298

III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

  • Upload
    others

  • View
    14

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 2: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİ KONGRESİ: BİLDİRİLER

III. INTERNATIONAL STUDENT CONGRESS OF INFORMATION AND RECORDS MANAGEMENT DEPARTMENT: PROCEEDINGS

“Bilgi Merkezlerinde Değişim ve Dönüşüm Süreci”“Change and Transformation Process in Libraries, Information Centers, Archives”

10-12 Mayıs 2018Ankara Üniversitesi

Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Farabi Salonu

10-12 May 2018Ankara University

Faculty of Language History and Geography, Farabi Hall

Kongre Danışmanı: Prof. Dr. Oya GÜRDAL TAMDOĞAN

Yayına HazırlayanlarEditors

Demet IŞIKİhsan ÖZKOL

Neslihan ER-KOÇOĞLUPelin KARCI KANDEMIR

Kongre TÜBİTAK tarafından desteklenmiştir.

Ankara, 2018

Page 3: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi

Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Yayınları: 05

ISBN 978-605-136-375-2

Kapak Tasarımı : Mustafa TAŞ

© 2018 Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü. İzinsiz kısmen veya tamamen hiçbir yöntemle çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. Her hakkı saklıdır.

Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi (3. : 2018 : Ankara)

Bilgi merkezlerinde değişim ve dönüşüm süreci = Change and transformation process in libraries, information centers, archives / III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü öğrenci kongresi: Bildiriler = III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings; yayına hazırlayanlar Demet Işık, İhsan Özkol, Neslihan Er-Koçoğlu, Pelin Karcı Kandemir.—Ankara : Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, 2018.

296 sayfa : resim, şekil, tablo, grafik, fotoğraf ;24 cm.

Dizin var.

ISBN 978-605-136-375-2

1. Bilgi Merkezleri 2. Bilgi Merkezlerinde Değişim Süreci 3. Bilgi ve Belge Yönetimi – Kongre. I. Işık, Demet II. Özkol, İhsan. III. Er-Koçoğlu, Neslihan. IV. Karcı Kandemir, Pelin

021.2072

Baskı Yeri: Detamat Tanıtım Tasarım Matbacılık Hizmetleri San. Ve Tic. Ltd. Şti.

Zübeyde Hanım Mh. Samyeli Sk. No:19/B Altındağ / ANKARA

Tel: 0312 384 47 21 - Basım Tarihi: Haziran 2018

Page 4: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

III

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

ÖNSÖZ

Tarihsel dönemler; taş, tunç, demir gibi o dönemde en fazla kullanılan materyal isimleri ile anılmaktadır. Yakın geçmişten itibaren yaygın olarak kullanılmakta olan “bilgi çağı” ifadesinin, benzer bir yaklaşım ile ele alındığı ve bilginin yaşanılan dönemde en çok kullanılan kaynak olması sebebi ile tercih edildiği görülmektedir. Bilgi, tüm yaşam alanlarında yenilikçi teknolojik enstrümanların kullanılmasını tetiklemiş ve yeni binyıl başlangıcından itibaren, insanlık tarihine keskin bir biçimde değişim ve dönüşüm süreci yaşatmaya devam etmektedir.

Bu süreç, doğal olarak beraberinde yeni meslek ve unvanlar, mevcut çalışma alanlarındaysa yeni süreç ve yaklaşımlar getirmektedir. Çağa ismini veren “bilgi”nin kayıt altına alınması, düzenlenmesi ve kullanıcılara ulaştırılması faaliyetlerini yürütmekte olan mesleğimiz açısından da kongre ana teması olan değişim ve dönüşüm sürecine entegre olma zorunluluğu kaçınılmazdır. Meslek paydaşları tarafından uzun zamandır farklı platformlarda tartışmaya açılan bu olgunun, geleceğin bilgi uzmanları tarafından bilimsel çerçevede değerlendirilmesi ve alanımızın ilerlemekte olduğu rotaya ilişkin portrenin çizilerek yol haritasına yönelik öneriler sunulması açısından önemi tartışılmazdır.

Geleceğin bilgi uzmanlarının, yeni fenomen haline gelen değişim ve dönüşüm olgusuna ilişkin yaşanacak mesleki zorlukları, ortak zeminde hareket ederek çözüme kavuşturabilecekleri düşünülmektedir. Bu bağlamda, III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Öğrenci Kongresi; yeni süreçlere, yeni kuşakların objektifinden bakılması ve mesleki birliktelik ve aidiyet duygularının güçlenmesi bakımından oldukça önemli bir misyona sahip olmuştur. Sunulan bildiri ve posterlerin içeriği ve sosyal programda yaşanan birliktelik duygusu, bu misyonuna ilişkin olumlu mesajlar vermekte ve alanımızın geleceğine yönelik pozitif bir durum yaratmaktadır.

Kongremizin düzenlenmesine yönelik gerçekleştirilmiş olan tüm aşamalarda emekleri bulunan ve ortaya çıkan bu güzel ürünün mimarı olan Kongre Danışmanı Sayın Prof. Dr. Oya GÜRDAL TAMDOĞAN’a, göstermiş oldukları özverili çalışmaları ile Ankara Üniversitesi Bilgi-Sizsiniz Öğrenci Topluluğu üyelerine, oturum başkanı olan değerli hocalarımıza, önemli birikimlerini bizlerle paylaşan onur konuklarımız Prof. Dr. Berin Uğur YURDADOĞ ve Prof. Dr. Özer SOYSAL Hocalarımıza, sponsor kuruluşlarımıza ve meslek örgütlerimize, kongremize katılım sağlayan tüm meslek paydaşlarımıza teşekkür eder; kitabımızda yer alan çalışmaların, alanımıza yeni perspektifler sunarak faydalı olmasını dileriz.

Saygılarımızla...

İhsan ÖZKOLDemet IŞIK

Neslihan ER-KOÇOĞLUPelin KARCI KANDEMİR

Page 5: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 6: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

İçindekiler

Önsöz ................................................................................................................................................................................................ III

Komiteler

Düzenleme Komitesi

Bilim Komitesi

Organizasyon Komitesi

Kongre Mesajları ...........................................................................................................................................................................XI

Kongre Programı ......................................................................................................................................................................... XV

Açılış Konuşmaları ......................................................................................................................................................................... 1

Esra Karakuş ................................................................................................................................................................................ 1

Prof. Dr. Oya GÜRDAL TAMDOĞAN .................................................................................................................................... 2

Prof. Dr. Sacit ARSLANTEKİN ................................................................................................................................................. 6

Prof. Dr. Necla TÜRKOĞLU ...................................................................................................................................................... 7

Onur Konukları ile Söyleşi .......................................................................................................................................................... 8

Prof. Dr. Berin U. YURDADOĞ ve Prof. Dr. Özer SOYSAL .............................................................................................. 8

1.Oturum: Prof. Dr. Osman ERSOY’a Saygı Oturumu ........................................................................... 17

Doktora Düzeyinde En İyi Bildiri Seçilmiştir. Bilgi Uzmanlarının İstihdam Beklentileri ve Potansiyel İstihdam Alanları / Employment Expectations and

Potential Employment Areas of Information Specialists İhsan ÖZKOL ........................................................................................................................................ 19

Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Lisans Öğrencilerinin Erasmus Programına İlişkin Deneyimlerinin Eğitim Sürecine Katkısı / The Erasmus Program Experience of Ankara University Information and Records Management Department Undergraduate Students and Its Contribution to the Professional Education

Demet IŞIK ........................................................................................................................................... 35

Yüksek Lisans Düzeyinde En İyi Bildiri Seçilmiştir. Bugünün Z Kuşağı Olarak Bilgi Profesyonellerinin Nitelikleri / Qualities of Information Professionals as

Today’s Z-Generation Gamze KÖSEALİ .................................................................................................................................. 49

Z Kuşağı Bilgi Uzmanları / Z Generation Information Experts Elif YORGUNOĞLU ............................................................................................................................... 57

Kütüphanelerde Dönüşüm Sürecinin Yeni Değişkenleri: Yeni Nesil Kütüphaneciler / New Variables of the Transformation Process in Libraries: New Generation Librarians

Sinem MANTAR ................................................................................................................................... 63

II.Oturum: Prof. Dr. Jale BAYSAL’a Saygı Oturumu ............................................................................... 69

Yakın Geleceğin Kütüphaneleri / Libraries of the Near Future Neslihan ER-KOÇOĞLU ....................................................................................................................... 71

Lisans Düzeyinde En İyi Bildiri Seçilmiştir. Geleceğin Kütüphaneleri ve Kütüphanecileri İçin Farklı Bir Bakış Açısı / A Different Perspective for the

Future of Libraries and Librarians Meryem Zeynep AKCAOĞLU ...........................................................................................................................................79

Page 7: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

VI

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

III. Oturum: Prof. Dr. İlhan KUM’a Saygı Oturumu ................................................................................ 89

Kütüphanelerde Kullanıcı Odaklı Hizmet Tasarımı / User-Centered Service Design in Libraries Pelin KARCI KANDEMİR ...................................................................................................................... 91

Sansür, Kullanıcı ve Kütüphaneci / Censorship, User and the Librarian Muhittin DEMİR ................................................................................................................................... 99

IV.Oturum: Adnan ÖTÜKEN’e Saygı Oturumu .................................................................................... 107

Bilgi Merkezlerinde Görüntü Tanıma ve Duygu Analizi / Image Recognition and Emotion Analysis in Information Centers

Korcan DOĞAN, İhsan ÖZKOL .......................................................................................................... 109

Değişen Kuşaklar, Farklılaşan Bilgi Kayıt Ortamları / Changing Generations, Differentiated Information Recording Media

Ayşenur VAROL ................................................................................................................................. 121

Sosyal Medya Kullanımının Bilgi Merkezlerine Yansımaları / Reflections to Information Centers of Social Media Usage

Hasan ÖZTÜRK, Ferhat YILDIZ .................................................................................................................................... 131

Kütüphanelerde Sosyal Medya Kullanımı: Ankara Üniversitesi Kütüphanesi Örneği / Use of Social Media in Libraries: Ankara University Library Example

İsmihan DALEĞMEZ, Nurhan KURTOĞLU ....................................................................................... 135

Ağ Kuşağının Sosyal Medya Kullanımı: Yeni Medya Okuryazarlığı Bağlamında İnceleme Kütüphanesi Örneği / Social Media Usage of Net Generation: A Contextual Review of New Media Literacy

Kübra ARDIÇ ...................................................................................................................................... 143

V. Oturum: Fehmi Ethem KARATAY’a Saygı Oturumu ........................................................................ 153

Users Capital in The Context of Human Capital: An Empirical Study of Near East Grand Library / Beşeri Sermaye Bağlamında Kullanıcısı Sermayesi: Yakın Doğu Üniversitesi Büyük Kütüphanesi Üzerine Ampirik Bir Çalışma

Tinotenda CHIGANZE ....................................................................................................................... 155

The Measurement of Structural Capital in Libraries: A Case of Near East University Grand Library / Kütüphanelerde Yapısal Sermayenin Ölçülmesi: Yakın Doğu Üniversitesi Büyük Kütüphane Örnek Olayı

Audrey DUMBURA ............................................................................................................................ 171

Investigating the Social Networking Literacy among Librarians: A Case Study of Near East University / Kütüphaneciler Arası Sosyal Ağ Okuryazarlığının Araştırılması: Yakın Doğu Üniversitesi Örneği

Azadeh Ghafourian Alizadeh TABRIZI ............................................................................................. 179

Sağlık Okuryazarlığı ve Sağlık Bilimleri ve Uygulama Alanları ile Bilgi ve Belge Yönetimi Bilimi ve Uygulama Alanları Arasındaki İlişki / The Relationship Between Health Literacy and Health Sciences and Practice Areas and Information and Records Management and Practice Areas

Ahmet Enes GÜNGÖRDÜ, İpek CANYAKANLAR ............................................................................. 187

Gerçek-Sonrası Bilgi Ortamında Yapılandırmacı Eğitim ve Okul Kütüphaneleri / Constructivist Education and School Libraries in Post-Truth Information Environment

Burcu ERBİL-ÇİFÇİ ............................................................................................................................. 197

Çocuk ve Kütüphane / Child and Library Zeynep BAYRAM ............................................................................................................................... 207

Kütüphanede Fiziksel Erişebilirlik: Milli Kütüphane’nin İncelenmesi / Physical Accesibility in the Library: A Case of National Library of Turkey

Büşra ÖZEN ........................................................................................................................................ 217

Page 8: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

VII

VI. Oturum: Dr. Müjgân CUNBUR’a Saygı Oturumu ........................................................................... 229

Dijital Çağda Arşivler ve Arşivciler / Archives and Archivists in the Dijital Ages Nuriye ÖZAN ..................................................................................................................................... 231

Temel Bilimler Alanındaki Veri Tabanlarının Değerlendirilmesi: BioOne, Wiley, APS (American Physical Society), SciFinder ve MathSciNet Veri Tabanları / Electronic Database Assessment: BioOne, Wiley, APS (American Physical Society), SciFinder and MathSciNet Databases on Science

Okan KOÇ .......................................................................................................................................... 241

Akıllı Kütüphane Binaları / Intelligent Library Buildings Sultan BEŞİKTEPE, Çağlanur Merve MAĞAT, Asiya ÖZMEN ........................................................... 255

Posterler

Tıbbi Dokümantalistlerin Sağlık Okuryazarlığı Yetkinliğine Sahip Olmasının Mesleki Gelişime Etkisi Başak IŞIKOĞLU, Kardelen AKKAYA, Sibel SAVAŞ .......................................................................... 267

Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Bölüm Adının Değişim Gerekliliği Seda AYAR, Bahat TELLİ, Tuğçe KAY................................................................................................. 268

Tıbbi Dokümanların Elektronik Ortama Aktarılmasının Hizmet Kalitesine Etkisi Melisa AYIK, Kübra ÖZTÜRK ............................................................................................................. 269

Dokümantason ve Sekreterlik Bölümlerinin Ortak Alanları Yağmur TİMURTAŞ, Büşra DENİZ, İlknur BAYRAM, Sevinç KİRAK ................................................. 270

Yazar Adları Dizini ..................................................................................................................................................................... 272

Page 9: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

VIII

KOMİTELER

KONGRE DANIŞMANI

Prof. Dr. Oya GÜRDAL TAMDOĞAN (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

DÜZENLEME KOMİTESİ

Prof. Dr. Oya GÜRDAL TAMDOĞAN (Düzenleme Komitesi Başkanı) (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Uzman Korcan DOĞAN (Takım Lideri) (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Doktora Öğrencisi)

Arş. Gör. Neslihan ER-KOÇOĞLU (Takım Lideri) (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Doktora Öğrencisi)

Arş. Gör. Demet IŞIK (Takım Lideri) (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Doktora Öğrencisi)

Arş. Gör. Pelin KARCI KANDEMİR (Takım Lideri) (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Doktora Öğrencisi)

Arş. Gör. Nuriye ÖZAN (Takım Lideri) (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Doktora Öğrencisi)

Arş. Gör. İhsan ÖZKOL (Takım Lideri) (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Doktora Öğrencisi)

Arş. Gör. Ayşenur VAROL (Takım Lideri) (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Yüksek Lisans Öğrencisi)

Esra KARAKUŞ (Topluluk Başkanı) (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3.

Sınıf Öğrencisi)

İsmihan DALEĞMEZ (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Şeyma İDEM (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Nurhan KURTOĞLU (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Sinem MANTAR (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Emirhan ÖZEL (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Ömer SEÇGİN (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Enes TOPRAK (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Gözde YAZICI (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

BİLİM KOMİTESİProf. Dr. Sacit ARSLANTEKİN (Bilim Komitesi Başkanı- Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Başkanı)

Prof. Dr. Hakan ANAMERİÇ (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Prof. Dr. Doğan ATILGAN (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Prof. Dr. Özlem GÖKKURT DEMİRTEL (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Prof. Dr. Oya GÜRDAL TAMDOĞAN (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Prof. Dr. Tûba KARATEPE (Marmara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Page 10: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

IX

Prof. Dr. Hülya Dilek KAYAOĞLU (İstanbul Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Prof. Dr. Hüseyin ODABAŞ (Çankırı Karatekin Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Prof. Dr. Tülay OĞUZ (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Prof. Dr. H. İnci ÖNAL(Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Prof. Dr. Fahrettin ÖZDEMİRCİ (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Prof. Dr. Fatih RUKANCI (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Prof. Dr. Mustafa SAĞSAN (Yakın Doğu Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Prof. Dr. Fatoş SUBAŞIOĞLU (Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Prof. Dr. Bülent YILMAZ (Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Prof. Dr. Murat YILMAZ (İstanbul Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Doç. Dr. Dr. Mehmet Ali AKKAYA (Çankırı Karatekin Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Doç. Dr. Umut AL (Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Doç. Dr. Gülten ALIR (Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Doç. Dr. Małgorzata FEDOROWICZ-KRUSZEWSKA (Nicolaus Copernicus University Institute of Information Science and Book Studies, Poland)

Doç. Dr. Rıfat GÜNALAN (İstanbul Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Doç. Dr. Baiba HOLMA (University of Latvia Department of Information and Library Studies, Latvia)

Doç. Dr. Hab. Tomasz KRUSZEWSKI (Nicolaus Copernicus University Institute of Information Science and Book Studies, Poland)

Doç. Dr. Veslava OSINSKA (Nicolaus Copernicus University Institute of Information Science and Book Studies, Poland)

Doç. Dr. Işıl İlknur SERT (İstanbul Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Doç. Dr. Yurdagül ÜNAL (Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Dr. Öğretim Üyesi Didar BAYIR (İstanbul Medeniyet Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Dr. Öğretim Üyesi Mustafa BAYTER (Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Dr. Öğretim Üyesi Buket CANDAN (Çankırı Karatekin Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Dr. Öğretim Üyesi Halit Buluthan ÇETİNTAŞ (Atatürk Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Dr. Öğretim Üyesi Güssün GÜNEŞ (Marmara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Dr. Öğretim Üyesi Esin Sultan OĞUZ (Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Dr. Öğretim Üyesi Lale ÖZDEMİR (Marmara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü)

Dr. Jurgita RUDZIONIENE (Vilnius University Institute of Information Sciences and Library, Lithuanian)

Dr. Máté TOTH (Hungarian Library Institute, Hungary)

ORGANİZASYON KOMİTESİŞeyma İDEM (Organizasyon Komitesi Başkanı) (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Merve AK (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Erdem AKGÜN (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Ertuğrul ARSLAN (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Feyza Merve ARSLAN (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Mert AYDIN (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi )

Ayşenur BAYRAM (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Page 11: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

X

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Özge DİNÇ (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 2. Sınıf Öğrencisi)

Yağmur Sıla KESKİN (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Ayşe ODABAŞ (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Gülten ÖNAL (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Narin Gül SOMER (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 3. Sınıf Öğrencisi)

Safiye KALAFAT (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 2. Sınıf Öğrencisi)

Mehmet Asaf TURAN (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 2. Sınıf Öğrencisi)

Mehmet Fatih AKYÜZ (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 1. Sınıf Öğrencisi)

Sümeyye ALTUNER (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 1. Sınıf Öğrencisi)

Deniz ASLAN (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 1. Sınıf Öğrencisi)

Hamide ATA (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 1. Sınıf Öğrencisi)

Özlem AYDIN (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 1. Sınıf Öğrencisi)

Feyza AYYILDIZ (Ankara Üniversitesi Bilgi Topluluğu- Lisans 1. Sınıf Öğrencisi )

Merve ÇEMEK (Ankara Üniversitesi Bilgi Topluluğu- Lisans 1. Sınıf Öğrencisi )

Ebru KANDEMİR (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 1. Sınıf Öğrencisi)

Ceren KAYALI (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 1. Sınıf Öğrencisi)

Mücahit SARI (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 1. Sınıf Öğrencisi)

Şükran ÜN (Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu - Lisans 1. Sınıf Öğrencisi)

Ferhat YILDIZ (Atatürk Üniversitesi Bilgi Kulübü - Kulüp Başkanı)

Çağla Merve MAĞAT (Çankırı Karatekin Üniversitesi Yaşam Boyu Öğrenme Topluluğu Topluluk Başkanı)

Bülent AY (Hacettepe Üniversitesi Bilgi Topluluğu - Topluluk Başkanı)

Rukiye USTA (İstanbul Üniversitesi Bilgi ve Belge Yöneticileri BBYON Topluluğu - Topluluk Başkanı)

Bahri Can YILMAZ (Kastamonu Üniversitesi Bilgi Topluluğu - Topluluk Başkanı)

Zeynep KATMER (Marmara Üniversitesi Bilgi Yönetimi Kulübü - Kulüp Başkanı)

Edanur YEŞİLAYER (Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Bilgi Topluluğu - Topluluk Başkanı)

Melek KILIÇ (İstanbul Medeniyet Üniversitesi Bilgi Topluluğu-Topluluk Başkanı)

Page 12: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

XI

KONGRE MESAJLARI

Bölümlerimizdeki hocalarımızdan, “Öğrenciler tarafından bu Kongrenin düzenlenmesi sizce niçin önemlidir?” sorusuna yönelik görüşlerini bildirmelerini talep ettik ve aldığımız yanıtları, geliş sırasına göre aşağıda sunduk.

