3
242 UYEYNE b. HISN ya’nýn kuzeyinde baþlýca iki kuvvet vardý: P’u-sa’nýn emrindeki Uygur Tölesleri ve Sir- tarduþ Tölesleri. 646 yýlýndan sonra Uy- gurlar yine bir liderin (ilteber) idaresinde bulunuyorlardý, fakat bu kiþi Çinliler’in ada- mý durumundaydý. Sirtarduþ Tölesleri de Çin’in müttefiklerine yenilip Uygurlar’ýn ida- resine girmeye mecbur oldular. Böylece Or- ta Asya’nýn doðu kýsmý bir Çin eyaleti ha- line geldi. Çinliler’ce desteklenen ilteber kendini kaðan ilân etti ve Göktürk tarzýn- da teþkilât kurdu. Ancak bunu gerçek bir kaðanlýk dönemi olarak kabul etmek güç- tür. Zira Uygur Tölesleri, Çin hâkimiyetin- den kurtulmaya çalýþýyordu. 648’de ilteber öldürüldü ve yerine halkýn benimsediði bir reis getirildi, fakat o da Çinliler’in hilesine kurban gitti. Uygurlar’ýn isyanýndan kor- kan Çinliler, onlarla Ch’i-pi Tölesleri ile ara- sýnda anlaþma saðlayýp büyük vaadlerde bulunarak Batý Göktürkleri’ne saldýrma- larýna yol açtýlar. Çinliler gittikçe kuvvetle- nip Batý Göktürkleri’ni devamlý maðlûp et- tiler. Uygurlar da Po-jun adlý baþka bir rei- sin idaresine girmiþti. Bunlar 651’de Çin adýna Kore isyanýný bastýrdýlar, Batý Gök- türk savaþlarýna katýldýlar. 656’da On Ok- lar’a karþý zafer kazandýlar, Taþkent’e ka- dar ilerlediler. 661-663 yýllarýnda Çin’e baþ kaldýrdýlarsa da baþarýlý olamadýlar. Gök- türk Devleti ikinci defa kurulduðu zaman Uygurlar yine bu devletin içinde yer aldý- lar. 742-743’te Göktürkler’in hâkimiyeti al- týnda bulunan Karluk, Basmýl ve Uygur oy- maklarý Göktürk Kaðaný Ozmýþ’ý maðlûp ederek öldürdüler. Göktürk Devleti orta- dan kalkýnca Basmýllar’ýn idaresinde yeni bir kaðanlýk kuruldu. Uygurlar sol (doðu), Karluklar sað (batý) yabguluðu teþkil etti- ler. 745 yýlýnda Uygur yabgusu Basmýl ka- ðanýný yenilgiye uðratýp kendini kaðan ilân etti ve Kutluð Bilge Köl unvanýný aldý; böy- lece Büyük Uygur Kaðanlýðý kurulmuþ ol- du. Bu esnada Uygurlar’ýn kendi birlikleri Yaglakar, Hu-tu-ku, Hu (Chiou-lo-wu = Kürebir), Küremür, Mo-ko-hsi-chi (Baga- sýgýr), A-Wu-ch’e (Ebirçeg / Abýrçak), Hu- wu-su, Yo-wu-ku (Yagmurkar), Hsi-ye-wu (Ayavire / Ayabire = Ayamur / Aymur) adlý dokuz oymaktan oluþuyordu. Uygurlar ka- ðanlýk süresince Çinliler’le görünürde dost- ça yaþadýlar. Ýyi münasebetleri geliþtirmek amacýyla kurulan akrabalýk baðlarý da bu- nu destekledi. Bu devirde Uygurlar, Çin’de rahat otorite kurabilmek için bu ülkeye yar- dým ettiler ve yýllýk vergi aldýlar. Ýmparato- run sadece bir isimden ibaret kaldýðý za- manlar geldi. Gerileme devrinde ise Çinli- ler entrikalarýyla yýkýlýþta baþrolü oynadýlar. Moyen-Çor (Bayan-Çor) Kaðan’la kuvvet- lenen, Maniheizm’i resmen kabul eden Bö- gü Kaðan ile parlayan, Kutluð Bilge Kaðan ile zirveye ulaþan Uygurlar 821’den sonra gerilemeye baþladýlar. Kuzeyde Kýrgýzlar’- la tekrar savaþ çýktý. Ülkede Çin sarayýnýn entrikalarý kaðanlýk ailesinin gücünü zayýf- lattý. 