196

Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri
Page 2: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri
Page 3: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

Araşhrma Yazı Dizisi Yayın No: 34

YEŞİL ÖLDÜ MÜ?

Yazan HAKANfÜRK

Dünya Yayın Hakları© Kitabın yazarına aittir. Tanıtım için yapılacak alıntılar dışında, tüm alıntılar

Kültür Bakanlığı Telif Hakları Sözleşmesi hükümleri gereği, yazarın yazılı izinini gerektirir. Yazılı izin olmadan radyo ve

televizyona uyarlanamaz; oyun, film, CD ya da manyatik bant haline getirilemez. Fotokopi veya herhangi bir yöntemle

çoğaltılamaz.

Baskı Ağustos 2011

3.oooAdet ISBN: 975-8208-04-7

Dizgi: Akademi TV. A.Ş.

Baskı: Kayhan Matbaası San. Tic. Ltd. Şti.

Davutpaşa Cad. Güven Sanayi Sitesi C-Blok No. 244 Topkapı - İSTANBUL

Kapak Tasarım Akademi TV. A.Ş.

Dağıtım: Akademi TV. Programcılık, Reklam, Film Yapım ve

Yayın Pazarlama A.Ş. ( 0538) 555 62 05 ( 0538) 654 45 04 P.O. BOX 1066

Sirkeci- İSTANBUL TÜRKİYE

Page 4: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

Bu kitabı ülkesine ihanet etmeyen, gereğinde ülkesi için herşeyi yapmaya hazır olanlara. Cesur, namuslu ve dürüstçe görevini yapanlara. Ülkemin herşeyi ile demokrasiye kavuşması için çalışan­lara, isimsiz kahramanlara, eşim ve çocuklanma ithaf ediyorum.

HAKANTÜRK

Page 5: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

4 IiAKANTÜRK -------

HAKANTÜRK'ÜN DİGER KİTAPLARI Yazarın 1970 yılından beri yazdığı 80 kitabının bir ço­

ğu tükenmiş olup, bir yıl içerisinde hepsinin genişle­tilmiş baskıları yapılacaktır. Satışta olanlar:

AVRUPA İLE DANS Eylül 2008 ABDULLAH ÇATLI KİMDİR? AKREP İLE YILAN ALAATTİN ÇAKICI KİMDİR? AL TIN TABANCALI KABADAYI (Hakan Çillioğlu) AMERİKAN İMPARA TORLUGU AMERİKA 'NIN HEDEFİNDEKİ ÜLKELER ANKARA&WASHİNGTON HATTI ASRIN OPERASYONU BABALARIN DÜNYASI BABALARIN ÖLÜMÜ BARON VE RULET Kasım 2008 BÜYÜK KOMPLO BÜYÜK OYUN BÜYÜK PLAN ÇAPKININ SONU Eylül 2008 DELİKANLI KİMDİR? Ekim 2008 DERİN DEVLET VAR MI? DÜNYAYA HÜKMEDENLEREkim 2008 ERGENEKON NEDİR? ERGENEKON DAV ASI Ağustos 2008 FUAT AYDIN KİMDİR? GÜÇLER SAV AŞI HEDEF ÜLKE TÜRKİYE İSTANBUL'DA AŞK Kasım 2008 KABADAYI Ekim 2008 KABADAYILARIN DÜNYASI KARANLIKLAR PRENSİ-1-KİM BU YEŞİL? KURTLARIN DÖNÜŞÜ

Page 6: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

------- YEŞİL ÖLDÜ MÜ? -----

KURTLAR KONSEYİ KOD ADI TÜRKİYE KORKUT EKEN KİMDİR? MAFYA İMPARATORLUGU MEHMET ALİ AGCA KİMDİR? MEHMET AGAR KİMDİR? MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLA Ti NİHAT AKGÜN KİMDİR? ORGENERAL BÜYÜKANIT KİMDİR? OSMANLI'DAN AVRUPA BİRLİGİ'NE OYUN İÇİNDE OYUN Ekim 2008 ÖLÜMSÜZ KURTLAR ÖZEL KUVVETLER (Bordo Bereliler) R. TAYYİP ERDOGAN KİMDİR? R. TAYYİP ERDOGAN&BUSH RUMUZ AMERİKA RUHSAR - Bir İstanbul Masalı -SEDAT PEKER KİMDİR? SERSERİ SUSURLUK LABİRENTİ TİMSAHIN GÖZYAŞLARI Kasım 2008 TÜRKİYE ATEŞ ÇEMBERİNDE TÜRKLERİN ATEŞLE İMTİHANI TÜRK-AMERİKAN SAV AŞI TÜRKİYE NEREYE KOŞUYOR? TÜRKİYE'DE KİM MAFYA VURGUNCULAR Y ANKİ'NİN ÇOCUKLARI YEŞİL ÖLDÜ MÜ? -.

5

Page 7: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

6 HAKANfÜRK -------

İÇİNDEKİLER YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ......... . ...................................................... . . 7

BU TOPRAKLAR HEPİMİZİN ............................................... 8 BU ÜLKE İÇİN RÜTBELERİMİ SÖKTÜM ........................... 10 YEŞİL'LE BULUŞMA ÖYKÜSÜ ......... .................................... 13 SUSURLUK RAPORU'NDAN YEŞİL'LE İLGİLİ DETAYLAR ................................................ 17 CEM ERSEVER'İ NİÇİN ÖLDÜRDÜK? .......... . . .................... 18 BİLİNENLER ......................................................................... 19 YEŞİL'İN KARDEŞİ BAHATTİN .......................................... 20 POLİTİKACI GÖZÜYLE YEŞİL. ............................................ 24 SİYASETÇİLER MEDYAYI SEVER. ......................... .. .......... 31 YEŞİL BİLMECESİ. ..................................... .......................... 32 YEŞİL'İN AYAK İZLERİ. ....................................................... 38 MEHMET EYMÜR SİTESİNDE BENDEN BAIISETTİ ..................................... ........... ............ -41 SIRRI SAKIK 23 YILDIR POLİTİKADA. .............................. 43 ÖLÜM KOMANDOLARI BORDO BERELİLER ................... 46 SUSURLUK ÖNCESİ. .... ........................................................ 51 ASTSUBAY HÜSEYİN OGUZ .............................................. 90 HERŞEYİ ASKERDEN BEKLEMEK. ...................... ............ 144 VATAN SATILMAZ .............. .... ............................................ 145 KARANLIK GÜÇLER ................ ....................................... .... 187 DERİN DEVLET VARMI.. .................................................. 189

Page 8: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 7

YF.5İLÖLDÜ MÜ? ..

"İhanet arkadaşlık zin­cirini karartır; fakat vefa dostluğu uzun ömürlü kı­lar."

HAKANTÜRK Her canlı varlık gibi insanlar da doğar, yaşar ve günün birin­

de ölür. Kimi insanoğlu arkasında bıraktığı eserlerle asırlar boyu şükranla anılır, kimi ise Adolf Hitler ve benzerleri gibi farklı şekillerle hatırlanırlar. Bizim bu kitabımızın kahramanı olan Mahmut Yıldırım ise kendi gerçek adıyla değil kod adlarından birisi olan "Yeşil" olarak tanınmaktadır. Peki kim bu Yeşil? . . Üzerinde bu kadar konuşulan, hatta bazılan tarafından öldü denilen Yeşil gerçekten öldü mü? .. Gerçi Mahmut Yıldı­rım'ın yaşamasından çok ölmesini isteyen . birileri olduğu muhakkak. Çünkü kendilerinin verdikleri emirler sonucu onun işlemiş olduğu birçok suça karıştırılmak istememektedirler.

Bir insan vefat ettiğinde cenazesine sadece onu sevenler değil, gerçekten öldüğünden emin olmak isteyenler de gelir. Son birkaç yıldır Yeşilin öldüğü konusunda haberler çıkmaktadır. Bu tür haberleri kasıtlı olarak çıkaranlann tek gayesi Yeşilin ortaya çıkıp "Ben ölmedim " demesini sağlamak. Böylece onun ele geçi­rilmesi ve işlediği söylenen suçlann hesabının sorulmasını sağlamak. Tabii bu arada o işlediği söylenen suçlarda kimlerin kendisine emir verdiği, kimlerin suça ortak olduğu da araştı­rılacaktır.

Ben yıllar Önce "KİM BU YEŞİL?" diye bir kitap yazdım. Bu kitap şu anda 25. baskısı olmasına rağmen çok iyi satılmaktadır. O kitabımda yazılması gereken hemen hemen her şeyi yazmış­tım. Fakat aradan geçen bunca yıl sonra bu konuda ikinci bir kitap yazmam gerektiğine inanarak bu satırları yazmaktayım. Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri ortadan kaldıran bir kahramandır. Ben tarafsız bir yazar olarak bütün malzemeyi size sunayım, kara­rınızı siz verin.

Page 9: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK

BU TOPRAKLAR HEPİMİZİN

Bu topraklann her kanşı bizim için kutsaldır. Her ağaç, her tepe, her ova veya höyük aynı değeri taşır. Ormanın sessizliği, rüzgann uğultusu, nehrin akışı mutlu veya hüzünlü şeyleri bana hatırlatır. Bazılannın sadece toprak olarak gördüğü ayaklannın altındaki yerler, benim gibi düşünenler için daha farklı şeyler ifade eder. Çünkü, bu topraklar bizim atalarımızın kanlarıyla yoğrulmuş olduğundan, bizim çıplak ayaklanmız farklı şeyler hisseder. Eskiden her çocuğun veya deli.kanlılık çağına gelen­lerin hayali günün birinde bu güzel vatan için asker olmaktı. Maalesef son yıllarda Avrupa Birliği içimize soktuğu fitne ve fesatlar yüzünden gençlerimiz daha önce kutsal gördükleri şeylere sahip çıkmayıp, askerliği bir vatan borcu olarak gör­meyip, Türkiye Cumhuriyeti Devletini Avrupa İnsan Haklan Mahkemelerine Şikayet etmektedirler. Bu ülkeyi bu hale geti­renlere lanet olsun. İnsanlarımıza refah vaat ederek kendi istekleri doğrultusunda yönlendirmektedirler.

YEŞİL'DEN BÜYÜK İTİRAFLAR

Oğlu 14 Şubat 2006'da İstanbul'da gözaltına alınınca, 'Yeşil' yeniden kamuoyunun gündemine geldi. Oysa Yeşil 27 Ocak'tan bu yana Tempo'nun gündemindeydi. TEMPO muhabiri Tutkun Akbaş'la 'internet' ve telefon yoluyla bağlantı kuran Yeşil, 'konuşma zamanının geldiğini söylüyordu. Ama bu buluşma için azami gizlilik ve güvenlik istiyordu. Randevunun biçimi ve zamanını belirleme sürecinde de bazı bilgiler gönderiyordu. İşte Yeşil'in yazdıklarından kelimesi kelimesine çarpıcı bölümler . . .

27 Ocak 2006 günü saat ıı.o7'de mail kutuma bir mesaj düştü. Uzunca yazılmış metnin altındaki imza, "Gerçek Yeşil, Mahmut Yıldırım, Hacı" olarak "atılmıştı" Metinde açık açık söylenmese de 'sahte Yeşil Osman Gürbüzle ilgili yaptığımız habere yönelik tepkiler içeren bir mesajdı. Yeşil'le İnternet yoluyla mesajlaşma.m.ız, 'buluşma girişimine' dönüştü. Güney illerinden birindeki buluşma onun güvenlik kaygısı nedeniyle gerçekleşemedi. Zaten bir hafta sonra düzenlenen baskında da oğlu gözaltına alındı. Kendisinin son anda kaçtığı iddia edildi.

Yeşil, yani Mahmut Yıldırım'ın ilk mesajı şöyleydi:

Page 10: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YF.ŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 9

"Uzun bir zamandır suskundum ve suskunluğumu boz­maya ' cağımı her defasında söylemi§tim. Birileri yine bir şeylerin peşinde ve ben peşinde olduklan şeyi yakında vereceğim. Bazı salaklar zarar ettiklerinin farkında değil herhalde. Biri çıkıp beni taklit ederek ahkam kesiyor ve biri de Susurluk'taki silahların nerede olduğunu söyleyip duruyor. Ve biz bu kadar aptalız, ses çıkarmıyoruz, öyle mi? Derginizdeki yazılarınızın ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğunu zaman gösterecek ve zaman bazılarının aleyhine �liyor. Beni taklit etmenin cezası -bilenler bilir- ölümdür. Beni mafya ile kanştıranlar yanlış yoldalar, kendini bilmez birileri rant ve isim peşine düşerek hata üstüne hata yapmakta, faturası ona kesildiği zaman canının ne kadar yanacağının herhalde farkında değil. Biz amatör değiliz, Eyüp Aşık'ın beni birileri ile karıştırması şimdi değil, yıllardır var olan bir şeydir. Ben bu olmakla gurur duydum. Tarih bizi ileride hep anacaktır. Biz bu ülkeyi severken canımızı verdik ve ben bir itirafçı değil, bu ülkenin kadrolu askeriyim ve öyle de kalacağım. Beni Sayın Özal, Eşref Bitlisli (EDİTÖRÜN NOTU: Yeşil Org. Eşref Bit­lis'in soyadım Bitlisli olarak kullanıyor. Düzeltrnedik. Metinler­deki yazım yanlışlan ve ifadeler de düzeltilmedi) Cem Ersever, Adnan Kahveci, Nesim Malki, Hiram Abbas, Ömer Lütfü Topal, Hüseyin Kocadağ, Abdullah Çatlı, Behçet Cantürk, Savaş Buldan ve şu an yaşayan birkaç kişi iyi bilir ki, dostuma dost, düşmanıma düşmanım. Kimse hikaye yazmasın, kimse orada burada birilerini yükseltmesin, ortaya çıkarsam çok kişi kaybeder. Ben M. Ali Ağca gibi şarlatan değilim. Yakında bir savaş var ve bu s9vaş istihbaratçılar savaşı olacaktır. Tabii aradaki piyonları temizleme zamanı geldi. Benimle irtibata geçerseniz sevinirim. "

27 Ocak 2006'da başlayan ve ı2 Şubat tarihinde sonlanan e­posta mesajlarında ise 'Yeşil' şunları anlattı:

"Aldığım bir habere göre benim gelişirrt bazılarım rahatsız etm� olacak ki korumalarım iki katına çıkarmışlar. Hani ben ölmüştüm? Ölü bi1·inden insan korkar mı? Bana kıyak olsun diye beni öldü gösterip �Zerine geldiği gibi at koşturacaklar. Sonradan birilerine Yeşil ol derler ve bazı olaylar yaparak üstüme yıkın. Bu oldu mu yani? Ya insan zekası kıt olur da beni hafife alır, siz ki beni bilip beni operasyonlarınızda kulla­nırsınız ve bati başka hedeflere güdüklerseniz sonradan siz

Page 11: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

10 HAKANfÜRK

birilerine ilıanet edersiniz ve ben boş duracağım! Benim Anka­ra 'ya geleceğimin haberi duyuldu. Beni her zaman kıstırdık­larını sanırlar ve bu zevki hep onlara tattırırım. Ama sonra hayal kırıklığına uğrarlar şimdi biz ikinci oyunumuza geçiyoruz. Hüseyin Kocadağ, Abdullah Çatlı ve o zavallı Gonca Us arabada mı öldüler? Yoksa öldürüp arabaya mı koydular? Orada tek delil Sedat Bucak'tı ve hesaba katmadıkları bizdik. Hani o kayıp silahlar, çantalar. Korumasız bir adım dahi atmayan Sedat Bucak korumasız gezecekti ha. Onlar Sedat'ı kaçırmışlardı. Sedat uzun bir zaman Hüseyin Kocadağ'ın şiş_irmesiyle Çatlıyı kendi köyünde saklıy_ordu. Güya Çatlı MIT'e çalışıyordu. Halbuki olayın iç yüzü Oyle değildi. Birkaç kendini ajan bozuntusu sanan kişilerle işbirliği içindeydi. Hiram Abbas öldürüldü sahnede Cem Ersever öldürüldü sahnede, Çatlı öldürüldü sahnede Topal öldürüldü sahnede Özal öldü sahnede Behçet Cantürk öldürüldü sahnede Savaş Buldan öldürüldü sahnede Nesim Malki öldürüldü sahnede helikopteri düştü Eşref Bitlis'in sahnede yine İleride ile ilgili bazı arşivlerden kaldınlmış belgeleri sana yollayacağım, bu belgeleri istiyor.

"BU ÜLKE İÇİN RÜIBELERİMİ SÖKTÜM" Konuşacağımı duyanlar Ozal'ın ölümü ve sonrasını da anla­

tacağımı fark ettiler ve şimdiden doğacak tüm bilgileri safdışı etmek için çabalıyorlar. Bu ülke benim, bu ülke için öldüm, bu ülke için Öldürdüm, şimdi göreceğiz bu ülkeyi kim terk edecek? Vampirler, gölünü kan bürümüş/er, kimmiş göreceğiz. Bu ülkeyi kime sattıklarını tüm Türkiye bilecek. Beni ta Çin 'e Dursun Karataş'ı vurmak için gönderenler Yunanistan 'da barlarda kadeh tokuşturdular. Dursun Karataş'la kol kola gezenler şimdi neredeler? Kimseden korkmadım şimdiye kadar, beni tanıyanlar bilirler. Ben bir itirafçı değil bu ülkenin en büyük askeri okulunda yetiştirilmiş kadrolu subayıyım. Ben bu ülke için rütbelerimi söktüm. Teröristlerle yıllarca gezdim. Vurdum, vuruldum, öldüm, öldürdüm. Şimdi beni karalamaya başladılar. Sıradakini bekliyorum, herkesin sırası var. Kimse acele etmesin. Tek tek kucağıma düşecel,cler. Bu Türkiye'den başka Türkiye yok. Asıl ben ve benim silah arkadaşlarım bu ülkeyi karşılıksız sevdik.

Ben hırsız polis oyunu oynamıyorum ve bu oyunu oyna­yacak Zamanım yok. Çünkü zaman benim aleyhime işliyor.

Page 12: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 11

Şunu unutma, şimdiye kadar hayattaysam, akıllı ve zeki olduğum için bugüne kadar geldim. Daha önce de belirttiğim gibi, bana zarf atma ve kelime oyunlan oynama, benim kimliğimi ve kimliğim hakkında bilgi sahibi olacaksan, kayıtlı bulunduğum nüfus müdürlüğüne intemetten girersen ulaşır­sın. Bu, kimlik üstündekiler, gerçek veya yalan. Sen Mahmut Yıldırım ile Ahmet Demir'i lütfen birbirine kanştımıa. Biri Hacı, biri de Sakallı'mn Yani ikisi de Yeşildir. Fark ikisini birbirinden ayırmaktır. Bu da zeki ve akıllı birinin işin içinden çıkacağı bir oyundur. Sana attığım mailleri iyi takip edersen kilit bulmacalara ulaşırsın. Biz iyi yetiştirilmiş, profesyonel insanlarız. Biz sadece dağlarda değil, en modem metropol/erde istihbarat çalışmaları yapmış, sayılı istihbarat birimleri ile köşe kapmaca oynamış kişileriz. Bir çoğunu da temizlemiş kişilerdeniz. Tüm bilgileri baştan ve kesmeden seninle yazışıp anlatacağımı, içinde olduğum ve ekibimle haıeket ettiğim tüm bilgilerin yam sıra, sır olan ve diğer birimlerden alınmış baş­ka/arma satılmış detaylı bazı ana bilgileri de sana akta­racağım.

Her şeyden evvel kuruluşumuzdan evvel nasıl orduya katıl­dığımı, kimlerle çalıştığımı, Hiram Abbas'la nerede ve hangi görevleri paylaştığımı, kimlerin bizden haberdar olduğunu, kimlerle bağlantı kurduğumuzu, Eşref Bitlisli, Adnan Kahveci, Ömer Lütfü Topal, Nesim Malki, Uğur Mumcu, Behçet Can­türk, Savaş Buldan, Hiram Abbas, Mehmet Üstünkaya, Rauf Denktaş, Turgut Özal ile nasıl görüştüğümü, aramızdaki mesa­feleri kimlerle ne görüştüğümü adlan geçenleri bizlerle olan bağlantı/an, Cem Efsever'i kimin aramıza soktuğu ve neden bize ihanet ettiği, Cem Ersever'in Musa Anter'i neden öldürttü­ğünü, görevlerimizin neden kine dönüştüğü ve kayıp olan örtü­lü ödeneği kim nerede kullandı. T.Ç, M.A, H.K. 'nin ortak çıkar­ları neden T.Ç. ile H.K, M .A. 'yı kullandıkları ve örtülü ödenek­teki paraların Nesim Malki'ye kimin verdiği, Nesim Malki'nin bu paraları aldıktan sonra kimleri haberdar ettiği ve asıl kimin Nesim Malki'yi öldür.düğünü ve buna benzer sır ve gerçek belgelerle yazışmalann gizlidir ibarelerin arkasındaki birkaç haini tek tek gerçeklerle sadece sen bileceksin. Seninle yine maillerle haberleşip, bazı bilgiler göndereceğim, bu bilgiler, kurucularımızdan, silahlı eğitimimize, üst komutanlarımıza, maddi finansmanlann kaynaklan, görevlerin•iz, kimleri takip ettiğimizi ve kimleri dinlediğimizi, kullandığımız silahlardan,

Page 13: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

12 HAKANfÜRK

hedefimizdekiler, vuracaklanmız, vurdurduklarımızdan, siya­silerden, paşalara, kumarhanecilerden, bakanlara, bilgi kay­naklarımızdan, MİTten, emniyet istihbarattan bizimle çalı­şanlar, daha önce Batı Çalışma Grubunun neden kurup, neden lağvettiğimizi, kimler bizim için çalıştı, hangi gazeteciyle bilgi alış verişinde bulunduk, bizim için çalışan gazeteciler, polisler, askerler ve başka bazı özel bilgileri seninle paylaşacağım.

Biz daha önce vardık ve şimdi olduğumuz gibi de vardık. 1984'ten sonra inlerimizden çıkıp yeni dünyaya merhaba dedik. Bu merhaba da her zaman olduğu gibi yine üstlerimizin emirleri ve direktifleri doğrultusunda hareket ettik. Biz Eşref Bitlisli komutasında yeni bir birim ve en tehlikeli �ilerden seçme askerlerle göreve başladık. Kurucumuz Başbakan Turgut Özal'dı. Gizli bırakılmış ve adı sır !Jibi saklanmıştı. Askeri kademe komutasında Eşref Bitlisli ile Ismail Paşa idi. Bu birim 12 Eylülcülerin yaptığı, ihtilalcilerin bile güven duymadığı MİT'e karşı kuruldu. Çünkü Kenan Evren 12 Eylül darbesini yaptıktan kısa bir siire sonra MİTin içindeki sivil asker çatışmasından korkarak, bilgi infaz ve tetikçi grubu kurdu. Bu grup kontrgerilla şeklinde olup sadece direkt konsey üyelerini bilgilendirmek, gelen tehditleri ve suikast/eri önlemek için her kesimin adammdan alınarak göreve başladı. Kenan Evren darbeden sonra dış baskılardan bunalarak demokrasiye geçiş için bir hükümetin kurulması için Sayın Turgut Özal'a görevi verirken reddedileceği aklının ucundan bile geçmemişti. Kenan Evren 'in hesabı çarşıya uymamış Turgut Özal'm bu reddini ta suikaste kadar unutamamıştı. Çünkü Turgut Özal bir akıldı ve Başbakan olacağına kesin gözüyle bakıyordu. Asker kökenli birinin Başbakan olması ne kadar bu ülkeyi verimli olacağı da meçhuldü. Siyasilerin siyaset yasağı ortaya atılınca denenme­miş/er denenmeye aday olmaya başladılar ve ezici bir çoğun­lukla Turgut Özal Başbakan oldu. Tıpkı hayal ettiği gibi ve o da MİT'e güven duymadı. Çünkü herkesin her birimden adamları vardı. Kim elini nereye atsa hemen bilgi sahibi olabiliyordu. Hatta bu bilgilerin satıldığı da oluyordu, işte o saatten sonra akıllar çalışıp sığmakta bulunan kurtlar göreve çağrıldılar. Bu kurtlar mavi altın kurtlardı ve kimsenin ruhu duymadı. Kendi­ni ajan sananlar süslü Osman 'ın peşinde veya Bülent Ersoy 'un hangi iş adamıyla yemek yediğiyle uğraşıyorlardı. Bir de işken­ceyle adam konuşturup soruşturma yaptıklarım sanıyorlardı. Şu anda kirli bir siyaset ve kirli oyunların döndüğü bir

Page 14: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 13

bermuda üçgeninin içinde demir perdenin aktörleri gizli plan­larını yürütmekteler. Bu kirli oyunun aktörleri siyasiler, p�a­lar, işadamları ve bazı gizli servisin de içinde bulunduğu grup­lar bulunmaktadır. Ben bugünden itibaren daha önceden de söylediğim gibi susmayacağım. Beni bu saatten sonra kimse susturamaz. 1979 yılından itibaren daha önce Eşref Bitlis'in emri ile yasadışı TKML örgütüne sızdım. Birçok aktif görev­lerde bulundum. 1980 ihtilalinden sonra yine komutanın em­riyle kızaklara yani sığınaklara çekildik. (Asker içinde) 12 Ey­lül darbecileri iç güvenlik ile dış güvenlik için birimler kurmaya başladılar ve legal yoldan değil de, illegal yollardan bu birimler acil olarak kuruldu- Rahmetli Uğur Mumcunun 2978'den beri ölümünün birkaç gün öncesinde görüştüğü son adam bendim. Çünkü o bizim gizli bilgi kasamızdı. Her yaptığımız operasyo­nu ve her bilgiyi Eşref Bitlisli'nin emriyle Uğur Mumcuya ulaş­tırıyorduk. Yani her şeyden haberdardı. Kinteksten başlayıp uluslararası tüm bilgileri kendisine yollamaya b�ladık. MİT'te yasadışı örgütleri ellerinin altında toplama.fikrini ortaya atan bazı askerler senaryolarla bir piyonu öne sürerek CIA'den maaş alan bazı MIT'çiler ABD'nin emriyle Apo'yu piyasaya sürdüler. Ki bu örgütün kurulmasında en çok işine gelenin ClA olduğu kaçınılmaz bir gerçekti.

YEŞİL'LE BULUŞMA ÖYKÜSÜ

Tam bir hafta boyunca Yeşille yazıştım, telefonla konuştum. Nihayet yüz yüze gelecektik. Güneyde bir yerde randevu verdi. İşte her şey, casusluk ve korku filmlerini gölgede bırakacak gelişmeler de burada başıma geldi. Halen cep telefonlan, laptop, dijital fotoğraf makinesi ve kameramın olduğu çanta Yeşil'in elinde. Benim elimde ise Yeşil'in sayfalar dolusu yaptığı iti­raflar . . . Bu arada Yeşil'den bir hafta önce gelen son mesaj: "Yurdu terk ediyorum. Bazı kurumlara da bilgi verdim"

27 Ocak 2006 günü saat ıı.o7'de mail kutuma bir mesaj düştü. Uzunca yazılmış metnin altındaki imza. "Gerçek Yeşil, Mahmut Yıldırım, Hacı " olarak "atılmıştı. " Yeşil'in ilk mesa­jının son cümlesindeki gibi irtibata geçtik! Bir hafta her gün bilgisayar başında gerek e-mail üzerinden, gerekse de MSN'den gece gündüz yazışmalanmız sürdü. Sonunda cep telefonu üze­rinden görüşmelerimiz başladı. Yaklaşık ıo kez cep telefonum­dan beni arayan Yeşil, "Sana bulunduğum yeri de bildiri­yorum. " diyordu. Nitekim öyleydi de. Çünkü Türkiye'nin

Page 15: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

14 HAKANTÜRK

güneyinde bir yerden arıyordu her defasında. Sahil numa­ralardan . . . Yeşil'le ilişkide adeta casusluk filmlerinin andıran bir trafiğin içinde buldum kendimi. Çünkü benimle röportaj için ikna olmuştu. Ama çok da acelesi var gibi davranıyordu. Çünkü istediklerini yerine getiremediğimde, telefonunu geç açtığımda, ya da mailine geç yanıt verdiğimde, "Seninle il�ki.m bitm�tir" mesajlarıyla karşılaşıyordum. Türkçesi hafif Joğu aksanlıydı. Sert bir ses tonuna sahipti. Beni 6 Şubat Pazartesi günü sabah saatlerinde cep telefonumdan aradığında Ankara'ya gelmem gerektiğini, Büyük Erşan Oteli'ne gidip beni orada adamlarının karşılayacağını söyledi. Bu görüşme sabah saatlerinde oluyordu. Öğleden sonra MSN yazışmamızda ise Ankara'nın artık güvenli olmaktan çıktığını, çünkü görüşmemizin özellikle istihbarat birimlerince öğrenildiğini söyledi. Bu sefer verdiği yeni bir adres vardı. Türkiye'nin güney ucunda bir bölge. "Yarın gel" diyordu. Benden istediği laptop, dijital fotoğraf makinesi ve dijital kamera idi. Hepsini hazırlayıp, ilk uçakta soluğu onun gelmemi istediği yerde aldım. Otele yerleştim. Odamda MSN'imi açtı­ğımda karşıma Yeşil'in güvenliğini sağlamakta görevle olduğunu söyleyen ama Yeşil'le yazıştığımız adresten başka biri çıktı. Kendisinin bir binbaşı ve o bölgenin sorumlusu olduğunu söyleyerek söze girdi. Israrla benim ve Yeşil'in güvenliğinin çok sıkı korunması gerektiğinden söz ediyordu. Hatta kendisinin de 2 adamıyla birlikte bulunduğum otelde kaldığını, benim güven­liğimi sağlamak üzere Yeşil tarafından görevlendirildiklerini belirtiyordu. Filmi koparan gelişmeler de işte bu odada yaşandı. Bana güvenlik testinden geçmem gerektiğini söyleyen kişi yanımda herhangi bir gizli dinleme ya da yer belirten cihaz olup olmadığını sordu. Sonra da "ilaç kullanıyor musun?" diye sor­du. Hatta ekledi: "Sakın kapsül kullanma. " Neden bu sorulan sorduğunu soramadım bile! Sonra "Yarın güvenli hathn yanında olacak, seni takip edeceğim " dedi. Bir ara çift cep telefonlarımdan güvenli hat olarak kullandığım cihazın küçük bir sorunu çıktı. Sim kartını bu nedenle diğer cihaza yerleştirdim. Bu sırada karşı taraftan MSN üzerinden ''Ne yapıyorsun orada şimdi?" sorusuyla karşılaştım. Ben de durumu anlattım. Bana sert bir biçimde. "Sen bu kadar hazırlık yaptın bozuk telefonla mı geldin? Şimdi Hacı ağabeyi arayıp ona bu durumu bildirmem lazım. Bu yüzden görüşme iptal olabilir" yanıtı geldi. Yine belki onlarca kez karşılaştığım asabi üsluptu bu. "Seni birazdan otel odasından Hacı abi arayacak"

Page 16: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 15

dedi. Yanın saat sonra oda telefonum çaldı, karşımdaki Yeşil'di. "Bana bazı sorunlardan bahsetti, canım sıkıldı. " deyip olumsuz konuşmaya başladı. Yine ikna ettim kendisini. "Şu an seni uydu telefonundan arıyorum. Hareket lıalindeyim. Benim sesimi kimse duymadı bugüne kadar. Seninle yerimi bile belli ederek konuştum. Seninle yarın akşam görüşeceğim. Yanımda emekle paşalar da olacak. Sana bazı belgeler vereceğim. Paşalar da konuşacaklar. Ben Harp Okulu mezunu bir albayım " dedi. Hatta bazı üst düzey askerlerden bu röportaj konusunda onay geldiğini, onlann da bu konuda hemfikir olduklannı ekledi. "Şimdi dinlen " dedi ve irtibatımız sabaha kadar koptu.

Sabah 7.3o'da kalkıp kahvaltıya indim otelde. Tekrar odama çıktığımda kapıdan içeri atılmış bir not gördüm. "Hemen interneti aç" yazılı not. Yeşil'i korumakla görevli kişiden geliyordu. MSN'i açtığımda karşımdaki bu sefer Yeşil'di. Bana elektronik cihazlarımın güvenlik taramasından geçeceğini söyledi. Önce tüm eşyalanmı çantama doldurup odada bırak­mamı sonra da odadan çıkmamı istedi. Sonra bir anda "her şeyini çantana koy, şarj aletleri dahil Camii'nin tuvaletine gö­tür. Otele geri dön, iki saat sonar aynı yere git ve sana bir telefon verilecek. Büyük Postane önüne gideceksin, oradan seni alacaklar" dedi. Kimlik, kredi kartlanm ve paramı yanıma almam gerektiği uyansında da bulundu. Bahsettiği caminin tuvaletine gidip Yeşil'in dediklerini yaptım, görevli işini gayet iyi bilir biçimde çantamı aldı, otele geri döndüm, iki saat sonra tekrar aynı yere gittiğimde tuvalet görevlisi, "Çantam aldılar, götürdüler" dedi. Peki bana bir mesaj yok muydu? Eliyle masadaki telefonu gösterdi. Cihazın altında küçük bir kağıt vardı. Kağıdı alıp açtım. Notta "Otogar ... firmasına git" yazı­yordu. Hemen camiden çıkıp taksiye bindim, ilk çantamı tuvalete bırakıp otele döndüğüm taksiydi beni otogara götüren. Bu tuhaf tesadüfe şaşırdım. Otogara gittiğimde nottaki firmayı aradım. Bulduğumda beni birilerinin Rarşılayacağı ümidini taşıyordum. Ama kimse yoktu. O firmadaki görevliler de konuyla çok ilgisiz gibiydiler. Sonra aynı firmanın otobüslerinin kalktığı peron kısmındaki tarafına geçtim. Bana verilen yerin ismini söylediğimde 4 kişiden genç olanı kalkıp, "Abi benimle gel" dedi. Beni hemen ön tarafa götürdü, bir bilet kestirdi ve "Saat 13.oo'te 4 'perondan kalkıyor" dedi. Otobüse bindim, 43 numaralı koltuk, otobüsün en arka dörtlü koltuğundan sol uçtakiydi. İneceğim yeri bile bilmiyordum. 3 saatlik bir

Page 17: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

16 HAKANTÜRK

yolculuktan sonra geldiğimizde muavinin nerede ineceğim yönündeki sorusun: "Otogar" yanıtını verdim. O yerde otogar olmadığını ama başka; bir noktada indirebileceklerini söyledi. İndim ve etrafa balanaya başladım. Ne beni bekleyen, ne de karşılayan vardı. Aklımdan bir internet kafeye gidip tekrar bağlantı kursam mı diye geçirdim. Gördüğüm ilk internet kafeye gittiğimde tıklım tıklım öğrenci doluydu. Yer yoktu. Çıktım. Aklıma hemen İstanbul'dayken yazışmalarımızdan birinde geldiğim yerdeki bir otelin adını verdiğini hatırladım Yeşil'in. O otele gittim. s yıldızlı bir oteldi. Ama in cin top oynuyordu. Bir odaya yerleştim. Gece boyunca odadaki telefona baktım, durdum. Sabah olduğunda hiçbir haber yoktu. Sabah otelde kahvaltımı yaptım. Resepsiyondaki görevliye bana bir not olup olmadığını sordum. Yoktu. Çıkıp bir internet kafeye gittim yine. İnternet kafede öğlene kadar MSN başında bekleyip, durdum. Yeşil'le yazıştığım e-mail adresine sürekli mesajlar attım. Yeşil ortalıkta yoktu. Artık iyice endişelenmiştim. Kontürlü bir telefondan ailemi arayıp sadece iyi olduğumu söyledim ve kapattım. Tekrar otele döndüm. Odada otururken saat ı7.oo'de içime bir tedirginlik düştü yine, en yakın İnternet kafeye gittim. Mesaj gelmişti. Heyecanla açtım ama hayalkırıklığı! Mesaj şuydu: "Sana ulaşacağım ve çantan bir hafta sonra adresine verilecektir. Sen otele dönmem gerekirken orada/azla dolandın ve bir yerleri telefonla aradın, durdun. Sana güven olmadığı için görüşme bitmiştir.

Hacı adına . . . . . . . . "

Yeşil'i korumakla görevli olduğunu söyleyen kişi yine karşımdaydı. Bu sefer görüşmeyi iptal ettiğini söylüyordu. Hemen İnternet kafeden çıkıp en yakın taksi durağına gittim. 3 saat uzaklıktaki havaalanıydı istikamet. Ama takside giderken de garip şeyler oluyordu. Sürekli değişik araçlar içinde bulunduğum taksiye "eskortluk" yapıyorlardı. Karanlık bir otoyolda yanımıza yaklaşan bir araç kornaya basıyor, taksi şoförü ona karşılık veriyor, taksi onu takip ediyor, otoyolda yavaşlayıp sağa çekiyor, taksi onu geçiyor, tekrar kornala­şıyorlardı. Beni Yeşil'e götürdüklerini bile düşündüm. Cep telefonlarım dahil çantam Yeşil'in elindeydi. İstanbul'a geldi­ğimde Yeşil' den bir mesaj gelmişti, o da son mesajdı:

"Senin adına üzüldüm. Çünkü sen eğer görüşme yerinden ayrılıp otele dönseydin ve oradan telefon görüşmesi yapma-

Page 18: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------ 17

saydın, bunlar olmazdı. Sen orada iken bazı sivil polisler, orayı gözlem altına aldılar ve seninle otogarda samimi bir yakınlık gösteren de polis muhbiriydi. Yani yanlış ne bizde, ne de benim ekibimde . .. .'nın senden biraz şüphe duyması, bu aşamaya senin getirdiğinin farkında değilsin. Şimdi ben yurttan ayrı­lıyorum ve sadece bazı kurumları haberdar ettim. Kendine iyi bak. Hacı. "

SUSURLUK RAPORU'NDAN

YEŞİL'LE İLGİLİ DETAYLAR

Gerçek adı: Mahmut Yıldırım Kod adı: Ahmet Yeşil - Mehmet Kırmızı Tire-Sakallı Terminatör Salih-Derdi oğlu, Bingöl/Solhan 1953 doğumludur. * Yeşil'in ilk teması 1973 yılında Bingöl/Genç ilçe Jandarma

Komutanlığı'yla oldu. Ancak verdiği bilgilerin değerlendirilme­sinde güçlük çekildiği için Yeşil, MİT'e devredildi.

* Ekim 1973-Kasım 1975 tarihleri arasında Yeşil askere gitti. * 1989'da MİTie ilişkisi, yarattığı "komplikasyonlar" yüzün­

den kesildi. *Daha sonra Tunceli Jandarma Bölge Komutanlığı adına

istihbari bilgiler topladı. * Bu çalışmalarda deşifre olunca, Diyarbakır'a çekildi. * 1992'de Muş'ta yakalanan 5 PKK mensubu, Yeşil tarafın-

dan öldürüldü. /

* 1994 yılında Bayram Kanat, Diyarbakır'daki evinden ka­çınldı.

* Emekli Binbaşı Ahmet Cem Ersever; daha sonra arkadaşı Mustafa Deniz ve sevgilisi Neval Boz, Yeşil ve arkadaşları tarafından öldürüldü.

* Muş Bulanık Hoşgeldi köyü muhtarı, ağabeyinin kızı Zeynep Baba, Bitlis Tatvanlı Şükran Mizgin, Diyarbakır'da tu­tuklandıktan sonra serbest bırakıldılar. Yeşil, bu şahıslan alarak işkence ve tecavüz etti. Şükran Mizgin'i Muş'ta öldürdü. Zeynep Baba'ya ise ne yaptıkları bilinmiyor.

Page 19: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

18 HAKANTÜRK

* Batman'da milletvekili Mehmet Sincar'ı öldürdü. *Vedat Aydın ve Musa Anter'in öldürülme olaylannı da

bizzat Yeşil planlayıp uyguladı. * A. Demir ve A. Kanat grubunun PKK damgalı tehdit mek­

tuplarıyla Diyarbakır ve çevre illerden çok miktarda para tahsil ettiler.

*Yeşil, Ocak 1995 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alındı, yapılan sorgusunda sürekli olarak, MİT'le olan ilişkileri, ilişkide bulunduğu kişilerin kimliği, verdiği bilgilerin neler olduğu, dönemin Ankara Emniyet Müdürü Orhan Taşanlar tarafından bizzat soruldu.

* MİT'le Yeşil'in ilişkisi 30 Kasım 1996 tarihinden itibaren (Susurluk kazasından 27 gün sonra) kesildi.

CEM ERSEVER'İ NİÇİN ÖLDÜRDÜK?

"Ersever, Kocadağ, Bucak ve Çatlı'yı MI5'e satmıştı"

Biz; o salaklardan daha akıllı, daha zeki karda yürüyüp izimizi belli etmeyen bir gruptuk. Biz Turgut Özal'a yakın olarak görev yaparken K. E. 'nin yapacağı bir suikastı gözlüyorduk. Daha sonraları başarılarımız kendini gösterince de faal görev yaptık. Ta ki aramıza bir bozuğun girmesine kadar. Yani Cem Ersever. Cem Ersever başka paşalara çalışıp bizleri kendisinin emrinde olduğunu sanarak hareket etmeye, ajancılık oynamaya başladı. Gayesi bizleri saf dışı etmek kendi adamlarını yerleştirerek kariyer edinmekti. JlTEM'i Cem Ersever değil Eşref Bitlis kurdu. Uluslar arası bilgi ve beceri sahibi olmuştuk. Cem Ersever birkaç kaçakçının arasına sızarak birkaç iş yapar, bir şeyler yapmış olabilir ama bizlerin arasında barınamazdı. Çünkü biz ispiyoncuları sevmezdik. İleride Cem Ersever'in başımızı ağrıtacağı sinyalini almaya başlamıştık. Biz terörle mücadele için kurulduk kendi çıkar­larımızı gözetmek ve mafyalarla içli dışlı olmak için değil. Ama Cem Ersever'i vurmak bana nasip oldu. Yanında Mustafa Deniz ve kendi sevgilisini götürmek de. Kötü oldu çünkü Cem Ersever çok kişinin katili ve ispiyoncusu oldu. Turgut Özal'ın, Uğur Mumcunun, Eşref Bitlisli'nin, Hiram Abbas'ın, Adnan Kahvecinin, Ömer Lütfü Topalın, Nesil Malki'nin Savaş Buldan 'ın, Behçet Cantürk'ün ve adım ileride açıklayacağım geniş bir kitlenin önü ve arkasından sonra gelen cinayetlerin

Page 20: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 19

bir numaralı göstericisi olacakh. Ayrıca Hüseyin Kocadağ 'ı, Gonca Us'u, Sedat Bucak'ı ve Abdullah Çatlı 'yı Mi5'e satmışh.

YEŞİLİ İHBAR EDEN KİŞİNİN KOD ADI: BARAN

Derin devletin "kara kutularından biri" olarak anılan Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'a yönelik operasyon bir kez daha güvenlik birimleri arasındaki sert mücadeleyi ortaya çıkardı. Güvenlik birimlerinden edinilen bilgilere göre ilk temas Yeşil'in oğlu Murat Yıldırım'la sağlandı. Resmi devlet görevlisi olup olmadığı belirlenemeyen Baran isimli şahıs oğul Yıldırım'la bir yıl önce tanıştı. İkili ortak ticari işlere girerken, sürekli takip de devam etti. Polisin baskın yaptığı ev aslında irtibat noktasıydı. Polisin elinden kaçan kişinin Yeşil mi yoksa Yeşii'in kuryesi mi olduğu ise henüz belirlenemedi.

BİLİNENLER

Doğan Haber Ajansı'nın 14 Şubat Salı günü akşam saat­lerinde geçtiği haberle Türkiye Yeşil'e yönelik operasyonu öğrendi. Habere göre Yeşil'in oğlu Murat Yıldırım çete oluştu­rarak bazı işadamlanndan haraç alıyordu. Bu faaliyetler sıra­sında da babasının adını kullanıyordu. Polisten edinilen bilgi­lere göre operasyondan 15 - 30 dakika önce Yeşil baskın yapı­lan evi terk ederek kaçtı. Önce eldeki bilgiler böyleydi. Ancak bir gece önce ulaşılan bilgiler büyük resmin daha farklı olduğunu ortaya koydu. Resmin ana hatları şöyle:

* OGULLAR ESNAF: Mahmut Yıldırım'ın iki oğlu bulunu­yor. 40 yaşın altında olan oğullar halen Ankara'da esnaflık yapı­yor. Mahmut Yıldıran'ın "öldüğü söylenen" tarihlerde bile oğullarıyla teması vardı. Ancak bu temaslar 2-3 yılda bir ve gizlilik içinde gerçekleşiyordu.

* YEŞİL SIK SIK YUR1DIŞINDAYDI: Mahmut Yıldırım ve oğullarının bütün hareketleri Jandarma gözetiminde tutulur­ken, kendisi sık sık yurtdışından Türkiye'ye ğirişler yaptı. Polis operasyonu sırasında da Yeşil Türkiye' deydi.

* OGULLARIN MADDİ SORUNU VAR: Yeşil'in oğullan babalan ortada yokken sakin bir hayat sürdü. Kimi kaynaklara göre maddi zorluk çeken oğullar, yıllar içinde polisle hiçbir şe­kilde temas etmemeye çalıştı.

* BARAN DEVREDE: Yeşil'e yönelik polis operasyonunun hemen ardından ihbarcının Baran adında bir şahıs olduğu ileri

Page 21: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

20 HAKANTÜRK

sürüldü. Dikkatlerin odaklandığı bu kişinin henüz gerçek kimliği ve nerede olduğu tespit edilemedi, iddialara göre Baran bir yıl süreyle Yeşil'in oğullarıyla arkadaşlık ederken, ilişki ortak ticarete de dönüştü.

* Yeşil'in Türkiye'ye giriş yaptığı bilgisi üzerine MİT harekete geçti. Ancak belli süre temas sağlanamadı. Baran'dan gelen is­tihbaratlara uygun olarak İstanbul'daki irtibat evleri belirlendi.

* MİT adresleri polise ulaştınlırken, polisten operasyon yap­ması istendi ve operasyon ani kararla uygulamaya konuldu. Yü­ze yakın özel harekatçı ve polisin katıldığı operasyon neticesinde Yeşil'in oğlu Murat Yıldırım ve 13 kişinin yakalandığı ancak Yeşil'in kaçtığı duyuruldu.

*Bu noktadan sonra Yeşil'in kaçışıyla ilgili olarak ağırlık kazanan iki duyum oldu. İlk duyuma göre baskın yapılan ev Yeşil'in CD, disket ve benzeri malzemeler için kullandığı irtibat eviydi. MİT'in bilgisi de operasyon gününde söz konusu malze­menin transfer edileceği şeklindeydi.

*Polis eve girdiğinde öncelikle aradığı kişi Yeşil değil, Yeşil'e iletilmek istenen materyaldi. Ancak bu materyale ulaşılamadı. Kaçan kişi ise yine Yeşil değil kuryesiydi.

*İkinci duyuma göre sabah 4-5 sularındaki polis operas­yonundan hemen önce JİTEM bilgi sahibi oldu. Uyarılar ve gerekli girişimler üzerine Yeşil operasyondan kısa bir süre önce evden çıkarıldı.

Yeşil'le ilgili olarak gazetelere yansıyan tanık bilgilerinin de doğru olmadığı çünkü Yeşil'in yüzünü estetik operasyonla değiş­tirildiği öğrenildi. Bu arada operasyon duyulduğu andan itiba­ren Ankara'da büyük hareketlilik yaşandı.

YEŞİL'İN KARDEŞİ BAHATIİN

Yaklaşık ıo yıldır yaşayıp yaşamadığı muamma olan, 25 yıl MİT'in elemanı olarak çalışan Mahmut Yıldınm hakkında söyle­necek çok şey var. Ortadan kaybolduğu güne kadar MİT'in en aktif elemanlarından biri ol arak faaliyet gösteren, eski MİT Kontr-Terör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür'e 'baba ' diyecek kadar yakın olan, yaptıkları gibi sonu da karanlık görünen biri Mahmut Yıldınm . . . Oğlu Murat Yıldınm ve 15 kişi, çok sayıda tahsil edilmemiş çek ve senetle birlikte İstanbul Emniyet Mü­dürlüğü'nün 'Lacivert' operasyonuyla gözaltına alındı. Beşik-

Page 22: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 21

taş'taki Gül Apartmanı'ndaki operasyondan hemen önce Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın kaçtığı iddia edildi. Ancak, emniyet bu iddiayı yalanladı. Mahmut Yıldırım'ın kardeşi Bahattin Yıldırım, hem ağabeyi hem de yeğeniyle ilgili çarpıcı açıkla­malarda bulundu. Ağabeyinin MİT tarafından okutulduğunu, sonra da birçok yerde işe sokulduğunu söyleyen kardeş Bahattin Yıldırım, ağabeyi Yeşil'in durumuyla ilgili şu ilginç iddiada bulunuyor: "Ağabeyimin akıbetiyle ilgili tek sonımlu Mehmet Eymür'dür. "

Soru: Ağabeyinizden bir haber var mı? B. Yıldırım: Yok. Sizde bir haber var mı? Soru: ıo yıldır kayıp birinden söz ediyoruz. Bu belirsizlik sizi nasıl etkiliyor?

B. Yıldırım: Hayatımız altüst oldu. Çocukları, e§i, hepimiz ne düşüneceğimizi, neye karar vereceğimizi şaşırdık.

Soru: Neden akıbeti hakkında bu kadar soru işareti var? B. Yıldırım: Bu insan 10 yıldır kayıp. Bu adamın ço­

cukları, eşi var. Hiçbirini mi özlemiyor? Bu, akıl işi değil. Biri çıkıp 'sağ kolu olduğunu söylüyor, sonra başka biri daha çıkıp "Sağ kolu bendim " diyor. Herkes bir havada. Onun yaşadığım bana ispat edin, bir aylık maaşımı vereyim.

Soru: Ağabeyinizin birçok kod adı bulunuyordu. Niye "Ye­şil" adı baki kaldı?

B. Yıldırım: Ben de bilmiyorum. Bunu, ona bu adı yakış­tıranlara sorun. Onun bir sürü kod adı, kimliği vardı. Kimlik­lerinin hepsi bende duruyor. Onları bir çanta içinde gömdüm. Ağabeyimle ilgili kesin bir dunım ortaya çıktığında, ben de o kimlikleri ve fotoğrafları ortaya çıkaracağım.

Soru: Bu kadar esrarengiz olmasının nedeni ne? B. Yıldırım: Bunu ben de araştırıyorum ama cevabım bu­

lamıyorum. Bu adamı tahtalı köye gönderdiler. Bunu iddia ediyonım. Ama kimin taraftndan gönderildiğini bilmiyonım. Bilenler biliyor. Ben emekli olana kadar bu sonı işaretleri kalacak.

Soru: Emekli olunca ne yapmayı planlıyorsunuz ki? B. Yıldırım: Bu adamı tahtalı köye kimin gönderdiğini

bulacağım. Karşımda Mehmet Eymür var. Ben başka birini

Page 23: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

22 HAKANI'ÜRK

tanımam. Bugün Mehmet Eymür telefon açıp, "Gel, görüşelim " dese, görüşmem.

Soru: Aklınızdaki soruların cevabı Mehmet Eymür'de ise neden görüşmüyorsunuz?

B. Yıldıran: Görüşecek bir şey yok. Silahımı alıp Mehmet Eymür'ün peşine düşeceğim. Bu işle ilgili pek muhatabım Eymür'dür.

Soru: Eymür'ün neler olduğunu bildiğini iddia ediyorsunuz. Şimdikiler de biliyor olabilirler mi?

B. Yıldırım: Biliyorlardır tabii. Bilmez olurlar mı? O kapı­dan içeri girmek zordur. Siz o kapıdan içeri giremezsiniz, ben de giremem. Bana ''Ağabeyiniz burada olabilir" diye yer gösterin, o kapıyı ben ardına kadar açayım.

Soru: Eymür'ün dışında yakasına yapışacağınız başkaları yok mu?

B. Yıldırım: Başka adamlar mutlaka vardır. Ama hepsi­nin başı Eymür dü. Akın Birdal'ın vurulma olayına karışan bir jandarma astsubay vardı. Elazığ 'da oturduğumuz dönemde kapımızda nöbet tutardı. Sonradan öğrendik ki, büyük paralar elde etmiş. Anlayacağınız, Türkiye deyince duracaksınız. Düş­manımın kim olduğunu bilmediğim için canımı Allah'a emanet ettim.

Soru: Eymür'ün "Ona düşmanlık edenler, tehdit edenler, Ankara'yı terk edeceksin' diyenler belli" şeklinde bir açıklaması var. Kim bu kişiler?

B. Yıldınm: Bu kişileri Eymür açıklamalı. Ama ağabeyim hiç tehdit almadı, hayatından endişe duymadı. Biiylc• bir endişesi olsa bana söyler ya da kendini korumaya alırclı.

Soru: Yeğeninizin başına gelenlerle ilgili ne dfü�iiııiiyor­sunuz?

B. Yıldırım: Yeğenim, askerliğini yapmamış, rnlıil lıir ço­cuk. Başına gelenleri ben de basından öğrenci i ııı. M 11 rn ı 'ı ıı bir evi vardı, onu satıp birkaç araba almıştı. Olo kıııılıııııa işi yapıyordu. Bu olay patladı. Bu işin sonunun ııı· cılıırnp,1111 hı·ıı de merak ediyorum.

Soru: Murat Yıldmm, babasına özeniyor olıılıılıı ıııl'?

Page 24: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 23

B. Yıldırım: Gençtir, cahildir. Babasına özenip özenmedi­ğini kendisine sonnak lazım.

Soru: İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah Öldürül­düğünü, Emniyet Müdürlüğü sözcüsü ise yaşadığını açıkladı. Yetkililer tam tersi açıklamalar yaptılar. Sizce Mahmut Yıldı­rım'ın birileriyle görülecek hesabı var mıydı?

B. Yıldırım: Belki vardır, ama akıbeti bilinmiyor! Soru: Her esrarengiz olayın içinden Yeşil adı çıkıyor. Bu

olayların ağabeyinizle ilişkilendirilmesine ne diyorsunuz? B. Yıldırım: Ne diyebilirim . . . Artık onunla ilgili haberleri

takip etmiyorum, kafamı da yormuyorum. Zamanında gün­deme gelmesin diye çabaladım ama gündeme geldi. Herkes istediği şeyi yazabilir. Siz de canınız ne istiyorsa onu ya­zabilirsiniz.

Soru: Moraliniz çok bozulmuş gibi. B. Yıldırım: Bozuk olmaz mı? 10 yıldır ne ses var ne seda.

Yer yarıldı sanki içine girdi. Benim yerime kendinizi koyun, sizin moraliniz bozulmaz mı? Ben kardeşimin öldüğünü iddia ediyorum. Birileri 'yaşıyor' diyor. O yüzden silahımı alıp Eymür'ün peşine düşeceğim. Ama siz de peşinde olun. Bu işi sonuçlandıralım.

Soru: Devlete karşı güveninizi mi kaybettiniz? B. Yıldırım: 1996 yılına kadar vatanseverdim ve vatanım

için en imde savaşırdım. O tarihten itibaren beni hiçbir şey ilgilendirmiyor. Ülke işgal edilse, hatta oturduğumuz bu bah­çenin kapısına bile dayamalar kılı kıpırdatmam.

Soru: "Vatan için ölürüm" deyip, sonra sırtını dönmek çeliş­ki değil mi?

B. Yıldırım: Hem büyük bir çelişki he� de acı bir şey. Bu­nu düşiine düşüne kalp damarlarım tıkandı. Bilincimi kay­bettim.

Page 25: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

24 HAKANTÜRK

POı.triKACI GÖZÜVLE YF.ŞİL

'Toplumun göriinmeyen meka­nizmasını işleten kişiler, ülkemizin gerçek yönetici gücünü meydana getiren ve göriinmeyen hükümeti oluşturuyorlar. Zihinlerimiz, adım hiç duymadığımız kişiler tarafın­dan şekillendiriliyor.

Walther Bemoys

Dünyanın bütün ülkelerinde Gizli Servislerin uzantısı olan ve kamuoyu tarafından bilinmeyen güçler vardır. Bunun böyle olduğunu bizim medya mensupları ve siyasetçilerimiz de çok iyi bilmelerine rağmen, ülkemizde oluşan Susurluk kazası, Yeşil ve benzerleri için söylemedikleri söz, yazmadıkları suçlama kalmaz. Çünkü onlar Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı olan kin ve hınçlarını bu tür insanlar üzerinden gösterebilmek­tedirler. Bunun en son örneğini Mehmet Ali Ağca olayında da gördük. Bu ülkenin Başbakanlığını yapmış olan Nihat Erim'i, Türk Silahlı Kuvvetlerinin birkaç Orgeneralini öldürenler cezaevlerinde değil, aramızda olmalarına rağmen o konuda belli kesimin hiç sesi çıkmaz. Bilmem hangi manken sevgilisinden ayrılmış diye gazetelerde sür manşet olurken, A-4 plastik patlayıcıyla yakalananlar iç sayfalarda küçük yer bulur. İş lafa gelince de adaletten, demokrasiden ve şeffaflıktan yana olduk­larım da bağıra bağıra söylerler. Türkiye'yi yıkmak için çalışan dış güçlerin gönüllü destekçileri istemediğimiz kadar vardır. Ne çabuk unuttuk Karen Fogg'un bizim içimizdeki yalakalarıni. Ben kitaplarımın birinde Genelkurmay Başkanının da açıklamasıyla tek tek isimlerini yazmıştım. Niçin birisi çıkıp da bu konuda beni mahkemeye vermedi? . . Veremezdiler, çünkü çok iyi biliyorlardı ki, benim elimde sağlam belgeler olmazsa ben yazmam. Onlar ise "çamur at izi kalsın" taktiğini yıllardan beri uygulamaktadırlar. Biz dönelim tekrar Yeşil konusuna; bu kitapta tek başına Yeşil'i ele alacak olursak, tuzsuz ve baharatsız bir yemeğe benzer bu kitabımız. Çünkü Yeşil deyince, onunla bağlantılı bir sürü isim gelir benim aklıma. O bağlantılarını da gözler önüne sermek lazım ki, okuyucu resmin tamamını görebilsin. Bir şeyin tamamını gösteremezseniz insanları istedi­ğiniz gibi yönlendirip, aldatabilirsiniz. Yeşil ile bağlantılı olarak

Page 26: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 25

CHP'nin en üst organı olan Merkez Karar Yürütme Kurulu üyesi Tunceli Milletvekili Sinan Yerlikaya bakın neler diyor . . .

Soru: Gene Yeşil ortaya çıktı. JİTEM'in adamı olarak çok cinayetler işlediği söylenen bir isim bu. Önce Yeşil'in kim oldu­ğunu sormak istiyorum. Yeşil itirafçı mı, yoksa doğrudan doğruya JITEM'de mi çalışmaya başlamış?

S. Yerlikaya: Yeşil itirafçı değU PKK veya TİKKO sempa­tizanı olup dağa çıkmış, sonra da dağdan inmiş biri de değil o. Yeşil, devletin yetiştirdiği bir operasyon adamı. Direkt halkın içinden alınmış bir adam o. Yeşil, Bingöl Solhanlı bir vatandaş. Ailesi Elazığ 'a yerleşmiş. Yeşil de, Elazığ 'da doğmuş, büyümüş. Elazığ 'da devlete ait Ferro krom tesislerinde işçilik de yapmış. Bu vatandaşın asıl adı Mahmut Yıldırım. 'Yeşil', onun kod adı. Bir kod adı daha var: 'Sakallı'. Yeşil, adım ilk Tunceli'de du­yurdu. O zaman 'Sakallı ' kod adıyla ünlüydü.

Soru: Yeşil'i kim bulup devlet görevlisi yapmış? S. Yerlikaya: Olağanüstü Hal döneminde devlet, Yeşil tü­

rü bir sürü insanla çalıştı. Abdullah Çatlı gibilerine, kimlikler, paralar, silah izin belgeleri, yeşil ve kırmızı pasaportlar verildi. Yeşil de bu insanlardan biri işte. Yeşil, önce MITe çalıştırıldı. Sonra JİTEM'e kaydırıldı. Emniyet'te ise hiç çalışmadı.

Soru: Siz Yeşil'i tanıyorsunuz. Sizinle bu konuda dokuz yıl önce de biri konuşma yapmıştım. Siz Yeşille yüz yüze konuş­muştunuz değil mi?

S. Yerlikaya:;Evet. Ben 9o 'da Tıınceli'nin Ovacık ilçesinde avukatlık yapıyordum. Yeşil'i o zaman tamdım. Emrinde 20-30 kişilik bir özel tim vardı. Bunların arusında İnsan Hakları Derneği Başkam Akın Birdal'ı vuran Haydar kod adlı zat da vardı. Bu adamlar asker elbisesine benzer elbiseler giyiyorlardı. Yeşil bazen de sivil dolaşıyordu. Bunlar köylere operasyonlar yapıyor, insanlara işkence ediyorlardı. Dağa gidip PKK'yla ça­tışmıyordu bunlar. Normal vatandaşla uğraşıyorlardı. Yeşil ve adamlarının yaptıkları çok korkulu bir hal almıştı. Yeşil, Ova­cık'ta bir kahveye veya lokantaya girdiğinde orası hemen bo­şalırdı. Yeşil, Ovacık Emniyet Amirliği'nin üst katında kalıyor­du. Benim bürom da emniyetin yanındaydı. Yeşil'i sık sık görü­yordum. Zaten bizim karşılıklı konuşmamız da dağ başında olmadı. Bir lokantada, kahvede de olmadı. Emniyet Amirli­ğinde oldu.

Page 27: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

26 HAKANTÜRK

Soru: Buluşmanıza kim aracılık etti? S. Yerlikaya: Yeşil ve adamlannın işkencelerini vatandaş

yetkililere şikayet ediyordu ama çare bulamıyordu. O, köylüleri dövüyor, suya batırıyor, onları çırılçıplak soyup karın içine sokuyor, bazılarım da karısının önünde çırılçıplak soyuyordu. Elinde hep iki defterle dolaşırdı. Size isminizi ve köyünüzü sorardı. Sonra o defterlere bakıp sizinle ilgili bütün bilgileri söylerdi. O defterler, ona verilmişti. Yeşil, terörle mücadele kapsamında görevlendirilmiş biriydi. Onun gözünde herkes PKK'lıydı, her Kürt potansiyel suçluydu. Zaman zaman Abdullah Çat/mm da bölgeye geldiği, bunlarla hareket ettiği söyleniyordu. İşte ben o dönemde, Ovacık'ın tek avukatıydım. Vatandaş bana geldi. Ben de durumu savcıya, kaymakama söyledim. 'Biz karışamayız' dediler. Hatta jandarma komutam yüzbaşı çok iyi biriydi. 'Bizim bu adamla uğraşmamız müm­kün değil. Bu adam direkt yukarıya, Genelkurmay'a bağlı. Gidin, derdinizi oraya anlatın. Yoksa burada daha çok pis­likler yapacak bu. Benim yapabileceğim bir şey yok' dedi.

Soru: Yeşil'le sizi kim buluşturdu? S. Yerlikaya: Ovacık'ta Yavuz bey diye bir savcı vardı.

