59
Aylık Siyasi ve Kültürel Dergi Adres: Irak / Kurdistan Bölgesi – Erbil, Gulan Cad. Dream City, No: 779/U4 Tlf. (Erbil): 009647504628041 009647702356000 Tlf.(İstanbul): 00905353015894 Web: www.kurd-turk.org Mail: [email protected] [email protected] Dernek Başkanı :Felekeddin Kakeyi Genel Yayın Yönetmeni: Şıwan Taveng Yazı İşleri Sekreteri: Sıtar Enwer Basın Danışmanı: Naile Aras Foto: Herdi Hewrami Grafik ve Dizayn: Akademi Dizayn, Çeviri ve Danışmanlık Ofisi [email protected] +964 750 473 1923 Kürt-Türk Dostluk Derneği Kürt-Türk Dostluk Derneği (KTFA) Tarafından Erbil’de Hazırlanıyor

Diyalog4

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Diyalog mazagine no4

Citation preview

Page 1: Diyalog4

1

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Aylık Siyasi ve Kültürel Dergi

Adres: Irak / Kurdistan Bölgesi – Erbil, Gulan Cad. Dream City, No: 779/U4Tlf. (Erbil): 009647504628041 009647702356000Tlf.(İstanbul): 00905353015894 Web: www.kurd-turk.orgMail: [email protected] [email protected]

Dernek Başkanı :Felekeddin KakeyiGenel Yayın Yönetmeni: Şıwan TavengYazı İşleri Sekreteri: Sıtar EnwerBasın Danışmanı: Naile ArasFoto: Herdi HewramiGrafik ve Dizayn: Akademi Dizayn, Çeviri ve Danışmanlık [email protected]+964 750 473 1923

Kürt-Türk Dostluk Derneği

Kürt-Türk Dostluk Derneği (KTFA) Tarafından Erbil’de Hazırlanıyor

Page 2: Diyalog4

2

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Bu ayın 22’sinde, Kürdistan Böl-gesi ve bütün dünyadaki Kürt gazeteciler, diaspora (Sürgün) sürecinde Mısır’ın başkenti

Kahire’de Mikdat Muhammed Bedirhan ve kardeşi Abdurrahman tarafından kurulan ilk Kürt gazetesinin 112.Yıl dönümünü yad edecekler.

Bu yâd, aynı zamanda Kürt gazeteciliği-nin kurucusu olan bazı önemli şahsiyetlerin adıyla yapılıyor. Bu önemli şahsiyetler, bu konuda bir temel koymuş ve şimdiye kadar da kendilerinden söz ettirmişlerdir. Bildiği-miz gibi, Bedirhan ailesi, Kürdistan gaze-tenin kurulması ve yayınlanmasıyla sadece bir temel atmadılar belki bizi şimdiye kadar da devam eden önemli bir aşamanın geçek bir parçası haline getirdiler. Diasporaya uğramaları bir yana, onlar bir ulusu kâğıda aktardılar. Bunun elbet daha erken olması gerekiyordu. Bu çabalar takdir edilmeli ve saygın bir yeri olan bu tarihi kişilikleri yâd etmeliyiz. Ancak unutulmamalıdır ki, Kürt gazeteciğinin başlangıç aşamasını oluştu-ran bu çabaların günümüze kadar gelen bir

bütün aşamalarda eleştirilecek yönleri de yok değil.

Eğer gazeteyi, toplumun sahip olduğu rü-yaların ve gerçekliklerin ifadesi; dili ve ay-nası olarak biliyorsak, Kürt gazeteciliğinin çok sayıda aşamada bunu yerine getirdiği görülür. Ancak gazete, kendi gerçekliğin-den etki aldığı için, Kürtlerin gerçekliği ile ilgili eksikliklerin, Kürt gazeteciği üzerinde yansıması olmuştur. Bütün bunlar bir yana, gazetecilerin önünde oluşan engellerin ne-denlerinin ciddi bir tahlili ve araştırılması elzemdir. Eğer Bedirhaniler döneminden başlayacak olursak, diasporada gazete çı-karmak, Kürdistan’da gazete çıkarmak için uygun bir atmosferin olmaması ve Kürdistan’ın tehdit ve işgal adlında olma-sından dolayı oluşan kopukluk sebebiyle Kürdistan gazetesi, bu etkiyle yönetici ki-şilerin arzu ve isteklerini de içinde barın-dırmıştır.

Öte yandan, gazetecilik ne kadar toplu-mun hayallerinin ve gerçekliklerinin ifade-si ise, o kadar da toplumun eleştirel yüzü-

Kürt Gazeteciliği: Kağıt üzerinde bir ulus yaratmak!

e tsayiS

Ed

itör Şıwan Taveng

Page 3: Diyalog4

3

Sayı: 4 15 Nisan 2010

dür. Gazeteciliğin bu yüzüne aslında olmaması gereken ölçüde, daha az önem verilmiştir. Bizim gazeteciliğimiz toplumsal eleştiri açısından, özellikle son yıllarda, ih-mal edilmiştir. Söylendiği gibi, “gazetecilik özgür gaze-tecilikten öte bir şey değildir’’ Bunun kendisi, özgür bir zemin ve alana ihtiyaç duyuyor. Kürdistan’da ekono-mik, siyasi ve toplumsal nedenlerden dolayı gazetecilik kendi doğal mecrasında ilerleyememiştir. Bu gazetecili-ğe zarar vermiştir ve bunu eleştirmemek olmaz.

112 yıl önce Bedirhaniler modern bir temel oluştur-dular. Ancak ne yazık ki bu, şimdiyle bir kopukluk ha-lindedir. Bir taraftan Kürt halkının yok edilmesi siyase-ti ve bir diğer taraftan toplumumuz içindeki ideolojik çalışmalar bizim gelecekle ilgili planlarımızın hayalden öteye gitmemesine neden olmuştur. Sade bir karşılaştır-mayla şunu anlıyoruz ki bizim gazeteciğimizin standart ve dünya gazeteciğinin düzeyine ulaşmasının önünde daha uzun bir yol var. Irak Kürdistan Bölgesi’nin öz-gürlük havası ve Kürt iktidarının kurulması bu konuda büyük bir değişiklik yaratabilir ve Kürt gazeteciliğinin özellikle ihtiyaç duyduğu önceliklerinin göz önünde bulundurulması ve bu alandaki eksiklik ve kopukların giderilmesiyle gelişim ve ilerleme sağlanabilir. Bizler, şimdi gerçekte önemli çalışmalar yapabilecek uygun bir durumdayız. Bu durum Kürtlerin kendi içindeki, dünya-daki ve bölgedeki değişiklikler sebebiyle Kürt gazeteci-ği için altın fırsatlar sunmuştur. Bundan ciddi anlamda istifade etmek için yenilenmeye ve eleştiri gücüne ih-tiyaç vardır. Burada akıllıca, modern ve eleştirel yak-laşmak; fırsatlardan istifade etmek ve hataları ortadan kaldırmak konusunda iş bize düşüyor.

Bu görüş açısıyla hareketle, bizler Diyalog Dergisi’nin çalışanları olarak, bütün Kürt basın kurumlarına gerçek-çi; duygusallıktan, iç ve dış engellerden uzak bir şekilde gazeteciliği eleştiriler bir okumaya tabi tutmaları çağrı-sında bulunuyor ve bu yıldönümünün Kürt gazetecili-ğinin ciddi eleştirisi için bir başlangıç olması ümidinde bulunuyoruz. Biz bu eleştirinin değişim ve yenilenme için vazgeçilmez bir başlangıç olduğuna inanıyoruz. Son olarak şunu dile getirmek istiyorum ki bütün Kürt gazetecilerini tebrik ediyoruz ve bu minval üzerine ya-zan köşe yazarlarını takdir ediyoruz.

Kürt gazeteceğinin 112.Yıldönümü münsebetiyle, Diyalog dergisinden ve Hewler’den tutun dünyanın her yerinde bulunan bütün Kürt gazetecilerini kutluyoruz ve çalışmalarında başarılı olmaları temennisinde bulu-nuyoruz.

Kürt gazeteciliğinin bayrağının daima dalgalanması ümidiyle!

e tsayiS

“Sade bir kar-şılaştırmayla

şunu anlıyoruz ki bizim ga-

zeteciğimizin standart ve

dünya gazete-ciğinin düze-yine ulaşma-sının önünde daha uzun bir yol var. Irak Kürdistan

Bölgesi’nin özgürlük ha-vası ve Kürt iktidarının

kurulması bu konuda büyük bir değişiklik yaratabilir ve Kürt gazeteci-liğinin özellikle ihtiyaç duydu-ğu öncelikleri-nin göz önünde bulundurulma-sı ve bu alan-daki eksiklik ve kopukların giderilmesiy-le gelişim ve

ilerleme sağla-nabilir.”

Page 4: Diyalog4

4

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Zaman hayatın en değerli hazi-nesidir. Eğer dikkatli olmazsak elimizden çok kolay çıkabilir ve boşa gidebilir.

Her şeyi ve her zenginliği bir defa daha elde edebiliriz. Ancak zaman geriye dön-mez. Geçtiğinde artık ebediyen gider ve geçmişe karışır.

Kürtlerde şöyle bir söz vardır: “hayırlı işte acele edin’’Bu öncekilerin deneyi-minin verdiği derstir. Yasalardan bir yasa gibidir.

Yerinde ve doğru bir söz olmakla bera-ber iyi bir sözdür. Halkımız için bundan istifade etmeliyiz. Barış, diğer bütün ey-lemlerden daha hayırlı ve daha faydalıdır. Hayatın her anı iyi ve hayırlı bir iş içindir. Çünkü hayat, barışın verdiği sıcakla biter ve çiçek verir.

Demokrasi ve barış açılımının herkes için hayrı vardır. Kürt halkları, Türk halk-ları, bir bütün olarak Türkiye’deki bütün halklar ve genel olarak her yerde Kürt halkları için ve öte tarafta Irak ve bütün orta doğu için. Türkiye’de barışın yerleş-mesi bütün dünyaya yarar sağlar. Bundan dolayıdır ki bölgenin barışsever tarafları, sürece destek vermişlerdir ve sürecin so-nucunu beklemektedirler. Kürdistan hü-kümeti ve halkı herkesten önce bu hareke-tin destekçisidir. Ancak bir süredir sürecin yavaşladığını ve zayıfladığını görüyoruz. Her ne kadar sürecin devam ettiği en yük-sek makamlarca dile getiriliyorsa da bir sonuca ulaşılmalıdır.

Silah seslerinin bir süredir susması ve ateşin kalmaması memnuniyet verici. Ateşkes durumunun kontrol altına alınma-

sı zor ve önemli bir görevdir. Ta ki savaşın resmi ve artık kesin olarak sona ermesine kadar.

Bir diğer taraftan da Recep Tayip Er-doğan, AKP ve Türk-Kürt barışseverler Kürtlere yönelik demokratik barış açılımı süreci için devamlı olarak hareket içinde-ler. Erdoğan’ın reformlara yönelik önerile-ri ki Türkiye Anayasası’nın bazı maddele-rinin değiştirilmesiyle hayata geçirilebilir, yeni ve önemli bir adımdır. Bunun barış ve demokrasi sürecini ileriye doğru götü-receğinden eminiz.

Erdoğan, sürecin prensip ve hedeflerinin korunması için sürekli bir mücadele için-dedir. Örneğin, ki bu önemli bir örnektir, Erdoğan 1938’de Dersim’de gerçekleş-tirilen toplu katliamı destekleyen radikal milliyetçi partilere karşı çıkmakta. Dersim trajedisinde binlerce çocuk, kadın, genç ve yaşlı insan hiçbir suçları olmadıkları halde öldürüldüler.

Bu trajik olayın “Toplu Katliam’’ olarak adlandırılması barış sürecinin yardımcısı olur. Çünkü bu Kürtlerin acısını azalta-caktır ve barış için uygun bir zemin ha-zırlayacaktır.

Erdoğan ve AKP’nin bu konudaki dü-şünceleri çok insani ve ilericidir. Geçmişe eleştirel bakmak, bugünümüzün ilerleme-sine hizmet edecektir.

Bizler Irak’ta büyük bir soykırıma uğ-radık. Burada kastım Enfal, Kimyasal silahların kullanılması ve diğer soykırım çeşitleridir.

Kürdistan halkı, 1987-1988’den sonra sürekli olarak psikolojik bir acı içindeydi-ler ve adalet ile insani olanın üstün olma-

Barış için “geç’’ demek için henüz erken

Felekeddin Kakeyi *

e tsayiS

Page 5: Diyalog4

5

Sayı: 4 15 Nisan 2010

sını bekliyorlardı. Irak rejiminin yıkılma-sından sonra da soykırım suçlarının ifşası ve suçluların cezalandırılması için Yük-sek Ceza Mahkemesi kuruldu ve ardından soykırımlar parlamento ve hükümet tara-fından resmi bir şekilde “soykırım’’ olarak tanındı ve ilan edildi.

Bu süreçten sonra, Kürdistan halkının altüst olan psikolojisi yavaş yavaş düzel-meye başladı ve artık Kürt halkı adaletin olduğuna ve suçluların cezalandırılacağı-na inanmaya başladı.

Bu psikolojinin düzelmesi, Kürdistan Bölgesi’nde huzur ve istikrarı da olumlu etkiledi ve hatta Irak’taki siyasi sürece katkıda bulundu.

Erdoğan’ın 1938 Dersim katliamı konu-sundaki ifadesi, eskinin olumsuzluklarının silinmesi ve şimdiki acıların azaltılması için tarihi bir adımdır.

Bu, adaletin yükünü daha ağırlaştıracak cesurca atılmış bir adımdır.

Irak baktığımızda ise Kürt ve diğer halk-lara karşı uygulanan baskı ve büyük soy-kırımları hala tanımayan siyasetçiler var.

Bahane bulan siyasetçiler var. Bu Kürt halkının yüreğini acıtıyor.

Evet! Irak’ta siyasi partilerin ve güçle-rin büyük bir bölüm (Yani çoğu) işlenen suçları kınamıştır ve hatta bazıları Kürdis-tan halkından özür dilemiştir.

Bir kısmı ise hala Yüksek Mahkemenin yasal kararlarına karşı gözlerini kapatmış durumdalar. Ama şu gerçeği de görmek ge-rekiyor ki hem Irak’ta hem de Türkiye’de gerçeği tanımayan Irakçılar karşısında ge-çekleri bilen ve gerçekler karşısında göz-lerini kapatmayan insanlar var.

Evet! Gerçekleri itiraf etmek barış için ilk adımdır. Bu, Kürtler tarafından olsun Türkler tarafından olsun fark etmez. Yani, daha az olsa da Kürtlerin de hatası var ve onlar da bunu bilmelidir.

Türkiye’de partilerin özgürce faaliyet-leri, dil, okuma ve öğrenme konusunda önemli gelişmeler yaşanıyor. Ayrıca, hiç-bir çocuğun siyasi faaliyetlerden dolayı mahkemeye verilmemesi için düzenleme-ler yapılmaya çalışılıyor.

Bu anlamda, Neçirvan Barzani’nin Türkiye ziyareti ve başbakan Erdoğan

ile diğer üst düzey devlet görevlileri ile görüşmesi Kürdistan Bölgesi ile Türkiye arasındaki dostluk ve diğer ilişkilerinin gelişmesi için bir diğer ümittir. Bu, Irak ile Türkiye arasındaki dostluğu ve ilişkiyi daha da güçlendirecektir.

Bütün bunlar iyi ve olumlu gelişmeler-dir.

Ancak yinede “barış için geç’’ demek henüz erken.

e tsayiS

“Silah sesleri-nin bir süredir

susması ve ateşin kalma-

ması mem-nuniyet veri-ci. Ateşkes durumunun

kontrol altına alınması zor ve önemli bir

görevdir.”

“Erdoğan, sü-recin prensip

ve hedeflerinin korunması için sürekli bir mü-cadele içinde-dir. Örneğin, ki bu önemli bir

örnektir, Erdo-ğan 1938’de

Dersim’de ger-çekleştirilen

toplu katliamı destekleyen radikal milli-

yetçi partilere karşı çıkmak-

ta.”

Page 6: Diyalog4

6

Sayı: 4 15 Nisan 2010e tsayiS

Türkiye’de çok sayıda seçim var. Türkiye Büyük Parlamento se-çimi ve belediye seçimleri. Sen-dika seçimleri ve diğerleri…

Ancak bu türdeki seçimlerin sonuçları, ayrı ayrı değerlendirilir ve birbirlerine karıştırılmaz. Partilerin gücü ve kapasite-si seçimlerin şekline göre değerlendirilir. Hatta halk dahi, parlamento ile belediye seçimleri için farklı oylar kullanır. Par-lamento seçimlerinde belli bir partiye oy veren insanlar olabilir. Ama aynı insanlar belediye seçimlerinde farklı bir partiye oy vermiş olabilir. Seçimler başka bir şeye karıştırılmadan olduğu gibi değerlendiri-lir. Kürdistan’da yapılan hata ise KYB’nin küçük görülmesi. Şaşılacak şeylerden biri de şu ki bazen Irak genel seçimleri ile Kürdistan parlamento seçimleri birbirine karıştırılıyor. Irak parlamento seçiminin kendine has ve kendine özgü öneminin olduğu hesap edilmeden değerlendirme-ler yapılıyor. Ne Kürdistan Parlamentosu seçimleri için ne de Irak parlamento se-çimleri için aklıselim ve yerinde değer-lendirmeler yapılıyor. Herkes şunu çok açık bir şekilde biliyor ki KYB, Kürdistan Parlamentosu’nda ittifakta olduğu partiyle yarı yarıya sandalye sahibi. Hatta Hewler il meclisinde de 41 sandalyenin 16’sına sahip. KDP’li kardeşler ise 19 sandalye sahibi. Geri kalan sandalyeler ise diğer partilerce alınmış.

7 Mart seçimlerinden sonra ise “KYB’nin artık önemini tamamen kaybettiği ve ikinci dereceden küçük bir parti haline geldiği ve artık bu parti için hayır işlenmesi gerek-

tiği’’ söylentileri çıktı. Hâlbuki KYB 650 bine yakın oy almış ve bu sayı az bir sayı değildir. Eğer bir hata yapılıyorsa bu hata KYB’ye küçük bir gözle bakılması hatası-dır. Bu şekilde bakanlar ne KYB’nin nede Kürdistan’ın tarihini biliyor. Eğer KYB Bağdat’ta bir şeyler yapmışsa bu kendi emeğinin ve çalışmasının bir sonucudur. Kimse KYB’ye hayır işlemiş değil. Mam Celal’in kendisi tek başına bir partidir. KYB’nin müttefiki KDP ile beraber düş-mana karşı verdiği kanların unutulmaması gerekiyor. Mam Celal Kürtlerin çıkarı için Bağdat’a gitti. Bunda KYB kendi içinde zarar etmiş olabilir. Ancak burada Kür-lerin çıkarları önceliklidir ve Mam Celal Bağdat’a bütün Irak halkına başkanlık ve hizmet etmiştir.

KYB bitmedi!

Behroz Galali*

“Kürdistan’da yapı-lan hata ise KYB’nin

küçük görülmesi. Şaşılacak şeylerden

biri de şu ki bazen Irak genel seçimleri ile Kürdistan parla-

mento seçimleri bir-birine karıştırılıyor.”

Page 7: Diyalog4

7

Sayı: 4 15 Nisan 2010

e tsayiS

Türkiye’de ordunun siyasete mü-dahalesi Osmanlılar döneminde başladı. Osmanlı tarihi, Sultan II. Madmud dönemine kadar ordunun

yenilenmenin önünde bir engel olarak durdu-ğunu gösteriyor. Yenilenmemin önünde bir engel olarak duran ordunun, ortadan kaldı-rılması süreci Sultan II. Mahmut döneminde başladı. Ancak bu, öyle kolay gerçekleşmedi. Devlet, Yeni Çeri Ordusu’nun tasfiyesi için sert tedbirlere başvurdu.

Yeni Çerililerin sona erdirilmesi, ordunun siyasetteki rolünü ortadan kaldırmadı. Bugü-nün Türkiyesi, ordunun Yunanlıların karşısın-da başarılı olup İzmir’i onlardan almasıyla ve Sevr anlaşmasını etkisiz hale getirmesi saye-sinde bir yere vardı. Bugünün Türkiyesi’nin demokrasideki sorunu, ordu-sivil iktidar arasındaki egemenlik mücadelesidir. Bu du-rumda, iktidarın siyasette rolü kalmıyor. Eğer Türkiye demokratik dünyada kalmak istiyor-sa orduyu siyasetten uzaklaştırmalıdır.

