16
www.gazetecankaya.com Gazete Çankaya • Yıl: 1 - Sayı: 1 HAYIR! 73’e TANIK: “KÖTÜ YÖNETİM ANKARA’NIN GELECEĞİNİ KARARTIYOR” Çankaya Belediye Başkanı Bülent Ta- nık, Başkent Doğalgaz ihalesi ve Beste- kar Sokak’ın otopark haline getirilmesine tep- ki gösterdi. Başkent Doğalgaz ihalesi ve Beste- kar Sokak’ın otopark haline getirilmesi konu- sunu değerlendirdi. Büyükşehir yönetiminin iş bilmezlik ve kötü yönetim geleneğine iki yeni konuyu eklediğini söyleyen Tanık, “Kötü yöne- tim Ankara’nın geleceğini karartıyor” dedi. Üç yıl önce doğal gaz ihalesinin büyük bir gü- rültüyle kamuoyuna takdim edildiğini, o zamanlar bu ihaleden 3 milyar dolar gelir elde edileceğinin ve bu gelirle metro inşa- atının tamamlanacağının iddia edildiğini hatırlatan Tanık, ikinci kez çıkılan doğal- gaz ihalesinden bu kez de 1,6 milyar dolar gelir elde edileceğinin açıklanmasına kar- şın bu ihalenin de yapılamadığını söyledi. 03 ÇANKAYA KRİZE RAĞMEN MÜLKLENDİ… Ekonomik kriz nedeniyle belediye- ler malvarlıklarını elden çıkararak ayakta durmaya çalışırken Çankaya Bele- diyesi uyguladığı kriz karşıtı politikalar sa- yesinde hem borç yükünü önemli ölçüde hafifletti hem de mal varlıklarına yenileri- ni eklemeyi başardı. 06 ORGANİZE DEĞNEKÇİLİK Çankaya’da bazı sokakları zoraki ücret- li otoparka dönüştüren ve semt sakinleri- ni kendi binalarının önüne ücret karşılı- ğı park etmek zorunda bırakan Büyükşe- hir Belediyesi vatandaşı çileden çıkarma- yı bu kez başardı. Zülfü Livaneli Çankaya’da 1 Eylül Dünya Barış Günü et- kinlikleri, 4 Eylül’de Anıtpark’ta düzenlenecek ‘Barış İçin Şarkı- lar Söylüyoruz’ konseri ile taç- lanacak. Çankaya Belediyesi’nce 1997’de düzenlenen ‘Güneşle Geliyoruz’ konserinde 500 bin kişilik izleyici topluluğuna unu- tulmaz bir konser veren Zülfü Livaneli, Ankaralılarla yeniden buluşmanın sevincini yaşıyor. Dev konserin ayrıntıları sayfa 15’de Türkiye’nin ilk OYUN SOKAĞI Çankaya’da açıldı Çankaya Belediyesi, Türkiye’de bir ilk olan ve çocukların güven içinde özgürce oynayabilecek- leri ‘Oyun Sokakları’nın ilkini hizmete açtı. Trafik akışını ya- vaşlatarak sosyal ilişkilerin ye- niden gelişmesini hedefleyen sokakların ilki Birlik Mahalle- si 455. Sokak oldu. Proje kap- samında 16 sokak daha “Oyun Sokağı”na dönüştürülecek. 07 10 Kemal Kılıçdaroğlu... Siyasete saygınlık kazandıran adam Katlı otopark Kent obezitesine ve keyfi uygulamalara Büyükşehir belediyelerini “İmar, plan- lama ve kentsel dönüşüm konuların- da” tek söz sahibi konumuna getiren kanun değişikliği teklifi, tüm itirazla- ra ve gözden geçirme taleplerine rağ- men “gece yarısı operasyonuyla” ya- salaştı. Y asanın büyükşehir belediyelerini birer derebeylik hali- ne dönüştüreceğini, ilçe belediyelerinin ise tümüyle yet- kisiz ve işlevsiz kurumlar haline geleceğini vurgulayan Çan- kaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, “Değişikliği okuyan her- kes Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in izi- ni rahatlıkla görebilir. 73.madde, Çankaya Belediyesi ve yargı- dan her daim şikayetçi olan Büyükşehir Belediye Başkanı’nın talepleri ekseninde düzenlenmiştir” dedi. Başkan Tanık: 300 derebeylik kurulur! Deran ATABEY’in söyleşisi Ç’YORUM: Kentinizi on günde inceltecek mucizevi diyet... 11 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri’nin hemen ardın- dan Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığımız söyleşi ülkemiz siyasetinin son bir yılda ne kadar yol aldığını göstere- cek... 1-15 Eylül 2010 CHP Genel Sekreteri Sav: İzmir’in oyu hayırlı olacak POLİTİKA HABER Önder Sav İzmir’de 2009 se- çimlerindeki çıtanın da üze- rine çıkan bir oranda ‘’ha- yır’’ oyu çıkacağını tahmin ettiğini söyledi. 16 HAYIRLI OLSUN! 03 09

Gazete Çankaya

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Çankaya Belde A.Ş

Citation preview

Page 1: Gazete Çankaya

www.gazetecankaya.comGazete Çankaya • Yıl: 1 - Sayı: 1

HAYIR!73’e

TANIK: “KÖTÜ YÖNETİM ANKARA’NIN GELECEĞİNİ KARARTIYOR”

Çankaya Belediye Başkanı Bülent Ta-nık, Başkent Doğalgaz ihalesi ve Beste-

kar Sokak’ın otopark haline getirilmesine tep-ki gösterdi. Başkent Doğalgaz ihalesi ve Beste-kar Sokak’ın otopark haline getirilmesi konu-sunu değerlendirdi. Büyükşehir yönetiminin iş bilmezlik ve kötü yönetim geleneğine iki yeni konuyu eklediğini söyleyen Tanık, “Kötü yöne-tim Ankara’nın geleceğini karartıyor” dedi. Üç yıl önce doğal gaz ihalesinin büyük bir gü-rültüyle kamuoyuna takdim edildiğini, o zamanlar bu ihaleden 3 milyar dolar gelir elde edileceğinin ve bu gelirle metro inşa-atının tamamlanacağının iddia edildiğini hatırlatan Tanık, ikinci kez çıkılan doğal-gaz ihalesinden bu kez de 1,6 milyar dolar gelir elde edileceğinin açıklanmasına kar-şın bu ihalenin de yapılamadığını söyledi.

03

ÇANKAYA KRİZE RAĞMEN MÜLKLENDİ…

Ekonomik kriz nedeniyle belediye-ler malvarlıklarını elden çıkararak

ayakta durmaya çalışırken Çankaya Bele-diyesi uyguladığı kriz karşıtı politikalar sa-yesinde hem borç yükünü önemli ölçüde hafifletti hem de mal varlıklarına yenileri-ni eklemeyi başardı.

06

ORGANİZE DEĞNEKÇİLİKÇankaya’da bazı sokakları zoraki ücret-li otoparka dönüştüren ve semt sakinleri-ni kendi binalarının önüne ücret karşılı-ğı park etmek zorunda bırakan Büyükşe-hir Belediyesi vatandaşı çileden çıkarma-yı bu kez başardı.

Zülfü Livaneli Çankaya’da1 Eylül Dünya Barış Günü et-kinlikleri, 4 Eylül’de Anıtpark’ta düzenlenecek ‘Barış İçin Şarkı-lar Söylüyoruz’ konseri ile taç-lanacak. Çankaya Belediyesi’nce 1997’de düzenlenen ‘Güneşle Geliyoruz’ konserinde 500 bin kişilik izleyici topluluğuna unu-tulmaz bir konser veren Zülfü Livaneli, Ankaralılarla yeniden buluşmanın sevincini yaşıyor.

Dev konserinayrıntıları sayfa 15’de Türkiye’nin ilk

OYUN SOKAĞI Çankaya’da açıldıÇankaya Belediyesi, Türkiye’de bir ilk olan ve çocukların güven içinde özgürce oynayabilecek-leri ‘Oyun Sokakları’nın ilkini hizmete açtı. Trafik akışını ya-vaşlatarak sosyal ilişkilerin ye-niden gelişmesini hedefleyen sokakların ilki Birlik Mahalle-si 455. Sokak oldu. Proje kap-samında 16 sokak daha “Oyun Sokağı”na dönüştürülecek.

07

10

Kemal Kılıçdaroğlu... Siyasete saygınlık kazandıran adam

Katlı otopark

Kent obezitesine ve keyfi uygulamalara

Büyükşehir belediyelerini “İmar, plan-lama ve kentsel dönüşüm konuların-da” tek söz sahibi konumuna getiren kanun değişikliği teklifi, tüm itirazla-ra ve gözden geçirme taleplerine rağ-men “gece yarısı operasyonuyla” ya-salaştı.

Yasanın büyükşehir belediyelerini birer derebeylik hali-ne dönüştüreceğini, ilçe belediyelerinin ise tümüyle yet-

kisiz ve işlevsiz kurumlar haline geleceğini vurgulayan Çan-kaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, “Değişikliği okuyan her-kes Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in izi-ni rahatlıkla görebilir. 73.madde, Çankaya Belediyesi ve yargı-dan her daim şikayetçi olan Büyükşehir Belediye Başkanı’nın talepleri ekseninde düzenlenmiştir” dedi.

Başkan Tanık: 300 derebeylik kurulur!

Deran ATABEY’in söyleşisiÇ

’YO

RU

M:

Ken

tin

izi o

n g

ün

de

ince

ltec

ek m

uci

zevi

diy

et...

11

29 Mart 2009 Yerel Seçimleri’nin hemen ardın-dan Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığımız söyleşi ülkemiz siyasetinin son bir yılda ne kadar yol aldığını göstere-cek...

1-15 Eylül 2010

CHP Genel Sekreteri Sav:

İzmir’in oyu hayırlı olacak

POLİTİKA HABER

Önder Sav İzmir’de 2009 se-çimlerindeki çıtanın da üze-

rine çıkan bir oranda ‘’ha-yır’’ oyu çıkacağını tahmin

ettiğini söyledi.

16

HAYIRLI OLSUN!

03

09

Page 2: Gazete Çankaya

HABER2 Eylül 2010

Çankaya Belediyesi’nden gökkuşağına armağan: Çan’sera yeşili

Farklı bitkileri ve bunların gelişim süreçlerini gösteren ko-leksiyon bahçeleri, eğitim ve se-miner alanları ile ziyaretçileri-ne bambaşka bir atmosfer sunan Çansera, doğallığı ve şehrin kar-maşasından uzak haliyle Çanka-yalıların ilgisini çekiyor.

Çansera’nın, kullanıcıların eğlence ve dinlence ihtiyaçları-nı karşılamaya yönelik her tür-lü detay düşünülerek projelen-dirildiğini kaydeden Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, “Ketin kalabalığından ve kar-maşasından bir an uzaklaşmak ve biraz mola vermek için haya-ta geçirdiğimiz bu proje her yaş-tan Çankayalı’ya hitap ediyor” dedi. Yaklaşık 70 bin metreka-relik rekreasyon alanı üzerin-de bitki seraları, bakı terasları, gözlem noktaları, çocuklara özel doğal  oyun alanları, kır kahve-

leri, dinlenme alanları ve bisik-let yolları ile Çansera’nın sadece başkentin değil Türkiye’nin de örnek alınan rekreasyon alanla-rından biri olmasını hedefledik-lerini belirten Tanık, “Çansera’yı diğerlerinden ayıran en önemli özelliği bitkisel çeşitliliğin fazla olması, kent sakinlerini doğayla buluşturması ve bu konuda her türlü eğitimi ve teknik bilgiyi de sağlaması.” dedi.

Çiçekler de bitki bakım dersi de Çankaya’dan

Çankaya Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü tarafın-dan Çansera’da yeni seralar ku-rulduğunu da kaydeden Tanık, buradaki seralarda yurttaşla-rın ihtiyaçlarına göre bitkisel çi-çek ve süs çalısı üretildiğini kay-detti. Eski evcil hayvan barına-

ğı üzerinde kurulan bahçe ser-gileri, koleksiyon bahçeleri ve bitkisel üretim seraları sayesin-de Çankaya Belediyesi’nin il-çedeki alanlarda yapacağı pey-zaj uygulamalarına yönelik bit-kisel sera üretimi yapıldığı-nı da vurgulayan Tanık, “Ancak Çansera’nın asıl önemli ve pay-laşımcı işlevi, isteyen yurttaşla-ra sera üretimi konusunda uy-gulamalı eğitim ve bitki verme-sidir.” diye konuştu. 70 bin met-rekarelik Çansera’nın 1600 met-rekaresinin bitkisel üretim alanı olarak faaliyet gösterdiğini ve bu üretim modeliyle dışarıdan bit-ki alımına son vereceklerini be-lirten Tanık, “Toplam 8 sera ala-nında üretime başladık. Bu mo-delin yurttaşla belediye arasın-daki bağı güçlendirmesi açısın-dan da önemli olduğuna inanı-yoruz” dedi.

Başkan Tanık:

“Bitki seraları, bakı terasları, gözlem nok-taları, çocuklara özel doğal oyun alanları, kır kahveleri, dinlen-me alanları ve bisiklet yolları ile Çansera’nın sadece başkentin de-ğil Türkiye’nin de ör-nek alınan rekreas-yon alanlarından biri olmasını hedefledik”

1 • 15 Eylül 2010

Yıl: 1 Sayı: 1

15 günde bir yayınlanır

YAYIN SAHİBİ ve SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

Çankaya'da kusurlu ürüne geçit yokÇankaya’da vatandaş şikayetleri anında denetime dönüşüyor… Çankaya Zabıtası, Ağustos ayı boyunca yaptığı denetimlerde çok sayıda kusurlu ve tarihi geçmiş ürüne el koydu. Ekmek fırınlarını takibe alan Zabıta, vatanda-şın sağlıklı ürün tüketimini hedefliyor

Çankaya Belediyesi Zabıta Müdürlüğü Denetim Ekipleri, üretim ve tüketimin kontrolsüz arttığı dolayısıyla esnaf dene-timlerini arttırdı. Denetimlerde yurttaş şikayetlerini de dikkate alan Çankaya Zabıtası, bir mar-kette yaptığı kontrolde son kul-lanma tarihi geçmiş ve kusurlu paketleme ve stoklamadan hava almış ürüne el koydu.

Denetlemenin ardından Ga-zete Ç’ye açıklamalarda bulunan Çankaya Belediyesi Zabıta Mü-dürü Bülent Çevik, Ramazan ayı dolayısıyla alışveriş oranı yükselirken dikkatlerin de azal-dığı, bu yüzden ambalajlardaki tarihlerin gözden kaçtığını ifade etti. Hatalı paketleme ve stokla-madan dolayı hava alan ürün-lere ve son kullanma tarihleri-ne dikkat edilmesi, günü geçmiş ürünler görüldüğünde Zabıta’ya haber verilmesi gerektiği belir-tilen Çevik, yurttaşlardan kendi

sağlıkları için Zabıta’ya yar-dımcı olmasını istendi. Ra-mazan ayı dolayısıyla ka-pasitelerinin üstünde ça-lışma yürüterek ekmek ve pide imalatı yapan fırınla-rı denetleyen Çankaya Za-bıtası, hijyenin devamlılığı konusunda tavsiyelerde bu-

lundu. Denetime tabii tu-tulan imalathanelerde halk sağlığını olumsuz etkileye-cek unsurlara rastlanmadı-ğını ifade eden zabıta yetki-lileri, ramazan boyunca ar-tacak denetimlerin bayram süresinde de yoğunlaştırıla-cağını belirttiler.

Çankaya Belde Sosyal Etkinlikler Eğitim Bilişim

Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına

E. Serdar KARADUMAN

Reşat Nuri Sokak 83/4 Y.Ayrancı / AnkaraTel: 0 312 473 83 00

Faks: 0 312 473 83 [email protected]

YÖNETİM YERİ

BASIM YERİHaberTürk Baskı Tesisleri

Esenboğa Yolu 24. KmPursaklar / AnkaraTel: 0 312 590 14 28

YAYIN YÖNETMENİ

Fatih CANITEZ

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

Elif KARADENİZLİ

Koleksiyon bahçeleri, eğitim ve seminer alanları ile ziyaretçilerine bambaşka bir atmos-fer sunan Çansera, Çankayalılardan büyük ilgi görüyor

Atık piller ve yağlar konusunda çevre atılımıÇankaya Belediyesi, gerçekleştirdiği atık yağ ve atık pil toplama projesiyle de önemli bir projeye daha imza attı

Atık yağ ve atık pil topla-ma projesini düzenlediği ba-sın toplantısıyla kamuoyuna duyuran Başkan Bülent Ta-nık, bu projeyle çevreye, ken-te, ilçeye verilebilecek zararı en aza indirmeyi ve atık dö-nüşümü ile ekonomiye kat-kı sağlamayı hedeflediklerini belirtti. Toplantıda daha son-ra söz alan Çankaya Beledi-yesi Başkan Yardımcısı Eser Atak, yaptığı sunumda bu projenin hem çevreye hem de ekonomiye önemli katkı sağ-layacağını ve toplumun atık-ların dönüşümünde daha du-yarlı bir yaklaşım geliştirece-ğini kaydetti.

Türkiye’de yılda 350 bin ton atık yağın çevreyi kir-lettiğinin tahmin edildiği-ni söyleyen Atak, 1 litre bit-kisel atık yağın 1 milyon litre içme suyunu kirlettiğini, do-ğaya karışıp çevreye ve insan

sağlığına zarar verdiğini, ka-nalizasyon sistemlerini tıka-dığını belirtti. Atak, atık pil-lerin içerisindeki çeşitli kim-yasal maddelerin çöp depo-lama alanlarında yer altı su-larına ve toprağa karışarak kirlilik yarattığını, atık pille-rin bünyelerindeki bazı me-tallerin geri kazanılabileceği ve bu suretle ülke ekonomi-sine katkıda bulunulabilece-ğini ifade etti.

Atık yağ ve pil toplanması konusunda belediyeye ait, 22 TODAM, yedi tahsilât şube-si, yedi zabıta karakolu, 116 muhtarlık binası, 24 polikli-nik hizmet binaları, kreş ve sağlık ocakları ile muhtarlık-ların toplama noktası olarak belirlendiğini belirten Atak, Çankayalılar’dan atık pil ve atık yağları evlerinde ayrı ayrı biriktirerek bu merkez-lere getirmelerini rica etti.

