2
ei-EMTRÜ ' I-KEBTR es-SÜNBAVT ( i.S.Jl:-:-JI .r-:SJI r. ) L Ebu Abdiilah Muhammed b. Muhammed b. Ahmed es-Sünbavi' el-Malik! . 1232/ 1817) fakihi ve nahiv _j Aslen olup Zilhicce 1154 'te 1742) Asyüt eyaJetine Menfelüt Sünbü Emir emir- lik görevini yürüten dedesi Ahmed'e ait olup kendisi de bu lakapla ol- Emir Muhammed küçük sonra talim etti. Dokuz ailesiyle birlikte Ka- hire'ye gitti ve ilk tahsiline Ezher'de önce nahivle ilgili Acurrumiyye metnini ezberleyen Emir Muhammed da- ha sonra alimierin ders halka- Muhammed b. Muhammed el-Büleydl, Ali b. Ahmed el-Adevl es-Sai- di, Hifni, Necmeddin el-Git!, Ahmed b. Hasan el-Cevherl gibi hocalardan akaid, tefsir, hadis ve tahsili yap- Ezher'de Süde et-Tavüdl'- den imam Malik' in el-Muvatta, ese- rini okudu. Birkaç Ha- san b. el-Cebertrden Haneti Yine ondan ve talebesi Mu- hammed b. en- Neferavi'den astro- nomi, hendese ve felsefe dersleri özellikle Arap dili ve ile ünlü alimlerinden biri oldu. ülkelerine bu ülkelerden gelip kendisin- den ders inti- sap eden Emir Muhammed 1 O Zilkade 1232 (21 Eylül 1817) tarihinde Kahire'de vefat etti ve Sultan na olan Abdülvehhilb ei-Afi- fl'nin kabri defnedildi. Eserleri. Emir Muhammed tef- sir, tasawuf, Arap dili ve alan- birçok eser telif olup 1. Maliki dair olup Emir diye de eser, Malikiler'in te- mel olan ljalfl kitapla Müellif bu eserinde mezhepte tercih edi- len yer Kitap, yine kendisinin bir ve Hicaz! b. Abdülmuttalib ei-Adevl ya- bir beraber (Kahire 1281, 1304) . z. 'alô. Mecmu'. eseri- ne kendisi dan Hicazi el-Adevi'- 156 nin el-Mecmu'a ile bir- likte (Kahire 1304) . 3. el-Kev- kebü ' l-münir (Kahire 1321) Maliki ilgilidir. 4. Ma(la'u'n-neyyireyn fima ye te 'alleku bi'l- ( Kahi- re 1896) . Bu eser de Maliki dair- dir. s. Menasikü'l-Emir (Kahire 1281) . Hacla ilgilidir. 6. 'ald maviyye (Kahire 1279, 1281 ). Abdülbarl ibadetlere dair el-Mukad- dimetü'l- eserine . Türki'nin 7. el- (Muradabad 1887; 13 02) na dairdir. 8. en-Nu.l]betü '1- behiyye fi'l- mek?ilbe 'ald .l]ayri'l-beriyye Züh eyr Beyrut 1409 1 1988) . 9. 'aJQ mürid (Bul ak 282; Kahire 13 00, 1309) . Abdüsselam ei-Leka- ni'nin Cevheretü't- hin 10. fi'l- 'ale- miyyeti ve ismi'l- cins ( 1302) . Nahve dairdir. 11 . Behcetü'l-ins ve'l-i,ti- nas ii riydii'l- as (Kahire, ts.) . 1Z. 'aJQ ljQJid riyye (Bulak 1286) . Nahivle ilgilidir. 13. ijd- 'ala 'ale's-Semer- fi'l-isti'arat (Kahire 1281, 1301 , 1308) 14. 'ala Mugni'l-lebib (Ka- hire 1299). nahve dair Mug- ni'l-lebib eserinin 1 S. 