Şüphesiz bugünün Türkiyesi’nde ordu, eski Yeni Çerili ordusu olmadığı gibi, Erdoğan da sultan II. Mahmut değildir. Ancak, yaklaşık 200 yıl önce Yeni Çeri ordusu ile sultan II. Mahmut arasında var olan gerilim, bugün ordu ile Erdoğan arasında da var.

Bu konuda, Erdoğan ordunun etkisini sil-mek için hiçbir programa sahip olmadığı gibi, hiçbir alternatif te düşünmüyor. Erdoğan’ın en fazla çaba gösterildiği alan adalet alanı olmuştur. Ordunun siyasetten uzaklaştırılma-sı ve ordunun sivil iktidara uyması için çaba göstermek bir diğer önemli çaba olmuştur. Bunu anlamı şu: “Ordu siyaseti siyasilere bırakmalı ve sivil iktidara uymalı’’ Eğer bu olursa, o zaman ordu ile hükmet birbirini küstürmeden beraber yaşayabilirler.

Ordu şimdiye kadar da yenilenmenin önün-de en büyük engel olarak durmakta. Bekle-nen yenilenme ise anayasa değişmedikçe hiçbir değer ve önem taşımıyor. Ancak ordu, anayasa değişikliğini kırmızı çizgi saydığı için bu yönde atılan her adım tehlike arz edi-yor. Avrupa Parlamentosu’nun 10 Şubat ra-poru açık bir şekilde Türkiye Anayasası’nın değişmesini istiyor ve bunu engellerin kay-nağı sayıyor. Rapor, sorunların çözümünü öngörüyor. Rapor, 2007 seçimlerinden sonra askıda kalan anayasa değişikliği projesinin çok önemli olduğunu ve Türkiye’nin buna çok ihtiyacının olduğunu vurguluyor. Ancak, sorunun sadece anayasanın değişimi ile ilgisi yoktur. Bu, çok eleştirilen ve kötü bir yasa olduğu belirtilen siyasi partiler yasası gibi bazı yasaların değişikliğini de içine alıyor. Avrupalılar, Türkiye’deki siyasi partiler ya-sasının demokratik olmadığına inanıyorlar ve bunun Avrupa Parlamentosu’na bağlı Vinisia komisyonunun koyduğu kriterlere uyması gerektiğini düşünüyor.

Türkiye’deki yasa, hiçbir ülkedeki yasaya benzemiyor. Yasalar gerektiğinde özgürlük-lerin kısıtlanabileceği şekilde hazırlanmış. Gazeteci Vedat Kurşun sorunu meseleyi ifade etmek için bir örnek olarak verilebilir. Diyarbakır Mahkemesi, 19 Şubat’ta 105 ayrı ithamdan sonra gazeteciye 525 yıl hapis ce-zası çıkardı. Bu yasalar, bu çağa uymuyor. Eğer Türkiye 21. YY’da kendisine uyacak bir yer bulmak istiyorsa yasalarda ve anayasada değişimi başlatmalı.

Hiç şüphesiz, yasaların ve anayasanın de-ğişimi ordunun gönlüne göre değil ama ordu-nun sivil iktidara uymasının vakti de gelmiş-tir. Bu çağ, militarizm çağı değildir.

Türkiye ve Kimlik

Ferid Eseserd

Page 8: Diyalog4

8

Sayı: 4 15 Nisan 2010

8

Eski Tükiye ile Yeni Türkiyenin siyaseti ve hükmeti karşısında birbirni kabul etmeme sebebiyle Türklerle Kürtler arasındaki tari-

hi sorun, Türkiye ile yakınlığımız olmasına rağmen her zaman askıda kalmış ve çözüm-süz kalmıştır. Bu sorunlar da Türkiye’deki ulusların çok şeyden mahrum kalmasına neden olmuştur. Kürtlerle savaş için harca-nan paralar bu ülkenin halkının ekonomik durumunun iyileştirilmesi için kullanıla-bilirdi. Ancak şimdiye kadar da bu ülkede Kürtlerin bir millet olarak kabul edilmesi çok zor bir iş olarak karşımıza çıkıyor. Bu sadece siyasiler içinde olan bir durum değil aynı zamanda asayiş halkının düşüncesi de bu şekilde cereyan ediyor. Onlar, Kürtlerin ülkelerini parçalayacağını sanıyorlar. On-dan dolayı geçmiş 85 yıl içinde Kürtlere yapılanları saklamaya çalışıyorlar. Bir diğer anlamda, onlar kendilerini suçsuz göster-meye çalışıyorlar. Kendi haklarını mahrum bıraktıkları şeyi başkaları için istiyorlar. Bu düşünce sanata dahi bulaşmış durumda.

Taş İmdadı adlı dizi Türk yapımıdır ve Filistinlilerin acılarından bahsediyor ve fil-min bir bölümünde hamile bir kandını öl-dürülüşü görüntüleniyor. Türkler bu filmde İsrail ordusunun vahşetinden bahsediyorlar. Ancak şunun farkında olmak gerekiyor ki savaşta şeker dağıtılmıyor ve savaşın oldu-ğu her yerde suç vardır ve savaşta en fazla zararı görenler kadın ve çocuklar oluyor. Irak’ta Saddam Hüseyin kimyasal silah-larla Kürtleri yok etmeye çalışırken şeker dağıtmıyordu. Ne yazık ki o zaman Kürtler bizim acılarımızı dünyaya göstermek içim

bir film çekmediler ve aynı sorunlar karşı-sında şuna kadar da sessiz kalmayı yeğledi-ler. Kürt-Türk savaşında bundan daha kötü sahnelerin olduğundan eminin. Ama, ‘’biz daha önce buyduk ama şimdi değiştik’’ di-yen sanatçıların kendi ülkelerinde meydana gelen felaketin ne zaman farkına varacakla-rını bilmiyorum.

Sayın Erdoğan, Filistinlilere her zaman destek oluyor. Uluslar arası toplantı ve kon-feranslarda bunda açık bir şekilde konuşu-yor. Her ne kadar İsrail ile emni ve askeri güçlü ilişkileri olsa da, yeni Osmanlıcı po-litikalar ve Arap dünyasına geri dönüş için farklı bir siyaset güdebiliyor. Bir diğer taraf-tan Erdoğan, Almanya hükümetinden Türk vatandaşları için Türkçe eğitimin verildiği okullar yaptırmasını istiyor. Almanya’da 2 milyon Türk yoktur. Var olanlar da kentler de dağılmış durumdalar. Eğer anadile eği-timin öneminin farkındaysalar şunu sor-mamız gerekecek: Peki 20 milyon kadar nüfusu olan Kürtlerin Türkiye’de kaç okulu var? Sayın Edoğan’a şöyle bir hitabımız olabilir:‘’Lütfen önce kendi içinizde düzeni sağlayınız daha sonra komşularınıza bakar-sınız’’

Sayın Erdoğan’a: önce Tür-kiye daha sonra komşular!

Temen Şakir

e tsayiS

Her ne kadar İsrail ile emni ve askeri güçlü ilişkileri olsa da, yeni Osmanlıcı politikalar ve Arap dünyasına geri dö-nüş için farklı bir siyaset güdebiliyor.

Page 9: Diyalog4

9

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Türkiye Kerkük nüfusunun büyük bir çogunlugu’nun Kürt olduğu-nu ve referandumun sonucunun şehri federe bölgeye bağlayaca-

ğını bildiği için 140. maddenin öngördügü çözüme karşi çikti, Irak’taki Türkmenlerin önemli bir bölümümünü buna karşi çikar-di ve Kerkük’ün Kürdistana bağlanmasına baştan beri karşi olan ama güçleri yetmediği için ciddi bir engel olamayan sunni ve şii araplara da büyük bir destek verdi, hata aşirı ölçüde onları bile rahatsız edici boyutlarda müdahalelerde bulundu.

Türkiye’ye göre Kerkük Kürdistan Bölgesi’ne katılırsa petrol ve gaz varlığıy-la bağımsız bir Kürdistan’ın kurulmasına olanak verir. Bağımsız bir Kürdistan, hatta federal bile kalsa güçlü bir Kürdistan, kend Kürtleri açısından bir cazibe merkezi olaca-ğı ve Türkiye’deki milliyetçi Kürt hareketi-ni cesaretlendireceği için Türkiye onu kendi toprak bütünlüğüne karşi bir tehdit unsuru olarak gördü. Daha önce de belirttildiği gibi iki yıl önce Türkiye bugünkü genelkurmay başkanının ağzından Türkiye’nin doğu sı-nırındaki tehdid sıralamasını bağımsız Kür-distan birinci tehdid, Kerkük’ün federe de olsa Kürdistan’a bağlanması ikinci tehdid PKK’nin varlığı ise onlardan sonra gelen üçüncü tehdit olarak belirledi. Aslında ba-kılırsa bu sıralama da Türkiye’nin Kürtleri inkar döneminde kalması gereken siyasetin devamıdır ve Türkiye’nin Kürt varlığını ta-nıdığı koşullardaki ulusal çikarlariyla uyuş-muyor.

Türkiye kendi Kürtleriyle eşit haklar tanı-yarak tamamiyle barıştığında ve Kürdistan

Bölgesi’yle işbirliğini geliştirdiğinde Kürt-lerin Türkiye açısından bir tehdid olmaktan çikarak bir avantaj durumuna geleceği ön-ceki bölümlerde belirtildi. Geride Kürtlerin avantaj durumunda oldukları bir dönemda Kerkük’ün Araplar’da kalmasının mı yoksa Kürdistan’a bağlanmasının mı Türkiye’nin çikarlari açısından daha yararlı olacağı so-rusuna cevap vermek kalıyor.

Genel olarak Araplar, Osmanlı egemen-lik dönemlerinden ve ardından cumhuriyet döneminde kemalist rejimlerin anti-Arap politikalarından dolayıTürklere hep kuş-kuyla bakar ve onların Arapların içişlerine karışmamalarına aşirı dikkat ederler. Hatta son dönemde Ak Parti hükümetinin Arap-İslam dünyasına ve Balkanlar’a yönelirken ’Yeni Osmanlıcılık’la ’denokratik model ülke olma’ rollerini birbirine karıştırdıkça Araplar arasında ’yoksa Türkiye biraz aya-ğa kalktı da gene osmalıcılık mı oynayacak, Arap ve islam dünyasına tarihsel imperyal haklar açısından mı yanaşacak diye kaygı ve kuşkular belirmeye başladı. Bu tarih-sel olgular açısından baktığımızda Kekük Bağdat’a ya da sunni Araplara bağlandığın-da Türkiye’nin hem Kerkük petrolünden ya-ralanabilme olanakları en asgariye iner hem de onun Kerkük Türkmenleriyle ilişkileri zayıf bir noktaya çekilir. Türkmenlar zaten sünni ve şii olarak bölündükleri için varlıkla-rı hem zayıf kalıyor, hem de daha çok sünni ve şii Araplara fayda sağlıyor. Türkmenlerin bir kısmı da Kürdistan Bölgesi’nde Kürtler-le birlikte yaşiyorlar. Kerkük’ün Bağdata ya da herhangi bir Arap tarafına bağlanması Türkmenlerin iç parçalanmışlığı devam et-

Türkiye ile Irak Kürdistan Bölgesi ilişkileri;

geçmiş ve gelecek4

Mûrad Ali Ciwan

e tsayiS

Page 10: Diyalog4

10

Sayı: 4 15 Nisan 2010

mesi demeketir.Ama Kerkük Kürdistana bağlanırsa hem

Türkmenlerin gücü bir irade altında birleşir, hem Kürtler de yüzlerini kuzeye çevirmis Türkiye’yle işbirliği yapma heycanında olduklarından Türkiye’nin Kerkük’ten ve onun petrollerinden gelecekte sağlayabi-leceği faydalar az değilç Bu alternatif ucu Türkiye’ye yönelik öyle bir işbirliği do-ğurur kiTürkiye’nin kabus saydığı Irak’ın parçalanması koşullarında bile bölgeyle ve dolayısıyla Kerkük’le bütünleşmeye bile gidilebilir.

Türkiye’nin Kerkük’ün Kürtlere bırakıl-maması, eğer kendi başina federe bir bölge olmayacaksa doğal olarak sunni Araplara bırakılması anlamına gelir. Hem Irak’ın içindeki şii aAraplar hem de İran Kerkük’ün sunni Araplara kalmaktansa Kürtlere kalma-sını tercih ederler. Nitekim İran, Türkiye’nin Kerkük’ün sunni Araplara verilmesi siyase-tine karşi olduğunu açıkça belirtti.

Türkiye Başbakanı Receb Tayipp Erdo-ğan son Bağdat ziyaretinde Irak Parlamento başkanıyla yaptığı ortak basın açıklama-sında Kerkük’ün bir etnik gruba ya de bir mezhebe bırakılamayacağını açıklayınca bu sefer sunni Arap olan meclis başkanının tepkisini çekti ve meclis başkanı Kerkük için en iyi çözümün dışarıdan müdahele olmadan, Iraklılar arasındaki görüşmeler-le bulunacağını söylemiştir. Sonuç olarak Kerkük gerçekçi bir çözüm olarak ya bir referandumla Kürdstan’a katılacak ya da iç uzlaşmlar yoluyla kendi başina bağımsız fe-dere bir bölge olacaktır.

Bu durumda da aslında çogunluk olan Kürtler tarafından idare edilecek ve gele-cekte de Kürt nüfuz azalmayacak, artacak-tır. Sadece Kürdistan’a bağlanmadığı için hem Kürtler hem Türkmenler hem de Türki-ye daha az yararlanabilecekler, konumlarını birleşmeden doğabilecek olanakların verce-ği düzeyde güçlendirmemiş olcaklar. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın aslında Türkiye’nin Kürtlerden duyduğu korkudan kaynaklanan kör siyaset sonuçta bizzat Türkiye’nin çi-karlarina zarar verecektir.

Kürdistan Bölgesi açısından bakıldığında Kerkük sorunu Irak anasasının 140. madde-sine göre 2007 yılı sonunda çözümlenmesi gerekiyordu. Maddeye göre hem çözüm için belirlenmiş bir süre vardı, hem de anayasal

“Bu işbirliği içinde Kürdistan Böl-gesi daha kolay Türkiye’ye ve Türk-menlere Kerkük’ün Kürdistan’a bağlanmasının bütün taraflar için daha önce belirttiğimiz kazançları-nı anlatma iklim bulur.”bir iç sorundu. Fakat olmadı, 140. maddenin yaptırım gücü uygulan-madı, belirlenmiş süre aşildı, belirsiz bir geleceğe doğru ucu açıldı ve anayasal bir iç sorun olmaktan çikarildi. Birleşmiş Milletler’in işin içine karışmasına, komşu ülkelerin meseleye mudahil olma-

e tsayiS

Page 11: Diyalog4

11

Sayı: 4 15 Nisan 2010

“Amerika bunu istemedi, Kürt-ler de bu isteğe

razı oldular.”

larına yol verildi; BM Irak özel temsilcisi Staffan De Mastura’nın raporuyla sorun daha karmaşik hale geldi, dallanıp budaklandı. Komşu devletler geçmişe nazaran daha çok söz sahibi oldular; ör-negin Türkiye’nin Bağdattaki temsilcileri ta Irak parlamentosunun içlerine kadar giderek gruplar nezdinde insiyatif kullanıyorlar.

Kuşkusuz meselenin bu noktaya gelmesinde Kürdistan Bölgesi’nin izlediği kararsız ve ürkek tavrın da payı büyüktür, savundukları po-litikaların arkasına yaptırım gücü yüksek, onu inandırıcı kılacak tadbirler koymadıkları gibi, taraflar ve partner olabilecekler için de yeterince inandırıcı olamadı. Sebep ne olursa olsun Kerkük sorunu en makul ve demokratik çözüm olan anayasal yola konamadı. Hatta en gerçekçisi belki de 2003’te Sadam rejimi devrilirken Kerkük’ü yönetmeyi ve sorunu çözmeyi içerdeki ve dışardaki Kerküklülere bı-

rakmaktı. Irak’ın di-ğer tüm şehirlerinde nasıl oraların halk-ları yönetimi ele al-dılarsa Kerkük’lüler de kendi şehirleri-nin yönetimini ele almalıydılar, ama buna da fırsat veril-medi.

Amerika bunu istemedi, Kürtler de bu isteğe razı ol-dular. O dünemde Amerika hernekadar 1 Mart tezkeresi ne-deniyle Türkiye’ye oldukça kızgın olsa da Türkiye’nin Irak’taki rolünü abarttığı ve Kur-distan Bölgesi’nin rolünü küçümsediği için Kerkük konu-sunda Türkiye’nin görüşlerine önce-lik verdi. Kürtlerin Kekük’e yanaşma-maları tutumunu takındı; ilk başta PUK peşmergeleri Kerkük’ü ele ge-çirmelerine rağmen KDP ile PUK Ame-rikan isteklerine razı oldular ve Kerkük’ü terkettiler.

Kerkük sorunun bugüne kadar çö-zümlenmemesinde Türkiye’nin takın-dığı engelleyici tehdid edici tutum tayin edicidir. Çün-kü gerçekte Ker-kük sorununun 140. maddeye göre çözümünü engel-leyen şii ve sünni Arapların gücü, İran ya da Arap ül-kelerinin tutumla-rı değil. PKK’nin

e tsayiS

Page 12: Diyalog4

12

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Kandil’deki silahlı gücünü, oradan Türkiye içine yöne-lik eylemlerini bahane edip sınıra 250 bin kişlik askeri gücü yığan Türkiye’nin yarattığı tehdittir.

Aslında Türkiye’nin Kerkük konusunda izlediği po-litika başka bakımlardan da büyük handikaptır. Türkiye Kerkük’ü Kürdistan’ın dışında tutarak, nüfus oranları bakımından haketmedikleri bir rolü Türkmenlere biçe-rek bu şehir üzerinde Osmanlı’dan gelen tarihi haklar tezine yaklaşiyor. Aslında Türkiye’de en üst makamlar bile soydaşlar ve tarihi haklar tezlerini dile getiriyorlar. Bu iddialar ortaya atıldığında akla sadece Kerkük şeh-ri gelmez, eskiden Musul vilayeti olarak bilinen bütün Kürdistan ve Musul’un Arap bölgesi de gelir. Zaten bu nedenledir ki tarihsel hak tezleri ‘yeni osmalıcılık’ ha-yal ya da iddialarına delil oluyor, Türkiye’nin Kerkük’ü uluslararası bir soruna dönüştürmek istediği ve bölgeye gözkoyduğu kanaatlerine yolaçıyor. Bu hem komşu ve Arap ülkelerini rahatsız ediyor hem de sorunun ulus-lararasılaşarak bölge çapinda bir istikrarsızlığa, hatta savaşa götürebileceği kaygısına götürüyor, Türkiye’yi haksız hata kötülük isteyen bir ülke konumuna düşürü-yor. Ne yazık ki geçmişten gelen siyasetlerin etkisiyle Türkiye’nin kendisi bile bu sorunla ilgili çatisma çika-rabilecegi tehdidini yapabiliyor. Buradan hareketle yeni proaktiv ve komşularla sıfır sorun politikası izlediğini belirten Türkiye’nin kafasının henüz tam netleşmediği, ‘demokratik model devlet’ ile ‘yeni osmalıcılık’ arasın-da gidib gelen risk dolu bir siyaset izlediği kanısı bölge-de ve Batı’da yaygınlaşiyor.

Oysa Türkiye Irak anayasasının 140. maddesine da-yanan bir çözümü savunsa ne sorunu uluslararası bir ça-tismaya dönüştürmekle itham edilir ne de hegemonyacı emeller beslediği suçlamalarına muhatap olur. Kürtlerin savunduğu bu yol adil, barışçıl, demokratik, içişlerine dayanan anayasal bir yol olduğu için uluslararası cami-ayı da endişelendirmez. Yazımızın daha önceki bölüm-lerinde belirttiğimiz gibi bu yol Türkiye’nin de en çok çikarina olacak olan Kerkük’ün Kürdistan’a bağlanması sonucunu doğurur. Bu, dış müdahele olmadığı zaman hem Irak’ın içinde hem de dışarıda herkesin boyun eğe-ceği bir yoldur.

Aslında Amerika açısından da en uygun çözüm Kerkük’ün çatismalarin ne kadar süreceğinin, okono-mik yatırım ve işbirliği için istikrarın ne zaman sağla-nabileceği geleceğinin nereye gideceği belli olmayan Arap bölgelerine bağlanması yerine, istikrarın dünya ekonomisiyle bütünleşme ve demokrasiyi geliştirme iradesinin çok belirgin olduğu yurtdışı sermayeye ABD ve Avrupaya yakınlık duyan Kürdistan Bölgesine bağ-lanmasıdır.