840 yýlýndaki Kýrgýz saldýrýsý kaðanlý- ðýn sonunu getirdi. Bunda savaþçý ruhu- nu gevþeten Maniheizm’in rolü büyük- tür. Yenisey kýyýlarýnda kuvvetli bir devlet kuran Kýrgýzlar Uygurlar’ý yenilgiye uð- ratýnca baskýndan kurtulabilen Uygurlar çeþitli bölgelere daðýldýlar. On beþ Uygur kabilesi batýya Karluklar’a gitti. Diðer bir grup Çin’in kuzeyindeki Kansu vilâyetine göç etti ve Kan-chou þehrinde yeni bir Uy- gur Devleti kurdu; bunlar daha sonra Sarý Uygurlar adýyla anýldý. On üç kabileden iba- ret baþka bir grup Çin’in güney sýnýrlarý- na kadar indi. Diðer kabileler Doðu Tür- kistan’a göç edip Turfan, Kuça, Karaþar þe- hirlerine ve civarýna yerleþtiler. Uygurlar’ýn en büyük topluluðu olan bu son gruplar kaynaklarda Dokuz Oðuzlar diye geçer. Kü- çük bir grup da doðuda Hsi-wei’ler’e sý- ðýndý. Bir bölümü Kýrgýzlar tarafýndan yok edildi, bir kýsmý da Beþbalýk þehri yöresi- ne yerleþtirildi. Bunlar sonradan Beþbalýk Uygurlarý adýyla tarihe geçen Uygurlar’ýn atalarýdýr. Ayrýca Kitan ve Kay kabileleri- nef (nþr. Kemâl Yûsuf el-Hût), Beyrut 1409/1989, IV, 171; VII, 425-426; Ýbn Kuteybe, el-Ma£ârif (Ukkâþe), s. 149, 302-304, 342, 603-604; Ta- berî, TârîÅ (Ebü’l-Fazl), II, 564-566, 595-597; III, 85-88, 90-92, 256-257, 259-260; Taberânî, el- Mu£cemü’l-kebîr (nþr. Hamdî Abdülmecîd es- Selefî), Beyrut, ts. (Dâru ihyâi’t-türâsi’l-Arabî), II, 304-305; Dârekutnî, es-Sünen (nþr. Abdullah Hâ- þim Yemânî el-Medenî), Kahire 1386/1966, III, 218; Ýbn Abdülber, el-Ýstî£âb, III, 1249-1251; Ýb- nü’l-Esîr, Üsdü’l-³åbe, IV, 331; Kurtubî, el-Câ- mi £, XIV, 220-221; Zehebî, TârîÅu’l-Ýslâm: £Ah- dü’l-ƒulefâßi’r-râþidîn, s. 347-352; Ebü’l-Fidâ Ýbn Kesîr, Tefsîrü’l-Æurßâni’l-£a¾îm, Beyrut 1385/1966, V, 488; Ýbn Hacer, el-ݽâbe, III, 54-55; Hamîdullah, Ýslâm Peygamberi (trc. Mehmet Yazgan), Ýstan- bul 2004, s. 204-205, 425, 429-432, 443, 811- 814; M. Lecker, .Uyayna b. Hisn”, EI 2 (Ýng.), X, 959-960. ÿBünyamin Erul UYGURLAR Orta Asya’da bir Türk kavmi. ˜ Önceleri Ötüken’de (bugünkü Moðolis- tan), daha sonra Uluð Türkistan denilen Orta Asya’nýn deðiþik bölgelerinde devlet- ler kuran Uygurlar bugün Doðu Türkistan’- da yaþamaktadýr. Uygur adýnýn aslý tam ola- rak bilinmemektedir. Kâþgarlý Mahmud’un bu adla ilgili verdiði bilgi daha çok halk eti- molojisine dayanýr. Uygurlar’dan bahseden Çin kaynaklarý onlarý Hunlar’ýn soyundan kabul eder ve Hui-ho (uçan þahin) adýyla kay- deder. Akraba kavimlerle birlikte Dokuz Oðuz-On Uygur diye isimlendirilirler. IV-V. yüzyýllarda Toba Devleti zamanýnda Töles adýný aldýlar. Çinliler’e göre Uygurlar kala- balýk bir topluluk deðildi, fakat çok kabili- yetli ve cesurdu; yüksek tekerlekli (kao-chih) arabalarý vardý, gerek göçlerde gerekse sa- vaþlarda bu arabalarý kullanýrlardý. Selen- ga ve Orhon nehirlerinin kýyýlarýnda otu- ran Töles oymaklarý Göktürk Devleti kuru- lunca onlarýn egemenliðini tanýdý. Baykal gölünün güneyindeki bozkýrlarda iç iþlerin- de serbest olarak yaþadýlar. VII. yüzyýlda Göktürkler Çinliler’e yenilince Töles birlik- leri daðýtýldý. Göktürk Devleti’nin zayýf çaðý olan VII. yüzyýlýn baþýnda Uygur, Bugu, Bayýrku, Tongra gibi kabileler bir reisin hâkimiyeti altýnda toplanýp siyasî birlik oluþturdular. Reislerinin unvaný “Ýrkin” idi. Ýrkin’in P’u-sa adlý oðlu 630’dan sonra Göktürkler’in ku- zey sýnýrlarýna akýnlar yapmaya baþladý. Göktürkler bu UygurTöles akýnlarýný dur- durmak için bir ordu gönderdilerse de ba- þarý saðlayamadýlar. Bu durum Uygurlar ve Tölesler’e büyük itibar kazandýrdý. Gök- türkler’in zayýfladýðý bu çaðda Orta As- Bezeklik’te Uygur asilzâdelerinin tasvir edildiði duvar resmi (Berlin Staatliche Museen)

cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 742-743 te Göktürkler in hâkimiyeti al-týnda bulunan Karluk, Basmýl ve Uygur oy-maklarý Göktürk Kaðaný Ozmýþ ý maðlûp ederek öldürdüler

  • Upload
    others

  • View
    7

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 742-743 te Göktürkler in hâkimiyeti al-týnda bulunan Karluk, Basmýl ve Uygur oy-maklarý Göktürk Kaðaný Ozmýþ ý maðlûp ederek öldürdüler

242

UYEYNE b. HISN

ya’nýn kuzeyinde baþlýca iki kuvvet vardý:P’u-sa’nýn emrindeki Uygur Tölesleri ve Sir-tarduþ Tölesleri. 646 yýlýndan sonra Uy-gurlar yine bir liderin (ilteber) idaresindebulunuyorlardý, fakat bu kiþi Çinliler’in ada-mý durumundaydý. Sirtarduþ Tölesleri deÇin’in müttefiklerine yenilip Uygurlar’ýn ida-resine girmeye mecbur oldular. Böylece Or-ta Asya’nýn doðu kýsmý bir Çin eyaleti ha-line geldi. Çinliler’ce desteklenen ilteberkendini kaðan ilân etti ve Göktürk tarzýn-da teþkilât kurdu. Ancak bunu gerçek birkaðanlýk dönemi olarak kabul etmek güç-tür. Zira Uygur Tölesleri, Çin hâkimiyetin-den kurtulmaya çalýþýyordu. 648’de ilteberöldürüldü ve yerine halkýn benimsediði birreis getirildi, fakat o da Çinliler’in hilesinekurban gitti. Uygurlar’ýn isyanýndan kor-kan Çinliler, onlarla Ch’i-pi Tölesleri ile ara-sýnda anlaþma saðlayýp büyük vaadlerdebulunarak Batý Göktürkleri’ne saldýrma-larýna yol açtýlar. Çinliler gittikçe kuvvetle-nip Batý Göktürkleri’ni devamlý maðlûp et-tiler. Uygurlar da Po-jun adlý baþka bir rei-sin idaresine girmiþti. Bunlar 651’de Çinadýna Kore isyanýný bastýrdýlar, Batý Gök-türk savaþlarýna katýldýlar. 656’da On Ok-lar’a karþý zafer kazandýlar, Taþkent’e ka-dar ilerlediler. 661-663 yýllarýnda Çin’e baþkaldýrdýlarsa da baþarýlý olamadýlar. Gök-türk Devleti ikinci defa kurulduðu zamanUygurlar yine bu devletin içinde yer aldý-lar. 742-743’te Göktürkler’in hâkimiyeti al-týnda bulunan Karluk, Basmýl ve Uygur oy-maklarý Göktürk Kaðaný Ozmýþ’ý maðlûpederek öldürdüler. Göktürk Devleti orta-dan kalkýnca Basmýllar’ýn idaresinde yenibir kaðanlýk kuruldu. Uygurlar sol (doðu),Karluklar sað (batý) yabguluðu teþkil etti-ler. 745 yýlýnda Uygur yabgusu Basmýl ka-ðanýný yenilgiye uðratýp kendini kaðan ilânetti ve Kutluð Bilge Köl unvanýný aldý; böy-lece Büyük Uygur Kaðanlýðý kurulmuþ ol-du. Bu esnada Uygurlar’ýn kendi birlikleriYaglakar, Hu-tu-ku, Hu (Chiou-lo-wu =Kürebir), Küremür, Mo-ko-hsi-chi (Baga-sýgýr), A-Wu-ch’e (Ebirçeg / Abýrçak), Hu-wu-su, Yo-wu-ku (Yagmurkar), Hsi-ye-wu(Ayavire / Ayabire = Ayamur / Aymur) adlýdokuz oymaktan oluþuyordu. Uygurlar ka-ðanlýk süresince Çinliler’le görünürde dost-ça yaþadýlar. Ýyi münasebetleri geliþtirmekamacýyla kurulan akrabalýk baðlarý da bu-nu destekledi. Bu devirde Uygurlar, Çin’derahat otorite kurabilmek için bu ülkeye yar-dým ettiler ve yýllýk vergi aldýlar. Ýmparato-run sadece bir isimden ibaret kaldýðý za-manlar geldi. Gerileme devrinde ise Çinli-ler entrikalarýyla yýkýlýþta baþrolü oynadýlar.

Moyen-Çor (Bayan-Çor) Kaðan’la kuvvet-lenen, Maniheizm’i resmen kabul eden Bö-gü Kaðan ile parlayan, Kutluð Bilge Kaðanile zirveye ulaþan Uygurlar 821’den sonragerilemeye baþladýlar. Kuzeyde Kýrgýzlar’-la tekrar savaþ çýktý. Ülkede Çin sarayýnýnentrikalarý kaðanlýk ailesinin gücünü zayýf-lattý. 840 yýlýndaki Kýrgýz saldýrýsý kaðanlý-ðýn sonunu getirdi. Bunda savaþçý ruhu-nu gevþeten Maniheizm’in rolü büyük-tür. Yenisey kýyýlarýnda kuvvetli bir devletkuran Kýrgýzlar Uygurlar’ý yenilgiye uð-ratýnca baskýndan kurtulabilen Uygurlarçeþitli bölgelere daðýldýlar. On beþ Uygurkabilesi batýya Karluklar’a gitti. Diðer birgrup Çin’in kuzeyindeki Kansu vilâyetinegöç etti ve Kan-chou þehrinde yeni bir Uy-gur Devleti kurdu; bunlar daha sonra SarýUygurlar adýyla anýldý. On üç kabileden iba-ret baþka bir grup Çin’in güney sýnýrlarý-na kadar indi. Diðer kabileler Doðu Tür-kistan’a göç edip Turfan, Kuça, Karaþar þe-hirlerine ve civarýna yerleþtiler. Uygurlar’ýnen büyük topluluðu olan bu son gruplarkaynaklarda Dokuz Oðuzlar diye geçer. Kü-çük bir grup da doðuda Hsi-wei’ler’e sý-ðýndý. Bir bölümü Kýrgýzlar tarafýndan yokedildi, bir kýsmý da Beþbalýk þehri yöresi-ne yerleþtirildi. Bunlar sonradan BeþbalýkUygurlarý adýyla tarihe geçen Uygurlar’ýnatalarýdýr. Ayrýca Kitan ve Kay kabileleri-