'ala li -Mu.l]ta- (Kahire 1285, 1303, 1305, 13 07) . nahve dair kendi eseri sidir (eserlerinin bir listesi için bk. Brockelmann, GAL, Il, 637; Suppl., 11, 738) . Ceberti, 'Aca' ibü ' l-ti sar, lll , 572·575; Ser- kis, Mu' cem, I, 275, 47:3·474 ; ll , 1980; Abdül- hay ei-Kettani, Fihrisü'l ·fehtiris, 133·139, ay· bk. indeks; Mahlüf, s. 362· 363; Brockelmann, GAL, ll, 637 ; Suppl., ll , 738; izahu'l-meknan, 15, 116 , 307, 347, 404, 578 ; ll, 42, 74, 437, 449, 501; Hediyyetü'l· 'ari{fn, ll , 358; Zirikli, el·A' lam, VII, 298 vd. ; Kehhale. Mu'cemü ' l·mü'ellif[n, Xl, 183·184; Muham- med b. Hasan ei-Hacvi, el-Fikrü's·samt {t tart- Medine 1396-97 / 1976·77, ll, 297. IAJ M MEHMET EMIRÜ'l ( .:,.::.._;.JI_r.l) tarihinde Hz. Ömer' den itibaren L devlet verilen unvan. _j devlet "halife" ve "imam" gibi daha ola- rak "emirü'l- mü'minin" de (müminlerin emiri) denilmektedir. Bu tabir ilk defa, hicretin on yedinci ( Receb 21 Ocak 624) Hz. Peygamber basmak üzere Nahle'- ye gönderilen seriyyenin Ab- dullah b. de, Resül-i Ekrem'in Suriye'ye gönder- meyi sonra Hz. Ebü Bekir sevkedilen ordu- nun Üsame b. Zeyd'e ve Ka - disiye Sa'd b. Ebü Vakkas'a da sahabilerin emirü'l-mü'mi- nln diye hitap ettikleri bilinmektedir. An- cak bu tabir, Hulefa-yi dönemin- den itibaren sadece halifelere verilen bir unvan olarak bu unvanla halifenin Hz. Ömer konu- sunda Hz. EbO Be- kir'e sahabiler "halifetü Resülillah" (Re- halifesi) ondan sonra halife olan Hz. Ömer'e ise "hallfetü ha- lifeti Resülillah" halifesinin halifesi) diye hitap Fakat sa- habiler, ileriye halife arta- bu hitap buldular. Ebü Müsa Hz. Ömer'e bir mektupta kendisine emirü' l-mü'mi- nin diye hitap bu arada Adi b. Ha- tim et-Tai. Mugire b. Amr b. As ve sahabilerin de Hz. ömer'e hitap etmeleri üzerine bu unvan Emlrü'l-mü'minln tari- hinde siyasi, askeri ve dini bir mahiyet arzetmektedir. Hz. ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali olmak üzere hemen bütün halifeler bu tevarüs Emeviler ile ve Kahire'deki Ab- bilsiler'in Abdullah b. Zübeyr ve bölgelerinde hililfete kendilerinin daha çok hak sahi- bi ileri süren hükümdar- lar emlrü'l-mü'minin kullan- mak hususunda büyük mücadeleler ver- Bunlar Hz. Ali soyun- dan gelen Abbasiler'den daha çok iddia eden ibiizi olan Rüs- temiler ve Muvahhidler Bu bir devlet de Endülüs Emevileri'dir. lll. Abdurrahman, Hafsün sonra 316 (929) Endülüs Emevl Devleti tarihinde ilk defa bu kul- lanmaya lll. Abdurrahman emlrü'l - mü'minin Abbasiler'e ziyade, zaman- da Kuzey Afrika'ya hakim olan ve Endü- lüs'teki müdahale eden kar- koyabilmek için Endülüs'- t eki müiOkü't-tavaif de bu