Son dönemlerde Ak Parti hükümetinin geliştirdiği Kürdistan Bölgesi’yle sivil temelde işbirliğini geliştir-me iradesinin yanında anlaşildığı kadarıyla söylemde

140. maddeden taviz vermeyen Kürt yöneticilerin perde arkasında eylemde takındıkları esnek tutum, Kerkük ko-nusunu karşilıklı tehdit unsurları temelinde değil, ortak çikar ve avantajlar temelinde çözüme yolunda maddi temeller yaratıyor.

Bu işbirliği içinde Kürdistan Bölgesi daha kolay Türkiye’ye ve Türkmenlere Kerkük’ün Kürdistan’a bağlanmasının bütün taraflar için daha önce belirttiği-miz kazançlarını anlatma iklim bulur.

Ak Parti’nin son iki yılda izleme olanağı bulduğu politika Türkiye’nin Federe Kürdistan Bölgesi’ni adım adım tanımaya, sivil temelde ekonomik, siyasi, diplo-matik ve kültürel ilişkiler geliştirmeye götürüyor. Tür-kiye Erbil’de konsolosluk açacağını açıkladı. PKK’nin silahlı güçlerininin dağdan indirilmesi de başarılabilirse, en ciddi sorun olan Kerkük’ü daha sağlıklı ve gerçekçi değerlendirme olanakları artar. Beş, hatta on yıla varan bir geçici federe yönetim ve ardından şehrin kaderini belirleyen bir referandumla Kekük sorunu makul bir çözüme ulaştırılabilir ve Türkiye ile Kürdistan Bölgesi arası da bir çatlak olmaktan çikar, aksine onları birbirle-riyle daha çok entegre edecek bir potansiyele dönüşür.

Türkiye Iraktaki 2005 seçimlerine kadar 2-3 milyon Türkmen’in varolduğu yanılgısıyla Kerkük, Musl ve Erbil’in çogunlugunun türkmen olduğu idiaları peşinde politikalar yürüttü. Ancak 2005’teki seçimler Türkmen-lerin bu rakamın çok çok altında olduklarını ve varolan-ların da kendi aralarında bölündüklerini gösterdi. Aslın-da iç ve dış konüktürün yanında bu gerçek de Ak Parti hükümetine Kürtlere karşi daha rasyonel politikalar ge-liştirmeye yöneltti. Bugün de Türkiye Kürtlerin Irak’taki güçlerinin aslında oradaki Türkmenler’den daha fazla Türkiye’ye avantajlar sağladığını görmesi onun daha sağlıklı politikalar geliştirmesini getirecektir.

Kuşkusuz bunlar kendiliğinden olacak şeyler değil, bibirbirini anlamama, güvensizlik ve kuşkular çok et-kindir. Tarafların bunları giderici önlemlere başvurmala-rı zorunludur. Özellikle Kürdistan Bölgesi’nin Türkiye, Amerika ve Türkmenleri Kerkük konusunda ikna etme-leri, güven verici alternatifler geliştirmeleri gerekir.

Türkiye ve Kürdistan Bölgesi arasındaki ilişkilerde başlayan yeni süreç kuşkuların giderilmesi kırılma nok-talarının onarılması koşullarıyla büyük umutlar vermek-tedir. Her iki tarafın bu işbirliğine sunacakları olanaklar da, elde edecekleri kazanımlar da muazzzam büyüklük-tedir. Bu işbirliği bütün parçalardaki Kürtlerin önünü açacaktır. Tarihte 12. ve 16. yüzyıllarda zirveye çikan Kürt-Türk işbirlikleri onların Ortadoğu’daki rollerini muazzam biçimde yükseltti, tarih yapmalarına yolaçtı. Eğer bugün de bu işbirliğini başarırlarsa benzer bir ka-pıya çıkacaklarının açık kanıtları var.

*Gazeteci-yazar

e tsayiS

Page 13: Diyalog4

13

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Türkiye’nin ilk Erbil Başkonsolosu Aydın Selçin, Erbil’de iki ay içerisinde konsolosluğun tüm birimleri ile birlikte faaliyete geçeceğini bildirdi. Görev bölgelerinin Irak’ın Erbil, Süleymaniye ve Dohuk illerini kapsadığını belirten Selçin, “Her başkonsoloslukta olduğu gibi ilk he-defimiz faaliyette bulunabileceğimiz uygun bir yer bulmak. Türkiye’ye yakışan bir temsilcilik olması için ince eleyip sık dokuyoruz. Bazı seçenekler için mutabakat sağladık. Bunları Ankara’ya ve sayın büyükelçimize sundum. En kısa sürede kira anlaşmalarını imzalayıp tadilat işlemlerine başlayacağız.” dedi.

Konsolosluk binasının faaliyete geçmesi ve personel is-tihdamının 2 aylık bir sürede tamamlanmasının öngördük-lerini aktaran Selçin, “Mayıs ayı ortası veya sonu gibi Türk

Başkonsolosluğu işlevini yerine getirmeye başlayabilecek-tir diye ümit ediyoruz. Ayrıca bu süreyi daha kısaltmak için de yoğun çalışıyoruz. Bu ilk geçici adımdır.” diye konuştu. Selçin, “Türkiye’ye yakışır bir temsilcilik açmak için te-maslarda bulunduklarını” dile getirdi.

“Stratejik vizyonun gereği burdayız”Selçin, “Esasen bölgesel yönetimin temsilcileri ile temin

edeceğimiz bir arazide konsolosluğumuzu inşa edeceğiz. Bulunan yerden sonra derhal inşaatına da başlayacağız. O zaman gerçekten ülkemize yakışır bir konsolosluğa kavu-şacağız.” dedi. Erbil Başkonsolosu Selçin, Türkiye’nin de bölgede taktik bir adımla değil, stratejik bir vizyonun gere-ği olarak bulunduğunu vurguladı.

Türkiye’nin ilk Erbil Başkonsolosu: Türkiye’nin taktik bir adımla değil,

stratejik vizyonun gereği olarak Erbil’deAihan Hasenoğlu

Türkiye’nin ilk Erbil Başkonsolosu Aydın Selçin, Türkiye’nin taktik bir adımla değil, stratejik vizyonun gereği olarak Erbil’de bu-lunduğunu söyledi. Birkaç gündür Erbil’de Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nden yetkililer-le bir araya gelerek, konsolosluğun açılmasına ilişkin görüşmelerde bulunduğunu söyleyen Selçin, kendisinin bölgeye gelişi ile birlikte Erbil’de Türk konsolosluğu fiilen başlamış olduğuna da dikkat çekti. Hem bölge yöneti-minin hem de halkının kendilerine çok sıcak ilgi gösterdiğini ifade eden Selçin, görevinin temelini ise “bölge ile tam ekonomik enteg-rasyonu sağlamak” olarak açıkladı.

e tsayiS

Page 14: Diyalog4

14

Sayı: 4 15 Nisan 2010

“Tam ekonomik ve entegrasyon hedefini hayata geçi-receğiz”

Irak ve Kürdistan’la Türkiye arasındaki tam ekonomik ve entegrasyon hedefini hayata geçirmek için Erbil’de ol-duğunu ifade eden Selçin, “Geçtiğimiz aylarda sayın Baş-bakanımızın tarihi önemdeki Bağdat ziyaretinde 40 küsur mutabakat muhtırası imzaladıktan sonra dile getirdiği üze-re; tam ekonomik entegrasyonu sağlamaktır, esasen göre-vin temeli budur. Sayın Dışişleri Bakanımızın bana verdiği talimat da hayatın her alanında faal ve görünür olmaktır. Buna sosyal, kültürel, ekonomik eğitim alanları dahildir.” ifadelerini kullandı.

“Kürdistan’da 400 Türk şirketi faaliyet gösteriyor”Bölgede faaliyet gösteren Türk Okulları olduğunu hatır-

latan Selçin, “Ancak bunların sayısı çeşitlenerek, genişle-yerek artacaktır. Burada 400’den fazla Türk şirket de var. Bütün bu vatandaşlarımızın da sorunları var. Normal olarak yapmaları gerek vatandaşlık işlemleri var. Biz bu konular-da yardımcı olacağız. Bölgeden Türkiye’ye yoğun ziyaret trafiği olmaktadır. Bunların da vizelerinde veya yönlen-dirmelerinde başkonsolosluğumuzun rolü olacaktır.” diye konuştu.

Selçin, şöyle devam etti: “Diğer taraftan ekonomi ala-nında, enerji dahil hatta başta olmak üzere bir çok atılım sağlamak için, çeşitli ortak projeler geliştirmek için faali-yetlerimizi sürdüreceğiz. Ayrıca sivil toplum örgütleri ve üniversitelerimiz arasındaki ilişkileri arttırmayı, derinleş-tirmeyi ve çeşitlendirmeyi öngörüyoruz.”

“Her kesimden destek görüyoruz’”Aydın Selçin, ayrıca Türk konsolosluğunun bir an önce

açılması için her kesimden tam anlamıyla destek gördük-

lerini kaydetti. Bölgede çok sıcak ilgi ile karşılaştıklarını söyleyen Selçin, burada yöre insanının Türk başkonso-losluğunun açılmasını gerçekten beklediğini anladıklarını ifade etti.

Buraya geldikten sonra bölgesel yetkililerin tamamıyla görüştüğünü vurgulayan Selçin, “Lojistik anlamda daha doğrusu bölgede tam anlamıyla bir destek görüyoruz. Er-bil Kalesi’ne çıktık, Kayseri çarşısında dolaştık. Kürdüyle Türkmeniyle bölge halkıyla ilk temaslarımızı yaptık. Çok sıcak bir ilgi ile karşılaştık. Gerçekten burada yöre insanı-nın Türk başkonsolosluğunun açılmasını beklediğini anla-dık. Bunun yanında da bölgesel yetkililer de bize ilgilerini esirgemiyorlar. Kısa zamanda üst düzey liderin tamamıy-la görüştüm; hepsinden başkonsolosluğunun açılmasının kendileri açısından tarihi bir önemde olduğunu ifadesini duydum. Kendilerinden tam destek sözü aldım. Biz de gös-terilen ilgiye layık bir biçimde görevimizi en iyi bir şekilde yerine getirmeye çalışacağız.” dedi.

“Bölge ile Tütkiye ilişkileri ivme kazandı”Türkiye’nin Irak ile ilişkilerinin çok iyi bir durumda oldu-

ğunu ifade eden Selçin, bölge yönetimi ile olan ilişkilerinin de bir ivme kazandığını vurguladı. Daha önce kendisinin de görev yaptığı Bağdat Büyükelçiliğinin en zor zamanlar-da bile kapanmadığına dikkat çeken Selçin, “Asayişin en zor olduğu dönemde Musul Başkonsolosluğumuzu açtık. Ardından da Basra’da Başkonsolosluğumuzu açtık. Irak’ın tamamını kucakladığımızı Iraklılara gösterdik. Şimdi Erbil başkonsolosluğumuzu da faaliyete geçirmiş bulunuyoruz. Bu yaklaşımımızla gerek Türkiye ve Irak ilişkilerine ge-rekse de, Türkiye’nin bölge ile ilişkilerine olumlu katkı yapabileceğimize ve ivme kazandıracağımıza inanıyoruz.” diye kaydetti.

e tsayiS

Page 15: Diyalog4

15

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Seçimin Galibi El-Irakiye Dış müdahaleler tartışılıyor

7 Mart’ta yapılan Irak genel seçimlerinden sonra siya-set sahnesine farklı bir yüzle girecek olan Kürtler’in

hem Irak’ın hemde Kürdistan Bölgesi’nin kaderi üzerinde ne kadar etkili olacağı yoğun bir şekilde

tartışılıyor.

Kürtler iktidar

için yine denge

unsuru olmaya devam ediyor

Irak’ta seçimin galibi El Irakiye Listesi oldu. Irak’ta seçim öncesinde ve seçim sonrasında, dış güçlerin etkili olduğu söylemi gündemden düşmedi. İran’ın radikal ve ılımlı şii parti ve oluşumlar üzerinde etkili olduğu ve ABD’nin de Laik parti ve oluşumlar üzerinde etkili olduğu görüşü hâkimdi. Bu görüş ve düşünceler hükümetin kurulaması döneminde de kendini göstereceğe benziyor. Seçim sonuçları belli oldu ve seçimi iki sandalye farkla Eyad Allavi liderliğindeki El Irakiye kazandı. Başbakan Nuri el Maliki’nin Kanun Devleti İttifakı Listesi ise seçimlerden ikinci parti olarak çıktı. El Hekim’in listesi ve Kürt İittifakı de seçimlerden 3. ve 4. Parti olarak ayrıldılar. Kürt İttifakı bu seçimde 43 sanadalye alarak iktidar yarışında var olduğunu gösterdi. Fo

to: S

efin

Hem

id

15

Sayı: 4 15 Nisan 2010

e tsayiS

Page 16: Diyalog4

16

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Seçim öncesi genel durumIrak’ta seçimler öncesi sürece bakılacak olursa, çok

sayıda partinin farklı farklı ittifaklar ve koalisyonlarla seçime girdiği görülür. Irak’ın genelinde yüzlerce par-tinin katıldığı seçimlere ittifaklar damga vurdu. Şiiler, Sünnileri, Kürtler ve Türkmenler her bir etnik ve mez-hebi oluşum ya kendi ittifakını kurarak seçime girdi yâda başka ittifaklarla hareket ederek seçime girdi.

Irak’ta seçimin resmi olmayan ilk günkü sonuçları-na göre başbakan Nuri Maliki’nin lideri olduğu Hukuk Devleti İttifakı Listesinin ve Kürdistan’da ise Kürdis-tan Demokratik Parti (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) başını çektiği Kürdistan İttifakı Lis-tesinin ezici bir çoğunlukla seçimde en fazla oyu alan listeler oldukları belirtildi. Ancak resmi sonuçlara göre eski başbakan Allav’nin lideriğini yaptığı El Irakiye listesi seçimlerin galibi oldu.Ancak, parçalanmışlık ve yalnızlık ikileminde nasıl bir hükümet kurulacağı tar-tışmalar yaratıyor. Zira seçime katılan parti ve ittifak-lar birlik düşüncesinden çok ayrılık temelinde haraket etmişlerdi.

Genel DurumSeçime katılan ittifakların başlıcaları şunlar: Nuri

el-Maliki’nin liderliğindeki Hukuk Devleti İttifakı, Irak Milli İttifakı, Başta Kürdistan Yurtseverler Bir-liği (KYB) ve Kürdistan Demokratik Parti’nin (KDP) oluşturduğu Kürt ittifakları, El-Irakiye ve Irak Uzlaşma Cephesi Aşieret Reisleri. 325 sandalyeli Federal Irak Meclisi için 6 ittifak halinde seçimlere girdi.

Seçime katılan belli başlı ittifakları tanıyalım:

Hukuk DevletiIrak Başbakanı Nuri El-Maliki, kendi partisi Dava ile

aralarında bazı Sünni aşiret liderlerinin, Şii Kürtlerin, Hristiyanların ve bağımsızların bulunduğu geniş tabanlı bir ittifak oluşturdu. Dava partisinin kökeni Şii olsa da ittifak mezhepçi olmayan bir platformda seçime katıldı. Bu listenin bünyesinde şu oluşumlar yer alıyor:

İslami Dava Partisi, Bağımsızlar, İslami Dava Partisi Irak Örgütü, Ulusal Liste, Irak Türkmenleri İslami Birliği, Ulusal Kalkınma Hareketi, Irak Geliştirme Atılımı, Irak Şeyhler ve Ayanlar Ulusal Meclisi, Adalet ve Kalkınma Akımı, Özgür Irak Egemenlik Akımı, Irak’ın Gelişimi

Irakiye (333)

KDK (337)

IUİ (316)

KİL (372)

Goran (329)

Tavafuk (338)

IB (348)

KİB (315)

KİH (352)

Anbar 11 - - - - 2 1 - -Babil 3 8 5 - - - - -

Bağdat 24 26 17 - - 1 - - -Basra 3 14 7 - - - - -Diyala 8 1 3 1 - - - - -Duhok - - - 9 - - - 1 -Erbil - - - 10 2 - - 1 1

Kadisiye 2 4 5 - - - - - -Kerbala 1 6 3 - - - - - -Kerkük 6 - - 6 - - - - -Miysan - 4 6 - - - - - -

Musanna - 4 3 - - - - - -Musul 20 - 1 8 - 1 1 - -Necef - 7 5 - - - - - -

Selahattin 8 - - - - 2 2 - -Süleymaniye - - - 8 6 - - 2 1

Vasit 2 5 4 - - - - - -Zikar 1 8 9 - - - - - -

Ulusal Bakiye 2 2 2 1 - - - - -Toplam 91 89 70 43 8 6 4 4 2

Vilayetlere göre milletvekili dağılımı

Kaynak: Orsam

e tsayiS

Page 17: Diyalog4

17

Sayı: 4 15 Nisan 2010

için Ulusal Topluluk, Şaban Ayaklanması-Genel, Sekreterler, Demokratik Ulusal İti-lafı, Bağımsız Irak Yetenekleri Topluluğu, 1991 Yılı Irak Şaban Ayaklanması Kitlesi, Irak’ta Kolektif, Irak Vefa Hareketi, Ulusal Reform Hareketi, Birlik Partisi, Irak Bay-rakları Birleşimi, Ulusal Buluşma, Türkmen Karar Partisi, Ulusal Bayrak Topluluğu, Ba-ğımsız Irak Akımı, Rafideyn Ülkesi Vefa Topluluğu, Temim Divanı ve Irakı Seven-ler Ulusal İtilafı, Irak Süvarileri Meclisi, 20 Ayaklanma Topluluğu

Irak Milli İttifakıÇoğunluğu Şiilerden oluşan ittifak, ülke-

nin en büyük Şii partisi Irak İslam Yüksek Konseyi (IİYK), Amerikan karşıtı Şii lider Mukteda Sadr, Basra merkezli Fadhila, 2003 öncesinde Washington’ın destekli Ah-med Çelebi ile birkaç Sünni lideri bir araya getirdi. İttifak, Şii oyları açısından Maliki ittifakının baş rakibiydi. IİYK ile Sadrcılar, bu seçimde geçen sene Maliki’ye kaptırdık-ları oyların bir kısmını geri alma umudunu taşıdılar. Bu listenin bünyesinde şu oluşum-lar yer alıyor:

Irak İslami Yüksek Konseyi, Ahrar (Öz-gürler) Kitlesi, Bedr örgütü, Ulusal Reform Akımı, Irak Ulusal Kongresi, İslami Fazi-let Partisi, Devlet Partisi, Anbarı Kurtarma Meclisi, Hamit Ferhan El Haiz, Irak Ana-yasal Hareketi, El Duat El Ahrar, Irak’ta Hizbullah Hareketi, İslami Irak Kalkınma Partisi, İslami Seyyid Şüheda Hareketi, Irak’ta İslami Hareketi, İslami Öncü Parti-si, Irak İslami Çaba Örgütü, İslami Akım, Birleşik Demokratik Irak Meclisi, Bağımsız Kolektif Kitle, Bağımsız Ulusal Kitle, Ada-let ve Birlik Topluluğu, Irak’ın Geleceği Topluluğu,İslami Dava Örgütü/ iç Örgü-tü, Feyli Kürtlerin Genel Ulusal Kongresi, Demokratik Ulusal Parti, Irak Temizlik, ve Yükselme Partisi, Eh Ahvar Mücahitleri-Hizbullah, Akademisyenler Kitlesi, Irak Özgürleri, Türkmen Vefa Hareketi, Türk-menli Partisi

Kürt İttifaklarıKürt ittifaklarının başında Kürdistan İtti-

fakı Listesi var. Bu liste Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani’nin lideri olduğu Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) ile Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin

liderliğini yaptığı Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği’den (KYB) oluştu. Bu iki partinin Kürdistan Bölgesi’ndeki etkisi, reform yanlı-sı Gorran (Değişim) bloğu tarafından zayıflatılmaya çalışdı. Geçen sene Kürt parlamentosu seçimlerinde 25 sandalye alan bu liste, Irak genel seçimlerine tek başına girdi.

