68
www.bahcelievlerdergisi.com AYLIK SİYASİ AKTÜEL HABER DERGİSİ EYLÜL - EKİM 2012 SAYI: 9 DERGİSİ

Eylül

Embed Size (px)

DESCRIPTION

bahcelievler dergisi sayı 9

Citation preview

Page 1: Eylül

ww

w.b

ahce

liev

lerd

ergis

i.co

m

AYLIK SİYASİ AKTÜEL HABER DERGİSİ EYLÜL - EKİM 2012 SAYI: 9 DERGİSİ

Page 2: Eylül
Page 3: Eylül

Bayramlar toplum olarak milli birliğimizin ve dayanışmamızınen üst seviyede olduğu günlerdir. Bu sayimizda sizlerle çiftebayram sevinciyle birlikte olacağız. Birincisi her yıl Allah'a olankulluk borcumuzu ödemek için kestiğimiz kurbanlarımız ve KurbanBayramı. Rabbin için namaz kıl kurban kes ayetinde de açıklandığıgibi Kurban Bayramı'nın önemi bizler için oldukça fazladır. Tabiki yoksul olan insanlara yardımcı olmakta kurbanın asıl niyetle-rinden biridir. Bir diğer bayramımız ise 29 Ekim Cumhuriyet

Bayramıdır. Ulu önder Mustafa KemalAtatürk tarafından inşa edilen büyük

Cumhuriyetimizi ve onun öneminidaha da kavramalıyız. Vatanımızın

bağımsızlığı ve bütünlüğü uğrundaemek veren herkesin ruhu şad olsundiyor, hepinize mutlu ve huzurlu bay-

ramlar diliyorum.

Sinan BOZAYSorumlu Yazı İşleri Müdürü

Page 4: Eylül

İçin

den

Kurban Bayramı ve Önemi

Embriyolarınız 7/24 Gözlem Altında

En Büyük Bayram Kutlu Olsun!

12 Eylül Darbesi ve Sonuçları

Embriyolarınız 7/24 Gözlem Altında

Kurban Bayramı ve Önemi

Dil Bayramı Kutlu Olsun!Dil Bayramı Kutlu Olsun!

12 Eylül Darbesi ve Sonuçları

En Büyük Bayram Kutlu Olsun!

44

1010

1616

2020

3232

Page 5: Eylül

BAHÇELİEVLER DERGİSİBozbir Reklam Org. Danş. Tem. Hiz.Tar. ve Hayv. San. Tic. Ltd. Şti.www.bahçelievler.com.trwww.bahcelievlerdergisi.com

Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri MüdürüSinan Bozay

Genel Yayın KoordinatörüHasan Birinci

EditörTahsin Eren Sayar

Hukuk DanışmanıAv. Niyazi Serttaş

İdari İşlerAyla Yeter Ekinci

TasarımAlper Dinçel

Yönetim MerkeziŞirinevler Mah. Mareşal Fevzi Çakmak Cad. Saadet İş Hanı No: 20 Kat: 4 Daire: 14 Bahçelievler / İstanbulTel: 0212 644 05 35Cep: 0532 730 67 78e-mail:[email protected]@bahcelievlerdergisi.comwww.bahçelievler.com.trwww.facebook.com/bahcelievlerdergisiwww.twitter.com/bevlerdergi

Basım YeriCemre DijitalLitros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi 1BB 24 Topkapı / İstanbulTel: 0212 613 94 82

Bahçelievler Dergisi basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.

BİŞAD Hizmet KomitesiÜyeleri ile Buluştu

BİŞAD Hizmet KomitesiÜyeleri ile Buluştu

Türk Edebiyatının Efsanesi:Cemal SüreyaTürk Edebiyatının Efsanesi:Cemal Süreya

Sağlığınız için Şifalı BitkilerSağlığınız için Şifalı Bitkiler

İçinden

Dünyamızı Onlarla daPaylaşalım

Dünyamızı Onlarla daPaylaşalım

Osman Gazi Han ve Osmanlı DevletiOsman Gazi Han

ve Osmanlı Devleti

Gündelik Pratik BilgilerGündelik Pratik Bilgiler

3434

4444

5858

6060

6262

6464

Page 6: Eylül

Kurban Bayramı Müslümanlar tarafından Hicri Tak‐vime göre Zilhicce ayının onuncu gününden itibarendört gün boyunca kutlanan bir dini bayram. Zilhicce

ayının onuncu, on birinci ve on ikinci günlerine 'Eyyâm‐ınahr' (Kesme günleri) ve bir önceki gün olan Zilhicceayının dokuzuncu gününe Arife denir. Kurban Bayramı,aynı zamanda İslam âleminin her yıl Mekke'de hac fari‐zasını ifa ettikleri vakittir.

Kurban Bayramı, nüfusunun çoğunluğu Müslümanolan birçok ülkede dinî bayram olmasının yanı sıra resmîtatil ilan edilir. Ramazan Bayramı ile beraber İslam dinin‐deki en önemli iki bayramdan biridir.

Hicri takvim bir ay takvimi ol‐duğu için yıllar güneş

temelli miladitakvim‐

den

11‐12 gün kısadır. Bu nedenle Kurban Bayramı her sene11‐12 gün daha erken kutlanır. Yaklaşık 33 senede birbayramı aynı tarihlere tekabül eder.

Tanah'a göre İbrahim'in Eşi Sara'dan bir çocuğu olmu‐yordu ve İbrahim Sara'dan bir çocuğu olması durumundabunu Tanrı'ya Kurban olarak adadı. Tanrı, "İshak'ı, sevdiğinbiricik oğlunu al, Moriya bölgesine git" dedi, "Orada sanagöstereceğim bir dağda oğlunu yakmalık sunu olaraksun.", 8‐9‐10‐11‐12‐13: İbrahim, "Oğlum, yakmalık sunuiçin kuzuyu Tanrı kendisi sağlayacak" dedi. İkisi birlikteyürümeye devam ettiler. Tanrı'nın kendisine belirttiği yerevarınca İbrahim bir sunak yaptı, üzerine odun dizdi. Oğlu

İshak'ı bağlayıp sunaktaki odunların üzerine yatırdı.Onu boğazlamak için uzanıp bıçağı aldı.Ama RAB'bin

meleği göklerden, "İbrahim, İbrahim!" diye ses‐lendi. İbrahim, "İşte buradayım!" diye karşılıkverdi. Melek, "Çocuğa dokunma" dedi, "Ona hiç‐bir şey yapma. Şimdi Tanrı'dan korktuğunu an‐ladım, biricik oğlunu benden esirgemedin." İb‐rahim çevresine bakınca, boynuzları sık çalılaratakılmış bir koç gördü. Gidip koçu getirdi. Oğ‐lunun yerine onu yakmalık sunu olaraksundu."(Yaratılış: 22:2‐8‐9‐10‐11‐12‐13)

Kur'an metinlerinde bahsi geçen çocuğun "yu‐muşak huylu bir erkek çocuk" olmasından bahse‐

dilip ismini belirtilmemiştir (Sâffât Sûresi: 101). Fakatgenelde İsmail olarak tefsir edilir ve müslümanlar ço‐

cuğun İsmail olduğuna inanırlar.

Diğer İslami kaynaklara göre, İbrahim Peygamberineşinin kısır olması nedeni ile bir çocuğu olmayınca (bazırivayetlere göre 125 yıl Allah'a yalvarır, dua eder. Ken‐disinin ve eşinin yaşlı olduğu bir zamanda mucizevi birşekilde oğlu olur. Çocuk biraz büyüdüğünde, İbrahim

Kurban Bayramı ve Önemi

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 20124

Haber

Page 7: Eylül

peygamber rüyasında onu kurban etmesi gerektiğini gö‐rür. Oğluna "Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımıgördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Baba‐cığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabreden‐lerden bulacaksın” der. Peygamberlerin rüyaları normalinsanların rüyalarından farklı olduğundan bu bir emirolarak kabul edilmiş ve İbrahim peygamber oğlunu kur‐ban etmeye götürmüştür. Ancak Allah'ın emriyle bıçakçocuğu kesmez. Bu esnada Cebrail kucağında bir koç ilegelir. Bu imtihan başarı ile geçildikten sonra tüm İbrahimidinlerde Zilhicce ayının 10. günü aynı şekilde kurban ke‐silerek kutlanan bayram olmuştur. İslam peygamberi,Hac gibi terkedilen İbrahim geleneği, tekrar hayata ge‐çirmiştir.

Bu güzel bayramın önemi de büyüktür tabiki. Kurban‐lar Allah rızası için kesilir. Namazla başlayan Allah'a ya‐kınlaşma, kurbanla daha ileri merhalelere erişir. Mü'min,kestiği kurbanın kanıyla birlikte günahlarının da akıp gitti‐ğini, iç dünyasında beliren tadına doyulmaz sevinçle his‐seder. Allah uğrunda fedakarlık yapmanın en güzel örne‐ğini, kurbanıyla gösterir. Kurban onun Allah'ateslimiyetinin bir işaretidir. Ayrıca kurban onu ve ailesiyleçocuklarını her türlü bela ve musibetlerden, sıkıntılardankurtarmaya vesile olur.

Kurbanların kesilmesinden sonra sıra kurban etlerinintaksimine gelir. Öteden beri yapılan taksimatla, etin üçtebiri fakirlere, üçte biri komşulara, kalan kısmı da evde ço‐luk çocuğa ayrılır.

Böylece mü'minler bir taraftan Allah'a karşı kulluk va‐zifelerini yerine getirirken, diğer taraftan da insanlarakarşı mes'uliyetlerini ifa etmiş olurlar. Böylece insanlararasında sevgi ve kardeşlik hisleri gelişir. Kin ve düşmanlıkgibi fertleri birbirinden soğutucu duygular kendiliğindeneriyip gider.

Bu suretle kurban ibadeti, fakirlerin gıda ihtiyacını te‐min ederken, zengin fakir kaynaşması gibi sosyal daya‐nışmayı da sağlar.

Bütün İslâm âleminde aynı anda milyonlarca Müslüma‐nın kurban kesmesi ne kadar muhteşem bir manzaradır.

Demek ki, bunca insan Rabbinin tek bir emriyle hare‐kete geçip, Onun kendilerinden istediklerini yerine getir‐meye hazırdır. Bu hayal ve düşüncenin insana kazandırdığımanevi kuvvetin derecesini düşünmek kolay değildir.

İşte bütün mü'minler İlahi rızaya erebilmek için, güç‐lerinin ve imkanlarının müsaade ettiği nisbette birer kur‐ban satın alarak Allah için keserler.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 5

Haber

Page 8: Eylül

Savaşsız bir dünya hemen herkesin en büyük dilek‐lerinden biridir. Dünya üzerinde geçirdiğimiz iki bü‐yük savaşta dahi yüzbinlerce insan ölmüşken bunun

dışında yaşanan birçok savaşta da birçok masum insanöldürülmüştür. Bu yüzden Birleşmiş Milletler Genel Ku‐rulu, 1981’deki 57. birleşiminde, “Genel Kurul’un açılışgünü olan her Eylül’ün üçüncü salı gününü “UluslararasıBarış Günü” ilan edilmiştir. Yıllar sonra Genel Kurul'un 7Eylül 2001 tarih ve A/RES/55/282 sayılı kararı ile 21 Ey‐lül'ün Barış Günü olarak kabul etmiştir.

Birleşmiş Milletler, Barış Günü'nde, dünya çapındaçatışmaların önlenmesi ve barışın tesisi yolunda bilin‐çlenmeyi amaçlıyor. Her 21 Eylül de, Bir‐leşmiş Milletler Merkezi’ndeki“Barış Çanı” çalınıyor. Sa‐vaşlardaki insani kı‐yımın anısına Ja‐ponya tarafın‐dan yaptı‐

rılan bu çan, dünyanın tüm kıtalarından çocukların ba‐ğışladıkları bozuk paralarla üretildi. Çanın üzerine, “ÇokYaşa Mutlak Barış” yazısı kazındı.

Eskiden Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve VarşovaPaktı üyesi ülkeler barış içinde bir dünya mücadelesigörevini hatırlatmak amacıyla Hitler faşizminin 1939 yılındaPolonya’yı işgal ederek ikinci dünya savaşını başlattığı tariholan 1 Eylül’ü “Dünya Barış Günü” olarak ilan edilmiştir.SSCB’nin ve Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra hiçbirülke 1 Eylül’ü Dünya Barış Günü olarak kutlamadı.

Günümüzde etkisini eskisi kadar taşımasa da DünyaBarış Günü tüm insanlık için büyük öneme

sahiptir. Huzurlu ve yaşanılır birdünya için tüm milletlerin

bir çatı altında ve say‐gılı yaşaması en

büyük gerek‐liliktir.

Savaşsız Dünya İçin El Ele

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 20126

Haber

Page 9: Eylül

Gaziler Yaşayan EfsanelerdirTürk tarihinde İslam

öncesi ve sonrasışehitlik ve gazilik

orunu vardır. Her Türk debu onura kavuşmak içinvatanı, milleti, bayrağı,milli marşı, soydaşları vekutsal değerleri için sa‐vaşır. Çünkü milli hasle‐timizde olan bu duygu‐ların, Türk ulusu ve herbireyi için vazgeçilmez biranlamı ve önemi vardır.Türk Milleti bunun en gü‐zel örneğini Atatürk’ünönderliğinde verilen "Kur‐tuluş Savaşı"nda yaşa‐mıştır. "Ya istiklal, yaölüm!" demiştir. Türk ta‐rihi böylesine "kahraman‐lık günleri" ile doludur.Kahramanlık günlerini şe‐hit ve gazilerimize borç‐luyuz. Destanlar yaratan şehit ve gaziler tek tek bireronur abidemizdir. Vatanı uğruna ölümü göze almış kah‐raman Türk Ordusu, daha sonra dünya barışını korumakiçin görev almıştır. 1950–1953 yılları arasında barış için

Kore’de savaşmıştır. 1974 yılında soydaşlarımızı yok ol‐maktan kurtarmak için, "Kıbrıs Barış Harekâtı’nı gerçek‐leştirmiştir. Yine Mehmetçik barışı korumak için, Bosna‐Hersek, Somali ve Kosova’ya barış gücü olarak BirleşmişMilletler kararıyla gitmiştir. l. Dünya Savaşı’nda, KurtuluşSavaşı’nda Kore Savaşı’nda ve Kıbrıs Barış Harekatı’ndabirçok askerimiz şehit oldu, bir kısmı da gazi olarak geridöndü. Devletimiz bir yasa ile şehit yakınlarına "ÖvünçMadalyası" vererek şehitlik maaşı bağlar. Yine gazilerede madalya ile aylık maaş verir ve tedavi, ulaşım gibihizmetlerde ücretsiz olanaklar tanır. Türk ulusu için, "şe‐hitler nurlanmış" ve "gaziler onurlanmış" kişiler demektir.Bunların en başında da; Başkomutan, Gazi, Mareşal veUlusal önder Mustafa Kemal Atatürk gelmektedir. 19Eylül tarihi, Atatürk’e 1921 yılında Mareşallik rütbesi ilegazilik unvanının verildiği gündür. Bu nedenle, yurdumuzdaher yıl 19 Eylül "Gaziler Günü" resmi olarak kutlanmaktadır.Aynı gün diğer bir deyimle "Kahramanlık Günü" olarakda kutlanmaktadır. Yerel kurtuluş günleri de gazilerimizve kahramanlarımız için birer anma günüdür. Şehitlerimizinruhlarını huzurlu kılmamız için, savaş arkadaşları gazile‐rimizi hak ettikleri değeri vererek, onları her yerde veher zaman onurlandırmalıyız.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 7

Haber

Page 10: Eylül

Çocuklarımıza Sahip Çıkalım

U luslararası Çocuk Günü fik‐ri, 1925 yılında Cenev‐re’de yapılan Ço‐

cukların Refahı için Dün‐ya Konferansı 'ndansonra doğmuştur. 54ülke katı l ımıylagerçekleşen Kon‐ferans’ta Çocuk‐ların Korunma‐sına Dair Ce‐nevre Bildirge‐si kabul edil‐miştir.

Dünya Ço‐cuk Günü ço‐cuklar arasındaortak duygularoluşmasını, ulusla‐rın barış içinde ya‐şama özlemlerininpekişmesini amaçlar.

Bildirge esas olarak yoksulluk, ço‐cuk işçiliği, eğitim gibi dünya ço‐

cuklarının refahını ilgilendirenkonulara odaklaşmaktadır.

Konferanstan sonra pekçok ülke, çocukların

sorunlarına ilişkinolarak kamuoyu‐nun dikkatini çek‐mek, çocuklaramutluluk getir‐mek ve çocukkonusunda teş‐vik etmek üzerebir günü Çocukgünü olarak be‐lirlemiştir.

Çocuk Haklarıgünü Ekim ayının

ilk haftası tümDünya’da kutlan‐

maktadır.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 20128

Haber

Page 11: Eylül

Milletçe barış ve huzurunhakim olduğu nice

bayramlara. Bayramınız bayram ola.

Sinan BOZAY Anavatan Partisi

İstanbul İl Başkanı ve MKYK Üyesi

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 9

Page 12: Eylül

Tüp bebek alanında, gebelikte başarıyı arttıranyeni bir gelişme var mı?

Evet, yeni bir cihaz icad edildi; 'EmbryoScope' adıverilen bu cihaz sayesinde, embriyolar kamera yöntemiyle24 saat gözlemleniyor. Bu çok yeni bir teknoloji, dünyadada çok yeni tanıtıldı. Türkiye'de sadece bazı büyük ünite‐lerde var, tabii bizim ünitemizde de mevcut. Bu cihazınen önemli faydası ise gebelik ve eve bebek götürmeoranlarında artış sağlaması. 'EmbryoS cope' şöyleişliyor; embriyo, mikroenjeksiyon yöntemiylehemen döllendikten sonra, bu cihazın ol‐duğu inkübatöre yerleştiriliyor. Yerleşti‐rildiği andan itibaren, embriyonun bö‐lünme aşamaları tek tek tesbit edilebili‐yorsunuz çünkü cihaz 24 saat kayıt ya‐pıyor. Yani, bir embriyoyu döllenme ger‐çekleştiği andan embriyo transferi yapı‐lacak ana kadar canlı olarak görüntülemek,görüntüleri kaydetmek, her dakika veyasaate gelişim özelliklerini incelemek müm‐kün. Bunun sağladığı en büyük avantaj, em‐briyonun tam olarak ne zaman göründüğünütam olarak görebilmemizdir.

Embriyonun tam olarak ne za-man bölündüğünü bilmekneden önemli?

Embriyolardan ilk bölüneni,en iyisidir. Bu teknolojidenönce, tüp bebek laboratua‐rında her bir olguya ait em‐briyoların gelişimlerininölçülmesi ve kalitelerinindeğerlendirilmesi içingünde ya da 18 saattebir inkübatör dışarı‐sına çıkarılarak özelmikroskoplar ile kont‐

rol edilirdi. Bunun sonucu olarak, sadece embriyolarındöllenip, döllenmediği bilgisine ulaştık. Ancak, şimdi budöllenen dört embriyodan, ilk olarak hangisinin döllen‐diğini görebiliyoruz. Bu da daha önce belirttiğim gibi, bizien iyi embriyoya götürüyor. İlk bölüneni transfer ettiğimizzaman gebelik oranları artıyor, düşük oranları da azalıyor.

Daha sonraki aşama nedir?

Daha sonra, yine bölünmekte olan embriyolardan bi‐zim 'blastokist' olarak adlandırdığımız aşamaya geliyo‐

ruz. Bu aşamaya ulaşan embriyolar, en iyi em‐briyolardir. Yasa gereği artık belirli bir yaşınaltında ve belirli denemelerden geçmiş has‐talara, tek embriyo transferi yapmak zo‐runda olduğumuz için, onlara en iyi embri‐yoyu vermek istiyoruz ki hem gebelik şansı

artsın hem de tutunma şansı artsın. Bununiçin de EmbryoScope cihazı sayesinde hem

en iyi embriyoyu seçebiliyoruz, hem deBlastokist aşamasına gelen embriyoları don‐durmak, önceki kullandığımız yönteme

göre daha iyi, daha verimli sonuçlar alı‐yoruz. Bu başarıyı artıran en iyi yön‐

temlerden bir tanesi.

Prosedüre ne zamanbaşladınız?

Bu yıl başladık, yıl‐başından beri bu cihaz

ünitemizde. Zatendünya çapında ta‐nıtımı da geçen yılolmuştu. Biz deteknolojiyi yakın‐dan takip ediyo‐ruz; hastalarımızıniyiliği ve gebe kal‐ma şanslarını artı‐rabilmek için...

Gebelik oranlarını artırmada yeni bir araç olan 'EmbryoScope', embriyoların sürekli olarak izlenmesinisağlayarak, eve bebek götürme şansını artırıyor. Medicana Bahçelievler Tüp bebek Merkezi DirektörüDoç. Dr. Süha Sönmez, tüp bebek alanındaki bu son gelişmelerle ilgili sorularımızı yanıtladı.

