4
0530 231 77 47 a EKMEKveONUR a [email protected] KÖLE DEĞİL İŞÇİYİZ, BiRLEŞİNCE GÜÇLÜYÜZ! > s.2 > s.3 “1 MAYIS’TA BİRLİK ve DAYANIŞMA İÇİNDE OLMAMIZ LAZIM!” > s.2 İSDEMİR İŞÇİSİ SENDİKA PATRON İŞBİRLİĞİNE GEREKEN CEVABI VERECEKTİR! SENDİKA ve TOPLU SÖZLEŞME HAKKI İÇİN BYUAŞ İŞÇİSİ AYAKTA! İşsizlik, pahalılık artıyor; açlık, yok- sulluk derinleşiyor! Açlık sınırının 1300 TL, yoksulluk sınırının ise 4000 TL olduğu bir ülke- de asgari ücret 950 TL olarak belirle- niyor. İşçiler açlık ve yoksulluk ile ter- biye edilmeye çalışılıyor. Emeklilere seçim vaadi olarak veri- len 100 TL’lik zammın ise göstermelik olduğu ortada. KAŞIKLA VER KEPÇEYLE AL!? Sermayenin çıkarları doğrultusunda hareket eden Hükümet kaşıkla ver- diğini kepçe ile geri alıyor. En temel yurttaşlık hakkı olan ulaşım, barınma, sağlık, eğitim pahalı bir hizmete dö- nüşüyor. Doğalgaza, elektriğe yapılan zamlar, temel tüketim maddelerine ya- pılan zamlar hayatın pahalılaşmasına neden oluyor. İşsizlik almış başını gidiyor. 5 mil- yondan fazla kişi işsiz. Geçici işçilikle, taşeron çalışmayla işsizlik her geçen gün artıyor. HAK ARAMAK YASAKLANIYOR! Hakkını aramak ve mücadele etmek isteyen işçiler için ise yeni yeni yasak- lar çıkarılıyor. Patronlar ve parababa- ları karşısında işçi sınıfının mücadele silahları elinden alınmak isteniyor. Grev hakkı Bakanlar Kurulu kararıyla ve Danıştay’ın oyalamacası ile yasak ediliyor. Toplantı, yürüyüş, konser ve miting yapma hakkı valiler ve kaymakamlar eliyle yasaklanıyor. BU ÇARKA ÇOMAK SOKACAĞIZ! Yoksulluk, pahalılık, sömürü, iş ci- nayeti, güvencesiz çalışma kader ha- line getirilirken, işçi sınıfının elini kolunu bağlamak istiyorlar. Bunu ya- panlar bilsinler ki direnişi büyüteceğiz ve çarklarına çomak sokacağız. Birlik, mücadele ve dayanışma için- de işçiler biriken öemizi ve kinimizi işyerlerinden, havzalara ve sokaklara taşıracağız. Patronlar ve işbirlikçilerine karşı onurumuzu koruyacağız, ekmeğimizi büyüteceğiz, meydanı boş bırakmaya- cağız! 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız! İLERİ DAHA FAZLA İLERİ! BİRLİK! MÜCADELE! DAYANIŞMA! 1 MAYIS’TA ALANLARA! ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK İşçi sını sermayenin şiddetli saldırılarıyla karşı karşıya... Finans kapital sının kimlik, mücadele ve örgütlenme di- namiklerini yok etmek isyor. Sını bir kadavra yığınına, enkaza dönüştürmeyi amaç- lıyor. Kıdem, ihbar tazmina- nın gaspı, bölgesel asgari ücren gündeme gelmesi, özel ishdam bürolarının ku- rulması sınıfa yönelik stratejik saldırılardır. > s. 3 TEK YOL İŞÇİLERİN BİRLİĞİ Uzun yıllardır direniş dene- yimi birikren Mersin liman işçileri, şu an bireysel bir ara- ya gelişlerden öte ortaya bir örgütlenme praği çıkarmak zorunda. Oluşturulacak ta- ban komiteleri ile sergilenen örgütlü duruş zafere götüre- cekr. > s. 2 Eğim alanında esnek ve güvencesiz çalışmanın adı “Ücretli Öğretmenlik” oldu. Ücretli öğretmenlik ile iş gü- vencesi bir lütuf haline ge- rilirken, kamuda öğretmen- lerin güvencesiz ishdamına zemin hazırlanıyor. > s. 2 Nisan 2015 - sayı 3 Aylık İşçi Gazetesi HAYDİ 1 MAYIS’TA ALANLARA! haydi

Ekmek ve Onur no.3

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Ekmek ve Onur Gazetesi, Nisan 2015

Citation preview

Page 1: Ekmek ve Onur no.3

0530 231 77 47 a EKMEKveONUR a [email protected]

K Ö L E D E Ğ İ L İ Ş Ç İ Y İ Z , B i R L E Ş İ N C E G Ü Ç L Ü Y Ü Z !

> s.2> s.3

“1 MAYIS’TA BİRLİK ve DAYANIŞMA İÇİNDE OLMAMIZ LAZIM!”