Ondan, beni Yeşil'le görüştürmesini rica ettim. Çünkü bu savcı bey, Yeşil'le çok samimiydi. Onunla emniyetin bahçesinde sık sık tavla oynuyordu, lokantaya gidip rakı içiyordu.

Soru: Savcı Yeşil'in vatandaşlara neler yaptığını bilmiyor mey�? .

S. Yerlikaya: Bilmez olur mu? Ben size olayları tüm çıp­laklığıyla anlatıyorum. Yorumu da artık size bırakıyorum. Savcı bir akşam beni aradı ve 'Yeşil seni emniyet amirliğinde bekliyor' dedi. Yanıma üç kişi alıp, gittim. Bir polis bizi emniyet amirinin odasına aldı. Az sonra Yeşil geldi ve emniyet amirinin makamına oturdu. Kendisine bu insanların terörist olma­dığını, devletine bağlı insanlar olduklarım anlattım. Bana, 'Sen ne karışıyorsun dedi. 'Avukatım' dediğimde de, defterini açtı. 'Senin dosyan da çok kabarmış. Yakında senin hesabın da görülecek. Milletvekili olmak istiyorsun, unut' dedi. Düşünün ben o zaman Sosyal Demokrat Halkçı Parti'nin ilçe başka­nıydım. PKK'lı değilim, DEP'li değilim.

Soru: Yeşil'in birçok cinayet işlemesine rağmen bir doku­nulmazlığı vardı anlaşılan. Kim sağlıyordu ona bu dokunul­mazlığı?

Page 28: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 27

S. Yerlikaya: Düşünün. Bir savcı, bir yüzbaşı, kendilerinin görev alanında türlü olaylara kansan Yeşille ilgili 'Biz onunla uğraşamayız. Ona bir telkinde bulunamayız' diyorlardı. Yeşile bu dokunulmazlığı tabii ki devlet sağlıyordu. Derin devlet dedi­ğimiz yapı koruyordu onu. Devletin içinde ona bu dokunul­mazlığı sağlayan kimdi dersiniz . . . Bu, ya JlTEM'dir, ya da MİT­'tir. Yeşil, o dönemde JlTEM'e çalışıyordu. Sonsuz yetkileri vardı. Ne kaymakam ne de yüzbaşı ona kimse karışamıyordu.

Soru: Yeşil'in kimlerle ilişkisi vardı? Onu kimler tanıyordu? S. Yerlikaya: Onu, Olağanüstü Hal Valiliği tanıyordu.

Gittiği ilin valisi ve emniyet müdürü de tanıyordu. Elinde resmi bir belge olmalı ki, gittiği yerlerde resmi binalarda kalı­yordu. Gittiği ilçelerin kaymakamı, emniyet amiri ve yüzbaşısı da onu tanıyordu. Eski ORAL Valisi Ünal Erkan, Hayri Kozakçıoğlu Yeşili çok iyi tanırlar. Emniyet Genel Müdürlüğü yapan Mehmet Ağar da onu çok iyi tanır. Üstelik o da Elazığlı. MIT'in eski önde gelenlerin Mehmet Eymür zaten tanıdığım söyledi. Yeşil MİT'te Eymür'ün adamıydı. Hatta Eymür Yeşil için 'öldü ' dedi.

Soru: Sizce Yeşil öldü mü? S. Yerlikaya: Hayır, ölmedi, yaşıyor. Ama kamuoyuna

öldüğü söyleniyor. Gündemden çıkanlmak istendiği için ölmüş gösteriliyor. Çünkü bu adam onlarca faili meçhul cinayet işledi. Savaş Buldanlar, Musa Anter'ler, Behçet Cantürk'ler . . .

Soru: Bunların katili Yeşil midir? S. Yerlikaya: Evet. Bütün bu cinayetlerin içinde Yeşil var.

Elazığ'da bir doktorla avukat infaz edilm�ti. Tunceli'de genç bir kız kaçırılıp öldürülmüştü. O olaylarda da Yeşil vardı. Ama bu cinayetlerle ilgili Yeşil hakkında askeri mahkemede itirafçılarla birlikte yargılandığı tek bir dava var. O davanın da ne olduğu belli değil. Ciddi bir dava değil o. Oysa Yeşille ilgili binlerce dosya olması gerekirdi. Ben Yeşilin yaşadığım biliyorum. Daha geçen baharda, Yeşili eskiden beri bölgeden tanıyan bazı in­sanlar bana onunla görüştüklerini söylediler. Birkaç müteah­hit bana 'Yeşille oturduk. Ankara 'da lokantada yemek yedik' dedi. Bunlar benim tanıdığım kişiler. Bu müteahhitler, Elazığlı, Diyarbakırlı ve Bingöllü.

Page 29: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

28 HAKANTÜRK

Soru: Peki insanlann Yeşil'den bu kadar korkmalannın asıl sebebi ne? Onun çok vahşi olması mı yoksa desteğinin çok kuvvetli olması mı?

S. Yerlikaya: insanlar Yeşil'in arkasındaki desteğin çok kuvvetli olmasından korkuyorlar. Bunu yaşadılar çünkü, in­sanlar öldürülmekten korkuyor. Yeşil'in kim olduğunu kamu­oyuna ilk açıklayan benim. Kumarhaneci Topal öldürüldükten sonra, Topalın Kzzılay'da bir bankanın hesabına Mahmut Yıldırım adına 10 milyon dolar yatırdığı haberi gazetelerde çıktı. Bu adamın kim olduğunu kimse anlamadı. Mahmut Yıldırımın 'Yeşil' olduğunu basın benden öğrendi. Onun robot resmini de ben çizdim basına. Zaten Yeşil, Topal cinayetinden sonra konuşulmaya başlandı. 97'nin Şubatıydı. CHP Genel Merkezden Yeşil beni telefonla aradı.

Soru: Sizden ne istiyordu? S. Yerlikaya: Konuşmaya, küfürle, hakaretle, tehditle

girdi. 'Benden ne istiyorsun? Her şeyi devlet adına yaptım ben dedi. Ben de, 'Büyük pislikler yapan. Gel bunların hesabım ver. Bunlar kayıt dışı kalsın diye devlet seni zaten bir gün öldürtür. Konuşmaman için seni öldürürler' dedim. 'Kimse bana doku­namaz. Ben tedbirimi aldım. Yaptığım bütün işleri kasetlere aldım. Kim bana emir vermiş, kim bana ne demiş, anlattım. Adam öldürüyorsam, devletim için yapıyorum. Bu kasetleri ilgili yerlere verdim. Eğer bana bir şey olursa kasetler ve ilişkiler ortaya çıkacak' dedi. Sonra da, benimle buluşmak istedi. Ankara 'da Gölbaşı 'ndaki parkta randevu verdi. 'Yalnız gel' dedi. Odamda arkadaşlarım vardı. Onlara, Arkamdan gelmeyin. Bu adam istese beni zaten istediği yerde vurur' dedim. Parka yalnız gittim. Ama Yeşil gelmedi. Baktım arka­daşlar üç arabayla gelmişler. Yeşil sonra beni aradı, 'Sözünde durmadın. Niye onları getirdin dedi. Bir süre sonra da Akın Birdal'ı vuran Haydar kod adlı kişi aradı. 'Bizimle uğraş­maktan vazgeç, bu işlerin peşini bırak' dedi.

Soru: Peki bu kadar çok arandığı söylenen bir adam nasıl oluyor da hala haraç toplamaya çalışıyor?

S. Yerlikaya: Yeşil, G. Doğuda daha çok devletin talimatla­nyla iş yapıyordu. Ama zamanla kimliği ortaya çıkınca, devle­tin bazı kesimleri ona G. Doğudan el çektirdi. Onu Batıya aldı­lar. O da Batıda işin kuralına göre görevini yapıyor. Haraç alıyor. Yeşil, Doğudan Ankara 'ya ve İstanbul'a geldikten sonra

Page 30: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YF.ŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 29

lüks yaşamın içine girdi ve para toplamaya koyuldu. Kumar­haneci Topalın onun adına bankaya yahrdığı ıo milyon dola­rın akıbeti hiç sorulmadı. Bu para ne için yahrıldı, devlet bunu ortaya çıkarmadı. Bu da dahil, Yeşilin her türlü olayı kapa­hldı. Yeşil de yakalanmadı. Bir ara Antalya 'da Yeşilin yazlığı­na operasyon yapıldı. Yok yarım saat önce, yok on dakika önce kaçh açıklamaları oldu. Polisten yarım saat önce kaçan adam yakalanmaz mı? Çok kolay yakalanır. Devlet, Yeşil konusunda ciddi değil. Üstelik Yeşil öldü gibisinden de kamuflqjlar yapı­lıyor.

Soru: Niye ölü gösterilmek isteniyor? S. Yerlikaya: Mesela Yeşil, Mehmet Eymür'ün MİTte ada­

mıydı. Eymür Yeşilin neler yaphğmı biliyor. Yeşil bir gün çözüldüğünde, ucunun kendisine dokunacağım biliyor. Eymür öldü, bir dönem bitti gibisinden Yeşil işini kapatmaya çalışıyor. On beş gün önce televizyonda yine Yeşilin öldüğünü söylediler. Eğer öldüğünü biliyorsa, nerede, ne zaman, hangi olayda, nasıl öldüğünü de bilmesi lazım. Eymür bunları da açıklamak zorunda. Bakınız . . . Devlet Yeşili ne öldürür, ne de yargılar. Yeşil mahkeme önüne çıkarılırsa her şeyi anlahr. Öldürülürse de, bana söylediği kasetler ortaya çıkar. Bu yüzden Yeşili yaka­lamak da, ortadan kaldırmak da istemiyorlar. Yeşil hô.lô. kuv­vetli biri. Devlet, Yeşil konusunda samimi değil. Her şeyi bilen ve bulan emniyet Yeşili nasıl bulamaz? İnsanlar onun Anka­ra 'da Mercedes 'le dolaşhğım, Sakarya çevresindeki barlara gittiğini, lokantalarda yemek yediğini görüyorlar.

Soru: Yeşil'in oğlu İstanbul'un göbeğinde adamlanyla yaka­landı geçen hafta. Yeşil'in de aynı evi kullandığı söyleniyor. Yeşil destek almasa İstanbul' da çete kurulabilir mi?

S. Yerlikaya: Hayır kurumaz. Yeşil'in maddi ve manevi desteği olmadan, oğlunun silahlı çeteye sahip olması, haraç toplaması mümkün değil. Ama ben Yeşil'ia o evde olduğunu tahmin etmiyorum. Yeşil işi olgunlaşhnr, adamlara emir verir ve sonrasını tepeden takip eder. Üstelik Türkiye'de sadece Yeşilinki değil bir sürü çete var. Devletimiz maalesef bu konuda çürümüşlük içinde.

Soru: Ama bakıyoruz, Yeşil'in oğlunu yakalayan, Yeşil'i deşifre edenler de devlet görevlileri. Devlet görevlileri acaba kendi içlerinde bir güç çekişmesi mi yaşıyorlar?

Page 31: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

30 HAKANTÜRK

S. Yerlikaya: Olabilir. Devletin içinde, kunımlannda bu işlere karşı çıkan, dürüst, namuslu, iyi niyetli görevliler de var.

Soru: Yeşil, JİTEM'in yani Jandarma İstihbarat'm adamı olarak tanınıyor. Ama son zamanlarda Silahlı Kuvvetler'in dü­rüst ve şeffaf bir yapıya kavuşmak için çok ciddi çalışmalar yaptığını görüyoruz. Bu çelişki nasıl mümkün oluyor? Ordunun zirvesi temiz bir yapı isterken, ordunun içinde birileri eski ilişkileri mi sürdürmeye çalışıyor?

S. Yerlikaya: Mutlaka vardır. Terörle mücadelede sap ve saman karıştırıldı. 'Gerçek suçludan ziyade, potansiyel suçlu­lar arandı. Askeriyede, JlTEM'de bu tür yanlışlıklar çok oldu. Mesela Veli Küçük. Onun da kendine göre çetesi vardı. Ama doğru dürüst yargılanmadı. Bunları yargılamaktan ziyade, dışlayarak yavaş yavaş temizleme yoluna gidildi. Şu anda düzgün olmayan işlere bulaşmış kişileri temizleme gayretleri var. Ama bu kişiler yargıda cezalandınlsalar, sonuç daha etkin olur. Tabii bir de hükümetler devletin içindeki çetelere, aske­riyenin, JİTEM'in, MİTin işine fazla giremediler ya da girmek istemediler. Biz 91-95'te DYP'yle koalisyon kurduk ama İçişleri ve Savunma gibi bakanlıklara hep OHAL valilerini getirdiler. Susurluk'ta adı geçenler bürokrasiye getirildi, bakan yapıldı. Bu işleri çözmek bu nedenle mümkün olmadı.

Soru: Biz ne zaman içindeki suçluları tümüyle ayıkladığma inandığımız bir devlete sahip olacağız?

S. Yerlikaya: Herkesin yargılanabildiği, kimsenin doku­nulmaz olmadığı, şeffaf, demokratik bir devlet olmadıkça, söyle­diğiniz olmaz. Bakın . . . Susurluk sırasında Mersin Cezaevinden biri bana telefon etti. 'Ben bunlarla bir dönem çalıştım. Susurluk'taki kazada araba sayısı iki değil ü_ç ' dedi. 'Birinci arabada Çatlılar vardı, ikincide konımalar. Uçüncüde eroin. Bursa'da Çelik Palas'a gidiyorlardı. Yeşil malı almak içfn onlan otelde bekliyordu. Zaten Yeşil zaman zaman Berlin'e gider. Orada Türkiye'm spor diye bir kulüp var. Orada malı dağıtır­lar' dedi. Ben bunu açıkladım. Konu Alman parlamentosuna da gelmiş, operasyon yapılmış, olayın doğnı olduğu çıkmış. Telefondaki adam benimle daha çok şeyler paylaşacaktı ama bağlantı koptu, ailesini aradığımda, 'öldü ' dediler. Bütün bu yaşananlar, bir gün bir iktidar gelecek, yargılanacak.

Page 32: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 31

SİYASEfÇİLERMEDYAYI SEVER

"Türkiye'nin bazı dostları, en büyük görünen düşmandan da tehlikelidir."

HAKANTÜRK Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin olmazsa olmazlarını yok

edebilmek gayretinde olanlara sağolsun Türkiye'den yeterince yardım edenler oluyor. Halbuki bu devletin kanatları altında büyürken, okullarına okumuş her şeyinden faydalanmış olma­larına rağmen bu devlete ve onları savunanlara neden düşman olduklarını aslında kendileri de bilmiyorlardır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devletini yıkalım derseniz bir anda onbinlerce insan sizinle olur ve her taraftan maddi manevi destek dışında dünyanın Türkiye dahil bütün medyası sizinle olur.

Ama "Gelin bu güzel ülkemize sahip çıkıp, onun dünyanın sayılı devletlerinden birisi yapalım derseniz, f�istlikle, ırkçı­lıkla, şövenistlikle suçlanırsınız . . . '"

Benim bu yazdıklarımın bilincinde olanlar, daha düne kadar hiçbir şeyleri yokken bu ülke ve milletin aleyhine yaptıkları çalışmalardan dolayı ortaya ya zengin bir işadamı olarak çıktılar veya siyasette, medyada, sanatta velhasıl bir şeklide sivrilip bütün maddi ve manevi imkanlara sahip oldular. Çünkü onların çalışmalarını yakından izleyen belli güçler "Bu adam veya bu kadın bizim işimize yarar, buna bazı imkanlar sağlarsak bunu istediğimiz gibi yönlendirir ve bizim söylemek istediklerimizi bizim için söyleyerek bizlere hizmet eder" düşüncesiyle des­teklerler. Bu yazdıklarımın doğruluğunu görmek için son yirmi yılı araştırın ve göreceksiniz ki sıradan birisi olan ve hiçbir özelliğe sahip olmayanların bulundukları konuma hangi manev­ralarla gelmiş olduklarını onları tanıyanlardan dinlediğinizde çok şaşıracaksınız.

Bugün Türkiye'nin televizyonlarını, radyplarını, yazılı med­yasını dikkatlice incelediğimizde Türkiye'yi kültürüyle, örf ve aneneleriyle, aile yapısı ile örtüşmeyenleri kabul ettirebilmek için planlı bir çalışma yapıldığını göreceksiniz. Siz ağzınızla kuş dahi tutsanız sizinle ilgili küçük bir haber yapmazlar. Diğer tarafta kendilerinden olanları hergün her yerde görürsünüz. Özellikle son bir yıl içinde yabancıların eline geçen ve Türkiye için oldukça önemli olan kuruluşlarla ilgili Türk insanı tepki

Page 33: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

32 HAKANfÜRK

göstermesin diye onlarda medyamızı reklam pastası kandınna­sızca etki altına almaktadırlar.

YEŞİL BİLMECESİ

Türkiye'nin birkaç haber dergisinden birisi olan Yeni Aktüel Dergisi'nde son günlerde Yeşil öldü diyenlerle geniş haber yapılınca, ben bu ülkede ilk defa KİM BU YEŞİL kitabını yazan birisi olarak medyada çıkanları yakınen takip etmekteyim, iş böyle olunca da tabii ki Yeşil haberiyle ismi gecen muhabir Mehmet Korkmaz'a ulaşmak için dergi merkezi İstanbul'u ve haberin yapıldığı yer olan Ankara'yı aradığım halde Mehmet Korkmaz'a ulaşamadım. Derginin merkezine gittim Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Tepeli ile görüştüm. Benim bütün kitaplarım­da olan cep telefonlarımı ve kartvizitimi verdim ki haberi yapmış olan muhabir arkadaş Mehmet Korkmaz bana ulaşsın. Ben bu satırları yazarken halen bir haber almış olmadığımdan tekrar Yeni Aktüel Dergisi Yayın Yönetmeni Selçuk Tepeli ile görüştüm ve Mehmet Korkmaz tarafından aranmadığımı söy­ledim.

Selçuk Tepeli ise benim telefonlarımı Mehmet Korkmaz'a ulaştırdıklarını ve aranmış olduğumu düşündüklerini belirtince, ben Mehmet Korkmaz'ın telefonunu vermediklerini, bunda kor­kacak bir şey olmadığını söyleyince, tekrar ilgileneceğini belirtti. Bakalım bu kitap bitene kadar soyadı Korkmaz olan bu arkadaş beni arayacak mı? .. Ararsa neler söyleyeceğini de cidden merak ediyorum. Ben hiç tanımadığım kimselere dahi üzerinde iki cep telefonum olan kartvizitimi veriyorum. Tanımadığım veya gizli olan telefonlara telefonumu açıyorum ama birilerinin bazı şeylerden bu kadar korkmasına da şaşırmıyor değilim.

YAPIIAN HABERE BAKALIM

Polis İstanbul, Kadıköy'deki bir eve baskın düzenledi ve haraç çetesi kurduğu öne sürülen "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın oğlu Murat Yıldırım ile çete elemanlarını yakaladı. Yeşil'in de o evde olduğu, yarım saat önce çıkarak yakalanmak­tan kurtulduğu yazıldı. Siz, Yeşil'i öteden beri izleyen bir mil­letvekilisiniz. Sizce Yeşil o gün o evde miydi?

S. Yerlikaya: Yeşil o gün evde değildi. Daha önce eve gel­miş, gitmiş olabilir, onu bilmiyorum. Ama polisin baskın yap­masından yarım saat önce o evden çıkhğı iddiası doğru değil. Yeşil aranmıyor ki kaçırılsın! O operasyon Yeşili yakalamaya

Page 34: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 33

yönelik bir çalışma değildi, bir şikayete konu olan oğlu Murat Yıldırım ve onun kurduğu iddia edilen çete elemanlarına yönelikti. Bana kalırsa basın mensupları, biraz daha renkli olsun diye Yeşil'in adını haberin içine kattı. Gerek emniyet yet­kililerinden aldığım bilgiye göre, gerek olayın akışma bak­tığım zaman Yeşil'in o gün o evde olmadı(jı sonucuna varı­yorum.

Soru: Yeşil Susurluk kazasından sonra sırra kadem bastı. Kimileri öldüğünü, kimileri yaşadığını iddia ediyor. Sizi hak­kında herhangi bir duyum aldınız mı?

S. Yerlikaya: Yeşil'in Ankara ve İstanbul'da çok geniş bir çevresi var. Bu çevre, daha çok doğu ve güneydoğululardan oluşuyor. Doğulu bir politikacı olarak bu çevredeki bazı in­sanlarla diyalogum var. Zaman zaman Yeşil'in bu ortak tanı­dığımız insanlarla buluştuğunu, eğlence yerlerinde görül­düğünü, yemek yediğini haber alıyorum. Yaşıyor ve hareket etme konusunda hiçbir sıkıntı çekmiyor. Zaman zaman kiminle görüştüğü, kimden haraç aldığı gibi bilgiler alıyoruz. Aynı yörenin insanlarıyız. Onu tanıyanların bir kısmı beni de tanı­yor. Dolayısıyla bana haber getirenler oluyor. Ama "Yaşadığını kim söylüyor" derseniz, isim vermem mümkün değil. Yeşil hem emniyetin, hem jandarmanın, hem de MİT'in kullandığı bir kişi. Bu üç birim dışında Yeşil'i yakalayacak bir başka güvenlik ve istihbarat kuruluşu yok ki! Bu kuruluşların gündeminde Yeşil'i aramak, yakalamak gibi bir madde yok.

Soru: JİTEM ve MİT'in Yeşil'i kullandığı yazıldı, çizildi ama emniyetin de kullandıgını ilk kez sizden duyuyorum. Bu konuda ne tür bilgilere sahipsiniz?

S. Yerlikaya: 198o 'li yılların sonuyla 199071 yılların ba­şında Tunceli'de görev yaparken emniyet birimlerinde kalı­yordu. O zaman Tunceli 'de avukatlık yapcyordum. Ovacık Emniyet Müdürlüğünde kendisiyle görüşmüş, yöre halkına neden kötü davrandığını sormuştum. Emniyet özel harekat güçleriyle,jandannayla operasyonlara çıkıyor, köylülere türlü işkenceler, kötü muamelelerde bulunuyordu çünkü. MİT Kontrterör Dairesi eski Başkanı Mehmet Eymür de üç hafta evvel çıktığı 32. Gün programında "Bizden sonra emniyet ve jandarma da Yeşil'i kullandı" dedi. Emniyet'in Yeşil'i kullan­dığını söyleyen yalnız ben değilim.

Page 35: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

34 HAKANTÜRK

Soru: Genç bir avukat olarak Tunceli'de sürdüğünüz Yeşil'in izini daha sonra olgun yaşlardaki bir politikacı olarak başkentte de sürdünüz. Biraz anlatır mısınız?

S. Yerlikay a: "Kumarhaneler Kralı " olarak ünlenen Ömer Lütfe Topal'm 1996 'da İstanbul'da öldürülmeden evvel Yeşil'in Ziraat Bankası Ankara Heykel Şubesinde "Ahmet Demir" adına açtırdığı hesaba 500 milyon lira para yatırıldığı ortaya çıkınca "Kim bu Yeşil" diye ortalık birbirine girdi. Ben Tunceli'deki faaliyetlerinden bildiğim, tanıdığım için Yeşil'in Tunceli'den tanıdığım Yeşil olduğunu anlamıştım. Daha hiç kimse onun kim olduğunu bilmiyorken, basma verdiğim bilgi­lerle tanınmasına katkıda bulundum. Yeşil'in Tunceli bölgesin­deki operasyonlarda gasp, meskene tecavüz ve işkence gibi birsürü suça bulaştığını ortaya koydum. Hatta bildiklerimi basma aksettirdiğim için Yeşil ve arkadaşlan tarafından birkaç kez ölümle de tehdit edildim.

Soru: Kimdi sizi tehdit edenler? S. Yerlikaya: İnsan Hakları Derneği'nin (IHD) eski genel

başkam Akın Birdal 'ı vuran "Haydar" kod adlı Elazığlı Cengiz Ersever de Yeşil 'in ekibindendi. Daha Birdal 'a saldırıyı gerçekleştirmeden evvel beni telefonla aramış ve Yeşille ilgili açıklama yapmaktan vazgeçmem konusunda tehdit etmiş, yakalarını bırakmazsam benim için kötü olacağım söylemişti. Basın ve yayın organlarına Yeşil ve adamlarıyla ilgili inandmcı bilgiler verdiğim için tehditler daha sonra da sürdü.

Soru: Yeşil de sizi aradı mı? S. Yerlikaya: 1997 yılının ocak veya şubat ayıydı. CHP

Genel Merkez yöneticisi olarak partideki odamda oturduğum bir sırada beni telefonla aradı, kendisiyle ilgili basına bilgi vermemem konusunda beni tehdit etti. Tehdit etmekten vaz­geçmesini, tehdit etmekle bir yere varamayacağım söyledim. Kendisini kullanan derin devletin bir gün kendisine yönele­ceğini, çok şey bildiği için ortadan kaldınlacağmı söyledim, "Gel CHP olarak sana sahip çıkalım; yaşadıklarım, bildiklerini an­lat; adalete sığın, böylece ölümden kurtul" diye telkinde bulun­dum.

Soru: Önerinizi nasıl karşıladı?

Page 36: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 35

S. Yerlikaya: Babacan tavrım karşısında yumuşadı; teh­didi, küfürlü konuşmaktan vazgeçti. Ama derin devletin bir gün kendisine yöneleceği, onu ortadan kaldıracağı yönündeki görüşüme katılmadığım söyledi. Söylediği şuydu: "Ben bütün bildiklerimi bir video kasetine kaydettim. Kaseti de çoğaltarak en güvendiğim üç kişiye teslim ettim. Birini de kimsenin tahmin edemeyeceği bir yere sakladım. Üzerime gelirlerse kasetleri basma dağıtırım. Bunu bildikleri için devlettekileri bona hiçbir şey yapamaz." Hatta şu küfürlü lafı da etti:

"Beni 1 y . . . ı bile yiyemezler" Aynen söylediği bu. Soru: Bu görüşmeden sonra irtibatınız kesildi mi? S. verlikaya: O görüşmede kendisini buluşmaya, oturup

konuşmaya ikna ettim. Bir Pazar giinü Ankara 'mn Gölbaşı İlçesinde Polis Özel Harekat Merkezinin yanındaki Atatürk Parkında buluşup konuşacaktık. Ben kararlaştırdığımız gün ve saatte randevu verdiği yere gidip bekledim ama kendisi gelmedi.

Soru: Birçok faili meçhul cinayet yaptığı öne sürülen, so­ğukkanlı bir katil. Gözünü kırpmadan adam öldürebilen biriyle buluşma fikri sizi tedirgin etmedi mi? Giderken bir tedbir aldınız mı?

S. Yerlikaya: Bana telefonda "Erkeksen yalnız gel" de­mişti. Ben de Gölbaşı 'ndaki parka yalnız gittim. Herhangi bir tedbir almamıştım. Fakat Yeşil ile buluşacağımdan haberi olan bazı hemşehrilerim silahlanıp arkamdan geldi. Belki de Yeşil beni gözlemledi, kalabalık olduğumuzu anlayınca gelmekten vazgeçti.

Soru: Güvenlik güçlerinin yapamadığını ya da yapmadığını siz mi yapmaya kalkıştınız?

S. Yerlikaya: Benim kendisini derbest eclip ilgili makamlara teslim etmek gibi bir gücüm yok. Sadece telkinle ikna edebi­leceğimi düşünüyordum. Temiz toplum uğruna ben ve arka­daşlarım kendimizi tehlikeye attık. Başka ne yapabilirdim ki? Bütün pislikleri ortaya döküldüğü halde güvenlik güçleri üze­rine gitmiyordu. Kimse onu yakalamak için çaba harcamıyor­du. Polis Antalya 'daki bir, iki yere göstermelik baskın düzenledi. Yine bugünkü gibi "Yarım saat önce kaçtı," "On dakika farkla kurtuldu " gibi inandırıcı olmayan açıklamalarla kamuoyunıırı

Page 37: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANfÜRK

gözunu boyama yoluna gittiler. Bugün haraç vermedi, diye adamlarına işadamı kurşunlatan Yeşilin oğlu Murat Yıldırım o zaman çocuk yaştaydı. Yeşil o gün yakalanıp cezaya çarptırıl­saydı, oğlu bugün çete kurup onu bunu vurmaya, haraç topla­maya cesaret edemezdi. Babasına hiçbir şey olmadığını görün­ce cesaretlendi ve onun yolundan gitmeye başladı. Babasının kamuoyunda yarattığı korkudan nemalanmaya çalıştı. Nite­kim işadamla,.ından haraç isterken babasının adını kulanı­yormuş. Gerçekte devlet hiçbir zaman Yeşili aramadı ve yaka­lamak istemedi; sadece kamuoyundaki tepkileri yatıştırmak için arıyormuş, yakalamaya çalışıyormuş gibi yaptı.

Soru: MİT Kontrterör Dairesi'nin eski başkanı Mehmet Eymür üç hafta kadar önce bir televizyon kanalına yaptığı açık­lamada Yeşil'in öldürüldüğünü iddia etti. Siz ise yaşadığını öne sürüyorsunuz. Yakın zamanda yaşadığına dair bir haber mi aldı­nız?

S. Yerlikaya: Eski başbakanlardan Mesut Yılmaz da Ye­şil 'in öldüğünü ortaya atmıştı. Bu sözlerin ardından Yeşil beni aradı ve Yılmaz'ın sözlerinin gerçeği ifade etmediği ortaya çıktı. Bu yapılanlar Yeşili yargıdan kaçırmaya yönelik çabalar­dır. Tabii deşifre olduğu için artık derin devlet Yeşilden istifade etmiyor. Bu bir gerçek. Derin devlet zamanında Yeşili çok kullandı. Yeşil eliyle cinayetler, işkenceler, gasplar ve daha birçok yasadışı suç işlendi. Şimdi bunla,.ın açığa çıkmaması için Yeşili kamufle ederek o karanlık dönemi örtbas etmeye çalı­şıyorlar, jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde Teoman Koman da Yeşil'i, JlTEM'i inkar etmişti. Ama bugün Diya,.­bakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi ile Diyarbakır 7. Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinin verdi kararlarda JITEM'in askeri bir birim olduğu, Yeşil ve arkadaşlarının da JITEM adına çeşitli suçlar işlediği o,.taya çıktı.

Soru: Yeşili rahat mı hareket diyor, yoksa gizleniyor mu? S. Yerlikaya: Bi,. ara kendi kullandığı gri renkli mercedes

marka bir otomobille Ankara 'da geziniyordu eğlenmeyi seven bir insan. Bıı tiir eğlence yerlerinde zaman zaman boy gösteriyor. Aynı mekanda bulunmuş ortak dostlarımız, Yeşil'in neler yaptığını merak ettiğimi bildikleri için gelip ne zaman ne,.ede, ne yaptığını anlatıyor bana.

Page 38: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YF.ŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 37

Soru: Bilgiler sade vatandaşlardan mı geliyor, yoksa kamu görevlileri de bilgi aktarıyor mu?

S. Yerlikaya: Yeşil'in yaptığı pis işleri bilen ve bundan ra­hatsızlık duyan namuslu kamu görevlileri de bana zaman zaman bilgi aktarıyor. Yeşil ortaöğrenimini Elazığ 'da tamam­ladı. Etibank bünyesindeki Ferro Kram işletmesinde puantör olarak görev yaptı. Onu Elazığ 'da tanımayan yok. 1998'de Elazığ 'da görev yapan bir güvenlik görevlisinden bir mektup aldım. Mektupta Yeşil 'in eski MHP Elazığ il başkanının oğluyla işledikleri suçlar sıralanıyor ve ikilinin ellerinde otomatik silahlarla çekilmiş fotoğrafları yer alıyordu. Mektubu basma yansıttım. Mektupta adı geçen MHP'li başkanın oğlu Anka­ra 'da gözaltına alındı, ancak bir, iki gün sonra serbest bırakıldı. Daha sonra bu kişilerden tehditler almaya başladım. Tehdit mesajlarının bir kısmı bana faksla ulaştırılmıştı. Bunun üze­rine Tunceli Cumhuriyet Savcılığı 'na suç duyurusunda bu­lundum. Savcılık dava açtı ancak, faks mesajında görülen telefon numarası Elazığ 'da yaşayan kimsesiz bir kadının adına kayıtlı çıktı. Dava halen sürüyor. Tehditler yakın bir zamana kadar devam ediyordu. Yeşilin Elazığ 'da yakın çalışma arka­daşları var. Tehditler onlardan geliyor.

Soru: Yeşil'in yakın zamanda Ankara'da, İstanbul'da görül­düğünü söylediniz. Kullandığı gri renk mercedes marka otomo­bilin plakasını hatırlıyor musunuz?

S. Yerlikaya: Yeşilin mercedesle gezdiğini kendisiyle yakın ilişkide olan Bingöllü bir hemşehrisi söyledi. Plakasını sorma­dım ama, Yeşilin yaşadığı kesin. Sadece bir kişiden değil, birçok kişiden duydum bunu. Zaman zaman Ankara 'da, zaman za­man İstanbul'da, zaman zaman yurtdışında görülüyor. Yurt­dışma kırmızı pasaportla çıkıyor. Cebinde, kendisine bazı im­tiyazlar sağlayan kartlar, farklı isimlere çıkarılmış kimlikler, pasaportlar var. ""

Soru: Yeşil'ini kırmızı pasaportu kendi adına mı? S. Yerlikaya: Hakkında gıyabi tutuklama kararı olan biri

kendi adına kırmızı pasaport çıkarabilir mi! Mümkün değil. Tabii ki farklı bir isme çıkarılmış.

Soru: Devletin artık Yeşil'i kullanmadığını söylüyorsunuz. Devlet kullanmadığı bir kişiye neden kırmızı pasaport versin?

Page 39: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK

S. Yerlikaya: Daha önce kullanırken vermiş kırmızı pasa­porht, yeni değil. Devlete verdiği hizmetin (!) karşılığı olsa gerek. MİT'in kendisine tahsis ettiği "Metin Atmaca " adına çıkarılmış pasaport hala hatırlardadır. Hatta bu pasaportla yurtdışına çıktığı ve dönemin başbakanı Mesut Yılmazın Macaristan'da yumruklanması olayını tezgahladığı ileri sürül­müştü.

Soru: Devlet artık iş vermediğine göre nasıl yaşıyor? S. Yer/ikaya: Dönemin başbakanı Tansu Çiller'in "PKK'mnfinan­sörleri" diye ilan ettiği listede adı geçen doğulu işadamla­rından tehditle, şantajla çok para topladı. I/alô o paralarla idare ediyordur. Ayrıca doğulu işadamlarından haraç almaya da devam ediyor. Yeşil'e para veren çok. Kimi korkudan, kimi de eski günlerin hatırına veri' yor.

Soru: Eski günlerin hatınna derken neyi kastettiniz? S. Yerlikaya: Güneydoğuda, Yeşil ve arkadaşlarının bazı

işudamları tarafından kullanıldığım bilmeyen yok. Kimi zaman birbirlerine üstünlük sağlamak, kimi zaman da

ihale almak için bir tehdit unsuru olarak kullandılar onu. Zamanında verdiği hizmetlerin karşılığım alıyor.

'YEŞİL'İN AYAK İZLERİ

Yeşil kod adlı Mahmut Yıldınm ile ilgili ilginç bilgi ve iddi­aların yıllardır ardı arkası kesilmiyor . . .

"' ı953'te Bingöl, Solhan'da doğdu. Çocukluğu Elazığ'da geç-ti.

* Hacı, Sakallı Terminatör, Metin Atmaca, Ahmet Demir, Ahmet Yeşil, Mehmet Kırmızı, Hasan Tannkulu kod adlarını kullandı.

* ı973'ten itibaren MİT için çalışmaya başladı. İlişkisi ı989'a dek sürdü.

"' Ardından Tunceli'de Nazimiye ve Ovacık bölgelerinde operasyonlara katılmaya başladı.

* Deşifre olunca Diyarbakır'a çekildi ve Jandarma Asayiş Komutanlığı için kırsal alanda çalışmaya başladı. Bu dönemde Cem Erse ver (Cesedi 4 Kasım I993'te Ankara, Elmadağ 'da bu­lundu. Bu cinayeti 'Yeşilin işlediği öne sürüldü.) ile yakınlaştı.

Page 40: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 39

* 1994'te ailesiyle birlikte Ankara'ya yollandı. Ayni' yıl MİT'e dönen Mehmet Eymür'ün talimatıyla yurtdışı çalışmalarında yer aldı. MİT elemanlarıyla birlikte Şam'da Öcalan'a yönelik Mercedes operasyonunu katıldı.

* Son olarak 23 Kasım 1996'da yeşil pasaport verilerek VIP'den geçirilerek yurtdışına gitti. MiT Beyrut'a gittiğini söy­lerken onun Budapeşte'de görüldüğü iddia edildi.

* Etibank Teftiş Kurulu'nca düzenlenen rapora gön Mahmut Yıldırım Şubat 1977 - Şubat 1997 arası Etibank Elazığ Ferokrom Tesisleri'nde işçi olarak çalıştı, maaş aldı ve emekli oldu.

* Mahmut Yıldırım Ankara'da Ahmet Demir adına Ziraat Bankası Heykel Şubesi'nde bir de hesap açtırmış (Hesap numa­rası: 30100939782-9). Hesaba 20.06. 1994 tarihinden beri para yatırılıyor.

* Yeşile ait olduğu belirtilen 0542 211 89 82 numaralı cep telefonundan bağlantıları tespit edildi. Emniyet Genel Müdür­lüğü Sözcüsü İsmail Çalışkan, Mahmut Yıldırım'ın öldüğüne dair devletin kayıtlarında bir bilgi, belge yer almadığını belirterek "Söz konusu kişi hakkındaki mahkeme kararlarına istinaden gerekli arama çalışmalarımızı sürüyor" dedi.

* Yakınları Mahmut Yıldırım'dan 1996'dan bu yana haber alamadıklarını bildirmiş ve mirastan yararlanmak için başvu­ruda bulunmuştu. Bu mahkeme kararı ile desteklenirse 2006 sonunda Mahmut Yıldırım'ın mirasından yararlanabilecekler.

Bu bilgilerin büyük bölümü 16 Şubat 2006 tarihli Birgün Gazetesi'nde yer alniıştır.

DTP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI SIRRI SAKIK'A GÖRE YEŞİL ÖLDÜ

Yaşayıp yaşamadığı bilinmeyen "Yeşil '� kod adlı Mahmut Yıldırımla ilgili bir iddia da Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkan Yardımcısı Muş eski milletvekili Sim Sakık'tan geldi! Sakık'a göre 16 Mayıs 2001 günü Malatya'nın Akçadağ Ilçesi'nde düşen askeri nakliye uçağında ölenler arasında Yeşil de vardı . . .

"Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım'ın akıbetiyle ilgili pek çok iddia ortaya atıldı. MİT Kontreterör Dairesi eski Başkanı Meh­met Eymür, 1996 sonunda bir randevuya gelmemesi ve ardın-

Page 41: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

40 HAKANTÜRK

dan kendisinden hiç haber alınamaması nedeniyle Yeşil'in bu tarihlerde öldüğünü savundu. Ancak Etibank Teftiş Kurulu'nca düzenlenen bir raporda, Mahmut Yıldırım'ın Şubat 1997'de Etibank Elazığ Ferrokrom Tesisleri'nden emekli olduğu kay­dedildi. CHP Tunceli Milletvekili Sinan Yerlikaya ise 23 Şubat 2006'da Yeni Aktüel'de yayımlanan röportajında Yeşil'e kırmızı pasaport verildiğini, bir Mercedes ile dolaştığını ve aran­madığını söylemişti. . .

"Ne yapmaya çalışıyorsun" diye sordum. Ama çok kararlı olduklarım gördüm. Arabaya binerken de "Sırrı Bey korktunuz mu " diye sordu. Dedim ki "Ben insanım. Enseme silahın nam­lusunu dayıyorsun, sonra da 'Korktun mu diye soruyorsun. Tabii korkuyorum. Eşit koşullarda değiliz. " Sonra sigara isten­di, birer sigara içildi. Şehre vardığımızda yolumuzu Emniyet Özel Harekat timleri kesti. Timler bize doğru gelince Yeşil eliyle 'gidin anlamına gelen bir işaret yaptı. Timler geri çekildi. O gece Muş 'tu çatışma çıkmıştı ve şehir karanlıktaydı. Bana ait otelin önüne geldik, orada bizi indirdiler ve hiçbir şey yapma­dılar. Olup bitenleri sabah kalktığım Malazgirt mitinginde halka anlattım.

Soru: Serbest bırakınca ne düşündünüz? S. Salak: Ucuz kurtulduğumuzu! O gece bizi infaz edebilir­

di. Nitekim 1991 seçiminde milletvekili seçilip Ankara 'ya geldikten sonra Muş 'tu sağ yakalanan üç PKK militanıyla iki sade vatandaşı jandarmanın elinden alıp Murat Köprüsünün altında infaz ettiğini işittim. Ayrıca birkaç yakınımın ve sevilen bir şeyh olan Mehmet Emin Bingöl'ün infaz edilme­lerinde parmağı olduğunu duydum. Her iki olayı da gündem dışı konuşmayla parlamentonun gündemine getirdim. Aktiiel Dergisi, Murat Köprüsü altında gerçekleştirilen yargısız infazları kapaktan verdi.

Soru: Milletvekili seçilmenizden sonra da temas kurdu mu? S. Sakık: Milletvekili olduğum dönemde değil, cezaevine

girip çıktıktan sonra temas kurdu. Güneydoğudaki düşük yoğunlukla savaş doruk noktaya ulaşmıştı. Bir yıl yatıp çıkmıştım. DEP'li milletvekili arkadaşlarım cezaevindeydi. Beni aradı, "Hem DEF Davası hem de Kürt sorunuyla ilgili olarak devlet sizinle görüşmek istiyor" dedi "Devlet" derken kimi kastettiğini sordum. Demirel'den, Çillerden bahsetti. "Biz

Page 42: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 41

istediğimizde bu isimlerle görüşebiliyoruz" dedim ama teklifini geri çevirmedim. Ertesi sabah cezaevine gidip Yeşille ko­nuştuklarımızı arkadaşlarıma anlattım.

Soru: Arkadaşlarınız Yeşil'in teklifini nasıl karşıladı? S. Sakık: Teklifin altındaki niyet hakkında tahminlerde

bulunduk. Kişisel görüşüme göre derin devlet beni tuzağa düşürmeye çalışıyordu. Yine de görüşme talebinin samimi olabileceği ihtimalini gözardı edemezdik. Varlık nedenimiz Kürt sorununu çözmek, akan kanı durdurmaktı. Şu karara vardık: Görüşme, ileri süreceğimiz şartlarda gerçekleşecekti. Emin bir yer seçilmeliydi, örneğin milletvekili lojmanları ya da büyük bir otelin lobisi. Ayrıca gorüşmeye tek başıma değil, partinin üst düzey yöneticisiyle katılacaktım.

MEHMET EYMÜR, strESİNDE

BENDEN BAHSETTİ Soru: Sizi tuzağa düşürüp ortadan kaldırmak istediklerini

düşündüren bir gelişme mi oldu? S. Sakık: Çankaya 'daki yazıhanemin çevresinde karanlık

adamlar peydahlanmıştı. O güne kadar görmediğim simalar dolaşıyordu. Niyetlerini hissettiğimi Yeşile de söyledim ve uyardım: "Beni öldürmeye kalkışırsanız, siz de ölürsünüz. Ben giderim ama sizden de birileri benimle gelir. Sizden korkmu­yorum. Özal'ı da ekibiniz öldürdü" dedim. MİT'ten ayrıldıktan sonra kurduğu İnternet sitesinde Mehmet Eymür de bu mey­dan okumama yer vermiş: "Sakık ölüm tehlikesiyle iç içeydi, yine de meydan okuyordu" diye yazmış.

Soru: Cezaevindc aldığınız kararı Yeşil'e nasıl ulaştırdınız? S. Sakık: iki gün sonra tekrar aradı. Arkadaşlarla aldığı­

mız kararı ilettim. İlgili kişilere ulaşt1racağmı ve arayacağını söyledi. Birkaç gün sonra aradı ve şartlarımızın kabul görmediğini, görüşmenin olmayacağını söyledi. Ondan sonra irtibatı kesti ve bir görüşme olmadı. Ama karanlık simalar etrafta dolaşmaya devam etti. Meclis lojmanlarında hapis ha­yatı yaşadım. Büromu kapatmak zorunda kaldım. Tahmince Muş 'taki yargısız infazları Meclis'e taşımam, Yeşilin adını teşhir etmem, olayların üzerine gitmem rahatsız etti. Kulp'taki operasyonda gözaltına alman 11 kişinin kaybolması olaylarını

Page 43: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

42 HAKANTÜRK

gündem dışı konuşmayla Meclis gündemine getirmiştim. Eminim ki Kulp 'taki operasyonda da Yeşilin parmağı vardı.

Soru: ıı köylüyü gözaltında canlı gören var mıydı? S. Sakık: Gözaltına alınanlardan Mehmet Salih Akdeniz,

ağabeyimin kayınbiraderi ve mensubu olduğum "Batıkan " aşiretinin ileri gelenlerindendi. Operasyon bölgesindeki bir alanda elleri bağlı bir biçimde tutulurken eşi ve gelini tütün götürüyor. Eşi serbest bırakılması için askerlere yalvarıyor, yakarıyor. Bırakmıyorlar. Kocası ona "Sen git" diyor. Yakın­ları, cesetler bulunduktan sonra olay !/erine giden TBMM İn­san Hakları Komisyonu üyeleriyle Insan Hakları Derneği yöneticilerine de anlattı. Dosyalarda var bu ifadeler. 1993 'te tutanaklara geçmesi için parlamento kürsüsünden bunların tek tek isimlerini, yaşlarım, nerde, nasıl, ne zaman gözaltına alındıklarını ve onlardan daha sonra haber alınamadıklarını anlatmıştım. Daha sonra yakınları Avrupa insan Hakları Mahkemesine (AIIIM) başvurunca bu tutanakları da kanıt olarak gösterdiler. Mahkeme, Türkiye'yi bir buçuk trilyon. liralık tazminata mahkCım etti. Aynı günlerde Muş'ta da iki kişi gözaltına alınmış ve kaybolmuştu. Dolayısıyla gözaltına alm­dıktan sonra kaybolanların sayısı 11 değil, 13 'tür.

Soru: İsimlerini hatırlıyor musunuz? S. Sakık: Adem Simin ve din adamı Hüseyin Uğurlu. Ce­

setleri bile bulunamadı. Bolu ve Kayseri komando tugaylarına bağlı birliklerinin Muş-Bingöl-Kulp üçgeninde gerçekleştirdiği operasyonda köyler çembere alınmıştı. Milletvekili olarak Muş'taki hiçbir yetkiliye ulaşamıyordum. Bunun üzerine döne­min Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i aradım, olanları anlattım, yardım istedim. Bir saat sonra cevaben aradı. Muş Valisi ve il .Jandarma Alay Komutanından benim için randevu aldığım söyledi ve gidip görüşmemi önerdi. Valiye gittim, jan­darma komutanına gittim, şikayetleri aktardım. Her ikisi de operasyonların Bolu ve Kayseri'den gelen birlikler tarafından gerçekleştirildiğini ve devre dışı olduklarım söyledi. Operas­yondan sonra Bolu 'ya dönen bir birliğe, dönemin Genelkur­may Başkam Doğan Güriş gidip plaket verdi.

Soru: 3 Kasım 1996'daki Susurluk kazası ardından Yeşil'den haber aldınız mı?

Page 44: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 43

S. Sakık: Askeri ihalelere giren Muşlu bir müteahhit, 1998 'de Yeşil'i Zonguldak Jandarma Komutanlığında gördüğünü söyledi. O zamanki Zonguldak Jandarma Komutam, daha önce Muş 'ta görev yapmıştı, Yeşille oradan tanışıyorlardı. Kimi de bir yerde araba içinde gördüğünii söyledi. Bir rivayete göre, 16 Mayıs 2ool'de Diyarbakır'dan havalandıktan sonra Ma­latya 'da düşen askeri bir uçakta Yeşil de vardı. Ne derece doğ­ru bilmiyorum. Yeşil gibi birinin fazla yaşayabilme şansının bulunduğuna inanmıyorum. Ne yazık ki Türkiye 'de ısrarla yanlış bir iş yapılıyor. Sanki olup bitenlerin tek mimarı bu zavallı Yeşil'miş gibi sunuyorlar. Bunlar tek başına değil. Şemdinli'de suçüstü yakalanan iki astsubay yalnız değil. Yeşil bu kadar cinayeti tek başına per•ıasızca işleyebilir mi? O dönemin askeri ve sivil sorumluları nerede?

Soru: Yeşil'in uçak kazasıyla ortadan kaldırıldığı haberini veren kaynağı hatırlıyor musunuz?

S. Sakık: Hatırlamıyorum. Ama böyle yorumlar yapılıyor. Bu olayda var mı, yok mu bilmem ama Yeşilin hayatta oldu­ğuna inanmıyorum. Keşke yaşasa ve bildiklerini tek tek an­latsa. Bu ülkenin nasıl yönetildiğini, neler yapıldığını öğren­seydik. Bu ülkeye, insanlığa yapabileceği en büyük hizmet olurdu.

Soru: Ağabeyiniz olan DEP Gaziantep il Başkanı Abdül­semet Sakık da o dönemde öldürüldü. Cinayetle ilgili bir ipucu elde ettiniz mi?

S. Sakık: Faili ]ıô.lô. meçhul. Bir ara Hizbullah örgütüne mal ettiler ama bilmiyoruz. Türkiye 'de 17-20 bin faili meçhul cinayet var. Yakalanan üç, beş Hizbullah militanının bu cinayetlerin bir kısmını işlediği iddia edildi. Buna ne inandık, ne ciddiye aldık. Gaziantep 'teki ağabeyimin ölümünde yine bu karanhk birimlerin parmağı olduğunu düşüp.üyorum.

SIRRI SAKIK 23 YILDIR POLİTİKADA Muş'un Zengök köyünde doğan Sakık, Muş'ta otel işletirken

politikaya atıldı ve SODEP'in kuruluşunda yer aldı. SODEP-HP birleşmesinden sonra SHP Muş İl Başkanı oldu. 199ı'de SHP'­den Muş Milletvekili seçildi. SHP'den istifa eden DEP millet­vekilleriyle hareket etti ve 1994'te milletvekilliği TBMM Genel Kurulu'nda düşürüldü. DEP'li arkadaşlanyla tutuklandı ve bir

Page 45: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

44 HAKANTÜRK

yıla yakın cezaevinde kaldı. Halen Demokratik Toplum Parti­si'nde Genel Başkan Yardımcısı.

DÜŞEN CASA'DA 34 ASKER ÖLMÜŞTÜ Malatya'da son beş yılda altı uçak kazası meydana geldi. Sırrı

Sakık'ın işaret ettiği uçak kazası, ı6 Mayıs 2ooı'de Malatya'nın Akçadağ İlçesi yakınlarında meydana geldi. Özel Kuwetler Komutanlığı mensuplarını taşıyan CASA tipi askeri nakliye uçağı, Diyarbakır'dan havalandıktan bir süre sonra bilinmeyen bir nedenle düştü. Kazada, Özel Kuwetler Komutanlığı mensu­bu 28 askerle 6 mürettebat yaşamını yitirdi. Genelkurmay Genel Sekreterliği kazada yaşamını yitiren personelin rütbe ve isim­leriyle ilgili bir açıklama yaptı. Açıklamada, Yeşil'in gerçek ismi Mahmut Yıldırım ya da sahte isimleri olan Ahmet Demir, Metin Atmaca ve Hasan Tanrıkulu isimleri yer almıyordu.

AHMET TÜRK "RESTORANDA YOLUMUZU KESTİ" Demokratik Toplum Partisi (DTP) Eş Başkanı Mardin eski

milletvekili Ahmet Türk, Sırn Sakık'ın "Yeşil, beni derin devletle görüştürmeyi önerdi. Teklifini cezaevindeki DEP'li arkadaş­larıma aktardım " şeklindeki sözlerini doğruladı. O tarihte DEP Davası'ndan mahkum olduğunu ve Ankara Ulucanlar Cezaevi'n­de yattığını hatırlatan Türk, ı995'de cezaevinden çıktıktan sonra karşılaştığı Yeşil'le aralarında geçen diyalogu şöyle anlattı :

"Sendikacı Yaşar Seyman hanımefendi, Ankara 'daki bir restoranda bize yemek verdi. Çıkarken, halinden alkollü oldu­ğu anlaşılan biri yolumuzu kesti. Kendini 'Yeşil ' diye tanıttık­tan sonra 'Sim Sakık'a 'Sizi devletle görüştüreyim, Kürt soru­nunu çözün " dedim, bazı şartlar ileri sürünce 'görüşme gerçek­leşmedi' dedi. Devletle istediğimiz zaman görüşebildiğimizi, kendisinin aracılığına ihtiyaç duymadığımızı söyledim.

UÇAK KAZASI Sırn Sakık'ın kendisiyle yapılan haberde Yeşil'in düşen uçak­

ta öldüğünü iddia etmesi üzerine ben kendisini cep telefo­nundan arayıp bu konuyla ilgili sorulanın olduğunu ve hangi numaraya faks çekebileceğimi sordum.

Sırn Sakık ise "Ben NEVRUZ nedeniyle Ankara 'dan ayrılı­yorum, ancak döndüğümde görüşürüz" deyince ben ısrarla "Yeşil'in o uçak kazasında öldüğünden nasıl emin olabilirsi-

Page 46: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 45

niz?" soruma karşılık olarak da "Öyle bir duyum almıştım" dedi.

Yeşil öldü mü, ölmedi mi konusu tesadüfen 16 Mart 2006'da yine bir dostlar sohbetinde açıldığında Tempo Dergisinden Tutkun Akbaş ile ben ölmediğini iddia ettik. Çünkü Yeşil'in oğlu Murat Yıldırım ile ilgili yapılan operasyon sonrası Yeşil her iki­mizle irtibatlaşmıştı. Fakat o sohbette bulunan İstanbul eski Organize Şube Müdürü ve aynı zamanda hukuk doktoru olarak halen Üniversite'de öğretim görevlisi olan hemşerim Dr. Adil Serdar Saçan ise Yeşil'in öldüğünü iddia ediyordu.

Demokrasilerde çare tükenmeyeceği gibi herkes bir diğerinin düşüncesine saygı duymalıdır. Benim çizgimin ne olduğunu bugüne kadar yazdığım yetmişe yakın kitaplarımda bellidir. Ben hiçbir zaman yanardöner olmadım. On sene önce ne demişsem ve yazmışsam, bugün de onların arkasındayım. Yeşil'in bu ölümüyle ilgili detaya girmeden şunu birilerine sormakta yarar var. Kendini yürekli veya iyi bir gazeteci, yazar gibi gösterenler benim ilk defa ele aldığım ve o konuda kitap yazdığım Abdullah Çatlı, Susurluk, Mafya konuları, Kabadayılar ile ilgili kitaplarım piyasaya çıktıktan sonra benim kitaplarımdan çalıntı yaparak, üzerine de bir şeyler ekleyip kitap çıkarmaktadırlar? .. Bu sizlerin hiç dikkatini çekti mi? .. Bunun en son örneği ise yıllardan beri söylenen fakat bir türlü kitap olarak yazılamayan "Derin Devlet Var mı? .. " kitabımı yazdım aradan belli bir süre geçince bu konuda iki ayrı kanaldan iki kitap çıktı. Bu tür davranışlar sadece Türkiye' de olabiliyor.

Dünyaca ünlü ve uluslararası ödüllü ressam Neşe Banu, NİSAN YAGMURU diye ı999 )'ılında bir kitap yazdı. Bu kitap TRT-ı'de TV dizisi oldu, başrollerini Cihan Ünal ile Hülya Koçyiğit oynadı. Daha sonra o Nisan Yağmuru'ndan esinlenenler ortaya bir sürü şiir kita­bı, beste ve benzeri konular çıkardılar. Türkiye'de sanata işte bu kadar saygı duyulmaktadır. Ben bir gazete veya dergi'den alıntı yaptığımda o derginin ismini ve muhabirinin Kim olduğunu mu­hakkak belirtiyorum. Adamlar benim kitaplarımdan bir sürü alıntı ve çalıntı yapıyor kaynaklar bölümünde ismimiz bile geçmiyor. Kurtlar Vadisi dizisini izleyen okuyucularım ertesi günü hangi diya­logu hangi kitabımdan almış olduklarını bana mesaj olarak atıyor­lardı. Bu konuda söylenecek ve yazılacak o kadar çok şey var ki. . .

Biz dönelim tekrar Yeşil'in 16 Mayıs 20oı'de düşen Askeri uça­ğın içinde olarak öldü konusuna. Böyle bir şeyi iddia �tmek bir defa

Page 47: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK

mantık dışı. Neden derseniz? Yeşil gibi Türkiye genelinde bilinen ve yaptıkları gazetelerde boy boy çıkmış olan birisini Türkiye'nin gözbebeği sayılan Özel Kuvvetler Komutanlığının Bordo Berelileri değil uçaklarına almak, yanlarına dahi sokmazlar. Kafalarda ki soru işaretlerini yok etmek için o kaza akabinde benim Panorama Der­gisinde yazmış olduğum dört sayfalık haberin noktasına dahi dokunmadan burada tekrar veriyorum. Ve kaza sonrası HAKAN­TÜRK Ailesi olarak Verdiğimiz ölüm ilanını da bu kitabımda kullanırken, o yiğit askerlerimize buradan tekrar Allah Rahmet Eylesin demekten başka elimden bir şey gelmediği için çok üzgü­nüm. Çünkü dünyada her devletin bir ordusu vardır. Türkiye'de ise tam tersi olan Türk Ordusunun Türkiye Cumhuriyeti Devleti var­dır. Biz dönelim uçak kazası sonrası yazdıklarıma:

ÖLÜM KOMANDOLARI BORDO BERELİLER Türkiye'nin üzerinden bir türlü kara bulutlar eksilmiyor.

Sanki bütün dünya ülkemize karşı cephe almış. Son otuz yılı şöyle bir gözümüzün önünden geçirdiğimiz takdirde ülke olarak ne çok badireler atlatmış olduğumuzu ve bütün bu olumsuzluk­ları yaşamamıza rağmen halen milletçe dimdik ayaktayız. Yaşa­dığımız ekonomik krizlerin suni olarak oluşturulduğunu ve bu ülkeyi yerle bir etmek isteyen belli devletlerin ve onların iş bir­likçilerinin oyunu olduğunu ne yazık ki ülke genelinde bir avuç insan dışında çokları fark edemediler. 2ı. yy'da bir ülkeyi yıkmak isteyenler savaş açmadan ekonomik olarak yıkmaya çalışmanın çok daha kolay olduğunun bilincindedirler. Bir ülke eğer ekonomik olarak yeterince güçlüyse yaptınm gücü de o kadar güçlü olacaktır. Meydanlara çıkıp nutuk atacaklarına bu ülkenin çıkarlarını bugün, yarın ve yarından sonra en iyi nasıl koruyabiliriz diye kafa yorsalar çok daha iyi ederler.

Yaşamakta olduğumuz bütün bu sorunların üzerine "ÇOK ÖZEL' olan Bordo Berelilerin uçağının düşmesi bütün ülkeyi yasa boğdu. Türk insanının ne derece birbirine bağlı olduğunu Malatya'da Casa uçağının düştüğü kayısı bahçesinin sahibi Şeyho Ertaş, zararının karşılanması için ordunun yaptığı teklifi kabul etmeyerek gösterdi. Şeyho, "Ülkemizin bağrı yandı. 34 şehit varken nasıl para alırım?" dedi. Bununla da kalmayıp tarlasını şehitlik gibi düzenleyip yitirdiğimiz askerlerin adını yazacağını söyledi. Türkiye 34 kahramanını gözyaşı seliyle uğurladı. Şehitlerimizin geride kalan acılı ana ve eşlerinin fer-

Page 48: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 47

yatlarına dualar karıştı. Onları kara topr; ı.Ç;;ı eleği), kalbimize �m�k •

Abdullah Öcalan'ı, Semdin Sakık'ı yakalayıp adaletin kar­şısına çıkaran Bordo Bereliler'in karada bilekleri bükülmezken, Azrail'in oyununa gökyüzünde yakalandılar. Onlar, Genel­kurmay'ın en seçkin birliği olan Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görevliydiler. Çok gizli, çok özel görevlerde devreye giriyorlardı. Ordu'nun gözbebekleri olan Bordo Bereliler, Semdin Sakık'ı Kuzey Irak'ta filmlere konu olabilecek nefes kesen bir ope­rasyonla yakalayıp, Türkiye'ye getirmişlerdi. Abdullah Öcalan'ı dünyanın diğer bir ucu olan Kenya'da yakalayıp Türkiye'ye "Paketleyerek" getiren bu kahramanların başarısını çekemeyen belli çevreler, ''Apo'yu yok falan devletin yok filan devletin adamları yakalamış bizimkilere teslim etmişler" gibi asılsız şayialar yaymışlardı.

Abdullah Öcalan'ın getirilişini konu alan ASRIN OPERAS­YONU adlı kitabımın üst başlığı "Paket Kenya 'da Kapatıldı " idi. O kitabımı okuyanlar, dünya terör örgütlerini ve onların gizli veya açık destekleyicilerinin gerçek yüzlerini görürler. Kazada şehit ola

"nlann büyük bölümü Bordo Bereliler olmasına rağmen

şehitler arasındaki dört erin o gün teskerelerini aldık.lan ve Ankara'ya ailelerinin yanına gibnekte oldukları öğrenildi. De­mek ki ölümün insanı ne zaman, nerede yaka-layacağı belli ol­muyor. "Zoru hemen başarır, imkansız için biraz uğraşırız" diyen Bordo Bereliler, kaybettikleri arkadaşlarının acısı kar­şısında çaresiz kaldılar. Özel Kuvvetler, en tehli-keli operas­yonlar için daima hş.zır bekliyorlar. Bordo Bereliler, kara, deniz ve hava kuvvetlerinden seçiliyor. Sadece subay ve astsubay­lardan oluşan bu ekip, ağır fiziki ve psikolojik eğitim-den geçiri­liyor. Vücutlarının her bölümünü, öldürücü birer silah gibi kul­lanmayı öğreniyorlar. Savaşta düşmandan bilgi toplamak strate­jik hedef tahrip etmek, taktik akın ve pusular icar etmek, düş­man işgaline uğrayan bölgelerde mukavemet hareketleri baş­latmak hep onların işi. Ayrıca uzak mesafeli keşifler, sızma, paraşüt, sualtı operasyonu, şiddetli soğukta muharebe, kurbağa adam, psikolojik hareket, hayatı idame, göğüs göğse muharebe alanlarında eğitim alıyorlar. Amerikalı uzmanların Delta Force, K-5 gibi dünyaca ünlü özel kuvvetlerden bile daha iyi olduğu dünyaca kabul edilen Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler

Page 49: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK

Komutanlığı'nır• bu özel insanlarının ölüme yenilmeleri ne acı bir şey . . .

