36
BALIĞIN KRALI GERÇEKTEN BARBUN MU? JÜLİDE ATEŞ’İN FAVORİSİ ALAÇATI YAT MİSAFİRLİĞİNİN İNcELİKLERİ ALAÇATI GEcELERİNDE NE GİYEcEKSİNİZ? SAYI 4 / TEMMUZ 2014 / ÜcRETSİZ KITE İLE UÇMAK MI SÖRFLE DALGALANMAK MI?

Alaçatı+ temmuz sayısı

Embed Size (px)

DESCRIPTION

 

Citation preview

Page 1: Alaçatı+ temmuz sayısı

BALIĞIN KRALI GERÇEKTEN BARBUN MU?

JÜLİDE ATEŞ’İN FAVORİSİ ALAÇATI

YAT MİSAFİRLİĞİNİN İNcELİKLERİ

ALAÇATI GEcELERİNDE NE GİYEcEKSİNİZ?

SAYI 4 / TEMMUZ 2014 / ÜcRETSİZ

KITE İLE UÇMAK MI

SÖRFLE DALGALANMAK MI?

Page 2: Alaçatı+ temmuz sayısı

2

Page 3: Alaçatı+ temmuz sayısı

3

SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜTuba [email protected]

İMTİYAZ SAHİBİCasa Blanca Yayıncılık adınaTuba Parlak

BASIMDünya Yayıncılık A.Ş.100. Yıl Mah. Hüseyin Karaarslan Cad. Bağcılar/İstanbulTel: (212) 440 24 24

KATKIDA BULUNANLARSibel Arna, Ali İnceoğlu, İlker Metin, Esra Parlak, Barış Selamioğlu

REKLAM REZERVASYONTuba [email protected]

EDİTÖRHanife Yaş[email protected]

TASARIM/UYGULAMASinem Fırtı[email protected]

YAYIN KOORDİNATÖRÜZ. Deniz [email protected]

* Alaçatı+, bir Casa Blanca Yayıncılık yayınıdır.* Bu yayında yer alan yazı ve fotoğrafların tüm hakları kredi sahiplerine veya Alaçatı+’a aittir. İzinsiz alıntı yapılamaz.* Tüm yazı ve görsellerden imza sahibi sorumludur. İlanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir.

T emmuz sayımızın dopdolu içeriğinden bahsetmeden önce 10 Haziran’da Alaçatı+ dergimizin İstanbul lansmanına ev sahipliği

yapan Kydonia restoranın sahibi Aslı Pasinli’ye ve desteğini bizden esirgemeyen Zarakol İletişim Hizmetleri’ne teşekkür etmek isteriz. Dostlarımızın ve Alaçatı severlerin biraraya geldiği gecede eşsiz Ege lezzetlerini tadarken tabii ki konuşulan tek konu Alaçatı ve yaz sezonuydu.

Evet, özellikle geçen hafta Ramazan’ın başlamasıyla birlikte pek çok tatil merkezinde canlılık azaldı. Ama Alaçatı’da hayat, beklentinin aksine kaldığı yerden devam ediyor. Müdavimleri burayı hiç yalnız bırakmıyor. İşletmeciler de öyle...

Bilindik mekanların yanı sıra yeni isimler de göze çarpıyor. Mesela MaNCaR restoran bunlardan biri. Genel Energy kurucu ortağı ve İcra Kurulu Başkanı Mehmet Sepil’in, İzmirli işadamı Cevat Akgerman ve Hayal Kahveleri, Lacivert, Zarifi ve Osmani’nin kurucusu Fehmi Yaşar ile birlikte açtığı MaNCaR, misafirlerine Michelin Yıldızlı şef Daniel Lopez’in tasarladığı özel lezzetler sunuyor. Restoranın daha ayrıntılı bilgisini sayfalarımızda bulabilirsiniz.

Laf yemekten açılmışken, bu ay öne çıkan haberlerimizden biri Alaçatı’nın balıklarıyla ilgili. Balık tutkunu Ali İnceoğlu’nun hazırladığı yazıda Alaçatı’nın balık çeşitlerini, ‘taş’ta kıyasıya devam eden mezatta neler olduğunu ve bu balıkları hangi restoranlarda yiyebileceğinizi okuyabilirsiniz.

Yazının başında Alaçatı’da hayatın kaldığı yerden devam ettiğini söylemiştik. İşte bunun bir diğer kanıtı da, bu ay 4 Temmuz’da ünlü piyanist İdil Biret’in açılış konseriyle başlayacak olan Alaçatı Piyano Festivali. Ağustos ayında da devam edecek festivale Burçin Büke, Wolfgang Manz, Mizuka Kano ve Ezgi Serim gibi pek çok önemli isim katılacak.

Bu ayki sayımızın dosya konusunuysa isimleri Alaçatı’yla bütünleşmiş olan iki spor dalına ayırdık: Windsurf ve kitesurf. Özellikle bu sporlara yeni başlayacaklar için pek çok önemli bilgiyi bulabileceğiniz haberde, Alaçatı’daki sörf okullarının detaylı bilgileri de mevcut.

Her ay olduğu gibi bu ayki yatçılık, dekorasyon ve moda sayfalarımızda Alaçatı’da işinize yarayabilecek pek çok öneri var. Moda yazarımız Sibel Arna köşesinde, beş maddede Alaçatı gecelerinin giyinme adabını anlattı. Yatvirini.com ise sizler için tekne misafirliğine giderken dikkat etmeniz gerekenleri madde madde sıraladı.

Keyifli okumalar dileğiyle...

Alaçatı’da hayat durmuyor

İÇİNDEKİLER

Jülide Ateş’in gözünden

Alaçatı

6

Bu yemek isimlerini bilen var mı?

26

Yat misafirliğine gitmeden mutlaka okuyun

32

Gece çıkarken bunları giyin

Genco Gülan’ın

yüzen taşları

14

22

Alaçatı’daalışverişfırsatları

28

AYLIK SEYAHAT DERGİSİ SAYI 4 / TEMMUZ 2014

EGE 4

5

EGE 45

EGE 45

EGE 45

EGE 45

EGE 45

EDİTÖRDEN

İLETİŞİMAltıntepe İstasyon Yolu No:3 Maltepe/İstanbul Tel: (549) 653 25 26 / (549) 651 25 26

Page 4: Alaçatı+ temmuz sayısı

44

TARLADAN

LEZZETLER

Şef Yılmaz Öztürk iyi, temiz ve

adil yemeğe inancını Ege’nin

bereketiyle birleştirip sebze ve

meyvelerini tarlasında yetiştiriyor.

Yaz menüsündeki soğuk yeşil

domates çorbası, kök sebze salatası

gibi lezzetleri kaçırmayın.

www.lescargot.com.tr

(232) 716 67 00

SELFIE’NİZİ

GÖNDERİN

Biz maskotumuzla ilk selfie’yi

çektik. Siz de Alaçatı

maceralarınızı anlatan

selfie’lerinizi

[email protected]

adresine gönderin,

yayınlayalım!

ÖZEL KİTAPLARIN DÜNYASIKeyfekeder Kitap vs... size yüksek müzik eşliğinde ‘tedabür’ değil, kahvenizi içerken özel seçilmiş kitapların dünyasına

davet ediyor. Yeni çıkanlar, sanat, dekorasyon, denizcilik, çocuk kitapları gibi geniş kitap koleksiyonu ve tasarım

ürünleri mevcut. (232) 716 06 77 www.keyfekederalacati.com Facebook:Keyfederk-itapvs

temmuzdaNeLeR OLuYOR

SAINT MARY

YATÇILIK’LA

ÇEŞME’Yİ TURLAYIN

Saint Mary Yatçılık, günlük ada turları,

özel turlar, gece turları ve özel organi-

zasyonlarınıza ev sahipliği yapıyor.

Turlarda yemek opsiyonu olarak barbekü

ve açık büfe alternatifleri bulunuyor.

(532) 474 35 26 ya da (532) 774

90 73. saintmarycesme@

gmail.com

Page 5: Alaçatı+ temmuz sayısı

5

BİR DENİZ, İKİ YAKA, TEK SOFRAAlaçatı Port Marina’da 5. yılını

kutlayan Kydonia’da, Girit ve diğer

adalardan gelip Alaçatı ve Ayvalık’a

yerleşmiş Türklerin aile reçetelerinden

oluşturulan menüsü ve 70 çeşit Ege

mezesi var. Soul Group bünyesindeki

Kydonia, İstanbul Kuruçeşme’de yaz-kış, Alaçatı’da yazın hizmet

veriyor. (232) 716 07 65

GÜNcEL

KAPARİ

BAHÇE’DE

KEYİFLİ SAATLER

Hacımemiş’te zeytin ağaçlarının

altındaki ferah bahçesi ve barıyla öne

çıkan Kapari Bahçe’nin menüsündeki

Güneşte Kurutulmuş Ahtapot, Karides

Saganaki, Yunan Usulü Musakka,

Santorini Fava, Sakızlı Panna Cot-

ta’dan mutlaka tatmalısınız.

(232) 716 06 74

FARKLI

TASARIMLARIN

BULUŞTUĞU NOKTA

Hacımemiş’te tarihi fırın binasında yer

alan Bazen@Alaçatı’da farklı sanatçı ve

tasarımcının ürünlerini bulmak

mümkün. Mücevherde Urart, Zeynep

Erol ve Alef’in işleri, seramikte Birsen

Canbaz, cam heykelde Feleksan

Onar, bronz heykelde Tina Varon,

Odun Design, Mesele ve

Zeytin öne çıkıyor.

Page 6: Alaçatı+ temmuz sayısı

6

RÖPORTAJ

A laçatı’yla ilk tanışmanız nasıldı? Birinin tavsiyesiyle mi gittiniz?

Uzun yıllar İzmir’de yaşadığım için bir İzmirli olarak Alaçatı’yı zaten biliyordum. Ancak o zamanlar hayatımızda yoktu. Alaçatı’nın henüz kıymetinin bilinmediği dönemlerdi. Çok sık gitmesek de enerjisini hep severdim.

Nasıl bulmuştunuz o zamanlar Alaçatı’yı? Size nasıl hissettirmişti?

Alaçatı bence içine girer girmez sizi başka bir evrene davet ediyor. Kokusu, dokusu, renkleri... Sanki bu dünyaya ait değilm-işçesine... Naif ve insana özgü çok güzel detayları barındırıyor.

Şimdi Alaçatı’ya baktığınızda gelişimini ve değişimini nasıl görüyorsunuz? Bunlar arasında sizi çok mutlu eden ya da rahatsız eden detaylar var mı?

