21
EKEV 7 14 2003) ------- 145 TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE KULLANMASI Eyüp (*) ÖZET Bu makalede Tehafiitii't-Tehafiit isimli eserinde, Dini Delili na yer Bunun için ve alem esas Bu din-fel- sefe önemine edildi. göre,jelsefi dinine bir faaliyet tespitine Sonuç olarak referans alarak, felsefi problemleri ortaya koyulmaya Anahtar Kelime/er: Dini delil, Alem, Tevil etmek, lbn Rusd's Employing oj Religious Evidence in His Tehaju't-Tehafut ABSTRACT This article dea/s with Ibn Rusd's employing oj Religious Evidence in his work titled Tehafu't-Tehajut. For this, views oj God and universe were taken as basis. In this con- text, the significance oj the relation between religion and philosophy in the philosophic thought oj Ibn Rusd was emphasized. It was fo und out that, for Ibn Rusd, the philosop- hic inquiry is not incompatible with Islam. In conclusion, it was shown that Ibn rusd at- ternpted to provide solutions to philosophic issues with rejerence to Islam. Key Words: Religion Evidence, Entity, God, Universe, Reason, Faith, Interpret, Vo- lition. *) Gör, ·Atatürk Üniv. ilahiyat Fak. Felsefesi Anabilim (e-posta: @hotmail.com) ' /. -1.---

İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

  • Upload
    others

  • View
    6

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 77 (1, 2)

EKEV AKADEMİ DERGİBİ Yıl: 7 Sayı: 14 (Kış 2003) ------- 145

İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ DELİLİ KULLANMASI

Eyüp BEKİRYAZICI (*)

ÖZET

Bu makalede İbn Riişd'iin Tehafiitii't-Tehafiit isimli eserinde, Dini Delili kullanması­na yer verilmiştir. Bunun için Tal)rı ve alem görüşleri esas alındı. Bu bağlamda din-fel­sefe ilişkisinin İbn Rüşd'ünjelsejesindeki önemine işaret edildi. İbn Rüşd'e göre,jelsefi meşguliy~tin İslam dinine aykırı bir faaliyet olmadığı tespitine u/aşı/dı. Sonuç olarak İbn Rüşd'ün İslam 'ı referans alarak, felsefi problemleri çözdüğü ortaya koyulmaya çalışıl­dı.

Anahtar Kelime/er: Dini delil, Varlık, Tanrı, Alem, Akıl, İman, Tevil etmek, İrade

lbn Rusd's Employing oj Religious Evidence in His Tehaju't-Tehafut

ABSTRACT

This article dea/s with Ibn Rusd's employing oj Religious Evidence in his work titled Tehafu't-Tehajut. For this, views oj God and universe were taken as basis. In this con­text, the significance oj the relation between religion and philosophy in the philosophic thought oj Ibn Rusd was emphasized. It was fo und out that, for Ibn Rusd, the philosop­hic inquiry is not incompatible with Islam. In conclusion, it was shown that Ibn rusd at­ternpted to provide solutions to philosophic issues with rejerence to Islam.

Key Words: Religion Evidence, Entity, God, Universe, Reason, Faith, Interpret, Vo­lition.

*) Arş. Gör, ·Atatürk Üniv. ilahiyat Fak. İslam Felsefesi Anabilim Dalı (e-posta: ~bekiryazici @hotmail.com)

' /.

-1.---

Page 2: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 78 (1, 1)

146/ Arş. Gör. Eyüp BEKİRYAZICI-----EKEV AKADEMİ DERGİBİ

GİRİŞ

·1 ·i

~J i

İslam düşüncesinin gelişmesinde ve şekillenmesinde önemli bir yere sahip olan fılo- · ....:.'<

zatlardan birinin de İbn Rüşd (ö. 595/1198) olduğunu söyleyebiliriz. Onun özellikle Ga-zali (ö. 1111)'nin Tehafüt'üne karşı yazdığı Tehafütü't-Tehaftit isimli eserindeki fikirle-rinin, hem İslam düşüncesinin gelişmesi hem de düşünürlerin ufkunun açılması bakımın-dan fevkalade yararlı olduğu kanaatindeyiz. Bu riedenle İbn Rüşd'ün bu eserinde kullan-dığı özgün yöntemi araştırma merakı bizi bu çalışmaya sevk etmiştir.

"İbn Rüşd'lin Tehafütü't-Tehafüt'ünde Dini Delili Kullanması" ismini verdiğimiz bu çalışmada, düşünürün İslam felsefesinin orijinal kaynaklanndan olan, Kur'an-ı Kerim ve Hadis-i Şeriflerden nasıl yararlandığını ortaya koymaya çalışacağız.

"Dini Delil"den kastımız, İbn Rüşd'ün fikirlerini açıklarken ayet ve hadisiere nasıl yer verdiğine işaret etmek ve onun dilli nasslara dayalı olarak görüşlerini açıklarken, di­nin sınırlan içinde yaptığı yorumlan da bu kapsamda değerlendirmek olacaktır. Bunu aşağıda detaylandıracağız.

İbn Rüşd, felsefi sistemini din-felsefe ekseninde kurmuştur. Bu şekilde davranmasın­da hiç şüphe yok ki, yaşadığı döneme kadar şekillenen felsefi miras ve içinde bulundu­ğu şartlar etkili olmuştur. Zira Gazali'nin filozoflan tekfirinden sonra felsefeye karşı olumsuz bir atmosfer oluşmuştu. Felsefi eyleme yeniden önem verilmesi için bir çaba gerekliydi. Diyebiliriz ki, düşünürümüz bu sorumluluğu büyük ölçüde ye6ne getirmiş­tir. Onun yaşadığı dönemde fılozoflar öylesine zor durumdaydılar ki el-Ehvana'nin nak­lettiğine göre onlar, açıkça felsefi fikirlerini reddetmedikleri sürece öldürülmeleri bile söz konusu olmaktaydıl. Sonuç olarak filozoflar kendilerini ve fikirlerini savunmak zo­rundaydılar. Sanıyoruz ki bu şartlar İbn Rüşd'ün- dini referansa yer veren- felsefi me­todunun oluşmasında etkili olmuştur.

Düşünürümüz felsefeyi de bu paralelde tanımlamıştır. Ona göre felsefe, varolanları . inceleyip, değerlendirmek ve varlıkların Sani'e (Tann'ya) delaletini araştırmaktır. Bu ta­rif gereğince de o, İslam'a göre felsefe yapmanın vacip ya da mendub olduğu görüşüne ulaşır2.

İbn Rüşd Faslu'l-Makal'inde felsefenin gerekliliğini Kuran'dan seçtiği ayetlerle te­mellendirmektedir. Ona göre Kur'an, "Ey hasiret sahipleri, ibret alzn"3; "göklerin ve yerin melekutuna ve Allah'ın yarattığı şeylere bakmazlar mı. "4; "ve onlar göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler"5, ayetleri ile insanlan "ibret alma" "bakma" "düşünme"

1) e1-Ehvani, Ahmed Fuad, "İbn Rüşd",(ls/am Düşüncesi Tarihi içinde), Editör: M. M. Şerif, Çev: İlhan Kutluer, İnsan Yay., İst. 1996, II, 168.;Aynca bkz. Bekir Karlığa, "İbn Rüşd" md. DlA, XX, 259-261.

2) Bekir Karlığa, "İbn Rüşd, Hayatı Eserleri ve Din-Felsefe ilişkisi" (İbn Rüşd, Fas/ü'I-Maka/ içinde), çev. Bekir Karlığa, işaret Yayınlan, İstanbul 1985, s. 64.

3) Haşr, 59/3.

4) Araf, 7/184.

5) Al-i İmran, 3/191.

-~------~ ~-----

Page 3: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 78 (1, 2)

--

İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ DELİLİ KULLANMASI -------- 147

gibi eylemiere yani felsefe yapmaya yöneltmiştir6. B. Karlığa'nın, aklı işletmeye yöne­lik bu ayetleri, İbn Rüşd 'ün kullanmasındaki amacının fıkhi ve aynı zamanda mantık! delillerden birisi olan kıyasa dayanarak, felsefi düşüneeye dini bir temel hazırlamak ol­duğu yönündeki tespiti7 konumuza ışık tutacak bir değerlendirmedir.

İbn Rüşd felsefi anlayışını şu eserlerinde ortaya koyar: Fas/u' l-Makal fl ma Beyn 'el­Hi/ane ve'ş-Şeria mine'l-İttisal; ed-Damime; el-Keşf an Menahici'l-Edille fl Akfıidi'l­Mille; Tehiifiitü 't-Tehiifiiti '1-F eliisifeS.

Aynca onun Aristoteles (m. ö. 322) üzerine yazdığı şerhlerde de felsefi fıkirlerini görmekteyiz. "Eskiden beri klasik olmuş bir kanaat e uyan Erne st Re nan' ( ö. 1892 ) a gö­re İbn Rüşd, Aristoteles şarihlerinin en büyüğü ve en siidığıdır. Yunan felsefesini Garba tanıtmış ve modern zihniyetin açılmasına hizmet etmiştir. O din ve felsefenin uyumunu temine çalışmıştır. Bu husus onun en orijinal yönünü oluşturur. Yine o ilk olarakfelsefi skolastiği, felsefi bir temel üzerine oturtmuştur. Sistemini de kendinden önceki ketilmi ve felsefi İslam düşüncesini eleştiri üzerine kurmuştur. "9 Eserlerine baktığımızda sistem olarak Aristoteles_'in izleyicisi görünmesine karşın, bir çok İslam düşünürü gibi aklı aşan hususlarda dine yer vermiştir. Bunu yaparken işaret edeceğimiz yöntemi tercih etmiş­tir!O. Bir başka ifadeyle İbn Rüşd, metafiziki meselelerde İslam kültürünü felsefeyle bu­luşturarak akıl-din çelişmezliğini gözler önüne serer. Bu yöntemi daha önce kısmen de olsa Farabi'nin uyguladığını söyleyebilirizi I.

İbn Rüşd hem kendinden önceki felsefi görüşleri eleştirmekle hem kendine has gö­rüşler ortaya atmak ve değerlendirmelerde bulunmakla, hem de din-felsefe ilişkisine kendinden öncekilere nazaran müsamahakar bir boyut kazandırmakla, İslam düşüncesi tarihinde haklı bir yer edinmiştir. Bu çalışmamızda üzerinde en fazla vurgu gerektiren konu İbn Rüşd'ün din-felsefe (vahiy-akıl) ilişkisine dair görüşleri olacaktır. Çünkü onun felsefe anlayışı adeta dini metinleri akıl süzgecinde bir değerlendirme görünümündedir. Aynca İbn Rüşd'e miras kalan İslam düşüncesinin, panltısı kaybolınuş ve neredeyse sönmek üzere olan ışığını yeniden parlak günlerine döndürme görevi, onu iman (din) ek­seninde aklın gücünü ispata zorluyordu. Diyebiliriz ki, İslam düşünce tarihinde sırf akıl rehber alınarak dini boyut görmezden gelinmek suretiyle bir fikri ekol hiçbir zaman ge­lişme imkanı bulamamıştır. Bundan dolayıdır ki felsefe ve din arasındaki uyum haklı

6) Karlığa, a.g.e., s. 34.