nef (nþr. Kemâl Yûsuf el-Hût), Beyrut 1409/1989,IV, 171; VII, 425-426; Ýbn Kuteybe, el-Ma£ârif(Ukkâþe), s. 149, 302-304, 342, 603-604; Ta-berî, TârîÅ (Ebü’l-Fazl), II, 564-566, 595-597; III,85-88, 90-92, 256-257, 259-260; Taberânî, el-Mu£cemü’l-kebîr (nþr. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî), Beyrut, ts. (Dâru ihyâi’t-türâsi’l-Arabî), II,304-305; Dârekutnî, es-Sünen (nþr. Abdullah Hâ-þim Yemânî el-Medenî), Kahire 1386/1966, III,218; Ýbn Abdülber, el-Ýstî£âb, III, 1249-1251; Ýb-nü’l-Esîr, Üsdü’l-³åbe, IV, 331; Kurtubî, el-Câ-mi£, XIV, 220-221; Zehebî, TârîÅu’l-Ýslâm: £Ah-dü’l-ƒulefâßi’r-râþidîn, s. 347-352; Ebü’l-Fidâ ÝbnKesîr, Tefsîrü’l-Æurßâni’l-£a¾îm, Beyrut 1385/1966,V, 488; Ýbn Hacer, el-ݽâbe, III, 54-55; Hamîdullah,Ýslâm Peygamberi (trc. Mehmet Yazgan), Ýstan-bul 2004, s. 204-205, 425, 429-432, 443, 811-814; M. Lecker, “.Uyayna b. Hisn”, EI 2 (Ýng.), X,959-960.

ÿBünyamin Erul

– —UYGURLAR

Orta Asya’da bir Türk kavmi.˜ ™

Önceleri Ötüken’de (bugünkü Moðolis-tan), daha sonra Uluð Türkistan denilenOrta Asya’nýn deðiþik bölgelerinde devlet-ler kuran Uygurlar bugün Doðu Türkistan’-da yaþamaktadýr. Uygur adýnýn aslý tam ola-rak bilinmemektedir. Kâþgarlý Mahmud’unbu adla ilgili verdiði bilgi daha çok halk eti-molojisine dayanýr. Uygurlar’dan bahsedenÇin kaynaklarý onlarý Hunlar’ýn soyundankabul eder ve Hui-ho (uçan þahin) adýyla kay-deder. Akraba kavimlerle birlikte DokuzOðuz-On Uygur diye isimlendirilirler. IV-V.yüzyýllarda Toba Devleti zamanýnda Tölesadýný aldýlar. Çinliler’e göre Uygurlar kala-balýk bir topluluk deðildi, fakat çok kabili-yetli ve cesurdu; yüksek tekerlekli (kao-chih)arabalarý vardý, gerek göçlerde gerekse sa-vaþlarda bu arabalarý kullanýrlardý. Selen-ga ve Orhon nehirlerinin kýyýlarýnda otu-ran Töles oymaklarý Göktürk Devleti kuru-lunca onlarýn egemenliðini tanýdý. Baykalgölünün güneyindeki bozkýrlarda iç iþlerin-de serbest olarak yaþadýlar. VII. yüzyýldaGöktürkler Çinliler’e yenilince Töles birlik-leri daðýtýldý.

Göktürk Devleti’nin zayýf çaðý olan VII.yüzyýlýn baþýnda Uygur, Bugu, Bayýrku,Tongra gibi kabileler bir reisin hâkimiyetialtýnda toplanýp siyasî birlik oluþturdular.Reislerinin unvaný “Ýrkin” idi. Ýrkin’in P’u-saadlý oðlu 630’dan sonra Göktürkler’in ku-zey sýnýrlarýna akýnlar yapmaya baþladý.Göktürkler bu Uygur–Töles akýnlarýný dur-durmak için bir ordu gönderdilerse de ba-þarý saðlayamadýlar. Bu durum Uygurlarve Tölesler’e büyük itibar kazandýrdý. Gök-türkler’in zayýfladýðý bu çaðda Orta As-

Bezeklik’te Uygur asilzâdelerinin tasvir edildiði duvar resmi

(Berlin Staatliche Museen)

Page 2: cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 742-743 te Göktürkler in hâkimiyeti al-týnda bulunan Karluk, Basmýl ve Uygur oy-maklarý Göktürk Kaðaný Ozmýþ ý maðlûp ederek öldürdüler

