44

Bodrum Bülten Mayıs 2006

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Bodrum Bülten Mayıs 2006

Citation preview

Page 1: Bodrum Bülten Mayıs 2006
Page 2: Bodrum Bülten Mayıs 2006
Page 3: Bodrum Bülten Mayıs 2006

www.bodrumajans.com.tr [email protected]

4 MERHABA / Demircan Türkdoğan

6 DANS FESTİVALİ

8YARIŞTILAR KAZANDILAR10

İMZA 100 BİNE ULAŞTI

11

16

18

MERVE İLDENİZ 

20

AYIN ANKETİ

TOPLUM - YAŞAM

SIRALAMADA BİRİNCİYİZ

22

KİTAP

26

28

ETKİNLİKLER

ARŞİVDEN

29

25

GEÇİYORDUM UÐRADIM / Bolar İren

30

32ZEYTİNE YOLCULUK34

İÇİMİZDEN BİRİ “Cengiz Kaptan”

BAHÇEM ve BEN / Gülnar Önay

38PARANTEZ / Hüsniye Kaya Polat42

2

BİR ZAMANLAR / Bülent Akkurt

SICAKLIK REKOR KIRACAK

8

6

HABER TURU

9 ADRES SAYFALARI

MAYIS 2006

i Ç i N D E K i L E R124

10

26 36

34

30

22

SA

YI

AYLIK GAZETE

8

BODRUMül nBe 3

YENİLER - YENİLİKLER - YENİLENENLER

DÜNDEN BUGÜNE

16 BULMACA

Page 4: Bodrum Bülten Mayıs 2006

imza kampanyasına katılançevreye duyarlı kişilerinkatılımının 40 bini geçtiğiniyazmıştık.O sonuç derginin baskıyagireceği bu günlerdealınmıştı.

Aradan tam bir ay geçti.Hani derler ya çığ gibi büyü-yor diye. Tam deyimiyle öyleoldu. Bu bir aylık süre içindebodrumajans.com.tr sitesinegiren ziyaretçilerin 60 biniimza kampanyası için oykullandı ve bugün ulaştığımızrakam 100 bin imzayı geçti.

Bu bizim açımızdan çokönemli bir gelişme. Ama asıl önemli olan sonucaulaşabilmemiz.

Bu ayki anket konumuz“Bodrum’daki sağlık hizmet-lerini yeterli buluyormusunuz” oldu.

Bu soruyu yöneltirkenvatandaşın görüşünü almayıve hazırlayacağımız dosyaylabu konuda aydınlatmayıhedef-ledik. Anket sonucunagöre Bodrum’da yaşayan üçkişiden biri sağlık hizmetleri-ni yeterli bulmuyor. Buradanda gördük ki yeterli bilgiyesahip değiliz. Bodrum’dakisağlık kurumlarınınhizmetlerini, büyük illerimizle

karşılaştırmalarını okuduğunuzda, sanıyorumhalinize şükredeceksiniz...

Şimdilik hoşcakalın.

n ikinci yayın yılınısürdüren BodrumBülten’in minik bir

kardeşi oldu.Bodrum Emlak Rehberi...

12 yıldır Bodrum Bültensayfalarının bir bölümünde yeralan, emlak bilgileri içerenAjans Emlak’ın bu sayfalarıartık bağımsız bir yayın halinedönüştü.

Her ay 4 bin adet Türkçe-İngilizce basılarak 2 bintanesi Bodrum Bülten’le, diğer2 bini de bağımsız olarakdağıtılacak olan BodrumEmlak Rehberi, bu yeni haliylehem emlak konusunda dahageniş bilgiler vermeyi amaçlıyor, hem de Bodrumemlak ve yapı sektörünü biraraya toplayarak okuyucuyahizmet vermeyi.Daha fazla söze gerek yok.Sanıyorum ilk sayısı ilebuluştunuz bile...

Mavi Yol Girişimi ÇalışmaKomitesi, Kültür ve TurizmBakanlığı’nın kamu ve ormanarazilerinin turizme tahsisedilmesi yönündekiçalışmalarına karşı 24 Aralık2005 günü bir imzakampanyası başlatarakkıyılarımızda oluşacak talanatoplum bilinci olarak hayırdedi. Bu kam-panyaya biz deBodrum Bülten olarak bodrumajans.com.trsitemiz aracılığı ile destek verdik.

Geçen sayımızda, dünyanın dört bir yanından

BODRUM BODRUM AJANS / OASİS BODRUM D&R / Milta Marina BODRUM BOSS YAZIHANESİ / Kıbrıs Şehitleri Caddesi BODRUM HIZMA HEDİYELİK BODRUM OASİS DANIŞMA BODRUM EKOZA BAUTY CLINIC GÜNDOÐAN GALİPDOST  KONACIK BODRUM MUTFAK KONACIK DENİZHAN KONACIK KARATAŞ MOBİLYA TURGUTREİS MİGROS ÖNÜ GAZETE BAYİİ - D.WAY DISCOVERY (D-MARİN) YALIKAVAK ERDEM ECZANESİ - BORA VETERİNER BELLİ OTELLERİN RESEPSİYONLARINDAN ve LOBİLERİNDEN ÜCRETSİZ OLARAK ALABİLİRSİNİZ...

17 aynzy.a aye z ayi

BODRUMajansYayın Grubu Adına

Sahibi, Genel Yayın Yönetmeni:DEMİRCAN TÜRKDOÐAN

Yazı İşleri MüdürüÖZLEM ÜNLÜ McCLURE

Haber Editörü YİÐİT UYGURGörsel Yönetmen:EMİNE İLKORURGrafik Tasarım:

BURCU COŞGUNKapak Fotoğrafı:SERDAR ÖNAL

Sayının Yazarları:BOLAR İREN

BÜLENT AKKURTGÜLNAR ÖNAY

HULUSİ ÖZÜDURUHÜSNİYE KAYA POLAT

Halkla İlişkiler:CANSIN TÜRKDOÐAN

Reklam Koordinatörleri:NURAY ÇEKİNNURHAN İBAKERMAN SATI

İletişim:OASİS Alışveriş Merkezi

No:226 48400 BODRUMTel : 0.252. 317 10 90 - 91

Fax: 0.252. 317 10 [email protected]

Baskı: Ankara Ofset ANKARA

Yayın Türü: Yerel Süreli

Basım Tarihi: 28/04/2006

Mavi Bakış Dergisi’nin ücretsiz ekidir.Yayınlanan yazıların sorumluluğu imza

sahibine, yayınlanan reklamlarınsorumluluğu reklam sahibine aittir.

Bu dergi basın meslek ilkelerine uymayıtaahhüt eder.

İ 1ıayn

AYLIK KÜLTÜR ve YAŞAM DERGİSİ

YAYIN GRUBU

DEMİRCANTÜRKDOÐAN

MER

HA

BA

Yeni bir kardeş geldi

DAÐITIMNOKTALARI

BODRUMül nBe

4 BODRUMül nBe

O

Aradan tam bir ay

geçti. Hani derler ya

çığ gibi büyüyor diye.

Tam deyimiyle öyle

oldu.

Bu bir aylık süre içinde

bodrumajans.com.tr

sitesine giren

ziyaretçilerin 60 bini

imza kampanyası için

oy kullandı ve bugün

ulaştığımız rakam 100

bin imzayı geçti.

Bu bizim açımızdan

çok önemli bir

gelişme.

Ama asıl önemli

olan sonuca

ulaşabilmemiz.

Page 5: Bodrum Bülten Mayıs 2006
Page 6: Bodrum Bülten Mayıs 2006

HABER TURU

Türkiye’nin en büyük

DANS FESTİVALİ19-20-21 Mayıs’ta Bodrum’da

Filika Latino Club'ın 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı munasebetiyle düzenlediği LatinoBodrum'06 DansFestivali, salsa, international latin dansları (cha cha, rumba, samba, jive, pasodoble), tango, flamenco,

capoeira danslarını bir arada sunacak olması nedeniyle Türkiye'de bir “ilk”e imza atıyor.Sunuculuğunu Demet Tuncer'in üstlendiği (Çocuklar Duymasın dizisinde Amerikalı yönetici "Mary" rolünde)

Scala Beach'te 19-21 Mayıs 2006 tarihleri arasında gerçekleştirilecek dans festivalinde ilk gün, Tropical GEM,Alex Da Silva ve Latin GEM jüriliğinde üç kategoride "LatinoBodrum Salsa Yarışması" yapılacaktır. Yarışmanınardından Açılış Partisi "Welcome Party" gerçekleştirilecektir. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı nedeniyle de

özel bir anlamı olan bu etkinliklerin ikinci günü; 20 Mayıs 2006 tarihinde, gelen yabancı konukların eğitimamaçlı verecekleri workshoplar’ın yanı sıra yukarıda sayılan isimlerin katılacağı gösteriler, "Show Time" 20:30-

24:00 saatleri arasında sergilenecektir. Gösteriler ardından herkesin dans ederek katılacağı, "Beach GalaParty" gerçekleşecektir. Festival, 3. ve son gününde, yerli ve yabancı eğitmenlerin

verecekleri workshoplar ile sona erecektir.

DANSIN KALBİ BODRUM'DA ATIYORSalsanın dünyadaki en popüler gruplarından Tropical GEM ve son 2 yılın

Mayan Dünya Profesyonel Salsa Şampiyonu Alex Da Silva'nın Türkiye'ye ilkkez gelecek olmaları büyük bir ilgi yaratmıştır. 300 kişinin üzerinde

rezervasyonun alındığı festival biletleri Türkiye'nin çeşitli dans okullarındasatışa sunulmuştur.

LatinoBodrum'06 Dans Festivali organizasyonuna NTV ve TV8 festival öncesi vesırasında haber desteği verecek. Birçok şehirde haftanın her gününe yayılan,dans okullarının birçok eğlence kulubündeki dans gecelerinde tanıtım CD’si

yayınlanacak.

LATINOBODRUM'06 DANS FESTİVALİ PROGRAM 19 - 21 Mayıs 2006Festival alanı: Scala Beach / Ortakent

19 Mayıs - Saat:13:00-21:00 LatinoBodrum Salsa Yarışması Saat:22:00 - "Welcome Party"

20 Mayıs - Saat:10:00-17:00 Workshop (Dedeman ve Salmakis Hotel)Saat: 20:30 Show Time Saat:24:00 Beach Gala Party

21 Mayıs - Saat: 10:00 - 17:00 Workshop (Dedeman ve Salmakis Hotel)

20 MAYIS 2006 - SHOW TIME - (GÖSTERİ GRUPLARI)TROPICAL GEM - ITALY - ALEX DA SILVA & RUBY KAREN - U.S.A

LUIS VAZQUEZ & MELISSA FERNANDEZ - U.S.ALATIN GEM - ITALY ANDERSON DUARTE DE TORRES OLIVEIRA (PROF PEQUININHO) - BRASIL

ASIME CAN OZOZER - SPAIN - AYTUNC BENTURK & DUYGU URAL - TRCIHAT CAN & MUGE ELTUTMAZ - TR - DANCEFLOOR (UMIT YUMLU & EVRIM TUNC) - TR

ISMET MUFTUOGLU & GUNCE YONEY - TRLOS DIABLOS - TR - METIN YAZIR & VANESSA GAUCH - TR

MUNDO LATINO - TR - ONDER PAMUKOGLU & HANDE KAYACIK - TRPROF JUMBO - CADER CAPOEIRA GRUBU - TR

TANJU YILDIRIM & ESRA AKYATAN - TRHABANA CALIENTE - CANLI PERFORMANS - CUBA

Filika Latino ClubAdres: Cumhuriyet Cad. No: 37 (Barlar Sk.) Bodrum / MUGLA

Tel: 0 (252) 316 60 40 Gsm: 0 (535) 467 33 03Mail: [email protected] Web: www.filikalatinoclub.com

Page 7: Bodrum Bülten Mayıs 2006
Page 8: Bodrum Bülten Mayıs 2006

8

BODRUMül nBe

HABER TURU

Kissebükü tahsislerine dur demek için

Kıyı tahsisleri Bodrum’da çalgılı çengili müziklieylemle protesto edildi. Kissebükü’nde havaifişek ve renkli dumanlarla etkinliğe renkkattılar. Bodrum’da yaklaşık 60 yat denizdeeylem yaparak mavi yolun yeşil kalmasınıistediler. 22 Nisan Dünya Günü nedeniyledüzenlenen eyleme yaklaşık 60 gulet tipimavi yol gezi teknesi ile bin Bodrumlu katıldı.Çok sayıda basın mensubu çevredeğerlerinin korunması ve kıyılarımızın,ormanların turizme tahsis edilmesine karşıdüzenlenen eylemi izlediler. Bodrum yarımadasındaki sivil toplum örgüt-lerinin destekleri ile bir araya gelen Mavi YolGirişimi üyeleri Kissebükü’ndeki eylemdeyaptıkları konuşmalarda dünyanın en güzelkoylarının bulunduğu Gökova’nın doğaldengesini bozacak her türlü girişimikınadıklarını açıkladılar. Protestoya CHPMuğla Milletvekili Fahrettin Üstün, sessanatçısı Müzzeyyen Senar’ın kızı Feraye,Bodrum Belediyesi Meclis Üyeleri, CHP İlçeyönetimi de katıldı. Kissebükü’nde 2 bin 550yataklı 3 tesis, Çökertme’de 200 yataklı 1tesis, Gündoğan’da 80 yataklı 1 tesisyapılmak isteniyor. Türkiye’de ise 2005’te 85yer turizme tahsis edildi. Bunların 57’sikıyılarda bulunuyor ve kıyıda bulunan 16 yeriçin de ön tahsis yapılmış durumda.Kissebükü’nde bulunan 3 turizm tahsisi 16 öntahsisli yer arasında bulunuyor. KissebüküBodrumlu denizciler için çok önemli.Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir, Azra Erhat,

KİSSEBÜKÜ’NDE TAHSİSLERE KARŞI EYLEM

22 Nisan Yerküre Günü’ndeBodrum’dan hareket eden 60civarında tekne ve bine yakın eylem-citahsislere dur demek içinKissebükü’ne hareket etti. Öteyandan Greenpeace İzmirGönüllüleri’nden 4 kişilik ekibin dekatılımı ile Bodrum’dan hareket edeneylemcilerin bulunduğu teknelerinardından TBYC 2. Bahar Kupası daaynı istikamete start aldı.Mavi Yol Girişimi’nin organizasyonu ilegerçekleşen Yerküre etkinlikleri TBYC2. Bahar Kupası’yla birleşerekBodrum’da şenliğe dönüştü.

Bodrum Yarımadası ve çevresindekitüm doğal, kültürel ve tarihi değerlerigeleceğe taşımak amacıyla, dernek,vakıf, meslek odaları ve duyarlıvatandaşların birlikteliği ileoluşturulan eylemde, Kültür ve TurizmBakanlığı’nın Kissebükü Alakışla KoyuAdalıyalı mevkiinde toplam 2 bin 550yataklı 3 adet, Çökertme Koyu’nda200 yataklı 1 adet ve Gündoğan’da80 yataklı 1 adet otel içingerçekleştirdiği tahsis kararlarınıniptali talep ediliyor.

Türkiye çapında 110 bin imza toplandıTürkiye çapında büyüyerek devametmekte olan imza kampanyası ilegündemde yerini alan “Doğal DengeKorunacak, Mavi Yol Yaşacak”eylemi çerçevesindewww.bodrumajans.com/protestolinkinden şimdiye kadar 100 bininüzerinde imza toplandı. Bodrum’daelden toplananlar birlikte 110 binibulan imzalar Türkiye genelindekamuoyunun konuya sahipçıkması olarak değerlendiriliyor.

“Anayasanın 56. maddesini uyguluyoruz”Mavi Yol Girişimi katılımcısı BodrumluGönüllüler Derneği üyesi Filiz Dizdar,konu hakkında bir açıklamayaparak, “Anayasamızın 56.maddesinde belirtilen devlete vevatandaşa verilmiş olan ‘ÇevreyiKoruma Ödevi’ çerçevesindekiçalışmalarımız sürmektedir.Ayrıca konu yargıya da taşınmıştır”dedi. Dizdar Gökova’daki koylarınsadece Bodrum’un zenginliği değil,tüm Türkiye ve dünyanın zenginliğiolduğunu hatırlatarak, herkesitahsislere ve doğa katliamına karşıbirleşmeye çağırdı.

Sabahattin Eyüboğlu ile başlayan MaviYolculuk için baslangıç ve dönüşteki sonuğrak limanı. Bodrum Ticaret Odası MeclisÜyesi Arif Yılmaz, Turizm Bakanı Atilla Koç’a"Yasadışı iş yapmakla suçlamıyoruz. Hatalıyer, araştırmadan odaların görüşünüalmadan tahsis yapmakla suçluyoruz” dedi.Sabah saat 9:00’da başlayan eylem yaklaşık7 saat sonra yine Bodrum limanındatamamlandı. Bodrum Deniz Ticaret OdasıBaşkanı Gündüz Nalbantoğlu, ülke turizmgelirinin %25’inin deniz turizmindensağlandığını belirterek Kissebükü’nde turistiktesis yapılması için başlayan tahsis işlemininiptal edilmesini istedi. Milletvekili FahrettinÜstün ise Turizm Bakanı Koç’a seslenerekhatalı tahsislerden dönülmesini istedi.Kissebükü’ne demirleyen yatlarda bulunanbazı gençler de yüzerek kıyıya çıkıp basınaKissebükü’nün doğal kalmasını istedikleriniaçıkladılar.İlginç eylem süresince yatlarda bulunaneylemciler türküler ve oyunlarıyla da etkinliğerenk kattı. Kissebükü 1. derecede arkeolojiksit, 2. derece doğal sit ve dalışa yasak bölgeolarak resmi kayıtlara geçen bir statüyesahip. Mavi yol adına yapılan açıklama ile"Bodrum’da tutuşturduğumuz meşale tümyurtta ve dünyada elden ele dolaşıyor. İmzakampanyasına katılan 90 bin kişininheyecanı ve inancı için buradayız" deniliyor.Bodrum’a 16 mil uzaklıktaki eyleme BAYK YatKulübü üyeleri de yelken açarak destek verdi

www.bodrumajans.com.trprotesto sitesinde toplanan imza sayısı

100BiNi GEÇTi

Page 9: Bodrum Bülten Mayıs 2006

KİSSEBÜKÜ ADALIYALI İÇİN GÜZEL HABERSon günlerde basında ve kamuoyundagündemde olan kıyıların kullanımı ve imardurumları hakkındaki tartışmaları gündeminealan AKP Bodrum İlçe Teşkilatı yaptığıçalışmaların neti-cesini kamuoyu ve basınlapaylaştı. Bugüne kadar Denizciler Derneği, BODER veDeniz Ticaret Odası'na ziyaretlerde bulunan partiyöneticileri ayrıca Mavi Yol ismi ile hareket edençevrecilerin düzenledikleri toplantılara dakatılarak konuya ilgi göstermişlerdi. “AK Partiolarak koylarımızın doğal dengesininbozulmasından yana olmadığımızı, denizturizminin zarar görmesini istemediğimizi öncelik-le ve önemle kamuoyuna bildiririz” diyen AKPBodrum İlçe Teşkilatı Başkanı Macit Gündoğdu,“Ayrıca iktidarımız döneminde koylarımızınbirilerine peşkeş çekilmesi gibi bir anlayış içindeolmadığımızı belirtiriz” dedi. Gündoğdu, Gökova Koyları’nın tahsis edilmesininsöz konusu olmadığını vurguladı ve sözlerini şöylesürdürdü: “Bu nedenle 1989 yılından bu yanaÖzel Çevre Koruma Yasalarıyla korunmakta olanGökova koyları gene bu koruma kurulu veyasaları çerçevesinde korunmaktadır ve korun-maya da devam edecektir. Bu nedenledeğişiklik hazırlığı devam etmekte olan 3621sayılı Kıyı Kanunu’nun hangi şekliyle çıkarsa çıksın,Gökova koyları için uygulanması söz konusudeğildir. Bu konuda denizcilerimizin ve halkımızınhiçbir kuşkusu olmasın.” “Ancak sivil toplum örgütlerimizin de yasataslağına itiraz ettikleri noktalar üzerinde çalışma

yaparak Bayındırlık Bakanlığı ilgili genelmüdürlüğe ulaştırmaları yasanın olumluhazırlanması açısından önemlidir” diyen MacitGündoğdu, yasanın taslak halinde olduğuhatırlattı. Gündoğdu şöyle devam etti: “Biz ilçeteşkilatı olarak, kamuoyunda çok sorulan sorularısivil toplum örgütlerimizi tedirgin eden kısımlarınıilgililere sorduk ve ekteki cevapları aldık. Buçalışmayı sizlere ve kamuoyumuza sunuyoruz.”“Turizm Bakanlığı’nın 2003-2004-2005 yıllarındaturizmi teşvik yasası çerçevesinde ülkemizinçeşitli yerlerinde turizmi artırmak, teşvik etmek vedesteklemek amacıyla tespit ettiği birçok alanvardır. Bu dönemde görevde bulunan TurizmBakanı tarafından yapılmış olan bu çalışmalarınhedefi turizme açılması gereken yerlerin teşvikedilmesidir. Fakat burada önemli bir ayrıntıBodrum'daki Adalıyalı mevkiinin zaten deniz turiz-minin yapıldığı alanlar içinde turizme açık biralan olmasıdır. Yani bu bölge turizme açılamaz,zaten deniz turizmine açıktır. Hatta buranınmevcut haliyle kalmasının turizme daha dakatkıda bulunacağı ihtimal dahilindedir. Geçmişyıllarda yapılmış bir çalışma olduğu için şu aniçinde bulunduğumuz şartlar her ne kadar ileri biraşamaya gelmiş dahi olsa, son noktanın dahakonulmadığı ortadadır. Yani Adalıyalı mevkiindekibu tahsisin kaldırılması için açılmış bir dava vardır.Mahkemenin vereceği karar büyük ihtimallekaldırılması yönünde olabilir. O zaman her şey bukoyumuz için eskisi gibi olacaktır. Bu arada bizimde görüşmelerimiz ve çalışmalarımız devamedecektir. Kamuoyuna bildiririz”.

Page 10: Bodrum Bülten Mayıs 2006

10 BODRUMül nBe

Bodrum Bülten'in Bodrum gençliğinin sanat ve edebiyata yönelik çalışmalarını desteklemek veonları yüreklendirmek amacı ile 6.’sını düzenlediği "GENÇLİK GÖZÜYLE HALİKARNASBALIKÇISI'NA BAKIŞ" konulu yarışmanın ödülleri Cevat Şakir Kabaağaçlı'nın 105. doğum günüolan 17 Nisan'da öğrencilere verildi. Yarışmada komposizyonda birinciliği Cansu İlik (Atatürkİlköğretim Okulu), ikinciliği Ezgi Ahi (Merkez Turgutreis İlköğretim Okulu), üçüncülüğü EceDağaslan (Atatürk İlköğretim Okulu) alırken, resim dalında birinciliği Mert Sungur (Mehmet AkifErsoy İlköğretim Okulu-Trabzon), ikinciliği Fatma Dursun (Merkez Turgutreis İlköğretim Okulu),üçüncülü ise Çiçek rumuzuyla katılan (Merkez Turgutreis İlköğretim Okulu) öğrenciler kazandı.