> s.2

İSDEMİR İŞÇİSİSENDİKA PATRON İŞBİRLİĞİNE GEREKEN CEVABI VERECEKTİR!

SENDİKA ve TOPLU SÖZLEŞME HAKKI İÇİN BYUAŞ İŞÇİSİ AYAKTA!

İşsizlik, pahalılık artıyor; açlık, yok-sulluk derinleşiyor!

Açlık sınırının 1300 TL, yoksulluk sınırının ise 4000 TL olduğu bir ülke-de asgari ücret 950 TL olarak belirle-niyor. İşçiler açlık ve yoksulluk ile ter-biye edilmeye çalışılıyor.

Emeklilere seçim vaadi olarak veri-len 100 TL’lik zammın ise göstermelik olduğu ortada.

KAŞIKLA VER KEPÇEYLE AL!? Sermayenin çıkarları doğrultusunda

hareket eden Hükümet kaşıkla ver-diğini kepçe ile geri alıyor. En temel yurttaşlık hakkı olan ulaşım, barınma, sağlık, eğitim pahalı bir hizmete dö-nüşüyor. Doğalgaza, elektriğe yapılan

zamlar, temel tüketim maddelerine ya-pılan zamlar hayatın pahalılaşmasına neden oluyor.

İşsizlik almış başını gidiyor. 5 mil-yondan fazla kişi işsiz. Geçici işçilikle, taşeron çalışmayla işsizlik her geçen gün artıyor.

HAK ARAMAK YASAKLANIYOR!Hakkını aramak ve mücadele etmek

isteyen işçiler için ise yeni yeni yasak-lar çıkarılıyor. Patronlar ve parababa-ları karşısında işçi sınıfının mücadele silahları elinden alınmak isteniyor. Grev hakkı Bakanlar Kurulu kararıyla ve Danıştay’ın oyalamacası ile yasak ediliyor.

Toplantı, yürüyüş, konser ve miting

yapma hakkı valiler ve kaymakamlar eliyle yasaklanıyor.

BU ÇARKA ÇOMAK SOKACAĞIZ!Yoksulluk, pahalılık, sömürü, iş ci-

nayeti, güvencesiz çalışma kader ha-line getirilirken, işçi sınıfının elini kolunu bağlamak istiyorlar. Bunu ya-panlar bilsinler ki direnişi büyüteceğiz ve çarklarına çomak sokacağız.

Birlik, mücadele ve dayanışma için-de işçiler biriken öfkemizi ve kinimizi işyerlerinden, havzalara ve sokaklara taşıracağız.

Patronlar ve işbirlikçilerine karşı onurumuzu koruyacağız, ekmeğimizi büyüteceğiz, meydanı boş bırakmaya-cağız! 1 Mayıs’ta alanlarda olacağız!

İLERİDAHA FAZLAİLERİ!

BİRLİK! MÜCADELE! DAYANIŞMA!1 MAYIS’TA ALANLARA!

ÜCRETLİÖĞRETMENLİK

İşçi sınıfı sermayenin şiddetli saldırılarıyla karşı karşıya... Finans kapital sınıfın kimlik, mücadele ve örgütlenme di-namiklerini yok etmek istiyor. Sınıfı bir kadavra yığınına, enkaza dönüştürmeyi amaç-lıyor. Kıdem, ihbar tazmina-tının gaspı, bölgesel asgari ücretin gündeme gelmesi, özel istihdam bürolarının ku-rulması sınıfa yönelik stratejik saldırılardır. > s.3

TEK YOLİŞÇİLERİN BİRLİĞİ

Uzun yıllardır direniş dene-yimi biriktiren Mersin liman işçileri, şu an bireysel bir ara-ya gelişlerden öte ortaya bir örgütlenme pratiği çıkarmak zorunda. Oluşturulacak ta-ban komiteleri ile sergilenen örgütlü duruş zafere götüre-cektir. > s.2

Eğitim alanında esnek ve güvencesiz çalışmanın adı “Ücretli Öğretmenlik” oldu. Ücretli öğretmenlik ile iş gü-vencesi bir lütuf haline geti-rilirken, kamuda öğretmen-lerin güvencesiz istihdamına zemin hazırlanıyor. > s.2

Nisan 2015 - sayı 3 Aylık İşçi Gazetesi

HAYDİ1 MAYIS’TAALANLARA!

haydi

Page 2: Ekmek ve Onur no.3

İki aydır İskenderun Demir Çelik (İSDEMİR) Fabrikası’nda yaşananlar, sendikaların rekabetinden faydalanarak yüzlerce deneyimli işçinin nasıl kapı dı-şarı edileceğini gösterdi.

