Upload
guengoeren-belediyesi
View
245
Download
4
Embed Size (px)
DESCRIPTION
Güngören Belediyesi'nin İlçede gerçekleşen faaliyetler, etkinlikler, hayata geçen projeler, devam eden çalışmaların yanı sıra sağlık, teknoloji ve birçok güncel haberi bulabileceğiniz aylık dergisi.
Citation preview
Güngören Belediye BaşkanıŞ. Yücel KARAMAN
Sevgili Güngörenliler!
Bir parçası olmaktan gurur duyduğumuz İstanbul, şehir ve kültür
kavramlarına anlam kazandıran âlemşümul bir şehir hiç şüphesiz. Bize
bırakılan binlerce yıllık bu birikimin farkında olarak üzerimize düşen
sorumluluğu yerine getirmek için hiç durmadan çalışmaya devam
ediyoruz. Sınırları içerisinde birlikte yaşayıp nefes aldığımız Güngören’i
İstanbul’a yakışır bir ilçe yapma noktasında katılımcı ve şehir kültürüne
yaraşır bir vizyonda adım atıyor, ilçemizi bir cazibe merkezi haline
getirmek için akılcı projeler geliştiriyoruz. Bu doğrultuda ayağı yere
basan, uygulanabilir stratejik hedefler ve planlar hazırlayarak hep birlikte
ilçemizin ve hemşehrilerimizin yaşam kalitesini artırma gayretindeyiz.
Güngören için hayal ettiğimiz ve uyguladığımız her projenin,
İstanbulumuzun ve yükselen Türkiyemizin vizyonuna eklenen birer
tuğla olması perspektifiyle hareket ediyoruz. Bu yolda attığımız adımlar
aynı zamanda ilçemizin dinamiğine, çoğulcu kültürel yapısına ve
modern görünümüne bir katkı sunuyor. Sağlıktan spora, sanattan
bilime, edebiyattan sinemaya, kent estetiğinden sosyal yaşama dair
uyguladığımız her projenin arkasında bu inanç ve sizlerin desteği var.
Desteklerinizle büyümeye ve daha yaşanabilir bir Güngören’i birlikte
kurmaya devam edeceğiz. Hepinize sağlıklı ve mutlu bir ay diliyorum.
Yıl 1 | Sayı 3 | Haziran 2013
Gün
göre
n B
eled
iyes
i’nin
Ayl
ık S
ürel
i Yay
ın O
rgan
ıdır.
gungorendergi.com
BAŞKAN KARAMAN19 MAYIS’I GENÇLERLE KUTLADI
İSTANBULKUŞKONMAZ CAMİİ
YAZI DİZİSİSANATIN SUDAKİ AKSİEBRU
RÖPORTAJ NEŞE KARABÖCEK
0450
KENTLİLİKDOĞU - BATI ARASINDA MEDENİYET KÖPRÜSÜ: İSTANBUL
46
38
GEZEN BİLİRMALATYA
15
20
İmtiyaz SahibiGüngören Belediyesi Adına Şakir Yücel KARAMAN
Yazı İşleri Müdürüİrfan ERSAN
Yayın Koordinatörü Fatih DOĞAN
Yayın Yönetmeni Ferhat BULUT
ISSN123456789
0 212 493 0 456www.afmiletisim.com
54
Yayın KuruluSüheyla SÜLEZ, Yasemin EKMEKCİ Ayhan YILDIRIM, Pınar KARTI, Merve KIRDEMİR
Görsel YönetmenReyhan SULA
Foto MuhabirBüşra BULUT
Baskı TarihiHaziran 2013
Yönetim YeriGüven Mahallesi Marmara Cad.Belde Sokak No: 38Güngören / İstanbulTel: 0 212 449 55 00 www.gungoren.bel.tr
Yayına Hazırlık ve Baskı
facebook.com/groups/gungorenbld twitter.com/gungorenbldtwitter.com/sykaraman
youtube.com/user/GungorenBelediyesi
SAĞLIKHAMİLELİKTE SİGARA İÇMEYİN
32
20SÖYLEŞİ45 HANELİK BİR KÖYDENKOSKOCA BİR KENTE (2)
RÖPORTAJ NEŞE KARABÖCEK
bu sayıdaGÜNDEM HABER Başkan Karaman 19 Mayis’ı Gençlerle Kutladı | 04Başkan Karaman Merter’i Değerlendirdi| 05 Goražde Yeni Parkı Gün-Gor’e Kavuştu | 06Hayalimin Peşindeyim 2. Yılında | 06İstanbul’un Fethinde Geleneksel Tat | 07Öğrencilere Temel Afet Bilinci Eğitimi | 07Sünnet Festivali Kayıtları Başladı | 07Geleceğin Mucitleri Güngören’de Yetişiyor | 08Zabıta Memurlarına Eğitim Verildi | 08Güngören Belediyesi İle 9. Çanakkale Gezileri Tamamlandı | 09 Dünya Merter’i Takip Etmeli | 10 Parklarda Olası Kene Mücadelesi Başladı| 10Sertifikalı Temel İlkyardım Eğitimi Başlıyor | 10 Vatan İçin Biz de Varız | 11
KENTLİLİKHerşey Daha Modern Bir Güngören İçin | 12Doğu - Batı Arasında Medeniyet Köprüsü: İstanbul | 15Malazgirt Parkı | 18Bayrampaşa Caddesi | 19Söyleşi / 45 Hanelik Bir Köyden Koskoca Bir Kente-2 | 20
AİLE/YAŞAMAilede Amaç Mutluluğu Paşlaşmak | 24Erken Ergenliğe Dikkat | 25SDM | 26Evliliği Zedeleyen Cümleler| 28
EĞİTİM8. Sınıf Öğrencisi Apple’a Oyun Hazırlayıp Sattı | 29Veliler Öğrencilerle Ders Çalışacak | 30MEB’den LYS Adaylarına 45 Gün İzin| 31Yeni Okullar Müstakil Olacak | 31
SAĞLIKHamilelikte Sigarayı Bırakın | 32Çöp Torbası Deyip Geçmeyin | 32Çocuklarda Orta Kulak İltihabına Dikkat | 33Röportaj / Hipertansiyon | 34
RÖPORTAJNeşe Karaböcek | 36
TEKNOLOJİAvrupa’nın Geni Anadolu’dan | 40 Bozuk Para Büyüklüğünde Robot Arı | 41Dünya’nın En Eski Suyu Bulundu | 42 Uzayda 1 Ay Kalıp Döndüler | 42Yoldaki Sigara İzmaritini Bile Görüyor | 43 Bu Posteri Yalnızca Çocuklar Görüyor | 43Sosyal Medya Hafıza Yeteneğini Değiştiriyor | 44Dijital Pearl Harbor Korkusu Artıyor | 44Güngören Sokakları 360° Gezilebilecek | 45
YAZI DİZİSİEbru / Sanatın Sudaki Aksi | 46
GEZEN BİLİRMalatya | 50
İSTANBULKuşkonmaz Camii | 54 KÜLTÜR/SANATHemfest’e Güngörenli Açılış | 60Kültür Sanat Kurslarında Muhteşem Kapanış | 60Güngören’de Malatya Günleri | 61Bosna Hersek’te Mevlevihane Açılışı | 61
SPORHentbol Turnuvası Birincileri Belli Oldu | 62Öğrenciler Öğretmenlerini Alkışladı | 62İzciler Yeşil Sahaları Fethetti | 62Kurumlar Futbolla Kaynaştı |63
gündem haber4
gungorendergi.com
haziran2013
Başkan Karaman19 Mayıs’ı Gençlerle Kutladı
Gençlik Hizmet-leri ve Spor İlçe Müdürü Nilüfer
Yılmaz’ın günün an-lam ve önemini belir-ten açılış konuşması ile başlayan programa İlçe Kaymakamı Zafer Orhan, Garnizon Ko-mutanı Albay Ali So-ner Evirgen, Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman, İlçe Emniyet Müdürü Ömer Burak Aktaş, İlçe Sağlık Grup Başkanı Arzu Aydınlı, İlçe Milli Eğitim Müdü-
rü Abdullah Nurkan ve ilçe protokolünün yanı sıra bir çok öğrenci ve veli katıldı.
Gençlerin günün an-lam ve önemini belir-ten şiirler okumasının ardından sahneyi halk oyunları ve folklor ekipleri aldı. Ardından Güngören’de sporcu yetiştiren iki kulübün öğrencileri tekwando ve Kick Boks gösterisi sundu.
Güngören Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramını Aliya İzzetbegoviç Parkında Gençlerle Kutladı
gündem haber5
gungorendergi.com
haziran2013
Güngören Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman, MESİAD’ın düzenlediği kahvaltı organizasyonunda Merterli işadamlarıyla bir araya geldi.
Merterli işadamları derneği MESİAD’ın düzenlediği kahval-tı programına katılan Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman Merter’in durumunu ve geleceğini işadamları ile konuştu. İlk erişilebilir standart yol olarak 2004 yılında yapılan Merter Nar sokaktaki Odak Restaurantta gerçekleşen kahvaltıya, MESİAD Başkanı Halit Tuna’nın yanı sıra Ak Parti Meclis Üyesi ve 1. Baş-kan Vekili M. Ergün Turan ve Belediye Başkan Yardımcısı Murat Kavak katıldı.
Merter’in bugünü ve yarının konuşulduğu toplantıda, işa-damlarının sorularını yanıtlayan Başkan Karaman Merter’in dünya çapında bir moda merkezi olmasını istedikleri-ni ve bu yolda çalışmalar yapmakta olduklarını söyledi. İşadamlarının isteklerini ve durumlarını dinleyen Belediye Baş-kanı, Merter için en iyinin yapılmasını desteklediğini belirtti.
G üngören Belediyesi, engelli çocukla-rı aileleriyle birlikte Belgrad Ormanı’na götürdü. Doğayla iç içe olan çocuklar,
çalınan müziklerle adeta coştu.
Güngören Belediyesi, ‘Engelsiz Hayat Pikniği’ adı altında Güngörenli engellileri ve ailelerini Belgrad Ormanına götürdü. Sabah saatlerinde belediyenin tahsis etmiş olduğu otobüslerle evlerinden alınan engelliler aileleriyle birlikte güzel geçen yolculuğun ardından piknik ala-nına vardı. Çalınan müziklerle ve gösterilerle neşelenen, çeşitli gösterilerle eğlenceli saatler geçiren çocuklar, mangal keyfi de yaptı. Prog-ram sonunda çekilişle hediyeler dağıtıldı.
Tüm gün piknikte keyifli vakit geçiren aileler ve çocukları alandan mutlu ayrıldılar. İki gün süren ‘Engelsiz Hayat Pikniği’ne katılanlar Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman’a teşekkürlerini tezahürat ve alkışlarla gösterdi.
Belgrad Ormanından Güngören’e Alk ış
Güngören Belediyesi, Güngören’de bulunan rehabilitasyon merkez-leriyle birlikte çiçek ve fidan eki-
mi yaptı. Çiçek ve fidan eken engelliler, Güngören’i yeşillendirdi.
Güngören Belediyesi, engelliler hafta-sı dolayısıyla Sosyal Yardım İşleri Mü-dürlüğü rehabilitasyon merkezleriyle ortaklaşa bir organizasyon düzenledi. Daha güzel bir çevre ve daha yeşil bir Güngören isteyen, Güngören Re-habilitasyon Merkezi ve Algı Dünyası Rehabilitasyon Merkezi öğrencileri, Sosyal Yardım İşleri Müdürü Salih Zeki Kaplan ve hocalarıyla birilikte çiçek ve fidan ekimi yaptılar.
Engelliler Güngören’iYeşillendirdi
Başkan KaramanMerter’iDeğerlendirdi
gündem haber6
gungorendergi.com
haziran2013
Hayalimin Peşindeyim 2. Yılında
Goražde Yeni Parkı Gün-Gor’e Kavuştu
Eğitime tam destek veren Güngö-ren Belediyesi, üniversite sınavına hazırlanan gençlerin üniversite ter-
cihleri ve bölümleri konusunda bilgi sahibi olması için başlattığı Hayalimin Peşindeyim Projesinin bu yıl 2.si düzenleniyor. Güngö-ren’deki tüm liselerden son sınıf öğrencile-rinin katıldığı proje yaklaşık iki ay boyunca devam ediyor ve Yıldız Teknik Üniversitesi, Kültür Üniversitesi, Fatih Sultan Mehmet Üni-versitesi, Bilgi Üniversitesi, Sabahattin Zaim Üniversitesi gibi nitelikli kampüsler ziyaret ediliyor. Güngören’de üniversite çağına gel-miş lise son sınıf öğrencilerinin İstanbul’da-ki üniversiteleri, üniversitelerin şartlarını, ortamlarını yerinde öğrenmelerini sağlayan Hayalimin Peşindeyim projesi, gençlerin
hayallerini genişletmeyi amaçlıyor. Gençler gezdikleri üniversitelerin yanı sıra bölümler ve sosyal olanaklar hakkında detaylı bilgi-leri uzmanlardan alırken üniversitenin ha-vasını teneffüs ediyorlar. Rehber anlatımı eşliğinde laboratuarlardan amfilere, konfe-rans salonlarından yemekhanelerine kadar gezdikleri üniversiteleri yakından tanıma fır-satı bulan öğrenciler, üniversite öğrencileri ve öğretim üyeleriyle birebir sohbet etme ve merak ettikleri konular hakkında sorular sorma fırsatı buluyor.
Bu geziyle moral ve motivasyon kazanan Güngörenli gençler bölüm ve üniversite tercihleri konusunda daha bilinçli bir şekil-de geleceğe adım atıyor.
Savaşta gösterdiği direnişle Bos-na Hersek’in düşmesini engelle-yen Gora�deliler için, Güngören
Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman Gora�de yatırımlarına devam ediyor. 2011 yılında faaliyete geçen mesleki eğitim veren Kültür Merkezinden son-ra Gün-Gor Park’da hizmete açıldı.
Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman’ın kültür merkezinden sonra, Gora�delilerin güzel vakit geçirebileceği park hede-fi gerçekleşti. 05.05.2013 tarihinde, Gora�de Kantonu, Başbakanı ve Ba-kanları; Bosna-Hersek Federasyonu
Belediye Başkanları; Gora�de Müftü-sü, Güngören Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman ve Başkan Yardımcısı Murat Kavak Güngören Belediyesi Meclis Üyelerimiz Ergün Turan, Ömer Lütfü Arı ve İbrahim Etem Yiğitol ile Gora�de Belediye Başkanı Muhamed Ramovic’in katılımlarıyla Gün-Gor park Gora�delilerin kullanımına açıldı.
Açılış törenine Ak Parti Konya Milletve-kili Cem Zorlu ve Bosna-Hersek Fede-rasyonu Milletvekilleri de katıldı.
Bosna’daki Kardeş Belediyemiz Goražde’de Açılan Kültür Merkezinden Sonra Başkan Karaman’ın İkinci Hedefi Gün-Gor Park Açıldı
Güngören Belediyesi’nin lise son sınıf öğrencilerinin üniversiteleri tanımaları için düzenlediği Hayalimin Peşindeyim Projesi 2 yaşında.
gündem haber7
gungorendergi.com
haziran2013
F atih’in İstanbul’u fethinin 560. yıl dönümü Güngören’de coşkuyla kutlandı. Sabah saatlerin-den itibaren kutlamalara başlayan Güngören Bele-
diyesi Kültür Merkezi’nde, İzzet Ünver Lisesi öğrencileri hazırladığı programla izleyicler ile buluştu. İlçe protokolü-nün de katıldığı programda şiirler, fetih hikâyeleri ve tarihi ile Fatih Sultan Mehmet anıldı.
Mehter takımının da yer aldığı programda, daha sonra mehter takımı Menderes Caddesinden başlayarak Beledi-ye önüne kadar marşlarla geldi. Belediye önünde marşlar-la bir gösteri sunan mehter takımının ardından geleneksel Osmanlı şerbeti ve helva izleyicilere ikram edildi. Mali Hiz-metler Müdürlüğü’nde vergi ödeyen vatandaşlara sürpriz yapan şerbetçi vergisini ödeyen vatandaşlara da şerbet ikram etti. Güngören Belediyesi Sivil Savunması Şefliği
tarafından düzenlenen Canımı Seviyorum Harekete Geçiyorum Projesi kapsamında
okullarda ‘Temel Afet Bilinci’ eğitimi verildi.
Proje kapsamında ilk yardım ve deprem eğitimle-rinden sonra şimdi ise İstanbul MAGDER (İstanbul Mahalle Afet Gönüllüleri Derneği) işbirliği ve uzman eğitmenleri ile okulların Sivil Savunma Kulübü öğ-rencilerine yönelik Temel Afet Bilinci eğitimi veriliyor.
Deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrası ya-pılması gerekenlerle ilgili bilgilendirilen öğrenciler, iki saatlik eğitimin sonunda, Teşekkür Belgesi, ‘Gü-venli Yaşamı Öğreniyorum’ kitabı ve çeşitli hediye-lerle, afetlere karşı daha duyarlı ve bilinçli bir şekilde eğitimden ayrılıyorlar.
Güngören Belediyesi Sosyal Yardım İşleri Müdürlüğü’nün düzenlediği ve bu yıl 10.su gerçek-leşecek festivalde Güngören’de ikamet eden, velisi ve kimlikleriyle Güngören Belediyesi Engelli Merke-zine gelen çocuklardan sünnet kıyafetleri için beden ölçüsü alındı. İki yaş üstü çocukların katılım gös-terebileceği festival sonrası, çocuklar Eyüp Sultan ve Miniatürk müzesini ziyaret edip ardından yatla Boğaz’da gezintiye çıkacaklar.
İstanbul’unFethi’ndeGeleneksel Tat
Güngören’de İstanbul’un Fethi Mehter Takımının Coşkulu gösterisi ve geleneksel tatlar ile kutlandı. Öğ
renc
ilere
Tem
el A
fet B
ilinc
i Eği
timi
Güngören’de Sünnet Festivali
Müracaat: Engelliler Merkezi Adres: Merkez Mah. Mimarsinan Cad. No:2 Tel: 0212 562 39 87
gündem haber8
gungorendergi.com
haziran2013
Güngören Belediyesi’nin 9 yıldır geliştirerek sürdür-düğü Güngören Bilim, Kültür, Sanat ve Spor Ligi, Güngörenli öğrencilere, hem kendilerini geliştirme
hem de hünerlerini gösterme fırsatı sunuyor. İlçe genelindeki okulların tümünün katılım sağladığı Lig yarışmacıları, bu kez bilim proje yarışmasında çalışmalarını sergilediler.
Güngören Kaymakamı Zafer Orhan ve Belediye Başkanı Şa-kir Yücel Karaman’ın açılışını yaptığı Bilim Proje yarışması fi-nalinde, geleceğin bilim insanları ürettikleri projelerini sundu. 60 projenin katıldığı yarışmada Fen, Teknoloji, Fizik, Kimya Biyoloji, Matematik alanlarında öğretmenlik yapan sekiz ku-rul üyesinin oylamasıyla dereceye giren projeler sergilendi.
Projeleri tek tek inceleyen Başkan Karaman “Çocuklarımız bizim geleceğimiz. Onların eğitimi ve gelişimi için biz de eli-mizden geleni yapıyoruz. Çocuklarımız kendini doğru ifade eden, özgüvenli bireyler olarak yetişiyor. Potansiyelleri bu tür organizasyonlarla ortaya çıkıyor. Öğrencilerimize, öğretmen-lerimize ama en çokda velilerimize teşekkür ediyoruz. Hep beraber daha güzel buluşlarla, insanlığa daha faydalı şeyler yapıp büyük bir ülke olma yolunda hızla ilerleyeceğiz inşal-lah” dedi.
Ortaokullar arası Bilim-Proje yarışmasında; Ayser Akbaş (Mehmet Akif Ersoy İ.Ö.O.) Dönen Geometrik Şekiller ve Cisimler projesiyle birinci, Oğuzhan Ferhat Hökelek (Özel Ufuklar Koleji) Zencefilin Dişlere Etkisi projesiyle ikinci, Mus-tafa Buğra Seçilir (50. Yıl Ahmet Merter İ.Ö.O.) Numaralı Kay-nakçı Gözlüğü projesiyle üçüncü oldu.
Liseler arası Bilim-Proje yarışmasında ise; Birinci Uyandıran Yatak projesiyle Doğukan Güler (İzzet Ünver Lisesi) olurken, ikinci Yoldaki Enerji projesiyle Celal Buğra Kaya (Osman Ül-kümen Anadolu Lisesi) üçüncü ise Çiçek Sulama Devresi projesiyle Emine Nur Gürbüz (İzzet Ünver Lisesi) oldu.
Ödüllerini Kaymakam Zafer Orhan ve Belediye Başkanı
Ş. Yücel Karaman’dan alan öğrenciler toplu hatıra fotoğrafı çektirdi.
Güngören Belediyesi hizmet kalitesini arttırmak için yaptığı eğitim çalışmalarını devam ettiriyor.
Güngören Belediyesi İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü’nün organize ettiği 2013 yılı Hizmet İçi Eğitimi kapsamında Belediye’nin tüm Zabıta Memurlarına eğitim ve-rildi. 39 saatlik eğitim bir buçuk ay sürdü. ‘Örgütlerde Dav-ranış ve Etkili Takım Yönetimi, Stres Yönetimi ve Çatışmaları Çözme Becerileri, İnsan Psikolojisi, Psikoterapik Eğitim ve Motivasyon, Mevzuatlar’ ve daha birçok konuda eğitim veril-di. Tüm belediye personeline verilmesi planlanan eğitimler, yıl içerisinde devam edecek.
Köyiçi Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen eğitimlere katılan-lara sertifikalarını ise Güngören Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman ve Başkan Yardımcısı Ensar Özcan takdim etti.
Öğrencilerin anlattığı projeleri ilgiyle dinleyen
Kaymakam Zafer Orhan,
“Projelerin hepsi birbirinden güzel. Tüm
öğrencilerimizi kutluyoruz” dedi.
Zabıta Memurlarına Eğitim Verildi
Geleceğe Yatırım Yapan Güngörenli Öğrenciler Bilim Proje Yarışmasında Ürettikleri Projeleri Sergiledi.
GeleceğinMucitleriGüngören’deYetişiyor
gündem haber9
gungorendergi.com
haziran2013
Güngören Belediyesi; 18 Mart 1916’da Gelibolu yarım adasında destanlar yazan atalarımızın şehit düştüğü tarihi mekanlara düzenlediği gezilerle, sunduğu hiz-
metlerle örnek belediyecilik anlayışını bir kez daha ortaya koydu.
2005’ten beri her yıl, binlerce Güngörenlinin Çanakkale’de-ki şehitliği gezmelerini sağlayan Güngören Belediyesinin bu yıl ki Çanakkale gezilerinin sonuncusu da yapıldı.
Seyahat için son model otobüsler kullanan Güngören Be-lediyesi, Güngörenlilerin atalarının bu vatan için nasıl çetin bir mücadele verdiğini ve ne büyük bir destan yazdıklarını öğrenmeleri için alanında uzman rehberler tahsis etti.
Güngören halkı Şehitlikte duygulu anlar yaşadıÜlkemiz tarihinin yanı sıra dünya tarihinde de çok önemli bir yeri olan Çanakkale destanının yazıldığı mekanları gezen Güngörenliler duygulu anlar yaşadılar. Usta rehberlerin de anlatımıyla adeta o anlar yeniden canlandırıldı.
Çanakkale gezilerine katılan Güngörenliler duygularını şöyle ifade ettiler: “Bu vatanın her karış toprağı değerlidir. Ancak Çanakkale bu topraklarda yazılmış en büyük destandır. Bu-raya gelirken heyecanla birlikte duygulu anlar yaşadık. Ça-nakkale şehitlerimiz olmasaydı bizler bugün buraları ziyaret ediyor olmayacaktık. Burada olmanın mutluluğu ve buruk-luğunu beraber yaşıyoruz. Güngören Belediyesi bu tarihe verdiği önemi bizlere sunduğu fırsatla göstermiş oldu. Baş-kan Şakir Yücel Karaman’a çok teşekkür ediyoruz.” dediler.