Çankaya Belediyesi Başkan Yardımcısı Eser Atak, projenin hem çevreye hem de ekonomiye önemli katkı sağlayacağını söyledi.

Engelli yurttaş ve belediye ilişkisinde yeni dönemİşitme engelli vatandaşla yüz yüze iletişim kuran personele işaret dili eğitimi veriliyor

Engellilere yönelik proje-leriyle “engelli dostu bir ilçe” oluşturmayı hedefleyen Çan-kaya Belediyesi, işitme engel-li yurttaşlar ve belediye perso-neli arasında sağlıklı bir ileti-şim kurulabilmesi için yeni bir çalışmayı hayat geçirdi. Buna göre işitme engelli va-tandaşla yüz yüze iletişim ku-ran personele işaret dili eğiti-mi veriliyor.

Çankaya Belediyesi Mit-hatpaşa Ek Hizmet Binası’nda başlayan eğitim programı-nın açılış konuşmasını yapan Çankaya Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Ethem Torunoğlu, işaret dilini öğren-menin çok önemli bir çalış-ma olduğunu ifade etti. Doğ-rudan halka hizmet veren per-sonelin, işitme engellilerin ta-leplerini kolaylıkla anlayabil-

mesinin önemine değinen To-runoğlu, “Toplumun bir par-çası olan engellilerin hizmet ve çalışmalardan herkes ka-dar yararlanabilmesini sağla-mak istiyoruz. İşitme engelli-ler için yapılan personel eğiti-minin halkla ilişkiler alanın-da çalışan her birime yayıl-masını diliyoruz” dedi. Eğit-men Cem Korkmaz ise, anne ve babasının işitme engel-li olması nedeniyle işaret di-lini erken yaşlarda öğrendiği-ni ve İşitme Engelliler Gelişim Merkezi’nde çevirmenlik yap-tığını belirterek, işaret dilini öğrenmenin önemine değin-di. Çankaya Halk Eğitim Mer-kezi ve İşitme Engelliler Geli-şim Merkezi Derneği işbirliği ile gerçekleştirilen 120 saatlik eğitimin sonunda katılımcıla-ra sertifika verilecek.

BASIM TARİHİ2 Eylül 2010

Page 3: Gazete Çankaya

Ç’ANKARA Eylül 2010 3

Çankaya Belediye Başkanı Bü-lent Tanık, geçtiğimiz ay gerçekleş-tirilen Başkent Doğalgaz ihalesi ve Bestekar Sokak’ın otopark haline getirilmesi konusunu değerlendir-di. Büyükşehir yönetiminin iş bil-mezlik ve kötü yönetim geleneği-ne iki yeni konuyu daha eklediği-ni söyleyen Tanık,” Kötü yönetim Ankara’nın geleceğini karartıyor” diye konuştu.

“Doğalgaz ihalesi hibedir!”

Üç yıl önce doğalgaz ihalesi-nin büyük bir gürültüyle kamu-oyuna takdim edildiğini, o za-manlar bu ihaleden 3 milyar do-lar gelir elde edileceğinin ve bu gelirle metro inşaatının tamam-lanacağının iddia edildiğini ha-tırlatan Tanık, ikinci kez çıkılan doğalgaz ihalesinden bu kez de 1,6 milyar dolar gelir elde edile-ceğinin belirtilmesine karşın bu ihalenin de yapılamadığını söy-ledi. Tanık, “Son olarak geçtiği-miz günlerde Başkent Doğalgaz ihalesi kamuoyuna yansıyan ra-kamlara göre sadece 1, 2 Milyar Dolar karşılığında gerçekleştiri-lebilmiştir” dedi.

Tanık, “Başkent doğalgaz ihalesindeki fiyatın üç yıl içinde 3 milyardan 1, 2 milyara inme-si bize iki önemli noktayı göste-riyor. Birincisi, yıllar içinde bü-yük yatırımlar yapılan Başkent doğalgaz yok pahasına satılmış; adeta hibe edilmiştir. İkincisi de; Büyükşehir Belediyesi öylesine bir borç batağı içine sokulmuş-tur ki, bu borç yükünün azaltı-labilmesi için Başkent doğalgaz işletmesinin elden çıkarılması zorunlu hale gelmiştir” diye ko-

nuştu. Başkan Tanık ayrıca üç yıl önce metro yapımı için gelir elde etmek gerekçesiyle günde-me getirilen doğalgaz ihalesin-den elde edilen paranın tümüyle borçlara gideceğini; bu paranın Büyükşehir Belediyesi’nin kasa-sına girmeyeceğini ifade etti.

“500 Milyon Dolar nereye gitti!”

Büyükşehir Belediyesi’nin doğalgaz abonelik ücretlerini ihaleden önce tüketiciden pe-şin olarak aldığını ve BOTAŞ’a olan borçla birlikte bu rakamın 500 milyon doları aştığını belir-ten Tanık, “Buradan soruyorum: Bu 500 milyon dolar nereye git-miş, nereye harcanmıştır?” dedi.

Doğalgazın ihale sürecinden sonra bir tekel haline geleceği-ne; bu durumun üretim ve fi-yatlandırma konularında kamu yararı anlayışının çiğnenmesi-ne yol açabileceğine dikkat çe-ken Tanık, “ Kentin genişleme-sine karşın Ankara’da yerleşim hala büyük ölçüde Ankara ça-nağı içerisinde yer almaktadır. Doğalgazın yüksek fiyatla satıl-ması vatandaşların kömüre yö-nelmesine yol açacak, bu durum ise kentin hava kirliliğini çekil-mez hale getirecektir. Eğer de-netim ve sınırlama mekanizma-ları iyi çalışmazsa, bu ihaleden sonra Ankara’nın kaderi ihaleyi alan firmanın insafına bırakıl-mıştır” dedi.

EGO’nun “Gaz ve Otobüs” hizmetlerini içerisinde barındır-masının bir tesadüf olmadığına dikkat çeken Tanık, “Bunlar bir

bütünlük oluşturması için bir araya getirilmiştir. Amaç karlı olan gaz işletmeciliğinin kamu-sal niteliği yüksek ve bu neden-le de kar amacı gütmemesi gere-ken kamu toplu ulaşım hizmet-lerini parasal olarak destekleme-sini sağlamaktı” derken, bu bü-tünlüğün bozulması nedeniyle ulaşım hizmetlerinin destekle-nemediğini ve kamusal niteliği-ni yitirerek ticarileşmek akıbe-tiyle  yüz yüze kalındığını, gide-rek de Ankara’nın en pahalı ula-şım hizmeti veren kent haline geldiğini söyledi. Ankara’da çok temel ulaşım sorunları olduğu-nu vurgulayan Tanık, bu sorun-ların büyük ölçüde Ankara’nın bir ana ulaşım planına sahip ol-mamasından kaynaklandığı-nı söyledi. Tanık, Büyükşehir Belediyesi’nin istediği yeri ken-di sorumluluk alanına alarak, hukuksuz bir yetki kullanımına yönelebildiğini söyledi.

Bestekar son kurbandır!

Bestekar Sokak’ın 2007 tarih-li bir UKOME kararına dayanı-larak geçtiğimiz günlerde paralı otoparka dönüştürüldüğünden dert yanan Tanık, “Çankaya Be-lediyesi olarak Bestekar ve Bül-ten sokakları tabanlarını yenile-yerek tıpkı Yüksel Caddesi, Ka-ranfil ve Konur sokaklara ben-zer yaya yoğunluklu bir kullanı-ma açacak proje geliştirdiğimi-zi açıklamıştık. Umut ediyorum ki, Bestekar Sokağın paralı oto-parka dönüştürülmesinin bizim projemizi açığa düşürmek gibi bir niyetle ilgisi olmasın” dedi.

Bazılarının mafya deneti-minde, bazılarının ise  ücretsiz olarak Ankara’nın merkezi so-kaklarının tümünün bir otopark haline dönüştüğünü, bir beledi-ye yönetiminin bu olumsuz du-ruma son vermek için çalışma-sı gerekirken Bestekar Sokak’ın ücretli belediye otoparkı yapıl-masının üzücü ve düşündürü-cü olduğunu dile getiren Tanık, “Tek bir yeni düzenleme  bile ya-pılmaksızın, birilerinin eline ko-çan tutuşturularak bu sokağın otoparka dönüşmesi, borç bata-ğı içinde kıvranan ve her olanağı paraya dönüştürmeyi temel kay-gı haline getiren bir belediyeci-lik anlayışının ürünüdür. Ne ya-zık ki, bu kötü yönetim anlayı-şı Bestekar Sokağı kendisine son kurban olarak seçmiştir” dedi.

“Dünyadaki uygulamalarla benzerliği yok!”

Dünyada bazı kentlerde so-kaklara parkmetre konularak otopark uygulaması yapıldığı-nı ama bu uygulamalar ile Bes-tekar Sokak’taki uygulamanın kesinlikle örtüşmediğini söyle-yen Tanık, “O kentlerdeki uy-gulamalar yaya, bisiklet ve araç yollarının bir bütünlük içinde ele alındığı bir ulaşım ana pla-nı dahilinde olan otopark siste-minin parçası olarak gerçekleş-tiriliyor” dedi.  Tanık, Ankara’da böyle bir durumun söz ko-nusu olmadığını, Büyükşehir Belediyesi’nin her şeyde olduğu gibi bu konuda da “Ben yaptım, bal gibi oldu” mantığı ile hareket ettiğini belirtti.

Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık doğalgaz ihalesi ve Bestekar Sokak’ın Büyükşehir Belediyesi tarafından paralı otopark haline getirilmesi ile ilgili görüşlerini açıkladı

“Kötü yönetim Ankara’nın geleceğini karartıyor!”

Organize değnekçilik“Öncelikli ihtiyaç metrodur” diyerek son 15 yılda bir

metre bile ray döşemeyen; toplu taşıma planlaması yap-mak yerine sürekli artan kent içi trafiği düzenlemek için alt – üst geçit ve köprülü kavşaklar inşa ederek Ankara’yı dünyanın ilk “ranza kenti” yapan Büyükşehir Belediyesi en sonunda değnekçiliğe de başladı. Çankaya’da bazı so-kakları zoraki ücretli otoparka dönüştüren ve semt sakin-lerini kendi binalarının önüne ücret karşılığı park etmek zorunda bırakan Büyükşehir Belediyesi vatandaşı çileden çıkarmayı bu kez başardı. Üzerine sarı yeleği geçiren “hik-meti ve yetkisi kendinden menkul” bir takım kişiler, hiç-bir hizmet vermedikleri vatandaştan Deli Dumrulane mi-zaçla para alıyor. Çankaya Belediyesi olayı yargıya taşıma-ya hazırlanıyor ama Büyükşehir post- modern tavrında ısrarlı: “Biz yaptık, oldu.”

“Haksız tahsilâta hayır diyoruz”

Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, 2007'de alı-nan UKOME kararının 3 yıl bekletilerek, para ihtiyacının bastırdığı bir zamanda uygulamaya konulduğunu söyle-yerek “Yapılan işlemin haksız bir tahsilât olduğu yönünde haklı bir kanaat vardır. Bu haksız tahsilâta 'hayır' diyoruz” diye konuştu. Bahçelievler 3. ve 7. caddelerde önceki gün başlayan otopark ücreti uygulaması dolayısıyla inceleme-lerde bulunan, vatandaşlarla ve esnafla sohbet eden Tanık incelemelerinin ardından bir açıklama yaptı. Uygulama-yı hoyratça bulduğunu belirten Tanık, “2007'de alınan bir karar, 3 yıl bekletilerek hayata geçiriliyor. Muhtemeldir ki para ihtiyacı bastırdı” dedi.

Çankaya Belediyesi olayı yargıya taşımaya hazırlanıyor.

Çankaya Belediyesi'nin ticari açıdan gelişmeleri için destek verdiği ve toparlanma potansiyeli taşıyan Bahçe-lievler ve Tunalı Hilmi caddelerinde Büyükşehir tarafın-dan başlatılan uygulamanın esnafların ticari yaşamlarını ve iş ilişkilerini olumsuz etkileyecek bir karar olduğunu ifade eden Tanık, ''Bahçelievler'de konut ve iş yerleri içi-çedir. Burada böyle bir hayat sürüyor, buranın canlılığını sağlayan şey de budur. Burası ticari dengenin olduğu bir yerdir. Bu uygulamada, her iki yapıyı da buradan kovacak nitelik taşımaktadır'' diye konuştu.

Otopark ücreti uygulamasıyla Büyükşehir Belediyesi-nin herhangi bir hizmet getirmediğini anlatan Tanık, şun-ları söyledi: ''Sarı yelek giydirilmiş kalabalık insan grup-ları, evinin ya da işyerinin önüne arabalarını park et-mek isteyen insanların veya bir eczanenin önüne 5 da-kikalığına durmak isteyen kişilerin tepesine dikilmekte-dir. Bunu olumsuz buluyoruz. Değiştirilmesi konusun-da hem UKOME kararı hem de belediye uygulamasıyla ilgili yasal ve yönetsel her türlü girişimde bulunacağız.'' Bahçelievler'de bu uygulamaya tabi olan yolları dolaştı-ğını bildiren Tanık, ''Bir tane 'iyi bir iş yapılıyor' diyene rastlamadım. Esnaf da vatandaş da bu uygulamanın iptal edilmesi için bizden destek istiyor. Durumu hukukçulara inceletiyoruz, yargıya taşıyacağız” dedi.

Uygulamanın başlatıldığı cadde ve sokaklarda belir-li aralıklarla yerleştirilen yaklaşık 50 “otopark görevlisi” araçlarını park eden sürücülerden “otopark ücreti” olarak beş lira alıyor.

Page 4: Gazete Çankaya

HABER4 Eylül 2010

Küçük Kara Balıklar kenti ve kendilerini keşfettiÇankaya Belediyesi’nin “Küçük Kara Balık’la Bilim ve Sanata Yolculuk Projesi” kapsamında yaşları 7 ila 12 arasında değişen 1350 Çankayalı çocuk hem yaşadıkları kenti daha yakından tanıdılar hem de bilim ve sanatın günlük yaşamdaki önemini bizzat uygulayarak öğrendiler

Çankaya’da 15 mahallede ya-şayan gelir durumu orta ve dü-şük ailelerin, ilköğretim çağın-daki çocuklarının bilim ve sana-ta yönelik farkındalıklarını bir masal kitabından yola çıkarak arttırmayı ve bilgiye ulaşma eşit-liğini sağlamayı hedefleyen pro-je kentle bütünleşemeyen, ken-tin sosyal ve kültürel hizmetle-rinden yararlanamayan çocuk-ların kent yaşamındaki kültürel ve bilimsel ihtiyaçlarının gide-rilmesine olanak tanıdı.

12 Temmuz’da başlayan ve üç dönem süren projede ilk olarak “Küçük Kara Balık” masal kita-bı hep birlikte okundu. Her adı-mında “bilim ve sanat yaşamı-mızda” yaklaşımını benimseyen proje kapsamında çocuklar hem eğlendiler hem de bilim ve sanat üretiminin temel noktası olan çalışma disiplinini öğrendiler. Ana yöntem olarak çocukların katılımcılığını öngören proje-de Çankayalı minikler önce Kü-çük Kara Balığı tanıdılar, onun hikâyesini dinlediler ve ardın-dan da o hikâyeyi kendi hayal-güçlerine göre yeniden şekillen-dirdiler. Projenin her aşamasın-da, kendi yaratıcılıklarını kulla-nan çocuklar; hayal kurma, res-metme, senaryo yazma ve doğal gözlem gibi yöntemlerle, uygu-lamalı atölyelerle, oyun ve gezi-lerle yeni bir öğrenme ve üretme süreciyle tanıştılar.

Çocuklar haklarını da öğrendiler

Projenin uygulanma süre-cinde masal kahramanı örneğiy-le haklarını da öğrenen çocuk-

lar tüm bu süreç boyunca edin-dikleri deneyimleri ve öğrendik-leri bilgileri diğer arkadaşlarıyla paylaşmak için çalışmalar yaptı-lar. Proje öncesinde ve sonrasın-da çocuklara ve ailelerine uygu-lanan anketler sonucunda pro-je için bir veri bankası oluştu-ruldu.

Küçük Kara Balık’ın evini yaptılar

Çocukların yaratıcılığını sü-rekli teşvik eden proje süresince öne çıkan etkinliklerden biri de Küçük Kara Balık’ın evinin yapı-mıydı. Cebeci (TODAM)’da bir araya gelen çocuklar, romanını okudukları Küçük Kara Balık’ın yaşadığı yeri kendi istekleri doğ-rultusunda maketler aracılığıy-

la şekillendirdiler. Çocuklar, bir yandan Küçük Kara Balık’ı dra-ma yoluyla canlandırırken bir yandan da Bilim ve Teknoloji Müzesi, Eymir Gölü Araştırma Gezisi ve Mavi Gezegen gezileri ile projeyi bilimle taçlandırdılar.

Her aşamada çocuklara kenti ve kent yaşamını tanıtan böylece kentlilik bincinin erken yaşlarda yerleşmesini sağlayan projenin en önemli amaçlarından biri de

çocukları yaşadıkları kent hak-kında düşünmeye sevketmek. Bu anlamda projeye katılan tüm çocuklar yaratıcı drama yönte-miyle kenti, canlıların nerede yaşadığını, nasıl bir kent düşle-diklerini ve kentlerinde gördük-leri eksiklikleri paylaştılar. Mi-marlar ve mimarlık öğrencileri tarafından verilen eğitimlerde, çocuklar kentte olması gereken yapıları, bu yapılar arasında-ki ilişkileri öğrendiler, kentteki sosyal yaşam üzerine tartıştılar ve ihtiyaçlar üzerinden bir plan-lama yaptılar. Küçük Kara Ba-lığın yaşadığı ortamlarla, ken-di ortamları arasında paralel-lik kuran çocuklar,  Küçük Kara Balığın yaşadığı kaya kovuğunu, yaşadıkları eve, dereyi sokağa, nehri mahalleye, gölü şehre, de-

nizi kentlere benzeterek yorum-ladılar. Sonra da küçük karaba-lık oldular ve mahallelerini keşfe çıkarak gördüklerini öğrendik-leriyle karşılaştırıp arkadaşlarıy-la ve öğretmenleriyle paylaştılar.