Embriyolarınız 7/24 gözlem altında

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201210

Sağlık

Page 13: Eylül

'EmbryoScope' ile çalışmaya başladığınızdanberi, gebelikte başarı oranı ne kadar arttı?

Yüzde 5 ile 10 oranında gebelik oranlarına etki ediyor,aynı zamanda düşük oranı da azaltıyor. Toplam baktığınızdagebelik oranı yüzde 45‐50 arasında değişir,ortalama olarak. Ama hastalarıneve götürme oranı yüzde25‐30 arasında değişir.Yani gebe kalanlarınhepsi eve bebekg ö t ü re m i yo r.Çünkü bunlarınbir kısmı dü‐şüklerle sonuç‐lanıyor. Ancakbiz bu cihaz sa‐yesinde erkenbölünen embriyo‐yu transfer ettiğimiziçin düşük oranlarınıazalttık ve eve bebek gö‐türme oranlarını yükselttik. As‐lında bir tüp bebek ünitesinin başarı‐sından bahsederken, gebelik oranlarından dahaziyade eve bebek götürme oranlarına bakmak lazım.İşte bu cihaz bizim başarımızı da artırıyor.

EmbryoScope nasıl geliştirdi?

Bilimadamları ve mühendisler, gebelik oranlarını arttır‐mak amacı ile byakın zaman önce ortak bir çalışma ger‐çekleştirerek ingilizcede ‘time‐lapse imaging’ olarak ad‐landırılan ve embriyoların inkübatör dışarısına çıkartıl‐madan 24 saat canlı olarak özel kamera sistemleri ilegözlenmesine ve gelişimlerinin kaydedilmesine olanakveren bir inkübatör sistemi geliştirdiler. Böylece rahmetutunma aşamasına ulaşma potansiyeli olan bir embriyoçok daha erken aşamalarda belirlenerek transfer edile‐biliyor ve böylece laboratuar ortamında günlerce embriyobüyütmek zorunda kalınmıyor. Ayrıca embriyoların bugelişim dönemi sırasında kaybedilmesi de engellenmişoluyor. Embriyolar günlük kontrol için inkübatör dışarısınaçıkartılmadığı için de gerek laboratuvar şartlarındaki de‐ğişimden gerekse atmosferik şartların getirebileceğinegatif etkilerden de korunmuş oluyorlar.

Tüp bebek alanında, gebelikte başarıyı arttıranyeni bir gelişme var mı?

Evet, yeni bir cihaz icad edildi; 'EmbryoScope' adıverilen bu cihaz sayesinde, embriyolar kamera yöntemiyle24 saat gözlemleniyor. Bu çok yeni bir teknoloji, dünyadada çok yeni tanıtıldı. Türkiye'de sadece bazı büyük ünite‐

lerde var, tabii bizim ünitemizde de mevcut. Bu cihazınen önemli faydası ise gebelik ve eve bebek götürmeoranlarında artış sağlaması. 'EmbryoS cope' şöyle işliyor;embriyo, mikroenjeksiyon yöntemiyle hemen döllendikten

sonra, bu cihazın olduğu inkübatöre yer‐leştiriliyor. Yerleştirildiği andan iti‐

baren, embriyonun bölünmeaşamaları tek tek tesbit

edilebil iyorsunuzçünkü cihaz 24

saat kayıt yapı‐yor. Yani, birembriyoyu döl‐lenme gerçek‐leştiği andanembriyo trans‐

feri yapılacakana kadar canlı

olarak görüntüle‐mek, görüntüleri kay‐

detmek, her dakika veyasaate gelişim özelliklerini ince‐

lemek mümkün. Bunun sağladığı enbüyük avantaj, embriyonun tam olarak ne zaman

göründüğünü tam olarak görebilmemizdir.

Embriyonun tam olarak ne zaman bölündüğünübilmek neden önemli?

Embriyolardan ilk bölüneni, en iyisidir. Bu teknoloji‐den önce, tüp bebek laboratuarında her bir olguya aitembriyoların gelişimlerinin ölçülmesi ve kalitelerinindeğerlendirilmesi için günde ya da 18 saatte bir inkü‐batör dışarısına çıkarılarak özel mikroskoplar ile kontroledilirdi. Bunun sonucu olarak, sadece embriyoların döl‐lenip, döllenmediği bilgisine ulaştık. Ancak, şimdi budöllenen dört embriyodan, ilk olarak hangisinin döllen‐diğini görebiliyoruz. Bu da daha önce belirttiğim gibi,bizi en iyi embriyoya götürüyor. İlk bölüneni transferettiğimiz zaman gebelik oranları artıyor, düşük oranlarıda azalıyor.

Daha sonraki aşama nedir?

Daha sonra, yine bölünmekte olan embriyolardan bi‐zim 'blastokist' olarak adlandırdığımız aşamaya geliyoruz.Bu aşamaya ulaşan embriyolar, en iyi embriyolardir. Yasagereği artık belirli bir yaşın altında ve belirli denemelerdengeçmiş hastalara, tek embriyo transferi yapmak zorundaolduğumuz için, onlara en iyi embriyoyu vermek istiyoruzki hem gebelik şansı artsın hem de tutunma şansı artsın.Bunun için de EmbryoScope cihazı sayesinde hem en iyiembriyoyu seçebiliyoruz, hem de Blastokist aşamasına

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 11

Sağlık

Page 14: Eylül

gelen embriyoları dondurmak, önceki kullandığımız yön‐teme göre daha iyi, daha verimli sonuçlar alıyoruz. Bubaşarıyı artıran en iyi yöntemlerden bir tanesi.

Prosedüre ne zaman başladınız?

Bu yıl başladık, yılbaşından beri bu cihaz ünitemizde.Zaten dünya çapında tanıtımı da geçen yıl olmuştu. Bizde teknolojiyi yakından takip ediyoruz; hastalarımızıniyiliği ve gebe kalma şanslarını artırabilmek için...

'EmbryoScope' ile çalışmaya başladığınızdanberi, gebelikte başarı oranı ne kadar arttı?

Yüzde 5 ile 10 oranında gebelik oranlarına etki ediyor,aynı zamanda düşük oranı da azaltıyor. Toplam baktığı‐nızda gebelik oranı yüzde 45‐50 arasında değişir, orta‐lama olarak. Ama hastaların eve götürme oranı yüzde25‐30 arasında değişir. Yani gebe kalanların hepsi evebebek götüremiyor. Çünkü bunların bir kısmı düşüklerlesonuçlanıyor. Ancak biz bu cihaz sayesinde erken bölü‐nen embriyoyu transfer ettiğimiz için düşük oranlarınıazalttık ve eve bebek götürme oranlarını yükselttik. As‐lında bir tüp bebek ünitesinin başarısından bahsederken,

gebelik oranlarından daha ziyade eve bebek götürmeoranlarına bakmak lazım. İşte bu cihaz bizim başarımızıda artırıyor.

EmbryoScope nasıl geliştirdi?

Bilimadamları ve mühendisler, gebelik oranlarınıarttırmak amacı ile byakın zaman önce ortak bir çalışmagerçekleştirerek ingilizcede ‘time‐lapse imaging’ olarakadlandırılan ve embriyoların inkübatör dışarısına çı‐kartılmadan 24 saat canlı olarak özel kamera sistemleriile gözlenmesine ve gelişimlerinin kaydedilmesine ola‐nak veren bir inkübatör sistemi geliştirdiler. Böylecerahme tutunma aşamasına ulaşma potansiyeli olan birembriyo çok daha erken aşamalarda belirlenerek trans‐fer edilebiliyor ve böylece laboratuar ortamında gün‐lerce embriyo büyütmek zorunda kalınmıyor. Ayrıcaembriyoların bu gelişim dönemi sırasında kaybedilmeside engellenmiş oluyor. Embriyolar günlük kontrol içininkübatör dışarısına çıkartılmadığı için de gerek labo‐ratuvar şartlarındaki değişimden gerekse atmosferikşartların getirebileceği negatif etkilerden de korunmuşoluyorlar.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201212

Sağlık

Page 15: Eylül
Page 16: Eylül

Başkentve

ÖnemiMustafa Kemal Paşa, Erzurum, Sivas Kongrelerin‐

den sonra 27 Aralık 1919 günü Temsilciler Ku‐rulu üyeleriyle birlikte Ankara'ya geldi.

O zamana kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun başkentiİstanbul idi. Osmanlı Mebusan Meclisi son kez 12 Ocak1919'da İstanbul'da toplandı. 16 Mart 1919 günü İngilizlerİstanbul'a girdi. Önce meclisi bastılar. Bu olay üzerine bir‐çok milletvekili Anadolu'ya geçti. Yakalananlardan çoğututuklandı. Artık Osmanlı Mebusan Meclisi'nin İstanbul'datoplanma olasılığı kalmamıştı. Milletvekillerinin toplana‐cağı ve ülkenin yönetileceği bir başkent gerekiyordu.

Ankara, Anadolu'nun ortasında, savaş cephelerine eşituzaklıkta bir kentti. Savaşın yönetimi ve haberleşme, An‐kara'dan kolaylıkla yürütülürdü. Dağılan Osmanlı MebusanMeclisi üyeleri ile Sivas ve Erzurum Kongreleri'nde seçilentemsilcilerin bir yerde toplanması gerekiyordu. Bu ne‐denle 19 Mart 1919 günü Mustafa Kemal Paşa kimi illereve komutanlıklara bir genelge gönderdi. Bu genelgedeözetle; "Osmanlı Devletinin yaşamı ve egemenliğinin sonaerdiği" bildiriliyor, "Türk ulusu kendi yaşamını ve bağım‐sızlığını koruyacaktır." deniliyordu. Bu genelgeden sonratemsilcilerle Osmanlı Mebusan Meclisi'nden gelen üyelerAnkara'da toplanmaya başladılar. Ankaralılar onları coş‐kuyla, sevinçle, sevgiyle karşıladı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 günü, An‐kara'da açıldı. Meclis, ilk oturumunda Mustafa Kemal Pa‐şa'yı başkan seçti. Mustafa Kemal Paşa bundan sonra ül‐keyi kurtarma çalışmalarını Anadolu'nun bu küçükkentinde sürdürdü. Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın planlarıbu yoksul kentte hazırlandı. Savaşın başarıya ulaşmasıiçin düzenli ordular kuruldu. Bu ordular İnönü'de, Sakar‐ya'da, Dumlupınar'da düşmanı bozguna uğrattı. 30 Ağus‐tos 1922'de kazanılan Başkomutanlık Savaşı ile KurtuluşSavaşı'mız tamamlandı.

Yurdumuz düşmanlardan kurtulduktan sonra 13 Ekim1923 günü İsmet Paşa ve dört arkadaşı Ankara'nın başkentolması için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yasa önerisiverdiler. Öneri mecliste oylandı, kabul edildi. Böylece An‐kara yeni Türkiye Devleti'nin başkenti oldu.

Başken, ülkenin yönetim merkezidir. Büyük Millet Mec‐lisi, devlet başkanı, başbakanlık, bakanlıklar, yüksek yargıorganları, başkentte bulunur.

Ankara başkent olduktan sonra gelişti. Modern yapılar,büyük apartmanlar yapıldı. Yüksek okullar, üniversiteleraçıldı. Fabrikalar, yeni iş yerleri kuruldu. Kent kısa süredebüyüdü, genişledi.

Ankara bugün nüfus yoğunluğu bakımından yurdu‐muzun ikinci büyük kentidir.

Her yıl 13 Ekim günü Ankara'nın başkent oluşu, dü‐zenlenen büyük törenlerle kutlanır. Ankara Kalesi'ndebaşlayan bu törene özel giysileri içinde seymenler, öğ‐renciler, çeşitli dernek temsilcileri katılırlar. Törende ya‐pılan konuşmalarda Ankara'nın başkent oluşunun anlamve önemi belirtilir.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201214

Tarih

Page 17: Eylül

İnsanların dünyaya her geçen gün daha çok zararverdiğini açıklayan bilim insanları bunun geridönüşü olmayan sonuçlara yol açacağını ve

2100’de kıyametin kopacağını öne sürdüler.

İklimlerin ortadan kalkacağı ve birçok canlı tü‐rünün yok olacağı dünyada, “Bilinçsiz yapılaşmasonumuzu getirecek” açıklaması yapıldı.

Komplo teorisyenlerinin sık sık dile getirdiği kü‐resel ısınma ve dünya üzerindeki doğal hayat hak‐kında bir araştırma yapan bilim insanları, kıyametintarihini verdi.

Saygın bilim dergilerinden Nature’da yayımla‐nan bir makalede bilim insanları, dünya üzerindekiyaşamın 2100’de sona erebileceğini yazdı.

İnsanoğlunun gezegene çok büyük zarar verdi‐ğini belirten bilim insanları, “Geri dönüşü olmayanbir biçimde genişliyoruz. İnsanlar dünyanın geç‐mişte yaşadığı değişimleri hatırlamıyor” açıklama‐sında bulundu.

Birçok uluslararası kurumdan 22 uzmanın ka‐leme aldığı araştırmada iklim değişimleri ve canlıtürlerinin hızla yok olduğu kaydedildi.

Makalede, “Bugün yaşadığımız iklimlerin yarısıortadan kalkacak. Bu sebeple henüz keşfedilme‐miş birçok canlı türü yok olacak. Bilinen canlı tür‐lerinin de birçoğu ortadan kalkacak” ifadesi yeralırken, araştırmayı yürüten Profesör Arne Moers,“Radyasyon dengesini değiştirerek çok büyük birrisk alıyoruz. Sıradaki dönüşüm gezegeni yok ede‐bilir. Eğer o sınırı bir kez geçersek bir daha dünyagezegenini eski haline geri döndüremeyiz” dedi.

Araştırmada insanoğlunun gezegenin yüzde43’ünü kullandığı belirtilirken, endüstri devrimin‐den önceye oranla karbon emisyonunun yüzde 35arttığı kaydedildi.

Araştırmada, dünya nüfusunun 2025’te 8.2milyar, 2050’de ise 9 milyar olacağı belirtilirken,“2100’de oluşacak nüfusu dünya kaldıramaz”yorumunda bulunuldu.

2100’de Doğal Hayat Bitiyor!Doğa üzerinde bilimsel araştırma yapan bilim insanları doğal hayatıngitgide bittiğini açıkladılar

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 15

Bilim

Page 18: Eylül

Dil Bayramı Kutlu Olsun!Kurtuluş Savaşı’ndan çıkan yorgun Türk toplumunun

yapacakları henüz bitmemişti. Çağdaş, ilerici birdevlet kurmak ve halkın kendisini yönetmesi başlıca

esastı. Türk milletinin benliğini ve milliyetçiliğini korumasıiçin Türklük kavramı önemliydi.

İstanbul’da Dolmabahçe Sarayında toplanan BirinciTürk Dil Kurultayının açılış günü olan 26 Eylül, bu yüzdenDil Bayramı olarak kutlanmaktadır.

Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli kültürkurumlarından biri olan Türk Dil Kurumu 69 yıl önce,12 Temmuz 1932’de kurulmuştu. Yeni Türkiye Cumhu‐riyeti’nde dil ve tarih, Atatürk’ün en çok önem verdiğiolgulardı. Önce 1931’de Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti ku‐ruldu. Uluslaşmanın en önemli temellerinden bir diğeride dil idi. Bunun bilincinde olan ulu önder Atatürk, 11Temmuz 1932 gecesi sofrasında bulunanlara “Dil işle‐

rini düşünmek zamanı gelmiştir. Ne dersiniz?” diye so‐rar. Oradakilerin bu düşünceye katılması üzerine “Öyleise Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti gibi bir de ona kardeşbir dil cemiyeti kuralım. Adı Türk Dili Tetkik Cemiyetiolsun.” diyerek Türk Dil Kurumunun temellerini atar.Ertesi gün Samih Rifat, Ruşen Eşref, Celâl Sahir ve YakupKadri İçişleri Bakanlığına başvururlar. Sonradan adı TürkDil Kurumuna çevrilecek olan Türk Dili Tetkik Cemiyetikurulur.

Cemiyetin kuruluşuyla birlikte başlayan çalışmalar sü‐rerken, Türk Dil Kurultayının hazırlıkları da başlamıştır. Bucoşku ve heyecan içerisinde Türk Dil Kurultayı toplanır. Ku‐rultaya çok sayıda bilim adamı, gazeteci, yazar, devlet adamıve sanatçı katılır. Atatürk, Kurultayı baştan sona kadar izle‐miştir. Türkçenin gelişmesi, özleşmesi, zenginleşmesi yo‐lunda Türk Dil Kurultaylarının çok önemli yeri vardır.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201216

Tarih

Dil Bayramı Kutlu Olsun!

Page 19: Eylül

Tüm İslam aleminin mübarekKurban Bayramını kutlar, hayırlar getirmesini dilerim.

Caner BAŞGEZER

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 17

Page 20: Eylül

Daha Güzel Bir Dünya için Tasarruf

1935 yılında bazı Türk bankaları, 1924’te BirinciUluslararası Tasarruf Kongresi’nde kabul edilen31 Ekim gününü, Uluslararası Tasarruf Günü ola‐

rak kabul etmişlerdi.

Dünya tasarruf gününü ülkemizde 1924 yılındanberi kutluyoruz. İnsanlar geleceklerini güvenceye almakiçin tasarrufa yönelir. Dünya tasarruf gününün amacıtasarrufun öneminin anlaşılmasına katkıda bulunmak‐tır. İsraflardan kaçınarak aile bütçesine ve ülke serma‐yemize sahip çıkabiliriz.

Ülkenin zenginleşmesi, gelir seviyesinin yükselme‐sinin daha çok istihdam, daha çok üretim ve daha çokihracatla mümkün olduğunu düşüncesiyle "Bunun içinde tasarruflarımızın yeni yatırımlara dönüşmesi şarttır.

Tasarruf, yarınlarımız için önemli olan kaynakların ida‐reli tüketilmesidir. Aksi takdirde bir gün her şey tükenecekve geri dönüşü olmayacak. Suyumuz azalıyor, toprağımızverimsizleşiyor. Her şey bize kaynaklarımızın tükenmeküzere olduğunu gösterdiği halde bu konuyu ciddiye alıpüzerinde düşünen ve harekete geçen insan sayısı yokdenecek kadar az. "Ben mi kurtaracağım bu dünyayı,peki beni kim kurtaracak?" mantığı hala sürüp gidiyorve birçok insan ekonomik gücünü daha da güçlendirmekiçin kaynaklarımızı hızla yok etmeye devam ediyor. Sokak,cadde ve evlerimizde boşa akan sular acaba kaç kişinindikkatini çekiyor? Geri dönüşümün ne olduğunu ve nasıluygulanacağını acaba kaçımız biliyoruz?

Bugünümüz yarınımıza gebe, ne ekersek onu biçe‐ceğiz. Daha fazla geç olmadan hepimiz ortak bir tavır

almak zorundayız. Bilinçli tüketimive değerlerimize sahip çıkmayıöğrenmeliyiz. Zamanımızı, suyu‐muzu, elektriğimizi, paramızı kı‐sacası tüm değerlerimizi tasarruflukullanalım.

Yaşamın devam etmesinde, in‐sanların ve diğer canlıların kullan‐dığı, vazgeçilmez olan maddelerintüketiminde dikkatli davranma,gereği kadar kullanma, idareli tü‐ketmeye tasarruf denir. Üzerindeyaşadığımız dünyada, insanlarınve diğer canlıların yaşamsal olarakkullandıkları, bütün kaynakların,tükenen cinsten kaynaklar oldu‐ğunu, düşünecek olursak, bu ya‐şamsal kaynakların bir gün tüke‐neceği kaçınılmaz bir sondur.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201218

Haber

Page 21: Eylül

İnsanlığın yaşamsal kaynakları olan bu maddelerin,bilinçsizce tüketilmesi yada tüketilmesi esnasında çev‐reye verilen zararların, bazı maddelerin tüketilmedenyok olmasına sebep olduğu, tüketilen bazı maddelerin

ise bir miktar enerji kullanılarak geridönüşümlerinin mümkün olmasınarağmen, bu enerjinin harcanarakgeri dönüşümün sağlanmadığı, in‐sanlığın ortak malı olan bazı mad‐delerin, insanlığın bazı kesimleri ta‐rafından ekonomik güç ve üstünolma hırsı gibi, gayeler için kulla‐nılması tahribatın boyutlarını artır‐makta ve verilen zararlar önüne ge‐çilmez bir hızla insanlığın yaşamını

tehdit edecek düzeylere gelmektedir.