800 İŞÇİ İŞTEN ATILDI!2015’ten bu yana “sağlık sorunu”, “per-

formans düşüklüğü”, “teknolojik geliş-melere ayak uyduramama” gibi nedenler bahane edilerek 800 işçi işten atıldı. TİS

yetkisizliğinden faydalanan iş müdür-leri, yüksek maliyetli iş gücünü tasfiye ederek, yeni işçi alımları ile ucuz iş gü-cünü kullanmak istiyorlar. Atılan işçiler Hak-İş’e bağlı Çelik-İş ve amirlerin yön-lendirmesiyle kayıt yapan Türk Metal’e bağlı Türk-Metal-İş üyeleri.

Daha önce bel fıtığı, bronşit gibi has-talıklarının olmadığını, uzun yıllar İS-DEMİR’de çalışarak hastalandıklarını

söyleyen işçiler, bugüne kadar görmez-den gelinen sağlık durumlarının şimdi işten atılmalarına neden gösterilmesine tepkililer. Jandarma ve zabıtanın engel-lemelerine rağmen fabrika önünde çadır direnişi sürüyor, iade ve tazminat dava-ları açılıyor.

TÜRK METAL BİRLİĞİ BOZDU! ÇELİK-İŞ SAHİPLENMEDİ!

Fabrikada üyesi bulunan iki sendika da henüz işçileri sahiplenecek bir açık-lamada bulunmadı. İşçilerin hakları için mücadele etmesi gereken sendikalar, patronla danışıklı yürüttükleri bu çekiş-melerde işçiye kaybettirdiler.

EN İYİ CEVAP “1 MAYIS”!Sendikasızlığı hakim kılmak, ucuz iş-

gücü yaratmak ve taşeronlaştırmak için yapılanlar, bizlere işçilerin haklarını pat-rona ya da patronla başka bir sendikaya, pazarlık konusu etmeyecek sendikalara ne kadar ihtiyacımız olduğunu gösteri-yor. İSDEMİR’de atılan işçiler taleplerini duyuracakları en anlamlı güne hazırla-nıyorlar. Yücel Boru’nun kvılcımı çaktı-ğı Metal Direnişi ve İSDEMİR işçileri ile sürerken 2015 1 Mayıs’ı İskenderun hav-zasında, birliğin ve mücadelenin umudu olacak.

CHP’li Bakırköy Belediyesine bağlı taşeron BYUAŞ şirketinde çalışan işçiler 21 Mart’tan bu yana direnişteler. İşçiler mücadelelerini Ba-kırköy Cumhuriyet Meydanı’nda açtıkları grev çadırında sürdürüyor.

BYUAŞ işçileri 7 ay önce 1.500 lira olan ma-aşlarının 1050 lira yapılması sonucu, Beledi-ye-İş sendikasında örgütlenerek mücadeleye başlamışlardı. Buna karşı Belediye Başkanı baş-ta olmak üzere işçilerin adalet arayışları tehdit ve baskı yoluyla sindirilmek istendi. BYUAŞ işçileri haklı ve onurlu mücadelelerinden vaz-geçmedi, sendikalarında örgütlenmeye devam etti ve yetki kazandı.

İşveren ile toplu sözleşme görüşmeleri baş-lamasını ardından, Belediyenin ayak oyunu da devreye girer. BYTUAŞ’ın işçi temsilcileri işten atılır ve sözleşme taleplerine sırt çevrilir. Ve BYUAŞ işçisi bu aşmadan sonra direnişe geçer ve iş bırakır. Taşeron işçilerine örnek bir mü-cadele yürüten BYUAŞ işçilerinin talepleri ise şöyle:

-İşten atılan işçilerin geri alınması.-Toplu sözleşme hakkının tanınması-Sendikalı olarak işe başlamak. Ekmeği ve onuruna sahip çıkan, adalet için

mücadele eden Bakırköy Belediyesi işçileri yal-nız değildir.

Ege Üniversitesi Hastanesi’nde sürege-len sağlık emekçilerinin mücadelesi ka-zanımla sonuçlandı. E.Ü. Hastanesi Acil Servisinden tüm hastaneye yayılan eylem-lerin sonucunda talepler kabul edildi. Bir kez daha örgütlü bir mücadelenin emekçi-ler için ne kadar önemli olduğu açığa çık-mış oldu.

Sağlık emekçilerinin kölece çalışma ko-şullarına karşı, “İnsanca ücret ve güvenli çalışma ortamı” talebiyle başlayan eylem-lilik süreci 2 ayı aşkın bir süre devam etti. Yola çıkarken talepleri şöyle idi:

“Az kişiyle çok iş yapma dayatmasına karşı hemşire ve yardımcı personel sayı-sında artış sağlanmalı,

(+) Artı mesailer ile tüm günlerin gasp edilmesini istemiyoruz, artı mesailerin kaldırılsın,

Hastane döner sermayesi en üst limit-ten, tüm çalışanlara eşit bir şekilde dağı-tılsın,

Angarya işler kaldırılsın,Sağlıkta şiddetin arttığı bu dönemde gü-

venlikli bir ortamda çalışmamız sağlansın.”Sağlıkçıların örgütlü mücadelesi sonu-

cunda taleplerinin birçoğu kabul gördü. Sadece hemşire sayısı talebi konusunda yeterli bir artış sağlanmadığı için bu işin takipçisi olacaklarını duyuran E.Ü. Hasta-nesi Acil Servis çalışanları, 13 Mart’ta tüm ülkede sağlık emekçilerinin 1 günlük iş bı-rakma eylemi ile eylemlerini sonlandırdı.

