91
2 COMITE NATIONAL TURC World Energy Council Turkish National Committee Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

2

COMITE NATIONAL TURC

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi

COMITE NATIONAL TURC

World Energy Council Turkish National Committee

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi

Page 2: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

3

ĠÇĠNDEKĠLER

İÇİNDEKİLER..............................................................................................................................3

SUNUġ............................................................................................................................................5

DELEGELER................................................................................................................................7

RAPOR.........................................................................................................................................12

1. PETROL ÇALIġMA GRUBU RAPORU...................................................................12

2. ELEKTRĠK ÇALIġMA GRUBU RAPORU.............................................................17

3. YENĠLENEBĠLĠR VE AR – GE ÇALIġMA GRUBU RAPORU...........................26

4. KÖMÜR ÇALIġMA GRUBU RAPORU....................................................................32

5. ÇEVRE VE ENERJĠ ÇALIġMA GRUBU RAPORU...............................................39

6. DOĞALGAZ ÇALIġMA GRUBU RAPORU............................................................47

7. ENERJĠ VERĠMLĠLĠĞĠ ÇALIġMA GRUBU RAPORU……………..……...........52

8. ULUSLAR ARASI ENERJĠ ÇALIġMA GRUBU RAPORU……..…………...…..56

9. HĠDROLĠK ENERJĠ ÇALIġMA GRUBU RAPORU…….………………….…….62

10. SÜRDÜRÜLEBĠLĠR ENERJĠ GRUBU RAPORU…….…………….…….………68

11. NÜKLEER ENERJĠ GRUBU RAPORU….……………………………….………..76

TABLOLAR……….………………………………………………………………………........83

ġEKĠLLER………………………………………………………………………....……….......84

FOTOĞRAFLAR………………………………………………………………….……….......85

Page 3: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

4

GENÇLĠK ENERJĠ RAPORU 2009

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi

2. Gençlik Enerji Çalıştayı

17 & 18 & 19 Mayıs ODTÜ / ANKARA

Telif Hakkı © 2009 Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Tüm hakları saklıdır.

Bu yazının tamamı ya da bir bölümü ancak Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi izniyle

yayınlanabilir.

Raporda yer alan görüşler katılımcıların kendi görüşleridir.

Dünya enerji Konseyi Türk Milli Komitesinin görüşleri değildir.

Basım tarihi: Ekim 2009

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi (DEK TMK)

Cinnah Cad. No: 67/15

06680 Çankaya-Ankara

Tel: (312) 442 82 78-79 (pbx)

Faks: (312) 441 96 10

E-mail: [email protected]

Web-site: www.dektmk.org.tr

Page 4: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

5

SUNUġ

Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, Türkiye Enerji Sektörünün en eski sivil toplum

kuruluşu olarak 2009 yılında, 60. yıl dönümünü kutlamaktadır. Komite'nin 60 yıllık başarı

serüveninde yeni bir oluşum olan Genç Enerji Grubu bu başarıların sürdürülmesi ve geleceğe

taşınması için son derece önemli bir adımdır.

2007 yılında 1. Gençlik Enerji Çalıştayı ile ortaya çıkan Dünya Enerji Konseyi Türk Milli

Komitesi Genç Enerji grubu bu çalıştayın ardından Genç Enerji Raporu 2007'yi yayınlamıştır.

2009 yılında gerçekleşen 2. Gençlik Enerji Çalıştayı ile de çalışmalarına devam etmektedir. 2.

Gençlik Enerji Çalıştayı'nda gerçekleşen oturumlarda katılımcı gençlerin görüşlerini ortaya

koymak amacıyla ―Genç Enerji Raporu 2009‖ yayınlanmıştır.

Dünya Enerji Konseyi içerisinde oluşturulmaya başlanılan Gençlik Grupları'nın son derece

önemli olduğunu düşünmekteyiz. Genç Enerji Grubu Geleceğin Enerji Liderlerini bugünden bir

araya getirerek birlikte çalışma imkanları yaratmaktadır. Dünya Enerji Konseyi Türk Milli

Komitesi bünyesinde yer alan Genç Enerji grubu, enerji piyasasında bulunan liderlerin,

gelecekte koltuklarına oturmaya aday gençleri bugünden piyasaya hazırlaması nedeniyle de son

derece örnek bir gruptur.

Genç Enerji Grubu, ortaya çıkmasından bugüne kadar geçen süreçte birçok destek almıştır. Bu

süreçte her zaman gençlerin bu ülke için ne kadar önemli olduğunu ifade eden ve her türlü

desteği veren Sayın Süreyya Yücel ÖZDEN'e, Çalıştay'ın düzenlenmesi sırasında tüm pozitif

enerjisi ile bizlere yardımcı olan ve bizden çok daha fazla yorulan Sayın Ömer ÜNVER' e, 2.

Gençlik Enerji Çalıştayı'na katılarak gençlere yardımcı olan Sayın Necdet PAMİR'e, Sayın Prof.

Dr. Mete ŞEN'e, Sayın Gültekin Türkoğlu‘na, Sayın Doç. Dr. Şebnem DÜZGÜN'e ve Sayın

Barış ŞANLI'ya, Genç Enerji Grubu'nun kuruluşuna çok emek veren arkadaşımız Turgay

TOPKAYA'ya bu güzel adımı attığı için, Şerife ODABAŞI'na hemen her konuda yardımları

için, Burcu AYDINLAR'a güzel fikirleri ve Genç Enerji'ye verdiği değer için, Organizasyonda

sağladığı tüm yardımlar için Ekin ERAYDIN'a ,

Page 5: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

6

2.Genlik Enerji Çalıştayı‘ına katılarak Genç Enerji Grubu'na kattıkları değer için tüm

katılımcılara,

Gençlere ve bu ülkenin geleceğine verdiği değer için ZORLU ENERJİ GRUBU 'na

Sonsuz TEŞEKKÜRLER...

Hilal PATACI

Genç Enerji Grubu Direktörü

Page 6: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

7

Moderatörler: Burcu Aydınlar Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Yüksek

Lisans Öğrencisi

Hilal Patacı İstanbul Üniversitesi İktisat Politikası Yüksek Lisans

Öğrencisi

Uluslar arası Enerji ÇalıĢma

Grubu

E. Özge Cesur Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler

Lisans Öğrencisi

Gizem Kumaş Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans Öğrencisi

Alev Soysal İstanbul Üniversitesi iktisat Lisans Öğrencisi

Erdinç Doğanay İstanbul Üniversitesi İktisat Lisans Öğrencisi

İlhan Kalkan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans

Öğrencisi

Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu

A. Emre Güleç Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Malzeme Bilimi ve

Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Mehmet Fatih Ergün Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Malzeme Bilimi ve

Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Engin Şahin Sakarya Üniversitesi Malzeme ve Metalurji Mühendisliği Yüksek

Lisans Öğrencisi

Gökhan Tosun ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Ümran Asan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans

Öğrencisi

Mehmet Mercimek İTÜ Enerji Bilimi ve Teknolojileri Doktora Öğrencisi

Murat Efgan Kibar Kocaeli Üniversitesi Kimya Mühendisliği Doktora Öğrencisi

Çağatay Cangüloğlu Ankara Üniversitesi Fizik Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Enerji Verimliliği ÇalıĢma

Grubu

Page 7: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

8

Çağrı Cengiz Başkent Üniversitesi Enerji Mühendisliği Yüksek Lisans

Öğrencisi

Çağatay Cangüloğlu Ankara Üniversitesi Fizik Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Safiye Üçkardeş Hacettepe Üniversitesi Kimya Mühendisliği Lisans Öğrencisi

E. Önder Akcengiz Ankara Üniversitesi Fizik Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Çiğdem Işıkyürek Kabul Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri A.B.D

Yüksek Lisans Öğrencisi

Atakan Şenkal Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü Yüksek Lisans

Öğrencisi

Burak Demirtaş Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Hidrolik ÇalıĢma Grubu

Adnan Aktaş Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Aysun Kurt Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Onur Seren Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Eda Bülbül ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Doğan Gezer ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Yüksek Lisans Öğrencisi

Burcu Küçükkeleş

Aysu Taşcı

Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Kafkas Üniversitesi Biyoloji Lisans Öğrencisi

Mehmet Küçükbeycan TOBB İşletme Yüksek Lisans (MBA) Öğrencisi

Sürdürülebilir Enerji ÇalıĢma

Grubu

Ahu Binici Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Sevgi Fettah Başkent Üniversitesi Enerji Verimliliği Yüksek Lisans Öğrencisi

Diğdem Dükel Akdeniz Üniversitesi Fizik Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Page 8: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

9

Sinan Eren ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Abdulkadir Karaduman Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Dilek Kaya Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Petrol ÇalıĢma Grubu

Gizem Kumaş Bilkent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans Öğrencisi

Özge Cesur Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler

Lisans Öğrencisi

Alev Soysal İstanbul Üniversitesi İktisat Lisans Öğrencisi

Sümbül Keçecioğlu ODTÜ Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Erdinç Doğanay İstanbul Üniversitesi İktisat Lisans Öğrencisi

Ümran Asan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans

Öğrencisi

Koralp Karadağ Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği ( Enerji Dalı ) Lisans

Öğrencisi

İlhan Kalkan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans

Öğrencisi

Elektrik ÇalıĢma Grubu

Burak Demirtaş Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Mehmet Fatih Ergün Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Malzeme Bilimi ve

Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Engin Şahin Sakarya Üniversitesi Malzeme ve Metalurji Mühendisliği Yüksek

Lisans Öğrencisi

Gökhan Tosun ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Sevgi Fettah Başkent Üniversitesi Enerji Verimliliği Yüksek Lisans Öğrencisi

Sinan Eren ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Page 9: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

10

Hüseyin Muzaffer Şağban Muğla Üniversitesi Fizik Bölümü Lisans Öğrencisi

Eda Bülbül ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Mehmet Küçükbeycan TOBB İşletme Yüksek Lisans (MBA) Öğrencisi

Doğan Gezer ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Yüksek Lisans Öğrencisi

Yenilenebilir Enerji ve Ar-Ge

ÇalıĢma Grubu

A. Emre Güleç Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Malzeme Bilimi ve

Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Atakan Şenkal Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü Yüksek Lisans

Öğrencisi

Safiye Üçkardeş Hacettepe Üniversitesi Kimya Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Mehmet Mercimek İTÜ Enerji Bilimi ve Teknolojileri Doktora Öğrencisi

Çiğdem Işıkyürek Kabul Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makineleri A.B.D

Yüksek Lisans Öğrencisi

Abdulkadir Karaduman Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Murat Efgan Kibar Kocaeli Üniversitesi Kimya Mühendisliği Doktora Öğrencisi

Çağrı Cengiz Başkent Üniversitesi Enerji Mühendisliği Yüksek Lisans

Öğrencisi

Onur Seren Boğaziçi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Çağatay Cangüloğlu Ankara Üniversitesi Fizik Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Halil Tuzcu Pamukkale Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Enerji

Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi

Çevre ve Enerji ÇalıĢma

Grubu

Ahu Binici Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Aysun Kurt Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Page 10: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

11

Burcu Küçükkeleş Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Diğdem Dükel Akdeniz Üniversitesi Fizik Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Aysu Taşçı Kafkas Üniversitesi Biyoloji Bölümü Lisans Öğrencisi

Kömür ÇalıĢma Grubu

A. Emir İnce ODTÜ Jeoloji Mühendisi Lisans Öğrencisi

Adnan Aktaş Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Dilek Kaya Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Ekin Eraydın ODTÜ Maden Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Doğalgaz ÇalıĢma Grubu

A. Emir İnce ODTÜ Jeoloji Mühendisi Lisans Öğrencisi

Sümbül Keçecioğlu ODTÜ Petrol ve Doğalgaz Mühendisliği Lisans Öğrencisi

Halil Tuzcu Pamukkale Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Enerji

Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi

Koralp Karadağ Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği ( Enerji Dalı ) Lisans

Öğrencisi

Hüseyin Muzaffer Şağban Muğla Üniversitesi Fizik Bölümü Lisans Öğrencisi

Page 11: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

12

PETROL ÇALIġMA GRUBU

RAPORU

Page 12: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

13

Arzının talep karşısında son derece kısıtlı oluşu ve kullanım alanlarının yaygınlığı petrolü ―

stratejik önemi olan‖ bir enerji kaynağı haline getirmiştir. İkame imkanlarının kısıtlı oluşu bu

kaynağa olan bağımlılığın gelecekte de devam edeceği gerçeğini ortaya çıkartmaktadır.

2007 yılı sonu itibariyle teorik hesaplamalara göre Türkiye'nin 979 milyon ham petrol rezervi

bulunmaktadır. Ancak ne yazık ki bunun 167 milyon tonu üretilebilir niteliktedir. Bu da

%17'sine tekabül etmektedir. Buna karşılık petrol tüketimi ülkemizde sürekli olarak artmaktadır.

Önemli bir oran da petrol üretiminin, tüketimi karşılama oranıdır. Bu oran ülkemizde gün

geçtikçe düşmektedir. Bu da bu kaynakta dışa bağımlılığımızın arttığı anlamına gelmektedir.

Son yıllarda ithalat tüketimin % 90'ına denk gelen 23 – 24 milyon ton bandı arasında

gerçekleşmektedir.

Tablo1. Ülkeler Ġtibariyle Ham petrol Ġthalatı

Ülkeler Miktar ( 1000 ton ) Pay (%)

2005 2006 2007 2005 2006 2007

Ġran 6887 9121 8356 29,4 37,9 35,6

Rusya 7 169 6 871 9 365 30,6 28,6 39,9

Libya 4 540 4 165 612 19,4 17,3 2,6

S. Arabistan 3 494 3 354 3 556 14,9 13,9 15,2

Ġtalya - - 447 - - 1,9

Suriye 324 - 244 1,4 - 1

Irak 976 552 865 4,2 2,3 3,7

TOPLAM 23 390 24 063 23 445 100 100 100

Kaynak: EPDK Petrol Piyasası Sektör Raporu, 2007

Page 13: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

14

İthalatın sadece ticari değil politik bir süreç olduğu da artık bir gerçek halini almıştır. İthalat

yaptığımız ülkelere baktığımızda ilk sırayı Rusya almaktadır. Daha sonra İran ve diğer ülkeler

takip etmektedir. Bu sıralamalarda oranlara bağlı olarak değişimler de yaşanabilmektedir.

Örneğin Libya ile olan ticaret gerilerken, Rusya ile olan ticaretimiz 2006‘da ciddi bir düşüş

yaşamış ancak 2007 yılında toparlamıştır. Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da

fiyat artışlarıdır. 23- 24 milyon petrol ithalatının yapıldığı bir ülkede petrol fiyatlarında meydana

gelecek 1$'lık artık sonucu 23- 24 milyon dolar daha ağır bir fatura çıkartacaktır.

Yaptığımız ithalatın bir de analiz edilmesi gereken finansal boyutu vardır. Döviz kurlarındaki

artış ile beraber toplam petrol ithalatı dış ticaret bilançomuz üzerinde olumsuz etki yaratmıştır.

Ancak petrol fiyatlarındaki ve kurlardaki artış ülkemizde petrol aramalarına hız verilmesini de

sağlamıştır. Ülkemizde petrol arama ve üretim maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle, kurlardaki ve

fiyatlardaki artış yüksek maliyetleri göreceli olarak ucuz hale getirmiştir. Bunların sonucunda da

petrol üretimi ve aramasına hız verilmiştir. Ancak 2008 yılında başlayan finansal krizin etkisiyle

arama ve üretim çalışmalarında bulunan şirketler kaynak sıkıntısı içine girmişlerdir. Ülkemizde

üretim ruhsatlarının büyük çoğunluğu TPAO ve ortak şirketlerce alınmıştır.

Petrol fiyatlarında yaşanan düşüşü engellemek amacıyla OPEC'in uyguladığı arzı kısma

müdahalesi piyasada fiyatlar üzerinde baskı oluşturduğu gibi arz eden ülkeler üzerinde siyasi bir

baskı unsuru da olmuştur. Petrolün politik bir kart olarak kullanılması bir yana bu kaynağın

üretimde temel girdilerden biri oluşu sistemde ciddi sorunlar oluşturmaktadır. Bugün petrol

üreticisi ülkelerin yanı sıra petrol üretimi çok fazla olmayan ülkeler de piyasada söz sahibi

olmaya başlamaktadır. Bu da uluslararası petrol ticareti ile ilgilidir. Petrolün üretilmesi kadar

taşınması da arz güvenliğinin bir parçasıdır. Petrolün düzenli üretiminden sonra düzenli teslimatı

da arz üzerinde baskı oluşturmaktadır. Bu noktada da ülkemiz transit ülke olma yönünde

girişimlerde bulunmuş Ceyhan'ı bu konuda hedef seçmiştir. Ceyhan'ın stratejik konumu bu

seçimde elbette ki önem teşkil etmektedir. Bu hedefin gerçekleşmesi için de çeşitli ülkelerle

anlaşmalar yapılmıştır.

Page 14: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

15

Tablo 2. Rafineri Kapasiteleri

RAFĠNERĠ ĠġLEME KAPASĠTESĠ

MĠLYON TON / YIL

DEPOLAMA KAPASĠTESĠ

MĠLYON M3

Ġzmit Rafinerisi 11 1,95

Ġzmir Rafinerisi 11 2

Kırıkkale Rafinerisi 5 1,25

Batman Rafinerisi 1,1 0,22

Kaynak : Tüpraş

Petrol ürünlerinde arzı etkileyen tek faktör petrol arzı değildir. Rafineri kapasitesi, lojistik, stok

da önem taşımaktadır. 2003 yılında yürürlüğe giren Petrol Piyasası Kanunu ile olağanüstü

durumlar için asgari 90 günlük stok tutulması hususu düzenlenmiştir. Böylece olabilecek arz

sıkıntılarının önüne geçilmesi hedeflenmektedir.

Boru Hatlarından Kısaca Bahsedecek Olursak:

Batman Dörtyol Boru Hattı; Temel Hedefi Batman ve çevresinde çıkarılan petrolü tüketim

noktalarına ulaştırmaktır. Bu amaçla 1967 yılında TPAO tarafından işletmeye açılmıştır. Hattın

uzunluğu 511km'dir.

Ceyhan Kırıkkale Boru Hattı; Kırıkkale rafinerisine gereken petrol arzını sağlamaktadır. Ceyhan

ile Kırıkkale arasındaki petrol transferini sağlayan bu hat 1986 yılında işletmeye açılmıştır.

Hattın uzunluğu 448km'dir.

Şelmo Batman Boru Hattı; Şelmo‘da üretilen petrolü Batman Terminaline taşımaktadır. Hattın

uzunluğu 42km'dir.

