Upload
others
View
5
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
EKEV AKAD.EMİ VERGİSİ Yıl: 13 Sayı: 39 (Bahar 2009)------ 243
• AKİDE-İ EDEBİYYE TERCEME-İ KASIDE-İ ZEYNEBİYYE
Muhammet HEKİMOGLU (*)
Özet
Klasik Arap kaside örneklerinden olan ve Hz. Ali'ye isnat edilen el-Kasldetu'z-zeynebiyye, Türkçe'ye ilk kez Ahmed İzzet tarafindan tercüme edilmiştir. Yaptığı bu çeviriye de Aklde-i edebiyye terceme-i kaslde-i zeynebiyye adım vermiştir. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yazmalar Kütüphanesinde bulunan yazma nüshası esas alınarak bu eserin çeviri yazısının yayımlanması, kültür mirasımızın gün yüzüne çıkarılması çabalarına katkı sağlayacaktır.
Anahtar Kelimeler: Akfde-i Edebiyye, Kaslde-i Zeynebiyye, Hz. Ali, hikmet, güzel ahlak.
Aqfda-iAdabiya Targama-iAqida-i Zaynabiya
Abstract
An example of the Classical Arabic qasidas, el-Kastdetu'z-zeynebiyye, which is attributed to Ali, one of the fo ur major caliphs anda cl o se friend of Prophet Mo hammad 's, w as translated int o Turkish for the first time in the early 20th century by Ahmed İ zzet. He titled this work Aqide-i adabiya targama-i qasida-i zaynabiya. Based on a Manu seribed copy found in the Library of Manuscripts of Ankara University Faculty of Languages, History and Geography, this study, hopefully, will contribute a lot to efforts to discover hidden treasıtres in the depths of o ur cultural heritage.
Key Words: Aqide-i adabiya, Qastde-i zaynabiya, Ali, wisdom, good moral
*) Yrd. Doç. Dr., Kınkkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi. (e-posta: muhammethek:imoglu@ gmail.com)
;: ~ ;
q;:
244/ Yrd. Doç. Dr. Muhammet HEKİMOGLU ---EKEV AKADEMİ DERCİSİ
Giriş
Hikmet, ahlak ve züht kosunu işleyen pek çok kasidenin isnat edildiği tarihi şahsiyetlecin başında hiç şüphesiz Hz. Ali b. Ebi Taiib gelmektedir. Peygambere yakınlığı ve bilgin kişiliğinin yanında bazı tarihi olaylar nedeniyle asırlar boyu efsaneleşen Hz. Ali'nin edebi kişiliği de sembolleşmiş ve bu özelliği pek çok şiirin kendisine isnat edilmesine yol açmıştır.
Hz. Ali'ye isnat edilen kasidelerden birisi de el-Kasfdetu'z-zeynebiyye'dir. Klasik Arap kasidesi üslubuyla yazılmış olan ve60 beyitten oluşan kaside, hemen her beyti ayet ya da hadisiere gönderme yapan bir nasihatler manzumesidir.
Nesib kısmında sevgili Zeyneb'e hitap ederek ondan ayniması nedeniyle yüreğine düşen aynlık ateşinin yakıcılığından bahsederek söze girmiştir. Başa gelen bu musibet karlerin bir cilvesidir ve her insan gibi onun da çaresizliği ve acizliği kaçınılmazdır. Perişan ve pejmurde hali yüzünden eskiden ona deli divane olan sevgili bile dönüp yüzüne bakmaz haldedir. Zaten Zeyneb ve onun gibi güzeller her zaman vefasızdırlar ve çöldeki seraptan farklı değildirler (1-4.beyitler).
İçe dönüp kendisine seslendiği bölümünde; artık iş işten geçmiş, düşenin dostu olmaz misali, alıbab ve yaranda hayır kalmamıştır. Boş ümit ve hayal için vakit çok geçtir. Güç ve kudret sembolü gençlik kuşu uçmuş, davetsiz misafir olan yaşlılık gelip çatmıştır (5-7. beyitler).
Klasik bir nesib üslubunda yazılan bu girişten sonra gelişme bölümünde doğruluk, güzel ahlak, dünyadan el etek çekme gibi üstün meziyetlerden bahsetmekte, yapılan her iyilik ve kötülüğün kaydedildiği, hiçbir şeyin karşılıksız kalmayacağına, dünyanın ve içindekilerin geçici olduğu ve kazanılan malların sadece varisierin işine yarayacağına vurgu yapmaktadır. Zaman hızla akıp gitmekte, herşeyin evveli ve ahiri, birlayeti ve nihayeti vardır. Bu yüzden nasihatlere kulak vermelidir. Felek ise haindir ve pek çok kimseyi sıkıntı potasında eritmiştir (8-20. beyitler). -
İnsanlar aşağılık birine, sırf malı ve makamı için itibar etmekte ve onun yaşantısına gıpta ile bakmaktadır. Oysa tamalı insanı alçaltır, kanaat ise yüceltir. Hırs sadece sahibine zarar verir ve onu yorar (21-25. beyitler).
Emanet-hıyanet, adalet-zulüm, bela-sabır, uzlet-dostluk gibi kavrarnlar üzerinde durarak, dost olunması gerekenlerle her zaman uzak durulması gerekenierin ayntedilmesi üzerinde durmakta; Asil, akıllı, tecrübeli ve edepliyle dost olunmalı, alçak, yalancı ve kinciden de uzak d urulmalı. Dil tutulmalı, ölçülü konuşulmalı, zira çok konuşan çok hata yapar. Kınlan cam yapışmayacağından sır da özenle saklanmalıdır. Mazlumun alımdan ise uzak durulmalı. Akrabaya yakınlık gösterilmeli, sıkıntılara sabırla direnmeli ve asla kin tutulmamalı (26-42. beyitler).
Kadınlara asla güvenilmemeli, döktükleri dillere, ettikleri güzel sözlere ve yeminle. rine güvenilmemeli. Zira onların yeminleri bile yalandır. Güzel sözle kandırır, üstünlüğü ele geçirince de tatlı dilleri keskin bir bıçak olur (43-44. beyitler).