7) Karlığa, a.g.e., s. 34.

8) Bu eserlerden Faslu'l-Makal Albert Nasri tarafından 1961 'de Beyrut'ta, el-Keşf, Mahmut Kasım ta­rafından 1964'de Kahire'de, Tehajü'tü't-Tehafüt, Süleyman Dünya tarafından 1972'de Kahire'de yayınlanmıştır. Daha geniş bilgi için bkz. Karlığa, "İbn Rüşd" md. DlA, XX, 287; amlf, "İbn Rüşd, Hayatı Eserleri ve Din-Felsefe ilişkisi" s. 15-20.

9) Hilmi Ziya Ülken, "İbn Rüşd" md., islam Ansiklopedisi, M.E.B. Yayınları, İstanbul, 1986, 5 (II)n89.

10) Macit Fahri, islam Felsefesi Tarihi, çev: Kasım Turhan, İklim Yayınları, İstanbul, 1992, s. 253.

ll) Bkz. İbqı.lıim Hakkı Aydın, Farabi'de Metefizik Düşünce, Bil Yay. İstanbul 2000, s. 144-145, 188-189. i'

1-

. _,

Page 4: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 79 (1, 1)

148 1 Arş. Gör. Eyüp BEKİRYAZICI-----EKEV AKADEMİ DERCİSİ

olarak, İslam felsefesinin en fazla önemsenen problemi olmuştur. İbn Rüşd'ün bu prob-, leme getirdiği çözüm ise tatmin edicidir. Çağıınızda böyle bir meselenin bu kadar dikkat ~·o

çekip çekmeyeceği kuşkuludur. Fakat VI. - XII. yy. da bu konu gerçekten hayati önemi haizdi. Çünkü filozoflar küfür, yani dinsizlikle suçlanıyorlardı. Nitekim Gazali de Teha-füt'ünde filozofları küfürle itharn etmişti. İşte İbn Rüşd, bu sebeplerle felsefi düşünce-nin geleceğinde son derece etkili olacak yeni bir felsefi yöntem geliştirir. Bu yöntemle de döneminde felsefenin savunuculuğunu üstlenir. Daha da önemlisi tekfir edilme kor-kusuyla filozofların felsefeden soğutulmasına son vermeye çalışır.

İbn Rüşd bu tür görüşlerini F aslü 'l-Makal fi ma Beyne' l-Hikme ve' ş-Şeria' mine' 1-İt­tisal isimli eserinde ifade etmektedir. O bu eserinde, daha önce de belirttiğimiz gibi, fel­sefenin din tarafından nasıl emredildiğini ele alır12. İbn Rüşd eserinde bu probleme bir filozof olmaktan ziyade bir fakih olarak yaklaşır. Konuyu Kur'an ve sünnet açısından te- -,<:\1

mellendirmeye çalışır. Daha soi:ıra akıl-vahiy bir başka ifadeyle felsefe ile din arasında-ki var gibi gösterilmeye çalışılan çatışmayı ve çelişmeyi izaha yönelir. B. Karlığa'nın tespitiyle "Her .ne kadar din ile felsefe tek olan hakikatin birer ifade vasırası iseler de, onu aniayıp yorumlama durumunda olan insanların bilgi ve görgü kapasitelerifarklı ol-duğu için zaman zaman hakikatin bu iki cephesi arasında farklılıklar göze çarpabilir. Öyleyse gerek din, gerekse felsefe açısından insan kapasitesinin durumunu gözden ge-çirmek gerekir. İbn Rüşd 'e göre insanlar tasdik konusunda farklı. tabiatlara sahiptirler. Kimisi burhan ile, kimisi diyalektik sözlerle, kimisi de hitabf sözlerle tasdik eder. Bu se-beple İslam dini insanları bu üç yolla tasdike davet etmektedir. "13 İbn Rüşd'e göre in-sanlardaki anlayışlar farklı olduğu gibi nasslarda da farklılıklar mevcuttur. Bu farklılık-ları gidermek için de te'vil ve kıyas gerekir. Bu da bizi felsefeye götürür.

İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T· TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ DELİLİ KULLANMASI

İbn Rüşd'ün kelami ve felsefi fikirlerinin doğru anlaşılması için en önemli kaynak şüphesiz en büyük felsefi-kelami eserlerden biri olan Teha.fütü't-Tehii.füt'üdür. Muhteme­len l180'de yazılan bu eser İbn Rüşd'ün olgun düşüncesinin özetidir. Eser Gazali'nin Grek-İslam felsefesini tenkirline sistematik bir reddiye niteliğindedir.

İbn Rüşd bu eserinde Eşariler, Selef, Mu' tezile gibi zamanın itikadi-kelfuni ekolleri­nin uğraştığı birçok problemin çözümünde realist ve rasyonalist bir yaklaşım sergiler. İbn Rüşd fikirlerinin yanlış anlaşılacağını düşünerek ya selefı metodu takiple meselenin zahiri bir izahını yapar, ya da "bu meselenin te'vilini ve esas anlamını Allah'tan başka­sı bilmez", demek suretiyle agnostik bir tavır sergiler. Onun şistemi bu nevi konuşma tarzına ve tavır alınalara oldukça müsaittir. Halka ayn; zeki,. kabiliyedi ve dürüst alim­lere başka türlü hitap etmeyi bir prensip haline getirdiğinden dolayı onun gerçek fıkrinin

12) el-Ehvani, a.g.e.,tiU167-168.

13) Karlığa, "/bn Rüşd, Hayatı Eserleri ve Din-Felsefe ilişkisi" s. 36.

Page 5: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 79 (1, 2)

....

İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE _______ _ DİNİ DELİLİ KULLANMASI

149

hangisi olduğunu anlamak bazen bir hayli zorlaşır. Bilhassa onun umumi kanaatlerini bilmeyenler kendisini tamamen yanlış anlayabilirler. Halka karşı imancı, aydınlara kar­şı akılcı ve gerçekçi bir tavır takınınayı vazgeçilmez bir kaide haline getirmiş olan İbn Rüşd, esasen kendisinin bu şekilde anlaşılmasından şikayetçi değildirl4. Onun yöntemi insanları problemlerle karşı karşıya getirmek değil, bilakis mutluluklarını sağlayacak çö- · zümler üretmek esasına dayanır.

İbn Rüşd te'vil konusunda hem İbn Sina (ö. 1036)'yı hem de muhalifi Gazali'yi ten­kit eder. Ona göre bilhassa Gazali te'vil edilmemesi gereken nassları halka te'vil etmek suretiyle dine ve ilme zarar vermiştir. İbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek şeriatla hikmeti (din-felsefe) bütünleştirmek istemişti. Fakat İbn Rüşd bu yüzden İbn Sina'ya katı eleştiriler getirmiş, yaptığı te'villerin anlamsız olduğunu ifade etmiş, hatta İbn Sina'yı felsefeyle kelam arasında bir yerde görmüş daha doğrusu onu tam anlamıyla bir filozof saymamıştır. Tuhaftır ki, İbn Sina bir yandan İbn Rüşd'ün ten­kirline maruz kalırken, öbür taraftan Gazali'nin küfürle suçlamasına hedef olmuştur. Za­ten telifçi olan herkesin kaderi budurl5. Buna ilaveten diyebiliriz ki, İbn Rüşd, felsefeyi subjektif eleştirilerden kurtarmak için, özgün tarzına uymayan her görüşü, alabildiğine tenkit etmiştir.

Ancak şunu da belirtmeliyiz ki, Gazali'nin Tehafüt'teki eleştirilerini ele alırken, onun bu eserin yazımı esnasında karşı karşıya bulunduğu sosyolojik-ve psikolojik ortarnı da gÖz önüne almamız gerekifl6. O, bu eserin yazımında son derece dikkatli davranmış ve Gazali'yi aynı dikkati göstermediğİnden ötürü eleştirmiştir. Özellikle Allah'ın sıfatiarını konu edindiği bölümde bir genelierne yaparak şu tespitte bulunmuŞtıır: "Bence bütün bunlar dinin sınırlarını aşmak ve d inin emretmediği şeyleri araştırmak demektir. Çünkü insan gücü bu konuda yetersizdir. Aslında dinin söz söylemediği bilimlerden her birinin araştırılması ve akli incelemenin ulaştırdığı sonuçların şer'i inançlar olarak halka açık­lanması gerekmez. Çünkü böyle bir şeyden son derce büyük karışıklıklar doğar. Dolayı­sıyla dinin söz söylemediği hususlarda söz söylememek gerekir. Herkes de bilir ki, insan aklı bu türlü konuları incelemekte yetersiz olup, dinin açıklamış olduğu öğretilerin dışı­na çıkamaz. "17 Bu düşünceler bize İbn Rüşd'ün hareket noktasını belirleme imkanı sun­maktadır. Ona göre tartışılacak konu dinin tartışılmasına izin verdiği alanlarda olmalıdır. Sorumluluk sahibi bir araştırmacı bu konularla ilgileniyorsa onun dinin sınırlarını aşma-

14) Süleyman Uludağ, "İbn Rüşd-Hayatı-Eserleri-Görüşleri ve Felsefe Din ilişkisi", İbn Rüşd, (Felse­fe Din Ilişkisi içinde), çev. Süleyman Uludağ, Dergah Yay., İst., 1985. s. 32-34

15) Uludağ, a.g.e., s. 39; Aynca bkz. Gazali, Ebu Hamid Muhammed b. Muhammed, Teha.fiüü'l-Fela­sife, (Filozoflann Tutarsızlığı), çev. Bekir Karlığa, Çağn Yay. İstanbul 1981, s. 6, 212.

16) Bu konuyla ilgili bkz. Kemal Batak, "Tehafutu'l-Felsefe İle Alakah Genel Problemler", Islami Araştırmalar, (Gazali Özel Sayısı), c. 13, sy. 4, (376-389); Aynca bkz. Muhammed Abid Cabiri, Felsefe Mirasımız ve Biz, çev. Said Aykut, Kitabevi, İstanbul 2000, s. 77.

17) İbn Rüş~. Tehfijütü't-Tehfi.fiit (Tutarsızlığın Tutarsızlığı), çev: Kemal Işık, Mehmet Dağ, Ondokuz Mayıs lJpiversitesi Yaymlan, Samsun, 1986, s. 233.

1

/.

