Upload
others
View
6
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C.ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞITÜRKİYE İŞ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
EKONOMİK BÜYÜME İLE İSTİHDAM ARASINDAKİİLİŞKİNİN ZAYIFLAMA NEDENLERİ VE BU İLİŞKİNİN
GÜÇLENDİRİLMESİNDE İŞKUR’UN ROLÜ
Sinan OKİstihdam ve Meslek Uzman Yardımcısı
Ankara 2008
T.C.ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANLIĞITÜRKİYE İŞ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
EKONOMİK BÜYÜME İLE İSTİHDAM ARASINDAKİİLİŞKİNİN ZAYIFLAMA NEDENLERİ VE BU İLİŞKİNİN
GÜÇLENDİRİLMESİNDE İŞKUR’UN ROLÜ(Uzmanlık Tezi)
Sinan OKİstihdam ve Meslek Uzman Yardımcısı
Tez DanışmanıAşkın KELEŞDaire Başkanı
Ankara 2008
KABUL SAYFASI
TÜRKİYE İŞ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜNE
İstihdam ve Meslek Uzman Yardımcısı Sinan OK’a ait, “Ekonomik Büyüme ile
İstihdam Arasındaki İlişkinin Zayıflama Nedenleri ve Bu İlişkinin Güçlendirilmesinde
İŞKUR’un Rolü” adlı bu Tez, Yeterlik Sınav Kurulu tarafından UZMANLIK TEZİ
olarak kabul edilmiştir.
Unvanı Adı ve Soyadı İmzası
Başkan :
Üye :
Üye :
Üye :
Üye :
Tez savunma tarihi : ..…/……/20…..
TEZDEN YARARLANMA
Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü İstihdam ve Meslek Uzman Yardımcısı
Sinan OK tarafından hazırlanan bu Uzmanlık Tezinden yararlanma koşulları aşağıdaki
şekildedir:
1. Bu Tez fotokopi ile çoğaltılabilir.
2. Bu Tez, pdf formatında internet ortamında yayınlanabilir.
3. Bu Tezden yararlanılırken kaynak gösterilmesi zorunludur.
Sinan OKİstihdam ve Meslek Uzman Y.
..…/……/20…..
İmza
i
ÖNSÖZ
“Ekonomik Büyüme ile İstihdam Arasındaki İlişkinin Zayıflama Nedenleri ve
Bu İlişkinin Güçlendirilmesinde İŞKUR’un Rolü” isimli bu çalışmada; ekonomik
büyüme ve istihdam kavramları arasında var olan bağlantının boyutları ve devam eden
ekonomik büyümeye paralel bir istihdam artışının neden oluşamadığı sorununun
sebepleri açıklanmaya çalışılmıştır. Büyümenin bir bileşeni olan emek faktörünün veya
beşeri sermayenin büyümeye katkısıyla, oluşan büyümenin yeni istihdam olanaklarını
ne kadar oluşturabileceği çok yönlü incelenmesi gereken bir konudur. Bu çalışmada,
“İstihdamsız büyüme” kavramının gerçekliği ne ölçüde doğrudur? Milli gelirin sektörel
dağılımı ile istihdamın sektörel dağılımı, emek verimliliği açısından neyi ifade eder?
Mevcut tarımsal çözülmenin büyüme-istihdam ilişkisinin zayıflamasında payı nedir?
Ekonomik büyümenin istihdam kaynaklı olmayışında, işgücü piyasasının cinsiyetçi
dağılımının payı var mıdır? gibi sorulara cevap aranacaktır. Ekonomik büyümenin
sürekliliğinin dünyadaki krizin etkisiyle sekteye uğrayabileceği son gelişmeler bu
konuların önemini arttırmıştır.
Çalışmada, istihdam artış oranının düşük oluşu; tarım sektöründen kopan nüfus,
işgücü piyasasının cinsiyetçi yapılanması ve diğer bazı nedenlere bağlanarak ele
alınmıştır. Ekonomik büyümenin sürekliliği durumunda istihdamın ve işgücüne
katılımın arttırılmasına yönelik genel ve özel alınabilecek tedbirlere yönelik önerilerde
bulunulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın, Kurum hizmetleri açısından faydalı olması ve
konu ile ilgili yapılacak diğer çalışmalara kaynak teşkil etmesi temennisiyle; üç yıllık
yetişme döneminde ve Tez hazırlık sürecinde desteklerini gördüğümüz yöneticilerimize,
Tez danışmanım ve Daire Başkanımız Sayın Aşkın KELEŞ’e, araştırma aşamasında
maddi manevi desteklerini esirgemeyen arkadaşlarıma, birlikte çalıştığımız süreçte ve iş
yaşamında sürekli dayanışma içinde olan ve Tez sürecinde de benden yardımlarını
esirgemeyen başta Yücel KARAKOYUN olmak üzere İstihdam ve Meslek
Uzmanlarına, bilgi ve tecrübelerinden doğrudan ya da dolaylı olarak faydalandığım
Kurum personeline, aileme ve eşime teşekkürlerimi sunuyorum.
ii
İÇİNDEKİLER
ÖNSÖZ..........................................................................................................................................İ
İÇİNDEKİLER........................................................................................................................... İİ
TABLO LİSTESİ ......................................................................................................................İV
ŞEKİL LİSTESİ ......................................................................................................................... V
KISALTMALAR.......................................................................................................................Vİ
GİRİŞ............................................................................................................................................ 1
BİRİNCİ BÖLÜM
GENEL KAVRAMLAR VE GÖRÜNÜNMLER
1.1 EKONOMİK BÜYÜME................................................................................................ 31.1.1 Ekonomik Büyüme Modellerine Genel Bir Bakış ................................................. 61.1.2 Ekonomik Büyümenin Kaynakları ve Emeğin Rolü ............................................ 9
1.2. DÜNYADADA EKONOMİK BÜYÜMENİN VE İSTİHDAMIN DURUMU ........ 131.2.1 Ekonomik Büyümenin Durumu ........................................................................... 131.2.2 Nüfus, İşgücü Piyasası Ve İstihdam ..................................................................... 19
1.2.2.1 Nüfus Gelişmeleri ............................................................................................ 191.2.2.2 İşgücü Piyasası Ve İstihdam............................................................................. 23
1.3. TÜRKİYE’DE EKONOMİK BÜYÜME VE İSTİHDAM ....................................... 271.3.1 Ekonomik Büyüme ................................................................................................ 271.3.2 İşgücü Piyasası ....................................................................................................... 301.3.3 İstihdamın Sektörel Dağılımının Değişimi........................................................... 331.3.4 İstihdamın Son Durumu........................................................................................ 36
İKİNCİ BÖLÜM
EKONOMİK BÜYÜME İLE İSTİHDAM İLİŞKİSİNİ ZAYIF TUTAN NEDENLER
2.1 TARIMSAL ÇÖZÜLMENİN İSTİHDAMA ETKİSİ .............................................. 452.2 İŞGÜCÜ PİYASASININ CİNSİYETÇİ OLUŞU/MUNUN ETKİSİ....................... 522.3 DİĞER NEDENLER.................................................................................................... 65
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İŞKUR VE YAPABİLECEKLERİ
3.1 İŞKUR’UN GENEL YAPISI....................................................................................... 703.2 İŞKUR’UN FAALİYETLERİ..................................................................................... 71
3.2.1 İş Münhallerinin (Açık İşlerin) İstatistiklerinin Hazırlanması ......................... 713.2.2 Mesleki Emek Seyyaliyetinin Düzenlenmesi İçin Mesleğe Yöneltme Ve MeslekiEğitime Önem Verme ....................................................................................................... 723.2.3 İşkolları Arasında İşgücünün Optimum Dağılımını Sağlamak ......................... 73
iii
3.3 İŞKUR’UN EKONOMİK BÜYÜME VE İSTİHDAM İLİŞKİSİNDEYAPABİLECEKLERİ................................................................................................. 76
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME ........................................................................................... 80
EKLER....................................................................................................................................... 86
EK-1: ÜLKELERİN EKONOMİK BÜYÜKLÜK GÖSTERGELERİ ............................ 86EK-2: ÜLKELERİN İŞGÜCÜ PİYASASI GÖSTERGELERİ ........................................ 93
KAYNAKÇA ........................................................................................................................... 101
ÖZGEÇMİŞ............................................................................................................................. 105
iv
TABLO LİSTESİ
Tablo 1: Dünya Ülkelerinde Kişi Başına Düşen Gelir (Sabit Fiyatlarlar, Dolar) ...........17
Tablo 2: Dünya İşgücü Piyasası Anahtar Kavramları ...................................................25
Tablo 3: Ağustos 2008 Dönemi İşgücü Piyasası Göstergeleri ......................................32
Tablo 4: Türkiye İşgücü Piyasası 2002-2007 ...............................................................33
Tablo 5: İstihdamın Sektörel Dağılımının Değişimi 1923-2007 ...................................35
Tablo 6: 2007 İstihdam Göstergeleri............................................................................37
Tablo 7: İstihdamdakilerin Mesleki Sınıflara Göre Dağılımı........................................38
Tablo 8: Meslek Çeşitleri Ve Çalışan Sayısı ................................................................39
Tablo 9: İşteki Duruma Göre Toplam İstihdam............................................................40
Tablo 10: İstihdamdakilerin Nüfus Ve Yoksul Nüfus İçindeki Oranı ...........................41
Tablo 11: Kadın İşgücü ve Bağımlılık Oranı İlişkisi ....................................................44
Tablo 12: 2007 Yılında Sektörlerde Kişi Başına Düşen Hasıla ....................................47
Tablo 13: GSMH’nın Sektörel Dağılımının Tarihi Değişimi........................................50
Tablo 14: Farklı Ülkelerde Zorunlu Eğitim..................................................................54
Tablo 15: İşgücü İçerisinde Eğitim Durumlarına Göre Kadınların Erkeklere Oranı......54
Tablo 16: İstihdamdakilerin Eğitim Durumlarına Göre Kadınların Erkeklere Oranı .....55
Tablo 17: İşsizlik Oranlarının Eğitim Durumlarına Göre Kadınların Erkeklere Oranı ..58
Tablo 18: Türkiye'de Eğitim Durumlarına Göre İşgücü Piyasası (2006)......................59
Tablo 19: İşgücü Piyasası Denklik Göstergeleri...........................................................60
Tablo 20: Kısmı-Tam Zamanlı Çalışma Göstergeleri 1 ................................................62
Tablo 21: Kısmı-Tam Zamanlı Çalışma Göstergeleri 2 ................................................63
Tablo 22: İŞKUR’un Genel Faaliyetleri ......................................................................72
Tablo 23: İŞKUR’un Faaliyetleri 1..............................................................................73
Tablo 24: İŞKUR’un Faaliyetleri 2..............................................................................75
v
GRAFİK LİSTESİ
Grafik 1: Dünyada İşteki Duruma Göre İstihdam.........................................................26
Grafik 2: Türkiye’de Negatif Büyüme Yılları ..............................................................28
Grafik 3: İstihdamın Sektörel Değişiminin Görünümü.................................................36
Grafik 4: GSMH’nin Sektörel Dağılımının Değişimi ...................................................48
Grafik 5: Tarım Sektörünün İstihdam İçindeki Oransal Değişimleri ............................49
Grafik 6: İstihdamın Yaş Dağılımı...............................................................................56
Grafik 7: Eğitim Düzeylerine Göre İşsizlik Oranları ....................................................57
vi
KISALTMALAR
a.g.e. : adı geçen eser
a.g.m. : adı geçen makale
a.g.r. : adı geçen rapor
AB : Avrupa Birliği
ABD : Amerika Birleşik Devletleri
ADNKS : Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi
AR-GE : Araştırma&Geliştirme
BM : Birleşmiş Milletler
BSB : Bağımsız Sosyal Bilimciler
BDT : Bağımsız Devletler Topluluğu
CIA : Amerika Merkezi Haber Alma Ajansı
DB : Dünya Bankası
Der. : Derleyen
DGD : Doğrudan Gelir Desteği
DPT : Devlet Planlama Teşkilatı
DTÖ : Dünya Tarım Örgütü
ESF : Avrupa Sosyal Fonu
GSMH : Gayrı Safi Milli Hasıla
GSYİH/GSYH :Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla
HİA : Hanehalkı İşgücü Anketleri
İİBF : İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi
IMF : Uluslar Arası Para Fonu
ILO : Uluslar arası Çalışma Teşkilatı
IPA : Katılım Öncesi Yardım Aracı
İSCO 88 : Uluslar Arası Meslek Sınıfları Kodlama Standartları
İŞKUR : Türkiye İş Kurumu
JAP : İstihdam Politikası Önceliklerinin Ortak Değerlendirilmesi Belgesi
KSGM : T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü
MPM : Milli Prodüktivite Merkezi
MDG’s : The Millennium Development Goals/ Bin Yıl Kalkınma Hedefleri
MEB : Milli Eğitim Bakanlığı
OECD : Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü
vii
OTP : Ortak Tarım Politikasına
ÖSYM : Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi
RG. : Resmi Gazete
s. : sayfa
S. : Sayı
TİSK : Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu
TMO : Toprak Mahsulleri Ofisi
TRUP/ARIP : Tarım Reformu Uygulama Projesi
vd. : ve diğerleri
YTL : Yeni Türk Lirası
1
GİRİŞ
Çalışma hayatı dinamik bir alandır ve makro politikalardan doğrudan etkilenir.
Mevcut global değişimler klasik anlamda kas gücüne dayalı istihdamın değerini
azaltmaktadır. Teknolojik gelişmelerle beraber bilişim teknolojilerinin üretim
süreçlerine dahil olması, ve kadın- erkek okullaşma farkının giderek azalması,
kadınların işgücüne ve istihdama dahil olmasını kolaylaştırabilmektedir. Ülkelerin tarihi
gelişme süreçlerinde sektörel dağılım hem GSMH’da hem de istihdamda bir değişim
sergilemektedir. Bunlarla beraber hukuk dahil tüm sosyal düzen kuralları içerisinde,
istihdam dahil diğer tüm alanlarda, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine sebep olan her
konuda, bir bütün olarak paradigma değişikliği de gereklidir. Çünkü yoksulluk ve
işsizlik hem dünyada hem de Türkiye’de henüz istenen düzeylere indirilebilmiş değildir.
Türkiye’de 2000 sonrası krizlerden, gerçekleştirilen güçlü kurumsal ve yapısal
reformlar sayesinde 2007 yılına kadar süren benzeri görülmemiş bir yüksek büyüme
evresi desteklenmiştir. Ancak yakın dönemde gerilimler ortaya çıkmış ve ekonominin
geniş kesimlerinde rekabet gücü kaybı, uluslar arası koşullarda kötüleşme ve iç güvenin
zayıflaması ve bazı diğer nedenlerden büyüme yavaşlamıştır. Hükümetin makro
ekonomik politika çerçevesini güçlendirmeye ve sanayiinin rekabet gücünü ve istihdam
yaratma kapasitesini artırmaya dönük girişimleri ekonominin güçlü büyüme rotasını
sürdürmesine yardım edecektir.1 Bu sürekli büyüme evresi ancak isithdam artışı
sağlayabilirse anlamlı olacaktır.
Türkiye işgücü piyasasında, tarımın ağırlığı fazla olup bu durum hala gizli
işsizliğe yol açmaktadır. 2001 yılından bu yana devam eden tarımsal çözülme, bu
sektörden ayrılan ve çoğunlukla kalifiye olmayan, eğitim düzeyi düşük olanların ve
çoğunlukla kadınların işgücü piyasasından çekilmesine sebep olmaktadır. Tarımdaki
çözülme kontrollü olamamakta ve istihdam azalmasına yol açmakta, yoksulluk ve
işsizlik istenilen düzeylere çekilememektedir.
“Ekonomik Büyüme ile İstihdam Arasındaki İlişkinin Zayıflama Nedenleri ve
Bu İlişkinin Güçlendirilmesinde İŞKUR’un Rolü” adlı bu çalışmada temel amaç;
1 OECD 2008 Türkiye Raporu, Yönetici Özeti, s.1.
2
istikrarlı bir ekonomik büyüme ve istihdam artışı arasında var olması gereken
bağlantının boyutları ve devam eden ekonomik büyümeye paralel bir istihdam artışının
neden oluşamadığı sorununun nedenlerini açıklamaya çalışmak ve istihdamın artırılması
için İŞKUR tarafından alınabilecek tedbirlere yönelik öneriler sunmaktır. Bu temel
amaçla beraber “İstihdamsız büyüme” “istihdam yaratmayan büyüme” “yoksullaştıran
büyüme” kavramlarının denk geldiği “ekonomi doğruları” ve bunların nedenleri de
incelenecektir. Ekonomik büyümenin, yeterince istihdam artışı sağlanmadan nasıl
sağlandığı ve bu durumun sürdürülebilir olmasının ne anlam ifade ettiği çok önemlidir.
Ayrıca ekonomik büyüme olmadan yeni istihdam olanaklarının nasıl sağlanacağı veya
sağlanamayacağı da göz ardı edilmeden tartışılacaktır. Mevcut tarımsal çözülmenin
büyüme-istihdam ilişkisinin zayıflamasındaki payı ve bunun dışındaki nedenlerin
yeterince analiz edilmemesinin sakıncaları da ifade edilecektir. Ayrıca toplumsal
cinsiyet eşitsizliğine dayalı bir yapı içindeki işgücü piyasasında, istihdam artışı ile
ekonomik büyüme arasındaki kopukluğun cinsiyet endeksli nedenlerine de
değinilecektir.
Çalışmanın ilk bölümünde ekonomik büyüme ve istihdam kavramlarının
açıklamaları ve bunların Türkiye ve Dünya görünümlerine değinilmiştir. Çalışmanın
temel konusu ikinci bölümde incelenmeye çalışılmış olup Türkiye’de devam eden
ekonomik büyümenin neden istihdam oluşturamadığı açıklanmaya çalışılmıştır. Üçüncü
bölümde ise İŞKUR ve İŞKUR’un yeni istihdam olanakları oluşturmasında
yapabilecekleri anlatılmıştır.
3
BİRİNCİ BÖLÜM
GENEL KAVRAMLAR VE GÖRÜNÜMLER
1.1 EKONOMİK BÜYÜME
Ekonomik büyüme, hasılanın reel olarak artmasıdır.2 Ekonomik büyüme; belirli
bir dönemde (genellikle bir yılda) üretim kapasitesindeki artışa bağlı olarak mal ve
hizmet üretiminde ve milli gelirde meydana gelen artıştır.3 Ekonominin büyüme oranı,
reel GSYİH’nin artış oranıdır.4 Ekonomik büyüme, genel anlamı ile bir ekonominin
üretim kapasitesindeki artıştır. Üretim kapasitesindeki artış GSMH (Gayri safi Milli
Hasıla), GSYİH (Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) ya da kişi başı GSMH veya GSYİH’daki
artış ile de ölçülebilir. GSMH, bir ülke vatandaşları tarafından ekonomide bir yıl içinde
üretilen nihai mal ve hizmetlerin piyasa değerlerinin toplamıdır. GSYİH ise sadece ülke
sınırları içinde üretilen mal ve hizmet toplamını kapsamaktadır. Yerleşiklerin
yurtdışında gerçekleştirdikleri mal ve hizmet üretimi GSYİH'nın dışındadır5. Ekonomik
büyüme en geniş açıdan bir ekonominin toplam üretim, toplam yatırım, toplam ithalat
ve toplam ihracat gibi temel göstergelerin, istihdam ve üretim kapasitesi ile ilgili olarak
bir dönemden bir döneme artması şeklinde de tanımlanabilir.6
Bir ekonominin büyüyüp büyümediğine, veya küçülüp küçülmediğine makro
ekonomik muhasebe sistemlerinin temel kategorisi olan gayri safi yurtiçi hasılanın
(GSYİH) reel değişimleri izlenerek karar verilir. Belirli bir dönem içinde reel GSYİH
artmışsa, ekonomik büyüme gerçekleşmiştir. Ayrıca hasıla, ürün anlamına geldiğinden,
daha çok ürün anlamında, ulusal zenginlik artmış demektir.7
Bireylerin ve toplulukların temel amaçlarından biri, kendilerinin ve dahil
oldukları toplumların daha yüksek standartlarla yaşamasını istemektir. Sanayi devrimi
sonrasında başlayan büyüme ve kalkınma yarışı, ülkeler arasında beşeri ve ekonomik
2 Bocutoğlu, Ersan- Metin Berber- Kenan Çelik; İktisada Giriş, Akademi Yayınevi, 2000, s.209.3 Bocutoğlu, Ersan,vd. , a.g.e., s.378.4 Fischer, Stanley; Dornbusch, Rudiger, Makroiktisat, Akademi&McGraw-Hill Yayınları, 1998, s.11.5 Apak, Sudi; Uçak, Ayhan; “ Ekonomik Büyümenin Anlamlılığı Ve Gelişmişlik” MUFAD, Nisan 2007,
s.57-68.6 Kükçü, Havva Berrin, Doğrudan yabancı yatırımın ekonomik büyümeye etkisi ve Türkiye
uygulaması(1987-2006), 2007, Yüksek Lisans Tezi, s.1.7 Cesur, Ekrem Ersin; Çocukların Çalıştırılmasının Ekonomik Büyümeye Etkisi, 2006, Yüksek Lisans
Tezi s.22.
4
farklılıkların oluşmasına, çok az kısmının gelişmiş ve birçoğunun gelişmekte
olan/kısmen geri kalmış ülkeler olarak tasnif edilmesiyle sonuçlanmıştır. İktisadi
büyüme sanayi devrimi sonrasında ve özellikle de İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana
ulusların zenginliğini ve yoksulluğunu belirleyen temel süreç konumuna gelmiş ve
dünyanın neredeyse her bölgesinde kişi başına üretim ve gelirde önemli artışlar
gerçekleşmiştir.8
Bütün ülkelerin en öncelikli hedefi ekonomik büyümeyi sürekli kılmaktır.
Makro ekonomik performans konusunda en önemli üç göstergeden ikisi ekonomik
büyüme ve işsizlik oranıdır.9 Reel GSYİH büyümesi, ekonomide var olan kaynak
miktarının değişmesi anlamına da gelir. Kaynaklar, uygun biçimde emek ve sermaye
diye ayrılır.10 Ekonomik büyüme oranı (hızı) bir önceki yıla göre reel milli gelirin yüzde
kaç arttığını gösteren bir orandır. Ekonomik büyüme oranını ölçmek için ifade edildiği gibi
aşağıdaki iki yöntem kullanılmaktadır.
1- Reel ulusal geliri (üretimi/tüketimi) ölçmek,
2- Kişi başına reel ulusal gelir oranındaki artışları ölçmek.
Ülkelerin ekonomik büyüme oranı ölçülürken üretilen mal ve hizmet miktarlarında
bir yıldan öbür yıla olan değişme dikkate alınmaktadır. Diğer bir ifadeyle büyüme oranı;
reel GSMH’deki değişimin, başlangıç reel GSMH değerine bölünmesiyle ifade edilir.11
Ekonomik büyümeyi anlatırken uzun dönem ve kısa dönem farklılıklarını da
ortaya koymak gerekir. Kısa dönemde, girdiler tam ve etkili istihdam edilemezken,
ülkenin mal ve hizmet piyasalarındaki toplam talep artışları aracılığıyla kişi başına
GSMH’de artışlar sağlanabilir. Bunda, özellikle hükümetlerin genişletici para, maliye,
döviz kuru ve dış ticaret politikalarının etkisi de söz konusu olabilir. Zaman içinde
meydana gelen bu kısa vadeli (üretim ölçeğinden bağımsız) dalgalanmalar büyüme
kuramlarının değil konjonktür kuramlarının inceleme konusunu oluşturur. Fakat
ekonomik büyümeden söz edebilmek için kişi başına GSMH’de ki artışların sürekli ve
reel olması gerekir. Bu artışlar, ancak uzun dönemde ülkenin üretim ölçeğinin veya
8 Pamuk, Şevket; “Dünyada ve Türkiye’de İktisadi Büyüme (1820-2005)” Uluslararası Ekonomi ve DışTicaret Politikaları 1 (2), 2007, s.3-26.
9 Fischer, a.g.e., s.13.10 Fischer, a.g.e., s.11.11 Kükçü, a.g.e., s.3
5
potansiyelinin genişlemesi veya daha üretken kullanılması sayesinde ortaya
çıkartılabileceğinden, iktisadi büyüme sorunu, genellikle bir uzun vade sorunu olarak
kabul edilir. Büyüme, bu nedenle, makroekonomik anlamda daha çok arz cephesince
belirlenir.12 Kişi başına gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) artışında en önemli
etkenlerden biri ekonomide gerçekleşen yapısal dönüşümdür (Tarımın GSYİH’deki
payının azalıp, sanayiinin payının artmasıdır).13 Bugün çoğu ülkede istihdam yapısı ve
işsizliğin boyutu, ülkedeki ekonomik gelişme ve sosyal kalkınma düzeyinin önemli bir
göstergesi olmaktadır. Milli gelirdeki artış da, ne kadar insana istihdam sağladığı ölçüde
anlam bulmaktadır.14
İstihdamla ekonomik büyüme arasındaki nedensellik ilişkisi doğal olarak tek
yönlü değildir. Yani sadece ekonomik büyüme istihdam yaratmaz; verimli bir istihdam
da ekonomik büyümeyi artırabilir.15 Bir ülke ekonomisinde ekonomik büyümeye
rağmen işsizlik oranlarının kaygı verecek düzeyde yüksek boyutlara ulaşması pek
açıklanabilir bir durum olarak görülemez. Zaten istihdamsız büyüme tartışmasının
dayanağı da bu tam olarak izah edilemeyen durumdur. Bugün gelişmiş ülkelerden
gelişmekte olan ülkelere kadar pek çok yerde ekonomik büyümeye rağmen istihdam
artmamakta, işsizlik oranı artmakta veya gerektiği kadar azaltılamamaktadır. Kuşkusuz
her ülkenin kendine özgü pek çok nedeni bulunmaktadır.16
Ekonomik büyüme gelir artışını, eğitim ve sağlık düzeylerinin yükselmesini,
verim artışını, teknolojik gelişmeyi ve benzer birçok faktörü kapsamaktadır. Bu
faktörlerin her biri ekonomik büyümeyi farklı yönlerden ifade etmektedir ve farklı
yönlerden etkilemektedir. Tüm bu faktörleri kapsayan ve ekonomik hayatın gittikçe
daha karmaşık hale gelen yapısı içerisinde, ekonomik büyüme göstergelerinin
tanımlanması ve ölçülmesi, kalkınma iktisatçılarının son yıllarda oldukça ilgisini
çekmektedir.17
12 Kükçü, a.g.e., s.4.13 Taymaz, Erol; Suiçmez, Halit, “Türkiye’de Verimlilik, Büyüme, Kriz” MPM, Ankara, 2005, s.64.14 Gürbüz, Yunus Emre, Avrupa Birligi’ne Uyum Sürecinde Türkiye’deki Tarım Politikaları, Tarımda
İstihdam Ve Gelir Dagılımı 2006, Yüksek Lisans Tezi, s.54.15 9.Kalkınma Planı, İşgücü Piyasası Özel İhtisas Komisyonu Raporu, s.1.16 Akkaya, Yüksel- Gürbüz, Rana, “Ekonomik Büyüme Ve İşsizlik Üzerine...” Ekonomik Büyümenin
Dinamikleri, Kaynaklar Ve Etkiler (Der. Bilin Neyaptı), T.E.K., 2006, s.185-196.17 Kıraçlar, Fatma Kaya; “Ekonomik Büyüme Modellerinde Beşeri Sermaye: İçsel Büyüme Modelinin
Analizi” 2005, Yüksek Lisans Tezi, s.15.
6
1.1.1 Ekonomik Büyüme Modellerine Genel Bir Bakış
Büyüme kuramlarının amacı, bir ülke içindeki ekonomik büyüme oranını
belirleyen unsurları ve ülkeler arasında kişi başına gelir ve büyüme oranı farklılıklarının
nedenlerini açıklamaktır. Büyüme kuramları üzerinde yoğun çalışmaların yapıldığı iki
dönem olmuştur. Birinci dönem 1950’lerin sonu ve 1960’lar, ikinci dönem ise bundan
30 yıl sonra 1980’lerin sonu ve 1990’lardır. Birinci dönemdeki araştırmalar neo-klasik
büyüme kuramını oluşturmuştur. Bu dönem büyüme kuramlarına en büyük katkı Robert
Solow tarafından yapılmıştır. En yeni araştırmalar ise içsel büyüme kuramı diye
bilinmektedir. Bu kurama ilk katkılar Şikago Üniversitesi’nden Robert Lucas ve
Berkeley Üniversitesi’nden Paul Romer tarafından yapılmıştır.18
Ekonomik büyüme, bütün ülkeler arasında eşit düzeyde sürekli ve aynı hızla
gerçekleşmemiştir. Bazı ülkeler çok hızlı büyürken, bazıları ise ekonomik büyümeleri
daha yavaş olmuş bazıları da büyümemiştir. Bu nedenle uluslararası düzeyde
gözlemlenen büyüme oranlarındaki farklılığın nedenlerini açıklamaya yönelik farklı
büyüme türlerinin ve kaynaklarının incelendiği çalışmalar ortaya konmuş, çeşitli
büyüme kuramları literatüre girmiştir.19 Ekonomik büyüme modelleri dışsal ve içsel
ekonomik büyüme modelleri olarak ayrılabilirler. Harrod-Domar ve Neo-klasik
(Geleneksel) büyüme modelleri “dışsal” olarak kabul edilirken; teknoloji, Ar-Ge ve
beşeri sermayenin etkisini “veri” olarak değil “etkileyen” olarak ele alan modellerde
içsel büyüme modelleri olarak kabul edilmektedir.20
Seksenli yılların başına kadar teknolojik gelişmenin ekonomik büyüme ile olan
ilişkisinin dışsal olduğu kabul edilmekteydi. Büyüme teorisine katkı getiren geleneksel
Solow modeli de bu anlayış ile örtüşen bir yapıya sahipti. Genel olarak Solow modeli
üretimi yalnızca emek ve fiziksel sermaye girdileri ile açıklamaktaydı.21 Bu analiz ise
çok önemli girdilerin dikkate alınmaması anlamını taşıyordu.
18 Fischer, a.g.e., 269-270.19 Kükçü, a.g.e., s.13.20 Kükçü, a.g.e., s.12-49.21 Adak, Mehmet; Ar&Ge ve Ekonomik Büyüme, 2007, Yüksek Lisans Tezi, s.6.
7
Büyüme teorisine yeni bir bakış getiren araştırmalarda, esasen yeni bir
teknolojik değişim teorisi sunulmaktan ziyade, yetkin insan gücünün sermaye olarak
tanımlandığı ve geniş anlamda “bilginin” üretim sürecinde kullanımının yaygınlaştığı
varsayımı ile oluşturulan denklemde, sermaye mallarındaki yatırımın verimliliğinin,
ekonominin gelişimi ile azalma eğilimine girmeyeceği ve böylece sermaye birikiminin
azalan verimliliğinin önlenmesinin mümkün olabileceği öne sürülmektedir. “Bilginin ve
insangücünün” büyüme denkleminde belirleyici olarak kabul edildiği neo-klasik
büyüme modellerinde, “araştırma ve geliştirme” teorileri son yıllarda üzerinde durulan
en önemli konu olmuştur.22
Uzun vadeli büyüme programları ve iktisadi gelişmenin dışsalları konularıyla
birlikte önemi artan beşeri sermaye olgusu, dikkatlerin eğitim ve sağlık üzerine
çekilmesine neden olmuştur. Ülkelerin eğitimli, bilimsel ve teknik bilgi sahibi
toplumlara dönüşmeleri de, okullaşma oranları, aktif nüfus eğitim düzeyi ve öğrenci
eğitim düzeyi dağılımları gibi yapısal göstergeler aracılığıyla izlenebilmekte ve
değerlendirilebilmektedir. İnsanların, kazanılmış ve faydalı yeteneklerini sermayenin bir
parçası olarak kabul eden Smith’e göre; üretim düzeyi, hem sermaye stokunun hem de
üretken işlerde çalışanların etkinliğinin bir fonksiyonudur. Bu bakımdan Smith, tıpkı
ekonomide olduğu gibi, eğitim kurumlarında da verimliliği sağlamak için öğrenim
sisteminin daha rasyonel ve objektif okullarla desteklenmesi gereği üzerinde durmuştur.
Eğitimin, büyüme ve istihdamla bağlantısı birçok açıdan ele alınmıştır.
R.Malthus eğitimi, nüfus artışının kontrol altına alınması ve iktisadi büyümenin
olumsuz etkilenmemesi için eğitimi gerekli görmüştür J.St.Mill ise eğitimi, insanın
kendini giderek geliştirmesi olarak ifade etmiştir. A.Marshall da ulusal bir yatırım
olarak gördüğü insana yatırımı en değerli sermaye kabul etmiştir. Klasik İktisatçıların
insanın üretim sürecinde bir sermaye malı gibi düşünülebileceği ve bu nedenle insana
yatırım yapılması gereğine yönelik görüşleriyle beraber, 1960’lı yıllara göre ihmal
edilen insana yatırım konusu, teknolojik gelişmelerle birlikte tekrar önem kazanmış ve
bu dönemle birlikte büyüme teorileri geliştirilmiştir.”23
22 Kıraçlar, a.g.e., s.74-75.23 Taymaz, a.g.e., 31.
8
Her büyüme modeli kendine göre büyümenin unsurlarını açıklamaya çalışmıştır.
Bir büyüme modelinde, dengeli büyüme sürecinin üç unsuru bulunmaktadır. İlki,
fiziksel sermaye, emek, girişimcilik ve teknoloji gibi etmenleri içeren birikimin sosyal
getirisi, ikincisi özel girişimin sosyal getiriyi içselleştirebilmesi ve üçüncü olarak da,
birikimin finansman maliyeti büyüme oranlarını etkilemektedir. Sosyal getirinin yüksek
bir düzeyde olması, ekonomik büyüme oranını artırmaktadır. Ancak, verimliliğin
yüksek olmasına karşın, mülkiyet haklarının iyi korunmaması, yüksek vergi oranlarının
ve makro ekonomik risklerin varlığı, yatırımcıların istediği düzeyde kar elde etmelerini
engeller. Bu koşullar altında ekonomi yüksek sosyal getirilere rağmen yavaş büyür. 24
Bu yavaş büyümenin olduğu ama sosyal getirinin yüksek olduğu büyüme bir yerde artık
geçerliliği kalmayan bir iktisadi doğrudur. Daha çok yaygın olan ve yoksullaştıran
büyüme olarak literatüre geçen tersi bir durumdur.
Günümüz modern ekonomik büyüme literatüründe sürdürülebilir ekonomik
büyüme konusunda fiziksel sermayenin azalan getiri koşulundan kurtulmasının altında
yatan gerçek, iktisadi büyüme fonksiyonlarına teknolojik gelişmenin içselleşerek
girmesi olarak ifade edilmektedir. Böylelikle teknoloji ekonomik büyüme
fonksiyonlarındaki yerini almıştır. Teknolojik gelişme diğer üretim faktörlerinden daha
değişik bir yapıya sahiptir. Teknolojik bilginin emek ve sermayeden yegâne farkı rakip
mal olmaması ve kısmi olarak dışlanamamasıdır. Böylelikle teknolojik gelişme
piyasadaki her firmaya aynı uzaklıkta bulunmakta ve her firmaca bedelsiz olarak
kullanıma hazır bulunmaktadır.25
Geleneksel büyüme modelleri, ekonomilerin uzun dönemli büyüme süreçlerini
açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Son yıllarda, klasik üretim faktörlerinden beşeri
sermayenin özellikle teknolojiyle olan ilişkisinin öneminin artması, ekonomik büyüme
ve gelişme politikalarının yeniden ele alınmasına neden olmuştur. Çünkü safi fiziki
sermaye ile iktisadi gelişmeleri açıklayabilmek mümkün değildir. Dolayısıyla, out-put
seviyesinin belirlenmesinde, fiziksel sermayenin rolü kadar, üretim sürecindeki beşeri
sermayenin etkinliği üzerinde de daha ileri analitik çalışmalar yapılmalıdır.26 1980’lerin
ortalarından beri, içsel büyüme teorileri fiziksel ve beşeri sermaye ile beraber özellikle
24 Türkölmez, Mehmetcan; Ekonomik Büyüme Ve İşsizlik, 2007, Yüksek Lisans Tezi, s.6.25 Adak, a.g.e. s.6.26 Kıraçlar, a.g.e., s.2.
9
içsel teknolojik değişmelerin bir ekonomide uzun dönemli büyüme etkilerinin olduğunu
öne sürerler.27
Büyüme modelleri gerek ortaya atıldıkları coğrafyalara uygun dizayn edilmeleri
ve gerekse politik iktisadın ürünü olmaları nedeniyle büyümeyi ve büyümeyi etkileyen
faktörleri, farklı ele almışlardır. Neo-klasik büyüme modellerinde tasarruf ve yatırım
düzeyi ön plana çıkarılırken içsel büyüme modellerinde beşeri sermaye ve teknolojik
yeniliklerin düzeyi ön plana çıkmıştır. Bununla beraber birçok farklı nedenle bir
modelde en çok etkileyen faktör diğer bir modelde hiç var sayılmamıştır. Bu durum
mevcut yeni ve daha kapsamlı modellere olan ihtiyacı arttırmaktadır.
Değişen işgücü ve işgücü piyasası ekonomik büyümeye emeğin katkısının
ekonomik büyüme modelleri içerisinde mutlaka yeniden ele alınmasını zorunlu
kılmaktadır. İstihdam ile ilgili olarak; emek mobilitesinin, esnek çalışmanın, kayıt dışı
çalışmanın, çocuk işçiliğinin, göçmen işçiliğinin, değişen ücret yapılarının, işçi
devrinin, hizmet akitlerinin hızlı bir dönüşüm geçirdiği son çeyrek asırda emek ve
büyüme arasındaki bağın yeni değerlendirmelere ihtiyaç duyduğu açıktır.
1.1.2 Ekonomik Büyümenin Kaynakları ve Emeğin Rolü
Teknolojik değişme, sermaye birikimi ve nüfus artışı birlikte karşılıklı etkileşim
içinde ekonomik büyüme sağlarlar. 18. ve 19. yüzyılda klasik iktisatçılar teknolojik
değişme ve sermaye birikiminin itici güç olduğuna inanıyorlardı.28 İ. Parasız,
büyümenin üç ana kaynağı olarak; tasarruf ve yeni sermaye yatırımları, beşeri sermaye
yatırımları, yeni teknolojik buluşlarını göstermektedir.29 Büyüme (i) üretim
teknolojisinin ilerlemesi, (ii) işgücü verimliliğindeki artış veya (iii) kapasite
kullanımındaki artıştan kaynaklanabilir. Her üç durumda da üretim artacağından
ekonomik büyüme sağlanır.30 Zaten temelde kaynaklar, uygun biçimde emek ve emek-
dışı faktörler (sermaye) diye de ayrılabilir.31
27 Kıraçlar, a.g.e., s.2.28 Parasız, İlker; Makro Ekonominin Temelleri, Ezgi Kitabevi, 2. Baskı, Bursa,2000, s.281.29 Parasız, a.g.e., s.282-283.30 Cesur, a.g.e., s.23.31 Fischer, a.g.e., s.11.
10
Ekonomik büyümeye kaynaklık eden faktörlerin tespitinde öncelikle üretim
fonksiyonuna başvurulması kabul gören bir görüştür. Çünkü büyüme bir üretim
artışıdır.32 Üretim fonksiyonu, üretilen çıktı miktarı ile üretimde kullanılan girdiler ve
teknoloji arasındaki ilişkiyi göstermektedir.33 Üretim fonksiyonu da belirli (veri) bir
teknoloji düzeyinde belli bir girdi bileşimi ile elde edilebilecek maksimum üretim
miktarını gösterir.34 Çıktı üretimi, “Sermaye (Capital) İşgücü/Emek (Labor)”
girdilerinin teknoloji yardımıyla kullanılması ile gerçekleşmektedir. Teknoloji emek ve
sermaye değişmeksizin çıktı miktarının artmasını sağlayan üretim yöntemleri ve
kullanılan makine ve teçhizata ilişkin bilgi olarak tanımlanır.35
Çıktıdaki büyüme, üretim faktörlerindeki -işgücü (emek) ve sermaye- artış ya
da teknolojik gelişmeler yoluyla sağlanır. Büyümeyi ve ülkeler arasındaki gelir düzeyi
farklılıklarını anlamak için, üretim faktörlerinin büyümesini ve teknik bilginin
gelişmesini nelerin belirlediğini bilmemiz gerekir.36 Üretim fonksiyonuna kişilerin sahip
olduğu doğal yetenekler, zeka ve eğitimle kazanılan yetenekleri dahil etmek
mümkündür.37 Bazen öğrenim ve eğitimin büyüme üzerindeki potansiyel katkısını
vurgulamak için, üretim fonksiyonu beşeri sermayeyi ayrı bir girdi olarak ele alacak
biçimde yazılır. Aslında daha nitelikli emek olarak ifade edilebilinecek bir girdi olarak
beşeri sermaye, bireylerin sahip olduğu gelir kazanma potansiyelinin değeridir. Beşeri
sermayenin ayrı bir girdi olarak yer aldığı üretim fonksiyonu şöyle yazılacaktır.