BODRUM BÜLTEN’in 6. kez düzenlediği“Gençlik Gözüyle Halikarnas Balıkçısı’na Bakış”

konulu yarışmanın kazananları ödülleri ile buluştu

Diş HekimiR. VECDET ATAY Koray Yılmaz İş Merkezi D Blok D-26 Yalıkavak Bodrum

Tel: 0.252. 385 20 90 - Gsm: 0.532. 277 72 13e-mail: [email protected] - www.vecdetatay.com

Diş Hekimi

Dr. Dt.TUNÇ AKMANORTODONTİST

Atatürk Cad. No:48/C BODRUM

Tel: 0.252. 316 86 56

[email protected]

ÖN

CE

SA

ÐLI

K

BODRUM BELEDİYE SPORWU-ŞUCULARIN BAŞARISI

20-23 Nisan tarihleri arasındaİstanbul Bağcılar SporSalonu’nda düzenlenen TürkiyeWu-Şu şampiyonasına katılanB.B Bodrum Spor Takımısporcuları başarılı sonuçlar eldeettiler. Singapur’da yapılacakolan Dünya Şampiyonası’ndaTürkiye’yi temsil edecek millitakım seçmelerinin de yapıldığışampiyonada Bodrumlu TuğçeTop Milli Takıma girerkenönümüzdeki günlerde 2sporcumuzun daha milli takımadavet edilmesi bekleniyor.

Tuğçe Top Şemşir dalındaTürkiye birincisi, Nançuendalında da Türkiye üçüncüsüoldu. Serbest Tao dalında Gamze Karaöz ikinci, Şemşir dalında Ozan Özgür Yılmazikinci, Ayça Top Şemşir Nançoen dalında Türkiye ikincisi, Cenkan Top ise Nançoendalında ikinci, Nandao dalında ise üçüncülük elde ettiler. Zeki Özkeskin

YARIŞTILAR KAZANDILAR

Page 11: Bodrum Bülten Mayıs 2006

Bodrum’dakiSAÐLIK

HiZMETLERiYeterli mi?

% 70

% 30

1- Hayır

2- Evet

Hazırlayan:YİÐİT UYGUR

Bodrum’daki Sağlık Hizmetlerini Yeterli Buluyor Musunuz?

Geçtiğimiz ay

Bodrum Bülten’in

bodrumajans.com.tr

sitesi anket

bölümünde

yönelttiğimiz

“Bodrum’daki

Sağlık Hizmetlerini

Yeterli Buluyor

musunuz” sorusuna

%70’lik kesim

“HAYIR”

yanıtı verdi.

%30’luk kesim ise

“EVET” dedi.

Page 12: Bodrum Bülten Mayıs 2006

Sağlık konusunda Bodrum,

BODRUMül nBe12

NE DEDiLER?Op. Dr. Oğuz ŞAHİNBodrum Devlet Hastanesi Baş Hekimi

Bodrum’da sağlık hizmetlerininmutlaka eksikleri vardır amakesinlikle yetersiz denilemez

Hastanelere çok çeşitli insan ve iş gruplarının bulunduğu birişletme olarak bakmak lazım; bakım, tedavi, temizlik, hijyen,sterilizasyon, teknik konuların hepsinin aynı anda doğru bir organi-zasyonla yürümesi gereken bir kurum. Bodrum'da sağlıkhizmetlerinin muhakkak eksikleri vardır ama kesinlikle yetersizdenilemez.

Devlet hastanemiz, 2 özel hastane ve sağlık ocaklarımızdaTürkiye'nin birçok ilinde dahi gerçekleştirilemeyen hizmetler verili-yor. Bizim hastanemizde ise bazı poliklinikler; genel cerrahi, göz,doğum, dahiliye polikliniklerimiz çift. 3 ameliyathanemiz vardı,hastanemizde yapılan iyileştirmeden sonra bu sayı 4'e çıktı.Koroner yoğun bakım servisi ve cerrahi yoğun bakım servisini deyakında açacağız. Hastanemizde günde 1000 - 1500 kişiyimuayene edi-yoruz. Bu yüksek bir rakamdır. 2001 yılındapoliklinikte tedavi olan hasta sayısı 137 bin 526 iken, aynı doktorve personel sayısı ile 2005 yılında, 246 bin 785 hastaya poliklinikhizmeti verdik. Bunu döner sermaye ile gerçekleştiriyoruz. 65yardımcı sağlık personeli alarak, yeni açılan polikliniklerimizeyerleştirdik, böylece daha çok hastaya hizmete veriyoruz. Tümbunların yanı sıra biz de bir anket yapıyoruz. Sonuçlar tümüylememnuniyet verici, hastalarımızdan doldurmalarını istediğimiz biranket hazırladık, ayrıca görüşlerini de belirtebiliyorlar ve isimlerinide belirtmek zorunda değiller. Bu nedenle herkes baskı altındakalmadan görüşlerini belirtiyor. Sonuçları Ankara'ya gönderiyoruz.

Öte yandan sağlık hizmetleri dünyanın hiçbir yerinde tam değil.Bununla birlikte ABD'de sağlık hizmetlerine % 20 bütçe ayrılırken,ülkemizde bu rakam %5 -10 arasında değişiyor. Ayda 150 YTL Bağ-Kur ödeyen, tüm ailesini güvence altına alıyor. Yeni geleceksistemle aile hekimliğine geçilecek. Bu sistemle her il veya ilçedeher bir aile hekiminin sorumluluğunda kayıtlı kişiler olacak. Bu herbir aile hekimine 2 bin kişi de düşebilir, 4 bin de; hasta önce buaile hekimine başvuracak, hekim hastayı ancak gerekiyorsa devlethastanesine sevk edecek. Tabii sistem, aile hekiminin her sevki-yatından ödenek düşülmesi uygulaması ile işleyecek, bununamacı suiistimali engellemek. Yani hekim uğraşmamak için hasta-neye sevk edemeyecek, daha fazla hastayı ödeneğini artırmakamacıyla da muayene edemeyecek çünkü bunun da tıphukukunda kriterleri var.

Ameliyathanelerimizden 2 tanesi tamamen mikropsuz ortamanlamına gelen "Laminer Air Flow" teknolojisine göre düzenlendi.Hastanede "Phevnomatic" sistem kullanılıyor. Bu sistemle vakumlutüp düzeneği ile odada hastalardan alınan kan, el değmedenkan tahlil laboratuarına gönderiliyor. Ayrıca hastanemizde basınçodası dahi mevcut. Atıklarımız ise "tıbbi atık konteynerı"ndatoplanıyor.

Sağlık sektörü gelişmeye çok açık bir sektör, siz ne yaparsanızyapın teknolojiye doğru orantılı olarak getireceğiniz bir yenilik birsene sonra eskimiş sayılabiliyor. Buna rağmen, Bodrum'un fizikselyapısını da göz önüne alarak eksiklerimizi gidermeye çalışıyoruz.Bunda da başarılıyız. Dileyen herkes gelip hastanemizi gezebilir.Bizim de ufak tefek eksiklerimiz mutlaka vardır ama öyle majör bireksikliğimiz yok. Biz 2. basamak bir sağlık kurumuyuz, diğer ilçedevlet hastanelerinden çok daha iyi durumdayız. Bodrum olarakgenel bakarsak, beyin ameliyatından tutun omurga ameliyatınakadar gerçekten zor ameliyatların hepsi yapılabiliyor.

Web sitemizde Nisan ayı boyuncayaptığımız ankette, ziyaretçilerin %70'iBodrum'daki sağlık hizmetlerinin yeterliolmadığı görüşünde birleşti. Bu kapsamdaBodrum'daki Devlet Hastanesi ve 2 özelhastanenin başhekimleri ile birer röportajyaptık. Başhekimlerimiz, Bodrum'un sağlıkdonanımı açısından diğer ilçe hatta birçokilden dahi daha iyi durumda olduğugörüşünde birleşiyorlar. Ancak bazıyetersizlikler de yok değil.

Öte yandan Devlet Hastanesi'ndeyaptığımız, kısa röportajlardan çıkan sonu-ca göre, Bodrum'da hastalar, devlethastanesinde beklediği kuyruktan şikayetçi.Bodrum Devlet Hastanesi'nde kuyruktabekleyen hastalarla kısa röportajlar yaptık.Hastalar kuyrukta beklemelerine karşın,hastaneden, doktorlardan, hemşirelerdenve eskiye kıyasla şimdiki işleyişten memnunolduklarını dile getiriyorlar. Bununla birliktesağlık personelinin verdiği hizmetieleştirenler de yok değil. Tüm bunların yanısıra, herkesin ortak sıkıntısı, sabah çok erkensaatte gelip kuyruğa girmek. Bunu "rezillik"olarak değerlendirenlerin sayısıazımsanmayacak durumda.

Bodrum'da sağlık kurumlarıBodrum'da 2 merkezde olmak üzere 9beldede sağlık ocağı bulunuyor. Toplam 11sağlık ocağı olan yarımadada sadece Yalıbeldesinde sağlık ocağı bulunmuyor.Ancak burada da bir ünite bulunuyor ve buüniteye her gün bir doktor gidiyor.

Bodrum'da 2 özel, 1 devlet hastanesi olmaküzere 3 hastane bulunuyor. 13 özel poliklinikolan Bodrum İlçesinde, özellerle birlikte 160civarında doktor yarımadada görev yapı-yor. Öte yandan yine ilçe genelinde 76eczane bulunurken, merkez ve Turgutreis'tesürekli görev başında olan, Gündoğan'daise yaz aylarında çalışan toplam 3 adet112 Acil Yardım ekibi var.

Dünya'da ve Türkiye'de sağlıkTüketiciler Birliği tarafından yapılan biraraştırmaya göre, genel bütçeden sağlığaayrılan pay ABD'de yüzde 19 iken Türkiye'de1992 yılında yüzde 5, 2002 yılında yüzde2.4 idi. Kişi başına düşen sağlık harcamasıABD'de 3 bin 708 dolar, Arnavutluk'ta 670dolar iken, Türkiye'de 108 dolar. Kişi başınadüşen doktor sayısı Almanya'da binde 3.3,ülkemizde ise 1.2 olarak karşımıza çıkıyor.

www.bodrumajans.com.trsitemizde her ay farklıkonularda değişiksoruların yer aldığı anketingeçtiğimiz ayki sorusu,“Bodrum’daki sağlıkhizmetlerini yeterlibuluyor musunuz?” oldu.Katılımcıların %70’i “Bodrum’da sağlık hizmetlerinin yeterliolmadığını” belirtirken %30’u“yeterlidir” görüşündebirleşiyor.Biz de her zaman olduğu gibi,konuyla ilgili farklı kişi vekuruluşların düşüncelerinisayfalarımıza taşıdık.Bir de dosya hazırladık.Ulaştığımız sonuç, Bodrum’dakisağlık hizmetlerininyurdumuzun diğer il veilçelerine kıyasla çok daha iyidurumda olduğunu gösteriyor...

Page 13: Bodrum Bülten Mayıs 2006

diğer il ve ilçelere göre daha iyi durumda

13BODRUMül nBe

Kişi başına düşen yatak sayısı ABD'de 10binde 53, Almanya'da 10 binde 87,Arjantin'de 10 binde 48, Avusturya'da 10binde 107, Özbekistan'da 10 binde 124,Türkiye'de 10 binde 25.8... Bir Polonyalı kadın ortalama 77 yıl yaşarken,bir Türk kadını 72 yıl yaşamakta; birMeksikalı erkek 71 yıl yaşarken, bir Türkerkeği 67 yıl yaşamaktadır. Polonya'da binbebekten 9.5'i ölürken, ülkemizde yüzbebekten 3.9'u yaşamına devam ede-memekte. Ülkemizdeki çocuk ölümlerioranı, İsveç, Japonya, Almanya,Danimarka, Avusturya, Kanada veBelçika'nın toplamından fazla.

Bodrum'da bin kişiye düşendoktor sayısı

Bodrum'un nüfusunu “kış aylarındakiyoğunluk” ve “yaz aylarındaki yoğunluk”olarak ayırmak lazım. Bodrum'un ilçebazında kış nüfusu 110 bin. Bunun anlamıBodrum'da bin kişiye düşen doktor sayısı1.45. Türkiye genelinin az dahi olsa üstündebir rakamla karşılaşıyoruz. Bodrum'un yazlıknüfusunu, yatak sayısından yola çıkarak500 bin olarak düşünürsek, kişi başınadüşen doktor sayısı binde 0.32; yani Türkiye

ortalamasının bile kat kat altında bir sayı ilekarşılaşıyoruz. Tabii bu rakamların aldatıcıolmaması lazım. Çünkü BodrumYarımadası'ndaki yazlık insan sirkülasyonugenelde bir haftaya endeksli. Sürekli profili değişen bu popülasyon içindeziyaretçiler, acil bir durum olmadıkçahastanelere başvurmuyor. Bundananlatılmak istenen, kişiler genel sağlıkproblemlerini yaşadıkları şehirlerdeki has-tanelerde çözmeyi tercih ediyorlar. YaniBodrum'da yaz aylarında 500 bine ulaşannüfusu, Bodrum'daki doktor sayısıylailişkilendirerek bir denklem kurulamaz.

Doktorlar da mağdurÖte yandan sadece hastalar mağdurdurumda değil. Doktorların da sıkıntıları var.Türk Tabipler Birliği'nin rakamlarına göredoktorların yüzde 70'i zor çalışma şartlarınedeniyle tükenmişlik sendromu yaşıyor.Doktorların sıklıkla kaldığı nöbetler ve hastayoğunluğu nedeni ile çoğunda psikolojiksoruna neden oluyor. Kişi başına düşenhastane sayısında Türkiye olarak AB'nin çokgerisindeyiz. Türkiye'de 1.156 hastanebulunurken, Almanya'da 70 bin, Fransa'daise bu sayı 60 bin.

Op. Dr. Abdullah SERVETÖzel Bodrum Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı

Kamu kuruluşu da sağlıkhizmetlerinde ve otelcilik anlayışında

(Oda, temizlik, doğru yemek çıkarma vs.) sadece aletkoymakla bu yarışı kazanamazBir istatistik yaparsanız nüfusun belirli bir kesimine hizmet veriyorözel hastaneler. Emekli Sandığı ile bir senelik bir geçmiş var amaEmekli Sandığı’ndan daha büyük bir kesim SSK güvencesi altında,birçok işyeri sahibi de Bağ-Kur güvencesi altında, bunlarınanlaşması yok. Bu hizmetlerden yararlanamıyor, ne oluyor devlethastanesine gidiyor. Sağlık kurumları sonunda birleşti. Hükümetiniyi icraatlarından bir tanesi de bu. Eğer alt yapısı iyi hazırlanmışsa10. senesinde patlamayacaksa iyi bir icraat. Böylelikle tatminkarolmasa da özel hastanelere doğru bir açılış var. Bu hastanınserbestisini sağlıyor. Özel kuruluşlar da kendi durumuna göre ekkatkı payını alıyor. Bazı hastanelerde yüksek, bazılarında dahadüşük. Tabii bu hastanın karşılayabileceği ölçülerde olmalı. Bu türbir açılım özel ve kamu sağlık kuruluşlarının yarışını birlikte getiriyor.Kamu kuruluşu da sağlık hizmetlerinde ve otelcilik anlayışında(Oda temizliği, doğru yemek çıkarma vs.) sadece alet koymaklabu yarışı kazanamaz. Onun çekidüzen vermesi özel kuruluşun dadaha çok çaba göstermesini gerektirecek. Ameliyatların dahaözenli ve düzenli yapılmasını ve fiyatların da makul düzeye çe-kilmesini getirecek. Hizmet kalitesini artırıcı ve halkın lehine olan birolay. Devletin verdiği ödeme taban fiyat değil de, kar payı daverirse daha olumlu olacaktır. Şu an bazılarının maliyetini karşılıyorbazılarını karşılamıyor. Bazılarında zarar ettirici düzeyde. BodrumÖze’le geldiğimizde SSK'yı hayata geçirdik. Orada da bazı

bürokrasiler var. Dört aydır iki branşta halen hizmet veriyor, kadındoğum ve cerrahi, diğer branşlarda da Mayıs ayında hizmetvereceğiz. Küçük bir katkı payı ile hem tedavi hem de operasyonhizmeti vereceğiz. Bu Bodrum özelinde önemli. Burada bir emeklisandığına karşı beş veya altı SSK'lı oranı ile daha geniş bir kitleyehizmet vereceğiz. Hastaya ulaşım yönünden baktığımızdaBodrum'da, büyük şehirlere oranla %12'lik ameliyat fazlalığı var.Eğer bir hizmet sunuyorsanız dört dörtlük olmak zorundasınız. Acilhizmet verirken bunun bir karşılığı yoktur. Burada da iyi bir malidestek var. Burada kötü olan devletin devamlılığının olmaması.Orada konuldu SSK'ya sonra kaldırıldı. Herkes de kendini ona göreayarlamıştı. Şimdi devlet hastanelerine kondu. Yaptığınızameliyattan baktığınız hasta sayısından, yaptığınız laboratuvartetkikinden hepsine yansıyor. Tabii orada bir kadın doğumcu, birbeyin cerrahı olursa bir gecedeki başvurulara bir kişinin yetişmesimümkün değil. Bu ne demek, ben bütün gece çalışırsam, bu sefergündüz hastaya yararlı olamam. Devlet hastanelerindeki acilhizmet özel hastanelerle ölçülemez.

Devlet hastanesinde bu kadar para harcandığı halde yoğunbakım ünitesi yine yok. Kapısına yoğun bakım yazmak içerisine ikitane üç tane alet koymakla olan bir olay değil. Bu gelen hastanınyapısına göre bu kalp olabilir, beyin olayı olabilir, alerjik bir olayolabilir, acil olarak hastanın hayata döndürülmesi ile ilgili donanımve aynı zamanda bunu kullanacak yardımcı sağlık personelinin -buradan kasıt yetiştirilmiş hemşire, yetiştirilmiş teknisyen, yetiştirilmişyoğun bakım uzmanları ve diğer sağlık uzmanlarının- kooperatçalışması ile sağlanan bir ünitedir. Bu kolay bir olay değil. Öncekihizmet verdiğim kurumda bu ünite burada olduğu gibi kurulması1998 yılında. Oysa ki 1997 yılında burada kurulmuştu. Bu karlı biryatırım değil. Siz gerekli her türlü malzemeyi ve yetişmiş personelikoyarsınız, üç hafta hiçbir şey olmayabilir. Ama olduğu an her şeyorada olacak. Hastayı karşılamakla ilgili, herkes görevinin başındave bütün aletler çalışır durumda olacak. Bu hizmet ilçe değil tam

Tüm bu sağlık sorunlarına devletin Türkiyegenelinde çözüm getireceği düşünülen birprojesi var. Sağlık Bakanlığı'nın 2002yılından bu yana sürdürdüğü AvrupaBirliği'ne uyum süreci kapsamındaki SağlıktaDönüşüm Projesi’yle Türkiye'de koruyucuhekimlik ve aile hekimliği uygulamasına2007 yılı itibariyle başlayacak. Buçerçevede devlet hastanelerine binenyükün önemli ölçüde azaltılması hedef-leniyor. Bu uygulamayla hasta önceliklebağlı bulunduğu aile hekimine gidecek.Hekim gerekli gördüğü halde hasta devlethastanesine sevk edilecek.

Bodrum diğer ilçe ve illere göredaha iyi durumda

Bodrum Bülten olarak, konu hakkındayaptığımız röportajları okurlarımızın ilgisinesunuyoruz. Birçok sorunu olan Bodrum'da"sağlık" da kendi başına bir konu ancakyaptığımız röportajlara göre Bodrum'dasağlık, diğer ilçe ya da illere göre daha iyidurumda.Yine de bazı hastalar ve sitemizdeki anketekatılanlar aynı görüşte değil.Değerlendirmesini okuyucularımıza bırakı-yoruz. u

Page 14: Bodrum Bülten Mayıs 2006

14 BODRUMül nBe

NE DEDiLER?anlamıyla illerde bile çalışır durumda değil. Bu önemli bir fırsat.Şimdi beyin cerrahisini ele alalım. Bir ülkeye birisi siyasi olarakburaya getiriyor. Oraya getirdiğinde beyin cerrahının fonksiyonuolması gerekiyor. Adam geldi, artık siz 30 yıl önceki gibi bazıteknikleri kullanarak hastayı tedavi etme riskine giremezsiniz.Kamuoyu çok daha bilinçli. Bir kafa travmasında ne olur, aşağıyukarı ne yapılması gerekir, biliyor. Onun için doktoru suçluyor.Elinin altında bazı imkanların olmaması nedeniyle bazı yanlışlarıyapabileceği riskini hesaba katmıyor. Elinin altında 24 saat çalışıren az bir tomografisi olması gerekir. Hastayı hemen ameliyata ala-bilir bir ameliyathanesinin olması gerekir ve mümkün olduğu kadarhızlı çalışır aletlerinin olması gerekir. Bu teknikler var, yani kafayıaçmakla ilgili erpratör dediğimiz resmen duvarı deldiğimiz aletlerbunlar. Bunlar çok hızlı yayıldı dünyada. Türkiye'ye döndüğümdebu aletten kullanmadığımı söylediğimde küstahlık yapıyor diyealay ettiler.

Üniversitenin içinde yoktu bu. Ama daha sonra yaygınlaştı. Buyaygınlaşma belirli yerlerle büyük hastanelerle sınırlı. Bizim has-tanemizde kafa açma ile ilgili çok hızlı her türlü donanım mevcut.Bir yandan teşhis bir yandan ameliyat yöntemi olur ise insan hayatıkurtarmak çok daha olanaklı olur. Başka türlüsünde doktorsuçlamadan ileri gitmez. Bunlar azımsanmayacak imkanlar. Bununfazlası zaten yok büyük kentte. Daha fazla neler bekleyebilir onubilmiyorum. Bazı insanlarda bazı alışkanlıklar vardır. Bir teşhiskoyarsınız, adam “Filmi ver bana der” ve birgünde altı değişik muayenehaneye gider.Bir beklenti eksikliği var.

Hastanemizde, laboratuvar - mikrobiyoloji,biyokimya laboratuvarları, mamografi, kemikdanstrometri ölçümü, bilgisayarlı tomografi,radyoloji biriminin parçaları olarak mevcut.Yoğun bakım ünitesini zaten anlattım bukurulduğundan beri mevcut. Endoskopik tetkik-le ilgili rektoskopi, gastroskopi gibi bir endoskopiünitemiz var. Acil ünitesi ve buna bağlı olarak üçambulanslık bir kurtarma, üç ambulans dataşıma olmak üzere de altı ambulanslık bir acilünitemiz var. Bunun dışında branş olarakdüşündüğünüzde dişten tutun da ürolojiden,psikiyatriden, beyin cerrahisinden bütün branşlarvar.

