Upload
others
View
4
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
i
BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ
8. DÖNEM
EYLÜL DERS NOTLARI
Editör
Dr. Tahir ÖZAKKAŞ
ii
Psikoterapi Enstitüsü Eğitim Yayınları: 112
Bütüncül Psikoterapi 8 Dönem Eylül 2009 Ders Notları
ISBN 978-605-5241-58-2
Copyright Psikoterapi Enstitüsü
Tüm hakları saklıdır. Yayıncının izni olmaksızın tümüyle veya kısmen yayımlanamaz, kısmen de olsa çoğaltılamaz ve elektronik ortamlarda
yayımlanamaz.
Birinci baskı: Ekim 2012
Editör: Tahir Özakkaş
Yayıma hazırlayan: Sevgi Çorabatur & Menekşe Arık Katkıda Bulunanlar: Özge Kapısız – Serpil K. Günyüz
Baskı: İklim Ofset Nişanca Mah. Arpacı Hayrettin Sok. No:21 Eyüp/İstanbul
Tel: 0212 577 77 45 www.iklimmatbaa.com
PSİKOTERAPİ ENSTİTÜSÜ EĞİTİM ARAŞTIRMA SAĞLIK
ORGANİZASYON VE DANIŞMANLIK LTD. ŞTİ.
Eğitim ve Kongre Merkezi: Fatih Sultan Mehmet Caddesi No285 Darıca-KOCAELI
Tel : 0262 653 6699 Fax : 0262 653 5345
Merkez: Bağdat Caddesi No: 540/8 Bostancı-İSTANBUL / TÜRKİYE Tel : 0216 464 3119 Fax : 0216 464 3102
www.psikoterapi.com - www.psikoterapi.org - www.hipnoz.com
iii
SUNUŞ
nsanlık tarihi boyunca, her toplumda psikolojik rahatsızlıkları
tedavi etmeye yönelik girişimler olmuştur. Bu alanda yapılan
girişimler sonucu ortaya çıkan pek çok farklı ekolün savunucu-
ları, kendi ekollerini yüceltme ve diğer ekolleri küçümseyerek öte-
kileştirme yoluna gitmiştir. Ancak buna rağmen farklı yaklaşımlar-
dan bilgiler edinerek kuramını zenginleştirmeye ve bu alanda çalış-
malar yapmaya başlayan öncü terapistler, psikoterapide bütünleş-
meyi sağlayarak alandaki bölünmeleri büyük oranda azaltmıştır.
Bütüncül psikoterapi, hastanın bilişlerinin, davranışlarının, kişili-
ğinin ve duygusal süreçlerinin yeniden düzenlemesine yardımcı
olmak için pek çok farklı ekolden faydalanarak daha gerçekçi,
uyumlu ve esnek bir çalışma alanı sunar. Eğitimini verdiğimiz bü-
tüncül psikoterapi, zaman zaman eklektik ve asimilatif, genellikle
de entegratif ve ortak faktörler üzerine kurulmuş bütüncül bir yak-
laşımı içerir. Bireye, teori odaklı değil danışan odaklı bakmaya
çalışan bütüncül psikoterapiler, farklı yaklaşımların bileşenlerini
bir araya getirerek terapisti geniş bir vizyona ulaştırır.
Bu amaçtan yola çıkarak, çeşitli bilimsel etkinlik, araştırma, eğitim
ve yayın çalışmalarıyla, ülkemizde bütüncül psikoterapi uygulama-
larının gelişimine öncülük etmekten gurur duyuyoruz. Elinizdeki
bu ders notları, ruhsal bozuklukların tedavisinde tek bir psikotera-
pi yaklaşımına bağlı kalmak-tansa elindeki veriyi kullanarak uygu-
lanabilecek en iyi tekniği ve teoriyi arayan bütüncül yaklaşımlı
terapistler yetiştirme adına verilen Bütüncül Psikoterapi Teorik
İ
iv
Eğitimi 8. Grubunun Eylül ayı deşifrelerini sunmaktadır. Bu ders
notları, eğitim deşifresinin derlemesi olma özelliğiyle dünyada eşi
benzeri görülmemiş bir yayın niteliği de taşımaktadır.
