18
. Ahmet Hamdi Tanp›nar’›n Eserlerinde Üsküdar DOÇ. DR. MURAT KOÇ Marmara Üniversitesi 1901-1962 y›llar› aras›nda yaflayan Ahmet Hamdi Tanp›nar fliir, roman, hikâye, makale, deneme, mektup, edebiyat tarihi ve tercüme türlerinde eserler vermifl- tir. Rüyay› sanat›n›n estetik nizam› hâline getiren Tanp›nar, fliirlerinde anlata- mad›klar›n› nesirlerinde dile getirme yoluna gitmifltir. Zaman (mazi-hal-istik- bal), de¤iflik kültürlerin karfl›laflmas›, fiark’la Garp aras›ndaki farklar, medeniyet de¤iflmeleri ve bu de¤iflmenin bir kriz hâlini ald›¤› noktalar, yeni medeniyetin kap›s›nda insan, kaybedilen de¤erler ve bunlar›n yerine yeni bir fley getiremeyi- flin sebep oldu¤u s›k›nt›lar, hayat›n de¤iflik görünüflleri ve insan›n hayat karfl›- s›ndaki tavr›, eski musiki, mimarî, resim, plâstik sanatlar, tarihi ve tabiat›yla bafl- ta ‹stanbul olmak üzere Selçuklu’dan bugüne önemli Türk flehirlerinin macera- s› Tanp›nar’›n eserlerini doldurur. Onun eserleri, bu bak›mdan her bak›flta bize yeni fleyler keflfettirecek genifllik ve derinli¤e sahiptir. Ayr›ca bu eserler, tek bir okumada kendini okuyucuya tam olarak vermez. Ahmet Hamdi Tanp›nar’›n biyografisinde ve eserlerinde ‹stanbul’un önemli bir yeri vard›r. Türkler’in ‹stanbul’u fethi, burada kurduklar› medeniyet, flehrin pey- zaj›na ekledikleri mimarî eserleri, musiki, yaflanan sosyal hayat, bir kültür unsu- ru olarak ‹stanbul Türkçesi’nin teflekkülü Tanp›nar’› her zaman meflgul eder. O bu konular üzerindeki fikirlerini sanatkârâne bak›fl aç›s›yla ortaya koyar. Kimse- nin dikkat etmedi¤i ayr›nt›lar› yakalamaya çal›fl›r. Tanp›nar âdeta ‹stanbul’u ve onun tarihini, sanat eserleri vas›tas›yla yeniden yaflamay› arzular. Eserlerine yo- ¤un bir mazi hasreti hâkimdir. O, tarihî meseleler, kültür ve medeniyet, kültü- rün tafl›y›c›s› olan dil, mimarî ve musiki eserlerini olufl süreci içinde ele al›r. ‹m- paratorlu¤un tarihte rakamlarla belirlenen as›rlar›n›, sanat eserlerine göre de¤er- lendirir. Bu durum bize, Tanp›nar’›n sanat eserlerine has bir tarih ve takvim an- lay›fl›n›n oldu¤unu düflündürür. Tanp›nar yap›ld›¤› dönemin ruhu ve zamanla üzerine sinen hava dolay›s›yla mimarî eserlere farkl› bir aç›dan bakar. Musikinin

Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar DOÇ. DR. MURAT KOÇ Marmara Üniversitesi

Citation preview

Page 1: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

.

Ahmet Hamdi Tanp›nar’›n EserlerindeÜsküdar

D O Ç . D R . M U R A T K O ÇMarmara Üniversitesi

1901-1962 y›llar› aras›nda yaflayan Ahmet Hamdi Tanp›nar fliir, roman, hikâye,makale, deneme, mektup, edebiyat tarihi ve tercüme türlerinde eserler vermifl-tir. Rüyay› sanat›n›n estetik nizam› hâline getiren Tanp›nar, fliirlerinde anlata-mad›klar›n› nesirlerinde dile getirme yoluna gitmifltir. Zaman (mazi-hal-istik-bal), de¤iflik kültürlerin karfl›laflmas›, fiark’la Garp aras›ndaki farklar, medeniyetde¤iflmeleri ve bu de¤iflmenin bir kriz hâlini ald›¤› noktalar, yeni medeniyetinkap›s›nda insan, kaybedilen de¤erler ve bunlar›n yerine yeni bir fley getiremeyi-flin sebep oldu¤u s›k›nt›lar, hayat›n de¤iflik görünüflleri ve insan›n hayat karfl›-s›ndaki tavr›, eski musiki, mimarî, resim, plâstik sanatlar, tarihi ve tabiat›yla bafl-ta ‹stanbul olmak üzere Selçuklu’dan bugüne önemli Türk flehirlerinin macera-s› Tanp›nar’›n eserlerini doldurur. Onun eserleri, bu bak›mdan her bak›flta bizeyeni fleyler keflfettirecek genifllik ve derinli¤e sahiptir. Ayr›ca bu eserler, tek birokumada kendini okuyucuya tam olarak vermez.Ahmet Hamdi Tanp›nar’›n biyografisinde ve eserlerinde ‹stanbul’un önemli biryeri vard›r. Türkler’in ‹stanbul’u fethi, burada kurduklar› medeniyet, flehrin pey-zaj›na ekledikleri mimarî eserleri, musiki, yaflanan sosyal hayat, bir kültür unsu-ru olarak ‹stanbul Türkçesi’nin teflekkülü Tanp›nar’› her zaman meflgul eder. Obu konular üzerindeki fikirlerini sanatkârâne bak›fl aç›s›yla ortaya koyar. Kimse-nin dikkat etmedi¤i ayr›nt›lar› yakalamaya çal›fl›r. Tanp›nar âdeta ‹stanbul’u veonun tarihini, sanat eserleri vas›tas›yla yeniden yaflamay› arzular. Eserlerine yo-¤un bir mazi hasreti hâkimdir. O, tarihî meseleler, kültür ve medeniyet, kültü-rün tafl›y›c›s› olan dil, mimarî ve musiki eserlerini olufl süreci içinde ele al›r. ‹m-paratorlu¤un tarihte rakamlarla belirlenen as›rlar›n›, sanat eserlerine göre de¤er-lendirir. Bu durum bize, Tanp›nar’›n sanat eserlerine has bir tarih ve takvim an-lay›fl›n›n oldu¤unu düflündürür. Tanp›nar yap›ld›¤› dönemin ruhu ve zamanlaüzerine sinen hava dolay›s›yla mimarî eserlere farkl› bir aç›dan bakar. Musikinin

Page 2: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

544

.

de mimarînin kaderine ortakl›k etti¤ini düflünür. Ço¤u zaman bir mimarî eseri-ni, ayn› devirde meydana gelen musiki bestesiyle birlikte ele al›r ve zengin ça¤-r›fl›mlarla yorumlar. Bu sebeple eserlerinde meselelerin derinleflti¤i, tarih, kültürve medeniyetin kendi içinde sahip oldu¤u terkiple bize geldi¤i görülür. Tanp›-nar ‹stanbul semtleri içinde Üsküdar’a da ayr› bir önem verir. Üsküdar’› peyzaj›,mimarî eserleri, sosyal hayat› ve manevî yönünü yapan flahsiyetleriyle birlikteele al›r. Bunlar üzerinde derinleflirken, hakikî bir romanc›ya has de¤erlendirme-ler yapar.