Güngörenliler için her şey düşünülmüşSabahın erken saatlerinde Güngören’den Çanakkale’ye doğru yola koyulan kafilenin tüm ihtiyaçları Güngören Bele-diyesi tarafından düşünüldü. Yol boyunca ve mola yerlerinde Güngörenlilere çeşitli ikramlarda bulunuldu, hediye olarak şapka ve Çanakkale Şehitliklerini anlatan tanıtım kitapçık-ları dağıtıldı. Binlerce şehidin kanının döküldüğü kutlu top-raklarda ziyaretçiler, bir rehber eşliğinde tüm Çanakkale’yi gezdiler. Gruplar sırasıyla, Kilitbahir Kalesi, Tabyalar, Seyit Onbaşı, Şahindere Sargı Yeri, Alçıtepe Müze Gezisi, Şehit-ler Abidesi, Seddülbahir, Yahya Çavuş Anıtı ve Şehitliği, 57. Alay Şehitliği, Conkbayırı, Kemal Yeri’ni gezerek bir milletin var olma mücadelesini yeniden yaşadılar.
Güngören belediyesi‘nin geleneksel hale getirdiği çanakkale kültür gezileri bu yıl 9. kez gerçekleşti. Çanakkale şehitliği gezileri’ sayesinde binlerce güngörenli; şehit olmuş ecdadının hatıralarıyla dolu mekanları gezmenin gururunu yaşadı.
Güngören Belediyesi ile 9. Çanakkale Gezileri Tamamlandı
gündem haber10
gungorendergi.com
haziran2013
MESİAD’ın Merterli tekstil çalışanları için düzen-lediği modelistlik eğitimi sertifika töreni ile son buldu. Törene Güngören Belediye Başkanı Şa-
kir Yücel Karaman, MESİAD Başkanı Halit Tuna, İlçe Milli Eğitim Müdürü Abdullah Nurkan ve Türkiye’nin en yaşlı modelisti Hikmet Mercan Katıldı.
Açılış konuşması yapan Başkan Karaman, “Merter bizim için çok önemli. Aldığınız eğitimin sizlere büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Biz Merter’i Moda Merkezi haline getirmek istiyoruz. Bu da elbette sizlerin katkısı ile olacak. Dünya artık Paris’i, Milano’yu değil, Merter’i takip etmeli. Kendi modamızı oluşturmalıyız. Bu yıl han-gi renk moda diye sormamalı kendi modamızı kendimiz üretmeliyiz. Sizlerin de katkılarıyla önümüzdeki dönemde bunu başaracağımıza ve Merter’in bir dünya markası ha-line geleceğine inanıyorum” dedi.
Kamu kurumlarında, okullarda, park ve dinlenme alanla-rında, ilaçlama ve dezenfekte işlemlerini yıl boyu sür-düren Veteriner İşleri Müdürlüğü, olası kene ihtimaline
karşı mücadele çalışmasını başlattı. Güngören’deki tüm park ve dinlenme alanlarını ilaçlayan ekipler, Güngörenlilerin yaklaşan yaz aylarında yeşil alanları rahatça kullanabilmeleri için ilaçlama çalışmalarını tüm hızıyla sürdürüyor.
Dünya Merter’iTakip EtmeliMerter Sanayici İş Adamları Derneği (MESİAD)’nin düzenlediği Modelistlik Eğitimi sonunda sertifika törenine Güngören Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman katıldı.
Güngören Belediyesi Sivil Savunma Şefliği ta-rafından hazırlanan, daha önce ilk yardım ve yangın söndürme eğitimlerinin verildiği Canı-
mı Seviyorum Harekete Geçiyorum projesinde ser-tifikalı yeni eğitim dönemi başladı. İlk yardım temel uygulamaları, vücutta nabız, solunum, kalp durma-sı, yapay solunum, hayvan ısırmaları ve boğulma gibi konuların işleneceği Temel İlk Yardım Eğitimi için Güngören Bilgi Evleri aracılığıyla kayıtlar alınıyor.
Güngören Belediyesinin ödüllü projesi ‘Canımı Seviyorum Harekete Geçiyorum’ 16 saatlik Temel İlkyardım Eğitimi başlıyor.
Sertifikalı Temel İlkyardım Eğitimlerinin Startı Verildi
Parklarda Olası Kene Mücadelesi Başladı
Güngören Belediyesi Veteriner İşleri Müdürlüğü Güngören’in dört bir köşesini yaza hazırlıyor.
gündem haber11
gungorendergi.com
haziran2013
Bedensel ve zihinsel rahatsızlıkları nedeniyle silah altına alınamayan engelliler, Hasdal Askeri Kışlası 6’ıncı Motor-lu Piyade Alayı Komutanlığında bir günlük temsili askerlik
yaptı. Engelliler haftası sebebiyle İstanbul Büyük Şehir Belediyesi İSEM tarafından organize edilen programa Güngören Belediyesi ve bir çok ilçe belediyesi katılım sağladı. Eyüp Sultan Meydanı’nda Mehter Takımı eşliğinde başlayan programda askerlerin kınalarını eski Milletvekili Lokman Ayva yaktı. Askerler daha sonra dualarla Hasdal Kışlasına uğurlandı.
Aileleriyle birlikte Hasdal Kışlasına gelen engelli askerler gerçekle-şen yemin töreni sonrasında terhis belgelerini komutanın elinden aldı.
Vatan İçin Biz de Varız
“Vatan için biz de varız” diyen engelli gençler, bir günlük temsili askerlik yaparak terhis belgelerini aldılar.
k e n t l i l i k12
gungorendergi.com
haziran2013
Belediyecilik hizmetlerinin tek bir amacı vardır
Bütün belediyecilik hizmetleri tek bir amaç için planlanır ve
uygulanır; vatandaşların yaşam kalitesini yükseltmek. Gün-
gören Belediyesi uyguladığı ve planladığı tüm projelerini bu
felsefenin ışığında sürdürüyor. Belediyecilik faaliyetlerini va-
tandaşlarının yaşam kalitesini artırmak olarak tanımlayan
Güngören Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman ve ekibi,
plansız kentleşmeden ve nüfus yoğunluğundan kaynaklanan
büyük sorunlara çözüm üretme zorluğu karşısında uygulana-
bilir alternatif çözümler üreterek başarılı adımlar atıyor. “Yeri-
miz yok demedik, bahanemiz yok dedik” sloganıyla çalışan
Güngören Belediyesi bu minvalde erişilebilir standartları va-
tandaşlarıyla her projesinde buluşturuyor.
Magirus arazisi AVM değil, doğayla uyumlu kent meydanı yapılıyor
“Bizler geçmişteki plansız kentleşmenin zorluklarıyla müca-
dele ediyoruz ancak bizden sonraki nesillerin bu zorlukları ya-
şamasını istemiyoruz” şiarını benimseyen Başkan Karaman,
konut yapılmaya ve belediyemiz açısından gelir elde edilmeye
çok müsait olan Magirus arazisini hem bugünün hem de ge-
lecek nesillerin ihtiyaçlarını göz önüne alarak bir kent meyda-
nı ve yeşil alan projesi olarak değerlendirme kararı alarak bu
sözünün arkasında durduğunu gösteriyor. Böylece kaynakları
doğru kullanmayı ve gelecekte ortaya çıkabilecek yeni ihti-
yaçlar için rezervler oluşturmayı hedefleyen Güngören Bele-
diyesi sürdürülebilir belediyecilik anlayışının bir örneğini daha
sergilemiş oluyor.
Herşey Daha Modern Bir Güngören İçin
Planlayıp uygulamaya geçirdiği bütün projeleriyle ilçe sakinlerimizin yaşam kalite-sini artırmayı hedefleyen Güngören Belediyesi, uygulanabilir stratejik hedefleriyle Güngören’i bir cazibe merkezi yapmayı başardı. ‘En iyi stratejik plan yapan beledi-ye’ ödülünü alması da doğru yolda olduğumuzun en büyük kanıtı.
k e n t l i l i k13
gungorendergi.com
haziran2013
İhtiyaç varsa, imkân vardır
Belediyecilik faaliyeti hiç şüphesiz kendi sınırları içerisinde kı-
sıtlı imkânlarla, sınırsız ihtiyaçları karşılamanın bir diğer adıdır.
Bazı belediyeler gerek yüzölçümü gerek ekonomik kaynakları
bakımından daha fazla imkâna sahiptir ve bu imkânın bir ge-
reği olarak uygulanan projelerde gözle görülür bir artış söz
konusu olabilir. Ancak ne olursa olsun, o bölgede yaşayan in-
sanların ihtiyaçlarının karşılanması hem bir zorunluluk hem de
hizmete talip olanlar açısından bir sorumluluktur. Bu anlayış-
tan hareketle ilçemize hitap edecek büyük bir spor kompleksi
inşa edebilecek alanı bulunmayan ve büyük alanları istimlak
edebilecek ekonomik kaynakları bulunmayan Güngören Be-
lediyesi, yine akılcı ve uygulanabilir çözümlerle bu sorumlulu-
ğunu yerine getirdi.
Her mahalleye birer cep havuzu ve spor üniteleri kurmak sure-
tiyle ekonomik ve pratik bir belediyecilik örneği gösterdi. ADM
(Aile Danışma Merkezi) binası, İSMEK ve Köyiçi Kültür Merkez-
leri gibi binaların içerisine kurulan spor tesisleri hemşehrileri-
mizin ihtiyacına cevap verdi. Başkan Karaman, ilçenin özgün
sorunlarına özgün çözümler üretetme gayretinin her geçen gün
arttığını ve yeni projelerin uygulamaya sokulacağını vurguluyor.
Projeler acil, orta ve uzun vadeli hazırlanır
Her ihtiyacın aciliyetli şekilde giderilmesi gerekebilir. Ancak
bir ihtiyacı karşılamak için hızlı kararlar alıp çözüm ürettiği-
nizi düşünmek, bazen kalıcı çözümlerin önünde bir engeldir.
Bu bakımdan bir ihtiyacın acil, orta ve uzun vadeli olarak ele
almak ve etaplar halinde uygulamak icap eder. Başkan Ka-
raman ve ekibinin bu yaklaşımı her projede zamandan, büt-
çeden, kullanılabilir kent alanlarından tasarruf ettirmekte ve
efektif çözümler ile yeni değerleri Güngörenli vatandaşlara
kazandırmaktadır.
Kadınlara, çocuklara ve engellilere pozitif ayrım var!
2010 yılında yapılan referandum ile yasal bir zemine oturtulan
engellilere, kadınlar ve çocuklara karşı pozitif ayrımcılık ya-
pılabilmesi imkanı Güngören Belediyesi’nin üzerinde titizlikle
durduğu konuların başında geliyor. Erişilebilir standart cadde-
lerde kaldırım yüksekliği, kaldırım genişliği, ışıklandırma, araç
park alanlarının sınırlandırılması gibi uygulamalar bu pozitif
ayrımcılığın belli başlı göstergeleri. Bu vesileyle Ortaç Cad-
desi, Rezzaki Sokak, Kınalı Caddeleri’nde özel hesaplama
tekniği ile yaptığımız çalışmalar engelli, kadın ve çocukların
cadde ve kaldırımlarda daha rahat hareket etmelerine imkan
tanıyor.
k e n t l i l i k14
gungorendergi.com
haziran2013
Uluslararası standartlarda hizmet üretiyoruz
İlçemiz içindeki tüm yolların öncelikle yayaların hakkı olduğu-
nun bilincindeyiz. Başta engelli vatandaşlar olmak üzere bü-
tün yayaların daha rahat haraket etmelerini birinci amaç ola-
rak gören Güngören Belediyesi, aynı zamanda araçların park
edebileceği yol kenarlarını da güvenli ve standartlara uygun
hale getirmeye çalışıyor. Kaldırım yükseklikleri, çelik babalar,
park cepleri gibi yapısal unsurlarda uluslararası standartlar
göz önünde bulunduruluyor. Aynı şekilde engelli vatandaşlar,
çocuklar, kadınlar ve yaşlıların da kent içindeki normal hayat-
ları esnasında yaşayabilecekleri olası sıkıntılar göz önüne alına-
rak bu yönde alt ve üst yapıların uygulanmasına dikkat ediliyor.
Şehirde yaşayanların en büyük şikayet konularından birisi
olan kaldırım ve yaya aydınlatması üzerinde titizlikle durduğu-
muz konuların başında geliyor. Ansi lümen (ışık gücü) değer-
leri dikkate alınmadan yapılacak bir aydınlatmanın bir faydası
olmayacağının farkında olarak aydınlatma işlemlerini uluslara-
rası standartlara uygun şekilde yapıyoruz.
Saksıdaki bir parça toprak bile önemli
İlçemiz sınırları içerisindeki yeşil alan miktarını fazlalaştırmak
ve mevcut bütün yeşil alanların en uygun şekilde değerlen-
dirilmesi büyük önem arz ediyor. Haliyle Güngören için sak-
sıdaki bir parça toprak bile önemli ve gereklidir. Refüjler, yol
kenarlarındaki yeşil bantlar, adalar, kaldırım ağaçlandırmaları
gibi detayları oldukça önemseyen Güngören Belediyesi, ba-
kım programlarına bunları da dahil ederek halkımızın gözüne
hoş gelecek, kent mimarisine uygun özel tasarımlar uyguluyor.
Tramvay yolu üzerinde yapılan topiary çalışmaları, Davutpaşa
Caddesi üzerinde dikilen çınar ağaçları da bu uygulamaları-
mızdan birkaç örnek sadece. Güngören Belediyesi’nin yeşil
alan çalışmalarındaki uyugulamaları birçok il ve ilçe belediyesi
için öncü örnekler teşkil ettiğini hatırlatmış olalım.
Tasarruflu ağaçlar dikiyoruz
Bilim ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda yapılan test ve
yenilikler gösteriyor ki, her ağaç her yere uygun değil. Daha
önce plansızca dikilen mevcut ağaçların fazla polen üretmesi,
kökleriyle altyapıya zarar verip bina temellerini tehdit etmesi,
yukarı doğru fazlaca uzadığı için hırsızlık olaylarına sebebiyet
vermesi gibi birçok dezavantajı var. Bu sebeple Güngören’in
tamamına bu ağaçlar yerine şehir yaşamına ve mimarisine
uygun, polen ve böcek üretmeyen, altyapı tıkanmalarına ne-
den olmayan, budama maliyetlerinde ciddi miktarlarda tasar-
ruf ettiren ağaçlar dikilmesine öncülük ediyoruz.
k e n t l i l i k15
gungorendergi.com
haziran2013
İstanbul tarih boyunca Doğu ile Batı arasında bir köprü vazifesi olarak kültürlerin birbirleriyle iletişim kur-
malarına zemin hazırlamış; gerek Doğu Roma İmparatorluğu’nun, gerekse Os-manlı İmparatorluğu’nun başkentliğini yaparak farklı dinlerin, ırkların birbirleriy-le etkileşim; iletişim; kaynaşma ve uzlaş-ma halinde olmalarına vesile olmuştur.
İçinden deniz geçen ve iki kıtayı bir-birine bağlayan tek şehirdir İstanbul. Muhteşem tarihiyle, müthiş zaferlere şahitlik eden bir şehir olarak İstanbul’un tarihsel birikimi İstanbul’a, kültürlerin kaynaşması ve coğrafi konumu itiba-riyle bir medeniyet misyonu yüklemiştir.
İki kıtayı buluşturan elleriyle İstan-bul, medeniyetlerin en önemli be-şiği, tarihin altın sayfalarına kazı-nan şehri olmuştur. Uygarlıkların
iç içe geçtiği bir şehirdir İstanbul.Dünyada üstüne bu kadar şiir yazılmış, sokaklarına bu kadar hikâye yüklen-miş, ressamlara bu kadar ilham vermiş, kaldırım taşlarına bile bu kadar anlam yüklenmiş bir şehir var mıdır? Kaç şair bir kentin siluetine bu kadar vurulmuş... Mehmet Akif’ten Orhan Veli’ye, Yahya Kemal’den Faruk Nafiz’e, Necip Fazıl’dan Sezai Karakoç’a, Cemal Süreyya’dan Edip Cansever’e, Ali Koçak’tan Cahit Koytak’a sayısız şaire ilham vermiştir.
Her sokağının bir öyküsü vardır bu şeh-rin. Kız Kulesi, İstiklal Caddesi, Haliç, Üsküdar, Ortaköy, Sultanahmet, Topka-pı… Her çeşmesinin, her camisinin, her mekânının kendine özgü bir hikâyesi, bir anlamı, geçmişten geleceğe akta-racağı bir hissesi vardır. Sanatçıyı yü-reğinden yakalar İstanbul’un bu özgün yanı ve bambaşka dünyalara götürür.
Doğu - Batı Arasında Medeniyet Köprüsü:Yunus Emre Tozal / Harita Mühendisi
k e n t l i l i k16
gungorendergi.com
haziran2013
Her şey bu şehirde gizli, herkes bu şehre hayran... İçi,
onunla yaşayanı; dışı, daha görmeyeni bile yakan, tu-
tuşturan bir şehir İstanbul. Görüp de hayran kalmayanı
yok bu şehrin... Sevginin, güzelliğin, zarifliğin bir sembo-
lü İstanbul. Sevginin olmadığı yere güneş bile doğmaz.
Tarih boyunca bu şehirde barınmış tüm kültürlere, bu
şehirde yaşamış tüm farklı ırklara, bu şehirle yaşamını anlam-
landırmış tüm insanlara medeniyet güneşi doğuyor her gün.
İstanbul insanı duru kılıyor, arılaştırıyor. Belki de bu yüz-
den sanatçıların, entelektüellerin dikkatlerini çekiyor.
İngiliz Seyyah Miss Julia Pardoe Şehirlerin Kraliçesi
olarak İstanbul’u seçerken, İspanyol romancı Juan Goy-
tisolo dünya kültür tarihinde İstanbul seyahatnameleri
hakkında başlı başına bir literatürün oluştuğunu vurgular.
Kendisine gelenleri tüm sıcaklığıyla saran İstan-
bul, Gérard de Nerval’i ise başka türlü büyülemiş-
tir. Nerval için ise mehtapta İstanbul akşamları Bin-
bir Gece Masallarındaki masal şehirlerinden farksızdır.
Doğu’nun bir uç kapısıdır İstanbul, doğunun tüm
mistik özelliklerini taşıyarak Batı’ya yüzünü dön-
müştür. Bu yüzden İstanbul sokaklarından gelip
geçenler medeniyet örtüsünün altında kendilerini, in-
sanları, kâinatı daha özgün bir biçimde anlamlandırırlar.
“İstanbul Modern” Müzesi’nin açılışını, yaptıkları yayınla
tüm dünyaya duyuran ünlü Fransız TV5 kanalının Başkanı
Jean-Jacques Aillagon İstanbul’dan etkilendiğini şöyle dile
getirmişti: “İstanbul, tarihi boyunca daima kozmopolit bir
şehir olmuş. Avrupa’daki diğer şehirlere göre daha şans-
lı çünkü değişik kültürlerin kaynaştığı, ‘melezleşmiş’ bir
şehir. Oysa Avrupalı şehirler, göçmenler nedeniyle böyle
bir kaynaşmayı, ‘melezleşmeyi’ daha yeni yeni öğreniyor.”
Hayatının sonuna dek, yarım yüzyıla yakın İstanbul’da yaşa-
yan ünlü ressam Leonardo de Mango, İstanbul’un kıvrım-
lı kıyılarında yer alan Fenerbahçe ve Üsküdar başta olmak
üzere Büyükdere, Göksu, Eyüp, Fener, Adalar, Haliç, Suriçi,
Sarayburnu ve Boğaziçi’ni resmettiği çok sayıda eser ya-
par. İstanbul’dan geldiğinden itibaren hayatının sonuna ka-
dar bırakamaz İstanbul’u. Yine İstanbul’un İtalyan Ressam
Zonaro’nun üzerinde bıraktığı iz, paha biçilmez tabloların
yapımına ve sanat harikalarının ortaya çıkmasına vesile ol-
muştur. Edmando Amicis tarafından yazılan Constantinapolis
(İstanbul) adlı kitabından etkilenip İstanbul’a gelen Zonaro, II.
Abdülhamit’in kendisine verdiği destekle sarayın baş ressamı
seçilir ve Yıldız Sarayı’nda müthiş çalışmalara imza atmıştır.
Hakkında “O şarkı söylediğinde Balkanlara barış gelir” de-
nilen, Balkanların meşhur sanatçısı Dino Merlin İstanbul’u
Şehirlerin Sultanı olarak anıyor. Şöyle ifade etmişti İstanbul’a
duyduğu aşkı Dino Merlin: “Ben Türkiye’deki halk ve kültür
ile aramda bir bağlantı olduğunu hissediyorum. Bu nedenle
İstanbul’da yabancılık hissetmiyorum. İstanbul’u kendi şeh-
rim gibi görüyorum. Ben İstanbul’u Saraybosna’nın erkek
kardeşi, ağabeyi gibi görüyorum. Bize küçüklüğümüzden beri
k e n t l i l i k17
gungorendergi.com
haziran2013
böyle öğretildi. Şu an kendimi ağabeyimi ziyarete gelmiş gibi hissediyorum. İstanbul, dünyayı ayakta tutan sütunlardan bir tanesidir. Her aşkın kendine özel ve anlatılamayan bir yönü vardır. Benim İstanbul’a olan bağlılığım da tamamen bir aşktır.”
Sadece yazarlar, şairler, sanatçılar, ressamlar değil, tasarım-cılar da İstanbul’un insana sunduğu medeniyet algısından etkileniyor. Koleksiyon ve Gaia&Gino’nun davetlisi olarak İstanbul’a gelen tasarımcı Karim Rashid, İstanbul’dan esin-lenerek yaptığı ürünler arasında, çeşme ve musluklarımız-dan ilham aldığı tuzluk ve biberlikler, çevrildiğinde meyvelik olabilen ve İstanbul’un yedi tepesini tüm güzelliğiyle sunan mumluklar bulunuyor. İstanbul’a hayranlığını şu sözlerle dile getiriyor Karim Rashid: “Gaia&Gino için hazırladığım ilk ko-leksiyonu, manzarasından, insanlarından, yemeklerinden ve kültüründen ilham aldığım İstanbul’a ilk ziyaretimde tasarla-
dım. Örneğin, Morphescape aksesuarları, tek bir dalgalanma-nın sürekli devam ettiği ve yemek masasında ihtiyaç duyulan her noktayı ayıran seramik bir yüzeydir, böylece her fonksiyo-nun modüler olarak bitiştirildiği, bütün bir masaya sahip olu-yorsunuz. Esin kaynağı, İstanbul’un, minarelerden camilere, modern kente ve boğaza hâkim olan genel görünümüydü.”
İstanbul, Şehirlerin Sultanı, Kraliçesi,
İstanbul, bambaşka dünyaların kapısını aralayan şehir,
İstanbul, insanı ta yüreğinden yakalayan ve
bir daha bırakmayan şehir,
İstanbul, insanı İstanbul yapan şehir…
k e n t l i l i k18
gungorendergi.com
haziran2013
Y eşil alan miktarının arttırılacağı parkta; çeşme, pergola ve
çok miktarda oturma alan-larına yer verilecek. Parkın üst kısmında yer alacak basketbol sahasıyla bir-likte birçok dinlenme bö-lümü yapılacak. Dikilecek ağaçlarla gölgelik alanlar arttırılacak, böylece gü-
neşli günlerde vatandaşın dinlenmesine olanak sağ-lanacak. Yapılacak kafeyle hem çevre iş yerlerine hem de vatandaşlara hizmet verilecek. Mayıs ayı so-nunda başlanacak yenile-me çalışmalarının temmuz ayında bitirilip vatandaşın hizmetine sunulması he-defleniyor.
Park ıMalazgirt
Güngören Belediyesi’nin yenileyip vatandaşın hizmetine sunacağı parklardan
bir diğeri ise Malazgirt Parkı.
k e n t l i l i k19
gungorendergi.com
haziran2013
Dönmez Sokak
Güngören’lilerin yaşam standartlarını arttırmak için her yaşa
ve koşula uygun biçimde yapılandırılan alanlara Bayrampaşa
Caddesi de eklendi.
