25
i ARALIK 2014 Bilimsel Bir Ruhbilim Projesi’nden “Dürtü-Çatışma”ya Freud’un Kuramı Rölatif Bütüncül Psikoterapi 13. Dönem Serisi Tahir ÖZAKKAŞ – Ahmet ÇORAK

Bilimsel Bir Ruhbilim Projesi’nden “Dürtü-Çatışma”ya Freud ... fileBu ders notlarında dürtü çatışma kuramı, Freud’un hayatı, hipnozu tedavi yöntemi olarak kullanımı,

  • Upload
    hadan

  • View
    227

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

i

ARALIK 2014

Bilimsel Bir Ruhbilim Projesi’nden“Dürtü-Çatışma”yaFreud’un Kuramı

Rölatif Bütüncül Psikoterapi13. Dönem Serisi

Tahir ÖZAKKAŞ – Ahmet ÇORAK

ii

Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 246

Bilimsel Bir Ruhbilim Projesi’nden“Dürtü-Çatışma”ya Freud’un Kuramı

ISBN 978-605-9137-67-6Copyright© Psikoterapi Enstitüsü

Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda

yayımlanamaz.

Birinci Baskı: Ocak 2018

Editör: Tahir ÖzakkaşKatkıda Bulunanlar: Figen Kara, Halenur Alkoçlar

Baskı: Acar Matbaacılık Prom. ve Yayın. San. ve Tic. Ltd. Şti.Osmangazi Mahallesi Mehmet Deniz Kopuz Caddesi No: 20/1

Esenyurt - İSTANBUL

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIKORG. VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.

Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Caddesi No:285 Darıca / KOCAELİ Tel: 0262 653 6699

PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ LTD. ŞTİ. BEYOĞLU ŞUBESİAsmalı Mescit Mah. İstiklal Cad. No:120 Galatasaray İşhanı Kat: 5

Beyoğlu / İSTANBUL Tel: 0212 243 2397

www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com

iii

SUNUŞ

İnsanlık tarihi boyunca, her toplumda psikolojik rahatsızlıkları te-davi etmeye yönelik girişimler olmuştur. Bu alanda yapılan girişimler sonucu ortaya çıkan pek çok farklı ekolün savunucuları, kendi ekol-lerini yüceltme ve diğer ekolleri küçümseyerek ötekileştirme yoluna gitmiştir. Ancak buna rağmen farklı yaklaşımlardan bilgiler edinerek kuramını zenginleştirmeye ve bu alanda çalış-malar yapmaya başla-yan öncü terapistler, psikoterapide bütünleşmeyi sağlayarak alandaki bölünmeleri büyük oranda azaltmıştır.

Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı ol-mak için pek çok farklı ekolden faydalanarak daha gerçekçi, uyumlu ve esnek bir çalışma alanı sunar. Eğitimini verdiğimiz bütüncül psiko-terapi, zaman zaman eklektik ve asimilatif, genellikle de entegratif ve ortak faktörler üzerine kurulmuş bütüncül bir yaklaşımı içerir. Bireye, teori odaklı değil danışan odaklı bakmaya çalışan bütüncül psikote-rapiler, farklı yaklaşımların bileşenlerini bir araya getirerek terapisti geniş bir vizyona ulaştırır.

Bu amaçtan yola çıkarak, çeşitli bilimsel etkinlik, araştırma, eği-tim ve yayın çalışmalarıyla, ülkemizde bütüncül psikoterapi uygula-malarının gelişimine öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Elinizdeki bu ders notları, ruhsal bozuklukların tedavisinde tek bir psikoterapi yaklaşımına bağlı kalmaktansa elindeki veriyi kullanarak uygulana-bilecek en iyi tekniği ve teoriyi arayan bütüncül yaklaşımlı terapistler

iv

yetiştirme adına verilen Bütüncül Psikoterapi Teorik Eğitimi 13. Gru-bunun Aralık ayı deşifrelerini sunmaktadır. Bu ders notları, eğitim de-şifresinin derlemesi olma özelliğiyle dünyada eşi benzeri görülmemiş bir yayın niteliği de taşımaktadır.

Bu ders notlarında dürtü çatışma kuramı, Freud’un hayatı, hipnozu tedavi yöntemi olarak kullanımı, rüyaların yorumu, serbest çağrışım yöntemi, aktarım-karşı aktarım, psikanalitik vaka formülasyonu ve nörobiyolojik yaklaşım konuları ele alınmaktadır.

Bütüncül psikoterapiler de insanın ruhsal yapısının gelişiminde ol-duğu gibi zamanla özerkleşecek, bireyselleşecek ve ayrışarak psikote-rapi ruhunu ayakta tutacaktır.

Psikoterapi uygulayıcıları için önemli olduğunu düşündüğümüz bu eğitim ders notlarını, sizlerin ilgisine sunmaktan kıvanç duymaktayız. Keyifli okumalar dileriz…

Tahir ÖZAKKAŞPsikoterapi Enstitüsü Başkanı

v

İÇİNDEKİLER

I. GÜNI. DERS

Dürtü-Çatışma Kuramına Giriş ...........................................................1Sigmund Freud’un Kronolojik Olarak Hayatı: ...................................3Freud’un Hipnozu Tedavi Yöntemi Olarak Kullanımı: ......................9Ruhsal Yapının Tasarımı: ..................................................................16Freud’un Etkilendiği Bilim Adamları: ..............................................25İçgüdü, Drive ya da Dürtü Nasıl Harekete Geçiriliyor: ....................28Dürtü Çatışma Kuramı: .....................................................................29Psikanaliz Nedir? ..............................................................................32Rüyaların Yorumu: ............................................................................37

