2
AYDINLANMAAHMET TANER KIÞLALI CÝNAYETÝNDEN BÝR YIL SONRA Türkiye’nin uluslararasý deðerde yetiþtirdiði ender bilimadamlarýndan biri olan Prof. Dr. Ahmet Taner Kýþlalý 1999 Yýlý Türkiyesi’nde 21 Ekim tarihinde öldürüldü. Bugünlerde, öldürülüþünün yýl dönümünü yaþadýk. Bu arada cinayet sanýklarý yakalandý. Kýþlalý’yý, Ýran’ýn desteklediði Ýslamcý bir terör örgütünün öldürdüðü belirlendi. Kýþlalý, Türkiye üzerinde yoðunlaþan “müslüman bir toplumda laik ve demokratik bir Cumhuriyet projesinin baþarýsýný engelleme çabalarýnýn” bir sonucu olarak öldürüldü. Bu cinayet, komþumuz bir ülke tarafýndan desteklenen ve evrensel kaynaklarý da olan þeriatçýlýðýn uzun süredir devam eden eylem planýnýn bir parçasý olarak uygulamaya konulmuþtu. Siyasal ve kültürel propaganda ve örgütlenmenin yanýnda, bir dizi cinayete de dayalý olan bu eylem planýndaki son kurbandý Kýþlalý. Bu siyasal seri cinayetler zincirin daha önceki halkalarýnda Turan Dursun, Prof. Muammer Aksoy, Doç. Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Uður Mumcu gibi kurbanlar vardý. Bu halkalar, doðrudan bu projenin bir parçasý olmayan, ama Soðuk Savaþ çerçevesinde faþist katillerce öldürülen Doç. Bedrettin Cömert, Abdi Ýpekçi, Prof. Bedri Karafakioðlu, Prof. Cavit Orhan Tütengil cinayetlerinin üzerine eklenmiþlerdi. Bütün bu kurbanlarýn ortak niteliði, laik ve demokratik rejimden yana olmalarý, bunu bir çaðdaþlaþma projesi olarak Atatürkçülük ya da Kemalizm adý altýnda tutarlý bir ideoloji çerçevesinde savunmalarý ve toplumda “kamuoyu lideri” konumunda bulunmalarýydý. Bu liderlerin öldürülmesiyle bir taþla üç kuþ vuruluyordu: Birinci olarak, bu cinayetlerle laik ve demokratik rejimi savunanlara göz daðý veriliyor, kendilerine Atatürkçü ya da Kemalist diyenler sindiriliyor, demokrasinin toplumsal ve siyasal tabaný yokediliyordu. Ýkinci olarak, bu deðerli insanlarýn toplumsal ve siyasal liderlik iþlevleri sona erdirilerek, laik ve demokratik örgütlenme ve hareket zayýflatýlýyordu. Üçüncü olarak laik ve demokratik bir ideolojinin düþünsel ve kültürel temellerini güçlendiren biliminsanlarý ortadan kaldýrýldýðý için, müslüman bir toplumda demokrasinin baþarýyla uygulanmasý için gerekli olan bilimsel çabalar da durdurulmuþ oluyordu. Ýþin korkutucu yaný, bütün bu geliþme, yani bir komþu ülke tarafýndan beslenen, Türkiye’deki çaðdaþlaþma projesinin, cinayetlerle desteklenen bir siyasal ve kültürel eylem planý ile engellenmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bilgili fakat ilgisiz bakýþlarý önünde cereyan ediyordu. Daha bir yýl öncesine kadar artýk hiç bir aydýnýn, hiç bir Atatürkçü’nün, hiç bir Kemalist’in, laikliði savunan hiç bir yazarýn can güvenliði yoktu ülkemizde. Komþu ülkelelerin ajanlarý her yerde cirit atýyor, kendi ülkelerinde eðittikleri Türkiye Cumhuriyeti vatandaþý olan katillerle birikte her yerde her an cinayet iþleyebiliyorlardý. Bu durum 1999 yýlýnýn 21 Ekim gününe kadar sürdü. O günden bu güne dek yeni bir cinayetin iþlenmemiþ olmasýnýn iki temel nedeni var gibi görünüyor: Birinci olarak, 28 Þubat süreci, Soðuk Savaþ’ýn sona erdiðini onaylamýþ ve bu nedenle siyasal Ýslama verilen devlet desteði genel olarak ortadan kaldýrýlmýþtýr. Ýkinci olarak Sadettin Tantan gibi, dürüst bir politikacý ve deneyimli bir emniyet mensubu Ýçiþleri Bakanlýðý’na gelmiþtir.

