Upload
genc-kalemler-drnegi
View
237
Download
5
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Genç Kalemler Derneği Aylık Bülteni
Citation preview
Genç Kalemler Derneği Aylık
Kültür Sanat Bülteni
Temmuz 2014- 9
SAYFA2
Genç Kalemler 6 yıllık yaşamında hiç bir siyasi amacı olmadan başta dilimiz, ta-
rihimiz ve kültürümüz için pek çok etkinliklere imza atmış, gençler arasında milli
duyguları, duyarlılığı canlı tutmaya çalışmıştır.
Köy okullarına yardım kampanyası ile çeşitli illerdeki ihtiyacı olan okullara kitap, kırtasiye
araç-gereçleri toplamak,
Türk Dil Kurumu, Kültür ve Turizm Bakanlığı gibi devlet kurumları ile ortak projeler
yürütmek,
Milli kültürümüzde önemli bir içecek olan, ''kahvelerimizi'' yudumlarken, sıcak bir
sohbetin gecemize eşlik ettiği, Türkçe şarkılarla da eğlenebileceğimizi gösterdiğimiz
''Kahve Geceleri'' düzenlemek,
Türkçenin korunması ve geliştirilmesine yönelik biçimlendirme seminerleri ve tepki
amaçlı imza kampanyaları düzenlemek, yabancı isimli iş yerlerinin isimlerini değiştirmek
ve düzenlemek,
Açık hava sinemaları ile yakın tarihimizin Türk sinemasından eserler izlemek,
Türkçenin doğru kullanımı için farkındalık yaratmak,
Genç kalemler ekibinin yaptığı çalışmalardan birkaçını oluşturmaktadır.
ÇALIŞMALARIMIZDAN
BAZILARI
GENÇ KALEMLER KİMDİR?
SAYFA 3
İÇİNDEKİLER
Sayfa 3
TARİHİN AKIŞINI
DEĞİŞTİRENLER
Ali Kuşçu Sayfa 4
TÜRKÜLERİMİZ Bitlis’te Beş Minare
Sayfa 5
BİRAZ DA BULMACA
Sudoku
Kelime Avı
Sayfa 8 EDEBİYAT
ANNEM / Reyhan Canıtez
Sayfa 6
GELENEKSEL YEMEKLERİMİZ
Mantı
Sayfa 10
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
Sayfa 11
ANKARA’DA NELER VAR ?
TARİHTE BU AY
Kabotaj Kanunu’nun Kabulü
Sayfa 12
GEZELİM GÖRELİM Bolu
Asıl adı Ali Bin Muhammed olan Ali Kuşçu, 1403
Semerkand’da doğmuştur. Kuşçu lakabını da babası Timur
İmparatorluğu sultanlarından Uluğ Bey’in kuşçubaşı
olduğundan kullanmıştır. Dönemin bilimsel alanda en
gelişmiş şehirlerinden olan Semerkand’da dünyaya
gelmesi ve bizzat kendisi bilim adamı olan devletin başı
Uluğ Bey ile aynı dönemde yaşamış olması en büyük
şansıdır.
Küçük yaşlarda başlayan matematik ve astronomiye
olan ilgisi, onu ileride büyük bir alim, unutulmaz bir bilim
adamı yapacaktır. Gıyaseddin Cemşid, Muinuddin Kaşi ve
Bursalı Kadızade Rumi’den matematik ve astronomi
dersleri alarak çalışmalarına başlayan Ali Kuşçu, daha
sonraları kendisini geliştirmek için Kirman’a gitti. Burada
Hall-ü Eşkal-i Kamer(Ay Evrelerinin İzahı) ve Şerh-i
Tecrid isimli eserleri kaleme aldı ve nihayetinde Uluğ
Bey’in yardımcılığına kadar yükselip, rasathanesine de
müdür oldu. Uluğ Bey’in öldürülmesi üzerine, 1449’da
hacca gitmek için yola çıktı. Fakat bu yolculukta, Osmanlı Devleti ile Akkoyunlular arasındaki
barış görüşmelerinin baş aktörü olacağından habersizdi. Tebriz’e geldiğinde, Fatih’in bilime ve
bilim adamlarına verdiği önemi çok iyi bilen Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan; Ali Kuşçu’dan
barış görüşmeleri için yardım istedi. Daha sonra da Fatih’in davetiyle İstanbul’a gelmek için yola
çıkan Ali Kuşçu, Akkoyunlu sınırında büyük bir törenle karşılandı. İstanbul’a gelince de
Ayasofya Medresesine müderris olup, çalışmalarına burada devam etti.
