Upload
dodat
View
279
Download
8
Embed Size (px)
Citation preview
İHYÂU ULÛMİ'D-DİN İMAM-I GAZÂLÎ
TERCEME: HARUN ÜNAL
VİRDLER KİTABIGÜNDÜZLERİN VE GECELERİN
İHYASININ FAZİLETİ
ÇELİK YAYINEVİ
Virdler Kitabı - İmam-ı Gazali
ISBN: 978-605-5094-95-9
Yayın Danışmanı
Zekeriya Çelik
Mizanpaj
Çelebi Şenel
Kapak Tasarım
Yunus Karaaslan
Baskı-Cilt:
Şenyıldız Yayıncılık
Hediyelik Eşya ve Tekstil San. Tic.Ltd.Şti.
Gümüşsuyu Cad. No.3 K.2 Topkapı/İSTANBUL
Tel: 0 212 483 47 91 Sertifika No: 11964
ÇELİK YAYINEVİTicarethane Sk. No: 19 Cağaloğlu - İstanbul
Tel: +90 (212) 511 28 11 (pbx) Faks: +90 (212) 511 28 12www.celikyayinevi.com
İHYÂU ULÛMİ'D-DİN İMAM-I GAZÂLÎ
TERCEME: HARUN ÜNAL
VİRDLER KİTABIGÜNDÜZLERİN VE GECELERİN
İHYASININ FAZİLETİ
5
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ ................................................................................................. 7
BİRİNCİ BÖLÜM
Virdlerin Faziletleri ........................................................................11VİRDLERİN SAYI VE TERTİBİ .................................................201. Duâlar .......................................................................................... 332. Zikirler ......................................................................................... 353. Kıraat (Kur’an okuma) .............................................................404. Tefekkür ......................................................................................45Gündüzün İkinci Virdi .................................................................50Gündüzün Üçüncü Virdi ............................................................. 53Gündüzün Dördüncü Virdi ......................................................... 57Gündüzün Beşinci Virdi .............................................................. 59Gündüzün Altıncı Virdi ............................................................... 61Gündüzün Yedinci Virdi .............................................................. 63Gecenin Virdleri ............................................................................66Uyku Adabı ..................................................................................... 76HALLERE GÖRE VİRDLERİN DEĞİŞİMİ ............................ 102
İKİNCİ BÖLÜM
GECELERİN İHYA EDİLMESİ ................................................. 119Gece İbadete Kalkmanın Fazileti .............................................. 127Gece İbadetine Kalkmayı Kolaylaştıran Sebepler/Yollar ....... 145Gece İbadetini Kolaylaştıran Bâtınî Sebepler .......................... 149Geceyi Kısımlara Ayırmak ......................................................... 157Faziletli Günler ve Geceler ..........................................................164
7
GİRİŞm
Bismillahirrahmanirrahim
Allah’a sonsuz nimetlerinden dolayı hamd ederiz. Gönülde
kibir ve korkuya yer vermeyecek bir zikirle Allah’ı anarız.
O’na şükrediyoruz. O, dileyen zikretsin, dileyen şükretsin diye
gece ile gündüzü birbirine takipçi kıldı. Hak üzere müjdeci
ve uyarıcı olarak gönderdiği peygamberine, gece-gündüz,
sabah-akşam Allah’a ibadet hususunda cehd ve gayret içinde
herbiri dinin birer yol gösterici ve aydınlatıcı ışık ve yıldızı
olan temiz âline ve kerîm ashabına salât olsun.
Bu duâdan sonra diyeceğim şu ki; Allah Teâla, yeryüzünü
kullarının yararlanabilmesi için yaratmıştır. Fakat bunun
hikmeti yeryüzünün engebeli ve kuytu yerlerinde sabit ol-
maları ve geçici rahatı sağlamaları değildir. Belki onu bu
şekliyle yaratmış olma sebebi; kullarının aslî yurtlarına
götürecek yolculuklarında azık edinsinler, amel ve fazilet
bakımından kendilerine hediyeler biriktirsinler, tuzak ve
tehlikelerinden sakınsınlar diyedir. Ömür, bir geminin
denizde seyri gibi seyreder. İnsanlar bu âlemde yolcudur.
8
Virdler/Duâlar Kitabı
İlk durakları beşik, son durakları ise mezardır. Yurtlarıysa
ya cennet ya da cehennemdir. Ömür, yolculuk mesafesidir.
Yıllar merhaleleri, aylar fersahları,1günler milleri, so-
luklar adımları, ibadeti ise ticari eşyalar olup, zamanlar
ise sermayeleri, şehvetleri ve garezleri; yol kesicileri, kârı
ise; cennette hükümdar ve yüce olan Allah Teâlâ’ya ka-
vuşma feyzidir. Zararı ise; cehennemin alt katmanlarında
Allah Teâlâ’dan uzakta, zincirler kelepçeler ve acıklı azapla
birlikte olmaktır. Soluklanmaların birinde Allah’a itaat ve
ona yakınlaştırıcı bir eylem dışında soluklanma gafletinde
bulunan kişi sonu gelmeyen hasret ve kayıp gününde yüz
çevrilenlerden olur.
Bu büyük tehlike ve korkunç tehlikeyi sezenler bütün
imkan ve gayretleriyle geri kalan ömürlerini Allah rızasını
kazanmak için çalıştılar. Nefsin isteklerini tamamen bırak-
tılar. Ömrün arta kalanını ganimet bellediler. Vakitlerin
tekrarına göre virdlere/duâlara ilişkin görevleri bir düzene
soktular. Cebbâr olan Allah’a yakınlaşmak dileğiyle gece ve
gündüzleri dolu geçirmeye gayret ettiler.
Bu şekilde ibadet ve duâları vakitlere ayırmak ahiret
yolculuğu bilgilerinin önemli alanlarından sayıldı. Bunun
sırrı iki bölümde açıklanabilir:
Birinici Bölüm: Virdlerin/Duâların fazileti, gece ve
gündüz içinde düzeni.
İkinci Bölüm: Geceleri nasıl ihya etmeli, fazileti ve
bununla ilgili konular.