Y= AF (K,H,N)38
Y: Çıktı Düzeyi
A: Teknoloji
K: Sermaye
N: İşgücü
H: Beşeri Sermaye
32 Bocutoğlu, Ersan,vd. , a.g.e., s.388.33 Pınar, Abuzer- Bahar Erdal, Milli Gelir ve Ekonomik Büyüme, Turhan Kitabevi, 1. Baskı, Ankara,
2003, s.39.34 Bocutoğlu, Ersan,vd. , a.g.e., s.388.35 Pınar, a.g.e., s.39.36 Fischer, a.g.e., s.263.37 Pınar, a.g.e., s.39.38 Fischer, a.g.e., s.264-65, Pınar, a.g.e., s.39.
11
Makro düzeyde ele alındığında toplam üretim fonksiyonu aşağıdaki gibi de
yazılabilir.39
Q=T f(E,S,D,M)
Q: Toplam Üretim
T: Teknoloji
E: Emek
S: Sermaye
D: Doğal kaynak
M: Müteşebbis
Fonksiyonlarda “H,N,M,E” fonksiyon bileşenlerinin doğrudan veya dolaylı
olarak emek/işgücü/insan kaynağı ile ilgili olduğu açıktır.
Büyümenin kaynakları irdelenirken ilk başvuru noktası üretimde kullanılan
belirtilen bu girdiler olacaktır. Üretim faktörlerinin miktarlarında ya da verimliliğinde
meydana gelebilecek artışlar ile teknoloji de sağlanacak değişim, üretim artışında etkili
olabilecek temel faktör durumundadır.40
Ekonomik büyümenin önemli kaynaklarından biri olan işgücünün artış hızı,
genellikle nüfus artış hızıyla sınırlanmıştır. Gelişmekte olan ülkelerde nüfus artış hızı
gelişmiş ülkelere göre daha yüksektir. Ancak ekonomik büyüme oranı yüksek olan
ülkelerde yapılan incelemeler; fiziki sermaye, beşeri sermaye ve teknolojik ilerlemedeki
artış hızının ekonomik büyümede büyük paya sahip olduğunu göstermektedir
Ekonomik büyümenin bir önemli kaynağı ifade edildiği gibi beşeri sermayedir.
Ekonomik büyüme ve beşeri sermaye (eğitim/sağlık) arasındaki ilişki konusunda pek
çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda eğitimin işgücünün verimliliğini
arttırarak ekonomik büyümeye yol açtığı sonucuna varılmıştır. Çünkü eğitimin
verimlilik üzerindeki bu olumlu etkileri kuşaklar boyu sürmektedir. Eğitimli anne ve
babalar daha sağlıklı ve daha iyi beslenmiş çocuklar yetiştirirler. Bu yüzden onların
39 Bocutoğlu, Ersan,vd. , a.g.e., s. 38840 Bocutoğlu, Ersan,vd. , a.g.e., s. 389.
12
çocukları, yaşamları boyunca daha verimli olurlar. Kural olarak, eğitime en çok yatırım
yapan ülkeler, en zengin ve kişi başı gelir büyüme oranının en yüksek olduğu ülkelerdir.
Ekonomistler ekonomik büyümenin diğer bir belirleyicisi olan nüfus artışı ile
ekonomik büyüme ilişkisini araştırmışlar. Nüfusun nitelik açısından taşıdığı özellikler
ekonomik büyümenin en önemli unsurlarıdır. Günümüzde, bir ülke nüfusunun eğitim ve
sağlık açısından iyi olma hali yani beşeri sermayesi, bilginin kıt kaynak olarak
ekonomik bir faktör olmasının artan önemine paralel olarak ekonomik büyümenin en
önemli faktörü olarak değerlendirilmektedir. Buna rağmen genellikle nüfusun niteliği
üzerinde durmak yerine niceliği daha doğrusu nüfus artışı üzerinde durulmaktadır.41
Buradan şu sonuca ulaşılmalıdır; beşeri sermaye aslında nitelikli emek anlamına
geldiğinden emek kalitesinin artışı büyümeyi olumlu yönde etkiler. Nüfus ise hem
nicelik olarak hem de nitelik olarak hem işgücünü hem de ekonomik büyümeyi
etkileyen önemli unsurlardandır.
Ekonomik büyümenin diğer bir önemli belirleyicisi teknolojik gelişmedir.
Teknolojilerin değişimi ekonomik alanda tarım, sanayi ve hizmetler sektörleri ve alt
sektörlerinin tümünü, sosyal alanda insan faktörünün eğitimi, sağlık düzeyi, iletişim ve
ulaşım altyapısı olmak üzere insanın verimliliğini ve ülkenin refah düzeyini etkileyen
tüm sosyal yatırımları, toplumların kültür düzeyini ve hatta siyasal gücünü etkisi altına
almaktadır. Teknolojilerin üretimi ve bilgi teknolojilerinden yararlanma düzeyi ülkeden
ülkeye farklılık gösterebilmektedir. Teknolojiler daha çok gelişmiş ülkelerde
üretilmekte olup, gelişmekte olan ülkelerde bu teknolojilerin transferi söz konusudur.
Teknolojilerdeki gelişmelerin daha çok gelişmiş ülkelerde görülmesi, bu ülkelerin fiziki
sermaye ve insan sermayesi yönünden daha ileri düzeyde olmalarına bağlıdır. Özellikle,
bilgi teknolojilerinin gelişimini sağlayan temel faktör nitelikli insan (emek/beşeri
sermaye) faktörüdür. Gelişmiş ülkeler kalkınmalarının başlangıcında ve daha sonra
insan faktörüne verdikleri önem ve öncelik ve insana yatırım politikalarının sürekliliği
sayesinde bugünkü ileri teknolojik gelişme düzeyine ulaşmışlardır.42
İktisadi büyümenin görünürdeki en önemli nedeni yatırımlar ve teknolojik
gelişme yoluyla kişi başına fiziki sermaye ve beşeri sermaye (eğitim) düzeylerinde ve
41 Kıraçlar, a.g.e., s.16.42 Kıraçlar, a.g.e., s.17.
13
verimlilikte sağlanan artışlardır.43 Açık ekonomilerde bunlarla beraber ekonomik
büyümeyi etkileyen birçok faktör vardır. Dışa açık bir ekonominin büyümesi ile ilgili
olarak uluslar arası sermaye hareketleri, ticaret ve teknoloji transferi ele alınması
gereken temel konulardır.44 Dışa açık ekonomilerin dışarıdan gelebilecek şoklara da
açık olduğu bir gerçektir ve petrol şokları bunun en çarpıcı örnekleridir.45
Aslında ekonomik büyümenin ölçülmesinde yararlanılan reel ulusal gelir, üretim
sürecinde kullanılan girdilerin bir fonksiyonudur. Üretim faktörlerine yapılan yatırımlar
da kuşkusuz ekonomik büyümeyi arttıracaktır. Dolayısıyla ekonomik büyüme üretim
faktörlerinin artışından da kaynaklanabilmektedir. Bu nedenle, ekonomik büyüme salt
emek arzının artışını sağlayan toplam nüfus artışını etkilememekte, aynı zamanda
nüfusun yapısındaki değişimlerden de etkilenmektedir. Böylece, işgücünün çokluğu ve
istihdam oranlarının farklılığı ülkeler arasındaki büyümenin hacmini ve oranını da
etkilemektedir. Ülkenin kıt kaynaklarını artırmak ya da onların niteliklerini iyileştirerek
üretim imkanları sınırını genişletmesi ya da üretim teknolojisini ve kurumsal altyapısını
iyileştirerek daha yüksek üretim gerçekleştirmesi olarak tanımlanan ekonomik büyüme
beşeri kaynaklara, doğal kaynaklara, sermaye birikimine ve teknolojik gelişmeye
bağlıdır.46
1.2. DÜNYADADA EKONOMİK BÜYÜMENİN VE İSTİHDAMINDURUMU
1.2.1 Ekonomik Büyümenin Durumu
Dünya, zenginliğin yanı başında derin ve şiddetli bir yoksullukla karşı
karşıyadır. Dünya nüfusunun % 10’u, toplam mal ve hizmetlerin % 70’ini üreterek
dünya gelirinin % 70’ini elde etmektedir ki, bu yaklaşık kişi başına yıllık ortalama
30,000 ABD Dolarına denk gelmektedir. Öte yandan 6 milyarlık dünya nüfusunun 2.8
milyarı (yaklaşık yarısı) günlük 2 dolarlık yoksulluk sınırının altında yaşamaktadır. Bu
43 Pamuk, a.g.m., s.4.44 Pınar, a.g.e., s.49.45 Pınar, a.g.e., s.50.46 Türker, M.Tuba; İktisadi Büyümede Beşeri Sermaye ve Türkiye’nin Kalkınma Sürecinde Beşeri
Sermayenin Gelişimi, 2000, Yüksek Lisans Tezi, s.9-10.
14
nüfusun 1.2 milyarı ise (yaklaşık beşte biri), günlük 1 dolarlık sınırın altında
yaşamlarını idame ettirmek zorundadır. Zengin ülkelerde 100 çocuk içinde 1’den az
oranda çocuk beş yaşına ulaşamıyorken yoksul ülkelerde ise, 100 çocuk içinde 5’ten
fazla oranda çocuk beş yaşına ulaşamamaktadır. Zengin ülkelerde beş yaş altı çocuk
nüfusunun % 5’i yetersiz beslenme ile karşı karşıyadır, fakir ülkelerde ise bu oran %
50’nin üstündedir.47 Daha çok olumsuz olan bu görünüm, büyüme ve yeniden dağılımın
iyi araştırılmasını ve daha adil kurulmasını gerekli kılmaktadır.
Son yirmi yılda iktisadi büyüme süreci iktisatçıların daha fazla ilgisini çekerken,
başta Angus Maddison olmak üzere pek çok iktisat tarihçisi de özellikle Sanayi Devrimi
sonrası dönemde tüm dünya ülkeleri veya bölgeleri için satın alma gücü paritesine göre
uyarlanmış GSYİH’ları hesaplamaya çalışmaktadır.48 1820 ile 2005 yılları arasında
dünyada kişi başına gelir yaklaşık olarak 8 kat artış göstermiştir. Ancak aynı süre içinde
tüm ülkeler ya da bölgeler aynı hızla büyümemiştir. Sanayileşme ve gelir artışları,
Birinci Dünya Savaşı’na ve hatta 20. yüzyılın ortalarına kadar yüksek gelirli Avrupa ve
Kuzey Amerika ülkeleriyle sınırlı kalmıştır. 20. yüzyılda, özellikle de İkinci Dünya
Savaşı sonrasında Güney Avrupa, Japonya ve Kore gibi az sayıda ülke ve bölge kişi
başına üretim ve gelirde çok hızlı artışlar gerçekleştirerek kendileri ile yüksek gelirli
ülkeler arasındaki farkı büyük ölçüde kapatabilmiştir. Ancak bu istisnai “iktisadi
mucize” örneklerinin dışında, dünya ölçeğindeki genel eğilimlere bakıldığında, yüksek
gelirli ülkelerle gelişen ülkeler arasında 19. yüzyıl boyunca açılan farkın son elli ya da
yüz yılda kapanmadığı görülmektedir. 1820’den bu yana kişi başına gelir Batı
Avrupa’da 15 kattan fazla, Kuzey Amerika’da 20 kat, Japonya’da 30 kat artmıştır. Oysa
aynı dönemde kişi başına gelir Japonya dışındaki Asya’da 6 kat, Güney Amerika’da 7
kat, Afrika’da ise sadece 4 kat artabilmiştir. Bu çerçevede, gelişen ülkelerde kişi başına
gelir 1820’den bu yana toplam olarak 6 kat artış göstermiştir. 1820 yılına kıyasla bugün
dünyanın hemen her ülkesinde ortalama gelirin çok daha yüksek olduğu açıktır, ancak
bugün ortalama gelirler ülkeler arasında çok daha eşitsiz dağılmaktadır. 1820 yılında
dünyanın en zengin ülkeleriyle en yoksul ülkeleri arasında kişi başına gelir bakımından
fark en fazla (4:1 / dörde bir) mertebesinde idi. Son iki yüzyılda dünyada kişi başına
gelir yaklaşık olarak 8 kat artmış, ancak en yüksek gelirli ülkelerle en düşük gelirli
47 9.Kalkınma Planı, Gelir Dağılımı ve Yoksullukla Mücadele Özel İhtisas Komisyonu Raporu, s.7.48 Pamuk, a.g.m., s.8.
15
ülkeler arasındaki ortalama gelir farkı (60:1 / altmışa bir) mertebesine kadar
yükselmiştir
Bunların ardında, ülkelerin yıllık büyüme hızlarındaki yüzde 1 ya da yüzde 2
gibi farklar yatmaktadır. İlk bakışta önemsiz gibi gözükebilen bu farklar, uzun vadede
ülkelerin ortalama gelir düzeyleri arasında büyük uçurumlar ortaya çıkarmıştır. Son otuz
yılda dünyanın en büyük nüfuslu iki ülkesinde, önce Çin’de ve daha sonra aynı ölçüde
olmasa da Hindistan’da, iktisadi büyüme sürecinin büyük bir ivme kazanmıştır. Son
otuz yılda kişi başına gelir Çin’de yılda yüzde 5’in üzerinde, Hindistan’da ise yılda %
3’ün üzerinde bir hızla artmıştır. Bu iki ülkenin ve daha genel olarak Doğu- Güney
Asya bölgesinin son dönemdeki başarısı, hızlı iktisadi büyümenin eski ya da yeni
Avrupa ülkeleriyle sınırlı olmadığını, ev ödevlerini yapabilen gelişen ülkelerin de
pekâlâ başarılı olabileceklerini göstermektedir.49
Birleşmiş Milletler’in (BM) yayınladığı “Ekonomik Durum ve Beklentiler”
Raporlarına göre50 2005-2007 yıllarında dünya ekonomisi ard arda ekonomik büyüme
göstermiştir. Ancak bu yüksek ekonomik büyümeden sonra dünya ekonomisi ciddi
risklerle karşı karşıyadır. Amerika’daki konut kredisi krizi sonucu ortaya çıkan olumsuz
durumlar, doların diğer para birimleri karşısındaki değer düşüklüğü, dünya çapında
artan petrol fiyatları önümüzdeki dönemlerde dünya çapında ekonominin istikrarını
tehdit eden unsurlardır.
Rapora51 göre devam eden siyasi ve ekonomik olumsuz durumlara rağmen 2008
yılında ekonomik büyüme beklentisi devam edecektir. 2006’da % 3,9, 2007’de 3,7 olan
ekonomik büyüme hızı 2008 yılında 3,4 olması beklenmektedir.52 Dünya ekonomisinin
kısa vadede olumsuz etkilenmesine yol açan ana nedenler Amerikan ekonomisinin
içerdiği risklerdir. Amerika dışında diğer gelişmiş ülkelerde ekonomik büyüme
beklentisi olumludur. Kötümser tahminleri tutması durumunda 2008 yılında Amerikan
ekonomisinde küçülme beklentisi vardır (% -0,1). Bu durumda dünya ekonomisinde
büyüme hızı % 3,4 olarak değil, % 1,6 olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.
Ekonomik Durum ve Beklentiler raporu tasnifine göre 2008 yılında dünyanın birçok
49 Pamuk, a.g.m., s.8-9.50 http://www.un.org/esa/policy/link/global_economic_outlook.htm,51 http://www.un.org/esa/policy/wess/wess2007files/wess2007.pdf52 BM, a.g.r., s.1
16
bölgesinde ekonomik büyüme hızı önceki yıldan fazla olmayacaktır.53 Gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkelerin aksine sadece geri kalmış ülkelerde 2008 yılında önceki yıla
göre ekonomik büyüme gerçekleşeceği varsayılmaktadır. Afrika dışında Güney-Doğu-
Batı Asya ekonomilerinde ve Latin Amerika ekonomilerinde ekonomik büyüme hızı
daha düşük olacaktır.54 OECD Ekonomik Görünüm Ön Hazırlık 2008 Raporu’na göre
de55 Amerika ekonomisi 2008 yılının 2. çeyreğinde % 0,5 oranında küçülecek ve 2008
büyümesi muhtemelen % 1,2 oranında olacaktır. OECD toplamında da ekonomik
büyüme hızı 2007’den daha düşük olacak ve sırasıyla 2008 ve 2009 yıllıarında % 1,8 ve
% 1,7 olarak gerçekleşecektir.
Ülkeler arası ekonomik büyümenin farklılığının diğer bir göstergesi de
belirlenen yıllık “asgari ücret toplamı” olabilir. Wikipedia’ya göre56 asgari ücret verileri
toplanan 190 ülkeden, 22’sinde asgari ücret 10.000 dolar ve üzerinde, 24’ünde 5000-
1000 dolar arasında, 27’sinde 3000-5000 dolar arasında, 55’inde 1000-3000 dolar
arasında ve 22’sinde de 1000 doların altında yıllık asgari ücret belirlenmektedir. 22
ülkenin57 verilerine ulaşılmamışken 18 ülkede58 de asgari ücret belirlemesi
uygulamasının olmadığı belirtilmiştir. Türkiye’nin en kötü 50 ülke arasında olması ve
asgari ücretli ve altında çalışan oranının yüksek oluşu beşeri sermaye birikimini
olumsuz etkilemektedir.
Ekonomik büyümenin önemli göstergelerinden biri olan satın alma paritesine
göre kişi başına düşen gelir Tablo 1’de de gösterildiği gibi ülkeden ülkeye farklı
hızlarda artabilmektedir. 1970 yılından 2006 yılına gelindiğinde Kore’de kişi başına
düşen reel gelir 7,35 kat artarken, İngiltere için bu rakam 0,21 kat olmaktadır. Bu
dönemde Türkiye için rakam 2,29 olup, 30 OECD ülkesi içerisinde 10. sıradadır.
53 BM, a.g.r., s.654 BM, a.g.r., s.255 http://www.oecd.org/dataoecd/4/50/39739655.pdf (19 Eylül 08)56 http://en.wikipedia.org/wiki/Listiofiminimumiwagesibyicountry57 Burundi, Orta Afrika Cumhuriyeti, Eritre, Gürcistan, Gana, Comoros, Haiti, Endonezya, Kenya,
Kırgızistan, Laos, Lesoto, Madagaskar, Malavi, Moldova, Mynamar, Siera Leona, Solomon Adaları,Tacikistan, Togo, Tuwala, ve Özbekistan’ın bu konudaki verilerine ulaşılmamaktadır. Bu ülkelerde asgariücret uygulaması olmayacağı gibi teknik nedenlerle de bu verilere ulaşılamaması söz konusu olabilir.
58 Danimarka, Finlandiya, Almanya, İzlanda, İtalya, Linkenştayn, Makedonya, İsveç, Brunei, Birleşik ArapEmirlikleri gibi ülkelerde reel ücret düzeyi ve insani gelişme endeksi zaten yüksek olduğundan ücretbelirlemesi çoğunlukla işçi-işveren ve sendikalara bırakılmış olabileceği gibi Yemen, Çin, Cibuti, Fiji,Gine, İrak, Kosova, Somali, gibi ülkelerde gelişmemişlik nedeniyle böyle bir uygulama yoktur.
17
Tablo 1: Dünya Ülkelerinde Kişi Başına Düşen Gelir (Sabit Fiyatlarlar, Dolar)KİŞİ BAŞINA DÜŞEN GELİR (SABİT FİYATLARLAR, DOLAR)
Yer/Zaman 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2005 20062006*/
1970Avustralya 16 272.6 17 021.9 18 623.4 20 114.5 21 484.0 23 819.3 27 224.1 30 135.1 30 658.9 1,88Avusturya 13 630.7 16 285.9 19 210.5 20 623.5 23 629.9 25 408.4 29 134.0 30 463.7 31 284.9 2,30Belçika 13 946.6 16 351.9 18 967.5 19 884.3 22 891.0 24 360.2 27 541.6 29 146.1 29 779.8 2,14Kanada 15 637.6 17 864.6 20 234.5 21 980.2 23 635.1 24 330.3 28 443.9 30 630.2 31 149.9 1,99Cek Cum. .. .. .. .. 14 473.3 13 833.6 14 975.6 18 070.2 19 158.6 1,38Danimarka 15 708.0 16 721.0 18 923.7 21 683.8 23 138.6 25 526.1 28 790.1 30 188.8 31 263.2 1,99Finlandiya 12 237.5 14 835.4 16 971.3 18 916.7 21 916.6 20 592.5 25 653.8 28 672.4 29 943.0 2,45Fransa 13 330.0 15 587.0 18 037.5 18 963.8 21 666.4 22 463.8 25 233.4 26 504.0 26 917.7 2,02Germanya 13 296.2 14 803.3 17 552.0 18 936.4 21 799.1 23 619.5 25 920.1 26 579.9 27 374.5 2,06Yunanistan 10 608.5 13 178.0 15 163.7 14 819.8 15 409.2 15 934.9 18 389.7 22 389.5 23 235.4 2,20Macaristan .. .. .. .. .. 9 960.5 12 265.2 15 325.2 15 955.1 1,60İzlanda 12 736.0 16 263.2 21 066.8 22 319.8 24 720.7 23 867.3 28 808.3 33 753.4 34 267.2 2,69Irlanda 8 240.3 9 725.7 11 352.2 12 365.7 15 717.6 19 191.9 28 587.2 34 217.9 35 289.9 4,28Italya 12 544.8 14 227.5 17 375.1 18 835.2 21 929.8 23 308.3 25 565.8 25 933.7 26 261.3 2,09Japonya 12 135.7 14 093.7 16 676.0 18 774.6 23 220.0 24 641.6 25 593.0 27 105.6 27 759.3 2,29Kore 2 859.9 3 759.8 4 865.4 6 624.1 9 990.1 13 833.1 16 439.0 20 060.7 21 021.1 7,35Luxemburg 20 145.6 21 968.6 24 210.5 27 208.0 37 452.9 42 377.8 53 317.0 60 326.9 63 015.5 3,13Meksika 5 847.7 6 824.6 8 134.0 8 002.0 7 866.7 7 567.4 9 152.3 9 472.6 9 837.6 1,68Hollanda 15 503.7 17 466.9 19 217.6 19 920.3 22 909.9 24 809.5 29 372.7 30 443.0 31 311.8 2,02Zealanda 14 912.3 16 687.4 15 917.4 17 897.3 17 929.7 19 109.0 20 755.6 23 547.0 23 679.5 1,59Norveç 14 338.9 17 571.0 21 501.6 24 924.1 26 559.3 31 035.8 36 085.4 39 125.4 39 779.3 2,77Polonya .. .. .. .. 7 325.5 8 105.6 10 555.2 12 316.8 13 096.4 1,62Portekiz 6 814.9 8 097.2 9 668.3 9 858.5 13 136.6 14 244.3 17 067.5 17 280.2 17 443.7 2,56Slovakya .. .. .. .. .. 9 343.3 10 992.1 13 789.4 14 918.7 1,60Spainya 10 032.1 12 396.4 12 936.2 13 535.4 16 678.2 17 802.7 21 296.3 23 202.6 23 731.9 2,37İsveç 16 622.0 18 541.4 19 525.8 21 329.8 23 554.9 23 647.8 27 726.7 30 905.4 31 988.4 1,92İsviçre 23 207.1 23 646.7 25 782.1 27 154.6 30 130.3 29 063.0 31 582.8 32 320.6 33 118.8 1,43Türkiye 4 696.3 5 485.2 5 560.4 6 228.0 7 305.6 7 801.2 8 724.7 10 204.0 10 771.5 2,29İngiltere 13 546.7 14 872.0 16 195.3 17 808.7 20 688.8 22 152.9 25 572.8 28 234.1 28 882.4 0,21ABD. 18 146.8 19 802.2 22 518.3 25 202.7 28 199.6 29 906.8 34 570.7 36 874.2 37 571.6 2,07EU-15 12 833.5 14 636.5 16 760.4 17 938.5 20 794.8 22 144.7 25 148.1 26 591.8 27 206.2 2,12EuroBölgesi 12 524.8 14 438.3 16 752.6 17 800.3 20 694.5 22 040.1 24 927.2 26 090.5 26 676.7 2,13OECD –EU 12 274.6 13 896.9 15 742.0 16 755.4 19 251.0 20 360.2 22 937.0 24 312.7 24 908.5 2,03OECD -Toplam 13 142.6 14 689.5 16 728.8 18 238.0 20 845.9 22 112.4 25 007.0 26 718.4 27 343.2 2,08
Kaynak:OECD
Ekonomik büyümenin anlamlı olabilmesi için insani gelişme ve kalkınmaya
katkısının olması gerekir. Bu durum 1996 yılı İnsani Gelişme Endeksi Raporunda şöyle
belirtilmiştir. “Ekonomik büyümenin amacı, insanların yaşamlarını zengin kılmaktır.
Ancak bu uzunca bir süredir böyle değil. Son 10 yıllık gelişmeler bize şunu göstermiştir
ki, ekonomik büyüme ile insani gelişme arasında doğrudan bir bağ kalmamıştır. Politika
üretenlerin bu aşınan bağı dikkate almaları ve bu bağı daha güçlü kurmaları gerekir.59
* Slovakya, Polonya, Macaristan için 1995 yılıdır.59 http://hdr.undp.org/en/reports/global/hdr1996/chapters/ (19 Eylül 08)
18
Ekonomik büyümenin insani gelişmeye yeterince yansımamasının bir göstergesi de
2003 yılında 840 milyon insan açlık sınırının altında yaşıyor, günde 24 bin insan açlık
nedeniyle yaşamını yitiriyor olmasıdır60. 2008 yılında Dünya Tarım Örgütü’nün (DTÖ)
açıkladığı bir rapora göre61 yaklaşık 923 milyon insanın açlık içinde olduğunu
belirtiliyor. Örgütün yeni istatistiklerine göre, gıda, gübre ve petrol fiyatlarındaki
artışlarda sonra, açlık içindeki nüfusa 75 milyon kişi daha eklenmiştir. Bu 75 milyon
kişinin 41 milyonu Asya/Pasifik ülkelerinde, 24 milyonu Alt-Afrika ülkelerinde, 4
milyonu Yakın Doğu/Kuzey Afrika ülkelerinde ve 6 milyonu da Latin Amerika ve
Karayip ülkelerindedir.62 2003-2005 yılları arasında, dünyada yeterince beslenemeyen
yoksularının % 29’u Afrika’da (245 milyon insan) % 28’i Hindistan’da (231 milyon
insan), % 14’ü Çin’dedir (123 milyon insan). “Gelişmiş ülkelerin yoksulları” bunların
% 2’sini (16 milyon insan) oluşturmaktadır. 1990-92 yılları ile kıyaslandığında Çin,
Hindistan ve Gelişmiş ülkelerdeki yeterince beslenemeyen yoksul sayısı ve oranının
düştüğü, bunun dışındaki bölgelerde ise arttığı görülmektedir.63
2000 yılında Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen Bin Yıl Kalkınma
Hedefleri’nin64 (MDG’s=The Millennium Development Goals) 2008 yılı raporuna göre
de son gıda fiyatları artışı krizi yaklaşık 100 milyon insanı daha derin yoksulluğa
itmiştir. Fiyat artışları, gelirlerinin çoğunu gıdaya harcayan yoksul kesimleri daha
olumsuz etkilemiştir. Bu olumsuzluk sadece yetersiz beslenme ile sonuçlanmamakta
aynı zamanda eğitim ve sağlık hakkından da yararlanmayı kısıtlamaktadır.65 Beşeri
sermayenin/nitelikli emeğin oluşmasında eğitim ve sağlık hakkının etkisi
60 Bu sayılar 2003 yılına ait olup birleşmiş milletler tarafından “Dünya Açlık Günü” dolayısıylaaçıklanmıştır. http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/25132/turkiyede-14-milyon-kisi-aclik-sinirinda (23 Eylül 08)
61 http://www.fao.org/newsroom/common/ecg/1000923/en/hungerfigs.pdf (17 Eylül 08)62 DTÖ, a.g.r., s.1.63 DTÖ, a.g.r., s.3.64 Binyıl Kalkınma Hedefleri 8 tane olup büyük çoğunluğu sürdürülebilir ekonomik büyümeye endekslidir.
Bu hedefler;1. Aşırı yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılması2. Evrensel ilköğretimin gerçekleştirilmesi3. Kadın-erkek eşitliğinin sağlanması ve kadınların konumunun güçlendirilmesi4. Çocuk ölümlerinin azaltılması5. Anne sağlığının iyileştirilmesi6. HIV/AIDS, sıtma ve öteki hastalıklarla mücadele edilmesi7. Çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması8. Kalkınma için küresel bir ortaklık geliştirilmesi65
http://www.un.org/millenniumgoals/pdf/The%20Millennium%20Development%20Goals%20Report%202008.pdf s.8 (23 Eylül 08)
19
düşünüldüğünde de bu ülkelerin büyüme ve kalkınma sürecinde yavaşlayacağı var
sayılabilir. Hedeflerin 2006 yılında açıklanan raporunda belirtilen bir durum henüz
değişmemiştir. “Avrupa Birliği üye devletleri Bin Yıl Kalkınma Hedefleri'ne ulaşma
yolunda hızla ilerliyorlar; ancak BDT'nun bazı ülkeleri Afrika'da yaşanan düzeylerde
yoksulluk çekiyor ve bu nedenle uluslararası toplumun Afrika ülkelerine gösterdiği
ölçüde ilgiye ihtiyaçları var.66
Araştırmalardan da görüleceği gibi ekonomik büyümenin dünyadaki gelişimi ve
nihai durumu ülkeden ülkeye ve dönemden döneme farklılıklar arz edebilmektedir.
Ekonomik büyümenin dinamiklerinden nüfus ve işgücü faktörünün ise bu durumu hem
etkileyen hem de bu durumdan etkilen bir unsur olduğu açıktır.
1.2.2 Nüfus, İşgücü Piyasası Ve İstihdam
1.2.2.1 Nüfus Gelişmeleri
Dünya nüfusu, nüfus artış hızı azalmış olsa da hala artmaktadır. Angus
Maddison hesaplarına göre;67 dünya nüfusu, 0 (sıfır) tarihinde 230 bin 820 kişi iken bile
nüfusun % 75,4’ü Asya kıtasındaydı ve bu oran 1998 yılında % 60’a yaklaşmışken
dünya nüfusu da 6 milyar sınırını zorlamaktaydı. Dünya nüfusu 1800’lerde 1 milyara
ulaşabilmişken, sonraki 150 yıl içinde 2 milyarı, izleyen 25 yıl içinde 3 milyarı aşmıştır.
Tahminlere göre, dünya nüfusu 2012’de 7 milyara ulaşacak ve 2045’te ise 9 milyar
olacaktır. Bununla bağlantılı diğer gelişme de dünya nüfusundaki kentleşme ve
etkileridir. İnsanlar kentlileştikçe doğum oranı düşüyor; toprakla bağı kesilen ailenin kol
gücüne ihtiyacı azaldığından çocuk sayısı da azalıyor. BM tahminlerine göre, 1950’de
küresel nüfusun % 30’dan azı kentlerde yaşarken, 2007’de yarısından fazlası kentleşmiş
olacaktır.68 17 Aralık 2008 tarihinde, Türkiye saatiyle 10:59’da dünya nüfusunun 6
milyar 747 milyon 648 bin 399 kişi olduğu belirtilmiştir.69
İktisadi kalkınma ile nüfus artışı arasındaki münasebet, günümüzde insanlığın
başlıca meselelerinden biridir. Özellikle kalkınmakta olan ülkeler için bu münasebet,
66 http://www.undp.org.tr/UNDPiprtni08/tr/mdgs.htm67 http://www.theworldeconomy.org/publications/worldeconomy/MaddisontableB-10.pdf68 http://www.ntvmsnbc.com/news/362901.asp69 http://www.census.gov/main/www/popclock.html adresinden şu anda kaç olduğu öğrenilebilir.
20
hayati öneme haiz birçok meselelerinin de kaynağını oluşturan bir nevi kördüğüm
halindedir.70
OECD tarafından yayınlanan Eşitsizlik Artıyor mu? raporuna göre71 nüfus
yapısındaki değişmeler gelir dağılımı bozukluğunun önemli bir nedenidir. Son 20 yıl
içinde yaşlılar arasında gelir düşüklüğü azalmaya devam ederken, genç yetişkinler ve
çocuklu aileler arasında yoksulluk artmıştır. Yaşlıların gençlerden daha yüksek öz
varlığı ve daha az maddi yoksunluğu vardır. Bu, sadece nakit gelire dayalı olarak yaşlı
yoksulluğu tahminlerinin bu grubun güçlüklerini abarttığı anlamına gelir.72 Buna karşın
çocukların sağlık ve esenliğinin insanın bir yetişkin olarak ileride ne kadar iyi durumda
olacağının (kaç para kazanacağının, ne kadar sağlıklı olacağının, vb.) çok önemli bir
belirleyicisi olduğuna dair gitgide daha fazla kabul gören bulgular vardır. Çocuk
yoksulluğundaki artış birçok ülkede gösterildiğinden daha fazla politika ilgisini hak
etmektedir.
Ayrıca nüfus göstergelerine dayalı olarak planlanıp uygulanmaya çalışılan bir
çok makro politika örneği vardır. Ekonomik uygulamaların, göz ardı edemeyeceği nüfus
verilerinin önemini, Yakup Kepenek şöyle vurgulamaktadır.73 “Sayısal ve niteliksel
yönleriyle nüfus, sermaye kaynaklarının kullanımını, özellikle de yatırımların
dağılımını ve bir ölçüde de düzeyini, etkiler. Özellikle eğitim, sağlık, barınma ve
ulaştırma yatırımları bu çerçevede düşünülmelidir. Doğum, ölüm ve göç gibi nüfus
gelişmelerinin yatırımların dağılımını etkilemesi, öbür yönden de gelişme için gerekli
işgücünü sağlayan yönü, kimi zaman nüfusun “yatırımlara eş bir önem” kazandığı
görüşüne yol açmaktadır.” Nüfusun ekonomi biliminin inceleme alanına girmesi de
zaten 2. Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkmış gelişmiş-gelişmekte olan ayırımına bağlı
olarak “ekonomik gelişme” ile bağlantılı olmuştur.
Uluslararası ekonomik ve toplumsal kıyaslamaların bir çoğunun, nüfus verileri
üzerinden yapılması da nüfus verilerinin dikkatle incelenilmesinin önemini ortaya
çıkarmaktadır. Nüfus artışı ile iktisadi kalkınma arasındaki ilişkinin yönü ve derecesini
70 Carlo M. Cipolla, Dünya Nüfusunun İktisat Tarihi kitabının tanıtım yazısından.71 http://www.oecd.org/dataoecd/45/42/41527936.pdf72 OECD, a.g.r., s.3-773 Kepenek, Yakup- Nurhan Yentürk; Türkiye Ekonomisi, Remzi Kitabevi, 10. Baskı, Ocak 2000, s. 403.
21
tespit etmek üzere yapılan akademik çalışmaların sayısı oldukça fazladır.74 Bu
çalışmaların çoğunda nüfus artışının iktisadi kalkınmayı olumsuz yönde etkilediği
görüşü savunulmaktadır. Böyle olmasında bilimsel bulgularla birlikte siyasi ve ideolojik
tercihlerin de etkili olduğu söylenebilir. Daha ziyade gelişmekte olan ülkeler için
önerilen nüfus politikalarında ideolojik, siyasi ve benzeri diğer kaygılar iktisadi
gerekçeler arasına gizlenmektedir. Bu durumun aksini savunan birçok çalışmada vardır.
Hasan Gürak bu durumu şöyle belirtmektedir.75 “İktisat ders kitaplarının standart
konusu olan geleneksel “denge” kuramına göre, hızlı veya yavaş nüfus artısı hiçbir
sorun oluşturmaz. Hatta hızlı nüfus artısının, daha hızlı ekonomik büyümeye katkısı
olduğu bile iddia edilir. Çünkü nüfus artış hızı ile orantılı olarak üretimin de artacağına
inanılır.76” Ancak bu durumun aksi yönde her gerçekleşmenin kişi başına düşen geliri
azaltacağı ve genel olarak yoksullaşma riskini yükseltebileceği göz ardı edilmemesi
gereke bir durumdur.
Aslında ülkelerin nüfuslarının fazla olmasından ziyade, nüfus artış hızlarının
yüksek olması eleştirilen durumdur. Optimum nüfus77 oluşumu üzerinde kontrol edilip
yönlendirilebilir bir nüfus artış hızından daha fazlasına neden olan artış beraberinde
birçok sorunu da getirir. Optimum nüfusun üzerindeki her yeni doğan kişi için aşağıda
sıralanan problemler ortaya çıkmakta ve bu diğer bireyleri de etkileyen bir olumsuz
durum olmaktadır.
Nüfus artış hızının fazla olması;78
1. İstihdam sorunu ortaya çıkarır. Çünkü yeni açılan istihdam olanakları ile
çalışma çağına giren ve iş arayan kişi sayısı arasında uyum her zaman mümkün
olamamaktadır. Türkiye’deki istihdam artışının yetersiz oluşnunun bir önemli nedeni
olmaktadır.
2. Aile içi bağımlı fertlerin sayısında artış, dolayısıyla hane-halkının kişi
başı gelir seviyesinin düşüşüne neden olmaktadır.
74 http://www.elelebizbize.com/e-kutuphane/ibrahimguranyumusak/nufuzartishisikalkinma.html75 Gürak, Hasan; Ekonomik Büyüme Ve Küresel Ekonomi, 2. Baskı, Ekin Yayınları, Bursa, 2006, s. 103.76 Gürak, a.g.e., s.10777 Optimum nüfus: Toplumda nüfus artışlarının, işbölümü gibi nedenlerde bir süre daha etkin bir kaynak
dağılımına olanak sağlayacağı, başka bir deyişle, ekonomide artan verim kanunun geçerli olacağı, ancaknüfus artışının devam etmesi halinde azalan verim kanunun işlemeye başlayacağıdır.
78 Sıralanan sebepler H. Gürak’ın eserinden alınmıştır ancak açıklamalar farklı kaynaklardan yapılmıştır.http://www.hasmendi.net/makaleigurak/nufusartisisorunu.pdf
22
3. Öğrenci sayısı arttıkça kişi başına düşen eğitim harcamalarının
azalmasına yol açmakta ve bu durum uzun dönemde beşeri sermaye birikiminin
olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır.
4. Kişi başına düşen sağlık harcamalarında azalmaya neden olmakta ve bu
durum da uzun vadede beşeri sermaye veya nitelikli emek arzı oluşumunu olumsuz
etkilemektedir.
5. Kırsal alandan kente kontrolsüz göç hareketlerine yol açar ki bu durum
kentlerde beraberinde birçok yeni sosyo-ekonomik soruna neden olmaktadır.
6. Kişi başına düşen GSYİH’da azalmaya neden olmaktadır.
Nüfusun, hem aktif işgücünün kaynağı olması dolayısıyla hem de ekonomik
büyüklüğün bir bileşeni olması nedeniyle çok yönlü değerlendirilmesi gereken bir konu
olduğu açıktır. Ekonomik büyüklük olarak GSYİH (Dolar olarak) dikkate alındığında
2007 yılı içersinde en büyük 25 ülkenin 14’ünün79 nüfuslarının en az 55 milyon
üzerinde olması nüfus ile ekonomik büyüklük arasındaki bağı göstermek için önemli bir
nokta olabilir.80
İktisadi kalkınma ile nüfus arasındaki ilişki hayati öneme sahip pek çok
meselenin kaynağını oluşturmaktadır. Bu anlamda nüfusun nitelik açısından taşıdığı
özellikler ekonomik büyümenin en önemli unsurlarıdır. Günümüzde, bir ülke nüfusunun
eğitim ve sağlık açısından iyi olma hali yani iyi bir beşeri sermaye, bilginin kıt kaynak
olarak ekonomik bir faktör olmasının artan önemine paralel olarak ekonomik
büyümenin en önemli faktörü olarak değerlendirilmektedir. Buna rağmen genellikle
nüfusun niteliği üzerinde durmak yerine niceliği daha doğrusu nüfus artışı üzerinde
durulmaktadır.81 Buradan şu sonuca tekrarla ulaşılabilecek sonuç; beşeri sermaye
aslında nitelikli emek anlamına geldiğinden ve emek kalitesinin artışı büyümeyi olumlu
yönde etkilediğinden “nitelik” üzerinde de yeterince durulmalıdır.
