Upload
diren-oezdilek
View
234
Download
7
Embed Size (px)
DESCRIPTION
KPSS engeli yüzünden atanmayan, yoksulluktan dershane ve okullarda güvencesiz koşullarda çalıştırılan; eşitlik isteyen, güvence isteyen öğretmenlerin bülteni...
Citation preview
DERSHANEDE ÖĞRETMENĠM
OTOBÜSTE DEĞĠL! Ülkemizde eğitim-atama politikalarında ki çarpıklık devam etmektedir. Hepimiz devlet okul-
larında güvenceli-kadrolu çalıĢabilmek için KPSS sarmalına girdik ve umutlarımızı Mil-
li Eğitim Bakanının, Maliye Bakanının iki sözüne kilitledik. Ancak atamaları beklerken
bir taraftan da güvencesiz çalışmak zorunda bırakıldık. Bazen kamuda ücretli, bazen de özel
öğretim kurumlarında sosyal haklardan yoksun bir şekilde çalışıyoruz. Okula,dershaneye,iĢe
giderken en temel hakkımız olan ulaĢım hakkından eĢit yararlanamıyoruz.
Ulaşımdan hak ettiğimiz biçimde yararlanmak için PASOMUZU ALMAYA tüm öğretmenle-
ri çağırıyoruz.
Ġnsanca yaĢayacak ücret, sigorta gibi yaĢamsal taleplerimizle birlikte onursal olarakta
“öğretmenlik” kimliğinden yoksun bırakıldık. Bir ayrıcalık olarak öğretmen kimliğinden
bahsetmiyoruz. Bir hak olarak, toplumun yolunu aydınlatan eğitim emekçilerinin bugüne ka-
dar mücadeleleriyle kazandığı onurlu bir meslek olan öğretmenliğimizin parçalanmasına karşı
çıkıyoruz. Hem mesleğimizde hem de onurumuzda ki bu parçalanmayı durdurmak için
örgütleniyor, sendikalaĢıyoruz. Güvenceli/kadrolu çalışma hakkını elde edene kadar müca-
deleye devam edeceğiz.
[email protected] Sayı 2 Mart 2011
GÜVENCESĠZ
ÖĞRETMENLER
Bu sayıda :
Merhaba 2
Ġ.Ü’de ĠĢ 2
Bir Öğretmen 3
KPSS 4
Torba Yasa Ne
Götürdü?
5
Eğitim-sen üyesi,
ve Sosyal-iş üye-
si öğretmenlerle
röpotaj
6
7
Mektubunuz
Var!
8
OKULDA, DERSHANEDE, ÖZEL EĞĠTĠMDE
ÖĞRETMENLER HER YERDE GÜVENCESĠZLĠĞE KARġI MÜCADELEDE!
TALEPLERĠMĠZ
KPSS KALDIRILSIN!
KADROLU-
GÜVENCELĠ ATAMA!
İŞ GÜVENCESİ
ĠNSANCA YAġAYA-
CAK ÜCRET
SİGORTA
ÖĞRETMEN
PASOSU
FAZLA MESAİLER ÜC-
RETLENDİRİLSİN
KADIN ÖĞRETMEN-
LERE DOĞUM VE EM-
Çıkarılan torba yasalar,
sınav skandalları, eği-
tim fakültelerinde veri-
len eğitimin niteliği,
ataması yapılmayan
yüz binlerce öğretmen,
dershanelerde düşük
ücretlerle çalışmak zo-
runda bırakılanlarımız.
Bin bir umutla girdiği-
miz üniversiteyi, belki
de zorluklarla bitirdik-
ten sonra elimizde dip-
lomalarımızla piyasa-
nın azgın dalgalarına
terk edilmiş bir şekilde
duruyoruz. Elimizde
diplomamız ay sonun-
da elimize ne geçece-
ğini bileceğimiz, sene
dolmadan işsizlik kor-
kusunu duymadan çalı-
şabileceğimiz bir iş
istiyoruz. “birey olun”,
“özgürlüğünüzü yaşa-
yın” diye akıl verenler,
güvenceli bir iş isteği-
mizi duymazlıktan ge-
liyorlar.