Dünyamızda var olan, su, hava, toprak,bitki, hayvanlar, petrol ve doğalgaz gibimaddeler, sınırlı yaşamsal kaynaklardır.Bilinçsiz ve aşırı tüketim nedeniyle bukaynaklar her geçen gün biraz daha

azalmakta. Nispeten daha uzun süreliolan, güneş enerjisi ve rüzgar gibienerji kaynakları ise insanlık tarafın‐dan henüz yeteri kadar kullanılma‐maktadır. Ya da bu enerjilerde ya‐rarlanmak için kurulan sistemlerinekonomik olarak pahalı sistemler ol‐ması nedeni ile insanlık henüz bukaynaklara yeteri kadar yönelme‐miştir. Hazır kaynakları kullanmakdaha az emek ve sermaye gerektir‐diğinden, daha cazip gelmektedir.

İnsanlık hiç de uzak olmayan birtehlike ile karşı karşıya bulunmaktadır.Dünyanın ortak malı olan bazı tüketimmaddelerinin bilinçsizce tüketilmesiinsanlığı ortak tavır almaya zorla‐

maktadır. Ortak tavır alınabilmesi için insanlara, eğitimyolu ile tasarruf yapma, bilinçli tüketicilik, dünyanın ortakmalı olan bazı tüketim maddelerine sahip çıkma, gibiistendik davranışların kazandırılması gerekmektedir.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 19

Haber

Page 22: Eylül

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201220

Tarih

Darbesi ve Sonuçları 12 Eylül

12 Eylül Darbesi veya 1980 İhtilali, Türk Silahlı Kuv‐vetlerinin 12 Eylül 1980 günü emir‐komuta zinciriiçinde gerçekleştirdiği askerî müdahaledir. 27 Mayıs

1960 darbesi ve 12 Mart 1971 muhtırasının ardından Tür‐kiye Cumhuriyeti tarihinde silahlı kuvvetlerin yönetimeüçüncü açık müdahalesidir. Bu müdahale ile SüleymanDemirel'in Başbakan'ı olduğu hükümet görevden alındı,Türkiye Büyük Millet Meclisi lağvedildi, 1970 sonrasındadeğiştirilen 1961 Anayasası tamamen rafa kaldırıldı veTürkiye siyasetinin yeniden tasarlandığı bir as‐kerî dönem başladı. Bu dönem yaklaşık dokuzyıl sürdü. 12 Eylül 1980 ardından partiler lağ‐vedildi, parti liderleri önce askerî üslerde gö‐zetim altında tutuldu, ardından yargılandı.

2010 anayasa referandumunda, değişiklik‐lerin kabul edilmesiyle 13 Eylül 2010 tarihindeçeşitli sivil toplum kuruluşları, sendikalar vedernekler ile darbe mağduru kişiler 12 Eylüldarbesini yapanlar hakkında suç duyurusundabulundu. Bütün suç duyurularını toplayan An‐kara Cumhuriyet Başsavcılığı "Milli GüvenlikKonseyi (MGK) adı altında 12 Eylül 1980'deülke yönetimine el koyan ve 24 Kasım 1983 yı‐lına kadar bu statüsünü sürdüren askerî cuntayönetiminin hayatta kalan üyeleri, Kenan Ev‐ren, Nejat Tümer ve Tahsin Şahinkaya'nın işle‐diği (A) Nürnberg Şartı ile kabul edilmiş ve tümdevletlerin kendi kanunlarında yer almasa dahisuçun oluşumu halinde takip etmek zorundaoldukları uluslararası hukukun buyruk kuralıniteliğine sahip insanlığa karşı suçlar (B) 765Sayılı Ceza Kanunu'nun 146, 147, 153, 174,179, 180, 181. maddeleri kapsamında, insan‐lığa karşı suçlar ve resen takdir edilecek suçlarnedeniyle haklarında başsavcılık tarafındanceza dava açılması ve haklarında gerekli ön‐lemlerin alınması istemi ile 7 Nisan 2011 yılındailk soruşturma başlattı. 4 Nisan 2012 tarihindeise darbenin yargılanmasına başlanmıştır.

12 Eylül 1980 askerî darbesinin gerekçeleri arasındaülkede yaygınlaşan siyasi cinayetler, ve 6 Eylül günü Kon‐ya'da Necmettin Erbakan önderliğinde yapılan ve darbeliderlerinin şerîat amaçlı bir kalkışma girişimi olarak nite‐lediği Kudüs Mitingi gösterildi. Konya mitingi olarak dabilinen bu mitingde topluluk İstiklal Marşı sırasında yerlereoturmuş ve İstiklal Marşını yuhalamıştır. Miting sırasındasürekli şeriat çağrısı yapılmış, miting devleti protestoyadönüşmüştür. Türkiye Büyük Millet Meclisi, 22 Mart

Page 23: Eylül

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 21

Tarih

1980'de ilk turunu yaptığı Cumhurbaşkanlığı seçimini,114 tur oylama yaptığı halde darbe gününe kadar sonuç‐landırmayarak, halkta demokratik yollarla ülkenin düzlüğeçıkamayacağı inancına yol açtı.

12 Eylül öncesi dönemin son Başbakanı Süleyman De‐mirel'in "70 sente muhtacız" sözü ile özetlenen dış ticaretaçığındaki artış ve döviz darboğazı; işsizlik, kıtlık ve işyerianlaşmazlıkları ile beraber ekonomik sebepleri oluşturur.

Aynı zamanda 1980'lere doğru tüm dünyada neoliberalbir ekonomik dönüşüm yaşanmaktaydı. Neoliberal re‐formları uygulayabilmek için toplumsal muhalefetin ol‐maması ve baskı ortamı gerekliydi. Amerika Birleşik Dev‐letleri neoliberal politikaları hızlandırabilmek içindünyanın çeşitli ülkelerinde sağ hükümetleri işbaşına ge‐çirmek için askerî darbeleri desteklemekteydi. O dönemdeTürkiye'de yükselen bir toplumsal muhalefet özellikle işçive öğrenci hareketleriyle kendini göstermekteydi. Fabri‐kalarda grevler artmıştı.

12 Eylül öncesi ülke de ciddi bir güvenlik sorunu davardı. Üniversiteler değişik siyasi görüşler tarafındanart arda basılır ve öğrencilerin üniversiteyi boykot et‐meleri için baskı uygulardı. Darbe gününden bir günönceki gazeteler Eskişehir'de kahvenin tarandığını vebir kişinin öldüğünü, Ankara'da ev basan teröristlerin2 kişiyi öldürdüğünü, Mersin'de sinema kuyruğununtarandığını ve 4 kişinin öldüğünü, İstanbul, Gaziantepve Malatya'da 1'er kişinin öldürüldüğünü yazar

NATO güney kanadının en önemli üyelerinden olanTürkiye'nin siyasi ve ekonomik iktidarsızlığı özellikleABD tarafından gözleniyordu. 1979 yılında meydanagelen İran İslam Devrimi, ardından aynı yıl içinde Sov‐yetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal etmesi üzerine Tür‐kiye'nin ABD politikaları için istikrarlı hale gelmesiönem kazandı.

11 Temmuz 1978'de Bedrettin Cömert Ankara'da,1Şubat 1979'da Abdi İpekçi İstanbul Teşvikiye'de, 10Eylül'de Türkiye İşçi Partisi Adana Eski İl Başkanı Cey‐hun Can yazıhanesinde, Çukurova Üniversitesi RektörVekili Fikret Ünsal evinin önünde, 19 Eylül'de MalatyaÜlkü Ocakları eski başkanı Mürsel Karataş İstanbulSultanahmet'te, 28 Eylül'de Adana Emniyet MüdürüCevat Yurdakul ,19 Kasım'da eski Adalet Partisi İstan‐bul milletvekili İlhan Egemen Darendelioğlu İstanbulBeyazıt'ta, 20 Kasım'da İstanbul Üniversitesi HukukFakültesi Dekan Yardımcısı Ümit Doğançay İstanbulEtiler Profesörler Sitesi'nde, 3 Aralık 1979'da, FedaiDergisi sahibi yazar Kemal Fedai Coşkuner İzmir Agorasemtinde, 7 Aralık'ta İstanbul Üniversitesi İktisat Fa‐kültesi öğretim üyelerinden Cavit Orhan Tütengil İs‐

tanbul Levent'te, 11 Nisan 1980'de TRT İstanbul Radyosuprodüktörlerinden Ümit Kaftancıoğlu, 27 Mayıs 1980'deMilliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı GünSazak Ankara'da, 24 Haziran 1980'de Milliyetçi HareketPartisi Gaziosmanpaşa İlçe Başkanı Ali Rıza Altınok evindeeşi ve kızıyla birlikte, 15 Temmuz 1980'de CumhuriyetHalk Partisi İstanbul Milletvekili Abdurrahman KöksaloğluŞişli'deki işyerinde, 19 Temmuz 1980'de Eski BaşbakanNihat Erim İstanbul'da Dragos Deniz Kulübü'nden çıkar‐ken, 22 Temmuz 1980'de DİSK ve Maden‐İş Sandikası ge‐nel Başkanı Kemal Türkler İstanbul Merter semtinde silahlısaldırı sonucu öldürülmüştür.

22 Aralık 1977'de Bülent Ecevit, İstanbul Florya sem‐tinde bulunan Güneş Moteli'nde daha sonra 11'lerolarak anılacak Adalet Partisinden ayrılan bağımsız mil‐letvekillerden Enver Akova, Ali Rıza Septioğlu, MustafaKılıç, Şerafettin Elçi, Mete Tan, Tuncay Mataracı, GüneşÖngüt, Orhan Alp, Ahmet Karaaslan, Hilmi İşgüzar, OğuzAtalay ile görüşmüş ve yeni kurulacak hükûmetteki ba‐kanlık koltuğu karşılığıyla Demirel hükûmeti aleyhindeki

Page 24: Eylül

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201222

Tarih

gensorunu destek‐lemesi konusundaanlaşmıştı. 31 Ara‐lık'ta İkinci Milli‐yetçi Cephesi hü‐kûmeti düşürül‐müş ve 5 Ocak1978'de 229 güve‐noyunu sağlayanEcevit Üçüncü Ec‐evit hükûmetinikurmuştur. Bakan‐lık koltuğunu iste‐meyen Oğuz Ata‐lay dışındaki 10 ki‐şiye bakanlık ve‐rilmiştir. AdaletPartisi bu duruma"Bir oya bir bakan‐lık" diyerek eleş‐tirmiş ve bu hükû‐met "Motel hükû‐meti" olarak anılmıştır. Demirel bu hükûmetin gayri‐meşru olduğunu iddia ederek Ecevit'e başbakanı de‐meden "hükûmetin başı" olarak hitap etmiştir.

14 Ekim 1979'da yapılan seçimlerde AP ikinci partiolarak çıkmış olmasına rağmen Bülent Ecevit'in istifaetmesiyle Süleyman Demirel'e hükümeti kurma yetkisiverildi.

Üçüncü Ecevit hükûmetinin istifasından sonra Milli‐yetçi Hareket Partisi, Milli Selamet Partisi'nin hükûmetealınmasına karşı çıktığı için Üçüncü Milliyetçi Cephesi ger‐çekleştirilememiş ve 12 Kasım 1979'da Süleyman Demi‐rel'in başbakanlığında azınlık hükûmeti kurulmuştur. Mil‐liyetçi Hareket Partisi ve Milli Selamet Partisi bu hükûmetidışarıdan desteklemiştir. Demirel "Yüz Gün Planı"nı açık‐layarak anarşi ve enflasyon olmak üzere iki temel soru‐nunu 100 günde çözeceğini iddia etmiştir. Bu plan tartış‐malara yol açmış ancak tartışma yüz günün hükûmetingüvenoyu aldığı 25 Kasım 1979'dan itibaren mi yoksa De‐mirel'in Plan'ı açıkladığı 8 Aralık 1979'dan itibaren mi sa‐yılacağı konusuna odaklanmıştır.

27 Aralık 1979'da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Ke‐nan Evren, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral NurettinErsin, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülend Ulusu,Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Tahsin Şahinkaya ileJandarma Genel Komutanı Orgeneral Sedat Celasun'unimzasını taşıyan, ülkedeki iç karışıklıkla ilgili bir uyarı mek‐tubu Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e gönderildi. 1 Ocak

1980'de Çankaya köşkünde Kenan Evren ve kuvvet ko‐mutanlarıyla bir görüşme yapıldı.

"Türk Silahlı Kuvvetleri ülkemizin bugünkü hayati so‐runları karşısında siyasi partilerimizin bir an önce, millimenfaatlerimizi ön plana alarak, anayasamızın ilkeleridoğrultusunda ve Atatürkçü bir görüşle bir araya gelerekanarşi, terör ve bölücülük gibi devleti çökertmeye yönelikher türlü hareketlere karşı bütün önlemleri müşterekenalmalarını ve diğer anayasal kuruluşların da bu yöndeyardımcı olmalarını ısrarla istemektedir."

Ekonomik olarak yaşanan istikrarsızlık, üretimin azal‐ması ve karaborsacılığın oluşması gibi nedenlerin ortadankaldırılması için kamu harcamalarının sınırlandırılması,ücretlerin düşürülmesi, serbest döviz kuru gibi ekonomikönlemler alınması kararlaştırılmıştır. Bunun için SüleymanDemirel Turgut Özal'ı başbakanlık müsteşarlığına atadıve IMF ile bu kapsamda bir anlaşma imzalandı.

Şubat 1980'de Milli Selamet Partisi başkanı NecmettinErbakan Demirel hükûmetini kerhen (istemeyerek) des‐teklediğini açıkça dile getirmiştir. Bundan 43. CumhuriyetHükümeti "Kerhen MC (Milliyetçi Cephe)" olarak anılmayabaşlamıştır.

"Kadayıfın altı kızarmadan bu hükûmeti uzaklaştıracakolursanız, bu zihniyet milleti aldatmanın gene fırsatınıbulacaktır. Onun için kadayıfın altının kızarmasını bekle‐yeceğiz. " (Necmettin Erbakan, 13 Mart 1980 tarihli basıntoplantısı)

Page 25: Eylül

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 23

"18 Mayıs'a MSP il başkanları toplantısına kadar bek‐leyeceğiz. Kadayıfın altının kızarıp kızarmadığına baka‐cağız." (Necmettin Erbakan, 23 Nisan 1980 tarihli basıntoplantısı)

Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün görev süresi dol‐duğu sırada meclisteki en büyük 2 partinin liderleri Ecevitile Demirel daha Cumhurbaşkanlığı için aday bile belirle‐memişlerdi. Son anda adaylar bulundu. Seçimler sırasındahiçbir aday cumhurbaşkanı olmak için yeter oyu alamı‐yordu. Meclis onlarca defa tekrar oylama yaptı fakat birtürlü yeni cumhurbaşkanı seçilemedi.

17 Haziran'da Genelkurmay Başkanı Kenan Evren, kuv‐vet komutanları ve Genelkurmay II. Başkanı Necdet Öz‐torun'u çağırmış ve kod adı "Bayrak Harekâtı" olan birdarbenin 11 Temmuz 1980'de gerçekleştirilmesi bildir‐miştir:

"Bütün Ordu Komutanlarına; Bayrak Planı'nın uygu‐lanmaya giriş günü 11 Temmuz, saati ise: 04.00'dır."

Ancak 2 Temmuz'da Süleyman Demirel hü‐kûmeti güvenoyu aldığı için ertelenmiştir. Dahasonra 28 ‐ 31 Ağustos'ta "5 Eylül 1980'den iti‐baren her an hazır olunması" bildirilen "BayrakHarekâtı" emirleri özel kuryelerle komutanlarateslim edilmiştir.

14 Ekim 1979'de yapılan ara seçimler son‐rası Devrimci Yol'un bağımsız adayı Fikri Sön‐mez CHP adayının (Zeki Muslu) 1150, AP ada‐yının (Ali Rıza Özmaden) 850 oy aldığı seçimde3096 oyla Fatsa Belediye başkanı seçildi. Bele‐diye halk komiteleri şeklinde örgütlenmişti. Buörgütlenme ilk olarak yedi mahallesi olan Fat‐sa'nın çeşitli özelliklerine göre on bir birimeayrılması ve her bir birime üç ila yedi halk ko‐mitesi temsilcisi seçilmesi şeklinde belirlendi.Fikri Sönmez'in belediye başkanı olduğu dö‐nemde sokakların çamurdan arındırılması için"Çamura Son Kampanyası" gibi kampanyalarve Fatsa Halk Kültür Şenliği yapıldı. 8 Temmuz1980'de askerî birlikler Fatsa ilçesine gönderil‐miş ve 9 Temmuz 1980 tarihinde Kenan Evrenordu komutanlarıyla beraber inceleme yapmakiçin Fatsa'ya gitmiştir. Bakanlar Kurulu tarafın‐dan, «Küçük terör odaklarında» baskınlar ya‐pılmasına ilişkin kararla 11 Temmuz sabah er‐ken saatlerinde asker ve polis "noktaoperasyonu" düzenlenmiş ve Fatsa BağımsızBelediye Başkanı Fikri Sönmez ile beraber 300kişi gözaltına alındı bunlardan 250 kişi 15 Tem‐

muz'da serbest bırakıldı 12 Temmuz'da sokağa çıkma ya‐sağı ilan edildi ve kaymakam görevden alındı. DİSK genelbaşkanı ise Demirel'i Çorum'u unutturmak için Fatsa ola‐yını yaratmakla suçladı.]Sönmez 18 Temmuz'da tutuk‐landı. Haklarında açılan davanın iddianamesinde şu sözleryer almaktaydı:

Belediyenin Devrimci Yol örgütünün egemenliğine geç‐mesiyle; Başkan Fikri Sönmez, siyasetin unsurlarından vestratejik aşamalarından biri olan direniş komitelerini gün‐deme getirmiş; ve halk komiteleri adıyla 11 mahallede5'er kişilik direniş komitelerini kurdurmuştur. Çamura SonKampanyası, Fatsa Halk Kültür Şenliği gibi faaliyetlerinDevrimci Yol Merkez Komitesinin kararı gereğince yapıl‐mıştır.

Kenan Evren 25 Ekim 1982'de Trabzon gezisi sırasındayaptığı bir konuşmada bu olayla ilgili şu sözleri sarf etti:

Ve yine biliyorduk ki, Fatsa kurtarılmış bir kasaba idi.Oralarda Devletin kanunları işlemiyordu. Buralarda va‐

Tarih

Page 26: Eylül

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201224

Tarih

tandaşlar sorunlarını, Devletin ilgili makamlarına değil,mahalle komitelerine bildirmekte ve şikayetleri kendile‐rinin taktıkları isimle buralardaki (Halk Mahkemelerinde)neticelendirilmekte ve hatta bu halk mahkemelerindeölüm cezaları dahi verilmekte ve bu cezalar sokak orta‐sında herkesin gözü önünde kurşunlanarak icra edilmek‐teydi. Böyle sokak ortasında, bu mahkeme kararlarınınyerine getirildiği zamanları da biliyoruz.

Necmettin Erbakan "Karadeniz şehirlerinden biri‐sinde vefat eden bir din adamının cenaze törenini ba‐hane olarak göstererek 30 Ağustos Zafer Bayramı'nınAnıtkabir'deki kısmı ile Genelkurmay Başkanlığı'nda ya‐pılan kutlama törenlerine katılmamıştır.

23 Temmuz 1980'de İsrail'in Kudüs'ü başkent ilan et‐mesi sonucu Milli Selamet Partisi 6 Eylül Cumartesi günüKonya'da "Kudüs'ü kurtarma yürüyüş ve mitingi" düzen‐lemiştir. Bu mitinge 100 bin kişinin üzerinde katılım ol‐muş, Bazı kişiler şalvar, cübbe ve sarıkla, eski harflerinbulunduğu pankartlarla gelmiş ve "Şeriat gelecek, vahşetbitecek", "Dinsiz devlet, yıkılacak elbet" gibi sloganlaratmışlardır. Miting sırasında okunan İstiklâl Marşı top‐luluk tarafından yuhalanmıştır.

Betül Tiftik, mitingi partilerinin yapmadığını belirtir:

"Konya Mitingini MSP olarak biz yapmadık. Bütünpartilerin sahip çıkması için bir tertip heyeti düzen‐lendi ve önemine binaen, bütün partileri ve liderleridavet etti."

Ancak dönemin MSP'li Konya Belediye Başkanı Meh‐met Keçeciler, mitingin MSP tarafından düzenlendiğini,hatta kendisinin mitingten önce Necmettin Erbakan veOğuzhan Asiltürk'le, Ankara'da MSP Genel Merkezi'ndebu mitingi iptal ettirmek için görüştüğünü, iptal ettire‐meyince MSP'den istifa ettiğini, fakat bunundakabul edilmediğini yıllar sonra belirtir.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral KenanEvren, Kara Kuvvetleri Komutanı OrgeneralNurettin Ersin, Hava Kuvvetleri Komutanı Or‐general Tahsin Şahinkaya, Deniz KuvvetleriKomutanı Oramiral Nejat Tümer ve JandarmaGenel Komutanı Orgeneral Sedat Cela‐sun'dan oluşan Milli Güvenlik Konseyi, rad‐yodan okunan ilk bildiriye göre:

İç Hizmet Kanununun verdiği Türkiye Cum‐huriyeti'ni kollama ve koruma görevini yüceTürk Milleti adına emir ve komuta zinciri içindeve emirle yerine getirme kararını almış ve ülkeyönetimine bütünüyle el koymuştur.