ı el-EMİRÜ'l-KEBİR es-SÜNBAVİ ı r. · sap eden Emir Muhammed 1 O Zilkade 1232 (21 Eylül 1817) tarihinde Kahire'de vefat etti ve Sultan Kayıtbay' ın sarayı na yakın olan

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: ı el-EMİRÜ'l-KEBİR es-SÜNBAVİ ı r. · sap eden Emir Muhammed 1 O Zilkade 1232 (21 Eylül 1817) tarihinde Kahire'de vefat etti ve Sultan Kayıtbay' ın sarayı na yakın olan

ei-EMTRÜ' I-KEBTR es-SÜNBAVT

ı el-EMİRÜ'l-KEBİR es-SÜNBAVİ ı ( i.S.Jl:-:-JI .r-:SJI r. ~\ )

L

Ebu Abdiilah Muhammed b. Muhammed

b. Ahmed es-Sünbavi' el-Malik! (ö. 1232 / 1817)

Mfıliki fakihi ve nahiv fılimi. _j

Aslen Mağribli olup Zilhicce 1154 'te (Şubat 1742) Mısır'ın Asyüt eyaJetine bağ­lı Menfelüt kazasının Sünbü bucağında doğdu. Emir lakabı, Yukarı Mısır'da emir­lik görevini yürüten dedesi Ahmed'e ait olup kendisi de bu lakapla meşhur ol­muştur. Emir Muhammed küçük yaşta Kur'an'ı öğrendikten sonra kıraat talim etti. Dokuz yaşında ailesiyle birlikte Ka­hire'ye gitti ve ilk tahsiline Ezher'de baş­ladı. önce nahivle ilgili Acurrumiyye metnini ezberleyen Emir Muhammed da­ha sonra meşhur alimierin ders halka­larına katıldı; Muhammed b. Muhammed el-Büleydl, Ali b. Ahmed el-Adevl es-Sai­di, Hifni, Necmeddin el-Git!, Ahmed b. Hasan el-Cevherl gibi hocalardan fıkıh, akaid, tefsir, hadis ve mantık tahsili yap­tı . Ayrıca Ezher'de İbn Süde et-Tavüdl'­den imam Malik'in el-Muvatta, adlı ese­rini okudu. Birkaç yıl yanında kaldığı Ha­san b. İbrahim el-Cebertrden Haneti fık­hını öğrendi. Yine ondan ve talebesi Mu­hammed b. İsmail en-Neferavi'den astro­nomi, hendese ve felsefe dersleri aldı.

özellikle Arap dili ve edebiyatı ile fıkıh alanında zamanının ünlü alimlerinden biri oldu. Şöhreti Mağrib ülkelerine yayıldı; bu ülkelerden öğrenciler gelip kendisin­den ders aldılar. Şazell tarikatına inti­sap eden Emir Muhammed 1 O Zilkade 1232 (21 Eylül 1817) tarihinde Kahire'de vefat etti ve Sultan Kayıtbay' ın sarayı­

na yakın olan Şeyh Abdülvehhilb ei-Afi­fl'nin kabri civarına defnedildi.

Eserleri. Emir Muhammed fıkıh, tef­sir, tasawuf, Arap dili ve edebiyatı alan­larında birçok eser telif etmiş olup baş­lıcaları şunlardır: 1. el-Mecmrı< fi'l-fı~h. Maliki fıkhına dair olup Mu.l]taşarü'l­Emir diye de anılan eser, Malikiler'in te­mel kaynaklarından olan Mu.l]taşarü'l­ljalfl adlı kitapla aynı değerde sayılır.

Müellif bu eserinde mezhepte tercih edi­len görüşlere yer vermiştir. Kitap, yine kendisinin yaptığı bir şerh ve Hicaz! b. Abdülmuttalib ei-Adevl tarafından ya­pılan başka bir şerhle beraber basılmış­tır (Kahire 1281, 1304). z. Dav,ü'ş-şümu' 'alô. şerl}.i 'l-Mecmu'. Yukarıdaki eseri­ne yazmış olduğu şerhe kendisi tarafın­