Mersin limanı, 2007 yılında özelleştiri-lerek 36 yıllığına Singapurlu PSA grubu ile yerli Akfen Ortak Girişimi tarafından oluşturalan, Mersin İnternational Port’a devredilmişti. 2007 yılından bu yana Mersin Limanı sürekli değişen taşeron şirketler, mağdur edilen, hak gasplarına uğrayan işçiler ve bu işçilerin gösterdiği direnişlerle gündemde.

Yaklaşık 2000 işçinin çalıştığı limanda, MIP ana bünyenin dışında taşeron şirket-lere bağlı işçiler de çalışmakta. Ana işve-renin taşeron şirketlerinin sözleşmelerini feshedip yeniden yaptığı sözleşmelerde mağdur olan hep işçiler. Uğursan ile söz-leşmeyi feshedilip Ahtapot’la imzalanan sözleşmede Ahtopot’a geçmeyen işçiler direnişte.

Aynı kişilere ait farklı taşeronlar, kölece çalışma koşullarına mecbur bırakılan işçi-lerin bir araya gelmesinin ve örgütlenme-sinin önündeki en büyük engel.

Yemekhane, dinlenme salonları dahil her yeri gözetleyen kameralarla liman yönetimi, 3-4 işçinin bir araya gelmesini engelliyor, hareketlilik fark ettiği bölüm-lerde ise sık sık işçilerin çalışma yerlerini değiştiriyor. Bununla da yetinmeyip yaşa-nan iş kazalarının da kayda geçmesini en-gelleyerek işçilerin hayatını hiçe sayıyor.

Liman’da örgütlü Liman-iş sendika yö-netiminin işverenle geliştirdiği ilişki, işçi-lerin işverenin karşısında yalnız kalması-na neden oluyor.

Uzun yıllardır direniş deneyimi birikti-ren liman işçileri, şu an bireysel bir ara-

ya gelişlerden öte ortaya bir örgütlenme pratiği çıkarmak zorunda. Oluşturulacak taban komiteleri ile sergilenen örgütlü duruş zafere götürecektir.

İşçi SınıfınınMücadele Günlüğü

Uzun yıllardır direniş deneyimi biriktiren liman işçileri, şu an bir örgütlenme pratiği çıkarmak zorunda.

Çerkezköy’de bulunan Bross Tekstil işçilerinin 71 gündür devam eden direnişi kazanımla sonuçlandı. İşveren, işçile-rin ve BATİS Sendikasının tüm taleplerini kabul etti. İşten atılan işçilere sendikal tazminatla beraber kıdem ve ihbar tazminatları eksiksiz olarak ödendi. İşçilere kesilen idari para cezalarının patron tarafından ödenmesi kabul edildi. İş güvenliği ile ilgili düzenlemelerin yapılması kabul edildi.

DİSK’e bağlı Limter-İş Sendikası’na üye oldukları için işten atılan ve 39 gündür direnişte olan ve son 15 gündür açlık grevi eylemini sürdüren Adore Oyuncak işçilerinin direnişi zafer getirdi. İşçilere 16 maaş tuta-rında sendikal tazminat, ihbar ve kıdem tazminatları, yol ve mesai ücretleri ile direnişte geçen günlerin kar-şılığında ücret ödenecek.

İSDEMİR İŞÇİSİ SENDİKA PATRON İŞBİRLİĞİNE GEREKEN CEVABI VERECEKTİR!

SENDİKA VE TOPLU SÖZLEŞME HAKKI İÇİN BYUAŞ İŞÇİSİ AYAKTA!

Ege Acil’de Zafer Direnen Emekçinin Oldu

Page 3: Ekmek ve Onur no.3

İşçilerin temel sorunları nelerdir fab-rikada?

Öncelikle ücretler yeterli değil. Ben kadroluyum 17 yıldır bu işyerinde çalı-şıyorum. Bizim geçmiş mücadeleler so-nucu kazanımlarımız var. Ancak taşeron işçiler çok daha zor şartlarda çalışıyor. Gelir eşitsizliği söz konusu...

İkinci sorun taşeron işçilik. 2000 çalı-şan var işyerinde bunların 300’den faz-lası taşeron çalışıyor. 3 ay olan deneme suresi çeşitli bahane-lerle erteleniyor.12 ay- 18 ay denenip kadroya geçemeyen arkadaşlar var.

Patron kadroya geçişte işçinin tazminat ve üç ayda bir ikrami-ye ve yardım (gıda vb) çekleri gibi kazanımlarından mahrum bırakıyor ya da kademe kademe verip karina kar katıyor.

