30

Click here to load reader

BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.

BİREYSEL SİLAHLANMANIN ENGELLENMESİNDE STK’LARIN ROLÜ VE ÖNEMİ(UMUT VAKFI ÖRNEĞİ)

Dr. Levent ERASLANKırıkkale Üniversitesi-Eğitim Fakültesi

[email protected]

Özet Bireylerin güvenliklerini sağlama istekleri ilk insandan günümüze devam ede gelen bir ihtiyaç olarak görülse de modern zamanlar öncesinin gerekleriyle örtüşen bir davranış özelliği göstermektedir. Bu davranışın bir sonucu olarak bireysel silahlanma süreci ortaya çıkmıştır. Bireysel silahlanma güvenlik gerekçesi, yasal boşluklar ve sosyo-kültürel kimi nedenlerle günümüzde artarak yaygınlaşmaktadır. Artan silahlanma ile birlikte bireylerde ölümler, yaralanmalar ve kalıcı sakatlanmalar oluşabilmektedir. Bu şekilde giderek toplumsal bir sorun haline gelen bireysel silahlanmaya karşı sivil toplum kuruluşları da çeşitli çalışmalar gerçekleştirmektedir. Bu STK’lardan biri de Umut Vakfıdır. Umut Vakfı Türkiye’de çeşitli bilimsel toplantılar, kampanyalar ve yayınlar ile bireysel silahlanmayla mücadele eden bir önemli bir STK’dır. Bu araştırmanın amacı bireysel silahlanmanın küresel ve yerel boyutu ortaya koymak ve bu konuda etkinlik gösteren “Umut Vakfını” çeşitli açılardan değerlendirmektir.

Anahtar Kelimeler: Bireysel Silahsızlanma, STK, Umut Vakfı

Abstract Individuals necessity to secure themselves seen as a necessity which comes from primitive humans till present-day but it's more like to overlap pre modern eras' behavioral speciality. As a result of this behaviour, personal armament process appears. Personal armament become widespread in an increasing way with the help of security excuses, legal gaps and some sociocultural reasons. With the increasing armament deaths and injuries are also increases. Personal armament gradually becomes a social problem, because of that; NGO's makes various studies about the problem. One of those NGO's is Umut Foundation. Umut Foundation is one of the most important NGO's which fights personal armament in Turkey which makes important scientific conferences, campaigns and publications. Aim of this survey is to put forth of the global and local aspects of individual armament and examine the Umut Foundation in different angles which is an efficient NGO about the topic.

Key Words: Individual Disarmament, NGO, Umut Foundation

GİRİŞ—Sivil Toplum Kavramı ve Türkiye’de Sivil Toplum’un Gelişim Serüveni Sivil toplum, üzerinde çok tartışılan ve literatürde farklı tanımlamalara sahip bir kavramsal çerçeveye

sahiptir. Kavram, Batı Avrupa’nın kendine has sosyal, kültürel, siyasi ve felsefi değerleri ile yoğrulmuş ve süreç içerisinde evrilerek farklı anlamlarda kullanılmıştır. Özellikle devletin güç ve yetkilerinin tartışmaya açılması, kamusal alan-özel alan ilişkisi, toplumsal sözleşme, toplumsal haklar ve demokrasi gibi önemli yapısal ögelerin oldukça uzun süre tartışılması ve bu tartışma sürecinin burjuvazinin önderliğinde yapılması, sivil toplum kavramının öncelikle Batı dünyasında ve sonrasında tüm dünyaya yayılmasında etkili olmuştur (Eraslan, 2008:1).

Sivil toplum kavramı, son yıllarda akademik ve kamusal söylem içinde yeniden canlanan ve toplumsal değişimin temel ve birincil aktörlerinden birisi konumundadır. Bu canlanış süreci toplumsal yaşamda, medyada ve literatürde de kendini göstermektedir. Sivil toplum bu yeniden-canlanma sürecinde toplumsal gelişimin demokratikleşmenin ve ekonomik kalkınmanın önemli bir itici gücü olarak kabul edilmiştir (Edwards, 2004:47). Bu kabulleniş ile sivil toplumun önemi hem nicel hem de nitel olarak artış göstermiştir.

Bu çalışmayı Umut Vakfının kurulmasına vesile olan ve menfur bir cinayete kurban giden Umut DEDEMAN’a ithaf ediyorum. Kendisini tanımıyorum ama sayesinde binlerce kişi silahın kötülüğünü öğrenmektedir. Ayrıca Umut Vakfının sevgili yöneticilerinden Esengül AYYILDIZ hanıma da teşekkürlerimi bir borç bilirim.

Page 2: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.

Sivil toplum kavramına, tarihsel süreç içerisinde çeşitli anlamlar yüklenmiştir. Kavram felsefi ve tarihsel bağlamda değişerek ve gelişerek güncel anlamına kavuşmuştur. Mardin’e göre sivil toplum kavramının, tarihsel süreçte:

1) Bir medenîlik anlayışı olarak sivil toplum2) Batı Avrupa’nın toplumsal tarihinde çok önemli bir sosyal tarih aşaması olarak sivil toplum3) Tarih felsefesi anlamında bir tartışma konusu olarak sivil toplum, olmak üzere üç farklı anlamı

bulunmaktadır (Mardin, 1986:1918).Sivil toplum kavramının Antik Yunan’a kadar uzanan tarihsel ve felsefi bir arka planı bulunmaktadır.

Tarihsel gelişim sürecinde kavram, bazı aşamalardan geçerek farklı anlamlarda kullanılmıştır. Bu anlamlandırma sürecinde kullanılan temel ölçüt ise “devlet”tir. Devlet ile sivil toplum arasındaki ilişki ya da sivil toplumun devlete karşı konumlandırılması, ortaya çıkan çeşitli düşüncelerin temelini teşkil etmiştir.

Sivil toplum-devlet özdeşliği ile başlayan bu anlamlandırma süreci yerini devlete karşı toplumların bağımsızlığının ve üstünlüğünün savunulduğu “devlet karşıtı” düşünceye bırakmıştır. Daha sonra sivil toplum özgürlüğünün kargaşa doğuran sonuçları nedeniyle sivil topluma karşı “devletin güçlendiği evre”, ve sonra da devlet düzenleyiciliğine karşı çoğulcu ve gönüllü örgütlenmeye dayalı, devletten “bağımsız bir sivil toplum anlayışına” bir başka deyişle modern anlamına kavuşmuştur. Bu evrelerin oluşumunda çeşitli toplumsal ve siyasal olayların etkisi ile çeşitli düşünürlerin etkisi de büyük olmuştur (Sarıbay, 1994:15-16).

Özellikle “toplumsal sözleşme” kavramı bağlamında toplum-devlet ilişkilerini teorize eden Hobbes, Rousseau, Locke ve çatışmacı teorinin belli başlı temsilcileri olan ve kendi içlerinde kavramı tartışarak geliştiren Hegel, Marx ve Gramsci’nin görüşleri ile demokrasi-sivil toplum ilişkisini irdeleyen Tocqueville sivil toplum kavramının bugüne taşınmasında önemli katkıları olmuştur.

Sivil toplum örgütlenmelerinin ortak bir isim altında toplamanın zorluğu genel olarak literatürde NGO (Non Governmental Organization-Hükümet Dışı Örgütler) kavramının kullanılmasına neden olmuştur. . Bu yapılanmalar toplumsal yaşamın çeşitli problem alanlarına taraf olurlar ve bu problemlerden etkilenenleri bir araya getiren yapılardır. Bu yapılar, profesyonel, kâr amacı gütmeyen, devletten bağımsız, gönüllülük esaslı ve kuruluş amaçlarını geliştirmek için çeşitli etkinlikleri üstlenme amaçlıdır. Bu yapılanmalar ulusal ve uluslararası boyutta etkinlikler gerçekleştirmekte, ulus aşırı iş birlikleri ile projeler gerçekleştirmektedirler.

Türkiye’de sivil toplum tartışmaları genellikle doğu-batı sorunu, demokrasi geleneğinin varlığı yokluğu, ya da modernleşme sürecinin başarı-başarısızlığı tartışmaları çerçevesinde yürütülmektedir (Tosun, 2000:406). Bu tartışma süreci aynı zamanla güçlü-aşkın devlet anlayışı etrafında sürmekte, yönetim felsefesi ve toplumsal yapı modernleşme paradigması referans alınarak irdelenmektedir. Bir nevi “sivil toplumcu” unsur arayışı yapılmakta, toplumun kendine has özelliklerinde ürettiği sivil unsurlar, Batılı sivil toplum unsurları ile karşılaştırılmakta ve “bu coğrafyada sivil toplum vardır” ya da “yoktur” gibi geometrik bir kategori oluşturulmaktadır. Bu noktada, sivil toplum Türkiye’de tarihsel gelişimi ile ilgili önemli bir nokta ve ikilem ile karşılaşmaktadır.

Eğer sivil toplum sadece “siyasi alanın dışında yer alan bir örgütsel yaşam” olarak düşünülürse, Türkiye’de sivil toplumun oldukça uzun bir tarihe sahip olduğunu söyleyebilir (Bikmen ve Meydanoğlu, 2006:35) Türkiye’de modernleşme ve demokratikleşme tarihi içinde devlet dışı yapıların ve örgütsel yaşamın önemi, modernleşme sürecinin başladığı döneme kadar uzanmaktadır (1850–1917). Örneğin, Osmanlı devleti içinde “hayırseverlik kurumu” olarak ortaya çıkan “vakıflar”, hem devlet dışı bir örgütsel yaşam alanı oluşturmaları, hem yaptıkları hayırseverlik faaliyetleri içinde siyasi ve ekonomik yaşam alanlarını temsil etmektedir. Ancak “sivil toplumu devletin ve ekonominin dışında, üzerinde devlet denetimi olmayan, gönüllü bir temelde katılımcılığı ve demokratikleşmeyi amaçlayan örgütsel bir yaşam olarak düşündüğümüzde, Türkiye’de sivil toplumun tarihinin kısa olduğu görülmektedir. Bu anlamdaki bir sivil toplumun Türkiye’deki tarihinin kısa ve oldukça yeni bir dönemine tekabül ettiğini ve gelişmekte olmasına rağmen yapısından etkisi ve değerlerine kadar önemli sorunlar ve zayıflıklar taşıdığı görülmektedir.” (Bikmen ve Meydanoğlu, 2006:36) Bu yapılanmalara örnek olarak Osmanlı devlet yapısının ve yönetim anlayışının izin verdiği ölçüde, ahilik merkezli lonca ve esnaf örgütlenmeleri, tarikatlar, özgün bir uygulama olarak vakıflar verilebilir.

Osmanlı devletinden Türkiye Cumhuriyeti’ne geçiş sürecinde sivil toplum, yüzyıllar süren bir devlet kontrolünde, bağımlı-kontrollü sivil toplum geleneğinden, modernleşme çabaları sonucu canlanan sivil toplumcu potansiyel özelliği taşımaktadır.

Bu süreç modernleşme çabalarını devam ettirmek isteyen yeni Cumhuriyet için devralınan bir gelenek biçiminde yönetim ve devlet yapısına sirayet etmiştir. Yeni cumhuriyet sivil toplum yapılarına özgür, özerk ve inisiyatif alan bir yapısal serbestlik tanıma yerine topluma didaktik mesajlar ve davranışlar kazandırma rolü ve işlevi yüklemiştir. Sivil toplum anlayışında Cumhuriyete geçiş sürecinde bile kırılamayan devlet merkezli anlayış, son dönem sivil toplum tartışmalarında ve Türk sivil toplum felsefesinin algılanışında temel bir referans noktası olmuştur. Tek parti döneminde oluşturulan didaktik sivil yapılanmalar yeni rejimin

Page 3: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.ve ulusalcı ideolojik felsefesini topluma kazandırma amaçlı “öğretici” bir misyona sahiptir. Böylelikle Osmanlı devletinde var olan sivil unsurların devlet tarafından oluşturulması ve bu yolla toplumun kontrol edilmesi anlayışı, yeni uygulamada sivil unsurların yine devlet eliyle fakat öğretici bir özellikte tesis edilmesi biçiminde yorumlanabilir. Batı’da mücadeleler yoluyla kurulan sivil toplum, Türkiye’de devlet eliyle kurulmaya çalışılmıştır. Bu dönemde devlet eliyle sivil toplum yaratma çabalarının “sivil toplumdan çok bürokratik bir toplum” yarattığı söylenebilir (Eraslan, 2008:368).