Kürdistan İttifakı Listesi Bu liste KDP ve KYB’nin başını çektiği bir liste olup aynı za-

manda Bölge’deki siyasi yapıyı kontrol eden bir liste konumunu taşıdı. KDP ve KYB, geçen yıl Temmuz ayında yapılan Bölge’deki seçimlerde oyların % 65’e yakınını almıştı. Bu listenin bünyesinde şu oluşumlar yer alıyor:

Kürdistan Demokratik Partisi, Kürdistan Yurtseverler Birliği, Irak Kürdistan’ında İslami Hareket, Kürdistan Demokratik Sosya-list Partisi, Bağımsız Emekçiler Partisi, Kürdistan Komünist Parti-si Irak Kolu, Türkmen Liberaller Cemiyeti, Kürdistan Demokratik Milli Birliği, Kürdistan İşçi ve Emekçi Partisi, Kürdistan Emekçiler Partisi, Erbil Türkmen Listesi, Türkmen Kardeşlik Partisi/Irak, Kür-distan Halkı için Demokratik Hareketi

e tsayiS

Page 18: Diyalog4

18

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Demokratik Özgür Irak Birliği Topluluğu, Kalkınma ve Barış Irak Kitlesi, Ulusal Ada-let ve Kalkınma Cephesi, Halk Akımı, Irak Ulusal Tutum Hareketi, Irak Ümit Partisi, Ulusal Değişim Projesi, Cenan Mübarek, Dr. Abbas Dıeyç El Mamuri, Birleşmiş Irak Meclisi, Irak’ın Saygınlığı Cephesi, Irak Sosyal Hareketi, Irak İçin Toplanma, Birle-şik Ulusal Akım, Fazıl El Lami, Şeyh Raim Ebu Cari, Muin El Saadi, Değişim Güçleri Oluşumu, Birleşmiş Cephe, Bağımsız Ulu-sal Akım, Demokratik Kasımcı Topluluğu, Ulusal Egemenlik Kitlesi, Parti ya da Olu-şum, El Hilal, Irak Ulusal Hareketi, Bütün Irak Kitlesi, Evlatlarımız Kitlesi, Irak Ulu-sal Uğraşı Birleştirme Heyeti, Irak Ayan Meclisi Topluluğu

Irak Uzlaşma CephesiBir zamanlar ülkenin en büyük Sün-

ni ittifakı olduğu halde, Irak Uzlaşma Cephesi’nden 2005 seçimlerinden sonra kaçışlar oldu. Cephe halihazırda Irak İslam Partisi ve bazı aşiret liderlerinden oluşuyor. Bu ittifakın en ِönemli partileri Irak İslami Partisi (IİP), Ulusal Aşiretler Birliği Irak Ulusal Projesi ve Türkmen Adalet Partisi’dir. Partinin ِözellikle Diyala ve Selahaddin vi-layetlerinde etkili olduğu biliniyor. Nitekim son vilayet meclisi seçimlerinde Uzlaşma Cephesi diğer vilayetlerdeki büyük kaybına rağmen bu vilayetlerde göِreli olarak daha az kayıp yaşamıştı. Bu listenin bünyesinde şu oluşumlar yer alıyor: Irak İslami Partisi, Bağımsız Aşiretler Ulusal Topluluğu Irak Türkmen Adalet Partisi, Irak Halkları Ulu-sal Topluluğu.

Seçim Öncesi SenaryolarSeçimlere hazırlıklarda hem Irak’ın gene-

linde hem de Kürdistan Bölgesi’nde ittifak-lar yarışı söz konusuydu. Kürtler seçimlere tek liste halinde girmek yerine farklı farklı listelerle girdiler. Şiiler de önceki dönemler-den farklı olarak parçalı bir şekilde seçime hazırlandılar. Türkmlenler de aynı şekilde p

Kürdistan Bölgesi’ndeki diğer ittifaklar

Gorran (Değişim)KYB’den koparak oluşan ve geçen yıl 25 Temmuz’da yapılan ge-

nel seçimlerde yüksek bir oy alarak sürpriz yapan Goran Hareketi Irak genel seçimleri için de iddialı olduğunu gösteriyordu. Bu Liste Irak genel seçimlerine ayrı bir liste olarak girdi. KYB’nin eski yö-neticilerinden olan Nevşirvan Mustafa’nın liderliğindeki hareketin seçim sürecinde en fazla kullandığı argümanların başında “yolsuz-luk’’ geliyor. Bu partinin etkili olduğu yerlerin başında Süleymaniye vardı. Bu listenin Kerkük ve Diyala vilayetlerinde etkili olması bek-leniyordu ancak Kerkük’te istenen sonucun alınmadığı görüldü.

Kürdistan İslami Birliği ve İslami CemaatKürdistan Bölgesi’ndeki bir diğer önemli liste ise Kürdistan İs-

lam Birliği’dir.Selahattin Bahattin’in başkanlığını yaptığı Kürdistan İslam Birliği 2005 seçimine ayrı bir listeyle katılarak 5 milletveki-li kazanmıştı. Böِlge’de yapılan son meclis seçiminde 4 sandalye kazanan parti daha çok Dohuk bِölgesinde güçlü. Liste, Kürdistan Bölgesi’nde demokratik bir otoritenin kurulması, yolsuzlukla müca-dele, basının ِözgürleştirilmesi, yargının siyasi partilerin etkisinden uzaklaştırılması gibi konular üzerinde yoğunlaşıyordu. Liderliğini Ali Bapir’in yaptığı ve Kürdistan Parlamentosu’nda 4 sandalyeye sahip İslami Cemaat listesi ise ilk kez tek başına seçime katıldı. Daha önceki seçimlere Kürt ittifakıyla katılan parti 1 milletvekiline sahipti.

Irakiye ListesiSünni Devlet Başkan Yardımcısı Tarık el-Haşimi, laik ve Şii eski

Başbakan İyad Allavi ve Sünni Salih el-Mutlak’ın oluşturduğu grup, seçimde milliyetçi bir temelde yarıştı ve seçimlerin galibi oldu. An-cak ittifakın planları, El Mutlak ve diğer bazı Irakiye adaylarının Baas partisiyle bağlantıları olduğu gerekçesiyle yasaklanması giri-şimleri yüzünden zora girdi. Bu listenin bünyesinde şu oluşumlar yer alıyor:

Ulusal Iraklılar Listesi, Ulusal Irakiyyun Topluluğu, Yenileme Listesi, Ulusal Gelecek Topluluğu, Irak Türkmen Cephesi, Irak Arap Topluluğu, Irak Adalet ve Reform Hareketi, Bağımsız Ulusal kadrolar ve Seçilmiş Elitler, Bağımsız Adalet ve Sosyal Kalkınma Örgütü, Muhafazakâr Orta Akımı, Bağımsız Ulusal Irak Misakı Topluluğu, Ulusal Demokratik Topluluk, Geleceğin Akımı, Ulusal Nehreyn Cephesi, Reform ve Geliştirme Ulusal Hareketi (El Hal), Irak Ehli Hareketi, El Hayat Akımı

Irak Birliği Listesi Bu laik ittifakın başını, Şii İçişleri Bakanı Cevad el-Bolani, Anbar

vilayetinden Sünni aşiret lideri Ahmed Ebu Rişa ve Ahmed Abdül Gaffur el-Samaray çekiyor. Bu listenin bünyesinde şu oluşumlar yer alıyor:

Irak’ın Birliği, Irak Cumhuriyetçi Topluluğu, Irak Sahva Kong-resi, Irak Misak topluluğu, Bağımsız Ulusal Yol, Irak Demokratik Ulusal İttifakı, Demokratik Toplum Hareketi, Bağımsız Irak Top-luluğu, Tek vatan Kitlesi, Irak Öğrenci ve Gençler Ulusal cephesi,

Allavi’nin seçimlerden birinci çıkması ve hükü-meti kurmakla görevlen-dirileceği meselesinin yanında gerçekte belir-leyici olan onun yalnız olmasıdır.

e tsayiS

Page 19: Diyalog4

19

Sayı: 4 15 Nisan 2010

arçalı bir şekilde seçime gireceklerini ilan etmişledi ve bu yönde her bir parti farklı bir ittifakla birleşerek seçime girdi.

KDP’nin seçimlerde sürpriz yapacağı söylentileri dolaşıyordu. KDP seçim süre-cinde en az propagandayla yetindi. Ancak KDP’nin Kürdistan Bölgesi’ndeki siyaset sahnesinde en güçlü parti olacağı yönün-de düşünceler hakimdi. Seçin anketlerinde

KDP’nin toplam 65 sandalyenin 25’ini ala-cağından bahsediliyordu. Ancak, KDP’nin içindeki yorumlar, var olan verilerden çok farklıydı. KDP’deki bazı yorumlara göre, Dohuk’ta KDP’nin dışında hiçbir parti hiç-bir sandalye alamaz. Eğer, Dohuk’ta seçi-me katılım oranı % 85’e ulaşırsa, o zaman sandalye değeri artmış olacak ve ne Gorran ne KYB ve ne de İslam Birliği bir sandalye

alabilir. “Ancak eğer bu oran aşağıya düşer-se, Kürdistan İslam Birliği’nin bir sandal-ye alma ihtimali var’’ şeklinde düşünülü-yordu. Seçim öncesi tahminlere göre KDP Dohuk’ta 9 ve Hewler’de 8 sandalyeyi ga-rantiliyordu.

KDP, Musul’da 8, Süleymaniye’de 2 ve Kerkük’te de 2 sandalye elde etme ümidin-deydi. Ancak, Hanekin ve Bağdat’ta hiçbir sandalye elde edeceğini sanmıyordu.

Bunun dışında, KDP azınlıklardan da 3 sandalye almayı beklerken toplamda 32 san-dalye almayı hedefliyordu.

Bu sonuç KDP’yi, değil sadece Kürdistan Bölgesi’nde; aynı zamanda bütün Irak’ta tek başına en çok sandalye elde eden büyük partilerle aynı hizaya getirmiş olacaktı. Gor-ran harketinin ise seçim öncesi çalışmaları-na bakıldığınında beklentisinin çok oldğu anlaşılıydu. Ancak, seçim sonra sonuçlar Gorran hareketinin bekleni veremediğin or-

taya çıkardı. KDP, her halükarda Gorran ve KYB’nin alacağı sandalyelerden daha fazla sandalye almayı hedefliyordu.

Seçim sonrası süreç Seçim ülkedeki başlıca dört partinin başa-

rısıyla sonuçlandı. Ancak şimdi sürecin han-gi yöne doğru gideceği meselesi hangi taraf yada tarafların hükümeti kuracağına bağlı.

Bununlai ilgili olarak çok sayıda senaryo var.

Seçim sonçlarına göre Maliki’nin Kanun Devleti Listesi 89 sandalye, Allavi’nin baş-kanlığını yaptığı El Irakiye listesi 91 sandal-ye, El Hekim listesi 70 sandalye ve Kürdis-tan İttifakı listesi 43 sandalye ile hükmeti kurma konusunda koalisyon için müzakere-ler yapacaklar.

Dış güçlerin etkisiSeçimlerden önce de iddia edildiği gibi,

hem ABD’nin hem de İran’ın Irak’a açık bir

Kaynak: Orsam

Kürtler, önceki seçimlerden farklı olarak, 7 mart seçim-lerine farklı

listeler halinde katılma kararı aldı. Ancak bu listelerin yeni parlamentoda ulusal çıkarları ilgililendiren

meselelerde tek ses olup olma-

yacakları ise net değil.

e tsayiS

Page 20: Diyalog4

20

Sayı: 4 15 Nisan 2010

şekilde müdahale ettiği söylentileri dolaşıyor. Amerika Irak’tan çıkmadan önce, Sünnilerden, Şiiler-

den ve Türkmenlerden oluşan geniş tabanlı El Irakiye listesine destek veriyor. ABD’nin burada niyeti açık. Zira ABD Irak’tan çıktıktan sonra geride sağlam bir si-yasi yapı bırakmak istiyor. ABD Kürtlerin de bu listeye destek vermesini umuyor. Buna karşılık ise, İran’ın et-kisi altındaki Maliki, El Hekim ve Sadr grubu Irak’ın geleceği için yeni bir hükümet kurmak için kapalı çalış-malar yapıyor.

Kürt İttifakıKürtler seçime bölünmüş olarak girdiler. Ancak Kürt-

lerin parlamentoda milli çıkarlar konusunda birlikte ha-reket edecekleri sık sık dile getirildi. Bu konuda hem Kürt İttifakı’nın hem Gorran Listesi’nin hemde İslami grupların aynı çerçevede hareket etmeleri bekeleniyor.

Irak’ta Şiiler ve Sünniler güçlendikçe Kürt ittifakına verilen önemde o oranda değişiklik gösteriyor. Kürdis-tan İttifakı’nın eskisi gibi önemi kalmamakla beraber ittifaka liderlik yapan Talabani ve Barzani’nin de han-gi ittifakla hareket edileceği konusunda farklı görüşleri olabilir. Allavi şahsi olarak, Barzani ile çok yakın ilişki-lere sahip. Bundan dolayıdır ki, seçimlerin hemen son-rasında ilk önce Barzani’yi ziyaret etti.

Devlet başkanlığı meselesiKürtlerin anayasa çerçevesinde anlaşma sağlayabile-

ceği ittifakların sahip oldukları bağlılığın yanında, bir diğer önemli mesele de devlet başkanlığının kime ve-rileceğidir. Kürtler, özellikle de Kürdistan İttifakkı, bu makamın Talabani’ye verilmesinden yana. Hem Kürtler hemde diğer siyasi güçler bunun hem Kürdistan Bölgesi hemde Irak için bir denge unsure olduğunu düşünüyor ve bunu açıkça dile getiriyor.

Allavi’yi bekleyen süreçAllavi’nin seçimlerden birinci çıkması ve hükümeti

kurmakla görevlendirileceği meselesinin yanında ger-çekte belirleyici olan onun yalnız olmasıdır. Şiilerin İran’ın etkisi altında olduğu bir durumda, Allavi ile ya-kınlaşma olmayacaktır. Bundan dolayı eğer Allavi, hü-kümeti kuramazsa kurma görevi Maliki’ye geçecektir.

Şiiler arasındaki temel anlaşmazlık, Maliki’nin yeni-den başbakanlığa aday olarak seçilecek olmasıdır. Eğer, Devlet Başkanlığı Kürtlere verilirse ve Şiiler kendi ara-larında Adil Abdülmehdi gibi bir siyasetçiyi başbakan-lık için seçerlerse ve onu devamlı desteklerlerse Kürtler bu defa Allavi ve ABD’yi destekleyebilir. Çünkü Kürt-lerin Şiilerle geçmişe dayanan uzun bir deneyimleri var ve birbirlerini kolay anlıyorlar. Amerikan’nın duruşuna bakacak olursak şu görebilir ki, her ne durumda olursa olsun Irak’tan çekileceği için yeni bir hükümetin kurul-

masını çok yakından takip ediyor. Gelecek süreçte hükümeti kurma görevi ve devlet

başkanlığı görevini kimin alacağı büyük bir önem taşı-yor. Zira Irak’ın gelecek dönemde ABD olmadan ayakta kalması gerekiyor.

Kürtlerin eğilimiKürtler, önceki seçimlerden farklı olarak, 7 mart se-

çimlerine farklı listeler halinde katılma kararı aldı. An-cak bu listelerin yeni parlamentoda ulusal çıkarları ilgililendiren meselelerde tek ses olup olmayacakları ise net değil. Başkan Mesut Barzani, seçimlerden sonra yaptığı açıklamada, Kürt oluşumları ulusal meselelerde ortak hareket etmeye çağırmıştı.

Gözlemcilere göre, dış müdahalelere uğramayan tek taraf Kürtlerdir. Kürtler hiçbir etkinin altında değil. Irak’taki herkes, Kürtler olmadan sürecin işlemeyeceği ve başarılı olamayacağı kanaatinde. Şiiler, diktatörlü-ğe karşı oldukları için Kürtlere yakınken, Sünniler ise Mezhebi olarak Kürtlere yakındır. Bir diğer taraftan da Sünniler Kütlerle coğrafik olarak büyük bir sınırı pay-laşıyor. Bütün bu açılardan bakıldığında, Kürtler bütün taraflar için bir denge unsuru olarak belirleyici bir taraf konumundadır. Bütün taraflar, çoğunluğu elde ederek iktidar olabilmek için Kürtlere ihtiyaç duymakta.

Cephe kurmak Hekim, Ocak ayının ortalarında Kürdistan Bölgesi’ne

düzenlediği ziyaretinde, geniş tabanlı bir cephenin ku-rulması yönünde Kürdistan Liderliği’ne bir teklifte bu-lunmuştu. Bundan amaç, seçimlerden sonra Irak’taki siyasi süreçte ortak tutum içinde olacak ve özellikle de siyasi sürece katılma girişiminde olan eski Baasçıların dönüşüne karşı çıkmak için bir cephe kurulmasına ze-min hazırlamaktı. Cabir Halife, Ammar el-Hekim’in amacının Irak’taki başlıca üç oluşumu içine alacak geniş tabanlı bir cephe oluşturmak; eğer olmazsa Kürtleri ve Şiileri içine alan iki oluşumlu bir cephe kurmak istedi-ğini belirmişti.

Kürdistan İttifakı Listesi üyesi Dr. Buhari Abdullah, “yeni cephenin seçim sonrası gelişmelere hazırlandığını ancak Kürtlerin İbrahim Caferi ve Nuri el-Maliki dö-nemlerindeki tecrübeyi göz önünde bulundurarak bazı ön koşullarının olması gerektiğini’’ söylemişti.

Hükümet kurulmasıYeni süreçte El Irakiye yeni hükümeti kurmak için ça-

lışmalara başladı. Kürtler, hangi tarafta yer alacaklarına dair çizgilerini henüz netleştirmiş değiller. Yeni süreç-te kimin nerde ne konumda olacağı siyasi teamüller ve muhatap olmaya bağlı.

e tsayiS

Page 21: Diyalog4

21

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Kotadan razı olmayan Türkmenler zarar etti

Ken’an Şakir: “Kotayı kabul etseydik daha iyi

olurdu ve nazımız geçerdi’’

Faysal Halil*

7 Mart seçimleri herkese ders olacak bir şekilde sonuçlandı. Seçime bölünerek giren etnik ve mezhebi grupların çoğu pişman. Zira bazı oluşumlar istediklerini alamadan seçimden başarısız bir şekilde ayrıldılar. Türkmenler de bu seçimden istediklerini alamayanlar arasında. Türkmenler daha önce kendilerine sunulan kotadan istifade etmeyerek seçimlere girdiler. Ancak şimdi onlarda hâkim olan düşünce şu zira bir azınlık kadar bir parlamentoda sandalye ala-madılar: “Türkmenlerin kotayı kabul etmesi daha iyi olurdu’’ Erbil, Süleymaniye kentlerinde çok sayıda adayları vardı ancak seçim sonuçlarına göre sadece 3 bin oy alabildiler ve bu sonuç onlarda hayal kırıklığı yarattı. Zira onlar bu defaki seçimlerden çok şey bekliyorlardı.

e tsayiS

Page 22: Diyalog4

22

Sayı: 4 15 Nisan 2010

e tsayiS

Seçim öncesi durum Türkmen partileri geçmiş seçimlerin ak-

sine, bu yıl Irak’ın genelinde yapılan genel seçimler için ortak bir cephe etrafında top-lanmadıkları gibi, büyük ve başlıca ittifak-ların bir parçası olarak seçime girdiler. Bir-kaç partiden oluşan Türkmen Cephesi, daha önceki seçimlerde sadece bir aday çıkara-bildi. Yani parlamentoda sadece bir tem-silcileri vardı ve o da Sadettin Muhammed Emin’di. Kürdistan İttifakı Listesi’yle bera-ber seçime katılan Türkmen Kardeşlik Cep-hesi de bir kişiyle Irak Parlamentosu’nda temsil edildi ki o da Veliydin Muhammed Salih idi. Türkmen İslami Birlik Partisi li-deri Abbas Bayati de Birleşik Şii Listesi üzerinden seçime girerek parlamenter olma hakkını elde edebilmişti. 7 Mart 2010’da yapılan Irak genel seçimlerine katılan baş-lıca Türkmen partileri kısaca tanıyalım.

Türkmen CephesiTürkmen Cephesi 24.04.1994’te kuruldu

ve bu cephe Bölge’deki üç önemli Türkmen partisini bünyesinde toplamıştı. Türkmen İli, Bağımsız Türkmenler Hareketi ve Ulu-sal Türkmen Partisi bu Cephe etrafında top-lanan üç önemli Türkmen partisiydi. Türk-men Cephesi, Irak’ın özgürleştirilmesinin ardından Türkmenlerin başlıca siyasi kana-dı olarak siyasi sürece katıldı. 15.12.2005 seçimlerine katılan Cephe, sadece 1 san-dalye alabildi. 30.01.2005’te yapılan il meclisleri seçimlerinde de ise Selahaddin kentinde 5 ve Kerkük’te ise 7 sandalye aldı. 31.01.2009’da yapılan il meclisleri seçim-lerinde Selahaddin kentinde sadece 2 san-dalye alabildi.

Türkmen Cephesi’nin hedeflerini şu şe-kilde sıralayabiliriz: Irak toprağının ve hal-kının birliğini korumak, yeni Irak’ta yasalar temelinde bir devlet teşkili için çalışmak, silahlı milis güçlerin kalmaması ve siyasile-rin müdahalelerinden uzak güçlü bir ordu-nun kurulması için çalışmak, Duz Hurmatu ve Telafer’de olmak üzere Türkmenlere ait iki bölgesinin kurulması için çalışmak.