II. DERSDürtü Çatışma Kuramında Temel Kavramlar ...................................41Çatışma Nedir? .................................................................................52Çerçeve Nedir? .................................................................................52Freud’a Göre Tedavi Prosedürü, Psikanaliz: .....................................54Direnç Nedir? Direnç Kim Tarafından Yapılır? ................................55Nötralite Nedir? ................................................................................58Aktarım Nedir? .................................................................................59Netleştirme Nedir? ............................................................................63Yüzleştirme Nedir? ...........................................................................63Rüyaların Yorumu: ............................................................................64

vi

III. DERSSerbest Çağrışım Yöntemi ...............................................................75Nevroz Nedir? ...................................................................................84Aktarımın Pişmesi Nedir? ...............................................................116Bir Psikanalitik Seansın Özellikleri: ...............................................125

IV. DERSAktarım ve Karşı Aktarım Kavramları ...........................................127Direnç Nedir? ..................................................................................133Aktarım Nedir? ...............................................................................134Nötral Duruş Nedir? ........................................................................136Pozitif ve Negatif Aktarım Nedir? ..................................................138Karşı Aktarım Duygusu Nedir? ......................................................141Terapotik Çerçeve: ..........................................................................149Netleştirme: ....................................................................................149Sekonder Kazanç Nedir? .................................................................166Dil Sürçmeleri, Lapsuslar: ..............................................................168İçgörü: .............................................................................................169

V. DERSVaka Analizi ....................................................................................173C Hanım Örneği .............................................................................173Oral Dönem: ....................................................................................175Anal Dönem: ...................................................................................178Fallik Dönem: ................................................................................183Bir Vaka Psikanalitik Olarak Nasıl Formüle Edilir? .......................183C. Hanımın Psikanalitik Açıdan İncelenmesi: ...............................193

İÇİNDEKİLER

vii

II. GÜNI. DERS

Dürtü Çatışma Kuramına Nörobiyolojik Yaklaşım .........................213II. DERS

Lateralizasyon ve Bilinçdışı ............................................................259III. DERS

Rüyaların Özellikleri .......................................................................299Bölme Nedir? ..................................................................................306Rüyalar ............................................................................................308Rüyanın İçeriği: ..............................................................................313Rüyanın Kamuflaj Sistemleri: .........................................................316Rüyalarda Flu Olan Kısımları, Simgeleştirme veSembolleştirmeleri Nasıl Çözeriz? .................................................327

IV. DERSRüyalar ve Yorumları ......................................................................333Ego Kapasiteleri (Kendilik Kapasiteleri): ......................................352

III. GÜNI. DERS

Vaka Analizi ....................................................................................373Jim Vakası Örneği ...........................................................................373Jim Vakası .......................................................................................379Jim Vakası Hastanın sunumu/bilgileri saptamak ...........................386Kişisel Geçmiş ve Aile Geçmişi: ....................................................403Röntgencilik ve Teşhircilik: ............................................................422

İÇİNDEKİLER

viii

İÇİNDEKİLER

II. DERSJim Vakası Devamı..........................................................................429Ego’nun İşlevleri: ............................................................................431Jim’in Özerk Ego İşlevleri: .............................................................433Dürtü ve Duygulanımın Dışavurumu ve Onlara Karşı Savunmalar:

434Kendilik-İlişkili İşlev: ....................................................................447Kişiliğin Dinamik Özellikleri: ........................................................448Gelişimsel Öncüller: ......................................................................458Kısa Süreli Psikanalitik Psikoterapi: ...............................................459Destekleyici Psikanalitik Psikoterapi: ............................................460Psikanalitik Psikoterapi: ..................................................................461Destekleyici Psikanalitik Psikoterapi vePsikanalitik Psikoterapi Arasındaki Farklar: ...................................461Jim Terapisini Bitirdiğinde Nasıl Bir Noktaya Gelmiş Olacak: .....462Ego ve Kendilik: .............................................................................467

III. DERSRüya Analizi ve Yorumu .................................................................487

IV. DERSKursiyerlerin Eğitim Hakkındaki Değerlendirmeleri .....................527Unutulmayan Rüyalar: ....................................................................538

I. GÜN

I. DERS– ARALIK 2014 –

Dürtü-Çatışma Kuramına Giriş

3DÜRTÜ-ÇATIŞMA KURAMINA GİRİŞ

Dürtü-Çatışma Kuramına GirişTahir Özakkaş: Dürtü çatışma kuramına hoş geldiniz arkadaşlar.

Bu ay dinamik kurama giriyoruz. Bilişsel davranışçı olduktan, genel biyolojik yapıyı öğrendikten sonra, dürtülerimizle nasıl bir çatışma içerisindeyiz bunu anlamaya çalışacağız. Her ne kadar birinci ve ikin-ci ay kuramın özü olan ruhsal aygıtı size tanımlamış, anlatmış isek de şöyle bir üzerinden geçerek hafızalarımızı, bilgilerimizi tazelemek üzere genel bir bilgi vermek istiyorum. Dürtü çatışma kuramının ku-ramcısı Sigmund Freud’dur. Peki, öncelikle Sigmund Freud’un haya-tına şöyle bir göz atarsak kuramın nasıl oluştuğuna dair bir bilgi sahibi olabilirsiniz. Kuramların nasıl oluştuğu ile ilgili fikir yürütebilirsiniz. Çok süratli bir şekilde (hoca çantasından kitap çıkartıyor) şurada var mı bir bakalım. Freud’dun hayatının şöyle yıllara göre bir akışı vardı. Kronolojik tablo diye (hoca elindeki kitabı kursiyerlere gösteriyor) kı-saca buradan gideceğim. Çünkü bu tablo önemli. Psikoterapi tarihinin özü Freud’dun hayatının tarihiyle biraz eşdeğer.