KAZADA ŞEHIT DÜŞEN PERSONELİN RÜTBE VE İSİMLERİ: ı. Hava Binbaşı Lütfü Ceylan 2. Kara Pilot Yüzbaşı Murat Erdeveci 3. Kara Pilot Yüzbaşı Yılmaz Tekgül, 4. Piyade Yüzbaşı Hakan Bizrenli. 5. Kara Pilot Üsteğmen Mahir Turan. 6. Piyade Üsteğmen Yılmaz Gülhan 7. Kara Pilot Üsteğmen Levent Şahin 8. Piyade Başçavuş Halil Helvacıoğlu 9. İstihkam Kıdemli Baş­çavuş Ümit Başaran ıo. İstihkam Başçavuş Nadir Türk­men ıı. Muhabere Başçavuş Mikail Altıntaş 12. Sağlık Başçavuş Hasan Ersoy 13. Piyade Kıdemli Üstçavuş Tu­ran Kalın 14. Muhabere Kıdemli Üstçavuş Zeki Çınar 15. Personel Kıdemli Üstçavuş Sudi Doruk 16. Hava Kıdemli Üstçavuş Mehmet Özden 17. Hava Kıdemli Üst­çavuş Ebubekir Çakıcı 18. Piyade Üstçavuş Yılmaz Ay­dın 19 . . �iyade Üstçavuş �ehmet Öner 20. Hava U:�ak Bakım Ustçavuş Zahit Çelık 21. Hava Uçak Bakım Ust­çavuş Saadettin Boy 22. J .Hava Kıdemli Çavuş Tuncay Urhan 23. J. Hava Astsubay Çavuş Ferhat Öztürk 24. Piyade Uzman Çavuş Ersin Bartan 25. Piyade Çavuş Bülent Haluk Demir 26. Muhabere Çavuş İsa Türkmen 27. Piyade Er Halit Günay 28. Piyade Er Erdal Şimşek 29. Piyade Er Aydın Uçar 30. Ulaştırma Er Mutlu Kay­makçı 31. Hava Er Mehmet Ali Karabudak 32. Hava Er Nedim Akyol 33. Hava Er Şefik Ayaydın 34. Hava Er Atakan Caran

Dünyanın birçok devletleri bazı operasyonlarını büyük bir tantana ile dünya basınına anlatırken, yapılan birçok operasyon ise yıllarca inkar edilir. Çünkü hiçbir devlet kendisinin "Terör Devleti" olarak deklare edilmesini istemez. Türkiye Cumhuriye­ti'nin dünyanın bütün ülkelerinde her operasyonu gerçekleştire­bilecek elemanlannın var olduğunu Türkiye'de ve dünyada çok az insan bilir. Türkiye gibi etrafı ateş çemberi ile çevrili olan bir ülke, kendini savunmak zorunda olduğunu bilerek, barışı koru­mak için savaşa hazır olmak zorundadır.

Osmanlılar'ın olsun, bugün 78 yaşında olan Türkiye Cum­huriyeti'nin olsun düşmanları hep vardı ve dünya var oldukça da bizler hiçbir zaman düşmansız kalmayacağız. Ben bir tarihçi olmamakla beraber, Türkiye düşmanlığının nedenlerini gözler

Page 50: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 49

önüne sermek için elimden geldiğince gücümün yettiğince yaz­dığım kitaplarda anlatmaya çalıştım.

Bordo Bereliler, ruhsal fizikleri, çelik gibi sinirleri, bedenle­rine güvenleri, taktik bilgileri tim ruhu gibi konularda aynı tor­nadan çıkacak şekilde yetiştirilirler. Bunlar yapılırken tek bir şey özgün bırakılır, o da görevin yaratıcılığı ve kurnazlığıdır. Kendilerine verilecek görevi en iyi şekilde yerine getirmek için eğitimlerini aralıksız ·sürdüren Bordo Bereliler, fiziki kondis­yonlarını olduğu kadar, yakın dövüş kabiliyetlerini de her za­man en üst seviyede tutarlar. Vücudun her bölgesini etkin kul­lanmasını bilen bir Bordo Bereli'den düşmanlarının kurtulma şansı yoktur. Yoğun eğitim programı içerisinde Bordo Bereli­ler'e verilmek istenen işbirliği ruhu, ekip çalışması ve başarının gerektiğidir. Savaşta hedefe varmak kadar eldeki silahlan en iyi şekilde kullanarak hedefi imha etmek de çok önemlidir. Para­şütle atlayış sırasında indikleri hedefte başlayan faaliyetleri bo­yunca düşmana hiç gözükmemek zorunda olan Bordo Bereliler, tam bir profesyonellik ve sessizlikle icra ettikleri görevlerinde son derece başarılıdırlar. Verilen görev ne olursa olsun, görevle­rini yaptıktan sonra olay yerinden geldikleri gibi sessizce ayrılır­lar.

Devletimiz onay verdiği takdirde, dünyanın her ülkesinde her operasyonu gerçekleştirebilecek güç ve teknik teçhizata sa­hip olan Bordo Bereliler'in bugüne kadar yaptıkları, yapacak­larının teminatı olduğunu tüm dünyanın bilmesi gereklidir.

* * *

Bordo berelilerin uçağı düştüğünde Genelkurmay Başkanlığı dışında A-4 ebatında biz HAKANTIJRK ailesi olarak aşağıdaki ölüm ilanını vermiştik:

KAZADA ŞEHİT DÜŞEN PERSONELİN ....

RÜTBE VE İSİMLERİ: 1. Hava Binbaşı Lütfü Ceylan 2. Kara Pilot Yüzbaşı Murat Erdeveci 3. Kara Pilot Yüzbaşı Yılmaz Tekgül, 4. Piyade Yüzbaşı Hakan Bizrenli. 5. Kara Pilot Üsteğmen Mahir Turan. 6. Piyade Üsteğmen Yılmaz Gülhan

Page 51: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

50 HAKANTÜRK

7. Kara Pilot Üsteğmen Levent Şahin

8. Piyade Başçavuş Halil Helvacıoğlu

9. İstihkam Kıdemli Başçavuş Ümit Başaran

10. İstihkam Başçavuş Nadir Türkmen

1 1 . Muhabere Başçavuş Mikail Altıntaş

12. Sağlık Başçavuş Hasan Ersoy

13. Piyade Kıdemli Üstçavuş Turan Kalın

14. Muhabere Kıdemli Üstçavuş Zeki Çınar

15. Personel Kıdemli Üstçavuş Sudi Doruk

1 6. Hava Kıdemli Üstçavuş Mehmet Özden

1 7. Hava Kıdemli Üstçavuş Ebubekir Çakıcı

18. Piyade Üstçavuş Yılmaz Aydın

19. Piyade Üstçavuş Mehmet Öner

20. Hava Uçak Bakım Üstçavuş Zahit Çelik

2 1 . Hava Uçak Bakım Üstçavuş Saadettin Boy

22. J.Hava Kıdemli Çavuş Tuncay Urhan

23. J. Hava Astsubay Çavuş Ferhat Öztürk

24. Piyade Uzman Çavuş Ersin Bartan

25. Piyade Çavuş Bülent Haluk Demir

26. Muhabere Çavuş İsa Türkmen

27. Piyade Er Halit Günay

28. Piyade Er Erdal Şimşek

29. Piyade Er Aydın Uçar

30. Ulaştırma Er Mutlu Kaymakçı

31 . Hava Er Mehmet Ali Karabudak

32. Hava Er Nedim Akyol

33. Hava Er Şefik Ayaydın

34. Hava Er Atakan Caran

YEŞİL VE ETRAFINDAKİLER

Aslında Yeşil bilmecesini çözebilmek için Susurluk öncesinde neler olduğunu bir film şeridi gibi gözlerimizin önüne getire-

Page 52: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 51

bilirim düşüncesiyle hangi tarihte neler yaşanmış olduğunu gelin birlikte analize edelim:

SUSURLUK ÖNCESİ

22 Mayıs 1947: ABD Başkanı Truman, Türkiye ve Yunanis­tan'a komünizm tehlikesine karşı mali yardım yasasını imzaladı.

5 Haziran 1948: İstanbul'da Komünizmle Mücadele Derneği kuruldu. İlk kongresini 30 Ekim 1948'de yapan dernek, 1963 yılında 9, 1968 yılında 141 şubeye sahipti.

4 Nisan 1949: Washington'da NATO anlaşması imzalandı.

7 Temmuz 1950: Türkiye Kore Savaşı ile ilgili BM kararını onayladı ve ABD önderliğinde oluşturulacak Birleşik Komutan­lığa 4500 asker yollamayı kabul etti. (Savaş sonrasında, Kore'ye yollanan askerlerin 717'sinin öldüğü, 2246'sının yaralandığı ve 167'sinin de kayıp olduğu bildirildi.)

20 Eylül 1951: Türkiye NATO üyesi olarak kabul edildi.

27 Eylül 1952: Seferberlik Tetkik Kurlu, Amerikan Askeri Yardım Kurumu JUSMAT binasında kuruldu.

6/7 Eylül 1955: Selanik'te Atatürk'ün evinin bombalandığı iddiası ile başlayan olaylar azınlıklara yönelik bir yağma hare­katı Şekline dönüştü. Hükümet İstanbul, Ankara ve İzmir'de sıkıyönetim ilan etti ve olaylan başlatanların komünistler oldu­ğunu açıkladı.

27 Mayıs 1960: Türk Silahlı Kuvvetleri içinde Milli Birlik Komitesi adıyla faaliyet gösteren bir grup subay yönetime el koydu. Devlet Başkan.lığı, Başbakanlık Müsteşarlığına Kurmay Albay Alparslan Türkeş getirildi.

31 Temmuz 1964: 13 Kasım 196o'da Milli Birlik Komitesin­den ihraç edilen Alparslan Türkeş CKMP'ye girdi ve Genel Baş­kanlığa getirildi.

1965: Ülkü Ocakları Derneği kuruldu.

14 Temmuz 1968: CKMP sözcüsü Rıfat Baykal, partili genç­leri "her bakımdan dinamik ve etkili bir kadro haline getirmek için parti gençlik kamplarında komando dersleri verileceğini açıkladı. "

9 Şubat 1969: CKMP'nin adı Milliyetçi Harekat Partisi olarak değiştirildi.

Page 53: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

52 HAKANTÜRK

22 Kasım 1979: İstanbul'da Kültür Sarayı kimliği belirsiz kişilerce yakıldı.

12 Mart ı971: Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komu' tanı Muhsin Batur, Deniz Kuvvetleri Komutanı Cemal Eyicioğlu, Türk Silahlı Kuvvetleri adına hükümete, Millet Meclisine ve Cumhuriyet Senatosuna yönelik hazırlanan 12 Mart Muhtırasını verdi. Demirel kabinesi istifa etti.

s Maıt 1972: Marmara Yolcu Gemisi kimliği bilinmeyen kişi­lerce batırıldı.

28 Haziran 1972: Eminönü Araba Vapuru, kimliği bilin­meyen kişilerce batırıldı.

ı Ekim 1973: MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, "Ema­net olan davayı kucakladım. Hiçbir şeye aldırmadan yürüyo­rum. Geri dönersem vurun. DAVADAN DÖNENİ VURUN, " dedi.

20 Temmuz 1974: Türk ordusu Banş Harekatını başlattı ve Kıbns'a çıkartma yaptı. Lefkoşe ele geçirildi. ABD Kongresi Türkiye'ye yönelik silah ambargosu başlattı.

31 Mart 1975: Milliyetçi Cephe Hükümeti AR MSP MHP ve CGP tarafından Süleyman Demirel'in başbakanlığında kunıldu.

8 Ağustos 1975: Beyrut'ta görev yapan bir Türk diplomatının arabasına Ermenilerce bomba konuldu. Bunu 22 Ekim 1975'de Viyana, 24 Ekim 1975'de Paris, 9 Haziran 1977'de Vatikan, 29 Ocak 1982'de Los Angeles, s Mayıs ı982'de Bostan büyük­elçilerinin, 16 Şubat 1976'd3 Beynıt Büyükelçisinin eşinin ve şoförünün 12 Ekim 1979'da Hollanda Büyükelçisinin oğlunun, 7 Haziran ı982'de Lizbon Büyükelçiliği İdari Ateşesinin, ıo Eylül 1982'de Burgaz Konsolosluğu İdari Ateşesinin öldürülmesi, Is Mayıs ı977'de Paris Türk Turizm Bürosunun, 3 Ocak 1978'de Brüksel Büyükelçiliğimizin, 8 Temmuz 1979'da Paris THY büro­su ve Turizm Ateşeliğimizin çeşitli Ermeni Terör örgütlerince boiiıbalanması eylemleri izledi.

25 Aralık 1976: Silopi ilçesi Jandarma Komutanı Üsteğmen Ahmet Cem Erveser, halkın üzerine ateş açtırdı. Olayda 3 kişi yaralandı. TMBB konu ile ilgili Araştırma Komisyonu kurulma­sına karar verdi.

Page 54: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 53

27 Ocak 1977: Ankara Emniyet Müdürlüğü Abdullah Çatlı hakkında polise ateş açtığı gerekçesi ile işlem yapıyor.

1 Mayıs 1977: İstanbul Taksim'de düzenlenen 1 Mayıs İşçi Bayramı Kutlamalarında göstericilerin üzerine çeşitli noktalar­dan açılan ateş sonucu 34 kişi öldü çok sayıda insan yaralandı. Polis 350 kişiyi gözaltına aldı.

29 Mayıs 1977: CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in Çiğ­li'de yaptığı seçim gezisinde kimliği belirsiz kişilerce suikast girişiminde bulunuldu. Ecevit olayı yara almadan atlattı.

2 Haziran 1977: Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Namık Kemal Ersun ve 200 subay emekli edildi. 1 Mayıs 1977 olayları, Çiğli Suikasb gibi operasyonlar ordu içinden tasfiye edilen bu kanat ile ilişkilendirilmişti.

24 Haziran 197S: MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, "Ülkücü Gençler Devletin Güvenlik Kuvvetlerine Yardımcı oluyorlar" dedi.

21 Temmuz 1977: İkinci Milliyetçi Cephe Hükümeti Demirel tarafından kuruldu.

30 Ağustos 1977: Kara Kuvvetleri komutanlığına Orgeneral Kenan Evren getirildi.

24 Aralık 1977: MİT İstihbarat Başkanlığı Yardımcısı Emekli Albay Sabahattin Savaşman, Genel Kurmay Askeri Mahkemesi tarafından, CİA hesabına casusluk yapmak suçundan tuhık­landı.

2 Şubat 1978: Büle"nt Ecevit Hükümetinin Milli Savunma Hasan Esat Işık, 'Ordu içinde kontrgerilla yoktur' dedi.

ı6 Mart 1978: İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önün­de sol görüşlü öğrencilerin, saldırılardan korunmak amacıyla toplu olarak okuldan ayrıldıkları sırada, Üzerlerine atılan bir bombanın patlaması ile 7 öğrenci öldü, 41 öğrenci yaralandı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü 7 Mart tarihinde kampus polisine sağ görüşlü öğrencilerin bombalı bir saldın hazırlığında oldu­ğunu bildirmişti.

24 Mart 1978: Ankara Cumhuriyet Savcı Yardımcısı Doğan Öz, ülkücü İbrahim Çiftçi ve arkadaşları tarafından öldürüldü.

7 Nisan 1978: İstanbul Hukuk Fakültesi Doçenti Server Tanilli evinin önünde açılan ateş sonucu ağır yaralandı.

Page 55: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

54 HAKANTÜRK

17 Nisan 1978: Malatya Belediye Başkanı Hamido, eşi ve bir çocuğu, evine yollanan bir bomba sonucu yaşamını kaybetti. Malatya'da çıkan olaylarda solculara yönelik saldırılar yüzünden askeri birlikler müdahale etmek durumunda kaldı.

Mayıs 1978: Ankara Valiliği Ülkü Ocaklan Derneği hakkında suç duyurusunda bulundu. Dernek yöneticileri Ülkü Ocaklannı feshetti ve Ülkücü Gençlik Derneği kuruldu. Ülkü Ocaklan Derneği'nin başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Ülkücü Gençlik Derneği başkanlığını üstlendi.

19 Mayıs 1978: Ankara Etlik Piyangotepe'de ülkücü bir grup, solculara ait bir kahvehaneyi bastı. 7 kişiyi öldürdü.

ıı Temmuz 1978: Hacettepe Üniversitesi öğretim üye­lerinden Doç. Dr. Bedrettin Cömert öldürüldü. Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi Abdullah Çatlı hakkında gıyabi tutuklama kararı çıkarttı.

3 Eylül 1978: Sivas'ta iki çocuğun kavgası sağ-sol çahşmasına dönüştü. 2'si kadın, 1'i çocuk 9 kişi öldü, 60 kişi yaralandı.

9 Ekim 1978: Ankara Bahçelievler'de 7 Tıp üyesi Abdullah Çatlı'nın planladığı bir eylem sonucu, Haluk Kırcı ve arkadaş­larınca öldürüldüler.

20 Ekim 1978: İTÜ Elektrik Fakültesi dekanı Bedri Kala­fakioğlu öldürüldü.

27 Kasım 1978: Diyarbakır İli Lice ilçesi Fis köyünde yapılan bir toplantıda Abdullah Öcalan liderliğinde PKK (Kürdistan İşçi Partisi) isimli örgüt kuruldu. PKK, Temmuz 1979'da Milletvekili Celal Bucak'a yönelik bir saldın düzenleyerek varlığını kamu­oyuna duyurdu.

21 Aralık 1978: Kahramanmaraş'ta öldürülen sol görüşlü iki öğretmenin cenazesinde olaylar çıktı. Dört gün boyunca sağ ve sol gruplar arasında süren çatışmalarda 111 kişi öldü, 1760 kişi yaralandı.

1 Şubat 1979: Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

Abdi İpekçi İstanbul'da kimliği belirsiz kişilerce açılan ateş sonucu öldürüldü.

19 Mayıs 1979: Doğan Öz'ü öldürmekten aranan Ülkücü Hü­seyin Kocabaş ve arkadaşları Balıkesir'de yakalandılar.

Page 56: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 55

30 Mart 1979: Avrupa Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu Başkanı Lokman Kundakçı, 70 bin marka ulaşan kumar borcu yüzünden önce Aydınlık gazetesine, daha sonra da İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş'e "siyasi cinayetlerin arkasında hareketin lideri olan kişi vardır" dedi.

7 Haziran 1979: Malatya'da öğretmen Nevzat Yıldınm, Oral Çelik ve Bedri Ateş tarafından öldürüldü.

5 Haziran 1979: Kaldığı yer MİT tarafından İstanbul Emni­yeti'ne bildirilen Mehmet Ali Ağca, İstanbul' da yakalandı.

ıo Temmuz ı979: Mehmet Ali Ağca, İstanbul Emniyet Mü­dürü Hayri Kozakçıoğlu tarafından basın önüne çıkartıldı. Ağ­ca'nın silahı temin ettiği Mehmet Şener aranmaya başlandı.

3 Ağustos ı979: Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi Doğan Öz'ü öldürmekten sanık İbrahim Çiftçi hak kında idam cezası kararı aldı.

20 Ağustos ı979: Bahçelievler' de 7 TIP üyesinin öldürülmesi ile dava Ankara Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde görülmeye başlandı.

26 Eylül 1979: Abdi İpekçi'nin öldürülmesi ile ilgili olarak sanık Mehmet Ali Ağca hakkında idam istemi ile İstanbul Sıkı yönetim Mahkemesinde kamu davası açıldı.

20 Kasım 1979: Mehmet Ali Ağca, tutuklu bulunduğu Kartal - Maltepe Askeri Cezaevinden kaçtı.

7 Aralık ı979: i.U. Fakültesi Sosyoloji Kürsüsü Başkanı Cavit Orhan Tütengil öldürüldü.

24 Ocak ı980: Ekonomiyi düze çıkartmak amacı ile AP azınlık hükümeti bir dizi karar aldı.

27 Mayıs 1980: MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Gümrük ve Tekel eski Bakanı Gün Sazak öldürüldü. ...

4 Temmuz 1980: Çorum'da olaylar çıktı. 26 kişi öldü. Solculara ait çok sayıda ev ve işyerleri ateşe verildi.

19 Temmuz ı980: Eski Başbakanlardan Nihat Erim İstan­bul'da öldürüldü. Olayı Dev-Sol üstlendi.

21 Temmuz ı980: Maden İş Başkanı Kemal Türkler İstan­bul'da uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

Page 57: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

56- HAKANTÜRK

12 Eylül ı980: Türk Silahlı Kuvvetleri, İç Hizmet Kanununun verdiği yetkiye dayanarak, emir ve komuta zinciri içerisinde yönetime el koydu. Genelkurmay Başkanı Kenan Evren oluştu­rulan Milli Güvenlik Konseyi'nin de Başkanlığını üstlendi. Türk­İş dışındaki sendikalar, Kızılay dışındaki dernekler ve tüm partiler kapatıldı. Bazı milletvekilleri ve parti liderleri gözaltına alındılar.

20 Ağustos ı980: Mehmet Özbay Urfa Emniyet Müdürlü­ğüne başvurarak bir pasaport aldı. (Abdullah Çatlı'nın kullan­dığı isim)

8 Ekim ı980: Abdullah Çatlı yurtdışına çıktı. ıı Ekim ı980: MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş tutuk­

landı. 24 Ekim ı980: Mehmet Ali Ağca, İsviçre Lucoma'da Hotel

Krone'a yerleşti. Otelde 4 gün kalan Ağca, Mehmet Şener, Oral Çelik ve Abdullah Çatlı ile görüştü.

ıs Kasım ı980: Bahçelievler Katliamı davasında zanlılardan Ercüment Gedikli, Albay olan babası sayesinde tahliye edildi.

ı7 Kasım ı980: Bahçelievler Katliamı davasında zanlılardan Haluk Kırcı, Abdullah Çatlı'nın liderliğinde 7 TİP'liyi nasıl öl­dürdüğünü anlattı.

29 Nisan ı981: Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mah­kemesinde 587 sanıklı MHP davasına başlandı. 1971-1980 tarih­leri arasında 694 kişinin sağ görüşlü kişilerce öldürüldüğünü açıklayan Savcı, Türkeş ve 498 sanık hakkında idam cezası istendi.

13 Mayıs 1981: Abdi İpekçi cinayetinin firari sanığı Mehmet Ali Ağca, Vatikan'da Papa il. Jan Paul'u vurdu. Papa saldırıdan yaralı olarak kurtulurken, Ağca'nın kaldığı otelde yapılan arama da ele geçen bir mektupta ABD ve Sovyet Emperyalizmine dün­yanın dikkatini çelonek için bu eyleme giriştiği yazıyordu.

22 Şubat ı982: Oral Çelik, Mehmet Şener, Abdullah Çatlı Zürih'te uyuşturucu kaçakçılığı suçundan yakalandı. İnterpol

tarafından aranan Şener dışındakiler serbest bırakıldılar. 4 Mart 1982: Oral Çelik hakkında Abdi İpekçi cinayetiyle

ilgili Türk Interpol'ünün isteğiyle Kırmızı Bülten ile aranmaya başlandı.

Page 58: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------ 57

8 Temmuz ı982: Abdullah Çatlı, Türk Inierpol'ünün iste­ğiyle, Kırmızı Bülten ile aranmaya başlandı.

8 Ağustos ı982: ASALA Militanlan Esenboğa Havaalanına bir saldın düzenlediler. 16 kişiyi rehin alan militanlar polis ile çatıştı. 9 kişi öldü, 72 kişi yaralandı. Operasyon sonucu yaralı olarak yakalanan Leo Ekmekçiyan tutuklandı.

28 Ağustos ı982: ASALA, Ottowa Askeri Ateşemiz Albay Atilla Altıkat'ı öldürdü. Altıkat Ermeni terör örgütlerince öldü­rülen ilk Türk subayı idi.

Devlet Başkanı Kenan Evren, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı yetkileri ile köşkte bir görüşme yaptı. Görüşmede ASALA'ya karşı yurtdışı operasyonlara başlanılması karan alındı.

9 Eylül ı982: Kırmızı Bülten ile İnterpol tarafından aranan Abdullah Çatlı gerçek ismini kullanarak Miami"den ABD'ye girdi. İtalyan Gladio şeflerinden Stefano della Chiaie ile birlikte seyahat etmekte olan Çatlı, iddiaya göre WACL (dünya Anti­Komünistler Birliği) toplantısına katıldıktan sonra Henry Arslan ve Bekir Çelenk ile görüşme için Bolivya'ya gitmişti.

4 Ekim ı982: MHP davasında ı62 savunma avukatı hazır­ladıklan dilekçede 'MHP'nin seçim bildirgesindeki vaadleri ile MHP'nin tutum ve davranışları bugün fiilen iktidardadır' diyerek sanıkların beraatını talep ettiler.

6 Ocak ı983: MİT Müsteşarlığı Güvenlik Dairesi · Başkan­lığına Mehmet Eymür getirildi. /

ıs Haziran ı983: Türk kökenli mafyanın, kaçakçılıkla uğ­raşan gayrimüslimlere karşı tutumu yüzünden Behçet Can­türk'ün isteği doğrultusunda ASALA militanı Mığırdıç Madar­yan, Kapalıçarşı'da silahlı bir eylem düzenlendi. 2 kişi öldü, 21 kişi yaralandı. ..

22 Ekim ı983: MİT ASALA'ya karşı çeşitli eylemler düzen­lenmesi için Avrupa'daki çeşitli Türk kuruluşlanna başvurdu. Paris'de Abdullah Çatlı ile anlaşmaya vardı.

s Aralık ı983: Paris'te ASALA liderlerinden Ara Torayan'ın arabasına bomba kondu.

9 Şubat ı984: Babalar Operasyonu başlatıldı. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık İstihbarat ve Harekat Daire Başkanlığı'n-

Page 59: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

58 HAKANfÜRK

dan Atilla Aytek ve MİT Güvenlik Dairesi'nden Mehmet Eymür, Genelkurmay Başkanlığının oluru ile Dündar Kılıç, Behçet Can­türk ve Abuzer Uğurlu'yu gözaltına aldı.

17 Mart 1984: Marsilya'da Ermeni Gençlik Örgütü'ne bom­balı bir saldırı düz�nlendi.

29 Nisan 1984: Paris'in Alfortville mahallesinde "Ermeni Soykırım Anıtı" açıldL

1 Mayıs 1984: Paris'te Henry Papazyan'ın arabasına bombalı bir saldın düzenlendi.

3 Mayıs 1984: Alfortuille'de Ermeni Anıtına bombalı bir saldın düzenlendi. Aynı gün Paris'de Ermeni Kahvesi ve bir spor salonu da bombalandı.

24 Haziran 1984: Paris'.te Ermeni Gençlik Yurduna bombalı bir saldırı düzenlendi.

24 Ekim 1984: Hasan Kurdoğlu sahte kimliği taşıyan, Ab­dullah Çatlı Paris'te uyuşturucu ticareti yapmaktan dolayı tutuklandı. 27 Ekim'de Sante Cezaevine kondu.

25 Haziran 1985: Ankara 1 nolu Askeri Mahkemesi İbrahim Çiftçi'nin Doğan Öz'ü taammüden öldürdüğü, ancak hukuki zorunluluk nedeni ile Çiftçi'nin beraatine karar verdi.

21 Eylül 1985: Abdullah Çatlı, kendi başvurusu üzerine Papa Suikasti Davasında tanık olarak ifade verdi. Çatlı ifadesinde Federal Almanya Gizli Servisinin, "Ağca'nın ifadesini des­teklemesi ve Suikasti Bulgar Gizli Servisinin yönlendirdiği" şeklinde konuşması için kendisine para teklif ettiğini, Oral Çelik'in suikastin gerçekleştirdiği gün Viyana'da kendi yanında olduğunu belirtti. Çatlı verdiği ifadelerle Bulgar sanık Sergei Antonov'un beraat etmesini sağladı.

1986: MİT Güvenlik Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün, Vali ve Kaymakamlara verdiği "Kaçakçılık ve Devletin Güvenliği" konulu brifingde dağıttığı hizmete özel raporda, ''Ağca, Çatlı ve Çelik, Türkiye'yi zor durumda bırakmak için Sovyetler Birliği, Bulgar Gizli Servisi ve Bulgar Mafyası tarafından sağ örgütlere yerleştirilmiş provakatörlerdir" deniliyordu.

8 Temmuz 1986: Paris ıo. İstinaf Mahkemesi Abdullah Çath'yı ateşli silahlar ve uyuşturucu maddeler ile ilgili kanunlara

Page 60: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 59

muhalefetten ve sahte kimlik kullanmaktan dolayı s yıl 1 ay hapis cezasına çarptırdı.

14 Kasım 1986: Oral Çelik, Fransa-Belçika sınırında uyuş­turucu kaçakçılığından yakalandı. Üzerinde Bedri Ateş adına düzenlenmiş sahte bir pasaport vardı.

30 Nisan 1987: Haluk Kırcı, Ankara Bahçelievler'de 7 TİP­Lİ'nin öldürülmesi olayı ile ilgili yargılandığı Ankara Sıkıyö­netim Mahkemesi tarafından 7 defa idama mahkum edildi.

5 Haziran 1987: Mehmet Özbay, Londra Türk Başkonso­losluğuna başvurdu ve pasaportunu kaybettiği için yeni bir pa­saport aldı.

10 Kasım 1987: MİT Güvenlik Daire Başkanı Mehmet Ey­mür, MİT Müsteşan Hayri Ündül'ün kendisinden istediği "Ban­ker Bako Olayı, Polis içindeki Çekişmeye Yeraltı -Polis-Kamu Görevlileri ilişkileri" konulu etüd çalışması, Endül'e vekalet eden MİT Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas'a sundu.

16 Kasım 1987: Hiram Abas, Mehmet Eymür tarafından ka­leme alınan ve daha sonra MİT Raporu olarak anılacak etüd ça­lışmasında yer alan bir MİT görevlisinin isminin çıkartılmasını istedi. Eymür raporun bir kopyasını da Cumhurbaşkanı Ev­ren'in damadı MİT görevlisi Erkan Gürvit aracılığı ile Köşke yolladı.

21 Aralık 1987: Emniyet Genel Müdürü Saffet Arıkan Bedük, MİT Müsteşarlığına hitaben yazdığı yazıda 'Emniyet teşkilatı mensupları ile ilgilj olarak hazırlanıp, yetkili yerlere gönderilen ancak Genel Müdürlüğümüze gönderilmeyen, illegal olarak elde edilip tarafıma intikal edilen raporda itham edilen kişiler hakkında tahkikat açılacağından eldeki tüm delil ve belgelerin kuruluşumuza çok acele gönderilmesini arz ederim ' denili­yordu. -.

16 Ocak 1988 İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Ağar, Ankara Emniyet Müdürlüğüne getirildi. Atama kısa bir süre sonra açığa çıkacak olan MİT Raporu'nda yazılanlar yüzün­den tenzili rütbe olarak değerlendirildi.

7 Şubat 1988; 10 Kasım 1987 tarihini taşıyan "Banker Bako Olayı, Polis içindeki Çekişme ve Yer altı - Polis - Kamu Görev­lileri ilişkileri" konulu MİT raporu Doğu Perinçek'in yöneti­mindeki 2ooo'e Doğru, dergisinde açıklandı. Basında MİT'in

Page 61: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

60 HAKANTÜRK

rapordaki iddialan konusunda bir tartışma başladı. Hükümet önce raporu yalanladı, sonra gerçek olduğunu kabul etti ancak resmi olmayan bir çalışma olduğunu iddia etti.

8 Mart ı988: Mehmet Eymür, Kutlu Savaş'a MİT Raporu ile ilgili ifade verdi.

2 Haziran ı988: Ülkücü avukat Kürşat Özkan, Büyük Ankara Otelinde İTO Başkanı Niyazi Adıgüzel, Türkiye Gazetesi Ankara Temsilcisi Mevlüt Işık ve İşadamı Davut Çelik'i vurduktan sonra intihar etti.

27 Mayıs ı988: Hiram Abas, Mehmet Eymür ve Korkut Eken MİT'ten istifa ettiler.

ı8 Haziran ı988: Ülkücü görüşlü Kartal Demirağ, ANAP kongresi sırasında Başbakan Turgut Özal'a suikast girişiminde bulundu. Dava ile ilgili soruşturma Ankara Emniyet Müdürü Mehmet Ağar tarafından yürütülmeye başlandı.

25 Kasım ı988: Abdullah Çatlı, Fransa tarafından İsviçre'ye iade edildi.

ıı Ağustos ı989: Mehmet Özbay, Chicago Başkonsolosluğu­na başvurarak eskisini kaybettiği için yeni bir pasaport aldı.

31 Ocak ı990: Prof. Muammer Aksoy öldürüldü. 7 Mart ı990: Hürriyet Gazetesi Genel Yayın yönetmeni Çetin Emeç öl­dürüldü.

20 Mart ı990: Abdullah Çatlı, İsviçre'de tutuklu bulunduğu Zug cezaevinden kaçtı.

20 Haziran ı990: MİT Müsteşan Teoman Koman, teşkilat tarihinde ilk kez düzenlenen basın toplantısında MİT'in telefon­ları dinlediği iddiasını yalanladı.

4 Eylül ı990: Eski din adamı ve yazar Turan Dursun öldü­rüldü.

26 Eylül ı990: MİT eski Müsteşar Yardımcısı Hiram Abas, İstanbul'da öldürüldü. Eylemi Dev-Sol üstlendi. Gazetelerde TKP/ML TİKKO adına eylemi üstlenen bir faks çekildi ise de daha sonra TKP /ML TIKKO faksın kendilerince yollanmadığını ve eylemi kendilerinin gerçekleştirmediğini açıkladı.

3 Ekim ı990: Prof. Bahriye Üçok öldürüldü.

Page 62: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 61

8 Kasım 1990: MİT Raporu olayı yüzünden Eymür ile birlik­te istifa eden Korkut Eken, BOT AŞ Teftiş Kuruluna tayin edildi.

5 Nisan 1991: Mehmet Özbay, İngiltere vatandaşlığına geçti. 24 Nisan 1991: Olağanüstü Hal Bölge Valisi Hayri Kozakçı­

oğlu, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ı OHAL sınırlan dışına çıkardı.

17 Ocak 1992: Çekiç Güç Uçakları, Jandarma Genel Komu tam Orgeneral Eşref Bitlis'in içinde bulunduğu helikopteri taciz etti ve inmeye zorladılar. Bitlis kısa bir süre önce Cumhur­başkanı Özal'a Güneydoğu'daki terör olaylarının Çekiç Güç tarafından desteklendiğini ve Kuzey Irak'ta Çekiç Güç deneti­minde bir Kürt Devleti kurulmaya çalışıldığını anlatan bir rapor sunmuştu.

18 Şubat 1992: 2ooo'e Doğru Dergisi muhabiri Halil Güngen, Yeşil Kod adlı Mahmut Yıldırım ve adamları tarafından öldürüldü.

16 Nisan 1992: Kartal Demirağ şartlı tahliye yasasından yararlanılarak tahliye edildi.

27 Mayıs 1992: Muş Alay Komutanlığında gözaltına alınan s kişi Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından yer göstermeleri için alındılar. Bir gün sonra cesetleri bulundu.

25 Aralık 1992: Uyuşturucu Kaçakçısı Şehmuz Daş, Drej Ali lakaplı Ali Yasak'ın kardeşinin düğününe giderken öldü­rüldü.

24 Ocak 1993: Gazeteci - yazar Uğur Mumcu arabasına ko­nan bomba ile öldürüldü.

17 Şubat 1993: Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'in BachCraft B200 tipi uçağı havalandıktan kısa bir süre sonra Ankara'da düştü. Bitlis, emir subaYl,; ve uçak mürettebatı öldü. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş olaydan hemen sonra yaptığı açıklamada düşme sebebinin buzlanma olduğunu açıkladı.

21 Şubat 1993: İnsan Haklan Derneği Elazığ Başkanı Avukat Metin Can ve Dr. Hasan Kaya, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ve ekibi tarafından öldürüldüler.

17 Mart 1993: Binbaşı Ahmet Cem Ersever ve 30 kadar arkadaşı ordudaki görevlerinden istifa ettiler.

Page 63: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

62 HAKANTÜRK

17 Mart 1993: Cumhurbaşkanı Turgut Özal öldü. Özal'ın ölümünden sonra Süleyman Demirel Cumhurbaşkanı seçildi. Demirci'den boşalan Başbakanlığa da Tansu Çiller getirildi.

5 Mayıs 1993: Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'in uçağının düşmesi ile ilgili olarak takipsizlik karan verdi.

16 Ağustos ı 993: MİT İstanbul Bölge eski Müdür Nuri Gün­deş, Tansu Uçuran Çiller tarafından İstihbarat Başdanışman­lığına getirildi.

ı-7 Eylül 1993: Sabah Gazetesi, İstanbul Valisi Hayri Kozak­çıoğlu'nun Olağanüstü Hal Bölge Valiliği hesaplarından 2 milya­rı kendi adına açılan hesaplara geçirdiğini açıkladı. Başbakan Tansu Çiller, Kozakçıoğlu'nu istifaya davet ederken, Cumhur­başkanı Süleyman Demirel "paralar örtülü ödenekten teröre karşı mücadele için verilmiştir. Ancak ne için harcandığı açıklanırsa devlet sıkıntıya düşer" dedi.

2 Eylül 1993: Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Bucak Aşireti lideri Sedat Bucak'ı PKK ile mücadele konusunda ikna etti. 195o'den beri Mecliste temsilcileri bulunan ve yaklaşık ıo bin kişilik gücü ile Siverek'teki en büyük aşiret olarak PKK'nın ı979 Temmuz'unda kendini duyurmak için gerçekleştirdiği ilk saldırının hedefi olan Bucaklar, '80 sonrasında devlete mesafeli duruyorlardı.

Korkut Eken, Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı olarak oluşturulan, Özel Hareket Timlerinin eğitilmesi için geçici kadro ile Başbakanlık'ta görevlendirildi.

31 Ekim 1993: Ahmet Cem Ersever'in sevgilisi Neval Boz'un cesedi Ankara'nın Çamlıdere bölgesinde bulundu.

2 Kasım 1993: Ahmet Cem Ersever'in yardımcısı Mustafa Deniz'in cesedi Ankara'nın Çamlıdere bölgesinde bulundu.

4 Kasım 1993: Başbakan Tansu Çiller, basına yaptığı açıkla­mada: "Türkiye mUis hareketine dönüşmüş ve yaygınlaşmış bir terör hareketi ile karşı karşıyadır. PKK'nın haraç aldığı iş­adamları ve sanatçıların isimlerini biliyoruz, hesap soracağız" dedi. MİT tarafından hazırlandığı ve MGK tarafından Başba­kana aktarıldığı iddia edilen listede 940 memurun ve 67 Kürt işadamının isimleri olduğu söylenmekteydi.

Page 64: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? -------

JİTEM Grup Komutanı Emekli Binbaşı Ahmet Cem Erse­ver'in cesedi Ankara Elmadağ ilçesi yakınlarında Jandarma Böl­gesinde bulundu.

8 Kasım 1993: KKTC'de First Mechant Bank adı ile 500 bin dolar sermayeli bir banka kuruldu. Bankanın yönetim kurulu Nuri İnuğur, Tarık Ümit, Türkan Namlı, Ömür Özçelik, Şirin Berk, Ahmet Cemal N anılı gibi isimlerden oluşuyordu.

ı6 Aralık 1993 : Oral Çelik, İtalya'ya iade edildi. 13 Ocak 1994: İstanbul Emniyeti Yaşar Öz'ün evine baskın

yaptı. Öz ile birlikte bir tabanca ve çok sayıda sahte kimlik ele geçirildi. Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, İstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir'i arayarak Öz'un kendileri için çalıştığ,ını, silah ve belgeleri de kendilerinin temin ettiğini söyle­yerek Oz'ü serbest bıraktırdığı iddia edildi.

ıs Ocak 1994: Kürt asıllı Uyuşturucu Kaçakçısı Behçet Can­türk ve şoförü İstanbul Sapanca'da ölü olarak bulundu. Can­türk'ün ı98o'lerde ASALA'ya ı99o'larda da PKK'ya yardım etti­ği için devlet tarafından hazırlanan listeye dahil edildiği iddia edildi.

ı9 Ocak 1994: Hilmi Taruk, Fevzi Taruk, Yemlihan Taruk öldürülen akrabaları, Behçet Cantürk'ün mezarını ziyaret ettik­ten sonra saldırıya uğradılar. Saldırıda Hilmi Taruk öldü.

14 Şubat 1994: Kulislerde Çiller ailesi tarafından MİT müsteşarı yapılacağı söylenen Mehmet Eymür, s yıl sonra Kontrterör Daire Başkanı olarak MİT'e döndü.

; 25 Şubat ı994: Avukat Yusuf Ziya Ekinci Ankara'da öldü-

rüldü. Ekinci'nin adının da listede yer aldığı iddia edildi. ı Nisan 1994: Söylemez ve Bucak aşireti mensupları Ankara

Roumors Disco'da çatıştılar. Mehmet Sena Söylemez yaralandı, Memduh Bucak, Vahap Akpınar, Ahmet Oynak öldü.

ı2 Mayıs 1994: Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanı Namık Erdoğan Kırıkkale'de kafasına iki kurşun sıkılarak öldürülmüş şekilde bulundu.

3 Haziran 1994: Savaş Buldan, Hacı Kıray ve Adnan Yıl­dırım Bolu yakınlarında ölü olarak bulundular. Buldan, Kıray ve Yıldırım görgü tanıklarının ifadelerine göre polis telsizli kişi­lerce kaçırılmışlardı.

Page 65: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK

2 Ağustos 1994: Korkut Eken'in kadrosu Başbakanlıktan Emniyet Genel Müdürlüğüne aktarıldı.

15 Eylül 1994: Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın kızı Zey­nep Özal, Alaattin Çakıcı'nın kansı Uğur Çakıcı'nın evine gi­derek, işadamı Selim Edes'in Emlak Bankası eski Genel Müdürü Engin Civan'dan alacağını tahsil etmesi için yardım istedi.

19 Eylül 1994: Engin Civan, işadamı Selim Edes'e vaat ettiği kredi karşılığı aldığı 5 milyon dolar'ı geri vermeyi reddettiği için, Alaattin Çakıcı'nın adamları tarafından vuruldu.

21 Eylül 1994: PKK İtirafçısı General Zinnar kod adlı Alaattin Kanat İstanbul'da Kürt işadamı Şener Er'in babasının kaçırıp, fidye istediği suçu ile tutuklandı. Kanat yakalandığı tarihte er olarak askerliğini yapıyordu. 26 Eylül'de ifade veren Kanat, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın adını verdi.

26 Eylül 1994: Selim Edes teslim oldu ve adam öldürmeye azmettirmek suçunC.an tutuklandı.

30 Eylül 1994: Hastanede tedavi görmekte olan Engin Civan, mali polis tarafından gözaltına alındı.

4 Ekim 1994: Azerbaycan'da Başbakan Suret Hüseyinov ve OMON (Siyasi Polis) Birliklerinin lideri Rı.1.şen Cevadov, Devlet Başkanı Aliyev'i devirmek için bir darbe girişiminde bulundular. Cevadov ile anlaşan Aliyev darbeyi bastırdı ve Hüseyinov Ba­kü'den kaçtı.

12 Ekim 1994: Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın eşi Semra Özal, Şişli Cumhuriyet Başsavcılığında Civan davası ile ilgili tanık olarak ifade verdi.

22 Ekim 1994: Diyarbakır Lice'de Tuğgeneral Bahtiyar Aydın öldürüldü. Resmi açıklamalara göre saldın PKK tarafın­dan yapılmıştı.

1 Kasım 1994: Civan Davasının ilk duruşmasında tanık olarak dinlenilen Uğur Çakıcı Selim Edes'in aracılannın Özal ailesi olduğunu iddia etti.

4 Kasım 1994: Dündar, Kılıç'ın kızı Uğur Çakıcı, Alaattin Ça­kıcı'dan boşandı.

n Kasım 1994: Avukat Medet Serhat öldürüldü. Olayın tanığı olan eşi, katil zanlısı olan Tefik Ağansoy'u teşhis etti.

Page 66: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 65

3 Aralık 1994: Özgür ihke gazetesinin Kumkapı'daki mer­kezi, Cağaloğlu ve Ankara büroları aynı anda yapılan saldın ile havaya uçuruldu. Savcılıkta yapılan araştırmada İstanbul'da ki patlamada kullanılan araçlardan birinin, Ankara'da polis tarafından gözaltına alınan ancak arabası geri verilmeyen bir kişiye ait olduğu tespit edildi.

4 Aralık 1994: Ahmet Özal'ın sahibi olduğu Kanal 6 tele vizyonu ve Mehmet Ali Ilıcak'ın sahibi olduğu Akşam gazetesi Dündar Kılıç ile Alaattin Çakıcı'nın yaptığı iddia edilen bir tele­fon görüşmesini yayınladılar. Konuşmada Dündar Kılıç, kızı Uğur Çakıcı'nın şarkıcı Seda Sayan ve İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Çağlar ile ilişki kurduğunu söylüyor ve Alaattin Çakıcı'da Uğur Çakıcı'yı kendisinin öldürmesi gerek­tiğini bunu da yapacağını söylüyordu. Uğur Çakıcı ve Dündar Kılıç kasedin sahte olduğunu iddia etti.

12 Aralık 1994: Korkut Eken, Abdullah Çatlı ve Ayhan Çarkın Azerbaycan'a gitti. Kısa bir süre sonra bu gruba Ruşen Cevadov'un davetlisi olarak Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin'de katıldı. İddiaya göre dörtlü, Cevadov'un başın da bulunduğu OMON birliklerini eğitti.

19 Aralık 1994: Ömer Lütfü Topal'ın eski tetikçisi Bülent Fırat, Vatan Caddesindeki bir otoparkta öldürüldü. Fırat'ın oto­parka el koyduğu ve Akgün Oteli Kumarhanesini harca bağla­maya kalkıştığı için Topal ile arası açılmıştı.

29 Aralık 1994: Ankara 2 Nolu DGM Yargıcı Kd. Binbaşı Ülkü Coşkun, Emniyet'in telefon santrallerine dinleme için cihaz yerleştirmesine lzin verdi.

ıo Ocak ı995: Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, DGM Başsavcılığına başvurarak, GSM hatlarının dinlenmesi için PTT ve özel şirket hatlarına özel bir sistemin bağlanması için gerekli yasal iznin verilmesini istedi. -..

12 Ocak 199s: Ankara 2 Nolu DGM yargıcı kd. Binbaşı ihkü Coşkun, Emniyet'in telefon santrallerine dinleme için cihaz yerleştirmesine tekrar izin verdi.

15 Ocak ı995: İran asıllı Asker Simtko ve Lazem Esmaili isimli uyuşturucu kaçakçıları Polat Rönesans Otelindeki Emper­yal Casino'ya girerken kaçırıldılar.

Page 67: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

66 HAKANTÜRK

20 Ocak 1995: Alaattin Çakıcı'nın eski eşi ve Dündar Kılıç'ın kızı Uğur Kılıç, Bursa Uludağ'da öldürüldü. Çakıcı eski sarısını namusunu temizlemek için öldürttüğünü açıkladı. Uğur Kılıç'ın amcası İbrahim Kılıç, olaydan sorumlu olanların cezalandırıla­cağını söyledi.

28 Ocak 1995: Asker Simtko ve Lazem Esmaili'nin cesedi Silivri yakınlarında bulundu. Jandarma Kayıtlanna göre Simtko ve Esmaili PKK tarafından Kürt işadaınlan listesini hazırla­dıkları için öldürmüşlerdi.

Şubat 1995: Mehmet Özbay, Chicago Başkonsolosluğuna başvurarak eskisini kaybettiği için yeni bir pasaport ve nüfus cüzdanı aldı.

5 Şubat 1995: Uğur Kılıç'ı Uludağ'a götüren uçağın pilotları esrarengiz bir kazada öldüler.

27 Şubat 1995: Abdullah Çatlı, Mehmet Özbay adına dü­zenlenmiş sahte pasaportla Trabzon havaalanından çıkış yaptı. Çatlı'nın Azerbaycan'a gittiği iddia edildi.

2 Mart 1995: MİT Görevlisi Tank Ümit, İstanbul' da kaçırıldı. 6 Mart 1995: Tarık Ümit'in 34 ZU 478 sahte plakalı kırmızı

Chavrolet Camaro marka arabası İstanbul Silivri yakınlannda Jandarma Bölgesinde terkedilmiş olarak bulundu.

ıo Mart 1995: Ailesi Tank Ümit'in kaçırılması olayında devletin konuyu derinlemesine araştırmadığını iddia etti ve Ümit'in yerini bildirecek olanlara 500 milyon ödül vaat etti.

1 2 Mart 1995: İstanbul'da Gazi Mahallesinde dört kahve otomatik silahlar ile tarandı. Alevi kökenli iki kişinin ölmesi üzerine çıkan olaylarda polis ve halk birbirlerinin üzerine ateş etti. İki gün süren çatışmalarda 21 kişi öldü. Gerginlik askeri birliklerin müdahalesi ile yatıştırıldı.

13 Mart 1995: Tansu Çiller, 'Terör Örgütlerinin Finans Kay­nağının Kurutulması için Alınacak Tedbirler Genelgesini ya­yınladı.

15 Mart 1995: Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev'e iki,nci defa darbe girişiminde bulunuldu. Azerbaycan Meclis Özelleştirme Komişyonu üyesi ve TIKA personeli ,ferman De­mirkol'un ve Türkiye Cumhuriyetlerden sorumlu !'Devlet Bakanı Ayvaz Gökdemir'in adının da karıştığı darbe girişimi Cumhur­başkanı Süleyman Demirel'in, haber vermesi üzerine önlendi.

Page 68: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YF.ŞİL ÖLDÜ MÜ? -------

OMON Birliklerinin Başkanı Ruşen Cevadov, teslim olduğu halde Aliyev'e bağlı birlikler tarafından öldürüldü. Aliyev, Azeri televizyonunda olayda Türkiye'nin sorumluluğu olduğunu söy­ledi. Ferman Demirkol, Demirel'in ricası ile özel bir uçakla Türkiye'ye getirildi. Uçakta Demirkol dışında Çatlı ve birkaç arkadaşının olduğu iddia edildi.

21 Mart 1995: Meydan Gazetesinde yayınlanan bir haberde Tank Ümit'in hayatta olduğu ve liderliğini Abdullah Çatlı'nın yaptığı ülkücü mafya tarafından kaçınldığı iddia edildi.

4 Nisan 1995: BOTAŞ'ın Ceyhan Bölge Müdürlüğünde bulu­nan petrol çamurunun tahliyesi için açtığı ihaleyi Güven Sazak ve Ahmet Baydar'ın ortak olduklan Baysa isimli şirket kazandı.

30 Mayıs 1995: Çakıcı'nın adamlanndan Recep Çiçek, Can­kurtaran Holding başkanı Emin Cankurtaran'ı yaraladı.

30 Ağustos 1995: Engin Civan'ın vurulması olayına adı kan­san Nurullah Tevfik Ağansoy, Almanya' da yakalandı.

Eylül 1995: Abdullah Çatlı, Güven Sazak'ın Baysa şirketin­deki hisselerini satın aldı ve Mehmet Özbay kimliği ile yönetim kuruluna girdi.

3 Eylül 1995: Özel Harekat Daire Bşk. Vekili İbrahim Şahin, Abdullah Çatlı ve bir grup özel timci Ayhan Akça ve ziya Ban­dırmalıoğlu'nun oğullannın sünnet düğününde bir araya geldi­ler ve aynı pistte göbek attılar.

27 Eylül 1995: Özer Uçuran Çiller'in de bir dönem kuryeliğini yapan Mehmet Urhan, uğradığı bir bombalı saldın sonucu öldü. Saldırıda aynca Matild Manukyan yaralandı. Urhan, Çiller aleyhine İstanbul Bankası soruşturmasında ifade veren tek ta­nıktı. Olay polis kayıtlarına, IGDAŞ'ın aksini ispat etmesine rağmen, doğal gaz patlaması olarak geçirildi.

28 Kasım 1995: Musevi asıllı tefeci Nesim Malki, iş görüş­mesi için gittiği Bursa'da öldürüldü. Malki'nin borç kayıtlannı içeren defter kayboldu.

1 Aralık 1995: Borsacı Yener Kaya İstanbul'da arabasının içinde yakılarak öldürüldü. DYP Milletvekili adayı Kaya'nın evrak çantası arabada bulunamadı.

25 Ocak 1996: Adalet Bakanlığı tarafından yanlışlıkla tahli­ye edildiği için aranan Haluk Kırcı, İstanbul'da yakalandı.

Page 69: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

68 HAKANfÜRK

1 Şubat 1996: Haluk Kırcı, gözaltında bulunduğu İstanbul Emniyet Müdürlüğü infaz Nöbetçi Amirliğinden firar etti. İddialara göre Kırcı'nm firannda Emniyet Amiri Sedat Demir'in yardımı olmuştu.

9 Şubat 1996: MİT, Ankara Emniyetinden Yeşil kod adlı Mahmut Yıldınm için Metin Atmaca sahte kimliği ile pasaport aldı.

12 Mart 1996: Afyon Valisi Ahmet Özyurt'un kızı ve Baku Regency Oteli kumarhane müdürü damadı Bakü'deki evlerinde ölü olarak bulundular.

3 Nisan 1996: Engin Civan, tahliye edildikten sonra, para cezasının ilk taksitli olan 6,25 milyar lirayı ödedi ve yurtdışına kaçtı.

12 Nisan 1996: Korkut Eken, tekrar BOTAŞ'da görevlen­dirildi.

26 Nisan 1996: Abdullah Çatlı, Kıbns Emperyal Jasmine Court Otel'de 424 numaralı odaya yerleşti. Aynı tarihte otel sahibi Ömer Lütfü Topal'da oradaydı. Çatlı, otelden ı Mayıs ta­rihinde ayrıldı.

28 Nisan ı996: Kumarhaneler Kralı Ömer Lütfü Topal'ın ortağı Hikmet Babataş, Bodrum Gümbette öldürüldü.

6 Mayıs 1996: Şam'da PKK lideri Abdullah Öcalan'a yönelik bir bombalı saldırı düzenlendi. Öcalan saldından yara almadan kurtuldu.

24 Mayıs ı996: Yaprak TV sahibi Mehmet Ali Yaprak Ga­ziantep'de polis olduklan söylenen kişilerce ikinci kez kaçınldı ve 6 gün boyunca rehin tutuldu.

ıı Haziran ı996: Söylemez Kardeşler Çetesi ortaya çıkartıldı. Çetenin beyni olduğu iddia edilen Mehmet Sena Söylemez, DYP Milletvekili Mehmet Ağar'ın kardeşini öldürtmek ve Adalet Bakanı olduğu dönemde de kendisini öldürmeye çalışmak ile suçladı. Söylemezler ile ilişki içinde olduğu söylenen 2 Emniyet Müdürü, ı Emniyet Amiri, ı Başkomiser, 2 Komiser Yardımcısı, 1 Üstteğmen, ı Emekli Üsteğmen, s Astsubay, ı Emekli Ast­subay yüzünden Üniformalı Çete olarak da adlandınlan Söyle­mez Kardeşler çetesi hakkında Ankara ı nolu DGM'de dava açıldı. Basına konuşan TBMM Faili Meçhul Siyasi Cinayetler

Page 70: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? -------

Araştırma Komisyonu Başkanı Avundukoğlu, "devlet içine çöreklenmiş başka çeteler de var" dedi.

29 Haziran 1996: Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan ve Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Tansu Uçuran Çiller, Refah - Yol Koalisyonu Hükümetini kurdular.

4 Temmuz 1996: İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek yaptığı basın toplantısında Çiller ailesinin, Jandarma Yüzbaşı Hüseyin Pepekal aracılığı ile mafya ile birlikte gladio benzeri bir örgütlenme kurduklarını iddia etti.

7 Temmuz 1996: İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek yaptığı basın toplantısında Özer Uçuran Çiller'in silah kaçakçısı Hüse­yin Duman ile birlikte çalıştığını iddia etti.

ıı Temmuz 1996: Kocaeli Çetesi olarak da bilinen örgütün lideri Hadi Özcan, Rize'de yakalandı ve ilk ifadesinde Abdullah Çatlı ile birlikte BOTAŞ ihalesine girdiklerini anlattı. Hadi Özcan'ın iddialarına göre Abdullah Çatlı, Ceyhan'dan Boru hat­tından çalınan ham petrol ile Baysa tarafından satın alman petrol çamuru karıştırıyor ve dünya piyasasına sürüyordu.

28 Temmuz 1996: Kumarhaneler Kralı olarak da tanınan Ömer Lütfü Topal İstanbul Sarıyer, Tazeceviz sokağındaki evinin önünde çapraz ateş ile öldürüldü. Daha sonra yapılan incelemede Çatlı'nın, cinayetin işlendiği saatlerde bir�ok kere Ercan Aksoy, Oğuz Yorulmaz ve Ayhan Çarkın isimli Ozel Tim mensubu polislerle ve iş ortağı Ali Fevzi Bir ile telefon görüşmesi yaptığı ortaya çıktı.

6 Ağustos 1996:;

Özel Tim'de görevli polisler Ercan Aksoy, Oğuz Yorulmaz, Ayhan Çarkın Ankara Emniyeti Koruma Mü­dürlüğünde görevlendirildiler.

7 Ağustos 1996: Şanlıurfa milletvekili Sedat Edip Bucak'ın istemi ile Ercan Aksoy, Oğuz Yorulmaz, Ayhan Çarkın Bucak'ın yakın koruması olarak atandılar.

Page 71: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

70 HAKANTÜRK

8 Ağustos 1996: Diyarbakır, İçel ve Hakkari'de faaliyet gösteren 3'ü polis, 7 kişilik bir çete silahlan ile birlikte yaka­landı.

25 Ağustos 1996: MİT İstanbul Bölge Başkanlığı İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu'na yolladığı tek sayfalık bilgi notunda: "Topal cinayetinin failleri, Özel Timciler Ercan Ersoy, Oğuz Yorulmaz, Ayhan Çarkın ile Topalın ortakları Sami Hoştan ve Ali Fevzi Bir'dir" dedi. Bilgi notu polis kayıtlarına kimliği bilinmeyen bir telefon ihbarı olarak geçirildi.

27 Ağustos 1996: Üç Özel Tim polisi, Ercan Ersoy, Oğuz Yorulmaz ve Ayhan Çarkın, İstanbul Emniyet Genel Müdürlü­ğünde sorguya alındılar. Özel timciler daha sonra 'bize iste­diklerini söylememiz için işkence yapıldı dediler.

28 Ağustos 1996: '80 öncesinde bavul cinayetleri diye de bilinen 13 cinayete de adı karışan Ülkücü Nurullah Tevfik Ağan­soy'un kansı olaydan İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ'ı sorumlu tuttu. Ağansoy'un yerini Çakıcı'ya haber verenin o gün Cafede bulunan Selçuk Ural olduğu iddia edildi.

29 Ağustos 1996: Emniyet Özel Harekat Daire Başkan vekili İbrahim Şahin, İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın talimatı ile üç özel timci polisi Ankara'ya götürdü ve serbest bırakıldılar.

16 Eylül 1996: Oral Çelik, Türkiye'ye iade edildi. Çelik, Türkiye'de iki davadan dolayı hakim karşısına çıkartılacak: Malatya'da öğretmen Nevzat Yıldırım'ın öldürülmesi ve Abdi İpekçi Cinayeti.

21 Eylül 1996: işçi Partisi lideri Doğu Perinçek açıkladığı ikinci MİT Raporunda Çiller Örgütü isimli bir örgütten bahsetti. Perinçek bu örgütün liderlerinden Abdullah Çath'nın Mehmet Özbay sahte kimliği ile Yeşil pasaport taşıdığını açıkladı.

19 Ekim 1996: Sakarya'da s kişilik bir çetenin 3 üyesi silah­lan ile birlikte ele geçirildi.

1 Kasım 1996: Sedat Bucak, Abdullah Çatlı, Hüseyin Koca­dağ, Gonca Us ve Bucak'ın korumaları iki mercedes ile geldikleri Kuşadası Onura Otel'e yerleştiler. İki oda tutan grup, akşam yemeğinden sonra öldürülen Ömer Lütfü Topal'a ait kumar­hanede oyun oynadılar ve 3 Kasım günü saat 14:oo'de otelden ayrıldılar. Otelin faturasını Ali Oto isimli müteahhit ödedi.

Page 72: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 71

Susurluk Kazası:

3 Kasım 1996: Balıkesir'in Susurluk ilçesine 7 kilometre uzaklıkta, Uçakyolu mevkiinde, saat 19:3o'da meydana gelen trafik kazasında İstanbul Polis Okulu Müdürü Hüseyin Koca­dağ, Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı ve Melahat Özbay sahte kimlikli Gonca Us ölürken; DYP Şanlıurfa Millet­vekili ve Bucak aşireti lideri Sedat Edip Bucak yaralandı.

4 Kasım 1996: 06 AC 600 plakalı Mercedes'de yapılan incelemede araç içinde bulunanlann tam listesi şöyle:

1 adet 9 mm çaplı Baretta tabanca (Mehmet Özbay adına ruhsatlı),

1 adet 9 mm çaplı Sig Sauer tabanca (Sedat Bucak adına ruhsatlı),

1 adet 9 mm çaplı Saddam (Tang) marka tabanca (ruhsatsız), 1 adet 22 kalibrelik Bertta tabanca (ruhsatsız), 2 adet 22 kalibre tabancaya göre susturucu, 2 adet 9 mm çaplı MP5 otomatik tabanca (ruhsatsız), 13 adet

7,62 mm çapında BKS (biksi) mermisi, ıoo adet 5, 56 mm çapında M16 mermisi (Emniyet Genel Müdürlüğü - Ankara yazılı, 2o'şerlik, 5 sarı kutu içinde),

1 adet cep telefonu (Baysa Şirketi çalışanlarından Ali Alpte­kin adına kayıtlı ve Abdullah Çatlı tarafından kullanılan),

ı adet cep telefonu (Bucak'ın şoförü Osman Tosun adına kayıtlı ve Bucak tarafından kullanılan),

1 adet cep telefonu (Hüseyin Kocadağ adına kayıtlı ve kendisi tarafından kullanılan),

35 adet fotoğraf (1996 yılı Temmuz - Ağustos aylarında Siverek'te Bucak'a ait ikametgahta çekildiği.._belirtilen Abdullah Çatlı, Sami Hoştan ve Ercan Ersoy'un samimi pozlan),

Mehmet Özbay adına düzenlenmiş nüfus kağıdı (Abdullah Çatlı'nın üzerinde),

Mehmet Özbay adına düzenlenmiş sürücü belgesi (Abdullah Çatlı'nın üzerinde).

Page 73: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

72 HAKANTÜRK

Mehmet Özbay adına düzenlenmiş ticaret odası üyelik kartı (Abdullah Çatlı'nın üzerinde),

Mehmet Özbay adına düzenlenmiş çok sayıda kredi kartı (Abdullah Çatlı'nın üzerinde),

Mehmet Özbay adına düzenlenmiş silah taşıma ruhsatı (Abdullah Çatlı'nın üzerinde),

Mehmet Özbay adına düzenlenmiş ve Mehmet Ağar imzalı Emniyet Uzmanı olduğunu gösteri belge (Abdullah Çatlı'nın üzerinde),

Beyaz kağıt içerisinde 0,33 gram ağırlığında beyaz toz (yapılan inceleme sonucu kokain olduğu tespit edildi) (Abdullah Çatlı'nın üzerinde),

Kahverengi toz içeren bir paket (yapılan inceleme sonucu toprak olduğu tespit edildi) (Hüseyin Kocadağ'ın üzerinde).