Çok partili siyasi yaşama geçiş ile çoğulcu demokrasinin gereği olarak kurulan ve 1950 genel seçimde iktidar olan Demokrat Parti, iktidarının ilk döneminde sivil toplum kuruluşlarına hem yasal hem de diğer yönlerden destek olmuş, ancak ikinci iktidar döneminde bir yönetim geleneği hâline gelen sivil toplumu kontrol ve manipülasyon uygulamalarını harekete geçirmiştir. Bu dönemin en karakteristik özelliği Türk sivil toplum yaşamının nicel olarak en geniş figürü olan “hemşeri derneklerinin” kurulmasına neden olan “göç” olgusudur. Göç ile kırdan kente gelenlerin kent kültürüne uyum sağlama yerine kendi değerlerini koruma amaçlı bu dernekler himayeci ve kollamacı anlayışın simgesi durumdadır. Demokrat Parti, özellikle 1957 sonrası süreçte Vatan Cephesi gibi devlet-toplum birlikteliği amaçlı örgütlenmeler kurmaya çalışmış ve çeşitli uygulamaları ile toplumun çeşitli kesimlerinin tepkisini çekmiştir. Bu dönemde İşçi ve gençlik örgütlenmeleri, muhalif unsurlar bu uygulamalara karşı olarak mitingler ve çeşitli toplantılar düzenlemişlerdir. Bu süreç sivil demokrasiyi kesintiye uğratan 27 Mayıs 1960 askerî müdahalesi ile sonuçlanmıştır. (Eraslan, 2008:369).

Askerî müdahalenin yeni anayasası sivil toplum kuruluşlarına geniş özgürlükler sağlamış; ancak bu özgürlükçü sivil yaşam yine askerî bir müdahale ile 12 Mart 1971 sınırlandırılmıştır. Türkiye’de 1970’lerin başında toplumsal yaşamda var olan geleneksel sivil yapılardan farklı, yapı, işleyiş ve politikalara sahip yeni toplumsal hareketler oluşmuştur. Bu hareketler, çevrecilik, savaş karşıtlığı, feminist hareket, eşcinsel örgütlenmeler biçiminde ortaya çıkmış ve bu yeni süreç Türkiye’deki sivil toplum anlayışını da etkilemiştir. Bununla birlikte siyasal ve sosyal alanlardaki keskin gruplaşma ve kamplaşma STK’lara da yansımıştır. Devletin kontrolünde sivil toplum unsurlarının oluştu(ruldu)ğu bu coğrafyada siyasi partiler ve çeşitli ideolojik yapılanmalar kendi güdümlerinde, taraf olan esnaf, ticari, memur, işçi, kadın ve gençlik (öğrenci) örgütlenmeleri oluşturmuşlardır. İdeolojik bağımlılık temelli bu yapılanmalar birbirlerinin karşıtlarını da üretmiştir. Emniyet güçleri, öğretmenler, kamu görevlileri, iş adamları ve her türlü alan keskin bir biçimde ayrışmış ve her ideolojik grup kendi derneğini, vakfını, sendikasını ve örgütünü kurarak ötekileştirdiği diğer ideolojik yapıya karşı konumlanmıştır. Toplumun bu parçalanmış\bölünmüş yapısı ve çatışmacı siyasal hayatı, yine bir askerî müdahale ile sonuçlanmıştır. Her on yılda yapılan bu müdahaleler Türk siyasal hayatını kesintiye uğratmakla birlikte toplumun çoğulcu, çok sesli ve demokratik yapıya olan inancını da törpülemiştir. 1960 müdahalesi haricindeki diğer tüm askerî müdahaleler yaptı(rdı)kları yasal düzenlemeler ile keskin ve sert bir biçimde sivil toplumu kontrol altına almaya çalışmıştır (Eraslan, 2008: 370).

1980 sonrasında devlet yapısının ve siyasal anlayışının özellikle Turgut Özal iktidarları etkisiyle liberalize olduğu görülmektedir. Bu süreç sivil toplumu olumlu yönde etkilemiş, küresel bazı gelişmelerin de etkisiyle toplumsal yaşamda yeniden bir canlanmalar ve hareketlenmeler oluşmuştur. Sivil toplum kavramı bu süreçte 12 Eylül askerî müdahalesine tepki olarak ”asker karşıtı” bir söylem içinde toplumsal örgütlenmenin zemini olarak algılanmıştır. Liberal politikaların etkisiyle toplumsal yaşamda devlet kontrolünün azalması 24 Ocak kararları ile ekonomi alanında yaşanan değişimlerin de sivil toplumun gelişmesi yönünde etki yaptığını söylenebilir. Sivil toplumun 1980’li yılların ikinci yarısında başlayan hareketliliği 1990’lı yıllarda artarak devam etmiştir. Özellikle özel televizyon ve özel radyoların açılması internet gibi iletişim araçlarının çoğalması kamuoyunun daha bilinçli ve birlikte hareket etmesini sağlamıştır.

Bununla birlikte SSCB’nin ve Doğu bloğunun dağılmasından sonra Avrupa’da sivil toplum tartışmalarının artması Türkiye’deki sivil toplum gelişimini etkilemiştir. 1990’lı yıllar aynı zamanda siyaset-sivil toplum etkileşimlerine de sahne olmuştur. Refah Partisi’nin yerel seçimlerde aldığı büyük oy oranına karşı “savunmacı-reaksiyoner” bir biçimde sivil örgütlenmeler oluşturulmuştur. Rejimin ve laik anlayışın tehlikeye girmesi, irtica tehdidi gibi argümanlar ile yola çıkan Kemalist eğilimli bu STK’lar 2000’li yıllarda etkilerini daha da artıracaklardır. 1990’lı yıllar Türk sivil toplum hareketlerinin pratik süreçlerde etkinlik gösterdikleri, toplum tarafından tanınmaya ve desteklenmeye başladığı bir atılım dönemini temsil etmektedir. Bir başka deyişle STK’lar toplumsal yaşamda kendilerini göstermeye başlamışlardır.

“Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık” “Barış İçin Bir Milyon İmza”, “Anayasamı İstiyorum”, “Radyomu İstiyorum” gibi kitlesel eylem pratikleri, sorumlu ve bilinçli “yurttaş” hareketlerine örnek teşkil etmiştir. 1996’da yapılan Birleşmiş Milletler Habitat II Konferansında ilk defa sivil unsurlar yerel ve merkezî yönetim temsilcileri ile ortaklaşa toplantılarda yer almışlardır. Bu dönemin önemli olaylarında biri de 17 Ağustos 1999 İzmit depremidir. Deprem sonrası süreçte sivil toplum ilk defa devlet ile karşı karşıya gelmiştir. Devletin ağır ve hantal yapısından ötürü deprem sonrası müdahalede yaşanan aksaklıklar karşısında, sivil unsurların daha mobilize ve etkili çalışmaları toplumsal değerlendirmede sivil toplumun devletten daha etkili olduğuna dair kanaatlerin oluşmasına neden olmuştur. Bu sürecin bir sonucu olarak sivil topluma -belki de

Page 4: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.kendi hacminden büyük- işlevler yüklenmiştir; “sivil toplum göreve”, “sivil toplum iş başına”, “sivil toplum nerede” gibi söylemler günlük dile kadar sirayet etmiştir (Eraslan, 2008:370).

Marmara depremi ile Türkiye’de STK’lar önemli bir değişim yaşamışlardır. STK’lar savunmacı, muhalif ve aksiyoner eylem anlayışı yerine, hayırseverlik bağlamında, gönüllü olarak devletin eksik ve yetersiz kaldığı alanları dolduran ya da tamamlayan yapılar olarak algılanmaya başlanmıştır.1

Baskı unsuru olma, devlet uygulamalarını izleyen, muhalif bir STK anlayışından ziyade genel ideolojik söylemle çatışmayan, apolitik bir “kamusal hizmet” üreten STK anlayışı dayatılmıştır. 1990’lı yıllarda siyaset-sivil toplum etkileşimlerinde ilk defa görülen bir örnek de Refah-Yol hükûmetine karşı çeşitli esnaf ve işçi örgütlenmelerinin verdikleri tepkilerdir. “28 Şubat süreci” olarak adlandırılan bu dönemde STK’lar etkili olarak siyasal iktidarın devrilmesinde etkili olmuşlardır.

2000’li yıllara gelindiğinde Avrupa Birliğine giriş sürecinin sivil toplumun gelişmesine etkili olduğu görülmektedir. Sivil toplum ile ilgili olarak yasal düzenlemelerin yapılması (Dernekler Yasası, Vakıflara ilişkin kanunlar, Gösteri ve Toplantı Yürüyüşleri Yasası’nda gerçekleştirilen değişiklikler), AB müktesebatında sivil toplum ile ilgili yer alan ibareler ile AB’nin sivil toplum kuruluşlarını çeşitli projeler ile desteklemesi bu dönemde sivil toplumun gelişmesini etkilemiştir. STK’lar dönemi olarak da anılan bu süreçte, “sivil toplum farklı taleplerin ve kimlik sorunlarının demokratik bir platformda çözümlenmesine katkıda bulunduğu gibi, gelişimine engel olan faktörleri dönüştürücü yol olarak algılanmış, teşvik edilmiş ve hatta gereğinden fazla büyütülmüştür” (Keyman, 2006:35).

Bu dönemde sivil toplumun hareket alanını genişlettiğini ve STK’ların önemini artırdığını, devlet-toplum/birey ilişkilerinde “haklar, özgürlükler ve sorumluluklar ekseninde vatandaşlık anlayışını” ortaya çıkartarak sivil toplum ile aktif vatandaşlık söylemini ilişkilendirdiğini, toplum yönetiminin etkin, verimli, şeffaf ve sorumlu bir devlet yapısına gereksinim duyması temelinde devlet idaresinin yeniden yapılanmasına yol açması ve bu bağlamda sivil toplumun önemi ve rolünü ortaya çıkarttığı söylenebilir. (Keyman, 2006:36).

2000’li yıllar savunmacı ve reaksiyoner olarak tanımlanan STK’ların yeniden sahne aldıkları ve etkinliklerini artırdıkları bir sürece tanıklık etmiştir. İktidar partisi AKP’nin politika ve uygulamalarına ve Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine “laiklik” bağlamında tepkiler gösterilmiş, “Cumhuriyet Mitingleri” adı altında milyonlarca kişinin katıldığı mitingler düzenlenmiştir.