Peyzaj

Tanp›nar’›n Üsküdar’a bak›fl›nda Yahya Kemal’in tesiri vard›r. Tanp›nar, hocas›Yahya Kemal’in sohbetlerinden fetih günlerinin heyecan›n›, bu heyecana ortakolan ‹stanbul semtlerini dinler. Fethin co¤rafî haritas›n› onunla beraber dolafl›rve muhayyilenin izin verdi¤i ölçüde bu büyük hâdiseyi yeniden yaflamaya çal›-fl›r.1 Yahya Kemal Beyatl› “‹stanbul Fethini Gören Üsküdar”2 fliirinde fethe tan›k-l›k etti¤i için Üsküdar’›n tarih boyunca Türkler’in yerleflti¤i semtler içinde çokayr› bir yere sahip oldu¤unu vurgulam›flt›r. Tanp›nar da Üsküdar’› fetih günleri-nin heyecan› içinde ele al›r. Yahya Kemal’in fethe dair tasvirlerinde, tarih için-deki kahramanl›¤› ön plâna ç›kard›¤›n› görüyoruz. Tanp›nar’sa ondan farkl› ola-

Ü S K Ü D A R S E M P O Z Y U M U I V

Ahmet Hamdi Tanp›nar

Page 3: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

545

.

rak fetih hâdisesini estetik plânda ele al›r ve sanatkârâne f›rça darbeleriyle oku-yucuya yans›t›r. Fatih’in ‹stanbul’u muhasara ve ard›ndan fethetti¤i Nisan veMay›s aylar›nda Bo¤az vadilerinde, Çaml›ca eteklerinde, Rami, Davutpafla k›rla-r›nda “erik ve badem a¤açlar›”n›n çiçek açt›¤›n› ve top seslerine “kumrular›n aflkdaveti”nin kar›flt›¤›n›, “son hücum tekbirlerine bülbül sesleri”nin dem tuttu¤u-nu düflünür.3 Burada tarihî bir olayla flehrin peyzaj› sanatkârâne bir tabloyla bir-leflmekte, Üsküdar da bu birleflmede yerini almaktad›r. ‹stanbul’un fethindenönce baflta Üsküdar olmak üzere, Anadolu Yakas›’n›n büyük bir bölümü Türk-ler’in eline geçmifltir. Tanp›nar, XV. as›r bafllar›nda atalar›m›z›n Üsküdar veAnadolu Hisar›’ndan ‹stanbul’u seyrettiklerini ve onu fethetmek için sab›rs›zlan-d›klar›n› söyler:“Elbette ki XV. as›r bafllar›nda Üsküdar’da, Anadolu Hisar›’nda oturan dedeleri-miz ‹stanbul’a sadece fethedilecek bir ülke gibi bak›yorlar ve Sultantepesi’nden,Çaml›ca’dan seyrettikleri ‹stanbul akflamlar›nda fiark kayzerlerinin er geç bir ga-nimet gibi paylaflacaklar› hazinelerini seyrediyorlard›.”4

Bu büyük tarihî hâdisenin yan›s›ra, Üsküdar peyzaj›n› farkl› görünüflleriyle eleal›r. Manzara, peyzaj ve semte sinen millî havas›yla Üsküdar’› de¤erlendirir. Oda hocas› Yahya Kemal gibi ‹stanbul semtlerinde ayr› havalar bulur. Beyo¤lu,Bo¤aziçi, Üsküdar, Erenköy, Çekmeceler, Bentler, Adalar tabiat› ve bu tabiataba¤l› olarak teflekkül eden sosyal hayat› ve eflsiz güzellikleriyle ‹stanbul içinde,insan› farkl› tahassüslere sevk eden semtlerdir. Tanp›nar bu manzara çeflitlili¤idolay›s›yla ‹stanbul insan›n›n bir semtteyken baflka bir semti özlemesini tabi-î bulur. Çünkü bu semtler insana: “Tabiat güzelli¤i, sanat eseri, hayat flekilleri vebir y›¤›n hat›ra(n›n)”(s. 16) ard›ndan görünür. Bu semtler aras›nda ‹stanbul’unmillî kalan di¤er semtleri gibi Üsküdar: “Kendisine yetebilen bir de¤erler dünya-s›n›n son miraslariyle, biz fark›nda olmadan içimizde bir ruh bütünlü¤ünü ku-rar, hülyalar›m›z, isteklerimiz de¤iflir.”(s. 16) Burada Tanp›nar Üsküdar’›n pey-zaj› ve sosyal hayat›n›n insana düflündürdü¤ü manevî havay› vurgulam›flt›r. Üs-küdar, manevî havas› ve fetih günlerinden beri yaflatt›¤› millî de¤erler dolay›s›y-la âdeta insanda bir “ruh bütünlü¤ü” kurar. Burada ikâmet etmeyen insan bilebundan nasibini al›r ve etraf›ndaki atmosfer dolay›s›yla kendini evinde hisseder.Tanp›nar, ‹stanbul’un büyük mimarî eserler yan›nda “küçük köflelerin, sürprizpeyzajlar›n da flehri”(s. 45) oldu¤unu tespit eder. Bu küçük köfleler ‹stanbul’daTürk hayat›n›n oluflum seyri içinde meydana gelmifl ve millî kimli¤ini as›rlariçinde korumufltur. Baflta Üsküdar olmak üzere, ‹stanbul semtlerine has olan bufarkl› peyzajlar insanda hayranl›k uyand›r›rlar:“‹stanbul’un, Üsküdar ve Bo¤aziçi’nin hemen her taraf›nda bu cinsten köfleleres›k s›k rastlan›r. Baz›lar› ayaklar›n›n ucuna tak›lm›fl deniz parças›yla bulunduk-lar› yokufltan uçmaya hemen haz›r görünürler. Bir k›sm› fetih y›llar›ndan birparça gibi asil bir eskilik havas›nda yaflarlar. Hepsinde a¤aç, su, tafl insanla ge-nifl ilhaml› bir ruh gibi konuflur. Bizim as›l peyzajlar›m›z bu köflelerdir. ‹stanbulhalk› onlar› yaflarken yapm›flt›r. Kâinata ruhlar›ndaki birlik çerçevesinden bakaninsanlar›n eseridir. Pek az yerde sanat ve mimarî gündelik hayata bu kadar

A H M E T H A M D ‹ T A N P I N A R ’ I N E S E R L E R ‹ N D E Ü S K Ü D A R

Atik Valide Camii(arka sayfa)

Page 4: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar
Page 5: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar
Page 6: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

548

.