İnanın tembel değiliz,
bir de bizi sınıfta tahta
başında görün, bece-
rikli ellerimiz tahtayı
nasıl bir düzenle dol-
duruyor, sesimiz sınıfı
bir coşkuyla nasıl dola-
şıyor. Ama bu coşku,
sınıftan çıkıp, hayatın
acımasız gerçekleriyle
karşılaşınca nasıl da
tuzla buz oluyor!
Çalıştığımız dershane-
de gelecek yılki duru-
mumuzun dershane
patronunun iki dudağı-
nın arasında olduğunu
bilmek veya ücretli
öğretmenlik yaparken
saati altı liraya çalış-
manın nasıl bir emek
sömürüsü olduğunu
düşünmek…
Çok şey mi istiyorum
acaba demek bazen,
yok ya istediğim sade-
ce, güvenceli bir iş,
gelecek kaygısı olma-
dan, bildiklerimi öğ-
rencilerime bir güven
havası içinde aktarabil-
mek. Bir eğitim siste-
minde bulunması gere-
ken asli bir şartı iste-
mek, fazla mıdır ki?
Yıkana yıkana yakası
sökülmüş bir gömlekle
okula gitmemek, oto-
büse binerken göstere-
bileceğim bir pasoya
sahip olabilmek. Yok
arkadaş yok, fazla de-
ğil bu istekler. Dersha-
nelerde, özel okullarda
çalışanlar, ücretli öğ-
retmenlik yapanlar,
yani kaderi bir olanlar,
yani beyaz önlüklerin-
de güvencesiz bir ha-
yatın izlerini taşıyan-
lar…
20 Şubat 2011‟de İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Botanik Ana
Bilim Dalı görevlisi asistanlar Dr. Sırrı Yüzbaşıoğlu ve Dr. Mehmet
Bona‟nın görevlerine son vermesi üzerine yaklaşık 100 kişilik asistan gru-
bu, „BU ÜNİVERSİTEDE İŞ GÜVENCESİ YOK‟ yazılı pankart ile Üni-
versitenin Beyazıt Kampüsü‟nde giriş kapısına kadar sloganlar eşliğinde
yürüdü.
Basın açıklamasında, Anayasa'nın 130. Maddesi ile iş güvencesi
hakkı tanınan araştırma görevlilerinin bu üniversitede keyfi olarak cezalan-
dırılarak görevlerine son verildiği ifade edildi.
Asistan arkadaşları okul ile ilişiği kesilen arkadaşlarına destek ver-
mek amacıyla üniversitenin önüne çadır kurdu. Arkadaşları geri alınıncaya
kadar çadırda nöbet tutulacağı belirtildi.
MERHABA
ĠSTANBUL ÜNĠVERSĠTESĠNDE ASĠSTANLARIN “Ġġ GÜVENCESĠ YOK”
“Yıkana yıkana
yakası sökülmüş
bir gömlekle
okula gitmemek,
otobüse binerken
gösterebileceğim
bir pasoya sahip
olabilmek. Yok
arkadaş yok,
fazla değil bu
istekler.”
Sayfa 2 GÜVENCESİZ ÖĞRETMENLER
Boynunda asılı silgisi gözüme
takıldı. Esmer boynundan do-
lanan kirli bir ipin ucuna asıl-
mış yarısı tükenmiş bir silgi.
Yarısı tükenmiş bir silgi…
Ucu kararmış eski bir silgi.
Aynı benim gibi, yarısı tüken-
miş bir hayat, ucu törpülenmiş
bir hayat.
Teneffüs zili çalıyor. Ellerim
cebimde sınıftan çıkıyorum.
Öğretmenler odasına doğru
yol alıyorum. Odaya giriyo-
rum, içerisi çoktan dolmuş.
Dışarısının soğuğu etkisini
göstermiş. Bahçeye
çıkmamış kimse. Bir
öğretmen iddia ku-
ponu dolduruyor, bir
diğeri gazeteye dal-
mış, üç kadın öğret-
men birini çekiştiri-
yorlar, iki yaşlı öğ-
retmen maaşların
yetersizliğinden dert
yanıyorlar yine.
Bense bir köşeye
sinmiş oturuyorum.