Page 15: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

16

Irak Türkiye Petrol Boru Hattı; Körfez krizi nedeniyle Birleşmiş Milletler tarafından geçici

olarak kapatılan bu hat 1996'de işletmeye yeniden açılmıştır.

Bakü Tiflis Ceyhan Boru Hattı; Hazar Bölgesi'nde ve özellikle Azerbaycan'da üretilen petrolü

dünya pazarına taşımayı hedefleyen bir projedir. 1768 km uzunluğundaki bu hat Bakü'den

başlamakta Tiflis ve oradan da Ceyhan‘a gelmektedir.

Petrol bugün itibariyle bizler için yaşamsal bir kaynak halini almıştır. Kullandığımız birçok

ürünün temel hammaddesi arasındadır. Dolayısıyla petrol fiyatlarında yaşanacak bir değişim

enflasyon üzerinde bileşik etki oluşturacaktır. Petrolün birebir ikamesi de ne yazık ki mümkün

değildir. Bu nedenle sektörsel ikamelerin olmasından bahsedebiliriz. Ulaştırmada ve

taşımacılıkta kullanılan akaryakıtın miktarını azaltacak sistemlere ve teknolojilere destek

verilmesi sağlanırsa bunun ulusal petrol tüketimimizi azaltacağını düşünmekteyiz. Yan sanayide

kullanılan petrol ürünlerinin yerine ikamelerinin üretilmesi de yine petrole duyulan talebi

düşürecektir.

Ülkemizde petrol arama ve üretim faaliyetlerine bugüne kadar gereken önem verilememiş

durumdadır. Petrol arama ve üretim faaliyetlerine hız verilmesi ve bu konuda verimli sahaların

daha hızlı değerlendirilmesi gerekmektedir. Fiyatların yükseldiği dönemlerde bu yatırımların

karlı hale geldiği unutulmamalıdır. Özellikle denizlerde yapılan aramalara ( off shore ) önem

verilmelidir. Hemen her sene bu konuda çeşitli ülkelerle diplomatik krizler yaşanmaktadır.

Petrol sadece bir enerji kaynağı olarak değerlendirilmemelidir. Bunun çok daha ötesinde politik

ve ekonomik bir kart halini almıştır. Türkiye her ne kadar petrol arama ve üretim faaliyetine

ağırlık verememiş olsa da uluslararası taşımacılığı ile ―köprü‖ olma amacı taşımaktadır. Bu

bağlamda arama ve üretim çalışmaları yetersiz de olsa işin diplomatik sürecine ağırlık verildiğini

belirtmek son derece yerinde olacaktır. Bu ekonomik ve politik ―kart‖a sahip olmak kadar bu

―kart‖ın hamlelerini önceden tahmin edebilmek de bu süreçte önem taşıyacaktır.

Page 16: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

17

ELEKTRĠK ÇALIġMA GRUBU RAPORU

Page 17: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

18

1.GiriĢ

Elektrik piyasasının elektriğin depolanamaması, talebin elastik olmaması ve hatlara bağımlı

iletim gibi kendine has bazı özellikleri vardır (Ellersdorfer, 2005 ve Janssen v.d., 2008). Benzer

şekilde elektriğin arz tarafının da önemli bazı fiziksel özellikleri vardır: (i) piyasaya yeni girişi

kısıtlayan yüksek ilk yatırım maliyetleri, (ii) üretimin dikey kademeleri ve (iii) arz ve talebin

dengelenmesini gerektiren ve depolanamayan bir meta (Jamasb and Pollitt, 2005).

Elektrik piyasasında liberalizasyon, etkinliği arttırmayı ve rekabet sonucu toptan satış elektrik

fiyatlarını düşürmeyi amaçlamaktadır. Jamasb ve Pollit‘e (2005) göre elektrik piyasasında

liberalizasyon aşağıdaki birbirine bağlı adımları gerektirir:

―Sektörün yeniden yapılandırılması, toptan satış üretimde rekabetin getirilmesi ve

perakende arz, iletim ve dağıtım hatlarının teşvikle regüle edilmesi, bağımsız bir

düzenleyici kurulması ve özelleştirme. Bu süreç sektörün genelde, dikey entegre

olmuş faaliyetlerinin ayrıştırılması ve yatay konsantrasyonlarının azaltılması ile

yeniden yapılandırılmasını içerir. Dikey ayrışmanın amacı, rekabet açısından

potansiyeli olan üretim ve arzı, doğal monopoller iletim ve dağıtım ağlarından

ayırmaktır. Yatay ayrışmanın amacı, ölçek ekonomisinin rekabete tercih

edilebileceği üretim ve arz tarafında yeterince etkili rekabet yaratmaktır.‖

Türkiye elektrik piyasası 3096 sayılı kanun ile 1984 yılında özel yatırımcılara açılmıştır. Bu

kanunla yerli ve yabancı özel girişimlere elektrik üretimi, dağıtımı ve ticareti imkanı verilmiştir

(Küçükbeycan, 2008). Ancak Türkiye elektrik piyasasındaki önemli yeniden yapılanma 2001

yılında yayınlanan 4628 sayılı kanun ile başlamıştır. 4628 sayılı kanuna istinaden, enerji

piyasasını düzenlemek ve organize etmek üzere bağımsız otorite olarak Enerji Piyasası

Düzenleme Kurumu (EPDK) kurulmuştur. Kamu kuruluşu olan Türkiye Elektrik Kurumu (TEK)

dört kuruma ayrıştırılmıştır; (i) Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ), (ii) Türkiye

Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi (TEDAŞ), (iii) Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) ve (iv)

Page 18: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

19

Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi (TETAŞ). Ayrışmadan sonraki süreçte,

üretim ve dağıtım şirketlerinin özelleştirilmeleri devam etmektedir. Jamasb ve Pollit‘e (2005)

göre ―Özelleştirmenin hissedilen ana etkisi, özel şirketlerin kar amacı peşinde olmaları nedeniyle

etkinlikte gelişme kaydetmeleri ve maliyetleri düşürmeleridir. Ancak, özelleştirme liberalizasyon

için bir ön-gereklilik değildir.‖

2. Gençlik Enerji Çalıştay‘ının kapsamında Türkiye elektrik sektöründe liberalizasyon süreci iki

disiplinin bakış açısından incelenmiştir. Bunlar idari ve teknik disiplinlerdir. TEK‘in

ayrışmasından sonra enerji sektörünün durumu idari tartışmanın konusu olmuştur. Öte yandan

teknik kapsamda, en modern iletim ve dağıtım teknolojileri ile bunların Türkiye‘ye uygunlukları

tartışılmıştır.

1. Türkiye Elektrik Piyasasının Yapısı

Türkiye‘de enerji piyasasının yeniden yapılanması ile yüksek kalitede, ucuz ve çevre dostu

elektriğin üretilmesi, iletilmesi, dağıtılması ve ticaretinin yapılmasını amaçlanmaktadır. Etkinlik

ve rekabete bağlı olarak liberalizasyonun fiyatları düşürücü bir etkisi olması beklenmektedir. Bu

konudaki Avrupa Birliği‘nin elektrik direktifleri Tablo 1‘de verilmiştir. Avrupa‘da elektrik

piyasası ve ağı birbirine bağlıdır (Küçükbeycan, 2008). Uzun vadede tek bir Avrupa elektrik

piyasasına ulaşma amacı vardır.

Tablo 1. AB Elektrik Direktifleri (Vasconcelos, 2004 ve Jamasb v.d., 2005)

1996 Öncesi En

Yaygın Yapı

1996 Direktifi 2003 Direktifi

Üretim Monopol Lisanslama

İhale Lisanslama

İletim Monopol Düzenlenmiş Üçüncü Düzenlenmiş ÜŞE

Page 19: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

20

Dağıtım Şahıs Erişimi (ÜŞE)

Müzakere edilmiş ÜŞE

Tek Satıcı

Arz Monopol Muhasebesel ayrılma İletim ve dağıtımdan

yasal ayrılma

Müşteriler Seçim yok Uygun Müşterilerin

Seçilmesi (=1/3)

Hane halkı dışı herkes

(2004)

Herkes (2007)

İ/D Ayrışması Yok Muhasebesel Yasal

Sınırlar ötesi

ticaret Monopol Müzakere Edilerek Düzenlenmiş

Düzenleme Hükümet Belirtilmemiş Düzenleme Otoritesi

Ayrışmanın amacı potansiyel olarak rekabetçi olan üretim ve arz fonksiyonlarını doğal

monopoller dağıtım ve iletim ağlarından dikey olarak ayırmaktır (Jamasb and Pollitt, 2005). Öte

yandan, Jamasb ve Pollitt‘e (2005) göre liberalizasyon öncesindeki dikey entegre şirketlerin

belirgin ekonomik ve teknik avantajları vardı. Bu nedenle, özel sektör şirketleri monopol gücü

kazanmak ve karlarını maksimize etmek için dikey geri-birleşmeye doğru güçlü eğilimler

sergilemekte. Bu ve benzeri eğilimleri engellemek noktasında rekabet kurumlarına önemli rol

düşmekte.

İngiltere ve Almanya gibi bazı Avrupa Birliği üyesi ülkeler liberalizasyonu tamamlamıştır.

Liberalizasyon için tek ve kendine has bir metot yoktur. Örneğin; İngiltere önce özelleştirmeleri

sonra liberalleşmeyi bitirdi (Deloitte, 2007). Bir diğer örnek Almanya‘da piyasa 1998 yılında

liberalleşene kadar dikey entegre kamu şirketlerinin konut ve sanayi tüketicilerine arzı ile

nitelenebilirdi (Ellersdorfer, 2005). İngiltere‘nin aksine Almanya liberalizasyonu

özelleştirmelerden önce planlamıştır. Bir diğer başarılı elektrik piyasası olan Norveç ise kamu

kuruluşlarını özelleştirmeyi düşünmemektedir.

Page 20: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

21

Türkiye, Avrupa Birliği‘ne üye bir ülke olma sürecinde enerji sektörünün liberalleşmesini

başlatmıştır. Liberalizasyon sürecinde, politik olarak bağımsız düzenleyici kurum EPDK‘yı

kurmasının yanı sıra eletkrik üretim, iletim, dağıtım ve ticaretini ayırdı. Türkiye, elektrik

piyasasında liberalleşme ve özelleştirme süreçlerinden birlikte geçmektedir.

Türkiye elektrik piyasası dikey ayrışmadan sonra bazı sorunlarla karşılaşmıştır. Bu noktada

elektrik piyasasının bileşenleri arasındaki koordinasyon çok hızlı bir şekilde sağlanmalıdır.

Enerji kurumlarının yetki alanları ve yasal belirsizlikler netleştirilmelidir. Ayrıca; çeşitli

kuruluşların değişik kanunlar ile kazandıkları birbirinden farklı yasal haklar gibi bir takım

konular da özelleştirme sürecinde çözümlenmelidir. Daha sağlıklı bir piyasanın gelişmesi

noktasında yasal konular önemli bir rol oynar. Piyasayı denetleyen ve düzenleyen kurumların

hem teknik hem hukuksal anlamda uzmanlaştırılmaları, böylece güçlendirilmeleri

gerekmektedir. Bununla birlikte, bu kurumlardaki insan kaynakları önemli rol oynar ve bu

nedenle yüksek yetkinliklere ve deneyime sahip olmaları gerekir. Yetkinliklerin yetersiz olması

sistemin sorunlu çalışmasına yol açabilir. Sonuç olarak; devletin elektrik piyasasında tutarlı ve

istikrarlı bir politika yürütmesi ve buna bağlı koordinasyon sağlaması gerekmektedir.

Liberalizasyonun performansı en iyi elektrik fiyatları ile ölçülebilir. İletim hatlarına yapılacak

yatırımlar ve sonuçta bölgeler arası elektrik alım satımı fiyatları aşağı çekecektir. Bunun için

fiziksel bağlantılar ile teknik düzenlemeler gereklidir (Jamasb and Pollitt, 2005). İletim ağına

yapılan yatırımlar sonucu artan bölgeler arası elektrik transferi olanakları geliştirilmiş rekabete

yol açabilir (Ellersdorfer, 2005).

Liberalizasyon süreci sonrası ortaya çıkan bir başka endişe, muhtemelen en önemlisi, ise

merkezi planlamanın yokluğunda kar-odaklı özel sektör şirketlerinin yeterli ve zamanında

yatırımı yapamayacağıdır (Jamasb and Pollitt, 2005). Bu durumlarda, devletin teşvik

mekanizmaları ile müdahalesi gereklidir.

Page 21: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

22

2. Teknoloji

Türkiye gelişen bir ekonomidir ve gelişmekte olan ekonomilerden (emerging markets) bir

tanesidir. Artan yaşam standartları, sanayileşme ve ekonomik gelişim elektrik talebinin

artmasına sebep oldu (Korkmaz, 2007). Uluslararası Enerji Ajansı‘nın (IEA) yıllık raporuna göre

2007–2030 yılları arasında dünya genelinde enerji-arz altyapısında 26,3 trilyon dolar yatırım

gereklidir. Bu meblağın 13,6 trilyon doları üretime (%50) ve iletim-dağıtıma (%50) yapılacak

yatırımlardır. Arthut Andersen‘in 2000 yılında yayınladığı rapora göre; enerji ticareti çok

önemlidir, bu nedenle de sofistike bilişim teknoloji sistemlerine ihtiyaç vardır (Strecker and

Weinhardt, 2001).

Türkiye‘nin üyesi olduğu OECD ülkeleri ortalamasının yaklaşık iki katı kayıp-kaçak oranı

vardır. Bununla birlikte Türkiye‘nin 2000 yılında %19,4 olan kayıp kaçak oranı, Avrupa

Birliği‘nin %7,3 olan oranının çok çok üzerindedir (EPDK, 2009).

Dağıtım ve iletim ücretleri, elektrik fiyatının yaklaşık üçte birini oluşturur (Jamasb and Pollitt,

2005). Öte yandan elektrik kayıpları dağıtım ve iletim hatlarındaki teknik verimden kaynaklanır.

Hatların yenilenmesi ve modernizasyonu kayıp oranlarını azaltacaktır. İlaveten, Avrupa

ağlarında hem ülker için hem ülkeler arası verimlilik artışı ve maliyet tasassrufu noktasında ciddi

bir potansiyel vardır. Bölgesel gün-sonrası ve denge piyasalarının oluşması için yeterli bağlantı

kapasitesi gereklidir (Jamasb and Pollitt, 2005).

Kayıpların azaltılması noktasında bir çözüm diğer ise dağıtık üretimdir. Dağıtık üretim, küçük ve

orta ölçekli santrallerin dağıtım seviyesi voltajından sisteme entegre olmasına olanak verir.

Geleneksel enerji sistemlerinde, tüketim bölgelerinden uzakta konumlanmış büyük ölçekli

santrallerden alınan yüksek voltajlı elektrik gücü sistemi besler (Dispower, 2006 and AIST,

2009). Büyük elektrik santralleri ölçek ekonomisine sahiptir; ancak, uzun mesafeden elektrik

transferi yüksek kayıp oranlarına yol açar. Öte yandan, dağıtık üretim sistemlerinde elektrik

tüketildiği bölgeye yakın yerlerde üretilir. Dağıtık üretimin amaçları arasında yüksek verimlilik,

yüksek enerji kalitesi, yenilenebilir kaynaklardan fazla üretim, düşük yatırım bedeli ve bakım-

Page 22: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

23

onarım maliyetleri vardır (Dispower, 2006). Ancak, birçok dağıtık üretim kaynağının

bağlanması ve ağın istikrarlı ve etkin olarak işletilmesi için teknolojik gelişimlere ihtiyaç vardır

(AIST, 2009). Türkiye kayıp oranlarını düşürmek ve özellikle rüzgar enerjisinin içerisinde

bulunduğu yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimini arttırmak için dağıtık üretim

imkanlarını araştırmalıdır. Bu nedenle, dağıtık üretim için teknik ve ekonomik analizler

yapılmalıdır.

Öte yandan kaçak kullanımın belirlenmesi noktasında ise daha sıkı denetim gereklidir. Bunun

yolu arz ve talep tarafının daha etkili ölçülmesinden ve analiz edilmesinden geçer. Bu etkin

kontrol akıllı şebeke sistemleri ile sağlanabilir. Akıllı şebekeler tüketicilere elektriği dijital

teknoloji kullanarak iletir. Toplam yük ve toplam talep zamana bağlı olarak değişim gösterebilir.

Akıllı şebekeler iki taraflı haberleşmeye imkan verdikleri için puant yük zamanlarında bazı

yüklerin talebin düşük olduğu zamanlara yönlendirilmesine imkan verir. Aktif bir talep tarafı

yönetimi periodik arz dalgalanmalarının azaltılmasına yardımcı olur (Jamasb and Pollitt, 2005);

sonuçta, ilave üretim kapasitesi tutma masraflarını ortadan kaldırır. Güçte meydana gelen

dalgalanmaları ortadan kaldırmak için diğer bazı seçenekler mevcut; (i) geliştirilmiş üretim

yönetimi, (ii) şebekenin güçlendirilmesi, (iii) tahmin araçlarının geliştirilmesi, (iv) dalgalı üretim

kaynaklarının azaltılması, (v) yük yönetiminin geliştirilmesi ve (vi) şebeke kontrolü için dağıtık

üretim kaynaklarının arttırılmış katılımı (Dispower, 2006).

Sonuç

Türkiye elektrik piyasası özellikle 2001 yılından sonra liberalizasyon sürecinden geçmektedir.

Türkiye ucuz, yüksek kalitede, temiz elektrik ve arz güvenliği gibi hedeflerine ulaşmak için

istikrarlı enerji politikalarına ve kamu kurumları arasından koordinasyona sahip olmalıdır. Bu

kapsamda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile birlikte bağımsız otorite Enerji Piyasası

Düzenleme Kurumu‘nun rolü önemlidir. Bu nedenle de teknik ve yasal açıdan

güçlendirilmelidirler.

Page 23: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

24

Teknolojik açıdan, en modern üretim ve şebeke teknolojileri ile ilgili teknik ve ekonomik analiz

çalışmaları yürütülmelidir. Dağıtık üretim, mikro şebeke ve akıllı şebeke teknolojileri bu

çalışmaların sonuçlarına bağlı olarak uygulanabilir. Tam liberalleşme merkezi planlamanın yok

olmasına sebep verebilir; bu nedenle, araştırma ve geliştirme çalışmaları ile elektrik iletim ve

dağıtımında en modern teknolojilerin uygulanması teşviklerle desteklenebilir.