dan yapılan hilşiyedir. Hicazi el-Adevi'-

156

nin el-Mecmu'a yaptığı hilşiye ile bir­likte basılmıştır (Kahire 1304). 3. el-Kev­kebü 'l-münir (Kahire 1321) Maliki fık­hıyla ilgilidir. 4. Ma(la'u'n-neyyireyn fima ye te 'alleku bi'l-~udreteyn ( Kahi­re 1896). Bu eser de Maliki fıkhına dair­dir. s. Menasikü'l-Emir (Kahire 1281). Hacla ilgilidir. 6. ijdşiye 'ald şerl}.i'l- 'Aş­maviyye (Kahire 1279, 1281 ). Abdülbarl ei-Aşmavrnin ibadetlere dair el-Mukad­dimetü'l- 'Aşmdviyye adlı eserine. İbn Türki'nin yaptığı şerhin hilşiyesidir. 7. el­Va?ifetü'ş-Şô?eliyye (Muradabad 1887 ; Dımaşk 1302) Şazeliyye tarikatının evradı­

na dairdir. 8. en-Nu.l]betü '1- behiyye fi'l­ehddişi'l-mek?ilbe 'ald .l]ayri'l- beriyye (nşr. Züheyr eş-Şaviş, Beyrut 14091 1988) . 9. ijaşiye 'aJQ İtlJ.dfi'l-mürid (Bul ak ı 282; Kahire 1300, 1309). Abdüsselam ei-Leka­ni'nin Cevheretü't- tevJıid'e yaptığı şer­hin hilşiyesidir. 10. İtJıatü'l-ins fi'l- 'ale­miyyeti ve ismi'l- cins ( Dımaşk 1302). Nahve dairdir. 11 . Behcetü'l-ins ve'l-i,ti­nas şerJıu zareni'l-maJıbilb ii riydii'l­as (Kahire, ts.) . 1Z. Ifaşiye 'aJQ şerl}.i'ş­Şey.l] ljQJid 'ale 'l-Mu~addimeti'l-Ezhe­riyye (Bulak 1286). Nahivle ilgilidir. 13. ijd­şiye 'ala şerl}.i'l-Melevi 'ale's-Semer­~andiyye fi'l-isti'arat (Kahire 1281, 1301 , 1308) 14. J:Iaşiye 'ala Mugni'l-lebib (Ka­hire 1299). İbn Hişam'ın nahve dair Mug­ni'l-lebib adlı eserinin haşiyesidir. 1 S. ijaşiye 'ala Şerl}.i İbn Hişam li -Mu.l]ta­şarihi'ş-Şü?ilr (Kahire 1285, 1303, 1305, 1307) . İbn Hişam'ın nahve dair kendi eseri Şü?ilrü'?·?eheb 'e yaptığı şerhin hilşiye­

sidir (eserlerinin geniş bir listesi için bk. Brockelmann, GAL, Il, 637; Suppl., 11, 738) .

BİBLİYOGRAFYA : Ceberti, 'Aca' ibü 'l-tisar, lll , 572·575; Ser­

kis, Mu'cem, I, 275, 47:3·474 ; ll, 1980; Abdül­hay ei-Kettani, Fihrisü ' l ·fehtiris, ı, 133·139, ay· rıca bk. indeks; Mahlüf, Şeceretü 'n·nQr, s. 362· 363; Brockelmann, GAL, ll, 637 ; Suppl., ll , 738 ; izahu'l -meknan, ı, 15, 116, 307, 347, 404, 578 ; ll, 42, 74, 437, 449, 501; Hediyyetü'l· 'ari{fn, ll, 358; Zirikli, el·A' lam, VII, 298 vd. ; Kehhale. Mu'cemü'l·mü'ellif[n, Xl, 183·184; Muham­med b. Hasan ei-Hacvi, el-Fikrü 's·samt {t tart­l]i ' l-fıf!:.hi'l·İslamÇ Medine 1396-97 / 1976·77, ll, 297. IAJ

M M EHMET ŞENER

ı EMIRÜ'l -MÜ 'MİNİN ı

( .:,.::.._;.JI_r.l)