AK1DE-İ EDEBİYYE TERCEME-İ KASiDE-İ ZEYNEBİYYE ----- 245
Düşmandan bile selam kesilmemeli. Ama tebessümüne de kannıamalı. Yaltaklanan kişiden, dost bile olsa uzak durulmalı. Yaltakçının dili tatlı içi ise tilki gibi hilelerle doludur. Yüzüne karşı güven verir, sırtını döndüğünde ise akrep gibi sokar. Bir yerde nzkın daraldığı görülürse göç etmelidir. Çünkü yeryüzü herkese yetecek kadar geniştir ( 45-52. beyitler). ·
Sonuç bölümünde ise bu nasihatlerin inciden bile değerli, hikmetli ve edebi, bu geçici dünyada alınıp satılanlar içinde en değeriisi olduğu vurgulanmaktadır. Zira bu tavsiyeler sıradan bir kişiye ait olmayıp Hz. Peygamber'in amcasının oğluna. ait olduğuna işaret edilmektedir (53-60. beyitler).
Girişte de ifade edildiği gibi, Hz. Ali'ye ait olup olmadığı tartışmalı olan bu kasidenin gerçekte kime ait olduğu konusunda klasik kaynaklarda farklı yaklaşımlar vardır'.
Bu yaklaşımın yanında çağdaş eleştirmenlerce de benzer yaklaşımlar sergilenmektedir. Yapılan tartışmalara bakılacak olursa, Hz.Ali'ye ait olduğu iddiasına itiraz edilirken şu gerekçeler öne sürülmektedir:
a. Sevgilinin atağının kalıntıları başında durmak ve onunla geçen günleri yad etme geleneği Hz. Ali'ye nispet edilen diğer şiirlerinde rastlanmayan bir üsluptıır. Zira bu üslup, genellikle Cahiliye dönemi şairleriyle İslami dönemde onları taklit eden bazı şairlere has bir üsluptur.
b. 24. Beyitte geçen ve darb-i mesellere konu olan Eş'ab, Abbasiler döneminde yaşamıştır. Dolayısıyla Hz. Ali'nin kendisinden sonra yaşamış birisini örnek vermesi muhaldir.
c. 43 ve 44. beyitlerde kadınlar hakkındaki aşağılayıcı ve onlara güven olmayacağı yönündeki ifadeler hz. Ali 'ye ait olamaz. Çünkü onun terbiyesi kadına güzel davranma ve saygı üzerine kuruludur (http:/nadi.alkahf.com/showthread.php?t=4894).
Yukarıdaki eleştirilere ek olarak 55-60.beyitler arasında yer alan ve kendisini öven ifadelerin yanında, açıkça adını zikretmesi o dönemdeki şiir geleneğiyle örtüşmeyen bir durumdur.
Kasidenin Saiih b. Abdulkuddus'e ait olduğu iddiası ise ayn bir yaklaşım türüdür. Nitekim Yaıcut el-Hamevi'nin ona ait olduğunu söylediği kasideden naklettiği mısralar elimizdeki kasideyle tam olarak örtüşmemektedir (1357/193811: 490).
Salih b. Abdulkuddfis, Abbasller döneminde yaşamış ve hikmetli şiirleriyle meşhur olmuş önemli bir şairdi. Kelam alanında devrinin önde gelenlerinden biri aynı zamanda da vaazlanyla halkın beğenisini kazanmış birisiydi. Bu özelliği şiirlerine de yansımış ve şiirlerinde güzel ahlak ve zühd kavramları öne çıkmıştır. "Haklmıi'ş-şu'ara" ünvanı alacak kadar hikınetli şiirler söylemiştir. Ancak hikmete ve nasihata verdiği önem şiirlerinin, şiirselliğini azalttığı iddialanna yol açmıştır. Devrinin en önde gelen şairi olabile-
l) Brockelmann, 1938/I: 74'te eserin hz. Ali'ye ait olduğu ve konumuzu teşkil eden bu çevirinin ve yazarının kim olduğuna dair kısa bir bilginin olmasına karşın, Brockelmann, 1943/I: 39'da Sa!ih b. Abdulkuddfis'e ait olduğu kayıtlıdır.
o::
246/ Yrd. Doç. Dr. Muhammet HEKİMOGLU ---EKEVAKADEMİ VERGİSİ
cekken bu üslubu yüzünden tek düze kalmak ve duygu uyandıramamakla eleştirilmiştir. Mutezile'nin hedefi haline gelen şair zındıklıkla suçl&flillıŞ ve idam edilmiştir (Hekimoğlu, 2005: 109-112).
Bu noktada şunu söylemek belki daha isabetli olur: Kasidenin tamamı genel itibariyle Hz. Ali'ye ait olduğu kabul edilse bile, yukarıda da işaret edilen ve kendisini övdüğü kısmın ona ait olması ihtimali zayıftır. Bununla beraber sadece bu kısma bakılarak kasidenin tamamı üzerinde genel bir yargıya varmak da eksik olacaktır. Dolayısıyla yukarıda söz edilen beyitlerde olduğu gibi kasideye sonradan ilaveler yapılmış olma olasılığı da bu kasidenin kime ait olduğu konusunda verilecek bir yargıda gözardı edilernemesi gereken bir olgudur.
Her ne kadar, örneklerinin pek çoğunda olduğu gibi, klasik şiirlerin mevsı1kiyeti ve kime ait olduğu, kaynaklarda tartışılsa da gelenek hükmünü vermiş ve bu hüküm üzerine yaklaşımlar bina etmiştir. Nitekim yazımıza konu olan çevirinin yazarı bu konuyu tartışmamaleta ve şiirin kendisiyle ilgilenmektedir. Tartışmaları usul, şiirin kendisini esas kabul edecek olursak, deyim yerindeyse, kaynaklar usul üzerinde tartışa dursun, gelenek esasa inmiş ve onun etrafında fikir beyanına çalışmıştır. Onlar kabukla meşgul oladursun, gelenek öze ve özdeki zevklere gözünü dikmiştir.
Bu çalışma, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanesi Yazmalan ÜNiVERSiTE A koleksiyonunda 2 demirbaş numarasıyla kayıtlı bulunan, Türkçe nesih hatla istinsah edilmiş yazmanın, lb-17a yaprakları arasında yer alan ve bu kasidenin İbnü'l-Emfn Ahmed İzzet tarafından Osmanlı Türkçesiyle yapılmış çevirisini konu almıştır.