79 Ekonomik büyülüğüne göre sırasıyla; AB toplam, ABD, Çin, Japonya, Hindistan, Almanya, İngiltere,Rusya, Fransa, İtalya, Meksika, Güney Kore, Türkiye, İran’dır. Ek-1 ve Ek-2 de ayrıntılı gösterilmiştir.
80 https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/rankorder/2003rank.html adresindenderlenen verilerle sıralama yapılmıştır.
81 Kıraçlar, a.g.e., s.16.
23
1.2.2.2 İşgücü Piyasası Ve İstihdam
“İşgücü piyasası”, emek piyasası82 veya daha genel ifadeyle “iş piyasası83”,
ekonomik faktörlerden olan “emek(işçi/çalışan-işveren)/insan” unsurunun kapsama
alındığı bir olgudur. Çalışma ekonomisi kitaplarında bu kavramlar genellikle emek
arzıyla emek talebinin, çalışanlarla çalıştıranların, ücret alanlarla verenlerin ve işçilerle
işverenlerin ilişkilerinin yürütüldüğü piyasa olarak tanımlanmıştır.
Biçerli, işgücü piyasasının özelliklerini ifade ederken şu başlıklara değinmiştir.84
“İşgücü piyasası çok sayıda olup merkezi bir fiyatı yoktur”. Yani meslek, coğrafya,
toplumsal cinsiyet, yaş, sektör gibi ayrımlarla işgücü piyasası ve istihdamın
ayrıştırılabileceği ifade edilebilir. Merkezi bir fiyatının olmaması da bu piyasa
çeşitliliğinden kaynaklanan farklı arz ve talep düzeylerinin etkilerine göre farklı ücret
düzeylerinin oluşmasına yol açar. “İşçilerin hem nicelik hem de nitelikleri hem farklı
piyasalar arasında hem de aynı piyasa içinde homojen değildir.” İşgücü piyasasında
istihdam ilişkisi “sürekli” bir ilişkidir. Vurgulanmak istenen, emeğin depolanabilir bir
faktör olmadığı, mal ve hizmet piyasası gibi değerlendirilemeyeceğidir. Çünkü işçi
emeği ile birlikte kendisini de sunmaktadır. Dünya işgücü piyasasında yaklaşık olarak
200 milyon kişinin işsiz olduğu düşünüldüğünde de çalışan kişilerin pazarlık gücünün
az olduğu söylenebilir.
Genel İktisadın bir alt dalı olarak Çalışma İktisadı’nın ayrı bir disiplin haline
dönüşmüş olması işgücü piyasası ve emeğin genel iktisat mantığını aşan bir anlayışla
ele alınması gerektiğini göstermektedir. Bakış açısına çocuk ve kadın işgücü dahil
edildiğinde Çalışma İktisadı’nın ötesinde daha disiplinler arası bir bakışla işgücü
piyasasının ele alınması gerektiği açıktır. Örneğin kadın işgücünün, işgücü
piyasasındaki sorunları, iktisat veya çalışma iktisadı analizleri ile tam çözüm
bulamamaktadır.85
82 İlker Parasız, Orhan Tuna, Nevzat Yalçıntaş, Kemal Biçerli; “İşgücü Piyasası” kavramı yerine “EmekPiyasası” derler.
83 Sabahattin Zaim bunu tercih etmiştir.84 Biçerli, Kemal; Çalışma Ekonomisi, Beta Yayınevi, 4.Baskı, İstanbul, 2007, s. 4-9.85 Eroğlu, Ömer-Ruhan İşler; Feminist İktisat, İktisat Düşüncesinde Farklı Bir Bakış, Asil Yayınları, 1.Baskı,
Ankara, 2006, s.53.
24
İşgücü piyasasının tarafları olarak sadece emek arzı ve talebine sahip olanlar
değil, bunların oluşturdukları kurumlar olarak sendikalar, kooperatifler, meslek odaları,
siyasi partiler ve diğer ulusal yapıların yanı sıra uluslar arası işgücü piyasası özneleri
vardır.86
Bir bütün olarak devlet; hem bir çok yerde “en büyük işveren” olması, hem de
politika düzenleyici ve uygulayıcı kurumları içermesi nedeniyle işgücü piyasasının en
önemli ve etkin öznelerindendir. Aktif ve pasif istihdam ve işgücü politikalarının
uygulamasında asıl uygulayıcı rolünde olan kamu istihdam ve sosyal güvenlik
kurumlarının, işgücü piyasasındaki önemleri de son ekonomik durumlarla daha da
artmıştır.
Konu emek/işgücü piyasası ve istihdam olunca Uluslararası Çalışma Örgütü’ne
(UÇÖ/İLO) değinmemek, konuyu eksik bırakmak demektir. Tuna ve Yalçıntaş’ın
belirttiği gibi87 İLO’nun varlığı sosyal politikanın yoğunlaşması ve gelişmesi için çok
önemli bir vasıta olmuştur. “Böyle bir örgüt sadece ülkeden ülkeye bilgi alış verişini
kolaylaştırmakla kalmamakta, aynı zamanda üye ülkelere ve bu ülkelerde öncelikle
işçilere, taleplerinin milli çerçeve içinde kalmasından ziyade kuvvet ve geçerlilik
kazanmasına imkan vermektedir.88” İLO kurulduğu 1919 yılından bu yana, uluslar arası
çalışma hukukunun ve çalışma şartlarının eş düzeyde gelişebilmesi için, düzenleme,
araştırma ve yayım, teknik yardım faaliyetleri düzenlemektedir.89 Türkiye de çeşitli
konularla ilgili olarak İLO’nun 56 sözleşmesini onaylamıştır.90
İLO’nun “İşgücü Piyasasının Anahtar Kavramları”91 (The Key İndicators Of
The Labor Market: KİLM) olarak 5.’sini düzenlediği 20 kavramlık bir seti
bulunmaktadır. Bu kavramların bazıları92 Tablo 2’de gösterilmiştir.
86 Tuna, Orhan- Nevzat Yalçıntaş; Sosyal Siyaset, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1999, s.195-277.87 Tuna, a.g.e., s.254.88 Tuna, a.g.e., s.254.89 Tuna, a.g.e., s.253-269., http://www.ilo.org/global/AboutitheiILO/Originsiandihistory/lang--en/index.htm90 http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/sozlesme/onaylanan.htm91 http://www.ilo.org/public/english/employment/strat/kilm/ adresinde ulaşılabilir.92 Tablo’da bulunmayanlar: 5-Kısmi süreli çalışma, 6-Çalışma Saatleri, 7-Kayıt Dışı Çalışma, 10- Uzun
Süreli İşsizlik, 11- Eğitim Düzeylerine Göre İşsizler, 12- Eksik İstihdam, 13- Aktif Olmayanların Oranı14- Eğitim ve Okur-Yazarlık Düzeyi 15- İmalat Ücret Endeksi, 16- Mesleki Kazançlar Ve ÜcretlerEndeksi, 17- Saatlik Ücret-Dışı Giderler “18- İşgücü Verimliliği Ve Birim İşgücü Gideri, 19- İstihdamEsnekliği
25
Tablo 2: Dünya İşgücü Piyasası Anahtar KavramlarıDÜNYA İŞGÜCÜ PİYASASI ANAHTAR KAVRAMLARI93
1997 2007KİLM. NO
KADIN ERKEK TOPLAM KADIN ERKEK TOPLAMİşgücüne Katılma Oranı (%) 52,9 80,4 66,7 52,5 78,8 65,6
1İşgücü 1.071.7 1.625.0 2.696.7 1.267.7 1.895.3 3.163.0
2 İstihdam/Aktif Nüfus 49,5 75,7 62,6 49,1 74,3 61,7Ücretli 41,8 44,9 - 46,4 47,9 -İşveren 2,1 4,3 - 1,8 3,4 -Kendi Hesabına 21,6 37,2 - 26,9 37,4 -Ü.A.İ 34,5 13,5 - 24,9 11,3 -
3İşteki DurumaGöre İstihdam(%)
Kırılgan İstihdam94 56,1 50,7 - 51,7 48,7 -Tarım 43,5 40 - 36,1 34 -Sanayi 16,8 24 - 17,6 25,6 -
İstidamınSektörelDağılımı (%) Hizmet 39,6 36,1 - 46,3 40,4 -
4
İstihdam Toplam (Milyon) 1.001.6 1.530.3 2.531.9 1.186.1 1.787.0 2.973.1Oran 6,5 5,8 6,1 6,4 5,7 6,0
8 İşsizlikSayı 70,2 94,6 164,8 81,6 108,3 189,9
9 Genç İşsizliği (%) 12,3 12 - 12,5 12,2 -İstihdam Edilen - - 1.374.506 - - 1.287.003
20Yoksul İstihdam(Bin) ( Günlük 2$Altında)95 İstihdam Oranı - - 55,3 - - 44,1
Kaynak:İLO
Yukarıda da ifade edildiği gibi, dünya nüfusu yaklaşık olarak 6,7 milyar kişiye
yakın iken tabloda da görüldüğü üzere bunların sadece 3 milyar 163 milyonu işgücüdür.
Dünya işgücü piyasasının son 10 yıllık eğilimine bakıldığında, hem kadın hem de erkek
işgücüne katılma oranının azalması görülmekle beraber bu dönemde dünya işgücü
sayısı % 17,3 oranında (466 milyon kişi eder) artmıştır. Kadın işgücü sayısı % 18,3
oranında artarken, erkek işgücü sayısı % 16,6 oranında artmıştır. 2007 yılında dünya
işgücünün % 59,9’unu erkekler oluşturmuştur.
Son 10 yılda dünya istihdamı % 17,4 oranında (441 milyon kişi eder) artarken
bu oran istihdam edilen kadın sayısı için % 18,5 iken erkeklerde % 16,7 olarak
gerçekleşmiştir. 2007 yılında dünya istihdamının % 60,1’ini erkekler oluşturmuştur.
İstihdamın sektörel dağılımı incelendiğinde; toplam kadın istihdamının % 36,1’inin
tarım sektöründe, % 17,6’sının sanayi sektöründe, % 46,3’ünün hizmet sektöründe
istihdam edildiği görülmektedir. Buna karşılık toplam erkek istihdamının % 34’ünün
tarım sektöründe, % 25,6’sının sanayi sektöründe, % 40,4’ünün hizmet sektöründe
istihdam edildiği görülmektedir. Son 10 yıl içerisinde istihdamın tarım sektöründeki
93 İLO verilerinden derlenerek hazırlanmıştır.94 Kırılgan İstihdam (Vulnerable Employment) kavramı “ücretsiz aile işçisi” ve “kendi hesabına”
çalışanların toplamını oluşturmaktadır.95 Yoksulluk göstergeleri 2006 yılına aittir.
26
payı erkeklerde % 6’lık, kadınlarda % 7,4’lük azalma göstermiştir. Sanayi sektörünün
payı erkeklerde kadınların 2 katı artmışken, hizmetler sektöründe kadın istihdamı artış
oranının erkekler göre daha fazla olduğu görülmektedir.
Grafik 1: Dünyada İşteki Duruma Göre İstihdam
İŞTEKİ DURUMA GÖRE İSTİHDAM
41,8 44,9 46,4 47,9
2,1 4,3 1,8 3,4
21,6
37,2
26,9
37,434,5
13,5
24,9
11,3
56,150,7 51,7 48,7
0
10
20
30
40
50
60
KADIN ERKEK KADIN ERKEK
1997 2007
ÜCRETLİ İŞVEREN KENDİ HESABI. Ü.A.İ KIRILGAN İSTİHDAM*
Kaynak:İLO, * Kırılgan İstihdam (Vulnerable Employment) kavramı “ücretsiz aile işçisi” ve “kendihesabına” çalışanların toplamını oluşturmaktadır.
Son 10 yıl içinde “işteki durumuna göre” dünya işgücü piyasasında; ücretli,
kendi hesabına çalışan kadın ve erkek oranı artış göstermişken buna karşılık işveren ve
ücretli aile işçisi olarak çalışan kadın ve erkek oranı azalış göstermiştir.
2007 yılında günlük “2 Dolar” olan yoksulluk sınırı altında çalışan kişi sayısı on
yıl öncesine göre % -6,4 oranında azalarak 1 milyar 287 milyon 3 bin kişi olmuştur. Bu
oran toplam dünya istihdamının % 44,1’i oluşturmaktadır.
Dünya işsiz sayısı son 10 yıl içerisinde % 15,2 oranında (25,1 milyon kişi eder)
artış göstermiştir. Kadın işsizlik oranı azalmış 0,1 puanlık azalışla % 6,4 olarak
gerçekleşirken erkek işsizlik oranı da 0,1 puanlık azalışla % 5,7 olarak gerçekleşmiştir.
2007 yılında dünya işsiz sayısı 189,9 milyon kişi ve dünya işsizlik oranı ise % 6 olarak
gerçekleşmiştir. Toplam işsizlerin yaklaşık olarak % 43’ü kadın olup, kadınlarda uzun
süreli işsizlik erkeklere oranla daha fazla sürmektedir.96 Genç işsizliği açısından da
kadın genç işsizliği dünya genelinde erkek genç işsizliğinden daha fazladır.97
96 http://www.ilo.org/public/english/employment/strat/kilm/download/kilm10.pdf (s.6)97 http://www.ilo.org/public/english/employment/strat/kilm/download/kilm09.pdf (s.6)
27
1.3. TÜRKİYE’DE EKONOMİK BÜYÜME VE İSTİHDAM
1.3.1 Ekonomik Büyüme
19. yüzyılda Osmanlı ekonomisinde kişi başına gelirin artma eğilimi içinde
olmasına karşın, gelişmiş ülkelerde hızlı sayılabilecek bir sanayileşme yaşanması
nedeniyle, Türkiye ile gelişmiş ülkeler arasındaki kişi başına gelir farklılıklarının
arttığına işaret etmektedir. Bugünkü Türkiye sınırları içinde kalan alanda kişi başına
gelirin, 1820 yılında Batı Avrupa ve ABD ortalamasının % 55’inden, 1913 yılında %
29’una gerilediğini tahmin ediliyor. Türkiye’de ve tüm dünyada iktisadi büyüme hızı
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yükselmiştir. Türkiye’de kişi başına gelirin artış hızı
19. yüzyılın başlarından İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar yılda % 1’in altında
kalırken, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu oran dünyanın pek çok diğer bölgesiyle
birlikte % 3’ün üzerine sıçramıştır. 1950 yılından 2005 yılına kadar Türkiye’de kişi
başına gelir 4 kattan fazla artmış, ancak gelişmiş ülkelerle aradaki fark son elli ya da
yüz yılda kapanmamıştır. 2005 yılında Türkiye’de kişi başına gelir Batı Avrupa ile
ABD ortalamasının % 30’u kadardır. Öte yandan, hem 19. yüzyıl boyunca hem de 1913
yılından bu yana Türkiye’de kişi başına gelir gelişen ülkeler ortalamasından biraz daha
hızlı artmıştır. Son otuz yılda ise, Doğu ve Güneydoğu Asya’nın, özellikle de iki en
büyük nüfuslu ülke, önce Çin ve daha sonra da Hindistan’ın hızlı bir iktisadi büyüme
süreci içine girmeleriyle, gelişen ülkelerin ortalama büyüme hızı Türkiye’ninkinin
üzerine çıkmıştır.98
Türkiye’de 1925-2005 döneminde büyüme hızlarındaki istikrarsızlık düzeyi son
derece çarpıcı bir eğilim göstermektedir. 1960’lar ve 1970’lerin ilk yarısı büyüme hızının
oldukça istikrarlı ve yüksek olduğu yıllardır. Fakat 1970’lerin sonlarındaki gerileme sonucu
istikrarsızlık düzeyi de geçici olarak artmıştır. 1980’lerin ortalarından itibaren istikrarsızlık
oranı sürekli artma eğilimindedir. Bu yapı sürekli yüksek büyüme hızlarına izin
vermemekte, daralmaların da gittikçe daha şiddetli olacağı ihtimalini güçlendirmektedir.99
2001 yılında yaşanan kriz sonrasında uygulamaya konan ekonomik program ve
yapısal reformların etkisiyle 2002 yılında Türkiye ekonomisinde başlayan hızlı büyüme
98 Pamuk, a.g.m., s.12.99 Taymaz, a.g.e., s.64.
28
süreci 2004 yılında en üst düzeyine ulaşmıştır. 2005 yılında ekonominin büyüme
hızında yavaşlama başlamış ve yavaşlama yıllar itibariyle gittikçe belirginleşerek 2007
yılında son 6 yılın en alt noktasına inmiştir. Güncellenen yeni seri büyüme verilerine
göre, 2001 yılında gerçekleşen % 5,7’lik küçülmenin ardından 2002 yılında % 6,2, 2003
yılında % 5,3 ve 2004 yılında % 9,4’e yükselen büyüme hızı, 2005 yılında % 8,4, 2006
yılında % 6,9 düzeyinde gerçekleşmiştir. 2007 yılında ise büyüme hızı % 4,5 ile son 6
yılın en düşük seviyesine gerilerken, aynı zamanda 2002 yılından itibaren ilk defa
hedeflenen değerin altında kalmıştır. Böylece 2002-2006 döneminde yılda ortalama %
7,2 büyüyen Türkiye ekonomisi, 2007 yılında nispeten zayıf bir performans
sergilemiştir. Ekonomik büyüme hızında yaşanan bu yavaşlamada genel olarak, dünya
piyasalarından kaynaklanan sorunlar, yapısal reformların geciktirilerek bir türlü
tamamlanamaması, mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları ve
kuraklık, değerli Yeni Türk Lirası’nın ve önceki yıllara oranla verimlilikteki
durağanlığın rekabet gücü üzerinde oluşturduğu olumsuz etki, iç siyasetteki belirsizlik
ve seçimler etkili olmuştur. Ekonomik büyümenin hız kesmesinde üretim yönünden,
tarım sektöründeki yüksek oranlı daralma, imalat sanayi, enerji, inşaat, ticaret, mali
aracı kuruluş faaliyetleri, konut sahipliği ve eğitim sektörlerinin katma değer artış
hızında meydana gelen düşüşler etkili olmuştur. Madencilik, oteller ve lokantalar,
ulaştırma, gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetleri sektörlerindeki katma değer artışları
ise GSYH artışını olumlu şekilde etkilemiştir.100
Grafik 2: Türkiye’de Negatif Büyüme Yılları
NEGATİF BÜYÜME YILLARI 1925-2007
12,8
-12,8-10,7
-3-4,9
-10,3 -9,8
-5,1
-15,3
-5-3 -2,3
-6 ,1 -6,4
-9,4
4,6
-0,7
-20
-15
-10
-5
0
5
10
15
1925 1927 1932 1935 1940 1941 1943 1944 1945 1949 1954 1979 1980 1994 1999 2001 2007
KAYNAK:TÜİK
100 TOBB, 2007, Ekonomik Rapor, s.20.
29
GSMH büyüklükleri incelendiğinde 1923’ten günümüze Türkiye GSMH’sı 15
kere küçülme göstermiştir. En fazla küçülme yaşanan yıllar 1945, 1927, 1932 ve
1941’dir. Bu yıllarda negatif büyüme % 10’un üzerinde olmuştur. Sektörel analiz
yapıldığında bu 15 küçülmenin 4 tanesinde sanayi ve hizmet sektörleri büyümesine
rağmen “sadece” tarım sektörü küçülmüştür. (1927, 1932, 1935, 1954 yıllarında sadece
tarım sektörü küçülmüştür). Sadece tarım sektöründe oluşan daralmanın tüm ülke
ekonomisini daraltması, tarımın bu dönemlerde milli hâsıla içindeki ağırlığını
göstermektedir. Bunların dışındaki 9 küçülmenin içinde de sektör olarak tarım mutlaka
var. Sadece 1980 yılındaki ekonomik küçülme sırasında tarım-dışı sektörlerin etkisi
olmuş tarım önceki yıla göre büyümüştür.
Türkiye iktisat tarihi incelendiğinde, hem ekonomik büyüklüğün hem de
istihdamın sektörel dağılımının sürekli bir değişim içinde olduğu görülmektedir. 1923
yılında tarım sektörü GSMH’nın % 43,2’sini101 oluşturuyorken 2007 yılında bu oranın
% 7,5102 olduğunu görüyoruz. Aynı dönemde sanayi sektörünün payı % 13,3’ten %
19,8’e yükselirken, hizmetler sektörünün payı % 43,5’ten % 72,7’ye yükselmiştir. Yani
süreç içerisinde tarım sektörünün payı azalırken sanayi ve hizmetler sektörlerinin
payları da artmıştır. Tarım sektörü 1929 yılında GSMH’nın % 50’sini oluştururken,
1954’ten sonra % 40’ın üzerine, 1969’dan sonra % 30’un üzerine, 1984’ten sonra %
20’nin üzerine çıkamamışken 2006 yılında bu oran % 10’nun altına inmiştir. “Gelişmiş
ülkelerde iktisadi kalkınmanın başlangıç dönemlerinde tarım kesimi, milli gelirden en
büyük payı alırken, gelişme düzeyi yükseldikçe ücretlilerin payının arttığı gözlenmiştir.
Gelişmekte olan ülkelerde ise tarım kesiminin milli gelirdeki payı önemini korurken,
ücretlilerin geliri, nispi olarak daha düşüktür.”103 1923’ten 2005 yılına kadar sabit
fiyatlarla, GSMH 49 bin 735 kat artmışken GSMH içinde tarımın payı 13 bin 158 kat
artmıştır. Aynı dönemde sanayi sektörünün payı 136 bin 182, hizmetler sektörünün payı
64 bin 107 kat artmıştır.104
101 TÜİK, http://www.tuik.gov.tr/yillik/Istigostergeler.pdf102 DPT, http://ekutup.dpt.gov.tr/program/2009/hedef.pdf103 Bilen Mahmut, Yönetim ve Siyasette Etik Sempozyumu, 1998, Adapazarı. s. 376-399.104 TÜİK’in “İstatistik Göstergeleri 1923-2006” yayınından hesaplanmıştır. Yayına
http://www.tuik.gov.tr/yillik/Ist_gostergeler.pdf adresinden ulaşılabilir.
30
DPT’nin 2009 yılı için 17 Ekim 2008 tarihinde hazırladığı “Genel Ekonomik
Hedefler ve Yatırımlar 2009105 raporuna göre 2008 yılında GSMH’nın büyüme oranı,
tahmini olarak % 4 olarak gerçekleşecektir. 2009 yılı programında da % 4 büyüme
beklenmektedir. 9. Kalkınma Planına göre106 2007-2013 yılları arası ortalama GSYİH
büyüme hızı % 7 olarak planlanmıştır. Ancak bu rakamın iyimser bir yaklaşım
gerektirdiği açıktır. Ayrıca global ekonominin olumsuz bir eğilime yönelmesi ve son
açıklanan Türkiye 3. çeyrek büyüme verileri de kötümserliği arttırmaktadır.
1.3.2 İşgücü Piyasası
“Ekonominin ihtiyaç duyduğu alanlarda ara eleman temininde zorluk
yaşanmasına rağmen, mesleki eğitim mezunlarının işsizlik oranı yüksektir. Bu oran
2000 yılında % 10,9’dan 2005 yılında % 13,3’e yükselmiştir. Bu durum bilişsel
yetenekleri yüksek öğrencilerin mesleki eğitimi tercih etmemesi, mesleki eğitim
sisteminin işgücü piyasasının ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte olmaması, mevcut
mesleki eğitim programlarının ilgili tüm taraflarla işbirliği içinde güncellenmemesi,
donanım eksikliği ve nitelikli eğitim personelinin yetersiz olması gibi nedenlerden
kaynaklanmaktadır.”107
Yukarıda, 9. Kalkınma Planı’ndan alınan paragraf, Türkiye İşgücü piyasasının
temel sorunları olan eğitim-istihdam ilişkisizliği, işgücü arz fazlası ve talep yetersizliği
gibi sorunlara değinmektedir. 2005 yılında hazırlanan Avrupa Birliği (AB) İlerleme
raporu ise işgücü piyasası hakkında şu değerlendirmeyi yapmaktadır. “İşgücü piyasası
zayıf bir performans sergilemeyi sürdürmekte olup, bu alanda az ilerleme kaydedildiği
bildirilebilir. Özellikle kadınlar olmak üzere, düşük işgücü katılımı ve istihdam
oranları, gençler arasında yüksek düzeydeki işsizlik, kayıt dışı ekonominin büyüklüğü
ve şehir/kırsal iş piyasaları arasındaki büyük fark başlıca zorlukları teşkil etmektedir.
2004 yılında genel istihdam oranı % 43,7 olup, 2003’e kıyasla hafif bir artış
göstermiştir. Ancak, % 25’in biraz altındaki kadınların istihdam oranı halen düşükken,
erkeklerin istihdam oranı, 2003’teki % 62,9’dan hafif bir artışla 2004’te % 64,7’ye
105 http://ekutup.dpt.gov.tr/program/2009/hedef.pdf106 http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan9.pdf107 9. Kalkınma Planı, s. 39. http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan9.pdf
31
çıkmıştır.108” 2007 AB ilerleme raporu ise işgücü piyasası ile ilgili olarak şunları ifade
etmiştir. “2006’da işsizlik oranı % 9,9’a düşmüş, toplam istihdam oranı -% 43.2- 2005’e
göre biraz daha düşük olmuştur. İşgücü piyasasında, (özellikle kadınlarla ilgili) düşük
işgücü katılımı ve istihdam oranları; genç nüfusun yüksek düzeyde işsizliği göze
çarpmaktadır. Kayıt dışı ekonominin büyüklüğü ve kentsel/kırsal işgücü piyasaları
arasındaki büyük fark başlıca zorlukları teşkil etmektedir. Çalışanların yarısından
fazlası herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı değildir. Kayıtdışı istihdamla
mücadele konusundaki Başbakanlık genelgesi birçok hedef ve faaliyet belirlemektedir.
Ancak, sosyal ortaklarla birlikte sorunla mücadele etmek için, daha büyük denetleme
kapasitesi dahil, daha somut politika ve önlemlere ihtiyaç vardır. “İstihdam Politikası
Önceliklerinin Ortak Değerlendirilmesi Belgesi’nin (JAP) sonuçlandırılması konusunda
bir ilerleme sağlanamamıştır. Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) kurumsal kapasitesini
geliştirme çabalarını devam ettirmiştir. Türkiye Avrupa Sosyal Fonu (ESF)
programlarının uygulanmasına Katılım Öncesi Yardım Aracı’nın (IPA) İnsan
Kaynaklarını Geliştirme Bileşeninin uygulanması yoluyla hazırlanacaktır. İstihdam,
eğitim ve öğretim ile sosyal içerme alanındaki faaliyetleri desteklemek amacıyla
yardımın programlanması konusunda ilerleme kaydedilmiştir. Türk makamları IPA’nın
İnsan Kaynakları Geliştirme Bileşenini uygulamaya koymak için gerekli yapıları
kurmaya başlamışlardır. Avrupa Sosyal Fonu tarzı önlemlerin gelecekteki idaresi,
uygulanması, izlenmesi, denetimi ve kontrolü için yeterli kurumsal yapının
oluşturulmasını teminen idari yapıların ve mevzuatın daha da uyarlanması
gerekmektedir.”109 İşgücü piyasasının birçok kurumu ve konuyu kapsadığı bu
açıklamalardan da anlaşılmaktadır.
Ekonomik büyümeye rağmen yeterince istihdam artışı sağlanamayışı ve
işsizliğin azaltılamayışı işgücü piyasası komisyonu raporunda şu şekilde ifade
edilmiştir. “İşsizlikle mücadelede bilinen en etkin yol ekonomik büyümedir. Ancak
2001-2007 yıllarında Türkiye’de ve dünyada istihdamsız büyüme süreci yaşanmıştır. Bu
süreçte dünyada özellikle imalat sanayiinde üretim artarken, istihdam artmamış, hatta
bir çok ülkede azalmıştır. 2001-2003 dönemdeki büyüme daha çok verimlilik artışı
kaynaklıdır. İstihdamsız büyüme artan küresel rekabetin bir sonucu olmuştur. Küresel
rekabet, firmaları daha az istihdamla daha çok üretmenin yollarını aramaya zorlamıştır.
108 2005 yılı AB İlerleme Raporu s.111109 2007 yılı AB İlerleme Raporu s.54
32
Ancak istihdamın ekonomik boyutunun yanında sosyal boyutunun da olduğu
unutulmamalıdır.110
Tablo 3: Ağustos 2008 Dönemi İşgücü Piyasası GöstergeleriTÜRKİYE KENT KIR
2007 2008 2007 2008 2007 2008Kurumsal olmayan sivil nüfus (000) 68 989 69 756 43 590 44 501 25 399 25 25415 ve daha yukarı yaştaki nüfus(000) 49 317 50 087 31 521 32 332 17 796 17 755İşgücü (000) 24 292 24 948 14 593 15 149 9 700 9 798 İstihdam (000) 22 060 22 509 12 901 13 326 9 159 9 183 İşsiz (000) 2 232 2 439 1 692 1 824 541 615İşgücüne katılma oranı (%) 49.3 49.8 46.3 46.9 54.5 55.2İstihdam oranı (%) 44.7 44.9 40.9 41.2 51.5 51.7İşsizlik oranı (%) 9.2 9.8 11.6 12.0 5.6 6.3 Tarım dışı işsizlik oranı (%) 11.9 12.7 12.0 12.6 11.8 13.4 Genç nüfusta işsizlik oranı111(%) 19.2 19.1 23.2 22.6 13.0 13.1Eksik istihdam oranı (%) 2.8 3.2 2.6 2.7 3.3 3.9 Genç nüfusta eksik istihdamoranı(%) 2.9 3.7 2.6 2.8 3.4 5.1İşgücüne dahil olmayanlar (000) 25 024 25 140 16 928 17 183 8 097 7 956KAYNAK:TÜİK
Türkiye işgücü piyasasının TÜİK verilerine göre112 nihai durumu Tablo 3’tegösterilmiştir. Buna göre Ağustos 2008 Döneminde çalışma çağındaki nüfus geçen yılınaynı dönemine göre 770 bin kişi artmıştır. 2008 yılı Ağustos döneminde kurumsalolmayan sivil nüfus bir önceki yılın aynı dönemine göre 767 bin kişilik artış ile 69milyon 756 bin kişiye ulaşmıştır. TÜİK veri tabanına göre113 1988-2007 Ekimdönemleri arasında yıllık kurumsal olmayan sivil nüfus artışı ortalama 1 milyon 25 bin400 kişidir. Bu ortalama artışın % 50,7’si kadındır. 15 ve daha yukarı yaştaki nüfustaortalama artış 952 bin 500 kişi olup bunlarında % 50,4’ü kadındır. Bu dönemdeortalama yıllık işgücü sayısı artışı 290 bin 85 kişi olup bunların sadece % 11’i kadındır.İstihdam edilenlerin bu dönemdeki artışı ise yıllık ortalama 249 bin 75 kişi olupbunlarında sadece % 10,9’u kadındır. 1988 yılı Ekim döneminde 1 milyon 638 bin kişiolan işsiz sayısı % 11,7’si kadın olmak üzere işsiz sayısı 840 bin kişi artarak 2007 yılıekim döneminde 2 milyon 458 bin kişi olmuştur.
110 9. Kalkınma Planı, İşgücü Piyasası Özel İhtisas Komisyonu Raporu, s.1111 15-24 yaş grubundaki nüfus112 http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?tbiid=25&tbiadi=İşgücü%20İstatistikleri&ustiid=8113 http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tbiid=25&ustiid=8
33
Tablo 4: Türkiye İşgücü Piyasası 2002-2007114TÜRKİYE İŞGÜCÜ PİYASASI 2002-2007115
Yıllar K.O.S.N116
15 vedaha
yukarıyaştakinüfus İşgücü
İsti.edilenler
Eksikisti. İşsiz
İşgücünekatılmaoranı(%)
İ.O(%)
Tarımdışı
işsizlikoranı(%)
İstihdamoranı(%)
Eksikistihdam
oranı(%)
İşgücünedahil
olmayannüfus
TÜRKİYE-TOPLAM2002 68.393 48.041 23.818 21.354 1.297 2.464 49,6 10,3 14,5 44,45 5,4 24.2232003 69.479 48.912 23.640 21.147 1.143 2.493 48,3 10,5 13,8 43,23 4,8 25.2722004 70.556 49.906 24.289 21.791 995 2.498 48,7 10,3 14,3 43,70 4,1 25.6162005 71.611 50.826 24.565 22.046 817 2.520 48,3 10,3 13,6 43,40 3,3 26.2602006 72.606 51.668 24.776 22.330 890 2.446 48 9,9 12,6 43,20 3,6 26.8922007 68.897 49.215 23.523 21.189 742 2.333 47.8 9.9 12.6 43.1 3.2 25.692
ERKEK2002 34.154 23.827 17.058 15.232 1.158 1.826 71,6 10,7 13,3 63,93 6,8 6.7682003 34.692 24.260 17.086 15.256 994 1.830 70,4 10,7 12,6 62,89 5,8 7.1742004 35.226 24.755 17.902 16.023 881 1.878 72,3 10,5 13,1 64,70 4,9 6.8542005 35.747 25.209 18.213 16.346 705 1.867 72,2 10,3 12,4 64,80 3,9 6.9962006 36.214 25.601 18.297 16.520 770 1.777 71,5 9,7 11,3 64,50 4,2 7.3042007 34.328 24.354 17.363 15.661 634 1.702 71.3 9.8 11.4 64.3 3.7 6.990
KADIN2002 34.239 24.214 6.760 6.122 139 638 27,9 9,4 19,8 25,28 2,1 17.4552003 34.787 24.652 6.555 5.891 149 663 26,6 10,1 18,9 23,90 2,3 18.0982004 35.330 25.150 6.388 5.768 114 620 25,4 9,7 19,6 22,90 1,8 18.7632005 35.864 25.617 6.352 5.700 113 652 24,8 10,3 18,8 22,30 1,8 19.2642006 36.392 26.067 6.480 5.810 119 670 24,9 10,3 17,9 22,3 1,8 19.5882007 34.569 24.861 6.159 5.528 108 631 24.8 10.3 17.4 22.2 1.7 18.702KAYNAK:TÜİK
Son altı yılın işgücü piyasası verilerinin işlendiği Tablo 4’te gösterildiği gibi,
2007 yılında; kurumsal olmayan sivil nüfus % 50,2’si kadın olmak üzere 68 milyon 897
bin kişi olmuştur. 15 üzeri nufus % 50,5’i kadın olmak üzere 49 milyon 215 bin kişi
olmuştur. Buna karşın işgücü % 26,2’si kadın olmak üzere 23 milyon 523 bin kişi
olmuştur. İstihdam %26,1’i kadın olmak üzere 21 milyon 189 bin kişi olmuştur. Eksik
istihdamdakilerin sayısı % 14,6’sı kadın olmak üzere 742 bin kişi olmuştur. Ayrıca 2
milyon 333 bin işsizsin % 27’si kadındır. İşgücüne dahil olmayan nüfus ise yaklaşık %
73’ü kadın olmak üzere 25 milyon 692 bin kişi olmuştur.
1.3.3 İstihdamın Sektörel Dağılımının Değişimi
Türkiye istihdam tarihinde önceki yıla göre istihdam edilen kişi sayısının
azaldığı yıl sayısı 9’dur. Bunlar sırasıyla 1930, 1940, 1959, 1988, 1993, 2000, 2001,
114 2007 Sayısal verileri ADNKS ile elde edildiğinden önceki yıllar ile kıyaslanabilir değildir. Oransalkıyaslamalar yapılabilir.
115 2007 Sayısal verileri ADNKS ile elde edildiğinden önceki yıllar ile kıyaslanabilir değildir. Oransalkıyaslamalar yapılabilir.
116 Kurumsal Olmayan Sivil Nüfus
34
2002, 2003 yıllarıdır. Sadece 1940 ve 2001 yıllarında negatif ekonomik büyüme ile
istihdam azalması bir arada olurken diğer 7 yılda ekonomik büyümeye rağmen istihdam
edilen kişi sayısı önceki yıla göre azalmıştır.117 Son yıllardaki tartışma ekonomik
büyümeye rağmen istihdam artışının neden yeterince gerçekleşememektedir iken burada
bırakın istihdam artışını azalmasının da olabileceğini görüyoruz.
Yalnız 1930 yılından önce dünyada çok ağır bir ekonomik kriz yaşandığı gözardı edilmemelidir. Ayrıca diğer istihdam azalması yaşanan yılların öncesinde de gerekülke çapında gerekse uluslararası düzeyde ekonomik krizlerin olduğu ve bununistihdamı olumsuz etkilediği açıktır. 2008 yılında yaşanan dünya ekonomik krizinin deistihdam edilen kişi sayısını veya en azından istihdam şartlarını olumsuz etkileyeceğiaçıktır. İLO dünya çapında 20 milyon kişinin daha işsiz kalabileceğini belirtmiştir.118
Veriler şunu ispatlamaktadır ki, “Ekonomik büyümenin istihdamı arttırma olasılığı,ekonomik küçülmenin istihdamı azaltması olasılığından daha düşüktür. Her ekonomikküçülme beraberinde veya sonrasında istihdam azalması getirirken her ekonomikbüyüme istihdam artışına yol açmamaktadır ama en azından azalmayı sınırlamaktadırdenilebilir. Bunun önemi belki de 2009 yılında kötümser yaklaşımların öngördüğüekonomik küçülmenin olması durumunda işsiz sayısı ve oranın yükselmesi halinde dahaiyi anlaşılacaktır.
1923 yılından 2007 yılına kadar istihdamın sektörel dağılımı Tablo 5’tegösterilmiştir. Buna göre 1923 yılından başlayarak tarım sektörünün toplam istihdamiçindeki payı sayısal olarak 1970 yıllar istisna kabul edilirse 1996 yılına kadargenellikle artış göstermiş ve 1996 yılında toplam istihdamın % 43,7’sini oluştururken 9milyon 259 bin kişiye ulaşmıştır. Tarım istihdamının sayısal artışının aksine toplamistihdam içindeki oranı 1923’ten 2007’ye sürekli azalarak % 89,9’dan % 26,4’dedüşmüştür. 2000 yılından sonra tarım sektöründe çalışan nüfus sürekli azalmıştır. Son10 yıl içerisinde tarım istihdamı mutlak olarak 3 milyon 231 biz kişi azalmıştır.Yukarıda da ifade edildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında GSMH içindetarımın ağırlığının fazla olmasından dolayı tarımsal üretim azaldığında GSMHküçülüyordu. 2000’li yıllarda tarım sektörünün istihdam içindeki ağırlığının hala fazlaoluşunun, tarım istihdamının azalmasıyla toplam istihdamın azalmasının benzer bir etkiolduğu ifade edilebilir.
117 TÜİK, http://www.tuik.gov.tr/yillik/Istigostergeler.pdf s.162-163118 http://www.ilo.org/global/AboutitheiILO/Mediaiandipubliciinformation/Pressireleases/lang--
en/WCMSi099529/index.htm
35
Tablo 5: İstihdamın Sektörel Dağılımının Değişimi 1923-2007İSTİHDAMIN SEKTÖREL DAĞILIMININ DEĞİŞİMİ 1923-2007
Tarım Sanayi Hizmet Toplam119 Tarım Sanayi Hizmet ToplamSayı Oran (%)
1923 4525 217 289 5031 89,9 4,3 5,7 100,01930 5229 380 366 5975 87,5 6,4 6,1 100,01940 6243 640 386 7269 85,9 8,8 5,3 100,01950 7408 781 621 8810 84,1 8,9 7,0 100,01960 8342 1328 1589 11259 74,1 11,8 14,1 100,01970 8243 2177 2613 13033 63,2 16,7 20,0 100,01980 8360 3197 4143 15700 53,2 20,4 26,4 100,01990 8691 3737 6111 18539 46,9 20,2 33,0 100,01996120 9259 4785 7153 21197 43,7 22,6 33,7 100,01997 8832 5035 7333 21200 41,7 23,8 34,6 100,02000121 7769 5174 8637 21580 36,0 24,0 40,0 100,02007 5601 5409 10180 21190 26,4 25,5 48,0 100,0
Önceki Yıla Göre Değişim122
1930 704 163 77 944 -2,4 2,0 0,4 0,01940 1014 260 20 1294 -1,6 2,4 -0,8 0,01950 1165 141 235 1541 -1,8 0,1 1,7 0,01960 934 547 968 2449 -10,0 2,9 7,1 0,01970 -99 849 1024 1774 -10,8 4,9 5,9 0,01980 117 1020 1530 2667 -10,0 3,7 6,3 0,01990 331 540 1968 2839 -6,4 -0,2 6,6 0,01996 568 1048 1042 2658 -3,2 2,4 0,8 0,01997 -427 250 180 3 -2,0 1,2 0,8 0,02000 -1063 139 1304 380 -5,7 0,2 5,4 0,02007 -2168 235 1543 -390 -9,6 1,6 8,0 0,0KAYNAK:TÜİK
Sanayi ve Hizmet sektörlerinde istihdam edilenlerin tarihsel gelişimine sayısal
ve oransal olarak bakıldığında 1980’lere kadar paralel gelişen ve benzer bir gelişme
çizgisi olan sektörler oldukları görülmektedir. Bu dönemden sonra hizmetler
sektöründeki istihdam ile sanayi sektöründeki istihdam arasındaki fark açılmaya
başlamış ve ilk kez 1999 yılı Ekim dönemi ve 2000 yılında hizmetler sektörü oransal ve
sayısal en çok kişi istihdam edilen sektör olmuştur. İstihdamın sektörel seyri, Şekil 1’de
gösterilmiştir.