5 Kasım ı996: Abdullah Çatlı'nın Türk Bayrağına sanlı cena­zesi, Nevşehir'de toprağa verildi. Aralarında Interpol'ün kırmızı bültenle aradığı Haluk Kırcı, BBP Lideri Muhsin Yazıcıoğlu ve Feridun Öncel'in de bulunduğu çok sayıda ülkücünün katıldığı cenaze töreninde dağıtılan bildiride "Yıllar var ki ülkemiz örtü­lü bir savaş içinde. Çatlı bu savaşta yan tuttu. Yan tutmakla kalmadı, risk aldı, bedel verdi. Kılıç gibi savaştı, onurlu bir ömür sürdü. Hakka yürüdü. " deniliyordu.

6 Kasım ı996: İçişleri Bakanı ve DYP Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar kendisine yöneltilen suçlamalara karşılık "ödü­lüm bu mu olacakh?" dedi.

8 Kasım ı996: Mehmet Ağar, kızının sağlık sorunlannı sebep göstererek görevinden istifa etti. İçişleri Bakanlığına DYP İs­tanbul Milletvekili Meral Akşener getirildi.

l l Kasım ı996: Susurluk Cumhuriyet Savcısı İsmail Kantaş, Susurluk Kazasını çete teşekkülü olarak değerlendirdi ve dos­yayı İstanbul DGM'ye gönderme karan aldı. ANAP Genel Baş­kanı Mesut Yılmaz, Kanal D Televizyonunda katıldığı Arena'da Ömer Lütfü Topal'ın rant kavgası yüzünden öldürüldüğünü iddia etti.

1 2 Kasım ı996: Siyasi partilerin, Devlet - Mafya - Polis iliş­kilerinin ve Susurluk kazasından sonra ortaya atılan iddialann araştınlması için verdikleri Meclis Araştırma Komisyonu açıl-

Page 74: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 73

ması yönündeki önerge TBMM Genel Kurulunda oy birliği ile kabul edildi. Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz, kumarhaneler kralı Ömer Lütfü Topa'lın öldürülmesi ile ilgili belge ve bilgileri aktarmak için Çankaya Köşküne çıktı.

13 Kasım 1996: Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Baş­bakan Necmettin Erbakan'a yazdığı mektupta Yılmaz'ın aktar­dığı bilgilerden bahsetti.

1 4 Kasım 1996: Mehmet Ağar, Abdullah Çatlı'yı tanıdığı id­diasını reddetti.

1 5 Kasım 1996: Sedat Bucak tedavi edildiği İ.Ü. Tıp Fakültesi Hastahanesi'nden gece saat 03:00 sıralarında taburcu edildi.

20 Kasım 1996: İstanbul DGM Savcısı Ahmet Gürses, Bu­cak'ın reEıni korumaları Ayhan Çarlon, Oğuz Yorulmaz, Mustafa Altınok, Enver Ulu ve Ercan Ersoy'un ifadelerini aldı.

2 1 Kasım 1996: Bucak, olay günü kaza yerine ilk gelenlerden biri olan Gözcü Gazetesi muhabirlerinden Mehmet Şehirli­oğlu'na verdiği demeçte, arabada bulunan silahlann kendisine ve adamlarına ait olduğunu söyledi.

22 Kasım 1996: Sedat Edip Bucak HBB Televizyonunda ken­disiyle canlı olarak yapılan röportajda Kocadağ'ın Çatlı'yı gerçek kimliği ile tanımadığını belirtti ve hakkındaki iddialara karşılık "bana yargısız infaz yapılmak isteniyor" diyen Bucak hafıza kaybı nedeni ile kontrolsüz konuştuğunu söyledi ve "arabada ruhsatlılar dışında silah yoktu " dedi.

23 Kasım 1996: Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, MİT tara­fından sağlanan ve Mahmut Atmaca adına düzenlenmiş pa­saport ile yurt dışına çıktı

24 Kasım 1996: ANAP lideri Mesut Yılmaz Almanya gezisi sonrasında program dışı olarak Macaristan'a gitti. Budapeşte Hilton otelinde kalan Yılmaz, lobide Elazığlı olduğu sonradan öğrenilen Veysel Özerdem'in saldırısına uğradı ve burnu kırıldı.

26 Kasım 1996: 9 milletvekilinden oluşan TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu çalışmalarına başladı.

DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, meclis grubunda "Bir ülke uğruna, bir millet uğruna, devlet uğruna kurşun atan da, kur­şun yiyen de bizim için saygıyla anılır, onlar şereflidirler . . . " dedi.

Page 75: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

74 HAKANTÜRK

27 Kasım 1996: Budapeşte'de Yılmaz'a saldıran kişinin olan Veysel Özerdem'in ülkücü olduğu ortaya çıktı. Özerdem Yıl­maz'ı, Çatlı aleyhine söylediği sözlerden dolayı yumrukladığını açıkladı.

28 Kasım 1996: Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım, MİT tara­fından sağlanan ve Mahmut atmaca adına düzenlenmiş pas aport ile yurda döndü.

4 Aralık 1996: Kamyon şoförü Hüseyin Gökçe'nin yargılan­masına Susurluk'ta başlandı. Gökçe'nin tahliye talebi, mahkeme tarafından reddedildi.

MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, Susurluk'ta bir araya gelenlerin beraberliğinde yadırganacak bir şey olmadığını belir­tip, "devletin kendi menfaatleri içinde gizli servislerin çalış­maları da var. Bu üç kişi belki onun için bir araya gelmiştir. " dedi.

5 Aralık 1996: içişleri Bakanı Meral Akşener, İstanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu, Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Bilgi Ünal ile T�pal cinayetine adı karışan ve Bucak'ın korumalığını da yapan Ozel Harekat Tim Memurları Ercan Aksoy, Adnan Çarkın ve Oğuz Yorulmaz'ı görevlerinden alındılar. Jandarma Kriminal Dairesi, Abdullah Çatlı'nın üzerinde çıkan Emniyet Uzmanı belgesinin sahte, ancak belgedeki Mehmet Ağar imza sının gerçek olduğunu açıkladı.

8 Aralık 1996: İçişleri eski Bakanı ve DYP Elazığ Milletvekili Mehmet Ağar, ''Abdullah Çatlının Emniyet Genel Müdürlü­ğünde uzman olarak çalıştığı ve kendisine yardımcı olunması ricasını " içeren belgedeki imzanın sahte olduğunu iddia etti. Ağar'ın dokunulmazlığına ilişkin olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı fezleke Adalet Bakanlığına gönde­rildi. Adalet Bakanı Şevket Kazan, fezlekenin Ceza işleri Genel Müdürlüğünce incelendiğini bildirdi.

13 Aralık 1996: Adalet Bakanlığı, DYP Milletvekili Ağar'ın dokunulmazlığının kaldınlması talebi ile gönderilen fezlekeyi, "dosyada eksiklikler bulunduğu" gerekçesi ile iade etti.

14 Aralık 1996: İstanbul Emniyet Müdürlüğü Topal'ın öldü­rülmesinde kullanılan Kalaşnikov tüfeklerin şarjörlerini birbi­rine başlamakta kullanılan koli bantlarında bulunan parmak

Page 76: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 75

izlerinden birinin Şahin Ekli sahte kimliğini kullanan Abdullah Çatlı'ya ait olduğunu açıkladı.

16 Arahk 1996: Ağat'ın dokunulmazlığının kaldırılması için fezleke hazırlayan Ankara Cumhuriyet Savcısı Nihat Artıran, fezlekenin yeniden hazırlanması görevinin başsavcıya verilme­sine tepki gös�ererek soruşturmayı yürütme görevinden çekildi. Dilek Ornek, lslanbul Atatürk Havalimanına içinde 25 milyar değerinde Alman Markı bulunan bir çantayı sokarken yaka­landı.

18 Aralık 1996: içişleri Bakanı Meral Akşener, "Yazıczoğlu bana değil ANAP lideri Yılmaza bilgi verdi ve Çatlı'nın parmak izini beş buçuk ay sakladı. Soruşturma biterse kendisini Rize'ye vali yapacağım böylece ona yakınlığı tescillenir" dedi.

20 Aralık 1996"Bakanlar Kurulu kumarhanelerin kapan­masına kararlaştırdı. Türkiye'deki kumarhanelerde toplam 20 bin kişi istihdam ediliyor ve 164 trilyon vergi ödeniyordu. Em­niyet'in İsrail'den aldığı 16 UZt ve 25 adet Jerico marka silahın kayıtlarda mevcut olmadığı anlaşıldı.

22 Aralık 1996: Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, TB­MM'de temsil edilen siyasi parti liderlerini (Necmettin Er­bakan, Tansu Uçuran Çiller, Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Deniz Baykal ve Muhsin Yazıcıoğlu) Susurluk'ta meydana gelen trafik kazası sonrasında ortaya atılan iddialan görüşmek üzere Çankaya Köşkünde topladı.

20 Aralık 1996: Atatürk Havalimanında içinde 25 Milyar lira değerinde dövizle Türkiye'ye giriş yaparken yakalanan Dilek Örnek ile İran uyruklu bir kişi çıkarıldıklan DGM'de tutuk­lanırken; Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin'in yakın koruması ve şoförü Ayhan Akça serbest bırakıldı.

24 Aralık 1996: Mesut Yılmaz TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'na 4 saat süreyle bilgi verdi. ....

26 Aralık 1996: TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu 3 saat süreyle MİT görevlisi Mehmet Eymür'ü dinledi.

İçişleri Bakanı Meral Akşener, haklarında muhtelif gıyabi tutuklama kararları bulunan suç faillerine yardım ve yataklık yapmak iddialanyla haklarında soruşturma yürütülen 7 emniyet mensubunu görevden aldı.

Page 77: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK

27 Aralık 1996: İstanbul Valisi Rıdvan Yenişeri ve İstanbul Emniyet eski Müdürü; Kemal Yazıcıoğlu, TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'na bilgi verdiler. Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Ankara Cumhuriyet Savcısı Nihat Artıran hakkında inceleme başlattı.

30 Aralık 1996: Meral Akşener tarafından açığa alınan İstan­bul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu'nun yerine Ankara Em­niyet Müdürü Ramazan Er'in 'geçici görevle" atandığını bildir­di.

8 Ocak 1997: TBMM Susurluk Araştırma Komisyonunda bil­gi veren Korkut Eken, "Devlet ülkücü ile de, solcu ile de işbirliği yapar" dedi.

TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu, İbrahim Şahin'i din­ledi.

ıo Ocak 1997: Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından hazır­lanan rapor, Erbakan'a sunuldu. Teftiş Kurulu Başkanı Oduncu, hazırlanan raporda aralannda Ağar ve Bucak'ın bulunduğu 25 kişi için suç duyurusunda bulunulmasını istedi.

İstanbul 4 Nolu Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan duruşma­da, sürpriz tanık Abdullah Yavuz, ipekçi cinayetinde rol aldığı için yargılanan Oral Çelik'i teşhis edemedi. Çelik bu davadan tahliye edildi ancak Malatya'da bir öğretmenin öldürülmesi ile ilgili davadan yargılandığı için serbest bırakılmadı.

ıı Ocak 1997: Adalet Bakanı Kazan, Başbakanlık Teftiş Kurulunun raporunda "devlet içinde çete tespit edilmediğini" açıkladı.

İstanbul eski Emniyet Genel Müdürü Necdet Menzir açıkla­malarda bulundu.

13 Ocak 1997: Adalet Bakanı Kazan, "raporda çete yok" şek­lindeki sözlerinden vazgeçti, İstanbul DGM, Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy ve Oğuz Yorulmaz'ı tutuklayarak cezaevine yolladı. Abdullah Çatlı'nın evi kazadan 70 gün sonra polis tarafından arandı.

16 Ocak 1997: İçişleri Eski Bakanı Ağar, TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'nda PKK ile mücadele için finans kay­naklannın kurutulması karannın MGK'da alındığını ve Çatlı'yı Mehmet Özbay olarak tanıdığını söyledi.

Page 78: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------ 77

ı7 Ocak ı997: Susurluk kazasında ölen Abdullah Çath'nın telefonlan İstanbul DGM tarafından incelemeye alındı.

20 Ocak 1997: Frankfurt Ağır Ceza Mahkemesi, Türk hükü­metinden bir bayan bakanın eroin kaçakçılığı ile ilişki içinde olduğunu açıkladı.

22 Ocak 1997: DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak ve Abdullah Çatlı'nın eşi Meral Çatlı TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'nda ifade verdi.

23 Ocak 1997: Gazetelerde Özel Timci-Bucak-Çatlı ilişkilerini belgeleyen fotoğraflar yayınlandı. Oral Çelik, yargılanmakta olduğu üçüncü davadan da beraat etti ve serbest bırakıldı.

28 Ocak 1997: Özel Timci Ziya Bandırmalıoğlu, İstanbul DGM önünde tutuklanacağını anlayınca kaçtı. TBMM'de Tele­fon Dinlenmesi İddialan Araştırma Komisyonu kuruldu.

30 Ocak ı997: TBMM Susurluk Araştırma Komisyonunda konuşan Oral Çelik "ASALA'yı biz çökerttik" dedi.

1 Şubat ı997: Tüm yurt genelinde SÜREKLİ AYDINLIK İÇİN BİR DAKİKA KARANLIK Eylemleri başlatıldı.

5 Şubat 1997: Emniyet İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Hanefi Avcı TBMM Susurluk Araştırma Komisyonuna bilgi verdi.

6 Şubat 1997: Adli Tıp Kurumu, Çatlı'ya Mehmet Özbay, Yaşar Öz'e Eşref Çuğdar adıyla düzenlenen uzman emniyetçi belgeleri üzerindeki Mehmet Ağar imzalannın gerçek olduğunu açıkladı.

12 Şubat 1997: Aydınlık için Karanlık Eylemine RP'lilerden gelen tepkiler kamuoyunda rahatsızlık yarattı.

21 Şubat 1997: Mehmet Ağar Elazığ'da coşkulu bir kalabalık tarafından karşılandı. ...

28 Şubat 1997: Aylık olağan toplantısını yapan Milli Gü­venlik Kurulu, ''.Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygula­masından asla taviz verilmeyeceği, laikliğin sadece rejimin değil, demokrasinin de güvencesi olduğu " şeklinde karar aldı ve ı8 maddelik bir önlemler listesi açıkladı.

28 Şubat 1997: Bülent Orakoğlu, Ankara'da katıldığı bir toplantıda 'Asker Türkiye'de arhk darbe yapamaz, 167 bin

Page 79: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK

polis ve 7 bin özel tim görevlisi var. Askerin polisi de yanma alması gerekir" dedi.

1 Mart 1997: Dündar Kılıç, TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu'na bilgi verdi.

5 Mart 1997: Aralannda İbrahim Şahin ve Korkut Eken'in de bulunduğu 10 kişi hakkında İstanbul DGM'de 313. Madde kapsamına giren cürüm işlemek için silahlı çete oluşturmak iddiası ile dava açıldı.

2 Mart 1997: Hakkında tutuklama karan bulunan İbrahim Şahin teslim oldu.

12 Mart 1997: Tansu Çiller'in müşaviri Borsacı Adil Ongen, Çakıcı'nın adanılan tarafından Türk Ticaret Bankası'nı Evcil'in almasına engel olduğu gerekçesi ile kurşunlandı. Ongen zırhlı aracı sayesinde kurtuldu.

1 Nisan 1997: Mehmet Eymür, TBMM Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonunda verdiği ifade de "Eğer polis tara­fından aranan suçlular, televizyonlara çıkıp konuşabiliyorsa polisten birileri onları himaye ediyor demektir" dedi.

Emniyet Genel Müdürü Alaattin Yüksel, "görülen lüzum üzerine" Çankın Valiliğine atandı. Emniyet Genel Müdürlüğü görevine vekaleten Hakkari Valisi Kemal Çevik getirildi. TBMM Telefon Dinleme Komisyonunda konuşan bir TELSİM yetkilisi "Telefonları polis değil ama MİT dinliyor. İsteklerini kanuni değil diye geri çevirdiğimizde Telekom şebekemize el koydu, " dedi.

2 Nisan 1997: Mehmet Eymür, Hanefi Avcı hakkında 500 milyon liralık tazminat davası açtı. Eymür, dava dilekçesinde Avcı'nın resmi görevini kişisel menfaatleri için kullandığını iddia ediyordu.

7 Nisan 1997: Susurluk kazasından sonra ismi sık sık geçen Yaşar Öz teslim oldu.

10 Nisan 1997: Ankara 2 Nolu DGM, telefonlann dinlenmesi için verdiği kararı iptal etti.

30 Nisan 1997: Dündar Kılıç'ın oğlu Cenk Ali Kılıç, Alaattin Çakıcı'nın yakınlanndan Ferit Metin Arslan'ı öldürdü.

1 Mayıs 1997: Alaattin Çakıcı Flaş TV'de 23. Saat isimli prog­r�mda Türk Ticaret Bankası olayı ve Kanal 6'nın el değiştir-

Page 80: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 79

mesi ile ilgili açıklamalar yaptı. Tansu ve Özer Uçuran Çiller'in medya üzerinde kredi gücü ve silah tehditi ile bir baskı ortamı oluşturulduğunu söyleyen ve Tansu Uçuran Çiller hakkında "namussuz" sözcüğünü kullanan Çakıcı, "Ya Yalı Çetesini yok edeceğim ya da yok olacağım " dedi.

2 Mayıs 1997: Flash 1V'nin İstanbul'daki merkezi kimliği belirsiz kişilerce basıldı. Canlı yayın esnasında stüdyoya giren bir grup ortalığı dağıtıp çevreye ateş açtılar.

s Mayıs 1997: İstanbul 4 Nolu DGM'de görülmekte olan dava ile ilgili olarak DGM Savcılığı Dilek Örnek ve eniştesi Ercan Doğan'ın Hollanda ve Fransa'da da suç işlemek için örgüt oluşturmaktan arandıklarını belirtti.

12 Mayıs 1997: Sağlık ve Sosyal Hizmetler Emekçileri Sen­dikası (SES) Genel Eğitim Sekreteri M. Konuk, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısı Namık Erdoğan'ın Susurluk Çetesi tarafından öldürüldüğünü iddia etti. Konuk, Haluk Kır­cı'nın sadece İstanbul'da 22 medikal şirketin ortağı olduğunu da açıkladı.

16 Mayıs 1997: TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu ha­zırladığı raporu tamamladı.

27 Mayıs 1977: TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu raporu görüşülmek üzere meclise sunuldu. Muhalefetin eleştiri­lerini yanıtlamak için söz alan İçişleri Bakanı Meral Akşener, Susurluk'takiler hariç olmak kaydıyla, ıı Haziran 1996/3 Kasım 1996 tarihleri arasında 9 çetenin polis tarafından açığa çıkar­tıldığını ve bu çetelere dahil 136 kişinin çeşitli suçlardan dolayı yargılanmaya başlandığını, 36 kişinin 21 adedinin emniyet, 6 kişinin de silahlı kuvvetler personeli olduğunu açıkladı.

29 Mayıs 1997: Hanefi Avcı, Mehmet Eymür tarafından kendisi aleyhinde açılan dava hakkında mahkemeye yazdığı ce­vap dilekçesinde Eymür ile Yeşil'in ilişkilen'lıi anlattı.

31 Mayıs 1997: MGK olağan toplantısında, "Sarmusak" olayı konuşuldu.

2 Haziran 1997: İstanbul DGM'de çete davasının ilk duruş­ması yapıldı.

19 Ha#ran 1997: İşçi Partisi Lideri Doğu Perinçe,k, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına 30 yıldır CIA adına çalıştırdığı ge-

Page 81: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

Bo HAKANTÜRK

rekçesi ile Tansu Uçuran Çiller hakkında suç duyurusunda bulundu.

30 Haziran 1997: ANAR DSP ve BTP koalisyonunun oluş­turduğu 55. Hükümet Cumhurbaşkanının onayı sonrası göreve başladı.

7 Temmuz 1997: Hanefi Avcı, Show 'IV'de 32. Gün pro­gramına katıldı ve TSK'ya yönelik istihbarat faaliyetlerinde bu­lunduğu iddialarına yanıt verdi .

ıo Temmuz 1997: Çiller'in yalı komşusu işadamı Mehmet Üstünkaya'ya Çakıcı'nın adamlan tarafından silahlı saldında bulunuldu.

TBMM Susurluk Kazası Araştırma Komisyonu üyeleri, Ha­nefi Avcı ile birlikte yemek yedi. Avcı, yemekte Gazi Mahallesi olaylarının Yeşil kod adlı Mahmut Yıldınm tarafından gerçek­leştirilmiş olabileceğini iddia etti.

16 Temmuz 1997: Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkan Vekili Bülent Orakoğlu, TSK'ya yönelik istihbarat faaliyetlerinde bulunduğu gerekçesiyle tutuklandı ve ifadesi alındı.

23 Temmuz 1997: Susurluk Davasında ikinci duruşması ya­pıldı.

26 Temmuz 1997: Meral Çatlı, eşinin öldürüldüğünü iddia etti.

1 Ağustos 1997: İş Bankası kredi borçlarına karşılık işadamı Erol Evcil'in zeytin işleme tesislerine el koydu.

8 Ağustos 1997: Başbakan Mesut Yılmaz, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'ı Susurluk Kazasını incelemesi ve bu konuda bir raporu hazırlaması için tam yetki ile görev­lendirdi

14 Ağustos 1997: Mehmet Ağar ve Sedat Bucak'ın doku­nulmazlıklannın kaldınlması ile ilgili olarak toplanan TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu 21'e karşı 18 oyla doku­nulmazlıklann kaldınlmasını engelledi. Komisyon toplantısına ANAP'lı üyelerden yalnızca Ekrem Pakdemirli katıldı ve çekim­ser oy kullandı. DYP ve RP'li üyelerin tamamının katıldığı ve red oyu verdikleri toplantıya DSP'li üyeler Meclis Genel Kurulu yüzünden geç kaldılar.

Page 82: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------ 81

12 Eylül 1997: İstanbul DGM'de görülen davanın kilit isim­lerinden Şahin, Akça ve Bandınnalıoğlu, savcının talebi ile tu­tuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.

16 Eylül 1997: Çok geniş yetkilerle görevlendirilen Başba­kanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş DGM'ye iki mektup hazırladı.

28 Ekim 1997: Ahmet Özal 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal­'ın çete tarafından zehirlenmiş olabileceğini iddia etti.

24 Kasım 1997: Beyoğlu ı. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Topal Cinayeti davasında sanıklardan Oğuz Yorulmaz, Ayhan Çarkın ve Ercan Ersoy, Ali Fevzi Bir ve Sami Hoştan tutuksuz yargılanma üzere kefaletle tahliye edildiler.

30 Kasım 1997: Başbakan Mesut Yılmaz, Kutlu Savaş ile bir likte MİT Müsteşarı Sönmez Koksal ile görüştü.

8 Aralık 1997: TBMM Hayali İhracat, Faili Meçhul Siyasi Cinayetler ve Susurluk Araştırma Komisyonlarının Raportörü Hakim Akman Akyürek TEM otoyolunda geçirdiği trafik kaza­sında öldü.

11 Aralık 1997: TBMM'de yapılan oylama ile Mehmet Ağar ve Sedat Edip Bucak'ın dokunulmazlıktan kaldırıldı.

14 Ocak 1998: Dokunulmazlığı kaldırılan Mehmet Ağar İstanbul DGM savcılığına sanık sıfatı ile ifade verdi.

19 Ocak 1998: Dokunulmazlığı kaldırılan Sedat Edip Bucak İstanbul DGM savcılığına sanık sıfatı ile ifade verdi.

22 Ocak 1998: Başbakan Mesut Yılmaz Kutlu Savaş'ın hazır­ladığı raporu katıldığı bir televizyon programında kamuoyuna açıkladı.

31 Ocak 1998: Susurluk davalarının kilit isimlerinden Sami Hoştan (Arnavut Sami) teslim oldu. -.

11 Şubat 1998: Tün Türkiye genelindeki kumarhaneler ka­patıldı.

20 Şubat 1998: İstanbul DGM, 5 aydır elinde tuttuğu Ha­nefi Avcı dosyasını yürürlüğe koydu. MİT telefonlarını deşifre etmek suçundan dolayı Hanefi Avcı tutuklandı ve ıo gün boyun­ca Beypazarı Cezaevinde tutuldu.

Page 83: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

82 HAKANfÜRK

6 Mart 1998: TBMM Karma Komisyonu, Mehmet Ağar'ın dokunulmazlığını uyuşturucu kaçakçısı Yaşar Öz'ü serbest bıraktırdığı gerekçesi ile açılan dava dosyası nedeniyle ikinci kez kaldırdı.

23 Mart 1998: Sami Hoştan Çete davasından tahliye oldu. Böylece davada tutuklu sanık kalmadı.

3 Mayıs 1998: Mehmet Ağar, ilk kez sanık sıfatıyla hakim karşısına çıktı. Ancak yapılan itiraz üzerine DGM dosyasını Yargıtay'a yolladı. Sedat Edip Bucak da sanık sıfatı ile hakim karşısına çıktı ve dosyası ana dosya ile birleştirildi.

7 Mayıs 1998: Tansu Çiller ve eşi Özer Uçuran Çiller, TBMM Soruşturma Komisyonu'na eksik bilgi ve tahrif edilmiş belgeler sundukları için Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

12 Mayıs 1998: insan Hakları Derneği Başkanı Akın Birdal Ankara'da iki kişinin silahlı saldınsına uğradı. Saldırıyı Yeşil'in ekibinden uzman çavuş Cengiz Ersever'in organize ettiği öğrenildi.

22 Mayıs 1998: Akın Birdal suikastinin tetikçileri ve Cengiz Ersever yakalandılar ve Ankara DGM'nin karan ile tutuklan­dılar.

9 Temmuz 1998: Yargıtay 8. Ceza Dairesi İstanbul DGM'nin görevsizlik kararını bozdu. Dosya Danıştay'a gönderildi. Danış­tay 2. Dairesini kararı çerçevesinde mahkeme İstanbul 6 nolu DGM ya da Yargıtay 8. Ceza dairesinde gerçekleştirilecek. Ancak 18 Nisan 1999 Genel Seçimlerinde, Elazığ'dan Bağımsız Millet­vekili seçilerek dokunulmazlık zırhına tekrar kavuşan Ağar'ın lüzumu muhakeme kararı hala çıkartılamadı.

2 Ağustos 1998: Kanal D'de yayınlanan Arena programın da Ömer Lütfü Topal'ın eski tetikçilerinden Bülent Fırat'ı öldürttüğü ve dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ'a 40 bin Mark rüşvet verdiği iddia edildi.

3 Ağustos 1998: Emniyet Genel Müdürlüğü Başbakan Mesut Yılmaz'a Çakıcı'nın yeniden Türk Ticaret Bankası ihalesine yö­nelik müdahalelerde bulunduğunu bildirdi.

Page 84: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? -------

4 Ağustos 1998: Türk Ticaret Bankası ihalesi televizyondan naklen yayınlanarak yapıldı. İhale 600 milyon dolar ile müteah­hit Korkmaz Yiğit'in üzerinde kaldı.

17 Ağustos 1998: Fransa'nın Nice kentinde bir otelde Ala­attin Çakıcı yakalandı. Çakıcı, Fransız Polisi tarafından göz­altına alındığı sırada yanında Selçuk Ural'ın kızı Aslı Ural da bulunuyordu. Çakıcı'nın üzerinde biri Nedim Acar adına dü­zenlenmiş diplomatik pasaport olmak üzere 4 pasaport ve çok sayıda kredi kartı çıktı.

İstanbul Büyük Klüp'te Mehmet Ağar'ın oğlunun düğünü yapıldı. Düğünde Kenan Evren ile birlikte nikah şahitliği yap­ması beklenen Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel törene katıl­madı.

22 Ağustos 1998: Washington'dan bazı gazetecilere e-mail yollayan Mehmet Eymür'ün eşi Janset Eymür: "Yavuz Ataç'ı Abattın Çakıcı ile birlikte yurtdışma operasyona yollayan Şenkal Atasagundur. Gerçekler nasıl olsa ortaya çıkacak" dedi. Mektubu Eymür'ün kendisinin kaleme aldığı iddia edildi.

20 Eylül 1998: Devlet Bakanı Eyüp Ayık ile Alaattin Ça­kıcı'nın telefon görüşmeleri televizyon kanallannda yayınlandı.

30 Eylül 1998: Satın aldığı televizyon kanalları, gazeteler ve bankalar ile bir anda dikkatleri üzerine çeken Korkmaz Yiğit, ziyaret ettiği içişleri Bakanı Kutlu Aktaş'a Erol Evcil'in Nesim Malki cinayetini nasıl organize ettiğini anlattı. Ancak Çakıcı'dan korktuğu için tanıklık yapmayı kabul etmedi. Bakan Aktaş tarafından kaydedilen bu konuşma Başbakan Yılmaz ve Başba­kan Yardımcısı Ecevit'e iletildi.

1 Ekim 1998: Mehmet Eymür, MİT Müsteşan Şenkal Ata­sagun'un önerisi ile Şeker Fabrikalan Genel Müdürlüğüne müşayir olarak atandı. Çakıcı olaylannda ac4 geçen Yavuz Ataç ise MIT'ten emekliye sevkedildi.

s Ekim 1998: Mehmet Eymür "Benim Mehmet Ağar ile mü­cadelem, bu devlet yaranna ve fazilet mücadelesidir. Yapılan her şey hiyerarşi içinde yapılmışhr. Yeşili kullanan bensem, müsteşarın imzası ile kullanmışımdır Sorumluluğu kendi üze­rinden benim üzerime nasıl atabilir ki. Böyle bir şey mümkün değil," dedi.

Page 85: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK

8 Ekim 1998: Akın Birdal suikastında ismi geçen ve Yavuz Ataç'ın ekibinden olan Mikail San kod adlı Mehmet Kulaksız­oğlu İstanbul' da yakalandı.

ıo Ekim 1998: Paris'te bulunan Erol Evcil, 'Nesim Malki cinayeti ile ilgim yok. Asıl cinayetten sonra kimler yükseldi, kimler banka sahibi oldu ona bir bakın dedi.

1 2 Ekim 1998: Mehmet Eymür, İstanbul DGM'de ikinci kez tanık olarak dinlendi ve 'Tarık Ümit, Mehmet Ağar'ın emriyle Yasar Öz ve Nurettin Güven tarafından Dursun Karataş'ın ye1·ini tespit için yollanan 291,5 kilo eroini Alman polisine ihbar ettiği için öldürüldü ' dedi.

1 3 Ekim 1998: CHP İçel Mil!etvekili Fikri Sağlar, Korkmaz Yiğit ile Alaattin Çakıcı'nın telefon konuşmalannı içeren bir bandı açıkladı. Bu gelişme üzerine Aydın Doğan, Milliyet gaze­tesinin Korkmaz Yiğit'e satışını iptal etti. Malki cinayetinin te­tikçilerinden Mehmet Sümbül Istanbul'da yakalandı. Soruş­turma genişleyince, dönemin Bursa Emniyet Müdür Yardımcısı Yusuf İlhan gözaltına alındı.

17 Ekim 1998: Nesim Malki'nin iş ortaklanndan Hayyam Garipoğlu, Sümerbank'ı Malki'den aldığı finans desteği ile satın almış, POAŞ ve Türkbank ihalelerine katılmıştı.

19 Ekim 1998: Başbakan Mesut Yılmaz 'Malki cinayeti ile bir gecede 700 trilyon el değiştirdi' dedi.

21 Ekim 1998: Susurluk Bankeri olarak da bilinen ve İtalyan mahkemelerince uyuşturucu kaçakçılığına dayanan kara para­ları akladığı gerekçesiyle aranan Hakkı Yaman Namlı, tutuk­landı.

9 Kasım 1998: İstanbul DG Savcılığının emri ile Korkmaz Yiğit gözaltına alındı. Aynı gece Yiğit'in satın almış olduğu Kanal 6 ve Kanal E televizyonlannda gözaltına alınmadan önce hazırladığı bant yayınlandı. Yiğit burada 'Devletin en üst sevi­yesi bana medyaya gir, banka ihalesine gir derken ben niye Çakıcı 'dan yardım isteyeyim dedi ve Mesut Yılmaz, Güneş Taner ve Kamuran Çörtük hakkında ağır ithamlarda bulundu.

ıı Kasım 1998: Yiğit'in açıklamalan hükümeti sarstı. FR DYP ve CHP Mesut Yılmaz aleyhinde gensoru önergesi verdiler.

13 Kasım 1998: Korkmaz Yiğit İstanbul DGM'de tutuklandı ve Kırklareli Cezaevine gönderildi.

Page 86: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 85

1 4 Kasım 1998: İstanbul DGM, Malki cinayetinin azmettiri­cisi olarak aranan Erol Evcil'in tüm mal varlığına tedbir karan koydurttu.

1 6 Kasım 1998: Çakıcı ile telefon görüşmeleri yaptığı açığa çıkan ANAP'lı Eyüp Aşık hakkında İstanbul DGM'de çete men­suplarına yardım ettiği gerekçesi ile dava açıldı.

17 Kasım 1998: MİT Müsteşan Şenkal Atasagun, 'MİT için taşeron kullanma devri bitmiştir' dedi.

22 Kasım 1998: İadesi için Fransa'da mahkemeye çıkartılan Çakıcı "Mesut Yılmaz beni Mehmet Eymür aracılığı ile öldür­meye çalıştı. Bu bilgiyi MİT'teki dostlarım bana iletti, iade edilirsem hemen öldürüliirüm " dedi.

20 Kasım 1998: Türkbank ihalesi ile ilgili olarak verilen gensoru önergesi TBMM'de kabul edildi. 55. Hükümet (ANA­SOL - D Koalisyon) düştü.

3 Aralık 1998: Fransa, idam edilmemesi koşulu ile Çakı­cı'nın iadesini kararlaştırdı.

15 Aralık 1998: İstanbul Narkotik Şube Müdürü Ferruh Tankuş, yeni atandığı Beyoğlu İlçe Emniyet Müdürlüğü görevine başlamadan önce "bir grup uyuşturucu kaçakçısı, beni rüşvet ile tayin ettirdi" dedi.

ıo Ocak 1999: Haluk Kırcı İstanbul Pendik'te Bünyamin Adanalı'nın evinde, polis tarafından yakalandı.

ı7 Ocak 1999: Bülent Ecevit tarafından kurulan Azınlık hükümeti güvenoyu'aldı.

15 Şubat 1999: PKK lideri Abdullah Öcalan, Kenya'nın baş­kenti Nairobi'de Yunanistan Büyükelçiliğinden havaalanına giderken MİT tarafından düzenlenen bir operasyon sonucu yakalandı ve özel bir uçak ile Türkiye'ye �tirildi. APO İmrah adasında yer alan cezaevine yerleştirildi.

28 Mayıs 1999: DSP - MHP - ANAR Bülent Ecevit'in Baş­bakanlığı üstlendiği 57. Hükümeti kurdular.

29 Mayıs 1999: Emniyet birimleri içinde yer alan bir grubun Başbakanlığın telefonlan da dahil olmak üzere çok sayıda tele­fonu dinlemekte olduğu ortaya çıktı.

Page 87: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

86 HAKANTÜRK

10 Haziran 1999: İçişleri Bakanı Saadettin Tantan, telekulak skandalı ile ilgili olarak "Emniyet İstihbaratı Kahvehaneye dönmüş, sırlar sokağa dökülüyor" dedi.

29 Haziran 1999: APO, İmralı adasında sürdürülen yargıla­masında TCK 125. Madde hükümleri gereğince idam cezasına çarptınldı.

23 Temmuz 1999: Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral, yardımcısı Osman Ak ve Emniyet Genel Müdürü Necati Bili­can'ın telekulak skandalı ile ilgili olarak mevzuata aykın dav­randıklan ortaya çıktı.

29 Temmuz 1999: Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Yasası TBMM'de kabul edildi.

7 Ağustos 1999: Türk-İş Genel Sekreteri ve Genel Maden -İş Başkası Şemsi Denizer, Zonguldak'ta evinin önünde bir süre korumalığını da yapan Cengiz Balık tarafından öldürüldü.

10 Ağustos 1999: Dündar Kılıç, geçirdiği kalp krizi sonucu öldü.

16 Ağustos 1999: Abdi İpekçi Suikastının sanıklanndan Mehmet Şener'in tutukluluk karan zaman aşımına uğradı.

21 Ekim 1999: Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğ­retim Üyesi ve Cumhuriyet Gazetesi yazan, Kültür eski Bakanı Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, arabasına konan bir bomba ile öldürüldü. Cenazesine öğrencilerin, kalabalık bir halk topluluğu ve Ankara'da bulunan tüm komutan ve subaylar katıldı.

28 Ekim 1999: Nesil Malki Cinayeti'nin azmettirici Erol Ev­cil, Mudanya'da cep telefonu görüşmeleri sayesinde yeri belir­lendikten sonra yakalandı.

1 Kasım 1999: Bahçelievler Katliamı olarak da bilinen 7 TIP'linin öldürülmesi olayının sanıklarından Bünyamin Adanalı ve Ünal Osmanağaoğlu işer kez idam cezasına çarptınldı.

15 Kasım 1999: Nesim Malki cinayetinin tetikçisi olduğu iddia edilen Burhanettin Türkeş Bulgaristan'da Türk ve Bulgar polisinin ortak operasyonu ile yakalandı.

22 Kasım 1999: TBMM Susurluk Kazasını Araştırma Komis­yonu üyelerinden FP Gaziantep Milletvekili Bedri İncetahtacı Ankara'da geçirdiği esrarengiz bir trafik kazası sonrasında hayatını kaybetti. Aynı komisyonun üyelerinden CHP Mersin

Page 88: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YF.ŞİL ÖLDÜ MÜ? -------

Eski Milletvekili Fikri Sağlar komisyon üyelerinin tümünün yaşamının tehdit altında olduğunu söyledi.

23 Kasım ı999: Nesil Mall<l cinayetinin tetikçisi olduğu iddia edilen Burhanettin Türkeş İstanbul DGM'de tutuklandı.

27 Kasım ı999: Elazığlı Ülkücü Babalardan Nihat Akgün İstanbul Ataköy'deki lokantasında iki kiralık katil tarafından çapraz ateş sonucu öldürüldü.

2000: ıs Ocak 2000: TÜSİAD, Çakıcı ile olan ilişkisi açığa çıkan

Bayındır Holding patronu Kamuran Çörtük'ü dernekten ihraç etti.

23 Ocak 2000: Abdi İpekçi Suikastı soruşturmasında MİT'in mahkemeden bazı bilgileri sakladığı iddiası doğrulandı. Yalçın Özbay'ın Almanya'da MİT mensupları tarafından yapılan sorgusuna ait kayıtlar Oral Çelik'in beraat kararından sonra mahkemeye ulaştınldı.

9 Şubat 2000: Batman Valiliği tarafından PKK ile mücadele için gümrüksüz olarak 2. 7 milyon dolarlık silah ithal edilerek oluşturulan Özel Tim'in silahlannın bir kısmının kaybolduğu, bazılarının Hizbullah tarafından kullanılmakta olduğu ileri sürüldü. Valilik silahlan, Türkiye'ye yönelik kaçakçılığın mer­kezinde yer alan Bulgar Kintex şirketinden ithal etmişti.

ıs Şubat 2000: Sabancı Suikastı'nı sanığı Mustafa Duyar'ı öldüren Karagümrük Çetesi mensubu Ahmet Yergüder davası için İstanbul'a götürülürken jandarmalara yemek ısmarladığı otelden kaçtı.

,

ı Mart 2000: Kanal D televizyonunda Nesim Malki Cina­yetinin sanıklarından Mehmet Sünbül'ün Hizbullah tarafından kaçırılıp öldürülmeden önce Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu tarafından yapılan sorgusuna ait ses kasetleı:inin çözümü yayın­landı. Velioğlu'nun sorularına yanıt veren Sünbül kasette, Nesim Malki'yi Şükrü Elverdi ve Oğuz Işık'ın öldürdüğünü, Erol Evcil'in bu cinayet için kendilerine 2 milyon dolar teklif ettiğini, ancak çeşitli zamanlarda toplam birbuçuk milyon dolar alabil­diklerini anlatıyordu.

8 Mart 2000: MİT tarafından Şeker Fabrikaları Genel Mü­dürlüğüne Müşavir olarak atandıktan sonra istifa ederek, Was­hington'a yerleşen Mehmet Eymür, hazırladığı İnternet say-

Page 89: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

88 HAKANTÜRK

fasında Hanefi Avcı'nın Hizbullah'ın kurucusu olduğu, Eyüp Aşık'ın Evcil ve Çakıcı'ya destek sağladığı, devlet kurumlannın sağcı militanlar kadar solcu militanlan da kullanmakta olduğu gibi çok sayıda iddiaya yer verdi.

21 Mart 2000: Yer altı dünyasının önde gelen isimlerinden Alaattin Çakıcı ve Karagümrük Çetesi lideri Nuri Ergin arasında SÖZ düellosu yaşanmaya başlandı. Ergin'in aynı cezaevinde yatan Çakıcı'ya yolladığı mektupta "Şerbeti posalanmış şam­babası ", "havalar yağışlı saç boyan akacak" gibi cümleler kullandığı görüldü. Mektuplaşma Istanbul'a hakimiyet kurma mücadelesine dönüştü ve Çakıcı'nın adamları ile Karagümrük Çetesi arasında bir tür kan davası başladı.

27 Mart 2000: Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin Bursa yakınlarında geçirdiği trafik kazasında ağır yara­landı. Beyin çevresinde ödem oluşan Şahin, hafızasının bir kıs­mını kaybetti.

2 Nisan 2000: ABD'de yaşayan ve kurduğu internet sitesinde çeşitli iddiaları dile getiren Mehmet Eymür, Çakıcı'yı '80 sonra­sında kullandığını ancak ASALA'yı bitirmek ile övünen Ça­kıcı 'nın aslında silah kullanmayı bile beceremediğini ileri sürdü.

ıı Nisan 2000: Sami Hoştan, 1992 yılından beri aranmakta olan uyuşturucu kaçakçısı Sami Hoştan olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı.

Nisan 2000: Özel Harekat Daire Başkanı Vekili İbrahim Şahin, taburcu oldu ve "Çatışmalarda ölmedim. Ölüme bu kadar kolay yenilmem " dedi.

17 Nisan 2000: 26 Temmuz 1996 tarihinde İstanbul'da dur ihtarına uymadığı için silahla Ömer Karagöz isimli kişiyi yara­layan Ayhan Çarkın hakkında İl İdare Kurulu tarafından verilen meni muhakeme karan Danıştay tarafından bozuldu. Çarkın hakkında ıo yıla kadar ağır hapis istemi ile dava açılacak. Sami Hoştan hakkında uyuşturucu ticareti yapmak suçundan 30 yıldan 66 yıla kadar ağır hapis istemi ile dava açıldı.

6 Mayıs 2000: Uğur Mumcu'yu arabasına yerleştirdikleri bomba ile öldürdükleri iddia edilen 7 kişi İstanbul'da yakalandı. Emniyet yetkilileri yakalananların aşın dinci bir örgüte mensup olduklarını ve soruşturmanın selameti için basına yayın yasağı konulduğunu açıkladılar.

Page 90: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? -------

ıı Mayıs 2000: Uğur Mumcu'nun arabasına bombayı ko­yanların İran Gizli Servisi Savama ajanlan olduğu ileri sürüldü. Tevhid-i Selam isimli aşın dinci örgütün Mumcu Suikastında gözcülük yaptıkları ortaya çıktı. 6 olay yerinde yapılan tatbikatta eylemi nasıl gerçekleştirdiklerini anlattılar. Umut adı verilen operasyonu sürdüren emniyet Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok ve Muammer Aksoy cinayetlerini gerçekleştiren aşın dinci örgüt mensuplannı da yakalamaya başladı. Ancak emniyet ile DGM Savcılığı arasında zanlıların ifadelerindeki çelişkiler konusunda bir çatışma yaşanıyor.

13 Mayıs 2000: Papa il. Jean Paul, Fatıma'da katıldığı bir törende bugüne dek açıklanmayan Meryem Ana'nın üçüncü sır­rının Papa Suikastı olduğunu ilan etti.

8 Haziran 2000: Dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş, Abdi İpekçi Suikastı ile ilgili soruşturmanın dönemin sıkıyönetim komutanı Necdet Üruğ tarafından engellendiğini ileri sürdü.

13 Haziran 2000: İtalyan Cumhurbaşkanı, Mehmet Ali Ağ­ca'nın affı ve Türkiye'ye iade kararını onayladı.

14 Haziran 2000: Mehmet Ali Ağca Türkiye'ye getirildi ve Kartal Özel Tıp Cezaevine yerleştirildi. Ağca iki gün sonra çıkartıldığını ilk duruşmasında "Anlatılanların hepsi masal, İpekçi Cinayetinde ben sadece aktördüm. Olayın sırlan Bekir Çelenek'in ölümii ile yok olup gitti" dedi.

12 Temmuz 2000 : Umut Operasyonu iddianamesinden son 12 yılda işlenen 22 cinayetin aydınlatıldığı, Mumcu'nun laik ke­simin temsilcisi olduğu, Kışlalı, Üçok ve Aksoy'un başörtüsüne karşı konuşmaları yüzünden öldürüldüğü belirtildi, iddiana­mede tüm eylemlerin Iran gizli servis ajanlan tarafından or­ganize edildiği aşırı dinci örgütlerine de "'taşeron olarak kul­lanıldığı da vurgulanıyor.

4 Ağustos 2000: Tuğgeneral Veli Küçük Yüksek Askeri Şura karan ile emekli edildi.

Susurluk Kazasını milat sayanlar için söylenecek son bir söz daha var "Dünya dönüyor. " Gerçekten de dönüyor dünya ve karanlık ilişkiler ağının parçası olan insanlar işlerine hala devam ediyorlar.

Page 91: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

90 HAKANTÜRK

M'TSUBAYHÜSEYİN OOUZ

TBMM Susurluk Komisyonu Başkan: Mehmet Elatmış (Nevşehir)

Başkan V: Mahmut Yılbaş (Van)

Üyeler: Yaşar Topçu (Sinop)

Durmuş Filai Sağlar (İçel)

Hayrettin Dilekcan (Karabük) Sema Pişkinsüt (Aydın)

Mehmet Bedri İncetahtacı (Gaziantep)

Astsubay Hüseyin Oğuz'un, TBMM Susurluk Komisyonu Başkanlığına vermiş olduğu ifadeyi okurken tüylerinizin diken diken olacağına eminim. Milletvekilleri o güne kadar almış ol­dukları ifadeler ışığında sorularını yönetiyorlardı.

Başkan: Komisyonumuzun çalışma sistemini biliyor musu­nuz? Mafya, güvenlik güçleri ve siyasetçi üçgeni içerisinde olan olayları araştırıyoruz. Güneydoğu'da da birtakım olaylar özel­likle faili meçhul cinayetler, çete tabir edilen Yüksekova, Hak­kari çeteleri gibi çetelerin varlığı söyleniyor. Siz de göreviniz gereği, çete elemanı olarak nitelendirilen ve itirafçı diye de bili­nen kişilerin sorgulamalarını yapmışsınız. Bu konuda medyada da birtakım şeyler çıktı. Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne de ifade verdiniz mi?

H. Oğuz: Verdim efendim. Başkan: Biz onun için çağırdık sizi. Öncelikle, kısaca kendi­

nizi tanıtın, nerede doğduğunuzu, halen ne iş yaptığınızı, tah­silinizi, ondan sonra bu konularda bildiklerinizi anlatın.

H. Oğuz: Ben 1977 yılında Jandarma Astsubay Okulunu bitirdim. Edime İl İpsala İlçesi Koyuntepe Köyü nüfusuna kayıtlıydım. Uzun müddet terörle mücadelede çalıştığım için .JİTEM üyesi değilim. İl Jandarmada sorgulama astsubaylığı yapt1ğım için örgütler' den zaman zaman tehdit aldığımdan, nüfusumu İzmir Karaburun Merkez mahallesine naklettirdim. Edime İpsala 1959 doğumluyum. Mehmet oğlu Havva 'dan olmayım. 1982 yılından beri İl Jandarmalarının sorgularında çalışıyorum.

Page 92: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

Başkan: Halen?

H. Oğuz: Halen değil. Yıiksekova olaylanndan sonra o gö­revden alındım.

Başkan: Şu andaki görevin?

H. Oğuz: Şu anda Elazığ il Jandarma Komutanlığı Merkez Bölüğü Personel İşlem Astsubayı olarak atandım. Gittim, ancak faaliyette bulunmadım. Uç gün kaldım orada zaten. Daha önce Ancak ilçesindeydim. Oradan geldim, izine ayrıl­dım. Rahatsızlığıma binaen rapor almıştım. Böbreklerimde taş yapıyor vücudum, o nedenle almıştım. Başka bir rahatsızlığım yok.

Başkan: Geçmiş olsun. Bu kadan yeter. Artık bildiklerinizi anlatın. Kronolojik sırayla başlayın, bugüne kadar gelin.

H. Oğuz: Malatya iljandarma'da görevliyken, 1996 yılın­da, tam tarihini hatırlayamıyorum. Elazığ-Malatya arasında Kömürhan Köprüsü var. Kömürhan Köprüsüne genç bir ba­yan, bir de erkek, 20-25 yaşlarında kişilerin atıldığın.ı, bunu da balıkçıların bulduğunu. . . Balıkçılar ihbar ederler Il Jandar­masma. Ben de bu konuda uzmanım. Kriminal Sorgulama ve Narkotik Kursu gördüm. Kriminal ekibiyle birlikte olay yerine gittiğimizde . . .

Genç bir bayan, gözleri bağlı, bir iple elleri arkadan bağ­lanmış. Beyczz nevresimle de gözleri bağlanmış bayanın. Erkek de czym şekilde. Gözleri beyczz nevresimle bağlanmış ve bunların ikisi de genç, her ikisi de temiz. Genç traşlı bir delikanlıydı, üstleri temizdi. Betz ilk gördüğümde üniversite öğrencisi ola­bilirler, üniversitede öğrenci olaylarından dolayı olmuştur diye değerlendirdim. Ancak o şekilde olmadığım, ceset üzerinde ilk yaptığım incelemede, ayağında çorap olmadığını görmüş, muhtemelen evden alınmış, infaz edilmiş diye düşünmüş ve orada o şekilde bir karar vermiştik. Resimledik gece olmasına rağmen. Ben kamera kullanmasını da biliyorum. Kameraya da aldık. Kamerayı ben kullanıyordum. Bunun üzerine bizim bunun gerçek kimliğini önce tespit etmemiz lazım ki faillere öyle ulaşmamız gerekiyor diye düşünmüştük. Yine bir Abdul­lah Kaya Üsteğmenim, Ergun Karadere uzman Çavuşum, bir de Ali Başçavuş, emekli oldu. Bunlar Diyarbakzr'a görevli gittiler. Neticesine geleceğim, çok önemli, püf nokta çünkü, oraya gidince, haliyle ilgili zabıtalara uğrayacaklardı, uğradı-

Page 93: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

92 HAKANTÜRK

lar. Polise, jandarmaya uğramışlar. Poliste gözalhna alındığım bunlar öğrenir ve oradan aldıkları cevap "Sizin ne ü;inize geliyor; bunun sizinle alakası yok. Çekin gidin görevinize. " Hiçbir evrak almadan, hiçbir işlem yapmadan bunla? çektiler geldiler. Abdullah Üsteğmenim gelince, ben dedim ki "İyi ki sizi de infaz etmediler. " Gerçekten böyle konuştuk ve olay böylece kaldı.

Başkan: Erkek kimmiş?

H. Oğuz: Erkek Diyarbakır Silvanlı. Merkez Mahallesi nü­fusuna kayıtlı olabilir.

Başkan: O da mı talebe?

H. Oğuz: O da talebe. Sivas 'ta 2 yıllık bir üniversite!/ bitir­miş. O anda Diyarbakır'da iş arama konumunda kızla ta­nışırlar. Kız önce yurtta kalıyormuş. Biz de bu konuda anne­sinin ifadesini aldık. Annesi kendisinin ilgili zabıtaya müracaat ettiğini söylemişti. "Kendisi yurttan ayrıldı, biz daha arıyoruz, nerede olduğunu bilmiyoruz" şeklinde beyanı vardı bayanın.

M. Yılbaş: Üsteğmenle astsubayın adını bir daha verir mi­sin bize?

H. Oğuz: Abdullah Kaya Üsteğmen şimdi güneydoğuda, Şımak'ta olabilir. İl Merkez Bölük Komutanıydı o zamanlar kendisi. Ergun Karadere uzman çavuştu. Astsubay oldu şimdi. Nereye tayin olduğunu bilmiyorum.

M. Öney: Peki, bunların geçmişini araştırdınız mı? Neden, yani niçin oldu?

H. Oğuz: Şimdi, ben şöyle arzedeyim: Silvanlı olan genç, Sivas'ta iki yıllık üniversiteden aynlma. Yalnız, özgeçmişiyle ilgili sizin sorunuza tam bir yanıt vereyim: Güvenlik güçlerince gözaltma alınmış mı alınmamış mı diye sorarız biz. Herhangi bir kaydı yok. Daha önceden güvenlik güçleri tarafından alınmış, takip edilmesi gereken diyoruz tabii biz. Öyle bir konumu yok. Yalnız, bayanın yurttayken kendi arkadaşlarıyla bazı konulan olmuş. Onu annesi anlatmışh. Ben bilemiyorum. Ben sadece Malatya 'daki araşhrmalarını yapmışhm. O şekilde kalmıştı. Dosya şu andafaili meçhul.

Başkan: Bu olay şimdi bitti mi?

H. Oğuz: Bu bitti.

Page 94: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 93

Başkan: Ama siz bunun infaz olduğunu kanaatine nereden vardınız?

H. Oğuz: Elleri bağlıydı. Arkadan sıkılmıştı. Örgüt olmuş olsa, örgüt ayağına bir şey bırakır. Der ki: "ajan veya provokatörün sonu budur. " Ama bu örgüt değil ve üstü başı temiz ve evden alınmış. Ayağında çorap yoktu, erkek cesedin.

Başkan: Niye alınmış olabilir? Onu da araşhrdınız mı? İnfaz neden yapılmış? İdeolojik bir tarafı var mı?

H. Oğuz: Şimdi şöyle söyleyeyim. Müzahir olması halinde de Doğu ve Güneydoğu 'da vatandaşın bu fikrin benimsemesi önemli değil, yani Müzahir azıcık dahi konuşmuş da olsa, onun bir terör örgütü mensubuymus gibi değerlendirildiğini bilme­nizi isterim. O nedenle, o kadar basit bir şeyden dahi gözaltına alınıyor. Müzahiri şöyle söyleyeyim . . .

M. İncetahtacı: Yardımcı olmak anlamında mı?

H. Oğuz: Hayır, yakın: yani, o ideolojiye yakın, onu be­nimsemeye çalışmış, sempatizanın bir altı olarak değerlen­dirin. Sempatizan değil de, altı.

Başkan: O zaman birçok infaz yapılması lazım Türkiye'de. Yani, Müzahir ayn, yardım eden ayn, bir de onun daha alh di­yorsunuz ki, o zaman Güneydoğu'da da başka yerde de adam kalmaz.

H. Oğuz: Şöyle söyleyeceğim: O esnada başka bir gözaltı varsa ve tanık olduysa. Bunlar gözaltına alındığında başka bir infaz varsa bilemiyorum, çünkü kişinin Diyarbakır 'da atıl­dığını ben biliyorum. Onların gözaltına alındığı sırada. Onlar tanık olduysa, bu tanıkları yoketmek için infaz edilmi!j olabilir, diye değerlendiriyorum.

Başkan: O Diyarbakır da ki sistem nedir? Onu söyler mi-siniz? '.

H. Oğuz: Diyarbakır'daki sistem, şimdi siz hep çete diyor­sunuz, fakat ben onu ayırmak istiyorum. Tetik timi ve menfaat timi diye ayırmak istiyorum. Siz menfaat timlerini şu ana kadar dinliyorsunuz. Menfaatçi tetikçiye görev veriyor, "Sen şunu resmi olarak aldır" diyor. Nasıl aldınyor? Özel Harekat elbisesiyle aldırıyor. Polis olarak kapıyı çalıyor, alıyor, aldırı­yor, ondan sonra da infaz ediyor ama jandarma bölgesine

Page 95: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

94 HAKANTÜRK

atıyor. Polis bölgesinden Özel Harekat elbisesiyle alıyor, götü­rüyor. jandarma bölgesine atıyor. Jandanna bölgesine atarken, o karakol komutanının haberi olmuyor mu; oluyor. Ben de karakol komutanlığı yaptım. Benim bölgemde affedersiniz, kimin neyin ne olduğunu, hepsini bilmek mecburiyetindeyim; çünkü benim görevi bu. Yani, bir bölgeden alınıp diğer bölgeye atılan bir cesedi kesinlikle bilir ve araştırmasını yaptığı zaman, bilgi sahibidir diyorum ben.

M. Yılbaşı: Cesetlerin bulunduğu noktayla, mekanla Diyar­bakır sorumluluk alanı arasında . . .

H. Oğuz: Ben onu tam açayım size, demek istediğinizi an­ladım. Şimdi efendim, Diyarbakır'la bu cesetlerin bulunduğu yer arasında tahminime göre 11-12 tane kontrol noktası var. Yani normal bir insanın geçmen mümkün değil.

M. Yılbaş: Nereden gelirse, 12 tane kontrol.

H. Oğuz: Ergani istikametinden gelirse, 12 kontrol noktası var. Şimdi Elazığ'dan Bingöl tarafından gelirse, yine 5-6 tane kontrol noktası var.

Başkan: Bunlar nereden gelmiş sizin araştınnalannıza gö­re?

H. Oğuz: Diyarbakır'dan ve o kontrol noktalarından geçe­biliyor.

M. Yılbaş: Bize bu konudaki soru işaretlerini de açarsan fevkalade yararlı olur. Niçin Diyarbakır'da muayyen bir yer veyahutta ters istikamete, Siirt istikametine, Urfa istikametine gidilmeden, niye Malatya istikametine, kömürler noktasına geliyorlar. Değerlendirmen nedir?

H. Oğuz: Çünkü Diyarbakır'da bu olaylar çok gündemde. Vatandaş artık eskisi gibi değil, yeni yeni duyarlı oluyor.

M. Yılbaş: Az kirli yerlere taşınması olarak telakki ediyor­sun, yani Malatya' da fazla bir şey yok.

H. Oğuz: Malatya 'dafazla güvenlik güçleri yok, artı Malat­ya 'da bu konunun üzerine fazla düşülmez şeklinde değerlen­diriliyor.

Başkan: Peki, bu soruşturmayı yaparken ifadeler falan da aldınız mı?

Page 96: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? -------

H. Oğuz: Tabii, anne ve babanın ifadesini aldık. Başkan: Onun dışında, olayın görgü şahitlerinin?

95

H. Oğuz: Tabii alındı, balıkçı zaten gören. Cesetleri balıkçı görmüş. Ben yerini şöyle tarif edeyim: Kömürhan Köprüsünün Malatya girişinde ı,s kilo metre içeride sağda tam göle inerken. Araba iner bırakıldığı yere.

Başkan: İnfaz olduğu ve kimin infaz ettiğine dair delil de elde edebildiniz mi? Balıkçılann ifadesini aldınız, onlar öldürül­dükten sonra cesedi gördüler. Anne babası da zaten bir şeyi bil­diği yok. Size belki onların durumlanm anlamıştır. Onun dışın­da, bu olayı çözmek için birtakım ifadeler alındığında neticeye varabildiniz mi?

·

H. Oğuz: Neticeye varılmadı işte. Abdullah Kaya Üsteğ­men o Ergun Uzman çavuşun birlikte gittiklerinde orada kesildi. Diyarbakır'da gözaltına alındığı kesin. Orada polisin gözaltma aldığı kesin ve polisin ailesiyle irtibatı var. Artı, o esnada da bayanın arkadaşının birisi telefon ediyor annesine ismini bilemiyorum şimdi ben bayanın "yurda gelmedi" diyor.

Başkan: Polisin dediniz ailesiyle irtibatı var; o nasıl?

H. Oğuz: Polise ailesi telefon ediyor. O bayan kızın arka­daşının bildirmesi üzerine. Şu anda bizde gözalt1 yok demiş, araştıralım cevap verelim demiş, o şekilde bir yanıt vermiş, o şekilde kalmış.

M. Yılbaş: Bir de ailesinin isimleri, bilinenler.

H. Oğuz: Mersih Gülnar'da ayakkabı tamirciliği yapıyor baba, anne evhanımı, fakir bir aile olduğunu biliyorum, gördüm çünkü. Ben tanıyorum kendilerini. Morgtan da kızın cesedini ben teslim ettim.

M.B. İncetahtacı: Peki, özür dilerim,_ düşünce itibariyle hangi düşünceye mensuplar?

·

H. Oğuz: Düşünce itibariyle sosyal demokrat bir düşün­ceye sahip olduklarını tahmin ediyorum.

M.B. İncetahtacı: Tahmin mi ediyorsun, biliyor musun?

H. Oğuz: Aile öyle. Çünkü, geldiklerinde, konuştuklarında konuşma tarzlarından öyle olduğuna kanaat getirmiştim. Konuştum ben kendileriyle çünkü.

Page 97: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK

M.B. İncetahtacı: Cenaze orada mı defnedildi Mersin'e mi götürdüler?

H. Oğuz: Aldılar cenazelerini. Biri Diyarbakır Silvan 'a, biri Mersin Gülnar'a gitti.

Başkan: Diyarbakır'daki sistemi anlatacaktın, o sistem ne­dir? Kronolojik sıraya göre anlat.

H. Oğuz: Diyarbakır'daki sistemi şimdi ben şöyle arz ede­yim: Şimdi, bu itirafçılık olayları var. Askeriyenin içinde hepsi bu işin içinde değil. Ben şöyle açayım, şimdi Yeşil olayı var. Yeşili herkes gündeme getiriyor. Yalnız . . . çoğu Yeşil'i tanımıyor.

Başkan: Sen biliyor musun Yeşil'i?

H. Oğuz: Ben kim/iğini biliyorum, bu sefer de gördüm Ye­şil'i.

Başkan: Yeşil'i bize de anlat o zaman.

H. Oğuz: Eskiden, ülkü ocakları davasından Elazığ poli­since gözaltına alınmış bir kişi. Elazığlı değil kendisi. Bingöl Solhan Asmakaya Köyü nüfusuna kayıtlı, Salih oğlu 1953 doğumlu benim bildiğim Yeşil; yani, esas Yeşil.

Başkan: Gerçek adı ne?

H. Oğuz: Mahmut Yıldırım. S. Pişkinsüt: Bingöl'lü mü?

H. Oğuz: Bingöl Solhan Asmakaya Köyü nüfusuna kayıtlı ve şu anda da, iki suçtan fişi var bu şahsın. Devletin manevi şahsiyetine hakaretten bir tane var; bir de görevli polis memuruna hakaretten fişi var. Kayıtlan var yani. Evveliyatı var benim bildiğim Yeşilin. Yeşil, 1 .85 boylarında, zayıf ve esmer, uzun boylu bir şahıs.