1. Alanımızda eğitim-öğretim veren üniversitelerimizdeki lisans ve lisansüstü öğrencilerinin buluşması, birbirini tanıması-anlaması-yakınlaşması ve doğru yönlendirildiklerinde, öğrencilerin birlikte neler yapabileceklerini görmeleri ve göstermeleri açısından önemlidir. (Prof. Dr. Oya GÜRDAL TAMDOĞAN- Ankara Üniversitesi/ Kongre Danışmanı)

2. Yeni düşünceleri öğrenmek, iletişim kurmak ve keşfetmek için paha biçilmez bir fırsat sunan bu etkinliğin öğrenciler tarafından düzenlenmesi heyecan verici.. (Dr. Öğretim Üyesi Buluthan ÇETİNTAŞ- Atatürk Üniversitesi)

3. Uluslararası öğrenci kongreleri aynı yaş grubunda ancak farklı kültürlerdeki bireylerin bir araya geldiği akademik ortamlardır. Söz konusu toplantıları karşılıklı fikir alışverişleri sonucunda bireylerin akademik anlamda olgunlaştığı bir paylaşım ortamı olarak değerlendirmek mümkündür. “Bilgi Merkezlerinde Değişim ve Dönüşüm Süreci” ana teması ile gerçekleştirilecek organizasyon da bilgi merkezlerinin günümüzde geldiği noktadaki gelişmelere ışık tutacaktır. (Doç. Dr. Umut AL- Hacettepe Üniversitesi)

4. Yeni nesil gençler olarak öğrencilerimizin bilimsel ve mesleki bir çalışma ve organizasyonda yer alma deneyimi kazanmaları hem kişisel hem de mesleki gelişme yönünden önemlidir. Öğrenci ve genç gözüyle mesleki sorunları, bilgi ve teknikleri edinerek tartışma yetisi kazanma bilimsel iletişimin çok sesliliği açısından önem taşımaktadır. Bunlara ek olarak, takım çalışması becerisi, grup dayanışması, ortak kararlar alma ve bu yönde sorumlulukları paylaşma gibi değerleri kazanmak için bu kongrenin bir fırsat olduğunu düşünüyorum. (Prof. Dr. Özlem GÖKKURT DEMİRTEL- Ankara Üniversitesi)

5. 2018’de yapılacak olan III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Öğrenci Kongresi’nin ana temasının “Bilgi Merkezlerinde Değişim ve Dönüşüm Süreci” olarak belirlenmiş olması tesadüf değildir. Özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerinden oldukça etkilenen mesleğimiz köklü bir değişim ve dönüşüm yaşamaktadır. Aslında son yirmi yılda gerçekleşmekte olan bu değişim ve dönüşüm, özellikle geleceğin bilgi profesyonelleri olarak mesleğimize katılacak olan öğrencilerimiz tarafından daha ileri düzeylerde gerçekleştirilecektir. O nedenle bu tür organizasyonların; başta öğrencilerimiz olmak üzere, onlara gerekli bilgi ve becerileri kazandırmaya çalışan akademisyenlerimiz, çeşitli bilgi kurumlarında değişimle başa çıkmaya ve dönüşümü gerçekleştirmeye çalışan meslektaşlarımız ve mesleki kuruluşlarımız için hem profesyonel hem de sosyal açıdan “verimli ve etkin paylaşım ortamları” yarattığına inanıyorum. Kaçırılmaması gereken bir etkinlik olarak herkese öneriyorum. (Dr. Öğretim Üyesi Didar BAYIR- Medeniyet Üniversitesi)

6. Bilgi ve Belge Yönetimi Öğrencilerinin mesleki eğitimlerini ve deneyimlerini aktarabilecekleri, tüm yönleri ile mesleği tartışabilecekleri, karşılıklı bilgi alışverişinde bulunabilecekleri tek ortam. (Dr. Öğretim Üyesi Güssün GÜNEŞ- Marmara Üniversitesi)

7. Bu tür konferansların öğrencilere projelerini ve araştırma konularını tanıtmak ve paylaşmak için bir platform oluşturduğunu düşünüyorum. Ayrıca, öğrencileri BBY alanında araştırma yapma konusunda heveslendireceğine, yeni hedeflerin oluşmasına ortam sağlayacağına inanıyorum. Emek verecek herkese şimdiden kolaylıklar ve başarılar dilerim. (Prof. Dr. Hülya DİLEK KAYAOĞLU- İstanbul Üniversitesi)

Page 13: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

XII

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

8. Öğrenciler bu kongreyi düzenlerken etkin bilimsel iletişim sürecini deneyimleyerek üniversitelerin bir diğer işlevi olan araştırma etkinliğinde katkıda bulunmuş olacaklardır. Böylelikle bir projeyi başından sonuna kadar idare edecekler, iş birliği ile büyük işlerin üstesinden rahatlıkla nasıl gelindiğini göreceklerdir. Eğitim yaşamları ile mesleki yaşamları arasındaki bu bilimsel köprüde aktif rol oynamak madalyonun iki yüzünü anlamada onlara tarif edilemez bir katkıda bulunacaktır. (Arş. Gör. Neslihan ER-KOÇOĞLU- Ankara Üniversitesi)

9. Öğrenci kongrelerinin alana yenilikçi bakış açıları kazandıracağını ve öğrencilerin de farklı bilgi ve tecrübelerden kazanım sağlayacağını düşünüyorum. (Dr. Öğretim Üyesi Esin SULTAN OĞUZ- Yıldırım Beyazıt Üniversitesi)

10. Değerli öğrencilerimizin bölümümüzün ev sahipliğinde bir kongre düzenlemelerinin, hem meslektaşları ile etkileşimleri hem de yaşayacakları deneyim açısından önemli olduğunu düşünüyorum. “Hep öğrenci kalan öğretmenine borcunu kötü ödüyor demektir” demiş Nietzsche. Öğrencilerimizin başarısı bizlerin gurur kaynağıdır. (Arş. Gör. Demet IŞIK- Ankara Üniversitesi)

11. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Öğrenci Kongresinin, Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü ve siz genç arkadaşların büyük emeklerle gerçekleştirilmesi mesleğimiz emin ellerde olduğunun bir göstergesidir. (Dr. Öğretim Üyesi Mustafa BAYTER- Yıldırım Beyazıt Üniversitesi)

12. Öğrencilerin kendi çabaları ile alanlarına yönelik yenilikleri öğrenmeleri ve paylaşmaları oldukça önemli ve önemsenmesi gereken bir çabadır. Emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum. (Prof. Dr. Hüseyin ODABAŞ- Çankırı Karatekin Üniversitesi)

13. Büyük önderimiz M.Kemal ATATÜRK’ün de dediği gibi “Bütün ümit gençliktedir.” Tüm ümidimiz olan genç insan potansiyeline kendilerini ifade edebilecekleri, kıymetli fikirlerini paylaşabilecekleri, hazırladıkları çalışmalar ile bilime katkıda bulunacakları ortamların sağlanabilmesi, yeni fikirlerin ortaya çıkması ve bilimin ilerlemesi bakımından son derece gereklidir. İşte bu kongre geleceğimizin teminatı olan gençlerimize böyle bir fırsatı sunuyor olması bakımından oldukça önemlidir. (Arş. Gör. Nuriye ÖZAN- Ankara Üniversitesi)

14. Bu kongre geleceğin meslektaşlarının arasındaki bağı güçlendirmek ve mesleğimize sahip çıkmak açısından kritik öneme sahiptir. (Doç. Dr. Gülten ALIR- Yıldırım Beyazıt Üniversitesi)

15. Etkinliğin farklı kazanım ve altyapılara sahip öğrencilerin bilgi yönetimine yönelik konularda araştırmalarını, uygulamalarını ve deneyimlerini paylaşabildikleri, tartışabildikleri ortak bir platform oluşturacağını düşünüyorum. Bu tür bir platformun da özellikle ilk sınıflardan itibaren öğrencilere farklı deneyim, olanak ve kazanımlar sağlayacağına inanıyorum. (Arş. Gör. Dr. Tolga ÇAKMAK- Hacettepe Üniversitesi)

16. Bilimsel bir etkinlikte edinilen bilgi ve tecrübe öğrencilerin tüm çalışmalarında çok faydalı olacaktır. Aynı zamanda genç arkadaşların inisiyatif alması ve alanda söz sahibi olabilmeleri için önemli bir süreçtir. (Arş. Gör. Özlem ŞENYURT – Hacettepe Üniversitesi)

17. Mesleğimizin değer kazanmasında önemli dinamiklerden biri öğrencilerdir. Öğrencilerin de mesleğe katkı sağlama adına işbirliği içinde bulunabilecekleri, fikirlerini özgürce paylaşabilecekleri ve tartışabilecekleri böyle bir ortam yaratmaları bu bağlamda büyük önem taşımaktadır. (Arş. Gör. Mehmet Kürşat DEĞER- Atatürk Üniversitesi)

18. Bu harika kongrenin düzenleme ve gerçekleştirim süreci umuyorum çok başarılı sonuçlanır. Bilimsel etkinliklere katılım ve katkının henüz öğrencilik düzeyindeyken gerçekleştirilmesi, geleceğin bilgi profesyonellerinin mesleki uygulamalarını bilimsel öğretilerden kopmadan

Page 14: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

XIII

gerçekleştireceklerine olan inancımı daha güçlü kılmaktadır. (Arş. Gör. Dr. Semanur ÖZTEMİZ- Hacettepe Üniversitesi)

19. Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümlerinin tüm öğrencileri bilmelidirler ki, bu öğrenci kongresinin devamlılığını sağlayarak geleceğin kütüphanecilerinin ve arşivcilerinin Türk bilim hayatına ışık tutmalarına yardım etmektedirler. (Doç. Dr. Işıl İlknur SERT- İstanbul Üniversitesi)

20. This conference is an excellent opportunity for students from different cities and countries to exchange ideas and to help shape the field of information management which is continually changing in the information age. (Dr. Öğretim Üyesi Lale ÖZDEMİR- Marmara Üniversitesi)

21. Bu tür organizasyon ve etkinlikler, alana ilişkin bilgilenmeyi, görüş alışverişini sağladığı gibi sosyal, kültürel kaynaşma ve bütünleşmeyi de beslemektedir. (Dr. Öğretim Üyesi Güler DEMİR- Kastamonu Üniversitesi)

22. Böyle bir kongre Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü öğrencileri için ciddi bir akademik süreç ve deneyim olacak ayrıca bölümler arası öğrenci iletişimini güçlendirecektir. (Prof. Dr. Bülent YILMAZ- Hacettepe Üniversitesi)

23. Öğrencilerimizin bilimsel bir etkinlik düzenlemesi hem yaşayacakları deneyim açısından hem de geleceğin meslektaşları arasında bir bağ kurulması açısından çok önemlidir. Öğrencilerin alana yönelik yenilikleri takip edebilecekleri, farklı Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümlerinden gelen öğrencilerin deneyimlerini ve fikirlerini paylaşabilecekleri bir platform oluşturulması alanımızın ilerlemesine de katkı sağlayacaktır. (Arş. Gör. Meltem DİŞLİ- Hacettepe Üniversitesi)

24. Değişim ve dönüşümün olmadığı dönem yoktur. Değişim ve dönüşümü yönetemeyenler vardır. Siz değişim ve dönüşümü gerçekleştirmek için yola çıktığınızı, bu değişim ve dönüşümde biz de varız dediğinizi bu kongre ile bir daha gösteriyorsunuz. Bilgi merkezlerinin geleceğini, geleceğin bilgi merkezlerini sizler şekillendireceksiniz. (Prof. Dr. Fahrettin ÖZDEMİRCİ- Ankara Üniversitesi)

25. Geleceğin bilgi profesyonellerinin meslek tutkularının ve enerjilerinin ortaya çıkmasına fırsat vermek aslında bilgi ve belge yönetimi disiplininin geleceğine güvenle bakmak demektir. (Doç. Dr. Mehmet Ali AKKAYA- Çankırı Karatekin Üniversitesi)

26. Öğrenciler tarafından büyük emek harcanarak böyle bir kongrenin düzenlenmesi, onların branşlarına verdiği değeri ve mesleklerini ne kadar benimsemiş olduklarını ortaya koyduğu için önemlidir. (Dr. Öğretim Üyesi Buket CANDAN- Çankırı Karatekin Üniversitesi)

27. Genç meslektaşlarımızın gayretlerinin mutlaka faydaya dönüşeceğine yürekten inanıyor, sizler sayesinde geleceğe daha da umutla bakıyorum. (Prof. Dr. Tûba KARATEPE- Marmara Üniversitesi)

28. Geleceğin bilgi yöneticilerinin bilgiyi toplamak, düzenlemek ve kullanıma sunmakla birlikte kullandıklarını ve yeni bilimsel ürünler ortaya çıkardıklarını görmek ve göstermek adına bu kongrenin düzenlenmesi önemlidir. Türkiye’de yarının bilgi toplumunu inşa edecek olan bugünün Bilgi ve Belge Yönetimi öğrencileridir. (Arş. Gör. Mehlika KARAGÖZOĞLU ASLIYÜKSEK- Marmara Üniversitesi)

29. Alanımızın fotoğrafını, değişim ve dönüşüm sürecinin yerli kuşağı sayılan müstakbel meslektaşlarımızın kadrajı ile birlikte çekebilmemizi sağlayacak bu organizasyonun; farklı pencereleri bir araya getirerek aidiyet duygusunu pekiştireceğini düşünüyorum. (Arş. Gör. İhsan ÖZKOL- Ankara Üniversitesi)

30. Bilgi merkezlerinin değişim ve dönüşüm sürecine tanıklık eden siz, genç bilgi profesyonellerinin kongre düzenleme sorumluluğunu üstlenmiş olmanızı çok önemsiyorum. İşbirliği, koordinasyon,

Page 15: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

XIV

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

planlama, takım çalışması vb. konularda sizlere değerli bir yaşam deneyimi kazandıracağını düşünüyorum. Kongrenin başarılı geçmesi dileklerimle… (Prof. Dr. Tülay OĞUZ- Ankara Üniversitesi)

31. Bu tür etkinliklerin, farklı şehirlerde ve farklı üniversitelerde öğrenimlerini sürdüren fakat aynı mesleği icra edecek kişilerin birbirleriyle etkileşimi yakalaması açısından faydalı olacağı kanaatindeyim. (Arş. Gör. Ertuğrul Burak EROĞLU- Çankırı Karatekin Üniversitesi)

32. Üçüncüsü düzenlenen bu organizasyonda öğrenciler akademik havayı teneffüs ederek, yaşıtlarının çalışmalarını görme imkânı elde edeceklerdir. Bu kongrenin öğrencilerin akademik aidiyetlerine önemli ölçüde katkı sağlayacağına inanıyorum. (Arş. Gör. Dr. Sümeyye AKÇA- Ardahan Üniversitesi)

33. Bu kongre; Güçlü ve huzurlu bir toplum için, bilginin önündeki engelleri aşacak, geleceğe güvenle bakabilecek gençlerimize, ufuk ve vizyon algısı sağlayacaktır. (Doç. Dr. Rıfat GÜNALAN- İstanbul Üniversitesi)

34. Ortak amaçlar, ortak hedefler ve ilkelerin yanı sıra yeni fikirlerin tartışılacağı bu kongrenin bilgi ve belge yönetimi bölümleri arasındaki bağları kuvvetlendireceğine inanıyor, sizleri dinlemek için sabırsızlanıyorum. (Prof. Dr. Fatih RUKANCI- Ankara Üniversitesi)

35. Öğrencilerin yenilik ve yaratıcılık düzeylerinin, mesleklerinin hammaddesi olan bilgi ile buluştuğu böyle anlamlı bir bilgi paylaşım platformunun, tatlı bir rekabet ile sürdürülebilir olması hem ülkemize yapılan en büyük katkılardan birisidir hem de gelecek nesillerin emin adımlarla ilerleyebileceklerinin garantisidir. (Prof. Dr. Mustafa SAĞSAN- Yakın Doğu Üniversitesi)

36. Kongre sadece Bilgi ve Belge Yönetimi konularının gelişimine değil, Bilgi ve Belge Yönetimi konularının yaşanmasına da katkıda bulunacağından önemlidir. (Prof. Dr. H. İnci ÖNAL- Hacettepe Üniversitesi)

Page 16: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

III. ULUSLARARASIBİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİ KONGRESİ

III. INTERNATIONAL STUDENT CONGRESS OF INFORMATION AND RECORDS MANAGEMENT DEPARTMENT

10-12 Mayıs 201810-12 May 2018

Ankara

PROGRAM

Page 17: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

XVI

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

08:30-09:00 Kayıt

09:00-10:30

�İstiklal Marşı ve Saygı Duruşu

�BBY Öğrenci Toplulukları Başkanlarının Ortak Hoş Geldiniz Mesajı

�Mini Konser

�Açılış Konuşmaları

10:30-12:00

�Onur Konukları İle Söyleşi

�Moderatörler: Yağmur Sıla KESKİN ve Ömer SEÇGİN

�Onur Konukları: Prof. Dr. Berin U. YURDADOĞ ve Prof. Dr. Özer SOYSAL

12:00-13:00 Yemek Arası

I. OTURUM

13:0-14:55

Prof. Dr. Osman ERSOY’a Saygı Oturumu

Oturum Başkanı: Prof. Dr. Sacit ARSLANTEKİN

�Bilgi Uzmanlarının İstihdam Beklentileri ve Potansiyel İstihdam Alanları (İhsan ÖZKOL)

�Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Lisans Öğrencileri-nin Erasmus Programına İlişkin Deneyimlerinin Eğitim Sürecine Katkısı (Demet IŞIK)

�Bilgi ve Belge Yönetiminde İstihdam ve Mesleki Farkındalılık (Bülent AY)

�Bugünün Z Kuşağı Olarak Bilgi Profesyonellerinin Nitelikleri (Gamze KÖSEALİ)

�Teknolojik Dönüşüm Sürecindeki Bilgi Uzmanları: Z Kuşağı (Şeyma İDEM, Esra KARAKUŞ)

�Z Kuşağı Bilgi Uzmanları (Elif YORGUNOĞLU)

�Kütüphanelerde Dönüşüm Sürecinin Yeni Değişkenleri: Yeni Nesil Kütüpha-neciler (Sinem MANTAR)

14:55 – 15:10 Kahve Arası

10 MAYIS 2018 PERŞEMBE

Page 18: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

XVII

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

II. OTURUM

15:10 – 16:50

Prof. Dr. Jale BAYSAL’a Saygı Oturumu

Oturum Başkanı: Prof. Dr. Mesut YALVAÇ

�Yakın Geleceğin Kütüphaneleri (Neslihan ER-KOÇOĞLU)

�Geleceğin Kütüphaneleri ve Kütüphanecileri İçin Farklı Bir Bakış Açısı (Mer-yem Zeynep AKCAOĞLU)

�Teknolojik Dönüşüm: İnsan Ne Rolde? (Merve AK, Enes TOPRAK , Gözde YAZICI)

�21.Yüzyılın Kullanıcı Profili: Y, Z ve Alfa Kuşağı (Bülent AY)

�Z Kuşağının Kütüphaneleri (Betül ÇAĞLAYAN)

�Geleceğin Bilgi Merkezleri ve Değişen Kullanıcı Rolleri (Edanur YEŞİLAYER)

16:50 - 17:05 Kahve Arası

III. OTURUM

17:05 – 18:15

Prof. Dr. İlhan KUM’a Saygı Oturumu

Oturum Başkanı: Prof. Dr. İrfan ÇAKIN

�Kütüphanelerde Kullanıcı Odaklı Hizmet Tasarımı (Pelin KARCI KANDEMİR)

�Kullanıcı Odaklı Kütüphane Hizmetleri: Zeytinburnu Belediyesi Merkezefen-di Şehir Kütüphanesi Örneği (Merve OĞUZ, Alaattin HOROZ, Tülay AYTEMİZ, Zeynep BAYHAN)

�Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Üniversite Kütüphanelerindeki Görme En-gellilere Yönelik Bilgi Hizmetlerine Etkisi: İstanbul’da Durum (Mehmet ASLAN, Ahmet Hakan KURŞUN, Burcu TEKİN)

�Sansür, Kullanıcı ve Kütüphaneci (Muhittin DEMİR)

19:00 Kongre Yemeği

21:00 Kongre Partisi

Page 19: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

XVIII

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

11 MAYIS 2018 CUMA

IV. OTURUM

09:00-10:55

Adnan ÖTÜKEN’e Saygı Oturumu

Oturum Başkanı: Tuncel ACAR

�Bilgi Merkezlerinde Görüntü Tanıma ve Duygu Analizi (Korcan DOĞAN, İh-san ÖZKOL)

�Değişen Kuşaklar, Farklılaşan Bilgi Kayıt Ortamları (Ayşenur VAROL)

�Yapay Zekâ ve Büyük Verinin Bilgi Merkezleri Üzerindeki Yansımaları (Yağ-mur S. KESKİN, Ayşe ODABAŞ)

�Sosyal Medya Kullanımının Bilgi Merkezlerine Yansımaları (Hasan ÖZTÜRK, Ferhat YILDIZ)

�Kütüphanelerde Sosyal Medya Kullanımı: Ankara Üniversitesi Kütüphanesi Örneği (İsmihan DALEĞMEZ, Nurhan KURTOĞLU)

�Ağ Kuşağının Sosyal Medya Kullanımı: Yeni Medya Okuryazarlığı Bağlamında İnceleme (Kübra ARDIÇ)

�Bilgi Uzmanı, Yapay Zeka ve İnsan (Emirhan ÖZEL)

V. OTURUM

11:10-13:05

Fehmi Ethem KARATAY’a Saygı Oturumu

Oturum Başkanı: Dr. Öğretim Üyesi Didar BAYIR

�Beşeri Sermaye Bağlamında Kullanıcı Sermayesi: Yakın Doğu Üniversitesi Bü-yük Kütüphanesi Üzerine Ampirik Bir Çalışma ( Tinotenda CHIGANZE)

�Kütüphanelerde Yapısal Sermayenin Ölçülmesi: Yakın Doğu Üniversitesi Bü-yük Kütüphane Örnek Olayı (Audrey DUMBRA)

�Kütüphanecilerin Sosyal Ağ Okuryazarlığı’nı Araştırma: Yakın Doğu Üniversi-tesi Büyük Kütüphanesi’nde Durum (Azadeh Ghafourian Alizadeh TABRIZI)

�Sağlık Okuryazarlığı ve Sağlık Bilimleri ve Uygulama Alanları İle Bilgi ve Belge Yönetimi Bilimi ve Uygulama Alanları Arasındaki İlişki (Ahmet Enes GÜNGÖR-DÜ, İpek CANYAKANLAR)

�Gerçek-Sonrası Bilgi Ortamında Yapılandırmacı Eğitim ve Okul Kütüphaneleri (Burcu ERBİL-ÇİFÇİ)

�Çocuk ve Kütüphane (Zeynep BAYRAM)

�Kütüphanede Fiziksel Erişebilirlik: Milli Kütüphanenin İncelenmesi (Büşra ÖZEN)

Page 20: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

XIX

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

VI. OTURUM

14:00 - 15:25

Dr. Müjgan CUNBUR’a Saygı Oturumu

Oturum Başkanı: Prof. Dr. Nazlı ALKAN

�Dijital Çağda Arşivler ve Arşivciler (Nuriye ÖZAN)

�Elektronik Belge Yönetimi Sistemlerinde Bilgi Varlıklarının Önemi (Furkan AYDIN)

�Temel Bilimler Alanındaki Veritabanlarının Değerlendirilmesi: BioOne, Wi-ley, APS (American Physical Society), SciFinder ve MathSciNet Veritabanları) (Okan KOÇ)