Erişilebilir standart cadde yapımı kapsamında projelendirilen Bay-
rampaşa Caddesinde yağmursuyu kanalı, çelik baba, bordur, tretuvar,
parketaş ve aydınlatma çalışmaları başlatıldı.
Park yoğunluğuna çözüm olması açısından otopark cepleri de eklenen
caddede bakımsız eski ağaçlar kesilerek yerine kent yaşamına uygun,
kökleriyle binaların temellerini tahrip etmeyen, alerjik polen üretmediği
için çocukların ve yaşlıların sağlığına zarar vermeyen, dört mevsim
yeşil kalabilen ağaçlar dikildi.
Çalışmalar sonunda 305 metre uzunluğunu bulacak olan Bayrampaşa
Caddesinin yol genişliği 12,10 metre olacak şekilde projelendirildi.
Sakinlerinin memnuniyeti ile devam eden Bayrampaşa Cadde düzen-
lemesi çalışmaları, Haziran ayı sonunda tamamlanarak Güngören hal-
kının kullanımına açılacaktır.
Güngören Belediyesi erişilebilir standart cadde çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor.
Bayrampaşa Caddesi
Güngören halkı hakettiği kaliteli ve
sürdürülebilir hizmetle buluşturul-
maya devam ediyor.
İlçe genelinde devam eden erişilebilir stan-
dart cadde ve sokak çalışmaları kapsamında
başlatılan Dönmez sokak düzenlemesinde,
dezavantajlı grupların kullanımı için özel ola-
rak projelendirilen kaldırımların parketaşı dö-
şemesi tamamlandı. 4 mevsim yeşil kalabilen
sağlıklı ve estetik görünümleriyle vatandaşın
takdirini toplayan yeni ağaçlar dikildi.
Devam eden çalışmalarda yayaların kullanım
alanı kaldırımların araçlar tarafından işgal
edilmemesi için çelik babalar eklenecek ve
park cepleri yapılacak. Dekoratif aydınlatma
direkleri ile süslenecek cadde asfalt çalışma-
sının ardından kullanıma açılacak.
s ö y l e ş i20
gungorendergi.com
haziran2013
Önceki sayımızda
Güngören’in geçmişini,
hayatının büyük bir
bölümünü Güngören
için çalışarak geçiren,
Osman Nuri Özbek ya da
Güngörenlilerin deyimiyle
Osman Bey’in oğlu İlhan
Özbek ‘in ağzından
dinlemiştik.
Geçtiğimiz sayıda İlhan
Özbek’in anlattığı, 1924
yılında Güngören Köyüne
dedesinin nasıl yerleştikleri,
Osman Bey’in Güngören
için yaptıkları, Güngören –
Bağcılar yolunun nasıl inşa
edildiği, 2. Dünya savaşı
yıllarında Güngören’de
yaşananlar, Güngören’deki
günlük yaşam gibi birçok
konuyu bu sayıda da keyifle
okumaya devam edeceğiz.
45 HANELİK BİR KÖYDEN
KOSKOCA BİR KENT’E (2)
gungorendergi.coms ö y l e ş i21
haziran2013
“Camin temelinin atılmasından 48 saat sonra vefat etti”
Babam buraya cami yapmayı çok istemişti, ben ölmeden
yapalım derdi hep. Ama kadastro ile ilgili birkaç engel
çıktı. Caminin temelini attık, burada öğle namazını kıldık
ve 48 saat sonra vefat etti. Caminin adını Osman Nuri
Özbek Camisi koyduk. Ama halk dilinde Osmanbey Ca-
misi olarak geçiyor. Evler, Osmanbey Evleri mevki ola-
rak öyle anılıyor buralar. Kaba inşaatı bitti, sadece çatısı
kaldı. Bu arazi babam amcam ve halamındı. Biz de cami
olsun diye Belediyeye hibe etik. Ondan sonra bir dernek
kurduk, Osman Nuri Özbek diye. Derneğin yönetimine
babam girmek istemedi, onun yerine vekâleten ben gö-
revdeyim.
“Artık hoşgörü kalmadı insanlarda”
Eskiden büyüklere karşı saygı, küçüklere karşı bir sev-
gi vardı, klasik bir tabir olacak ama babam da aynı şeyi
söylerdi: “köylerde babalarının, amcalarının girdiği kah-
veye çocuklar girmez, onlar başka kahveye giderlerdi.”
Şimdi eski İstanbul hep göç aldı, ilk gelen insanlar da Al-
lah korkusu, dürüstlük vardı, ama bu şehir nasıl insanları
bozdu. Dış mihraklar bize bazı şeyler öğretmeye başladı,
bozmaya çalıştılar. Eski saygı yok, bugün komşulukta da
aynı, yolda trafikte de alışverişte de aynı. Bir yere gidi-
yorsunuz, eskiden insanlar sırayla sırasına geçerdi, tra-
fikte birine yol soruyorsunuz arkanızdaki araba dat dat
kornaya basıyor, eskiden bunlar yoktu. Eskiden herkes
daha hoşgörülü idi, artık hoşgörü kalmadı insanlarda.
Çocukluğumuz daha güzeldi, harçlık alırdık, lunaparklar
vardı gider orada eğlenirdik. Şimdi oralar bile bozulmuş,
tinercisi var çocuğunu yollamaya korkuyor insan. Komşu-
lar öyle, sizin çocuğunuz var, illaki atlayacak zıplayacak
en ufak bir seste alt komşu gelir çocuğunuza sahip olun
çok zıplıyor diyor. Ee... senin de çocuğun var, biz çocu-
ğumuzu terbiye etmeye çalışıyoruz ama bir yere kadar.
Onun yüzünden bile kavgalar, bir sürü olaylar oluyor. Yani
insanların birbirlerine tahammülü, hoşgörüsü kalmıyor.
“Yemek yemek bile çok hızlı artık”
O eski saflık artık yok. Yemek kültürü hızlı. Ben şimdi
kendi çocuklarımdan görüyorum, “yemek yedik” diyor-
lar, ne yediniz diyorum hamburger diyorlar, hamburger
yemek midir? Lokantalarda sulu yemek vardı, şimdi gi-
din bakın sulu yemek yapan kaç yer kaldı. Hep dönerci,
hep kebapçı. Ha düzgün yapılsa bazı şeyler, hayvancılık
yaptığımız için biliyorum, yani etlere neler katılıyor, neler
yapılıyor. Şimdi yeni yeni kanunlar çıkıyor ama kanun
çıkarmak önemli değil, kontrol önemli. Bir de insanın
kendi kendini kontrol etmesi lazım. Sen o esnaftan
memnun değilsen, o hile yapıyorsa bir daha alma o es-
naftan, mecburen kendini düzeltecektir o. Ya kapayacak
gidecek, ya düzeltecek.
“Eskiden marka diye bir saplantımız yoktu”
Bir para hırsı olmuş insanlarda, onda bu var, bende ne-
den yok? Aşırı tüketim, lüks tüketime yönlenmiş insan-
lar. Bakıyorsunuz telefon ilk çıktığında 2500 Mark’tı 1993
senesinde ve iş yapan insanlar telefon kullanabiliyordu,
kontör falan yoktu. Kazanan istediği gibi harcasın o so-
run değil ama ailelere yük oluyor çocukların bu istekleri,
ne yapıyor “baba onda bu var bunda şu var ben mahcup
oluyorum”.
Eskiden marka diye bir saplantımız yoktu, büyük butikler,
mağazalar yoktu pazardan giyinirdik. Fatih Çarşamba’dan
annem bana kıyafet alırdı. Eskiden kumaş alırlardı. Tey-
zem, Cibali Meslek Enstitüsü mezunuymuş. Bir araya
gelirlerdi teyzem, halam, annem bir şeyler dikerlerdi hep
beraber. Zetina dikiş makinesi vardı hiç unutmam, an-
nem okul mezunu olduğu için kalıp çıkartır, diker; tey-
zem, güzel dikiş yapardı, 2 günde 4-5 tane günlük elbise
yaparlardı kendilerine. Çünkü eskiden konfeksiyon yoktu,
bu kadar çeşit yoktu, insanlar azla yetinmeyi biliyordu.
Şimdi kimse azla yetinmiyor. Televizyon çıktı, eskiden her
evde yoktu. Mesela eskiden, çevrede maddi durumu iyi
olan komşulara gidilirdi televizyon izleyebilmek için. Şim-
di çocuğun odasında, salonda, mutfakta yemek yerken
öbür diziyi kaçırmayalım diye her tarafta televizyon var,
bunların hepsi para. Şimdiki çocuklar hem şanslı hem
şanssız. Bilgisayarlar, gerçi benim çocuklarda yok ama
bütün arkadaşlarında görüyorum aileleri bilgisayarın ba-
şından kaldıramıyoruz diyorlar.
45 HANELİK BİR KÖYDEN
KOSKOCA BİR KENT’E (2)
s ö y l e ş i22
gungorendergi.com
haziran2013
“Güngören ok tabelasını ne zaman görse duygulanırdı “
Babam, Şakir Bey’e de söylerdi, “sahil yolundan geldiğimde
Güngören tabelası var” duygulanıyorum derdi. Çünkü ufacık bir
köyden bu hale geldik. Eskiden burası da Bakırköy’ün bir köyü
olarak geçiyormuş. Esenler, Bağcılar, Avcılar, Küçükçekmece
bunların hepsi Bakırköy’e bağlı bir köymüş. “Çok duygulanıyo-
rum oralarda Güngören ok tabelasını görünce” derdi babam.
“4 dönem belediye başkanlığı yaptı babam”
Babamı, 1960 ihtilalinden sonra muhtarlıktan da alıyorlar. Demokrat
parti muhtarı diye azaları da görevden alıyorlar. Özbenlerin abileri vardı,
o 1-2 sene muhtarlık yapıyor. 1968’de bir araya geliyorlar, 2000 nüfus
oluyorlar, o zaman belediyeyi kuruyorlar. Babamı zorla muhtar yapıyor-
lar, sen aday olacaksın demişler. Okumuş insan o zamanlar pek yok
diye. Babam anlatır, o vakitler herkesin hayvanı var, merası var. “Kurban
Bayramında koyunları Fatih Camisinin avlusunda satardık karda kışta,
bir gün koyunlar kaçtı para kazanacağım diye zarara girdiğimde oldu
zamanında” diye anlatırdı. “Daha sonra 1966’da belediyeyi kurduğu-
muzda yeni belediye, mazbatayı elimize aldık ne bina var ne de başka
bir şeyimiz. Bir de kanun varmış ilk 1 ay içerinde resmi toplantıyı yap-
mak lazımmış. Ondan sonra bir ilkokulun bir odasını belediye olarak
kullanmaya başladık ve toplantımızı da yaparak resmiyetimizi gerçek-
leştirdik.”. Ondan sonra Haznedar’da ara sokata 2 katlı bire yer kiralı-
yorlar. Öyle belediyeyi kuruyorlar. Ondan sonra 2’si ara dönem olmak
üzere 4 dönem belediye başkanlığı yapıyor. Sonra istifa edip milletvekil-
liğine adaylığını koydu. Tabi o zamanlar Güngören Belde Belediyesi’ydi.
“Belediyenin bulunduğu yer eskiden kireç ocağıydı”
Haznedar’da kiraladıkları belediye yerinde 2 yıl kalıyorlar. Şuan
ki belediyenin bulunduğu yer eskiden kireç ocağıydı. O zamanın
başbakanı Demirel. Babam onu çağırıyor ve şimdiki Güngören
Belediyesi’nin bulunduğu yere temeli atıyorlar. Aynı gün Efes Pil-
sen Fabrikasının açılışı da vardı. Demirel önce belediyenin temelini
attı, sonrada Efes Pilsen Fabrikası’nın açılışını yaptı. 1979’un Nisan
ayına kadar belediye başkanlığı yaptı babam. 1977 seçimlerinde
belediyedeki ilk meclisimizde, meclisi toplayacağız birisi Aksaray’da
kahya, yani eskiden dolmuşların kalktığı yerde kahyalar vardı, diğer
partili meclis üyeleri de MHP - CHP gibi, onlar da başka başka işler
yaparlardı. Çok okumuşluk yoktu o dönemlerde. Partiler genelde
bu kişi 1. sırada olsun diğeri 2. sırada olsun diye belirlerler. Adamları
toplayacağız toplantı için ama haber veriyoruz, o da ancak işini bi-
tirip gelebilir. Herkes ekmeğini başka türlü kazanıyor, biri bakkal biri
kâhya. O dönemlerde bayağı zor olmuş, karar vereceği vakit. O za-
man pek siyaset olmamış, herkes el birliği yapmış, sıfırdan bir 2000
kişi olan köyden 312 bin kişilik bir belediye oluşmuş şimdilerde. Bir
de daha ilginç bir şey söyleyeyim. Babam 1991-95 arası Doğruyol
Partisi’nde mİlletvekilliği yaptı. O dönemde Doğruyol Partisi iktidar-
dı. Tansu Çiller başbakan, Demirel Cumhurbaşkanıydı.
İlk Belediye Binası
“O zaman pek siyaset olmamış, herkes el birliği yapmış. Şimdi ise 2000 kişi olan bir köyden 312 bin kişilik bir belediye oluşmuş...
Güngören Belediyesi’nin açılışında Osman Nuri Özbek halkla birlikte...
gungorendergi.coms ö y l e ş i23
haziran2013
Önümüzdeki sayı, bir köyden nasıl koskoca bir kent’in ortaya çıktığını, Merter’in Güngören’e na-sıl bağlandığını, son yarım yüzyılda Güngören’de nelerin değiştiğini yine İlhan Özbek anlatacak.
Babamın “kömür verilmiştir”, “ekmek
verilmiştir” gibi ibareler bulunduğu
karnesi vardı. Eski nüfus kağıtlarının
arkası defter gibiydi. Hani derler ya,
“biz 2. Dünya Savaşı’na girmedik
ama büyük yokluk çektik”. Çünkü,
Almanlar gelirler diye orduya destek
olunmuş. Biz sokakta top oynardık,
ayakkabılarımız yırtılırdı. Babam da
bu durum karşısında “sana demirden
ayakkabı yaptıracağım” derdi.
Biz bir ayakkabıyı pençe yaptırır,
tabanını değiştirir, 1 sene giyerdik,
şimdi ki gençler 3 ayda bir ayakkabı
eskitir oldular. Bugün çocuklarımızı
israf konusunda nasıl uyarıyorsak
büyüklerimiz de o zamanlar bize öyle
uyaırırlardı.
1940’lı Yıllar, Güngören’in Hasat Zamanları
“Biz 2. Dünya Savaşı’na girmedik ama büyük yok-
luk çektik”
Biz bir takım elbiseyi ters düz yaparak 5-6 sene giyer-
dik” derdi rahmetli babam. O zamanlar yokluk var, sa-
vaş dönemleri, giderlermiş terziye 2-3 günde yıpranan
tarafın tersini çevirip diktirirlermiş.
“Merter’in Güngören’e bağlanması babamın sayesinde”
O dönemde burası, 1993’te ilçe oldu. Haritaları çizilirken
Ankara’da Merter’i buraya bağlamak için babam çok bü-
yük kavga verdi. Merterliler biz Güngören’i istemiyoruz, biz
Bahçelievler’i istiyoruz dediler. İsmi var oranın. Ama nere-
ye kimleri sokuşturdular araya... Ama biz Güngören’in yer-
lisiyiz. Güngören’e gelen ekonomik gelir Merter’den geliyor,
zaten E-5’e kadar olan alan bizim olmalı. Çok baskı yaptılar
Demirel’e, “ben çok ısrar ettim ve sonra Merterliler beni sev-
mediler” derdi rahmetli. Gelir düzeyi daha yüksek olan, rantı
daha yüksek olan bir yerdi. Merter’in Güngören’e bağlanması
için babam çok emekler verdi.
“Kalemle yazmayı unuttuk”
Biz eskiden mektup yazardık arkadaşlarımıza, askerdeyken,
ya da sevdiğimize. Şimdi bilgisayarın başında yazıyoruz ya da
ekrana bakmadan telefonla mesaj yazıyor çocuklar. Bunların
hepsi kültür yozlaşması, asosyal oluyor insanlar konuşmuyor,
“chat”leşiyor, skyp’de konuşuyorlar, görüntülü konuşma yapı-
yorlar ama bir şey konuşmuyorsunuz ki, hava nasıl ora nasıl
ancak bunlar soruluyor. Ama mektupta insanlar duygularını
yazardı, yazmayı unuttuk. Kalemle yazmayı unuttuk, geçiyoruz
teknolojinin karşısına yazıyoruz. Geçen bankada bir işim oldu
dilekçe yazmam gerekiyordu, bir baktım yazıları A4’te yazar-
ken, düzgün yazardım eskiden, şimdi yazıyorum aşağı yukarı
gidiyor. Çünkü ne yapmışız, iki satır telefon numarası dışında
bir şeyi not almamışız, ya da yazmamış. Teknoloji sebebiyle sa-
yesinde yazmayı unuttuk.
“Eskiden postacının yolunu gözlerdik”
Eskiden postacının yolunu gözlerdik. Mesela sevdiğinden
mektup beklemenin keyfi çok başkaydı. 1970’li yıllarda benim
Fransa’da mektup arkadaşım bir kız vardı, postayla ona mek-
tup gönderirdim o da bana yollardı. Yaklaşık bir hafta on güne
gelirdi. Okuldan gelir, postacının yolunu gözlerdim, bana mek-
tup geldi mi diye sorardım? Yani dünya bize farklıydı 1970’li
zamanlarda, ulaşılmaz geliyordu her şey. Şimdiki çocuklar çok
şanslı, her şeyi görüyorlar belgesellerle. Gerçi biz o zamanlar
daha mutluyduk. Bunu kabul ediyoruz. Ama şimdiki çocuklar
bunu kabul etmiyor. O zamanlarda yaşamadıkları için. Ama o
anlattıklarıma babamlar gülerlerdi.
a i l e24
gungorendergi.com
haziran2013
Ai ledeA m a çMut lu luğuPaylaşmak G ereksiz ve yersiz kıskançlığın ilişkileri yıprattığı-
nı ifade eden Akbaba, evlilikte mutluluğun anah-tarına, dürüstlük, sadakat, sabır ve sorum-
luluk sahibi bireylerin ulaşabileceğini ifade etti. Akbaba, çocuk eğitimiyle ilgili bilgi vererek, çocukların kalple-rinde sevgi kutucukları bulunduğunu aktardı.
İletişim Uzmanı Fatih Akbaba, aile içi iletişimde amacın mutlu olmak ve mutlu etmek olduğunu kaydetti. “Mutlu edersen mutlu olmayı hak edersin.” diyen Akbaba, hiçbir mutluluğun insana altın tepsi içinde sunulmadığını vurguladı.
gungorendergi.coma i l e25
haziran2013
gungorendergi.coma i l e25
Erken Ergenliğe Dikkat!Gelişme, büyüme aşamala-
rında görülen bireysel fark-lılıklar ergenlik zamanla-
masında da görülür. Anne-babası ergenliğe daha erken veya daha geç girenlerde de benzer eğilim gözlenir. Gene de bu değişkenliğin belli sınırlar içinde olması normal ka-bul edilir. Kız çocuklarda 8 yaşından önce, erkek çocuklarda 9 yaşından önce ergenlik bulgularının başlama-sı erken ergenlik kabul edilir.
Herhangi bir sorunu olmayan sağ-lıklı çocukta ergen ergenlik bulgu-ları ortaya çıkma sıklığı 150 çocuk-ta 1’dir. Erken ergenlik bulguları beliren kız çocukların yaklaşık yüz-de 90‘ında, erkek çocukların yak-laşık yüzde 50’sinde altta yatan herhangi bir sorun saptanmaz.
Günümüzde erken ergenlik ne-deni olarak büyük oranda çev-resel nedenlerin de üzerinde durulmaktadır. Bazen vücudun maruz kaldığı cinsiyet hormonu içeren dış uyaranlar erken ergen-lik benzeri bulgulara yol açar. Bu dış uyaranlar saç kremleri, mak-yaj veya kozmetik ürünler, yiye-cek içecekler içinde saklı olarak vücudumuza ulaşabilir. Çocuk bunlara uzun süre, düzenli ola-rak maruz kalırsa erken ergen-lik benzeri bulgular ortaya çıkar. Bu uyaranları içeren cilt ürünleri veya yiyecek-içeceklerin günlük kullanımdan çıkarılmalarını takip eden aylar içinde ergenlik ben-zeri bulgularda gerileme gözlenir. Dış uyaranlar etkisiyle ergenlik bulguları gösteren çocuklar ince-lendiğinde vücutlarının ergenlik gelişimine tam olarak kalkışma-dığı saptanır.
Nadiren erken ergenlik sebebi olarak altta yatan bazı hastalıklar tespit edilebilir. Bunlar ergenlik sürecini oluşturan veya etkileyen hormon sistemleri üzerinden etki ederler. Yumurtalık veya tiroid bezi hastalıkları, beyin tümörleri veya nörolojik sistem hastalıkları, bazı sendromik durumlar, nörolojik
sisteme radyoterapi uygulamaları erken ergenlik sebebi olarak altta yatabilir.
Erken ergenlik bulguları gösteren tüm çocuklar öncelikle bir ço-cuk doktoru ve gerekiyorsa bir çocuk endokrin uzmanı tarafından değerlendiril-meli, gereken tetkikler planlanmalı ve altta ya-tan nedenler sorgulanmalıdır. Tüm olguları tedavi etmek gerekmez. Ancak tüm olguların düzenli ara-larla uzman hekim tarafından takip edilmesi gerekir. Tedavi altta yatan sebebe göre olacaktır. Bu olgula-rın pek çoğunda altta yatan başka bir hastalık olmamasına rağmen olguların bazısında ergenlik bul-guları çocuğun baş edemeyeceği kadar erken yaşta ortaya çıkabi-lir, kimisinde bulgular çok hızla ilerleyen bir ergenliği gösterebilir, kimisinde ise olası erişkin boyu er-genliğin bu hızlı ilerleyişi ile sosyal olarak sorun yaşatacak kısalıkta hesaplanmış olabilir. Tüm bu olgu-larda ergenlik sürecini yavaşlata-cak hormon baskılayıcı tedaviler uygulanabilir. Tedavi kararı, ço-cuğun yaşı, ergenlik bulgularının şiddeti ve ilerleyiş hızı göz önüne alınarak verilir. Tedaviye çocuk is-tenilen yaşa ulaşana kadar devam edilir. Tedavi edinilen yanıta göre süreç içinde değerlendirilir, yeni-den düzenlenir.
Erken ergenlikte çocuğun vü-cudunda yaşadığı değişiklikleri algılayışı, kabul veya reddedişi üzerinde de durulmalıdır. Çocuğa vücudunda oluşan değişikliklerin normal bir sürecin parçası oldu-ğu basit bir şekilde anlatılmalıdır. Ancak 5-6 yaşında göğüs doku-su büyüyen, 8-9 yaşında adet kanaması başlayan çocuğun bu değişiklikleri kavraması her za-man kolay olmaz. Anne- baba-nın destekleyici rolü önemlidir. Anne- babanın ergenlik bulguları ile ilgili yorumları çocuğun kaygı-larını arttırabileceği gibi baş et-mesini kolaylaştırabilir de.
Bırakın ÇocuğunuzBu OyunlarıOynasın
Aktif kullanım gerektiren video oyunları ço-cuğunuzun enerji tüketim miktarı ve kalp atım hızını arttırarak, obezite riskini en aza
indiriyor.
Birçok ebeveyn çocuklarının oynadıkları video oyunlar yüzünden hiç hareket etmedikleri için ileride fazla kilo problemi yaşamalarından korkar. Ancak durum hiç de sanıldığı gibi değil.
Western Australia ve Wales’ Swansea üniversite-lerinden bilim adamları yapmış oldukları araştır-mada, video oyunların çocukların enerji tüketimini arttırdığını ve kalp atım hızını arttırdığını saptadı.
İlkokula giden çocuklar üzerinde yapılan incele-me, erkek çocukların kız çocuklarına göre daha az hareket ettiklerini gösterdi.
