72
Temel Gazetecilik Dikkat edilirse, bu sınıflama bugün gazetecilik mesleğinde yer alan uzmanlık çalışmalarına uygun düşmekte, aynı za- manda uzmanlık dallarını (news beats) belirlemektedir. Ba- sit ve karmaşık haberler içinde yer alan ölüm, hastalık, yangın, kaza, cinayet, mahkeme haberleri bugün polis- adliye muhabirlerinin uzmanlık alanlarını belirlerken, hü- kümet ve politika ise hükümet-parlemento muhabirlerinin uzmanlık dallarını kapsamaktadır. Aynı şekilde karmaşık haberler içinde yapılan sınıflamada yer alan iş, endüstri, tarım, çalışma yaşantısı ekonomi muhabirlerinin uzmanlık alanını alt uzmanlık alanlarıyla birlikte oluşturmaktadır. Bugün pek çok gazetecilik kuruluşunda eğitim, bilim, uzay, denizcilik, savunma alanlarında uzmanlaşmış muha- birler çalıştırıldığı gibi, spor muhabirleri, sosyete muhabir- liği, kültür/sanat muhabirliği yapan muhabirler de vardır. Dış politika üzerinde uzmanlaşma yanında turizm, kadın konularında uzmanlaşma çok gözde olan uzmanlık dalları- dır. Mutfak, ev ve bahçe düzenleme, çiçek yetiştirme, ev hayvanları, bilgisayar konusunda uzmanlaşma giderek önem kazanmaktadır. •••••.- Mi, 11. BÖLÜM Haberde Yer Alan Temel Öğeler J.h Haber Değeri Kavramı Haberi tanımlama yerine kullanılan diğer bir yaklaşım, ha- berin içinde yer alan bazı temel öğeler olan haber değerle- rine (news values) eğilmedir. Bu yaklaşım şeklinin amacı ise, haberciliğin dayandığı temel ilkelerin ne olduğunu göstermektir. Aslında bu yaklaşım, Batı dünyasında yaygın ve evrensel bir kullanım kazanmış bulunan, insanın ilgisi- ni çekmeye yönelik haber anlayışının değerlendirilmesi ve tartışılmasıdır. Batı dünyasında yaygın haber anlayışına göre, "bir kö- pek bir adamı ısırırsa bu haber değildir, bir adam köpeği ısırırsa bu haberdir." Yalnız bu anlayışın, insanın ilgisini çekme açısından yaklaşılarak geliştirildiği akıldan çıkarıl- mamalıdır. Ayrıca, bu anlayış gereği olarak haberin tanım- lanamayacağı, fakat sezilebileceği görüşü de yerleştirilmiş- tir. Bu anlayışla birlikte, sürekli olarak "haber içgüdüsü", "haber kokusu alma", "haber gözü" gibi kavramların kulla- 198 199

Haber Yazma Teknikleri

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Haber Yazma Teknikleri üzerine kitap...

Citation preview

Temel Gazetecilik

Dikkat edilirse, bu sınıflama bugün gazetecilik mesleğindeyer alan uzmanlık çalışmalarına uygun düşmekte, aynı za-manda uzmanlık dallarını (news beats) belirlemektedir. Ba-sit ve karmaşık haberler içinde yer alan ölüm, hastalık,yangın, kaza, cinayet, mahkeme haberleri bugün polis-adliye muhabirlerinin uzmanlık alanlarını belirlerken, hü-kümet ve politika ise hükümet-parlemento muhabirlerininuzmanlık dallarını kapsamaktadır. Aynı şekilde karmaşıkhaberler içinde yapılan sınıflamada yer alan iş, endüstri,tarım, çalışma yaşantısı ekonomi muhabirlerinin uzmanlıkalanını alt uzmanlık alanlarıyla birlikte oluşturmaktadır.

Bugün pek çok gazetecilik kuruluşunda eğitim, bilim,uzay, denizcilik, savunma alanlarında uzmanlaşmış muha-birler çalıştırıldığı gibi, spor muhabirleri, sosyete muhabir-liği, kültür/sanat muhabirliği yapan muhabirler de vardır.Dış politika üzerinde uzmanlaşma yanında turizm, kadınkonularında uzmanlaşma çok gözde olan uzmanlık dalları-dır. Mutfak, ev ve bahçe düzenleme, çiçek yetiştirme, evhayvanları, bilgisayar konusunda uzmanlaşma giderekönem kazanmaktadır.

• • • • • . -

Mi,

11. BÖLÜM

Haberde Yer Alan Temel ÖğelerJ.h

Haber Değeri Kavramı

Haberi tanımlama yerine kullanılan diğer bir yaklaşım, ha-berin içinde yer alan bazı temel öğeler olan haber değerle-rine (news values) eğilmedir. Bu yaklaşım şeklinin amacıise, haberciliğin dayandığı temel ilkelerin ne olduğunugöstermektir. Aslında bu yaklaşım, Batı dünyasında yaygınve evrensel bir kullanım kazanmış bulunan, insanın ilgisi-ni çekmeye yönelik haber anlayışının değerlendirilmesi vetartışılmasıdır.

Batı dünyasında yaygın haber anlayışına göre, "bir kö-pek bir adamı ısırırsa bu haber değildir, bir adam köpeğiısırırsa bu haberdir." Yalnız bu anlayışın, insanın ilgisiniçekme açısından yaklaşılarak geliştirildiği akıldan çıkarıl-mamalıdır. Ayrıca, bu anlayış gereği olarak haberin tanım-lanamayacağı, fakat sezilebileceği görüşü de yerleştirilmiş-tir. Bu anlayışla birlikte, sürekli olarak "haber içgüdüsü","haber kokusu alma", "haber gözü" gibi kavramların kulla-

198 199

Temel Gazetecilik

nımı, gerek gazetecilik mesleğinde gerekse akademik çev-relerde büyük bir yaygınlık kazanmıştır.

Haberin içinde yer alan temel öğeler olan haber değer-lerini dikkate alan bu yaklaşım, haberi tanımlamaktan çok,haber kavramını açıklama çabasındadır. Aslında bütün buçabalar, genelde yine haberi doğrudan ya da dolaylı olaraktanımlamaya yöneliktir. Amaç ise, haberde neler bulundu-ğunu, bulunabileceğini ortaya koyabilmektir. Pek çokAmerikan gazetecilik kitabında bu çabanın çeşitli örnekle-ri bulunabilir. Genelde, haberde bulunması gerekli öğelerolan, haber yapılırken haberciliğin temel ilkelerini oluştu-ran haber değerlerini, beş ana kümede toplamak mümkün-dür:

1. zamanlılık (immediacy)2. yakınlık (proximity)3. önemlilik (prominence)4. sonuç (consequence)5. insanın ilgisini çekme (human interest)Bazı yazarlar, yukarıdaki değerlere başka değerler de

eklerler. Bunlar arasında, anlaşmazlık (conjlict), kuşku(suspense), gariplik (odditiy), duygulara yönelme (emoti-ons), yenilik, şimdi olması, tazelik özellikleri taşıması, engeç olması, yeni ortaya çıkması (orijinallik) yer almakta-dır.

Haberciliğin Temel tikeleri

Çeşitli olay ve olguların haber haline getirilmesinde, bazıtemel değerlerin yer alması gerekmektedir. Bunlara genel-de haber değerleri adı verilmektedir. Haber değerlerinin tü-münün birden veya kısmen haber yapılırken kullanımı ise,haberciliğin temel ilkelerine uyulup uyulmadığını göster-mektedir. Özellikle, ileriki bölümlerde değerlendirilecekolan 5N ve İK Kuralı, haber değerleriyle, haberin oluştu-

2 0 0

Haberde Yer Alan Temel Öğeler

rulmasında ne gibi sorulara yanıt arandığını göstermekiçin geliştirilmiş bir kuraldır. Bir başka deyişle, habercili-ğin temel ilkelerini oluşturan haber değerleri, haber yapmayönünden hiçbir zaman vazgeçilmeyen temel etkendir.

Zamanlılık

Günümüzde haber çok hızlı olarak verilmekte, öneminiçok çabuk yitirmektedir. Artık eskiden olduğu gibi haber-lerin ulaşması için aylar, hatta yıllar gerekmemektedir.Amerikalı yazar Curtis McDougal, bu durumu şöyle değer-lendirmektedir:

Son yarım yüzyıldır yazılı basında çalışanlar arasında yay-gın klişe, dünkü gazeteden daha ölmüş bir şey yoktur şek-lindedir.

Aslında, McDougal'm bu görüşüne, "bir saat önceki radyo,televizyon bülteninden daha ölmüşü yok"u eklemek belkidaha anlamlı olacaktır.

Gerçekten, zamanlılık ilkesi, haberin zamanlı olmasıdeğerini yansıtırken, daima "ne zaman ortaya çıktı?" soru-suna da yanıt vermektedir. Telefon, telsiz, faks, iletişim uy-duları dünyayı küçültmüştür. Bu tür araçlarla, haberlerçok kısa süre içinde iletilebilmektedir. Bu yönden haberçok çabuk değer yitirmektedir demek yanlış olmamaktadır.

Zamanlılık, haber kavramının içinde yer almakla bera-ber, haberin diğer tür enformasyondan ayırt edilebilmesiiçin, öğrenildiği anda gösterilmesi, belirtilmesi ana koşul-dur. Her haber için, zaman etkeni bu yönden haberin ya-yımlanması ve yayımlanmasının belirlenmesi bakımındanana etken olmaktadır. Bu nedenle, haberlerde yer alan,"dün, bugün, sabahleyin, bir saat önce, geceleyin" gibizarfların kullanımı, haberi oluşturan olayın ne kadar za-

201

Temel Gazetecilik

man önce oluştuğuna parmak basmaktadır.Haberde zaman öğesini belirleyen veya gösteren üç

ana bileşke bulunmaktadır. Bu bileşkelerin tümü ise, habe-re zamanlılık değerini kazandırmaktadır. Bu üç bileşkeşunlardır:

1. yenilik (recency)2. anilik (immediacy)3. geçerlilik (currency)Böylelikle, haberden zamanlı bir enformasyon olarak

söz edebilmek için haber kaynağı, iletişim aracı, haberi iz-leyenlerin var olması ve karşılıklı etkileşimi de gereklidir.

Yenilik ya da en son olarak olayın oluşması, haberioluşturan olayın yeni olarak oluşmasını değil, yeni olarakbildirilmesini işaret eder. Örneğin yeni olarak öğrenildiğigibi. Amaç unutulmuş, ihmal görmüş enformasyonu günışığına çıkarmak, ona yenilik kazandırmaktır.

Geçerlilik ise, anilik ile bağıntılıdır. Eski zamanlarda,tek bir haberci bütün ulusu etkileyecek ölçüde bir haberaracısıyken, anilik öğesi, habercinin mesajını ulaştırmasıyönünden gerekli olan zamanı gösterirdi. Ama günümüz-deki gibi çok sayıda kitle iletişim aracının egemen olduğuiletişim akışında, anilik toplumda kullanılan iletişim tek-nolojisiyle kitle iletişim araçlarının kurumsal yayın politi-kaları arasındaki etkileşimle değerlendirilmek durumun-dadır. Bu bakımdan, gerek geçerlilik gerekse anilik karşı-laştırılma yoluyla ölçülebilir.

Amerikalı yazar Bernard Roscho'nun deyişiyle, "ani-lik, en son olan olaylarla bunları haber yapan kitle iletişimaraçlarını birbirine bağlar; oysa geçerlilik olayları toplu-mun çeşitli kesimleriyle bağlantılı tutar. Yenilik ise, bir en-formasyon parçasını haber şekline dönüştürürken, insanınilgisine dayanan geçerlilik habere haber değerini verir."Daha doğru bir deyişle, haber mutlaktır, geçerliliği ise za-manlılığının diğer yönleri gibi görelidir.

2 0 2

Haberde Yer Alan Temel Öğeler

Günümüzün çok araçlı gazeteciliğinde, zamanlılık de-ğerini veren yenilik, anilik ve geçerlilik öğeleri farklılıkgöstermektedir. Haberin zamanlılığı yönünden, yenilik veanilik öğeleri radyo için ön planda yer alırken, gazeteler ba-kımından geçerlilik ön plana çıkmaktadır. Televizyon yö-nünden ise yenilik, anilik ve geçerlilik duruma göre önemkazanmaktadır; fakat çoğunlukla, yenilik ve anilik öğeleri,radyo için önemli ölçüde değerlendirilmektedir. Gazeteleryönünden geçerliliğin ön plana geçmesi, gazetenin hazır-lanması bakımından uzun zaman gerekmesi yönündendir.Gazeteler yine anilik ve yeniliğe ellerinden geldiği kadardeğer verirken, bu öğelerin geçerli olmasını ön planda tut-mak zorundadır.

Yakınlık• • ' • ' • • • '

Yakınlığı da zamanlılık gibi haberin, haber niteliğini ka-zanmasına özen gösteren bir haber değeri olarak kabul et-mek gerekir. Her iki haber değeri, haberi yapan temel öğe-ler olarak, haber olarak izlenecek olay veya olaylar ortayaçıktıktan, daha doğrusu açık bir görünüm kazandıktansonra gazeteciler için anlamlı olmaya başlar. "Ne zaman"sorusu zamanlılık ilkesini gösterirken, "nerede" sorusu dayakınlık ilkesine işaret eder.

Yalnız, yakınlık yönünden gazetecilerin oldukça dikkatetmeleri gerekmektedir, insanlar doğaları gereği yakın çev-relerinde olan olaylarla ilgilenirler, bunlara karşı merak du-yarlar. Ama şurada, burada ne olmuş gibi soruların yanıtı,yakınlığı ölçüsünde insanoğlunun ilgisini çekebilir. Özellik-le haberi alma bakımından, hangi kitle iletişim aracı olursaolsun izleyiciler, aşina oldukları yerlere, adlara karşı birinciderecede ilgi duyarlar. Yakın çevrelerinde ne olup bittiğinisürekli olarak merakla, ikiyle öğrenmek isterler.

203

Temel Gazetecilik

Yakınlık kavramını, günümüzde kitle iletişim araçları-nın hızlılık gibi temel niteliği dolayısıyla, farklı bir değer-lendirme içinde ele almak gerekmektedir. Daha doğru birdeyişle yerel, bölgesel, ulusal, uluslararası çevre içinde ya-kınlığın göreli ölçüde değerlendirilmesi insanoğlu tarafın-dan yapılmaktadır. Örneğin oturduğu apartmandaki veyamahalledeki bir yangın veya komşunun ölümü yanında,bölgede çıkan orman yangını veya hava kirliliği insanoğluiçin daha ilgi çekici olabilmektedir.

Bununla beraber insanoğlu, aynı zamanda doğası gere-ği aşina olduğu, tanıdığı yerler, kişiler hakkında da bilgiaramaktadır. Örneğin tanınmış bir film artistinin veya dev-let adamının o çevreyi ziyareti. Bu durum, bir noktadaüzerinde konuşulacak konu arama, belki de dedikodu yap-mayla ilişkilidir. Yerel gazeteler, radyo, televizyon istas-yonları bu yönden, ulusal nitelikli haberlere yerel bir açı-dan yaklaşarak izleyicilerinin isteklerini tatmin etmeye ça-lışır.

Sonuç

Zamanlılık ve yakınlık, haberin temel değerleri olmaklaberaber, haberi haber yapan asıl sonucudur. Bu bakımdan,haberde sonuç öğesini değerlendirirken, şu sorularla işebaşlamak anlamlıdır: Haberi bu kadar büyük hale getirennedir? Kim bu haberi bu kadar büyütmektedir? Ne sorusubize sonuç ilkesini vermektedir.

Aslında sonuç, haber değeri taşıması, çatışma, gelişmeveya kazalardan ileri gelmektedir. Çatışmalı, karmaşıkolaylar ve sorunlardan ortaya çıkanları değerlendirme, so-nucun önemini ve büyüklüğünü belirlemektedir. Bu ba-kımdan, bu nitelikler haberin yazılması yönünden de dik-kate alınarak, böyle bir habere ne kadar yer ve zaman ayrı-lacağı kararlaştırılmaktadır. Gazetecinin sonuç öğesini iyi

204

Haberde Yer Alan Temel Öğeler

değerlendirmesi, haberin önemini, büyüklüğünü belirledi-ği gibi, haber üzerinde yerinde ve doğru hüküm vermesin-de (news judgement) başarılı olmasına da yol açmaktadır.

Önemlilik

Önemli kişiler, sayılar, garip olaylar ve zıtlıklar haberiönemli yapan etkenlerden bazılarıdır. İnsanlar doğalan ge-reği tanınmış kişiler hakkındaki haberleri zevkle, meraklaizlerler. Tanınmış kişiler kadar bazı ülkeler, kentler, ku-rumlar ve kuruluşlar haber değeri bakımından önemli ola-bilir.

Tanınmış kişiler hakkında, haberleri izlemenin önemi-ne Amerikalı yazar Curtis McDougal şöyle değinmektedir:

İnsanlar eşit yaratılmakla beraber, bazıları diğerlerineoranla habere konu olma bakımından daha çok önemliolabiliyorlar. Bu durum onların toplumdaki yerlerinden,statülerinden ileri geldiği gibi, daha önce sürekli gerçek-leştirdikleri olağandışı bir hareket nedeniyle sürekli ola-rak ilgi çekmelerinden de kaynaklanabilir.

Daha önce değerlendirilen haber öğeleri olan zamanlılık,yakınlık ve sonuç, tek başına haberin önemli olmasını be-lirleyemez. Haberin önemli olmasını sonuç öğesi kısmenbelirlemekle beraber, "ne zaman", "nerede oldu" sorularıkesinlikle sonuç ilkesini tamamlamalıdır. Bu yönden, ha-berin önemliliğini belirleyen soruların ise "nasıl" ve "ne-den" soruları olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.

"Nasıl" ve "neden" sorularına yanıt bulma habereönemlilik değerini bir yandan kazandırırken, diğer yandangünümüzde yaygın ölçüde kullanılan açıklayıcı ve yorum-layıcı haber yazmanın temelini oluşturmaktadır. Neden,niçin, nasıl sorularını kendine soran gazeteci, haberini yap-

205

Temel Gazetecilik

madan önce topladığı bilgiler üzerinde hüküm vermekte,"önemlilik" ilkesine varabilmektedir. Önemlilik ilkesi, ha-ber üzerinde hüküm verme yönünden sonuç kadar önemliolmaktadır.

İnsanın ilgisini Çekme

Herkesin karşılaşabileceği durumlarda, kadın-erkek herke-si ilgilendiren olaylara duyulan merakı, insanın ilgisini çe-ken (human interest) olaylar şeklinde tanımlama mümkün-dür. Başkalarının yaşantıları, mutlulukları, sağlıkları, kar-şılaştıkları güçlükler ve insanlığın tümden gelişimi, bizimbunları haber olarak izlememize, bunlar hakkında ilgi,sempati ve nefret duymamıza yol açar. Örneğin Güney İtal-ya'da, İran'da, Meksika'da olan deprem sonucu veya Hin-distan'da selden evsiz barksız kalan insanlara, bunları kur-tarma çalışmalarına duyulan ilgi gibi.

Haberin insanın ilgisini çekme öğesi, daha önce değer-lendirilen zamanlılık, yakınlık, önemlilik ve sonuçta pekyer almayan, insanın ilgisini çeken noktalara yöneliktir.Aslında, bütün diğer ilkeleri tamamlayan, insanın ilgisiniçekme öğesidir. Genelde gazetecilik, insanın ilgisini çekenkonulardaki haberlerden oluşmaktadır. İnsanlar gerçi mes-lek, boş zamanlarını değerlendirme ve diğer ilgileri yönün-den birbirlerinden ayrılırlar. Yalnız, her haberde insanlarınilgisini çeken, kişiye göre değişen bir çekicilik bulunur.Bazı haberler diğerlerine oranla insanların daha çok ilgisi-ni çeker.

insan ne kadar bencil, katı yürekli olursa olsun hem-cinsinin yaşamı, sağlığı, iyiliği, uğradığı felaketler, malları-nın kurtarılması karşısında kesinlikle sempati duyar. Budurumda, duyduğu bu ilgi yaşamın ister tatlı ister acı yanı-nı içersin, onu zaman zaman ağlatır da, güldürür de. insa-nın ilgisini çeken haberleri boşlama büyük bir gaftır. Kuş-

206

Haberde Yer Alan Temel Öğeler

ku, "çatışma" diye adlandırılan ruhsal davranışlar, haberdeduyuları uyandırma bakımından kullanılır. Daha başka de-yişle, duyu dünyamıza yönelerek ilgimizi çeker. Bu bakım-dan, duygusal etmenler gazetecilikte insanın ilgisini çekmeilkesini oluşturur.

Olağandışılık, macera, serüven, heyecan, görülmeyedeğer şeyler ve aşk, sürekli olarak insanın ilgisini çekenkonular arasında yer alır. Kadın ve erkek arasındaki cinsi-yet farklılıkları ise, insanın ilgisini çeken konulara ayrıca-lıklı bir yer kazandırır. Kadınlar çoğu kez aşk maceralarıy-la, evlenmelerle, boşanmalarla ilgili haberleri okurlarken,erkekler cinayet, politika ve spor haberlerini tercih etmek-tedirler. Kadın ve erkekler bir yana, çocuklar ve hayvanlarda insanların ilgisini çeken konular arasındadır. Örneğincami kapısına veya boş bir arsaya bırakılmış çocuk, su veyasebze satan arabanın atının ayağının kırılması gibi.

İnsanlar arasındaki arzu, nefret, korku, sevgi, kıskanç-lık, sempati, bonkörlük, mizah, cimrilik, gazap ve benzer-leri daima haber aynasında yansır, insanın ilgisini çekenkonularda genellikle çatışma, kuşku, karışıklık ve olağan-dışılık bulunması, bunları daha ilginç kılar. Günümüzdünyasında, insanın ilgisini çeken haberler, bizi bir gökku-şağı gibi sarıp durur.

Gazetecilikte İnsanın İlgisini Çekme YönündenUygulanan Yaklaşımlar

Günümüzde gazetecilikte insanın ilgisini çekme olgusu,mesleğe tümüyle egemendir denilebilir. Yeni konular "in-sanın ilgisine yöneliktir" gerekçesiyle her gün haber değerikazanmaktadır. Gazetecilikte, "insanın ilgisi nasıl çekilir?"sorusuna, kamunun ilgisine yönelme şeklinde yanıt aran-maktadır. Bu değişikliği ise pek çok gazeteci olumlu bir gi-diş olarak değerlendirmektedir.

207

Temel Gazetecilik

"Kamunun ilgisini çeken konular" arasında, insanla-rın cüzdanlarını ilgilendiren, vergiler, fiyat artışları gibikonular çoğu kez yer almaktadır. Bunları ise uzaya gitme,yeni teknolojik gelişmeler ile uzak bir ülkede petrolün bu-lunması, petrolün zaman zaman siyasal silah olarak kulla-nımı gibi konular izlemektedir. Daha sonraki sıralarda ise,insanların yaşantılarını etkileyen konular, örneğin çocuksuçluluğu, beyaz kadın ticareti, sosyal güvenlik, sağlık si-gortası, işsizlik sigortası, çevre kirliliği ve terör görülmek-tedir.

İnsanoğlu hâlâ zenginlerin, güçlülerin yaşantılarınamerak ve ilgi gösterdiğinden, gazetecilikte haber konusuolmayı yine sürdürmektedir. Spor, resimli konular ve ben-zerleri insanların merak ve ilgiyle izledikleri arasındadır.Fal, bulmaca, yemek reçeteleri ve dedikodudan ise hiç vaz-geçilememektedir.

Günümüzde artık haberlerin içine, insanın ilgisini çe-ken öğeleri şırınga etmek en çok başvurulan yol halini al-mıştır. Bu durum, gazeteciliğin insanoğlunun kişiliğini sö-mürmesi olmakla beraber, eski tür kişisel gazeteciliktendeğişiklik göstermektedir. Artık gazetelerin yazıişleri mü-dürleri veya radyo, televizyon haber merkezi sorumlularıkendi kişiliklerini kamunun önünde belirgin duruma geti-receklerine, bu ayrıcalığı kullananlar yazılı ve sözlü basınmuhabirleri olmaktadır.

İnsanın ilgisini çekme yönünden eski anlayış şekli, ha-berlerin düz ve renkli haberler şeklinde ikiye ayrılmasıydı.Renkli haberlerde en çok kullanılan, hayal gücüne göreolayların kaleme alınması ve insanın bol bol ağlaması ol-gusuydu. O günkü anlayışa göre, "insanın ilgisini çekmekdenilince akla hep kan, para ve barut" gelirdi. Düz haber-lerde aranılan ise, birdenbire ortaya çıkan haberlerin, mu-habirin kimliği gizlenerek, objektif olarak kaleme alınma-sıydı.

208

Haberde Yer Alan Temel Öğeler

Aslında, gazetecilikte içeriğin değişmesi, biçimlenme-si, yeni şekil alması, pek çok toplumsal kurum gibi çokağır bir şekilde işlemektedir. ABD'de 1920'lerin başında ilkçıkan tabloidler ve Avrupa'daki benzerleri bu yolu kırk-elliyıl öncesine kadar izlemekten geri kalmadı. 1920'lerdensonra belirginleşmeye yönelen haftalık siyasal haber dergi-leri, aktüalite dergileri, kişiliğe önem veren, fakat bir üslupözelliği taşımayan haber yazmaya yönelerek bir yenilikbaşlattı.

Siyasal haber dergilerinin topluma girişinin ardından,radyonun yaygınlaşmasıyla yeni akım ağırlık kazandı. Heletelevizyonun gazeteciliğe kayması, yazılı basının kendine

• iyice çekidüzen vermesini zorunlu hale getirdi. Yavaş ya-vaş da olsa, yeni anlayış, geleneksel biçimde bazı değişik-likler yaptı. Eskiden renkli haber konuları arasında yeralanlar, düz haberlerin konusunu oluşturabildi, oluştur-maktadır da. Asıl önemli değişiklik ise, olayın haber yapı-lırken anlaşılır bir çerçeveye oturtulması yönünde oldu.

Düz haberler artık her yönden renkli haberlerle kuşa-tılmışlardır. Bir başka deyişle, artık olaylar haber yapılır-ken, kamuoyunca kişisel bir anlatım ve renkli terimler vetanımlar kullanılırsa, daha iyi anlaşılacağı görüşü egemenolmuş gibidir. Görülen biçim ve içerik değişikliği, haberitanımlama şekillerine de değişiklik getirmiştir. Bu nedenle,düz ve renkli haber ayrımı yerine ciddi ve tatlı haber ayrımıdaha çok kullanılır olmuştur.

Ciddi haberler, genellikle insanda hemen bir etkisi ol-mayan, zamanla, yani insanı düşünceye sevk ettikten sonraalgılanabilen haberlerdir. Bunların içine iç ve dış politika,eğitim, ekonomi, işçi ve iş sorunları gibi haberler girmek-tedir. Tatlı haberler ise, insanda hemen etki uyandıran, al-gılanması çabuk, genellikle eğlendirici haberlerdir. Bunla-rın içinde polis haberleri, sosyete, dedikoduyu da içerenmagazin haberleri yer almaktadır.

209

:

İnsanın İlgisini Çekme YönündenRenkli Habere Kayış

Gazetecilikte insanın ilgisini çeken konuların artması, içe-rik ve sunuş şekillerine de değişiklik getirmiştir. Ciddi ni-telikli düz haberlerin yanında, tatlı haberler bol miktardayer almaya başlamıştır. Ciddi haberlerle tatlı haberler bir-birine karışmıştır demek pek yanlış olmaz. İkisini birbirin-den ayırmak bazen çok güç olmaktadır. Hatta, başlıklardaveya haberin girişinde bile iyi bir renkli haber girişi kulla-nıldığı ölçüde başarılı olunabilmektedir. Bu bakımdan,muhabirlere fazla iş düşer olmuştur.

Değişen gazetecilik anlayışı dolayısıyla, olayda yeralan insanları aktörler olarak düşünmek, değerlendirmekartık muhabirler için zorunlu hale gelmiştir. Ayrıca muha-birler, bunlara kişisel yönler, yorumlar da eklemek duru-mundadırlar. Yazdıklarını değerlendirirken, gerekirse il-ginç kılmak için renkli malzeme bulup, açıklayıcı noktalarkatmaktadırlar. Hatta haberi, yarattığı etkiye karşı tepkileride eklemektedirler.

İnsanın ilgisini çekme, gazetecilikte izleyiciyi çekmek-le beraber, haber değerlerini saptırdığı, karıştırdığı, basit-leştirdiği üzerinde durulmaktadır. Aslında ikisi de hatalı-dır. Bu yönden, insanın ilgisini çekmenin belirli sınırlarıolmalıdır. Gerektiğinde insanın ilgisini çekme iyi bir bi-çimde, zevkli biçimde kullanıldığında haberi yapan olayıaydınlığa kavuşturabilir. Dikkatsizce kullanıldığında ise,her şey berbat edilebilir.

Haberi yazarken, insanın ilgisini çekme yönünden ha-ber değerleri için doğru bir bakış açısı yakalamak temelalınmalıdır. Meslekte bilgi, deneyim kadar, haber üzerindehüküm verme ve yorumlama çok önemli olmaktadır. Buyönden, haber değerini belirlemede kullanılacak ölçütleriilgililik-ilginçlik ekseni üzerine değil de, önemlilik-anlam-

210

Haberde Yer Alan Temel Öğeler

lılık ekseni üzerine oturtmak, gazetecilikte sansasyonel ha-berlere kaymayı önlemede büyük bir güvencedir.

Haber değerini ilgililik-ilginçlik ekseni üzerine oturt-ma, genelde magazin haberi denilen olguya bizi götürür.Magazin haberi, genel olarak insanın kendisiyle yüzleşme-sini engelleyen, çevresiyle gerçek anlamda tanışmasını daolanaksız kılan bir yanılsama dünyasını yansıtır. İnsankendisini magazin haberinin yarattığı bu yanılsama dünya-sına gönüllü olarak bırakır, ancak magazin haberine ger-çekte inanmaz. Bu dünyaya bir kaçış olarak insan girer,ama kendi yaşamını başka ölçütlerle sürdürür ve yaşar.Kitlelerin magazin haberine duydukları gereksinme, çağ-daş toplumda edilgenleşerek yitirdikleri, kendi yaşamlarınıbelirleme gereksiniminin yerine geçen bir gereksinme biçi-midir. Ancak bu yeni gereksinme, günümüzün toplumla-rında oldukça köklü bir şekilde yerleşmiş, hatta kendi ba-şına belirleyici bir güç ve işlev kazanmıştır.

Magazin haberleri, genelde tatlı haberlerdir. Zaman za-man sansasyonla da yüklü olabilir. İnsanların duygularınayönelme, hatta sömürme temel amaç olarak haberde kulla-nıldığından, bu tür haberler sansasyonel haber olarak nite-lenir. Sansasyonel haberin aşırıya varanı ise, skandal olarakadlandırılır. İster magazin haberi, ister sansasyonel haberolsun, isterse skandal haber olarak nitelensin, kullandığıhaber değeri ilgililik-ilginçlik ekseni üzerinde oturtulmuş-tur. Amaç ise, insanın ilgisini çekmedir.

Her ne olursa olsun, tatlı ve ciddi haberlerde, önemli-lik ile ilginçlik, ussallık ile duygusallık anlamlı ölçüleriçinde birlikte bulunmalıdır. Dengeli ve tarafsız bir gazete-cilik için bu ölçüler aranılır nitelikler olarak değerlendiril-melidir. Önemlilik-anlamlılık ekseni üzerine haber değeri-ni oturtma, ciddi haber uygulamasına bizi götürür. Ciddihaberlerde, haberin anlaşılabilirliğini sağlamak için ilginç-lik yine kullanılır. İlginçlik boyutunun haberin içeriğinin

211

Temel Gazetecilik

belirlenmesinde değil de, sunuluşunda araç olarak kulla-nılması haberin anlaşılabilirliğini sağlar. İzleyicide haberekarşı ilgi uyandırmak, bu ilgiyi sürekli uyanık tutmak ha-berciliğin vazgeçilmez unsuru olmalıdır. Haberin başarılısayılması için kullanılan ölçüt, izleyici üzerinde ilginç ol-ması nedeniyle duygusal bir etki yaratıp yaratmamasıdır.Ayrıca, habere konu olan sorun ve olayın haberi izleyenyönünden nesnel anlamda önem taşımasıdır.

i

is;-1 vij .12. BOLUM•••O- ;-H = = = = =

*•''•• Haber Toplama ̂ ^ u . / ^ ^ * ^

rifc?-:'-i:'t.-?v -_••_

.• S-f*t»İf5 ; ! > • TM::

••?••-•• f U î J Ü î i ' ^ ' - ^ ' i ^ f î J .

•.'ıj'/-vVi^-ıt|.ik'.ı S Ü S

, :•• , • ' ' i * . :••*';. ;^mifi '

tipin'r ..::.• n?.;,!':ı rî^i'4f'

':ı;.n^>t.i;?ıA.'" •«-.;.: >*;& a. s at

?•• •••: ^\'£^f.Knt\ ••<3ify4 tix)

. J

212

Gazetecilikte İşlevsel Bir Gereksinme OlarakHaber Kaynağından Yararlanma

Gazetecilikte asıl önemli olan haberi toplamaktır. Yalnız,haber toplama sanıldığı kadar kolay olmayan, hatta yorucuama zevkli bir uğraştır. Haber kaynakları, gazetecilik ya-pan araçlar için işlevsel bir zorunluluktur.

Haber toplama yönünden gazeteci nerede, ne zamanhaber olabilecek enformasyon bulacağını, neyi ve kimi gö-receğini, topladıklarını nasıl ayırıp değerlendireceğini bil-melidir. Aynı zamanda, gazeteci iyi bir gözlemci olarak so-runları, olayları izler. Çözümlerini değerlendirirken, yaza-cağı haberler yönünden sürekli olarak haber kaynaklarınadayanması gereklidir.

Olaylar ve sorunlar gazetecilerce öğrenilmeden haberhalinde yer alamaz. Bazı olaylar ve sorunlar hakkında ha-ber toplama oldukça kolaylıkla gerçekleştirilebilir. Bazıları

213

W

Temel Gazetecilik

yönünden ise haber toplama bu kadar kolay değildir. Ga-zetecilerin "görülebilir ve gözlenebilir" olayları izlemeleri,gözlemde bulunmaları, haber toplama bakımından en iste-nilen yoldur. Bununla beraber, haber toplama işleminindaha çok, haber verenler (informants) aracılığıyla gerçek-leştiği akıldan çıkarılmamalıdır.

Gazeteciler, olayları anında olurken izleme ve gözle-me olanaklarına her zaman sahip değildirler, sahip ola-mazlar da. Bu yönden, haber olabilecek olay ve sorunlarıikinci elden öğrenmek, daha doğrusu "anlatılmak" duru-mundadır. "Anlatılma" işlemi, karşılıklı bir etkileşim ola-rak bazen bir söyleşi şeklinde gerçekleşebilir. Bazen de ga-zetecinin soru sormasına gerek duymayacağı, basın bülteniveya benzer bir belgenin kullanımıyla olabilir. Basın bülte-ni veya belgeler, olayı veya sorunu gazeteciye anlatsa bile,yine de söyleşi yapılmasını zorunlu kılabilir. Bu şekilde,haber toplama birinci aşamada dolaylı bir işlemken, haberveren ile gazeteci arasında ikinci aşamada doğrudan birtoplumsal fikir değişimi şekline dönüşebilir.

Haberin niteliği ve habercilikle uğraşan kurumların iş-levsel gereksinmeleri, haber toplama yollarını aştığı gibi,yazılı ve sözlü basın da kendi en önemli haber kaynakla-rıyla karşılıklı olarak etkileşir. Haber sosyolojisinin teme-linde bir yandan gazeteci-kaynak ilişkisi kurma, diğer yan-dan da bu etkileşimin niteliği ve sonuçları yatmaktadır. Buyönden, haber toplamayı standart ve kısmen de olası birkural haline getirebilmek bakımından yapılan işlem, gaze-tecilerin haber kaynaklarına göre uzmanlaştırılmalarıdır.

Haber Kaynaklarının Rolü ve Önemi

Gazeteciler haber toplama yönünden çeşitli kaynaklardanyararlanırlar. Genelde, bu kaynakları en basit bir sınıflan-dırmayla ikiye ayırmak mümkündür:

214

Haber Toplama

1. birinci el kaynaklar.2. ikinci el kaynaklar.Gerek birinci gerekse ikinci el kaynakları, gazeteciler

çeşitli şekillerde kullanırlar. Gazetecilikte asıl önemli olan,gözlenebilir olaylarda, olayı gözleyerek gerekli olan enfor-masyonu toplamaktır. Bu gibi durumlarda enformasyon,genelde yerinden, yani birinci el kaynaklardan toplanılır.Gazeteciler her zaman gözleyemeyecekleri olayları ise,ikinci elden öğrenme yoluna giderler. Daha başka deyişle,ikinci el kaynaklan kullanırlar.

• . . • , \

Yerinden Haber Toplama

Önemli haberler çoğu kez yerinden toplanılır. Örneğin ga-zeteci bir konuşmayı, toplantıyı, futbol maçını, bir duruş-mayı, bir seçimi izler. İzlemesi sırasında, izlediği olaylarıyerinden gözlem yaparak, katılarak tanımlar. Gazeteci ola-yı yerinden izlerken, olayın neden oluştuğunu da anlama-sı, değerlendirmesi gereklidir. Bu bakımdan, anlama yete-neğini bilinçli bir şekilde kullanması, çok iyi gözlem yap-ması zorunludur. Örneğin bir politikacı vergi reformu üze-rinde konuşmaktadır, fakat neden konuşma için o günü veyeri seçmiştir? Bu soruların yanıtlarını politikacıyı izlerkengazeteci bulmalı, konuşma yerini ve zamanını iyi bir şekil-de tanımlamalıdır.