Proje kapsamında pek çok geziye katılan çocuklar yeşil alanlardan müzelere, bilim ge-zilerinden eğlencelere pek çok etkinliğe katıldılar. Çankaya Belediyesi’nin Yılmaz Güney

Sahnesi’nde düzenlenen süt şen-liğine katılan çocuklar burada önce süt, sütün yararları ve sağ-lıklı beslenme konusunda bilgi-lendiler, sonra sütün üretim aşa-masını öğrendiler. Drama ve ti-yatro uzmanı eğitmenlerin gös-terisini ilgiyle ve keyifle izleyen minikler daha sonra sütleriyle birlikte kek ve meyveli yoğurtla-rını büyük iştahla yediler.

Önemli olan çocuklardır

Samed Behrengi’nin dünyaca ünlü hikayesinden yola çıkılarak hazırlanan “Küçük Kara Balık’la Bilim ve Sanata Yolculuk” Proje-sinin kendileri için büyük anla-mı olduğunu kaydeden Çanka-ya Belediye Başkanı Bülent Ta-nık “Küçük Kara Balık herkesin karşı çıkmasına rağmen içinde-ki sesi dinlemiş ve merakının öğrenme isteğinin peşinden git-miş, böylece kendini ve içinde yaşadığı dünyayı yeniden keş-fetmiş bambaşka bir masal kah-ramanıdır. Onun cesareti ve ka-rarlılığı tüm çocuklara ve aslın-da büyüklere de örnek olma-lıdır. İşte bu nedenle projenin kahramanı odur” dedi.

Çocukların bir ülkenin en önemli hammaddesi olduğunu vurgulayan Tanık, “Hepimiz ço-cuklarımız için çalışıyor onla-ra daha iyi koşullar sağlayabil-mek için uğraşıyoruz. O zaman kentimiz de çocuklarımıza yakı-şır bir kent olmalıdır. Kara Balık Projesi de bu çabanın bir ürünü-dür. Bu projeye katılan çocuk-larımızın her günlerinin verim-li ve eğlenceli geçtiğine inanıyo-rum” diye konuştu.

Her adımında “Bilim ve sanat yaşamımızda” yaklaşımını be-nimseyen proje kapsamında ço-cuklar hem eğ-lendiler hem de bilim ve sanat üretiminin temel noktası olan ça-lışma disiplinini öğrendiler.

‘Bölgesel Kalkınma’da ilk adım atıldıÇankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, Öveçler halkıyla buluşarak, ‘Çankaya Bölgesel Kalkınma Planlaması’nı açıkladı

Belediye Başkan Bülent Tanık, Öveçler’de düzenlediği basın toplantısında mahal-le muhtarları ve semt sakinleriyle bir ara-ya geldi. Tanık, Çankaya’nın bazı yerlerinin “bölgesel kalkınma” yöntemiyle kent haya-tına adapte edileceğini ve buralarda üretile-cek hizmetlerin bölgenin ve bölge halkının ihtiyaçları ve öncelikleri belirlenerek sunu-lacağını kaydetti. “Çankaya’yı, Bademlidere - Türközü aksının bulunduğu Doğu Bölge-si; Balgat-Çukurambar hattından başlayan Batı Bölgesi; İmrahor Vadisi Bölgesi ve köy-ler ile merkez dışı çevre ilçeleri de ekleye-rek beş bölgeye ayırdık” diyen Tanık, sözle-rini şöyle sürdürdü: “Her bir bölgenin önce-likli hizmet gereksinimlerini saptadık. Ön-celikle kent ekonomisinin, sosyal ve kültürel olanakların dışında kalmış geri bölgelere yö-nelik kentsel kalkınma politikalarını hayata geçireceğiz” Tanık, söz konusu proje kapsa-mında Balgat – Çukurambar bölgesinde Ce-vizlidere Hastanesi’ni hizmete açacaklarını ve Cevizlidere pazaryeri projesini gerçekleş-tireceklerini kaydederek Çukurambar’da biri bitmiş diğeri de tamamlanmak üzere olan iki parkın kısa süre içinde hizmete açılacağını söyledi. Öveçler’de hizmete açılmaya hazır-lanan ‘Sosyal Projeler Merkezi’nden de söz eden Tanık, şunları kaydetti: “Binada Çan-kaya Belediyesi’nin İşletme Müdürlüğü’nün yanı sıra, ahşap çocuk oyuncakları atölye-si gibi atölyeler yer alacak. Özellikle fizik-sel ya da zihinsel engelli çocuklarımızın üre-tim yapabilmesine yönelik atölye çalışmala-rımızda İş-Kur’la bağlantılı olacağız. Sertifi-kalı meslek eğitim projesi kapsamında bura-da yetişen çocuklarımızın iş edinmeleri için de çaba harcayacağız.”

Öveçler’de yapımı tamamlanan ‘Sosyal Projeler Merkezi’ önümüzdeki aylarda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katılacağı büyük bir törenle hizmete açılacak

Page 5: Gazete Çankaya

Ç’YEREL

Toplumsal dayanışmaya giden yol toplumcu belediyeden geçiyorGörevi devraldığı gün Çankaya Belediyesi’nde yeni bir toplumcu belediye yaklaşımını hakim kılacak-larını söyleyen Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, “Ankara’nın yakın çevresindeki ilçeler kentin ticari ve kültürel hayatının canlanmasında önemli rol oynayacaktır. Bu nedenle festivallere katılıyor, yeni işbirlikleri üretebilmenin yollarını arıyoruz” dedi

Temmuz ve Ağustos ayları boyunca civar bölge belediyele-rince düzenlenen kültür ve ta-rım festivallerine katılan Çan-kaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, Divriği’den Haymana’ya, Kalecik’ten Bahadın Beldesi’ne dek pek çok yerde Çankaya Belediyesi’nin “Yeni toplumcu belediye yaklaşımını” anlattı, zi-yaret ettiği belde ve belediyelerle yeni işbirliği çalışmaları başlattı.

Katıldığı festivallerde yurt-taşlarla da bol bol sohbet eden Tanık, “Çankaya Belediyesi ola-

rak sosyal adaletçi olmayı, hiz-metleri üretirken de dağıtırken de eşitsizliği azaltmayı ve tekel-ci rantların oluşmasına olanak vermemeyi hedefliyoruz” dedi. Kentte üretilen artı değerin yine topluma dönmesi için uğraş-tıklarını kaydeden Tanık, “Biz, kentte yaşayanları “müşteri” de-ğil, “hemşeri/yurttaş” olarak gö-rüyoruz. Bunun için de komşu il ve ilçelerle işbirliği yapmanın, onlara destek vermenin önem-li olduğuna inanıyoruz” dedi. Çankaya Belediyesi’nin kent ve

kent yaşamına ait pek çok nüve-yi yeniden ele aldığını ve mev-cut belediyecilik uygulaması-nın bu değerli öze verdiği hasa-rı gidermek adına değişik proje-ler ürettiğini vurgulayan Bülent Tanık, “Uygulama noktasında dikkat ettiğimiz bir diğer husus da Çankaya’nın, parçası oldu-ğu bu kentin diğer bileşenleriy-le iletişim halinde olmasıydı. Bu bakımdan kent civarında bulu-nan köylerde organik tarım baş-ta olmak üzere tarım ve hayvan-cılığın geliştirilmesi ve buradan

elde edilen ürünlerin kent için-de pazarlanma olanaklarının ya-ratılmasını hedefleyen bir pro-je geliştirildi. Yine kent civarın-daki ilçelerle buradaki temel ta-rımsal ürünlerin tanıtımı ve pa-zarlanması ile bölgelerin turizm potansiyellerinin değerlendiril-mesi konularında işbirliği için projeler geliştirildi. Unutmama-lıyız ki yılkı atlarının yaşayabil-mek için dayanışmaya ihtiya-cı vardır. Biz bu kriz döneminin yılkı atlarıyız, yaşayabilmek için dayanışmak zorundayız” dedi.

Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, dayanışma etkinlikleri kapsamında Konya’nın Atlantı Beldesi’nde düzenlenen 2. Hasat ve Asker Şenliği’ne katıldı. Festival-de Tanık, Atlantı fidanlığı ve Sulama Birliği araç parkının yanı sıra Çankaya Belediyesi’nin katkılarıyla Atlantı’da yapılan parkın açılışını da gerçekleştirdi. Tanık’ın ev sa-hibi Belediye Başkanı Hasan Takımcı’dan ricası ise, Bü-lent Tanık adı verilen parkın adının “Kadınlar Parkı” ya da “Çankaya Parkı” olarak değiştirilmesiydi. “Meclisini-zin aldığı bu karara karşı çıkmak istemem, bizler Ana-dolu insanıyız bizde verilen bir hediyeyi geri çevirmek adetten değildir” diyen Tanık, “Ama benim buradan ge-çerken mahcup olmamam ve yüzümün kızarmaması için parka önerdiğim diğer adları verirseniz benim için çok daha gurur ve mutluluk verici bir durum olacaktır’ diye konuştu.

KONYA ATLANTI

Ankara’nın Güdül ilçesine bağlı Yeşilöz beldesinde bu yıl 5.si gerçekleştirilen Yeşilöz Çınardibi Festivali geniş bir katılımla kutlandı. CHP Genel Sekreteri Önder Sav ile CHP Ankara Milletvekilleri Zekeriya Akıncı ve Yıl-maz Ateş’in yanısıra CHP il ve ilçe yönetiminden önemli isimlerin katılımıyla gerçekleşen festivalin konukları ara-sında Bülent Tanık da vardı.

Yeşilöz Belediye Başkanı Hasan Çoban, Tanık’a festi-valin düzenlenmesinde verdiği destekten ötürü teşekkür plaketi takdim etti. Törende kısa bir konuşma yapan Ta-nık, ‘Belediyeler arası dayanışmanın çok gerekli olduğu bir dönemde yaşıyoruz” diyerek “Başkanlıkta ikinci dö-nemini sürdüren sevgili başkanımızın deneyimlerine ih-tiyacımız var. Ancak biliyoruz ki bu zorlukların üstesin-den dayanışarak gelebiliriz” diye konuştu.

GÜDÜL YEŞİLÖZ

HEYKEL SEMPOZYUMUBaşkan Bülent Tanık, kültür sanat çalışmaları ve uy-

gulamaları konusunda diğer belediyelere destek veriyor. İzmit’e bağlı Değirmendere Belediyesi’nin kapatılmasıyla düzenlenmesi tehlikeye giren Uluslararası Zühtü Müri-doğlu Ahşap Heykel Sempozyumu’nu yetim bırakmayan Bülent Tanık, bu yıl 17. si düzenlenen festivale Çanka-ya Belediyesi’nin ev sahipliği yapmasını sağladı. Sanatın günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası olduğunu Kızılay’ın en işlek caddelerinden birinde düzenlenen sempozyumla başkentlilere bir kez daha hatırlatan iki haftalık sempoz-yum süresince Sakarya Yaya Bölgesi adeta açık hava hey-kel atölyesine dönüştü.

BALA’NIN SORUNLARINA ORTAK ÇÖZÜM ARAYIŞI

Çankaya Belediye Başkanı Bülent Ta-nık ve Bala Belediye Başkanı İbrahim Gündüz’ün geçtiğimiz aylardaki buluşma-sından Bala’nın sorunlarına ortak çözüm arayışı çıktı. Bala Festivali’ne verdiği sanat-çı desteği ve teknik yardım nedeniyle Çan-kaya Belediye Başkanı Bülent Tanık’a te-şekkür ziyaretinde bulunan Bala Belediye Başkanı İbrahim Gürbüz, ziyaret sırasında Bala’dan ayrılıp Çankaya’ya bağlanan köy-ler ve Bala’da kalan köylerin sorunlarını da

dile getirdi. Özellikle tarım ve hayvancılık konusunda yaşanan sıkıntıların masaya ya-tırıldığı toplantıda Gündüz, tarım köylüsü-nün Sincan Tarım Kredi ve Toprak Mah-sulleri Ofisi’ne yönlendirildiğini söyleye-rek “Ürünü para etmezken kilometreler-ce uzakta bir alım noktası gösterilmesi köy-lüyü tarlasını ekip biçmekten soğutuyor” dedi. Bülent Tanık ise yakın zamanda haya-ta geçirilmesi planlanan proje ile pek çok sı-kıntının aşılacağına inandığını dile getirdi.

Eylül 2010 5

TANIK YAZ AYLARINI YOĞUN GEÇİRDİ

Çankaya Belediye Başkanı Bü-lent Tanık, Temmuz ve Ağustos ayında pek çok festival ve etkin-liklere konuk oldu. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da katılarak birer konuşma yaptı-ğı Ayaş Dut Festivali’ne ve Divriği Kültür Derneği 26. Geleneksel Pi-lav ve Kültür Şenliğine katılan Ta-nık, Divriği Kültür Şenliği’nde bir konuşma yaptı.

Yaptığı konuşmada Çankaya Belediyesi’nin Ankara ekonomi-sine ve kültürel hayatına katkı ya-pacak her türlü etkinliğe destek sunmaya çalıştığını söyleyen Ta-nık, konuşmanın ardından Div-riği Kültür Derneği adına Çan-kaya Belediyesi Protokol Müdü-rü Selçuk Göktaş’a teşekkür pla-keti verdi.

“Yeni Toplumcu Beledi-yecilik anlayışı ile edilgen hale getirilen kent halkı-nı katılımcı anlayışla ye-niden üretken hale geti-receğiz. Kentin ana unsu-ru yeniden insan odaklı olacak. Rantsal ekonomi yerine alt yapı projelerini destekleyerek gelir artırıcı projelerle Başkent’in orta yerinde her geçen gün daha da yoksullaşan yurt-taşlarımıza insanca ya-şam koşulları sunacağız”

Başkan Bülent Tanık:

Page 6: Gazete Çankaya

YORUM HABER6 Eylül 2010

Çankaya krize rağmen mülklendi…

Çankaya Belediyesi kriz koşullarında bir yandan kira giderlerini azaltmaya; kişisel tahsisleri kaldırarak verdiği hizmetleri kamu yararı doğrultusunda kamu personeli eliyle uygulamaya çalışırken, diğer yandan da kri-zin vatandaşlar üzerindeki olumsuz etkileri-ni azaltmak için belediye hizmetlerini de en az maliyetle ve hatta ücretsiz olarak sunma-ya özen gösteriyor. Geçtiğimiz bir yıl içeri-sinde, “yanlış nüfus hesaplaması” gerekçesiy-le devletten aldığı gelirde ciddi bir düşüş ya-şayan Çankaya Belediyesi, uyguladığı doğru ekonomi yönetimi sayesinde 320 milyon TL olan borç miktarını bir yıl içerisinde yüzde 30 oranında azaltmayı başardı.

Çankaya Belediyesi geçen yıl içinde hu-kuki mücadele yoluyla Sıhhiye Çok Katlı Otoparkı’nın ve 100. Yılda bulunan bir arazi-nin mülkiyetini Büyükşehir Belediyesi’nden devraldığı gibi, büyük bölümü Hazine ara-zisi üzerine kurulu olan Anadolu Göste-ri Merkezi’ni de, hazine payını satın alarak, kendi mülkiyeti haline getirdi.

Sıhhiye Çok Katlı Otoparkı’nı otopark kullanımı dışında çok amaçlı sosyal tesis olarak kullanmaya yönelik bir proje hazırlı-ğı içerisinde olan Çankaya Belediyesi; 100. Yıldaki arazide de geniş bir yeşil kuşak oluş-turmayı planlıyor. Belediye, Çankaya’ya bağ-lı köylerdeki bazı ortak kullanım alanlarının belediyeye devri için yürüttüğü çalışmalar-da ise son aşamaya gelmiş durumda. Beledi-ye bu alanları köy ekonomisinin ve köy sos-yal- kültürel yaşamının canlandırması amaç-lı projeler için kullanmayı planlıyor.

Kişisel tahsisler kaldırıldı

Geçmiş dönemde belediyeye ait mülk-lerdeki kişisel tahsisleri kaldıran ve bu kay-nakları belediye bünyesinde toplayan Çanka-ya Belediyesi, Lozanpark, Ahlatlıbel gibi te-sislerdeki hizmeti daha kaliteli ve daha ucuz hale getirmeyi başardı. Çankaya Belediyesi ayrıca arsalar üzerindeki tahsisleri de kaldı-rarak kamusal hizmet doğrultusunda kulla-nıyor. Bu çabanın son örneği de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun hizmete aç-tığı ilk park olan Teoman Öztürk Parkı oldu. Temizlik, güvenlik ve sağlık alanındaki hiz-metleri de kademeli olarak taşeron şirketler-den belediye bünyesine aktarmaya başlayan belediye, bu yolla hem ciddi bir tasarruf, hem de ek istihdam sağlıyor. Daha önce özel şir-kete yaptırılan Kızılay, Maltepe ve Emek böl-gesindeki çöp toplama hizmetleri yeniden belediye personeli aracılığıyla yürütülmeye başlandı.

Efendim ben eski Ankaralı-lardan sayılmam. Çocukluk hatıralarımdaki birkaç neşe-

li tatil anısı dışında bu kent benim zihnime yabancıydı; üniversiteye başlayana kadar. Ben memur bir ailenin çocuğuyum, bu nedenle ha-yattan beklentilerim, yaşam stan-dardım bellidir. Başbakan’ın da de-diği gibi bizim kafa dünyamız dar-dır, biz büyük düşünemeyiz. Hele ki elde sarı bir zarfla o şehir senin bu kasaba benim dolaşınca inanın hiç büyük düşünülmüyor.

Şehir şehir dolaşan ve ev taşı-ma konusunda üstatlık mertebesi-ne erişen birinin yerleşmek için ne-den Ankara’yı seçtiğini sorabilirsi-niz? Son yıllarda ben de bunu ken-dime sık sık soruyorum. Ama her seferinde yeni bir neden buldum kendime.