�Türkiye’de Kütüphane Mimarisi: Mevcut Durum ve Öneriler (Furkan YİĞİT)

�Akıllı Kütüphane Binaları (Sultan BEŞİKTEPE, Çağlanur Merve MAĞAT, Asiya ÖZMEN)

15:25 - 15:40 Kahve Arası

15:40 - 16:45 Değerlendirme, Görüşler ve Öneriler

20:00 CSO Konseri

09:00 – 11:30 DTCF’de Buluşma ve Anıtkabir Ziyareti

12:00 – 15:30 Kale İçi Gezinti ve Çay – Gözleme

12 MAYIS 2018 CUMARTESİ – SOSYAL PROGRAM

Page 21: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

XX

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

08:30 – 09:00 Registration

09:00-10:30

�Turkish National Anthem and One Minute’s Silence

�Common Welcome Messages of the Heads of the Students Information Communities of Departments of Information and Records Management

�Mini Concert

�Opening Speeches

10:30-12:00Interview with Honored Guests�Honored Guests: Prof. Dr. Berin U. YURDADOĞ and Prof. Dr. Özer SOYSAL�Moderators: Yağmur Sıla KESKİN and Ömer SEÇGİN

12:00-13:00 Lunch

SESSION I

13:0-14:55

Session for the Memory of Prof. Dr. Osman Ersoy

Chair: Prof. Dr. Sacit ARSLANTEKİN

�Employment Expectations and Potential Employment Areas of Information Specialists (İhsan ÖZKOL)

�The Erasmus Program Experience of Ankara University Information and Re-cords Management Department Undergraduate Students and Its Contributi-on to the Professional Education (Demet IŞIK)

�Employment and Professional Awareness in Information Management(Bülent AY)

�Oualities of Information Professionals as Today’s Z-Generation(Gamze KÖSEALİ)

�Information Experts in the Technological Transformation Process: Z Generati-on (Şeyma İDEM, Esra KARAKUŞ)

�Z Generation Information Experts (Elif YORGUNOĞLU)

�New Variables of the Transformation Process in Libraries: New Generation Librarians (Sinem MANTAR)

14:55 – 15:10 Tea – Coffee Break

10 MAY 2018 THURSDAY

Page 22: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

XXI

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

SESSION II

15:10 – 16:50

Session for the Memory of Prof. Dr. Jale BAYSAL

Chair: Prof. Dr. Mesut YALVAÇ

�Libraries of the Near Future (Neslihan ER-KOÇOĞLU)

�A Different Perspective for the Future of Libraries and Librarians (Meryem Zeynep AKCAOĞLU)

�Technological Transformation: What is the Role of Person (Merve AK, Enes TOPRAK, Gözde YAZICI)

�User Profiles in the 21st Century: The Y, Z, Alpha Generations (Bülent AY)

�Libraries of Z Generation (Betül ÇAĞLAYAN)

�Future Information Centers and Changing User Profiles (Edanur YEŞİLAYER)

16:50 - 17:05 Tea – Coffee Break

SESSION III

17:05 – 18:15

Session for the Memory of Prof. Dr. İlhan KUM

Chair: Prof. Dr. İrfan ÇAKIN

�User Driven Service Design in Libraries (Pelin KARCI KANDEMİR)

�User Centered Library Services: Case of Zeytinburnu Municipality Merkezefendi City Library (Merve OĞUZ, Alaattin HOROZ, Tülay AYTEMİZ, Zeynep BAYHAN)

�The Effect of Information and Communication Technologies on Information Services for Visually Disabled in University Libraries in Istanbul (Mehmet AS-LAN, Ahmet Hakan KURŞUN, Burcu TEKİN)

�Censor, User and Librarian (Muhittin DEMİR)

19:00 Congress Dinner

21:00 The Congress Party

Page 23: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

XXII

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

11 MAY 2018 FRIDAY

SESSION IV

09:00-10:55

Session for the Memory of Adnan ÖTÜKEN

Chair: Tuncel ACAR

�Image Recognition and Emotion Analysis in Information Centers (Korcan DOĞAN, İhsan ÖZKOL)

�Changing Generations, Differentiated Information Recording Media (Ayşenur VAROL)

�The Reflections of Artificial Intelligence and Big Data on Information Centers (Yağmur S. KESKİN, Ayşe ODABAŞ)

�Reflection of Social Media Usage to Information Centers (Hasan ÖZTÜRK, Ferhat YILDIZ)

�The Reflections of Artificial Intelligence and Big Data on Information Centers(İsmihan DALEĞMEZ, Nurhan KURTOĞLU)

�Social Media Usage of Net Generation: A Contextual Review of New Media Literacy (Kübra ARDIÇ)

�Knowledge Expert Artificial Intelligence and Human (Emirhan ÖZEL)

10:55 -11:10 Tea – Coffee Break

SESSION V

11:10-13:05

Session for the Memory of Fehmi Ethem KARATAY

Chair: Asst. Prof. Dr. Didar BAYIR

�Users Capital in the Context of Human Capital: An Empirical Study of Near East Grand Library (Tinotenda CHIGANZE)

�The Measurement of Structural Capital in Libraries: A Case of Near East Unı-versity Grand Library (Audrey DUMBRA)

�Investigating the Level of Digital Literacy Skills among Library Personnel (Azadeh Ghafourian Alizadeh TABRIZI)

�The Relationship Between Health Literacy and, Health Sciences and Practice Areas and Information and Records Management and Practice Areas (Ahmet Enes GÜNGÖRDÜ, İpek CANYAKANLAR)

�Constructivist Education and School Libraries in Post-Truth Information Envi-ronment (Burcu ERBİL-ÇİFÇİ)

�Child and Library (Zeynep BAYRAM)

�Physical Accesibility in the Library, Examing of National Library (Büşra ÖZEN)

13:05 – 14:00 Lunch

Page 24: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

XXIII

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

SESSION VI

14:00 - 15:25

Session for the Memory of Dr. Müjgan CUNBUR

Chair: Prof. Dr. Nazlı ALKAN

�Archives and Archivists in the Dijital Age (Nuriye ÖZAN)

�The Importance of Information Assets in Electronic Record Management Systems (Furkan AYDIN)

�Electronic Database Assessment: BioOne, Wiley, APS (American Physical Society), SciFinder and MathSciNet databases on Science (Okan KOÇ)

�Library Architecture in Turkey: Current Status and Recommendations (Furkan YİĞİT)

�Intelligent Library Buildings (Sultan BEŞİKTEPE, Çağlanur Merve MAĞAT, Asiya ÖZMEN)

15:25 - 15:40 Tea – Coffee Break

15:40 - 16:45 Evaluation, Opinions and Suggestions

20:00 CSO Concert

09:00 – 11:30 Meeting at the DTCF and Visit to Atatürk’s Mousoleum

12:00 – 15:30 Castle Tour and Tea – Gözleme

12 MAY 2018 SATURDAY – SOCIAL PROGRAM

Page 25: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 26: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

1

Açılış Konuşmaları / Esra KARAKUŞ (Ankara Üniversitesi Bilgi-Sizsiniz Öğrenci Topluluğu Başkanı)

Sayın Rektörüm, Sayın Dekan Yardımcım, Sayın Hocalarım, Sayın Bilgi-Sizsiniz Öğrenci Topluluğu Danışmanım, Kıymetli misafirlerimiz ve bugün bizleri gerek bildirileri, gerek posterleri, gerekse katılımlarıyla yalnız bırakmayan öğrenci arkadaşlarım,Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü ve Bilgi – Sizsiniz Öğrenci Topluluğu işbirliği ile düzenlediğimiz III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi ‘ne hepiniz hoş geldiniz.

Kongre düzenleme ekibi olarak neredeyse bir yıldır süren çalışmalarımız sonucu programımızı hazırladık. “Bilgi Merkezlerinde Değişim ve Dönüşüm Süreci “ ana temalı kongremiz; Türkiye’de ve yurtdışında Bilgi ve Belge Yönetimi alanında eğitim ve öğretim veren üniversitelerin öğrencilerini, akademisyenleri, uygulamacıları ve ilgili meslek paydaşlarını, bu alana ilgi duyan tüm diğer bölüm öğrencilerini bir araya getirerek karşılıklı bilgi alışverişinde bulunmalarına olanak sağlamayı amaçlamaktadır. Kongremiz, özellikle öğrenci arkadaşlarımın fikirlerini ve araştırma sonuçlarını paylaşabilecekleri bir ortam yaratmayı, alanımızdaki gelişmeler üzerine akademik bir tartışma platformu oluşturup, bilimsel ve sosyal etkileşim sürecini gerçekleştirmeyi hedeflemektedir.Bugün bu kongreyi gerçekleştirmemizde emeğini hiçbir zaman bizden eksik etmeyen başta topluluk ve kongre danışmanımız Prof. Dr. Sayın Oya Gürdal TAMDOĞAN’a, bölüm başkanımız Prof. Dr. Sayın Sacit ARSLANTEKİN ‘e, kongre düzenleme aşamasında her an bizimle birlikte olan Arş. Gör. Sayın İhsan ÖZKOL’a, Öğr. Gör. Sayın Korcan Doğan ve tüm takım liderleri hocalarımıza bütün kongre ekibi adına teşekkürlerimi iletiyorum.

Ve son olarak bu bir yıl içinde sadece kongre düzenlemekle kalmayan kitap destek 8 projesini devam ettiren, çeşitli toplantılara katılım sağlayan, geziler düzenleyen, diğer üniversitelerle sürekli etkileşim halinde olan topluluk arkadaşlarıma sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum.

Hep birlikte verimli ve keyifli bir kongre geçirmek üzere başkentimiz Ankara’ya hepiniz hoş geldiniz.

Page 27: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

2

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Açılış Konuşmaları / Prof. Dr. Oya Gürdal TAMDOĞAN (Kongre Danışmanı – Düzenleme Komitesi Başkanı)

Sayın Dekan Yardımcım, Değerli Hocalarım, Değerli Akademisyen Meslektaşlarım, Değerli Kütüphaneci Meslektaşlarım, Sevgili Öğrencilerimiz, Değerli Konuklar,

Düzenlediğimiz “Bilgi Merkezlerinde Değişim ve Dönüşüm” ana temalı III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi’nde yanımızda olduğunuz için teşekkür ederiz.

Değerli konuklarımız, çok yakın zamanda yitirdiğimiz, mesleğimize büyük emekler vermiş, her zaman sevgi dolu bakışı ve gülen gözleri ile hatırlayacağım gerçek bir İstanbul hanımefendisi ve Cumhuriyet kadını olan değerli büyüğümüz Leman Şenalp’i saygı ile anıyorum ve nur içinde, huzurla uyumasını diliyorum.

Kongremize Ankara’dan, Antalya’dan, Balıkesir’den, Bursa’dan, Çankırı’dan, Diyarbakır’dan, Erzurum’dan, İstanbul’dan (130 kişi), Kahraman Maraş’tan, Kastamonu’dan, Kocaeli’nden, Trabzon’dan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden toplam 24 kurum kuruluştan 408 ön kayıt, 231 kesin kayıt yaptıran katılımcımız bulunmaktadır. Hepiniz hoş geldiniz. Bildiğiniz üzere, TKD Kampüs İstanbul üyesi, İstanbul Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü (BBY) son sınıf öğrencimiz Salih Aydın, aynı üniversiteden sevgili Cenk ve sevgili Tolga ile birlikte, mesleki farkındalık yaratma hedefi ile İstanbul’dan Ankara’ya bisikletle Kongremize geldiler, üç gün boyunca pedal çevirdiler, mesleki duyarlılıkları, cesaretleri ve yürekleri için teşekkür ederiz. Siz de hoş geldiniz, iyi ki geldiniz arkadaşlar.Benim bir hayalim vardı, öğrenciliğimden beri düşündüğüm; bundan 30 yıl önce. Hani çocukluğumuzda büyüklerimiz bir konu hakkında görüşürken sessizce dinleyip, konuşma sırası bize gelecek mi diye heyecanla beklediğimiz anlar, anılar vardır hepimizin hafızasında kalan. İşte buna benzer bir hayaldi, öğrencilerin sesini, yüreğini, aklını duyabileceğimiz, görebileceğimiz, onları hissedebileceğimiz bir Öğrenci Kongresi düzenlemek. Büyük sorumluluk isteyen bu hedefe ulaşmak için yıllar önce danışmanı olduğum, eski adıyla Bilgi Topluluğu şimdiki adıyla Bilgi-Sizsiniz Topluluğundaki öğrencilerime fikrimi aktardım ve görüşlerini istedim; heyecanla karşıladılar ve kabul ettiler. 2009 yılı idi. Kongreye hazırlık çalışması olarak 2010 yılında bir panel, 2011 yılında bir eğitim forumu ve 2012 yılında da “Mesleki Öğrenci Kongresi Hazırlık Çalıştayı” adıyla bir de Çalıştay düzenledik. Andığım bütün toplantılara o dönemde eğitim-öğretim faaliyetinde bulunan Ankara Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi BBY Bölümlerinden hocalarımız ve öğrenci topluluklarımız katıldılar. 2012 yılındaki Öğrenci Kongresi Çalıştayına Bölüm öğrenci topluluklarımızın yanında TKD Kampüs ve o zaman var olan Genç ÜNAK’da faaliyet gösteren öğrencilerimiz de dâhil oldu. Çok verimli bir çalıştay gerçekleştirdik ve çalıştay raporunu Topluluk web sitesinde yayınladık. Çalıştay’da Kongrenin içeriği ve sürece ilişkin saptamalar yapmıştık ve 2013 yılında Kongrenin Ankara’da düzenlemesinde karar kılmıştık. Öğrenci Kongresi’nin bizim için çok özel bir anlamı vardı çünkü mesleki alanımızda bir ilk olacaktı. Büyük bir sorumluluk üstlenmiştik ve çok çalışmalıydık. Öğrencilerin, gençlerin, bir araya geldiğinde neleri başarabileceklerini büyüklerimize çok iyi göstermeliydik, çok ihtiyacını duyduğumuz büyüklerimizin güvenini kazanabilmek için (bu arada ben kendimi de dâhil ediyorum çünkü o zaman da hâlâ da onların ruhunu taşıyordum ve taşıyorum çünkü hâlâ onlarla birlikte öğreniyorum). Kongreyi üniversitelerimizin BBY Bölümlerinde örgütlenmiş öğrenci toplulukları ile ortaklaşa düzenlemeyi hedeflemiştik, biz Ankara Üniversitesi olarak sadece öncülük edecektik. Yukarıda andığım toplantılara ek olarak daha geniş öğrenci kitlesinden, Kongrede ele alınacak öncelikli konu alanları, organizasyon süreci, yer ve tarih konusunda görüş alabilmek ve ortaklaşa karar verebilmek için o zaman tek sosyal ağ olan Facebook kanalıyla anketler düzenledik, görüşmeler yaptık. 2013 yılında tam maddi destek için sponsor arayışına girip duyuruya çıkmaya hazırlanırken, başka bir Üniversitenin BBY Bölümünün 2014 yılında BBY Öğrenci Kongresi düzenleyeceği duyurusu ile karşılaştık. Büyük bir hayal kırıklığı ve şaşkınlık yaşamıştım. Hayalimi gerçekleştirememiştim, üstelik de gençlerimizin, öğrencilerimin onca çabasına karşın. Olsun, bir başka Bölümümüz benim hayalimi ödünç alarak organizasyonu planlamış

Page 28: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

3

ve hızla gerçekleştirmişti. Belki de, ayrıntıları düşünürken biz geç kalmıştık. Kısmet üçüncüsüne imiş. Öğrenci Kongresi düşüncemin esas unsuru, farklı üniversitelerdeki Bölümümüz öğrencilerinin kendilerini ifade edebilmeleri ve daha da ötesi birbirlerini tanımaları, anlamaları, kaynaşmaları ve tek yumruk olmaları için fırsat yaratmaktı. Kongre danışmanı olarak, ne mutlu ki bana bu Kongrenin daha hazırlık çalışmalarında onların arasındaki iletişim, dayanışma, paylaşım, sevgi ve birlikteliğe tanıklık ettim ve onlarla birlikte olağanüstü bir deneyim yaşadım.

Sevgili öğrencilerimiz, geleceğimiz, göz nurlarımız, paylaşarak birlikte neler yapabileceğinizi gösterdiniz, göstereceksiniz. Diliyorum ki, bu güzel dayanışmanız ve paylaşımınız sürekli olsun. Sorumluluk üstlenip meşaleyi yakan, taşıyan ve diğer arkadaşlarına devredecek olan her birinizi kutluyorum ve sizlerle gurur duyuyorum. Meşaleyi diğer arkadaşlarınıza devrettikten sonra koşmayı bırakmamanızı diliyorum. Biz de hocalarınız olarak, meşaleyi bırakmayacak sizinle birlikte koşmaya devam edeceğiz, endişe duymayın; gücümüz ve ömrümüz yettiği sürece yanınızdayız. Eminim ki, bütün hocalarım, hocalarınız aynı duyguları paylaşıyordur çünkü biz, bizi yetiştiren hocalarımızdan öyle gördük. Biz size, Büyük Atamız Mustafa Kemal Atatürk’ün size inandığı ve güvendiği gibi inanıyor ve güveniyoruz ve her zaman yanınızdayız. Değerli Berin Hocamın bana aktardığı Albert Camus’un anlamlı ifadesinden yola çıkarak “Yanınızdayız” diyorum. Camus’un ifadesi şöyle:

- Önümde yürüme, sana yetişemeyebilirim. - Arkamda yürüme, seni göremeyebilirim - Yanımda ol, benimle ol.

İşte bu nedenle yanınızdayız her zaman. Çünkü biliyoruz ki artık siz de biliyorsunuz ki, ne birbirimizin/ birbirinizin önünde ne de arkasında olursak, yan yana olduğumuz kadar güç veremeyiz birbirimize, güç veremezsiniz birbirinize. Kongrede 36 bildiri ve 4 poster çalışması olacak. Bildiri ve poster sunumlarından önce onur konuklarımız ve konuşmacılarımız, Prof. Dr. Sayın Berin Uğur Yurdadoğ Hocamız ve Prof. Dr. Özer Soysal Hocamız ile öğrencilerimizin söyleşisi ve siz değerli katılımcılarımızın hocalarımıza yönelteceği sorular ve kendilerinin vereceği yanıtlar yer alacak. Sonrasında 2 gün boyunca 49 lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerimizin emeği ile hazırlanan bildirileri dinleyeceğiz ve 12 öğrencimizin emeği ile hazırlanan 4 poster çalışmasını izleyeceğiz. Böylece toplamda 61 öğrencinin akıl ve emek ürünleri ile buluşacağız. Fuayede, Bilgi-Sizsiniz Topluluğu olarak 8 yıldır “Kitap Destek Projesi” adı altında her yıl bir köy ilkokulunda kurduğumuz okul kütüphanesi fotoğraflarını sergiledik. Sergiyi gezmenizi öneririz.

İlk günün akşamında Kongre Yemeği ve Kongre Partisinde birlikte olmayı diliyoruz. Son günümüzü sosyal etkinlik olarak planladık. Önce Atamızı ziyaret için Anıtkabir’e gideceğiz. Anıtkabir ziyaretimizi Kongre’nin açılışından önce planlamıştık ama düşündük ki şehir dışından gelen pek çok öğrencimiz Kongre açılışına yetişme telaşı ile müzeyi gezmek için fırsat bulamayacaktı. Ziyaretimizi gerçekleştirdikten sonra Ankara Kalesi’ne gideceğiz, kale içinde yürüyüş yapacağız ve özellikle Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde bulunan paha biçilmez değerdeki sadece Anadolu’nun değil insanlığın kültür ve bilgi mirası ürünlerini göreceğiz.

Kongrenin ikinci günü akşamında CSO konserine gideceğiz ve Beethoven’in 9. Senfonisi’ni dinleyeceğiz. Bu konsere birlikte gitmeyi çok istedik ve toplu bilet alabilmek için çok çabaladık. İstedik ki salonu bütün katılımcılarımız doldursun ve o havayı birlikte soluyalım. Ancak konserin ilk günü sadece Avrupa Birliği (AB) Delegelerine özel olduğu için 2. gün konseri kapalı gişe idi. Özel görüşmeler ile sadece 40 tane bileti satın alabildik. Olmadı, olamadı; dedim ya hayal ettiğiniz şeyler bazen gerçekleşmiyor ya da hayal ettiğiniz gibi olmuyor. Olsun, iyi tarafından bakarsak, 40 kişi orada olacağız. Sayı sınırlı olduğu için bildiri sunan öğrencilerimiz ve oturum başkanlarımız katılabilecek sadece; isteyen herkese bu fırsatı tanıyamadığımız için üzgün olduğumu belirtmek isterim. Bu konsere gitmeyi niçin çok istedik biliyor musunuz? Çünkü Kongremiz için, öğrencilerimiz için ayrı

Page 29: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

4

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

bir anlamı vardı. Onu açıklayayım izninizle, gelemeyen katılımcılarımız için de 9. Senfoni’yi dinlerken bir anısı olur belki.

Biliyorsunuzdur, Beethoven, 1801 yılında 31 yaşında iken başlayan işitme sorunu sonucu 48 yaşında tamamen işitme yetisini kaybetmiştir ve 9. Senfoniyi işitme yetisinin hiç olmadığı dönemde bestelemiştir ve hiç duymadığı senfoniyi insanlığa armağan etmiştir. Senfoninin ilk seslendirilişi, ölümünden 3 yıl önce 55 yaşında iken gerçekleşmiştir. Eser, aynı zamanda ilk kez insan sesinin kullanıldığı senfoni olma özelliğini taşımaktadır. Senfoninin Neşeye Övgü, Neşeye Ağıt veya Neşeye Şarkı adını taşıyan bölümünde koro devreye girer ve Alman ozan, oyun yazarı ve tarihçi Schiller’e ait birazdan belirteceğim sözleri seslendirir. Neşeye Övgü, 19 Ocak 1972’de Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi tarafından AB’nin resmi marşı olarak kabul edilmiştir ve bugün de AB’nin resmi marşıdır. Şarkının bir kısmında yer alan, Kongremizi, mesleğimizi, siz gençlerimizi ve insanlığı ilgilendiren sözler şöyledir:

- Medeniyet insanlığa güneş gibi nur saçar - Bilginin ışıkları karanlıkta yol açar - Bu yol bizi mutluluğun kucağına götürür - Neş’e ile bağlı dostluk, insanlığa yürütür - Kardeş olun ey insanlar - Bunu ister Tanrımız - Bu dünyada her şey geçer - En son sana dost kalır - İnsanlığa, doğruluğa göğsünü aç, korkmadan - Hür doğmuştur insanoğlu - Hür yaşamak hakkıdır.