Mütercimin hayatı hakkında, kaynaklarda bilgi bulunamamakla birlikte tercümenin mukaddimesindeki " .. . piidişô.h-i samdô.ni Sultan Abdulhamid Han-i Sô.ni efendimiz hazret/erinin ... " [2a] ifadesinden·II. Abdulhamid döneminde yaşadığı ve bu çeviriyi ona ithaf ettiği anlaşılmaktadır.
Güzel bir nesih hatla yazılmış olan nüshada yer yer müellif tarafından yapılmış tashihlere rastlamak mümkündür. Sade bir üslupla kaleme alınmış olan çeviride yeri geldikçe meşhur Arap ve Fars şairlerinin şiirlerinden örneklere de yer verilmiştir. Yaprak numaraları köşeli parantez içinde gösterilmiş, metin içerisinde tercümesi yapılmamış olan bazı Arapça ve Farsça beyider dipnotlarda tırnak içinde Türkçe 'ye çevrilmiştir. Harekelemede ise yazmadaki harekelere uyulmuştur. Mevcut nüshada silik olduğundan okunamayan yerler parantez içinde üç nokta( ... ) işaretiyle gösterilmiştir. Beyitlerin harekelenmesinde yazmadaki harekeler esas alınmıştır.
Mukaddimede tercümesini yapacağı olan eserin değerinden bahseden müellife göre, hemen her eseri insanlığa ışık tutan, güzel ahlak ve üstün seeiyeler konusunda her asırda rehber ve yol gösterici olan Hz. Ali gibi bir şahsın bu kadisenin pek çok kimse tarafından bilinmemesi, o ana kadar çevirisinin yapılmamış olması ve kütüphanelerin tozlu raftannda terk edilmi olması büyük bir talihsizlik ve garabettir [1 b].
Öncelikle metni neşretmeyi amaçladığını ifade eden müellif, Arapça bilmeyenierin yararını gözetmiş, bunun yanısıra kaside üzerinde çalışacak olanlan da sözlüğe başvurma
AKlDE-İ EDEBİYYE TERCEME-İ KASlDE-İ ZEYNEBİYYE ----- 247
meşakkatinden kurtannayı amaçlamıştır. Bu sebeple de her beytin altına tercümesini yazmış ve meydana getirdiği bu eserine Aklde-i edebiyye terceme-i kaslde-i zeynebiyye adını vermiştir [2b-3a] (Brockelmann, 1938/I: 74; Serkis, 1346/1928/Il: 1354).
Eserin çeviri yazı metni şu şekildedir: _
[1b] •
Kütübhane-i kainata ber-güzar etdiği binlerce asanylaillem-i İslfuniyeti ile'l-ebed müntezar bırakan İbn-i ammi'n-nebiyyi'l-mu'azzam salla'llahu aleyhi ve sellem İmam All kerreme'llahu veeheM ve raziye'llahu te'illa anhu efendimiz hazretlerinin cümlei asanndan olan işbu Kaside-i Zeynebiyye nam eser-i eelll-i hikerrıl-yi edebi-yi dinl-yi dünyevi bir takım meva'iz-i cellleyi havi olduğundan o yolda yazılan asann kaffesine fa'ik ve ezher-i cihet-i düstfiru'l-amel olmağa layıkdır. Hayfa ki umum müslümanın telızib-i ahlak ve tes'id ve istlfakına hactim olan böyle bir eser yazılalı on üç asır olduğu halde kütübhane köşelerinde ğu bar-i nisyfuı altında atılmış kalmış ve hiçbir tarafdan neşr ve işil.'asına bezl-i [2a] himmeteden olmamışdır. Nuhbe-i efkar-i kudsiyet-i asar-i hümayunları sermaye-i se'adet-i dareyn olan ulilm ve me'arifin neşr ve terakkisine ma'tfifbulunan Padişah-i münevveru'l-efkar şehr-i yar-i diyanet asar ve şehinşah-i takva-şi'ar sahib-i hamidu'l-hisil.l cami'-i mekarirnu'l-ahlak zıll-i zalil-i yezdan halife-irasill-i rabbi'I-mennan veliyy-i ni'met-i bi-minnetimiz padişah-i samdam Sultan Abdulharnid Han-i Sam efendimiz hazretlerinin asr-i ( ... ) cenil.b-i mülilkanelerinde günden güne her nev asar mevzil-i mevki'-i intişar olmakda bulunduğu meşhild-i biisıra-i iftihar iken şrr-i merrlan-i yezdan derbiin-i medine-i irfan razıye anhu rabbu'l-mennan efendimiz hazretlerine nisbet olunan bu gibi kıyınetdar ve sermaye-i füyilzil.t ıtlil.kına bi-hakkın seza-var bulunan bir eserin kilşe-i nisyanda kalması [2b] hilaf-i nza-yi meyamin irtiza-yi cenab-i cilıil.nbaru idüği vareste-i kayd-i izil.hdır. Muşil.run ileyhin mesel-i sil.'iri gibi elsine-i takdis-i enamda dair olan asar-i sil.'iresi gibi hernan cümle-i Iisil.nımıza nakl ve terceme olunmuş ve nazarğil.h-i istifade ve istifil.zamıza konulmuş iken o meyanda Kaside-i Zeynebiyye'Ierinin tercemeleri görülememesi hatta böyle bir eserin vücudundan bile pek çoğumuzun haberdar olmaması cidden şiiyan-i istiğril.bdır. Maksad-i il.cizanem rilhil.niyyet-i cenab-i hayderiden istifil.ze emeliyle kasidenin yalnız metııini neşr etınek ise de ta'm1rnen li'listifil.de arabiye intisil.bı olmayan ihvan-i dinin de şu eserden istifade bilmeleri miril.t-i mülil.hazaya alındığından en çoğu onları hisse-mendetmek hem de bu vesile ile mütilla'a edecek zevil.tı lüğata müril.ca'at külfetinden kurtarmış olması niyet-i hil.Iisasıyla her beytin [3a] altına tercemelerini yazınağı münasib gördüm.· Ve bu vechile husille gelen kitabın ismini Aklde-i edebiyye terceme-i kaside-i zeynebiyye tevsim eyledim. Hasbe'l-acz tercemede vukil'u tabi'! olan taksrril.tımı mübtedlliğim ve bizil.'asızlığım ile mukil.yese ederek tash!h buyurmalannı erbil.b-i müril'etden ayrilca istirhil.m eylerim. Ve'llil.hu'l-müst'an ve aleyhi't-tiklan.