Olumlu ve olumsuz yönleri var tabii. Alaçatı yerlilerinin, yani esas sahiplerinin sıkışmış ve bir anlamda istila edilmiş halleri beni üzüyor. Alaçatı’yı Alaçatı yapan oranın yerlisi. Köylüsü, balıkçısı, çiftçisi... Onların ürettiklerini yiyip mutlu oluyoruz, taş evlerinde

Jülide Ateş’i kimileri Türkiye Güzeli olarak, kimileri de televizyondaki başarılı haberciliğiyle tanıyor. Alaçatılılarsa

onu ‘Alaçatı aşığı’ olarak biliyor. Yoğun iş temposuna rağmen her fırsatta, günü birlik de olsa Alaçatı’nın tadını

çıkarmaya giden Ateş’le Alaçatı ruhunu konuştuk.

bİr rAfİne zevkLeR mekaNı

aLaçatı

DENİZ METİN / [email protected]

Page 7: Alaçatı+ temmuz sayısı

7

RÖPORTAJ

JÜLİDE ATEŞ’İN GÖZÜNDEN ALAÇATIAlaçatı’da fotoğraf çekmeyi çok seven Jülide Ateş, “Her şey ilham veriyor bana Alaçatı’da. Rastgele bir yeri ya da objeyi çekseniz bile çok güzel fotoğraf oluyor” diyor. İşte Ateş’in Instagram hesabından birkaç fotoğraf.

eskiye özlem gideriyoruz, lavanta kokulu el işlerinin estetiğini takdir ediyoruz ama onlara pek yer bırakmıyoruz. Şehrin gereksiz tasalarını buraya da taşıyoruz. Giderek özgün renkler kayboluyor. Kentli soluk gri renklerimize boyuyoruz.

Olumlu yönü ise farkındalık. Böyle bir yerin kıymetini bilmek. Tüm dünyada duyurmak. Ama ne olur özgün haline sahip çıkarak.

Burada bir ev sahibi olacak kadar ne etkilemişti sizi?

Galiba eşimin ve benim İstanbul’daki çelik plazalardaki iş hayatımız. İnsan doğaya ait ama bizler plaza çalışanlarıyız. Yıllar sonra buraya geldiğimde papatyayı, gelinciği, küçük keçi yavrusunu gördüm. Oğlumun da bunları görerek büyümesini arzu ediyorum.

Alaçatı’nın klasik taş evlerinden midir bu ev? Tadilat yapmanız gerekti mi? Nasıl bir süreçti?

Bizim emlak alımlarımız hep biraz komiktir. Bir günde görür, beğenirsek fazla uğraştırmadan ertesi gün alırız. Bu da aynen öyle oldu. Çok sevdiğimiz arkadaşlarımız Neşe–Birand Canselen’lerde bir şeyler içip sohbet ediyorduk. Konu konuyu açtı. Sitede son bir ev kaldı, dediler. Telefon ettik, fiyat aldık. Akşamüstü uçağımız vardı. İşlerimizin başına döndük. Ben hafta ortasında yayın sonrası gittim, tapu işlerini hallettim. Çarşamba günü ev bizimdi. Döşememiz de aynı şekilde oldu. Bir gün içinde İzmir’den döşedik. Çok kafa yormadık. Bu yüzden de son derece modern ve minimalist oldu. Ancak emeklilik vakti geldiğinde uzun süre kalacak olursak kalbimizden geçen, zevkine çok güvendiğimiz komşumuz, dostumuz Hunberk Kanıbelli’nin evimizi yeniden dekore etmesi.

Yine de çok sevdiğiniz bir eşya, obje vardır.

Her objemizi severek aldık. Komiktir, bir günümüz olduğu için bazı şeyleri aldığımızı

unutmuşuz. Ertesi sene gelince, “Aa, bunu da böyle almışız” dedik. Alaçatı temposu ile bizlerin hayat temposu çok farklı. Eşim de medya sektöründe çalışıyor. Türkiye gündemi de malumunuz...

Evet, yoğun bir çalışma temponuz var. Ne kadar sıklıkla gidebili-yorsunuz Alaçatı’ya?

Ne yazık ki çok çok az. İlk yıl hiç gidemedik. Yurtdışında önceden ayarlanmış rezervasyonlar vardı. Sonrasında da toplasan üç hafta kalmamışızdır, ne yazık ki. ‘Orda bir ev var uzakta. Gitmesek de görmesek de...’ modundayız. Ben iş yerinde bunalınca ara sıra açıp bilgisayardan terasın manzarasına bakıyorum. Bazen haftasonları eşimle iki günlük kaçamak yapıyoruz. Ama itiraf edeyim Alaçatı’dan dönüşler zor oluyor.

Peki, gidebildiğiniz dönemlerde gününüzü nasıl geçiriyorsunuz?

Bir kere çok güzel bir manzaraya, dinlenmiş olarak uyanmak harika bir duygu. Benim için Alaçatı kahvaltıları çok önemli. İstanbul’da bulamadığımız lezzetleri tadıyoruz. Kahvaltı’yı Zeytinkonak ve Cadde 75’te yapmayı çok seviyoruz. Sonra deniz için, Alaçatı 11.

Akşamüstü Orta Kahve ya da Köşe Kahve’de dostlarla sohbet, muhabbet devam ediyor. Bu arada ne kadar çok İstanbullu arkadaşımızla karşılaştığımıza biz de şaşırıyoruz. Çok da hoşumuza gidiyor bu durum. Akşamları da Asma Yaprağı ya da Ferdi Baba favorilerimiz olmak üzere lezzet

avcılığına devam... Bir de Ada Balık var. Orası da son derece samimi geliyor.

Alaçatı’ya gittiğinizde hangi yemekleri tercih ediyorsunuz?

Ben bir ot oburum. Yeşil olan her şeyi yiyebilirim. Gerçekten. Deniz börülcesi ve enginar favorilerim. Aslında düşününce Ege’nin tüm lezzetleri harika. Yoğurdu bile bir başka güzel. Asma Yaprağı ve Dutlu Kahve’deki her lezzet benim cennetim.

Denize girmek için nereleri tercih ediyorsunuz?

Alaçatı 11. Evimize yakın. Deniz ve servis güzel. Oğlumla deniz tenisi oynayabi-leceğimiz bir kumsalı var. Bir çok arkadaşımız da İstanbul’dan oraya geldiği için adeta bir buluşma noktası.

Alaçatı sizin için bir tatil noktası mı, yoksa İstanbul karmaşasından kaçtığınız bir liman mı?

Şu an için emeklilikte tadını çıkarma hayalleri kurduğumuz, çok sevdiğimiz dostları barındıran bir mekan.

Hangi dönemlerinde orada olmayı daha çok seviyorsunuz?

Mayıs, haziran ve eylül.

İleride Alaçatı’ya yerleşmek gibi bir düşünceniz olabilir mi?

Evet. Yazları Alaçatı’da yaşayabiliriz. Kim bilir?

Alaçatı’dan İstanbul’a dönerken yanınızda ne getirirsiniz?

Sakızlı kurabiye!

Bir haberci gözüyle baktığınızda Alaçatı’yı nasıl tasvir eder, anlatırdınız? Manşet ne olurdu?

Rafine zevkler mekanı. İnce ruhun dokunduğu estetik harikası!

“İnsan doğaya ait ama bizler plaza çalışanlarıyız. Yıllar sonra Alaçatı’ya geldiğimde

papatyayı, gelinciği, küçük keçi yavrusunu gördüm. Oğlumun da bunları görerek büyümesini arzu ediyorum.”

Page 8: Alaçatı+ temmuz sayısı

8

SANAT

A çılış konserini dünyaca ünlü piyanistimiz ve 1971 yılından beri Devlet Sanatçısı olan

İdil Biret’in yapacağı festivalde, Tolga Tüzün, Burçin Büke, birçok uluslararası ödül sahibi Wolfgang Manz, Ezgi Serim ve Japonya’nın yetiştirdiği nadide piyanistlerden Mizuka Kano gibi önemli isimler yer alacak. Wolfgang Manz ve Mizuka Kano’nun ilk kez Türkiye’de konser vermesi ayrıca bir önem taşıyor. Dolayısıyla bu kadro da ilk kez bir araya geliyor.

Sanatçıların en iyi eserlerini çalacağı festivalin kapanış konserinde ise yine ünlü bir sanatçımız olan Gülsin Onay’ı göreceğiz sahnede. Gülsin Onay da Devlet Sanatçısı unvanına sahip sanatçılarımızdan. Kendisi aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası solisti.

Çeşme Belediyesi’nin önemli katkılarıyla hazırlanan festival, müziği ve Alaçatı’nın tarihsel dokusunu buluşturmayı ve ülkemizin kültür mirası bilincine katkıda

bulunmayı hedefliyor. Festivalin organizatörü Neslihan Kırmızıgül (33), beş yıldır gerek ulusal gerekse uluslararası kültür-sanat organizasyon-larında gönüllü proje yöneticiliği yapmasına karşın ilk kez müzik festivali düzenliyor.

İzmir’de yaşayan ve Alaçatı’yı çok iyi tanıyan Neslihan Kırmızıgül başta olmak üzere toplam 10 kişilik bir ekibin emeği var festivalin hazırlanma sürecinde.

Tüm ekibin aynı heyecanla çalışmasını büyük şans olarak gören Kırmızıgül, festival fikrinin nasıl oluştuğunu şöyle anlatıyor:

“Kültür-sanat projelerinde yer almak benim için işten ziyade bir keyif. Konu bir de

piyano olunca keyfi artıyor. Düşünsenize; Alaçatı’da bir yaz akşamı ve sahnede

birbirinden değerli piyano sanatçıları… Bu fikirden cesaret

aldık sanırım. Tüm sanatseverlere

Alaçatı’da unutulmaz

bir yaz yaşatacağımızı düşünüyorum.”Bu yaz ilki düzenlenecek festivalin en önemli

amaçlarından biri de sürekliliği olan ve herkesin dört gözle beklediği geleneksel bir festivale dönüşmesi. Ayrıca klasik ve caz müzik alanında ortak kültürel değerleri ön plana çıkaran yaklaşımıyla dünya çapında saygınlık kazanması...

Dünyaca ünlü sanatçıları ve grupları bir araya getirecek Alaçatı Piyano festivali 4 Temmuz- 8 Ağustos 2014 tarihleri arasında Alaçatı Açıkhava Sahnesi’nde müzikseverlerle buluşuyor.

bU YAZA PİYAnO feSTİVALİ DAMGA VUrACAK

FESTİVAL PROGRAMI4 Temmuz 2014 - İdil Biret9 Temmuz 2014 - Tolga Tüzün16 Temmuz 2014 - Wolfgang Manz23 Temmuz 2014 - Burçin Büke30 Temmuz 2014 - Mizuka Kano6 Ağustos 2014 - Ezgi Serim8 Ağustos 2014 - Gülsin Onay

Biletler Biletix’teHer gecesiyle izleyiciye ayrı bir tat sunacak olan festivalin biletleri Biletix üzerinden satışa sunuluyor. Nu-maralı yerler 40 TL, numarasız yerler ise 20 TL.

Gülsin Önay

Wolfgang Manz

İdil biret ezgi Serim Mizuka Kano burçin büke

Page 9: Alaçatı+ temmuz sayısı

9

RÖPORTAJ

Page 10: Alaçatı+ temmuz sayısı

1010

HABER

Her ne kadar Alaçatı’nın otları ve bunlarla yapılan yemekleri meşhur olsa da, geniş bir balıkçılık ve balık restoranı sektörü de mevcut. Peki, Alaçatı’ya gidildiğinde hangi balıklar, nerede yenir? bunların çiftlik mi, yoksa deniz balığı mı olduğunu nasıl anlarsınız? İşte size cevapları.

A’DAn Z’Ye ALAÇATI’DA bALIK

Page 11: Alaçatı+ temmuz sayısı

11

HABER

S ıcak bir iklim kuşağında olmasına karşın, açık denizde olduğundan soğuk bir suya ve

onun temizliğine sahip olan Alaçatı’nın balıkları pek çok yere göre daha lezzetli. Göç aylarında boğazlardan geçen göçebe balıklardan lüfer ve palamut, mevsimine göre Alaçatı’ya uğrasa da gerçek lezzetlerini burada vermez, yavan olurlar. Alaçatı’nın tercih edilenleriyse daha çok dip ve taş balıklarıdır. Güneyde sofraların baştacı olan lahos ya da grida gibi balıklar bile Alaçatı’da arka sıralardadır.