Bu ders notlarında Kuramların Formülasyon Farklılıkları, Adım
Adım Vaka Formülasyonu, Psikoterapi Modelleri, Vaka Formülas-
yonuna Psikanalitik Yaklaşım, Kendilik Psikolojisi, Bütüncül Psi-
koterapi, Bilişsel Terapiler konuları ele alınmaktadır.
Bütüncül psikoterapiler de insanın ruhsal yapısının gelişiminde
olduğu gibi zamanla özerkleşecek, bireyselleşecek ve ayrışarak
psikoterapi ruhunu ayakta tutacaktır.
Psikoterapi uygulayıcıları için önemli olduğunu düşündüğümüz bu
eğitim ders notlarını, sizlerin ilgisine sunmaktan kıvanç duymak-
tayız. Keyifli okumalar dileriz…
Tahir ÖZAKKAŞ Psikoterapi Enstitüsü Başkanı
v
İ Ç İ N D E K İ L E R
EYLÜL 2009 1. GÜN
1 KURAMLARIN FORMÜLASYON FARKLILIKLARI...................................... 9
2 ADIM ADIM VAKA FORMÜLASYONU OLUŞUMU ................................ 51
3 PSİKOTERAPİ MODELLERİ .................................................................. 105
4 BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİ .................................................................. 139
EYLÜL 2009 2. GÜN
5 VAKA FORMÜLASYONUNA PSİKANALİTİK YAKLAŞIM ....................... 165
6 VAKA FORMÜLASYONU .................................................................... 200
7 KENDİLİK PSİKOLOJİSİ ....................................................................... 239
8 VAKA ÖRNEĞİ (JİM’İN HİKAYESİ) ....................................................... 253
EYLÜL 2009 3. GÜN
9 BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİNİN FELSEFİ YÖNÜ ..................................... 291
10 BÜTÜNCÜL PSİKOTERAPİNİN FELSEFE VE DEĞERLERİ ..................... 323
11 ENTEGRATİF PSİKOTERAPİ: BİLİŞSEL TERAPİ ................................... 372
12 BİLİŞSEL TERAPİLER ......................................................................... 399
Eylül 2009
1. GÜN
1
KURAMLARIN FORMÜLASYON
FARKLILIKLARI
ursiyer: (Hep bir ağızdan) Günaydın hocam.
Tahir Özakkaş: Günaydın. Bugün ne anlatacaktık?
Kursiyer: Kuramların formülasyon farklılıkları, bü-
tüncül terapinin gerekliliği.
Tahir Özakkaş: Unutmamışsınız. Bugün çok malzeme var. Bu
dersi ilk defa bu ay anlatıyorum. Önceden teorik eğitim bittikten
sonra anlatıyordum. Fakat arkadaşlar dediler ki; “hocam bunu keş-
ke başta anlatsaydınız. Nereye gittiğimizi, nasıl gittiğimizi daha iyi
bilirdik” şeklinde ifade ettiler.
Bugünkü konumuz sizinde bahsettiğiniz gibi formülasyon as-
lında. Formülasyon, bir vaka ile karşı karşıya kaldığınızda, kuram-
sal bir çerçeve içerisinde hastayı değerlendirme, onunla ilgili bir
çerçeve çizme, bu çerçeveden sonra bir tanı koyma, bu tanıyla be-
raber hangi tekniklerle, hangi yöntemlerle bu hastanın belirli bir
noktaya götürüleceğine dair kafamızda bulundurduğumuz bir içsel
K
10 8. BPT EYLÜL DERS NOTLARI
elegram, bir yapılandırma, bir algoritma diyebilirsiniz. Tabi formü-
lasyon dediğimiz zaman psikoterapi anlamındaki bir vaka, bir or-
gan anlamında ki, bir hastayla karşı karşıya yada bir danışanla karşı
karşıya kaldığımızda, hatta hatta normal bir bireyin sağlıklı gelişi-
mindeki süreçler ile ilgili bir eğitim, bir bilgilendirme, rehberlik
hizmeti ile karşı karşıya kaldığımızda ona bir formülasyon yapmak
durumundayız. Bu gelen nedir? Anlamlandırmak durumundayız.