İbnu'l-Errıln Ahmed İzzet
Dil.ru'l-mu'allirnln Rüşdiye mezunlanndan.
[3b]
.,
1 ı·
1.:
248/ Yrd. Doç. Dr. Muhammet HEKİMOGLU -----EKEV AKADEMİ DERCİSİ
Aklde-i edebiyye terceme-i kaside-i zeynebiyye B ismi 'lHihi'r -rahmfuıi 'r-rahlm
J "':... J • :; ... ... J. :; J , ... ... ; ;:,...w J ~.;-ai ;J /':UıJ ~j ~ J ..ı..., :!.U\..e- ..:;_. r' Ateş-i iştiyakıyla yanmakda olduğun Zeyneb hacleğah ( ... )halde yine mufarakat ve
kat' -i rişte-i münasebet etdi işte dehrin bu gibi tasarrufatı ve tekallübatı da vardır. };# ,-' JS! ~ ..,._.;ı ~I.A!ll.S" ~ıJJ ı., r ~ rj ~ı 4-diJ.) - :.:.. ;:.s ı
Zeyneb o dilkeş zülüflerini yine evvelki gibi simsiyah olduğu halde müftahirane fakat müte'accibfuıe bir suretde neşr ediyor. Taravet ve cevll.nisini hala muhafaza ediyor. Sen ise kocadın pir-i fanl oldun. Saçın sakalın ak yavşan çiçeği gibi ağardı kaldı. Beyt:
3 . 2 - . ~<' r~ J..jı......J .!l.r- jl r ~ r';)....., ::>) ı:.r-· jl ~ t>r
[4a]
Cananın seni bu elde görünce adeta nefret etdi. Nazar-i istikrab ile olsun şimdi yüzüne bakınağa tenezzül edemiyor. Meftunu iken menffiru oldun. Bir vakitler ise senin içun çıldırır, yüzünden gözünü ayıramaz idi. Vefasız bir kadına esir olan Alkame bin Abde el-Fahl'in4 daha ziyade canı yanmış olmalı ki kadınlar hakkında şu yolda idare-ikelam ediyor: •
;Jt.. y jf !)1 ~f~ yw. 1.)! i~ ~w~ 9}Lf .:ı~
~ ç.WI ~IJ;~ Y. ~~--!,c ~ Jl.l.ı ~ı; 0;;.
~~J ~ ~ ~ J :ı J ... o
y~l J . '· J
~ .:f'.J..:f- [..?J ~
"Ta'ife-i nisayı eğer benden sual edecek olursa ben onların alıval-i hususiyelerinden haberdar olduğum cihetle her halde tercüman-i hissiyatları olabilirim. Kişinin saçı [4b] sakalı ağarır yahud malı azalursa artık kadınların kendisine karşı izhar etdikleri muhabbetden o kimsenin nasibi kesildi demekdir. Çünki onlar bir kimsenin kuvvet ve samanı olduğunu bilirlerse o kimseye temayül gösterirler. Taravet-i cevani ve şetaret-i unfuvanı ise onlarca pek acibdir." -
' ' J
pl.;:-i\.i.\1 ~) 4
Ürrıldvar-i visali olduğun sair cema'il-i nisa dallı Zeyneb gibi biğane-i mihr ü vefadırlar. Anlardan da ürrıldini kes. Çünki anlar çölde görünen seraba ve yağmur yağdıracak gibi gösterüb de yağdırmayan ve bina'en aleyh yalancı bulutata'bir olunan sehab-i bl-
2) "Beyaz saç kefenden selarn getirir, bükük bel de ölümden haber ulaştım."
3) "Beyaz saç kefenden selam getirir, bükük bel de ölümden haber ulaştım."
4) Alkame b. Abde b. Nurnan (öl. m. 625): Alkarne el-Fahl adıyla meşhur bir Cahiliye şairidir. İrnru'u'lKays'ın çağdaşıdır. Hire sarayına gitmiştir. Hayatuun çoğunu çölde geçirmiş bir bedeviydi. Yerleşik hayatta çok az yaşamıştır. Av şiirleri yle, özellikle de deve kuşu ve at tasvirleriyle meşhur olmakla birlikte medih, gazel ve hikmet şiirleri de vardır. (Ferriih, 1981/I: 214- 216)
------~""---------
AKlDE-İ EDEBİYYE TERCEME-İ KASiDE-İ ZEYNEBİYYE ----- 249
aba benzerler. Aniann ab-i zülili-i visiiliyle ateş-i iştiyakı. tesldne çalışmak serabctan sirab olmak hülyasıyla çölleri salıralan dolaşmak kadar bir belahetdir. Beyt:
s ,., ,.. ,.· ,1. OJ ~.. "'" J.
yi;.JI .y 1;1_;:, \Y"" .1- ;;s ~li) ~lll .y ıY,. .1- ~ [5a]
~i_.-. ) 5
Bundan sonra olsun me'lufu bulunduğun hevayı nevcivfuıı bi bırak da merd ve kamil olmağa bak. Teliifi-yi ma-fate çalış. Zira çocukluğun zamanı çoktan geçdi. Ömr-i azi'zin en ( ... ) hiffet ve sefahet ile mürfir etdi.
İşte gençlik bir daha avdet etmemek üzere geçdi gitdi. İhtiyarlık ise geldi kabus-i menhfis gibi üzerine çökdi. Göreyim seni şu vartarlan da kendini halas edebilecek misin? Haniyakaçacak bir yerin var mı? Heyhat!
Milıman-saray-i vücuduna hülfil eden ihtiyarlık kendisine hiç de çehre-i iltifat ve rfiy-i beşaşet gösterilecek [5b] bir misafirdir. Buna karşı senin içun yapılacak bir şey varsa o da ağlamak, sızlamak, te'essüf ve telehhüb itmek ve bir çok göz yaşlan dökmekdir.
~~ 4 ~ı) ~j:, ~~ı_, l;aıı ~j ı} ;:;.,i;~ L. ~ t_; 8
Ey müznib sefahet aleminde fevt etdiğin o mes'ud zemanlann hatıratını şöyle bir tarafa bırak da o vakitler irtikab etdiğin seyyi'ati düşün de ağla afv ve .safhi hususunda cenab-i ğaffara yalvar.