Gazeteci, gözlemini yaparken, gerekli yerlerde not al-malı, olanağı varsa zaman zaman ses kaydetmelidir. Yerin-den haber toplama çabuk değişen durumların öneminikavramaya dayanır. Gazeteci, hem olayların gelişimini izlerhem de yazacağı haber için notlar almayı ihmal etmez.

Yerinden haber toplama bakımından uzmanlaşma iyisonuç vermektedir. Uzmanlaşmış muhabirler, haberleri ye-rinden daha kolaylıkla izleyebilirler. Aynı zamanda uzman-

215

Temel Gazetecilik

lıkları gereği olarak, olayın yakın geçmişiyle birleştirmeyidaha kolaylıkla yapabilirler. Özellikle parlamento, iktisatve adliye muhabirleri, yerinden haber verme yönünden uz-manlaştıkları ölçüde daha etkin olabilirler.

Pek çok gazetecilik kuruluşu için yerinden haber ver-me çok pahalı bir işlem olduğundan, bu gibi işlemleri ken-disi için yapacak olan başka kuruluşlara abone olur. Bu gi-bi durumlarda, yerinden haber veren çeşitli haber ajansla-rının hizmetlerinden yararlanır. Hatta gazetecilik kuruluş-ları, kendileri yerinden haber toplasa bile, haber yaparkenhaber ajanslarının verdikleriyle kendi topladıklarını birleş-tirir.

İnsanlarla Konuşma

Her yerde her zaman gazeteci olayları gözleyemeyeceğine,hatta ancak olduktan sonra bilgi sahibi olduğuna göre, ço-ğu kez olayları ikinci elden öğrenir. Gazetecilere haber ve-renlerce olay anlatılır, hikâye edilir. Bu anlatılma sürecin-de, gazetecinin ilk başvuracağı yollardan biri çeşitli insan-larla konuşmak, daha doğru bir deyişle söyleşi yapmaktır.

Gazeteciler, haberlerinin çoğunu insanlarla konuşaraktoplarlar. Bazen bir muhabir telefonla biraz gevezelik ede-rek haberi alabilir. Örneğin polise, belediyeye telefon etmegibi. Bazen de haber toplama yönünden kısa ve uzun söy-leşi yapması zorunlu olabilir.

Gazeteci gerek yerinden haber toplarken, gerekse ken-disine olayın anlatılma sürecinde söyleşiye başvurur. Söy-leşi yaptıkları kişiler çoğu kez olaya katılanlar veya görgütanıkları olurlar. Örneğin polisle, hastanedeki doktorla ko-nuşma. Ayrıca, gazetecinin haberi oluşturan olay hakkın-da, olaya katılmayan kimselerle de konuşması, danışmasıçoğu kez gereklidir. Gazeteciler, sık sık bu yönden hükü-

216

Haber Toplama

mette, iş dünyasında kilit noktalarda oturanlarla konuş-mak durumundadırlar. Gazeteciler, yetkili ağızlardan bilgialmayı kendileri için zorunlu hissederler.

insanlarla konuşma her zaman gazeteci için kolay ol-maz. Bazı insanlar çoğu kez gazetecilerle görüşmek iste-mezler, gazetecilerden korkarlar veya kaçarlar. Örneğin birkaza sonucu karısı veya kocası, çocuğu ölmüş bir kişiylekonuşmak gerçekten çok güçtür. Bu gibi kişiler, genelliklekendi hallerine bırakılmayı tercih ederler. Aynı şekilde, çe-şitli şekilde suç işlemiş olanları konuşturmak gazeteci içinçok güçtür.

Aslında, insanlarla konuşma yoluyla gazeteci esaslı nok-talar yakalayabilir, öğrenebilir. Söyleşi yapılan kişinin te-mel haber kaynağı olduğu bilincinde olan gazeteciler, hertürlü yolu deneyerek karşısındakileri konuşturmak yolları-nı ararlar. Örneğin suçluyu da, suçsuzu da konuşturabilir-ler.

İkinci El Kaynakları Kullanma

Gazeteciler hiç kuşkusuz kendi duydukları yetinmez, baş-kalarının söyledikleriyle de kalmazlar. Hatta haber peşindekoşmazlar. Raporlara, belgelere, ilanlara, reklamlara, dos-yalara bakarak, daha doğru deyişle ikinci el kaynakları kul-lanarak haber toplayabilirler. İkinci el kaynaklar, geneldehem haberi oluşturan hammaddedir hem de gazetecinindaha önce, topladıklarının denetiminde kullanılabilecekönemli metinlerdir.

Gazeteciler, resmi olsun olmasın ikinci el kaynaklananlayarak okumalıdırlar. Dahası, iyi değerlendirerek kul-lanmalıdırlar. Burada gazetecinin iyi eğitim görmüş olması,hatta dalında uzmanlaşması önemli rol oynar.

217

1

Haber Toplanırken Çıkan Güçlükler

Gazeteciler haber toplarken çeşitli güçlüklerle karşılaşır-lar. Tüm güçlüklere karşın çalıştıkları kuruluş için habertoplarlar. Haber toplarken, gazetecilerin dikkat edecekleriüç temel nokta bulunmaktadır. Aslında bunlar, gazeteci-nin görevini bilinçli olarak yapması bakımından temel ge-reklerdir:

1. haberleri kaynağından elinden geldiği ölçüde doğruolarak toplaması,

2. gerektiği durumlarda haber aldığı kaynakları koru-

ması,

3. kendine güvenilip bilgi verildiyse, buna saygı gös-

termesi.

Haber Kaynakları Yönünden Güvenilirliği Sağlama

Gazetecinin ilk görevi, topladıklarının doğru olup olmadı-ğını denetlemektir. Bunu da ancak, haber kaynaklarını iyidenetleyerek yerine getirebilir. Sürekli olarak, aklında "kul-landığım haber kaynakları güvenilir midir yoksa şaşırtıcımıdır?" soruları olmalıdır. Bu yönden çeşitli söyleşiler,ikinci el kaynaklar, kaynaklarının güvenilir olması için de-netim yollarıdır.

Haber toplanırken yerinde gözlenebilir olaylar yanın-da, "görülmeyen, ortaya çıkmayan" olaylar da haber halinegetirilebilir. Aslında bu durum, olayın taşıdığı haber değe-riyle toplum yapısının arasındaki bağıntının ortaya çıkarıl-masıdır. Böyle bir bağıntıyı ortaya çıkarmak gerçekten güç-tür. Gazetecinin ustalığı, çeşitli kişilerle görüşmesi, onlarıkonuşturması, hatta dedikoduları, söylentileri değerlendir-mesi, varsa belgelere ve dosyalara ulaşması gereklidir. Eğerbaşarılı olursa, "görülmeyen" olay haber değeri kazandırı-larak görülebilir şekle dönüşebilir.

218

Haber Toplama

Haber kaynaklarının güvenilirliğini sağlama bakımın-dan gazetecilerin karşılaştıkları ikinci güçlük, haber kay-naklarınca enformasyonun "yönlendirilerek verilmesidir"(news management). Basın bültenleri, basın konferanslarısırasında sunulan bilgilerde her zaman yönlendirme mev-cuttur. Verilecek bilgileri hazırlayanlar, daha önce kendile-rine göre değerlendirip düzenleyerek sunarlar. Verileceklerüzerinde denetim uygularlar. Gazetecilik kuruluşları budurumu kendisi için kolaylık olarak görmekle beraber,kandırıldığında ise bu durumu kendi yayın organlarındadillerinden düşürmez.

Haber Alınan Kaynakları Koruma

Gazeteciler, topladıkları haberleri aldıkları kaynakları ken-dilerine göre derecelendirerek belirtirler. Bazen haber al-dıkları kaynakları açıkça belirtmekten kaçınmazlar. Bazende belirtmeye zaten gerek yoktur. Örneğin "Başbakanlık'tan"ve "Genelkurmay Başkanlığından bildirilmiştir" gibi. Ba-zen de haber aldıkları kişinin adını açıklamayı uygun gör-mezler. Haberin kaynağı o zaman bizzat haberi toplayangazetecinin kendisi olabilir.

Haber alınan kaynak gerçekten haber değeri çok yük-sek olan bilgiler verdiyse, haber metninde, haberin "özgeç-mişi" (background) bakımından bu kaynağın adından sözedilmesi önemlidir. Gazetecilik kuruluşunda sorumlu mü-dür, o adın kullanılmasını bazen isteyebilir veya kullanıl-mamasını uygun görebilir. Bu gibi durumlarda haber kay-nağından "yetkili" ve benzeri gibi sözcüklerle söz edilebi-lir. Gazetecilikte, "buna anonim olarak kaynağı belirtme"adı verilir.

Yalnız, kaynakların anonim olarak kullanımı, bazenhaber değerinin çok önemli olması nedeniyle başa dert

219

Temel Gazetecilik

açar. Gazeteciler haber toplamak için bu kaynaklara çeşitliyönlerden yaklaşırken, bu kaynaklar zaman zaman bazıgazetecilere "haber sızdırır" (news leak) bazılarına ise hiç-bir şey söylemez. Haber sızdırılan gazetecilere de, kendile-rine haber vereni bildirmemeleri, fakat haberi yazmalarısöylenir. Daha başka deyişle, gazeteciden haber aldığı kay-nağı koruması, gizli tutması istenilir.

Haber Aldığı Kaynağa Saygı Gösterme

Haber kaynağı, bazen gazetecinin vicdanına güvenerek giz-li, fakat gazetecinin bilmesi gerekli enformasyonu sağlaya-bilir. Verilen bu "duyulması istenilmeyen" (ojf the record)bilgileri ise aslında gazetecinin çevresine aşıladığı güven vesaygınlıktan kaynaklanır. Daha doğrusu kendisine olup bi-ten hakkında aşina olsun diye bilgi verilir. Aslında, gazete-ci verileni açıklarsa, kaynak böyle bir durum bulunmadığı-nı söyleyeceği gibi, gazeteciyi kanıtlamaya da davet edebi-lir.

Gerçekten bu gibi durumlarda gazeteci için büyük risk-ler olmakla beraber, iyi haber kaynaklarının güvenini ka-zanarak haber almanın karşılığı da fazladır. Gazeteci içinhaber aldığı kaynaklar ne kadar üst düzeydeyse, haber de-ğeri o kadar yüksek enformasyon sağlayabilir. Doğal ola-rak haber verenler, kimliklerinin çok gizli tutulmasını is-terler. Bu yönden kaynak belirtmeden, doğruluğu kanıt-lanmadan enformasyonu kullanmak istemeyen gazetecilerbazen güç durumda kalabilirler. Sonunda da anonim ola-rak kaynağı belirtirler.

Bazen de gazetecilere haber kaynağı tarafından olayolmadan, olacağı hakkında bilgi verilir. Aslında, gazeteci-lik kuruluşları için kolaylık sağlamanın bir yoludur. Yal-nız, bu gibi durumlarda bilgi verilirken üzerine bir kayıt

2 2 0

Haber Toplama

düşülür. Bu tür enformasyon haber şeklinde, ancak şu sa-atten sonra verilecektir denilir. Ambargolu olarak adlandı-rılan bu tür bilgiler hep koşulludur.

Örneğin füze atılacaktır, yalnız hava uygun olursa ve-ya büyük bir devlet adamının ölmesi beklenmektedir, fakatöldüğü zaman haber haline getirilecektir.

Ambargo bazen zamanından önce bozulabilir. Bu, as-lında haber veren kaynağa ihanet olarak kabul edilir. Yal-nız, yapıldığı çok görülmüştür. Gazetecinin sorumlulukanlayışıyla haber kaynağına duyduğu saygı bu gibi durum-larda ters orantılıdır.

Haberde Doğruluğu Sağlama

Haberlerin çoğu yeni mesleğe girmiş heyecanlı, fakat dene-yimsiz gazeteciler tarafından toplanılır, yazılır. Aslında, ha-ber kaynaklarının, haberde yer alan hatalar yönünden so-rumluluğu vardır. Deneyimsiz gazetecilerin yaptıkları hata-lar da bunlara eklenince, bazen ortaya kötü örnekler çıka-bilir. Böyle duruma düşmemek için, gazetecinin elinde bu-lunan en önemli silah, haberin doğruluğunu sağlamaktır.Bunu gerçekleştirmek için de, amacında daima samimi vedürüst olmalıdır.

Haberin doğru olmasını sağlama yanında, topladığı bil-gileri veya ele geçirdiği bazı belgeleri diğer yayın organla-rından daha önce kendi gazetesinde yayımlatma, gazeteci-lik dilinde, genelde "atlatma haber vermek" diye adlandırı-lır. Haber atlatmak heyecan verici bir olgu olmakla birlik-te, doğru haber vermek, sorumlu gazetecilik yapmak önplanda gelmelidir. Elde edilenler üzerinde kuşku varsa, at-latma haber uğruna sorumsuz davranılmamalıdır.

Haberin doğruluğunu sağlama yönünden karşılaşılan-lar arasında, haberin kaynağınca gerçekleştirilen bazı iş-

221

Temel Gazetecilik

lemlere değinmek gerekir. Haber kaynağının kasıtlı veyakasıtlı olmayan şekilde hatalı bilgi vermesi, haberin doğru-luğu yönünde en önemli engeli oluşturur. Daha öz deyişle,haber kaynağıyla gazeteci arasında bilgi alışverişi yönün-den etkileşim gerçekleşse bile ortaya iyi bir sonuç çıkmaz.Bu yönden, haber toplarken, gazetecinin topladıklarını çe-şitli şekillerde denetlemesi ve değerlendirmesi gerekmek-tedir.

Haber kaynağı, kasıtlı olarak hatalı bilgi veriyorsa, çı-kacak haberin doğru bir haber olmaması için elinden gele-ni yapıyor demektir. Bunu bilinçli olarak yaptığından, ka-sıtlı olarak hatalı bilgi vermektedir. Buna karşılık, haberkaynağı kasıtlı olmayarak hatalı bilgi veriyorsa, ya olayayanlış olarak tanıklık etmiştir veya belleği zayıftır. Kasıtlıolarak haber kaynağınca gerçekleştirilen iki tür bilgi ver-me işlemi, haberin doğruluğu yönünden önemli sorunlarayol açabilmektedir.

Kasıtlı olarak haber kaynağmca gerçekleştirilen bilgiverme işlemlerinden biri, kasıtlı ve bilinçli olarak hiç bilgivermemektir. Bu işleme "hiç bilgi vermeme" (disinformati-on) adı verilir. Hiç bilgi vermeyen haber kaynağı, kasıtlı vebilinçli olarak bu işleme başvurmaktadır. Kendisine bilgiiçin başvuran gazeteciyi başından savmakta, onu atlatmak-tadır.

Kasıtlı olarak haber kaynağınca gerçekleştirilen diğerbir işlem eksik bilgi vermedir. Genelde misinformation şek-linde adlandırılan, eksik bilgi verme işlemi sırasında, ha-ber kaynağı olaya ait bazı noktaların gün ışığına çıkmasınıistememekte, verdiklerini kendine göre düzenlemektedir.Gazeteci karşısında, sürekli olarak kaçak güreşen haberkaynağı, kendine göre geliştirdiği savunma mekanizmasıy-la bilgi alışverişine yön vermektedir.

222

Haberin Doğruluğunu Kanıtlama

Bir "haberin doğruluğunu kanıtlama" (verification), deği-şik haber kaynaklarını karşılaştırarak denetleme şeklindegerçekleştirilebilir. Bu işlemle gazeteciler, haberde geçenadların, adreslerin doğru olup olmadığına, ayrıntıların yer-li yerinde bulunup bulunmadığına bakarlar. Ayrıca, haberioluşturan olguları değerlendirirler. Amaç ise, elden geldiğiölçüde doğruluğu sağlamak ve kanıtlamaktır.

Gerek yazılı basın gerekse sözlü basın, doğruluğunukanıtlayamadığı bir haberi verdiğinde riske girmiş demek-tir. Haberde soruşturulmamış özelliklerin bulunması, ola-sılıklara fazla yer verilmesi, genelde iyi sonuç doğurmaz.Hatta yayın organının saygınlığının zedelenmesine kadarişi götürebilir. Yayın organı sorumsuz, güvenilir değil şek-linde suçlanabileceği gibi, haberi yazan gazetecinin çevresi-ne karşı saygınlığı da sarsılmış olur. Bu bakımdan, böyledurumlarda bu tür haberleri, doğruluğu kanıtlanana kadarvermemek gerekir.

Gazeteci, bazen de haberdeki temel gerçeklerden eminolabilir, fakat tamamlayıcı ayrıntılar hakkında kuşkusu bu-lunabilir. Böyle bir durumda, ilk baskıda veya bültende ke-sinlikle kuşkular kanıtlanana kadar haberi "niteleme" (qu-alification) yoluyla vermeyi uygun görebilir.

Örnek:Hüseyin Yılmaz'ın Atatürk Bulvarı üzerindeki oyuncak ma-

ğazası dün akşam tamamen yandı. Yangının çıkış nedeni araştırı-lıyor.

Gösterilen bütün özene karşın, yine de doğru olmayanbazı noktalar haberlerde yer alabilir. Bunu önlemek çoğuzaman pek mümkün de değildir. Haber yazarken, bu gibidurumları önlemek için kullanılan yollardan biri, her iki

223

Temel Gazetecilik

tarafın görüşlerini aynı haber içinde yansıtmaktır. Bu yol,genelde haberin doğruluğunu kanıtlamak yönünden kulla-nılan en iyi yol olarak kabul edilir.

Hele doğru olmayan bir demeci haber diye vermek,doğru bir habercilik örneği değildir. Aksine, sorumsuz ga-zeteciliktir. Bu yönden, gazetecinin görevi, verilen demeç-te nelere değinildiğini değerlendirmek, demecin kimdenalındığına "göndermede" (attribution) bulunmaktır. Dahadoğru bir deyişle, kaynağını bildirmektir.

Örnek:Cam eşya fiyatlarına % 10-40 arasında zam yapılacağı, Şişe

ve Cam Fabrikaları Genel Müdürü Osman Yücel tarafından açık-landı.

Ayrıca yetkilinin isteği üzerine, haberin kaynağı ha-berde belirtilerek, haberin doğruluğunun kanıtlanması yo-luna gidilebilir.

Örnek:Genel Kurmay Başkanlığından bildirildiğine göre, Genel

Kurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş'e, Türkmenistan DevletBaşkanı tarafından bir yarış atı armağan edildi.

Habere kaynaklık edecek olayın daha önce olacağı ga-zeteci tarafından biliniyorsa, olay haber yapılırken, haberkaynağı haberin girişinde kesinkes belirtilir. Bu şekilde ve-rilen haberde, doğrudan doğruya gönderme yer alır.

Örnek:Özel Sevgi Hastahanesi, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel

tarafından dün yapılan bir törenle açıldı.

Doğrudan doğruya gönderme yapma yanında, haberindoğruluğunu kanıtlama bakımından "dolaylı gönderme"de kullanılabilir.

Haber Toplama

Örnek:Bayındırlık Bakanı Mehmet Temel'in, sağlık nedeniyle ba-

kanlıktan ayrılacağı bildiriliyor.i

Polis-adliye haberlerinde kaynağı belirtme ve tanıtmagerekmez. Zaten bilgi onlardan alındığından, haberin doğ-ruluğunu kanıtlamak daha kolaydır.

Örnek:Ankara'da yapılacak 19 Mayıs törenlerine katılmak için Sam-

sun'dan gelen atletler, Ankara-Samsun karayolunun toprak kay-ması nedeniyle kapanmasından törene yetişemiyorlar.

Veya:Fabrikatör Ahmet Çirkin, Fransa'ya hileli zeytinyağı ihraç

etmekten on yıl hapse mahkûm oldu.

Gazeteciler İçin Olası Haber KaynaklarıNeler Olabilir?

Çağdaş gazetecilikte haberler, çeşitli kurum kuruluşlardançeşitli yollara başvurularak toplanmaktadır. İnsanoğlunundeğişen ilgisi ve merakı nedeniyle, haber olabilecek konu-lar kendi aralarında da değişime uğramakta, şekil almakta-dır. Yeni haber konuları dolayısıyla, daha önce haber kay-nağı olarak düşünülmeyen kurum ve kuruluşlar ile örgüt-lere başvurulmaktadır. Örneğin uzay çalışmaları, çevre, ha-va ve deniz kirliliği gibi.

Günümüzde gazetecilik kuruluşlarında çalışan gazete-ciler, kendi aralarında uzmanlaşmışlardır. Bu yönden, izle-dikleri haberler bakımından kapsadıkları haber kaynaklarıçok çeşitli ve dağınık değildir. Daha doğru bir deyişle, coğ-rafi olarak geniş bir alana yayılmamışlardır. Yalnız haberkaynakları yönünden gazetecilerin uzmanlıklarına göre,

224 225

Temel Gazetecilik

olası haber kaynaklarını başkent ve kente göre değerlen-dirmek gerekmektedir. Bu değerlendirme ulusal ve yereldüzeydeki haber kaynaklarının neler olduğunu bize göste-rebilmektedir.

Toplanan Haberlerin Gazetecilik KuruluşlarınaUlaştırılması İçin Yapılması Gerekenler

Zaman süresinin kısalığı nedeniyle, toplanan bilgilerin ga-zetecilik kuruluşlarına haber yapılmak üzere ulaştırılmasıgereklidir. Bu yönden genelde haberi toplayan gazeteci ha-berini yazmaz, fakat en canlı kısımlarını çalıştığı yayın ku-ruluşuna iletir. Gelen bilgiler ise, haber merkezinde haberhaline getirilir. Bu bakımdan haber toplamaya gönderilengazetecilerin, nerede çalışırlarsa çalışsınlar, bazı temel ilke-lere uymaları gerekmektedir.

Haber toplarken, topladıklarını daha sonra kaleme ala-bilmek için yeterli bilgi, fotoğraf, film veya ses elde etmişolmalıdır. Eğer fotoğrafları kendi çekiyorsa veya fotoğrafçıvarsa, kesinkes gereçler sağlam ve çalışır durumda bulun-malıdır. Aynı şekilde, film alma araç ve gereçleri için yeter-li film, ışıklandırma, ses alma gereçleri, naklen yayın ara-baları hazır olmalıdır.

Topladığı haberleri ulaştırabilmek için cep telefonu,uydu telefonu çalışır durumda olmalı, gerektiğinde bir yer-den bir yere gidebilmek için taksiyi nerede bulabileceğinibilmelidir. Çalıştığı gazetecilik kuruluşu kendisine ulaşımaracı veya naklen yayın aracı veriyorsa, bu takdirde habermerkezindeki üst sorumluyla sürekli bağlantı halinde ol-malıdır.

Tuttuğu notları çabuk, okunaklı bir şekilde yazmalı,verilen bilgiler arasında, propaganda malzemesini ayırabil-melidir. Ayrıca, haber kaynağını kullanırken, haberin ye-tişmesi için gerekli olan zaman sınırını iyi kestirmelidir.Aldığı sesleri dikkatli bir şekilde değerlendirmeli, azami öl-çüde seslerden yararlanmalıdır.

227

• : •

1

1

• • -

1

• •

• •

i

.

13. BOLUM

Gazetecilikte Söyleşinin Önemim*

... .•.

• • . • .

• • . • . • . . • '

. . . . . . , • , ; ,

: . • • • • • ' • . , : • .

. . . . . .

Söyleşinin Tanımı ve Özellikleri

i

Gazetecilikte söyleşi günümüzde çok kullanılan bir habertoplama biçimidir. 19. Yüzyıl Amerikan gazeteciliğininönemli buluşlarından biri olarak gazeteciliğe girmiş, pekçok ülke gazetecisi tarafından benimsenmiş uygulanır ol-muştur.

"Bir gazetecinin soru sormak için kişiye resmi olarakyaklaşması" şeklinde tanımlanabilen söyleşiye, gazetecilik-te her an rastlamak olasıdır. Söyleşi için verilen bu tanımise, hemen hemen yerleşmiş bir tanımdır.

Gündelik gazetecilik soru sormakla başlar ve sürüp gi-der. Sorular aslında söyleşinin esasıdır. Soru sormak yeterlideğildir. Doğru soru sormak gereklidir. Bu nedenle, çoğukez söyleşi yapabilmek bir sanattır denildiği de olur.

Muhabirlerce çeşitli insanlar arasında yüz yüze veyatelefon yoluyla yapılan konuşmalar, günlük haberlerin üç-te ikisini oluşturur. Gazeteci mesleğe girdiği andan emekli

229

Temel Gazetecilik

olana kadar, haber yapabilmek için sürekli olarak soru so-rar, yanıtlarını alıp kaydeder. Sorduğu sorulara verilen ya-nıtları bazen kullanır. Bazen de gerekli değil diye veya ba-şına bela geleceği için kullanmayabilir.

Söyleşi yaparwgazeteci/gazetecilerin ünlü Yunan filo-zofu Diyojen'e benzetildiği de olur. Gazeteci bazen bir de-dektif, bazen sır saklayan bir arkadaş, bazen kurnaz birdiplomat, bazen başarılı bir satıcı veya pazarlamacı, bazenbir savcı, bazen de ruhbilim uzmanı gibi çalışarak söyleşiyoluyla haber toplamak durumundadır.

Aynı zamanda, bir manava girip geçen iki haftayaoranla müşteriler daha az mı yoksa çok mu domates satınaldı diye soran gazeteci de söyleşi yoluyla bilgi toplamak-tadır. Söyleşi, gazetecinin haber toplamak için başvurduğuyollardan ancak bir tanesidir.

Başka bir tanımla, "söyleşi, haberin fazlasıyla kişiselgörüşlere dayanan kısmı olarak" ele alınabilir. Seçilmiş, ta-nınmış kişilerle, örneğin bakanlar, politikacılar, parti baş-kanları, üst düzey bürokratlar, işadamları, baskı grupları-nın temsilcileri gibi güç/iktidar sahibi kişilerle yapılan söy-leşiler haberlerin büyük çoğunluğunu oluşturur. Bu kişile-rin uğraşları, fikirleri, düşünceleri bakımından söyleşidesorulan sorular, haberlerin söyleminde yer alır. Haberdesöyleşiyi yapan anlatıcı, söyleşiyi verenler haber kaynağıolarak, hedeflenen izleyiciyle bir diyalog içine girerek ha-berleri oluşturmayı sürdürüp giderler.

Türk gazeteciliğinde de söyleşi çok kullanılan bir ha-ber toplama yöntemidir. Yakın zamanlara kadar "falancakişi şu gazeteciye mülakat verdi" şeklinde yaklaşılırken,mülakat yerine söyleşi sözcüğünün kullanılması giderekyaygınlık kazanmaktadır. Söyleşi çok sık başvurulan birhaber toplama yöntemi olmakla birlikte, dikkat istediği deakıldan çıkarılmamalıdır.

Söyleşi Nasıl Yapılır?

Söyleşinin yapılması için konulmuş kesin ve katı kurallarbulunmamaktadır. Yalnız, söyleşiyi yapan söyleşinin insanilişkilerinde bir deneme, bir çalışma olduğu bilincinde ol-malıdır. Bu nedenle, söyleşiyle söyleşiyi yapan ne elde ede-bileceğini, ne yapabileceğini ortaya koyma fırsatını kazanırdiyebiliriz.

Söyleşi çeşitli aşamalardan geçilerek gerçekleştirilir. Buaşamaları tamamlayan gazeteci, elde ettiklerini değerlendi-rerek haber yapabilir. Söyleşinin birinci aşamasını, söyleşiyapılacak olan kimseye nasıl yaklaşılır oluşturur. Bu du-rum hiç kuşkusuz yapılacak söyleşinin konusuna göre de-ğişiklik gösterir.

Söyleşi yapmak için önce randevu almak zorunludur.Randevu almakla söyleşinin en önemli kısımlarından biriçözülmüş olur. Randevu alırken, gazetecinin önce kendinitanıtması, söyleşi yapılacak kişiye sormak istediği noktalarıözet halinde belirtmesi gereklidir. Söyleşi yapılacak olankişiden randevu alındıktan sonra, gazeteci artık belirli günve saatte gidip söyleşiyi yapmak durumundadır.

Gazetecinin söyleşi için kendini hazırlaması gerekli-dir. Hazırlık aşamasında neler yapılabilir konusunda kesinkurallar bulunmamaktadır. Başarılı olmayan bir söyleşininen önemli engeli muhabirin yeteri kadar hazırlıklı olma-masıdır. Yalnız aşağıda sıralanan noktalara dikkat etmesigenelde önerilir.

1. Söyleşi yapılacak kişi hakkında bilgi sahibi olmalıdır.2. Bilgi edinme bakımından, çeşitli arşivlerden yararlan-

malıdır.3. Soru soracağı konu hakkında iyice bilgi sahibi olmalı-

dır.

230 231

Temel Gazetecilik

4. Soracağı soruları iyice düzenlemeli, mümkünse bir lis-te belirlemelidir.

5. Söyleşiyi veren soruları iyi ve düzenli bir şekilde ya-nıtlamaktan kaçınırsa, ona başka yönden yaklaşmakiçin elinde fazla soru bulunmalıdır. Yani elinde söyle-şiyi canlı tutacak kadar çok soru olmalıdır.

Söyleşinin üçüncü aşaması ise, söyleşinin yapılmasıdır.Karşı tarafı konuşturmak amaç olduğuna göre, söyleşininbaşlatılmasında izlenecek yöntem yaşamsal önem taşır. Bubakımdan, belki en uygun yol, yüzden gülümsemeyi eksiketmeden yarı resmi bir hava içinde söze başlamaktır. Kul-lanılan sözler daima açık yüreklilikle söylenmeli, kaçamakifadelerden kaçınılmalıdır.

Söyleşide açık ve kesin sorular sorulmalıdır. Bu şekil-de hem söyleşi yapılan kişide güven hissi uyanır hem degazetecinin konuya hâkim olduğu izlenimi verilir. Söyleşiesnasında söyleşi yapılan konuşmaktan kaçınabilir, kaçakgüreşebilir, hatta hiç yanıt vermeyebilir, işte bu noktadagazeteci buzları eritmek, karşı tarafı konuşturmak için elin-den gelen her yolu denemek durumundadır.

Söyleşi yapılan kişi soru/yanıt akışının yönünü değiş-tirmeye kalkışabilir. Bu durumda gazeteci akıllıca birtakımsorularla söyleşiyi rayına oturtmalıdır. Söyleşide en ağır veesaslı soru her zaman en sona saklanmalıdır. Böyle bir so-ru başta sorulursa, söyleşi yapılan kişinin sinirlenip gaze-teciyi kovabileceği, onu kapı dışarı edebileceği dikkattenuzak tutulmamalıdır.

Temkinli ve dikkatli davranmak, söyleşi yapan gazete-cinin en büyük sorumluluğudur. Söyleşi esnasında notdefteri ve kalem kullanılabilir. Not alırken her sözcüğüyazmamak, aşırılığa gidilmemelidir. Not alınmasına izinverilmezse, yaptığı söyleşiyi gazeteci kafasında iyice can-landırmalı, kilit noktalan oluşturarak en kısa zamanda

,Gazetecilikte Söyleşinin Önemi

kâğıda geçirmelidir.Söyleşi esnasında not tutulabildiği gibi, anında banda

da alınmaktadır. Böyle bir teknik kolaylığın kullanımı notlutma, sözleri atlama gibi zorlukların aşılmasını beraberin-de getirmiştir. Teypler, ayrıca telefonla yapılan söyleşilerikaydetmek için de kullanılmaktadır. Radyo, televizyon ha-berlerinde, programlarında yer alan söyleşiler canlı olarakverilebileceği gibi banttan da verilebilmektedir.

Söyleşi yapıldıktan sonra, toplanılanların değerlendi-rilmesi zorunludur. Değerlendirme yapılırken, toplanan bil-giler mantıklı bir sıraya konulur. Temel çerçeve dışındakalanlar ise ayıklanır. Bütün bu işlemlerden sonra elde ka-lan iskelet bilgiler, önem sırasına göre düzenlenerek haberyapılır. Ayıklamayla birlikte fazla önemli bilgi elde kalma-dıysa, o zaman söyleşi için hazırlık aşamasında öğrenilen-ler, bunlara eklenerek haber yapılma yoluna gidilir. Yapı-lan haberlerde, söyleşi yapılan kişinin kişiliğinin değil fi-kirlerinin, görüşlerinin ortaya çıkması esastır.

Söyleşi Çeşitleri

Söyleşinin çeşitleri üzerinde ilk ayrım, haber söyleşisi verenkli haber söyleşisi şeklindedir. Böyle bir ayrıma nedengerek vardır? Bu soruya verilen yanıt, yapılan ayrımın ne-den yapıldığına ve ne kadar gerekli olduğuna bizi götürür.

Haber söyleşi, olaya ait gerçekleri ve bilgileri veya herikisini de birden elde etmek için yapılır. Renkli haber söy-leşisi ise, söyleşi renkli haber şeklinde verileceğinden, buyolla elde edilen gerçekler ve bilgilerin değeri yazılacak ha-berle orantılıdır.

Haber söyleşi için örnek vermek oldukça kolaydır. Her-hangi bir gazetenin ilk sayfasına bakıldığında, en önemli ha-berin haber söyleşiyle gerçekleştirildiği hemen görülebilir.Renkli haber söyleşisi örneklerine gazetelerin başsayfasın-

232 233

Temel Gazetecilik

da rastlanabildiği gibi, bunlar daha çok magazin sayfaların-da yer alır.

Gerek haber söyleşinde gerekse renkli haber söyleşi-sinde gazetecilerin dikkat etmeleri gereken bazı noktalarbulunmaktadır. Gazeteci, söyleşide ele alınanları iyice de-ğerlendirmeli, söyleşiyi verenin görüşlerinde önyargılarınbulunup bulunmadığına dikkat etmelidir. Söyleşide ortayaçıkan önemli ve temel noktalar kadar, sorulan sorular söy-leşi yazılırken değerlendirilmelidir. Söyleşi, gerektiğindeçeşitli kaynaklarla da desteklenmelidir.

Söyleşi çeşitleri bakımından ikinci bir ayrım, söyleşi-nin türüne göre yapılan bir ayrımdır. Bu ayrıma pek çokgazetecilik kitaplarında rastlamak olağandır. Yapılan buayrımda, söyleşiler için altılı bir ayrım kullanılmaktadır:

1. haber söyleşi,2. telefonla söyleşi,3. biyografik söyleşi,4. hazırlıklı söyleşi,5. rastgele söyleşi,6. sempozyum söyleşi.

Haber Söyleşi

Haber söyleşide gazeteciyle söyleşi yapılacak kaynak ara-sındaki konuşma çok kısa bir süre içinde gerçekleşir. Bugibi durumlarda, gazetecinin elinde söyleşi yapılacak kişihakkında esaslı bir kanıt veya haber oluşturacak bazı önem-li bilgiler bulunmaktadır. Örnek verilecek olursa, tanınmışbir kişinin döviz kaçakçılığı yaptığını gazeteci belirlemiş-tir. Elinde yeterli kanıtlar bulunmaktadır. Bu durumun da-ha açıklığa kavuşması ve aydınlatılması için, bu kişiye so-rular sorularak istenilen bilgiye ulaşılmaya çalışılır.

234

Telefonla Söyleşi

Bu söyleşi şekli, haber söyleşinin daha da kısaltılmış şekli-dir. Telefonla söyleşi, her gün çok sayıda yapıldığından,gazetecilerin çok fazla alışık oldukları bir söyleşi şeklidir.Yalnız, söyleşi yapılırken, sorulacak soruların açık ve iyibir şekilde düzenlenmiş olması gerekir.

Biyografik Söyleşi

Gazeteler biyografik söyleşi için, genelde gazetecilerden ya-rarlanmaz. Yararlansa bile, israf olarak değerlendirilir. Bi-yografik söyleşi daha çok dergilerde yer alan söyleşi şekli-dir. Gazetelerde yer alan biyografik söyleşiler, fazla derinli-ğine ve ayrıntılı olarak düzenlenmiş sorular sorularak ger-çekleştirilmez.

Hazırlıklı Söyleşi

Hazırlıklı söyleşi yapılacaksa, söyleşi öncesi sorulacak bü-tün soruların en ufak ayrıntısına kadar hazırlanması zo-runludur. Hatta soruların öncelik ve sonralık sırası bile be-lirlenir. Daha başka deyişle, söyleşi yapılacak kişinin karşı-sına gazeteciler hazır olarak giderler.

Bazen yapılan bütün hazırlığa karşın, sorulara yeterliyanıt alınamayabilir. Alınsa bile işe yaramayabilir. Güç du-rumlarda da olsun, her şekilde denenmesi gerekli olan birsöyleşi türüdür.

Rastgele Söyleşi

Çok yaygın, fakat aynı zamanda yapılması çok güç olan birsöyleşi türüdür. Gazetecinin bu tür söyleşide, karşısındaki-nin güvenini kazanmak için ikna etmesi gerekebileceği gi-bi, karşısındakinin hiç yanıt vermeyeceğini veya hiç aldır-

235

Temel Gazetecilik

mayacağım da hesaba katması gerekebilir. Yani gazeteci,bu tür söyleşide toplayacağı yanıtların gelişigüzel olacağı-nı, hatta hiç amacına ulaşamayabileceğini baştan bilmekte-dir. Hiç yoktan iyidir diyerek, bazı ipuçları elde edebilirimumuduyla bu tür söyleşiye başvurmaktadır.

Sempozyum Söyleşi

Sempozyum söyleşi, genellikle bilgi sahibi kişilerin görüş-lerini almak için başvurulan bir yoldur. Sempozyum söyle-şiyi yapan gazeteciler genelde deneyimli, usta gazeteciler-dir. Bu tür söyleşiyi oluşturacak malzemeyi, telefonla veyaseçilmiş kişileri ziyaret ederek toplarlar. Bu tür söyleşilerinkonuları, genellikle gazetenin üzerinde parmak bastığı ko-nular arasından seçilir. Sempozyum söyleşi kaleme alınır-ken, konuşulanların sürekliliğini gösterecek şekilde veyayarı renkli haber şeklinde kaleme alınabilir.