Ardında Risale-i Fil Hey’e, Risale-i Fil Fethiyye, Risale-i Fil Muhammediye, Şerh-i Tici Uluğ
Bey, Unkud-üz Zevahir Fi Man-ul-Cevahir, Risale-i Hisap, Et-Tezkire Fi Alati’r Ruhaniyye ve
El-Ukundu’z-Zevahir Fi Nazmi’l Cevahir gibi eserler bırakan Ali Kuşçu; bilim tarihimize adını altın
harflerle yazdırdıktan sonra 16 Aralık 1474’te hayata gözlerini yummuştur. Mezarı Eyüp Sultan
türbesi içindedir.
Tarihin Akışını Değiştirenler – 2
SAYFA 4
TÜRKÜLERİMİZ
Bitlis’te Beş Minare
Bitlis'Te beş minare
Beri gel oğlan beri gel
Yüreğim dolu yâre
Beri gel oğlan beri gel
İsterem yanan gelem
Beri gel oğlan beri gel
Cebimde yok beş para
Beri gel oğlan beri gel
Tüfengim dolu saçma
Beri gel oğlan beri gel
Güzelim benden kaçma
Beri gel oğlan beri gel
Doksandokuz yaram var
Beri gel oğlan beri gel
Bir yarada sen açma
Beri gel oğlan beri gel
Bitlis Birinci Dünya Savaşı’ndan önce nüfusu
30000´dir. Lakin savaş çıkınca halk göç eder ve
nüfus 3000´e düşer. Kurtuluş Savaşı’nda baba
ile oğlu cepheye gider savaş biter ve baba ile
oğul şehre dönerler. Bir tepede baba heyecandan
mıdır yoksa yorgunluktan mıdır bilinmez o tepe-
den memleketi Bitlis’e bakamaz ve oğluna sorar :
“Oğul Bitlis' te ne kaldı?”
Oğul: "Baba Bitlis'te beş minare kaldı"
baba; başlar türküye Bitlis'te beş minare beri gel
oğlan beri gel…”
SAYFA 5
Türkçesi Varken
Jenerasyon: Fransızca (génération) bu söz top-
lum biliminde “Yaklaşık yirmi beş, otuz yıllık yaş
kümelerini oluşturan bireyler öbeği.” anlamında kul-
lanılmaktadır. Dilimizdeki kuşak sözü bu yabancı
söz için uygun bir karşılıktır.
BİRAZ DA BULMACA
SAYFA 6
SUDOKU
DEYİM AVI
Aşağıdaki kelimelerde bir deyim gizli. Kelimeleri doğru sıralayarak
deyime ulaşabilirsiniz.
MANTI İçeriği ve Yapılışı
Mantı, çeşitli baharatlarla çeşnilendirilen
kıymanın, küçük hamur parçalarının içine
konulması ve bu hamur parçalarının suda
haşlanması ile yapılan yemektir.
Mantının malzemesi her zaman kıyma
olmayabilir. Orta Asya ülkelerinde ve bizde
mantının içine çok çeşitli malzemeler konur.
Patates, kuşbaşı et, nohut, mercimek ve tavuk
eti mantının başlıca iç harçları olmuştur. Bu iç
malzeme çeşitliliği mantının pişiriliş şekline de
ilham vermiş olacak ki, mantı yöreye bağlı
olarak fırında, buharda, kızartılarak ya da
haşlanarak pişirilebilir. Mantı, özellikle
hamurunun açılış safhasında usta eller ister.