Ahmet Taner Kışlalı Cinayetinden Bir Yıl Sonra

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Emre Kongar

Citation preview

Page 1: Ahmet Taner Kışlalı Cinayetinden Bir Yıl Sonra

AYDINLANMAAHMET TANER KIÞLALI CÝNAYETÝNDEN BÝR YIL SONRA

Türkiye’nin uluslararasý deðerde yetiþtirdiði ender bilimadamlarýndan biri olan Prof. Dr. Ahmet Taner Kýþlalý 1999 Yýlý Türkiyesi’nde 21 Ekim tarihinde öldürüldü. Bugünlerde, öldürülüþünün yýl dönümünü yaþadýk. Bu arada cinayet sanýklarý yakalandý. Kýþlalý’yý, Ýran’ýn desteklediði Ýslamcý bir terör örgütünün öldürdüðü belirlendi. Kýþlalý, Türkiye üzerinde yoðunlaþan “müslüman bir toplumda laik ve demokratik bir Cumhuriyet projesinin baþarýsýný engelleme çabalarýnýn” bir sonucu olarak öldürüldü. Bu cinayet, komþumuz bir ülke tarafýndan desteklenen ve evrensel kaynaklarý da olan þeriatçýlýðýn uzun süredir devam eden eylem planýnýn bir parçasý olarak uygulamaya konulmuþtu. Siyasal ve kültürel propaganda ve örgütlenmenin yanýnda, bir dizi cinayete de dayalý olan bu eylem planýndaki son kurbandý Kýþlalý. Bu siyasal seri cinayetler zincirin daha önceki halkalarýnda Turan Dursun, Prof. Muammer Aksoy, Doç. Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Uður Mumcu gibi kurbanlar vardý. Bu halkalar, doðrudan bu projenin bir parçasý olmayan, ama Soðuk Savaþ çerçevesinde faþist katillerce öldürülen Doç. Bedrettin Cömert, Abdi Ýpekçi, Prof. Bedri Karafakioðlu, Prof. Cavit Orhan Tütengil cinayetlerinin üzerine eklenmiþlerdi. Bütün bu kurbanlarýn ortak niteliði, laik ve demokratik rejimden yana olmalarý, bunu bir çaðdaþlaþma projesi olarak Atatürkçülük ya da Kemalizm adý altýnda tutarlý bir ideoloji çerçevesinde savunmalarý ve toplumda “kamuoyu lideri” konumunda bulunmalarýydý. Bu liderlerin öldürülmesiyle bir taþla üç kuþ vuruluyordu: Birinci olarak, bu cinayetlerle laik ve demokratik rejimi savunanlara göz daðý veriliyor, kendilerine Atatürkçü ya da Kemalist diyenler sindiriliyor, demokrasinin toplumsal ve siyasal tabaný yokediliyordu. Ýkinci olarak, bu deðerli insanlarýn toplumsal ve siyasal liderlik iþlevleri sona erdirilerek, laik ve demokratik örgütlenme ve hareket zayýflatýlýyordu. Üçüncü olarak laik ve demokratik bir ideolojinin düþünsel ve kültürel temellerini güçlendiren biliminsanlarý ortadan kaldýrýldýðý için, müslüman bir toplumda demokrasinin baþarýyla uygulanmasý için gerekli olan bilimsel çabalar da durdurulmuþ oluyordu. Ýþin korkutucu yaný, bütün bu geliþme, yani bir komþu ülke tarafýndan beslenen, Türkiye’deki çaðdaþlaþma projesinin, cinayetlerle desteklenen bir siyasal ve kültürel eylem planý ile engellenmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bilgili fakat ilgisiz bakýþlarý önünde cereyan ediyordu. Daha bir yýl öncesine kadar artýk hiç bir aydýnýn, hiç bir Atatürkçü’nün, hiç bir Kemalist’in, laikliði savunan hiç bir yazarýn can güvenliði yoktu ülkemizde.

Komþu ülkelelerin ajanlarý her yerde cirit atýyor, kendi ülkelerinde eðittikleri Türkiye Cumhuriyeti vatandaþý olan katillerle birikte her yerde her an cinayet iþleyebiliyorlardý. Bu durum 1999 yýlýnýn 21 Ekim gününe kadar sürdü. O günden bu güne dek yeni bir cinayetin iþlenmemiþ olmasýnýn iki temel nedeni var gibi görünüyor: Birinci olarak, 28 Þubat süreci, Soðuk Savaþ’ýn sona erdiðini onaylamýþ ve bu nedenle siyasal Ýslama verilen devlet desteði genel olarak ortadan kaldýrýlmýþtýr. Ýkinci olarak Sadettin Tantan gibi, dürüst bir politikacý ve deneyimli bir emniyet mensubu Ýçiþleri Bakanlýðý’na gelmiþtir.

Page 2: Ahmet Taner Kışlalı Cinayetinden Bir Yıl Sonra

Biri Dünya’nýn ve Türkiye’nin genel geliþmelerinden, öteki Türkiye’deki çok özel, tek bir bireye baðlý bir ögeden kaynaklanan bu iki geliþme sonunda, Ahmet Taner Kýþlalý’dan bu yana bu seri siyasal cinayetler zincirine yeni bir halka eklenmemiþtir. Ama bu durum, ne yazýk ki bu zincirin bir halkasý olarak yeni bir cinayetin iþlenmeyeceði anlamýna gelmemektedir. Komþu ülkelerde ve Almanya’da, siyasal Ýslam ve þeriatçýlýk konularýnda olup bitenlere bakýn, ülkemizdeki propagandalarý izleyin, Taha Akyol’un mükemmel bir çalýþmasý olan Hizbullah kitabýný okuyun, ne demek istediðimi çok iyi anlayacaksýnýz. Bu yazýyý tarihin tanýklýðýna emanet ediyorum.