Yani formülasyonun tam karşılığı aslında anlamlandırmak, bir şeyi
anlamlandırmak. İşte bu anlamlandırma, evrene baktığımızda her
nesneyle olan ilişkimizde bir anlamlandırma ihtiyacı içerisindeyiz.
Su, hava, toprak ne ise çok basit bir şekilde anlamlandırıyoruz ve
onun her yerde sınanabilir, ölçülebilir, değerlendirilebilir bir özel-
liğini buluyoruz. Yani Türkiye’deki su H2O ile yapılıyor, İngilte-
re’deki su da H2O ile yapılıyor, Almanya’daki de aynı. İşte bu her-
yerde aynı olan, aynı sonuçları doğuran, benzer metodolojilerle
ilgilenildiğinde benzer sonuçlara ulaşılan şeylere bilimsel yapılar
diyoruz. Bilim diyoruz daha doğrusu. Bilimin nesnel olarak, objek-
tif olarak ortaya konması diyoruz.
Psikiyatri, psikoterapi bir bilim iddiasında olan veya bilimsel
bilgiyi baz alarak bir sanat icrasında olan bir yaklaşım tarzı. Dola-
yısıyla yapmış olduğumuz formülasyonunda arka planında bir bi-
limsel backgroundu, bir felsefi backgroundu olması gerekir. O za-
man formülasyon denen şeyin Almanya’da, İngiltere’de, Türki-
ye’de, Japonya’da benzer vakaya baktıkları zaman aynı sonucu do-
ğurabilecek keskinlikte, objektivitede olması lazım. H2O, sülfürik
asit için yapıyoruzda, insanın ruhsal problemleri ile ilgili bir formü-
lasyonu yapabiliyor muyuz? İşte burada dananın kuyruğu kopuyor.
Bunu yapamıyoruz arkadaşlar. Çünkü insan su gibi bir oksijenden
bir hidrojenden oluşmuş bir varlık değil. Beden ve ruhun inanılmaz
muhteşem kaynaşmasından milyonlarca belki milyarlarca datanın
Kuramların Formülasyon Farklılıkları 11
bir araya gelerek oluşturmuş olduğu bir bütün. Şimdi bu bütüne
böyle milyonlarca, milyarlarca data diye baktığımızda küsüp otur-
mamız lazım çünkü çaresiz kalıyoruz. Yani neyi yapacağız, nasıl
yapacağız? Ama bilim diyor ki; çaresizlik yok, sınayacaksın, dene-
yeceksin, yapabildiklerini bu tarafa atacaksın, yapamadıklarını da
gelecek bilim adamlarına havale edeceksin. Bir bilim dünyasında
bir tuğla taşı olarak bir şeyleri ikame ederseniz, bir çalışmanızda
bir süre sonra o tuğlaya bir tuğla daha koyacaksınız. İnsanlık tari-
hinin gelişimi böyle bir şey. Dolayısıyla insanın ruhsal problemi
dediğimiz problemlerle karşı karşıya kaldığımızda, onunla ilgili bir
anlamlandırma mecburiyetimizde var.
Tarihsel sürece baktığımızda da insanoğlunun birtakım sıkıntı
ve problemleri hep anlamlandırılmış. İşte psikotik hastalara “içine
cadı girdi” diye bir anlam verilmiş. “Biz bu insanları yakarsak cadı-
lardan kurtulur, ruhları feraha ulaşır ve cennete gider” demişler.