Sigmund Freud’un Kronolojik Olarak Hayatı:

1856 yılında 6 Mayıs’da Moravia’da, Frieiberg’de doğdu. 1860’da aile Viyana’ya yerleşti. 1865’de Gymnasium’a (ortaokula) girdi. 1873’de Viyana Üniversitesi’ne tıp öğrencisi olarak girdi. Ben şöyle bu tarihlerle ilgili olarak konuyu daha net anlayabilmek için tam biz-den yüz yıl önce, daha doğrusu benden yüz yıl önce doğmuş bir insan diye düşünüyorum. Baktığımız zaman ben 1958 doğumluyum, o 1956 doğumlu. Benim ortaokula gitmem, liseyi bitirmem tıp fakültesini bi-tirmem, meslek hayatıma başlamam, uzmanlığa devam etmem vs. gibi bir sürecin yüz yıl öncesi bir tarih silsilesini düşündüğünüz zaman o kadar uzak bir şey değil. Hemen benim ağabeyim olabilecek bir yaş-ta insan ama psikoloji tarihi ya da psikoterapi tarihi onunla başlıyor. Onun ciddi, sürekli, inanılmaz çalışması ve dehasıyla beraber büyük bir aydınlanma yaşadığı bir süreç.

4 13. BPT ARALIK DERS NOTLARI

Devam edelim; 1873 yılında Viyana Üniversitesi’ne tıp öğrencisi olarak girer. 1876-82 Viyana’da Fizyoloji Enstitüsü’nde Ernst Wil-helm von Brücke’nin yanında çalışır. Brücke önemli bir isim.

Sigmund FREUD Ernst Wilhelm von BRÜCKE

Psikoloji ve nörolojide önemli tarihlerden bir kaçını yazacağım. (Hoca ayağa kalkar ve tahtaya isimleri yazar). 1881’de tıp doktoru olarak mezun olur. 1882’de bir yıl sonra Martha Bernays ile nişanla-nır. Bu hayatının kadını, evleneceği kadın.

Sigmund FREUD ve Martha BERNAYS

1882-85 yılları arasında Viya-na Genel Hastanesi’nde çalışırken beyin anatomisi üzerinde yoğun-laşmış ve pek çok yayın yayınla-mıştır. Demek ki; 1882’de tıp fa-kültesini bitirdikten sonra beyin anatomisi üzerine anatomi, fizyo-loji, nöroanatomi çalışıyor. Pek çok yayın yapıyor bu dönemde. İlk yayını ‘Afazi üzerine monog-

5DÜRTÜ-ÇATIŞMA KURAMINA GİRİŞ

rafi’dir. 1884-87 yılları arasında kokainin klinik kullanımı üzerinde araştırmalar yapıyor. Kokaine acayip sarıyor. Kokaini hayat kurtarıcı bir ilaç olarak görüyor. Bütün hastalarına kullanıyor ve kendisi de burnundan aşırı kokain çektiği için (kokainman olduğu için) burun delikleri arasındaki ara bölme kokainden eriyor. Ondan yıllar sonra da biliyorsunuz çene kanseri gelişti ve çenesinden onlarca ameliyat yapılıyor. Fakat özellikle diş hekimlerinin, lokal anestezinin, tıbbın kullandığı kokain benzeri ilaçların ilk kaynağı bir nevi Freud’a daya-nır. Bu anestezik maddelerin kullanılmasının böyle bir çalışması da var. İşi abartıp her hastaya kokain yazmaya başlamıştı. Hastalarının çoğunu kokainman yapmıştı. Böyle bir süreci bilmenizde yarar var.

Salpetriere Hastanesi

Jean Martin CHARCOT

1885’de Nöropatoloji Privat-dozent’i (üniversite hocası) olarak atandı. Ekim1885’de başladı. 1886 Şubat ayına kadar Paris’te Salpetrie-re’de (Sinir hastalıkları hastanesinde ) Charcot’un yanında çalışmaya baş-ladı. İlgi olarak hipnoz ve histeriye

6 13. BPT ARALIK DERS NOTLARI

yöneldi. 1885 yılının Ekim ayında ondokuz haftalık bir burs alıyor. (Hoca tahtaya şekil çiziyor) Şurası İstanbul, şurası Viyana ve şura-sı Paris. Merkezi Viyana, Paris’e gidiyor, Paris’ten dönüyor. Paris o zamanlar dünyanın bilim merkezi. Yüz yıl önce hemen. Yani tıbbın gelişmesinin kaynağı daha henüz yüz yıl öncesinde. Nörolojinin, ana-tominin, tıbbın, dahiliyenin branşlarının birçoklarının kaynağı Viyana ve Paristir. Hemen burnumuzun dibinde. Biz de orada top koşturuyo-ruz İstanbul’da. Charcot hipnoz tarihinde önemli bir isim. Dünyanın en önemli nörologlarından, nöropataloglarından ve nöropsikiyatristle-rinden birincisidir. O dönemde Salpetriere Okulu Tıp Fakültesi Nöro-loji kürsüsü bilim başkanıdır. Histerinin nörolojik kaynakları ile ilgili araştırmalar yapıyor. Fakat histerik hastaların semptomlarını, konver-siyon reaksiyonlarını giderebilmek için hipnozdan yararlanıyor. Ken-di asistanlarının yanında, öğrencilerinin yanında hastanesinde hipnoz uygulamaları yaparak semptomları olan hastaların semptomlarının nasıl giderildiğini gösteriyor.