Zordur mantı yapmak. Ama usta ellerden
çıkmış, sosu da ustaca hazırlanmış bir
mantının da tadına doyulmaz.
Tarihçesi Bu güzel ve zor yemeği ilk kim tattı? Yani,
mantıyı ilk kez keşfedenler kimlerdi? Mantının kökeni
Çin’e dayanır. Üç Krallık Dönemi’ne, stratejist Zhuge
Liang’ın güney topraklarının istilası için Shu ordusunu
yönetmesine dayanır. Zhuge Liang barbar kral Meng
Huo’yu yendikten sonra ordusuyla birlikte Shu’ya geri
dönerken karşısına coşkun akan bir nehir çıkar. Ne
yaparlarsa yapsınlar bu nehri geçemezler. Barbar
lordlarından biri Zhuge Liang’a eski bir gelenekten
bahseder. Buna göre barbarlar 50 adamlarını feda
eder, bu adamların başlarını kesip nehre atar ve
böylece ruhunu mutlu ettikleri nehri geçebilirlermiş.
Zhuge Liang daha fazla kan dökülmesini
istemediğinden barbarlar yerine yanlarında
götürdükleri inek ve atları kestirir. Bu hayvanların
etlerini insan kafasına benzeyen (yuvarlak ve tabanı
düz) çöreklere doldurtur ve nehre attırır. Bu sayede
nehri başarılı bir şekilde geçtikten sonra bu çöreklere
“barbarın kafası” yani “mántóu” adını vermiş.
Bizim bugün mantıyı seviyor ve yiyor olmamızın
nedeni ise mantıyı Çinliler’ den 13. yüzyılda öğrenen
Orta Asya Türkleri. Zaten mantının Anadolu’ya kadar
uzanan serüveni de onlarla başlamış. Üstelik Osmanlı
saray mutfağında çok önemli bir yer edinmiş. Örneğin
Fatih Sultan Mehmet hemen her güne mantıyla
başlamayı severmiş. II. Beyazıt da mantıyı seven bir
diğer padişahmış. Onun sevdiği mantı çeşidiyse bu-
harda pişmiş olanıymış.
SAYFA 7
YÖRESEL YEMEKLERİMİZ
SAYFA 8
EDEBİYAT ANNEM
Annem…
İlk kelimem.. İlk sevgim.. İlk merhamet gösterenim.. İlk şefkat kokum.. İlk güvenim.. İlkim…
Tek sığınağım.. Tek korkum.. Tek özlemim.. Tekim…
Her zaman gülüşüm.. Her hıçkırığımda gözyaşım.. Her günümde merakım.. Her saatimde
tebessümüm.. Her şeyim…
Sadece anne değil.. Doktorum.. Öğretmenim.. Hocam… Babam… Ablam… Sırdaşım.. Arkadaşım..
Kızım..
Anne.. Bir kelimeyle ne çok şey söylermiş insan.. Meğer neler sığdırabilirmişiz bir anneye..
Hastalıkları, uykusuzlukları, endişeleri, gözyaşlarını hatta.. ve şaşırtır ki hepsini de nasıl sarıp
sarmalar tek kelime..
Anne… Hangi anne değersizdir? Hangi anne sevilmez?
Hangi annenin yeri ayrı değildir? Anne kimdir? Çocuk
doğuran kadın mı? Bu kadar mı? Çocuk doğuran kadın
annedir…
Çocuk doğurup sokağa atanlarda mı anne? İçinde bir gram
merhamet, şefkat kalmamış doğurduğu çocuğu öldürende
mi? Küçücük vücutlara el kaldıran da mı anne kıymadan?
Yoksa doğurduktan sonra bırakıp gidenler mi?