Bir seferinde o heybetli köp-rülü kavşaklara, huşu içinde bak-tım ve haykırdım dünyaya. Dedim ki, “Hey Amerikalılar, dev eğlence parklarınızla övünür durursunuz. Planlanmış alanlarda parkı herkes yapar. Sizin bizim gibi kentin her yerine ayrı bir coşku katan alt ge-çitleriniz var mı? Biz Ankaralılar atlıyoruz arabalarımıza, ver ediyo-ruz köprülü kavşağın gözüne! Köp-rüye girerken iyice hızlanıp kendi-ni aşağıya salmanın ne kadar eğ-lenceli olduğu hakkında fikriniz var mı sizin ha dostum! Hele çıkış-ta önünü göremediğin o tehlike-li virajların bünyemize doldurduğu adrenalin duygusu var ya! İşte onu hiçbir şeye değişmem! Ve dostum, sizin sorununuz ne biliyor musu-nuz? O kahrolası şehir planlamacı-larına fazla yüz veriyorsunuz”

O kadar coşmuş, duygulanmış-tım ki, hızımı alamadım. Hançe-remi yırtarcasına seslendim dün-yanın bütün mimarlarına ve şe-hir planlamacılarına! “Siz” dedim, Hiçbir şeyden memnun olmayan ve ideolojisi yüzünden yapılan şey-leri görmeyen yeteneksizler sürüsü. Sizin öğrenmek için okullarda oku-yup dirsekler çürüttüğünüz şeyleri bizim canımız belediye başkanımız doğuştan biliyor. O kadar ki, o ta-rif ediyor, çiziyor; sizin gibiler inşa ediyor. Gelin de Ankara’ya, dün-yanın ilk ve tek ranza kentini gö-rün. Tutturmuşsunuz bir şehircilik,

planlama, yaya hakkıdır. Yaya hak-kı nedir? On dakika önce araba-ya binip on dakika sonra inip yaya hakkı diyorlar? E daha ne?

Sonra aklıma o muazzam Ku-ğulu Kavşağı geldi, duruldum. El-lerimi gökyüzüne kaldırdım ve Ro-malıların ruhlarına seslendim. “Ey Roma’nın kurucuları, tarihin çizgi-sini don lastiği gibi çekiştiren bil-mişler! Güya Ankara’ya hamam yapmışsınız. Bozkırın ortasında açık havada hamam mı olur? Ge-lin de hamam görün. Estetik duy-gusunun insan ihtiyaçlarıyla buluş-tuğu bu muazzam yapının önünde hayranlıkla eğilmezseniz ben de bir şey bilmiyorum.” Kızgındım ama asla kaba değildim. Hepsini, sa-bunlarını ve havlularını alarak Ku-ğulu Köprülü Kavşağı’nda gelme-ye; başkentin gördüğü bu en büyük ve muazzam banyonun nimetlerin-den faydalanmaya ve duvarlardaki, kuğu resimli o şahane fayansların estetiğini görmeye davet ettim.

Sonra kendimi yollara vurdum. Kızılay’da karşıdan karşıya geçmek için 3 dakika bekledim. Bu bekleyiş beni sakinleştirdi. Sonra 40 metre-lik yolu 25 saniyede geçmeye ça-lıştım, bu da fiziksel mukavemeti-mi güçlendirdi, soluğumu açtı. Ve dedim ki içimden, ‘eğer bu egzersi-zi her gün yaparsam, kim bilir bel-ki Hüseyin Bolt’a rakip bile olabili-rim. Ruhum huzur bulmuştu ade-ta. Yavaşça yürüyerek eve dönmeye karar verdim. Evimin önünden ge-çen ana caddeye girdiğimde bir de ne göreyim? Canımız belediye baş-kanımızın iş makineleri yarım şeri-de düşürdükleri sokağı kazmıyor-lar m? Sordum neden kazı yapıyor-sunuz diye, elektrik direklerini ye-nileyeceklermiş. “İşte” diye geçir-dim içimden, “İşte ampul bu, işte aydınlanma bu. Yaşasın!”

Sonra bir de baktım kazdıkları kumu, molozu evimin önüne yıkı-yorlar. Önce kızdım, çiğ bir insan gibi, adeta bir şehir planlamacı-sı gibi kızdım. Çıktım cama, “Ne-dir yav bu? Ortalık tozdan pislik-ten görünmüyor. Bu saatte mi yapı-lır bu iş? Apartmanın önünü tıka-dınız. Bir ay önce yıktığınız molozu kaldırmadan bu ne pislik?” mealin-den kaba, insana yakışmayan, nan-körce laflar ettim. O halim aklıma

geldikçe hala yüzüm kızarır. Ama gençlik işte, bilmiyorum ki asıl ni-yeti. Meğer büyükşehir belediye-si “elektriğimi almak” için yığmış o kadar toprağı, molozu evimin önü-ne.

Canım başkanım ve onun ca-nımız çalışanları üzerimdeki stre-si görmüşler, kafa kafaya vermişler ve “Bu kız çok gergin, toprağa bas-ması lazım” demişler. Peki, o yüce gönüllü insanlar olmasaydı ben kentte toprağı nereden bulacak-tım? Asırları aşıp gelen duyarlılı-ğa sahip belediye personeli, benim tüm nankörlüğüme rağmen yine de büyüklüklerinden taviz verme-mişler, “O gelemiyorsa, biz ayağı-na götürelim” diyerek bir kamyon kumu apartmanın girişine yığmış-lar. Peki, ben ne yaptım? Tıpkı bir ilkel gibi hak aradım. O kumun as-lında ne maksatla bana getirildiği-ni anladığımdaysa iş işten geçmişti. Benim çığırtılarımı duyan ve cama çıkan komşular da aynı hatayı işle-yip, işçilere haksız tepki gösterince, adamlar çaresiz tozu toprağı kal-dırmak zorunda kaldılar.

Ve biz ayağımıza kadar gelen fırsatı tepmiş olduk. Daha bir kaç saat öncesine kadar toz toprak ve neşe içinde olan apartmanımızın önü, benim kıymet bilmezliğim yüzünden öksüz kalmış, giden mo-lozların ardından sessiz bir yas tu-tuyordu. Başımı o tarafa çevirme-ye utanarak yürüdüm. Birden, ge-çen arabaların sayesinde bir parıl-tı gördüm. Oradaydı, hala bizim-leydi. Evet, doğruydu, yolun kazı-lan kısmı yeniden asfaltlanmamış-tı. Toz ve toprak hala oradaydı.

Sonraki birkaç ay “ya gelir de kazdıkları yeri asfaltlarlarsa” kay-gılarıyla kıvranarak geçti. Her gece, geldiklerinde onlarla konuşup yap-tığım hatayı düzeltmek ve asfalt at-malarını engellemek için onları bekleyerek sabahladım.

Gelmediler. Arayıp sorduk, gel-meyeceklerini söylediler. O an ya-şadığım mutluluğu anımsadıkça gözlerim yaşarır. Evet, sevgili dost-lar, biz Çiçek Apartmanı sakinleri olarak çok büyük bir badire atlat-tık. İbret vesikası halimize bakın ve hatırlayın; son pişmanlık fayda et-mez.

Anadolu Gösteri Merkezi

Ankara’da bir sürrealist

Melis harikalar diyarındaElif KARADENİZLİ

Çankaya Belediyesi uygula-dığı kriz karşıtı politikalar ile hem borç yükünü hafifletti hem de mal varlıklarına yeni-lerini eklemeyi başardı

Page 7: Gazete Çankaya

Ç’ÖZEL Eylül 2010 7

Kadim dostlar Çankaya’da buluştuTürkiye’nin ilk OYUN SOKAĞI Çankaya Birlik’te açıldı

Çankaya Belediyesi, Türkiye’de de bir ilk olan ve çocukların güven içinde özgürce oynayabilecekleri ‘Oyun Sokakları’nın ilkini hizmete açtı. Trafik akışının yavaşlatılarak engellilerin ve yaşlıların ihtiyaçlarının da düşünüldüğü, sosyal ilişki-lerin yeniden gelişmesini sağlayacak olan sokakların ilki yeniden düzenlenen Birlik Mahallesi 455. Sokak oldu. Proje kapsamında 16 sokak daha “Oyun Sokağı”na dönüştürülecek

Çok değil bundan 30 yıl önce başkentin sokakları çocuk ses-leriyle çınlardı. Günlerin uza-masıyla mesaileri ağırlaşan so-kaklar, okulların tatile girmesiy-le iyice bitap düşer, üzerlerinde gezinen çocuk adımlarının tat-lı yorgunluğunu ancak gece ya-rısına doğru duyumsayabilirler-di. Başkentin sokakları bilirdi ki, okuldan eve gelmenin en güzel yanı çantayı kapının girişine at-mak, önlüğü fırlatıp çıkartmak ve aşağıya, arkadaşlara koşmak-tı. Yaz tatillerinde, daireye bir dakika bile geç kalmayan titiz bir memur hassasiyetiyle, aşağı inen çocuklar, oyuna adanmış-lığın verdiği ciddiyetle çoğu za-man karınlarını doyurmayı bile unuturlardı. Böyle zamanların en güzel yemeği “salçalı ekmek”, en hit şarkısı “Anne, suu” idi.

O zamanlarda anneler ço-cuklarının nerede olduğunu ve ne yaptığını tam olarak bilir ama bundan endişe etmezlerdi. Çün-kü sokaklar da kaldırımlar da çocuklarındı. “Aşağı inen” çocu-ğun nerede oynayacağı, en faz-

la ne kadar uzaklaşabileceği ve hangi “tehlikelerle karşılaşaca-ğı” malumdu ve bu tehlikeler kız çocukları için “takunya olmadı-ğı halde takunyadan bile fazla ses çıkaran renkli ve altı kayan terlikler”, erkek çocukları içinse “tornet ya da peşinden hep bir-likte bir oraya bir buraya koştu-rulan top”tu.

Arkadan hancerlendik

Sonra bir şeyler oldu. Sokak-ların tek hükümranı olan çocuk-lar egemenliklerini gündemimi-ze bir anda ve banka kredisiyle giriveren “arabalarla” paylaşmak zorunda kaldılar. Önceden ma-hallelerde ya da sokak araların-da mütevazı konuklar gibi du-ran, etliye sütlüye karışmayan otomobiller gün geldi canavar yüzlerini gösterdiler. Yapılacak şey açıktı, buna izin vermemek. Ancak plan tam olarak işleye-medi. Hele ki tüm bu süreçte çocukların yanında olması ge-reken anne babalar kendilerin-den beklenmeyecek şekilde ara-

balarla ittifak yapınca. Zaman ilerleyip banka kredileri “ucuz-layınca” hemen hemen her evin bir arabası oldu. Ancak arabala-rı satanlar onları koyacak yerle-ri satmıyordu ve arabalar da tor-net gibi tek elinizle taşıyıp bal-kona koyabileceğiniz şeyler de-ğildi. Dolayısıyla çekirge sürüsü gibi sokaklara yayılmaya, kanu-ni tabirle “park edilmeye” baş-ladılar. Bu, sonun başlangıcıydı. Sokakların hâkimi, kaldırımla-rın efendisi, yaya yollarının sa-hibi artık arabalardı. Anne ba-balar, kent yöneticileriyle bir-lik olmuş, sokakları ve oyunları çocuklardan alıp arabalara ver-mişlerdi. Hatta zamanla iş o ka-dar çığrından çıktı ki başkenti yönetenler bundan üç yıl önce iki sokağı “park alanı ilan” etti-ler. Buna göre belediye makbuz bastıracak ve kamuya ait olan Büklüm ve Bestekar sokaklar-da park yapılmasına izin vere-cekti. Pek çok meşguliyet alanı olan anakent belediyesi bunlara “değnekçiliği” de ekleyivermişti. Peki, “eve tıkılıp kalan”, “bilgisa-

yar başından kalkmayan” ve an-cak “besiye çekilmiş tavuk kadar hareket edebilen” çocuklar için kim bir şeyler yapacaktı?

Çözüm yine Çankaya Belediyesi’nden geldi

Dünyanın her yerinde iki ka-dim dost olarak görülen çocuk-lar ve sokakların yeniden bu-luşabilmesi için “Oyun Sokak-ları Projesi”ni hayata geçiren Çankaya Belediyesi, başkent-li çocukların ve sokakların “var olma savaşı”nın henüz bitmedi-ğini gösterdi. Çankaya Beledi-yesi trafik yükü en aza indiri-len Birlik Mahallesi 455. Sokak’ı çocuklar için yeniden düzenle-yerek oyun sokağına dönüştür-dü. Kamusal alanlara erişimin kolaylaştırıldığı, trafiğin yavaş-latıldığı paylaşımlı sokakta fut-boldan kum havuzuna, seksek-ten tırmanma duvarı ve zıpzıpa her türlü oyun alanı düzenlene-rek çocukların ve semt sakinle-rinin sokağı özgürce kullanabil-meleri de sağlandı.

Oyun Sokağı projesiyle so-kakları insanlara geri vererek sosyal etkileşim ve paylaşım alanlarını artırmayı hedefledik-lerini belirten Çankaya Beledi-ye Başkanı Bülent Tanık seçim-de sözünü verdikleri projenin ilk örneğini gerçekleştirmekten mutluluk duyduklarını söyle-di. “Apartman yaşamı ve sokak-ların otomobillere terk edilmiş

olması nedeniyle sokakta bir-likte oynama imkânı kalmayan ve beraber oynayarak büyüme-yi unutan çocukları biraz olsun kurtarmayı amaçlıyoruz” diyen Tanık şöyle devam etti:

“Çocukların sokağa çıkıp, toprağa dokunmaları ve ar-kadaşlarıyla oyun oynamanın keyfini yaşamaları gerekiyor. Bu nedenle onların çıktıkları

saatlerde sokağın güvenli hale getirilmesi önemli. Sokağın bel-li saatlerde trafiğe kapatılması için Büyükşehir Belediyesi’nin de bizimle aynı görüşte olma-sı gerekiyordu. Ama maalesef bugüne kadar böyle bir uzlaş-mayı sağlayamadık. Biz de tra-fiğin hızını kesmek için yılan gibi ‘S’ çizen, yolu kasislerle ko-runaklı hale getiren bir düzen-

leme yaptık.’’ Tanık ayrıca, Ak-dere, Cevizlidere ve Balgat’taki 16 sokağı daha bu sene oyun sokağı haline getireceklerini, Kırıkkonak’lardan Cebeci’ye kadar oyun sokakları yapacak-larını ifade etti. İkinci oyun so-kağının düzenlemesi ise çok ya-kında Osman Temiz Mahalle-si 1002-1003’üncü sokaklarda başlayacak.

Bülent Tanık: Sokaklar insanlarındır

Page 8: Gazete Çankaya

KONUR, KARANFİL VE YÜKSEL’DEKİ ÇALIŞMALARDA SONA YAKLAŞILDI

HABER8 Eylül 2010

Çankaya Belediyesi, Başken-tin en işlek alışveriş ve iş merke-zi olan Kızılay’da, yaya bölgeleri-ni estetik ve temiz bir görünüm-le kent sakinlerinin hizmetine sunmak için hızla çalışmaları-nı sürdürüyor. Eylül ayı ortasın-da tamamlanması planlanan ça-lışmaların ilk ve en önemli aya-ğı olan Karanfil Sokak’ın, altyapı aktarımı ve betonlama işlemleri bitirildi. Sokağın önemli bölü-münde döşeme kaplaması işleri de son aşamaya getirildi.

Proje kapsamında Karan-fil ve Konur sokakların tama-men sıcak ve soğuk hava şart-larına dayanıklı, yıkanabilir ba-zalt taşlarla döşeneceğini ifade eden yetkililer yaya bölgesinde de kent estetiğini koruma amaç-lı müdahaleler yapılacağını be-lirttiler. Yaya bölgesi yenileme çalışmaları kapsamında öneri-len kentsel mobilya unsurları-nın, tamamen özgün, Başkent öncü rolüne uygun olarak tasar-landığını ifade eden yetkililer, sigara yasağından kaynaklı so-runlarının da çözümleneceğini vurguladılar. Bölgede yapılacak düzenlemelerde, yaya dolaşımı-nın sürekliliğini sağlayacak ça-lışmaların yanısıra bitkisel açı-

dan da özgün ve farklı bir doku yaratılacağının altını çizen yet-kililer, uygulama tamamlandı-ğında Kızılay’ın çözülen mekan kalitesinde önemli bir iyileşme sağlanacağını ifade ettiler.

“Kızılay’ı ucube görüntüsünden kurtaracağız”

Yaklaşık bir aydır devam eden proje nedeniyle inşaat ala-nına dönen bölgede, esnaf ve va-tandaşların sıkıntı yaşadığını bildiklerini kaydeden Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, “Ancak Kızılay’ı yıllardır sürege-len ucube görüntüsünden kur-tarmanın da başka bir yolu yok-tu” dedi. “Vatandaşların ve esna-fın hassasiyetini anlıyorum” di-yen Tanık, “Ama şunu da anım-satmak isterim ki, 20 yılı aşkın bir süredir altyapı iyileştirme-leri basit onarımlarla geçiştiril-miş bu bölge çöküntü merke-zi olmuştu. Yüksel ve çevresine şu anda baktığınızda rahatsız-lık verici bir görüntüyle karşıla-şıyor olabilir ama proje tamam-landığında bu alan modern, ya-şanabilir ve sorunları uzun va-deli çözülmüş bir yaşam alanına dönüşecek” diye konuştu. Anka-

ralıların yoğunlukla kullandığı, büyük çoğunluğunun günde bir kez olsun uğradığı Kızılay’ı cazi-be merkezi haline getirmek için ellerinden geleni yapacakları-nı ifade eden Tanık “Yıkanabilir taşlarla, engelsiz erişimiyle, mo-dern görünümlü işyerleriyle va-tandaşların da isteyerek gelecek-leri bir kent merkezi oluşturaca-ğız” diye konuştu.