Sivil toplumun büyük bir gövde gösterisi olarak değerlendirilen bu mitinglerde, rejimin korunmasına ve çağdaşlığa vurgu yapılmıştır. Bu mitingler sonucu Türkiye’de “öteki”leşme sürecinde, çağdaş-gerici, laik-anti laik bağlamında kamplaşmaların oluştuğuna yönelik analizler yapılmıştır. Bu ötekileştirme özellikle 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde oldukça açık bir şekilde görülmüştür. Bu farklılaşma ve kutuplaşma neredeyse toplumun ikiye ayrıldığına dair değerlendirmeler yapılmasına neden olmuştur.2

2000’li yıllar aynı zamanda STK’ların sorgulandığı bir dönem olma özelliği taşımaktadır. Toplumsal yaşamda nicel olarak artış gösteren sivil yapıların niteliği konusunda çok ciddi eleştiriler yapılmıştır. Batı Avrupa ile karşılaştırıldığında sivil toplumcu geleneğin çok zayıf olduğu, bu coğrafyada STK’lar yapı, işleyiş, uygulama, mali kaynaklar, özgürlük, özerklik, iş birliği, iletişim, devlet ile ilişkiler ve projecilik gibi açılardan eleştiri almaktadır.

Sonuç olarak 2000’li yıllarda Türkiye’de sivil toplumun ve STK’ların devlet denetimi ve ekonomik (pazar) alan dışında geliştiği ve toplumda yaygınlaştığı görülmektedir. Cumhuriyetin kurulmasından 1980’li yılların ortasına değin devlet kontrolünde gerçekleşen sivil yaşam alanları bu dönemde küresel ve konjonktürel gelişmeler ışığında yaygınlaşmış ve gelişmeler kaydetmiştir.

Sivil toplum günümüzde toplumsal yaşamı ilgilendiren her konuda örgütlenebilmektedir. Bu konular bazı genel ihtiyaçlar bağlamında belirlenebilirken spesifik konularda da ihtiyaca binayen STK’lar kurulabilmektedir. Toplumsal yaşamın problem olarak gördüğü konularda inisiyatif geliştirebilmesi kurulma nedenlerinin geçerliğine bağlıdır. Eğitim, sağlık, kadın hakları, çevre gibi çok genel ve geçerli konularda 1 Deprem sonrası bu dönemde, STK’ların medya aracılığıyla kamuoyuna yansıyan imajında da bazı sorunlar bulunmaktadır. Medya tarafından ağırlıklı olarak AKUT’un ön plana çıkartılması ve bütün STK’ların temsilcisi ve sembolü olarak sunulması AKUT’un sahip olduğu temel özellikler bakımından bazı sakıncaları içermektedir. Şöyle ki, AKUT büyük ölçüde yüksek eğitimli, kentli, orta-üst sınıf mensubu kişilerin katılım gösterdiği ve hepsinden önemlisi apolitik davranmaya özen gösteren ve apolitik kimliğiyle ön plana çıkan profesyonel bir arama-kurtarma derneğidir. Şurası açık ki apolitik olma, bir STK için kaçınılmaz bir şekilde olumsuz bir duruma karşılık gelmez, ancak bütün STK’ların imajı ve sivil toplum kavramının karşılığı medya tarafından AKUT ile özdeşleştirilince STK’ların siyasal içeriği göz ardı edilmiş hatta inkâr edilmiş olmaktadır. Ancak daha önce de belirtildiği gibi STK’ların demokratikleşmeye katkı sağlayabilecek örgütler olarak işleyebilmeleri için siyasal alana ve siyasal olana da dahil olmaları gerekmektedir (Akşit ve diğerleri, 2002:320).2 Cumhuriyet mitinglerinin sivil boyutu bu dönemde tartışma konusu olmuştur. Özellikle kapatılan Nokta dergisinin 23.sayısında bu konu derinlemesine işlenmektedir. Ayrıca dergide devletin çeşitli birimlerinin “dost STK’lar oluşturma ve onlarla iş birliği” arayışında olduklarına dair bilgi ve belgelere de yer verilmiştir. Dergi bu haberden sonra yayın hayatına son vermiştir. (Ayrıntılı bilgi için bakınız; Nokta dergisi, 23.sayı, (5–11 Nisan 2007).

Page 5: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.STK’lar çok yaygınlaşmışken, silahsızlanma, şiddet karşıtlığı gibi konularda STK’lar azınlıkta kalmaktadır. Aşağıda az çalışılan alanlardan olan bireysel silahsızlanmayı temel çıkış noktası kabul eden Umut Vakfı değerlendirilecektir. Bu değerlendirme süreci bireysel silahsızlanma kavramının analizi, Türkiye’deki bireysel silahlanma düzeyi bağlamlarında yapılacak daha sonra da Vakıf incelenecektir.

— Bireysel Silahlanma Kavramı Ünlü psikolog Maslow, “İhtiyaçlar Hiyerarşisi” teorisinde bireylerin davranışlarını ihtiyaçlarının

düzenlediğini belirtmiş ve bu nedenle ihtiyaçları hiyerarşik bir biçimde sıralamıştır. Temel ihtiyaçlar ve üst düzey ihtiyaçlar olmak üzere iki gruba ayrılan teoride “güvenlik” temel ihtiyaçlar bağlamında ikinci sırada yer alır. Maslow’a göre güvenlik bir ihtiyaçtır ve hayatın ve türün devamını sağlamaya yönelik ihtiyaçlardan olan fiziksel ihtiyaçlardan sonra gelir. Güvenlik ihtiyacı; organizmanın hayatını tehdit eden her şeyden korunmayı içerir. Kendine güven ve emniyet içinde, tehlikeden uzak hissetme ihtiyacıdır. Bu ihtiyaç korunma güdüsü ile birlikte bireyleri ilkel çağlardan günümüze çeşitli savunma araçları geliştirmeye itmiştir. Zamanla birileri için savunma aracı olan bu araçlar bir başkası için saldırı aracı haline gelmiştir. Bu yargı silah kavramsal tanımında da görülmektedir; Türk Dil Kurumunun Güncel Türkçe Sözlüğüne göre “Silah Savunmak veya saldırmak amacıyla kullanılan araçtır” (www.tdk.gov.tr).

Bireylerin güvenliklerini sağlama istekleri ilk insandan günümüze devam ede gelen bir ihtiyaç olarak görülse de modern zamanlar öncesinin gerekleriyle örtüşen bir davranış özelliği göstermektedir. Çünkü modern anlamda devletlerin kurulması ile birlikte kamu düzeninin korunması amacıyla oluşturulan kolluk kuvvetleri devlet adına bireylerin güvenlikleri sağlamayı görev edinmişlerdir. Dolayısıyla bireylerin teorik olarak silahlanmalarını gerektiren nedenler ortadan kalkmıştır sonucuna ulaşılabilir. Ancak yaşamsal faaliyetlerin devamlılığı bir başka değişle güvenliğin sağlanması kolluk kuvvetleri yeterli görülmemekte en ilkel araçlarla başlayan silahlanma süreci günümüzde ileri teknolojik özellikler ile devam etmektedir.

Peki, bireysel silahlanma nedir? “Aynı toplum içinde yaşayan bireylerin herhangi bir ideolojiye ait olmaksızın, ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletlerle donanması “Bireysel Silahlanma” olarak tanımlanır”. Bir başka tanıma göre bireyin herhangi bir nedenden ötürü taşımak ya da bulundurmak amacıyla silah edinmesi sürecidir. Bireysel silahlanma ile devletlerin genel silahlanma süreçleri karıştırılmamalıdır. Çünkü bu silahlanma süreci kişiye özgü ve sadece kişi olarak edinilmektedir. Buna göre küçük silahlar, tabanca, tüfek, çakı, bıçak, vb araçlar bireysel olarak temin edilen araçlar olarak görülmektedir.

Silahlanma sürecinin bireysel bir davranış olarak ele alınmasının yanı sıra bireyi silahlanmaya iten toplumsal etmenlerin de dikkate alınması gerekmektedir. Bireyin silah edinmesinin nedenleri ve sonuçları tüm dünyada bir sorun olarak görülmektedir. Aşağıda küresel ölçekte bireysel silahlanmanın boyutları sonuçları ile birlikte tartışılmıştır.

— Küresel Ölçekte Bireysel Silahlanma Türkiye’de olduğu gibi Dünya’nın çeşitli ülkelerinde bireysel silahlanma artan bir şekilde devam

etmektedir. Bireysel silahlanmanın temel nedeni güvenlik kaygısı olarak belirtilmesine rağmen bireysel silahlanma nedenleri ülkeler bazında farklılık göstermektedir. Bazı ülkelerde iç karmaşanın ve savaşların olması (Orta Amerika ülkeleri, Irak, Afganistan, Liberya3) kamu düzeninin bozuk olması çete ve mafya tipi örgütlenmelerin günlük yaşama olumsuz tesirleri4 (Bolivya, Kolombiya, Brazilya), sosyal ve kültürel yönden silahlanmanın desteklenmesi (Orta doğu ve Kafkas Ülkeleri, Türkiye) ya da silahlanmanın yasal bir hak olarak görülmesi (ABD’nin bazı eyaletleri5) silahlanmayı artırabilmektedir. Elbette bu faktörlere psikolojik ve sosyolojik diğer nedenlerde eklenebilir.

Tüm dünyada bireysel silahlanma büyük bir problem olarak görülmekte ve insan haklarının ihlali boyutunda değerlendirilmektedir. Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) Küçük Silahlar ve Küresel Sağlık” (Small Arms and Global Health) adlı raporunda tüm dünyada silah kaynaklı yılda yaklaşık 2.5 milyona yakın olayın gerçekleştiğini, cinayet, yaralama, intihar ve kaza ile yüz binlerce insanın yaralandığı, sakat kaldığı ve öldüğü belirtilmiştir ( WHO, 2001:3). Küçük silahlar Araştırmasına göre (The Small Arms Survey) göre dünya’da

3 Bu ülkelerde var olan silahlanma sürecinin ticari boyutu ve küresel silah ticareti ile ilgili olarak bakınız: The Small Arms Trade, A Beginner’s Guide Rachel Stohl, Matthew Schroeder and, Dan Smith, Oxford Pub. Oneworld, 2007, 177pp.4 Brezilya'da halka "Bireysel silahlanma yasaklanmalı mı?" diye sorulduğunda, halkın yüzde 64'ü "Yasaklanmasın" dedi. Sebebi çok açıktı. Kanun tanımazlar bir şekilde yine yasakları delecek, silahlanacaktı ve olan kendini korunmasız hisseden onlarca masum insana olacaktı. Brezilya’daki bu silahsızlanma korkusu gösteriyorki; suç kontrol altına alınmazsa, silahlanmanın önüne geçmek isteyen bireyler, vakıf ve kuruluşların "Silahını bırak" çağrısı yerine ulaşmayacak. (Işıl Öz San Diego ,2 Haziran 2007 (Turkish Journal)5 ABD’de silah sahibi olmak çeşitli eyaletlerde çok kolaydır. Bu durum ile ilgili ironik bir durum Chicago kentinde yaşanmıştır. Sadece 10 aylık bir bebeğe babasının başvurusu üzerine silah ruhsatı verilmiştir. Bu olayla birlikte büyük eleştirilere hedef olan yetkililerin, daha önce de 1 yaşından küçük 244 bebeğe silah ruhsatı verdiği anlaşılmıştır (www.radikal.com.tr).

Page 6: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.bulunan 640 milyon silah stokunun %60’ı sivillerin (çiftçiler, sportif amaçlı atıcılar, silahlı çeteler, silahlı asiler, özel güvenlik korumaları, koleksiyonerler ve her yaştaki sivil vatandaşlar) mülkiyetinde olduğu tahmin edilmektedir (The Small Arms Survey, 2002: 76).

Merkezi İsviçre’de bulunan Uluslararası Araştırmalar Enstitüsü tarafından her yıl hazırlanan Hafif Silahlar “Risk ve Direnç” 2008 raporuna göre; (The Small Arms Survey 2008: Risk and Resilience) Silah kullanılan şiddet olayları, “küresel bir salgına” dönüşmüş durumdadır. Raporda, şiddetin etkilerinin uzun zamana yayıldığı ve ekonomik olarak da büyük bedelleri olduğu vurgulanmaktadır. Hafif silahlara erişim, silahların taşınması ve kullanılmasıyla ilgili yasal düzenlemeler, kamuya açık alanlarda silah taşıma özgürlüğü, evlerde silah bulundurma oranı, silahların uygun koşullarda saklanması gibi etkenler, halkı tehdit eden şiddet olaylarında riski belirleyen faktörler olarak öne çıkmaktadır.