İsiflm tarihinde Hz. Ömer' den itibaren

L devlet başkanlarına verilen unvan. _j

İslam devlet başkanlarına "halife" ve "imam" denildiği gibi daha yaygın ola­rak "emirü'l- mü'minin" de (müminlerin emiri) denilmektedir. Bu tabir ilk defa,

hicretin on yedinci ayında ( Receb 21 Ocak 624) Hz. Peygamber tarafından Kureyş kervanını basmak üzere Batn-ı Nahle'­ye gönderilen seriyyenin kumandanı Ab­dullah b. Cahş'a verilmiştir. Aynı şekil­

de, Resül-i Ekrem'in Suriye'ye gönder­meyi kararlaştırıp vefatından sonra Hz. Ebü Bekir tarafından sevkedilen ordu­nun kumandanı Üsame b. Zeyd'e ve Ka­disiye Savaşı kumandanı Sa'd b. Ebü Vakkas'a da sahabilerin emirü'l-mü'mi­nln diye hitap ettikleri bilinmektedir. An­cak bu tabir, Hulefa-yi Raşidin dönemin­den itibaren sadece halifelere verilen bir unvan olmuştur. İlk olarak bu unvanla anılan halifenin Hz. Ömer olduğu konu­sunda görüş birliği vardır. Hz. EbO Be­kir'e sahabiler "halifetü Resülillah" (Re­sGiullah ' ın halifesi) demişler, ondan sonra halife olan Hz. Ömer'e ise "hallfetü ha­lifeti Resülillah" (ResGiullah ' ın halifesinin halifesi) diye hitap etmişlerdir. Fakat sa­habiler, ileriye doğru halife sayısı arta­cağından bu hitap şeklini ağır buldular. Ebü Müsa ei-Eş'arı Hz. Ömer'e yazdığı bir mektupta kendisine emirü'l-mü'mi­nin diye hitap etmiş, bu arada Adi b. Ha­tim et-Tai. Mugire b. Şu'be, Amr b. As ve diğer bazı sahabilerin de Hz. ömer'e aynı şekilde hitap etmeleri üzerine bu unvan yaygınlaşmıştır.

Emlrü'l-mü'minln unvanı İslam tari­hinde siyasi, askeri ve dini bir mahiyet arzetmektedir. Hz. ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali başta olmak üzere hemen bütün halifeler bu unvanı tevarüs etmişlerdir.

Emeviler ile Bağdat ve Kahire'deki Ab­bilsiler'in yanında Abdullah b. Zübeyr ve İslam dünyasının diğer bölgelerinde hililfete kendilerinin daha çok hak sahi­bi olduğunu ileri süren bazı hükümdar­lar emlrü'l-mü'minin unvanını kullan­mak hususunda büyük mücadeleler ver­mişlerdir. Bunlar arasında Hz. Ali soyun­dan gelen İdrisiler, Abbasiler'den daha çok halifeliğe layık olduklarını iddia eden Şii F'atımiler, Karmatı1er, ibiizi olan Rüs­temiler ve Muvahhidler sayılabilir. Bu unvanın kullanıldığı diğer bir devlet de Endülüs Emevileri'dir. lll. Abdurrahman, İbn Hafsün isyanının bastırılmasından sonra 316 (929) yılında Endülüs Emevl Devleti tarihinde ilk defa bu unvanı kul­lanmaya başlamıştır. lll. Abdurrahman emlrü'l - mü'minin unvanını Abbasiler'e karşı çıkmasından ziyade, kısa zaman­da Kuzey Afrika'ya hakim olan ve Endü­lüs'teki gelişmelere müdahale eden Şii FatımTier'in düşmanca davranışiarına kar­şı koyabilmek için kullanmıştır. Endülüs'­t eki diğer müiOkü't-tavaif de bu unvanı

Page 2: ı el-EMİRÜ'l-KEBİR es-SÜNBAVİ ı r. · sap eden Emir Muhammed 1 O Zilkade 1232 (21 Eylül 1817) tarihinde Kahire'de vefat etti ve Sultan Kayıtbay' ın sarayı na yakın olan