3. Kaynakça

Deloitte, 2007. ―Türkiye Elektrik Enerjisi Piyasası – Beklentiler ve Gelişmeler 2007‖,

www.deloitte.com.

Dispower, 2006. ―Distributed Generation with High Penetration of Renewable Sources - Final

Public Report‖, Kassel, Almanya.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), 2009. ―Dünyada ve Türkiye‘de Enerji Piyasası

Reformları‖, www.epdk.org.tr, Erişim Tarihi: 25 Mayıs.

Ellersdorfer, Ingo, 2005. ―Impact of Transmission Network Investments on Market Power in the

German Electricity Market‖, INFER Workshop on Economic Policy, 29-31 Ekim.

Janssen, M. and M. Wobben, 2008. ―Electricity Pricing and Market Power – Evidence from

Germany‖, CAWM-Discussion Paper No 9, Ağustos.

Jamasb, T. and M. Pollitt, 2005. ―Electricity Market Reform in the European Union: Review of

Progress toward Liberalization & Integration‖, MIT Center for Energy and Environmental

Policy Research, Mart.

Korkmaz, O., 2007. ―Küçük Hidroelektrik Enerji Konusunda Bir Vaka Analizi‖, Yüksek Lisans

Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara.

Küçükbeycan, M., 2008. ―Küçük Hidroelektrik Projelerin Ön Yapılabilirlik Analizi için

RETSCREEN Karar Destek Sistemi‖, Yüksek Lisans Tezi, Orta Doğu Teknik

Üniversitesi, Ankara.

National Institute of Advanced Industrial Science and Technology (AIST), 2009. ―Distributed

Energy Network Technology‖, http://unit.aist.go.jp/energy/outline/theme01_e.htm, Erişim

Tarihi: 1 Haziran.

RWE, 2008. ―Facts & Figures 2008‖, http://rwecom.geber.de/factbook/en/

servicepages/downloads/files/download.php?file=entire_rwecom_fact08.pdf.

Page 24: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

25

Strecker, S. and C. Weinhardt, 2001. ―Wholesale Electricity Trading in the Deregulated German

Electricity Market – Results and Insights from an Empirical Study‖,

http://www.econbiz.de/archiv/ka/uka/information/wholesale_electricity_ trading.pdf.

Page 25: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

26

YENĠLENEBĠLĠR ENERJĠ VE ARGE ÇALIġMA

GRUBU RAPORU

Page 26: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

27

1-RUZGAR ENERJĠSĠ

Ülkemizde rüzgar enerjisinde henüz çok büyük bir kurulu güç bulunmamaktadır. Fakat

yenilenebilir enerji kaynakları arasında rüzgar santralleri en büyük gelecek vadeden enerji

kaynağıdır. Rüzgar santralleri TBMM‘den çıkan ilk yenilenebilir enerji kanunda teşvik

kapsamında yer almıştır. Bunun sonucunda hızlı bir lisanslama sürecine gidilmiş ve yaklaşık

70000 MW ‗lık lisans satılmıştır. Fakat bu lisansların çok küçük bir kısmı gerçek yatırıma

dönüşmüş, büyük bir kısmı ise hisse senedi gibi yatırımda kullanılmıştır. Ülkemizde sisteme son

eklenen santraller ile birlikte yaklaşık 420 MW sisteme bağlanmış bulunmaktadır. Yakın zaman

içerisinde inşaatı bitecek santraller ile birlikte 600-700 MW Kurulu güce ulaşılacaktır. Rüzgar

santrallerinde maliyetler 1989 yılında 150 kw‘lık türbin için 1500$/kw iken 2000 yılında 1650

kw‘lık türbin için 800$/kw olmuştur. Buradan da anlaşılacağı gibi maliyetler hızla düşmektedir.

İnşaat maliyetlerinin azalmasından sonra rüzgar santralleri diğer santrallerle rekabet edebilir hale

gelmiştir.

Türkiye‘nin bu alandaki sıkıntılarından ilki yayınlanan rüzgar potansiyeli haritasının yeterli

olamamasıdır. Fakat Türkiye‘nin bu alandaki ciddiyetini göstermesi bakımından önemlidir.

Elektriksel olarak şebeke bağlantı yeri dikkate alınmadan kurulan santraller ciddi sıkıntılara yol

açmakta ve yatırımcılara projede öngörülmeyen ek iletim hattı inşaat maliyetlerini beraberinde

getirmektedir. Buda santralin amorti süresini uzatmakta ve bazen yatırımın zararla

sonuçlanmasına yol açmaktadır. Ayrıca rüzgarın sürekli olmamasından dolayı arz güvenliğini

ciddi olarak tehlikeye sokmakta, ani gerilim çökmelerine yol açmaktadır. Türkiye‘deki hatların

yapısal sorunlarından dolayı satılan lisanslardan ancak şebeke gücünün %5 i kadarı (yaklaşık

2000 MW civarı) şu anki teknoloji ile sisteme eklenebilecektir. Rüzgar santrallerindeki en

önemli sorun ise bütün santral ekipmanlarında olduğu gibi yerli imalat sanayisinin yetersiz

oluşudur. Bu açıdan bakıldığında ise akla şu soru ister istemez gelmektedir; acaba teşvikler

enerji santrali kuracak ve elektrik satacak firmalara mı, santral ekipman üretimi yapacak

firmalara mı verilmelidir? Tabi ki bu soruyu sorarken Türkiye‘nin enerjide %70 oranında dışa

bağımlılığı unutulmamalıdır. Rüzgar santrallerinin yakıt maliyetleri olmamasına karşın bu

maliyet yatırım yapılırken ekipman bedeli olarak peşin ödenmektedir. Ancak bu santral yakıt

tedarik sorununu beraberinde getirmediğinden bu açıdan arz güvenliğine katkı sağlamaktadır.

Page 27: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

28

Rüzgar santrallerinin en büyük avantajı ise temiz bir enerji olmasıdır. Proje aşamasında çevresel

koşullar dikkate alınırsa ileride herhangi bir sorun çıkmamaktadır. Örnek olarak kuşların göç

yolları, şantiye aşamasında tarım alanlarının işgali, off-shore tipi deniz santrallerinde ise balık

göç yolları dikkate alınmalıdır. Bu noktada da teknolojik gelişmelerden faydalanarak bu sorunlar

giderilebilmektedir. Mesela kuş göç yolu üzerine inşa edilecek bir santralin kanatlarına konulan

elektronik devreler ile göç eden kuşları güvenli mesafeden geçmeleri sağlanabilmektedir. Rüzgar

santrallerinin bir başka avantajı ise gelecekte şebeke bağlantısız olarak hidrojen elektrolizinde

kullanılabilir ve böylece Türkiye suni yakıt üssü olarak geleceğin hidrojen ihracatçısı ülkeleri

arasında yer alabilir. Bu şekildeki santrallerde süreklilik gibi bir sorun bulunmayacaktır, çünkü

elektroliz işleminde süreklilik önemli bir faktör değildir.

Sonuç olarak eğer Türkiye bu alanda kendi teknolojisini satan, üretimini kendi ülkesinde yapan

bir konumda olmak istiyorsa bu alanda teknoloji geliştirecek şirketlere kapılarını açmalıdır.

Bunu sağlamak için arazi temini elektrik su gibi altyapı giderleri karşılanmalı ve bu alanlar

üniversitelerin teknokentlerinde kurularak üniversite sanayi devlet üçlüsünün beraber çalışacağı

bir yapı oluşturulmalıdır. Üniversite sanayi devlet işbirliği ve yerli üretim imkanlarının

arttırılması bir proje olarak ülkenin uzun dönemli politikaları arasında yer almalıdır. Bu sayede

üstte de belirttiğimiz gibi hidrojen teknolojisine paralel olarak Türkiye rüzgar türbini üretim

teknolojisini geliştirirse bu her açıdan ülke menfaatine olacaktır.

2- GÜNEġ ENERJĠSĠ

Güneş enerjisi, güneş yüzeyinde gerçekleşen füzyon reaksiyonları sonucu atmosferimizden

süzülerek dünya yüzeyine ulaşır. Bu enerjinin çok küçük bir kısmı bile mevcut enerji

ihtiyacından kat kat fazladır.

Güneş enerjisinde kullanılan teknolojiler 2 ana başlıkta toplanabilir. Bu sistemler Isıl Güneş

Teknolojileri (Bu sistemlerde öncelikle güneş enerjisinden ısı elde edilir. Bu ısı doğrudan

Page 28: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

29

kullanılabileceği gibi elektrik üretiminde de kullanılabilir.) ve Güneş Pilleri (Fotovoltaik piller

de denen bu yarı-iletken malzemeler güneş ışığını doğrudan elektriğe çevirirler.)‘dir.

Güneş enerjisinin çevreye duyarlı teknolojisi ve kaynak sıkıntısının olmayışı güneş enerjisine

olan ilgiyi arttırmış ve 1970‘li yıllardaki petrol kriziyle yapılan teknolojik araştırmalar ve

yatırımlar maliyetlerde düşüşe sebep olmuştur. Günümüzde de yaşanan küresel ısınma ve enerji

arzı sıkıntıları sebebiyle bu teknolojiye olan ilgi tekrardan hız kazanmıştır. Bu sebeple ülkeler

kendi güneş teknolojilerini üreterek mevcut maliyetleri düşürmüş ve oluşan pazardan

yararlanarak kendi enerji teknolojilerini ihraç etmektedirler.

Türkiye güneş enerjisini oldukça uzun güneşlenme süresi olmasına rağmen sadece su ısıtma

amaçlı olarak kullanmaktadır. Yeni çıkacak olan yenilenebilir enerjiler yasasında ayrıntılı

biçimde yer alacak olan güneş enerjisinden elektrik üretimi maddesi oldukça hassas bir konudur.

Çünkü bu maddede açıklanacak olan teşvik ile yapılacak yatırımların şebekeye nereden

bağlanacağı, ücretlendirmenin tüketici ayağının nasıl olacağı, sayaç olarak kullanılması

öngörülen çift taraflı sayaçların montajını kimin yapacağı, teşvikin özelleştirilen dağıtım

firmalarıyla nasıl mahsup edileceği hala meçhuldür. Bir başka sorunda 500 kw‘a kadar lisans

istenmemekte ancak dağıtım firmalarının şebeke giriş seviyesi ve bağlantı yeri olarak nereyi

belirleyecekleri de bir başka sorunu oluşturmaktadır. Ayrıca kamuoyunda dolaşan söylentilere

göre teşvikin merkezi üretim yapacak firmalara verilmesi söz konusudur. Bu ise güneş

enerjisinin zaten düşük olan veriminin iletim aşamasında iyice düşmesi söz konusudur. Güneş

enerjisi dünyada her evde ayrı ayrı kurulan küçük uygulamalar halindedir. Türkiye‘de de bu

sistem uygulanması daha efektif olacaktır. Ayrıca PV üretiminde tamamen dışa bağımlı olan

Türkiye bu 20 yıllık enerji maliyetini peşin ödemek zorunda kalacaktır.

Buna karşılık alana ayrılacak her türlü üretim yatırımları kısa süre içinde birkaç kat olarak geri

dönecektir. Devletin vereceği teşvikin sadece yerli üretilecek PV lere verilmesi ve PV üretim

yapan firmaların desteklenmesi daha faydalı olacaktır. Rüzgar enerjisi için yazılan yatırım

teşvikleri ve devlet sanayi üniversite işbirliği bu sektör içinde geçerlidir.

Page 29: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

30

Ülkemiz güneş enerjisi bakımından teknik ve ekonomik potansiyeli yüksek ülkeler arasındadır.

Coğrafi konumunun bu avantajından faydalanarak var olan yüksek maliyetli güneş

teknolojilerini akademik araştırmalarla ve yerli sanayi imkanlarıyla geliştirip üretebilirse, güneş

enerjisi Türkiye‘de oluşturacağı teknolojik katma değer ve enerji üretimindeki yeri ile dikkate

değer bir potansiyeldir.

3- BIYOGAZ

Alternatif enerji kaynaklarında biri olan Biyogaz, organik materyalin bakteriler yardımı ile

parçalanması sonucunda ortaya çıkan bir gaz karışımı olarak tanımlanabilir. Bu gaz karışımı

içerisindeki Metan miktarı (CH4) yaklaşık %50 ile %85 arasında değişkenlik gösterir. Biyogaz

üretiminde hayvansal atıklardan ve Bitkisel atıklardan yararlanılmaktadır. Biyogaz üretiminde

dikkat edilmesi gereken en önemli unsur atıkların düzenli bir şekilde toplanması ve

ayrıştırılmasıdır. Ancak düzenli bir atık toplama ve ayrıştırma ile gaz üretimi dengeli bir sonuç

verecektir, tabi bu alanda tesisinde bilinçli ve doğru şekilde kurulmuş olması çok önemlidir. Bu

sebepten dolayı gerek evsel atıklar gerekse endüstriyel atıkların koordine bir şekilde toplanıp

uygun alanlara getirilmesi gerekir.

İlk olarak evlerdeki atıkların ayrılması ile başlanmalıdır. Görsel olarak farklı atık depolama

kutuları yerleştirilmelidir. Bu bilinç topluma yaygınlaştırılmalıdır. Böyle tesislerin kurulumuna

destek olunmalı ve her şehirde ihtiyaca göre bir veya iki büyük biyogaz tesisi kurulması

sağlanmalıdır. Burada üretilebilecek elektrik şebekeye verilerek elektrik üretimine katkıda

bulunulabilinir veya gaz olarak başka yerlerde değerlendirilebilir. Ayrıca biyogaz üretimi

esnasında atık olarak çıkan ve zararlı birçok gazdan arındırılmış olan Kompost kısmı organik

gübre olarak tekrar değerlendirilebilir

Page 30: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

31

4- JEOTERMAL ENERJĠ

Alp – Himalaya jeolojik sisteminde yer alan Türkiye, jeotermal enerji potansiyeli bakımından

çok zengin bir ülkedir. Toprakları üzerinde yer alan Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay

Hatlarının geçtiği yöreler ile Ege Graben Bölgesi, aktif sismik hareketlerin gözlemlendiği,

dolayısıyla da jeotermal potansiyelin yoğunlaştığı bölgelerdir.

Türkiye‘deki jeotermal enerji potansiyeli yaklaşık 31500 MW civarındadır. Ve bu potansiyel

%77,9 oranında Ege yöresinde yoğunlaşmıştır. Ancak, bugün Türkiye‘de mevcut potansiyelin

yaklaşık %13‘üne tekabul eden 4000 MW‘lık bir kurulu kapasite mevcuttur1.

Türkiye‘deki jeotermal potansiyelin % 55‘i, kullanıma açıldığında ısıtma amacıyla

kullanılabilmektedir. 12 * 105

m2‘lik sera alanı ve yaklaşık 15 yöredeki 100 bin konut, jeotermal

enerji ile ısıtılmaktadır1 . Ancak bu rakamlar, mevcut potansiyelin çok çok altındadır.

Türkiye‘nin sahip olduğu bu doğal enerji kaynağı, mümkün olduğunca çok kullanıma açılmalı,

birincil enerji üretimindeki payı bir an önce arttırılmalıdır. Jeotermal kaynakların kullanımıyla

üretilecek enerji hem temiz, hem de rezervuarların tekrar dolumu süresince yenilenebilir, başka

bir deyişle sürekli olacaktır. Yöresel kaya profillerinin bulunduğu detaylı haritaların hazırlanıp

kullanılmasıyla jeotermal kuyuların açılması daha kolay ve daha ucuz olacaktır. Aynı zamanda

devlet, jeotermal kaynaklarla üretilen enerjiye vereceği fiyatlar ile ( üretilen elektriğin, termik

santralden üretileneden daha pahalı bir fiyata satın alınması gibi ) jeotermal enerjinin

kullanımının yaygınlaştırılması sağlamalıdır. Bunun haricinde, bu potansiyele sahip yörelerde

kurulacak olan santrallerin, bölgesel ihtiyaçlara cevap verecek şekilde kullanılması hem

dağıtımda oluşan enerji kayıplarının önlenmesini hem de üretilen enerjinin en etkili biçimde

kullanılmasını sağlayacaktır.

1 http://www.enerji.gov.tr/index.php?dil=tr&sf=webpages&b=jeotermal&bn=234&hn=&nm=384&id=40697

Page 31: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

32

KÖMÜR ÇALIġMA GRUBU RAPORU

Page 32: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

33

Türkiye’de Kömür

Türkiye enerji üretiminde %70 oranında dışarıya bağımlı bir konumdadır. Bu duruma ek olarak

Türkiye‘nin senelik %8 enerji talep artışıyla büyüyen bir ülke olduğu da eklendiğinde enerji

konusunda giderek artan talebin karşılanmasının sıkıntı olduğu görülmektedir. Özellikle,

dünyada sık sık gündeme gelen enerji veya enerji hammaddeleri krizleri, ülkeleri, enerji

politikalarını olası krizleri gözeterek planlamaya, kaynak kullanımında dikkatli olmaya ve

ekonominin enerjiye olan bağımlılığını azaltacak önlemleri almaya yöneltmiştir. Bu çerçevede

kaynakların etkin ve rasyonel kullanımları ülkelerin enerji yönetimleri için hayati önem

taşımaktadır.

Enerji bağımsızlığına ulaşılmanın ve ihtiyacı karşılamanın kısa ve orta vadeli çözümü öz

kaynaklarının kullanmasıdır. Ülkemizdeki birincil enerji kaynakları miktarı düşünüldüğünde

kömür, bilinen rezerv miktarı yaklaşık 11 milyar ton (Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı 2008)

olarak, başı çekmektedir. Kömürün miktarının bu kadar yüksek olması onu enerji üretimi

konusunda öncelikli hale getirmektedir. Ancak kömür madenciliği sürekli yatırım gerektiren ve

yoğun sermaye isteyen bir madencilik türüdür. Uzun vadeli planlama, arama ve hazırlık, etkin ve

verimli üretim, hızlı pazarlama zorunludur. Özellikle son yıllarda kömür madenciliğinin

gelişimine bakıldığında, dışa bağımlı alternatif yakıtların ülkemize girmesi (ithal kömür,

doğalgaz gibi) kamu sektöründe yaşanan yönetsel ve özelleştirme politikalarının belirsizliğinden

kaynaklanan sorunlar kömür madenciliğinin gelişme dinamiğinin kaybolmasına yol açmıştır.

Aynı zamanda kömür dünya ölçeğinde enerji birim fiyatı nedeni ile rekabet edebilir bir maliyete

sahiptir. Ülkemiz kömür rezervlerinin 8.300.000.000 tonunu Linyit, 1.126.548.000 tonunu Taş

kömürü (Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, 2008) oluşturmaktadır.