Başkan: Yaptıktan hususunda da bilgin var mı?

H. Oğuz: Fazla bilgim yok. S. Pişkinsüt: Eski bir ülkü ocaklannda suçlu mu?

H. Oğuz: Ülkü ocaklarında kayıtlı bir şahıs. S. Pişkinsüt: Suçu var mı?

H. Oğuz: Devletin manevi şahsiyetine .. .

Page 98: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖIDÜ MÜ? ------ 97

S. Pişkinsüt: O ikisi dışında. Eski ülkü ocaklanna ait suçu yok mu?

H. Oğuz: Onu bilemiyorum. 82 yılındaki dosyasını bilmi­yorum. Elazığ emniyeti soruşturmayı yapmış. Şu anda kaydı mevcut.

Başkan: Peki, bu Sakallı diye anılan kişiyle Yeşil diye anılan kişi aynı kişi mi?

H. Oğuz: Evet. Ama, gerçek Sakallıysa da ayrı bir hikaye, çünkü Yeşil ile ilgili çok şey anlatılmakta.

Başkan: Ne biliyorsan bize söyle.

H. Oğuz: Benim bildiğim . . . Başkan: Sen Yeşil'i biliyorsun da Sakallıyı . . . bilmiyor mu­

sun?

H. Oğuz: Bir sefer gördüm ben Yeşili. Hatta Malatya'ya aynı şekilde sıçramak istedi Yeşil ve ekibi ama Yaşar Ercan albayımız izin vermedi. Onun bazı şeylerini biliyordu. Biz konuştuk kendisiyle. Bu faili meçhul ve para karşılığı iş yap­tığını biliyorduk.

D.F. Sağlar: Nereye bağlı çalışıyor?

H. Oğuz: Yeşil önceden polisle çalışıyordu. Daha sonra Cem Ersever'le tanışan kişi ve Cem Ersever'le Suriye'ye gidip gelen bir insan bu. Çok da parası olan bir insan.

D.F. Sağlar: Peki, biraz evvel bir albaydan bahsettiniz. Bi­zim mıntıkaya girecekti müsaade etmedi. Bu albay . . .

H. Oğuz: Yaşar Ercan, emekli oldu şu anda. D.F. Sağlar: Yaşar Ercan, bu kişinin böyle işler yaptığını

bile bile sadece müsaade etmemekle mi yetiniyor? Neden başka işler yapmadı? .._

Başkan: Tuğgeneral Veli Küçük, o bölgede görev yaptı mı ve hangi zamanda?

H. Oğuz: Zannedersem, Ağrı 'da alay komutanlığı yaptığını biliyorum.

Başkan: O zaman mı yaptı bu işi?

H. Oğuz: Zaten JİTEM'de görevliydi Veli Küçük. Daha son­ra Personel Başkanlığına geldi.

Page 99: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK

Başkan: JİTEM'de görevli olur da, diyelim ki, Trakya böl­gesinde . . .

H. Oğuz: Olsun, önemli değil ki. Ekip oraya kayar, değişen bir şey olmaz.

Başkan: Askeriyede bir hiyerarşi vardır.

D.F. Sağlar: Yani, JİTEM Türkiye'nin her tarafını kontrol edilebiliyor, her tarafında eylem yapılabiliyor .. .

H. Oğuz: Evet, telefonla görüşmesi yeterli olur. D.F. Sağlar: Sen diyorsun ki Edirne'de oturması, Ağn'da

oturması önemli değil. . .

H. Oğuz: Hiç önemli değil. Benim elimde cep telefonu olsun, ben buradan ararım, derim ki böyle böyle yapın.

Başkan: O ayrı da, şimdi herkesin bir alanı var. Sen diyelim ki, şu anda Elazığ'da bir yerde görevlisin. Diyelim ki, İzmir'deki bir şeye karışabilir misin?

H. Oğuz: Hayır. Karışamam. Başkan: General de olsa, o da kanşamaz.

H. Oğuz: Ama, o ekibi gönderir. D.F Sağlar: Yeşil'i gönderiyor.

H. Oğuz: Gönderir. Açar telefonu, oradaki elemanlarına der ki, "ben birini gönderiyorum. "

M.B. İncetahtacı: Hüseyin Bey, biraz önce çok önemli bir şey söylediniz. Dediniz ki, Yeşil, Veli Küçük'ün adamı dediniz.

H. Oğuz: Veli Küçük tanır dedim ben, Cem Ersever ile birlikte çalışmış dedim.

M.B. İncetahtacı: Tanır değil, beraber çalışırlardı dediniz.

H. Oğuz: Çok iyi tanır. M. B. İncetahtacı: Bu çok önemli bir mesele. Bunu açar

mısınız? Ne demek beraber çalışır, nasıl beraber çalışır aynı bölgede olmadıklan halde?

Başkan: Tanımak ayrı şey, bir işi beraber yapmaları yani, böyle gayri kanuni işleri, kanun dışı işleri beraber yapmaları ayrı şey. Biz şimdi sizi tanıdık mesela . . .

Page 100: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 99

S. Pişkinsüt: Yani, Hüseyin Bey, bildiklerinizi rahat rahat anlatın.

H. Oğuz: Ben çok rahatım. Ben onun mücadelesini veriyo­rum.

D.F Sağlar: İsterseniz şöyle yapalım: Bu bir sistem. Sistemi anlatın, ondan sonra isimlerini sonra koyarsınız.

H. Oğuz: Bazı sorularda zorlanıyorum değil de, anlatma güçlüğü çekmiş oluyorum.

Başkan: Kapalı kalmamak şartıyla, olaylan bütün çıplak­lığıyla bildiğinizi anlatın.

H. Oğuz: Anlatmazsam yarın bana döner zaten. Mecburen her şeyi anlatacağım.

Başkan: Bildiğinizi anlatın, sağdan soldan duyduğunuzu değil.

H. Oğuz: Ben, Veli Küçük'le Malatya 'dayken telefonla görüşmüştüm iki sefer, bir olay olmuştu. O olayı anlatayım ben size, oradan ben teyit etmeye çalışacağım. Doğan Erşahin var ve şu anda.firar. Malatya'nın Pötürge Tosunlu Köyünden.

Başkan: Şahıs mı?

H. Oğuz: Şahıs, hem de jandarmanın elinden ikinci sefer kaçan bir şahıs. Bu mafyanın çok büyük bir adamım Şu anda cezaevinde yatan Gülbahar Ateşin de kocasının arkadaşı. Celal Ateş'in arkadaşı. Ben Malatya 'da çalıştığım için bütün bunu biliyorum.

Başkan: Hangi mafyanın adamı bu?

H. Oğuz: Bu uyuşturucu mafyasının. Başkan: İsmi ne? Mesela, Baybaşin . . .

H. Oğuz: Ben öyle bilmiyorum. Onu beh şöyle arzederim. Celal Ateş, İzzet Avni Öztürk bunlar Pötürgeli. Celal Ateş, biliyorsunuz, Hollanda 'da öldürüldü. Çok büyük bir adam. İzzet Avni Öztürk'ü şu anda Türkiye'ye getirilmek üzere çok parasının olduğunu biliyorum. Biliyorum; çünkü, onun yeğe­niyle konuşuyorum, her zaman konuşuyorum, cep telefonla­rına ·varıncaya kadar. Halen görüşüyorum, Malatya'da da görüşmüştüm; çünkü, ben olayı Veli Küçük'e getireceğim. Ondan açıyorum birazcık, önbilgi olsun diye.

Page 101: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

100 HAKANTÜRK

Şimdi, o sırada, Doğan Erşahin firar etmVjti. Kocaeli jandarmasının elinden firar etti. Bu haliyle Malatya nüfusuna kayıtlı olduğu için bizim de yakalama görevimiz var, gelirse tabii. Malatya 'ya gelmiyor yalnız bu. Düsmanlıydı bunlar. Bize müracaat etti. Aydın Oztürk geldi. Alay komutam beni tanış­tırdı. Bu esnada ben İzmit İl Jandarmasına resmi telefonla ulaştım. Orada Erdoğan Emelce diye bir astsubayla görüştüm. Daha sonra bana bir cep telefonu verdi; ki, bizde birimlere cep telefonu yok; yani, devlet bize görev yaparken cep telefonu falan vermiş değil. Kendisinin özel telefonu olabilir diye düşündüm, o cep telefonundan aradım ben kendisini. Daha sonra girdiğimiz bir çalışmada, ben o firar olan şahsın cep telefonuna vanncaya kadar tespit ettim. Yani, Doğan Erşahin'in tespiti, cep telefonu. Cep telefonunda değişik bir şekilde girdim, görüştüm.

Şöyle görüştüm: Onun kardeşi var, deri tokatladı derler. Nasıl tabir edeyim ben size; yani büyük bir deri yolsuzluğu vardı İstanbul'da. Kardeşi İstanbul'da Doğan Erşahin 'in. Dola­yısıyla, ben Erdoğan Emelce'ye telefon ettiğimde -benden bir sene önce 76 mezunu astsubay sizin pisliğinizi biz mi temiz­leyeceğiz arkadaş, 800 milyon para almışsınız, ondan sonra da Doğan Erşahin oraya geliyor, yakalayın diyorsunuz- dedim ve o para alınıp Doğan Erşahin 'in sevk sırasında yemek esna­sında kaçtığı açık olan bir şeydi Doğan Erşahin de ,arandığı halde, İzmit bölgesinde faaliyet yürüten aynı zamanda tetik­çi . . .

D.F. Sağlar: Pardon, bu 800 milyon lira aldığınız dediğiniz astsubay kim?

H. Oğuz: Ben telefonla söyledim, Erdoğan Emelce. D.F. Sağlar: O da mı astsubay?

H. Oğuz: Astsubay. Zannedersem, sorguda olması lazım; çünkü, takip ediyorlardı o zaman.

Başkan: İzmit'te?

H. Oğuz: İzmit il Jandarmadaydı. Veli Küçük İl Jandarma Alay Komutanıydı o zaman. Bunun üzerine, ben, yine, iki ekip yaptık biz Malatya jandarmada; çünkü, o infaz eder, adam öldürür, o şekilde bir tetikçiydi Doğan Erşahin.

Başkan: Onu nereden biliyorsunuz?

Page 102: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 101

H. Oğuz: Dosyası var efendim. Dosyayı inceledik, Tosunlu Köyünde zaten ilk icraatı bunun bir vatandaşın kafasını kesip, kahvesinin ortasına koyan bir kişi Doğan Erşahin.

Başkan: Dosyasında bunlar yazıyor mu?

H. Oğuz: Tabii, var bunlar. Kabarık bir dosyası var. Başkan: Neredeki dosyasında?

H. Oğuz: Bizde, jandarmadaki takip dosyasında. Başkan: Takip dosyasında.

H. Oğuz: Tabii. Y. Topçu: Jandarmadaki takip dosyasında kime ait dedin?

H. Oğuz: Doğan Erşahin Malatya Pötürge Tosunlu Köyün-den.

Başkan: Devam edin, buyurun.

H. Oğuz: Ben gece Veli Albayla görüştüm. Dedim komuta­nım, Doğan Erşahin buraya gelmiş diyorsunuz, Doğan Erşahin burada yok. Bu arada Doğan Erşahin'in uğrayacağı Tekin var Baddalgazi'de oturuyor, hatırladığım kadarıyla Coşkun olması lazım soyadı, kendisiyle de görüştüm, sürekli onunla irtibata giriyor, daha sonra Doğan Erşahin aynı şekilde firar ederken yüzbaşı elbisesiyle geldi Baddalgazi'de bir vatandaşı öldürdü gitti.

D.F. Sağlar: Nerede öldürdü?

H. Oğuz: Malatya'da Baddalgazi'e. D.F. Sağlar: Kimi öldürdü?

H. Oğuz: Doğan Erşahin, yüzbaşı elbisesiyle geldi, benjan­darma komutanıyım diye öldürdü adamı gitti.

D.F. Sağlar: Bu yüzbaşı elbisesini kim verdi, nereden aldı?

Page 103: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

102 HAKANTÜRK

H. Oğuz: Onu bilemiyorum; çünkü İzmit bölgesinde faa­liyet. . .

Ben iddia olarak da değil, ben onu bilemiyorum. Vatandaşı evinden çıkardılar, bahçesinde öldürdüler gittiler.

D.F. Sağlar: Kimdi bu vatandaş?

H. Oğuz: Dosyası mevcut onun zaten. Adliyede onun dosyası var.

Başkan: Devam et. Bizim soru sormamıza meydan bırak­madan, kronolojik sırayla.

H. Oğuz: Zaten, bir ithamda bulunmuş gibi değil. Bakınız, Veli Küçük, Kocaeli İl Jandarma Alay Komutanı olduğundan sonra da infazlar başlamıştır.

Başkan: Veli Küçük'le görüştünüz, ne dedi?

H. Oğuz: Veli Küçük bana telefonda "oraya geldiğini biliyoruz biz; hatta Gülbahar Ateş'le de görüştüm ben " dedi. Gülbahar Ateş'in telefon numarasını verebilir misiniz komu­tanım dedim; verdi, ben görüştüm. Gülbahar Ateş şu anda cezaevinde. Gülbahar Ateş'le ben çok görüştüm telefonla. Gül­bahar Ateş İsrailli bir kadındır, aynı zamanda MOSSAD'm da ajanıdır. Gülbahar Ateş Celal Ateş'in kansı. Yaşlı bir kadın, çok kibar konuşur telefonda. "Evladım dedi" bana telefonda, ben çünkü küçüktüm, abla diyordum, o evladım diyordu. "Doğan Erşahin 'i Veli Küçiik koruyor sen ne istiyorsun benden" di­yordu. "Bak buraya Malatya'da geldiğini iddia ediliyor" dedim. Hayır, Malatya 'da değil; onlar biliyorlar onun nerede oldu­ğunu, hiç sorma, dedi. Yani Veli Küçük'le ilgili bilgim o.

D.F. Sağlar: Çok önemli bir şey söyledi arkadaşlar, siz o sırada konuşuyordunuz. Yüzbaşı elbisesiyle geldi . . .

H. Oğuz: Evet, gerçek bu. Dosyada mevcut. Y. Topçu: Bizim onu bulmamız için öleni bilmemiz lazım . . .

M. Öney: Kimin faili meçhul?

H. Oğuz: Öldürülen adamın kimliğini bilmiyorum. M. Öney: Yüzbaşı elbisesini giydi geldi, cinayeti işledi dön­

dü diyorsunuz; nasıl faili meçhul.

H. Oğuz: Evden aldı.

Page 104: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 1 03

H. Dilekcan: Şöyle sorabilir miyim: Bu yüzbaşı elbisesi içinde Doğan Erşahin'in bu şahsı çıkanp öldürdüğüne dair Doğan Erşahin'dir diye teşhis eden var mı?

H. Oğuz: Teşhis eden var, Ana, akabinde Doğan Erşahin 'in muhtar ağabeyi öldürüldü; Asimile olarak, o tespit edilmiş o öldürüldü.

H. Dilekcan: Yani, Doğan Erşahin'in kaç kişiyi öldürdüğü-ne dair tanık var?

H. Oğuz: Var . . . Var . . . Başkan: Kim o tanıklar?

H. Oğuz: Onları bilemiyorum; çünkü orası polis bölgesi. Başkan: Bu dosyayı istetmemiz için; yani, o Malatya'daki

dosyada Cumhuriyet Savcılığı 'ndaki dosyada Doğan Erşahin sanık olarak gözüküyor mu?

H. Oğuz: Gözüküyor. M. Öney: Ceketi değiştirdiğine kadar biliniyorsa, faili meç­

hul olur mu . . .

H. Oğuz: Bize göre faili meçhul değil yalnız, kamuoyunda faili meçhul. Bize göre değil yani.

M.B. İncetahtacı: Kime göre faili meçhul?

H. Oğuz: Kamuoyuna göre faili meçhul. Y. Topçu: Yargıya göre meçhul.

H. Oğuz: Yargıya göre. M. Yılbaş: Bu olaylarla ilgili zabıtanın kullandığı başka bir

tabir yok mu Hüseyin? Mesela, faili firar . . . Avukatlar var burada yani.

D.F. Sağlar: Siz hukuk dilini söylüyorsupuz, adam var olan gerçeği anlatıyor. Bize göre faili meçhul değil bu.

Y. Topçu: Bir şey daha söyledi. Dedi ki, tanıklar falan dos­yada var onun öldürdüğüne dair, bilgi var dedi. H . Oğuz: Ben şöyle arz edebilir miyim efendim.

H. Dilekcan: Ben şöyle sorabilir miyim? Dosya mevcut ve savcı bu cinayetin katillerini ararken Doğan Erşahin ismiyle mi

Page 105: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

1 04 HAKANTÜRK

anyor, müstear bir isimle mi anyor, yoksa katilin kim olduğu adliyede bilinmiyor mu?

H. Oğuz: Adliyede bilinmiyor; ancak . . . H. Dilekcan: Yani siz diyorsunuz ki, adliye aslında bunun

failini bilmiyor; fakat biz zabıta olarak, sizin bu şahsın Doğan Erşahin tarafından öldürüldüğünü biliyoruz. Peki, bunu siz bili­yorsunuz jandarma olarak, polis biliyor mu?

H. Oğuz: Poliste de bilenler vardır; yalnız kanıtlamak istemezler; çünkü, onlar da zararım görür diye düşünüyorum.

H. Dilekcan: Ama tanıklar . . .

H. Oğuz: Tanıklar ifadeye gitmediler. Şöyle söyleyeyim: Benim anlattığım olay az bir olay değil. Yani bir Doğan Erşahin 'i siz basit düşünmemeniz lazım.

Y Topçu: Rütbesi ne bu adamın?

H. Oğuz: Doğan Erşahin, şöyle söyleyeceğim üç sefer ceza-evindenfirar eden bir şahıs . . .

H. Dilekcan: Firar ediyor mu, ettiriliyor mu?

H. Oğuz: Açıkçası, para karşılığında.firar ettiriliyor. Y Topçu: Rütbesi ne bunun?

H. Oğuz: Rütbesifalan yok bunun. Doğan Erşahin sıradan bir vatandaş.

D.F. Sağlar: Hüseyin Bey, şöyle diyelim, bu, polis bölgesin-deki dosyada faili meçhul görünüyor. Öyle mi?

H. Oğuz: Evet. D.F. Sağlar: Sizin dosyanızda . . .

H. Oğuz: Hayır, bizim dosyamızda değil. Neden faili meç­hul gözüküyor; çünkü onun akabinde aşiretle de öç alma olayı var. Aşiret bunlar. Kısa sürede, muhtar ağabeyi var, ağabeyini öldürdüler yolda. Karşı taraf onu öldürdü, o şekilde olaylar başlamıştı orada.

H. Dilekcan: Ağabeyini kim öldürdü misilleme olarak?

H. Oğuz: Ağabeyini de Sülükler öldürdü .. . Sülük soyadlı başka bir grup var.

H. Dilekcan: Onlann zabıtayla, kollukla bağlantısı var mı?

Page 106: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞiL ÖLDÜ MÜ? 105

H. Oğuz: Yok hiç alakası yok. Zabıtayla onlann şeyi yok, kendi hesaplaşmaları var. Yalnız, kendi Doğan Erşahin grubundan, ben Ateş grubundan biliyorum.

H. Dilekcan: O zaman, olayın açıklığa çıkması açısından, olaya şöyle bakalım: Doğan Erşahin bu dediğiniz şahsı öldürür­ken Türkiye'deki PKK olaylan var, başka olaylar var; yani, em­niyetle jandarmayla ilişkisi nedeniyle mi öldürüldü yoksa şahsi meseleleri nedeniyle mi?

H. Oğuz: Bu bir uyuşturucu hesaplaşması. H. Dilekcan: Yani, kendi mafya . . .

Başkan: Siz şöyle bir kronolojik sırayla anlatın, sonra soru­lan soralım; ama, geniş anlatın, bizim soru sormamıza meydan vermeden. Bir olay söylediğiniz zaman, o alayın bütün detayını anlatın ki . . .

H. Oğuz: Ben, o zamanlar, Hakkari'de Yüksekova çetesini anlattım net olarak.

Başkan: işte, kronolojik sırayla dedim. Yani, Malatya'dan başladık, bugünkü tarihe kadar gel. Ne olayı biliyorsan, Yüksek­ova mı biliyorsun, başka şey mi biliyorsun; hepsini anlat.

H. Oğuz: Malatya'da benim yaşadığım bu. Başkan: Sanki, biz olayı biliyormuşuz gibi anlatıyorsun, o

zaman biz olayı bilmiyoruz, soru soruyoruz, o zaman da kan­şıyor.

H. Oğuz: Anladım. Malatya'da ben en fazla terör olayıyla uğraştım ama, bu olCıyla da bir altı ay çalışmam oldu benim. Yani, bu Doğan Erşahin olayla altı ay çalışmam oldu; çünkü bu jandarmanın bir onur meselesi durumuna düşmüştü ya­kalanması. Az bir adam değildi bu ve daha sonradan yaka­landı bu, yine jandarmanın elinden kaçtı. Bir astsubayın aya-ğına sıktı kaçtı yine firarda. .....

S. Pişkinsüt: Sistemle beraber anlatırsanız belli olacak her­halde. Yani, cep meselesi nasıl çalışıyor, yereldeki jandarma etki yapmıyor mu; yani, bir yerden bir emir geliyorsa yerelde olan jandarma ekibi veya komutanları bu böyle olmaz diyemiyor mu?

H. Oğuz: Hepsinin bilgisinin olacağını zannetmiyorum. S. Pişkinsüt: En azından siz komutanınıza anlatmadınız mı

burada çarpıklık vardır, şu 800 milyon almış, bu Veli Küçük'le

Page 107: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

106 HAKANfÜRK

beraber çalışıyor diye anlatmadınız mı; yani, yereldeki bilmez mi bu konuyu?

H. Oğuz: Malatya 'da biz bunu gündeme getirmiştik . . . S. Pişkinsüt: Nasıl korundu kollandı o zaman gündeme

geldiği halde?

H. Oğuz: Malatya'ya geldiğinden de bizim haberimiz ol­madı; çünkü, biz hem Pötürge'de arıyorduk hem polis böl­gesinde, polis arkadaşlarla iki tim oluşturmuştuk, polisler de arıyordu bunu. Sahte kimliği de vardı o zamanlar, hahrla­mıyorum şimdi, sahte kimlik taşıyordu cep telefonu dahi vardı, iki arabada dolaştığını biliyorduk, yanındakilerden bir tane­sinin bir arabasını ben yakalamışhm. Trafik kazası bile geçir­dim, silahla yakaladım kaymbiraderinde. Adliyeye de çıkh, on­dan sonra, 6136 'dan bir şey olmaz. Topal bir kayın biraderi var onun.

M. Yılbaş: Şimdi, Doğan Erşahin olayıyla Vali Küçükle Yeşil arasındaki ilişkiyi veya yakın tanımayı . . .

H. Oğuz: Yeşille Doğan tanımaz birbirini. M. Yılbaş: Hayır, bak, ne dedim ben sana; Doğan Erşahin

meselesini gündeme Yeşil'le Veli Küçük arasındaki ilişkisi sebe­biyle geldin.

H. Oğuz: Veli Küçük'ten geldim ben oraya. M. Yılbaş: Şimdi, oradan tekrar gelerek Veli Küçük ile Yeşil

arasındaki . . .

D.F. Sağlar: Sistemi anlatacaktın bize.

M. Yılbaş: Veli Küçük'le Yeşil arasındaki yakın tanımanın ne anlama geldiğini açar mısın? Yakın tanıyor dedin, orada durdun.

H. Oğuz: Tanıması lazım. Yakın tanıyor çünkü. Ben Jİ­TEM'de görevliydim, sorguda olmama rağmen ben bile tanı­dığıma göre, böyle istihbarat birimindekilerin hepsi tanır Yeşil'i.

M. Yılbaş: Yani, JİTEM Türkiye genelinde Yeşil'i tanıyor. Bu nedenle Veli Küçük de Yeşil'i tanıyor mu diyorsun?

H. Oğuz: Polis de tanır.

Page 108: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 107

H. Dilekcan: Burada bir şeyi açıklamak istiyorum ben. Jan­darma Genel Komutanı'nın açıklamalanyla şu anda JİTEM nasıl bir kuruluş bunu anlatır mısınız?

M. Yılbaş: Sayın Savcım müsaade edin de, benim sordu­ğum bir şey var, onu bitirsin ondan sonra . . . Pat diye ortaya Veli Küçük'ü tanıyor dedi, şu anda gelinen noktada da Türkiye'de herkes Yeşil'i tanıyor; o da . . .

H. Dilekcan: Ben bağlantı kurmak için sordum.

Başkan: Sorular sorulunca karışıyor. Sen soru sormaya meydan bırakma. Bir laf atıyorsun; nedir altındaki bilmiyoruz biz; yani, biz anlayacağımız şekilde, biz bir şey bilmiyoruz. Sen bildiğini bütün detayıyla, anlat. Bak dedin ki, Diyarbakırda'ki sistem dedin. Nedir bu sistem? Sanki biz biliyormuşuz gibi konuştun. Bu sistemi anlat, biz bilelim.

H. Oğuz: Diyarbakır'dakini ben size şöyle arz edeyim efen­dim:

Şimdi . . . Başkan: Sayın Valinin sorduğu soru var; yani, Veli Küçük

dedin. Nerden tanıyor, nasıl tanıyor.

H. Oğuz: Şimdi Yeşili jandarmanın istihbarat biriminde­kilerin hepsi tanır, net 'tanır ve Veli Küçük bir zamanlar bu birimin en kıdemlisi, en sözü geçen bir kişiydi; Yeşil Veli Küçük'ün sözünden çıkmayacak bir kişi.

D.F. Saclar: Bu adamlar bu tip adanılan niye kullanırlar, neden kullanırlar; hepsini anlat.

Y. Topçu: Başkanın dediğini yapsın, ondan sonra da bize sistemi anlatsın.

H. Oğuz: Bildiğim kadarını anlatıyorum. İnfaz edilecek, kaçırılacak kişiler tespit edilir. Şöyle tespit edilir: Terör yanlısı mı değil mi, gerçi bütün birimler bunu hedef olarak almazlar. Şimdi, öldürülecek dediği zaman, kim öldürülecek.

Başkan: Kim tespit yapar onu da söyle.

H. Oğuz: Onu da istihbarat birimleri yapar genelde. Başkan: Jandarma istihbarat mı?

Page 109: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

108 HAKANTÜRK

H. Oğuz: Ben size söyleyeyim: Siz JITEM diyorsunuz. JİTEM'in aslında emniyet istihbarah kadar bir gücü yok. Ben ona geleceğim. Ben teşkilahmm içindeyim.

Emniyet istihbarat birimlerinde müthiş dinleme cihazları var, takip kontrolleri var; ama, teröre yönelik olduğu zaman, PKK'nın ERNK diyoruz biz, cephe faaliyetinde ve kırsal­daki/erle aym anda ne konuştukları anında alabilecek güç var sistemde. Yalnız, sözde terör örgütlerine yardımcılık yaphğı değerlendirilir; ancak, terör örgütüne yardım etmese dahi orijini Kürt ise bu adam hedeftir.

Başkan: Sadece Kürt olması yetiyor mu?

H. Oğuz: Burada yetiyor. Türkiye'de biliyorsunuz 47 çeşit azınlık var. Ben biliyorum, ben okudum çünkü. Şimdi, bunların içerisinde orijinali Kürt olan isterse ülkeyi bizden fazla sevsin o birimlerde çalışanlar eğer onu hedef göstermişlerse, kesinlikle infaz edilir.

Başkan: Onlann takdiri; yoksa Kürt olmasından dolayı değil. O zaman onlar takip etmiş oluyor.

H. Oğuz: Demin arz ettim, istihbaratlar içerisinde bu şahı­sın faaliyeti şudur şeklinde değerlendirmeler yapılır ve bir netlik kazandırılır, hedef bellidir, yani liste çıkar.

M.B İncetahtacı: Listenin hazırlanmasını ben anlayama­dım; bir daha anlatır mısınız; yani, terörle alakası olanlar . . . Daha önce bir şey dediniz, müzahir olanlar dediniz; yani, bu müzahir olanların içerisinden Kürt olanlar mı listeye alınır.

H. Oğuz: Genelde Kürt olanlar. M.B. İncetahtacı: Öyleyse yalnız Kürt olmak sebep değil,

müzahir olmak ayrıca önemli vasıf.

H. Oğuz: Müzahir olanla gidilir konuşulur, Kürt olanla gidip konuşulmaz. Oraya da bir netlik getireyim.

M.B. İncetahtacı: Müzahir olan Kürt değilse sen bu işten vazgeç mi denir?

H. Oğuz: Evet. Kulağı çekilir, sen böyle böyle yanlış yapı­yorsun sakın yapma, evine ailesine de gidilir. Şimdi, Diyar­bakır'da bir zamanlar tetik timleri vardı. Şimdi bilmiyorum var mı yok mu; çünkü, infazlar durdu. Bu işte Yeşil oradaydı o zamanlar, Cem Ersever ile çalışıyordu . . .

Page 110: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YF.ŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 109

Başkan: Hangi tarihler arasında?

H. Oğuz: '93 yıllarında hatırlıyorum; çünkii bir sefer suçlu almaya gittiğimde hiç kimseyle göriişmedim, yanlışlık oldu diye; çünkü, gözaltındaydı o çocuk, aldım ve ailesine teslim ettim. DGM başkanıyla görüştüm örgüte giderken almıştım. Cezaevine göndermedik örgüte kazandırmadık, biz kazandık yapt1ğımız şeyle. Orada Diyarbakır'da biri devletin yanın­daymış gibi gözükse, dese ki -Başbakanım kusura bakmayın­Mehmet Elkahnış PKK yanlısı dediği zaman hemen alınır; hiç değerlendirmeden alınır. Alındığı zaman zaten yapılan bir işlemle örgüte yönlendirilir o. Yani kötü niyetle yönlendirilir, yapılan baskı, işkence şeyinde o şahıs istemese dahi, kesinlikle artık örgüte karşı bir yol çizmek mecburiyetinde kalır.

Başkan: Başlangıçta dedim ki, kronolojik sırayı takip edin, '96'dan başladınız şimdi '9.3'e indiniz.

M.B. İncetahtacı: Diyarbakır'daki sistemi siz anlattınız mı bize?

H. Oğuz: Bitmedi ve ben onu bildiğim kadarıyla o şekilde biliyorum. Net olarak, resmi elbisesiyle infaz edilecek şahıs­ların alındığım, infazdan sonra zaten fazla kişinin infaza katılmadığım biliyorum en fazla üç kişi katılır.

S. Pişkinsüt: Kimler katılır?

H. Oğuz: Şimdi, bu pişmanlık yasasından yararlananlar var. Onlar her zaman zor durumda bırakılması için onlara tetik çektirirler. Bu zaten faili meçhullerin çıkacağına ben inanmıyorum; çünkü neticesinde tetiği çekenler de infaz edilir.

S. Pişkinsüt: Tetik çekenler pişmanlık yasasından yarar­lananlar sivil kıyafet giydirilir mi?

H. Oğuz: Giydirilmez. ..

Y. Topçu: Yine soruya girdik. Lütfen, konunun insicamını kaybettim. Rica ederim . . .

Başkan: Ben dedim ki, oradan Güneydoğu'da görevli oldu­ğun tarihten itibaren kronolojik sırayla kendin bizzat yaşadığın, gözünle gördüğün olaylan bize bütün çıplaklığıyla anlat zamanı­mız geniş; çünkü, önemli şeyler söylüyorsun veya bildiğin söyleniyor. Bütün bunları sırasıyla, olaylan soruşturursun bilir­sin, görevin olur bilirsin, bunları soruya mahal kalmadan anlat.

Page 111: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

110 HAKANTÜRK

İlk defa sen Güneydoğu'da göreve nerede başladın, o görevin neydi o tarihten başka sırayla gel.

Y. Topçu: Bir şey daha hatırlatabilir miyiz? Kendisini jandarma da bu işlerde bulunduğuna göre olaylann nasıl ortaya konacağını, nasıl kanıtlanacağını veya nasıl ifade edileceğini de bilmesi lazım, biliyor da .. .

Başkan: Bak şimdi, sen Güneydoğu'ya ne zaman tayin ol­dun, görevin neydi, o görevinden dolayı öğrendiğin şeyleri böyle yukarıdan aşağıya doğru gel. Bugüne kadar gel.

H. Oğuz: Evet, şimdi ben yaşadıklarımı anlatayım. Yani görevde . . .

Başkan: Yaşadıklarını anlatacaksın tabii, yoksa duyduğunu değil, gazetede okuduğunu değil. . .

H. Oğuz: 77-81 'de Diyarbakırda 'ydım. Başkan: Neydi görevin?

H. Oğuz: Kulp 'ta karakol komutanıydım. Başkan: Tamam, buradan başladık şimdi. Buradan başla.

Ve sırasıyla devam et . . .

H. Oğuz: 79 'da Ergani'deydim. Kendim yakalamıştım faillerini. 81 yılında yaşadığım bir olay var. Ergani Kesantaş 'ta karakol komutanıydım . . .

Y. Topçu: 8l'de . . .

H. Oğuz: 79'a kadar Kulp Aygün 'deyim. Herhangi bir olay yok. 79'dan 81 'e geldim, Ergani'de bir tek o zamanlar ideolojik olay olarak tabir ediliyordu, matematik öğretmeni vardı, Kadir öğretmen Afyonluydu, Kırali Kasabasında babası da AP'nin ilçe başkanıydı, bu şahıs Ergani-Elazığ istikametinde otobüs içerisinde bıçaklanarak öldürülmüştü polis bölgesinde ve bunun faillerini ben buldum. Bu konuda Jandarma Genel Komutanının bana iki takdiri var.

Başkan: Anlat, olayları kısaca anlat. . .

H. Oğuz: Şimdi Kesantaş Köyünde ortaokul var, orta­okulda o Zamanlar PKK değil, türküler söylenme olayı vardı, bu öğretmen arkadaş da karşıydı Kürtçe söylenmesine, şarkı söylenmesine, okulda Kürtçe konuşulmasına karşıydı. Sadece öyle bir olay olmuştu. Öğretmenler arasında bir olay yaşan-

Page 112: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 111

mıştı, bu bir tayin isteyecekti, nitekim o niyetle gidiyordu. Ba­bası o zamanlar Adalet Partisi Kırali Kasabasının başkanıydı. Onun yanına gittiğini biliyorum, ben görüşmüştüm kendisiyle zaten, az �!Jretmen vardı. Ben de bekardım beraber yemek yiyorduk. Oldürülünce ben failini yakaladım yakın köydendi. Şaban diye bir çocuktu, cezaevine girdi o zamanlar, biz bunu yakaladık. Babası teşekkür minnetinde Genel Komutanlığa mektup yazdı, o şekilde karakol komutam ben olduğum için . . .

Başkan: Tamam, geç . . . Bu zaten konumuz değil.

H. Oğuz: 81 -83 Bursa 'daydım ben. Başkan: 81-83 Bursa . . .

H. Oğuz: Bursa 'da 6 ay komandoda kaldım. Komando kursu gördüm çünkü. Oradan askeri sorguya geçtim 82 yılında.

Başkan: Nerede?

H. Oğuz: Polis, askeriye müşterek 78 yılında atılan askeri personelleri sorgusunda bizzat ben şeydim.

Başkan: Nerede bulundu bu görevin?

H. Oğuz: Polis bölgesinde, emniyet müdürlüğünde askeri­yenin sorumlusu bendim ve o zamanlar sorumluların, gözal­tındakilerin müdürüydüm. Genel Komutanımız Teoman Ko­manda Işıklar Askeri Lisesi Komutanıydı o zamanlar. Sıkı­yönetim yeni yeni kalkıyordu, OHAL vardı, o türlü konum­daydı. Orada sorgı:da bulunmuştum.

Başkan: O artık bizi ilgilendirmiyor.

H. Oğuz: 83 'ten 86 yıllarında Kars'taydım. 84 yılında ora­ya komandoya, merkez komando takımına geldim, operas­yonlara gidiyordum.

Başkan: Şimdi 83-86 . . .

H. Oğuz: Kars. Başkan: 84 dedin . . .

H. Oğuz: 84 yılında Genel Komutanlığın açmış olduğu bir kursa geldim, özellikle bu olaylarla ilgili kursa geldim; çünkü, istiyordum kendim, benim babam da faili meçhul gittiği için faili meçhul olaylar kalmasın ve büyük bir hobim var bu konu-

Page 113: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

112 HAKANTÜRK

da. Kursa geldim, 3 ay ıo gün bir kurs gördüm bu konuda. Kurs gördükten sonra Kars 11 Jandarma Alay Komutanlı­ğında bu gördüğüm kursta istidam edildim. Yalnız orada ya­şadığım terör olayı ve faili meçhul olay hatırladığım kada­rıyla yok. 86 'da ben Uşak'a tayin oldum, 86-93.

M.B. İncetahtacı: Uşak İl Jandarma sorgu kısım amiri olarak tayin edildim. Aynı zamanda da narkotik sorumluluğuna bakıyordum. Orada bir tane terör olayına tanık oldum. Hatırlar mısınız bilmiyorum; Tarlabaşı'na 3 tane Dev-Sol'un o zamanlar iç hesaplaşması başlamıştı, hizipleşmesi. Çanakkale'de infaz ol­muştu 2 tane; 3 tanesini Tarlabaşı'na atmışlardı, ı tanesini de, şair lakaplı bir tanesini de Büyükkayalı Köyüne attılar, Ulu­bey'in ve onun soruşturmasına İzmir'e gitmiştim.

Başkan: Örgüt hesaplaşması. . .

H. Oğuz: Örgüt içhesaplaşması. Başkan: Bunu da geç, bizim şeyimiz değil.

H. Oğuz: 93 yılında Malatya İl Jandarmaya tekrardan sorguya tayin oldum.

M. Yılbaş: Şu anda?

H. Oğuz: Şu anda Elazığ İl Jandarmadayım. Şu anda 93-96 Malatya 'dakilerini anlatacağım.

M. Yılbaş: 96'nın hangi ayma kadar?

H. Oğuz: l Temmuza kadar 96'nın. ı Temmuzda ilişki kes­miştik çünkü.

Başkan: Şimdi, Malatya' da bir deminki başta anlattığın olay vardı, onun dışında .. .

H. Oğuz: Onun dışında yok efendim. Başkan: Ondan sonra . . .

H. Oğuz: Ondan sonra Hakkari İl Jandarma İstihbarat Şube Subay Vekili olarak tayin edildim.

Başkan: 96'da .. .

H. Oğuz: Tabii, 96'nın l Temmuzunda ı Temmuzda saat ı4-3o'da başladım göreve. Saatimi dahi tuttum.

Y. Topçu: Hakkari İl Jandarma ...

Page 114: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 113

H. Oğuz: Alay Komutanlığı İstihbarat Şube Subay Vekilli­ğine tayin oldum.

Başkan: Tamam, şimdi şu tarihte gördüğün oradakinden başla.

H. Oğuz: Şimdi efendim ben çalışmamda başarılı olmam için ilk gittiğim yerde önce kayıtlara bakarım. Ben orada görevimi arz edeyim size; istihbarat elemanlarına ödenek­lerinin ödentileri �i benim. Yani ben imza atıy_orum, diyorum ki eleman şudur, şu kadar para verilsin. Oyle bir göreve atandım ben. Orada dosyalara şey yaptım, iki dolapta klasörler mevcut, dosyaları inceledim, aşiretleri inceledim, 23 tane aşiret var şu anda. Hakkari'de inceledim. Elemanların kayıtlarına baktım, neler vermiş elemanlara onlara baktım, kaç paramız var baktım, onları teyit ettim notlar çıkardım. O esnada şube müdürü tayin olmuştu, İbrahim İçgüder diye bir binbaşı vardı, hatta şu anda Hatay'a, tayin oldu. Bana bir şeyler vereceğini, teslim edeceğini düşünmüştüm ben; çünkü, öyledir zaten çalışma sisteminde. Şu eleman şunu getirir, şu şu şeklinde vermesini bekliyordum vermedi. Daha sonra bu tayin olup gittikten sonra en kıdemlisi bendim, şube müdürlüğüne bakıyordum istihbarat şube müdürlüğüne bakmaya başladım. Çekmeceleri çektim, odayı temizliyorum; sol tarafta iki tane tabanca çıktı. Birisi Saddam 14 'lüsü, bir tanesi gerçekten ilk sefer gördüğüm bir silah ve bunu hiç kıpırdatmadım yalnız, o asker de kapıda; çünkü, bazı şeylerin önbilgisini almıştım bura­da kaçakçılık olayları yapılıyor, bir şeyler yapılıyor, temiz­leyeyim dedim. Oh)racağım ya ben orada. Olur bir şey ko­yarlar ben yanmayayım dedim. Onun hesabım yapmıştım yani ben kendim koymadım, onu arz edeceğim. Atilla Araş Başçavuşu çağırdım, Atilla gel dedim. 'O da benim hemşerim. Gel dedim, bak burada iki tane tabanca var, yann derler ki dedim bak burada çok olaylar oluyor, bir:f kirlidir bu silahın dedim başımıza kalmasın. Ha bu meyanaa da faili meçhul cinayetler vardı, ben onları okumuştum, Hakkari bölgesinde yapılanlar. Bir de astsubay beni ikaz etti, abi sakın atlama burada dedi, bak Malatya'dan biz seni biliyoruz, burada atlarsan kafana sıkarlar senin dedi, burasını bilmiyorsun dedi. Ben tabanca olayına geleyim; tabancaya tutanak tuttum ve Mesut Kuru yarbay var, komutan yardımcısı, gittim, İzmir'den yeni geldi dürüst bir insan . . .

Page 115: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

114 HAKANTÜRK

Y. Topçu: Soyadı? H. Oğuz: Mesut Kuru. Komutanım dedim, bakın siz de yeni

geldiniz ben de yeni geldim, ben gönüllü gittim Hakkari'ye, yani beni oraya kerhen vermediler, ben dilekçe verdim OHAL'de çalışmak istiyorum dedim, Malatya'dan gittim. Bunları dedim, buyurun komutana mı söyleyeceksiniz, ne İijlem yapılacaksa bizim envanterde olacak bir silah olacağım zannetmiyorum ben dedim. Hüseyin iyi oldu dedi ve Necati Kılıçkaya Albaya çıkarmak üzere 14 'lüyü yaph böyle, bir şeyi yok, öteki silahı yaph, güm patladı ve benim ayağımın yanından geçti köşeye saplandı mermi. Ondan sonra bir panik koptu alayda, Necati Kılıçkaya çıkh geldi, ben böyle bir hediyeymiş gibi kutunun içinde, odasına, '?1asasına !]Ötürdüm dedim komutanım böyle böyle böyle Ibrahim Içgüder'in odasındaydı deyince, tamam dedi, götürün karargah bölük komutanına. Arif Özkan başçavuşa teslim edin dedi. Arif Özkan başçavuşa ben bunu senetle teslim ettim. Dedim ki, abi böyle böyle bu yarın başımıza bir şey gelir sen buna bana bir senet ver dedim. Verdi, ve silahları çekmeceye koydu; ben bekliyordum ki, bu silahlarla nereden geldi, bu silahlar ne İJi yapılıyor, üzerine gidilecek bekliyordum ben; ama, öyle bir işlem yapılmadı. Tutanağım aldım ama ben yalnız, Diyarbakır DGM'sine bunu verdim, şu anda mevcut. Şöyle bir işlem yapıldı efendim; buluntu silahlar hatta bir uzman çavuş bulmuş gibi il merkezinde tutanak tutuldu, bu da ben onu, o dergide de geçiyor. Yalçın Yalıncak astsubayın kulağım çekiyor, o olaylara da geleceğim ben, Necati Kılıçkaya tutanak tutmak istemiyorlar, bu sahipli bir silah komutanım, biz bunu nasıl buluntu silah diyeceğiz. Hayır diyor, buluntu silah olarak şu anda Hakkari adliyesinde buluntu silah olarak emanette mevcuttur bu silahlar. Oradan başladı ben kurs gördüm bu konuda uzmanım ve devletimi çok seviyor. Yani kanım dahi aksa hiçbir şeyim olmayacak diye düşünerek ısrarla sorguya geçeyim diyorum; çünkü, sorguda yanlış sistemler var, çarpık sistemler var. Teslim olmuş bir teröriste nasıl davranılacağını bilmiyorlar. Hep ısrar ettim, dediler ki hayır, beni Şemdinli'nin Ortaklar Karakoluna sürdüler, resmen sürdüler. Bir hafta oraya gittim ben, sözde ben terör konusunda uzmanım, ora­daki karakoldaki personeli bu konuda aydınlatacağım; ama benim gitmem çok iyi oldu, ben orada çok güzel bir olaya tanık oldum, terör konusunda bilgilendirdim arh gizli mevziler

Page 116: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 115

yaptım ben onlara. Kendim kerpiç kestim; köylü çocuğuyum, kerpiç kemsini biliyorum, samanla karışık kestim mevziler yaptım. O esnada Emin diye bir uzman çavuş vardı, ona bas­kım sordum, bu karakol neden basıldı, nasıl basıldı, kimlerin ne kabahati var, soruşturma yapıldı mı, yapılmamış, hiçbir şey yok.

M.B. İncetahtacı: Hangi karakol?

H. Oğuz: Ortaklar Karakolu. M.B. İncetahtacı: Ortaklar Karakolu . . .

Y. Topçu: Ortaklar Karakolu.

H. Oğuz: Orada bir haftalığına göreve gittim. Orada Haşim Şen uzman çavuş, şu anda İsviçre 'de MED 1V'ye de çıkan bir uzman çavuş, ben o olayı özellikle anlatacağım. Yani askeri karalama falan değil, dürüst insanlar da çok var, yalnız böylelerinin temizlenmesi lazım diye ısrarla çıkıyorum isterse beni teşkilattan atsınlar hiç önemli değil. Haşim Şen uzman çavuş, İstanbul'dan tayin olan 6 yıllık tecrübeli bir uzman çavuş. Orada özelliğinden bahsedeyim birazcık Ortaklar'ın isterseniz; önünden bir yol geçiyor, sadece o yoldan kaçakçının geçmesi lazım. Bu çocuk Urfa Suruç'lu kendisi Haşim Şen, kardeşi de astsubay şu anda, iyi de bir görevde komandoda, engel olduğu için Emin de Tuncelili İzmir'de oturuyor, bölük komutanına bunları zaman zaman söylüyorlar. Komutanım burada kaçakçılık oluyor, şöyle oluyor, böyle oluyor bilgiler göndermelerine rağmen, bir de diyor ki, terör bölgede çok gruplar, biz grup diyoruz terör örgütüne, gruplar dolaşıyor, bize kuvvet, silah işte insan gücü artırılsın. Bölük komutanı geliyor, astsubay o zamanki karakol komutanının savunma­sını alıyor . . .

D.F. Sağlar: Bölük komutanı kim? H. Oğuz: Bilemiyorum ismini. O zamanki bölük komuta­

nını bilemiyorum. Yalnız bu 95 yılında olan bir bir hadise. Karakol baskını oluyor, karakolda şehitlerimiz oluyor 1 7 ta­

ne. Bu emin denen uzman çavuşun cephanesi bitince saklan­dığı yeri de bana göstermişti, Eminle ikisi cephaneleri bitince büyük bir kaya kovuğu var oraya saklanıyorlar, bunları bölük komutanı alıyor, götürüyor, ilçe jandarmaya götürüyor Şem­dinli'ye. Sebebi sizsiniz şeklinde sorgulamaya başlıyor; ancak,

Page 117: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

116 HAKANTÜRK

bunlar uzman çavuş tabii. Kendisi yüzbaşı; ama, ismini bilmi­yorum yüzbaşı yalnız o zamanki bölük komutam. Kendisi bi­rimlerimize hamli olmadığım, başarılı olduğunu kanıtlamak için bu zaman çavuş Haşim Şeni bir hafta sorguya alıyorlar, mahzuru yoksa söyleyebilirim değil mi . . .

Başkan: Tabii . . .

H. Oğuz: Jop dahi sokuyorlar. Yani söylenecek bir şey değil aslında; ama, çünkü bu tür insanların temizlenmesi lazım. Gerçekten bir temizlik gerekiyorsa. Bu uzman çavuş firar ediyor bunun akabinde. Uzman çavuşla bir tek ben görüş­müştüm. Kardeşi benim can samimi arkadaşım Ali Şen. Şu anda Urfa Viranşehir, Suruç dedim yanlış oldu, Viranşehir'li. Benim yanımda geçen sene sorgudaydı bu Kürtçe bildiği için beraber çalışıyorduk ve bu çocuk.firar ediyor. Dosyası şu anda orada, valizleri dahi orada, bütün eşyaları orada. Oradan firar ediyor, önce İstanbul'da çalıştığı için, İstanbul'dan ken­disine illegal pasaport hazırlıyor. Pasaportla beraber İsviç­re'ye gidiyor ve MED 1V'de beyanat veriyor. Ben bu sıkıntılara rağmen öyle bir şeye hiç düşünmem; çünkü, ülkemi çok seviyo­rum. Yani ben de onun kadar yaşamış bir insanım. Oradan ben o karakoldan yanımda Adnan Keysan yarbay da vardı yalnız, o da dürüst bir subay; fakat, benim gibi konuşamaz; çünkü, beklentileri var onların, general olacak meneral olacak. Öyle beklediler mi zarar görüyoruz. Adnan Keysan 'la bera­berdik Ortaklar'da . . .

Y. Topçu: Adnan Keysan mı? H. Oğuz: Keysan; Denizlili kendisi. Denizli'nin ilçesini

bilmiyorum. Şu anda Hakkari il jandarmada harekat asayiş şube müdür. O da hukuk fakültesi mezunu. Oradan ben il jandarmaya tekrar Hakkari'ye geldim. Yalnız temmuz ayının 19'unda başlamıştım, ağustos ayının ı6'sında olabilir dönü­şüm. Çünkü 14 Ağustos PKK'nın eylem yıldönümü diye bizi oraya gönderdiler ve uzmanız diye. Oradan geldiğimde rapor yazdım ben. Her dönüşümüzde işle şunlar yapılması lazım, şu şekilde yapılması lazım şeklinde maddeler halinde rapor verdik, beraber imza attık alay komutanına verdik bunun akabinde bana dediler ki sen Yeniköprü 'ye gideceksin dediler. Gündemde olan bir yer Yeniköprü de.

Page 118: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 117

Başkan: Nere bu yer? H. Oğuz: Yüksekova 'nın Hakkari-Van, şöyle söyleyeyim;

Van-Hakkari-Yüksekova arasında üçgende bir yer. Arama noktası var şu anda çok güçlü bir arama noktası var orada.

Oradaki arkadaşlar, vatandaş mağdur oluyor, medyada çok çıkıyor, oradaki arkadaşlara yardımcı olasın aramada ve vatandaşlara davranış açısından. İki gün orada kaldım ben. Orada şimdi anlatacağım çok önemli bir olay var. Yani, uyuş­turucuyla ilgili bir olay var. Resmiyim yalnız, oturuyorum çay içiyorum, 06 plaka kırmızı bir Opel araba geldi. İki tane Meh­metçik var, asker dedi ki, çeker misiniz arabayı arayalım, ha­yır dedi sen beni arayamazsın dedi. Komisermiş bilmiyorum ben. İzliyorum yalnız, bakalım askere karşı davranışı ne olacak. Çekti aratmak istemedi, beyefendi kusura bakmayın ben başçavuşum dedim. Ben burada görevliyim ben size şu anda diyorum ki buraya çekeceksiniz dedim. Arabada o ko­nuştuğum kişiyle beraber 5 kişiydi. Bana dedi ki nasıl ararsınız biz işe gidiyoruz, böyle böyle görevliyiz dedi. Ben de görev yaptım dedim. Sen görev mahiyetini bana azıcık tüyo versene dedim, göster uyuşturucuya gidiyorsan, göster. Bir de bu araba kimin; bu araba emniyetinse, dersin ki arkadaş böyle böyle bir eleman var yanımızda, uyuşturucuya gidiyoruz, numuneyi aldık bir şeyler söyleyeceksin. Bununla kavga ettim ben orada. Kavga ettim bunlar Yüksekova 'ya gideceklerine geri döndüler. Hakkari'ye döndüler. Oradan hiç havaya gel­meden, Bağışlı Karakolu var, o da il merkezine bağlı. Oradan Bağışlı Karakoluna,,, tabii bunlar semaçh mesaj, Astsubay Hüseyin Oğuz görev akabinde Bağışlı Karakoluna geçecektir. Oraya da geçtik. Orada 8 gün kaldım. Orada astsubaylara işte vatandaşa nasıl davranılması lazım, o şekilde konular. Hatta kendim yemek yaptım, bir dana kesmişlerdi, paylara ayrıl­mıştı, askerlerle beraber yemek yaptım. O es.nada bir yol kesi­me olayı olmuştu, tabii vatandaştan da herhangi bir şey olma­dı, şeyden de herhangi bir şey olmadı, karşı tarafta terör ör­gütünden de bir şey olmadı. Ben geldim Hakkari merkezine, o arabaya nokta koyuyorum, Yeniköprü 'deki kırmızı arabaya, gelişmeler olacak çünkü.

Başkan: Plakasını da aldınız mı?

Page 119: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

ııB HAKANfÜRK

H. Oğuz: 06 kırmızı Opel, geri kalan plakasını almadım ve emniyette şu anda.

Hakkari'ye geldim. Hakkari'ye geldiğimde yarbay Hami Çakır'a telefon ettim, daha evvel Uşak'ta beraber çalışmıştık. Milliyet gazetesinde olsun, Sabah'ta olsun, diğer gazetelerde olsun jet yüzbaşı diye çıkmıştı o zamanlar, bir kadın bir bebeğin cesedinin öldürme olayının faillerini çıkarmıştım en o zaman­lar tabii bizde olay olduğu zaman, böyle bir şey olduğunda uzman çavuş astsubay değil de başındaki amir bu �i çıkardı, o da yüzbaşıydı o zamanlar. Öyle bir olay çıkmıştı, ben telefon ettim kendisine, kapıyı kapadım yalnız. Dedim ki komutanım biz burada devletin hiçbir varlığını gösteremiyoruz, burada devlet yok dedim. Ben gittim Yeniköprü 'de böyle gördüm, karakol komutammn çekmecesinde iki kilo esrar gördüm Bağışlı 'da dedim. Biz burada gerçekten hizmet yapmaya mı geldik yoksa hırsızlık yapmaya mı geldik dedim. Vallaha aynen böyle söyledim. Beni Yüksekova'ya aldırabilir misin dedim. Bak orada gözaltılar da var dedim. Ben yardımcı olacağım dedim. Derhal Hüseyin dedi bana. Aynen konuşmamız bu. Yalnız ekim ayının konuştuğum 15.15'i olabilir yani. Tamam, ben paşayla görüşeceğim, tugay komutanıyla dedi. Yalnız beni tanımıyorlar, bilmiyorlar. Bu konuda uzman olduğunu bilen arkadaşlar var, alay komutam biliyor beni vermiyor o göreve. Yazı çıktı 20 Ekim, helikopterle; paşa, korumalar, özel beni aldılar Yüksekova 'ya. Aynen anlattığım gibi, özel . . . indiğimde albay Ersan Aklan, yarbay Hami Çakır, yine bir şahıs vardı yüzbaşı, beni karşıladılar resmi elbiseliydim Hami yarbay beni tamttz. Dedi ki, "�te bizim, Hüseyin ... "

M. Yılbaş: Hangi tarihte Hüseyin? . . H. Oğuz: Tam 20 Ekim 1996 saat ı olabilir, indiğim yer de

dağ komandonun taburu, pistine indim, bir valizim vardı zaten eşyam affedersiniz kaplumbağa gibi her şey oydu, evimi götürmemiştim. Onunla indiğimde beni tanıttı ve ben gittim, resmi elbisemi çıkardım, sivillerimi giydim, sarı bir kazağım vardı, oradaki arkadaşlarla, sorgudakiler, Yüksekova sorgu­sundaki arkadaşlarla tanıştım. Astsubay Atilla Ateş, sonradan öğrendim ismini kod adı kullanıyordu Oğuz bir de uzman çavuş Mustafa vardı. Gözaltında 37 kişi vardı, onlann içinde en önemlisi Ferhat Duma 'ydı. Neden en önemlisi Ferhat Duma 'ydı; Ferhat Duma kırsaldan gelen silahlı militanlık

Page 120: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 119

yapmış bir PKK örgüt üyesiydi; ama okuma yazması olmayan bir insandı, içeri girdik, ben oradaki arkadaşlara sorgu sistemini anlattım, sorgunun jop, işkence olmadığını sorguya psikolojik olarak k�iyi tahlil ederek yaklaşılması gerektiğini, genç bir astsubaydı çünkü oradaki, hatta ben Ferhat Duma'yla konuştum, Ferhat Duma'nın ifadesini bizzat ben aldım; ama, ifadeye imza atılmıyor; çünkü, sorgudaki/er imza atmaz, ko­nuştum, fezlekesini de ben hazırladım. Onun yanında uyuş­turucudan Kerimoğlu soyadında vardı birkaç kişi, 37 kişi vardı ben hepsini hazırlamam, mümkün değil; çünkü, kayıtları var yalnız orada, o esnada akşam olmuştu, o gün geçti 21 'ine geliyoruz. 21 'inde, taburda yatıyorum, yemeğe para vermi­yorum, bir tek sigaramı almıştım, bir karton sigara almıştım; çünkü, dışarı çıkmayacağım diyordum, olay ' /arı biliyordum, bombalamalar falan oluyor biliyordum. Bir ihbar geldi dediler ki, PKK bir vatandaşı kaçırmış. Ben de dedim ki, aman komu­tanım çok güzel bir olay; çünkü benim hobim, ben dedim ki bu çok güzel bir olay ben dedim varım bu işe, Atilla Astsubay da var dedim, eğer fidye olayı varsa biz bunu çözeriz, biz direk gideriz dedim. Siz bizi korursanız yeter dedim ben, Hami Çakır yarbaya konuştum. Hüseyin acele etme, sen git bir dinlen, sorgudan çıkmıştım çünkü ben. Gittim duşumu aldım, din­lendim, saat 2 falandı; 21 'i bu, Tahir Baskın geldi, iri yarı bir adam, şu anda Anavatanın (İlçe başkanı, orada şahıs benim yeğenim Necip Baskm'ı kaçırdılar şeklinde Hami Yarbayın yanında söyledi. Bu esnada onu söyleyince o anlattı yani, ihbarı başladı olayın artık, kim vardı kaçırırken Necip 'in yanında, İlhami Baskından bahsetmişti. Hüseyin siz devam edin, gerekirse ben sizi çağıracağım dedi. Biz gidip sorguya devam ettik. O esnada korucu Mehmet Emin Ergen çağrıldı, Kadir olarak ismini bildiğim şu anda tutuklu onlar, korucuyu çağırdı Hami yarbayım, onlara sordu, onlar olayı netleştir­medi/er. Öyle bir şey yok, şüpheleniyor çüııkü koruculardan o bölgede. Daha sonra ben Kahramanı tugayın istihbaratında bizzat böyle plan yaparken gördüm, dedim o itirafçı Kahra­man buralarda olmasın komutanım. Eğer o buralardaysa de­dim vardır bir dümen dedim. Öyle bir şey attı, yalnız, hep değerlendiriyoruz bu kaçırma nasıl olabilir, neden olabilir, kimler kaçırmıştır değerlendirmesini yapıyorduk. Bu esnada Kahramanın orada olduğu çıktı, yani Yüksekova 'da taburda sözde görevli olarak geldiği çıktı, çıktı Kahraman getirildi,

Page 121: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

120 HAKANTÜRK

İlhami Baskın o esnada saklanıyor, yani b�ka bir odaya alındı yüzleştirilecek ya, İlhami Baskını görünce renk ath, tamam dedi, tamam deyince Yarbay Hami Çakır, "al Hüseyin sana teslim " dedi. Ben de koluna girdim, Astsubay Atilla 'ya dedim ki "kardeşim gel olay nasıl çözülür bir gör" dedim ben. Aldık sor­gu odasına gittik, ben açık konuşacağım işkence falan yapma­dık, yaptıysak, tokat attıysam attım diyeceğim; çünkü, ben de hesap vereceğim bir gün gelecek. Şimdi sorgu odalarında iyi karşılanabilenlerin yerleri yarı oturtulur, diğerleri de hücre sis­temi vardır, oralarda oturur. Biz tabii koltuklara böyle buyur­duğunuz gibi, oturduğumuz gibi oturuyoruz, çay söyledik, üstünde başında ne varsa çıkar dedim ben buna . . .

Y. Topçu: Kahraman'a diyorsun? . . H. Oğuz: Kahraman Bilgece. . . Çıkardı, kahverengi bir

cüzdan çıkardı. Yalnız ben tarif edebilir miyim cüzdanı (cebinden bir cüzdan çıkararak) şimdi cüzdan şöyle efendim, aynı böyle bir cüzdan, şurada bir zinciri var bu cüzdanın. Böyle bir cüzdandı çıkardığında, açtı 1000 dinar cüzdanda . . .

Başkan: Irak Dinarı . . . H. Oğuz: Irak Dinarı, bir tane asker er kimliği, ben bizzat

kendim okudum Hakkari jandarmada er olarak geçiyor diye yazıyor, bir kimlik var. Ömerli Kayagözlü Köyünden Kah­raman Bilgiç üzerinde bu Kahraman Bilgiç yani Türkiye Cum­huriyeti Kimliği var. Bu kimliği de Hakkari nüfus idaresinden almış, verildiği tarih falan o kimlikte var. Bunun yanında not defterini açıyorum ben, çok önemli çünkü, irtibatlar kimler, not defterinde şöyle yazıyor; 15 Ağustos 1996 tarihinde beni ara, Yücel Karademir diyor.

Y. Topçu: Yücel? H. Oğuz: Karademir; öyle not yazıyor. Bu Yücel Kara­

demir kim dedim. Dedi ki abi o konuya girmeyelim dedi. Bak şimdi konuşuyoruz samimiyiz dedim, 2000 sigarası içiyorum, tuttum buyur dedim bir paket de sigara. Açtık sigarayı, asker girdi, oğlum çay getir bize dedim. Ya sen bizim adamımızsın dedim. Ben ona zarf attım, sen bize yardımcı olacaksın ki, biz bunları temizleyelim. Sen zaten her zaman yardımcı olan bir insanmışsın dedim, ben seninle hatırlarsan tugay istihbara­tında görüşmüştüm dedim. He abi hatırlıyorum dedi. O zaman konuş, her şeyi anlat dedim. Bu Yücel Karademir olayından

Page 122: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 121

başladı, dedi ki abi biz Yücel Karademir'le Çukurca komando taburunda tanıştık. Afyonlu Hilmi, Konyalı Fikret asker bir de Yücel dedi. Uzun müddet ben tanıyorum dedi, ope-rasyonlara gidiyorduk. Ne iş yapıyor dedim Yücel Karademir? Bu ikmal astsubayı dedi. Yani ikmal işlerine bakan bir astsubay. Bunun­la senin mevzun nedir dedim ben. Yani operasyona katılan birliklerden tanışa, diyeceksin normaldir; ama bu ikmal astsu­bayı. Sen bununla nereden tanışıyorsun dedim ben. Abi dedi, benim onda silahlarım var, dedi. Ne silahı var dedim? 6 tane lav var dedi o zam1nki anlatımı . . .