Alaçatı’da balıkların kralıysa barbun olarak bilinir. Yani, o göz alıcı kırmızı rengiyle barbunya... Tekir, mercan, fangri, çipura, levrek, dikenli mercan, adabeyi (lipsos), sinarit, grida, lahos, orfoz, pisi, dil, mırmır, sargos, kaya levreği (eşkina), nadiren de çıksa trança, yörenin önde gelen diğer balıklarıdır. Kış ayları balığın en çok çıktığı dönemdir. Akınlarla birlikte balık daha da çoğalır.

Kalamar, sübye, ahtapot gibi diğer deniz canlılarının kıyılara girip yumurta bırakmasıyla balıkların da yemlenmek için buralara gelmesi, Alaçatı’da avlanma seviyesini doruğa çıkarır. Alıcı nüfus az olsa da, hiçbir balıkçının tuttuğu ürün elinde kalmaz. Yaz aylarındaysa bunun tam tersi yaşanır. Tutulan balık miktarı azalır ama talep artar. Ve fiyatlar tavan yapar. Kış aylarında kilosu 20 TL’ye kadar inen barbun, yaz gelince krallığını yeniden ilan eder. Ve fiyatı 150, bazen de 200 TL’ye çıkar. Peki, alan olur mu? Hem de nasıl! Yazın Alaçatı’ya akın eden elit ve zengin kesimle aslında ticari değeri olmayan balıklar bile yeri gelir, inanılmaz fiyatlara alıcı bulur.

‘Taş’ta mezatı kaçırmayınTüm bu balıklar, Alaçatı’da farklı bir usülle

satılıyor. Balıkçı tezgahından seçilerek alınmıyor. Her sabah, saatler 11.00’e yaklaşırken Alaçatı

sokaklarında bir hareketlilik, koşturmaca başlıyor. Lokantacısı, satıcısı ve diğer balık tutkunları mezatın yapıldığı, ‘taş’ diye tabir edilen balıkhaneye akın ediyor. Büyük dikdörtgen bir mermer tezgah üzerine küme küme sıralanan balıklar alıcısını bekliyor. Mermer tezgahın başında mezatı yönetenler, diğer üç yanında kalabalık insan grubu için heyecanlı dakikalar saat tam 11.00’de başlıyor. Taşın etrafındaki kalabalık, bir an önce istediği balığı alabilmenin yarışına giriyor. Eli değnekli bir adam mezatı taban fiyatıyla başlatıyor. En çok arttırmayı yapan, tabiri caizse balıkları kapıyor. Fazla maddi değeri olmayan bir balık, adeta ona kitlenen alıcının ısrarı yüzünden olmayacak değerlere ulaşıyor. Balık fiyatlarını belirleyen bir başka etken de alıcılar kadar hava koşulları. Kötü havada balığa çıkanlar azaldığından fiyatlar da tavan yapıyor.

Nasıl tutuluyor?Alaçatı’da balıkçılık genellikle ağla ve

parakat (parakete) usulüyle yapılır. Olta balıkçılığı yapılmaz. Anlayacağınız kolay ve getirisi daha çok olan yöntemler uygulanır. Olta balıkçılığı da amatörlere kalır. Alaçatı balıkçıları yakaladıklarını taşa getirdikten sonra soluğu hemen yakınındaki bir kahvehanede alır. Çay ya da kahvelerini yudumlarken, koyu sohbetler başlar. Kimin ne

tuttuğu ya da tutamadığı esprilerle anlatılır.Olta balıkçılığı yapanlardan biri de Kazım

Tınas (45). Doğma büyüme Alaçatılı olan Tınas, beş yıldan bu yana lokanta işletiyor. Fırsat buldukça oltalarını alıp denize açılıyor. Balıkçılığı amatörce yapmasına karşın, profesyonellere taş çıkarttığı günlerse hayli çok. “Girit göçmeniyiz. Dedelerim, dayılarım hep balıkçılıkla uğraşırdı. Ben de çocukluğumdan beri tutarım. Balık tutmak aileden bulaşan bir hastalık oldu” diyor. Onun tuttuğu en büyük balık ise 17.5 kilogram ağırlığındaki zargana azmanı ve 12.5 kilogramlık sinarit. Kazım Tınas’a Alaçatı’nın en iyi balıkçısının kim olduğunu sorduğumuzda, tevazu gösterip şöyle cevaplıyor: “İbiş lakaplı bir Gündüz ağabeyimiz var. Çok farklıdır. Bu yörenin en iyi levrek avcısıdır. Gün içinde canlı yemlerini yakalar. Akşamları bırakmalar (canlı yem takılarak atılıp bırakılan oltalar) yaparak avlanır. Balığın su yapmasından onun nerede olduğunu anlar ve oltalarını oraya atar.”

Çiftlik mi, yoksa deniz balığı mı?Birçok kentteki balık lokantasında genellikle

çiftlik balıkları satılmasına karşın Alaçatı’da durum tam tersi. Yiyeceğiniz balığın çiftlik ya da hakiki deniz balığı olup olmadığını nasıl anlayacağınıza gelince, sözü Kazım Tınas’a bırakmakta fayda var: “Çiftliklerde yaygın olarak çipura ve levrek yetiştirilir. Örneğin çipura, çok sıkışık ortamlarda büyütülür. Onca yoğunluk içinde balığın üzerinde pul kalmaz. Bakıldığında, balık pulsuz ise çiftlik demektir. Bir de hakiki deniz çipurasına göre rengi daha koyu olur. Levrek ise çok hassastır. Bir pulu dahi dökülse ölür. Bu yüzden daha geniş, sıkışık olmayan bir ortamda yetiştirilir. Onun da çiftlik mi, hakiki deniz balığı mı olup olmadığını denge çizgisinden (balığın her iki yanında baştan kuyruğuna kadar uzanan çizgi) anlaşılır. Hakiki deniz levreğinin denge çizgisi düzgündür. Çiftlikten gelenlerinse bozuktur.”

ALİ İNcEOĞLU / ainceoğ[email protected]Çipura

Levrek

Alaçatı’da hergün saat 11’de ‘Taş’ta balık mezatı başlıyor. en yüksek fiyatı veren balığı kapıyor.

Page 12: Alaçatı+ temmuz sayısı

12

Ada Balık: Mercan, levrek, dil balığı, tekir... Günlük balık türü değişse de yazın var olan tüm deniz balıkları sofranıza gelebilir. Bu mevsimde kültür balığına pek sıcak bakmıyorlar ama isteğe göre o da servis ediliyor. Mekan sahibi her gün bölgedeki mezatlardan, bazen de teknelerden taze taze alıyor balıkları. Kendi balığınızı tuttunuz diyelim, sizin için onu da pişiriyor. (532) 668 16 44

Balıkçı Kenan: Levrek, çipura, barbun, tekir, mercan, sardalya gibi mevsimin tüm deniz balıklarının yanında kültür balığı da bulunuyor. Balıklar günlük olarak bölgede yer alan dört mezattan özenle alınıyor. Müşteriler dışarıdan kendi balığını getirdiğinde pişirme

hizmeti veriyor. (232) 716 70 11Kaptanın Yeri: Küçük ama şirin bir

mekan olan Kaptan’ın Yeri’nde levrek, barbun ve tekir başta olmak üzere mevsimin tüm deniz balıkları mevcut. İşletmenin sahibi her gün mezattan kendi alıyor balıkları. Ocakları pek boş kalmadığından dışarıdan getirilen balığı pişiremiyorlar. (232) 716 80 30

Alatsata: Mevsimin tüm deniz balıklarını mezattan sofraya sunan bir diğer adres. Türk, Yunan ve İtalyan mutfağına hakim olduklarını, sadece bu mekana has lezzetlerde görebilirsiniz. Balığınızı getirirseniz ocak boşsa yardımcı oluyorlar. (232) 716 09 44

Ferdi Baba: Ege denizinde hangi balık

varsa bilin ki Ferdi Baba onu masanıza servis eder. Lausi levrek, çipura ve diğerleri... Alaçatı’da balık mekanı sahipleri belli ki balıklarını kendileri almayı tercih ediyor, zira Ferdi Baba’da da usül böyle. Ancak kendi balıklarını satma konusunda titizler, dışarıdan getirileni pişirmiyorlar. (232) 716 90 01

Barbun: Levrek, yengeç ve somon en popüler deniz ürünleri Barbun’da. Diğer restoranların aksine, balıkları mezat ya da balıkçılardan alan kişi mutfağın şefi. Mönülerinde çiğ balık da olduğu için kendi eliyle seçmeyi tercih ediyor. Dışarıdan satın aldığınız ya da tuttuğunuz balıkla gitmeyin sakın, çünkü pişirme hizmeti vermiyorlar. (232) 716 83 08

BU BALIKLARI NEREDE YİYECEĞİZ?

Alatsata Ada balık barbun

ferdi baba

Kaptanın Yeri

HABER

Page 13: Alaçatı+ temmuz sayısı

13

Page 14: Alaçatı+ temmuz sayısı

14

MODA

Alaçatı akşamlarının ayrı bir modası olduğu gerçek. büyük şehirlerdeki gibi öyle her istediğinizi giyip çıkmanız mümkün değil. farklı, bohem ve şık bir tarz tutturmak için işte size tüyolar.

GİYİnMe ADAbI

aLaçatı GeCeLerİnİn

5maddede

Sibel Arna’yla

[email protected]

TOPUKLULARLA ASLAAlaçatı sokakları malumunuz Arnavut kaldırımı. Kendisi, topuklu ayakkabıdan en nefret eden taş cinsi oluyor. Bu yollarda topuklu ayakkabı ile yürümeye çalışan kadın seksi gözükeyim derken gülünç duruma düşer. Nerden mi biliyorum tabii ki denedim. Ben de bir kadınım. Topuklu giyinince daha iyi gözüken bacaklarımın gazına geldim aynada, kendimi yürüyebilirim diye kandırdım. Sonuç mu? 18 takılma, 22 burkulma, iki kere de topuk taşın arasına sıkıştığı için ayakkabının ayaktan çıkması. Sevgilimin oflayıp puflamaları, etrafın tuhaf bakışları da cabası. Peki ne giyeceğiz? Birinci önerim sandalet. Zevkinize göre ister taşlı tuşlu, ister bilekten bağlamalı gladyatör. Farklı sandalet arayanlara Alaçatı Hacımemiş’teki OZ’da (designers of Oz) satılan Hüsna sandaletlerini öneririm. Bodrum Sandaletleri’ni yaratan ve bir marka olmasını sağlayan rahmetli Ali Güven’in sanatını bugün Hüsna Bülbüloğlu devam ettiriyor. Benim boyum kısa, topuklu giymem şart diyenler ise gizli platformlu spor ayakkabı (Nike, Adidas, Isabel Marant) ya da platformlu espadril giyebilir.