yak›ndan kar›fl›r. ‹flte, ‹stanbul mahallelerinin as›l çekirde¤ini bu peyzajlar ya-par.Bunlar›n içinde birbiri peflinden geldikleri için kendilerine mahsus zamanlar›y-la hakikî bir âbide hâlini alanlar vard›r...”(s. 46)Tanp›nar ‹stanbul içindeki sosyal hayata, semtin tabiî yap›s›n›n yön verdi¤ini vebir mânâ kazand›rd›¤›n› belirtir. Manzara farkl›l›¤›na ba¤l› olarak semtlerde ya-flananlar da farkl›d›r. Özellikle Haliç k›y›lar›, Bo¤az ve Üsküdar semtlerinde “de-nizle, tabiatla, geceyle, baflka türlü temas”lar5 buralarda yaflanan hayata zengin-likler katan ve di¤er semtlerden ay›ran unsurlard›r.Yo¤un sisli bir Bo¤az gecesinde Rumeli Yakas›’ndan Anadolu Yakas›’n› seyredenTanp›nar, bu gecede Üsküdar’›n sis perdesi ard›nda tamamen kayboldu¤unu gö-rür. Bu kaybolufl üzerine düflüncelere dalar ve Üsküdar’›n olmad›¤› bir ‹stan-bul’u hayal dahi edemez. Tanp›nar’›n bu duygusunu anlat›rken kulland›¤› tabirçok önemlidir: “Bu, aynada kendi hayalini, yolda gölgesini görmemek gibi birfleydi.” Buradan anl›yoruz ki Tanp›nar da hocas› Yahya Kemal gibi Türkler’inyerlefltikleri semtler içinde -fethe tan›kl›k eden- Üsküdar’a ayr› bir önem ver-mektedir. Tanp›nar ayn› gece içinde Üsküdar’› kaybetmenin hüznünü ve bulma-n›n sevincini bir arada yaflar:“O gece ikide bir uyan›p bakt›¤›m pencerede saat ikiye do¤ru Üsküdar tamamiy-le kaybolmufltu. Uyku sersemli¤i içinde Üsküdar’dan mahrum bir ‹stanbul benihayli üzdü. Bu aynada kendi hayalini, yolda gölgesini görmemek gibi bir fleydi.Daha bir gece evvel hafif rüzgâr alt›nda binlerce ›fl›ktan bana göz k›rp›yordu. Bi-raz sonra uzaklara at›lm›fl bir dizi fener ›fl›¤›nda onu tekrar, onu veya çok uzakhat›ras›n› tekrar buldum. Baflka türlü bir karanl›¤›n ortas›nda, tek bafl›na, sankizaman denizinde yüzüyordu. K›y›ya ve cadde ›fl›klar›na çok yak›n geçen bir ta-ka biraz sonra bu zaman denizini, bir lâhza için olsa bile, eski bildi¤imiz denizyapt›.”6

Tanp›nar denemeleri yan›nda romanlar›nda da Üsküdar’a yer ay›r›r. Üsküdar,manzaras›, hayat tarz› ve içinde bar›nd›rd›¤› mimarî eserleri dolay›s›yla H u z u r7

roman›nda genifl bir flekilde söz konusu edilir. Ada’dan dönen Nuran ve Mümtaz’›ilk karfl›layan manzara bir Üsküdar manzaras›d›r. ‹kisi de genifl bir kültüre ve de-¤erler dünyas›na sahip olan, etraflar›nda gördükleri zenginliklere yeni anlamlarkatmay› bilen Nuran ve Mümtaz, Üsküdar’›n çeflitli görünüfllerini yorumlarlar. Buyorumlarda Üsküdar tabiî güzelli¤inin yan›nda, genifl bir kültür ve medeniyet bi-rikiminin üzerinden de¤erlendirilir. Nuran hayat›n›n bir döneminde Libadiye’deoturmufltur. Mümtaz’la tan›flt›ktan sonra, onunla yapt›klar› Üsküdar gezileri aflk-lar›na büyük bir zenginlik katacakt›r. ‹ki âfl›k roman boyunca, içinde bulunduk-lar› ruhî duruma göre, ‹stanbul manzaralar›n› farkl› flekillerde yorumlarlar.Nuran ve Mümtaz’›n tan›flmas›, bir may›s sabah› Ada vapurunda gerçekleflir. Er-tesi gün ‹stanbul’a beraber dönerler. Ada’dan dönerken Sarayburnu aç›klar›nageldikleri zaman, onlar› büyüleyici bir Üsküdar manzaras› karfl›lar. Tanp›nar bumanzaray› mükemmel bir tasvirle ve ressamlara has bir tablo gibi verir:

Ü S K Ü D A R S E M P O Z Y U M U I V

Page 7: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

549

.

“Üsküdar aç›klar›, lodoslu akflam›n suda kurulmufl malikânesi olmaya bafllam›fl-t›. Sanki K›zkulesi’nden Marmara aç›klar›na kadar denizin alt›na, su tabakalar›-n›n aras›na yer yer, iyi dövülmüfl bir y›¤›n mücevher par›lt›s›ndan geçirilmifl ba-k›r levhalar döflenmiflti. Bazen bu bak›r levhalar suyun üstünde yüzüyor, âdetamücevher sallar yap›yor, bazen de primitif ressamlarda, ma¤firetin timsali ›fl›¤›nkaynaflt›¤› derinlikler gibi hasretle, bir hakikate yükselifl arzusu ile dolu, büyükve k›pk›rm›z› uçurumlar aç›yordu.Bu, s›cak renklerin göz için bir lezzetten, bir ruh mirac›na kadar her imkân› de-nedi¤i and›.”(s. 107)‹stanbullu bir aileye mensup olan ve Bo¤aziçi’nde yetiflen Nuran, çocuklu¤un-dan itibaren Bo¤az manzaralar›n›n de¤iflik görünüfllerini, mevsim ve saate göreald›klar› farkl› halleri âdeta ruhuna nakfletmifltir. Bindikleri Bo¤az vapuru Üskü-dar’a yaklafl›rken Nuran, Mümtaz’›n hiç fark etmedi¤i bir fleye dikkat çeker: Bo-¤az sular›ndan yal› pencerelerine akseden ›fl›klar... Bu Bo¤az tabiat›n›n insanasundu¤u mucizeli görüntülerden biridir:“-Benim en sevdi¤im fley nedir, bilir misiniz? Ta çocuklu¤umdan beri kapal›, ar-kas›nda ›fl›k yanmayan yal› pencerelerinde ›fl›k oyunlar›... Vapurla beraber yürü-yen ve camdan cama de¤iflen, bazen ateflten kavisler çizen ›fl›klar... Fakat flimdibakmay›n, madem ki dikkat etmediniz. ‹yi bir yerden, daha ileriden seyredin. ...Bo¤az’›n gece haritas› benim için biraz da bu ›fl›klard›r.”(s. 112)Mümtaz Bo¤az’›n sahip oldu¤u manzara çeflitlili¤i dolay›s›yla insana bir hayalâleminde yaflad›¤› hissini verdi¤ini düflünür. Nuran bu noktada Mümtaz’a kat›-l›r. Çünkü insan bu görüntüler sayesinde Bo¤az’da her an yeni bir fley keflfetmek-te ve bir hayal âleminde yaflad›¤›n› düflünmektedir.Tanp›nar gibi kahramanlar› da bir mazi hasreti içinde yaflarlar. Özellikle Müm-taz eski sokaklar› hat›rlar ve bunlar›n ça¤r›flt›rd›¤› fleylere kendini teslim eder.Bir gün Nuran’la beraber Rum Mehmed Pafla Camii, Ayazma Camii’ni ve fiemsi-pafla taraflar›n› dolafl›rlar. Selimiye k›fllas›n›n etraf›nda gezerken ‹stanbul’da ilkaç›lan hendesi caddeleri görürler. Bu yeni caddeler Mümtaz’› farkl› düflünceleresevk eder. Muhayyilesi onu tekrar maziye götürür ve kendisini bir mukayese fik-rine kapt›rmas›na sebep olur. Gönlü yine maziden yanad›r: “O cazip ve mazihülyas› adl› sokaklar›, ‹stanbul akflamlar›n›n hakikî ziyafet sofralar› gibi gördük-çe, garip bir mazi daüss›las› onu yakal›yordu.”(s. 162)Yapt›klar› geziler sayesinde her ikisinin de ‹stanbul sevgisi doru¤a ç›kar ve buiklime ait insanlarla ayn› millete mensup olman›n gururunu yaflarlar: “-‹stanbul,‹stanbul, diyordu. ‹stanbul’u tan›mad›kça kendimizi bulamay›z. fiimdi bütün ofakir halka, y›k›lmaya yüz tutmufl evlerle ruhunda kardefl olmufltu.”(s. 162)Tanp›nar musiki ve mimarî eserlerine sade bir sanat eseri gözüyle bakmaz. Obunlarda geçmifl zamanlar›n, hat›ralar›n, bize ait de¤erlerin dondu¤unu ve kris-tal bir flekil ald›¤›n› düflünür. Nuran ve Mümtaz da ‹stanbul’a sanat›n aynas›n-dan bakarlar. ‹stanbul içindeki gezilerinde gördükleri yerlere musiki bestelerininadlar›n› verirler. Bunlar ya o bestelerin ça¤r›flt›rd›¤› duygular›n hat›ras›, ya da