Birinci ayak; Freud’dun ilk defa hipnoz denen bir şeyle karşılaş-ması, hipnozla birlikte bilinçdışı kavramını görmesidir. İnsanın hip-nozdayken aldığı talimatları hipnozdan çıktıktan sonra hatırlamıyor olması çok şaşırtıcı geliyor. İnsanın kendisinin dahi bilmediği bir bi-linç alanı olması ile ilk defa bu şekilde karşı karşıya kalınca, ilgisi nörolojiden beynin fizyolojik araştırmalarına, nöroanatomiden yavaş yavaş psikolojiye ve psikoterapiye doğru kaymaya başlıyor. Charcot onun için hayatının çok önemli dönüm noktası oluyor. Bu 19 haftalık burs hayatını değiştiren ve dönüştüren bir yapıdır. Esas mesleğinde laboratuara giriyordu biliyorsunuz. Laboratuarda Brücke ile beraber beynin anatomisini çalışıyordu, beynin fizyolojisini çalışıyordu, ko-nuşma merkezlerini çalışıyordu, refleksleri çalışıyordu. Nöronal ile-tinin nasıl çalıştığına ve beyindeki sistemlerin nasıl oluştuğuna dair anatomik, histolojik, patolojik araştırmalar yapıyordu. Ve bununla

7DÜRTÜ-ÇATIŞMA KURAMINA GİRİŞ

ilgili çok ciddi yayınlar ve makaleler yapmıştı. Fakat karısıyla nişan-landıktan sonra bu parayla, asistan maaşıyla geçinemeyeceğini anla-yınca ayrılmıştı ve doktorluk yapmak zorunda kalmıştı. Doktorluğa döndüğü zaman da asıl bir nörolog olmayı planlıyordu ne nörolog ol-mak üzerede Paris’te burs aldı. Nörolog olarak gittiği Paris’te kader ağlarını ördü ve yavaş yavaş psikoterpiye doğru, psikiyatriye doğru kaymasına neden olan bir süreci başlatmış oldu. Charcot bu açıdan önemli demek ki! Kaç yaşında gitmiş oluyor, 29 yaşındayken Paris’te. Böylelikle dünyaya açılıyor.

1886 Martha Bernays’la evlenme. Viyana’da sinir hastalıkları üzerine özel muayenehane açma. Evet, evlendikten sonra karısı beni asistan maaşıyla mı geçindireceksin diyor, olur mu rica ederim. Mart-ha’cım seni ben saraylarda yaşatacağım. (Sınıfta gülüşmeler). Hemen muayenehaneyi açıyorum ve hastadan para almak için uğraşmaya baş-lıyorum. Bilimin canı cehenneme diyor. Fakat kanına bilim girmiş ya; bu sefer bütün bilim çalışmalarını nerede yapacak?

Kursiyerler: Muayenehanede.

Tahir Özakkaş: Muayenehanesinde yapacak. Gelen hastalarının araştırmalarını, deneklerini sürdürecek. Bu tam 1938 yılına kadar sürecek. Günde ortalama 16-18 saat çalışarak. Yani 4-5 saat uykuy-la bir ömür boyu devam eden çalışma azmi ve kararlılığı göstererek. 1886-93 Viyana’da Kassowitz Enstitüsü’nde nöroloji üzerine, özellik-le çocuklardaki beyin felçleri üzerine sürekli çalışma ve pek çok ya-yın. Giderek ilginin nörolojiden psikopatolojiye kayması bu süreçte, 1886-1893 yıllarındadır. Bunu şöyle söyleyebilirsiniz 1986-1993 gibi düşünebiliriz. Hemen yanı başımızda, geçtiğimiz bir tarih. Yüz yıl ile-riye alırsanız tarihleri kavrayabilmemiz açısından önemli.

1887 en büyük kızı Mathilde’nin doğumu. Evlenmiş bir yıl son-ra çocuğu olmuş.1887-1902 Berlin’deki Wilhelm Fliess’le arkadaşlık

8 13. BPT ARALIK DERS NOTLARI

ve yazışma. 1887 ile 1902 yılları arasında, 15 yıl yani. Bu dönemde Wilhelm Fliess’e yazdığı ve ölümünden sonra,1950’de yayımlanan mektupları görüşlerinin gelişmesine pek çok ışık tutmuştur. Wilhelm Fliess çok önemli bir isim. Bunu da yazalım şuraya. (Hoca tahtaya ismi yazar). Wilhelm Fliess, Freud’dun aşkı. Wilhelm Fliess kim bunu bilen var mı? (Kursiyerlerden cevap gelmez)

Wilhelm FLIESS

Wilhelm Fliess, Freud’un aşkı, fakat erkek aşkı. İçini döktüğü kişi. Psikanalist olabilmeniz için psikanalize girmek zorun-dasınız. Kendinizi bir başkasının gözünden değerlendirmediğiniz müddetçe iyi biri psikanalist olamazsınız. Dolayısıyla psi-kanaliz kuramını kurduktan sonra Freud herkes bir analizden geçecek. Benim ana-

lizimden geçecek. Analiz yetkilerini verdiklerim de diğerlerini analiz etme yetkilerine sahip olacaklar der. Sen nereden aldın bunu dedikle-rinde de ben Wilhelm Fliess’le mektuplaştım der. Ben kendi analizi-mi yazışarak Wilhelm Fliess’le yaptım. O bana geri bildirim verdi. Ben onsuz hayat tanıyamıyordum, onsuz gözümü açmıyordum diye 1950 yılında yayınlanan mektuplarıyla bütün özel, mahrem bilgilerini, rüyalarını, analizlerini ‘kendi kendine oto-analizini Wilhelm Fliess’le nasıl yaptım’ hikayesinde bulabilirsiniz. Bu konuyu merak eden varsa 3 ciltlik onun İngilizce orijinal mektupları benim kütüphanemde var. Onu bir ara getirim burada bakarsınız. İnci gibi dökülmüş. Eskiden e-mail falan yoktu biliyorsunuz. Bunlarla yapılıyordu. Demek ki Fliess hayatında önemli biri.