Center for Humanitarian Dialogue, hazırladıkları “Kayıp Parça: Birleşmiş Milletler Küçük Silahların Kontrolü Yönteminde Silah Şiddetini İndirgemek için Yönergeler” adlı kitapta bireysel silahlanmanın küresel sonuçları şöyle özetlenmektedir (2008: 15); - Tüm dünyada genel olarak silahlı şiddetin kurbanları sivillerdir ve her yıl barış ortamında yaklaşık

300.000 kişi cinayet ve intihar olaylarında hayatını kaybetmektedir. Bu rakam savaş ortamındaki insan hayatı kayıplarının ortalama iki katı kadardır. . Birinci Dünya Savaşında toplam can kaybının %14’ü sivil iken bu oran 2. Dünya Savaşı’nda %67’ye yükselmiştir. Bugünkü bazı çatışmalarda rakam daha da fazladır.(Uluslararası Af Örgütü – Türkiye Basın Açıklama No: 226)

- Dünya çapında her intihar olayına karşı 4 adet adam öldürme olayı bulunmaktadır. Kuzey Amerika ve Avrupa’da ise silahlı intihar sayıları ateşli silahla adam öldürme sayılarından daha fazladır.

- Dünya Çapında her yıl 8 milyon hafif silah üretilmektedir. Her yıl 16 milyar birim cephanelik üretilmektedir ki, bu dünya üzerindeki her kadın, erkek ve çocuk için ikiden fazla mermi anlamına gelmektedir (Uluslararası Af Örgütü – Türkiye Basın Açıklama No: 226).

- Bireysel silah kullanıcılarının çoğu erkeklerdir, fakat bireysel silahlı şiddetin başlıca kurbanları da yine -ve özellikle- 14 ile 44 yaş arasındaki erkeklerdir.

- Kadınlar -özellikle aile içi şiddet nedeniyle- bireysel silahlı şiddetten en fazla zarar gören kesimdir ve aynı zamanda en az hafif silah kullanan kesimdir.

- Silahlar genellikle genç insanlar tarafından, cinayet, yaralama ve intihar olaylarında kullanılmaktadır. Dünya Sağlık örgütünün verilerine göre özellikle 15–25 yaş arasındaki gençlerde silahla intihar olaylarında bir artış görülmektedir.

- Bireysel silahlanma, beraberinde daha çok “bireysel silahlanmayı” ve “ölümü” getirmektedir. Silahlanma şiddetinin artması, korkuyu ateşlemekte; dolayısıyla daha fazla silahlanmaya neden olmaktadır.

- Dünyada 51 ülke hafif silahları tam olarak üretmektedir. 45 ülke ise birleştirme işlemlerini yapmakta beş ülke ise imalat ve üretim sistemlerini yenileyebilmektedir. Küçük ve hafif silah ihracatı 2005 yılı verilerine göre yıllık en az 100 milyon dolardır. Bu tarz silahların ihraç eden önde ülkeler; ABD, İtalya, Almanya, Belçika, Avusturya, Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyetidir (Missing Pieces, Small Arms Survey 2008)

- Dünyada, sivillere ait her bin silahtan biri kayıp ya da çalınmıştır. Dünyada sivillere ait yaklaşık 650 bin hafif silah kayıptır. Bu silahların büyük bölümü ambargo uygulanan ya da çatışma içinde olan ülkelere kaçırılmaktadır. Buna göre bireysel silahlanma büyük suç örgütleri ve iç çatışmalar için de önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Irak ve Afganistan silah ticareti için yeni “pazarlar” haline gelmiştir. Bu ülkelerdeki çatışmalar, silahsızlanma hedeflerinin önünde büyük bir engeldir (Missing Pieces, Small Arms Survey 2008).

- Özetle her yıl dünya çapında silahla yaralama, tecavüz, hırsızlık ve kaçırılma olayları nedeniyle birçok sivil yurttaş zarar görmektedir. Silahlı şiddet biçimlerinin yaraladığı, yok ettiği insan hayatıdır.Bu yaygın silahlanma süreci, aşağıda seçilmiş bazı ülkelerdeki sonuçları bağlamında tablolaştırılarak

verilmiştir;Tablo 1. Seçilmiş Bazı Ülkelerdeki Ateşli Silahla Adam Öldürme Oranı

Ülke Yıl NüfusAteşli Silahla Adam Öldürme

Olay Sayısı 100,000 de Oran

Kolombiya 2000 44,222,000 21,898 49.52

Güney Afrika 2000 44,819,778 10,854 24.22

Venezuella 2000 25,299,000 5,408 21.04

Page 7: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.

Brezilya 1998 178,470,000 25,663 14.38

Ekvator 2000 13,003,000 1,321 10.16

Meksika 2000 103,457,000 5,529 5.34

ABD 2001 294,043,000 10,130 3.45

Belarus 2000 9,895,000 331 3.35

Kanada 2003 31,629,700 161 0.51

Avustralya 2001 19,583,333 47 0.24

İngiltere-Galler 2003-2004 52,793,700 68 0.13

Kaynak: Center for Humanitarian Dialogue,Missing Pieces:Directions For Reducing Gun Violence Through The Un Process On Small Arms Control, 2008:15

Bireysel silahlanmanın küresel boyuttaki dalgalanmasından Türkiye’de etkilenmektedir. Türkiye uzun yıllar silah ticaretinin bir geçiş noktası olarak da kullanılmıştır. Türkiye’deki bireysel silahlanmanın durumu aşağıda tartışılmıştır.

— Türkiye’de Silahlanmanın Trajik BoyutlarıBireysel silahlanmanın yaygın olduğu ülkelerden biri de Türkiye’dir. Türk toplumunda genel olarak

silah edinmeye karşı olumlayıcı bir tutum bulunmaktadır. Bu durumun oluşmasında kültürümüzün, şiddete ve silaha yatkınlık yaratan, silahı kanıksamayı doğuran ögeleri etkili olmaktadır. Örneğin “At, avrat, silah” üçlemesi biçiminde kültüre empoze edilen, çok eski dönemlerden kalan ve gereksiz bir biçimde yüceltilen geleneksel kalıplar, “erkek adam silah kullanır” gibi kaba ve maço söylemler bireyleri silah edinmeye yöneltebilmektedir. Çocukluktan bu yana görülen bir biçimde oyuncaklara kadar sirayet eden bu anlayış silah kullanımının pozitifliğini bireylerin bilinçaltına yerleştirmektedir. Erkek çocuklara genelde oyuncak silah alınması, çocukların oyunlarında silahlı senaryolar düzenlemeleri çocukluğun ilk dönemlerinden itibaren silaha karşı olumlu bir yaklaşımı besleyebilmektedir. Bununla birlikte özellikle görsel medyanın silaha ve şiddete dayalı programları, silahlı kahramanların dayanılmaz gösterileri ile şiddeti teşvik eden mesajları silahlanmayı artırmaktadır6. Ayrıca toplumda belli statüye sahip kimselerin silahlara, silahlarını teşhir etmeye ve usulsüzce kullanmaya olan merakları, toplumun bu yöndeki eğilimini artırmaktadır. Örneğin milletin vekilleri silahlarını gururla göstermekte, hatta meskun mahalde havaya ateş etmekte hiçbir mazur görmemektedirler. Bunlara ek olarak “açık iletişim alışkanlığının olmaması, bireysel ve toplumsal güvenliğin sağlanmasından sorumlu aktörlere duyulan güven eksikliği, güvenlik güçlerinin oransız güç kullanımı, barış kültürünün tesisinden sorumlu olanların şiddet uygulayıcısı olabilme özellikleri, sorunu pekiştirmektedir (www.umutvakfı.tr)

Sosyolojik açıdan bakıldığında, silah sahibi olmak, özellikle kırsal kesimde ve kentlerin kır kültürünü yansıtan bölgelerinde, bir ayrıcalık ve prestij aracı olarak algılanmaktadır. Özellikle düğünler esnasında havaya ateş edilmesiyle, çevreye, düğün yapan ailenin canını, iffetini ve malını korumaya muktedir olduğu mesajı verilmek istenmektedir.7 (İçişleri Bakanlığı-Araştırma ve Etütler Merkezi).Gücün simgesi olarak kabul edilen silah; sayısı ve özellikleri yükseldikçe çevreye verilen mesaj da kuvvetlenmektedir. Sosyal yaşamda kendi bireysel performansları ile bir statü edinemeyen bireylerin çevrelerinde saygı sağlamada kullandıkları bir araç olarak silah, aynı zamanda korku sağlama aracı da kullanılmaktadır.

Bakırköy Psikiyatri ve Tedavi Araştırma Merkezi’nin (BAPAM), 10.000 silah ruhsatı başvurusu üzerinde yaptığı bir araştırma sonuçları anlamlıdır:

6 Örneğin 1980’li yıllarda Türkiye’de bir moda olan karete filmlerinin etkisiyle mınçıka adı verilen bir dövüş aracı çocuklar arasında yaygınlaşmıştır. Deli Yürek, Kurtlar Vadisi gibi son dönem TV dizileri de silahlı şiddeti destekleyen sahnelerden oluşmaktadır. 7 21-07-2008 tarihinde Şırnak'ta yaklaşık 15 bin kişinin katıldığı, Süryanilere ait, Mecit-Estel Yaramış çiftinin 6 gün 6 gece süren düğünününde korucular Bixi’ marka ağır makinalı tüfeklerin yanı sıra Kalaşnikof, M16 ve Kanas marka tüfeklerle altı gün boyunca binlerce mermiyi havaya sıkmışlardır. Bu durum kapalı toplumlara has güç ve gövde gösterisinin tipik bir örneğidir. Durumun ironik kısmı bunu yapanların bölgede tesis edilen korucular olmasıdır. Devlet görevlileri devletin mühimmatını pervasızca harcayabilmekte ve bunda hiçbir sakınca görmemektedir ( 22-07-2008 Taraf Gazetesi).

Page 8: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.

Tablo 2. Bireylerin Silah Alma Nedenleri

Silah Alma Nedenleri Yüzdelik Oran (%)

İş riski % 35

Evde bulunsun % 23.6

Merak ve hobi %16.7

Avcılık veya atıcılık %12.7

Meslek gereği % 6.8

Hatıra yani intikal nedeniyle % 5.2

Acar’a göre bu ifadeler kanuna uydurulmuş gerekçelerdir. “Esas silahlanma nedeni, toplumda adam yerine konma ve rağbet görme isteğidir. Mesleksiz yığınların oldukça yüksek oranda olduğu doğu toplumlarında silah sahibi olmak; atılımın, beğeninin, üstün olmanın, kazanmanın simgesidir. Oysa silahlanma, şiddetin en uç noktalarından biridir. Yaşama içgüdüsü engellenen, kendini, doğayı ve insanları sevmeyi beceremeyen, üretici güçlerini harekete geçiremeyen, kısaca kendini gerçekleştiremeyen insanlarda, zarar verme eğilimi artar. Silahlanma da bunun sonuçlarından biridir. Can güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de farkında olmadıkları, topluma ve kendine güvensizliktir. Silah sahibi bireylerin, büyük bölümünün totaliter ideolojilerin sempatizanı olması, kadını ikinci sınıf vatandaş olarak nitelendirmeleri ve namus bekçilikleri tesadüfî değildir. Aslında ailede başlar her şey. Çocuğa her türlü sorunu çözmenin yolunu şiddet olarak gösteren ataerkil toplumlarda, bunun üzerine bir de medyanın duyarsızlığı ve sürekli şiddet içeren programların sunulması eklenirse, bu sonuç kaçınılmaz olacaktır” ( Acar, www.bianet.com )

Buhara’nın 2007 yılında yapmış olduğu “Bireysel Silahlanma Çerçevesinde Evlerde Ve İş Yerlerinde Silah Bulundurma Olgusu Sivas Merkez İlçe Örneği” adlı 145 kişilik araştırmada da genel olarak bireyler iş, can ve mal güvenliğinden ötürü silahlandıklarını belirtmişlerdir. Yine aynı araştırmada silah sahiplerine silah bulundurmanın kişi üzerinde ne tür bir etki yaptığı sorulmuş, bu durumun kişinin ruhsal durumunda pozitif ya da negatif bir etkisinin olup olmadığı tespite çalışılmıştır. Soruyu cevaplayan 137 kişiden 88 kişi yani %64.2 lik bir grup herhangi bir değişiklik yaratmıyor diye cevaplamıştır. %25.5’lik bir yüzde ile 35 kişi ise kendimi güvende hissediyorum diye cevaplamıştır (Buhara, 2007:123).