Y. Topçu: 6 tane lav? . . H. Oğuz: Lav silahı. Bir sefer atılıyor ondan sonra atıl­

mıyor. Yani bir sefer kullanılıyor. Uzi silahım var dedi, birkaç el bombası falan var dedi. Peki ne yapacaksın onları dedim ben? Abi dedi. Biz Ankara 'da bir bankayı soyacağız, dedi. Ya nasıl soyacaksın oğlum mantıksız olma dedim. Mantıklı konuş dedim. Hayır, Yücel abi onu halledecek ve askeri malzemeleri o götürdü dedi. Elbiseleri götürdü dedi, bir de karısından ayrıldı, sözlüsü var, onu ayarladı, ona kimliği de ayarlamış dedi. Onu da arz edeceğim ben size. Peki nasıl olacak dedim? Ben onunla konuştum dedi. Bütün işleri hallettik, biraz sonra alo diyeceğim geleceksin . . . Şimdi çok büyük bir şey, birden inanamadım ben. Tekrardan Atilla korucularla konuşurken, alınmıştı korucularda, Atilla gel bir ağabeyciğim dedim, ya zan altında kalmalıyım, vicdanen hesap vermemiz lazım dedim bak bu astsubay dedim ve biz de silahlı kuvvetler mensubuyuz. Ya Kahraman doğru söylüyor musun kardeşim dedim. Abi niye yalan söyleyeceğim ben dedi. Bulun Yücel Karademir'i, istersen ben cep telefonundan telefon edeyim dedi. Neyse diğer anlatımlara geçtik biz. Burada daha devam edeceğim. Yücel Karademir'le ilgili, sorularınızı alabilirim. Orada kaçırma olayını net anlatmıştı, Necip Baskının olayını net anlatmıştı, onu da isterseniz anlatayım. Yalnız Kahra­manın anlattıklarını önce anlatayım ben.

Başkan: Tabii, tabii. . . H. Oğuz: Hamdi Payroz'dan bahsetmeye başladı, kurmay

albay, şu anda Genelkurmayda icra tetkik dairesinde görevde, halen görevde.

M. B. İncetahtacı: Azmi Poyraz? . .

Page 123: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

122 HAKANTÜRK

H. Oğuz: Hamdi Poyraz. Y. Topçu: Nerede? H. Oğuz: Genelkurmayda icra tetkik daire başkam. Ben

Trakya 'lıyım, H harfini yutarım kusura bakmayın. Y. Topçu: icra ... H. Oğuz: icra tetkik daire başkanlığında görevli. Şimdi, dedim ki, ya dedim bak Kahraman, burada çok ma­

sum adamlar öldürüldü, öldürüldüğünü duydum dedim. Ben bilmiyorum dedim. Bunları sen bak iki senedir tugaydasın, artı itirafçısın dedim, bildiğin, yaşadığın, gördüğünü anlatır mısın? Tabii anlatacağım abi dedi. 9 tane olay anlattı bana o zaman. Hamdi Poyrazla ne biliyorsun dedim ben ona. Birinci olay, o şekilde yazdık. Hamdi Poyraz, ben Kemal Ölmez, İsmet Ölmez, bir Kuzey Iraklı, sözde haber elemanı olarak geçinen bir şahısla beraber bizi Çukurca Çzğlıya gönderdi dedi. Neden gönderdi dedim? Vallaha abi detayı İsmet biliyor dedi. Biz gittik, Çığlıda İsmet'in akrabaları vardı, onlar orada kaldılar, ben Çığlz 'da askeriyede kaldım. O Kuzey Iraklı gitti Kuzey İrak'a dedi. Birgün bekledik dedi, ertesi gün geldi, elinde bir çuval vardı dedi. Şimdi çuval var deyince, görmediğim için ben ona tarif ettirmeye çalışıyorum, kendileri İsmet'le beraber Hamdi Poyrazın yanına götürdüler. Bu çuvalda çıkıntı, girinti şekil var mıydı dedim, neye benzerdi sence dedim. Abi dedi, oha oha dedi silah olabilir dedi. Peki dedim içinde uyuşturucu olamaz mı dedim. Zannetmiyorum dedi yani. Ama silah olma ihtimali çok büyük dedi. Ne oldu dedim devam et. O Kuzey Iraklı orada kaldı dedi. Biz geldik, yalnız dedi bak, bunu unuttum, dedi, aynen söylediği tabir, bunu unuttum biz tugaydan görüştüğümüz Hamdi Poyraz bize kağıt yazdı dedi. Kağıt not Y<fZdı de�i, yolda arand�9ımzz zaman rahat geçelim diye dedi. Ismet Olmez, Kemal Olmez, Kahraman Bilgiç o çuvalı alırlar, İsmet'le beraber -ağır bir çuval- ikisi beraber tugay karargahına Hamdi Poyrazın odasına götürürler ve bırakırlar. Hamdi Poyraz olayından bir tanesi bu, anlattığı o, tabii, ben bilmiyorum başka, Kahraman Bilgiç'in anlatımı bu.

Ondan sonra geldi "abi ben konuşursam yanlış olmaz mı" dedi. ''Anlat" dedim. Devam ediyor, Mehmet Emin Yurdakul'a geldi olay. Mehmet Emin Yurdakul'la beraber . . .

Page 124: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 123

M.B. İncetahtacı: Binbaşı olan. H. Oğuz: Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul . . . . ve dedi ki "Aşağıkonak Köyünde, Özel Harekat, biz,

operasyonda idik abi. Köy araması yapılıyor idi. Köy araması esnasında, ben, kümesten 13 kilo eroin, 4 tane tabanca kendim çıkardım " dedi. "Peki, ne oldu o tabancalara " dedim. "Mehmet Emin Yurdakul Binbaşıya verdim. Mehmet Emin Yurdakul Binbaşı, bunun bir tanesini Ali ihsan Zeyda -şu anda belediye başkam- Ali ihsan Zeydan 'a eşine hediye etti" dedi. "Diğerleri ne oldu " dedim. "Bilmiyorum" dedi. "Peki eroin ne oldu " dedim. ''Abi, eroinin 8 kilosunu, en son, sen de biliyorsun -ben, ona "biliyorum " dedim; ama, bilmiyordum- İzmir'de bir astsubay yakalandı ya" dedi "He" dedim. "O astsubay, Mehmet Emin Yurdakul'un taburunda idi. Ben onu tanıyordum; ama, ismini bilmiyordum" dedi. Durdum yine. "Peki astsubay Mehmet Emin Yurdakul'u söylememiş mi" dedim. ''Abi, söyler mi; ben biliyorum, Mehmet Emin Yurdakul'un karısı, ya 480 olacak, 580 milyon parayı onun karısına gönderdi söylememesi için " dedi. Mehmet Emin Yurdakul'la ilgili bir tanesi bu.

İkincisi -o zaten dergide de çıktı; hatta, yaşlı adamcağız tele­vizyonda da konuştu- iki çobanın öldürülmesi, üçüncüsünün de namaz kılınarak öldürülmesi olayı var. Şimdi, bunlar yine bir operasyonda; ama, hangi köyde olduğunu bilmiyorum; Kah­ramanın anlatımı, tabii, ben şey olmasın. İki tanesini öldürü­yorlar, bir tanesi de yalvarıyor yaşlı adamcağız "arkadaş, bak, benim iki tane oğlumu PKK şehit etti. Gelin öldürmeyin, ne olursunuz. Ne isterseniz ben size vereyim, diyor. Kahramanla Mehmet Emin yan yana bunları konuşurken. Mehmet Emin "bak kardeşim, biz ikisini öldürdük. Eğer, bunu öldürmezsek, bizim başımıza bela olur, tanıklık yapar" diyor. Adamcağız da diyor ki "bari, iki rekat namaz kılayım. " Aynen böyle. Nama­zım kılıyor ve arkadan yaşlı adamı vuruyorlar. Kahraman'ın anlatı mı bu. Vuruyorlar dediğim, vatandaş da yerini merini · biliyor bunun, yani ne şekilde olduğunu.

Ondan sonra, Kahramanın Mehmet Eminle ilgili anlattık­ları bir başka olay; iki tane gencin öldürülmesi. Zannedersem, Esenderem yolu olması lazım. Mevsim kış, karlı bir zamanda atılması olayı var. Onu da anlatmıştı o zaman Kahraman

Page 125: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

124 HAKANTÜRK

Bilgiç. Sadece, böyle oldu dedi, ben de size o şekilde arz ediyo­rum.

Üçüncü bir olay. ''Abi ya onu anlatayım mı " dedi. "Ne varsa anlat" dedim. 'Ya, bir Abdullah Canan olayı var, ben, onun nasıl olduğunu net biliyorum " dedi.

Y. Topçu: Abdullah Canan. H. Oğuz: Evet. ''Abdullah Canan olayı " dedi. Ben, Abdullah

Canamfalan tanımam, bilmem; yani, ben oraya gittim. "Nasıl olmuş anlat" dedim. Şimdi dedi ki ''Abi, acaba, o olayın o şekline tam girsem mi?" 'Ya, ne biliyorsan anlat" dedim. ''Ama, ben para da aldım. Şimdi, o olayda para da aldım" dedi. "Kaç para aldın" dedim. "Ya, Yakup Ediş var. Yakup Ediş 'in evine Mehmet Canan geldi. O zaman 24 bin marka pazarlık etmiştik. 7 bin markını Yakup Ediş'e bıraktı ben daha sonra alacağım diye. Bunu, Buhrah Ölmez var, Kemal'in kardeşi şu anda Hakkari'de, ben tanıyorum kendisini ona verdim" dedi. "Peki, niye verdin ona" dedim. ''Abi onlarla beraberiz. Niye ver­meyeceğim onlara; onlarla beraberiz. Yoksa, ben bu Vjten şey alamam. Ben nasıl geçiniyorum. İsmet Kemal telefon ediyor, onlar telefon ediyor, PKK adına siz örgüte şunu bunu yapıyorsunuz, o şekilde" dedi. Daha detayına geleceğim. "Peki, ondan sonra ne oldu " dedim. "Otel Şenler var, otel Şenler'e geldiler ben görüştüm. Yalnız, bir hafta taburda kaldı. Taburda sorgulandığım biliyorum. Bana "söyleme" dediler" dedi. Ben biliyorum; çünkü, sürekli istihbarat birimlerinde Kahraman Bilgiç. "Bana şey olmaz mı, ben zor durumda kalmaz mıyım bunları anlatınca " dedi. "Sen, anlat temizlen; yarın senin başına kalır bu, Kahraman Bilgiç öldürdü derler" dedim. O zaman "anlatayım ahi" dedi. "Mehmet Emin Yurdakul iki tane adam getirmişti. Yalnız onları asker olarak tanıttı, ikisini de üsteğmen olarak tanıttı; üsteğmen değildi bunlar, tetikçiydi" dedi. O zaman, yine durdum ben. "Nerede kaldı onlar" dedim. Dedi ki "orada yatıp kalkıyorlar abi, taburda. "

M. Yılbaş: Mehmet Emin, Jandarma mensubu değil. H. Oğuz: Değil, değil; piyade bir binbaşı. M. Yılbaş: Tugaya bağlı. H. Oğuz: Tabii; dağ komando tugayının bir ünitesi olan

taburda tabur komutam o zamanlar. Bu Abdullah Canan ola-

Page 126: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 125

yında para aldığını, kendisinin yardımcı olabileceğini, Esat Cananı tanıdığım söyledi, Mehmet Cananı tanıdığım söyledi. Yakup Ediş 'le beraber konuştuklanm söyledi. Şenler Otelinde oturup konuştuklarım söyledi. Bu kadar anlattı Abdullah Canan olayım. Yani, taburda ...

Başkan: Öldürüldüğünü falan anlattı . . . H. Oğuz: Tabii, öldürüldüğünü, bir hafta taburda kaldı­

ğım, taburda öldürüldüğünü .. . Başkan: Kimin öldürdüğünü, nasıl öldürüldüğünü . . . H. Oğuz: "Onu, Mehmet Emin, bir de yanındaki üsteğmen

olarak tanıttığı kişiler bilir abi. Ben tanık oldum, tanık olduğum olayları anlatıyorum" diyor. "Mesela, yaşlıya, vicdanen rahat­sız oluyorum. Namaz kıldı, yaşlı adamcağız, suçsuz, hiç günahı yoktu " diyor.

Y. Topçu: Acaba, Cem Ersever ve yanındakiler buna JITEM demekle, sizin anlattığınız, birtakım kanşık ve ldrli işlerde, kendilerine güç verir düşüncesi mi. . .

H. Oğuz: Evet. . . Evet.. . H. Dilekcan: Yalnız istihbarat dense, kimse anmayacak,

terörle mücadele deyince mesele değişiyor, işleri kolaylaşıyor. O gayrikanuni yaptıklan işlerde kolaylaşmış oluyor.

H. Oğuz: Zaten gündemde bir terör olayı var; terörle mücadele eden kişilerin etkin konumu var; sıradan bir karakol komutanının ne konumu olacak; ama, terörle mücadele deyince, gözaltılar( falan var ya, 30 gün gözaltına alması, o tür bir havası var yani.

H. Dilekcan: Bu tür düşüncesi olanlar, yani, jandarmanın içinde bu tür düşüncede, kendilerine JİTEM, değişik bir isim, hava verenler, bahsettiğiniz tarzlardaki ol\iylarda çıkar temin etmeye yönelik bir ekip mi vardı?

H. Oğuz: Öyle bir ekip .. . Evet .. . Evet .. . İlk zamanlar azın­

lıkta dahi olsa, bira ra lağvedilmesi düşünülüyordu, lağvedildi, bu tür kişiler arındırıldı zaten oradan. Cem Ersever de emekli oldu mecburen.

H. Dilekcan: Öyle bir ekip vardı diyorsunuz; ancak, bir de Veli Küçük diye bir isimden bahsettiniz, bu Veli Küçükle irtibat halinde, telefonlaşırken falan . . .

Page 127: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

126 HAKANTÜRK

H. Oğuz: Telefonla görüştüm ben . . . H. Dilekcan: Bu Veli Küçük, Jandarma istihbaratından gö-

rev almış mıydı? H. Oğuz: Tabii, aldı biliyorum. H. Dilekcan: Hangi birimde? H. Oğuz: Onu tam bilemiyorum; taşrada olabilir. H. Dilekcan: Merkezde değil. H. Oğuz: Diyarbakır'da olmuş olabilir. H. Dilekcan: Diyarbakır'da çalışmış mı? H. Oğuz: Bilemiyorum . . . Şey olmasın, zan altında kalma­

yalım, istihbaratta çalıştığını biliyorum, etkin bir görevde kaldığını biliyorum, ama, A ilinde, B ilinde, şu görevdeydi fa­lan, onu bilemiyorum.

H. Dilekcan: Peki, böyle olaylarla, bahsettiğiniz General Veli Küçük Doğan Erşahin, o Kocaeli'de bulunduktan sonra bazı olaylar arttı diyorsunuz. Yanlış yapanlar daha sonra temizlendi diyorsunuz ama, bu şahıs general olmuş . . .

H. Oğuz: Ben şöyle bir atıfta bulunabilir miyim . . . Bir çizgi çizin teğet, buraya iyileri koyun, buraya kötüleri koyun; iyiler­le kötüler denk olduğu zaman ne olacak, başarı olacak; ama, şu anda o tür kötü insanlar çoğunlukta, tabii general olacak.

H Dilekcan: Nasıl? H. Oğuz: Kötüler çoğunlukta . . . H. Dilekcan: General olmaya karar veren kim yalnız . . . H. Oğuz: Onun kanadındaki adam çok . . . D. Sağlar: Birbirlerini ekibi diyorsunuz yani, çete diyorsu­

nuz. H. Oğuz: Tabii, ne olacak yani! .. Cevap verebildim mi ora­

da size ben? Beni, zaten buradan, Meclisten çıkınca temizlemez­lerse iyi yani.

H. Dilekcan: O hususta ben size şunu söyleyE.yim, konuş­mayanları konuşmasın diye temizlerler, konuşanlıı;: artık konuş­muştur; konuşursanız, temizlenmeme konusunda daha garanti­lidir yani ; eğer bildiğiniz bir şey varsa, anlatın korkmayın . . .

Page 128: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 127

H. Oğuz: Cem Ersever'i herkes diyor ki, işte Jandarma Genel Komutanlığının diğer elemanları temizledi; alakası yok; Cem Ersever'i Habur Gümrük Müdürünün oğlu temizledi. Neden? Çünkü, para alışverişi vardı, büyük para olayı vardı. Cem Ersever, benim gibi, toplantıya mahkemeye gelirken, takım elbisesi giyen bir insan .. .

Y. Topçu: Kim, kim temizledi? H. Dilekcan: Habur Gümrük Müdürü'nün oğlu, Kemal ol-

ması lazım ismi . . . S. Pişkinsüt: Şu anda nerede? H. Oğuz: Bilmiyorum . . Başkan: Bildiğini anlat . . . H. Oğuz: Ben bildiğimi şöyle yani . . . içeride konuşulanları

anlatayım, duyumlarım ve konuştuklarım. Cem Ersever'in bir mahkemesi varmış, mahkemeye gelecek, takım elbisesiyle bera­ber çıkmış mahkemeye gelmeye hazırlanıyor; Cem Ersever'i kolayca tuzağa düşürmeleri mümkün değil, çünkü çok uyanık birisi, kişi olarak görmedim ama, bildiğim kadanyla çok uyanık birisi, faka bastırılacak bir insan değil. Bunu alıp sorguluyorlar, yani, ölümü .. . Kafasına sıkma falan, sonradan yaptılarsa bilmiyorum ama, şırıngayla . . . Bu şırınga sorgusunu da herkes bilmez.

Başkan: Şırınga olduğunu sen nereden biliyorsun? H. Oğuz: Konuşulan o . . . içerideki otopsi raporundan oku­

yanlar o şekilde kom1şuyor. Y. Topçu: Habur Gümrük Müdürü'nün oğlu . . . H. Oğuz: Onun tarafından öldürüldüğünü biliyorum ben.

Kemal olabilir belki, öyle hatırlıyorum, net bilmiyorum; net olmayan şeye net demem. -..

Y Topçu: Ben Habur Gümrük Müdürü'nün tanıyorum. M. Yılbaş: Kimi sayın Bakanım? Y. Topçu: Sinop'ta Gümrük Muhafaza baş Müdürü Ali Bal­

kan. D.F. Sağlar: Ali Balkan'ın oğlu mu? H. Oğuz: Vallahi bilmiyorum onu . . .

Page 129: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

128 HAKANTÜRK

D.F. Sağlar: Oğlumu, şoförü mü? H. Oğuz: Onu biliyorum, belki şoförü de olabilir, bilmiyo­

rum; ben oğlu olarak biliyorum. D.F. Sağlar: Peki siz bunları nereden duydunuz? Yani, bu

sizin aldığınız istihbarat.. . H. Oğuz: Bizim de iyi arkadaşlarımız var. Hepsi yani o

istihbarat biriminde görevliyse, şey değil ki, ülkesini seven çok insan; not alıp daha sonra konuşabilecek... Bakın siz tanık olun, daha sonra çıkıp konuşacak insanlar da . . . Ben çünkü bir önderlik yapmış oldum, çıktım konuştum, daha sonra gerçek­leri anlatacak çok insan çıkacak. Ve bildiklerini anlatacak . . .

D.F. Sağlar: Bakın siz Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kahra­man, şerefli bir mensubusunuz; söylediklerinizin hepsi son derece önemli; inanıyorum ki, bunlar önemli bir bilgiye, hatta belki belgeye, daha doğrusu direkt konuşmalara dayalı olan söz­ler; bu söylediklerinizle en son Cem Ersever'in öldürülmesiyle ilgili bilgi de çok önemli; bunu nereden aldınız, nasıl öğrendi­niz; sadece arkadaşlarınız mı söyledi? Niye sonra, sizin bildiği­nizi Genel Kurmay bilmiyor ya da Jandarma Komutanlığı . . .

H. Oğuz: Hayır biliyor da onlar, asker olduğu için pek açıklamak istemezler.

D.F. Sağlar: Yapanı niye saklıyor, yapanı saklamak da hır­sızlık değil mi?

H. Oğuz: Ama, Cem Ersever'le beraber takıldığı adamlar varsa başka, onlar da çıkacak ortaya.

D.F. Sağlar: Kim onlar? H. Oğuz: Bilmiyorum. Y. Topçu: Bir teklifim var Başbakanım. Bir ara sizin sor­

duğunuz soruya Veli Küçük nasıl general oldu cevabında, "bir çizgi sizin altında iyiler var, üstünde kötüler var; kötüler çoğunlukta" tabir ettiler; izin verirseniz zabıtlardan çıkaralım.

M. Yılbaş: Hayır efendim. Y. Topçu: Şundan dolayı söylüyorum: Kötüler çoğunlukta

dediği için . . . H. Oğuz: Hepsi için, geneli için demiyorum ben . . .

Page 130: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 129

D.F. Sağlar: Kimi koruyoruz ben anladım arkadaşlar . . . Y. Topçu: Koruma meselesi değil, kimseyi korumuyoruz . . .

Ben, koruma anlamında söylemiyorum. Bu söz arkadaşımız için yann askeri ceza mahkemesinden bilmem nereye kadar giden bir yargılamaya vesile olur; ben hukukçuyum, açın askeri ceza mahkemesi şeylerini bakın! Ben kendisi için söylüyorum, ben kimseyi koruma falan sadece o kısmını . . .

D.F. Sağlar: Zabıtta kalmasını istiyorum. Y. Topçu: Hayır diyorsunuz . . . Başını derde sokar ama .. D.F. Sağlar: Arkadaşımızın başını derde sokacağını zannet-

miyorum, bir duyumu anlatıyor. Y. Topçu: Hayır . . . Hayır . . . Bir ordu mensubu olarak. . . D.F. Sağlar: Bu olaylann hepsi doğruysa, bu olaylara . . . Y. Topçu: Onu söylemiyorum, bir kanaat söylüyor, kanaat .. .

Diyor ki, Veli Küçük nasıl general oldu; çünkü, mensup olduğu kurumda kötüler çoğunlukta diyor .. .

H. Oğuz: Ekip işi, onu general yapacak ekibi var. H. Dilekcan: Veli Küçük'ü lanse edenlerin, çoğunlukta olan

bir general olma noktasında onun hakkındaki referanslar nok­tasında gibi anladım ben. Yoksa, tepedekilerin çoğunlukta ol­duğu . . .

Y. Topçu: General oluyor adam, general. . . Şurada general oluyor .. .

H. Dilekcan: O anlamda şurayı kastederek söylenmiş bir söz anladım ben yani.

Y. Topçu: Siz bilirsiniz, ben kendisi için söylüyorum; bana göre zabıtta olmaması gerek.

H. Dilekcan: Veli Küçük Sinop'a general o'tdu. Y. Topçu: Sinop'ta general olmadı yalnız .. . H. Dilekcan: Sinop'un generali burada, pardon .. . Y Topçu: Sinop'a general olmadı, Ali Balkan Sinop'ta Güm­

rük Muhafaza Müdürü .. .

Page 131: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

130 HAKANTÜRK

H. Oğuz: Dikkat edin! Bağlantıyı kurun . . . O bölgenin bölge komutam Veli Küçük, Ali Balkan da orada, orada Gümrük Müdürü . . .

H. Dilekcan: Ben onun için . . . Y Topçu: Sinop'a değil, Giresun'da Karadeniz Bölge Komu

tanı, yalnız, Ali Balkan, Sinop'a geleli üç yıl oluyor. H. Oğuz: Peki ben şunu söyleyeyim, Mustafa Zeydan 'm

oğlunun şu anda kırsalda olduğunu, kendisi gelip, Mecliste bir milletvekili değil mi "benim oğlum PKK'da tabur komutam " kendisiyle görüşüyor, neden gidip getirmiyor İran 'da karısının yanından onu Mustafa Zeydan, Rüstem kod, Yücel Zeydan, gitsin getirsin, madem mücadeleyse . . . Ve orada bütün ihaleleri Mustafa Zeydan 'm akrabaları alıyor. Nasıl alıyor? PKK ile anlaşmalı. ispatı var... Gayet basit. Yücel Zeydan kırsalda, abisinin adı da Rüstem; araştırın.

H. Dilekcan: Şimdi, şuraya dönmek istiyorum ben, tekrar; orayı atlayalım, ondan sonra bir soru daha var . . .

Başkan: Bu konuda daha açıklayıcı bilgin varsa, laf ortada kalmasın; devam et . . .

H. Oğuz: Mustafa Zeydan 'la ilgili . . .

Başkan: Bir laf attın ortaya .. . Tabii. . . H. Oğuz: Ben onu açıklayayım. Mustafa Zeyda 'nm belki

bir tane kadınla evlendiğini biliyorsunuz değil mi? Uç tane eşi var, birisinin öldüğünü ben size söyleyeyim. Bir karısı İranlı ve İran 'da dayısıyla sürekli görüşüyor Yücel Zeydan, oradan da telefonla görüşüyor; Mustafa Zeydan 'ın oğluyla telefonla görüştüğünü de biliyorum.

H. Dilekcan: Peki şurayı açabilir miyiz . . . Bu konudaki istih­barat bilgisine dayalı olarak mı söylüyorsunuz, duyumlara göre mi söylüyorsunuz?

H. Oğuz: Duyum değil, istihbarat bilgisi; net kayıt bu. H. Dilekcan: Net olarak. .. H. Oğuz: Net tabii ... Öyle şey mi olur ... Dağlıca'mn tabur

komutam, Yüksekova Dağlıca tabur komutam . . . Rüstem kod, Yücel Zeydan . . . Yüksekova Dağlıca köyü var; bu bölgenin tabur komutam Rüstem kod, Yücel Zeydan; bu da kim, Türkiye

Page 132: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 131

Büyük Millet Meclisinde Mustafa Zeydan 'ın oğlu. Terör örgütü PKK'nın tabur komutanı halen .. .

H. Dilekcan: Daha önce, tabur komutanı olmadan önceki, PKK'ya katılmadan önceki statüsü neydi, yani halk arasında ne olarak biliniyordu, Zeydan'ın oğlunun dışında, herhangi bir yerde görevli miydi?

H. Oğuz: Kim? H. Dilekcan: Yücel Zeydan. H. Oğuz: Van 'da çalışhğını falan biliyorum ben, fazla bir

ön yapısını bilmiyorum; yalnız kesinlikle, kırsalda PKK adına tabur komutanlığı görevini yapıyor. Amca çocukları da korucu kendileriyle görüşüyorlar ve o bölgede terör örgütü PKK neden eylem yapmıyor; işte bundan eylem yapmıyor.

Başkan: Bir de ihale filan işi.. . H. Oğuz: Onu diyeceğim ben. Bakın şimdi Hakkari'de - ben

incelenmesini isterim şahsen, bir vatandaş olarak istiyorum şu anda bir yahlı bölge ihalesi var, ben hep takip ediyorum - şu anda beni ne kadar gözalhna alsalar da benim irtibatlarım devam ediyor. 100 milyarlık bir ihale olayı var, ölen bir şahsın üzerine müteahhitlik karnesi olmasına rağmen, o ihale Mus­tafa Zeydan 'ın akrabaları tarafından alınmışhr, yahlı bölge ihalesi.

Başkan: Yatılı bölge . . . H. Oğuz: Okul ihalesi olarak biliyorum.

; Başkan: Milli Eğitim Bakanlığı'nın mı? H. Oğuz: Olabilir, bilmiyorum. Zaten, Mustafa Zeydan 'ın

bir oğlu da Sağlık Bakanlığında müsteşar falan olabilir, Sağlık Bakanlığında görevli.

H. Dilekcan: Kaç tane aşiret var? H. Oğuz: Piyanis var, Doski var üç tane Yüksekova'da

büyük aşiret var. H. Dilekcan: Peki Ceylan hangi aşirete bağlı? H. Oğuz: Piyanişten olması lazım. H. Dilekcan: Peki, bu fidye olaylannda veya benzer olaylar-

da aşiret ayrımı olmuş mudur? \

Page 133: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK

H. Oğuz: Önceki bir olayda, aşiret birbirine giriyor, şu olay var: Fakin Mengeç'in yanında bir kuyumcu var, kim olduğu bilmiyorum, adamla görüşmedim, fakat ağabiyle beraber konuştuğumuzda, onun oradaki anlatımlar, bir para olayı var, o tahkikat yapılmış zaten, o savcı var bir tane, kimse bilmiyorum, o çıksa bütiin olayları anlatacak, bir savcı var . . .

Başkan: Nerenin savcısı? H. Dilekcan: Yüksekova'nın, bu olcwlar olduğu zaman bir

savcısı va_r, ben ismini bilmiyorum . . . Başkan: Tarih söyle . . . H. Oğuz: 95. Başkan: Bayan mı erkek mi? H. Oğuz: Erkek. Başkan: Hangi tarihte? H. Oğuz: 95 yılı ve önceki. H. Dilekcan: O savcının bildikleri . . . H. Oğuz: Savcı giderken de oradaki olaylarla ilgili dosya

götiirdüğünii biliyorum ben. H. Dilekcan: Peki, o savcıda gittiğini tahmin ettiğiniz bil�

giler, size halen duyum olarak gelen bilgiler . . . H. Oğuz: Faili meçhullerin kimler tarafından, ne şekilde

ycıpıldığım, Ali İhsan Zeydan 'la Mehmet Emin Yurdakul'un vatandaşları Mehmet Balkzz'la beraber nasıl toplayıp gözaltına alındığım, kimlerden kaç para alındığına dair bilgiler oldu­ğunu tahmin ediyorum.

H. Dilekcan: Bu Piyanişten aşiretinin . . . H. Oğuz: İçinde olmadığını mı, olduysa ne kadar oldu,

nasıl sıyrıldığı sorusuna ben size yanıt vereyim. H. Dilekcan: Onu öğrenmek istiyorum ben yani. H. Oğuz: Onu arz ediyordum demin size . . . Fakin Mengeç'in

yanında bir kuyumcu var, o kuyumcudan bir altın alma olayı var, işin içinde bir de asteğmen var· taburda; asteğmen, hatta o vatandaşı, mağduru sanık olarak savcılığa çıkarıyorlar ve tutuklanıyorlar; bu olay orada belgeleri falan var. O vatan­daşın da orada kuyumcu dükkanı var. Bunu da Piyaniş aşire-

Page 134: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 133

tinden birkaç kişi yaptığı için, aşiretler arasında ikinci bir hu­sumet doğması, aşiretin ileri gelenleri devreye giriyor ve barıştırıyorlar . . . Öylece kapanıyor yani.

H. Dilekcan: Peki, Pişanisten aşiretinde korucu sayısı hakkında bir bilgi . . .

H. Oğuz: Korucu sayısı 9 bin falan olabilir. H. Dilekcan: Peki, bu koruculann PKK ile müsademesi

oldu mu? H. Oğuz: Piyan işten olmaz; çünkii, Yücel var devrede. H. Dilckcan: Oldu mu diyorum yani? H. Oğuz: Olmuş olabilir yani, ben net bilmiyorum; olmuş

olabilir. H. Dilckcan: Peki diğer aşiretlerden . . .

11. Oğuz: Mesela Jirki aşireti var, her şeyini veriyorlar. Beytüşşebap'tan gelen Jirki aşireti var, 200 kişilik ekibi var onların, dört dörtlük mücadele.. . Topal bir insancağız var orada, bir arabası var, kendi dahi gidiyor, yaşlı bir adamcağız var, onlar da orada mücadele ediyor, Jirki aşireti . . .

H. Dilekcan: Yani, Jirki'nin d ışında . . . 11. Oğuz: Var . . . Var . . . 23 aşiret var biliyordum da yani,

diğerleri, irili ufaklı aşiretler var . . . Koruculuk sistemini o soru­ya atfen hemen söyleyeyim: koruculuk sisteminde, korucubaşı, takım komutanı, arl1, elemanları . . . Siz bilmiyorsunuz, yanlış anlamayın, bilmediğinizi biliyorum, aydınlatayım. Korucuba­şı, aynı zamanda tim komutanlarından vekalet alır, ne vekaleti, maaşları, özlük haklarıyla ilgili tüm komutanı aynı o şekilde; yani, korucu olan, gerçekten dürüstçe korucu olup mücadele edenlere işte bir çuval un, şeker, çay alımp o şekilde göliiriiliir verilir; korucubaşı, tüm komutanları ne göreve gider, ne bir şey; altlarında 1'oyotalar var, sıfır, hem de yeni çıkmış, benim arabam olmadığı için bilmem, bilgisayarlı falan filan bir şeyler söylüyorlar. Yani, orada öyle bir rahat olayı var.

il. Dilckcan: Peki, Yeşil ile ilgili olarak .. . il. Oğuz: MHP'de de ilçe başkanlığı yapmış birisi . . . H. Dilckcan: Bağlantısı, nasıl . . .

Page 135: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

134 HAKANTÜRK

H. Oğuz: Önce polisle irtibatta bu. Artık, polisler arasında ne geçtiyse bilmiyorum; daha sonra JİTEM'e atlıyor, şu anda da MİT'in elemanı bildiğim kadarıyla.

H. Dilekcan: Polisten kastınız, Özel Harekat timi mi? H. Oğuz: Yok. . . Yok ... İstihbarat birimi. Özel harekatın

istihbarat konumu olmaz. Özel Harekat sadece dağlarda gezebilen bir birimdir yani, onun istihbarat konusu olmaz­Özel Harekatın olmaz.

H. Dilekcan: Peki bu Yeşilin PKK itirafçısı olduğu sene ve­ya yıl . . .

H. Oğuz: PKK'nın itirafçısı değil ol. Hiç alakası yok. Elazığ Emniyetince gözaltına alınmış Bingöllü 'dür. Çocukluğu Ela­zığ 'da geçmiştir. Herkes Elazığlı biliyor, Elazığlı değil.

H. Dilekcan: Peki, Yeşilin karıştığı şu şu olaylar. Ye§i ! 'in içinde olduğu olaylar diyebileceğiniz . . .

H. Oğuz: iki tanesini biliyorum. Bir Vedat Aydın'ın olayını anlatımlardan biliyorum yalnız. Diyarbakır'dan. Işte dedim ya, üç kişi bunlar alıyor, bir tanesinin Alaattin Kanat olduğunu söylediler; ama bilmiyorum net değil. Birisi kesin Yeşil. O zaman Özel Harekat elbisesiyle kapıyı çalıyor ''polis " diyor. Bizim vatandaşımız da resmi elbiseye saygılı ya. O şekilde çıkıp alıp, götürüp infaz ediyorlar, yani resmi elbiselerle alınıp Yeşil'in komutasında. Götürüp infaz ediyorlar . . . Adam çok rahat tabii. İki tane tabancası var adamın, cep telefonu var. Telsizi var . . .

Y. Topçu: Özel Tim'le nasıl ilişki kurmuş Yeşil? H. Oğuz: Ama şimdi, şöyle söyleyeyim ben size: Ben Genel

Komutanlığa girerken kimlik gösteriyorum, bir de telefon ediyorlar, diyorlar ki "böyle, böyle bir astsubay gelmiş, görüşmek istiyor. " Bir kart veriyorlar, tekrar gidip bir kart daha alıyorum, ama, Yeşil geldiği zaman kapıda karşılanıyor, koluna girilip götürülüyor. Yeşil böyle bir adam, konumu olan bir adam.

H. Dilekcan: Peki, bu bilgileri verirken, siz Yeşili hiç gördü­nüz mü?

H. Oğuz: Yeşili ben bir sefer gördüm. Malatya'da İl Jan­darmada "Yeşil" dediler. 3 kişi gelmişlerdi. Bıyıkları vardı,

Page 136: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 135

esmerdi, ı.85 boylannda, telsiz telefonlanna benzer orijinal bir telefon cihazı vardı onda. Bir el çantası vardı, MHP şeyi vardı: çantasının üstünde . . . H. Dilekcan: Konuşmuşluğumuz oldu mu?

H. Oğuz: Hiç olmadı; çünkü yorgundum. Doğanşehir'den gelmiştim ben. Oradan gelmiştim, yorgundum, nöbetçi suba­yıyla çay içiyorduk. O alay komutanım sordu "Yaşar Ercan " deyince durdu. Yaşar Ercan diirüst bir adam çünkü "Görü­şecektik" falan dedi, ben anladım tiplerini görünce başka bir düzen diye. Yan taraftan telefon ettim, komutanım böyle böyle 3 kişi geldi. "Bana bak, Yeşil buraya gelecek, oysa bilmem ne yap yap mazeret uydur, gönder, sen de kaç oradan " dedi. Beni çok severdi; çünkü halen görüşiiriim.

Y. Topçu: Peki, bunun özel timle ilişkiyi nasıl ilişki kur­duğuna dair bir bilginiz var mı? Yani, polisle her gittiği yerde jandarmayla bu derece içli dışlı nasıl olur? Tanımak başka, jandarma veya polisin her tanıdığını içine alıp onunla beraber eylem yapmaya yahut da onun eylemlerine arka çıkmaya falan böyle bir şey içerisinde mi, böyle bir fikrin, böyle bir düşüncenin içerisinde mi?

H. Oğuz: Değil Şimdi, şöyle bir şey; ben sizi tanıyorum, diyorum ki Fikri Bey 'e, Yaşar Bey gelecek böyle böyle, bizim arkadaşımız, evveliyatımız var, sen fazla soru sorma ona diyorum ve sizi gönderiyorum Yaşar Bey'e. Sonra Fikri Beyle karşılaştığımız zaman diyorum ki bana bak, böyle böyle bir olayımız olmuştu, bizim icraatımız, senin haberin olsun, ona göre dikkat et diyorum. Fikri Bey 'le beraber aynı icraata girmese bile anlatıyor. Fikri Bey'den ayrıldıktan sonra Mehmet Bey 'in yanına gittiği zaman Fikri Bey'le beraber böyle bir icraatımız oldu, olmasa da bulaştırmış oluyor.

Y. Topçu: Şimdi, sevgili kardeşim, Yeşil dediğiniz adam, bize ulaşan bilgiler, basında medyada yer alaiı şekliyle bu ko­misyona gelen bilgiler, hariçten duyumlanmıza göre adeta gü­neydoğuyu kasıp kavurmuş, Malkaçoğlu gibi. Sonradan oradan çıkmış, İstanbul'a gelmiş . . .

H. Oğuz: Veli Küçük Kocaeli Alay Komutam olunca bir tarafa kaydı.

H. Dilekcan: Cem Erse ver, Suriye'ye gidip geliyordu dedi­niz.

Page 137: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

136 HAKANTÜRK

H. Oğuz: Cem Ersever'in karısı Suriyeliydi zaten. Suriye gizli servisiyle en son irtibata geçince ondan sonra tıklama olayı oldu, öldürme olayı oldu. Ondan sonra onu Jandarma Genel Komutanlığı dışladı. Cem Ersever bana göre bir vatan hainidir. Suriye Gizli Servisiyle irtibata geçiyor, ondan sonra buradan bir ona espiyonaj ve kontrespiyonaj diyoruz. Yani, bizim buradaki bilgileri götürüp Suriye'ye şey yapıyor. Beni, bu durumda Silahlı Kuvvetler dışlasa bile benim gidip Türkiye Cumhuriyetinin aleyhinde olan bilgileri oraya, Suriye'ye gö­türmem. Onun yaptığı olay o. Herkes diyor ki Cem Ersever yaramaz bir adam.

H. Dilekcan: Peki, bu Cem Ersever'in . . . H. Oğuz: 2 sene yedi, ondan sonra para tatlı gelince . . . H. Dilekcan: Veli Küçük'le bir bağlantısı olduğunu

söylemiş. H. Oğuz: Muhakkak var tabii . . . Veli Küçük tanır kendisini. H. Dilekcan: Benim kafam allak bullak oldu şimdi. H. Oğuz: Kafanız allak bullak olmasın. Ben s aydır sürekli

olarak . . . Ben 20 senedir devleti korudum, şimdi kendimi ko­rumaya çalışıyorum.

H. Dilekcan: Ben bağlantı kuramıyorum. Y. Topçu: Veli Küçük'le ikisi aynı yerde bulundular mı?

Yani, Cem Ersever'in görev yaptığı yerde Veli Küçük komutan olarak bulundu mu?

H. Oğuz: Evet. Y. Topçu: Peki, bu Veli Küçük meselesine tekrar gelelim.

Siz dediniz ki, orayı biraz açmanızı rica ediyorum. Kendisi Kocaeli'ne geldi. Kocaeli'nde albaydı sanıyorum.

H. Oğuz: Bir ara bir soruşturma geçirdi. Zaten, şu anda Yaşar bey orada iki tetikçi şu anda geziyor, Hendek'te. ı 'er milyara tetik çeken adamlar geziyor.

Y. Topçu: Orada bir sürü faili meçhul cinayetler oldu. Koca­eli, Adapazarı, Sapanca, o civarda bir sürü cinayetler oldu, faili meçhul kaldı. Veli Küçük geldikten sonra çoğaldı dediniz, bil­giniz var mı? Nedir mesele?

Page 138: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 137

H. Oğuz: Hayır, ben şöyle takip ediyorum. Yani, bize değerlendinneler gelir her yıl sonunda. İşte, şu ilde şu kadar yoklama kaçağı,faili meçhul falan değerlendirmeleri gelir. Bir önceki yıl da gelir. O istatistiki bilgilerden biz de bir takip ediyoruz zaten.

Y. Topçu: Takip ediyorsunuz da, Veli Küçük'ün gelmesiyle çoğaldığını müşahede ettiğinize göre, Veli Küçük'iin bulunduğu yerlerde faili meçhuller çok mu oluyor. Daha önce de bulunduğu güneydoğuda mı çok olmuştu. Peki, Cem Ersever'le ilişkisi bu faili meçhuller sebebiyle mi yoğun olduğunu söylüyorsunuz?

H. Oğuz: Evet, vicdanen rahat olayım, öyle. Y. Topçu: Peki, bu konuda bir bilginiz var mı? Veli Küçük,

Yeşil'i iyi tanır mıydı? H. Oğuz: Herkes tanır. Y. Topçu: Herkes tanır başka. Şuradaki Bakkal Ahmet

Efendiyi herkes tanır da içlerinden bir tanesi samimidir. Hatta, bakarsınız bir tanesi ortağı çıkar. Belki bakkalda finansmanı vardır. Tanıması başka, bir de bu adamın şimdiye kadar böyle, adeta bir efsane anlatır gibi anlatılan olaylarında dahil olup olmadığına dair bir bilginiz var mı? Ya da onun etrafından yön­lendirildiğine dair bir bilginiz var mı?

H. Oğuz: Ben ona şöyle bir yamt vereyim: Yeşil, polisten ahldıktan sonra jandarmaya, JlTEM'e falan değil, jandar­maya atlıyor diyoruz biz yani, jandarmayla çahsmaya başla­dığı zaman, bunu bütün il jandarma komutanlıkları, bölük komutanları, karakol komutanlarıfalmı hepsi bilir: yani, onun faaliyet yaphğı . . .

Y. Topçu: Bile bile aldılar oraya diyorsunuz. H. Oğuz: Öyle tahmin ediyorum. Y. Topçu: Peki, şöyle söyleyeyim: Velt Küçük'ün Yeşil kod

adlı yahut Yeşil diye tanınan bu kişi, polisten özel timden jandarmaya Veli Küçük'ün bulunduğu yerde mi atladı?

H. Oğuz: Onu net bilmiyorum bak. Y. Topçu: Peki, bir soru daha soracaktım size. Dediniz ki

demin, Yeşil resmini gördükten sonra, Yeşil budur, doğrudur; fakat rütbesi Abdullah ·Çatlı'nın üzerindedir. Şimdi, rütbesi

Page 139: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANfÜRK

Abdullah Çatlı'nın üzerindeyse, o zaman Yeşilin Abdullah Çat­lı'yla ilişkisi var. Bir arada.

H. Oğuz: Evet. Y. Topçu: Peki, Veli Küçük Abdullah Çatlı'yı tanır mı? Bu

konuda bilginiz var mı? H. Oğuz: Onu bilmiyorum ben. Olabilir diye düşünüyo­

rum, çünkü şöyle söyleyeyim: Eski ülkücü kanattan askeriyede olanlar var mesela. Onlarında ülkücü ayaklanndan birbirle­rini savunduklarım biliyorum.

Y Topçu: Peki, Yeşilin, Abdullah Çatlı'yı tanıdığına gön H. Oğuz: Kesin tanır. Y. Topçu: Peki Sedat'ı? H. Oğuz: Sedat Bucak tanımaz mı? Çok iyi tanır. Y. Topçu: Peki, Korkut Ekenle bir ilişkisi olduğunu biliyor

musun? H. Oğuz: Korkut Ekeni çok iyi tanıyanlar var. Korkut

Eken 'le kesinlikle bir ilişkisi var Yeşilin. Y. Topçu: . Peki, başka o gruptan kimlerle olabilir? Mesela

İbrahim Şahin olabilir mi? H. Oğuz: İbrahim Şahin ufak kalır, İbrahim Şahin kim ki? Y. Topçu: Mehmet Ağar mı? H. Oğuz: Mehmet Ağar'a kadar dayanır; ama, "Mehmet

Ağar bu adamı öldürün " diye emir de vermiştir. Y. Topçu: Hayır, böyle bir şey söylemiyoruz. Başkan: Mehmet Ağarla ilişkisi olduğunu nereden biliyor­

sun? H. Oğuz: Bağlantıyı soruyor. Y Topçu: Bağlantıyı soruyorum. "Abdullah Çatlı'mn üze­

rinde" dedi. Abdullah Çatlı'nın üzerinde dediğine göre teşkilat şeması hakkında, o grup hakkında bir bilgisi var.

H. Dilekcan: Abdullah Çatlı'yı tanıyor musun? H. Oğuz: Tanımıyorum. Bunlar bilgi. Susurluk kazası oldu

dediklerinde, Çatlı yani ne Çatlılar var. Biz öyle konuşuyoruz,

Page 140: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 139

halen konuşuyoruz. Çatlı ne ki, Çatlı ufak, Yeşil çok önemli. Jandarmada özellikle Yeşil çok önemli.

M.B. İncetahtacı: Siz bunlan bana teyit eder misiniz: "biz bilgiye, belgeye dayanarak konuşuyorum" der misiniz?

H. Oğuz: Ben bilgiye dayanarak konuşuyorum. Bakın, bi­raz evvel 200 bin mark dediğimde siz de çıkardınız, gördüğüm şey.

M.B. İncetahtacı: Bir şema çizmeye çalışıyorsunuz şu an­da.

H. Oğuz: Tasarladığım kadarıyla. Y. Topçu: Ben de oradan sordum zaten. Şemayı biliyorum. H. Oğuz: Yeşil daha önceden faaliyet içerisinde olan bir

insan, Abdullah Çatlı daha sonra faaliyete katılan bir insan. Başkan: Peki ikisinin arasında bir irtibatın olduğunu nere­

den biliyorsun. Yani gördün mü? Y. Topçu: Bilgin var mı bu konuda? H. Oğuz: Yeşili genelde bu tip işlerde kullandıklarını bili­

yorum. Mesela ben göreve girdiğimde 8-ıo sene sonra Yeşil'i duymuştum. Yani; Yeşil, Yeşil . . .

Başkan: Nerede kullanıldığını? H. Oğuz: Jandarmada kullanıldığını. Önce polis kullandı. Y. Topçu: Siz beni dinlemediniz, ben bir devam edeyim is-

terseniz. H. Oğuz: Polisten dışlandıktan sonrajandarmaya atlıyor. Y. Topçu: Dedim ki, Abdullah Çatlı'nın üzerinde dediğinize

göre sizin bunun şeması konusunda bilginiz var. O halde Korkut Eken tanır mı; çok iyi tanır. Abdullah Çatlı çok iyi tanır. Şimdi, dedi ki, "Özel Timdeki ilişkisi İbrahim Şahifıden daha yuka­rılarda. " Söyle o zaman dedim. Ağar'a gider dedi. Yeşil Özel Tim'le olan ilişkisi. Peki, o zaman, bilgileriniz ışığında şunu sorayım: Yeşil'in faaliyetlerinde yasadışı . . .

H. Oğuz: Cinnah caddesinde buluştukları, önce kumarha­ne demişlerdi, birahane gibi bir yeri olduğunu .. .

Y. Topçu: Hayır, Yeşil'le buluşan kim? Kumarhane veyahut kahvehanede?

Page 141: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

140 HAKANTÜRK

il. Oğuz: Onları bilmiyorum, Yeşil'le orada buluştuklarını biliyorum.

Y. Topçu: Kimin? H. Oğuz: Bu tiir işlerde olanları, Yeşili tanıyan kişilerin

buluşma yerlerinin orası olduğunu biliyorum. Y. Topçu: Bir daha söyleyin orayı. H. Oğuz: Yeşilin buluşma yerinin Cinnah caddesinde bir

kumarhane veya birahane olarak, o tür /zerkesin giremeyeceği bir yerinin olduğunu ve orada buluşmaların yapıldığını, konuşmaların yapıldığım . . .

Y. Topçu: Bir büro olmasın burası? H. Oğuz: Olabilir, bilemiyorum. Cinnah caddesinde oldu­

ğunu kesin biliyorum. Başkan: Nereden biliyorsun sen? H. Oğuz: İstihbarat kaynaklarından, bizimle konuşulan­

lardan efendim. Y Topçu: Ben Abdullah Çatlı'yı şahsen tanımam, ama

Yeşil'le ilişkili olduğunu istihbarat kaynaklarından biliyorum. H. Dilekcan: Bu olay olana kadar Abdullah Çatlı'nın ismini

duymuş muydunuz? H. Oğuz: Duymamıştım. M. Yılbaş: Sayın Bakanım, sorgulamanızı izleyebilmemiz

için istihbarat kaynaklan, hangi istihbarat kaynakları? .. Yararlı olur.

Y Topçu: Sorayım efendim, memnuniyetle. Sayın milletve­kili, değerli valim diyor ki "hangi istihbarat kaynaklarından biliyor bu bilgileri?"

il. Oğuz: Bizim Jandarma Genel Komutanlığından şu anda görevde olan istihbaratçı, istihbaratta çalışan samimi olduğum arkadaşlarla konuştuğumuz konular bunlar. Yüzyüze konuştuğumuz şeyler bunlar. Zaman zaman, bu olaylar çıkmadan da gündeme geliyordu. Yeşil, Diyarbakır 'dcı bir iş yapılıyorsa Yeşilin işidir.

Y Topçu: Yeşil'in olaylarına dair, yürüttüğü olaylara dair bu istihbarat kaynaklarına bilgi olabilir. Şimdi, biz, burada bir

Page 142: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ?

özel yere döndük, sizin· Abdullah Çath'nın üzerinde dediğimiz bilgi de bu kaynaklara mı dayanıyor?

H. Oğuz: Abdullah Çatlıyı ben hiç tanımam. Yalnız Çatlı piyasaya çıkmadan önce Yeşil çok yüksek konumda olan bir insan demek istiyorum ben, anlatamıyorum herhalde. Yeşil, bu

faaliyetin içerisinde olan bir insan diyorum ben. Y Topçu: Tamam, Abdullah Çath'nın üzerinde, Korkut

Eken'le ilişkili olduğu, Sayın Ağar'a kadar uzanan bir ilişki bağı bulunduğunu siz, bu istihbarat kaynaklarından, demin bahset­tiğiniz Jandarma Genel Komutanhğı'ndaki istihbarat kaynak larından mı öğrendiniz?

H. Oğuz: Genellikle arkadaşlarla değerlendirmelerde . . . Başkan: Bu kaynaklar yazılı kaynaklar mı, şifahi kaynaklar

mı? H. Oğuz: Şifahi, bilgi yani. Genellikle arkadaşlarla değer­

lendirmelerde. S. Pişkinsüt: Alınan istihbari bilgi yazılı olarak veya sözlü

olarak başka yere iletilmiyor mu? H. Oğuz: Hayır, ben şöyle söyleyeyim: İstihbarat toplantısı

yapılmadan önce bir değerlendirme yapılır. Niye? Emniyet is­tihbaratta ben sorguda olduğum zaman, çalıştığım siire içe­risinde bir değerlendinne yapılıyordu. Kim ne konuşacak? Vali­nin yapacağı toplantı veya ikinci Orduya gidiyorduk mesela.

Y. Topçu: Peki, bir şey daha söylediniz, dediniz ki 'Veli Küçük bir soruşturma geçirdi" Konusu neydi? Bu güneydoğuyla mı ilgiliydi?

H. Oğuz: Bilmiyorum, olabilir. Kocaeli Alay Komutanıy­ken birkaç soruşturma geçirdi hiçbir yere aksettirilmedi daha sonra aklandığını duydum. ....

Y. Topçu: O olaydan dolayı aklandığını duydunuz. Peki, şimdi ben tekrar oraya dönmek istiyorum. Bu Yeşil'in Özel Tim'­le olan bağlantıları yahut Özel Tim'in içerisinde, Özel Tim'le birlikte olduğu dönem içerisinde güneydoğuda faili meçhul cinayetlerden, özellikle bazı isimler zikrediliyor işte, Cantürk gibi o türden şeyler. Bu olaylarla bir ilişkisi olduğuna dair bir bilginiz var mı?

Page 143: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

142 HAKANTÜRK

H. Oğuz: Bilgim yok. Yalnız, Yeşil kişilere çok yaklaşabi­len . . . Kürtçe biliyor, Kürtçe bildiği için çok yakın tav/ayabilen, paraysa para . . .

Y. Topçu: Peki, Yeşil hiç tutuklandı mı? H. Oğuz: Tutuklandıysa Elazığ Emniyeti tarafından tutuk­

lanmış olabilir; çünkü, soruşturmayı onlar yapmıştır. Y. Topçu: Peki, oradan nasıl kurtuldu? H. Oğuz: Onu bilemiyorum. Şimdi şöyle: Ben, hatta o

dosyayı bile alabilmeyi düşünüyorum da bilemiyorum. Şu an­da yapılan soruşturmada herkesin kaydı vardır. Bilgisayarda kaydı olduğuna göre, dosyası da vardır.

Y. Topçu: Peki, bugün Yeşilin halen tutuklanmamış olma-sını bu kadar itham altındayken, onu neye bağlıyorsun?

H. Oğuz: Korunduğuna bağlıyorum. Y. Topçu: Kim koruyor sizce? H. Oğuz: Valla onu tanımayan istihbarat birimi yok. Em­

niyet de tanır Yakalanmaz. MİTi de tanır, Jandarması da tanır.

Y Topçu: O zaman şöyle mi düşünmek lazım: Yeşil yaka­landığı zaman birçok kişinin yaptığı işler ortaya çıkmış olacak yani, konuşma korkusu gibi. Konuşur, anlatır, birçok kişiyle ilgili şeyler ortaya çıkar, hadise büyür, böyle mi yorumlu­yorsunuz olayı?

H. Oğuz: Yeşil konuşursa . . . Y. Topçu: O zaman öldürürler. Yeşili tanıdıklanna göre.

Daha kolay, konuşmaması için, değil mi? . . H. Oğuz: Yeşilin başından geçenleri başkalanna anlattığı

da var. Yani, Yeşil öldürülse yarın Yeşilin çıkıp birinin onu anlatabilecek konumu da var. Yeşil çıkıp anlatırsa bilmiyo­rum; ama, herkesin kafası karışacağı gibi çok değişik olaylar olur.

Y. Topçu: Ben söylediklerinizle tam aydınlanamadım. H. Oğuz: Bana göre bir iç savaş çıkar. Yeşil çıkar konu­

şursa . . . Yalan değil bu. Y. Topçu: Çok olay olur demeye getiriyorsunuz, değil mi?

Page 144: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 143

H. Oğuz: İnfazlar başlar, suikastlar başlar. Bir iç savaş gibi olur. Gerçekten öyle yani.

Y Topçu: Peki, Yeşil'in Türkiye'de olup olmadığını biliyor musunuz?

H. Oğuz: Uç gün önce İstanbul'daydı. Y Topçu: Nereden biliyorsunuz? H. Oğuz: MİT'e çalışıyor. (Gülüşmeler) Peki, sorgulama

sebebi ne? Onu biliyor musunuz? H. Oğuz: Şimdi, bu İsmail Akkol olayım biliyor musunuz?

İsmail Akkol'u sözde Yeşil teslim etti. Sabancı suikastinde. DTKPC'ci olan, MİT'e teslim etti. O Suriye 'ye gidip geliyor ya devamlı, gitti pat onu aldı oradan, getirip teslim etti.

Y. Topçu: Bu bilginizin kaynağı sağlam mı? H. Oğuz: Sağlam da konuşmuyor hiç kimse. Genel Komu­

tanlıkta herkes biliyor. Y. Topçu: Peki, Sabancı cinayetinin tetikçisi olduğu söyle­

nen kişinin yerini o tespit etti, sonra . . . Başkan: Yeşil'in bununla alakası var mı? H. Oğuz: Ben diyorum ki, Yeşil Suriye gizli servisiyle bağ­

lantılı. Bu çok önemli bir bilgi. Cem Ersever'in karısı Suriyeli. Cem Ersever'le beraber Su­

riye'ye çok gidip geldi. Birisi çıksın desin ki, arkadaş, biz İstanbul'daki şu Ermeni'ye bu altım sattık. Cem Ersever'in silahı yok, kimliği sadece. Bir sürü parası vardı, şimdi hiç parası yok.

Başkan: Bir de dedin ki, işte "Yeşil en üstte, Çatlı onun altında onun üstünde Korkut Eren . . . "

H. Oğuz: Çatlı deşifre olmamış bir irrsan. Başkan: "Bunu istihbarat kaynaklarından öğrendim" de­

din, istihbarat kaynaklan, istihbaratı netleştirmeden evvel bir araya geliriz, konuşuruz kimin ne yapacağını. . .

Peki, bunu hiçbir makama yazılı hale getirip de veya sözlü olarak. .. Diyelim ki, siz bir astsubaysınız, bu değerlendirmeyi nereye bildiriyorsunuz?

Page 145: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

I IAKANTÜRK

H. Oğuz: Yakın a;nirine bildirir. Şube müdürüne bildirilir. Başka yere ulaşmaz.

Başkan: Peki, bildirdiniz mi veya o kişiler bildirmiş mi? Şöyle bir yapılanma var mı?

H. Oğuz: Zaten, özür. dilerim efendim, benim basımdaki istihbarat şube müdürü Yeşili kesinlikle tanır, tanımayan ol­maz. Yeşilin konumu böyle böyle oldu yine konuşulur. Yani, Yeşil taze bilgiymiş gibi konuşulmaz. "Yeşille ilgili böyle böyle bir şey geldi komutanım haberiniz var mı?" denir. Çiinkü, Yeşil eski. Ne zaman: Cem Ersever olayından sonra deşifre oldu. Ben mesela biliyordum Yeşili. Jandarma Teşkilatmdaydım. 25 sene­lik askerim ben. 20 senelik bir astsubayım. Diyarbakır'da çalışt1m. Kars 'ta, Malatya 'da çalıştım, biliyorum. Yani, bir tek Yeşil kod ad. Bazıları diyor ki "albay" Albay Diyarbakır'da Yeşil ve de net o Yeşil; ama onu da vermezler; çünkü bütün istihbarat birimleri . . .

Aslında, istihbarat birimleri bu tür şaibeleri ortadan kaldır­mak için bilgi ve belgeleri komisyona getirmiş olsa, siz hiç uğ­raşmazsınız. Dosyalan dürüstçe getirseler, deseler ki, Yeşil şu markı şundan aldı şu gönderdi. Buyurun, A belgesi dese; var yahu, kayıtlar hepsi var.

Başkan: Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederiz. HERŞEYİ ASKERDEN BEKLEMEK

Astsubay Hüseyin Oğuz'un bu ifadesi sonucu o tarihlerde hükümet olanlar ne yaptı dersiniz? .. Tabii ki hiçbir şey .. . Çünkü minareyi çalanlar çoktan kılıfını hazırlayarak yaptıklan yan­larına kar kaldı. Daha sonra ki günlerde ise Türkiye genelinde iyi niyetli birileri bir şeyler yapmaya kalktıysa da bir sonuç elde edemediler. Okuyuculanmla karşılaştığımda hep bana soruyor­lar: "Türkiye Nereye Gidiyor? .. Bu ülken i n hali ne olacak? .. Bizleri bu hale kimler getirdi?.. . Ordumuz bu gidişe neden "DUR " demiyor? . . . Unutmamak gerekir ki, ülkemiz demokrasi ile yönetilmekte. Eğer bu ülkede yanlış giden bir şeyler var ise, vatandaş olarak bizler nedenlerini sorgulamalıyız. İşin kolayına kaçarak, başımız her sıkıştığında Türk Silahlı Kuvvetlerinden gelip düzeltmesini bekleriz. Müdahale yapılıp da işler tekrar ra­yına oturdu mu, ordu mensuplanmızı suçlayanlann karşısında sessizce dururuz. Avrupa Birliği veya Amerika Birleşik Devlet­leri ülkem insanlanna "gelin dese" Türkiye'nin yüzde 9o'ı

Page 146: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 145

sonunu düşünmeden koşarak gider. Geçenlerde ışı gırgınna birileri büyük gazetelerden birisine ''Amerika Ajan Arıyor" diye ilan vermişti. O ilana inanıp kimlerin aradığını ve kendilerinden istenen her şeyi yaptıklannı biliyor musunuz? .. Türkiye'yi bu hallere düşürenlere lanet olsun . . .

VATAN SATILMAZ

Bu güzelim ülkeyi parçalayıp yok etmek isteyenler uzun vadeli yaptıklan planlannı adım adım gerçekleştirirlerken kendilerine destek olacak ve kendi düşüncelerini savunacak sözde aydınlardan oluşan bir ordu yaratıldığını birçok iyi niyetli insanımız görememektedir. Bu sahte kahramanlann sözlerinin dinlenmesi için önce onları içlerinden çıktıkları topluma kabul ettirmek düşüncesiyle onların iplerini ellerinde tutanlar kont­rollerindeki medya aracılığıyla onları sürekli gündemle tutmak­tadırlar. Konuyu biraz daha açmam gerekirse, daha düne kadar hiç kimsenin tanımadığı bir gazeteci bakıyorsunuz Türkiye'nin en düşkündür. Amerikan askerleri Irak'a girdiğinde bazı kanı bozuk Iraklılar, ülkelerini işgale gelenlerin ellerini öpüyorlardı. Çünkü onlar Amerikalıların gerçek yüzlerini henüz bilmemek­teydiler. Bugün ise o beğenmedikleri Saddam'ı mumla aramak­tadırlar. Yabancı kültür mühendisleri yıllardan beri Türkiye'de bizim milletimiz üzerinde çalışarak insanlarımıza ülkemizde vatanseverliğin büyük bir suç olduğunu, ulusalcılığı öcü gibi göstererek toprak satımının hiçbir kötü tarafı ölmadığını beyinlere işlemektedirler. Yabancılara toprak satımına karşı olan, Avrupa Birliği Ülkelere veya en büyük müttefikimiz olarak görünen Amerika'ya ,alkış tutmuyorsanız belli çıkar çevrelerin işlerine çomak sokuyorsunuz demektir, iş böyle olunca da, satılmışlar elbirliğiyle size karşı cephe alarak, her konuda yolunuzu kesmek için bütün güçleriyle gizli ve açık bir savaşa girerler. Türk insanı iı;,in değerli olan her şeyi onlar çoktan gözden çıkarmışlardır. Ulkem insanlarını birl;>ir ne bağlayan her ne varsa, tek tek yok ettiler.