A H M E T H A M D ‹ T A N P I N A R ’ I N E S E R L E R ‹ N D E Ü S K Ü D A R

Page 8: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

550

.

kahramanlar›n manzaralar› o an içinde bulunduklar› ruhî duruma göre yorum-lamalar›ndan kaynaklan›r. Mümtaz, Küçük Çaml›ca’da Nuran’dan Tab’î MustafaEfendi’nin “Ç›kmaz derûn-› dilden efendim muhabbetin” bestesini dinler. Çam-l›ca tabiat›n›n hayale sonsuz imkân tan›yan güzelli¤i ve Nuran’›n sesinde canla-nan bu besteyle Mümtaz hem metafizik düflüncelere dalar hem de bir aya¤› dün-yada, bestekâr›n hüznünü kendi teninde hisseder. Mümtaz’›n muhayyilesindebu besteyle, mekân içinde yaflanan an donar, mutlu bir zaman parças› özelli¤inikazan›r. O günden sonra bu kahveye “Derûn-› dil” ad›n› verirler. Bu zaman par-ças›n› Mümtaz daha sonra s›k s›k hat›rlayacak, ancak bu bestenin o gün hisset-tirdi¤i fleyleri bir daha ayn› flekilde yaflayamayacakt›r:“Nuran Emirgân’a gelmedi¤i günlerde, ya iskelede yahut Kanl›ca’da bulufluyor-lar, kay›kla Bo¤az’da geziyorlar, plâjlara gidiyor, bazen Çaml›ca’ya kadar uzan›-yorlard›. Mümtaz bu gezilerden daima dolgun dönüyordu. ‹lk gecenin aralar›n-da devam eden itiyad› ile sevdikleri yerlere ayr› ayr› adlar tak›yorlard›. KüçükÇaml›ca’daki kahve onlar için Derûn›dil idi. Çünkü Mümtaz orada Nuran’dan,Tab’î Mustafa Efendi’nin Beyâtî’den aksak Semâi’sini, o ‘Ç›kmaz derûn-› dildenefendim muhabbetin’ diye bafllayan, âdeta ölümden öteye uzanan hat›rlamalar-la dolu parçay› dinlemiflti. O yaz ikindisinde böcek sesleri, tek tük kanat flak›rt›-s› ve avare çocuk yaygaralar› aras›nda, ne yapaca¤›n› bilmez gibi güzelli¤ine ka-panan manzara, küçük meyilli tümsekler, iki yandan denize do¤ru kayan bahçe-ler, bostanlar, eski köflkler, a¤aç kümeleri ve onlar›n tozlu yeflilini çok koyu birneftîde s›ralayan serviler ve hepsinin üstünde genifl, sonsuz gökyüzüyle birden-bire uykusundan silkinmifl, Nuran’›n sesinden Tab’î Mustafa Efendi’nin hüznü-nü kabullenmifl, onunla genç adam›n tenine yap›flm›flt›. Mümtaz bu besteyi on-dan sonra s›k s›k dinledi ve hiçbir zaman, IV. Mehmed’in av köflkünden kalmasu haznesi ve çeflme üzerindeki kahvede o gün Nuran’la geçirdi¤i saatlerdenay›rmad›.”(s. 160-161)D›fl dünyadaki her fleye sanat›n aynas›ndan bakan ve gördüklerini bu aynayayans›yan flekliyle yorumlayan Tanp›nar, Huzur roman›nda ve denemelerindeBo¤az tabiat›n›n musikiye has yap›s›n› s›k s›k vurgular. Bo¤az manzaralar› onunzihninde s›k s›k sanata dair ça¤r›fl›mlar uyand›r›r ve musikimizi besleyen birkaynak hüviyeti kazan›r. Özellikle romanda Mümtaz ve Nuran’›n beraber gez-dikleri mehtapl› gecede, tabiattaki musikiye has yap› ön plâna ç›kar›l›r. Deneme-lerinde, Dede Efendi ve Itrî’nin bestelerine Bo¤az tabiat›ndan akseden noktalarbulur. Buradaki örnekte de Bo¤az manzaralar› ve musiki birleflir. Ses ve bu bes-telerin ça¤r›flt›rd›¤› hayal haritas› gitgide genifller: “Böylece Bo¤az’›n seçtikleriher yerine bir ad veriyorlar, hayallerinde ‹stanbul manzaralar›yla eski musikimizbirlefliyor, sesten, hayalden bir harita gittikçe büyüyordu.”(s. 161)Yahya Kemal ve Tanp›nar’›n Üsküdar’a bak›fl›nda farkl›l›klar da vard›r. Bu fark-l›l›k fliirlerinde ortaya ç›kar. Yahya Kemal Üsküdar’la ilgili fliirlerinde daha çoksomut manzaralar çizer. Üsküdar’daki halk hayat›na sinen millî ve manevî hava-y› gözler, bu semtin insanlar›yla ayn› millete mensup olman›n sevincini ve gu-rurunu yaflar. “Hayal fiehir, Ziyaret, Atik-Valde’den ‹nen Sokakta, Üsküdar’›n

Ü S K Ü D A R S E M P O Z Y U M U I V

Page 9: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

551

.