Proje Kızılay için yaşamsal bir zorunluluktu

Yüksel, Konur ve Karanfil yaya bölgesinin Kızılay’daki di-ğer caddelerden farklı olarak hem ulaşım hizmetlerinin dü-ğüm noktaları üzerindebulun-duğunu hem de sosyo-kültürel faaliyetleri, sanatsal etkinlikleri ve protest eylemlilikleri ile öne çıktığını hatırlatan Tanık, “Ge-rek Ziya Gökalp Caddesi’ndeki metro  çıkışı, gerekse Meşruti-yet Caddesi üzerindeki toplu ta-şım durakları nedeniyle Kızılay, bir toplanma-dağılma merkezi-dir” dedi. Bu kadar yoğun kulla-nılan bir alanın gereken bakım, yenileme ve düzenleme çalışma-larından yoksun kaldığı takdir-de kent merkezinin cazibesini

yitireceğini ve merkezde bir çö-zülme olacağını kaydeden Tanık şunları söyledi:

“Konur, Karanfil ve Yüksel yaya bölgesindeki sorunları bili-yoruz. Bu sorunların en önem-lileri yapısal ve peyzaj sorunları, araç ve yaya dolaşımına yöne-lik sıkıntılar, mimari elemanlar ve dokudan kaynaklı sorunlar, teknik altyapı kaynaklı sorun-lar ve tabi ki yetki sorunlarıydı. Tüm bu sıkıntılar bundan 10 yıl önce kentin can damarı olan Kı-zılay, şimdilerde dağılmaya, sos-yal açıdan ve mekân kalitesi ba-kımından çözülmeye başlamış-tır. Bu projenin amacı Kızılay’ı yeniden eskisi gibi cazibe mer-kezi yapmaktır.”

Tespit edilen sorunlar doğ-rultusunda projelendirme ve uygulamanın 3 etaba ayrıldı-ğını vurgulayan Tanık, ilk iki etabın altyapı ve üstyapıya iliş-kin müdahale ve kararları içer-diğini, üçüncü etabın ise gör-sel kirliliğin önlenmesi amacıy-la cephelerde ve tabelalarda ya-pılacak düzenlemeleri içerdiği-ni kaydetti. Projenin hayata ge-çirilmesi öncesinde bölge esna-fıyla defalarca bir araya geldikle-rini, projeyi esnafa sundukları-

nı ve esnafın görüşünü ve deste-ğini alarak hayata geçirdiklerini kaydeden Tanık, “Konur ve Ka-ranfil sokaklarda bulunan 60 es-nafla buluştuk ve protokole imza attık” dedi.

Bu haliyle ülkemizde çok fazla uygulaması bulunmayan çağdaş bir proje üretimi ve yö-netimi mekanizması da kurduk-larını anlatan Tanık, gerek pro-je üretim çalışmaları öncesi, ge-rek proje üretim sürecinde gö-rüşleri alınan esnafın, projenin uygulama aşamasında ayrıca bir araya getirildiğini de ifade etti. Proje kapsamında oluşturulacak mekânların aktif kullanımı için Konur ve Karanfil bölgesinde-ki tüm birim temsilcilerinin ka-tıldığı ‘Konur-Karanfil Sokak-lar ve Yüksel Genel Kurulu’nun toplandığını ve bu toplantıla-rın sürekliliğinin sağlanmasıyla, projeye halkın katılımı ve sahip-liliğinin de artırılacağını vurgu-layan Tanık, şunları söyledi:

“Bölgede oluşturulacak yeni ve çağdaş mekânsal altyapı, so-kaklardaki esnaf, kat maliki ve aktif kullanıcı durumundaki ki-racıların da söz sahibi olabilece-ği bir ‘Sokak Yönetimi’ modeli-nin de ilk adımı olacak.”

Çankaya Belediyesi’nin bir süredir devam ettirdiği Konur, Karanfil sokaklarındaki yaya bölgesi iyileştirme çalışmasın-da sona yaklaşıldı. Karanfil Sokak metro girişinden başlanan taş döşeme çalışmalarında işyeri önlerinin vatandaşla-rın daha rahat girebilecekleri şekilde düzenlenirken, çalışmaların hızla ilerlemesi esnaf ve yurttaşlar tarafından mem-nuniyetle karşılanıyor

“İşleri BEDAŞ’ın ihmali yavaşlatıyor”

Karanfil’in yeni tasarımı...

Kızılay yaya bölgesinin tamamında görsel kirliliğin önlenmesi amacıyla binaların

ön cephelerinde ve tabelalarda yeniden düzenleme yapılacak

Konur Yüksel ve Karanfil sokaklarda yürütülen çalışma-ların istenen hızda ilerleyeme-mesinin altından elektrik alt-yapısından sorumlu kurumun ihmali çıktı. Bölgeyi her gün ziyaret eden ve çalışmaları ye-rinde inceleyen Çankaya Be-lediye Başkanı Bülent Tanık, BEDAŞ’ın yeraltından geçen yüksek gerilim hatlarını Enerji Bakanlığı şartnamesinde belir-tildiği gibi 80 santim derinliğe değil bordür taşının hemen al-tına döşemesi ve kablolara her

üç metrede bir yapılan yama-lar nedeniyle inceleme başlat-tı. Bu sokakların alt yapısıyla çok ciddi uğraştıklarını belir-ten Tanık “Zaman zaman uzla-şarak, zaman zaman sineye çe-kerek, projenin yetişmesi için gayret gösterdik. Ancak nereye el atsak görüyoruz ki altyapıda bir sorun var. Bu yamalı boh-ça altyapının ve bundan kay-naklanan gecikmenin müseb-bibi biz değiliz. Alt yapıyı vak-tinde ve düzgün yapmak üzere Büyükşehir Belediyesi’ne bağ-

lı Altyapı Koordinasyon Mer-kezi (AYKOME) var. Proje-ye başlamadan önce buray-la yazıştık, mutabakat sağla-dık ve öyle girdik. Ancak mev-cut durum gösteriyor ki en az 80 cm derinliğinde ve 40 san-timetre genişliğinde bir kanal içine döşenmesi gereken kab-lolar kaldırımın hemen altına döşenmiş. Kalitesiz malzeme-den seçilmiş kablolar birbirine dolanmış. Bu durumun bir an önce çözülmesi gerekiyor” diye konuştu.

ÇA

NK

AY

A H

AB

ER

Page 9: Gazete Çankaya

Ç’MANŞET Eylül 2010 9

Belediye Kanunu’nda Hazi-ran ayında yapılan ve yürülüğe giren değişiklikle, parti ayrımı olmaksızın bütün ilçe belediye-lerinin başkanlarını isyan ettir-di. Çünkü 15 AKP’li milletvekili tarafından 16 Haziran 2010 gece yarısından sonra Meclis’e sunu-lan ve “Belediye Kanunu’nun 73. Maddesi”nde esaslı değişiklik-ler öngören bir kanun değişik-liği teklifi, metropol ilçe bele-diye başkanlarının, yerel yöne-tim derneklerinin ve kent plan-lanması konusunda çalışmalar yapan sivil toplum örgütlerinin kuvvetli muhalefetine rağmen kabul edilerek yürürlüğe girmiş-ti.

İlk bakışta “eski maddenin yeniden ifadesi” gibi görünen de-ğişiklik aslında büyükşehir bele-diyelerinin “krallığını” ilan edi-yordu. Zira değişiklikle ilçe bele-diyelerinin imar ve kent planla-ması alanlarındaki tasarruf yet-kisi Büyükşehir Belediyeleri’ne devredilmekle kalmıyor aynı za-manda kamulaştırma konusun-da da yurttaş aleyhine ciddi za-rarlara yol açabilecek durumlara açık kapı bırakılıyordu.

Peki, ne olmuştu da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bun-dan 6 yıl önce “yerel yönetim-leri güçlendirecek” vurgusuyla lanse ettiği 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun bu kilit maddesin-de değişiklik yapılmıştı? Zira ya-pılan değişiklik sadece Büyükşe-hir belediyelerinin işine yarıyor-du ve görünen o ki “yerel yöne-timlerin üzerindeki vesayeti kal-dıracak olan, belediyeleri yönet-sel anlamda rahatlatacak ve ge-liştirecek olan” 5393 sayılı Ka-nun son değişiklikle kendi başı-

na bir “vesayet” aracı oluyordu. Gerek Meclis kulislerinde gerek sivil toplum örgütlerinde gerek-se de ilçe belediyelerinde deği-şikliğin sebebine ilişkin konuşu-lanlar çok çeşitli. Bunlardan biri son yerel seçimlerde CHP’ye ge-çen İstanbul’daki ve Ankara’daki bazı ilçe belediyelerinin büyük-şehir belediyeleri tarafından baş-latılan kentsel dönüşüm projele-rine karşı çıkması. Bu düşünce-ye göre kentsel dönüşüm proje-lerinin uygulanmasında CHP’li ilçe belediyelerinin rızasını ala-mayan Büyükşehir, yetkilerini alıyor.

Bir diğer düşünce de, değişik-lik henüz teklif aşamasındayken TMMOB Şehir Plancıları Oda-sı tarafından yayınlanan bildiri-de gizli. Şehir Plancıları Odası’na göre, “İktidarın, ‘belediye baş-kanlarının, Toplu Konut İdare-si Başkanlığı’nın (TOKİ) ya da Özelleştirme İda-resi’nin proje bazlı sorunlarına yönelik yasa çı-karma ve yasalar üzerinde deği-şiklikler yapma alışkanlığı’ nük-setmişti ve bu düzenleme vatan-daş için değil TOKİ içindi.

Yerel yönetimler, ilgili kuru-luşlar ve meslek odaları değişik-liğin sebebi üzerinde farklı fark-lı düşünceler öne sürseler de hemfikir oldukları bir konu var: Bu değişiklik, ilçe belediyeleri-ni hiçe sayan bir anlayışın ürü-nüdür.

Örneğin İstanbul Büyükşe-hir Belediyesi ve Kartal Bele-diyesi CHP’li Meclis Üyesi Os-man Güdü bir açıklamasın-da, değişikliğin halkın iradesi-ni yok saydığını ve hukuk yolla-rının önemli ölçüde kapanacağı-nı belirtiyor. “İdare mahkeme-

leri tarafından yürütmeyi dur-durma veya iptal kararı verilebil-mesi için, yapılan işlemin huku-ka aykırı olması şarttır. Anaya-sanın 125. maddesinin 1. fıkra-sında ‘Yürütmenin durdurulma-sı kararı verilebilmesi için idari işlemin uygulanması halinde te-lafisi güç ve imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi aranır’ ku-ralı yer almaktadır” diyen Güdü “Bu koşulu, kim hangi hukuksal aykırılığa göre değerlendirip iş-lemin hukuka aykırılığına karar verecektir? Bu yasa teklifi halkın iradesini hukuk yolu ile araması-nın önünü kapatmıştır. Bireyin başvuru hakkını, yargıya gitme, yargısal denetimi sağlama hakkı-nı ortadan kaldırmıştır” diye ko-nuşuyor.

Bülent Tanık: “Sayın Gökçek Bakanlar Kurulu’nu da atasın”

Çankaya Belediye Başka-nı Bülent Tanık ise değişikliğin büyükşehir belediye başkanları-nı monarşik ve despotik yetkile-re kavuşturacağını ifade ediyor. Yeni yasa sayesinde Ankara’da hemen her yerin kentsel dö-nüşüm alanı ilan edilebileceği-ni söyleyen Tanık “Bu değişiklik yerelleşmeye, demokratikleşme-ye, hukuka, yerel yönetim özerk-lik şartına aykırıdır. Parti ve hü-kümet programında sürekli bu kavramları dillendiren AKP’nin ekseni, bir büyükşehir beledi-ye başkanı tarafından kaydırıl-mıştır” diyor. Melih Gökçek’in bir açıklamasında “ilçe beledi-ye başkanlarının kendisi tarafın-dan atanmasını istediğini” söyle-

diğini de hatırlatan Tanık, “Sayın Gökçek Bakanlar Kurulunu da atasın” diyerek yaşanan sıkıntı-nın kaynağını işaret ediyor. De-ğişiklik ile ilçe belediyeleri  ve imar kanununun fiilen ortadan kaldırıldığını vurgulayan Tanık kaygılı: “Bu değişiklikle “plansız-lık, rant ve despotluk” hakim kı-lınmakta, her tür planlama yet-kisi Büyükşehir Belediyelerince kullanılır hale gelmekte, ilçe be-lediyeleri planlama ve imar sis-teminden tamamen çıkarılmakta ve vatandaşlar yargı önünde hak arama hakkını kaybetmektedir. Bu değişiklik, özellikle büyükşe-hir kapsamındaki ilçe belediyele-ri açısından kabul edilemez hü-kümler içermektedir.”

Yeni maddeyle “Büyükşehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde kentsel dönüşüm ve geli-şim projesi alanı ilan etmeye bü-yükşehir belediyelerinin yetkili” kılındığını ifade eden Tanık “Ay-rıca, ‘bu alanlarda her ölçekte-ki imar planı, parselasyon planı, bina inşaat ruhsatı, yapı kullan-ma izni ve benzeri tüm imar iş-lemleri’ büyükşehir belediyeleri-ne bırakıldı. Yine büyükşehir be-lediyelerine 5 ile 500 hektar ara-sındaki alanları da kentsel dönü-şüm ve gelişim alanı ilan etme yetkisi verildi. Bu iki yetki birleş-tiğinde, örneğin bir büyükşehir belediyesi isterse, bir ilçe beledi-yesinin tamamını, hiçbir ölçüte bağlı kalmaksızın 500’er hektar-lık alanlara bölerek kentsel dö-nüşüm alanı ilan edebilecek ve tüm planlama, imar uygulama-sı ve inşaat ruhsatlarını tek ba-şına yönetip denetleme yetkisi-ne sahip olacaktır. Böyle bir du-rumda, büyükşehir kapsamında-

ki ilçe belediyeleri hiçbir planla-ma ve uygulama yetkisini kulla-namaz duruma düşecek, bele-diye gelirleri ciddi biçimde aza-lacaktır. Böyle bir kanun çıkart-maktansa büyükşehir ilçe bele-diyelerini kapatmak daha kolay-dır” diyor.

3194 sayılı İmar Kanunu fiilen ortadan kaldırılmaktadır

“Maddeye eklenen ‘üzerinde yapı olan veya olmayan, imarlı veya imarsız tüm alanların kent-sel dönüşüm alanı ilan edilebile-ceği’ ifadesiyle imar mevzuatına, şehircilik ilke ve esaslarına aykı-rı bir biçimde belediye sınırları içindeki tüm alanlar, potansiyel kentsel dönüşüm alanı haline ge-tirilmektedir” diyen Tanık, böy-lelikle kentin her köşesinin dö-nüşüm alanı ilan edilebileceğini ve istenilen bölge ya da parselin, mevcut sakinlerinden alınarak yüksek rant ödeyenlere terk edi-lebileceğine dikkat çekiyor.

300 derebeylik kurulur!

Yasanın büyükşehir beledi-yelerini birer derebeylik haline dönüştüreceğini, ilçe belediyele-rinin ise tümüyle yetkisiz ve iş-levsiz kurumlar haline geleceği-ni vurgulayan Tanık, “Değişik-liği okuyan herkes Ankara Bü-yükşehir Belediye Başkanı Me-lih Gökçek’in izini rahatlıkla gö-rebilir. 73.madde, Çankaya Bele-diyesi ve yargıdan her daim şi-kayetçi olan Büyükşehir Beledi-ye Başkanı’nın talepleri eksenin-de düzenlenmiştir. Amaç hukuk-suz icraatları gerçekleştirebilmek için hukuku arkadan dolanabil-menin koşullarını yaratmaktır” diyerek uzun zamandır sürege-len duruma dikkat çekiyor.

HAYIR!73’e, kent obezitesine ve keyfi uygulamalara

Büyükşehir belediyelerini “imar, planlama ve kentsel dönüşüm konularında” tek söz sa-hibi konumuna getiren kanun değişikliği teklifi, tüm itirazlara ve gözden geçirme taleple-rine rağmen “gece yarısı operasyonuyla” yasalaştı. Büyükşehir ilçe belediye başkanları

kızgın: “Oldu olacak ilçe belediyelerini kapatın”

ND

EM

HA

BE

R

Page 10: Gazete Çankaya

Genelkurmay Eski Baş-kanı Büyükanıt’a alı-nan trilyonluk zırh-

lı aracı gündeme getirmesi, Şa-ban Dişli’ye yönelik belgeli, et-kin muhalefeti, AKP’nin önemli isimlerinden Dengir Mir Meh-met Fırat’ın ortağı olduğu şirket hakkında birbiri ardına patlattı-ğı belgelerle yıldızı iyice parla-dı. Şaban Dişli’yi ve Dengir Mir Mehmet Fırat’ı istifa ettirdi, Me-lih Gökçek’e televizyon progra-mında soğuk terler döktürdü.

1948 Tunceli doğumlu ve  Ankara İktisadi ve Ticari İlim-ler Akademisi mezunu bir hesap uzmanı. Özgeçmişine bakılınca Bağ-Kur ve SSK Genel Müdür-lüğü, Çalışma ve Sosyal Güven-lik Bakanlığı’nda müsteşar yar-dımcılığı, Türkiye İş Bankası Yö-netim Kurulu üyeliği, Kayıtdı-şı Ekonomi Özel İhtisas Komis-yonu Başkanlığı yaptığı görülü-yor. Son iki dönemdir İstanbul Milletvekili, 22 Mayıs 2010’da yapılan 33. Olağan Kurultay’da geçerli oyların tamamını alarak CHP’nin 7. Genel Başkanı se-çildi. Evli, üç çocuk ve bir torun

sahibi. O, siyasetin parlayan yıl-dızı… O, Kemal Kılıçdaroğlu... Yoğun çalışma temposu ve zi-yaretçi akını içinde bize zaman ayıran Kemal Kılıçdaroğlu’na sorularımızı yöneltirken gülüm-seyerek “Zor olmamak koşuluy-la” diyor ve bir tebessümle başlı-yoruz söyleşiye

D.A: Sayın Kılıçdaroğlu, si-yasette saygınlık kavramıyla başlamak istiyorum. Yapılan kamuoyu yoklamalarında, si-yaset kurumu saygınlık sırala-masında maalesef son sıralar-da yer alıyor. Siz de CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayıydınız. Başkan-lığı kazanamadınız ama ciddi oranda bir oy aldınız ve her ke-simden insanın da sempatisi-ni kazandınız. Saygınlığın, dü-rüstlüğün halk nezdinde yeni-den pirim yapmasını neye bağ-lıyorsunuz?