12 Eylül tarihli 2 numaralı bildiriyle ülke genelinde13 sıkıyönetim bölgesine 13 general sıkıyönetim ko‐mutanı Olatak atanmıştır. 7 numaralı bildiriyle siyasipartilerin faaliyetleri yasaklanmış olduğunu ve TürkHava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay dı‐şındaki derneklerin faaliyetlerinin de durdurulmuş ol‐duğunu duyurulmuştur. Emniyet Genel Müdürlüğübaşta olmak üzere polis teşkilatı Jandarma Genel Ko‐mutanlığının emrine verilmiştir. Darbe günü Emniyetve MİT üst düzey yöneticileri Genelkurmay Başkanlığınadavet edilmiş ve TRT ile PTT Genel Müdürleriyle bera‐ber tecrit edilmişlerdir.

20 Eylül'de Kenan Evren eski Deniz Kuvvetleri Komu‐tanı Bülend Ulusu'yu başbakan olarak görevlendirmişve 21 Eylül'de Ulusu'nun sunduğu bakanlar kurulu listesiMilli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmıştır.

Darbenin gece 3:00'da ilanından sonra aynı gün sa‐bah saat 5:30'da Süleyman Demirel, Bülent Ecevit veNecmettin Erbakan'a Genelkurmay başkanı Kenan Evrentarafından birer tebliğ gönderildi. Tüm tebliğlerde : "TSKyönetime el koymuştur. Hükümetiniz feshedilmiş, par‐lamento üyeliğiniz düşmüştür. Talimatı getiren subayınikazlarına uyunuz" ifadesiyle birlikte gidecekleri adreslerbelirtilmektedir. Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel içinHamzaköy Gelibolu adresi belirtilirken, Necmettin Er‐bakan'a ise Uzunada İzmir adres olarak verilir.

Ecevit ve Demirel eşleriyle birlikte aynı uçakla Ham‐zakoy'a götürülür. Yaklaşık bir ay boyunca, 11 Ekim1980'e kadar burada kaldılar. Necmettin Erbakan aynıgün uçakla Uzunada'ya götürülür. Alparslan Türkeşevinde bulunamadığı için Milli Güvenlik Konseyi, 13 Ey‐lül'de bir bildiri ile teslim olmaması halinde suçlu du‐ruma düşeceğini belirtir.[28] Bunun üzerine 14 Eylül'de

Page 27: Eylül

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 25

Ankara Merkez Komutanlığına teslim olurve Uzunada'ya gönderilir.

Genelkurmay Başkanı Orgeneral KenanEvren ve Kuvvet Komutanları tarafındanoluşturulan askerî yönetim Milli GüvenlikKonseyi adı altında 1983 genel seçimine ka‐dar Türkiye'ye ilişkin tüm kritik kararları aldı.

Darbeden sonra ilk idam edilenler 9Ekim 1980 tarihinde ülkücü Mustafa Pehli‐vanoğlu ve sol görüşlü Necdet Adalı olmuş‐tur. Daha sonra 19 Mart 1980 tarihindeidama mahkûm edilen Erdal Eren'in idamkararı Yargıtay tarafından iki kere iptal edil‐miş olmasına karşın, Milli Güvenlik Konseyitarafından onaylanan kararla, 13 Aralık1980'de Ankara Merkez Cezaevi'nde infazedildi. Erdal Eren'in idamına ilişkin KenanEvren 3 Ekim 1984'de yaptığı Muş gezisi sı‐rasındaki konuşmada şunları söylemiştir:

"Şimdi ben, bunu yakaladıktan sonramahkemeye vereceğim ve ondan sonra daidam etmeyeceğim, ömür boyu ona baka‐cağım. Bu vatan için kanını akıtan bu Mehmetçiklere si‐lah çeken o haini ben senelerce besleyeceğim. Buna sizrazı olur musunuz?"

6 Kasım 1981'de çıkarılan 2547 sayılı YükseköğretimKanunu ile YÖK kuruldu. Bundan sonra 1402 sayılı Sı‐kıyönetim Kanununun 2301 ve 2766 sayılı kanunla de‐ğişik maddelerince özellikle solcu olduğu düşünülen71 Üniversite personeli YÖK tarafından görevlerindenuzaklaştırıldı. İlk uzaklaştırmalar Şubat 1983'de baş‐ladı. Genelkurmayın açılamalarına göre toplam 4891kamu personeli görevden alınmış ve 38 profesör, 25doçent, 10 yardımcı doçent'in 1402'lik olmuştur. Ancak1402'lik olmasını istemediğinden bizzat istifa yolunuseçenleri dahil edildiğinde 20.000' civarında olduğuöne sürülmektedir.

7 Kasım 1982 yılında yapılan Halkoylamasıyla %91.37evet oyuna karşılık, %8.63 hayır oyuyla kabul edildi. Oykullanırken iki renk hakimdi: Mavi renk hayır, beyaz renkevet demekti. Kenan Evren yaptığı konuşmalarla halkımavi oy vermemesi konusunda telkin ediyor ve çeşitligazetelere mavi renkle ilgili sansür uygulanıyordu.

Darbe ardından geçen 3 yıl içerisinde önemli kanun‐ların tamamına yakını değiştirildi ve askerî yönetiminbelirlediği Danışma Meclisi tarafından hazırlanan Ana‐yasa, 1982 yılında yapılan ve aleyhte konuşmanın ve

propaganda yapmanın yasak olduğu "güdümlü" refe‐randumda, yüzde 92'lik "Evet" oyu ile büyük farkla kabuledildi. Halk oylamasında 'Hayır' oyu kullananları sandıkbaşında baskı altında tutmak için rengi dışardan görünenoy pusulaları kullandırıldığı iddia edildi ama bu, Anaya‐sa'nın çok büyük çoğunlukla kabul edilmesini açıklayantek neden değildi. Anayasa'nın kabulünün bir başkaönemli etkeni olarak, ihtilal öncesi iç savaş ortamı nedeniile vatandaşların kendi hayatlarından endişe etmesi deifade edilir.

Aynı halk oylamasında, Kenan Evren otomatik olarakCumhurbaşkanı seçildi. Kabul edilen Anayasa'da, askerîyönetim üyelerinin ömür boyu yargılanmasını engelleyengeçici 15. madde, daha sonraki seçimlerle iktidara gelenhiçbir hükümet tarafından kaldırılmadı ve 12 Eylül lider‐lerinin dokunulmazlığı sürdü.

Kenan Evren, 1.Lig'de başkentin mutlaka bir takımlatemsil edilmesi gerektiğini düşündüğünden o sırada2.Lig'de mücadele eden Ankaragücü'nün bir üst ligeçıkabilmesi için özel kanun çıkartır. Buna göre TürkiyeKupası'nı kazanan bir ekip hangi ligde olduğuna bakıl‐maksızın 1.Lig'e çıkartılacaktır. 1980‐81 sezonunda Tür‐kiye Kupası'nı kazanan Ankaragücü bu şekilde 1.Lig'eçıkmış olur.

Siyasi partilerin yeniden kurulmasına izin verilmiştir.

Tarih

Page 28: Eylül

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201226

Ancak Milli Güvenlik Konseyi'nin yayınladığı 31 Mayıs1983 tarih ve 79 sayılı kararıyla Adalet Partisi'ndenSü‐leyman Demirel, Ali Naili Erdem, Ekrem Ceyhun, Saa‐dettin Bilgiç, Nahit Menteşe, Yiğit Köker, İhsan SabriÇağlayangil, Cumhuriyet Halk Partisi'nden Sırrı Atalay,Metin Tüzün, Celal Doğan, Deniz Baykal, Ferhat Aslantaş,Süleyman Genç, Yüksel Çakmur, Büyük Türkiye Parti‐si'nden Hüsamettin Cindoruk ve Mehmet Gölhan olmaküzere 16 eski siyasetçi 121 gün süreyle Çanakkale Lap‐seki ilçesindeki Zincirbozan askerî üssünde zorunlu ika‐mette tabi tutulmuştur.

Millî Güvenlik Konseyi'nin yeni kurulan partilerinkurucularını veto etmesi ve bazı partilerin ülke gene‐lindeki gerekli teşkilatlanmayı seçim dönemine yetiş‐tirememeleri nedeniyle 6 Kasım 1983 genel seçimlerinekatılmasına izin verilmeyen Büyük Türkiye Partisi'nindevamı nitelinde olan Doğru Yol Partisi, Sosyal Demok‐rasi Partisi ve Refah Partisi'ne "Yasaklılar", Milli Gü‐venlik Konseyi tarafından genel seçimlere katılmalarınıuygun bulunan Emekli Orgeneral Turgut Sunalp'in li‐derliğindeki Milliyetçi Demokrasi Partisi, eski Başba‐kanlık Müsteşarı Necdet Calp'ın liderliğindeki HalkçıParti ve 24 Ocak Kararları'nı hazırlayan Turgut Özal'ınliderliğindeki Anavatan Partisi'ne "İcazetliler" veya "6Kasım partileri" denilmiştir.

6 Kasım 1983 genel seçimine, kapatılan eski siyasipartilerin hiçbiri katılamadı. Yapılan genel seçimleri Ana‐vatan Partisi kazandı, Halkçı Parti ikinci ve Milliyetçi De‐mokrasi Partisi de sürpriz bir şekilde üçüncü oldu. Se‐çimlerden sonra milletvekillerinin parti değiştirmelerisonucunda Doğru Yol Partisi ve Sosyal Demokrasi Partiside meclise girdi. Daha sonra alınan başarısız seçim so‐nuçları nedeniyle Milliyetçi Demokrasi Partisi kendisinifeshetti, Halkçı Parti ise Sosyal Demokrasi Partisi ile bir‐

leşerek Sosyaldemokrat Halkçı Parti'yi kurdu.

Amerika Birleşik Devletleri yönetiminin darbeden ha‐berdar olduğu ve darbe gecesi Başkan Jimmy Carter'a"bizim çocuklar işi bitirdi" anlamında bir mesajın, birtoplantının ortasında iletildiğinin anlaşılması, 12 Eylül'deABD'nin rolü konusunu da tartışmalara açtı. İlk kez Meh‐met Ali Birand'ın 12 Eylül 04.00 (1984) adlı kitabındaortaya atılan, 12 Eylül Darbesi sırasında dönemin ABDUlusal Güvenlik Konseyi Türkiye Masası Sorumlusu PaulHenze'in askerî müdahaleyi haber alırken haberi ulaştı‐ran diplomatın your boys have done it ‐‐ senin çocuklarişi bitirdi ‐ anlamındaki konuşması, 12 Eylül Darbesiiçinde ABD'nin rolü konusunda tartışmalara neden ol‐muştur. Paul Henze 2003 yılında Zaman Gazetesi'ne ver‐diği demeçte sözlerinin Mehmet Ali Birand'ın uydurmasıolduğunu belirtmiş, ancak kısa bir süre sonra Birand2007'de Henze ile yaptığı görüşmenin sesli ve görüntülükayıtlarını yayınlayarak Henze'i yalanlamıştır.

Darbe sonrası hazırlanan 1982 anayasasında yer alangeçici 15. madde ile 12 Eylül'ü gerçekleştiren Millî Gü‐venlik Konseyi ile bu Konseyin yönetimi döneminde ku‐rulmuş hükümet ve Kurucu Meclis üyeleri hakkında davaaçılması engellenmiştir.

2000 yılında Adana savcısı Sacit Kayasu Kenan Evrenhakkında iddianame hazırladı. Fakat, Kayasu'nun iddia‐namesi kabul edilmedi. Kayasu ilk olarak, Hâkimler veSavcılar Yüksek Kurulutarafından kınama cezası aldı.Daha sonra Yargıtay tarafından "görevi kötüye kullan‐mak" ve "askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif" suçundanmahkum edilen Kayasu'yu Hâkimler ve Savcılar YüksekKurulu meslekten ihraç etti. Avukatlık yapma hakkı dahielinden alınan Kayasu, ihraç kararı üzerine, Avrupa İnsanHakları Mahkemesi'nde dava açtı. 2008'de sona erendavada "ifade özgürlüğünü kısıtladığı" için Türkiye 41bin avro tazminata mahkum edildi.

Mayıs 2010'da meclisten geçen ve cumhurbaşkanıtarafından halkoyuna sunulan 26 maddelik anayasa de‐ğişikliği paketindeki maddelerden biri de "geçici 15.madde"nin kaldırılmasıyla ilgiliydi. Bu maddenin kaldı‐rılmasıyla 12 Eylül Darbesi ile ilgili suçların zaman aşı‐mına uğrayıp uğramayacağı konusunda farklı görüşlerortaya atıldı.

12 Eylül 2010'daki referandumda % 58 evet oyu çıktıve 13 Eylül 2010 sabahından itibaren 12 Eylül'ün so‐rumluları hakkında suç duyuruları yapılmaya başlandı.

12 Eylül 2010 tarihinde sonuçlanan referandum son‐rasında değiştirilen yasalar çerçevesinde 12 Eylül 1980

Tarih

Page 29: Eylül

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 27

yılında gerçekleştirilmiş olan ihtilalden mağdur olanlarınilgililere dava açma hakkı doğdu. Bunun sonucunda re‐ferandum tarihinin ilk gününden itibaren savcılığa bin‐lerce suç duyurusunda bulunuldu. Bütün bu suç duyu‐ruları toplanıp Ankara Cumhuriyet Başsavcılığıtarafından 7 Nisan 2011 yılında ilk soruşturma açıldı.Darbenin üzerinden geçen 31 yıl sonunda açılabilen ilksoruşturmadır.

"Milli Güvenlik Konseyi (MGK) adı altında 12 Eylül1980'de ülke yönetimine el koyan ve 24 Kasım 1983 yı‐lına kadar bu statüsünü sürdüren askeri cunta yöneti‐minin hayatta kalan üyeleri, Kenan Evren, Nejat Tümerve Tahsin Şahinkaya'nın işlediği (A) Nürnberg Şartı ilekabul edilmiş ve tüm devletlerinkendi kanunlarında yer almasa dahisuçun oluşumu halinde takip etmekzorunda oldukları uluslararası hu‐kukun buyruk kuralı niteliğine sahipinsanlığa karşı suçlar (B) 765 SayılıCeza Kanunu'nun 146, 147, 153,174, 179, 180, 181. maddeleri kap‐samında, insanlığa karşı suçlar veresen takdir edilecek suçlar nede‐niyle haklarında başsavcılık tarafın‐dan ceza dava açılması ve hakla‐rında gerekli önlemlerin alınmasıistemidir."

4 Nisan 2012 tarihinde darbeyidüzenleyenler arasında hayattaolanlardan dönemin GenelkurmayBaşkanı Kenan Evren ile Hava Kuv‐

vetleri Komutanı Tahsin Şahinkaya'nın yargı‐lanmasına başlanmıştır. Ancak sağlık sorunla‐rını gerekçe gösteren iki sanık da duruşmadayer almamışlardır. Kenan Evren'in avukatı Bü‐lent Acar "1982 Anayasası’nın hâlâ yürürlüktetutulan maddeleri, sayın iddia makamını vemahkemenizi bağlar. Yüksek mahkemenizin hu‐kuken yok olan böyle bir davaya bakma yetkisiyoktur. Her türlü mahkeme işlemi, erksizlik ne‐deniyle yok hükmündedir" diyerek davanınreddini istedi ve usul gereği sanıklar olmadanyargılamanın yapılamayacağını savundu. Busözlere karşılık diğer avukatlar "Burada 12 Eylülanayasasını değil darbecileri yargılıyoruz. Esasolan yüz yüze yargılamadır. O zaman müvek‐kilini buraya getirsin" diyerek tepki gösterdiler.Sanık avukatı ise Sayın Başkan düzeni sağlaya‐mayacaksanız ben savunma yapmayacağım"

dedi. Müdahillik talebinde bulunan avukat Fikret Ba‐baoğlu ise iddianamenin hukuki perspektifinin doğruolduğunu belirterek, "Sanki burada 1982 Anayasası’nıyargılıyoruz. Darbeciler, yargılamaya gitmek yerinehastanede kuyruk olmayı huy edindiler. Senin müvek‐kilin Evren, Hüsnü Mübarek’ten daha az diktatör de‐ğildi. Ya Pinochet gibi tekerlekli sandalyeyle ya da Mü‐barek gibi kafeste gelecek. Yüz yüze olmadanduruşmayı yapamayız" dedi. Müdahillik dilekçesi verendiğer avukatlar da darbe suçunun, işkence ve tutukla‐maların insanlığa karşı suç olduğunu ve Avrupa İnsanHakları Sözleşmesi ışığında yargılama yapılması gerek‐tiğini savundular.

Tarih

Page 30: Eylül

Turizme Katkı Hepimizin Görevi Turizm bilincinin geliştirilmesi ve bu alanda yaşanan

gelişmelerin diğer ülkelere de aktarılarak deneyim‐lerin paylaşılması amacıyla, Dünya Turizm Örgütü

(WTO)'nun önerisi üzerine Birleşmiş Milletler aldığı ka‐rarla, her yılın 27 Eylül günü, "Dünya Turizm Günü" olarakkutlanıyor.

Dünya Turizm Günü dolayısıyla Türkiye'nin genel du‐rumuna baktığımızda ortaya çıkan tabloda gördüğümüzen önemli gelişme şudur: Türkiye'de uzun yıllar bir özlemolarak dile getirilen "Turizmin 12 aya yayılması" bugünartık slogan olmaktan çıkıp hızla gerçekleşme yolundagelişiyor. Türkiye'de turizm faaliyeti belirli dönemlere sı‐kışmış olmaktan çıkıp yıl geneline yayılmaya başlamasıönemli bir gelişmedir. Şimdi özellikle güneyde kış döne‐minde de açık olan, bir başka deyimle 12 ay çalışan tesissayısı her geçen yıl biraz daha artıyor. Türkiye genelindedaha önce 22‐24 hafta olarak yaşanan turizm yoğunluğuşimdi farklı doluluk ve yoğunlukta olmakla beraber 40haftanın üzerine çıktı. Sezon olarak tanımlamak gerekirsesüre 24 haftadan 40 haftaya çıkıyor. Türkiye'nin 12 ay tu‐rizm yapılabilir ülke haline gelmesi ne kadar önemliyse,bunun nasıl gerçekleştiğinin doğru anlaşılması da o kadarönemli ve gereklidir. Bu noktaya gelişin hangi araç veürünlerle gerçekleştiğinin doğru anlaşılması, sürecin bun‐dan sonrasının yönlendirilmesi açısından da gereklidir.Türkiye'nin 12 ay turizm yapılabilen, dolayısıyla yıl bo‐yunca açık kalan tesis sayısı her yıl biraz daha artan du‐ruma gelmesinde rol oynayan etmenlerden bir ikisine bu‐rada dikkat çekmek istiyoruz.

Türkiye'nin 12 ay turizm yapılabilen duruma gelme‐sinde, zaman zaman dudak bükülen, hatta yer yer karşı

çıkılan "Her şey dahil" sisteminin önemli bir rolü olmuştur.Türkiye'nin 12 ay turizm yapılabilir ülke durumuna gel‐mesinde rol oynayan bir diğer unsur da yine sık sık eleştirikonusu edilen, kış aylarında ucuz fiyatlarla yapılan shop‐ping (Alışveriş) turlarıdır.

Gerçekte "Herşey dahil" "Shopping turları" gibi uygu‐lama ve ürünler Türkiye'nin zaafı değil gücüdür. Zira Tür‐kiye bir yandan o çok eleştirilen "Ucuzcu"lara hitap ede‐bilecek ürün ve olanaklara sahip iken aynı anda geceliği2.500 dolara satılabilen tesislerden oluşan paketleri ha‐zırlayabilecek kadar zengin bir potansiyele sahiptir.

Bu noktada 250‐300 dolara satılan turları ucuzculuğaörnek gösterenlere sormak gerekir: Kış ortasında Al‐manya, Avusturya, Hollanda hatta şimdi artık Rusya'nınta bir ucundaki kişiyi evinden çıkartıp tatile götürebilmekiçin başka ne yapabilirsiniz? Fiyat unsurunu kullanarakpazara hareketlendirmek ekonomi kurallarına aykırı ol‐madığı gibi sonuçları itibariyle doğruluğu pratikte de gö‐rülmüş bir uygulamadır.