Silah edinmenin yasal gerekçeleri dışında silahı kullanma nedenleri Umut Vakfı çalışmalarına göre kültürel, toplumsal ve psikolojik olarak sınıflandırılmıştır:

Tablo 3. Silah Edinmenin Yasal Gerekçeleri Dışında Silahı Kullanma Nedenleri

PSİKOLOJİK NEDENLER TOPLUMSAL NEDENLER KÜLTÜREL NEDENLER

Kontrol edilemeyen ilkel güdü Topluma ve kendine güvensizlik Havaya ateş ederek eğlenmek (spor ve diğer kutlamalarda)

Toplumda rağbet görme isteği İletişim Kurmakta zorluk Düğünlerde silahla eğlenmek

Page 9: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.Erkeklik simgesi Moda Silahı kutsayan ataerkil kültür

(At, avrat, silah Türkiye’de bu kültürü işaret eden iyi bir atasözüdür...)

Güç simgesi Yanlış eğitim Babadan oğula geçen silahlanma kültürü

Korku Suç işlemek Silahın bir aksesuar olarak kabul edilmesi

İntihar Silahın toplumsallaşmayı arttırdığına ve silahlı erkeklerin kadınlar tarafından daha çekici bulunduğuna olan inanç

Silahın bir evcil hayvan olarak kabul edilmesi

Cinayet İşleme isteği Yabancılaşma Silah ikramı

Kaynak: www.umut.org.tr

Toplumdaki silah sayısının kolluk kuvvetlerindeki silah sayısına oranının o ülkedeki bireysel silahlanmanın sosyal anlamda problem olup olmadığını gösterdiği kabul edildiğinde bu oran ABD'de 10, Güney Afrika'da 6, Kolombiya'da 5, Brezilya'da 3, Türkiye'de ise yaklaşık 4,5 kat civarındadır (Akçan, www.umut.org.tr.). Umut vakfı verilerine göre Türkiye’de ruhsatlı ruhsatsız silah oranı yıllara göre aşağıda tablolaştırılmıştır.

Tablo 4. 2005-2008 Yılları Türkiye’de Ruhsatlı\Ruhsatsız Silah Oranı

Yıllar Silah Sayısı

2005 4,983.870

2006 7,434.749

2007 7,573.663

2008 öngörü 11,091.344

Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre de bir yılda verilen silah ruhsat sayıları şöyledir;

Tablo 5. 2007 Yılı İçerisinde Polis Bölgesinde Verilen Silah Ruhsat Sayıları8

Taşıma Bulundurma Yivli Av Tüfeği Toplam

100695 39713 584 140992

Kaynak: Emniyet Genel Müdürlüğü, Faaliyet Raporu, 2007.

— Türkiye’de Silahlanmanın Trajik Sonuçları Silah sayısının yüksek olması toplumda oluşabilecek kriminal suç oranını da artırmaktadır.

Silah bulunduran bireylerin silahı kullanma potansiyelleri çok yüksek bir düzeydedir. Bu kullanım biçimi cinayet, yaralama ve intihar şeklinde olabilmektedir9. “Evde bulunsun birşey olmaz”. “Silah öldürmez insan öldürür” gibi yanlış inanışlar silah kullanımına neden olmaktadır. Özellikle ruhsatsız silah kullanan kişilerin

8 Jandarma Genel Komutanlığı verilerine göre Jandarma yetki alanında 2005 yılında 821, 2006 yılında 815, 2007 yılında ise 793 silah ruhsatı verilmiştir.9 Türk toplumunda kaynağı belli olmayan bazı klişe cümleler günlük yaşamda saçma bir şekilde çok sık kullanılmaktadır. Bunlardan silah ile ilgili olanlardan biri de çekilen silah ateşlenir şeklindedir. Bu klişe cümle 7-08-2008 tarihinde bir polis memurunun cinayet işlemesine neden olmuştur (08-08-2008 tarihli Milliyet. Gazetesi)

Page 10: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.suça eğilimli olduğu varsayıldığında bu potansiyel artmaktadır. Türkiye’de 2007 yılı öldürme ve yaralama istatistikleri silahlanmanın trajik sonuçları olarak görülmektedir.

Tablo 6. Türkiye’de 2007 Yılı Öldürme ve Yaralama İstatistikleri

2007 Yılı Olay Sayısı Yakalanan Kişi

Öldürme

Kasten Öldürme 1542 2761

Öldürmeye Teşebbüs

450 762

Diğer Öldürme Oranları

265 227

Yaralama Kasten Yaralama 94878 151456

Kazaen Yaralama 21989 22960

Kaynak: Emniyet Genel Müdürlüğü, 2007 Faaliyet Raporundan araştırmacı tarafından oluşturulmuştur.

Türkiye’de bayram, düğün, asker uğurlama ve maç sonu sevinç gösterinde gibi nedenlerle silaha sarılıp hislerini çevreleriyle paylaşmaya çalışanlarda can almaktadır.Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre Türkiye’de her yıl 700 kişi serseri kurşun nedeniyle ölmektedir (ntvmsnbc.com, 24 Haziran 2008). Bu ölümlerin meskûn mahalde silahla havaya ateş açmak gibi suçların sayısı Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre ruhsatsız silah taşıma ile birlikte yılda 12 bine yaklaşmaktadır. Polis bölgesinde havaya ateş etme suçu 7 bin kez işlenmiştir (EGM Faaliyet Raporu 2007) Literatüre “maganda kurşunu” olarak giren bu durum neredeyse her sevinçten sonra karşımıza çıkmakta olan bir durum olarak toplumca da kanıksanmaya başlamıştır. “Maganda kurşunu" ile ilgili Google arama motorunda yapılan taramada yaklaşık 108.000 sonuç bulunmuştur. Bu sonuç silahlanmanın korkunç gerçeklerinden biridir. Aşağıda bazı örnek haber başlıkları verilmiştir:

- Genç Sezin maganda kurşunu kurbanı- Maganda Kurşunu Bu Kez Yedi Aylık Hamileyi Vurdu- Maganda Kurşunu Yine Can Aldı- Maganda Kurşunu Piknikte Can Aldı.- Yine Maganda Kurşunu:- Maganda Kurşunu Düğünde Can Aldı- Maganda Kurşunu Öldürdü.- Maganda Terörü- Magandalar İş Başında- Yok Mu Magandayı Durduracak - “Ankara’daki Düğünde Çocuklar Ateş Saçtı”- Maganda, Damla’yı Oynarken Öldürdü”

— Küresel Ölçekte Bireysel Silahsızlanmada Sivil Toplum Çalışmaları

Türkiye’de ve dünyada bireysel silahlanmanın olumsuzlukları çeşitli istatistiksel veriler ile yukarıda tartışıldı. Tüm dünyada potansiyel bir tehdit aracı olarak evlerde işyerlerinde bir gün olur lazım olur yanlış anlayışı ile bulundurulan silahlar büyük ve onulmaz durumlara neden olabilmektedir. İnsanoğlunun en ilkel araçlarla güvenlik kaygısı ile başlayan silahlanma serüveni durmaksızın devam etmekte ve her geçen gün ölüm, yaralanma ve sakat kalma oranlarını yükseltmektedir. Silahın sadece bir şiddet aracı olduğu ve karşısındakine yalnızca zarar verebileceği gerçeğiyle bireylerin bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Bu bilinçlendirme çalışmaları devletlerin görevi olduğu kadar Sivil Toplum Kuruluşlarının da etkinlik alanına girmektedir. Yasa yapıcı olarak devletin yaptırım gücünün yanı sıra bireylere birebir ulaşma bağlamında etkinlikler, kampanyalar ve çeşitli toplantılar düzenleme gibi çalışmalarda daha hızlı ve aktif rol alabilen STK’lar ile ilgilidir. Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü gibi küresel kuruluşlar silahlanma karşıtı

Page 11: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.kampanyalar düzenlemektedir. Bu kampanyalardan en büyüğü The Control Arms Campaign (Silah Konrolü Kampanyası). Küresel silah ticaretini şeffaf ve legal bir biçimde kontrol etmeyi amaçlayan bu kampanyaya Ekim 2003 yılından beri bir milyon kişi destek vermiş 153 devlet Birleşmiş Milletlerde uluslar arası Silah Ticareti antlaşmasının geliştirilmesine dönük çalışmaları başlatmayı kabul etmiştir. Kampanya Uluslararası Af Örgütü, IANSA, Oxfam gibi STK’ların katılımı ile gerçekleşmektedir10.

Dünya Sağlık örgütünün ( WHO) Küresel Şiddeti Engelleme Kampanyasında Global Campaign for Violence Prevention) devletin ilgili birimleri araştırma enstitüleri ve STK’lar doğal ortaklar olarak görülmüştür.Ayrıca BM tarafından 11 Haziran Silahlı Şiddete Karşı Küresel Hareket Haftası (Global Week of Action) olarak kutlanmaktadır.

Aşağıda bireysel silahlanma ve şiddet ile ilgili çalışmalar yapana bazı STK’lar tanıtılmıştır:

- Gun Policy News (Silah Politikası Haberleri) Uluslararası silah yaralanmalarını önleme bülteni, Silah Politikaları Haberleri,1997’den beri kitle

iletişim araçlarında yer alan silahlanma politikası ve silahlanmayla ilgili makaleler yayımlamaktadır. Gunpolicy.org. site Sydney Üniversitesi, The School of Public Health,tarafından kurulmuştur. Gunpolicy.org silahsızlanma hakkında kamuoyuna bilgi sunmakta konu ile ilgili global çabaları desteklemekte silahlı yaralanmaları önleme ve azaltma konularında etkinlikler düzenlemektedir. Gunpolicy.org ve Silah Politikası Haberleri ve Birleşmiş Devletler’in küçük silahlar hakkındaki programları halkı silahlanmadan kaynaklanan yaralanmaları önlemede kamu sağlığını korumaya teşvik etmektedir.

- The International Action Network on Small Arms (IANASA ) (Silahlar Üzerindeki Uluslar arası Çalışma Ağı) IANASA Küçük Silahlar Üzerindeki Uluslar arası Çalışma Ağı, gunpolicy.org 120 ülkede çalışan ve hafif ve küçük silahların yanlış kullanılmasını ve artmasını azaltmayı hedefleyen 800’den fazla STK desteklemektedir. IANASA silahsızlanma ile ilgili önemli bir STK’dır. Silahlanma karşıtı politikaların oluşturulmasında, STK’ların desteklenmesinde çeşitli kampanya, toplantı ve seminerler düzenlenmesi çalışmalarını yapmaktadır.