Page 33: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

34

a-) Neler Yapılmalı

Ülkemizdeki linyit kaynaklarının şu an ki tüketim hızıyla yaklaşık 100 yıl yetecek miktarda

olduğu bilinmektedir. Bu veriler ışığında ülkemizde bulunan Linyit yataklarının enerji üretimine

katılması gerekmektedir. Linyit rezervlerimizin değerlendirilerek ekonomiye kazandırılması

mevcut termik santrallerin tam kapasite çalışmaları, yeni termik santrallerin kurulması,

endüstride ve ısınmada kullanım olanaklarının arttırılmasıyla, tüketim yerleri ve miktarlarının

yaygınlaştırılmasına yönelik politika ve hedeflerin geliştirilmesiyle olasıdır. Hali hazırda mevcut

bulunan 11 adet linyitle çalışan termik santralin gerekli yenileme ve iyileştirme çalışmalarının

yapılarak %30-35 civarında seyreden verimin %50lere çıkarılmasının sağlanması gerekmektedir.

Kurulu santrallerin emre amadeliklerinin %70 seviyesinin üzerine çıkarılması hedeflenmelidir.

Kömüre dayalı çıkarma işleme ve dönüştürme sektörleri yeniden yapılandırılmalıdır.

Üretim artışlarında rezervlerin dengeli kullanımında yeraltı üretiminin artırılmasında büyük

ölçüde mekanizasyona ve modernizasyona gerek duyulmaktadır. Rekabet, serbest piyasa

ekonomisi ve işletme karlılığı koşullarında gerek açık işletme gerekse yeraltı işletmelerinde;

kurulu kapasite kullanım oranı, işgücü verimliliği, iş organizasyonu ve nitelikli personel

istihdamı dünya standartlarına çıkarılmalıdır.

Ülkemizde 2008 yılı sonu itibariyle Kömürün toplamda kurulu güce katkısı 10.097 MW olup bu

değer toplam kurulu gücümüzün %24,1'ini karşılamaktadır (ETKB, 2008). Aynı zamanda 2008

verilerine göre dünyada ki ve Avrupa‘da ki ülkelerin kömürle üretim yapan santrallerinin kurulu

güçlerine oranı %50ler seviyesindedir (WEC, 2008). Gerek üretimi artırabilmek gerekse kömürü

kullanımdaki şartları iyileştirebilmek için farklı Jeolojik yaşlı kömür rezervlerinin aramasının

artırılması gerekmektedir. Bu konuda özel şirketlere ve kamu kuruluşlarına yasa ve

yönetmelikler düzenlenerek desteklenmelidirler.

Page 34: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

35

b-) Kömür ve Çevre

Ülkemizde bulunan linyit yataklarının düşük kalorili (868–5000 kcal/kg (TKİ,2008)) ve yüksek

kükürt içerikli (%1,5-%8,00 kükürt miktarı (Önal G, 1976, BIRÖNjC, 1982)) oldukları göz ardı

edilmemelidir. Bilindiği üzere düşük kalorili linyitlerin değerlendirilmesinde termik santraller ve

akışkan yatak teknolojili sanayi tesisleri önemli bir yere sahiptir. Bu kapsamda dünyada akışkan

yatak teknolojili termik santraller ve endüstriyel tesislerin mevcut durumu, uygulama verimliliği

ve ekonomisi, teknolojisi ve uygulama sorunları yakından takip edilip ülkemizde

uygulanabilirlik çalışmalarına hızla başlanmalıdır. Bu teknolojinin kullanılması ile düşük kalorili

linyitler ve toz kömürler değerlendirilecek ve çevre kirliliği etkisi de önemli miktarda

düşürülecektir. İlgili bakanlık ve kuruluşlarca akışkan yatak teknolojili kazanların merkezi

ısıtma tesisleri, endüstriyel tesisler ve termik santrallerde uygulanabilirliği çalışmaları teşvik

edilmeli ve desteklenmelidir.

Çevre kirliliği boyutunda özellikle ısınma ve elektrik üretimi ihtiyacının karşılanması

konularında havaya salınan emisyonların kontrolü aşamasında kullanılan parçacık ve gaz

tutucuların son teknolojilerinin uygulanması gerekir. Ayrıca ortaya çıkan emisyonların

azaltılmasının kökten çözümü için ileri teknolojili tam yakma sistemlerinin geliştirilip ihtiyaç

duyulan noktalarda kullanılması gerekir. Bu konularda ülkece çok gerilerdeyiz. Bir an önce

çalışmaların hızlanması lazım.

Bu sebeple dünyada gittikçe önem kazanan Temiz Kömür Teknolojileri (Clean Coal

Technologies) takip edilmeli ve bu teknolojilerin yerel kaynaklara uygun hale getirilerek

kullanılması gerekmektedir. Ülkemizde halen kullanılmakta olan Gazlaştırma ve sıvılaştırma

tekniklerinin yaygınlaştırılması ve verimce yüksek emisyonca düşük kömür ürünlerinin

kullanılması sağlanabilir. Bu bağlamda ülke genelindeki üniversiteler ve yetkili kuruluşlar

işbirliği ile gerek Temiz Kömür Teknolojileri gerekse Sıvılaştırma ve gazlaştırma teknolojileri

üzerine yatırım yapılmalı ve geliştirilmelidir.

Page 35: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

36

Neden Kömür

Elektrik üretiminde değerlendirilebilecek kömür rezervinin olması,

Güvenilir olması,

Katma değer yaratılması ve çoğaltan etkisinin olması,

Elektrik üretim maliyetinin alternatif ithal yakıtlara göre düşük olması,

Temiz kömür yakma teknolojilerindeki gelişmelerin olması,

Elektrik ve çeşitli kimyasal madde üretimine imkân vermesi ve prosesteki esnekliği

nedeniyle gazlaştırma prosesi kömür işleme teknolojileri arasında öne çıkması

Dünyada kullanım hızı en hızlı artan birincil enerji kaynağı kömür olması

Türkiye‘nin enerji açığı sürekli artması

Enerjide dışa bağımlı olmamız dünyada ortaya çıkabilecek muhtemel bir enerji krizi

durumunda, Türkiye'nin çok büyük yaralar almasına neden olacaktır.

Sonuç

Dünya üzerindeki tüm ülkeler enerji maliyetlerini düşürmek amacıyla elektrik üretiminde

önceliği sınırlı da olsa kendi kaynaklarına vermektedirler. Günümüzde kömür modası geçmiş

bir enerji kaynağı olarak görülmemelidir. Kömürün geçmişte olduğu gibi gelecekte de önemini

sürdürmesi beklenmektedir. Ancak; gelişen çevre bilinci paralelinde kömür kalitesine en uygun,

maliyet-etkin, daha temiz, verimli ve çevreye uyumlu teknolojilerin belirlenip kullanılması

yoluyla çevreye zararlı emisyonların azaltılması büyük önem taşımaktadır. Eldeki kaynakların

Page 36: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

37

kullanımının planlanması ve verimli kullanılması bulunulan durumda yapılabilecek en iyi ve

pratik çözümdür.

Sonuç olarak;

Enerji bağımsızlığı için uzun vadeli planlamalar yapılmalı ve ulusal hedefler

oluşturulmalıdır.

Ülkemizin ihtiyacı olan enerjinin, yerli kaynaklarımızdan karşılanması öncelikli

hedef olmalıdır.

Sanayinin ihtiyacı olan ucuz enerji üretiminin sağlanması ve bu enerjinin sürekli ve

güvenilir olması bakımından yerli kaynaklarımızın kullanılması kaçınılmaz bir

gerekliliktir.

Mevcut kömür rezervlerimize ek olarak yeni kömür yatakları aramasına önem vermemiz

gerekmektedir.

Var olan termik santrallerimizin yenileme ve modernleştirme çalışmalarını yaparak,

kapasite kullanım oranını ve verimini artırmalıyız.

Var olan tesislerimiz de dâhil, işletme hedeflerimizi uluslararası standartlara

uyarlamamız ve gerekli tedbirleri almamız lâzımdır.

Kömürün önemli bir yerli enerji kaynağı olması,

Temiz kömür teknolojilerinin bugün ulaştığı nokta göz önüne alındığında, linyite

yönelik termik santrallerin sayısının artırılması gerekmektedir.

Kömür kullanımı sırasında çevresel duyarlılıktan ödün vermememiz gerekmektedir.

Önemli olan enerjiyi çok üretmek değil onu gerektiği yerde doğru ve verimli

kullanabilmektir.

Page 37: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

38

KAYNAKLAR

Önal.G,, Linyit Kömürlerinin Kükürtten Arındırılması. I. Kömür Kongresi

Ocak 1976 s: 651-652,

BIRÖNjC, Türkiye Kömürlerinin Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri, Uluslararası Kömür

Teknolojisi Semineri 1982 s: 23-48

Özkaplan O, Bayraktar N, Türkiye linyitlerinin sıvılaĢtırılma özellikleri MTA Dergisi Sayı

103-104 (1984-1985), Sayfa 103-117

Koyuncuoğlu A. Kömürün SıvılaĢtırılması Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya-Metalurji

Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü, 2005 Sayfa 2-7

Tamzok N, Kömür Rezervlerine Sahip Ülkelerde Elektrik Üretiminde Kullanılan

Kaynakların Seçimi Ve Türkiye’nin Konumu TMMOB V. Enerji Sempozyumu,

Ankara, 21-23 Aralık 2005

Page 38: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

39

ÇEVRE VE ENERJĠ ÇALIġMA GRUBU

RAPORU

Page 39: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

40

Dünya nüfusu hızlı bir şekilde artmaktadır. Buna bağlı olarak her geçen gün gerek konutlarda

gerekse sanayide enerji taleplerinde hızlı bir artış görülmektedir. Her geçen gün artan enerji

talebi ile birlikte, çevre kirliliği de bununla doğru orantılı olarak artmaktadır. Enerji ihtiyacı,

dünyada olduğu gibi ülkemizde de çoğunlukla fosil yakıtlardan karşılanmaktadır. Fosil

yakıtlar, çevreye zararlı olan ve ülkemizi dışa bağımlı hale getiren bu yakıtların kullanımını

azaltmaya yardımcı olacak ülkemizde bulunan yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının

yaygınlaştırılması hem ekonomik hem de çevresel açıdan oldukça önemlidir.

Enerji, endüstrileşmenin, sosyal ve ekonomik gelişmenin en önemli girdilerinden biridir.

Gelişen ve nüfusu hızla artan dünyada, enerji gereksinimlerinin sürekli artmasıyla ve sınırlı

olan petrol, doğal gaz, kömür gibi birincil enerji kaynaklarının zamanla tükenecek olması,

enerji sorununu sürekli gündemde tutmaktadır. Bu sorunlarla birlikte yenilenebilir enerji

kaynaklarına yönelme gün geçtikçe artmaktadır.

Türkiye için birincil enerji üretimi değerlerine baktığımız zaman kömürün üretim içindeki

payı %53.9, petrolün %18.2, doğalgazın %3.0, yenilenebilirin ise %16,7 oranındadır. Bu

oranlardan da görüldüğü gibi fosil yakıtların kullanım oranı çok yüksektir. Türkiye‘de

tüketilen birincil enerjinin % 39‘u petrol, % 27‘si kömür, % 21‘i doğal gaz ve % 13‘ü büyük

oranda hidroelektrik ve diğer yenilenebilir kaynaklardan karşılanmaktadır.

Tablo 1. Türkiye‘nin birincil enerji üretimi ve talebi mtep (2007)

Kaynaklar Kömür Odun

Bitki

Petrol Doğalgaz Yenilenebilir Elektrik

(Ġthalat-

Ġhracat)

Toplam

Birincil Enerji

Üretimi

14.797 4.995 2.241 827 4.592 0 27.453

Üretim İçindeki

Payı %

53,9 18,2 8,2 3,0 16,7 0,0 100,0

Page 40: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

41

Birincil Enerji

Talebi

30.909 4.995 33.310 33.953 4.592 -134 107.625

Talep İçindeki

Payı %

28,7 4,6 30,9 31,5 4,3 -0,1 100,0

Üretimin Talebi

Karşılama

Oranı %

47,9 100,0 6,7 2,4 100,0 0,0 25,5

Tablo 1‘de görüldüğü gibi fosil yakıtların kullanım oranlarının bu kadar yüksek oranda ve gün

geçtikçe artmakta olması, çevre kirliliğinin de artmasına neden olmaktadır.

Artan çevre kirliliği ile de insan sağlığı olumsuz yönde etkilenmektedir. Bireysel olarak

enerjinin büyük bir kısmı ısınma amacıyla kullanılmaktadır. Isınma amaçlı olarak tüketilen

yakıtlar çoğunlukla fosil yakıtlardır. Ülkemizde tüketilen enerji kaynaklarının %41‘i

konutların ısıtılması amacıyla kullanılmaktadır.

Özellikle kış aylarında görülen hava kirliliğin %90‘ından ısınma sektörü sorumludur. Bununla

birlikte şehirlerde hava kirliliğinin %40‘ını ulaşım sektörü oluşturmaktadır. Yazın bu oran daha

da artmaktadır. Şehir merkezlerinde yaşanan hava kirliliğine endüstrinin etkisi yaklaşık olarak

%20 civarındadır. Bu verilere baktığımızda özellikle hava kirliliği sorununu düşündüğümüzde,

kullandığımız enerji kaynaklarının insan sağlığına ve çevresel etkilerinin ne denli kötü boyutta

olduğunu görmekteyiz. Unutulmaması gereken en önemli nokta ise, hava kalitesi ne kadar

yüksek olursa hayat kalitesi de o denli yüksek olmaktadır.

Ülkemiz verilerine göre, enerji kaynaklı faaliyetlerin sera gazlarındaki sorumluluk payı

%76,7‘dir. Enerji kaynaklı CO2 emisyonlarının toplam CO2 içindeki payı ise %81,5‘dir. Enerji-

ilişkin sektörler arasında da 1/3‘ lük payla elektrik sektörü önemli bir sektör olarak karsımıza

çıkmaktadır.

Page 41: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

42

Artan enerji talebi ile birlikte etkileri daha net görülen fosil yakıt tüketimi ve sürdürülebilir

kalkınmanın hedeflenmesi sonucunda, tüm dünyada ― yenilenebilir enerji kaynakları‖ arayışını

hızlandırmıştır.

Şekil 1. Yenilenebilir Enerji Kaynakları % Dağılımı (Kaynak: Eurostat, 2001 )

Şekil 2. AB Ülkelerinde Enerji Tüketiminde Yenilenebilir Enerji Kaynakları

( Kaynak : Eurostat, 2001)

Page 42: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

43

Tablo 2. Elektrik Enerjisi Kurulu Güç Kapasitesi Gelişimi (MW)

2005 2007 2010 2013

Kurulu

Güç

Pay (%) Kurulu

Güç

Pay (%) Kurulu

Pay

Pay (%) Kurulu

Pay

Pay (%)

Kömür 10385 26,2 10467 23,6 10778 23,7 11658 22,1

Petrol 3205 8,1 3307 7,5 3307 7,3 3307 6,3

Doğal Gaz 13072 32,9 13697 30,9 13697 30,1 18172 34,4

Toplam Termik 26662 67,2 27471 62,0 27782 61,1 33137 62,8

Jeotermal 21 0,5 64 64 64

Rüzgar 20 0,5 1413 3,2 1788 3,9 2163 4,1

Toplam Hidrolik 12976 32,7 15448 34,8 15839 34,8 17499 33,1

Genel Toplam 39679 44396 45473 52863

Tablo 3. Türkiye‘nin Yenilenebilir Enerji Kaynakları Potansiyeli (MTEP) (Acaroğlu 1998)

Kaynak Tahmini

Potansiyel

Teorik Olarak

Teknik –

Ekonomik Açıdan

Mümkün

Kullanılan Miktar Toplam Enerji

Kullanımı Payı

(%)

Biyokütle 135 65 7,9 13

Page 43: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

44

Güneş 1300 260 0,038 0,06

Rüzgar 200 20 - -

Hidroelektrik 40 11 2,92 5

Jeotermal 26 6 0,037 0,06

Deniz Dalga 21 - - -

Enerji Tasarrufu 30 18 - -

TOPLAM 1752 380 10,89 18,12

Enerji ve çevre, sürdürülebilir kalkınma için büyük önem taşıyan iki olgudur. Enerji üretiminin

çevre etkileri değişik biçimlerde değerlendirilebilir. Bu değerlendirmeler, her bir kaynak için

birim enerji üretimine karşılık gelen kirletici madde tip ve miktarları, bunların çevre ve atmosfer

içerisinde dağılımları, çalışanların ve halkın sağlığı üzerine etkileri, atığın miktarı ve zehirliliği,

uzun dönemde çevre ve ekolojik sistemler üzerindeki etkileri açılarından yapılabilir. Dünya

elektrik üretim rakamları incelendiğinde %60 ile en büyük payı fosil yakıtlar almaktadır. Fosil

yakıtlar (kömür, petrol ve doğalgaz), hemen hemen bütün ülkelerde temel enerji üretim kaynağı

olarak karşımıza çıkarlar. Fosil yakıtların çevre etkileri göz önüne alındığında karşımıza sera

etkisi asit yağmurları ve hava kirliliği çıkar. Bu tür yakıtlardan yanma sonucu enerji elde

edildiğinde yanma ürünleri (CO2,NOx ve SO2 gibi gazlar), baca gazi olarak atmosfer içinde

dağılırlar.

Tablo 4. Enerjiyle Bağlantılı Karbon Emisyonları, Bazı Ülkelerde,2006

Ülke ya da Bölge Karbon Emisyonları Karbon Emisyonları

KiĢi BaĢına

Karbon Emisyonları*

GSYH $ BaĢı

(milyon ton) (ton) (GSYH’nın her 1.000 $’

baĢına kg (PPP))

ABD 1.600 5,3 120

Çin 1.400 1,1 140

Batı Avrupa 930 2,2 71

Page 44: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

45

Hindistan 400 0,4 37

Japonya 330 2,6 78

Afrika 300 0,3 130

Dünya 8,000 1.2 120

Kaynak: 2008 Dünyanın Durumu Worldwatch Enstitüsü

Tüm bu etkileri göz önüne aldığımızda enerji ile çevreyi iki farklı olgu olarak düşünemeyiz.