Brücke; Afaziler, nörolojik bulgularla ilgili ilk laboratuarda çalıştı-ğı hocası, tıbbın çok iyi bildiği bir isim. Nöroanatomi açısından, nöro-

9DÜRTÜ-ÇATIŞMA KURAMINA GİRİŞ

patoloji açısından Charcot önemlidir. Charcot Salpetiere Tıp Fakültesi Nöroloji Kürsüsü başkanı ve hipnozu uygulayan ilk bilim insanıdır.

Freud’un Hipnozu Tedavi Yöntemi Olarak Kullanımı:

Freud, 1887’de uygulamalarında hipnotik telkini kullanmaya baş-ladı. 1885’te Paris’e Salpetriere’ye gitmişti, 19 haftalık eğitimden 2 yıl sonra direkt olarak hastalarını hipnozla tedavi etmeye başladı. Ta-bii bunu oluştururken bir mekanizma cereyan ediyor. Diyor ki; insanın bilinçdışı bir tarafı varsa, bu bilinçdışı tarafı insanın bir takım trav-malarını ve anılarını saklıyorsa, bu travmatik anılara bağlı insanda zedelenme, ruhsal zedelenme dediğimiz bir hikaye varsa, bu kişide konversiyon ve histerik reaksiyonlar ortaya çıkarıyor. Eller felç olabi-liyor, baş dönmesi, göz kararması olabiliyor. Konuşma kaybı, görme kaybı olabiliyor. Ama kişi hipnotik transa alındığında ve bu travmanın yaşanmış olduğu ana geri döndürüldüğünde ve kişinin bilinçdışında bastırılmış olan bu anı hipnoz sayesinde geri çağırıldığında ve kişi bunu hatırlayıp bilince geldiğinde semptom ortadan kalkıyor.

Charcot’da görmüş olduğu bu hikaye yani hastaların felç geçirmiş bir şekilde hastaneye gelmesi, bunların hipnotik transa alınması, ilk olaya doğru götürülmesi, travma anının yaşandığı ana götürülmesi ve bunun bilince çıkarılması, ardından transtan çıkarılması sonucunda hastanın semptomlarının kaybolması üzerine diyor ki ‘buldum’. Psi-kolojik kaynaklı olan semptomlar eğer organik değilse kişi bilinçdışı-na bunu bastırmıştır. Bastırmış olduğu bu materyal hipnoz ve telkin sa-yesinde geri çağrılırsa semptomun gerekliliği ortadan kalkar. Aslında kurmuş olduğu psikanaliz yöntemi sadece buna dayanır. Charcot’yla yapmış olduğu bu çalışmada hipnotik trans altına aldığı bu hastaların hipnozdan çıktıktan sonra olayı hatırlamaması ve bilmemesi, hipnotik trans altında bir takım anılara gitmesi ve bu anıların bilince çıkarılma-sı yoluyla hastaların semptomlarını gördüğünde, Freud bütün psikana-lizin ana mendireğini kurmuş oldu.

10 13. BPT ARALIK DERS NOTLARI

İnsanın bilincinden habersiz bilinçdışı bir tarafı vardır. Histerik be-lirtiler dediğimiz, konversiyon reaksiyon dediğimiz, nevrotik belirtiler dediğimiz kaynağında organik hastalık bulunmayan, beyin patolojisi bulunmayan, nörolojik bir defekt bulunmayan bazı semptomların ar-kasında bilinçdışında bastırılmış travmalar ve anılar vardır. Bu trav-malar ve anılar bilince çıkarılırsa, kişi bunun farkına ve ayırdımına varırsa semptomun sıkıntısı ortadan kalkmakta, semptom yok olmakta ve hasta iyileşmektedir. Bu bilinçdışındakini bilince getirme yöntemi olan ‘psikanaliz’ demektir. Bilinçdışındakini bilince getirmek iyileş-tiricidir. Psikanaliz; bilinçdışında olmuş, bastırılmış olan materyalin bilince çıkarılması ve farkındalığına varılmasının adıdır. Psikanaliz bilinçdışında yaşamış olduğunuz acılar ve anılarla ilintili olarak bas-tırdığınız materyali bilince çıkarılarak, kişinin bundan dolayı vermiş olduğu ödünü, semptomu ve sıkıntıyı ortadan kaldırmanın diğer adı-dır. Nerede buldu bunu, Paris’te Charcot’yla yapmış olduğu çalışma-da. Ve hemen gelir gelmez, 2 yıl sonra hazırlıklarını yaparak bunu uygulamaya başladı.

Josef BREUER Bertha PAPPENHEİM (Anna O)

1888’de histerinin katartik sağaltımında hipnozu kullanarak Breu-er’i izlemeye başladı. Onun yerine hipnozu bırakıp yerine serbest çağ-