_,

Page 6: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 80 (1, 1)

150 1 Arş. Gör. Eyüp BEKİRYAZICI-----EKEV AKADEMİ DERCİSİ

sı doğru olmaz, dolayısıyla da Gazali, dini itikat açısından da haddi aşmıştır. İbn Rüşd de kendi yöntemine aykın bulduğu bu noktada onu eleştirmiştir. Kanaatimizce İbn Rüşd,' Gazali'yi eleştirirken, kendisi de yeterince toleranslı olamayarak onu eleştirdiğ{ -haddi aşma-hatasına düşmüştürıs. Bizce bu, felsefenin en problemli alanlanndan biriyle (din) uğraşan bir fılozofun kaçamayacağı zorunluluktur. Dolayısıyla bu sorun sebebiyle, "ha­kikat arayıcılannın" birbirlerini tenkit etmeleri gayet doğaldır karşılanmalıdır.Ancak bu noktada fıkir ileri sürenler dikkatli olmalı, en azından farklı düşüneniere azami müsama­hayı göstermeljdirler. Yine de İbn Rüşd'ün bu noktada iyi bir örnek olduğunu söyleye­biliriz.

Düşünürümüz bu kitabında kendini ilalll iradeye teslim olmuş bir kalem olarak tak­dim eder. Neredeyse bütün eleştirilerinin sonuna bir ayet anlamı katmakta ve bütün hü­kümleride dine dayalı olduğu imajını verme gayretini göstermeye çalışmaktadır. Bunu daha iyi görebilmek için Allah'ın sıfatlannın tartışıldığı bölümden bir pasaj vermemiz uygun olacaktır. "Bu bölümün içerdiği her şey, Gazali'nin düştüğü yanılgıları ve tutar­sıziıkiarı ortaya koymaktadır. Gerçekte biz, bilginierin düştükleri yanılgılar dolayısıyla ve bu konularda Allah'ın adını güzel bir biçimde anmayı arzu/amalarından ötürü, ken­dilerini bağışlaması için Allah'a yöneliriz. Allah'tan bizi, dünyayı ahirete perde kılan aşağılık şeyleri arzu/ayarak yüce şeylerden yoksun kalan kimseler arasına koymaması­m ve bize iyi bir son vermesini dilerim. Kuşkusuz O'nun Jıer şeye gücü yeter."19 Onun bu ifadeleri Kur'an'ın birçok ayetini çağnştırmaktadır20. Diyebiliriz ki İbnRüşd, Gaza­li'nin eserini yazarken ortaya koyduğu "din eksenli" yöntemi kullanarak Gazali'nin et­kisini kırmaya çalışmıştır. Görülüyor ki, her iki düşünür de böyle bir yöntemiZI tercih ederek belki de halk nazannda benimsenmeyi hedeflemişlerdi. Zaten o zamanki kitlenin itibar ettiği tarzın da böylesi bir tarz olduğu biliniyordu ..

Buraya kadar verdiğimiz bilgilerde, İbn Rüşd'ün üzerinde durduğu en önemli prob­lemin din-felsefe ilişkisi olduğunu vurgulamaya çalıştık. Onun dini felsefeyle uzlaştır­ması konumuz açısından da oldukça önemlidir. Çünkü Gazali'nin eleştirilerinin gücü, di­ni motiflerden kaynaklanıyordu. Onun tenkitlerinde dini prensipleri baz alarak hareket etmesi, sık sık ayet ve hadisiere atıfta bulunması kendinden sonraki birçok kimsede onun, felsefeyle dini tam bir zıtlık içinde gördüğü izlenimini uyandırmıştı22. Düşünürü­müzün incelediğimiz bu yöntemi ise felsefenin geleceği için yeni bir umut olmuştur ve o üzerinde çalıştığımız bu eserinde lıem Gazali'ye hem de felsefeyi dinle uzlaşmaz ka­bul edenlere başta ayet ve hadis ölmak üzere din orijinli delillerle cevap vererek kendi­ne özgü bir yöntem geliştirmiştir. Böylece de fılozoflann önünü açtığı kanaatindeyiz.

I 8) İbn Rüşd, a.y.

19) İbn Rüşd, Tehlijütü~-Tehlijüt, s. 247 20) Bkz Bakara, 2/106; Al-i İmran, 3/29; İsra, 17/99; Ankebut, 29/20;Hadid, 57/2.

21) Bu "yöntem", üzerinde dunnaya çalıştığımız dini hassasiyeti gözeten bir yaklaşımla felsefi fikirle­ri izah tarzıdır.

22) Mehmet Bayriıktar, Islam Felsefesine Giriş, T.D.V. Yayınlan,Ankara, 1977, s. 116.

---------------------

~\

Page 7: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 80 (1, 2)

İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE _______ _ DİNİ DELİLİ KULLANMASI 151

İşte biz bu yaklaşımı irdelemek istedik ve aşağıda tasnifini yapacağımız Tehiifütü't­Tehiifüt'ün dilli içerikli ispat tarzına "dini delil" adını vermeyi uygun gördük. Bu tasni­flmize göre dini delil şunlardan oluşmaktadır;

a) Bu delil, Ku'an'dan bir ayettir. İbn Rüşd bunu izah ettiği konunun içerisinde ve-rir.

b) Dalaylı olarak vahiy ifadelerine atıfta bulunulan bir yorum veya çağnşımdır.

c) Hadistir; tıpkı ayette olduğu gibi, metin içinde hadis kullanır ya da bir hadis met­nine işaret eder.

d) Herhangi bir konuyu açıklarken İslfunl prensipleri esas alır, buna göre delil İs­lam'ın sınırlandır. Ya da İslam'ın meşru zeminidir. Akla bir sınır çizerek aslında konu-

~- nun dinin sahasında kaldığını ifade etmesidir.

ilerde tefemıatlı olarak inceleyeceğirniz bu delil türlerine birer örnek verelim.

a) Mucize konusunda kendi görüşünü te'yit için şu ayeti kullanır. "De ki, göklerde ve yerde Allah 'tan başka kimse gaybı bilemez. "23

b) Nübüvvetle ilgili söylediği, "Yüce Allah'ın insan tabiatının dışında kalan ilahf bir buyrukla hatasız kıldığı kimseler yani peygamberler dışında hiç kimse hatadan uzak de­ğildir. "24 Sözü bize şu ay eti çağnştınr25: "0, ar:uswza göre de konuşma:. "26

c) Cesetlerin dirilişi ile ilgili görüşünü ortaya koyarken27 şu hadisi nakleder: "Cen­nette hiçbir gözün görmediği ... "28. Yine fılozoflann hakikati aramada peygamberlere benzediğini ifade eden cümleleri de29 "Alimler peygamberlerin varislerdir. "30 hadisini çağnştırmaktadır.

d) Bu delil tarzını, sudur nazariyesini tenkit ederken, İslam'ın yaratılış prensiplerine sanlınasında görüyoruz31.

Yine İbn Rüşd bu eserinde birçok konuyu aklın sınırlannı aşıyor diye dine havale ederek noktalar. Yani teolojik bir tavır sergiler. Ona göre aklın yetersiz olduğu her saha­yı Allah insana vahiyle bildirmiştir. İnsanlar bu bilgiye müracaat etmelidirler32.

23) Nemi, 27/65 24) İbn Rüşd, Teh!ifiitü 't-Teh!ifiit, s. 192. 25) Bizim bu çalışmada dini delile işaret için kullandığımız ayet ve hadislerin çoğunu İbn Rüşd Teha­

füt'ünde aynen kullanmışur. Ancak bir konu sonunda, "bu bize şu ayeti çağrıştırır" veya "hadisi çağrıştırır" şeklinde ele aldığımız ayet ve hadisler ise, dini delile işaret etmek için bizim tasarrufu-muzia kullanılmışur. ·

26) Necm, 52/3. 27) İbn Rüşd, Teh!ifiitü 't-Teh!ifiit, s. 33 I. 28) Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, Matbaat-u Mektebeti'l-İslami ve Daru's-Sadr, Beyrut, tsz., II/313. 29) İbn Rüşd, Teh!ifiitü 't-Teh!ifiit, s. 330. 30) Aclfinl, İsmail b. Muhammed, Keşfii'l-Haja, Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut, 1988, Il/64. 31.) Mustafa Çağncı, "İbn Teymiyye'nin Bakışıyla Gazali İbn Rüşd Tartışması" Islam Terkik/er Dergi­

-si, Edebiyat Fakültesi Basımevi, İstanbul, 1995, s. 93. 32) Çağncı;Q.g.m., s. 100

ı

/.

_,

Page 8: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 81 (1, 1)

152 1 Arş. Gör. Eyüp BEKİRYAZIG-----EKEV AKADEMİ DERCİSİ

İşte burada tenıellendirmeye çalıştığımız hususlan İbn Rüşd'de "dini delil" diye, isimlendirdik Dikkatli bir okuyucu Tehafütü't-Tehafüt'te bu unsurlan İbn Rüşd'ün na­sıl kullandığım ve görüşlerini onlan esas alarak nasıl açıkladığını hemen fark edecektir. Ancak şunu da belirtmeliyiz ki çalışmamız da, İbn Rüşd'ün "te'vil" ederek kullandığı ayetler esas aldığı konulara tam uygun mudur, değil midir, hadisler sahih midir, zayıf mı­dır, burası aklın sınırıdır deyip dine havale ettiği konularda tartışma yapılmalı mıdır, ya­pılmamalı mıdır? gibi konulara, konumuzun sınırını aşmamak için yer vermedik.

İbn Rüşd, felsefeyi "dinin ikiz kardeşi ya da birbirlerini tabiatları gereği seven iki arkadaş" gibi görmüştür33. Dolayısıyla onun gayreti bu gerçeği halka bildirmek, ön yar­gılan gidermek, halkı felsefeye karşı ısındırmak yönünde olmuştur. Zaten onun dini de­Iili kullanma amacı da bu gayesine yöneliktit. Çünkü, İbn Rüşd'ün felsefi görüşlerinin merkezinde "ala!- vahiy" arasında var kabul edilen çatışmayı ortadan kaldırmak yer alır. Zaten bu zorunluluğu İbn Rüşd, Tehafıitü't-Tehafüt'ün girişinde eserini yazma se­bebini açıklarken ortaya koymaktadır. Bu sebep, Gazali'nin tenkitlerine cevap verirken "burhan"34 derecesinde kanıt kullanma zaruretidir35. Ancak o bu delili sırf Gazali'ye karşı, onun fikirlerini etkisiz kılmak için kullanmış değildir. Aynı zamanda felsefeyi sağ­lam bir zemine orurtabilmek ve diğer fılozoflann görüşlerini de eleştirrnek için bu deli­le müracaat etmiştir36. Bizce bu onun felsefi fikirlerini ortaya koyarken takındığı özgün tavnnın belirgin bir görünümüdür. Aynca İbn Rüşd'ün bizzat Gazali'yi eleştirirken dini delili kullanması, Gazali'nin geniş halk kitleleri tarafından tanınan "dini" !.drnliğiyle fi­lozoflara karşı yaptığı eleştirllerin önüne geçilmesi açısından önem taşımaktadır. Ancak İbn Rüşd'ün Gazali'yi mutlak manada tenkidi söz konusu değildir. Çünkü onun isabetli görüşlerini takdir ettiği de olmuştıır. Lakin o, Gazali'nin Tehafüt'ündeki eleştirel ifade­lerinden duyduğu rahatsızlığı dile getirmiştir. Bu sebeple aşağıda .ifade edeceğimiz üze­re Gazali'yi büyük bir bilgin olarak kabul etmekle birlikte onun bu kitabında felsefi fi­kirler açısından kabul edilemez hatalara düştüğünü belirtmiştir. Bu tespitlerini de Kur'an ayetleriyle desteklemiştir. Yine Gazali'yi önyargılara sahip olmakla suçladığı bir bölüm­de şu ifadelere yer vererek bahsettiğimiz manada dini delili kullanmıştır. "Allah'ın ya­ratıkları konusunda daha ilk bakışta bir yargıya varma. Yoksa Yüce Allah'ın söz konusu ettiği şu kişilerden olursun. "37

"(Ey Muhammed) de ki; size (yaptıkları) işler balamından en çok ziyana uğrayanla­rı bildirelim mi? (Bunlar) iyi işler yaptıklarını sandıkları halde dünya hayatında çaba-

33) Karlığa, Faslu'l-Makal, s. 37. 34) "Burhan, öncüileri yakıniyyattan yapılan bir kıyastır. Gayesi kesin bilgi elde etmektir." Geniş bilgi

için bkz. Necati Öner, Klasik Mantık, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara, 1986, s. 187.