: .

• •

• • •

>

IV. KISIM

Haber Yazma

14. BÖLÜM

Haber

' • • • *

•• < < h

i i ö •.

Yazma: Temel Kurallar

t > . 1

• , 1 1 ) fl, 1 / ( t '

•' - , ' n> M I

I . . - 1 , , <*•>(/• t

J İ ' .V a

, » ' • . ' 1 ! . , !

* ) » J O - J . •• • •• .

: «ı •

ı ^ ',

ÎK ,'»!

'. t ;•

t*'

1

t . :

Haberin içinde tnsan Öğesini Tanımlama

Haberler iyi özetledikleri veya hikâye ettikleri ölçüde olay-lar/gerçeklere anlam kazandırır. Olayların içinde gerçeklik-lerin kurulması, canlandırılması, insanlara aktarılması ha-berin söylemi içinde gerçekleşir. Bir söylem olarak haberise, haber kaynakları, anlatıcı, hedeflenen izlerkitle arasın-da bir diyalogtur. Hiç kuşkusuz, olayların/gerçekliklerinkurgulanması sırasında, olay/olaylar içinde yer alan insan-lar büyük bir yer tutarlar. Daha başka deyişle, insan/insanlar olay/olayların en önemli hammaddesini oluşturur-lar. Ayrıca, olay/olayların ayrılmaz parçalarıdırlar.

Haberlerde yer alan insanların bazıları seçilmiş kişilerolarak devlet başkanı, başbakan, bakanlar, parti önderleri,önde gelen politikacılar, bürokratlar, işadamları, bilimadamları, polisler yargıçlar, çeşitli baskı gruplarının sözcü-leri olabilirler. Bazıları ise, sıradan sokaktaki adam olarakhaberlerde yer işgal edebilirler. Asıl önemli olan ise, seçkin

239

Temel Gazetecilik

veya sıradışı insanların haberlerde nasıl tanımlandığıdır.Haberin içinde "kim" olarak tanımlanacak insan öğe-

sini, haberi yaparken betimlemek ve tanımlamak ise ol-dukça dikkat ister. Haberde insanı betimleme ve tanımla-ma hiçbir zaman biyografi kaleme alınır şeklinde yapıl-maz. Biyografide yer alan bazı özellikler, haberde insanöğesini betimlemede ve tanımlamada kullanılmakla birlik-te, kendine özgü özellikler taşır. Olay/olayların haberleşti-rilmesi sırasında betimlenmesi/tanımlanması gereken in-san öğesinin adı, yaşı, cinsiyeti, unvanı, lakabı, nerede otur-duğu veya mesleği (hepsi veya bazıları) mümkün olduğuölçüde doğru bir şekilde haberin içine yerleştirilir. Ayrıca,betimlenmek/tanımlanmak istenilen insan öğesinin kendi-ne özgü bazı özellikleri öne çıkartıiabilmek, vurgulanabil-mek için gayret gösterilir.

Haberlerde yer alan kişi/kişiler özne olarak ele alınır-ken, haberi yazan gazeteciye fazlasıyla iş düşer. Gazetecianlatıcı olarak haberinde yer alan kişi/kişileri izlerkitleyetanıtabilmek için onu betimleme ve tanımlama yanında,aynı zamanda bu kişi/kişilerin yaptıklarını, söylediklerinihalkın kullandığı dile aktarmak ve dönüştürmek duru-mundadır. Bu nedenle, haberini yazarken gazeteci kendifikrini söylemez, haberlerini üçüncü tekil şahıs olarak ka-leme alır. "Ben, benim, bana, biz, bizim, bize" gibi sözcük-leri ancak haberde yer alan kişi ve kişilere gönderme yapa-rak kullanır.

Haberde Üslup ve Önemi

Haberde üslup denilince, akla habercilikte kullanılan te-mel ilkeler ve gereklerin birlikte bulunması ve kullanımıgelir. Genelde sadelik, kesinlik, canlılık, doğrudan doğru-ya oluş, konu üzerinde durma, özgünlük, açıklık, özü ver-me ve doğruluk haberin üslubunda yer alır. Doğal olarak,

240

Haber Yazma: Temel Kurallar

yukarıda sayılan niteliklerin hiçbiri kesinlik ifade etmez.Haber üslubu, dilin iyi bir şekilde kullanımını zorunlu

kılmaktadır. Haber yazılırken haberde sadelik, kesinlik,canlılık, doğruluk, açıklık, özgünlük dikkate alınmalıdır.Aynı zamanda, haberde doğrudan ve özü verecek bir ifadegerekmektedir. Daha doğrusu üslup, Türkçenin iyi ve doğ-ru olarak kullanılmasıdır.

Türkçenin doğru ve iyi olarak kullanılmasından kasıtadların, fiillerin (yüklemlerin), tümleçlerin yerli yerindeolması, kullanılacak zarfların, sıfatların iyi seçilmesidir. Buyönden, Türkçe dilbilgisi kuralları iyi bir şekilde bilinmeli-dir. Seçilen sözcüklerin diziminde, dilbilgisi kuralları iyiuygulanmalıdır.

Haberde üslubun önemi bakımından aşağıdaki örnekanılmaya değer. Fransız Dışişleri bakanlarından Clemence-au, La Justice (Adalet) gazetesinin Yazıişleri Müdürüyken,işe yeni başlayan bir muhabire, haberde üslubun öneminianlatmak bakımından şunları söylemiştir:

Genç adam, bir cümle yazarken önce bir ad, bir fiil, bir detümleç kullanacaksın. Sıfat kullanmak istiyorsan, önce be-nim iznimi almalısın.

Clemenceau'nun bu sözlerinin, gazetecilikte sıfatların yerliyerinde kullanılmasının, haberin üslubu bakımından önem-li olduğu kadar, haberciliğin temellerini bozmaması yö-nünden ne kadar dikkat gösterilmesi gerektiğine işaret etti-ği açıktır. Sıfat kullanılması, haberin karmaşık hale gelme-sine yol açtığından işleri karıştırmaktadır. Aynı durum,zarflar bakımından da söz konusudur.

Asıl önemli olan, haberin üslubu yönünden fiillerinkullanımıdır. Fiillerin zamanı yerli yerinde olmazsa, bircümlede başka, diğerinde başka fiil zamanı kullanılırsa ha-ber üslubundan söz edilemeyecektir. Bu bakımdan, muha-birin en büyük sorumluluğu, yazdığı haberde fiillerin bir-

241

Temel Gazetecilik

birini iyi bir şekilde izleyip izlemediğini, aynı zamanlarınkullanılıp kullanılmadığını denetlemek şeklinde olmalıdır.

Fiil zamanlarının yanında, fiillerin etken ve edilgenşekilde kullanılma durumları, haberin üslubunda büyükrol oynamaktadır. Aslında, etken fiilleri kullanmak, oku-yucunun cümleler arasındaki bağıntıyı kaybetmemesi ba-kımından önemlidir.

Örnek:Emekli General Hasan Kılıç, dün akşam Kasımpaşa Deniz

Hastanesi'nde öldü. 1904'te Kayseri'de doğan Emekli KorgeneralKılıç, Harp Okulu'nu bitirdikten sonra muhtelif askeri komutakademelerinde bulundu. Emekli Korgeneral Hasan Kılıç'ın cena-zesi yarın askeri törenle kaldırılarak Zincirlikuyu'daki aile me-zarlığında toprağa verilecek...

Edilgen fiillerin tercih edildiği durumlar olabilir.Örnek:İran'daki son deprem felaketi için Kızılay tarafından bin iki

yüz adet çadır, muhtelif yiyecek ve içecek maddesi gönderildi.Yardım malzemesi karayoluyla yola çıkarıldı.

Türk yazılı basınında, 1982 yılı sonlarına kadar kitapTürkçesinden esinlenilerek -miş'li geçmiş zaman kullanıl-mıştır. Gazeteler, 1982'den sonra fiil zamanı kullanma yö-nünden, -di'U geçmiş zaman ve şimdiki zamanın hikâyesinedönmüşlerdir.

Unvanların, Adların Doğru Olarak Belirtilmesi

Haberi haber yapan, insanlar ve insanların birbirleriyleolan ilişkileridir. Haberi oluşturan kişilerin adlarının veunvanlarının doğru olarak yazılıp ve belirtilmesi, hem ha-berde doğruluk gereğine uyma hem de okuyucunun suçla-masını önleme bakımından önemlidir.

242

Haber Yazma: Temel Kurallar

Örnek:"Doktor Ahmet Girmiş" yerine "Eczacı Ahmet Girmiş" de-

mek gibi veya:Deniz Kuvvetlerinde "Amiral" yerine "General" demek gibi.Aynı durum, adresler için de aynı derecede önemlidir.Örnek:Olay "Yenişehir'de geçmiştir, fakat muhabir "Yenimahal-

le" de olduğunu yazmıştır.Veya:Olayın olduğu sokağın adı "Lâle sokak"tır, muhabir "Güneş

sokak" diye yazmıştır.Ev, sokak ve cadde numaraları için yapılan karışıklık-

lardan da daima kaçınmak gerekmektedir.

Yazım (tmla), Noktalama ve Kısaltmalar

Haberi haber yapan, kullanılan sözcükler kadar bunlarınyazımının doğru olup olmadığıdır. Yazılı basın için yazımne kadar önemliyse, sözlü basın için de sözcüklerin doğruolarak telaffuz edilmesi o derecede önem taşımaktadır.

Yazılı basın bakımından yazımın doğru olması, kamu-oyuna doğru bilgi verilmesi bakımından yaşamsaldır. Ger-çi, Türkçe yazıldığı gibi okunduğundan, muhabirlerin ya-zım hatası yapmaları olanaksızdır denilmektedir. Buna kar-şın, bu yola sık sık gidildiği de görülmektedir. Bu bakım-dan, muhabirin elinin altında daima "Yazım Kılavuzu" ile"Türkçe Sözlük" bulunması zorunludur.

Noktalama, haber cümlelerini birbirinden ayırma, cüm-lelerde bazı önemli noktaları belirtme bakımından önemlekullanılmalıdır. Kısaltmalarda ise, en çok dikkat edileceknokta, çok alışılmış ve yadırganmayacak kısaltmaların kul-lanılması gereğidir. Gazeteler ve diğer yayın organları, ken-dileri kısaltmalar yapıp okuyanın yanlış anlamasına nedenolmamalıdır.

243

5N ve İK Kuralı ve Uygulaması

Her haberin bir giriş bölümü ve bunu izleyen "gövde" diyeadlandırılan diğer bölümleri bulunur. Haberin girişindeideal olarak istenilen altı sorunun yanıtının verilmesidir.Bu altı soruyu oluşturan soru edatları ise şunlardır:

NE-NEREDE-NEZAMAN-NEDEN-NASIL-KİM?

Bu altı soru bir arada bulunduğu zaman, basit dilbilgisikurallarına göre, özne ve yüklemden oluşan cümleyi ku-rar. Aynı zamanda zaman, yer, durum ve nedeni gösterensıfat ve zarflan da içine alır. Anılan soruların yerli yerindekullanılmasıyla haberin girişi, haberin esasını verecek şe-kilde düzenlenmiş olur. Haberin geri kalan kısmı ise, giriş-te özet olarak söylenenlerin belirli bir oran içinde genişle-tilmesi şeklinde düzenlenir.

Bu altı soruyu yanıtlamak yönünden geliştirilmiş olankurala, 5N ve İK Kuralı adı verilmektedir. 5N ve IK'nıngenelde haberin girişinde bulunması istenilir. Yalnız çoğukez hepsi bir arada bulunmaz, ima yoluyla kullanılması iseolağandır.

5N ve JK kuralının tam anlamıyla kullanıldığı bir ör-nek aşağıda verilmektedir:

Örnek:Ulus meydanında Ateş Gözlükçüsü dün akşam, eski sabıka-

lı Ahmet Gül tarafından mağazanın camları kesilmek ve kırıl-mak suretiyle soyularak kasadan para ve altın alındı.

SorularNe oldu?Kim bu işi yaptı?Ne zaman oldu?Nerede oldu?

YanıtlarMağaza soymaAhmet GülDün akşamUlus meydanında,

244

Haber Yazma: Temel Kurallar

Ateş GözlükçüsündeNasıl yapıldı? Mağazanın camları kesilmek ve

kırılmak suretiyleNeden yapıldı? Para ve altın almak içinBazen 5N ve IK'nın biri diğerlerine oranla daha önem-

li olabilir. Bu durum, yazının girişinde baştan belirtilir.Örnek:Kim?Devlet Su işleri Genel Müdürü Suphi Güç, Ankara-lstanbul

karayolunda geçirdiği trafik kazasında öldü.

"Ne" sorusu ile başlayan giriş, "kim" ile başlayan giriş-ten daha az önemli kişiler için kullanılır. "Nerede", "ne za-man," "nasıl" ve "neden" ile başlayan haber girişleri diğer-lerine oranla daha az uygulaması olanlardır.

Örnek:Ne?Istanbul-Ankara demiryolundaki tren kazasında, ateşçi Meh-

met Kaya ağır yaralanarak Ankara Devlet Demiryolları Hastane-si'ne kaldırıldı.

Ters Piramit Kuralı

Haber yazma kuralları içinde en eskisi, en çok kullanılanıters piramit kuralıdır. Bu kurala göre, toplanan bilgiler ilgi-ye göre azalan bir sıra izler. Şöyle ki, en önemli bilgiler enbaşa konulur; sonra azalan bir sıra izlenerek diğerleri sıra-lanır. Ters piramit kuralı, tıpkı mimaride olduğu gibi blok-ların sıralanması gibidir. Ciddi haberlerin yazılması bu for-maya oldukça kolay uygulanabilir.

"Ters piramit kuralı"nın temeli, 19. yüzyılda Ameri-kan iç Savaşı (1861-1865) sırasında atılmıştır. Telgrafınkullanımı da zaten bu döneme rastlar. İç savaş sırasındaAmerikalı gazeteciler, telgraftan haberleri ulaştırmak için

245

Temel Gazetecilik

yararlanmıştır. Telgraf hatlarının o sıralarda düzgün çalış-maması nedeniyle, gazetelerin savaş hattına gönderdiklerimuhabirler, topladıklarının bir anda verilemeyeceğindenkorktuklarından, haberlerin girişine olabildiği ölçüde bil-giyi doldurma yolunu tutmuşlardır. Daha başka deyişle,haberlerin girişi genelde 5N ve lK'nın içinde yer aldığı,olayın tümden özetini veren bir giriş şeklinde düzenlen-miştir.

Kural, Amerikan İç Savaşı'ndan sonra basın sendikala-rı ve haber ajanslarının telgraf hatlarıyla haber vermeyi uy-gun görmeleriyle mükemmel bir hale gelmiştir. Teleksinhaber ulaştırma için kullanılmasından önce, ters piramitkuralına göre haberler tüm olarak verilmez, ancak baş pa-ragrafları geçilirdi. Daha sonra ise geri kalan bölümleri,gövdesi gönderilirdi. Gün içinde yeni ilk paragraflar gön-derilerek haber taze bir hale getirilirdi.

Ters piramit kuralını uygulamayı Avrupa'da yerel ba-sın da benimseyince, gazetecilik alanında kendisine pekçok taraftar bulmuş oldu. Zamanla da, gazetecilikte bellibaşlı kurallardan biri haline geldi. Hâlâ çok kullanılan birgazetecilik kuralıdır. Bununla beraber, yine de eleştiril-mektedir. Yalnız, lehinde ileri sürülen görüşler çok fazla-dır. Bunları şöyle sıralamak mümkündür:

1. Okumayı kolaylaştırır, tekrarı önler.2. Merakı tatmin eder.3. Sayfa düzenini kolaylaştırır.4. Başlık atmada kolaylık sağlar.5. Haberi daraltma ve genişletme olanaklarını hazır-

lar.6. Hızlı olarak haber yazmayı sağlar.

Ters piramit kuralının uygulaması için bir örnek vere-

cek olursak:

, 246

Haber Yazma: Temel Kurallar

İlk paragraf, haberi özetler; ikinci paragraf, örneğin zarargören tarafın görüşünü yansıtır; üçüncü paragraf, zararıntanımını yapar; daha sonraki paragraflarda ise, zarar verentarafın tanıtılması ve ayrıntılar yer alır."

Özetle ters piramit kuralında her paragraf kendinden öncegelene oranla daha az önemli bir şekilde sıralanır.

Dörtgen ve Kare Kuralı

Ters piramit kuralının dışında en çok kullanılan haber yaz-ma kuralı, dörtgen veya kare kuralıdır. Haber yazmada eği-lim özü verme şekline dönüştüğünden, ayrıntıların azalanbir sıra izlemesi de daha az kullanılır olmaktadır. Yazılı ba-sının, radyo televizyona çok şey kaptırdığı düşünülürse,bu nedenle yazılı basının vereceği haberlerde yoruma yervermesi gerekliliği açık seçik ortaya çıkmaktadır.

Dörtgen veya kare kuralı yorumlayıcı haberler için ge-liştirilmiş haber yazma biçimidir. Bu kural, haberi yorum-layıcı olarak yazacak muhabir tarafından, haberi anlamlıbir çerçeveye oturtabilmek için kullanılmaktadır. Bu kura-la göre, haberi blok veya kareler olarak düşünmek gerek-mektedir. Bir örnek verecek olursak:

Haberi iki blok veya iki kare olarak düşünelim: İlk kare-deki paragrafların önemi, okuyucu bakımından eşdeğer-dedir. Zaten böyle bir haberde flaş haber ile yorumlayıcımalzeme bir arada kullanıldığından, iki kareden biri, ha-berin girişinde yatay, diğeri ise dikey şekilde düzenlenir.

Dörtgen kuralına göre yazılan bir haberde paragrafların herbiri eşdeğer olduğundan, okuyucu haberin hepsini okuma-dan tamamını anlayamaz. Bu tür haberler, belgeleri, fikirle-ri yorumlayıp değerlendiren haberlerdir. Paragraflar bağla-

247

Temel Gazetecilik

yıcı cümleleriyle birbirlerine bağlıdır. Çoğu kez, olaylarıderinliğine vermek, anlam kazandırmak, özgeçmişi yo-rumlamak bakımından bu kuraldan yararlanılmaktadır. Bukuralı uygularken, özellikle "neden" sorusu üzerinde du-rulmaktadır.

Diğer Haber Yazma Kuralları

Yukarıda sıralanan haber yazma kuralları dışında en çokkullanılan haber yazma kuralı normal piramit kuralıdır.Ters piramit kuralının tümden tersi şeklinde bir düzenle-meyle hazırlanan bir haber türüdür. Ayrıntıdan başlanarakesasa ulaşmayı hedef alan bir kuraldır. Günümüzde renklihaber yazmada kullanılan bu kurala en çok magazin gaze-teciliğinde rastlamak olağandır.

Normal piramit dışında en çok kullanılan haber yaz-ma kuralı ise konuşma tarzında haber yazmaktır. Radyo vetelevizyon gazeteciliğinin temelini oluşturan bu kural, sa-mimi bir ifade ve basit bir dille haber yazmayı hedef al-maktadır.

Bütün sıralanan kurallar dışında en az kullanılan ise,ters piramit kuralı ile kare kuralının birleştirilmesidir. Bukural, genelde tarihi olayların haber değeri taşıyacak şekil-de değerlendirilmesinde kullanılır.

1

. f ,

•••

248

• .

i.1 .V

15. BÖLÜM

Haber Girişi ve Çeşitleri .

3

1 ' t .

r ^ i 1"* . - )

"i , <y

Giriş Tanımı ve Özellikleri

J

85

Haberin girişi veya gazetecilikte, Türkçede kullanılan te-rimle "flaşı", büyük ölçüde haberin bütününün yapısınıkararlaştırır. Haberin girişi eğer kaba ve aynı zamanda sıkı-cıysa, gövdesi sadece tekrardan ibaret kalır. Artık haberi üçkez anlatacak şekilde düzenlenen haber yapısının çoktanmodası geçmiştir. Yalnız, bu yol zaman zaman deneyimsiz-ler tarafından sık sık kullanılmaktadır. Eski anlayışa göre,haberde başlık haberi vermekte, bunun yanında oldukçakapsamlı, ayrıntılı bir girişle habere girilmekteydi. Haberingövdesi içinde, girişte kullanılan ayrıntılar bir veya iki keztekrarlanmaktaydı.

Bugünkü haber girişi anlayışına göre, gazeteciler girişyazarlarken, topladıkları bilgileri kısımlar halinde düşün-mek zorunda kalmaktadırlar. Ellerindeki bilgileri değerlen-dirip bir süzgeçten geçirdikten sonra, girişlerini yazmakta-

249

Temel Gazetecilik

dırlar. Böylelikle, ellerindeki bilgilerin en önemli kısmı,haberin girişini oluşturacak şekilde düzenlemeye tabi tu-tulmaktadır. Muhabirin geniş ölçüde takdir yetkisini kul-lanmasından sonra haber girişi yazılmaktadır. Bu yaklaşımşekli, haberin az ve öz olarak verilmesidir.

Yeni habercilik anlayışı, haberin az ve özü vermesineyöneldiğinden, ilk paragraf haberin girişi olmaktadır. İkin-ci paragraf ise, yine eskiden alışılmış olduğu gibi, ayrıntılıbir paragraf şeklinde olayın özetini vermektedir. Bundansonra kullanılan diğer paragraflar ise, birinci ve ikinci pa-ragraflarda dokunulan ayrıntıların genişletilerek azalanönem sırasına göre düzenlenmesidir. Ters piramit kuralınagöre anlatılan bu haber yazım şeklinde, haber alttan kesil-diğindeyse değerinden pek kaybetmemektedir.

Ters piramit kuralına göre, haber girişinde 5N ve İKkuralına fazlasıyla dikkat gerekmektedir. Ayrıca, haberdedoğruluk, açıklık, kesinlik, sadelik gereklerine dikkat edil-mesi, kimden alındığının açıklanması, haber girişinde yeralacak önemli noktalardır.

Haber Girişi Yönünden Yapılan Sınıflamalar

Haber girişleri çeşitli açılardan sınıflanarak değerlendiril-mektedir. Yapılan sınıflamaları üç ana kümeye ayırmakmümkündür.

1. Şekil bakımından girişler2. 5N ve İK kuralının uygulanması bakımından

girişler3. Üslup bakımından girişler.

Şekil Bakımından Girişler

Bu tip girişler, daha çok haberin tek veya çok nedeni olupolmadığı üzerinde duran girişlerdir. Daha doğru bir deyiş-

250

Haber Girişi ve Çeşitleri

le, tek veya çok olayın haberi oluşturması üzerinde inşaedilmiştir.

Tek Olaylı Giriş

Tek fikir, tek cümle klişesinin bir göstergesidir. Genellikleters piramit kuralının getirdiği bir özelliktir. Böyle bir girişkullanıldığı zaman, ilk cümle tek olayı anlatır. Arkadan ge-len ikinci paragraf ise, olayın nasıl oluştuğunu gösterir. Di-ğer paragraflar olayın ayrıntıları üzerine dizilir. Bu tip gi-rişle başlayan haberin dizilişi, tıpkı bir merdivene benze-mektedir.

Bu şekil bir girişin bazı avantajları da yok değildir. El-dekiler bir kısıtlamaya tabi tutulmakta, kullanılacak olan-lar seçildikten sonra, gerekli açıklayıcı bilgilerle birliktekullanılabilmektedir. Bu şekilde, hem az ve öz verilmektehem de haberin gerekli yere sığdırılması kolaylaşmaktadır.Tek olaylı giriş, genellikle konuşma haberlerini verirkenkullanılmaktadır.

Örnek:Milli Eğitim Bakanı ismail Arar, Üniversiteler yasa tasarısı-

nın esasları ve özellikleri hakkında bilgi vermek üzere dün birbasın toplantısı düzenledi. İsmail Arar, bu toplantıda, tasarıyayön veren temeller ve reformist açıdan anlamlı noktalar üzerindedurarak, üniversite öğreniminin belirli bir ücrete tabi olmayaca-ğını söyledi.

Çok Olaylı Giriş

Çeşitli yönleri bulunan bir haberde, bu durumun giriştebelirtilmesi gereklidir. Başlangıçta yapılacak olan ise, giriş-te kullanılacak olan ayrıntıların girişin uzunluğu düşünü-lerek ayarlanmasıdır. Çok olaylı girişin şekli ise, pek düz-gün olmayan bir merdiveni andırmaktadır.

251

Temel Gazetecilik Haber Girişi ve Çeşitleri

Çok olaylı giriş kullanılarak yazılan haberler, yine terspiramit kuralına yakın bir biçimde düzenlenmektedir. Bu-nunla beraber, böyle haberleri kısaltma pek kolay olma-maktadır. Çok olaylı giriş kullanılarak yazılan haberlerde,olaylar sayıları oranında ya aynı giriş içinde özetlenebilirya da ayrı ayrı girişlerin birbirine bağlı olarak kullanılmasıyoluna gidilir. Böyle girişler için örnekler aşağıdadır:

Örnek 1:Ankara-lstanbul karayolunun 56. kilometresinde dün saba-

ha karşı bir otobüs kazası oldu. Ankara'dan istanbul'a gitmekteolan Gezgin Turizm Şirketi'ne ait 06 EA 075 plakalı yolcu oto-büsü, karşı yönden gelmekte olan 36 FC 644 sayılı özel otomo-bille çarpıştı. Kaza sonunda özel otomobilin şoförü koma halin-de Etimesgut Hava Hastanesi'ne kaldırıldı. Otomobilin arkasındaoturanlar kazayı hafif sıyrıklarla atlattılar.

Örnek 2:Şiddetli soğuk dalgası Ege Bölgesi'nden Doğu Anadolu'ya

kaymaya başladı. Şiddetli soğukla birlikte kar yağışı da hızlandı.Sürekli yağan kar yüzünden bazı il ve ilçelerin civar köylerleolan karayolu ve telefon bağlantısı kesik bulunuyor.

Hava sıcaklığı düşmeye devam ediyor. Meteoroloji GenelMüdürlüğü'nden alman bilgilere göre dün en düşük hava sıcak-lıkları şöyle:

Hakkâri'nin Yüksekova ilçesi ile gerek karayolu gerekse te-lefon bağlantısı şiddetli kar fırtınası yüzünden üç gündür kesik.Telsiz aracılığı ile bağlantı kurulmaya çalışılıyor.

Soğukların bir süre daha devam edeceği, hava sıcaklığınınBatı'dan başlamak üzere yavaş yavaş artacağı bildiriliyor.

5N ve İK Kuralına Göre Girişler

Bu tip girişler, 5N ve İK kuralını oluşturan soru edatları-nın birinin önemli olduğu ve ağır bastığı giriş tipidir.

252

Kim örneği:Cumhurbaşkanı Turgut Özal, dün kalbinin durması sonucu

Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastahanesi'nde öl-dü.

Nerede örneği:İstanbul'da dün akşamdan beri yoğun sis yüzünden Kartal-

Yalova vapur seferleri aksıyor.Ne zaman örneği:

Bugün sabah saat altı sıralarında Malatya'da çok şiddetli bir

deprem oldu.Neden örneği:Toprak kayması yüzünden, Konya-Karaman arasında araçla-

ra güç yol verilebiliyor.Nasıl örneği:Kötü hava koşulları nedeniyle, THY'na ait bir Airbus uçağı,

çok güç koşullar altında, Ankara Esenboğa havaalanına inebildi.Ne örneği:İtalya'da Etna yanardağı lav çıkartmaya başladı.

Üslup Bakımından Girişler

Üslup bakımından girişler kendilerine göre bazı özellikler

taşırlar. Bunları şöyle sıralamak mümkündür:

1. Haberi on-on beş sözcükle özetlemesi,

2. Okuyucunun hemen ilgisini çekmesi, ilgiyi sürdü-

recek nitelikte olması.3. Olayı tam ve doğru olarak vermesi,4. Olayın en ilgi çekecek yönünün girişte yer alması.

Üslup bakımından girişler, taşıdıkları özellikler gibi,

kendi aralarında da bazı sınıflamalara tabi tutulur. Bunun-

la beraber, sınıflamalar bir yana, Türk gazeteciliğinde en

çok kullanılan giriş tiplerinden örneklerin aşağıda verilme-

si uygun görülmüştür.

253

•.:•

1

Doğrudan Doğruya Anlatımlı Giriş

Türkçenin çeşitli şekillerde kullanımıyla hazırlanan giriştürüdür.

Örnek 1:On dört yaşındaki ingiliz çocuğu Timothy Dewey, esrar sat-

mak suçundan yargılandığı istanbul 3. Ağır Ceza Mahkeme-si'nde dün altı yıl üç ay hapis cezasına çarptırıldı.

Örnek 2:Altındağ Belediye Temizlik işleri çalışanlarının kırk araçla

günde ortalama sekiz yüz ton çöp topladıkları açıklandı.

Dolaylı Anlatımlı Giriş

Doğrudan doğruya anlatımlı giriş gibi, Türkçenin çeşitlişekillerde kullanımıyla yazılır.

Örnek:"Amcamın gelini Fındık Güleryüz'ü ben öldürdüm" deme-

siyle Hasan Güleryüz'ün katil olduğu kanıtlandı.

Kapalı Giriş

Türk gazeteciliğinde sık rastlanan giriş tiplerindendir. Ka-palı giriş, aslında haberin yanlış değerlendirilmesinin birsonucudur. Acele haber yazma telaşı içinde olan gazeteci-lerin, önemli noktalardan birini gözden kaçırmaları, bu türhaber girişlerinin yazılmasına neden olmaktadır. Zamanzaman da haberde tümden doğrulanamayan bazı noktalarvarsa, fakat haberin verilmesi de gerekiyorsa kapalı girişlehaber verilmektedir.

Örnek:Ankara Emniyet Müdürü, Aydınlıkevler'deki Güneş odun

deposunu soydukları iddiasıyla yakalanan, Hasan Gümüş ve Hü-seyin Küçük'ün verdikleri ifadeler üzerine, Ahmet Kılıç ve Meh-met Küçük'ün aranmasına başlandığını söyledi.

Haber Girişi ve Çeşitleri

Bu örneğin doğru olarak yazılmış şekli aşağıdadır:

Ahmet Kılıç ile Mehmet Küçük'ün Aydınlıkevler'deki Gü-neş odun deposi'nu, Hasan Gümüş ve Hüseyin Küçük ile birliktesoydukları, Ankara Emniyet Müdürü tarafından açıklandı.

Yığma Giriş

Eski gazetecilik anlayışına göre, giriş cümlesinin özet ha-linde yazılması egemen olmuştur. Yığma giriş veya diğeradıyla özet giriş bugün de zaman zaman kullanılmaktadır.

Örnek 1:Kendisini ve kızlarını sürekli rahatsız eden Ahmet Dengi'yi

dört kurşunla yere seren Gülizar Öztoprak'ın yargılanmasınadün 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı.

Örnek 2:Eruh ilçesinin Osmandalı köyünde, çocukların tarlada bul-

dukları ve köye getirdikleri bir havan mermisinin patlaması so-nucu yedi çocuk parçalanarak öldü, bir çocuğun da bacağı kop-tu.

Hikâye Girişi

Hikâye veya renkli haber girişi diye adlandırılan bu tip gi-rişte, başlıca özellik kısa ve çarpıcı olmasıdır. Ayrıca, do-kusunda hoşa gidecek şekillere yer vermesi aranılır.

Örnek 1:Masalların ünlü "açıl susam açıl" sözü nihayet gerçekleşti.

Kilitler artık anahtarla değil, bir kâğıt parçasıyla açılıyor.Örnek 2:Podyumların en uzun boylu mankenlerinden Ece Oktay,

kırk metre duvaklı gelinliğiyle Shareton Oteli'nde, adına yakışanbir şekilde kraliçeler gibi dünyaevine girdi.

254 255

Alıntıh Giriş

Bir demeçten, bir konuşmadan bir cümle ya da kısım ala-rak haberin girişinde kullanmaya, alıntıh "giriş" adı veril-mektedir. Bu tip girişe "iktibaslı giriş" de denilmektedir.Alıntıh girişi savunabilmek yönünden iki nedenden sözedilebilir:

1. Alman cümlenin habere en uygun girişi oluşturma-sı.

2. Haberin en ilgi çekici kısmının o cümlede toplan-ması.

Örnek 1:Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu, Türkiye'nin Iran-Irak Sa-

vaşı konusundaki görüşlerinin belli olduğunu ve tarafları suçla-yıcı bir tutum içinde bulunmadığını belirterek, "Bu savaşın biran önce sona ermesini istiyoruz" dedi.

Örnek 2:Kurulduğundan bu yana geçen yedi yıl içinde, "uygulama

hastanesi" arayan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin inşaatı ta-mamlanan hastane binasını dün hizmete açan CumhurbaşkanıKenan Evren, yetkililere, "Eğer zorlamasaydım burası da olmaz-dı" dedi.

Sorulu Giriş

Bir habere soruyla başlanması pek çok kişi tarafından hoşkarşılanmaz. Ayrıca, elverişli bir giriş de değildir, paragrafgenel kurallarına da aykırıdır. Bununla beraber, açıklığakavuşmayan olayların ikinci ve üçüncü aşamalarında kul-lanıldığı görülmektedir.

Örnek:Fatma'yı kim öldürdü? Bursa'da iki gün önce işlenen cina-

yet hâlâ esrarını koruyor.

256

Olumsuz Giriş

Olumsuz bir cümleyle haberin başlaması pek uygun değil-dir. Haberin esası olmuş, cereyan etmiş bir olaya dayanma-lıdır diyenler "olmadı", "yapılmadı" gibi fiillerin okuyucuüzerinde ters bir tepki yaratacağı görüşündedirler.

Örnek:ingiliz görüşmeci Lord Owen, Bosna-Hersek için sürdürdü-

ğü görüşmelerden hiç bir sonuç alamadı.

Flaş Giriş

Bugünkü gazetecilikte, haberin başlığıyla hemen hemenaynı ifadeyi kullanan giriş tipidir. Kullanılan girişler içindeen çok tercih edilenidir. Amacı, haberin temelini sade,açık, doğru ve kesin olarak az ve öz şekilde vermedir.

Örnek:Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın,

Sosyalist Enternasyonal toplantısına katılmak için Lizbon'a gitti.

257

16. BÖLÜM

Haberin Bütününü Yazma

Haberde Neler Bulunur?

Yazılı olsun sözlü olsun tüm basında, haberler yönündenuyulması gerekli temel gazetecilik kuralı doğruluktur. Her-hangi bir haberde gazeteci o haberi oluşturan olayın birparçası olmadığından, kendinden hiçbir zaman söz etmez.Yazdıklarını üçüncü şahıs olarak tanımlar, anlatır.

Haber yazarken, fazlalıkları daima atmak gerekir. Eğerkurulan cümlelerde fazla yan cümlecikler varsa, okuyucu-da fazla okunacak gibi bir his uyanabilir. Bu yönden de ya-zılan her haberin tonu önemlidir. Ciddi habere, hiçbir za-man ne girişte ne de başka bölümünde anlamsızlık kazan-dıracak bir unsur katılır.

Sade, yalın Türkçenin gazetecilikte kullanılacak yazıdili olması gerekir. Yalın Türkçeden kasıt argo değildir.Eğer argo kullanılacaksa yerinde kullanılmalı, alışılmışsözcüklerle uygulanmalıdır. Zaten standart haberin amacıbilgi vermedir. Bu bakımdan gerçekleri yazıp nokta koy-mak gerekir.

259

Temel Gazetecilik

Haberi yazarken şu bilgiler akıldan çıkarılmamalıdır:1. Yazılan haber okuyan, dinleyen, seyredende ken-

disinin sormak istediği soruları yanıtlıyor mu?2. İlk cümlede kim, ne, nerede, ne zaman, nasıl, ne-

den soruları var mı, yoksa ima mı ediliyor?3. Dikkatsizliğe yer verilmiş mi; yani gelişigüzel, ba-

sit ve yetersiz olarak mı bilgi toplanmış?4. İki taraflı bir olayda yalnız bir tarafa mı yer veril-

miş?5. Gerekli temel bilgiler, yani olayın tarihçesi, içeri-

ği, tanımlanması, bunu yeni bir haber yapabileceknitelikte midir?

Haberi yazdıktan sonra kesinkes yüksek sesle okuma-lıdır. Bu suretle kulağa hoş gelmeyen tekrarlan ve karışıkcümleleri çıkarma olanağı sağlanabilir.

Temel Haber Yazma Kurallarına GöreHaberin Bütününün Düzenleniş Şekilleri

Haberin bütünü bakımından, haber girişlerinin iyi bir şe-kilde kaleme alınması çok önemlidir. Zaten daha öncekibölümde de değerlendirildiği gibi, iyi bir haber girişi dai-ma o haberde az ve öz şekilde izleyiciye ne demek istendi-ğini sunmayı hedef almaktadır. Haber girişi az ve özü vere-cek şekilde kaleme alınırsa, geriye kalan bölümleri ise gi-rişte belirtilen özelliklerin ayrıntıya inerek yazılması şek-linde düzenlenir. Bu yönden, haberin bütününün düzen-lenmesinde en çok dikkat edilecek nokta, elde bulunanayrıntıların iyi bir şekilde değerlendirilmesi ve düzenlen-mesidir.

Ters Piramit Kuralına Göre

Ters piramit kuralına göre, haberin bütünü üç şekil izlene-

260

Haberin Bütününü Yazma

rek yazılabilir. Bunları sırasıyla kronolojik dizi, blok parag-raflar ile düzenleme, zincirleme düzen şeklinde ifade ede-biliriz. Ayrıca, her üç şeklin uygulanmasında birlik sağlan-ması için çeşitli bağlayıcı sözcüklerden yararlanılır.