11DÜRTÜ-ÇATIŞMA KURAMINA GİRİŞ

rışımı geçirdi. (Hoca tahtaya Breuer ismini yazar) Breuer çok önemli bir isim. Merkez Viyana ve biz burada top oynamaya devam ediyoruz bir bağlantımız yok anlatabildim mi? (Sınıfta gülüşmeler)… Breuer Viyana’nın çok meşhur bir hekimi, dahiliye hekimi. Fakat eskiden uzmanlık böyle çok ayrılmadığı için onu genel pratisyen hekim olarak düşünebilirsiniz. Hastalara bakıyor ama bir kısmı cerrahi alanda uz-manlaşmış bir kısmı nöroloji, bir kısmı psikiyatri, bir kısmı dahiliye alanlarında. Breuer da Viyana’nın sosyetesine hitap eden, o dönemde Avrupa’da çok meşhur, çok ünlü bir doktor. Fakat ilginçtir Freud’un ağabeyi olmasına rağmen, aralarında belli bir yaş farkı olmasına rağ-men Freud’la dostlukları vardır. Ve Freud Breuer’le sıkı sık oturur mu-habbet eder, sohbet eder, konuşur. Breuer’un hastaları vardır. Breuer hastalarından bahseder. Bunlardan bir tanesinde Breuer hipnozu kul-lanmaktadır. O dönemde hipnoz Avrupa’da meşhur hekimler tarafın-dan çok kullanılan bir yöntem. Ellerinde psikolojik rahatsızlıklara mü-dahale edebilecek başka yöntem, ciddi bir yöntem de yok. Hastaları hipnotik transa alır ve telkin tedavisi verir. Onlara semptomlarının ortadan kalkacağına dair bir de doğrudan telkinler verir. Der ki; sizin şu şu probleminiz yok olacak ya da kaynağa inerek kaynağı bulma-ya çalışırlar. Bertha Pappenheim meşhur bir kadın aktris. O dönemde Anna O.. denen bir vaka. Bunu Ahmet hoca size anlatacak ben onun kadar ayrıntılı bilmiyorum. Bu Anna O.. vakası Breuer’un hastasıdır. Anna O.. zamanın Viyana’sında 21 yaşında olan genç, güzel bir ha-tun. Babasının ağır hastalıklarının ve ölüm zamanına denk düşmüş bir dönemde içinde sıkıntıları ve problemleri olan bir yapı ve düzenli olarak meşhur doktor Breuer’in muayenehanesine geliyor. Eli ayağı tutmuyor, gözü görmüyor, kulağı duymuyor, baş dönmesi, kusma, anoreksiya… Her bir bela var bu kızda. O semptom, bu semptom. Fakat Breuer’e gelip onun telkinlerini dinlediği zaman, onun hipno-zuna girdiği zaman çok rahat ediyor. Ve Breuer bu hastasını Freud’a anlatıyor. İşte böyle bir hanım var, bir hastam var. Bulantısı, kusması

12 13. BPT ARALIK DERS NOTLARI

var, baş dönmesi var, kol felci var, su içememesi var derken Freud bu hastayı dinledikçe semptomların nasıl telkinle ortadan kaldırılacağı-nın yöntemini öğreniyor. Anna O.. vakası yani Pappenheim der ki; sen otur orada doktor, ben burada konuşayım. Burada seninle gelip konuş-tuğum zaman kendimi çok iyi hissediyorum. Başka bir şey söylemene gerek yok. Benim şikayetlerim sana gelip burada konuşmamdan sonra geçiyor. Baca temizlikçileri bacaları temizler, içindeki kumları atar ya sanki ben de burada aynen içimdeki kumları atıyorum. Böyle pür-i pak olarak gidiyorum. Gel bu tedavinin adına da ‘baca temizleme’ diyelim der. Psikanalizin kurucusu Pappenheim’dir, Anna O.. vakası-dır. Ve adını da koyan odur. Sen dur ben kendi kendime konuşayım free association yani ben konuşayım sen dinle. Yani ben konuştukça rahatlıyorum der. Ve Breuer de bunu dinler ve hasta iyileşir. Fakat hasta olarak Bertha Pappenheim bu süre içerisinde Breuer’e aşık olur. Duygusal şeyler başlar. Fakat Breuer’un hanımı der ki bu ne halt. Bu kadın her gün buraya geliyor, her gün senin muayenehanende, her gün ondan bahsediyorsun, her gün onunla konuşuyorsun yemezler der. Ya etme karıcığım ben seni seviyorum falan filan yok.

Kursiyer C.: Kuramı biz kuracağız yoksa Freud’a kalacak.

Tahir Özakkaş: Evet, (güler) aynen. Kuramı biz kuracağız yok-sa Freud’a kalacak. Fakat bu aşk duygusunun sonucunda Breuer te-daviyi bitirme kararı alır. Ve hastayı bırakır. Fakat hasta evde krize girer. Krize girmekle beraber bunu apar topar evine çağırırlar. Çok büyük bir histerik atak geçirmektedir. Bu apar topar elinde çantasıyla Viyana sokaklarında at arabasıyla gitmiştir herhalde. (Sınıfta gülüş-meler) Bunları canlandırıyorsunuz değil mi? Gitmiş, doğuruyorum, doğuruyorum. Ne doğuruyorsun. Anna O.. Breuer’un çocuğunu doğu-ruyorum der. Yalancı gebelik. Hayalinde Breuer’den hamile kalmıştır, karnı şişmiştir. Doğum sancılarıyla yatakta kıvranmaktadır ve doğum

13DÜRTÜ-ÇATIŞMA KURAMINA GİRİŞ

yapıyorum der. Breuer’un eli ayağına dolanır. Yani Viyana’nın sos-yete doktoru olan Breuer bir hastasını hamile bıraktı ve bir hastası doğuruyor lafı çıkacak, dedikodusu ayuka çıkacak korkusuyla hanı-mıyla beraber hemen o gece pılını pırtını toplarlar ve İtalya’ya Vene-dik’e ikinci balayına çıkarlar. Ve hastayla bağlantısını keser. Fakat bu ana kadar olan dönemle ilgili Freud’un hep notları vardır. Breuer çok iyi bir doktordur. Herşeyi günü gününe not tutmaktadır ve bun-ları Freud’la paylaşmaktadır. Aradan yıllar geçtikten sonra 10-12 yıl geçtikten sonra Breuer’i ikna eder ve bu Anna O.. vakasını yazma-ya başlarlar. Oradaki telkinin etkililiği, bilinçdışındaki çatışmalar ve travmatik vakaların nasıl tedavi ettiği ile ilgili psikanalizin ilk kurucu vakası Anna O.. vakasıdır.