Unutmamak gerekir ki; Türkiye'nin bugün 12 ay turizmyapılan ülke yolunda hızla ilerlemesi bu araç ve ürünlersayesinde olmuştur. Bunlar Türkiye'nin şansıdır. Türkiyeüst gelir grubuna mensup kitleyi çekebilmek için dahaaz harcayan ama büyük kitleyi oluşturan kesimden vaz‐geçmek zorunda değildir. Çünkü Türkiye, turizmde çokaz başka ülkeye nasip olabilecek zengin bir potansiyelesahiptir. Daha da önemlisi Türkiye sahip olduğu potansi‐yelinin henüz çok az bir bölümün kullanarak bu noktayagelebilmiştir.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201228

Turiz

m

Page 31: Eylül

Ülkemiz ve milletimiz adınabarış ve huzur içinde geçirmenizdileğiyle Mübarek KurbanBayramınızı kutlarım.

İbrahim ÇELEBİAnavatan Partisi Genel Başkanı

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 29

Page 32: Eylül

“Milli Sınırlar İçinde VatanBölünmez Bir Bütündür,

Parçalanamaz”19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak bağımsızlık ate‐

şini başlatan Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşlarısonrasında gerçekleştirdikleri Amasya Genelgesi ile

birlik çağrısı vermişlerdi. Anadolu’da sistemli bir diriliş vehareketlenme Atatürk’ün aklındaki önemli maddelerdenbiriydi. I. Dünya Savaşı'ndan sonra işgale uğrayan Türktopraklarını kurtarmak ve Türk milletinin bağımsızlığınısağlamak için çareler aramak amacıyla seçilmiş ulus tem‐silcilerinin Sivas'ta bir araya gelmesiyle, 4 Eylül 1919 ‐11Eylül 1919 tarihleri arasında gerçekleşen ulusal kongreninadıdır Sivas Kongresi.

Sivas Kongresi'nde alınan kararlar, daha önce gerçek‐leştirilen Erzurum Kongresi kararlarını genişleterek tümulusu kapsar bir nitelik kazandırmış ve yeni bir Türk Devle‐ti'nin kuruluşuna temel olmuştur; bu nedenle Sivas Kon‐

gresi'nin Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki önemi büyüktür.

Sivas Kongresi'nde, Erzurum Kongresi'nde alınan va‐tanın bütünlüğü ve bağımsızlığıyla ilgili kararlar aynen ka‐bul edilmiştir. Kongrede doğu illeri adına delege olarakErzurum Kongresi'nde seçilen Heyet‐i Temsiliye (TemsilKurulu) üyeleri bulunuyordu. Batı ve Orta Anadolu ille‐rinden gelen diğer temsilcilerin de katılımı sayesinde SivasKongresi, ulusal bir kongre niteliği kazanmıştı.

Kongreye katılan delege sayısı tartışmalı bir konudur.Ankara gibi bazı illerde vâlilik baskısı ile delege seçimi ger‐çekleşememiş, bazı illerden seçilen delegelerin ise yolaçıkması engellenmiş, bu nedenle kongreye katılamamışveya kongre çalışmaları bittikten sonra Sivas’a gelebilmişlerdi.Sonradan katılanlarla birlikte delege sayısının 41'i bulduğusöylenebilir (Farklı kaynaklara göre 31,33, 38 katılımcı

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201230

Tarih

Page 33: Eylül

vardır.) Mustafa Kemal, delege‐lerin otelde kalmasını yasakladığıiçin Sivaslıların evinde kaldılar.Şekercizade İsmail Efendi çoksayıda delegeyi evinde uzunsüre misafir etti. Kongre BaşkanıMustafa Kemal Paşa, kongreninyapıldığı lise binasında hazırla‐nan odada kaldı.

Bilindiği gibi, bu kongreye 21‐22 Haziran'da, Amasya Genelgesiile karar verilmiştir. O tarihtenberi, kongreye üye göndermeleriiçin vilayetlere haber gönderil‐mektedir ama İstanbul dahil an‐cak 31 üye gelmiştir.

Kongre açıldığında hava karışıktır. Rauf Bey'in de ara‐larında bulunduğu bazı delegeler, Mustafa Kemal'i reisseçtirmeme gayreti içindedirler. Bunun yanında, bazı de‐legeler de milli istiklal değil, bir yabancı devletin himayesini(manda) istemektedirler. Hatta bu himayecilik fikri, AmasyaGenelgesi'ne imza koyan Refet Bey'i bile sarmıştır.

Bu arada bir yandan da Elazığ Valiliği’ne ve Sivas valive kumandanlığına tayin edilen Ali Galip'in, İngilizler veKürtlerin desteğiyle Sivas'a baskın yapmak, kongreyi da‐ğıtmak, öncüleri tutuklamak niyetinde olduğu haberalınır.Cidden tehlikeli, korkulu günler yaşanır. Ancak Ali Galip,İstanbul'ca saf dışı bırakılır. İngilizler ve Kürtler de Halepyönüne kaçarlar.

Sivas'ta derin bir nefes alınır. Kongre'nin açıldığı bukarışık havaya rağmen Mustafa Kemal, 3 oy farkla reisseçilmiştir. İlk üç gün süren sekil veya duygu tartışmalarınarağmen 4. gün konuya girilebilmiştir. Erzurum Kongre‐si'nde alınan kararlar, bu kongreden de geçirtilebilmiştir:"Vilayet‐i Şarkiye Murafaa‐i Hukuk Cemiyeti" yerine, "Ana‐dolu ve Rumeli Müdafaa‐i Hukuk Cemiyeti", "Vilayet‐iŞarkiye" yerine "Vatanin Bütünü" gibi sözler konularakCemiyet, bütün Türkiye’nin teşkilatı halini almıştır.

Kongre, bütün Türkiye’yi temsil eden bir kongre halinegelmiştir. Bir temsil heyeti seçilir. Bir de "Misak‐i Milli"ninilk esaslarına sekil verilmiştir ki, bu misal, milli direniş vemücadelenin hedef ve sınırlarını tespit etmektedir.

Milletin, kendi kaderini kendi tayin etmesi ve kendi sı‐nırları içinde kayıtsız, şartsız bağımsızlık davasında birlesenbu milli misak görüsü, ileride, İstanbul’da toplanacak Me‐busun Meclisi'nde, bir milli yemin olarak ilan edilecektir.

Sivas Kongresi, 12 Eylül 1919'da çalışmalarına sonverdi. Kongre, Erzurum prensiplerine yeni birsey ilave et‐

medi. Beliren çeşitli eğilimlere rağmen, sonunda, onlarızedelenmeden koruyabildi.

Milli Hareket'e milli bir boyut verdi. Milli bir merkezoluşturuldu. Mustafa Kemal, bu milli hareketin, yetkilioncusu olarak seçilmişti.

Kongrede alınan ve bir devletin doğuşunun temelini atan kararlar:

• Milli sınırları içinde vatan bölünmez birbütündür; parçalanamaz.• Her türlü yabancı işgal ve müdahalesinekarşı millet top yekün kendisini savunacakve direnecektir.• İstanbul Hükümeti, harici bir baskı karşı-sında memleketimizin herhangi bir parçasınıterk mecburiyetinde kalırsa, vatanın bağım-sızlığını ve bütünlüğünü temin edecek hertürlü tedbir ve karar alınmıştır.• Kuvay-ı Milliye'yi tek kuvvet tanımak vemilli iradeyi hakim kılmak temel esastır.• Manda ve himaye kabul edilemez • Milli iradeyi temsil etmek üzere, Meclis-iMebusan'ın derhal toplanması mecburidir.• Aynı gaye ile, milli vicdandan doğan cemi-yetler, "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i HukukCemiyeti" adı altında genel bir teşkilat olarakbirleştirilmiştir.• Genel teşkilatı idare ve alınan kararları yü-rütmek için kongre tarafından Temsil Heyetiseçilmiştir.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 31

Tarih

Page 34: Eylül

En Büyük Bayram Kutlu OlsunKurtuluş Savaşı’ndan yorgun çıkan Türk milleti artık

idareyi kendi eline almıştı. Milletin egemenliğininkabulü anlamına gelen Cumhuriyetin ilanı ise bunun

nişanesi olmuştu. Nitekim Türkiye Cumhuriyetinin kuru‐cusu Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'in Onuncu YılKutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği10. Yıl Nutku'nda, bu günü en büyük bayram olarak nite‐lendirmiştir.

Osmanlı Devleti, hüküm sürdüğü 624 yılda 36 padişahtarafından yönetilmiştir.

Padişah, şah, kral, hakan, sultan gibi tek kişiye dayalıyönetim sistemine "mutlakiyet" adı verilmiştir. Mutlakiyetyönetiminde egemenlik kayıtsız şartsız , tek bir kişidedir.

Mutlakiyetle yönetilen ülkelerde ülkeyi yöneten kişiyeyardımcı olması için meclis kurulurdu. Meclis üyeleri hal‐kın isteklerini yöneticiye duyurur, yasa tasarısını hazırlardı.Bu yasa taslakları yönetici tarafından benimsendiğindeyasalaşırdı. Bu yönetim biçimi ise "meşrutiyet"tir. Meş‐rutiyette meclisin yetkileri sembolik düzeyde olabileceğigibi bir cumhuriyetteki kadar geniş de olabilir. Osmanlı

Devletinde 1876 ve 1908 yıllarında olmak üzere iki kezmeşrutiyet ilan edilmiştir.

İkinci Meşrutiyet'in ilanından 6 yıl sonra, 1914'te I.Dünya Savaşı başlamıştır. Dört yıl süren savaş, İttifak Dev‐letleriyle birlikte olan Osmanlı İmparatorluğunun yeniksayılmasıyla sonuçlanmış ve Osmanlı toprakları İngiltere,Yunanistan, Fransa, İtalya gibi devletler tarafından işgaledilmeye başlamıştır.

Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919'da Osmanlı hükü‐meti tarafından, bölgede düzeni sağlaması için devletininbir gemisi ile Samsun'a gönderilmiştir. Ülkenin çoğu ilindekongreler düzenlemiş ve "Tek bir egemenlik var, o da Milliegemenliktir. Ülkeyi, yine ulusun kendi gücü kurtaracak‐tır," ilkesiyle, yurdun her tarafından gelen ulus temsilci‐lerini 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet Mecli‐si'nde toplamıştır. Meclis Mustafa Kemal Paşa'yı 'MeclisBaşkanı' seçmiştir. Mustafa Kemal Paşa'nın önderliğindeBüyük Millet Meclisi, Türk Kurtuluş Savaşı'nı başlatmıştır.Halk ve düzenli ordular düşman kuvvetlerine karşı savaşvermiş, omuz omuza mücadele etmiştir.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201232

Tarih

Page 35: Eylül

Kurtuluş Savaşının zaferle sonuçlanmasının ardındanTBMM 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırmıştır. Padişah Vah‐dettin 'vatan haini' ilan edilmiş ve yurdu terk etmiştir.

24 Temmuz 1923 günü İsviçre’nin Lozan şehrindekiLozan Üniversitesi'nde, Türkiye Büyük Millet Meclisitemsilcileri ile İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yuna‐nistan, Romanya, Bulgaristan,Portekiz, Belçika, SSCBve Yugoslavya temsilcileri Lozan Barış Antlaşmasını im‐zalamıştır. Bu antlaşma ile yeni bir devletin temelleriatılmıştır fakat devletin yönetim biçimi henüz belirlen‐memiştir.

İkinci dönem Büyük Millet Meclisi, 11 Ağustos'ta ilktoplantısını yapmıştır ve 13 Ekim'de Ankara başkent ilanedilmiştir. Bu dönemde Atatürk egemenliğin ulusa da‐yandığı bir sistem olan cumhuriyet yönetiminin ilanı içinhazırlıklar yapmaya başlamıştı. Atatürk 28 Ekim akşamıyakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırmış ve "Yarıncumhuriyeti ilan edeceğiz," demiştir.

29 Ekim günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştüktensonra taslağı hazırlanan "Cumhuriyet" önergesini TürkiyeBüyük Millet Meclisi'ne vermiştir. Meclis önergeyi kabuletmiştir ve böylece Türkiye Devletinin yeni yönetimi biçimiCumhuriyet, yeni ismi "Türkiye Cumhuriyeti Devleti" ola‐

rak belirlenmiştir. Atatürk, kurulan Türkiye Cumhuriyetininilk cumhurbaşkanı olmuştur. Halk da Cumhuriyetin ilanınısevinç ve coşku ile karşılamıştır.

Cumhuriyette Atatürk'ün de söylediği gibi, egemenlikkayıtsız şartsız ulusundur. Ulus, kendini yönetme yetkisini,kendilerine temsil eden milletvekilleri aracılığı ile kullanır.Cumhuriyet yönetiminde, yurttaşın seçme ve seçilmehakkı vardır. Seçilen temsilciler, yasaları tasarlar ve yö‐neticileri ulus adına denetler. Ulus, seçimle yöneticileriseçebilir.

29 Ekim 1923’te TBMM, Teşkilât‐ı Esasiye Kanunu(1921 Anayasası)’nda yaptığı değişiklikle, devletin yönetimbiçimini cumhuriyet olarak ilan etmiştir. Aynı gece builan, atılan 101 pare top ile kutlanmıştır. 1924 yılında isecumhuriyetin ilanı şenliklerle kutlanmıştır.

2 Şubat 1925'te, Hariciye Vekaleti (Dışişleri Bakanlığı)tarafından düzenlenen bir kanun teklifinde 29 Ekim'inbayram olması önerilmiştir Bu teklif Meclis Anayasa Ko‐misyonu tarafından incelenmiş ve 18 Nisan'da karara bağ‐lanmıştır. 19 Nisan'da ise teklif TBMM tarafından kabuledilmiştir. 628 sayılı bu kanun ile 29 Ekim, 1925'ten itiba‐ren ülke içinde ve dış temsilciliklerde bayram olarak kut‐lanmaya başlamıştır.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 33

Tarih

Page 36: Eylül

Hizmet Komitesi Üyeleri ile Buluştu

Uzun yıllardır Bahçelievler'de yer alan iş adam‐larına hizmet vermekte olan BİŞAD (Bahçeliev‐ler İş Adamları Derneği) son olarak BİŞAD Hiz‐

met Sektöründe yer alan üyeleriyle toplandı. GaziTurizm sponsorluğunda gerçekleştirilen kahvaltıda Bah‐çelievler'de sektörün önde gelen kişileri bir araya top‐landı. BİŞAD Hizmet Komitesi Başkanı Erdal Tekin'indaha da büyük hedeflere yürümek dileğiyle başlayankonuşmada Tekin" 2013 yılı hedeflerimizde daha genişprogramlar bulunmakta. Hizmet komitemiz derneği‐mizde yer alan en büyük komitelerden biridir. İşte Birliksloganıyla çıktığımız bu yolda yanımızda olan herkeseteşekkür ederiz." dedi.

66 tane iş adamıyla dernekte güçlü bir potansiyelesahip olduklarını belirten BİŞAD Koordinatörü CengizhanÇoban ise " Bu büyük komitemizi daha iyi hizmet için ko‐misyonlara ayıracağız. Basın ve matbaa, avukatlık ve malimüşavirlik bunlardan bazıları. 420'den fazla üyesi olanderneğimizi daha da büyütme hedefindeyiz. Bu noktadayurt içi ve yurt dışı gezilerimizle de sektörümüzü genişle‐teceğiz. Pek yakında El Salvador ve Botsvana ülkelerinegezilerimiz olacak. Yurt içinde ise Bursa etkinliğimiz olacak.Ayrıca 3 kasımda Fuarlarda Neler Yapılır adı altında bireğitim seminerimiz olacak." dedi.

Yoğun olarak her anlamda üyelerinin yanında yer aldık‐larını ve destek olduklarını belirten Çoban " Yapılan her et‐kinlikte yer almak sizlerin yararına olacaktır. Sizlerin desteğiniher zaman bekliyoruz. Çünkü biz sizler ile büyüyoruz." dedi.

Yapılan kahvaltının sponsorluğunu üstlenen Gazi TurizmŞirket Sahibi Mehmet Karatepe ise katılan herkese teşekkürederek" Ticari anlamda güçlü iş adamlarıyla çalışmak bizleriher zaman memnun eder. Bu anlamda buraya gelen her‐kese teşekkür ederim. İnşallah bundan sonraki dönemlerdede bu tür etkinlikler ile bağlarımızı güçlendiririz." dedi.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201234

Bahçe

lievl

er

Gündem

Page 37: Eylül

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 35

2023 Türkiyesini inşa edenhizmet neferlerinden biri ola-rak içinde bulunduğumuzMübarek Kurban Bayra-mının ülkemize birlik be-raberlik ve barış getirmesitemennisiyle bayramınızıkutlar ailenizle birlikte sağ-lık ve mutluluklar dilerim.

Hasan FettahoğluAdalet ve Kalkınma Partisi Bahçelievler Belediye Meclis Üyesi

Page 38: Eylül

Tüm dünyada anlaşılmaz bir biçimde büyüyerek vegün geçtikçe gelişerek tabir‐i caiz ise tedavisi çokzor bir kanser misali Müslümanlık fobisidir sürüyor..

Bilmeyenler için hatırlatalım; İslam fobisi, İslâm’dankorkma Müslümanlardan çekinme anlamı taşır.

İşte burada “neden” veya “niçin” diye sormadan ede‐miyoruz.

İslam fobisi; adını İlk 11 Eylül saldırılarıyla duyursa bileçok daha önceleri, Yahudi ve Hristiyanlığın bir bölümündegeçmişten gelen sürtüşmelerin izlerini taşıyan bir İslamkarşıtlığı var olmuştur..

Hak Kitabımız olan Kuran‐ı Kerim’de hak dinler olarakbelirtilmiş ve saygı duyulması gerektiği açık olarak beyanedilmesine rağmen nedense dinler arası bir iticilik mevcutve her an karşılıklı çatışmalara sebep verecek en küçükkıvılcımlara karşı her kesim hazır kıta beklemektedirler..

Oysa ki çoğumuzun dilinden düşmez ‘’yaratılmışı se‐veriz yaratandan ötürü’’ sözü…

Bu nasıl sevmektir ve bu bir çelişki değil midir? EvetÇelişkidir dediğinizi duyar gibiyim,Öyle ise bir şeyler ek‐siktir yada yarım kalmıştır..!

Dünyanın her hangi bir yerinde çıkan ve dinler arasısavaşa sebebiyet verebilecek bir olay belki de sıradan birsebeple başlamıştır, yada iki kişinin herhangi bir sebeptendolayı yaptığı kavga işi o dine mensup yada bu dinemensup denilerek içinden çıkılamaz boyutlara getir‐miştir, bu demektir ki ancak ve ancak art niyetli Provo‐katörler mevcuttur ve onların aracılığı ile olaylar hızlayayılıp kötü ve büyük sonuçlar doğurmuş yada ramakkalmıştır..

Burada bizler öncelikle kendi dinimizin gerekleriniunutmadan yanlışlarımızı düzeltmek durumundayız..

Peki, yanlışlarımız var mı?

Elbette var, en azından dinimizi ve güzelliklerini anla‐tamamışız ki, dünya islâmdan korkuyor..!

Oysa Bu din mensubu nice alimler vardır ki, dünya on‐lar sayesinde bilimin hemen hemen her konusunda ;tek‐nik, matematik, tıp ve bunun gibi uzmanlık gerektirenkonuların temelini atmış günümüze ışık tutmuştur.

Bu dinin Peygamber’i Hz.Muhammed (sav.) efendimizbugün dünya düzeni denilen kanun ve nizam’ın temelleriolan hak ve özgürlükleri ortaya koymuş kimsenin bir di‐ğerinden üstün olmadığı felsefesi’ni dile getirerek bu an‐lamda en büyük devrimi gerçekleştirmiştir..

Oysa Bir kısım Politikacılar kasten bu korkuyu canlıtutmak istese de, halk seviyesinde gene bizler, Müslü‐manlar kendimizi anlatamamışız,Yurt dışında yaşan in‐sanlarımız bile bu anlamda hem ülkelerinin hem de din‐lerinin birer temsilcisi olduklarının farkına bilevaramamışlar,Bu temsilciliğin farkında olanlar ise dinimizinfarklı farklı yönlerini ortaya koyup karışık ve farklı bir imajyaratmışlardır başkalarının gözünde..Fakat bu durum da

yeni bir şey değildir,Ta‐rihi çok eski‐

Neden..!Barbaros KORKMAZ

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201236

Köşe Y

azar

ı

Page 39: Eylül

lere dayanır,Öyle ki asırlar önceki bu farklılıklar mez‐hepleri doğurmuştur,Ve günümüz de de İslamiyethakkında yorumlar, inanışlar, farklılıklar örf veadet konularıyla iç içe girmiş vaziyettedir..

İslamiyet Peygamberimiz Hz.Muham‐med’in (SAV) sağlığında hiçbir ayrımauğramamış sahabeler sormak iste‐dikleri sorulara cevap bulabildikleriiçin bir yek bir vücut iken Bu durum,Hz Osman’ın Şahadetine kadar sür‐müş ve bu şehadet sonrası tehlikearz eden siyasi ayrımlar başlamış‐tır.. Özellikle “Hakem’’ olayındansonra ilk siyasi ve bidat mezheplerikendini göstermeye başlamış İsla‐miyet yara almıştır.