Kılıçdaroğlu: Bunu halk-la aramızda kurduğumuz sıcak ilişkiye bağlıyorum. Bir iddiada bulunurken, iddialarınızı kanıt-

layacak somut verileriniz varsa, söylediklerinizin arkasının dolu olduğunu ortaya koyabiliyorsa-nız halk buna inanıyor. Kamuo-yu yoklamalarında politikacıla-rın saygınlık açısından listelerin sonunda yer alması bugüne ka-dar halkı aldatmalarından kay-naklanıyor. Çok bilinen bir ör-neği vereyim; 2002 yılında Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la Sayın Baykal, Uğur Dündar’ın Are-na programına çıktılar ve iki li-der de seçimden sonra kim ikti-dar olursa milletvekili dokunul-mazlığını kaldırmaya söz verdi. Yıl 2009, bu sözün tutulmadığı-nı görüyoruz. Daha buna benzer yüzlerce örnek verebiliriz ki, po-litikacıların halk nezdinde gü-ven yitirmesine yol açan bunlar-dır. O güveni yeniden kurmanın siyasetçiyle yurttaş arasındaki o sıcak ilişkiyi yeniden oluşturma-nın mutlaka bir yolunu bulma-mız gerekiyordu.

D.A: Seçim kampanyanız süresince Şaban Dişli, Dengir Mir Mehmet Fırat ve ASKİ’nin su sayaçlarındaki yolsuzluk iddialarını gündeme getirdi-niz. Şaban Dişli ve Dengir Mir Mehmet Fırat Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinden is-tifa etti, ASKİ haksız olarak al-dığı paraları geri ödemeye baş-ladı. Gündeminizde ya da çıkı-nınızda buna benzer yeni dos-yalar var mı ve Ankaralılar şu ana kadar kaybettiği başka hangi değerleri yeniden kaza-nabilecek?

Kılıçdaroğlu: Şimdi bakı-nız, üç tartışmayı da isteyen ben değilim, sadece belgele-ri kamuoyunun dikkatine sun-dum, tartışmayı onlar istedi-ler. Benim tartışmaktan kork-tuğumu, kaçtığımı söylediler, o nedenle ben tartışmaya çıktım ki, hala da eski düşüncelerim-den, ortaya koyduğum belge-lerden vazgeçmiş değilim onla-rın tümü doğrudur. Zaten hepsi devletin arşivinde yer alan bel-gelerdir. O tartışmalardan sonra Türkiye’nin her tarafından yağ-mur gibi dosya ve belgeler akı-yor. Bunları öyle arka arkaya yo-ğun bir şekilde kamuoyunun gündemine sunmanın çok doğ-ru olduğu kanısında değilim. Çünkü bu, yolsuzluğun sıradan bir olaymış gibi algılanmasına neden olabilir ki bizim engelle-meye çalıştığımız şey bu. Biz te-miz bir siyaset istiyoruz, bunun için uğraşıyoruz. Çünkü siyaset kurumunun temizlenmesi bü-rokrasiye ve topluma yansıya-caktır. Kirlenme baştan başladı-ğı için geriye doğru o kirlenme-nin dozu artarak, daha da koyu-

laşarak devam ediyor. O neden-le önce parlamentoyu saygınlığı olan bir kurum haline getirme-miz gerekiyor. Çünkü mücade-lenin özü bu…

D.A: Siz CHP’de üstlendi-ğiniz görev nedeniyle partinin kilit isimlerinden birisiniz an-cak yolsuzlukların ifşası nok-tasında gösterdiğiniz kararlı ve sakin tutum sizi kamuoyu nez-

dinde de göz önünde biri yap-tı. Belliyse ve gizli değilse önü-müzdeki beş yılınızın kısa bir programını alabilir miyiz, He-definizi, amacınızı öğrenebilir miyiz?

Kılıçdaroğlu: Her milletve-kilinin partinin oluşturduğu po-litikalarla paralel faaliyette bu-lunması lazım. Bizim partimi-zin iki hedefi var: Bir; partide kamuoyunun beklediği değişi-mi sağlamak; iki, 2011’de iktida-rı yakalamak. Biz önümüzdeki süreçte hem partide ciddi, kendi içinde tutarlı halka güven veren bir değişimi ve dönüşümü sağla-yacağız, hem de 2011’de CHP’yi iktidar yapacağız.

D.A: Bu çalışmalarınız içe-risinde bildiğimiz kadarıyla Kürt açılımı da var. Ona da kı-saca değinir misiniz?

Kılıçdaroğlu: Türkiye’nin değişik bölgelerinde değişik et-nik kökenlerden insanlar, üs-telik binlerce yıldır hep birlik-te yaşıyor. “Kürt Sorunu” veya “Güneydoğu Sorunu” dediğimiz sorun ise hem Türkiye Cumhu-riyeti için hem de CHP için çok önemli bir sorundur. Biz par-ti olarak bu soruna bütüncül bir politikayla yaklaşmayı temel ilke edindik. İnsanların kültü-rel hakları vardır, eğitim sorun-ları vardır, işsizlik sorunları var-dır, sosyo-ekonomik sorunla-rı vardır, bütün bu sorunlara eş zamanlı bakmak ve sorunların

üzerine kararlılıkla gitmek ve o bölge insanının aidiyet duygu-sunu güçlendirmek gerekiyor. CHP bunu yapıyor. Sayın Genel Başkanımız bu konuda özellikle Adıyaman ve Şanlıurfa’ya yaptı-ğı gezilerde çok önemli mesajlar da verdi, bu mesajlar hem o böl-ge halkınca, hem Batı’da yaşa-yan Kürt kökenli yurttaşlarımız tarafından hem de pek çok Batı ülkesinde oldukça sıcak karşı-

landı. Önemli bir mesaj olarak görüldü, doğrusu da oydu zaten. Belki hiçbir siyasal partinin dil-lendiremediği açıklıkta bu soru-nun çözümüyle ilgili mesajlar da verdi. Umuyoruz ve diliyoruz ki değişim ve iktidar süreci derken bunlar da tabii o değişimin bi-rer parçası, önemli birer parça-sı olacak.

D.A: Zamanımızın az oldu-ğunu biliyorum. Ankara’yla il-gili bir soru sormak istiyorum. Biliyorsunuz Çankaya Beledi-ye Başkanlığı’nı yüzde 60’a va-ran bir oyla CHP’nin adayı Bü-lent Tanık kazandı, bu konuya ilişkin değerlendirmenizi de almak isterim.

Kılıçdaroğlu: Çankaya aydın insanların, yurtsever insanların oturduğu bir yer. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu ülke için ne kadar önemli olduğunu, Cum-huriyet Halk Partisi’nin hem de-mokrasinin Türkiye’ye getiril-mesi açısından hem etkin ve tu-tarlı muhalefet açısından ne ka-dar önemli olduğunu Ankaralı-lar biliyor, Çankayalılar da bunu çok iyi biliyorlar. Sayın Tanık, kendisini Çankayalılara çok iyi anlattı, uzun yıllardır zaten po-litikanın içinde, Çankaya’yı çok iyi biliyor, karşılıklı güven oluş-turdu ve Çankayalılar Sayın Tanık’ı seçtiler. Umuyorum ve diliyorum Çankaya’ya güzel hiz-metler eder, Çankayalı bundan sonra da tekrar Sayın Tanık’ı de-ğerlendirir.

Ç’SÖYLEŞİEylül 201010

Sevgili Gazete Ç okuyucuları; aşağıdaki röportajı yaptığımızda 29 Mart 2009 Yerel Seçimleri yeni yapılmış, 1 Mayıs’ın “Emek ve Daya-nışma Günü” olduğu kanunla “onaylanmış”, sigara yasağı uygula-maya yeni girmişti. Hükümet Meclis’e taşıdığı ancak yurttaşa anlat-mayı unuttuğu “Demokratik Açılım” için her kesimden destek iste-miş ancak CHP’nin bu konudaki çalışmasını görmezden geldi.

KEMAL KILIÇDAROĞLU: SİYASETE SAYGINLIK KAZANDIRAN ADAM SÖYLEŞİ • DERAN ATABEY

“Siyaset k

uru

mu

nu

n tem

izlenm

esi bü

rok

rasiye ve top

lum

a yansıyacak

tır”

Ve bu röportaj yapıldığında Kemal Kılıçdaroğlu henüz CHP Genel Başkanı seçilmemişti. Gelgelelim, size “eski tarihli” bir röportajı okutmamızın sebebi nedir? İstedik ki Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir yılı aşkın bir süre söylediği sözleri ve yaptığı tespitleri hatırlayalım, ne kadarı doğru çıkmış, Türkiye’de siyaset bir buçuk yılda ne kadar yol almış görelim…

Page 11: Gazete Çankaya

Son yıllarda fazla kilolarımız ek-ranların vazgeçilmezleri ara-sında girdi. On günde on kilo verdiren mucizevi diyetler, bit-kisel formüller, kerameti ken-

dinden menkul uzmanların tavsiyeleri ve fazla kiloların bedenimizde yarattığı şe-kilsizlikleri düzelten yeni teknoloji ürünü ev spor aletleri magazin programlarının hatta haber bültenlerinin vazgeçilmez-leri arasında. Dahası hala tam olarak ne olduklarını bilmesek de beden-kitle in-deksi, detoks, Atkins diyeti, karbonhid-rat, protein, kolesterol, glisemik indeks ve daha bir çok teknik terim gündelik li-sanımıza girdi. Bizler de sık sık kendimi-ze aynada bakıp ertesi sabah perhize baş-lamaya karar veriyoruz.

Perhize başladıktan bir hafta son-ra, biraz da kaçamakların etkisiyle iste-nen sonuca ulaşılamayınca çevreden çe-şitli tavsiyeler yağmaya başlıyor: “Sen en iyisi bir kan tahlili yaptır, tiroid sorunu var sende!”, “çok hareketsizsin biraz spor yap!” ya da “bütün gün ekran başında oturmaktan popon düzleşti, çık biraz yü-rüyüş yap!”. Bunun üzerine dışarı çıkıp şöyle bir yürüyüş yapmaya karar veriyo-ruz. Ama o da ne? Kaldırım yarım metre-ye inmiş! İşyerinin yakınında bir spor sa-lonu bulmaya karar veriyoruz. Ama öğ-reniyoruz ki en yakın spor salonuna gi-debilmek için yine arabaya atlayıp bir sürü yol tepmek lazım. O iş de öğle ara-sında olmaz. Bu düşünceler içinde perhiz gevşiyor gevşiyor... Ta ki bir dahaki haber bültenine kadar.

Peki acaba kendi obezitemizin tek so-rumlusu biz miyiz? İçinde yaşadığımız kentin yapısının, yaşam biçiminin ve rit-minin hiç mi etkisi yok? Aslında bu soru-nun ilginç bir cevabı var. İçinde yaşadığı-mız kent şişmanlayıp obezleştikçe bizim de obezleşme olasılığımız artıyor!

Bu durumu anlamak için ortaçağ kentlerine doğru uzanmak lazım. Or-taçağ kentlerinde şişmanlar ya da obez-ler o kadar azınlıktaydı ki kadınlarda şiş-manlık bir güzellik göstergesiydi. Röne-sans dönemi kadın resimlerine bir bak-mak bunu ispatlamaya yeter. Bunun te-mel sebeplerinden birisi refah düzeyinin modern toplumlardan düşük olması ka-dar kentlerin yaya ölçeğinde ve yayalara göre şekillenmesiydi. İnsanların kent içi yolculukları yayan ya da at sırtında ger-çekleşirdi. Fiziksel aktivitenin de bugün-künün kat be kat üstünde olduğunu ekle-

meye gerek yok. Ancak, ne olduysa sana-yi devrimi sonrasında oldu. Kırdan ken-te milyonlarca insan akın etti. Kente yeni gelenler fabrikalarda işçi oldular. Kentler sadece yayan yürünemeyecek kadar bü-yümeye başladılar. Demiryolu ve otomo-bil ortaya çıktı. Fabrikalardaki işçiler se-falet koşullarında yaşarken, kentin çepe-rindeki zenginler arasında şişmanlık yay-gınlaşmaya başladı. Ama şişmanlaşmak onları işçilerin sefalet koşullarından kay-naklanan salgın hastalıklardan koruya-mıyordu. Tifo, kolera, tifüs kol geziyor-du. O günlerin bilim adamları hastalıkla-rın temel kaynağının kitlelerin düzensiz bir kentte yığınlar halinde ve altyapıdan yoksun yaşamalarından kaynaklandığı-nı tespit ettiler ve bunun sonucunda çağ-daş kent planlaması doğdu. 1950’lere ge-lindiğinde kentler büyüse de içindeki in-sanların açlıktan ölmeden ya da şişman-lıktan hareketsiz kalmadan insanca yaşa-yabilecekleri kentlerin nasıl planlanma-sı gerektiğine ilişkin temel kurallar tes-pit edilmişti ve uygulanmaya çalışılıyor-du. Örneğin mahalle ölçeğinde yürüme mesafesinde olmalıydı okullar, sağlık ve spor tesisleri.

Bu planlama yaklaşımları gelişmek-te olan tüm ülkeler tarafından da ithal edildiler. Ancak bir sorun vardı. Yapı-lan planlar uygulanamıyordu. Rant hır-sı, kattan kot, kottan yat, yattan tekrar kat elde etme hırsı çağdaş planlama yakla-şımlarını yerle bir ediyordu. Kent planla-rı egemenlerin kentsel ranta el koyması-nın formalitesi ya da basit birer aracı ha-lini almıştı.

Malesef Türkiye’de de böyle oldu. Kentlerimiz cumhuriyet tarihi boyunca onlarca, yüzlerce kat büyüdüler. Çağdaş planlama yani bir nevi dengeli beslenme programları gerektiği gibi uygulanmadı-ğından onlar büyüdükçe bizim de kilola-rımızla başımız derde girdi.

Kentlerimizin şişmanlamasının ve obezleşmesinin bir çok sebebi var. Bunlardan birincisine “bol pantolon sendromu” diyelim. Arazinin ucuz olduğu kente yakın köylerde bir-den banliyöler oluşmaya başlar. Çünkü kent merkezindeki dönü-şümler orta ve üst gelir grupla-rını kentin dışına doğru itmek-tedir. Aynı bol bir pantolon alıp sonra pantolon boşa gitme-sin diye kilo almaya çalışan bir adam gibi önce orta ve üst ge-

lir gruplarının taşındıkları uzak bölgeye önce çok pahalı bir altyapı ve yol yatırımı yapılır. Zamanla aradaki boşluk dolmaya başlar. Bu arada eğer farkındalarsa ken-ti yönetenler bu gelişmeyi denetim altı-na almaya çalışırlar ama çoğu zaman çok geç kalınmıştır. Ankara’da Çayyolu, İn-cek gibi yerlerde olduğu gibi çağdaş plan-lama yapmanın ya imkanı kalmamıştır ya da yapılan planı uygulamak çok pa-halı hale gelmiştir. Yeni oluşan mahalle-lerde oturanların işyerleri, gezdikleri toz-dukları yerler, ihtiyaçlarını karşıladıkla-rı yerler ve tanıdıklarının bir kısmı şeh-rin öteki taraflarında kaldığı için günle-rinin önemli bir kısmını otomobillerinde direksiyon başında geçirmeye başlarlar. Ve ertesi akşam kendilerini haber bülte-ninde diyet haberi izlerken buldukların-da ertesi sabah perhize başlamaya karar verirler.

Bu arada şehrin öteki ucunda oturan düşük gelirliler de tamamen farklı bir se-bepten şişmanlamaya başlarlar. Düşük gelirlilerin oturdukları yerin güzelleşti-rilmesi, planlanması, toplu taşım olanak-larının geliştirilmesi için gerekli kaynak-ların çoğu kentin obezleşen kısımlarına harcandığından çoğunlukla evden dışarı çıkamazlar. Gelirleri düşük olduğundan tek taraflı beslenerek – çoğunlukla evde yapılan ekmektir bu – şişmanlamaya ve obezleşmeye başlarlar. Obez kentin de-netimsiz ve plansız büyümesinde şekil-sizlik ve dengesizlik de vardır. Kimi za-man haddinden fazla protein alan insan-lar gibi ihtiyacın çok üstünde işyeri, sa-nayi tesisi ve alışveriş merkezi açılır. Faz-la protein alan insanların gut hastalığına yakalanarak eklem rahtsızlık-lar ına uğ-

raması gibi fazla protein alan kentlerin hareket de olanakları kısıtlanır, ulaşım sistemleri yetersiz kalır, kavşaklar tıka-nır. Bazen de gereğinden fazla karbon-hidratla beslenen insanlar gibi şeker has-talığına yakalanma riski artar kentlerde. Kentlerin karbonhidratı konut alanları-dır. İhtiyaç hesaplanmadan ihtiyacın çok üstünde konutla beslenir kentler. Evi ve parası olan şanslı bir azınlık yatırım ol-sun diye bir, iki, üç ev daha alırlar ama evleri kiralamakta zorlanırlar. Boş ma-halleler oluşur. Fazla karbonhidrat bün-yedeki yağ oranını arttırır ve kent gerek-siz yere büyümeye devam eder. Fazla ko-nut, fazla kilolara dönüşür. Zaman içinde hayalet yatakhane mahalleler oluşur, kent olmayı bekleyen ama hiç olamayan. Şe-ker hastalığının zamanla dokuları harap etmesi gibi fazla karbonhidrat yani fazla konutla beslenen bir kentin de zamanla mahalleleri harap olma tehlikesi ile kar-şı karşıya kalır. O kentin sakinleri de her sabah yeniden perhize karar vermeye de-vam ederler.

İşin ilginci, kentinizi mucizevi bir di-yetle on-yirmi yılda inceltmek, estetik bir görünüme kavuşturmak mümkün. On yıl fazla görülmesin, bir insanın sağlıklı zayıflaması bile bir yıl sürüyor. Nasıl mı? Sadece rant peşinde koşan siyaset trenini takip etmeyip, bu işin uzmanlarını din-leyerek ve çağdaş planlama yaklaşımla-rını uygulayarak. Sağlıklı zayıflamak için bir diyetisyen kontrolüne girmek gerek-miyor mu? Aynen öyle. Ancak bu şekilde kendimizin ve kentimizin sürekli obez-leştiği bu kısır döngüyü kırabiliriz. Ama önce zayıflamaya yani çağdaş planlamaya

inanmak ve başlamak gerek!