Bir de bardaktan su içemeyen ve kusma semptomu olan bir vaka vardı, su içemiyordu. Daha sonra anılara gittiğinde yanında çalışan, babasının hizmetini gören kadının su bardağı ile köpeğine su içirdi-ğini görmüş olması anıları arasında çıkar. Ve bu anısına bağlı olarak bardaktan su içmeyle ilgili bulantı ve kusma refleksinin o köpek anısı ile ilintili olduğunu fark ettirir. Köpek anısı ile ilintili olduğunu fark ettiğinde bu semptomun gittiğini yani bilinçdışındaki travmatik bu anının etkisinin ortadan kalktığını görür. Su içememe, bulantı, kusma semptomunun bu anıya bağlı olarak ortaya çıktığını görür.

Yine Anna O.. vakasında; Anna O.. babasının başında bir gündüz düşü görür. Bu gündüz düşünde uyku ve uyanıklık arasındadır. Babası-nın yanı başında oturmaktadır. Onun ölüm sürecini beklemektedir, ba-bası kanser hastasıdır. Bir yılanın babasına doğru geldiğini hayal eder ve bu yılanı kovmak için elini hareket ettirmeye çalışır. Fakat uyku ile uyanıklık arasında kolu sandalyenin arasına sıkışmış kalmıştır ve uyuşmutur. Bu uyuşmaya itinaden babasına gelen yılanı defetmek için eliyle hareket etmek istediğinde elini hareket ettiremediğini ve elinin

14 13. BPT ARALIK DERS NOTLARI

felç kaldığını görür. Tabi bunu hatırlamamaktadır ve eli tutmamak-tadır. Hasta el felcinden dolayı doktor Breuer’e gelmektedir. Breuer tedavi etmek için hipnotik transla onun anısına gittiğinde, böyle gün-düz düşü gördüğünde babasının yatağına bir yılanın yaklaştığını, bu yılanı defedebilmek için, elini hareket ettirmek için çaba gösterdiğini, elinin uyuşmuş olması nedeniyle hareket edememesi ve babasını kur-taramadığını ortaya çıkarır. Bu anısı elinin felciyle sonuçlanan histerik semptoma, bir nevrotik semptoma, bir konversiyon reaksiyona dönüş-müştür. Bu anıyı getirdiğinde, farkına vardığında elinin felç halinin çözüldüğünü görünce, bunun gibi Anna O.. üzerinden onlarca semp-tomun nasıl telkinle bilinçdışı anıların bilince çıkarılması, çözüldü-ğünü görmüş olması psikanalizin ana kuramının önünü açan bir yapı olarak karşımıza çıkar. Freud da, Breuer da çok önemli birer isim, bunu görüyoruz.

Devam ediyoruz.. 1888’de histerinin katartik sağaltımında hipnozu kullanarak Breuer’i izlemeye başlar. Burada Anna O.. vakasında Bert-ha Pappenheim der ki; ya hipnoza almana gerek yok. Ben konuşayım, kendi başıma konuştuğum zaman iyileşiyorum. Buradan da her hasta-nın hipnoza girememesi, Freud’un hipnozu yorucu bulması karşısında ‘katartik yöntem’ dediğimiz ‘abreaction’ yani duygusal olarak kişiyi rahat bırakıp bir yere oturtturduğunuzda, konuşturduğunuzda kendi başına anılarına gidebildiğini, bu anılara gittiğinde de duygusal boşa-lım sağladığını ve bunun iyileştirici bir etki olduğuna dair farkındalık sağlar. Böylece kuramını yavaş yavaş herkesin uygulayabileceği daha geniş bir kuram haline dönüştürebilmek için hipnozdan yavaş yavaş vazgeçmeye başlar. Telkin ve katarsise (abreaction) yönelmeye başlar.

15DÜRTÜ-ÇATIŞMA KURAMINA GİRİŞ

Hippolyte BERNHEIM

Telkin yöntemini inceleyebilmek için 1889’da yani Salpetriere’den Charcot’nun yanından ayrıldıktan 2 yıl sonra, yine o dönemin en önemli doktorlarından biri olan Charcot’nun muhalifi ve rakibi Bern-heim’e gider. Nancy farklı bir şehir, Salpetriere ayrı bir yer. Salpetrie-re Tıp Fakültesi ve Nancy Tıp Fakültesi Fransa da iki ekol ve birbirle-rine kıyasıya rekabetleri olan iki tıp fakültesi. Bilim dünyasında onlar sen mi üstünsün, ben mi üstünüm diye kavga ederken, biz İstanbul’da ne yapıyorduk?

Kursiyerler: Top koşturuyorduk.

Tahir Özakkaş: Top koşturuyorduk. Nancy ile Salpetriere Tıp Fa-kültesi karşılıklı rekabet içerisinde, bilimde öncü olup neyi biz bu-lacağız şeklindeki tartışmaktadırlar. Bir de burada Bernheim çıkar. Bernheim, Breuer, Charcot Fransa’nın en önemli üç ismidir. Hepsiyle de çalışma yapar. Bu sefer de Freud Bernheim’in yanına gider. Ve orada telkin tedavisi, hipnoz tedavisinin nasıl bir şey olduğuna dair sürecin içine girer. Orada Bernheim’den ders alır. Hatta o kadar ile-ri gider ki, Bernheim’ın hipnoz ve telkinle ilgili iki kitabını Fransız-ca’dan Almanca’ya çevirir. İki tane tercüme kitabı vardır Freud’un. Konusu hipnoterapi ve telkindir. 1889’da en büyük oğlu olan Martin doğar. 1891’de ‘Afazi üzerinde monogrofi’sini yazar. Hala bir ayağı nöropatolojide beyin sistemlerindedir. 1891’de ikinci oğlu Oliver’in