243

bakýmdan güçlendi. 911’de baðýmsýz ha-le gelen Uygur Devleti güneyde Tibet, Ba-tý Türkistan’da Karluk bölgesiyle sýnýrlýy-dý. Devlet sanat, edebiyat ve ticaret alan-larýnda çok ilerledi (bk. TURFAN). Orta As-ya’da kurulan Türk devletleriyle Çin ara-sýnda ticaret iliþkilerin seyrinde çok önem-li rol oynadý. Kao-ch’ang Uygurlarý’ndanÇin’e ilk ticaret heyeti 962’de gitti. Kýrk ikikiþiden oluþan bu heyet Çin sarayýna kendiürünlerini sundu. 965, 981, 985 ve 1004yýllarýnda ticaret heyetlerinin Çin baþþeh-rine giderek Uygur ürünlerini tanýttýklarýve ticareti geliþtirdikleri görülmektedir. Buarada Çin imparatoru Uygurlar’a onlarýdaha iyi tanýmak amacýyla elçi gönderdi.981-984 yýllarý arasýnda süren bu yolculuksonunda düzenlenen Wang Yen-te’nin Uy-gurlar hakkýndaki raporu özellikle TurfanUygurlarý’nýn kültür tarihine dair deðerlibilgiler içermektedir. Turfan Uygur Devle-ti 1209’da Cengiz Han’a baðlanýp 1368 yý-lýna kadar Moðol idaresinde varlýðýný sür-dürdü. Barçuk Ýdilkut adamlarýyla birlikteCengiz ordusunda görev aldý ve zaferler-de payý oldu; 1211’de Cengiz Han’ýn kýzýAl-Hatun ile evlendi.

Çaðatay Hükümdarý Tarmaþirin’in Ýslâ-miyet’i kabul ederek (1326) Alâeddin adý-ný almasýnýn ardýndan Uygur ülkesinde Ýs-lâmiyet yayýlmaya baþladý. Koço UygurlarýXIV. yüzyýl sonuna kadar Budizm’den vaz-geçmedi. Hýzýr Han’ýn saltanatýnda (1389-1399) Turfan ve Koço’nun zaptý üzerine

Budist Uygurlar’ýn sayýsý azaldý. Uygurlar’ýnyaþadýðý Doðu Türkistan Timur’un ölümün-den sonra küçük hânedanlar idaresindeparçalanmýþ durumdaydý. 1678-1758 yýl-larý arasýnda Cungarlar Doðu Türkistan’ahâkim oldu. Tunguz soyundan Mancu hâ-nedaný Cungarlar’a son verdi. 1865’te Yâ-kub Bey Çinliler’e karþý ayaklandý, DoðuTürkistan’da baðýmsýz bir devlet kurdu.1877’de bir suikast sonucu ölünce Uygur-lar yeniden Çin idaresine girdiler. 1917 RusÝhtilâli sýrasýnda milliyetçilik akýmý etkilioldu ve Uygurlar, Doðu Türkistan Türkle-ri’ne verilen Tarancý (tarýmcý-ekinci) adýnýnyerine Uygur’u kullandýlar. Çin idaresinde1933’ten sonra Doðu Türkistan’da karýþýk-lýklar çýktý ve Sovyet ordusu Doðu Türkis-tan’a girdi. 1950’de Doðu Türkistan’ýn Çin’ebaðlandýðý Ruslar’ca da kabul edildi. 1955’-te Uygur Özerk Bölgesi kuruldu. BugünUygurlar’ýn çoðunluðu bu bölgede yaþa-maktadýr ve 20 milyona yaklaþan bir nü-fusa sahiptir. Bir kýsým Uygurlar ise bura-ya komþu olan Kýrgýzistan’da kaldýlar.

Uygurlar yüksek kültür düzeyine ulaþanTürk topluluklarýnýn baþýnda yer alýr. Uygurkaðanlýðý sýrasýnda dikilmiþ Türkçe runikyazýlý Þine Usu (Moyen-çor Kaðan adýna759’da), Taryat ve Karabalasagun (826)yazýtlarý Uygur kültürünün önemli örnek-leridir. Turfan’da bulunan Uygurca eser-ler günümüze ulaþmýþtýr. Uygur edebi-yatýnýn en parlak devri 840’tan sonra Uy-gurlar’ýn Turfan ve Kansu’ya yerleþme-siyle baþlamýþtýr. Uygurlar çeþitli alfabe-ler kullanarak Maniheizm, Hýristiyanlýk veBudizm çerçevesinde zengin bir edebiyatbirikimine sahip olmuþlar, bu eserleri Uy-gur alfabesi denilen ve geç dönem Soðdalfabesinin küçük çaplý deðiþimiyle oluþanyazýyla meydana getirmiþlerdir. Asýl Uy-gur yazýsýnýn VII. yüzyýlda geliþtiði tahminedilen iþlek bir Soðd el yazýsýna dayandýðýbelirtilir. Kâþgarlý Mahmud bu yazýyý “Türkyazýsý” olarak adlandýrýr. Uygur yazýsý Ça-ðataylýlar arasýnda yayýlmýþ ve Moðol ya-zýsý diye bilinmiþtir. Bu yazý XV. yüzyýldaOsmanlý sarayýnda diðer Türk devletleriy-le yazýþmalarda kullanýlmýþtýr. Uygur sa-natýnýn çok geliþmiþ örnekleri de zamaný-mýza ulaþmýþtýr.