İlkokula giden erkek çocuklarının yüzde 50’sinden biraz azı obeziteye sebebiyet verecek kadar ha-reketsizken, bu oran kız çocuklarda yüzde 28’e düşüyor.
Aktif kullanımlı video oyunları obezite riski taşıyan çocukların sağlığı için önemli bir çözüm gibi gö-rünüyor.
Dr. Demet ILIKKAN
a i l e26
gungorendergi.com
haziran2013
Kimsesiz, dul, yoksul ve çalışamayacak durumdaki vatandaşların ücret öde-meden alışveriş yaptığı Sosyal Da-
yanışma Merkezi Marketi, yedi yılda binlerce aileye giyim, gıda, medikal ve temizlik ürünleri yardımı yaptı.
Vatandaşlardan gelecek yardım ve bağış-larla muhtaç durumdaki kimselere destek
olmak amacıyla 2006 yılında kurulan SDM, geçen süre zarfında tamamen Güngören Belediyesi’nin finanse ettiği bir sosyal yardım kuruluşu halini aldı. Büyük bir alışveriş marke-tini aratmayan SDM markette, yüzlerce fark-lı ürün bulunuyor. Bir katında sadece giyim ürünleri bulunan iki katlı SDM binasının ikinci katında ise gıda, medikal ve temizlik ürünleri bulunuyor.
Sosyal Dayanışma Merkezi Marketi, yedi yılda binlerce aileye giyim, gıda, medikal ve temizlik ürünleri yardımı yaptı.
26
gungorendergi.coma i l e
SDMSosyalD a y a n ı ş m aM e r k e z i
Bayramlarda kimsesiz ve muhtaç çocuklar giydiriliyor
Kurban ve Ramazan bayramlarında Güngören’de yaşayan kimsesiz, yoksul, yetim ve şehit yakın-ları mağazalara götürülerek kendi tercihlerine göre giydiriliyor. Belirlenen kriterlerde isteyen tüm vatandaşlar bayramlarda muhtaç durum-daki insanlara giyim yardımında bulunabilir.
gungorendergi.coma i l e27
haziran2013
gungorendergi.coma i l e27
Güngören Belediyesi
tarafından kurulan Sos-
yal Dayanışma Merkezi
aracılığıyla muhtaç du-
rumdaki ailelere yar-
dımda bulunmak, kur-
ban bağışı yapmak ve
bayramlarda çocukları
giydirme mutluluğuna
kavuşmak istiyorsanız,
ücretsiz olarak 0800
219 65 18 ya da 0212
449 55 49 numaralı tele-
fonları arayabilirsiniz.
“
”
Kurban bağışları ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyor
Bayramlarda ya da adak adayan vatandaşların yaptıkları kurban bağışlarının, yapılan incelemeler sonucunda muhtaç durumdaki evlere ulaştırılma-sı sağlanıyor. Vatandaşın talep etmesi doğrultu-sunda kurbanı, Sosyal Dayanışma Merkezi temin edip, kesip belirlenen yoksul ailelere dağıtıyor.
Yardımlar ailelerin sosyal durumlarına göre yapılıyor
Gerçekten mağdur durumdaki kimselere yardım eden SDM, başvuru sahiplerinin sos-yal durumunu inceledikten sonra başvuruyu olumlu ya da olumsuz olarak sonuçlandırı-yor. Kimi zaman yapılan sosyal incelemeler sırasında ailenin gerçekten yardıma muhtaç durumda olduğu anlaşılıyor, evlerinde yiye-cek ekmekleri bile olmayan ailelere de rastla-nabiliyor. Böyle durumlarda acil olarak, kurul kararı beklenmeden erzak yardımı yapılıyor. İnceleme tamamlandıktan sonra aile her ay belirlenen çek miktarıyla alışverişini yapa-biliyor. Ailelerdeki kişi, çalışan, kiracı olma durumu ve öğrenci sayısına göre belirlenen çek miktarı, her aile için farklılık gösteriyor. Engelli vatandaşlar için temin edilmiş bir çok medikal üründen de muhtaç durumdaki va-tandaşın ücretsiz yararlanması sağlanıyor.
“Yapacağınız yardımların ne zaman kime ulaştığını kontrol edebilirsiniz”
Herkesin yardımda bulunabileceği SDM, ger-çekten ihtiyaç sahibi olan her insanın en temel ih-tiyaçlarını karşılamasında büyük destek oluyor. Bu desteğe Güngörenli vatandaşların ve tüm yurttaşların da bağışlarını gönül rahat-lığıyla emin ellere teslim etme huzurunu ya-şayabilmesi için kayıt sistemi oluşturulmuş. Bu kayıt sistemiyle SDM yetkilisinin de-yimiyle “bir kilo salça yardımı yapan, se-kiz sene sonra siz benim salçamı ne yap-tınız derse, kayıtlarımızdan ne zaman, kime teslim edildiğini gösterebiliriz” diyor. Barkot sistemiyle çalışan SDM markette her şey kayıt altında ve yardımların ne zaman kime ulaştığı saklanıyor.
a i l e28
gungorendergi.com
haziran2013
Aile Danışmanı ve İletişim Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Ömer Doğru, evliliği uzun bir yolculuğa benzeterek, ‘Bu uzun yolculukta aracınızın tekeri patlar, motoru bozulur işler
beklediğiniz gibi gitmez ve asıl kişiliğiniz ortaya çıkar.’ dedi.
Evliliklerdeki anlaşmazlıklardan kadınların büyük zarar gördü-ğüne dikkat çeken Doğru, boşanmanın da bir seçenek oldu-ğunu, ancak hak olmadığını söyledi. Boşanma sürecindeki çocuklu çiftlere, ‘Boşanmadan önce mutlaka çocuk esirgeme yurduna gidin ve annesiz babasız yetişen bir çocuğa bunu sorun, onu bir müddet izleyin ve sonra karar verin’ uyarısında bulunan Yrd. Doç. Dr. Ömer Doğru, şunları söyledi:
‘Unutmayın her kavganızda tek kaybeden var, o da çocuk-lardır. Evlilik zor bir yaşam biçimidir. Sanıldığı kadar kolay ve toz pembe bir hayat yolculuğu değildir. Yaşamdaki zorluklar, stres, ekonomik sorunlar, ailelerin beklentileri ve eşlerin bir-birlerine uymayan yönleri evliliği zorlaştırır, eşlerin birbirlerine olan hoşgörüleri, hata ve kusurların erimesine neden olur. Diğer eşe karşı hoşgörüsüzlük, ondan mükemmel olmasını beklemek, onun insan üstü bir varlık olduğunu sanmak, ev-lilikte yapılan en büyük hatalardandır. Sağlıklı evliliklere bak-tığımız zaman, her iki eşin birbirine oldukça hoşgörülü oldu-ğunu görüyoruz.’
Evliliğin Temelini Sarsan CümlelerDoğru, “Hep böylesin. Böyle yaparsın. Zaten senden başka-sı da beklenmez. Bencilsin. Hiç değişmiyorsun. Bu huyunu annenden, babandan kapmışsın. Bir gün de iyi yanını göre-meyecek miyim?” şeklindeki ifadelerin, eşi bir kalıba sokan ve damgalayan ifadeler olduğunu söyledi. Hata ve yanlışlıkla-rın iki taraftan da kaynaklandığı halde ‘Kim daha haklı?’ diye adeta ‘mahkeme’ kurulduğuna dikkat çeken İletişim Uzmanı Ömer Doğru, ‘Evliliğimiz boyunca kavgaları hiç ben başlat-
madım. Sen hep bana kötü davrandın, beni aşağıladın. Bü-tün sorunlar senden kaynaklanıyor.’ şeklindeki ifadelerin de tıkanan evliliklerin klasik sözleri olduğunu vurguladı. Evlilik müesseselerinde tarafların, önce kendisine bakarak, ‘Ben nerede hata yapıyorum, yanlışım ne olabilir?’ diye düşünmesi gerektiğini tavsiye eden Doğru, evliliğin temelini sarsan cüm-leleri de şöyle sıraladı:
• Sen hep böylesin, her zaman geç kalırsın, zamanında gel-mezsin zamanında hazırlanmazsın.
• Çok konuşuyorsun, seni artık dinlemiyorum. Bir de dinle-mesini öğren.
• Sen ne biçim insansın, gittikçe çekilmez oluyorsun. Annene benzemeye başladın.
• Ailen artık bize gelmesin, onlar ne zaman gelirse sen deği-şiyorsun.
• Bu ne biçim bir elbise, sana hiç yakışmamış, kendini 20 yaşında mı hissediyorsun.
• Bu çocuk adam olmaz, çünkü sana çekmiş.
• Sen devamlı yalan söylersin, hep aynı masallar, bırak artık bu yalanları.
• Bunu daha önce de dinlemiştim, her şeyi tekrar edersin, bozuk plak gibisin.
• Sen sevgiden ne anlarsın, insanda birazcık düşünce olur, yazık seninle geçen yıllarıma.
Siz Bu Cümleleri Sakın Söylemeyin...İşte Evliliği Zedeleyen Cümleler
gungorendergi.come ğ i t i m29
haziran2013
İ lköğretim 8. sınıf öğrencisi Dağhan Ege Koç’un yazıl ımına imzasını attığı “My Planet Needs Me” isimli oyun, Apple tarafından kabul edilerek, f ir-
manın uygulama indirme merkezi olan App Store’da satışa sunuldu.
Çamlıca’daki SEV İlköğretim Okulu son sınıf öğren-cisi 14 yaşındaki Dağhan Ege Koç, çok küçük yaşlar-da bilgisayar oyunlarına i lgisinin başladığını ve 6 ya-şında bilgisayarındaki bütün oyunları oynayabildiğini söyledi. Babasının her zaman kendisine destek ver-diğini, 9 yaşındayken bilgisayar aldığını ifade eden Koç, merak duyduğu oyunları internetten oynadığını ifade etti.
Koç, zamanla i lgisinin akıl l ı telefonlara, Ipad tarzı ci-hazlara kaydığını ve buralardaki oyunlara yöneldiğini anlatarak, “Daha sonra bir oyun yazma isteği oluştu. Bu isteğime ailemden de destek geldi. Ailem bana güvendi. Kendimi geliştirmem için yur t dışında bir kursa göndermeye karar verdi” diye konuştu.“Bu alanda Türkiye’yi temsil etmek istiyorum”
Dağhan Ege Koç, geleceğe yönelik amaç ve hayalle-r ini de şöyle sıraladı:“Öncelikle bu oyunun çok satması gibi bir amacım yok. Bu sadece sembolik bir başlangıçtı. Bilgisayar mühendisi olmak istiyorum ve bu alana i lgi göster i-yorum. Türkiye, teknolojide biraz iyi ancak oyun sek-töründe fazla gelişmemiş.
Türkiye’yi bu sektörde geliştirmek, tem-sil etmek istiyorum. Türkiye teknoloji, bili-şim konusunda potansiyele sahip ama daha iyi olabilir. Arkadaşlarımın bu alana yönelmelerini isti-yorum. Bilişim sektörü mutlaka daha fazla gelişecek. Teknoloji ar tık pahalı bir şey değil. İnternet, bilgi-sayar ucuzladı. Buralardan çok daha iyi bir şekilde kendiler ini geliştirebil ir ler. Ben SBS’ye hazır lanıyo-rum. Bu süreçte hobiler ini terk edenler var ancak ben oyun hobim üzer ine çalıştım.
Neticede her şey sınav değil. İsterseniz vakit ayıra-bilir ve farklı şeyler yapabil irsiniz.”
ÖğrencisiApple’a Oyun
Hazırlayıp
8. Sınıf
Sattı
e ğ i t i m30
gungorendergi.com
haziran2013
Adıyaman’ın Besni ilçesinde Milli Eğitim Müdürlüğünce havaların ısınmasıyla sınavlara girecek öğrencilerin moti-vasyonlarının düşmemesi için “Ülkem İçin 1 Saat” projesi
başlatıldı.
Proje ile öğrencilerin, veli, öğretmen, idareci işbirliğinde günde bir saat beraber ders çalışarak, Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) öncesi rehavete kapılmaması ve motive olmaları amaçlanıyor.
İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Turaç yaptığı açıklamada, ha-vaların ısınması ve sınavın yaklaşması nedeniyle eğitim perfor-mansının düşmesini engellemek için veli, öğretmen, idareci ve öğrencilerin eğitime olan konsantrasyonunu en üst seviyede tut-mak istediklerini söyledi.
Ülke genelinde iklim şartları gereği havaların ısınıp doğanın can-lanmasına bağlı olarak “insan vücudunun da canlandığını” be-lirten Turaç, buna bağlı olarak öğrencilerin ilgisinin gezmeye ve eğlenmeye yöneldiğini ifade etti.
Bu durumun da öğrencilerin sınav için hazırlandıkları 8 aylık performansın son dönemlerde zafiyete uğramasana neden olduğunu vurgulayan Turaç, “Ülkem İçin 1 Saat” projesiyle bu olumsuzluğun önüne geçmeyi hedefledik-lerini kaydetti.
Ailelerin çocukları için bir saatlerini ayırarak, onlarla bera-ber kitap okumalarını, soru çözmelerini hatta ders çalışma-larını öneren Turaç, şöyle konuştu:
“Aileler birlikte yaşıyor ama birçoğu çocuğundan, çocuk-lar da anne babalarından habersiz. Günlük yaşamımızda her şeye zaman ayırıyoruz, işimize, arkadaşlarımıza, inter-nete fakat akşam eve geldiğimizde çocuklarımıza zaman ayırmıyoruz. Proje çerçevesinde ailelerden, akşam saat 20.00-21.00 arasında televizyonsuz, internetsiz ve misafir-siz, sadece çocuklarına zaman ayırıp onlarla beraber kitap okumak ve sohbet etmek gibi etkinlikler gerçekleştirmele-rini istiyoruz”
Ders Çalışacak
Havaların ısınması ve sınavın
yaklaşması nedeniyle eğitim performansının
düşmesini engellemek için veli, öğretmen,
idareci ve öğrencilerin eğitime olan
konsantrasyonu en üst seviyede
tutulmak isteniyor.
VelilerÖğrencilerle
gungorendergi.come ğ i t i m31
haziran2013
LYSL S
M illi Eğitim Bakanı Avcı’nın onay-ladığı genelgeye göre, 45 günü aşmamak kaydıyla öğrenci ve-
lisinin okul müdürlüğüne yazılı olarak başvurması halinde beyan edeceği süre özürlü devamsızlık olarak değerlendiri-lecek.
Milli Eğitim Bakan Nabi Avcı’nın onay-ladığı genelgeye göre, lise son sınıf öğ-rencileri, velisinin okul müdürlüğüne ya-zılı olarak başvurması halinde 45 günü aşmamak kaydıyla izinli sayılabilecek. Böylece Lisans Yerleştirme Sınavına (LYS) hazırlanan lise son sınıf öğrenci-lerine zaman baskısı yaşamadan hazır-
lık sürecinde derslerine daha iyi motive olmaları, sınav streslerinin olabildiğince azaltılarak sınavlara psikolojik olarak daha rahat girmeleri ile gerçeğe uygun olmayan beyan ve diğer suretle rapor alınmasını önlemek amaçlanıyor.
Milli Eğitim Bakanı Avcı, ortaöğretim ku-rumlarında öğrenim gören lise son sınıf öğrencilerinin özürlü devamsızlıklarına ilişkin genelgeyi onayladı.Genelgede konuyla ilgili Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliğinde, “Ders yılı içinde toplam 20 gün okula özürsüz olarak devam etmeyen öğrenciler, not-
ları ne olursa olsun başarısız sayılır” ile “Özürlü ve özürsüz devamsızlıklar ile okul yönetimince verilen izinlerin topla-mı 45 günü aşamaz. Kaza, ölüm, doğal afet, yangın, göz altına alınma, tutuk-lanma ve uzun süreli tedaviyi gerektiren hastalık nedeniyle yapılan devamsızlık-ların özürlü devamsızlıktan sayılabilme-si için özrün, resmi kurumdan alınacak belge veya resmi/özel sağlık kurum veya kuruluşlarınca düzenlenecek ra-porla belgelendirilmesi ve özrü takip eden ‘5 iş günü’ içinde okul yönetimine bildirilmesi gerekir. Zorunluluk hallerin-de özrün bildirim süresi okul yönetimin-ce uzatılabilir” bilgisi yer aldı.
Milli Eğitim Bakanlığı, yeni açılacak ilkokul ve ortaokul-ların birbirlerinden bağımsız
binalarda olması konusunda valilik-leri uyardı.
Yazıda, ilgili kanun gereği ilköğre-tim kurumlarının ilkokul ve ortaokul binalarının bağımsız okullar halinde kurulmasının esas olduğu belirtildi.
Bakanlığın stratejik planında ve hü-kümet programında, okullarda tekli öğretim yapılması ve sınıf mevcutla-
rının 30 öğrenci ve altında olmasının hedeflendiği hatırlatılan yazıya göre, eğitim-öğretime ilk defa açılacak okullar müstakil ilkokul veya müsta-kil ortaokul olacak.
2012-2013 eğitim öğretim yılı için kademeli geçiş uygulanan ancak öğretmenlerin yer değiştirmesi veya öğrencilerin nakilleri sonucu şartları uygun olan okulların, 3 yıl beklenil-meksizin, müstakil ilkokul veya müs-takil ortaokula dönüştürülecek.
Yeni OkullarMüstakilOlacak
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı adına imzalanan okul dönüşümlerine yönelik yazı, 81 il valiliğine gönderildi.
Kademeli geçişler 2014-2015 eğitim-öğretim yılında tamamlanacağından okul dönüşümleriyle ilgili planlamalar belirtilen husus göz önünde bulundu-rularak yapılacak.
Yatılı bölge ortaokullarına zorunlu ol-madıkça, ilkokul bölümünden öğrenci alınmayacak. Mevcut ilkokul öğrenci-lerinin taşımalı ilköğretim uygulaması-na dahil edilmesi veya aynı yerleşim biriminde 10 öğrenci bulunması duru-munda ilkokul açılacak.
MEB’den LYS Adaylarına 45 Gün İzin!
s a ğ l ı k32
gungorendergi.com
haziran2013
Kadınların vazgeçilmezi kozmetik ürünlerin içerisinde bulunan yüksek dozda zehirli madde, akciğer ve mide kanserine neden olabiliyor.
Yeni bir araştırma, günlük hayatta kullanılan ruj ve dudak par-latıcılarının içinde birçok zehirli kimyasal maddeye rastlandı-ğını ortaya koydu.
Kozmetik ürünleri sıkça kullanan kadınlar, içeriğindeki yük-sek dozdaki kroma maruz kalarak akciğer ve mide kanseri-ne davetiye çıkarıyor. Araştırmacılar, bazı renkli ruj ve dudak parlatıcılarında alüminyum ve manganez bulunduğunu belirt-ti. Araştırmalar, alüminyumun Alzheimer’a neden olduğunu, manganezin ise ruh halindeki ani değişikliklere ve hafızayı et-kilediği ileri sürüyor.
Araştırmada, California Üniversitesi’nde okuyan bir grup kız öğrenciden çantalarında ve evde kullandıkları rujların mar-
kalarını istedi. Daha sonra bu markaların içerikleri inceleme altına alındı. Seçilen 32 ruj ve parlatıcı markasından 10’unda yüksek miktarda krom bulundu.
Environmental Health Perspectives dergisinde yayımlanan araştırma, günde ortalama 8 kere bu ürünlerin uygulanma-sıyla, kadınların yüksek miktarda alüminyum ve manganezin maddelerine maruz kaldığını belirtiyor.
Araştırmayı yürüten Katharine Hammond, bu maddelerin ürünlerde çıkmasının sorun olmadığını ancak yüksek mik-tarda olduğu takdirde tehlike yarattığını açıkladı. Hammond, “Zehirli metaller bazı ürünlerde çok fazla çıkıyor. Bu da kadın sağlığını uzun vadede etkileyebilir” dedi.
Araştırmacılar, kadınları paniğe sokmayı değil sadece kullan-dıkları ürünleri hakkında bilinçlenmelerini istediklerini belirti-yor.
TehlikesiKanserRujda
Hamilelik döneminde sigara içen annelerin bebeklerinde menenjit görülme olasılığı 3
kat artıyor.
Hamilelik döneminde sigara içen annelerin bebeklerinde menenjit hastalığı görülme olasılığı yükseliyor. Doktorlara göre evde sigara içen anne babaların çocukları da ölüm-cül hastalıklara yakalanabiliyor.
İngiltere’de bir yıl içinde 600 çocu-ğun sigara dumanına maruz kaldığı için menenjit hastalığına yakalandığı düşünülüyor.
Nottingham Üniversitesi uzman-ları, pasif içiciliğin menenjite ya-kalanma riskini iki kat artırdı-ğını belirtirken; 5 yaş altındaki çocuklarda risk oranı daha da artıyor.
Hamilelikte sigara dumanına maruz kalmak ise riskin 3 kat artmasına neden oluyor.
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ZAYIFLIYOR
Doktorlara göre, sigara dumanına maruz kalmak çocukların bağışıklık sistemini zayıflatıyor ve hastalıklara karşı direncini düşürüyor.
İngiltere’de her yıl 2 bin 500 kişi me-nenjit hastalığına yakalanıyor. Bu kişiler arasında 5 yaş altındakilerin sayısı ise oldukça yüksek. Hastalı-ğa yakalanan 20 kişiden 1’i hayatını kaybederken, 6 kişiden 1’inde de kalıcı hasarlar oluşabiliyor.
Geçtiğimiz yıl İngiltere’de doğum yapan annelerden yüzde 13’ünün sigara içtiği belirlendi.
Hamilelikte
Sigara İçmeyin
Marketlerde, ihtiyacımız ve bütçemize uygun alışveriş yapmaya dikkat ederken, kasaya geldiğimizde ih-
tiyacımızdan fazla fazla poşet alanları görürüz. Kimi zaman kendimiz de alırız.
Ama market poşetleri; çöplerin atılması için üretilmedikleri için delinmeye ve dolayısıyla sızdırmaya daha müsait. Çoğu zaman, sızdırmayı kendimizce çözümlerle engellemeye ça-lışırken buluruz. Fazla fazla alınan poşetleri iç içe koyarak, evimizin içerisinde sızıntıyı engellediğimizi düşünürüz...Hane içinde sızıntıdan kurtulduğumuzu düşünürken; kapımızın önüne koyduğumuz andan itibaren çöpün atık toplama mer-kezine ulaşana kadarki mücadelesini biliyor musunuz?
İç içe koyduğunuz poşetler, konteynırlara ulaşana kadar sı-zıntılara ve dolayısıyla sivrisinek, karasinek ve benzeri gibi mikrop içerisinde yaşayan canlıların konteynırların etrafın-da yaşamaya başlamasına vesile olur.
Üstelik havalar da bu kadar ısınmaya başlamışken, bu sı-zıntıların hem kendiniz hem de geleceğinizi emanet ettiği-niz çocukların yaşadığı çevreye nasıl zarar vereceğini göz ardı etmemenizi öneririz.
Çöp deyip geçmeyin, çöplerinizi doğrudan bu ihtiyaç için üretilen çöp poşetlerine atmayı hele de yaz mevsimi bu ka-dar yaklaşmışken unutmayın…
Çöp Deyip Geçmeyin!TorbasıSağlıklı yaşam için ufak ama önemli not
gungorendergi.coms a ğ l ı k33
haziran2013
Ortakulak iltihabı
Çocuk Doktoru Demet Ilık-kan orta kulak iltihabı ko-runma yöntemlerini anlattı.
Ortakulak iltihabı nasıl ve neden oluşur;
Kulak üç kısımdan oluşuyor. Kulak zarından iç kulağa ka-dar olan kısım orta kulak. Ortakulağı enfeksiyona açık hale getiren şey ise östaki borusu. Ortakulak, küçük bir borucuk ile boğaza bağ-lanıyor. Östaki borusunun işlevi orta kulağı havalandır-mak. Kış aylarında çok sık görülen üst solunum yolu enfeksiyonları orta kulağa bağlanan bu borunun işlevi-ni bozuyor. Orta kulağın ha-valanamaz hale gelmesi de enfeksiyona neden oluyor.