Yorgun olduğumu
hissediyorum. Di-
ğerlerinin durumu
bana göre biraz daha
iyi. Ben ücretli sınıf
öğretmenliği yapı-
yorum. Yani yıl bitince işsi-
zim. Bir sonraki yıl ne olaca-
ğım belli değil. Canım belli
belirsiz sıkkın, bu aralar böyle
zaten, ne zaman sınav zamanı
yaklaşsa canım sıkılır. Bir
coğrafya öğretmeni nasıl ata-
nır ki… Atanmıyor zaten. Her
sınav zamanı ben de bir umut-
suzlukla giriyorum işte sınava.
Zil çalıyor yine sınıfa doğru
ilerliyorum.
Ağzına kadar dolu sınıfa giri-
yorum. Gülüşmeler, bağrışma-
lar. Gülüyorum
ben de, gülün
çocuklar diyo-
rum gülün. Ço-
cuksu bir gülüş
de benim yüzü-
me yapışıyor
kalıyor.
Gözlerim sınıfın
camından dışarıya kayıyor.
Dışarda buz gibi bir hava, kar
taneleri uçuşuyor. Yerler kar
tutmuş. Ayakkabılarımı değiş-
tirme zamanı
geldi. Kenarları
açılmaya başla-
dı, süngerler
yavaş yavaş
parçalanıyor.
Geçen gün ma-
ğazada gördü-
ğüm ayakkabıyı
almalıyım. Alt-
mış lira fiyat
çekti adam.
Saati altı lira-
dan on saat ça-
lışırsam, eli yü-
zü düzgün bir
ayakkabı alabi-
lirim. Sesler
doluyor kulağı-
ma, sınıfa dönüyorum tekrar.
Bu ders matematik diyorum,
işlemler yapacağız. Gülüşme-
ler durmuyor. Şimdi herkes
yaşıyla, ayakkabı numarasını
toplasın diyorum. Sırayla ge-
ziyorum, işlemlerine göz atı-
yorum. Ona geliyor sıra, kale-
mi kıpırdamıyor. Boynunda o
kirli silgi, defterine bakıyor.
Yanına gidiyorum, eğilip so-
ruyorum, “Serhat sen neden
çözmüyorsun?”
Utangaç gözlerini
eğiyor, suskun. Bir
daha soruyorum.
Kelimeler ağzın-
dan tane tane çıkı-
yor, “ben ayakkabı
numaramı bilmi-
yorum ki” diyor.
“Kaldır bakalım
ayağını Serhat” diyorum,
iyice kızarıyor. Ayağını
tutuyorum, kaldırıyorum.
Dehşetle irkiliyorum, ayak-
kabının altı parça parça ol-
muş. O ise sanki bütün bun-
lar kendi suçuymuş gibi
kızarmış yanaklarıyla boy-
nunu eğiyor.
Dışarda hala kar yağıyor.
Serhat‟ın ayakkabısının altı
delik, ben bir garip ücretli
öğretmen ve benim on saat-
lik yorgunluğum ancak bir
ayakkabı ediyor. Her kar
yağdığında, ayaklarının
üşümesini boynunda bir
silgi taşır gibi…
…..
Mağazaya giriyorum. Tez-
gahtar, bana doğru gelip,
“buyrun” diyor. Rafa doğru
gidiyorum, 32 numara bir
ayakkabı alıyorum. “Bir
arkadaş için paket yapar
mısınız?” diyorum. Dışarda
kar yağıyor, boynunda kirli
bir silgiyle, on iki yaşında
ayaklarını okula doğru sü-
rüyor bir çocuk. Yarım kal-
mış bir silgi, atanamamış
bir öğretmen ve üşüyen
ayaklar.
BĠR ÖĞRETMENĠN GÜNCESĠ...
Diğerlerinin
durumu bana göre
biraz daha iyi. Ben
ücretli sınıf
öğretmenliği
yapıyorum. Yani yıl
bitince işsizim. Bir
sonraki yıl ne
olacağım belli
değil.