Üçüncüsü işçi sağlığı ve iş gü-venliği yeterli değil. Kullanılan malzemeler kalitesiz. Örneğin hammadde elyaf renklendir-mek için kullanılan kimyevi maddelerin ortamdaki zararı dikkate alınmıyor. O kansero-jen gazları her gün içimize çe-

kiyoruz. Bu da işçi sağlığına gereken önemin verilmediğini gösteriyor.

Sendikanız var mı? Sizin haklarınızı ne ölçüde savunuyor?

Evet, buradaki 1600 arkadaş sendi-kalı. Patron yanlısı AKP’nin sendikası Hak-iş’liyiz. Bu fabrika baskı ve zorla DİSK’ten Hak-İş’e geçirildi. DİSK’te o zamanlar çok etkin rol oynayamadı. Bu yüzden sendikalara olan güvenimiz kal-

madı. Bizi değil patronu düşünen onun çıkarları için çalışan sendika istemiyo-ruz.

1 Mayıs yaklaşıyor, 1 Mayıs’ta ne ya-pacaksınız?

Elbette 1 Mayıs’ta alanlardayız. Bu sömürü düzenine karşı dayanışmayı ar-tırmamız gereken bir gün, çünkü kriz var ve bu krizin faturası yine işçiye ke-silecek. Belli işyerlerinde işten çıkartma

veya firmalarda iflas haber-leri alıyoruz. Beyteks iflas etti, Kıvanç Tekstil’de isten atılmalar söz konusu. 1 Ma-yıs o yüzden önemli! Örgüt-lenmemiz birlik ve dayanış-ma içinde olmamız lazım, tüm işçilerin...

Peki, bir okur olarak ga-zetemize bir öneriniz ya da eleştiriniz var mı?

Gazeteyi okuyorum be-ğeniyorum ancak biraz da yerelden ve farklı işkolların-dan -metal, geri dönüşüm gibi- haberler paylaşılırsa daha iyi olur. Onun dışında tüm gazete çalışanlarının emeğine sağlık...

İşçi sınıfı sermayenin şiddetli saldı-rılarıyla karşı karşıya... Finans kapital sınıfın kimlik, mücadele ve örgütlenme dinamiklerini yok etmek istiyor. Sınıfı bir kadavra yığınına, enkaza dönüştür-meyi amaçlıyor.

Kıdem, ihbar tazminatının gaspı, böl-gesel asgari ücretin gündeme gelmesi, özel istihdam bürolarının kurulması sınıfa yönelik stratejik saldırılardır. 7 Haziran seçimleri bu anlamda kritik bir eşiktir.

SINIF KAVGASI SERTLEŞİYOR!KAVGANIN HARI ARTIYOR!

Özellikle önümüzdeki 1 Mayıs ve 7 Haziran genel seçimleri, 2015 yılının ruhunu oluşturacak. Yılın nabzını ve gi-dişatını bu iki gelişme belirleyecek.

Geçen yıl sınıf önemli tecrübeler ya-şadı. Önemli birikimler kazandı.

Güvencesizliğe, taşeronlaşmaya, iş-

yeri kapanmalarına, işten atılmalara, sendikasızlaştırmaya karşı 2014 yılın-da etkin, yaygın ve militan karakterli eylemler gerçekleşti. İşçiler Çayırhan Enerji Santrali, Şişe Cam grevi gibi grevlerin (grev erteleme kararlarına rağmen) yanı sıra, Özelleştirmeye karşı Yatağan direnişi gibi uzun soluklu ey-lemler yaptı.

Ermenek ve Soma katliamları sınıfın öfke ve kinini artırdı. Kazova işgali ve özyönetim pratiği ve Greif fabrika işgali sınıfın muhteşem gücünü ortaya koydu.

Halkalı Temapark işçilerinin TEM oto-yolunu bloke etmesi hem güvencesiz işçilerin şiddetli öfke patlamasını, hem de sınıfın yeni kompozisyonunu göster-mesi açısından dikkat çekti. Daha yüz-lerce lokal eylem ve direniş sınıfı besle-di ve şekillendirdi.

Son 3 ayda benzer saiklerle işçiler ha-rekete geçti. Bu süreçte Metal işçilerin direnişi ve grevi, bir dizi lokal eylem (Ülker direnişi gibi) ve Bakırköy Beledi-yesi - Byuaş grevi öne çıktı.

Zor ve sert bir döneme giriyoruz, sı-nıf bu süreçte yaygın lokal eylemler, direnişler, yer yer grevlerle bir direniş ve mücadele hattı oluşturuyor. Bu hattı militanlaştırmalıyız. 1 Mayıs bunun ilk adımı olmalıdır. Sınıfın kolektif öfke ve kininin açığa çıktığı, kavgayla sokağın buluştuğu bir gün olmalıdır.

7 Haziran’da sandıkta Kürt halkıyla kucaklaşabilmeli, zalime karşı tek yum-ruk ve tek yürek olmalıyız.

Bugün yaratacağımız militanca dire-nişler, yarın gerçekleştireceğimiz mili-tanca saldırıların önünü açacaktır.

O zaman İleri, Daha fazla ileri ...!