35) Mübahat Türker, Üç Teluifiit Bakımından Felsefe Din Münasebeti, TTK Basımevi, Ankara, 1956, s. 52; Karlığa "İbn Rüşd", md., DlA, XX/259.

36) Türker, a.g.e., s. 100. 37) İbn Rüşd, Tehôfütü't-Teluifüt, s. 29.

~ 1

ı

Page 9: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 81 (1, 2)

İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ DELİLİ KULLANMAsı -------- 153

ları boşa giden kimselerdir"38 ve sözlerine devam eder "Yüce Allah bizi, gerçekleri gö­ren kimselerden kılsın ve bizden bilgisizlik perdelerin kaldırsın. Kuşkusuz Allah nimet veren ve cömert o/andır. "39 Bu ifadelerinin de birçok ayeti çağnştırdığı açıktır40. Böy­lece o Gazali'yi -diğerlerinin aksine bu meselede -,bilgi eksikliği, anlayış kıtlığı ve ha­kikati algılayamamakla itharn etmiştir. Görülüyor ki bu fikirlerini de Kur'an'la destek­lemiştir. Onun bu şekilde Gazali'yi eleştirisi bizi yanıltmasının, daha sonra da ifade ede­ceğimiz gibi o, haklı gördüğü bir çok mevzuda bir manada selefi sayılan Gazali'yi tak­dir etmekten .de geri durmamıştır.

Düşünürümüz Gazali'nin söz konusu eserindeki metoduna karşı çıkmaktadır. Çünkü o felsefenin ilgilendiği metafizik konulann bir kısmının sadece aydınlara açıklanması gerektiği kanaatindedir. Dolayısıyla avaının huzurunda ve onlann ulaşabileceği kitaplar­da bu konular tartışılmamalıdır. İşte Gazali eserinde bu hataya düşmüştür4I. Bu görüşle­rini ayetlerle de destekleyerek şöyle söylemektedir. "Allah'ın kendi özünü ve başkasını bilmesi konusundaki 'tartışma' bir kitapta yer alması şöyle dı!rsun, karşılıklı tartışma bi­çiminde 'cedel'42 yoluyla ele alınması bile yasaklanmış bir husustur. Çünkü halkın bu gibi konuları anlaması çok zordur. İşte bu nedenledir ki, bu konuları araştırmak pek doğ­ru değildir. Onların mutlulukları için kendi güçleri dahilinde olan şeyleri kavramaları yeterlidir. İşte bundan ötürüdür ki, ilk amacı halklll eğitilmesi olan din, insanda da bu­lunmaları dolayısıyla, Yüce Allah 'ta bulunan şeyleri aniatmakla sınırlandırılmış değil­dir. "43 Bu konuda birçok ayetten de bahsetmektediı:-44.

İbn Rüşd 'ün bu eleştirilerinde Gazali 'ye haksızlık yaptığını ve fazlaca tepkisel dav­ranmış olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü bu konuda Gazali de tıpkı onun gibi düşünmek­tedir, hatta bu konuda bir de kitap yazmıştır45. Yani her iki düşünürümüz de felsefenin bütün konulannın halka açılmasına taraftar değildirler. Dolayısıyla İbn Rüşd'ün bu ko­nudaki görüşleri ele alınırken daha dikkatli davranmak gerekmektedir.

Bütün bunlara rağmen İbn Rüşd'ün dini delile nasıl yer verdiğini ve Gazali'yi din ek­seninde nasıl eleştirdiğini ele almamız yararlı olacaktır. Çünkü o halka bu yöntemle fi­kirlerini sunmuştur. İbn Rüşd, Gazali'nin yaptığı metot hatasını şu cürnlelerle ifade et­mektedir. "Bu konuları halkla tartışmak bir kimsenin birçok hayvana kendileri için ze­hir durumunda olan şeyleri içirmesine benzer. Çünkü zehir yalnızca göreceli bir şeydir.

38) Kehf, 18/103-104.

39) İbn Rüşd, Telıiifütü't-Telıiijüt, s. 29.

40) Fatiha, ın; Bakara, 2n; Kehf, 18/100-101.

41) İbn Rüşd, Telıiifütü~-Te/ıiifüt, s. 169.

42) Çedel, meşhurat veya müsellimattan yapılan kıyastır. Burhanı idraleten aciz olanlar için kullanılır. üner, a.g.e., s. 188.

43) İbn Rüşd, Telıiifütü~-Telıiifüt, s. 193-194.

44) Bkz. Meryem, 19/42; Yasin, 36ni; Sad, 38n5.

45) Bkz. EÖ~ Harnid, Gazali, /Jcamu'l-Avô.m an /Jmi'l-Keliim, Mısır 1309.

/.

_,

Page 10: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 82 (1, 1)

154 1 Arş. Gör. Eyüp BEKİRYAZICI;..._----EKEV AKADEMİ DERCİSİ

Bir hayvan için zehir olan bir başka hayvan için besin olabilir. İnsan açısından da du- , rum böyledir. Dolayısıyla kendileri için zararlı olan bir şeyi insanlara içiren kimse, bu şey başkaları için besin olsa da cezalandırılması gerekir. Kendisi için besin durumunda olan zehiri vermeyip insanın ölümüne neden olan kimsenin de yine cezaya çarptırı/ma­sı zorunludur"46. Bu ifadeleriyle Gazali'yi yanlış hareket etmekle suçlayan İbn Rüşd, onun bu salanealı tavırlarını ortaya kor ve kendisini bu yanlışlan hertaraf etme gayretin­de olan bir düşünür olarak takdim eder. Burada belirtmeliyiz ki, İbn Rüşd felsefeyi sa­kıncalı ve tartı~maya kapalı konulan olan bir ilim olarak algılamıyor. O, sadece Allah 'ın kıdemi sıfatları vs. gibi konuların halka açık tartışılmasını47 tasvip etmiyor.

Düşünürümüz genel olarak tenkitlerinde İsHl.m düşüncesinin gelişiİlıine katkıda bu­lunmayı amaçlamış ve felsefe ile filozofların haksızca eleştirilmelerine karşı koymaya çalışmıştır. Bu manada o, Gazali'ye hitaben şunu söylemektedir: "Filozoflar yazmış ol­dukları kitaplarla yükseldiler. Gazali ise, bu kitaplardan istifade etmiş ve o yüzden za­manın insanlarından üstün olmuştur. O halde filozofların kitaplarını kötülernesi hiç uy­gun düşer mi? Filozoflar eğer ilahi ilimlerde hata yapmış/arsa bu delillerle gösterilir. Fakat onların gayeleri sadece hakikattir. İlahi ilimlerde inanılacak bir şey söylemese/er bile bu maksat onları methetmeye yeterlidir. "48 Bu ifadelerinden anlıyoruz ki o, tek he­defleri hakikati araştırmak olan filozofların bu gayretlerinin takdir edilmesi gerektiği ka­naatindedir. Ona göre dini nasslarla sabit olmuş konularda söz söylemeye kalkışanların yanılmalan mümkündür. Bu konularda yanılmayan tek zümre peygamberl~rdir. Dolayı­sıyla filozofların yanılması son derece doğaldır. Bu nedenle İbn Rüşd, Gazali'nin sözle­rinde kat' i hükümlere varmasına bir anlam veremez ve bu konudaki tavnnı şöyle ortaya koyar: "Allah 'ın gerek sözde gerek işte yanılgı/ara düşmekten korumasını dilerim. "49 Böylece dini hassasiyetini de ortaya koyar:

Aynca İbn Rüşd Gazali'yi eleştirdiği hatalardan kendini korumaya çalışmıştır. Şu ifadeleri buna işaret etmektedir: "Allah bizi gerçekleri gören kişilerden kılsın. Bizden bilgisizlik perdelerini kaldırsın. Kuşkusuz Allah nimet veren ve cömert o/andır. "50 Bu sözleriyle o, ne derece din eksenli bir yöntem tercih ettiğini de ortaya koyar. Tekrar ifa­de etmeliyiz ki, bu yöntemde hem Gazali hem de İbn Rüşd ortak hareket etmişlerdir. Bu­raya kadar ağırlıklı olarak İbn Rüşd'ün Gazali'yi, ele aldığı konulan ve yöntemini eleş­tirisine, dini delili kullanarak tenkirline yer verdik . Çünkü bu çalışmada üzerinde durdu­ğumuz mühim bir unsur, o dönemde dini delili kullanan Gazali'nin yanlış anlaşılması­nın İslam dünyasında felsefenin gelişmesini büyük ölçüde engellediğidir. Bu nedenle İbn Rüşd'ün aynı yöntemle Gazali'nin eleştirilerine cevap vermesi felsefenin yeniden olum­lu karşılanmasına sebep olabilecektir.

46) Rüşd, Telu1fütü't-Tehf1jiit, s. 193-194. 47) İbn Rüşd, Teluijütü't-Teluijüt, s. 194. 48) İbn Rüşd,a.g.e., s. 135. 49) İbn Rüşd, a.g.e., s. 192. 50) İbn Rüşd,a.g.e., s. 129.

i

-'

Page 11: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 82 (1, 2)

İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE ________ 155 DİNİ DELİLİ KULLANMASI

Bu genel değerlendirmemizden sonra İbn Rüşd'ün Tehafütü't-Tehafüt'te dini delili uygularlığını tespit ettiğimiz bir çok konu içerisinden örnek olarak aldığımız varlık ile Tann ve alem anlayışındaki uygulamasını ele alabiliriz.