İşte bu sözler, tam da sizin, siz sevgili öğrencilerimizin, kendi harçlıkları ile İstanbul’dan gelen 120 öğrencimizin, Çankırı’dan gelen 28 öğrencimizin, Erzurum’dan gelen 5 öğrencimizin, Kastamonu’dan gelen 5 öğrencimizin, Kıbrıs’tan gelen 5 öğrencimizin, Ankara’dan katılan yüzlerce öğrencimizin heyecanı, mutluluğu, umudu, neşesi ve kardeşliğini anlatıyor. İsterseniz, 9. Senfoninin Neşeye Övgü şarkısı, bundan böyle bizim öğrenci kongremizin de şarkısı olabilir.

Değerli konuklar, kongreye emek ve destekleri ile katkı sağlayan pek çok kişi ve kuruluş oldu; onlar yanımızda olmasalardı, Kongremizi hayal ettiğimiz gibi gerçekleştiremezdik. İzninizle, adlarını anarak kendilerine sonsuz teşekkür ve şükranlarımı sunmak isterim:

-TÜBİTAK -Ankara Üniversitesi Rektörlüğü -Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı hocaları ve öğrencileri -DTCF Dekanlığı Yönetimi ve teknik personeli -Maddi ve manevi destekleri ile yanımızda olan sponsor kuruluşlarımız, alfabetik sıra ile, COINTURK, Eazy Solutions, Gale, Hiperlink, TKD Yönetimi ve Dernek Sekreteri meslektaşım sayın Ayşen KÖSEOĞLU ve ÜNAK Derneği Yönetimi -Üzerimizdeki emeklerini hiçbir zaman unutmayacağımız, varlıkları ve öğretileri ile yaşamıma/yaşamımıza ışık sunan, her zaman yanımda olan değerli Berin Uğur Yurdadoğ Hocam ve Özer Soysal Hocam -Ankara Üniversitesi BBY Bölümü’ndeki bütün öğretim üyesi arkadaşlarım, emekli olduğu halde her zaman yanımızda olan ve Kongreye katkı sağlayan değerli Nazlı Alkan hocamız, Kongre’de takım liderliği yapan genç akademisyen arkadaşlarım, Bölüm Sekreterimiz Sıla Yorulmaz -Kongre programında yer alan oturumlarda oturum başkanı olarak çok değerli destekleri ile yanımızda olan değerli hocalarımız ve meslektaşlarımız -Bildiri ve posterleri ile Kongremize zenginlik katan bütün öğrencilerimiz

Page 30: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

5

-Bilim Komitesi’nde görev alan ve/veya Kongre mesajları ile bizi motive eden yurtiçi ve yurtdışında farklı üniversitelerde bulunan alanımızın değerli akademisyenleri -Organizasyon Komitesi’nde yer alan Bölümlerimizin öğrenci topluluk başkanları -Kongre dokümanlarının basımını büyük özveri ve titizlikle yerine getiren Detamat Matbaası yöneticileri ve çalışanları, -Ve tabii ki teşekkürün en büyüğünü hak eden, gece-gündüz demeden çalışan koşturan, sevgi dolu koca yürekleri ile olanaksızlıklar içinde değer yaratan, güzel akılları, fikirleri, paylaşımları, dayanışmaları ile yüzümüzü ağartan, yetişkin sabrı ve olgunluğuna sahip yol arkadaşlarım, öğrencilerim, çocuklarım, Ankara Üniversitesi Bilgi-Sizsiniz Öğrenci Topluluğu üyeleri.

Hepiniz iyi ki varsınız, iyi ki yanımızda oldunuz.

Saygılarımla…

Page 31: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

6

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Açılış Konuşmaları / Prof. Dr. Sacit ARSLANTEKİN (Ankara Üniversitesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölüm Başkanı – Bilim Komitesi Başkanı)

Fakültemizin Değerli Yöneticileri, Sayın Hocalarım, Değerli Meslektaşlarım, Sevgili Öğrenciler, Hepiniz Atatürk’ün emeğiyle kurulmuş olan ve Cumhuriyet’in ilk Üniversitesinin temel taşlarından olan Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesine hoş geldiniz!

Böylesine güzel konuşmalar, böylesine güzel açılıştan sonra bana söyleyecek çok bir şey kalmadı. 30-40 sayfalık kısa bir açılış konuşması yapacağım. Şimdi, gerçekten çok kısa tutacağım konuşmamı, işin esprisi bir yana. Açılışta öncelikle gözlerimin dolduğunu hatta ağlamak üzere olduğumu söylemem gerekiyor. Bunu itiraf etmem gerekiyor. Öğrencilerimizle gurur duydum. Topluluklar ister kulüp altında ister Bilgi Topluluğu altında olsun ister GençÜNAK, TKD Kampüs altında olsun, gördüm ki çok güzel şeyler başarıyorlar. Çok güzel organizasyonlar, çok güzel birliktelikler gerçekleştiriyorlar. Ve şunu gördüm ki ben 1983 yılında hocalarımın da lütfuyla asistan kaldığımdan beri bu mesleğin içinde olan bir insan olarak söylüyorum, çok güzel insanlar yetiştiriyoruz! Ve birliktelikleri o kadar güzel ki göğsüm kabardı, çok mutlu oldum! Bu konuşmalar sırasında, sağ olsun hem arkadaşlarımız hem hocalarım bana da teşekkür ediyorlar. Ben hiçbir şey yapmadım bunu da itiraf edeyim! Sadece ve sadece “Yapabileceğim ne var?” diye sordum. Bu Kongrenin, bu organizasyonun tüm yükünü Sayın Hocam, Prof. Dr. Oya Gürdal TAMDOĞAN ve Bilgi-Sizsiniz Öğrenci Topluluğu kaldırmıştır ve böylesine güzel bir açılışla bu Kongrenin ne kadar güzel olacağını bir kere daha gördüm. Sizlerden tek bir ricam var. Bilgiyi paylaşmak artık gerek teknoloji gerekse böyle topluluklarla böyle birlikteliklerle kolay; fakat mesleği paylaşın, birlikteliğinizi devam ettirin, sürdürülebilir hale getirin, manevi duyguları kaybetmeyin! Bu ülkenin en çok ihtiyaç duyduğu, bizim mesleğimizin en çok ihtiyaç duyduğu nokta bana göre budur! Bu bağlamda değerlendirdiğim zaman bu kongrelerin çok büyük önemi var! Sizleri birbiriyle kaynaştıran, sizleri bir arada tutan bu tarzda yapılanmalar, bu tarzda faaliyetler olacaktır. Ben Facebook ve benzeri ortamlarla yüz yüze tanımadığım pek çok arkadaşı burada görünce sanki yıllardır yüz yüze tanışıyormuş gibi mutlu oluyorum. Bu bizim mesleğimizin birbirine bağımlılığını, meslektaşlarımızın bağımlılığını göstermektedir. Sizler de gelecekte bu mesleğin temel taşları olacaksınız. Umuyoruz, sizlere bizler faydalı olabilmişizdir, olabiliyoruzdur. Bundan sonra da elimizden gelen her şeyi yapacağız. Hepiniz hoş geldiniz, sefa getirdiniz. Yararlı bir kongre olmasını dileyerek hepinize teşekkür ediyorum.

Page 32: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

7

Açılış Konuşmaları / Prof. Dr. Necla TÜRKOĞLU (DTCF Dekan Yardımcısı)

Sayın Rektörüm, Değerli Öğretim Elemanları, Değerli Katılımcılar, Değerli Misafirler, Sevgili Öğrenciler,

Fakültemiz Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü ve Ankara Üniversitesi Bilgi-Sizsiniz Öğrenci Topluluğu’nun ortaklaşa düzenlemiş olduğu “Bilgi Merkezlerinde Değişim ve Dönüşüm Süreci” temalı III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi’ne hoş geldiniz diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Üç gün sürecek bu etkinlikte sizleri Fakültemizde ağırlamaktan büyük mutluluk duyduğumuzu ve kongreye teşriflerinizin bizleri onurlandırdığını ifade etmek isterim.

Bugün bizlerin bir araya gelmesine vesile olan Kongrenin gerçekleşmesinde büyük bir özveriyle çalışan “Ankara Üniversitesi Bilgi-Sizsiniz Öğrenci Topluluğu, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi bünyesinde, öğrenci-öğrenci, öğrenci-öğretim üyesi arasındaki bütünleşmeyi sağlamak, bilgi konusu ile ilgili veya bağlantılı Fakülte içi veya dışındaki birey ya da kuruluşlar ile etkileşim kurmak ve böylece bir tartışma platformu oluşturmak amacıyla söyleşi, panel, konferans vb. toplantıları düzenlemek; film gösterimi, şiir dinletisi, konser, gezi gibi etkinlikleri yürütmek; kampanyalara (kitap, okuma vb.) önderlik etmek, sosyal aktiviteleri gerçekleştirmek üzere faaliyet gösteren bir topluluktur.”

Aslında bu topluluğun geçmişi 1957 yılına kadar uzanmaktadır. 1957 yılı başlarında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanecilik Enstitüsü öğrencileri, “Kütüphanecilik Enstitüsü Kulübü”nü kurmuştur ve yapılan ilk toplantıda bülten çıkarılmasına karar vermiştir. Bu kulüp, yayın faaliyetinin yanı sıra meslek içi iletişim ve sosyal dayanışmayı sağlamak üzere çeşitli konferanslar, geziler ve sanat etkinlikleri düzenlemiştir. Bir süre sonra yine bölüm öğrencileri “Edebiyat Postası”, “Sinema Topluluğu” gibi topluluklar oluşturmuştur.

12.12.2005 tarihinde yapılan toplantıda topluluk adının “Bilgi Topluluğu” olmasına karar verilmiştir. 2018 yılında Ankara Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı’nın olduğu yeni yönergesi gereği “Ankara Üniversitesi Bilgi Topluluğu” olan adı “Ankara Üniversitesi Bilgi-Sizsiniz Öğrenci Topluluğu” olarak değiştirilmiştir.

Topluluk, 2010 yılı Şubat ayından bu yana kesintisiz olarak “Bilgi-Sizsiniz!” adlı dergiyi yılda 2 sayı olarak yayınlamaktadır. Topluluk ayrıca kitap destek projesi kapsamında çok sayıda okula kütüphane kurmuş, kitap, giysi, oyuncak yardımında bulunmuştur.

Öğrencilerimizle ortaklaşa yapılan her bir etkinlik onların Üniversitesine, Fakülte ve Bölümüne bağlılığını artırmaktadır. Bu tür etkinlikler öğrencilerimizin mesleğini daha fazla benimsemesinde, geleceğine yön vermesinde, başarılı birer birey olmasında önemli katkılar sağlamaktadır. Öğrencilerimize Ankara Üniversitesi’nin, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nin birer elemanı olma duygusunu, aidiyet duygusunu yaşattığı için Fakültemiz Bilgi ve Belge Bölümü öğretim üyesi ve topluluğun danışmanı Prof. Dr. Sayın Oya Gürdal TAMDOĞAN Hocamıza teşekkürlerimi sunuyorum.

Hocamızın öğrencilerimizle birlikte yaptığı özverili çalışmalar takdire değerdir.

Bugün bizleri bir araya getiren bu organizasyonun gerçekleşmesinde emeği geçen Ankara Üniversitesi Bilgi-Sizsiniz Öğrenci Topluluğu’nun her bir üyesine şükranlarımı sunuyorum.

Page 33: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

8

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

ONUR KONUKLARI İLE SÖYLEŞİ

Moderatörler: Yağmur Sıla KESKİN ve Ömer SEÇGİN

Onur Konukları: Prof. Dr. Berin U. YURDADOĞ ve Prof. Dr. Özer SOYSAL

Moderatör: 1990 yılında Prof. Dr. Fahrettin Özdemirci ile yaptığınız “Türkiye’de Kütüphanecilik Eğitimi ve Son Gelişmeler” adlı söyleşide Türkiye’de verilen kütüphanecilik eğitiminin dünyadaki çağdaş kütüphanecilik eğitimini yakından izlemediğini belirtmişsiniz. Sizce şu an Türkiye’deki kütüphanecilik eğitimi dünyadaki çağdaş kütüphanecilik eğitimini yakından izliyor mu?

Prof. Dr. Berin U. YURDADOĞ: Öncelikle, sizlerin hazırladığı bu güzel kongreye beni de davet ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Sizin de belirttiğiniz gibi, bu görüş, 1990 yılında yapılan bir söyleşide ifade ettiğim bir durum, bir gerçek…

O zamanları düşünüyorum da o tarihten bugüne gelişin ne kadar zor, ne kadar yorucu, ne kadar özverili çalışmalarla gerçekleştirilmiş olduğunu daha iyi anlıyorum. O günlerde pek çok sorunla baş başa idik. Bir yandan eğitim çalışmalarımızı aksatmadan yürütmeye çalışırken, bir yandan da sözünü ettiğim sorunları çözmeye uğraşıyorduk.

Daha önce de belirttiğim gibi, sorunlarımız çoktu. Bunların başında da kuruluş aşamasından itibaren yaşadığımız değişiklikler geliyordu.

Biliyorsunuz, bugünkü “Bilgi ve Belge Yönetimi” Bölümümüz, başta bir enstitü olarak kurulmuştu. Enstitü idi, çünkü hem lisans hem lisansüstü öğrencilere hitap ediyordu. Doğrudan kütüphanecilikle ilgili dersler müşterek olarak veriliyor, diğer gerekli konular ayrı ayrı ele alınıyordu. Normal bir bölüm haline dönüşmek zaman aldı.

Eğitim kadrosunu oluşturan hocalar, pek azı hariç, yabancı kökenli idi. Genç kadroyu oluşturan asistanlar, bir yandan yabancı hocalara ders ve sınavlarda yardımcı olurken bir yandan da kendilerini yetiştirmeye, geliştirmeye çalışıyorlardı. Bu durum, derslerin zaman açısından çok daha uzun bir zaman almasına yol açıyor, asistanların ise olağanüstü bir çaba göstermelerini gerektiriyordu.

Bir başka sorun, kadro ile ilgiliydi. Bu çok zor şartlar altında çalışan asistanlar için kadro bulunamıyor, adetleri artırılamıyordu.

Asıl önemli sorun ise literatür ile ilgili idi. Bünyesinden yer almaktan hep gurur duyduğumuz Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanesi, bölümün gereksinimlerini karşılayacak bir dermeye sahip değildi. Kaldı ki bütçesinde de bu harcamalar için yeterli fon bulunmuyordu. O nedenle dış kaynaklardan yararlanmak, elde edebildiklerimizi büyük bir hızla kullanıma hazırlamak gerekiyordu. Kitap dışı materyallerle bunların kullanımı için gerekli araç –gereç ayrı bir sorun oluşturuyor; artık olmazsa olmaz duruma gelmiş olan bilgisayarlardan dört adet edinebilmiş olmak bayram yapmamıza neden olabiliyordu.

Düşünün, yıl 1990… Üç anabilim dalı olan bir bölüm ve öğrencileriyle eğitim kadrosunun kullanabilesi için dört adet bilgisayar ve yaşanan bayram havası… Ama yılmıyorduk; bir yandan sorunları gidermeye çalışırken diğer yandan da çağdaş eğitimle ülkemizin ilk üniversite mezunu kütüphanecilerini bu önemli görevlerine hazırlıyorduk.

Bize bu özverili çalışmayı zevkle yaptırmaya iten güç ne idi? Başta herhalde “Dil –Tarihli oluş” geliyordu. Biraz önce bölüm başkanı Sacit Bey’in de belirttiği gibi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Atatürk’ün direktifiyle kurulmuştu. Belli bir misyonu vardı. Bu misyon; sadece bizi bize ve dünyaya gerçek kimliğimizle anlatabilmeli; memleketi yüceltecek, çağdaş ülkeler arasındaki yerimizi

Page 34: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

9

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

katkıcı ve katılımcı olarak almamızı sağlayacak insan kaynağını yaratmalı… O nedenledir ki, binanın cephesinde şu veciz sözü yer alıyordu: “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” Bu güzel söz bize ışık tutuyordu, ama bir başka direktifi de kararlılığımızı artırıyordu: “ Ben size yorulmayacaksınız demiyorum. Ben size yorulsanız dahi çalışmaya devam edeceksiniz diyorum.”

Bu nedenle çalışmaya kararlılıkla, hazla devam ediyorduk. Hayallerimiz vardı, umudumuz hiç kaybolmamıştı. O hayalleri gerçekleştirebileceğimize inanıyorduk. Öyle de oldu. Başardık. Hayallerimizin gerçekleşmesi yetmedi. Gerçekleştirdiğimiz her hayalden sonra yeni hayaller kurduk.

Bana, bugün uygulanan çağdaş “Bilgi ve Belge Yönetimi” ile ilgili düşüncelerimi sordunuz. Sorunuzun cevabı ortada. Bizim o zor şartlar altında yetiştirdiklerimiz, bugün sizleri yetiştiren kahramanlar. Onların hayalleri sizlerle ilgiliydi. Onlar da başardılar. Bugün sizler, bu çapta uluslararası bir kongre düzenleyebiliyorsanız; bu başarının arkasında sizlerin eriştiği düzey, kurduğunuz hayaller var.

Açılış konuşmasında Oya Hanım Beethoven’in 9. Senfonisi’nden ve o senfoninin Schiller'in bir şiirindeki sözlerle söylenen kısmından söz etti. Bu şiir daha sonra hocamızın belirttiği şekilde tercüme edilmiş olmakla beraber, eskiden beri bilinir ve biraz daha değişik bir tercümesi kullanılırdı. Lise yıllarımda koroda söylediğimiz haliyle, o kısım şöyle idi:

“Medeniyet insanlığa güneş gibi nur saçar,

Bilgilerimizin ışıkları karanlıkta yol açar,

Bu yol bizi saadetin kucağına götürecek,

Gözyaşları eriyecek, hayat neşe verecek.”

Hayallerimiz bilgi üzerine; hep neşe, mutluluk üzerine olsun…

Moderatör: Çok teşekkür ediyoruz Hocam, değerli görüşleriniz için. Toplumumuzun kütüphaneye ve bilgiye yaklaşımı konusunda olumlu gelişmelerin olması için sizce neler yapılabilir?

Prof. Dr. Berin U. YURDADOĞ: Çok şey yapılabilir ve yapılmalı… Önce, eskiden beri süregelen “kütüphane” ve “bilgi” kavramları üzerinde durmak gerekir sanıyorum.

“Bilgi”, insanoğlu için hep önemli olmuştur ve öyle olacaktır. İlkel insanları düşünelim. Avlayabildiği hayvanlarla, toplayabildiği ürünlerle yaşamını sürdüren insanlar, yeni bir meyveye rastladığı zaman tereddüde düşer. “Bu meyve nasıl bir şeydir? Yersem beslenebilir miyim, yoksa ölür müyüm?” Bilmediği için denemek zorundadır. O nedenle, içlerinden biri cesaret eder ve yer. Sonuçta ya ölür gider, ya da çok lezzetli yeni bir besin bulmuş olur. Bu bilgi çok önemlidir. Bulan, ya ölüp gitmiştir, ama yaşamı pahasına bulduğu bilgi, o meyvenin öldürücü olduğudur; ya yer ve yaşar, bulduğu bilgi, topluma bir besin çeşidi daha kazandırmak olur. Günümüzde artık hiç kimse, bu tür bilgileri yaşam karşılığı kazanmıyor. Ama bilmediği ya da yanlış bildiği bilgi yüzünden yaşamı değişen, büyük kayıplara uğrayanlar az mı?

O halde bilgi güçtür; doğru kararlar vermeye yol açar. Bilgi zenginliktir; kendimizi, çevremizi, olayları anlamamızı sağlar. Bilgi mutluluktur; bir sanat eserini bilerek dinler, görür ve hissederseniz, ondan daha büyük bir zevk alma olanağınız doğar. Bilgi, varoluş yolunda doğru ve mutlu adımlar atabilmenin en önemli yardımcısıdır.

Ancak, bilgi statik değil; dinamiktir. Mütemadiyen gelişmektedir. Üstelik bu gelişmenin ivmesi de giderek artmaktadır. Bir yandan bilgiye duyulan gereksinim katlanarak artarken, bir yandan da bu bilgilere duyulan gereksinim hem nicelik, hem nitelik açısından değişmektedir.

Page 35: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

10

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

İkinci Dünya Savaşından sonra yaşadığımız değişiklikler bizi yeni bir takım devrimler, çağlar ve toplumlar ile karşılaştırdı. Devrim diyorum, ama bunlar aslında devam edegelen evrimler; oluşum ivmeleri arttığı için de birer devrim niteliği kazanmış.

Enformasyon Devriminin yol açtığı Enformasyon Çağı, ister istemez enformasyon toplumunu yarattı. Bilginin, enformasyon olarak önemi arttı. Teknolojisi oluştu, üretilir/ satılır hâle geldi. Varsıl ve yoksul ülkeler, “info-rich/ info-poor” şeklinde adlandırılır oldu. Bu büyük bir değişiklikti. Bilgi artık ithal ya da ihraç edilir konumdaydı. Ama yetmedi, bilimsel bilgi gereksinimi üst düzeye çıktı. O zaman yeni bir devrime ve onun oluşturacağı çağa gereksinim duyulmadan bilimsel bilgi toplumu (knowledge society) oluştu. Matematik, fizik, istatistik gibi bilim dalları büyük önem kazandı, bu kez bilgi teknolojileri alınıp satılmaya başlandı.

Bu arada yeni bir devrime, çağa gereksinim duymadan “cyberspace” olgusu güç kazandı. Sanal gerçeklik, sanal ortam derken dijital devrim çağı, ardından da dijital toplum oluştu. Artık günlük gereksinimler dâhil tüm işlemler, bilgisayar aracılığıyla sanal ortamda yapılıyor ve bu suretle “zaman-mekân” kavramları yeni bir boyut kazanıyordu. Kuantum fiziğinin yaygınlaşması, kuantum toplumu ve kuantum bireyi üzerindeki çalışmaları etkiledi. Kuantum toplumu, şimdilik bir ütopya konumunda olsa da kuantum bireyi üzerindeki çalışmalar devam etti. Bütün bu gelişmeler, ister istemez “okur-yazar” kavramını da, “düşünme” kavramını da kökünden değiştirdi.