Merhaba Ekmek ve Onur Gazetesi okurları. Ben de Ekmek ve Onur Gazetesi’ni yakından

takip eden ve okuyanlardanım. Pendik Esenya-lı Mahallesi’nde oturan 18 yaşında genç bir

işçiyim. Sadece ben değil, birçok genç işçinin ve bir o kadar da işçi, emekçi ailelerinin oturduğu

bir yerdir Esenyalı. Arkamız Aydınlı, Konaşlı işçi bölgeleri,

önümüz ise meşhur Tuzla tersaneleri... Ben de Aydınlı Deri Sanayi bölgesinde bir depoda çalışıyorum. İşyerimizde 50 kişi çalışıyor. Tüm

işçiler gibi biz de iş yerinde pek çok sorunla karşılaşıyoruz. Yaklaşık 11 saat çalışıyoruz ve mola saatlerimiz de çok kısa. Üstelik de bizden daha fazla tempo ve yoğun çalışma bekleniyor. Koşullarımızın iyileştirilmesi için verdiğimiz

öneriler bile dikkate alınmıyor. Örneğin biz Esenyalı’dan üç arkadaşımız ile birlikte her sabah yaklaşık 30-35 dakika yol yürümek zorundayız, çünkü servis mahalle-mizden geçmiyor. Bu nedenle her sabah işe

yorgun halde gidiyoruz. İtiraz ettiğimizde ise patronun bizlere karşı tavrı “beğenmiyorsanız gidin” oluyor. Kısacası patronların düzeninin köleleştirme ve sömürü politikasını işyerimizde

en vahşi şekilde görebiliyoruz. Ancak, tüm bunlara rağmen biz işçiler olarak

çözümü biliyoruz. Çözüm; işçilerin birliği ve örgütlenmesidir.

İLERİ DAHA FAZLA İLERİ

“Bu krizin faturası yine işçiye kesilecek! 1 Mayıs’ta birlik ve dayanışma içinde olmamız lazım!”

Zor ve sert bir döneme

giriyoruz, sınıf bu süreçte

yaygın lokal eylemler,

direnişler, yer yer grevlerle

bir direniş ve mücadele

hattı oluşturuyor. Bu hattı

militanlaştırmalıyız.

1 Mayıs bunun ilk adımı

olmalıdır.

Adana’nın önemli işkolu olan tekstil sektöründe entegre biçimde üretim yapan fabrikada çalışan bir işçi arkadaş ile Ekmek ve Onur Gazetesi olarak işyerindeki temel sorunlara üzerine sohbet ettik.

Kocaeli Başiskele’deki Kartonsan fabrikasında işveren ile toplu iş sözleşme-si görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine grev kararı alan işçiler patrona geri adım attırdı. Üyesi oldukları Selüloz-İş sendikası ile yapılan son görüşmede, Kartonsan yönetiminin geri adım atmak zorunda kalma-sıyla anlaşma sağlandı. 161 işçiyi kapsayan sözleşme ile işçiler ilk yıl için 350 lira seyannen zam, belirlenen oranda ikinci yıl için de TÜFE oranında zam alacak. Sosyal ödemeler de zam doğrultusunda yeniden ayarlanacak.

İzmir Karşıyaka Belediyesi’nde Nakliyat İş’e üye oldukla-rı için işten çıkarılan işçilerin işgal eylemi kazanım getirdi. Sendika yetkililerinin yaptığı açıklama şöyle “Başlayan işga-lin ardından Karşıyaka Belediye Başkanı ve diğer yetkililer-le yapılan görüşmeler sonucunda işten atılan üç üyemizin işe geri dönüşü konusunda anlaşmaya varılmıştır. Atılan üyelerimiz önümüzdeki günlerde iş başı yapacaklardır.”

işçi mektupları

İşçi havzalarında Ekmek ve Onur Gazetesi tüm emekçilerin elinde...

Page 4: Ekmek ve Onur no.3

TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) Türkiye işsizlik oranını açıkladı. İşsizlik oranı yüzde 10,9 işsiz sa-yısı 3 milyon 145 kişi oldu.

Temel işsizlik verisi olan tarım dışı işsizlik de yüzde 12.9’a yükseldi.

Tabii bu verilere Suri-ye’deki iç savaştan dolayı göç eden işçiler dahil değil. Ülkemizdeki Suriyeli göç-menlerin sayısı 1.5 milyo-nu bulmuş durumda.

Bu veriler bizim için şu anlama geliyor, ekonomik kriz ve savaş bizi teğet geçmedi. Ya da sermayedarları teğet geçse de işçi sını-fını tam on ikiden vurdu.

2008 sonrası dünyada ve ülkemizde işçi sınıfı işsizlik, hayat pahalılığı ve baskı ile sı-nanıyor. İşçilerin direnişi ve grevleri gökten zembille inmedi. Ekmeğimize, aşımıza göz koyan patronlar yüksek kazançları kesilme-sin diye işçilere ağır koşullar dayatıyor. Kri-zin faturasını bize kesmek istiyor.