Enerji ihtiyacımızı karşılamak için gerçekleştirdiğimiz tüm faaliyetler ne yazık ki çevreye

olumsuz etkisi bulunmaktadır. Bu etkileri minimuma indirmek için farklı disiplinlerin bir arada

bulunması gerekmektedir.

Enerji, insan yaşamının en önemli parçasıdır. Enerji elde etmek için gerçekleştirdiğimiz

faaliyetlerin büyük bir kısmında ise ne yazık ki hayatımız için diğer önemli olan parçayı ―çevre‖

nerdeyse hiçe sayılmaktayız. Bu noktada enerji yatırımlarının hazırlanması aşamasında en büyük

eksiklik, yapılacak enerji tesisinin o yöreye uygunluğunun kapsamlı olarak araştırılmaması

sonucunda, yöre halkının ve o çevrenin yaşadığı sıkıntılar oluşmaktadır.

Giderek artan nüfus ile paralel olarak enerji talebinde de bir artış görülmektedir. Sosyal olarak

belirli bir standarda ulaştığımızı düşünürsek, yaşam koşullarımızı bir alt kademeye düşürmek

istemeyiz. Artan teknoloji ile birlikte yaşam standardımız artmıştır. Bunları düşündüğümüzde

enerji hayatımızın önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Enerji için yapılan her yatırım da

doğrudan ya da dolaylı olarak çevreyi etkilemektedir. Enerji tesislerinin karar aşamasında

planlamanın ve veri elde edilmesinin doğru yapılması önemlidir. Doğru bir planlama yapılmadan

hazırlanan enerji tesisleri ne yazık ki uzun vadede enerji talebini karşılayamayacağı gibi, o bölge

için uygun bir tesis olma özelliği olmayabilmektedir. Bu bağlamda yapılacak bir tesis öncesinde,

o bölgede yaşayan halk, devlet, özel sektör, akademisyenler ve Soysal Toplum Kuruluşları

(STK) bir araya gelerek ön çalışmanın gerçekleştirilmesi sonucunda, o bölgedeki en uygun

noktaların ve en uygun tesisin tercih edilme olanağı sağlanmış olacaktır. Bu şekilde, paydaşlar

Page 45: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

46

bir araya gelerek stratejik planların kararını ortak olarak alınmasını sağlayarak, güçlü bir karar

mekanizması kurulmuş olacaktır.

Halkın ve sanayi kuruluşlarının temiz enerjiye yönelmeleri açısından devletin teşvik edici

yaptırımlarda bulunması gerekmektedir. Bu şekilde en başından beri altını çizerek söylediğimiz

sürdürülebilirlik ve temiz enerji elde edilmiş olacaktır. Yenilenebilir enerji kaynakları ekonomik

açıdan düşünüldüğünde kendini uzun vadede amorti eden yatırımlardır. Bu noktada yatırımcı

için uzun vadede getirilerinin nasıl bir boyutta olacağının kapsamlı olarak anlatılması

gerekmektedir.

Yeni yeni duyduğumuz oysaki çok uzun yıllardır var olan ―küresel ısınma‖ kavramı, çevreyi gün

be gün nasıl hoyratça tükettiğimizi halkın biraz da olsa bilinçlenmesini sağlamıştır. Bu noktada

sosyal toplum kuruluşları (STK) halkın bilinçlenmesinde çok önemli rol oynadığını göz ardı

edemeyiz. Enerji ve çevre olgusu ayrı ayrı düşünülmeyecek iki olgudur. Bu olgulardan birini

daha fazla ağırlık verildiği taktirde diğer olguda yaşanan yıpranmalar artık açık açık

görülmektedir. Bu bağlamda izlenmesi gereken yol kısa ve nettir aslında; sürdürülebilir temiz

enerji.

Page 46: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

47

DOĞAL GAZ GRUBU ÇALIġMA

RAPORU

Page 47: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

48

Enerji, gerek en temel gereksinimlerden birisi olmasıyla ve gerekse ülkelerin rekabet güçlerini

göstermelerini sağlamasıyla önemini her geçen gün artırmaktadır. Enerjiyi kesintisiz, temiz ve

güvenilir bir şekilde sağlamak, ucuz yollardan temin etmek, ülkelerin enerji politikalarıyla

sağlanır. Bunun yanında çevresel etkileri de göze alarak yapılan enerji politikaları daha uzun

ömürlü ve kabul edilir görülmektedir.

Doğal gaz enerji kaynakları arasında en çok talep edilen enerji kaynağı türüdür. Çünkü enerji

verimliliği yüksek, kirlilik emisyonu diğer fosil yakıtlara göre daha az olarak bilinmektedir.

Doğal gaz; özellikle büyük kentlerin hava kirliliğini önlemek bakımından en uygun yakıt türü

olarak görülmesinin yanında, endüstrinin enerji gereksinimini karşılamada, gübre üretimi gibi

bazı endüstrilerde ham madde olarak, sanayide ve daha birçok alanda kullanılmaktadır. Biz

doğal gaz grubu olarak paylaştığımız görüşlerimizde; ülkemizin doğal gaz problemine sebep

olan en temel sorunun yanlış enerji politikaları olduğunu savunduk. Daha sonra bu yanlış

politikaların yarattığı sorunlar olarak gördüğümüz, boru hatları projelerini, doğalgaz konusunda

tek bir ülkeye bağlı kalınmasını(Rusya‘ya) ve doğal gaz‘ın pahalıya mal edilmesini eleştirdik.

Doğal gaz‘ı bu kadar fazla tüketmemize rağmen sadece bir tane yer altı doğal gaz depolama

tesisimizin olmasından, ve depolama projelerinin askıya alınmasından bahsettik. Ülkemizde

yeterli doğal gaz aramalarının yapılmadığını, ülkemizin enerji‘ye yeterli bütçe ayırmadığını,

gerekli programlama ve planlamalar yapılmadan, alınan ve uygulanan kararları ve projeleri

tartıştık. Bunun yanı sıra, pahalıya mal edilen bir enerji kaynağı olan doğal gaz‘ın, çok büyük bir

kısmının elektrik enerjisi üretiminde kullanılmasının yanlışlığı üzerinde durup, bu konuda

yapılabilecek daha farklı uygulamalar olabileceğinden bahsettik. Boru hatları yerine LNG

terminallerinin üzerinde yoğunlaşmamız gerektiğini savunduk. ve ülkemizin doğal gaz sorununa

buna benzer bir kaç çözüm önerisi daha getirdik.

Ülkemizin fosil enerji kaynakları bakımından çok zengin olmadığı bilinse de, yeterli aramaların

yapılmaması ve enerji konusunda yaşadığımız sıkıntılar, bizi bu konuda hep acaba var mı

sorularına yöneltmiştir. Bu sorular, arama faaliyetlerine yeterli bütçe ayrılmamasından ve fosil

enerji kaynağı potansiyelinin az olduğunu savunan görüşlerden dolayı ortaya çıkmıştır. Fakat

yapılan az sayıda aramalarla ülkemiz, enerji ihtiyacının az bir kısmını kendi kaynaklarından

karşılayabildiğine göre, yapılan aramaların sayısı arttıkça kendi kaynaklarımızdan üreteceğimiz

Page 48: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

49

enerjimizin miktarı da büyük olasılıkla artacaktır. Türkiye‘nin Trakya bölgesinde sahip olduğu

doğal gaz rezervleri konusunda daha geniş alanlarda sismik çalışmalar yapılmalı, ülkemiz bu

konuda kendini yetiştirmiş insan gücünü ve teknolojisini kullanarak arama ve üretim

faaliyetlerini hızlandırmalıdır. Ülkemizin en büyük kamu kurumlarından olan TPAO( Türkiye

Petrolleri Anonim Ortaklığı); arama, üretme ve iletme faaliyetlerini üstlenen çok köklü bir enerji

sektörüydü. Fakat TPAO‘nun yetkisine giren bir çok alan elinden alınıp, farklı kamu kurumları

olarak ayrıldı, bazılarında özelleştirildi(Botaş ve Petkim... gibi) Bize göre, enerji sektöründeki

kamu kurumlarını küçültme, işlevsizleştirme, özelleştirme ve yetki alanlarını daraltma amaçlı

politikalar yanlıştır. Enerji üretimden tüketime bir bütündür. Oysa ülkemizde, sağlam bir bütün

birbirinden ayrılmış, dağılmış ve farklılaşmıştır. Birbirinden ayrılan ve tamamen farklı düşünen

bu tür kurumların beraber alması gereken kararlar, yapılması gereken planlamalar ise

birbirinden kopuk ve sağlıksız olmuştur. Ayrıca doğal gaz‘ı çok fazla miktarda tüketen ve ithal

eden ülke olarak, sadece 1,6 milyar m3‘lük Silivri yeraltı Doğal gaz depolama tesisimizin olması

da, enerji sorunlarımızın çok üzücü boyutunu gösteriyor. Ankara tuz gülü yeraltı doğalgaz

depolama tesisi (5 milyar m3‘lük kapasite) projesinin çok uzun zaman önce başlatılıp hala

bitirilememesi ve bazı kesimler tarafından yapılamıyor diyerek başarısızlıkla sonuçlandırılması,

yeraltı doğal gaz depolama tesisleri konusuna gerekli önemin verilmediğini gösteriyor.

Enerji politikalarımızın en önemli diğer sorunu ise dışa bağımlı enerji yatırımlarıdır. Ülkemizde

kullanılan enerjinin çok büyük bir kısmı ithal edilmektedir.( petrolün % 90 ını, doğal gaz‘ın ise

neredeyse tamamını) Oysa, önce kendi kaynaklarımızı gerekli arama faaliyetleriyle tespit etmek

veya var olan kaynaklarımızı geliştirme sürecine girmemiz gerekmektedir. Doğal gaz

konusunda, özellikle Rusya‘ ya bağlılığımız bir gerçektir. Bu bağlılığı daha da güçlendiren yeni

ve yanlış boru hatları projeleri hala devam etmektedir. Rusya, ―Türkiye doğal gaz pazarı‖ nın,

yaklaşık %65 ini elinde tutmayı başarmış ve doğal gaz‘ı başka ülkelerden almamızı engelleyen

politikalar sürdürmüştür. Türkiye, doğal gaz‘a çok fazla ihtiyacı olan batılı ülkeler ile doğal gaz

ve petrol rezervi zengini, Orta Asya ve Orta Doğu ülkeleri arasında enerji geçişinde çok önemli

bir konumdadır. Ve bu özelliğinden dolayı ―enerji koridorunun anahtarı‖ olarak nitelendirilir.

Buna rağmen; Türkiye‘nin, Rusya ile doğal gaz ithalatı konusunda yeterli pazarlıklar

yapamaması, enerji koridoru olma özelliğinden yeterince yararlanamaması, planlama anlayışını

reddeden enerji politikalarının ürünüdür. Biz, doğal gaz‘ı başka ülkelerden almamızı sağlayacak

Page 49: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

50

boru hatları projeleri geliştirmeliyiz. Eyer bunu başaramıyorsak ve bu sürekli engelleniyorsa,

yeni LNG( liqufied natural gas 8sıvılaştırılmış doğal gaz)) terminalleri kurmalıyız.

Boru hatları yoluyla gaz taşımanın pratik ve ekonomik olmadığı durumlarda, doğal gaz‘ın

sıvılaştırılması, depolanması ve sıvı halde taşınması LNG terminallerine sahip olunmasıyla

gerçekleştirilebilir. Bir ülkeden deniz hatları yoluyla doğal gaz taşımak, tankerlerle LNG

şeklinde taşıma maliyetinden daha yüksektir. Uzak mesafelerden bile sıvılaştırılmış kaliteli gaz

almak(LNG) tercih edilmesi gereken bir seçenektir. Türkiye, Cezayir ve Nijerya‘dan aldığı

sıvılaştırılmış doğal gaz‘ın miktarını arttırmak için planlamalar yapmalıdır. Türkiye de;

―Marmara Ereğlisi LNG terminali‖ne ―İzmir Aliağa LNG terminali‖ olmak üzere iki tane LNG

terminali vardır. Bu terminallere doğal gaz; tankerlere sıvı halde depolanmış doğalgaz olarak

ulaşır. Mesela, Japonya doğal gaz ihtiyacını LNG olarak karşılamaktadır.

Diğer en önemli enerji sorunu da, Türkiye de elektriğin yaklaşık % 50 lik bir kısmının doğal

gaz‘dan üretiliyor olmasıdır. Türkiyede neredeyse tamamı ithal edilen doğal gaz‘ın yaklaşık

%70‘lik bir kısmının elektrik enerjisi üretiminde kullanılması çok yanlıştır.Çünkü doğal gaz

diğer enerji kaynaklarına göre daha pahalı bir enerjidir. Dolayısıyla pahalı bir enerji kaynağını,

en çok ihtiyaç duyulan başka bir enerjiye( elektrik enerjisine) dönüştürmek mantık dışıdır.

Elektrik‘in ülkemizde pahalı olarak tüketilmesi nihayetinde birçok sektörü olumsuz etkilemiştir.

Mesela sanayimizde üretilen malların, elektrik yüzünden maliyet miktarı artmakta, buda yurt

dışında sanayimizin rekabet gücünü azaltmaktadır. Sonuçta gerek elektriği, gerekse doğal gaz‘ı

pahalı tüketen ve pahalıya mal eden bir Türkiye gerçeği vardır. Özellikle elektrik enerjisi

konusunda, farklı enerji kaynaklarına yönelmek gerekmektedir. Mesela yeni hidrolik santraller

kurmak, Türkiye‘nin bu konuda kendi kapasitesinin farkına varması ve bunu da uygulamaya

geçirmesi bir çözüm yoludur. Ama ülkemizde var olan, doğal gaz elektrik santralleri için, doğal

gaz‘ı ucuza mal etme politikaları geliştirmemiz de şuan için yapılabilecek mantıklı bir

seçenektir. Çünkü bu santraller de büyük miktarda yapılan yatırımlar sonucu kurulmuşlardır. Ve

enerji konusunda sınıfta kalan bir ülkenin birçok mantıklı seçeneği birden uygulaması

gerekmektedir.

Page 50: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

51

Türkiye‘nin; sağlam, planlanmış, üzerinde tartışılmış ve tüm kesimlerin görüşleri alınarak

oluşturulmuş enerji politikalarına ve enerji projelerine ihtiyacı vardır. Doğal gaz konusunda dile

getirdiğimiz sorunlar, eksiklikler ve çözüm önerileri bizim sadece birçok kişi tarafından bilinen

gerçekleri kendimizce yorumlamamızdır. Alternatif enerji kaynaklarını geliştirmek, enerjinin

önemini bilerek hareket etmek ülkemizin geleceği açısından çok önemlidir. Türkiye enerji

üretiminde ağırlığı yerli ve yenilenebilir kaynaklara vermelidir.

Yerli kaynaklarımızdan da arama faaliyetlerini yeterince yapmadan vazgeçmemiz doğru

değildir. Bu nedenle öncelikle yapılması gereken kendi topraklarımızdaki doğal gaz

potansiyeliyle ilgili arama ve üretme faaliyetlerinin arttırılmasıdır. Bu faaliyetlerin

yürütülmesinde büyük öneme sahip olan gerekli teknoloji ve teknik eleman ihtiyacı maksimum

düzeyde ülkenin kendi kaynaklarıyla çözülmesi yönünde çalışmalar yürütülmelidir.

Page 51: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

52

ENERJĠ VERĠMLĠLĠĞĠ ÇALIġMA GRUBU

RAPORU

Page 52: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

53

Ekonomik ve sosyal kalkınmanın en önemli girdilerinden biri enerjidir. Bu yönüyle enerji bir

toplumun yaşam standardının yükseltilmesinde önemli rol oynar. Sürdürülebilir kalkınmanın

sağlanması da yine enerji ile mümkündür. Ancak, enerji kaynaklarının en önemlisini oluşturan

petrol, doğal gaz, kömür gibi fosil yakıt rezervlerinin hızla tükenmekte oluşu ve enerji

tüketimindeki hızlı artışa bağlı olarak bu kaynakların yol açtığı ozon tabakasının incelmesi, sera

gazı emisyonları gibi çevresel sorunlar enerji verimliliğini gündeme getirmiştir.

Sanayi ve teknoloji alanında yaşanan büyük gelişmelerle birlikte enerjinin kullanımı ve

maliyetleri giderek artmıştır. Bu amaçla, tüm dünyada enerji verimliliğini artırmaya yönelik

çalışmalar yoğunlaştırılmıştır. Enerjiyi üretmek kadar, üretilen enerjiden verimli şekilde

faydalanmak da artık ülkelerin önemli konularından biri haline gelmiştir.

Dünya gündemindeki en önemli üç enerji sorunu küresel ısınma ve iklim değişiklikleri, petrol

fiyatlarının aşırı artışı ve enerji kaynaklarının verimli kullanımı ile enerji arz güvenliğinin

sağlanması olarak belirlenmiştir.

Ülkemizde enerji ihtiyacı, nüfus artışına ve sanayideki gelişmelere paralel olarak gün geçtikçe

artmakta ve enerji kaynakları bu ihtiyacı karşılayamamaktadır. Enerji talebinin büyük bir kısmını

ithalatla karşılayan ülkemizde bu durumun kalkınma ve sanayileşmede bir engel oluşturmaması

için enerjinin verimli kullanılması önemli hale gelmiştir. Yapılan çalışmalara göre sadece

enerjiyi verimli kullanarak yıllık enerji tüketiminin %30‘u kadar tasarruf sağlanacağı ifade

edilmektedir.

Toplumdaki enerji kültürünün ve verimlilik bilincinin geliştirilmesinin sağlanması halinde

ülkemizde 2010 yılına kadar yılda 2,5 milyar YTL enerji tasarruf etme imkanı bulunmaktadır.

Ayrıca ülkemizde 2008 yılı ―Enerji Verimliliği Yılı‖ olarak ilan edilmiş olup, enerjinin ve suyun

verimli kullanılması amacıyla, ―En-Ver‖ enerji verimliliği projesi uygulanmak suretiyle

toplumun eğitimi ve bilinçlendirilmesi için çalışmalar yapılmıştır.

Page 53: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

54

1)UlaĢım sektöründe enerji verimliliği

Ulaştırma sektörü ülkemizde toplam enerji tüketimi içerisinde yaklaşık % 25 paya sahip

bulunmaktadır. Yolcu ve yük taşımacılığının önemli bölümü karayolu taşıması ile

sağlanmaktadır. Toplam sera gazı oluşumunun yaklaşık %15‘inin karayolu ulaştırma

sektöründen kaynaklandığı hesaplanmıştır. Ulaştırma sektöründen kaynaklanan karbondioksit

emisyonunda karayolu taşıtlarının payı % 90 civarındadır.