Belirtileri ve tedavi yönte-mi nedir;Genellikle kulak ağrısı ve ateş şeklinde kendini gös-teriyor.
Geçici işitme kaybı da ola-biliyor. Kulak zarı delindiyse, kulaktan sıvı da gelebiliyor.
İki yaş altı çocuklarda sık-lıkla antibiyotik tedavisi ge-rektirmeden dört beş gün içinde geçebiliyor. Tabi na-sıl bir tedavi uygulanacağı her zaman doktorun takdiri. Nadiren eğer kulağın içinde
apse oluştuysa, kulak zarına çizik atarak bu sıvıyı tahliye etmek gerekebiliyor.
Orta kulak iltihabından nasıl kaçınırız;
En iyi korunma yöntemi evdeki ortam sıcaklığını 20 derecenin üzerine çı-karmamak ve nem oranını yüzde 50’de tutmaktır. Kış aylarında evlerimiz çok sı-cak ve nemsiz oluyor. Bu da özellikle üst solunum yolla-rı enfeksiyonları sırasında burnumuzun daha da kapa-lı kalmasına neden oluyor. Üst solunum yolu enfek-siyonu sırasında çocuklar açık havada vakit geçirme-li. Bu da burunlarının açık kalmasına katkı sağlaya-caktır.
Tüylü oyuncaklardan, tozlu ve sigara içilen ortamlar-dan uzak durma, sık sık ellerin yıkanması da koru-yucu olacaktır.
Neden çocuklarda daha sık görülür;
Çocukların anatomileri mü-kemmel değil. Her şeyden önce enfeksiyonlara çok daha yatkınlar. Yine anato-mik nedenlerle ortakulak da yetişkinlere oranla çok daha çabuk bu enfeksiyon-lardan etkileniyor.
Çocuklarda
Uzman Dr. Demet Ilıkkan
İki yaş altı çocuklarda sıklıkla antibiyo-tik tedavisi gerektirmeden dört beş gün içinde geçebiliyor.
Orta Kulak
İltihabınaDikkat!
s a ğ l ı k34
gungorendergi.com
haziran2013
HİPERTANSİYON
Uzm
an D
r. Ay
şe S
umm
ak
Güngören Dergi olarak Güngören’de en sık rastlanan
hastalıkları konu aldığımız bu bölümümüzde, aldı-
ğımız bilgiler doğrultusunda Güngören’de en çok
görülen hastalıklardan biri olan hipertansiyonla ilgili Özel
Güngören Hastanesi’nden Uzman Dr. Ayşe Summak ile hi-
pertansiyona yol açan nedenler, sonuçlar ve önlemler hak-
kında bir röportaj gerçekleştirdik.
Güngören’de de en sık rastlanılan hastalıklardan biri olan hipertansiyon nedir, ne kadar sıklıkla görülür, bir hastanın bu konuda bilmesi gerekenler genel olarak nelerdir?Hipertansiyon zaten tüm dünyada en sık gö-rülen ölüm nedenlerinden birisidir. Yani sade-ce Güngören’de değil genel popülasyonu yük-sek bir hastalıktır. Hipertansiyon için kanın damar duvarına yaptığı basınç diyoruz. Türkiye’de ve tüm dünya-da oldukça fazla sayıda hipertansiyon hastasına rastlanır. Bu konuda ne gibi istatistiki bilgiler var ya da yeterin-ce üzerinde durulmuş mudur? Dünyada yaklaşık her yıl yedi milyon insan hipertansiyon-
dan dolayı hayatını kaybediyor. Bir buçuk milyara yakın insan da hipertansiyon hastası. Kardiyoloji derneğinin en son yaptığı istatistiklere göre Türkiye’de beşi erkek toplam on bir milyon hipertansiyon hastası var. Eskiden özellikle ülkemizde, bu tür araştırmalar çok yoktu, ama artık sıklık-la takip edilmekte. Ülkemizdeki hipertansiyon hastaları-nın yüzde 19’unu 30-39 yaş gurupları oluşturuyor. Yarıdan fazla hipertansiyon hastası da 50 ile 55 yaş aralığında. Daha çok erişkin yaş hastalığı da denilebilir. Altmış yaş üstünde de her üç kişiden biri hipertansiyon hastasıdır.
Hipertansiyon konusunda hem toplum olarak hem de tıp dünyası olarak eskiden daha bilinçsizdik. Ortalıkta şöyle yanlış bir kanı vardı, yaşı 60 ise hipertansiyon olması nor-maldir denilirdi. Artık tıptaki sürekli ilerlemelerle hipertan-siyonu azaltmak için daha çok dikkat edilmeye başlandı, çünkü dünyada önlenebilir ölüm nedenleri içerisinde bir numaradır. Bu yüzden de dünyada 17 Mayıs hipertan-siyon günü olarak belirlenmiştir. Bu günlerde daha çok etkinlikler düzenlenir. Tansiyon ölçümleri sıklaşır, çeşitli paneller, etkinlikler düzenlenir. İnsanlar bu konuda bilinç-lendirilmeye çalışılır.
Her Yıl Yedi Milyon İnsanı Tehdit Eden Sinsi Hastalık
gungorendergi.coms a ğ l ı k35
haziran2013
Öldürücü bir hastalık mıdır?Hipertansiyon, direk olarak kendisi öldürmediği için hedef organ hasarı yaratır. Yani kalp yetmezliği, inme, beyin kanaması, çeşitli kalp hastalıkları ve böb-rek yetmezliğine yol açarak ölüme sebebiyet verir. Çeşitleri nelerdir, sebepleri temel olarak belli midir, kimlerin yakalanma olasılığı daha yüksektir?
Esansiyel hipertansiyon ve Sekonder hipertansiyon de-diğimiz iki kısımda inceliyoruz. Esansiyel hipertansiyon çoğunluğu oluşturuyor. Yani sebebi bilinmeyen dediğimiz guruptur. Bu hastalığa aslında hiçbir sebep yok. Yüzde 95 civarında Esansiyel hipertansiyon, geriye kalan küçük kısımda Sekonder hipertansiyon dediğimizdir. Bu da Hi-pertroidi yani diğer hastalıklara eşlik eden, onlara yol açan tansiyondur. Esansiyel hipertansiyon (sebebi bilinmeyen tansiyon) halk arasında biz buna asabi tansiyon diyoruz. Bunun nedenleri arasında daha çok kalıtımın etkisi var. Yüzde 60 civarında cinsiyetin etkisi var. Kadınlarda daha sık rastlanmaktadır. Genellikle 35 yaş üzeri görülür, yani yaş ilerledikçe tansi-yona yakalanma riski de yükseliyor. Genç yaşlarda olan hipertansiyonlar genelde sebebi bilinen hipertansiyon olu-yor. Yani sebebi bilinmeyen hipertansiyona, on beş yirmili yaşlarda daha az rastlanıyor. Esansiyel hipertansiyonun nedenlerinden biri de ırktır. Siyah ırkta daha fazla görülü-yor. Kilosu fazla olan insanlarda hipertansiyon görülme ris-ki artıyor. Sigara, tuz tüketimi, fazla alkol kullanımı, Sedan-der hayat dediğimiz, pasiflik hareketsizlik. Yani düzensiz uyku, düzensiz beslenme alışkanlıkları, hareketsizlik, spor yapmamak gibi etkenler yol açar. İnsanların pek çoğunun tansiyon hastası olduğundan haberi yok.
Peki insanlar hipertansiyon hastası olduklarından na-sıl haberdar olabiliyorlar?Buraya hasta hangi şikayetle gelire gelsin, öncelikle tan-siyon değerlerine bakıyoruz. Çünkü çok sık görülüyor ve çoğu hastanın da bundan haberi olmuyor. Bilinmesi için tek yol, belirli aralıklarla kan basıncının ölçülmesi. İnsan-lar daima kan basınçlarını ve tansiyonlarını kontrol etmeli-ler. Yani çok az bir kısımda belirtileri görülebilir. O yüzden çoğu hastamız “ama benim başım ağrımıyor ki, benim
bir şeyim yok” diyor. Bakıyorsun yirmili yaşlarda tansiyon problemi ortaya çıkıyor ama hasta farkında olmadığı için benim bir problemim yok diyor.
Tansiyon ölçümlerinde normal değerler ne olmalı?Tansiyonun normal değerleri 12-8 , tedavi olması gereken sınır 14-9, ideal değer ev ölçümleri için ise 135-85 tir. Biz de ise evreler var. Biz o evrelere göre hangi ilaçları kullana-cağımızı nasıl bir tedavi uygulayacağımızı belirleriz.
Tansiyon hastaları tam olarak hangi şikayetleri olursa doktorlarına başvurmalılar veya hangi belirtilere dik-kat etmeliler? Hastaların burada dikkat etmelerini gerektiren şeyler sık sık ölçüm yapmaları, bana bir şey olmaz dememeleridir. Baş ağrısı özellikle kafanın arkasında ve ensede, çabuk yorulma, nefes darlığı, görme bozukluğu, burun kanaması, kulaklarda çınlama, çarpıntı, kafada ağırı ve göz kararması başlıca belirtileridir. Ama büyük çoğunluğunun tansiyon olduğundan haberi yok ancak hedef organ hasarlarıyla ge-liyorlar. Bunlarda kalp krizi, beyin kanaması, böbrek yet-mezliği gibi şikayetlerle geliyor hasta.
Peki bunları önlemek için ne gibi tedbirler alınmalı,nelere dikkat edilmeli?Hipertansiyonu önlemek için alışkanlıkların ve yaşam tar-zının değiştirilmesi lazım. Beslenme, yaşam tarzı, alışkan-lıklar bunlar önlenebilir. Ancak yaş, cinsiyet, ırk, genetik gibi nedenler tabi değiştirilemez. Beslenirken özellikle az tuz tüketilmeli, yağlı ve hazır yiyeceklerden uzak durulmalı, alkol ve sigara tüketimi azaltılmalı, organik yiyecekler tü-ketilmeli ve düzenli spor yapılmalıdır. Ülkemiz dünyada en çok tuz tüketen ülke ve maalesef tuz tansiyona çok büyük oranda etki etmektedir…
r ö p o r t a j36
gungorendergi.com
KaraböcekNese “Orta Şarkın Altın Bülbülü”
gungorendergi.comr ö p o r t a j37
Beş yaşında başladığı sanat yaşamında sayısız esere imza atan, son yıllarda inzivaya çekilmiş görüntüsü verse de kitap ve albüm çalışmalarına devam eden “Orta Şarkın Altın
Bülbülü” Neşe Karaböcek ve kendi dilinden yaşamı, sanat dünyası.
Güngören Erdem Bayazıt Kültür Merkez’inde verdiği konser sonrasında bir araya geldiğimiz ve sorularımıza içtenlikle cevap veren Neşe Karaböcek yarım asırdan fazladır sanat dünyasında. Albümler, sinema filmleri ve şimdi de kitap çalışmalarıyla adını tekrar duyuracak olan Neşe Hanım, geride bıraktığı uzun yıllara rağmen yorgun değilim diyor ve çalışmalarına durmaksızın devam ediyor.
r ö p o r t a j38
gungorendergi.com
haziran2013
Göngören hakkında ne düşünüyorsunuz? Daha önce gelmiş miydiniz?Hiç gelmedim ama çok güzel buldum. Öncelikle halkı çok iyi bir dinleyici, inanılmaz sevecen, çok sevdim. Keşke her zaman gelsem buraya.
Güngören Belediyesine beni böyle güzel bir dinleyici kit-lesi ile buluşturduğu için samimiyetle teşekkür ediyorum ve bundan sonrasında da bu buluşmaların devamını di-liyorum, çünkü halk ile bir arada olmak bana da doping oluyor. Bundan sonra onlara yeni şarkılar yapmaya hazır-lanacağım, inşallah bir single çıkartacağım.
Bu kadar yıldan sonra kendinizi yorgun hissediyor mu-sunuz?Sahnede enerjim Allah tarafından geliyor, tabi halk karşım-da çok şükür. Sanatçının eskisi olmaz kesinlikle, bazı kişi-lere eski sanatçı diye yakıştırıyorlar ya güceniyorum, bana demediler hiçbir zaman çok şükür ama o yorum çok kötü. Sanatçı eskidikçe değerlenir, Frank Sinatra’ya olgunlaştık-ça eski diyebilir misiniz? Aynı şekilde Elvis Presley, onlara eski denir mi? Giderek olgunlaşır, giderek şarkıları daha güzel okur ve daha başkadır artık onlar. Sanatçının yenisi olur ama eskisi olmaz ben buna karşıyım.
Sanat yaşamınızda 50’den fazla yılı geride bırakmışsı-nız, geriye baktığınızda neleri görüyorsunuz? Büyük bir vefasızlık oldu mu?Vefasızlık olmadı, görüyorsunuz halk benim için en önem-lisi. Ne gazino ne şurası ne burası. Onlar beni hiç bırak-madı, ne vefasız ne de cefasız. Yani ben halk ile büyüdüm, onlar benim küçüklüğümden beri hep yanımda oldular. Onun için ben onlara medyunu şükranım ve başka hiçbir şey beni ilgilendirmiyor, ben onlara şarkılarımı yapıyorum, onlar beni dinlemeyi seviyorlar.
Yaşamınızda dönüm noktası dediğiniz zamanlar var mı?Bir tanesi çocuklarımın doğumları. Diğeri “Artık Sevme-
yeceğim’’... Alaturka bir şarkıyı, batılılaştırarak okuduğum
ve onlara bir yol açtığım için sanatçıların yaşamında bir
dönüm noktası oldu. İlk altın plağımı da ondan aldım.
Ayrıca, Amerika’da ilk yaptığım “arkadaş” kaseti de yine
dönüm noktası oldu benim için. Türkiye’deki ilk “new age”
tarzını ben yapmıştım o şarkıyla. Yani batı şarkıcılarına da
örnek olacak bir çalışma oldu ve bundan sonra o yolu ta-
kip ettiler. Epey güzel ve yeni bir müzik tarzıydı.
Bitkilerle ilgili çalışmalarınızın yayınlanacağı kitaptan bahseder misiniz?Kitabım “yeşil elmas” henüz çıkmadı. Bitirdim düzenlemesini yapıyorum. Gün geçtikçe bildiğim bitki sayısı artıyor, 100 bit-kiyken şimdi oldu 1000 bitki... Bana iki kitap çıkar diyorlar, eşim de bunu tavsiye ediyor. Bir de ayrıca vitaminlerle ilgili araştırma-lar yapıyorum. Amerika’da sağlık bakanlığının bültenlerine üye olmuştum, oradan gelen her bültenden de bir şeyler öğrenip vitaminlerle ilgili çok fazla bilgi edindim. Mesela hangi vücudun hangi vitaminlere ihtiyacı var, her bünye aynı vitamini kaldırmıyor. Çünkü DNA’lar başka. Yani sizin şifreleriniz başka benim şifrele-rim başka. Onun için herkes ayrı vitamine ihtiyaç duyuyor. Ben de onları derledim ve yazdım, o kadar güzeller ki ayrı bir kitap olabilirler. Acaba ayrı mı yapsam yoksa katıştırsam mı diye dü-şünüyorum şimdi. Bakalım ne olacak. Siyah elmas diyorlar ya kömüre, bu da toprağın yeşil elması. Onun için adını öyle koy-duk. Allah nasip ederse Eylül-Ekim gibi çıkacak. Mesela zeytin yaprağı olağanüstü bir şey, kuvvet verici, toksin atıcı. Yıkayıp 3 yaprağı bir bardak suda hafif kaynatıyorsunuz, çok hafif soğu-
yacak ondan sonra içeceksiniz onu, çok yararlı bir şey.
Sahnede enerjim Allah tarafından geliyor, tabi halk karşımda çok şükür. Sanatçının eskisi olmaz kesinlikle, bazı kişilere eski sanatçı diye yakıştırıyorlar ya güceniyorum, bana demediler hiçbir zaman çok şükür ama o yorum çok kötü.
gungorendergi.comr ö p o r t a j39
haziran2013
Bu ilginizin sebebi nedir?Konuyla ilgilenmem çocuklarıma hamile kaldığım zaman başladı. Hamile kadınlar ilaç içemez, o yüzden ne yap-sam diye araştırıyordum, sesim kısılıyordu lahana suyu iyi gelir dediler. Tabi o zamanlar bilgisayar yok, aktara gidip sordum ve böylece kendimi içine girmiş buldum. Neye ne yarıyor diye araştırmaya başladım. Hakikaten de o akşam bal ile karıştırıp içtiğimde lahana suyunun sesime çok iyi geldiğini gördüm. Tadı çok kötü ama ne yaparsınız sağlık için her şey.
Son yıllardaki Türkiye’nin sanat ve müziğini nasıl de-ğerlendiriyorsunuz?Tük Sanat Müziği geriledi. Ben sahnede okurken nasıl il-giyle dinlediler. Bunun sebebi de şu; okuyanlar tam ifa-de edemiyorlar. Mesela televizyonda okunuyor, radyoda okunuyor, TSM’yi ileriye götüremediler. Ben “eski dostları” hasbelkader Ankara radyosunda keşfettim. Şarkı orada halkın isteği üzerine bir emisyon almış. Benim şarkılarımı meşhur olmuş diye okutmadılar. Ben de o zaman gireyim arşivden şarkı beğeneyim dedim, nota olarak aramaya başladım, sonra elime rast makamında eski dostlar takıldı, sözlerini çok beğendim. Sazlara geçtim radyoda okudum, ondan sonra eser inanılmaz biçimde tutuldu... Yani arşive girip şarkıyı seçip, yorumunu da iyi yapmaları lazım. Yo-rumcudur şarkıları sevdiren...
“Korsanlar yüzünden dükkanımı kapattım”Ben bazı şarkıların sözlerini değiştiririm biliyor musunuz? Mesela “şarkı söylüyor sazımı”, “şarkı söylüyor sesim” olarak değiştiririm. Söz de yazdığım için bir çok şarkının
güftesini değiştirmekte bir beis görmüyorum.Zaten bun-dan dolayı şarkılarım çok tutuluyor. Mesela aranjelerini başka türlü yaparım, başka türlü yorumlarım, başka tür-lü çaldırırım. Onun için bu şarkılar böyle tuttu, bakın hala seviliyor, herkes ezbere biliyor. Daima çalışacaksınız, da-ima... Ben durdum epeydir. Dükkanım vardı altın plak diye, oradan da epey şarkılarım çıktı, 1981’de kurduk, korsan plaklar yüzünden 2003 gibi kapattık, zaten ondan sonra da şimdilerde internet var, plakçılar iş yapamıyor artık, bu konudan da çok yanığız. Dükkanımı kapattım mesela şar-kı üretemiyoruz, nasıl olacak bu nereye gidecek, buna bir dur diyen olması lazım. Şimdi internetten şambur şumbur indir! Şarkıcı yapımcı ne yapsın artık.
“Kendi kendime rakip oldum”Benim bir plağım için saklambaç gazetesi yarım sayfa reklam verdi mesela. Şimdi nereye veriyorsunuz ne yapı-yorsunuz.. 45’lik gibi single yapmak istiyorum ama şarkı bulamıyorum, kendimin yaptıklarını da beğenmiyorum bu ara. İyi bir “artık sevmeyeceğim” gibi bir şey yapayım diye bekliyorum, herkese dank diye insin... Arkadaş’da getir-diğim new age ekolüyle Türkiye’ye yeni soundlar getiren benim. Burada papatya gibisin beyaz ve ince okunuyordu, bir de Erol Büyükburç türkçe bir eser okuyordu “bir başka sevgiliyi” gibi... O dönem onlar okunuyordu. Benim getir-diğim soundla şimdiki nesil tamamen benim etkim altında. Mesela Mustafa Ceceli benim “yağmur ağlıyor”u okudu, demek ki çok sene evvel yapmışım her şeyi. Ben onu ye-nilemek istiyorum ama nasıl yapacağımı bilmiyorum, kendi kendime rakip oldum.
Sizin eserlerinizi seslendirenlerden herhangi bir telif alıyor musunuz?Tabi alıyorum. Müzik yapımları gibi olmuyor, çok temsili bir şeyler oluyor, cüzi miktarlar...
Bunca yıllık çalışmalarınız filmler, plaklar, şimdi de ki-taplar. Tüm bunlarla insanlara ne vermek istediniz?İnsanlara güzel şeyler vermek istedim, onları mutlu etmek istedim. Yer yer filmlerim olsun, şarkılarım olsun insanların hem gülüp hem ağlayacağını hem mutlu hem de mutsuz olacaklarını iletmek istedim onlara. Daha ziyade de onları mutlu etmek istedim.
Sizin gibi pozitif ve çok yönlü bir sanatçıyla tanıştı-ğımıza çok memnun olduk. Değerli vaktinizi bizlere ayırdığınız için çok teşekkür ederiz, son olarak neler söylemek istersiniz?Güngören Belediyesi’ne beni böyle güzel bir dinleyici kit-lesiyle buluşturduğu için tekrar teşekkür ediyorum. Yapılan diğer etkinliklere de benim konserimdeki gibi yoğun ilgi ve katılımın gösterilmesini diliyorum.
KaraböcekNese
t e k n o l o j i40
gungorendergi.com
haziran2013
Avrupa kıtasındaki gen yapısına ilişkin en kapsamlı araştırma ilginç veriler ortaya koydu. Uluslararası bir grup tarafından yapılan gen çalışması, Avrupa’nın gen yapısında 4 bin yıl önce gizemli bir kırılma olduğunu gösteriyor. Avrupa’daki ilk çiftçiler de gen haritasına göre Anadolu kökenli.
Nature Dergisi’nde yayınlanan bir makalede Avrupa’nın genetik yapısının 4 bin ya da 5 bin yıl önce ani bir de-ğişim yaşadığı ve Avrupa DNA’sının değiştiğine ilişkin
bilimsel veriler paylaşıldı.
Avustralyalı bilim insanları, 7 bin 500 yıllık olduğu düşünülen çeşitli iskeletler üzerinde yaptıkları araştırmalarda yaşanan bu değişimin nedeninin ise bulunamadığını söyledi.
Bunda Neolitik çağın sonraları, Bronz çağının başında Avrupa’da Bell Beaker kültürünün ( ters çevrilmiş zil seklinde-ki vazo buluntuları nedeniyle bu isim verilmiş, Stoneage bu-luntularıyla bağlantılı oldukları belirtilir) hızlı gelişmesinin etkili olabileceği yorumu yapıldı.
Nature dergisinin 23 Nisan’da çıkan sayısında yer alan araştır-mada, Almanya’daki ilk çiftçilerin, Anadolu insanlarıyla yakın-dan bağlantılı olduğu da ortaya konuldu.
Avustralya’da Adelaide Üniversitesi’nde bulunan Eski DNA Merkezi’nde çalışmayı yürüten Alan Cooper, “İlginç olan bu
ilk alt-Avrupa kültürünün 4 bin 500 yıl önce yer değiştirmesi ve bunun çok açık ve başarılı bir şekilde yapılmış olması. Bü-yük bir şey meydana gelmiş ve bunun arkasındaki şey ne biz onun peşindeyiz” dedi.
Araştırmacılar bugünün Avrupa’sının yüzde 45’ini oluşturan genetik soyu çıkarmak üzere tarih öncesi iskeletlerden elde edilen diş ve kemik örnekleri üzerinde çalıştıklarını açıkladılar.
Uluslararası araştırma ekibinin yanı sıra Almanya’da bulunan Mainz Üniversitesi ve National Geographic Toplumu Genog-rafik Projesi’nin dahil edildiği araştırmanın zaman içinde ger-çekleşen ilk yüksek çözünürlüklü genetik kayıt olduğu belir-tildi. Araştırmanın Almanya ayağını gerçekleştiren Wolfgang Haak, “Avrupa’da zaman içinde meydana gelen nüfus deği-şimini ve insan DNA’sının gerçek zaman içinde geliştiğini ve değiştiğini dolaysız bir şekilde gözlemlemiş olduk. Bu kalıtım yoluyla geçen genetik kayıt, Orta Avrupa’daki ilk çiftçilerin göç yoluyla Türkiye ve yakın çevresinden gelen toptan külterel ve genetik verilerden geçmiş olabileceğini gösterdi “ dedi.