1071'den beri Hıristiyan dünyası bizi bu topraklardan söküp atmak için yüzlerce yıl önce ne gibi planlar yapıyorduysa, bugün de aynı planlarını çok daha geliştirerek uygulamaya koymak­tadırlar. Türklerin Anadolu'ya yerleşmesini Avrupalılar hiçbir zaman hazmedememişti. Şimdi onlara birde dünyaya hükmet­mek isteyen Amerika katıldı. Ne acıdır ki, ABD Türk milletine yılları büyük dost ve müttefik olarak bizim seçilmiş ve atan-

Page 147: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK

mışlanmız tarafından bize yutturulmuştur. Kurt'tan post, gavurdan da hiç dost olur mu? .. Unutmayın ki zehir hep altın kupalarda sunulur. Daha önce ki kitaplanmda belgeleriyle Avrupa ve Amerika'nın Osmanlı döneminde olsun, cumhuriyet döneminde olsun biz Türkler üzerinde nasıl sinsice oyunlar kurduklarını açıkladığımdan burada tekrarına girmeyeceğim. Bu konuya ilgi duyan okuyucularım için: Amerikan impara­torluğu / Amerika'nın Hedefindeki Ülkeler / Büyük Oyun, gibi kitaplarımı tavsiye ederim. Dikkat ettiniz mi? 30 Ağustos 2006'dan itibaren Genelkurmay Başkanı olacak olan Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ı yıpratarak önünü kesmek için*her türlü yola başvurdular ama muvaffak olamadılar. 28 Temmuz 2006'da ART Televizyonunda yapılmakta olan Gündeme dair 1V progra­mına çıktığımda üç buçuk saat boyunca telefonlar kilitlendi. Çünkü o programı yapan Nuriye Atabey hanımefendi dersine iyi çalışmış olduğundan, yönettiği sorular ise Yaşar Büyükanıt Pa­şamdan, Ortadoğu'nun bugünü ve geleceği, Derin Devlet ve Kim Bu Yeşil gibi oldukça hassas olan konulan içermekteydi. İzleyi­cilerden gelen mesajlardan bazılan benim ve Nuriye Atabey ha­nımın dikkatli olmamızı çünkü bu ülkede bizim gibileri ya kur­şunla veya trafik kazasıyla öldürdüklerini vurgulamaktaydı.

Şimdi sıkı durun; Ben programın bitimine birkaç dakika kala canlı yayında "Programı bitirdikten sonra İstanbul'a araba­mızla döneceğimi" söyledim. Ama biz o gece dönmeyip Anka­ra'da kalarak ertesi günü İstanbul'a hareket ettik. Fakat prog­ramı yapan Nuriye Atabey, kendi arabasıyla kardeşini, yeğe­ninin ve çocuğunu alarak Mersin'e tatile giderken büyük bir trafik kazası geçirdi ve kendilerine ters yoldan gelerek çarpan­lara hiçbir şey olmazken, Nuriye Atabey'in arabası hurdaya çıkıyor. İçindekiler ise yaralanıyor. Acaba bu da bir tesadüf mü? .. Çünkü ben bu ülkede yolda giderken başıma yıldınm dahi düşse onun tesadüf olmadığını kabul edenlerdenim, insanlar bazen bilmeden de başkalarına hizmet etmektedirler. Ben bu tür konularda farklı düşündüğümden ölümüm ne kadar tabi görü­nürse görünsün geniş kapsamlı bir araştırma yapılması için ge­rekli tedbirleri aldım. Ben ölümü dost gibi görenlerden oldu­ğumdan bugüne kadar korkusuzca 7o'e yakın kitap yazdım. Bana verilen lakaplardan birisi de "Yazarların Deli Yüreğidir" . . . Çünkü ölümden korkacak ne var? Azrail de olsa gelen Melek değil mi? Özellikle son 35 - 40 yılda Türkleri sadece Avrupa' dan değil Anadolu'dan da atabilmek için planlı ve programlı çalış-

Page 148: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 147

malar sürdürülmektedir. Bu tür ihanet çalışması yapan yabancıların en büyük destekçileri içimizdeki Türk kimliği taşı­yan, fakat kanlan bozuk ne idüğü belirsiz işbirlikçileridir. Os­manlı devletinin parçalanmasıyla birlikte Türk düşmanlarının belli projeleri gerçekleşti. Fakat bu onlar için yeterli değildi. Onların gayeleri biz Türk milletini tamamen yok etmek olduğu için çalışmalarını sürdürmekteler. Biz Türk milleti olarak bu ve benzeri faaliyetlerde bulunan gizli elleri tespit edip, kırmamız gerekir. Unutmayalım ki bu vatandan başka gidecek bir yerimiz yok. Bunun bilincinde olarak ülkemize sahip çıkalım.

Bu ülke, medyasından çektiği kadar hiçbir şeyden çekme­miştir. Susurluk kazası olduğunda milletimizi Abdullah Çatlı ve diğerleriyle yıllarca meşgul ederlerken birileri bu ülkeyi soyup soğana çevirdi. Susurluk olayı biraz eskiyince bu defa halkımızı Ülkücü Çeteler diye kendi uydurdukları şeylerle meşgul etmeye başladılar. o da bitince, Yeşil Öldü Mü - Yaşıyor Mu? .. Diye sür­manşet haberler yapmaya başladılar. Peki bütün bunlar yapılır­ken kendi aralarında neler konuşmaktaydılar gelin benim yıllar önce ele geçirdiğim o konuşmaların CD'lerini birlikte değer­lendirmeden iyiler ve kötüleri analiz edelim. Biliyorum, çoğunuz iyi insanlarsınız. Bu yüzden hep kötüler kazanıyor zaten. Birçok kötü, hatta alçak tanıdım. Çoğu bulundukları mevki veya makamı korkmadan suiistimal eden, elindeki imkanları kendisi ve avenesi için kullananların insan olmadıkları halde insan demek zorunda olduğumuz kimselerdi. Hiç birinde çekingen bir ruh haline rastlamadım, iyi olmak için kimseye kötülük yapma­mak yeterlidir. Fakat kötüler öylesine organize olmuşlar ki, iyi kötü karşısında çaresizdir. Filmlerde bile iyi, kötüleşmeden kötünün hakkından gelemez. Yeminini bozar ve kavgaya girer. Oysa kavga kötünün mesleğidir asıl. İyiler herkese acır, kimseye zarar vermemek için elinden gelen her şeyi yapar! Babalarımız iyi insanlardı ve bize de iyi olmamızı öğütlediler. Biz de iyi insan olmak için belli bir çaba göstermekleyiz. Ve .çocuklarımıza aynı güzel şeyleri öğütlüyoruz. Yaşadığımız bütün olumsuzluklara rağmen ümidimizi kaybetmeden, kötülere karşı savaşımızı sür­dürmeliyiz. İsmet İnönü'nün dediği gibi; ''Namuslu insanların­da sesi, namussuzlann sesi kadar gür çıkmalıdır. "

TÜRKİYE'NİN MEDYA PATRONLARI Türkiye'de medyanın gücünü artık sokaktaki adam dahi

biliyor. Hükümetleri deviren, memlekette ihtilal yapılması için

Page 149: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK

sürekli değişik haberler üreten medya mensupları ve onların sırtını sıvazlayan patronların varlığını bilmeyen yoktur bu ülkede. Kitabı bitirirken birkaç kitap daha çıkacak malzeme arttı, işte onların içinden Aydın Doğan ile Cem Uzan'in yaptığı görüşmelerin teyp kayıtlarının nokta ve virgülüne dokunmadan buraya alınmasında yarar var:

CEM UZAN'IN AYDİN DOGAN İLE 2001 YILINDA YAPTIGI VE CEBİNE KOYDUGU CİHAZLA GİZLİCE

KAYDETIİGİ GÖRÜŞMENİN ORİJİNAL METNİ (Ş 2 no. : 37 üzerinde el ı yazan cd Aydın Doğan Cem Uzan

görüşmesi anlaşıldığı kadanyla görüşme bir odada geçiyor, ci­hazla gizli ses kaydı yapılmış)

C.Uzan: Ne olacak şimdi Aydın Bey? A.Doğan: Valla şimdi olan . . . . . . 22 yaşında . . . Mecidiyeköy Vergi Dairesi'ne kendi adıma kaydoldum . . . 43 yılda 58

devalüasyonu gördüm, 60 ihtilalindeki o sıkıntıları gördüm ondan sonra Bülent Bey 70 devalüasyonunu, Bülent Bey karne kullanımını, bilmem gaz yok, tuz yok o dönemi gördüm . . . 8o'de 24 Ocak'ı gördüm, Tansu Çiller . . . bu kriz mi ne olduğu belli değil, her zaman Türkiye'de bir kriz olur.

C. Uzan: 3 ay, 5 ay. A.Doğan: 5 ay ondan sonra bir belirlilik başlar, ufak ufak

kıpırdar, büyüme başlar bilmem ne yapar şimdi bu kasımda vurdu, bekliyoruz şimdi böyle bir düzelecek, şubatta bekli­yorduk doğrusu, ondan bekliyorduk ki. . . her gün her sabah kalkıp dolar bugün kaç para oldu ondan sonra sildim kafamdan yani dolar kaç para olur mu yani Türkiye'nin %8o'inin çok büyük gördükleriniz de dahil % 9o'ının eğer bu kriz böyle devam ederse ki öyle görünüyor bu krizin altından kalkabile-ceğini sanmıyorum . . . Devlet bunun altında kalır .. .

C.Uzan: Ne olacak sanki ıo tane daha banka . . . 20 tane daha banka.

A.Doğan: . . . Burada . . . Benim tahminimce ayaklar baş olsun, başlar ayak olsun öyle olacak Türkiye'de.. . Enflasyon aşağı inecek. .. yabancılann parası ödensin. . . Yılbaşına kadar bankacılık sisteminin ne olduysa . . .

Page 150: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 149

C.Uzan: Şimdi IMF tabii şey diye bakıyor X bir bankanın alacağı var. X bir bankasının A bankasından alacağı var, ülkede. Kitabı bitirirken birkaç kitap daha çıkacak malzeme arttı, işte onlann içinden Aydın Doğan ile Cem Uzan'ın yaptığı görüşmelerin teyp kayıtlarının nokta ve virgülüne dokunmadan buraya alınmasında yarar var:

Türkiye'de ha ne oluyor . . . Alamayacak. .. Ne yapacak bankayı İngiliz hükümeti, Amerikan hükümeti cebinden yardım edip o bankaya . . . Amerikan hükümeti IMF vasıtasıyla Türkiye'ye dönü­yor krediyi, Türkiye'den o şirkete ödeniyor biz senle baş başa kaldık şimdi diyor. İşin özü ve gerçeği bu.

A.Doğan: Şimdi Garanti �ankası'nın İtalyan vazgeçi filan deniyor, Italyanlar vazgeçmedi ltalyanlar . . .

C.Uzan: . . . olacak. A.Doğan: 700 milyon dolar . . . toplam . . . bana diyorlar bitti,

bitmedi daha alacak da ama olmayacaksa olmuyor . . . öyle bir fiyat.. . BDDK'dan yüksek para alacaklar . . . ben alacağım dediğim için söylüyorum . . . dedim ki, ben Halit Cıngılhoğlu için dedim yani kendim için değil dedim ki kardeşim biz size 400 milyon kadar verelim şeye şimdi bu bankaya 400 milyon dolar özkay­nak. .. 400 milyon dolar vereceğiz . . . kağıtlara da I milyar dolar kağıt parası ama bu kağıtlar bize bilmem teknik tabiriyle . . . kağıt diyorlar. . . şey dedi ki, ben dedi hiçbir kredi kabul etmem, krizden çıktım ahi. . .

C. Uzan: Sizinkilere de bizimkilere de. /

A.Doğan: Senin kredin de, benim kredim de işlemsiz kredi kabul etmem dedi. . . iki, içeriye 500 milyon dolarlık kağıt alının, dedim, başka kağıt almam dedi sadece bireysel krediler yani tüketici kredileri filan . . . çok basit bir vaka. Birinci sene 50 mil­yon, ikinci sene 50 milyon, 3 sene 50 milyon dolar işte olay bu.

"\.

C.Uzan: Niye? A.Doğan: Evet yaptı da. C.Uzan: Yaptı, yaptığının ertesi günü Mehmet Ali aradı dedi

ki: Bedavaya veriyoruz. Mehmet Ali'ye bir şey söyledim, dedim ki, siz diyorsunuz ki, ben söz veririm sözümden caymanı şimdi ben dün akşam bu adama söz verdim, anlaşma yaptık, şimdi bu

Page 151: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

150 HAKANTÜRK

adamlar ertesi gunu bana gelip ben. . . dedi. Aaaa adam ... biliyordu sizinkiler de biraz gaza getirdi...

A.Doğan: ... ben bunu düşüneyim dedim . . . C.Uzan: Üç gün, beş gün. A.Doğan: . . . koskoca . . . ama şunu biliyorum ben yaptı . . . boz­

du şimdi ben yapsam, gaza getirsem . . . bundan sonra 65 yaşın­dan sonra onun için de toprak karar verir . . .

C. Uzan: Şimdi Mehmet Ali şey yapmıştı, söylemişti te­lefonda siz de daha önce söylemiştiniz zaten. . . şimdi 2 milyar daha önce sizin söylediğiniz bankalan ucuza kapatabilme operasyonuna benzer operasyonlar. Konu işte bu. Sizin 2 milyar dolarlık borcunuz var mı? . .

A.Doğan: Var. C. Uzan: 8 sene vadeli bu sene vadesi gelen paralar, bu sene

vadesi gelen parayı ödeyebildi mi, hayır ödeyemedi. 6oo'den 15oo'e çıkan dolarda siz ödeyebildiniz mi?

A.Doğan: Ödeyemedik. C.Uzan: Kimse ödeyemedi ha . . . gel... şunu .. . 2002'den

itibaren . . . başka bir şey yok nitekim daha açılmış bir tane dava yok ya sizin alacağınız varsa ben de size ödemiyorsam ya oturur konuşuruz bir noktaya geliriz, bakarsınız anlaşıp alabiliyor musunuz, alamıyorsanız da ne yaparsanız . . . ne yapacak başka adamın.. . hali yok ya yok. . . Şimdi bunlar bir sindirme taktiği içindeler bu sindirme taktiğinde de Türkiye'de .. . bulunuyorlar yani Fatih Altaylı yazıyor ay ay bir buçuk aydır . . . aynı haberi aşağıdan yukanya, yukandan aşağıya, sağdan sola yazıyorlar . . .

A.Doğan: Ben diyorum ki, bana da öyle diyorlar . . . bana di­yorlar ki . . . Reutar yazıyor, Focus yazdı . . . yazdı yani dükkana dış muhabirler bunları getiriyor.

C.Uzan: Abi ama bi dakika. Tabii tabii Fatih Altaylı yazdı da niye bunu kaynak gösteriyor şimdi bu operasyon, bu operasyon tamamen kol operasyonu. Mehmet Ali'yle de görüşmüşler kol operasyonu.

A.Doğan: Türkiye'de görüşmediği adam kalmamış.

Page 152: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 151

C.Uzan: Normal görüşmüşler canım, sen ne diyorsun . . . bu-rada mütevazi işimiz var, kendine göre bir yaşamımız var .. . her şeyiyle ortada.

A.Doğan: . . . bunu şunun için anlatıyorum. Erol'un bankası için bir şeyler alacaklar, BDDK'dan üstüne para alacaklar . . . Erol bir yardımlaşma şeyi aldı onu da herhalde susturmak için .. . yani bankacılık sistemi bunun içinde Yapı Kredi de var, bunun içinde Ak.bank da var, bunun içinde iş Bankası da var, bankacılık siste­mi çok yakın gelecekte de Malezya'ya dönebilir. Malezya'da 5 tane büyük bankanın. . . şimdi mesela Deutsche Bank'ta şey de bekliyor bir tanesini kapayım ama diyor .. .

C.Uzan: Yapı Kredi'yi, İş'i, Dış'ı, Ak'ı, onlardan birini kapa­yım diyor, peki ne olacak bu senaryoya ben katılıyorum, bu teşhislerin hepsine katılıyorum, bu teşhisler benim teşhisleri­min aynı.

A.Doğan: . . . kurtarmaya çalışacak . . . C.Uzan: İki tane şey bir yani sizin için de aynı şey geçerli,

bizim için de aynı şey geçerli, siz de iki şapka taşıyorsunuz, biz de iki şapka taşıyoruz, bir medya şapkası var, bir işadamı şapkası var.

A.Doğan: Tabii tabii. C.Uzan: Yani ikisi ayrı, siz ne görüyorsunuz bilmiyorum

medya şapkası olarak ama çok kötüye süratle gidişi görüyorum. A.Doğan: Benim bütün şirketlerim zarar ediyor şu anda . . .

geçen sene 15 trilyon. . . bu sene 2.5 trilyon . . . geçen sene Milliyet ı.5 trilyon kar etmiş, bu sene ıo trilyon zarar etmiş . . .

C.Uzan: Ne olacak peki?, hayır ben medyadayken medyanın hükümet ve ülke üstündeki yayın gücü olarak ne yapacağız, bugünkü kombinasyon götüremez bu işi yani.. .

A.Doğan: . . . yani bir sağlık kurumu olsun .. . yıpranmışlığı olsun.

C.Uzan: Ama işte onun için bu kriz uzadıkça uzuyor, git­tikçe gidiyor yani bir şey yok olaya çare bulmuyor, biz., ne günler geçirmiş insanız kalbin sıkışıyor, nefes nefese kalıyorsun, seni öldürmüyor ama nefes nefese kalıyorsun, yatak döşek yatıyorsun niye . . . olmadığı için.

Page 153: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

152 HAKANTÜRK

A.Doğan: . . . mesela medya .. . bir haber geçtiği zaman . . . daha yıkıcı muhalefet yapabilirler . . . bunlann fiillerini bozup . . . bunları katiyen . . . ama bunlar ters gibi geliyor bir taraftan diyorsun ki, demokrasi olsun . . .

C.Uzan: Yani tamam da bunlar kardeş şeyler . . . hiçbir şey Tayyip'i çarptırır gider yerine Abdullah Gül gelir, Ahmet Gül gelir, Mehmet Gül geliyor anlatabiliyor muyum, oraya o görüşte birisi gelip oturup . . .

A.Doğan: Ama Tayyip geldiği zaman da . . . C.Uzan: Kurtulmayacağına hemfikirim ama bu yaşadığımız

süreç var ya daha kötüye gidecek, benim endişem o yoksa benim ne Ali'yle, ne Ahmet'le, ne Mehmet'le hiçbir şahsi sorunum yok çünkü.. . dediği gibi dört dörtlük olsaydı. . . kim gelirse gelsin bana ne ya. Ben devletten ihale almıyorum, bilmem ne yapmıyorum yani . . .

A.Doğan: . . . olsa . . . ben senede 200 milyon dolar para kaza­nıyorum.. . ama affedersin. . . şu gözünü çıkaralım, demişler . . . komşu gözünü çıkaralım adamınkini de çıkarmış onunkini de çıkarmış. . . aklı başında bir adam Türkiye'ye. . . Türkiye'nin iyi olması yani bunlar . . . ama . . . daha aktif bir muhalefet yapılabi-lir . . . ama kim gelir . . . şimdi o boşlukta daha mı kötü olmuş . . . ama geçen gün dolar dolar çıkmış ısoo'e . . . 1450 dolar 13oo'ler­deydi daha altı ay önce 680 binlerdeydi.

C.Uzan: Yani şunun cevabını bulamıyorum, bir ülkede kriz olmuş yav kardeşim siz duruyorsunuz, kriz durmuyor ki yani şimdi 600 küsur binden gelmiş. . . ben sana söyleyeyim 2.5 altında kalamaz .. . 2 milyar dolar . . . şimdi ben sana desem ki ulan Motorola gel buraya.. . milyar dolar para almaya kalktın Türkiye'den ne oldu. Yani ben şunun için söyledim, 2 milyar dolarla oturup ediyor Merkez Bankası.

A.Doğan: Türkiye'nin bu sene döviz girdisi 13 milyar dolar .. . 15 milyar dolar şeyden geldi, diyorlar, IMF'den söyleye-yim . . . olduğum için hepsinden daha tedbirliyim. İki tane daha . . . ama diyor ki, adam ya bu dedikodu çıktı, çıktı ı6oo'lere halbuki Türkiye'de . . . yani neredeyse artık Türk parası maaş ödemelere kaldı onun için göreceksiniz diyor bu böyle .. .

C. Uzan: Kim bunu Derviş mi söylüyor? A.Doğan: Yok Derviş söylemiyor, Derviş'i ben . . .

Page 154: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ?

C. Uzan: Hayır hayır şunun için söylüyorum.

A.Doğan: Ama Derviş'ten gelebilir.

C.Uzan: Yani ha o kaynaklı, o kaynaklı o zaman.

153

A.Doğan: Ben Deıviş'i bir defa Rahmi Koç'un şeyinde gör­düm, o puşt geldiği zaman .. . tanıştırdılar işte . . . yani Türkiye'yi böyle bir karamsarlık içerisinde götürüyoruz.. . Cem Bey bazı şeyler de . . . geldi yani ben bunu sana anlattım mı bilmiyorum dedim ki, bak inanmanızı istiyorum ki bizim haberlerimizin hiçbir tanesinde bir ahkah niyet Uzan Grubu'na bir husumet, bir kızgınlık yok, ben dedim, Uzan Grubu'na biraz kırgınım . . . onu da şey yaptım. Cem Bey dedim bir iki yerde benim için vermiş veriştirmiş, ben onun babası yaşındayım, baban 35'li mi, 36'lı mı?

C. Uzan: 35'li.

A.Doğan: Evet benle baban, aynı yaştayız, ben de arada bir kendimi tutamayıp söylüyorum hiç söylemiyordum eskiden, hiçbir şey . . . genç adamlar hatta senin gıyabında yakışıklı adam felan diyordum . . . şey yaptık . . . öbür kardeşin .. . babanla da şeyim var hatta bir iki kere karşılaştık, bir iki defa ben babana. .. ya şöyle gösterdim, o da bana gösterdi. . . kurallara yakın bir iki yerde ben . . . Türkiye'de . . . senle arkadaşlık yapıyor, iki gün sonra dönüyor bize" geliyor . . . herhangi birisi gelip dese ki, Aydın Bey sizin için kötü dedi, getir yüzleştir ama anlan.. . senden biraz fazla . . . ben dedim, bak kardeşim bu haberlerin . . . bu haberlerin .. . Times . . . çıkıp bir haber yapıyor, bunu bizim gazetelerin alma-ması veyahut benim almayın demem Cem Beyle herhangi bir şeyi mi var derler, ben sanki bunlan . . . ben bunlan ne gazeteden gördüm, ne bir şey . . . Times bir haber yapıyor, Focus dergisi bir haber yapıyor veyahut Reuters bir haber yapıyor .. . bakın dedim, bakın üretim haberleridir.

C. Uzan: Gördük onu . . . var.

A.Doğan: Hayır şimdi, üretim haberleri, ben dedim sana .. . yani . . . bunu söyledim. Üretim haber, uydurma haber ne vakit söyledim açtım, Aydın Bey bu haber üretim, bu haber uydurma, bu haberi düzeltirim, hemen bir açıklama yollayın gönderin .. .

C.Uzan: Aydın Bey, Aydın Bey şimdi bir şey var, biz birbir­imizi tanıyoruz, sizinle geçmişten tanışıklığımız var, sizinle

Page 155: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

154 HAKANTÜRK

geçmişte iş yaptık. Ondan sonra ben de aynı şekilde ben size geldim, dağıtım işini hatırlarsınız, öbürü yapar dediniz.

C. Uzan: . . . yok ya çocuğumla çoluğumla yaşayan bir ada­mım, al işte her şeyimi araştırdılar bir defa daha araştırsınlar, her gün küfrediyor gazetelerde siz de kaç senedir medyanın içindesiniz, biz de kaç senedir medyanın içindeyiz kaç tane medya kavgası gördük, yaşadık, medya kavgaları hepimize çok zarar verdi.

A.Doğan: Tabii. C.Uzan: Ama bir şey öğretti en azından bana valla sırtım şey

gibi oldu, kösele gibi oldu. Kösele gibi oldu yani hiçbir işe yaramadı, hepimize zarar verdi ama bu. .. ama şimdi sinirleri aldık, şimdi bu adamlar bizim elimizdeki medya gücünü bize karşı bugüne kadar kullandılar. . . kullandılar şimdi siz işada­mısınız sonuç olarak ben diyorum ki, ben buraya Aydın Doğan'a bunu konuşmaya geldim, bunu bugünkü . . . kategorisi vardı Mil-liyet'in . . . yani bugünkü Hürriyet gazetesinde bir haber var Tel-sim" ve . . .

A.Doğan: Telsim ve Turkcell . . . C. Uzan: Manşet Telsim yazıyor, haberini içini okusan Tel­

sim Turkcell yazıyor ama manşet Telsim yazıyor. A.Doğan: Yalla . . . C.Uzan: Şimdi bak buradaki şey bu önemli değil ama bura­

da bir şey var . . . olayın ikincisi bana yol gösterdiler, ben bir desteği yanımda hissettim bu desteği Motorola olayında, Nokia olayında Uzan Ailesi'nin yanında olmasını istiyorum, normalde herkes bana benimle çalışanlar da bunu söylüyor, sen gaze­tecilikte, sen daha uzun senedir bu işin içindesin yav patron kırk gündür bunlar küfrediyor, sen niye cevap vermiyorsun, nor­malde ne olurdu sen geçen Mehmet Barlas'a yazdığı yazıda da yazmıştın ... sen yazdın ben yazdım, sen yazdın ben yazdım bir sürü. Niye yapmadım, niye yapmadım kırk gündür yani bir annem hariç herkes bütün sülalem payını aldı, kanın dahil aldı payını neyse.

A.Doğan: Bir şey daha söyleyeyim, benim kanınla kızım .. . belki bilmiyon ben o . . . gece telefon açtım çıkartmışlar şeyden .. . geçen baskıdan çıkartmışlardı.

Page 156: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 155

C.Uzan: Ben o gece aradım Mehmet Ali'yi. A.Doğan: Hayır, resmi çıkartın diye geçen baskıda gördüm,

bana sordu çıkartın resmi dedim . . . Dinç'le kavga ettik, benim kanma, hanımıma, sülaleme sövdü, ben onun karışma .. . Kemal Uzan'ın oğlu benim kanınla, benim resimlerimle . . . ben dedim ki, . . . ben kimsenin karısıyla, çocuğuyla uğraşacak değilim . . .

C.Uzan: . . •

A.Doğan: Orada bir hata olmuş, yani senin ailenle, senin karınla şey yapmaya haklan yok. . .

C.Uzan: O başka bir konu . . .

A.Doğan: Yani yanlış. C. Uzan: Şimdi ben burada kırk gündür hiç sesimi çıkar­

madım özellikle talimat verdim, yazmayacaksınız, dedim bir şey için.

A.Doğan: . . . C. Uzan: Bu konuşmayı yapacak birbirimizin gözünün içine

bakacak yüzümüz olsun diye ha şimdi siz de biz de her şeyin ötesinde birinci statülü işadamıyız, bir grubumuz var, bu grupta herkesin kendine göre . . . var ve Türkiye'nin bugün içinde bulun­duğu ortamdan dolayı da herkesin kendisine göre zorlukları var, şimdi ben diyorum ki, Aydın Bey bana yol göster, ben bu olayı halletmek istiyorum. Doğan Grubu'nu benim Nokia'yla ve Motorola'yla olan mücadelelerimde yanımda görmek istiyorum, bunun için bana yol göster, bunun için ne yapmam lazım bana yol göster. '

A.Doğan: Şimdi.. . yani bizim sizin yanınızda veya karşınız­da olmamız diye bir şey yoktur, onun bedeli de yoktur ya şöyle . . . şey haklıdır Uzanlar haklıdır demek henüz olmayan bir şey. Uzanlar haklıdır demek de akıllıca olmaz ben inancımı .. . bu., gazetesinin veya Doğan medyasının %9s'i objektif haberciliktir ve benim haberim yoktur %s'i duygusaldır . . . Galatasaray işinden yani ben ne anlarım Galatasaray'dan . . . O Fatih'ten felan filan . . .

C.Uzan: Yani benim Fatih'le bir işim yok ki, Fatih'i tanımı­yorum ki, Fatih'i adam yerine de koymuyorum ki, sen koyuyor musun ki herhangi bir gazetede . . . adam yerine.

A.Doğan: Bak bir şey söyleyeyim . . . balayında benim özel kalemi mi de götürdüm .. . yok geliyor diyor ki, bak nankör diye

Page 157: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

156 HAKANTÜRK

bir basın toplantısı yapsam bir söylesem bunun yaptıklarını neden aleyhine yazıyor Hasan, Hasan Cemal'a daha fazla para veriyorsun, bana az veriyorsun diyor, 15 seneden beri çalış . . .

C.Uzan: Onu rahmetli Yekta getirmişti kaç sene önce Cağaloğlu'na, o adam ondan sonra . . .

A.Doğan: iki defa .. . müdürlüğü yaptı ondan sonra Hasan Cemal benden çok fazla para alıyor diye küstü, şey bu şimdi bunu anlatmak istiyorum, bugüne kadar yapılan bu haberlerde özel bir kasıt yoktur.

C. Uzan: Ya abi. . . bu kırk gündür yapılıyor. A.Doğan: Bundan sonra özel bir kasıtla haber yapılmaya­

caktır, yapıldığı zaman ya da yanlış uydurma bir haber oldu­ğunda telefonla alo diyeceksin . . . benim sizin yanınızda olmam, ben şunu yapmaya çalışıyorum Türkiye'de biraz da ben yazılı basında açıkça söylemeliyim . . . ne Mehmet Emin'in gazetesini ne de Dinç'in gazetelerini karşımda görmem onun için ben yazılı basının itibarını kurtarmaya çalışıyorum, şu Dinç'in gazetele­rinin bana sövmesi ben aldırış etmiyorum ama mesleğimizin itibarını aşağı çekiyor o bakımdan benim birinci işim doğru haber yapmaktır, burada sana söz de vereyim yanlış haber varsa, bugüne kadar bundan sonra yapılmayacaktır . . .

C.Uzan: Bugüne kadar çok yanlış yapıldı yav, öyle diyorlar diye konuşmuyorum, çünkü ben de aynı lisanı konuşuyorum sen de aynı lisanı konuşuyorsun sen.

A.Doğan: . . . televizyonlarında . . . dikkat dikkat diyormuş, te­levizyondan, radyoların.

C.Uzan: Yok, hayır Fatih Altaylı her gün Radyo D'de küfretti bak . . . yakın diye üç tane mahkeme kararı tebliğ ettim, ben üç tane tedbir karan tebliğ ettim Hürriyet gazetesine, Milliyet gazetesine . . . muhataplardan biri de sizsiniz son otuz gündür, kırk gündür üç tane tedbir karan tebliğ ettim, tedbir kararlarını alıp çöpe attılar, yayın yapmadılar.

A.Doğan: Ne diye tedbir kararı. C.Uzan: Kemal Uzan, Cem Uzan, Hakan Uzan İmar Banka­

sı, Adabank, Çukurova Elektrik, Kepez, Telsim aleyhine haysi­yetlerini küçük düşürücü yayın yapılmasını tedbiren durdur­dum, üç tane tedbir karan verdim ben ya . . .

Page 158: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 157

A.Doğan: Bilmiyorum. C.Uzan: Valla ben sana söylüyorum, üç tane tedbir karan

verdim. A.Doğan: Ben Milliyet'ten .. . C. Uzan: Tabii ben ona şaşırdım. Aydın Bey mahkemeden

korkar, dedim ya . . . A.Doğan: Hayır, benim haberim yok. C. Uzan: O zaman senin hukukçulann uyuyorlar. A.Doğan: . . . C.Uzan: Radyo D . . . düğününde Mehmet Ali Birand geldi

yanıma, a naber, nasılsın bana . . . tanıyor musun, dedi, tanımıyor musun dedi. . . değilsin. Cem Uzan imza sahtekan Mehmet Can­sun'un evine hacize gittiler bizimkiler senedi imzalamış borcu var, senedi var alacağım, tahsil edeceğim tabii sen bana hem küfredeceksin hem de ben senden borcumu almayacağım var mı böyle bir şey.

A.Doğan: . . . C.Uzan: Tabii ki Cem Uzan imza sahtekar demek bunlann

hepsi... A.Doğan: CNN'de de yalan haber. C. Uzan: Tabii ki yalan haber Cem Uzan imza sahtekan,

diye.. . Faruk Süren ertesi gün Faruk, çıktı dedi ki, bu imza benim imzam, dedi.

A.Doğan: Şimdi birinci sual cevabını vereyim yanndan . . . bugünden itibaren hiç olmaması lazımdı bir daha konuşacağım ama şunu yarın haber çıkabilir. Muhtemelen gerçek tarafı varsa yani. . . niye koymadın be adam, bir şey vardı, diyorlar.

C.Uzan: Aydın Bey oradaki gazetecileri -sen de bilirsin ben de bilirim, şimdi senin söylediğin bir söz vardır, ben bunu hep birçok yerde şey yaptım senin ağzından meşhur Asil Nadir gittiği zaman, yav kardeşim sen beni döversin, büyüksün ama ben . . . çoluğuna çocuğuna . . .

A.Doğan: . . . şimdi sen bizim elimizden evimizi ekmeğimizi alacaksın . . .

Page 159: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

158 HAKANTÜRK

C.Uzan: Şimdi burada ben o durumdayım, sen Asil Nadir durumundasın.

A.Doğan: Asil Nadir benden kuvvetliydi. C.Uzan: Ama yani şimdi benim açımdan ben diyorum ki,

Doğan Grubu'yla ister gazete, ister televizyon, ister başka her­hangi bir konuda her türlü işbirliğine ortaklığa, şuna buna hazmın, bu bİ2im aramızdaki olayı daha yakınlaştıncı bir faktör olarak görüyorum, sonuç olarak siz diyorsunuz ki, ben kendimi şu an da yazılı basında rakipsiz görüyorum, diyorsunuz. Ben tam öyle görmüyorum.

A.Doğan: Rakipsiz demekte değil de ağırlıklıyım. C.Uzan: Ağırlığınız var, tamam doğrudur bugün işte şöyle

veya böyle 260 bin, 270 bin satan bir Star gazetesi var, bir de 200 küsur satan bir Akşam gazetesi veya 150 bin, 200 bin var Milliyet zarar ediyor dediğiniz gibi benim hesaplanma göre zaran çok daha büyük olması lazım 150 binlerdeyken.

A.Doğan: . . . zarar ediyorum ama. C.Uzan: Borsa bilançosundan baktırdım, Milliyet'in aslında

gördüğüm kadanyla 20 küsur da sizinkiler epey bir yüklemişler. A.Doğan: Nasıl oluyor da öğreniyorsun, zannetmiyorum. C.Uzan: in bir dakika, ya öz sermaye 2ooo'de 25 trilyon­

dan 2ooı'de ı9 trilyona inmiş, 36 itibariyle duran varlıklarda 9.6 trilyonluk değer artışı yapılmasına rağmen bir de büyük geliri şeyden gelmiş grubun diğer şirketlerine verdiği döviz kredilerine kur farkı bindirerekten gelir yapmış ama yani kağıt gelirdi bunlar.

A.Doğan: Hayır, hayır şöyle, Milliyet almış krediyi kullan­mamışlar.

C.Uzan: Sonuç olarak, sonuç olarak. A.Doğan: Bir şey.söyleyeyim, bir şey söyleyeyim samimi bir

şey öğrenmek istersen istediğin her türlü şeyler. C.Uzan: Yok ya canım ortadaki şeyler, ortadaki şeyler. A.Doğan: Bir kuruş şey yoktur 10.5 trilyon zarardır, 10.5

trilyonun temmuz, ağustosta da zarar etmiştir, bir önceki ayda da zarar etmiştir ama bizim kanaatimiz Milliyet gazetesi kapıya geliyor, zarann %99.5'uğu da bir finansman giderlerindendir,

Page 160: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 159

yahut finansman gideri gelmeseydi bizim arkadaşların dediği gibi elindeki mallar ölçülü kaldırabilecek şeydeyim.

C. Uzan: Hepimiz zarardayız, herkes zararda .. . A.Doğan: Gazeteler de zarardadır şeyler de zarardadır.

Posta zararda, Kanal D zararda. C.Uzan: Peki ne zaman, ne kadar geçecek bu zarar? A.Doğan: Benim geçen sene Kanal D'den 50 milyon dolar.

Bu sene Kanal D'yi bana yıl sonu kapıyor gözüküyorlar ama bu sene elli tane şey kurumundan, medya kurumundan 50 milyon dolar zarara bağlarsak yıl sonu toplamında çekebileceğiz, yani CNN, Kanal D, Milliyet, Hürriyet.

C.Uzan: Niye zam yapmıyorsun gazeteye? A.Doğan: Nasıl yapalım benim bütün şirketlerim zararda

şey yapıyorum A.Doğan: Bak bir dakika şunu da söyleyeyim, bunlan şey

yapma biz aslında şu anda Star'ı şeyde göremiyoruz, neden göremiyoruz. En azından benim gazetelerimin satıldığı yerde çok daha dar şey anlamında konuşuyorum, belgeler beş bin kişi vardır ki, Türkiye'de bunlar sayısal bir şey değil ama ağırlıkları önemli ben buna önem vermek istiyorum; ben bu bakımdan da bir iki tane de şey yapılamaz.

C.Uzan: Dikkate alınır. 260 bin de kendi satışı var yani onu verdiğini biliyorsun. Tamam olabilir ben bir şey demiyorum, yani ben benim için her dakika için bir gazete yani.

A.Doğan: Şunu anlatmaya çalışıyorum, yani ben günde ı.5-2 milyona yakın gazete satıyorum. Star gazetesinin 250 bin, 300 bin, 200 bin ne satıyorsa bilmiyorum satması eee hem de 125 bin liraya o çeşitli iki tane gazete satması çok rahatsız ediyor. O zaman biri 5 gazete çıkarabilirim dese çıkarsın . . .

.. C.Uzan: Tamam bizim açımız biz Star'da beklediğimizi,

aradığımızı şu anda buluyoruz. Tamam. A.Doğan: Şimdi sana bir şey söyleyeyim, benim tüm medya

grubumun gayretini İtalyanlar ve bayiler alıyor ayda ı.3 milyon dolar yurtiçi ve dışına para veriyorum.

C. Uzan: Şimdi 1111 o kadar değil, o kadar değil. A.Doğan: Yurtiçi benim.

Page 161: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

ı<>o HAKANTÜRK

C.Uzan: Her gün geliyor rakamlar, canım o kadar değil Star'ın şu an ki maliyeti yirmi civarındadır.

A.Doğan: Bir de finansmanı saymıyorsun. C.Uzan: Ne var yani. Olabilir yani olabilir buradaki şey ııı

tabii siz de bizle dağıtıma çıktınız tabii bunun için de 25 milyon daha var . . .

A.Doğan: Fısıltıyla konuşuyor benim bir kabahatim yok. C.Uzan: Şimdi gaza getirdiniz adamı. A.Doğan: Hayır, hayır. C.Uzan: Gaza getirdiniz. A.Doğan: Ben illa onlan dağıtma demedim, siz onlardan

transfer ederseniz dedim, ben biliyorum aykın üyesini transfer edeceğim bir adam var aldım şey yaptım . . . De ki şimdi "Gazete bize geldi!" "Nereden geldi üçkağıtçı! Ben dağıtmadım!", bana geldi ben' düşüneceğim, dedim. Seninle oturacaktım, konuşa­caktım, seni de çağıracaktım. Sen bir buçuğa dağıt dağıtma, hat­ta üç buçuğa da dağıtırsın, "Gel bir protokol yapalım. Adam götürme adam getirme olmasın dendi" diye yaptım. E şimdi ben dağıtmak istemem desek her türlü. Ama ben melek değilim, yani ben işadamıyım. Kimse için kötü düşünmüyorum, ama kendime hak anlaşılmıyor, beni yoksa yani bizim doğuda Mehmet Ali'ye öyle söyledim yahu söyle de ki, Aydın Doğan diyor ki, bugüne kadar size neyi söz verdi de yapmadı Aydın Doğan? Söz verdiyse bir şey mutlaka söz vermedim, diyordum.

C.Uzan: Hangisinde dağıtım da mı? A.Doğan: Hayır, dağıtımda söz verdim onun dışında olan

işlerde de işte ben bir şey konuştuk, ben söz verdimse mutlaka yapmışımdır. Ha benden Uzan'a deki ben Mehmet Ali'ye şöyle söyledim: Cem Bey genç adam, dedim. Siz gazinoda buluşur­sunuz, lokantada buluşursunuz, yemekte buluşursunuz yani ben bahsedilen yerde olmam gibisinden. Sen beklediğin karan verir­sin, sözlerine dikkat et, verdiğin sözden geri dönmeyeceksin. Bana verdim şu sözden geri döndüm dersen zaran bana da olsa iş verdiğimizde kovulursun.

C.Uzan: Bana dün hiçbir şey sormuyordun galiba efendim. A.Doğan: Söz vermiyoruz, verince öyle yapıyoruz demek

istiyorum. O bakımdan yani yazık oldu sen para kaybettin, ben

Page 162: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YF.ŞİL ÖLDÜ MÜ? ------ ı6ı

para kaybettim, bir miktar para kazandı ve şu anda çözüyorum bize o kardeşim çok paraya mal oldu. Bak şimdi.

C.Uzan: Ben, Mehmet Ali'ye dedim, Mehmet Ali'ye de dün söyledim dedim ki, "Bak ben o günü bir telefon bekledim tamam mı. Ya arkada§ çağırmıştım buraya tamam mı, nedir kardeşim derdin, gel oturalım diye bir telefon bekledim. Mehmet Ali'den bekledim telefonu.

A.Doğan: Bana dedi ki, yetmedi. Manşet Hürriyet'e alındı. Dedik ki devretme kardeşim. Bir tane Yasemin'i yeni birini al­mıştım o zaman şey. Kadını ben yeni aldım, kadına para öde­meden yani şey şu bu neye benziyor, hem döverim hem de yaptırırım gibi şimdi orada güm diye Hürriyet'i aldık duayen dedi ki, "Yav bizim bir kabahatimiz yok yani Hürriyet'i niye aidini" Aldım, para kazanacağım diye aldım. Bastım aldım.

C.Uzan: Para kazanmak için almadın ki! A.Doğan: Bir beş milyon dolar. Normal iyi para demiş. Ben 22 milyon mark biliyordum demek ki, 5 milyon dolarmış.

C.Uzan: Ama ne aldınız dağıtımın intikamı için aldınız, Maksat açıkça ortada.

A.Doğan: 25 milyon dolar var güzelim, 25 daha kaybe­deceksin yann getir imzalayayım ve hiçbir zaman da oranında şeyinde olmayacak, devamlı kaybedeceksin. Bak ben de 20 mil­yon mark kaybettim. E bi 30-40 da şimdi yatının yaptım bir 20-30 da yatının yaptım.

C.Uzan: Olaylardan 3 ay, 4 ay sonra, şey nerede konuştuk biz Mehmet Ali'yle. /Mehmet Ali'yle mi konuştum yoksa Fatih. Ertuğrula konuştum ben. Gelin bakın hayır ortak olun, dedim. Gelin bakalım değil daha başlamamıştı. Ortak olalım dedim, yan yanya ortak olalım, dedim.

A.Doğan: Ben şimdi o başlayan dönem ben bilseydim biraz sabredebilseydim satın alırdım alıyorsan al satıyorsan sat, gazetelere onu basayım, ben basayım.

C.Uzan: işte öyle kendi halinde dönen bir müessese kann da var akar da akmazdan var işte öyle gider.

A.Doğan: Kar ediyor mu? C.Uzan: Ediyor ediyor ediyor. O başka mesele kendi basma

karlı ama.

Page 163: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

1 62 HAKANTÜRK

A.Doğan: ıo bin dolar kafa kafaya götürdü. Şeyine getirdi. Şran dedi.

C.Uzan: Ya tamam da şimdi ben de diyorum ki, yahu hala aynı noktadayız. Bırakalım şunu. Ya siz tamam medyada bizden daha büyüksünüz.

A.Doğan: Medyada yazılı basında, medyada televizyonda senin daha çok televizyonun var.

C.Uzan: Şimdi eee siz Dinçle gazeteyi kurarken kurmadan önce hakkımda bir iş yaptınız. Size şimdi geliyor. Ne yapacağız biz birleşelim, başkasını da sokmayalım, neyi paylaşamıyoruz kardeşim, dediniz.

A.Doğan: Ama Dinç uyku soframda beni sattı. C. Uzan: Tamam. E şimdi Dinç gitti. Sabah gazetesi ne olur

ne olmaz. A.Doğan: Ben bana söylendi Sabah'ı al, almak istiyorsunuz,

dendi. Bana komünistler her türlü desteği verdiler. Emin olun ben bir şey daha söyleyeyim. Seni şerefimle temin ederim tek kalmaktan rahatsızım yazılı basında sen kalacak mısın, tek mi­sin?

C.Uzan: Hayır, hayır sen kendini öyle görebilirsin. Ben karşı çıkıyorum.

A.Doğan: 2 milyon gazeteyi ben bugün 500 bin Milliyet, 400 bin Hürriyet, 400 bin Posta, 200 bin Fotomaç, 150 bin eee 120 bin Gözcü, bilmem 60 bin Radikal, bilmem ne koydun aman bakıyorum ki % 5o'yi geçiyor.

C. Uzan: % 5o'yi geçiyor tabii geçiyor. A.Doğan: Ondan sonra diyorum ki, gazete olsa keşke

Dinç'in gazetesi de iyi değil . . . C.Uzan: Daha 00000 çok çok. A.Doğan: O da güzel bir gazetedir. Ama şey . . . C.Uzan: Şimdi ya ben diyorum ki, hangi konularda işbirliği

yapabiliriz ve birlikte yapalım. Siz de para kazanın biz de kazanalım. Şu aramızdaki şeyi bırakalım.

A.Doğan: Sizlen görüşmek çok harika vallahi bak. . .

Page 164: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 163

C.Uzan: Ya! Ya! Ya! Buraya kadar baş başa birbirimize zarar verecek her türlü operasyonu yaptık.

A.Doğan: Ben sana zarar hiçbir şekilde vermem. C.Uzan: Ya Dinç'i gaza getirdin hiçbir şey olmadıysa. A.Doğan: Demedim derim. Ben bu adamlara dağıtma-

yacağım. Dağıtırsam ama nasıl olur, dedim. Dinç bana dedi ki. C. Uzan: O günlük anladık, toplantıya katılmıyordum. Siz

geliyorsunuz diye katıldım ben toplantıya. Bana öyle söylendi Naim. Hayır yani bana şey değil. Ben olayı olarak şey ediyorum. Gelip gitme meselesinde değilim ben. Ben oradaki toplantıya siz geliyorsunuz diye geldim.

A.Doğan: Ben ona dedim bana olmuyorsun. Bana destek çık, bana sahip çık. Ben burada kimseye husumetimden değil. Ama Mehmet Emin orada bana yaptığı şeyler var. Şimdi ben orada kalkıp şey yapamam. Ben dedim ki, işi bilen bir rakibim olunca para kaybetmekten korkmam. Böyle rakibim olunca ben korkmuyorum. Onlar para kaybetmekten korkuyor, ben kork­muyorum. Ama birisi ya boş ver ben 100 milyon dolar kaybettim, öbür taraftan 100 milyon dolar kazandım, dedi mi rahatsız oluyorum. Çünkü benim öyle bir lüksüm yok. Benim zaten bir sürü borcum var. Petrol Ofisi'nden 100 milyon dolar kaybetti yani Petrol Ofisi doğru dürüst ödeyemiyor, şimdi kalkıp da yani orada 100 milyon dolar mı kaybedeyim. Oradan mı şey edeyim yani. O bakımdan ben de yapamam. Ya petrol Ofisi'nden 300 milyon dolar kazanacak, 200 milyon dolar kazanacak işte şöyle yapacak, ben yapamam. Ben işten para kazanmak isteyen herkesle ortağım. Yayıncılıktan para kazanmak istiyorsan her türlü işbirliğine hazmın. Ben yayıncılıktan para kaybettim dersen.

C.Uzan: Yayıncılıktan para kazanmaya gelQ.im ben buraya. A.Doğan: Para kazanmaya geldiysen birinci yapacağın ı)

Star'ın fiyatını artır. 2) Star'ı getir dağıtılan toplam gazetelerin içerisine koy, yani gidip takım gazetelere daha fazla rağbet edi­yor millet. Ne diyor bir Hürriyet, bir Milliyet, bir Sabah alaca­ğım orada Star yoksa gidip özellikle Star'ı arayıp onu bulmuyor. Çok özel ilişki, çok arayan gidip buluyor. Getirirsin onu da bizim dağıtım sisteminin içine koy işine geliyorsa.

C.Uzan: Nasıl olacak o iş?

Page 165: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK

A.Doğan: Bedava olmaz, çıkarırsın dağıt dersin, dağıtırım gazetenizi. Nedir onun bir bedeli var, oturur konuşuruz. Ha ben dedim Dinç'in yaptığım gibi size teslimiyet mukavelesi de yap­mam. Dinç'in yaptığı gibi ayağım dağa da kaçsa beni kastetsen size attığım imzayı çizemem, derim. Zaten imza ile şey yapacağız. Türkiye'de şimdi biri dersin ki, Aydın Doğan sen şunu yaptın da yapmam dedin mi evet yaptım derim. Sana da giderken söyleyeceğim laflan da ben şunları şunları şunları söyledim. Bunların dışında hiçbir şey yapmayacağımı söylerim. Sonra buraya araya söz verdi de şunu yaptı, bunu yaptı diye şey yapma. Onu da söyleyeyim. Sen Star gazetesini.

C.Uzan: Şöyle yapalım ! Ne düşünüyorsunuz fiyat olarak? A.Doğan: Ya şeyde, çok yanlış yapıyorsunuz bak onu da

söyleyeyim. Ya dediğim gün adam döverim yanlış bizim buna hakkımız yok. Ne benim, ne senin

C.Uzan: Ben kimseyi dövmüyorum ya . . . A.Doğan: Yanlış böyle şeyler Türkiye'de o kadar antipatik

oluyor o kadar antipatik oluyor. C.Uzan: Ya İş Bank antipatikliği bir kere bizi Hürriyet anti­

patik yaptı. A.Doğan: Kardeşim Hürriyet değil, şunu söylüyorum. Fark­

lı senin hakkında da bin tane şey var. C.Uzan: Ne yaptım, ne yaptım hiçbir şey SPK soruşturma-

sında. A.Doğan: Senin hakkında da var bin tane şey. C.Uzan: Yo benim hakkımda değil, benim hakkımdaki şeyi. A.Doğan: Bir şeyler söyleyeyim, ben sana bu İş Bankası'nın

şeyi, şey gibi. C. Uzan: .. .işin tetikçiliği. A.Doğan: Bu kampanya aleyhimize başlatılmış. Kampanya

aleyhimize dönecek diyorum çünkü, kampanya başlatıyorsun bu işte.

c. Uzan: Siz de kampanya başlatıyorsunuz. Sen şimdi kendi gazeteni okuyan adamsın, kendi gazeteni okuyup da kampanya yok diyorsan ben ne diyeyim şimdi Aydın. O zaman açık konuş­muyoruz demektir.

Page 166: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 165

A.Doğan: Bir kampanya başlatılmış, bu kampanya Türkiye, yurtdışında bir kampanya başlatılmış, bu kampanya da Türki­ye'de bir gazetede yazılmış olabilir doğrudur. Çünkü Stern yaz­mış, Focus yazmış.

C. Uzan: Aa ilk önce Hürriyet yazdı. İlk önce Hürriyet yazdı. A.Doğan: Ne yazdı Hürriyet ilk önce? C.Uzan: "Bilmem kaç milyar dolarlık takip" diye tam sayfa girdiniz.

A.Doğan: Ama adam şöyle C.Uzan: Adamın açıklamasını . . . adam diyor ki, şey dedim,

diyor borsaya verdiği açıklamasını yapıyor. Vadesi gelmiştir, ödememiştir. Yeni borç . . . Tekrar vadesi gelen borcun ertelen­mesi ile ilgili diyor . . . Adamın ne . . . tutturdu diye açıklaması var ne bi. . . Ben hakkımı hukuk ve diğer bütün yollar ile arayacağım ve paranın tahsil edeceğim diyor adam. Başka bir şey demiyor. Ne adam kaçırmalardan ne bilmem nelere kadar. Her türlü. Markus'un paralarını bulanlar bilmem neyi bilmem ne yapanlar diye her gün bunlar yapıldı. 40 gündür Aydın Bey yapmayın gözünüzü seveyim. Ben sana aynı neşriyatı 40 gün yapsam benlen .. .

A.Doğan: Akşam gazetesinin bana yaptığı iftira yalan şun­lara bir şey yapıldı mı? Bir şey yapılmadı. Yalla arada bir aldın­yorum, aldırmıyorum . . .

C.Uzan: Sen de aldırma Hürriyet'e, Milliyet'e alma onlan. A.Doğan: Hiç ahi şirkete de sokmuyorum. Dedim ki, elli

tane gazeteyle geliyorum ... C. Uzan: Şimdi buradaki şey şu. Eee biz sizin yaptığınız

yayımlardan zarar gördük. Ticari olarak zarar gördük ve zarar görüyoruz. Ben buraya gelirken hedefin mazeretimi anlatmak. Çok açıkça dedim ki, "Ben Aydın Bey 'in konuşulacak bir iş adamı olduğuna inanıyorum. Bir i1jbirliğ�ne ben girerim" dedim. Girerim. Rahatım ve girerim, dedim. Başka konularda da işbirliğine girerim, dedim, işbirliğine ve benim açımdan ben bu savaşın bize karşı olan yapılan kampanyanın bir savaşa dönmesinin kimseye bir şey kazandırmayacağını biliyorum. Kimseye bir şey kazandırmayacak. Sizin kendi sözünüzden biliyorum. Yani yakınımdaki çok insana çok defalar sizin sözlerinizi ağzınızdan tırnak içinde sizin asli mazeret istediğinizi söylemişimdir çünkü doğrudur. Doğru bir teşhistir. Çünkü . . .

Page 167: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

166 HAKANTÜRK

Ama bakın ben kırk gündür, kırk gündür inanılmaz bir kam­panyayla karşı karşıyayım. Ve zarar ediyorum, bundan siz de diyorsunuz ki, ben zarardan korkuyorum, karşımdaki adamdan adam rey yüz atanın bakmam dediğin zaman korkuyorsunuz. Korkuyorsunuz, haklısınız ticari nedenlerden dolayı korkuyor­sunuz.

C.Uzan: Ben de zarar ediyorum. Ben de zarar ediyorum. Zarar etmemek için zarar etmemek için. Bana karşı yapılan bu kampanyanın karalama kampanyasının durması lazım. 57.00

A.Doğan: Şimdi bak bir daha bir şey söyleyeyim. Ben tekzip aldım, yayımladım filan, şimdi bir şeyler söyledin de ??en . . . (Anlaşılmıyor) aldım yayımladın dedin de ben.

C.Uzan: Tabii benim haklarım . . . A.Doğan: Bizim içimizde de aklı başında insanlar var ted­

bire rağmen nasıl yayımlıyorlar, bunun hukuki sonuçlarını düşünmeden ben şey gazetesine Şafak gazetesine tekzip gön-' deriyorum, tekzibimi yayımlamıyor mesela . . .

C.Uzan: O Yeni Şafak, o bugün var ama yann olmayabilir. A.Doğan: Olmayacak zaten. C.Uzan: Ooo tabii o başka bir kategori. A.Doğan: Evet. C. Uzan: Sizin ve benim durumum farklı, şimdi siz bize dahi

elli milyon daha zarar verebilirsiniz, yüz milyon dolar daha zarar verebilirsiniz, biz de size, siz bize, biz size siz bize ne anla­mı var. Hiçbir şey.

A.Doğan: Ben .. . ama şunu diyorum ben zarar edeceğim diye yalan haberi yazmaya hakkın yok ya . . . Yazıyor, yazıyor . . .

C.Uzan: Ne ne yalan haber var, ben yalan haber yazılmasın diye işi. . .Benim adıma yalan haber yazılmasın diyorum.

A.Doğan: işte benim yalan haber yazmaya hakkım yok. C. Uzan: Kırk gündür yazıyorlar yahu. A.Doğan: Şimdi öyle güzelim, yalan .. . kaynak yok diye, de­

diler. C.Uzan: Nasıl kaynak yok.

Page 168: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? -------

A.Doğan: Yahu SPK senin aleyhinde suç duyurusunda bu­lunuyor, ne diyor, geçmişte! Defterlerini kaldınp götürüyor, ben de onu haber yaptım.

C.Uzan: Uç gün evvel adam sizdeydi. Aydın Bey. A.Doğan: Hangi adam? C.Uzan: Mengitürk! Üç gün evvel Ertuğrul'un odasındaydı!

Ertuğrul rica etti. Mengitürk'ten baskın yapmasın! A.Doğan: Etmedi. Anlaşılmıyor. O sadece. C.Uzan: Evet, evet! Aydın Bey senin nasıl haber kaynakların

var ise müsaade et benim de var! A.Doğan: Vardır tabii ama biz böyle bu kadar . . . C. Uzan: Ertuğrul'un odasındaydı. Ertuğrul rica etti adam­

dan. A.Doğan: Benim böyle bir gücüm olsaydı, yine bastınrdım

seni yok ama. C. Uzan: Alacak bir şey yok ki, istiyorsa alsın götürsün. Aldı

götürdü. Ne yaptı? Mesut Yılmaz Fatih Çekirge'ye, Cavit Kavak, Güneş Taner bizim Ankara Temsilcisi Sabahattin'e, Fatih Çekirge'nin yanında Mesut Yılmaz diyor ki, "Bizimkiler bir ha­ber yapsın " İstanbul il başkanına Tantan'ın iki gün evvel ölü­yormuş, küfrediyormuş diye . . . Sen demiş bize kampanya açtın, demiş, Fatih'e işte demiş böyle olur, demiş. Olmayan bilmem ne dosyası da demiş gazetelere haber olur senin patronun da gider adalete ifade vermek zorunda kalır, demiş. . . Şimdi senin gazetenin o günkÜ gazetenin ı. Sayfasında yurtdışına kaçtı, aranıyor, diyor. Milliyet gazetesi tamam mı. Ifade vermemek, yurtdışına kaçtı aranıyor. Aynı gazetenin arka sayfasında spor sayfasında Faruk Süren'le Türkbükü'nde şeye gittiler, diyor anlatabildim mi şimdi burada yani.. . ·.

A.Doğan: Mesut Yılmaz. C. Uzan: Burada yani burada im şöyle bir şey var yani SPK

ile ilgili bizim hiçbir sorunumuz yok. Bizim açımızdan niye yok. Ben kağıdı ne alıyorum, ne satıyorum. Ben spekülasyon yapmı­yorum. Onun için tahta kapalı veya açık ben zarar etmiyorum. Küçük tüketici zarar ediyor. Orada üç defa, beş defa mektup yazıyor. Yani ben alıp satmadığım için bana bir zararı yok. Sen bugün Hürriyet'in şeyini hissesini almış veya satmış. Benim öyle

Page 169: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

168 HAKANTÜRK

değil ki işim. Anlatabildim mi. Şimdi bana orada açılan soruş­turmanın hepsi, ifade verdim ya. Af kapsamında biliyor musun? Ha yani adama gidiyorum ben ifade veriyorum, savcı eğer gerek görürse soruşturmanın sonucunda gerek görür ise, dava açar ise dava sonra af kapsamında. Af kapsamında yine para cezası da s milyar lira. He? Eften püften nedenlerle. Şimdi.

A.Doğan: Çay içelim mi?

C. Uzan: İçelim.

A.Doğan: Bize iki tane çay getirsene kızın.

C.Uzan: Şimdi bizim açımızdan Hürriyet grubunun bir tane adama para vereyim, bir tane web sitesi alsın. Aydın Doğan bilmem ne dat com diye. Ondan sonra da haber yazdım. Bak ben bunu yapsam ertesi günü de bunu haber diye koysam. Bu haber midir?

A.Doğan: Böyle bir şey olur mu? Tamam ben onu .. . C.Uzan: Radikal'in Radikal'in birinci sayfasını aç da bak, "Uzan dede dat com diye gecen hafta Uzan dede dat com " diye .. .

A.Doğan: Aydın Doğanın bir sürü gazetesi var. 20 günden beri . . .

C.Uzan: Hayır, hayır ama şimdi bak ne oluyor olay karşılıklı zarar vermeye dönüyor. Karşılıklı zarar vermeye dönüyor. Şimdi sen diyorsun ki, "Yahu ben Almanya 'da şu kadar daire . . . Doğru bana bu zararı vermek bana da bu kadar haktır" Ben de rakamını söylüyorum. Çok mu iyi oldu ikimiz için de şu . . . ortamı içinde.

A.Doğan: Şaka yaptım.

C. Uzan: Niye? Hayır niye ertesi günü adam bitmişti sen eğer gazeteyi ...

A.Doğan: Nasıl bitmişti?

C. Uzan: 184 kişiden ı8o kişiyi tatil etti . . .

A.Doğan: Seni tabii işine geliyor .. . Ben sana şey yapayım diye adam gelmiş diyor ki . . .

C.Uzan: Cem Uzan gülüyor .. .

A.Doğan: Haydi o parayı vermişsin .. . Diyor ki, sen dağıtımı yerine getirme . . .

Page 170: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? -------

C. Uzan: Ooo . . . olarak güzel dili kullandın . . . Tetikçilik yaptı dedin affettiririm ben . . . Şimdi bugünden sonrasına baktığımız­da dağıtım diyorsunuz. Peki dağıtım da ne yapabilecek misiniz?

A.Doğan: Gel sen dağıt. C.Uzan: Nasıl dağıtacaksınız? A.Doğan: Benim gazetelerim neyse Hürriyet, Milliyet kendi

gazetelerim neyse her türlü şart ve şekilde . . . dağıtınm. C.Uzan: Müşteri olarak. A.Doğan: Ortak mortak alamam. Nasıl para alacağım, yö­

netim kuruluna şey ederim ama şirketi yönettirmem. Şirketi kilitleme hakkı vermem.

C.Uzan: Tamam. A.Doğan: Onu söyleyeyim. Yani şirketi kilitlerim yok. Yani

şu senin haklannı sonuna kadar kullanmayı tazminat hakkı da veriyorum.

C.Uzan: Şöyle olabilir mi? Şimdi sizde Yay-Sat var. A.Doğan: Var. C.Uzan: Bana buradan bir hisse verin siz. Karşılığında da bir

ihtiyat hakkı. Benim Medya Pazarlama var. Bu hayatiyetini devam ettirsin.