1

Page 15: Alaçatı+ temmuz sayısı

15

MODA

TEK PARÇA ELBİSE OLMADAN OLMAZKim ne derse desin, tek parça elbisenin zarafetiyle hiçbir kombin boy ölçüşemez. Başı sonu bellidir, garanti şıklıktır, kafa karıştırmaz, göz yormaz. Alaçatı sokaklarında uzun uçuşan elbiseler de şık duruyor, bronz bacakları açığa çıkaran miniler de. Elbisenizi köyün sokaklarında satılan rengarenk takılarla süslediğinizde de sizden şık bir tatilci olmayacaktır.

ÇANTA MESELESİ ÖNEMLİ Alaçatı, elde taşınan portföy çantaların, nam-ı diğer clutch’ların yeri değil bana göre. Mekanlar küçük ve kalabalık olduğu için her seferinde çanta koyacak bir stand bulunamıyor. Bu arada söylemeden edemeyeceğim küçücük olmasına rağmen son zamanlar en eğlendiğim mekan Hacımemiş’teki Göz Lokal. Çanta konusuna dönersek boynunuzdan çapraz asabileceğiniz ya da bileğinize takabileceğiniz modelleri öneriyorum. Böylece rahatlıkla dans edebilir, içkinizi yudumlayabilirsiniz.

KISA ÜSTLER HERKES İÇİN DEĞİLDİRMalum, son iki sezondur tişörtler gittikçe küçülüyor, göbekler neredeyse göğüs

altına kadar açık kalıyor. Bu trendin en çok Alaçatı sokaklarına yakıştığını düşünüyorum. Ama bir şartla, o da göbeğinizde yağ yoksa! Karın kaslarınız görün-

mese de olur ama kısa üst giyecekseniz aşağıda hiç bir şey sallanmasın lütfen. Dikkat edilmesi gereken bir nokta da neyle kombinleneceği.

Yırtık jean, asimetrik kesim etek ya da şort. Modunuza, ne kadar açılmak iste-diğinize göre birini seçebilirsiniz. Zira burası Alaçatı, her şeyi kaldırır.

FARKLI BİR DETAY ŞART Tatildeyim. Geceleri giyerim kot şortumu üzerine askılı bluzumu, altına da şıpıdık terlik tamamdır, diyorsanız bu formül Alaçatı’da tutmuyor maalesef. Alaçatı’daki

gece kılığınızda bir enteresanlık olması şart. İspanyol paça tiril pantolonlarla göbeği açıkta bırakan

bluzlardan giymek iyi bir kombin mesela. Eda Er-doğan, Gülnur Güneş, Zeynep Mayruk gibi tasarım-

cılardan alternatifler bulabilirsiniz. Püsküllü etekler dans konusundaki kabiliyetinizin 10

katı fazla gözükmesini sağlayabilir. Sabahlık ile kaftan arasındaki üstlerse size bir sultan havası katar.

2

3

5

4

Page 16: Alaçatı+ temmuz sayısı

16

G enel Energy kurucu ortağı ve İcra Kurulu Başkanı Mehmet Sepil, çocukluk hayali

olan ve bu yıl bitmeden faaliyete geçmesi planlanan Ege Mutfak Sanatları Akademisi’nin altyapısını oluşturacak üçüncü restoranını, MaNCaR adıyla Alaçatı’da hizmete açtı. Mehmet Sepil’in İzmirli işadamı Cevat Akgerman ve Hayal Kahveleri, Lacivert, Zarifi ve Osmani’nin kurucusu Fehmi Yaşar ile birlikte açtığı MaNCaR, misafirlerine Michelin Yıldızlı şef Daniel Lopez’in tasarladığı özel lezzetler sunuyor. Alaçatı’da hizmet veren MaNCaR, ekim ayından itibaren İzmir’de açılacak ikinci restoranında konuklarını ağırlamaya devam edecek.

Ege mutfağını evrensel bir standarda taşıyarak, gurme guide’larda yer alan dünya lezzetleri seviyesine ulaştırmak amacıyla yola

çıkılan MaNCaR’ın menüsü, İspanya’nın Bask Bölgesi’nden Michelin Yıldızlı Şef Daniel Lopez tarafından hazırlandı. Tüm otoriteler tarafından ‘gastronominin merkez üssü’ kabul edilen Bask Bölgesi’nin San Sebastian kentinde kendi restoranı da olan Daniel Lopez, MaNCaR için Ege mutfağını baz alarak özel reçeteli yemekler tasarladı. Daniel Lopez, misafirlerine gurme lezzetleri Alaçatı’da keşfetme fırsatı sunan MaNCaR’ın ekibine de İspanya’da eğitimler verecek ve İtalyan yardımcısı Fabio Gemignani

ise MaNCaR’da sürekli olarak şeflik yapacak.Mutfağı, dünyayı anlamanın bir yolu olarak

gören Daniel Lopez, farklı lezzetlere yaptığı her yolculuk gibi MaNCaR menüsü için de yeni pişirme teknikleri, farklı malzemeler ve değişik tatlarla harmanladığı bir mutfak oluşturdu. Böylece iki çok farklı kültürü bir araya getirme fırsatı yakaladığını söyleyen Daniel Lopez, “Topraktan ve denizden geleni birleştirdim, Bask Bölgesi’nin ve Ege’nin en mükemmel yanlarını alacak bir füzyon oluşturdum. Denize ve her bir yemeğin temelini oluşturacak ana ürünlere yakınlığı, MaNCaR’la işbirliğini kabul etmemdeki ana etken oldu. Sebze bahçelerinin sunduğu çeşitlilik de beni çok etkiledi. Çünkü bu çeşitlilik, gastronomiye yönelik ortak bir tutkuyu paylaşan insanları bir araya getirmek için belirleyici unsurlardan biri. Ege yemeklerini

Bu YıLıN YıLdızıManCar Alaçatı:

ege mutfağını evrensel gastronomi standartlarına taşıyarak Michelin Yıldızlı restoranlar arasına girmeyi hedefleyen ManCar ilk şubesini Alaçatı’da açtı.

Page 17: Alaçatı+ temmuz sayısı

17

bu bi

r ilan

dır.

zamanla daha iyi anlayarak ve Bask Bölgesi’nin en gelişmiş teknik ve anlayışı ile buluşturacağız. Böylece, her yıl daha fazla Ege olan bir MaNCaR için çalışmaya devam edeceğiz” diyor.

41 şaraplık özel MaNcaR kavıToplam 120 kişi kapasiteli bahçesinde

yer alan 12 metre uzunluğundaki barı ile konuklarına yemek dışında da keyifli saatler yaşatmayı vaat eden MaNCaR için, Sommelier Perran Aribal tarafından özel bir şarap kavı ve profesyonel gözle şaraplarla eşleştirilmiş geniş bir peynir menüsü oluşturuldu. Hepsi kör tadımla belirlenen 41 şaraplık MaNCaR kavı, ödüllü Ege şarapları başta olmak üzere her damak tadına ve menüdeki yemeklere uygun seçenekler sunacak. Şarap sektöründe edindiği 18 yıllık deneyimini MaNCaR kavına aktaran ve tüm ekibe özel bir eğitim veren Sommelier Perran Aribal ayrıca, dileyen MaNCaR misafirlerine de hangi yemekle hangi şarabın uyumlu olacağı konusunda bilgi verecek. Aribal 25 kırmızı, 12 beyaz ve dört rose seçeneklerinden oluşan özel MaNCaR kavını, müşterilerin beğenileri doğrultusunda yılda bir kez yenileyecek.

Fesleğen ve lavanta kokuları arasında özel bahçeDekorasyonu ünlü mimarlar Mustafa Toner

ve Tolga Balıklı tarafından yapılan MaNCaR, zeytin ağaçlarının gölgesinde ve aromatik bitki bahçesinde yetiştirilen fesleğen, nane, lavanta ve biberiye gibi taze baharat kokuları eşliğinde

misafirlerini ağırlayacak. Mekanın ruhuna ve yaşanmışlığına fazla müdahale edilmeden ve Alaçatı’nın dokusuna uygun olarak pişmiş tuğla, çakıl kaplama, masif ahşap ve mermer gibi doğal malzemelerle tasarlanan MaNCaR, konuklarına kalabalıktan uzak, sakin ve huzurlu bir ortamda sıra dışı bir lezzet keşfi yaşatıyor.

Ege Mutfak Sanatları Akademisi gurme şefler yetiştirecek

Mehmet Sepil, yine Fehmi Yaşar ve Cevat Akgerman ortaklığında Ege’ye ve yeme-içme sektörüne bir büyük yatırım daha yaparak bir mutfak okulu açacak. Ege Mutfak Sanatları Akademisi adı altında İzmir’de kurulacak olan mutfak okulu, dünya standardında ‘Michelin Yıldızlı’ şefler yetiştirecek. Daniel Lopez, kısa süre içinde eğitime başlayacak Ege Mutfak Sanatları Akademisi’nde de yardımcısı Fabio Gemignani ile birlikte danışmanlık yapacak. Ege Mutfak Sanatları Akademisi’ni kurarken dünyanın önemli yemek okullarından Bask Culinary Center model olarak alınacak. Prensip anlaşması sağlanan Bask Culinary Center’ın hem kurulum know-how’ından faydalanılacak hem de deneyimli eğitmenleri Ege Mutfak Sanatları Akademisi’nde dersler verecek. Uluslararası standartlarda yetişecek olan şefler, eğitimlerin yanı sıra İzmir ve Alaçatı’da bulunan MaNCaR’ları da birer laboratuvar olarak kullanacak. Ege Mutfak Sanatları Akademisi, hem profesyonellere hem de amatörlere açık olacak.

MANcAR NE DEMEK? Ege bölgesinde yenilebilen yabani otlara verilen genel isim olan Mancar, birçok dilde de yemek kültürünün en önemli tanımlayıcısı. Örneğin, İspanyolca ‘manjar’ yemek anlamına gelirken, Fransızca ‘manger’, İtalyanca ‘mangiare’ ve Latince ‘manducare’ kelimeleri yemek yemek anlamına geliyor. Yine aynı kökten gelen Portekizce ‘manjedoura’ ve İngilizce ‘manger’ keilmeleriyse yemlik manasında kullanılıyor.

(Soldan sağa) fabio Gemignani, Daniel Lopez, fatih Göktaş

Page 18: Alaçatı+ temmuz sayısı

18

DOSYA

HOŞ GeLDİnİZCenneTİneSÖrfÜn

Page 19: Alaçatı+ temmuz sayısı

19

DOSYA

K im derdi ki bundan yaklaşık 250 yıl evvel Haitili balıkçıların keşfettiği bir

spor, bugün Alaçatı’nın koylarında spor turizmine dönüşsün. Dünyaca ünlü yüzme şampiyonu Hawaiili Duke Kahanamoku’nun 1915’te yaptığı gösteriyle bir spor dalı kabul edilen sörfün teknolojisi de bugün tutkunları kadar hızlı ilerliyor.

Bu camiaya biraz aşinaysanız, windsurf (rüzgar sörfü) ve kitesurf arasındaki gruplaşma ve rekabeti duymuşsunuzdur. Tabii bir de yelken var. Hepsinin bel kemiği rüzgar olsa da birbirlerinden farklı özelliklere sahipler. Dilerseniz önce bu farklara bir göz atalım. Rüzgaraltı

Otel’in sahibi ve bir sörf ustası olan Ufuk Sönmez’den dinlediklerimizi şöyle özetleye-biliriz:

Windsuf, bir bord ve yelkenle rüzgarı kullanarak saatte 70-80 km hıza çıkabildiğiniz dinamik bir spor. Öğrenmesi uzun ve detaylı bir çalışma gerektiren bu spor için eğitim almak şart. İyi bir sörfçü

olmak için üç yılı gözden çıkarmalısınız. Her rüzgar durumunda sörf yapabilmek için en az ikişer yelken ve bord gerekli. Taşıması, bakımı, depolanması ve kurmasının zahmetli olduğunu da belirtelim. Windsurf sahibi olmanın maliyeti 10 bin ile 20 bin Euro arasında değişmekle birlikte, sörf okullarında uygun bir fiyata yelken ve bord havuzundan faydalanmak mümkün.