- SAFER-Net, The Small Arms/Firearms Education and Research Network (Küçük Silahların Eğitimi ve Araştırma ağı)SAFER-NET; Toronto’da bulunan Ryerson Polytechnical University de bulunan, Küçük Silahların Eğitimi ve Araştırma ağı olan bu kuruluş silahların, toplum sağlığı ve güvenliği üzerindeki etkilerini uluslararası düzeyde araştırmaktadır.

10 The Control Arms Campaign ile ilgili bakınız: Making İt Work: Monitoring And Verifying İmplementation of an Arms Trade Treaty, Saferworld, May, 2008.

Page 12: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.

Aiming For Prevention: Nobel ödülü kazanan Uluslar arası Fizikçiler Nükleer Savaşı Önleme grubuyla çalışan ve silahlı şiddeti azaltmak için kurulan global bir toplum sağlığını koruma organizasyonudur. Bu grup sağlık profesyonellerini silahlı şiddeti azaltmak, ortakları eğitmek ve politika reformunu savunmak yönünde çalışmalar yapmaktadır.

The Trauma Foundation; 1981’de San Francisco General Hastanesinde kurulan bu grup, trafik kazaları, yangınları, silahlı şiddeti ve diğer önlenebilir travmatik yaralanmaları ve ölümleri azaltmak için çalışmalar yapmaktadır. Vakıf BM ile işbirliği yapmaktadır.

The South Eastern Europe Clearinghouse for the Control of Small Arms and Light Weapons (SEESAC) Belgrad’daki Küçük Silahlanmayı Kontrol Etmek için kurulan Güneydoğu Aysa Avrupa Takas odası, bölgesel silahlanma artışını kontrol ve silahların yanlış kullanılmasını engellemek için, Birleşmiş Milletler Gelişme Programını NATO’yu ve desteklemektedir.

ARMSNETAFRICA; Tshwane’de Güvenlik Çalışma Kuruluşunun bir projesi olan ArmsNetAfrica, Afrika’daki silahlanmanın engellenmesi için bireysel ve grupla çalışanların bilgi alışverişlerinde bulunmaları için kurulan bir bilgi portalıdır.

The Violence Prevention Research Program,(Şiddeti Önleme Çalışma Programı ) Davis’deki California Üniversitesi tarafından kurulmuş ve silahlı şiddetin belirleyicileri ve silah alanların kontrolü içeren çalışmalar yapmaktadır.

Injury Research Center at the Medical College of Wisconsin

Page 13: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.Yaralanmalardan kaynaklanan ölüm ve sakatlıkları engellemek için, Milwaukee’de davranış araştırması, eğitim ve hizmet aktiviteleri içinde yer alan, Wisconsin’de Medical College de bulunan Yaralanma Araştırma Merkezi silahlı yaralamalardaki tıbbi süreçler üzerinde çalışmalar yapmaktadır.

— Türkiye’de Bireysel Silahsızlanma Mücadelesinde STK’lar

Türkiye’de bireysel silahsızlanmada az sayıda STK çalışma yapmaktadır. Ülke genelinde büyük bir problem olarak görülen silahlanma konusu ST’ların ilgisini çekmemektedir. Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları Derneği, Mazlum Der gibi STK’lar bu konuda göreli çalışmalar yapmaktadır. Bu az orana rağmen Türkiye’de çok sayıda avcılık ve atıcılık dernekleri, atıcılık eğitim derneği ve atıcılık federasyonu bulunmakta ve çok sayıda üyeleri ile silahlanmanın pozitifliğini yaymaktadırlar. Aşağıda Türkiye’de bu alanda kayıtlı olan en aktif sivil toplum kuruluşu, “Umut Vakfı” amacı, vizyonu, misyonu ve etkinlikle bağlamında değerlendirilecektir.

—Umut Vakfı Amaç, Vizyon, Misyon Ve Yapısal Özellikler Bireysel silahlanmanın Türkiye’de artan bir şekilde yaygınlaşması ve bunun sonucunda toplumsal

yaşamda cinayet, yaralanma ve sakatlanmaların artması sivil inisiyatif unsurlarını harekete geçirmiştir. Sivil toplumun toplumsal fayda bağlamında önemli fakat göz ardı ettiği bu konuda yapılanmaya gitmesi silahlı bir saldırı sonucu oğlunu kaybeden bir anne olan Nazire Dedeman öncülüğünde ülkemizde 1993 yılında “Umut Onurlu Önderler Yetiştirme Vakfı” (Umut Vakfı) olarak gerçekleşmiştir.

Silahlanmanın yaygınlaşması, medyanın oluşturduğu sanal kahramanların kanlı gösterileri ve ne yazık ki kültürümüzde var olan silah tutkusu bireyleri özellikle gençleri silahlanmaya yöneltmektedir. Bu tehlikeli yönelimin farkında olan Vakıf; yurttaşlık bilinci içerisinde barış kültürünü içselleştirmeye, şiddeti azaltmaya ve bireysel silahsızlanma konusunda çalışmalar yapma temel amaçlarına sahiptir. Vakıf senedinde amaçlarını şöyle ifade etmektedir:

"Geleceğin teminatı olan gençlerimize Atatürk'ün izinde önderlik yapacak kişilik ve beceriler kazandırarak, onları ülkemizin gelişmesine yardımcı ve insanlığa yararlı bireyler olarak yetiştirmek; kişilere hukukun üstünlüğünü benimsetip, uygulamasında katkıda bulunmalarını sağlamak; önderimiz Atatürk'ün "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" anlayışından yola çıkarak, uyuşmazlıkların çözülmesinde barışçıl yolları seçmeyi yeğletmek; bu bağlamda uzlaşma ve (barışı sürdürme ve geliştirme) becerilerini bireylere öğretip benimsetmek..." (www.umut.org.tr)

Bu genel amaç doğrultusunda vakıf; “Hak ve sorumluluklarını bilen, talep eden ve uygulayan yurttaşlar olarak, insan onuruna yakışan hayatlar sürdürmek, şiddetsiz ve barış kültürünün egemen olduğu bir dünyayı çocuklarımıza miras bırakmak için; hukukun üstünlüğü, barış ve uzlaşma, yurttaşlık bilinci, şiddet ve bireysel silahsızlanma konusunda akademik çalışmaların yanı sıra eğitimler ve kampanyalar gerçekleştirir. Kamuoyu oluşturma, bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapar.”

Her çalışma alanında, disiplinlerarası bakış açısını benimseyerek,  konuyla ilgili toplumun tüm kesimleriyle etkileşim ve iletişim içinde olur. Çalışmalarıyla ilgili toplumu düzenli olarak bilgilendirir. Aktif ve katılımcı yurttaşlık anlayışıyla, tüm bireylerin ve kurumların katılımıyla oluşturulabilecek, sürdürülebilir, barışçıl ve kaliteli bir sosyal yaşam için şunları hedefler:

Benimsediği misyonu toplumdaki tüm kesimlere yayabilmek ve geniş bir destek grubu oluşturmak, Şiddetsiz bir toplum için bireysel silahlanmanın tehlikelerine dikkat çekmek, çözüm önerileri

geliştirmek ve uygulanması konusunda baskı oluşturmak, Eğitimler, toplantılar ve diğer çalışmalarla "yurttaş olma bilinci"nin gelişmesine katkıda bulunmak, Ulusal ve uluslararası ağ ve işbirliğini geliştirmek, Çalıştığı konularda bilgi kaynağı olmak; sosyal politikaların ve stratejilerin belirlenmesinde referans

olmak. (www.umut.org.tr)Vakıfın misyonu ise “Geleceğimizin teminatı gençlerimizin hukukun üstünlüğüne inanan, adalete

güvenen, anlaşmazlıklarını uzlaşmayla ve barışçıl yollarla çözümleyen, yurttaş olma bilincini ve sorumluluğunu taşıyan bireyler olarak yetişmelerine katkıda bulunmaktır.” şeklindedir (www.umut.org.tr). Temel olarak her türlü şiddetin önlenmesini ve barış kültürünün toplumun tüm kesimlerinde kabullenmesini sağlayıcı etkinlikler düzenleyen ve kamuoyunu bu noktada uyarmayı temel çıkış noktası kabul eden vakıf aşağıda özetlenen çalışmaları yapmıştır (www.umut.org.tr);

Page 14: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.

— Umut Vakfının Etkinlikleri Bireysel silahsızlanma, barış, bölgesel barış, uzlaşma konuları ağırlıklı olmak üzere 57 bilimsel

toplantı gerçekleştirmiştir. Karikatür, fotoğraf, film öyküsü, belgesel film, resim, heykel gibi çeşitli sanat dallarında 14 ödüllü

yarışma düzenlemiştir. Aralarında kriminoloji, ceza hukuku ve ilköğretim için insan hakları eğitimi de olmak üzere, bilimsel

toplantılar ve araştırmalardan oluşan 10 adet kitap, 5 adet kitapçık yayınlamıştır. Talim Terbiye Kurulu tarafından onaylanmış olan “Yurttaş Olmak İçin...” eğitici ve öğrenci kitapları Milli Eğitim’e bağlı okullarda ders kitabı olarak okutulmaktadır.

Yurttaşlık bilinci, insan hakları eğitimi, uzlaşma bilimi gibi çeşitli konularda 70 eğitim vermiştir. Sosyal hizmet uzmanları, öğretmenler, hukukçular, psikologlar, sosyal bilimciler ve öğrenciler olmak

üzere  2.200 kişi eğitim verilmiştir. Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde bulunan okullarda görev yapan yaklaşık 2000 eğitimciye “Yurttaş Olmak İçin...” eğitici eğitimleri verilmiştir.

Türkiye’de 19 ilde, yurtdışında  9 ülkede, toplam 125 faaliyet gerçekleştirmiştir. Türkiye’nin çeşitli il kütüphaneleri ve kamu kuruluşlarına yaklaşık 21.500 kitap bağışı yapılmıştır. Silivri, Kilyos, Ankara, Kartal gibi 6  farklı bölgede yer alan Umut Ormanları’na 23.500 fidan

dikilmiştir. Yaptığı çalışmalar nedeni ile devlet kurumları, yerel yönetimler ve diğer sivil toplum örgütlerinden 32

adet plaket, ödül ve onur belgesi almıştır. “Çocukları oyuncak silahlardan arındırma”, “futbolda şiddete son”, “ateşli silahlarla kutlamalara

hayır”, “bireysel silahsızlanma” gibi başlıklarla 5 kampanya düzenlemiştir. Bireysel silahlanmaya hayır diyenler ve duyarlı kişilerin katılımı ile Taksim meydanında 8 defa sessiz

ayakkabılar yürüyüşü düzenlenmiştir. Her ilden olmak üzere yaklaşık 260.200 kişi vakıf etkinliklerine katılmıştır. Umut Vakfı; çalışmakta olduğu konularla ilgili kamuoyu oluşturan, çalışmaları medya, kanaat

önderleri, yasa yapıcı, karar verici merciler tarafından ve toplumun geniş kesimleri tarafından dikkatle izlenen bir sivil toplum örgütüdür. Bugüne kadar gerçekleştirdiği çalışmalar yazılı ve görsel medyada yaklaşık 2.500 kez yer almıştır.

Umut Vakfı uzmanları Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Tabancalar Hakkında kanuni düzenlemelerin yapılmasına, bilgi ve çözüm önerileriyle katkıda bulunmuştur.

Vakıf 28 Eylül Dünya Bireysel Silahsızlanma Gününün kabul edilmesini sağlamıştır. Vakıf onlarca kuruluştan başarı ödülü almıştır.