1 '" 1

~.:,.)- ır,"-·.;;_,__,. . .sl:J">v·~·;tı..,.ı l' i <t t'- .0/WI .j ;,ı.)t .;,>__rll )i 1

~J~.J\.;.~.L\.l.f' (.)jL:J l .)tl~.U ı.:ı\bUı~ı ..:ıU:.Uı'

~d_,, .jı' .ı.: ' • .ci:>l;. .:ııı-:ı ..i\.;.~\~.J.';

i { /..l,;jl,~.\.:("yJL~ ıJ:~"ı:.ı~_,Jb~~,.\:ll"Jl;} 1 { IS' .. :...,,.oAc$);)_.f,ı_,)yt;.ıLc.I::Y.ri<>}

. {":"'-JJi e_lj_,:..~.iJ.,.;jJ.ı~I.JJI~_.M:ı~}

11. Abdülhamid'in ·emirü'l ­mü'mlnin· unvanını

kulland ığı nı

gösteren bir belge (Hicaz

Vifayeli

Salnifmesi, s. 82)

kullanma hususunda birbirleriyle yarış etmişlerdir. Doğudaki müslüman dev­letler ise Abbasller'e saygılarından do­layı emirü'l- mü'minin unvanını kullan­mamışlardır. Fakat batıda Ağlebller, Zi­rller ve Hammadller hariç Kuzey Afrika ve Endülüs'teki müslüman devletlerin zaman zaman bu unvanı kullandıkları

anlaşılmaktadır.

Moğollar' ın 656'da ( ı 258) Bağdat' ı iş­

gali üzerine Memlük Sultanı Baybars ta­rafından Kahire'ye götürülen ve Müstan­sır - Billah lakabıyla halife ilan edilen Ebü 'l-Kasım Ahmed ve halefieri emi­rü'l-mü'minin unvanını kullanmaya de­vam ettiler. Ancak Bağdat Abbasi Hali­feliği'nin yıkılmasının ardından bu un­vanı kullanan devletlerin sayısı artmış­tır. Bunlar arasında Fas'ta hüküm sür­müş olan Merinller, Filalfler. Sa'dller. Haf­sller sayılabilir. Osmanlı sultanları da hi­lafetin Osmanlı hanedanına intikalinden sonra (ı 5 ı 7) bu unvanı kullanmışlardır. Nitekim ll. Abdülhamid saltanatı süre­since çok sık kullandığı "halifetü'I -müs­limin" unvanı dışında emirü'l-mü'minini de kullanmıştır. Mesela 1306 ( 1889) ta­rihli Hicaz Vildyeti Salndmesi'nde tuğ­ranın altında "emirü'l -mü'minin, urvetü'l­vüska-yi muvahhidin. hadimü'l-Hare­meyn" ibaresi yer almaktadır. Bu durum saltanatın hilafetten ayrılıp ilga edilmesi­ne kadar devam etmiş. hilafet makamın­da bulunan kişiye ise sadece "halffetü'l­müslimin" denilmiştir. İmamiyye Şiası emirü'l -mü'minin unvanını genellikle yal­nız Hz. Ali hakkında kullanır. Fas kralla­rında bu unvan hala devam etmektedir.

Emirü' I- mü'minin tabirinin başına bazı kelimeler eklenmek suretiyle hükümdar­Iara ve önemli devlet adam larına halifeler tarafından unvan veya lakaplar verilmiş­tir. Tuğrul Bey'e "yeminü emiri ' l-mü 'mi­nin", Alparslan ve Sencer' e "burhanü emi­ri 'l-mü'minin", Melikşah'a "kasimü emi-

ri'l-mü'minin" (her hususta halifenin orta­ğ ı ) lakaplarını Abbasi halifeleri vermiş­lerdir. Emirü'l-mü'minin ilavesiyle kul­lanılan diğer bazı lakaplar da şunlardır: "Abd. halfl, halisa. hassa. hüsam, mevla. muhyf. muin. nasır. nasir. radi, safi. seyf. sıddik. sika. umde. veli. vezir. yemin".