Sayfa 3 GÜVENCESİZ ÖĞRETMENLER
Türkiye‟deki öğretmen
atama(ma)ları herkes
tarafından bilinen ve
gittikçe kökleşen bir
sorundur. Bu sorunu,
iki boyutlu ele almak
mümkündür. Birincisi
atamalardaki nitelik-
sizlik, ikincisi de ata-
ması yapılmayan öğ-
retmenlerdir.
İlk olarak yapılan ata-
maları düşünelim. Üç
yüz bin işsiz öğretme-
nin bulunduğu ülke-
mizde her sene 30-40
bin civarı veya daha
yüksek rakamlarda ya-
pıldığı söylenen ata-
malar… Bu atamalar
sözü edilen rakamların
çok altında kalmakta-
dır; çünkü kadrolu alı-
nan öğretmenlerin bir-
çoğu zaten önceden
sözleşmeli olarak çalı-
şan öğretmenlerdir.
Ataması ilk defa yapı-
lan öğretmenlerin yarı-
ya yakını da son yıllar-
da okul öncesi öğret-
menlerine yani bir tek
branşa ayrılıyor. Bu
rakama yakın bir mik-
tar da sınıf öğretmenli-
ği, rehberlik ve İngiliz-
ce öğretmenliğine ayrı-
lıyor. Tüm bu saydığı-
mız problemlere bu
sene kopya olayları da
karıştı. Daha önceki
yıllarda karışıp karış-
madığı ise belli değil.
Hakkı olanın bile ata-
namadığı KPSS hâlâ
bize sunulan tek seçe-
nek. Bu kadar az sayı-
daki atamalara rağmen
hakkımız olan güven-
celi iş için, her sene
öğrenci gibi ders çalış-
mak zorunda kalıyoruz
ve dahası az olan para-
mızın bir kısmını ders-
hanelere veriyoruz.
İşsizliğin ve güvence-
sizliğin gittikçe arttığı
ülkemizde atamaların
bu kadar sınırlı tutulu-
yor olması, her sene
eğitim fakültelerinden
yeni mezun olanlarla
birlikte sorunun gide-
rek derinleşmesine yol
açmaktadır.
Her şeye rağmen öm-
rümüzü yiyen bir sına-
va emeğimizi verip en
verimli yıllarımızı gü-
vencesiz işlerde veya
tamamen işsiz geçiyo-
ruz. Bu durum, bizi
kendine güvensiz hale
getiriyor. Bu sorun yü-
zünden hayatından
vazgeçenlerimiz bile
var.
Güvencesizlik en çok
da çalışarak ekmek
parasını kazanmak zo-
runda olanların dramı-
dır. Maaşından başka
geliri olmayanların
derdidir. Daha da ge-
nellersek 90‟ların ba-
şından beri özel sektör-
de çalışan birçok insa-
nın sorunudur. 657 sa-
yılı yasada yapılmak
istenen değişikliklerle
devlet kurumlarında
çalışan öğretmenlerin
de sorunu olmaya
adaydır. Devlet sektö-
ründe güvenceli
(kadrolu) iş, sözleşmeli
işlere dönüştürülmeye
çalışılıyor. Yeni kanun
teklifleriyle esnek ça-
lışma şartları kamu
işçilerine de dayatıl-
mak isteniyor. Bu bağ-
lamda güvencesizlik,
atanamamaktan daha
önemli ve daha geniş
bir kitleyi ilgilendiren
bir sorundur. İleriki
yıllarda devlete atan-
makla da güvencesiz-
likten kurtulamayaca-
ğız gibi görünüyor.
Özetlemek gerekirse,
çok sayıda öğretmen
açığı olduğu halde az
atama yapılıyor. Ata-
namadıkça da sorun
hayatımızın merkezin-
de yer alıyor ve en çok
da bu sorundan dert
yanıyoruz. Atansak
birçok dertten kurtula-
cağımızı zannediyoruz.
Hâlbuki 90‟ların başın-
dan beri başımıza daha
da büyük dertler açıl-
maya başlandı. Bura-
dan da sorunumuzun
sadece atanmak değil,
içinde bulunduğumuz
sistem olduğu ortaya
çıkıyor. Bu sistem kal-
dıkça başımıza bir sürü
yeni dert açılacak gi-
bi…
KPSS TEK SEÇENEK MĠ?