Artık, okuyup yazmayı bilen ve gerektiğinde kullanan, gerekmezse hiç uygulamayan kişi okuryazar değil. Bu sıfatı hak etmek, okumayı, yazmayı yaşamının bir parçası haline getirmeyi öngörüyor. Bu arada teknolojinin yaşantımızın ayrılmaz parçası haline getirdiği yeni araç gereçlerin ya da oluşumların da biliniyor ve kullanılır olmalarını gerekli kılıyor.

Düşünme de öyle; sadece bir konu üzerinde durup, bir fikir beyan etme, düşünüyor olabilme için yeterli sayılırken, bugün, bireylerin düşünüyor olabilmesi doğru, hızlı, isabetli, sorgulayıcı, analitik, sentezci, sistem yaklaşımcı, hatta paradoksal düşünmeleri bekleniyor; bu da yetmiyor, imkânsızı da düşünebilmelisiniz deniyor. Yani, “imkânsız” diye bir şey yoktur, çözümü henüz bulunamamış sorun vardır; siz onu düşünerek çözüme kavuşturmalısınız deniyor. Yapılabilir mi? Evet, Atatürk’ün, elinden olanaklarının neredeyse tümü alınmış bir milletle Kurtuluş Savaşını kazanması, Norveçlilerin, çözümsüz görülen, olanaksız denilen bir sorunla karşılaşıldığında “Bir de Atatürk gibi düşünelim!” demesi gibi.

Bütün bu değişikliklerin yaşandığı dönemde bir de yeni kuşaklardan söz edilmekte… Bunlar, yaşama değişik bir açıdan bakabilen, sorunlara değişik biçimde yaklaşabilen, gereksinimleri ve hayalleri farklı olan bireyler… Toplum bunların hepsinin bileşkesi olduğuna göre, “bilgi” odaklı, “kütüphane” merkezli bir yaşam nasıl gerçekleştirilebilir?

Eğer kütüphaneci, bilgi belge yöneticisi, üretilen bilgi ile ona gereksinim duyanlar arasındaki köprüyü kuran ve sağlam tutan kişi ise, bu sorununa bir çare bulacaktır. “İhtiyaç duyan kişiye, ihtiyaç duyduğu bilgiyi, ihtiyaç duyduğu anda, ihtiyaç duyduğu kapsamda, en ekonomik biçimde sağlayan kişi” tanımı, günümüz kütüphanecileri için eksik kalmaktadır. Çünkü zamanımızda bilgi, çok büyük bir hızla artmaktadır. Bu bilgiye gereksinim duyan kişilerin nicelik ve nitelikleri de çok değişmiştir.

Moderatör: Bilginin bize ve topluma yön vermesinin öneminden bahsettiniz. Çok teşekkür ederim hocam. Toplumun bilgiye yaklaşımında kütüphanenin rolü nedir sizce?

Prof. Dr. Berin U. YURDADOĞ: Kütüphane hizmetlerinin ne olduğunun anlaşılması Türkiye’de biraz zor oldu sanıyorum. Bir ufak örnekle başlayayım; ben aslında İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyum, orada asistan olmam söz konusuydu, doktora çalışmalarıma bile başlamıştım. Sonra kadrosuzluk yüzünden Kütüphanecilik Bölümü açılmış, dekanın yönlendirmesiyle oraya gitmek üzere müracaat

Page 36: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

11

ettim. Dekanın odasına girdim, imtihanı kazanmışım efendim demek için odada bulunan bir Profesör: “Ben de öğrenciliğini bilirim de akıllı bir kız zannederdim seni” dedi. “Kütüphanecilikte ne işin var?”. Bunu söyleyen, tahsilini dışarıda yapmış, dış üniversitelerde derece kazanmış, Türkiye’de tarih alanında çok önem kazanmış bir kişiydi. Kendi fakültesinde bir bölüm açılmış haberi yok. Orada akademik çalışmanın önemini kabul etmiyor. Bizim kütüphanecilere düşen görev kütüphanenin ne olup olmadığını anlatmaktan ziyade, bilgi paylaşımının ne olup olmadığını anlatmaktır. Onlar kütüphaneye varsınlar, kütüphane diye gelmesinler. Aradan geçen zaman içinde teknolojik gelişmeler nedeniyle elbette kütüphanenin adı bile bir gün bırakılabilir. Şimdi bile birçok yerde bırakıldı. Neden? Çünkü bilgi artık kitabın sayfaları arasına sığmayacak kadar canlı ve önde. Kitabı inkâr etmek mümkün mü, hayır hiç değil ama kitap belli bir süre içinde hazırlanıp basılabildiği için bugünkü haliyle içinde eskimiş bir bilgiyi ihtiva ediyor: Ama doğru bilgiyi, ama başvurulacak olan bilgiyi, ama kaynak olan bilgiyi. Buna karşın bildiriler çok önemli, konferanslar çok önemli, yüz yüze konuşmalar çok önemli, bunların hepsi ayrı ayrı önemli ama sadece basılı değil, tüm kaydedilmiş bilgiler önemli. O halde önemli olan bilgi üreten ile bilgi kullanan arasındaki ilişkinin mümkün olduğu kadar kuvvetli olmasına çalışmaktır. Kütüphanenin rolünün işte bu olduğunu söyleyebilirsek, kütüphaneye gelmenin çok önemli olduğunu, gelmeseler bile o bilgilere ulaşabileceğini bilirlerse çok iyi olur.

Bir de hazır bir rekabet gösteren internet konusu var. İnternete giren kişiler her türlü bilgiyi bulabildiklerine ve buldukları her şeyin çok doğru olduğuna inanıyorlar. Oturup hemen yayımına veya kullanımına geçiyorlar. Ama internet sadece bir araçtır, bulduklarınızı da “Acaba doğru mu, değil mi?” diye denetlemek gerekir. Kütüphanede bulduğunuz bilgiyi denetlemenize hacet yoktur, orada sadece aradığınızı bulursunuz. Çünkü kütüphaneci oraya zaten denetleyerek, seçerek alır. Yani kütüphaneci sizin işinizi kendisi üstlenir, size en doğru bilgileri sunar. O halde önemli olan, bilginin paylaşılmasına çalışmaktır. Bizim asıl gayemiz ise, bu bizi istediğimiz amaca götürebilecekse, bu bizim hayallerimizi gerçekleştirmemize yardımcı olabilecekse…

Moderatör: Okuma kültürü, kütüphane kültürü, bilgi kültürünü artırabilmek için geleceğin kütüphanecileri neler yapabilir sizce?

Prof. Dr. Berin U. YURDADOĞ: Bu çok önemli bir soru, çok güzel bir soru. Okumak çok güzel bir şey ama okuma yazma bilen çok az. Bunun nedeni, 1928’e kadar kullandığımız alfabenin Arap alfabesi olmasıdır. Burada harflerin bir kısmı bazen başka türlü okunuyor, başka sesi veriyor bazen bir harf öbür harfin yerine geçiyor. Bunun nasıl olduğunu bilmek zor, Türkçe ’ye de uygun değil. Türkçe çok güzel bir dil. Yabancılarda dinledikleri zaman çok etkilendiklerini söylüyorlar. Bizim Türkçe için Latin alfabesine dayalı olan Türk alfabesi çok güzel. Ve bunun ortaya çıkmasından sonra okuma yazma seferberlikleri başlıyor. Böylelikle okuma yazma oranı artıyor. Okuma oranı artınca, okuma zevki de artıyor. Bir de geleneğimiz var; konuşarak iletişim kurmak… Peki, konuşarak yapılan iletişimde ne fark var? Geribildirimden yararlanma var, soru sorma olanağı var vs. Onun için kahvelerimizde bir takım şeyler anlatırlar, diğerleri dinlerler ve bundan çok mutlu olurlar. Fakat kütüphaneler benim de gördüğüm kadarıyla çok geniş bir kitleye hitap ediyorlar.

Okumak da yeterli değil; okuduğunu anlamalı, algılamalı, üzerinde düşünmeli, ona yanıt üretebilmeli, bu yanıtı doğru ifade edebilmeli. Sizler bunu gerçekleştirebilen kişilersiniz. Sizlerle gurur duyuyorum. Türkiye’nin geleceğini düşünerek çok mutlu oluyorum.

Moderatör: Kendim ve arkadaşlarım adına çok teşekkür ediyorum Hocam. Bazı bilgilerin kodlanmış olarak bizimle geldiğine inanıyor musunuz?

Prof. Dr. Berin U. YURDADOĞ: Aslında bunu iki açıdan ele almak mümkün. Bir inanç açısından. O zaman ilahiyatçılara sormamız lazım, ben o tarafına girmeyi istemiyorum. İkincisi sibernetik açıdan. Ben sibernetik açıdan cevabımı vereyim. Sibernetik 2. Dünya Savaş’ından sonra bilim haline

Page 37: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

12

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

gelmiştir. Birçok tanımı var, benim çok sevdiğim iki tanımı var. Bunlardan bir tanesi; insan-insan, insan-makine, makine-makine ilişkilerini inceleyen bir bilim dalı oluşu üzerine... Amaç yapay zekâ.

Bir de sistem açısından oluşturulmuş olanı var. Buna göre sibernetik, doğal ya da yapay sistemlerde, iletişim, kontrol, denge durumlarını inceleyen bir bilim dalıdır. Basit ya da karmaşık olabilir. Karmaşık sistemler için doğal en iyi örnek insandır, yapay en iyi sistem ise bilgisayar. Ya da yeni deyimiyle, yapay zekâ ile donatılmış akıllı aletler. Karmaşık sistemlerde, sistemin çalışmasını sağlayan bilginin bir kısmı ön bilgi olarak sistemde mevcuttur, diğerleri öğrenilerek elde edilir. Örneğin bir kuş yumurtadan çıkarken kabuğunu gagasıyla vurarak kırar. Bu bir ön bilgidir. Kimse ona gaganı kullan dememiştir. Ama o kuş beslenmeyi bilmez, anne-baba kuşlar tarafından beslenir ve giderek kendi kendine besin bulmayı öğrenir. Kuş uçan bir canlıdır, ama uçmayı bilmez; ona bunu öğreten annesi, babasıdır. Ama o kuş göçmen kuşsa, göç zamanı geldiğinde izleyeceği rotayı bilir, bunu hiç kimseden öğrenmemiştir. Uçarken yorulmamak için, önde gidenlerin sırayla arkaya geçerek dinlenmeyi de bilir. Bu ön bilgidir.

İnsanoğlu da öyle, yeni doğduğunda ağlaması, daha rahat nefes alabilmek için oksijen alma ihtiyacındadır. Kimse öğretmemiştir. Konuşmayı bilmez sonra öğrenecektir onu. Ön bilgi olarak sistemde vardır. Acıktığında, altı kirlenince bağırır ve ağlar. Bu bilgi onda kodlanmış olarak vardır.

Moderatör: Gelişen teknolojilerin biz kütüphanecileri etkilediğini düşünüyor musunuz?

Prof. Dr. Berin U. YURDADOĞ: Daha önce de teknolojik gelişmelerin çok büyük bir ivme kazandığından söz etmiştik. Bu ivme giderek artıyor. Gelişmeler yeterli mi? Tam değil; çünkü bilginin nicelik ve çeşitlilik açısından artışı devam ettiğine göre, bu artıştaki ivme de artacaktır. “Eski metotlarla yeni sorunlara çözüm getiremezsiniz.” deyişinden hareketle, bilginin artışına paralel olarak yeni teknolojilerin gelişeceğini bilmek bizi rahatlatan tek olgu. Tekrar vurgulamak istiyorum; yapay zekâ donanımlı aletlerin nicelik ve nitelik yönünden artışı birçok soruna çözüm getirecek gibi görünüyor. Tabi, yine daha önce belirttiğim gibi; bu aletler amaç olarak değil, araç olarak üretilirse.

Moderatör: Teşekkürler. Hocam son olarak geleceğin kütüphanecileri olan bizlere kullanıcılarımıza daha iyi hizmet verebilmek adına neler önerirsiniz?

Prof. Dr. Berin U. YURDADOĞ: Unutmayalım ki, sizler de yeni kuşaklarsınız. Sizden öncekileri anlamaya çalışın, sizinkilerle birlikte başarmaya devam edin. Yeni kuşakların oluşumunu izleyin, onlarla ortak ve değişik noktaları saptayıp bir bütün içinde başarıyı yakalayın. Zamanımızın sloganı, biliyorsunuz, “Unity in Diversity”. Burada belirtmem gereken husus “unity” kelimesinin kullanılış özelliği. Farklılıklar arasında birlik olmaz. Birlik asimilasyonu öngörür. Hâlbuki istenen farklılıklara hak tanımak, saygı göstermekse buna da “unity”den anlaşılması gereken birlik değil, birlikteliktir. Çünkü ancak birliktelikte kişisel özellikler, farklılıklar yaşam bulur. Bu da asimilasyon değil, entegrasyonu öngörür ve sinerji doğurur. O halde, kendiniz olun, ben’i geliştirin ama ben’de kalamayın; biz olun, hepiniz olun. Kendinize duyduğunuz saygıyı başkaları için de kabullenin ve hayal kurun, o hayallerin gerçekleşmesi hepinizin mutluluğu olacak. Size inanıyorum, sizlerle gurur duyuyorum. İyi ki varsınız.

PROF. DR. ÖZER SOYSAL SÖYLEŞİSİ

Sunucu: Profesör Dr. Özer Soysal, aramızda, kendisini masaya davet ediyorum.

Moderatör: Hoş geldiniz Hocam. İsterseniz size yöneltmek istediğim sorularımla başlayalım.

Prof. Dr. Özer SOYSAL: Madem soru masasındayım, ilk soruyu kendime ben sormak isterim. Ancak önce, bir vurgulama yapmam gerekiyor. Bu Toplantıyı, önemli bir girişim olarak görüyor; destek olan herkesi kutlamamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü gelecek kuşaklar için örnek oluştururken, özellikle de sürdürülmesi yönünde beklenti yaratmakta. O açıdan da önemsediğim

Page 38: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

13

bir etkinlik. Sözlerimin başında, gündeme getirmek istediğimi söylediğim soru: ‘Niçin kütüphane kurumu ve kütüphanecilik?’ Kanımca bu ‘soru’yu sık sık tartışacak ve her aşamada bulduğumuz karşılığı derinleştirmeye, ona boyut kazandırmaya çalışacağız. Çünkü öyle bir uğraş içindeyiz ki ana konumuz olan bilgi, şaşırtıcı bir yapı, engin bir geçmiş, çok bilinmeyenli bir geleceğe sahip. O zaman bu konu bizi sürekli olarak meşgul edeceğe benziyor. “Niçin kütüphane kurumu ve kütüphanecilik?” sorusunu 1. Aklın bilgi algılamasındaki sıçrayış ya da süreçleri irdelediği, 2. Bilginin soyuttan somuta evrilmesi, kimlik kazanması, işlenmesi, belgeselleşmesi, denetimi ve kendini yenilemek gibi ayrıntı bilincini uyaran olgulardan hem beslendiği hem onları beslediği, 3. Kütüphaneciliğin kurumlaşma ve kurumsallaşma bağlamında geldiği noktanın, toplumun gelişmişlik düzeyinin gerçek göstergesi olduğu ve bilginin geleceğini etkileme gücünü bugün de koruduğu, 4. Zihne, bilgiye saygı; yüreğe sevginin taşlarını döşediği; bireye varlık bilincini duyumsattığı için. Burada sözü edilen zaman, mekân ve olguların ne kadar farklı boyutlarda geliştiği ortada. Bu da yaptığımız işin zenginliğini ve nasıl kendimizi sürekli yenileme, derinleşme ve ileriye bakma zorunda bıraktığını gösteriyor. Bana tanıdığınız fırsatı zorlamak istemiyor; sorularınızı bekliyorum.

Moderatör: “Geçmişin Belleği” adlı yazınızda geçen “Bilgi’yi yaşamı sürdürmek, yoksa değiştirmek için mi kullanmalıyız?” deyişini açıklar mısınız?

Prof. Dr. Özer SOYSAL: Evet, kütüphane kurumu ve kütüphaneciliğin tarihsel gelişimine bakılmasını gerektiren, zaman alacak bir soru. Olabildiğince özetleyerek açıklamaya çalışayım. Tarihsel boyutuna bakarsak nedir kütüphane olgusu? Kütüphanenin oluşumu yazının ortaya çıkışına dayalı bir gelişme ve uygarlık devinimidir. Yazı’nın bulunuşunu, bir bakıma, mesleğimizin çıkış noktası olarak kabul edebiliriz. Çünkü bilginin soyuttan somuta dönüşmesi dediğim olay, yazıyla gerçekleşmiştir. Yazı olmasaydı bilgi zihinlerimizde dolaşan, bir ‘imge’ olarak kalacaktı; ama yazı aracılığıyla belgeye dönüşüp kalıcı bir nitelik kazanınca onu izleyecek, koruyacak, düzenleyecek, sistematik hale getirecek bir yapının ortaya çıkması gerekiyordu. Kısaca, kütüphanenin varlığı, bir toplumsal gereksinim sonucudur. Ama bu oluşum, sürekli evrilme içinde, bu evrilişin nedeni de bilginin soyuttan somuta dönüşmesiyle onu algılamada yaşanan değişimdir. Yani insanın bilgiyi algılama yeteneği, gücü sürekli bir gelişme göstermiştir. Bilginin kalıcı hale gelmesinde zaten böyle bir ortam doğuyordu. Bilgi zamanla çeşitlendi; hem nitelik hem nicelik olarak gelişti ve kontrolden çıkmasını önlemek gerekiyordu. Bu sorun hâlâ devam ediyor, yeni yollar, yöntemler aranıyor bilginin denetlenmesi açısından. Onun için bu tür gelişme ve değişimlerin meslektaşlarımızca anlaşılması, yorumlanması çok önemli; çünkü bunlar, hem mesleğin nereden nereye geldiği hem de yaşamın bilgi ile nasıl boyutlanıp zenginleştiğinin göstergesidir.

Moderatör: Teşekkür ederim, Hocam.

Moderatör: Hocam sizce toplumumuzun kütüphanelere ve genel anlamda bilgiye yaklaşımını olumlu yönde etkilemek için neler yapabiliriz?

Prof. Dr. Özer SOYSAL: Evet. Biraz önce, dolaylı olarak, kurumlaşma ve kurumsallaşmadan söz ettim. İkisi arasındaki ayrımı görmemiz lazım. Bir olgunun biçimlenişi belli koşulların varlığını öngörür. Bunlara fiziki koşullar ya da maddi öğelerle başlayabiliriz. Nitekim bir bina yapılacaksa ilkin arsa, sonra plan, malzeme vb.nin sağlanması, yönetim-denetim düzeneklerinin tasarlanması gerekir. Buraya dek vurgulananlar, kurumlaşmanın bir bakıma altyapı öğeleridir ve kurumsallaşma süreci bu aşamayı izler. Kurumsallaşma, bir benzetme yaparsak, maddenin enerjiye dönüşmesi, kurumlaşmadan sağlanan verimin toplumca özümsenerek yaşamı geliştirme yolunda bir araç gibi kullanma yeteneğinin kazanılması. Eğitim, bu konuda en çarpıcı örnek. Okul, öğretmen, araç-gereç, yöntem açısından bir noktaya geldiğimizi varsaysak bile, bunlar eğitimi amacına taşımıyor. Daha kurumsal yapısını gerçekleştirememiş bir olgunun kurumsallaşması beklenemez. Son olarak, kurumlaşma ve kurumsallaşma kavramlarının, eğitim süreci ile kütüphane kurumu arasındaki ilişki yönünden taşıdığı önemi sürekli gündemde tutmanızı öneririm.

Page 39: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

14

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Moderatör: Teşekkür ederim Sayın Hocam. Sizce toplum olarak bilginin ve bilme arzusunun büyük bir güç olduğunun farkında mıyız?

Prof. Dr. Özer SOYSAL: Değiliz. Bilgi ve bilgilenmeye karşı birey ya da toplum katında yaklaşımımız bilinçli, yaşamla bütünleşik değil. Bilginin gücü, bilgi toplumu olmanın erdemi, dahası bilgi çağını yaşadığımızı söylerken bunlar çokluk özenti ve slogan olmaktan öte gitmiyor. Ancak, bu konuda öncelikle devlet’in tavır alması gerektiğini belirtmeliyim. Bilgi, bilim/araştırma-geliştirme, eğitim ve kültür politikalarımız (?) son elli yıllık süreçte, kısa dönemler dışında, ne hükümet programları ne de seçim bildirgelerinin konusu oldu.

Sunucu: Çok değerli onur konuklarımıza ve arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Şimdi siz değerli katılımcılarımızdan çok değerli onur konuklarımıza sorularınız varsa onları alalım.

Burcu ERBİL ÇİFTÇİ (Katılımcı): Merhabalar, ben Burcu Erbil Çiftçi. Yüksek Lisans öğrencisiyim. Özer Hocama bir soru sormak istiyorum. Özer Hocam, eğitimle kütüphaneciliğin organik bağından, daha doğrusu kurulması henüz başarılamamış olan organik bağından bahsettiniz. Bu bağ kapsamında şunu öğrenmek istiyorum: Kütüphaneciliğin epistemolojik temelleriyle eğitimin programlarında özellikle belirlenen, bir politikası olmasa da, programlarında bahsedilen özellikle felsefi paradigmaları arasında nasıl bir bağ kurulmalı ki bu bağ sürdürülebilir olsun?

Prof. Dr. Özer SOYSAL: Eğitim olgusu ile kütüphane kurumu arasında organik bağ var. Kütüphane kurumu, ancak kurumsallaşmış bir eğitim dizgesinde işlevsellik kazanır. Böyle bir ortam oluşturulamadığı için kütüphane kurumu bizde ‘araçtan amaca evrildiği’nden eğitim sürecini bütünleme yeteneğini sergileyemedi. Kurumlaşma-kurumsallaşma konusu üzerinde dururken bunu işaret etmeye çalıştım.