Kronolojik Dizi

Bu şekil uygulandığı takdirde, haberin girişi yazıldıktansonra, eldeki bilgiler eğer mümkünse, olayların oluş sırası-na göre, daha doğrusu zaman unsuru dikkate alınarak de-ğerlendirilip sıralanır. Kronolojik diziyle yazılmış bir habertümden olayların akışını esas tutan bir yol izler.

Bu yol çok kullanılmakla beraber, zaman unsurununiyice denetlendikten ve kanıtlandıktan sonra yerleştirilme-sini öngörmektedir. Yangın, deprem, tören ve benzeri olay-ların haber şeklinde yazılmasında kronolojik dizi iyi bir şe-kilde uygulanabilmektedir.

SÜNNET GECESİNDE GÖLET FACİASI

Sındırgı'ya bağlı Bulak köyünde sünnet düğünü için gelenleringezmek amacıyla bindikleri sal devrildi. Kazada yedisi ilkokulöğrencisi on kişi boğularak öldü.

Olay, dün Bulak köyüne 1.5 km. uzaklıktaki Karagöl'demeydana geldi. Ali Çanak adlı orman muhafaza memurunun,sünnet düğünü için köye davet ettiği akrabalarının ve bir iş arka-daşının ölümüyle sonuçlanan kaza şöyle gelişti:

Ali Çanak, yedi yaşındaki oğlunun sünnet töreni için Biga-dic'e bağlı Kayalıdere köyündeki akrabalarını törene davet etti.yirmi altı yaşındaki Çanak'ın kayınbiraderi İbrahim Tosun, ya-nına yedisi ilkokul öğrencisi olan kardeş çocuklarını alarak saba-hın erken saatlerinde Bulak köyüne geldi. Köydeki orman loj-manlarında bir süre eğlenen akrabalar, daha sonra topluca or-man yangın gözetleme memuru olan Halil Tanrıkulu ile birlikte

261

Temel Gazetecilik

yağmur sularıyla oluşan göletin yanına^ geldiler. Burada çocukla-rın ısrarıyla dört metre uzunluğundaki sala Halil Tanrıkulu (31),Meryem Çanak (8), Nurcan Tosun (17), Ayşe Tosun (8), HülyaAvcı (9), ibrahim Tosun (26), Turgut Kan (7), Süleyman Binay(10), Çiğdem Kök (10) ve Atila Karataş (10) birlikte bindiler.

Salda panikYavaş yavaş göletin ortasına doğru ilerlemeye başlayan salın

su aldığını görünce çocuklar paniğe kapıldılar. Panik sırasındaçocuklar bir tarafa doluşunca sal da alabora oldu.

Faciayı anlatan Ali Çanak, "Dilim tutuldu, hareketsizleş-tim" diyor.

Sala sığamadığı için binmeyen Ali Çanak, karadayken ço-cuklarıyla birlikte iki yakınının gölete düşüşünü korkuyla izledi."Şaşkınlıktan dilim tutuldu, nasıl oldu anlamadım ama hareketedemiyordum" şeklinde konuşan Çanak, gördüğü manzarayışöyle anlattı:

"Sal devrilince, çocuklar ibrahim ve Halil'e sarılmaya çalış-tılar. Çocukların çırpınışları, ibrahim ve Halil'in çabaları gittikçezayıfladı. Kısa süre sonra suyun içinde kayboldular."

Çevreden yetişenler ancak cesetleri toplayabildilerYardım isteyen sesler üzerine çevreden yetişen köylüler gö-

lete ulaştıklarında yedisi çocuk on kişinin cesetlerini göletiniçinden büyük bir acıyla topladılar.

Yetkililer, sandal biçimindeki salın üç kişiyi bile taşıyama-yacak bir yapıya sahip olduğunu belirterek, "Böyle bir sala on ki-şi nasıl sığdılar, nasıl cesaret ettiler anlamak mümkün değil"şeklinde konuştular.

Sındırgı ve köylerini mateme boğan olayda hayatını kaybe-den yedisi ilkokul öğrencisi on kişiden dokuzunun cenazesi bu-gün Kayalıdere köyünde öğle namazından sonra topluca toprağaverilecek. Halil Tanrıkulu ise Devletlibaba köyünde defnedile-cek.

(Hürriyet, Mayıs 1986)

262

PAZAR DÖNÜŞÜ KAZA

Ümran ARAS-ISTANBULIstanbul-Ankara karayolunun Maltepe mevkiinde devrilen mini-büsün camından fırlayan Meryem Atmaca (33) feci şekilde canverirken, üç yaşındaki oğlu Tahsin Atmaca'nın burnu bile kana-madı.

Kaza dün saat 13.00 sıralarında meydana geldi. Erzu-rum'dan misafirliğe gelen teyzesinin kızı Serap Gültekin ve oğluTahsin'i de yanına alan Meryem Almaca, Kadıköy Salı Pazarı'naalışverişe gitti. Pazar dönüşü, Ferit Demir'in kullandığı 41 M3225 plakalı minibüse bindiler. Demir, önünde aniden durankamyona çarpmamak için frene basınca, minibüs takla attı. Ağıryaralanan Meryem Atmaca, Kartal Devlet Hastanesi'ne kaldırılır-ken yolda öldü. Oğlu Tahsin Atmaca'ya ise herhangi bir şey ol-madı.

(Milliyet, Kasım 1993)

İSMAİL CEM KIZ İSTEDİ

SARAYBOSNA (Milliyet)- Güneydoğu Avrupa İstikrar PaktıDevlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi, Türk diplomatıyla Boşnaktercümanın üç yıllık aşkının mutlu sonla noktalanması için bu-lunmaz bir fırsat oluşturdu.

Zirveye ev sahipliği yapan Saraybosna, Türkiye ile Bosna-Hersek arasında diplomatik bir kız isteme törenine sahne oldu.Dışişleri Bakanı ismail Cem, zirveye katılmak üzere dün geldiğiSaraybosna'da Bosnalı Delaliç ailesinden, Özel Kalem MüdürüMehmet Kemal Bozay'a kız istemeye gitti.

Bakanlığın yetenekli diplomatlarından Bozay, 1996-1997yıllarında görev yaptığı Saraybosna'da tanıştığı Azra Delaliç'le ev-lenmeye karar verdikten sonra Bakan Cem'den onay istedi. Cem,onayı vermekle yetinmeyip, zirvenin Saraybosna'da yapılmasınıfırsat bilerek kız isteme görevini de üstlendi.

263

Allah'ın emri Peygamber'in kavliyleSaraybosna'ya varır varmaz Delaliç ailesinin evine giden Cem,"ilk defa kız istemeye gidiyorum. Benim için antrenman olacak,inşallah gelecek sefere oğluma kız isterim" diye konuştu. AnneEmine ile baba Muhammed Delaliç, Dışişleri Bakanı ve berabe-rindeki çok sayıda basın mensubunu sıcak bir şekilde karşıladı.Cem, sözü uzatmadan, "Allah'ın emri, Peygamber'in kavliyle kı-zınız Azra hanımı, oğlumuz Mehmet Kemal'e istiyoruz" dedi.Muhammed Bey'in, "bizim evde hanım sorumludur" demesi üze-rine Cem de, "Hepimizde öyle" karşılığını verdi.

Kısa bir sessizlikten sonra Muhammed Delaliç, "MehmetKemal'i uzun zamandır tanıyoruz. Aramızda büyük dostluk var.Evet diyoruz" deyince; ismail Cem de "Evet demenin kolay ol-madığını biliyorum. Ben de kız babasıyım" ifadesini kullandı.

Ardından basın mensuplarının da alkışları eşliğinde Meh-met Kemal, Azra'ya Cem'in eşi Elçin Hanım'ın aldığı yüzüğü tak-tı. Böylece bir dönem diplomatların yabancılarla elvenmesininyasak olduğu Dışişleri Bakanlığı'nda da bir tabu yıkıldı.

(Milliyet, 30 Temmuz 1999)

DOKTORUN KÎRA CİNNETİ

Zeytinburnu'nda bir doktor, alacağı için çıkan kavgada kiracısınıkafasına silah kabzasıyla vurarak öldürdü. Doktor Süleyman Hil-mi Özkırış'ın muayenehanesine oğlu Ercan Kaba'yı (24) iğneyaptırmak için getiren Mustafa Kaba, 125 milyon lira kirayla 125lira ilaç parası isteyen ev sahibiyle tartıştı. Özkırış'ın tabancası-nın kabzasıyla kafasına vurduğu Kaba bayıldı. Doktor Özkırış dasilahtan çıkan kurşunun ayağına isabet etmesiyle yaralandı. Öz-kırış daha sonra durumu polise bildirdi. Hastaneye kaldırılanKaba öldü.

(Milliyet, 10 Temmuz 1999)• :

264

Blok Paragraflarla Düzenleme

Ters piramit kuralının bu düzenleme şeklinde, paragrafla-rın yerinin değiştirilmesi, önemleri değişmeyecek şekildeyapılabilmektedir. Blok paragraflarla haberin gövdesini in-şa etmek, ancak önemleri hemen hemen aynı olan bilgile-rin elde bulunması halinde mümkündür.

Blok paragrafla düzenleme yapılacaksa, eldekilerin çokiyi bir şekilde süzgeçten geçirilmesi, değerlendirilmesi zo-runludur. Ayrıca, muhabirin takdir yetkisini de iyi bir şe-kilde kullanması gerekmektedir.

Blok paragraflarla düzenlenerek yazılan haber türleriarasında geziler, hava durumuyla ilgili haberler yer almak-tadır. Bu türün yazımında blok paragraf kullanımı oldukçarahat bir şekilde uygulanabilmektedir.

ANKARA, İKİ ÖNEMLİ KONUK BEKLİYOR ,^

Fransız Hükümetinin özel temsilcisi Büyükelçi Claude Arnaudile Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü'nün Direktörü AssadKotaite önümüzdeki hafta başında Ankara'ya gelecekler.

ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu)- Ankara, önümüzdekihafta iki önemli konuğu ağırlayacak. Fransa'nın mimarlığını yü-rüttüğü 21. yüzyılın Avrupa savaş uçağı projesinin temaslarınıyürüten Fransız hükümetinin özel temsilcisi Büyükelçi ClaudeArnaud ile Uluslararası Sivil Havacılık Örgütünün (ICAO) Di-rektörü Assad Kotaite önümüzdeki hafta başında Ankara'ya gele-cekler.

Fransa'nın Eureka projesinde heyet başkanı olan eski Mos-kova Büyükelçisi Arnaud, Ankara'da 21. yüzyılın savaş uçağıprojesi üzerinde görüşmelerde bulunacak. Fransız Cumhurbaş-kanı Mitterand, bundan bir süre önce Avrupa ülkelerine ve buarada Türkiye'ye de çağrıda bulunarak 21. yüzyılın Avrupa savaşuçağı üzerinde şimdiden çalışmalara başlanmasını önermişti.Fransa, bu çağrıda bulunduktan sonra Büyükelçi Arnaud'u Avru-

• • • • . • • • • • • • • " . . . - . • . 2 6 5 "

Temel Gazetecilik

pa başkentlerine göndererek söz konusu uçağın üretilmesi içingerekli teknolojik işbirliğinin koordinasyonunu da üstlenmişti.

Fransa'nın Avrupa ülkeleri arasında yüksek teknoloji ala-nında işbirliği öngören bu projeye Türkiye'yi de davet etmesi,Ankara'da, gerek Türk-Fransız ilişkileri, gerek hareketlenmeyebaşlayan Türkiye-Avrupa ilişkileri bakımından "önemli gelişme"olarak nitelendiriliyor. Arnaud'un gelişi, Ankara'ya göre, Fran-sa'nın Avrupa işbirliğinde Türkiye'ye verdiği yeri göstermesi açı-sından da "anlamlı" bir ziyaret.

Büyükelçi Arnaud, Ankara'da bulunduğu süre içinde Dışiş-leri Bakanı Vahit Halefoğlu, Milli Savunma Bakanı Zeki Yavuz-türk ve Devlet Bakanı Mustafa Tınaz Titiz ile görüşmelerde bulu-nacak. Bu görüşmeler sırasında, Arnaud proje üzerinde Türk hü-kümetine ayrıntılı bilgiler verecek. Türkiye'nin söz konusu uça-ğın yapımına hangi alanlarda katkıda bulunabileceği de araştırı-lacak.

Büyükelçi Arnaud önümüzdeki pazartesi günü Ankara'yagelirken, aynı gün Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü DirektörüLübnanlı Assad Kotaite de Ankara'da Türk hükümetiyle temas-larda bulunacak. Kotaite, Ulaştırma Bakanı Veysel Atasoy, Dışiş-leri Bakanı Vahit Halefoğlu ve Başbakan Turgut Özal ile görüşe-cek.

Dünyada sivil havacılığa ilişkin gerekli teknik düzenlemele-ri yürüten ICAO'nun direktörüyle yapılacak görüşmelerde Tür-kiye'nin Yunanistan ve Sovyetler Birliği'yle olan havacılık sorun-larının da gündeme gelmesi bekleniyor.

Bu çerçevede, Yunanistan'ın Ege'deki G-18 yolunda yaptığıdeğişikliğin de görüşmelerde ele alınacağı tahmin ediliyor. Bukonudaki anlaşmazlık, Yunanistan'ın 1981 yılında, Avrupa'yıEge'nin uluslararası hava sahasından ve Türkiye'nin güneybatı-sından geçerek Ortadoğu'ya bağlayan G-18 yolunu Türkiye'yedanışmadan Limni üzerinden Rodos'a gidecek şekilde doğuyakaydırması ile ortaya çıkmıştı. .

Türkiye'nin itirazları üzerine ICAO Konseyi Yunanistan'ınuygulamasının örgütün kurallarına aykırı olduğunu belirlemiş

266

Haberin Bütününü Yazma

ve Selanik'in doğusundan Rodos'a uzanan direkt bir yolun geçi-rilmesine karar vermişti. Yunanistan, bu kararı aşama aşama uy-gulamaya koyacağını ICAO'ya bildirmiş bulunuyor.

(Cumhuriyet, 9 Şubat 1986)

IRK AYRIMI TARİHE GÖMÜLÜYOR

Dış Haberler Servisi- Güney Afrika'da 350 yıldan bu yana yürür-lükte olan ırk ayrımı rejimine son veren geçici anayasa metni, ül-kedeki 21 partinin yöneticileri tarafından kabul edildi. Böyleceülkede çoğunlukta olan siyahların da katılabileceği ilk "çok ırk-lı" seçimlerin yolu açılmış oldu.

Güney Afrika Cumhuriyeti Devlet Bakanı Frederik DeKlerk ile Afrika Ulusal Kongresi (ANC) lideri Nelson Mandelatarafından hazırlanan geçici anayasa metni, ülkedeki diğer parti-lerin onayından geçti.

Yöneticiler, başkent Johannesburg'da dün yapılan görüşme-ler sonucunda nihai anayasanın 27 Nisan seçimleri sonrasındahazırlanmasına kadar geçerli bir anayasa metnini, anayasal ilke-ler paketini ve ırk ayrımının sona erdirilmesini amaçlayan birTemel İnsan Hakları Bildirisi'ni onayladılar.

Yeni anayasada 27 Nisanda Güney Afrika tarihindeki ilk"çok ırklı" seçimlerin yapılması ve seçimlerden sonra da bir Ulu-sal Birlik Hükümeti kurulması öngörülüyor.

De Klerk yeni anayasanın, Güney Afrika'da "Almanya ben-zeri bir federal sistemin" oluşması için hazırlandığını açıkladı.Federal sistemin, siyah çoğunluğun denetimindeki güçlü birmerkezi hükümetin haklarını kısıtlamasından çekinen azınlıkta-ki beyazları rahatlatmak için getirildiği belirtiliyor.

iki yıl süren görüşmeler sonunda hazırlanan yeni anayasa,parlamento tarafından onaylandıktan sonra yürürlüğe girecek.Anayasanın parlamento tarafından onaylanmasının ardından se-çimlere dek hükümeti denetleyecek olan "Geçici Yürütme Kon-seyi" (TEC) kurulacak. Konsey, siyah çoğunluğa seçim kampan-

Temel Gazetecilik

yası sırasındaki beyaz azınlığın denetimindeki De Klerk hükü-metinin kararları üzerinde görüş bildirme olanağı sağlayacak.

Partilerce kabul edilen bu anayasa metni, parlamento tara-fından da onaylandıktan sonra seçimle oluşacak ve beş yıl görev-de kalacak Ulusal Birlik Hükümeti'nin görev süresi boyunca yü-rürlükte kalacak.

Geçiş döneminde hükümet siyahlardan oluşacak, ancak ka-rarlar beyaz azınlıkla "uzlaşma içinde" alınacak. 27 Nisan seçim-leri ile oluşacak "Kurucu Meclis" de nihai anayasayı hazırlaya-cak. Bu dönem boyunca dokuz eyalet kendi meclisleri, hükü-metleri ve anayasalarıyla geniş haklara sahip olacak.

De Klerk'ten ÖdünHükümet ile ANC arasında anayasa metni konusunda son andavarılan uzlaşmaya, hükümetin verdiği ödünle ulaşıldığı bildirili-yor.

Hükümet, azınlık, partilerinin geçiş döneminde Ulusal Bir-lik Hükümeti'nin alacağı kararlarda veto hakkına sahip olmasıisteğinden vazgeçti ve metinde yalnızca alınacak kararlarda uz-laşma aranacağı kaydı konuldu. Bu ifadeden de bir anlaşmazlıkolduğu takdirde son söz hakkının çoğunluk partisine yani ANCye ait olacağı anlamı çıkıyor.

Yeni Bir ÇağYeni anayasa konusunda varılan anlaşmanın parti liderleri tara-fından imzalanması üzerine ANC lideri Nelson Mandela, "Gü-ney Afrika'da yeni bir çağın açıldığını" bildirdi.

Mandela, Johannesburg yakınlarındaki Kempton Park Kon-ferans Salonu'nda yaptığı konuşmada, "Apartheid ülkemizi böl-mek istiyordu, bizse birliği kurmuş bulunuyoruz" dedi ve sözle-rini şöyle sürdürdü:

"Irk ve cinsiyet ayrımına dayanmayan bir demokrasi yoluüzerinde kararlı bir şekilde ilerliyoruz. Ülkemiz tarihinde ilkkez, tüm Güney Afrikalılar derilerinin rengi, ait oldukları sınıf,sahip oldukları dil, din, kültür ne olursa olsun eşit yurttaşlarolarak oy kullanabilecekler."

268

Haberin Bütününü Yazma

Görüşmeleri boykot eden aşırı görüşlü beyazlara ve siyahla-ra da seslenen Mandela, ANC'nin demokratik sürece tüm tarafla-rı katmakta kararlı olduğunu vurguladı ve bütün azınlıkların dil-lerini ve mezheplerini koruyabileceklerini sözlerine ekledi.

{Cumhuriyet, 19 Kasım 1993)

ZAMCI KİT'LER KÂR ŞAMPİYONU

Türkiye'nin en büyük 500 sanayi kuruluşu araştırması ISO500'de, "zamcı" kamu kurumları kârlılıkta listede ilk sıraları al-dı. Listenin en kârlı ilk beş şirketi, kamuya ait bulunuyor. Sırtınıfaize dayayan özel sektör şirketleri "en kârlı" sıralamasında geriplanda kalırken üretim yapan ve zam yapmasına müsaade edilenkamu şirketleri bu yıl büyük sıçrama yaptı. Bunlardan TürkiyeKömür işletmeleri, 59.5 trilyon lira ile kârlılıkta başı çekerken,yılın son çeyreğinde özelleştirme ihalesine çıkarılacak Petrol Ofi-si 54.6 trilyon lira ile 2., Tüpraş 54.4 trilyon lira ile 3. oldu. 1997yılındaki performansa göre 499. sıradaki Tüpraş'ın, 1998 yılında496 basamak yukarı çıkması dikkati çekti. Tüpraş'ın kârlılıktason sıralardan ilk sıralara yükselmesinde otomatik fiyatlandırma-ya geçişin büyük etkisi oldu. 2000 yılının 2. çeyreğinde özelleşti-rilmesi beklenen 1997 yılının kâr birincisi Petkim 45 trilyon liraile bu kez 4. sırada yer aldı. Listenin 5. ismi ise 37.1 trilyon lirakâr sağlayan Eti Bor A.Ş. oldu.

Şeker ve TekelTekel ve Türkiye Şeker Fabrikaları da, özel sektörün devle-

rinden Ford Otomotiv, Oyak Renault ve Arçelik'in ardından ilk10'a ismini yazdıran kamu kurumları oldular. Yine hemen her ayzam yapan KiT'lerden Tekel, 29.7 trilyon lira, Şeker Fabrikaları28.4 trilyon lira kâr sağlayarak üst sıralara fırladı. Tekel,kârlılıkta 2. sıradan 9. sıraya düşerken, sürpriz isim Şeker Fabri-kaları 490. sıradan 10. sıraya sıçradı. Şekere son bir yılda sık ara-lıklarla zam yapılması şirketin kârını artıran önemli etken oldu.ISO 500 sıralamasına giren 41 kamu kurumundan 24'ü, 1998'ikârla kapadı. Toplam kâr, 350.4 trilyon lira olarak gerçekleşti.

269

Temel Gazetecilik

Söz konusu kâr, 500 büyük sanayi kuruluşunun toplam kârınınyüzde 36.5'ini oluşturuyor.

(Akşam, 30 Temmuz 1999)

BELİRSİZLİK BORSAYI SIKTI

Meclisin ve para yönetiminin önümüzdeki günler içinde alacağıkararlar öncesindeki yaşanan belirsizlik borsa, faiz ve döviz piya-sasında gerginliğin artmasına neden oldu. Piyasalar alınacak ka-rarları sessizce beklemeyi tercih edince bono faizleri ve borsa en-deksi oldukça dar bir aralıkta hareket etmeye başladı. Söz konu-su kararların orta ve uzun vadede piyasanın yönünü belirlemesibekleniyor.

Dün İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda (İMKB) BileşikEndeks sadece 16 puan artarak 5 bin 710 puandan kapanırken,hisse senetleri binde 2.9 oranında değer kazandı. Bono piyasa-sında en çok işlem gören 23 Ağustos 2000 vadeli tahvil öncekigüne oranla çok küçük bir değişiklikle yüzde 92.59'dan kapandı.Borsa endeksi gün içinde en düşük 5 bin 660 puanı görürken ençok 5 bin 783 puana çıkabildi.

Yatırım uzmanları 102 trilyon liralık işlem hacmine rağ-men, endeksin tarihinin en dar aralıklarından birinde hareket et-tiğini belirtiyor. Borsa yatırımcılarının gelecek Tahkim Yasa-sı'nın son şeklini görmeden yön belirlemek istemediği ileri sürü-lürken, stopaj oranları konusundaki belirsizlik ve ağustos ayıborçlanma programı ile temmuz ayı enflasyon datalarının açıkla-nacak olmasının da gerginliği artırdığı ifade ediliyor.

Kenan SÖZBİR

• Tahkim Yasasının Meclisten nasıl çıkacağı.• Repo ve mevduatta stopajın ne kadara artırılacağı.• Temmuz ayı enflasyon dataları.• Hazine'nin ağustos ayı borçlanma programı.

Sosyal Güvenlik Yasasına yönelik artan tepkilerin sonuç-ları.

(Akşam, 30 Temmuz 1999)

270

Zincirleme Düzen

Zincirleme düzen, girişten sonra gelen her paragrafın birbi-rini izleyecek şekilde, yani anlam bakımından birbirinebağlı olarak düzenlenmesiyle gerçekleştirilir. Bu tür bir dü-zenleme tıpkı zincirin halkalarına benzer. Bu nedenle, ha-berin kısaltılması güçlükle yapılabilir.

Ters piramit kuralının gerek kronolojik dizi gerekblok paragraflarla düzenlenmesi gerekse zincirleme düzeneuygun olarak uygulanması halinde, bazı bağlayıcı sözcük-ler de kullanılmaktadır. Buna birlik sağlama adı verilmek-tedir. Yalnız, bu şekil kendi başına buyruk olmadığından,diğer şekillerin arasında sayılmamıştır.

Birlik sağlama yönünden bazı bağlayıcı sözcüklerinkullanımı zorunludur. Kullanılan sözcükler arasında ise,"ayrıca, böylece, burada, böylelikle, yalnız, bu nedenle,çünkü vs." yer almaktadır.

EN ÇOK VERGİ ARABESKTEN

Sanatçılar arasında bu yıl "vergi rekortmenliği koltuğu"na SelamiŞahin oturdu. 21 milyon 427 bin lira vergi ödeceğini beyan edenSelami Şahin'i, 13 milyon 548 bin lira ile Emel Sayın ve 12 mil-yon 697 bin lirayla Kemal Sunal izliyor.

DiğerleriSelami Şahin, geçen yıl 3 milyon 708 bin lirayla 5. sırada

yer alıyordu. 1985'in vergi rekortmeni 20 milyon 734 bin liraylaEmel Sayın'dı. 2. sırada 13 milyon 50 bin lirayla Kemal Sunal, 3.sırada ise 10 milyon 677 bin lirayla Sezen Aksu yer alıyordu.

İstanbul Defterdarı Kemal Civelek, "en fazla Gelir Vergisiödeyen" sanatçıların gelir matrahlarıyla ödeyecekleri Gelir Vergi-si miktarlarını açıkladı. Geçen yıl 18 milyon 344 bin lira kazançsağladığını beyan eden İbrahim Tatlıses bu kez 9 milyon lira Ge-lir Vergisi ödeyecek. Hülya Süer 4 milyon 17 bin, Hülya Koçyiğit3 milyon 817 bin 518 lira, Sezen Aksu 3 milyon 759 bin, Harika

271

Temci Gazetecilik

Avcı ise 3 milyon 565 bin lira vergi beyanında bulundu.Cüneyt Arkın 1 milyon 975 bin lira Gelir Vergisi ödeyeceği-

ni beyan ederken, Güngör Bayrak 1 milyon 858 bin, İzzet Altm-meşe ise 255 bin 950 lira vergi beyanında bulundu.

Bu arada 1985 yılı içerisinde 8 bin 515 lira para kazandığınıbildiren bestekâr Cengiz Tekin 2 bin 129 lira vergi ödeyecek.Serpil Çakmaklı bu yıl 647 bin 723, Zerrin Özer 642 bin 403 liravergi ödeyecek. Banu Alkan 1 milyon 884 bin liralık vergi beya-nında bulunurken, Kadir İnanır'm vergisi de 1 milyon 6 bin liraolacak.

Bu yılın sanatçıları arasındaki "vergi rekortmenliği" sırala-ması şu şekilde:

Mesleklere göre rekortmenlerMühendisler arasında 550 milyon lira ile İnan Kıraç, "vergi

rekortmeni" oldu. Kıraç'ı 504 milyon lira ile Erdoğan Gönül,516 milyon lirayla Nusret Arsel izledi.

Doktorlar sıralamasında ise 326 milyon 304 bin liralık vergibeyan eden Engin Pak birincilik "koltuğuna" oturdu. Doktorlar-da Ertuğrul Bayırlı 39 milyon liralık vergiyle ikinci olurken, 23milyon lira vergi ödeyeceğini bildiren Kâmuran Arel de üçüncü-lüğü paylaştı.

Avukatlar arasında yapılan Gelir Vergisi sıralamasında 121milyon 626 bin lira ile Kâzım Dündar ilk sırada yer aldı. Dün-dar'ı 75 milyon 825 bin lira ile İzzet Hatem ve 56 milyon 688bin lirayla Emil Haim Franko izledi.

(Hürriyet, 28 Nisan 1986)

SICAK PARANIN KÂR MARJI KAPANDI

Bütün bir yıl boyunca devletin verdiği yüksek faizin cazibesinekapılarak Türkiye'ye akan sıcak paranın, yükselen kur ve gerile-yen faiz oranları karşısında kazanç muslukları kapanıyor.

Son bir ay içinde döviz kurunda ortaya çıkan astronomikyükselişi dikkate aldığımızda sıcak para için Türkiye artık kesin-

272

Haberin Bütününü Yazma

likle cazip bir ülke olarak görülmüyor. Zira doların son bir ayiçinde Türk Lirası karşısında değeri yüzde 10 oranında arttı.Ekim ayına 12 bin 330 liradan başlayan doların fiyatı dün 13bin 670 liraya yükseldi.

Devletin verdiği faiz ise ortalama yüzde 84 civarında seyre-diyor. Hızlı kur artışının önümüzdeki dönemde de devam edece-ğini göz önünde bulundurursak sıcak para için "Türkiye balayıbitti," diyebiliriz. Döviz ve faiz getirişini dikkate aldığımızda sonbir ay içinde Türkiye'ye getirilerek Türk lirasına çevrilen dolarkâr etmek bir yana ortalama yüzde 3.5 oranında zarar etti.

Sıcak paranın balayının sona ermesi ise pek çok açıdanTürk mali sistemini kökünden sallayacak gelişmeleri beraberin-de getirecek. Bankacılar dövizde dengelerin bozulması ve taleplekörüklenen bir kur artışının enflasyon üzerindeki olumsuz etki-sine dikkat çekiyorlar.

Merkez Bankası bu görüntü içinde dövize yaptığı müdaha-lelerde etkisiz kalabilir. Nitekim son dönemde Merkez Banka-sı'mn dövize müdahale etmek için kur makasının yüzde 2-2.5oranına kadar açılmasına izin verdiği görülüyor. Daha önce Mer-kez Bankası yüzde l'lik bir kur makası açılmasında derhal mü-dahale ediyordu.

Bankacılar da dövizdeki son gelişmeleri değerlendirirlerkeniyimser konuşmuyorlar. Bankaların döviz tevdiat ve Türk Lirasımevduat faizlerini yükselttiklerini söyleyen bankacılar isim ver-meden birçok bankanın açık pozisyonlar nedeniyle panikte oldu-ğunu söylüyorlar.

Borsacı Mustafa Yılmaz ise dövizi frenlemenin tek yolununBorsa'yı ön plana çıkartmak olduğunu söyledi. Yılmaz, Borsa'nınön plana çıkması için devletin borsadan elini çekmesi gerektiğinivurguladı.

(Sabah, Kasım 1993)

SAĞLIĞIN RENGİ BEYAZ!• • ' • ' - • • '

Araştırmalara göre Avrupa ülkelerindeki insanların tükettiğininyarısı kadar beyaz et yiyoruz. Ama sayıları gün geçtikçe artan

273

Temel Gazetecilik

"sağlıklı yaşamseverler" beyaz et tüketiminin artmasını sağlıyor-lar. Beyaz et deyince akla hemen tavuk geliyor ama halkımız içinyeni olmasına rağmen hindi de gayet seviliyor.

Özellikle diyet yapanlara tavsiye edilen tavuk eti, artık sade-ce bütün olarak değil parça parça ve hatta paramparça halde bilesatılıyor. Özel tavuk sosları ise lezzetlerine lezzet katıyor. Tavukkadar yararlı olan hindi ise özellikle kolesterolü yüksek olanlaratavsiye ediliyor.

Yılbaşı sofralarının simgesi olan hindi eti, artık pastırmasın-dan salamına, jambonundan fümesine kadar mutfaklara girmeyebaşladı. Kalp ve damar sağlığı açısından elli yaşını aşmış kadınla-ra tavsiye edilen hindi aynı tavuk eti gibi gelişme çağındaki ço-cuklara da çok yararlı.

(Milliyet, 30 Temmuz 1999)

Dörtgen Kuralına Göre

Ters piramit kuralı çok kullanılır bir kural olmakla bera-ber, bu kuralın uygulanamayacağı durumlar da bulunmak-tadır. Haberi yapacak bilgilerin hepsi eş değerdeyse, butakdirde ters piramit kuralının uygulanmasına gerek kal-maz. Böyle durumlarda dörtgen kuralı ise biçilmiş kaftan-dır.

Haber yazma giderek özü verme şekline dönmekte ol-duğundan, azalan önem sırasına göre bilgilerin sıralanma-sını hedef alan ters piramit kuralı önemini yitirmektedir.Hele yazılı basın elindeki olanakları radyo ve televizyonakaptırdıkça, haberlerini verirken işi artık iyi bir şekilde yo-rumlamaya ve değerlendirmeye dökmektedir. Bu nedenlede dörtgen kuralına yönelinmiştir.

Dörtgen kuralına göre, haberin girişi asıl haberdir. Ha-ber girişi az ve özü vermektedir. Haberin gövdesi ise, açık-layıcı bir anlatımla yazılmış eş değerdeki paragraflardanoluşmaktadır. Daha doğru bir deyişle, haberin gövdesi, gi-

274

Haberin Bütününü Yazma

rişte verilenlerin anlamını açıklama hedefini gütmektedir.Toplanan her bilgi eşdeğerse, haber yazılırken bunları koy-mak zorunludur. Dörtgen kuralının anlatılan bu ilk şekliniokuyan, haberin tamamını okumadan anlayamaz. Geneldebu şekil, dar bir kenar üzerine oturmuş dörtgen olarak ni-telenir.

RAMAZANLIK ZAMLAR

Et, yumurta ve pirinç, zam rekorları kırıyor. Hazır kıyma, mar-ketlerde 1400 liraya çıktı. Dana eti 1800-1900 lirayı buldu. Ar-payla beslenmiş dananın bonfilesi, lüks semtlerde 3 bin lirayıbuldu.

Ramazan, piyasaların biraz olsun canlanmasına neden olduve tüketimi artan bazı kalem mallarda fiyatlar hızla tırmanışageçti. En fazla fiyat artışı et, yumurta ve pirinçte gözlendi. Et,son bir ay içinde kilo başına 300-400 lira arttı. Kasaplarda, mar-ketlerde en ucuz et cinsi olan kıyma 1400-1500 liraya ulaştı. Da-na eti 1800-1900 liraya ulaştı. Bonfilenin fiyatı lüks semtlerde 3bin lirayı yakaladı.

Bir ara bolluktan 10 liraya kadar düşen yumurtanın fiyatışimdi 30-35 lira dolaylarında seyrediyor. Ramazan ayının yanı sı-ra, yumurta fiyatlarının yükselmesindeki etkene "bolluğun sonu-cu" deniliyor ve ilgililer bolluk sırasında tavukların kesilmesiyleşimdi yumurtlatacak tavuk bulunamadığını belirtiyor.

Pirincin şakası yok

Fiyat artışında pirinç de liste başı. Son 1-1.5 ay içinde pirinçfiyatları normalin üzerinde yükseldi. Eski mal kalmaması, yenimahsul beklentisiyle Ramazan'da tüketimin diğer aylara göre faz-lalaşmasının yanı sıra, pirincin stokçuların eline düşmesi fiyatartışını körüklüyor. 300 liralık baldo pirinç, bugün toptancıda430-440 liradan, 260-270 liralık roko cinsler 350-360 lira üze-rinden işlem görüyor, ithal pirincin de yoklara karıştığı, son par-

275

Temel Gazetecilik

tileri toptancıda 290-300 liradan satılan İtalyan ve ispanyol mal-larının yeni gelecek olanlarının Ramazan nedeniyle tüketiciyedaha yüksek fiyatla yansıyacağı kaydediliyor. Roko pirincin bak-kaldaki fiyatı 450 lirayı, baldo pirincinki de 550 lirayı buldu.

Son 1-1.5 ay öncesine kadar sesi sedası çıkmayan kurufasul-ye de zam ortamına uydu. Bakliyat toptancıların Anadolu'da malkalmadığını, eskisi tükendiğinden yeni mahsul çıkana kadar fi-yatın astronomik rakama ulaşmasından çekindiklerini söylüyor-lar. Halen toptancı piyasalarda lüks tip kurufasulyenin fiyatı650-700 lira. Nohut sürekli ihraç ediliyor ve fiyatında bir deği-şiklik yok. Kırmızı ve yeşil mercimek de 15 güne kadar yenimahsul piyasaya girecek. Halen 600 lira dolaylarında fiyatla top-tancıda satış işlemi gören mercimeğin, yenisinin çıkmasıyla yüz-de 50 hatta daha fazla oranda ucuzlayacağı tahmin ediliyor.

Ramazan ayında iftar sofralarının kaçınılmaz gıda maddesiolan ve tüketimi artan zeytinin fiyatında, herhangi bir kıpırdan-ma gözlenmiyor. Ramazan öncesinde işlerdeki durgunluk nede-niyle düşme eğilimine giren zeytin fiyatını halen artmadan koru-yor. Piyasalarda satılan Antalya, Aydın, Edremit, Erdek ve Gem-lik zeytinlerinin perakendecilerdeki fiyatı 500-600 lirayla 1500lira arasında değişiyor. 250-280 tanesi bir kilo gelen iri Gemlikzeytinlerinin fiyatı ise 1000 liranın üzerinde. Marmara Birlikzeytinlerinin fiyatı da 800-1200 lira arasında oynuyor. Peysan'ınortaklarından Ali Zafer Tâciroğlu, Türkiye'de 50 bin dolayındazeytin üreticisi bulunduğunu, körfez zeytinlerinin yüzde 50'sineMarmara Birlik'in sahip olduğunu belirtti ve zeytin fiyatlarınınartmamasını "sıkı para politikasının sonucu" şeklinde bağladı.

(Hürriyet, 18 Mayıs 1986)

YEMYEŞİL SOFRALAR

"Yeşillik kelimesinin çok kesin bir tanımı yok. Yemek ve ilaçlar-da, koku veya tatlan için kullanılan, yaprak veya sap yapraklarıolan bütün bitkiler yeşillik şeklinde tanımlanabilir. Yeşillikleri,besleyici değerleri için pişirilen ve yeniden tencere otları; ye-

276

Haberin Bütününü Yazma

meklere lezzet vermek için kullanılan aromatik tatlı otlar ve sala-talarda çiğ yenilen salata otları olarak ayırmak mümkün."