Allah aşkı..!

Bu da gösteriyor ki En büyük eksik‐lerimizden biri ve beklide en önemlisibana göre “Allah Aşkı’nın’’ eksik oluşudur..Demek ki, bir şeyler bıçak sırtı süre gelmişHz. Peygamberimizden sonra..

Nasıl mı? Devam edelim o zaman nasıl olduğu ko‐nusunu da açalım…

Müslümanım diyen herkese Müslümandır deriz. AncakAllah’a aşık olana kadar o Müslümanlık kilit taşı konul‐mamış bir kubbe’ye yada bir kalemkâr’ın yürek titreyiş‐lerini fırçaya aktaramadığı dokunuşlarının eksik kaldığıdesensiz ve renksiz revaklara benzer..!

Aşk ile olmayan Müslümanlık zordur, eziyettir, zevksizdurur, dışarıdan ba‐

kanı iter ve

kimseyi özendirmez, kimseye, “bu ne güzel insan” de‐dirtmez..

Aşk gelene kadar Müslüman tam Müslüman değil,ham Müslümandır. Allah’a aşık olan kişi onu sever veAllah’ın da sevdiği olur, Allah’a aşık bir Müslüman iyiliğikendinden bilmez ve yaptığı iyiliği unutur, Müslüman‐lığı, Allahtan kendisine gelmiş en büyük hediye olarakkabul eder..

Allah ile yaşanmayan bir Müslümanlık kandırmacagibidir, Allah sevgisiyle sevmeyi öğrenmeyen yada

öğrenemeyen Müslüman insan, bu konuda ken‐dini geliştiremez ve mutlu edemez ve Müs‐

lümanlık bir külfetler paketi değil, bir zevkolmalıdır ayrıca…!

Müslüman’a dışarıdan bakan biriona imrenmelidir. Müslümanım di‐yen birine, olmayanlar, “bu ne güzelinsandır” diyebilmelidir..

Allah Aşkı en önemli aşktır, buaşka sahip olmayanlar din adınayaptıklarıyla öğünürler iyiliklerini

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 37

Köşe Yazarı

Page 40: Eylül

kendi marifeti bilir kötülükleri başkalarına kabahati dezamana ve şartlara bağlarlar..

İşte bu kusur bile, Müslüman olmayan diğerlerine ki‐şinin hor görülmesine sebep olur..

Allah’a aşık olmak için aşk ok’larının hedefe sıkıldığıyerlerde olmak lazımdır, Allah’ın yeryüzüne göklere çizdiğigüzellikleri iyi izlemek gerekir..

Güneş’in doğuş ve batışına, bulutların yürüyüşüne, çi‐çeklerin kokusunu yayışına bakmak ve koklamak lazım,bu aşk oku ile vurulmak isteyenler de üstlerinde ki zırh‐larını çıkarmalıdır, o zırh dünya sevgisidir.

Elbette dünyayı sevmek içinde olanlarla güzel şeylerpaylaşmak şarttır, ama bu sevgi terk edilecek olan bir şeyisevmek kadar olmalıdır, fazlası Allah aşkına ulaşmanınönünde engel teşkil eder..

İslam Başsızdır..!

Şu andaki İslâm alemi, bir kaosun içinde sürüklen‐mektedir,bunu inkar etmeden kabullenmemiz gerekir kiİSLAMİYET BAŞSIZDIR..

Bugün diğer dinlere baktığımızda bir Papa öğesi, Ha‐hambaşı ve bunun gibi din adamlarının varlıkları inkaredilemez şekilde karşımızda durmaktadır..

Oysa İslam Aleminde böyle biri yoktur, Ülkemizde

Diyanet İşleri Başkanlığı vardır, diğer ülkelerde de bunabenzer kurum, kuruluş yada kişiler mevcuttur, ancak ta‐mamlayıcı ve toparlayıcı değildir hiç biri. Dünya’da kimevcut sisteme göre olamaz da, kesin bir dille söylemekgerekirse mümkün de değildir.

Zira her ülkenin Diyanet işleri le uğraş verenler sadecekendi ülkelerinde ki dokuyu bilirler,oysa ihtiyaç bu değil‐dir,Gereksinim tüm İslam aleminin bütün mezhepleriyleberaber,yaşam,ibadet,örf ve adetlerini uygulamalarınıbilenlere gerçek eğitimli,yapıcı ve kucaklayıcı bir lidereihtiyaç vardır..!

Geçmiş zamanlarda Hepimizin bildiği bir ‘’Halifelik’’mevcuttu. Halife hem toparlayıcıydı hem de devlet baş‐kanı, vali ve imamdı da aynı zamanda.Ama Sözü de verdiğifetvalarda her İslam grupları coğrafyasında yani dünyanınher yerinde geçerliydi..

Peygamber Efendimizden sonra görev yapan halifeler‐den sonra mezheplere ayrılan İslam alemi, bir süre sonradağınık bir hal almıştır. Üstelik o kadar dağılmıştır ki, bilinenDört mezhepten çok daha fazla mezhep oluşmuştur..

Kişisel olarak düşüncem şudur ki dinimin güzelliklerininve doğrularının, alimlerinin, dünyaya faydalı işler yapan‐ların, Sanatının neden ve niçinlerinin tüm dünya önündeaçıklanarak İslami bir fobinin ortadan kaldırılmasını arzuetmekteyim..

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201238

Köşe Y

azar

ı

Page 41: Eylül

Müslümanların, giyimi, sakalı, teninin rengi vs.vs.yü‐zünden yabancı ülkelere girerken potansiyel suçlu gözüylebakılması son derece ağır bir uygulamadır.

Bu bağlamda aynı şekilde tüm dünya İslam ülkelerininde geçmişte olduğu gibi, peygamberimiz Hz.Muhammed(sav) gibi bağışlayıcı, sevgi dolu ve doğruları göstererekyabancılara karşı daha duyarlı inançlarına saygılı millet‐lerine ve milliyetlerine göre suçlanmamalarını aşağılan‐mamalarını dışlanmamalarını bekliyorum..

Bu gün dünyanın ihtiyacı olan yüreklerdeki Allah aşkıve vicdan hürriyetinin sınırları olmayan sevgiyle renk, dil,din ayrımının tamamen ortadan kalkacağı açlık ve hasta‐lıkların milletlerin desteği ile yeniden yapılandırılan birdirlik düzenidir özlediğim..

İslam aleminin yanlış bilinen ve artık bir korkuya dö‐nüşmüş yönlerinin düzeltilmesi ve dolu dolu bir lider se‐çebilmeleri, bunu yaparken de içine zerre kadar siyasetisokmamaları bir başlangıç olmalıdır..

İmam‐ı Rabbani hazretleri de buyuruyor ki:

İşte bugün, her Müslüman, elinden gelen yardımı yap‐

mayıp, İslamiyet baskı altına düşerse, yardımı esirgeyenher Müslüman, ahirette mesul olur. Bunun için kuvvetimolmadığı halde, yardıma koşmaya özeniyorum. Güçlükleriyenerek, İslamiyet’e ufacık bir hizmet edebilmek yolunuarıyorum. "İyilerin çoğalmasını isteyen de, onlardan sayı‐lır" buyuruldu.) [1/47] [İbni Ebiddünya]

Din kardeşinin aleyhinde konuşulurken,onu savun‐maya gücü yeterken, susanı, Allahü teâlâ dünya ve ahi‐rette zelil eder.

Hadis‐i şerifte buyuruldu ki:

Birbirine karşı muhabbet ve merhamette, müminler,bir vücut gibidir. Vücudun bir yeri rahatsız olunca, bütünvücut, rahatsız, uykusuz kalıp, onun tedavisi ile meşgulolduğu gibi, Müslümanlar da birbirlerine yardıma koş‐malıdır! [Buhari]

KISACA;İSLAMİYET HAK ETTİĞİ DEĞERİ BULMALIDIR,AKSİ TAKDİRDE TÜM MÜSLÜMANLAR BU DURUMDANSORUMLU OLACAKLARDIR..

Barbaros KORKMAZ

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 39

Köşe Yazarı

Page 42: Eylül

Arapça “cem” kökünden türeyen, “toplayan,bir araya getiren” anlamındaki “cami” kelimesibaşlangıçta sadece Cuma namazı kılınan bü‐

yük mescitler için kullanılmış olan "el‐mescid'ül cami"(cemaati toplayan mescit) tamlamasından kısaltılarakalınmıştır.

Ancak halk arasında mahallelerdeki küçük ibadetyerlerine mescit, daha büyük olanlarına ise cami de‐nilmektedir.

İslam'ın ilk günlerinden itibaren Müslümanlarcami yapımına önem vermişler ve yaptıkları hayrınebedi olması için yarışmışlardır. Cami yapmak, imanınve dindarlığın göstergesidir. Yüce Allah, cami yaptır‐manın önemini Kuran’da şöyle bildiriyor: “Allah’ınmescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe imaneden, namazlarını dosdoğru kılan, zekâtlarını verenve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imareder. İşte, doğru yola erenlerden olmaları umulanlarbunlardır.”

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) cami yaptırmanınfazileti hakkında müminlere şu müjdeyi veriyor:“Kim

Allah rızası için mescit yaparsa, Allah, benzerini onuniçin cennette inşa eder.”

Diğer bir hadis‐i şerifte de mescit ve diğer hayırlarıyapanlara âhirette büyük mükâfatlar verileceğini bil‐direrek şöyle buyurmaktadır:

“Bir mümine öldükten sonra amelinden ve yap‐tığı iyiliklerinden ulaşacak şeylerden biri de, yaydığıilim, geride bıraktığı iyi evlat, miras olarak bıraktığımushaf‐ı şerif, yaptırdığı mescit, yolcuların barın‐ması için inşa ettiği ev, akıttığı su, sağlığı yerindeiken malından çıkarıp verdiği sadakadır. Bunlardanhangisini yapmış ise öldükten sonra onun sevabıkendisine ulaşır.”

Camiler, Müslümanların Allah’a ibadet ettikleriyerlerdir. Yeryüzünün en şerefli yerleri olan camilere“Allah’ın evi” denilmektedir. Camiye ibadet için gidenMümin, Allah’ın ziyaretçisi ve misafiri durumundadır.Ev sahibi, evine gelen misafirlerine ikramda bulun‐duğu gibi camiye giden müminlere de yüce Allah bü‐yük mükâfatlar verecektir. Peygamberimiz bu konudaşöyle buyurmuştur: “Evinde güzelce abdest alıp ca‐

Camilerimizin Değerini Bilmeliyiz

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201240

Haber

Page 43: Eylül

miye giden kimse Allah’ın ziyaretçisidir. Ziyaret edeneAllah ikramda bulunacaktır.”

Camileri yaşatmanın en iyi yolu, bu mübarek me‐kânları cemaatsiz bırakmamak, çevresini bir kültürmerkezi haline getirmektir. Bu maksatla, beş vakitnamazın camilerde kılınmasını teşvik eden Peygam‐berimiz (a.s.), “Cemaatle kılınan namazın, tek başınakılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletli”olduğunu bildirmiştir.

İslâm cemaati kardeşlik, eşitlik, yardımlaşma vekarşılıklı fedakârlık üzerine kurulmuştur. Aralarındasınıflaşma, ırk ve bölge ayırımı yoktur. Aralarındakibirlik ve beraberliğin temel dayanağı ise Kur'an veKuran’ı açıklayan sünnettir. Birlik, Kur'an ve sünnetinbildirdiği yol üzere olur. "Ey inananlar, Allah'tan O'nayaraşır biçimde korkun ve ancak Müslümanlar olarakölün. Ve topluca Allah'ın ipine (Kuran’a) sarılın, ay‐rılmayın."

Camiler, zengin‐fakir, köylü‐şehirli, amir‐memur,resmi‐sivil, yaşlı‐genç, siyah‐beyaz, yerli‐yabancı...Herkesi bünyesinde toplayan mekânlardır. Bir ül‐kenin, Müslüman ülkesi olmasının mührü ve tapu

senetleridir. Camiler; aynı safta omuz omuza, dizdize namaz kıldığımız mabetlerdir. Üzüntülerimizigiderdiğimiz, moralimizi müspet anlamda düzelt‐tiğimiz, birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik duygu‐larımızı, hoşgörü anlayışımızı güçlendirdiğimiz vepekiştirdiğimiz yerlerdir. Birbirimize merhamet et‐meyi, acıları paylaşmayı, kimsesiz‐yoksul, dul veyetimlere yardım etme duygularını kazandığımızmabetlerdir.

Camilerin imar ve inşası konusunda büyük gayretgösteren aziz milletimiz, mevcut camilerin yıllık ba‐kım ve temizliğini, gerektiğinde onarımını da severekyapmaktadır. Bu konuda, el birliği yapılması amacıylaDiyanet İşleri Başkanlığımız, her yıl Ekim ayının ilkhaftasını “Camiler Haftası” olarak ilan etmiştir. Buhafta da camilerimizin bakım onarımı yapılmakta,camilerimizin tarih içindeki ve günümüzdeki fonksi‐yonları ve diğer hususiyetleri konferans, panel ve çe‐şitli toplantılarla göz önüne serilmektedir. Bu hafta,yapılacak etkinliklerle camilerin toplumumuz üze‐rindeki önemi ortaya konulurken, camilerimizin dahatemiz, daha bakımlı olması için gerekli çalışmalaryapılmaktadır

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 41

Haber

Page 44: Eylül

1 Eylül 1939II. Dünya Savaşının Başlaması

2 Eylül 1826Zabıta Teşkilatının Kuruluşu

4 Eylül 1919Sivas Kongresi

7 Eylül 1566Kanuni Sultan Süleyman'ın Vefatı

8 EylülUluslararası Okur‐Yazarlık Günü

16 Eylül Ozon Tabakasının Korunması Günü

21 Eylül Uluslararası Barış Günü

26 Eylül Türk Dil Bayramı

27 Eylül Dünya Turizm Günü

02 Ekim Haçlıların elindeki Kudüs'ünİslam orduları komutanı Selahaddin Eyyûbî tarafından kuşatılması

22 Ekim Türkmenistan’ın bağımsızlığını ilanı

28 Ekim Türkiye’de ilk nüfus sayımı

30 Ekim Boğaz Köprüsü’nün açılışı

Geçmişte Eylül ve Ekim Ayları

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201242

Page 45: Eylül

Hayır kapılarının sonuna kadar açık,kaza ve belalarınbertaraf olduğu Kurban Bayramınızkutlu olsun.

Ayla EKİNCİAnavatan partisi MKYK Üyesi

Marmara Bölgesi Teşkilat Başkanı

Güzellik, birlik, beraberlik dolu, her zaman bir öncekinden dahagüzel ve mutlu birbayram dileğiyleKurban Bayramınızkutlu olsun.

Mehmet CESURŞirinevler Spor Kulübü Başkanı

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 43

Page 46: Eylül

Asırlarca dünya yönetimine ve tarihine damga vur‐muş bir devlettir Osmanlı Devleti. 1299 yılındabir beylik olarak kurulan ve her geçen yıl kendisini

daha da geliştiren bu büyük imparatorluk birçok kıtayahükmetmiştir. Bu imparatorluğun kurucusu ise OsmanGazi’dir. Osmanlı Türkleri'nin lideri, Osmanlı İmparator‐luğunun imparatorluğuna hükmeden hanedanlığın ku‐rucusudur. Altı yüzyıl boyunca dünyanın hakim güçle‐rinden biri olacak olan imparatorluk, onun isminedayandırılarak adlandırılmıştır.

1299 yılında Anadolu Selçuklu Devletinin uçbeyi ol‐maktan çıkıp bağımsızlığını ilan etmiş olan devlet Moğolistilalarından kaçan Müslümanların, beyliğine sığınmasıile siyasi ve askeri gücü artmıştır. Çöküş dönemindeolan Antik Roma İmparatorluğunun doğu kolunun yerini

zamanla Osmanlıİmparatorluğu al‐mıştır.

Osman Bey,1258 yılında Sö‐ğüt'te doğmuştur.Batı Anadolu’daSöğüt Ovası ile Do‐maniç Yaylasındayaşayan Kayı Aşi‐retinin Beyi Ertuğrul'un oğlu olan Osman Gazi,1258yılında Söğüt’te doğmuştur. 1281 yılında 23 yaşındaiken Kayı Boyu'ndan Ömer Bey'in kızı Malhun Hatun ileevlendi. Bu evlilikten daha sonra Osmanlı Devleti'ninbaşına geçecek olan Orhan Gazi doğdu.

Osman Gazi Han veOsmanlı Devleti

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201244

Tarih

Page 47: Eylül

Daha sonra Şeyh Edebali'nın kızı Bala Hatun ile ev‐lendi. Bu evlilikten de Alaeddin Bey dünyaya geldi.1281 yılında babası Ertuğrul’u kaybeden Osman Gazi,babasının vefatından sonra Osman Kayı Aşiretine Beyolmuştur. Osman Gazi’nin ilk fethettiği kale, İnegöl ya‐kınlarındaki Kulaca Hisardır. Buranın fethi üzerine çokmemnun olan Anadolu Selçuklu Sultanı II. GıyaseddinMesud Osman Gazi'ye Bey unvanı vermiştir. OsmanGazi'nin yükselişinden rahatsız olan ve tehlikeyi önce‐den sezen Bilecik tekfuru, Yarhisar tekfurunun kızı ileevlendireceği oğlunun düğününe Osman Gazi’yi de ça‐ğırarak ona pusu kurup öldürmeyi amaçlamıştır. FakatOsman Gazi’nin dostu olan ve Bilecik tekfuru ile arala‐rından düşmanlık bulunan Harmankayası tekfuru butuzağı Osman Gazi’ye haber vererek tuzağa düşmesiniengellemiştir. Önceden hazırlıklı olarak Bilecik'e gelenve Bilecik'i de fethettiği topraklar arasına katan OsmanGazi, fetihi oyun içinde oyun diye adlandırmıştır. Harpsonunda Bilecik tekfuru öldürülmüş, Yarhisar tekfuru‐nun kızı olan gelin ise Türklerin eline geçerek OsmanGazi’nin oğlu Orhan Bey’le evlenmiştir. 1299 yılındaOsman Gazi, Anadolu’nun diğer Türk hanedanları ara‐sında istiklalini ilan ederek, Osmanlı Devleti’ni kur‐

muştur. Bu tarihten sonra 27 yıl daha yaşayan ve İzmit,Adranos, Kestel, İmralı, Akhisar, Lefke, Tekfurpınarı,Yenikale, Yanıkcahisar, Mudanya, Karamürsel, Bursagibi bölgeleri de topraklarına katarak, Osmanlı Dev‐leti’nin büyümesine zemin hazırlayan Osman Gazi,1326 yılında vefat etmiştir.

Kulacahisar ve Karacahisar'ı alınca Selçuklu Sul‐tanı II. Gıyaseddin Mesud I. Osman'ı ödüllendirdi.1299yılında İnegöl'ü alması Osmanlı Devleti'nin ku‐ruluşu olarak kabul edilir. 1302 yılında, ilk kez Bi‐zans İmparatorluğu ordusuyla Koyunhisar Savaşı ya‐pıldı. Bu savaşı Osmanlılar kazandı. Yapılansavaşlardan sonra 1315 yılında Bursa'yı kuşattı Sa‐vaş sırasında hastalandı. 1324 yılında, devlet işlerinioğlu I. Orhan'a bıraktı. Ancak padişahlığı fiilen de‐vam etti. 1326 yılında Gut hastalığı yüzünden, ha‐yatını kaybetti.

Osman Gazi, babası Ertuğrul Gazi'den yaklaşık 4.800km² olarak devraldığı Osmanlı toprağını oğlu Orhan Ga‐zi'ye 16.000 km² olarak devretmiştir.

Böylece tarih sayfalarına adını altın harflerle yazdı‐racak bir imparatorluk doğmuştu..

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 45

Tarih

Page 48: Eylül

Uzun yıllardır sağlık sektöründe verdikleri hizmet ileyediden yetmişe her kesimin takdirini kazanan MedicanaHastanesi basına verdikleri kahvaltı ile projelerinden

ve çalışmalarından bahsetti. Kadrolarına kattıkları yeni bö‐lümler ve doktorlar ile her geçen gün daha da büyüyen vegelişen hastane Bahçelievler’den sonra Bağcılar’da da hiz‐metine son hızla devam etmekte.

Amaçlarının her zaman insanların sağlığı olduğunubelirten Medicana Hastanesi yöneticileri hastanelerinison teknoloji ile donattıklarını ve hizmet çeşitliliği ileher zaman hastalarının hizmetinde olduklarını belirtti.İstanbul’da birçok hastane olmasına rağmen insanlarınkendilerini seçmeye devam ettiğini belirten görevlilerbu anlamda kendilerine destek olan yerel basınada ayrıca teşekkür ettiklerini belirttiler. Kalitelihizmet anlayışıyla her alanda hizmet prensibiylehareket eden Medicana Hastanesi bu kahvaltıdakendilerini yalnız bırakmadıkları için basın men‐suplarına teşekkür ettiler.