119 Buradaki toplam rakamları 1970-96 arası TÜİK ile uyumlu değildir. Çünkü TÜİK’in ilgili yayınında dasektörel toplam olarak elde edilen istihdam ile, toplam istihdam olarak açıklanan sayı arasında fark vardır.Bunun nedeni 1988 yılları öncesi için HİA dışından başka kaynaklardan yararlanılmış olması ve 1988-1999 yılları arası HİA’nin yılda 2 kez yapılıp, yıllık sayının bu iki anketin ortalamasından alınmasıdır.İlgili yayın: http://www.tuik.gov.tr/yillik/Istigostergeler.pdf
120 Tarım istihdamının sayısal olarak en yüksek olduğu yıldır.121 İlkkez oransal olarak tarım istihdamı hizmetlerin altında kalmıştır.122 Tablodaki önceki yıla göre değişim kastedilmektedir.
36
Grafik 3: İstihdamın Sektörel Değişiminin Görünümü
0
2500
5000
7500
10000
12500
15000
17500
20000
22500
1923 1930 1940 1950 1960 1970 1980 1990 1996 1997 2000 2007
TARIM SANAYİ HİZMET TOPLAM
1.3.4 İstihdamın Son Durumu
Türkiye istihdam verilerinin en kapsamlı veri seti TÜİK hanehalkı işgücü anketi
kapsamında elde edilmektedir.123 2007 yılı verileri esas alınarak hazırlanan istihdam
göstergeleri Tablo 6’da gösterilmiştir. Buna göre istihdamın, kırda % 67’sini, kentte %
79’unu, toplamda ise yaklaşık olarak % 74’ünü erkekler oluşturmaktadır. Buna karşılık
istihdamdaki kadınların toplama oranları OECD ve AB’nin en düşük oranlarıdır.
İstihdamın toplam % 73,9’u erkek olup bu oran kentte % 78,9, kırda da %
66,6’dır. Genç istihdamında kadın oranı toplamda, kentte ve kırda genel istihdama göre
daha yüksek oranlarda sırasıyla % 33,3, % 29,7 ve % 39,1 olarak gerçekleşmiştir. Tablo
6’da görüldüğü gibi, tarım sanayi ve hizmetler sektörlerinde çalışanlar içerisinde
123 İşgücü piyasası ile ilgili hem arz hem de talep analizleri elbette bir çok kurum tarafından yapılmaktadır.Ancak sürekli ve kıyaslanabilir en sağlıklı verilerin TÜİK tarafından derlendiği açıktır. Son yıllardaİŞKUR’unda işgücü arzı yanı sıra özellikle işgücü talebine dönük önemli çalışmaları olmuştur.
37
toplamda, kentte ve kırda erkek sayısı ve oranı daha fazladır. Kadın çalışan sayısı ile
erkek çalışan sayısının birbirine en yakınlaştığı sektör kırsal alanda tarım sektörü
çalışanları arasında olup bu alanda bile aralarındaki fark % 5,5’tir. Kadın çalışan sayısı
ile erkek çalışan sayısının birbirine en uzaklaştığı sektör kırsal alanda sanayi sektörü
çalışanları arasında olup bu alanda aralarındaki fark % 74,4’tür. (Kırsal sanayi de
Çalışanın % 87,2’si erkektir.)
Tablo 6: 2007 İstihdam Göstergeleri2007 İSTİHDAM GÖSTERGELERİ
Toplam 15-24 istihdam Sektörel istihdam Sektörel istihdam (%)
İstihdam İstihdamoranı İstihdam
İstihdamoranı(%)
Tarım Sanayi Hizmetler Tarım Sanayi Hizmetler
Toplam 21.189 43.1 3.425 30.4 5.601 5.409 10180 26,4 25,5% 48,0Erkek 15.661 64.3 2.285 42.0 2.985 4.590 8086 19,1 29,3% 51,6Kadın 5.528 22.2 1.140 19.6 2.616 818 2094 47,3 14,8% 37,9
Kent 12.593 40.0 2.109 28.4 561 4199 7834 4,5 33,3% 62,2Erkek 9.933 63.0 1.482 40.1 327 3535 6072 3,3 35,6% 61,1Kadın 2.660 16,9 627 16.8 234 664 1762 8,8 25,0% 66,2
Kır 8.596 48.5 1.316 34.2 5.040 1.210 2346 58,6 14,1 27,3Erkek 5.728 66.7 802 46.0 2.658 1.055 2015 46,4 18,4 35,2Kadın 2.868 31.4 513 24.5 2.382 155 331 83,1 5,4 11,5KAYNAK: TÜİK
İstihdamın mesleki sınıflaması incelendiğinde % 75’inin kentte istihdam edildiği
“Kanun yapıcılar, üst düzey yöneticiler ve müdürler” sınıfında istihdam edilen erkek
sayısının bu sınıfta toplam istihdama oranı toplamda % 92, kentte % 90, kırda %
96’dır. Aynı göstergenin, % 84’ünün kentte istihdam edildiği “Profesyonel meslek
mensupları” için toplamda % 62, kentte % 61, kırda % 67 olduğu; % 82’sinin kentte
istihdam edildiği “Yardımcı profesyonel meslek mensupları” için toplamda % 71, kentte
% 70, kırda % 76 olduğu; % 85’inin kentte istihdam edildiği “Büro ve müşteri
hizmetlerinde çalışan elemanlar” için toplamda % 59, kentte % 57, kırda % 69 olduğu;
% 77’sinin kentte istihdam edildiği “Hizmet ve satış elemanları” için toplamda % 80,
kentte % 79, kırda % 84 olduğu; % 91’inin kırda istihdam edildiği “Nitelikli tarım,
hayvancılık, avcılık, ormancılık ve su ürünleri çalışanları” için toplamda % 57, kentte %
66, kırda 56 olduğu; % 76’sının kentte istihdam edildiği “Sanatkarlar ve ilgili işlerde
38
çalışanlar”için toplamda, kentte ve kırda % 91 olduğu; % 55’inin kentte istihdam
edildiği “Nitelik gerektirmeyen işlerde çalışanlar” için toplamda % 67, kent % 77, kırda
% 56 olduğu görülmektedir. Tablo 7’de görüldüğü gibi bütün meslek sınıflarında kentte
kırda ve toplamda istihdam edilen erkek sayısı ve bu sayının toplama oranı kadın
sayısından fazladır.
Tablo 7: İstihdamdakilerin Mesleki Sınıflara Göre Dağılımı
Toplam
Kanunyapıcılar,üst düzeyyöneticiler
vemüdürler
Profesyonelmeslek
mensupları
Yardımcıprofesyonel
meslekmensupları
Büro vemüşteri
hizmetlerindeçalışan
elemanlar
Hizmet vesatış
elemanları
Niteliklitarım,
hayvancılık,avcılık,
ormancılık,ve su
ürünleriçalışanları
Sanatkarlarve ilgiliişlerde
çalışanlar
Tesis vemakine
operatörlerive
montajcılar
Nitelikgerektirme-yen işlerdeçalışanlar
SAYILAR
Toplam 21.189 1.815 1.295 1.358 1.264 2.524 4.641 2.992 2.287 3.013
Erkek 15.661 1.669 804 966 746 2.026 2.631 2.719 2.068 2.032
Kadın 5.528 147 490 392 519 498 2.010 273 218 981
Kent 12.593 1.357 1.091 1.116 1.069 1.935 420 2.272 1.688 1.646
Erkek 9.933 1.228 668 780 611 1.533 277 2.065 1.511 1.261
Kadın 2.660 130 423 335 458 402 143 208 176 385
Kır 8.596 458 204 242 196 589 4.222 720 599 1.367
Erkek 5.728 441 136 185 135 493 2.354 655 557 772
Kadın 2.868 17 68 56 60 96 1.868 65 42 596ORANLAR
Toplam 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100%
Erkek 74% 92% 62% 71% 59% 80% 57% 91% 90% 67%
Kadın 26% 8% 38% 29% 41% 20% 43% 9% 10% 33%
Kent 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100%
Erkek 79% 90% 61% 70% 57% 79% 66% 91% 90% 77%
Kadın 21% 10% 39% 30% 43% 21% 34% 9% 10% 23%
Kır 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100%
Erkek 67% 96% 67% 76% 69% 84% 56% 91% 93% 56%
Kadın 33% 4% 33% 23% 31% 16% 44% 9% 7% 44%
Toplam 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100% 100%
Kent 59% 75% 84% 82% 85% 77% 9% 76% 74% 55%
Kır 41% 25% 16% 18% 16% 23% 91% 24% 26% 45%
KAYNAK: TÜİK
39
İŞKUR’un 2007 yılında uyguladığı “İşgücü Piyasası Araştırması”124 kapsamında
Türkiye’de 81 ilde 50 ve daha fazla kişi istihdam eden tüm kamu ve özel işyerlerinde
“İşgücü Piyasası Bilgileri Soru Kağıdı” uygulanmış ve Türkiye Genelinde çalışma
kapsamına giren 50 ve daha fazla kişi istihdam eden 15.781 işyeri tespit edilmiştir. Bu
işyerlerinden 12.712’sine (% 80,6) anket uygulanmıştır. Bu anketin ham verisinde elde
edilen verilerle bu kapsamda toplam 2 bin 295 farklı meslek tespit edilmiştir. Bu 2 bin
295 mesleğin 736’sında sadece erkekler çalışırken, 54 tanesinde sadece kadınların
çalışmakta olduğu görülmüştür. Bunların dışında 144 meslekte sadece “birer” kadın, 91
meslekte sadece “ikişer” kadın 65 meslekte sadece “üçer” kadın, 48 meslekte sadece
“dörder” kadın çalışmaktadır.
Tablo 8: Meslek Çeşitleri Ve Çalışan SayısıMESLEK ÇEŞİTLERİ VE ÇALIŞAN SAYISI
Toplam Meslek Çeşidi Sayısı 2.295 0 Kadının Çalıştığı Meslek Çeşidi Sayısı (Sadece Erkeklerin Çalıştığı Meslek ÇeşidiSayısıdır.) 736
1 Kadının Çalıştığı Meslek Çeşidi Sayısı 144 2 Kadının Çalıştığı Meslek Çeşidi Sayısı 99 3 Kadının Çalıştığı Meslek Çeşidi Sayısı 68 4 Kadının Çalıştığı Meslek Çeşidi Sayısı 51 5 Kadının Çalıştığı Meslek Çeşidi Sayısı 1 6 Kadının Çalıştığı Meslek Çeşidi sayısı 1 7 Kadının Çalıştığı Meslek çeşidi Sayısı 0 Tüm Çalışanları Kadın Meslek Çeşidi Sayısı 54KAYNAK: İŞKUR
İstihdamdakilerin işteki durumlarına göre analizi yapıldığında toplam istihdamın
% 51’i ücretli, % 7,1’i yevmiyeli, % 5,5’i işveren, % 22,3’ü kendi hesabına çalışan ve
% 14,1’i ücretsiz aile işçisidir. Ücretlilerin % 78,1’i, yevmiyelilerin % 79,6’sı,
işverenlerin % 93,9’u, kendi hesabına çalışanların % 85,9’u ve ücretsiz aile işçilerinin
% 29,3’ü erkektir. Buradan işteki duruma göre sadece “ücretsiz aile işçisi” olarak
çalışan kadın sayısının, erkek çalışan sayısında fazla olduğu görülmektedir.
İşteki duruma göre toplam çalışanların % 59’u, ücretlilerin % 79’u,
yevmiyelilerin % 59,u, işverenlerin % 79’u, kendi hesabına çalışanların % 37’si ve
ücretsiz aile işçilerinin % 14’ü kentte çalışmaktadır. Buradan işteki duruma göre sadece
124 İlgili raporlara www.iskur.gov.tr üzerinden veya şu adresten ulaşılabilir:http://statik.iskur.gov.tr/tr/isgucuipiyasasi/isgucupiyasasiiarastirmasonuclariiiller/TÜRKİYE%20GENELİ.pdf
40
“ücretsiz aile işçisi” ve “kendi hesabına” olarak çalışan kişi sayısının kırda daha fazla
olduğu görülmektedir.
Tablo 9: İşteki Duruma Göre Toplam İstihdamTOPLAM İSTİHDAM
Toplam Ücretli Yevmiyeli İşveren Kendihesabına
Ücretsiz aileişçisi
Türkiye 21.189 10.809 1.507 1.159 4.728 2.986Erkek 15.661 8.437 1.199 1.088 4.062 876Kadın 5.528 2.372 309 72 666 2.110
Kent 12.593 8.591 891 921 1.762 428Erkek 9.933 6.575 713 862 1.576 207Kadın 2.660 2.015 178 59 186 221
Kır 8.596 2.218 617 239 2.965 2.558Erkek 5.728 1.861 486 226 2.486 668Kadın 2.868 357 130 13 479 1.889
ORANSAL DAĞILIM (%)Türkiye 100 100 100 100 100 100Erkek 74 78 80 94 86 29Kadın 26 22 21 6 14 71
Kent 100 100 100 100 100 100Erkek 79 77 80 94 89 48Kadın 21 23 20 6 11 52
Kır 100 100 100 100 100 100Erkek 67 84 79 95 84 26Kadın 33 16 21 5 16 74
Türkiye 100 100 100 100 100 100Kent 59 79 59 79 37 14Kır 41 21 41 21 63 86KAYNAK:TÜİK
İstihdamda olan kişilerin gelir durumları ile ilgili olarak çalışanların yarısından
fazlası asgari ücretin altında çalışmaktadır. Bu oran TÜİK’ ten “Bilgi Edinme” yolu ile
elde edilmiştir. 2005 Hanehalkı Bütçe Araştırması Sonuçlarına göre; Aylık geliri 420
YTL’nin altında olan çalışan fert sayısı: 13.025.816 kişidir. 2005 yılında toplam
istihdamın 22 milyon 46 bin kişi olduğu varsayılırsa oran % 59,1 olur. Ayrıca 2006 yılı
hanehalkı yoksulluk çalışmasına göre hazırlanan Tablo 10’da görüldüğü gibi istihdam
edilenlerin toplam nüfus içindeki oranı % 32,4 iken toplam yoksullar içindeki oranı %
51,2’dir.
41
Tablo 10: İstihdamdakilerin Nüfus ve Yoksul Nüfus İçindeki OranıNüfus payı Fert yoksulluk oranıİktisadi faaliyet
2006 YılıTÜRKİYE 100,00 17,81 Tarım 9,41 33,86 Sanayi 8,44 10,12 Hizmet 14,19 7,23 Ücretli 15,34 6,00 Yevmiyeli 3,23 28,63 İşveren 1,49 3,75 Kendi hesabına 6,69 22,06 Ücretsiz aile işçisi 5,28 31,98
İstihdamdakiler
TOPLAM 32,04 51,20KAYNAK: TÜİK
Ekonomik büyümenin anlamlı olabilmesi için hem istihdamı arttırması hem de
süreç içerisinde istihdam şartlarının düzeltilmesine katkı sunması gereklidir. Tablo
10’da görüldüğü üzere nüfusun % 67,6’sı istihdam dışındadır. İstihdam dışındakilerin
çoğunun kadın olduğu bilinmektedir.
42
İKİNCİ BÖLÜM
EKONOMİK BÜYÜME İLE İSTİHDAM İLİŞKİSİNİ ZAYIF TUTANNEDENLER
1990’lı yılların basında, tek başına büyümenin emek piyasalarını etkileyen
yapısal sorunları çözmek için yeterli olmadığı görülmüştür. Nitekim bunun önemli bir
yansıması Avrupa Birliği istihdam politikalarında ortaya çıkmıştır. Böylece 1997
yılında yürürlüğe giren Amsterdam Anlaşması’na istihdam konusu eklenerek ilk defa
istihdam politikasının Avrupa’nın ortak bir görevi olduğu kabul edilmiştir.125 Ekonomik
büyümenin kaynaklarından olan emek faktörünün üretim sürecinde kullanılması olarak
istihdam, işgücünün çalışan kısmını oluşturmaktadır. Çalışanların üretim sürecindeki
rolleri; işçi, işveren, girişimci, yöneten, yönetilen veya bunların türevleri şeklinde ortaya
çıkmaktadır. Ancak bu şekilde genel başlıklarla, üretimde “insan unsuru” ele
alındığında ekonomik büyüme artışı ile istihdam arasında nasıl bir bağ olduğu ve son
yıllarda ifade edildiği gibi bu bağın nasıl zayıfladığı tam olarak ifade edilememektedir.
İşgücü piyasasının yapılanmasından kaynaklanan birçok nedenle ekonomik büyüme
yeterince istihdam artışı sağlayamamaktadır.
Bu çalışma kapsamında, ileri sürülen “ekonomik büyüme ile istihdam arasındaki
bağ neden zayıflamaktadır?” konusu Türkiye için, iç içe geçmiş iki ana nedene ve
Türkiye dahil her yer için diğer bazı nedenlere bağlı olarak açıklanacaktır. Bu
nedenlerin ilki, tarımsal çözülme diye oluşan, gizli işsizlerin açık işsiz olarak işgücü
piyasasına çıkması, uzun süreli işsiz olarak kalmalarından ve nihai olarak işgücü
piyasasında niteliklerine uygun iş bulamamalarından, işgücü piyasasından çekilmeleri
ile sonuçlanan bir süreçtir. Önceden tarımsal üretimde marjinal verimlilikleri
olmamasına rağmen istihdamda görülen bu kitle, “işinden” ayrılınca istihdam azalmış
gibi oluyor, işsiz gibi göründüğünde işsizlik oranının düşürülmesi güçleşmekte, işgücü
piyasasından çekilince de işgücüne katılma oranı düşmektedir. Bu durumda tarım-dışı
alanda oluşan istihdam artışı tarım sektöründe oluşan istihdam azalmasının gölgesinde
kalmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerin istihdamında tarım ağırlığının fazla oluşu ve bu
tarımsal istihdamın “insan onuruna yakışır iş/istihdam126” oluşturamamasının işgücü
piyasasında kısa ve uzun vadeli birçok soruna yol açtığı kesindir. Tarımın toplam
125 Gürbüz, a.g.e., s.54.126İLO’nun “Decent Work” dediği kavram.
43
istihdam içindeki ağırlığının fazla olduğu bu gibi ülkelerde tarımsal istihdamın hızla
azalmasının kısa vadeli sorunlu sonuçlarından biri de ekonomik büyümeye rağmen
istihdamın artamamasıdır. Aynı durum tarımda değil hizmetler sektöründe de
yaşanabilir. İstihdamın ve üretimin en büyük kesimini oluşturan hizmetler sektöründe
bir kriz oluşacak olursa bu toplam istihdamı ve büyümeyi daha fazla etkileyecektir.
Ancak tarımsal istihdamın özelliği olarak, meslek çeşitliliğinin işgücünün geneli
ile uyumlu olmaması, eğitim ve gelir düzeyinin düşük oluşu, fırsat eşitsizliğine daha
fazla maruz kalması ve yoğun niteliksiz emek içermesi nedeniyle mobilitesinin düşük
oluşu, oradan kopan işgücünün diğer sektörlerdeki işlerde istihdamını zorlaştırmaktadır.
Büyümenin yeterince istihdam olanakları sağlayamaması veya büyümenin
emek-dışı faktörlerden kaynaklı oluşunun önemli bir nedeni de işgücü piyasasının
“cinsiyetçi” yapılanmasıdır. Bu durum “ilk”127 nedenle de bağlantılı olarak “kadın”
işgücü ve istihdamı ile ilgilidir. Yukarıdaki verilerden de görüleceği gibi Türkiye
istihdam verilerinin olumsuz olması, kadın istihdam göstergelerinin olumsuz
olmasından kaynaklanmaktadır. Kadın istihdamının özellikleri “decent work”
kavramıyla çelişen birçok yön sergilemektedir. Kadın istihdamında tarım sektörünün,128
kırsallığın,129 kayıt-dışılığın,130 ücretsiz aile işçiliğinin131 ağırlığı “verimli bir istihdam”
olmadığı göstermektedir.
Nüfusun yarısını oluşturan kadınların düzenli gelire ve insani yaşam koşullarına
ve bunu sürdürülebilir kılabilecek bir işe sahip olması, büyümenin beşeri sermaye
unsuru ile doğrudan bağlantılıdır. Çünkü nitelikli emek de olarak ifade edilen beşeri
sermaye ile ekonomik büyüme arasında mutlak bir bağlantı olduğu ifade edilebilir.
Yapılan çalışmalarda, beşeri sermaye olarak kabul edilen emeksel kalitenin, ülke
gelişmesindeki payının oldukça yüksek olduğu gerçeğiyle karşılaşılmıştır.132 Bunun
127 Tarımsal Çözülme128 İstihdamdaki kadınların % 47,3’ü tarım sektöründe çalışmaktadır.129 İstihdamdaki kadınların çoğu (% 51,9’u) nüfusu 20.000’nin altında olan yerlerde çalışmaktadır.130 İstihdamdaki kadınların çoğu (% 63,9’u) kayıt dışı sektörlerde çalışmaktadır. Tarım sektöründe
çalışanlar için bu oran son 5 yıl içindeki tarımsal çözülmeye rağmen % 98’in üzerindedir.131 İstihdamdaki kadınların % 40’a yakını “ücretsiz” aile işçisidir.132 Karagül, Mehmet; “Beşeri Sermayenin Ekonomik Büyümeyle İlişkisi ve Etkin Kullanımı”, Akdeniz
İ.İ.B.F. Dergisi (5) 2003, s.79-90.
44
yanı sıra günümüzde kadınların siyasi sosyal kültürel ve ekonomik hayata katılımını
sağlayacak tüm haklardan yararlanmaları insan haklarının bir gereğidir.133
Ayrıca kadın işgücünün ve işgücünün nüfusa oranının düşük olması bağımlılık
oranının134 çok yüksek olmasına neden olmaktadır. 2007 yılında Türkiye’de 3 çalışan
ortalama 10 kişinin ihtiyaçlarını gidermektedir. Bu durum farklı gelişmişlik düzeyinde
olan bir çok ülkede Türkiye’nin altında görünmektedir. Tablo 11’de farklı ülkelerde
toplam nüfusun işgücünün kaç katı olduğu ve kadın işgücüne katılma oranları
gösterilmiştir.
Tablo 11: Kadın İşgücü ve Bağımlılık Oranı İlişkisiÜLKE NÜFUS135 İŞGÜCÜ136 NÜFUS/İŞGÜCÜ KADIN İKO137
Türkiye 70.586.256 23.523.000 3,00 29Etiyopya 71.300.000 27.270.000 2,61 74İtalya 56.700.000 24.740.000 2,29 50İran 68.300.000 28700000 2,38 41Fransa 60.900.000 27.910.000 2,18 62Rusya 143.100.000 69400000 2,06 67Bangladeş 141.800.000 69.400.000 2,04 55İngiltere 60.200.000 30.890.000 1,95 69Abd 296.400.000 153.100.000 1,94 70Finlandiya 5.200.000 2.675.000 1,94 73Vietnam 83.100.000 44.420.000 1,87 77İsveç 9.000.000 4.839.000 1,86 75Norveç 4.600.000 2.507.000 1,83 77Çin 1.304.500.000 800.700.000 1,63 76KAYNAK: DB, CİA, Dünya Ekonomi Forumu
Aslında Türkiye ve dünyada gündeme gelen “çalışan yoksullar kavramı138” ve
buna paralel “istihdamsız büyüme139” tartışması ve gündeme gelen “yoksullaştıran
büyüme” ile ilgili ifade edilmesi gereken; “kadın istihdamının “insan onuruna yakışır”
standartlara kavuşturulmadığı sürece bu durumların süreceğidir.
133 KSSGM, Avrupa Topluluğu’nun Çalışma Yaşamında Kadın-Erkek Eşitliğine Dair Düzenlemeleri VeTürkiye, Ankara, 2002, s.137-219
134Çalışanlar/Toplam Nüfus: bir çalışanın ortalama kaç kişinin giderlerini karşılamakta olduğunu gösterir.TÜİK böyle bir veri yayınlamamaktadır.
135 Dünya Bankası verileridir.http://web.worldbank.org/WBSITE/EXTERNAL/DATASTATISTICS/0,,contentMDK:20394872~isCURL:Y~menuPK:1192714~pagePK:64133150~piPK:64133175~theSitePK:239419,00.html
136 CİA verileridir. https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/rankorder/2095rank.html137 Global Toplumsal Cinsiyet Raporu 2007 http://www.weforum.org/pdf/gendergap/report2007.pdf138 Türkiye’de yoksulların % 51’inin çalışanlardan oluşması gibi.139 BSB, 2007, s.34.
45
Yoksulluğun sonucu olan yoksunluk ve sosyal dışlanma, toplumda yalnızca
sonuçlar bakımından, yani gelir dağılımı bakımından değil, daha önemlisi, yoksullara
açık olan ekonomik, toplumsal ve siyasal fırsatlar bakımından da eşitsizliklerin ortaya
çıkması ve bu eşitsizliklerin kendi kendini sürdürecek biçimde yaygınlaşmasını da
beraberinde getirmektedir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki gibi piyasaların
işleyişinde ortaya çıkan sorunların ve piyasa başarısızlıklarının varlığında, gelir, servet
ve güç dağılımındaki eşitsizlikler, yatırım olanaklarını da etkilemektedir.140 Özellikle
Türkiye’de yoksulluğu yok etme amaçlı politikalar tarımsal çözülmenin ve kadın
istihdamının sonuçları göz ardı edilerek başarılı olamazlar.
İstihdam ile ekonomik büyüme arasındaki özellikle Türkiye örneğinde zayıflatan
nedenler, sadece “tarımsal çözülme” ve “kadın istihdamındaki olumsuz tablo” değildir.
Bunların dışında istihdam ile ekonomik büyüme arasındaki bağın zayıflaması ve sağlıklı
bir istihdam artışının sağlanamaması; ekonomik büyümenin genel olarak emek-dışı
faktörlere dayalı olması, çalışanların ortalama çalışma saatleri çok uzun olması, çalışma
çağındaki nüfus artış hızının çok yüksek olması, teknolojik değişimlerin istihdama olan
olumsuz etkilerinin olması, ekonomik büyümenin bölgesel olarak dengesiz olması,
genel olarak kayıt dışı istihdam oranının çok yüksek olması, çocuk işçiliğinin çok fazla
olması, etkin politikaların dayandığı sayısal verilerin yokluğu gibi birbiriyle
bağlantılı/bağlantısız birçok nedenle de ilgilidir. Bu nedenlerin tümünün bir çalışma
kapsamında ele alınması imkan dahilinde olmadığından ve bu nedenlerin çoğunlukla
belirtilen ilk iki nedenle kesişmelerinden dolayı bunlar, “Diğer Nedenler” başlığı
altında kısaca sunulmaya çalışılacaktır.
2.1 TARIMSAL ÇÖZÜLMENİN İSTİHDAMA ETKİSİ
Tarım sektörünün Türkiye ekonomisi içerisindeki önemi, eş düzeydeki ülkelere
göre hala daha yüksektir. Çünkü tarımsal nüfus ve istihdamın toplam nüfus ve istihdam
içindeki oranı son dönemlerdeki azalmaya rağmen hala yüksektir. Ayrıca bu sektör,
“farklı gelişmişlik düzeyine sahip ülkelerde, nüfusun zorunlu gıda maddeleri ihtiyacını
karşılaması, sanayi sektörüne hammadde sağlaması, sanayi ürünlerine talep yaratması,
140 9.Kalkınma Planı, Gelir Dağılımı ve Yoksullukla Mücadele Özel İhtisas Komisyonu Raporu
46
milli gelir ve ihracata katkıları ile tüm sektörlerden faklı bir öneme sahiptir.”141 Dünya
nüfusunun hala artması, çevresel sorunlar, su krizi, iklim değişikliği sorunları142 ve son
ekonomik krizlerin oluşturduğu daha çok gıda ihtiyacı, tarım sektörünü daha da önemli
kılmaktadır. Tarım politikalarının tarımsal üretim ve istihdam üzerinde daha etkili ve
verimli uygulanması ülkelerin öncelikleri arasına girmiştir/girmelidir.
Türkiye’de tarımsal politikaların yönlendirilmesinde Tarım Bakanlığı, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı basta olmak üzere
yaklaşık 20 kuruluş için hizmet tanımlaması yapılmıştır. Bu kurumlar arasında sağlıklı
bir koordinasyonun olmamasının yanı sıra, Türkiye’de iç içe geçmiş ve politik tercihlere
bağlı bir tarım politikası uygulanmaktadır. AB, tarımsal destekleme politikasının
sağlıklı olarak yürüten müdahale kuruluşlarını güçlendirirken, Türkiye’de bu görevi
yapan TMO, TEKEL, Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri, Türkiye Seker Fabrikaları
AŞ vb. kurumlarını özelleştirmekte ya da tasfiye edilmektedir.143 Tarım sektörü bu
kadar sorumlu kuruma rağmen en sorunlu alanlardan biridir.
2007 yılına göre de önceki birçok yılda olduğu gibi, tarım sektöründe çalışan
kişi başına düşen üretim, sanayi ve hizmet sektöründe çalışan kişi başına düşen
üretimden daha düşüktür. Bu durum Tablo 12’de gösterilmiştir. Tarım sektöründe
çalışan bir kişi yaklaşık olarak sanayi sektöründe çalışan bir kişinin 3’te biri, hizmetler
sektöründe çalışan bir kişinin de 6’da biri kadar hasıla üretmektedir. Bu rakamlar tarım
istihdamın dokuz milyon olduğu 2000 öncesi yıllarda elbette daha olumsuzdur. Kadın
istihdamının yarısından fazlasının tarım sektöründe çalıştığı varsayılırsa kadın
yoksulluğunun, işsizliğinin ve eğitim düzeyinin düşüklüğünün istihdam ve gelir elde
etme bağlantısı da yakalanacaktır. Ayrıca tarım kesiminde çalışanların yoksulluk
riskinin neden yüksek olduğu da bu durumla bağlantılıdır.
Avrupa Birliğine uyum sürecinde yapılan yapısal dönüşümlerin gerçekleşmesi
ile birlikte; IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşların Türkiye’de uygulanmasını
istedikleri tarım politikaları, iç üretimi geriletmekte olup, gelişmiş ülkelerin ellerindeki
tarımsal ürün fazlalıklarına (keza gıda sanayiine, tohumluk ve damızlık üretimine, gübre
141 Gürbüz, a.g.e., s. IV.142 2007 yılı İnsani Kalkınma Endeksi’nin vurguladığı konu “Dünya Su Krizi”, 2008 yılının ise iklim
değişikliği ile mücadele olmuştur.143 Gürbüz, a.g.e., s.51.
47
ve tarımsal ilaç gibi girdilere) pazar bulmaya yönelik olduğu da savunulan bir
görüştür.144 Ancak tarım istihdamı ve kadın istihdamının üretim ve pazar imkânları ile
bağlantısından önce beşeri sermaye ve verimli istihdam bağlamında ele alınması
gereklidir. Bunun yanı sıra tarım sektörü arzını belirleyen dinamiklerin tarım üretisinin
insiyatifnden çıkmış olması tarımsal üretimi ve bir bütün olarak sektör pazarını birçok
sorunla buluşturmaktadır.
Tablo 12: 2007 Yılında Sektörlerde Kişi Başına Düşen HasılaGSYİH (CARİ, TL) İSTİHDAMSAYI ORAN % SAYI ORAN %
İSTİHDAMDAKİ KİŞİ BAŞINADÜŞEN HASILA (CARİ,TL)
Tarım 64.022.700.000 7,5 5.601.000 26,4 11430,6Sanayi 169.019.928.000 19,8 5.409.000 25,6 31247,9Hizmet 620.593.372.000 72,7 10.180.000 48 60962,0Toplam 853.636.000.000 100 21.190.000 100 40284,9
KAYNAK:DPT
Doğrudan Gelir Desteği (DGD), Türkiye’de 1999 yılı sonunda IMF ileimzalanan Stand-by Anlaşması çerçevesinde uygulanan “istikrar programı”kapsamında, Türkiye tarımsal destekleme politikalarında radikal bir değişiklik olarakkendisini göstermiştir. DGD uygulamasına geçiş ile ilgili temel belirlemeler IMF niyetmektuplarında yer almakla birlikte, DGD sistemi asıl olarak, IMF “reformlarının”Dünya Bankası Yapısal Uyum kredileri ile destekleneceği hükmü doğrultusunda DünyaBankası ile 2001 yılında imzalanan “Tarım Reformu Uygulama Projesi (TRUP/ARIP)(Agricultural Reform Implementation Project) çerçevesinde uygulamayasokulmaktadır.145
Türkiye’de 2001 yılından itibaren uygulanmaya başlayan Tarım Reformu Projesikapsamında; tüm tarımsal fiyat desteklemeler, girdi sübvansiyonlarını kaldırarakdoğrudan gelir desteği sistemine geçmiştir. Türkiye’de Ortak Tarım Politikasına (OTP)uyum çerçevesinde, yeni bir tarım reformu oluşturulmakta ve bunun temelinde, tekbaşına uygulanan DGD sistemi yer almaktadır.146 Doğrudan gelir desteklerinin üretimive yatırımları arttırmadığı, hatta 2007 yılında sadece tarım sektörü sabit sermayeyatırımlarının reel olarak azaldığı 2008’de de azalacağı DPT tarafından
144 Gürbüz, a.g.e., s.3.145 Gürbüz, a.g.e., s.22.146 Gürbüz, a.g.e., s.52.
48
öngörülmüştür.147 DGD sistemi ise daha çok yoksulluk yardımı gibi bir tranfer ödemesiişlevi görmektedir.
2.1.1.1 Tarımsal Üretim ve Tarımsal İstihdamın İlişkisizliği
Tarımsal istihdam ile tarımsal üretim arasındaki tarihi gelişim incelendiğindetarım sektöründe gizlenen işsizliğin boyutları daha net ifade edilmiş olacaktır.Dolayısıyla verimsiz istihdamın büyümeye katkısının olmayacağı, böyle bir istihdamınbeşeri sermaye birikimi ve beşeri kalkınma artırımına neden olamayacağı mutlaka ifadeedilmelidir.
Grafik 4: GSMH’nin Sektörel Dağılımının Değişimi
GSMH SEKTÖREL DAĞILIM
43,1%46,8% 44,8%
40,9%37,5%
30,7%24,2%
16,3% 13,1% 11,1%
0,0%
10,0%
20,0%
30,0%
40,0%
50,0%
60,0%
70,0%
1923 1930 1940 1950 1960 1970 1980 1990 2000 2006
TARIM SANAYİ HİZMET
1923-2006 istatistiklerine göre148 tarımsal üretim yaklaşık olarak üç yılda bir,
önceki yıla göre azalarak 25 kez azalma göstermiştir. 1940-45 yılları arası hariç bu
durum genelde ard arda olmamıştır. Bu dönemde genel üretimin 15 kez azaldığı
varsayılırsa tarımsal üretimin daha istikrarsız olduğu görülecektir. 2005 yılına
gelindiğinde 1923’yılına göre tarımsal üretim 13 bin 159 kat daha artmıştır. Aynı
dönemde tarım istihdamı ise tarımsal üretimle genellikle bağlantılı olmayarak 1930,
1940, ve 1968 yılları istisna olmak üzere sürekli bir artış göstererek 1923 yılından 1972
yılına kadar 4 milyon 525 bin kişiden 8 milyon 421 bin kişiye yükselmiştir. Tarım
istihdamı 1972 yılından 1987 yılına kadar düzenli olarak yavaş yavaş azalmış ve 8
milyon 197 bin kişiye inmiştir. 1988 yılından itibaren daha düzensiz artış ve azalışlar
2001 yılına kadar devam etmiş ve tarımsal istihdam 1996 yılında Türkiye tarihinin en
147 DPT, 2009, Genel Ekonomik Hedefler ve Yatırımlar,148 http://www.tuik.gov.tr/yillik/Ist_gostergeler.pdf s.666
49
büyük tarımsal istihdam sayısı, 9 milyon 259 bin kişiye ulaşmıştır. 2001 yılından bu
yana 1972-87’deki yavaş azalmanın aksine daha sert ve sürekli bir istihdam azalması
tarım sektöründe söz konusudur. 2007 yılı itibariyle de tarımsal istihdam 5 milyon 393
bin kişi149 olmuştur. 2008 ise çözülmenin yavaşladığı hatta 3. dönemde tersi bir eğilim
içine girdiği görülmüştür.
1972-87 arası yıllarda tarımsal üretimin önceki yıla göre 5 kez azalmış olması ile
istihdam azalması arasında bağ olduğu ileri sürülse bile 2000 sonrasında reel tarımsal
üretim azalması 2 kez çok düşük oranlarda olmasına rağmen istihdam 1996 yılına göre
2007 yılına gelindiğinde tarımda çalışan kişi sayısı % 41,8 oranında azalmıştır. Ama
buna karşın tarımsal üretim 1998-2007 yılları arasında sabit fiyatlarla % 3,3 büyüme
göstermiştir.150
Grafik 5: Tarım Sektörünün İstihdam İçindeki Oransal Değişimleri151
74,1%
63,2%
53,2%46,9%
36,0%
26,4%
0
84,1%85,9%87,5%89,9%
-2,43%
-1,63%
-1,80%
-9,99%
-10,84%
-10,00%
-6,37%
-5,66%
-9,57%
-40,0%
-20,0%
0,0%
20,0%
40,0%
60,0%
80,0%
100,0%
1923 1930 1940 1950 1960 1970 1980 1990 2000 2007
Tarımın İstihdam İçindeki Oranı Tarımın İstihdam İçinde Oransal Azalma Miktarları
Tarım istihdamı 1990’lara kadar istihdamdaki ağırlığını korurken, milli hasıla
içindeki ağırlığı 1960’lardan itibaren azalmıştır. Tarımın üretim ve istihdam içindeki
ağırlının azalması, aslında ülkenin işgücü ve üretim piyasasının tarıma göre daha
istikrarlı olan sektörlere kayması anlamına gelmekte ve kalkınmaya işaret etmektedir.
Dünya bankasının verilerine göre 1995-2005 yılları arasında tüm ülkeler içinde sadece
14 ülkenin152 GSYİH içerisinde tarımın payı artmıştır. Bu ülkelerde sadece Arjantin ve
Uruguay ülkeleri İnsani kalkınma indeksinde gelişmiş ülkeler arasında iken diğer
149 ADNKS’ye uyarlanmamış ve önceki yıllarla kıyaslanabilir veridir.150 http://www.tuik.gov.tr/yillik/yillik.pdf (TÜİK 2007 istatistik yıllığı, s.319 )151 Şekil TÜİK verileri derlenerek hazırlanmıştır. Tarımın istihdam içinde oransal azalma miktarları
şekildeki zaman serisi dikkate alınarak önceki yıldan azalan tarım oranını gösteriyor. Örneğin 1930yılında tarımın istihdam içinde oransal azalması % -2,43 (89,9- 87,5)’tür.
152 Angola, Arjantin, Merkez Afrika Cum. Comoros, Cibuti, Eritre, Gambia, P.Y. Gine, Haiti, Malavi,Paraguay, Sierra Leona, Türkmenistan, Uruguay,
50
ülkeler bu indekste Türkiye’nin altında153 yer alıp daha çok gelişmemiş ülkeler
içerisindedirler.154 Bunların dışında tüm ülkelerde tarım toplam yurt içi hasıla içindeki
payı azalmıştır. 1995-2005 döneminde dünya üretiminde de tarımın payı % 4,4’ten %
3,2’ya düşmüştür.