KENTİNİZİ ON GÜNDE İNCELTECEK MUCİZEVİ DİYET

Ç’YORUM Eylül 2010 11

Kendi obezitemizin tek sorumlusu biz miyiz? İçinde yaşadığımız kentin yapısının, yaşam biçiminin ve ritminin hiç mi etkisi yok? ”“

Dr. Savaş Zafer ŞAHİNAtılım Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü

“Ken

tin

izi m

uci

zevi

bir

diy

etle

on

-yir

mi y

ılda

ince

ltm

ek, e

stet

ik b

ir g

örü

me

kav

uşt

urm

ak m

üm

n”

Page 12: Gazete Çankaya

Felsefe mi? Ama felsefeyi anlamak için bü-yük bir dehanın zekâsına ve peygam-ber sabrına sahip olmak gerekir. Hiç san-

mıyoruz! Bu komik, ele avuca sığmaz, çok yön-lü ve zengin içerikli kitap ‘felsefe ağırdır’ efsane-sini yerle bir edi-yor. Harvard’lı iki felsefe profe-sörünün, Daniel Klein ve Thomas Cathcart’ın kale-minden çıkan bu kitabı okurken kendinizi olağa-nüstü eğlence-li bir felsefe der-sinin içinde bu-lacaksınız. Fel-sefi kavramla-rın esprilerle na-sıl aydınlatılabi-leceğini, mizahın da aslında büyüleyici bir felse-fi içerik barındırdığını göreceksiniz. Ama bir da-kika… Bu iki kavrayış yolu, yani felsefe ile esp-ri aynı şey mi yoksa? Mutlaka okumanız gereken bu eser, Algan Sezgintüredi’nin Türkçesi’yle Ay-lak Kitap’tan çıktı.

Ç’KÜLTÜREylül 201012Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer...

12 Eylül 2010 günü seçmenler, anayasanın bazı maddelerinde değişiklik yapan kanu-na, “hayır” veya “evet” diyecek. Peki, bu

neyi ifade eder? 1982 Anayasası na-sıl doğdu, han-gi evrelerden geç-ti, ne gibi deği-şikliklere uğradı ve şu anda öngö-rülen değişiklik neleri kapsıyor? Siz de “kafası karışıklar”dansa-nız, referan-dum öncesinde İbrahim Kab-oğlu’nun kita-ba göz atmanız-da fayda var... Ana-yasa, 1987’den bu yana 20 kez değiştirildi. Deği-şiklik için son sandık, 12 Eylül 2010’da kurulacak. Profesör İbrahim Kaboğlu’nun son kitabı “Deği-şiklikler Işığında 1982 Anayasası - Halk Neyi Oy-layacak?” hem seçmenin kafa karışıklığını gide-riyor, hem de Türkiye’nin geçmişten bugüne ana-yasa macerasına ışık tutuyor...

Halk Neyi Oylayacak?

Bir Şeftali Bin Şeftali

Samed Behrengi ‘yi kim sevmez ki? Onu, dünyanın dört bir yanında büyük yankılar uyandıran, iki de büyük ödül kazanan Kü-

çük Karabalık adlı kitabıyla tanımıştık. Bir Şefta-li, Bin Şeftali de onun en güzel kitaplarından biri. Bu küçük öykü-de iki küçük yok-sul çocuk var: Ali ile Mehmet. Ama öykünün gerçek kahramanı, da-lından yeni kop-muş dünya güze-li bir şeftali. Bu öyküyü bu güzel şeftali’nin ağzın-dan dinliyoruz. Toprağın altın-da kalın kabuklu bir çekirdek ola-rak nasıl uyuyup beklediğini, mevsim bahara dönüşünce nasıl çekirdeğin kabuğunu iki-ye ayrııp içinden filizlenip boy attığını, sonunda toprağın üstüne çıktığını, dünya güzeli şeftaliler-le dallarını süslemek için nasıl çabaladığı ilgiyle okuyacaksınız.

Castro’nun minik torunları çocukların kalbini fethettiKüba’nın minik çocukları dans edip şarkı söylerken paylaşmayı da öğret-tiler. Büyükelçi Concepcion ve Başkan Tanık şarkılara tempo tutup ço-cuklarla dans ettiler…

İstanbul ve Eskişehir’den son-ra Çankaya Belediyesi ve Jose Marti Küba Dostluk Derneği’nin işbirliğiyle Ankara’ya gelen Küba Çocuk Tiyatrosu Kumpanya-sı “La Colmenita” (Küçük Arı Kovanı) dans edip şarkı söyler-ken hem öğretti, hem eğlendir-di. Yaşları 5 ile 15 arasında de-ğişen oyuncular, Hamam Böceği

Martina’nın aşkına tanıklık eder-ken, şarkıları ve danslar eşliğinde çocuk haklarını da öğrettiler. Mi-nik oyuncular, İngilizce ve İspan-yolca sergiledikleri oyunda tiyat-ro, şan ve enstrümanlar konu-sundaki ustalıklarını sergilediler. Kendini oyunun ritmine kaptı-ran küçük izleyicilerle sahneleri-ni paylaşan oyuncular, Ankaralı-ların gönlünde samba sıcaklığın-da dostluk, kardeşlik rüzgârı es-tirdiler.

“Colmenita’ya ve çocuklara teşekkürler”

Etkinliğin açılışında ev sa-hibi sıfatıyla bir konuşma ya-pan Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, La Colmenita’nın İspanyolca’da arı kovanı anlamı-na geldiğini hatırlatarak “Arı ko-vanı hem mimaride hem de po-litikada çok özel anlamları olan metaforik bir kavram. Bugünkü misafirlerimiz sadece bir tiyatro kumpanyası değil, onlar aynı za-manda barış elçileri. Ancak daha önemlisi Jose Marti’den başlaya-rak Kübalı yöneticilerin çocukla-

ra verdiği önemin ve geleceği on-larla birlikte kurmak gibi içten gelen bir kararın örnekleri. Tüm kovanı ve sizleri saygıyla selam-lıyorum” dedi. Küba Büyükelçi-si Concepcion da Küba’nın milli kahramanı Jose Marti’nin çocuk-ların birlikte yaşamayı öğrenme-leri ve birlikte bir şeyler yapabi-leceklerini görmeleri için haftada

en az bir kez bir araya gelmele-ri gerektiğini söylediğini hatırla-tarak “Marti’nin, dünyanın umu-du olan çocuklara derin sevgisini göstermek için söylediği bu söz-ler, La Colmenita’nın çalışmaları-nın temeli sayılabilir” dedi. Kum-panyanın tüm üyelerinin kültür aracılığıyla insani ve manevi de-ğerlerin peşinden giden bir tec-rübe yarattıklarını ve bu yara-tım hakkında çok kereler çok gü-zel şeyler söylendiğini ifade eden Büyükelçi Concepcion, “Çün-kü yaptıkları sanat samimiyet-tir, tamamen kendilerine hastır ve Kübalı olmalarından doğmak-tadır. Hayalgücümüzle gerçekle-ri zenginleştirdikleri için bir kez daha La Colmenita’ya, bizi bura-da ağırlayan sevgili ev sahibimize ve sizlere teşekkür ederim” dedi.

Çocuklar kadar büyükler de eğlendi

Yılmaz Güney Sahnesi’nde sergilenen oyunda Küba Büyü-kelçisi Jorge Quesada Concepci-on ve Çankaya Belediye Başka-nı Bülent Tanık, çocukların şar-

kılarına tempo tuttular. Oyun so-nunda çocuklarla birlikte dans eden Tanık ve Consepsion izleyi-cilerin teşekkürlerini kabul edip çocuklarla hatıra fotoğrafı çek-tirdiler. Oyunu heyecanla izle-yip dans eden minik Ankaralılar, Başkan Tanık’ın armağanı “Dün-yanın Dört Bucağından Masal-lar” kitaplarıyla evlerine döner-

ken, akılları da, yürekleri de La Colmenita’da kaldı.

‘La Colmenita’ 20 Yaşında

La Colmenita Topluluğu 1990 yılında henüz Küba Yüksek Sa-nat Enstitüsü’nde bir öğren-ci olan Carlos Alberto Crema-ta ve 13 arkadaşı tarafından ku-ruldu. Oyuncu kadrosunu toplu-luk üyelerinin oluşturduğu “Viva Cuba!” filmi 2005 yılında Cannes Film Festivali Küçükler Ekranın-da büyük ödül aldı. 2007 yılında Topluluğa UNICEF’in İyi Niyet Elçisi unvanını verilirken Küçük Arı Kovanı evrensel bir çocuk ti-yatrosu topluluğuna dönüştü.

Çocukların güzel sanatlar-dan zevk alarak bu yolla ilerle-melerini ve birlikte eğlenmele-rini sağlamayı amaçlayan toplu-luk hem bireysel hem de kolek-tif hayal güçlerini geliştirmeyi ve çocuğun topluma etkin katı-lımı için alan yaratmayı hedefli-yor. Yeni La Colmenita topluluk-ları kurulması için bireylerin teş-vik edildiği Küba’da, sadece baş-kent Havana’da bile altı farklı be-lediyede çalışmalarını sürdüren “Küçük Arı Kovanları” var.

“Arı

ko

van

ı hem

mim

arid

e h

em d

e p

olit

ikad

a ço

k ö

zel a

nla

mla

rı o

lan

met

afo

rik

bir

kav

ram

. M

isaf

irle

rim

iz s

adec

e b

ir t

iyat

ro k

um

pan

yası

değ

il, o

nla

r ay

nı z

aman

da

bar

ış e

lçile

ri”

Page 13: Gazete Çankaya

Ç’SANAT Eylül 2010 13

Ulvi Cemal Erkin Konser Sa-lonu ve Kültür Merkezi ulusal proje yarışması şartnamesi ha-zırlanarak yayınlandı. Çanka-ya Belediyesi tarafından Turan Güneş Bulvarı üzerinde yapı-mı planlanan Konser ve Kültür Merkezi proje yarışmasına ilgi gösteren yurttaşlar şartname-ye belediye web sitesi www.can-kaya.bel.tr üzerinden ulaşabile-cekler. Ankara’nın kültür ve sa-nat yaşamına katkıda bulunmak üzere inşa edilecek olan ve bün-yesinde 2 bin kişilik konser salo-nu, 500 kişilik tiyatro ve küçük salonu, etkinlik merkezi, prova salonları, sergi salonu, halka açık

hobi ve sanat atölyeleri ve ders-likler, medya ve müzik kütüpha-nesi, sivil toplum örgütleri tem-silcilik mekanları, Çankaya be-lediye başkanlığı hizmet alanla-rı, radyo ve tv Çankaya’yı barın-dıracak olan Ulvi Cemal Erkin Konser Salonu ve Kültür Mer-kezi için Çankaya Belediyesi’nce düzenlenen mimari proje ya-rışması Türkiye’nin her ilindeki mimarlara açık olacak.

Proje teslim tarihi 11 Ekim olan yarışmanın sonuçları 1 Kasım’da ilan edilip, 21 Kasım’da Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde düzenlenecek kolokyumla yurt-taşlarla paylaşılacak.

Ulvi Cemal Erkin Konser Salonu ve Kültür Merkezi Ulusal Proje Yarışması şartnamesi yayınlandı

Çankaya özlediği kültür merkezine kavuşuyor

Ulvi Cemal Erkin kimdir?

Ulvi Cemal Erkin 14 Mart 1906 yılında İstanbul’da dünya-ya geldi. Annesinin piyano çal-ması ve kendisinden büyük olan erkek kardeşinin keman dersle-ri alması nedeni ile müziğe kü-çük yaşta ilgi duymaya başladı. Üst düzey bir bürokrat olan ba-bası, Mehmet Cemal Bey’i yedi yaşında iken kaybedince, anne-si, Nesibe hanım çocukları ile babası Abdullah Behçet Bey’in evine yerleşti. Ulvi Cemal sekiz yaşında önce Mercenier adlı bir

Fransız’dan, daha sonra da o ta-rihlerde Istanbul’da ünlü bir öğ-retmen olan Adinolfi’den piyano dersleri alarak kısa sürede bü-yük bir aşama ile bu konudaki yeteneğini kanıtladı.

Galatasaray Lisesi’ni bitir-di. Cumhuriyet’in kuruluş yılla-rında Türkiye’de senfonik müzi-ğin temellerinin atılabilmesi için bu alanda akademik eğitim gör-müş Türk sanatçılarına gereksi-nim vardı. Bu nedenle, Atatürk, güzel sanatların çeşitli dalların-da öğrenim görecek genç yete-nekleri Avrupa’ya yollamayı ka-rarlaştırdı. Nitekim, bu amaçla, 1925 yılında, Milli Eğitim Ba-kanlığı Müzik öğrenimi göre-cek gençleri seçmek için bir sı-nav açtı. Ulvi Cemal Erkin bu

sınavı kazandığı zaman ondo-kuz yaşında idi. Ulvi Cemal Er-kin ilk eseri olan orkestra için “İki Dans”ı ve eserleri listesin-de ikinci sırayı alan keman ve piyano için, “Ninni”, “Emprovi-zasyon” ve “Zeybek” adlı parça-yı Paris’te yazdı.1930 senesinde Türkiye’ye geri dönerek Musiki Muallim Mektebi’nde piyano ve armoni öğretmenliğine başladı.

Erkin 1943 Cumhuriyet Halk Partisi’nin açtığı beste yarışma-sının büyük ödülünü Ahmet

Adnan Saygun ve Hasan Ferit Alnar’la paylaştı. Ulvi Cemal Erkin bu yarışmaya Köçekçe ve Piyano Konçerto ile katılmış ve Piyano Konçer-tosu ödüle layık gö-rülmüştür. Ulvi Ce-mal Erkin, o dönem-de verdiği bir müla-katta konçerto yaz-

ma fikrini, kendisine, ünlü piya-nist Alfred Cortot’nun verdiğini söyledi.

Bu piyano konçertosu aynı senenin 11 Mart’ında Riyaseti Cumhur Orkestrası tarafından şef Dr. Ernst Praetorius yöneti-minde ve Ferhunde Erkin’in so-listliğinde seslendirildi. Döne-min Almanya büyükelçisi Franz von Papen’nin girişimleri ile 8 Ekim 1943 tarihinde bombar-dıman altındaki Berlin’de Ber-lin Şehir Orkestrası tarafın-dan seslendirildi. Berlin Şehir Orkestrası’nı Fritz Zaun yönetti. Solist Ferhunde Erkin oldu.

Ulvi Cemal Erkin, 15 Ey-lül 1972 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucunda hayata veda etti.

Sakarya’ya can veren heykellerÇankaya Yazı etkinliklerinde gerçekleştirilen “17. Uluslararası De-ğirmendere Zühtü Müridoğlu Ahşap Heykel Sempozyumu” ahşap-ların heykele dönüşmesiyle sona ererken sempozyumun sonunda ünlü Sakarya Caddesi açıkhava sergisine dönüştü

Çankaya Belediyesi tarafın-dan “Çankaya Yazı ile 7 Gün 24 Saat Yaşayan Kent” sloganıyla başlatılan ve 26 Eylül tarihine kadar sürecek etkinlikler için-de gerçekleştirilen “17. Ulus-lararası Değirmendere Zühtü Müridoğlu Ahşap Heykel Sem-pozyumu” ahşapların heykele dönüşmesiyle sona erdi.

Ankara’nın önemli kent merkezlerinden olan Sakarya Caddesi Yaya Bölgesi’nde ger-çekleştirilen “17. Uluslarara-sı Değirmendere Zühtü Müri-doğlu Ahşap Heykel Sempoz-yumu” Ankaralıların büyük beğenisini toplarken, çok sa-yıda yurttaşın da ahşap yon-tu sanatına olan ilgisini orta-ya çıkardı. Avusturya’dan Lizzy

Mayrl, Japonya’dan Masatada Katsuki, Portekiz’den Filome-na Almeida, Başkent Üniversi-tesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nden Bora Türkkan, Kocaeli Üniversite-si Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi’nden Nev-zat Atalay ve bağımsız heykel-tıraş Erdal Duman’ın katılımıy-la gerçekleştirilen eserler, ça-dırlar altında yapılacak sergi-lemenin ardından sanatçıla-rın belirlediği noktalara yer-leştirildi. Önceki yıl gerçekleş-tirilen eserlerle birlikte Sakar-ya Caddesi 12 ahşap heykele evsahipliği yapan bir açık hava sergi alanına dönüştü. Sem-pozyumun ardından değer-lendirmelerde bulunan Çan-

kaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, Gölcük Değirmende-re Belediyesi’nin kapatılmasıy-la ortada kalan Değirmendere Zühtü Müridoğlu Ahşap Hey-kel Sempozyumu’na ev sahipli-ği yapmaktan onur duyduğunu belirterek, “Sempozyumun va-tanında, Değirmendere’de ya-pılması için yurttaşların giri-şimleri olduğunu biliyoruz. Şa-yet Gölcük Belediyesi sempoz-yuma evsahipliği yapma ka-rarı alırsa bundan mutlu olu-ruz. Böylece seneye Çankaya’da ve Değirmendere’de eşzaman-lı olarak iki heykel sempozyu-mu yaparak, ülkemize bir sa-nat festivali daha kazandırmış olmanın gururunu hep birlikte yaşarız,” dedi.

Başkan Tanık, De-ğirmendere eski Be-

lediye Başkanı ve Sempozyum Onur-sal Başkanı Ertuğ-rul Akalın ve Çan-

kaya Belediyesi Başkanvekili Fazıl Güleken ile heykel-leri açarak sanatçı-lardan bilgi aldılar.

An

kara’n

ın ö

nem

li ken

t merk

ezlerind

en b

iri olan

Sak

arya Cad

desi’n

in yaya b

ölg

esind

e g

erçekleştirilen

ahşap

semp

ozyu

nu

ve sergisi B

aşken

tlilerden

tam n

ot ald

ı.

Page 14: Gazete Çankaya

Çankaya Belediyesi Kadın Danışma Merkezi’nden örnek raporÇankaya Belediyesi, 2008’den bu yana hizmet veren Kadın Sığınma Evi’nde yapılan bir dizi çalışmadan yola çıkarak ‘Kadına Yönelik Şid-detin Dönüştürülmesinde Yerel Yönetimlerin Rolü’ konulu bir rapor hazırladı. Raporda yerel yönetimlere, kadına yönelik şiddetle mücade-le politikaları için bir de çalışma modeli önerildi

Çankaya Belediyesi Sos-yal Yardım İşleri Müdürlüğü’ne bağlı olarak 8 Mart 2008 tarihin-den bu yana hizmet veren Ka-dın Danışma Merkezi ve Sığın-ma Evi’nde yürütülen saha çalış-maları, bu alanda proje üretmek isteyen yerel yönetimlere örnek teşkil edecek bir raporda toplan-dı. ‘Yerel Yönetimlerde Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Po-litikaları için Bir Model Öneri-si’ başlığıyla yayınlanan rapor-da yerel yönetimlerin, kadına yönelik şiddetin engellenmesi noktasında oynayabileceği kilit role de vurgu yapıldı.