A.Doğan: Beni hiç ilgilendirmiyor. C.Uzan: Şöyle olsun alsın getirsin Yay-Sat'ın uç noktasına

malı teslim etsin. A.Doğan: Ama sen onu bir süre sonra yapmalısın. C.Uzan:

Doğru ama şimdi şu var. Bir süre alışalım. A.Doğan: Beni ilgilendirmez yani bir süre sonra sen gelirsin

ben çok para kaybediyorum dersin. '• C.Uzan: Tamam o zaman bana o hakkı versin. A.Doğan: Ben sana tazminat veriyorum. Şirketi teslimat

verelim ya da kapatırsın, bir de bir oyun yapar. Hisse satanın sana ama bu hisseyle hisse ne yönetim hakkı vermem, şirketi kilitleme hakkı vermem. Milliyetle Hürriyet nasıl dağıtılıyor, ne şartlarda.

Page 171: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

1 70 HAKANTÜRK

C.Uzan: Bir şey daha rica edeceğim. Onu ben geçen sefer yaşadım çünkü. Dört büyükten Hürriyet ve Milliyet çünkü ben orada ortağım her şey çok güzel. 5 gün geçti aradan bir gün geldi Hürriyet ve Milliyet dedi k.:: 'Ya biz artık Yay-Sat'la dağıtmak istemiyoruz, Aydın Doğanın yeni kurduğu yeni Sat-Yay 'la devam edeceğiz"

A.Doğan: O hileye intikal eder, Doğan grubunun yayınları hiçbir şekilde başka bir dağıtım organına gitmeyecek, giderse aynı şartlarda.

C.Uzan: Doğan grubu bunu garanti edecek. A.Doğan: Biz kötü niyetli değiliz ki, bizim kafamıza takılan

şu, biz de Kanal'daki gibi her türlü rekabetimiz olacak ama ileride şı nu söyleyeyim sana ben burada tek kaldım, Türk Cumhuriyeti'nde tek kaldım. Hisseni al dedim, alamam dedi, bırak da gideyim dedim, gidemezsin, dedi, Onun içinde bir Gameda örneği çıkmasın diye ama ben ahlaki bilmem ne bu şeyde her türlü garantiyi veririm. Kendi grubum gibi kendi gazetelerim gibi dağıtırım ve senin de büyüme şansın da başka türlü olmaz. Biliyorum ki, bu iş de bana pahalıya mal olacak.

C.Uzan: Niye? A.Doğan: E şimdi sen büyüdükçe rekabet artacak. Artsın. Ben zaten bir tane biri olsun karşımda istiyorum. Ben tek

kalmaktan rahatsızım. Mehmet Emini çok istedim ama olmadı .. . C.Uzan: Yüz elli, iki yüz bin diye tahmin ediyorum, deniyor.

Peki, bunda ne düşünüyorsunuz? A.Doğan: Şimdi bak ne düşünüyorsunuz, ne yapıyorsunuz

değil kesin bir kararımız var. C.Uzan: Varım ben bunda. A.Doğan: Ama şunu söylemek istiyorum, bu ortalığın, işbir­

liğinin getirdiği birtakım olacak ama haberleri satın alıyorum şeklinde düşünüyorsan bu olmaz.

C.Uzan: Ben haberleri satın alıyorum, diye bakmıyorum ama ben bir şeye bakıyorum bunu da açık açık konuşuyorum, ben şuna bakıyorum ortak olduğumuza göre diyorum tabii ben zarar etmek istemiyorum, kendimle bana Hürriyet gazetesi kırk gündür zarar ettirdi, kırk gündür zarar ettirdi, yarın öbürsü gün birisi sizin borçlarınızdan dolayı ertelenen kredilerinizden

Page 172: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 171

dolayı şundan dolayı, bundan dolayı almaya kalksa değil mi siz ne yaparsınız baş başa mücadele edeceğiz benim yaptığım da o.

A.Doğan: Nedir Motorola'yla problemin. C.Uzan: Benim Motorola'nın değerini düşürsün diye. Akışı

yaptın % 23'e düşürdün asıl Motorola'nın çıkardığı şey bu anladığım kadanyla.

C.Uzan: Oradaki şey şu. A.Doğan: Yok yok ben takip ediyorum. C. Uzan: Bir şey söyleyeceğim şimdi siz nasıl kendi işinizi

santim santim takip ediyorsunuz, dosyalarınızı ben de kendi işimi takip ediyorum şimdi biz bundan sonra yılbaşında bun­larda bir yönetim değişikliği oldu bizim gruba bakan adam değişti, başka birisi geldi, 2 milyar dolarlık bir iş yaptığın adam ödeme var .. .

A.Doğan: Ne kadarı yatının bunun. C.Uzan: Tamamı yatının ya. A.Doğan: Felan yok mu? C.Uzan: 3 milyar dolarlık yatırım var. Aaa çok cüzi bir ra­

kamdır onu zaten şöyle olur aynı şeyin üzerine. Gayet iyi bilir anlatmıştır size Siemens de veriyor.

A.Doğan: İstanbul'da. O zaman. Belli bir oranda. C.Uzan: Hepsi veriyor ama olsun cüzi bir rakam, 3 milyar

doların içinde birkaç yüz milyon dolar yani çok önemli bir rakam değil, buradaki şey nisan vadesi gelene kadar kasım patlamış aralık, ocak gidiyoruz. Gel kardeşim konuşalım. Neyse Adana'da altı ay da iki defa toplantı yapıldı ve bizim bütün söz­leşmelerimiz İsviçre, hissedarda İsviçre lehinde ve hisselerin o kadar zor sözleşmeler yapıyoruz orada sermaye arttırımı olduğu takdirdeki ne yapılacağı öngörülmüş dolayı9ıyla. Yani 66, 22'ye düştü Motorola'nın lehine felan öyle bir şey yok ama buradaki şey şu mart ayında başladı bunlann birkaç tane adamı sağda solda konuşmaya nisanın 15'inde mi ne. Türkiye'den de bir heyet zaten şirketin %66'sı bizde değil mi, biz alırız şirketi yönetiriz şimdi onunla ilgili Aydın Bey bana kasayı açayım yok.

A.Doğan: Tabii. C.Uzan : O ayn, onun bir de .. .

Page 173: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

172 HAKANTÜRK

EK: 2 CEM UZAN İLE AYDIN DOÖAN ARASINDA TOPLANTI ANINDA KAYDA ALINDIÖI DÜŞÜNÜLEN

TARİHİ BELLİ OLMAYAN GÖRÜŞME

C.Uzan: Kapıyı açayım da gireyim, alayım yok. A.Doğan: Tabii ki illa ki.

C. Uzan: O ayrı onun bir de Motorola da alamıyor, bir liste var oradaki 'listedeki yatının bankacılarından birini o görev­lendiriyor, başka bir tanesini biz görevlendiriyoruz, o iki banka bir üçüncü bankayı seçiyor onlar bir ihale hazırlıyor, diyorlar ki, biz bunu satıyoruz, var mı alan? Alan yediemine ödüyor parayı, oradan Motorola'nın alacağı ödeniyor, geri kalanlan bize geliyor falan filan bildiğimiz şeyler. Yani şimdi o kadar detaylı bir prosedür var ve bu da ayrıca İsviçre'de hakim var. Hakem huku­kuna göre biz bir avukat onlar bir avukat bildiğimiz şeyler, ha­kem de katılacak ondan sonra tartışma tartışma. Ayrıca İsviçre mahkemesi ülkedeki ekonomik force majör'lar var. Yani deprem olduğu zaman nasıl economic force majör ise biz de şu an economic force macor'u yaşıyoruz şu anda yani. Onun için art niyetli bir şekilde ele geçirmeleri falan çok uzun bir süre alacak. Şimdi biz ikimiz oturuyoruz sen bana ne diyorsun altmış altı alt­mış aldı, altmış aldı. Altmış altıyı çıkartabilir miyim tabii çıkar­tabilirim. Tabii çıkartacağım ben, çıkartmayacağım demiyorum ki. Buraya gelmeden önce avukatlar altmış altıyı çıkartmak için yazışmalar yapıyorlar o normal bir prosedür. Şimdi benim savunma yapmaya hakkım yok mu, var. Attığımız adımda ne yapacağımız yazıyor mu, yazıyor. Ben bunu uyguluyor muyum, uyguluyorum. Ha ana bu arada ben uygulamak istemez isem; uygulamayabilirim de. Şimdi durum bu noktada ve Motorola ile anlaşılacak, Yani ama ne oluyor, sizin burada yaptığınız neşriyat adanılan enine güçlendiriyor, bana daha katı yaklaşıyor. Niye ispanya'da çıkmıyor Cem Uzan ile ilgili haber.

A.Doğan: Seni temin ederim bu dışarıda yapılan neşriyata bizim katkımız yoktur.

C.Uzan: Dışanda değil, dışarıda değil, şimdi Crow Almanya, İngiltere, Amerika ve bir de Türkiye'de yayın yaptırdı. Bunu ne şekilde para ile yaptırdı biliyor musun? Fatih Altaylı . . .

A.Doğan: Fatih Altaylı. C. Uzan: Ama dur bir anlatayım, dur bir anlatayım. London

Times, haber Uzanlar. Şimdi bana haberi geldi İngiltere'den

Page 174: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 173

geldi. Amaç ne idi? Sizin cümlelerinizin üzerine bir şeyler koy­muş. Dediler ki, ileriki günlerde daha büyük daha zedeleyici bir haber yapacalanış. Onu yazdırdık, bunu yazdıkdık, açıklama gönderdik falan filan. Ben takip ederim işimi. Ha cumartesi günkü London Times'ta tam sayfa bir haber, Motorola'nın Londra'daki müdürünün ne kadar başanlı olduğunu yazıyor aynı muhabir.

A.Doğan: Aynı muhabir.

C.Uzan: İki gün bizim aleyhimize yazdı yazdı üçüncü günde de Motorola'nın müdürünün ne kadar başanlı olduğunu yazdı. Ya adamlann Türkiye'de gelip tanışmadığı adam kalmıyor. Her yere oraya buraya. Bak ben yapacaklanmı yaptım, açtırdım ceza davalarını. Şimdi Amerikalı dedektif yolunu bulabilir mi Türki­ye'de kim sana takip ettirecek beni. Bak benim korumalar, fark etti takip edildiğimizi, babamın korumalan fark etti, amcamın korumaları fark etti.

A.Doğan: Nasıl takip ediyorlar peki?

C. Uzan: Arabalarla şunlarla bunlarla takip ediyorlar aynı film gibi. Ne bileyim ben? Ne yapayım, bir canım var onu mu alacaklar. Ben şunu söyleyeyim sayın Motorola Şikago'da yaşam başkadır, İstanbul'da başkadır. Şimdi sen beni izletmek için kimi tuttun arkadaş? Hizbullahçı mı tuttun, tinerci mi tuttun, serseri mi tuttun? Sen de bunu kaç defa birinci sayfadan yazdın.

A.Doğan: Ya da bu Mehmet Emin.

C.Uzan: Turkcell'de aynı durumda ı.5-2 yıl ödemesizdi erte­lediler bunu. Onların tan sendikasyonunu bilmiyorum. Ericsson erteledi. Yani 6oo'den 15oo'e ben mi çıkarttım dolan? 38 do­lardan 18 dolara düşmüş konuşma. Bir de ada'm Turkcell'e takıyor bize geliyor, bize takıyor Turkcell'e gidiyor gerçi biz onları takip ediyoruz özel bir yazılım sistemimiz var dakika dakika. Takip ediyoruz, al alabilirsen. ' •

A.Doğan: Bir şey soracağım bu Aria'nın roming işi ne ola­cak?

C.Uzan: Bu işin bir fiyatı olması lazım, bu fiyatıda ödeye­ceksin kardeşim. Şimdi şeyde bir fark var.

A.Doğan: Sizin bağlı olduğunuz bir kurum vardı.

C. Uzan: Telekominikasyon Kurumu.

Page 175: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

174 HAKANTÜRK

A.Doğan: Onlar bir şey yapamıyor mu? C.Uzan: Onlann bir yaptınmı yok, ancak bunlar mahkem-

eye gidecek. A.Doğan: Kimler razı olmuyor bu işe siz mi, onlar mı? C.Uzan: ikimiz de razı olmuyoruz. A.Doğan: Peki Turkcelle ile Telsim arasında bir anlaşma

var mı? C.Uzan: Yok, yok. Ya böyle bir uygulama dünyada sadece

Hollanda' da var başka bir yerde yok ki. A.Doğan: Turkcell ile Telsim arasında roming yok mu? C.Uzan: Yok tabii. Avrupa'da hiçbir, yerde yok. Uyanık İtal­

yan gelmiş iş Bankası'ndan iki kişiyi kafalamış, benim yatınmım üzerinden geçinecek yok ya. Yok ya %3i mi ne. Yani bu işte yatırım yapmalan lazım başka çareleri yok ki. Ben yapmadım mı yatırımı mı? Yaptım yaptınmımı şimdi bununla uğra­şıyorum. Yani yaptım yatırımını bununla mücadele ediyorum. Şimdi bir de' şöyle bir şey hani sen diyorsun ki, ben uç noktama sokmam diyorsun. Bizdeki onun da ötesinde ben istediğimi elime alının istediğimi almam, benim kanalım bu.

A.Doğan: Sen şimdi diyorsun ki, arkadaş sen bu yayınlan kes.

a) Mecbur kalırsam ben de sana yayın yapanın. b) Gel birlikte ortak olalım, birlikte iş yapalım. C.Uzan: Ortak olalım, bir işbirliği başlatalım. İyi niyetli bir

işbirliği başlatalım. A.Doğan: Ben de diyorum ki: a) Ben seninle işbirliğine

vanm, bu işbirliğinden de senin kar edeceğinin de kesin kana­atindeyim, b) Bu anlaşma olsun veya olmasın, benden bağımsız olarak bizim sana sübjektif yayın yapmayacağız ama ben objektif yayın ilkelerine göre

C.Uzan: Ben şunu demiyorum, yann çıktısın da ya bilmem ne dünyanın en iyisiymiş, en büyüğü imiş gibi bir şey bekle­miyorum.

Page 176: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 175

A.Doğan: Şunu da söyleyeyim atıyorum. Financial Times, New York eğer bir haber yaparsa ve ben makalenin içerisinden bir şeyler çıkartıp makale yazmak değil bunu yapmayız.

C. Uzan: Ama şu andaki bu. A.Doğan: Kesinlikle bunu yapmayız. Bu anlaşmalar olsun

veya olmasın gene yapmayız. Ben yine arkadaşlarımla konuşa­cağım, kardeşim, bak ben şunu söylüyorum medya yara alma­malı, medyanın kafasının arkasında bir niyeti var, bunun için haber yapıyor olayını kaldırmalı, benim medyada altı ay evvelki sermaye piyasası değeri 2.5-3 milyar dolardı bugün düştü.

C. Uzan: 15 milyon dolar değil mi Milliyet'in şu anki borsa değeri?

A.Doğan: Ben böyle derken diğerleri var, Hürriyet de var ama bilmiyorum doğrudur yani. Sadece biz düşmedik ki tüm Türkiye düştü. Doğan Holding 3 milyar dolardan 200 milyon dolara düştü. Ben bu sektörün itibannın korunmasından yana­yım, itibannın korunmasının birinci şartı da yazdığımız her ha­berin arkasında bir mana aranmamalıdır. Cem ile Aydın Doğan'ın bir işi var bu yapılıyor denmeli, bunun garantisini sana veririm . . . Bunu anlaşma olacak diye de yapmam ben, size kesinlikle subjetkif haber yapacağım.

C.Uzan: Tamam, bunlar tamam da Financial Times'da bir defa çıkan . . .

A.Doğan: Evrensel değerlerin dışına çıkmayan. Yalnız bir şey daha var bunu da açıkça konuşalım. Ben kimsenin avukatı değilim, kimsenin de müdafisi de değilim. Ben ülkede niçin yayın yapıyorum insanlan doğru bilgilendirmek için. Şimdi bir kampanya başlatılmış ülkenin kurumlanndan birisine, yani sen şantaj yapıyorsun kardeşim diyebilmeli bunu korkmadan diyebilmeli. Yani hükümete de yani bilmiyorum .

.. C.Uzan: • . • Yani sen .. . A.Doğan: Şimdi ben ne olduğunu bilmiyorum, samimi bil­

miyorum. Şimdi bugün denmezse bak yann bu adam şantaj ya­pıyor, denir. Hiç bundan şey yapma . . . Bunu söylüyorum . . . Şöyle diyelim evrensel yayıncılık kurallannın dışına çıkmayacağız nedir bu.

C. Uzan: Öyleyse 40 gündür niye çıkıyorsunuz.

Page 177: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK

A.Doğan: Her defasında bana açıp soruyorlar, benim Ruh­sat bile beni aradı, sanki biz bu Uzanlar konusunda kampanya.

C.Uzan: Öyle kampanya bu. A.Doğan: Dedim ki, bak kızım burada çıkıyor, şurada çıkı­

yor . . . C.Uzan: Aynı haber, aynı haber, başka bir şey yok ki. Moto­

rola'nın Uzan'dan alacağı varmış. Uzan ödemiyormuş. Eeeeee bu kadar, başka ne haber, başka hiçbir haber yok. 40 gündür aynı haber, Financial Times'tan çıkanyor Hürriyet alıyor 5 gün yazıyor, o bırakıyor ya bırakın Aydın Bey. Financial Times. Bak işte bak, en azından bir şeyi açıklığa kavuşturmuş oluruz.

A.Doğan: Bu Finansal Forum'da Aydın diye biri, ben de senden öğrendim. Benim hakkımda da yazıyor aynı kadın, saçlan diyor jöleli, ulan ben 65 yaşında adamım.

C. Uzan: Buradaki şey şu Aydın Bey, bizim dedikodu ile işi­miz yok. İşimiz yok.

A.Doğan: Böyle yaygın bir kanaat var. Benim ıs milyon dolar borcum var onu da söyleyeyim. Bazı şeyler sana da ters geliyordur.

C.Uzan: Şimdi. A.Doğan: İş Bankası Petrol Ofisi ile ortak. İş Bankası'nın

şubeleri çok yayın . . . C. Uzan: Satıyor musunuz hisselerinizi. A.Doğan: Hayır bizim 780 milyon dolar borcumuz var.

Kamu oyunda da borcu bir bana yazıyorlar, bir iş Bankası 'na yazıyorlar ... Bir dakika önemli miymiş? Şimdi ben iş Bankası ile olan bir problemimde, ben iş Bankası'nda 40 yıldır çalışıyorum. Bu ortaklık olduktan sonra da. Benim iş Bankası'nda. Milyon dolar. Benim 780 milyon dolar borcum ... Hiç kimseye karşı bir şeyim yok benim. Mesela Erol Simavi'den kimseye karşı bir şeyim yok benim. Mesela Erol Simavi'den ben o gayri menkulü almak için 6 ay düşündüm.

C.Uzan: Şimdi. . . düşünüyorsunuz? A.Doğan: Bakın Cem Bey, benim İş Bankası ile bir prob­

lemim yok. C.Uzan: Bizim de yok, işim yok ki problemim olsun.

Page 178: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YF.ŞİL ÖLDÜ MÜ? 177

A.Doğan: Şimdi benim İş Bankası'na 780 milyon dolar bor­cum var, bu borcun 200 milyon dolan benim kontrolüm de, kendi kontrolümüzdeki bankalarda, yani 290 milyon dolar toplam borç var... ama tabii benim de uykum kaçıyor, yann dolar ne olacak diye. Tüm şirketlerim zarar ediyor, Allah bana iyi davrandı şansım tuttu, Kasım krizine yakalanmadık.

C.Uzan: Biliyorum devalüasyondan 3 gün önce dönmüşsü­nüz dolara.

A.Doğan: Üç gün önce değil. Bir kuruş şeyimiz yoktur. Şu an bankam 61 trilyon kar açıkladı bu tamdır. 400 milyar 393 milyon dolar öz kaynağım vardı ama sermaye ödemesinde 1 19 milyon dolar eksiye geldik. Türk lirasında kar elde etmek önemli değil ki. Benim bir sıkıntım yok ama ha bu iş iki sene daha de­vam ederse ben de giderim. Borsada hisse senetleri çok anormal değer kaybetti, bu kadar değer kaybetmemeli idi. Konuşmalan­mızın sonucu şu Motorola.

C. Uzan: Peki bugüne, kadar niye bu yayınlan Doğan Grubu ve Hürriyet yaptı. Bugüne kadar yaptı Doğan Grubu ve Hür­riyet.

A.Doğan: Bugüne kadar yapılanlann hepsi objektif haber. C.Uzan: Objektif haber. Sübjektif haber. Ben her gün Doğan

Grubu gazetelerinde bugün mü sübjektif haber çıktı. Bunlan yaşamak istemiyorum, sen de aynı şekilde.

A.Doğan: Evrensel gazetecilik kurallannın dışına çıkma­mak lazım. Tabii sen d� istemezsin onu, ben de istemem.

C.Uzan: Kimse istemez. A.Doğan: Her gün beni yazdı . . . Kemal'in oğlu. Eğer karar

verdiyseniz bugün gidiyorsanız, bugün yann gidiyorsanız yann, muhakkak ki bunu kamuoyuna da ilan edelim. Dağıtımda büyük uzlaşma neyse, bunun bedeli bunun bedeli, sen üzerine alınma Star şu an yanın bir gazete iken ciddi bir gazete olacaktır, Star'ın şu anda değeri isim değeri 25-30 milyon dolarsa, ben dağıtmaya başladığımda bir sene içerisinde isim değeri 100-150 milyon dolara çıkacaktır. Çünkü yayıncılıkta bir ara Hürriyet'in borsa değeri 1 milyar 50 milyon dolardı şu anda 300 milyon dolar, 1 milyar dolar içeriye girdik. Milliyet'in öz varlığı 50 milyon dolardır ama bana göre değeri 250 milyon dolardır. Net karar verirsen yann buyur gelirsin öyle pazarlığı da çok

Page 179: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK

uzatmayız. . . Tekrar tekrar söylüyorum bunu bir haber satın alma olarak yorumlarsanız ben bunda yokum.. . Bu iş için 50 milyon dolar para isterim. Tabii biliyorum şu an 50 milyon dolar nakit olarak zor verilir ama . . .

C. Uzan: Peki vade ile. A.Doğan: Olmaz. C.Uzan: Tamamı peşin diyorsunuz. A.Doğan: Evet, tamamı peşin .. . Tekrar söylüyorum biz ev­

rensel gazetecilik kurallanna çıkmayacağız özellikle bu Moto­rola konusunda, diğer konularda aramızda sıkıntı çıkabilir.

C. Uzan: Neyle ilgili çıkabilir? A.Doğan: Ya başka konularda çıkabilir özellikle Motorola ve

Nokia konusunda .. . Biz haber çıktığında bunun böyle olmadı­ğını söyleriz.

C.Uzan: Ama çıktıktan sonra. A.Doğan: Ben şunu özünü veriyorum, evrensel gazetecilik

kurallan çevresinde yazacaklar ve diyeceğim ki, haber içerisine sübjektif unsurlar içeren şeyler katmayacaksınız. . . Bir yanlış olmuşsa da ertesi gün doğrusunu yazacaksınız . . . Yani yanlış anlama köşe yazarlarına da ben kanşmıyorum, onlar yorum yapıyorlar . . .

C.Uzan: Beı. de kırk yılda bir yorum yapmış köşe yazannın yazdığı yazı beni de ilgilendirmez. Ama bak şimdi ÇEAŞ'tan İmar Bankası'na kar aktanmı var, diye yazdığı zaman Fatih Altaylı, ben benim adamlarımı zor tutuyorum, POAŞ'tan Dısbank'a bilmem ne yapıldı mı dememek için. Yani şimdi. . . Çünkü ben yara alıyorum.

A.Doğan: Yani kusura bakma canı yanan eşek attan hızlı gidermiş .. .

C.Uzan: Berke Barajı'nı yapmışım bitirmişim, babam yaptı hayattaki en büyük eseri, 20 güne kadar su tutmaya başlayacak, bir küsur milyar dolarlık yatırım yapmışım, herif yazıyor, Uzan­lar bunu kendi çimento fabrikalannr1.n, aldı, diyor, çimentosu da bunun bozuk, diyor. Çimentosu da bozuk bunun diyor o yüzden baraj yıkılacak diyor. O zaman okumuyorsunuz gazete­lerinizi Aydın Bey.

Page 180: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 179

A.Doğan: Hepsini okuyamıyorum tabii. C. Uzan: Ama ben Hürriyet'ten bahsediyorum, diğerlerinden

bahsetmiyorum. A.Doğan: Bozuk çimento çıkmaz ya. C.Uzan: Fatih Altaylı da yazdı, ekonomide de yazdılar. Aldı

oraya koydu, buraya koydu, şuraya koydu. Aydın Bey bak, ben bir şey söyleyeceğim, şimdi sen de benim gibi bir işadamısın. İkimiz de kendimize göre bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Şimdi ben buraya iyi niyetle, siz de sağ olun eksik olmayın iyi niyetle şu ana kadar oturduk konuştuk, hepsi gayet güzel. Şimdi siz şurada şunu koyduğumuz zaman, peşin para ile 50 milyon dolar peşin para ile ben işi yapmak istemiyorum. Çünkü bu yapmama maddesidir.

A.Doğan: Peki yapma maddesi nedir? C. Uzan: Ben bu işe 25 milyon dolar veririm. Bunun da bir

cismini nakit olarak veririm, 5-10 milyon dolannı hemen verir­im, ondan sonra da öbürünü de bir altı ay içerisinde öderim. Altı aylık bir şekilde öderim.

A.Doğan: Senin gazeten daha şey olacak, teşekkür ederim, geldiğiniz hoş geldiniz, ben arkadaşlanmla konuşacağım bu Mo­torola, üstüne üstüne basıyorum Motorola ve Nokia konusunda kardeşim durup dururken.

C.Uzan: Niye imadan vazgeçmiyor, niye ÇEAŞ'a saldınyor. Ya bak ÇEAŞ'ın hiçbir şeyi yok, davası var ise davası görülüyor. Davası bitsin.

A.Doğan: Yani .. . C.Uzan: Bir dakika, bir dakika Cem Uzan gitti ifade verdi,

Cem Uzan'ın gidip ifade verdiği olay, aynı haberi 37 defa haber... -.

A.Doğan: Ben diyorum ki, bak bazı şeyleri çöz yap sonra da Aydın Doğan ile konuştum. Ben şunu söylüyorum, bir Motorola haber yapıldığı için söylüyorum Motorola ve şey konusunda evrensel yayın kaidelerinin dışansına çıkılmayacak. Ben bir daha söyleyeceğim.

C. Uzan: Reuters'in geçtiği Motorola bir açıklama yapıyor ise diyorsa ki, şudur ve daha sonra da Reuters'e veriyorsa bütün dünyada geçiyor benim buna bir itirazım yok. .. Benim onlara bir

Page 181: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

180 HAKANTÜRK

itirazım yok, Reuters'e geçen Motorola'nın, Nokia'nin offical açıklamalanna hiçbir itirazım yok benim, onu hem kabul ediyo­rum tamam. Hatta ben o gün karşı açıklamamı da gönderirim benim açıklamamı da yayımlarsanız. Motorola bunu dedi, Nokia bunu dedi, Telsim de bunu dedi. Ama Marcos'un paralannı alanlar şimdi Uzan'ın paralannı alacaklar.

A.Doğan: Dünyada ünlü bir dedektiflik şirketi yasalmış bu.

C.Uzan: Türkiye'de değil. Peki ben bir şey soracağım Moto­rola geldi size ne dedi?

A.Doğan: Demiş, biz alacağımızı alınz, demiş, Motorola ra­hatsız oldu mu Amerika sermaye piyasası kurulu rahatsız olur, o rahatsız olunca Beyaz Saray rahatsız oluyor, biz bu paramızı ala­cağız, Uzanlar'ın şurada şunu yaptılar yani yaptığınız, bize söylediği bu Motorola'nın alacağımızı alacağız.

C.Uzan: Sizden ne istiyor, sizden destek istiyor.

A.Doğan: Ha bizden bir destek falan . . .

C.Uzan: Hayır, hayır.

A.Doğan: Bize destek verin, değil bilgi topluyorlar hakkınız­da.

C.Uzan: benim çok da gizli saklı bir şeyim yok ki.

A.Doğan: Sadece bizimle değil ki bütün işadamlan ile görüştü. Biz de açıkça söyledik bizden ne destek isteyecekler.

C. Uzan: Ne bileyim ben, Motorola size geldikten sonra bu olaylar 40.000 vesika haline getirildi.

A.Doğan: Ondan evvel dış b:ısında bu haberler. O tabii Tür­kiye'den talepte bulundu, Grosman söyledi, Mesut Yılmaz . . . bizi ilgilendiren bir tarafı yok bu işin.

C.Uzan: Tabii.

A.Doğan: Ama ben tahmin etmiyorum uzlaşırsınız.

C.Uzan: Uzlaşma görüşmeleri sürüyor zaten, olay uzlaşma ile bitecek yani herhangi bir şey yok, uzlaşma ile bitecek ama bu uzlaşma çerçevesinde sizin bu.

A.Doğan: Bugüne kadar da yapmadık böyle . . .

C.Uzan: Hiçbir şey olmaz sana zarar verdiler, biz reklamları kestik, yani sen ufak mı görüyorsun ıo milyon dolan.

Page 182: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? -------

A.Doğan: 10 bin dolar bile çok büyük para. C.Uzan: 10 milyon dolar reklam kestik. A.Doğan: Ama bizim işimizde bu var.

181

C. Uzan: Tefrikadan dolayı kesersin iki tane neşriyattan dolayı kesemezsin.

A.Doğan: . . . Yani benim anladığım . . . Telsim . . . C.Uzan: 40 gün tefrika olduk yani halen devam ediyor. Kaç

tane bugün de dahil olmak üzere haberler Telsim'e ültimatom gibi onun gibi bir sürüsü var, bir sürüsü var. Yani Mehmet Emin'e hiç dokunmadınız bugüne kadar Turkcell sanki Doğan Grubu'nun yan kuruluşu.

A.Doğan: Birkaç yerde oturacağız. C.Uzan: Nerede ortaktınız? A.Doğan: Bir tanesi Digitürk'te ortaktık . . . Digitürk'te dava­

lıyız şimdi. C.Uzan: Öyle mi? A.Doğan: Bir şirket vardı. . . Sonra bir şirket kurduk öyle

işte.. . Mehmet Emin ne yapıyor şimdi bu paraları ona kaç senede döner?

C. Uzan: Dönmez. A.Doğan: .. . Kadar dondurdu değil mi? C. Uzan: Yıl sonuna kadar dondurdu ama fark etmez. Eski­

den Türkiye'de bu rakamlar yoktu şimdi artık hiç yok .. . Niye alacak para yok adamda, adam ekmek derdinde . . .

A.Doğan. . . . Şimdi biz mahkemelere düşmek istemiyoruz, adam Cumhurbaşkanlığı'na dilekçe veriyor, batık bankadaki kredilerle ilgili, . . . O bakımdan ben isterseniz hemen yarın .. .

C. Uzan: Olmaz ben bu şartlarda yapama� 50 milyon dolar peşin, mümkün değil yani bu yapmama şartıdır.

A.Doğan: Peşin şeyi şuradan geliyor, ben alacağımı garanti altına almak istiyorum. Yoksa . . .

C.Uzan: Olur mu hayır işte Dinç'te 25 milyon doların 23.5 milyon doları ödendi.

A.Doğan: Evet.

Page 183: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

182 HAKANTÜRK

C. Uzan: Tabii, nasıl biliyor musunuz hem de, 5 milyon dolann vadesi kamyondan indikten sonra geliyor, kavgadan sonra geliyor, . . . Dedim ki, ayıptır artık budan sonrası hırsızlığa girer. Yani sen benim hem paramı alıyorsun, hem işten caymışım, bir de parayı saklamaya devam etmeye çalışıyorsun. Yani bu nasıl bakacaksın suratına ve ondan sonra mahkemeye de gittim 5 milyon dolann 1.5 milyon dolannı kurtarabildim. 3 milyon dolan gitti. Yani ondan sonra da para ödemiyorlar, onun için bu olmaz.

A.Doğan: Ama fiyat pahalı geliyor. C.Uzan: Hem fiyatı, hem peşinatı. Tamam rekabet etmeme­

nin, şartlarını oluştururuz. Nasıl ki adam almamayı şunu, bunu yapmıştınız her şeyi fiyat politikasını da oluşturunuz . . . Fiyatta da oynanz, ben de söz verdim mi, tutanın. Siz de aynı şeyi söylüyorsunuz.

A.Doğan: Aramızda bir tane televizyon alışverişi oldu onda da sözünüzde durdunuz.

C. Uzan: Ben söz verdim mi tutarım . . . En karlı aylarımızda kasım, aralıkta çok gerilere düştük. Ben dedim ki, . . . siz Mehmet Emin ile ortaksınız, ihale ile karşı karşıyayız ondan sonra ben malı almışım, ihale ile karşı karşıyayız ondan sonra ben malı almışım, bir tarafta şey ortağız bir tarafta rekabet edeceğiz bu etik olarak olmaz dedim. Ve ondan dolayı çekildim, yani orada bir şeye kızmaktan falan değil ya orada sadece etik olarak geriye çekildim. Yoksa bütün zararını çekmişim tam şey noktasına gelmiş, oradan ayrılıyorum.

A.Doğan: Siz bakın karar verirseniz. C. Uzan: He he bu alınır mı bu sonra sizi şeyi söylemiştiniz,

Milliyet' ! söylemiştiniz. 6.5 milyar dolar borcu olduğu söyle­niyor. A.D . . . . Benim iki tane alacaklım var, ikisi ile de oturup görüşüyorum. Buradaki şey şu, beni masaya dayak yemiş oturtmak istiyor ve Doğan Grubu bana dayağı atıyor. Şu anda siz 40 gündür. . . dayak... Bu size bir şey kazandırmıyor. 10 milyon dolar para değil mi yahu?

A.Doğan: ı o bin dolar bile para . . . C.Uzan: Ben en büyük üç-beş müşterinizden de biriyim aynı

zamanda. Şimdi birinci sayfaya adam Telsim batıyor diye haber koyacak. 3. Sayfada da Telsim reklamını koyacak. Bu olur mu,

Page 184: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ?

bu olur mu? Benim ricam şu tefrika olayını bırakalım. Yani sonuç olarak ne olur, ne ben bakanın, ne siz bakarsanız, . . . insanım çünkü, yarın öbür gün siz de aynısını yaparsınız.

A.Doğan: Kötü komşu insanı mahveder. C.Uzan: Olabilir tamam Allah daim eylesin tamam. A.Doğan: Keşke daha önce . . . C.Uzan: Ben daha önce söyledim Mehmet Ali'ye söyledim

yemekte New York'ta yemekte söyledim. Hayır, ortak olalım dedim, neden ortaklıktan korkuyorsun ki, dedim.

A.Doğan: İkiniz de hata var. C.Uzan: Yani bizim öyle bir şeyimiz yok, biz kimseyi kov­

madık. Yani bu işte başka bir şart söyleyeyim, düşünün. A.Doğan: . . . Düşündüm ki, bugünün şartlarında niye ala­

caksınız Milliyet'i ben vereyim 40-50 milyon dolar da gerisini teminatla veririm.

C.Uzan: Valla ben şeyi söyledim, babamın . . . İle ilgili bir şir­ket.

A.Doğan: Şimdi bunlara . . . birkaç ortaklık. .. beceremiyor bunlar Aycell ne yapar bilmiyorum. Ama bu tip şeyler olursa biz o işe gireriz, bizim işimiz.

C. Uzan: . . . Yani beni düşünüyorsanız ikincisi bir şey daha yapabiliriz KVK var ya bildiğimiz kartların yüklenmesi, onları size satabilirim yani Yay-Sat üzerinden satabilirim. Diyorum ki, dağıtım şirketi artık 4 trilyonluk satış yapar . . . %15'i bu işin kan olacak, 4-5 trilyon . . . %5 . . .

A.Doğan: . .. Onu biz şey yapıyoruz, kavga ediyoruz, hırlaşı­yoruz.

C.Uzan: Yani biz a kalitede iş yapabiliriz istiyorsanız, KVK satabiliriz, tekrar reklam verebiliriz, ama dediğim gibi bizim şe­yimizde de . . .

A.Doğan ... Sen bu kadar şikayet ettiğine göre objektif katı­lımı sağlarız ne zaman istersen tekrar görüşürüz. Biz başka­larının da tetikçisi olmayız.

C. Uzan: Şu ana kadar öyleydin ama. A.Doğan: Hayır hayır.

Page 185: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

184 HAKANTÜRK

C. Uzan: Tabii bir de şu var genellikle habere muhatap olan­lar, ben de bu işin içindeyim, küçükken de mürekkebin koku­sunu aldık ama bilfiil 12 senedir medyanın içerisindeyim. Ben de diğer işadamlan gibi değilim siz de bakhğınız zaman habere, ulan bunu geçirmek için yazmışlar, dersiniz, ben de baktığım zaman geçirmek için derim. Mehmet Ali'ye yazdım o gece ı6 Temmuz gecesi idi, geceleyin haberim oldu, 3 milyar dolarlık takip diye, dedim ki, bak, dedim, ben bir şey rica ediyorum, benim kanının resmini çıkartın yarın öbür gün yüz yüze baka­cak yüzümüz olsun, yakışmaz, dedim yani.

A.Doğan: O benim kızım, ama şundan dolayı yapmışlar . . . zaten çıkmış şimdi çıkartırlarsa.

C.Uzan: Bakın Mehmet Ali'ye bir şey daha söyledim. Bir gün siz de bizden bir şey istemiştiniz, hatırlarsanız ekranda Tansu Çiller ile kapışmıştınız ertesi gün de Tansu bize geli­yordu. Mehmet Ali bana telefon açtı dedi ki, bu Aydın Bey ile ilgili ağzına geleni söyleyecektir, ya bize bunu konuşturtma, dedi ve yahut da dedi, çünkü canlı yayma çıkacak, konuşmasını durdurabilirsen durdur, durduramıyor isen Aydın Bey arayacak onu canlı yayına bağla, dedi. Tamam dedim. Yalçın Doğan, Mehmet Ali üçü bir arada benim odaya geldiler, dedim ki, siz o gün benden bir şey rica ettiniz, dedim, ben de bunu yaptım çünkü o gün sizin böyle,bir arzunuz vardı. Şimdi ben bugün sizden bir şey rica ediyorum, hepimizin birbirimize işi düşüyor, hepimizin birbirimizden ricası oluyor, insan haklı olduğuna inanıyor karşısındaki bir şeyi olmasını istiyor, ben de sizden şimdi bunu rica ediyorum o gün Mehmet Ali'den rica ettim, şimdi de sizden rica ediyorum. Lütfen siz kendi müessese­lerinize hakim olabilen bir insansınız, Reuters haber geçmiş Motorola . . .

A.Doğan: Lütfen evrensel kaideler dışında haber olmaya­cak, siz gazetelerinizde bazı kurumlara saldınyorsunuz, yani İş Bankası . . .

C.Uzan: İş Bankası ile benim işim yok ki.

A.Doğan: Ya İş Bankası. C.Uzan: İş Bankası'nm yaptığı resmi açıklama varsa onu

koyarsın ama benim İş Bankası ile herhangi bir işim yok ki. Yok varsa söyle, ne işim olacak benim İş Bankası ile.

Page 186: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

A.Doğan: Şimdi. C.Uzan: Yarın da o zaman benimle ilgili bir haber var. A.Doğan: Yarın Aydın Doğan sözünde durmasın demeye-

sin diye evrensel ilkeler dahilinde Motorola, Nokia ile ilgili bir şey yok ama çünkü o zaman birtakım yayın organlan birbir­lerinin ayağına basmıyor, diyorlar.

C. Uzan: O zaman siz bize saldırın. A.Doğan: Gülüyor. C. Uzan: Benim kimse ile bir alıp veremediğim yok, ama siz

burada bazı şeyleri çok güzel söylüyorsunuz, ama şu var siz 40 gündür saldınyorsunuz, 40 gündür tefrika yapıyorsunuz ve bu habercilik diyorsunuz bana.

A.Doğan: Evet. C. Uzan: İş Bankası ile ilgili diyorsunuz ne bir ticari işim var

ne de bir banka hesabım var. A.Doğan: Aria ile falan. C. Uzan: Hiçbir Aria benim ne rakibim olacak ya. Aria ile

uzaktan yakından hiçbir işim yok fakat Aria'yı zorlayacak. Roming yapmayacağız, Türkcell de yapmıyor bunu, Ayccll de yapmıyor biz de yapmayacağız tabii.

A.Doğan: Türkcell ile yaptığınız haberlerin c;oAıı yala r ı adam açıklama gönderiyor onu da çarpıtıyorsunuz.

C.Uzan: Hayır bakın kaç kişiyi telefona aldım, hir tnıw yarı lış diyen var mı? '

A.Doğan: Cem Bey, Cem Bey, ben de seninle ilgili halll'r ya ­pınca kaç kişi arıyor iyi ettin bu pezevenke gidiyor.

C.Uzan: Tabii takdir sizin gazetelerinizindir size aittir, aı ıııı bizim İş Bankası ile herhangi bir sorunumuz.yok.

A.Doğan: Tamam ben... geldin oturduk, konuştuk ııuıın

evrensel gazeteciliğin dışında hiçbir haber yapılmayacaktır 11 11 1 11 Türkiye'deki bazı müesseselere saldırmak yalan yanlış haht•rlı•r yapmak birisi de çıkar senin ailen hakkında yazar . . .

C.Uzan: Biz kimseye yalan yanlış hakaret etmedik. A.Doğan: Söylediğim de pişman oldum ben . . .

Page 187: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

186 HAKANTÜRK

C.Uzan: Yok ahi yani. . . A.Doğan: Bu kadar şeyden sonra adam bizi arkadan gön­

derdi kapıdan şey yaptı demeyesin diye, bugün yoksa yarın ola­bilir çünkü insanlar bakıyor bir haftadır ne oluyor, on gündür ne oluyor diye . . .

C. Uzan: Aynı soruyu bana soruyorlar ne oluyor ıo gündür diye . . .

A.Doğan: . . . diye yaptım diyorsun . . . Benim İş Bankası ile ilişkim yoktur.

C.Uzan: Ama ben de şunu söyleyeyim siz ne kadar evrensel değerlere uyarsanız bende o kadar uyanın, bunu siz de bunu benim dönmeyeceğim bir söz olarak kabul edin.

A.Doğan: Ya yemek yedin mi? C. Uzan: Hiç gerek yok, hiç gerek yok. C. Uzan: İyi günler.

Page 188: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? 187

KARANLIK GÜÇLER

"İyi bir organize ile ül­kemizde Başbakan da­hi olunur " . . .

HAKANTÜRK Ülkemizde araştırmacılığa gereken önem verilmediği için,

bazen medyanın gücüyle, bazen de fısıltı gazetesi aracılığı ile bi­rileri ortaya bir laf atıyor, onun yanlış veya doğru olduğu araştırılmadan herkes kendine göre bir değerlendirmeye girerek yalan yanlış şeyler söylemektedir. Bugün Türkiye'nin en büyük gazeteler ve diğerlerinin tamamına yakını bizim Cağaloğ­lu 'ndaydı. Her gelen hükümetten aldıkları kredi ve teşvikler sonucu bir çoğu devlete kafa tutacak duruma gelerek Cağaloğ­lu'ndan ayrılıp holdinglerini, bankalarını kurarak çok büyük oldular. Ama biz kimin nereden geldiğini ve bundan otuz kırk yıl öncesini çok iyi bildiğimizden onların işine gelmeyiz.

Çünkü onlar kendi çevrelerinde "Evet efendimcileri" bulun­.durmaktan zevk alırlar. Bir Alman atasözü: "inanmak güzeldir. Fakat kontrol etmek çok daha güzeldir" der.

İnsanlarımız doğru ve g�zel şeyler yerine, yalan ve yanlışlara inanmak meylindedirler. Oyle ki, Cağaloğlu'nda bir yalan söy­leyin, beş dakika sonra Sirkeci'ye indiğinizde yalanın sizden önce oraya vardığını ve sizin söylemiş olduğunuz o yalanın abartılarak anlatılmakta olduğunu görürsünüz. Bu kitap "Yeşilin ölüp ölmediği" üzerine yazıldığı için, bu tür hassas konulan yazmadan çok iyi -araştırma yapılması gerektiğine inandığım­dan, yıllardan beri bu konuyla bağlantılı bilgi ve belgeleri toplarken, aynı konuyla ilgili anlatmak istedikleri varolanlarla değişik ortamlarda görüşüp, notlar almıştım.' Bu son günlerde Başbakan R. Tayyip Erdoğan'ın deyimiyle birileri de bu konuda düğmeye bastı ki, Derin Devlet büyük gaı;etelerde sür manşet olarak yerini almaya başladı. Bu konuyu işlerken, Derin Devlet deyince önce kimler akla gelir, kimlerin Derin Devlet'le ilgisi olabilir veya ilgisi olduğu söylenilmektedir?.. . . Önce hastalığı teşhis edeceğiz ki, ona göre ilacını yazalım. Kendi ülkemizde Derin Devlet olduğuna inanıyoruz. Peki, demokrasiyle, yönel­tildiğine bazılarının bütün kalpleriyle inandıkları Amerika, Avrupa ve Avustralya'da, Derin Devlet veya Kontrgerilla türü

Page 189: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

188 HAKANTÜRK

örgütlerin varolmadığını sananlara bu kitabımda aksini ispat edeceğim.

Türkiye'de Kontrgerilla 12 Mart 1971'den sonra İstanbul'un Kadıköy Tüccar başı sokakta bulunan Ziverbey Köşkü'nde sorguya alınan gazeteci arkadaşlar tahliyeleri akabinde köşe yazılarında veya yazdıklan kitaplarda Kontrgerilla'nın varlığını gündeme getirmişlerdi. Derin Devletin gündeme getirilmesi ise 3 Kasım 1996'da Balıkesir'in Susurluk ilçesinde Abdullah Çatlı ve arkadaşlarının geçirdiği trafik kazasından sonra sürekli gün­demde tutulmuş ve tutulmaktadır. Hatta birileri biraz arsızca davranıp, Beni istediğiniz yere şikayet edebilirsiniz" deyince, ona "Derin Dev/etin adamı olduğu nasıl da belli oluyor" diye yakıştırmalar yapılır. Derin devlet işi bu kadar ucuz ve ayağa düşmez. Ancak bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde herkes hükümetlere güvenmediğinden, sırtlarını bir yerlere dayar veya arkasında birilerinin varolduğu intihasını vermekten zevk duyarlar. Türkiye'de Derin Devlet'in ve Kontrgerillanın varlığı hiçbir zaman inkar edilmemiştir. Fakat yabancı ülkelerin derin devletleri veya kontrgerillalan çok daha sessiz ve becerikli işler yaptığını yakınen bilenlerden birisiyim. Bu kitap aslında bir başucu kitabı olabilir. Çünkü çok yönlü bilgiler içermektedir. Bu ve diğer kitaplanmla ilgili görüş ve düşüncelerinizi www. hakanturk.com'a veya 0535 600 ıı 91'e ulaştırabilirsiniz. Bu ülke hepimizin olduğuna göre elimizden geldiğince, gücümüzün yettiğince sahiplenmeliyiz. Ülkesine sahip çıkmayanlar, kendi ailesine de sahip çıkmazlar.

Page 190: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ?

DERİN DEVLEfVARMI? "Dürüst olma yollarından birisi,

içimizdeki duyguları sansürlemeden dışarıya ifade etmektir, ikilemlerimiz

olabilir; ikilemleri ifade etmek de bir dürüstlüktür. " Prof. Dr. Üstün Dökmen

Yıllardan beri Derin Devlet'in varlığı üzerinde tartışılır. Bazı siyasetçilerimiz bugün var dedikleri Derin Devlet'i, belli bir süre sonra inkar ederler. Halbuki bir şey ya vardır veya yoktur. Siyasetçiler gibi ben sözü evirip çevirmeden elimdeki bilgi ve belgelerle Derin Devlet'in varlığını hem de ülkenin Cumhur­başkanlığı, Başbakanlık koltuğunda yıllarca oturmuş kimseler­den oluşanların itiraflarıyla ispat edeceğim. Türkiye'nin siyasi tarihine damga vurmuş olan birkaç kişiden birisi olan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bakın bu konuda ne diyor: "Türkiye Cumhuriyeti devletinin kanunları uar. Kuralları var. Kanunlar içerisinde kurulmuş organları var. Güvenlik birim­leri var. İstihbarat örgütleri var. Buralarda keyfilik, insan hak­larına aykırı bir şey yok. Olmamalı da. Çok itina ile söy­lüyorum, devlet yönetiminde zaaf belirirse .. . Devletin kanun­ları vardır, uygulanamamaktadır. Valisi, kaymakamı vardır. Hakimi, savcısı vardır. Askeri, polisi vardır. Ama kanunlar uygulanamadığı için huzur yoktur.

O zaman bu huzuru biz tesis edelim niyeti ile devletin için­den ve dı.şından talepler gelir. Bu bir devlet boşluğudur. Devlet, boşluğu kabul etmez. Türkiye maalesef bunu yaşamıştlr. Bu yaşandı. 1977-1978'lerde ... 1979'da biz idareyi devraldığımız zaman tam bir devlet boşluğu vardı. Derin Devletin içinde kimler var? Olaya şöyle bakacaksınız. Derin Devletin içindeki­ler yani normal zamanlarda belirli yetkileri kullanma duru­munda olanlar, bir de bakarsınız, kurtarıcı haline gelmek ister­ler. Öyle hissederler kendilerini. Oysa, kimse onlara görev vermemiştir. " Bu sözlerin ardından konu bugünün Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a ve başında bulunduğu hükümete gelin­ce bir değerlendirme yapılması gerekiyordu. Hükümete oldukça uzun süreli avans tanınmıştı. Şu anda durum neydi? Ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün itibariyle, siyaset yolculuğunun hangi istasyonundadır.

Page 191: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

190 HAKANTÜRK

Demirel fazla düşünmeye gerek duymadan, o kendinden emin tavrıyla; "Türkiye, yönetilmesi zor bir ülke... Tek parti döneminde de zordu, çok partili dönemde de zor. Etraf prob­lemli. Tarih ve coğrafya yönetime istikamet veriyor. Yönetimi güçleştiriyor veya kolaylaştırıyor. Bugünü sağlıklı değerlendi­rebilmek için dünü irdelemeden, bu konuda analiz tam yapıla­maz. Tarihten aldığımız şartlar var. 624 yıllık Osmanlı dene­yimi var. Bu yönetimin içinde önemli unsurlar var. Pozitif un­surlar var. Güç var. Kudret var. Kurumların en başında "Ha­nedan " var. Ve ikinci kurum "İlmiye". Yani alimler. Daha çok din alimleri. Üçüncü kurum "Kalemiye" yani bürokrasi . . . Dör­düncü kurum "Seyfiye" yani askerler. Osmanlı yönetiminde ilk bakışta söz padişahındı. Ama ülke yönetimine baktığınızda ilmiyenin de, kalemiyenin de, seyfiyenin de söz hakkı var. Bu kendiliğinden işleyen bir olay. Yani padişah fetva almadıkça birtakım şeyleri yapamıyor. Osmanlı çöktü. Genç Cumhuriyet kuruldu. Siz bugünü nasıl değerlendirmektesiniz deyince, "Dur, acele etme. Osmanlı çok uluslu, çok dilli, çok dinli bir ülke. Böyle bir ülkenin yönetimdeki zorlukların önemli bir kısmı bugüne intikal etmiştir. Genç Cumhuriyet kuruldu tamam. Ama Osmanlı 'nın içinden çıkan komşu ülkelerle Türkiye 'nin sorunları oldu. Ve bu bir savunma olayım doğurdu. Bu nokta­da altı çizilecek bir husus var. Türkiye Cumhuriyetini var eden, büyük Atatürk'ün gösterdiği istikamette hareket eden ordu hareketidir. Milletin ordusudur. Kurtuluş Savaşı bittikten son­ra da askerin, Türkiye Cumhuriyeti üzerin-de özel bir iddiası olmuştur.

Atatürk Cumhurbaşkanıdır, devletin kurucusudur, asker­dir, İnönü ikinci Cumhurbaşkanıdır, devletin ikinci kurucusu­dur, askerdir. Atatürk'ün çevresindekilerin bir kısmı askerdir. Sivil olarak ilk defa Celal Bayar görünüyor. O da Kurtuluş Savaşının içinden geliyor, işte bu şartlarda, demokratik yöneti­me geçiliyor. Artık milli irade var. Millet iradesinin üstünlüğü var. Hakimiyet milletindir. Çok partili sistem var. Şimdi dikka­tinizi bir noktaya çekiyorum, iktidar, seçimle gelir. " Ve der ki; Milletten yetki aldım, ülke yönetiminde her şey artık benim hakkımdır. Ben nasıl istersem, ülke öyle yönetilecek. Bu bir jakoben düşüncedir, fakoben idare. Yani, siyasi iktidarın yetki­yi kimseyle paylaşmak istememesi, iktidar benim, her şeye ben karar veririm demesi.

Page 192: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

YEŞİL ÖLDÜ MÜ? ------- 191

Evet . . . Millet iradesini ben temsil ediyorum, yönetimde son söz benim felsefesi. Jakoben inanmıştır. Bu inanış ülke yöne­timini bir yerde zorlaştırdı. Zira çok partili yaşama girdikten sonra bir kurullar devleti ile karşı karşıyasınız. Devletin yönetimi adeta paylaşılmıştır. Burada iki önemli tezat var. Biri, iktidarın gayri kabili taksimidir. Büyük bir konu. Yani iktidar gücü paylaşılamaz konusu. Ama bu gücü kullanırken, devletin yönetimine iştirak olan diğer kurumların.fikrini alma var, danışma var, istişare var. Devlet yönetimine iştirak olan diğer kurumların fikrini almak, iktidan taksim etme anlamına gelebilir mi? Evet gelebilir. Burada her şey neyi, nasıl yapacağı­nıza bağlı. Bunu öyle yaparsınız ki, Anayasal kurumların düşüncesini alır, tartışır ve ona göre karar verirsiniz. Zira siyasi iktidarın kararlarım icra edecek olanlar da aslında yine bu kurumlardır. Millet bana yetki verdi, istediğimi yaparım, yetkiyi kimseyle paylaşmam felsefesi bir jakoben yaklaşım olduğu halde hep bu havaya girdik. Rahmetli Adnan Menderes de jakobendi, ben de jakobendim. Bugün Türkiye'yi yöneten siyasi iktidarın iyi niyetli oldukları kesin. Ama kendi siyasi iktidarlarım anlayış felsefeleri jakobendir.

Son günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın karikatü­rünü çizenler hakkında büyük tazminat davaları açmasını bakın Demirel nasıl değerlendirmektedir: "Benim mizacım biraz sa­kin. Sakin dediysem vurdumduymaz değil. Ölçii şu, acaba sine­ğin üzerine balyozla mı gitsek? .. Hayır, işte i)lçiim. Sineğin üze­rine balyozla gitmek de yanlış. Varsın böyle olsun kıyamet kopmaz ya diye vurdumduymaz davranmak du yanlış. Zaman zaman birtakım çirkin şeyler oldu. Mahkeme yolunu kullan­dım. Çok değil. Haklarıma tecavüz oldu. Hakarete uğradım. Aileme tecavüzler oldu. O zaman mahkemeye gittim, ben ka­zandım. Kazandığım paralara gelince, kimden ne aldıysam, hayır işlerine kullandım. Benim buradan bütün siyasetçilere tavsiyem, sineğin üzerine balyozla gitmeyip, tahammüllü ol­sunlar. Hür medya çok önemli bir şet. Medyanın eleştirileri doğru mu, ona bakıp doğrularından faydalanmaya çalış­smlar. "

SİYASET İNCE SANAT

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 6 kez gidip, 7 kez iktidara gelebilen çok ender siyasetçilerdendir. Buradaki soru cevabı, genç siyasetçilerimize ders olur düşüncesiyle verelim.

Page 193: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

192 HAKANTÜRK

Soru: Sayın Demirel hükümet etmek nasıl bir şey? S. Demirel: Yönetme sanatıdır, iktidarı kullanma sanatı. Soru: Bu sanat nasıl icra edilir? S. Demirel: İktidar benim, kimse benim işime kanşmasın

diyebilirsiniz. Bunda, şeklen de haklısınızdır. Ama senin işine karışılmasını devletin yeni tarzı getiriyor.

Soru: Bu durumda iktidar etme sanatının incelikleri neler? S. Demirel: Bir tezatı anlatmak istiyorum. Anayasa bir

yandan siyasi iktidar hakkında kayıt koymuş, bir taraftan da kurullar için kayıt koymuş. Kurulların yerini tarif etmiş.

Soru: İktidar etme sanatı? S. Demirel: Kurumların yerinde durabilmesine, görev ve

yetkilerini iyi anlayabilmesine ve kendilerine verilen öneme bağlı. Belki karışık görünüyor ama., ince sanat gerektiriyor.

Soru: Nasıl icra edilecek? S. Demirel: Uzlaşmayla . . . Batılılar bize diyor ki, uziaşma-

yı bilmiyorsunuz. Soru: Bu sanat nerede öğretilir? S. Demirel: Devlette. Soru: Okulu? S. Demirel: Devlet kadroları ve siyaset .. . Bu sanat, ehliyeti

beraberinde getirir, iyi icra edilmezse, yönetim zaafı çıkar ve derin devlet devreye girer.

Soru: Mersin'de yaşanan bayrak olayı? S. Demirel: Böyle olaylara aman dikkat. Öyle bir infiale

yol açar ki, illke yönetilemez duruma geliverir. Hani, derin devlet konuşuyoruz ya. Böyle şeyler onların tümüne güç verir. Cesaret verir. Olayı anında bastıracaksın. Tepkini anında vereceksin. Duruma anında hakim olacaksın. Yoksa . . .

Page 194: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri
Page 195: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK, bugüne kadar yaptıgı görevlerin d ış ında merkezi Amerika'da olan lnternational American Academy of Security Başkanlıgı ve The World Medical Assistance Assocation 2. Başkanlıgı ve international Economics Asistance Assocation Başkanlıgı görevinde bulunmuş i lk ve tek Türktür. 1962 yı l ından beri yurtdış ında yaşamakta o lan HAKANTÜRK'ün bu 68. kitabıdır. Diger eserlerinden bazılan: Kabadayılann dünyası, Abdullah Çatlı Kimdir?, Kim Bu Yeşil?, Korkut Eken Kimdir?, Rumuz Amerika, Milli istihbarat Teşkilatı, Karanlıklar Prensi, Türkiye Ateş Çemberinde, Alaattin Çakıcı Kimdir?, Büyük Komplo, Büyük Oyun, Asrın Operasyonu, Hedef Ülke Türkiye, Amer ika n l m p a rato r ı u g u , B a b a l a r ı n D ü nyası , Tü rkiye 'de Kim Mafya?, Sedat Peker K imdir?, Vurguncular, R.T.Erdogan &G.W. Bush, Babaların Ölümü, P.M.Fuat Aydın Kimdir?, Yanki'nin Çocukları, Kurtlar Konseyi, Kurtların Dönüşü, Ölümsüz Kurtlar, Der in Devlet Var m ı?, Türk Amerikan Savaşı , Osman l ı'da n Avrupa Birl igi'ne . . . Türkiye Nereye Koşuyor, Türklerin Ateşle imtihanı, Mehmet Ali Agca Kimdir? ..

Son günlerde kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım'ın öldüğüne dair yine basında haberler çıkmaya başladı. Oğlu Murat Y ıldınm' a karşı yapılan polis operasyonunun ardından önce "Yeşil kaçtı" diye bir haber çıktı. Daha sonra İstanbul Emniyet Müdürü yaptığı açıklamada Yeşil ' in ölmüş olduğunu ve ölü bir insanın kaç am ı y a c a ğ ı n ı bel irtm i ş ti . Fakat bu açıklamanın ardından Emniyet Genel Müdürlüğü sözcüsü "Yeşil ölmedi yaşıyor" deyince tabii ki bu da gazetelerde manşet oldu. Bu kitapta neyin doğru, neyin yanlış olduğunu belge ve tanıklarıyla bulacaksınız. Çünkü öldü açıklanması yapıldıktan sonra Yeşil yaşadığını ıspat etmek için birkaç kişiyle irtibata geçip konuştu.

Page 196: Araşhrma Yazı Dizisi - Turuz...Kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım, kimine göre sıradan bir infazcı, kimine göreyse Derin Devletin bir elemanı olarak bu ülkeye zarar verenleri

HAKANTÜRK, bugüne kadar yapbgı gorevlerin dışında merkezi Amerika"'da olan lnternational American Academy of Security Başkanlıgı ve The World Medical Assistance Assocation 2. Başkanlıgı ve international Economics Asistance Assocation Başkanlıgı görevinde bulunmuş ilk ve tek Türktür. 1962 yılından beri yurtdışında yaşamakta olan HAKANTÜRK'ün bu 68. kitabıdır. Diger eserlerinden bazılan: Kabadayılann dünyası, Abdullah Çatlı Kimdir?,

Kim Bu Yeşil?, Korkut Eken Kimdir?, Rumuz Amerika, Milli istihbarat T eşkilab, Karanlıklar Prensi, Türkiye Ateş Çemberinde, Alaattin Çakıa Kimdir?, Büyük Komplo, Büyük Oyun, Asnn Operasyonu, Hedef Ülke Türkiye, Amerikan lmparatorl ugu, Babaların Dünyası, Türkiye 'de Kim Mafya?, Sedat Peker Kimdir?, '{urguncular, R.T.Erdogan &G.W. Bush, Babaların Olümu, P.M.Fuat Aydın Kimdir?, Yanklnin Çocuklan, Kurtlar Konseyi, Kurtlann Dönüşü, Ölümsüz Kurtlar, Derin Devlet Var mı?, Türk Amerikan Savaşı, Osmanlı'dan Avrupa BirliÇfne ... Türkiye Nereye Koşuyor, Türklerin Ateşle imtihanı, Mehmet Ali Agca K. d" ? ım ır . ..

Son günlerde kod adı Yeşil olan Mahmut Yıldırım'ın öldüğüne dair yine basında haberler çıkmaya başladı. Oğlu Murat Yıldırım'a karşı yapılan polis operasyonunun ardından önce "Yeşil kaçtı" diye bir haber çıktı. Daha sonra İstanbul Emniyet Müdürü yaptığı açıklamada Yeşi l ' in ölmüş olduğunu ve ölü bir insanın kaçamıyacağını b e l i rt m i ş t i . Fakat bu açıklama n ı n ard ın dan Emniyet Genel Müdürlüğü sözcüsü "Yeşil ölmedi yaşıyor" deyince tabii ki bu da gazetelerde manşet oldu. Bu kitapta neyin doğru, neyin yanlış olduğunu belge ve tanıklarıyla bulacaksınız. Çünkü öldü açıklanması yapıldıktan sonra Yeşil yaşadığını ıspat etmek için birkaç kişiyle irtibata geçip konuştu.