Tablo 13: GSMH’nın Sektörel Dağılımının Tarihi DeğişimiGSMH SEKTÖREL DAĞILIMI
TARIM SANAYİ HİZMET1923 43,1% 10,6% 46,3%1930 46,8% 10,0% 43,2%1940 44,8% 14,6% 40,6%1950 40,9% 13,1% 45,9%1960 37,5% 15,7% 46,8%1970 30,7% 17,5% 51,7%1980 24,2% 20,5% 55,4%1990 16,3% 25,9% 57,9%2000 13,1% 27,8% 59,0%2006 11,1% 29,3% 59,6%KAYNAK: TÜİK
Tarım sektöründe istihdam azalmasının olumsuz sonuçları olarak ekonomik
büyümeye rağmen istihdam artışının olmaması gösterilmektedir. Ancak tarımsal
istihdam azalmasının işgücü piyasasına olumlu etkileri de olmuştur. Gizli işsizliğin
azalmasının yanı sıra işgücü piyasasında ne kadar işsiz olduğunun bilinmesi ve bunların
niteliklerinin açığa çıkması, uygulanacak politikaların yönlendirilmesi açısından
olumludur. Tarım istihdamının azalması toplam istihdam içindeki kayıt dışılık ve
ücretsiz aile işçisi oranının azalması ile sonuçlanmıştır.
1990 yılında kayıt dışı istihdam oranı yaklaşık olarak % 56 civarında iken
tarımın kayıt dışılık içindeki oranı yaklaşık olarak % 75 civarındadır. 2000 yılında kayıt
dışılık oranı % 51 civarına gerilerken tarım istihdamının payı % 63 civarındadır. 2006
yılında kayıt dışılık oranı % 50’nin altına gerçekleşmiş ve tarım kayıt dışılık payı da %
50’nin altında olmuştur.
Gelir kazandırmayan çalışma olarak adlandırılan ücretsiz aile işçiliğinin
azalması da toplam istihdam içindeki payını, tarımsal istihdamın azalmasıyla
düşürmüştür. 1990 yılında toplam istihdam % 64,2’si tarımda olan % 30,1 oranında
153 Türkiye 2008 yılında 84. sıradadır 177 ülke arasında.154 http://hdr.undp.org/en/statistics/
51
ücretsiz aile işçilerinden oluşurken, 2000 yılında toplam istihdam % 60’ı tarımda olan
% 21,6 oranında ücretsiz aile işçilerinden oluşmuştur. 2007 yılında toplam istihdam %
53,4’ü tarımda olan % 14,1 oranında ücretsiz aile işçisinden oluşmaktadır. Aynı
eğilimin kırılgan istihdam içinde sayılan “kendi hesabına çalışanlar” için de kısmen
olduğu ama ücretsiz aile işçiliği kadar olmadığı söylenebilir. 1990 yılında toplam
istihdamda % 56,4’ü tarımda olan % 26,4 oranında kendi hesabına çalışan varken, 2007
yılında toplam istihdamda % 53,3’ü tarımda olan % 22,3 oranında kendi hesabına
çalışan vardır.
Tarımsal çözülmenin daha çok kırsal istihdam üzerinde ve kadın istihdamında
etkileri görülmüştür. 1990 yılında % 76,2’si tarım sektöründe çalışan 5 milyon 637 bin
kişi olan kadın istihdamı 2007 yılına kadar 105 bin kişi azalarak, % 47,3’ü tarım
sektöründe çalışan 5 milyon 528 bin kişi olmuştur. Aynı tarihlerde erkek istihdamı 12
milyon 901 bin kişiden 2 milyon 760 bin kişi artarak 15 milyon 661 bin kişi olmuştur.
Tarımsal çözülmenin Türkiye işgücü piyasasını ne kadar etkileyebileceği
ölçülebilir bir durumda değildir. Çünkü bu konu üzerine yapılmış çalışmalar sadece
hanehalkı işgücü anketi kapsamında olanlardır. Bununla beraber çözülmenin hızının
azaldığı da ortadadır. Özellikle 2008 yılının 2. ve 3. dönemlerinde tarımsal istihdamın
önceki yıllara göre artış göstermiş olması bunun göstergesi olabilir. Ancak dünyada
yaşanan ekonomik krizin ve Türkiye’de de yavaşlayan büyümenin, kişileri işini
değiştirmeme, iş beğenme, her ne iş olsa yapma yönünde etkilediği de söylenebilir.
Hem dünyada hem Türkiye’de işsiz sayısı ve oranlarının yükselme eğiliminde olması bu
sonucu bereberinde getirmektedir.
52
2.2 İŞGÜCÜ PİYASASININ CİNSİYETÇİ OLUŞU/MUNUN ETKİSİ
İşgücünün cinsiyetlere göre/cinsiyetçi yapılanması yaygın ve insanlık tarihi
kadar eski olan bir durumdur. Toplumların çoğunda hiyerarşik yapılanmanın tepesinde
erkekler, dibinde de kadınların yer aldığı görülmektedir. Bu yapılanmanın ataerkillik ve
kapitalizmin gelişim süreciyle daha da keskinleştiği açıktır. Bu ayrışmanın azaltılması
da uzun vadeler gerektiren bir durumdur.155 Kadın-erkek herkesin kişisel potansiyelini
fırsat eşitliği çerçevesinde kullanma hakkı sadece insan haklarının bir gereği değil aynı
zaman da istikrarlı bir kalkınma ve gelişme sürecinin olmazsa olmazıdır. Ayrıca
nüfusun yarısına yakınını oluşturan kadınların “beşeri sermaye” içerisinde olmayıp
“pasif” rollerde, verimli olmayan bir hayat içerisinde yaşamaya devam etmesinin;
yoksulluğun derinleşerek yaygınlaşması, işsizliğin azaltılamaması, ortalama istihdam
sürelerinin kısa olması, büyüme ve kalkınmanın istikrarsız olması ile sonuçlandığı ifade
edilmelidir.
Çalışma hayatı içerisinde, insan onuruna yaraşır bir iş bulup yaşamını devam
ettirmek, her zaman kolay olmamıştır. Yaygın söylemle, işsizlik dünyanın her tarafında
acilen çözüm bekleyen en büyük sosyal sorun olarak, en can yakıcı yoksulluk resimleri
ile karşımızda durmaktadır. Yoksulluğun yeniden üretilmesi anlamına gelen uzun süreli
işsizlik Türkiye’de olduğu gibi dünyada da makul düzeylerin çok üzerindedir.
Günümüzde zamanın en eski çelişkisi; siyasal, ekonomik veya diğer bir çok eşitsizlik
biçimlerinin ona göre geride kaldığı bir düzeyde olan kadın-erkek eşitsizliği, işgücü
piyasasında -diğer yaşam alanlarında da görülebileceği gibi- somut olarak kadın
aleyhinedir. Erkek üstünlüğü ve kadının bağımlılığı üzerine kurulu “sosyal düzen
kuralları” ve toplumsal yapı işgücü piyasasında da kendini göstergelere yansıtmaktadır.
Kişinin iş bulma şansı eğitim düzeyi ve kişisel yetenekleri kadar hangi cinsiyete mensup
olduğuna da bağlı olmaktadır. Bu durum yoksulluğun kadınlaşması ve işgücü
piyasasının ise erilleşmesi ile kendini yeniden üretmektedir.
“Geleneksel cinsiyet rollerine ilişkin olarak aile içinde kadın ile erkek arasında
sürdürüle gelen cinsiyet ayrımcılığı, kadınlara erkeklerle birlikte eşit olanaklar
155 Hartman, Heidi; The Hıstorıcal Roots Of Occupatıonal Segregatıon, 1976http://www.jstor.org/pss/3173001
53
tanınmasını çeşitli biçimlerde engellemektedir. Ev işlerinin paylaşılmasında olduğu
kadar beslenme, sağlık, eğitim vb. konularda çocuklara sunulan olanaklarla ilgili olarak
ailenin aldığı kararlarda, genel olarak erkek çocuklar kollanmaktadır. Eğitimin her
kademesinde kadınların oranı erkelerin oranından daha düşüktür. Okullarda öğretmenler
erkek ve kadınlara farklı davranmaktadır. Kadın-erkek rollerine ilişkin geleneksel kalıp
tanımlar, kadınların eğitimine yönelik öğretmen tutumlarına da yansıtılmakta; okul
kitapları, müfredat programları, okul ve program seçimi vb. yollarla erkek-kadın ayrımı
eğitim uygulamalarında da sürdürülmektedir.” 156
Bilginin ve bilgi teknolojilerinin giderek önem kazandığı günümüzde, nitelikli
insan gücü yetiştirilmesinin ekonomik kalkınmaya içerik olarak büyük katkılarda
bulunduğu bilinmektedir. Gelişmiş ülkelerle azgelişmiş ülkeler arasındaki en önemli
farklardan birisi, her yönden yetişmiş insan gücü alanındadır. İnsan gücünün
verimliliğinin artmasını sağlayacak en önemli araç ise, eğitimdir. Üretime katılan
bireyin sahip olduğu ve genel anlamda insanın niteliğini vurgulayan bilgi, beceri,
deneyim ve dinamizm gibi pozitif değerler olarak ifade edilen beşeri sermayenin temel
bileşenlerinden olan eğitim, ekonomik ve sosyal boyutları bakımından gelişme
sürecinin en önemli kaynaklarından biridir.157 Ancak Türkiye’de öğrenci başına yapılan
harcama tutarı OECD ülkeleri içerisinde sondan ikincidir.158
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) 2007-2008 istatistik yıllığına göre159 tüm eğitim
düzeylerinde erkek sayısı kadın sayısından daha fazladır ve eğitim düzeyi yükseldikçe
kadın oranı daha da azalmaktadır. Okul öncesi eğitim içerisinde erkek oranı % 50,4
iken, bu oran ilk öğretimde % 52,3 orta öğretimde % 55,2dir. ÖSYM’nin açıkladığı
2005-2006 yılı bilgilerine göre160 yüksek öğretime yeni kayıt yapanlar içinde erkek
oranı % 56,3, mevcut toplam yüksek öğrenim öğrencileri içinde erkek oranı % 57,6’dır.
Yüksek lisans yapanlar içerinde erkek oranı % 58,2 ve doktora yapanlar içinde erkek
oranı % 60,6’dır. Türkiye’de kadın/erkek okullaşma oranları incelendiğinde erkek
göstergelerinin son yıllarda azalma eğiliminde olmasına rağmen genellikle en az % 10
farkla daha fazla olduğu görülecektir. Bu azalmanın zorunlu eğitim süresinin 8 yıla
156 KSSGM, 2000, Kız Çocuklarının Mesleki Eğitime ve İstihdama Yönelmeleri, s.6.157 Özsoy, Ceyda; Türkiye’de Mesleki Ve Teknik Eğitimin İktisadi Kalkınmadaki Yeri ve Önemi,
2007, Yüksek Lisans Tezi, s158 Sondan 1. Brezilya’dır159 http://sgb.meb.gov.tr/istatistik/meb_istatistikleri_orgun_egitim_2007_2008.pdf160 http://www.osym.gov.tr/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFF7A2395174CFB32E174B6113DA2B1A6EC
54
çıkarılması ile doğrudan bağlantısı vardır. Daha yüksek düzeylerde de kadın-erkek
oranlarının birbirlerine yaklaşabilmesi için zorun eğitim süresi uzatılmalıdır. Tablo
14’te farklı ülkelerde zorunlu eğitim yaşları ve zorunlu eğitim süreleri belirtilmiştir.
Tablo 14: Farklı Ülkelerde Zorunlu Eğitim161
Ülke Yaş Zorunlu Eğitim SüresiDanimarka 7-16 9Belçika 6-18 12Fransa 6-16 10Almanya 6-18 12Yunanistan 6-15 9İrlanda 6-15 9İtalya 6-14 8Lüksembourg 4-15 11Hollanda 5-17 12Portekiz 6-15 9İspanya 6-16 10İngiltere 5-16 11Türkiye 6-14 8
Tablo 14’te görülebileceği gibi bir çok ülkede zorunlu eğitim yaşı ve süresi
Türkiye’nin üzerindedir. Zorunlu eğitim kadın nüfusunun okur yazarlık düzeyinin erkek
nüfusun düzeyinde paralel gelişmesine aracı olacaktır. Ayrıca hem genel hem de
mesleki eğitim içeriği uygun hale getirile bilinirse kadınlar işgücü piyasasına daha
yakınlaşmalarını sağlayacak bir araç daha oluşturulmuş olur.
Tablo 15: İşgücü İçerisinde Eğitim Durumlarına Göre Kadınların Erkeklere OranıEğitim Düzeyi Türkiye Kent Kır
Okuma-yazma bilmeyen 2,00 0,82 2,78
Okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyen 0,60 0,33 0,87İlkokul 0,30 0,19 0,45İlköğretim 0,38 0,26 0,54Ortaokul veya dengi meslek okul 0,15 0,15 0,16Genel lise 0,30 0,32 0,25Lise dengi meslek okul 0,25 0,27 0,20
Yüksekokul veya fakülte 0,52 0,55 0,39Toplam 0,35 0,28 0,49Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi Veritabanı
161 Özsoy, a.g.e., s.37.
55
Türkiye işgücünün eğitim dağılımına göre; sadece okuma-yazma bilmeyen
kadınlar işgücü olarak erkeklerden fazladır. Türkiye genelinde okuma-yazma bilmeyen
kadın işgücü erkek okuma-yazma bilmeyen işgücünün 2 katıdır. Kırsal işgücünde bu
rakam 2,78’dir. Kent işgücünde tüm eğitim düzeylerinde erkek işgücü daha fazladır.
Yüksekokul veya fakülte mezunu kadın işgücü, Yüksekokul veya fakülte mezunu erkek
işgücünün 0,52 katıdır. Bu rakam kentte 0,55 kırda ise 0,39’dur. Tablo 15’te diğer
eğitim düzeylerindeki değerler de gösterilmiştir.
Türkiye genelinde istihdam edilen erkeklerin % 44’ü ilkokul mezunu iken bu
oran kadınlarda % 39’dur. Kent istihdamındaki erkeklerin % 38,5’i kadınların % 26’sı
ilkokul mezunu iken kırda bu oran erkekler için % 53, kadınlar için % 50’dir. Türkiye
genelinde istihdam edilen erkeklerin % 11,2’si yüksekokul veya fakülte mezunu iken
bu oran kadınlarda % 15,8’dir. Kent istihdamındaki erkeklerin % 14,9’u kadınların %
29,6’sı yüksekokul veya üniversite mezunu iken kırda bu oran erkekler için binde 5,
kadınlar için binde 4’tür.
Türkiye geneli istihdam içerisinde, eğitim düzeylerine göre “sadece” okuma-
yazma bilmeyen kadın sayısı, erkek sayısından fazla olup 2,20 katıdır. Kentlerde her
eğitim düzeyinde erkek sayısı kadın sayısından fazla iken kırda Türkiye ortalamasını da
etkileyen okuma-yazma bilmeyen kadın istihdamı sayısı, aynı durumdaki erkeklerin
2,91 katıdır. Tablo 16’da eğitim durumlarına göre kadın istihdamının erkek istihdamına
oranları verilmiştir.
Tablo 16: İstihdamdakilerin Eğitim Durumlarına Göre Kadınların Erkeklere OranıEĞİTİM DURUMU TÜRKİYE KENT KIROkuma-yazma bilmeyen 2,20 0,94 2,91Okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyen 0,65 0,36 0,91İlkokul 0,31 0,18 0,47İlköğretim 0,39 0,25 0,57Ortaokul veya dengi meslek okul 0,14 0,13 0,16Genel lise 0,26 0,28 0,23Lise dengi meslek okul 0,22 0,24 0,17Yüksekokul veya fakülte 0,49 0,52 0,36Toplam 0,35 0,26 0,50Kaynak: TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi Veritabanı
56
Türkiye genelinde istihdamdakilerin yaş dağılımı incelendiğinde, 15-24 yaş
aralığında % 12,8 istihdam var iken erkeklerde bu yaş aralığında % 11,7 istihdam,
kadınlarda % 16 istihdam vardır. Cinsiyetler açısından bakıldığında, genç nüfus
içerisinde kadın istihdam oranı erkeklerden daha fazladır.
Grafik 6: İstihdamın Yaş Dağılımı
0
500
1000
1500
2000
2500
3000
15-19 20-24 25-29 30-34 35-39 40-44 45-49 50-54 55-59 60-64 65+
Erkek Kadın
25-39 yaş aralığında Türkiye geneli istihdam oranı % 36,2, erkek istihdam oranı
% 37,3, kadın istihdam oranı % 37’dir. 40-64 ve 65+ yaş aralıklarında Türkiye geneli,
erkek ve kadın istihdam oranları eşit olup % 49 ve % 2’dir. 15-29 yaş aralığında
(Toplam kadın istihdamının % 37’si bu aralıktadır.) bulunan kadınlar ilkokul ve üzeri
eğitim düzelerinde erkeklerden daha fazla istihdamdadır. Yani eğitim düzeyi
yükseldikçe, 30 yaş altı kadınlar aynı durumdaki erkeklerden daha fazla istihdama dahil
olmaktadır. 30-60 yaş aralığında erkek istihdam oranı (Toplam erkek istihdamının %
43’ü bu aralıktadır.) her eğitim düzeyinde kadınlardan daha fazladır.
İstihdamın dışında işsizler içerisinde Türkiye genelinde en düşük işsizlik oranı
okuma-yazma bilmeyenlere aittir. Tabii ki burada en önemli etken bu eğitim
düzeyinde, işgücüne katılma oranlarının en düşük olmasıdır. Toplam işsizlerin % 37’si,
erkek işsizlerin % 41’i, kadın işsizlerin % 24’ü ilkokul mezunudur. Bunun sebebi en
çok (Erkeklerde % 43,8, Kadınlarda 37,8 ) ilkokul mezunlarının işgücü içinde
olmasıdır. Toplam işgücünün içerisinde 5 yıllık ilkokul eğitimine sahip olanların
ağırlığının % 40’lara yaklaşması ve yüksek öğretim düzeyindeki işgücü oranının %
10’nun altında olması, % 90 işgücünün lise, lise dengi ve altı düzeyde eğitim düzeyine
sahip olması Türkiye’de genel nüfusun ve işgücünün eğitim düzeyi düşüklüğünün bir
57
göstergesidir.162 Bu göstergeler işgücü piyasasında en çok aranılan ve en çok çalışılan
mesleğin “beden işçiliği” olması gibi çok ta görülmek istenmeyen sonuçların
nedenlerini açıklamakta ve beşeri sermaye birikimi açısından olumsuz bir tablo
sunmaktadır. Kurumsal nüfus içerisinde ve çalışma çağında olan kadınların % 20’ye
yakınının, erkeklerin ise % 4’de yakının okuma yazma bilmemesi bu durumu
göstermektedir. İşgücü içerisindeki eğitim göstergelerinin benzerleri işsiz göstergeleri
içinde vardır.
Grafik 7: Eğitim Düzeylerine Göre İşsizlik Oranları
10,4 11,59,2
15,4
10,2 9,211,2
7,8
1,44,3
6,7
12,815,2
2122,9
13
0
5
10
15
20
25
Oku
ma-
yazm
abi
lmey
en
Oku
ma
yazm
a bi
len
faka
t bir
okul
bitir
mey
en
İlkok
ul
ilköğ
retim
Ort
aoku
lve
ya d
engi
mes
lek
okul
Lise
den
gim
esle
k ok
ul
Gen
el li
se
Yüks
ekok
ulve
ya fa
külte
ERKEK İ.O KADIN İ.O
Türkiye genelinde toplam işsizlerin % 12’si, erkek işsizlerin % 9’i, kadın
işsizlerin % 20’si yüksekokul veya fakülte mezunudur. Kentte işsizlerin % 14’ü, erkek
işsizlerin % 10’u, kadın işsizlerin % 22’si yüksekokul veya fakülte mezunudur.
Kadınların decent work kapsamında iş bulamamalarının sadece eğitimle ilgili bir durum
olmadığı anlaşılmaktadır.
Kadınlarda yüksekokul veya fakülte eğitimi düzeyi altındaki eğitim
düzeylerinde, eğitim düzeyleri yükseldikçe işsizlik oranları da yükselmiştir. Eğitim
düzeyi yükseldikçe işgücüne katılma oranı yükselmesine karşın, yükseköğrenim öncesi
dönemlerde iş bulma şansı ona paralel olarak artmamaktadır. Türkiye genelinde yüksek
okul veya fakülte mezunu kadın işsizlik oranı aynı durumdaki erkeklerin işsizlik oranın
1,67 katıdır. Kır kesiminde bu oran 1,75’tir.
162 TOKSÖZ, Gülay; Türkiye’de Kadın İstihdamının Durumu, Ankara, 2007, s.15.
58
Tablo 17: İşsizlik Oranlarının Eğitim Durumlarına Göre Kadınların Erkeklere OranıİŞSİZLİK ORANI KİO/EİO TARIM DIŞI İŞSİZLİK ORANI
KİO/EİOEĞİTİM DURUMU TÜRKİYE KENT KIR TÜRKİYE KENT KIROkuma-yazma bilmeyen 0,13 0,35 0,10 0,49 0,58 0,21Okuma yazma bilen fakat birokul bitirmeyen 0,37 0,64 0,29 0,82 0,82 0,82İlkokul 0,73 1,34 0,35 1,45 1,53 1,21İlköğretim 0,83 1,22 0,55 1,30 1,32 1,25Ortaokul veya dengi meslekokul 1,49 1,73 0,98 1,71 1,76 1,48Genel lise 2,04 2,14 1,76 2,08 2,13 2,05Lise dengi meslek okul 2,28 2,13 2,77 2,23 2,12 2,73Yüksekokul veya fakülte 1,67 1,66 1,75 1,66 1,66 1,69Toplam 1,06 1,50 0,57 1,58 1,59 1,59Kaynak: Türk Hanehalkı İşgücü Anketi Veritabanı
Kadınların tarım dışı işsizlik oranları ilkokul ve üzeri tüm eğitim düzeylerinde,
Türkiye genelinde, kentte ve kırda erkek tarım işsizlik oranlarından daha fazladır. Tablo
17’de kadın işsizlik oranlarının ile erkek işsizlik oranlarına ve kadın tarım-dışı işsizlik
oranlarının ile tarım dışı erkek işsizlik oranlarına bölünmeleri sonucu elde edilen veriler
gösterilmiştir. “1’den” büyük tüm değerlerde kadın işsizlik oranı daha yüksektir.
Kadın işsizlerin % 45’i 25 yaşın altında iken, bu oran erkeklerde % 32’dir. 25-34
yaş aralığında bekleyen kadın işsiz oranı ile erkek işsiz oranı birbirine yakın olup
sırasıyla % 36 ve % 35’tir. 35-54 yaş aralığında kadın işsiz oranı % 30 iken erkek işsiz
oranı % 18’dir. 55+ yaş aralığında kadın işsiz oranı % 1 iken erkek işsiz oranı % 3’tür.
Erken yaş aralıklarında daha fazla olan kadın işsiz oranı ileri yaş aralıklarında erkek
işsiz oranlarından daha azdır.
İş arama sürelerine göre Türkiye’deki uzun süreli işsizler % 32 ilkokul, % 20
genel lise, % 14 lise dengi meslek, % 14 yüksek öğrenim, % 13 orta okul ve dengi
meslek okulu mezunlarından oluşmaktadır. Yüksek öğrenim düzeyinde erkek işsizler
içinde uzun süreli işsiz oranı aynı durumdaki kadınların oranının yarısı kadardır.
İlköğretim üzeri eğitimli kadınlardaki uzun süreli işsizlik oranı aynı durumdaki
erkeklerin uzun süreli işsizlik oranından yüksek iken ilköğretim düzeyi altında tam tersi
durum geçerlidir.
59
Tablo 18: Türkiye'de Eğitim Durumlarına Göre İşgücü Piyasası (2006)163
TÜRKİYE'DE EĞİTİM DURUMLARINA GÖRE İŞGÜCÜ PİYASASI (2006)164
Eğitim düzeyi
Kurumsalolmayançalışma
çağındakinüfus
İşgücü İstihdam Eksikİstihdam İşsiz İKO
% İ.O %Tarımdışı
İ.O%
İstihdamoranı %
Eksikistihdam
%
İşgücüneDahil
OlmayanNüfus
Okuma-yazma bilmeyen 1.026 415 371 19 43 40,4 10,4 18,7 36,2 4,6 611
Okuma yazma bilen fakat birokul bitirmeyen 1.341 679 601 29 78 50,6 11,5 17,7 44,8 4,3 662
İlkokul 10.376 8.024 7.289 388 735 77,3 9,2 11,6 70,2 4,8 2.352
Ortaokul veya dengi meslekokul 2.887 2.395 2.151 103 244 83 10,2 11,4 74,5 4,3 492
İlköğretim 1.883 581 492 22 89 30,9 15,4 18,1 26,1 3,8 1.302
Genel lise 3.233 2.194 1.947 83 247 67,9 11,2 12 60,2 3,8 1.039
Lise dengi meslek okul 2.460 1.996 1.812 81 184 81,1 9,2 9,8 73,6 4,1 464
Yüksekokul veya fakülte 2.395 2.014 1.857 45 156 84,1 7,8 7,9 77,5 2,2 382
ERK
EK
Toplam 25.60118.297 16.520 7701.777 71,5 9,7 11,3 64,5 4,2 7.304
Okuma-yazma bilmeyen 5.113 828 817 11 12 16,2 1,4 9,2 16 1,3 4.285
Okuma yazma bilen fakat birokul bitirmeyen 2.094 409 392 7 17 19,5 4,3 14,5 18,7 1,6 1.685
İlkokul 10.587 2.447 2.283 45 164 23,1 6,7 16,8 21,6 1,9 8.140
Ortaokul veya dengi meslekokul 1.505 360 305 9 55 23,9 15,2 19,5 20,3 2,6 1.145
İlköğretim 1.557 219 191 2 28 14,1 12,8 23,5 12,3 1,1 1.338
Genel lise 2.351 663 511 14 152 28,2 22,9 25 21,7 2,1 1.688
Lise dengi meslek okul 1.350 500 395 12 105 37 21 21,9 29,2 2,4 850
Yüksekokul veya fakülte 1.510 1.054 917 19 137 69,8 13 13,1 60,7 1,8 456
KA
DIN
Toplam 26.067 6.480 5.810 119 670 24,9 10,3 17,9 22,3 1,8 19.588
TOPLAM ERKEK/ TOPLAM KADIN 0,982 2,824 2,843 6,4712,6522,8710,9420,631 2,892 2,333 0,373KAYNAK:TÜİK
Tablo 18’de görüldüğü gibi kadın sayısının erkek sayısından fazla olduğu işgücü
piyasası göstergeleri olarak, sadece “Kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus”
“İşsizlik oranları” ve “İşgücüne Dahil Olmayan Nüfus” göstergeleri vardır. Bunun
dışında erkek işgücü ve istihdamının kadın işgücü ve istihdamının yaklaşık olarak 2,9
katı, eksik istihdamının 6,5 katı olduğu, işsiz sayısının 2,7 katı olduğu görülmektedir.
Kentte bu oranlar erkek nüfus lehine artmaktadır. Sadece işsizlik oranları ve işgücüne
163 ADNKS. Güncellemesi henüz yapılamadığından 2006 verileri kullanılmıştır. Ayrıca oransal birdeğerlendirme olduğundan bu durum çok da önemli değildir.
164 ADNKS. Güncellemesi henüz yapılamadığından 2006 verileri kullanılmıştır.
60
dahil olmayan nüfus göstergelerinin kadınlardan daha düşük olduğu kent işgücü
piyasasında erkek istihdam göstergeleri yaklaşık olarak kadınların 3,7 (+-0,2) katıdır.
Tablo 19: İşgücü Piyasası Denklik GöstergeleriTÜRKİYE'DE İŞGÜCÜ PİYASASI
Kurumsalolmayançalışma
çağındakinüfus
İşgücü İstihdam Eksikİstihdam İşsiz İKO İ.O %
Tarımdışı
İ.O%
İstihdamoranı %
Eksikistihdamdaolanlarınişgücüneoranı %
İşgücüneDahil
OlmayanNüfus
KIR 9.155 6.656 6.152 375 505 72,7 7,6 12,1 67,2 5,6 2.497
KENT 16.447 11.640 10.368 395 1272 70,8 10,9 11,1 63 3,4 4.807
ERK
EK
TÜRKİYE 25.601 18.297 16.520 770 1.777 71,5 9,7 11,3 64,5 4,2 7.304
KIR 9.797 3.237 3.098 44 139 33 4,3 13,2 31,6 1,4 6.560
KENT 16.271 3.243 2.712 75 530 19,9 16,4 12,5 16,7 2,3 13.028
KA
DIN
TÜRKİYE 26.067 6.480 5.810 119 670 24,9 10,3 17,9 22,3 1,8 19.588
DENKLİK GÖSTERGELERİ
KAPSAM
Kurumsalolmayançalışma
çağındakinüfus
İşgücü İstihdam Eksikİstihdam İşsiz İKO İ.O %
Tarımdışı
İ.O%
İstihdamoranı %
Eksikistihdamdaolanlarınişgücüneoranı %
İşgücüneDahil
OlmayanNüfus
KIR 0,934 2,056 1,986 8,523 3,633 2,203 1,767 0,917 2,127 4,000 0,381
KENT 1,011 3,589 3,823 5,267 2,400 3,558 0,665 0,888 3,772 1,478 0,369
TE/T
K
TÜRKİYE 0,982 2,824 2,843 6,471 2,652 2,871 0,942 0,631 2,892 2,333 0,373
KAYNAK: TÜİK
Tablo 19’da gösterilen “Denklik Göstergeleri” kısmında birden küçük alanlar
koyu gösterilmiş olup bu göstergelerde kadın değerleri yüksektir.
Çocukluk ve eğitim süreçlerinde kadına öğretilen “kadınlık” meslek “tercihlerini
de” etkilemektedir. İşgücü piyasasının cinsiyetçi ayrışımının sonuçları kadınlarda
meslek çeşitlerinin daha çok kadın bedeni ile bağlantılı olmasına ve çeşitlilik sayısının
az olmasına yol açmıştır. Kadınlarda okur-yazarlık oranının daha düşük oluşu, çeşitli
sosyo-kültürel nedenlerle eğitim imkânlarından daha az yararlanmalarına neden
olmaktadır. İŞKUR’un 2007 yılında yaptığı “İşgücü Piyasası İhtiyaç Analizine göre”165
50 ve daha fazla kişi istihdam eden tüm 50 artı istihdamlı kamu ve özel işyerlerinde ve
165 İlgili raporlara www.iskur.gov.tr üzerinden veya şu adresten ulaşılabilir:http://statik.iskur.gov.tr/tr/isgucuipiyasasi/isgucupiyasasiiarastirmasonuclariiiller/TÜRKİYE%20GENELİ.pdf
61
Türkiye Genelinde 2 bin 295 farklı meslek tespit edilmiş ve bu 2 bin 295 mesleğin
736’sında sadece erkekler çalışırken, 54 tanesinde sadece kadınların çalışmakta olduğu
görülmüştür. Bunların dışında 144 meslekte sadece “birer” kadın, 91 meslekte sadece
“ikişer” kadın 65 meslekte sadece “üçer” kadın, 48 meslekte sadece “dörder” kadın
çalışmaktadır. Ayrıca TÜİK’in açıkladığı 2007 yılı hanehalkı işgücü anketine göre166
İSCO 88 ayrımında istihdam dağılımı incelendiğinde 9 ana meslek sınıfının 3’ü
içerisinde kadın oranı % 10’nun altındadır. Bunun yanı sıra kadın oranının en yüksek
olduğu “Nitelikli tarım, hayvancılık, avcılık, ormancılık ve su ürünleri çalışanları”
içerisinde bu sektörden kaynaklanan nedenlerle “Decent Work” kavramı ile uyumlu
meslek ve çalışma koşulları çok az vardır.
Tarımdaki kadınlar üretim faaliyetlerinin büyük bir bölümünü küçük aile
işletmelerinde ücretsiz aile işgücü olarak yerine getirmektedir. Aile işgücünün
özelliğine uygun olarak kadın, çalışmaları karşılığında işgücüne ya doğrudan katılır
veya ücretli olarak başka işletmelerde çalıştığı zaman çalışmasının karşılığını alır ve
bunu genelde aile başkanı olan erkeğe verir. (9) 167
Tarım sektöründe gezici tarım işçileri için yapılan bir araştırmada şöyle bir
değerlendirme bulunmaktadır. “İşçinin işletmede daimi veya geçici olarak bulunuşuna
göre daimi işçi ve geçici işçi olarak tasnifi yapılmaktadır. Daimi işçi, işletmenin
faaliyeti esnasında her zaman işi bulunan yanaşma, bekâr çiftçi, çoban, kâhya gibi
kimselerdir. En az bir üretim dönemi veya yılı işletmede bulunurlar. Görevleri gereği
günün her saatinde, hatta gerektiğinde, gece bile iş görmek durumundadır. Daimi işçi
erkek, kadın ve çocuk olabilirse de, daha ziyade erkek işçiler daimi olarak
çalışmaktadırlar Geçici işçi ise, işletmede yıl içerisinde, belirli zamanlarda, işlerin en
yoğun olduğu ve kısa zamanda yapılması gerektiği dönemlerde ihtiyaç duyulur. Bunlar
işe göre gündelikçi, aylıkçı veya mevsimlik işçi olup, işletme sahibi tarafından işlerin
yoğun olduğu dönemlerde istihdam edilirler. Kuşkusuz bunlar erkek, kadın ve çocuk
olabilir.”168
166 www.tüik.gov.tr167 Yıldırak, Nurettin, vd. a.g.e., s.9.168 Yıldırak, Nurettin, vd. a.g.e., s.10.
62
Tarım sektöründe istihdamın kendisi zaten daimi istihdam kapsamında ele
alındığında bile çoğu zaman verimli bir istihdam olanağı değildir. Kısmi süreli çalışma
ile tam zamanlı çalışma verileri ile ilgili Türkiye’de kapsamlı bir veri bulunmaması hala
önemli bir eksiktir. TÜİK’in eksik istihdam göstergeleri bize tüm çalışma biçimleri ile
ilgili ayrıntılı bilgi sunamamaktadır. Tablo 20’de OECD’den alınan Kısmi-Tam zamanlı
çalışma göstegeleri de kadın erkek istihdamının farklılığını sunmaktadır.
Tablo 20: Kısmı-Tam Zamanlı Çalışma Göstergeleri 1TÜRKİYE İSTİHDAM GÖSTERGELERİ
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007TAM ZAMANLI 4683 5129 5298 5163 4914 4935 4775 4467KISMİ ZAMANLI 1118 838 826 725 855 766 1033 1061KADINTOPLAM 5801 5967 6124 5888 5769 5701 5808 5528TAM ZAMANLI 14878 15031 14648 14709 15438 15822 15790 14946KISMİ ZAMANLI 900 505 583 549 585 523 730 717ERKEKTOPLAM 15778 15536 15231 15258 16023 16345 16520 15663TAM ZAMANLI 19561 20160 19946 19872 20352 20757 20565 19413KISMİ ZAMANLI 2018 1343 1409 1274 1440 1289 1763 1778TOPLAMTOPLAM 21579 21503 21355 21146 21792 22046 22328 21191
TAM ZAMANLI 80,7% 86,0% 86,5% 87,7% 85,2% 86,6% 82,2% 80,8%KISMİ ZAMANLI 19,3% 14,0% 13,5% 12,3% 14,8% 13,4% 17,8% 19,2%KADINTOPLAM 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%TAM ZAMANLI 94,3% 96,7% 96,2% 96,4% 96,3% 96,8% 95,6% 95,4%KISMİ ZAMANLI 5,7% 3,3% 3,8% 3,6% 3,7% 3,2% 4,4% 4,6%ERKEKTOPLAM 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%TAM ZAMANLI 90,6% 93,8% 93,4% 94,0% 93,4% 94,2% 92,1% 91,6%KISMİ ZAMANLI 9,4% 6,2% 6,6% 6,0% 6,6% 5,8% 7,9% 8,4%TOPLAMTOPLAM 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0% 100,0%
KAYNAK:OECD
Tablo 20 ve 21’de gösterildiği gibi kadın istihdamının erkek istihdamına göre
kısmi zamanlı çalışma oranı daha yüksektir. Son 8 yıl içerisinde erkek istihdamında bu
oran % 5’in altında iken kadın istihdamında hiç % 12’nin altına inmemiş ve 2007
yılında kadın istihdamının % 19,2’si kısmı çalışma kapsamında çalışmaktadır. OECD
ortalaması ile kıyaslandığında hem kadın hem de erkek kısmi zamanlı çalışma oranları
daha düşüktür. Kadın istihdamında kısmi çalışma oranının yüksek oluşu, tam
çalışmasının ev işleri ile meşgul olarak, çocuk-hasta-yaşlı bakımlarından sorumlu
tutularak daha zor olmasından kaynaklanmaktadır. Kadına ücretsiz yaptırılan bu işlerin,
ücretli yaptırıldığında üretim sayılması bu kapsamdaki kadın emeğinin karşılıksız
kalmasının yanlışlığını ispatlar. Ayrıca yaklaşık 13 milyon kadının ev işleri ile uğraştığı,
63
hizmetler sektöründe ise yaklaşık 10 milyon kişinin çalıştığı, 13 milyonun işgücüne
dâhil edilmediğini ifade etmek gerekir.
Tablo 21: Kısmı-Tam Zamanlı Çalışma Göstergeleri 2KISMİ ZAMANLI ÇALIŞMA ORANLARI
2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007TÜRKİYE (%)
KADIN 19,3 14,0 13,5 12,3 14,8 13,4 17,8 19,2ERKEK 5,7 3,3 3,8 3,6 3,7 3,2 4,4 4,6TOPLAM 9,4 6,2 6,6 6,0 6,6 5,8 7,9 8,4
OECDKADIN 20,3 20,5 24,5 24,8 25,4 25,4 25,1 25,3ERKEK 5,8 5,8 7,0 7,1 7,3 7,3 7,4 7,5TOPLAM 11,9 12,1 14,6 14,7 15,1 15,3 15,2 15,4
FARK (OECD-TÜRKİYE)KADIN 1,0 6,5 11,0 12,5 10,5 11,9 7,3 6,2ERKEK 0,1 2,5 3,2 3,5 3,7 4,1 3,0 2,9TOPLAM 2,6 5,9 8,0 8,7 8,5 9,4 7,3 7,0KAYNAK:OECD
“Ekonomik kalkınmanın “olmazsa olmaz” koşulu üretim faktörlerinin
olabildiğince yüksek düzeyde ve verimlilikte kullanılmasıdır. Ancak, bu faktörlerin
başında gelen işgücünün kullanımında dünyanın bütün ülkelerinde cinsiyet açısından
erkeklerin lehine dengesiz bir dağılım söz konusudur. Tarih boyunca üretimin önemli
bir parçası olmalarına karşılık, kadınların emek piyasalarında ücret karşılığı çalışmaları
sanayi devrimi ile yaygınlaşmıştır. Günümüzde gelişmiş ülkelerde kadınların işgücüne
katılma oranları %70’ler seviyesine yükselerek erkeklerin işgücüne katılma oranlarına
yaklaşmıştır. Mesleklerin feminitesinin giderek kaybolduğu dünyada artık kadınların
çok çeşitli meslek dallarında çalıştıklarını görmek mümkündür.”169 Ancak Türkiye ve
Amerika’dan bakınca “Ortadoğu” diye belirtilen bölgede meslek feminitesinin hala
kaybolmadığı, bunun kadınının toplumsal cinsiyet kimliği ile ilgili olduğu açıktır.
Türkiye’de kadın işgücüne katılımının makro nitelikteki değişkenlere karşı
doğrudan duyarlı olmayıp, gruba özgü ve mikro özellik taşıyan değişkenlerden
etkilenmesi önemli bir ampirik bulgudur. Bu sonuç Türkiye’de kadın işgücünün emek
piyasalarına katılım kararında; ücretler, enflasyon, büyüme oranı, işsizlik oranı gibi
169 Özer, Mustafa, Kemal Biçerli; “Türkiye’de Kadın İşgücünün Panel Veri Analizi” Sosyal BilimlerDergisi 2003-2004, S.55-85.
64
unsurların doğrudan etkili olmadığı ve kadın işgücünün emek piyasaları ile yeterince
bütünleşemediği anlamına gelmektedir. Dünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan çoğu
ülkesinin aksine Türkiye’de kadınlar geleneksel rollerinin ve istihdam biçimlerinin
dışına çıkmakta başarılı olamamaktadırlar. Bu durumun nedenlerinin sadece ekonomik
değil, aynı zamanda sosyolojik boyutları olduğu da söylenebilir.170 Buradan kadının
işgücü piyasasında karşılaştığı sorunların sadece işgücü piyasasından kalkılarak
çözülebilecek sorunlar olmadığı sonucuna ulaşılabilir. Mayıs 2008 çıkartılan istihdam
paketi ile desteklenen kadın istihdamının beklendiği kadar artmadığı ortadadır.