BÝBLÝYOGRAFYA :W. Eberhard, Çin’in Þimal Komþularý (trc. Ni-

met Uluðtuð), Ankara 1942, tür.yer.; a.mlf., ÇinTarihi, Ankara 1947, tür.yer.; Zeki Velidî Togan,Umumi Türk Tarihine Giriþ, Ýstanbul 1946, tür.yer.;J. R. Hamilton, Les ouïghours à l’époque descinq dynasties, d’après les documents chinois,Paris 1955, tür.yer.; a.mlf., “Toquz-oghuz et On-Uyghur”, JA, CCL (1962), s. 23-63; E. G. Pulleyb-lank, The Background of the Rebellion of An

nin baþýnda da Uygur reisleri vardý. HýtayDevleti’nin kuruluþunda önemli rol oyna-yan bu Uygurlar kaðanlýðýn yýkýlýþý ile nü-fuzlarýný kaybettiler. Uygur göçleri sonun-da boþ kalan topraklara zamanla Moðolkabileleri yerleþti, böylece Orta Asya’daMoðol hâkimiyeti baþlamýþ oldu. Kan-chouUygurlarý T’ang sülâlesiyle iyi geçindiler;beþ sülâle devri boyunca bu dostluðu de-vam ettirmeye çalýþtýlar. Çin imparatorla-rýnýn kýzlarý ve Uygur hakanlarý arasýndakievliliklerle akrabalýk münasebeti de sür-dü. Uygurlar, X. yüzyýla kadar merkezi Tun-huang’da bulunan Çinliler’in “vazifeye ko-yuluþ ordusu”na baðlý olarak hareket edi-yorlardý. 905’te bu ordunun Çinli kuman-daný Çin imparatorundan ayrýlýp Kua, Shai,I ve Hsi adlý dört vilâyetten müteþekkilözerk bir devlet kurdu. Bu krallýk Uygur-lar’a baský yaparak bölge ticaretini ele ge-çirmeye kalkýþýnca 911’de Tegin kuman-dasýndaki Uygur ordusu krallýðýn merkeziTun-huang’ý ele geçirdi. Tun-huang zafe-ri Kan-chou Uygurlarý’nýn Çinliler nazarýn-da itibarýný arttýrdý. 924’te Jen-mei KaðanÇin’e elçi gönderdi. Hediye olarak götürü-len yeþim taþý, keçe kumaþ, pamuklu ku-maþ, yeþil ve beyaz þap bölgenin kýymetliticaret mallarýný göstermektedir. Jen-meiKaðan 924’te ölünce yerine Tigin Kaðangeçti. 925’te Çin’e bir elçilik heyeti yolladý,ancak 926’da öldü. Onun yerini alan A-to-yü de (Adug) Çin’e sýk sýk elçiler gönderdi.928’den itibaren Kaðan olarak Jen-yü’nünadý geçer. Kaðanlarýn kýsa aralýklarla bir-birini takip etmesi Kan-chou’da 924-928yýllarý arasýnda çalkantýlý bir dönemin ya-þandýðý fikrini verir. Çin kaynaklarýnda özel-likle ticarî münasebetler ve elçilerin geliþgidiþleriyle ilgili bilgiler mevcuttur. Bun-larda rastlanan son hakanýn adý Jen-meiKaðan’dýr ve 939 yýlýna kadar sülâle yýllýk-larýnda görülür. Sarý Uygurlar 940’tan son-ra Hýtaylar’ýn (K’i-tan, Liao), 1028’den iti-baren Tangutlar’ýn, 1226’dan sonra Cen-giz devletinin nüfuz sahasý içinde bulun-dular. Bugün Kuzeybatý Çin’de yaþamak-tadýrlar.

840 yýlýnda çevreye daðýlan Uygur boy-larýndan batýya giderek Beþbalýk, Turfan,Hoço, Kâþgar taraflarýnda yerleþenler kay-naklarda deðiþik tarihlerde Kao-ch’ang,Turfan, Beþbalýk Uygurlarý diye geçer. 840’-taki son Uygur kaðanýnýn yeðeni Mengli’yikaðan seçtiler. Tibet’ten endiþelenen ÇinUygur Devleti’ni tanýdý ve kendileriyle dostgeçinen bu devletin geniþlemesine pekkarýþmadý. Turfan Uygur Devleti, Orta As-ya’nýn ticaret yollarý üzerinde ekonomik

UYGURLAR

Hoço’da bulunan üzerinde Buda’nýn tasvir edildiði IX. yüz-

yýla ait ipekli kumaþ

Page 3: cdn.islamansiklopedisi.org.tr · 742-743 te Göktürkler in hâkimiyeti al-týnda bulunan Karluk, Basmýl ve Uygur oy-maklarý Göktürk Kaðaný Ozmýþ ý maðlûp ederek öldürdüler

244

UYGURLAR

ha derinleþip göze geçmesiyle “organlar-da beliren uyuþukluk” mânasýndaki nüâsevresine girilir. Nüâs uyuklamak veya ha-fif uyku þeklinde de ifade edilebilir. Uyku-nun daha da derinleþip kalbe geçmesiy-le nevm evresine ulaþýlýr (Bursevî, s. 234).Arapça’da uzun süreli uyku rukad kelime-siyle karþýlanmaktadýr. Kur’ân-ý Kerîm’deAshâb-ý Kehf’in uzun uykusu için rukud (el-Kehf 18/18) ve insanlarýn tekrar diriltilme-si zamanýna kadar beklemesi uzun bir uy-ku gibi kabul edildiðinden ölülerin konul-duðu kabir için “merkad” (Yâsîn 36/52) ke-limelerinin kullanýlmasý da bu görüþü des-teklemektedir. Ancak bazý hadislerde uzunsüreli olmayan uyku için de rukud masda-rýndan türeyen fiillerin yer aldýðý görülür(Buhârî, “Nikâh”, 1, “Teheccüd”, 12; Müs-lim, “Müsâfirîn”, 163, “Sýyâm”, 190). Arapyarýmadasý gibi sýcak bölgelerde genellik-le öðleden sonra bir süre uyuma âdeti gü-nümüzde de devam eden bir gelenektir(bk. KAYLÛLE).