Meydanlarda delileri toplayıp yakmışlar. Daha sonra bunun vahşi
olduğunu düşündüklerinde veya bunların ne alakası var demişler.
Bunları bol bol hidroterapi tedavilerine alırsak, tepelerinden su
dökersek, kova kova basınçlı suları aktarırsak bunlar iyileşir demiş-
ler ve Avrupa’da birtakım şeyler açılmış. Su terapi merkezleri açıl-
mış. Bol bol su dökmüşler. İşte sıcak banyolar iyi gelir demişler,
çamura yatırmışlar vs. işte muskalar, dualar… Baktığınızda hep bir
formülasyon daveti var. Hep bir formülasyon yapma amacı var.
Bunlar hep iyi niyetli amaçlar; yani hastayı anlamlandırmaya çalışı-
yorlar. Bunun suyun veya sülfürik asidin formülündeki hidrojen ve
oksijen atomlarının nasıl birleştiğini anlamak üzere bir problemle
gelen, farklı olan bir insanın ne olduğunu anlamlandırma gayreti
içerisine girdiler. O günden bugüne geldiğimizde; bu anlamlan-
dırma çalışmaları ufak ufak tuğlaların olmasıyla inanılmaz bir
muhteşemlikte arttı ve son yıllarda da bu bilimsel manadaki for-
12 8. BPT EYLÜL DERS NOTLARI
mülasyonları oluşturma çalışmaları da çok çok fazlalaştı ve bu ka-
dar fazlalaşma çok derinliğine uzmanlaşma ile birbirinden farklı
kriterlerle olaya yaklaşıldığından dolayı farklı formülasyonlar ve
anlamlandırma sonuçları çıktı. Dediler ki; yani bilim yapabilmemiz
için hep lisede öğrenmişsinizdir: “Normal şartlar altında, atmosfer
basıncında, deniz kıyısında” falan diye birtakım fizik ve kimya for-
mülleri, soruları sorarlardı. İşte psikiyatrinin veya psikoterapinin
ilk formülasyon çalışmalarında normal şartlar altında bir insanın
davranışsal bir paternden kabul edecek olursak bu davranışlarını
gözlemlediğimizde; “Gülen bir insanın mutlu olduğu, ağlayan bir
insanında mutsuz olduğu sonucuna varabiliriz” diyerek bir çerçeve
çizmiş.
Tabi yıllar sonra biz dinamik psikiyatriyi öğrenirken “ya formü-
lasyon denen bir savunma dinamiği var; gülen insanların içleri
ağlıyor, ağlayan insanların içleri gülebiliyormuş.” Şimdi ne yapmış-
tık? Bir patern çizmiştik çok da rahat etmiştik. Ne güzel insanları
dışarıdan gözlemleyecek, dışarıdaki mimiklere, jestlere bakacağız
ve bu insanlarla ilgili bir sonuç ve yargıda bulunacağız. Onların
korkuları, öfkeleri ve kızgınlıkları var. Onları birtakım öğrenme
teorileri ile izah edeceğiz - çok güzel izah edebiliyoruz - tedaviye
yaklaşacağız. O öğrenme teorilerinin nasıl oluştuğunu bildiğimiz
için yanlış öğrenilen şeyleri doğruya dönüştüreceğiz. Oh ne güzel!
Ama kazın ayağı öyle çıkmıyor.
Kursiyer: Bir şey eksik kalıyor.