1 Fersah: Çeşitli mesafelerde farklı uzunluk ölçü birimleri bulunan bir uzunluk ölçüsü.
BİRİNCİ BÖLÜMm
11
Virdlerin Faziletlerim
Şüphesiz, olaylara basiret nûru ile bakan gözler, kurtu-
luşun sadece Allah Teâlâ’ya kavuşmakta olduğunu bi-
lir. Allah’a kavuşmanın yolu ise Allah’ı seven ve tanıyan
bir kul olarak ölmekten geçer. Sevgi ve dostluk ise ancak
sürekli sevgiliyi anmak ve buna devam etmekle olur. Ma-
rifet, yani; O’nu tanımak, O’nun nitelikleri ve eylemlerini/
sıfat ve fiillerini devamlı düşünmekle gerçekleşir. Varlıkta
Allah Teâlâ ve eylemleri dışında bir şeyin olmadığını dü-
şünmekle olur. Böylesi bir zikir ve düşünüş ancak dünya
ve arzularını bırakmak, zorunlu ve gerekli olan dışında-
kinden sakınmakla sürdürülebilir. Bütün bunlarsa ancak
gece ve gündüz vakitlerini zikir ve fikir vazifeleriyle geçir-
mekle tamamlanır. Nefse bıkkınlık ve usanç gelince zikir
ve fikirden belirli biri üzerine devam etmeye tahammülü
kalmaz. Bir tek üslup üzere gidip gelince üzerine usanç
ve ağırlık çöker. Allah Teâlâ, nefis kendisi usanmadıkça
onu bıktırmaz. Nefse bir zikirden diğerine, bir çeşidinden
başka bir çeşidine her vakte uygun olarak intikal2 etme
lütfunda bulunur. Bu şekilde intikalle yaptığı işten daha
fazla zevk almasını sağlar. Zevk almakla da ilgisi artar.
2 İntikal: Birinden diğerine geçirme.
12
Virdler/Duâlar Kitabı
İlgisinin devamı ile alışkanlığı devam eder. Bunun için
virdler/duâlar çeşitli kısımlara ayrılır. Böylece zikir ve fi-
kir bütün vakitleri hatta tamamını anmak, düşünmekle
geçer. Şüphesiz nefis doğası gereği dünya zevklerine eğim-
lidir. Mesela, kul zamanının bir kısmını dünyevî işlere ve
mübah zevklere/şehvetlere ayırıp diğer kısmını da ibadet-
lere ayırırsa dünyaya eğimli tarafı rahatlamış olur, bunun
sebebi nefsin kendi doğası gereği dünyaya olan düşkün-
lüğüdür. Bu durumda zaman ayırma eşitlenmiş olur. Bu
eşitlenmeyse hiçbir zaman aynı değerde olmaz. Çünkü
iki taraftan biri olan nefsin doğası bir tarafa tercihlidir.
Çünkü zahir ve batın dünya işleri hususunda birbirine
destek olup kalbi sırf ona istekli hale gelerek diğerinden
soyutlanmaktadır. İbadetlere ve sorumluluğa cevap ver-
meye gelince gönül samimiyetini ve huzurunu ona havale
etmez. Ancak vakitlerinin bir kısmını bunun için ayırır.
Hesapsız cennete varmak isteyen, vakitlerini Allah’a itaat
ile harcasın. İyiliklerinin ağır gelmesini, hayır terazisinin
ağır gelmesini dileyen zaman ve vaktinin çoğunu Allah’a
itaat ve ibadetle doldursun. Biri salih amel diğeri kötü iş
şeklinde karışık davranırsa hali tehlikelidir. Ama umut/
reca kesilmez. Af ise Allah’ın kereminden beklenir. Umu-
lur ki Allah hazinesinden ve bağışıyla onu yüceltir. İşte
bunlar basiret nûru ile bakanlara görünenlerdir. Buna
ehil değilse Allah’ın Resulüne hitabına baksın ve oradan
iman nûrunu edinsin. Allah Teâlâ kullarından kendisine
en yakın olanlarına ve yanında derece olarak en yüksek
olanlarına şöyle der:
13
İmam-ı Gazâlî
ان لك في النهار سبحا طويال ﴿٧﴾ واذكر اسم ربك وتبتل اليه تبتيال ﴿٨﴾
“Çünkü gündüzün sana uzun bir meşguliyeti var.
Hem Rabbinin ismini an. Ve her şeyden kesilerek
O’na yönel.”3
له فاسجد اليل ومن ﴾25﴿ واصيال بكرة ربك اسم واذكر حه ليال طويال ﴿26﴾ وسب
“Sabah akşam Rabbininin adını an (sabah, öğle
ve ikindi namazlarını kıl). Gecenin bir kısmında da
O’na secde et (akşamla yatsı namazlarını kıl). Bir de
O’nu geceleyin uzun bir süre tesbih et (teheccüd
namazı kıl).”4
مس ـح بحمد ربك قبل طلوع الش فاصبر على ما يقولون وسبجود ﴿40﴾ حه وادبار الس وقبل الغروب ﴿39﴾ ومن اليل فسب
“O halde onların laflarına karşı sabret de güneş
doğmadan ve batmadan önce Rabbini hamd ile
tesbih et! (Sabah, öğle ve ikindi namazlarını kıl!). Bir de
gecenin bir kısmında ve secdelerin arkasında onu
tesbih eyle.”5
ـح بحمد ربك حين تقوم واصبر لحكم ربك فانك باعيننا وسبحه وادبار النجوم ﴿49﴾ ﴿4٨﴾ ومن اليل فسب
3 Müzemmil, 73/7-8.4 İnsan, 76/25-26.5 Kaf; 50/39-40.
14
Virdler/Duâlar Kitabı
“Rabbinin hükmüne sabret. Çünkü sen, bizim
nezaretimizdesin. Kalktığın vakit Rabbine hamd
ile tesbih et. Gecenin bir kısmında ve yıldızların
battığı sırada dahi tesbih eyle.”6
ان ناشئة اليل هي اشد وطـا واقوم قيال ﴿6﴾“Muhakkak ki geceleyin uykudan kalkan, tesir
yönünden daha kuvvetli, okumak yönünden daha
mazbuttur.”7
مس ح بحمد ربك قبل طلوع الش فاصبر على ما يقولون وسبلعلك النهار واطراف ـح فسب اليل انائ ومن غروبها وقبل
ترضى ﴿130﴾“O halde, onların dediklerine sabret. Güneş doğ-
madan önce de batmadan önce de Rabbine hamd
ile tesbih et. Gecenin bazı saatlerinde ve gündüzün
etrafında da tesbih et ki, rızaya nail olasın.”8
لوة طرفي النهار وزلفا من اليل ان الحسنات يذهبن واقم الصاكرين ﴿114﴾ ـات ذلك ذكرى للذ ي الس
“Gündüzün iki tarafında (yani sabah, öğle ve ikindi
vakitlerinde) ve gecenin gündüze yakın saatlerinde
(akşamla yatsı zamanında) namazı dosdoğru kıl. Şüp-
hesiz ki (beş vakit namaz gibi) iyi ameller (küçük)
6 Tur; 52/48-49.7 Müzemmil, 73/6.8 Taha, 20/130.
15
İmam-ı Gazâlî
günahları giderir. Bu, düşünen (ve laftan anlayan)
lara bir nasihattir.”9
Sonra bak, kullarından kazananları nasıl ve neyle nite-
lemiş Allah Teâlâ!