Dost Ifl›klar›” bu ilhamlarla yaz›lm›fl fliirlerdir. “Eski Mûsikî”8 fliirinde dinledi¤ibestelerin kendisine vatan›n de¤iflik manzaralar›n› hat›rlatt›¤›n› vurgular. Bu va-tan manzaralar› aras›nda Üsküdar da vard›r. O da vatanla musikinin kar›fl›m›n-dan nasibini alm›flt›r. Tanp›nar’sa Üsküdar’a hayal ve hat›ran›n arkas›ndan ba-kar. Zaman› ve mekân› aflan duygu ve düflüncelerini, aflk, ölüm ve ebediyet ar-zusunu bu semtte dinledi¤i bir besteden yola ç›karak anlat›r. Üsküdar’da ça¤r›-fl›mlar yoluyla zihninde yer eden bir bestenin uyand›rd›¤› hayalleri anlatmakiçin yazd›¤› “Bir Gün ‹cadiye’de”9 fliiri hakk›nda Mehmet Kaplan flunlar› söyler:“Bir Gün ‹cadiye’de fliirinde, muayyen bir yerde dinlenilen bir bestenin, uyan-d›rd›¤› hayaller vas›tas›yla, d›fl âlemi de¤ifltirerek bir masal âlemi hâline getirdi-¤i anlat›lmaktad›r.”10

Bir gün ‹cadiye’de veya Sultantepe’deBir beste kanatlan›r, birden oldu¤un yerdeBir kâinat aç›l›r genifl, sonsuz, büyülü,Bugünün rüzgâr›nda y›kanan mazi gülüDa¤›l›r yaprak yaprak hayâlindeki suyaBir baflka gözle bakars›n ömür denen uykuya...

A H M E T H A M D ‹ T A N P I N A R ’ I N E S E R L E R ‹ N D E Ü S K Ü D A R

Akflam olurken K›zkulesi'nden Eminönü'nün görünümü

Page 10: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

552

.

Ü S K Ü D A R S E M P O Z Y U M U I V

Tanp›nar’›növgüyle

bahsetti¤iYeni Valide

Camii

Page 11: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

553

.

Mehmet Kaplan, burada genel olarak flairin ölümden sonra tekrar dirilme fikri-nin oldu¤unu belirtir. “As›l hayat musikinin, fliirin ve aflk›n yaratt›¤› ebedî ha-yatt›r.” Tanp›nar bu fikrini ortaya koyarken Üsküdar’›n iki önemli noktas› -‹ca-diye ve Sultantepe’den- yola ç›kar. Bu da onun hat›ra ve haf›zas›nda Üsküdar’›ntuttu¤u özel yeri ortaya koyan bir baflka delildir.

Mimarî

Tanp›nar Üsküdar’›n mimarî eserlerine de yer verir. Bu eserler mimarî güzellik-lerinin yan›s›ra as›l yap›l›fl maceras›, içinde bar›nd›rd›klar› ruh ve y›llar içindeüstlerine sinen derin mânâlar dolay›s›yla önem kazan›rlar. Mimarî eserleri, us-tas›, hayrat sahibi, yap›ld›¤› semt ve manzaraya katt›¤› güzellikler aç›s›ndan de-¤erlendirir. Hakikî bir romanc› olan, tarih ve kültür karfl›s›nda zengin bir estetikbak›fl aç›s›na sahip olan Tanp›nar tarihte sadece büyük portreler üzerinde dur-maz. Küçük portreleri de söz konusu eder. Ona göre bu küçük portreler, büyükflah›slar›n hayat maceras›n› tamamlayan, zenginlefltiren ve yeni anlamlar katanunsurlard›r. Bu sebeple Üsküdar camilerini anlat›rken bunlar› yapt›ran ya dakendisine ithaf edilen han›m sultanlar üzerinde durur. Bu eserlerde -yaflananla-ra ba¤l› olarak- devrin hâkim yan›n› tespite çal›fl›r. Yap›ld›¤› devir içerisinde sa-natlar aras›ndaki etkileflimi, yine sanatkârâne bir tonda ele al›r. Tanp›nar zenginbir tarihî geçmifli olan imparatorlu¤un her döneminde yaflanan olaylara göre bir“dönem ruhu”na sahip oldu¤unu düflünür. 17. as›rdaki ihtiflam bütün sanat eser-lerine yans›m›fl, ancak Tanzimat’la beraber kendini bir zevk çözülüflüne b›rak-m›flt›r. Bu çözülüflü en iyi gösteren delillerden biri de mimarîdir. Sinan gibi birmimar yetifltiren millet, asl›nda mimarîde kendi terkibini yapabilecek güçtedir.Ancak insan›n ve de¤erler dünyas›n›n de¤iflmesi, hareketin yerini hissin almas›,zevkteki çözülüfl, kolayc›l›k, mimarîyi renklendiren icat kabiliyeti ve sabr›nazalmas›, zaman içerisinde gelene¤in bir noktada kopmas›na sebep olur. ‹flteTanp›nar’›n ve kahramanlar›n›n derin bir mazi hasreti içinde yaflamas›n›n as›lsebebini bu noktada aramak gerekir. Böyle zamanlarda mimarî ve musiki gibiân› donduran sanatlar ifle kar›fl›r ve yo¤un mazi hasretinin tek ilâc› olur.Üsküdar’›n tarihinde ve peyzaj›nda önemli yer tutan camiler, Huzur roman›ndaNuran ve Mümtaz’a farkl› fleyler ça¤r›flt›r›r. ‹ki âfl›k Mihrimah Camii’ni, Atik Va-lide ve Orta Valide’yi dolafl›rlar. Padiflahlar›n eflleri veya anneleri ad›na yapt›r-d›klar› bu camilerden yola ç›karak “Üsküdar’da bir kad›n saltanat›” oldu¤unudüflünürler. Üsküdar’›n “bu dört büyük camii aflka, güzelli¤e yahut hiç olmazsaannelik duygusuna ithaf edilmiflti(r).” Bunu tespit eden Nuran, Mümtaz’a “Üs-küdar’da hakikî kad›n saltanat›” (s. 162) oldu¤unu söyler.Bu camilerin her biri kad›n talihlerinin tafla geçirilmifl yüzü gibidir. Üsküdar ca-milerine ad›n› veren dört han›m, ikbal ve menkûbiyeti farkl› flekillerde yaflam›fl,bu camiler dolay›s›yla da Üsküdar’a mühürlerini vurmufllard›r. Üsküdar’a yay›l-m›fl olan dört cami, adlar›n› tafl›d›klar› han›m sultanlar›n hayat maceras›n›