BİBLİYOGRAFYA:

Vakıdf. el-Megazf, ı, 19; İbn Sa'd. et-Tabakat, lll , 281; Taberf. Tarib (de Goe jel. ı , 2748; ll, 5 ; Ebü Hilal el-Askeri, el -Eua'il (nşr. Velfd Kas­sab - Muhammed ei-Mısrl), Riyad 1400/ 1980, 1, 226-227; İbn Haldün. Mukaddime (tre. Sü­leyman Uludağ), İstanbul 1982, 1, 609-615 ; Kal­kaşendf, Şubhu 'l-a'şa, V, 475-476, 487, 491 , 493; VI, 49, 65, 76, 108, 113, 119, 122, 129, 268; Hicaz Vilayet! Sa lnamesi, Mekke 1306, s. 81 -82; Subhf es-Salih, islam Mezhepleri ve Mü­esseseleri Tarihi Itre. İbrahim Sarm ı ş). istanbul 1983, s. 218-219; Hasan el-Başa. el-El~abü 'l­

islamiyye, Kahire 1409 / 1989, s. 194-214; Ab­dülhay el-Kettanf. et-Teratfbü 'l-idariyye (Özel). 1, 81-91; M. Max Van Berchem. "Titres califiens d'occident", JA, IX (1907). s. 245-335; A. J. Wensinck, "Emirülmü'minin", iA, IV, 263-264; İbrahim Kafesoğlu. "Selçuklular", a.e., X, 366-367, 398; H. A. R. Gibb, "Amir al -Mu'minin", E/2 (Fr. l. 1, 458; Maya Shatzmiller. "Marinides", a.e., VI, 558; el -Kiimüsü 'l-islamf, 1, 188 ; DMF, 1, 251; Dihhuda. Lugatname, V, 223-233.

~ MusTAFA FAYDA

1 EMİRÜ'I-MÜ'MİNİN fi'I-HADİS 1

( ..:'..,ı_-=ll.) ~j..JI __,.,..t )

Dönemindeki alimler arasında en üstün seviyeye ulaşmış

L hadis hafızları için kullanılan bir tabir. _j

"Müminlerin lideri ve yöneticisi" anla­mında daha çok halifelere verilen emi­rü'l-mü'minin unvanı, derin hadis bilgi­si ve güçlü hafızasıyla devrindeki alim­ler arasında en üstün seviyeye ulaşan.

raviler ve rivayetleri konusunda önemli görüşleri olan bazı hadis hafızları hak­kında kullanılmıştır. Hadis ilminde bu seviyeye gelebilmek için hadis hafızı ol­manın yanında bazı hadislerdeki çok has­sas rivayet kusurlarını (ile!) iyi bilmek ve çeşitli hadis ilimlerinde eser kaleme almış olmak gerekir. Küfe'de alimler arasında "emirü 'l-mü'minin" denince sadece Ebü Nuaym Fazi b. Dükeyn 'in hatıra gelmesi (İbn Hacer. VIII. 276). yanlış anlaşılması ih­timali bulunmadığı zaman unvanın bu şekliyle de kullanıldığını göstermektedir.

Yaşadıkları dönemde emirü'l- mü'mi­nTn unvanıyla anılan muhaddisler şun­lard ı r: Ebü'z-Zinad, İbn İshak. Hişam ed­Destüvai, Şu'be b. Haccac. Süfyan es-Sev­rf. Malik b. Enes. Abdullah b. Mübarek. Yahya b. Said el-Kattan. Ebü Nuaym Fazı b. Dükeyn, Ebü' I-Velid et-Tayalisf. Ali b.

EM[RÜ' 1- MÜ' M iNIN fi'l- HADIS

Medinf. İshak b. Rahüye. Ahmed b. Han­bel, Buharf. Zühlf, Ebü Hatim er-Razi ve Darekutnf. Daha sonraki devirlerde Cem­maflf. Sıbt İbnü'I-Acemi ve nihayet İbn Hacer el-Askalanf'ye de bu unvan veril ­miştir. Hadis ilminde otorite olan kimse­lerin beğendikleri bazı muhaddisleri bu unvanla anmaları ise kabul görmemiştir.