Kitesurf’te ihtiyacınız olan malzemelerse bir uçurtma ve bir sörf tahtası. 10-20 metre yükseğe kadar akrobatik hareketler yapabileceğiniz kitesurf, rüzgar sörfüne oranla daha kısa sürede öğreniliyor. Öyle ki tek başınıza yapabilecek duruma gelmek için iki haftalık bir çalışma yeterli. Her rüzgar koşulunda kite yapabilmek için iki ya da üç uçurtma ile bir bord kâfi. Üstelik fiyatı da daha uygun: 2-3 bin Euro arasında. Her ne kadar okullar kite kiralaması yapsa da tüm dünyada kitesurf yapanlar kendi malzemelerini kullanmayı tercih ediyor. Buna taşınması, kurumu ve bakımının kolay olmasını da eklemek lazım. Sadece doğru koşullar ve iyi bir eğitmen eşliğinde öğrenilmediğinde çok tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini bilmekte fayda var.

Yelkense teknenin büyüklüğü ve kalitesiyle doğru orantılı olarak maliyeti değişen bir spor. 2 bin Euro ile başlayıp milyonlarca Euro’ya kadar yelkenli bulabilirsiniz. Şunu özellikle belirtmek gerekir ki, sadece yelkeni öğrenmek yetmez, iyi bir denizci olmak şart. Üstelik kurallar çok önemli. İyi bir eğitim ve doğru bir tekneyle dünyayı gezebilirsiniz.

Türkiye’nin ilk uluslararası sertifikalı eğitmenlerinden Active Sörf Okulu kiteboard direktörü Kaan Ünsal’a yeni başlayanlar için önerilerini sorduğumuzda ilk öğrendiğimiz şey, bu spor için rüzgarlı olan her günün uygun olduğu. Kesinlikle tecrübeli bir eğitmen eşliğinde 30 knots’a kadar eğitim alınabiliyor. İyi bir kite sporcusu olma yolunda yeterli azme sahip olmanız yeterli. Ünsal’ın dokuz yaşından 56 yaşına, 30 kilodan 120 kiloya kadar birçok öğrencisi mevcut.

Aslında sezon dokuz ayİdeal sıcaklığa sahip Alaçatı denizi,

içindeki canlıları açısından da çok güvenli. Bu özelliklerine şık oteller, mekanlar ve canlı sokaklar da eklenince bir sörf cennetine dönüşmesi tesadüf değil. Özellikle havanın sıcak olması sebebiyle mayıs-eylül ayları arasının oldukça hareketli geçtiğini söyleyen Orsa Sörf Okulu’nun sahibi ve 20 yıldır bu sporla uğraşan Giray Hoşcanoğlu, sörf için en uygun alanın Yumru Koyu olduğuna dikkat çekiyor. Sörf okulları ve kulüplerinin artmasıyla gelişen sörf kültürünü ise daha ziyade gençler oluşturuyor. Giray Hoca’nın gözlemlerine göre genellikle yoğun iş

Kimileri yazın denizin tadını çıkarmak için sakinlik ararken, kimileri de rüzgarın yolunu gözler. evet, onlar sörf tutkunları. Sayıları her geçen gün artan bu kitlenin gözde adresiyse muhteşem rüzgarı ve sosyal yaşamıyla Alaçatı!

HANİFE YAŞAR / [email protected]

Sörfe başlamanın yaşı yok. 7’den 77’ye herkes yapabiliyor.

Page 20: Alaçatı+ temmuz sayısı

20

DOSYA

temposunda çalışanlar windsurf yapmayı tercih ediyor. Bir nevi meditasyon olarak görüyorlar belki de...

Alaçatı’nın bir sörfçü kasabası olarak başlayıp, eğlence mekanlarıyla turistik bir merkeze dönüşmesinin ekonomik bir değişimi de olmuş. Kaan Hoca, eskiden ekonominin başında yer alan sörf turizminin artık pastada daha küçük bir yere sahip olduğunu söylüyor. Alaçatı’nın geleceği için bir de önerisi var: “Alaçatı’da turizm iki ay sürer ama sörf turizminin ömrü dokuz aydır. Yani dokuz ay boyunca burada

yerli ve yabancı turistleri ağırlayabilirsiniz. Kiteboard dünyada en yeni ve en hızlı yayılan turizm kaynaklarından biri. Alaçatı da biraz yatırım ve destekle dünyanın en önemli kitesurf noktalarından biri olabilir. Bizler gibi tecrübeli kite sporcularıyla bir komisyon kurulup projeler üretilebilir. Bu sayede daha fazla turist ağırlanabilir. Alaçatı’nın kapasitesi şu anda yüzde 5 oranında kullanılıyor. Eğer yakın zamanda yatırım yapılmazsa kendini zehirlemeye başlayacak burası; çünkü bize ayrılan kısım artık yetmiyor.”

SÖRF OKULLARI

Çağla Kubat Windsurf AcademyTel: (549) 635 30 35Adres: Akçakaya Mevkii, Liman Karşısı, Alaçatı

Bu Bi Sörf OkuluTel: (232) 716 68 76Adres: Liman Mevkii, Alaçatı

Bora Kozanoğlu Surf centerTel: (232) 716 69 11Adres: Liman Mevkii, No:3, Alaçatı

Orsa Sörf OkuluTel: (532) 655 20 10Adres: Akçakaya Mevkii, Liman Karşısı, Alaçatı

Alaçatı Windsurf OkuluTel: (232) 716 61 61Adres: Çark Plajı, Liman Mevkii, Alaçatı

Active Windsurf centerTel: (232) 716 63 83Adres: Liman Mevkii, Alaçatı

Page 21: Alaçatı+ temmuz sayısı

21

DOSYA

UFUK SÖNMEZ (33)Alaçatı’da yaşıyorum. Sağlıklı yaşam ve spor danışmanlığının

yanı sıra TV sunuculuğu da yapıyorum. Windsurf, kitesurf ve yelken dallarında antrenörlük eğitimi aldım. Zaten uzun yıllar windsurf

camiasının içindeyim ve üç kez dünya şampiyonasında yarıştım. Şu an daha çok kitesurf yapıyorum; çünkü daha zevkli, kolay ve ucuz. Şu var ki; sörfe aşıksanız bir şekilde hayatınızın merkezine yerleşiyor. Tüm işlerinizi rüzgara göre ayarlayıp kışın da dahil tüm mevsim rüzgarlarını değerlendirmeye çalışıyorsunuz. Hatta kışın güney yarım küredeki sörf

merkezlerine gitmek için bütçe ayırıp plan yapıyorsunuz. Tabii bu süreçte iyi beslenip dinlenerek bedeni sert rüzgarlara karşı hazırlamak gerekiyor.

GİRAY HOŞcANOĞLU (59)Celal Bayar Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu’nda

Basketbol Öğretim Görevlisi olarak 2000 yılında emekli oldum ve Alaçatı’da yaşıyorum. Uzun yıllar deplasmanda basketbol oynadım. 42 yıldır kayak eğitmenliği, 20 yılı aşkın bir süredir de windsurf yapıyorum.

Deniz, güneş ve doğa tıpkı bir meditasyon gibi. 7’den 77’ye sağlığı elveren herkesin yapabileceği, çok keyifli bir spor windsurf. Tüm

yaşamım boyunca sporla iç içe yaşamak, Türk sporuna ve turizmine katkıda bulunmak benim için çok önemli oldu. Değerli sporcular ve

eğitmenler yetiştirmenin mutluluğu paha biçilemez.

KAAN ÜNSAL (36)Kış sezonunda dünyadaki farklı spotlarda hem sörf yapıyor hem de eğitim sistemlerini ve malzemeleri öğreniyorum. Ayrıca ocak-mart ayları arasında federasyonun yetkili antrenörü olarak snowboard eğitimi veriyorum. Daha önce Yalova’da yaşıyordum. Kiteboard ile sekiz yıl önce tanıştım ve her şeyimi satıp Alaçatı’ya yerleştim. Gerek Alaçatı’nın tarihi dokusu gerekse istikrarlı rüzgarı beni buraya çekti. Kiteboard ile hayatım tamamen değişti. Mütevazı şeylerin beni mutlu ettiğini anladım, kendimi tanıma fırsatı yakaladım. Bir parçam olduğunu keşfettiğim rüzgar yoksa eğlence de yok benim için. Suyun üstünde her şeyi unutuyor, kendinle baş başa kalıyorsun. Sevgiliye duyulan aşk gibi bir şey bu. Kiteboard’un asrın sporu olduğunu düşünüyorum.

Page 22: Alaçatı+ temmuz sayısı

22

Ç ocukluk yazları Çeşme ve Alaçatı’da geçen Genco Gülan için bu sergi ayrı bir yere

sahip şüphesiz. Biz de Gülan’a Galeri Kırmızı Ardıç Kuşu’nda ilk kez görücüye çıkan sergisin-den yola çıkıp kendisiyle ilgili merak ettiklerimizi sorduk.

Alaçatı’daki ilk serginiz bu. Anılarınıza bir sergiyle dönüş yapmaya nasıl karar verdiniz?

Babamın kocaman fotoğraf çantasını ıslatmaktan korkarak denize gittiğimiz yıllarda, ben de ilk fotoğraflarımı güneşin dinlendiği daracık sokaklarda çektim. Şimdi de Alaçatı’nın taşlarını yeniden yorumluyorum.

“Yüzen Kayalar” nasıl ortaya çıktı?

Sanatseverleri neler bekliyor? Bir akşamüstü çarşıda incir yerken, yaşlı bir

ninenin sepetinde bol delikli beyaz taşlar sattığını gördüm. O sıralar ben de çakıl taşlarıyla narin bir heykel kurguluyordum ve denediğim taşlar ağır geldi. Eve dönünce çarşıdan aldığım sünger taşlarını denedim bu kez, daha iyi sonuç verdiler. Sergiye hazırlanırken bu parçayı ilk kez İstanbul’da yüzdürmeyi denedim ve güzel fotoğraflar çıktı ortaya. ‘Yüzen Kayalar’ önemsediğim bir seri olduğundan sergiye de bu ismi verdim. Serideki taş heykeller suda yüzecekler, bu da heykelcilik alanına önemli bir önerme sunuyor.

Çalışmalarınızın yaratım sürecinde, kullanacağınız sanat dallarını ana tema mı belirliyor yoksa tam tersi mi?

Yaratım sürecinde fikirleri ön planda tutuyorum ama bazen süreç de öne çıkabiliyor. Sürekli, fakat tutarsız bir süreç yaratıyorum. Tutarlılık bazen tehlikeli bile olabiliyor bizim işlerde. Tema bazen işi çok kolaylaştırıyor, bazen de yaratım sürecini baltalıyor. Bu sergi için konuşursam, Alaçatı’da tek bir kavram yok. Bu bir seri ve ismi ön planda olsa da yapıtlar Çeşme Müzesi dâhil üç ayrı mekâna yayılıyor.