ن هو قانت اناء اليل ساجدا وقائما يحذر الخرة ويرجوا رحمة امه قل هل يستوي الذين يعلمون والذين ل يعلمون انما يتذكر رب
اولوا اللباب ﴿9﴾“Yoksa o gece saatlerinde kalkıp secdeye ka-
panan, kıyamda duran, daima vazifesini yapan,
ahiretten sakınan ve Rabbinini rahmetini uman
kimse (asi kafir gibi) olur mu? De ki: Hiç bilenlerle
bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak temiz akıl
sahipleri (düşünüp öğüt alır) anlar.”10
ا تتجافى جنوبهم عن المضاجع يدعون ربهم خوفا وطمعا وممرزقناهم ينفقون ﴿16﴾
“Yanları yataklardan uzaklaşır; korku ve ümit
ile Rablerine duâ ederler ve kendilerine verdiğimiz
rızıklardan (hayra) sarf ederler.”11
دا وقياما ﴿64﴾ والذين يبيتون لربهم سج“Onlar ki, Rablerine secde ediciler ve kaimler
olarak (namaz kılarak) gecelerler.”12
9 Hud, 11/114.10 Zümer, 39/9.11 Secde, 32/16.12 Furkân, 25/64.
16
Virdler/Duâlar Kitabı
هم وبالسحار يهجعون ﴿1٧﴾ ما اليل من قليال كانوا يستغفرون ﴿1٨﴾
“Onlar, gecenin pek azında uyurlardı. Sabahın
erken saatlerinde onlar istiğfar ederlerdi.”13
حين تمسون وحين تصبحون ﴿1٧﴾ فسبحان الل“O halde, akşamladığınız ve sabahladığınız vakit,
Allah’ı tesbih edin (akşam, yatsı ve sabah namazlarını
kılın).”14
ول تطرد الذين يدعون ربهم بالغدوة والعشي يريدون وجهه ما عليك من حسابهم من شيء وما من حسابك عليهم من شيء
فتطردهم فتكون من الظالمين ﴿52﴾“Rablerinin rızasını dileyerek sabah akşam
O’na duâ edenleri yanından kovma. Sana onların
hesabında bir şey yok; onlara da senin hesabından
bir şey yoktur ki; onları (biçareleri) kovup da (ama)
zalimlerden olma.”15
İşte bütün bunlar sana, Allah’a giden yol; vakitleri kontrol
etmek ve devamlı olarak virdler ve zikirlerle o vakitlerin
tamirine çalışmaktır. Bu sır üzerine Peygamber Efendimiz
(sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurur:
مس والقمر والظلة الذين يراعون الش الى الل »أحب عباد الل تعالى« لذكر الل
13 Zâriyat, 51/17-18.14 Rum, 30/17.15 Enâm, 6/52.
17
İmam-ı Gazâlî
“Allah’ın kullarından Ona en sevgili olanları Allah’ı
anmak için güneş, ay ve gölgeleri gözetleyenlerdir.”16
Ve Allah Teâlâ şöyle buyurur:
مس والقمر بحسبان ﴿5﴾ الش“Güneş ve ay hesapla hareket ederler.”17
اء لجعله ساكنا ثم جعلنا ولو ش ل الم تر الى ربك كيف مد الظمس عليه دليال ﴿54﴾ ثم قبضناه الينا قبضا يسيرا ﴿64﴾ الش
“Rabbinin (işine) bakmaz mısın? (Fecirle güneşin
doğuşu arasındaki) gölgeyi nasıl yaymıştır? Dileseydi,
elbet onu sabit yapardı. Sonra biz, güneşi onun
üzerine bir delil yaptık (güneş olmasa gölge bilinmez).
Sonra (güneş doğunca) biz, onu azar azar kendimize
doğru alırız.”18
رناه منازل حتى عاد كالعرجون القديم ﴿39﴾ والقمر قد“Ay’a da menziller takdir ettik. Nihayet (son men-
ziline) döner, eski hurma salkımı gibi eğri olur!”19
وهو الذي جعل لكم النجوم لتهتدوا بها في ظلمات البر والبحر لنا اليات لقوم يعلمون ﴿٧9﴾ قد فص
“Karanın ve denizin karanlıklarında kendileri ile
yolunuzu bulasınız diye sizin için yıldızları yaratan
16 Hadis: Taberanî nakledip İbn-ü Ebî Avfa’nın “Allah’ın kullarının en hayırlısı” lafzıyla rivayet ettiği hadisten isnat bakımından daha sahihtir, dedi.
17 Rahman, 55/5.18 Furkan, 25/45-46.19 Yâsîn, 36/39.
18
Virdler/Duâlar Kitabı
O’dur. Gerçekten biz, bu alametleri, bilenler için beyan ettik.”20
Güneş ve ayın bir hesap üzere seyrinden maksat; sadece düzenli bir manzumenin varolması olmadığı gibi, ışık ve yıldızların yaratılmasında da maksat sadece dünya işlerinde yardımcı olsunlar diye değildir, bunu mutlaka bil. Aksine bunların yaratılışından gaye, vakitlerin takdirinin bilinmesi ve bilindikten sonra da o vakitler içinde Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve ahiret için ibadetle meşgul olmaktır. Allah
Teâlâ’nın şu sözü seni bu anlama götürmektedir:
كر او اراد وهو الذي جعل اليل والنهار خلفة لمن اراد ان يذشكورا ﴿62﴾
“Düşünüp ibret almak veya şükretmek isteyenler
için geceyle gündüzü birbiri ardına getiren yine
O’dur.”21
Yani birini diğeri ardında getirtmektedir ki kişi birinde
kaçırdığını diğerinde elde etsin. Bunun da sadece zikir ve
şükür maksadıyla olduğunu, başka bir gaye gütmediğini
açıklamaktadır. Yüce Allah buyurur:
اية النهار اية اليل وجعلـنا ايتين فمحونا وجعلنا اليل والنهار نين والحساب مبصرة لتبتغوا فضال من ربكم ولتعلموا عدد الس
لناه تفصيال ﴿12﴾ وكل شيء فص“Biz gece ile gündüzü (kudretimize) iki alamet yap-
tık. Sonra gece alametini silip (giderip) Rabbinizden
20 En’âm, 6/97.21 Furkân, 25/62.
19
İmam-ı Gazâlî
(geçim için) bir lütuf aramanız ve yılların sayısını,
vakitlerin hesabını bilmeniz için gündüzün ala-
metini aydınlık yaptık. Biz, her şeyi yerli yerince
beyan ettik.”22
Şüphesiz arzulanan fazl-ı ilahi sevap ve mağfirettir.
Allah’tan güzel başarı ve hoşnutluğunu dileriz.
22 İsrâ, 17/12.
20
VİRDLERİN SAYI VE TERTİBİm
Gündüz virdleri yedi tanedir. Sabahın doğuşundan gü-
neşin doğuşuna kadar bir vird. Güneşin doğuşundan
zevale kadar iki vird. Zevalden ikindi vaktine kadar iki vird.
İkindiden güneş batıncaya kadar iki olmak üzere bir günün
gündüzünde yedi vird vardır.
Gece dört virde bölünür. İki vird akşamdan uyku saatine
kadar, iki vird de gecenin son yarısından fecrin doğuşuna
kadar.