Her şeye rağmen
ömrümüzü yiyen bir
sınava emeğimizi verip
en verimli yıllarımızı
güvencesiz işlerde veya
tamamen işsiz
geçiyoruz. Bu durum,
bizi kendine güvensiz
hale getiriyor. Bu
sorun yüzünden
hayatından
vazgeçenlerimiz bile
var.
Sayfa 4 GÜVENCESİZ ÖĞRETMENLER
TORBA YASA NE GETĠRDĠ ( YA DA NE GÖTÜRDÜ? )
1 ) ĠĢ öğrenimi adı altında daha kuralsız
düşük ücretle çalışmanın
aracı olan stajyerlik uygu-
lamasında ücretler düş-mekte, sömürü artmakta-
dır. Stajyer uygulaması
genişletilmekte, uygula-manın yapılabileceği yer-
lerde işçi sınırı 20‟den,
5‟e çekilmektedir, böyle-likle denetimin en az ol-
duğu alanlar stajyer kulla-
nımına açılmıştır. Meslek
Yüksek Okulu öğrencile-ri, meslek lisesi ve çırak-
lık okulu öğrencileri ile
aynı kategori içine sokul-makta, uygulanan stajyer-
lik ücretleri ise düşürül-
mektedir.
Sayfa 5 GÜVENCESİZ ÖĞRETMENLER
Torba Yasa çok geniş ve kapsamlı bir yasadır. Hükümet toplumun
beklentisi olan ve emek örgütlerinin de karşı çıkmadığı, kamu alacak-
larının yeniden yapılandırılması, öğrenci affı gibi maddelerle biz
emekçilerin haklarını gasp eden maddeleri aynı yasanın içine sokula-
rak bir kafa karışıklığı yaratılmıştır. Bu yasanın götürdükleri, getir-
diklerinden çok daha fazladır.
Yasa, emek örgütlerinin taleplerine kulak tıkanarak, bir oldubitti ha-
vası içinde meclisten geçirilmiştir. Yasanın görüşüldüğü gün, meclise
yürümek isteyen emek örgütlerinin önleri kesilmiştir.
2 ) Kamuda esnek istihdam yasal
hale gelmiştir. Kamu işçisi birkaç kuruma
çalışmaya gönderile-
bilmektedir ve 8 saat-lik çalışma süresi aşıla-
bilmektedir.
3) Kamu iĢçileri artık istemedikleri halde kurum içi ve kurumlar
arasında 1 yıldan 6 aya
kadar görevlendirilmek-tedirler. Kısacası sürgün
yasalaştırılmıştır.
4) Belediye iĢçileri norm kadroya değil de ihtiyaç fazlası ilan edil-
dikleri takdirde, milli
eğitim veya emniyet teşkilatının taşra teşki-
latlarına gönderilecektir.
Bu işçiler atandıkları
işyerine 5 gün içerisinde baş layamadıklar ında
işlerini kaybedecekler-
dir. İşçisini kaybeden belediye 5 yıl boyunca
yeni işçi alamayacak ve
görevi taşeron firma iş-
çileri ile kapatacaktır.
5 ) Bu torba yasa ile deneme süresi ilk defa
işe girenler için,2 aydan 4
aya çıkarılmıştır.
6) 3 Milyona iĢsizin Resmi rakamlara göre bulunduğu ülkemizde
sadece 170 kişi işsizlik
fonundan faydalanabil-mekteyken bu yeni yasa
ile fonun pirim gelirleri-
nin yarısını taşeron firma-
lara ve özel istihdam bü-rolarına aktarılmasının
yolu açılmaktadır.
7) Kriz döneminde, şirketler krizdeyiz diyerek işçi ücretlerini işsizlik fo-
nundan almışlardı. Artık bu
uygulama kriz dönemlerine özel olmaktan çıktı; şirket-
ler her dara düştüğünde bu
durum yaşanacaktır. İşten
çıkarmalar, ücretsiz izinler şirketler için daha kolay
hale gelmiştir.