Sergilerinizde dijital öğeler de görüyoruz. Teknolojiye özel bir ilginiz var mı?

Sanat ve teknolojinin ilişkisi, uzmanlaştığım alanlardan biri. Yeni teknolojiler insanlığı ve sanatı nasıl etkiliyor ve etkileyecek bunları merak ediyorum. Yapıtlarımda ağır teknoloji kullanılmış olsa da elektronik görgüsüzlük yapmamaya ve alet ya da ekran bağımlılığına kapılmamaya çalışıyorum.

Sergilerinize gelen sanatseverlerin tepkilerini not eder misiniz hiç?

Kesinlikle evet. Seyirci tepkileri benim için çok önemli. Mümkün olduğunca fikir sorar, not alırım. Gerekiyorsa yapıtlarımı yenilerim de. Örneğin son sergimde ‘Basketbol Pabuçlu Koşucu’ isimli işi sergiliyordum fakat seyirciden bir türlü istediğim tepkiyi alamadım. Bunun üzerine pabuçları boyadım. Bembeyaz heykelin ayakları renklenince, seyirciler heykele sarılıp fotoğraf çektirmeye başladılar.

YÜZDÜren SerGİ

ALAÇATI’nIn TAŞLArInIAlaçatı’nın sanat yuvası Kırmızı Ardıç Kuşu Sanat Galerisi, 27 Haziran-23 Temmuz 2014 tarihleri arasında çağdaş sanatçı Genco Gülan’ı ağırlıyor. Gülan’ın Alaçatı koylarındaki taşlardan hazırladığı ve sergiye ismini veren ‘Yüzen Kayalar’ yapıtı, sanatseverlere yepyeni bir deneyim sunuyor.

SANAT

HANİFE YAŞAR / [email protected]

Page 23: Alaçatı+ temmuz sayısı

23

Yaz bitmeden Çeşme Marina’da da taş heykelleri sergileyecek Genco Gülan, bazı parçaları akıntıya bırakmayı planlıyor. Ona göre ‘Yüzen Kayalar’ serisi, ege Denizi’nde kaybolan kaçak göçmenler için alternatif bir anıt olabilir.

İnsan çocukluğunuzu merak etmeden duramıyor. Nasıl bir ortamda yetiştiniz?

Evimizde her zaman klasik müzik çalar, kitapları başköşede durur ve yağlı boya seti hep bir kenarda kokusunu verirdi. Şanslı bir çocuktum, kabul ediyorum. Bu yüzden sergide teşekkür olarak rahmetli anneannem ve annemin de birer tablosuna yer vermeyi istedim. Seyirciye de bu şekilde dönemsel bir boyutta düşünme önerisi getirmeyi düşündüm. Annelerimin manzaraları benimkilerden güzel olsalar da benim anlatacak başka hikâyelerim var!

Sanatçı yönüyle çizgilerin dışında biri olarak nasıl bir hocasınız? Müfredata bağlı mısınız mesela?

Bir gün final sınavı yaparken öğrencilerimden biri “Hocam cevabı duvarlara çizebilir miyiz?’ diye sordu. Penceresiz bir sınıftaydık ve içerisi çok havasızdı. Birkaç saniye düşünüp “Peki, kabul” dedim. Öğrencilerim de kâğıtları bir kenara atıp, yanıtları duvarlara çizmeye

başladılar sevinçle. Sınıfı böyle geçtiler, çizimler de duvarlarda birkaç sene kaldı. Dolayısıyla müfredatı hocalar değil, öğrenciler değiştirmeli bence.

Öğrencilerinizden hareketle bugünkü gençliğin sanatla ilişkisini nasıl yorumlarsınız?

Bu sene İstanbul Gençlik ve Sanat Bienali’nde bir dizi atölye çalışması yaptım, çocukların kafaları gayet açık ve sanata

yatkınlar. Ama yaşları büyüdükçe kafaları karışıyor. Sanatın popülerleşmesi olumlu bir gelişme ama tek başına yeterli değil, alt yapı çok önemli. Bunun dışında Gezi’nin ilk günlerinde gençlerde müthiş bir yaratıcılık gördüm, renkler ve espriler inanılmazdı. Beyoğlu tam bir grafiti bienaline dönüşmüştü. Keşke yıkıcılığa dönüşmek zorunda kalmadan, o yaratıcılığı sokaklarda daim kılabilsek…

Sizce bir asır sonra sizi hatırlatacak ilk eser/ imge ne olur?

Yeni medya yapıtlarım dünya üniversite-lerinde okuma listelerine girmeye başladı, fakat arkeolojik referanslı mutant heykellerim sıradan seyirciler arasında çok daha popüler. Geçen aylarda Arjantinli bir kız attığı tweet’te, ismimi Michelangelo ile beraber anmış. Açıkçası çok şaşırmadım. Ancak 100 yıl sonra bunlardan hangisi kalır, ipi kim göğüsler Allah bilir!

“Yapıtlarımı birden fazla atölyede üretebiliyorum. bazen bir heykel iki ayrı şehir

ve dört ayrı atölyeden çıkabiliyor.”

SANAT

Page 24: Alaçatı+ temmuz sayısı

24

Serİn Mİ Serİn SMOOTHIe’LerSıcaklıkların artmasıyla birlikte serinletici olduğu kadar sağlıklı ve enerji verici içeceklere olan ihtiyacımız artıyor. bunu öngören Arnica şefleri, sizler için Arnica Vega’yla serin mi serin içecekler hazırladı. evde denemeniz serbest!

Smoothie, milkshake’e benzeyen, içinde taze meyve püresi-yoğurt ya da dondurma-süt-meyve suyu bulunan soğuk bir içecek.Malzemeler: 250 gr çilek / 2 yemek kaşığı tepeleme dolu yoğurt (Yoğurt sulu olmamalı ama süzme yoğurt da kullanmayın. Normal yoğurdu tülbent yaydığınız bir süzgecin içine dökün ve süzgeci derin bir kabın üzerine yerleştirin. Süzgeçten akan yoğurt suyunu kullanmayacağız) / 2 yemek kaşığı bal (Balınız yok ise toz şeker de kullanabilirsiniz, ölçüsünü damak tadınıza göre ayarlayabilirsiniz.) / Yarım su bardağı soğuk süt / 2 ya da en fazla 3 küp buz / Eğer evde dondurmanız varsa 1 top vanilyalı dondurma da ilave edebilirsiniz.

Yapılışı: Öncelikle çileklerinizi yıkayın ve yeşil saplarını çıkartıp süzün. Çilekleri büyüklüğüne göre 2 ya da 3 parçaya kesin ve blender’a atın. Balı, yoğurdu, sütü de ilave edip iyice parçalayın. Pürüzsüz bir kıvam almalı. En son buzu da ilave ettikten sonra tekrar blender’ı çalıştırın ve karışımınız hazır. İsterseniz hemen servis edin isterseniz buzdolabında biraz bekletin. (Eğer buzdolabında

bekletecekseniz buz ilavesi yapmanıza gerek yok.) Servis

ederken üstünü taze nane yaprağıyla ya da çilek dilimleriyle süsleyebilir-

siniz. İçeceğimizin kıvamı, koyu boza kıvamında olmalı. Sütünü ya da

buzunu fazla ilave ederseniz kıvamı bozulabilir.

ÇİLEKLİ SMOOTHIE

ÇİLEKLİ BÖĞÜRTLENLİ BUZLU İÇEcEKBuzlu içecek hazırlarken buz eklemek yerine donmuş meyveler kullanabileceğinizi unutmayın.Malzemeler: 1 fincan donmuş çilek / Yarım fincan donmuş böğürtlen / 100 gram vanilyalı yoğurt / 100 gram portakal suyu / 2 yemek kaşığı öğütülmüş keten tohumu / 2 orta boy muzYapılışı: Tüm malzemeleri blender’a atın ve karıştırın. Lezzetine inanamayacaksınız!

MUZLU SMOOTHIEMalzemeler: 2 su bardağı süt / 2 orta boy muz / 100 gr yoğurt / 1 çorba kaşığı bal / Yarım çay kaşığı tarçın / Buz parçalarıYapılışı: Muz dilimleri, bal, tarçın, yoğurt ve sütü aynı anda blender’da çırpın. Karışıma bal ve son olarak buz parçalarını ekleyin. Bal yerine 1 tatlı kaşığı pekmez de ekleyebilirsiniz. Yumuşak kıvamlı bir içecek elde edinceye kadar karıştırın. İsterseniz rendelenmiş çikolata ile süsleyebilirsiniz.

KİVİLİ SMOOTHIEMalzemeler: 3 kivi / 1 su bardağı yeşil üzüm / 3 dilim kavun / 1.5 su bardağı buzYapılışı: Kivi, üzüm ve kavunu mutfak robotundan geçirerek püre haline getirin. Buz ekleyip 1 dakika daha karıştırın ve soğuk servis yapın. Kivili smoothie artık hazır, afiyet olsun.

bu bi

r ilan

dır.

Page 25: Alaçatı+ temmuz sayısı

25

DEKORASYON

Alaçatı’da ‘Plus’ GünlerAlaçatı+ dergisi olarak bu yaz Alaçatı’da ‘Plus’ Günler

adıyla bir dizi etkinlik gerçekleştiriyoruz.

Sağlık, yeme-içme kültürü, güzellik, moda, kültür&sanat gibi pek çok başlığın yer alacağı Alaçatı’da ‘Plus’ Günler

kapsamında gerçekleşecek etkinliklerimizden haberdar olmak için Facebook ve Twitter adreslerimizi takip edin.

Etkinlik duyurularımız sadece sosyal medya üzerinden yapılacaktır.

SAGLIK

YEMEIÇMEEGLENCE

MODA

KÜLTÜR&

SANAT

GÜZELLIK.

,

., Alaçatı+

AlacatiPlus

Page 26: Alaçatı+ temmuz sayısı

26

RESTORAN

D enizin yanı başındaki büyük bahçesiyle ilk görüşte ilginizi çekecek olan Kydonia’nın

asıl sürprizi içeride. Bunu hem keşfetmeye doyamayacağınız mönüsü hem de içerideki ambiyansı için düşünebilirsiniz. Her şeyden önce adaya gelmişsiniz hissi veren sazlıklı, testili ve anforalı doğal ortamıyla burada ‘huzur’ kaçınılmaz. Kapıdan girince sizi karşılayan balık tezgahı ve büyük meze dolabı, enfes bir yemeğin habercisi.

Alaçatı Port Marina’da beşinci yılını kutlayan Kydonia, rezervasyon şartı olmayan, 250 kişi oturma kapasitesine sahip bir mekan. Zaten İstanbullular bilir, Kuruçeşme’deki Kydonia da 180 kişi ağırlayabilen bir alanda kurulu. Belli ki mönü kadar mekanın genişliği de önemli işletme sahipleri için. Bu teknik bilgi sonrasında biraz da mekanın ismine değinelim. Girit’te eski bir medeniyetin ismi olan Kydonia, aynı zamanda hem Ayvalık’ın tarihi adı hem de nadir bulunan bir Ege kabuklusunun ismi. Zaten hemen kapıda ‘Bir deniz, iki yaka, tek sofra’ sloganıyla dikkatinizi çekecek kısa bir tarihçe var. İçeride sizi, mübadele sonrası Girit ve diğer adalardan gelen Türklerin eski aile reçetelerinden oluşmuş

bir mutfağın beklediğini anlayacaksınız. Mezeler, soğuk ve sıcak yemeklerde çeşitlilik

çok. Her gün ortalama 70 çeşit meze çıkıyor. Yemekler içinde deniz börülcesi, fava, balıklar, ızgara çeşitleri gibi aşina olduklarımızın yanında, gözü yaşlı Eleni, Niko, sakızlı ahtapot, Arap saçlı sübye ve yatırma peyniri gibi belki de ilk kez duyduğumuz tatlar çıkıyor karşımıza. Unutmadan söyleyelim, girişteki meze dolabının

önünde neyin ne olduğunu tahmin etmekle uğraşmanıza gerek yok.