VARLIK PROBLEMİNİ TARTIŞIRKEN DİNİ DELİLİ KULLANMASI

İbn Rüşd'ün felsefesinde "varlık" problemi önemli bir yer işgal etmektedir. Onun bu konudaki görüşlerinin bir kısmı incelemekte olduğumuz Tehafütü't-Tehafüt'te yer al­maktadır. Ancak onun "varlık"la ilgili temel görüşleri "Telhis Maba'de't-Tô.biah"'isirn­li eserinde yer almıştırSI. Her ne kadar varlık problemi şu andaki çalışmamızın konusu değilse de bir perspektif kazanmak için İbn Rüşd • ün bu sahadaki görüşlerine özet olarak da olsa yer vermenin faydalı olacağı kanaatindeyiz.

İbn Rüşd tıpkı Aristoteles gibi "metafiziği", varlık bilgisi olarak tanımlar. Metafizik nazari ilimierin bir cüzüdür. O, varlığı, mutlak anlariııyla "varlığı", fizik alemde hissedi­lir varlıklann birlik, çokluk, kuvve hali, fiil hali vs. gibi madde olmayan prensiplerini, varlıklann Tann ve ilahi varlıklar cihetinden sebeplerini inceler. Yine İbn Rüşd metafı­ziği, "çeşitli varliklar arasındaki ilişkiyi varoluş sebeplerinin ilk sebebe olan hiyerarşik nispetleri bakımından inceleyen bir bilim olarak" tanımlar52. Bu özet bilgilerden sonra konumuza dönebiliriz.

Düşünürümüz yukandaki görüşlerini de kapsayan nitelikte hem Gazali'nin, hem de eski filozoflann görüşlerini Tehafütü't-Tehafüt'ünde çeşitli bölümlerde ele alır, değer­lendirir. Şimdi varlığı zorunlu - zoronsuz aynmına tabi tuttuğu ifadelerine yer verelim: "Kesin kanıt iki tür varlığın bulunduğunu ortay koymuştur. Bu iki tür varlıktan biri, ta­biatında hareket bulunan varlıktır ki, bunun zamandan ayrılması mümkün değildir; öte­ki ise, tabiatında hareket bulunmayan varlıktır ki bu varlık öncesiz ( ezeli) olup zamanla nitelendirilemez. Tabiatında hareket bulunan varlık, duyular ve akılla bilinen bir varlık­tır. Tabiatında hareket ve değişme bulunmayan varlık ise her hareketlinin bir hareket et­tiricisi ve her eserin bir failinin bulunduğunu, birbirini hareket ettiren nedenlerin son­suzca devam etmeyip, hiçbir şekilde hareket etmeyen bir ilk nedende son bulacağını ka­bul edenlerce kesin olarak kanıtlanmıştır. Yine kesin olarak kanıtlandığı üzere tabiatın­da hareket bulunmayan varlık tabiatında hareket bulunan varlığın nedenidir. Ayrıca ke­sin kanıtla gösterildiği üzere tabiatında hareket bulunan varlık zamandan ayrılamaz. Buna göre iki varlıktan biri ötekinderi önce gelmiş demektir. Bu nedenle hareket etmeyen varlığın hareket edenden önce gelmesini, iki hareketli varlıktan birinin ötekinden önce gelmesine benzeten kimse kesinlikle yanılgı içindedir. Eski filozofların görüşlerini iyice anlayamadıkları için daha sonra gelen İslam filozojları, böyle bir yanılgıya düşmüş ler­dir. "53 Görülüyor ki İbn Rüşd, Aristoteles'in sadık bir izleyicisi olarak; Gazali ve İbn Si-

51) el-Ehvani, a.g.e., s. 181.

52) İbn Rüşd, Telhis Ma Ba'd et-Teabiah, nşr. Osman Emin, Kahire, 1958, s. 34.

53) İbn Rüşdt Tehô.fütü't-Tehô.füt, s. 37.­ı

i-

_,

Page 12: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 83 (1, 1)

156 1 Arş. Gör. Eyüp BEKİRYAZICI-----EKEV AKADEMİ DERCİSİ

· na'yı varlık anlayışları açısında tenkit ederken İslfun'a daha uygun gördüğü kendi anla-, yışını temellendirmeye çalışmaktadır. Felsefi görüşlerini dini perspektifle sunmaya özen gösteren İbn Rüşd, varlıkların var oluş düzeni ile ilgili Allah'ın koyduğu sabit kanunia­nn olduğunu vurgular. Bunlarda hiçbir değişinenin olmayacağına dair görüşlerini de va­hiyle pekiştirirve şu ayeti zikreder. "Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamaz­sm ... "54 Ona göre varlık ile akıl arasında düzenli bir ilişki olmalıdır. Çünkü gerçek akıl varoluşu kavrayan akıldır55.

Daha sonra·İbn Rüşd varoluşla ilgili kelamcılar ve filozoflar arasındaki tartışmayı ele alır ve her iki grubun da yanılgıları olduğunu belirtir. Ona göre böylesine girift bir me­selede kalbirnize danışmamız ve onun bize bildirdiklerine inanmamız gerekir56. Böyle­ce teolojik tavnnı takınan düşünürümüz ele aldığı şu ayetle de görüşlerini destekler: "Ando/sun biz insanı çamurdan bir özden yarattık. Sonra onu sağlam bir karargahta nutfe haline getirdik. Sonra nutfeyi a/aka (aşılanmış yumurta) yaptık. Peşinden alakay ı bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemik/ere (iske/ete) çevirdik; bu kemik­leri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratı/ışla insan haline getirdik. Yapıp yaratan­ların en güzeli olan Allah pek yücedir. "57 O bu ayeti kullanarak varoluşun Allah'ın ira­de ve bilgisine uygun olarak gerçekleştiğini bu konuda akla düşenin ona inimmak oldu­ğunu58 ortaya koyar.

Yine lbn Rüşd, gök (semavl) cisimlerinin varlığı, gayesi ve insanla olan ilişkilerini ele alırken sık sık dini delile yer verir. Ona göre semavi ilkelerin her birinin, İlk ilke olan Tann'ya antolajik düzen bakımından belli bir hiyerarşisi vardır. İbn Rüşd bunu melek­lerin ağzından Kur'an'da yer alan "Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardzr"59 mealindeki ayeti naklederek ifade eder. O, bu şekilde semavi ilkeleri birer melekıp.işler gibi nitelerken, Aristoteles felsefesine de Kur'an'da bir yer bulmuş olur. Nitekim ania­nn Allah tarafından sorumlu turulduğunu göstermek için de "Allah her semada ona buy­ruğunu vahyetti"ro mealindeki ayeti zikreder6I. Sorumlu tutulma bir canlılığı gerektire­ceğinden bu ayetten de göğün canlı olduğu sonucuna varır62. Böylece insan zihnini bu alandaki düşüncelerle dini anlayış arasındaki paralellik konusunda uyarır.

İnsanın varoluşla ilgilenmesi ne derece zorunluysa, gök cisimleriyle ilgilenmesi de o derece zorunludur. İbn :Rüşd'ün anlayışına göre desemavi cisimlerin hareketi insan için araştırılması gerekim önemli konulardandır. Çünkü gök cisimleri üzerinde düşünmek

54) Ahzab, 38/62; Aynca bkz. Fatır, 35/43; Fetih, 48/23.

55) İbn Rüşd, Tehlıfiitü 't-Tehlıfiit, s. 302.

56) İbn Rüşd, a.y.

57) Mü'minun, 23/12-14.

58) İbn Rüşd. Tehiifütü't-Tehiifüt, s. 302.

59) Saffat, 371164.

60) Fussilet, 41112.

61) Çağncı, a.g.m., s. 93.

62) İbn Rüşd, Tehiifütü't-Tehiifüt, s. 102.

-------------·· ·--------·-~--------

~J i

Page 13: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 83 (1, 2)

İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ DELİLİ KULLANMASI -------- 157

Kur'an'ın eınrini yerine getirmek demekti.f63. Nitekim Yüce Allah Hz. İbrahim'i bu hu­susta bize örnek verir: "Böylece biz kesin iman edenlerden olması için İbrahim'e gökle­rin ve yerin melekô.tunu (hükümranlığım) gösteriyorduk"64 Tehafüt'ünde ifadeleri Ku­ran' a dayanarak delillendiren düşünürümüz, yine bu delili esas alarak insan bilgisinin uf­kunu belirler. Dahası gök cisimleriyle dünyadaki eşyanın yaratılış farkına dikkat çeke­rek bu konudaki gerçeğe ulaşınada ·vahyin önemine işaret edeı:65 .

Alemdeki bütün varlıkların birbirleriyle olan mükemmel ahengine işaret eden filozo­furo uz, bunların aynı mükemmellikle insanın hizmetine sunulduğunu da tasvir edeı-66. Tabi ki bu görüşlerini de ayetle delillendinneyi ihmal etmez. "Allah gece ile gündüzü si­zin buyruğunuza verdi. "67 "Kuşkusuz göklerin ve yerin yaratılması insanların-yaratıl­masından daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bunu bilmez/er. "68 Böylece o, Allah 'ın yaratıcılığının mükemmelliğini de işlemiş olur. Ona göre bu eşi benzeri olma­yan yaratıcılığın da kendi içerisinde bir hiyerarşisi vardır ve Allah bunu düzen için var etmiştir. Yani gök cisimlerinin konumu ve işlevi ne tesadüfi belirlenmiştir ne de işleyiş­Ieri gelişigüzeldir. O, gök cisimlerinin bu son derece intizam içindeki faaliyetini ordu ile komutanlar ve en sonunda başkomutan· arasındaki disiplinle açıklaı:-69. O, bu konudaki hassasiyetini anlatmak için bir örnekle yetinmez. İyice izah için efendi - köle ilişkisini de örnek olarak kullanır. Böylece o, gök cisimlerinin hareketinin Allah'ın emriyle olan düzenli, planlı bir işleyiş olduğunu ispatlar70 ve her zaman olduğu gibi bütün bu görüş­lerini Kur'an ifadeleriyle delillendirir. "Göklerde ve yerde olan herkes istisnasız, kul ola­rak Rahman'a gelecektir. "71 İbn Rüşd zikrettiği bu ayetlerle Kur'aııl yaklaşıma ne dere­ce önem verdiğini ortaya koyar.

TANRI ve ALEM ANLAYlŞlNDA DİNİ DELİLİN KULLANILMASI

İbn Rüşd Allah 'ın varlığı, bilinmesi, sıfatları gibi konularda kesinlikle tartışma taraf­tarı değildir. Ancak Tehafüt'ünün önemli bir bölümünü bu konuya ayırmak zorunda kal­mıştır. Çünkü bu konular ehil olmayan kimselerce istismar edilmiştir. O, özellikle Gaza­li'nin bu konuda filozofları tam olarak anlayamadığı kanaatindedir. O dinin sınırlarını aşmadan her zamanki teolojik tavnyla fıkirlerini açıklar. Ona göre bu konunun bir kitap­ta yer alması şöyle dursun, karşılıklı tartışma biçiminde cedel yoluyla ele alınması bile

~ 63) Rüşd, a.g.e., s. 29.

64) En'am, 6n5.

65) İbn Rüşd, a.g.e., s. 105.

66) İbn Rüşd, a.g.e., s. 104.