8) ĠĢ yerleri sadece ihtiyacı olduğunda işçiyi işe çağırabilmekte ve part-
time çalıştırma sonunda sağlık primlerini eksik ödeyebilmektedirler. Yeni yasa ile eksik yatan
primleri işçiler kendileri ödemelidirler ki sağlık
hakkından yararlanabilsinler.
9 ) Özel sektörde 10 yılın üzerinde yöneticilik yapmış kişiler, ka-
mu kuruluşlarının başına getirilebilecekler. Bu
madde ile özel sektör zihniyeti kamuya sokul-maktadır. Amaçları kamu yararı yerine, piyasa
koşullarına uyum sağlamaya çalışmaktır.
10 ) ĠĢyeri denetimleri artık iş müfettişleri tara-
fından değil de Çalışma Bakanlığı‟nın memurları tara-fından yapılmaktadır. Bu durum işyerlerinin yararına
olmuştur çünkü işyerleri daha kolayca denetimden kaça-
bilecektir. Ancak işçi yine bu madde ile de mağdur edil-
miştir.
ĠletiĢim : [email protected] /
RÖPORTAJ
GÜVENCESĠZ ÖĞRETMENLER 24 KASIM’DA
TAKSĠM’DE, EYLEMDE...
EĞĠTĠM-SEN 7 NO’LU ġUBE GÜVENCESĠZLER KOMĠSYONUNDAN
PINAR KURT
Sayfa 6 GÜVENCESİZ ÖĞRETMENLER
Güvencesiz Öğretmenler Bülteninde yayınlamak üzere Eğitim-sen güvencesizler komisyonundan,
AYÖP‟lü ve Sosyal-iş üyesi öğretmenlerden;
657 DMK kadrolu ve 4b sözleşmeli öğretmenlerle özel okulda çalışan öğretmenler dışında kalan ücretli
öğretmenler ve dershane öğretmenlerinin kamuoyunda “öğretmen pasosu” ya da “indirimli seyahat kartı”
olarak bilinen ucuza ulaşım hakkından neden yararlanamadıklarını ve bu konuda ki görüşlerini bültenimiz-
le paylaşmalarını istedik.
Kısaca kendinizden bahseder misiniz? Pınar KURT, Rıfat Ilgaz İ.Ö.O.‟da 3 yıldır sözleşmeli öğretmenlik yapı-
yorum. Eğitim-Sen‟de güvencesiz çalıştırılmaya karşı; kadrolu, sözleş-
meli, ücretli ve işsiz öğretmenlerle birlikte mücadele ediyoruz.
Kadrolu öğretmenlerin yararlandığı haklardan neden yararlanamıyoruz?
Ucuz iş gücünün sürekliliğini sağlamak için yürütülen bir politika olduğundan kadrolu öğretmenlerin
yararlandığı haklardan yararlanamıyoruz.
“Öğretmen Pasosu” /“Ġndirimli Seyahat Kartı” hakkından bahsedebilir miyiz?
Seyahat etme bir hak olduğuna göre, zaten düşük maaşla çalıştırılan ücretli öğretmenlerimiz için „İndirimli
Seyahat Kartı‟ da önemli bir haktır.
Peki sizce neden bir kısım öğretmen paso alabilirken bir kısım öğretmen paso alamıyor, sizce haklı
bir gerekçesi var mı?
Bu uygulamanın hiçbir haklı ve mantıklı bir gerekçesi olduğuna inanmıyorum. Bu her alanda öğretmenleri
güvencesizleştirme eyleminden başka bir şey değildir.
Çağrısını güvencesiz öğretmenlerin yaptığı paso talebiyle Ġstanbul’da yürütülecek kampanya hak-
kında ne düĢünüyorsunuz?
Bu tür hak arama mücadelelerinin sonuçsuz kalmayacağı inancındayım. Bu eylemler paso talebiyle baş-
layıp, diğer özlük ve sosyal hakların geri kazanılması için bir basamak oluşturacaktır.