İşsizlik artık rekor kırmış durumda işçiler evine ekmek götüremiyor fakat bu patron-ların dayanamayacağı birşey değildir. İşçiye daha zor koşullarda çalışmayı kabul ettirmek için bunu yapıyorlar.

Medya Suriyeli göçmenleri bunun sorum-lusu olarak gösterip bilincimize zehir akıtsa da biliyoruz ki işsizliğin ve pahalılığın so-rumlusu göçmenler değildir. Ucuz işçiliği yayınlaştırmak isteyen, güvencesiz çalışmayı yasallaştırmak isteyen patronlardır.

Patronların tek korkusu vardır. İşçilerin

birlik olması, dayanışması ve örgütlü mücadele yürütmesi...

Şimdi 1 Mayıs geldi çattı. İşçi sını-fının biriken öfkesini ve taleplerini hep bir ağızdan haykırmak için bun-dan daha iyi bir fırsat yok.

Birlik, mücadele, dayanışma günü-müz olan 1 Mayıs’ta “Ekmek, Onur ve Adalet” şiarımızla alanlarda olma-lıyız. Bizi işsizlik ve yoksulluğa mah-kum etmek isteyenler inat.

Yaşasın 1 Mayıs!

Öz Gıda-İş’ten istifa ederek DİSK/Gıda-İş Sendikası’na geçtikten sonra işten atılan Ülker işçilerinin kararlı direnişi patronlara geri adım attırdı.

Patron işçileri, ahlaksızlık, verilen görevi yapmama, amire itaatsizlik gibi gerekçe-lerle tazminatsız işten atmıştı. 4 aylık çadır direnişinden sonra kıdem ve ihbar tazmi-natlarının ödenmesini, 16 aylık ücret tuta-rında sendikal tazminat ödenmesini, 4 ayın sigorta primlerini ödenmesini kabul etmek zorunda kaldı. Ancak işçilerin işe geri dön-me talebi ise karşılık bulmadı.

Ülker işçileri direniş çadırlarını sökerken Ülker’de mücadelenin devam edeceğini vurguladı.

Koç Holding’e bağlı Divan Pastaneleri’nin Çekmeköy’deki üretim fabrikasında direniş sürüyor. DİSK’e bağlı Gıda-İş sendikasına üye oldukları için işten çıkarılan 55 işçi direniş-lerine fabrika önünde, “direniş divanı” adını verdikleri çadırda devam ettiriyorlar.

Diğer taraftan da eylemleriyle Koç’a İstan-bul’u dar ediyorlar. 28 Mart’ta CNR EXPO’da-ki Divan Pastanesi standı önünde, 1 Nisan’da Divan Oteli önünde, 2 Nisan’da da Koç Üni-versitesi önünde eylemlerini sürdürdüler. Zorunlu mesai dayatması, düşük ücret, uzun çalışma sürelerine karşı sendika hakları için mücadeleye devam edeceklerini bildiren işçi-ler sınıf dayanışması çağrısı yapıyorlar.

Direnen işçilerden Sedef ise sınıf kardeş-lerine şu mesajı gönderiyor: “Bu direniş he-pimize zorluklarla nasıl mücadele etmemiz gerektiğini öğretti. Arkadaşlarımızın çoğunun ilk direnişi ama hepsi son derece emeklerine nasıl sahip çıkılır iyi biliyorlar. Kısacası emeği-mizi kimseye yedirmeyiz, yeter ki gücümüzün farkına varalım, birleşelim.”

100 bini işçinin çalıştığı metal sektöründe MESS ile Birleşik Metal-İş arasındaki toplu sözleşme görüşmelerinde sonuç alınama-ması sonucu 29 Ocak’ta 22 fabrikada grev başlatmıştı.

Grevin 2. gününde Hükümet aceleyle alı-nan Bakanlar Kurulu kararıyla 15 bin metal işçisinin grevini ‘milli güvenliğe tehdit’ ge-rekçesiyle 60 gün erteledi. Bu karar fiilen bir grev yasaklamak anlamına geliyordu. Bu yüzden Ejot ve Paksan gibi fabrikalarda yasağa rağmen eylem devam etmiş, fabri-kalar işgal edilmişti.

Şimdi gelinen noktada Birleşik Metal İş’in yürütmenin durdurulması istemiyle Danış-tay’a yaptığı başvurunun reddedildiği orta-ya çıktı.

Danıştay 10’uncu Dairesi 5 Mart’ta aldığı kararı 6 Nisan’da açıklandı. Kararın 60 gün-lük grev erteleme süresinin bitiminden ve sendikanın Yüksek Hakem Kurulu’na baş-vurduğu günden sonra açıklanması büyük tepki topladı. Çünkü “yasal süreç” baha-nesiyle işçilerin elinden grev hakkı alınmış oldu.

Bunun karşısında direnişin sürdürülmesi, işçilerin hakları için örgütlenmesinin yay-gınlaştırılması ve büyütülmesi gerekiyor. İş-çilerin mücadele silahlarını elinden alama-yacaklarının gösterilmesi gerekiyor.