Avrupa’nın GeniAnadolu’dan
t e k n o l o j i40
gungorendergi.com
gungorendergi.comt e k n o l o j i41
haziran2013
H arvard Üniversitesi araştır-macıları, robot-bilim alanında önemli bir başarıya imza attı.
Kanat genişliği sadece 3 cm olan, 80 miligram ağırlığındaki RoboBee, dünya-nın en küçük ve uçabilen robotu unvanı-nı kazandı.
Science dergisinde yayımlanan araştır-mada yer alan Pakpong Chirarattananon, “Bilinen en küçük kanatlı robotu yapmayı başardık” ifadesini kullandı.
Bilim insanları, RoboBee’yi inşa edebil-mek için milimetrenin altına inen çözünür-lük seviyesinde çok zor bir çalışma ger-çekleştirdi. Balata ve civataların anlamsız kaldığı kadar küçük bir boyutta olan Ro-boBee, çok farklı bir yöntemle bir araya getirildi.
RoboBee, birbirlerine yapıştırıcı ile tuttu-rulabilen farklı materyallerin kullanıldığı düz levhalarla bir araya getirildi. Levha-ların katlanabilir olması, RoboBee’nin bir araya getirilmesini kolaylaştırdığı gibi ha-reket kabiliyetini artırdı.
Los Angeles Times’a konuşan Chirarat-tananon, “Kullandığımız yöntem origami-
den biraz farklı... Bu sayede küçük ve titiz bir çalışma yapmayı başardık” dedi.
Beyin ve Enerji Lazım
Araştırmacılar, RoboBee’nin kaslası-nı çok küçük boyutta bir piezoelekt-rik aktüatör ile oluşturdu. İnce sera-mik şeritleri temsil eden bu teknoloji, elektrik akımıyla sıkılaşıyor ve robotun kanatlarını saniyede 120 defa çırpma-sını sağlıyor.
RoboBee, boyuna göre çok marifet-li olsa da, kendi beyinlerine sahip olmak için çok küçükler. Akıllı tele-fonlarda kullanılan işlemciler bile RoboBee için çok büyük olduğu gibi, robotun enerji kaynağı da bu-lunmuyor. RoboBee’nin birçok pro-totipi, kanatlarına maksimum 10-15 dk enerji sağlayan enerji kordonları kullanılarak uçabildi.
Chirarattananon, minik robotlara ener-ji kaynağı ve beyin kazandıracakları bir teknoloji seviyesine ulaştıkları zaman, RoboBee ve benzerlerinin arama kur-tarma gemileri ve diğer birçok alanda kullanılabileceğini belirtti.
Süper Buğdayİngiliz bilim adamları, verimliliği yüzde 30 oranında artırabilen "süper buğ-day" geliştirdi.
Merkezi Cambridge'de bulanan Ulu-sal Tarım Botaniği Enstitüsü, buğdayın çok eski atasıyla modern bir cinsini birleştirerek yeni bir tür ortaya çıkardı.Yapılan ilk denemelerde, bu yeni tür buğdayın ürününün, mevcut modern çeşitlerinden daha büyük ve güçlü ol-duğu görülürken, "süper buğdayın", çiftçiler tarafından ekilmeden önce en az 5 yıl denenmesi ve ruhsatlandırıl-ması gerekiyor.
Dünya üzerinde tüketilen kalorinin beşte biri buğdaydan geliyor.Buğdayın, yaklaşık 10 bin yıl önce sa-kal otu ve diğer ilkel tahıllardan evrim-leştiği biliniyor.
ABD’li bilim insanları dünyanın en küçük robotunu yaptı. Böcek boyutundaki kanatlı ‘RoboBee’, dünyanın kanatlara sahip en ufak hava aracı olarak kayıtlara geçti.
Bozuk Para Büyüklüğünde Robot Arı
t e k n o l o j i42
gungorendergi.com
haziran2013
Uzayda 1 AyKalıp Döndüler!İçinde 45 fare, 15 semender ve bazı bitkilerin olduğu Bion-M isimli Rus kapsülü, uzaydaki bir aylık görevinin ardından dün Dünya’ya döndü.
Hayvanlardan bazılarının öldüğü belirtilirken, Vladimir Sychov isimli yetkili, “İlk kez hayvanlar uzayda bu kadar uzun süre kendi başlarına kalabildiler” dedi. Rus medyasının bugüne kadar “Hiç bir ülke yapamadı” diye övdüğü, vücutların yerçekimsiz ortama nasıl adapte olduğunu belirlemeyi amaçlayan projenin, Mars’a insanlı uçuş yolunu açabileceği umuluyor.
İngiliz bilim insanları Kanada’daki bir madende 1.5 milyar yıllık su buldu. Labaratuvar incelemeleri devam eden su-yun şimdiye kadar bulunan en eski döneme ait su olduğu
belirtildi.Kanada’daki bir bakır ve çinko madeninde bulunan kayadan 1,5 milyar yıl öncesinden kalma su çıkarıldı.
“Nature” dergisinde yayımlanan makaleye göre, Ontario eyale-ti kenti yakınlarındaki Timmins bölgesindeki madende çalışma yapan Kanadalı ve İngiliz bilim adamları, 2,4 kilometre derinlikte bulunan tarih öncesi dönemden kalma suyun hala hidrojen ve metan gibi gazlar açısından zengin olduğunu keşfetti.
Daha önce yüzeyde olduğu ancak zamanla kayaların arasından
sızıp yer altında biriktiği sanılan suyun içinde mikro organizmalar bulunup bulunmadığını belirlemek için test yapılıyor. Manches-ter Üniversitesi’nden Prof. Chris Ballentine, “Daha önce Güney Afrika’da milyonlarca yıl öncesine ait su bulunmuştu. Bu ise şim-diye kadar bulunan en eski döneme ait su. Güney Afrika’daki su da benzer kimyasal yapıya sahipti ve içinde bazı mikroplara rastlanmıştı” dedi.
Suyun hangi döneme ait olduğunu bulmak için üç farklı tarihle-me tekniği kullandıklarını belirten Prof. Ballentine, suyun içinde bulunacak mikro organizmaların tarih öncesi dönemde yaşamla ilgili son derece önemli bilgiler sağlayabileceğine dikkati çekti.Çinko ve bakır içeren sülfit cevherinde bulunan suyun, 40-50 de-rece sıcaklığında olduğu belirlendi.
Dünya’nın En Eski Suyu Bulundu
gungorendergi.comt e k n o l o j i43
haziran2013
İngiliz bilim insanları Kanada’daki bir madende 1.5 milyar yıllık su bul-du. Labaratuvar incelemeleri devam eden suyun şimdiye kadar bulunan en eski döneme ait su olduğu belir-tildi. Kanada’daki bir bakır ve çinko madeninde bulunan kayadan 1,5 mil-yar yıl öncesinden kalma su çıkarıldı.“Nature” dergisinde yayımlanan ma-kaleye göre, Ontario eyaleti kenti yakınlarındaki Timmins bölgesindeki madende çalışma yapan Kanadalı ve İngiliz bilim adamları, 2,4 kilometre derinlikte bulunan tarih öncesi dö-nemden kalma suyun hala hidrojen
Yoldaki Sigara İzmaritini Bile Gören Otomobil
Google’ın ehliyet bile almayı başaran kendi kendini sü-ren otomobillerinin dünyayı nasıl gördüğü ilk kez orta-ya çıktı. Yolda ilerlediği her saniye 750 mb gibi büyük
bir veri miktarı toplayan sürücüsüz otomobiller, yerdeki izmariti
bile tespit ediyor.
Google, bir yıl önce ehliyet almayı başaran Toyota Prius mar-
ka otomobilinin gerçek dünyayı nasıl gördüğünü ilk kez gözler
önüne serdi.
Teknolojik gelişmeleri destekleyen kar amacı gütmeyen Xprize
şirketinin etkinliğinde yapılan tanıtımda, sürücüsüz otomobilin
çevresini algılama kapasitesi gözler önüne serildi.
Mashable sitesinin haberine göre, iş geliştirme merkezi Idea-
lab şirketinin CEO’su Bill Gross, bulunduğu ortam hakkında
saniyede 750 mb veri toplayan otomobilin alıcılarıyla elde ettiği
görüntünün fotoğrafını çekti ve Twitter’da paylaştı.
Bu Posteri YalnızcaÇocuklar Görüyorİspanya’da çocuk istismarına karşı başlatılan kampanya sı-radışı yöntemiyle dikkat çekiyor. Zira, kampanyanın posteri çocuklara farklı, yetişkinlere farklı görünüyor.
Anar isimli bir yardım kuruluşu çocuk istismarına dikkat çekmek için yalnızca çocuklar tarafından görülebilen bir poster hazırladı.
Lentiküler baskı tekniğiyle iki farklı fotoğraf kullanılarak hazırlanan poster, çocukların bakış açısından bakıldığında farklı, yetişkinlerin bakış açısından bakıldığında farklı gö-rünüyor.
Kampanya, yetişkinler tarafından istismar edilen 10 yaş altı çocuklara ulaşmayı hedefliyor.Dolayısıyla bu yaşlarda ortalama boyları 1 metre 35 cm’nin altında olan çocuklar postere baktıklarında, ‘Sizi inciten olursa bizi arayın, yardım edelim’ mesajıyla birlikte bir tele-fon numarası görüyor.
‘Çocuk İstismarı Bazen Yalnızca Çocuk-lara Görünür’
Yetişkinler içinse poster yalnızca bir çocuk resmi ve ‘Çocuk istismarı bazen ancak istismar edilen çocuğun gözüne gö-rünür’ mesajından oluşuyor.
Yetkililer, yetişkinlerin telefon numarası ve ‘Bizi arayın’ me-sajını görmesi halinde, istismar ettikleri çocukları yardım istemekten caydıracağını düşünerek böyle bir yola başvur-duklarını açıkladı.
Poster, yakında tüm İspanya sokaklarında yerini alacak.
t e k n o l o j i44
gungorendergi.com
haziran2013
Sosyal Medya Hafıza Yeteneğini Değiştiriyor
İnternet çağı, beynimizin çalışma şeklini de değiştiriyor olabilir. Bilim insanları, bir saat içinde 30 milyon mesaj gi-rilen Facebook gibi sosyal ağların, insan hafızasını yeni
düşünme şekilleri geliştirmeye zorluyor olabileceğini belirtti. Araştırmalar, insanların Facebook iletilerini insan yüzlerinden daha kolay hatırladığını gösterdi.Milyarlarca insanın hayatında giderek daha fazla yer edinmeye başlayan sosyal ağlar, sundukları son derece yoğun ve karma-şık sistem sebebiyle insan beyninin farklılaşmasına yol açıyor olabilir.
ABD’nin California Üniversitesi’nde yapılan araştırma, bilim insanlarını şaşırtan sonuçlar ortaya koydu. Araştırma ekibinin başını çeken Dr. Laura Mickes, ‘duyguların hafıza üzerine et-kisini’ inceleyen çalışmalarında, duyguları tetiklemek için Fa-cebook iletilerini kullandılar. Bilişsel psikolog Mickes ve ekibi, araştırmada hiç bekledikleri sonuçlar elde etti. Sonuçlar, in-sanların Facebook iletilerini, insan yüzlerinden daha iyi hatır-ladığını gösterdi.Mikes, “Asıl araştırma sorumuz bu değildi; sonuçlar bizim için de biraz şaşırtıcı oldu” ifadesini kullandı.
Akla İlk Gelen FacebookCalifornia Üniversitesi’ndeki araştırmada, 32 kişi üzerinde de-ney yapıldı. Deneklere gösterilmek üzere gruptaki asistanların Facebook hesaplarından 200 ileti ve amazon.com adresinde-ki son zamanlarda basılmış kitap tanıtımlarından 200 cümle derlendi. Deneyde, Facebook cümleleri olarak, “Bugün 7 bin 689 günlüğüm”, “Kütüphane telefonla konuşulacak yer değil; ders çalışılacak yerdir”; kitap cümlesi olarak da “Şerefin bile limiti vardır”, “Çok bağırmaktan boğazım ağrımıştı” gibi örnek ifadeler toplandı.
ICANN tarafından koordine edilen dünya internet tra-fiği, Los Angeles’ta çalışma saati bitince İstanbul’dan koordine edilecek. İstanbul’dan sonra da koordinasyon Singapur’a geçecek. Bu şekilde internetin koordinas-yonu konusunda ülkemiz dünyada yönetim merkezi ola-cak. Dünyadaki 300 milyonu aşan alan adları sahiplerine destek vermek amacıyla kurulacak çağrı merkezleri için de İstanbul aday olacaktır. Bu kurulacak çağrı merkezle-rinde sağlanacak çok yüksek sayıdaki nitelikli istihdam imkanları gençlerimiz için önemlidir.”
BBC muhabiri Jonathan Marcus, tekoloji şirketleri birbiri ardına siber saldırıya maruz kalan ABD’nin yaşadığı siber savaş endişe-sinin gün geçtikçe arttığına dikkat çekti. Analistler, her gün kişi-sel bilgi ve fikri mülkiyetin çalındığı milyonlarca saldırı olduğunu belirtiyor.
Birkaç hafta önce Maryland’de küçük bir şehir olan Gaithersburg’da bir tren rayının yakınında duruyordum.
O sırada bir yük treni, etrafını uyarmak için düdüğünü vargücüyle çalarak demiryolu geçidinden büyük bir hızla geçti. Amerika’da demiryolu yolcular tarafından pek tercih edilmiyor olabilir ancak yük trenleri ülke ekonomisi için oldukça önemli. Birçok modern altyapı gibi demiryolları da karmaşık dijital sistemler ile kontrol ediliyor.
Bu tür bilgisayarların yada modern toplumun dayandığı diğer elektronik sistemlerin siber saldırıya uğrayabileceği endişesi ar-tık giderek daha yüksek sesle dile getiriliyor.Geçen sene ABD’nin eski Savunma Bakanı Leon Panetta, “dijital bir Pearl Harbor” yaşanabileceğini söylemiş ve ABD’nin ulaşım ve enerji altyapısına karşı siber saldırı yapılması ihtimalinden söz etmişti. Birkaç hafta önce Başkan Barack Obama da bu uyarıyı tekrarladı.
“Hackerların insanların kişisel bilgilerini çaldığını, emaillerine gir-diklerini biliyoruz... Başka ülkelerin ya da şirketlerin şirket sırlarını çaldığını biliyoruz.”
“Şimdi düşmanlarımız enerji ağlarımızı, finans kurumlarımızı ve hava trafiği kontrol sistemlerimizi sabote etmeye çalışıyor”.
Dijital Pearl Harbor’ Korkusu Artıyor
gungorendergi.comt e k n o l o j i45
haziran2013
Kent Bilgi Sistemi için tamamlayıcı bir özelliği olan hiz-met hakkında bilgi veren Güngören Belediye Baş-kanı Ş. Yücel Karaman, “Amacımız, etkileşimli bir
tanıtım platformu oluşturmak. Bu bağlamda, kamu kurum ve kuruluşları ile vatandaşlar ve yabancı ziyaretçiler arasında etkileşimli bilgi bağını oluşturduk. Kısa ve uzun vadede sür-dürülebilir bir tanıtım modeli meydana gelmiş oldu. Belediye-mizin vizyon ve planlar çerçevesinde özel yerler başta olmak üzere tüm ilçenin, ulusal ve uluslar arası bilinirliliği sağlamak ve bu mekanlar hakkında farkındalık oluşturmayı hedefledik. Hazırlamış olduğumuz sistem sayesinde, 360° görsellik, gerçek dünyayı harita ile vatandaşlarımızın masaüstüne getirdik. Böyle-likle vatandaşlarımız tek tuşla Güngören ilçemizi 3 boyutlu olarak gezebiliyor” diye konuştu.
Kentsel Dönüşüm ve Yenileme Projelerine alt yapı oluşturmada da kullanılacak olan sistem, cadde, sokak, kapalı alan, tarihi eser gibi tüm verileri 360° video destekli olarak ofis ortamında
incelenmesini sağlıyor. Yenileme, boyama, dönüşüm projelerine altlık oluşturmada da hizmet verecek olan çalışma, çoklu kulla-nım ile aynı verinin farklı birimlerce farklı açılardan değerlendiril-me imkanı da veriyor.
Sistemin çekim işlemi, üzerinde 6 merceği olan özel bir kamera ve anlık yer bilgisi veren Jeodezik GPS ile gerçekleştiriliyor.
Güngören Belediyesi, Kent Bilgi Sistemi veya Kent Rehberi ola-rak çalışan sistemlerin istenen amaca matuf fonksiyonları icra edemedikleri ve bu tür sistemlerin özellikle, kullanıcı tarafından veri algılama sorunu, verinin doğruluğuna inanma ve verilerin tamamlayıcılığının sağlanamaması gibi sorunları olduğunu sap-tadı. Üzerinde 360° ve alt yapı verilerinin olmadığı bir Kent Bilgi Sisteminin veya Kent Rehberinin bir tarafının eksik olduğunu net olarak gözlemleyen yetkililer, ilk adımda tüm ilçe sınırları içindeki alt yapı verilerini CBS’ye aktarmış ve ikinci adımda da 360° video gö-rüntülerini ekledi ve tümleşik Kent Bilgi Sistemi’ni oluşturmuş oldu.
360° GeziliyorGüngören Sokakları
Güngören Belediyesi’nin ilçe sınırları içinde bulunan tüm cadde ve sokaklarını
dijital ortama aktardığı özel çalışması 360° Güngören bölgeyi daha yakından
tanımak isteyenler için benzersiz bir hizmet. Vatandaşların, ilçenin sokak ve
caddelerini 360° gezebilmek için 360derece.gungoren.bel.tr adresine girmeleri
yeterli oluyor.
yaz ı d i z i s i46
gungorendergi.com
haziran2013
“Sanatın Sudaki Aksi
EbruAlparslan BABAOĞLU
gungorendergi.comyaz ı d i z i s i47
haziran2013
“Sanatın Sudaki AksiGeleneksel Türk sanatlarından biri olan ve yakın za-mana kadar unutulma tehlikesiyle karşı karşıya olan Ebru sanatı, bugün Türkiye’nin farklı bölgelerinde açı-lan Ebru kurslarıyla binlerce kişiye ulaşıyor. Son yıl-larda ebrucuların sayısının artması bir yandan sanatın yaygınlaşarak daha fazla kişiye ulaşabilmesine olanak verirken bir yandan da ortaya çıkan eserlerde gelene-ğin dışına çıkılmasına neden oluyor. Geleneğin dışına çıkılması ise yeni yeni sorunlar doğururken, sanatın adabından uzaklaşılmasıyla sonuçlanıyor.
Ne zaman nerede ortaya çıktığı bilinmeyen ve batı ül-kelerinde “Türk Kağıdı” olarak geçen bu meşakkatli sanat, dünyanın bir çok ülkesinde de farklı biçimlerle icra ediliyor.
Geri dönüşü ve tekrarı olmayan ebru bir kaç dakika-lık bir çalışmanın sonucu. Renklerin kağıt üzerinde bıraktığı uyumlu ahengin elde edilebilmesi ise uzun yıllar süren emek ve sabrın ürünü. Adının kesin olarak nereden geldiği bilinmese de, gelen kanı farsça bulut anlamına gelen “ebri” den geldiği yönünde.
Ebru, her dönemde ortaya çıkan ve öğrenciler yetiş-tiren büyük bir ebru sanatçısı sayesinde unutulmak-tan kurtulup bugüne kadar ulaşabilmiş. Cumhuriyet döneminden sonra ise tamamen köşesine çekilen, nadir kimseler tarafından icra edilen ebru sanatı son dönemde Mustafa Düzgünman’ın emekleri sayesin-de unutulmamış. Yarım asırdan fazla ebru sanatıyla iç içe olan Mustafa Hocanın yetiştirdiği bir kaç öğ-renciden biri olan ve icazetini 1989 yılında alan, Klasik Türk Sanatları Vakfında Ebru hocalığı yapan Alparslan Babaoğlu ebru sanatını ve adabını anlattı.
“Bizim sanatlarımızın hepsi usta çırak münasebetiy-
le öğrenilir”
Bizim sanatlarımızın hepsi, sadece ebru değil bütün
sanatlarımız usta, çırak münasebetiyle öğrenilir. Meşk
ederek öğrenilir. Musiki öğrenecekseniz eğer hocanın
yanına oturursunuz. Dizinizi döverek usul öğrenirsiniz
önce. Diz dövmek tabiri de oradan çıkar. Usul öğrenir-
siniz makam öğrenirsiniz, sonra teker teker meşk eder-
siniz. Yusuf Paşa’nın Segah Peşrevi’ni meşk edersiniz
arkasından başka bir şeyi meşk edersiniz, bitirdikçe bir
sonrakine geçersiniz. Hoca tatmin olur “tamam bu gü-
zel oldu der” sonra ötekine geçersiniz. Bizim sanatları-
mızın hepsi böyle rahat çalışıyorsanız eğer. Eğer sülüs
hat meşk ediyorsanız önce rabbiyesini yazdırır hocanız,
güzel yazdıysanız harflere geçersiniz, harfleri tek tek ça-
lışırsınız. Ondan sonra bitişmeleri çalışırsınız, bir sırası
vardır ve bunu ustanız söyler size...
“Siz farkında olmadan ustanız o sanatın adabını da
öğretir”
Ustanız, o sanatın adabıyla ile ilgili bilgileri de siz farkın-
da olmadan aktarır, bir bakımdan sizi yetiştirir. Ebruda
da hattaki gibi kendi kendinize pişemezsiniz, sanat us-
tasız olmaz. Çünkü ustanın kamışı elindeyken bir harfi
çıkartırken, elinde ne kadar çevirdiğini görmeniz lazım,
onu görmeden bulamazsınız. Hattatlar kamışı ellerinde
çevirerek harfleri çıkarırlar. Onun kamışı nasıl tuttuğunu
nerede nasıl hangi harfi hangi açıyla koyduğunu görme-
niz lazım. Dolayısıyla bizim bütün sanatlarımız usta çı-
rak münasebetiyle öğrenilir. Ebru da bunların arasında.
Ebrunun diğer sanatlarımız gibi kendine has bir takım
gelenekleri vardır. Yani bunları öğrenmezseniz, doğru
ebruyu yapamazsınız bunları da ancak bir hocadan öğ-
renirsiniz.
Ebru
yaz ı d i z i s i48
gungorendergi.com
haziran2013
“Geçmiş ebrucuların ruhuna Fatiha”Rahmetli Mustafa Düzgünman hocamla ilgili televizyonda bir diyalog vardı. Hoca orda kendi sesinden diyordu ki; “ustamız-dan gördüğümüz terbiye iktizası olarak, tekneye oturduğumuz zaman geçmiş ebrucuların ruhu için bir Fatiha okuruz”. Bu bi-zim ebruculuk adabımızdandır, tekneye oturduğumuz zaman geçmiş ebrucuların ruhları için bir Fatiha okumak. Ama ebru-yu ustasız öğrenenler, oturdular bizim bu geleneğimizin aksi-ne ebrucular için bir dua kaleme aldılar. Ebrucular böyle dua edecek diye. Ustadan sadece ebrunun, bizim sanatlarımızın, tekniği estetiğiyle ilgili bilgiler değil; adabıyla geleneğiyle ilgili bilgiler de öğrenilir. Demin söylediğim bunlardan bir tanesi.
“Ustanız varken, size laf düşmez”Ustanız önünüzdeyken konuşmak size düşmez. Ustanız ha-yattaysa, birisi bir konuda bir tartışma çıkarttıysa, birisi bir şey söyleyecekse, benim ustam hayattaysa ben müdahil olmam, ustam konuşur. Bizim sanatımızın adabındadır. Bütün sanat-larımız da böyledir. Bizim sanatlarımızın geleneği de edebe dayanır.