Bu cümleler Ardabbela Boxer'm yazdığı Khalkedon Yayınla-rı tarafından çıkarılan Lezzetli Yeşiller Kitabı'ndan... Kitapta50'den fazla lezzetli veya faydalı otu tanımları, görüntüleri vekullanım biçimleri ile bulabilirsiniz. Bunlardan bir kısmı roka,nane, sarımsak, maydanoz gibi mutfaklarımızda çok sık kullan-dığımız, bir diğer kısmı ise aslında etrafımızda olan, kolay ulaşa-bileceğimiz ama tanımadığımız yeşillikler.

Yine bu kitapta bahçecilikten zevk alanlar ya da taze yeşil-likleri sevenler için yeşillik yetiştirmenin püf noktalarını ve tıpalanında nasıl kullanıldıklarına dair ipuçlarını bulabilirsiniz.

Sağlık için yeşil yiyin

Özellikle son dönemlerde artan "sağlıklı yaşam" trendindensonra insanlar artık yediklerine içtiklerine bayağı dikkat eder ol-dular.

Artık insanlar lezzetten çok faydalannı ve zararlarını düşü-nerek mönülerini belirtiyorlar.

işte en bilindik yeşillikler ve onların faydaları• Taze soğan: Çok eski zamanlarda, Roma, Mısır, Pers ve

Yunan halkları tarafından tıbbi amaçlarla kullanılmış olan soğan,idrar söktürücü ve sindirim sistemini uyarıcı etkilerinin yanı sıraiskorbüt hastalığını da önleyen doğal bir antiseptiktir.

• Sarımsak: Doğal bir antiseptik ve antibiyotiktir. Sindirimikolaylaştırır, kan basıncını düşürür.

• Dereotu: Dereotu çok eski zamanlardan beri hem sihirligüçleri için hem de ilaç niyetine kullanılmıştır. Teskin edici, gazgiderici ve uyarıcı.

• Yaprak kereviz: Başlıca bileşimi selüloz ve su olduğundançok zayıf kişiler için iyi bir gıdadır. Kalorisi az ama lif ve C vita-mini oranı fazladır. Özellikle sinir sistemi ve asabi mide ağrıla-rında vücut sistemi için genel bir kuvvetlendiricidir.

• Köri yaprakları: Hindistan'da kuvvet ilacı olarak kullanı-lır.

277

Temel Gazetecilik

• Kişniş: Tohumlan hazmı kolaylaştırır ve idrar söktürücüolarak kullanılır. Yatıştırıcı ve uyarıcı etkileri bir arada bulun-durduğundan aşırı kullanılırsa bağımlılık yapar.

• Rezene: İdrar söktürücü ve sedütif etkiler vardır. Yaprak-ları, kökü ve tohumlan demlenerek yara lapası veya göz, el veayak banyosu için kullanılır.

• Defne: Yaprakları demlenerek içilirse iştah açar ve hazmıkolaylaştırır. Merhem gibi sürüldüğünde adale ağrılarına iyi ge-lir.

• Nane: Gaz giderici ve kasılmaları önleyici etkisinin yanısıra bulantıya karşı da etkilidir. Limon ile birlikte kaynatıldığın-da soğuk algınlığı ve bulantılara iyi gelir.

• Bergamut: Çiçek ve yapraklan kurutulmuş veya tazeykendemlenerek içilirse adet sancılarını hafifletir, uyku getirir. Gazgiderici bir etkisi de vardır.

• Fesleğen: Asabi tansiyon ve uykusuzluk tedavisinde kul-lanılır. Gargara yapılırsa öksürüğün ve boğaz ağrılarının iyileş-mesine yardımcı olur. Doğal bir antiseptiktir.

• Maydanoz: A, B, C vitaminlerince zengin, üstelik demirve kasliyum deposudur. Karaciğer iltihabında, romatizmal hasta-lıklarda ve gut tedavisinde kullanılır. İdrar söktürücüdür.

(Milliyet, 30 Temmuz 1999)

Dörtgen kuralının ikinci bir uygulanışı da vardır. Yazılanhaberin gövdesi taze haberlerden değil, fakat olayın geçmi-şine ilişkin belgelenmiş bilgi ve fikirlerden oluşursa ikincişekil uygulanır. Bu şekil, daha çok gazete ve dergilerce ter-cih edilir, ikinci şekil, aslında haberin anlamını verme-mekle beraber, tarihi ve biyografik geçmişini iyi bir biçim-de gösterebilmektedir. Bu yönden de, tamamlayıcı haberolarak genelde kullanılır.

NASIL ÇÖKTÜ?

DİYARBAKIR (hha)- Lice Ilçesi'ne bağlı 21 köy ile 17 mezradayaşayan toplam 10 bin nüfusun ulaşımını sağlayacak olan ve 45

278

Haberin Bütününü Yazma

milyon liralık yatırımla gerçekleştirilen Dicle Nehri üzerindekiköprü, kesin kabulü yapıldıktan iki hafta sonra daha ulaşımaaçılmadan çöktü. 33 metre uzunluğunda, 7 metre yüksekliğindeve 6 metre genişliğindeki köprünün, eksik malzeme kullanılmasıve inşaat sırasında yapılan bir teknik hatadan dolayı çökmüş ola-bileceği ihtimali üzerinde durulurken, Köy Hizmetleri 8. BölgeMüdürlüğünce de teknik ve idari soruşturma açıldı.

Lice Ilçesi'ni 15 kilometre uzaklıktaki Birlik Köyü yakınla-rında, Dicle Nehri üzerinde yıllardan beri yapımı planlanan vegeçtiğimiz Mayıs ayında ihale edilen köprünün inşaatı, Nisan ba-şında tamamlandı ve kesin kabulü 11 Nisan 1986 günü yapıldı.Bu arada ulaşıma açma çalışmalan devam ederken, çevrede Dicleüzerindeki tek geçit olan köprü çöküverdi. Köprünün çöküş ne-denini saptamak üzere Köy Hizmetleri 8. Bölge Müdürlüğü olayael koyup soruşturma açtı. ilk belirlemelere göre, "orta ayağınıntam yerine oturtulamaması ve eksik malzeme kullanılması" ne-deniyle çökmüş olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor.

Köy Hizmetleri 8. Bölge Müdürü Mustafa Bilgin, olayla ilgilisoruşturmanın sürdürüldüğünü belirterek, "Köprünün yıkılmaolayını, genel müdürlük talimatı doğrultusunda uzmanlara ince-letiyoruz. Teknik ve idari soruşturma sürüyor. Çöküşe yağışlarınetkisi de olabilir. Kıyılan köprünün yerine yenisini Afet Fo-nu'ndan yapmaya çalışacağız," dedi.

Öte yandan, geçtiğimiz yıl Mayıs ayında yapılan ihaleyi Ay-tekinler Müteahhitlik ve Ticaret Limited Şirketi'nin kazandığı veinşaatın bu kuruluş tarafından gerçekleştirildiği, Köy Hizmetleri8. Bölge Müdürlüğü görevlilerinden Şükriye Kayhan'ın kontrol,Celal Yeşilgöz, Mehmet Duman, Özcan Mürsal ve Mehmet Ça-kar'dan oluşan heyetin de kabulde sorumluluk aldıkları belirlen-di.

Vatandaş ne diyor?

Lice Birlik Köyü Muhtarı Mehmet Yakacı, köprünün kesin kabu-lünden kısa süre sonra yıkılmasına bir anlam veremediğini söyle-di. Muhtar şöyle konuştu:

"21 köy ile 17 mezrada oturan yaklaşık 10 bin kişi bu köprü-nün hizmete açılmasını sabırsızlıkla bekliyordu. Köprünün yıkıl-

279

Temel Gazetecilik

masıyla çok güç durumda kaldık. Daha önceleri sallarla nehri ge-çerek okula giden çocuklarımız da umudu köprüye bağlamıştı.

{Hürriyet, 27.4.1986)

MİSYONER OPERASYONU. . • ' • • •

(Soner Kılınç, İzmir-) İzmir'de Hıristiyanlık propagandası yapa-rak izinsiz broşür dağıttıkları öne sürülen 16 ABD'li, çok sayıdaTürkçe İncil ve anket formuyla yakalandı. Kamuya açık yerlerdeizinsiz dini broşür dağıtmak suçuyla hâkim karşısına çıkarılansanıklara 5 bin 400'er lira ceza verildi.

İzmir Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Güvenlik Şube Müdür-lüğü ekipleri, Buca'nın Forbes Caddesi'nde misyonerlik faaliyetiyürüttüğü tespit edilen Amerikalı Kelly Ann Hunt (21), CalvertEdwin Hydes (22), Amanda Lee Meenk (19) ve Heather LynnGrant'i (20) önceki gece, saat 22.00'de gözaltına aldı. Dört Ame-rikalının Hıristiyanlık diniyle ilgili anket formu dağıttıkları veBasmane Bodrum Otel'de kaldıkları belirlendi.

Operasyonu genişleten Güvenlik Şube dedektifleri, dün ote-le baskın yaptı. Operasyonda Amerikalıları, Türkiye'ye getiripHıristiyanlık propagandasını organize ettiği öne sürülen Matthe-us Hendrikus (32) ile Bridget Renee Behrens (25), Jack PaulPlummer (19), Rockyjoseph Favia (21), Rachel Diana La Gran-deur (20), Heather Margaret Melancon (19), Jennifer Renae Nu-nemacher (22), Gregory Young (31), Dixie Deann Du Bose (24),Benjamin Bryon Rinkenberger (21) ve Aaron Michael Whitelock(29) gözaltına alındı.

Amerikalıların kaldığı odalarda yapılan aramalarda 154 an-ket formu, çok sayıda Hıristiyanlık diniyle ilgili broşür. 22 Türk-çe incil ve incil isteme formu ele geçirildi. Çoğu öğrenci 16 kişi-nin, Trabzon'da da faaliyet gösteren Reiztz Turizm Şirketi'ninMüdürü Mattheus Hendrikus (32) aracılığıyla bir hafta önce İs-tanbul Atatürk Havalimanı'ndan Türkiye'ye giriş yaptıkları vemisyonerlik faaliyetlerinde bulunmak amacıyla dört gün önce iz-mir'e geldikleri tespit edildi.

280

Haberin Bütününü Yazma

İslam'ı tanımak istiyoruzYakalanan misyonerlerin Ege Bölgesi'ndeki dini yerleri dolaşa-caklarını öne süren Mattheus Hendrikus, "Arkadaşların çoğuABD'de öğrenci. Dünya, İslam dinini tanımak istiyor. Biz hem İs-lam dinini tanımak, hem de Hıristiyanlığı tanıtmak için çaba har-cıyoruz. Yaptığımızın suç olduğunu bilmiyorum." diye konuştu.

Çalışmalarının İslam diniyle Hıristiyanlık arasında bir köp-rü olduğunu savunan Hendrikus ile sekizi bayan 16 kişi, Güven-lik Şube Müdürlüğü'nde sorgulandıktan sonra TCK'nm 534.maddesi gereğince "kamuya açık yerlerde izinsiz dini broşür da-ğıtmak" suçundan haklarında düzenlenen soruşturma evrakıylaadliyeye sevk edildi. Nöbetçi mahkeme, ABD'li sanıklara 5 bin400'er lira ceza verdi. Sanıklar daha sonra sınırdışı edilmek üzereYabancılar Şubesi'ne teslim edildi.

(Milliyet, 30 Temmuz 1999)

HIRİSTİYANLIK! YAYIYORLAR

Hıristiyanlığı yaymaya yönelik örgütlü çalışma biçimine "misyo-nerlik" deniliyor. Hıristiyanlığın ilk ve en büyük misyoneri sayı-lan Aziz Paulos, Anadolu'nun büyük bölümüne, önemli Yunankentlerine Hıristiyanlığı ulaştırdı. Paulos ve öteki misyonerlerinçabalarıyla Hıristiyanlık Roma Imparatorluğu'nun ticaret yollarıüzerindeki büyük kentlerde hızla yayıldı. Birinci Costantinus dö-neminde (306-337 yılları arasında) Hıristiyanlık Roma Impara-torluğu'nun her köşesine yayıldı. Roma İmparatorluğu ile özdeş-leşen Hıristiyanlık 1350-1500 yılları arasında büyük ölçüde sar-sıldı. Misyonerlik kurumu da bu dönemde geriledi. Trent Konsi-li'yle (1545-63) birlikte yeniden düzenlenen ve canlılık kazananKatolik Kilisesi ispanya, Portekiz, Fransa'nın yeni bulduğu ve elegeçirdiği topraklara misyonerler gönderdi. Böylece Orta ve Gü-ney Amerika, Antiller, Filipinler Hıristiyan oldu.

Cizvit misyonerler Japonya, Çin ve Hindistan'da yeni mis-yonlar kurdular. Bu çalışmalar 1622'de Roma'da kurulan imanYayma Cemiyeti tarafından koordine ediliyordu. Kişisel imanı ve

281

Temel Gazetecilik

kutsal metinlerin bağlayıcılığını vurgulayan Protestan kiliseleri16. ve 17. yüzyıllarda yeni sömürgelerde büyük bir yükseliş gös-terdi. 19. ve 20. yüzyıllarda yeni örgütler oluşturuldu. Bunlargönüllü kuruluşlardı. 20. Yüzyılın ortalarında bağımsızlık kaza-nan sömürgelerde misyonerlik çalışmaları sıkı bir denetim altınaalındı. Hıristiyanlık propagandası yasaklandı. Misyonerlik çalış-maları zaman zaman Türkiye'de de görüldü. Bu türden çalışma-larda görev alan misyonerler, yaz mevsiminde turistik gezilerkapsamında ülkemize gelip, ekonomik olarak geri konumda bu-lunan bölgelerde faaliyetlerde bulunuyorlar.

(Milliyet, 30 Temmuz 1999)

Dörtgen kuralının ikinci uygulanışına göre, haber ilk uy-gulanışta olduğu gibi az ve özü verir, ikinci haber olarakyanında daima habere ait kısa bir geçmiş eklenir. Bazen,ikinci haberin altına ilk haberle ilgili ufak tefek ayrıntılareklendiği de olabilir.

Dörtgen kuralının iki uygulanış şekline göre dizilmişhaber krokileri şöyledir:

«

1. Şekil 2. Şekil

282

Haberin Bütününü Yazma

Kuralın ilk uygulanış biçiminin örneklerine Türk gazeteci-liğinde 1980'den sonra rastlamak mümkün olmaktadır. Buşekil, daha çok ekonomi, maliye, sosyal sorunlar, vergiler,işçi-işveren ilişkilerini iyi bir şekilde değerlendirebilmekte-dir.

İkinci uygulanışa ise, Türk gazeteciliğinde zaman za-man rastlamak mümkündür. Buna örnek olarak, tanınmışbir kişinin başına gelen bir kazayı veya felaketi vermekmümkünür. Asıl haber ters piramit kuralına göre yazılır.Yanma dörtgen kuralına göre yazılmış biyografik bilgilerlesüslü olayın ayrıntıları konulabilir.

Normal Piramit Kuralına Göre

Ters piramit kuralının tam tersi bir uygulama, normal pira-mit kuralıdır. Normal piramit kuralına göre, ayrıntı habergirişini yapmaktadır. Ters piramitin esası, girişte sonucuvermekteyken, normal piramitte sonuca ulaşma, haberinsonunda mümkündür.

Toplanan haberler fazla önemli değillerse, normal pi-ramit kuralının uygulanması yoluna gidilebilir. Bu kuralagöre, yazılan haber genelde renkli haber olarak adlandırıl-maktadır. Pek çok kimse ise bu tür haberleri röportaj ola-rak bilir. Düz, monoton haberler yanında eğlence arayanla-rı tatmin eden bir haber şeklidir.

İnsanın ilgisini çeken konular, mizah, yenilik ve ben-zeri, normal piramit kuralına göre oldukça iyi bir şekildeişlenebilir. Daha başka bir deyişle, sürpriz sonuçlarıyla ço-ğu kimse tarafından kısa bir hikâyeye benzetilir. Günü-müzde radyo, televizyon ve yazılı basın tarafından çok kul-lanılan bir kuraldır.

283

SİNEMA, UYUŞTURUCUYA BİR KURBAN DAHA VERDİ

Çok sayıda televizyon dizisi ve kırk film çeviren Helga Anders,giderek tanınmaz hale geldi ve hastanede yapayalnız öldü.

Sinema dünyasından bir yıldız daha kaydı. Alman sinemasınınünlü yıldızı Helga Anders, yapayalnız, bir hastane odasında ya-şama veda ederken, trajik sonuyla hayranlarını üzüntüye boğdu.

38 yaşında ölen Helga Anders, sekiz yaşında sahneye çıka-rak, küçük yaşlarda yeteneğini kanıtlamıştı. 17 yaşında ise tanış-tığı Roger Fritz, "Alman Lolita"sı olarak sinemada isim yapacakyıldızın hızla yükselmesine yol açacaktı. Alman yönetmen veoyuncu Roger Fritz'le "Genç Kız" filminde ilk kez dikkatleri çe-ken Helga Anders, kısa sürede büyük üne kavuştu. 1967'de Ro-ger Fritz'le evlenen Helga Anders tam yedi yıl sanatıyla yaşamınıkaynaştırarak, "Yaşamının en iyi dönemi" dediği bu yılları hephatırlayacaktı. Bu arada 150 televizyon dizisinde rol almış, tam40 da film çevirerek, erişilmesi güç bir rekora ulaşmıştı.

Artık Helga Anders için bir iniş dönemi başlıyordu. Uyuştu-rucular ve alkol de, her gün Helga'yla içli dışlı olmaya başlamış-tı. Giderek tanınmaz bir hale gelmeye başlayan Helga'nm hay-ranları da şaşkınlık içindeydi. Genç yaşta "anne" rollerine doğrugidiyordu Helga Anders. Bunu düşünmek Helga için yıkım olu-yor, çıldırmanın eşiğine geldiğini görüyordu. Krizler birbirini iz-liyordu. Helga, genç yaşta gelen büyük ünüyle birlikte erimeyebaşlamıştı.

Tedaviler, içkiden uzaklaşmalar, yeminler, ara vermeler,krizler, nöbetler ve yine tedaviler artık Helga Anders'in vazgeçe-mediği, istemeden yaşadığı roller olmuştu.

Ve en sonunda bir hastane odasında yapayalnız yaşamı nok-talanmıştı. Helga Anders'in 18 yaşındaki kızı Leslie bile yanındayoktu. Çünkü Leslie o sırada Fransa'da bir tanıdıklarının yanındakalıyordu. Şimdi herkes bu yıldızın hayata veda etmesini, ister is-temez Marilyn Monroe'nun erken ölümüyle yan yana koyuyordu.

(Hürriyet, 22 Nisan 1986)

284

"YAŞADIM, ŞARKILAR ŞAHİDİMDÎR"

Türk Pop müziği sanatçısı Erol Evgin, 25. sanat yılını, KültürBakam Fikri Sağlar ve bine yakın davetli topluluğu ile birlikteAKM'de verdiği bir konserle kutladı.

MUHARREM AYDINRomantizmi şarkılarının her notasına, gelişmeye açık çizgisiniise 25. yılını geride bıraktığı sanat yaşamının her anına serpişti-rebilmiş... Hepimizin anılarında "izler" bırakan bir ses; Erol Ev-gin: "Yaşadım, şarkılar, türküler, erik ağacının dalları ile yıldız-lar şahidimdir. Gelin siz de şahit olun.

Türk pop müziğinin bu ünlü sanatçısı Kültür Bakanı FikriSağlar ile BMW Borusan Oto'nun katkılarıyla 25. sanat yılını ön-ceki gün Atatürk Kültür Merkezi'nde verdiği konserinde bine ya-kın davetliyle birlikte kutladı: "Şarkı söylemek benim için bir ya-şam biçimi ve nefes alıp vermek kadar doğal ve gerekli. Yani bubir jübile değil, ikinci 25 yıla hoşgeldiniz!"

Piyanoda Melih Kibar ile Grup Lokomotifin eşlik ettiği sa-natçı geçmişini, dünyada ve Türkiye'de yaşanan olaylarla birleşti-rerek müzikal bir dille aktardı: Evgin'e göre müzik, doğum son-rasındaki "ninnilerle" başlar. Beşikte "Uyusun da büyüsün" di-yen tatlı, yaşamda ise "Enflasyon düşecek, AT'a gireceğiz, terörduracak" diyen profesyonel ninniciler vardır. Aşk ile ilk kezgençlikte tanışılır: "Papatya Gibisin Beyaz ve İnce" gibi. Okul yıl-larında üniversiteli ağabeyleriyle yanık sesle "Tuna Nehri" tür-küsü söylenir. Dünya çapında başkaldıran ve amacına ulaşangençliğin Türkiye versiyonu için "Tuna Marşı" mutlu sonla bit-mez! Sanatçının deyimiyle "Ne var ki bu dünya darbe yapanlarada kalmıyor. Ancak günümüzde demokratik yaşam pratiğe geçi-rildi. Hatta siyasi partiler bile şarkı sözlerini miting alanlarına ta-şıdı..."

O dönemde koyu bir Elvis Presley hayranı olan Evgin, tümharçlığını konserlere yatırır ve kimi zaman kilometrelerce yoluyürümek zorunda kalır! Bir gün gelir, "kendi gibi" şarkı söyle-meye başlar. "Mazbut bir 68'li" olduğunu söyleyen sanatçı, eşi

285

Temel Gazetecilik

Emel ile o yıllarda tanışır. 1974'te ise Türkiye askerlerden, sa-natçı ise evlilik için eşi Emel'den "muhtıra" alır!

Erol Evgin ön sırada oturan eşiyle göz göze gelir ve "Sen ol-masaydın/Ne gökyüzü bu kadar mavi/Ne bahar bu kadar güzel/Ne de şarkılar bu kadar anlamlı olurdu/Sen olmasaydın/Ben deolmazdım" diyerek bir demet çiçek verir. 1979'da "Hisseli Hari-kalar Kumpanyası"nda oynar. Adile Naşit, Egemen Bostancı,Çiğdem Talu hüzünle anımsanır, alkışlarla anılır davetlilerce.1991'de merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'm POPSAV kon-serinde eşi Semra Özal ve sanatçılarla okuduğu "Samanyolu"parçasıyla birlikte politikacılar da şarkı söylemeye başlar. 1992yılında özel radyolar kurulur, ancak bir ara kapatılır. O dönem-de sarışın bir hanımefendi politika sahnesine çıkar ve "Benimoğlum radyosunu istiyor. Ben de radyomu istiyorum" der. Busözler üzerine akan sular durur ve radyolar özgürlüğüne kavu^şur. Erol Evgin'de radyoları seviyor, ancak sanatçı haklarına say-gılı radyoları daha çok seviyor. Bizden söylemesi...

Ve 1993 gelip çatmıştır kapıya: Bir sabah laiklik savaşçısıUğur Mumcu karanlık güçlerce katledilir, ancak onun ışığındasokaklara dökülen milyonlar, ona ve ülkelerine sahip çıkarlar.Ankara sokaklarında ve Türkiye'nin her yerinde "Ankara'nın Ta-şma Bak" marşı okunur. Salondaki bine yakın davetli de katılırkoroya o gece. "Türkiye, Türkiye" sloganları yükselir. Erol Ev-gin, Atatürkçülüğünü notalarla savunduğundan uzun süre ayak-ta alkışlanır.

Sanatçı, konserin sonunda, sözleri Bedri Rahmi Eyüboğ-lu'na ait "Yaşadım, Şarkılar Türküler Şahidimdir" adlı besteyiyorumlarken salondakiler ise Erol Evgin'e yönelik, yine sanatçı-nın bir parçasıyla dilekte bulunur: "Sen Başkalarına Benzeme Sa-kın. Hep Böyle Kal..."

(Cumhuriyet, Kasım 1993)

ALKOL TEDAVİSİ GÖRMELİ

Son yıllarda Hollywood'un en sevilen kadın oyuncuları arasındabulunan Küba asıllı Cameron Diaz'ın alkol alışkanlığı kontrol-

286

Haberin Bütününü Yazma

den çıktı. Matt Dillon'dan ayrıldıktan sonra bunalıma giren Diaz,teselliyi gençliğinde de bağımlı olduğu alkolde arayınca kariyeritehlikeye girdi. Son film çalışmaları sırasında sabahları bir kezbile vaktinde sete gelemeyen 26 yaşındaki yıldız, son olarak bir-kaç aydır arkadaşlık ettiği Oliver Stone'a da, bir yemek sırasındakıskançlık krizi geçirerek yumruk attı. Stone ile kavgasındansonra hastaneye kaldırılan Diaz'ın ağır bir bunalım geçirdiği söy-lendi ve kesinlikle alkol tedavisi görmesi önerildi. Sanatçınınumutsuz ve saldırgan ruh hali, çalışma arkadaşları ve işverenleri-ni de endişelendiriyor. Sette fotoğraflarını çekmek için bulunanbasın mensuplarını kovup, hakaretler etmesi ise basının sanatçı-ya karşı uygulayacağı bir boykot tehlikesini gündeme getiriyor.

(Cumhuriyet, 1 Nisan 1999)

PİKNİK DÖNÜŞÜ KAZA

AKILLARA durgunluk veren olay Aydın'ın Söke ilçesinde yaşan-dı. Bağarası Beldesi Belediye Meclisi'nin DYP'li üyesi Nihat Av-cı'nın kızı Ayşe Avcı, eniştesi Hidayet Bilgin'in kullandığı oto-mobille önceki gün ailece Bafa Gölü'ne pikniğe gitti. Talihsizgenç kız, başına geleceklerden habersiz, teyzesinin kızı ve diğerakrabalarıyla neşe içinde piknik yaptı. Aile dönüş yoluna çıktık-tan bir süre sonra, karşı yönde taş dolu bir kamyon belirdi.

inanılacak gibi değilPLAKASI ve sürücüsünün kimliği belirlenemeyen kamyo-

nun kasasından düşen bir taş, Ayşe'nin bulunduğu otomobilinön camını parçalayıp içeri girdi. Hızla ilerleyen katil taş, genç kı-zın önce göğsüne, sonra başına çarpıp, aynı hızla aracın arka ca-mından dışarı çıktı. Bir anda gerçekleşen olayı dehşet içinde izle-yen aile, kanlar içinde kalan Ayşe'yi hemen Söke Devlet Hasta-nesi'ne kaldırdılar. Ayşe, buradan Aydın Devlet Hastanesi'nesevk edildi.

ANCAK yapılan tüm müdahaleler güzel Ayşe'yi hayata dön-dürmeye yetmedi. Talihsiz kız, inanılmaz kaza sonucu hastanede

2S7

Temel Gazetecilik

hayatını kaybetti. Olay sırasında Ayşe'nin yanında oturan ve ya-ralanan teyzesinin kızı Şakire Bilgin (10), Aydın Devlet Hasta-nesi'nde tedavi altına alındı, Bağarası Kemalpaşa İlköğretimOkulu'nun başarılı öğrencilerinden Ayşe'nin garip ölümü, ailesi-ni ve arkadaşlarını yasa boğdu. Ayşe, dün gazyaşlarıyla toprağaverildi.

"Korkunç bir olay"SINIF Başkanlığı ve okulun bando takımının majörlüğünü

yapan Ayşe Avcı için, okul bançesinde hüzünlü bir tören düzen-lendi. Törene katılan öğretmenleri ve okul arkadaşları çok sev-dikleri kızın ardından gözyaşlarına boğuldular. Arkadaşları, "Okadar hayat doluydu ki, onun öldüğüne inanamıyoruz. Bu çokkorkunç bir olay" diye ağladılar. Öte yandan taşın fırladığı kam-yonun sürücüsünün kimliğinin belirlenmesi için soruşturmabaşlatıldı.

(Takvim, 15 Mart 1999)

Ters piramit, normal piramit kurallarının haber kroki-

leri şöyledir:

'

Ters Piramit Normal Piramit

288

Ters Piramit ve Dörtgen Kuralının Birleştirilmesi

iki kuralın birleştirilmesiyle yazılan bu haber şeklinde yal-nızca haber açıklanmamaktadır. Aynı zamanda, haberinesasını oluşturan olay veya olaylar hakkında gerekli olgu-lar da verilmek yoluna gidilmektedir. Daha doğrusu, ola-yın yakın geçmişine de dokunulmaktadır. İki kural birleş-tirildiğinden, önemsiz ayrıntılar sona bırakılmaktadır. Ya-zılan haberde ise haber yavaş yavaş öneminden azaltılmayoluna gidilmektedir.

Bu kural ile tarihi binaların yanması, yıkılması, onarı-mı hakkında çok iyi bir şekilde haber yazılabilmektedir.Ayrıca, önemli bir kişinin ölmesi de bu kural ile işlenebil-mektedir. Bu kuralı uygulayan gazeteci, haberini yazarkengenellikle biyografik ve tarihi kaynaklara başvurmak zo-runda kalmaktadır.

AŞKI AĞLATAN ÖLÜM

Bayan Simpson, 89 yaşında, eşinin ölümünden sonra yalnız ya-şadığı evinde hayata dün veda etti.

Madame, artık soluk almıyor...Paris yakınlarındaki muhteşem villanın emektar hizmetçisi,

yaşlı hanımının ölümünü villadaki diğer görevlilere bu sözlerleiletti. Acı haberi, daha sonra Buckingham Sarayı dünyaya duyur-du. Windsor Düşesi'nin Windsor'daki Fropmore Mezarlığı'ndakikocasının yanına gömüleceği açıklandı.

Madame artık yaşamıyordu... Aylardan beri yatağında kıpır-damadan, iri siyah gözlerini, tavandan hiç ayırmadan yatanWindsor Düşesi, 89 yaşındaki sessiz sedasız dünyaya veda etmiş-ti. O, İngiltere Kralı VIII. Edward'ın, aşkı uğruna tacını, tahtınıterk ettiği kadındı. Evinde, uzun süredir yalnız yaşıyordu.

Amerikalı bir işadamının eşi olan Wallis Simpson, 1935 yı-lında eşiyle birlikte Londra'ya geldiği zaman, kaderin ona ne bü-

289

Temel Gazetecilik

yük bir sürpriz hazırladığını bilmiyordu. İngiltere'nin yakışıklıve çapkın veliahtı Prens Edward ile bir partide tanışmıştı. WallisSimpson ve eşi, daha sonraki günlerde de İngiltere veliahtı ilesık sık buluşmuşlardı.

Madame Simpson ile İngiltere veliahtının dostluğu kısa birsüre sonra büyük aşka dönüşecekti. Ve Prens Edward, babasınınölümü üzerine tahta çıktıktan sonra 1936'da Wallis Simpson ileevlenmeye kararlı olduğunu açıklayacaktı. Bay Simpson, sessizsedasız sevgililerinin arasından çekildikten sonra ise Kral Ed-ward'ın eşinden boşanmış bir kadınla evlenemeyeceği açıklan-mıştı. Kral Edward, bu açıklama üzerine, "Sevdiğim kadının yar-dımı ve desteği olmadan ülkemin ve halkın sorumluluğunu üst-lenemem" diyerek tahtından feragat etmişti.

Böylece Kral VIII. Edward, sevdiği kadınla birlikte olabil-mek için ölünceye kadar sürgünde yaşamayı da göze almış olu-yordu. Ama eski Kral, hiçbir zaman bu kararından pişmanlıkduymadı. Windsor'lar yıllar yılı bir "mutluluk sembolü" olaraktanındılar. Kalplere taht kurdular. Windsor Düşesi, sevdiği erke-ğin ölümünden sonra hayatını 13 yıl daha devam ettirdi. Ona ya-şama gücünü veren, çok sevdiği eşiyle beraber geçirdiği güzel

günlerin unutulmaz anılarıydı...(Hürriyet, 25 Nisan 1986)

CEMİLE ANANİN İNTİHAR CİNNETİ3 Çocuğu ile Fırat'a Atladı

Böylesi "cinnet" bile olamaz dedirtecek bir olay... Yaşı daha30'du Cemile Çakmak'ın. İmam nikâhlı da olsa, evliydi. Üç ço-cuğu vardı. Kocası Mustafa Ayhan'la birlikte, Şanlıurfa'nın Bire-cik llçesi'nde oturuyordu. Karı-koca sürekli didişiyorlardı.Adam, dövüyordu da onu kim bilir? Canına tak etti nihayet...10 gün önce, aldı üç çocuğunu baba evine, Gaziantep'in Nizip II-çesi'ne bağlı Sarayköy'üne geldi. Sinirleri bozulmuştu, ruh dün-yası karmakarışıktı. Bir de baba evinde, "Canım, kocadır bu,hem döver hem sever" lafları, Cemile kadını delirtmeye yetti de

290

Haberin Bütününü Yazma

arttı bile... Evet, bu acıya ancak ölüm son verirdi. Cemile kadın,oğullan 6 yaşındaki Tacetün, 4 yaşındaki Fevzettin ve 2 yaşında-ki kızı Rukiye'yi yanına alarak son yolculuğuna çıktı.

Fırat Nehri... Gürül gürül akıyordu her zamanki gibi. Necanlar almıştı o güne kadar, ne babayiğit yüzücüler baş edeme-mişti onunla... Cemile Çakmak, insan suretinden çıkmıştı artık,bir anne ise hiç değildi... Tacettin'i, Fevzettin'i, Rukiye'yi tek tekFırat'ın azgın sularına itiverdi. Sonra kendini bıraktı, gözleriniyumarak... Fırat, aldığını canlı verir mi hiç? Azgın sular aldı on-ları, götürdü... Üç gün önce olmuştu olay. Dün Tacettin ve Ru-kiye'nin cesetleri vurdu karaya... Cemile kadın ile Fevzettin ço-cuğun cesetleri ise hâlâ aranıyor.

(Hürriyet, 16 Mart 1993)

YİNE GELİBOLU

(Murat Kıray, Çanakkale-) Gelibolu Yarımadası Milli Parkı'nabeş yıl sonra yine ateş düştü. 1994'te dört bin hektar alanın külolduğu bölgeye 20 kilometre mesafedeki Kumkamp mevkiindedün saat 14.45 sıralarında henüz belirlenemeyen nedenle çıkanyangın şiddetli rüzgârın da etkisiyle geniş bir alana yayıldı. Or-man Bölge Müdürlüğü ekiplerinin yanı sıra, Çanakkale, Eceabat,Gelibolu belediye itfaiyeleri de yangına müdahale etti.

Bir biçerdöverden sızan akaryakıtın neden olduğu öne sürü-len yangında, bir askeri itfaiyenin devrilmesi sonucu üç er yara-landı. Grayder operatörü Cafer Yahşi kalp krizi sonucu yaşamınıyitirirken, altı kişi de gözaltına alındı. Yangın akşam geç saatler-de büyük oranda kontrol altına alınırken ilk belirlemelere göre113 hektar orman kül oldu.

Gelibolu'nun Kumköy mevkiinde de beş yıl önce mısır pi-şirmek için ateş yakan 15 yaşındaki A. U. binlerce hektar orma-nın kül olmasına yol açmıştı.

(Milliyet, 10 Temmuz 1999)

291

17. BÖLÜM

Haberlerin Tekrar Yazılması

- • •

Haber Ajanslannca Sürdürülen Haber Verme Yarışı

Günümüzde, haber ajansları, büyük bir hızla haber topla-ma ve müşterilerine haber sunma yarışı içindedirler. Haberajansları ister yerel, ister ulusal isterse uluslararası kimlik-te olsunlar, haber sunma yarışında bayrağı ellerinden bı-rakmamak için didinip durmaktadırlar. Yirmi dört saat bo-yunca sürdürdükleri yarışta ise, hem teknolojiden hem deinsan emeğinden yararlanmaktadırlar. İnsan emeği fikir,düşünce ve olguları haber haline dönüştürmek için kulla-nılırken, haberlerin müşterilere aktarılması için en ileri ile-tişim teknolojisine başvurulmaktadır. Özellikle, AssociatedPress, Reuters ve AFP uluslararası düzeyde, yirmi dört saatboyunca haber hizmetini eksiksiz sürdürebilmek için bü-yük bir yarış halindedir. Amaçları ise müşterilerine "ilkönce" haberi ulaştırmaktır.

Radyo, televizyon istasyonları, gazeteler haber alabil-mek için, çoğu kez haber ajanslarına abonedir. Eğer çeşitli

293

Temel Gazetecilik

yerlerde muhabirleri ve özel büroları bulunuyorsa, birden-bire patlayan olayları izleyicilerine sunabilme olanakları-na, tıpkı haber ajansları gibi sahip olabilmektedirler. Çoğukez uluslararası ve büyük ulusal olaylarda yapılan ise, ha-ber ajanslarından gelenlerle yetinmedir. Zaten gazetecilikkuruluşlarının çoğunun büro açacak, muhabir bulundura-cak mali gücü de yoktur. Bu yönden, haber ajansları ha-bercilik alanında hız yarışında hep önde gitmektedir de-mek yanlış bir tanı değildir.

Haber ajanslarından geçenler ise, gerek yazılı basın ge-rekse sözlü basınca kendi yayın politikalarına göre bir dü-zenlemeye ve değerlendirilmeye tabi tutulmaktadır. Özel-likle gazeteler, radyo, televizyona oranla, haber ajansların-dan gelenleri yeni bir hava içinde sunmayı yeğlemektedir.Zaman zaman gazetelerin haber ajanslarından gelenleri,kendi istihbarat kaynaklarıyla değerlendirdiği haller ol-maktadır. Radyo, televizyon için de aynı durum söz konu-sudur. Yazılı basın ve sözlü basın tarafından haber ajansla-rından gelen haberler, gazetelere, radyo, televizyon bülten-lerine konulmadan tekrar yazılmaktadır.

Gazetecilikte Haberlerin Tekrar Yazılması:Redaksiyon işlemi

Bir yandan gazetecilikte haber toplama yönünden giderle-rin kabarması, diğer yandan haber ajanslarının haber ver-me bakımından hız yarışı içinde olmaları, çeşitli gazeteci-lik organlarında yeni bir habercilik anlayışını yerleştirmiş-tir. Çok masraflı alanlarda haber toplama ve yazmayı ha-ber ajanslarına bırakan gazeteler, radyo, televizyon istas-yonları ise, hiçbir zaman haber yazmıyor değildirler. Ellerikollan bağlı olarak da oturmamaktadır. Yalnız haber topla-yıp yazacaklarına, bundan belki daha güç olan bir işlemlegünlerini geçirmektedir.