Kadınlara ve erkeklere eşit muamele edilmesiyle ilgili olarak, istihdamda
ayrımcılığı yasaklayan AB yönergelerinin iç hukuka aktarılmasına dair bir ilerleme
kaydedilmemiştir. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün kuruluşuna dair yasa Ekim
2004’te kabul edilmiştir. Bu kurumun temel görevi kadının sosyal, ekonomik, kültürel
ve siyasi yaşamda konumunu güçlendirmek olacaktır. Haziran 2005’te yürürlüğe giren
yeni Ceza Kanunu, 2004 yılındaki İlerleme Raporu’nda belirtildiği üzere, kadının temel
haklarını büyük ölçüde iyileştirmiştir; AB’nin cinsiyet eşitliğine ilişkin yönergelerinin
iç hukuka tam olarak aktarılması hala gereklidir. Özellikle ebeveyn izni, eşit ücret,
istihdama erişim, ispat külfeti ve kanuni ve mesleki sosyal güvenlik alanlarında hala
daha fazla uyum ihtiyacı vardır. Türkiye hukukunda ayrıca, eşit muamele ilkesinin
uygulanmasının temininde meşru çıkarı olan derneklerin, AB mevzuatında öngörüldüğü
şekilde, şikâyetçi adına veya şikâyetçiye destek olarak, hukuki veya idari süreçlere
katılımına imkân tanımalıdır. Buna ilaveten, AB mevzuatının öngördüğü Eşitlik
Kurumu hala kurulmamıştır. Ekonomik ve sosyal yaşamda cinsiyet eşitliğini geliştirmek
ve ilgili mevzuatın etkin şekilde uygulatılmasını temin etmek için daha fazla çabaya
ihtiyaç vardır.171
170 Özer, a.g.m. s.55-85.171 2005 yılı AB İlerleme Raporu
65
2.3 DİĞER NEDENLER
Ekonomik büyümenin yeni istihdam olanakları oluşturamamasının veya yeni
istihdam olanaklarının işgücü piyasasına giren yeni işgücü arzını karşılayamamasının
nedenleri sadece tarımsal çözülme ve işgücü piyasasının cinsiyetçi oluşu değildir.
Bunların dışında birçok yapısal ve konjunktürel başka nedenler vardır. Ancak bu
nedenlerinde ilk iki önemli nedenle de birçok bağlantısı söz konusudur.
1- Bu konuda öne sürülen bir fikir ekonomik büyümenin emek faktörü kaynaklı
olmadığıdır. Türkiye’de son yıllarda gerçekleşen ekonomik büyümenin istihdam artışı
kaynaklı olmadığı açıktır. Bunun birden çok nedeni bulunmakla beraber istihdamsız
büyüme kavramını, büyümenin dinamiği olarak reel olmayan piyasaların ve spekülatif
sıcak para girişlerinin olduğu varsayımıyla açıklamak da mümkündür. “İstihdamsız
büyümenin özünde Türkiye’nin uluslar arası piyasalara sunduğu yüksek reel faiz
sayesinde yüksek oranlarda çekmekte olduğu spekülatif sıcak para girişleri vardır. Sıcak
para girişleri döviz kurunu ucuzlatmakta (YTL aşırı değerlenmekte) ve yurt dışından
ithalatı özendirmektedir. Bunun sonucunda da cari işlemler açığı genişlemektedir. Bu
arada gerçekleşen ihracat ve üretim artışlarının yurt içinde katma değeri düşük
sektörlerde (otomotiv ve dayanıklı tüketim malları gibi) yoğunlaşması neticesinde de
istihdam artışları çok sınırlı kalmakta ve işsizlik sorunu derinleşmektedir. Dolayısıyla
cari açık ve işsizlik birbirine bağlı sorunlar olarak ortaya çıkmaktadır”172 Düşük
maliyetli ülkelerden kaynaklanan rekabet ve YTL’deki güçlü değer artışı emek yoğun
sektörler üzerindeki baskıyı artırmıştır.173 Bu tarz bir büyüme istihdam artışı
yaratmamnın dışında oluşabilecek krizlerde, spekülatif etkilere karşı kırılgan olmakta
olup çalışma şartlarının daha da olumsuz olacağı sonuçları da barındırabilir.
2- Türkiye’de 2001 yılından bu yana gerçekleşen ekonomik büyümenin istihdam
artışı kaynaklı olmadığı mutlak istihdam edilen kişi sayısının artmamasına bağlanarak
açıklanabilir bir durum değildir. Bu böyle olmakla beraber emek faktörü kaynaklı bir
büyüme olmadığı anlamına gelmez. Nitekim büyümenin en önemli kaynaklarından biri
olan emek faktörüdür. Bu dönemde emek faktörü için verimliliğin arttığı, buna karşın
172 Apak, a.g.m., s.61.173 OECD 2008 Türkiye Raporu, Yönetici Özeti, s.3
66
ücretlerin reel olarak azaldığı belirtilmektedir. “Türkiye’de 2001 krizi sonrası dönemde
verimlilik artışı hızlanmış reel ücretler ise gerilemiştir.”174 Dolayısıyla verimlilik
artışına dayanan büyüme kısa vadede istihdam arttıramasa da uzun dönemde verimlilik
artışı devam ederse; ücretler, buna bağlı iç talep ve istihdam da artacaktır.
3- 2001 sonrası dönemde toplam yurtiçi reel hasıla artış ortalaması yüzde 7.3, istihdam
artış ortalaması ise yüzde 1.1 olmuştur.175 2007 yılında yayınlanan bir rapora göre176 bu süreç
dünya çapında farklı ülkelerde farklı dinamiklerle gelişme göstermekte olup temel olarak neo-
liberal ekonomi politikaların bir sonucudur. “Gerek Türkiye ekonomisi için, gerek
Hindistan, Çin ve genel olarak gelişmekte olan ülke ekonomileri için ilk bakışta
“paradoks” gibi görünen “yüksek büyüme / düşük istihdam artışları” gözlemi aslında
tek tek ülkelerin durumları değerlendirildiğinde ve büyümenin niteliği /istihdam
ilişkisine bakıldığında hiç de şaşırtıcı değildir. Elbette ülkelerin büyüme ve istihdam
yaratma dinamikleri açısından farklılıkları vardır. Hindistan’da büyümenin temel
lokomotiflerinden “yazılım” sektörünün istihdamdaki payı ancak yüzde 0.15 olarak
verilmektedir. Çin’de en yüksek işsizlik oranları üniversite mezunları için ortaya
çıkmakta ve “kayıt dışı” ekonominin genişleyen payına dikkat çekilmektedir. Ancak
ortak tablo, dünya ekonomisinde yaratılan işbölümü ile doğrudan ilişkilidir ve çevre
ülkeleri açısından büyüme-istihdam dinamiklerinin belli özelliklerinin paylaşıldığı
anlaşılmaktadır.
1980’ler sonrası gelişmekte olan ülkelerdeki dışa açılma süreçleri, ticaretin ve
sermaye hareketlerinin finansal liberalizasyon ile birlikte serbestleşmesine dayanmakta
idi. Bu dönüşüm, bu ülkelerdeki büyüme dinamiklerini gittikçe artan bir oranda “dışa
bağımlı” hale getirmiş ve gerek milli gelir hareketleri, gerekse çalışanlar açısından
giderek daha yüksek bir belirsizlik ortamı yaratılmasına sebep olmuştur.
İhracata dayalı büyüme stratejileri gelişmekte olan ülkeleri belirli sektörlerde
uzmanlaşmaya itmiştir. Büyüme patikaları çoğu kez düşük yatırım oranları ve düşük
teknolojiler ile tanımlanan ülkeler, en ucuza üretebildikleri ve rekabet edebildikleri
174 Ercan, Hakan; “İstihdamsız Büyüme: Verimlilik Artışımı, Yeni İş Yasası mı? Bir Ön Değerlendirme”Ekonomik Büyümenin Dinamikleri, Kaynaklar Ve Etkiler (Der. Bilin Neyaptı), T.E.K., 2006, s.s.173-184
175 BSB, a.g.e., s.44.176 BSB, a.g.e., s.46
67
mallarda yoğunlaşmışlardır. Bu serbest ticaret ortamında, son derece rekabetçi koşullar
altında yol alan pek çok çevre ülkesi için üretkenlik artışı artık dışsal bir ekonomik
değişken haline gelmektedir: Rekabet ettikleri sektörlerde belirli bir üretkenlik
seviyesini yakalayamayan ekonomiler için serbest piyasa koşullarında tutunmak giderek
daha güç bir hal almaktadır. Türkiye’nin ticaret fazlası verdiği “emek-yoğun”, “kaynak
temelli” sektörlerde uluslararası rakipleri yine Türkiye’ye benzer koşullarda üretimin
gerçekleştiği çevre ülkeleridir. Rekabet gücünü artırmak, birim emek maliyetlerinin
aşağı çekilmesiyle gerçekleşmektedir. Döviz kuru politikalarının giderek devre dışı
kaldığı ve üretim teknolojisinde büyük farkların olmadığı koşullarda, birim emek
maliyetlerinin düşmesi, reel ücret ve istihdam hareketlerinin bastırılması (işgücü
verimliliğinin yükselmesi) ile mümkün olmaktadır. Sonuç olarak gelişmekte olan
ülkelerde üretim ve verim artışlarına rağmen çalışanların reel kazançları baskı altında
kalmakta; ekonomik büyümeye paralel istihdam artışları gerçekleşmemekte; işsizlik
oranları giderek artmaktadır.”177
4- Ortalama çalışma saatleri çok uzun olması istihdam artışını yavaşlatan bir
başka nedendir. “Emeğin verimliliği bundan 100 yıl öncesiyle kıyaslanmayacak ölçüde
artmıştır. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin sanayiye ve tarıma uygulanması sayesinde
bugün çok daha az emekle çok daha fazla mal ve hizmet üretmek mümkün. Bunun
mantıki sonucu olarak refahın ve bolluğun artması, çalışma saatlerinin azaltılması ve
işsizliğin ortadan kalkması beklenirdi.”178 Bu olumsuz sonucu işgücü piyasasının
esnekleştirilmesine bağlayanlar da vardır. “Emek gücünün üretim/yeniden-üretim
koşullarını kuralsızlaştırmaya geçiş anlamına gelen esnek çalışma, işgücü devrinin kriz
sonrası daha fazla hızlanan düzeyi, sosyal güvenlik kesintileri gibi payların düşürülmesi
yönündeki çabalar, 2001 krizi sonrası üretimde büyüme ve teknolojik artış görülen ana
sektörlere de yansımıştır. Türkiye’de üretimde yaşanan dönüşüm bir yandan emek
zamanındaki gözenekleri (boşlukları) doldurup, fazla mesailerle çalışmayı artırmaya,
emeğin yoğunlaştırılmasına yani mutlak artı değer üretimine dayanmakta, öte yandan
emek araçlarında, örgütlenmesinde, emek bileşiminde niteliksel değişim ve gelişim
anlamına gelen teknolojik değişim ile birlikte göreli artı değer üretimine dayanmaktadır.
Hem çalışma saatinin, yoğunluğunun artması (mutlak artı değer üretimi) hem de
verimliliğin artması, reel ücretlerin düşmesi, makine iç pazarının ve yatırımların
177 BSB, a.g.e., s.45.178 http://www.marksisttutum.org/zorunluluklardunyasi.htm
68
genişlemesi (göreli artı değer üretimi) bu yönde göstergelerdir. Üretimde teknolojinin
artması, çalışma saatlerini azaltmamakta, aksine artırmaktadır.”179
5- Teknolojik değişimlerin istihdama etkisi, ekonomik büyüme ile istihdam
arasındaki bağı etkileyen bir diğer önemli unsurdur. Teknolojik yenilikler eğitim
özellikle eğitim düzeyi düşük işgücü üzerinde iki önemli etki yapar. İlki teknoloji bu
işgücünün yerine ikame üretim aracı olabilir. Traktörün onlarca tarım işçisinin yerine
geçmesi gibi bir etki söz konusudur. İkincisi bu yeni teknoloji kişinin işini yaptığı gibi
onun yapabileceği tek mesleği de yapamaz hale getirir. Traktörün işini yaptığı kişilere
yeni bir meslek kazandırmak eğitim düzeyi düşüklüğü nedeniyle daha zordur. Traktörün
tarıma ve tarımsal işgücüne yaptığı etkiye benzer olarak bilişim teknolojilerinin hizmet
ve sanayi sektörlerinde yaptığı açıktır. Dolayısıyla emek faktörü sürekli yeni teknolojiye
uyumlu halde bulunmak zorunda kalmaktadır. Yaş ve eğitim düzeyinin önemli olduğu
bu durumda işgücünün güncel değişime açık tutulamaması istihdam kayıplarına ve
yüksek işsizlik düzeylerine neden olur. Bu konuda işgücünün meslek bilgisinin güncel
tutulması, verimlilik ve istihdam edilebilirlik yönleriyle özellikle kamu istihdam ve
meslek eğitimi kurumlarının önemini açığa çıkarmaktadır.
6- Etkin politikaların dayandığı sayısal verilerin yokluğu ya da var olan verilerin
karmaşıklığı, ekonomik büyüme ile istihdam arasındaki bağın sağlıklı kurulamamasına
yol açar. Büyümenin istihdam kaynaklı dinamiklerinin ölçülebilmesi için bir çok diğer
veriye ihtiyaç varken hep tahmini kısıtlı veri kullanılarak bu yönde analizler yapılmaya
çalışılmıştır. Ayrıca Türkiye işgücü piyasası için güncel olarak hesaplanamayan bir çok
değer vardır. Bu durumla ilgili bazı değerlendirmeler sıralanacak olursa;
a) İl düzeyinde işgücü, istihdam, açık iş, işsizlik, ücret ve verimlilik rakamları
yaş, cinsiyet, eğitim, meslek vb. göstergeler dağılımında yoktur. Dolayısıyla yerel
işgücü piyasalarının güncel ihtiyaçları bilinmemektedir.
b) Sadece TÜİK Hanehalkı İşgücü Anketi verilerine dayanan işgücü piyasası
bilgileri ve işsizlik rakamları üzerinden 3 ay geçtikten sonra180 açıklanmakta ve
mevsimsel etkilerden arındırılmadan sunulmaktadır. Ayrıca ADNKS sonrası veriler ile
179 Özgür Narin; http://www.kongrekaraburun.org/metinler/A3_1.pdf180 EUROSTAT’ta izlenen ayda açıklanmaktadır.
69
önceki veriler henüz kıyaslanabilir şekilde güncellenmemiştir. Kullanıcılar, TÜİK
Hanehalkı işgücü anketi veri tabanından güncel veriler için yararlanamamaktadır.
c) Farklı kurum ve kuruluşların yayınladıkları istatistiklerde istihdamdakiler
için kıyaslanabilir veriler yoktur. Meslek ve sektör kıyaslamaları için mutlaka
standartlaşma ve ortak dil oluşturulmalıdır.
d) Türkiye işgücü piyasası için ücret ve çalışma saatleri hakkında birçok sektör
için yayınlanan herhangi bir veri yoktur.181
e) Çocuk işgücü182 hakkında genellikle güncel veri yoktur.
f) Yoksulluk,183 gelir dağılımı184 vb. işgücü piyasası ile ilgili konular hakkında
güncel istatistikler bulunmamaktadır.
g) Genel sanayi ve işyerleri sayımı en son 2002 yılında yapılmıştır. 2009 yılına
girerken ülke çapında hangi sektörde kaç işyerinin bulunduğu, bu işyerlerinin nicel ve
nitel işgücü taleplerinin hangi eğilimde olduğu tam olarak bilinmemektedir.
181 İmalat sanayi kazanç endeksleri için: http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=2042182 2006 yılı sonuçları için: http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=482183 2006 yılı sonuçları için: http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=626184 2005 yılı sonuçları için: http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=408
70
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İŞKUR VE YAPABİLECEKLERİ
3.1 İŞKUR’UN GENEL YAPISI
“Ülkemizde işgücü piyasasının düzenlenmesi ile ilgili faaliyetleri yürütmek
üzere 1946 tarihli, 4837 sayılı Kanunla İş ve İşçi Bulma Kurumu kurulmuştur. Kurum
bu tarihten 2000 yılına kadar 54 yıl süreyle, iş piyasasının düzenlenmesi ile ilgili tek
kurum olarak faaliyet göstermiştir.
İş piyasasında değişen koşullar nedeniyle İş ve İşçi Bulma Kurumu’nun yeniden
yapılanması ihtiyacı ortaya çıkmış ve 5 Temmuz 2003 tarihli, 25159 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4904 sayılı Kanun ile Türkiye İş Kurumu
kurulmuştur. Yeni Kanun ile, Kurum Aktif işgücü politikalarını uygulayacak bir yapıya
kavuşturulmuş, Kurumun tekel yetkisi kaldırılarak, özel istihdam bürolarına faaliyette
bulunma imkanı getirilmiş, Genel Kurul ve Yönetim Kurulu oluşturularak, sosyal
tarafların üçlü bir yapı içerisinde Kurumun yönetimine katılması sağlanmıştır. Türkiye
İş Kurumu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ilgili kuruluşu olup, özel hukuk
hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe haiz, idari ve mali bakımdan özerk bir kamu
kurumudur.”185
4904 sayılı Türkiye İş Kurumu Kanununda İŞKUR’un görevlerinin “Ulusal
istihdam politikasının oluşturulmasına ve istihdamın korunmasına, geliştirilmesine ve
işsizliğin önlenmesi faaliyetlerine yardımcı olmak, işsizlik sigortası işlemlerini
yürütmek, İşgücü arz ve talebinin belirlenmesine yönelik işgücü ihtiyaç analizlerini
yapmak, yaptırmak, İş ve meslek analizleri yapmak, yaptırmak, iş ve meslek
danışmanlığı hizmetleri vermek, verdirmek, işgücünün istihdam edilebilirliğini
artırmaya yönelik işgücü yetiştirme, mesleki eğitim ve işgücü uyum programları
geliştirmek ve uygulamak, istihdamdaki işgücüne eğitim seminerleri düzenlemek, İşçi
isteme ve iş aramanın düzene bağlanmasına ilişkin çalışmalar yapmak, işgücünün yurt
içinde ve yurt dışında uygun oldukları işlere yerleştirilmelerine ve çeşitli işler için
uygun işgücü bulunmasına ve yurt dışı hizmet akitlerinin yapılmasına aracılık etmek,
185 İŞKUR, Ocak 2008 Aylık İstatistik Bülteni
71
Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşların işgücü, istihdam ve çalışma hayatına ilişkin
olarak aldıkları kararları izlemek, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin taraf olduğu
Kurumun görev alanına giren ikili ve çok taraflı anlaşma, sözleşme ve tavsiye
kararlarını uygulamak” olduğu belirlenmiştir.186
3.2 İŞKUR’UN FAALİYETLERİ
İşgücü piyasası çok yönlü politikaları gerektirdiğinden İŞKUR gibi kamu
istihdam kurumlarının faaliyetleri genel olarak çok yönlü sonuçları olan faaliyetlerdir.
Sabahattin Zaim, kamu istihdam kurumlarının iş piyasasını tanzim edici görevlerini şu
başlıklarla açıklamıştır.187
3.2.1 İş Münhallerinin (Açık İşlerin) İstatistiklerinin Hazırlanması
Açık istatistiklerinin hazırlanması İŞKUR’un kayıtlı verileri kapsamında ve şu
an için yılda bir yapılan işgücü piyasası araştırması kapsamında anketle
açıklanmaktadır. 2007 yılında % 91’i özel sektörden 183.290 açık iş alınmıştır. Kayıtlı
İŞKUR verileri iller düzeyinde sektörel ve mesleki dağılımda alınabilmektedir.
2007 İşgücü Piyasası Araştırması kapsamında açık olduğu belirtilen iş sayısı
28.046’dır. Bu kapsamda En fazla açık verilen meslek Beden İşçisi(Genel)dir. Bunu
sırasıyla Tekstil sektörü ile ilgili meslekler olan Dikiş Makinesi Operatörü(Kumaş) ile
Makineci(Dikiş) takip etmektedir. Beden İşçisi(Temizlik), Satış Elemanı, El ve Makine
Dikişçisi(Genel) ve Güvenlik Görevlisi mesleklerinde de önemli miktarlarda işgücü
talep edilmektedir. İşverenler, toplam 750 farklı meslekte işgücü ihtiyaçlarının
bulunduğunu beyan etmişlerdir. 188 Bu araştırma kapsamında ayrıca açık işler ışında
işverenlerin temininde güçlük çektiği mesleklerde tespit edilmiştir. En fazla temininde
güçlük çekilen ilk iki meslek Tekstil sektörüne yöneliktir. En çok temininde güçlük
çekilen meslekler; Dikiş Makinesi Operatörü (Kumaş), Makineci (Dikiş), Beden İşçisi
(Genel), Satış Elemanı, Beden İşçisi (Temizlik) ve Güvenlik Görevlisidir. Temininde
186 http://www.iskur.gov.tr/LoadExternalPage.aspx?uicode=statkanunlar187 Zaim, Sabahattin; Çalışma Ekonomisi, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1997, s.82-88188
http://statik.iskur.gov.tr/tr/isgucu_piyasasi/isgucupiyasasi_arastirmasonuclari_iller/TÜRKİYE%20GENELİ.pdf s.16
72
güçlük çekilen mesleklerde istihdam edilmek istenen kişilerin % 13’ünün Dikiş
Makinesi Operatörü (Kumaş) ile Makineci (Dikiş) mesleklerinde olacağı
öngörülmektedir. İşverenler, toplam 775 farklı mesleğin temininde güçlük çektiklerini
ifade etmişlerdir.189
Tablo 22: İŞKUR’un Genel Faaliyetleri2005 - 2007 YILLARI TÜRKİYE İŞ KURUMU GENEL VERİLERİ
2005 2006 2007
ERKEK KADIN TOPLAM ERKEK KADIN TOPLAM ERKEK KADIN TOPLAM
BAŞVURU 380.272 136.431 516.703 416.498 147.890 564.388 493.431 168.967 662.398
AÇIK İŞ 105.818 8.009 113.827 - - 151.794 183.290
Kamu 32.138 2.517 34.655 - - 32.747 16.461
Özel 73.680 5.492 79.172 - - 119.047 166.829
İŞE YERLEŞTİRME 68.942 12.743 81.685 69.458 16.424 85.882 87.975 23.400 111.375
Kamu 28.474 4.279 32.753 19.416 4.763 24.179 13.321 3.946 17.267
Özel 40.468 8.464 48.932 50.042 11.661 61.703 74.654 19.454 94.108
Normal Yerleştirme 42.014 9.574 51.588 42.390 13.168 55.558 67.241 21.029 88.270
Kamu 26.295 4.092 30.387 18.078 4.594 22.672 12.539 3.865 16.404
Özel 15.719 5.482 21.201 24.312 8.574 32.886 54.738 17.165 71.903
Özürlü yerleştirme 20.274 3.043 23.317 20.651 3.130 23.781 15.592 2.272 17.864
Kamu 1.547 181 1.728 1.037 165 1.202 494 79 573
Özel 18.727 2.862 21.589 19.614 2.965 22.579 15.098 2.193 17.291
E.Hükümlü Yerleştirme 6.574 120 6.694 6.336 118 6.454 5.106 98 5.204
Kamu 632 6 638 301 4 305 288 2 290
Özel 5.942 114 6.056 6.035 114 6.149 4.818 96 4.914
Terör.Etk. 80 6 86 81 8 89 36 1 37
KAYITLI İŞGÜCÜ 705.540 237.521 943.061 846.333 294.299 1.140.632 579.946 191.141 771.087
KAYITLI İŞSİZ 656.218 225.043 881.261 782.652 279.201 1.061.853 527.679 179.992 707.671
YURT DIŞI
Başvuru 366 58 424 390 90 480 141 67 208
Gönderme 60.230 125 60.355 81.309 70 81.379 70.890 4.378 75.268
Kaynak: İŞKUR
3.2.2 Mesleki Emek Seyyaliyetinin Düzenlenmesi İçin Mesleğe
Yöneltme ve Mesleki Eğitime Önem Verme
Mesleğe yöneltme ve mesleki eğitimi sağlamak doğru işe doğru insan denk
getirmek için önemlidir. Kişilerin verimli ve uzun süreli çalışabilmelerinde en önemli
unsurlardan biri de doğru meslek seçimidir. İŞKUR meslek danışma merkezleri mesleğe
yönlendirme işlevini üstlenmişlerdir. İŞKUR işgücü yetiştirme kursları ve mesleki
rehabilitasyon faaliyetleri kapsamında 2008 yılı içerisinde 1.539 kurs düzenlemiştir. Bu
kurslardan % 35’i kadın olmak üzere 26.522 kişi yararlanmıştır.
189 İŞKUR, a.d.r.,23
73
Tablo 23: İŞKUR’un Faaliyetleri 1İŞGÜCÜ YETİŞTİRME KURSLARI VE MESLEKİ REHABİLİTASYON FAALİYETLERİ
EKİM 2008 OCAK-EKİM 2008 DönemiKatılan Kursiyer Sayısı Katılan Kursiyer SayısıKURS TÜRÜ Açılan
KursSayısı Erkek Kadın Toplam
AçılanKurs
Sayısı Erkek Kadın Toplam
Eski Hükümlülere Yönelik Kurslar 5 37 1 38 35 385 22 407Hükümlülere Yönelik Kurslar 33 499 12 511 173 2.473 89 2.562İstihdam Garantili 36 347 252 599 299 4.619 2.666 7.285İşsizlik Sigortası Meslek Değiştirme 11 142 135 277 64 749 602 1.351İşsizlik Sigortası Meslek Edindirme 11 114 63 177 321 3.553 1.052 4.605İşsizlik Sigortası Meslek Geliştirme 1 10 10 20 11 100 59 159Kendi İşini Kuracaklara Yönelik 30 125 282 407 148 934 1.300 2.234ÖSDP Danışmanlık 0 0 0 0 0 0 0 0ÖSDP Eğitim 8 106 94 200 224 2.375 1.985 4.360ÖSDP KİK 0 0 0 0 1 16 1 17ÖSDP Toplum Yararına Çalışma Programı 0 0 0 0 15 131 7 138Özelleştirme Sonucu İşsiz Kalanlara Yönelik 0 0 0 0 0 0 0 0Özürlülere Yönelik 46 307 253 560 229 1.827 1.207 3.034SETİP 0 0 0 0 0 0 0 0İŞGÜCÜ YETİŞTİRME KURSLARI/GENEL 16 144 166 310 19 184 186 370Toplam 197 1.831 1.268 3.099 1.539 17.346 9.176 26.522
3.2.3 İşkolları Arasında İşgücünün Optimum Dağılımını Sağlamak
İstihdamın sektörel dağılımının oransal görünümü ülkelerin kalkınma
düzeylerine göre farklılık sergileyebilirler. Türkiye’nin de istihdam dağılımı kalkınma
ve büyüme süreciyle farklı eğilimler sergilemiştir. Sadece fiyat mekanizması ve sadece
zorlayıcı sistemlerin tercih edilerek emek dağılımında optimumun sağlanması çok
istisnai bir durumdur. Kamu istihdam kurumları fiyat mekanizmasını göz önünde
bulundurarak, kayıtlı işgücünü de eğiterek, iyi bir ihtiyaç analizi tespitiyle kişileri doğru
sektörlere ve mesleklere yöneltebilirler. İŞKUR’un bu amaçla 2005 yılından itibaren
başlattığı işgücü ihtiyaç analizi araştırmaları olumlu gelişmelerdendir. 2008 yılı
araştırması ekim-kasım döneminde uygulanmıştır. Anketin amacı aslında işgücü
piyasasının ihtiyaç analizine ne kadar ihtiyaç duyduğunu göstermektedir.
“Ülkemizde yaklaşık 2 buçuk milyon işsiz bulunurken, işverenlerimiz ise aradığı
nitelikte işgücü bulamamaktadır. Maalesef işsizlerimiz işverenlerin aradığı nitelik ve
beceride değildirler. Bu sorunun çözümü için işsizlerin niteliklerini bilmenin yanında
işverenlerin hangi mesleklerde ve hangi niteliklerde elemana ihtiyacı olduğunu bilmek
oldukça önemlidir. Bu bağlamda işsizliğin önlenmesine yardımcı olmak, işverenlerin
74
ihtiyaç duydukları mesleklerde ve nitelikte elemanları işgücü piyasasında kolayca
bulabilmesini sağlamak için işgücü piyasası analiz çalışmalarına, dolayısıyla da bu
ankete ihtiyaç vardır.
İşgücü piyasasında ihtiyaç duyulan meslekleri belirlemek, önümüzdeki
dönemlerde istihdam artışı veya azalışı beklenen meslekleri tespit etmek, İşgücü
piyasasında meydana gelen değişme ve gelişmeleri izleyerek, bu değişim ve
gelişmelerin işgücü ihtiyacı üzerindeki etkisini ortaya çıkartmak ve alınması gerekli
önlemleri belirlemek amacıyla Türkiye İş Kurumu ve Sosyal Paydaşlarca 2008 yılında 4
soruluk bir “İşgücü Piyasası Bilgileri Anketi” uygulanmasına karar verilmiştir.”190
Türkiye İş Kurumu 2008 yılında faaliyetlerinin tümünün internet üzerinden
yapılabilir duruma gelmesi ile modern bir istihdam kurumu olmanın ve işgücü
piyasasında aktif bir öğe olmanın bir adımını daha atmıştır. İlgili yönetmelik191
elektronik işlemlerin kapsamını şöyle düzenlemiştir.
“Kurum hizmetlerine yönelik işlemler internet ve her türlü elektronik bilgi
iletişim, araç ve ortamı üzerinden yapılabilir. Bu kapsamda aşağıda işlem ve hizmetler
elektronik ortamda gerçekleştirilir.
a) İşgücü piyasasının izlenmesi, ihtiyaç duyulan verilerin derlenmesi, analiz
edilmesi ve yayınlanması, işgücü piyasası bilgi sisteminin oluşturulmasına yönelik
işlemler,
b) Aktif işgücü piyasası politikaları çerçevesinde iş ve meslek danışmanlığı,
meslek araştırma ve geliştirme hizmetleri, işgücü eğitimi ve yetiştirme faaliyetleri,
işletmelerde eğitim seminerleri ile benzeri işgücü uyum programlarına ilişkin hizmetler,
190 http://anket.iskur.gov.tr/191 Türkiye İş Kurumu Hizmetlerinin Elektronik Ortamda Yürütülmesi Hakkında Yönetmelik, m.4
15/08/2008 tarih ve 26968 sayılı resmi gazete’de yayımlanmıştır
75
c) Yurtiçi ve yurtdışı işe yerleştirme işlemlerine ilişkin; iş arayanların iş
başvuruları, işverenlerin işgücü talebi işlemleri, özel istihdam büroları, insan gücü
planlaması ve istihdamı geliştirme hizmetlerine ilişkin işlemler,
ç) İşsizlik sigortası, özelleştirme uygulamaları, kısa çalışma, ücret garanti
işlemlerine ilişkin; hak sahibi, işverenler, bankalar ve diğer kurum ve kuruluşların bu
kapsamdaki işlemleri,
d) Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşlarla yapılan işbirliği ve çalışmalar ile
proje hazırlama, yürütme işlemleri,
e) Kurumun danışma, denetim ve destek hizmetleri kapsamındaki iş ve işlemleri
ile savunma hizmetleri, elektronik ortamda gerçekleştirilebilir.192
Tablo 24: İŞKUR’un Faaliyetleri 22002- 2007 Dönemi Kurumumuzun Özürlü, Eski Hükümlü ve Terör Mağdurlarına İlişkin Çalışmalar
Özürlülerİşe Yerleştirme
Başvuru Toplam Kamu ÖzelYıllar Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam
2005 21.830 4.029 25.859 20.274 3.043 23.317 1.547 181 1.728 18.727 2.862 21.5892006 22.462 5.774 28.236 20.651 3.130 23.781 1.037 165 1.202 19.614 2.965 22.5792007 26.196 10.201 36.397 15.592 2.272 17.864 494 79 573 15.098 2.193 17.291TOPLAM 70.488 20.004 90.492 56.517 8.445 64.962 3.078 425 3.503 53.439 8.020 61.459
Eski Hükümlülerİşe Yerleştirme
Başvuru Toplam Kamu ÖzelYıllar Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam
2005 8.654 163 8.817 6.574 120 6.694 632 6 638 5.942 114 6.0562006 7.670 128 7.798 6.336 118 6.454 301 4 305 6.035 114 6.1492007 7.157 113 7.270 5.106 98 5.204 288 2 290 4.818 96 4.914TOPLAM 23.481 404 23.885 18.016 336 18.352 1.221 12 1.233 16.795 324 17.119
Terörden Etkilenenlerİşe Yerleştirme
Başvuru Toplam Kamu ÖzelYıllar Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam Erkek Kadın Toplam2005 87 7 94 80 6 86 0 0 0 80 6 862006 74 10 84 81 8 89 0 0 0 81 8 892007 101 18 119 36 1 37 0 0 0 36 1 37TOPLAM 262 35 297 197 15 212 0 0 0 197 15 212KAYNAK:İŞKUR
192 Türkiye İş Kurumu Hizmetlerinin Elektronik Ortamda Yürütülmesi Hakkında Yönetmelik, m.4
76
3.3 İŞKUR’UN EKONOMİK BÜYÜME VE İSTİHDAM İLİŞKİSİNDE
YAPABİLECEKLERİ
1- İŞKUR eğitim ve istihdam boyutu olan bir kurum olmasından kaynaklı,
çalışmanın ileri sürdüğü “iki önemli” istihdamsız büyüme nedeni ile ilgili olarak rol
alabilecek anahtar kurumlardan biridir. Tarımsal çözülmenin sonuçları ve bunun
istihdama yansıması ile ilgili henüz yapılmış kapsamlı bir araştırma veya uygulanmış
kapsamlı bir proje mevcut değildir. Tarımdan ayrılan işgücünün, tarım dışı sektörlerde
ve yöresinde istihdam edilebilirliğinin artırılmasına yönelik mesleki eğitim
faaliyetlerinin aktif işgücü programları aracılığıyla yürütülmesi 2008 yılı programı
tedbirleri içerisindedir. “İŞKUR sorumluluğunda DPT, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı,
MEB, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Valilikler, Kaymakamlıklar ve İl Özel İdareleri ile
işbirliği yapılarak kırsal kesimde tarım dışı ekonomik faaliyetler belirlenecek ve bu
faaliyetlerin gerektirdiği işgücü niteliklerine uygun mesleki eğitimler yöresinde
verilecektir” denmektedir. Ancak tarımsal çözülme sonucu işsiz kalmış bir kişinin
özellikleri dikkate alındığında ve genel görünüm bu tedbirinin uygulanması gerektiği
ama uygulanamayacağını göstermektedir. Tarımdan kopan işgücünü tarım dışı bir
alanda meslek edindirip işe yerleştirmek kısa vadede ve tek kurumun sorumluluğunda
gerçekleşebilecek bir durum değildir. İŞKUR tarımsal çözülmenin çalışma hayatı ile
ilgili sonuçlarını belirleyecek kapsamlı araştırmalar yapmadan tarımsal çözülme ile
ilgili mesleki eğitim ve işe girişleri başarı bir şekilde uygulayamaz.
2- Kadın işgücünün istihdamının arttırılması ve çalışma şartlarının daha
iyileştirilmesi ile ilgili olarak İŞKUR’un yapabilecekleri tarımsal çözülmeye göre daha
fazladır. Çünkü bu durum üzerine yapılmış bir çok araştıma vardır. örneğin uygulanacak
herhangi bir proje de hedef kitlenin belirlenmesi yaş, eğitim, coğrafi bölge, meslek vb.
göstegeler doğrultusunda ayrıştırılabilir veriler mevcuttur. Tarımsal çözülme hakkında
ise sadece mutlak istihdam azalması bilinmekte, ama hangi meslek, yaş, eğitim, coğrafi
bölge ağırlıkta olacak şekilde bir çözülmenin olduğu net değildir. Bu durum
uygulanacak aktif işgücü programlarının uygulamasını sıkıntıya sokacaktır.
Dünya Bankası ve İŞKUR tarafından 19 Haziran 2008 tarihinde gerçekleştirilen
Aktif İşgücü Politikaları-Mesleki Eğitim Çalıştayı’nda daha iyi işgücü piyasası
77
sonuçlarına ulaşma hedefinin üç yolu belirtilmiştir, ki bunların ikisi doğrudan İŞKUR’la
ilgilidir.193 Bunlar;
a) İşçilerin istihdam edilebilirliliklerinin geliştirilmesi yani işgücü
arzının olumlu özelliklerinin arttırılmasıdır. Eğitim ve kendi işini kurma yardımı ile
işgücü arzı geliştirilebilir. Bu durum tarımdan kopan veya kadın işgücü içinde
geçerlidir.
b) İşgücü piyasasının işleyişinin iyileştirilmesi, arz ve talebin
eşleştirilmesi, daha iyi istihdam hizmetlerinin sunulması, iş arama yardımının verilmesi
şeklindedir.
İŞKUR’un özellikle internet üzerinden hizmet sunumuna geçmiş olması
eşleştirme ve kolaylaştırma açısından önemli bir adım olmuştur. Ancak tarımdan kopan
ve kadın işgücünün eğitim düzeyleri ve ekonomik imkanları bunlarla beraber kuruma
yapılan başvuru, açık iş, işe yerleştirme göstergeleri dikkate alındığında bu kitlenin
kuruma ulaşamadığı sonucuna ulaşılabilir. Kurum, internet üzerinden veya bireysel
beyana dayalı başvuru yolu ile kuruma ulaşamayanlara ulaşabilecek bir yöntem
bulmalıdır. Bu durumun talep yönlü değerlendirmesi “işyeri ziyaretleri” kapsamında
uygulanmaktadır.
Yukarıda belirtilen çalıştayda Dünya Bankası’ndan T.Jones, “yeni nesil istihdam
hizmetleri” hakkında bilgi verirken sosyal korumanın istihdam için önemine
değinmiştir. Tüm dez avantajlı grublar içerisinde daha dez avantajlı olan kadınların
bilgiye, desteğe ve teşviğe ulaşması daha güç olduğu göz ardı edilmemeli, bu kesimlere
ulaşılabilecek hizmet üretimi sağlanmalı ve tüm kamu istihdam hizmetleri bu anlayış
çerçevesinde verilmelidir. Makro ekonomi içerisinde tarım ve kadın istihdamının kayıt
dışılık ve hassas/kırılabilir durumu, kamu istihdam hizmetlerinin ve genel istihdam
politikalarının bu kesimlere ulaşmasını zorlaştırdığı açıktır.
Yeni nesil istihdam hizmetleri kapsamında sunulan; etki-maliyet
değerlendirmesi, insanların prim ve teşvikle çalışmaya zorlanması (çalışma ödemeleri
stratejisi), bireysel hizmet sunumu ve kişiye özel birim oluşturulması, iş merkezlerinin
193 Sunum, Gordon Betcherman tarafından yapılmıştır. Betcherman, Dünya Bankası İşgücü piyasasıuzmanıdır.
78
(Jobcenre Plus) oluşturulup etkin kılınması, müşteri/vatandaş odaklı hizmet sunulması,
başta ABD, İngiltere olmak üzere kadın ve genç işgücünün istihdamını arttırmıştır.
Ancak Türkiye’de kadınlar daha çok işgücü dışında görünmektedir. Yeni nesil istihdam
hizmetlerinden önce kadınların işgücü piyasasına girişinin önündeki sosyal, kültürel,
ekonomik engeller kaldırılmalıdır. Başta İŞKUR olmak üzere çalışma hayatıyla ilgili
tüm kurumlar Türkiye’de istihdamı arttırmanın yolunun ve yönteminin daha çok kadın
istihdamının sağlanmasıyla olabileceğini görmelidir.
Düşük becerili işçiler için kariyer yönlendirme-beceri kazandırma ve bu
beklntilerinin iyileştirilmesi üzerinde odaklanma kamu istihdam kurumlarının
öncelikleri arasında olmalıdır. Kadın işgücü ve tarımsal isithdam için daha çok geçerli
olan bu durum emek mobilitesi ve daha iyi şartlarda çalışmanın anahtarı olacaktır.
3- Ekonomik büyüme emek faktörü ve bu faktörün eğitim düzeyi ile doğrudan
ilgilidir. Hindistan’da yazılım sektörünün, İrlanda’da kimyasal üretim ve ilaç
sektörünün, başka ülkelerde farklı sektörlerin ekonomik büyümenin sürekliliğinin ve
hızının dinamiği olmuş olması Ar-Ge, eğitim ve uygun emekle bağlantısı mutlaktır. Bu
konu da işgücü piyasası analizleri hayati önem taşımaktadır. İŞKUR’un yapabileceği
Türkiye’nin ekonomik büyüme ve kalkınması için en hızlı, en kolay sektör ve
mesleklerin tespitini yapmak ve ilgili kurumları işbirliği ve koordinasyona zorlamaktır.