“Ebru nefis terbiyesi için bir araçtır”Ebru nefis terbiyesi için çok önemli bir vasıtadır. Bütün sa-natlar böyledir ama ebru özellikle böyledir. Çünkü çok kısa sürede bir eser vücuda getiriyorsunuz. Tekne başına oturuyor-sunuz, beş dakika sonra çok güzel bir lale ebrusu, karanfil eb-rusu yapıyorsunuz. Bu, insanda enaniyete sebep olabilir. Eğer ebru doğru amaçlarla, duygularla, düşüncelerle yapılmazsa, “ne güzel lale yaptım, benim gibi kimse lale yapamıyor” duy-gusuna kapılırsanız eğer, o sizin nefsinizi terbiye ederken bir-den bire sizi bıçağın öbür tarafına götürür, enaniyete sebep olur. Bütün sanatlarımızda olduğu gibi ebru da nefis terbiyesi için bir araçtır, bu da ustanın rahle-i tedrisinden geçerek edi-nilir. Kendi kendinize bunları algılamanız, idrak etmeniz zordur.
“Kendi desenlerini oluşturabilmek için uzun bir süre ge-rek”Ebru malzeme itibarıyla da diğerlerinden farklı ve külfetli bir iş. Ürünleri tedarik etmeniz lazım, eğer onları yapmazsanız ebrucu olamazsınız. Bir kursa gidip sadece hocanın söyle-diklerini yaparak ebrucu olunmaz, ancak ebru sanatı tanınır. Ebrucu olmak için illa kendi teknenizi açacaksınız, o teknenin başında teknenin size çıkartacağı güçlükleri problemleri ken-di kendinize çözmeyi öğreneceksiniz. Ancak o zaman ebru-cu olursunuz. Onun için süreç oldukça uzun, yani bana göre birisinin kendi desenlerini renklerini oluşturması ve gelenekli Türk ebrusunun hususiyetlerini taşıyan ebru çeşitlerinin hep-sini başarıyla yapması için geçirmesi gereken süre, beş altı seneden az değildir.
“Ebruda çok fazla değişken etkili”Ebru biraz fiziko kimyasal hadiseler içeriyor. Havanın rutubeti, havanın basıncı, teknenin sıcaklığı, boyaların sıcaklığı. Boya-lar farklı sıcaklıklarda kitre farklı sıcaklıklarda olursa başka problemler çıkıyor. Yani bunları tek tek tecrübeyle öğrenip ba-şınıza geldiği zaman hemen çözebilecek hale gelmeniz lazım, çünkü bu da oldukça zaman alan bir süreç.
“Ben sanatçı değilim”Kavramları yerine doğru oturtmak lazım. Ben sanatçı değilim, sanatçı olma iddiasında da değilim. Ben ustamdan öğrendik-lerimi yapıyorum. Ustamdan öğrendiklerim dışında denedi-ğim şeyler de oluyor ama onları ayırıyorum. Bunlar başka şey-ler diye ayırıyorum. Sanatçı olmak başka bir şey, insan kendi kendine ben sanatçı oldum diyemez. Ben birisine kendimi ta-nıtırken ebru sanatçısıyım demiyorum, ebrucuyum diyorum. Ben sanatçı mıyım değil miyim, ona başkaları karar verir.
“Türk ebrusu dejenere oluyor”Ebruyla uğraşan insan sayısı Türkiye’de çok fazla. Bu hem iyi hem kötü. Şu anlamda iyi, ebru hiç tanınmıyordu, ilk ebru yaptığım zamanlar ebruyla uğraşan insan sayısı bir elin par-makları kadardı. Şimdi bu sayı yüzlerle binlerle ifade ediliyor. Türkiye’nin her yerinde ebru kursları var, bir yandan iyi oldu. Çok seviliyor, çok popüler oldu, ebruyla ilgili basında çok faz-la haberler yer almaya başladı. Fakat bu bir yandan da kontrol edilemez biçimde yozlaşmayı beraberinde getirdi. Özellikle internetin yaygınlaşmasıyla, herkes yaptıklarını dijital ortama aktarıyor. İnternet kullanıcıları birbirlerinin yaptıklarını takdir ediyor haliyle ortaya bizim geleneğimizin dışında şeyler çıkı-yor ve Türk ebrusu diye adlandırılıyor. Bu da bizim ebrumuzu dejenere etmeye başladı. Ben bu durumdan korku duyuyo-rum. Bu duruma müsaade etmememiz lazım.
gungorendergi.comyaz ı d i z i s i49
haziran2013
“Japonya’da asırlardır yapılıyor”
Japonya’da ebru, analin türü, suda eriyen boyalarla su üzerin-de yapılıyor. Onlar kullandıkları renk sayısına göre farklı isim-ler koymuşlar. Japonya’da asırlardır imparatorun ve asillerin himayesinde birer ebru sanatçısı bulunurmuş. Ebru tekniği, renkleri kendisine has olduğu için imparator sadece kendi eb-rucusunun yaptığı ebruların üzerine yazı yazarmış. Dolayısıyla o yazının imparatordan geldiğinin kanıtı olarak kabul edilirmiş. Çünkü bir başkası o ebrucunun kullandığı teknikle, boyalarla ebru yapmayı bilmiyor. Mektubu gören mektubun gerçekten imparatordan geldiğini ebrularına bakarak anlıyor. Daha sonra asiller de aynı şekilde hareket ederek yazılarını ebrulu kağıtla-rın üzerine yazmışlar. Onun için çevlerinde her daim bir ebru sanatçısı himaye etmişler. Ve Japonya’da bu durum asırlarca babadan oğula geçerek devam eden bir gelenek haline gel-miş.
“Bütün dünyada Türk Kağıdı diye bilinir”
Bütün dünyada Türk Kağıdı diye bilinen bu sanat Avrupa ve Amerika’ya Türkiye’den intikal etmiş. Konuyla ilgili yapılan ya-yınlarda da ebrudan Türk Kağıdı diye bahsediliyor. Ama tabi biz sanatımıza sahip çıkmasak, helvayı, baklavayı Yunanlılara kaptırdığımız gibi, ebruyu da İtalyanlara kaptırırız.
“Her yerde renkli renkli topraklar var, o topraklardan boya yapabilirsiniz”
Topraktan boya yapıyoruz. Arabamın bagajında her zaman keser, naylon torba, poşetler, küçük bir kürek bulunur. Bir se-yahat esnasında İstanbul’a dönüş yolundaki bir köy pazarında yeşil bir toprakla buldum. O topraktan ebru yaptım, inanılmaz bir ebru ortaya çıktı. Mesela Ankara yolunda Kızılcahamam’a yaklaşılan bölgede oksitlenmeden dolayı oluşan sarı renkli topraklar vardır, o topraktan sarı boya elde edilebilir. Maden bakımından ülkemiz çok zengin, her yerde renkli topraklara rastlanabiliniyor, o topraklardan boya yapılabilir.
“Temel malzemeler oldukça önemli”
Ebrunun en önemli malzemesi üzerinde ebru yaptığınız sıvıyı elde ettiğiniz deniz kadayıfı ya da kitre. Boya yapmak için de toprak, boyaların suyun üzerinde açabilmesi için ise sığır ödü gerekir. Bunun dışında at kuyruğunu gül dalına sararak fırça yapıyoruz. Temel malzemelerimiz bunlar.
“Ebru resim tekniği değil kağıt bezeme tekniğidir”
Ebruya başlayanlara ne tavsiye edersiniz gibi şeyler sorarlar. Ebru bir sabır sanatıdır, ebruyu seven, uğraşan, yapmak is-teyen insanlara en başta sabırlı olmalarını, kolay vazgeçme-
melerini ve Türk ebru geleneğinden ayrılmamalarını tavsiye ediyorum. Maalesef bizim geleneğimiz yok olmak, dejenere olmak üzere. Asıl ebru battal ebrudur bana göre. Ama şimdi herkes çiçekli ebru yapıyor kimse battal ebru ya da hatip ebru yapmıyor. Envai çeşit çiçek yapıyorlar, herkes gül yapıyor. Dı-şardan bakıldığında ebru çiçek sanatı zannediliyor. halbuki ebru çiçek ressamlığı değil. Bizim teknede yaptığımız battal ebruyu bir ressama verip “aynısını tuvalinde boya” deseniz, uğraşır yapamıyorum der bırakır. Biz battal ebruyu çok kısa sürede yapıyoruz. Ebruda bir rastgelelik var. Resim sanatçısı-nın o rastgeleliği tuvalinde yansıtması mümkün değildir ama kalemle istediğiniz çiçek, istediğiniz desen çizilebilir. Hasılı, ebru bir resim tekniği değil kağıt bezeme tekniğidir. Ebruya başlayanların sabırlı olmaları lazım.
Alpa
rslan B
abao
ğlu
1957 yılında Ankara’da doğdu. 1984 yılında
Topkapı Sarayı Nakışhânesi’ne devam ederken başladığı ebru
yapımını aralıksız sürdürmektedir. 1985 yılında ustası merhum
Mustafa DÜZGÜNMAN ile tanıştı ve 1989 yılında
kendisinden ebru sanatının öğretilmesi ve icrâsı konusunda icâzet aldı. İlk kişisel sergisini 1990 yılında Topkapı Sarayı’nda
açtı, aynı yıl Washington D.C.’de ikinci, 1991
yılında memleketi olan Çorum’da üçüncü ve
1999 yılında Yıldız Sarayı Çit Kasrı’nda dördüncü
kişisel sergisini açtı. Sayısız karma sergiye
katıldı.
Ebru Sanatçısı
haziran2013
DOĞU İLE BATI ARASINDAKİ EŞİK MALATYA… TARİHİ VE KÜLTÜREL ZENGİNLİKLERİYLE ADETA BİR AÇIK HAVA MÜZESİ
Öyle bir şehir ki dokusuy-la kocaman
medeniyetlerin ruhu-nu yaşatıyorken, aynı zamanda da şahane görünümü ve imkan-larıyla modernleşmiş bir kent. Bir tarafı ta-rihin en derinlerine bağlıyken bir yanı gü-nümüzün en modern düzeyine ulaşmış.
Eğer Malatya’yı bir ucundan diğer ucu-na kadar gezerseniz; bir türkü misali çınlar kulağınızda. Eski ko-nakları geçirmiş gör-müş olduğu kocaman tarihi fısıldar, hoş ko-kulu yemekleri misa-firperverliğini, kültür olgunluğunu anlatır. Çiçeklere bezenmiş kayısı bahçeleri, güzel havası, hoş suları, gü-leç insanları ne denli kadim bir şehir oldu-ğunu beyan eder.
Doğunun en gözde şehri Malatya; bir ya-nıyla yıllardır içinde barındırdığı gelenek-leri, geçirmiş olduğu tarihi ruhunu, yetiştir-diği büyük insanlarıy-la doğunun en batılısı ve en gelişmiş kenti olduğunun kanıtıdır.
MALATYA PÖTÜRGE KÖKPINAR KÖYÜ YARD. DERNEĞİ KUTSAL SK. NO: 3 GÜNEŞTEPE BAŞKAN CELAL ATEŞ
MALATYA DOĞANYOL İLÇESİ ULUTAŞ KÖYÜ DERNEĞİÖNDER SOK. NO: 13 MERKEZ BAŞKAN SAİM ASLIHAN
MALATYA KALE İLÇESİ TEPEBAŞI (KESRİK) DERNEĞİDİLŞAH SOK. NO: 1 GENÇOSMAN BAŞKAN MUSTAFA KARAKUŞ
MALATYA KALE İLÇESİ ÇANAKÇI KÖYÜ DERNEĞİDİLŞAH SOK. NO: 2 GENÇOSMANBAŞKAN MEHMET KİRAZ
MALATYA DARENDE ILICA SOS. YRD. DAYN. VE KÜLT. DERNEĞİSOĞANLI CAD. PETEK SOK. NO: 2/1 M. ÇAKMAK BAŞKAN CUMA ÖZTÜRK
MALATYA KALE İKİZPINAR DERNEĞİ VARDAR SOK. NO :26 M. ÇAKMAK BAŞKAN NEVZAT KAYA
MALATYA ARGUVAN VE ARAPKİR ÇEV. KÖY. DERNEĞİTEZEL SOK. NO: 1 GÜNEŞTEPE BAŞKAN MEHMET KOÇDAĞ
MALATYA TATLICAK KÜLT. YRD. DERNEĞİDENİZCİ SOK. NO: 4 GÜNEŞTEPEBAŞKAN ZEKİ KEKLİK
İLÇEMİZDEKİ MALATYA DERNEKLERİ
gezen bi l i r52
gungorendergi.com
haziran2013
Bir türkünün kulağa çalınması, bir esintiyle yemişlerin, yemeklerin, kayısının, türlü ko-kuların insanı sarmalamasıdır. Dost sıcaklı-ğına, yar hasretine çalınan sazların sesi ve türküsüdür. Kayısı ağaçlarının renkliliğiyle adeta çiçekler ülkesidir Malatya...
Aslan tepe Höyüğü:Batı’dan doğuya giden yollar üzerinde bir “Han-ı Cedid’’. Battalgazi ilçesinde yer alan Kervansaray H.1047 (1637 mi-ladi) IV. Murat Han’ın silahtarı Mustafa Paşa tarafından yap-tırılmıştır.
Ulu Camii:1224 yılında Anadolu Selçuklu hükümdarı 1. Alaeddin Key-kubat tarafından Mimar Yakup Bin Ebubekir El Benna El Malati’ye yaptırılmıştır. Bu camiinin kitabesinin hala Malat-ya Saray Mahallesi Camiinde olduğu bilinmektedir.
Avlulu, Eyvanlı, Mihrapönü, Tuğla Kubbeli, Çini İşlemeli, Taş Duvarları ince işçiliği bakımından zengin, Kubbesi 16 köşeli, tavanı Nesih yazılı bir Ayet, koyu kahverengi parlak çini Mozaiklerle süslüdür. Yazı Ustası Ahmet Bin Yakup’tur. Minberi hala Ankara Etnografya Müzesindedir.
Destanlar kenti Battal Gazi’nin diyarıMalatya; nice şaha, padişaha, fatihe yarenlik etmiştir, kapı açmıştır. Bereketli topraklarını sakınmamış, misafirperver-ce sofrasını açmıştır. İşte böylesine mert topraklarda da nice nice büyükler yetişmiştir. İsimlerini sayamayacağı-mız kadar evliyası, edeplisi, şairi, ozanı, kahramanı vardır. Bunlardan en önemlilerinden bir tanesi şüphesiz ki Battal Gazidir. Bir destan bir efsane bir kahramanlık öyküsüdür Battal Gazi. Günümüzde de ülke tarihine ne büyük değer-ler kattığını belirtmek için ise İsmet paşa ve Turgut Özal’ı örnek vermeden geçemeyeceğiz. Eminim ki pek çoğumuz Battal Gazi’yi duymuşuzdur. Bir destanı anlatılır ki özetle vermezsek Malatya’yı eksik anlatmış oluruz.
Battal Gazi Destanı: Anadolu’da Müslümanlar açısından Bizans tehlikesi ber-taraf edilmiş ve bunun üzerine Battal gazi de Medine’ye yerleşmiştir. Ancak bir zamanlar Battal Gazi’yle girdiği savaşlarda hüsrana uğramış ve Battal Gazi’den af dileyip bir daha Malatya’ya karışmayacağı sözünü vermiş olan Kayser Kanatur, Battala verdiği sözü unutur ve Malatya üzerine ordu gönderir. Ordu şehri yakıp yıkar Battal du-rumu işitince topladığı ordu ile Kayser ile savaşır. Kayser Nesih kalesine saklanır. Battal kaleyi kuşatır. Kale duva-rının dibinde dinlenmek amacıyla uzanır ve uyur. Kaleden Battal’ın uyuduğunu gören Kayser ‘in kızı Battal’a âşık olur. Gelmekte olan Bizans ordusundan haberdar etmek için bir not yazar ve bu notu taşa sararak Battal’a atar. Uyandır-mak için âşığı tarafından atılan taş Battal’ın başına değer ve Battal’ı öldürür. Prenses Battal’ın öldüğünü görünce ke-derinden yüreğinin ortasına bir hançer saplar ve ebediyete Battal’la buluşmak için intikal eder.
Malatya tarihi ve kültürel zenginlikleriyle adeta bir açık hava müzesiMalatya’yı anlatmak yazmak kolay iş değildir. Bu kadar büyük bir tarihe sahip, Anadolu’nun bütün medeniyetlerinden derin bir kül-tür harmanlamış olan bu şehre, birçok pencereden bakarsanız an-cak anlarsınız. İnsanlığın ve medeniyetin yayıldığı topraklar olan, Anadolu’nun ortası, yani göz bebeği Malatya; Doğuyla batı arasın-da eşik görevi görür...
Tarih boyunca birçok medeniyete, devlete, beyliğe ev sahipliği yapmış olan kent, zengin tarihi ve kültürel varlıklarıyla adeta bir açık hava müzesidir. Kentte bulunan pek çok tarihi mekan turizm açısından da parlak bir gelecek vadediyor. Türkiye’nin en önemli illerinden bir olan Malatya’daki belli başlı eserleri size kısaca ta-nıtalım.
Silahtar Mustafa Paşa Kervan Sarayı Batı’dan doğuya giden yollar üzerinde bir ‘’Han-ı Cedid’’. Battal-gazi ilçesinde yer alan Kervansaray H.1047 (1637 miladi) IV. Murat Han’ın silahtarı Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Evliya Çelebi seyahatnamesinde şöyle bahsetmektedir: “ En güzeli Sultan Murad Han’ın makbul veziri Silahtar Mustafa Paşa hanıdır. Yüz yetmiş odalı ve demir kapılıdır. Kubbelerle örtülmüş olup eş-siz bir handır. Kapısının üzerindeki tarihin son mısrasında; Oldu bu han-ı cedidaramgah-ı bi bedel. Dikdörtgen planlı, açık avlu ve kapalı (yazlık-kışlık) kısımlardan oluşan kervansarayın giriş kısmı-nın üstünde merdivenle çıkılan bir mescit kısmı yer almaktadır. Üst örtü olarak sade ayaklar üstüne oturtulmuş tonozlar kullanılmıştır. Kesme taş ile örülmüş duvarların üst taraflarına pencereler açılarak hantal duvarlar hareketlendirilmiştir.”
gungorendergi.comgezen bil ir53
haziran2013
Cömert bölgelerin mutfağı da zenginve bereketli olur...Kayısı:Tarihi kaynaklara göre Türkistan, Orta Asya ve Batı Çin’i içerisine alan çok geniş bir bölgenin kayısının ana vatanı olduğu sanıl-maktadır. Günümüzden 5000 yıl gibi çok uzun bir zaman önce kayısı bu bölgede bilinmekte ve tarımı yapılmaktaydı.
Tarım ve Ürünleri:7 türlü 7 taneli buğdayı Arpası, pamuğu, çöpü ve ovalarında-ki otlakları herkes tarafından aranılır. Bakla ve nohutu gayet meşhurdur. Sanayide beyaz pembe pamuk ipliği ve beyaz pembe pamuk bezi meşhurdur. Dağlarında keremgüv adında kudret helvası mazı, pazı ıspanak, lahana vs. sebzeleri boldur. 7 türlü ayvası, 20 türlü elması vardır. Ayrıca Dürbül üzümü ve kirazı çok meşhurdur. Doğal nimetleriyle bir bere-ket abidesi ve nimet vahasıdır…
Malatya doğası ve iklimiyle adeta cennettin yeryüzündeki yansımasıdırÜnlü Osmanlı Seyyahı Evliya Çelebi Malatya’yı gezdikten sonra şunları kaydeder defterine; “Suyu ve havası gayet latiftir. De-nizde ve karada dolaşan seyyahların beyanına göre, havası Tebriz’in iç çekici havasına benzemektedir. Belki daha da üs-tündür. Havasının güzelliğinden halkı dinç, güçlü, kuvvetli ve rahatına düşkün ve güzel tenlidirler.” Bu kısa not bile yeterlidir Malatya’yı tanımak ve sevmek için.
Cömert bölgelerin mutfağı da zengin ve bereketli olurDoğu Anadolu’nun zengin ve bereketli topraklarından fışkıran sebze ve meyvelerin yanı sıra tahılların da Malatya mutfağında hatırı sayılır bir yeri var. İç Anadolu ile Doğu Anadolu’nun bu-luştuğu yöre mutfağında kırmızı et yemeklerin tamamlayıcısıdır. Malatya’nın dünyaca meşhur kayısısı ile birlikte kendine mah-sus tarhanası da giderek daha fazla tanınıyor.
Malatya yemeklerinde fark yaratan önemli bir öğe de yabani otların kullanımı. Yörede anık, kızoğluk ve yarpuz adıyla bilinen yaban otları yemeklerin tatlandırılıp, aromalandırılmasında kul-lanılan başlıca taze baharatlardır. Kışların sert geçtiği bölgede kışa hazırlık, yaz sıcaklarında sebzelerin kurutulmasıyla başlar ve hemen her Anadolu kentinde olduğu gibi tarhana, salça, erişte, pekmez ve pestil yapımıyla desteklenir.
Malatya deyince damağımızda; Fakir kellesi, ilişemen, bulgur herlesi, ergibaz’in tadı kalır. Dilimize Malatya türküleri dolanır. Yüzümüzde kocaman bir gülümseme ve yüreğimizde sıcacık bir mutluluk bitiverir…
54
gungorendergi.com
haziran2013
55
i s t a n b u lgungorendergi.com
Şemsi Ahmet Paşa bir gün Mimar Sinan’a giderek, “Bana öyle bir yerde cami yap ki üzerine kuşlar pislemesin” demiş. Mimar Sinan da bütün camilerinde yaptığı gibi iyi
bir araştırma yaparak, üzerine kuşların konmadığı bir cami yapmayı başarmış.
i s t a n b u l56
gungorendergi.com
haziran2013
Şemsi Paşa bir gün Mimar Sinan’a giderek, “Bana öyle bir yerde cami yap ki üzerine kuşlar
pislemesin” demiş. Mimar Sinan da bütün camilerinde yaptığı gibi iyi bir araştırma yaparak,
üzerine kuşların konmadığı bir cami yapmayı başarmış.
II. Selim ve Sultan III. Murad dönemlerinde vezirlik yapan Şemsi Ahmet Paşa, İsfendiyar aile-
sinden Kastamonu Beyi Kızıl Ahmet Bey’in torunu, Mirza Paşa’nın da oğludur. Osmanlı saray
okulu olan Enderun’da yetişen Şemsi Paşa; Avcıbaşı, Bölük Ağası, Müteferrika ve Sipahiler
Ağalığı da yapmış. Daha sonra 1554 yılında Anadolu, bir süre sonra da Rumeli Beylerbeyliği
yapmış. Sultan II. Selim tarafından vezirliğe yükseltilmiştir.
Şemsi Paşa Cami’nin yapılış rivayeti
Gerçek ismi Şemsi Paşa Cami olan ve Üsküdar sahilde bulunan caminin ismine dair ilginç ri-
vayetler aktarılıyor. Söylenenlere göre, camiye Kuşkonmaz denmesinin nedeni Şemsi Paşa’nın
aşırı titiz olmasıyla ilgili. Şemsi Paşa, Sokullu Mehmet Paşa ile rekabet halindeymiş. Zaman
zaman şakayla karışık atışırlarmış. Şemsi Paşa bir gün Sokullu’ya, “Sokullu, camiini kuşlar
pislemiş” diye takılınca, “Gökyüzüne açık olan her yer kuşların pislemesine müsaittir” cevabını
almış. Paşa, cami yaptırmaya karar verince Sokullu’nun sözü aklına gelmiş. Mimar Sinan’a
giderek, “Bana öyle bir yerde cami yap ki üzerine kuşlar pislemesin” demiş. Sinan, bütün ca-
milerinde yaptığı gibi iyi bir araştırmadan sonra kuzey- güney rüzgârlarının kesiştiği bu noktayı
bulmuş. Dalgaların kıyıya çarpmasıyla meydana gelen titreşimleri incelemiş ve camiyi burada
yapmaya karar vermiş. Bu titreşimlerin de etkisiyle kuşların konmadığı yere Şemsi Paşa Ca-
misi ve külliyesini yapmış. Cami, türbe ve Sıbyan Mektebi’nden meydana gelen Şemsi Paşa
Külliyesi’nin bir bölümünü oluşturan bir medrese, külliye ile birlikte 1580 yılında Şemsi Ahmet
Paşa tarafından Sinan’a yaptırılmış.