Şimdi bazı partiler bu cepheden ayrılıp başka listelerle ittifak kurmuş bulunmakta-

lar. Türkmen Cephesi de tek taraflı bir ha-reket olarak 333 numaralı El-Irakiye listesi üzerinden 7 Mart seçimlerine katıldı.

Türkmen İli PartisiTürkmen İli Partisi, daha önce Ulu-

sal Türkmen Partisi adı altında 1990’da Türkiye’de kuruldu. Irak Ulusal Türkmen Partisi, Nisan 1991 ve Kürdistan halkının ayaklanmadan başarı ile çıkmasının ardın-dan, Kürdistan Bölgesi’nin çeşitli yerle-rinde karargâhlarını kurdu. 13.06.1996’da Hewler’de yapılan kongrede partinin ismi Türkmen İli olarak değiştirildi. Bu parti şimdi, Riyaz Sari Kehye liderliğinde faali-yetlerini sürdürüyor.

Türkmen İli Partisi, 2005’te Türkmen Cepsi oluşumunda yer almıştır.

Riyaz Sari Kehya, 1956’da Kerkük’te dünyaya geldi. Keyha, ilk, orta ve lise eğitimini Kerkük’te aldı. Kehye, 1975’te Türkiye’ye gitmiş orada da Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde mühendislik oku-muştur. Ankara’ya yerleşen Kehye, orada bulunduğu süre içinde muhalif Türkmen gruplarıyla hareket etmiştir. Kehye ve bazı arkadaşları, 1983 Anayasası’ndan sonra 1984’te Irak Türkmenleri Derneği adı altın-da bir derneğin açılışı için izin almıştır. Bu derneğin Türkiye’ye göç eden Türkmenlere yardım konusunda çok önemli bir rolü ol-muştur.

Türkmen İli Partisi, Türkmenlerin ulusal haklarının sağlanması ve Türkmen kültürü-nün geliştirilmesi için mücadele vermekte. Parti, ülkenin ilerletilmesinde Türkmenlerin Arap ve Kürtlerin yanında üçüncü büyük millet katılım sergilemesi için çalışmak-ta. Parti’nin programında Irak’ta coğrafik ve tarihi gerçekler temelinde federalizmin kurulması talebi yer almakla birlikte Türk-menlerin yasal güvencelerle, Irak’ta Arap ve Kürtlerden sonra üçüncü büyük millet olarak haklarının güvence altına alınması talebi yer almakta.

Türkmen İli Parti’si, 316 numaralı Ulusal Irak İttifakı Listesi üzerinden genel seçim-lere katıldı.

Hâlbuki daha önceki seçim-lerde 7 sandal-yeleri vardı. Bu durumda Türk-menlerin zarar

ettikleri açık bir şekilde görülü-yor. Bu durum Türkmenlerde

şaşkınlık yaratır-ken şimdilerde sebepler üzerin-

de duruluyor.

Page 23: Diyalog4

23

Sayı: 4 15 Nisan 2010

e tsayiS

““Kürdistan’da güvenlikli bölge-nin oluşmasıyla beraber Türk-men Cephesi oluştu. Ancak Saddam reji-

minin yıkılma-sıyla bu cephe Kürdistan’da

kalmadı.”

İslami Türkmen Birliğiİslami Türkmen Birliği 1990’da kurul-

muş bir partidir ve Abbas Beyati liderli-ğinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Iran-Irak savaşında, Irak ordusunda subay olan Beyati, savaş sırasında İran’a kaçmıştır. İran’da Yüksek İslam Devrimi Konseyi’nin çalışmalarına katılan Beyati, daha sonra Suriye’ye gidip oraya yerleşmiştir. Beyati, 15.12.1995’te Irak’ta yapılan genel seçim-lerde Irak Birleşik Şii Listesi üzerinden parlamenter oldu.

Partinin programında Türkmen halkının haklarının elde edilmesi ve bu hakların ana-yasada yer alması için mücadele edileceği ve partinin Türkmenlerin Kürt, Arap ve di-ğer milletlerle olan ilişkilerinin güçlenme-si için çalışılacağı geçiyor. Irak toprağının ve halkının birliğinin savunulması, Irak’ın inşası için çalışmanın yanı sıra İslam’a, va-tana ve halka hizmet için iyi kadroların ye-tiştirilmesi partinin diğer amaçları arasında yer almaktadır.

İslami Türkmen Birliği, Mart ayındaki genel seçimlere 337 numaralı Kanun Dev-leti Listesi’nin yanında yer alarak seçime girdi.

Türkmen Adalet PartisiTürkmen Adalet Partisi, 26.03.2004’te

kuruldu. Reformist siyasi bir parti kimliği-ne sahiptir. Türkmenlerin bütün siyasi, eko-nomik ve toplumsal sorunlarının çözümü için çalışmalar yürütüyor.

Daha önce Irak genel seçimlerine ve Irak il meclis seçimlerine Türkmen Cephesi saf-larında katılmıştır. Parti, Irak halkının daha da ilerlemesi ve ülkenin sağlam temeller üzerinde inşası için çalışmalar yapmakta.

Türkmen Adalet Partisi, 7 Mart 2010 Irak genel seçimlerinde 337 numaralı Irak Diyalog Listesi’nin bünyesinde yer alarak seçime girdi.

Hayal kırıklığı Türkmenler seçimden istediklerini ala-

madılar. Türkmenler daha önce kendilerine sunulan kotadan istifade etmeyerek seçim-

lere girdiler. Ancak şimdi onlarda hâkim olan düşünce şu “Türkmenlerin kotayı ka-bul etmesi daha iyi olurdu’’ Erbil, Süley-maniye kentlerinde çok sayıda adayları var-dı ancak seçim sonuçlarına göre sadece 3 bin oy alabildiler ve bu sonuç onlarda hayal kırıklığı yarattı. Zira onlar bu defaki seçim-lerden çok şey bekliyorlardı. Bütün Irak’ta 5 sandalye elde edebilen Türkmenlerin bu sandalyeleri El Irakiye listesinin bünyesin-de seçime katılan Türkmen Cephesi tara-fından kazanıldı. Hâlbuki daha önceki se-çimlerde 7 sandalyeleri vardı. Bu durumda Türkmenlerin zarar ettikleri açık bir şekilde görülüyor. Bu durum Türkmenlerde şaşkın-lık yaratırken şimdilerde sebepler üzerinde duruluyor. Türkmen Bağımsızlar Hareketi lideri Ken’an Şakir bu konuda şu tespiti yapıyor: “Kürdistan’da güvenlikli bölge-nin oluşmasıyla beraber Türkmen Cephe-si oluştu. Ancak Saddam rejiminin yıkıl-masıyla bu cephe Kürdistan’da kalmadı. Kerkük’e gittiler ve bundan dolayı da genel olarak Türkmen siyaseti zayıfladı. Cephe-nin çoğu karargâhı diğer Türkmen partileri tarafından işgal edildi. Bu zayıflamanın ilk sebebi oldu. Hewler’de sembol olmayan kişilerin aday olması az oy alınmasının se-bebi idi. Bir diğer sebep ise çoğu partinin Kürt partileriyle hareket etmesi idi. Ancak ay oy alınması Türkmenlerin sayısının az olduğunu göstermez. Bu bir nüfus sayımı değildir. Biz 200 bin Türkmenin Hewler’de olduğunu tahmin ediyoruz. Ancak sadece 3 bin ol alınabildi. Çünkü çoğunluk Kürdis-tan İttifakı listesine oy verdi’’

Türkmenlerin Irak’taki nüfusu hakkında Şakir : “ 1957 sayımına göre Irak’ta 500 bin Türkmen vardı ve bu toplam nüfusun % 10 idi. Şimdilerde ise 3 milyon Türkmenin ol-duğu söyleniyor. Hristiyanlar kotaya uydu ve rahat bir şekilde 5 sandalye aldılar. Biz daha fazlaydık ve daha 10 sandalye talep edebilirdik. Kotayı kabul etseydik daha iyi olurdu. Nazımız geçerdi ve daha iyi adım atmış olurduk. Kürdistan Parlamentosu’na girebilen temsilcilerimizi de halkı seçime teşvik etmedikleri için eleştiriyorum’’ di-yor.

*Sivil Dergisi yazar

Page 24: Diyalog4

24

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Geçen sene Irak’ta yapılan yerel seçimlerin sonucunda meydana gelen sorunlar hala çözüme kavuşmuş değil. Musul, özellikle sorunların yaşandığı bir yer olarak sürekli gündemde yerini korudu. Musul’da çoğunluğu elinde bulunduran Hedba Listesi ile Kürt Kardeşlik Listesi arasındaki gerginlikler hala çözülmüş değil. Kürtler ile Sünni Hedba listesi sorunların çözümü konusunda Bağdat’ta bir araya geldi. İki taraf arasındaki anlaşmazlık noktaları konusunda kısmen anlaşmaya varıldığı belirtiliyor.

Musul…Kardeşlik Listesi ile Hedba Listesi arasın-daki sorunların son bulacağı öngörülüyor

8 anlaşmazlık noktasından 5’inde anlaşmaya varıldı

Diyalog / Musul

Sayı: 4 15 Nisan 2010

e tsayiS

24

Page 25: Diyalog4

25

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Kardeşlik Listesi sözcüsü Darman Hetari, Hedba lis-tesi ile hiçbir müzakere imzalamadıklarını ve Hedba Listesi’nin Ninova sınrılarının 2003 öncesi sınırlarına dönmesi, tutuklular dosyası ve göçmenlerin zararları-nın tazmini konularına eğildiğini belirtti.Hetari, iki taraf arasında yapılan toplantıdan son-ra kentte durumun iyiye gittiğini, Musul Valisi Esil Nuceyfi’nin Kürtlerin il meclis başkanlığı mevkiini alması konusunda rızasının olduğunu ve bunun Kürt-lerin hakkı olduğunu herkese gösterdiğini ve ayrıca Peşmerge güçlerinin kentte kalması konusunda olumlu bir tutum içinde olduğunu belirtti. Anlaşmanın içeriği konusunda Hetari, görüşmelerin anlaşmayla sonuçlanmadığını ancak, el Irakiye Listesi temsilcisi Rafi İsevi’nin bir çalışma programı hazırla-dığını ve yakın bir zamanda bunun uygulamaya geçe-ceğini ifade etti. Kardeşlik Listesi başkanı Husrev Goran, Kürdistan Bölgesi İçişleri Bakanı Kerim Şengari’nin, Hedba Lis-tesi Lideri Esil Nuceyfi, el Irakiye temsilcisi Rafi İsevi

ve BM temsilcisinin de hazır bulunduğu toplantı ko-nusunda Hetari, üzerinde konuşulan maddelerin Kürt-lerin çıkarına olduğunu ifade etti. Hetari, sözkonusu noktalarda Kürtlerin önemli bir avantaj sağlayacağını ve merkezde yer alacağını ifade etti. Toplantıya ilişkin Sava Radyosuna konuşan Hedba Listesi ve Musul Valisi Esil Nuceyfi, “8 anlaşmazlık noktası olduğunu 5 noktada anlaştıklarını ve üç nokta da prensipte anlaştıklarını ancak aradaki güvenin tam sağlanması için bir mekanizma olması gerektiğini’’ ifade etti. Seçimin El Irakiye Listesi tarafından kazanılması konusunda Nuceyfi, “bu süreçle birlikte Kardeşlik Listesi ile aralarındaki sorunların çözüleceğini umut ettiğini’’ söyledi. Hüsrev Goran da yaptığı açıklamada, Kürdistan İttifa-kı Listesi’nin El Irakiye Listesi ile, sorunların çözümü konusunda tam bir mutabakata varılmadan siyasi or-taklık yapmaması gerektiğini belirtti.

Sayı: 4 15 Nisan 2010

e tsayiS

25

Page 26: Diyalog4

26

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Irak Daimi Anayasasının 66. Maddesine göre, Fede-ral Uygulama yetkisi Devlet Başkanı ve Başbakana aittir. Yetkiler de anayasaya göre uygulamaya sokul-maktadır.

Cumhurbaşkanı, Devletin başkanıdır, ulusun birliğinin sembolü, devletin temsilcisi, anayasaya bağlılığın esas kaynağı, Irak’ın bağlımsızılığının, egemenliğinin ve top-rak birliğinin-bütünlüğünün korunmasının sorumluluğunu üstlenir.

Devlet Başkanlığına seçilmek için şu şartlara haiz olmak gerekiyor:

1-Irak Doğumlu olmak ve anne babanın Iraklı olması.2-40 yaşını doldurmuş olması.3-Tanınmış olması, siyaseti iyi bilmesi, ulus nezdinde

iyi, doğru sözlü, işini tam yapan, adaletli ve samimi biri olarak bilinmesi.

4-Yüzkızartıcı bir suçla cazalandırılmamış olması. 5-Baasçı olarak tanınan biri olmaması. Şunu da belirtmek gerekiyorki Anayasanın 69. Maddesi-

ne göre cumhurbaşkanlığı ve yardımcısının yada yardım-cılarının seçimi yasal düzenlemelerle olur.

Parlamentoda bulunan parlamenterlerin 3/2 oranında-ki oyu (toplam 325 sandalyenin 210’una tekabül ediyor) cumhurbaşkanı seçilmek için yeterli. Eğer hiçbir aday ge-rekli çoğunluğu elde edemezse, bu durumda en fazla oyu alan iki aday rekabet eder. Bu aşamada en fazla oyu alan aday cumhurbaşkanlığı makamına oturmuş olur. Yani, ikinci aşamada toplum oyun yarısından fazlasınını alan (163) aday cumhurbaşkanı olur.

Cumhurbaşkanının Anayasal YeminiCumhurbaşkanı, yeminini aşadağıda geçtiği şekliyle

parlamentoda eder:“ Görev ve işlerimi içten bir şekilde yerine getireceğime,

Irak’ın bağımsızlığı ve egemenliğini koruyacağıma, halkın çıkarlarını gözeteceğime, ülkenin federal ve demokratik sistemininin, toprağının, hava ve suyunun ve de zenginlik-lerinin selameti için çalılacağıma, genel ve özel özgürlük-ler ve adalet için çalışacağıma, emanetle yasalara ve taraf-zılık ilkesine bağlı kalacağıma ulu ve büyük olan Allah’a yemin ederim. Allah sözlerime şahittir.’’

Cumhurbaşkanlığı süresi 4 yıl olup, görev süresinin dol-masından sonra sadece bir dönem daha seçilebilir. Cum-

26

Irak Devlet Başkanlığı seçimi ve Irak Daimi Anayasasına göre yetkileri

Hakim Avni Bezaz*

hurbaşkanının görev süresi, hükümetin görev süresinin pa-ralelinde olup, görevi yeni hükümetin kurulmasına kadar devam eder. Boşluk durumunda, yeni bir cumhurbaşkanı seçilir.

Cumhurbaşkanı’nın yetkileri Cumhurbaşkanın şu yetkileri bulunuyor: Bir: Başbakanın teklifiyle, uluslararası suç, terörizm,

e tsayiS

Cumhurbaşkanı, Dev-letin başkanıdır, ulu-

sun birliğinin sembolü, devletin temsilcisi,

anayasaya bağlılığın esas kaynağı, Irak’ın bağlımsızılığının, ege-menliğinin ve toprak

birliğinin-bütünlüğünün korunmasının sorumlu-

luğunu üstlenir.

Page 27: Diyalog4

27

Sayı: 4 15 Nisan 2010

27

e tsayiS

mali ve idari yolsuzluk ile özel haklar haricindeki suçlar-dan tutuklu olanlar hakkında özel af çıkarmak.

İki: Parlamentonun rızasından sonra uluslararası anlaş-maları onaylamak.

Üç: Parlamento tarafından çıkarılan yasaları onaylamak.Dört:Anayasada berlirtilen durumlar doğrultusunda top-

lantı için seçilmiş parlamentoyu çağırmak. Beş: Yasalar çerçevesinde başbakanının teklifiyle madal-

ya vermek. Altı: Büyükelçileri Kabul etmek.Yedi: Cumhuriyete dair törenlerler. Sekiz: Mahkemeler tarafından çıkarılmış idam kararları-

nı onay. Dokuz: Silahlı güçlerin yüksek komutanı sıfatıyla teşrifat

ve kutlamaların düzenlenmesi.On: Anayasada belirtilen ve aynı zamanda anayasanın 75

maddesi uyarınca başkanlığa dari diğer her yetkiyi uygu-lamak:

1. Başkan parlamento başkanına yazılı olarak görevden çekildiğini bildirebilir. Sunumdan 7 gün sonra, yazılı su-num işleme geçirilmiş sayılır.

2. Başkan yerinde olmadığında yerini yardımcısı alır. 3. Her ne suretle olursa olsun, başkanın yerinden ayrıl-

ması durumunda yerini yardımcısı alır. 4. Yardımcısının olmaması durumunda yeni başkanın 30

gün içinde seçilmesi şartıyla geçici olarak yerini parlamen-to başkanı alır.

5. Başkan, seçimde birinci olan partiyi hükümeti kur-makla görevlendirir.

6. Eğer hükümet kurulmazsa 15 gün içinde yeni bir aday belirler.

7. Başbakanın olmaması durumunda devlet başkanı yeri-ni tutar ve 15 gün içinde yeni birini görevlendirir.

Bütün bunların yanında, Irak’ta devlet başkanının yet-kileri azdır.

*Parlamento Yasama Komisyonu Başkanı Yardımcısı

Page 28: Diyalog4

28

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Diyalog/Hewler

Neçirvan Barzani: “Enerji temini konusunda Kürdistan’ı

Dünya haritasına yerleştirdik’’

e tsayiS

28

Page 29: Diyalog4

29

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Kürdistan Bölgesi hükümetinin petrol siyaseti son bir-kaç yıldır sorunlarla karşılaşıyor. Bu sorunların en be-lirgini de merkezi hükümetin karşıtlık politikası olmuş-tur. Merkezi hükümette meseleye ilişkin en fazla sorun yaratan isimlerin başında da Kürdistan Bölgesi’nin pet-rol üretimine ve ihraç etmesine karşı olan petrol bakanı Hüseyin Şehristani geliyor. Şehristani, yabancı petrol şirketlerinin bölgeye gelmemesi için çalıştı ve onları bölgeden soğutma çabası içine girdi ve bu amaçla böl-ge hükümeti için çok sayıda töhmette bulundu. Ancak, Bölge son olarak 01.06.2009’da petrol ihraç ettikten sonra ekonomistler ve siyasi gözlemciler bunu bölge-nin enerji başarısı olduğunu kaydettiler. Şimdi bölgede 40’tan fazla petrol şirketi faaliyet gösteriyor ve bazıları yeni petrol yatakları bulduklarını bildiriyor. Irak parla-mentosunda bulunan petrol ve gaz komisyonunun eski başkanı Ali Belo, “aynı hükümetin ve aynı kişilerin göreve gelmesi durumunda Erbil ile Bağdat arasındaki sorunların devam edeceğini’’ söylüyor. Belo, sorunun daha da derinleşeceğini ve teamülün daha da sertleşe-ceğinin altını çiziyor.

Irak hükümetin, Bölge’nin yabancı petrol şirketleriy-le anlaşma yapmasına karşı çıkıyor ve bölge hükümeti de buna çıkarak petrol imzalamanın anayasal çerçevede hakları olduklarını belirtiyor.

Anayasal ve yasal değişiklikler süreci çerçevesinde gelecekte daha fazla sorunun Irak’ın gündemine düşe-

ceğine kesin gözüyle bakılıyor. Bundan dolayı bundan sonraki süreçte bazı yasaların onayı konusunda Bağdat ile Erbil arasında bazı sorunlar ve gerilimler yaşanabilir. Bu gerilim ve sorunlar özellikle de doğal zenginliklerin paylaşımı konusundaki yasanın çıkmasında yaşanabilir. Bölge’nin eski başbakanı Neçirvan Barzani, bu yasanın çıkmasının önemli olduğunu her defasında yinelemiş ve bu yasanın hemen parlamentoda kabul edilmesini istediklerini bildiriyor. Barzani: “ Bu yasanın çıkması-nın Kerkük sorunu için de istifadesi olur’’ diyor. Şunu ifade etmek gerekiyor ki, Irak’ta siyasi ve emni duru-mun normalleşmesi Irak’taki enerjiden en büyük hisse-yi kapmak için süper güçlere de kapı açmış olacak.

Siyasi gözlemcilere göre Kürdistan Bölgesi hüküme-ti, Bağdat’ın petrol anlaşmalarına karşı olan çabaları-nı boşa çıkararak başarılı bir çizgi çizdiğini belirtiyor. Bölge hükümeti, petrolün dışında bütün muhalefetlere karşı çıkarak doğal gaz ihracı yapmaya hazırlanıyor.

Neçirvan Barzani, anlaşmalarını uluslar arası yasa ve petrol uzmanlarına gösterdiklerini belirterek şöyle dedi: “Hepsi anlaşmaların anayasal olduğunu ve hiçbir sorun taşımadığını belirtti’’ dedi.