24 Kasım 2010 Çarşamba günü saat 19.00‟da Galatasaray Meydanı‟nda güvencesiz öğretmenler olarak toplandık.
Çıkardığımız „Güvencesiz Öğretmenler‟ bültenini dağıta-
rak, megafonla yaptığımız konuşmalarda taleplerimizi dile getirdik. Güvencesiz öğretmenler olarak, “Güvenceli gele-
cek insanca yaşam istiyoruz” pankartıyla 100'e yakın kişi-
nin katıldığı bir basın açıklaması düzenleyerek;
“Güvenceli iş güvenceli gelecek”, “Ne 4-B ne 4-C, herke-se güvence”, “Sendika, sigorta, 8 saat işgünü”, “Atama
yoksa isyan var” dövizleri ile taleplerimizi sokağa taşırdık.
24 Kasım‟da yaptığımız eylemde, özel eğitim kurumlarında güvencesiz çalışan tüm öğretmenleri bu talep-leri elde etmek için bir araya gelmek üzere
DĠSK’e bağlı Sosyal ĠĢ Sendikası’nda örgütlenmeye çağırdık!
RÖPORTAJ
SOSYAL-Ġġ ÜYESĠ DERSHANE ÖĞRETMENĠ DENĠZ ġAHĠN
Sayfa 7 GÜVENCESİZ ÖĞRETMENLER
- Kısaca kendinizden bahseder misiniz?
Deniz Şahin, felsefe öğretmeniyim. 3 yıldır dershanede çalışmaktayım. Dersha-
ne koşullarını arkadaşlarımdan biliyordum, farklı bir alanda çalışmayı da düşün-
düm. Fakat kendi mesleğimi yapma duygusu ağır bastı ve dershanede çalışmaya
başladım. Çalıştığım süre içinde gerek benim gerek arkadaşlarımın yaşadıkların-
dan biliyorum ki haklarımız verilmiyor. Bununla birlikte öğretmenden çok ticari
şirket görevlisi halkla ilişkiler, kayıt görevlisi gibi çalıştırılıyorum. Bu koşullar-
dan kaynaklı Sosyal-iş sendikasına üye oldum. Özel sektörde çalışan öğretmen-
lerin sendikalaşabileceğini ve haklarını sendika yoluyla arayabileceğini
güvencesiz öğretmenlerden duydum.
- Kadrolu öğretmenlerin yararlandığı haklardan neden yararlanamıyoruz?
Çünkü yaşadığımız dünyada eğitim hizmetinden büyük kar etmek için güvenceli çalışma biçiminin kalkması gerekiyor. Sadece kadrolu öğretmenlik varken, KPSS diye bir şey uydurdular. Atanırsan kadrolu, değilsen
ücretli yada dershaneye… Kamuda öğretmenler örgütlü. Birden hepsinin güvencesini kaldırsalardı tüm öğ-
retmenler ayağa kalkardı. Şimdi ise yeni mezunlar yavaş yavaş güvencesiz çalışmaya alıştırılıyor. Doğal olarak kadrolu çalışanların örgütlü gücüyle kazandıkları hakları bize tanımayarak, hem örgütlenmemizi par-
çalamak istiyorlar hem de bizi köleleştiriyorlar.
- “Öğretmen Pasosu” veya “İndirimli Seyahat Kartı”ndan bir hak olarak bahsedebilir miyiz?
Kesinlikle. Belediye meclisi eğer İstanbul‟da öğretmenlere indirimli seyahat kartı uygulaması başlattıysa ve
yıllardır uygulanıyorsa. Öğretmenin statüsüne çalıştığı yere bakılmaksızın paso alma hakkı vardır.
- Peki sizce neden bir kısım öğretmen paso alabilirken bir kısım öğretmen paso alamıyor, sizce haklı
bir gerekçesi var mı?
Hiçbir haklı gerekçesi olamaz! Aynı işi yaptığımız kadrolu öğretmenlerle aynı haklardan yararlanmalıyız.
Bu durum anayasada bile “eşitlik” ilkesi ile var. Ancak kafalarına göre, belediye meclisinin amacı kar et-mekmiş gibi kadrolu öğretmenlere, 4b sözleşmeli öğretmenlere verdiği “indirimli seyahat kartı” nı bize ver-
miyor. Bu konuda kabul edilmeyeceğini bilerek ne cevap vereceklerini görmek için belediyeye başvurdum.