Sözü edilen ‘bağ’ın, doğrudan epistemolojik (diğer deyişle felsefi) bağlamda yapılacak yorumlar yerine Toplumsal Epistemoloji ekseninde üretilecek varsayımlar ışığında irdelenmesi gerektiği düşüncesindeyim. Çünkü gerek Epistemoloji gerekse Toplumsal Epistemoloji’de ‘ortak payda’ olarak sivrilen ‘bilgi’ öğesi, adı geçen alanlarda yapı ve nitelik bakımından farklılık gösterir. Toplumsal Epistemoloji’nin ‘konu edindiği bilgi’yi tanımlama çabasının, meslek açısından öncelik aldığını belirtmeliyim.

Burcu ERBİL ÇİFTÇİ (Katılımcı): Berin Hocam, size de sorumu yöneltmek istiyorum. Berin Hocam, kütüphanecinin daha doğrusu bilgi kaynaklarını elektronik ve basılı olarak ayırt ederken elektronik kaynakların daha denetlenmesi gerektiğini hatta ama basılı kaynakların özellikle kütüphanede bulunan basılı kaynakların denetlenmesinin çok da gerekli olmadığını; zaten kütüphaneci tarafından denetlenerek kütüphane dermesine dâhil edildiğini söylediniz. Bu noktada bu denetleme misyonunu kütüphaneciye yüklemek zorunlu mudur? Ya da bireyin bilginin doğruluğuyla ilgili denetleme araçlarını edindiğinde, belki kütüphaneciden denetleme araçlarıyla ilgili bir eğitim aldığında, bu kararı araştırmacının vermesinin daha doğru olduğunu düşünüyor musunuz?

Prof. Dr. Berin U. YURDADOĞ: İyi ki sordunuz. Demek ki yanlış ifade ettim ve yanlış anlaşıldı. Kütüphanelerin denetlemesine katiyen bir şey demedim. Kütüphanenin seçiminden bahsettim. Kütüphanecinin doğru kaynakları toplanmasının önemli olduğundan bahsettim. Diğer tarafta da bu yok mudur? Vardır. Doğru bilgiyi vermek isteyen de vardır; amaçlı olarak yanlış bir ilgiyi sunmak isteyen de vardır. Peki, basılı materyalin kasıtlı olanı yok mudur? Vardır. Onlar da dağıtırlar, reklamını yaparlar, şunu yaparlar, bunu yaparlar; ama bunlar kütüphanelere giremezler ya da girmemeliler; çünkü seçim, bir fikri bilimsel olarak ele alıp erişilebilir kılar, taraf tutmaz. Bir takımı öne çıkarıp bir takımı yermez, nötrdür. Bunu değerlendirecek olan da insandır. İşte bu kütüphanecinin yapacağı seçim işidir. Denetim sözünü kullandımsa bu denetim katiyen sansür anlamında değil ya da kendi sevdiklerini alma anlamında değil. Bir yayın kütüphaneye alınıyorsa o kütüphanenin okuyucuları

Page 40: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

15

bu konuya önem veriyor demektir. Elektronik ortamda bulunan kaynakların çok kolay girişlerini yapabilirsiniz. Bunların da öğrenilmesi ve hesaba katılması lazım. Ama katiyen kütüphanecinin beğendiği değil, kütüphanecinin kendi kütüphanesindeki okuyucusu için seçtiği olmalı. Bir eserin bir kullanıcı tarafından değerlendirilmesi, içindeki bilginin onun sorularına cevap verecek nitelikte olması lazım ve bu okuyucu tarafından elbette okunacak, alınacak ama bunu seçerken kütüphaneci ne yapacak? Kütüphanecinin bu işi mümkün olduğu kadar tarafsız, mümkün olduğu kadar bilimsel yöntemlerle yapması gerekir. Elbette kendi bilmediği konular da olabilir, kütüphanecinin her konuyu bilmesi mümkün değil; ama bu konuyu bilen kişilerden oluşmuş bir yardımcı ekibi olacak, bilemediği yerleri başkalarına soracak. Zaten seçim bir kişinin kararıyla olmaz. Kütüphanelerde bir kurul tarafından, yani kütüphaneciler ve uzman kişilerden oluşan bir kurul tarafından yapılmalıdır. Ama onun dışında herhangi bir şekilde tereddütleri oluyorsa onlar da diğerlerinden yardım alabilirler; ama seçim yönergelerinin vesaire mümkün olduğu kadar tarafsız olması lazım ve bu süreçte okuyucularının ilgilendikleri şeyler düşünülmeli. Eğer bu yapılmıyorsa kütüphaneler kendi okuyucularının ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekebilir.

Burcu ERBİL ÇİFTÇİ (Katılımcı): Cevaplarınız için teşekkür ederim.

Sunucu: Sayın Burcu Erbil Çiftçi’ye sorusundan ve çok değerli onur konuklarımızın vermiş oldukları cevaplarından dolayı teşekkür ediyoruz. Başka sorusu olan katılımcımız var mı?

Prof. Dr. İrfan ÇAKIN (Katılımcı): Ben hocalarıma soru değil, sadece kendilerinin öğrencisi olmamdan ötürü duyduğum saygıyı ifade etmek istiyorum. İrfan Çakın, Hacettepe Üniversitesi, Emekli Öğretim Üyesi. Ben 1970 yılında Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Kütüphanecilik Bölümü’nden mezun oldum. Hem Özer Hocam hem Berin Hocam benim derslerime girdi ve sağ olsunlar onlar, mesleki gelişmemde ve biçimlenmemde son derece etkili olmuş iki hocamdır. Berin Hocam, bizim “Üniversite Kütüphaneleri” dersine girerdi ve mesleğimizle ilgili tüm yenilikleri, ama tüm yenilikleri hep Berin Hoca’dan öğrenmişizdir. Bilgi teknolojilerini, dokümantasyonu, enformasyonu, bilgisayarı… Bu konularda Ankara’da veya herhangi bir kütüphanede bir gelişme olduysa, hocamız tüm öğrencileri alır, oraya götürür, onları gösterirdi ve daha sonra hocam aynı şekilde benim akademik kariyerime yön verip, Mili Eğitim Bakanlığı yurtdışına gönderirken, Fransa’ya göndermeye çalıştı. Hocam benim ellerimden tuttu, Yükseköğretim Genel Müdürlüğü’ne götürerek İngiltere’ye gitmeme vesile oldu. Gerçekten bunlar herkesin yapabileceği kadar kolay işler değil. Özer Hocama gelince, Özer Hocam da farklı bir kişilikti. Bizim “Okul Kütüphaneleri” dersine gelirdi, “Müracaat Kaynakları” dersimize gelirdi. Dersi anlatırdı; fakat yöntemi çok farklıydı. Dururdu, “Siz ne düşünüyorsunuz?” diye sorardı. Hepimizin ödü kopardı, “Biz ne söyleyeceğiz?” diye. Çünkü öyle bir eğitime gerçekten alışmış değildik. Alışkın olduğumuz eğitim; hoca anlatır, daha sonra aynı şekilde sorar, biz de ona aynı şekilde cevap veririz bildiğimiz kadarıyla. Fakat Özer Hoca öyle değildi. Özer Hoca gerçekten toplumsal yapıyla mesleğimiz arasındaki ilişkiyi sorgulamamızı isterdi; ama bunda ne kadar başarılı olduk emin değilim; fakat gerçekten benim meslek bilincimde, meslek felsefemde, toplumla kütüphane ilişkisini anlamadan mesleki sorunlarımıza çözüm getiremeyeceğim hususunda üzerimde son derece etkisi olmuş bir kişidir. Dolayısıyla her iki hocama da saygılarımı sunuyorum ve teşekkür ediyorum.

Sunucu: Vermiş olduğunuz bilgilerden dolayı çok teşekkür ederiz. Şimdi de onur konuklarımıza Kongre anısını takdim etmek üzere Bölüm Başkanımız Prof. Dr. Sacit Arslantekin’i sahneye davet ediyorum.

Page 41: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 42: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

17

I. OTURUM

PROF. DR. OSMAN ERSOY’A SAYGI OTURUMU

Prof. Dr. Osman Ersoy, (d. 1923 Ardanuç/Artvin - ö. 24 Ekim 2008 Ankara). Kütüphaneci, akademisyen, yazar.

1945 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü’nden mezun oldu. Topkapı Sarayı Müzesi arşiv ve kütüphanesinde (1945-1950) ve Ankara Etnografya Müzesi’nde asistan olarak çalıştı. Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nde anıtların tescili işleriyle görevlendirildi (1952). Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde Orta Çağ Tarihi Bölümü asistanı oldu. Ankara Üniversitesi Kütüphanecilik Enstitüsü’nde asistan (1956), doçent, profesör, kürsü başkanı oldu. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi dekanlığını yaptı. 1950 yılında, Ankara’daki Etnografya Müzesi’nde memur iken çok az kişiye nasip olan bir olaya tanıklık yaptı: Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşının Ankara Etnografya Müzesi’ne naklinden sonra, tabutunun açılması esnasında müze görevlisi olarak hazır bulundu. 1956 yılında ABD’den Türkiye’ye döndü ve Kütüphanecilik Bölümü’ne asistan olarak atandı. O yıllarda yeni örgütlenen Kütüphanecilik Enstitüsünde, Ford Vakfı’ndan gelen ABD’li öğretim elemanları tarafından eğitim veriliyordu. Bu atama ile Kütüphanecilik Bölümü ilk Türk hocasına kavuşmuş oldu. Ersoy, Türk Kütüphaneciler Derneği’nin kuruluşunda önemli katkılar sağladı, 1961-1964 yılları arasında Derneğin başkanlığını yaptı. Türkiye’de kütüphaneciliğin bir meslek olarak gelişmesi için çok değerli çalışmalar yapan, sadece öğretim üyesi olarak değil baba şefkatiyle çok sayıda kütüphaneci yetiştiren ve bu alanda ülkemizde verilen ilk profesörlük unvanına sahip olan hocamız Prof. Dr. Osman Ersoy, 24 Ekim 2008 Cuma günü vefat etmiştir. Aziz hatırası önünde saygı ile eğiliyoruz.

Oturum Başkanı Prof. Dr. Sacit ARSLANTEKİN: Altı tane bildirimiz var. İçlerinde ortak hazırlanmış bildirilerimiz de var, ancak hepsinden önce Oya hocamıza bir kez daha teşekkür etmek istiyorum. Ne yazık ki kısa bir iki dakikayı çalacağım.

Oturumların her birinin, bizim için, mesleğimiz için son derece değerli olan hocalarımıza ithaf edilmesi son derece güzel bir düşünce ve çok mutlu oldum. Yalnızca Osman Ersoy hocamız değil, benim oturum başkanlığım, ismine ithaf edilen herhangi bir diğer hocamız için gerçekleşse, çok gurur duyardım. Çünkü hepsi benim çok gurur duyduğum, çok değer verdiğim hocalarım. Osman Ersoy Hocam, asistan olarak başladığım zamandan itibaren, vefatına kadar hep yanında olduğum hocalardan birisidir. Özel bir insandır. Hocalarımız için de özel bir insandır. Neden? Çünkü Türkiye’deki ilk doktordur, bu alanda Türkiye’deki ilk doçenttir ve ilk profesördür. Türkiye’de ilk olarak kurulan bölümün de ilk Türk başkanıdır. Bu bağlamda değerlendirdiğimiz ve ben hocama bunu söylediğim zaman, “Olmasaydım be Sacit” dedi bana. “Neden hocam?” diye sorduğumda ise, omuzlarını göstererek, “Hep burada hissettim o yükü, biliyor musun?” dedi. Fakat şimdi hepimiz hala derslerimizde, bu oturumlarda adı geçen hocalarımız anıyoruz, onlardan atıflarda bulunuyoruz. Keşke onların onda biri değil, yüzde biri olabilsek diye bakıyoruz.

Gerçekten çok değerli bilim insanı, meslek insanı ve çok değerli akademisyenlerdi. Nitekim bakınız, Profesör Doktor Osman Ersoy’un 60’lı yıllarda yazmış olduğu bir kitap vardır. Örneğin “Kütüphaneciliğimizin Sorunları” kitabına bakınız. O sorunlar, bugün hala devam etmektedir; mesleki sorunlar itibarıyla. Yani, ana teması kesinlikle hala aynıdır ve bu durum, meslekte ilerleyemedik anlamında değildir. Ancak şu durumun da buradan bir duyurusunu yapmak istiyorum; bu sene hocamızın ölümünün onuncu yılı. Ekim ayında kısmetse biz burada Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde Osman Ersoy’u anma günü yapacağız. Ailesi ve kendisi ile öğrencisi olmuş, iş arkadaşı olmuş birçok değerli meslektaşımızı, hocamızı burada ağırlamaktan gurur duyarız. Onların da bir konuşma yapmasını isteyeceğiz. Bilimsel bir toplantı değil, tamamen bir anı söyleşisi tarzında… Şimdi benim de bir sürü anım var; onları anlatırsam, bu oturum biter. O yüzden, hemen bildirilere geçmek istiyorum.

Page 43: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 44: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

19

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Bilgi Uzmanlarının İstihdam Beklentileri ve Potansiyel İstihdam Alanları

İhsan ÖZKOL*

Daha fazla veri talep etmeden önce,kendimizden daha fazlasını talep etmeliyiz.

(Silver, 2012, s. 9)

Öz

Bilgi ve Belge Yönetimi alanında son yıllarda düzenlenen çeşitli etkinlikler kapsamında, istihdam sorunlarına ilişkin süreçlerin sıklıkla ele alınmaya başlandığı gözlemlenmektedir. Geçmiş yıllarda benzer problemin bu denli belirgin olarak dile getirilmemiş olması, konunun güncelliğini ve yakın geçmişle birlikte büyümekte olan semptomların varlığını ortaya koymakta ve mevcut durumdaki sorunların ve gerekçelerinin tespit edilmesi gerekliliğini doğurmaktadır. Bu gereklilik, uzun solukta yaşanması olası istihdam kaygıları için çözüm önerileri sunulabilmesine katkı sağlayacak ve geleceğin bilgi uzmanları ve/veya kütüphanecileri için farklı perspektif ortaya koyabilecektir. Çalışmada, potansiyel istihdam alanları ve iş dünyasının yeni beklentilerine yönelik kuramsal altyapıyı oluşturabilmek üzere, literatürde son on yılda üretilen güncel kaynakların tespit edilip değerlendirilmesi için, genel tarama modeli ve belgesel tarama yöntemi tercih edilmiştir. Disiplinimize yönelik ulusal istihdam politikaları, son yılların kamusal raporları ve istatistiksel veriler ile birlikte ele alınmış ve yakın geleceğe yönelik öngörüler elde edilmeye çalışılmıştır. Bilgi uzmanı adaylarının istihdam beklentilerinin tespit edilebilmesi amacıyla hazırlanan kullanıcı araştırmasını gerçekleştirmek için ise, Ankara Üniversitesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nde mezuniyet aşamasında bulunan lisans öğrencilerine yönelik, anket tekniğinden yararlanılmıştır. Uygulanan anket çalışması ile mesleğe profesyonel olarak başlama hazırlığında olan bilgi uzmanlarının iş yaşamından beklentileri değerlendirilmeye çalışılmıştır. Yerli ve yabancı literatürde, potansiyel istihdam alanlarına ilişkin karşılaşılan farklı yaklaşımlar, kullanıcı araştırmasından elde edilen bulgular ile birlikte ele alınmış; bu eksende izlenmesi gereken yol haritası belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın sonunda, anket tekniği ile elde edilen bulgular ve mevcut durum arasındaki portre ortaya konularak, bilgi uzmanlarının güncel teknolojik yöntemlere entegre bir yaklaşımla istihdama yönelmeleri ve meslek paydaşlarının tamamını ele alan ortak stratejilerin belirlenerek, birliktelik vurgusuyla hareket etmenin gerekliliğine yönelik öneriler sunulmaktadır.

Anahtar Sözcükler: İstihdam, Bilgi uzmanı, Kütüphaneci, İstihdam alanları, İstihdam beklentileri, Yenilikçi teknolojiler, İstihdam kaygısı

Employment Expectations and Potential Employment Areas of Information Specialists

Abstract

Within the scope of various activities organized in the field of Information and Records Management in recent years, it is observed that the processes related to employment problems are being started to be handled frequently. The fact that similar problems have not been mentioned so clearly in the past years has led to the update of the issue and the emergence of symptoms that have grown with recent history and necessitate the identification of the current problems and their reasons. This requirement will contribute to the prospect of solution proposals for possible employment concerns in the long run, and will provide a different perspective for future information specialists and / or librarians. In order to establish the theoretical infrastructure in the paper for the potential employment areas and the new expectations of the business world; the general survey model and the documentary review method have been preferred to identify and evaluate the current resources in the literature, produced in the last decade. The national employment policies for LIS have been discussed together with public reports and statistical data for recent years, and attempts have been made to obtain forecasts for the near future. In order to carry out the user survey for the purpose of determining the employment expectations of the information specialist candidates, a survey method was applied to the undergraduate students who are on the point of being graduated from Information and Records Management Department of Ankara University. The questionnaire study tried to evaluate the expectations of information specialists who are ready to start professionally in the business life. In national and international literature, the different approaches regarding potential employment areas are handled together with findings from user research; it has been tried to determine the road map which should be monitored in this axis. At the end of the study, the portraits between the findings and the present situation obtained by the survey technique are presented, suggesting that the information specialists should

Arş. Gör., Doktora, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]

DOKTORA DÜZEYİNDE EN İYİ BİLDİRİ ÖDÜLÜ

Page 45: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

20

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

be guided by an integrated approach to the current technological methods and to determine the common strategies that deal with the whole of the professional stakeholders and to act with the emphasis on unity.

Keywords: Employment, Information specialists, Librarians, Employment areas, Employment expectations, Innovative technologies, Employment anxiety

Giriş

İstihdam, sözlükteki anlamı bakımından bir görevde ve/veya bir işte çalışmak veya çalıştırmak anlamlarına gelmekte ve geniş anlamda bütün üretim faktörlerinin; dar anlamda ise sadece emek faktörünün üretim faaliyeti sırasında kullanılması olarak ifade edilmektedir. Ekonomik açıdan ise istihdam (employment), üretim faktörlerinin gelir sağlamak amacıyla çalışması ya da çalıştırılması; değişik meslek ve niteliklerdeki insan gücünün ekonomik etkinliklerde kullanılması, işlenmesi şeklinde tanımlanmaktadır (Eren, 2002; Karakayalı, 2002; Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğü, 2011; İstihdam, t. y.).

İstihdam kavramının içerisinde yer alan üretim faktörlerinden bir tanesi olan insan gücünü, Bilgi ve Belge Yönetimi (BBY) alanında profesyonel olarak icra eden kişiler, bilgi uzmanı ve/veya kütüphaneci olarak adlandırılmaktadır.

Görsel 1. Türkiye’deki Bilgi ve Belge Yönetimi bölümleri

Türkiye’de istihdama katılmak isteyecek bilgi uzmanlarının öğrenim görmekte oldukları ve gelecekte öğrenci alacak olan BBY Bölümü sayısı Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) tarafından sağlanan verilere göre (Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sistemi, 2018), KKTC de dâhil olmak üzere, toplam 22 adettir. Aktif olarak 11 üniversitede eğitim verildiği bilinmektedir ve bu üniversitelerimize 2017 yılında lisans düzeyinde kayıt yaptıran öğrenci sayısı Tablo 1’de sunulmaktadır.

n Eğitim verilmekte olan BBY bölümleri n Henüz eğitim verilmeyen BBY bölümleri

Page 46: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

21

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

(Yükseköğretim Program Atlası, 2018)

2017 yılında farklı üniversitelerimizdeki bölümlerimize 743 lisans öğrencisinin kesin kayıt yaptırmasına karşın, son 10 yılda kamuya yapılan atamaların aritmetik ortalaması alındığında (Son 10 yıla ait atama verileri, Görsel 2’de sunulmaktadır.), yılda 187 bilgi uzmanının kamuda istihdam edildiği görülmektedir.

Mevcut koşullardaki kamusal istihdam oranı değişmediği sürece, 2017/2018 Eğitim-Öğretim döneminde kayıt yaptıran öğrencilerin mezuniyet aşamalarında, 556 mezunumuzun kamuya atanamayacağı sonucu ortaya çıkmaktadır.

Bu durumda, kamusal atama oranlarının artırılmasına yönelik bir değişimin yaşanması, ya da yeni istihdam seçeneklerinin ortaya çıkarılması bir zorunluluk halini almaktadır. Mevcut oranların artırılmasına yönelik çalışmalar, meslek birlikleri ve sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla gerçekleştirilmesi olanaklı süreçlerken; yeni istihdam seçeneklerinin içeriğine, çalışmanın ilerleyen bölümlerinde değinilmektedir.

Üniversite Türü Ort. OBP Yerleştirme

Ankara Üniversitesi Devlet 391,295 30

Hacettepe Üniversitesi Devlet 384,804 71

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Devlet 384,651 52

İstanbul Üniversitesi Devlet 382,844 61

Marmara Üniversitesi Devlet 372,380 62

İstanbul Medeniyet Üniversitesi Devlet 367,689 41

İstanbul Üniversitesi - (İkinci Öğr.) Devlet 363,633 62

Çankırı Karatekin Üniversitesi Devlet 369,885 62

Atatürk Üniversitesi Devlet 373,297 62

Kastamonu Üniversitesi Devlet 371,179 61

Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi Devlet 359,760 40

Çankırı Karatekin Üniversitesi - (İkinci Öğr.) Devlet 355,685 62

Atatürk Üniversitesi - (İkinci Öğr.) Devlet 346,776 62

Yakın Doğu Üniversitesi - (Tam Burslu) KKTC 324,920 5

Yakın Doğu Üniversitesi - (%50 Burslu) KKTC 294,350 2

Bölüm Birincileri Kontenjanı ile Yerleştirme 8

TOPLAM     743

Tablo 1. 2017 Yılı Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Yerleştirme Sayıları

Page 47: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

22

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Grafik 1. Son 10 Yılda BBY bölümlerinden kamuya yapılan atamalar (“KPSS: Kamu Personeli”; “Son 10 yılda Bilgi ve Belge Yönetimi’ne”, 2017)

Eldeki verilere ek olarak, mevcut 11 üniversitemiz yanında, gelecekte 11 üniversitemizde daha, en az lisans düzeyinde eğitim verilmesi planlandığı bilinmektedir. Açılması planlanan BBY bölümlerinin bulunacağı üniversiteler, Tablo 2’de sunulmaktadır (Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sistemi, 2018).