67) İbrahim, 14/33; Nahl 16112; bkz. İbn Rüşd, Telıiiftitü't-Telıiiftit, s. 104.

68) Mümin, 40/57; bkz. İbn Rüşd, Tehiiftitü~-Telıiiftit, s. 104.

69) İbn Rüşd, Telıiiftitü 't-Telıiiftit, s. 105.

70) İbn Rüşd, a.g.e., s. 105.

71) Meryem;. 19/93; bkz. Telıiiftitü't-Telıiiftit, s. 105. \'

/.

_,

Page 14: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 84 (1, 1)

158/ Arş. Gör. Eyüp BEKİRYAZICl-----EKEV AKADEMİ DERCİSİ

yasaklanmış bir husustur. Çünkü halkın bu gibi ince konulan anlaması mümkün değil- , dir. Onlarla birlikte bu türlü konular ele alınırsa, onlar için tanrısallığın anlamı ortadan kalkmış olur. İşte bu nedenledir ki, böyle bir bilgiyi araştırmak, onlara yasaklanrnıştır. Çünkü onlann mutluluklan için kendi güçleri dahilinde olan şeyleri kavramalan yeterli­dir. Bundan dolayı, ilk amacı halkın eğitilmesi olan şeriat aynı zamanda insanda da bu­lunan, Allah'ta bulunan şeyleri aniatmakla sınırlandınlmış değildir. Nitekim Allah bu konuda şöyle demektedir: "İşitmeyen, gönneyen ve sana bir yararı olmayan şeylere ni­çin tapıyorsun~"12 Hatta din, Allah'ta bulunan bir takım sıfatlan, insan uzuvlanna ben­zetrnek suretiyle anlatmıştır. "Gönnüyorlar mı ki, biz kudretimizin (ellerimizin) eseri ol­mak üzere .. :m, "Allah! Ey İblis! İki elimle yarattığıma secde etmekten seni men eden nedir?"74 ayetleri bu hususa işaret etmektedir. Bu konu Allah'ın kendilerine gerçekleri göstermiş olduğu derinleşmiş bilginiere özgüdür. İşte bu nedenledir ki, böyle bir konu­nun kesin kanıtadayanarak yazılmış kitaplar dışında bir kitap yer almaması gerekir75. Yukandaki ayetlere eserinde yer veren İbn Rüşd'ün bu ifadeleri, bize hangi endişeleri ta­şıyarak konuyu kitabına aldığını gösteriyor. Onun bu yaklaşımı doğrultusunda Allah an-layışına ait problemleri nasıl ele aldığına geçebiliriz. -

Düşünürümüze göre Allah' ın varlığı ve sıfati an ile ilgili takip edilecek yol Kur' an' ın öngördüğü metoddur. Bu metodun özünde her akıllı insanı yaratıcının varlığına inanma­ya götüren ilkeler esas alınmıştır. Ona göre Allah' ı bilmenin Kur' an' da zikredilen iki yo­lu vardır. Bunlar da ·~iNAYEF" ile "İHTİRA" delilleridir76.

İbn Rüşd'ün Kur'an'a dayanarak açıkladığı bu delillerin ilki gayeci, ikincisi ise koz­molojiktir; ikisi de bir bütün olarak kainattan değil • doğrudan insandan ve öteki mahlu­kattan hareket eder.

Onun Tehaftitü't-Tehafüt'ünde ae zaman zaman işaret ettiği bu deliliere Kur'an'dan pek çok ayeti dayanak gösterebiliriz??. Bu ayetlerle ilgili olarak İbn Rüşd şöyle der. "Gayet açık ve seçiktirler. Allah'ın varlığına delil olarak hem havais hem de ulema ta­rafindan kullanılabilir/er. Ancak bu ayetlerdeki her bir kelimenin zengin anlamlarını an­cak alimler bilebilir/er. "78

Bunlann dışında eserinin birçok bölümünde kainattaki muhteşem düzenden hareket­le Allah'ın varlığını ortaya-koymuştur79. Bu tespitlerinde de dini delil diye nitelediğimiz Kur' ani perspektifi gözlemlemekteyiz.

72) Meryem, 19/42. 73) Yasin 36171. 74) Sad, 38175.

75) İbn Rüşd, Tehfıjiitü't7Tehfıjüt, s. 194.

76) el-Ehvanl, a.g.e., Il/170-171; Karlığa, "İbn Rüşd", md., DİA, XX, 265.

77) Bakara, 2/21-22;Al-i İmran, 3/191; Enam, 6179; Hac, 22173; Taha, 20/56; Abese, 80/28.

78) İbn Rüşd, Tehfıjiitü't-Tehfıjiit, s. 122.

79) el-Ehvanl, a.g.e., II/172.

Page 15: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 84 (1, 2)

İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTO'T-TEHAFÜT'ÜNDE _______ _ DİNİ DELİLİ KULLANMASI 159

İbn Rüşd illemin yaratılışını Allah'ın bir fiili olarak görür. Allah aJ.emi tesadüfle de­ğil, takdirle yaratrtııştır. Alemde Hakim olan Allah'ın varlığına bir delil olarak mükem­mel bir nizarn sağlanmıştır. Nedensellik prensibi kabul edilmiştir. İbn Rüşd'ün bütün de­lilleri hiçbir şeyin sebepsiz meydana gelmeyeceğine ve ilk sebepten sadır olan sebepler zincirinin varlığına dayanırSO.

incelediğimiz bu eserine konuya ait görüşlerini şöyle yansıtmıştır. "Filozof/ara göre açıkça bilinmektedir ki, diemler bir neden ve ne.denli aracılığıyla varolmuşlardır. Dola­yısıyla bu nedenleri incelemek bizi bütün nesnelerin bir ilk nedeni bulunduğu sonucuna i/etmektedir. Eğer bu çeşitli ilkeler birbirinden bağımsız ise/er, yani birbirlerinin nedeni değillerse d/emin birbirine bağlı bir tek şey olması mümkün değildir. Allah'ın "Yerde ve gökte Allah'tan başka tanrılar bulunsaydı her ikisi de bozulurdu"'8l anlamındaki sözü bu görüşü geçersiz kılmaktadır. "82

Alemin Allah tarafından en mükemmel şekilde yaratıldığını vahiy eşliğinde sık sık vurgular83. Örneğin " .. .Allah'ın sözlerinde asla bir değişme yoktur ... "84 ile " .. .Allah'ın yaratışında değişme yoktur ... "85 ayetlerini bu anlamda kullanır. Bu da yine onun felsefi mantalitesindeki ·dini boyutun ifadesi olarak algılanabilir.

Yaratma ile ilgili problemi gök cisimleri ile alemdeki oluşumu kapsayan bir boyutta inceler. Bu Allah'ın fail olma durumu ile fiil arasındaki ilişkiyi ortaya kor. Bunun için yine vahye müracaat eder. İnsanın yaratılışını örnek gösteren ayeti kullanır. "Andolsun ki, biz insanı çamurdan bir özden yarattık. Sonra onu alaka yaptık ... "86 Görülüyor ki o, Allah 'ın yaratıcı oluşunu isiann nassları esas alarak açıklama gayretindedir. İbn Rüşd'e göre Allah, M emi yokluktan varlığa çıkaran ezeli ve ebedi bir faildir87.

İbn Rüşd'ün Tanrının sıfatları problemine yaklaşımı bir kısım kelaıncılardan farklı­dır. O, Aristotelesçi geleneğe uyarak Tann'nın zatı ile sıfatiarını aynı şey sayarken ve­örneğin - alim ile ilmin aynı şey olduğunu, Tann için zattan ayn bir ilim sıfatının düşü­nülemeyeceğini, çünkü bu durumda Tannnın bileşik bir varlık kabul edilm~si gerektiği­ni, bunun da Tann'dan önce bir "birleştirici"nin bulunması gerektiği sonucuna götüre­ceğini savunurken "bilgi"yi reel ve bağımsız bir varlık gibi kabul etmiştir. Nitekim o, canlı cisimlerdeki "canlılığı" da bu şekilde görmüştür." Yani İbn Rüşd'e göre bir cismin canlı olmasını sağlayan şey "canlılıktır". Şu halde canlılığın kendisi "canlı" olarak ta-

80) İbn Rüşd, Tehiifütü't-Tehiifüt, s.8l-85.

81) Enbiya, 21/22.

82) İbn Rüşd, TeM.fiitü't-TeMftit, s. 206.

83) İbn Rüşd, a.g.e., s. 29. 84) Yunus, 10/64. 85) Rum, 30/30.

86) Mü'minun, 23/12-14.

87) Türker,.q.g.e., s. 299. ı'

/.

_,

Page 16: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 85 (1, 1)

160/ Arş. Gör. Eyüp BEKİRYAZIG-----EKEV AKADEMİ DERCİSİ

nımlanmaya daha layıktır ve bu anlamda bir sıfatın Tanrı 'ya verilmesi onun birlik ve ba- , sitliğini ortadan kaldırır88. Kısacası İbn Rüşd'ün sıfatlar konusunda benimsediği görüş şudur: Bir insan ilahi sıfatları ne inkar ne de tasdik edebileceği kesin bilgiye sahip ola­bilir. Öyleyse bizler Kur'an'da geçen zahiri ifadelere tabi olmalıyız. Bilginierin yaptığı felsefi te'vil ise, gizli tutulmalıdır89. Yanidinin fazla araştınlmamasını istediği bir konu­da onun sınırlarını zorlamamalıyız. Onun bu tutumu dini delili bir başka formuyla kul­lanması olarak karşımıza çıkıyor.