Kur’an’da nevm ve menâm kelimeleridokuz âyette (M. F. Abdülbâký, el-Mu£cem,“nvm” md.), nüâs iki âyette (Âl-i Ýmrân 3/154; el-Enfâl 8/11) geçer. Sine ve nevminbirlikte kullanýldýðý Âyetü’l-kürsî’de (el-Ba-kara 2/255) Allah’ýn uyuklamadan ve uyku-dan münezzeh olduðu bildirilir. Ýki âyette(el-A‘râf 7/97; el-Kalem 68/19) Allah yolun-dan sapan topluluklarýn uykuda iken se-mavî bir felâketle cezalandýrýlmasýndan sözedilir. Allah uykuyu insanlarýn dinlenmesiiçin yaratmýþtýr (el-Furkan 25/47; en-Ne-be’ 78/9). Gecenin uyumaya, gündüzün rý-zýk kazanmaya elveriþli yaratýlmasý Allah’ýnkudretinin alâmetlerindendir (er-Rûm 30/23). Uyku organizmanýn faaliyetlerinin,merkezî sinir sisteminin ve bedenin din-lenmeye geçtiði, dýþ uyarýlara karþý algýnýniyice zayýfladýðý geçici ve nisbî bir bilinç-sizlik durumu sayýldýðýndan Kur’an’da uy-kunun canlýlýkla ölüm arasýnda bir hal olu-þuna ve ölüme benzediðine dikkat çekilir(el-En‘âm 6/60; ez-Zümer 39/42). Bedir veUhud savaþlarý öncesinde Allah müminle-re hafif bir uyuklama (nüâs) verip onlarýnkorku ve kaygýlarýný gidermiþ, cesaret veözgüvenlerini arttýrmýþtýr (Âl-i Ýmrân 3/154;el-Enfâl 8/11, 43). Hz. Ýbrâhim oðlu Ýsmâ-il’in kurban edilmesiyle ilgili iþareti uyku-da iken görmüþtür (es-Sâffât 37/102).

Hadislerde de uykudan sýkça bahsedil-mektedir. Bir hadiste, “Allah uyumaz, O’nunuykuya ihtiyacý yok” buyurulur (Müsned, IV,395, 401, 405; Müslim, “Îmân”, 293, 295).Çocukluk dönemi ve akýl hastalýðýnýn ya-nýnda uykunun da sorumluluðu kaldýrdýðýbildirilmiþtir (Müsned, I, 116, 118, 155; Bu-

hârî, “Talâk”, 11; “Hudûd”, 22). Resûlul-lah’ýn mi‘rac yolculuðu uykuyla uyanýklýkarasýnda baþlamýþtýr (Müsned, IV, 201, 207,208; Buhârî, “Bed,ül’l-palk”, 6). Birçok ha-diste Resûl-i Ekrem’in uykusuna, uyurkenve uyanýrken yaptýðý dualara dair bilgilervardýr (Wensinck, el-Mu£cem, “nvm” md.).Bu hadislerde belirtildiðine göre Hz. Pey-gamber yatsý namazýndan önce uyumayý,namazdan sonra da konuþmayý uygun gör-mezdi (Buhârî, “Mevâkýt”, 13, 23; Müslim,“Mesâcid”, 235-237). Uyumak istediðindesað yanýna yatar, yanaðýný sað elinin üstü-ne koyar ve, “Allahým, kullarýný diriltip biraraya getirdiðin kýyamet gününde beniazabýndan koru!” diye dua ederdi (Müs-ned, I, 400; IV, 281, 290, 300, 303). Üzerin-de uyuduðu hasýrýn izi yüzüne çýkardý. Buduruma üzülen sahâbîlerin kendisine biryatak saðlamalarý yönündeki tekliflerinikabul etmemiþ, “Dünya ile ne ilgim olabilirki! Benim dünyadaki durumum aðaç al-týnda bir süre uyuduktan sonra yoluna de-vam eden yolcunun durumuna benzer”demiþtir (Tirmizî, “Zühd”, 44). Bazý hadis-lerde uykuya ve sonuçlarýna dair fýkhî hü-kümler bulunmaktadýr (aþ. bk.). Bir riva-yete göre Resûlullah uykuyu ölüme, uyan-mayý hayata benzeterek yatarken, “Alla-hým! Senin isminle yaþar, senin isminle ölü-rüm” demiþ, uyanýnca da, “Bizi öldürdük-ten sonra hayata döndüren Allah’a ham-dolsun” sözlerini söylemiþtir (Buhârî, “Da.a-vât”, 9). Berâ b. Âzib’e de yataðýna yönel-diðinde þöyle dua etmesini öðütlemiþtir:“Allahým! Büyük bir saygýyla isteyerek ken-dimi sana teslim ettim, yüzümü sana çe-virdim, durumumu sana arzettim, sanadayandým. Senden baþka sýðýnaðýmýz yok-tur. Ýndirdiðin kitaba, gönderdiðin pey-gambere iman ettim.” Ardýndan da þu söz-leri eklemiþtir: “Eðer o gece ölürsen fýtratüzere tertemiz ölürsün, sabaha çýkarsanhayýrla çýkarsýn” (Müsned, IV, 302). Hz.Âiþe’nin, “Yâ Resûlellah, vitir namazýný kýl-madan mý uyuyorsun?” sorusuna, “Gözle-rim uyusa da kalbim uyumaz” cevabýný ver-miþtir (Buhârî, “Teheccüd”, 15, 16; Müslim,“Müsâfirîn”, 125). Bir sahâbînin, “Peygam-ber uyuyorsa kendisi gözlerini açmadýkçauyandýrýlmazdý, çünkü uykusunda iken nedurumlar yaþadýðýný bilemezdik” dediðinakledilmiþtir (Buhârî, “Teyemmüm”, 6).Hadislerde geceleri Kur’an okumakla meþ-gul olanlara kýyamet gününde Kur’an’ýn,“Benim için uykusundan feragat etti” di-yerek þefaat edeceði belirtilmiþ (Müsned,II, 174), annesi Hz. Süleyman’a geceleri faz-la uyumamasýný öðütlemiþ, çok uyumanýnkiþinin âhiretini fakirleþtireceðini söylemiþ-