4- Kamu istihdam kurumu olarak İŞKUR, temel eğitim kurumu olmadığından
meslek çeşitliliğini ve meslek bilgisine sahip olma düzeyini belirlemede ikincil
durumda olmak zorunda kalmaktadır. Genel eğitim kurumlarının verdiği eğitime göre
şekillenen -ve doğal olarak şekillenmesi gereken- meslek çeşitliliği ve meslek bilgisi
düzeyi hızla değişen gümünüz işgücü piyasası taleplerini karşılayamamaktadır. Yeni
açılan meslek liselerinin, okullarının ve üniversitelerin hangi ihtiyaç analizi dikkate
alınarak oluşturulduğu açık değildir.
Özellikle mevcut orta öğretim düzeyindeki eğitimin içerisinde meslek eğitiminin
yetersiz düzeyde oluşu ve buna dayalı şekillenen yüksek öğrenim yapılanması sonucu
işgücü piyasasına girenler, aldıkları eğitimle edindikleri mesleklere ve talep ettikleri
ücretlere uygun iş bulamamaktadır. Bu durum hem kişisel iş doyumu ve motivasyonu
hem de üretimde verimliliği olumsuz etkilemektedir.
79
28 Kasım 2007 tarihinde gerçekleştirilen IV. İŞKUR Genel kurulunda alınan
kararların uygulanması aslında istihdam artışını sağlayacak politika önerilerini de
içermektedir. Örnek olarak zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması, kadın genç ve
engellilerin işgücü piyasası hakkında bilgilendirilmesinin istenmesi ve bunların mesleki
eğitim hizmetlerinden daha fazla yararlandırılması, kayıt dışının yoğun olduğu alan ve
sektörlere dönük teşvik ve mevzuat ihtiyacının karşılanması, işgücü piyasasında
esnekliğin sağlanarak kısmi süreli çalışmanın mevzuatında eksikliklerin giderilmesi,
teşviklerin istihdam bazlı olmasının sağlanması, ve son olarak “Ulusal Kadın İstihdamı
Politikasının” oluşturulması önerileri özellikle kadın ve diğer dezavantajlı grupların
işgücü piyasasında istihdam edilebilirliğini arttırabilecek uygulamalar olacaktır. Bu
uygulamalar verimli bir istihdam sağlayacağından ekonomik büyümenin sürekliliğini ve
buradan yeni istihdam olanaklarının sağlanmasını kolaylaştıracaktır.
80
SONUÇ VE DEĞERLENDİRME
Ekonomik Büyüme ile İstihdam Arasındaki İlişkinin Zayıflama Nedenleri ve Bu
İlişkinin Güçlendirilmesinde İŞKUR’a Düşen Görevler” isimli bu çalışmada; ekonomik
büyüme ve istihdam kavramları arasında var olan bağlantının boyutları ve devam eden
ekonomik büyümeye paralel bir istihdam artışının neden oluşamadığı sorununun
sebepleri açıklanmaya çalışıldı. Büyümenin bileşenlerinden emek faktörünün veya
beşeri sermayenin büyümenin olmazsa olmazı olduğu ifade edildi. “İstihdamsız
büyüme” kavramının gerçekliği kadın işgücü için daha geçerli olan bir iktisadi doğru
olduğu ıspatlandı.
Dünyada da güncelliğini koruyan bir konu olarak istihdamsız büyümenin
Türkiye için iki önemli farklı nedeni olduğu ifade edildi. “Diğer nedenler” başlığı
altında sıralanan istihdam ve büyüme bağını zayıflatan nedenler Türkiye ile beraber
diğer ülkelerde de geçerli iken kadın istihdamı ve işgücüne katılma oranının düşüklüğü,
tarımsal istihdamın hızlı azalması Türkiye’ye özgü nedenlerdir.
Tarımın toplam istihdam içindeki payı azalmakla beraber hala fazladır. Tarımsal
istihdamın verimliliğinin arttırılması için yapılaması gereken daha modern ve bilgi-
yoğun tarımın yapılmasıdır. Dünyada tarım ürünlerine olan talebin arttığı bir dönemde
küresel ısınmanın sonuçlarından biri olarak gıda krizinin devam etmesi, organik
tarımının yaygınlaşmasının istenmesi döneminde verimsiz tarım istihdamı büyük riskler
içermektedir. Tarımda çalışan kişilerin yoksulluk riski altında olduğu ve eğitim-sağlık
gibi önemli beşeri sermaye olanaklarına ulaşamadıkları açıktır.
İstikrarlı bir ekonomik büyüme; gelir artışını, eğitim ve sağlık düzeylerinin
yükselmesini, verim artışını, teknolojik gelişmeyi ve benzer birçok faktörü kapsadığı
için ayrıca doğrudan insani kalkınma ile ilgili olduğu için önemlidir. İstihdamla
ekonomik büyüme arasındaki nedensellik ilişkisi doğal olarak tek yönlü olmadığı,
ekonomik büyüme istihdam yaratması gibi verimli bir istihdamında istikrarlı bir
ekonomik büyüme için şart olduğu tespit edilmiştir. Bir ülke ekonomisinde ekonomik
büyümeye rağmen işsizlik oranlarının kaygı verecek düzeyde yüksek boyutlara ulaşması
gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere kadar pek çok yerde yaşanıyorsa ve
81
ekonomik büyümeye rağmen istihdam artmıyorsa tercih edilen ekonomik büyüme
modelleri ve ekonomik yaklaşımlar gözden geçirilmelidir.
Büyüme modelleri, gerek ortaya atıldıkları coğrafyalara uygun dizayn edilmeleri
ve gerekse politik iktisadın ürünü olmaları nedeniyle büyümeyi ve büyümeyi etkileyen
faktörleri farklı ele aldıkları gerçeği göz önünde bulundurularak gelişmekte olan
ülkelerde özellikle iç dinamikleri ve ülke standartlarını göz ardı etmemelidir. Neo-klasik
büyüme modellerinde tasarruf ve yatırım düzeyi ön plana çıkarılırken içsel büyüme
modellerinde beşeri sermaye ve teknolojik yeniliklerin düzeyi ön plana çıkmış olması
ve bunların içinde/dışında göz önünde bulundurulmayan ama bir çok önemli faktörün
olduğu asla göz ardı edilmemelidir.
Çıktıdaki büyüme, üretim faktörlerindeki -işgücü (emek) ve sermaye- artış ya
da teknolojik gelişmeler yoluyla sağlanıyorsa bu faktörler arasında atıllığı önleyecek
modeller seçilmelidir. Bireylerin sahip olduğu gelir kazanma potansiyelinin değeri
olarak beşeri sermayenin büyüme ve kalkınmadaki rolü çok önemli olduğu gerçeği göz
ardı edilmeyerek bu faktöre gereken önem verilmesi hem istihdam artışı hem de
ekonomik büyümenin istikrarı açısından değerlendirilmelidir.
Ekonomik büyümenin önemli kaynaklarından biri olan işgücünün artış hızı
genellikle nüfus artış hızıyla sınırlanmış olması kısa vadede Türkiye gibi gelişmekte
olan ülkelerde sorun olmasa da gelişmiş ülkelerde bunun da Türkiye durumun aksine bir
sorun olduğu ve istihdamın yaşlanması sorunun yaşandığı göz ardı edilmemelidir.
İşgücü piyasasına giren kişi sayısının fazla oluşu Türkiye gibi ekonomilerde daha fazla
yeni istihdam oluşturma zorunluluğunu ortaya çıkardığı için emek yoğun sektörler
tercih edilmesi kısa vadeli bir çözüm olur. Değişen iş, işgücü, işgücü piyasası emek
yoğun sektörlerdeki emeğinde hızla eskimesine neden olmaktaysa yaşam boyu öğrenme
ve işletmlerde eğitim kapsamındaki faaliyetle bu yönde düzenlenmelidir. Bu noktada
hizmet içi eğitim, iş yerinde eğitim, meslek geliştirme eğitimlerinin önemi bir daha
ortaya çıkmaktadır.
Dünya da ve Türkiye’de gelir dağılımı eşitsizliğinin ve yoksulluğun istenilen
düzeylerde olmadığı, tarihi gelişim içerisinde ülkeler arasındaki ve ülke içlerinde
gruplar/bölgeler arasındaki farkların kapanmadığı aksine bazı dönemlerde çoğu bölgeler
82
arasında açıldığı görülmekte ve bunun sosyal maliyeti daha fazla olmaktadır.
Ekonomik durum ve beklentiler ilerleyen dönemlerde de olumlu bir grafik
sunamadığından ülkelerin istikrarlı ekonomik büyümeyi işgücü piyasası ile entegre
ederek devam ettirmeleri gerekmektedir. Ülkelerin tercihlerine göre aralarındaki ve
içlerinde bölgeler/gruplar arasındaki mesafeyi açıp veya kapatabileceği verilerle
sunulmuştur. Ekonomik büyümenin anlamlı olabilmesi için kesinlikle insani gelişme ve
kalkınmaya katkısının olmalıdır. Böyle olabilmesi içinde insan onuruna yakışır bir
istihdama dayandırılmalıdır.
Dünya nüfusu yaklaşık olarak 7 milyar sınırına yakın iken işgücünün 3,5 milyar
olacağı varsayılırsa çalışan bir kişi iki kişiye bakmak zorunda kalacak demektir. Dünya
işgücü piyasasının son 10 yıllık eğilimine bakıldığında, hem kadın hem de erkek
işgücüne katılma oranının azalması bu sayının artabileceğini de yansıtmakta ve bu
eğilim, içinde birçok olumsuz sonuç barındırmaktadır
2007 yılında günlük “2 Dolar” olan yoksulluk sınırı altında çalışan kişi sayısının
toplam dünya istihdamının % 44,1’i oluşturması gelir dağılımı eşitsizliğinin ve
yoksulluğun kısa dönemde azaltılamayacağını hatta doğru ekonomik yeniden bölüşüm
kanalları tercih edilmez ise daha da olumsuz olabileceğini göstermektedir. Dünya işsiz
sayısı son 10 yıl içerisinde 25,1 milyon kişi artış göstermiş olması da bu kaygıyı
güçlendirmektedir. 2007 yılında dünya işsiz sayısı 189,9 milyon kişi ve dünya işsizlik
oranı ise % 6 olarak gerçekleşmiştir ancak son dünya ekonomik krizinin işsiz sayısına
ve oranına olumsuz yansıyacağı açıktır.
Çalışma kapsamında incelendiğinde, GSMH büyüklüklerinin 1923’ten 2007’e
kadar, 4 kez -%10’dan fazla olarak 15 kere küçülme göstermiş olması, ortalama 5-6
yılda bir ekonomik küçülme yaşandığını göstermektedir. Ayrıca bu 15 küçülmeden
4’ünde sadece tarım sektörünün küçülmüş olması genel olarak ekonominin özel olarak
tarım sektörü politikalarının üretim dinamiklerinin uzun vadeli, güncel ve verimli
planlamasına ihtiyaç olduğu göstermektedir.
Türkiye İşgücü piyasasının temel sorunları olan eğitim-istihdam ilişkisizliği,
işgücü arz fazlası ve talep yetersizliği gibi sektörel bağlam ihtiyaçları dikkate alınarak
83
her yönüyle analiz edilmelidir. Türkiye istihdam tarihinde önceki yıla göre istihdam
edilen kişi sayısının azaldığı yıl sayısı 9 olduğundan ortalama her 9-10 yılda bir
istihdam azalmıştır. Sadece 1940 ve 2001 yıllarında negatif ekonomik büyüme ile
istihdam azalması bir arada olurken diğer 7 yılda ekonomik büyümeye rağmen istihdam
edilen kişi sayısı önceki yıla göre azalmıştır. Dolayısıyla istihdam azalmasının başka
dinamikleri de olabileceği göz ardı edilmemelidir.
Çalışma kapsamında da öne sürüldüğü gibi Türkiye’de diğer ülkelerden farklı
olarak ekonomik ile istihdam arasındaki bağı zayıflatan iki ana neden vardır. Tarımsal
çözülme ve kadın nüfusu ile ekonomi ve işgücü piyasası arasında kurumsal bir bağın
kurulamamış olmasıdır. Ayrıca istihdamdakilerin içerisindekilerin yoksullar içinde
ağırlığı oluşturması mevcut istihdam kalitesinin de istenilen düzeyde olmadığı
göstermektedir.
Tarımsal çözülme, gizli işsizlerin açık işsiz olarak işgücü piyasasına çıkması,
uzun süreli işsiz olarak kalmalarından ve nihai olarak işgücü piyasasında niteliklerine
uygun iş bulamamalarından işgücü piyasasından çekilmeleri ile sonuçlanan bir süreçtir.
Tarımsal üretimde marjinal verimlilikleri olmamasına rağmen istihdamda görülen bu
kitle, “işinden” ayrılınca istihdam azalmış gibi görünüyor. Bu kişiler kısa vade de işsiz
gibi göründüğünde işsizlik oranının düşürülmesi güçleşmektedir. Orta vade de işgücü
piyasasından çekilince de işgücüne katılma oranı düşmektedir. Bu kişilerin iş ve gelir
ihtiyacının devam etmesi “ümidi kırılanlar” diye ifade edilen kesimin sayısının da son
yıllarda artmasına neden olmuştur. Bu durumda tarım-dışı alanda oluşan istihdam artışı
tarım sektöründe oluşan istihdam azalmasının gölgesinde kalmaktadır. Çalışmada
sunulan 2000 sonrası dönemde ekonomik krizinde etkisiyle önce işsizliğin süresi
oransal olarak uzamış, daha sonrada ümidi kırılanlar artmıştır.
Tarımsal istihdamda çalışanların düşük nitelikli olması ve meslek çeşitliliğinin
işgücünün geneli ile uyumlu olmaması, eğitim ve gelir düzeyinin düşük oluşu, fırsat
eşitsizliğine daha fazla maruz kalması nedeniyle mobilitesinin düşük oluşu oradan
kopan işgücünün mesleki eğitimini ve mesleki yönlendirmesini ve diğer sektörlerde iş
bulabilmesini zorlaştırmaktadır.
84
Kadın istihdamında tarım sektörünün, kırsallığın, kayıt-dışılığın, ücretsiz aile
işçiliğinin, düşük eğitimlilerin ağırlığı “verimli bir istihdam” olmadığı göstermektedir.
Kadın işgücünün nüfusa oranının düşük olması bağımlılık oranının çok yüksek
olmasına neden olmakta ve beşeri sermaye birikimi daha yavaş olmakta veya
olmamaktadır. 2007 yılında Türkiye’de yaklaşık olarak 1 çalışanın ortalama 3 kişiye
bakması bu durumu açıkça ortaya koymaktadır. Türkiye ve dünyada gündemde olan
“çalışan yoksullar kavramı”, “istihdamsız büyüme” “yoksullaştıran büyüme” gibi
gerçekliklerin daha çok kadın nüfusla kesiştiği açıktır.
Tartışılması gereken; kısa vadede ekonomik büyümenin neden yeterince
istihdam yaratamaması değil, tarımsal çözülmenin ne kadar ve ne zamana kadar gerekli
olduğu, daha kontrollü bir çözülmenin imkanları var mıdır konularıdır. Ayrıca kadın
nüfusunun % 80’sinin (Kadın işgücü, kadın nüfusunun % 20’sini oluşturuyor) hangi
yaşam koşullarında yaşadığı ve bunun insani kalkınmayı nasıl olumsuz etkilediğidir.
Türkiye’nin nüfus ve ekonomik büyüklük olarak yakın olduğu ülkelerden neden daha
düşük bir insani kalkınma düzeyinde olduğunu buraya dayandırılmalıdır. Kadın işgücü
tarım endeksli, düşük nitelikli ve düşük eğitimli, kayıt dışı ve çoğu ücretsiz aile
işçiliğinde olan, meslek çeşitliliğinin düşük olduğu istihdam şeklinden “kurtarılmalıdır.”
Bu çalışmaya başlanıldığında hem Türkiye’de hem de dünyada devam eden
yüksek ekonomik büyüme hızının neden daha fazla istihdam yaratamadığı güncel bir
konu iken şu anda bunun yerini, son kriz ve işten çıkarılma riski taşıyan istihdam
almıştır. Buradan çıkarılması gerek sonuç, istikrarlı bir ekonomik büyüme, istikrarlı bir
istihdam ve istihdam artışı için de olmazsa olmazdır. Çok uluslu şirketlerin (ÇUŞ’ların)
ceolarının bile işsiz kalabileceği bir daralmanın baharını yaşayan dünya ekonomisi bu
yılı ekonomik küçülme yaşamadan bitirebilmenin kaygısıyla çarklarını döndürmeye
çalışmaktadır. İstikrarsızlık ve küçülmenin yoksulluk ve işsizliği derinleştirerek
yaygınlaştırdığı gerçeği de göz ardı edilmemeli ve istikrarlı ekonomik büyümenin
“kıymeti” bilinmelidir. Nitekim Türkiye için açıklanan 2008 yılı 3. çeyrek büyüme
oranı planlananın aksine sadece % 0,5 olarak gerçekleşmiş ve aynı dönemde genel
işsizlik oranı % 1 artarak tekrar % 10 bandının üzerine çıkmıştır.
Başta Kamu İstihdam Kurumları olmak üzere ve tüm kurum ve kuruluşların ise
dinamik bir piyasa yapısı sunan, rekabet alanının uluslarasılaşmış olduğu, network
85
organizasyonlardan oluşan, esnek üretimi arttıran, üretimi bilgiye ve yeniliğe dayalı
yapan, dijitalleşmenin hakim olmaya çalıştığı teknolojik yapılar sunan, yenilik ve
kalitenin rekabeti belirlediği, Ar-Ge’nin öneminin yüksek olduğu, tek alanlı
uzmanlıkların yetersiz kaldığı, endüstri ilişkilerinin uzlaşma ve işbirliği yönünde olduğu
yeni ekonomi ve “yeni” işgücü piyasasına, önce “kendilerini”, sonra işgücünü
yönlendirmeleri gereklidir.
Ekonomik büyüme kadar ekonomik krizlerin de belli bir dönemlerde neredeyse
olağanlaşarak gerçekleştiği göz ardı edilmemelidir. Neo-liberal iktisadın özellikle
1980’lerden sonra ısrarla savunduğu “az devlet müdahalesi” dönemi miadını son
ekonomik krizle doldurmuş ve devletin planlı müdahaleleri neredeyse her kıtada
başvurulabilinen tek yol olmuştur. Ne emek piyasası ne de diğer piyasalar pür piyasa
mantığına terk edilerek adil bir kalkınmanın yolunu açamamaktadır. Kamu istihdam ve
sosyal güvenlik kurumlarının işsizlik ve yoksulluğun azaltılmasında daha etkin rol
almaları zorunluluk haline gelmiştir.
86
EKLER
EK-1: ÜLKELERİN EKONOMİK BÜYÜKLÜK GÖSTERGELERİ
Sıra194 ÜLKE/YER GSYİH $ ÜLKE KBG $ 195 ÜLKE E.B ORANI196 (%)
1 DÜNYA 65,610,000,000,000 Katar 80,900 Azerbaycan 23.40
2 AB 14,380,000,000,000 Luxembourg 80,500 Bhutan 22.40
3 United States 13,840,000,000,000 Bermuda 69,900(04) Angola 21.10
4 China 6,991,000,000,000 Jersey 57,000(05) Timor-Leste 19.80
5 Japan 4,290,000,000,000 Norway 53,000 Macau 16.60 (06)
6 India 2,989,000,000,000 Brunei 51,000 Qatar 14.20
7 Germany 2,810,000,000,000 Singapore 49,700 Armenia 13.80
8 United Kingdom 2,137,000,000,000 United States 45,800 Afghanistan 12.40
9 Russia 2,088,000,000,000 Guernsey 44,600(05) Equatorial Guinea 12.40
10 France 2,047,000,000,000 Cayman Islands 43,800(04) Georgia 12.40
11 Brazil 1,836,000,000,000 Ireland 43,100 Turkmenistan 11.60
12 Italy 1,786,000,000,000 Hong Kong 42,000 China 11.40
13 Spain 1,352,000,000,000 Switzerland 41,100 Ethiopia 11.40
14 Mexico 1,346,000,000,000 Kuwait 39,300 Panama 11.20
15 Canada 1,266,000,000,000 Andorra 38,800(05) Liechtenstein 11.00 (99)
16 Korea, South 1,201,000,000,000 Iceland 38,800 Sudan 10.50
17 Türkiye 888,000,000,000 Netherlands 38,500 Slovakia 10.40
18 Indonesia 837,800,000,000 British VirginIslands
38,500(04) Anguilla 10.20 (04)
19 Australia 760,800,000,000 Austria 38,400 Latvia 10.20
20 Iran 753,000,000,000 Canada 38,400 Mongolia 9.90
21 Taiwan 695,400,000,000 Gibraltar 38,200(05) Cambodia 9.60
22 Netherlands 639,500,000,000 Denmark 37,400 Uzbekistan 9.50
23 Poland 620,900,000,000 United ArabEmirates 37,300 Liberia 9.40
24 Saudi Arabia 564,600,000,000 Sweden 36,500 India 9.20
25 Argentina 523,700,000,000 Australia 36,300 Peru 9.00
26 Thailand 519,400,000,000 Belgium 35,300 Lithuania 8.80
27 South Africa 467,100,000,000 Finland 35,300 Argentina 8.70
28 Pakistan 410,000,000,000 United Kingdom 35,100 Dominican Republic 8.50
29 Egypt 404,000,000,000 Isle of Man 35,000(05) Kazakhstan 8.50
30 Belgium 376,000,000,000 Germany 34,200 Vietnam 8.50
31 Malaysia 357,400,000,000 San Marino 34,100 Venezuela 8.40
32 Sweden 334,600,000,000 Japan 33,600 Belarus 8.20
194 https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/rankorder/2003rank.html aderesindenFACTBOOK 2008 kitabından derlenmiştir. (26.06.2008)
195 Parantez içinde belirtilen yılların dışında tüm veriler 2007 yılı içindir.196 Parantez içinde belirtilen yılların dışında tüm veriler 2007 yılı içindir.
87
33 Venezuela 334,600,000,000 France 33,200 Kyrgyzstan 8.20
34 Greece 324,600,000,000 European Union 32,300 Russia 8.10
35 Ukraine 320,100,000,000 Bahrain 32,100 Tajikistan 7.80
36 Colombia 319,500,000,000 Faroe Islands 31,000 Singapore 7.70
37 Austria 317,800,000,000 Italy 30,400 Laos 7.50
38 Switzerland 300,200,000,000 Spain 30,100 Montenegro 7.50
39 Philippines 299,600,000,000 Taiwan 30,100 United Arab Emirates 7.40
40 Hong Kong 292,800,000,000 Monaco 30,000 Malawi 7.40
41 Nigeria 292,700,000,000 Greece 29,200 Serbia 7.30
42 Czech Republic 248,900,000,000 Macau 28,400 Tanzania 7.30
43 Norway 247,400,000,000 Equatorial Guinea 28,200 Philippines 7.30
44 Romania 245,500,000,000 Cyprus 27,400 Ukraine 7.30
45 Chile 231,100,000,000 Slovenia 27,200 Egypt 7.10
46 Portugal 230,500,000,000 New Zealand 26,400 Estonia 7.10
47 Singapore 228,100,000,000 Israel 25,800 Colombia 7.00
48 Algeria 224,700,000,000 Bahamas, The 25,000 Cuba 7.00
49 Vietnam 221,400,000,000 Falkland Islands(Islas Malvinas) 25,000 Gambia, The 7.00
50 Peru 219,000,000,000 Liechtenstein 25,000 Uruguay 7.00
51 Bangladesh 206,700,000,000 Korea, South 24,800 Mozambique 7.00
52 Denmark 203,700,000,000 Czech Republic 24,200 Kenya 7.00
53 Hungary 191,300,000,000 Oman 24,000 Gibraltar 7.00 (05)
54 Ireland 186,200,000,000 Saudi Arabia 23,200 Cape Verde 6.90
55 Israel 185,900,000,000 Malta 22,900 Costa Rica 6.80
56 Finland 185,500,000,000 Aruba 21,800 Sierra Leone 6.80
57 Kazakhstan 167,600,000,000 Portugal 21,700 Libya 6.80
58 United ArabEmirates 167,300,000,000 Estonia 21,100 Bahrain 6.60
59 Kuwait 130,100,000,000 Slovakia 20,300 Saint Vincent and theGrenadines 6.60
60 Morocco 125,300,000,000 Greenland 20,000 Maldives 6.60
61 New Zealand 111,700,000,000 Puerto Rico 19,600 Czech Republic 6.50
62 Slovakia 109,600,000,000 Barbados 19,300 Poland 6.50
63 Belarus 105,200,000,000 Hungary 19,000 Uganda 6.50
64 Iraq 102,300,000,000 Antigua andBarbuda 18,300 Ghana 6.40
65 Ecuador 98,790,000,000 Trinidad andTobago 18,300 Pakistan 6.40
66 Angola 91,290,000,000 Lithuania 17,700 Paraguay 6.40
67 Burma 91,130,000,000 French Polynesia 17,500 Nigeria 6.40
68 Syria 87,090,000,000 Latvia 17,400 Oman 6.40
69 Bulgaria 86,320,000,000 Seychelles 16,600 Sri Lanka 6.30
70 Sri Lanka 81,290,000,000 Botswana 16,400 Congo, DemocraticRepublic of the 6.30
71 Sudan 80,710,000,000 Poland 16,300 Honduras 6.30
72 Puerto Rico 77,410,000,000 NetherlandsAntilles 16,000 Tunisia 6.30
73 Serbia 77,280,000,000 Croatia 15,500 Malaysia 6.30
74 Tunisia 77,000,000,000 Guam 15,000 Madagascar 6.30
88
75 Libya 74,750,000,000 New Caledonia 15,000 Indonesia 6.30
76 Croatia 68,980,000,000 Russia 14,700 Hong Kong 6.30
77 Azerbaijan 65,470,000,000 Virgin Islands 14,500 Bulgaria 6.20
78 Uzbekistan 64,150,000,000 Gabon 14,100 Niue 6.20 (03)
79 Guatemala 62,530,000,000 Chile 13,900 Papua New Guinea 6.20
80 Ethiopia 62,190,000,000 Saint Kitts andNevis 13,900 Antigua and Barbuda 6.10
81 DominicanRepublic 61,790,000,000 Argentina 13,300 Slovenia 6.10
82 Oman 61,610,000,000 Malaysia 13,300 Albania 6.00
83 Lithuania 59,640,000,000 Türkiye 12,900 Rwanda 6.00
84 Kenya 58,880,000,000 Mexico 12,800 Romania 6.00
85 Qatar 57,690,000,000 Northern MarianaIslands 12,500 Samoa 6.00
86 Slovenia 54,670,000,000 Libya 12,300 Sao Tome and Principe 6.00
87 Yemen 52,050,000,000 Venezuela 12,200 Bosnia andHerzegovina 5.80
88 Cuba 51,110,000,000 Uruguay 11,600 Iran 5.80
89 Tanzania 48,940,000,000 Turks and CaicosIslands 11,500 Croatia 5.80
90 Costa Rica 45,770,000,000 Romania 11,400 Guatemala 5.70
91 Lebanon 42,270,000,000 Bulgaria 11,300 Taiwan 5.70
92 El Salvador 41,650,000,000 Lebanon 11,300 Jordan 5.70
93 Korea, North 40,000,000,000 Mauritius 11,200 Bangladesh 5.60
94 Latvia 39,730,000,000 Kazakhstan 11,100 Gabon 5.60
95 Bolivia 39,440,000,000 Belarus 10,900 Burma 5.50
96 Cameroon 39,370,000,000 Saint Lucia 10,700 Suriname 5.50
97 Luxembourg 38,560,000,000 Iran 10,600 Trinidad and Tobago 5.50
98 Uruguay 37,190,000,000 Grenada 10,500 Palau 5.50
99 Afghanistan 35,000,000,000 Serbia 10,400 Botswana 5.40
100 Panama 34,510,000,000 Costa Rica 10,300 Luxembourg 5.40
101 Cote d'Ivoire 32,180,000,000 Panama 10,300 Solomon Islands 5.40
102 Ghana 31,330,000,000 World 10,000 Guyana 5.40
103 Honduras 30,650,000,000 South Africa 9,800 Brazil 5.40
104 Estonia 29,350,000,000 Saint Vincent andthe Grenadines 9,800 Ireland 5.30
105 Nepal 29,040,000,000 Brazil 9,700 Seychelles 5.30
106 Uganda 29,040,000,000 Cook Islands 9,100 Zambia 5.30
107 Jordan $ 27,990,000,000 Dominica 9,000 Israel 5.30
108 Bosnia andHerzegovina 27,730,000,000 Anguilla 8,800 Djibouti 5.20
109 Paraguay 27,080,000,000 Macedonia 8,500 Isle of Man 5.20 (05)
110 Turkmenistan 26,730,000,000 Belize 7,900 World 5.20
111 Cambodia 25,900,000,000 Thailand 7,900 French Polynesia 5.10 (02)
112 Botswana 25,680,000,000 Suriname 7,800 South Africa 5.10
113 Bahrain 24,500,000,000 Peru 7,800 Chile 5.00
114 Trinidad andTobago 23,790,000,000 Azerbaijan 7,700 Türkiye 5.00
115 Cyprus 21,380,000,000 Jamaica 7,700 Senegal 5.00
89
116 Jamaica 20,670,000,000 Palau 7,600 Vanuatu 5.00
117 Senegal 20,600,000,000 Tunisia 7,500 Macedonia 5.00
118 Georgia 20,500,000,000 Ecuador 7,200 Moldova 5.00
119 Gabon 20,180,000,000Bosnia and
Herzegovina 7,000 Korea, South 5.00
120 Albania 19,920,000,000Saint Pierre and
Miquelon 7,000 Iraq 5.00
121 Brunei 19,640,000,000 Dominican Republic 7,000 Lesotho 4.90
122 Congo, DemocraticRepublic of the 18,840,000,000 Ukraine 6,900 KKTC 4.90 (00)
123 Madagascar 18,120,000,000 Colombia 6,700 Thailand 4.80
124 Macedonia 17,350,000,000 Algeria 6,500 El Salvador 4.70
125 Burkina Faso 17,200,000,000 Albania 6,300 Algeria 4.60
126 Armenia 17,150,000,000 American Samoa 5,800 Bermuda 4.60 (04)
127 Mozambique 17,020,000,000 Niue 5,800 San Marino 4.60 (04)
128 Zambia 15,920,000,000 El Salvador 5,800 Mauritius 4.60
129 Chad 15,900,000,000 Angola 5,600 Kuwait 4.60
130 Nicaragua 15,840,000,000 Egypt 5,500 Cyprus 4.40
131 Equatorial Guinea 15,540,000,000 Fiji 5,500 Namibia 4.40
132 Mauritius 14,060,000,000 Samoa 5,400 Finland 4.40
133 Mali 13,470,000,000 China 5,300 Barbados 4.20
134 Congo, Republic ofthe 13,230,000,000 Bhutan 5,200 Central African
Republic 4.20
135 Laos 12,650,000,000 Namibia 5,200 Benin 4.20
136 Macau 12,500,000,000 Turkmenistan 5,200 Burkina Faso 4.20
137 Iceland 12,140,000,000 Tonga 5,100 Bolivia 4.20
138 Benin 12,100,000,000 Nauru 5,000 Saudi Arabia 4.10
139 Papua New Guinea 11,940,000,000 Armenia 4,900 Greece 4.00
140 Tajikistan 11,820,000,000 Jordan 4,900 Lebanon 4.00
141 Haiti $ 11,140,000,000 Mayotte 4,900 Australia 3.90
142 Namibia 10,720,000,000 Swaziland 4,800 Syria 3.90
143 Guinea 10,690,000,000 Georgia 4,700 Fiji 3.90
144 Malawi 10,510,000,000 Guatemala 4,700 Iceland 3.80
145 Kyrgyzstan 10,500,000,000 Maldives 4,600 Nicaragua 3.80
146 Moldova 9,821,000,000 Cuba 4,500 Spain 3.80
147 Malta 9,396,000,000 Paraguay 4,500 Malta 3.80
148 Niger 8,902,000,000 Syria 4,500 Burundi 3.60
149 Rwanda 8,440,000,000 Sri Lanka 4,100 Andorra 3.50
150 Mongolia 8,420,000,000 Honduras 4,100 Netherlands 3.50
151 Bahamas, The 8,332,000,000 Morocco 4,100 Norway 3.50
90
152 Mauritania 5,947,000,000 Bolivia 4,000 Marshall Islands 3.50
153 Montenegro 5,918,000,000 Vanuatu 3,900 Austria 3.40
154 Swaziland 5,626,000,000 Guyana 3,800 Cameroon 3.30
155 Somalia 5,575,000,000 Wallis and Futuna 3,800 Mexico 3.30
156 Barbados 5,317,000,000 Montenegro 3,800 Saint Kitts and Nevis 3.30
157 Togo 5,208,000,000Congo, Republic of
the 3,700 Haiti 3.20
158 Jersey 5,100,000,000 (05) Indonesia 3,700 Saint Lucia 3.20
159 Fiji 5,079,000,000 Iraq 3,600 Niger 3.20
160 Gaza Strip 5,034,000,000 (06) Kiribati 3,600 Bahamas, The 3.10
161 West Bank 5,034,000,000 (06) Montserrat 3,400 Grenada 3.10
162 French Polynesia 4,580,000,000 (03) Philippines 3,400 Switzerland 3.10
163 Bermuda 4,500,000,000 (04) Cape Verde 3,200 Yemen 3.10
164 Suriname 4,073,000,000 Mongolia 3,200 United Kingdom 3.10
165 Kosovo 4,000,000,000 Moldova 2,900 American Samoa 3.00 (03)
166 Sierra Leone 3,971,000,000 Marshall Islands 2,900 Guernsey 3.00 (05)
167 Eritrea 3,619,000,000 India 2,700 European Union 3.00
168 Bhutan 3,359,000,000 Nicaragua 2,600 Tuvalu 3.00 (06)
169 New Caledonia 3,158,000,000 (03) Pakistan 2,600 New Zealand 3.00
170 Central AfricanRepublic 3,099,000,000 Vietnam 2,600 Belgium 2.70
171 Lesotho 3,092,000,000 Saint Helena 2,500 Canada 2.70
172 Guyana 2,920,000,000 Timor-Leste 2,500 Kosovo 2.60
173 Burundi 2,896,000,000 Djibouti 2,300 Sweden 2.60
174 Netherlands Antilles 2,800,000,000 (04) Yemen 2,300 Somalia 2.60
175 Andorra 2,770,000,000 (05) Uzbekistan 2,300 Germany 2.50
176 Guernsey 2,742,000,000 (05)Micronesia,
Federated States of 2,300 Mali 2.50
177 Isle of Man 2,719,000,000 (05) Sudan 2,200 Guinea-Bissau 2.50
178 Timor-Leste 2,608,000,000 Cameroon 2,100 Nepal 2.50
179 Guam 2,500,000,000 (05) Laos 2,100 Aruba 2.40 (05)
180 Belize 2,444,000,000 Kyrgyzstan 2,000 Swaziland 2.40
181 Aruba 2,258,000,000 (05) Mauritania 2,000 Faroe Islands 2.40 (05)
182 Zimbabwe 2,211,000,000 Papua New Guinea 2,000 Belize 2.20
183 Gambia, The 2,106,000,000 Nigeria 2,000 United States 2.20
184 Cayman Islands 1,939,000,000 (04) Burma 1,900 Japan 2.10
185 Saint Lucia 1,794,000,000 Solomon Islands 1,900 Morocco 2.10
186 Liechtenstein 1,786,000,000 (01) Korea, North 1,900 Togo 2.10
187 Djibouti 1,738,000,000 Cambodia 1,800 Greenland 2.00 (05)
91
188 Cape Verde 1,603,000,000 Kosovo 1,800 Kiribati 2.00
189 Maldives 1,588,000,000 Tajikistan 1,800 Virgin Islands 2.00 (02)
190 Virgin Islands 1,577,000,000 (04) Chad 1,700 Ecuador 1.90
191 Antigua andBarbuda 1,526,000,000 Kenya 1,700 France 1.90
192 Seychelles 1,378,000,000 Senegal 1,700 Portugal 1.90
193 Liberia 1,340,000,000 Cote d'Ivoire 1,700 Denmark 1.80
194 Comoros 1,262,000,000Sao Tome and
Principe 1,600 Cote d'Ivoire 1.60
195 Grenada 1,108,000,000 Tuvalu 1,600 Guinea 1.50
196 Greenland 1,100,000,000 (01) Benin 1,500 Italy 1.50
197 Gibraltar 1,066,000,000 (05) Ghana 1,400 Jamaica 1.40
198 Saint Vincent andthe Grenadines 1,042,000,000 Bangladesh 1,300 Eritrea 1.30
199 Samoa 1,029,000,000 Haiti 1,300 Hungary 1.30
200 Faroe Islands 1,000,000,000 (01) Gambia, The 1,300 Netherlands Antilles 1.00 (04)
201 Monaco 976,300,000 (06) Zambia 1,300 British Virgin Islands 1.00 (02)
202 Mayotte 953,600,000 (05) Burkina Faso 1,300 Cayman Islands 0.90 (04)
203 Solomon Islands 948,000,000 Tanzania 1,300 Mauritania 0.90
204Northern Mariana
Islands 900,000,000 (00) Lesotho 1,300 Monaco 0.90 (00)
205 Vanuatu 897,000,000 Nepal 1,200 Dominica 0.90
206 British Virgin Islands 853,400,000 (04) Comoros 1,100 Chad 0.60
207 San Marino 850,000,000 (04) West Bank 1,100 Brunei 0.40
208 Guinea-Bissau 808,000,000 Guinea 1,100 Micronesia, FederatedStates of 0.30 (05)
209 Saint Kitts and Nevis 721,000,000 Gaza Strip 1,100 Cook Islands 0.10 (05)
210 Dominica 648,000,000 Madagascar 1,100 Comoros -1.00
211 Tonga 526,000,000 Afghanistan 1,000 Montserrat -1.00 (02)
212 American Samoa 510,100,000 (03) Mali 1,000 Korea, North -1.10 (06)
213 Kiribati 348,000,000 Tokelau 1,000 Puerto Rico -1.20
214Micronesia,
Federated States of 277,000,000 (02) Rwanda 900 Congo,Republic -1.60
215Sao Tome and
Principe 256,000,000 Uganda 900 Tonga -3.50
216Turks and Caicos
Islands 216,000,000 (02) Eritrea 800 Zimbabwe -6.10
217 Cook Islands 183,200,000 (05) Ethiopia 800 Gaza Strip -8.00 (06)
218 Palau 124,500,000 (04) Mozambique 800 West Bank -8.00 (06)
219 Malawi 800
220 Togo 800
92
221Central African
Republic 700
222 Niger 700
223 Sierra Leone 700
224 Somalia 600
225 Guinea-Bissau 500
226 Burundi 400
227 Liberia 400
228Congo, Democratic
Republic of 300
229 Zimbabwe 200
93
EK-2: ÜLKELERİN İŞGÜCÜ PİYASASI GÖSTERGELERİ
Sıra197 Ülke NÜFUS 198 ÜLKEBirth rate
(births/1,000population)
ÜLKEEğitiminGSYİH
payıÜLKE İŞGÜCÜ ÜLKE İ.O.