Bir de başvuru yoğunluğu fazla olmadığı için parttime hizmet aldığımız plastik cerrahi var. Diğerhastanelerde Muğla'da, İzmir'e Denizli'ye kadarolmayan endekronoloji metabolizma uzmanıarkadaşımızın yürüttüğü diyabet polikliniği var.Endokronolojik poliklinik var. Diğer branşlar zaten biliyorsunuz göz,kulak-burun-boğaz, dahiliye, ortopedi. Bu branşlarda da işte orto-pedide de endoskopik cerrahiden, protez uygulamasına (dizolsun, kalça olsun) hepsi yapılıyor. Benim branşımda her türlü beyinameliyatı, beyin kanı alınması, anevrizmasından tutun, omurgadahalk arasındaki tanımıyla platin uygulaması ve omurilikserbestleştirilmesine kadar, boyun kırıklarına kadar hepsi yapılıyor.Bodrum'da sevki gerektiren bir durum yok. Eğer ekonomik birdurum ortaya çıkmazsa. İl ve ilçe olanaklarını karşılaştırdığımızdaözellikle hekim aradığımızda farkı çok net görüyoruz. Yani benbeyin cerrahı arıyorum, bir arkadaş İzmir'de iyi bir eğitimhastanesinde görev yapmış, sonra Urfa'da devlet hastanesinde;650 yataklı... İşte kaçma nedenlerinden birisi bu. Hasta çok fakatgerekli donanım yok. Yoğun bakım çok önemli. Hayati tehlikedekibir hastayı ameliyat yaparsınız ama başında 24 saat bekleye-mezsiniz, bunu hiçbir yerde, ne Avrupa'da, ne Amerika'dayapabilirsiniz. İşte bu yüzden gerekli eğitimi almış elemanlara tes-lim edersiniz. Onlar ne zaman alarma basacağını bilir. Eğer buelemanlarınız yoksa hastayı çok iyi ameliyatını yapmış ama onuemniyete almamış olusunuz. Bu donanım bizde var, şimdi kalpcerrahisinde başladı, bir derece olmadı, nedenleri var, doğru ekipseçilmedi vs. Hasta ölümleri oldu, olmaması gereken oranlara

ulaştı kapatıldı, şimdi tekrar açılmaya çalışılıyor. Devlet hastanesikendisini yeniledi, eksikliklerini giderdi, yoğun bakım ünitesini pekbir şey yapamadılar, muhtemelen onu yapacaklar. Üç tane yoğunbakım olacak bu kadar nüfusa. Yatak sayısını topladığımızda onüç, on dörde varıyorsa bu iyi bir rakamdır. Yani şu anda yataksayısını bilmiyorum, İstanbul'un en büyük üniversite hastanesi 2500kişilik yatak sayısı ile yoğun bakım ünitesinin yatak sayısı 15'den

25'e çıkarmak için 10 sene uğraşıldı. Bunlarküçük şeyler değil. Bunlar büyük imkanlar.

Uz. Dr. Aydın AKSOYUniversal Hospital Baş Hekimi 

Bodrum’da sağlık hizmetleri diğer ilve ilçelerle kıyaslandğında yüksek

stardartlara sahiptir

Bodrum'da Sağlık hizmetleri yeterli mi? Bu çok izafi bir kavram, birkere Bodrum'un nüfusunu yaz ve kış olarak değerlendirmek lazım.Öte yandan bu hastane Bodrum için büyük bir nimet. Nüfusbildiğim kadarı ile kışın 50 bin. Hastanemizde MR'dan, tomografi'-

den tutun ekokardiyolojiye, eforlu EKG'ye kadar hepsiuygula-nabiliyor, yakında plastik cerrahi bilebaşlayacak. Nüfusa dönersek, bu nüfustaki bir kentefazla bile olanaklar var. Kışın 50 - 70 bin nüfus,yazın 500 binlere, 1 milyonlara çıkıyor. Dolayısı ileİstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerdekihastanelerin yaşamadıkları sıkıntıları biz buradayaşıyoruz. Universal Hospital 93 yataklı birhastane; biz yaz aylarındaki yoğunluğu bazalarak bir istihdam yapıyoruz. Kış gelince yine buistihdam devam ediyor. Kış geldi diye personelçıkaramazsınız. Büyük şehirlere göre giderlerimiz3 kat fazla. Sıralayacak olursak... Bir; personelmaliyetimiz çok yüksek. İki; burada doğal gazyok, yazın soğutma, kışın ısıtma yapmakzorundayız. Bu LPG ile oluyor ve doğal gazınkat kat üstünde bir maliyet getiriyor. Üç; su, birhastane için çok önemli ama suyumuz yok.Taşıma su ile iş yapıyoruz. Dört; büyükşehirlere uzak olduğumuz için stokmaliyetimiz çok yüksek. Buna rağmen bubüyüklükte bir hastaneyi yaşatı-yoruz. Karetmiyoruz, bu nedenle fiyata yansıyor, bu

da hastalarda doğal olarak sıkıntı yaratıyor.

Bodrum zaten genel anlamda pahalı bir kent. Kiralar çok yüksek,yaşamak için standartlarınızın yüksek olması lazım. Verdiğimiz ücretpersonele yetmiyor. Bu nedenle personel bulmakta da güçlükçekiyoruz. Kaliteli sağlık personeli çalıştırmak zorundayız. Bir otellekıyaslayamazsınız hastaneyi. Otel kışın kapatır gider, maliyetlerinikısar ama bir hastanede bunu yapamazsınız. Kısacası sağlıkhizmetlerini tarışmaktan çok, Bodrum'un coğrafyasını tartışmaklazım. Bence burada sağlık hizmetleri farklı vergilendirilmeli. Kışınhiç hasta yatmadığı oluyor. 93 yatağımız boş. Buna rağmen 270sağlık personeli ve 24 doktor çalışmaya devam ediyor.

Bodrum'da sağlık hizmetleri diğer il ve ilçelerle kıyaslandığındayüksek standartlara sahiptir. Bizim hastanemizde, genel cerrahi,dahiliye, kardiyoloji, kadın hastalıkları ve doğum, kulak-burun-boğaz, göz hastalıkları, ortopedi ve travmatoloji, çocuk hastalıkları,beyin ve sinir cerrahisi, kalp ve damar cerrahisi, anestezi ve reani-masyon, deri ve zührevi hastalıklar, laparoskopik cerrahi, üroloji veacil servisler bulunuyor. Bunun yanı sıra hepatoloji ve endoskopimerkezinden tutun, Kısırlık merkezine kadar birçok ilçedeolamayan merkezlerim mevcut. Ayrıca modern teknoloji iledonatılmış 4 ameliyathanemiz ve yine teknolojinin son ürünleri iledonatılmış laboratuvarımız var.

Bodrum'da sağlık hizmetlerindeki sorun, kentin coğrafik özelliği ve

Page 15: Bodrum Bülten Mayıs 2006

Esim ARAT (58) - Emekli öğretmenHastaneyi çok beğendim. Kime ne sorsam cevap veriyor. İlk gelişim,aslında İstanbul'da yaşıyorum. Babam rahatsız olduğu içinburadayım. Hiçbir hastanede böyle bir sistem görmedim. 09:00'dageldim, heyet raporu alacağız, bugün biter dediler. İstanbul'daki has-taneleri biliyor musunuz, bilmiyorum ama kesinlikle kıyaslanamaz.

Hamdi İLHAN (48) - Emekli öğretmenMemnun değilim tabii. Doktorlar muayene süresini çok kısa tutuyorlar.1 - 1.5 saat içinde 40 - 50 hastaya bakıyorlar. Çok kuyruk oluyor,Kardiyoloji hep kapalı; Göz'de sıra almak mümkün değil. Eşim genelcerrahiden rahatsız. 3.5 ay sonraya gün verdiler. Kanser olsa gittikadıncağız. Mamografisi çekildi, şimdi bekliyoruz. Bir ayımız daha var.29 Mayıs'a gün verdiler. Devlet bu yatırımı yapıyor ama boşa. Budoktorlar dünyanın maaşını alıyor ama hastalar kuyruklarda rezil oluy-or.

Sezai ALGAN (59)Turgutreis'ten geldim, sıraya girdim, bekliyorum. Yine de şükür, eskidenolsa daha çok beklerdik. Eskiden numara aldığınız bankoda 3 bayanvardı, şimdi 5 olmuş. Kalp cerrahisinde 2 doktor var. Dahiliyeye 3doktor bakıyor. Kuyruklar eskiden çok uzardı, şimdi kısaldı.

Ayla UÇAR (37) - Ev hanımıTorba'dan geldim, hastanenin hizmetlerinden çok memnunum.Öncekinden çok çok iyi durumda. İnsanlarla çok ilgililer. Doktorlar,hemşireler, her konuda yardımcı oluyor ve güler yüzlüler. Ancak, göz,psikiyatri ve ortopedi çok çabuk doluyor. Sıra alamı-yoruz, geri dönüy-oruz. Ama genelde iyi tabii; temiz, düzenli bir hastane.

Sevilay DELİCE (45) - Ev hanımıGeçen gün hastaneye yattım, bir ünite kanım kayboldu. Bu akılalacak bir şey değil ama çok geldim bu hastaneye, yine de genelanlamda memnunum. Ben Akyarlar'dan geldim, sabah çok erkenkuyruğa girmek gerekiyor. Bir de tabii kuyruk sorunu var. Halkımız bilinçliolsa sırayı bozmasa daha sistemli yürüyecek işler. Gerçi eskiden dahakötüydü. Kuyruklarda çok kavga olurdu. Şimdi böyleyse yazın neolacak bakalım, bunu da hesaba katmak lazım.

Mustafa İÐNECİ (58) Hasta olduğumda devamlı geliyorum. Genel olarak memnunum,hastane çok temiz oldu. Doktorlar artık çift, eskisi gibi değil. Yeni sağlıkpersoneli alınmış, birçok poliklinikte 2 doktor var artık. Yine de çok sırabekli-yoruz. Tabii önceki yıllarda daha kötüydü.

Aysel ÖZCAN (52) - Emekli2 gündür geliyorum, sabahın 07:00'sinde kuyruğa giriyorum. Bugünde yine 06:30'da geldim. Zaten 07:30'a kadar numaratör açılmıyor.Halbuki sürekli açık olsa insanlar geldiklerinde sıra alsa daha iyiolacak. Sağlam gelen hasta, hasta olur gider buradan. Acil birdurum olmadıktan sonra gelmemek lazım. 08:30'da polikliniklerdekayıt başlıyor. Saat 09:00'da sıra daha bana gelmemişti, doldu dedil-er. Muayenesiyle, tahliliyle, film çektirmesiyle komple bir şeyyaptırmaya kalksanız 1 hafta gelip gitmeniz lazım. Şehirlerde bazıhastanelerdeki gibi telefonla randevu sisteminin uygulanması lazım.Kuyrukta saatlerce beklediğiniz gibi kuyruktan da çıkamıyorsunuz,yoksa sıranızı kaptırıyorsunuz. Bu çağda, hala bu sistemlere muhtaçolmak çok acı.

Hatice DİKAN (35) EsnafKimse memnun değildir herhalde, ben de memnun değilim. İnsanlarrezillik çekiyor. Ama bu Türkiye'nin sistemi, memnun olmasak damecburiyetten memnunuz. Biz ortopedi doktoruna geldik. İyi bir dok-tor diye duyduk, herkes tavsiye ediyor. Diğerlerini bilemem tabi. Sıra

Mutlusu da var mutsuzu da...

Page 16: Bodrum Bülten Mayıs 2006

16 BODRUMül nBe

Bir Bahar Yazısı

n principio erat verbum. "Önce sözvardı" diyor Kutsal Kitaplar. Birçoklarıgibi, ben de söylenecek her şeyin binyıllar önce söyleyip bitirildiğine inanı-

yorum. Hatta belki her şey çok daha eskidentüketilmiş de biz anımsama özürlüolduğumuz için, ancak dört bin yıl öncesinianımsıyoruz. Buna karşın doğal olarak halayazı-yor ve konuşuyoruz. Süreklitekrarlıyoruz.

Tamam, haksızlık etmeyeyim, kuşkusuzdeğişen bir iki şey var söylemlerimizde.Örneğin anlatımlarımız: Konuyu yenidentekrarlayan kendi anlatım yeteneğini katı-yor söylemine. Ortaya ya daha etkin, ya dadaha beceriksiz bir anlatım çıkıyor. Birdiğeri, geçmişte bir, bilemediniz iki cümleile anlatılan konu üzerine şimdi koca birroman veya akıllara zarar bir felsefe kitabıyazıyor. Sonuçta, giderek ne söylendiği değil de nasılsöylendiği ve ne kadar ayrıntı ile anlatıldığı önemkazanıyor.

Denebilir ki, bilim ve teknoloji ile ilgili her gün yeni savlar,yeni söylemler ortaya konuluyor. Ama düşünürsek busöylemlerde gerçekten yeni mi? Yoksa belli bir denizyosunun insanın sağlığına iyi geleceğini savunmak yeni birşey mi, yoksa zaten on beş milyon yıldır var olan birolgunun yalnızca yeni fark edilmesi mi? Milyonlarca yıldır"var olan" şeyleri, görmek ve anlamak konusunda yavaşolduğumuz için, yeni keşfetmiş olmak, yeni bir söylemmişgibi değerlendirilebilir mi? Benim cevabım, hayır.

Eğer Sümerli, Doğruluk Tanrıçası Nanşe için yazdığı şiirde,"Yetimi bilen, dulu bilen,İnsanın insana zulmünü bilenYetim anası Nanşe,Dula özen gösterir,En fakirlere adalet verir.O, sığınana kucak açan,Zayıf için bir sığınak bulan kraliçedir."

demişse, bence "adalet" ile ilgili ilk ve son söz söylenmiştir.Bundan sonra konuyla ilgili ister Shakespeare'nin soneleri,ister Kant'ın etik üzerine savları, ister Von Thur'un borçlarhukuku üzerine iki koca ciltlik kitabı çıkarılsın karşımıza,hiçbiri Sümerli şairin ilk söyleyen olduğu gerçeğinideğiştirmez.

Bu nedenledir ki artık beni hemen hiçbir söylem ve hiçbir

buluş şaşırtmıyor. Kesinlikle, "İşte bu adamyeni bir şey söylemiş" diyemiyorum, yalnızca"Konuyu ne değişik, ne etkileyici anlatıyor"diyebiliyorum.

Exnihilo "Hiçten var olmak"; KutsalKitaplardan alınma bir başka kavram! İşte BUbeni hala şaşırtıyor: Yoktan var olan ve hiçtükenmeyen doğurganlığı ile sürekli değişendoğa… Bitmez tükenmez bir metamorfoz… Şaşarak izliyorum bahçemdeki kayısıağacından, bir rastlantı sonucu, toprağadüşen meyvenin bu bahar genç bir fidanadönüşümünü. Düşen meyvenin etininçürüyüp dökülmesine, sonbahar yelininçekirdeğin üstünü yeteri kadar topraklaörtmesine, tabiat ananın dondurucu kışrüzgârlarını oradan buraya yollarken, buküçücük cansızı ısıtmak için üstünekapanmasına şaşıyorum. O kum misali

incecik toprak, çekiçle zor kırılan taş sertliğindeki çekirdekkabuğunun kendiliğinden aralanması için, bütün kış nasıldil döküyor, kim bilir? Bilinir mi, nasıl nazlandı o kabukaçılmamak için? Sonra azıcık aralanan o kabuğun içindekibademe, nasıl can üfledi doğa? Nasıl yeteri kadar verdisuyu ve potasyumu; ne eksik ne fazla? Canlanıp, nefeslenenbadem nasıl da köklenip filizlendi! Nasıl kurtulupkabuğundan, göğe baş verdi baharla beraber?

Ya şu küçücük tırtıla ne demeli? Anası onu, şimdi delipiçinden çıktığı bu kozaya, henüz birkaç ay önce koyup terkidünya etmemiş miydi? Kerata şimdi nasıl seçebiliyoravludaki çam yapraklarının en körpelerini?

Nasıl bir "ölmeye yatmak" ve sonra her ilkbahar yenilenerek"yeniden doğmak" bu? Olası mı şaşırmamak? Kendinitekrarlamıyor doğa. Değişerek, yenilenerek, büyüyerektekrar var oluyor. Hem de tüm saldırılara karşın durarak! Ancak daha da şaşırtıcı olan, her bahar bu "dirilişin"in, bana-ve tüm canlılara- üflediği yaşama sevinci, dayanılmaz âşıkolma arzusu.

Böyle bir üretkenlik, böyle bir can fışkırması aşksız olur muhiç? Bence hayır. Öyleyse doğa âşık; çocuklarına, bize âşık.Ve duyuyor musunuz, bizi çağırıyor… Bizi aşka… varolmaya çağırıyor.

Derim ki, durmayın, uyun bu çağrıya. Aşkı yaşamak için kaçbahar kaldı ki önünüzde?

Kendi hesabıma ben bu "bahar da" âşık olmaya gidiyorum.Katılın bana...

GEÇ

iYO

RD

UM

RA

DIM

BOLAR İREN

IŞaşarak izliyorum

bahçemdeki kayısı

ağacından, bir

rastlantı sonucu,

toprağa düşen

meyvenin bu bahar

genç bir fidana

Page 17: Bodrum Bülten Mayıs 2006
Page 18: Bodrum Bülten Mayıs 2006

18 BODRUMül nBe

YENiLENENLER

YENiLER

YENiLiKLER

BODRUM’DAHEDİYELİKTE BİRMARKA...

udun Design Company 25’incimağazasını Bodrum’da açtı.Bodrum’un ünlü yürüyüş yolu

olarak bilinen, adeta canlı bir defileniteliğindeki Cumhuriyet Caddesiüzerinde bulunan mağazayı Bodrumluişadamı Mustafa Tınaztepe, kızı Banu vedamadı Volkan Dinçer ile birlikte hizmeteaçtı. İlk olarak 1998 yılında kurulanBudun Design Company’nin markaMüdürü Özge Başargan da açılış içinBodrum’a gelerek çalışmalara destekverdi. 17 senelik firma geçmişi içindetutarlı model tasarım, fiyat politikaları ileçalışan Budun Design her geçen günmüşteri memnuniyetiyle daha iyi birseviyeye geliyor.

Zeki Özkeskin

B

CANON RÜZGARI

anon Ege Bölge Distribütörü ZaferBüro Makineleri, Diamond ofBodrum Hotel’de yeniteknolojilerinin tanıtımını

gerçekleştirdi. Tanıtım organizasyonunailginin oldukça yoğun olduğu gözlenirken,fotokopi makineleri, fakslar, yazıcılar, çokfonksiyonlu ürünler, dijital baskı makinelerinibünyesinde barındıran ve her kesime hitapeden Canon her gün değişik bir yerde düzenlediği tanıtım günlerini Bodrum’dasonlandırdı.

C

ZEYNO'S CAFEYENİ YERİNDE

zun zamandır ev yapımı pasta vekekleri ile Bodrumlulara hizmetveren Zeyno's Cafe yeni yerinetaşındı. Sevilen Şarapları ve

Hürtop'un katkılarıyla gerçekleşen açılışaçok sayıda Bodrumlu katıldı. Zeyno’s Cafe,yeni yerinde yine sabah kahvaltılarındataze poğaça ve kekler sunmaya devamedecek. Günün ilerleyen saatlerinde cafe ve bar olarak hizmet verecek olanZeyno's Cafe, Cumhuriyet CaddesiNo:123-A adresinde.

U

KİFİDİS OASİS'TE

yak ve beden sağlığını korumak içinortopedik ayakkabıları imal ve ithaleden Kifidis, Türkiye’deki 17.

mağazasını Oasis Alışveriş Merkezi’nde açtı. Kifidis 1919 yılında ortopedik malzemelerüreten protez kliniği olarak kurulmuş. 1880'liyıllarda faaliyet gösteren Hugo Avellisfirmasından sonra İstanbul'daki ilk ortopedifirması unvanına sahip.Ortopedik çocuk ayakkabısı ve medikalürünlerin yanı sıra aksesuar da mağazadamevcut.

A

ürkiye'nin enbüyük havluve bornoz

üreticilerinden biriolan 20' yi aşkın ül-keye ihraç ettiğiürünleriyle dünyadailk 10 şirket arasındayerini almış, dünyaçapında bir markadurumuna gelmişolan Özdilek,Bodrum OasisAlışveriş Merkezi'ndeyerini aldı. Havlu ve Bornozunyanı sıra ev tekstili,gecelik, pijama veterlikte satan Öz-dilek, kredi kartlarınaçeşitli taksit imkanlarıda sağlıyor.

T ÖZDİLEK, OASİS’te Açıldı

Page 19: Bodrum Bülten Mayıs 2006

SALON TRENDYErkek Bölümüyle

Hizmette

urgutreis Beldesi'ndegeçtiğimiz yıl açılanSalon Trendy, erkekbölümüyle hizmet

kalitesini yükseltti. Salon Trendysezonda daha fazla insanahizmet vermeyi planlıyor.

T

ÇOCUKLARISEVİNDİRDİ

onacık Belediyesitarafından kısa birsürede yapılan

Adayer Çocuk Parkı,Belediye Başkanı MehmetTosun ve Konacıklı minikler tarafından açıldı. 800 metrekare alanüzerinde, 2 farklı oyun gruplarının bulunduğu park aynı anda 100-120 çocuğa hitap edecek. Parkın bir köşesinde ise Ressam EğitmenSacide Sezer Demirel, resim çalışmaları yaparak parkın daha canlıgörünmesini sağlıyor. Açılış kurdelesini çocuklara kestiren Başkan Tosun, daha 4 parkyapılacağı müjdesini verdi ve, “Geleceğimizin teminatıçocuklarımızın sokaklarda oynamamaları için bu tür aktif alanlarınaçılmasına daha büyük önem vereceğim. Sizlerden tek ricamödediğiniz vergilerle hizmete giren bu tür parkları koruyunuz. Buradaanne ve babalara büyük görevler düşmektedir" dedi.

K

Page 20: Bodrum Bülten Mayıs 2006

20 BODRUMül nBe

1980 yılından bu yana, yaklaşık 26 yıldırBodrum'da yaşamakta olan Gazeteci-YazarBülent Akkurt'un "Yerinde Yeller Esen Bab-ı Ali"adını taşıyan anı kitabı kısa bir süre önce;"Myndos Yayınları" arasında yerini aldı.1953 yılında Milliyet Gazetesi’nde spor yazarıolarak başlamış bulunduğu gazetecilikyaşamına 53 yıldır aralıksız olarak devametmekte olan Bülent Akkurt; bu dönemiçinde çok sevdiği tiyatro ile de ilgisiniyönetici ve danışman olarak sürdürmüştür.Değerli okuyucularımız yazar Bülent Akkurt'undokuz ay kadar önce yayımlanmış bulunanve tiyat-ro anılarından oluşan "Salyangoz veTiyatro" adını taşıyan kitabınıanımsayacaklardır."Yerinde Yeller Esen Bab-ı Ali" ise BülentAkkurt'un yarım yüzyılı aşmış bulunangazetecilik ve yazarlık döneminin anılarındanoluşmaktadır.

Bülent Akkurt kitabın "Öndeyiş" bölümünde;"Anılarını yazmaya hazırlanan kişinin, elinekalemi almadan önce, dürüst davranıpdavranmayacağı konusunda da, kendisinitartması gerekecektir. Anlatılacak,

aktarılacak olaylar, üzerinden çok uzun yıllargeçmiş olsa ve hele o dönemin tanıklarıiyice azalmış bulunsa da; asla ve aslaçarpıtılmamalı ve o günün doğruları içindekaleme alınmalıdır. ‘Bir anı yazarı tarafsızolabilir mı?’ sorusu her an akla gelebilecekbir sorudur. Kuşkusuz tarafsızlık ilkesi çokönemlidir. Pek çok kişi, anılarını yazan herkimse, onun tarafsız olması gerektiğindeısrarlıdırlar. Bu taraf-sızlığı sağlamanın,sağlayabilmenin çok zor hatta pek çokdurumda olanaksız olduğunu bilmektengeçer.