·Bu konunun-sorun olan yönü Allah 'ın cüz'ileri bilip- bilmediği problemidir. Bu nok­ta aynı zamanda Gazali'nin filozofları tektir ettiği üç noktadan biri olduğu için de ayn­ca bir öneme sahiptir. Biz İbn Rüşd'ün meseleyi diru delille nasıl değerlendirdiğine geç­meden önce, problemi Farabi ekseninde değerlendiren bir çalışmadan konumuza ışık tu­tacak bir bölümü aktarmak istiyoruz. "Gazali'nin Filozofları Teklırinde Farabi (ö. 950)'nin Yeri" isimli çalışmasında i. Hakkı Aydın, Farabi'ye yapılan bu ağır tenkidin ne derece tutarsız olduğunu onun eserlerinden edindiği bilgilerle apaçık ortaya koyduktan sonra şu tespitiere yer verir. "Ona göre Allah'ın bir şeyi bilmesi için o bilginin cüzlerin­den hareket etmesine gerek kalmadan o bilgiyi kül/i olarak bilir. Mesela okuma - yazma bilmeyen bir şahıs, önce alfabeyi, heceleri ve kelimeleri öğrendikten sonra okuyor. Aynı şeyi Allah için işletecek olursak hataya düşeriz. Zira O'nun önce alfabeyi, hecelemeyi. kelimeleri öğrenmesine gerek yoktur. O okumayı kül/i olarak bilir. Ancak bu hiçbir za­man harfleri bilmiyor aniamma gelmez. Nitekim, Allah'ın önce harfleri bilmesi gerekir. Sonra okumayı bilir gibi bir düşünceyle hareket etmek, O'na eksiklik aifetmekten başka bir şey değildir. "90 Bu değerlendirmeden anlıyoruz ki, Farabi hakkında bu ithamın hiç­bir geçerliliği yoktur. Bu ağır ithamla karşı karşıya bırakılan diğer filozofların da Farabi gibi yanlış anlaşılına ihtimali yüksektir. Buna işaretle M. Türker, ifadeyi İbn Rüşd'den şöyle nakleder: "Allah varlıkları bizim idrak.ettiğimiz tarzda idrak etmez, eğer, idrak et­seydi kendisine şirk koşulmuş olurdu. O'nun için Allah'ın ilmini kül/i veya cüz'i olarak vasıjlandırmak doğru değildir. "91 İbn Rüşd Allah 'ın her açıdan mükemmel bir bilgiye sahip olduğunu ifade eder. O'nun bilgisini anlamakta zorluk çekenlere ise, ısrarla Al­lah'ın bilgisiyle bizim bilgimizin farklılığını anlatır92. Yine el~Ehvani'nin naklettiğine göre İbn Rüşd şöyle der;

"İnsan bilgisi Allah bilgisiyle karıştırılmamalıdır. Çünkü, insan, fertleri duyularıyla, kül/ileri aklıyla idrak eder. İnsan idrakine sebep olan şey idrak edilen şey değiştikçe de­ğişikliğe uğrar ve nesnelerin çokluğu, idraklerin çokluğu anlamına gelir. Allah'm ilmi-

88) Çağıncı, a.g.m., s. 105.

89) el-Ehvani, a.g.e .• Il/172.

90) İbrahim Hakkı Aydın, "Gazali'nin Filozoflan Tektirinde Farabi'nin Yeri", Felsefe Dünyası Dergisi Kış 1994, Sayı: 14, s. 30.

91) Türker, a.g.e .• s. 305.

92) İbn Rüşd, Telı!ifiitü't-Telı!ifiit, s. 239.

-ı ·1

1

~' 1

1 • 1

!

Page 17: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 85 (1, 2)

İBN RÜŞD'ÜN TEHAFürü'T-TEHAFÜT'ÜNDE _______ _ D İNI DELİLİ KULLANMASI 161

nin bizimkine benzemesi muhaldir. Çünkü bizim bilgimiz varolanların etkisiyle oluşur. OysaAllah'ın ilmi onların sebebidir. Birbirine benzetilemez olan bu iki bilgi türü, zıt ko­numlarda bulunurlar. Allah'ın ilmi ezelidir. Oysa insanınki sonradan olma ve geçicidir. Varlıkları yaratan Allah 'ın ilmidir. O'nun ilmini oluşturan ise varlıklar değildir. "93

Gazali'nin itharnını esas alarak konuyu inceleyen İbn Rüşd değerlendirmesini şöyle sonuçlandınr: "Allah 'ın bilgisi insan bilgisinde olduğu gibi birbirine karşı doğru ve yanlışa bölünemez. Sözgelişi insanın ya başkasını bildiği ya da bilmediği söylenebilir. Çünkü bunlar birbiriyle çelişik olan hükümlerdir. Bunlardan biri doğru olduğunda öte­ki yanlış olur. Oysa Yüce Allah için bu her iki önermede doğrudur. Tümel ve tikellerde durum böyle olup, Yüce Allah 'zn bunları bilmesi de bilmemesi de doğrudur. Eski filozof­ların ilkelerinin ulaştığı sonuç işte budur. Fakat bir ayrım yaparak Allah 'ın tümelleri bi­lip, tikelleri bilmediğini söyleyenler kendi görüşlerinin bilincinde olmadıkları gibi ilke­leriilin gereğinede uymamaktadırlar. "94 İbn Rüşd Allah'ın tümel ve tikelleri bilmesiyle ilgili görüşlerini bu eserinde her fırsatta belirtir. Allah'ın kendine özgü bir nitelikte on­ları nasıl algıladığını açıklar. O'na göre her şeyden önce Allah'ın ilmini tümel (külli) ve tikel (cüz'i) diye ikiye ayırmak büyük bir cehalettir. Bu aynm sadece insan için yapıla­bilir. Oysa Allah kendisinden daha üstün bir varlık bulunmayan yüce varlık olduğuna gö­re bu ilmi için de geçerli bir üstünlüktür95. Bu ifadeleriyle İbn Rüşd'ün dinin sınırları içinde kalarak yani dini delili kullanarak yaptığı açıklamalara şahit oluyoruz.

iradeye dair görüşlerine daha çok §Jemin yaratılışı konusunda rastlıyoruz. İbn Rüşd Gazali 'nin nasıl olup da filozofların iradeyi inkar ettiklerini iddia etmek gibi bir yanlışa düşmüş olduğuna bir anlam veremez. Dolayısıyla Gazali'nin bu itharnını hoş karşılamaz. Ona göre filozofların iradede reddettiği kısım, iradeyi eksik bırakan kısımdır96. Daha sonra o Gazali'nin bakış açısını yorumlayarak, bu şekildeki yanlış algılamasını, §Jemde Allah'ın iradesinin bir benzeri bulunmadığı sebebinde görür97.

Şimdi konuyu daha iyi kavrayabilmek için "irade" ile ilgili Gazali-İbn Rüşd tartış­masına yer verelim. İbn Rüşd'e göre Gazali'nin fılozoflarca savunulan sudur teorisi kap­samında iradeyi inkar ettiklerine ilişkin yorumu bir alime yakışmayan tutumdur. "Oysa filozoflar, iradeyi Yüce Allah 'tan kaldırmadıkları gibi insan iradesini de ona isnat etmez­ler. Çünkü insan iradesi, irade edende bir eksikliği ve irade edilende b~r edilginliği ge­rektirmektedir. İrade edilen şey elde edilince eksiklik tamamlanmış ve irade adı verilen bu edilginlik ortadan kalkmış olur. Filozoflar Allah 'ta iradenin bulunmasının O'ndan çı­kan fiilierin bilgi aracılığıyla çıkması anlamına geldiğini kabul ederler. Onlarca bilgi ve bilgeliğin sonucu olarak ortaya çıkan her şey zorunlu ve tabii bir biçimde olmaksızın,

93) el-Ehvani, a. g. e, II/175; bkz. İbn Rüşd, Tehô..ftitü't-Tehti.ftit, s. 241

94) İbn Rüşd, Tehô..ftitü 't-Tehô..ftit, s. 24 I. 95) İbn Rüşd, a.g.e., s. 121. 96) İbn Rüşd, a.g.e., s. 239. 97) İbn Rüş(j, a.g.e., s. 82.

ı

/ .

. ı

Page 18: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 86 (1, 1)

162 1 Arş. Gör. Eyüp BEKİRYAZia.;...· ----EKEV AKADEMİ DERCİSİ

failin iradesiyle ortaya çıhnaktadır. Çünkü bilginin tabiatı; Gazali'nin filozoflardan ak­tardığı gibi, fiilin kendisinden çıkmasını gerektirmez. Zira biz, O'nun iki zıddı bildiğini söylediğimiz takdirde bu iki zıddın aynı anda O'ndan çıkması da gerekir. Oysa böyle bir şey imkansızdır. Öyleyse O'ndan bu iki zıddın birinin çıhnası bilgiye eklenmiş bir sıfata işaret eder ki, bu sıfat da· "irade"dir. İşte iradeninfilozof/ara göre ilkilkede bulunması­nı bu şekilde anlamak gerekir. DolayısıylaAllah,filozojlarınfikrinde zorunlu olarak bil­gili ve bilgisinden dolayı da irade sahibidir. "98 Bizce İbn Rüşd'ün bu görüşleri birçok ayeti çağnştırmaktadır99.

Yukandaki ifadelere bağlı olarak İbn Rüşd şu görüşlerini ortaya koymaktadır: "Do­layısıyla ilk ilkenin bilgesinde bir bakıma iki zıt şeyin bilgisi yer almaktadır. O'nun bu iki zıttan birini yapması O'nda başka bir sıjatın bulunduğunu gösterir ki, bu sıfata da irade adı verilir. "100 Bütün bunlardan ne İbn Rüşd'ün ne de ifade ettiği gibi eski filozof­Iann iradeyi inkar ettikleri sonucu çıkanlamaz. Aksine onlar Allah' ın iradesini bütün ek­sik anlayışiann ötesinde mükemmelen ortaya koymaya çalışmışlardır.

Görülüyor ki, İbn· Rüşd Allah ve O'nun dilemesi anlayışında Kur'an'ın çizdiği sınır­lar içinde kalmaya özen göstererek görüşlerini açıklar. Böylece meşşai anlayışın suctur nazariyesinde içine çekildi ği Allah' ın iradesini kullanamaması gibi bir problemle de kar­şı karşıya kalmaz.

Düşünürürnüz Tanrı-Alem ilişkisini incelerken çekimser tavrını açıkça belirtir. Çün­kü din mümkün varlık ile zorunlu varlığın ilişkisi konusunda insana fazla bilgi verme­miştir. Zaten bu kcınu da insaniann kavrayışlannın ötesindedir. Bu konuyu tartışmak in­sanlann mutluluğu için gerekli değildiri Ol. Ona göre "Aslında şeriatın açıkça ortaya koyduğu husus şeriatın suskun kaldığı hususları araştırmaktan kaçinmaktır.•ılfJ2 Ancak yine de İbn Rüşd gerek Gazali'nin iddialannı yanıtlarken gerekse "zorunlu varlık" ko-nusundaki görüşlerini· ifade ederken konuyu ele almak zorunda kalır. ·

Bu konunun Tehafüt'lerdeki boyutu ile ·ilgili olarak M. Türker şu tespiti yapar. Al­lah'ın alemle olan münasebeti nedir? Ona tesiri var mıdır? Alemi yaratmış mıdır?. Gibi sorulan ilgilendiren ve Allah 'la alem arasındaki münasebetlerden doğan meseleler gru­bunun en önemli meselesi alemin kıdemi tezi ile ilgili alanıdır. Bu mesele aynı zaman­da Gazali'nin Tehafüt'ünün 1/5'ini, İbn Rüşd'ün Tehafüt'ünün ise 116'sının teşkil ettiği gibi öncelikli konu olarak ele alınmıştır. Mesele dolayısıyla bahis konusu edilen mef­humlar fevkalade önemlidir. Bunlar; yeter sebep, illiyet, irade, zaman-mekan, imkan, sonlu; belirsiz, vacib, müstahil gibi konulardır103. Elbette ki, İbn Rüşd'ün bu meseleler- . ...,. le ilgili Tehafüt'ünde orijinal yaklaşımlan vardır.

98) İbn Rüşd, Telılifiitü't-Teh!lfiit, s. 238.

99) Bkz. Bakara, 2/185; Al-i imran, 3/26-40; Hud, 111107; İbrahim, 14/27.

100) İbn Rüşd, Telı/ifiitü't-Telılifiit, s. 238.