A H M E T H A M D ‹ T A N P I N A R ’ I N E S E R L E R ‹ N D E Ü S K Ü D A R

Page 12: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

554

.

düflündürmenin yan›nda, Üsküdar peyzaj›na büyük zenginlik katmaktad›r.Tanp›nar, Sinan’›n Üsküdar’daki eserlerini be¤enir. O bu eserleri mimarî yap›s›yan›nda devrin hâkim temayülleri içinde ele al›r ve âdeta bunlarda devrin taflasindirilmifl yan›n› bulur. Ona göre eflsiz bir dehaya sahip olan “Sinan bir an’ane-yi tek bafl›na tüketen, kendinden sonra gelenlere pek az bir fley b›rakan sanatkâr-lardand›r.”11 Tanp›nar, II. Selim’in efli için yapt›rd›¤› Eski Valide Camii’ni Si-nan’›n son eserlerinden sayar. Bu camiin ilk “plân› ve inflaat›” Sinan’a aittir. Bueser Üsküdar’la tam bir uyuflma göstermifl ve manzaraya katk›da bulunmufltur.‹stanbul’daki mimarî eserler genellikle bu yönleriyle de dikkati çekerler. Tanp›-nar yap›lan ilâvelere ra¤men bu camii: “Türk ‹stanbul’un en güzel köflelerindenbiri” kabul eder ve camide “semt ile çok iyi anlaflan bir kendi içine çekilifl” bu-lur. Valide-i Cedid Camii’ni ise Sinan’›n son eserlerinden sayar. Bu eseri devrin-deki di¤er mimarî eserleriyle mukayese eder ve camii devrinin en güzel eseri, ay-n› zamanda 17. asr›n mimarîdeki finali olarak görür. ‹nsanda uyand›rd›¤› duy-gular› ise “hissî” kelimesiyle izah eder:“III. Ahmet’in annesi Hatice Gülnûfl Emetullah Sultan için yapt›rd›¤› Üsküdar’-da çarfl› içindeki cami -deniz taraf›ndan gelirken görülen k›sm› bir tarafa b›rak›-l›rsa- bulundu¤u yerden flehre bir fley ilâve etmez, onu sevmek için yak›ndan, ol-du¤u yerde, yap›ld›¤› sars›nt›l› devrin hususî güzelli¤i ile, dal›nda bir gül gibipar›ldar görmek lâz›md›r. III. Ahmed devrinin en güzel eseri odur... Valide-i Ce-did’in ›s›tmaktan ziyade eflyay› süsleyen, dokundu¤u her fleyi alt›n gurbet renk-

Ü S K Ü D A R S E M P O Z Y U M U I V

Ayazma Camii içinden bir görünüm

Page 13: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

555

.

leriyle giydirip mahzun bir saltanat yapan bir akflam günefli gibi zarif ve zenginbir hissîli¤i vard›r. Bu hissîlik bilhassa, -baz› kabuklu meyveler gibi- çok iyi dö-flenmifl, içinde ve d›fl avludan girer girmez insan› yakalayan da¤›lm›fl gül bahçe-si havas›nda elle tutulacak kadar aç›kt›r.”12

Tanp›nar, Valide-i Cedid’in en çok akflam saatlerini sever. Bu saatlerde çarfl›n›nkalabal›¤› içinde bu zarif bina, “sükût musikisi olur; çarfl›n›n u¤ultusundanonun havas›na geçer geçmez baflka bir dünya bafllar.”13

Tanp›nar Valide-i Cedid’i Huzur’da da söz konusu eder. Nuran da, camiin en çokakflam saatlerini ve Türk sanat›na has ifllemelerini sever: “Nuran, bilhassa camiive onun akflam saatlerindeki lofllu¤unu seviyordu. Mermer ve yald›z süslerinaras›nda kilim motifi ile ifllenmifl saçaklara bay›l›yordu.”(s. 162)Tanp›nar imparatorluklarda sanatlar aras›nda bir hiyerarfli oldu¤u ve sanatlar›nbirbirini etkiledi¤i fikrine kat›l›r. Sanatta var›lan her merhale bir zaferdir ve da-ha sonraki eserlere yeni kap›lar açarak onlar› besler. ‹mparatorlu¤un parlak dö-nemlerinde edebiyat, mimarî, musiki gibi sanatlar zirveye ulafl›r ve birbirlerineçeflitli eklemelerde bulunurlar. Bu sanatlar zaman zaman öncülü¤ü ele alarak di-¤erlerinin üzerinden konuflur ve onlara genifl tesirlerde bulunur. Tanp›nar Vali-de-i Cedid Camii’nin yap›ld›¤› 17. asr› tarihimizde “büyük ve verimli” bir as›rolarak görür. Bu as›rda mimarî, edebiyat ve musiki büyük zenginlik arzeder. Mi-marîde I. Ahmet Camii, fliirde Nef’î, Neflatî ve Nâilî, musikide Itrî’nin eserleri bu

A H M E T H A M D ‹ T A N P I N A R ’ I N E S E R L E R ‹ N D E Ü S K Ü D A R

Atik Valide Camii

Page 14: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

556

.

Ü S K Ü D A R S E M P O Z Y U M U I V

Tanp›nar’›neserlerinde yer

verdi¤iMihrimah

Sultan Camii

Page 15: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

557

.

asr›n tarihimizde sanatlar aç›s›ndan ihtiflamla parlamas›na sebep teflkil ederler.Tanp›nar mimarî eserlerin yap›ld›¤› dönemin ruhunu da ortaya koydu¤unu dü-flünür. Sanatlar aras›ndaki etkileflime dikkat çekerken, Valide-i Cedid’e bir dedevrin musikisi aç›s›ndan bakar. Bu devirde Itrî dolay›s›yla, musiki sanat› enparlak dönemindedir ve di¤er sanatlar onun tesiri alt›ndad›r. Tafl›d›¤› mânâ vekendisinde uyand›rd›¤› duygular aç›s›ndan, bu eseri Tab’î Mustafa Efendi’nin“Beyatî Aksak Semaî’siyle” beraber düflünür:“Valide-i Cedid’de bir aflk nezri hâlini veren lezzetlerin hepsi bu küçük parçadavard›r. Belki de Tab’î Mustafa Efendi’nin ve bu bestenin muas›r› oldu¤unu bildi-¤im için bu camii o kadar seviyorum. Çünkü bu küçük parça musikimizin dev-rini aflan birkaç flaheserinden biridir.”14

Burada ayn› as›rda meydana gelen iki farkl› sanata ait iki eseri bir noktada bir-lefltirir. Mimarî ve musikiden iki örne¤in tafl›d›klar› mânâ dolay›s›yla devirleri-ni aflt›¤›n› ortaya koyar.Yaflad›¤›m Gibi’de Valide-i Cedid Camii’ne tekrar döner. Tanp›nar, Valide-i Ce-did’de sanatlar aras›ndaki hiyerarfli yan›nda, “devirlerin kurdu¤u k›ymetler zin-ciriyle” mimarîyi yine musikinin idare etti¤ini söyler: “Üçüncü Ahmet’in anne-sinin Üsküdar’da yapt›rd›¤› camide bu musiki üstünlü¤ü daha barizdir ve mima-rîyi o idare eder.”15