(%)
1 World 6,677,563,921 Niger 49.62 Kiribati 17.80 World 3,131,000,000 Andorra 0.00(96)
2 China 1,330,044,605 Mali 49.38 Lesotho 13.00 China 803,300,000 Monaco 0.00(05)
3 India 1,147,995,898 Uganda 48.15 MarshallIslands 11.80 India 516,400,000 Qatar 0.70
4 EuropeanUnion 491,018,677 Afghanistan 45.82 Palau 10.30 European
Union 222,500,000 Uzbekistan 0.80
5 United States 303,824,646 Sierra Leone 45.08 Yemen 9.60 United States 153,100,000 Guernsey 0.90(06)
6 Indonesia 237,512,355 Burkina Faso 44.68 Vanuatu 9.50 Indonesia 109,900,000 Bangladesh 1.00
7 Brazil 191,908,598 Somalia 44.12 Uzbekistan 9.40 Brazil 99,470,000 Iceland 1.00
8 Pakistan 167,762,040 Angola 44.09 Saint Kittsand Nevis 9.30 Russia 74,100,000 Liechtenstein 1.30
(02)
9 Bangladesh 153,546,901
Congo,DemocraticRepublic ofthe
43.00 Cuba 9.10 Bangladesh 69,400,000 Thailand 1.40
10 Russia 140,702,094 Liberia 42.92 Botswana 8.70 Japan 66,690,000 Isle of Man 1.50(06)
11 Nigeria 138,283,240 Yemen 42.42 Djibouti 8.40 Nigeria 50,130,000 Belarus 1.60(05)
12 Japan 127,288,419 Malawi 41.79 Denmark 8.30 Pakistan 49,180,000 Vanuatu 1.70(99)
13 Mexico 109,955,400Congo,Republic ofthe
41.76 Guyana 8.30 Vietnam 46,420,000 Cuba 1.80
14 Philippines 92,681,453 Burundi 41.72Saint Vincentand theGrenadines
8.10 Mexico 44,710,000 Papua NewGuinea
1.90(04)
15 Vietnam 86,116,559 Chad 41.61 Maldives 8.00 Germany 43,510,000 Kiribati 2.00(92)
16 Germany 82,369,548 Guinea 41.31 Iceland 7.60 Thailand 36,900,000 Seychelles 2.00(06)
17 Egypt 81,713,517 Zambia 40.52 Moldova 7.60 Philippines 36,220,000 Bermuda 2.10(04)
18 Ethiopia 78,254,090 Mauritania 40.14Micronesia,FederatedStates of
7.30 UnitedKingdom 30,870,000 Moldova 2.10
19 Türkiye 71,892,807 Nigeria 39.98 Tunisia 7.30 Burma 29,260,000 Faroe Islands 2.10(06)
20
Congo,DemocraticRepublic ofthe
66,514,506 Rwanda 39.97 Norway 7.20 Iran 28,700,000 Singapore 2.10
21 Iran 65,875,223 WesternSahara 39.95 Sweden 7.10 France 27,810,000 Jersey 2.20
(06)
22 Thailand 65,493,298 Mayotte 39.79 Bhutan 7.00 Ethiopia 27,270,000(99) Kuwait 2.20
(04)
23 France 64,057,790 Sao Tomeand Principe 39.12 Swaziland 7.00 Italy 24,710,000 Ukraine 2.30
24 United 60,943,912 Djibouti 38.61 Barbados 6.90 Korea, South 24,220,000 United Arab 2.40
197 https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/rankorder/2003rank.html adresindenFACTBOOK 2008’den derlenmiştir.
198 Parantez içinde belirtilen yılların dışında tüm veriler 2008 yılı içindir.
94
Kingdom Emirates (01)
25 Italy 58,145,321 Gaza Strip 38.38 Israel 6.90 Türkiye 23,530,000 Tajikistan 2.40
26 Korea, South 49,232,844 Madagascar 38.38 Namibia 6.90 Spain 22,190,000 Laos 2.40(05)
27 Burma 47,758,181 Gambia, The 38.36 Kenya 6.90 Egypt 22,100,000 Bhutan 2.50(04)
28 Ukraine 45,994,287 Mozambique 38.21 Saudi Arabia 6.80 Ukraine 21,580,000 Switzerland 2.50
29 Colombia 45,013,674 Kenya 37.89 Saint Lucia 6.60 Colombia 20,500,000 Norway 2.50
30 South Africa 43,786,115 Benin 37.36 Fiji 6.50 South Africa 20,490,000 Cambodia 2.50(00)
31 Argentina 40,677,348 EquatorialGuinea 37.04 Seychelles 6.50 Tanzania 20,040,000 Denmark 2.80
32 Spain 40,491,051 Ethiopia 36.80 Bolivia 6.40 Korea, North 20,000,000 Gibraltar 3.00(05)
33 Sudan 40,218,455 Togo 36.66 Finland 6.40 Canada 17,950,000 Mongolia 3.00
34 Tanzania 40,213,162 Senegal 36.52 Cape Verde 6.30 Poland 16,860,000 Macau 3.10(06)
35 Poland 38,500,696 Guinea-Bissau 36.40 Cyprus 6.30 Argentina 16,030,000 Guatemala 3.20
(05)
36 Kenya 37,953,838 Comoros 35.78 Ukraine 6.30 Afghanistan 15,000,000(04) Malaysia 3.20
37 Morocco 34,343,219 Gabon 35.75 Malaysia 6.20
Congo,DemocraticRepublic ofthe
15,000,000(06) Netherlands 3.20
38 Algeria 33,769,669 Haiti 35.69 New Zealand 6.20 Uzbekistan 14,600,000 Korea, South 3.30
39 Canada 33,212,696 Oman 35.26 Belarus 6.10 Uganda 14,020,000 Lithuania 3.50
40 Afghanistan 32,738,376 Tanzania 35.12 Belgium 6.00 Venezuela 12,370,000 Nicaragua 3.60
41 Uganda 31,367,972 Cameroon 34.59 Slovenia 6.00 Kenya 11,850,000(05)
British VirginIslands
3.60(97)
42 Nepal 29,519,114 Laos 34.46 Sudan 6.00 Ghana 11,290,000 New Zealand 3.60
43 Peru 29,180,899 Sudan 34.31 Ethiopia 6.00 Nepal 11,110,000(06) Mexico 3.70
44 Uzbekistan 28,268,440 Cote d'Ivoire 34.26 Malawi 5.80 Morocco 11,050,000 San Marino 3.80(04)
45 Iraq 28,221,181 Eritrea 33.62 Switzerland 5.80 Australia 10,950,000NorthernMarianaIslands
3.90(01)
46 Saudi Arabia 28,161,417 Maldives 33.61 France 5.70 Malaysia 10,940,000 Cyprus 3.90
47 Venezuela 26,414,815CentralAfricanRepublic
33.13 UnitedKingdom 5.60 Taiwan 10,780,000 Taiwan 3.90
48 Malaysia 25,274,133 MarshallIslands 31.52 Hungary 5.50 Peru 9,839,000 Japan 3.90
49 Korea, North 23,479,089 Iraq 30.77 Mexico 5.50 Mozambique 9,600,000 Brunei 4.00(06)
50 Ghana 23,382,848 West Bank 30.35 Portugal 5.50 Algeria 9,380,000 China 4.00
51 Yemen 23,013,376 Kiribati 30.31 Poland 5.50 Romania 9,350,000 Hong Kong 4.10
52 Taiwan 22,920,946 Nepal 29.92 Austria 5.40 Kazakhstan 8,229,000 Romania 4.10
53 Romania 22,246,862 Ghana 29.22 South Africa 5.40 Sri Lanka 7,670,000 Palau 4.20(05)
54 Mozambique 21,284,701 Bangladesh 28.86 Ghana 5.40 Netherlands 7,500,000 Azerbaijan 4.30
55 Sri Lanka 21,128,773 Saudi Arabia 28.83 Belize 5.30 Sudan 7,415,000(96) Australia 4.40
56 Australia 20,600,856 Guatemala 28.55 Jamaica 5.30 Iraq 7,400,000(04)
CaymanIslands
4.40(04)
57 Madagascar 20,042,551 Solomon 28.48 United States 5.30 Madagascar 7,300,000 Luxembourg 4.40
95
Islands (00)
58 Syria 19,747,586 Paraguay 28.47 Netherlands 5.30 Cambodia 7,000,000(03) Austria 4.40
59 Cameroon 18,467,692 Samoa 28.20 Brunei 5.20 Chile 6,970,000 Saint Kittsand Nevis
4.50(07)
60 Cote d'Ivoire 18,373,060 Papua NewGuinea 28.14 Guinea-
Bissau 5.20 Cote d'Ivoire 6,907,000 Costa Rica 4.60
61 Netherlands 16,645,313 Belize 27.84 Uganda 5.20 Cameroon 6,674,000 Ireland 4.60
62 Chile 16,454,143 Zimbabwe 27.38 Grenada 5.20 Angola 6,640,000 United States 4.60
63 Kazakhstan 15,340,533 Tajikistan 27.18 Canada 5.20 Saudi Arabia 6,563,000 Estonia 4.70
64 Burkina Faso 15,264,735 Honduras 26.93 Algeria 5.10 Yemen 6,316,000 Slovenia 4.80
65 Cambodia 14,241,640 Pakistan 26.93 Malta 5.10 Portugal 5,620,000 Nigeria 4.90
66 Malawi 13,931,831 Swaziland 26.60 Latvia 5.10 Syria 5,462,000 Namibia 5.20
67 Ecuador 13,927,650 Syria 26.57 Iran 5.10 Mali 5,400,000 Vietnam 5.30
68 Niger 13,272,679 Timor-Leste 26.52 Estonia 5.10 Benin 5,380,000 UnitedKingdom 5.40
69 Guatemala 13,002,206 Uzbekistan 26.45 Burundi 5.10 CzechRepublic 5,360,000 Paraguay 5.60
70 Senegal 12,853,259 El Salvador 25.72 Dominica 5.00 Azerbaijan 5,243,000 Sri Lanka 5.70
71 Angola 12,531,357 Cambodia 25.68 Tonga 5.00 Burkina Faso 5,000,000(03) Latvia 5.70
72 Zimbabwe 12,382,920 Libya 25.62 Lithuania 5.00 Zambia 4,989,000 Canada 6.00
73 Mali 12,324,029 Turkmenistan 25.07 Mongolia 5.00 Belgium 4,960,000 Italy 6.00
74 Zambia 11,669,534 Lesotho 24.41 Senegal 5.00 Cuba 4,956,000 Montserrat 6.00(98)
75 Cuba 11,423,952 Nauru 24.26 Mozambique 5.00 Greece 4,920,000 Sweden 6.10
76 Greece 10,722,816 Philippines 24.07 Costa Rica 4.90 Senegal 4,850,000 El Salvador 6.20
77 Portugal 10,676,910 Cape Verde 23.95 Jordan 4.90 Sweden 4,839,000 VirginIslands
6.20(04)
78 Belgium 10,403,951 Nicaragua 23.70 Kyrgyzstan 4.90 Rwanda 4,600,000(00) Russia 6.20
79 Tunisia 10,383,577Micronesia,FederatedStates of
23.66 Aruba 4.80 Ecuador 4,510,000 Malta 6.30
80 CzechRepublic 10,220,911 Kyrgyzstan 23.31 Colombia 4.70 Malawi 4,500,000
(01) Panama 6.40
81 Guinea 10,211,437 Namibia 23.19 Ireland 4.70 Bolivia 4,377,000 Trinidad andTobago 6.50
82 Rwanda 10,186,063 Botswana 22.96 Germany 4.60 Belarus 4,300,000(05)
CzechRepublic 6.60
83 Serbia 10,159,046 Tuvalu 22.75 Cote d'Ivoire 4.60 Hungary 4,190,000 Finland 6.80
84 Chad 10,111,337 DominicanRepublic 22.65 Zimbabwe 4.60 Zimbabwe 4,032,000 Aruba 6.90
(05)
85 Hungary 9,930,915 Malaysia 22.44 Korea, South 4.60 DominicanRepublic 4,027,000 Peru 6.90
86 Belarus 9,685,768 Bolivia 22.31 Australia 4.50 Guatemala 3,958,000 Chile 7.00
87 Somalia 9,558,666 India 22.22 Mali 4.50 Switzerland 3,950,000 Armenia 7.10
88 DominicanRepublic 9,507,133 Fiji 22.15 Italy 4.50 Chad 3,747,000
(06) India 7.20
89 Bolivia 9,247,816 Egypt 22.12 Croatia 4.50 Guinea 3,700,000(06) Hungary 7.30
90 Sweden 9,045,389 Vanuatu 21.95 Bulgaria 4.50 Somalia 3,700,000(1975) Kazakhstan 7.30
91 Haiti 8,924,553 Kuwait 21.90 Benin 4.40 Hong Kong 3,620,000 Philippines 7.30
92 Burundi 8,691,005 Tonga 21.81 Greece 4.40 Haiti 3,600,000 Israel 7.30
96
(95)
93 Benin 8,294,941 Grenada 21.61 Monaco 4.40 Tunisia 3,593,000 Botswana 7.50
94 Austria 8,205,533 Ecuador 21.54 CzechRepublic 4.40 Austria 3,566,000 Bolivia 7.50
95 Azerbaijan 8,177,717 Morocco 21.31 Samoa 4.30 Papua NewGuinea 3,557,000 Pakistan 7.50
96 Honduras 7,639,327 AmericanSamoa 21.24 Egypt 4.20 United Arab
Emirates 3,065,000 Belgium 7.50
97 Switzerland 7,581,520 Panama 21.15 Spain 4.20 Burundi 2,990,000(02)
Bahamas,The
7.60(06)
98 Bulgaria 7,262,675Turks andCaicosIslands
21.12 Burkina Faso 4.20 Serbia 2,961,000(02) Fiji 7.60
(99)
99 Tajikistan 7,211,884 Mongolia 21.09 Thailand 4.20 El Salvador 2,913,000 Bulgaria 7.70
100 Israel 7,112,359 Cook Islands 21.00 Trinidad andTobago 4.20 Israel 2,894,000 Portugal 7.70
101 El Salvador 7,066,403 Venezuela 20.92 Anguilla 4.00 Denmark 2,860,000 Anguilla 8.00(02)
102 Hong Kong 7,018,636 Bhutan 20.56 Türkiye 4.00 Paraguay 2,787,000CentralAfricanRepublic
8.00(01)
103 Paraguay 6,831,306 Jordan 20.13 Oman 4.00 Honduras 2,780,000 France 8.30
104 Laos 6,677,534 Jamaica 20.04 Paraguay 4.00 Singapore 2,751,000 Greece 8.30
105 Sierra Leone 6,294,774 Mexico 20.04 Brazil 4.00 Kyrgyzstan 2,700,000(00) Spain 8.30
106 Jordan 6,198,677 Israel 20.02 Antigua andBarbuda 3.90 Finland 2,675,000 Germany 8.40
107 Libya 6,173,579 World 19.97 Bahrain 3.90 Slovakia 2,661,000 Slovakia 8.40
108 Papua NewGuinea 5,931,769 Colombia 19.86 Turkmenistan 3.90 Bulgaria 2,590,000 European
Union8.50(06)
109 Togo 5,858,673 Peru 19.77 Syria 3.90 Norway 2,507,000 Venezuela 8.50
110 Nicaragua 5,785,846 Indonesia 19.24 Mauritius 3.90 Nicaragua 2,262,000 Mauritius 8.80
111 Denmark 5,484,723NorthernMarianaIslands
19.04 Slovakia 3.90 New Zealand 2,233,000 Syria 9.00
112 Slovakia 5,455,407 Saint Lucia 18.89 Hong Kong 3.90 Ireland 2,220,000 Egypt 9.10
113 Kyrgyzstan 5,356,869 Brunei 18.39 Argentina 3.80 Laos 2,100,000(06) Uruguay 9.20
114 Finland 5,244,749 Guam 18.37 Panama 3.80 Tajikistan 2,100,000 Brazil 9.30
115 Turkmenistan 5,179,571 Guyana 17.85 Rwanda 3.80 Kuwait 2,093,000 Greenland 9.30(05)
116 Eritrea 5,028,475 Saint Kittsand Nevis 17.77 Sierra Leone 3.80 Turkmenistan 2,089,000
(04) Ecuador 9.30
117 Norway 4,644,457 Costa Rica 17.71 Russia 3.80 Georgia 2,020,000 Belize 9.40(06)
118 Georgia 4,630,841 South Africa 17.71 Gabon 3.80 Costa Rica 1,920,000 Suriname 9.50(04)
119 United ArabEmirates 4,621,399 Lebanon 17.61 Kuwait 3.80
CentralAfricanRepublic
1,857,000(06) Indonesia 9.60
120 Singapore 4,608,167 Azerbaijan 17.52 Comoros 3.80 Libya 1,830,000 Jamaica 9.90
121 Bosnia andHerzegovina 4,590,310 Palau 17.40 Honduras 3.80 Croatia 1,749,000 Türkiye 9.90
122 Croatia 4,491,543 NewCaledonia 17.39 Singapore 3.70 Lithuania 1,587,000
Turks andCaicosIslands
10.00(07)
123CentralAfricanRepublic
4,434,873 Montserrat 17.33 British VirginIslands 3.70 Uruguay 1,587,000 Burma 10.20
97
124 Moldova 4,324,450 Bahrain 17.26 Venezuela 3.70 Jordan 1,563,000 Morocco 10.20
125 Costa Rica 4,195,914 Burma 17.23 Bahamas,The 3.60 Lebanon 1,500,000
(05)Saint Pierreand Miquelon
10.30(99)
126 New Zealand 4,173,460 Bahamas,The 17.06 Dominican
Republic 3.60 Sierra Leone 1,369,000(81) Barbados 10.70
(03)
127 Ireland 4,156,119 Algeria 17.03 Indonesia 3.60 Panama 1,362,000 Antigua andBarbuda
11.00(01)
128 Lebanon 3,971,941 Suriname 17.02 Japan 3.50 Moldova 1,333,000 Ghana 11.00(00)
129 Puerto Rico 3,958,128 Iran 16.89 Romania 3.50 Togo 1,302,000(98) Colombia 11.20
130Congo,Republic ofthe
3,903,318 Sri Lanka 16.63 Macedonia 3.50 Puerto Rico 1,300,000(00) Guam 11.40
(02)
131 Albania 3,619,778 Vietnam 16.47 Luxembourg 3.40 Jamaica 1,255,000 FrenchPolynesia
11.70(05)
132 Lithuania 3,565,205 Kazakhstan 16.44 Tajikistan 3.40 Armenia 1,200,000 Croatia 11.80
133 Uruguay 3,477,778 Antigua andBarbuda 16.35 Nepal 3.40 Latvia 1,167,000 Iran 12.00
134 Mauritania 3,364,940 Argentina 16.32 Niger 3.40 Albania 1,090,000(06) Puerto Rico 12.00
(02)
135 Liberia 3,334,587 FrenchPolynesia 16.16 Solomon
Islands 3.30 Mongolia 1,042,000(06) Niue 12.00
(01)
136 Oman 3,311,640 Türkiye 16.15 Qatar 3.30 Bosnia andHerzegovina
1,026,000(01) Grenada 12.50
(00)
137 Panama 3,292,693 Greenland 16.08 Montserrat 3.30 Slovenia 925,000 Poland 12.80
138 Mongolia 2,996,081 United ArabEmirates 16.06 Cameroon 3.30 Oman 920,000 (02) Algeria 13.00
139 Armenia 2,968,586 Brazil 16.04 Armenia 3.20 Macedonia 890,000 Tonga 13.00(04)
140 Jamaica 2,804,332Saint Vincentand theGrenadines
15.82 India 3.20 Lesotho 838,000 (00) Saudi Arabia 13.00(04)
141 West Bank 2,611,904 Dominica 15.73 Chile 3.20 Kosovo 832,000 Albania 13.00
142 Kuwait 2,596,799 Seychelles 15.60 El Salvador 3.10 Mauritania 786,000 (01) Cook Islands 13.10(05)
143 Latvia 2,245,423 Qatar 15.56 Nicaragua 3.10 Estonia 687,000 Jordan 13.50
144 Lesotho 2,128,180 Tunisia 15.50 Madagascar 3.10 Namibia 660,000 Georgia 13.60(06)
145 Kosovo 2,126,708(07) Albania 15.22 Georgia 3.10 Qatar 638,000 Saint Helena 14.00
(98)
146 Namibia 2,088,669 Chile 14.82 Laos 3.00 Trinidad andTobago 615,000 Argentina 14.10
147 Macedonia 2,061,315 British VirginIslands 14.75 Albania 2.90 West Bank 605,000 (06) Tunisia 14.10
148 Slovenia 2,007,711 Mauritius 14.64 Uruguay 2.90 Gabon 582,000 Montenegro 14.70
149 Botswana 1,842,323 Korea, North 14.61 Mauritania 2.90 Mauritius 574,000 Bahrain 15.00(05)
150 Gambia, The 1,735,464 NetherlandsAntilles 14.37 Cayman
Islands 2.80 Guinea-Bissau 480,000 (99) Oman 15.00
(04)
151 Gaza Strip 1,537,269 Ireland 14.33 Bangladesh 2.70 Guyana 418,000 (01)Saint Vincentand theGrenadines
15.00(01)
152 Guinea-Bissau 1,503,182 United States 14.18 Libya 2.70 Gambia, The 400,000 (96) Wallis and
Futuna15.20
(03)
153 Gabon 1,485,832 Uruguay 14.17 Lebanon 2.70 Cyprus 393,000 DominicanRepublic 15.60
154 Estonia 1,307,605 New Zealand 14.09 Guatemala 2.60 Bahrain 363,000 NetherlandsAntilles
17.00(02)
98
155 Mauritius 1,274,189 China 13.71 Pakistan 2.60 Swaziland 300,000 (06) NewCaledonia
17.10(04)
156 Swaziland 1,128,814 Thailand 13.57 Togo 2.60 Botswana 288,400 (04) Iraq 18.00(06)
157 Timor-Leste 1,108,777 Iceland 13.50 Peru 2.50 Djibouti 282,000 (00) Kyrgyzstan 18.00(04)
158 Trinidad andTobago 1,047,366 Virgin
Islands 13.43 Philippines 2.50 Macau 275,000 (06) West Bank 18.60(06)
159 Fiji 931,741 Faroe Islands 13.25 Angola 2.40 Gaza Strip 267,000 (0) Sudan 18.70(02)
160 Qatar 928,635 Trinidad andTobago 13.22 Macau 2.40 Montenegro 259,100 (04) Serbia 18.80
161 Cyprus 792,604 Anguilla 13.11 Eritrea 2.40 SolomonIslands 249,200 (99) Comoros 20.00
(96)
162 Guyana 770,794 Saint Pierreand Miquelon 12.92 Andorra 2.30 Luxembourg 205,000 Saint Lucia 20.00
(03)
163 Comoros 731,775 Aruba 12.81 Kazakhstan 2.30 Bahamas,The 181,900 (06) Mauritania 20.00
(04)
164 Bahrain 718,306 France 12.73 Tanzania 2.20 Iceland 181,000 Lebanon 20.00(06)
165 Bhutan 682,321 Puerto Rico 12.61 Azerbaijan 2.10 Brunei 180,400 (06) Cape Verde 21.00(00)
166 Montenegro 678,177 Cyprus 12.56 Gambia, The 2.00 Malta 164,000 (06) Gabon 21.00(06)
167 EquatorialGuinea 616,459 Armenia 12.53 Zambia 2.00 Suriname 156,700 (04) Mozambique 21.00
(97)
168 SolomonIslands 581,318 Barbados 12.48 Chad 1.90 Comoros 144,500 (96)
Micronesia,FederatedStates of
22.00(00)
169 Djibouti 506,221 CaymanIslands 12.43
Congo,Republic ofthe
1.90 Barbados 128,500 (01) Dominica 23.00(00)
170 Luxembourg 486,006 Macedonia 12.00 China 1.90 Cape Verde 120,600 (90) South Africa 24.30
171 Suriname 475,996 Australia 11.90 Vietnam 1.80 Fiji 117,500 (06) Mayotte 25.40(05)
172 Macau 460,823 Luxembourg 11.77 Cambodia 1.70 Belize 113,000 (06) Honduras 27.80
173 Cape Verde 426,998 Saint Helena 11.45 Guinea 1.60 Maldives 101,300 (04) AmericanSamoa
29.80(05)
174 Malta 403,532 Cuba 11.27CentralAfricanRepublic
1.40 Samoa 90,000 (04) Cameroon 30.00(01)
175 WesternSahara 393,831 Montenegro 11.17 Haiti 1.40 Netherlands
Antilles 83,600 (05) EquatorialGuinea
30.00(98)
176 Brunei 381,371 Bermuda 11.15 United ArabEmirates 1.30 New
Caledonia 78,990 (04) World 30.00
177 Maldives 379,174 Norway 11.12 Bermuda 1.20 Vanuatu 76,410 (99) Mali 30.00(04)
178 Bahamas,The 307,451 Russia 11.03 Burma 1.20 Niger 70,000 (95) Libya 30.00
(04)
179 Iceland 304,367 Moldova 11.01 Ecuador 1.00 FrenchPolynesia 65,930 (05) Marshall
Islands30.90
(00)
180 Belize 301,270 Isle of Man 10.86 Nigeria 0.90 Guam 62,050 (02) Gaza Strip 34.80(06)
181 FrenchPolynesia 283,019 Denmark 10.71 Equatorial
Guinea 0.60 Jersey 53,560 (06) Macedonia 35.00
182 Barbados 281,968 Gibraltar 10.71 Cook Islands 0.20 Mayotte 44,560 (02) Yemen 35.00(03)
183 NetherlandsAntilles 225,369 United
Kingdom 10.65 Kiribati 17.80NorthernMarianaIslands
44,470 (00) Afghanistan 40.00(05)
99
184 NewCaledonia 224,824 Slovakia 10.64 Lesotho 13.00 Monaco 44,000 (05) Swaziland 40.00
(06)
185 Samoa 217,083 Georgia 10.62 MarshallIslands 11.80 Virgin
Islands 43,980 (04) Kenya 40.00(01)
186 Mayotte 216,306 Romania 10.61 Palau 10.30 Saint Lucia 43,800 (01) Nepal 42.00(04)
187 Vanuatu 215,446 Netherlands 10.53 Yemen 9.60 Andorra 42,420 (05) Kosovo 43.00
188 Sao Tomeand Principe 206,178 Portugal 10.45 Vanuatu 9.50 Grenada 42,300 (96) Lesotho 45.00
(02)
189 Guam 175,877 Finland 10.39 Uzbekistan 9.40Saint Vincentand theGrenadines
41,680 (91) Bosnia andHerzegovina
45.50(04)
190 Saint Lucia 172,884 Malta 10.33 Saint Kittsand Nevis 9.30 Aruba 41,500 (04) Senegal 48.00
191 Tonga 119,009 Canada 10.29 Cuba 9.10 Isle of Man 39,690 (01) Timor-Leste 50.00(01)
192Saint Vincentand theGrenadines
118,432 Estonia 10.28 Botswana 8.70 Seychelles 39,560 (06) Zambia 50.00(00)
193 Kiribati 110,356 Belgium 10.22 Djibouti 8.40 Bermuda 38,360 (04) Djibouti 59.00
194 VirginIslands 108,210 Sweden 10.15 Denmark 8.30
Micronesia,FederatedStates of
37,410 (00)Cocos(Keeling)Islands
60.00(00)
195Micronesia,FederatedStates of
107,665 Poland 10.01 Guyana 8.30 Sao Tomeand Principe 35,050 (91) Turkmenistan 60.00
(04)
196 Aruba 101,541 EuropeanUnion 9.97
Saint Vincentand theGrenadines
8.10 Tonga 33,910 (03) Burkina Faso 77.00(04)
197 Jersey 91,533 Spain 9.87 Maldives 8.00 Greenland 32,120 (04) Zimbabwe 80.00(05)
198 Grenada 90,343 Liechtenstein 9.86 Iceland 7.60 Guernsey 31,470 (06) Liberia 85.00(03)
199NorthernMarianaIslands
86,616 Korea, South 9.83 Moldova 7.60 Antigua andBarbuda 30,000 (91) Nauru 90.00
(04)
200 Seychelles 82,247 San Marino 9.74Micronesia,FederatedStates of
7.30 Liechtenstein 29,500 (01)
201 Isle of Man 76,220 Croatia 9.64 Tunisia 7.30 Dominica 25,000 (00)
202 Dominica 72,514 Belarus 9.62 Norway 7.20 Faroe Islands 24,250 (00)
203 Andorra 72,413 Switzerland 9.62 Sweden 7.10 CaymanIslands 23,450 (04)
204 Antigua andBarbuda 69,842 Latvia 9.62 Bhutan 7.00 San Marino 20,470 (04)
205 Bermuda 66,536 Hungary 9.59 Swaziland 7.00 Saint Kittsand Nevis 18,170 (95)
206 Guernsey 65,726 Bulgaria 9.58 Barbados 6.90 AmericanSamoa 17,630 (05)
207 MarshallIslands 63,174 Ukraine 9.55 Israel 6.90 Marshall
Islands 14,680 (00)
208 AmericanSamoa 57,496 Greece 9.54 Namibia 6.90 British Virgin
Islands 12,770 (04)
209 Greenland 56,326 Monaco 9.09 Kenya 6.90 Gibraltar 12,690 (01)
210 Faroe Islands 48,668 Lithuania 9.00 Saudi Arabia 6.80 WesternSahara 12,000 (05)
211 CaymanIslands 47,862 Slovenia 8.99 Saint Lucia 6.60 Palau 9,777 (05)
212 Saint Kittsand Nevis 39,619 Singapore 8.99 Fiji 6.50 Kiribati 7,870 (01)
100
213 Liechtenstein 34,498 Taiwan 8.99 Seychelles 6.50 Cook Islands 6,820 (01)
214 Monaco 32,796 CzechRepublic 8.89 Bolivia 6.40 Anguilla 6,049 (01)
215 San Marino 29,973 Jersey 8.84 Finland 6.40Turks andCaicosIslands
4,848 (90)
216 Saint Martin 29,376 Bosnia andHerzegovina 8.82 Cape Verde 6.30 Montserrat 4,521 (00)
217 Gibraltar 28,002 Macau 8.73 Cyprus 6.30 Tuvalu 3,615 (04)
218 British VirginIslands 24,004 Austria 8.66 Ukraine 6.30 Saint Pierre
and Miquelon 3,450 (05)
219 KKTC 22,352 Guernsey 8.57 Malaysia 6.20 Wallis andFutuna 3,104 (03)
220 Italy 8.36 New Zealand 6.20 Saint Helena 2,486 (98)
221 Andorra 8.23 Belarus 6.10FalklandIslands (IslasMalvinas)
1,724 (96)
222 Germany 8.18 Belgium 6.00 Niue 663 (01)
223 Japan 7.87 Slovenia 6.00 Tokelau 440 (01)
224 Hong Kong 7.37 Sudan 6.00 PitcairnIslands 15 (04)
Ethiopia 6.00
Malawi 5.80
Switzerland 5.80
France 5.70
UnitedKingdom 5.60
Hungary 5.50
Mexico 5.50
Portugal 5.50
Poland 5.50
Austria 5.40
101
KAYNAKÇA
2005 yılı AB İlerleme Raporu
2007 yılı AB İlerleme Raporu
4904 Sayılı Türkiye İş Kurumu Kanunu, RG. 05.07.2003-25159.
9. Kalkınma Planı, http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan9.pdf
9. Kalkınma Planı, İşgücü Piyasası Özel İhtisas Komisyonu Raporu
9.Kalkınma Planı, Gelir Dağılımı ve Yoksullukla Mücadele Özel İhtisas Komisyonu Raporu
Adak, Mehmet; Ar&Ge Ve Ekonomik Büyüme, 2007, Yüksek Lisans Tezi,
Akkaya, Yüksel- Gürbüz, Rana, “Ekonomik Büyüme Ve İşsizlik Üzerine...” Ekonomik BüyümeninDinamikleri, Kaynaklar Ve Etkiler (Der. Bilin Neyaptı), T.E.K., 2006,
Apak, Sudi; Uçak, Ayhan; “ Ekonomik Büyümenin Anlamlılığı Ve Gelişmişlik” MUFAD, Nisan 2007
Bilen Mahmut, Yönetim ve Siyasette Etik Sempozyumu, Adapazarı, 1998.
Bocutoğlu, Ersan- Metin Berber- Kenan Çelik; İktisada Giriş, Akademi Yayınevi, 2000.
Biçerli, Kemal; Çalışma Ekonomisi, Beta Yayınevi, 4.Baskı, İstanbul, 2007.
Cesur, Ekrem Ersin; Çocukların Çalıştırılmasının Ekonomik Büyümeye Etkisi, 2006, Yüksek LisansTezi
CİA, FACTBOOK 2008.
DPT, 2009, Genel Ekonomik Hedefler ve Yatırımlar.
DPT, http://ekutup.dpt.gov.tr/program/2009/hedef.pdf
Ercan, Hakan; “İstihdamsız Büyüme: Verimlilik Artışımı, Yeni İş Yasası mı? Bir Ön Değerlendirme”Ekonomik Büyümenin Dinamikleri, Kaynaklar Ve Etkiler (Der. Bilin Neyaptı), T.E.K.,2006.
Eroğlu, Ömer-Ruhan İşler; Feminist İktisat ,İktisat düşüncesinde Farklı Bir Bakış, Asil Yayınları,1.Baskı, Ankara, 2006.
Fischer, Stanley; Dornbusch, Rudiger, Makroiktisat, Akademi&McGraw-Hill Yayınları, 1998.
Gürak, Hasan; Ekonomik Büyüme Ve Küresel Ekonomi, 2. Baskı, Ekin Yayınları, Bursa, 2006.
Gürbüz, Yunus Emre, Avrupa Birligi’ne Uyum Sürecinde Türkiye’deki Tarım Politikaları,Tarımda İstihdam Ve Gelir Dagılımı 2006, Yüksek Lisans Tezi.
Hartman, Heidi; The Hıstorıcal Roots Of Occupatıonal Segregatıon, 1976,http://www.jstor.org/pss/3173001
102
İLO, Global Toplumsal Cinsiyet Raporu 2007 http://www.weforum.org/pdf/gendergap/report2007.pdf
İŞKUR, Ocak 2008 Aylık İstatistik BülteniKaragül, Mehmet; “Beşeri Sermayenin Ekonomik Büyümeyle İlişkisi ve Etkin Kullanımı”, Akdeniz
İ.İ.B.F. Dergisi (5) 2003.
Kepenek, Yakup- Nurhan Yentürk; Türkiye Ekonomisi, Remzi Kitabevi, 10. Baskı, Ocak 2000
Kıraçlar, Fatma Kaya; “Ekonomik Büyüme Modellerinde Beşeri Sermaye: İçsel Büyüme ModelininAnalizi” 2005, Yüksek Lisans Tezi.
KSSGM, Kız Çocuklarının Mesleki Eğitime ve İstihdama Yönelmeleri, 2000.
KSSGM, Avrupa Topluluğu’nun Çalışma Yaşamında Kadın-Erkek Eşitliğine Dair Düzenlemeleri VeTürkiye, Ankara, 2002.
Kükçü, Havva Berrin, Doğrudan yabancı yatırımın ekonomik büyümeye etkisi ve Türkiyeuygulaması(1987-2006), 2007, Yüksek Lisans Tezi,.
OECD 2008 Türkiye Raporu, Yönetici Özeti.
Özer, Mustafa, Kemal Biçerli; “Türkiye’de Kadın İşgücünün Panel Veri Analizi” Sosyal BilimlerDergisi 2003-2004.
Özgür Narin; http://www.kongrekaraburun.org/metinler/A3_1.pdf
Özsoy, Ceyda; Türkiye’de Mesleki Ve Teknik Eğitimin İktisadi Kalkınmadaki Yeri ve Önemi,2007, Yüksek Lisans Tezi.
Pamuk, Şevket; “Dünyada ve Türkiye’de İktisadi Büyüme (1820-2005)” Uluslararası Ekonomi ve DışTicaret Politikaları 1 (2), 2007.
Parasız, İlker; Makro Ekonominin Temelleri, Ezgi Kitabevi, 2. Baskı, Bursa,2000.
Pınar, Abuzer- Bahar Erdal, Milli Gelir ve Ekonomik Büyüme, Turhan Kitabevi, 1. Baskı, Ankara,2003.
Taymaz, Erol; Suiçmez, Halit, “Türkiye’de Verimlilik, Büyüme, Kriz” MPM, Ankara, 2005.
TOBB, Ekonomik Rapor, 2007.
TOKSÖZ, Gülay; Türkiye’de Kadın İstihdamının Durumu, Ankara, 2007.
Tuna, Orhan- Nevzat Yalçıntaş; Sosyal Siyaset, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1999.
TÜİK’in “İstatistik Göstergeleri 1923-2006” http://www.tuik.gov.tr/yillik/Ist_gostergeler.pdf
Türkölmez, Mehmetcan; Ekonomik Büyüme Ve İşsizlik, 2007, Yüksek Lisans Tezi.
Türker, M.Tuba; İktisadi Büyümede Beşeri Sermaye ve Türkiye’nin Kalkınma Sürecinde BeşeriSermayenin Gelişimi, 2000, Yüksek Lisans Tezi.
Zaim, Sabahattin; Çalışma Ekonomisi, Filiz Kitabevi, İstanbul, 1997.
103
http://www.un.org/esa/policy/link/global_economic_outlook.htm, (19 Eylül 08)
http://www.un.org/esa/policy/wess/wess2007files/wess2007.pdf (19 Eylül 08)
http://www.oecd.org/dataoecd/4/50/39739655.pdf (19 Eylül 08)
http://www.undp.org.tr/UNDPiprtni08/tr/mdgs.htm (19 Eylül 08)
http://hdr.undp.org/en/reports/global/hdr1996/chapters/ (19 Eylül 08)
http://hdr.undp.org/en/statistics/ (24 Ağustos 2008)
http://www.un.org/millenniumgoals/pdf/The%20Millennium%20Development%20Goals%20Report%202008.pdfs.8 (23 Eylül 08)
http://en.wikipedia.org/wiki/Listiofiminimumiwagesibyicountry (19 Eylül 08)
http://www.bianet.org/bianet/kategori/bianet/25132/turkiyede-14-milyon-kisi-aclik-sinirinda (23 Eylül 08)
http://www.fao.org/newsroom/common/ecg/1000923/en/hungerfigs.pdf (17 Eylül 08)
http://www.theworldeconomy.org/publications/worldeconomy/MaddisontableB-10.pdf (19 Eylül 08)
http://www.ntvmsnbc.com/news/362901.asp (19 Eylül 08)
http://www.census.gov/main/www/popclock.html (5 Aralık 2008)
http://www.oecd.org/dataoecd/45/42/41527936.pdf (19 Eylül 08)
http://www.elelebizbize.com/e-kutuphane/ibrahimguranyumusak/nufuzartishisikalkinma.html (19 Eylül 08)
http://www.hasmendi.net/makaleigurak/nufusartisisorunu.pdf (19 Eylül 08)
http://www.ilo.org/global/AboutitheiILO/Originsiandihistory/lang--en/index.htm (19 Eylül 08)
http://www.ilo.org/global/AboutitheiILO/Mediaiandipubliciinformation/Pressireleases/lang--en/WCMSi099529/index.htm (19 Eylül 08)
http://www.ilo.org/public/turkish/region/eurpro/ankara/sozlesme/onaylanan.htm (19 Eylül 08)
http://www.ilo.org/public/english/employment/strat/kilm/ (19 Eylül 08)
http://www.ilo.org/public/english/employment/strat/kilm/download/kilm10.pdf (s.6) (19 Eylül 08)
http://www.ilo.org/public/english/employment/strat/kilm/download/kilm09.pdf (s.6) (19 Eylül 08)
http://ekutup.dpt.gov.tr/program/2009/hedef.pdf (19 Eylül 08)
http://ekutup.dpt.gov.tr/plan/plan9.pdf (19 Eylül 08)
http://web.worldbank.org/WBSITE/EXTERNAL/DATASTATISTICS/0,,contentMDK:20394872~isCURL:Y~menuPK:1192714~pagePK:64133150~piPK:64133175~theSitePK:239419,00.html (19 Eylül 08)
http://www.marksisttutum.org/zorunluluklardunyasi.htm (24 Ağustos 2008)
104
http://sgb.meb.gov.tr/istatistik/meb_istatistikleri_orgun_egitim_2007_2008.pdf (24 Ağustos 2008)
http://www.osym.gov.tr/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFF7A2395174CFB32E174B6113DA2B1A6EC (24Ağustos 2008)
www.tüik.gov.tr (24 Ağustos 2008)
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=2042 (24 Ağustos 2008)
http://www.tuik.gov.tr/VeriBilgi.do?tbiid=25&ustiid=8 (19 Eylül 08)
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=482 (24 Ağustos 2008)
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=626 (24 Ağustos 2008)
http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?tbiid=25&tbiadi=İşgücü%20İstatistikleri&ustiid=8 (19 Eylül 08)
http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=408 (24 Ağustos 2008)
www.iskur.gov.tr (19 Eylül 08)
http://www.iskur.gov.tr/LoadExternalPage.aspx?uicode=statkanunlar (24 Ağustos 2008)
http://statik.iskur.gov.tr/tr/isgucu_piyasasi/isgucupiyasasi_arastirmasonuclari_iller/TÜRKİYE%20GENELİ.pdfs.16 (24 Ağustos 2008)
http://statik.iskur.gov.tr/tr/isgucuipiyasasi/isgucupiyasasiiarastirmasonuclariiiller/TÜRKİYE%20GENELİ.pdf(19 Eylül 08)
http://anket.iskur.gov.tr/ (17 Kasım 2008)
https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/rankorder/2003rank.html (24 Ağustos 2008)
https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/rankorder/2095rank.html (19 Eylül 08)
105
ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı : Sinan OK
Doğum Tarihi : 10.09.1983
Doğum Yeri : Gevaş/VAN
Eğitim Durumu
İlköğretim : Osman Gazi İlköğretim Okulu (1989-1997)
Lise : Gevaş Lisesi - Gevaş/VAN (1997-2000)
Üniversite : Gazi Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi (2000-2004)
Yüksek Lisans : Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kadın Çalışmaları AnaBilim Dalı (2007- .... )
İş Deneyimi
Kamu : 1- MTA Genel Müdürlüğü / Memur (2004-2006)
2- İŞKUR, İstihdam ve Meslek Uzman Y. (2006-2008)
Medeni Durumu : Evli