı adamın dahi kusuru kanuni şartlardan değildir.
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
YG. İBHGK. E. 1957/1 K. 1957/3 T. 27.3.1957(Dipnot:30)
Borçlar kanunu'nun 55. Maddesine göre adam çalıştıranın ödence ile yükümlü tutulabilmesi
için kendisinin kusuru bulunması gerekli olmadığı gibi, çalıştırdığı adamın da kusuru
bulunması gerekmez
YG HGK E. 2000/21-1333 K. 2000/1594 T. 1.11.2000 kararı (Dipnot: 50)
Karar : İstihdam edenin sorumluluğu için kendisinin veya çalıştırdığı kişinin kusuru koşul
değildir. Buradaki sorumluluk özen ve gözetim ödevinin objektif olarak yerine
getirilmemesinden kaynaklanan kusura dayanmayan bir sorumluluktur. Zararın hizmet
sırasında çalıştırılanın eylemi sonucunda meydana gelmesi yeterlidir. Başka bir anlatımla
kazanın işverenin işi görülürken gerçekleşmiş olması sorumluluk için yeterli olmayıp, eylemle
zarar arasındaki uygun neden-sonuç bağının işçinin ya da üçüncü kişinin tam kusuru ile
kesilmemiş olması da zorunludur.
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
KAYNAKÇA
ALTAY, Sabah, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Uyarınca Adam Çalıştıranın İşletme
Faaliyeti (Organizasyonu) Dolayısıyla Sorumluluğu (TBK. 66/3), Marmara Fakültesi Hukuk
Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Özel Hukuk Sempozyumu Özel Sayısı, Legal
Yayıncılık, İstanbul, 2012, s.171
EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8.Bası, Beta Yayınevi, İstanbul, 2003
KARAHASAN, Mustafa, Reşit, Sorumluluk ve Tazminat Hukuku, Sevinç Matbaası,
Ankara,1981
OĞUZMAN, ÖZ, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 5. Bası, Filiz Kitapevi, İstanbul, 2006
REİSOĞLU, Safa, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 15. Bası, Beta Yayınevi, İstanbul, 2002
SAĞLAM, İpek, Adam Çalıştıranın Sorumluluğu, Marmara Fakültesi Hukuk Fakültesi
Hukuk Araştırmaları Dergisi, Özel Hukuk Sempozyumu Özel Sayısı, Legal Yayıncılık,
İstanbul, 2012, s.161
ŞENOCAK, Zarife, Borçlunun İfa Yardımcılarından Dolayı Sorumluluğu, Dayınlarlı
Yayınları, Ankara, 1995
TANDOĞAN, Haluk, Türk Mes’uliyet Hukuku (Akit Dışı ve Akdi Mes’uliyet), Vedat
Kitapçılık, İstanbul, 2010
Hazırlayan : Av. Çağlar Doğu Aras
TANDOĞAN, Haluk, Kusura Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk Hukuku, Ankara,
1981
YAVUZ, Nihat, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Getirdiği Değişiklikler ve Yenilikler,
3. Bası, Adalet Yayınevi, Ankara, 2012