Medicana Hastanesi Kaliteli Hizmetiyle Hastalarını Bekliyor

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201246

Haber

Page 49: Eylül

Kardeşliğin doğduğu, sevgilerin

birleştiği nice bayramlara

Kurban Bayramınızkutlu olsun

Zehra ÇAKMAK ARBAYAnavatan Partisi Kadın Kolları Başkanı

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 47

Page 50: Eylül

Platformist ‐ İstanbul İmam HatipLiseleri Mezun ve Mensupları Der‐nekleri Platformu’nun bu ayki top‐lantısı Bahçelievler’de yapıldı

Her ay platforma bağlı derneklerdeki gelişmelerin,sorunların ve çalışmaların değerlendirildiği Ekimayı rutin toplantısı, bu ay Bahçelievler İmam Hatip

Lisesi Mezunları Derneği (BİHMEZDER)’nin ev sahipliğindegerçekleştirildi. Bahçelievler Belediyesi Yemek Salonu’ndayapılan kahvaltılı toplantıya, Bahçelievler İlçe Milli EğitimMüdürü Basri Özbay ile Şube Müdürü Ali İmir, Bahçeliev‐ler Belediye Spor Kulübü ve ZİHMENDER Başkanı YusufYıldırım, Bahçelievler Camiiler ve Kur’an Kursları Din Gö‐revlileri Derneği (BAHİMDER) Başkanı ve BahçelievlerKandil Camii İmam Hatibi Selahattin Yerlikaya, ŞirinevlerUlu Camii İmam Hatibi İbrahim Erdöl, BAKİMDER GenelBaşkanı ve PLATFORMİST Koordinatörü Dr. Hasan Gökce‐oğlu, BİHMEZDER Genel Başkanı ve PLATFORMİST Sekre‐teri Hasan Çabukol, Önder İmam Hatip Mezunları DerneğiBaşkan Yardımcısı Ömer Ceylan ve il genelindeki İmamHatip dernekleri başkanları ve yöneticileri katıldı.

PLATFORMİST İstanbul İmam Hatip Liseleri Mezun veMensupları Dernekleri Platformu üyelerinin birlikte yaptığıkahvaltı sonrasında, toplantı basına kaplı olarak gerçek‐leştirildi. Toplantının basına kapalı kısmında, İHH İnsaniYardım Vakfı Avukatı Uğur Yıldırım da kısa bir konuşmayaptı. Yıldırım, Filistin’e yardım götüren Mavi Marmara

Gemisi’ne saldırı düzenleyen İsrail askerlerinin 6 Kasım’dayargılanacağını belirtti. İsrail’de yapılan ankette en çokkonuşulan konu sıralamasında 3. Sırada olduğunu söyledi.Yıldırım, 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek ve İsrailüst düzey askerleri ile yöneticilerin yargılanacağı duruşmagününde tüm Türk halkının Çağlayan Adliyesi önündetoplanması için çağrıda bulundu. Bahimder Başkanı Se‐lahattin Yerlikaya, Bahçelievler’de İmam Hatip MezunDerneği ile koordineli çalışmalar yaptıklarını bu çalışma‐ların tüm ilçelere örnek olması gerektiğini söyledi. Bah‐çelievler İlçe Milli Eğitim Müdürü Basri Özbay Bahçeliev‐ler’deki tüm okullarda yapılan çalışmalar hakkındabilgilendirme yaptı. İlçe Milli Eğitim şube müdürü Ali İmir,okullardaki aksaklıkları minimize ederek eksiklikleri hızlatamamladıklarını söyledi. Toplantı gündemi olarak daokullarda yaşanan genel sorunlar, federasyon oluşturmaçalışmaları ve birlikte gerçekleştirilecek organizasyonlarkonuşuldu.

Ev sahibi olarak da söz alan BİHMEZDER Genel BaşkanıHasan Çabukol, davetimize icabet eden tüm misafirlere,dernek başkanları ve yönetimlerine, basın mensuplarınave bu organizasyona vesile olan herkese teşekkür etti.Ayrıca BİHMEZDER yönetimine, Bahçelievler’de İmamHatiplerle ilgili gayretli çalışmalarından dolayı minnettarolduğunu söyledi.

Toplantı, toplu fotoğraf çekilmesi ve ev sahibiBİHMEZDER’in hazırladığı hediyelerin dağıtılmasıylason buldu.

Platformist üyeleri Bahçelievler’de toplandı

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201248

Bahçe

lievl

er

Gündem

Page 51: Eylül

Windows 8 yüklü ultrabook ve tab-letler yakında yeni sensörler kul-lanmaya başlayacak. Intel'inresmi blogunda verilen bilgiyegöre yeni cihazlarda 5 yeni sen-sör desteklenecek. Bir tabletinultrabook olarak tanımlanabil-mesi için bu sensörlerin hep-sine, bir dizüstü bilgisayarınultrabook olarak tanımlan-ması için en az üçünesahip olması ge-rekecek.

Pusula: Yönünüzü belirleyerek örneğin karşınız-daki önemli noktaları belirlemek için...

GPS: Bulunduğunuz coğrafi noktayı tam ola-rak belirleyip harita ve benzeri bilgi sağla-mak için...

İvmeölçer: Hareket ve yerçekimini tespitediyor. Genelde bilgisayarın hareket etti-rilmesi ya da düşmesi halinde sabit diskikorumak için...

Ortam Işık Sensörü: Işık şartlarını algılayıpekran parlaklığını otomatik olarak ayarla-mak için...

Ciroskop: İvmeölçere benzer bir şekildedönme hızını algılamak için. . . Pek çokoyun, hareket kontrolü için bu özelliktenyararlanıyor.

İşte yeni sensörler:

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 49

Windows 8’in Sensör Atağı

Teknoloji

Page 52: Eylül

Bunları Biliyor musunuz?• Kartalların kanat açıklığı 3 metreyibulmaktadır.

• Almanya'da yapılan Dünya ÖzelKuvvetler yarışmasında Türkiyeyitemsilen Bordo Bereliler dört defaüst üste şampiyon oldu.

• İngiliz kraliyet ailesinin bütünuçakları özel olarak Rolls-Royce Motorstarafından yapılır.

• Güney Kore`nin başkenti Seul, Kore dilinde "başkent" anlamına gelmektedir.

• Dünya üzerindeki arazilerin sadece % 1'i kadınlar üzerine tapuludur.

• Fırat isimli çizgi roman karakteriningerçek hayatta Yiğit Özgürün arkadaşı ol-duğunu biliyor muydunuz ?

• Kirli kar, temiz kardan daha kolay erir.

• Rusya’nın dörtte biri ormanlarla kaplı-dır.

• Hindistan’daki yıllık doğum sayısı, Avus-tralya’nın toplam nüfusundan fazladır.

• Atatürk'ün bütün gömleklerini kenditasarlardı, ve bütün gömlekleri çizgili idi.

• Dünyanın en büyük şeker ihracatçısıKüba’dır.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201250

Page 53: Eylül

Tüm yürekler sevinç dolsun,umutlar gerçek olsun, Kurban

Bayramınız kutlu olsun.Cengiz KANTA

Anavatan Partisi Bahçelievler İlçe Başkanı

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 51

Page 54: Eylül

Tüm gün boyunca çalışan vücudumuz günsonunda genellikle yorgun düşer. Şehirstresi ve gürültüler de eklendiğinde bazen

vücudumuz iflas edebilecek duruma gelebilir.Stres ve yorgunluk birleştiğinde kimi zaman ha‐yatı yaşanmaz hale getirebilmekte. Beslenmeuzmanları vücut direncini dengede tutmak vekorumak için birçok besin olduğunu belirtti. Avitamini bunların başında geliyor. A vitaminiyumurtanın sarısı, ciğer ve yeşil yapraklı seb‐zelerde bulunur. İhmal etmemek gerekir. C vi‐tamini tüketirken meyve suyunu sıkıp, bir saatsürahide bekletirseniz faydası kalmıyor. Aynışekilde sebzeleri birçok parçaya bölüp, ağzı açıkpişirmek, saatlerce yıkamak vitamin kaybınaneden oluyor. E vitamini kuru baklagil, yağ,

fındık, fıstık gibi besinlerde bulunuyor. E vita‐mini kalbi koruyor, zararlı bileşenlerin vücuttanatılmasına yardımcı oluyor. Selenyum denizürünlerinde ve hayvansal gıdalarda bol bulu‐nuyor. Güneşli günlerde biraz dışarı çıkmak, yü‐rüyüş yapmak D vitamini almaya yarıyor.

Balık Omega‐3 kaynağıdır. Haftada iki defaızgara balık tüketmek kilo dengesini sağlıyor.

Et ve sütte bulunan çinko büyüme, gelişme,doku onarımında ve bağışıklık sistemi üzerindeönemli bir mineral.

Görüldüğü gibi sağlıklı beslenme devamındasağlıklı hayatı getiriyor. Yediğimiz öğünlere dik‐kat etmek ve dengeli beslenmenin yanında bolvitamin bizleri yaz aylarının getirdiği yorgun‐luklara karşı koruyor.

Dirençsiz Vücuda Bol Vitamin

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201252

Sağlık

Page 55: Eylül

Sağlıklı Saçlar Artık Hayal Değil!Hemen hemen herkesin hayalidir parlak ve güçlü

saçlar. Şampuan reklamlarında gördüğümüz ogüçlü saçlara ulaşmak aslında o kadar da zor değil.

Sağlıklı beslenme, düzenli uyku sizi hayal ettiğiniz saçlaraulaştırabilir. Eğer doğru beslenmiyor ve hücrelerin ihtiyacıolan protein ve minareleri almıyorsanız kullandığınız şam‐puanların o kadar da faydası olmaz. Demir bakımındanzengin proteinler tüketmek başlıca yapmamız gereken‐lerdendir. Demir içeren proteinler vücudunuzun tüm hüc‐relerine olduğu gibi saç diplerine de oksiyen taşınmasınayardımcı olur. Demir bakımından zengin gıdalar arasında,istiridye, yağsız biftek, hindi, ördek, kuzu eti, tavuk, kari‐des, yumurta sayılıyor. Vejeteryanlara ise, soya fasulyesi,mercimek, fasulye, nohut, börülce önerilmekte.

C vitamini, vejeteryan grubu demir içeren gıdalarınhücre tarafından emilimini sağlıyor. Bu besinlerle Cvitamini bakımından zengin biber, portakal,greyfurt, çilek, limon, brokoli, brüksellahanası, ananas gibi gıdaların tü‐ketilmesi öneriliyor. Folik asit,B‐6 ve B‐12 vitaminleri tümhücrelere ve saçları besle‐yen hücrelere besin, ok‐

sijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin sayısını artırıyor.Yeterli B vitamini alınmadığında, saç kökünü besleyenhücrelere yeterince enerji gitmediği için saçta yavaş bü‐yüme, zayıflık, kırılma veya elektriklenme gibi sorunlarortaya çıkabiliyor. B‐6 vitamini içeren gıdalar arasında,kahvaltıda tüketilebilecek tahıllar, (buğday, bulgur), tavukgöğsü, beyaz patates, mercimek, deniz somonu, sığırbifteği veya filetosu, köy peyniri sayılıyor. B‐12 vitaminiiçeren gıdalar da, börülce, soya fasulyesi, ıspanak, tazefasulye, brokoli, enginar, bamya, pancar gibi kök bitkileri,şalgam olarak belirtiliyor. Çinko minerali, saçların büyü‐mesini hızlandırır ve tamir edici özelliğe sahiptir. Saçköklerinin etrafında toplanarak, saç kökünün sağlıklı ol‐masını sağlar. Çinkonun azalması saç dökülmesine, yavaşuzamasına ve kepeğe neden oluyor. Biftek, tereyağı,hindi, tahıllar, tavuk, nohut, istiridye gibi gıdalarda çinko

bulunuyor, önerilen gıdaları düzenli olarak yeterikadar tükettiğinizde sağlıklı ve parlak saçlara

sahip olacağınızdan şüpheniz olmasın!Tüm bunları yapmanıza rağmen

başınız hala saçlarınızla dert‐teyse, bir dermatoloji uz‐

manına başvurmanızınzamanı gelmiştir!

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 53

Sağlık

Page 56: Eylül

İsraftan Kaçınalım, Dengeli BeslenelimBirleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 16

Ekim'i Dünya Gıda Günü olarak kabul etti. DünyaGıda Günü'nde Birleşmiş Milletlere üye ülkelerde

açlık, gıda üretimi ve tüketimi gibi konular incelenir.Beslenme üzerinde durulur. Ülkemizde her yıl 16 Ekimgünü gazete ve dergilerde konuya ilişkin yazılar yayın‐lanır. Radyo ve televizyonda konuşmalar yapılır. Okul‐larımızda beslenmenin, dengeli beslenmenin önem vegereği anlatılır.

Beslenmek için aldığımız; hayvansal, bitkisel, ma‐densel maddelere besin denir. Dünyada üretilen gıdamaddeleri artan nüfusa yeterli olmamaktadır. Besinmaddeleri üretiminin az olduğu yoksul ülkelerde açlıkve yetersiz beslenme sorunu vardır. Açlık, yetersiz bes‐

lenme, bedenin gerekli ölçü ve türde besin alamama‐sıdır. Açlık ve yetersiz beslenme konusu tüm uluslarınortak sorunudur. Bu soruna dikkati çekmek, çözümyolları bulmak amacı ile her yıl Birleşmiş Milletlereüye tüm ülkelerde toplantılar düzenlenir. Toplantılar‐daki araştırma ve inceleme sonuçları dünya kamuo‐yuna duyurulur.

Yetersiz ve dengesiz beslenme sorunlarının neden‐leri, besin üretim ve dağılımının yetersizliği, bilgisizlik,hızlı nüfus artışı, ekonomik güçsüzlük ve çevre sağlığınınbozulmasıdır. Yapılan hesaplara göre dünyada yaklaşık450 milyon insan yetersiz beslenmektedir. Sadece busayı bile dünyamızın en büyük ve en önemli sorunununaçlık olduğunu gösteriyor. Dünyanın pek çok yerinde

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201254

Haber

Page 57: Eylül

insanlar, açlıktan ölmekte, iyi beslenemedikleri içinhasta olmaktadırlar.

Ülkemizde besin üretimi, artan nüfusun gereksin‐mesini karşılamaktadır. Besin tüketimimiz ile üretimimizarasında bir denge vardır. Türkiye, yeryüzünde besinmaddeleri üretiminde kendi kendine yeterli yedi ülke‐den biridir. Ancak yurdumuzda üretilen besin maddeleriiyi değerlendirilmiyor. Besin maddelerinden gereği gibiyararlanılmıyor. Üretilen besinler ülkemizde düzenliolarak dağıtılamıyor.

Halkımızın iyi ve yeterli besin alması amacıyla MilliGıda Yüksek Kurulu adında bir örgüt kurulmuştur.

Kurulun başlıca görevleri şöyle belirlenmiştir:

1. Besin maddelerinin üretim ve tüketim sorunla‐rını araştırmak.

2. Beslenme sorunlarının çözümleri için önerilersaptamak.

3. Konuya ilişkin yasal düzenlemeleri incelemek.

Büyük kentlerimizde yapılan bir araştırma sonu‐cuna göre besin maddelerinin onda biri çöplüklereatılmaktadır. Atılan besin maddelerinin başında ge‐

nelde tahıl ürünleri gelmektedir. Bu savurganlığın ön‐lenmesi için üstümüze düşen görevleri yapmalı, sa‐vurganlığın bu türüne de karşı çıkmalıyız. Yakınlarımızıbu konuda sürekli uyaralım.

Başlıca besinlerimiz sebze, meyve, et, ekmek, yağ,tuz, süt, su, yumurtadır. Besinlerin bir bölümü vücu‐dumuz için gerekli olan ısı ve enerjiyi sağlar. Bunlar şe‐kerli maddeler ve yağlardır. Bir bölümü organlarımızıonarır, büyümemizi etkiler. Bunlar süt, yumurta, bak‐lagiller gibi proteinlerdir. Vitaminler ise vücudumuzuhastalıklardan korur. Vitaminler daha çok meyve vesebzelerde bulunur.

Beslenmede dikkat edilmesi gerekenler:En iyi beslenme, dengeli beslenmedir. Dengeli

beslenme vücudumuza gerekli yiyecek ve içecek‐lerin yeterli ölçüde ve türde alınmasıdır. İnsanlarne çok, ne az yemeli, yeteri kadar besin almalıdır.

Aşağıda sıralanan beslenme kurallarını titizlikleuygularsak beslenmeden beklenen yararı sağlamışoluruz.

Yararlı değişik besinler almalıyız. Vücudumuziçin yararlı olmayan besinleri almaktan kaçınmalı‐yız. Aldığımız besinlerin değişik besin olmasınaözen göstermeliyiz. Yiyeceklerimizi temiz, taze vebize en çok yararlı olanlar arasından seçmeliyiz.Sokaklarda üstü açık, temizlik kurallarına uyulma‐dan hazırlanan ve satılan yiyecekleri almamalıyız.

Beslenmemiz belirli bir düzen içinde olmalıdır.Sabah kahvaltısı, öğle ve akşam yemekleri belirlisaatlerde, düzenli olarak yenmelidir. Özellikle sa‐bah kahvaltısı unutulmamalı, günlük çalışmamızınverimli olması için sabah kahvaltısına ayrı bir özengösterilmelidir.

Yiyecekler arasından sevip sevmeme ayrımı ya‐pılmamalıdır.

Lokmaları iyice çiğnedikten sonra yutmalıyız.Çiğnenmeden yutulan lokmalar sindirim organla‐rından mideyi yorar. İyi sindirilmez. Beslenmedenbeklenen yararlar da sağlanmamış olur.

Yemekten sonra dişlerimizi fırçalamalıyız. Böy‐lelikle diş etlerine daha çok kan gelmesi, dişlerinbeslenmesi, dişlerin çürümesinin önlenmesi, canlıtutulması sağlanır.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 55

Haber

Page 58: Eylül

Esbed’den Ünlü Modacı Muammer Ketenci’ye TeşekkürGeçtiğimiz aylarda en‐

gelli vatandaşlarımızayardım amaçlı kurulan

ve faaliyet gösteren EngellininSesi ve Bedensel Engelliler (ES‐BED) derneği kendilerine yap‐tığı katkıdan dolayı ünlü mo‐dacı Muammer Ketenci’yeziyarette bulundu.

Yapılan ziyarette kendilerinemaddi manevi her alanda gös‐terdikleri destekten dolayı min‐net borçları olduğunu belirtendernek başkanı Salih Yıldız” Neyazık ki ülkemizde engelli va‐tandaşlarımıza gereken değerve önem verilmiyor. Dernek ba‐zında biz elimizden geleni yap‐maya çalışıyoruz. Fakat bizimde yetemediğimiz noktalarolabiliyor. Bu noktada değerli büyüğümüz Muammer Ke‐tenci gibi kişilerin destekleri bizleri gerçekten mutlu edi‐yor.” dedi. Engelli vatandaşlarında bu ülkenin bir değeriolduğunu ve onlara sahip çıkılması gerektiğini belirtenModacı Muammer Ketenci ise “ Biz engelli kardeşlerimizinher zaman yanındayız. Yıllardır birçok defilemizi onlar içingerçekleştirdik. Dernek başkanımızın bu değerli hediye‐sinden dolayı kendisine çok teşekkür ederim. Ülkemizde

bazı insanlar ne yazık ki çok duyarsız. Halbuki sorunu neolursa olsun engelli vatandaşlarımızın hepsine yardımcıolmak bizlerin birinci görevi olmalıdır.” dedi. Birçok ünlüismin bu konudaki duyarsızlığına da yakınan Ketenci”Ülkemizdeki bazı ünlü isimler ne yazık ki işlerine geldi‐ğinde yardıma koşuyorlar. Kendileri bir sorun yaşamadıkçao soruna eğilip yardımcı olmuyorlar. Oysa ki çıkar amacıgütmeksizin bu insanlara yardımcı olmalıyız. İnşallah önü‐müzdeki birkaç ay içerisinde derneğimiz için bir defile

düzenleyerek elimizden geleniyapacağız.” dedi.

Bahçelievler Belediyesi Engel‐liler Birim Sorumlusu Mehmet Er‐doğan ise “Muammer Beye yap‐tığı katkılardan dolayı teşekkürederiz. Keşke ülkemizdeki tümünlü isimler engelli kardeşlerimi‐zin elinden tutsa ve yardım etse.Sadece Bahçelievler ilçemizde onbinin üzerinde yardım bekleyenvatandaşımız var. Biz elimizdengeleni yapmaya ve yardımcı ol‐maya çalışıyoruz.” dedi.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201256

Haber

Page 59: Eylül

Kim ne derse desin, Türkiye’nin en önemli birincisorunu koşulsuz terör sorunu Kürt sorunu deme‐yeceğim çünkü Kürtlerin bana göre Kürt sorunuyoktur. Var olan Kürt sorunu değil, Kürtlerin PKKsorunu olmasıdır.