Tahir Özakkaş: Bir şey eksik kalıyor. O eksik kalan şeyi de hain
bilim adamları buluyorlar. “Ben buldum” diyorlar, yola çıkıyorlar
ve başlıyor sistem karmaşıklaşmaya. İşte bu karmaşıklaşan sisteme
tepeden bir meta analiz ile bakabilme bütüncül oluyor. Dünya da
bu konu ile ilgili ne olmuş bitmiş ve insanlar ne tür çalışmalar
Kuramların Formülasyon Farklılıkları 13
yapmış, bir koridorun içinde kaybolmak yerine koridorların üstüne
çıkalım. İnsanlar ne tür koridorlar aşmışlar ve tepeden bakıldığın-
da bu koridorlar nerelere ulaşıyor, birbirlerine yakınlıkları ve uzak-
lıkları nelerdir, amaca ulaşmak açısından…
Amaç neydi psikoterapide? Hastanın problemlerini çözmek.
Bunlardan hangisi amaca daha yakın, hangisi amaca daha uzak,
hangisi riskler taşıyor, hangisi taşımıyor? Madem bir suyun formü-
lü gibi H2O. İki hidrojen atomuyla bir oksijen atomunu birleştire-
miyorsak bu kadar nesne ile objektifi ortaya koyamıyorsak, kaba
hatları ile siluetini çizme gayretine gireceğiz. İşte bu ayki eğitimi-
mizin temeli, bu insan, karşımıza gelen danışan, bir insan yada bir
hastanın durumunu adlandırma gayretimizdir. Dünya da bu tip
anlamlandırma kaç çeşittir ve bu anlamlandırma çeşitliliğinin fark-
lılıkları nelerden kaynaklanmaktadır?
Bunların arasında bir uzlaşı, bunların arasında bir konsensüs,
bunların arasında bir birleşme, bunların arasında bir kaynaşma
mümkün müdür sorusuna yirmi yıldır bilim adamları cevap arıyor-
lar. Bir taraftan bu alt katmanlardaki psikoterapi ekolleri veya in-
sanı anlamlandırmalar, ortaya çıkan farklılıklar gelişirken, derinle-
şirken, kendi kendilerine kendilerini kontrol edip daha sağlıklı bir
temele ve bir haza oturmaya çalışırken; bir taraftan da yukarıdan
bilim adamları bu yapılan çalışmaların meta analizlerini yaparak
bunların aralarındaki bağlantıları ve bağlantısızlıkları, koptukları
yerleri ve birleştikleri yerleri tutarak, insanın bütün olarak ana
öğesinin, insanı belirleyen şeyin ne olduğunun çalışmalarını sür-
dürmektedir. Evet, bilimde zaten böyle gelişiyor biliyorsunuz.
Tıpta yaptığımız birçok uygulamalar, temel bilimlerin gelişme-
sine, fiziğin, kimyanın, matematiğin gelişmesiyle ilintili. Fiziği,
14 8. BPT EYLÜL DERS NOTLARI
kimyayı, matematiği çekin, bir şey yapamazlar tıpta. Tıp bir uygu-
lama sanatıdır.
Formülasyonlarına şöyle bir genel perspektifte bakacağım. Vak-
timiz elverdiği oranda da bu üç günlük eğitim süresinde detaylara
gireceğim. Bu genel bir meta analizde bütünü gördükten sonrada
önümüzdeki aylarda onun alt kompartımanlarını daha detaylı ola-
rak incelemiş olacağız. Şimdi bu çalışmamızın amacı, muhtelif
vaka formülasyonlarının ortak noktalarının bulunup bulunamaya-
cağına dair yeni bir meta çalışma. Bir meta analiz çalışması, çalış-
malarının çalışması diyebiliriz. Araştırma temelli ve istatistiksel
olarak birçok vaka formülasyonu metodunu daha geniş bir pers-
pektiften görmek ve öğrenmektir. Şimdi, biliyorsunuz, davranışçı,
bilişsel, dinamik veya analitik birtakım yaklaşımlar diyor ki; “Bizim
çalışmalarımız bilimseldir, denenebilir, sınanabilir, benzer uygu-
lamalar yapıldığında da benzer sonuçlara ulaşabiliriz ve bununla
ilgili literatürümüz, edebiyatımız şudur. Şu şu makalelerimiz, şu şu
textbooklarımız, şu şu kongrelerimiz var ve bunlar dünyanın dört
bir tarafındaki bilim adamları tarafından uygulandığında benzer
sonuçlara ulaşılmıştır. İstatistiki olarak da bunlar anlamlı çıkmak-
tadır” diyor.