Yıllarca çocuğunu arayıp sormayan merak etmeyen,
özlemeyen bir anne midir anne? Yoksa paraya pula tamah
eden annelikten nasibini almamış varlıklar mı?
O kadar çok anne görüyorum ve duyuyorum ki. Nerde bu
anne? Dünyanın neresinde? Nerde gözyaşı döküyor evladı
için? Evet, gözyaşı dökmek deyince aklımıza ilk anne ge-
liyor. Çünkü gözyaşı dökmeyi ilk onlara layık görüyoruz de-
ğil mi… Sabahlara kadar uyumadan beklemeyi de, merak
etmeyi de.
Anne. Hangi köşede sessiz sessiz ağlıyorsun? Hangi ev-
ladın için ağlıyorsun bu kez? Şehit olan Mehmet'in için mi,
töre için kurban verdiğin Dilan'ın için mi, yuvasından zorla
koparılıp dağa çıkartılan Ahmet'in için mi, daha yüzünü hiç
görmeden küçücük bir mezara koyuverdiğin için mi?
Ey Filistin'deki çaresiz annem! Ey Suriye'deki mücahit an-
nesi! Ey mısırdaki gözyaşı mahkumu! Doğu Türkistan'daki
annem! Kaç parça topladın bebeğini? Nerelere akmış kanı?
Nasıl yıkadın gözyaşınla?
Nasıl verdin kızıl toprağa? Nasıl verilir? Nasıl bı-
rakılır? Sende gitmez misin yanında? Annenin
en büyük feryadı, en sessiz çığlığı.
Dünyanın bütün eli öpülesi anneleri! Dünyanın
bütün güzellikleri sizde saklanmış. Yüreğin en
derin yerlerine.
Ve anne. Dünyanın en güzel sebebi yaşamak
için. Sabretmek için en büyük güç. En büyük
teselli. Tek sığınak yolunu kaybetmiş çocuk ge-
misine. Ve anne, sevgiydi.
Ve benim annemdi anne. En güzel anne, benim
annemdi. Papatya kokusuna bulanmış
elleriyle.
Annem. Evladı için annesinden vazgeçen bir ev-
lattı. Evladı için babasından vazgeçen. Evladı
için hayatından, gençliğinden kendinden. An-
nem. Okul yüzü görmemiş annem. İyi yememiş,
iyi giymemiş annem. Kızım iyi giysin, oğlum iyi
yesin. Sofradan aç kalkan annem. Kaşığı tabağa hiç uğramadan.
Sadece kızım okusun oğlum kurtulsun ümidiyle sabreden annem. Ağrısını sızısını unutan. Hayatını,
kadınlığını.
Ve kimse duymadan yorganın altında hıçkıran annem var benim. Gözleri ağlayınca daha güzel olan.
Ve kimseye şikayet edemeyen annem var benim. Kimseye değişmediğim. Ve dualarımın insanı. Al-
lah’ım benden önce alma yanına aminlerim.
Ve benim özlemim, merakım annem. Yaşama sebebim. Tıpkı onun gibi. Ve benim 50 yaşında bir dün-
ya güzelim var. Gözlerine bakmaktan kendimi alıkoyamadığım. Ellerinin kokusunu kimseye değişme-
diğim. Cennetim. Fırından gelen kokum. Sıcak çayım...
Dünyadaki cennetim. Bütün güzel duygularımın insanı.
Annem… Tek kelimeye sığdırabildiğim masalım. Bitmesini istemediğim hikayem okumaya
kıyamadığım. İçini açıp bakamadığım sırrım. Ve annem.
Daha ne kadar güzel sıfat toplamışsın üstünde. Aklımın bilgimin kalemin almadığı. Kış güneşi gibi
doğdun içimi ısıtıverdin bu gece de. Ilık rüzgarım.
Ve annem…
REYHAN CANITEZ
SAYFA 9
SAYFA 10
BUNLARI BİLİYOR
MUSUNUZ ? Erkeklere
yıldırım çarpması
olasılığı kadınlara göre 6
kat daha fazladır.