Tablo 2. Gelecekte Eğitim/Öğretim Verilmesi Planlanan Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümleri

Üniversite Adı Açılış Tarihi Türü İliAdana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi 30.03.2016 Devlet AdanaAkdeniz Üniversitesi 29.01.2014 Devlet AntalyaArdahan Üniversitesi 18.03.2009 Devlet ArdahanBartın Üniversitesi 26.01.2011 Devlet BartınGümüşhane Üniversitesi 25.01.2012 Devlet Gümüşhaneİzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi 12.09.2012 Devlet İzmirKafkas Üniversitesi 05.08.2015 Devlet KarsKarabük Üniversitesi 19.01.2011 Devlet KarabükKırklareli Üniversitesi 04.04.2018 Devlet KırklareliOndokuz Mayıs Üniversitesi 07.03.2018 Devlet SamsunYozgat Bozok Üniversitesi 04.03.2015 Devlet Yozgat

Page 48: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

23

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Önümüzdeki süreçte, farklı üniversitelerde eğitime başlayacak olan Bilgi ve Belge Yönetimi bölümleri ile mevcut sayının ikiye katlanarak 1500 dolaylarında yıllık mezun sayısına ulaşılacağı öngörülebilmektedir. Bu durumda, istihdam beklentilerinin karşılanabilmesi için şimdiden yakın geleceğe yönelik çalışmalar yürütülmesi gerekmektedir.

Bilgi Uzmanları için Potansiyel İstihdam Alanları

Mevcut durumda lisans veya lisansüstü düzeyde eğitim alan ve alanlarında profesyonelleşerek istihdama katılmak isteyen bilgi uzmanları ile birlikte, gelecekteki potansiyel adaylar da söz konusu olduğunda; hem kamusal hem de özel sektöre ilişkin istihdam alanlarının çoğaltılması gerekliliğine değinilmiştir. Bahsedilen alanların hangileri olabileceğine ilişkin işveren beklentilerine değinmek, istihdamı sağlayacak olan tarafı daha iyi okumak adına yararlı olacaktır.

Türkiye İş Kurumu (İŞKUR, 2017, s. 99) tarafından 2017 yılında yayınlanan “Türkiye Geneli İşgücü Piyasası Araştırma Raporu” içerisinde yer alan 2018 yılında sektörlere göre işverenlerin istihdam beklentileri tablosu (bk. Tablo 3), %22,1 oranı ile en fazla artışın; bilgi ve iletişim sektöründe olacağı beklentisini ortaya koymaktadır. Artış beklentisi yüksek olan idari ve destek hizmet faaliyetleri ve imalat sektörlerinde de yenilikçi teknolojilerin kullanım oranının oldukça yüksek olduğu göz önüne alındığında, teknoloji odaklı bir istihdam beklentisinin bulunduğunu belirtmek yanlış olmayacaktır.

SEKTÖRLER Artış %

Azalış %

Fikrim Yok%

Değişmeyecek%

Madencilik ve taş ocakçılığı 16,3 1,7 46,1 35,9

İmalat 20,4 1,9 43,4 34,3

Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı 9,2 2,1 37,8 50,9

Su temini; kanalizasyon, atık yönetimi ve iyileştirme faaliyetleri 17,2 2,2 41,1 39,5

İnşaat 19,2 2,3 46,8 31,8

Toptan ve perakende ticaret 16,3 1,8 39,5 42,5

Ulaştırma ve depolama 11,5 2,4 43,1 43,1

Konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetleri 14,2 2,4 44,4 39,0

Bilgi ve iletişim 22,1 2,9 38,7 36,2

Finans ve sigorta faaliyetleri 13,7 4,0 34,9 47,5

Gayrimenkul faaliyetleri 16,1 2,2 37,6 44,1

Mesleki, bilimsel ve teknik faaliyetler 13,2 2,3 35,7 48,8

İdari ve destek hizmet faaliyetleri 21,6 1,1 42,4 34,8

Eğitim 17,4 4,1 41,6 36,9

İnsan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri 14,1 1,4 29,3 55,2

Kültür, sanat eğlence, dinlence ve spor 10,8 1,4 35,5 52,3

Diğer hizmet faaliyetleri 15,9 2,9 38,6 42,6

Genel Toplam 16,5 2,1 41,1 40,3

Tablo 3. Sektörlere Göre İşverenlerin İstihdam Beklentileri

Page 49: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

24

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Yenilikçi teknolojilerin yaşamın tüm alanlarında gerçekleştirmeye devam ettiği ve kongre ana temasına ismini veren değişim ve dönüşüm süreçlerinin, BBY disiplininde de eğitim programı, bilgi hizmetlerinde yeni yöntem ve araçların kullanılması gibi paradigma değişikliği yaratan yansımaları olduğu gözlemlenmektedir. Bu bağlamda çalışmada, “medya mentoru, büyük veri uzmanı, sistem analisti gibi yeni unvanlar ve metin madenciliği gibi çalışma alanları, bilgi uzmanlarına yeni perspektifler sunarak uzun vadede yaşanması muhtemel istihdam sorunlarına çözüm oluşturabilir mi?” sorusuna da yanıt aranmaktadır. Bu sorunun, bilgi uzmanlarının istihdam beklentileri ile hangi ölçüde kesiştiğine ilişkin bulgulara ulaşılması, geleceğe yönelik fotoğrafın çekilmesine yardım sağlayacaktır.

Numanoğlu (2016, s. 46), TÜSİAD Sanayi 4.0 raporunda, dijital/BT yetkinlerine sahip çalışanlara olan talebin artacağını ve bu sayede şirketlerin daha nitelikli işgücü için yeni istihdam fırsatlarının doğabileceğini ifade ederken, endüstriyel veri uzmanı gibi yeni rollerin yaygınlaşmaya başlayacağını belirtmektedir. Mesleğimiz açısından konuya yaklaşıldığında, veri işleme konusundaki yetkinliklerini ileri düzeye taşıyacak bilgi uzmanlarının, bahsedilen pastadan pay almaması bir neden görülmemelidir. Tonta (2009, s.24), büyük veri, büyük veri analitiği ve bütünleşik veri erişim stratejileri (ortak standartlar, ontolojiler vd.), bulut bilişim, nesnelerin interneti, hizmetlerin interneti, anlamsal bilgi yönetimi, gömülü bilgi ürün ve hizmetleri gibi kavramlara yönelik eğitim stratejilerinin geliştirilmesi ile konuya dâhil olunabileceğini ortaya koymaktadır.

Gürdal Tamdoğan (2009, s. 152)’a göre, bilgi üretimi sürecinde değer yaratan unsurların, enformasyon zincirinin halkalarında rol alan aktörler, ‘yazarlar/araştırıcılar/bilim insanları’ ve dolayısıyla ürettikleri bilgi kaynakları, ‘yayınevleri’, ‘dağıtıcı kuruluşlar’, kütüphaneler ve diğer bilgi merkezleri, veri tabanları, tarama motorlarını içeren ‘bilgi erişim sistemleri’dir. Bu bağlamda, bilgi ve/veya enformasyon temelli ekonomik yapının temel aktörleri olan bilgi uzmanları ve kurumsal aktörleri olan bilgi merkezleri için, küresel bilgi erişim sistemlerindeki zincirde daha efektif rol alınması gereken zamanın geldiği düşünülmektedir.

Horton (2014, s. 3), hem kamu hem de özel sektördeki her sosyal ve ekonomik kurum için geleneksel kütüphane ve bilgi bilim pozisyonlarının; geniş bant ve İnternet, yirmi birinci yüzyılın arama motorlarındaki yükseliş, mobil cihazlar ve akıllı telefonların yayılmasıyla karşılaştığı yeni zorluklarla çok geniş bir alana yayılmakta olduğunu ifade etmektedir. Peet (2016, s. 36) ise, günümüz bilgi uzmanları için “Göçmen Hizmetleri Kütüphanecisi, İnovasyon Katalizörü Kütüphaneci, Danışman, Bilgi Düzenleme ve İnovasyon Direktörü” gibi yeni iş tanımları ortaya atmaktadır.

Haines ve Campbell (2016, s. 46)’a göre, kütüphanecilerin her türlü formda medya ve okuryazarlık gereksinimleri için güvenilir kaynak olmaya devam edip edemeyeceklerini, medya mentorluğu yeteneklerinin belirleyeceği ifade edilmektedir. Bazı kütüphaneciler inovasyonun sınırlarını zorlamaya devam ederken, diğerleri uygulamaları daha yavaş bir şekilde benimsemektedir; ancak her iki biçimde de medya mentoru yaklaşımı, kullanıcılar açısından devam eden bir ilgiyi ortaya koyacaktır (Haines ve Campbell, 2016, s.51).

Konuya paralel olarak; Hazeri, Martin ve Sarrafzadeh (2009, s. 17)’in kütüphaneciler ve bilgi yönetimi uygulamalarına ilişkin araştırmalarından elde etmiş oldukları bulgularda, kütüphanecilik camiasının, alanlarını geleneksel kütüphanecilikten daha geniş bir mesleki çevreye genişletmek istediği ortaya koymaktadır.

Goodsett ve Koziura (2016, s. 714), Bilgi ve Belge Yönetimi bölümlerinin teknoloji odaklı yeni süreçlere uygun bilgi profesyonelleri hazırlayabilme süreçlerine ilişkin yapmış oldukları çalışmada, öncelikle birtakım soruların yanıt bulması gerektiğini ifade etmektedirler. Bu sorular, farklı müfredatların öğrencilerin çalışma hayatlarına hazırlanmasındaki etkilerini, eğitim programlarının kullanılabilirliğini, öğrencilerin değişen bir iş piyasası ile nasıl karşı karşıya kaldıklarını, insan kaynakları yöneticilerinin mezunların iş piyasasına getirdiği beceriler hakkında ne düşündüklerini ve yeni mezunların 5 veya 10 yıl içinde farklı bir perspektife sahip olup olmayacağını irdelemektedir.

Bilgi uzmanlarının yeni alanlara (maker space, öğrenme merkezleri, okul sonrası programlar) doğru gerçekleştirmiş olduğu açılımlarda, başka iş kollarının hâlihazırda bu alanların çoğunu, özellikle

Page 50: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

25

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

de aynı yerel yönetimler tarafından finanse edilen toplumsal alanları işgal ettiğini görmekteyiz (Haycock, 2016, s. 293).

Affelt (2015, s. 18), bilgi uzmanlarının ve yeteneklerinin yeni çalışma alanlarına katılmaya çalıştıklarında neden üst düzey yöneticilerin zihninde ilk sırada yer almadığını ve becerilerini aktarmak ve kariyer fırsatlarını en ileri teknolojilere taşımak için bu fırsatları kaçırmaya devam ettiğini belirtmektedir. Mesleğimizin, gelişmesine katkı sunmamız konusundaki seçkin bir yaklaşımın; biz bilgi uzmanlarını popüler veri tabanında büyük veri olarak bilinen uygulamalarla çalışacak olan veri bilimcilerine dönüştüreceği ifade edilmektedir. Yazar; hangi verileri toplayacak, kullanacak ve analiz edeceklerini belirlemede bu kadar çok usta olan veri bilimcilerin kimler olması gerektiğine ilişkin, şu soruları ele almaktadır:

- Buğdayın samandan nasıl ayrılacağını ve kuruluşun misyonunu ilerletecek stratejik karar vermeyi mümkün kılmak için kaliteli bilgileri ayrıştırmayı kim anlamaktadır?

- Verileri kapsamlı ve eleştirel bir şekilde gözden geçirebilen ve bir kuruluşun çizgisini gerçekten etkilemek için dikkatlice kullanan kişiler kimlerdir?

Bu sorulara verilecek yanıt, kütüphanecilerin kendi değerlerine ilişkin farkındalık yaratacak bir bakışı da beraberinde getirecektir.

Affelt (2015, s. 137)’e göre, bilgi uzmanlarının araştırma sürecinde sürekli olarak birbirlerine hatırlatmaları gereken geleneksel becerileri ve yetenekleri vardır ve meslektaşların sürekli hazır olması gereken durumlar şunlardır:

- Zaman içerisinde verilerde meydana gelen değişiklikleri gösterme,

- Veri noktaları arasında bağlantı kurmak için içeriği ayarlama,

- Veri yapılarındaki dokuları arama,

- Karar verme sürecini yürüten çıktılar oluşturmak için analizler uygulama,

- Veri odaklı hikâyeleri görsellerle anlatabilme,

- Verileri ve analizleri aynı anda entegre ederken ihtiyaç duyulan noktada araştırma yapmak için büyük veri ve bilgi teknolojilerini kullanabilme,

- Kullanıcıların verilerinin kaynağını sorgulamalarını, yüksek kalitede olmasını sağlamak için doğal merak duygusuna güvenme.

Bu beceriler, stratejik karar verme sürecini mümkün kılan anlaşılabilir çıktılar oluşturma, değerlendirme, analiz etme ve dönüşüm yaratabilme yeteneğiyle birlikte; bilgi profesyonellerinin veri ve bilginin küratörlüğünü yapan çekici birer veri bilimcileri olduğunu gösterecektir.

Miller (2017, s. 8), konuyu destekleyen bir yaklaşım sunarak, insan faktörünün öneminden bahsettiği çalışmasında, otomasyon ve yapay zekâdaki ilerlemenin, makinelere karşı bir savaşı kaybediyor hissi verse de, insani becerilerin geliştirilmesine odaklanmaya ihtiyaç duyulacağını öne sürmektedir.

Bilgi Uzmanlarının İstihdam Beklentileri

Çalışmada, Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nde mezuniyet aşamasında bulunan ve bilgi uzmanı olarak profesyonel iş yaşamına başlama hazırlığında olan 35 lisans öğrencisine, istihdam beklentilerini tespit edebilmek amacıyla, kapalı uçlu 11 sorudan oluşan çevrimiçi anket uygulanmıştır. 35 kişi içerisinden 28 katılımcıdan yanıt alınabilmiş, toplam oranın %80’ini oluşturan katılımcılara isim, yaş, demografik bilgilere yönelik sorular yöneltilmemiştir.

Page 51: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

26

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Grafik 2. Mezuniyet sonrası istihdam beklentisi

Grafik 2 ‘de görüldüğü üzere katılımcıların %89,3’ü (25 kişi), mezun olduktan sonra hemen iş başvurularında bulunarak çalışma hayatına başlayabilmek istediklerini ifade etmişlerdir. Yalnızca bir katılıcı hemen iş yaşamına katılmak istememe eğilimini ifade etmiş, bir diğer katılımcı ise lisansüstü düzeyde eğitime başlamak isteğini ortaya koymuştur. Mezuniyet aşamasında bulunan öğrencilerin tamamına yakınının hızlı bir istihdam beklentisi içerisinde olduğu tespit edilmektedir. Bu beklentiler, toplumsal güdülerle birlikte, ekonomik özgürlük çerçevesinde değerlendirildiğinde olası sonuç olarak değerlendirilmektedir.

Grafik 3. Çalışma hayatına ilişkin endişe

Çalışma hayatına başlama konusunda endişeli olduğunu ifade edenlerin oranı ise, %82,1 oranında bulunmaktadır. 3 katılımcı ise bir endişe hissetmediğini belirtmektedir. Bu durumda, istihdama katılmak isteyen bilgi uzmanlarının büyük ölçüde çalışma hayatından endişeli oldukları gözlemlenmektedir.

Farklı bir sürece ve yaşam biçimine ilişkin endişe duyulması, öğrencilik rolünden sonra yeni roller edinmek bağlamında, anlaşılabilir bir durum olarak düşünülmelidir.

Page 52: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

27

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Grafik 4. İstihdam kaygısı

Mezun olduktan sonra istihdam edilebilme konusunda kaygı yaşadığını ifade eden katılımcı oranı ise %96,4 olarak gerçekleşmiştir. Yalnızca bir katılımcının kaygı duymadığı, bu durumun genele yansıyan bir problem oluşturduğu düşünülmektedir. Neredeyse tamamına yakını iş yaşamına dair kaygı duyan bir meslek gurubu olmaktan uzaklaşmak için çözüm üretmek, alanımız için öncelikli hedef olarak ele alınmalıdır.

Grafik 5. İş kaygısının yaşam üzerindeki etkileri

Katılımcıların istihdam kaygılarının, %75 gibi yüksek yoğunlukla öğrenim hayatları ve özel yaşamları üzerinde negatif etki yarattığı görünmektedir. Yalnızca 3 katılımcının eğitim ve özel yaşamlarına ilişkin olumsuz etki hissetmiyor oluşu, üzerinde çalışma yürütülmesi gereken bir durum olarak ele alınmaktadır. Bu durum, anket çalışmasından bağımsız olmak üzere, lisans eğitim çalışmalarında da göze çarpmakta ve bahsedilen olumsuz etkilerin derslere yansıdığı gözlemlenmektedir.

Bu bağlamda, bahsi geçen olumsuz etkilerin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmaların, sürdürülmekte olan eğitim faaliyetlerine olumlu yönde katkı yapacağı düşünülmeli ve daha verimli bilgi uzmanlarının profesyonel yaşamda yer alarak mesleğimize katkı sağlayacağı göz ardı edilmemelidir.

Page 53: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

28

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Grafik 6. Çalışmak istenilen sektör

Geleceğin bilgi uzmanlarının, %78,6 oranında kamusal alanda çalışmak istedikleri tespit edilmiştir. Özel sektörde mesleğimizin yeterince değer görmediği durumu, verilen yanıtlarla bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda, daha önce üzerinde durulmuş olan, alanımızın katma değerinin yükseltilebilmesine yönelik adımların hızlı bir şekilde atılması gerektiği düşünülmektedir.

Grafik 7. Kamu Personeli Seçme Sınavı hazırlıkları

Kamu Personeli Seçme Sınavı’na (KPSS) tüm katılımcıların başvuruda bulunduğu gözükmektedir. Katılımcıların %60,7 oranında, lisans eğitimleri ile birlikte KPSS hazırlık süreci için dershanelere gitmeyi tercih ettikleri tespit edilmiştir. Bu durumun, daha önce bahsedilen kaygı ve endişe ile birlikte, üniversite eğitimlerine olumsuz etki yaratacağı kaçınılmaz olacaktır.

Tüm meslek paydaşlarının katılımı sağlanarak, konuya ilişkin çözümleyici yaklaşımların ortaya koyulmasının, mesleğin niteliğini artıracağı düşünülmektedir.

Page 54: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

29

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Grafik 8. Kamu sektörünü tercih gerekçeleri

Çok seçenekli olarak hazırlanan anket sorusunda, mezuniyet aşamasındaki bilgi uzmanlarının, %64,3 oranında geleceklerine ilişkin sosyal ve ekonomik kaygılar yaşamamak adına kamu çalışanı olmayı talep ettikleri bulgulanmıştır. Kamusal olanakların, özel sektörde yeterince karşılanmadığı algısı da ortaya çıkan bir diğer sonuç olarak görülmektedir. Düşük oranda (%17,9) katılımcının performans kaygısı nedeniyle kamusal alanı tercih ettiği anlaşılmakta ve temel gerekçenin performansa ilişkin olmadığı sonucu çıkarılabilmektedir.

Grafik 9. Kamu sektörünü tercih gerekçeleri

Katılımcıların, daha önceki sorularda ağırlıkla kamusal alanda çalışmak istedikleri ortaya çıkmış, Grafik 9’da %60,7 (17 yanıt) oranında verilen “Kamuya atanmanın zorluğu sebebiyle özel sektörün tercih edilmesi” yanıtıyla benzer yaklaşım doğrulanmıştır. Katılımcıların %14,3 (4 yanıt) oranında özel sektörün ekonomik koşullarını tatminkâr buluyor olmaları, yine daha önce özel sektörün ekonomik skalasına ilişkin olumsuz beklentileri doğrular niteliktedir.

Page 55: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

30

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Grafik 10. Özel sektöre ilişkin öngörülen istihdam alanları

Mezun öğrencilerin özel sektörde çalışabileceği düşünülen alanlara ilişkin, ortalama bir dağılımın bulunduğu anlaşılmaktadır. Katılımcılar, birbirine yakın oranlarda “Özel üniversite kütüphaneleri, kütüphanelere yönelik ürün ve hizmet sağlayıcılar, firmaların bilgi merkezi departmanları ve yeni teknolojik yöntemlerin kullanıldığı birimler” yanıtlarını vermişlerdir. Açık uçlu bırakılan “Diğer” seçeneğine yalnızca 1 katılımcı yanıt vermiş ve bilgi uzmanlarına her alanda gereksinim duyulduğunu ifade etmiştir.

Alanımıza ilişkin algıyı pozitif şekilde değerlendirebilmenin yöntemi, ilgili yanıtı veren katılımcıların sayısının artarak, talep eden değil, talep görmesi gereken meslek grubu olarak yaklaşım göstermek olmalıdır. Bu yaklaşımın, tüm meslek paydaşları tarafından benimsenmesi, mesleğimize artı değer yaratacak bir adım olarak düşünülmelidir.

Grafik 11. Yenilikçi teknolojileri içeren alanlara ilişkin istihdam algısı

Çalışmanın önceki bölümünde üzerinde durulan yeni çalışma alanlarına ilişkin henüz yeterince açık olunmadığı değerlendirilmektedir. Lisans düzeyinde alınan eğitimin, farklı disiplinlerin de çalışma alanına giren pozisyonlar için yeterli olduğunu düşünen ve kendilerini bu anlamda hazırlıklı gören katılımcılar, %53,6 oranında yer almıştır (15 katılımcı). Multidisipliner çalışmalara, katılımcıların yarısına yakınının katkı sağlayabileceğini düşünmediği sonucu ortaya çıkmaktadır.

Page 56: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

31

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Grafik 12. Ekonomik beklentiler

Anket çalışmasında en çarpıcı yanıtların, ekonomik beklentilere yönelik olduğu değerlendirilmektedir. Yalnızca 4 katılımcı, %14,3 oranı ile seçeneklerden en yüksek miktardaki ekonomik koşulu tercih etmiştir. Katılımcıların yarısına yakını (toplam %43), ekonomik beklentilerini azami düzeyde belirlemiştir. Bu durum, tecrübe kazanma sürecine dek beklentiden uzak durmaktan çok, mevcut ücret politikalarının yetersizliği ile ilişkilendirilmelidir.

Çalışmada üzerinde sıklıkla durulan “Birlikte hareket ederek mesleki taleplerin karşılanması” olgusu, hem sosyal hem de ekonomik hakların üst düzeyde sağlanabilmesi için uygun enstrüman olarak değerlendirilmelidir.