Hadis rivayet ilminin kurucusu sayılan

Zühri ile Evzai ve Leys b. Sa'd gibi büyük hadis alimleri hakkında emirü'l-mü'minin fi' I- hadis denmemesi onların daha az öneme sahip olduklarını göstermez.

Bu unvanın en ünlü muhaddisler için kullanılmasından hareketle Arap dil alimi Yahya b. Ziyad el-Ferra ile Ebü Hayyan el-Endelüsi hakkında "emirü'l-mü'mi­nin fi'n-nahv". Şafii fakihi Ebü İshak eş­Şirazi için de "emirü'l-mü'minin fi'l-fu­kaha " denmiştir (AbdülfeWih Ebü Gud­de, s. 1 22)

Emirü'l- mü'minTn fi'l- hadis unvanı­

nın, Asr-ı saadet'ten sonraki devirlerde hadis ve sünneti yaşatmaya çalışacak

kimseleri hayırla yadeden bir hadisten çıkarılmış olabileceği söylenmekteyse de (KasımT. s. ı 9) bu rivayetin güvenilir ol­madığı anlaşılmaktadır (Abdülfettah Ebü Gudde. s. ı 23- ı 25)

Muhammed Habibullah eş-Şinklti, He­diyyetü'l-mugiş ii ümerd'i'I-mü'mi­nin fi'l - J:ıadiş adlı manzum risalesinde (nşr RemzT Sa'deddin Dımaşkıyye, Beyrut ı 4 ı 0/ I 989) kendilerine emirü'l- mü'mi­nTn fi'l - hadis denilen bazı muhaddis­lerin adlarını zikretmekte, Abdülfettah Ebü Gudde ise Cevdbü'l-hdfız Ebi Mu­J:ıammed cAbdilcazim el-MQn~iri el­Mısri adlı eserinde "Ümeraü'l-mü'minin fi'l-hadis'' başlığı altında (s. ıo3- 1 25l bu konu üzerinde durmaktadır.

BİBLİYOGRAFYA:

Hatfb el-Bağdadf. Şere{ü ashabi'l-had[Ş (nşr. M. Said H atiboğıuı . Ankara 1991, s. 31; İbn Ha­cer. Teh?fbü 't-Teh?fb, VIII, 276; SüyOti. Tedrfbü 'r· rauf, ll , 126-127 ; Kasımf. Kaua'idü 't-tahdfş (nşr Muhammed Behcet ei-Baytar), Dımaşk 1352 / 1925, s. 19 ; Ahmed Muhammed Şakir, el-Ba'i­şü 'l-haşfş, Kahire 1377 / 1958, s. 154 ; Ahmed b. Muhammed ei-Gumarf. 'Ali b. Ebf Talib, Ka­hire 13891 1969, s. 68 ; Muhammed Accac ei­Hatfb. Uşülü 'l-hadfş, Beyrut 1401 / 1981 , s. 449; Abdülhadf Ahmed Hüseysin. Me?ahirü'n-neh ­dati'l - hadfşiyye {i 'ahdi Ya'kube'/-Mansüri'l­Muuahh idf, Tıtvan 1402 / 1982, 1, 226 ; Muham­med Edib Salih, Lemehat tr usali 'l-hadfş, Beyrut 140911988, s. 104-105; Muhammed H abibul­lah eş-Şinkitf. Hediyyetü 'l -mugfş {i ümera'i'l· mü'minin fi'l-fıadfş ( nşr. Remzf Sa'deddin Dı­maşkıyye). Beyrut 1410 / 1989; Abdülfettah Ebü Gudde. Ceuabü 'l-hafız Ebf Muhammed 'Ab­dil'azim el-Mün?irf.el-Mışrf, Halep 1411 , s. 103-125; Mücteba Uğur. Hadis Terimleri Sözlüğü,

Ankara 1992, s. 75. r;;;ı M M. yAŞAR KANDEMİR

157