İnsan yılda en az
1460 rüya görür.
İnsan daha çok oksijen alabilmek
ve vücudundaki karbon
gazını boşaltmak için
esner.
ABD'de Coca-Cola şoförleri-
nin kimyasal madde taşıma li-
sansı olması gerekiyor.
TÜRKÇESİ VARKEN
memnu sıfat, eskimiş (memnu:) Arapça memnû‘ Yasak:
“Esasen evvelce de söylediğimiz gibi dilenmek şiddetle memnu
idi.”- A. H. Çelebi.
ANKARA’DA NELER VAR ?
TARİHTE BU AY Kabotaj Kanunu’nun Kabulü (1 Temmuz 1926)
Osmanlı Devleti, kapitülasyonlarla deniz ticaretindeki hakimiyetini Batılı devletlere vermiştir, bu-
nunla beraber denizlerdeki yük taşıma hakkı ve önemli limanların işletilmesi yabancı devletlerin eline
geçmişti.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik temellerinin atıldığı sırada gücünü yitiren Osmanlı İmparatorlu-
ğu’nun kapitülasyonlarla yabancı ülkelere terk ettiği deniz varlığı, İzmir İktisat Kongresi’nde yeniden
ekonomideki yerini almıştır.
Kongre sırasında hazırlanan ve 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu’nun kabulü sa-
yesinde Türkiye, denizlerdeki bağımsızlığını tam anlamıyla sağlamış oldu.
SAYFA 11
12 Temmuz 2014 ıf Performance
Hall Deep House
12 Temmuz 2014
Armada Avm Levent Yüksel
Konseri
19 Temmuz 2014 Armada Avm
Gökhan Tepe Kon-seri
19 Temmuz 2014 Cermodern Sanat
Merkezi Rachid Taha Konseri
İL TRAFİK KODU : 14
Yüzölçümü : 8458 km ²
Nüfus : 140.000
Tarihçe
M.Ö. 1200’lü yıllarda bütün Hitit
toprakları gibi Bolu da Friglerin elin-
deydi. M.Ö. 6. asırda Persler bölgeye
hakim oldular. M.Ö. 336’da Büyük İs-
kender Persleri yenerek Anadolu’nun
bir çok yeri gibi Bolu’yu da ele geçirdi.
Büyük İskender’in ölümü üzerine Ma-
kedonya yıkılınca Bolu bölgesinde Bi-
tinya Krallığı kuruldu. Yazılı belgeler, o
dönemlerden kalan arkeolojik eserler
ve tarih kaynaklarına göre, Trak göç-
leri sonunda Sakarya ve Filyos Neh-
ri’nin yayı içine yerleşen halk "Bithyn" ismi ile anılıyordu. Bu yüzden Bolu'nun da içinde bulundu-
ğu Kuzeybatı Anadolu'ya "Bithynia" denilmiştir. Bithynler tarafından Salonia Campus denilen Bolu
Ovası ve çevresinin adı Romalılar tarafından “Claudio Polis” olarak değiştirilmiştir. Bolu isminin
de “Polis”ten geldiği sanılmaktadır. Üç tepe üzerinde kurulmuş olan şehir içte ve dışta surlara
sahipti. Şehrin kuzeyinde Halı Hisarı bölgesinde bu surların kalıntıları görülebilmektedir. 1071
Malazgirt zaferinden sonra batıya yayılan Türkmenler 3 yıl sonra Bolu’ya yerleştiler. Selçuklu
Devleti’nin komutanları Artuk, Tutuk, Danişmend, Karateki ve Saltuk Beyler Süleyman Şah’ın
emrinde İstanbul sınırına dayandılar. Bu akınlar sırasında Bolu, Horasanlı Aslahaddin tarafından
fethedilmiştir.