Şimdi her virdin faziletini, görevini ve ilişkili şeyleri
açıklayacağız.
Gündüzün Virdleri:
Birinci vird: Sabahın doğuşundan (fecrin doğuşundan)
güneşin doğuşuna kadar olan vakittir. Bu vakit değerli ve
şerefli bir vakittir. Değerine ve faziletine Allah’ın üzerine
yemin etmesi kanıttır:
س ﴿1٨﴾ بح اذا تنف والص“Ağardığı vakit, sabaha yemin ederim ki…”23
23 Tekvir, 81/18.
21
İmam-ı Gazâlî
Yine Allah (c.c) şöyle buyurur:
مس والقمر حسبانا ذلك فالق الصباح وجعل اليل سكنا والشتقدير العزيز العليم ﴿96﴾
“Sabahı (gece karanlığından) yaran O’dur. Geceleyin
istirahat için, güneşle ay’ı da vakitlerin hesabı için
yaratmıştır. İşte, bütün bunlar güçlü, bilici Allah’ın
takdiridir.”24
شر ومن ﴾2﴿ خلق ما شر من ﴾1﴿ الفلق برب اعوذ قل اثات في العقد ﴿4﴾ ومن غاسق اذا وقب ﴿3﴾ ومن شر النف
شر حاسد اذا حسد ﴿5﴾“De ki: “Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı
bastığı vakit gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen
(büyücü) kadınların şerrinden; bir de hased ettiği
(hasedinin gereğini yaptığı) vakit, kıskancın şerrinden
sabahın Rabbine sığınırım.””25
Allah (celle celâluhu):
ثم قبضناه الينا قبضا يسيرا ﴿46﴾“Sonra (güneş doğunca) biz, onu azar azar ken-
dimize doğru alırız.”26 buyurarak gölgeyi çekişiyle
kudretini izhar eder. Sabah gecenin gölgesinin çekildiği
güneşin nûrunun yayıldığı ve insanların onda tesbih etmeye
yönlendirildiği vakittir.
24 En’âm, 6/96.25 Felâk, 113/1-5.26 Furkân, 25/46.
22
Virdler/Duâlar Kitabı
Şöyle ki:
حين تمسون وحين تصبحون ﴿1٧﴾ فسبحان الل“O halde, akşamladığınız ve sabahladığınız vakit,
Allah’ı tesbih edin (akşam ve yatsı ve sabah namazlarını
kılın).”27
مس ح بحمد ربك قبل طلوع الش فاصبر على ما يقولون وسبلعلك النهار واطراف ـح فسب اليل انائ ومن غروبها وقبل
ترضى ﴿130﴾“O halde, onların dediklerine sabret. Güneş doğ-
madan önce de batmadan önce de Rabbine hamd
ile tesbih et. Gecenin bazı saatlerinde ve gündüzün
etrafında da tesbih et ki, rızaya nail olasın.”28 ve
واذكر اسم ربك بكرة واصيال ﴿25﴾“Sabah akşam Rabbinin adını an (sabah, öğle ve
ikindi namazlarını kıl).”29 buyurur.
Evrâdın Tertibi
Mümin uykudan uyanacağı bir zaman belirlemeli. Uyan-
dığı zaman da Allah’ın zikriyle başlayıp şöyle demesi gerekir:
“Bizi öldürdükten sonra diriltene hamdolsun. Dönüş
O’nadır.”
27 Rûm, 30/17.28 Taha, 20/130.29 İnsan, 76/25.
23
İmam-ı Gazâlî
Elbisesini duâyla giysin.
“Al la hüm me ke sev te nî hâ zes sev be fe le kel ham dü,
es’elü ke min hay ri hî ve hay ri ma su nia le hû ve Eû zü
bi ke min şer ri hî ve min şer ri ma sü nia le hü/Al lah’ım!
Bu el bi se yi giy me yi Sen ba na na sip ey le din. Bun dan do la yı
Sa na ham dol sun. Sen’ den, giy di ğim bu el bi se nin hak kım da
ha yır ge tir me si ni, han gi amaç la ya pıl mış sa bu nun da hay rı nı
di le rim. Al lah’ım! Bun dan do la yı ge le bi le cek kö tü lük ten ve han gi
amaç la ya pıl mış sa bu nun da kö tü lü ğün den Sa na sı ğı nı rım.”30
Elbiseyle Allah’ın emrine uyarak avret mahallini örtmeye
niyetlensin. Riya ve gösterişsiz Allah’a ibadete yardımcı ol-
ması niyetiyle giyinsin. İhtiyacı varsa tuvalete gitsin. Önce
sol ayağını atsın.
Sonra sünnet üzere misvak kullanarak ağzını temizlesin.
Sünnetlerin tümüne uyarak abdest alsın. Abdestini alınca
iki rekât sabah namazı sünnetini evinde kılsın.31 “Allah’ın
elçisi (sallallahu aleyhi vesellem) böyle yapardı.” Bu iki rekâtı
ister evinde ister mescidde kıldıktan sonra İbn-i Abbas’ın
(radıyallahu anh) rivayet ettiği şu duâyı sonuna kadar okur:
“Al lah’ım! Ken di siy le kâl bi min doğ ru yo lu bu la bi le ce ği
bir rah me ti ka tın dan is te rim. Da ğı nık lı ğı mı to par la ya cak,
dü zen siz li ği mi dü ze ne so ka cak rah me ti ni di le rim. Fit ne le rin
ben den uzak laş ma sı nı, di ni min ıs lâ hı nı sağ la yan ke re mi ni
30 E bû Dâvûd ri vâ yet et miş tir. Ay rı ca “ha sen” ola rak Tir mi zî ri vâyet et miş tir. Ebû Sa îd Hud rî’den, “el-Yevm Vel ley le”de Ne saî ri vâ yet et miş tir.
31 Evde kılınan iki rekât sabah namazı, hadisi. Hafsa hadisinden muttafak aleyhtir.
24
Virdler/Duâlar Kitabı
di le rim. Ka yıp la rı mı kont rol al tı na ala bi le ce ğim, ha zır olan
iyi lik le ri mi ken di siy le yük sel te bi le ce ğim ih sâ nı nı di le rim. Böy le ce ame li arın dı ra cak, yü zü mü ak laş tı ra cak, ba na doğ ru yo lu mu il hâm ede cek ve be ni her tür kö tü lük ten mu hâ fa za al tı na ala cak ko run ma nı, hi dâ ye ti ni is te rim.
Al lah’ım! Ba na dü rüst bir îmân, son ra sı kü für ve in kâr ol ma yan ke sin inanç an la mın da bir îmân is te rim ki, bu sâye de hem dün ya ve hem âhi ret ha ya tın da Se nin cö mert-li ği nin şe re fi ne ere yim di le rim.
Al lah’ım! Hü küm ve ri le ce ği sı ra da Sen’ den kur tu luş bek le rim, şehîdlerin ma ka mı nı di le rim. Mut lu ve sa îd kul-la rı nın ya şan tı sı nı is te rim. Düş man la rı na kar şı üs tün lük ve pey gam ber le ri ne ar ka daş lık di le rim.