Aldığım cevap sadece örgün eğitimde çalışmadığım için paso alamadığım yönünde… Yani sadece mevzuat
böyle… Dava açmaya hazırlanıyorum..
- Çağrısını güvencesiz öğretmenlerin yaptığı paso talebiyle İstanbul’da yürütülecek kampanya hak-
kında ne düĢünüyorsunuz?
Kesinlikle bu çağrının gereği neyse onu yapacağım. Bir taraftan hakkımı dava yoluyla; bir taraftan da sokak-
ta arayacağım. Özel sektörde öğretmenler örgütlü değil!. Paso talebi öğretmenleri hem kamuda hem özelde
birleştirecek bir talep.
Bende Sosyal-iş üyesi dershane öğretmeni olarak tüm öğretmenleri paso talebini kazanana kadar birlikte
mücadeleye davet ediyorum.
DERSHANEDE POSAMIZ ÇIKIYOR
AMA PASOMUZ YOK!!!
Mektuplarınızı köşemizden yayınlamaktan mutluluk
duyarız!
Bize yazın : [email protected]
Sevgili Öğretmen Arkadaş,
Sen ki üniversite sınavlarını geçtin; diplomana öğretmen yazıldı. Sen ki mezuniye-
tinin hemen ardından işsiz kaldın.
Önüne tercih diye sorulan her şeyi denedin.KPSS‟ye girdin atanamadın; ücretli
öğretmenlik yaptın/yapıyorsun. Dershanede kurtlar sofrasına düştün çıkmaza gir-
din. Bir yanda sen öğretmen değilsin diyenler var diğer yanda sana yürekten
“öğretmenim” diye seslenen çocukların sesleri var kulaklarında.
Bir şeytan üçgeni içinde hayatın; atanamama, işsizlik, güvencesizlik…
Dershanede öğrenci oldun tonlarca para döktün; dershanede öğretmen oldun üç
kuruşa tonlarca ter döktün.
Ayrım tokat gibi iniyor suratına her gün. Öğretmen odalarında, meslektaşlar ara-
sında bazen ise sınıfta…
Atanmak için gittiğin KPSS kursunda eğitim bilimleri derslerinin hocaları „siz de
öğretmen olunca…‟ cümleleri kurunca
Sen isyan ediyorsun ‘BEN ÖĞRETMENĠM’.
Sonra bu isyanı her yerde yürekten hissediyorsun sokakta, otobüste, müzede…
Komşu teyze/bir akraba ne zaman öğretmen olacaksın diye sorunca…
Otobüste şoför öğretmen pasosu sorunca… Müzede görevli öğretmen kimliği sorunca…
Taşıyor sabrın: BEN ÖĞRETMENĠM!
Evet biz öğretmeniz arkadaşım,
Meslektaşım, BĠZ ÖĞRETMENĠZ!
Bizi insanca yaşama hakkından mahrum edenlere inat sesimizi daha yüksek çıkarı-
yoruz bugün.
BĠZ ÖĞRETMENĠZ!
Haklı olduğumuzu onlar da biliyor. Herkes suçu birbirine atıyor, Milli Eğitim Mali-
ye Bakanına, Maliye Bakanı başkasına… en son Nimet Çubukçu YÖK‟ün şişirme Üni-
versite kontenjanlarına bağladı sorunu.
Biz sorunu, kaynağını, bize ne yaşattığını biliyoruz,
Tek tek her yerde karşısına çıkıyoruz sayın bakanın ve soruyoruz
NE ZAMAN?
Tek tek sormamızdan bile rahatsız oluyorlar. Bir de hep beraber sorsak
DÜNYA YERĠNDEN OYNAR!
Oysa şimdi ezik büzük sesimizden korkanlar, DUYUN BĠZĠ!
Size soru sormayacağız artık
TALEP EDĠYORUZ!
Güvencemizi, yaşama hakkımızı, insanlık onurumuzu ÖĞRETMEN KĠMLĠĞĠMĠZĠ
ÖĞRETMEN PASOMUZU Ġstiyoruz.
Facebook’ta güvencesiz
öğretmenler
grubuna sende katıl!
Güvencesiz Öğretmenden Mektup Var!
ĠletiĢim için: 05385161376 / [email protected]