294

Haberlerin Tekrar Yazılması

Çoğu kez her gün pek çok gazetecilik kuruluşunda ya-pılan ise, haber ajanslarından geçen haberleri, kendi yayınpolitikaları içinde değerlendirmek, yeniden kaleme almak-tır. Yapılan işlem ilk bakışta çok basit görülmektedir. Yal-nız başkasının yazmış olduğu bir haberin tekrar yazılmasışeklinde olduğundan çok dikkat istemektedir.

Başka muhabirler tarafından derlenip toparlanarak ha-ber şeklinde yazılmış haberlerin, özgün haline dokunulma-yarak yeni bir anlayış ve havayla sunulmasına redaksiyonişlemi adı verilmektedir. Aslında yapılan işlem yukarıda dabelirtildiği gibi, haberlerin bir ölçüde tekrar kaleme alın-ması, tekrar yazılmasıdır. Günümüzde gazetelerin sayfala-rım dolduran, radyo ve televizyon haber bültenlerinde yeralan haberlerin büyük çoğunluğu, redakte edilerek hazır-lanmış ve değerlendirilmiş haberlerdir. Redaksiyon, günü-müz gazeteciliğinin temelini oluşturmaktadır.

Redaksiyon İşleminin Ortaya Çıkış Nedenleri

Redaksiyon işleminin ortaya çıkışını, Alexandre GrahamBell'in telefonunun yaygın bir şekilde kullanılmaya başlan-masına kadar götürmek mümkündür. Telefonun gazeteler-ce kullanılmasıyla, gazetecilikte redaksiyon işleminin te-melleri atılmıştır denilebilir. Redaksiyon işlemini ilk kezyararlı bir işlem olarak gören ise, ABD'de New York Eve-ning Post Gazetesi Yazıişleri Müdürü Charles Chapin'dir.Chapin, gazetecilerin haberleri topladıktan sonra, büroyadönerek haberlerini yazmalarının gerekli olmadığını sa-vunmuştur. Haber topladıktan sonra, gazetecinin topladık-larını gazetedeki yazıişleri müdürüne telefonla bildirmesiniise şart koşmuştur. Böylelikle, zamandan tasarruf edilece-ğini söyleyen Chapin, redaksiyon işleminin de hız kazan-masına neden olmuştur.

Redaksiyon işlemi, önceleri 19. yüzyılın sonlarında

295

Temel Gazetecilik

ABD'de akşam gazetelerinin çeşitli baskıları için çok sıkbaşvurulan bir işlem olmuştur. Daha sonralan bu yolu sa-bah gazeteleri de benimsemiştir. Hele İkinci Dünya Sa-vaş'ndan önce ABD'de redaksiyon öyle yaygınlaşmıştır ki,hemen hemen bütün haberler redaksiyon yoluyla yazılırolmuştur. John Hohenberg, bu yılları dile getirirken şöyledemektedir:

Her şey iyiydi hoştu, ama gazetecilikte haberin ilk eldentoplanışına, yazılışına gazetelerde rastlamak olanaksız ha-le gelmişti.

ABD, İkinci Dünya Savaşı'na girince, haberlerin redaksi-yon yoluyla tekrar yazılmasıyla gerçek anlamda haberintoplanıp yazılması yönünde bir denge kurulmaya çalışıldı.Muhabir olarak çalışan erkeklerin askere alınması, gazete-lerde kadınların muhabir olarak çalışmalarını, redaksiyonişlemini üstlenmelerini zorunlu kılmıştı. Savaş bitip erkekmuhabirler görevlerine dönünce, kadınlar işlerini kaybet-mediler. Televizyonun yaygınlaşmasıyla gazetelerin sayıla-rında azalma başladı. Bu yeni olgu ise, zaman etkeninin dedeğerlendirilmesiyle, gazetelerin daha ayrıntılı, daha derin-liğine haber veren araçlar şekline dönüşmesini hızlandırdı.Redaksiyon işleminin kısmen önemi azalırken, özelliklehaberi toplayıp yazan muhabirlerin haberleri gazetelerdedaha sık görülür oldu.

Gazetelerin hazırlanması günümüzde hâlâ çok zamanalmaktadır. Bu nedenle, redaksiyonun gazetecilik üzerin-deki baskısı dengelenmeye çalışılmakla beraber, redaksi-yon hâlâ önemini korumaktadır. Gerek yazılı basın gerek-se sözlü basında zamanlılık yönünden aslına sadık olarakfakat hızlı bir biçimde haberlerin sunulması temel oldu-ğundan, redaksiyon yapan kadın ve erkek gazetecilerin iş-leri her zaman yoğundur. Hohenberg'in deyişiyle, "ABD'de

296

Haberlerin Tekrar Yazılması

önceleri bir deney olarak başlatılan redaksiyon işlemi, alış-kanlık haline gelmiş, günümüzde ise bir gereksinme ol-muştur."

Redaksiyon Yoluyla Haberlerin Tekrar Yazılması İşlemi

Redaksiyon işlemi günümüz gazeteciliğinde çok sık başvu-rulan bir işlem olmakla beraber, uygulanışı yaym organlarıarasında farklılık göstermektedir. Pek çok Batı ülkesinderedaksiyon işlemini yapan redaktörler (rewrite man or wo-man), gazetecilik kuruluşunun kadrosunda devamlı olarakçalıştırılmaktadırlar. Türkiye'de çeşitli gazetelerde redaksi-yon işlemini istihbarat şefleri yapmaktadırlar. TRT'de veözel radyo ve televizyonlarda radyo ve televizyon haberbültenlerinin son şeklini almasıyla görevli redaksiyon bö-lümü ve redaktör spikerler bulunmaktadır.

Redaksiyon yoluyla haberlerin yazılması işlemine aşa-ğıdaki haller gerektirdiği ölçüde başvurulabilir:

1. Haber toplayan gazetecinin kendi haberini yazma-sını engellendiği durumlarda, telefonla verdiği bil-gilerin haber haline getirilmesi için,

2. Diğer yayın organlarında çıkmış bulunan haberle-ri tekrar yazmak için,

3. Haber ajanslarının geçtiği haberlere ulusal veyayerel bir hava katmak için,

4. Kendi muhabirlerinin daha önce yazmış olduklarıyayımlanmış haberleri geliştirmek, yenilikler ekle-mek için,

5. Yazıişleri müdürlüğü tarafından seçilmiş bulunanyazılmış, basılmış belgeleri, mektupları ve basınbültenlerini haber yapabilmek için.

297

1

Redaktörlere Düşen Görevler

Redaktörler her gazetecilik kuruluşunda aynı işleri gör-mezler. Bazılarında redaktör, yalnız kısa ve yer dolduracakhaberlerin düzenlenmesi işiyle görevlendirilir. Bazıları, te-lefonla haber almada başarılıysa, haber toplayan muhabir-lerin telefonla verdiklerini almak için çalıştırılırlar. Bazıla-rı, başka gazetelerde çıkmış haberleri redakte edebilirler.Gerektiğinde kullanılacak malzemeyi tarayıp ayırırlar. Ha-ber ajanslarının bilgisayarla geçtiği haberleri tekrar yazar-lar. Hatta kendi yayın organlarında veya başkalarında çık-mış haberleri yeniliklere göre geliştirirler, genişletirler.

Redaktörlere düşen görevler çok çeşitli olmakla bera-ber, yaptıkları işleme çok dikkat göstermeleri gerekmekte-dir. Genelde redaksiyon işlemiyle uğraşanlar, bu bakımdanmeslekte eskimiş, deneyimli gazetecilerdir. Çalıştığı gaze-tecilik kuruluşunun haber kaynaklarını iyi bilen, kullanıla-bilecek haberler üzerinde yeterli ölçüde hüküm verebile-cek durumda olanlardır. Gerekli yerlerde ne gibi ilkelerinkullanılabileceğini iyi değerlendirebilenlerdir. Daha doğru-su, yaratıcı gücü olan, hiç görmediği, fakat toplanmış, de-ğerlendirilmiş haberleri zihninde şekillendirerek yazıya ge-çirebilen gazetecilerdir.

Redaksiyon yapan redaktörlerin kendilerine göre ha-ber yazma şekilleri bulunmaktadır. Hepsinin üzerinde bir-leştiği ilke, haberin tam olarak yazılmasıdır. Daha doğrubir deyişle, belirli zaman sınırı içinde haber yazma işlemi-nin bitirilmesidir. Zaten redaksiyonun amacı da budur. Bubakımdan, sürekli olarak zamanı dikkate almak ve elini ça-buk tutmak zorundadır.

Redaksiyon yoluyla haber yazılırken, habere hem iyibir giriş bulmak hem de bunu tamamlayan gövdeyi düz-gün bir şekilde planlamak hep redaktörün görevidir. Re-daktör, ayrıca haberin sağlıklı ve ilginç olabilmesi için ge-

29a

Haberlerin Tekrar Yazılması

rekli yan unsurları da habere katabilme olanağına sahiptir.Ayrıca, çalıştığı gazetecilik kuruluşunda elindeki habere nekadar yer veya zaman ayrılabileceğini değerlendirebilmeolanağı da bulunmaktadır.

Telefonla Haber Alma

Telefonla haber alma, redaksiyon yoluyla haber yazmakiçin kullanılan en önemli yollardan biridir. Zaman ve ye-rin, haber toplayan gazetecinin çalıştığı gazetecilik kurulu-şuna gelip, kendi haberlerini yazmasını engellediği durum-larda, telefonla haber yazdırma yoluna başvurulabilir. Eski-den redaktörlere telefonla haber verildiği zaman, ilk yap-tıkları kendilerine iletilecek haber hakkında not alabilmekiçin daktilo makinelerine kâğıt takıp hazırlamaktı.

Son yıllardaki uygulamalar ise, daktilo makinesini dev-re dışı bırakma şeklindedir. Gazeteciliğe bilgisayar tekno-lojisinin girmesiyle birlikte, telefonla haber alma farklı birşekle bürünmüştür. Muhabirler teybe aldıkları haberleri te-lefon aracılığıyla çalıştıkları kuruluşa, redaktör aracılığı ol-madan geçmektedirler. Artık telefon aracılığıyla teyptenverilenler, gazetenin merkezi bilgisayarına girmekte, yazı-işlerince değerlendirilmektedir.

Gerek elektronik gazetecilik teknolojisini kullanan Ba-tı ülkelerinde gerekse Türkiye'de yaygın olarak dağıtımolanağı bulunan gazetelerde, telefonla haber vermede bilgi-sayardan yararlanılmaktadır. Bilgisayarın kullanımı, hemişi çabuklaştırmakta hem de kolaylaştırmaktadır. Aynı za-manda, haberlerin arşivlenmesini sağlamaktadır.

Haber Ajanslarının Verdiği Haberleri Tekrar Yazma

Bütün basın yayın organları, haber ajanslarından geçilenhaberler üzerinde redaksiyon işlemi yaparak sayfalarını

299

Temel Gazetecilik

yapmakta veya bültenlerini hazırlamaktadır. Redaksiyonişleminde genelde yerel, bölgesel veya ulusal bir hava ver-mek için, haber ajanslarından aldıklarını kendi yayın ku-ruluşunun istihbaratıyla birleştirmek kullanılan en yaygınyoldur. Ayrıca, redaksiyon işlemi çeşitli haber ajansların-dan geçen haberleri birleştirmek için kullanılmaktadır.

Türkiye'deki uygulamada haber ajanslarından geçen-ler üzerinde redaksiyona başvurularak gazetelerin sayfalanhazırlanmakta, radyo, televizyon haber bültenleri düzen-lenmektedir. Pek çok küçük ve orta boy gazete, AnadoluAjansı'ndan geçen haberlerlerin redaksiyonuyla çıkabil-mektedir. Gazetelerimizde kullanılan dış kaynaklı haberle-rin çoğunluğu ise, Anadolu Ajansı'nın yabancı haber ajans-larından çevirerek dağıttığı dış kaynaklı haberlerdir.

Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Konya, Adana gibikentlerde çıkan gazetelerin hemen hemen hepsi önce Ana-dolu Ajansı'nın geçtiği haberlerden yararlanmakta, bunlarakendi istihbaratını katmaktadır. İstanbul gazeteleri ise,Anadolu Ajansı yanında Anka, Ihlas Haber Ajansı, DoğanHaber Ajansı ve Cihan Haber Ajansı'nın yazılı, görüntülühaberleri yanında uydu yoluyla alınan televizyon yayınlan,yabancı gazeteler ve dergilerden redaksiyona başvurarakyararlanmaktadır. TRT'de de İstanbul gazetelerine benzerbir uygulama izlenerek haber bültenlerini hazırlamaktadır.Ayrıca, TRT Eurovision kanalıyla aldıklarını ve uydu yo-luyla kaydettiklerini redaksiyon yoluyla kullanmaktadır.199O'lı yıllardan itibaren sayıları artış gösteren özel radyove televizyon kanalları kendi istihbaratlarını, çeşitli haberajanslarından aldıklarıyla birleştirerek daha çok magazinağırlıklı haberler vermektedir.

ABD ve pek çok Batı ülkesinde haber ajanslarınca rad-yo, televizyon için hazırlanmış haberlerin geçilmesi olduk-ça yaygın bir uygulamadır. Hiç kuşkusuz, çok pahalı birhizmet olan habercilik bakımından bu uygulamanın radyo,

300

Haberlerin Tekrar Yazılması

televizyon istasyonları için büyük bir kolaylık olduğu açık-tır. Ihlas Haber Ajansı ve Cihan Haber Ajansı ile bazı diğerajansların bu yöndeki uygulamaları, kısmen de olsa boşlu-ğu dolduracak niteliktedir.

ÇERNOBİLİDE RADYASYON SIZINTISI AZALDI,AMA SÜRÜYOR

Sovyetler Birliği'nin Batı Almanya'daki büyükelçisi, sızıntınınAvrupa ülkeleri için hiçbir tehlike oluşturmadığını söyledi.

MOSKOVA (Akajans)- Dünyayı dehşete düşüren Çcmobi'İ reak-törünün radyasyon yaymaya devam ettiği açıklanırken, Çernobilcivarındaki öğrencilerin kaza bölgesinden uzaklaştırılmaya baş-landığı bildirildi.

Sovyetler Birliği'nin Bonn Büyükelçisi Yuli •Kivitsinkski. Çer-nobil reaktöründeki radyasyon sızıntısının sürdüğünü açıkladı.Sızıntının çok az miktarda olduğunu söyleyen Sovyet Elçisi, bu-ttun Avrupa ülkeleri için hiçbir tehlike oluşturmadığını savundu.Elçi Kvitsinski, Çernobii'den yayılan radyasyonun Batı Avrupa'dahiçbir zaman tehlikeli düzeye ulaşmadığını da öne sürdü ve bukonuda alman önlemlerin gereksiz olduğunu söyledi.

BBC Dinleme Servisi'nin bildirdiğine göre, bir Sovyet radyoyayınında, Çernobil çevresindeki öğrencilerin 30 kilometrelik teh-like bölgesinin dışına çıkarılarak güneye, tatil kamplarına gönde-rilmesine başlandığı duyuruldu.

Bu arada kaza kurbanlarını tedavi etmek için Moskova'dabulunan Amerikalı dünyaca ünlü kemik iliği uzmanı Dr. RoberlGale, radyasyondan ölenlerin sayısının daha da artabileceğini söy-ledi.

Saçlar dökülüyorFederal Alman Bild ve Abendpost gazeteleri, Çernobü'e 130

kilometre mesafedeki yerleşim merkezlerinin bile radyasyondanetkilendiğini ileri sürdüler. Her iki gazetede de yer alan konuyla

301

Temel Gazetecilik

ilgili haberlerde, özellikle Gomel Kenti'nde, çocuk ve kadınlardaönemli ölçüde saç dökülmelerine rastlandığı kaydedildi.

ARIZA YAPAN NÜKLEER SANTRAL

KAPATILDI

LONDRA (Renler)- İngiliz Elektrik Kurumu'ndan yapılan açık-lamaya göre, başkent Londra'nın 100 kilometre kuzeydoğusundabulunan Sizc\veil reaktörünün karbondioksit soğutma sistemin-de bir arıza çıktı. Açıklamada, arıza nedeniyle az miktarda rad-yoaktivitenin yayıldığ: ve bunun üzerine de, reaktörün çalışma-sının durdurulduğu kaydedildi.

(Hürriyet, 16 Mayıs 1986)

REAGAN, GORBAÇEV'IN GÖRÜŞME TEKLİFİNİ REDDETTİ

WASHİNGTON (Ajanslar)- Amerika Birleşik Devletleri BaşkanıRonaid Rcagan, Sovyet Lideri Mihail Gorbaçev'in önceki günyapiığı, nükleer denemelerin yasaklanması konusunda görüş-mek üzere Avrupa'da veya Hiroşima'da buluşma önerisini red-detti.

Beyaz Saray'dan Gorbaçev'in konuşmasına cevap olarak ya-pılan açıklamada, Sovyetler'e, nükleer denemeler konusunda da-ha önce uzmanlar düzeyinde görüşmeler yapılmasının önerildiğibelirtilerek, '"Moskova, bugüne dek, bu görüşme önerisini kabulettiğini bile bildirmediği halde, iki liderin sadece nükleer dene-melerle sınırlı bir konuda, bir araya gelmeleri mantıklı değildir."denildi.

Öte yandan, Gorbaçev'in ilk atom bombasının atıldığı Japonkenti Hiroşima'da bir Sovyet-Amerikan zirvesi düzenlenmesiönerisini, Japonya Başbakanı Yasuhiro Nakasone de reddetti.

(Hürriyet, 16 Mayıs 1986)

302

POLİS DÜŞMANI RAPÇIYE CİNAYET SUÇLAMASI

ATLANTA- Bir zamanlar ABD eski Başkan Yardımcısı Dan Qu-ayle tarafından polisler aleyhine şarkı yazdığı için yoğun bir bi-çimde eleştiri yağmuruna tutulan Amerikalı rap şarkıcısı TupacShakur şimdi de görev başında olmayan iki polisi öldürmektensuçlanıyor. Önceki gün Atlanta Yerel Mahkemesi'nde duruşmayaçıkan Shakur'un davası 1 Aralık tarihine kadar ertelenirken, şar-kıcı kefaletle serbest bırakıldı. AP

(Hürriyet, Kasım 1993)

Atina, Ege'de tek savunma bölgesinin nasıl oluşturulacağı-na ilişkin önerilerini Klerides'e sundu.

EGE'DE SAVUNMA BÖLGESİ HAZIRLIĞI

ATİNA (AA)- Atina hükümeti, Kıbrıs Rum kesimini Yunanis-tan'ın savunma sahasına dahil etmek amacıyla hazırlıklara başla-dı.

Başbakan Andreas Papandreu hükümetinin Ege BakanıKostas Skandalidis'in, Atina'ya yaptığı ziyareti sırasında görüş-tüğü Kıbrıs Rum yönetimi lideri Glafkos Klerides'e, "Ege'de teksavunma bölgesinin nasıl oluşturulacağına ilişkin önerileri" içe-ren bir mektup sunduğu bildirildi.

Skandalidis görüşmeden sonra gazetecilere yaptığı açıkla-mada, Klerides'in bu önerileri memnuniyetle kabul ettiğini veönerilerle ilgili kesin kararlarını yakında yapacağı Kıbrıs Rumkesimini ziyareti sırasında alınacağını söyledi.

Atina Haber Ajansı'nda (ANA) yayımlanan şekliyle Skanda-lidis, Rum lidere verdiği mektupta, "Trakya'dan başlayıp adalar-dan geçerek Kıbrıs'a uzanan ulusal bölge ve ortak savunma böl-gesinden" söz etti.

Skandalidis mektubunda, söz konusu "ulusal bölgenin"doğru bir tanımı yapılması gerektiğini vurgulayarak, "Bu politi-kanın gerçekleşebilmesi için Ege ve Kıbrıs'ta uluslararası konfe-

. 303

Temel Gazetecilik

ranslar düzenlenmeli, kültür bağları güçlendirilmeli, Ege ile Kıb-rıs arasındaki deniz ve havayolu bağlantısı kuvvetlendirilmeli-dir." dedi.

Hedefin, "Bölgenin aslında tek olan kimliği ve yapısının ta-nıtılması ve Kıbrıs'ın AT'a yaklaştırılması" olduğunu belirtenSkandalidis, mektubunun son bölümünde, "Yunan hükümeti ge-rek Türk yayılmacılığı gerekse içinde bulunduğu barışçı rekabetkarşısında tüm bunları milli bir görev olarak görmektedir" ifade-sini kullandı.

Klerides döndüÖte yandan Kıbrıs Rum Yönetimi Başkanı Glaskos Kleri-

des, Yunanistan'a yaptığı ziyareti tamamlayarak önceki gün Kıb-rıs'a döndü.

Rum radyosunun haberine göre Klerides Larnaka havaala-nında yaptığı açıklamada, temasları sırasında, Türkiye'nin Kıbrıskonusunda izlediği taktik ve stratejiye karşı alınacak önlemlerüzerinde mutabakata vardıklarını belirtti.

Klerides, Andreas Papandreu ile Yunan savunma hattınınLefkoşa'ya kadar uzatılması yönünde görüşmeler yaptıklarını,Panetnik konferans konusunda ortak çaba harcanacağını söyle-di.

Öte yandan Papandreau hükümetine üç yeni ismin daha ka-tılacağı bildirildi.

Yunanistan Hükümet Sözcüğü Evangelos Venizelos'un açık-lamasına göre, kabinenin yeni üyesi bir bakan ve iki bakan yar-dımcısı pazartesi günü yemin ederek göreve başlayacaklar.

Yeni Demokrasi Partisi iktidarı döneminde kaldırılan ve Pa-pandreu hükümetinin tekrardan kurulmasına karar verdiği Tu-rizm Bakanlığı'na Dionisis Livanos'un getirileceği açıklandı.

I. Savunma bakan yardımcılığına Manolis Penteniotis, ka-dın işlerinden sorumlu devlet bakanı yardımcılığına da MariaArşeni getirildi.

(Cumhuriyet, Kasım 1993)

304

'KOLOMBİYA'YA MÜDAHALE YOK'

BOGOTA (AFP)- Kolombiya'daki şiddet olayları karşısında ülke-ye ABD öncülüğünde bir askeri müdahale yapılacağı yönündekiiddialar Ekvator, Peru ve Brezilya tarafından resmen yalanlandı.

Peru Devlet Başkanı Alberto Fujimori, ABD'nin Kolombi-ya'ya yapacağı iddia edilen darbeye ülkesinin de destek vereceğiyönündeki söylentileri, "Hiçbir şey bu kadar gerçekdışı olamaz,"diye yanıtladı. Peru'nun başkenti Lima'da gazetecilere açıklamayapan Fujimori, Kolombiya'nın iç işlerine müdahale yetkileri ol-madığını vurgulayarak "Kolombiya'ya yönelik Peru-Ekvator or-tak müdahalesinin yüzde bin yanlış olduğunu," söyledi.

Ekvator'da, "ABD birliklerinin, Kolombiya'daki uyuşturucutrafiğine ve gerillalara müdahale etmek amacıyla Ekvator'a yığıl-dığı" yönündeki haberleri yalanlandı.

Brezilya hükümet sözcüsü Georges Lamaziere de, ülkesininKolombiya'ya yönelik bir askeri müdaheleye birlik göndereceğiyolundaki haberleri yalanladı.

Güney Amerika basınında, ABD'nin Kolombiya'ya yönelikbir darbe hazırlığında bulunduğu yönünde yer alan haberler, sondönemde yerini, komşu ülkelerin Washington'm liderliğindemüdahalede bulunacağı haberine bırakmıştı.

(6 Ağustos 1999)

SAKIK KARDEŞLER GEREKÇELİ KARARI ALDI

DİYARBAKIR (ANKA)- Diyarbakır 1 No'lu DGM tarafındanölüm cezasına çarptırılan PKK'nin 2 numaralı adamı Semdin Sa-kık ile kardeşi Arif Sakık, haklarında hazırlanan gerekçeli kararıaldılar. Semdin Sakık'ın gerekçeli kararda 33 erin şehit edilmesieyleminden sorumlu tutulmasına üzüldüğü öğrenildi. Sakık kar-deşlerin gerekçeli kararı aldıklarına ilişkin imzalı tebligatın Di-yarbakır 1 No'lu DGM'ye gönderilmesi halinde, sanıkların dosya-sı DGM Başsavcılığınca Yargıtay'a gönderilecek.

(Cumhuriyet, 30 Temmuz 1999)

• 305

SOSYAL YARDIM PROJESİ'

ANKARA (AA)- Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, 8 yıllıkzorunlu eğitim uygulamasıyla başlatılan Sosyal Yardım Proje-si'nden 500 bini aşkın öğrencinin yararlandığım bildirdi. Bostan-cıoğlu, 1998-1999 öğretim yılında 538 bin 660 ilköğretim öğren-cisine öğle yemeği verildiğini, 246 bin 635 öğrenciye giyim, 271bin 621 öğrenciye de kırtasiye yardımı yapıldığını kaydetti. Bos-tancıoğlu, bu öğretim yılında öğrencilere verilen öğle yemeğiiçin illere 10 trilyon 585 milyar lira gönderildiğini ifade etti.

REFORMU DEĞİŞTİREN YALAN

ANKARA (ANKA)- Rakamlar, mali milat ve nereden buldun uy-gulamasının ertelenmesi için gösterilen gerekçelerin başında ge-len, "Nereden buldun uygulaması, Türkiye'den 100 milyar dolarkaçmasına neden oldu" iddiasının doğru olmadığını gösteriyor.

Merkez Bankası'nın 1998 yılma ilişkin olarak yeni revize et-tiği ödemeler dengesi bilançosundaki gelişmelerle uluslararasırezervlere ve döviz mevduat hesaplarına ilişkin gelişmeler, malisistemden kayıt dışı olarak yurtdışına ya da yastık altına 100milyar dolar gibi Türkiye'nin milli gelirinin yarısına yakın ölçü-de döviz kaçışı olduğunu doğrulamıyor.

Uzmanlar, mali sistemden kayıt dışı olarak çıkan ya da yinekayıt dışı olarak giren dövizin izlenebildiği en iyi verinin ödeme-ler dengesi bilançosunda yer alan "net hata ve noksan" kalemiolduğunu ifade ediyorlar. Ödemeler dengesindeki cari işlemlerdengesi ile net sermaye hareketlerinin toplamı artı bir rakam ve-riyor ise döviz rezervinin bu ölçüde artması ekleniyor. Eğer re-zerv bundan daha fazla artmışsa, sisteme kayıt dışından para gi-rişi olduğu, rezervdeki artış bunun altında kalmışsa ya da rezervazalmışsa sistemden bir kayıt dışı çıkış olabileceği varsayılıyor.

Eylülde giren Ekimde çıktıMali milat uygulamasının yapıldığı 1998 yılı Eylül ayında,

306

Haberlerin Tekrar Yazılması

daha önce mali sistem dışında, başka bir ifadeyle "yastık altın-da" tutulan paralar bankalara yatırıldığı için Eylül 1998'e ilişkinödemeler dengesi bilançosunda net hata ve noksan rakamı pozitifbazda 4 milyar 354 milyon dolar olarak hesaplanmıştı. Başka birifadeyle mali sisteme kayıt dışından bu ölçüde bir para girmişti.

Ekim 1998 ile Ocak 1999 arasında mali sistemden kayıt dışıolarak çıkan 7.5 milyar dolarlık dövizin tümünün 'nereden bul-dun'dan kaçtığı ve yine kayıt dışı olarak yurtdışına çıkarıldığıvarsayılsa bile 100 milyar dolar olduğu iddia edilen paranın ondabirine bile ulaşılamıyor.

{.Cumhuriyet, 12 Ağustos 1999)

Diğer Yayın Organlarında Çıkmış Olanları Tekrar Yazma

Redaksiyon işlemi, diğer yayın organlarında çıkan haberlerüzerinde de yapılabilir. Bu uygulamayla yapılan, genellikleçıkan haberlerden denetlendikten sonra yararlanmaktadır.Pek çok yayın organı artık kendilerine ait olarak yayımla-dıkları ve yayımladıkları üzerinde telif hakkı koymaktadır-lar.

Alınan telif hakkı, doğal olarak haberin çıktığı şekliitibariyledir. Amaç ise haberlerin üzerinde, korsanlık yapıl-masını (news piracy) önlemektir. Aslında, kamuya ait ha-ber belirli bir gazetecilik kuruluşuna ait olan arasındakiçizgi aşıldı mı, bu durumu belirlemek çok kolaydır. Zatenkamuya ait bilgiler üzerinde telif hakkı uygulanamaz. Bazıyayın organları kamuya ait bilgileri, diğerlerine göre baskısırasının ve antene çıkma zamanının önceliği itibariyle, iyibir şekilde haber yapma veya tümden kaza eseri olarak da-ha önce kullanabilir. Yalnız, bütün yayın organlarının ge-nelde bilinen bütün olguları kullanma hakkı olduğu akıl-dan çıkarılmamalıdır.

307

THE WALL STREET JOURNAL:

DÜNYANIN EN İLGİNÇ BORSASIİSTANBUL'DA

Ünlü Amerikan Ekonomi gazetesi The Wall Street Journal, İs-tanbul Menkul Kıymetler Borsası ile ilgili olarak yayımladığı,alaycı bir dille kaleme alman haberde, dünyada senetlerin "alfa-betik sırayla" satıldığı tek borsanın İstanbul'da olduğunu yazdı,

"istanbul borsasının bir tek eksiği var, o da hisse senedi"diye yazan Wall Street Journal, hisse senedi fiyatlarının yalnız-ca dağıtılan temettülere göre oluştuğunu kaydetti.

Ekonomi Servisi- Ünlü Amerikan ekonomi gazetesi The WallStreet Journal, İstanbul Menkul Kımetler Borsası'nı "hisse senet-siz" hisse senedi borsası olarak nitelendirdi. Borsanın Ocak ayın-da "büyük bir gösteriş" ile açıldığını ileri süren gazete, "Şimdiburada Başbakan Özal'ın serbest piyasa ekonomisi için gösterialanı oluştu" şeklinde yazdı. İMKB'nin dünyada, senetlerin "alfa-betik sırayla" satıldığı ilk borsa olduğuna işaret eden The WallStreet Journal, alaycı bir dille kaleme aldığı haberinde, hisse se-netlerinin de yalnızca temettüye göre değer kazandığını belirtti.

The Wall Street Journal, İstanbul Menkul Kıymetler Borsa-sı'nı konu alan bir haber yayımladı. "İstanbul'un borsasının birtek eksiği var, o da hisse senedi" başlığı altında yayımlanan ha-berde, borsada işlemlerin çok hareketsiz geçtiği belirtilerek, "Ya-tırımcılar, farelerin koridorlarda amaçsız dolaştığı gibi, bir oda-dan diğerine girip çıkıyor" denildi. İMKB'nin hisse senetlerinin,alfabetik sırayla satılan ilk borsa olduğunu vurgulayan gazete,Özal'ın serbest piyasa ekonomisi için bir "gösteri alanı" olmasıamacıyla, yılbaşında "büyük bir gösteriş" ile kurulduğunu kayde-derek, borsa hakkında görüştüğü ilgililerin sözlerine de yer verdi.

Aracıların en iyi fiyatı bulana kadar dolaşıp durduğunu ya-zan gazete, eski MEBAN Genel Müdürü Mehmet Gün Çalıka'nında "Sizi biraz saf gördüler mi, fiyatı iki katına çıkarırlar" dediği-ni ifade etti. 1982 banker olaylarına değinilen haberde, öncedenhisse senetlerinin hamburgercilerde dahi satıldığını belirterek şu

308

Haberlerin Tekrar Yazılması

görüşe yer verdi: "Bu nedenle, eski 'vahşi doğu' stili alışverişe yolaçmamak için borsa aşırı disiplin altına alındı."

40 kayıtlı şirketin hisse senetlerinin alfabetik sırayla satışasunulduğunu ifade eden The Wall Street Journal haberi, "Eğersenedinizin sırasını kazara atlayacak olursanız ertesi günü bekle-mek zorunda kalırsınız" deniliyor. Türk Lirası'mn konvertibl ol-maması nedeniyle yabancı hisse senetlerinin satışa sunulmadığı-na dikkat çekilen haberde, hisse senedi fiyatlarının yalnızca dağı-tılan temettülere göre oluştuğu belirtilerek, borsa bankeri ilhanIzibelli'nin "Şirket kârları, iş planları gibi şeylerle ilgilenmiyo-ruz," dediği belirtildi. İzibelli, gazeteye verdiği demeçte aynca şusözleri söyledi: "Eğer, örneğin Koç Holding hisseleri çok az sayı-da ise, müşterilerimiz onları satın alır ve sonsuza kadar saklar."

(Cumhuriyet, 1986)

BEYAZ EVDE ÖLENLERİN SAYISIGİZLENDİ Mİ?

THE NEW YORK TIMES- Moskova Tıp Kurulu, 3 ve 4 Ekim ta-rihlerinde isyancılarla Yeltsin'e bağlı birliklerin arasında meyda-na gelen çarpışmalarda 144 kişinin öldüğünü, 878 kişinin ise ya-ralandığını bildiriyor. Ancak bu rakamları öğrenen Rusların ço-ğunluğu, hükümetin ölü ve yaralı sayısını özellikle az gösteripgöstermediğini merak ediyor.

Çok sayıda gazete, hükümetin açıklamak istediğinden çokdaha fazla insanın öldürülmüş olduğu ve cesetlerinin gizlice gö-müldüğü şeklindeki suçlamalara yer vererek bu spekalüsyonlarıbesliyor. Yeni Günlük Gazete'de yakın tarihte yayımlanan birmakalede ayaklanma sırasında 1052 kişinin öldüğü yazıyordu.Savunma, Güvenlik ve içişleri Bakanlıkları sözcüleri ortaya atı-lan iddialarla ilgili herhangi bir yorumda bulunmadı. Bu yüksekrakamları destekleyecek herhangi bir kanıt yok. Ancak Yeltsin'inkarşısındaki politikacılar da medyanın kuşkularını paylaşıyor.

Mikhail Gorbaçov, "Halk kiminle karşı karşıya olduğunu veyetkililerin insan hayatına ne değer biçtiklerini anladı. Politik

309

Temel Gazetecilik

hesaplaşmanın söz konusu olduğu durumlarda insan hayatınıgöz önüne almadıkları ortaya çıktı" dedi.

En çok üzerinde durulan nokta, Rus Parlamentosu'nun bi-nası Beyaz Ev'de neler olduğu? 4 Ekim sabahında içişleri Bakan-lığı'na bağlı birlikler, binayı bombalamaya başladığında içeride1500 kişi bulunduğu sanılıyor. 18 katlı binanın pencerelerininbüyük çoğunluğuna ateş edildi. Üst katları saran yangının ise er-tesi sabaha kadar söndürülemediği biliniyor.

Birliklerin labirent benzeri binada ve altındaki tünellerdesağ kalan insanları kurtarmak için sürdürdükleri çalışmalar birhaftada tamamlanabildi. Yeni Günlük Gazete'nin bildirdiğine gö-re Beyaz Ev'de çarpışanlardan biri binada 415 ceset bulunduğu-nu işitmiş. Konsomalskaya Pravda gazetesi ise yakınlardaki birbinada en azından 200 kişinin öldürüldüğüne tanıklık etmiş bi-rinin sözlerine yer verdi.

Moskova Haber gazetesi cesetlerin yeraltı tünellerinden ta-şınarak hemen yakılmaya götürülmüş ya da Beyaz Ev'in içindeyok edilmiş olabileceğine inanıyor. Ancak bu bilgilerin kaynak-ları henüz saptanabilmiş değil, ayrıca şu ana kadar aralarındandoğrulanan bir haber de olmadı.

Bağımsız Gazete, Nikolai Nikitenko adında işgal sırasındaBeyaz Ev'e sık sık girip çıkan birinden gelen bir mektubu yayım-ladı. Nikitenko, mektupta binayı savunmak amacıyla Saint Pe-tersburg'dan gelen 36 kişiden hiçbirinin hayatta olmadığını yazı-yor.

Ancak resmi makamlar tarafından açıklanan ölü listesi Mos-kova bölgesi dışından gelen 18 kişinin adına yer veriyor. Niki-tenko, ayrıca Beyaz Ev'deki yangın sürerken pencerelerde görü-len itfaiyecilerin bazı insanlara göre yüzlerce cesetin yanmasınıbeklediklerini belirtiyor.

Ancak tüm bunlara karşın önceden inanıldığından daha çokinsanın kaçabilmiş olduğuna dair deliller var. Sağ kurtulan bir-kaç kişinin belirttiğine göre, çok sayıda isyancı binanın altındabulunan ve kentin değişik bölgelerine uzanan tünellerden kaç-mayı başardı. Aralarında dağıtılan Parlamento'nun Başkam veayaklanmaya önderlik etmekle suçlanan eski Başkan Yardımcısı

Haberlerin Tekrar Yazılması

Aleksander V. Rutskoy'un da bulunduğu pek çok kişi binanınortasındaki geniş holde pencerelerden uzakta toplandı.

Yetkililer, spekülasyondan dolayı rahatsız olmuşa benzemi-yor. Tıp Kurulu sözcüsü olan Igor F. Nadezdin, "Bu her zamankarşılaşılan bir durum. Bir sürü ceset gördüklerini hatta kendile-rinin de bazı cesetleri gömdüklerini iddia eden insanlar hep olur.