Al lah’ım! Hâce ti mi ve der di mi sâ de ce Sa na bil di ri yo-rum. Her ne ka dar gö rü şüm za yıf, çı kış yol la rım azal mış, ame lim de kı sır ise, ben o ka dar se nin rah me ti ne muh tâ-cım. Ey her şe ye ve her işe ye ten Rab bim! Ey gö ğüs le re şi fâ da ğı tan Al lah’ım! Na sıl ki sen, de niz ler de fark lı tat lar da ki su la rı bir bi ri ne ka rış ma ma sı nı sağ lı yor san, be ni de Sa îr de ni len ve o tu tuş tu rul muş ce hen nem azâ bı nın ate şin den ko ru ma nı is te rim. He lâk edi ci dâ vet ten ve ka bir fit ne sin den kur tul ma yı Sen ’den bek li yo rum.
Al lah’ım! Ak lı mın ere me di ği ve çö ze me di ğim şe yi, yap ma-sın da za yıf kal dı ğım hiz met ve ame li, ni ye ti min ula şa ma dı ğı ve ar zu mun ere me di ği şe yi Sen’ den di li yo rum. Evet, kul la-rın dan bi ri le ri ne va ad et ti ğin hay rı ve ya ya rat tık la rın dan bi ri si ne ver di ğin iyi li ği di li yo rum. Ar zum ve is te ğim odur. Ey Âlem le rin Rab bi, iş te ben onu is ti yo rum. Ni ye tim ve is-tek le rim on la ra ula şa maz sa da, on la rı di li yo rum.
Al lah’ım! Bi zi doğ ru yu bu lan ve baş ka la rı na da doğ-ru yu gös te ren lerden ey le. Bi zi sa pan lar dan ve baş ka la rı nı
25
İmam-ı Gazâlî
da hak tan sap tı ran lar dan kıl ma. Bi zi düş man la rı na sa vaş açan, şe ri âtı nı ya şa yan dost la rı na ba rış la yak la şan lar dan kıl. Sa na olan sev gi miz le, ya rat tı ğın kim se ler den Sa na itâ at eden le ri se ve lim. Ya rat tık la rın dan Sa na kar şı ge len le re de düş man lık yap mak is te riz.
Al lah’ım! İş te bu, be nim ya ka rı şım ve duâm dır. Ka bul et mek Sen ’den dir. Rab bim! İş te bu be nim gay re tim ve ça-bam dır, an cak da ya nak ve gü ven Sen sin. He pi miz Al lah içi-niz ve O’na dö ne ce ğiz. Güç, kuv vet ve kud ret sa de ce Yü ce ler Yü ce si Al lah’ın dır. O, en mu az zam ve şid det li güç sâ hi bi dir. En doğ ru emir ve yol O’nun gös ter di ği dir. Al lah’ım! O teh dit gü nün den gü ven ce is te rim, o ebe dî olan gün de Se ni gö ren mu kar reb kul la rın la bir lik te cen ne ti ni is te rim. Ki on lar, pek çok rü ku eden ler ve sec de de bu lu nan lar dır. Hem on lar söz-le ri ni de tu tan lar dır. Ger çek ten Sen çok esir ge yen, kul la rı nı kol la yan ve ay nı za man da di le di ği ni ya pan sın.
Al lah’ım! Sen mü nez zeh sin, Se ni tak dîs ve tenzîh ede-rim. Sen iz zet el bi se si ni giy din ve hep şe ref ve say gın lı ğı emir bu yur dun.
Al lah’ım! Sen her tür lü ek sik lik ten uzak sın. Çün kü, Sen aza met ve ke ra met le lü tuf ve ik râm da bu lu nan sın.
Al lah’ım! Sen her tür lü ek sik lik ten be ri sin. Ey tes bih sa de ce ken di si için lâ yık ve ge rek li olan Rab bim! Sen çok Yü ce sin, se ni tenzîh ede rim. Ey fa zî let ve bol ni met, ih sân ve ke rem sâ hi bi Rab bim! Se ni tak dîs ede rim. Ey iz zet ve ke rem sâhi bi Rab bim! Se ni tenzîh ede rim. Ey her şe yi il miy le bi len ve sa yan Rab bim! Sen çok Yü ce sin, se nin üze rin de bir yü ce var lık yok tur.
Al lah’ım! gön lüm de nûr is te rim, kab rim de nûr ve ay dın lık is te rim, ku lak la rım doğ ru yu din le ye rek nûr lan sın is te rim, göz le rim hak kı ve doğ ru yu gö re rek göz nû rum ay dın lan sın di le rim. Saç la rı mın se nin uğ run da nûr lan ma sı nı di le rim.
26
Virdler/Duâlar Kitabı
Te ni min Se nin yo lun da ay dın la nıp nur lan ma sı nı di le rim. Et le ri min nur lan ma sı nı, ka nım da se nin ila hî nûru nun do-laş ma sı nı is te rim. Ke mik le ri min Se nin nûrun la güç le ne rek ibâ det ede bil me mi is te rim. Önü mün Se nin hi dâ ye tin le nûr-lan ma sı nı, ar kam da Se nin İlâ hî nûru nun var lı ğı nı, sa ğım da Se nin nûru nu ve so lum da Se nin nûru nu di le rim Rab bim! Al lah’ım! Nûru nu, hem de ar tır mak su re tiy le nûru nu is te rim. Ar tır nûru nu Rab bim! Ba na nûr ver is te rim. Be ni bü tü nüy le nûr ile ku şat ma nı di le rim.32
Sonra mescide gitmek üzere evden çıkar. Mescide çıkış
duâsını unutmaz.
Câmi ve mescide gitmek için evden çı kar ken şöy le duâ
edil me li dir:
32 Tir mi zî ri vâ yet et miş ve “ğa rip tir” de miş tir. An cak bu ra da ki fark lı dır. Bu fark lı-lık lar Ta be ra nî’nin “Duâ” ki ta bın da yer al mak ta dır.
27
İmam-ı Gazâlî
“Al lah’ım! Kal bi me nûr in dir, di lim den nûr söy let, ku-
lak la rı ma nûru din let. Göz le ri me doğ ru yu, ay dın lı ğı gös ter.
Ar dım da nûru bı rak, önü mü nûr lan dır. Üs tüm den de ay-
dın lı ğı nı ve nûru nu esir ge me.”33
Ay rı ca şöy le de duâ edi lir: “Al lah’ım! Se nin üze rin de
hak kı olan ve bu hak la is te yen le rin adı na Sen’ den is te rim.