Tanp›nar mimarî eserlerden yola ç›karak insan psikolojisini ve hâkim temayül-leri bulma peflindedir. Hatice Gülnûfl Emetullah Sultan’›n türbesinden yola ç›ka-rak de¤iflen insan› ve hayat anlay›fl›n› ortaya koyar. Sultan’›n türbesinde “hisli-lik, ölüme sindirilen kad›nl›k” dolay›s›yla o devirdeki “geleneklerin çözülü-flü”nün ve “his bozuluflu”nun aksini bulur.16 15. ve 16. yüzy›lda böyle bir eserinyap›lamayaca¤›n› öne sürer. Bu ancak geleneklerde çözülüflün yafland›¤› dönem-de do¤abilecek bir eserdir. Bütün bunlara ra¤men Sultan’›n türbesi güzeldir:“Hatice Emetullah Sultan, mimarînin ve zevkin bir fantezisi ile bugün mezardanziyade, etraf›ndaki yumuflak çimeni ve mevsim çiçekleri ile bir gelin yata¤›nda,eflsiz bir zifaf odas›nda yat›yor.”17 Bu güzelli¤i yan›nda “ölüm kendisini duyur-makla kalmaz, ölüyü âdeta teflhir eder.”18 Tanp›nar türbenin kufl kafesine benze-yen fleklini de “XVII. As›r sonunda yavafl yavafl bafllayan ve ‹brahim Pafla zama-n›nda tam k›vam›n› bulan o çocukça natüralizme” ba¤lar.19 Türbesindeki kafesfleklini ayr›ca onun hayat›yla da paralellikler kurarak ele al›r. Burada Tanp›-nar’›n romanc› hüviyeti ön plâna ç›kar. Gülnûfl Emetullah Sultan’›n sa¤l›¤›ndaAfife Kad›n’la beraber paylaflt›¤› kafes hayat›n›n bir uzant›s› -devrin mimarî an-lay›fl›n›n da tesiriyle- ölümünden sonra hayat›n›n bir yans›mas› gibi varl›¤›n› de-vam ettirmektedir. Tanp›nar burada bir devri malzemeye verilen flekilden yolaç›karak yorumlama gayreti içindedir. Sanat eserleri d›fl ve iç güzellikleri yan›n-da, devirlerini de çeflitli aç›lardan aksettirirler. Bu akisleri ancak Tanp›nar gibisanatkârlar farkl› noktalardan görebilmektedir.Tanp›nar türbe hakk›nda denemelerinde söyledi¤i bir fikrini, H u z u r r o m a n › n d aNuran vas›tas›yla tekrar dile getirir. Nuran, Gülnûfl Emetullah Sultan’›n türbesi-ni de¤il, camiini be¤enir. Türbe çok fazla göz önündedir, ölüme ve ahiret fikrinin

A H M E T H A M D ‹ T A N P I N A R ’ I N E S E R L E R ‹ N D E Ü S K Ü D A R

Page 16: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

558

.

ça¤r›flt›rd›¤› bir yaln›zl›¤a sahip de¤ildir: “-Ne bileyim ben, öldükten sonra bilebu kadar herkesin içinde... Zaten ölüm hissedilmiyor ki...”(s. 162)Tanp›nar Üsküdar’›n mimarî eserleri içinde bir de Ayazma Camii ve AbdülbakiCamii’ni be¤enir. Abdülbaki Camii kitabesi ve iki eski mezar› d›fl›nda: “Karaca-ahmet’e kadar bütün manzara kendisine ba¤land›¤› için güzeldir.”20 Do¤u ile Ba-t›’n›n karfl›laflmas› ve bunun sanc›lar›n›n yafland›¤› Tanzimat’ta, insan›m›z gibimimarî de bir karars›zl›k dönemi geçirir. Tanp›nar, Aziz Mahmut Hüdai Külli-yesi’ni: “K›fl bahçesi k›l›kl› camekânlar›yle, karfl›s›ndaki kadim eserler müzesitaklidi bina ile” Tanzimat mimarîsinin zevksizli¤ine bir örnek olarak görür. Tan-zimat mimarîsinin sivil mimarîyi güçlendirdi¤ini, ancak bu eserlerin manzarayabir fley katmad›¤›n›, hatta flehrin peyzaj›na bir sertlik getirdi¤ini söyler. Bir an-lamda mimarîye sindirilen ruh ve millî özellikler kaybedilmifltir. Bo¤az, Eren-köy, Çaml›ca tepeleri ve Üsküdar bu sertlikten nasibini al›r. Eski dönemde görü-len tabiat ve mimarî aras›ndaki uyum zamanla kaybolmaya bafllam›flt›r. Bu daflehrin peyzaj›n› olumsuz yönde etkilemektedir. Ç›nar ve serviyi Türk mimarîsi-nin iki büyük yard›mc›s› kabul eden Tanp›nar, düflüncesizce yap›lan yeni bina-lara bu a¤açlar›n yard›m etmedi¤ini tespit eder. Bu durumun Üsküdar’a geçme-si de bir tehlikedir. Çünkü ona göre: “Türk ‹stanbul’un kaybolmamas› ancak Bo-¤az’a ve Üsküdar’a verilecek flekilde kabildir.”21

Ü S K Ü D A R S E M P O Z Y U M U I V

Page 17: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

559

.