Bu varsayıma açıklık getirmek isterim. Birinsan anılarını yazarken, yazdığı şeyler, içindeyaşamış olduğu, başından geçmiş bulunanya da çevresinde gerçekleşmiş olaylardır. Buinsan, o olayların içinde kendince en uygungördüğü tavrı almış ve bunun savunmasınıyapmış insanlardır. Bugün anılarını yazarken,aradan geçmiş bulunan uzun yıllararağmen çok az ayrıcalıkla, o günkü görüş vedüşüncelerinin doğrultusunda anılarınıyazacaktır. Evet! O günkü davranışlarınınyanlış olduğunu anlamış bulunanlar ve bunu

açık açık ortaya koyabilecek cesaretikendinde bulanlar elbette ki, aralarındançıkacaktır. Ama sayılar hiç de fazlaolamayacaktır bunların. Bu durumu tarafsızlıkilkesinin göz ardı edilmiş olduğu şeklindeyorumlamak bence yanlış olacaktır…"

Diye bir not düşmüştür. Bilmem sizler bukonuda ne düşünürsünüz.Bülent Akkurt'un "Yerinde Yeller Esen Bab-ı Ali"adlı anı kitabına yazmış olduğu "Önsöz"deise değerli gazeteci İzzet Sedes ise şunlarısöylemektedir:

"… Evet işte Bülent Akkurt yılların gazete vegazetecilerini, bir dönemin ‘yokuş'unu çokgüzel bir dil ve üslupla anlatıyor. Bugüngerçekten o yokuşun yerinde yeller esiyor.Eğer o dönemi ve basınını merak edipöğrenmek istiyorsanız, bu kitabı muhakkakokuyun. Büyük zevk duyacak ve bilmediğimizpek çok şey öğreneceksiniz…"

"Yerinde Yeller Esen Bab-ı Ali"de Bülent Akkurtanı ve anlatılarını üç ayrı bölüm içinde sunu-yor. Ayrıca kitabın sonunda yaklaşık 45-50eski fotoğrafın yer aldığı bir de "FotoğrafAlbümü" bölümü var.

Bülent Akkurt'unYayınlanmış Kitapları"Sevgilerde Yaşamak"(Şiirler - 1994/İkinci Basım 1995)"Ve Tanrı Onları Cezalandırdı"(Öyküler-1998)"Bir Zamanlar Bursa'da"(Anı-Anlatı-1998)"Nazım Hikmet ve O'nun Memleketindenİnsan Manzaraları"(Belgesel/Anlatı - 1999)"Sevmek Güzel Şey be Kardeşim"(Şiirler - 2000)"Zaman İçinde"(Anı/Anlatı-2003)"Erguvanlar Açarken"(Roman-2004/İkinci Basım 2005)"Salyangoz ve Tiyatro"(Tiyatro Anıları - 2005)

BÜLENT AKKURT’un onuncu kitabı

LİG RADYO, BODRUM FM’DEN DiNLENECEK

Akşam Gazetesi’nin Davutpaşa’dakimerkezinden yayına başlayan LigRadyo, Lig TV'deki bazı programlar vehaber bültenlerinde ortak yayın yaparakdinleyicilerle buluşacak. Türkiyegenelinde 13 ilden yayın yapacak.Muğla ilinden ise sadece 101.7frekansından Bodrum FM yayınyapabilecek. 2 senelik bir anlaşmayaptıklarını söyleyen idareci GayeDemirtürk, “Amacımız CD kalitesindekises düzeyimizle bütün Bodrum Yarımadası’na ulaşabilmek” dedi. Turkcell Süper Ligimaçlarının naklen yayınlanacağı Bodrum FM’de futbol dışında da spor programlarına,hafta içi her gün 19:00 - 21:00 saatleri arasında İddaa programına ve haber bültenler-ine yer verilecek.

Lig radyonun, genel yayın yönetmenliğini ise daha önce Skyturk ve Alem FM'de

Page 21: Bodrum Bülten Mayıs 2006

BODRUM’UNEN ÇOK iZLENENHABER PORTALI

WWWMUÐLA, iLÇELERi ve BODRUM

BiRiNCiSiE G E B Ö L G E S İ

DÖRDÜNCÜSÜ

bodrumajans.com.tr

SiZE DE YER AYIRDIKBODRUM’UN 1. SİTESİNDE BİRLİKTE OLALIM

İLANLARINIZ İÇİN 317 10 90 - 91

OASİS Alışveriş Merkezi No:226 Fax: 317 10 92 [email protected]

ç

NİSAN2006RAPORU

Web sitemizde sayfagörüntülemeler, izlenmeoranını etkilememeklebirlikte, kontur IPnumarası doğrultusundaçalışmaktadır.

Aynı gün içinde 2. kezgirdiğinizde yada siteiçindeki tıklamalarziyaretçi sayısını diğerbazı web sitelerindeolduğu gibietkilememektedir.

Bu değerlendirmeyiyapan Alexa adlı kuruluş,bu tip siteleri güvenlibulmadığı içinkategorilememeklebirlikte dünyasıralamasına almaktadır.

Bu bilgilerwww.alexa.comsitesindenalınmıştır.

DÜNYADAKİ YAKLAŞIK  18 MİLYON SİTE ARASINDA

DEÐERLENDİRME YAPANwww.alexa.com SİTESİNİN VERİLERİNE GÖRE

bodrumajans.com.tr

Page 22: Bodrum Bülten Mayıs 2006

HUZURUBİTEZ’DE BULDUPodyumların unutulmaz yüzlerindenbiri Merve İldeniz… Kendine özgüimajı ile her zaman diğermankenlerden ayırt edilen İldeniz,şimdi 41 yaşında Bitez'de bahçeiçerisindeki evinde kızı Leyla ve eşiSerdar Önal'la sade bir yaşamsürdürüyor. Doğal ve basit yaşıyor,yalınayak geziyor, kedileri veköpekleriyle zaman geçiriyor; bir deyılanı var Merve İldeniz'in. Vişneağacı yetiştiriyor, patlıcan ekiyor,doğayı dinliyor; bilgiyi topraktan,rüzgardan alıyor. Şöhretle dolu geçenonca yıl, Merve'ye sadece maddimutluluklar getirmemiş. Zor meslek,düşünmesini bilene dünyaerdemlerini de öğretiyor. Mankenlik mesleği hakkında dakonuştuğumuz Merve İldeniz,toplumdaki yozlaşmaya ve sosyolojikkirlenmeye değinerek her şeyinçözümünün insanın kendisinde gizliolduğunu söylüyor. Metafizik ve akılsenteziyle kurduğu düşünce şekli, onumankenlik yaptığı zamanlardaki gibiözel kılıyor. "Sadece kendimiizliyorum, çıkışlarımı, zaaflarımı

bnz e riE . d

BODRUMül nBe22

BODRUM TUTKUNLARI

söyleşi / fotoğraf: YİÐİT UYGUR

Bize  kendinizi  anlatır  mısınız?  Mankenliktenönceki  Merve,  manken  Merve  ve  mankenliğibıraktıktan  sonraki  Merve'yi  kısaca  tanıyabilirmiyiz?Babamın istediği gibi cici kız oldum, onlarınistediği gibi okula gittim, sonra üniversiteyegittim, her genç kız gibi harçlık sorunum oldu.Bitki çiçek göremeden büyüdüm. Sonrahayat beni manken yaptı bir şekilde, sonrabırakacaktım mankenliği ancak, parası çokiyiydi. İyi parayı kısa sürede kazanabiliyordun.Önerilen hiçbir iş iyi paralı değildi, çalışmakda istemiyordum, 9 - 5 niye çalışayım kidedim. Kısa zamanda daha çok parakazanabilecektim mankenlikte, 18 yaşında ilkkez Bodrum'a geldim; okul turuyla. Dünyadaböyle yerler varsa neden orada yaşanmaz kidemiştim -Ama Bodrum'da yaşayacağımıbilmiyordum tabii o vakit- ve benimamacım buydu, bunun için para biriktirdim.Sonunda o iş ve sektörde büyüdüm, sonrakirlendim ruh olarak, sektördeki insanların gözoymaları, nefretleri, kinleri; tabii işin çocuksuyanı kalmıyor. Kendimi aynı nefret ve kinlerlebuldum. Gerçi, çok kötü şeyler yapmadım,geçmişe baktığımda kendimle utandığım birşey yok.

Şehir de çok batıyordu bana, evlenirken deeşime söylemiştim. 35 yaş bunalımı vardır,

bilirsiniz, hiçbir şey geri dönmüyor, yapmakistediğim birçok şeyi daha yapamadığımıfark ettim. Yok, artık dedim, dalacağım,uçacağım, tırmanacağım; kendi kalbimidinlememle başladı aslında. Bu çarkıniçinde kalmak istemedim. Eşim benden 5 yılistedi. İşleri düzene soktuktan sonra Bodrum'ayakın bir yer olsun istedik, Bitez'de burayıbulduğumuzda, etraf bu kadar da doludeğildi, o zamanlar, jungle hali hoşumuzagitti.

Evden  bahsedelim biraz,  bahçeyle  yoğun bir  şe-kilde  uğraşıyorsunuz  ve  doğayla  iç  içeyaşıyorsunuz,  özlemini  duyduğunuz  hayat  bumuydu? Bu eve başladığımızda hiçbir şeybilmiyorduk. Düşünün şehirden çıkıyorsunuz,geliyorsunuz, doğayı tanımıyorsunuz. Eviyaparken bir dolu hata yaptık, bence havuzbir hata hiç girmiyorum bile, görüyorum için-dekileri, sinekler, böcekler; ben denize giriyo-rum zaten. Ama dediler ki, evi yaptıktansonra yapamazsınız, şimdi misafirler giriyor.Zaten burada kalmayacağız, Dereköy'de 22dönüm bir arazi aldık, oraya taşınacağız.Orasıyla ilgili projelerim var. Orada hemçalışıp hem yaşamak istiyorum. Biraz dametafiziksel şeyleri sevdiğim için bu yöndeprojeler üretiyorum. Hani Hindistan'da

E .dbnz e ri

Page 23: Bodrum Bülten Mayıs 2006

ashramlar vardır, isteyen gelip kalabilir,çalışabilir, bir şeyler üretebilir. İsteyen gelsinmeditasyon yapsın, yoga yapsın. Bir debenim arkadaşlarım var. Sibel Sirel var,balerin, gelsin ders versin para kazansın, yada yün ör sat, butiği olsun içerisinde, böylebir yer yapma hayalim var. İçerisindesadece yatağı olan, ahşap yapılar... Kışın dakalınsın istiyorum. Seminerler verilebilir. Ben daha önce "Labirent" isimli bir seminervermiştim, mesela bu Labirent buradaverilebilsin, ya da Vipasanacılar gelsin medi-tasyon dersleri versin. Ama ne bileyim o lükssosyetik, detoks merkezleri gibi de değil.

Meditasyon  yapıyor  musunuz,  metafiziğe  ilginereden geliyor?Ben yapmıyorum ama burada sürekli medi-tasyon halindesiniz. Ben sistematik bir insandeğilim. İlgim ise buraya gelmeden öncehiç yoktu. Burada doğayla yaşayınca kendikendine oluştu sanırım. Ya da inancınla,niyetinle ilgili şekilleniyor hayat; ilk bir soru sor-man gerekiyor. "Ne oluyor ya? Bu nasıl birhayat" demen yetiyor sonra zaten cevabıgeliyor. Bir dibe vurman gerekiyor sanırım.

Sizin doğa sporlarınıza  tutkunuzun var olduğunubiliyoruz…Çook, zaten önce doğa sporlarına merakımvardı, onu da sonradan fark ettim. Doğasporları sizi anda tutuyor. Doğa sporlarıyapan bir insan o an oradan kopamaz, çoktehlikeli olabilir ve ben tehlikeli şeyleri çokseverdim ama bütün bunlar Leyla ile bitti.Leyla doğduktan sonra bir anda yatıştı. Şimdi

Leyla'ya lazımım, bana bir şey olursa ona neolur korkusuyla bitti bunların hepsi.Bodrum'da  vaktinizi  nasıl  geçiriyorsunuz?  Uğraşve ilgi alanlarınız neler?Olabildiğince okumaya çalışıyorum ama butür enteresan şeyleri kendim keşfettim. Dikenliotları yoluyorum, çünkü yazın yalınayakdolaşıyoruz, sonra kendi kendime, o otun dayaşamaya hakkı var diye düşünüyorum.Sonra diyorum ki, "Hayır ben ondan daha üstbir iradeyim"; ama ona yazık değil mi, o birkurban mı? Değil! Eğer her şey mükemmelsenasıl oluyor bu? Ve ondan sonra diyorsun ki,"Mükemmel bir evren, eğer yolunacak bir otbile olabiliyorsan, mükemmel". Denemekistiyorum, ben bir ot olacağım ve Merve,beni yolsun. Bunu yapamıyorsan mükemmelolmaz ki; ondan sonra zaten ne ölen kediye,ne köpeğe ağlıyorum, çünkü o bir seviyededönüşmek istemiştir, o da ona bir vesileolmuştur diye bir bakış açısı geldi.Arkadaşlarım da "Anneanneme döndün"diyorlar, eşim de, "Aman çatlak, hiç olmazsapahalı ayakkabılara sarmadı" diyor, dalgageçiyor ama bence bu başka bir bakış açısı,öyle çok fazla iyi veya erdemli değilim,sadece kendimi izliyorum, çıkışlarımı,zaaflarımı keşfediyorum.

Bu kadar uğraşın yanında ekonomik anlamda neyapıyorsunuz?Buradaki Merve böyle yaşıyor, parakazanmak için bir şey yapmıyorum.Çalışmadan kazanıyorum, çünkü inançdeğiştirdim. Babam bana hep çalışarakpara kazanılacağını söylemişti. Ama odüzen de çalışmadan da para

kazanabileceğime inandım ve öyle deoluyor, neye inanıyorsan öyle oluyor. Sağlığıda, sevgiyi de böyle halledebileceğimeinanıyorum. Kendinle oynuyorsun, dünya ileoynuyorsun. Önemli olan etrafındakienerjinin iyi olması, özünün iyi olması. Bu kışİstanbul'da bulundum o kadar negatif kiortam bu seni bozuyor, eğer sen kendiniyenileyemezsen… Ama her şeyin formülüde sende. Niyetlerini çok iyi belirlemen lazım.

Defilelere çıkıyor musunuz?20'sinde bir defile var. Çağırdılar, etimkemiğim sizin olsun dedim. Çünkü böbrekvakfı yararına yapılan bir defile, sosyalgüvencesi olmayan çocuklara organ bağışıadına yapılan bir defile. Aslında normalşartlar altında çıkmıyorum defilelere.

Doğayla aranız nasıl?Doğaya saygılı bir hayat sürmek lazım. Benen çok devre mülklere kızıyorum. Şu sitelerebaksanıza, yılda 10 gün, 15 gün kalıyorlar,sonra boşalıyor. Bir dolu kirlilik, şimdi Aktur'unönüne diktiler… 3.5 ay yoktumİstanbul'daydım gelince şaşırdım. Doğal diy-oruz ama tabii çok da kasmamak gerek,çağın kolaylıklarından da faydalanmaklazım. Çok fazla ekolojik takıntım da yok,biraz fanatikçe geliyor, kendini biraz fazlacaayıran insanların takıntıları gibi geliyor bana,biraz daha denge taraftarıyım, ev yaparkende tabii ki ekonomik olması, dahafonksiyonel olması, kendi kendine yetmesigerek diye düşünüyorum. Evin planını dakendim çizdim. Sekizgen bir formu var amatabii tam oturmadı. Bu evi yaparken taşlarıFethiye'den bir dereden getirttik ama birkaç

Page 24: Bodrum Bülten Mayıs 2006

24 BODRUMül nBe

yıl sonra her tarafını sarmaşık saracak,gözükmeyecek.

u

Bodrum'da  doğal  bir  ortamda  yaşıyorsunuz.Ancak mankenlik yaparken modanın içindeydiniz.Bu iki zıt kutbu değerlendirir misiniz?Buradaki Merve böyle yaşıyor işte. Aşırı süs,saç boyamak filan bütün bunların güveneksikliği olduğunu buldum. Tabii ki çıplakgezemeyeceğiniz için her giydiğin şey birimaj ama gene imaj giyiniyorsun. Şimdi enazından kendim seçiyorum. Modanın nasılyaratıldığını çok iyi biliyorum. Bana en çokkoyan şeylerden biri modaya uymaktı. Benbir ideal içindeydim. Türkiye'de kız olarakbüyümek kolay değil, ya zengin bir kocabulmanız gerektiğini söylüyor aileniz ya daçok iyi bir iş kadını olmanızı, yani erkek gibiolman gerekiyor. Halbuki için başka,bakıyorsun kadın çok kötü eziliyor, ikincisınıfsın, kullanılı-yorsun ve öğütüleceksin,bunun maşası olmuşsun, kirlenmiş hissediyor-sun…

Bu  özellikle  mankenlik  mesleğinde  daha  fazladeğil mi, kadın bir meta olarak kullanılıyor.Tabii, ama bunun hem farkında; çünkü diyorki, ne yapayım, madem böyle bir şey var,bundan para kazanayım diyor. Çünkü paraediyor.

Sizden  sonraki  kuşak  mankenler  sanırımmagazine daha fazla malzeme oldu değil mi?Magazin zaten öyle gelişti, yoktu ki, 83-84'te.Ben başladığımda kimse tanımadı bizi 91'ekadar. Ne zaman özel kanallar, magazinhaberciliği arttı, baktılar yurt dışında kim var.Dört kişi buldular. Cindy, Linda vs. Türkiye'de

kim en çok iş yapıyor? Burada da 4 kişi bul-dular, ben, Deniz, Esin, Begüm… Başladılar;çünkü önce birini yazacaksın, meşhuredeceksin sonra onunla uğraşacaksın. Yoksaherhangi birini yazıp uğraşamazsın. Magazinhaberi de çıkaramazsın. Ayrıca mankenlerikötülemek çok yanlış, çünkü onlar sadecegörünen kültür. Ben, marinada, çarşıdagörüyorum. Gencecik 17 - 18 yaşında kızlar,topuklu ayakkabılar, mini etekler, Ağustossıcağında full makyaj, aralarındakonuşuyorlar, "Bu akşam nereye gidelim,şurada biri öder.” Bunlar manken değil, halkböyle olmuş, şu anda puta tapılıyor. Yaniparaya... O zaman da insanlar başka türlüyaşamaya başlıyorlar ve kirleniyorlar.Kendilerinin bolluk yaratabileceklerinibilmiyorlar, ne öğretildiyse öyle yaşıyorlar.

Bahçenizden konuşalım mı biraz?Bahçeyi tamamen kendim yaptım. Burasıihmal edilmiş bir mandalina bahçesiymiş, 22mandalina ağacı vardı. Birkaç melengeçkendiliğinden çıkmış, ben de meyveağaçları diktim. Vişnem var, elma ağaçlarımvar. Saz diktim, burası benim için bir eğitimyeri, bu kadar çeşitli ağacı Bitez'de başkayerde bulamazsın, soğan, sarımsak, patlıcanyetiştiriyorum. Burada bir aile yaşıyorbenimle, evin işleri ve hayvanlarla ilgileniyor-lar ama benim bahçeme girmelerine izinvermiyorum, çünkü burası tamamen banaait.

Bu  kadar  yeşilin  içinde  yaşıyorsunuz  ve  sebzeyetiştiriyorsunuz, vejetaryenlik var mı?16 sene vejetaryendim ama Camel Tropy'ekatıldığım yıl deli gibi spora gitmeye

başladım. Mukavemet arttırıcı şeyler yap-mam gerekiyordu. O dönem hayvansalprotein almam gerektiği söylendi ve yinebaşladım. Yine de çok az et yiyorum amasakatat ve sucuk seviyorum. Gerçi benim ensevdiğim beslenme şekli atıştırmak, Serdarİstanbul'a gidince sık sık kuru üzüm, inciratıştırarak besleniyorum.

Kendi  perspektifinizden  bize  Bodrum'u  anlatırmısınız?Ben Bodrum'un şehirleşmeye olan tutkusunuanlayamıyorum. Kendi değerini harcamayayönelik çabalarını anlamıyorum. Gerçi bunugenelde şehirden gelenler yapıyor... Bunukendi kendine nasıl yapar insanlar, bunu nasılgörmezler? Anlayamıyorum. Bunu yapanlarİstanbul'dan geldilerse eğer, şimdi bakınİstanbul’a... Ben çocukken İstanbul güzeldi.Kumburgazlar, Büyükçekmeceler güzeldi.Birkaç yıl önce hormonsuz çilek buluyordum,şimdi bulamıyorum. Bodrum'un daha birözüne dönmesi lazım. Burada böyleyaşlanacağım, hatta yaşlanmayacağım.Çocuğum beni gençleştirdi. Şehre gitmeyisevmiyorum ama bazen mecbur kalıyorum.Bodrum'un doğal yerlerini seviyorum.

Yazımızın konsepti "Bodrum Tutkunları". Siz de birBodrum tutkunu musunuz?Benim Bodrum’la çok bir alakam yok amayine de seviyorum Bodrum'u. Enerjisini sevi-yorum, bilmiyorum niye sevdiğimi...Mankenliğin veya şöhretin getirdiği bazıfaydalar var, haybeye olmamış demek ki.Belediye başkanına da söyledim, “Bodrum'afaydam olacaksa beni her zaman arayın”

MERVEİLDENİZ’in

albümünden

1967

1984 1996

1976

Page 25: Bodrum Bülten Mayıs 2006

Benli Belkis Efsanesi

u başlık, bir masal girişini andırıyordeğil mi? Yanılmış olduğunuzusöyleyemem. Her ne kadar sizleremasal anlatacak değil isem de; şöylebir elli beş-altmış yıl kadar gerilere

giderek aktarmaya çalışacağım bu İstanbulöyküsü; yani Benli Belkis Efsanesi, bir bakımamasal sayılabilir. Aktör ve aktristleriyle, bunlarınzarafet ve güzellikleriyle, mekân ve çevreyapısıyla; günümüz İstanbul'unun çook uzağındaolan bir İstanbul'dan ve o güzel İstanbul'usüsleyen, nadir yetişen bir yaratıktan, bir nadideçiçekten, denilebilir ki bir Orkide'den, BenliBelkis'ten söz edeceğim.

Bu İstanbul, 40'lı yılların sonu ile 50'li yıllarınbaşlarında sadece İstanbulluların yaşamaktaolduğu ve sinemalarıyla, tiyatrolarıyla, gecekulüpleri ve diğer eğlence yerleriyle; sanat,kültür ve eğlence merkezi olan Beyoğlu'ndan birküçük kesit sunulacak olan İstanbul'dur.