Şu an da Sa na doğ ru yü rü yüp ge len adım lar adı na Sen ’den
be ni ko ru ma nı di le rim. Ben çı kar ken, her han gi bir kö tü ni-
yet le ve ya bir şı ma rık lık edâ sıy la, bir gös te riş mak sa dıy la,
duy sun lar ve gör sün ler di ye çık ma dım. Se nin ga za bın dan
sa kı na rak evim den çık tım. Se nin rı zânı ve hoş nut lu ğu nu
ka zan mak için çık tım. Sen den di le ğim, be ni ce hen nem
ate şin den ko ru man, günâhları mı da ba ğış la man dır. Çün kü
günâhları Sen ’den baş ka kim se ba ğış la ya maz. An cak Sen
ba ğış lar sın, Rab bim!”34
Ki şi, her han gi bir ih ti yaç için evin den çı kın ca şöy le de-
me li dir:
“Al lah’ın adıy la evim den ay rı lı yo rum. Rab bim, zul met-
mek ten, zul me uğ ra mak tan, câ hil ce dav ran mak tan ve ba na
kar şı câ hil ce dav ra nıl mak tan Sa na sı ğı nı rım.”35
“Bis mil la hir rah mâ nir ra hîm, Lâ hav le ve lâ kuv ve te il lâ
bil la hi l-A liy yi l-A zîm. Bis mil la hi et te ka la nü Allah/Rah mân
ve Ra hîm olan Al lah’ın adıy la. Al lah’ın gü cü ve kud re ti üze-
rin de hiç bir güç ve kud ret yok tur. Al lah yü ce ler yü ce si dir
ve en ulu dur. Al lah’ın adıy la, Al lah’a da ya nıp gü ven dim.”36
33 İbn Ab bas’tan Bu hâ rî ve Müs lim ri vâ yet et miş tir.34 “Ha sen” bir is nad la Ebû Sa îd Hud rî’den ri vâ yet olun muş tur.35 Üm mü Se le me’den Ebû Dâ vûd ri vâyet et miş tir. Ay rı ca İbn Mâce, Ne saî ve Tir-
mi zî ri vâ yet et miş tir. Tir mi zî, “ha sen sa hîh” di yor.36 E bu Hü rey re’den İbn Ma ce ri va yet et miş tir. Ha dis za yıf tır.
28
Virdler/Duâlar Kitabı
Ki şi, câ mi ye ya da mes ci de ulaş tı ğın da, tam mes ci de
gi re ce ğin de şu duâyı oku ma lı dır: “Al la hüm me sal li alâ Mu-
ham med’in ve alâ al-i Mu ham med’in ve sel le me. Al lâ hüm-
meğ fir lî câ mia zü nû bî vef tah lî eb vâ be rah me ti ke/Al lah’ım!
Mu ham med’e ve Mu ham med’in ehl-i bey ti ne sa lât ve se lâm
ol sun. Al lah’ım! Tüm günâhları mı ba ğış la. Be nim için rah-
me ti nin tüm ka pı la rı nı aç.”37
“Al lah’ım! Ka tın dan kal bi me yol gös te ren ve hak ka yö-
nel ten bir rah met ver me ni is te rim...”38
Namaza hızlı adımlarla değil vakarla ve sükûnetle yürü-
yerek gider.39 Bu hususta haber vardır. Parmaklarını birbi-
rine geçirmesin. Mescide girince sağ ayağını mescide giriş
duâsıyla atsın. Müsait görürse mescidin ilk safına geçsin.
İnsanların omuzları üzerinden geçmesin ve izdihama sebep
olmasın. Sonra evinde kılmamışsa sabahın iki rekât sünnetini
kılsın. Ardından duâlarla meşgul olsun. Sabahın sünnetini
kılmışsa iki rekât tahiyyetü'l-mescid namazını kılsın. (Şafiî
mezhebine göre)40 Sonra cemaati beklesin. En güzeli ve hoş
görüleni sabah ışıyıncaya kadar cemaatle olmaktır. Allah’ın
elçisi (sallallahu aleyhi vesellem) sabah karanlığı bitene kadar
kalırdı.41 Genel olarak namazda cemaati terk etmek uygun
37 Tir mi zî ve Hz. Fâtı ma’dan İbn Mâ ce ri vâ yet et miş tir. Tir mi zî, “ha sen” ol du ğu nu söy le mek te dir. İs na dı mut ta sıl de ğil dir. Ebû Hu meyd ve ya Ebu Useyd’den Müs lim ri va yet et mek te dir. Ay rı ca, Ebû Dâ vûd ri vâ yet et miş tir. La fız lar fark lı dır.
38 Bu ha dîs duâ bö lü mün de de geç ti.39 Sükunetle namaza gitme hadisi. Ebû Hureyre hadisinden Muttafak aleyhtir.40 Hanefilerde Sabah namazı vaktinde nafile ibadet olarak sabahın sünnetinden
başka namaz kılınmaz. Ancak kaza namazı kılınır.41 Sabah ışıyıncaya kadar hadisi. Hz. Âişe hadisinden Muttafakun aleyhtir. (Hane-
filerde güneş doğmadan biraz öncesine kadar tehiri daha makbuldür.)
29
İmam-ı Gazâlî
olmaz, özellikle de sabah ve yatsı namazlarında. Bu iki vaktin
fazlasıyla fazileti vardır. Enes b. Malik (radıyallahu anh) Allah’ın
Resulünden rivayet eder:42 Sabah namazı için şöyle buyurur:
الة كان له بكل ه إلى المسجد ليصلي فيه الص أ ثم توج »من توضخطوة حسنة ومحي عنه سيئة والحسنة بعشر أمثالها، فإذا صلى مس كتب له بكل شعرة في جسده ثم انصرف عند طلوع الشحى كتب ة مبرورة فإن جلس حتى يركع الض حسنة وانقلب بحجله بكل ركعة ألفا ألف حسنة، ومن صلى العتمة فله مثل ذلك
وانقلب بعمرة مبرورة«“Kim abdest alır sonra namaz kılmak için mes-
cide yönelir, orada namazını kılarsa, o kimsenin
her adımı için bir sevap vardır. Seyyiatını43 yok
eden sevap on katıyladır. Namazı kılıp sonra güne-
şin doğuşunda geri dönerse vücudundaki her tüye
karşılık ona bir sevap yazılır. Ve bu sevabı mebrur44
hacca kalbedilir45. Eğer duha namazını kılana kadar
oturursa her rekât için bir milyon sevap yazılır.
Kim yatsı namazını mescidde bu şekilde kılarsa
o kimseye de daha önce de söylediğimiz sevabın
aynısı verilmekle beraber Allah nezdinde mebrur
bir umre sevabına kalbedilir.”
42 Bu anlatılan biçiminde bir aslına rastlamadım. Ancak Beyhâkî’nin “İmân’ın şubeleri’nde Enes’in hadisinden ve “kim mağrib (akşam) namazını cemaatle kılarsa ona mebrur bir hac ve makbul bir umre sevabı vardır.” şeklinde geçer.
43 Seyyiat: Kötülük, günahlar, suçlar.44 Mebrur: Hayırlı. Makbul. Beğenilmiş.45 Kalb etme: Değiştirme, dönüştürme. Bir halden diğer bir hale çevirme.