Bolu Yöresine Osmanlı akını ilk kez Osman Gazi tarafından başlatılmıştır. Bolu yöresinin tü-
müyle fethedilmesi ise Orhan Gazi döneminin ilk yıllarına (1324 - 1326) rastlar. Bir başka rivaye-
te göre Osmanlılar zamanında bölgede, bol olarak Uluğ - Alim olması nedeniyle önceleri “Bol
Uluğ”, zamanla yöre “BOLU” olarak isimlendirilmiştir. Yıldırım Beyazid'in ölümü ile başlayan şeh-
zadeler savaşına birçok kez sahne olan Bolu, Ankara Savaşı sonrası Timur’un talan ettiği bölgele-
rin dışında kaldığı gibi, bu tehlike bitinceye kadar, Osmanlı Devleti’nin 2. kurucusu sayılan Çelebi
Mehmet’i de Kızık Yaylası’nda barındıran belde olmuştur. Çelebi Mehmet’in Osmanlı Devleti’nin
birliğini sağlamasından sonra ise Bolu, düzenli bir yönetime kavuştu.
1324 – 1692 yılları arasında Bolu, 36 kazası olan bir sancak beyliği idi. XVI. Yüzyılda Bolu,
ikinci derece Şehzade sancaklarından biri oldu. 2. Bayezit döneminde Şehzade Süleyman
(Kanuni) buraya atandı. 1683-1792 yılları arasında Bolu, Voyvodalıkla yönetildi. II. Mahmut za-
manında ise Mutasarrıflığa dönüştürüldü. (1811) Tanzimat sonrası Bolu Kastamonu eyaletine
bağlandı (1864). 1909 yılında ise tekrar Mutasarrıflığa dönüştürüldü.
Mondros Mütarekesi’nin yürürlüğe girmesi ve İzmir’in işgal edilmesinin ardından Bolu yöresin-
de ilk Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Gerede’de örgütlendi. Bolu 1. Dünya Savaşı’nda ve sonrasında
düşman işgaline uğramadı fakat maddi zarar gördü. Mustafa Kemal Paşa önderliğinde yapılan
milli mücadele dönemlerinin sonunda Bolu, 10 Ekim 1923'de Mutasarrıflık devrini tamamladı ve
vilayet haline getirildi.
GEZELİM GÖRELİM
Page 12
BOLU
Bolu Hakkında Bilinmeyenler
Bolu Kültürel Değerler
-Osmanlı Dönemi'nde Sultan II. Murat Bolu'da
kendi adına Mangır (Para) bastırmıştır. Paranın
bir yüzünde Tuğra öbür tarafında ise `Duribe
Bolu` yazılıydı.
-Bolu'da bulunan Akkaya Travertenleri Bolu ve
Batı Karadeniz Bölgesi'ndeki bu yapıdaki tek ör-
nektir.
- Kanuni Sultan Süleyman şehzadelik devrinde
Bolu'da Valilik yapmıştır.
- Seben İlçesinin 14 km. güneyinde, Kezenözü
Köyünde bulunan `Pavlu` Kaplıcaları mide, safra
kesesi, solunum ve dolaşım bozukluklarında
olumlu etkileri olduğu bilinmektedir.
- Mudurnu'nun el yazımı eserler ve Nivan tari-
hinde de ilçenin belirlenen ilk ismi `Moderna`dır.
- Yeniçağa Gölü'nde Yüz Doksana yakın Kuş Tü-
rü bulunmaktadır.
- Mustafa Kemal ATATÜRK Bolu'ya ilk kez 17
Temmuz 1934 yılında gelmiştir. Bu tarihe kadar
hiç gelmemiştir. Atatürk, Bolu'ya geldiğinde
`Bolu'yu Ankara'dan önce görmeliydim` demiş-
tir.
- Abant Dağları ve Yedigöller Bölgesi zengin ya-
ban hayvan varlığı sebebiyle `Yaban Hayvanı Ge-
liştirme Sahası` olarak ilan edilmiştir.