— Umut Vakfının Örgütsel YapısıBireysel silahlanma konusunda etkin bir STK olan Umut vakfı örgüt yapısı ise şöyledir; Vakıf,

Vakıflar Kanunun ön gördüğü biçimde mütevelli heyeti ile yönetilmektedir. Vâkıfın yönetim kurulu başkanı Nazire Dedeman’dır. Merkezi İstanbul’dadır. Vâkıfın iller bazında örgütlenmesi olmayıp gerekli durumlarla diğer STK’lar ile işbirliği yapılmaktadır. Vakıf, genel olarak ekonomik gelirlerini bağışlardan, kitap satışı vb kaynaklardan sağlamaktadır. Umut Vakfının organları ise mütevelliler heyeti, yönetim kurulu, umut vakfı başkanı, denetçilerden ve danışma kurulundan oluşmaktadır. Umut Vakfının oluşturan kurucu vakfedenleri

- Mehmet Kemal DEDEMAN- Şahinur DEDEMAN- Nazire Dedeman ÖNAL- Murat DEDEMAN- Şanver DEDEMAN- Özlem ÖNAL- Özben ÖNAL- Banu DEDEMAN- Prof. Dr. Mehmet Rüştü GÜRKAYNAK’dır. Yönetim Kurulu üyeleri ise:- Nazire DEDEMAN ( BAŞKAN )

Page 15: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

Yasal mevzuatı değiştirmek ve uygulamasını takip etmek.

(Baskı Unsuru olmak)

Akademik çalışmalar

Kampanyalar

-Silahın Şakası Yok-Bireysel Silahlanmaya Hayır-Düğünlerde Silaha Hayır-Çocukları Oyuncak Silahlardan Arındırma

Geleneksel Ödüllü Yarışmalar

28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü

Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü (18 Temmuz)

- Web Sitesi- Bilgi Havuzu - Network

-Araştırmalar-Kitaplar-Bilimsel Toplantılar-Eğitimler

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.

- Özben ÖNAL YÜKSEL ( BAŞKAN YARDIMCISI ) - Av. Fikret İLKİZ ( ÜYE ) - Sibel SAVACI ( ÜYE ) - Banu DEDEMAN ( ÜYE ) şeklindedir. (www.umut.org.tr)Aşağıda Umut Vakfının çalışma stratejisi bir diyagram ve açıklamalar şeklinde verilmiştir

Toplumsal Zihniyeti Dönüştürmek

Eğitim ve bilgilendirme süreci

UMUT VAKFININ ÇALIŞMA STRATEJİSİ

-6136 Sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki kanununun güncellenmesi -Oyuncaklar Yönetmeliği’nin detaylı olarak incelenmesi-5729 sayılı Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanunda kurusıkı silahlar oyuncaktır” algısı

Page 16: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.

Umut Vakfı çalışmalarını iki temel yapıda oluşturmaktadır. Bunlardan birincisi STK olma duyarlığı ile silahlanmaya karşı toplumsal bilinçlendirmeyi sağlamak ve bireysel silahsızlanma ile ilgili zihniyeti dönüştürmektir. Umut vakfı silahlanmaya karşı en önemli çalışmanın bilgilendirme ve eğitim olduğuna inanmakta ve bu bağlamda çalışmalarını yürütmektedir. Eğitim ve bilgilendirme sürecini Akademik çalışmalar, Kampanyalar, Etkinlikler (Silahsızlanma Günü Etkinlikleri, Sessiz Ayakkabı yürüyüşü, Geleneksel Ödüllü Yarışmaları) Aşağıda bu çalışmalar özetlenmiştir (www.umut.org.tr);— Toplumsal Zihniyeti Dönüştürmek (Eğitim ve Bilgilendirme Süreci)

A) Akademik çalışmalar: Bireysel silahsızlanma kavramı ile ilişkili disiplinler arası, çok boyutlu çalışmalar yapılmaktadır. Öncelikle silahlanma ile ilgili durum tespit edilerek kapsamı belirlenmiş ve buna göre nedenler ve sonuçlar ortaya konmuş ve çözüm önerileri belirlenmiştir. Bu öneriler toplumdaki tüm ilgililerle paylaşılmıştır. Umut Vakfı’nda uzun yıllara dayanan çalışmalar sonucunda, “bireysel silahsızlanma” konusunda önemli bir bilgi havuzu ve network oluşmuştur. Vakıf 57 bilimsel toplantı gerçekleştirmiştir. 15 kitap yayımlamış, bölgesel eğitim seminerleri düzenlemiştir. B)Kampanyalar: Bireysel silahsızlanma kavramı ile ilişkili toplumun dikkatini canlı tutmak ve düşündürmeyi sağlamak üzere kampanyalar düzenlenmektedir. Bu kampanyalar aşağıda belirtilmiştir: . 1) Türkiye Futbol Federasyonu’yla “Silahın Şakası yok” kampanyası dikkat çekici ve akılda kalıcılığı sağlayan bir çalışmadır. Lig maçları sırasında, futbolcular sahaya “bireysel silahlanmaya hayır” sloganının yazılı olduğu pankartlarla çıkmışlardır. Bu kampanyayla hem çok sayıda seyirci, hem de toplum medya kanalları aracılığıyla “bireysel silahsızlanma” kavramını daha çok duymuşlardır.2) “Bireysel Silahlanmaya Hayır” imza kampanyası Umut Vakfı’nın kuruluşundan bu yana (15 yıldan fazla süredir) devam etmektedir. Bugüne kadar kampanyaya yaklaşık 30.000 kişi katılmıştır.3) “Düğünlerde Silaha Hayır” kampanyası 2007’de başlatılmıştır. Türkiye, silahın “kutlama” amacıyla eğlencelerde yaygın kullanıldığı ülkelerden biridir. Umut Vakfı web sayfasında başlatılan “Açık alanlardaki düğün, nişan, kına gecesi, sünnet törenlerine silahla katılmak yasaklanmalı mı?” anketine 5128 kişi katıldı ve %97’si “evet, yasaklanmalı” demiştir. Ankara’da Haymana Kaymakamlığı ile 2007 yılının yaz aylarında yaptığımız bir örnek çalışma kapsamında, üzerlerinde “Düğünlerde Silaha Hayır” yazılı pankartlar tüm düğünlerin girişlerine asılmıştır. 4) Devam etmekte olan bir diğer kampanya ise Çocukları Oyuncak Slahlardan Arındırma’dır. Bu kampanyanın başlangıcı, İstanbul’un büyük parklarından birinde düzenlenen bir şenlikle yapılmıştır. Çocuklar, 23 Nisan (2004) Geleneksel Çocuk Bayramı çerçevesinde parka davet edildiler. Oyuncak silahlarını toprağa gömerek üzerine çiçek ektiler ve oyuncak silah yerine kamyon, bebek gibi başka oyuncaklar aldılar.C)Etkinlikler: 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü Etkinlikleri28 Eylül 1993 tarihi, Sayın Nazire Dedeman’ın bir anne olarak evladını bir ateşli silahla kaybetmesinin tarihidir. Özel bir olaydan yola çıkarak, toplumsal bir harekete dönüşmüş olan bireysel silahsızlanmaya daha fazla dikkat çekmek ve en azından yılda bir kez toplum olarak bu sorun üzerine düşünmek için, Umut Vakfı 28 Eylül tarihini “Bireysel Silahsızlanma Günü” ilan etmiştir. 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Günü’nde 14 yıldır çeşitli faaliyetler düzenlenmektedir.1)Geleneksel Ödüllü Yarışmalar: Bireysel silahsızlanma ve şiddet konusuna dikkat çekmek için farklı sanat dallarında yarışmalar düzenlenmektedir. Resim, heykel, animasyon, reklam, kısa film, fotoğraf, karikatür, kompozisyon, bilimsel araştırma ve haber gibi dallarda 14 yarışma düzenlenmiştir.2)“Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü”. Bu etkinlik, bireysel silahla yakınlarını kaybetmiş kişilerin, Birleşmiş Milletlerin 18 Temmuz 2001 tarihinde New York’da düzenlediği Ateşli Silahlar Konferansı sırasında, binanın önünde gerçekleştirdikleri protesto gösterisinin tekrarıdır. 8 yıldır, Umut Vakfı tarafından Türkiye’de düzenlenmektedir. Bu yıl 8. kez gerçekleştireceğimiz Sessiz Ayakkabıların Yürüyüşü’ne, bireysel silahsızlanma taraftarları, ateşli silahlarla hayatını kaybetmiş olanların yakınları katılmaktadırlar. Şiddeti temsil eden kırmızı halı üzerine, ateşli silahlarla ölen kişilerin adına “bireysel silahlanmayı” protesto etmek için ayakkabıları ve barışın simgesi olarak beyaz gül bırakılmaktadır. Türkiye’de, ölen kişinin ayakkabısı, kişinin ölümünün hemen ardından kapının önüne bırakılması bir gelenektir. Böylelikle kötülüklerin evin dışına çıktığına inanılır. “Ayakkabı bırakma” bu anlamda kültürel bir anlama da sahiptir.

2007 yılında ise Türkiye’de bireysel silahsızlanmaya ilişkin kadın hareketi oluşturmak üzere bir proje başlatılmıştır.

Etkili bir STK’nın çıkış amacı ile ilgili olarak kamuoyunu bilgilendirme ve bilinçlendirme etkinliklerinin yanı sıra gündem oluşturma, kamu erkini izleme ve muhalif olma, yasal metinlere etki yönlendirme baskı

Page 17: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.unsuru olma gibi özelliklere sahip olması gerekir. Bu bağlamda Umut vakfı yasal boyutta aşağıdaki çalışmaları yapmıştır:— Mevzuat Değiştirme (Yasal Değişikleri Sağlama)

Umut vakfının bireysel silahsızlanma konusunda silahlarla ilgili yasal mevzuatın, denetimi tam olarak sağlayacak, bireylerin silahlara ulaşımını ve edinmelerini engelleyecek şekilde yeniden düzenlenmesini sağlamaktır.

Özellikle 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki kanununun güncellenmesiyle ilgili çok ciddi çalışmalar yapılmıştır. Yasada değiştirilmesi gereken noktalar belirlenmiş ve bir rapor halinde tüm ilgililere sunulmuş çeşitli komisyonların yaptığı toplantılara katılarak, görüşler bildirilmiştir.

Oyuncak silahlara ilişkin T.C. Sağlık Bakanlığı Oyuncaklar Yönetmeliği’ni, uzun bir Komisyon çalışması sürecinde detaylı olarak incelenmiştir. Konuyla ilgili uzman görüşleri alınarak çocuklara zarar verecek bilye ve sert madde atabilen oyuncak tabancaların oyuncak kapsamından çıkarılması gerektiğini içeren bir rapor hazırlayarak, tüm ilgililere gönderilmiştir.

Umut Vakfı, 12 Ocak 2008’de, Kurusıkı Silahların Hukuki ve Sosyal Durumu Arama Toplantısı’nı düzenlemiştir. İçişleri Komisyonu’nun hazırlamış olduğu “Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun”, katılımcı uzman ve bilim adamları tarafından detaylarıyla incelendi, tartışıldı ve belirledikleri öneriler bir Sonuç Bildirgesi ile açıklanmıştır. Bu Sonuç Bildirgesi’ne göre, yasada mutlaka yer verilmesi gerektiği önerilen 4 maddeden 3’ü, milletvekilleri tarafından verilen önergelerle yasa kapsamına alınmıştır.

5729 sayılı Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun, 23 Ocak 2008 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurul’da kabul edilmiştir. 23. Dönem, 2. Yasama Yılı, 53. Birleşimde kabul edilen yasa ile son derece önemli bir düzenleme yerine getirilmiştir. Buna göre Kurusıkı silahlar suçta son derece yaygın şekilde kullanılan suç aletleri olarak ilk kez dikkate alınmış oldu ve en önemlisi, toplumda yerleşik olan “kurusıkı silahlar oyuncaktır” algısı da kırılmıştır.