Amerikalı ve Avrupalı strateji ve düşünce kurum-ları petrol ve doğal gaz konusunda yapılan çalışmala-rın Nerçirvan Barzani kabinesinin attığı adımların en önemlisi olduğunu belirtiyorlar.

“Bizi durdurmak istiyorlar ancak biz

teslim olmayız’’

e tsayiS

Page 30: Diyalog4

30

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Büyük petrol şirketleri ve süper güçler Kürdistan Bölgesi’nde petol ve doğal gaz alanında faaliyetler göstererek Bölge’nin kalkınmasında ve canlanmasında önemli roller üstlenmek istiyorlar. Bölge hükümeti ile petrol anlaşmaları imzalayan büyük şirketler, Bağdat ile Erbil arasındaki sorunların aşılması ve meselenin Erbil lehine sonuçlanması için kenti ülkelerinin Bağdat üzerinde baskı uygulamaları için dolaylı olarak çalışı-yor. Kürdistan Bölgesi hükümeti, hem petrolde hem de doğal gazda, Amerika, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya gibi süper güçleri bir denge unsuru olarak kullanarak büyük şirketlerin ilerde lobi çalışmaları çerçevesinde Kürt davasına yardımcı olmaları için siyasi ve eko-nomik gayret sarf ediyor. Bölge’nin Petrol Bakanlığı şimdi de Bağdat’ı petrol şirketlerinin payını vermemesi durumunda petrol ihracını durdurma tehdidinde bulu-nuyor. Petrol ihracının da bu senin sonuna kadar günlük 100 bin varilden 500 bin varile artması bekleniyor. Bu sayının 2011’in sonuna kadar günlük 1 milyon varil ol-ması için çalışmalar devam ediyor.

Şuna dikkat çekmek gerekiyor ki Barzani başkanlı-ğı döneminde 25 eylül 2008’de Güney Kore’yi ziyaret ederek petrol üretimi ve çıkarılması için Kore Milli Petrol Şirketi (KNOC) ile bir petrol anlaşmaları imza-ladı. Barzani, bu anlaşmadan sonra, bu anlaşmanın alt yapı ve enerji çerçevesinde Kürdistan halkına hizmet

için yapıldığını vurguladı. Ancak, merkezi hükümet ve özellikle de Petrol Bakanı Hüseyin Şehristani yine sert tepkilerle bu anlaşmaların yasal olmadığını bildirdi. Barzani’ye göre Irak Anayasasının Kürtler açısından en önemli ve en güçlü yönünün Kütlere petrol anlaşması imzalaması yetkisini vermesidir. Bundan dolayı Bar-zani, petrol ile ilgili adımlarının hepsinin anayasal çer-çevede olduğunu belirtiyor ve bu münasebetle de daha önde bütün Iraklı tarafların üzerinde hemfikir olduğu petrol ve gaz kanununu Kürdistan Bölgesi’nin lehine çevirmek için çalışıyor. Neçirvan Barzani, işi Bağdat’ta bırakmaları durumunda şimdi gelinen noktaya gelme-miş olacaklarını ve hatta 10 megabayt elektriklerinin arttırılması için Mam Celal’in Elektrik Bakanlığını aramak zorunda kaldığını belirtiyor. Barzani: “Elektrik Bakanı elektrik Kürdistan Bölgesi’nin elektrik siyaseti-nin iflas ettiğini açık bir şekilde ifade ediyordu. Ancak 500 megabaytlık elektrik istasyonunu açtığımızda onu da davet ettik ki Kürdistan Hükümetinin elektrik siya-setinin iflas etmediğini görsün diye’’

Enerji meselesinin kendisi ve Aşti Hewrami ile de-ğil ulus ile ilgisi olduğunu ve enerji temini konusunda Kürdistan’ı Dünya haritasına yerleştirdiklerini ifade eden Barzani, merkezi hükümet tarafında çok defa en-gellendiklerini ancak hiçbir şekilde ve hiçbir zaman tes-lim olmadıklarını ve teslim olmayacaklarını da belirtti.

e tsayiS

Page 31: Diyalog4

31

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Biyografisi

Zeynep Dağı, 20 Aralık 1964’te Ankara-Gölbaşı’nda doğdu. Ba-basının adı İbrahim, annesinin adı Fatma’dır. Akademisyen; An-kara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. Yüksek lisan-sını ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde; doktorasını Anka-ra Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde tamamladı. Gazi Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. George Washington University’de misafir araştırmacı olarak bu-lundu.

Zeynep Dağı:“Türkiye’nin yapısal sorunlarının özünde

anti-demokratik uygulamalar yatmaktadır’’

e tsayiS

«Demokrasi standardının yukselmesi, Kürt sorununa da çözüm getirecektir»

Yardımcı doçent olarak, Atılım Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyeliği, De-mokrasi Platformu Dergisi’nde editörlük, Bugün gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. Basılı üç kitabının yanısıra yurtiçi ve dı-şında makaleleri yayınlandı. 23. Dönem’de Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Üyesi

ve Avrupa-Akdeniz Par-lamenter Asamblesi

Türk Grubu Başka-nı. Çok iyi düzey-

de İngilizce bilen Dağı, evli ve 2

çocuk anne-sidir

Page 32: Diyalog4

32

Sayı: 4 15 Nisan 2010

larının çözümü konusunda kararlı siyasi adımlar atıldığı görülür.

AKP’nin şimdiye kadar günlük ve kısa vadeli politikalarla Türkiye’deki sorunları çözmeye çalıştığını, bu yolla kendini sak-layarak hükümetinin geleceğini tehlikeye atmak istemediğini’’ düşünen siyasi göz-lemciler var. Eğer bu düşünce doğruysa, AKP’nin bu tavrı stratejik meselelerin önünde engellerin oluşmasına yol açmaz mı ve bu engellerin daha da derinleşmesi-ne sebebiyet vermez mi?

AK Parti soruda iddia edildiğinin tersine günlük ve kısa vadeli politika değil, gerek iç ve gerekse dış politikada uzun vadeli ve vizyoner bir politika izlemektedir. Demok-ratikleşme konusunda göstermiş olduğu ka-rarlılık da, Türkiye’nin ekonomik ve siyasi istikrarına katkıda bulunmuştur.

Türkiye’nin geleceğini kurmada ve ül-kemizi 10 yıllık zaman diliminde dünya ekonomisinde ilk 10’a gelmesi konusunda altyapı çalışmalarına devam etmektedir. Dolayısıyla, bir akademisyen ve millet-vekili olarak, bu sorunun taşıdığı iddianın yanlış olduğunu düşünüyorum.

AKP’nin Kürt meselesi karşısındaki tu-tumuna gelelim. Türkiye’de şuanda “De-mokratik Açılım”da bir kriz yaşandığını ve meselesinin unutulmaya başlandığını görüyoruz. Bu konudaki düşünceniz ne-dir? Acaba AKP Kürt meselesinde ne ka-dar adım atmak istiyor?

Sayın Başbakanımız, 2005’de Diyarbakır’da çok net bir şekilde Kürt so-rununda söz etmiştir. Bu bağlamda da so-runun demokratik açılımlarla çözümüne büyük önem vermiştir. Aslında Türkiye’nin tüm yapısal sorunlarının özünde anti-demokratik uygulamalar yatmaktadır. Do-layısıyla ülkede bireyin hak ve hukukunu güçlendiren adımlar, demokrasi standartla-rının yükselmesi diğer sorunların yanı sıra Kürt sorununa da çözüm getirecektir.

Sayın Başbakanımız Demokratik Açılım konusundaki kararlılığını ise her platform-

Zeynep Dağı, Türkiye’deki siyasi geliş-meler konusunda Diyalog dergisinin so-rularını yanıtladı.

AKP’nin Türkiye’deki sorunlar karşı-sındaki tutumu çok defa belirsiz kalıyor. Hatta bazen sorunları dosyasından çı-kartıp bir kenara atabiliyor. Acaba AKP parlamento seçimleri için kalan 15 aylık süre zarfında demokratik öncelik, Kürt Sorunu’nun çözümü ve anayasanın de-ğiştirilmesi gibi, ülkede askıda kalan sorunların çözümünde ne kadar başarılı olabilir?

- AK Parti iktidara geldiği 3 Kasım 2002’den bu yana, Türkiye’nin demokratik-leşmesi yönünde çok ciddi adımlar atmıştır ve atmaya da devam ediyor. AK Parti’nin iktidara geldiğinde yaptığı ilk icraatlara baktığınızda da bu çok net anlaşılmaktadır. Demokratikleşme konusunda Bilgi Edinme Hakkı’nın yasalaşmış olmasından Doğu ve Güneydoğu bölgesinde devam eden “ola-ğanüstü hal” uygulamalarının kaldırılma-sına kadar uzanan çok geniş yelpazedeki iyileştirmelere imza atmıştır.

Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde Özal dönemi ve AK Parti dönemi öne çık-maktadır. 1980’lerde Özal, ekonomik, si-yasi ve hukuki açıdan Türkiye’nin yeniden yapılanmasının öncüsü olmuştur. Ancak, 1990’lı yıllardaki koalisyon yönetimleri Türkiye’yi hem derin bir ekonomik krize sürükledi hem de demokratikleşme süreç-lerinde tıkanmalara neden oldu.

AK Parti ise 2002’den bu yana bir yanda ekonomik krizleri çözerken diğer yandan da Türkiye’nin demokratik standartlarının yükselmesi yönünde net bir siyasi tutum be-lirledi. 17 Aralık 2004 yılında Türkiye’nin AB ile müzakerelere başlanacağı kararının alınması da bunun en somut örneklerinden-dir.

Dolayısıyla, AK Parti’nin 8 yıllık icraatı-na bakıldığında, önceki iktidarların yaptığı gibi sorunları görmezden gelen zihniyetin terk edildiğini, Türkiye’nin yapısal sorun-

Türkiye’nin demokra-tikleşme

sürecinde Özal dönemi ve AK Parti dönemi öne çıkmaktadır.

e tsayiS

Page 33: Diyalog4

33

Sayı: 4 15 Nisan 2010

da tekrarlamaktadır. Yeni anayasa çalış-maları da aslında demokratik açılımın bir parçasıdır. Dolayısıyla Türkiye’nin 81 ili-nin 80’inden milletvekili çıkaran AK Par-ti, Türkiye deki tüm kesimleri kucaklayan merkez bir parti konumundadır. AK Parti de zaten gücünü Doğudan Batıya, Kuzey-den Güneye uzanan geniş yelpazede tüm halkla buluşmasından almaktadır.

Bazı siyasi gözlemciler, AKP’nin Kürtle-ri muhattap almadan Kürt meselesini çöz-meye çalıştığı düşüncesinde. Acaba AKP, BDP olmaksızın başarılı olabilecek mi? Ya da, acaba AKP siyasi kazanımlar elde et-mek için bu meseleyi siyasi bir kart olarak mı kullanmak istiyor?

Sayın Başbakan Demokratik Açılımı AK Parti’nin bir projesi olarak değil, bir Türki-ye projesi olarak görmektedir. Bu nedenle de, Demokratik Açılım aynı zamanda Milli Birlik ve Kardeşlik Programı olarak da anıl-maktadır. Demokratik Açılım Ak Parti’nin Genel Merkezde hazırlayıp, sunduğu bir paket olmamıştır. Aksine, İçişleri Bakanının koordinatörlüğünde Türkiye’de her kesimle görüşülerek, istişare edilerek şekillenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda da BDP de da-hil olmak üzere tüm toplumsal kesimlerle diyalog içinde çözüm arayışı esas alınmış-tır. Akademik çevrelerden medyaya, sivil toplum kuruluşlarından yazarlara uzanan geniş yelpazede tüm aktörler sürece dahil edilmektedir. Son olarak demokratik açılım Türkiye’nin demokratikleşmesinin gelece-ği açısından son derece kritik öneme sa-hiptir. Türk-Kürt-Alevi-Gürcüsü-Lazı yani hep birlikte bu ülkede yaşayan her bireyin bu sorunun çözümüne katkıda bulunma so-rumluluğu vardır.

Türkiye’de Türk devletinin sadece Türkler’den oluştuğu anlayışı mecvut. Bu ülkede “ tek bayrak, tek ulus, tek dil ve tek toprak vb.” şeklinde vatandaşlık, devlet ve nasyonalizm kavramları, Ana-yasa metinlerinde Türkçeyle tanımlanmış. Yani devletin resmi ideolojisi şimdiye ka-dar bu ayakları üzerinde durmuş. Acaba

e tsayiS

Sayın Başbakan Demokratik Açılımı AK Parti’nin bir pro-jesi olarak değil, bir Türkiye projesi olarak görmektedir. Bu nedenle de, Demokratik Açılım aynı zamanda Milli

Birlik ve Kardeşlik Programı olarak da anılmaktadır.

Türkiy’e Cumhuriyeti devletininnin ayrım yapılmaksızın bütün oluşumların devleti olduğuna yönelik devlet, ulus ve vatan-daşlık kavramları için yeni bir tanımlama bulunmasının vakti gelmedi mi?

Demokrasinin kurumsal olarak yerleşme-si hepimizin bildiği gibi zaman alan bir sü-reçtir. Türkiye Özal’dan bu yana bir zihniyet değişimi yaşamaktadır. AK Parti bu zihniyet değişiminin günümüzdeki tek temsilcisidir. AK Parti bir yanda içerde yapısal sorunları-nı çözerken, bir yandan da bölge ülkeleri ile barışçı bir dış politika geliştirmeye büyük bir önem vermektedir. Bütün bu gelişmeler ışığında, AK Parti 12 Eylül’de süngülerin gölgesinde yapılan anayasayı değiştirmeye çalışmaktadır. 1982 Anayasasının her ne kadar yarısı değişmiş olsa da, Anayasanın militer ruhu hala Türkiye’deki toplumsal uyumun ve barışın önünde bir engel teşkil etmektedir. Dolayısıyla, anayasanın değişti-rilmesi ile birlikte, Türkiye’de Kürt sorunu gibi var olan pek çok sorunun çözümü de daha kolay olacaktır. 22 Temmuz 2007’de seçime katılım oranı ve AK Parti’nin aldığı orana bakacak olursak, Türkiye’de halkın güçlü bir demokrasi talebinin olduğu görü-lür. Halkın sorunlarının çözümüne verdiği destek de, başarıyı da birlikte getirecektir.

Page 34: Diyalog4

34

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Ortadoğudaki en uzun hava yoluHewler uluslar arası hava limanı deneme uçuşlarıyla hizmete girdi

Hewler Hava Limanı yılda üç milyon turist kapasiteli en uzun hava limanlarından biri olacak şekilde yapıldı.

Kürdistan Bölgesi, ortadoğudaki en bü-yük hava limanlarından birine sahip oluyor. Yapımı Türk inşaat firmaları tara-fından üstlenilen ve hizmete girme aşa-masında olan Hava limanı, yılda 3 mil-yon turistin geçişi için tasarlanmış.

Hava limanının ilk etapta deneme uçuş-ları için hizmete girdiği geçtiğimiz 24 Mart 2010 tarihinde ilan edildi. Açılış-la ilgli olarak gazetecile konuşan Hava Alanı genel müdürü Staford Clarry Hava Alanın yönetimi ve çalışma şekli konu-sunda açıklamalarda bulundu. Clarry, yaptığı açıklamada, “Kürt halkının başı-na gelenlerden sonra, onlar için yapılan hava limanı askeri amaçlı kullanılıyordu. Ancak bugün sivil bir hava alanı oldu ve Kürtleri dünyaya bağlıyor. Her Kürt bun-dan gurur duymalı. ’’ dedi. Havalanın sa-dece turistik amaçlı olmadığını söyleyen Clari, çok açıdan bundan faydalanılaca-ğını özellikle de kültürel alışveriş, diğer halk ve Kürtler arasında uzmanlık alış-veriş açısından büyük bir yarar taşıdığın ifade etti.

Sayı: 3 15 Mart 2009

m ionokE

34

Page 35: Diyalog4

35

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Hizmete girme aşamasında olan Hava limanının, yılda 3 milyon turistin geçişi için tasarlandığını söyleyen Clarry, bu-nun bölgeye büyük bir yararının ola-cağını söyledi ve ayda 686 uçağın hava limanına inip kalkacağını belirtti.

Hava limanının aynı zamanda önemli bir gelir kaynağı olacağını belirten Clarry, bununla birlikte halk için büyük iş fırsat-larının açılacağının altını çizdi.

Belirtmek gerekiyorki bu yeni yapı-lan hava limanı Orta Doğudaki en uzun hava alanı olma özelliğini taşıyor. Hava Limanı’nın uzunluğu 4800 metre olup genişliği ise 90 metredir.

Sayı: 3 15 Mart 2009

m ionokE

35

Page 36: Diyalog4

36

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Piyasa ekonomisi ve plan: Kürdistan ekonomisinin seyri

Faysal Ali

m ionokE

Dünya ekonomisi, son birkaç on yıl içinde, bazı siyasi ve ekono-mik değişimler yaşadı. Bu durum, ülke eko-nomisinin yönetiminde planlı çalışmanın de-vamı üzerinde şüphe-ler oluşturdu. Sosyalist devletlerin çöküşü ve plan uygulayan bazı devletlerin ekonomi-lerinin gelişim süreci deneyiminin başarısız-lığının ortaya çıkması, bunun somut örnekle-ridir. Asya kaplanları ve uluslar arası hazine ile uluslar arası ban-kanın gelişmiş ülkeler üzerindeki baskısının gözle görülür bir etkisi var. Zira özellikle de çok borçlanan ülkeler, dayatılan ekonomik sistemi uygulamaya zorlanıyor.

Page 37: Diyalog4

37

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Değer sistemiDünya ekonomisindeki gelişmeyle bera-

ber, piyasa temelli ekonomik sistem, plan-lamayı ekonomi yönetimi üzerinde egemen kıldı. Ancak, gelişmiş ülkelerde ekonomik, sosyal ve siyasi durumun karışması, karar mercileri için büyük bir sorun yaratmıştır. Bu durum, özellikle üretimde temel oluştur-ma konusunda kriz yaşandığında, Kürdistan Bölgesi’yle beraber Irak için çok belirsizlik-ler doğuruyor. Geçmiş birkaç on yıl içinde çok sayıda çarpıklık ve dengesizlik yaşandı. Bunun sebebi ülke içinde uygulanan sağlık-sız ekonomik siyaset ve arda arda yaşanan savaşlardır. Ekonomik ambargo ise, sorunu daha da derinleştirmiştir.

Dış borçların artması ve işsizlik oranının artması, ekonomik alt yapının zayıflığı, ku-rumsal yapının işten düşmesi gerilmeyi ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılmamasını beraberinde getirmiştir. Bu içinden çıkılmaz durum, Kürdistan Bölgesi’nde çalışma me-kanizmasını da çökertti. Çalışma mekaniz-ması, genel olarak hükümetin baskısı altın-da sağlıklı bir şekilde çalışamayınca gerekli üretimi yapamayacak duruma geldi.

Rekabetin zayıflığı hükümet ile özel sek-tör arasında ayrıcı bir durumun meydana gelmesine neden oluyor. Şimdi açık olan şu ki piyasada var olan kurumların durumu ve ekonomik belirsizlik vaziyete dair yorumda bulunmayı kolaylaştırıyor. İşsizliğin yüksel-mesi ise, sermaye sahibi olanların lehinde işleyerek onları iyice şişiriyor.

İlerleme için ekonomik formül Şartlar, bölgenin bir plana ihtiyaç duyma-

sını beraberinde getiriyor. Bu sadece eko-nomik sektörler arasında koordinasyon için değil; aynı zamanda sosyal güçleri de birbi-rine uydurmak için olmalı. Bunlar arasında ekonomik bir formül ile bir yere varılabili-nir. Bu formül, ekonomik ve sosyal geliş-meye dair uzun vadeli bir stratejik plandan geçer. Bu plan, taraflar arasında kazanç ve görev dağılımı konusunda şeffaf görüşme-ler ve müzakereler yoluyla olabilir. Yani, burada, şunu belirtmek gerekiyor ki, piyasa gücü tek başına çıkarlar arasındaki dengeyi korumaya yetmiyor. Çünkü bölgede insan-lar iş yapabilecek yeterlilikte değil. Ebette-ki bunun için güçlü bir kurumsal donanıma ihtiyaç var.