Ancak Moskova'daki politik durum öyle ki hiç kimsenin ce-set saklamasına gerek yok. Yeltsin, kendi yaptıklarının gerekliolduğunu kanıtlamak için olayların çok kanlı bir boyuta vardığı-nı göstermek zorunda. Rutskoy ve Hasbulatov ise, Yeltsin'in bircanavar gibi davrandığını, doktorların ölü ve yaralı sayısını sak-lamaya çalışmadıklarını ispatlamak zorunda" diyor. '

(Cumhuriyet, Kasım 1993)

BOMBALI SALDIRI TEHDİTLERİ

Dış Haberler Servisi- Kuzey irlanda barış anlaşmasına karşı olanCumhuriyetçi üç örgütün birleştiği ve yeni saldırılar hazırlığındabulunduğu bildirildi, ingiltere'de yayımlanan The Times gazetesi-nin kimliği belirtilmeyen istihbarat kaynaklarına dayanarak ver-diği haberde, farklı gruplardan 100 kadar teröristin, İrlandaCumhuriyet Ordusu (IRA) içindeki 3 ana grubun kurduğu ittifa-kın belkemiğini oluşturduğu belirtildi. Gazetenin haberine göre"Oglaigh na hEireann" adındaki yeni oluşumda irlanda KurtuluşÖrgütü (IRA), bu örgütten ayrılan Gerçek IRA ve Sürekli Iragrupları yer alıyor. Bu gruplardan 100 kadar militanın belkemi-ğini oluşturduğu Oglaigh na hEireann'm irlanda Cumhuriyeti veKuzey irlanda'da yandaşları bulunuyor.

Geçen yıl 29 kişi ölmüştüÖrgütün en güçlü olduğu yer ise İrlanda Kurtuluş Örgütü'nünde (IRA) kalelerinden birisi sayılan sınırdaki Dundalk kenti. Ye-ni oluşumun en büyük grubu Gerçek IRA, geçen Ağustos ayında29 kişinin ölümüyle sonuçlanan Omagh saldırısından sorumlututuluyor.

Temci Gazetecilik Haberlerin Tekrar Yazılması

.

Bu örgül olayın hemen ardından ateşkes ilan etse de biryandan da yeni terör eylemlerinde bulunmak üzere yeniden ya-pılandığı yönünde bilgiler vardı, ingiliz Gizli Servisi MI5, 1997yılındaki ateşkesten sonra asıl tehlikenin IRA'dan değil, bu ör-gütten ayrılan gruplardan geleceğini kaydetmişti. Uzmanlara gö-re, İngiltere ve irlanda hükümeti ile IRA'nın siyasi kanadı SinnFein arasındaki barış görüşmelerinin beklenen sonucu verme-mesi örgütün yeniden şiddete yönelmesinde önemli rol oynuyor.

Bu arada, terör eylemlerini Kuzey irlanda yerine, İngilte-re'ye yönelten Oglaigh na hEireann, böylelikle sempatizanlarınıda kaybetmemiş olacak. Saldırı için ingiltere'nin özellikle de baş-kent Londra'nın seçilmesinde bir başka nedenin ise burada iş ya-pan uluslararası büyük şirketleri kaçırmak olduğu belirtiliyor.

(Cumhuriyet, Ağustos 1999)

Başka yayın organlarında çıkan haberlerin redaksiyon yo-luyla tekrar düzenlenerek kullanımı, daha çok yer ve za-man doldurmak için yapılmaktadır. Yapılan işin güvenilirolması kesinkes zorunludur. Türk gazeteciliğinde de buyola başvurulması olağandır. Genel uygulama ise haberikullanılan yayın organının belirtilmesi şeklindedir.

Servetlerinin miktarını kendileri de bilmiyorTÜRKİYE'NİN 100 ZENGİNİ

Nokta dergisi, Türkiye'nin en zenginlerinin, ABD'nin en zen-ginlerini gösteren listenin ortasında yer almayı başardıklarımyazıyor.

Haftalık Nokta dergisi, "En zengin 100 Türk" listesini ya-yınladı. Listedeki aileler, 10 milyar liradan başlayıp, 200 milyarlirayı da aşan servetleri denetliyorlar. Dergi, "Türkiye'nin enzenginlerinin, ABD'nin en zenginlerini gösteren listelerin orta-sında yer almayı başardıklarını" yazıyor.

"En zengin 100 Türk" olarak verilen liste şöyle:

200 milyar Türk Lirası ve daha yukarısıR. Koç, Sabancı, Karamehmet (Çukurova Holding), Yaşar (YaşarHolding), Eczacıbaşı, Dinçkök, Yazıcı (Anadolu Endüstri), Haz-nedaroğlu (Kutlutaş), Koçak (Kutlutaş), Ercan (Ercan Holding),Tara (Enka), Özilhan (Anadolu Endüstri), Sönmez (SönmezHolding), Sezai Türkeş (STFA), Feyzi Akkaya (STFA), Kamhi(Profilo Holding), Şahenk (Doğuş Grubu), Kocabıyık (Borusan),Narin, Bodur, Boyner (Altınyıldız), Gazioğlu (Orta AnadoluTAŞ), Yırcah, Çiftçi (Çiftçiler Holding), Ülker.

200-100 milyar Türk LirasıAkçağlılar (Tekfen), Akın (Akm Tekstil), Alaton (Alarko),

Berker (Tekfen), Salahattin Beyazıt, Çarmıklı, Çolakoğlu (Çola-koğlu Metalürji), Çavuşoğlu (ÇBS), Nezih Dural, Eken (BerdanTekstil), Elginkan, Garih (Alarko), Gökyiğit (Tekfen), Gürsel(Kiska İnşaat), Hattat (Hema Holding), Kanatlı (Eti Bisküvi),Koçman, Menteşoğlu, Özakat (Etibank), Özbucak (ÖzbucakAŞ), Özsaruhan (Metaş), Erol Simavi, Toprak (Toprak Holding),Ulusoy, Yurtçu (lzdaş).

100-10 milyar Türk Lirası arasıAcıman (Man Ajans), Ağın (Biaş), Arar (Atlas Halı), Murat

Bayrak (Sancak Tül), Beşikçioğlu (Beşikçioğlu AŞ), Bezmen, Bur-la, Cankurtaran, Cerrahoğlu, Cevahir (Müteahhitlik), Dedeman,Dürüst (Alo-Mintaks), Ekinci, Eliyeşil, Esin (Esin Nakliyat), Es-kiyapan (Birlik Mensucat), Güler (Cihan Elektronik), Hakko(Vakko), Has (Otomarsan), Işık (İşıklar Holding), Kalkavan, Ka-vala, Komili, Konukoğlu (Gaziantep İplik), Koray (Koray İnşa-at), Kurtçu (Yıldız Tekstil), Makzume (Deniz Nakliyat), Menger,Mimaroğlu (Töbank), Okan (Beslen Makarna), Onur (Müteah-hitlik), Özdoyuran (Un ve İrmik), Özköseoğlu (Entes inşaat),Öztemir (Gümüşsüyü), Piyale, Sağra, Sadıkoğlu, Sapmaz, Hal-dun Simavi, Sivri (lzdaş), Soyak (Soyak inşaat), Süzen (Trans-türk) Süzer (Süper Dış Ticaret), Tatlıcı (Ihracat-Diyarbakır), Ta-ciroğlu (Peysan), Topbaş, Turgut (Fako İlaç), Yamantürk, Yal-man (Tatko), M. Ali Yılmaz (Tek-Art Holding).

! I • v '

312 313

Temel Gazetecilik

Tam rakam verilemiyor

Nokta, büyük servet sahibi ailelerin servetlerinin miktarını ken-dilerinin de bilmediğini belirtiyor. Dergiye göre, "En zengin 100Türk, 10 milyar liradan başlayıp, 200 milyar liranın üzerine çı-kan servetleri denetliyor. Başlarında Koç ve Sabancı ailelerininyer aldığı süperlerin sahip olduğu servetin toplam değerini, baş-ta kendileri ve yakınları olmak üzere kimse bilemiyor. Türki-ye'nin kaymak tabakasını oluşturan bu 20-25 ailenin malları,mülkleri, yatırımları, iştirakleri hakkında bir rakam verebilmek,tahmin olarak bile mümkün değil...."

Nokta'ya göre, "Zenginlerin nasıl yaşadıkları hakkında ka-muoyunda oluşmuş bazı düşüncelerin o kadar geçerli olmadığı-nı ortaya koyuyor. Süper zenginler, elbette kendi yüksek düzey-lerinin çerçevesinde, ama kendilerinden beklenmedik şekilde öl-çülü, hatta mazbut yaşıyorlar. Pek az vakit ayırabildikleri özelhayatlarını evlerinde, aileleriyle, çocukları, torunlarıyla birlikteyaşamayı tercih ediyorlar. Gazetelerde boy gösteren o su gibi pa-ra harcayan çapkınlar, gece hayatına, içkiye, kumara, kadınadüşkün 'dinamik' insanlar aslında en zenginler arasına girmek-ten uzak kişiler..."

(Milliyet, 8 Haziran 1986)

FİSUNOĞLU'NDAN ŞOK AÇIKLAMA

Serdar CANDARKara Kuvvetleri eski komutanı, emekli Orgeneral Muhittin Fisu-noğlu, Orgeneral Doğan Güreş'in Genelkurmay Başkanlığı içinkendisine şeref sözü verdiğini söyledi.

30 Ağustos tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndanemekli olmasıyla ilgili görüşlerini, yarın çıkacak olan haftalıkEkonomi Politika Dergisi EP'ye aktaran Fisunoğlu, 10 Nisan1994'te Güreş'in kendisini çağırdığını belirterek, aralarında ge-çen konuşmayı şöyle aktardı:

"O zaman sayın Özal daha sağdı. Genelkurmay Başkanı,'Ben bu yıl yaş haddinden emekli oluyorum. Zaten yorgunum

314

Haberlerin Tekrar Yazılması

da. Başbakan Süleyman Demirel ve Milli Savunma Bakanı SayınAyaz ile görüştük. Siz bu sene Genelkurmay Başkanı oluyorsu-nuz. Hayırlı uğurlu olsun' dedi. Kendisinin uzatmayı kabul etme-yeceğine dair de şeref sözü verdi. Arkasında da 'Senin de müdde-tin bitince uzatmayacağına dair şeref sözü vermeni istiyorum' de-di. Ben de 'Tabii' dedim ve ayrıldık."

Nisan'da böyle bir söz verilince beklenti içine girdiğini ifadeeden Fisunoğlu, bu beklentinin gerçekleşmemesinden ve teamü-lün olmamasından dolayı üzüldüğünü belirtti. Üç sene KaraKuvvetleri Komutanlığı yapan birisinin doğal olarak böyle birbeklentiye gireceğini vurgulayan Fisunoğlu bu uzatmanın Ana-yasal olarak da tartışıldığım ve daha sonra Anayasa Mahkeme-si'nin bu Kanun Hükmündeki Kararname'yi iptal ettiğini söyledi.

Fisunoğlu, bu kararın kendi kişiliğine yönelik olup olmadı-ğı yolundaki bir soruya ise, "Demokrasilerde kişiler için kanunçıkarılmaz, fevkalade bir durum olur. Bu şahsi uygulamalar isegeriden gelenlere kötü örnek olur" dedi.

Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na atandığında yapılan yorum-ların bu konuda bir etkisinin olup olamayacağına ilişkin soruyaise Fisunoğlu şu yanıtı verdi: "Benimle ilgili 'askeri rejime taraf-tar o gelirse rejim tehlikeye girer veya ihtilal yapar' gibi görüşlerileri sürüldü. Bunların hepsini reddederim. Ben demokrasiden vehukuktan yana bir insanım. Benim yapım insancıl, şiir yazan,merhametli bir yapıdır."

Güreş'in sözünden niçin vazgeçtiğine ilişkin soru üzerineFisunoğlu, "Bana, ırmak geçilirken at değiştirilmez dendi. Yaniterörle ilgili olarak. Ben şunu ifade edeyim: Irmak geçilirken atdeğiştirilse idi at ırmağı daha çabuk geçerdi" diye konuştu.

Güneydoğu sorununun halledilebilecek bir sorun olduğunubelirten Fisunoğlu, "Yeter ki stratejisi iyi tespit edilsin. Gerekstratejiler, gerekse konseptler sık sık değişmez ve bunlar ortayadökülmez" dedi.

Güneydoğu konusunda öncelikle dışarıdaki bataklığın ku-rutulması gerektiğini kaydeden Fisunoğlu, "Bizi en çok ilgilendi-ren Almanya'dır. Çünkü orada teröristler kolaylıkla yeşerebili-yor. Daha sonra Suriye ile Iran gelir. Onlardan korkacak duru-

3'5

Temel Gazetecilik

mumuz yok. Suriye'nin yakın tarihine bakarsak hangi zaferi ka-zanmıştır? Golan tepelerini bile İsrail'e kaptıran Suriye Türkiyeile başa çıkacak durumda mıdır? israil metoduyla da içersi te-mizlenir ve bu iş için en iyi metoddur" dedi.

Fisunoğlu EP Dergisi'ne ayrıca Medyum Memiş olayından,MİT ve psikolojik savaşa, Eşref Bitlis'in ölümünden Cem Erse-ver olayına kadar birçok değişik konuda ayrıntılı açıklamalardabulundu.

(Milliyet, 30 Kasım 1993)

İHRACATTA KDV VURGUNU

ANKARA (AA)- Maliye Bakanlığı denetim elemanları, ihracatçı-ların katma değer vergisi (KDV) iade taleplerinin yüzde 228'ininsahte ve yanıltıcı belgelere dayandığını belirledi.

Maliye Gelirler Kontrolörleri Derneği'nin "Vergi Sorunları"dergisinde yer alan araştırmaya göre, son yıllarda toplanan KDViçinde, iade edilen vergi miktarı yüksek düzeylere ulaştı.

İstanbul'daki iade sonuçlarını da değerlendirmeye alan araş-tırmaya göre, bu ilimizde ihracatçılar 1997 yılında 135 trilyon697 milyar lira, 1998 yılında da 238 trilyon 486.7 milyar lira tu-tarında KDV iadesi talebinde bulundu. Buna karşılık, nakit vemahsup yoluyla ihracatçılara 1997 yılında 106 trilyon 957.4 tril-yon 866.6 milyar lira tutarında KDV iadesi yapıldı. Böylece, soniki yılda 374 trilyon 183.7 milyar liralık iade isteminin 304 tril-yon 824.1 milyar liralık bölümü karşılandı.

istanbul'da dahilinde alman KDV rakamlarına göre, 1997'detoplanan verginin yüzde 23.5'u, 1998'de ise yüzde 23.2'si ihra-catçılara geri verildi.

Suistimal olayları

Bu arada Maliye Bakanlığı denetim elemanlarının KDV ia-desi inceleme sonuçları, bu alandaki suistimal olaylarındaki artı-şı da gözler önüne serdi. KDV iadelerine ilişkin en fazla incele-me yapan denetim birimi olan gelirler kontrolörlerinin 1995 yılı

1I

Haberlerin Tekrar Yazılması

denetimlerinde yüzde 5 olarak ortaya çıkarılan suistimal oranı,1997 yılında yüzde 10, 1998 yılında ise yüzde 31.7 olarak belir-lendi. 1998'de 251 rapor düzenleyen gelirler kontrolörleri, 11trilyon 712 milyar liralık KDV iadesi dosyasını inceledi ve 3 tril-yon 721 milyar liralık iade talebinin yanıltıcı ve sahte evrak ilediğer nedenlerle reddine karar verdi. Maliye müfettişlerinin soniki yılda gerçekeştirdikleri KDV iadesi incelemelerinde ise iste-nen iadenin 1997'de yüzde 32.8'lik, 1998'de ise yüzde 25.2'likbölümü haksız bulundu. Vergi denetmenlerinin incelemelerindede reddedilen KDV iadesi oranı 1997'de yüzde 1, 1998'de iseyüzde 8.1 olarak belirlendi.

Nakit iadeden vazgeçilsinAraştırmada, mevcut sorunların halli için nakit iade sistemindenderhal vazgeçilmesi gerektiği belirtildi ve devletten para alma esa-sına göre kurulmuş sistemden beslenen, paravan şirketler ortayaçıktığı kaydedildi.

Nakit iade yerine mahsup sisteminin getirilmesi istenen araş-tırmada ihracatçılara söz konusu tutarların gelir, kurumlar, KDVve muhtasar vergi borçları yanında sigorta borçlarının mahsubuyoluyla ödenmesi önerildi.

Araştırmada, söz konusu uygulamanın belli sektörlerdekisahte ve yanıltıcı fatura kullanımını ortadan kaldıracağı ve sek-törde ciddi çalışan imalatçı ve ihracatçı firmaların desteklenmesiyolunu açacağı da vurgulandı. Araştırmada ayrıca, sahte ve muh-teviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanımının en fazla tekstil vekonfeksiyon sektöründe olduğu, buna da ana üretim merkezleri-nin belge düzeni açısından yeterince denetlenememesi ve ithalhammaddenin gerçek fiyatların çok altında bir rakamla gümrükgirişlerinin yapılmasının yanı sıra, kâr marjının iki katı KDValınmasından kaynaklandığı ifade edildi.

(Milliyet, 4 Ağustos 1999)

316

Kendi Gazetecilik Kuruluşunca Daha Önce VerilmişHaberin Geliştirilmesi veya Birleştirilmesi

Haberi oluşturan olayda gelişme görülmesi, redaksiyon yo-luyla düzenlenebilmektedir. Redaksiyon, bu bakımdan ha-berlerin gelişmesi ve devamını değerlendirebilmek yönün-den iyi bir işlem olarak karşımıza çıkmaktadır. Haberleringelişmesini gösterebilmek yönünden haber değerini yitirenetkenler atılmakta, değerini koruyanlara yenilikler ve ge-lişmeler eklenmektedir. Haber, bu şekilde hem gelişmektehem de yeni bir hava ve anlayışla tekrar sunulmaktadır.Daha başka deyişle, haber tazelenmektedir. Bu gibi haber-lere gazeteciler arasında ikinci gün haberi dendiği de ol-maktadır.

ATLAS-1 YANIYOR

MÎLLtYET HABER MERKEZİ

Basra Körfezi'nde seyreden Atlas-1 tankerine yapılan roketli sal-dırı sonucu geminin 3. kaptanı Oğuz Birgüler öldü, kaptan Mus-tafa Varol başından, elektrik zabiti Sinan Kayalar ile RamazanAcar adlı gemici de bacaklarından yaralandılar. Daha önce 2Mart'ta da saldırıya uğrayan Atlas-1'de ikinci kaptan ölmüştü.

Birleşik Arap Emirlikleri haber ajansı "VVampress", gemininSuudi Arabistan'ın Ras Tannurah Limanı'ndan yüklediği 138 binton petrolü Türkiye'ye getirmek için yola çıktığını, Abul Bukkuspetrol dolum tesislerinin 25 kilometre güneyinde Iran savaşuçaklarının saldırısına uğradığını bildirdi. AP ajansı da saldırıyıİran uçaklarının yaptığını söyledi. Haber verildiğine göre, gemimürettebatı gemiyi terk ederken kurtarma gemileri, yangınınpetrol depolarına sirayet etmemesi için yoğun çaba gösteriyorlar.

Dışişlerinin açıklamasıÖte yandan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Yalım Eralp, saldırıdan

318

Haberlerin Tekrar Yazılması

sonra tankerde yangın çıktığını bildirerek, şunları kaydetti:"Tankerde yangın çıkması üzerine mürettebatın Abu Da-

bi'nin kuzeyindeki Das Adası'na tahliyesine başlanıldığı öğrenil-miştir. Saldırının öğrenilmesini müteakip Dışişleri Bakanlığı bil-gi derlemesi için gerekli girişimleri başlatmış bulunmaktadır.Türk Hükümeti uluslararası hukukun yeni ve vahim bir ihlaliniteşkil eden sivil ve masum bir hedefi milletlerarası sularda vur-mak suretiyle can ve mal kaybına yol açan bu saldırıyı şiddetlekınar."

Kaptanın evinde yasBombalanan tankerde ölen kaptan Oğuz Birgüler'in İzmir'de bu-lunan ailesi haberi gazetecilerden öğrendi. Kaptanın 8 aylık ha-mile eşi Figün Birgüler'den ölüm haberi gizlendi, sadece yaralıolduğu bildirildi.

Kaptanın kayınpederi Cengiz Kaynak şöye konuştu:"Kızımla bir buçuk yıllık evliydiler. Biz, Oğuz'un gitmesini

istemiyorduk. Zaten bir süre önce görevinden istifa etmişti. Tan-ker sefere çıkınca tekrar gitti. Gitme dedik, dinlemedi. Oğlum gi-bi severdim."

Ölen kaptanın kayınpederi, birkaç günden beri huzursuz ol-duklarını belirterek: "Hanımla sık sık konuşuyorduk, içimize midoğdu nasıl bilmiyorum, ama kötü bir olay yaşayacağımızı sankihissetmiştik" dedi.

(Milliyet, 21 Nisan 1986)

Ölen 3. kaptanın cesedi hâlâ gemideATLAS-1 SÖNDÜ

Yaralı süvari Mustafa Varol ve Ramazan Acar'ın ayak topukları-nın kırık olduğu bildiriliyor.

ÎSTIHBARAT SERVİSİ

Basra Körfezi'nde önceki gün iran'a ait olduğu sanılan savaşuçaklarının saldırısına uğrayan Atlas-1 tankeri Abu Dabi'ye çeki-liyor. Bir kişinin öldüğü, üç kişinin de yaralandığı saldırıda tan-kerin yaşam mahallinde çıkan yangın söndürüldü.

319

Temel Gazetecilik

Telefon ile dün görüştüğümüz tanker mürettebatı durumla-rının iyi olduğunu bildirdi. Başı parçalanarak feci şekilde ölenüçüncü kaptan Oğuz Birgüler'in cenazesi hâlâ geminin yaşammahallinde bulunuyor.

Tanker yağcısı Efendi Getlaç, dün saldırıyı şöyle anlatı:"Muhtemel bir saldırıya karşı bütün gece uyanık kalmıştık.

Bir kısım mürettebat geminin kıçında, bir kısmı yaşam mahallin-deyken sabah saat 09.50'de bir uçak göründü. Biz normal biruçuş zannederken birden sancak tarafına dört bomba attığınıgördüm. Ancak bombalar yaklaşık 30 metre kadar açığa düştü.

(Milliyet, 22 Nisan 1986)

Komünistler askerlere saldırıp TV binasını işgal etti.Yeksin, duruma hâkimMOSKOVA'DA İSYAN

Cenk BAŞLAMIŞ/MOSKOVA

KANLI ÇATIŞMADevlet Başkanı Yeltsin'in parlamentoyu feshetmesiyle başlayangerginlik, 12. gününde yerini kanlı çatışmaya bıraktı. BaşkentMoskova sokaklarında feshedilen parlamentonun lideri RuslanHasbulatov önderliğindeki binlerce komünist gösterici güvenlikkuvvetlerine saldırıya geçti. Askerlerin de karşılık verdiği çatış-malarda 8 kişi oldu, 100 kişi yaralandı. Çatışmalar esnasındaiçişleri Bakanlığı'na bağlı özel birlik mensubu 200 kişi silahlarıy-la beraber Hasbulatov saflarına geçti.

RUTSKOY DA SAHNEDEParlamentonun Devlet Başkanlığı'na atadığı Rutskoy'un çağrısıüzerine göstericiler Moskova Belediye Başkanlığı binasını bir sü-re işgal ettiler. 2 bin kadar gösterici ise TV merkezinin bulundu-ğu binayı bastı. Baskınla birlikte, diğer cumhuriyetlere de yayınyapan TV kesildi. 3 saat süren çatışmalar sonucu Yeltsin'e bağlıbirlikler binayı geri aldı.

320

Haberlerin Tekrar Yazılması

KREMLIN'1 İŞGAL ÇAĞRISIOlayların tırmanması üzerine Moskova dışında bekleyen tanklıbirlikler başkente girerek kilit noktaları tuttu. Yeksin, Mosko-va'da olağanüstü durum ilan etti. Hasbulatov, olağanüstü duru-mu tanımadığını belirtti ve yandaşlarını Kremlin'i işgale çağırdı.

CLINTONDAN DESTEKWashington, Moskova'daki gelişmeleri kaygıyla izlerken, BaşkanClinton, Yeltsin'e desteğini yineledi.

(Milliyet, 4 Ekim 1993)

KANLI ZAFERDirenen parlamentoya yıldırım baskın: Çok sayıda ölü var...

Hasbulatov ve Rutskoy teslim oldu

Cenk BAŞLAMIŞ Moskova Savaşı'nda

TANK ATEŞİ Rusya Devlet Başkanı Yeltsin'e bağlı birlikler, sa-bah saatlerinde parlamentoya karşı tank ve top ateşiyle saldırıyageçtiler. Binanın 13. katında yangın çıktı. Ardından özel paraşüt-çü birlikleri içeri girdi ve üstünlüğü ele geçirdi. Direnişçi parla-menterler ve Yeksin muhalifleri, binayı kat kat savunarak üstkatlara çekildiler.

TUTUKLAMA Parlamento Başkanı Hasbulatov ve DevletBaşkan Yardımcısı Rutskoy tutuklamaya direnmedi. Rusya hükü-metinin iki lidere de zarar verilmeyeceğini garanti ettiği belirtil-di.

500 ÖLÜ Parlamento içindeki şiddetli çarpışmalar ve yan-gın sürerken, açıklama yapan Yeltsin'in askeri danışmanı Gene-ral Volkogonov, bina içindeki muhaliflerden yaklaşık 500 kişi-nin öldüğünü söyledi. Parlamento binasındaki tüm askeri so-rumlular tutuklandı. Rusya TV'si, TV binası çevresindeki çatış-malarda 64 kişinin öldüğünü duyurdu.

SON DARBE Baskın operasyonunu Kremlin'den izleyenYeksin, Moskova'da gece sokağa çıkma yasağı koydu. Muhalif li-derlerin görüşme talebini reddetti. Ve, aralarında Pravda'nın dabulunduğu birçok muhalif gazeteyi kapattı.

3 2 I

Temel Gazetecilik

• Yeltsin kuvvetlerinin, Parlamento'ya saldırısı Türkiyesaati ile 06.00'da başladı. Zırhlı birlikler, kendilerine molotofkokteyli atan göstericileri kolaylıkla geçip, Parlamento binasıönüne geldiler.

• Gözlerimiz binaya dönmüştü ki, şiddetli bir patlama ilekendimizi yerde bulduk. On metre ilerimizdeki tank, ilk ateşiaçmıştı. Aynı anda dev bina sallandı, mermer parçaları havayauçuştu, kara bir duman yükseldi.

• Halk Parlamento binasına doğru koşuyor, adeta maçseyreder gibi, olup bitenleri kaçırmamaya çalışıyordu. Silahlarpatladığı anda insanlar kendilerini yere atıyordu. Biri, bir dahakalkamadı. Gözlerimin önünde, ensesinden vurulan bir kadıncansız yere serildi.

(Milliyet, 5 Ekim 1993)

Haberin gelişmesi yönünden ikinci gün açısı kullanılacak-sa, haberine göre kullanılan girişte ya renkli haber girişi yada açıklayıcı bir girişe yer verilebilir. Aslında, eski haberinyenileştirilmesi, tazelenmesi işlemi yapıldığından, özellikleanlamlı ve önemli yeni noktaların girişte kullanılması ge-rekmektedir. Özellikle yeni yazılan girişin yapay sonuçlaryaratmaması için büyük dikkat gösterilmelidir.

İŞTE MUCİZE

KONYA (rıha)- Kuran kursu öğrencisi 15 yaşındaki AbdullahDurukan, dengesini kaybedince su içtiği musluk gözüne saplan-dı. Gözünde, yerinden sökülen muslukla Devlet Hastanesi'ne gö-türülen Abdullah Durukan 30 dakika süren ameliyatla kör ol-maktan kurtarıldı.

Olay, dün saat 11.00 sıralarında meydana geldi. SedirlerCaddesi'ndeki Kuran kursunun öğrencisi Abdullah Durukan, ar-kadaşlarıyla birlikte tenefüse çıktı ve ders zili çalınca aceleyleçeşmeye koşup su içmeye başladı. Aceleciliği nedeniyle dengesi-ni kaybeden Abdullah Durukan öne doğru düştü ve musluk gö-

322

Haberlerin Tekrar Yazılması

züne saplandı. Çığlıklar üzerine arkadaşları kurs yöneticisi NuriÇmarka'ya durumu bildirdiler. Yönetici Nuri Çınarka, musluğu15 dakika içinde sökerek öğrenciyi gözünde musluk olduğu hal-de Konya Devlet Hastanesi'ne götürdü.

Abdullah Durukan, göz servisinde hemen ameliyat edildi.Op. Dr. Ali Turgay Özdemir ve ekibi tarafından başarılı bir ope-rasyonla gözündeki musluk çıkarıldı. Bir süre yoğun bakıma alı-nan Abdullah Durukan, narkozun etkisinden kurtulduktan son-ra, "Neredeyim, bana ne oldu?" diyebildi.

Operasyonu gerçekleştiren Dr. Ali Turgay Özdemir "Çocukbize geldiği zaman gözüne musluk oturmuştu. Hemen ameliyataaldık. Göz kapağı kenarını keserek musluğu gözünden çıkardık.Büyük bir ihtimalle gözün görebileceğine inanıyorum. On yıllıkmeslek hayatımda göze taş kaçması, çabuk saplanması gibi olay-lara tanık oldum ama böylesine ilk kez rastladım. Öğrenci, gözü-ne musluk saplanınca hareket etmeden durmuş olabilir. Aksihalde gözü kurtarmamız mümkün olmazdı."

Musluk anahtarıyla musluğu yerinden söken kurs yöneticisiNuri Çınarka ise olayı şöyle anlattı:

"Çocuklar koşarak bana geldiler ve durumu bildirdiler. He-men yanına gittim. Abdullah adeta çeşmeye yapışmıştı. Kendisi-ne hareket etmemesini ikaz ettim. Musluk anahtarını alıp muslu-ğu sökmeye başladım. 15 dakika içinde musluğu yerinden sök-tüm. Sonra da hastaneye gittik. Eğer telaşlanmış olsaydık veyaAbdullah can acısı ile hareket etseydi gözü çıkardı."

(Hürriyet, 9 Mayıs 1986)

Gözüne musluk saplanan öğrencininsargıları bugün açılıyor

ABDULLAH'IN MİNNET BORCU

Türk tıbbı açısından adeta mucize gerçekleştiren Opr. Dr. Öz-demir, Abdullah'ın gözüne saplanan musluğu başarılı bir ame-liyatla çıkarmıştı.

KONYA (hha)- Öğrenim gördüğü Kuran kursunda, çeşmeden su

323

Temel Gazetecilik

içerken gözüne musluk saplanan 15 yaşındaki Abdullah Duru-kan, başarılı bir ameliyatla gözündeki musluğu çıkaran Opr. Dr.Ali Turgay Özdemir'in elini öperek teşekkür etti. Türk tıbbı açı-sından büyük bir başarı sayılan ameliyatı gerçekleştirerek adetabir "mucize" yaratan Opr. Dr. Özdemir, sargıların bugün açılaca-ğım belirtti.

Sedirler Caddesi'ndeki Kuran kursunda perşembe günü saat11.00 sıralarında meydana gelen olayda kurs öğrencisi AbdullahDurukan, ders zilinin çalmasından sonra aceleyle çeşmeden suiçerken, üzerine 13 yaşındaki Cengiz Er isimli öğrenci düşmüşve olay sonucunda musluk gözüne saplanmıştı. Kurs yöneticisiNuri Çınarka, musluğu büyük bir dikkatle yerinden sökmüş veAbdullah Durukan'ı gözünde muslukla Konya Devlet Hastane-si'ne yetiştirmişti. Göze saplanan musluk, başarılı bir ameliyatlaçıkarılmıştı.

Opr. Dr. Ali Turgay Özdemir'in başkanlığında Şükran Ya-rar, Azize Oksit ve Birsen Yılmaz'dan oluşan ekibin gerçekleştirdive 30 dakika süren başarılı ameliyatla göze saplanan musluk çı-karılmıştı. Konya Devlet Hastanesi'nde heyecanlı bekleyiş sürer-ken ameliyatı gerçekleştiren Opr. Dr. Ali Turgay Özdemir, "Ab-dullah'ın gözünün göreceğine inanıyorum" dedi.

(Hürriyet, 10 Mayıs 1986)

"GÖRÜYORUM, GÖRÜYORUM..."

KONYA (hha)- Opr. Dr. Ali Turgay Özdemir, Konya Devlet Has-tanesi'nde 15 yaşındaki Abdullah Durukan'ın sol gözündeki sar-gıları usta parmaklarıyla çıkarırken, etrafı derin bir sessizlik sar-mıştı... Herkes heyecanlı bir bekleyiş içindeydi. Sol gözüne sap-lanan musluk, Konya Devlet Hastanesi'nde gerçekleştirilen başa-rılı bir ameliyatla çıkarılan Abdullah Durukan'ın bu gözünün gö-rüp görmeyeceği şimdi belli olacaktı.

Odadaki derin sessizlik birden 15 yaşındaki Abdullah Du-rukan'ın yürekten gelen ve herkesi sevince boğan çığlığıyla bo-zuldu...

324

Haberlerin Tekrar Yazılması

"Görüyorum... Görüyorum..."Tıp bir mucize gerçekleştirmişti. Ameliyat ekibi birbirini

kutlarken, Abdullah Durukan, sevinç gözyaşları döküyordu.Günler süren heyecanlı bekleyiş mutlu sona ermişti.

Sol gözündeki sargılar çıkarıldıktan sonra ameliyatı gerçek-leştiren ekibin şefi Opr. Dr. Ali Turgay Özdemir'in parmaklarınıgöstererek sorduğu sayıları tek tek doğru şekilde cevaplandıranKuran kursu öğrencisi Abdullah Durukan, "Net olarak görüyo-rum, şükürler olsun, gözüm kazadan önceki gibi görüyor. Her-kese teşekkür ederim" diyerek sevincini dile getirdi.

Opr. Dr. Ali Turgay Özdemir, musluğun göz çukurunun üs-tündeki kısma dayalı olması nedeniyle ameliyatta başarı sağla-dıklarını belirtti, "Bu durum gözün büyük hasar görmesini önle-miş. Aslında büyük bir soğukkanlılıkla musluğu yerinden sök-meyi başaran ve Abdullah'ın korkusuna rağmen onu sakinleştire-bilen Kuran kursu yöneticisi Nuri Çınarka'yı kutlamak gerekir"diye konuştu.

Abdullah Durukan'ın sargılar açıldıktan sonra görebildiğiniduyan tüm yakınları Devlet Hastanesi'ne akm etti. Abdullah Du-rukan'ı ziyaret etmek için hastane koridorlarını dolduranlar, "Se-vincimiz sonsuz" dediler.

Hastane yetkilileri, Abdullah Durukan'ın 15 gün içinde has-taneden taburcu edileceğini bildirdiler.

Nasıl Olmuştu?Sedirler Caddesi'ndeki Kuran kursuna devam eden 15 yaşındakiAbdullah Durukan, geçen perşembe günü ders zilinin çalmasın-dan sonra çeşmeden su içmek istemiş, ancak acele yüzünden ar-kadaşı 13 yaşındaki Cengiz Er kendisine çarpmıştı. Bu sıradamusluğa kafası vuran Abdullah Durukan'ın sol gözüne musluksaplanmıştı.

(Hürriyet, 11 Mayıs 1986)

325

TAKSİM'DE CANLI BOMBA DEHŞETİ

İstanbul Haber Servisi- Taksim Meydanı'nda İstanbul ÇevikKuvvet Şube Müdürlüğü'ne bağlı polislere yönelik yapılan inti-har saldırısında eylemi gerçekleştiren kadın ölürken 3'ü polis ol-mak üzere 10 kişi yaralandı. Polis, olay yerinden kaçtığı kayde-dilen bir kişinin eşkâlini belirlerken şüpheli gördüğü yaklaşık 30kişiyi gözaltına aldı.

Emniyet Genel Müdürlüğü geçen günlerde tüm emniyetmüdürlüklerini "PKK'nin 52 canlı bomba"sınm bulunduğu ko-nusunda uyarırken istanbul'da ilk "canlı bomba" saldırısı dünsaat 12.40 sıralarında Taksim Meydam'nda sürekli görev yapançevik kuvvete karşı düzenlendi, istanbul Emniyet MüdürlüğüÇevik Kuvvet Şube Büdürlüğü'ne bağlı otobüsler ile bir panzerinsabit nokta olarak beklediği Taksim Cumhuriyet Anıtı ile istiklalCaddesi arasındaki alanda meydana gelen saldırı 20 yaşlarındakibir kadın tarafından gerçekleştirildi. Çevik kuvvet görevlileri sır-tında bir çantayla kendilerine yönelen bir kadını otobüslere 20metre mesafede durdurdu. Nöbetçi polis silah çekerek çantayıbırakması için kadını uyarınca, kadın bir adım geri çekilerek el-lerini kaldırdı. Polisin kendisine yakaşmasını bekleyen kadın ey-lemci elinde tuttuğu bombanın pimini çekti. Meydana gelen şid-detli patlama sonucu saldırıyı gerçekleştiren kadın parçalanarakölürken 3'ü polis olmak üzere 10 kişi de yaralandı. Yerde kıvra-narak yatan yaralılara başka bir bomba daha olabileceği kuşkusuüzerine bir süre yaklaşılamadı. Bomba ekibi ve ambulanslarınolay yerine gelmesinin ardından, yaralılar Taksim ilkyardımHastanesi'ne kaldırıldı. Saldırıyı gerçekleştiren kadının cesediniipe bağlayarak sürükleyen polis, yaptığı inceleme sonucu patla-mamış 4 adet el bombası ve 7 fünyeyi etkisiz hale getirdi. Emni-yet yetkilileri, intihar saldırısı düzenleyen kadının kimliğinin be-lirlenmesi için çalışmaların sürdürüldüğünü belirtti.

istanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli polismemurları Yılmaz Erdoğan, Duran Gökçek ve Mustafa Tokalaş,Taksim İlkyardım Hastanesi'ndeki ilk tedavilerinin ardından Şiş-li Etfal Hastanesi'ne sevk edildi. Yaralanan polislerin olaylara

326

Haberlerin Tekrar Yazılması

karşı çevre illerden istanbul'a geçici görevle getirildikleri öğrenil-di.