- Aladağ İzcilik Kampı ve Göleti ile Beşpınarlar
Mevkiinde Ülkemizin tek özgüven geliştirme ve
doğa sporları merkezi olan `Mountrain Kamping`
bulunmaktadır.
- Mudurnu`ya 5 km. mesafede bulunan `Babas
Kaplıca`sının metabolizma hastalıkları ve hafif
diyabetliler üzerinde olumlu etkileri vardır.
çekicidir.
1772 yılında Yeniçağ Şahnalar Köyü’nde doğan
asıl adı İbrahim olan Aşık Dertli, 1845 yılında An-
kara’da vefat etmiştir. Şair Dertli’nin anıt mezarı
Bolu Gerede karayolu üzerinde Şahnalar Köyü’nde
bulunmaktadır. Her yıl anma günü düzenlenmekte-
dir. Geredeli Figani, Mudurnulu Yağcı Emin çı-
raklarıdır.
Kültür Dil
Ağız ve şive olarak belirgin şekliyle: niçun
gelmeyan, napıyen,oluncası,gelincesi,nem
ben,bilmeyonku gibi örneklendirilebilir.Gün, haf-
ta ve ay adları resmi takvimimizde olduğu gibi
kullanılmaktadır. Sadece pazar günü “kapalı pa-
zar veya dernek” pazartesi “Bolu pazarı” günü-
dür.
Edebiyat
Anadolu’da bir çok yerde makamı olduğu bili-
nen YUNUS EMRE’nin ilahileri ve şiirleri Bolu ve
çevresinden derlenen çok sayıdaki cönklerde gö-
rülmektedir. Hatta Yunus’un ilahileri ile düğün
törenlerinde gelin ve damat yeni bir kumaş üze-
rinden birkaç kez yürütülür. Mengen ilçemizin
Gökçesu nahiyesinde Yunuslar Köyü ve Yunus
mezarı diye ziyaret edilen bir yer vardır.
Kemal Ümmi XV. Yy.da yaşamış mutasavvıf
şairdir. Her yıl ,ömrünün önemli bir bölümünü
geçirmiş olduğu Bolu’nun Sazak bölgesindeki
Tekke Köyü’nde adına geleneksel anma günü
düzenlenmektedir.
XVI.yy sonlarında yaşadığı bilinen destan
kahramanımız Köroğlu Bolu deyince akla gelen
isimlerden biridir. Ayrıca kılıç kalkan ile oynanan
Köroğlu oyunu mevcuttur. İl merkezinde Beledi-
ye meydanında bulunan Köroğlu heykeli dikkat
Page 13
BOLU / Gerede
Künye Yayın Adı: Bi’ Mola Yayın Türü: Süreli (Aylık)
Tarih-Sayı: Temmuz 2014- 9 Yayıncı: Genç Kalemler Derneği.
Yayın Ekibi: Betül Ünal, Burak İpekli, Elif Bilen, Hüseyin Nergiz, İlknur Bilir,
İmdat Güney, , Nihan Özdemir, Reyhan Canıtez, Selçuk Demirci, Ümit Z. Nekiş İletişim: [email protected]
Genç Kalemler Derneği’nin aylık yayın organı olan "Bi' Mola"'da
sizler de yazar olmak ister misiniz?
Genç Kalemler Derneği’nin bülten niteliğindeki yayın organı olan "Bi' Mola"'da
bilim – teknoloji, kültür – edebiyat, sanat, tarih, hukuk ve daha birçok alanda
fikirlerinizi / yazılarınızı bizlerle ve facebook takipçilerimizle paylaşmak ister
misiniz?
Konuyla ilgili başvuruda bulunmak için; isim – soyisim ve hangi alanda
yazılar ekleyeceğinizi belirten bir mesajı [email protected]
adresine e-posta atmanız ya da facebook profilimize
http://www.facebook.com/genckalemlerdernegi mesaj olarak göndermeniz ye-
terlidir.