Eğitim alanında esnek ve güvencesiz çalışmanın adı “Ücretli Öğretmenlik” oldu. Nitelikli bir eğitimde öğ-retmenlerin sürekliliği bir zorunluluk iken, AKP dö-neminde hızlı bir dönüşüm yaşanıyor. Ücretli öğretmen-lik ile iş güvencesi bir lütuf haline getirilirken, kamuda öğretmenlerin güvencesiz istihda-mına zemin hazırlanıyor.

Asıl Hedef Esnek ÇalıştırmaAsıl mesele ihtiyaçtan fazla öğret-

menin mezun olması değil, kamuda istihdamın esnekleşmesi, iş güven-cesinin kalkması ve sözleşmeli, üc-retli vb. güvencesiz istihdamın yer-leşmesidir.

KPSS ile birlikte eğitim fakültesi mezunu binlerce öğretmen adayı kadrolu olarak atanmıyor ve gü-vencesiz çalışma koşullarına terk ediliyor. Eğitimde işsizlik arttıkça, iş bulmak için öğretmenlerin ara-sındaki rekabet kızıştırılıyor, öğret-menler daha ucuz ve ağır koşullar-da çalışmaya zorlanıyor.

Ücretli öğretmen, kadrolu öğ-retmenle aynı işi yapmasına karşın üçte biri kadar ücret alıyor. Ayrıca ücretli izin hakkı bulunmuyor. Yaz tatili, ara tatil, kar tatili, bayram

tatili gibi günler ücretlerden kesili-yor, bu günler için sağlık sigortası ödemesi yapılmıyor. Ayrıca ücretli öğretmenlerin sendikaya üye olma hakkı da bulunmuyor.

İşsizlik belası ile öğretmenlere ölüm gösterilirken, ücretli öğret-menlik uygulaması ile sıtmaya razı edilmek isteniyor.

Eşit işe Eşit ücret! Güvenceli istihdam!

Eğitimdeki esnek, ucuz ve güven-cesiz çalışmaya karşı, öğretmenler eşit işe eşit ücret ve güvenceli istih-dam istiyor. Ve işsizlik ve yoksulluk zulmü karşısında ataması yapılma-yan tüm öğretmenlerin koşulsuz istihdam edilmesini talep ediyor. Tüm eğitim emekçilerini, işçi sınıfı-nın bir bölüğü olma bilinci ile mü-cadeleye ve bulundukları her yerde 1 Mayıs’ta alanlarda olmaya, çağırı-yoruz...

DİVAN İŞÇİSİ KOÇ’A “EMEĞİMİZİ YEDİRMEYİZ”

DİYOR!

Tuzla’da İşçi Katillerine Karşı Direniş Var!

GazetesiToplumsal Özgürlük Gazetesi İşçi Ekidir Şubat 2015

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü: Meral ÇınarAdres: Rasimpaşa Mah. Halitağa Cad. No: 32/33Kadıköy-İSTANBULBaskı: Rumi Matbaa Maltepe Mah. Fazılpaşa Cad. No:8/4 Topkapı-İSTANBUL Tel. 0212 612 71 72

Ülker İşçisi Kazandı

Trabzon’da İnşaat İşçileri“HAKIKIMIZI İSTİYORUZ!”

Trabzon’da TOKİ tarafından yapılan Trab-zon Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi inşaatın-da çalışan ve 6 aydır maaşları ödenmeyen işçiler açlık grevine başladı. TOKİ’den ilk ihaleyi alan Gür İnşaat geçen ay iflas edin-ce sorumluluğu TOKİ’ye yükledi. Aynı şekil-de yüklenici firmalardan Akgün İnşaat da iflasını açıklayarak inşaat sürecinden çekil-di. İşçilere önceden Gür İnşaat tarafından verilen çekler de ödenmedi. İşçiler de bu-nun üzerine maaşlarını alabilmek için açlık grevi eylemine başladı.

İşçiler “Hırsızlık yapmadık, hak yemedik sadece hakkımızı istiyoruz. Kazanana ka-dar devam edeceğiz.” diyorlar.

S A B I R T Ü K E N D İ !İŞSİZLİK REKOR KIRIYOR!

Tuzla Gemi Endüstri A.Ş’ye ait tersanede 23 Şubat 2014’te meydana gelen iş cinayetinde Ta-mer Şeyhun hayatını kaybetmişti. Şirket aleyhine “taksirle ölüme sebebiyet verme” suçundan açı-lan davada şahitlik yapan işçiler Veysel Sarğut ve Eyüp Ayan işverenin kusurlu olduğu gerçeğini söylemeleri üzerine 30 Ocak ve 6 Mart tarihinde işten çıkarıldılar.

Tersane patronlarına karşı boyun eğmeyen ve sınıfın onurulu tutumunu takınan işçiler, Limter-iş Sendikasıyla birlikte haklarının ödenmesi ve işe iade edilmek üzere işyeri önünde direnişeler.