Vardır ya hani bir türlü isim koyamadığımız;daha doğrusu bazı birkaç sorundan ötürü. Haniyandan yandan dediğimiz mesele.

İster Kürt meselesi deyin.

İster doğu sorunu deyin

İsterseniz Güney doğu sorunu deyin

İster PKK veya terör sorunu deyin

Ama kolay kolay değişmeyecek tek şey var odadökülen kanın durmayacağı.

Bugün ülkemizde Türk, Kürt, Arap, Çerkez vsyaşı 45 üzeri olanların bu akan kandan rahatsız.

Ülkemizde Terör için 400 milyar dolar harcandı.Terör çıkalı 30 sene oldu. 30 yıldır seçimler öncesibütün partiler terörü bitireceklerini vaat ediyor.30 yıl daha geçse de, 400 milyar dolar daha har‐cansa da kolay kolay bitmez.

Türkiye’de bazı 25 yaş altı gençler. Türk ve Kürtgençleri birbirlerini çekemiyorlar. Takıldıkları me‐kanlar ayrı, arkadaş grupları ayrı, farklı müzikler

dinliyorlar. Kendi görüşleri milliyetçi partilere oyveriyorlar. Lafın gelişi bu bazı gençler kendileriniayrı görmekte.

Bir zamanlar ülkede Kürtler; Kürdüm demeyekorkuyorlardı.

Peki şimdi seçmeli Kürtçe dersi, Kürtçe devletkanalı, Kürtçe tabelalı köy isimler, vs.

Birkaç satır sözlerimde vatan sağ olsunculara.Vatan sağ olsun vatan sağ olsun başka bir şey yok.Her şehidin ardından dediğimiz tek şey vatan sağolsun. Vatandaş sağ olmadıktan sonra; vatan sağolsa ne ne, vatan sağ olmazsa ne olur. Türk, Kürt,Arap, Çerkez, Abaza vs. Hepsine vatan sağ olsundesek ne fayda. Vatan sağ olsun diye diye, ülkedevatandaş kalmadı. Vatan sağ olmadıktan sonra ney‐leyim bu vatanı.

Son sitem dolu sözlerim ise sokaklara çıkıp yü‐rüyüş düzenleyen genç arkadaşlarıma. Türkiye’deher şehit haberi ardından caddelerde trafiği kapa‐tıp yol kesip Terör örgütü aleyhine yürüyüş düzen‐lenmeleri.

Bunun hiçbir faydası yok. Caddelere çıkınca “Şe‐hitler ölmez vatan bölünmez“ diyerek bu terör so‐runu bitmez.

PKK’nın en önemli ideolojisi insanları bilinçsizceharekete geçirip Türk‐Kürt davası çıkarmak.

Vatan sağ olsun Paşam Mehmet Bayar

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 57

Köşe Yazarı

Page 60: Eylül

Dünyamızı Onlarla da Paylaşalım,Hayvanları Koruyalım

Canlılar dünyası ; insanlardan, bit‐kilerden, ve hayvanlardanoluşur. İnsanlar eskiden

beri hayvanlarla ilgilenmiş‐lerdir. Kütüphanelerimizdeiçi yalnız hayvan resimle‐riyle dolu ansiklopedile‐rimiz de vardır. Bu an‐siklopedilerde hayvanla‐rın; özellikleri, beslen‐meleri, bakımları, çoğal‐maları, hastalıkları ve ya‐rarları anlatılır.

Hayvanlar, duyu ve hareketyetenekleri olan canlılardır. Hay‐van dostları ilk kez İngiltere'de 1822yılında bir araya geldiler. Hayvanları koru‐mak, insanların hayvanlara iyi davranmalarını vehayvanların daha iyi koşullarda beslenme ve korunmalarınısağlamak amacıyla Hayvanları Koruma Birliği'ni kurdular.Yurdumuzda Hayvanları Koruma Derneği 1908 yılındakuruldu. Aynı amaçlı dernekler birleşerek Hollanda'nınbaşkenti Lahey'de Dünya Hayvanları Koruma Federasyo‐nu'nu oluşturdular. 1931 yılında toplanan bu kuruluş 4Ekim'i Hayvanları Koruma Günü ilan etti.

İlk çağlarda insanlar, hayvanlardan korkuyorlardı. Hay‐vanlardan korunmak için evlerini dağların yamaçlarına,

kayalıklara kuruyorlardı. Zamanlainsanlar hayvanlara yaklaştılar.

İnsanlar daha ilk çağdakedi, köpek, at, koyun,

sığır, keçi gibi hayvan‐ları evcilleştirdiler. Ev‐cilleşen hayvanlar,insanların yardımcısıoldu. Pek çok kitap‐ta, filmlerde, sahip‐leri için canını veren

hayvan öyküleriniokur, izleriz. Hayvanla‐

rın sahiplerine bağlılıkları,hayvan sevgisinin doğup bü‐

yümesine yardımcı oldu. Hay‐vanları seven insanlar, hayvan has‐

talıklarını iyileştirmek için çalıştılar. Bugünuygar ülkelerde hayvan hastaneleri kurulmuştur. Veteri‐nerler hayvan hastalıklarını belirleyip iyileştiriyorlar.Hayvan hastalıklarına karşı önlem alınıyor. Hayvanlarıhastalıklardan korumak için aşı yapılıyor.

Başlıca besinlerimiz olan et, süt, yumurta, yağ hay‐vanlardan sağlanır. Giyeceklerimizin bir bölümü de hay‐vanların derisinden, yün ve tüylerinden yapılır. İnsan sağ‐lığı için gerekli olan aşı ve serumun yapılmasında dahayvanlardan yararlanılır.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201258

Hayva

nlar

Âlem

i

Page 61: Eylül

Kafesteki kanaryanın ötüşünü dinlemek, akvaryumdakibalıkları seyretmek bizi dinlendirir. Çiçekten çiçeğe, ağaç‐tan ağaca dolaşan böcekler, bitkilerin çoğalma olayınayardımcı olur. Çevremizdeki hayvanlardan doğrudan doğ‐ruya veya dolaylı olarak yararlanıyoruz. Kuşkusuz akrep,yılan gibi zararlı hayvanlar da vardır. Bu zehirli hayvanlar‐dan kendimizi korumalıyız.

Hayvanları sevenler, insanları daha içten severler. Hay‐van dostları mutlu olmayı sevgide ararlar. Hayvanları ko‐ruyalım. Hayvanlara eziyet etmeyelim. Hayvanları sevelim.Onlara yardımcı olalım. Hayvanları Koruma Günü'nde öğ‐rendiklerimizi yaşam boyu uygulayalım.

Yeryüzünde pek çok hayvan yaşar. Bun‐ların bir kısmı evcilleştirilmiştir. İnsanlarlabirlikte yaşarlar. Evcil olmayanlar, başıboş,kontrolsüz dağ, bayır gezer dururlar.

Hayvanların insanlara faydaları çoktur.Onlardan et, süt, yumurta, yağ, peynir,bal, sucuk gibi besinler elde ederiz. Bazıhayvanların gücünden yararlanırız. Bazı‐larının derisinden, tüyünden, gübresin‐den faydalanırız.

Evin kedisi evdeki zararlı böcekleri vefareleri yakalar. Köpek evimizi ve hayvan‐larımızı korur, bize bekçilik yapar. Tavuğunyumurta ve etinden, horozun sesinden,tüyünden ve etinden faydalanırız. At,eşek ve katır gibi hayvanların gücündenfaydalanırız, yüklerimizi taşırlar, arabala‐rımızı çekerler, bizi de taşırlar. Manda,inek, koyun bize süt, et verir. Öküz tarla‐mızı, harmanımızı sürer, arabamızı çeker.

Bilim adamları hayvanlar üzerinde deneyler yaparlar.İnsanlık için faydalı olacak buluşlarını bu deneyler sonundaortaya çıkarırlar. Hayvanların bu bakımdan insana faydasıvardır.

Bize pek çok faydaları olan hayvanları biz de sevelimve koruyalım. Onları rahatsız etmeyelim. Yaralı ve hastaolanları hemen veterinere götürelim. Hayvanlara iyi bakıpbesleyelim.

Her yıl Ekim ayının 4.günü "Hayvanları Koruma Günü"olarak kabul edilmiştir. O gün gelince okullarda, radyove televizyonlarda hayvanların faydaları üzerinde konuş‐malar yapılır. Hayvanlara karşı nasıl davranılması gerektiğianlatılır.

1. Zor durumda kalmış hay‐vanları koruyalım. Onların bakı‐mına yardımcı olalım.

2. Bakımını üstlendiğimizhayvanların yiyeceklerini, içecek‐lerini düzenli verelim. Aşılarını za‐manında yaptıralım.

3. Hayvanlara eziyet edil‐mesi insanlıkla bağdaşmaz. Öteyandan bu davranış yasalarımızagöre suçtur. Bu suçu işleyenleriuyaralım.

4. Kuşların, karıncaların yu‐valarını bozmayalım. Yumurtala‐rını almayalım. Avlanma mevsimi

dışında kesinlikle av hayvanlarınıavlamayalım.

5. Hayvanları korkutmaya‐lım, ürkütmeyelim. Onlara şaka‐dan da olsa eziyet etmeyelim.

6. Bakamayacağımız hay‐vanları eve almayalım. Biz almaz‐sak belki bakabilecek biri alır.

7. Yiyecek artıklarımızı,özellikle ekmeği, çöplüğe ataca‐ğımıza yakınımızda bulunan hay‐van besleyicilerine verelim.

8. Sapanla kuş avlamaya‐lım. Avlamak isteyenlere engelolalım.

Hayvanların Korunması için Neler Yapalım

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 59

Hayvanlar

Âlemi

Page 62: Eylül

Şiirleriyle Türk Edebiyatı’na büyük duygular kazan‐dırmış bir isim Cemal Süreya. Aşk, umut, kaybedilişianlatan en önemli isimlerden biridir Süreya. 1931 yı‐lında Erzincan’da doğan şairin asıl adı ise CemalettinSeber’dir. 1954'te Ankara Üniversitesi Siyasal BilgilerFakültesi Maliye ve İktisat Bölümü'nü bitiren şair MaliyeBakanlığı’nda müfettiş yardımcılığı ve müfettişliklerdebulunmuştur. 1965’te ayrıldığı müfettişlik görevine1971’de yeniden döndü; 1982’de müşavir maliye mü‐fettişliğinden emekli oldu. Ağustos1960’ta başladığı veyalnızca dört sayı çıkarabildiği Papirüs dergisini, Hazi‐ran1966‐Mayıs1970 arası 47, 1980‐81 arası iki sayı dahaçıkardı. 1978’de Kültür Bakanlığı’nda Kültür YayınlarıDanışma Kurulu üyesi olarak da görev yapan Cemal Sü‐reya, emekli olduktan sonra, yayınevlerinde danışman

veansiklopedilerde redaktör olarak çalıştı. Birçok der‐gide yazıları ve şiirleri yayımlandı; ayrıca Oluşum, Tür‐kiye Yazıları, Maliye Yazıları dergileri ile Saçak dergisininkültür‐sanat bölümünü bir süre yönetti. Politika, Ay‐dınlık, Yeni Ulus ve Yazko Somut gazeteleri ile 2000’eDoğru dergisinde köşe yazıları yazdı.

İlk şiiri “Şarkısı‐beyaz”, 8 Ocak1958'de Mülkiye der‐gisinde çıktı. Şiirlerindeki şekil, muhteva ve anlatımözellikleri ile İkinci Yeni şiirine katıldı. Bu akımın öndegelen şairlerinden biri oldu. Geleneğe karşı olmasınakarşın geleneği şiirinde en güzel kullanan şairlerden bi‐risiydi. Kendine özgü söyleyiş biçimi ve şaşırtıcı buluş‐larıyla, zengin birikimi ile, duyarlı, çarpıcı, yoğun, diriimgeleriyle İkinci Yeni şiirinin en başarılı örneklerinivermiştir. Şahsiyetli bir şiir dili vardır. Canlı halk dilinikullanması, onu okuyucuya yaklaştırır. Üslubundaki mi‐zah ve istihza, ona ayrı bir özellik kazandırmaktadır.

Batı Anadolu'daki Bilecik'e sürgüne gönderilmiş birKürt ailesinin çocuğudur; bu kimliğini uzun süre saklarya da saklamak zorunda kalır. Öyle ki Bazil Nikitin'inKürtler adlı kitabını çevirdiği halde yayında adının sa‐dece baş harflerini kullanır.

Şairin hayatındaki en önemli kırılma noktalarındanbiri adressizliktir: 4 kez evlenir, 29 farklı evde oturur.Ölmeden önce, eşi 'Bayan Nihayet'e bıraktığı 4 Ka‐sım1989 imza tarihli miras yazısında, 6 madde halinde;iki tane halı, kütüphane, masanın ortasındaki ve ya‐bancıların yarısı, çiçeklerin hepsi, büyük ayna, bütünkitapların telif hakkının yarısı, kendisini ve bütün not‐larını eşine bıraktığını belirtmiştir.

Süreya'nın üvey kızı Gonca Uslu'nun aktardığınagöre iddiaya girmeyi çok seven şair arkadaşıyla bir te‐lefon numarası üzerine iddiaya girmiş, kaybederse so‐yadındaki "y" harfinden birini sildireceğini söylemiş.İddiayı kaybetmiş ve Süreyya olan soyadını Süreya ola‐rak değiştirmiş, "Süreya" soyadı ilk kez 1956 yılındayayımlanan "Elma" şiirinde görüldü, Bir anda ismindeki"y" harflerinden birini attığını ilan etmişti.

Ölümünden sonra adına bir şiir ödülü kondu. FeyzaPerinçek ve Nursel Duruel, şair üzerine bir biyografikinceleme hazırladılar: Cemal Süreya / Şairin Hayatı Şiire

Türk Edebiyatı’nın EfsanesiCemal Süreya

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201260

Kültür S

anat

Page 63: Eylül

Dahil (1995). 1997’de de Cemal Süreya Arşivi yayım‐landı. Birçok kitabı yayımlanan şairin eserleri Göçebe(1965; 1966TDK Şiir Ödülü), Göçebe (1965; 1966TDKŞiir Ödülü), Beni Öp Sonra Doğur Beni (1973), SevdaSözleri (Uçurumda Açan ile birlikte toplu şiirleri: 1984),Sıcak Nal ve Güz Bitigi (1988; Behçet Necatigil ŞiirÖdülü), Sevda Sözleri (bütün şiirleri: 1990, ö.s; YKY1995)’dır. Ayrıca düzyazıları Şapkam Dolu Çiçekle(1976), Günübirlik (1982), On üç Günün Mektupları(1990, ö.s.; YKY 1998), 99 Yüz (1991; YKY 2004), 999.Gün / Üstü Kalsın (1991), Folklor Şiire Düşman (1992),Uzat Saçlarını Frigya (Günübirlik’in yeni basımı: 1992),Aydınlık Yazıları / Paçal (1992), Oluşum’da Cemal Süreya(1992), Papirüs’ten Başyazılar (1992), Günler (999.

Gün’ün genişletilmiş basımı: YKY 1996), Güvercin Cur‐natası (Cemal Süreya ile konuşmalar: haz. Nursel Du‐ruel, YKY 1997; genişletilmiş basımı: YKY, 2002), TopluYazılar I: Şapkam Dolu Çiçekle ve Şiir Üzerine Yazılar(YKY 2000)’dır. Cemal Süreya iki antoloji (Mülkiyeli Şa‐irler ve 100 Aşk Şiiri) hazırladı; Simone de Beauvoir’danSade’ı Yakmalı mı? (1966; YKY 1997), Gustave Flau‐bert’den Gönül ki Yetişmekte (Duygusal Eğitim) ve An‐toine de Saint‐Exupéry’den Küçük Prens (Tomris Uyar’labirlikte) başta olmak üzere, pek çok çeviri yaptı. Çevirişiirleri (Yürek ki Paramparça, haz. Eray Canberk, YKY1995) ve Çocukça dergisi için yazdığı yazılar (Aritmetikİyi Kuşlar Pekiyi, haz. Necati Güngör, 1993; YKY 1996)derlendi.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 2012 61

Kültür Sanat

Page 64: Eylül

Bakla: Çiçeği ilaç olarak kullanılır. İdrarsöktürücüdür. Vücuttaki zehri atarayrıca böbreklerinde taş olanlar bubitkiden çok fazla yarar görürler.

Badem: Yumuşatıcı, koruyucu ve göğse fay‐dalıdır. Bademin acı suyundan eldeedilen yağ yatıştırıcıdır ve öksürüğede iyi gelmektedir.

Bağa: Balgam söktürücü ve kan durdurucu‐dur. Kaynatılmış yaprakları kan pıhtı‐laşmasını sağlar.

Bahçe Nergisi: Yara iyileştirilmesinde kullanılır. Ayrıca çi‐çeklerinin haşlanması ülser, mide krampları,kolitler, ishal ve sindirim sistemi problemlerindekullanılabilir.

Baldırgan: Gaz gidericidir. Baldırgan kök veya tohum kaynatması soğukalgınlığı, astım, hazımsızlığa iyi gelir. Uyarı: Taze yapraklar hassaskişilerde temas alerjisine neden olabilir!

Sağlığınız için Şifalı BitkilerDoğadaki birçok bitki insan sağlığı için bilinmeyen mucizeler sunuyor. Hemen hemenher hastalığın bir çaresinin bulunduğu şifalı bitkilerden bir bölümünü sizler için seçtik

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201262

Sağlık

Page 65: Eylül
Page 66: Eylül

• Bir fincan suyu iki çorba kaşığı karbonatile on beş dakika kaynatın. Bu su ile teflontencerelerinizi durulayın. Tertemiz olacaktır.

• Telefonunuzun muhakkak ki her güntozunu alıyorsunuz fakat bu yeterli değildir.Haftada bir defa kolonyalı bir pamukla ahizeyiiyice silip dezenfekte etmeyi sakın unutmayın.Biraz düşünürseniz ahizenin bütün bir haftaboyunca elinizden kulağınızdan ve ağzınızdanhiç düşmediğini fark edeceksiniz.

• Eğer elektrik süpürgenizin duvar ve kol-tuklarınızın tozunu çekmek için fırçası yoksanormal toz çekici borusunun ucuna bir tül parçasıkoyup bağlamanız kafidir. Bu şekilde koltuklarınen derin köşesindeki tozu bile çekecektir.

• Kirlenen paltoların yakalarını temizlemekiçin, dokuz ölçü suya bir ölçü amonyak katın.Bu karışım ile paltoların yakalarını silin. Ancakçok fazla ovalamayın. Sonra koton bir bez ileovalayabilirsiniz.

• Yerdeki eski cilayı çıkarmak için 1 litreılık suya, 1 fincan çamaşır deterjanı ile 150 gr.amonyak katın.

• Yaz aylarında ayakkabıların içindeki

plastik ya da deri yüzünden ayaklarda terlemeve yanma görülebilir. Bunu önlemek için ayak-kabıyı giymeden önce tüm tabanı ve parmakaralarını bolca talk pudrasıyla pudralamak ge-rekir. Bu şekilde yanma önlenmiş olur. Yineayakları akşam yatmadan önce ılık, tuzlu sudayıkamak terlemeyi ve yanmaları önler.

• Bardaklarınızı sofradan kaldırırken içiçe koyduğunuzda bazen birbirine yapışırlarve ayrılmaları zor olur. Bu durumda dıştakibardağı sıcak suya batırın veya içtekinin içinebuz koyun. Bunlardanmaksat bardaklar-dan birinin geniş-lemesi ya da da-ralmasını sağla-maktır. Buz içtekibardağı daraltır.Dıştaki bardak isesıcak su ile geniş-ler. Dikkat ede-ceğiniz noktaikisini aynı an-da uygulama-maktır.

Gündelik pratik bilgilerHayatımızın her anında lazım olur pratik bilgiler. Zaman zaman çözemediğimizya da bu kadar kolaymıymış diyerek şaşırarak yaptığımız bu bilgiler her nekadar küçük gibi gözükseler de gündelik hayatımızda oldukça büyük önemesahiptirler. Şimdi sizlere derlediğimiz pratik bilgilerden birkaçını sunacağız.

Bahçelievler Dergisi Eylül - Ekim 201264

Yaşam

Page 67: Eylül

Tüm vatandaşla-rımızın mübarek

Kurban Bayramını kutlar, sağlıklı mutlu bir bayram dilerim.

Faik Tunay Cumhuriyet Halk Partisi

İstanbul Milletvekili

Page 68: Eylül

ModaOfis koltuklaRI

Sancaktepe Eskidji Bit Pazarı Emek Mah. Nato Yolu Cad. No:28 Stand Zemin 128 / İstanbul0216 466 65 64 / 0532 730 67 78

www.modaofis.com