Fakat bir psikoterapi veya bir hastalık veya bir bozukluk karşı-
sında çok farklı ekoller diyor ki; “Bizimki doğru”. Yaptıkları çalış-
malara baktığımızda da hepsinden olumlu sonuçlar alınmış. Yani
nasıl olur bu şimdi? O zaman bunlar bilerek ya da bilmeyerek öyle
ortak noktalara, öyle öğelere parmak basıyorlar ki, parmak bastık-
ları o öğeleri kendileri tayin edemiyor. Tepeden bakan birileri on-
ların ortak öğelerini bulup, iyileşme faktörünün aslında o ortak
öğeler olduğunu ortaya çıkaracak onların dışındaki küsuratı “bıra-
kın kardeşim, gerek yok” diyor. İlla bir kuramsal, “benim kuramın
seninkini döver” değil de; “Bak sende uygulamışsın, bu da uygula-
Kuramların Formülasyon Farklılıkları 15
mış, ikiside iyi bir noktaya girmiş, istatistiksel olarak anlamlı bir
sonuç çıkmış. Sizin ikinizin de çaprazlaştığı bir yer var, o çapraz-
laştığı yeri görebiliyorum”diyecek. Şimdi burada onun hikâyesini
size anlatmaya çalışacağım.
Kursiyer: Bütüncül mü?
Tahir Özakkaş: Evet, bu bütüncül. İçerlenen vaka formülasyon
metotları, günümüzde varolan ve uygulanan yaklaşımları temsil
etmektedir. Şimdi dörtyüze takın psikoterapi yaklaşımından bah-
setmiştik ve bunlar 4 ana kümede uygulanıyor. Tedavi, teknik ve
stratejileri ayrı bir şey; bir problemi anlamlandırma ayrı bir şey.
Şimdi bir problemi davranışsal bir nedene bağlı olarak anlamlan-
dırdığınızda bu davranışsal bir formülasyondur. Ama davranışsal
formülsyonu yüzlerce davranışsal teknikle siz tedavi edebilirsiniz.
At terapi yapabilirsiniz, meşguliyet terapisi yapabilirsiniz, davra-
nışsal öğrenme yapabilirsiniz, desensitizasyon yapabilirsiniz, ima-
jinasyon, relaksasyon… Bunların hepsi birer teknik. Bir davranışın
nasıl oluştuğu ile ilgili bir mekanizma var kafanızda ama bunu
değiştirmeyle ilgili kullandığımız teknikler farklı. Demek ki; iki
tane şeyi karıştırmayalım.
Birincisi, tedavi teknikleri. Bir hedefe ulaşmak için kullanılan
yüzlerce teknik. Hoca bir muska yazıyor, hasta iyileşiyor, ben ilaç
yazıyorum, yine iyileşiyor hasta. Anlatabiliyor muyum? İkimizin de
çaprazlaştığı nokta nedir? Hastanın iyileşeceğine dair bir inanç
etkisidir. Bu inanç plasebo etkisiyle hastayı motive ediyor veya
hasta bir anlam arayışı içerisinde, deniyor ki; “senin hastalığın cin-
lerden olmuş”. Bende diyorum ki; “senin hastalığın beynindeki
biyolojik aminlerin biraz balansı bozulmuş, ben sana ilaç verece-
ğim, bu düzelecek” diyorum. Hastanın anlamsızlık karşısındaki bu
panik hissine ben bir çerçeve çiziyorum, anlamlandırıyorum, o