Böyle bir durumda, plan hükümete bü-yük bir yardımda bulunabilir ve uzun vade-de gelişmeyi sistematik bir hale getirebilir. Bununla beraber, iç ve dış değişiklikler de yerli yerine oturabilir ve böylelikle Kürdis-tan Bölgesi üzerindeki olumsuzluklar da kalkmış olur. Irak’ın Uluslar arası Ticaret Organizasyonuna bağlanmasından sonra, Bölge’nin ekonomisi her zamankinden daha fazla plana ihtiyaç duyuyor. Şüphesiz ki bu organizasyonla beraber, Kürdistan Bölgesi ve Irak ekonomisi dünya ekonomisiyle daha hızlı bir ekonomik entegrasyona girmiş olur.

m ionokE

“Şartlar, bölgenin bir plana ihtiyaç

duymasını beraberin-

de getiriyor. Bu sadece ekonomik

sektörler ara-sında koordi-nasyon için değil; aynı

zamanda sos-yal güçleri de birbirine uy-durmak için

olmalı.”

Page 38: Diyalog4

38

Sayı: 4 15 Nisan 2010

hiraT

Irak’ın en yeşil kenti:

Parklar Genel Müdürlüğüne göre, Hewler Irak’n en yeşil kenti olarak anılıyor. 2005’ten önce Hewler’de yeşillik oranı sadece % 1 iken şimdi bu oran çok daha fazla artmış bulunuyor.

Parlakler Genel Müdürlüğü eski müdürü Nevzat Ethem, Hewler’de daha önce yeşil alan oranının % 0.3 ol-duğunu, ancak şimdi bu oranın % 8 olduğunu belirtti ve bunun dünya standardı olan % 30’a yükseltilmesi için proje hazırlandığını belirtti.

Ethem, hükümetin bu konuyla ilgili olarak çok önemli çalışmalar içinde olduğunu ve hükümetin halkı ağaç dikme-ye teşvik ettiğini belirtti.

Ağaç dikme aşamasının üç bölümden oluştuğunu bildiren Ethem, 2008’de 250 bin ağaç dikimi için ağaçların çeşitli yerlere dağıtımının yapıldığını, ikinci ve üçüncü bölümler için ise 2009’da ilk etapta 40 bin ve daha sonra ise 60 bin ağaç dağıtımının yapıldığını söyledi.

Ziyad İsmail

Hewler

Sayı: 4 15 Nisan 2010

m ionokE

38

Page 39: Diyalog4

39

Sayı: 4 15 Nisan 2010

hiraT

Uygulamanın başarılı geçtiğini belirten Ethem, bazı yerlerde % 75 bazı yerlerde % 60 ve bazı yerlerde de % 40 başarı elde edildiğini ve bunun ortalama % 58 başarı demek olduğunu söyledi. Ethem, % 42’lik zaiyatın vatandaş-ların ağaçlara hizmet etmemesinden kaynaklandığını söyledi.

Şuana kadar da maddi cezalandırma yapmadıklarını belirten Ethem: “biz vatandaşları maddi ceza yoluyla hizme-te teşvik etmiyoruz. Biz vatandaşlar içinde bir sevgi oluşmasını istiyoruz. En başta şu kararı aldık: Eğer vatandaş ağaca hizmet etmiyorsa kendi cazasının ne olacağına kendisi karar versin. Bundan dolayı biz vatandaşlarda bir sevgi oluşmasını bekliyoruz’’ diye konuştu. Ethem, Hewler kentinin % 30’una ağaç dağıtıldığına dikkat çekerek kentte çok sayıda yeni parkın yapıldığını ve eskilerin ise yenilendiğini ifade etti.

Ethem, geçmiş 4 yıl içinde Hewler’de 27.000 bin ağacın dikildiğini, 8 milyon 200 bin gül ekildiğini ve bunun 83 km uzunluğa denk geldiğini ifade etti. Malzemenin kendilerini ait olduğunu ifade eden Ethem, bundan dolayı fazla bir bütçe harcaması olmadığını sözlerine ekledi.

Sayı: 4 15 Nisan 2010

m ionokE

39

Page 40: Diyalog4

40

Sayı: 4 15 Nisan 2010

40

Işık Üniversitesi’nin rektörü Profesör Dr. Salih Hoşoğlu:“Üniversitelerin ve bölümlerin

açılmasında belli kriterler getirilsin’’

Kürdistan Bölgesi’nde eğitim ve öğretim her

geçen gün yeni okul ve üniversitelerin açılma-sıyla modern ve dünya

standartlarına ulaşmaya çalışıyor. Bölge hükü-

metinin son zamanlarda uygulamaya koyduğu

özel eğitimden çok sayıda öğrenci faydala-nıyor. Bölge’de değişik

ülkelerin açtığı çok sayıda üniversite var.

Bu üniversitelerden biri de Türkiye’den gelen

bilim adamları tarafından kurulan Işık Üniversitesi.

Diyalog dergisi olarak, 2008 yılında kurulan üni-versitenin bugün gelinen noktada nasıl bir gelişme

gösterdiğini üniversite-nin rektörü sayın Prof.Dr. Salih Hoşoğlu’yla

konuştuk.

rütlüK

Page 41: Diyalog4

41

Sayı: 4 15 Nisan 2010

41

Müessesenizin tarihinden kısaca bahse-debilir misiniz?

Salih Hoşoğlu: Fezalar eğitim kurumuna bağlı bir mües-

sese olan Işık üniversitesi, 2008 yılının ba-şında Kürdistan Bölgesi hükümetinden onay alarak kuruldu. On iki kişilik eğitim kadrosu Irak’tan ve Türkiye’den olan kişilerden olu-şuyor. Üniversite, Eylül 2008’den itibaren fiili olarak kayıtlarına başladı ve bir taraftan da prosedürlerini oluşturmaya ve yerlerini temin etmeye başladı. Kurumumuz 22 Ka-sım 2008’de Bölge Başbakanı Sayın Neçir-van Barzani, Türkiye başkonsolosu ve çok sayıda üst düzey yetkili ve milletvekilinin katılımıyla açılışını yapmış oldu. 60 metre üzerinde olan Üniversitemizde eğitim dili İngilizce olduğu için İngilizce bilmeyenler için hazırlık sınıfı açtık. 5 programla eğitime başladık ancak 2009’da bu programlar çeşit-lendi. Çünkü öğrenci sayısı 160’tan 380’e ulaştı. 2008 yılında 8 programda öğrenci al-dık ve bu sayıyı 10’a çıkarmayı hedefliyo-ruz.

Üniversitenizin Türkiye’de ya da başka bir ülkede ofisi var mı?

Salih Hoşoğlu: Fezalar kurumunun organik olarak başka

bir ülkede bir şeyi yok ama Fezaların çok önceden başka ülkelerde eğitim ve üniversite tecrübesi var. Bir gönül bağı var yoksa fizi-ki olarak bir bağlantısı yok. Fezalar 1994’te Erbil’de kurulmuş. Ancak dünyanın başka ülkelerinden gelip tecrübesi olan arkadaşla-rımız var. Irak’ta kurulan Fezalar eğitim ku-rumlarının tecrübesi geniştir.

Bölge’nin eğitim kurallarını nasıl görü-yorsunuz?

Salih HoşoğluIrak genelinde daha önceden kaynaklı bir

dışa kapalılık söz konusu olduğu için sıkı kurallar var. Ancak Bölge’yi (Kürdistan Böl-gesi) bundan ayrı tutmak gerekiyor. Bölge bu konuda daha iyi. Okulların kurulmasın-da üniversite dâhil olmak üzere kolaylıklar sağlanmış. Hukuki olarak bir zorlukla kar-şılaşmadım. Burada yorumcuların yorumu önemlidir. Ebetteki bazı konularda sorunlar var. Bazı şeyler kanunlarda tanımlanmamış. Bundan dolayı mesela sağlık konusunda so-runlarla karşılaşılıyor. Eğer bir kanun yapı-

“Bizim daha önceden

burada açıl-mış Fezalar eğitim kuru-

malarımız var. yeni model bir tabirle söyle-yecek olursak

bunlar kar amacı güt-

meyen eğitim amacı taşıyan kurumlardır.”

lacaksa da bunda çok dikkatli olunmalıdır. Zira çıkarılacak kanun ilgili alanı daha da darlaştırmamalıdır. İhtiyaçların ne olduğuna dikkat edilmeli ve bu şekilde kanun çıkarıl-sın önerisinde bulunuyorum.

Özel üniversiteler konusunda kanuni bazı eksiklikler olduğunda bahsediliyor. Bu ko-nudaki düşünceniz nedir?

Salih Hoşoğlu Kanunlar ihtiyaçlara göre yapılır. Kimse

ihtiyaç yokken gelin kanun koyalım demez. Daha önce burada özel üniversite yoktu. Bu-rada özel üniversite kanunu daha yeni. Benim hükümetten isteğim ve önerim şu: Üniversi-telerin ve bölümlerin açılmasında belli kriter-ler getirilsin. Eğer yeni bir üniversite açıla-caksa bunun için gerekli şartlar tam olmalı ve kurulmuş olanlar da kendilerini yenilemeli ki bunu yapıyorlar zaten. Ancak objektif olmak gerekiyor. Belli objektif kurallar olacak ve buna göre öğrenci alınmalıdır. Suiistimal ol-mamalıdır. Bir bölüme çok fazla talebe alın-mamalıdır. Çünkü daha sonra sorunlar yaşa-nıyor. Öğrenciler mağdur oluyorlar. Örneğin Eczacılık bölümlerinde bu olay yaşandı. Biz sınırlı sayıda aldık ve böyle olması gerektiği-ne inanıyoruz. Eğer sayı 60 ise bunun aşıl-masına müsaade etmemek gerekiyor. Eğer aşılıyorsa sonraki seneye şartlar koymak ge-rekiyor. Bir diğer konuda şu: Devlet üniversi-teleri ile özel üniversiteler arasında paylaşım konusunda eksiklikler var. Bir de şuna dikkat çekmek gerekiyor ki üniversiteye alımlarda sorunlar var. Öğrenci notu hiç değişmiyor ve bu sürekli böyle olduğunda öğrencinin başka bir şansı olmuyor. Eğer bir sınav olursa, bir kat sayı uygulaması olur ve öğrenci çalışarak sınavdan aldığı puanlarla bazı avantajlar sağ-layabilir ve öğrenci istediği bölüme girebilir.

Kürdistan Bölgesi’nde üniversite anlayışı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Salih Hoşoğlu Bizim daha önceden burada açılmış Fe-

zalar eğitim kurumaları var. Yeni model bir tabirle söyleyecek olursak; bunlar kar amacı gütmeyen eğitim amacı taşıyan kurumlardır. Bunların bölgeye, Irak’a ve Türkiye’ye çok önemli katkıları var ve bunu açık bir şekilde görebiliyoruz. Bunun yanında büyük talep oldu bu da bir anlamda buradaki eğitime cid-di katkıda bulunmak içindi.

rütlüK

Page 42: Diyalog4

42

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Kürdistan Yüksek Öğrenim Bakanlığı size nasıl yardımcı olu-yor?

Salih HoşoğluBize makul davranarak yardımcı oluyorlar. Bize işlerde yardım

ediyorlar ya da taleplerimizin hukuki karşılığının ne olduğu konu-sunda yardımcı oluyorlar. Ayrıca diş hekimliği bölümü konusunda eğer devlet üniversitelerinden bize öğretmen gerekiyorsa sağlanıyor. Bundan sonra da daha iyi kalitede nasıl eğitim verilebilir konusunda yardımların devam etmesini bekliyoruz.

Aktivitelerinizden biraz bahsedebilir mi-siniz?

Salih HoşoğluKonferans ve başka bilimsel aktiviteleri-

miz oluyor. Örneğin İngilizce eğitimi konu-sunda bir konferansımız var. Birçok alanda yardımlaşma söz konusu. Diğer üniversiteler ile ilişkilerimiz de bakanlık üzerinden yürü-tülüyor.

rütlüK

Page 43: Diyalog4

43

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Her sene kaç öğrenci alıyorsunuz? Salih HoşoğluBizim sayımız değişiyor. Her sene artıyor.

Geçen yıl 160 öğrencimiz vardı. Ancak bu sene 380’e yükseldi. Bazıları İngilizce hazır-lık okuyor. Önümüzdeki sene 500’ün üze-rinde yani 600 öğrenci alma hedefimiz var. Öğrencilerin çoğu Erbil’den ancak Süleyma-ni ve Kerkük gibi her yerden öğrenci geliyor. Musul ve Dohuk’tan daha az sayıda öğrenci geliyor. Eğitim dilimiz İngilizce ancak Arap-

ça ve Kürdoloji dersimiz de var. İsteğe bağlı olarak da Türkçe kursları açıyoruz. Üniver-sitemizin halka yönelik birimi var. Ve orada 4 dilde bir de gelecekte Rusça dahil olmak üzere 5 dilde kurs açmayı planlıyoruz.

Hocalarınızın branşı konusundan bahse-debilir misiniz?

Salih HoşoğluHer hocanın ihtisas alanı vardır. Örneğin

diş hekimliği bölümünde protez uzmanımız, anatomist ve organik kimyacımız var. Her alanda uzmanlarımız var. İşletme ve iktisat alanların uzman hocalar var. Bilgisayar mü-hendisliğinde de aynı şekilde yazılım mü-hendislerimiz var. Yani her branşta mastır ve doktorası olan hocalar var.

Dil kursunun ulusların kaynaşmasındaki rolünü nasıl görüyorsunuz?

Salih HoşoğluBunun yapıcı bir etkisi var. Örneğin bize

gelip de Türkçe öğrenen iş adamları oldu. Türkiye ile ticaret yapıyorlar. Buradaki ar-kadaşlarımız Kürtçe öğrenmeye çalışıyorlar. Çünkü burada ağırlıklı olarak kullanılan dil Kürtçedir. Buna Türkiye’den gelen iş adam-larından da talep var. Tabiki İngilizce de öğrenilmek isteniyor. Dolayısıyla bu diller gerekli ve aktif olan dillerdir.

Kürt-Türk Dostluk Derneği’nin kurul-masını nasıl görüyorsunuz?

Salih HoşoğluBu aslında sadece dostluk derneğine in-

dirgenecek kadar az değil. Bu çok güzel bir gelişme. Çok yakın olmamıza rağmen bir-birimizi bilmiyoruz. Dünya çok küçüldü. Ben Güney Afrika’daki biriyle yazışıyorum ve birbirimize kitap gönderiyoruz. Çok ya-kınımızda olanlarla konuşmuyoruz ancak dünyanın öbür ucundaki bir adamla konuşup yazışıyoruz. Bu bir sorun. Bu sorun belki tam olarak çözülemez ancak çözüme katkı olabilecek bir şeyler yapılabilir. Bunun için de bir yerden başlanmalı.

rütlüK

“Bu aslında sadece dostluk derneğine indirgenecek kadar az değil. Bu çok güzel bir gelişme. Çok yakın olmamıza rağmen birbirimizi bilmiyoruz.”

Page 44: Diyalog4

44

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Hewler Güzel Sanatlar Enstitüsü Müdürü Ferheng Aziz:“Hewler’de Güzel Sanatlar

Enstitüsü’nün kurulması bu kentte sanat devriminin başlangıcı olmuştur’’

Röportaj: Diyalog

Sayı: 4 15 Nisan 2010

rütlüK

44

Page 45: Diyalog4

45

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Başlangıçta, Güzel Sanatlar Enstitüsü’nün kaç bölümden meydana geldiğinden bahse-debilir misiniz?

Enstitü başlangıçta üç ana bölümlerinden oluşuyordu (resim, müzik ve tiyatro) her bir bölüm kendi içinde farklı bölümlere ayrılıyor. Okuma süresi 5 yıldır ve okuldan sonra dip-loma verilir. Okuma sürecinde her ders verirli ve sona doğru uzmanlaşma evresine geçilir. Yakın bir zamanda sinema bölümü açacağız. Kurumuzu içinde çok sayıda müzik aleti bulu-nup, bu aletler konusunda hem teorik hem de pratik bilgiler verilir.

Enstitü’den mezun olanlar hangi alanlar-da hizmet edebiliyorlar?

Mezunlar ilkokullarda tayin edilip öğretmen oluyorlardı. Ancak son zamanlarda çıkarılan kararla mezun olanlar bakanlıklarda ve özel kurumlarda da çalışabiliyorlar.

Kendi alanında çalışması fırsatı veriliyor mu?

Bu konuda hiçbir engel yok. İsteyen fark-lı merkezlerde çalışabiliyor ve oralarda ken-di alanlarında kendilerini geliştirebiliyorlar. Enstitüden önce bölgede sadece iki grup vardı ancak şimdi onlarca grup var ve onlarca ti-yatro grubu bakanlıklarda ve değişik yerlerde faaliyetlerine devam ediyorlar. Ama şunu da belirtmek gerekiyor ki kurumumuzun teknik bölümünden mezun olanların bazıları tamir ve boya sektörü gibi sektörlerde çalışıyorlar. Kız-ların durumu burada farklı. Zira onlar cesaret edip de sahneye çakamıyorlar ya da evlendik-ten sonra eşleri tarafından engelleniyorlar.

Enstitüye sadece Hewler’den öğrenci ka-bul ediliyor yoksa diğer yerlerden de öğrenci alıyor musunuz?

Diğer yerlerden de kabul var. Örneğin Süleymaniye’den ve Kerkük’ten gelip de oku-yanlar var. Ancak yakın bir gelecekte dışardan öğrenci alınmamasına yönelik karar alınabilir. Hewler’e bağlı her yerden öğrenciler Ensti-tüye özel bir form aracılığıyla başvurabilir. Alınması kararından sonra adaylar teste tabi tutulur.

Her yıl festivalleriniz oluyor mu? Evet, bu sene 14 Şubat 2010’da sevgililer

günü için bir festival düzenledik.

Kürdistan Bögesi’nde sanatın akademik bir şe-kilde öğretildiği ve verildiği önemli kurumlardan biri güzel sanatlar enstitüsüdür. Bu enstitü, sanat-sal yaracılığın her iki cinste tezahürünün olduğu, kurulduğu günden beridir açık bir şekilde görülü-yor. Yaklaşık 18 yıldır faaliyet gösteren Enstitü, bazı sanatçılar tarafından 1991’de gündeme ta-şındı ve bu düşünce 26.11.1992’de hayata geçi-rildi. Enstitü Müdürü Ferheng Gafur, Enstitü’nün gelişim evreleri konusunda Diyalog’a konuştu.

rütlüK

Page 46: Diyalog4

46

Sayı: 4 15 Nisan 2010

46

Genel olarak kaç festivaliniz var? Çok sayıda faaliyetimiz var. Ancak sadece

bir festivalimiz oldu. Enstitü’nün Her yıl festival düzenleme hakkı vardır. Her

bölüm festival düzenleyebilir. Örneğin tiyatro bunlardan biridir. Öğretmen öğrencileriyle be-raber böyle bir faaliyet içinde olabilir. Örneğin bu sene düzenlenen festivalde her türlü müzik aleti ve müzik türü sergilendi.

En önemli faaliyetleriniz nedir? Hewler Güzel Sanatlar Enstitüsü her gün

gelişiyor. Şimdilerde, her çeşit ve her alanda heykeller yapılıyor. Şimdi kurum içinde çok sayıda heykel dikilmiş durumda. Ancak daha fazlasının yapılmasını istiyoruz. Genel yer-lerde de çalışmalarımız var. Çalışmalarımız, dışardan gelenler tarafında çok beğeniliyor ve takdir ediliyor. Örneğin, Almanya Konso-losluğunun binasının duvar resimleri bizim çalışmalarımızdandır. Fransa Konsolosluğu da aynı şekilde bizimle koordinasyon halindedir. Folklor üzerinde çalışmalarmız var. Öğreneğin oluşturduğumuz arşiv sayesinde çok sayıda kolleksiyon öğrencilerin ve araştırmacıların hizmetine girmiştir. Bu da öğrencilerin ata müziğini ve kültürnü anlaması açısında çok önemlidir. Bundan dolayı şunu diyebilirim ki: “Hewler’de Güzel Sanatlar Enstitüsü’nün kurulması, bu kentte yeni bir sanat devriminin başlangıcı olmuştur’’

Enstitünüz, sanat merkezlerinde rollerini

icra etmeleri için kız kadrolar konusunda na-sıl bir etkinliğe sahip?

Toplam 518 öğrencinin 172 si kız geri ka-lanları ise erkek. Kızları oranı az ancak onla-rın çok aktif olduğu dikkatlerden kaçmıyor. Ancak dışarıya çıktıklarında cesaretleri ve enerjileri kalmıyor. Örneğin Baran isminde bir kız öğrencimiz var ve bu öğrencimiz hem konuşma , hem dil bilme ve hem de müzik ale-ti çalma konsunda son derece yetenekli. Çok sayıda alanda çok sayıda yetenekli öğrenci-lerimiz var. Ancak sosyal hayata indiklerinde yaratcılıkları kalmayabiliyor. Bunun nedenleri üzerinde duruyoruz.

Irak ve Kürdistan’daki enstitülerle ilişkile-riniz ne durumda?