Sosyal Hayat

Huzur roman›nda Nuran ve Mümtaz Üsküdar’›n sosyal hayat› ve semtin manevîçehresini yapan insanlar üzerinde de dururlar. Bunlar tevazuyu ilke edinmekleberaber, semtin as›l hayat›n› yönlendiren ve cemiyet nizam›na getirdikleri yeniunsurlarla devirlerini aflan flahsiyetler olmufllard›r. Bu bak›mdan onlar› fetihler-de “Gazi” tipinin yan›nda yer alan “Velî” tipine dahil etmek ve flehrin “mânâ er-leri” olduklar›n› da hakk›yla teslim etmek gerekir.22 Aziz Mahmut Hüdai, SelâmiEfendi, Karacaahmet ve Celvetî Bâkî Efendi Üsküdar’›n manevî çehresindekifarkl›l›klar› sergileyen ve sosyal hayat›na zenginlikler katan flahsiyetlerdir:“Üsküdar bir hazine idi. Bir türlü bitmiyordu. Valide-i Cedid’in biraz arkas›ndaAziz Mahmut Hüdâyî Efendi vard›. I. Ahmed devrinin bu manevî saltanat›, Nu-ran’›n aile gelenekleri aras›na girmiflti. Daha yukar›da IV. Mehmed devrinin diz-ginlerini birkaç sene elinde tutan Selâmi Efendi vard›. Karacaahmet’te an’aneninOrhan Gazi zaman›na ç›kartt›¤›, Horasan erenlerinden Bursa’daki Geyikli Ba-ba’n›n ça¤dafl›, belki de gaza arkadafl› Karacaahmet, Sultantepe’de yine CelvetîBâki Efendi yat›yordu.”(s. 163)Nuran, Üsküdar’› Yahya Kemal gibi fakir ve kendi içine kapal› bir semt fleklindedüflünür. Üsküdar sakinleri sanki hâlâ mazideki bir dönemi yaflamaktad›r. Nu-ran onlara yeni bir hayat hamlesi kazand›r›lmas› gere¤inden bahseder. Mümtazbunun ancak yine “mazi”yle kurulacak ba¤ sayesinde olaca¤›n› söyler:“Mümtaz: -Biliyorum, dedi. Yeni bir hayat lâz›m. Belki bundan sana ben dahaevvel bahsettim. Fakat s›çrayabilmek, ufuk de¤ifltirmek için dahi bir yere bas-mak lâz›m. Bir hüviyet lâz›m... Bu hüviyeti her millet mazisinden al›yor.”(s. 164)Burada Mümtaz mazisiyle ba¤› kopacak insan›n yeni bir terkiple var olamayaca-¤› noktas›na dikkat çeker. Tanp›nar eserlerinde millî hayat› bir devam süreciiçinde ele al›r. “Devam ederek de¤iflmek, de¤iflerek devam etmek”23 onun bu ko-nudaki temel ilkesidir. Bu bak›mdan maziyle olan ba¤lar›n kopmas›n›n tehlike-li oldu¤unu düflünür. Bu ba¤›n kopmas›yla bütün medeniyet, kültür ve sanateserleriyle de insan aras›nda bir kopuflun yaflanaca¤›n› tespit eder. Bunun tehli-kesi, ferdin ve milletin topyekûn bilincinden uzaklaflmas› demektir.Tanp›nar Üsküdar’› süsleyen ve sosyal hayat›n› kuran yal› ve konaklar›n zamaniçinde kayboldu¤unu söyler. Bu yine millî hayatla ilgili bir kay›pt›r. Çünkü yokolan mimarî eserleri kendisiyle beraber bir kültür ve medeniyeti de götürmekte-dir.

Sonuç

Tanp›nar Üsküdar’› fetih günlerinin nefle ve heyecan› içinde ele al›r. O dönem-de tabiat›n da bu hâdiseye efllik etti¤ini düflünür ve bunu sanatkârâne bir tasvir-le ortaya koyar. Üsküdar tabiî güzelli¤i, fetih günlerinden beri tafl›d›¤› millî

A H M E T H A M D ‹ T A N P I N A R ’ I N E S E R L E R ‹ N D E Ü S K Ü D A R

Page 18: Ahmet Hamdi Tanpinar’in Eserlerinde Üsküdar

560

.

özellikleri ve bize has manevî de¤erleri yaflatmas› dolay›s›yla Türk ‹stanbul’unvazgeçilmez parçalar›ndan biridir. Üsküdar’da yap›lan mimarî eserlerini de elealan Tanp›nar, bunlar› ustas›, hayrat sahibi, tafl›d›¤› de¤erler, zamanla üzerinesinen hava ve di¤er sanat eserleriyle aras›ndaki etkileflim aç›s›ndan ele al›r. Bu-rada yine romanc›l›¤›n›n tesiriyle, mimarî eserlerden yola ç›karak insan›n peflin-dedir. Mimarî ve musiki âdeta de¤iflen insan› ve ona has de¤erleri zaman içinde-ki donmufl hâliyle ortaya koymaktad›r. Bu sebeple Tanp›nar her iki sanata dakulland›¤› basit malzemeler olan “tafl ve ses” gözüyle bakmaz. Bu donmufl mal-zemeden yola ç›karak insan› yakalamaya çal›fl›r. Çünkü as›rlara ve eserlere ruhkatan, mânâ kazand›ran insand›r. Üsküdar’›n sosyal hayat›n› de¤erlendirirken,fetihten itibaren semte sinen millî ve manevî hava üzerinde durur, Üsküdar’›nsosyal hayat›na damgas›n› vurmufl flahsiyetleri söz konusu eder. Tanp›nar’›ndikkatleri ›fl›¤›nda konuflacak olursak flunu söyleyebiliriz: Üsküdar, fetih günle-rinden itibaren bizim millî hat›ra ve haf›zam›zd›r. Bu sebeple korunmas› gerek-mektedir.

D‹PNOTLAR

1 Ahmet Hamdi Tanp›nar, Yahya Kemal, ‹stanbul 1982, s. 26-27.2 Yahya Kemal Beyatl›, Kendi Gök Kubbemiz, ‹stanbul 1987, s. 28-29.3 Ahmet Hamdi Tanp›nar, “‹stanbul’un Mevsimleri ve San’atlar›m›z”, Yaflad›¤›m Gibi (haz. Birol Emil), ‹s-

tanbul 1996 (2. bas›m, al›nt›lar bu bask›dand›r), s. 141.4 Ahmet Hamdi Tanp›nar, “‹stanbul”, Befl fiehir, ‹stanbul 1987 (7. bas›m, al›nt›lar bu bask›dand›r), s. 14.5 “‹stanbul’un Mevsimleri ve San’atlar›m›z”, Yaflad›¤›m Gibi, s. 151.6 a.g.e., s. 166.7 Yap› Kredi Yay›nlar›, ‹stanbul 2000, 442 s. (Al›nt›lar bu bask›dand›r.)8 Yahya Kemal Beyatl›, Kendi Gök Kubbemiz, s. 41-42.9 Ahmet Hamdi Tanp›nar, Bütün fiiirleri (haz. ‹nci Enginün), ‹stanbul 1989, s. 52.10 Mehmet Kaplan, Tanp›nar’›n fiiir Dünyas›, ‹stanbul 1983, s. 123.11 “‹stanbul”, Befl fiehir, s. 38.12 a.g.e., s. 43.13 a.g.e., s. 43.14 “‹stanbul”, Befl fiehir, s. 44.15 “‹stanbul’un Mevsimleri ve San’atlar›m›z”, Yaflad›¤›m Gibi, s. 148.16 “‹stanbul”, Befl fiehir, s. 44.17 a.g.e., s. 45.18 “‹stanbul’un Mevsimleri ve San’atlar›m›z”, Yaflad›¤›m Gibi, s. 148.19 “‹stanbul”, Befl fiehir, s. 44.20 a.g.e., s. 47.21 “Türk ‹stanbul”, Yaflad›¤›m Gibi, s. 189.22 Bu tipler için bk. Mehmet Kaplan, Türk Edebiyat› Üzerinde Araflt›rmalar III: Tip Tahlilleri, ‹stanbul 1985.23 Ahmet Hamdi Tanp›nar, Yahya Kemal, s. 20.

Ü S K Ü D A R S E M P O Z Y U M U I V