16 13. BPT ARALIK DERS NOTLARI

doğumu olur. 1892’de en küçük oğlu Ernst doğar. 1893’de Breuer ile Freud’un “Ön İletişimler”i yayınlanır. Kaç yıl sonra yayınlıyor? 7 yıl sonra yayınlıyor. Ön iletişim’in yayınlanması “histeride yaralanma kuramı”nın ve “katartik sağaltım”ın sunumudur. Histeri dediğimiz tablo bilinçdışı bir çatışmadır. Daha önce yaşanmış olan travmatik bir anının kişiyi ruhsal olarak zedelemesi ve bir semptomun ortaya çıkma-sıdır. Tedavisi telkindir, hipnozdur. Ve bilinçdışı materyalin hipnozla bilinç düzeyine çıkmasıdır. Ve ilk defa kitabını, çalışmasını yayınlar. Yine 1893’de ikinci kızı Sophia’nın doğumu vardır. 1893-98 yılları arasında 5 yıl histeri, obsesyonlar ve anksiyete üzerine araştırmalar ve kısa makaleler yayınlamaya başlar. Artık yavaş yavaş psikiyatriye ve psikoterapiye yolu kaymaya başlamıştır. Nörolojiden, beyinsel in-celemelerinden, anatomik dokularından vazgeçmiştir. Kendi zihninde oluşturmuş olduğu bir ruhsal model, ruhsal aygıt üzerine kafa yor-maktadır. 1895’de Breuer ile birlikte olgu öyküleri ve Freud’un kendi tekniğini betimlemesi, ayrıca aktarımın ilk olarak tanıtılmasını içeren ‘Histeri Üzerine Çalışmalar’adlı kitabını yayınlar. Demek ki, 8 yıl sonra bu Anna O.. vakasıyla ilgili vaka sunumuna ve bunun arkasın-daki mekanizmayı anlatan ilk yayınlarını çıkarmaya başlıyor.

Ruhsal Yapının Tasarımı:

1895’de ‘Bilimsel Bir Ruhbilim Projesi’ diye bir kitabını oluştu-rur. Bu önemli bir kitabı ve yayınıdır. Bunun yayınlanmasını yasaklar. Ruhsal yapı ile ilgili, ruhsal yapının nasıl bir beyin sisteminde, beyin-de nasıl bir yer işgal ettiğine dair beynin fizyolojik bir mekanizmasını zihninde tasarlar. Bu tasarlama sistemi dönemin zamanına, ruhuna uy-gun bir şekilde, Newton fiziğine uygun olarak tasarlanmış bir beyin modelidir. Beyin modeli zihinsel bir aygıt şeklinde değildi. Belli bir lokalizasyonu, beyindeki bir takım girdilerin ve çıktıların, uyaranların nöronal sistem üzerinden izah ettiği bir proje şeklinde idi. Bu proje en son bilimsel olarak beynin fiziksel alanı üzerine yapmış olduğu en

17DÜRTÜ-ÇATIŞMA KURAMINA GİRİŞ

büyük çalışmadır. Bu çalışmanın yayınlanması ve konuşulmasını daha sonra yasaklar. Bu makalesi 1950 yılında yayınlanır.

Şimdiki nöropsikologlar, nörobilimciler bu makaleyi ellerine geçi-rirler ve Freud’un zihinsel aygıt olarak yapılandırmış olduğu sistemin aslında beyinde karşılığının olduğunu, prefrontal korteksin ego oldu-ğunu, amigdal çekirdek ve limbik sistemin daha çok id’e ve duygusal anılara doğru gittiğini, süperego sisteminin yine prefontal korteksle il-gili kritik eden ve eleştiren kısmı olduğuna dair beyni bir nevi psikana-lizin iddia ettiği ruhsal aygıtın karşıtlığı ile ilgili olduğunu göstermeye çalışan yeni bir bilim alanı çıkmış olur. Kaynağını yine Freud’un bir gün gelecek ki, beyinde bu ruhsal aygıtın kaynaklarını bilimsel olarak ispat edecek duruma geleceğiz, şu anda bu durumda değiliz dediği kehanetin yavaş yavaş bu yıllarda gerçekleşmesine doğru adım atılır.

Demek ki, bu makalesi ‘Bilimsel Bir Ruhbilim Projesi’ Freud’un en önemli çalışmalarından birisiydi. Ama o dönemde okunması, ya-yınlanması Freud tarafından istenmeyen bir çalışmaydı. Freud’un Fliess’e mektupları arasında bulunur bu ve ilk kez 1950’de basılmış-tır. Ruhbilimi nöroloji terimleri ile anlatmak için başarısız bir girişim, ama Freud’un daha sonraki çoğu kuramının habercisidir. 1895’de en küçük çocuğu Anna doğar.

Bu makaleyi kime yazıyor? Bir kulak-burun-boğaz doktoru olan Fliess’e yazıyor. Demek ki, bu kadar yakın bir temasları var. 1896 ‘ruh çözümleme’ teriminin ortaya çıkış tarihidir. 1896’ya baktığımız zaman ilk tıp fakültesini bitirdiğinden 11 yıl sonra ruh çözümlemesi terimini ilk defa kullanıyor. 1896’da babasının 80 yaşında ölümü var. 1897’de Freud’un öz-çözümlemesi; yaralanma kuramının terk edil-mesine ve çocuksu cinsellik ve Odipus karmaşasının benimsenmesine yol açmıştır. Kendi kendini analiz ettiğinde babasına olan düşmanca hisler ve annesine duyduğu hislerle ilintili olarak rüyalarını analiz et-mesi sonucunda bunun ödipal çatışma olduğu ve bunun evrensel bir