Vakıf yaptığı çalışmalar ile “Bireysel silahsızlanma” konusunda Türkiye’de ciddi bir kamuoyunun oluşmasını sağlamıştır. Türkiye’deki bireysel silahlanma karşıtlarının %30-35 civarında olduğunu yaptığımız gözlemlerle söyleyebilir. Sonuç ve Öneriler

Birlikte yaşamın temel oluşturduğu toplumlarda, bireysel güvenlik kolluk güçleri tarafından sağlamaktadır. Dolayısıyla toplumdaki asayişi sağlamak kolluk güçlerinin görevidir ve insanların kendi güvenliklerini sağlama görevi yoktur. Bu bağlamda bireysel silahlanmada modern toplumlarda güvenlik nedeni anlamsızdır. Bireysel silahlanma ve sonuçları açık olarak bir insanlık suçu ve insan haklarını ihlal anlamına gelmektedir. Savunma amacı ile sahip olunan bu araçlar çok kolay saldırı aracına gelmektedir. Evde silah bulundurmak intihar olaylarının oranını, kazaları, aile cinayetlerini artırmaktadır. Dünya genelinde bir problem olan bireysel silahlanma Türkiye’de konjonkturel durumlar ve bazı anlamsız kültürel değerlerin etkisiyle varlığını korumaktadır. Türkiye’de Karadeniz bölgesi kültürel olarak hem silah yapımı ve kullanımı oranında yüksek bir orana sahipken, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ise bireyler, terör ortamı yüzünden silaha ve silahlanmaya pozitif yaklaşabilmektedir. Medya ve diğer faktörlerde işin içine girdiğinde Türkiye’de silahlanma oranı artmakta, bu problemin durdurulması ile ilgili önlemler yerinde saymaktadır. Her on kişiden birinin silah sahibi olduğu Türkiye’de silahsızlanma konusu hem devletin hem de STK’ların doğal çalışma alanına girmektedir.

Toplumsal fayda bağlamında STK’lar bu konuda çalışmalar yapmaktadır. Bu STK’lar arasında en yaygın ve geniş çalışan Umut Vakfıdır. Umut vakfı bireysel silahlanmanın engellenmesi amacıyla toplumun bilinçlendirilmesi bağlamında çok önemli etkinlikler yürütmekte ve yasal düzenlemelerin oluşumunda önemli çalışmalar yapmaktadır. Elbette 7 milyona yakın silahın olduğu bir ülkede sadece Umut Vakfı yeterli değildir. Bu alana diğer STK’lar da destek vermeli ya da yeni STK’lar kurulmalıdır. Her futbol maçından sonra gökyüzünü mermilerin doldurduğu, balkonlarında insanların öldürüldüğü bir ülkede yaşıyoruz, tabii buna yaşama denirse….

Öneriler:1- Devletler, ulusal silah kullanım ve mülkiyeti ile mevcut yasanın uygulanması konularını titizlikle

gözden geçirip üzerinde durmalıdır. Yasalar ve politikalar Birleşmiş Milletler Suç Önleme ve Ceza Hukuku Komisyonu’nun 1997 kararları ile uyum içinde olmalıdır. Bu kararlar ruhsatlama, kayıt, güvenli saklama ve diğerleri – ki tümü yanlış kullanımı ve yasal ateşli silahların yasadışı piyasalara sapmasını önlemede yardımcı olacaktır.

2- Silah edinme alt yaş sınırı 21’den daha yüksek bir yaşa yükseltilmelidir.3- Silah ruhsatı vermede ruh hekimlerinin kararı nihai ve bağlayıcı olarak kabul edilmelidir.

Page 18: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.

4- Türkiye’deki silah ruhsatlarının yeniden gözden geçirilmesi gerekmekte ve ruhsat alınması zorlaştırılmalıdır.

5- Alkollü veya uyuşturucu madde etkisindeyken silah taşınması durumunda ruhsatın iptal edilmelidir. Ayrıca meskûn mahalde ateş edenlerin varsa silah ruhsatları iptal edilmeli, cezai işlemleri ağırlaştırılmalı ve bu nedenle ceza alanlara kesinlikle silah ruhsatı verilmemelidir.

6- Ateşli silahların kaydı ile silah sahiplerinin sorumluluğu arttırılmalıdır.7- Radyo Televizyon Üst Kurulunun (RTÜK) televizyon kanallarına uyguladığı yaptırımlara bireysel

silahsızlanma ile ilgili programlar eklenebilir. 8- Görsel medyada yer alan dizilerde şiddet oranının azaltılması ve silah kullanımının teşvik eden

sahnelerin yasaklanması gerekmektedir.9- Milli Eğitim Bakanlığı sevgi, barış ve hoşgörü kavramlarını öğretim programlarında

yaygınlaştırmalıdır. Yurttaşlık Eğitimi bağlamında ilköğretim ikinci kademe ve özellikle ortaöğretim gençliğinin devam ettiği Liselerde Bireysel silahsızlanma ile ilgili seminerler verilmeli, ders kitaplarına konu ile ilgili okuma metinleri konulmalıdır.

10- STK’ların bireysel silahlanma konusuna ilgi göstermeleri ve bu konuda gerekli işbirliği çalışmalarını yapmaları gerekmektedir.

11- Umut Vakfı kamu yararına çalışan kuruluşlar arasına alınmalıdır.

KAYNAKÇA

AKŞİT, Bahattin, B. Tabakoğlu, A. Serdar, Sivil Toplumun ve Katılımın Güçlendirilmesinde Sivil Toplum Kuruluşlarının Rolü, Yayımlanmamış Araştırma Projesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Araştırma Fonu Projeleri, Ankara, 2002.BİKMEN, Filiz, Meydanoğlu, Zeynep, Türkiye’de Sivil Toplum: Bir Değişim Süreci, Uluslararası Sivil Toplum Endeksi Projesi, Türkiye Ülke Raporu TÜSEV Yayınları, İstanbul, 2006. BUHARA, Hüdayar Mete, Bireysel Silahlanma Çerçevesinde Evlerde Ve İs Yerlerinde Silah Bulundurma Olgusu Sivas Merkez İlçe Örneği. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler. Enstitüsü, 2007.CENTER FOR HUMANİTARİAN DİALOGUE, Missing Pieces:Directions For Reducing Gun Violence Through The Un Process On Small Arms Control, 2008.Çaha, Ömer, Aşkın Devletten Sivil topluma, Gendaş Yayınları, İstanbul, 2000, s. 108.). EDWARDS,Michael Civil Society, London, Polity Pres, 2004. (akt.: Fuat Keyman, Türkiye’de ve Avrupa’da Sivil Toplum, Sivil Toplum ve Demokrasi Konferans Yazıları, No: 3, Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2004.Emniyet Genel Müdürlüğü, Faaliyet Raporu, 2007.ERASLAN Levent, Türkiye’de Sivil Toplum Sorunsalı Ve Eğitim Alanında Faaliyet Gösteren Sivil Toplum Kuruluşlarının Değerlendirilmesi. Yayımlanmamış Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2008.İçişleri Bakanlığı Araştırma ve Etütler Merkezi, Usulsüz Silah Kullanımı-Eylül, 2005KEYMAN Fuat, Türkiye’de Sivil Toplumun Serüveni: İmkânsızlıklar İçinde Bir Vaha, Sivil Toplum Geliştirme Merkezî Yayınları, Ankara, 2006.MAKİNG İT WORK: Monitoring And Verifying İmplementation of an Arms Trade Treaty, Saferworld, May, 2008.MARDİN, Şerif “Sivil Toplum”, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, İletişim Yayınları, İstanbul, s. 1918, 1986. SARIBAY, Ali Yaşar, Postmodernite, Sivil Toplum ve İslam, İstanbul, 1994, s.15–16.SMALL ARMS AND GLOBAL HEALTH WHO Contribution to the UN Conference on Illicit Trade in Small Arms and Light Weapons July 9–20, 2001.SMALL ARMS SURVEY 2002: Counting the Human Cost, Oxford University Press, Oxford.THE SMALL ARMS SURVEY 2008: Risk and Resilience, A Project of the Graduate Institute of International and Development Studies, Geneva, 2008.

Page 19: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.TOSUN, Gülgün Erdoğan Demokratikleşme Perspektifinden Devlet-Sivil Toplum İlişkisi, Alfa Yayınları 2001.Uluslararası Af Örgütü – Türkiye Basın Açıklama No: 226

İnternet Referanslarıwww.bianet.com.trwww.umut.org.tr . www.gunpolicy.org . www.ntvmsnbc.com.trhttp://www.iansa.org/   http://www.saferworld.org.uk/www.radikal.com.trwww.tdk.gov.trwww.mcw.edu/ injuryresearchcenter .htm www. armsnetafrica .org www. seesac .org/

www. gunpolicy .org www.ippnw.org/Programs/AFPwww. trauma f.org/ www.colorado.edu/cspv/ -

Gazete ve Süreli Yayınlar Referansları12 -06-2007 Turkish Journal22-07-2008 Taraf Gazetesi).5–11 03- 2007 Nokta dergisi, 23.sayı.

Page 20: BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA Web viewCan güvenliği mazeretine sığınarak silah edinenlerin asıl gerekçeleri aslında kendilerinin de ... Ulusal ve uluslararası

L.Eraslan, 5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış” konferansı dâhilinde "5. Uluslararası STK'lar Kongresi, "Küresel Barış”" bildiri kitapçığındaki "Bireysel Silahsızlanma Eğitimi Bağlamında STK’ların Rolü Ve Öneminin Değerlendirilmesi (Umut Vakfı Örneği)", Çanakkale, Türkiye, 24–26 Ekim 2008.

COPYRIGHT

V.Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Kongresi kapsamında değerlendirilecek metinler; içeriğindeki tüm bilgi, şekil, tablo, örnek, uygulama, fotoğraf veya sair fikir ürünleri Telif Hakları ile ilgili yasal mevzuat uyarınca korunmakta olup, V. Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Kongresi Organizasyon ve Koordinasyon Kurulu’nun yazılı izni olmadıkça kullanılamayacaktır. Ancak, bildiri kitabı haline getirildikten sonra, bir kısmı veya tamamı kaynak gösterilmek suretiyle alıntı yapılabilecektir. Bununla birlikte, her ne suretle olursa olsun ticari amaçla çoğaltma ve yayma yapılması mümkün olmayacaktır.

Kongre kapsamında gönderilecek bildiri içeriğindeki bilgiler ile görüş ve düşüncelerden doğabilecek kanuni yükümlülükler; metinde yer alan bilgi, görüş ve düşüncenin sahibi olan yazar veya yazarlara aittir. Bu nedenle Sivil Toplum Kuruluşları Kongresi’ne ve kapsamındaki düzenleyicilere ve kuruma sorumluluk yüklenilemez.

Kongreye gönderilecek ortak yazarlı metinlerde sorumluluk eşit dağılıma esas olacak şekilde yazarlara aittir. Ortak çalışma şeklinde bildiri gönderecek olan yazarlar işbu ilkeyi kabullenmiş sayılarak bildirilerini göndermiş olacaklardır.

Kongre kapsamındaki metinlerin yazarlar tarafından başka yer veya yerlerde daha önce yayınlanmamış veya yayınlanmak üzere gönderilmemiş olduğunu taahhüt altına aldıkları kabul edilecektir.

11-08-2008

BİLDİRİADI; BİREYSEL SİLAHSIZLANMA EĞİTİMİ BAĞLAMINDA STK’LARIN ROLÜ VE ÖNEMİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ (UMUT VAKFI ÖRNEĞİ)

YAZAR1Adı, Soyadı, Ünvanı : Dr.Levent ERASLAN

Kurumu : Kırıkkale Üniversitesi

İmza :