30
Virdler/Duâlar Kitabı
Selef, fecrin doğuşundan önce mescide girerdi. Tabiin-
den bir adam şöyle der:
“Fecirden önce mescide girdiğimde Ebû Hüreyre’yi
gördüm. O, benden erken gelmişti. Bana şöyle dedi: ‘Karde-
şimin oğlu, niçin bu saatte evinden çıktın?’ ‘Sabah namazı
için’ dedim. Şöyle dedi;46 ‘Sana müjde, biz, bu saatte evden
çıkışımızı mescidde oturuşumuzu Allah yolunda yapılan bir
gaza derecesinde sayardık.’ Ve Ebû Hüreyre ardından şöyle
dedi: ‘Allah’ın elçisiyle (sallallahu aleyhi vesellem) birlikte yapılan
bir gaza gibi sayardık.’ ”
Hazreti Ali (radıyallahu anh)’den gelen rivayette ise şöyle
anlatılır:47
“Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) geceleyin ona geldiğinde
O ve Fatıma (radıyallahu anh) uyumaktaydı. Resulullah ‘Namaz
kılmıyor musunuz?’ dedi. Ali: ‘Ya Resulullah, nefislerimiz
Allah’ın (kudret) elindedir. Diriltmek istediğinde diriltir.’
dedim. Döndü gitti. Giderken dövünerek şöyle dediğini işittim:
نسان اكثر شيء جدل ﴿45﴾ وكان ال‘İnsan ise, münakaşa etmeye her şeyden fazla
düşkündür.”48”
İki rekât sabah namazı sünneti ve duâsının ardından
namaza kalkana kadar istiğfar ve tesbihle meşgul olmalı
yetmiş defa şöyle demelidir:
الذي ل إله إل هو الحي القيوم وأتوب إليه »أستغفر الل
46 Bu hadisin aslına rastlamadım.47 Bu hadis muttafekun aleyhtir.48 Kehf, 18/54.
31
İmam-ı Gazâlî
“Hay ve Kayyum (her şeyi koruyan), kendisin-
den olmayan Allah’tan af dilerim. Tövbe O’nadır.
Allah’ı tesbih eder.”
Ve yüz defa da şu zikri söylemelidir:
أكبر والل ول إله إل الل والحمد لل ة( وسبحان الل )سبعين مرة(« )مائة مر
“O’na hamd ederim. Allah’tan başka tanrı yok
ve Allah en büyüktür.”
Sonra namazın batın ve zahir adabının tümüne uyarak
farzı kılar. Namazını bitirince açıklayacağımız üzere güneşin
doğuşuna kadar Allah’ı zikirle meşgul olarak oturur. Zira
Allah Resulü şöyle buyuruyor:
تعالى فيه من صالة الغداة إلى »لن أقعد في مجلسي أذكر اللمس أحب إلي من أن أعتق أربع رقاب« طلوع الش
“Sabah namazını kıldığım yerde güneş çıkıncaya
kadar Allah’ı zikretmem, benim için dört köleyi
âzâd etmekten daha sevimlidir.”49
Rivayete göre Peygamberimiz sabah namazını kıldığı
zaman seccadesinin üzerinde oturur, ta güneş doğuncaya
kadar kalmaya devam ederdi.50
Rivayet bazılarında ise şöyle gelmiştir; “Güneş doğduk-
tan sonra iki rekât namaz kıldı.” Böyle yapmanın fazileti
hakkında sayısızca hadis ulaşmıştır.
49 Ebû Dâvud, Enes’den rivayet etmiştir.50 Müslîm, Cabir bin Semurre’den Tirmizî, Enes’den rivayet etmişlerdir.
32
Virdler/Duâlar Kitabı
Hasan-ı Basri rivayetine göre Allah’ın Resulü (sallallahu
aleyhi vesellem) Rabbinin rahmetinden bahsederken bunun
gibi Rabbinin şöyle söylediğini de zikrediyordu:
»يا ابن آدم اذكرني بعد صالة الفجر ساعة وبعد صالة العصر ساعة أكفك ما بينهما«
“Ey Âdemoğlu! Sabah namazından sonra bir
saat beni zikreyle. İkindi namazandan sonra da
bir saat… Bu durumda bu iki namazının arkasında
(maddeten ve manen) sana kâfi geleyim. Seni korumuş
olayım.”51
Bu zikrin fazileti bu şekilde bilindiği zaman kişi sabah
namazından sonra oturmalı, güneş doğuncaya kadar hiç
konuşmamalı, hatta en beğenilir olanı, güneş doğuncaya
kadar görevi sadece şunlar olmalıdır:
1. Duâlar,
2. Zikirler,
3. Kur’an okumak,
4. Tefekkür.
51 İbni Mübârek, mürsel olarak rivayet buyurmuştur.
33
1. Duâlarm
Namazı selam verip bitirdikten sonra şöyle demesi uy-
gundur:
د وسلم، اللهم أنت د وعلى آل محم »اللهم صل على محمالم بالس ربنا حينا الم الس يعود وإليك الم الس ومنك الم الس
كرام« الم تباركت يا ذا الجالل وال وأدخلنا دار الس“Ey Allah’ım! Muhammed (aleyhisselam)’a ve onun
âline salat et. Ve onları her türlü eksiklikten emin
kıl. Ey Allah’ım! Sensin selâm. Sendendir selâm.
Ve selâm sana dönecektir (veya dönüyor). Ey Rabbi-
miz! Bizi selâm ile dirilt. Bizi selâm evine (cennete)
dahil et. Ey ikram ve celâl sâhibi! Sen müşriklerin
dediğinden yücesin.”
Bu duâyı okuduktan sonra Allah Resulünün duâsının
başlangıcında söylediği gibi o da şu şekilde söylenmelidir:
ل وحده الل إل إله ل اب الوه العلى العلي ربي »سبحان شريك له له الملك وله الحمد يحيي ويميت وهو حي ل يموت أهل النعمة بيده الخير وهو على كل شيء قدير، ل إله إل الل
34
Virdler/Duâlar Kitabı
ول نعبد إل إياه مخلصين والفضل والثناء الحسن ل إله إل اللين ولو كره الكافرون« له الد
“Kullarına bolca hibede bulunan en yüce ve
mutlak yücelik sahibi olan Rabbim, her türlü ek-
siklikten münezzehtir. Allah’dan başka mâbud yok.
Tektir. O’nun ortağı yoktur. Mülk O’nundur. Hamd
O’nun. O diriltir öldürür, hiç ölmeyen diri ancak
O’dur. Hayır O’nun elindedir. O her şeye kadirdir.
Allah’tan başka mâbud yoktur. Nimetin ve güzel
senânın sahibi ve layıkı O’dur. Allah’tan başka
mâbud yoktur. Biz ancak O’na ibadet ederiz. İtaa-
timizi ihlas ile ancak O’na yaprız. Velev ki, kafirler
böyle yaptığımızdan hoşlanmasalar dahi.”52
Bu duâları okuduktan sonra bildiği ve ezberlediği duâları
okur. Hangi duâ kalbini inceltir ve hafif gelirse istediği
duâyı ezberler.