UlaĢımda enerji verimliliğinin artırılması ile ilgili olarak;

—Toplu taşıma araçları revize edilmeli.

—Vergilendirme araçların karbondioksit salınımlarına göre yapılmalı.

—Toplu taşıma özellikle de raylı sistem teşvik edilmeli.

—Hibrit teknolojisinin araçlarda kullanımı arttırılmalı.

2)Konutlarda enerji verimliliği

Türkiye de enerjinin yaklaşık % 33‘ü konutlarda tüketilmektedir. Konutlarda kullanılan enerjinin

büyük bir kısmı da ısıtma ve soğutma amaçlı olarak tüketilmektedir. Ülkemizde çok sayıda eski

binanın enerji tasarrufuna yönelik inşa edilmeyişi, hızlı kentleşme olgusuyla yeni binaların enerji

verimliliği standartlarına uygun olarak yapılmayışı gibi nedenlerle binalarda enerji kayıpları

yüksektir. Dolayısıyla binalarda enerji tasarrufuna yönelik çalışmalar enerji kaynaklarının

verimli kullanımı açısından önem arz etmektedir.

Binalarda enerji verimliliğinin artırılması ile ilgili olarak;

—Binaların yapılacağı yerin doğru konumlanmasıyla gün ışığı aydınlatmasından maksimum

fayda sağlanmalı.

—Su ısıtmada güneş kollektörleri kullanılmalı.

—Binalarda ısı yalıtımı için kullanılan izolasyon malzemeleri geliştirilmeli ve aktif ısıtma

sistemleri kullanılmalı.(rüzgar bacası vb.)

—Evlerde A sınıfı eşya kullanımı teşvik edilmeli.

—Kurumlarda pilot bölgeler seçilip sıfır emisyon uygulaması yapılmalı.

Page 54: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

55

—Binaların anlık enerji tüketimini gösteren sistemler (örneğin sayaç) kurularak gereksiz enerji

kullanımının azaltılması.

2) Sanayide enerji verimliliği

Sanayi sektörü, ülkemiz nihai enerji tüketimi içinde yaklaşık %36 ve elektrik tüketiminde %55

paya sahiptir. Bunun yanı sıra 2000 yılında %36 olan enerji tüketimi payının 2010 ve 2020

yıllarında sırasıyla %46 ve %56 olacağı sanılmaktadır. Sanayi sektörümüz bir yandan yüksek

enerji tasarruf potansiyeline sahiptir. Öte yandan da, sanayide tüketilen enerjinin çoğu ticari

enerjidir. Bu durum da, enerji tasarrufu çalışmalarında sanayi sektörümüzün öncelikle ele

alınmasına neden olmuştur.

Sanayide enerji verimliliğinin artırılması ile ilgili olarak;

—Üretim tesislerinde, atıkların geri dönüştürülerek enerjinin geri kazanımı sağlanmalı.

—Isı iletimi nedeniyle olan ısı kaybı önlenmeli.

Ayrıca yapılması gerekilenlere şu maddeleri de ekleyebiliriz.

—Şarjlı pil kullanımı arttırılmalı.

—Eğitim seminerleriyle toplum bilinçlendirilmeye devam edilmeli.

—Devlet idaresinde Enerji Bakanlığı‘nın yükü azaltılıp, denetimi sağlayacak birim ayrılmalı.

Sonuç olarak;

Günlük hayatımızda belli alışkanlıklarımızı değiştirmek suretiyle günlük ihtiyaçlarımızın

hiçbirisinden kısıtlama yapmadan enerjinin verimli kullanımı halinde çevremizin korunmasına,

aile bütçesine ve ülke ekonomisine katkı sağlamak mümkün olacaktır.

Bunun sonucunda enerji arz güvenliğinin sağlanması ile enerji yatırım ihtiyaçlarımız ve ithalat

bağımlılığımız azalacak, ekonomik büyümenin iyileştirilmesine ve temiz çevrenin korunmasına

önemli katkılarda bulunacaktır. Kısacası enerji verimliliği bilincinin toplumun her kesiminde

yaygınlaştırılması ile bir yaşam biçimi olarak hayatımızın her alanına taşımamız gerekmektedir.

Page 55: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

56

ULUSLAR ARASI ENERJĠ ÇALIġMA GRUBU

RAPORU

Page 56: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

57

Enerjinin günümüz yaşam koşulları için gerekliliği ve bu bağlamda bir ülkenin ekonomik ve

politik bağımsızlığı üzerindeki rolü yadsınamaz. Sektörün stratejikliği, hakimlere sınırsız olmasa

bile oldukça geniş hareket alanları sağlamaktadır. Kaynakların maliği durumunda olma ve ona

hükmetme farklı şekillerde tezahür edebilmekte ve bu da kaynak sahibi olmayan ülkelere en

geçerli yol olarak kaynak çeşitlendirmeyi bırakmaktadır. Kaynak çeşitlendirmesi; ülkemizin

milli çıkarlarını gözetecek şekilde yapılandırılmalı, yapılan ikili ve uluslararası anlaşmalarda

uzun vadeli çıkarlar gözetilmeli ve tek bir ihracatçı ülkeye bağımlılık kesinlikle ortadan

kaldırılmalıdır. Günümüz verileriyle Türkiye‘ nin enerji tüketiminin %70 ‗i ithalatla

karşılanmakta olup, bu oran içinde Doğal Gaz ithalatımızın da büyük bir kısmı Rusya‘ dan

yapılmaktadır. Bu tehlikeli oran dikkate alınıp, yeni yapılacak anlaşmalarda mevcut ve tehlike

arz eden durum göz önüne alınmalı ve gelecek anlaşmalara ülkemizin hareket kabiliyetini

arttırıcı maddeler eklenmelidir.

Uluslararası Enerji konusu ülkelerin iç ve dış siyasetinde de belirleyici bir aktör konumundadır.

Genel tabloya hakim bir kaç büyük devletin belirlediği siyasete ülkemizin uymama gibi bir şansı

pek yoktur, ancak mevcut çerçeve dahilinde kendi çıkarlarını gözeterek kendi hareket

kabiliyetini genişletebilir- genişletmek zorundadır. Bu da tek bir kaynağa bağımlı olmadan,

yapılan anlaşmaların vadelerini milli çıkarlara göre optimize ederek ve ülkemizin önünü tıkayan

al ya da öde, olası anlaşmazlık dahilinde uluslararası tahkime başvurma gibi maddelerin

lehimize revizyonuyla mümkün görünmektedir.

Ülkemiz hükümetlerinin iç ve dış siyasetinin bu konuda paralel yürümesi, bunun bir hükümet

politikasından çok devlet politikası halini almasını gerektirir. Belirlenecek politikalarda

vizyonun ve misyonun doğru saptanması, uygulayacak kişilerin de bu politikaları iyi özümsemiş

olması ve konularında uzmanlaşmış kişiler olmaları politikaların etkinliğini artıracak ve ülkemiz

yararına olacaktır. Mevcut enerji politikamızın varlığı bile zihinlerimizde soru işaretleri

oluştururken, izlenilecek politikanın vadesi de bir diğer kilit noktadır. Dünya konjonktürel yapısı

iyi analiz edildikten sonra uzun vadede ülkemiz lehine sonuçlanacak politikalar belirlenmeli ve

derhal uygulanmalıdır.

Page 57: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

58

Ülkemiz mevcut kaynaklar bakımından sanıldığı kadar fakir değildir. Bilinmeyen rezerv

envanterleri çıkarılmalı, kullanılmayan kaynaklar derhal devreye alınmalıdır.

Mevcut kaynakları değerlendirme, piyasa aktörleri arasında ilişkileri düzenlemekte ve rekabeti

korumakta etkin olacak şekilde düzenleyici ve denetleyici kurumların güçlendirilmelisi görev ve

yetki alanlarının ayrıştırılması oldukça önemlidir. Oluşturulacak yapıların yetkileri ise geniş ve

kapsayıcı olmalı, böylece işleyiş tek elden götürülmeli ve olası koordinasyonsuzlukların önüne

geçilmelidir.

Sektöre eleman yetiştirme konusu da bir diğer bağımlılık azaltma yoludur. Kalifiye ara ve üst

kademe işgücü ülkemiz dahilinde yetiştirilmeli, hatta bu konuda uzmanlaşılıp ihtiyaç duyan

ülkelere de eğitim verilecek, eleman ihraç edilebilecek duruma gelinmelidir. Bu durum

uluslararası arenada ülkemizin elini güçlendirecek bir öğe konumundadır ve kaynak sahibi Türkî

ülkelerde de kullanılabilir bir öğedir.

Dünya kaynak dağılımına bakıldığında ülkemizin konumu jeopolitik açıdan stratejik öneme

sahip olup, Avrupa için de yaşamsal öneme sahiptir. Taşıma yollarının topraklarımızdan geçmesi

ülkemize uluslararası arenada önemli bir güç sağlamakta ancak bu güç yeterince

kullanılamamaktadır. Ülkemizin sadece bir köprü olarak kullanılması milli çıkarlarımıza

yeterince hizmet etmemekte, bu durumun lehimize çevrilmesi gerekmektedir. Projelerin yapımı

aşamasında bu konu dahilinde ağırlığımızı koymamız ve ödün vermememiz çıkarımıza olacaktır.

Enerji alanında taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalarda uyuşmazlıkların çözümü konusu

hukukumuzun da referans alındığı adil ve tarafsız bir şekilde yapılmalıdır. Anlaşmaların vadeleri

de optimum düzeyde tutulmalı, makul sürelerde fiyat revizyonu sağlanmalı ve re-export hakkı

sağlanmalıdır. Anlaşmalar al ya da öde ön tanımlı olmamalı, ödeme konusunda ülkemize daha

esnek şartlar sağlanmalıdır.

Page 58: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

59

İthal edilen ya da yerli olarak ürettiğimiz enerjinin verimli kullanılması, kayıp-kaçak oranlarının

düşürülmesi de ülkemizi daha da güçlendirecektir. Maliyeti azaltma konusu da bununla

bağlantılı olup, ucuz enerjinin getirisi olarak sanayi alanında ilerleme ve kendi teknolojilerimizle

elimizi güçlendirmemiz, yine lehimize olacaktır.

Enerji sektöründe yerli yatırımcılara kolaylıklar sağlanmalı, teşvik, prim ve vergi muafiyetleri

gibi araçlarla ülkemiz yerli kaynaklarının kullanımı, aramaları ve çıkartılmalarına

özendirilmelidir.

Yenilenebilir kaynaklar açısından önemli bir potansiyele sahip olan ülkemizin mevcut ve atıl

duran yenilenebilir kaynaklarını derhal devreye alması gerekir. Bu konuda Ar-Ge çalışmalarına

kolaylık sağlanması, devlet teşviki verilmesi ve geliştirilebilecek teknolojilerin ihracı amaç

edinilmelidir.

Sektördeki bu çok çeşitli sorunlardan oluşan profilin çözümü olarak sivil toplum kuruluşlarının,

akademisyenlerin, küçük ve orta boylu yatırımcıların, meslek odalarının ve devlet temsilcilerinin

tatmin edici ölçüde temsil edildiği dikey entegre bir kurum oluşturulması gerekir. Hali hazırda

uluslararası olarak güvenilirliği zarar görmüş olan yürütme ve yargı kurumlarımızın eski

saygınlığını kazanması açısından çok önemlidir. İhalelerde ve lisans işlemlerinde şimdiye kadar

oluşan, usulsüzlük ya da anlaşmazlıklara dayalı sorunlar ve bu sorunların çözümlerinde yaşanan

yetersizlikler yüzünden prestij kaybına uğrayan bu kurumların eski konumlarını yeniden

kazanmaları sadece ulusal prensiplerimiz gereği değildir. Bu kurumların iyileştirilmesi ile

uluslararası arenadaki Türk aktörlerin hakları ve çıkarları daha büyük bir güçle korunabilecektir.

Her boyutta yatırımcı anlaşmalardan daha avantajlı çıkabilecektir.

Söz konusu uluslararası enerji anlaşmalarının kısa vadeli olması devletin yararınadır. Diğer

konularda olduğunun aksine, devletin sektörde güçlü bir aktör olduğunu uzun vadeli ve sabit

rakamlarla yazılmış bir anlaşma değil kısa vadeli esnek rakamlarla yazılmış bir anlaşma

imzalamasından anlayabiliriz. Çünkü enerji sektöründe, yukarıda bahsettiğimiz uluslararası

denge kaygıları sebebiyle, rakamlar kısa sürede alçalıp yükselmektedir. Uzun süre sabit bedelle

yapılacak bir anlaşma bu açıdan çok risklidir. Sektörde güçlü bir aktör, kısa vadeli ve esnek

bedelli taleplerini kabul ettirebilen aktördür. Bir yandan petrole ev sahipliği yapan ülke

Page 59: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

60

devletleriyle ilişkileri iyi tutmak önemli olduğu kadar, diğer yandan Türkiye'de hayli yüksek

olan petrol bağımlılığını azaltarak alternatif yakıtlara yönelmek ülkemizi bu alanda daha güçlü

bir aktör haline getirmek için bir başlangıçtır. Alternatif kaynaklara yönelirken piyasada sebep

olduğumuz değişikliği telafi ederek bu ülkelerle ilişkilerimizi kaybetmemek için tarım ve sanayi

gibi alanlarda onlarla ilişkilerimizi kuvvetlendirmek önemlidir. Bu gibi dengeler hem yurt içi

hem uluslararası alanda vazgeçilmezdir.

Ülkemizin söz konusu hedeflere ulaşabilmesi için öncelikli olarak sektörde ulusal denge

sağlaması çok önemlidir. Denge, denetim ve rekabet ile ilgili kurumların iyileştirilmesi,

önerdiğimiz dikey entegre oluşumla birlikte çalışması çok önemlidir. İhalelerin, işe alımların,

emekliliklerin, işçisinden yöneticisine sektördeki her pozisyonun birbiriyle ilişkilerinin

denetlenmesi uzun vadede sektörde özel ve kamu arasındaki uçurumu kapatacaktır. Özel sektör

ile kamu arasında uyumun sağlanması uzun vadede küçük ve orta boy yatırımcıların rekabete

katılması ve güçlü ortaklıkların kurulmasının en önemli şartıdır. Hem lisans alım satımları, hem

de hızla değişen ya da yaşanan olaylara göre ihtiyaç hissedilip eklenen yasalar sebebiyle

sektörün dışında kalma tehlikesi altında olan bu yatırımcılar birlik olarak konsorsiyum benzeri

kuruluşlar oluşturduklarında hem yurt içi hem de yurt dışı itibarımız ciddi ölçüde artacaktır.

Kurumlar arası pratik iş birliği ve oluşturulabilecek ara kurumlar, sektörle ilgili yasamaları

içeriğini değiştirmeden birbirine uyumunu sağlayarak ve derleyerek kişilere erişimi daha açık ve

anlaşılması daha kolay hale getirebilecektir. Öncelikli amaç uzun vadede devletin enerji

hedeflerinin belirlenmesi ve prensiplerinin oluşmasıdır. Belli prensipleri oluşmayan aktörün

kurumlarla ilişkilerinde itibarı çok zayıf olacaktır. Avrupa'da enerjisinin büyük çoğunluğunu

nükleer santrallerden karşılayan ülkelerin çoğu, 77% gibi bir rakamla Fransa örneğin, denetim

kurumlarının itibarı ile karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde de bu konuda ihaleler ve duruşlar

geliştirmeden önce, birincil olarak denetleme kurumları ele alınmalıdır. Nükleer enerjide üretim,

atık ve depolama birimlerinin denetimini yapacak olan kurumlar özenle oluşturulmalı ve

mutlaka birbirinden ayrı tutulmalıdır. Önceliğin kara değil güvenilirliğe verilmesi garanti

edilmelidir.

Page 60: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

61

Uluslararası alanda belli kozlara sahip olabilmek için, usulsüzlük ve mevzuat yeterliliğinden

dolayı ortaya çıkan, büyüyen ve türeyerek sektöre hakim olan büyük şirketlerin aksine doğal bir

evrimle rekabet koşullarında büyüyen ve başarılar kazanan şirketler oluşmasına öncelik

verilmelidir. Uluslararası rekabette yerini alan güçlü bir aktör olmanın ilk şartı bu dengeyi

sağlayabilmek ve güven kazanabilmektir.

Page 61: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

62

HĠDROLĠK ENERJĠ ÇALIġMA GRUBU

RAPORU

Page 62: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

63

GIRIŞ

Hidrolik enerji, en basit haliyle, sudan alınan ve elektriğe çevrilen enerjidir. Hidrolik enerji,

hidroelektrik santralleri, akıntı enerjisi ve dalga enerjisi yollarıyla elektrik enerjisine çevrilebilir.

Dünyada kullanılan en yaygın yöntem, suyun potansiyel enerjisinin türbinleri çevirmek için

kullanıldığı ve generatörden elektrik enerjisi elde edilen hidroelektrik santrallerdir.

Dünya genelinde kullanılan elektrik enerjisinin %24‘ü hidroelektrik santraller tarafından

üretilmektedir. Hidroelektrik santrallerin sağladığı enerjiyi dünya üzerinde bir milyardan fazla

insan kullanmaktadır. Dünyadaki hidroelektrik santrallerden elde edilen enerji, 3.6 milyar varil

petrolden elde edilen enerjiye denktir.

Ülkemizin 2008 yılı içindeki toplam elektrik tüketimi 200 milyar kWh‘tir. Elektrik İşleri Etüt

İdaresi (EİE) tarafından açıklanan verilere göre ülkemizin ekonomik hidroelektrik enerji

potansiyeli 2004 yılı itibariyle 127.6 milyar kWh‘tir. Bu potansiyelin % 35‘i işletmede, % 8‘i

inşa halinde ve geriye kalan % 57‘si ise aday hidroelektrik potansiyeldir.