' ,;.-, ' '" ı ' ~' " ~ :~r ı r ' ' ' ' ' ~) ~ '-" ~ ..lı ı ""'ı Y'-:;'"-ı :t..!:Jt:.:. J->'-ıJ 9
Alem-i fan!de işlemekde olduğun cera'iri:ı ve cinayat kaffeten hasr ve ta'dad olunuyorlar. Bir gün gelüb de elbette ma'raz-i muhasebeye vaz' olunacaklardır. Bina'en aleyh o günkü münakaşatı istiksa'atı endişe et de mu'funelat-i rfiz-i merreni ana göre ta'dll ve ısiaha çalış.
, - ·! :ı...; ~wf ~ ... .,.... ''-~'ı ~ı';;.t; ', ııı 1o ~-' w. ,)U J~ J r ı..r-- J
[6a] Şurasını da bilmiş olasın ki gece gündüz ve her. ikisinde aşağı yukan alub vermekde olduğumuz nefesler de yekan yekan sayılıyorlar. Onlar da dalıil hesab edilecekler. .
o'l • J. ll
Defter-i a'mal ve fun&linin zabt ve tahnrine memur bulunan melekler sen bizzat işlediğİn halde unutduğun harekat ve sekenatını hasenat ve seyyi'atını unutmazlar. Da'ima sebt-i defter ederler. Sen ise o vakitler lehv ve la'ib ile meşgfil bulunursun.
5) "Dünyadan vefii bekleyen, seriibdan şarap uman gibidir."
~.,ı : 1· ; ı
250 /Yrd. Doç. Dr. Muhammet HEKİMOGLU ---EKEV AKADEMİ DERGİSİ
W-JJ ~ ~}~ ~;~ ~~) ~~1 ~ cJJIJ ıı Sermaye-i hayatın olan ruh da bir vedl'a-i ilahiyedir. Şimdilik emanet ve fuiyet tari
kiyle her ne kadaryanında bulunuyor ise de kanben istirdad olunacakdır. Andan da mahrum kalacaksın.
[6b] Alayişine kapılub da gece gündüz i'mar ve abadına çalışdığın dünya ise ma'il-i inhidam bir eve benzer. Hakikati za'il esası münderis olacakdır. Kıt'a:
ı.>jl... ..:.ı_} ... ~ ....;~,;.:. .:.1-J:J 45" ~Iy 6 JJ:J ~~JJ ~~JJ ._,..,T .y..l
JJ:J ~ı.; J ~ı.; tU:- .y..l
~\.y-:- ~\.y-:- .,s- .y..l
J ,
14
Karhane-i ruemde cem' ve iddihanna çalışdığın mal ü menaı ise ba'de'l-vefat evlad u iyalin tarafından temamen nehb vegaret olunacakdır. Burası hakkan yakinen böyledir.
y~ J-1.; ~ ~~J 1/ .. :i rJ~ '} )~ G 15
[7a] Yuf o biineye ki ni'metleri da'irri değildir. Nefdn o kilşaneye ki meşid ü erkanı çok geçmeden harab ve yebab olacakdır.
16
Bina'en aleyh iikil, kamil, tecribe-kar, alıval-i alemden haberdar olan bir edibin sana telkin eylediği nesa'ihi sem'-i kabUl ile telakki eyle ki vasıl-i sırr-i menzil-i hidayet ola-s ın.
J ,
~~ , . ft!
CiMnda en doğru söz en kesdirme cevab o edib-i a'zam tarafından sana verilen nasihatlerdir. Anın sözünü tut, nasihati ile mütenassih ol. Çünki o zat senin bildiğİn ad! va'izlerden değme nasihlerden değildir. Sözünü bilir, ilmi ile amel eder. Müttaki, müteverri', mücerrib bir zahiddir.
18
Gözünü aç, zaman hakikaten bir sür'at-i fevkal'ade ile gidiyor. [7b] Alemde her şeyin evveli olduğu gibi ahir ve akıbeti de vardır. Nihiiyet birlayetin lazım-i gayr-i muffuikidir.
'll ~ ... J,.
y~ J~.>.-)! Lo~ jljt.. ~'} ıJ y;ı..ı ~jjı _;i; '} 19
6) "Bu alem fanidir, vefasızdır. Bu köhne dünyadır, dönen devrandır. Bu yurdu imar etmek istersin, bu su akıcıdır ama buna değmez." ·
AKlDE-İ EDEBİYYE TERCEME-İ KASlDE-İ ZEYNEBİYYE ----- 251
Sakın sakın şu ha'in dehre emn ü i'timad etme. Zira o sitemidir öteden beri nice ademlen pôta-i mesa'ibde eridüb hall etmişdir. Ni'me makille meliku~l-herat (Melikü'l-Herat ne güzel demişdir):
~L- ~t ~ı ~15" 1~1 ~i;. ı ~ t.. l_; Gı :-r:uı .;~ ;;.
Delır-i dilnun nasiye hillinde menkuş bulunan şu bir satırlık yazıya ufak bir nazar edersen mazmfinu gözlerinden kanlı yaşlar akıdır. Sıhhat ve selametde müstedam oldukça devrandan hazer et. Zira müsalemet-i eyyama güvenenler hiç [Sa] bir vakit korktuklan şeyden kurtulmamışlardır.
~~ı Y.~ı u JJi ~~ 20
Zebfin kişilikde eyyam da dehr gibidir. Anın pençe-i ğadrinde en aziz ve en necib adamlar da' ima zelll ve zebfin olıııakdadır.
~Jıt; ;:, .... J
. ~ı ' 4.;~ Jllt; J. ·""
~_,...ti ...L;,ç. r-J.) .JJA<.) 21
' .. ' ~:J \.. ' . ' ;ı;; ' .. ' ~:J \.. ' . ' ' '• ~J..) ı..?""J.. ~J..) ı..?-"J.. ol_? 22
Kişi haklr bile olsa sürfib ve samanı sayesinde i'tibar kazanır. Fevz ve fel§.h bulur. O derece i'tila eder ki adeta ğıbta-res-i alem olur. Her hangi bir mahalle gitse aynca iltifatlar ve merhabalarla istikbal olunur ve hürmet-i mahsusa olıııak üzere esna-yi selamda kıyam olunur.