52 Bezzar, Abdurrahman bin Avf ’tan rivayetle.
35
2. Zikirlerm
Bu zikirler birkaç kelimeden ibarettir. Bu zikirlerin tek-
rarı hakkında birçok faziletin olduğu söylenegelmiş-
tir. Tekrarlanan zikirler ise; tekrarında fazilet bulunan ke-
limelerden ibaret olup burada onlardan uzun uzadıya söz
etmeyeceğiz. Bunlardan her birinin en az üç veya yedi, en
fazla yüz ya da yetmiş kez tekrarlanması gerekir. Ortası ise
on kere tekrarlamaktır. Ama herkesin vaktinin müsaitliği
ölçüsünde tekrarlanması uygundur. Fazla tekrarın fazileti
fazladır. Orta dereceden maksada en uygun olanı on kere
tekrardır. Devamı sağlamak için en münasibi budur. Az da
olsa en hayırlı iş devamlı olandır. Çoğuna alışmak müm-
kün olmayan her işten azı devamlı olmak kaydıyla daha
faziletlidir. Aralıklı olmakla birlikte tesir bakımından çok
olanı daha etkilidir. Sürekli olup az olan işin misali; kesin-
tisiz yere düşen yağmur damlalarıdır. Sonunda yerde bir
çukur meydana getirir. Taşın üzerine bile düşse aynı tesiri
yapar. Çünkü devamlıdır. Çok olup birbirinden kopuk olan
işe misal ise: ayrı ayrı bir veya birkaç defada birbirinden
uzak vakitlerde dökülen su olup bu döküldüğü yerde açık
bir etki bırakmaz. Bu on cümle ise şöyledir:
36
Virdler/Duâlar Kitabı
Birincisi:
وحده ل شريك له له الملك وله الحمد يحيي »ل إله إل اللويميت وهو حي ل يموت بيده الخير وهو على كل شيء قدير«
“Allah’tan başka ilah yoktur. O tektir. O’nun ortağı
yoktur. Mülk O’nundur, Hamd O’nadır. Yaşatır ve öldürür.
Hayy ve ölümsüzdür. Hayır onun elindedir. O’nun gücü
her şeye yeter.”
İkincisi:
أكبر ول حول ول والل ول إله إل الل والحمد لل »سبحان الل العلي العظيم« ة إل بالل قو
“Allah müşriklerin dediklerinden münezzehtir. Hamd
O’nadır. O’ndan başka ilah yoktur. O en büyüktür. Tevbe
ve ibadete yöneliş ancak güç ve kuvveti yüce ve büyük olan
Allah’a aittir.”53
Üçüncüsü:
وح« وس رب المالئكة والر »سبوح قد“Allah, her kötülükten münezzehtir, her noksandan
berîdir. Meleklerin ve ruhun Rabbidir.”54
53 Neseî, İbni Hibbân ve Hakim, sahih bir senedle Ebû Said el Hudri’den rivayet etmişlerdir.
54 Müslîm, Hz. Âişe’den rivayetle.
37
İmam-ı Gazâlî
Dördüncüsü:
العظيم وبحمده« »سبحان الل“Yüce olan Allah’ı her noksandan tenzih ederim. Hamd
O’na mahsustur.”55
Beşincisi:
القيوم الحي هو إل إله ل الذي العظيم الل »أستغفر التوبة« وأسأله
“Kendisinden başka tanrı olmayan büyük Allah’a istiğ-
far ederim. O Hayy’dır; Kayyum’dur. O’ndan bağışlanma
dilerim.”56
Altıncısı:
»اللهم ل مانع لما أعطيت ول معطي لما منعت ول ينفع ذا » الجد منك الجد
“Ey Allah’ım! Senin verdiğini yasaklayıp engelleyecek
hiç kimse olamaz. Senin yasakladığını da verecek kimse
olamaz. Senin nazarında servet (veya işler, gayretler)
sahibine hiç bir faydası dokunamaz. Rızık sendendir.”57
55 Müslîm ve Buhâri, Ebû Hureyre’den.56 El Müstağfirî, Muaz bin Cebel’den.57 Gazali bu duânın namazlardan sonra okunmasını ve rükûda söylenmesini zik-
reden rivayetin varolduğunu söylüyor.
38
Virdler/Duâlar Kitabı
Yedincisi:
الملك الحق المبين« »ل إله إل الل“El-Mübîn, El-Hak, El-Melik olan Allah’tan başka ilah
yoktur.”58
Sekizincisi:
في ول الرض في شيء اسمه مع يضر الذي ل الل »بسم ميع العليم« ماء وهو الس الس
“Yerde ve gökte onun ismiyle birlikte herhangi bir şeyin
zarar veremeyecek olan Allah’ın adı ile başlarım. En ince
ayrıntısına kadar bilen ve işiten O’dur.”59
Dokuzuncusu:
ي د عبدك ونبيك ورسولك النبي الم »اللهم صل على محمم« وعلى آله وصحبه وسل
“Allah’ım kulun, nebin ve resulün olan ümmi Peygam-
ber Muhammed’e, âline ve ashabına bereket ve rahmetini
bağışla, esenlik ver. Ve onları istenmeyen kötülüklerden
emin kıl.”60
58 El Müstağfiri “Duâlar” bahsinde, Hatib ise “Raviler” bahsinde İmam Malik’ten rivayet etmişlerdir.
59 İbni Hibban ve Hâkim ‘sahih’ bir senedle Hazreti Osman’dan rivayet etmişlerdir.60 Ebû Kasım Muhammed bin Abdülvahid el Gafıkı “Kur’an Faziletleri” hakkında
İbni Ebû Evfa’dan rivayet etmiştir.
39
İmam-ı Gazâlî
Onuncusu:
جيم رب أعوذ بك من يطان الر ميع العليم من الش الس »أعوذ باللياطين وأعوذ بك رب أن يحضرون« همزات الش
“Kovulmuş şeytanın şerrinden, işiten ve bilen Allah’a
sığınırım. Ey Rabbim! Şeytanın vesveselerinden sana
sığınırım. Şeytanların etrafımı çepeçevre sarıp beni sap-
tırmalarından sana sığınırım.”61
Bu on cümlenin, her biri on defa tekrarlandığında yüz
tekrara varılmış olur. Buysa bir tek zikri yüz defa tekrarlan-
masından efdaldir. Çünkü bu cümlelerin her biri eş değer
fazilete sahiptir. Kalp ise, her birinden ayrı bir zevk alır ve
etkilenir. Nefiste ise bir cümleden diğerine geçişte ayrı bir
dinlenme ve bıkkınlıkları emin olma imkanı vardır.
61 Tirmizî, Mak’al bin Yasar’dan rivayet etmektedir.