Ve, bu İstanbul'un güzel semtleri ve güzel insanları vardır ogünlerde. Kadınıyla ve erkeğiyle... İnsanlar, özellikle dekadınlar, genç kadınlar, genç kızlar İstiklâl Caddesi’ne; günün yada gecenin hangi saatinde isterlerse, içlerinde (lütfen korkuyubir yana bırakın) en küçük bir ürkeklik duymadan çıkabilirler.Gezip dolaşabilirler, alış-veriş edebilirler, diledikleri sinemayaveya tiyatroya gidebilirler. Çiçek Pasajı’nda pek alâ yalnızbaşlarına, belki de bir başka hanım arkadaşlarıyla biralarınıyudumlayabilirler. Gecenin ilerlemiş saatlerinde erkekarkadaşlarıyla buluşarak ya da yalnız başlarına bir gecekulübüne; Tokatlıyan'a, Reşat'a ya da Yeşil Horoz'a gidipeğlenebilirler. Buradan çıktıktan sonra da gecenin geçsaatlerine kadar çalışan tramvaylarla evlerine dönebilirler. İştebizler de o yıllarda, birkaç yılı bekâr, 1950'den sonrası ise evliolarak bu çarkın içinde olduk. Ve İstanbul'un ve daha çok daBeyoğlu'nun bu huzur dolu dünyası içinde yaşadık. Eğlenceüçgeni pek fazla geniş değildi. Beyoğlu'nda doğru dürüst yenilipiçilecek birkaç restaurant ile gidilebilecek birkaç tane gecekulübü vardı. Bu yerlerin müdavimlerinin (yani sürekliziyaretçilerinin) sayısı da pek fazla sayılmazdı.

Bizler böyle yerlere ancak haftada bir filân gidebiliyorolmamıza rağmen genelde hep aynı insanları görüyorduk. Bugeceleri; güzelliğiyle, hareketliliğiyle ve sık sık değiştirmekteolduğu kavalyeleriyle süsleyen bir ünlü hanımefendi vardı: BenliBelkis. Bir tarafından baktığınız zaman öbür yanınıgörebileceğiniz sanısını uyandıran ve adeta şeffafmış hissi verenteni, yanağındaki o meşhur "ben"i, renkli gözleri ve incecik zarifvücuduyla, yaşı bir hayli ilerlemiş olmasına rağmen, canlılığıyla,herkesi olduğu gibi bizleri de etkilediği bir gerçekti BenliBelkis'in.

Belkis hanım, 150'liklerden Süleyman Şefik Paşa'nın kızıydı. Çokgenç yaşta Tütüncü İhsan Doruk'la evlenmişti. İkinci evlilikte

sıraya giren bir avukat, kısa bir süre içinde bumuhteşem yaratığı bir Fransız parfüm kralınadevretmişti. Bu evlilik, Benli Belkis'in Avrupasosyetesine katılmasına ve kıtanın tüm gözdemekânlarında görünmesine, tanınmasına vesevilmesine yol açmıştı.

Benli Belkis, İstanbul'un ünü en yaygıngüzellerinden biriydi. Osmanoğlu ailesindengeldiği biliniyordu. Kandilli Kız Lisesi ileAmerikan Koleji'nde okumuştu. Çok iyi bireğitim aldığı belliydi. Şayet tevatür değilse,sekiz-on yabancı dil konuşabildiği söyleniyordu.Resmen evlenip ayrılmış olduğu eşlerinin sayısıo tarihlerde her halde dördü beşi bulmuşolmalıydı. Bu arada gayri resmi eşlerin sayısınıkendisinin bile tam bilebileceğinden yakındostları dahi kuşkuluydu. Tanrı biliyor ya, BenliBelkis'in ne evlenip boşanmış olduğu eşlerininsayısı, ne de kaç yabancı dili konuşmaktaolduğu, hattâ bunca evliliğe rağmen ne içinçocuk doğurmamış bulunduğu bizi fazlaca

ilgilendirmiyordu. Bizler onunla aynı mekânı paylaşıyorolmanın, o müstesna güzelliği yakından, hem de doya doyaseyrediyor olmanın mutluluğunu yaşıyorduk. Ayrıca obulunduğu yere öylesine bir canlılık ve neşe katıyordu ki, bubile yeterliydi bir bakıma. Genelde ve doğal olarak yaşlı ve birazdeforme, (yani kalın demek istiyorum) çapkınlarla birlikteolduğu için, çevredeki biz gençlere de olağanüstü tatlısarkıntılıklar yapmayı ihmal etmezdi. O tarihlerde yaşının ellicivarında olduğu söylenirdi. Bizler ise daha yirmi beş-yirmi altıyaşlarındaydık. Sonraki yıllarda İstanbul'da da, özellikle eğlenceyerlerinde bir dağılma oldu. Yavaş yavaş Elmadağ, Harbiye, Şişli,Nişantaşı gibi semtlere dağıldı eğlence yerleri. Benli Belkis'iartık pek sık göremiyorduk. Belki de ülke dışındaydı. Bizler O'nuadeta unutmuştuk.

Sene 1961. Havadis gazetesindeyiz. Attilâ Tokatlı bir gün elindeçok güzel hazırlanmış bir röportaj dizisi ile geldi. İstanbulKadınları'nı konu alan yaklaşık 14-15 ayrı yazıdan oluşan birgüzel dizi. İçinde Benli Belkis da var. Attilâ Tokatlı, çok iyi biryazar ve Türk Dil Kurumu'nun çeviri ödülüne değer görülmüşönemli bir çeviri ustası. Tabii diziyi hemen kabul ettik veyayımlamaya başladık. Lâkin Attilâ'ya bir küçük şantaj yapmayıda ihmal etmedik. Dizinin yayımlanabilmesi için Benli Belkis'ingazetemize konuğumuz olarak getirilmesi gerekiyordu.

Rahmetli Tokatlı bunu büyük bir zevkle kabul etti ve Belkishanımı bir akşam üzeri gazeteye getirdi. O müstesna varlığıağırladık, onunla sohbet ettik, dertleştik, eski günlerdenkonuştuk. O günlerdeki kadar olmasa bile halâ çok güzel ve çokzarifti. Bu son görüşmemiz ve onu son görüşümüz oldu.Sanıyorum Benli Belkis 1970'li yılların başında vefat etti.Arkasında nefis ve güzel bir hava bırakarak...

Burada bir küçük not: Bu anı, kısa bir süre önce yayımlanmış bulunan

BÜLENT AKKURT

B

BİR

ZA

MA

NLA

R

Bizler böyle yerlereancak haftada bir filângidebiliyor olmamızarağmen genelde hep

aynı insanlarıgörüyorduk. Bu geceleri;

güzelliğiyle,hareketliliğiyle ve sık sıkdeğiştirmekte olduğu

kavalyeleriyle süsleyenbir ünlü hanımefendi

vardı:

Page 26: Bodrum Bülten Mayıs 2006

26 BODRUMül nBe

TOPLUM & YAŞAM

BODRUM'DA MILTONLOPES RÜZGARI ESTİ

aharbodrum Tango ve LatinGünleri, Karayipli Milton Lopes ilestart aldı. Dünyayı kasıp kavuran

salsa ateşi, Bodrum'da da kendisinigöstermeyi sürdürüyor. Kış başından itibarenlatin dansının birçok isminin ziyaret ettiğiBodrum, bu kez de Karayipli Salsa KralıMilton Lopes'i ağırladı. Bodrum'a ilk kezgelen Karayipli dansçı Milton Lopes, FilikaLatino Club'ın Nisan ayı boyunca sürecek"BaharBodrum Tango ve Latin Günleri"etkinliklerinin startını verdi. Güney Amerika'nıncoşkulu figürlerini ve sıcakkanlılığını Bodrum'ataşıyan Milton Lopes, 2 gece boyuncaBodrumlu latin dans severleri coşturdu.Avrupa'da ve Türkiye'de birçok başarılıetkinliğe imza attı. Kış aylarından itibarenünlü bir çok latin dansçı Bodrum gecelerinerenk kattı. Bu dansçıların bir çoğunuBodrum'a getiren Filika Latino Club geçenhafta, LatinoBodrum'06 Dans Festivali'nintanıtım çalışmaları kapsamında 2005 yılıMayan Dünya International SalsaŞampiyonu Aytunç Bentürk ve Duygu Ural'ıağırlamıştı. Ortaya koyduğu performansla dans severleribüyüleyen Lopes, “eğitmenlerin eğitmeni”olarak anılıyor. Karayipler doğumlu MiltonLopes, salsa kültürüyle 10 yıl yaşadığıCuracao Adası'nda tanışmış. Türkiye'de ilkSalsa Kongresini gerçekleştiren Lopes

SEVGİ VE DOSTLUK YEMEÐİ

urgutreis Kortan Resturant’ta düzenlenen sevgi ve dostluk yemeğine İlçeBaşkanı Erhan Topanoğlu, İlçe Yönetim Kurulu, Bodrum Belediye BaşkanıMazlum Ağan, Bodrum Meclis Üyeleri, Gümüşlük Belediye Başkanı MehmetÜlküm, Gümüşlük meclis üyeleri, Yalıkavak Belediye Başkanı Mustafa Saruhan,

Yalıkavak meclis üyeleri, diger Belde Belediye meclis üyeleri, belde başkanları, Milasİlçe Başkanı, Yatağan İlçe Başkanı ve yönetim kurulu katıldı.

Ayrıca yaklaşık 450 partilinin katıldığı yemek keyifli ve renkli geçti. KonuşmacılardanTurgutreis Belde Başkanı Fatma Selvinaz kurt, İlçe Başkanı Erhan Topanoglu ve İlçeYönetim Kurulu Üyesi Ziya Levent Doğuş yaptıkları konuşmalarda ülkemizin bir an önceerken seçime ihtiyaç olduğunu belirtiler. “AKP iktidarı ve başındaki genel başkanı herfırsatta laik demokratik hukuk devletini yıkıp yerine kökten dinci bir yapılanmayıAmerika’yı da yanına alarak gerçekleştirmek istiyor. Cumhuriyetin tüm kazanımlarınıiçine sindiremeyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Bugün AKP’li Belediyelerin açtığı tümihaleler kökten dinci yandaşlarına verilmekte tüm AKP’li belediyelerden pis kokularçıkmaktadır. Artık kadrolaşmayı aşmışlar bütün kurumlar kuşatılma altındadır. Bugüngelinen nokta Cumhuriyet kazanımlarının tek tek bitirilmesi anlayışı ile karşı karşıyayız.Bugün AKP iktidarı ile eğitimde sağlıkta konutta ulaştırmada tarımda artık sosyaldevlette olması gereken olguları bir yana atmışlardır” diyerek hükümetin yönetimbeceriksizliğini ve genel hoşnutsuzluğu dile getirdiler.

B

T

niversite öğrenimi için Turgutreis’tenSamsun’a giden Turgutreis Belediyesi Halklaİlişkiler ve Basın Servisi çalışanı Bade Algın,

Samsun’da Melih Kemal Kırtay’la tanıştı. 2003 yılındatanışan ve Samsun 19 Mayıs Üniversitesi’nde okuyangenç çift geçtiğimiz gün Turgutreis’te nişanlandı.Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Beden Eğitimi ve SporÖğretmenliği Bölümü Mezunu 24 yaşındaki MelihKemal Kırtay ile aynı üniversitenin Mimarlık ve DekoratifSanatlar Bölümü mezunu olan 24 yaşındaki BadeAlgın, Arşipel Restoran’da nişanlanarak evliliğe ilkadımlarını attılar. Kasım ayında dünya evine girmeyi amaçladıklarınıbelirten genç çift “Samsun’da karşılaşıp tanışmamıztam bir tesadüf oldu. Üç yıl önce Samsun’daüniversitede okurken tanıştık, Turgutreis’te evliliğe ilkadımımızı attık. Kasım ayında da evlenmeyi

ÜÜNİVERSİTE AŞIKLARININ MUTLU GÜNÜ

İNGİLİZLER TURGUTREİS’TE COŞTU

urizmin gözde merkezlerinden Turgutreis’te yaşayan İngilizler, düzenlenen mangalpartisinde buluştu. Turgutreis The Local Pub tarafından her yıl beldede yaşayanİngilizlere yönelik geleneksel olarak düzenlenen “Yaza Merhaba Partisi” yine renkligörüntülere sahne oldu. İngiltere’nin Londra, Liverpool, Manchester, Lancashire,

Newcastle, Middlesbrough, Leeds ve Birmingham kentlerinden gelip Turgutreis’e yerleşen200 kadar İngiliz, Local Pub’da çılgınca eğlenip dans ettiler. Turistlik beldede yaşayan diğer yabancıların da katıldığı mangal partisinde İngilizler, 80 kilodomuz eti tükettiler. Sabahın ilk ışıklarına kadar süren eğlence, sahilde yakılan ateşledoruğa ulaştı. Turgutreis’e son yıllarda çok sayıda İngiliz’in yerleştiğini belirten The Local PubSahibi Önder Batmaz “Her yıl geleneksel olarak düzenlediğimiz Yaza Merhaba Partisi yinerenkli görüntülere sahne oldu. İngilizler müzik eşliğinde çılgınca eğlendiler” dedi.

T

Page 27: Bodrum Bülten Mayıs 2006

MUÐLA BAROSU AVUKATLARIBODRUM'DA BİR ARAYA GELDİ

uğla Barosu avukatlarının Diamond of Bodrum otelindedüzenlenen balosunda meslekte 50, 40 ve 25 yılını doldu-ran avukatlara birer ödül verilirken mesleğe yeni başlayan

İlker Bayhan da cüppe giyerek yemin etti. Muğla Valisi TemelKoçaklar, Muğla Belediye Başkanı Osman Gürün, Bodrum BelediyeBaşkanı Mazlum Ağan, Ören Belediye Başkanı Kazım Turan, MuğlaÜniversitesi Rektörü Şener Oktik de baro yemeğine katıldılar. 50 yılını dolduran Av. Yusuf İzzettin Özkul ve Av. Emine Erden Gürzimar'a, meslekte 40 yıllarını doldurmaları nedeniyle, Av. Tekin Gürzimar, Av.Ayşe Sönmez, Av. Turgay Şenyüz, Av. Halil Kurtoğlu’na, meslekte 25yıllarını dolduran Av. Ruhi Erten, Ahmet Cahit Olgun, Ufuk Atılgan,Hasan Cemil Sezen, Seyhan Erdoğan'a çeşitli hediyeler verildi.Gecede anlamlı bir tören daha düzenlendi. Mesleğe yeni adımatacak olan ve stajını tamamlayan İlker Bayhan'a avukatlık cüppesi-ni giydirmek üzere yine avukat olan Babası Erdinç Bayhan sahneyedavet edildi. Babadan oğla avukatlık cüppesinin giydirilmesi sırasındasalona katılanlar duygusal anlar yaşadı. Baba Erdinç Bayhan "Ahievranlık geleneği gereği bu cüppenin oğluma giydirilmesi nedeniylebüyük bahtiyarlık duyuyorum" diyerek oğluna sarılıp öptü.

M

Page 28: Bodrum Bülten Mayıs 2006

28 BODRUMül nBe

odrum hemen hepimizin tanıdığı çoksevilen bir ilçemiz. Dinlencegünlerinde ya da yazlıkçı olarak orayagitmemiş olanlarımız için de ilgiçeken bir haber başlığı; çünkü Bodrumadı altında tüm kıyılarımızın şimdiki

ve gelecekteki durumunu gözler önüne sermişolu-yoruz. Bu yazımda yaşadığım bu Güney Egeilçesini bir simge olarak ele alıyorum,kıyılarımızın tümü hemen hemen aynı sorunlarlageriye dönülmez tehdit altında, belki de yazınınbaşlığı kıyılarımıza veda eden bahar olmalıydı.

Nerede Bodrum'un ünlü bahar günleri? Güneşliılık bir şubat günü başlayan renk cümbüşü?Beyaz papatyaların kapladığı kırların bir ay sonrasarılarıyla değiş tokuş ettiği günler? Onları arıyorgözlerim. Ama durun, yoksa ben mi yanılıyorum,dozerlerin, iş makinelerinin, çimentokamyonlarının yağmasına uğrayan yamaçlardabahar gelmeden bitmiş olmasın? Özellikle deYalıkavak- Gümüşlük arasını istila eden konutinşaatlarının çıkardığı toz, kamyon trafiği mikırları gizliyor? Gitmesek de görmesek de birevimiz de Bodrum'da olsun anlayışı geçmişindefine avcılarının yerine geçmiş olmasın?Yağma, talan, doğayı yok etme!

İşin en ilginç yönü de bu talana yakıştırılan ad:Doğada yaşam isteği. Biz de Bodrum'a geliyoruzbundan böyle doğada yaşayacağız! Manzaramızıkapatan zeytin ağacını kesmekle doğa sevgimizikanıtlıyoruz, çünkü biz kentliler için denizigörmek doğayı sevmekle eş anlamlı.

Peki böylesi yapılaşmaya izin verilen bir bölgede,doğada nasıl yaşanılacak? Bu çelişki değil de ne?Evet 10 yıldır gözlemlediğim bir nokta var. BizlerBodrum'da küçük Etiler, küçük Bostancı, küçükYenişehir, Çankaya ve bu gibi mahallelerinmaketini oluşturmaya geliyoruz;alışkanlıklarımızı değiştirmek istemiyoruz,apartman katlarında zorunlu olarak üst üsteyaşıyorduk, burada da yan yana, iç içe yaşamayıistiyoruz.. Betona öylesine alışmışız ki onsuzedemez olduk.

Geçtiğimiz hafta içinde bir ziyaret için gittiğimYalıkavak Gerişaltı ile Yalıkavak arasında (4 km)10 dakika içinde 10 adet iş makinesi, 14 adet

Nerede Bodrum'unünlü bahargünleri? Güneşliılık bir şubat günübaşlayan renkcümbüşü?Beyazpapatyalarınkapladığı kırlarınbir ay sonrasarılarıyla değiştokuş ettiğigünler?Onları arıyorgözlerim.  Amadurun, yoksa benmi yanılıyorum,dozerlerin, işmakinelerinin,çimentokamyonlarınınyağmasınauğrayanyamaçlarda bahargelmeden bitmişolmasın?  

B

BAHÇEM ve BEN

GÜLNAR ÖNAYgult aot [email protected] er Bodrum’a veda eden bahar

çimento kamyonu saydım ve içimi derin çokderin bir yas kapladı. 10 yıl yaşamış olduğum,bana doğayı sevdiren, onun içinde varolmayı biryaşam biçimine dönüştüren, her şeyden çok dabeni bahçıvan yapan bu eşsiz doğa parçasına,sevgili Yalıkavak'a veda etmek bana gerçekten deçok üzüntü verdi. Yakınlarım orada yaşamasa, ogüzeller güzeli gün batışlarını görmemepahasına kesinlikle bir daha oraya gitmezdimama ne yazık ki böyle olmayacak ve hergidişimde bu yas yinelenecek.

Yamaçlardaki anemonlar, sarı papatyalar,sarımsak çiçekleri, yabani bakla çiçekleri, Arapsümbülleri ve bunlar gibi niceleri artık üstlerinedökülmekte olan betonların altında sonuykularına geçiyor ve bize bir daha gelmemeküzere veda ediyorlar.

Kimi dergilerde okuyorum, özellikle deİspanya'da (o da bizim gibi yok etti) birçok doğalortam bitkisi artık korunmaya alınmış, burada isebeton blokların arasına gönderiliyor. Güzelim birsakız ya da defne çalısına, "ne olacak OT" deniyorve dozer kepçesine layık görülüyor, oysa onlarınbir iki metreyi bulmasını görmek için bir ömüryetmez.

Bu hafta köşemde bahçe çalışması yazamıyorum,kendimi bahçeyle sınırlayamıyor onu besleyendoğaya ağlıyorum. O doğa ki, yok olursa bahçede olmaz, bahçeler de ölüme geçer; bahçeyibesleyen onu koruyan doğa canlılarıdır, oysaonlar her yıl biraz daha azalmada ve yok olmada.

Gözümüzü bürüyen hırstan biraz arınabilsek;yine aynı gözleri bize sonsuz mutluluk verendoğanın görünen yüzüne çevirsek ve kendimizizorlayarak o görünmeyen ama yaşamımızıntemelini oluşturan doğanın tinsel yönünü deyakalayabilsek, gerçek doğa sevgisinin bizi nasılzenginleştirdiğini ve bu zenginliğin bilinciyle,keyfiyle, dinginliğiyle ne denli mutlu insanlarolacağımızı göreceğiz. Bu hiç de zor değil doğayaonun bize baktığı gibi bakmak yeterli.

Bu yazı 4 mart 2006 Radikal Gazetesi Cumartesiekinde "Hayat ve Nebat" kösesinde yayımlanmıştır.Konunun güncel ve Bodrum'la ilgili olması duyarlıokurlarının dikkatini çeker umuyorum.

Page 29: Bodrum Bülten Mayıs 2006

29BODRUMül nBe

25 Mart Pazar günügerçekleştirilen genel kurul-la tekrar TÜRSAB BodrumYürütme KuruluBaşkanlığı’na seçilenOccasion Tour’un sahibiNasih Demir, turizmid e ğ e r l e n d i r d i ğ ikonuşmasında turizmdekiolumsuzluklar ve alınmasıgereken tedbirlere değindi.Geçtiğimiz hafta boyuncaÇeşme’den başlayarak,Kuşadası’ndaki otelleri degezdiklerini belirten NasihDemir, otellerdeki tablonuniyi olmadığını belirterek,rezervasyonların belirli biryüzdesinin kaybedildiğiniaçıkladı. Demir şöyle devam etti: “Bizim enbüyük endişemiz, bunun 2006 ile sınırlıkalmayacağı yönünde. Çünkü sebebinisadece kuş gribi olarak algılamıyorsak, kiöyle, 2007’ye yönelik de bir sezon dahakaybetmemek için birtakım çalışmalarınyapılması gerektiğini düşünüyorum. Herkeskuş gribi dedi, karikatür krizi dedi, öldürülenpapazdan bahsetti ama Türkiye’ye yönelik,çok daha farklı bir kötü imaj çalışması var.Yurt dışından kamuoyu, devletler ya daderin devletler Türkiye’yi bir kaos ortamıolarak sunuyorlar.” Demir, bunun derhalönüne geçilecek stratejiler belirlenmesi vedeğişti-rilmesi gerektiğini vurguladı.

Yapılması gerekenlerin başında bakanlığınve hükümetin bir turizm politikası belirlemesigerektiğini söyleyen Nasih Demir, “Türkiye’ye22 milyon turist geliyorsa artık bunun dönüşüolmamalı, bu rakamlar daha ileriye çe-kilmeli. Oysa biz bugün geçen yılıyakalayabilecek miyiz, bunu konuşuyoruz”dedi.

“Kapımızın önünüsüpürmemiz lazım”

TÜRSAB Bodrum Yürütme Kurulu BaşkanıNasih Demir, “Kapımızın önünü süpürmemizlazım” diyerek “Bundan şunu kastediyorum;iyi otel açmak yetmiyor, iyi acente açmakyetmiyor, iyi otobüslerle servis vermekyetmiyor. Artık insanımıza yatırım yapılmalı;insanımızın mantığını, buradaki turistikkentsel mantıkla paralel hale getirmemizgerekiyor” yorumunu yaptı. Demir, turistin buülkeye neler getirdiğini yeni fark etmeyebaşladığımızı belirterek, “Zengin turist, fakirturist diyoruz ama hiç gelmediği zamanmanzaranın ne kadar vahim olduğu ortayaçıkıyor. Turisti tutabilmemiz için sokaktakiadamdan, belediyesine kadar herkesin bir

şeyler yapması gerekiyor” dedi.Turisti rahatsız edenülke sıralamasında

birinci sıradayızAlmanya’da tüketiciler üzerinde yapılananketin sonuçlarına göre Türkiye ‘Turistirahatsız eden ülke’ sıralamasında birincisırada yer aldı. 2005 yılı raporlarına görehazırlanan ve 29 ülke üzerinde yapılananketten ilginç sonuçlar çıktı. Bu sonuçlarıdikkate alarak hareket etmemiz gerektiğinisöyleyen Nasih Demir, “Turiste serviskonusunda ve çocuk bakımı konusunda eniyi ülke seçilmişiz. Misafirperverliğin dozunuiyi ayarlamak lazım, tutup kolundan çe-kince turiste doğal olarak rahatsızlık vermişoluyorsunuz. Yemek kategorisinde Fransabirinci olmuş ama temizlik ve hijyenkonusunda yine alt sıralardayız” diyerek,turiste verilen rahatsızlığın nedenlerinihanutçuluk olarak değerlendirdi.