Lu-shan, London-New York 1955; a.mlf., “TheTzyjyh Tong-jiann Kaoyih and the Sources forthe History of the Period 730-763”, BSOAS, XIII(1950), s. 448-473; H. S. Levy, Biography of AnLu-shan, Berkeley 1960, tür.yer.; Bahaeddin Ögel,Sino-Turcica: Çingiz Han ve Çin’deki Haneda-nýn Türk Müþavirleri, Taipei 1964; a.mlf., “ÝlkTöles Boylarý”, TTK Belleten, XII/48 (1948), s.795-831; a.mlf., “Þine Usu Yazýtýnýn Tarihî Öne-mi”, a.e., XV/59 (1951), s. 361-380; a.mlf., “Uy-gur Devleti’nin Teþekkülü ve Yükseliþ Devri”,a.e., XIX/75 (1955), s. 331-376; Tsai Wen-shen,Li Te-yü’nün Mektuplarýna Göre Uygurlar (840-900), Taipei 1967; Chang Jen-t’ang, T’ang Dev-rindeki Doðu Göktürkleri Hakkýnda Yeni Bel-geler (618-745), Taipei 1968; C. Mackerras, TheUighur Empire (744-840) According to the T’angDynastic Histories, Canberra 1968; Gülçin Çan-darlýoðlu, Ötüken Bölgesindeki Büyük UygurKaðanlýðý 744-840 (Çin Resmî Tarihleri ile TFYKve TCTC’deki Belgelerin Iþýðýnda) (doçentliktezi, 1972), ÝÜ Ed. Fak.; a.mlf., Sarý Uygurlar veKansu Bölgesi Kabileleri (9.-11. Asýrlar), Ýstan-bul 2004; a.mlf., Uygur Devletleri Tarihi ve Kül-türü, Ýstanbul 2004; Özkan Ýzgi, Uygurlarýn Siya-si ve Kültürel Tarihi: Hukuk Vesikalarýna Göre,Ankara 1987; a.mlf., Çin Elçisi Wang Yente’ninUygur Seyahatnamesi, Ankara 1989, tür.yer.;V. Minorsky, “Tamim ibn Bahr’s Journey to theUyghurs”, BSOAS, XII (1948), s. 275-305; H.Ecsedy, “Uigurs and Tibetans in Pei-t’ing (790-791 A.D.)”, AOH, XVII (1964), s. 83-104.

ÿGülçin Çandarlýoðlu

– —UYKU

˜ ™

Arapça’da uyku kavramýný ifade etmeküzere nevm ve bu kökten gelen menâmkelimeleri kullanýlýr. Kelime kökü itibariyle“hareketin dinmesi, durgunluk” anlamýn-dadýr. Ayný kök ve türevleri “pazarýn dur-gun ve hareketsiz geçmesi, rüzgârýn din-mesi, denizin sakinleþmesi ve ateþin sön-mesi” gibi mânalara da gelir. Râgýb el-Ýs-fahânî nevmi “beyin sinirlerinin geniþle-mesi hali” (el-Müfredât, “nvm” md.), Sey-yid Þerîf el-Cürcânî “(duyusal) güçlerin ha-reketsiz kalmasýna yol açan doðal bir du-rum” (et-Ta£rîfât, “nevm” md.), Tehânevîise “canlýlýk unsurunun sinirlere ulaþmasý-nýn engellenmesi sebebiyle canlýyý dýþ du-yulardan, iradeli ve iradesiz hareketlerdenâciz býrakan durum” (Keþþâf, II, 1430) diyeaçýklar. Uykunun gittikçe derinleþen ve bir-birini izleyen evreleri vardýr. Bunlarýn herbirine Arapça’da ayrý bir ad verilmiþtir. Âyetve hadislerde uyku karþýlýðý olarak daha çoksine, nüâs ve nevmin yanýnda rukud ke-limeleriyle bunlarýn türevlerinin kullanýldý-ðý görülmektedir. Bazýlarýna göre uyku ev-relerinin ilkine sine denir. Sine, “gözün sü-zülmeye baþladýðý, dimaðda belirip henüzgöz ve kalbe geçmeyen uyku aðýrlýðý” an-lamýna gelir. Ardýndan uykunun biraz da-