HIDROLIK ENERJININ OLUMLU YANLARI

Hidroelektrik santraller, yenilenebilir kaynaklı enerji kaynağına sahip olması, elektrik üretimi

için yerli doğal kaynak kullanılması, işletme ve bakım giderlerinin diğer santral seçeneklerine

göre düşük olması, kırsal kesimde inşası sırasında istihdam yaratması(Atatürk santrali inşaatında

12000 kişi çalışmıştır), en az düzeyde olumsuz çevre etkisine neden olması gibi özelliklerinden

dolayı önemli bir elektrik üretim seçeneğidir. Ülkemizde hidroelektrik santrallerinin on yıllardır

kullanılıyor olması, hidroelektrik santral teknolojisinin güvenilir ve uygulaması oturmuş bir

teknoloji olduğunu göstermektedir. Ayrıca, hidroelektrik santrallerin devreye alınış ve

çıkarılışları çok hızlı yapılabildiğinden, gün içinde değişen elektrik ihtiyacı nedeniyle yapılması

gereken frekans kontrolü için hidroelektrik santraller kullanılır. Bunun yanında, inşa edilen çok

amaçlı baraja sahip hidroelektrik santraller elektrik üretimi dışında çevrelerindeki sulama ve

Page 63: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

64

içme suyu ihtiyacının karşılanmasını sağlar, taşkın ve sel oluşumunu önler. Bunlara ek olarak,

hidroelektrik santrallerinin baraj gölleri, su ulaşımı ve su sporlarının yapılmasına olanak verir, su

ürünleri ve balıkçılık alanlarının bölgesel gelişimini sağlar.

HIDROLIK ENERJININ OLUMSUZ YANLARI

Her uygulamada olduğu gibi hidroelektrik santrallerinin de birtakım olumsuz yönleri vardır.

Hidroelektrik santrallerin ilk yatırım maliyetleri göreceli olarak yüksektir. Özellikle büyük

ölçekli, yani ünite kurulu gücü 100 MW‘tan büyük olan hidroelektrik santrallerin inşası için, yıl

içindeki su debisinin düzensiz oluşu nedeniyle büyük baraj göllerinin oluşturulması

gerekmektedir. Baraj göllerinin oluşturulması sırasında büyük miktarda tarım arazisi, bazen

antik değeri bulunan alanlar veya yerleşim bölgeleri su altında kalmaktadır. Bu durum

beraberinde sosyal sorunları getirmektedir. Baraj gölünün su altında bıraktığı bölgelerde yaşayan

insanlar, alışageldikleri yer ve düzenden ayrılmak zorunda bırakılmaktadır. Bu süreçte yapılan

kamulaştırma çalışmaları, hidroelektrik santrallerinin ilk yatırım maliyetini yükselten diğer bir

etmendir. Hidroelektrik santrallerinin baraj gölleri çevresi gerektiği kadar ağaçlandırılmazsa,

kıyı erozyonu artar. Hidroelektrik santrallerin diğer bir olumsuz etkisi balıklara yaptığı etkidir.

Baraj veya regülatör yapıları balık geçişini engellemektedir. Bu sorun balık merdivenleri inşa

edilerek çözülmektedir. Ayrıca türbin kanatları balık ölümlerine sebep olmaktadır.

HIDROELEKTRIK SANTRALLERINDE YENI TREND

Ülkemizdeki üretilen hidrolik kaynaklı elektrik enerjisinin çoğu büyük ölçekli hidroelektrik

santrallerde üretilmektedir. Bu tip santrallere örnek olarak Atatürk, Karakaya, Keban, Altınkaya

ve Berke santralleri verilebilir. 1200 MW kapasiteli Ilısu Hidroelektrik Santrali‘nin 2013 yılında

devreye alınması planlanmaktadır. Ilısu Santrali bu tip, büyük baraj gölüne sahip olan büyük

ölçekli santraller için son örneklerden birisi olacaktır. İhtiyaç duyulan geniş göl alanı dolayısıyla

bundan sonra küçük ve orta ölçekli hidroelektrik santrallerine ağırlık verilecektir. EPDK‘dan

Page 64: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

65

alınan hidroelektrik santral kurulum lisansları, önümüzdeki dönemde 500-700 arası küçük ve

orta ölçekli hidroelektrik santral kurulacağını göstermektedir.

Küçük ve orta ölçekli hidroelektrik santraller akarsu ve su depolama kurulumu olarak iki farklı

tiptedir. Doğrudan akarsu üzerine kurulan hidroelektrik santraller suyun akışına bağlı olarak

üretim yapar, hatta akarsu yatağındaki düzensiz debi sebebiyle santraldeki elektrik üretiminin

tamamen durması dahi söz konusudur. Bu duruma rağmen, kurulumu kolay ve düşük maliyetli

olduğu için küçük hidroelektrik santrallerin çoğu bu tiptedir. Su depolamalı hidroelektrik

santrallerinde ise üretim daha düzenlidir. Su tutması için yapılan reservuar ise maliyetleri

yükseltmektedir.

Küçük ve orta ölçekli hidroelektrik santrallerin kurulum maliyetleri, ortalama olarak 1000-1500

$/kWh arasındadır. Buna ek olarak bu tip santrallerin, ortalama bakım maliyetleri 0.2-0.9

cent/kWh arasındadır ve verimli çalışma süreleri 50 yıl civarındadır.

Hidroelektrik santrallerin bir diğer uygulaması da pompa depolamalı (pump-storage)

hidroelektrik santrallerdir. Bu tip santrallerde iki adet reservuar bulunmaktadır. Potansiyel

enerjisi elektrik enerjisine çevrilen su, alt reservuarda tutulmaktadır. Elektrik tüketiminin az

olduğu gece vaktinde nükleer ve kömür kaynaklı termik santrallerin sağladığı baz üretim elektrik

enerjisi ile veya üretimi değişken olan ve şebekeye bağlanmamış olan rüzgar santrallerinden

sağlanan elektrik enerjisi ile çalıştırılan pompalar vasıtasıyla su tekrar üst reservuara

pompalanmaktadır. Bu santrallerin gözardı edilmemesi gereken dezavantajı düşük verimli

olmasıdır. Bu yüzden bu tip santrallerin ülkemizde ekonomik olarak yapılabilirliği, diğer

kaynaklardaki mevcut potansiyelimiz göz önüne alındığında şu an için söz konusu değildir. Bu

tip santrallerin verimsizliği ve maliyetlerine rağmen, puant yükün karşılanması ve tüketimin tüm

güne yayılması (peak shaving) için kullanılabilir.

Page 65: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

66

ÖNERILER

Grup çalışması sonucu aşağıdaki önerilerde bulunulması kararlaştırılmıştır:

1. Ülkemizin mevcut hidrolik enerji potansiyelinin elektrik enerjisi elde etmek için

kullanılması yolunda, yatırımcıların gerçekleştirmekle yükümlü oldukları bürokratik

işlemlerin en aza indirilmesi gerekmektedir.

2. Yenilenebilir kaynaklara yapılan yatırımlar için hazırlanan teşviklerin, dünyada

süregelen ekonomik bunalım ve kredi bulma zorlukları dikkate alınarak, gözden

geçirilmesi ve yatırım iştahını artıracak şekilde yeniden düzenlenmesi gerekmektedir.

3. Hidroelektrik santrallerinde kullanılan teknoloji on yıllardır ülkemizde uygulanmaktadır.

Bu alanda elde edilen işletme tecrübesi ve uzmanlaşan insan gücü kullanılarak,

hidroelektrik santrallerde kullanılan ekipman ve alt sistemler ülkemizdeki araştırma

kurumları ve üniversitelerin de yer aldığı Ar&Ge projeleriyle adım adım

yerlileştirilebilir. Özellikle küçük, orta ölçekli hidroelektrik santraller için türbin imalatı,

kontrol, kumanda ve gözlem sistemleri tasarımı ve elektromekanik aksamın üretimi yerli

sanayi için hedef ürünler olabilir.

4. Yıllar önce kurulan ve teknolojisi eskiyen büyük santraller rehabilite edilerek birçok

yeni kurulacak küçük-orta ölçekli hidroelektrik santrallerin üretimine denk üretim artışı

sağlanabilir. Bir rehabilitasyon projesi olan Keban HES rehabilitasyon işlerinin yerli bir

şirket olan TEMSAN tarafından koordine edilmesi ve santral kontrol, kumanda ve

gözlem sisteminin TÜBİTAK-UZAY tarafından geliştirilecek olması yerli katkı

açısından son derece önemli ve ümit verici bulunmuştur.

5. Yapılacak büyük ölçekli hidroelektrik santrallerinin kurulumu öncesi, baraj gölü suları

altında kalacak olan tarihi değeri bulunan eserlerin iyi bir şekilde planlanmış arkeolojik

kazılarla tahliye edilmesi gerekmektedir.

Page 66: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

67

SONUÇ

Yapılan bilgilendirme ve grup içi tartışmalar sonucu, hidrolik enerjinin mevcut potansiyeli ile

yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimi fikrinin revaçta olduğu bugünlerde, ülkemiz

için göreceli ucuz ve değerlendirilmesi gereken önemli bir kaynak olduğu konusunda fikir

birliğine varılmıştır. Ülkemizdeki yenilenebilir kaynaklardan en önemlisi ve yerli katkıya en

uygunu olan ve raporda çeşitli yönleriyle ele alınan hidroelektrik santrallerinin kurulumunun

öncelikli enerji çeşitliliği hedefleri arasında olması gerekmektedir.

Page 67: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

68

SÜRDÜRÜLEBĠLĠR ENERJĠ ÇALIġMA GRUBU

RAPORU

Page 68: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

69

Sürdürülebilir enerjinin sağlıklı açıklanabilmesi için ilk önce sürdürülebilirlik konusunda bir

tanım yapılmalıdır. ―Sürdürülebilir‖ kavramı 1980'li yıllarda ilk olarak Bruntland Raporunda

kullanılmıştır ve ―var olan kaynaklarımızı gelecek nesillere yetecek biçimde kullanımını‖ olarak

ifade edilmektedir. Ancak değişen çevre şartlarının ardından bu tanıma ‗‘çevreye zarar

vermeden, eldeki kaynakları en iyi verimle kullanıp var olan kaynakları gelecek nesillere

bırakmak‘‘şeklinde değiştirebiliriz. Sürdürülebilir enerjiyi ise insan yaşamını ve doğayı

tehlikeye sokmadan, eldeki kaynaklardan maksimum yarar sağlayarak hayat standartlarını

dengede tutan ve kontrolümüzde olan enerji olarak tanımlayabiliriz.

Sürdürülebilir enerji konusunda dikkat çeken ilk nokta arz güvenliği. Peki, arz güvenliği nedir?

Arz güvenliğini kısaca; enerjiye gereksinim duyulduğu zamanda, gereksinim duyulan miktar ve

kalitede sunulabilme yeteneği olarak tanımlamak mümkündür. Arz güvenliğinde en önemli

nokta ise planlamadır. Enerjide dışa bağımlılık oranı %70'lere varan bir ülkede üretimin

sürdürülebilirliği için öncelikli plan ülke öz kaynaklarına yönelim, kısa vadede ise kaynak

çeşitlendirme olmalıdır. Enerjide arz talep dengeleri grevler, doğal afetler, savaşlar, üreticilerden

kaynaklanan sorunlar nedeniyle tehlikeye girebilir. Arz güvenliğinde, yıllar itibarıyla dışa

bağımlılığımızı azaltacak ulusal politikaları saptamak üzere geniş katılımlı bir yapı tarafından,

ulusal ve kamusal çıkarları ön planda tutan bir bakışla, merkezi ve stratejik planlama

hazırlanması gerekmektedir.

Enerji üretimi ve tüketiminde salınan gazlar toplam sera gazlarının %80'ini oluşturmaktadır.

Yani çevreyi tehdit eden en önemli unsurlardan biri enerji olmaktadır. Bu nedenle enerji ve

çevre dikkatle incelenmesi gereken bir ikilidir. Konvansiyonel kaynaklarda enerji üretimi

sırasında çıkan sera gazlarının yanında ortaya çıkan diğer atıklar da çevrede uzun dönemde

büyük tahribatlar yaratmaktadır. Enerjinin sürdürülebilirliliği açısından bu konuda daha sağlam

önlemler alınmalı ve dikkatli olunmalıdır. Alınacak önlemler kanun ve yasalarla

kuvvetlendirilmelidir. Bunun için çevre enerji konusunun bir arada işleneceği, çevre ve sosyal

bilimcilerin, teknik kadroların, politika yapıcıların yer aldığı multidisipliner çalışma grupları

oluşturulmalıdır.

Page 69: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

70

Şekil 1. Türkiye‘nin güneş haritası

Enerjiden kaynaklanan kirliliği ve çevre tahribatını önlemenin yollarından biri yenilenebilir

kaynaklara yönelmektir. Bu kaynaklar konusunda ise yerel yaklaşımlar hem çevre kirliliğini

engellemeye yardımcı olacak hem de artan enerji miktarı sayesinde dışa bağımlılığı azalacaktır.

Yerel yaklaşımlarda esas amaç bölgedeki enerji potansiyelini kullanabilmektir. Örneğin güneş

potansiyeli yüksek olan Akdeniz kıyılarından enerji güneş yoluyla sağlanabilmelidir. Ya da

jeotermal enerji yönünden üst sıralarda bulunan Ege bölgesinde enerjinin üretim yollarından biri

jeotermal kaynakların kullanımı olmalıdır. Yerel enerji üretimi, öncelikle enerji üretildiği yerde

tüketileceği için nakil hatlarındaki kayıpların önüne geçer.

Page 70: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

71

Şekil 2. Türkiye‘nin Rüzgar Atlası

Page 71: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

72

Şekil 3. Türkiye‘nin Jeotermal Gücünün Bölgelere Göre Dağılımı

Enerji eldesin de yenilenebilir kaynaklar kullanıldığında (kurulum maliyetinden sonra) maliyeti

en aza iner. Çevresel etkileri minimum olduğu için sosyal maliyet yaratmazlar ve düşük risk

katsayısına sahiptir.

Enerjinin üretimi kadar dağıtımı da sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Doğa kaynaklı üretilen

enerjiler sürekli aynı miktarda üretilmediği için (rüzgarın şiddetinin artıp azalması gibi

nedenlerden) şu an sahip olduğumuz nakil hatları ile iletimi sorun yaratmaktadır. Ayrıca nakil

hatlarındaki kayıplar azımsanmayacak düzeydedir. Türkiye‘de 2006 yılı verilerine göre iletim

hatlarındaki kayıp oranı %3,27 mertebesindedir. Ülkemizde dağıtım hatlarındaki kayıp oranları

2006 yılı verilerine göre %15,08 seviyesindedir. Bu oranın %7,6‘sı teknik kayıplar ve %7,48‘ini

de kaçak elektrik enerjisi oluşturmaktadır*. Bu sayılardan da görüldüğü gibi nakil hatlarında

yapılacak değişiklikler uzun dönemde büyük kazançlar yaratacaktır.

Kısa vadede geri bildirim verebilecek olan önlemlerden olan enerji verimliliği ve enerjinin etkin

kullanımı da sürdürülebilir kaynak yönetimi için kısa vadede geri dönüşüm sağlayacak

Page 72: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

73

hedeflerden biri olmalıdır. Bu konuda yapılan bilinçlendirme çalışmaları arttırılmalı ve daha çok

kişiye ulaşılmalıdır. Bu bilinçlendirmelerle enerji kullanım alışkanlıkların değiştirilmesi

hedeflenmelidir. Yapılan bilgilendirme çalışmalarında enerjinin yoğun kullanıldığı saatlerdeki

tüketim hızı günün diğer saatlerine dağıtılması amaçlanmalıdır. Sanayide ise enerji yoğunluğu

yüksek sektörlerde: demir-çelik, çimento, seramik, cam, tekstil, kağıt, kimya, petro-kimya ve

gübre enerjinin etkin kullanımına yönelik teknolojilerin uygulanması, yaygınlaştırılması ve

gerekli tasarruf önlemlerinin alınması ile ülkemiz önemli bir ek kaynak kazanabilecektir. Nakil

hatlarının yanı sıra kaçak elektrik kullanımı da üretilen enerjinin dengesiz tüketimine neden

olmaktadır. Kaçakların önlenmesinde enerjinin üretiminden hedefe ulaşana kadar gelişmiş bir

takip mekanizması oluşturulmalıdır. Oluşturulan bu sistem ile üretilen enerjinin nerede ne kadar

kayba uğradığı tespit edilebilmelidir.

Enerji tasarrufu sırasında yine enerji üretimi de kojenerasyon yoluyla gerçekleşebilir.

Kojenerasyon teknolojisinde doğalgaz, nafta, fuel oil, oil, kömür ve biokütle gibi enerji

kaynakları buhar, gaz türbini veya gaz motorlarında elektrik enerjisine çevrilirken,

çevrim sonunda ısıda da atık ısı kazanları vasıtasıyla ısınma veya proses kullanımı

amacıyla değerlendirilmektedir.

Page 73: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

74

Bunların yanı sıra dışarıdan alınan enerji konusunda çeşitlendirme yapılmalıdır. Farklı

ülkelerden farklı enerjiler alınabilmelidir. Buradaki amaç bir kesinti sırasında ya da enerji alınan

ülkeyle ilişkilerin bozulması durumunda sorun yaşamamaktır. Çeşitlendirilmiş enerji ve enerji

sağlayıcıları sayesinde enerjinin sürdürülebilir olması daha da rahatlaşır.

Tüm bunların dışında sürdürülebilir enerji politikalarının sürdürülebilir yaşamın alt başlığı

olduğunu unutmamak gerekli. İnsanlığın temel gereksinimlerinin karşılanmasını tehlikeye atan

bir enerji kaynağı temiz ve sürdürülebilir kaynak da olsa dikkatli planlama yapılmadan talep

karşılayacak seviyeye getirilmemelidir. Enerji üretim merkezlerinin kurulacağı yerlerin tarıma

elverişliliğine dikkat edilmelidir. Hayatımızı devam ettirmemiz için öncelikle toprağa

ihtiyacımız vardır.

Tarım, enerji üretiminde biyoyakıt söz konusu olduğunda yine tartışma konusu olur. Biyodizel,

kolza (kanola), ayçiçek, soya, aspir gibi yağlı tohum bitkilerinden elde edilen yağların veya

Page 74: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

75

hayvansal yağların bir katalizatör eşliğinde kısa zincirli bir alkol ile (metanol ve ya etanol )

reaksiyonu sonucunda açığa çıkan ve yakıt olarak kullanılan bir üründür. Evsel kızartma yağları

ve hayvansal yağlar da biyodizel hammaddesi olarak kullanılabilir. Biyodizel petrol içermez;

fakat saf olarak veya her oranda petrol kökenli dizelle karıştırılarak yakıt olarak kullanılabilir.

Biyoyakıt üretimi için tarlalara kanola ekimi yapılması, kanola nedeniyle bazı tarım ürünlerinin

azalması göze çarpan sorunlardan bazılarıdır. Biyoyakıtlarla ilgili olarak hükümetlerin ve ilgili

kamu kurum ve kuruşlarının gerçekçi hedefler doğrultusunda stratejilerini belirlemeleri ve

planlama yapmaları, hammadde olarak yerli tarımsal ürün kullanımına, yerli ekipman üretimi ve

istihdama öncelik vermeleri, her türlü evsel, tarımsal ve ormancılık atık ve artıklarını

değerlendirecek enerji eldesine yönelik çalışmaları teşvik etmeleri gerekmektedir.