Değişmeyen sorunHanutçuluk

“Hanutçuluğu, işin garibi sadece esnafyapmıyor, devlet de hanutçuluk yapıyor, obölgenin valisi de yapabiliyor” diyen Demir,yapanın kim olduğunun bilinmesinerağmen üstüne gidilmeyişini eleştirdi: “Hersezon başı toplanıyoruz, bunları tartışıyoruzama sezon sonu geldiğinde iştegörüyorsunuz, Avrupa’nın en rahatsızlıkveren ülkesi seçiliyoruz. İşte bu nedenlesöylüyoruz; milletçe mantalitemizideğiştirip, evimizin önünü süpürerek işebaşlamamız lazım.”

Shopping turizmi ile700 bin turist

Shopping yöntemi turizmi de eleştiren NasihDemir, “200 dolara kışın bir haftalığına her

şey dahil turist getiriliyorsademek ki, bunu birilerifinanse ediyordur” diyerek,shopping adı altındaAntalya’ya geçen yıl 700 bincivarında turist getirildiğinibelirtti.

Kuyumcu, halıcı, derici gibicenter’ların, paketin belirlibölümlerine dahil olarakekonomik katkıdabulunduğunu ancak turistülkeye geldikten sonra bucenter’lara getirilerek, birşekilde center’ın katkıdabulunduğu miktarın 3 katınınturisten alınmaya çalışıldığınısöyleyen Demir, “Hiçbir ürün

zararına satılamaz. Normal rayiçlegelecektir turist, uluslararası standartlardakibir paketin fiyatı ne ise o averajla turist getir-ilecektir, burada acentenin tercih ettiği birmağaza ile müşteriyi sıkmadançalışılmalıdır. Bu arada acenteleri,center’lara yönelten bazı nedenler de vartabii, örneğin sokakta fahiş fiyatlarla satılan,kaçak, sahte ürünler pazarlanıyor. Ancakkurumsal olarak toptan, bir turisti kazıklamamantığına hepimiz karşıyız. Sokaktakiesnafın da yaşaması lazım. Herkes kendi-sine çeki düzen verecek, herkeskazanacak. İşte evinin önünü süpürmek bu.

2006’nın hedefigeçen seneyi yakalamak

2006 turizm hedeflerinin geçen seneyiyakalamak olduğunu belirten Demir,“Nisan, Mayıs’taki kayıplara rağmeninşallah son dakika satışları ile kısmi bir telafiyaşayacağız ama Mayıs, Haziransonrasındaki aylarda, Temmuz, Ağustos,Eylül ve Ekim aylarında umarımkaybettiğimiz sayı kadar pozitif rakamlaryakalamayı temenni ediyoruz” dedi.

TÜRSAB Bodrum’damesleki eğitim ve geliştirme

okulu açacak TÜRSAB Bodrum Yürütme Kurulu’nun yeniyönetim kurulunun güçlü bir kadro ilekurulduğunu söyleyen Nasih Demir, geçenhafta sonu yapılan seçimlere Genel BaşkanBaşaran Ulusoy’un da büyük ilgi gösterdiğinibelirterek, Ortakent’te belediye tarafındanTÜRSAB BYK’na tahsis edilen arazi hakkındabilgi verdi. Buna göre, tahsis edilen alandaTÜRSAB’ın idari binası ve sosyal üniteler yeralacak. Ayrıca burada mesleki eğitim vegeliştirme okulu yapılacak. TÜRSAB’ın buamaçla 3 okulu olduğu bilgisini verenDemir, bu okulun aynı müfredatla 100

TÜRSAB Bodrum Yürütme Kurulu Başkanı NasihDemir, “Turizmde artık bir yerlere gelmek

istiyorsak, herkes kapısının önünü süpürmeli”dedi. Türk turizminde aşılması mutlaka gereklibazı unsurlar olduğunu söyleyen Demir, yurtdışında Türkiye aleyhtarı propagandalarla

turistin başka ülkelere yönlendirildiğini belirttive turizmde artık insana yatırım yapılmasıgerektiğini savundu. Demir, turizme bakışaçımızın ve mantalitemizin değişmesinin

gerekliliği üzerinde durdu.

TURİSTİ RAHATSIZ EDEN ÜLKESIRALAMASINDA BİRİNCİYİZ

Page 30: Bodrum Bülten Mayıs 2006

BODRUMül nBe30

GÜNDEM

Dünya Meteoroloji Günü nedeni ile Bodrum’da “Küresel İklimDeğişimi ve Nedenleri” başlıklı bir konferans düzenlendi. İstanbulTeknik Üniversitesi’nden Meteoroloji Bölümü ve Afet YönetimiMerkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu tarafından veri-len konferans Bodrum Kaymakamlığı’nın girişimleri ilegerçekleştirildi.

Konferansta küresel iklim değişikliklerinin nedenleri maddelerhalinde katılımcılara aktarılırken, Türkiye’yi bekleyen, küreselısınmaya bağlı 3 büyük afetin kapıda beklediği bilgisi verildi.Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, 3 büyük afeti sırasıyla, “kuraklık”, “aniseller” ve “deniz su seviyesinin yükselmesi” olarak açıkladı.

Gezegenimizde her 11 bin yılda bir, yaz ve kışın yer değiştirdiğinibelirten Kadıoğlu, iklim değişikliklerinin nedenleri arasında“Güneş Lekeleri”ni de gösterdi. Prof. Dr. Kadıoğlu şu bilgileri verdi;“Güneş lekeleri şu an minimuma inmiş durumda, bu iklimi çokdeğiştiren bir faktördür. Volkanlar, iklimi değiştiren bir diğer et-kendir. 1816 senesinde aktif hale geçen volkanlar nedeni ile yazhiç yaşanmamış ve bu yıl tarihe ‘Yazsız Yıl’ olarak geçmiştir”.

“Dünya 120 bin yılda bir buzul çağına girmektedir. Bu zamanzarfında sıcak ve soğuk dönem evreleri yaşanmaktadır” diyen

2006 yazı dünyadaki en sıcak yıl olacak.2050’de kuraklık ve neden olduğufelaketler baş gösterecek, 2100 yılındaatmosfer 5 derece ısınacak; dünyanüfusunun büyük bölümü atmosferikdeğişim karşısında hayatta kalamayacak.

Kadıoğlu, içinde bulunduğumuz yüzyılda, insan etkisiyle budöngünün bozulduğunu söyledi. Soğuma devresine girmesigereken iklimin, insan faktörü nedeniyle ısınmaya devamettiğinin altını çizen Kadıoğlu, “Bu ısınma devam ederse geridönüşü yok” dedi. İklim değişikliğinin insan faktörü olduğununartık tüm bilim çevrelerince kabul edildiğini de hatırlatanKadıoğlu, sera gazlarının insanlar tarafından doğaya aşırımiktarda salınması ile doğal dengenin bozulduğunu vurguladı.Kadıoğlu şu bilgiyi verdi; “Sera gazları olmasaydı, güneş ışınlarıatmosfere değip geri dönecekti ancak sera gazlarındaki artışnedeni ile atmosferin altındaki ısı artmakta. sera gazları yani kar-bondioksit, ozon, metan, azotoksit, kloroflorokarbon gibi gazlarınsalımının artmasıyla atmosferin sıcaklığı 2 derece yükselmişdurumda. Sera gazlarının en büyük nedenlerinden biri de fosilgazlarıdır. Bunlar petrol, kömür ve doğal gazdır.”

Dünya orman alanlarının da hızla tükendiğini vurgulayanKadıoğlu, “Ormanlar, atmosferdeki karbonu yutarlar. Gelişmekteolan ülkelerde ormanlar kesiliyor, tarım alanları açılıyor. Yağmurormanları her geçen gün hızla tükeniyor. Dünyada aslında birdöngü var, insanlar bunun farkında değil; hep aynı suyu içiyoruzve bu döngüyü ormanlar sağlıyor. Ormanlar kalmadığında,döngü bozulacak ve kuraklıklar baş gösterecek. Dünyada iklim

SICAKLIKREKORKIRACAK

2006 yazında

Page 31: Bodrum Bülten Mayıs 2006

31BODRUMül nBe

ısınıyor ama yağmurlar artmıyor. 1998senesi dünyadaki en sıcak yıl olaraktarihe geçmişti, ancak 2006’da rekorunkırılması bekleniyor” diyerek,atmosferdeki 2 derecelik ısı farkının bilefelaketlere neden olabileceğini belirtti.Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, bilimçevrelerinin karadaki buzullarınerimesinden çok korktuğunu söyleyerek,“Denizlerdeki buzullar zaten kütlesi iledenizin içinde varoldukları için, eriselerde seviyeyi yükseltmezler, ancak karalar-daki buzullar eriyip denize karıştığındafelaketlere neden olacak” şeklindekonuştu.

Deniz buz yüzey ölçüsünün 1970’denberi 1.5 milyon km2 azaldığı bilgisiniveren Kadıoğlu, 2100 yılında 5 derecelikbir sıcaklık artışının beklendiğini söyleye-rek, 2030 yılında karbon miktarının 30 katartmasının beklendiğini ve bunun da 2derecelik ısı artışına neden olacağınıaçıkladı. 2100 yılında ise Ukraynalı bilimadamlarının hesaplarına göreKaradeniz’in 1,5 metre yükselmesi bek-leniyor.

“Turizm merkezlerinde afetler çok büyükrisktir” diyen Kadıoğlu, son yıllarda doğalafetlerin de 3 kat arttığının altını çizdi.Türkiye’yi bekleyen 3 büyük afetolduğunu söyleyen Kadıoğlu, olasılıklarışöyle sıraladı;1. Kuraklık (Kıtlık, orman yangınları, sıcakhava dalgaları, tarımsal haşereler)2. Ani seller (Şiddetli yağmur ve yıldırımlar)3. Deniz su seviyesini yükselmesiBu çerçevede Türkiye’yi şu tehlikelerbekliyor olacak: Kuraklık, turizmi ve turistikşehirleri olumsuz etkileyecek. Kuzeyülkelerindeki ısınma Türkiye’ye gelen turistsayısını azaltacak. Deniz seviyesinin yük-selmesi, cilt kanseri ve benzeri hastalıklar,deniz suyu kirliliği ve balıkların kitleselölümleri de turizmi olumsuz etkileyecek.Ülkemizde kıyılara kayan 50 milyoncivarında kişi, su seviyesinden kötü birşekilde etkilenecek. Su seviyesi yükseldiğizaman kıyılardaki bütün yollar ve tesisleraynı Van Gölü'nün etrafında olduğu gibiolumsuz etkilenecek. Şiddetli yağışlar,drenajlarımız yetersiz olduğu için, bütüncaddelerimizi, sokaklarımızı dereleredönüştürecek. Şehir sellerini daha sıkyaşayacağız. Karadeniz'de fındık yerinepamuk ziraatine başlanabilecek. İçAnadolu çölleşecek.

Bütün bu kuraklaşma tehlikleri karşısındasu havzalarımızı sıkı sıkıya sahiplenmemizgerektiğini de vurgulayan Prof. Dr.Kadıoğlu, 2050’de kuraklığın üst düzeyeçıkacağını belirterek, “Tek bir çakıltaşı bilevermemeliyiz. GAP suyunu korumalıyız.Yoksa felaketler kat kat artacaktır” dedi.

Fazla sıcağa asla maruz kalmayın.

Günlük su alımınız kısıtlanmış olsa bile, yazın çok sıcak zamanlarda ve aşırıterlediğiniz dönemlerde su kaybınız artacağı için günde ortalama 2-2,5 litre su için. Deniz kıyısında tatilde iseniz, kumda yatıp, güneş banyosu yapmayın.

Denize sabah veya akşam üzeri girin. Denizde uzun süre yüzmeyin.

Denizde dalmayın, tok karnına denize girmeyin.

Fazla yağlı, kızartmalı, ağır gıdalar yerine, bol sebze, haşlama veya ızgara, hafifgıdalar tercih edin. Şeker hastası değilseniz, bol meyve yemeyi tercih edin.

Bacaklarınızda varis varsa, denizde belinize kadar olan bir su seviyesinde yürüyüşyapın. Asla kum banyosu yapmayın. Hipertansiyonlu iseniz, tansiyon ilacınız fazla gelebilir, dozunu doktorunuza tekrardanışınız. Deniz ve sıcağa karşın serin yayla tatilini tercih etmenizde fayda vardır.

NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?

RESTAURANT CAFE & BAR

Page 32: Bodrum Bülten Mayıs 2006

İÇİMİZDEN BİRİsöyleşi / fotoğraf: YİÐİT UYGUR

Konu hemen Bodrum'un 70'lerdekibozulmamış zamanlarından ve Bodrum'uBodrum yapan o özlediğimiz bohemyıllarından açılıyor ve anlatmaya başlıyorCengiz Kaptan; "Bodrum'a ilk kez 1964'lerdeizciyken gelmiştim. O zaman çadırlarladolaşırdık. Bodrum'a yerleşmem ise 1978senesine rastlar. 30 yaşındaydım -hay Allahyaşımız çıkacak ortaya- Tabii o zamanlarBodrum çok farklıydı. Şimdiki gibi değildi.Bodrum hakkında bir kitap yazmayıdüşünüyorum aslında, herkesin ipliği pazaraçıkacak." Cengiz Kaptan, bunları söylerkenyüzünde muzip bir gülümseme beliriyor.Bodrum'un bohem hayatını onun kadartanıyan azdır aslında. Ben sormadananlatmaya başlıyor Cengiz Orçun;

"Raşit'in Kahvesi vardı, o yıllarda, şimdikilerartık, o yıları yaşayanların anlattıklarındanbiliyor. Raşit, öyle bir adamdı ki, sürekli sarhoşdolaşırdı. Gider otururdun, içerdin, kafanagöre para atardın. En kötü zamanda,Bodrum'a yerleşenlerden 20 - 30 kişi olurdukahvede. Mücap Ofluoğlu vardı, sonra GüzinÖzipek. Bir de Demircan Ağbi, (Türkdoğan)tabii. O yıllarda, şimdiki gibi değildi ki,bankaya giderdin, şuradan versene 10 liraderdin, kasiyer çıkarır verirdi. Bir ara da gider,imzalardın makbuzu. Demircan Ağbi'ninçarşısı vardı. Çarşının içinde İpanema Bar

açıldı sonra, çok tuttu, hep oraya giderdik. İlkzaman çok kızmıştık Demircan Ağbi'ye çarşıyaptı orayı diye ama sonradan biz desevdik".

Cengiz Kaptan, kahve servisimizi yapıyor vegelip oturuyor; bir sigara yakıyor ve devamediyor anlatmaya. "Eski Banka Bar vardı, FethiNaciler, yazarlar, tiyatrocular gelirdi, sonrapiyanist Onay vardı. Şimdi kim bilir neredeler.Sarı Mehmet işletirdi burayı, satranç oynanırdıburada, öyle dama filan değil. Adam gibikonular konuşulurdu. Karşısında da KöfteciLatif Baba'nın dükkanı; şimdiki Sakallı gibi biryerdi".

Denizciliği ve kaptanlığını soruyorum CengizOrçun'a. 1982 yılında başladığını anlatıyor, ilkteknesini bu yıl almış. Teknenin adı Aganta. Ozamandan beri de Bodrum'da charteryapan kaptanların en eskilerinden. Yinedalıyor eskilere ve başlıyor anlatmaya,"Yasemin vardı o yıllarda, sonra Darga'nınGaderim'i, Ali Baba, Karabağlı… Bir de Şefvar ki, o hala denizde. Şimdi Mazlum Ağanaldı. O yıllarda kaptanlığını Kaptan Yarkınyapardı. Efsane Kaptan derdik ona;1987'diydi sanırım, limanın içinde Şef, biryangın geçirdi. Yarkın, bu yangında öldü".Kısa bir sessizlik çöküyor, bu kısa sessizlikEfsane Kaptan Yarkın'ın anısına...

Cengiz Kaptan'ı Bodrum'ageldiğim ilk yıllarda tanıdım;iyi bir gitarist, iyi bir dalgıç vekaptan olarak. Bodrum'un1970'li, 80'li yıllarını tüm coşkusuve heyecanlarıyla, gürültükirliliğinin olmadığı mehtaplıgecelerini tüm romantizmiyleyaşamış Cengiz Kaptan. İçindekiyaşama sevicini de katıpanlattığında eski Bodrum dahada bir güzel geliyor insanınkulağına ve diyorsunuz ki,"Ahh kaçırmışım o yıllarınıBodrum'un." Tüm bunlarınyanında onun bir özelliği dahavar, o tüm bunları görmedenyaşamış. Ben de zaten CengizKaptan'ın görüp görmediğiyleilgilenmiyorum. Kaldı ki,o hepimizden daha iyi görüyor vehepimiz kadar normal bir hayatsürüyor.

CENGİZ KAPTAN'INGÖZÜNDEN, BİZİM

GÖREMEDİÐİMİZ BODRUM

32 BODRUMül nBe

Page 33: Bodrum Bülten Mayıs 2006

Konu dönüyor dolaşıyor, Bodrum'un delilerinegeliyor. Bodrum'un delilerinin bir özelliğiolduğuna inanıyorum. Ne zaman eskilerdenbiriyle röportaj yapsam, konu delilere geliyorve onlardan hep sevgiyle bahsediliyor.Cengiz Kaptan, Kaykay Niyazi'denbahsediyor. Raşit'in kahvesinde takılırmış,"Kay Niyazi" dendiğinde kaymaya başlarmışNiyazi; "Raşit'in en meşhur adamıParlement'ti" diyor Cengiz Kaptan ve devamediyor, "Hepsi saf insanlardı, şimdi de aradagörüyorum var hala onlardan".

Eskiden Bodrum'da para çok geçerli birmeta değilmiş, "Paran varsa verirdin" diyor,Kaptan ve devam ediyor, "Şimdiki gibihemen fatura kesmezlerdi Bodrum'da. Paranolur ya da olmaz, kimse zora sokmazdı seni.Olduğunda verirdin. İlişkiler farklıydı. Süngercikasabasıydı Bodrum. Ev pansiyonlar vardı.Para pul söz konusu değildi. Ben dedalıyordum önceden, İstanbul'daydım,sonra Bodrum'da tekne işine girince dedaldım ama ancak mecbur kalınca. Teknealtı te-mizlemek için, pervane sökmek için,çapa problemi olduğunda filan."

Cengiz Kaptan, Bodrum'a ilk geldiği yıllardael sanatlarıyla da uğramış, "Bodrum'ayerleşmeye geldiğimde görmüyordum,deriden çantalar yapardım. Bodrum'da ilktezgahçılığı başlatanlardanım. Akşamları dagitar çalardım" diyor Kaptan ve diyor ki,"Mesaj, yaşama sevinci!.. İnsan hayatagüzel bakmalı. Herkesin yapabileceği bir şeyvardır hayatta. Ben burada gemiciyetiştiriyorum. Boyasından başlatıyorum,zımparasına, yelken açmasına, çapaatmasına kadar. 30 tane kaptanyetiştirmişimdir. Bu beni mutlu ediyor. Hangiteknenin kıçına yanaşsam, tekila şişesiniaçıyorlar hemen", Cengiz Kaptan kahkahayıkoyuyor.

Cevat Şakir'i soruyoruz. Anının sıcak olduğuzamanlarda gelmişti Bodrum'a ve mutlakaanlatacak bir şeyleri vardır diye düşünüyoruz.Ancak O, Cevat Şakir'i Bodrum'a gelmeden

çok önceden anlatılanlardan tanımış;"Çocuktum, Teşvikiye'de otururduk o yıllarda.Bir Halime Teyzem vardı. Çok güzel kurabiye-ler yapardı, Bodrumlu’ydu. Cevat Şakir'i deBodrum'u da ondan çok dinlerdim. Hızladeğişen bir dünyada yaşıyoruz. Nerede oanlatılan Cevat Şakir'in Bodrum'u. Cannes'abakın, Nice'e, St. Tropez'ye, her yer beton.Ben geldiğimde Bodrum yemyeşildi. Şimdibak her yer beyaz evler, beton yığını. Denizbozuldu, eriştelerle doldu denizin dibi.Atıklardan, deterjanlardan deniz ölüyor. BenBodrum'a ilk geldiğimde gecemi,mendirekte geçirmiştim. Sabaha kadar gitarçalmıştım. Eskiden halk plajıydı orası. Şimdihomoseksüellerle Kürtlerin buluşma yerioldu".

Cengiz Kaptan, değişen Bodrum'a kızgın;betonlaşma, turizmin içinde yat turizminindoğru değerlendirilmeyişine içerliyor. Yat tu-rizminin Bodrum'un bir özelliği olduğunusöylüyor ve teknelerin artık yanaşacakyerlerinin bile kalmadığını söylüyor. Konuburada biraz güncelleşiyor ve Kaptan,Gökova'da tahsise açılan koylara ve eylemyapan çevrecilere getiriyor konuyu,"Limanda 4 binden fazla kayıtlı tekne var. Enaz 20 - 30 bin yatak yapar, küçümsenecekbir sayı değil. Oteldeki odayı, teknedesattığınız fiyattan satamazsınız. Koylarıkapamasınlar, kıyılara değil, yapacaklarsadağlara taşlara yapsınlar otelleri, isteyenhavuzuna girer. Zaten otelden de çıkmıyor kiturist artık. Çıktı mıydı da, direkt center’laragötürüyorlar zaten. Çeşitli politikalarla fiyatlarzaten tur operatörleri tarafından sezonbaşında düşürülüyor. Yok barbekü turu, yokhalıcı turu, yok kuyumcu turu turist zatençarşının yüzünü bile görmüyor. Center’lardakişi başına kesilen komisyon yine Avrupa'dakitur operatörüne geri gidiyor. Koyları zatenbitirdiler, otellerden yanaşamıyorsun.Bardakçı’yı kapattılar, Haremten yine öyle.Eskiden mehtap turuna çıkarırdık turisti. Şimdikoylarda oteller, gümbür gümbür animas-yon yapıyor. -O da ne cezadır milleteanlamıyorum- Animatör diyorlar, İngilizce mi,Fransızca mı belli değil; avaz avaz bağırıyoradamın teki. Eskiden mum ışında birkemancı, bir gitarist çalardı, yemek yerdik,bir romantizm vardı".