Garsonlar tüm detaylarıyla bilgi verip merakınızı gideriyor.

Siparişinize karar verince

sofrayı süslemek için Ege zeytini başı çekiyor. Girit ezme peyniri, kekik ve cevizin harika birleşimi zeytinyağı eşliğinde sunuluyor. Kydonia’nın bu özel mutfağına hayat veren şefi Niyazi Kaçmaz (39), neredeyse yaşı kadar tecrübeye sahip. Tam 25 yıldır bu mesleğin içinde. 1989’da memleketi Erzincan’dan İstanbul’a gelen Kaçmaz, hem Karadeniz hem de Girit mutfağını keşfetmiş. Kydonia’da birbirinden ilginç yemeklerin hepsi özenle hazırlanıyor ancak ‘yedi otlu mücver’ ve ‘Arap saçlı sübye, ’Niyazi Bey’in en çok vaktini alan yemeklerin başında geliyormuş.

(232) 716 07 65

YeMeKLer ŞAHAnemaNzaRa BaHaNe

Gözü Yaşlı eleni, niko, Zaho ve daha nice-leri... Acıklı bir aşk romanından alıntı gibi duran bu isimler, Alaçatı’nın popüler mekanı Kydonia’nın mönüsünde geçiyor. İsimleri kadar lezzetleri de ilginç olan Kydonia yemekleri, aynı zamanda bir kültür mirası.

İSİMLERİ KADAR TATLARI DA ÖZELNiko: Yedi farklı ottan yapılan ve soğuklar kategorisinin özel tarifi. Sunumuysa toprak güveçte.Sakızlı ahtapot: Damla sakızı ve dağ kekiğinin istiridye kabuğunda sunumu harika.Köz enginar: Görüntüsü tavuk ızgara gibi dursa da o tam bir vejetaryen yemeği. Enginar sevmeyenler bile hayran kalabilir.choriatiki salata: Yabani semizotu, iri doğranmış domates ve salatalık, peyaz peynir, halka soğan, organik zeytinyağı, nar sosu ve dağ kekiğinin harika uyumu.Sıcak yatırma peyniri: Yaklaşık altı ay boyunca zeytinyağında bekletilen peynir, üzerine konan çubuk tarçınla fırına veriliyor.Lorlu ızgara börek: Uzaktan gül böreğini andıran ama bambaşka bir lezzet.

Page 27: Alaçatı+ temmuz sayısı

27

Page 28: Alaçatı+ temmuz sayısı

28

Sezon hareketlendikçe Alaçatı’nın mağazalarında da çeşitlilik arttı, yeni ürünler geldi. Dekorasyon sayfamızda bu ay sabah kahvenizin keyfini artıracak fincanları, bahçe ya da iç dekorasyonunuza renk katacak aynaları ya da koltukları bulabileceğiniz adresler var. Üstelik hepsi her zevke ve bütçeye hitap ediyor.

ALAÇATI

ANTİK

İran menşeli el yapımı

mopalin lokumluklardan en

çok çiçek desenli olanlar ilgi

çekiyor. Fiyatı 250 TL.

(532) 353 51 50

Yenİ bİreVİnİZe

DOKUnUŞFUŞYA

HAcIMEMİŞ

Tavuskuşu kuyruğunun

tasvir edildiği bu hasır koltuk,

1970’lerde çevrilen ‘Emmanuel’

filminde kullanıldığından beri

adeta bir ikon. Hatta adı da

bu şekilde anılıyor. Fiyatı

pazarlığa tabi. (532)

405 88 48

SAKULA HOMEAslen doktor olan Mehtap Köksal’ın tasarladığı ürünlerden şönil kumaşların kombinasyonu kul-lanılarak, iskeleti fırınlanmış gürgen, retro tarzı koltuğun fiyatı, 1450 TL; el boyaması, su bazlı cila ve boya kullanılarak hazırlanan komidin ise 525 TL. (232) 716 67 62.

DEKORASYON

Page 29: Alaçatı+ temmuz sayısı

29

cAMGERAN

Yaşları 50 ila 90 arasında

değişen bu fincanlar arasında

Fransız limoges, İngiliz, Sovyet

döneminden, Avusturya ve Alman

Baveria modellerini bulmak

mümkün. Fiyatları 60-120 TL

arasında.

(232) 716 96 72

KIRMIZI ARDIÇ

KUŞU TASARIM

DÜKKANI

Doğal çınar dalları, kumaş ve

rafyadan hazırlanan bu ayna

hem iç hem de dış dekorasyon

için çok ideal. Fiyatı 900 TL.

(232) 716 66 63

HÖYÜK ALAÇATIUnesco’dan ‘yaşayan insan

hazinesi’ ödüllü Alopaşalı

markasının sahibi İbrahim

Kocaoğlu’na ait tasarımların

fiyatları 50-875 TL arasın-da. (232) 716 03 15

EVVEL ZAMANBu abajurun alt kısmı, aslında 1930’lardan kalma bakır bir sefertası. Polisaj yapıldıktan sonra üst kısmı plak ve gramafon temalı kumaşla kaplanmış. (536) 305 20 20

DEKORASYON

Page 30: Alaçatı+ temmuz sayısı

30

LEZZET

Ö ncelikle, uçuştan birkaç gün önce şeker tüketimini azaltmanız gerekiyor. Bağışıklık

sisteminizi güçlendirmek için bol miktarda meyve, sebze ve tam tahıllı yiyecek tüketin. Kabin basıncından dolayı bağışıklık sisteminiz zayıflar ve çevrenizdeki yolculardan hastalık kapmanızın ihtimali yükselir.

Uçuş öncesinde uykunuzu iyice alın. Havalimanına giderken acele etmenize gerek kalmayacak şekilde vakitlice evden çıkın. Böylece havalimanında rahatlamak için biraz daha zamanınız kalabilir. Yanınıza mutlaka sağlıklı atıştırmalıklar alın. Besin değeri ve lif açısından zengin gıdalar, meyve, sebze,

kuruyemişler ve yapay tatlandırıcı içermeyen tahıllı barlar ilk seçenekleriniz olsun. İşlenmiş veya şeker ve yağ açısından zengin gıdalar enerjinizi tüketecek, sindirim sistemi sorunlarına neden olacaktır. Tüm bunların yanında bol sıvı tüketmeyi unutmayın. Su, meyve suyu ve meyve çayı içmelisiniz. Meyve suyunuzu su ile karıştıra-bilirsiniz. Sıvı yasağının seyahat gününde yeterli sıvı tüketmenizi engellemesine izin vermeyin.

Uçuştan önce kaçınmanız gereken beş yiyecekUçuştan iki saat önce hafif bir yemek yemeyi

ihmal etmeyin. Mutlaka kaçınmanız gereken

bazı yiyeceklere ise hiç yüz vermeyin.Bunlardan ilki fastfood. Vücudumuz

sodyum ve doymuş yağ içeren fastfood gibi yiyecekleri sindirirken zorluk çeker. 11 bin metre yükseklikteyken zaten sindirimin zor olduğu düşünüldüğünde, bedenimizi bir de fastfood ile yormamamız gerekir.

İkincisi, şişkinliğe neden olan yiyecek ve içecekler. Basınçlı uçak kabini şişkinliği desteklediğinden, bağırsakları genişlemeye teşvik eden yiyeceklerden kaçınılması akıllıca olacaktır. Kızarmış yemeklerin yanında soğan, karnabahar, lahana ve fasulyegiller gibi bazı ‘sağlıklı’ yiyecekler de şişkin bir balon

UÇAK YOLCULUğUnDAn ÖnCe

Uçakla seyahat pratik olsa da, bu süreçteki yanlış beslenmeler key-finizi kaçırabilir. Oysa uçuş öncesinde ve uçaktayken takip edeceğiniz birkaç küçük ipucu, rahat bir yolculuk yapmanızı sağlar. bakın bTA’nın Sağlıklı Yemek Şefi Mark Decker bunun için neler öneriyor.

‘nın katkılarıyla

Page 31: Alaçatı+ temmuz sayısı

31

LEZZET

gibi hissetmenize neden olabilir. Ayrıca bu yiyeceklerin getireceği gaz sorunları kişisel rahatsızlık ve toplumsal terbiye sınırlarının ötesine geçebilir.

Sakınmamız gereken üçüncü konu alkol. Bazı uçak yolcuları için, birkaç kokteyl içmek uçuş öncesi alışkanlıklarının bir parçasıdır. Alkolün insanı yatıştırdığına ve uyku getirdiğine inanılır. Ancak doktorlar uçuş öncesinde veya sonrasında alkol tüketmemek gerektiğini ifade ediyor. Harvard Kamu Sağlığı Departmanı’ndan beslenme konusunda uzman Doçent Doktor Eric Rimm, Health Dergisi’ne verdiği röportajda “Uçuş sırasında vücudunuzdaki

su azalacağından, alkol konsantrasyonu hafif seviyelerde bile daha yüksek etki gösterecek ve ‘akşamdan kalma’ hali ihtimalini arttıracaktır” diyor. Bununla birlikte halen birçok yolcu uçuş öncesinde veya uçuş sırasında içkiden vazgeçmiyor. Uçuş öncesi bir içki sizin için de zorunlu ise, etkisini azaltmak için bol miktarda su tüketmelisiniz.

Dördüncü maddemiz gazlı içecekler. Uçuş sırasında, özellikle uzun mesafeli bir uçuşta kendinizi susuzluk, fiziksel acı, kaba uçuş görevlileri ve yanınızdaki kötü kokan adam ile mücadele eden bir süper atlet olarak düşünmenizin size yardımı olacaktır. Bir atlet olarak triatlon sırasında asla kola içmezdiniz, değil mi? Gazlı içecekler, uzun mesafe koşucusunun en büyük iki düşmanını tetikler: şişkinlik ve kramplar.

Son maddemizi uygulamak biraz zor olabilir. Çünkü hiçbir şey yiyip içmezseniz iyi olur, diyeceğiz. 2008 yılında Journal of Science dergisinde yayımlanan bir çalışmada araştırmacılar, uzun bir uçuştan önce yaklaşık 16 saatlik bir orucun uçuş sersemliğinin üstesinden gelmeye gerçekten yardımcı olabileceğini ileri sürmüştü. Çalışmanın özeti şu şekilde: Yemek ve uyku vaktimizi kontrol eden içsel saatimizi normal şartlarda ışık tetikler. Bedenimizde gıdanın eksik olduğunu hisseden ikinci bir saat daha vardır. İkinci saat devreye girdiğinde birincisi etkisiz kalır. Bu ikinci saati açlıkla manipüle ederek zaman dilimi değişikliklerine daha hızlı bir şekilde adapte olabiliriz. Vücudunuzun çok aç olduğunu düşünmesini sağlamanız halinde, yeni varış yerinizdeki yemek saatine kadar uyanık ve

tetikte kalabilecek, bu süreçte vücudunuzun ışık saatini yeniden ayarlayacaksınız. Şüphesiz ki, çalışmanın deney fareleri üzerinde yapıldığını ve ilişkinin insanlarda tespit edilmediğini vurgulamalıyız.