Sığınma Evi deneyiminden yola çıkıldı

2008 yılında hizmet vermeye başlayan Kadın Danışma Mer-kezi ve Sığınma Evi’nde dene-yimlenen olgular üzerinden ha-zırlanan raporda, kadına yönelik şiddetin değişik sebepleri ve bo-yutları dile getirilirken yerel yö-netimlerin bu noktada alabile-ceği önlemler sıralandı ve örnek bir eylem planı sunuldu.

Sosyal Yardım İşleri Müdürlü-ğü’nden Didem Ge-diz Gelegen, Cengiz Çiftçi, Gök-çe Bayrakçeken Tüzel, Cevahir Özgüler, Esin Koman ve Nurcan Turan’ın hazırladığı raporda ka-dına yönelik şiddetle mücade-lede yerel yönetimlerin önem-li dönüştürücü imkânlara sa-hip olduğu da vurgulandı. İlçe-de görev yapan ve toplumla doğ-rudan ilişki içinde olan yerel bi-rimlerin, toplumsal cinsiyet eşit-liği konusunda duyarlılık gelişti-rilmesi açısından önemli görev-ler üstlenebileceğinin ifade edil-diği çalışmada şu noktalara dik-kat çekildi:

“Muhtarlar, sağlık ve em-niyet personeli ile öğretmen-ler ve rehberlik - psikolojik da-nışmanlık görevlileri; toplumsal cinsiyet eşitliği, şiddetin tanımı ve türleri, kadına yönelik şiddet,

çocuk ihmali ve istismarı konu-larında bilgilendirilerek bilgi-lerini yurttaşlarla paylaşmaları sağlanabilir. Bu bilgilendirmeler kapsamında ayrıca şiddet gören veya şiddet görme riski taşıyan kadın ve çocukların hangi ku-ruluşlara yönlendirilebilecekle-ri, kadın danışma merkezleri ve sığınma evlerinin temel işlevle-ri ve şiddete tanık olan kişilerin hangi yükümlülükleri taşıdıkla-rı gibi konular da işlenebilir.”

Bu konularda hazırlanacak kısa metin, broşür ve posterlerin de eğitimleri destekleyici ve yay-gınlaştırıcı nitelikte olacağının belirtildiği çalışmada, “Özellik-le kamusal alanda var olma ko-şulları sınırlandırılmış ve sessiz-leştirilmiş olan kadınlara ve ço-cuklarına ulaşmak, onları ve ya-şadıkları problemleri görünür kılmak, hakları konusunda bil-gi sahibi yapmak ve güçlenme-lerine destek olmak amacı gü-dülmelidir” denildi. Devlet çatı-

sı altındaki sığınma evleri ile si-vil toplum örgütleri arasındaki ilişkinin de önemli olduğunun belirtildiği çalışmada “Sığınma evine gelen kadınlar hayatları-nın kontrolünü ellerine alabil-mek için bir süre burada yaşı-yorlar.

Sığınma Evi’nde kaldıkla-rı sürede ise değişik konular-da uzmanlardan destek alıyor-lar. Amaç, kadınların hayatları-nın kontrolünü ellerine almala-rını sağlamak ve her kadına bi-rey olduklarını gösterebilmek-tir” denildi.

2011’de kitaplaşacak

Açıldığı günden bu yana 209 kadın ve 135 çocuğa kapılarını açan Sığınma Evi’nin yanı sıra 387 kadına hizmet veren Danış-ma Merkezi deneyimlerinden yola çıkılarak hazırlanan çalış-manın, 2011 yılının başında ki-taplaştırılması planlanıyor.

Ç’KADINEylül 201014

Çankayalı kadın temizlik işçilerine Avrupa’dan çevre ödülü Çankaya Belediyesi kadın temizlik işçileri, Avrupa Çevre ve Te-mizlik Platformu (ECEP) tarafından ödüle değer görüldü

Çankaya Belediyesi’nin, Kızılay’ı iyileştirme, kalite kazandırma proje-sinin bir parçası olarak görev yapan “kadın temizlik işçileri” kısa adı ECEP olan Avrupa Çevre ve Temizlik Plat-formu tarafından ödüllendirildi. Çev-re gönüllülerinin oluşturduğu plat-form, Çankaya Belediyesi’ni, ilçe so-kaklarına kadın eli değmesini sağla-dığı ve aynı zamanda istihdam yarat-tığı için ödüle layık gördüler.  “Kadın Temizlik İşçileri” projesi ile özellikle yaya yoğunluğunun en fazla olduğu bölgelerde temizliğin yanı sıra sosyal

ve kültürel bir artış da sağlayan Çan-kaya Belediye Başkanı Bülent Tanık ödülünü alırken yaptığı konuşmasın-da; “Çankaya Belediyesi çevreye içten bağlı bir yönetime sahip. Henüz işin başındayız. Bu ödülü temizliğimize damgalarını vuran kadın temizlik iş-çilerimiz adına alıyorum” dedi.

Ödül törenine Başkan Tanık’ın yanı sıra, CHP Yüksek Disiplin Kuru-lu Sekreteri Selahattin Öcal, Gencer Gurup Yönetim Kurulu Başkanı Sa-dullah Gencer ve çok sayıda çevre gö-nüllüsü katıldı.

Günümüz kadınları arasında ‘Süper Kadın’ sendromu yaşayanların sayısı hiç de az değil.

Süper kadın zorlayıcı bir ka-dın tipi ama ideal değil. İdeal ka-dın, kapasitesinin sınırlı olduğu-nu kabul eden, objektif, kendini üstün ya da agresif olmak zorun-da hissetmeyen kadındır. Kadın-lar genellikle ‘bencil’ olmayı ken-dilerine yakıştıramazlar. Kadınlar çok zor ‘hayır’ diyor. İstemedikle-ri zaman uygun dille ‘hayır’ deme-yi öğrenmeliler.

Aslında kadınların ‘sağduyu-su’ kuvvetli. Sağduyu kadınların içindeki bir pusula. Kadınlar daha sık sağduyularına başvurmalı. Hiç eğitim almayan kadınlar bile sağ-duyularıyla çok iyi çocuk yetiştire-biliyor.

Rahatlatıcı öneriler

Atılgan olun: Toplantılarda söz alın ve soru sorun, sözünüzü ke-

sen kişiye anında tepki gösterin, otorite kabul edilen kişilere görüş-lerinizi ifade edin. Erkeklerin fi-kirlerine karşılık kendi fikirlerini-zi savunun.

Güveni pekiştirin: Diğer kişile-rin önerileri yerine, kendinizi din-leyerek kesin bir karar alın. Herke-sin partneriyle olduğu bir eğlence-ye yalnız katılmaktan çekinmeyin. Alamadığınız bir hizmeti tekrar talep edin (restoran, mağaza vs).

Kendi ihtiyaçlarınızı önemse-yin: Yönlendirilmeye izin vermek-sizin, suçluluk hissetmeden ken-diniz için doğru olanı yapın, ken-di ihtiyaçlarınızı en az diğer insan-ların ihtiyaçları kadar önemseyin.

Kendinizi rahatlatın: Kendi-nizi rahatlatmak ve kuvvetlendir-mek için her gün kendinize za-man ayırın. Haklı olduğunuzu dü-şündüğünüz durumlarda özür di-lemeyin. Sıkılmadan, çekinmeden ödünç alınan eşyanızı geri isteyin.

Psikiyatri Uzmanı Dr. Muzaffer Uyar

Süper kadın sendromu

KADIN SAĞLIĞI

Kadının hala soyadı yokÇankaya Belediyesi Vedat Dalokay Nikah Salonu’na son bir yıl içinde evlilik ta-lebiyle başvuran 6 bin 27 kadından sadece 943’ü nikahtan sonra kocasının so-yadının yanı sıra kendi soyadını da kullanmak için başvurdu

E v l e n d i r m e Müdürlüğü’nün verilerine göre Ve-dat Dolakay Ni-kah Salonu’na son bir yılda evlenme talebiyle başvuran 6 bin 27 kadından yalnızca 943’ü ni-kahtan sonra ko-casının soyadı-nın yanı sıra ken-di soyadını da kul-lanmak istediğine dair dilekçe verdi. Nikahtan sonra kendi soyadlarını da kullanmak için başvuran kadın sayısı oldukça az... Çanka-ya Belediyesi’nden konuyla ilgili yapılan açıkla-

mada evlenmek için başvuran kadınlara mevcut yasalara göre, eğer talepte bulunur-larsa, evlilik soyadla-rının yanı sıra kızlık soyadlarını da kulla-nabildikleri hatırlatı-larak “Çankaya gibi eğitimli ve çalışan ka-dın oranın nispeten yüksek olduğu, kadın hakları bilinci açısın-dan Türkiye’nin en gelişmiş ilçelerinden

birinde çıkan bu sonuç, Türkiye’deki kadın hak-larının bugünkü tablosu hakkında iyimser dü-şünmeyi engelleyici niteliktedir” denildi.

Page 15: Gazete Çankaya

SA

ĞL

IK

Türk hastaneleri tehdit altında

Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyo-loji Uzmanlık Derneği (EKMUD) Başkanı Prof. Ha-luk Vahapoğlu, yaptığı açıklamada, gereksiz antibiyo-tiklerin bakteriyi yaygınlaştırdığını söyledi. Vahapoğ-lu hastane enfeksiyonları açısından riskli olan ülkele-rin de tehdit altında olduğunu kaydetti. (AA)

Pasif içicilik riskine dikkat

Weill Cornell Tıp Fakültesi bilim insanları, sigara içmeyenler-de pasif içiciliğe maruz kalmanın neden olduğu genetik akti-vite değişiklikleri tespit ettiklerini açıkladılar. Araştırmacılar ilk defa pasif içicilerin genlerinin bu durumdan etkilendiği-ni ortaya koydu. Araştırmaya göre, sigara dumanına maruzi-yet genlerde saklı hastalık genlerini harekete geçiriyor. (AA)

Çankaya Belediyesi, 1 Eylül Dün-ya Barış Günü’nde gerçekleştireceği etkinlikleri, 4 Eylül’de Anıtpark’ta dü-zenlenecek ‘Barış İçin Şarkılar Söylü-yoruz’ konseri ile taçlandıracak. Çan-kaya Belediyesi’nce 19 Mayıs 1997’de düzenlenen ‘Güneşle Geliyoruz’ kon-serinde 500 bin kişilik izleyici toplulu-ğuna unutulmaz bir konser veren Zül-fü Livaneli, Ankaralılarla yeniden bu-luşmanın sevincini yaşıyor. Çok sayıda etkinliğe imza atan, yazılarında, şarkı-larında, filmlerinde barış temasını iş-leyerek UNESCO Barış Elçisi olarak dünyanın dört bir köşesinde halkların gönlünde taht kuran, Zülfü Livaneli, yılların birikimi olan şarkılarını barış için söyleyip Ankaralılarla paylaşacak.

‘Barış İçin Şarkılar Söylüyoruz’ konseriyle Zülfü Livaneli’yi Ankara-lılarla buluşturmanın heyecanını ya-şadıklarını belirten Çankaya Beledi-ye Başkanı Bülent Tanık, “Ankara’nın barış sevdalılarını 4 Eylül günü saat 20.00’de Anıtpark’a, barış için şarkı-lar söylemeye, coşkumuzu paylaşmaya davet ediyorum” dedi.

Efsane Konser

Çankaya Belediyesi’nin 1997 yılın-da Gençlik ve Spor Bayramı etkinlik-leri çerçevesinde düzenlediği “Güneş-le geliyoruz” konseri halen akıllardan çıkmıyor. Laik ve demokratik Türki-ye özleminin 500 bin kişiden fazla dev bir koro eşliğinde dile getirildiği kon-serde Livaneli, Ankara Marşını sahne-ye davet ettiği siyasiler ve sivil toplum örgütleri temsilcileriyle birlikte söyle-mişti. Sivil toplum örgütleriyle, sanat-çılardan oluşan bir kalabalık sahneye çıkarak ‘Ankara Marşı’nı yüzbinlerin korosu eşliğinde söylemişti. Konserde, kendisine eşlik eden kalabalığa; “Dün-yanın en büyük korosu” diye seslenen Livaneli şunları söylemişti:

“Yıllardır Ankara’da Hipodrom konseri veriyorum. Ancak bu kadar büyük bir kalabalığın ilk kez bir ara-ya geldiğini görüyorum. Tarih yazıyor-sunuz. Tarihe tanık oluyorsunuz. Sizi bu gece televizyonlarından izleyecek olan yurdumuzun dört bir yanında-ki solcular, devrimciler, demokratlar, yalnız olmadıklarını görecekler. An-kara Hipodromu’nda yaktığınız ışık, Türkiye’yi bir sol iktidarla bir hukuk devletine taşıyacaktır.”

Zülfü Livaneli Çankaya’da

Çankaya Belediyesi, 1 Eylül Dünya Barış Günü

etkinliklerini Zülfü Livaneli Konseri ile taçlandırıyor

Page 16: Gazete Çankaya

Yorumcular farklı yorumlar ortak

“Dağ fare doğurdu”

HAYIRLI OLSUN!

12 Eylül’de referanduma sunulacak değişiklik teklifi 26 maddeyi kapsıyor ancak kamuoyunda en çok yargıyı ve sendikal hakları ilgilendiren maddeler tartışılıyor. Peki, yargı temsilcileri, sendikacılar ve siyasiler değişikliklerle ilgili neler söylüyor? Referandum öncesinde özet

niteliğinde bir basın taraması yaptık…

Türkiye 12 Eylül günü gerçekleştiri-lecek referandumla mevcut anaya-sanın 26 maddesinin değiştirilmesi-

ni oylayacak. İktidar partisinin referandum sürecindeki en önemli argümanı, “Darbeci-lerin yaptığı 12 Eylül Anayasası’nı değiştir-mek” ancak siyaseti ve ülke gündemini ta-kip eden yurttaşlar bunun çok da “gerçek” bir söylem olmadığının farkında. Zira 1982 Anayasası bugüne kadar 16 kez değiştiril-di, tüm bu değişikliklerle Anayasa’nın 175

maddesinden 83’ü değişikliğe uğradı. Yani 1982 Anayasası’nın neredeyse yarısı değiş-tirildi. 58 maddeyi kapsayan en büyük de-ğişiklik AKP iktidara gelmeden önce 7 ayrı seferde yapıldı. 2002 yılında iktidara ge-len AKP ise son 8 yılda 25 maddeyi değiş-tirdi. Yani değiştirilen 83 maddenin 25 ta-nesi AKP iktidarı döneminde yapıldı. Temel hak ve özgürlükleri gerçekten genişletmeyi hedefleyen değişikliklere muhalefet partile-ri de destek verirken bu son anayasa tasla-

ğı tozu dumana kattı. Zira hiçbir değişiklik süreci bugünlerde yaşadığımız kadar sancılı, bilgi kirliliğine maruz kalmış ve halkın ka-fasını bu denli karıştıracak biçimde yaşan-mamıştı. Üstelik mevcut durumun “tuhaflı-ğı” Anayasayı değiştirmeye yönelik teklifle-rin reddedildiği 4 değişik dönemde bile vü-cut bulmamıştı. Peki, medyada ve meydan-larda sürüp giden “iktidar rüzgârı destekli özgürlükçü anayasa söylemi” ne kadar doğ-ru? Muhalifler neden muhalif?

Kemal Kılıçdaroğlu: ‘Bu NİYET ahlaka sığmaz’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu mitinglerde vur-guladığı ilk nokta iktidarın referanduma konu olan değişik-liklerdeki niyetinin de, paketin referanduma sürülme yönte-minin de en hafif tabiriyle ahlaka sığmadığı yönünde. Değiş-tirilmesi önerilen 26 maddenin tek seferde oylanmasının ah-laka sığmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, “Çocuk istismarının önlenmesiyle, Anayasa Mahkemesi’nin üye sayısı arasında ne bağlantı vardır? AKP, bu maddeleri bir arada referanduma gö-türerek seçmenin değişikliklerden birine “Evet” birine “Ha-yır” demesine imkân bırakmamıştır” diyor.

CHP Genel Sekreteri Önder Sav da referandum kapsamın-da yurt gezileri yapıyor ve yurttaşlarla bir araya geliyor. Son olarak İzmir'e giden Sav, referandumun buradaki etkilerini gözlemeye çalıştığını belirterek, il başkanı ve büyükşehir bele-diye başkanından aldığı bilgilere göre 2009 seçimlerindeki çı-tanın da üzerine çıkan bir oranda ''hayır'' oyu çıkacağını tah-min ettiğini söyledi. “Büyük olasılıkla İzmir'de 'hayır' oyları, 'evet' oylarının iki misli, belki daha fazla bile çıkacaktır” diyen Sav, Merkez Yönetim Kurulu'nun, Ankara, İstanbul ve İzmir'i genel sekreter uhdesinde bıraktığını ifade etti.

Önder Sav: İzmir’in oyu hayırlı olacak

DİSK: Emekçiden yana düzenleme yok

DİSK Genel Başkanı Sü-leyman Çelebi AKP tara-fından hazırlanan “Anaya-sa Değişiklik Paketi”nde gerçekten emekçiler yara-rına bir düzenlemeye yer verilmediğini ifade ediyor.

Amaç yargıyı bağımlı hale getirmek

Yargının giderek daha po-litleştirildiğini savunan YARSAV Başkanı Emine Ülker “Yürütme, yasama-yı da yanına alarak yargı-yı hizaya getirmeye çalışı-yor” diyor.

“Düzenleme yargıyı geri götürmektedir”

Danıştay Başkanı Musta-fa Birden “Gelecek nesille-ri de etkileyecek söz konu-su Anayasa değişikliği yar-gı bağımsızlığını mevcut durumdan daha geriye gö-türmektedir” diyor.