Sohbet uzayıp gidiyor, Cengiz Kaptan bizeeski fotoğraflarını çıkarıyor. 1970'lerin, 80'lerinBodrum'una Cengiz Orçun'un albümündenbakıyoruz. Daha eskileri sorduğumuzda, yineşakacı yanı ile cevap veriyor. "Eee, 3 evlilikyaptım, eski fotoğraflar, eski karılarımla gitti."Cengiz Kaptan'ın ilk eşinden 2 çocuğuolmuş, bir de Neşegül Orçun'la evliliğindenküçük kızı Mercan… Küçük kızı Mercan 13yaşında ve Cengiz Kaptan, kızının okuldandönüşünü bekliyor her gün dört gözle.

Kaptan Cengiz Orçun; içimizden biri…Bodrum'un bildik, sevilen simalarından biri,"Bu yaz barlara ağırlık vereceğim" diyor.Ağzında mızıkası, elinde gitarıyla, 60'ların,70'lerin klasik parçalarını dinlemek,Bodrum'un o yıllardaki bohem havasınıkoklamak istiyorsanız, Cengiz Kaptan'ıBodrum'da arayıp bulmak kalıyor sizlere

CENGİZ ORÇUN’unalbümünden

Page 34: Bodrum Bülten Mayıs 2006

34 BODRUMül nBe

HABER TURU Hazırlayan: MAHİNUR TUTAN

"Bir zeytin tanesiydi önce, sonra hayat... Zeytin ağacında asılı zeytine ‘zeytin’ dedi,gördüklerim zeytinde yolculuk...”

İnsanoğlunun tarım devriminde ürettiği ilkürünlerden biri olan zeytin, hayatımızdaönemli yer tutan bir besin. Ana vatanıMezopotamya olup Akdeniz'in sembolüve kültür mirası olan zeytin, geçmiştengünümüze kadar uzanan geleneklerebakıldığında; özellikle zeytin ağacınınyaprakları zafer, akıl ve barışı simgelemiş,bir zeytin dalı ile Nuh'un gemisine geridönen güvercin, o büyük sel felaketininsona erdiğine işaret sayılmıştır.

Gerek zeytin ve zeytinyağı üretimi gereksetüketimi açısından Türkiye'de başı çekenbölgelerden birisi olan BodrumYarımadası ve yakın çevresinde zeytin

Ülkemizde zeytincilik, yaklaşık 400bin ailenin doğrudan geçimini sağlı-yor. 8-10 bin kişinin ise gelirine dolaylıkatkıda bulunuyor. Türkiye'de zeytin üretiminde % 80.5ile Ege Bölgesi birinci sırada. EgeBölgesi'ni, % 11.8 ile Akdeniz, % 6.1ile de Marmara Bölgesi izliyor. Ülkemizde, kişi başına düşen yıllıkzeytinyağı tüketimi 1 kg iken;Yunanistan'da 21 kg, İtalya'da 11 kg,İspanya 10 kg, Tunus'ta 10 kg,Suriye'de 6.2 kg ve Portekiz'de 5 kg. Türkiye'de çeşitli ölçeklerde yaklaşık850 adet zeytinyağı fabrikasınınbulunduğu ve toplam zeytinyağı üre-tim kapasitesinin 270 bin tonu geçtiğitahmin ediliyor. Ülkemizdeki önemli zeytin çeşitleri;Çekişte, Çelebi, Domat, Edremit(Ayvalık), Erkence, Gemlik, İzmirSofralık, Memecik, Memeli ve Uslu. Dünyada, yaklaşık 900 milyon,Türkiye'de ise yaklaşık 90 milyon adetzeytin ağacı olduğu biliniyor. Türk Standartları Enstitüsü'nünbelirlediği ölçülere göre üç tipzeytinyağı var: Naturel Zeytinyağı,Riviera Zeytinyağı ve RafineZeytinyağı. Zeytinyağının içerisinde bulunanfenolik bileşenler, monoansature yağasitleri, kanserden ve koroner kalphastalıklarından korunmada önemlirol oynuyor. Diğer bütün yağlar ancak rafineedildikten sonra yemeklik yağ olarakkullanılabilmelerine rağmen,zeytinyağı doğal haliyle kullanılabilentek yağ. Akdeniz diyeti ilk kez 1950'li yıllardaortaya konmuştur. Akdeniz diyetisebze, meyve, balık ve yüksek posalıdiyetten zengin olup bu diyette teköne-rilen yağ zeytinyağıdır. Zeytinin yağa işlenmesi için ilk öncezeytinin parçalanarak macun halinegetirilmesi gerekir. Bu amaçla sıcak suyardımıyla yumuşatılan hücreduvarları bir pres ile parçalanır ve yağ+ su olmak üzere posasından ayrılır.Suyun yağdan uzaklaştırılması ilenatürel yağ elde edilmiş olur.

daha çok değer kazanıyor.

Oasis Alışveriş Merkezi, yaşamyoğunluğumuz içinde,irdeleyemediğimiz, çoğu zaman öneminiunuttuğumuz zeytini, bir fotoğraf sergisi iletekrar gündeme getirdi. Zeytin vezeytinciliğe dikkati çekmek amacıyla, 20Nisan - 03 Mayıs 2006 tarihlerinde, OasisAlışveriş Merkezi, Hurmalı Cadde'de,"Zeytine Yolculuk " adı ile bir fotoğrafsergisi gerçekleştirildi.

"Zeytine Yolculuk" fotoğraf sergisinde yeralan fotoğraflar, Tariş Zeytin ve ZeytinyağıBirliği Fotoğraf Editörü Birol Üzmeztarafından, altı yılın sonunda oluşturuldu.

Ağırlığı Edremit yöresi olmak üzereFethiye'den Ezine'ye kadar zeytin ağacınınbulunduğu her bölgeden 60 adetfotoğrafın, 50x70 ölçülerinde yer aldığısergi, Bodrumlulara, kış aylarının en soğukgünlerinde tek tek toplanan zeytine,gönülden bağlı üreticilerin alınterinin yanısıra, bin yıllık bir geleneğin izlerini degörme fırsatı verdi.

Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği'nin desteğiile hazırlanan sergide, fotoğrafların yanısıra zeytin ve zeytinciliğe dair yer alanbilgiler; zeytin ve zeytinyağı ile ilgiligözümüzden kaçırdığımız ayrıntıları,

Oasis Alışveriş Merkezi ileZEYTiNE YOLCULUK

Zeytinyağı hakkındaZeytinyağı hakkında

fotoğraf:BİROL UZMEZ

Page 35: Bodrum Bülten Mayıs 2006

BODRUMül nBe 35

2e R b E s t a Y fa e-mail: [email protected]: 0.252 317 10 92

Rant hırsı kıyılarımızdanvazgeçmiyor

Siz Bodrum Bülten okurlarının BodrumYarımadası ile ilgili görüş, düşünce ve

önerilerinin yer aldığı bu sayfayaduyurulmasını istediğiniz her konuyu

yazıp, çizip, görüntüleyebilirsiniz.Sorunlarınızı çözemesek bile sesinizinduyurulmasına katkıda bulunuruz...

ıyı Yasasında Değişiklik Taslağı,ülkeyi 40 yıl geri götürüyor;kıyılarımızdaki tüm hukuksal vekamusal haklar tehlikede…

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafındanhazırlanan “Kıyı Yasasında DeğişiklikTaslağı”, her tarafı denizlerle çevriliülkemizdeki kıyı politikasının, buzenginliğin korunması yerine “Tahripederek kullanılması” yönünde devamettiğini gösteriyor. Kıyılarımız için bugüne kadar, örneğin“deniz taşımacılığının yaygınlaşması”;“balıkçılığın teşviki ve düzenlenmesi”;“kentlerde deniz yaşamı ve kültürü”;“plajların geliştirilmesi”; “rekreasyonamaçlı kullanımlar” vb. gibi işlevler içinyeni yasalar gündeme bile gelmezken,yıllardır hep “ilave imar hakları”nı içerendüzenlemelerin yapılması, egemensiyasetin kıyılarımıza bakışında sadece“imar rantı hırsı”nın öncelik taşıdığınıaçıkça kanıtlıyor…Nitekim, kıyılarımızın toplum ve turizmkonukları tarafından eşit koşullarda veherkese açık konumda korunarakkullanılmasını hedefleyen Anayasalilkelere aykırı bu yasal düzenlemegeleneği, son tasarıda da sürdürülüyor.Üstelik bu kez, geçmişten kalan,uygunsuz ve çağdaş kıyı hukukuna aykırıyapılaşmaları bile “yeni ve benzeryapılaşmalara” yasal dayanak tutulmaküzere…Şöyle ki;

1-KIYILAR ve HATTA DENİZ;“İMAR ARSASI” YAPILIYOR: Kıyı hukukumuzun temel ilkesi, denizkenarında ancak “iskele”, “balıkçıbarınağı”, “plaj” vb. gibi, işlevi gereğikıyıda yer almaları zorunlu tesislerinyapılabileceğidir. Bunlar dışında sadecepark ve dinlence alanlarıdüzenlenebilir… Tasarıda ise yasanın bu en önemli kuralı

Mimarlar Odası, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından hazırlanan “Kıyı YasasındaDeğişiklik Taslağı” kapsamında bir basın bildirisi yayınladı. Mimarlar Odası BodrumTemsilciliği Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Bardak, “Bodrum temsilciliği olarak söz

konusu yasa değişikliğinin yarımadamızda zaten neredeyse kontrolsüz olanyapılaşmada yasa dışılığa hız kazandıracağı endişesi taşıyoruz. Tümüyle kamuyararını ortadan kaldıracak söz konusu yasa değişikliğinin somut olası etkileri

üzerine çalışmalarımız sürüyor” dedi. Yayınlanan bildiri şöyle;

değiştirilerek, yine öteden beri kesin imaryasağı getirilen dolgu alanları; hatta “sualanı” bile, kıyıda bulunmaları asla zorunluolmayan yapılaşma arsalarına dönüş-türülmektedir.

2- KIYI DOLGULARI ÖZENDİRİLİYOR:Bu yaklaşım, deniz kenarının tümüyle ve“uygunsuz yapılaşmayla işgali”ni getireceğigibi, esasen ekolojik açıdan da sakıncalı olanve zorunlu olmadıkça kesinliklebaşvurulmaması gereken “kıyı dolgularını”daha da özendirecek, yatırımlar için uygunolmayan ya da yer bulunamayan kıyılarda,“rant ve spekülatif amaçlı yeni dolgu alanlarıyaratılması”nı teşvik edecektir…

3- OTELLER “DENİZE” BİLE YAPILACAK: Aynı anlayışın tasarıda “doruğa çıkan” ranthırsı ise “kruvaziyer limanları” (yolcugemileri) ile bağlantılı “ticari yapılar”labirlikte (çarşılar, ofisler), “konaklamatesisleri”nin bile kıyı kuşaklarındagerçekleştirilmesini öngörmektedir. Yani, topluma açık ve herkesin özgürcekullanımına ayrılması Anayasal kural olandeniz kenarları, “liman tesisi” gerekçesialtında tu-ristik tesislerle işgal edilebilecektir.Dahası bu oteller “su alanında”, yani denizinüstünde bile yükselebilecektir

4- YATIRIMCIYA, “TAPULU ARAZİLERE ELKOYMA” DESTEÐİYine yıllardır hemen hiçbir ranta dönük kıyıyasası düzenlemesinde “akla bile gelmeyen”en vahim kurallardan biri de “özelmülkiyetteki kıyı arazilerinin yatırımcıdanalınacak pa-ralarla kamulaştırılıp, sonra daaynı yatırımcıya tahsisi”dir. Kıyılardaki özel arazilerini satmayan ya dakendisi değerlendirmek isteyenvatandaşlarımızı “yatırımcı çıkarları adınadevlet aracılığıyla cezalandırmak” anlamınagelen bu kuralın nasıl bir hukuk devletianlayışıyla tasarıya yansıdığını tanımlamaktabile güçlük çekmekteyiz.

5- 40 YIL GERİYE GİDİLECEK:İşte böylesine bir “devlet” anlayışınasahip olanlarca kaleme alınan tasarının,kıyı düzeninde ülkeyi 40 yıl geriyegötürecek önermesi ise “kıyıya imaryaklaşma sınırlarının eskiden kalmayapılar esas alınarak” belirlenmesi…Oysa, söz konusu eski yapılar, vaktiyle veo dönemin yasalarına göre izinliuygulamalar olsalar bile, kıyı yaklaşmasınırlarını 50 ve 100 metreye çıkartançağdaş düzenlemelerde bunların “tekraredilmemesi” esas alınmıştı. Tasarı ise bukuralı kaldırırken, “çağdışı kalmış”uygulamaları temel alan bir kıyı düzenini,“40 yıl geriye gidilerek” Türkiye’yeyeniden getirmek niyetindedir.

6-İMAR PLANLARINI BİLEYATIRIMCI YAPACAKBütün bu talana ve tahribata dönükuygulamalar, hiç değilse “çevreye vetopluma karşı sorumlu mimarlık veşehircilik kuralları”yla bir ölçüde bile olsaönlenebilecekken; tasarı bu olanağı bileyok ediyor. Öngörülen talan kurallarını esas alacakimar planlarının yapımını da“girişimcilere” bırakarak, kamusal vemesleki denetimin gerçekleşmemesinisağlıyor…

7- YEREL YÖNETİMLER DEVRE DIŞINDA;Tasarının, çağdaş çevre ve imaranlayışının temel kuralı olan “yerel vedemokratik karar hakları”nı da yoketmesi; tüm kıyılarda bu kanuna görebaşlayacak yağma uygulamaları içinbelediyelerin, il özel idarelerinin ve diğerilgili kurumların denetim, müdahale veengelleme olanaklarını geçersiz kılması;bunu sağlamak için de tüm kıyılarda teksöz ve karar sahibinin “merkezihükümet” olması; ülkedeki tümdeğerlerin “engelsiz pazarlanması”politikalarında hangi düzeyleregelindiğinin de açık göstergesi…

SONUÇ OLARAK; Mimarlar Odası da diğerduyarlı kurum ve kuruluşların bu tasarıyatepkilerine katılmakta ve kamu yararı ileulusal hak ve çıkarlarımızı savunan tümkurumlarla birlikte herkesi, tasarınınyasalaşmaması yönünde etkin tutumalmaya davet etmektedir…

K

Page 36: Bodrum Bülten Mayıs 2006

36 BODRUMül nBe

HABER TURU

Turgutreis’te 120 kişi ÇÖKERTME oynadıHedef bin kişi ve‘Guinness Rekorlar Kitabı’Turgutreis Belediyesi tarafından bu yıl 16 Nisan’da ilki düzenlenen“Turgutreis 1. Halk Oyunları Şenliği“ renkli görüntülere sahne oldu. TurgutreisBelediyesi Folklor Ekibi, Zeyyat Mandalinci İ.Ö.Okulu, Amiral Turgutreisİ.Ö.Okulu ve Vedat Türkmen İlköğretim Okulları’nın folklor ekipleri aynıanda Ege Bölgesi’nin meşhur Çökertme oyununu sergilediler. TurgutreisAtatürk Meydanı’nda yaklaşık 120 folklorcunun katılımıyla gerçekleşenşenlikleri 2 bin kişi izledi. Atatürk Meydanı’ndaki gösterilerde 5-30 yaş arasında 120 folklorcu Çö-kertme oynayarak yöresel bir rekora imza attılar. Gösterilerin önümüzdekiyıllarda daha fazla folklor ekibinin katılımıyla gerçekleşeceğini belirtenTurgutreis Belediyesi Halk Oyunları Eğitmeni Akın Yiğit “Bu yıl 120folklorcuyla oynadığımız Ege Bölgesi’ne özgü Çökertme oyununuönümüzdeki yıl 500 folklorcuyla oynamayı hedefliyoruz. Çökertmeoyununu tüm belde halkımıza ve dünyaya en iyi şekilde tanıtmayıamaçlıyoruz. İleriki yıllarda ise 1000 folklorcunun aynı anda Çökertmeoynamasıyla uluslararası Guinness Rekorlar Kitabı’na girmek istiyoruz” dedi.

Halil ile Gülsüm’ün öyküsü“ÇÖKERTME”

Bitez’de “ANIT HEYKEL”de canlanacak

Yapı Endüstrisi ve Bitez Belediyesi işbirliğiylegerçekleştirilen, Çökertme Türküsü’nünhikayesini ölümsüzleştirecek heykel yarışmasıstart aldı. Bitez’in adını Türkiye’ye duyuranhikâyenin konu alınacağı yarışma,düzenlenen bir toplantıyla tanıtıldı.Bodrum’un gözbebeği Bitez’in tarihindeönemli yere sahip olan ve işgal yıllarındayaşanmış bir aşk hikâyesini anlatan Halil ileGülsüm’ün türküsü, düzenlenen heykelyarışmasıyla bir anıta dönüştürülecek. “Bitez’in Aşk Masalı: Halil ile Gülsüm” adınıtaşıyan heykel yarışmasında eserler ilk olarak

Bitez halkının beğenisine sunulacak. Halkjürisi tarafından ön elemeden geçen eserlerdaha sonra jürinin değerlendirmesinesunulacak. Yarışmanın jürisini Remzi Güngör(Bitez Belediye Başkanı), Süha Yılmaz (YapıEndüstrisi Yönetim Kurulu Başkanı), Altan Türe(arkeolog, folklor araştırmacısı, yazar), AliKırca (gazeteci-yazar), Güneri Cıvaoğlu(gazeteci-yazar), Burhan Doğançay(ressam), Belma Sayan (grafik sanatçısı,Bitav Derneği Kültür ve Sanat Komisyonuüyesi), Rüştü Gür (emekli bürokrat, BodrumTurizm ve Tanıtma Derneği Kurucusu) ve

Mimar Sinan Üniversitesi’nden iki temsilcioluşturuyor.Dereceye giren ilk üç eserinödüllendirileceği yarışmada, birinci olaneser Yapı Endüstrisi’nin Bitez’degerçekleştirdiği Alesta Evleri projesinde,Halil’in vurulduğu yerde oluşturulacak veözel peyzaj çalışmalarıyla düzenlenecekparka dikilecek.

Ayrıntılı bilgi ve katılma koşulları için;Bitez Belediyesi web adresi: www.bitez.bel.trYapı Endüstrisi web adresi :

Gerçek adı Hevse (Hafize) olan “Çakır Güssün”

Page 37: Bodrum Bülten Mayıs 2006

onacık Kalkındırma ve Güzelleştirme Derneği’nin Mumcularve köylerinde başlattığı araştırma sonucunda köylerdeyaşayan insanların % 80’inde halı dokuma tezgahı olduğuancak bu işle uğraşan kişi sayısının bir elin parmaklarını

geçmeyecek sayıda olduğu öğrenildi. Köylülerin sorunlarınıdinleyen KONKAD Başkanı Mehmet Melengeç, söz konusu elsanatının yaşatılabilmesi için dernek olarak bir çalışma başlattıklarınıaçıkladı. Konuyu resmi kanallara taşıyan dernek üyeleri, BodrumKaymakamı Abdullah Kalkan’dan destek istediler. Raporu inceleyen Abdullah Kalkan, konuya duyarlılık göstererek,Bodrum ve köylerindeki el dokuma halıcılığının yaşatılması içinharekete geçerek, adliye önü, halk eğitim önü, Atatürk İlköğretimve Cumhuriyet İlköğretim okulları bahçesinde dokumacılara yerayrılacağını belirtti.

Neredeyse her evde bir tezgah varMumcuların köylerinde araştırma yapıldı. Buna göre, köylerdeyaşayan insanların % 80’inde halı dokuma tezgahı bulunduğuancak var olan tezgahların hemen hemen hiçbirinin aktif olmadığıanlaşıldı. Mazı Köyü’nde çok az sayıda insan, halıcılığa devametmeye çalışıyor.

Bu sayımızla birlikte başlattığımız Mehmet Uslu’nun araştırması olan“Bodrum Dokumacılığı ve Boyacılığı” yazı dizisi “Dünden Bugüne”sayfalarımızda...

DokumacılıkcanlanıyorK

ANTiK HALiKARNASSOSseyirciyle buluştu

Çekimi bir süre önce tamamlanan veBodrum Belediyesi ile Alternatif Sinemaişbirliğinde hazırlanan Antik HalikarnassosBodrum filminin gösterimi, 14-21 Nisantarihleri arasında Oasis'deki Cinemarinsinemalarında gerçekleştirildi.Film, Dünyanın 7 Harikası'ndan biri olanBodrum'daki Mausoleum'un İngiltere BiritishMuseum'dan geri alınıp, ait olduğutopraklara iadesi amacıyla yürütülen'Mausoleum İçin Bir İmza Ver' kampanyasıçerçevesinde hazırlandı.

Belgesel; Türkiye'de ve birçok uluslararasıplatformda gösterilirken, beraberindeyürütülen imza kampanyası ile deMausoleum'un ait olduğu topraklara iadesiiçin verilen mücadele kamuoyunun yoğunilgi ve desteği ile büyüyerek devam etti.Kampanyada toplanan imzalar, Kültür veTurizm Bakanlığı'na iletilecek, Bakanlıkaracılığı ile yapılan çalışmalardan bir sonuçalınamaması durumunda, 30 avukattarafından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AHİM) başvuruda bulunulacak.

Mausoleum’a ait değerliparçalar İngiltereye hibe

edildiğinden bu yanaBiritish Museum’da sergileniyor.

fotoğraf: AYLA GÖRGÜN

Page 38: Bodrum Bülten Mayıs 2006

38 BODRUMül nBe

DÜNDENARŞİVDEN - MEHMET USLU / Merhaba Gazetesi 1980

DOKUMA HAZIRLIÐIDokunacak el sanatının niteliğine göreönceden hazırlık yapılması gerekir.

A-Pamuklu Bez Dokuma Hazırlığı:Tarlaya ekilmiş olan pamuğun,kozalarından çıkarılarak toplanmasısonunda, güneşte kurutulmasına sıragelir. Bundan sonra depo veyaçuvalından çekirdekli pamuk, buracakçıkrığında burularak çekirdeğindenayrılır. “Bir tarafında dolu yağdırır, birtarafında kar” bilmecesi buracak çıkrığıiçin söylenmiştir. Buracak çıkrığında,çekirdekten ayrılan pamuk, tokmağınınyardımıyla yay kirişinde atılarakkabartılan pamuk haline getirilir.Silindirvari pamuk iplik çıkrığınınüzerine takılmış iğne incelik verilerektakılır, çıkrık kolundan tutulupçevrilerek iği döndürür ve ipliği büker.İpliği bükülürken de ona incelik verilir.İğ dolunca oluşan sırçanlar ılgıdırayasarılır. Üç ılgıdıra dolusu, yanibaşparmakla şehadet parmağı arasıdolusu, olan bir tutam iplik oluşunca,buna bir gelep denir. Tarak ve kücüler-den geçiri-lerek çözgü, pamuk ipliği veatkısı da yine, pamuk ipliği olarakdokunur. Gök veya siyaha boyanır.

Pamuk ipliği ehram dokumasında dakullanılır.

B- Yünlü Dokumalar HazırlığıDeve, keçi, kuzu ve koyunların Mayısayındaki kırklık denilen kendinden yaylıbir çeşit makasla kırkımından eldeedilen yapağıyla Eylül kırkımı yün ve kılelde tiftilir. Yün çoksa yün tarağında yada yayla atılarak kabartması yapılır.Kabartılan yün parmak uçlarıyla incebastırılarak; el ayası içinde ileri gerihareketlerle dürüm elde edilerek çatalageçirilir. Çatal, ağaç veya kargıdanuçların birinde zıt yönde açılmış kesimle

elde edilen sivri iki uçtur. Beldeki kuşak arasına sokularak, çatalageçirilen yün dürümünün alt ucundanalınan bir uzantı, iğe sarılıp arşağıylaiğin pırlandırılması sonucu iplikbükülerek yün sırçanı oluşturulur.