WkJı 23
[Sb] Alemde sürfib ve ğına her ne kadar müstevcib-i izz ve ala ise de sen yine kana'atdan aynlma. Eyadi-yi enamda bulunan a'raza göz dikme. Elinde bulunana kana'at et. Çünki İstirahat kana'atdedir. Ma fan'den me'yfisiyet ise herkesin arayub da bulamadığı şeydir. Cenab-i nazım kerreme'llahu vechehfi 'ya nisbet olunan Emsô.l-i Alf nam eserde dahi "Ümid ile muzdarib olan kalb hulfil-i ye's ilerahat bulur" me'alindeki
" u..i.)ı ı.J u-di ;;.;...ı_;:....-1" cümle-i hakimesi ile "-:&1)1 ı..>-~>-1 <J"i.)ı (Ümitsizlik iki
rahattan biridir.)" neşidesi münderecdir.
~f J.Wı ;__, • ' <-- ~ . ' . J' ı...>""'
Alemde da'ima kenz-i kana'ati iltizam et, çoğa tama' etme. Eğer tama' edecek olursan serapa sevb-i mezelleti giymiş olursun. Eş'ab nam tama'kar da tama'i sebebiyle sevb-i mezelleti iktisa etmiş idi. Kô.mus'un rivayetine göre zikr olunan Eş'ab, [9a] gayet tama'kar ve o nisbetde de yavegfı bir adam imiş. Etfal-i şehir bu yadigann meftfin-i mizahı olduidarindan daima kendisine sataşırlar, mülatafe ederler imiş. Ale'I-'iide merkuma sataşan çocuklar bir gün yine bunun etrafını alarak aşın derecede üzerine vanrlar. Adamcağız çocuklann elinden yakayı kurtarabilıııek için "çocuklar filan konakta düğün
' " ~ • .ı
~ı ::
252 /Yrd. Doç. Dr. Muhammet HEKİMOGLU ---EKEV AKADEMİ DERCİSİ
ediyorlar. Kapılar açık, me'kfiliit ve meşrubat mesmfi'atıma göre gayet mebzfil imiş. Siz niye duruyorsunuz, haydin gidelim" gibi bir yalan söylemeye mecbUr olur. Bunu işiden çocuklar Eş'ab'ın ca'li etvanna ciddi tehalükine bakarak sözünü tasdik hususunda tereddüt bile göstermezler. Hemen düğün mahalline koşarlar. Eş'ab'ın tuhaflığını anlamalı ki, çocukların ziyafet var deyfi çağrışmalarını ve mezkfir konak semtine koşuşmalarını görünce "acaba bizim yalan sahlh olmasın, olur [9b] filan" gibi bir vehme düşer, düşünmeye başlar. Düşündükçe fitili alır. Nihayet sabır ederneyerek Eş'ab'dır çocukların peşi sıra mezkfir konağa damlar. Fakat kendisinden evvel gitmiş olan çocuklar ma'rfiz konakda düğün dernek olmadığını görüb de herifin destsesini anlayınca beray-i intikam adamcağıza güzelce bir oyun oynamağı beynlerinde kararlaşdınrlar. Olacak a bu esnada Eş'ab-i gürisne-çeşm mevhfim ziyafetden nevalesini nasibini almak için çıkagelir. Çocuklar bunu görür görmez tutun filan deyfi hemen hücfim ederek adamcağızı eyice bir ıslatırlar. Etraftan yetişilüb de çocukların elinden alınasıya kadar zavallı adamcağız kendisinden geçer. Eş'ab'ınçocukların elinden çekdiği mihen ve meşakkati anlamak için şu
"yci ...,_,...;,i P '} (Eş'ab olma yorulursun!)" darbı meselini göz önüne getürmek ve
tama'karlığını anlamak için de "...,_,...;,i ,y ~i (Eş'ab'dan da tahamkar)" meselinin
sebeb-i [lOa] ıradmı mülahaza etmek daha muvafıkdır zannederim.
~ Jk-}l -'~' ' J ı.; ·LU , 1 ' )-ü ~·, ' : '} 25 . J ~ c..J"' r .i?" . ...r:' c..J"' :.r' .T'-' , ,
Sakın sakın alemde haris olma. Çünkü hırs mficib-i mefuaret bir hasJet değildir. Belki hırs insanları yormak ve zahmet ve meşekkate uğratmağa bir vesiledir.
) ;::; .. J ~ ~ ),;~ J ~ .. .... )J:J ~ .,. ~ ...
~J ~ r ~J ı.J..Ç. J .ü j! ~ı. ~oı -J !"lJ;. ;.s- 26
Alemde ne kadar aciz vardır ki çalışmadan çabalamadan nzkı ayağına gelir. istediğini yer, içer. Müreffehen yaşar. Ne kadar ezkiya vardır ki ye's ve nfimidi Kendilerine göz açdırmaz. Birman ve büsran içinde kalmış dır.
~~~ ~~ r :tıı 0ı 27
[lOb] Sana tavsiye ediyorum, Alemde daima zühd ve takva üzre ol, ittikaya müHizemet ey le ki, dareynde fevz ve felah bulasın. Zira müttaki olanlar her yerde muvakkar ve muhterem olur.
J
(:ki ı Allahu zü'l-celal hazretlerine ta'at ve ibadet eyle ki, nza-yi rabhanisine mazhar ola
sın. Elbette efendisine muti' olanlar olmayanlardan daha yakındırlar.
~ı :.J.; r~ '}J j~,J : .. ~.,.ü i;lj.ıJ i;t..~l ~ı 29
Daima emaneti sıyanete, hİyanetden ictinaba çalış. Nısfet ve mu'addeletden aynlma. Kim olursa olsun hakkında zulmetme. Mu'amelatını ma'rfizatıma tevf'ık edersen pazar-i alemdeki kazancın da iyi olur.
J , o J " ~ ' ' ı ::.ıJ' ~ :ı <~JlJ;.~ 0~ r 30
-----~· _______ ____..
AKlDE-İ EDEBİYYE TERCEME-İ KASiDE-İ ZEYNEBİYYE ----- 253
Sakın sakın illernde mazlfimun alıma, inkisanna hedef olma ki, fuun ahı nişangfiha isabetde yanılmayan oka benzer. Bununla beraber mazlfimun du'fisıyla hedef-i icabet arasında da hiçbir mani'a yokdur. Burasını da böyle bil.
~... o """' "' & ...