Kürdistan Bölgesi’nin ve Irak’ın çoğu ken-tinde güzel sanatlar enstitüsü vardır. Süleyma-niye, Musul ve Bağdat gibi. Sistemin değişme-si için bakanlığa talebimiz olmuştur.

Ders verme ve okuma metodunuz nasıl? Sanat ortak bir dildir ve her milletin kimli-

ğidir ve aynı zamanda özel bir dildir de. Bu açıdan bakıldığında milletimiz için bir sanat kimliği oluşturmak istiyoruz. “Eğer milleti-nin düzeyini ve konumunu görmek istersen sanatına bak’’ şeklindeki Konfiçyüs’ün sözü bizim için çok açıklayıcıdır. Örneğin İngiltere ve Türkiye’de okunanın aynısı burada da oku-nuyor. Çünkü müzik notaları her yerde aynıdır. Türkiye gibi komşu ülkelerle kültürel münas-betlerimizin olması bizim için çok önemlidir.

rütlüK

“Sanat ortak bir dildir ve her milletin kimliğidir ve aynı zamanda özel bir dildir de. Bu açıdan bakıldığında mil-letimiz için bir sanat kim-liği oluşturmak istiyoruz. “Eğer milletinin düzeyini ve konumunu görmek istersen sanatına bak’’ şeklindeki Konfiçyüs’ün sözü bizim için çok açıklayıcıdır.”

Page 47: Diyalog4

47

Sayı: 4 15 Nisan 2010

47

rütlüK

Page 48: Diyalog4

48

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Hewlêr’de geleneksel Kürt motiflerinin merkezi

AYDIN ORAK

HEWLÊR - Federal Kürdistan Bölgesi’nin Hewlêr kentinde Kürt motifleri, giysileri ve takılarının yer aldığı müzeye her gün yüzler-ce ziyaretçi geliyor. 2004 yılında Kürdistan Hükümeti’nin katkıları sonucu açılan müze, Kürtlerin en eski dönemlerinden bugüne ışık tutuyor. Müzeye yıllık ziyaretçi girişi ise yüz binleri aşıyor.

rütlüK

Page 49: Diyalog4

49

Sayı: 4 15 Nisan 2010Sayı: 3 15 Mart 2009

rütlüK

Page 50: Diyalog4

50

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Müze sorumlusu ve sahibi 50 yaşındaki Lolan Mustefa, çok eskilere dayanan Kürt motifleri-ni, takılarını, giysilerini ve el nakışlı kilimleri-ni büyük emeklerle köylerden ve eskicilerden toplayıp müzeyi oluşturmuş. Mustafa, müzede ayrıca koçerlerin eşya ve giysilerini de sergi-liyor. Mustafa, koçerlerin kilimlerine çok önem ve-riyor ve müzenin en gösterişli yerinde sergili-yor. Çünkü, onların el nakışları çok farklı ve daha geleneksel olduğunu belirtiyor. İsmini de “Mûzeya Ristin û Çinîn” koymuş. Bu ismin kaynağının da el işi ve nakışları olduğunu be-lirtiyor. Aslen Hewlêrli olan müze sahibi Lolan Mus-tefa, Kürtlerin eski kaynaklarını yeni nesile tanıtmak ve kendi gelenek ve göreneklerine bağlı olarak büyümelerini sağlamak istediğini belirtiyor. Ayrıca bu müze işletmeciğini de çok severek yaptığını belirtiyor.

ESKİ KÜRT KÜLTÜRÜNÜ YAŞATI-YOR

Bir inşaat şirketinde çalışan Lolan Mustefa, bu işe merakını şöyle anlatıyor: “Ben eski Kürt kültürünün kaybolmamasını sağlamak için böyle bir çalışmaya girdim. Ve kökleri M.Ö 5000 yıllarına dayanan Kürtlerin bu geleneklerini sembolik de olsa yaşatmak çabası ve gayreti içerisindeyim.”Hewlêr Kalesinin iç bölümünde bulunan müze, bölgede bulunan birkaç müzeden sadece bir tanesidir. Ayrıca en çok ziyaret edilen müzelerin başında geliyor. Günde yüzlerce kişinin ziyaret ettiği müzeye, yurt-dışından gelen turistlerin de gözdesi duru-munda. Daha müzeye ilk ayak basışınızda Kürt motifleri gözünüze çarpıyor. Cansız mankenlere giydirilen geleneksel Kürt giy-

rütlüK

50

Page 51: Diyalog4

51

Sayı: 4 15 Nisan 2010

silerin yanı sıra Kürt aksesuar ve nakışları-na rastlamak mümkün. Duvarlarda asılı el işlemeli kilim ve halılar Kürtlerin yıllardır süre gelen kültürlerin kaybolmayan kanıt-lardan bazılarıdır. Bu kilim ve halılar çeşitli nakış ve desenlerle yapılmış ve müzenin duvarlarını süslüyor.

EHMEDÊ XANÎ’NİN GÖRKEMLİ HEYKELİ Bölgesel Kürdistan’ın başkenti Hewlêr’de bulunan müzenin üst katında, Kürtlerin ge-lenek ve göreneklerinin sembolize edildiği bir bölüm var. Bu bölümde Kürtlerin tarla ve bahçelerinde kullandıkları alet ve çalış-ma figürlerine yer verilmiş. Tırpan, kazma, balyoz v.b gibi çalışma aletleri bunlardan bazıları. Ayrıca “Meşk” denilen ayran kayı-ğının yanı sıra köylerde geceleri yanan çira

(lamba), sepet, gumgum, kazan v.b gibi eş-yalar sergileniyor. Müzenin en üst kısmında ise bir çadır ku-rulmuş ve bu çadırda bazı taşların yanı sıra Kürtlerin bölgedeki eski yerleşim alanların-da çekilen çok eski siyah-beyaz fotoğrafları yer alıyor. Hewlêr Kalesi’nin hemen yanın-da bulunan müzenin damından kale ve kale-nin üstünden tüm Hewlêr şehri görünüyor. Hewlêr Kalesi’nin giriş kısmında bulunan Ehmedê Xanî’nin büyük dev heykeli gö-renleri hayretler içinde bırakıyor. Bu kadar görkemli bir heykelin yanından müzeye gi-riş yapılıyor. Hewlêr’e yolunuz düşerse Hewlêr Kalesi, Ehmedê Xanî’nin büstünü ve Kürt motifli müzeyi gezmeden dönmeyin.

[email protected]

rütlüK

51

Page 52: Diyalog4

52

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Tekstil fuarına Türk modeller damga vurduHalk büyük ilgi gösterdi

Hazırlayan: Halil Barzani

hiraT

Sayı: 4 15 Nisan 2010

rütlüK

Foto

: Sefi

n H

emid

Page 53: Diyalog4

53

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Kürdistan Bölgesin’de yaşanan gelişmeler yabancı modacıların da büyük ilgisini çeki-yor. Erbil’de ikincisi düzenlenen tekstil fuarı

renkli görüntülere sahne oldu. Mart ayında Pyramid Group tarafından düzenlenen fuarda, ilk fuardan farklı olarak bir moda gösterisi düzenlendi. Kürt hal-kı, daha önce TV’lerden izlediği moda defilesini bu defa canlı izleme fırsatı buldu.

Moda gösterisi halkın büyük ilgisini çekerken, fu-arın gözde şirketleri yine Türkiye’den gelen şirketler oldu. Fuar hakkında konuşan vatandaşlardan Tavge Ahmed, fuarın kendisi için çok önemli olduğunu, yeni model elbiselerin kendisi için dikkat çekici ol-duğunu ve Türk şirketlerinin yeni modellerle fuara katıldığını belirtti.

Moda defilesinin düzenlendiği sırada, orada bulu-nan bir diğer vatandaş Haja Khorshid, moda göste-risinde çok sayıda yeni şey gördüklerini bunun se-vindirici olduğunu ve Kürt kızlarının sergilenen yeni elbiseleri giyme fırsatı yakaladıklarını söyledi.

Bir diğer Kürt kızı Şehla Kerim, Kürt kızlarının yeni model elbiseleri görmekten mutlu olduğunu ve bu tür gelişmelerin bölgenin yararına olduğunu ve böyle gösterilerin devam etmesini istediklerini be-lirtiyor.

Uluslar arası Erbil Fuarı, her sene düzenlenen on-larca fuara sahne oluyor. Hiç şüphe yok bu fuarla-rın halkın bilgilenmesi, ekonominin canlanması ve turizmin hareket kazanması açısında çok büyük bir önem taşıyor.

hiraT

Sayı: 4 15 Nisan 2010

53

rütlüK

Page 54: Diyalog4

54

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Kürdistan’ın SindrellasıDiyalog /Erbil Hâni: “Gü-

zel hayalli ve gözleri kapalı bir gelin gibi Kürdistan’a

geldim ve her şeye teslim

oldum’’

Sayı: 4 15 Nisan 2010

tanaS

Page 55: Diyalog4

55

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Hâni Müctehidi, son zamanlarda, Kürt müziğinin ve sa-natının önde gelen isimleri arasında yer alan bir sanatçı olarak kendisinden söz ettirmeye başladı. Almanya’da yaşayan bayan sanatçımız Hani, özgün sesiyle diğer sanatçılardan farklı bir yoruma ve tarza sahip olmanın yanı sıra, çok sayıda konsere katılarak halkla buluşu-yor.

Uzun bir dönem Kürdistan Bölgesi’nde kalan Hâni, ka-lış süresi içinde kazandığı deneyimleri çeşitli konserler-le geliştirmiştir. Hani’nin kendi çalışmalarına yönelik eleştirileri ve değerlendirmelerle ilgili yorumları var. Hani: “ Hewler’de bulunduğumu süre içinde çevreyi tanımıyordum. Bundan dolayı toparlanmam ve sanata konsantre olmam zor oldu. Maalesef Kürdistan’da ala-nında çok uzman ve sanatçı ile şarkı söyleyeni birbirin-den ayırabilen insan yok. Ancak şunu da ifade etmek is-tiyorum ki ihmal bende idi. Bazıları ile haşir neşir oldum ancak bunu yapmamam gerekiyordu. Kürdistan’dan ol-maması gereken bir şekilde çıktım. Çok sayıda projem vardı’’ diyor. Hani, şimdilerde yeni bir proje ve yeni bir albüm çalışması üzerinde duruyor. Hani’ye göre, yeni albüm bir önceki albümden farklı bir yorum ve tarzda hazırlanıyor.

Kendini gözleri kapalı bir gelin olarak tanımlayan Hâni, Kürdistan’dan istemediği bir şekilde ayrılışının sebebini şöyle ifade ediyor: “Ben bir süre Almanya’da yaşıyordum ve Almanya’daki grubumla meşgul oluyor-dum. Her hafta konserim vardı ve Kürt toplumundan kopuktum. Dünyadan haberim yoktu. Ben güzel hayal-leri olan gözleri kapalı bir gelin gibi Kürdistan’a gel-dim. Her şeye teslim oldum. Ben her şeyi yapacağımı sandım. Kimsenin benden haberi olmaz sandım. Öyle olmadığını sandım’’ İran ve Almanya gibi her yerde kendisine kapı açıldığını söyleyen Hani Müctehidi, mil-letini sevdiğini ve milletinin kendisini tanımasını iste-diğini ve Kürdistan Bölgesi’ni tercih ettiğini belirtiyor. Kürdistan Bölgesi’ndeki giyim tarzından dolayı özür dilediğini ifade eden Hani, giyim tarzı konusunda şans-sızlık yaşadığını itiraf ederek: “Eğer herkes giyindiğim şekilde giyinseydi sorun olmazdı. Benim giyim tarzım ve çıplaklığım öne çıkmazdı. Ve kimse buna şaşırmaz-dı. Ancak benim biraz çıplak olmam şaşkınlık yarattı’’ diye konuştu. Hâni, bayan sanatçıların değil sadece Kürdistan’da bütün dünyada dile düştüğünü söyleyerek bazılarının bunu kötüye kullanarak herkesi kolay bir şekilde elde edebileceklerini sandığını söylüyor. Hani, bir daha Kürdistan’a geldiği zaman sınırlı hareket ede-ceğini belirtiyor.

Sayı: 4 15 Nisan 2010

tanaS

55

Page 56: Diyalog4

56

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Sanat, Tasavvur ve İnsanFaysal Osman

Her hangi bir sanat çalışması içinde rol sahibi olacak yada temel bir araç olarak bulunacak in-san, hiç şüphesizki hayata dair bütünleyici bir

resim oluşturacaktır. Bu, doğayla karıştığında tabloda hareketin sebebi olur. Çünkü insanın doğayla ilgili gö-rüş ve düşüncesi tablodaki iki boyutlu oluşum gibidir. Doğa değişir. Doğanın, figürlerin oluşumunda ve sana-ta renkli bir düzenin verilmesiyle somut sanatın renk-leri üzerinde etkili olduğu söylenebilir. Bu sanat, belirli bir resmin bütün çıplaklığıyla gösterilmesi konusunda kendisine düşen payı almaz. Bu durumda, somut (tec-did) sanatın hafi yönleri ve somut olanın gizli yönlerinin ifadesiyle dolu bir uğraş meydana gelir. Burada, tabloda bazı sanatsal özellikler ortaya çıkar. Ki, burada, tabloya bakan kişi bir güzellik tezahürüyle karşı karşıya gelir. Güzellik, burada, bir düzeye kadar içerik ve diyalog açısından hafidir. Bu, bizi çoğu zaman dolaylı bir yola sevkederek sanatın anlaşılması ve ifade şekli üzerinde öncü bir rol üstlenir. Şunu da bilmeliyiz ki, düşünmenin dışında, ilgili eğitim alanına ve buna yönelik kolaylığa ulaşmanın hiçbir yolu yoktur.

Bana göre, sanat çalışması için en önemli özellikler şunlardır: Şekil, boşluk, fikir ve his, hareket ve hepsinin

de üzerinde güzellik. Burada, bir tablonun oluşumu için sahip olduğumuz farklı düşünce şekillerimizi ve tablo okumalarımızı hangi yönde yapacağımıza dair tercih hakkımız var. Yada, sanat sergilerinde sanat konula-rında diyaloğun başlaması. Örneğin, vaktin yokluğu, anlam üstü mekân ve ifade tarzı; sanatın anlamlandırıl-masında zamanın çok önemli olduğu romantizim veya realizm de olduğu kadar güzellik anlayışını değiştirmi-yor. Bununla beraber, Kürdistan’daki sanat etkinlikle-rinde düşüncemizin bir parçası olan ulusal yönelim ve entelektüalite belirli bir yer ve zaman içinde kendini etkili bir şekilde gösterebiliyor. Bunun çevreyle de ya-kın bir ilişkisi olmakla beraber, bunu ortaya çıkaran bir cinsiyet sabitesinin olduğunu görüyoruz. Bu da, bunun devamlı erkek sanatçılar tarafından icra edilmesinin bir sonucudur. Folklor, giysi, belirli bir mekân, toplumdaki örf ve adetler ortaya çıkacak sanat eserinde etkili birer öğedirler. Kürt sanatının da bunlarla kendini tanıttığı ve böyle tanındığı saklı değildir.

Ben bunu bir tür tanıma özelliğinin bir parçası olarak düşünüyor ve bu yönde bir perspektif oluşturulması ge-rektiğine inanıyorum.

Sayı: 3 15 Mart 2009

tanaS

56

Page 57: Diyalog4

57

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Faysal Osman• 1959’da Hewler’de doğdu. • 1986’da Bağdat’ta Güzel Sanat-lar Enstitüsünü tamamladı. • Kürdistan Sanatçılar Organizas-yonu üyesidir. • 1974-2010 yılları arasında, Hewler, Süleymaniye, Dohuk ve Bağdat’ta 12’ye yakın sergi açtı. • 1074-2010 yılları arasında İran, Japonya, Mısır, Hollanda ve Almanya’da düzenlenen çok sa-yıda sergiye katıldı. • Çeşitli gazete ve dergiler-de çok sayıda makalesi yayın-lanmış ve Milli Eğitim Genel Müdürlüğü’nde Sanat çalışmaları dairesinin başkanlığını yapmakta.

Sayı: 3 15 Mart 2009

tanaS

57

Page 58: Diyalog4

58

Sayı: 4 15 Nisan 2010

Letif Helmet

Doğduğumda hüzün rüzgar gibi,

Ölüm taş ve gölge gibi ola-ğandı.Mutluluk, benzin istasyonları-

nın önünde olduğu gibi sigarave kibrit gibi yasaktı...!Sessizlik, favori madalyasıydı,Her korkak şairin yakasında asılıydı…Kelimeler de bıçaktı kendi sahiplerinin boğazlarında...Ben de gelip ateş verdim korku köklerine,Mevsimlerin rüzgarında aşk bulutlarını diktim,Açlığın ve yağmursuzluğun ülkesinde,Parfüm nehiri yaptım şiirlerimiVe nefret ettim bir yüzyıldan.O yüzyılın şairleri korkudan Altın ve para tarafından yakalanıyordu,

Kuşları açlıktan tuzaklar ve kapanlar tarafından yaka-lanıyordu...Dağların üstünde, ovalarda ve vadilerde… burada… orada bağırdım:Ey benim aç ülkem,Seni seviyorum ve seveceğim…İşte kirpiklerle yetiştiriyorum bu toprakları,Tümünü bostan yapıyorum kiDünyanın geleceği çocukları, özgürlük dünyası, barışVe aşk için kırmızı gül ve şiir yetiştirsin. Süt ve bal nehirleriyle dolu bir dünya için...İşçinin içinde kapitalistlere karış karış kazacağı kara mezarlar bir dünya için...Ey zorbalar, bu geniş topraklar,Her zaman yoksulların ülkesi

Ve zorbaların mezarlığı olacaktır!

Çeviren: Baker Schwani Kaynakça: Beyaz fırtına, Letif Helmet, Kürt Bilimler Akademiyasi, Bağdad, 1978

Bahtiyar Ali

Dünyayı bölüştüklerindeSabahın sert yüzü seninŞefkatli yüzü benim olsun.

Hayali dengbejlerin otları se-nin

Islak haşhaşın akşamı benim olsun.

Dansların kokusu seninAğaçların kanı benim olsun.

Bağ içindeki şaşkın tavşan seninKapanın altındaki küçük kuş benim olsun.

Hayır dostum,hayır

Ülke senin, şeref senin, şarap senin hatta yar bile senin olsun.Benim için sadece ben!

Ot da,bağ da,üzüm de, şıra da senin olsun.Benim için sadece ben!

Tüfek de,savaş da,güneş de senin olsun.Benim için sadece ben!

Gonca da,bıçak da, güvercin de, Allah da senin olsun.Benim için sadece ben !

Çeviri: Nejla Rehim Sirwan Rehim

Nazım Hikmet İnsanlığa Hitap Ediyor

Paylaştırmak

tanaS

Page 59: Diyalog4

59

Sayı: 4 15 Nisan 2010

-Rüzgar-haber vermeden, kapıyı çalmadan İçeriye girer O kadar zalimdir ki Vedalaşmadan da dışarı çıkar!***Parmaklarımla tarıyorum saçlarımı Saç tarağına ne gerek var?!Saçlar parmakla taranırRüzgar beni yıkamak istiyorSu ve sabuna ne gerek var?!Vücut rüzgarla yıkanır!***Bülbül ötüştü ve uçtuO bir şiir yazdı hakkındaNe kadar zevalidir romantik şairBülbülün psikolojisinden anlamıyor!***

Küçük kürekli sandal Okyanusu geçerNiye geçmesin ki?Ben hayal edersemFazlasıyla geçer!***Mürekkeple Kendi dileklerimi yazdımVe çiviyle okyanus üzerindeYapıştırdım!

Not: A. A. Yusuf´un bu kısa şiirleri 1978 yılında yayım-lanmıştır.çeviren: Baker Schwani

Qubad Celîzade

Savaş bitti Ay bir göğsünü kaybettikten sonraArtık neye yarar?

Savaş bittiKarın dudakları kana bulan-

dıktan sonraArtık neye yarar?

Savaş bittiKelebekler gül bahçesine dönemedikten sonraArtık neye yarar semanın varlığı?

Savaş bittiDulların ve gazilerinHüznünden geçilmiyor.Artık neye yarar?

Savaş bittiBülbül sonsuzluğa kadar yasa bürünmüş.Artık neye yarar melodinin varlığı?

Savaş bittiGeride,yüreği gam ve hüzünle doluYuvasız, varını yoğunu kaybetmiş şehitler Bıraktıktan sonra,

Savaş bittiMezarcı bile elindeki kazmayı bırakmamışken?Artık neye yarar yasamın varlığı?

Savaş bittiNe barışı!Savaş bitmedi ve bitmeyecek!

Çevirenler: Nejla RehimSirwan Rehim

Şair Abas Abdullah Yusuf´tan Şiirler

Savaş

tanaS