Yün daha çok Karaovalı kadınlartarafından kirmanda eğrilir. Kirmaneğrilen iplikle dolunca sibek ve ortageçme sökülür, yumak elde eldir. Çatalile (çataleş) en çok sıralavazlı kadınlaryün eğirir. Eğrilen iplik sırçanı ve yumağı ıldırgayaalınır gelepler oluşturulur. Ildırga 50 cmkadar uzunluktadır. Ildırga çubuğunun 5cm kadar uçlarında, 10 cm kadar ikiuzantı olup, eğrilen ipliği sarmayayarayan bir araçtır.

Bir ıldırga dolusu bir sırçan, yani bir çileeder. Üç çile bir geleptir.

Karaovalı kadınlar yünlerinin enuzununu halı çözgüsünde eriş, erişinkısasını halı ilmesinden (düğüm) sümen,onun kısasını da kürgüt olarak atkıişlerinde kullanır. Yün tarağıyla veyayayla kabartılan yün, bir elle tutulur,öbür eldeki oklava yardımıyla burulur.Elde edilen uzantı, kola geçecekbüyüklükte ve içten dışa geçirilen halkahaline getirilir, buna burma denir.Burma sürüsünün arkasında boşdurmayan hünerli kadınlar tarafından,kirmanla iplik haline getirilir. İplikkirmanın pırlandırılmasıyla oluşur, sibekve orta geçmenin çıkarılmasıyla eldeedilen yumağa da gölebek denir.

C- Tezgahın Dokumaya Hazırlanması:(İsdar Tutma)İpliğimizin boyanması bittikten sonradaha önceden seçtiğimiz örneğineuygun dokumayı yapmak için tezgahınkurularak çözgü ipliğinin geçirilmesine

BODRUM'DA DOKUMACILIKGünümüze dek, azalmış da olsa,Bodrum'da dokumacılık halayapılmaktadır. Dokumacılıkta daBodrum, iki karakteristik arz eder.Bodrum Yarımadası’nı dolaşan ortakısmından Milas'a dek uzanan ve iç kes-imlerde, konar göçerlik nedeniyleyüzyıllar boyu ilişkisi daha çok olanKaraovalı kadınlar, dokumacılıklarındasevinç, üzüntü ve benzeri duygularınısolmayan renk, yanış (motif) ve desenişlemeleriyle anlatmaya çalışmışlardır.Motif ve desen zenginliği daha çokhalılarda görülür.

Yün ve kıl dokumalar, Karaova kesimininel sanatları olarak dikkati çeker.Halıcılıkta en eski ve kendine özgüyanışlarıyla Mazı halıları da dejenereolmaya başlamıştır.

Sıralavaz denilen yarımadanın uçkısımlarında yaşayan daha çok kadınlar,solmayan doğal boyaları da daha net veparlak renkler olarak geniş dokumazeminlerinde kullanmışlardır. Sıralavazlıkadınların erkeğiyle çiftçiliğe yönelikişlerinin çokluğu nedeniyle, ince emekisteyen motifleri bırakıp ayrı ayrı renk-lerden simetrik, dar geniş paralel renkhatlarından (tahta) oluşan ehramları vekilimleri dokumaları dikkat çeker.

30 seneden beri Gaziantepli bir damatyüzünden Karakaya Köyü kilimlerindeBodrum dışında bir etkilenme vedeğişim görülmektedir. Yine aynı kişiyüzünden erkeklerin de dokuma işinebaşlaması memnuniyet vericidir.

Pamuklu ve yünlü dokumalar,Sıralavaz’da daha çok dokunurken,şimdi pamuklu bez dokunmuyor. Komşukazamız Datça'da eskiye göre az da olsadokunuyor.

Bodrum’da DOKUMACILIK, dokuma hazırlığı, HALICILIK

Page 39: Bodrum Bülten Mayıs 2006

39BODRUMül nBe

BUGÜNEbaşlanır. Çözgüdeki bir takım hesaplamave gerdirme işleri bitirilerek, ilk kenaratkısı yapılarak tezgahımız tutulmuşolur. İsdar tutarken de günlere ve saatleredikkat edilir. Salı günü işe başlanmaz.Salı gün başlanan iş uçlanmaz, sallanırdurur. Çabuk bitirilemez, diye buradaşunu eklememiz yerinde olur.Derler, Salı sallanır. Her aptal öyle sanır.İşin varsa, gel başla. Başlamayan aldanır. Cuma günü sela vaktinde bir saat kadarönce veya sonra da iş işlenmez. Bazıkişilerin gelişi veya başlama sırasındaevde oluşu da tezgah tutmaya etkilidir,diye düşünülür.Dört kazığın karşılıklı iki uçlarına, dıştankonan boru veya direk arasında tutulangolan ve hasırda, tahta tarakla çözgüipliği eşit aralıklara ayrılır. Hasır doku-mada çözgü ipi topalak ipidir. (Japonşemsiyesi) Atkı da kuvalıktır. Hasır atkısıolan kovalığın, önceden boyanmasıylasüslü hasır da dokunur.

BODRUM'DA HALICILIKSon yıllarda Bodrum'da halı oğlan evininkız evine düğünü başlatmak için dahaçok zenginlerin gönderdiği bir ağırlıktır.Bodrum'un yalnız Karaova kesimindedokunan "Garava Halısı" olarak isim

yapmış Karaova halıları pek eskitarihlerden beri Mazı, Etrim veGaranlık'ta dokunmaktaykenKaraova'nın öteki köylerine deyayılmıştır. Bu yayılmayı koopera-tifleşme hızlandırmış ama halıcılığınbozulmasıyla ilgili önleyiciliği maalesefolmamıştır.

Uzaklık ve ulaşım zorluğu nedeniyleBodrum'dan daha çok Milas'a giderek,gereksinmelerini gideren ve halılarını daorada satan Karaovalı ve Mazılılarınhalılarının, Milas'ta satışının yapılmasınedeniyle, müşterileri tarafındanbilmeyerek, Milas halısı olarak aranmayabaşlanmıştır. Milas'ın Mezgit ve BozolanKöyleri'nin toprak, yerleşim, kız alışve-rişi bakımından Mazı Köyü’yle ilişkisisöylenmektedir. Halıcılık dikkatealındığında Karaova kesimi bütünüiçinde dokunan halılar "Garava halısı"olarak ağır basar, "Karaova halısı" deyimihalk arasında çoğunlukla ve canlı birşekilde kullanılmaktadır. Karaovahalılarının, daha ucuza kaynağındanalınabileceği düşünüşüyle, aracılartarafından istenmesi sonucu Karaovanahiye merkezi Mumcular’da vePınarlıbelen'de de halı mağazaları vekooperatifler açılmıştır. Halı mağazaları

son yıllarda turizmle ilgili olarakBodrum'da da satışa başlamıştır.

Garava halıları içinde, Mazı halılarınınmotif ve boyacılık olarak kendine özgüve eski bir ayrıcalığı vardır. Bu ayrıcalıkson yıllarda dejenere olmaya yüztutmuştur.

Garava halılarının rengi 7-8 çeşittir. Buhalılar üzerindeki renklerde çoğunluklakırmızı, mavi ve yeşilin tonları dikkatiçeker. Halıların hav yüksekliği 8-10 mmve 110*160 ile 120*200 cm ebadındadokunurlar. Kalite olarak 25*40’tır.Halıların genellikle üç banttanoluştuklarını görüyoruz. Bu bantlaraKaraovalılar, kenar suyu derler. Büyükkenar suyunda büyük çiçekler, ikincibantta çok renkli basit işaretler vardır.Göl suyunda (göbek) çoğunlukla mavi,yeşil, kırmızı renk hakimdir. Ekserihalıların göl suyunda mirap vardır. Herhalı kenar suyuna göre ad alır.

BODRUM

DOKUMACILIÐI

ve BOYACILIÐI  1

Page 40: Bodrum Bülten Mayıs 2006

40 BODRUMül nBe

netb kış@

CANSU TÜRKDOÐ[email protected]

matrak görüntüler ilginç siteler farklı görüşler gırgır sözler

Biraz da tabuoynayalımne dersiniz ;)

Kelime: UğurDündarAnlatan: TV’deprogram yapıyohani yıllardırAnlayan: RehaMuhtar? Ali Kırca?Anlatan: Yok yoksarışın mavi gözlüAnlayan: Atatürk?Biz: iptal!

Kelime: KrampAnlatan: Hanifutbolculara girerDinleyen: Krampon.Gülme seslerikesildiğinde süreçoktan bitmiş.

Kelime: Okul- Biz nereye giderizher gün?- Bara... diskoya...sinemaya.. cafeye....bowlinge..alışverişe...gezmeye..- Ay olmuyo böölebaşka şekilde anlat- Ailemiz bizi nereyegidiyo biliyor?- Haaa okulaaa...

Kelime : Annelergünü- Cennet kiminayakları altında ?- Anne- Tamam , hanionların özel bizamanları var, ne o?- Adet..

Çok salakça...Bob Fenster'in "Salaklığın Tarihi" kitabından örnekler,

- Arizonalı bir adam kelepçelerle oynarken kendini kelepçeledi ve anahtarıbulamadı... Kendisini kurtarmak için çilingir çağırmak yerine polisi arayınca başıbelaya girdi... Onu kelepçeden kurtaran polisler, ödenmemiş bir kefalet borcubulunduğunu belirleyince onu yeniden kelepçelediler...

- Gillette şirketi 1902 yılında güvenli jilet satmaya başladığında yüzlerce erkek satınaldı... Sonra da bu jiletlerin sakallarını kesmediğini söyleyerek onları çöpe attılar...Gillette yetkilileri, mutsuz müşterilerin tıraş olmadan önce jiletin sarıldığı kağıdıçıkarmadıklarını fark ettiler...

- 1840'da ABD başkanlığına seçilen William Henry Harrison, çok soğuk bir gündeWashington'da açık havada düzenlenen göreve başlama töreninde şapka ve paltogiymeyi reddederek yaptığı uzun konuşma sonucu zatürree  oldu... Yeni başkan sadecebir ay görev yaptıktan sonra öldü...

- 1932 yılında Los Angeles Olimpiyatları’nda Fransız atlet Jules Noel'in disk atmadakırdığı olimpiyat rekoru sayılmadı... Çünkü atışı izlemesi gereken bütün hakemler,sırıkla yüksek atlama yarışmasını izlemek için arkalarını dönmüşlerdi...

ÜNLÜ GAFLAR

KADIN ŞARKICI DALINDA "Estetik haramsa bütün hastanelerikapatsınlar..."

Petek Dinçöz "Ses, bedende en geç yaşlananorgandır..."

Nükhet Duru "Yıllardır olmamıştı, uzun zaman-dan beri ilk defa tek partili koalisyonoluyor..."

Nil Karaibrahimgil (Boğaziçi ÜniversitesiUluslararası İlişkiler Bölümü mezunu)

KADIN SUNUCU DALINDA "Evet, bugün perşembe, haftanınson günü, yani bugünü saymazsak..."

Pınar Altuğ (TRT'deki programında) "Sıfır puan kazanırsanız toplampuanınıza sıfır puan ekleriz..."

Ebru Şallı (Pazar Yıldızı adlı yarışmada) "Bütün o elektronik şeyler aslındabiraz mekanik kaçıyor..."

Gülben Ergen (SMS, e-card gibiyöntemlerden hoşlanmadığını belirtmek

istiyor)

ERKEK ŞARKICI DALINDA "Müzikte tek eksiğim opera..."

Doğuş "Ilham kaynağım şu gördüğünüzBoğaz. Bu deniz, öküze bile ilhamverir..."

Serdar Ortaç "Her sene bir sene daha geçiyor..."

Tarkan "Ben, yıllardır süregelen ve gitgidegerileyen arabesk türkücü imajınıroketlemek istiyorum. Arabalarıntorpidolarında en arkada durankasetleri önlere çıkartmak istiyorum.."

Özcan Deniz

HABER SPİKERİ DALINDA "Insan, hayvan... her canlınınyavrusu ne güzel, öyle değil mi sevgiliseyirciler?"

Defne Samyeli (Show Haber) "Bu akşam oynanacak olanBesiktaş-Galatasaray derbisininsonucu henüz belli değil..." 

Zeynep Kasımlıoğlu "Bugün çok şey oldu sayın seyirci-ler..."

Page 41: Bodrum Bülten Mayıs 2006

kAmd . ta iyta is ayea e rtM z e ta SByuııı

k?re - e n. tg s . ru aye vynt um. ’ tg üDtADııı

kür. t nre te vrtd . tö nvri-, . zl s tMm-l e ııı

Yalnızca %30İnsanlar, beyinlerinin sadece yüzde 10’unu kulla-nabiliyormuş. Yalnız Einstein kapasitesinin yüzde30’unu kullanabilen bir insanmış. Adam onca icadıyüzde 30’la yapmış. Yani tamamını kullansakohooo... Gerçi bilim adamları, "O zaman dadeliririz" diyorlarmış.

Soğuk Ateşİngiltere'de küçük bir araştırma şirketi "soğukateş"i keşfetmiş. Bu tamamıyla gerçek ateşgibiymiş, yani onun yapabildiği her şeyi yapabili-yormuş. Sıcaklığı ise sadece 4 dereceymiş. Çokgüvenli bir şeymiş yani. Yalnız çürük kivi gibikoktuğundan şimdilik piyasaya sunmuyorlarmış.

DomatesUzmanlar hala domatesin meyve mi yoksa sebze miolduğu konusunda anlaşamamışlar. Bu konuda bi-limsel toplantılar düzenlenip tartışmalaryapılıyormuş.

Noel BabaNoel Baba'nın bugünkü imajını Coca Cola yaratmış.Onun için öyle kırmızı-beyaz giyiniyormuş meğerse.

ChevroletChevrolet Nova marka arabalar Meksika'da hiçsatılmıyormuş. Çünkü İspanyolca'da "No-Va", "Aslayürümez, gitmez" anlamına geliyormuş. (Gerçekteise 'nova' İspanyolaca'da yeni demekmiş.)

PepsiLatin Amerika'da Pepsi pazarın tek lideriymiş. CocaCola'nın esamesi bile okunmuyormuş. Çünkü buülkelerde "Coca" uyuşturcu, "Cola" ise g.t demekmiş.

Amerikan ÖzgürlüğüAmerika'da siyahlar 2007 yılından sonra oykullanamayacaklarmış. Siyahlara seçme ve seçilmehakkı 1965 yılında Başkan Lyndon B. Johnsonzamanında verilmiş. Ama 1982'de Başkan RonaldRegan yasayı, "Bu hak 25 yılla sınırlıdır" diyedeğiştirmiş.

NET HABERLER

12 AY BOYUNCABODRUM’DA

HİZMETİNİZDEYİZ

Page 42: Bodrum Bülten Mayıs 2006

42 BODRUMül nBe

Erkekler neden yalan söyler?

on yazılarımdan biri yalan söylemek üze-rineydi, o yazının kendi adına mesajınıverdiğini ve konunun tamamlandığınıdüşünüyordum. Ne var ki, okuduğum çokgüzel bir hikaye ve bu hikaye sonrasında

aklıma gelenlerle, bu konuyu bir kere daha işlemekkaçınılmaz oldu.

Yalan çocukluktan itibaren hayatımıza girer ve ha-yatımız boyunca da varlığını devam ettirir. Değişentek şey sebepleri ve sıklığıdır. Çocukken söylenilenyalanların sebebi, genelde korkularımızdır. İnkaretmemiz ya da saklamamız gereken durumlardayalana sığınırız. Bazen de bulunduğumuz ortamdaolduğumuzdan farklı görünme ihtiyacı hisseder, ozamanlar yalanlar söylerdik. Bizim de evimizkocaman, benim babamın roketli arabası var gibimasum yalanlar.

Büyümeye başlamakla beraber, yalanlar azalır amasebepleri ciddileşir. Kızlar büyürken, ailelerindenya da arkadaşlarından bir şeyleri saklamak adınayalan söylerler. Ama bunun sebebi her zamankişisel değildir, arkadaşlarını, kardeşlerini, annesinikorumak amacıyla da söylenir bu yalanlar. Dahaileriki zamanlarda aldıkları şeylerin fiyatları,çocuklarının babalarıyla karşı karşıya kalmamaları içinkabahatlerini gizlemek adına (ki bu bazen daha büyük zararlarverir) ruhlarındaki yapıcılık sebebiyle yalan söylerler. Sakın banakızmasın hemcinslerim ama yalan söylediğimiz diğer bir konu dakilomuz, baş ağrılarımız, bazen de yaşımızdır. Bir deyapamadığımız şeyler konusunda bahaneler buluruz; belki bunlarayalan denmez ama gerçek değilse yalandır değil mi?Yaşanılan şartlar ve ortamlarla yalan söyleme sebepleri değişebilirama genel sebepler bunlardır.Peki erkekler büyüdüklerinde neden yalan söylerler, onlarında se-beplerini de düşünelim. Alınmaca yok, biraz da mizahi bir bakışaçısı kullanmak istiyorum bu noktada. Maddi menfaatleri için yalan söylerler, genelde eşine karşı maddiolanağı daha az, iş çevresinde, eğer gerekiyorsa, daha çok göste-rerek.. Medeni durumları hakkında yalan söylerler. Evli olmak ya da olma-mak gereken durumlarda ihtiyaçları olan seçeneğe sığınmak.Daha fazla sıkılmamak ve zaman harcamamak için yalan söylerler.Kendisine “Güzel olmuş muyum” diyen eşine, yüzüne bilebakmadan “Çok güzel olmuşsun çok” diyerek, “Hafta sonu şunuyapar mıyız” diyen çocuğuna, bir dakika bile düşünmeden, “Yaparıztabii” deyip hafta sonu kıvıracak sebepler bularak. Yapmakistemediği şeylere türlü sebepler bularak yalan söylerler. Alışverişeçıkmamak için, sinemaya gitmemek, yemeğe çıkmamak vs. için.Israr edilirse de agresiflik gösterip insanın burnundan getirirler. Budurumlarda kadın “bir daha mı” diye tövbe eder ama bu tövbelerbir dahaki se-fere yine bozulur.Yakalandıkları yanlış durumları izah etmek için son derece komikyalanlar söylerler. “İş konuşuyorduk, yardıma ihtiyacı vardı, hiçtanımıyorum ilk kez gördüm, o ısrar etti, üzerime geldikurtulamadım.” Ve bu yalanlarla o karizma yerle bir olur. Hani birlaf vardır, minareyi çalan kılıfı hazırlar diye. Erkekler kılıfıhazırlamadan camiyi çalmaya yeltenince, sonları böyle içler acısıoluyor. İşte ben yazımın tam bu noktasına çok yakışacağını

düşündüğüm hikayeyi eklemek istiyorum.

Bir gün ormancının biri dalları nehre sarkanağacın dallarını keserken baltasını suya düşürür."Aman tanrım" diye bağırdığında bir peri belirir ve"Ne diye bağırıyorsun?" der. Ormancı baltasınısuya düşürdüğünü ve yaşamını sürdürebilmek içino baltaya ihtiyacı olduğunu söyler. Peri suya dalarve elinde bir altın balta ile tekrar belirir ve "Baltanbu muydu?" diye sorar. Ormancı "Hayır" diyecevaplar. Peri baltayı dürüstlüğünden dolayı odun-cuya verir, suya tekrar dalar ve bu sefer elindegümüş bir balta ile tekrar belirir ve yine sorar,"Baltan bu muydu"? Ormancı yine "Hayır" diyecevaplar. Peri bu baltayı da oduncuya verip, suyatekrar dalar ve bu sefer elinde demir bir balta iletekrar belirir ve yine sorar, "Baltan bu mu"Ormancı "Evet" der. Ormancının dürüstlüğüperinin çok hoşuna gider ve baltaların üçünü dekendisine verir. Ormancı mutlu bir şekilde evinedöner.

Bir zaman sonra ormancı eşiyle beraber nehirboyunca yürürken karısı suya düşer ve ormancı"Aman tanrım" diye bağırır. Peri yine belirir vesorar. "Ne diye bağırıyorsun?” Ormancı, "Karım

suya düştü" der. Peri suya dalar ve Jennifer Lopez ile birlikte geridöner. "Senin karın bu mu?" diye sorar. Ormancı "Evet" der. Perisinirlenmiştir. "Yalan söylüyorsun. Gerçek bu değil" der. Ormancı"Özür dilerim peri, ortada bir yanlış anlaşılma söz konusu. EğerJennifer Lopez için hayır deseydim, bu sefer Catherine Zeta-Jonesile geri gelecektin. Ona da hayır deseydim karımla dönecek ve herüçünü de bana verecektin. Ben fakir bir adamım ve üç karımınsorumluluğunu taşıyabilecek durumda değilim. Jennifer Lopez'eevet dememin sebebi budur."

Hikayeden alınacak ders: “Ne zaman bir erkek yalan söylüyorsabunun iyi ve saygın bir nedeni vardır ve bu başkalarının yararıiçindir. Kendileri için bir şey istiyorlarsa ekmek Kuran çarpsın!!!.”

Her ne kadar hikayede aksi söyleniyorsa da, farkına vardım ki, birerkek genelde kendi çıkarları için yalan söylüyor. Bencillik desemkabalık olur, yapıları gereği desem yaradana ayıp olur. Bu durumuaçıklayacak ne desem ben şimdi... Ama görünen bu ya, nalıncıkeseri gibi hep kendilerine, hep kendilerine. Hatta bana kalırsa,erkekler gerçek hayat içinde kendilerine özel yaşamayı becerebilenayrıcalıklı sınıfı temsil ediyorlar.Hikayede bir yere takıldım onu yazmazsam rahat edemem. Ooduncu var ya, eğer perinin sudan çıkaracağı ikinci kadının Zeta-Jones olduğuna emin olabilseydi birinciye benim karım değil derdide, ikinci çıkan karısı olabilir diye, bence birincide işi sağlama aldı.Yazımda kullandığım cümlelerden kimse alınmasın, herkes kendinibilir neticede. Ben bu ay biraz güldürebilecek bir yazı hazırlamakistedim. İyisi de kötüsü de, pembesi de, beyazı da aynı bence, yalanyalandır. İnsan hataları affedebiliyor zamanla, ama yalan güvenkaybettiriyor işte... Zamanla yerine de konulamıyor. Sonuç olarakşunu söyleyebilirim. SÖYLENİLEN BİR YALAN, SÖYLENİLECEK HERDOÐRUYU ŞÜPHEDE BIRAKIR.

Bakan gözlerde şüphe görmemeniz dileğiyle..

PA

RA

NTE

Z

HÜSNİYE KAYA [email protected]

SBen bu ay biraz

güldürebilecek bir yazıhazırlamak istedim.İyisi de kötüsü de,

pembesi de beyazı daaynı bence, yalan

yalandır.

Söylenilen her yalan,söylenilecek her

doğruyu şüphedebırakır...

Page 43: Bodrum Bülten Mayıs 2006
Page 44: Bodrum Bülten Mayıs 2006