ıp~i 01 ~ ~ı) jJ~ ~ 7'_;\.i~ ~b ~ı) 31 , ' -
AkraM ve ta'allukatını hiçbir vakit terk etme. Sana karşı her ne kadar hürmetsizlikde bulunmuşlar hatta kusur dahl etmişlerse sen yine müsfimaha et, aldırma, dfiiına aşağıdan alarak kemill-i tezellül ile anlara mukabele et.
~ ";/ ~ ' i ı~ • ' u. . lj & d ı·ı 32 .. _ ~) ..) .)-" .r.P ,. ,· - ..),J
[ll b] Mihnetgede-i alemde bir nikbete mübtela olursan sabrile mukabele et ki andan başka çaresi yokdur. Bir kere bak bakalım şu ibtilahane-i alemde derd görmedik menkfib olmadık kimi görebileceksin.
~ J~i .Jı &1 tY_; ~4 ı.!Jjı_. j l) :!J.lL,.:.i ı~ıJ 33
·-~-·iJ . .r ..l.J 'lı ı·::_ •. J ,-JY ı...r-- 0-: oy~ 34
Şu zaman-i hüzn-iktiranda sana bir şiddet yahud tahanımül-fersa bir milınet isabet ederse cenab-i müste'an hazrederine du'a et. Def' ü ref'i hususunda ana yalvar. Çünkü senin Rabb'in te'1Ha şanuhfi hazretleri kendisine dua edenlere şah damarlarından daha yakındır.
- J
J~ ili~ı 0-- ~ı ı.. ::? 35 ' ' '
[12a] Cem'iyyet-i beşeriye içinde mümkün mertebe nasdan uzlet etıneye çalış, kilşenişin-i vahdet ol. Zira illernde çok kimseler vardır ki anlarla sohbet etmeğe gelmez.
ıl '!Jt....., ıl ,.-• •• l "-O " o J ,. '!J , 0
._,.d.:.. jil_ç. '---' .rf:" ~ ~ 1~ ~ ~ıJ .36
Alemde ceüs ve hero-nişinin olacak zat kendisinden bi-hakkın istifade olunur tecribekar h üner-amfiz iikil bir edib olsun.
J
~Jwı 37
Dost ittibazı hususuna gelince anı seçmeli. Vücfiduyla iftihar olunur bir zat me'ilisimatı İntihab ve ihtiyar etmelisin. Çünkü illernde karin mukannine nisbet olunur. Kişi ref'ıkinden sorulur.
:. o ... J... :;. J ' • } ı - < ı - ,,.....,ı . ı ~ ':>= ~ y...LAJ u,
• ~JJı 38
[12b] Hele yalancıları yanına uğratıııa def' et. Varsın senin öyle bir dostım eksik olsun. Alemde yalancı ile dost olmak gibi fena bir şey yokdur.
~ ";/ .!lldJ ,f ~~ıJ ~/ 2.lJ ~ } J ~ _,.iJ-ı ) J 39
Hıkd-pi'şeleri kin tutanları da dost tutına o makille kesanı göz önüne bile getürse ki anlar isticlaba istmasa asla yaklaşmazlar. Anlar seni bir def'a mesrfir ederlerse çok def'a da mağmfim ederler.
-)ı ı:
254/ Yrd. Doç. Dr. Muhammet HEKİMOGLU ---EKEV AKADEMİ DERCİSİ
J ...._ J J o J o... ... o J... $
, . ~L .;J.i'.a.lı ı.J J\.ı ~ü o~ r.)IZ ı:ı~J ; _,.A.:J-1 ı:ıı 40
Klne-ver ademierin mubazemeleri kadim bile olsa hıkd ve hasedieri za'il olmaz da'ima ve bakidir. Sine-i pür-kinelerinde gayz ve gazab o derece gizlidir ki adeta [13a] ğiiib olmuş gitmişdir. Molla C1imi mi-fermayed (Molla C1imi der ki):
..:;_..1~ Y' 0 i J ...!J;.... J..uı .s' .,r.;T 0 i ~
Nazmen tercemesi: Hased-i kalb add ü lutfile olmaz za'il
Sengde muzmer olan ateşe ab etmez eser.
~ . -)
J
~)ü 41
Ağzına geleni söylemekden hazer et, dilini tut. Zira insan selameti lisanıyla bulduğu gibi belasını da yine Iisanıyla bulur. "ı.)L..J.ll ...\;W.. ı.J .:ı W )ll ;;,..)L,., (İnsanın selameti dilini tutmasındadır.)"
... '1 J o
~ ~\.j y ı.J ~.)4.r. '.P )i) ~ ~~ı r)~' ~ !J 42
Bir sözü söylemezden evvel muvazene et. Ondan sonra söyle [13b] evvel endişe kon ve enkuhi guftar (önce endişeli ol) hem de her vadiden söyleme. Az söyle öz söyle. Çok söylersen çok yanılırsın. Meşekkat çekersin. Şeyh Sa'di'nin şu kıt'ası da düstfiru'l-amel olmağa şayandır:
J' Yı r.) _,.. .r.; <->1} ~ 4
ı.} Y' rlU. y:;J' ~ 4
yly. ).) ...ı.:.....<.i J-1.; .s- .r ylyli ~ --4 T h
Tercemesi: Düşünmeden taşınmadan söz söyleyenierin ale'I-ekser sözleri yanlış çıkıyor. Bunun için sözü ya akıl başende insan gibi söylemeli yahud hayvan gibi sükfit etmelidir.
43
[14a] Hazine-i esrarını gayet rnektum tut ferd-i aferideye şudur budur deme. Cam kınldıktan sonra ta'mir kabfil etmediği gibi sır da faş olduktan sonra bir şeye yaramaz.
:. 'a~f 2-U ::ULS:,. ~ ~~ ~wı J~ .y ~YJ 44
Taife-i nisanın gadrinden rnekrioden tevakki et. Daima onlardan hazer üzre ol. O hainlerin kaffesi senin için hazırlanmış mekr ve mefsedet tuzağıdırlar.
J • o ... :1- o ... ... ... ~ J!. , l ... t.
y-}-<; L;,.c.:. ~ } ) \... y.. 4.l5' .!,.U\... j ı_?)ll .yi; )i 45
Müddet-i ömründe ta'ife-i nisaya bir dakikacık olsun emn ü i'timad etme. Anlar seni kandırmak için yemin etseler bile yalan yere yemin etmiş olurlar, sakın inanma.