Türkiye‘nin, yerli enerji kaynaklarının potansiyelini tanımlamış, geleceğe yönelik kısa, orta ve

uzun vadede verimli planlarını içeren, süreklilik arz eden entegre bir enerji politikası olduğunu

söylemek zordur. Bu nedenle devlet öncelikle elindeki kaynakları net olarak tanımlamalı, daha

sonra kendi içinde bir enerji politikası oluşturmalıdır. Özellikle Afşin deki işletilemeyen linyit

yatakları ile ülkemizin petrol kaynaklarının araştırılması konusunda daha hızlı adımlar

atılmalıdır. Oluşturulacak enerji piyasası sayesinde kendi öz kaynaklarımızdan yapabileceğimiz

enerji üretimi arttırılmış olacaktır. Enerjinin üretimi azaltılan vergi ve devlet eliyle verilen

destekler sayesinde daha kontrollü yapılmaya başlar. Enerji alanında yapılan teşvikler sayesinde

enerji üretim malzemelerinin (rüzgar tribün kanatları, fotovoltaik sistemler, santral ekipmanları

gibi) üretimi ülkemizde yapılmaya başlanabilir. Özellikle yenilenebilir kaynaklardan enerji

üretimi yüksek olan kurulum maliyetleri nedeniyle yapılamamaktadır. Yerli üretim

gerçekleştiğinde ise yenilenebilir enerji teknolojilerinin ilk yatırım maliyetlerinde düşüş

sağlanacaktır.

Son olarak sivil toplum kurumları ile medyaya da büyük görevler düşmektedir. Bu iki birim

halkın bilinçlenmesi konusunda tarafsız davranmalıdır, gerçekçi bilgiler vermelidir. Yapılacak

yatırımları ya da kurulacak santrallerin sadece yarar ya da zararlarını anlatmak yerine ikisini

beraber anlatmalıdır.

Page 75: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

76

NÜKLEER ENERJĠ ÇALIġMA GRUBU

RAPORU

Page 76: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

77

Enerji fiyatlarında ki yükseliş, küresel ısınma sorunu ve gelişmekte olan ülkelerin artan enerji

talebi, dünyanın nükleer enerjiye ihtiyacı olup olmadığı sorusunu akla getirmektedir. Gelişmekte

olan ülkelerin durumu gelişmiş ülkelerden farklıdır. Gelişmekte olan ülkelerde milyarlarca insan,

ancak yaşamak için gerekli ve minimum hayat standartlarını karşılayabilecek miktarda enerjiyi

tüketmektedir. Bu ülkeler belirli bir refah düzeyine ulaşmak istiyorlarsa 15 yılda bir ikiye

katlanan enerji ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır. Dahası, bu ülkelerde nüfus gelişmiş ülkelerin

7-10 katıdır. Ekonomik büyüme ise birkaç Afrika ülkesi hariç sanayisi gelişimini tamamlamış

ülkelerden çok daha fazladır. Gelişmekte olan ülkelerin şu an ki elektrik ihtiyacı 1 x 106 MW

iken sonraki on yılda elektrik ihtiyacı 5 x 106 MW olacaktır. Şu an gelişmiş ülkelerin elektrik

ihtiyacı ise 2 x 106 MW‘tır. Bu derece acil enerji ihtiyacını karşılayabilmek için nükleer dahil

bütün olası kaynakları gözden geçirmemiz gerekmektedir. Tıpkı Hindistan, Çin ve İran gibi

gelişmekte olan Türkiye‘nin de nükleer enerjiye bu ülkeler kadar ihtiyacı vardır.

a) Nükleer Reaktörler ve Elektrik Üretimi

Şu an dünya elektrik üretiminde nükleer enerjinin payı % 20‘dir. Batı Avrupa‘da bu pay % 50

olurken, Fransa‘da yaklaşık % 80‘dir. Güvenilir bir kaynak olan nükleer enerji ile bir senenin %

90‘ından daha uzun süre sürekli olarak elektrik üretilebilir. Kalan zaman ise düzenli bakımlar

için kullanılır. Uzun dönem maliyeti kömür ile üretilen elektrik maliyetine yakındır. Çevreye

olan zararlı etkileri çok az düzeydedir ve bu bakımdan doğal gaz hariç diğer enerji

kaynaklarından daha güvenlidir.

Şu an 30 ülkede 439 nükleer reaktör yaklaşık 370 GWe elektrik üretmektedir. Yapılmakta olan

(33 tane 26,8 GWe), planlanan (94 tane, 101,6 GWe) ve önerilen (222 tane, 193,1 GWe) reaktör

sayısı nükleer güç sektöründe büyümeyi açık bir şekilde göstermektedir. Bu büyüme çoğunlukla

ekonomik gelişmeyi yansıtmakta birlikte (yapılması planlanan ve önerilen reaktörlerin 1/3‘ü

Çin‘de düşünülmektedir), örneğin ABD ve Japonya‘da yapılması düşünülen yeni reaktörler ile

sera etkisi yapan gazları azaltmak bu büyümenin bir başka nedenidir.

Page 77: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

78

Baz yük bir dağıtım şirketinin tüketicilere sağladığı minimum miktarda güçtür. Baz yük

santralleri ise o bölgenin sürekli enerji talebinin tamamını ya da bir kısmını karşılayan ve

genellikle sistemin diğer güç üretim tesislerinden daha ucuz, sabit oranda enerji üreten

santrallerdir. Nükleer santraller genellikle pik çıkışa yakın sürekli elektrik üreten önemli baz yük

santralleridir.

Buna karşın yenilenebilir enerji türleri süreksiz enerji sağladıkları için baz yükü karşılama da

yetersiz kalmakla eleştirilmektedirler. Her ne kadar sürekli elektrik gücü sağlayacak teknolojiler

mevcutsa da (biyokütle vb.) bunların güç kapasitesi çok düşüktür. Elektrik talebi gün boyunca ve

mevsimden mevsime değişebilmektedir. Baz yükün üzerinde ki talep periyotları pik yükü

oluşturur. Bu nedenle nükleer gücü baz yükü ve yenilenebilir enerjileri pik yükü karşılamak için

kullanmak mantıklı bir seçimdir.

c) Nükleer Teknoloji

Nükleer reaktörler geliştirilmeye oldukça müsaittir. Örneğin şu an kullanılmakta olan termal

reaktörler doğal uranyumun içinde sadece % 0,7 oranında bulunan uranyum–235 izotopunu

yakabilmektedir. Oysa hızlı reaktörlerde kalan % 99,3 uranyum–238 de yakılabilir. Şu an

kullanılmama nedenlerinden biri kurulmasında ki zorluklar olan hızlı reaktörler ucuz olan

uranyum fiyatları artınca ekonomik olacak ve termal reaktörlerin yerini alabilecektir.

Bugünlerde üzerinde düşünülen 4. nesil reaktör tasarımlarının ticari olarak işletilmeye

başlanması için 2030 yılı öngörülmektedir. Bunlardan önce, geleceği oldukça parlak görülen bir

proton hızlandırıcıdan çıkan protonların ağır bir metale çarpmasıyla bir çekirdekten çok sayıda

nötron çıkartmasına dayalı ―spallasyon‖ tekniği üzerine de araştırmalar sürmektedir. Bu

nötronlar alt kritik bir reaktörü kritik hale getirip güç üretmesini sağlayabilir. Bu tür reaktörler

hızlandırıcının kapatılması ile kolaylıkla kapatılacaktır. Ayrıca nötron akısı çok yüksek olduğu

için radyoaktif atıklar da reaktör içinde kolaylıkla yakılabilecektir. Bu durum bu reaktörlere

Page 78: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

79

istenen çevresel özellikleri sağlayacaktır. Çok güvenli çakıl taşı reaktörleri ise bir başka parlak

reaktör teknolojisidir.

Gündemde olan bir diğer reaktör teknolojisinde ise bir bahçe kulübesinden daha küçük ve 20000

evin ihtiyacını karşılayacak nükleer güç santrallerinin 5 yıl içinde satışının gerçekleşmesi

beklenmektedir. Bu santraller hareketli parçaları olmayan, beton içinde yer altına gömülmüş ve

silah yapılabilecek malzeme bulundurmayan santrallerdir.

Nükleer bilim ve teknolojileri en temiz ve çevreci elektrik üretiminin yanında birçok şekilde ve

birçok alanda hayatımızı geliştirmiştir. Örneğin yiyecekleri daha güvenli hale getirilmesinde,

bazı ölçü aletlerinin ve makinelerin kalitesinin arttırılmasında, metabolizmada ki anormalliklerin

ve kanserin teşhis ve tedavisinde, uzay araştırmalarında kullanılmıştır. Ayrıca nükleer

denizaltılar ve uçak gemileri yine nükleer teknolojinin nimetlerindendir.

d) Toryum

Birkaç iyi nedenden dolayı bilim adamları toryumu nükleer yakıt olarak araştırmaktadırlar.

Toryumun doğal izotopunun tamamen toryum-232 olarak bulunması, uranyuma göre daha etkili

ve güvenli olması nedenler arasındadır. Nükleer reaktörleri uranyum yerine toryum ile yüklemek

radyoaktif atık miktarını yarıya indirecek ve silah yapımında kullanılan plutonyumun derecesini

% 80 düşürecektir. Ayrıca bol miktarda bulunan toryum rezervleri dünyanın enerji ihtiyacını

binlerce yıl karşılayabilecektir. Toryum reaktörlerinin geliştirilmesi bir gün mümkün

olabilecektir.

e) Atıklar

Bütün endüstrilere benzer şekilde termal yollarla elektrik üretiminde atıklar ortaya çıkar. Hangi

yakıt kullanılırsa kullanılsın bu atıkların yönetimi insan sağlığına ve çevreye etkisi minimum

düzeyde kalacak şekilde olmalıdır. Nükleer güç atıkları için tüm sorumluluğu alan ve bunların

masrafını ürüne yansıtan tek enerji endüstrisidir.

Page 79: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

80

Yeniden işleme yöntemiyle atıklardan kimyasal yollarla uranyum ve plutonyum çekilerek

bunların hem radyoaktivitesi azaltılabilir hem de çekilen uranyum ve plutonyum yeniden yakıt

olarak kullanılabilir. Yakıtın yeniden işlenip işlenmediğine bağlı olmaksızın büyük bir nükleer

reaktörden senede 3 m3 camlaştırılmış yakıt ya da 25-30 ton kullanılmış yakıt çıkar. Çıkan atığın

çok az miktarlarda olması onun etkin ve ekonomik bir şekilde çevreden izole edilmesine izin

verir.

Atığın nihai gömülmesi radyoaktivitesinin azalması için 40-50 yıl geciktirilir. Bu süre içinde

atığın radyoaktivitesi 1000 kat azaldığı için kontrol edilmesi kolaylaşmaktadır. O halde

Türkiye‘de bir nükleer reaktör çalışmaya başladığında çıkan atıklar 50 yıl boyunca havuzlarda

bekletilecek bu süreç boyunca atık teknolojisi de gelişecektir.

Camlaştırılmış atığın ya da yeniden işlemeye girmemiş yanmış yakıtların nihai elden çıkarılması

uzun zaman periyodu boyunca bunların çevreden izole edilmesini gerektirmektedir. Bunun için

tercih edilen yöntem atığı 500 metre derine uygun jeolojik formasyonlar içine gömmektir.

Bununla ilgili birkaç ülke teknik olarak ve halkın da kabul edeceği yerleri araştırmaktadır.

Örneğin ABD bunun için Nevada da Yucca dağını düşünmektedir.

Atık gömülmüş olmasına rağmen uzun zaman sonra da önemli bir çevresel etkisi olmaması için

çoklu engeller ile tasarlanır. Bu engeller radyoaktif elementleri hareketsizleştirip biyosferden

izole eder. Bu atıklardan radyoaktivitenin insanlara ve çevreye ulaşabilmesi için bütün bu

engellerin radyoaktivite bozunup yok olmadan önce ortadan kalkması gerekmektedir.

Page 80: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

81

f) Sonuç ve Öneriler

Barışçıl amaçlarla nükleer enerjinin kullanılması ve ilk nükleer santralin kurulmasından bu yana

50 yıldan fazla bir süre geçmiş bulunmaktadır. Günümüzde Fransa, Japonya, Güney Kore gibi

birçok ülke sanayileşme süreçlerinde nükleer enerjiden büyük ölçüde faydalanmış, 1970‘lerde ki

petrol krizinden sonra başlattıkları nükleer programlarla ithal fosil kaynaklara bağımlılıklarını

büyük ölçüde azaltmıştır. Diğer yandan, sanayileşme savaşı veren ülkemizde nükleer teknoloji

yıllarca ihmal edilmiştir.

Radyasyon korkusu ve Çernobil kazası halkın nükleer kaza ve radyasyon riskini çoğu zaman

abartmasına neden olmaktadır. Modern reaktörler çok daha fazla güvenli olacak şekilde

tasarlanmaktadır. Fakat bu konuda kamuoyunun yeterli bilgi ve bilinç seviyesine ulaşması

sağlanamamıştır. Bu konuda devlete düşen görevlerden biri de bu konuda halkı

bilgilendirmektir.

Nükleer enerjiyi devlet politikası haline getiren ve kararlı bir şekilde uygulayan Fransa, Japonya,

Güney Kore gibi ülkeler enerji sektöründe dünya devleri arasında yerlerini alırken, Türkiye bu

konuda hızla dışa bağımlı hale gelmiş, enerji üretimi açısından dünya ortalamalarının bile altında

kalmıştır. Bu nedenle Türkiye‘de kararlı bir şekilde uygulamaya konulacak bir nükleer enerji

politikasının geliştirilmesi gerekmektedir.

2007 verilerine göre Türkiye‘de üretilen elektriğin % 49‘u doğal gazdan (bunun 2/3‘ü Rusya‘dan

kalan kısmın büyük kısmı İran‘dan), %28‘i kömürden ve %19‘u hidroelektrik santrallerinden

sağlanmaktadır. Bu nedenle Türkiye‘nin enerji politikalarının merkezinde, enerji kaynaklarının,

enerji sağlayıcıların ve enerji rotalarının çeşitlendirilmesi olmalıdır. Nükleer santraller enerji

kaynaklarını çeşitlendirerek enerji bağımsızlığı ve güvenliğine katkıda bulunacaktır.

Her ne kadar hükümet nükleer santral yapımını özel sektörün üstlenmesini istiyorsa da gerekli

olduğunda özel sektöre destek olmalı ya da kamu kendisi santrali yapmalıdır.

Page 81: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

82

Ticari nükleer santral çalışmalarına paralel olarak gelişmesi beklenen yerli sanayi ve Ar-Ge

sektörlerinde de Türkiye‘de herhangi bir gelişme sağlanamamış, ayrıca birçok yerli nükleer

enerji mühendisinin yurt dışına gitmesiyle stratejik bir alan olan nükleer teknoloji konusunda

yurt dışına önemli boyutta beyin göçü gerçekleşmiştir.

Ülkemizde toryum madeninin ekonomik önemi ile kullanım alanları konusunda yapılan

çalışmalar oldukça yetersiz düzeydedir. Bilimsel temellere dayanan çok az sayıda çalışma

bulunmaktadır. Ancak, çeşitli ülkelerde nükleer reaktörlerde toryum kullanılmasına yönelik çok

ciddi çalışmalar sürdürülmektedir. Bu ülkeler başlıca ABD, Hindistan ile topraklarında hiç

toryum bulunmayan Japonya‘dır. Toryum bu nedenle gelecekte stratejik bir maden olma

potansiyeli taşımaktadır.

Zengin toryum yedeği olan Türkiye toryum tabanlı nükleer yakıt teknolojisine sahip olma

olanaklarını vakit geçirmeksizin araştırmalıdır. Eğer Türkiye toryuma dayalı nükleer yakıt

teknolojisini kurup geliştiremezse, elinde büyük toryum yedeklerinin var olması kendine önemli

bir öncelik sağlamayacaktır. Tam tersine bu durum bazı yayılımcı ülkelerin iştahını kabartıp

Türkiye‘nin başının ağrımasına yol açacaktır.

Page 82: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

83

TABLOLAR

Petrol ÇalıĢma Grubu Raporu

Tablo 1. Ülkeler İtibariyle Ham petrol İthalatı …………………..……12

Tablo 2. Rafineri Kapasiteleri……………………………………..….…14

Elektrik ÇalıĢma Grubu Raporu

Tablo 2. AB Elektrik Direktifleri (Vasconcelos, 2004 ve Jamasb v.d., 2005)….....20

Çevre ve Enerji Çalıma Grubu Raporu

Tablo 1. Türkiye‘nin birincil enerji üretimi ve talebi mtep (2007)………...44

Tablo 2. Elektrik Enerjisi Kurulu Güç Kapasitesi Gelişimi (MW)……….…42

Tablo 3. Türkiye‘nin Yenilenebilir Enerji Kaynakları Potansiyeli (MTEP)

(Acaroğlu 1998)……….……………………………………………………..47

Tablo 4. Enerjiyle Bağlantılı Karbon Emisyonları, Bazı Ülkelerde,2006….48

Page 83: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

84

ġEKĠLLER

Çevre ve Enerji ÇalıĢma Grubu Raporu

Şekil 1. Yenilenebilir Enerji Kaynakları % Dağılımı (Kaynak: Eurostat, 2001 )…..46

Şekil 2. AB Ülkelerinde Enerji Tüketiminde Yenilenebilir Enerji Kaynakları

( Kaynak : Eurostat, 2001)…………………………………………………………..46

Sürdürülebilir Enerji ÇalıĢma Grubu Raporu

Şekil 1. Türkiye‘nin güneş haritası……………………………………………………76

Şekil2.Türkiye‘nin Rüzgar Atlası……………………………………………………77

Şekil 3. Türkiye‘nin Jeotermal Gücünün Bölgelere Göre Dağılımı…………………..78

Page 84: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

85

FOTOĞRAFLAR

Page 85: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

86

Page 86: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

87

Page 87: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

88

Page 88: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

89

Page 89: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

90

Page 90: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

91

Page 91: Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi€¦ · İlhan Kalkan Eskiehir Osmangazi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Lisans Öğrencisi Nükleer Enerji ÇalıĢma Grubu A. Emre

92

ZORLU ENERJĠ GRUBU