Uçuş sırasında ne yemeli?Uçuş sırasında sindiriminize yardımcı olacak

yeşil çay, muz, dutsu meyveler, ananas, patates, zerdeçal ve kereviz sinirlerinizi yatıştırabilir. Tam taneli tahıllar ve yapraklı yeşillikler stresi azaltır. Özellikle zencefil uçuştan önce ve uçuş sırasında yenebilecek mükemmel bir alternatiftir. Brokoli, karnabahar, fasulyegiller, soğan, sarımsak, tuzlu atıştırmalıklar, çok fazla ekmek, kaz ciğeri, şeftaligiller ve kızartılmış yiyecekler gibi şişkinliğe neden olan yiyeceklerden de uzak durmak gerekir.

Uçaktaki kuru havadan dolayı, normal miktarın üç katı kadar sıvı tüketmelisiniz. Her uçuş saati için

0.25 litre su yeterli olacaktır. Kahve, siyah çay ve kolanın içindeki kafein susuzluğunuzu artırır. Vitamin ve mineral açısından zengin içecekler, uçuş sersemliğiyle başa çıkmanıza yardımcı olur. En iyi seçenek yüzde 100 sebze ve meyve sularına su karıştırmaktır.

Yolculuk doğuya ise karbonhidratbatıya ise protein tüketinYedikleriniz uzun uçuşlarda rahat etmeniz

için size yardımcı olacaktır. Doğuya doğru uzun mesafeli uçuyorsanız karbonhidrat açısından zengin gıdalar tüketin. Bu, uyumanıza destek olur. Batıya doğru uçuyorsanız protein açısından zengin gıdaları seçebilirsiniz. Bunlar da uyanık kalmanızı sağlar. Bu şekilde uçuş sersemliğiyle daha rahat başa çıkabilirsiniz.

Cakes&Bakes’te BulaBİleCeğİnİz

MEYVE SALATASIMALZEMELER:75’er gram kırmızı elma, yeşil elma, muz, çilek, kırmızı üzüm, portakal, kivi ve 50 gram taze böğürtlen.Şerbet için: 30 gr bal, 5 gr kakule, 2 gr yıldız anason, 1 defne yaprağı, 150 ml su.

HAZIRLANIŞI:Tüm meyveler ayıklanır. Üzüm hariç tamamı aynı boy olacak şekilde küp doğranır. Kararmamaları için limonlu suda bekletilir. Şerbet için bal hariç tüm malzemeler ocakta 15 dakika kaynatılır. 30 dakika dinlendirilir. Hazırlanan şerbet ılıkken süzülür ve bal eklenir.Tamamen soğuyunca meyvelerle harmanlanır ve servis edilir. Dondurma ile servis edilebilir. Nane ile süslenir.

bTA’nın Sağlıklı Yemek Şefi Mark Decker

Page 32: Alaçatı+ temmuz sayısı

32

YATÇILIK

TEKNE MİSAFİRLİĞİNE GİTMENİN İNcELİKLERİ

İster küçük bir balıkçı kayığı ister bir transatlantik olsun denizde birinci

kural şudur: Her teknede kaptan vardır ve kaptanın sözü tek geçerli kanundur. Dolayısıyla tekneye ayak basarken, tekne sahibi arkadaşınızın açıklamalarını can kulağıyla dinlemeniz ve bunlara dikkat etmeniz gerekir.

Tekneye misafirliğe giderken kullanım alanlarının kısıtlı olduğunu göz önüne

alarak fazla eşya götürmemelisiniz. Hava şartlarına uygun giysileri, kişisel bakım malzemelerini ve diğer gerekli şeyleri minimumda tutmanız tavsiye edilir.

Eşyalarınızı teknenin sağını solunu çizebilecek tekerlekli bavul ya da sert

malzemeden bagajlar yerine, yumuşak spor çantalarla götürmelisiniz.

Kösele ya da topuklu ayakkabıların teknelere zarar verdiğini unutmayın.

Siyah kauçuk tabanlı botlar ve benzeri ayakkabılar da teknenin güvertesinde çıkmayan izler bırakabilir. Bu yüzden, özellikle sıcak havalarda en iyisi teknede çıplak ayakla dolaşmaktır. Altı temiz ve beyaz tabanlı spor ayakkabılar ya da terlikler tekne için en uygunudur.

Denizde en önemli kurallardan biri, her şeyin ‘neta’, yani düzenli ve yerli

yerinde olması gerekliliğidir. Dağınıklık, bir teknede yaşamı zorlaştırmaktan

öte güvenliği de riske atar. Dolayısıyla misafir olduğunuz teknede eşyalarınızı ve kamaranızı tertipli bir şekilde tutmanız gerekir. Çöpleri, belirlenen yerlere atmalı, ortalıkta bırakmamalısınız. Ekmek gibi doğal yiyecek maddeleri dışındaki hiçbir şeyi denize atmamalısınız.

Tabii bir de teknedeki cihazlar var. Kullanmayı bilmediğiniz cihaz ya

da malzemelere dokunmamalı ya da kaptandan bilgi almalısınız.

Denize açıldığınızda kaynakların kısıtlı olduğunu sakın unutmayın. Tatlı

suyu idareli kullanmalı, mümkün olduğu kadar az bulaşık kirletmeli, jeneratör yoksa batarya kullanımına dikkat etmelisiniz.

Tekne tuvaletleri karadakinden farklı olduğundan tuvalete kağıt ve benzeri

nesneler atmamaya özen gösterin.

Sigara içiyorsanız, kaptanın izin verdiği yerlerde ve azami dikkat göstererek

yapmalısınız. İzmaritleri ıslatarak, söndüğünden emin olmalı ve denize atmamalısınız.

Seyir halindeyken eşyalarınızı sallantıda dağılmayacak bir şekilde

sabitlemelisiniz. Bardak, şişe gibi düşüp kırılacak ya da dökülecek şeyleri gelişigüzel yerlere koymamalısınız.

Küçük çocuklar ya da yüzme bilmeyen misafirler seyir halindeyken

can yeleklerini giymeli ve teknenin riskli bölgelerinden uzak durmalıdır.

Teknede misafir de olsanız, denizde şart olan iş bölümüne katılmalı,

kaptanın yönlendirmesi doğrultusunda demir alma ve demirleme sırasında ve gerekirse seyir halindeyken üstünüze düşen yapmalısınız.

’un katkılarıyla

“en güzel tekne, arkadaşımın teknesidir” denir. evet, teknede misafir olmak her zaman caziptir. Ama bunun da bir adabı vardır. bir tekneye misafir olacaksanız, gitmeden önce bu yazıyı mutlaka okuyun.

Boy: 12.08 m.En: 3.50 m.

Ağırlık: 8 tonMotor markası: Cummis

Motor adedi: 2Motor gücü: 480 HP

Yakıt türü: DizelYakıt deposu: 600 lt.

VANDUTcH 40

Bu yıl 13.’sü düzenlenen ‘Bosphorus Cup 2014’ yelken yarışlarının yüzlerce kişinin kupa heyecanına ortak olduğu ödül töreni gecesi, İstinye Park AVM’de düzenlendi.

ORG Sports Managment, Türkiye Yelken Federasyonu ve İBB Spor A.Ş. tarafından 5-8 Haziran tarihleri arasında düzenlenen yarışta, bu yıl farklı sınıflarda katılan 80 tekne kıyasıya mücadele etti.

Can Yalman’ın tasarladığı ve her yılın birincisine

devredilen gümüş kupanın sahibi, Garanti Sailing Fenerbahçe 1 teknesiyle Oğuz Ayan ve ekibi oldu. İkinci olan Protel-Matmazel Teknesi ile Toka Yelken Ekibi ve Alp Somer, üçüncü olarak bitiren Medianova Acadia 3 ile Vedat Tezmen ve ekibine IRC ve destek sınıflarında dereceye girenlere de ödülleri takdim edildi. Bu sırada, ‘Bosphorus Cup 2014’ için İstanbul’a gelen ve dört gün boyunca unutulmayacak kareler yakalayan Martinez Studio’nun çektiği fotoğraflar da sergilendi.

BOSPHORUS CUP 2014 ÖDÜLLERİ VERİLDİ

Page 33: Alaçatı+ temmuz sayısı

33

YATÇILIK

Boy: 11.95 m.En: 3.87 m.Ağırlık: 8 tonMotor markası: Volvo PentaMotor adedi: 1Motor gücü: 38 HPYakıt türü: DizelYakıt deposu: 170 lt.

YENİ ELAN 400

Boy: 12.08 m.En: 3.50 m.

Ağırlık: 8 tonMotor markası: Cummis

Motor adedi: 2Motor gücü: 480 HP

Yakıt türü: DizelYakıt deposu: 600 lt.

VANDUTcH 40

ÖNE

ÇIKANLAR

*Bu tekneleri ve daha fazlasını yatvitrini.com’da bulabilirsiniz.

Page 34: Alaçatı+ temmuz sayısı
Page 35: Alaçatı+ temmuz sayısı

35

ATATÜRK HAVALİMANI MILLENIUM LOUNGE ATATÜRK HAVALİMANI CAKES&BAKES CAFE İZMİR ADNAN MENDERES HAVALİMANI MILLENIUM LOUNGE ANKARA ESENBOĞA HAVALİMANI MILLENIUM LOUNGE İDO cAKES&BAKES cAFE ŞUBELERİ MSA İSTİNYE PARK ARMANI CAFE KARAKÖY FERAH FEZA KAFE Pİ ŞUBELERİ VENİ VİDİ GÖZ BIGCHEFS ŞUBELERİ KİRPİ cAFE CITYBEAUTY PILATES PLUS LUCCA PLANET LIFE STYLE cLUB DELICATESSEN POP-UP cAFE BAHÇECİK KUAFÖR DENTİSTANBUL EBİL SAÇ TASARIM MUHİT SIR WINSTON TEA HOUSE DÜNYA GÖZ DERİN DESIGN SHOWROOM URBAN HEALTH PİLATES DR. AYŞEGÜL SALTAT POLİKLİNİĞİ HÜNKAR LOKANTASI HARVARD CAFE PLUSDENT COFFEEWAY cAFE cADDE DENTAMED KAKTÜS THE JUNCTION PUB KARABATAK JOURNEY OPS cAFE DEM KARAKÖY TEŞVİKİYE cAFE TRIBECA NİŞANTAŞI THE WINSTON BRASSERIE MUMS CAFE TÜKKAN BEJ KARAKÖY BANDO KARAKÖY KÖŞE KAHVE ORTA KAHVE KIRMIZI ARDIÇ KUŞU SANAT GALERİSİ BAY SAKO OTEL PAPARAZZİ ALAÇATI ANTİK ALAÇATI BEACH RESORT KAPARİ

BAHÇE PROPAGANDA BEACH & CLUB ALAÇATI

DERGİMİZİ BULABİLEcEĞİNİZ ADRESLER

Page 36: Alaçatı+ temmuz sayısı

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

PWA_dergi_240x335mm_v2.pdf 1 19.06.2014 17:28