CHP Kâğıthane belediye başkan adayı Yusuf Gürlevik'in kı-zı Ezgi Gürlevik (11) ve yeğeni Çiğdem Kılıç (19) ile Serpil Er-can, Alparslan Göktay, Göksal Uysal, Günaydın Akın'ın tedavi-leri sürüyor. Öte yandan patlamada yaralanan Esma Yurdakuladlı yurttaş ilk tedavisinin ardından istanbul Terörle Mücadeleşube müdürlüğüne götürüldü ve ifadesinin alınmasından sonraserbest bırakıldı.

Kadın eylemciyle birlikte saldırıyı gerçekleştirdiği öne sürü-len 25 yaşlarında, 1.70 boyunda, gür siyah saçlı, esmer bir kişi-nin de olay yerinden yaya olarak kaçtığı bildirildi. Eşkâli belirle-nen ve Fenerbahçe montu giyen saldırganın yakalanması içinoperasyonlar düzenleyen polis, 2'si Fenerbahçe montlu yaklaşık30 kişiyi şüpheli oldukları gerekçesiyle gözaltına aldı.

Patlamanın ardından İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Öz-demir, olay yerinde incelemede bulundu ve ardından istanbulValisi Erol Çakır ile birlikte yaralıları ziyaret etti. Vali Çakır, pat-lamaya dinamitle güçlendirilmiş bombaların yol açtığını belirte-rek "Bu menfur tecavüz polisimizin uyanıklığı sayeside çok hafifatlatılmıştır. Bu olay arife günü, Kurban Bayramı'nm hemen ön-cesinde, terörün vahşetinin ne boyutlarda olduğunu göstermek-tedir" dedi.

Maliye Bakanı Nami Çağan ile Orman Bakanı Arif Sezer deTaksim İlkyardım Hastanesi'ne gelerek yaralıları ziyaret etti. Baş-bakan Bülent Ecevit ise bombalı intihar saldırısıyla ilgili olarak"PKK'nin, genç kızlardan canlı bomba olarak yararlanması nekadar insanlık dışı yollara başvurduğunu gösteriyor" dedi.

İnsan Hakları Derneği (IHD) ile Özgürlük ve DayanışmaPartisi (ÖDP) de yaptıkları yazılı açıklamada, Taksim Meyda-nı'nda gerçekleştirilen bombalı saldırıyı kınadı.

PKK'nin canlı bombaları daha önce Batman, Van, Adana, Si-vas, Tunceli, Hakkâri'de hedef seçtikleri yerlere yönelik olarakeylemler yapmışlardı. Saldırılar sonucu çok sayıda yurttaş, askerve polis yaşamını yitirmişti.

{Cumhuriyet, 28 Mart 1999)

327

SALDIRININ ARDINDAKİ İSİMLER ARANIYOR

ALPER TURGUT

Taksim'de çevik kuvvete yönelik bombalı intihar saldırısını dü-zenleyen kadın teröristin kimliği henüz belirlenemedi. Bomba-nın patlaması sonucu yaralanan 10 kişiden 5'i taburcu edilirken3'ü polis memuru 5 yaralının tedavisi Taksim İlkyardım ve ŞişliEtfal hastanelerinde sürüyor. Taksim'deki saldırının çözülmesiiçin güvenlik güçlerinin 24 saat görev başında olduğunu belirtenİstanbul Valisi Erol Çakır, Bakırköy olayının failleriyle, MaviÇarşı olayının failleriyle, Mavi Çarşı olayının bir kısım faillerininde yakalanmasıyla son bir aydaki faili meçhul saldırıların çözül-müş olacağını söyledi.

istanbul'un "göbeğinde" meydana gelen bir metropole yö-nelik ilk intihar saldırısında yaralanan yurttaşlar yaşadıkları ola-yın şokundan kurtulamadı. Kâğıthane ilköğretim Okulu 7. sınıföğrencisi kızı Ezgi Gürlevik (11) ile İletişim Fakültesi 1. sınıföğrencisi yeğeni Çiğdem Kılıç'ın patlama sonrasında yaralanma-sı üzerine hastaneye koşan CHP Kâğıthane belediye başkan ada-yı Yusuf Gürlevik şöyle konuştu:

"Kızım ve yeğenim sinemaya gideceklerini söyleyince izinverdik. Böyle bir şey olacağını bilemezdik ki. Şarapnel parçalarıyüzünden karnından yaralanan kızım başarılı bir ameliyat geçir-di. Her ikisinin de hayati tehlikeleri bulunmuyor."

intihar saldırısını gerçekleştiren kadın olarak duyulan, an-cak yaklaşık 5 saat sonra patlamada yaralanan bir yurttaş olduğuanlaşılan Tunceli doğumlu Esma Yurdakul (21) da başından ge-çenleri şöyle anlatıyor: "Bir tekstil firmasında sekreter olarak ça-lışıyorum. Arkadaşım Serpil Ercan'la birlikte Taksim'e gezmeyegitmiştik. Büyük bir patlama, ardından da itiş ve kakış meydanageldi. Bombanın patlamasıyla çevreyi saran toz bulutu nedeniyleintihar saldırısını yapan kişiyi görmedim. Yaralılar yerde kanlariçinde yatıyordu. O ana kadar kendi yaralarımızı fark edememiş-tik. Yaralandığımızı anlayınca caddeye kadar yürüdük. Özel birotomobile binerek Taksim ilkyardım Hastanesi'ne gittik."

Şarapnel parçası nedeniyle kolundan yaralandığını belirten

1

Haberlerin Tekrar Yazılması

Yurdakul, "Ayakta tedavi oldum. Daha sonra çeşitli birimlerdengelen polisler beni sorguladı. Ardından da adı üniversite olayları-na karışan Esma Yurdakul'la olan isim benzerliğim nedeniyle is-tanbul Terörle Mücadele Şubesi'ne götürüldüm ve parmak izimalındı. Suçsuz olduğum anlaşılınca serbest bırakıldım" diye ko-nuştu.

Bombalı intihar saldırısının görgü tanığı Anadolu Ajansı(AA) muhabiri Aftan Kulunyar ise yaşadıklarını şöyle anlattı:"Sıraselviler'de oturuyorum. 16.00-24.00 saatleri arasında çalıştı-ğım için işe gitmeden önce istiklal Caddesi'nde gezmek istedim.Birden büyük bir patlama meydana geldi. Patlamanın olduğuTaksim Meydam'na koştuğumda üçü kadın biri polis beş kişininyerde yattığını gördüm. Yaralıları ve olay yerini fotoğraflarkensert bir cismin üstüne bastım. Ayağımı kaldırıp yere bakınca cis-min kadının çantasından yere düşen el bombası olduğunu anla-dım. Hızla bombanın olduğu yerden kaçtım. Birkaç dakika sonraolay yerine takviye olarak gelen polis, beni patlama alanındanuzaklaştırdı." Saldırıda yaralanan polis memurları Duran Gök-çek'in Taksim İlkyardım, Yılmaz Erdoğan ve Mustafa Tokalaş'mŞişli Etfal Hastanesi'nde tedavileri sürüyor, istanbul'a terör olay-larını üzdü. Hastanelerin önü gün boyu Erdoğan, Gökçek ve To-kalaş'ı ziyarete gelen polislerle doldu. Taksim İlkyardım Hasta-nesi'nde tedavi edilen yaralılardan Serpil Ercan, Alparslan Gök-tay, Günaydın Akın ve Göksal Uysal dün taburcu edildi.

Muhtemel bir faciayı uyanıklığı sayesinde önleyen polis me-murunu ödüllendireceğini vurgulayan Vali Erol Çakır, dünyadaönlenmesi en zor terörist eylemlerden birinin de "canlı bomba"eylem türü olduğunu belirtti. Çakır, Taksim'de önceki gün inti-har eylemi düzenleyen kadının kimliği ile ilgili olarak "Teröris-tin kimliği kesinleşmediği için bir bilgi veremiyorum. Canlı bom-ba olarak kimliği bilinen bir terörist olduğu zannediliyor. Par-mak izi araştırması sonuçlandıktan sonra sağlıklı bir bilgi alabi-leceğiz. Eylem tek kişi tarafından gerçekleştirildi. Ancak eyleminbir hazırlayıcısı, planlayıcısı ve yönlendiricisi bulunuyor. Bun-dan öncekiler nasıl yakalandıysa onlar da yakalanacaktır" diyekonuştu.

328 329

TAKSİM'DE CANLI BOMBA DEHŞETİ

İstanbul Haber Servisi- Taksim Meydanı'nda İstanbul ÇevikKuvvet Şube Müdürlüğü'ne bağlı polislere yönelik yapılan inti-har saldırısında eylemi gerçekleştiren kadın ölürken 3'ü polis ol-mak üzere 10 kişi yaralandı. Polis, olay yerinden kaçtığı kayde-dilen bir kişinin eşkâlini belirlerken şüpheli gördüğü yaklaşık 30kişiyi gözaltına aldı.

Emniyet Genel Müdürlüğü geçen günlerde tüm emniyetmüdürlüklerini "PKK'nin 52 canlı bomba"sınm bulunduğu ko-nusunda uyarırken istanbul'da ilk "canlı bomba" saldırısı dünsaat 12.40 sıralarında Taksim Meydam'nda sürekli görev yapançevik kuvvete karşı düzenlendi, istanbul Emniyet MüdürlüğüÇevik Kuvvet Şube Büdürlüğü'ne bağlı otobüsler ile bir panzerinsabit nokta olarak beklediği Taksim Cumhuriyet Anıtı ile istiklalCaddesi arasındaki alanda meydana gelen saldırı 20 yaşlarındakibir kadın tarafından gerçekleştirildi. Çevik kuvvet görevlileri sır-tında bir çantayla kendilerine yönelen bir kadını otobüslere 20metre mesafede durdurdu. Nöbetçi polis silah çekerek çantayıbırakması için kadını uyarınca, kadın bir adım geri çekilerek el-lerini kaldırdı. Polisin kendisine yakaşmasını bekleyen kadın ey-lemci elinde tuttuğu bombanın pimini çekti. Meydana gelen şid-detli patlama sonucu saldırıyı gerçekleştiren kadın parçalanarakölürken 3'ü polis olmak üzere 10 kişi de yaralandı. Yerde kıvra-narak yatan yaralılara başka bir bomba daha olabileceği kuşkusuüzerine bir süre yaklaşılamadı. Bomba ekibi ve ambulanslarınolay yerine gelmesinin ardından, yaralılar Taksim ilkyardımHastanesi'ne kaldırıldı. Saldırıyı gerçekleştiren kadının cesediniipe bağlayarak sürükleyen polis, yaptığı inceleme sonucu patla-mamış 4 adet el bombası ve 7 fünyeyi etkisiz hale getirdi. Emni-yet yetkilileri, intihar saldırısı düzenleyen kadının kimliğinin be-lirlenmesi için çalışmaların sürdürüldüğünü belirtti.

istanbul Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli polismemurları Yılmaz Erdoğan, Duran Gökçek ve Mustafa Tokalaş,Taksim İlkyardım Hastanesi'ndeki ilk tedavilerinin ardından Şiş-li Etfal Hastanesi'ne sevk edildi. Yaralanan polislerin olaylara

326

Haberlerin Tekrar Yazılması

karşı çevre illerden istanbul'a geçici görevle getirildikleri öğrenil-di.

CHP Kâğıthane belediye başkan adayı Yusuf Gürlevik'in kı-zı Ezgi Gürlevik (11) ve yeğeni Çiğdem Kılıç (19) ile Serpil Er-can, Alparslan Göktay, Göksal Uysal, Günaydın Akın'ın tedavi-leri sürüyor. Öte yandan patlamada yaralanan Esma Yurdakuladlı yurttaş ilk tedavisinin ardından istanbul Terörle Mücadeleşube müdürlüğüne götürüldü ve ifadesinin alınmasından sonraserbest bırakıldı.

Kadın eylemciyle birlikte saldırıyı gerçekleştirdiği öne sürü-len 25 yaşlarında, 1.70 boyunda, gür siyah saçlı, esmer bir kişi-nin de olay yerinden yaya olarak kaçtığı bildirildi. Eşkâli belirle-nen ve Fenerbahçe montu giyen saldırganın yakalanması içinoperasyonlar düzenleyen polis, 2'si Fenerbahçe montlu yaklaşık30 kişiyi şüpheli oldukları gerekçesiyle gözaltına aldı.

Patlamanın ardından İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Öz-demir, olay yerinde incelemede bulundu ve ardından istanbulValisi Erol Çakır ile birlikte yaralıları ziyaret etti. Vali Çakır, pat-lamaya dinamitle güçlendirilmiş bombaların yol açtığını belirte-rek "Bu menfur tecavüz polisimizin uyanıklığı sayeside çok hafifatlatılmıştır. Bu olay arife günü, Kurban Bayramı'nm hemen ön-cesinde, terörün vahşetinin ne boyutlarda olduğunu göstermek-tedir" dedi.

Maliye Bakanı Nami Çağan ile Orman Bakanı Arif Sezer deTaksim İlkyardım Hastanesi'ne gelerek yaralıları ziyaret etti. Baş-bakan Bülent Ecevit ise bombalı intihar saldırısıyla ilgili olarak"PKK'nin, genç kızlardan canlı bomba olarak yararlanması nekadar insanlık dışı yollara başvurduğunu gösteriyor" dedi.

İnsan Hakları Derneği (IHD) ile Özgürlük ve DayanışmaPartisi (ÖDP) de yaptıkları yazılı açıklamada, Taksim Meyda-nı'nda gerçekleştirilen bombalı saldırıyı kınadı.

PKK'nin canlı bombaları daha önce Batman, Van, Adana, Si-vas, Tunceli, Hakkâri'de hedef seçtikleri yerlere yönelik olarakeylemler yapmışlardı. Saldırılar sonucu çok sayıda yurttaş, askerve polis yaşamını yitirmişti.

{Cumhuriyet, 28 Mart 1999)

327

Temel Gazetecilik

Mamyak ailesinin cenaze için mezarlığa gitmediği, 3 yıl ön-ce evden kaçan kızları Maral Mamyak için emniyete başvurduğuöğrenildi.

(Cumhuriyet, 2 Nisan 1999)

Redaksiyon işlemi aynı zamanda daha önce çıkmış haber-lerin birleştirilmesi bakımından da kullanılmaktadır. Ge-nelde yapılan ise, aynı konuda ve mahiyette haberlerin birbütün haline getirilmesidir. Böyle durumlarda, aynı güncereyan eden, aynı konu ve mahiyetteki olaylar ayrı ayrıhaber olarak verilseler bile, gerekli görüldüğünde birleşti-rilmektedir. Yapılan bir işleme, redaksiyon yoluyla haberle-rin birleştirilmesi denilmektedir.

istanbul'da Mevsimin îlk Karı Yağdı,Aliağa'da 7 Gemi BattıKIŞ FENA BASTIRDI

Balkanlar'dan gelen soğuk hava önceki gece İstanbul'a yılın ilkkarının yağmasına neden oldu. Kar kalınlığı 4 santimetreyi bu-lurken, yağışın devam edeceği bildirildi.Aliağa'da şiddetli fırtına nedeniyle 3 dev gemi, 4 orta boy gemive 2 yüzer vinç battı, zarar 7 milyar lira... Deniz Nakliyat'm Mo-haç kosteri de Bandırma'da karaya oturdu.

Şiddetli Kış Avrupa'da da etkili oluyor. Kıbrıs Rum bandıra-lı bir gemi Sardunya açıklarında battı, 8 kişi kayboldu. İzlandaaçıklarında batan bir İngiliz gemisinde ise 12 kişi öldü.

YURT HABERLERİ SERVİSİ

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu günlerdir etkisi altında bırakansoğuk hava ve kar yağışı, yerini güneşli havaya bırakırken, istan-bul ve Marmara Bölgesi'ne mevsimin ilk karı yağdı.

Kar yağışı nedeniyle İstanbul'da kara ve deniz trafiğinde ak-

332

Haberlerin Tekrar Yazılması

şamalar meydana gelirken, Edirne, Keşan, İpsala ve Malkara'dailk ve orta dereceli okullar pazartesiye kadar tatil edildi.

Balkanlar'dan gelen soğuk ve yağışlı hava nedeniyle İstanbulve çevresinde kar yağışının devam'edeceğini belirten Meteorolojiyetkilileri, Yeşilköy'de kar kalınlığının dün sabah saatlerinde 4santimetreyi bulduğunu söylediler. Öte yandan, dün gece anidenbaşlayan kar yağışı yüzünden Köprü trafiğinde güçlükler meyda-na geldi. Sıkışıklık nedeniyle sürücüler saatlerce köprü üstündebeklemek zorunda kaldılar. Deniz trafiğinde ise kar yağışı yüzün-den bazı seferler yapılamadı.

Edirne'de bir günlük kar yağışı, yaşamı altüst etti. Uzunköp-rü ilçesine üç kilometre mesafede mahsur kalan 20 öğrenci, 14saat sonra kurtulabildi. Trakya'da fırtına nedeniyle elektrik telle-rinin kopmasından susuz ve elektriksiz kalan bazı ilçelerde ek-mek sıkıntısı başgösterdi.

Yoğun kar ve hızı 90 kilometreyi bulan tipi yüzünden elekt-rik ve su verilemeyen Kırklareli'nde de hastanelerde hizmetlerdurdu.

Elektrik tellerinin koptuğu, içme suyu jeneratörlerinin ça-lıştırılamadığı Kırklareli'nde fırtına nedeniyle çok sayıda baca yı-kıldı. TV antenleri ve bazı çatılar uçtu. Kofçaz, Demirköy ve Vizeilçeleri ile bazı köylerin yolu ulaşıma kapandı.

Orta Anadolu'da ise fırtınanın getirdiği yağış etkisini sür-dürdü. Sivas, Yozgat ve Nevşehir'de kar yağarken, Kayseri, Kırşe-hir ve Niğde'de yağış kaydedildi. Hava sıcaklığı gündüz ortalama5-7, geceleri ise sıfırın altında 3 ve 7 derece arasında değişen böl-gede, hızı 60 kilometreyi bulan fırtına yüzünden evlerin çatılarıuçtu, elektrik kesintileri meydana geldi.

Doğu Anadolu IsındıDoğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki soğuk ve kar yağışı,yerini sıcak ve güneşli havaya bıraktı. Yurttaşlar geçici baharıntadını çıkarmaya çalışırken, ilgililer aniden ısınan kar kütlelerin-de kopmalar olabileceğini belirterek, halkı çığ tehlikesine karşıuyardılar.

333

Temel Gazetecilik

Gemiler Hasar GördüBu arada kötü hava koşulları Ege ve Marmara Denizi'nde gemile-re büyük zarar veriyor. Önceki gün tmralı açıklarında batan Bo-durlar-1 kosterinden sonra, dün de Deniz Nakliyat'a ait 3 bin500 tonluk Mohaç kosteri Bandırma Bababurnu açıklarında ka-raya oturdu.

izmir Aliağa'da ise, saatte hızı 90 kilometreye ulaşan fırtınanedeniyle 3 dev gemi, 4 orta boy gemi ve 3 yüzer vinç parçala-nıp ve battı. Zararın 7 milyar lira civarında olduğu bildiriliyor.Söküm tesisleri önünde bekleyen Sadıkoğlu, Verel, Leyla, Öge,Cömert, Çukurova, Kalkavan ve Gümüşçubuk firmalarına ait ge-milerin büyük hasar gördüğü saptandı.

İmralı'dan İstanbul'a kum getirirken, fırtına ve dalgalara ye-nik düşerek 7 kişilik mürettebatıyla Marmara'nın karanlık sula-rına gömülen Bodurlar-1'den en son iki saat önce haber alındığıaçıklandı. Olayın meydana geldiği gün kosteriyle Marmara'dabulunan 15 yıllık denizci Hasan Altun, "Telsizle görüşürken ha-vanın iyi olduğunu, yollarına devam edeceklerini belirttiler. Fa-kat, iki saat sonra bir mil önümüzde seyreden Necati Sağbaş adlıkum kosteri büyük telaş içinde Bodurlar-1 batıyor, hiçbir şey ya-pamıyoruz diye telsiz anonsu geçti. Biz de dev dalgalara yenikdüşmemek için 24 saat mücadele verdik ve kurtulduk" dedi.

Rum Gemisi BattıÖte yandan Türkiye'ye sülfirik asit taşıyan Kıbrıs Rum bandıralıbir tanker kötü hava şartları nedeniyle Sardunya açıklarında bat-tı.

Stainlesa Trader adlı tankerin 18 kişilik mürettebatından10'u kurtarılırken, iki gemicinin cesedi bulundu.

Bu arada bir ingiliz tankerinin de izlanda açıklarında kaya-lara çarparak batması sonucu 12 kişi öldü.

(Milliyet, 27 Aralık 1986)

334

- MİNİBÜSE TUZAK

Mardin'de PKK'nın döşediği mayına çarpan minibüste 9'u ço-cuk 26 kişi can verdi.

MİLLİYET HABER AJANSI

Mardin'in Midyat ilçesinde bir minibüsün PKK'nm döşediğimayına çarpması sonucu 26 kişi öldü, üç kişi yaralandı. Yeniko-nak Jandarma Karakolu'nu basan teröristler beş askeri şehit etti,yedisini de yaraladı. Bitlis'in Mutki ilçesinde minibüs tarayan te-röristler 5 vatandaşı öldürdüler. Diyarbakır'da bir genç kimliğimeçhul kişilerce öldürüldü. Güvenlik kuvvetleriyle çatışmaya gi-ren teröristlerden altısı öldürüldü.

Minibüs mayına çarptıMardin'in Midyat ilçesine bağlı Kayapınar köyü yakınlarındaPKK'nın döşediği mayına çarpan Emin Akyüz yönetimindeki 47DA 176 plakalı minibüste dokuzu çocuk, beşi kadın toplam 26kişi öldü, üç kişi de yaralandı. Dün sabah saat 09.00 civarındameydana gelen olayda ölenlerin adları şöyle:

Cemil Keleş (50), Nezir Ağırman (40), Felemez Ağırman(35), Hüseyin Aybar (37), Can Akyüz (7), Nevaf Ağırman (6),Bekir Ağırman (35), Şakir Ağırman (2), Salih Ağırman (37),Bedri Ağırman (27), Nuri Ağırman (32), Kenan Ağırman (1.5),Halime Ağırman (32), Bekir Ağırman (6), Suat Ağırman (4),Selma Aktekin (28), Ömer Aktekin (27), Esma Yeşilman (55),Mahuza Aktuğ (25), Rıfat Aktuğ (3 aylık), Hamo Akyüz (19),Şeyhnaz Akyüz (4), Davut Akpınar (38), Dero Ağırman (30),Güle Ağırman (35).

Karakol Baskını 5 ŞehitBingöl'ün Genç ilçesi Yeniyazıkonak Jandarma Karakolu öncekigece kalabalık bir PKK'li terörist grubunca basıldı. Roket veuzun namlulu silahlarla saldıran teröristlere güvenlik güçlerininkarşılık vermesi üzerine çatışma çıktı. Geç saatlere kadar sürençatışmada kimlikleri öğrenilemeyen bir asteğmen, bir uzman ça-vuş ve üç er şehit oldu, yedi asker de yaralandı.

335

Temel Gazetecilik

Bitlis'in Mutki ilçesinden Boğazönü köyüne gitmekte olanbir yolcu minibüsü, dün saat 08.40 civarında teröristlerin saldı-rısına hedef oldu. Kimlikleri öğrenilemeyen beş vatandaş öldü.

Bitlis'in Mutki ilçesi Kavakbaşı beldesinde de dün sabah sa-at 11.00 civarında 56 AC 803 plakalı özel oto, teröristlerce silah-larla tarandı. Saldırıda şoför Şirin Birlik, kardeşi Kazım Birlikile şoförün adı öğrenilemeyen eşi ve üç çocuğu öldürüldü.

Diyarbakır'ın Bağlar semtinde Muzaffer Tekin (20) adlıgenç, kimliği meçhul kişilerin silahlı saldırısı sonucu öldü.

6 Terörist ÖldürüldüBingöl'ün Genç ilçesi Selvi bucağı kırsal alanında üç, Solhan ilçe-si Arakonak köyünde de iki, Şırnak'm Uludere ilçesi Gülyazı ka-rakolu yakınlarında güvenlik kuvvetleriyle çatışmaya giren birterörist öldürüldü.

Adana'nın Kuruköprü Meydanı'nda bulunan TEK'e ait tra-foya dün akşam saat 18.35 sıralarında tahrip gücü yüksek patla-yıcı madde atıldı. Patlama sonucu üçü ağır dokuz kişi yaralandı.

(Milliyet, Ekim 1993)

17 ÜNİVERSİTE ÖĞRETİM YILINA BAŞLADI

Haber Merkezi- Gazi, Anadolu, Selçuk, Atatürk, Akdeniz, Mi-mar Sinan, Pamukkale, Osmangazi, Mustafa Kemal, Karadeniz,Kafkas, Niğde, Ondokuz Mayıs, Çukurova, Sütçü İmam, Cum-huriyet, 18 Mart, Süleyman Demirel Üniversiteleri ile GülhaneAskeri Tıp Akademisi (GATA), Kara ve Hava Harp Okullarında1993-1994 öğretim yılı törenlerle başladı. İstanbul Teknik Üni-versitesi, İstanbul Üniversitesi, Yıldız Üniversitesi ve İzmir Do-kuz Eylül Üniversitesi'nde Cumhurbaşkanı Süleyman Demi-rel'in katılımıyla bugün, Trakya Üniversitesi'nde ise yarın yeniöğretim yılı törenlerle başlayacak. Dün öğrenime başlayan Erci-yes Üniversitesi ve Adnan Menderes üniversitelerinde de resmiaçılış törenleri daha sonra yapılacak.

Yeni öğrenim yılına başlayan 15 üniversitenin rektörlerine

336

Haberlerin Tekrar Yazılması

birer mesaj gönderen Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "ina-nıyorum ki, gençlerimiz her geçen gün nitelik ve nicelik bakı-mından gelişen üniversitelerimizde edinecekleri çağdaş bilgi vebecerileriyle, Türkiyemizin uygarlık mücadelesine büyük katkı-da bulunacaklardır" dedi. Demirel, Ankara Gazi ve Erzurum Ata-türk Üniversitelerinin de açılış törenlerine katılarak konuşmayaptı.

Muhabirimiz Figen Atalay'm bildirdiğine göre, Rektör Prof.Dr. Yılmaz Büyükerşen törende yaptığı konuşmada "Eğitimeönem vermeyen adam"ı aradığını belirterek, bulmasına yardımcıolunmasını istedi. 30 yıllık meslek yaşamında eğitime önem ver-meyen adamı göremediğini, Türkiye'de herkes için eğitimin bü-yük önemi olduğunu söyleyen Büyükerşen, "Ama eğitime önemvermeyen adam var ya, eğitime bir tek o önem vermiyor. Amakendisini belli etmiyor. Belli etse bende kimle mücadele edeceği-mi anlayacağım. Belki kaba kuvvet kullanırım" diye konuştu.

Eğitim sistemindeki soruları anlatan Rektör Büyükerşen,şunları söyledi:

"Türkiye çapında öğretim yapan kurumumuzu, Türkiye ça-pında teşkilatlanmaktan, topyekûn eğitim seferberliğini başlat-maktan bugüne kadar o alıkoydu. Sekiz yıldır altı Avrupa ülke-sinde binlerce Türk gencine hizmet verdiğimiz halde, yurtdışın-da bir banka temsilciliğine ancak uygun görülen bir teşkilatlan-mayı hâlâ o engelliyor. Fırsat eşitsizliğinin törpülenmesi için yıl-larca önerdiğimiz açık lisenin kurulmasını yakın tarihe kadar osavsakladı. Birinci basamak sınavını kazanamayan lise mezunla-rının 'başınızın çaresine bakın' diyerek sokaklarda o bıraktı. Lise-yi bitirip eğitimin 11. katından tepe üstü sokağa düşen gence,yarın elimizi uzattığımızda yine o kıyameti kopartacak. Ama buadam ortalarda yok. Bu adam herhalde kendini esnaf, sanayici,gazeteci, bürokrat, politikacı kılığında gizliyor. Hatta bu adamprofesör kılığına giriyor olabilir. Ama onu yakalamadan çağı ya-kalamak mümkün olmayacak,"

Milli Eğitim Bakanı Nahit Menteşe de, açıkta kalan 440 bingence Anadolu Üniversitesi'nin olanaklarını kullanarak açık öğ-retim yoluyla çare bulduklarını, başka alternatif gösterilirse bu-

337

Temel Gazetecilik

nu da dikkate alacaklarını söyledi.Dokuz fakülte, bir konservatuvar, yedi yüksek okul, beş

enstitü, 440 bin öğrenci ve bin 300 öğretim üyesinin bulunduğuAnadolu Üniversitesi'nde yeni ders yılı için açık öğretime 184bin 500, örgün bölümlere de 3 bin 401 kontenjan ayrıldı.

Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde bu yıl iktisat ve İş İdare-si Fakülteleriyle Açıköğretim Fakültesi Sosyal Bilimler idaresiönlisans bölümlerinde ise kayıtlar bugün sona eriyor.

Yeni YasaÇukurova Üniversitesi'nin açılış törenine katılan Devlet BakanıBekir Sami Daçe, yükseköğrenim kurumlarının ancak özgür or-tamda verimli olabileceklerini, ekonomik, sosyal ve kültürelalanlarda öncülük görevini yerine getirebileceklerini belirterek"Son aşamasına gelinen yeni yasa ile üniversitelerimize buimkânı sağlayacağız" dedi. Daçe, hükümetin eğitimde imkan vefırsat eşitliğinin sağlanması, halen yüzde 16 düzeyinde bulunanyükseköğretimde okullaşma oranının 2000 yılında yüzde 30'a çı-karılması konusunda yoğun bir çalışma içinde olduğunu bildir-di.

Bu öğretim yılında 24 bin öğrencinin öğrenim göreceği, 469öğretim elemanının görev yapacağı Selçuk Üniversitesi'nin Ala-eddin Keykubat Kampüsü'nde düzenlenen açılış törenine katılanMilli Savunma Bakanı Nevzat Ayaz ise bu yıl başarılı bin öğren-ciyi dış ülkelerdeki üniversitelere göndereceklerini söyledi.

Devlet Bakanı Nafiz Kurt Ondokuz Mayıs Üniversitesi'ninDevlet Bakanı Ahmet Sanal Mustafa Kemal Üniversitesinin, Dev-let Bakanı Şükrü Erdem Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nin, Or-man Bakanı Hasan Ekinci Karadeniz Üniversitesi'nin, Devlet Ba-kanı Mehmet Gölhan da Süleyman Demirel Üniversitesi'nin açı-lışına katıldı. Cumhuriyet Üniversitesi'nde Belediye Başkanı Te-mel Karamollaoğlu'nun da katıldığı törende konuşan Bakan Er-dem, dün 1 milyon öğrencinin öğrenime başladığını ve 40 binöğretim görevlisinin işbaşı yaptığını söyledi. Türkiye'de etnikgrupların yıllardır bir mozaik içinde ayrım yapmadan yaşadığınıve bu yaşantının devam ettirilmesi için gençlere büyük görevler

338

Haberlerin Tekrar Yazılması

düştüğüne dikkat çeken Erdem, "Bu vatanı birlikte koruyalım vebunun için birlikte çaba gösterelim" dedi. Yeşilyurt'taki HavaHarp Okulu'ndaki törende de, bu yıl okula giren 13'ü kız toplam208 öğrenci ant içti.

Kara Harp Okulu'nun yeni öğrenim dönemine başlaması ne-deniyle düzenlenen törende, sınıflarını derece ile geçen öğrenci-lere başarı belgeleri Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İsmailHakkı Karadayı tarafından verildi.

(Cumhuriyet, Ekim 1993)

BAYRAMDA BİLANÇO: 62 ÖLÜ 117 YARALI

ANKARA (AA)- Arife ve 4 günlük Kurban Bayramı süresinde,yurdun çeşitli yerlerinde meydana gelen trafik kazalarında 62 ki-şi öldü, 177 kişi yaralandı. Nehre uçan bir otomobilde bulunan 4kişi de kayboldu. Kazalarda ölen ve kimlik bilgileri net olarakbelirlenen arasında, yaşları 2-13 arasında değişen 14 çocuk bulu-nuyor. Aşırı hız, dikkatsizlik, hatalı sollama sonucu kaza yapansürücülerden 14'ü de, kendilerinin neden olduğu kazalarda ya-şamlarını kaybetti.

Son beş gün içinde meydana gelen trafik kazalarının ağır bi-lançosu arife günü görüldü. Arife günü meydana gelen trafik ka-zalarında 20 kişi ölürken 27 kişi yaralandı. Bayramın 1. günümeydana gelen kazalarda ise 18 kişi öldü, 69 kişi yaralandı.

Kurban Bayramı'nın 2. gününde meydana gelen kazalarda 6kişi yaşamını yitirirken 51 kişi yaralandı. Bayramın 3. günü ise 6kişi hayatını kaybetti, 51 kişi de yaralandı.

Bayramın son günü sat 20.00'ye kadar meydana gelen kaza-larda ise 7 kişi öldü, 14 kişi yaralandı. Konya'nın Beyşehir ilçe-sinde, iki otomobilin şerit ihlali sonucu çarpışması sonucu sürü-cülerden Selahattin Baş, Antalya-Burdur karayolunda, 3 otomo-bilin çarpıştığı zincirleme trafik kazasında Merdal Suel (55) veeşi Nurşat Akkadın Suel (51), Eskişehir'in Seyitgazi ilçesinde ikiotomobilin hatalı sollama nedeniyle çarpışması sonucu AhmetErol (58), Zonguldak'm Alaplı ilçesinde denize uçan otomobilin

339

Temel Gazetecilik

sürücüsü Muhammet Likoğlu (23), Samsun'un Kavak ilçesinde,şarampole yuvarlanan otomobilin sürücüsü Bahri Yılmaz (38),İstanbul Küçükçekmece'de bir otomobilin park halindeki mini-büse çarpması sonucu otomobilde sıkışan Ömür Çetinoğlu yaşa-mını yitirdi.

(Bültenler, 1 Nisan 1999)

Çeşitli Belgeler ve Basın Bültenlerini Haber Yapma

Günümüz gazeteciliğinde ikinci el kaynaklar sayılan çeşitlibelgeler, basın bültenleri, raporlar redaksiyon yoluyla ha-ber yapılabilmektedir. Bu işlemler sırasında bazen ilk elkaynaklardan toplanmış haberlere oranla daha iyi haberlerde çıkabilmektedir. Ciddi içerikli bu tür haberler ise basınkuruluşları tarafından çok sık olarak kullanılmaktadır.

TOPERİ DIŞİŞLERİ MÜŞAVİRİ

Bern Büyükelçisi Kaya Toperi Dışişleri Bakanlığı Müşavirliği'negetirildi. Resmi Gazete'de yayımlanan atama kararına göre BernBüyükelçiliği'ne PKK saldırısında sonra İsviçre ile ilişkileriningerginleşmesi üzerine geri çekilen Kaya Toperi, Dışişleri Bakan-lığı Müşavirliğine getirilirken, Basın Müşaviri Cavlan Tanyer iseBasm Yayın Enformasyon Genel Müdür Yardımcılığına atandı.

(Milliyet, 21 Kasım 1993)

ATAMA KARARLARI

ANKARA (AA)- Ulaştırma Bakanlığı Telsiz Genel Müdürlü-ğü'ne, Türkiye Demir Çelik işletmeleri Genel Müdürlüğü TeftişKurulu Başkanı Mehmet Kamil Ergenekon'un atanmasına ilişkinkararname, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı. Ya-yımlanan bir başka kararnameyle de, Kültür Bakanlığı Telif Hak-

340

Haberlerin Tekrar Yazılması

lan ve Sinema Genel Müdür Yardımcısı Gürbüz Mutlu, başka birgöreve atanmak üzere görevinden alındı.

(Cumhuriyet, Kasım 1993)

CUMHUR ASPARUK MGK GENEL SEKRETERİ

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Orgeneral Ergin Celasun'unHava Kuvvetleri Komutanlığı'na atanmasıyla boşalan Milli Gü-venlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği'ne 30 Ağustos'tan ge-çerli olmak üzere Orgeneral Cumhur Asparuk getirildi. Orgene-ral Asparuk'un atanmasına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı, ResmiGazete'nin dünkü sayısında yayımlandı.

(Cumhuriyet, Ağustos 1999)

KARDEMÎR'DE GÖREVDEN ALMA

KARABÜK (AA)- Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları A.Ş. (Kar-demir) genel müdür yardımcılarından ikisi görevinden alındı.Kardemir yönetim kurulu tarafından alınan karar doğrultusun-da, Genel Müdür Yardımcısı Ersin Öztürk'ün yerine ElektronikProses ve Kontrol Müdürü Tamer Atalay, Genel Müdür Yardım-cısı Ali ihsan Karaoğlu'nun yerine Yüksek Fırınlar ve ÇelikhaneBaşmüdürü Fadıl Demir vekâleten atandı.

(Cumhuriyet, 12 Ağustos 1999)

Basın bültenleri, belgelerin taranması yanında, gerektiğidurumlarda kullanılması zorunlu olan biyografik bilgilerinderlenerek redaksiyon yoluyla haber haline getirilmelerigerekmektedir. Daha önce hazırlanan bu tür haberler, der-hal arşivden çıkarılarak veya kuruluşun merkezi bilgisaya-rından çağrılarak, birdenbire patlayan bir olayı aydınlığakavuşturabilmek yönünden kullanılmaktadır. Daha doğrubir deyişle, olayın özgeçmişini (background) açıklamakta,kolaylıkla değerlendirilmesine neden olmaktadır.