[14b]
46
AKlDE-İ EDEBİYYE TERCEME-İ KAS!DE-İ ZEYNEBİYYE ----- 255
Anlar öyle bir di 'if edir ki tatlı tatlı dilleri, latif sözleriyle insfuıın zihnini çelerek teshir-i kulfib ederler. Satvet ve galebeye gelince o tatlı dilleri seyf-i sfuim kesilir. İnsanın başına yıldınm yağdınrlar.
~? ~\.,.:. &ı..j . ~ Jj) ~lı !lj~ J1iJ 47
Düşınanların ile bi'l-külliye kat'-i ülfet ve münasebet etme. Onlara yine evvelki gibi selam ve k e lam ile mülakat ve medarat et. Fakat örnrün oldukça anlardan hazer et, da 'ima tarassutda ol.
" o ,. " o "
~lı ol) 0l Lo y. o~.b.;..\) ~lı ol) 01 \.. y. o~.b-1) 48
[lSa] Her hangi bir gün düşmanın yüzüne güldüğünü politika etdiğini görürsen ondan iyice sakın. Çünkü aslan gazaba gelince dişlerini göstererek sırtarınağa başlar. Bina'en
· aleyh yüze gülen düşman fırsat hırsızıdır . .} ~ .-) :.. ~,... " "' ..... , J,..;ı:... J
~ "-A.:>-) )::Wl _,.g..! ~ ..:;,\) J!..ı...a.ll l.)lJ 49
Düşman değil ya hatta dostun bile temelluk etdiğini yaltaklandığını görürsen anı terk et. Zira o senin düşmanındır. Düşmandan ise sakınmak gerekdir.
: 61'; .tJ.; ı;> Wl i~ -i -. fr 'ı ~' ·~ - · '1 so . - . ) . ,.,.....- ~ '-"f ) ~ .t:>" . . ' Mutemellık kimselerin gerçi lisanlan tatlı ise de kalbieri külhan gibi ateş püskürür.
Bu makfilelerin vedadlannda sedad alınadığından musahabetlerinden hiçbir vakit hayır gelmez.
[lS b]
51
Yüzüne gülen dost yok mu tilkinin avcıyı avutması kabilinden olarak dilinin ucundan dökülen şirin sözleriyle seni aldatır. Sırası gelince yan çizer gider.
y);jl * ~ ı..>~\y l.)lJ ~\) d-ı .si ~ .!lWi 52
o mu temellık dost muvacehende kendisinin bir muhibb-i sadık ve ez her cihet vasık olduğuna dair yeminler kasernler ederse de gıyabı halinde adedi bir akreb kesilir.
J ;::. o "' .,.
Wı ~~J ~~ ~J~ J>-Jı.; ~~ JL,;:. 0j)1 ~iJ l.)lJ 53
y)lı) ~.r- \....,/') ~;, ~ ,;_ "1 0i ~ ~) s4 [l6a] Bir beldede nzkın darlaştığını görür orada muzayakaya giriftar olacağını anlar
san, artıkomahalde durma, hicret et. Çünkü cenab-i halıku'l-ka'inatın yeri tfilen, arzan, şarken, garben pek vasi'dir.
w ' ' L: Lo l~_f (:')lı.; . Y-J t .. ~ 55
Nasihatimi kabul edecek olursan işte ben sana nasihat etdim. Pazar-i fenada bey' ve hibe olunan eşya me yanında nakdine nasihat kadar ali ğali hiçbir şey yokdur.
... } , " o J
~i ı.?' J ~::UI rk-5 C-Jl>.- ;;,.. F ö..J.,:...a.i ~1 ~.i.-> 56 - '
256 1 Yrd. Doç. Dr. Muhammet HEKİMOGLU ---EKEV AKADEMİ DERCİSİ
Al sana bir kaslde-i manzı1me ki anın silk-i nazrnı inci dizisi gibi mQnsecim, belki daha mükemmel daha muntazaındır.
[16b] ~. :· ~ ·wı ll ı.ll!.oi .1... • c.?J - 'T'
Jiı..ç.\ • - y ' ' ~J 57
Münderecatı hikemf edebi dini dünyevi bir takım meva'iz-i cellleyi şiimildir. Emsiili yazılsa yazılsa ancak gözü açık olanlar için yazılabilir.
~~\ Q\.ı:.\...:JI pWI ~}:ı 45-)IJi ö~ ~jJ &~ 58
Bina'en aleyh şu kaside-i mev'ize-gfineyi can kulağıyla dinle ki anı sana ihda eden zat cibiil-i ilim ve irfiinın şevahik-i şiimihasıdır.
~~\ çj )1 ~rı~ ~ :; ~ ~ ::f.1J ~ ~i 59
Yani ibn-i aınmi'n-nebi İmam All kerreme'lliihu vechehı1dur. [17a] Öyle bir zat sütfide-sıfat ki en büyük rüteb ve en iili nesebe şeref-i ihtisas ile mümtiizdır.
~ )1 ~;a.;. Jl)l3-1 ~ ~~J ~\ ~ ~ ~.) 4 60
Ya rab sen Nebi-yi zi-şanın ile al-i şeref-nişam üzerine 'add ve ihtisası na-mahsur olan malılUkatın sayısı kadar salat ve selam ey le. Son.
Kaynakça
Brockelmann, Cari. a. (1938). Geschicter der Arabischen Lifteratur Supplemantband
(I-III). Ledien.
Brockelmann, Cari. b. (1953). Geschicter der Arabischen Lifteratur (I-II). Ledien.
el-Hamevi, Yiikı1t (135711938). Mu'cemu'l-udebô. (I-XX). Beyrut.
Hekimoğlu, Muhaınmet (2005). Abbasiler Dönemi Arap Edebiyatında Zındzklzk (H.l33-4421M.750-1050). Yayımlanmaınış doktora tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ank_ara.
Örs, Derya-Tuzcu, Kemal- Hekimoğlu, Muhaınmet (2006). Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanesi Yavnalar Kata/oğu (!) Üniversite A ve Ünivesite B Koleksiyonları. Ankara: Ankara Üniversitesitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları. No: 400
Serkis, Yı1sufİlyan (1346/1928). Mu'cemu'l-matbu'ilt (I-II), Mısır,
Ferrı1h, Ömer ( 1981 ). Tilrfhu '!-edebi' 1-arabf (I-VI), Beyrut.
-- ---'