ŞEMSİ PAŞA’NIN TORUNLARININ CAMİ’NİN AVLUSUNDAKİ MEZARLARI
gungorendergi.comi s t a n b u l57
haziran2013
CAM
İNİN
İÇİN
DE
AYR
I BİR
BÖ
LÜM
DE
BU
LUN
AN Ş
EMS
İ PAŞ
A’N
IN T
ÜR
BES
İ
Caminin mimari özellikleriYapı topluluğunun avlusunun kuzeybatı yönüne medrese hücreleri bir şerit gibi yerleştirilmiş. On iki medrese hüc-resinden meydana gelmiş olan bu bölüm bir sıra kesme taş dizisi ve üç sıra tuğladan yapılmış. Hücrelerin ön kıs-mında baklava başlıklı on yedi sütunun taşıdığı bir revak bulunmakta. Buradaki sütunlar birbirlerine sivri kemerlerle bağlanmış. Ancak medrese hücrelerinin duvarları üzerinde bu revaklarla ilgili kemer bağlantılarının izlerinde onarım sı-rasında rastlanamamış.
Revakların üzeri düz bir çatı ile örtülmüş. Revak sütunla-rında yeşil ve siyah porfir sütunlara da yer verilmiş.
Üsküdar İskele Meydanı’nın düzenlenmesi sırasında yeşil bir sütunun bulunarak cami avlusuna getirildiği, bunun bir benzerinin de itfaiye binasında bulunarak aynı yere taşın-dığı dikkate alındığında revaklarda kullanılan sütunların ne şekilde olduğu ortaya çıkmakta. Bu bakımdan revakların orijinalinde yeşil ve siyah porfir olduğu sanılmakta.
Şemsi Paşa Külliyesi ile birlikte medrese de 1894 depre-minde hasar görmüş ve İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü tarafından 1940 yılında onarılmıştır. Medrese 1953 yılın-dan itibaren Şemsi Paşa Halk Kütüphanesi olarak kul-lanılmakta.
kültür / sanat58
gungorendergi.com
haziran2013
Hamal ve ihtimal kelimeleri akrabadır. Entelektüel, ihtimallerin hamalıdır. Her ihtimali düşünmek zorundadır.Popüler şarkılardan sıkılan entelektüeller, nedense, popüler sorulardan ve cevaplardan sıkılmıyorlar. Eğer her ihtimali düşünselerdi, hakikat muamelesi yaptıkları popüler cevaplardan kuşkuya düşer, egemenlerin kültürüne evrensel kültür demeye son verirlerdi...İnsanoğlunun ırkçılık yüzünden ödediği ağır bedellerden sonra çareyi “dünya vatandaşı” olmakta bulanlar, iddialarının aksine dünyalarının Avrupadan ibaret olduğunu, geride kalan her vatanın ve kültürün teferruat olduğunu görürlerdi...Yolu ve yöntemi hesaba katmadan düşünmek, kulağa hoş gerisi boş kıyaslamalarda bulunmak, böylesi popüler kavramlar üretmek, entelektüel yolsuzluktur.Entelektüellerin Hurafeleri; yolda olanların, yolunu şaşıranların, yerinde sayanların, ileri-geri konuşanların ve susanların - yolculuk boyunca - elden düşüremeyeceği bir kitap...
III. Selim Avrupada 17. asırda başlayan siyasi,
sosyal ve iktisadi gelişmeler karşısında Osmanlının ilgisiz kalamayacağını
görmüş ve devletin son zamanlarda içine düştüğü sıkıntıyı yaptığı ıslahatlarla
çözmeye çalışmıştır. Bu konuda radikal adımlar atmış ve başta askeri alanda
olmak üzere pek çok alanda reformlar yapmaya çalışmıştır. Bu yönüyle III. Selim
kendisinden sonraki döneme damgasını vuracak olan modernleşme sürecinin
mimarı kabul edilmiştir.
Bu eser, Türk devletinin parlak günler görmesi için çabalayan III. Selim
ve diğer tüm hükümdar ve devlet adamlarının hatırasına hürmetle, Türk
Modernleşmesinin daha iyi anlaşılabilmesine katkıda bulunmaktadır.
EntelektüellerinHurafeleri
212 Sf.
Profil Yayıncılık
05 Temmuz 2013 20:00İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Mustafa Kemal Amfisi, İstanbul
Taksim Trio
KİTAP MÜZİK
İbrahimPaşalı
TÜRKModernleşmesiArif Kolay
288 Sf.
Yeditepe Yayınevi
The Sanlıkol Hybrid Jazz Orchestra Feat.
Erkan Oğur
Besteci Mehmet Ali Sanlıkol’un liderli-ğindeki değerli müzisyenlerden oluşan Sanlıkol Caz Orkestrası, sanatçının Temmuz ayında yayımlayacağı yeni albümden parçaları Türkiye’nin en önemli bestecilerinden, perdesiz gitar virtüözü Erkan Oğur ile birlikte seslendirecek. Kaba zurna, ney, kös ve nekkare gibi farklı enstrümanları bünyesinde barındıran Sanlıkol Caz Orkestrası’nın çok sesli müziği ve Erkan Oğur’un ustalığını birlikte sunan bu gecede Mehmet Ali Sanlıkol’un modern caz müziği ile mehter müziğinden etkilenmiş çalışmalarını dinleme fırsatı yakalayacaksınız.
Sayısız konserde sahne tozu yutan, sayısız albümde stüdyo havası soluyan üç tutkulu müzisyen Hüs-nü Şenlendirici, İsmail Tunçbilek ve Aytaç Doğan’nın hazırladığı “Taksim Trio2”de kanun, klarnet ve bağlamanın sıradışı buluşmasına sahit olacaksınız. Neşet Ertaş, Ba-rış Manço, Orhan Gencebay, Zülfü Livaneli, Sezen Aksu, Tarkan gibi türk müziğinin önemli isimlerinin eserlerine yer verilen albümde iki yeni beste de var. Taksim Trio yeni albümlerinin yeni repertuarı ile ilk kez 7 Haziran’da Jolly Joker İstanbul sahnesinde olacak.
07 Temmuz 2013 22:00
Jolly Joker
gungorendergi.comkültür / sanat59
haziran2013
SİNEMAGÖSTERİ
1915 senesinde İstanbul Tıbbiyesi hiç mezun veremedi... Çünkü 1915’de
mezun olması gereken sınıf Çanakkale’de külliyen şehit oldu. 50 İstanbul
Lisesi son sınıf öğrencisi gönüllü olarak savaşa katılmak isterler ve birliğe
katılarak Çanakkale Savaşı’nda (1914 , Saat: 3.30, Kabatepe) hayatlarını
kaybederler. Büyüklerinin ölüm haberini alan İstanbul Lisesi öğrencileri sarı
olan okul binasının kapı ve pencerelerini siyaha boyarlar. Bugünden sonra
hayatlarını kaybeden öğrenciler anısına okul renkleri sarı-siyah olarak kabul
edilir...
Sarı Siyah
Anadolu Ateşi
Luke çok yetenekli bir motosiklet sürücüsüdür ve dublörlük yaptığı karnaval kumpanyası ile şehir şehir gezmektedir. New York’un kuzeyindeki Schenectady bölgesine geldiğinde eski sevgilisi Romina ile yeniden karşılaşır; ve kendi yokluğundan Romina’nın onun oğlu olan Jason’ı dünyaya getirdiğini öğrenir. Luke yollarda geçen hayatını düzene sokma ve ailesiyle yeni bir yaşam kurma kararı alır. İlk iş olarak da Robin’in yanında araba tamircisi olarak çalışmaya başlar. Robin kısa sürede Luke’un yeteneklerini keşfeder ve yapılacak bir dizi banka soygunu için kendisine ortak olmasını ister.
Vizyon Tarihi : 07Haziran 2013Yapımı : 2012 - ABDTür : Dram , SuçYönetmen : Derek CianfranceOyuncular : Eva Mendes, Bradley Cooper, Ryan Gosling, Rose Byrne, Ray Liotta
Vizyon Tarihi : 07 Haziran 2013Yapımı : 2012 - Türkiye
Tür : DramYönetmen : Levent AkçayOyuncular : Halit Akçatepe, Burcu Binici, Kaan Keskin, Yusuf Güney, Mehmet Akif Özcan
Babadan OğulaErkan Oğur
Kaba zurna, ney, kös ve nekkare gibi farklı enstrümanları bünyesinde barındıran Sanlıkol Caz Orkestrası’nın çok sesli müziği ve Erkan Oğur’un ustalığını birlikte sunan bu gecede Mehmet Ali Sanlıkol’un modern caz müziği ile mehter müziğinden etkilenmiş çalışmalarını dinleme fırsatı yakalayacaksınız.
Sayısız konserde sahne tozu yutan, sayısız albümde stüdyo havası soluyan üç tutkulu müzisyen Hüs-nü Şenlendirici, İsmail Tunçbilek ve Aytaç Doğan’nın hazırladığı “Taksim Trio2”de kanun, klarnet ve bağlamanın sıradışı buluşmasına sahit olacaksınız. Neşet Ertaş, Ba-rış Manço, Orhan Gencebay, Zülfü Livaneli, Sezen Aksu, Tarkan gibi türk müziğinin önemli isimlerinin eserlerine yer verilen albümde iki yeni beste de var. Taksim Trio yeni albümlerinin yeni repertuarı ile ilk kez 7 Haziran’da Jolly Joker İstanbul sahnesinde olacak.
“Anadolu Ateşi Evolution” ve “Troya” gösterileriyle aralıksız olarak gösterilerine yurtiçi ve yurtdışında devam eden Anadolu Ateşi Dans Topluluğu 14 Temmuz’da Harbiye Açıkhava’da sanatsever-lerle buluşacak. Anadolu Ateşi Dans Topluluğu bugüne kadar; Yeni Zellanda’dan Amerika’ya, Sibirya’dan Bahreyn’e kadar 87 ülke ve 275 şehirde 3850 canlı performans ile 35 milyon seyirciyle buluştu. Her gösteri ile izleyenleri büyüleyen “Anadolu Ateşi Evolation” 14 Temmuz tarihinde Açıkhava’yı bir kez daha yakacak.
14 Temmuz 2013 21:30
Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi
SemaTöreni
Mevlânâ Kültür ve Sanat Vakfı’nın tertiplediği “Semâ Töreni” Galata Mevlevihânesi Müzesi’nde gerçekleştirilecektir.Değerli ses ve saz sanatçılarının katılımıyla gerçekleşecek Semâ Töreni’nde Hüseyin Fahreddin Dede Efendi’nin bestesi olan Acemaşi-ran makamında Ayin-i Şerifi icrâ edilecektir.
09 Haziran 2013 17:00
Galata Mevlevihanesi, İstanbul
GÜNGÖREN BELEDİYESİkültür / sanat60
gungorendergi.com
haziran2013
Halk Eğitim Merkezleri’nin dördüncüsünü düzenlediği HEMFEST’e Vali Hüseyin Avni
Mutlu, Güngören Kaymakamı Zafer Orhan ve Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman katıldı.
Güngören Ritim Grubunun gösterisi ile başlayan açılış, Vali Mutlu ve Baş-kan Karaman’dan büyük alkış aldı. Ço-cuklarla tek tek ilgilenen Vali Mutlu ve Başkan Karaman çocukları tebrik etti.
Kurdele kesiminin ardından Başkan Karaman ve Vali Mutlu tüm standla-rı gezerek kursiyerlerin tesbihler, el oyması çalışma takımları, yağlı boya tablolar gibi birçok el emeği göz nuru eserleri hakkında ayrıntılı bilgi aldı. Güngören Halk Eğitim Merkezinin hazırladığı modernize edilmiş yöresel kıyafetleri de inceleyen Başkan ve Vali kurs eğitmenleri ile hatıra fotoğrafı çekildi.
1 Haziran tarihine kadar süren fuara Güngören Bilim, Kültür, Sanat ve Spor Liginin de katıldığı fuarda Güngören Belediyesi ritim grubu, konserleri ve çeşitli etkinlikleriyle fuar süresince ve sonrasında adından övgüyle söz ettirdi.
T ürk Sanat Müziğinden, yö-resel oyunlara, resimden, ri-tim kursuna birçok dalda yıl
boyunca eğitimler veren Güngören Belediyesi Kültür ve Sanat Kurs-ları, kapanış töreni ile son buldu. Türk Sanat Müziği Korosunun ses-lendirdiği şarkılar eşliğinde başlayan program, ritim gurubu, gitar kursu öğ-
rencilerinin gitar dinletisi, Kafkas oyunları ve miniklerin halk oyunları gibi renkli anlarla izleyicilerin keyifli vakit geçirmesini sağladı.
Güngören Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman, İlçe Milli Eğitim Müdürü Ab-dullah Nurkan, Meclis Üyeleri ve birçok davetlinin katıldığı programda çocuklar Başkan Karaman ile bol bol fotoğraf çektirdi.
Kültür Sanat KurslarındanMuhteşem Kapanış
Güngörenli AçılışHEMFEST’e
Halk Eğitim Merkezlerinin düzenlediği HEMFEST fuarının dördüncüsü bu yıl Yeşilköy CNR Expo’da düzenlendi.
KÜLTÜR SANAT GÜNLÜĞÜ gungorendergi.comkültür / sanat61
haziran2013
Güngören Belediyesi, düzenle-diği Malatya Günleri etkinliği ile ilçede yaşayan Malatya-
lıları buluşturdu. Aliya İzzet Bego-viç Parkı’nda düzenlenen Malatya Günleri’nde, Malatyalı vatandaşlar buluşarak memleket hasreti gider-di. Malatya il ve ilçelerine bağlı der-nekler tarafından açılan stantlarda Malatya’nın birbirinden güzel yiye-cekleri sergilendi.
Güngören Belediye Başkanı Ş. Yücel Karaman, yaptığı konuşmada Ma-latyalıların her daim ülkenin birlik ve bütünlüğünden yana olduklarını be-lirterek, “Geleceğe daha iyi hazırlan-mak için, bu ülkenin bir olması, iyi olması, diri olması lazım.
Önce aile yapısını güçlendiriyoruz. Sonra akrabalık ilişkilerini güçlendi-riyoruz. Anadolu’dan kopup gelmiş,
şehrin keşmekeşi içerisinde kaybol-maya yüz tutmuş hemşerileri, birlikte beraberce program yapmaya özendi-riyoruz. Bunu da başaracağız ve ülke olarak bütün mozaiğiyle, bütün güzel-likleriyle güçlü bir ülke olmaya doğru emin adımlarla devam edeceğiz. Bu konuda Malatyalıları tebrik ediyorum. Güzel çalışmalar yaptılar” dedi.
Malatya Dernekler Federasyonu (MADEF) Başkanı Yılmaz Durmuş ise Başkan Karaman’a teşekkür ederek, “Birlik, beraberlik, dayanışma, kar-deşlik burada” diyerek derneklerin kendi aralarında birlik ve bütünlüğü sağlamaları gerektiğini söyledi.
Yoğun katılımla gerçekleşen etkin-likte sahne alan Malatyalı türkü-cü Mehmet Balaman ise söylediği memleket türküleriyle Malatyalıları coşturdu.
Yeniden inşa edilen tarihi Mevlevihane, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Selçuklu Belediye Başkanı Uğur İb-
rahim Altay, TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam ve Güngören Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman’ın katıldığı törenle açıldı.
Törende bir Konyalı ve bir Saraybosna aşığı olarak bu eserden gurur duyduğunu belirten Ahmet Davutoğlu, ‘’Çünkü medeniyetimi-zin Anadolu’daki ve Rumeli’deki bu 2 büyük abide şehri, bu eserle yine ebediyete kadar bağlanmış oluyor’’ diye konuştu.
Bosna Hersek’te Mevlevihane Açılışı
Kardeş belediye kapsamında yıkılan Saraybosna Mevlevihanesinin yenisi-nin yapılması kararlaştırılmıştı.
450 bin euroya mal olan Mevlevihane’nin TİKA’nın ihale ettiği belirten Altay, 150 gün gibi kısa bir sürede Mevlevihane’nin tamamlandığını söyledi.
Bosna Sancak Beyi İshak Bey’in oğlu İshabe tarafından 1462 yılında
yapılan ve 1954 yılında yıkılan tarihi Mevlevihane’nin yeniden inşası 150 gün sürdü.
‘’Balkanlar Mevlevihane Araştırma Merkezi’’ olarak hizmet verecek ve Hacı Mustafa Vakfı tarafından işle-tilecek tekkede, Mesnevi dersle-ri, Mesnevi’nin Türkçe ve Boşnak-ça çevirileri ve kültürel etkinlikler yapılacak.
Güngören’de Malatya Günleri
s p o r62
gungorendergi.com
haziran2013
Hentbol TurnuvasıBirincileri Belli OlduGüngören Ligi spor kar-
şılaşmalarında sona doğru yaklaşılıyor. Lig
maçları kapsamında Toz-koparan Kapalı Spor Salo-nunda gerçekleşen okullar arası Hentbol Turnuvası final-leri oldukça çekişmeli geçti. Final için birbiriyle yarışan ta-kımlar maçlar boyunca izleyi-cilere oldukça heyecanlı daki-kalar yaşattılar.
Sporu ve özellikle de hentbolu sevdirmek, öğrencilere spor bi-linci kazandırmak amacıyla dü-zenlenen turnuvada öğrenciler rakiplerini elemek ve derece almak için mücadele ettiler.
Genç erkekler, yıldız erkekler ve yıldız kızlar kategorisinde ger-çekleşen maçların sonuçlarına göre dereceye giren okullar:
Genç Erkekler1. Güngören Ticaret Meslek Lisesi2. İzzet Ünver Lisesi3. Özel Başarılı Koleji
Yıldız Erkekler1. Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu2. Cumhuriyet Ortaokulu3. Mustafa Kemal Ortaokulu
Yıldız Kızlar1. Cumhuriyet Orta Okulu2. M. Fatih Koleji3. M. Akif Ersoy Ortaokulu
Güngören Bilim, Kül-tür, Sanat ve Spor Ligi’nde bu kez ku-
rum çalışanları Voleybol Turnuvası’nda yarıştı.
Güngoren Belediyesi’nin 9 yıldır geliştirerek sürdürdü-ğü Güngören Ligi, Kurum-lar Arası Voleybol Turnuvası maçları sonuçlandı.
Belediye, Milli Eğitim, GÜ-SİAD, BEDAŞ ve İlçedeki okullar gibi bir çok kurumun katıldığı Voleybol Turnuvası yaklaşık iki ay boyunca 60 maç sonucunda finale gitti.
Güngören Köyiçi Spor Salo-nunda gerçekleşen final mü-sabakalarında 3.lük için yarı-şan takımlardan galip çıkan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü
oldu. Güngören Belediyesi Halk Oyunları ekibinin ke-mençe eşliğinde yaptığı gös-teri ile başlayan final maçın-da Ergenokon ve Gündoğdu İlköğretim okulu çalışanları karşılaştı. Final maçının ve turnuvanın galibi Ergenekon İlkogretim Okulu olurken ikinci Gündoğdu İlköğretim Okulu oldu.
Kupa ve madalyalarını Be-lediye Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Süheyla Sülez’den alan takımlar sevincini tri-bünleri dolduran öğrencileri ile paylaştı.
Tribünleri dolduran öğrenci-lerin tezahüratları eşliğinde süren maçlarda, öğrenciler kazanan öğretmenlerini al-kışlarla destekledi.
Belediye, Milli Eğitim, GÜSİAD, BEDAŞ ve İlçe-deki okullar gibi bir çok kurumun katıldığı Voleybol Turnuvası yaklaşık iki ay boyunca 60 maç sonu-cunda finale gitti.
Öğrenciler Öğretmenlerini Alkışladı
gungorendergi.coms p o r63
haziran2013
2012-2013 Güngören Bilim Kültür Sanat ve Spor Ligi yarışmaları tüm coşkusuyla devam ediyor. Farklı branş-larda birçok öğrencinin yarıştığı yarışmalarda yarışmacı
öğrenciler yetiştirici öğretmenlerinin gözetiminde sıkı bir şe-kilde çalışarak müsabakalara hazırlandılar.
Bu yıl üçüncüsü düzenlenen ortaokul ve ortaöğretim okullarına yönelik izcilik müsabakaları Güngören Belediyesi Güneştepe Spor Tesisleri’nde düzenlenen “mat yarışması” ile başladı. Bu yılki yarışmaya geçmiş yılların birikimiyle daha bir iddialı baş-layan minik öğrenciler, yarışma için belirlenen mesafeyi mat-tan mata sekerek en iyi zamanda tamamlamak için çalıştılar.
Küçükler, küçük yıldızlar, yıldızlar, gençler, genç yıldız-lar olmak üzere beş farklı kategoride gerçekleşen ya-rışmada, belirlenen mesafeyi mattan mata geçerek en iyi zamanda tamamlayan ilk üç takım dereceye girdi. Heyecan içinde yarışan izcileri, saha kenarında destekleyen aile ve arkadaşları da izci şarkıları eşliğinde eğlenme fırsatı buldu.
Mat yarışmasını birincilikle tamamlayan her kategorinin ta-kımları, çeşitle hediyelerle ödüllendirilecek. Dereceye giren okullar ve öğrenciler ödüllerini lig kapanış programında ala-caklar.
İzciler Yeşil Sahaları Fethetti
Kurumlar Futbolla Kaynaştı
İlk haftanın maç sonuçlarıGüngören Belediye Başkanlığı- Bedaş : 4-6Hükümet Konağı - Güngören Halk Eğitim Merkezi : 4- 9İlçe Milli Eğitim - Güngören Vergi Dairesi : 4- 2Amatör Spor Kulüpleri - GÜSİAD : 7-4Belediye Meclis Üyeleri / Sesa - İlçe Emniyet Müdürlüğü : 2- 8Merter Vergi Dairesi - Teiaş : 2- 3
Kurumlar arası iletişimi güçlendirmek gayesiyle Güngören ligi kapsamında
düzenlenen futbol turnuvası keyif dolu bir sürecin ardından sona erdi. Bir-
birinden çekişmeli müsabakların yasandığı turnuvada kurumlarımız bece-
rilerini sergilerken aynı zamanda başarılı bir ekip çalışmasının nasıl olması gerektiğini
izleyicilere gösterdi.
haziran2013
b u l m a c a64
gungorendergi.com
ANAHTARKELİME
ANAHTARKELİME
1
1
2
2
3
3
4
4
5
5
6
6
7
7
8
8
9
9
10
10
11
11
Fotoğraftakiparkın ismi
Altmış dakika
'Bir de'anlamında söz Araçlar,
vasıtalarÇölde yerleş-me bölgesi Bir çifte kürekli
küçük patalya
Zengin, yoksulkarşıtı Kolombiyum'
un simgesiYabancı
Bir mahalle adı
Alt tabaka,havas karşıtı
Mantık
Birinci
Yavaş, ağırçalınan beste
'Ey, hey'anlamında söz
Büyücü
Hitabet sanatı
Bir şaşma sözü
Göçebe konakyeri
Denge
Üstün nitelikli
Danimarka' nınülke kodu
'... dememe'(karşı
çıkmama)
Kâğıt katlamasanatı
Düşünce
Cılız, zayıf
'... betiz' (Yüzrengi) '... gibi' (Parlak,
tertemiz)
Tutsak
Mesafe
İyi ahlak,terbiye
Öğütülmüştahıl Bebek
ayakkabısı
Kumaşdakibenek Zanaat
öğreticisi
Galyum' unsimgesi
Kur'an' dasureninbölümü
Üye
Mizaç, huy
Ok torbasıKenya' nın
İnternet koduArka arkayagiden şeyler Serbest
bırakma
Samaryum' unsimgesi Gevşeme,
rahatlama
Amerikanarmudu
On kenarlı
Verme, ödeme
O yer
Söylencebilim,mitoloji
Başkaldırıcı
Sıkıntı verme,üzme Özel yer
İnci çiçeği Aza
Davranış, tavır
Tahtadaneğreti yapı
'Metin ...'(Sunucu)
Eski dilde 'O'
Vilayet
Tüfeğe takılanbıçak
Ceza atışı
Haftanın günsayısı Gömüt, mezar '... oturma'
(Uygun gelme)
Oturum