101) İbn-Rüşd, a.g.e.,s.214.

102) İbn-Rüşd, a.g.e., s. 214.

103) Türker, a.g.e., s. 236.

Page 19: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 86 (1, 2)

İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE D~DELftİ~~& --------------- 163

İbn Rüşd'e göre a.J.em zorunlu olarak öncesiz ve ezelidir. Onun hadis oluşu akla uy­gun değildir. Ona göre a.J.em gibi hareket ve oluş da ezelidir. Kadim ve ezeli olıin a.J.emin Allah'a dayanması zaruridir. Fakat a.J.emin şimdiki gibi oluşu da zorunludur. Başka tür­lü olması caiz ve mümkün değildir. Ona göre illerp. yoktan meydan gelmemiştir. Müşa­hede ile sabittir ki, meydana gelen her şey başka bir şeyden meydana gelmektedir. O hal­de kimsenin görüp şahit olmadığı, hakkında nass bulunmayan böyle bir hususta akli bir delil de mevcut değilken a.J.emin hadis oluşundan bahsedilebilir mi? Ona göre bir anda yaratma söz konusu değildir. Aksine anbean devam eden tedrici bir yaratma ve hudus vardır. Ezelden beri devam edip gelen bu yaratma ve hudus kesintisiz bir gelişme, mü­kemmelleşme ve yenilenme halindedir. Alem karşısında Allah "Fail-i Muhtar" değil, "Mucibun bi'z-Zat"tır. Allah tabiat gibi zorunlu olarak fail değildir. Ama insanda oldu­ğu gibi eksik bir irade ile de diliyor değildir. Mükemmel bir iradeye sahip oluşu zorun­lu olarak olmasa bile "vücub" yoluyla eyleminin meydana gelmesine sebep olurl04. Bu görüşler bizim dini delil tasnifinde verdiğimiz dördüncü delil kapsamında görülerek bu­raya aktanlmıştır. Yani diyebiliriz ki, düşünürümüz isabet etse de etmese de İsliimi nass­lara bağlı kalma gayesinden aynlmamaya özen göstermiştir.

Böylece düşünürümüzün "Tanrı-Alem" ilişkisine ait temel görüşlerini öğrenmiş bu­lunuyoruz. Şimdi bu görüşlerini dini delil çerçevesinde ele alalım.

İbn Rüşd'e göre ilk ilke ile a.J.emi düzenleyen ilkeler arasında bir hiyerarşi ve görev dağılımı vardır. Zaten alemi düzenleyen ilkeler ilk ilkeye olan yakınlıklan ölçüsünde mükemmelleşirlerl05. O, bunun Kur' ani ifadesini şu ayetle tesbit eder. "(Melekler şöyle derler) bizim her birimiz için, bilinen bir makam vardır ... " 106 ve O bu ayeti şöyle yorum­lar; "Onlar arasında bu bağlantı, onların bir birinin nedeni olmalarmı ve hepsinin de ilk ilkeye dayanmalarını gerektirmektedir. Böyle bir varolma söz konusu olunca, failden, yapı/andan, yaratıcıdan ve yaratılandan ancak bu husus anlaşılır." 107

İbn Rüşd konuya dini yaklaşımını Tann-Alem ilişkisinin her safhasını izahta ve a.J.e­min hiyerarşik düzenini ifade etmede de sürdürür ve eserinde ayetlere yer vefirl08. O bu bağlamdaki görüşlerini şu şekilde açıklar. Bizler a.J.emin yaratılışını, düzenini, cisimler arasındaki ahengi ve bütün bunlann idaresindeki hassas dengeyi algılamalıyız. Böylece kainatın bu eşsiz oluşumunda Allah' ı ispat eden bütün incelikleri anlayabiliriz. Eğer ka­inattaki bu düzen ve onu var eden yaratıcı olmasaydı, "ortada ne düzen ne de tertip ka­lırdı. O halde Allah'ın her şeyin yaratıcısı bir arada tutucusu ve koruyucusu" olduğunu söylemek zorundayızl09. O bu ifadeleriyle "Tann- Alem" arasındaki zorunlu ilişkiyi or-

104) Uludağ, a.g.e., s. 42-43.

105) İbn Rüşd, a.g.e., s. 102. 106) Saffat, 37/164.

107) İbn Rüşd, a.g.e., s. 102.

108) Bkz. En'am, 6n5; Fussilet, 41/12.

109) İbn Rüşd, a.g.e., s. 112. i'

/ .

. ı

Page 20: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 87 (1, 1)

164 1 Arş. Gör. Eyüp BEKİRYAZICI-----EKEV AKADEMİ DERCİSİ

taya koymaktadır. Bizce o birçok vahiy ifadesinellO atıfta bulunduğu gibi bu cümlenin hemen ardından şu ayetle sözlerini pekiştirir. "Şüphesiz ki Allah, gökleri ve yeri, nizam­ları bozulmasın diye tutuyor. .. " ııı Bu Tehafüt'te dini delilin en güzel kullanımlanndan biridir. Daha önce bu konuyla ilgili bilgi verildiğimiz için·burad~ b_u kadanın yeterli bu­luyoruz:

İbn Rüşd felsefe-din ilişkisine Tehafütü't-Tehllfüt'ünde önemli bir yer verdiğini de daha önce belirtmiŞtik. Vahyin bir tefsiri ve benzeriymiş gibi yorumlandığı "akü düşün­cesi" bu konud_!lki dini yaklaşımını oluşturur. Bunu da şöyle ifade eder. "Felsefe şeriat­te yer alan her şeyi araştırır. Eğer felsefe Şeriatı iyi kavrarsa, felsefenin anlayışı ile şe­riatın anlayışı arasında bir fark kalmaz dolayısıyla bilgi bakımından daha yetkin bir de­receye u/aşılmış olur. Kavrayamazsa insan aklının bu konudaki yetersizliği bilinmiş olur ve onu yalnızca şeriat kavrar. "112 Böylece o dine göre ıiklın sahasını da belirlemiş olur. Bu konuyla ilgili İbn Rüşd'ün görüşlerinin genel bir değerlendirmesini yapacak olursak, görürüz ki; din insanın ahlaki ve nazaıi erdemlerinin varlığında şart olduğu için medeni ve zorunlu bir sanattır. Dinin prensiplerinden şüphe etmek onlan tartışmak küfürdür, ce­zayı gerektirir. Din felsefeden daha kapsamlı olup onu da içine alır. Her peygamber filo­zoftur ama her filozof peygamber değildir. Dinler vahye dayanır dolayısıyla da akıl bu hususta yanılır. Dinlerin değeri ahlaki erdemiere teşvik etmek gücü ile ölçülür113. Bura­dan hareketle İbn Rüşd'ün dinin sınırları içinde bir felsefe anlayışına sahip olduğunu söyleyebiliriz.

Konuyu yine O'nun daha önce de verdiğimiz sözleriyle noktalayacak olursak; "Kı­sacası felsefe dinin ikiz hemşiresidir; ya da onlar birbirlerini tabiatları gereği seven iki arkadaş gibidir. "114 Görülüyor ki, O din ile felsefeyi aynı gerçeğin iki ayn yorumu ola­rak görmekte aralannda hiçbir çelişki ve tutarsızlığın olmadığını bildirmektedir. O var olduğu söylenen tutarsızlık ve çelişkiyi her iki sistemin bağlılannın yanlış değerlendir­me ve bilgi kaynaklanndaki eksikliklere bağlamaktadır115. Bizce onun vahiy-akıl uzlaş­masına ilişkin bu yaklaşımı İsHl.m düşüncesinin gelişimi açısından fevkalacte olumlu kat­kılar sağlamıştır.

Sonuç

İbn Rüşd, Tehafütü't-Tehil.füt'ünde felsefi görüşlerini önemli ölçüde dini metinlerle ortaya koyma yolunu seçmiştir. O, özellikle Gazali'nin fılozoflara yönelttiği dini içerik-

HO) Bkz. Mülk, 67/3-4; Maide, 5/19; Nahl, J6nO; Nur, 24/45; Taha, 20/14; AI-i İmran, 3/187; Maide, 5140.

lll) Fa tır, 35/4 ı.

112) İbn.E.üşd, Tehiiftitü~-Telıiiftit, s. 278.

I 13) Türker, a.g.e., s.! 17.

114) el-Ehvani, a.g.e., Il/169.

I 15) İbn Rüşd, Faslu'l-Makal, s. 37; Bkz. Gülnihai Küken, Doğu-Batı Felsefi Etkileşiminde İbn Rüşd ve St. Thomas Aquinos Felsefelerinin Karşılaştırılması , Alfa Yay. İstanbul 1996, s. 231-236.

Page 21: İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFÜT'ÜNDE DİNİ …ktp.isam.org.tr/.../D01777/2003_14/2003_14_BEKIRYAZICIE.pdfİbn Sina ise, kısmen nassları, kısmen de felsefeyi te'vil ederek

D01777c7s14y2003.pdf 24.02.2010 13:09:52 Page 87 (1, 2)

İBN RÜŞD'ÜN TEHAFÜTÜ'T-TEHAFüT'ÜNDE ________ 165 DİNİ DELİLİ KULLANMASI

li tenkitleri ve bunlarında etkisiyle oluşan felsefe aleyhtarlığını, bu yöntemi kullanarak ortadan kaldınnaya çalışmıştır. Bu denemesinde en az Gazali kadar tııtarlı ve başarılı ol­duğunu söyleyebiliriz.

Düşünürümüzün birçok konunun sonunda "dinin tartışılmasına izin vermediği ve ak­lın sınırlarını aşan konulardandır"ifadesini kullanması dini prensipiere ne denli bağlı kaldığını göstennesi açısından önemlidir.

Aynca İbn Rüşd, bu eserinde sadece Gazali 'yi değil, dini deli kullanılarak felsefeye sokulmuş ve aynı zamanda kendi görüşlerine aykın olan bir çok felsefi görüşü de eleş­tinnektedir. Sonuçta o bu delilini kullanarak felsefenin dine aykın olmadığını, dinle fel­sefenin hakikatİn iki ayn görüntüsü olduğunu ortaya koymaya çalışmıştır.

Yine bu çalışmayla şu kanaate ulaştık ki İbn Rüşd, Kur'an'dan getirdiği delillerle halkı felsefeye ısındınnaya, özendinneğe çalışmıştır. Onların Kur'an'a ve dolayısıyla dine aykın gördüğü felsefi görüşleri, ya yanlış algılandıklannı ya da filozofların yanıl­gıda -olduklannı belirterek bunların felsefenin.bizzat kendisinden kaynaklanan bir şey ol­madığını ifade etmeye çalışmış ve felsefenin bunda bir vebali olmadığını izaha yönel­miştir. Bütün buhlardan sonra biz, günümüzde de İbn Rüşd'ün kullandığı, dini has­sasiyetierin gözetildiği bu yöntemin özümsenerek kullanılmasının, İslam düşüncesinin gelişimine yararlı olabileceği kanaatine ulaştık.