Sonuç

Silver (2012, ss. 8-9), insanların yaşam süreçleri içerisindeki rollerini, başarısızlık ihtimalinin arttığı zaman reddettiğini belirtmektedir. Bu bağlamda, bilgi uzmanlarının, ret aşamasını yaşamadan önce güncel iş unvanları içerisindeki rollerini belirginleştirmeleri gerektiği düşünülmektedir.

Tüm çalışma alanlarındaki yöntem ve araçlarda yaşanmakta olan paradigma değişimine, akademik düzlemde hızlıca uyum sağlayarak eğitim ve öğretim programlarını güncelleyen Bilgi ve Belge Yönetimi bölümlerinin; iş dünyasındaki tanınırlığı artırabilmek ve yeni hizmet alanlarında rol sahibi olabilmek adına, ilgili alanlarda sertifikasyon ve eğitim çalışmalarına yönelmelerinin, alana katkı sunacak bir adım olarak değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Bunun yanında; eğitim ve gelişmişlik düzeyi, işsizlik, kentleşme ve nüfus artışı gibi istihdamı etkileyen değişkenlerin (Kol, 2011, s. 52) pozitif etkileri ile karşılaşmak için, meslek paydaşlarının kendilerini sürece hazırlamaları gerekmektedir. Bilgi uzmanlarının, uzun vadede istihdam artışı beklenen sektörlerde, mevcut donanım ve birikimlerine ek olarak gerçekleştirecekleri çalışmalar ile kendilerine zemin bulabilmeleri; istihdam sorunlarına ilişkin çözüm olarak görülmelidir. Bu bağlamda, mesleğe ilişkin sivil toplum örgütlerinin katkılarıyla daha önce gerçekleştirilmiş olan kamusal alımın artırılması seçeneği ile birlikte, kongre ana teması olan "değişim ve dönüşüm sürecinin" ortaya çıkardığı yenilikçi teknolojik yaklaşımların içselleştirilerek güncel çalışma alanlarına hazırlıklı olunması gerektiği önerilmektedir.

Page 57: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

32

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Bahsedilen hazırlık aşamalarının bireysel gelişim vurgusu içermesi yanında, meslek paydaşlarının birlikte hareket edebilme olgusu ile mevcut istihdam potansiyelinin yukarı taşınmasının olanaklı kılınabileceği düşünülmektedir. Mesleki saygınlık ve tanınabilirlik ivmesinin daha pozitif bir hale bürünmesi, ancak ortak akıl ve girişimlerle mümkün görünmektedir.

Teşekkür

Çalışmanın alana katkı sunmasını umut ederken, anket çalışmasına katılım sağlayan Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi dördüncü sınıf öğrencilerine teşekkür ederim. Sonuç ve öneriler çerçevesinde üzerinde durulan mesleki birliktelik kavramına, III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Öğrenci Kongresi vasıtasıyla olanak sağlayan Sayın Prof. Dr. Oya Gürdal Tamdoğan’a ve danışmanlığını yürütmekte olduğu Ankara Üniversitesi Bilgi-Sizsiniz Öğrenci Topluluğu’na teşekkürlerimi sunarım.

Kaynakça

Affelt, A. L. (2015). The accidental data scientist: big data applications and opportunities for librarians and ınformation professionals. Medford: Information Today, Inc.

Eren, A. (2002). Türkiye’nin ekonomik yapısı ve güncel sorunları. Muğla: Muğla Üniversitesi Yayınları.

Goodsett, M., & Koziura, A. (2016). Are library science programs preparing new librarians? Creating a sustainable and vibrant librarian community. Journal Of Library Administration, 56(6), 697-721. doi:10.1080/01930826.2015.1134246

Gürdal Tamdoğan, O. (2009). Enformasyon zincirinde bilgi erişim sistemleri, bilgi erişim sürecinde kütüphane kurumu ve diğer bilgi merkezleri. Türk Kütüphaneciliği, 23(1), 151-168.

Haines, C., & Campbell, C. (2016). Becoming a media mentor. American Libraries, 47(11/12), 48.

Haycock, K. (2016). The future of libraries: more questions than answers?. Public Library Quarterly, 35(4), 291-297. doi:10.1080/01616846.2016.1244999

Hazeri, A., Martin, B., & Sarrafzadeh, M. (September 09, 2009). Exploring the benefits of KM education for LIS professionals. Education for Information, 27(1), 1-20.

Horton, F. W. (2014). Career and professional opportunities and challenges for librarians and other information professionals specializing in information literacy and lifelong learning. C. Chen & R. Larsen (Eds.), Library and Information Sciences: Trends and Research içinde (pp. 3-8). Berlin: Springer Heidelberg.

İstihdam. (t.y.). Türk Dil Kurumu güncel Türkçe sözlük içinde. Erişim adresi: http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts

Karakayalı, H. (2002). Makro ekonomi. Manisa: Emek Matbaası.

Kol, E. N. (2011). İktisadi etkinlik-istihdam-kariyer planlaması ilişkisi: Türkiye tarım kredi kooperatifleri üzerine bir uygulama (Doktora tezi). Selçuk Üniversitesi, Konya. YÖK tez veri tabanından erişildi (Tez No: 280977).

KPSS: Kamu Personel Seçme Sınavı, Sayısal Bilgiler. (2018). Erişim adresi: http://www.osym.gov.tr/TR,14960/2018.html

Miller, R. T. (2017). In 2030, librarians will be in demand: The job outlook. Library Journal, 17, 7-9.

Numanoğlu, N., Eynehan, M. E., Morkoç-Nikelay, G. ve Aksoy, E. (Yay. Hazl.). (2016). Türkiye’nin küresel rekabetçiliği için bir gereklilik olarak Sanayi 4.0: Gelişmekte olan ekonomi perspektifi. TÜSİAD Sanayi 4.0: Türkiye’nin Sanayi 4.0 dönüşümü. İstanbul: TÜSİAD. Erişim adresi: http://tusiad.org/tr/yayinlar/raporlar/item/download/7494_67a3aa94bcfce900229f42280fa1ba68

Peet, L. (2016). Five brand-new jobs for today’s librarians. Library Journal, 141(4), 36.

Silver, N., (2012). The signal and the noise. New York: Penguin.

Son 10 yılda Bilgi ve Belge Yönetimi’ne KPSS’den açılan kadrolar ve atama sayıları. (2017, 27 Nisan). Erişim adresi: http://www.bbyhaber.com/bby/2017/04/27/son-10-yilda-bilgi-ve-belge-yonetimine-kpssden-acilan-kadrolar-ve-atama-sayilari

Tonta, Y. (2009). Dijital yerliler, sosyal ağlar ve kütüphanelerin geleceği. Türk Kütüphaneciliği, 23(4), 742-768. Erişim adresi: https://www.tk.org.tr/index.php /TK/article/download/534/527

Page 58: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

33

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Türkçe bilim terimleri sözlüğü: Sosyal bilimler. (2011). Ankara: TÜBA, 2011.

Türkiye İş Kurumu. (2017). 2017 işgücü piyasası araştırmaları Türkiye raporu. Erişim adresi: http://www.iskur.gov.tr/tr-tr/kurumsalbilgi/raporlar.aspx#dltop

Yükseköğretim Bilgi Yönetim Sistemi. (2018). Bölümler hakkında genel bilgiler. Erişim adresi: https://istatistik.yok.gov.tr/

Yükseköğretim Program Atlası. (2018). Net sihirbazı. Erişim adresi: https://yokatlas.yok.gov.tr/netler.php

Page 59: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 60: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

35

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Lisans Öğrencilerinin Erasmus Programına İlişkin Deneyimlerinin Eğitim Sürecine Katkısı

Demet IŞIK *

Kütüphanen senin cennetindir. Desiderius Erasmus

Öz

Bu çalışmada Ankara Üniversitesi (AÜ), Bilgi Belge ve Belge Yönetimi Bölümü Erasmus değişim programına katılan öğrencilerin

görüşlerine dayalı olarak, katıldıkları değişim programına ilişkin algıları ve programın sunduğu deneyimler belirlenmeye çalışılmıştır.

Araştırmanın amacı, bölümün Erasmus programından yararlanan öğrencilerinin görüşlerinin ortaya çıkarılması ve bu deneyimlerin

daha sonra değişim programından yararlanacak diğer öğrencilere örnek oluşturması için bir araya getirilmesini sağlamaktır. Ayrıca,

ülkemizdeki diğer üniversitelerin Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü öğrencilerinin de bu çalışmanın sonuçlarından yararlanacağı

düşünülmektedir. Bu çalışmada verilere ulaşmak için nitel araştırma yönteminden yararlanılmıştır. Erasmus programından

yararlanarak 2014-2017 yılları arasında Avrupa üniversitelerinde eğitim alan Ankara Üniversitesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü

öğrencileri ile görüşme yapılarak programa ilişkin algı ve deneyimleri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. 2014-17 yılları arasında bölümün

Erasmus programına katılan öğrencilerinin sayısı 10 olarak tespit edilmiştir. Yarı yapılandırılmış görüşme sonucunda elde edilen veriler,

Erasmus değişim programına katılan öğrencilerin olumlu deneyimlere sahip olduğunu göstermektir. Katılımcılar, bulundukları ülkede

eğitim dışında çeşitli organizasyonlara katıldıklarını, yurt dışı deneyimi açısından programın çok yararlı olduğunu, özgüvenlerinin

arttığını ve İngilizce konuşma becerilerini geliştirdiklerini belirtmişlerdir. Çalışma sonucunda, Ankara Üniversitesi, Bilgi ve Belge

Yönetimi Bölümü’nden Erasmus öğrenci değişim programına katılan öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun Polonya’yı tercih ettiği

görülmüştür. Bu durumun öğrencilerin birbirlerini etkilemeleri sonucunda oluştuğu düşünülmektedir. Öğrencilerin, bölümün anlaşması

bulunan diğer ülkelere de yönlendirilmesi için bölümün bu konuda çalışma yapması, diğer ülke ve üniversitelerin tanıtılması için çeşitli

etkinlikler düzenlemesi önerilmektedir. Ayrıca programa katılacak öğrencilerin nasıl hazırlanacakları, çalışma planı yapmalarını teşvik

edecek, yol gösterici kılavuz niteliğinde bir içeriğin hazırlanması da öneriler arasındadır.

Anahtar Sözcükler: Erasmus, Erasmus+, Öğrenci hareketliliği, Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, Öğrenci deneyimleri

The Erasmus Program Experience of Ankara University Information and Records Management Department Undergraduate Students and Its Contribution to the

Professional Education

Your library is your paradise. Desiderius ErasmusAbstract

In this study, based on the views of the students who participated in the Ankara University Information and Records Management

Department Erasmus Exchange program, we try to determine the students’ perceptions of the Exchange program in which they

participated in and their experiences regarding this program. The aim of the study is to discover the views of the students who benefited

from the department’s Erasmus program and to reveal a model by gathering of these experiences for the students who will benefit from

the Exchange programs later on. Moreover, it is envisioned that students of other Information and Records Management Department

in our country can benefit from the results of this study. Semi-structure interview is used in this study which covered qualitative data collection techniques. We tried to discover the perceptions and experiences about the program by conduction interviews with Ankara University Information and Records Management Department students who received education in European universities benefiting from the Erasmus program during between years 2014-2017. The number of students who participated in the department’s Erasmus program between years 2014-2017 has been determined as 10. The data that was obtained after the semi-structure interviews shows that the students who participated in the Erasmus Exchange program had positive experiences. The participants stated that they attended various events outside the education of the country they were at, that the program was really helpful in terms of experience abroad, that their confidence has gone up and that their English-speaking skills improved. As a result of the study, it was seen that a majority of the students that participated in the Erasmus Exchange program from the Ankara University Information and Records

* Arş. Gör., Doktora, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]

Page 61: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

36

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Management Department chose Poland. We think that this is a result of students affecting each other. In order to guide the students to other countries with which the department has an agreement, it is suggested that the department needs to conduct a study and organize various activities for presenting other countries and universities. Also, among the suggestions is the preparation of content that is of the guiding manual characteristic, which will show the students participating in the program how to prepare and encourage then to make a study plan.

Keywords: Erasmus, Erasmus+, Student mobility, Ankara University Information and Records Management Department, Experiences of mobility students

Giriş

1987 yılında başlamış olan Erasmus programı, öğrencilerin yurt dışında staj yapmalarını veya eğitim görmelerini sağlayan Avrupa Birliği’nin en önemli eğitim ve öğretim programıdır (European Union, 2012). Program ismini, ünlü Hollandalı hümanist Desiderius Erasmus’dan (1465-1536) almakla birlikte; programın açılımı Üniversite Öğrencilerinin Hareketliliği için Avrupa Birliği Eylem Planı’dır (EuRopean Community Action Scheme for the Mobility of University Students) (Dinçer, Aslan ve Bayraktar, 2017, s. 205).

1995 yılından itibaren öğrenci/öğretim üyesi değişim programları şeklindeki hareketlilik Socrates-Erasmus Programı ile yapısal bir çerçeveye kavuşturulmuştur. “Erasmus programı, üniversiteler arasında işbirliğini teşvik ederek, öğrencilerin ve eğitimcilerin Avrupa'da karşılıklı değişimini sağlayarak programa katılan ülkelerdeki çalışmaların ve alınan derecelerin akademik olarak tanınmasına çalışmaktadır. Avrupa Komisyonu değişimden yararlanan bireylerin yurt dışında olmalarından kaynaklanacak ek masraflara katkı sağlamak amacıyla karşılıksız hibe vererek değişime mali katkı sağlamaktadır. Erasmus öğrenci değişimi programı, öğrencilere bir üniversite veya yükseköğretim kurumunda 3-12 aylık süreler içinde eğitim olanağı tanımaktadır.” (Yağcı ve diğerleri, 2007, s. 230). Türkiye programa 2004 yılında dâhil olmuştur (European Union, 2012).

Erasmus+

2014-2020 yılları arasında Avrupa Komisyonu tarafından desteklenen tüm programların adı Erasmus+ adı altında toplanmıştır (Ulusal Ajans, 2017). Erasmus+ Programı, eğitim, gençlik ve spor alanlarında uygulanan hibe programıdır. Erasmus+ Programı ile bireylere yeni beceriler kazandırılması, kişisel gelişimlerinin desteklenmesi ve istihdam edilebilirliklerinin artırılması amaçlanırken; kurumlara, kuracakları işbirlikleri yoluyla sektörlerinde ilerleme ve kurumsal kapasitelerini geliştirme fırsatları sunulmaktadır. Erasmus+ Programı ülkemizde Türkiye Ulusal Ajansı tarafından yürütülmektedir. (Ulusal Ajans, 2018).

Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Erasmus Programı Bilgileri

Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, ilk Erasmus öğrenci değişim anlaşmasını 2004 yılında Polonya’dan Nicolaus Copernicus Üniversitesi ile imzalamış ve 2005 yılında öğrenci değişimi başlamıştır. Başlangıcından günümüze Bölüm’den Erasmus programından yararlanarak eğitim almış ya da staj yapmış öğrenci sayısı 45’tir. Bölüme Erasmus öğrenci değişim programı ile günümüze kadar 7 öğrenci gelmiştir.

Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nün 2014 yılında imzaladığı anlaşmalar gereği 8 Avrupa ülkesi ile Erasmus ikili anlaşması mevcuttur. Bu ülke ve üniversitelere Tablo 1’de yer verilmiştir.

Page 62: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

37

İlgili Literatür

Erasmus programından yararlanan öğrencilere ilişkin ülkemizde yapılan çalışmalara; Yağcı ve arkadaşları (2007), Önder ve Balcı (2010), Aslan ve Bayram Jacobs (2014), Unlu (2015), Ünal (2016), tarafından yapılan çalışmaları örnek verebiliriz. Yağcı ve arkadaşları (2007) çalışmalarında, Erasmus programından yararlanan Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinin (75 öğrenci) günlük yaşam, akademik yaşam ve öğrenci destek hizmetlerine ilişkin memnuniyet düzeylerini ölçmüş ve bu konularda beklentilerin karşılandığını tespit etmiştir. Demir ve Demir (2009) tarafından gerçekleştirilen çalışma, Erciyes Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencilerinin (12 öğrenci) Erasmus programı deneyimlerini tespit etmeyi amaçlayarak öğretmen adaylarının sosyo-kültürel etkileşim sonucu kişisel ve mesleki kazanımlarını ortaya koymaktadır. Önder ve Balcı (2010) tarafından gerçekleştirilen çalışmada, Erasmus programından yararlanan öğrencilerin (477 öğrenci) üzerindeki etkileri saptamayı amaçlamış ve genel olarak programın öğrenciler üzerinde olumlu etkilerinin olduğunu tespit etmiştir. Aslan ve Bayram Jacobs (2014) tarafından gerçekleştirilen çalışmanın amacı Ankara Üniversitesi değişim programına katılan öğrencilerin (95 öğrenci) deneyimlerini öğrenmek, bu programa neden katıldıklarını, yaşadıkları iyi uygulamaları tespit etmek ve uygulamalar arasındaki farklılığın gidilen ülkelere göre değişip değişmediğini belirlemektir. Bu çalışmada öğrencilerin görüşlerine göre yurt dışındaki üniversitelerdeki iyi uygulamalar belirlenerek değerlendirilmiştir. Unlu (2015) çalışmasında, Erasmus programını deneyimleyen 8 öğretmen adayının görüşlerine yer vermiş ve Erasmus Programına katılan öğretmen adaylarının farklı akademik, kültürel ve kişisel kazanımlar elde ettikleri sonucuna varılmıştır. Ünal (2016), öğretim elemanlarının ve üniversite öğrencilerinin (235 öğrenci ve 80 öğretim elemanı) Erasmus+ programı algı düzeylerini belirlemeye yönelik gerçekleştirdiği çalışmasında, başarılı öğrencilerin Erasmus+ programı ile yakın irtibat halinde oldukları, öğrencilerin Erasmus+ programı hakkında farkındalıklarının, “İlgi” ve “Bilgilenme” düzeylerinin yetersiz olduğu, öğretim elemanlarının ise yeterli düzeyde olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Erasmus programı hakkında Erasmus koordinatörlerinin görüşlerine yer veren çalışma ise Erasmus koordinatörlerinin (10 koordinatör), programın olumlu yanları ve programın uygulanmasında yaşanan güçlüklere yönelik görüşleriyle, programın daha etkili olması için önerilerini belirlemeyi amaçlamıştır. Çalışma sonucunda, koordinatörlerin programın daha etkili olabilmesi için öğrenci ve öğretim elemanlarının dil becerilerinin geliştirilmesini önerdikleri belirtilmektedir (Dinçer ve diğerleri, 2017). Ülkemizde, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü öğrencilerinin Erasmus deneyimlerine değinen herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır.

ÜLKE BAŞLANGIÇ-BİTİŞ TARİHİ ŞEHİR ÜNİVERSİTE

Polonya 2014-2021 Torun Nicolaus Copernicus University

Macaristan 2014-2021 Pecs Pecsi Tudomanyegyetem

Bulgaristan 2014-2021 Sofia State University of Library Studies and Information Technologies

Romanya 2014-2021 Brasov Universitatea “Transilvanis” din Brasov

Letonya 2014-2021 Riga University of Latvia

Slovenya 2014-2021 Ljubljana Univerza v Ljubljani

Litvanya 2014-2021 Vilnius Vilniaus Universitetas

Hırvatistan 2014-2021 Zadar University of Zadar

Tablo 1. Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Erasmus Anlaşmaları

Page 63: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

38

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Araştırmanın Amacı

Bu çalışmada Ankara Üniversitesi Bilgi Belge ve Belge Yönetimi Bölümü Erasmus programına katılan öğrencilerin görüşlerine dayalı olarak, katıldıkları değişim programına ilişkin algıları ve programın sunduğu deneyimler belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmanın amacı, bölümün Erasmus programından yararlanan öğrencilerinin görüşlerinin ortaya çıkarılması ve bu deneyimlerin daha sonra değişim programından yararlanacak diğer öğrencilere örnek oluşturması için bir araya getirilmesini sağlamaktır. Ayrıca, ülkemizdeki diğer üniversitelerin Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü öğrencilerinin de bu çalışmanın sonuçlarından yararlanacağı düşünülmektedir.

YöntemAraştırmanın Deseni

Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü lisans öğrencilerinin Erasmus değişim programına ilişkin görüşlerinin ve deneyimlerinin incelendiği bu çalışmada verilere ulaşmak için nitel araştırma yönteminden yararlanılmıştır. “Nitel araştırma; sosyal olguları bağlı oldukları ve içinde yer aldıkları ortamda doğal görünümleriyle gözlem, görüşme ya da belgeleri değerlendirmek yoluyla bilgi edinme ve bu bilgileri analiz ederek kuram geliştirme olarak tanımlanabilir.” (İslamoğlu, 2016, s. 216). Nitel araştırmalarda araştırmacı, bilgi toplama sürecine aktif olarak katılır, cevaplayıcılarla görüşür, onların deneyimlerini yaşar, onları gözler, ayrıntıları yakalamaya çalışır. Ayrıca nitel araştırmalar örneklerin algılarına, deneyimlerine ve değerlendirmelerine dayanır (İslamoğlu, 2016, s. 217). Araştırmada veri toplamak için görüşme tekniği kullanılmıştır. Erasmus programını deneyimleyen öğrencilerden görüşme tekniği ile elde edilen veriler içerik analizi tekniği kullanılarak incelenmiştir. “İçerik analizi özellikle sosyal bilimler alanında sıklıkla kullanılan en önemli tekniklerden biridir. İçerik analizi, belirli kurallara dayalı kodlamalarla bir metnin bazı sözcüklerinin daha küçük içerik kategorileri ile özetlendiği sistematik, yinelenebilir bir teknik olarak tanımlanır…. İçerik analizi metin veya metinlerden oluşan bir kümenin içindeki belli kelimelerin veya kavramların varlığını belirlemeye yönelik yapılır. Araştırmacılar bu kelime kavramların varlığını, anlamlarını ve ilişkilerini belirler ve analiz ederek metinlerdeki mesaja ilişkin çıkarımlarda bulunur.” (Büyüköztürk, 2016, s. 250).

Katılımcılar

Araştırmanın katılımcıları, 2014-2015, 2015-2016 ve 2016-2017 akademik yıllarında Erasmus öğrenci değişim hareketliliğinden yararlanarak bir Avrupa Birliği ülkesinde Erasmus öğrenimi gören Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü 10 lisans öğrencisinden oluşmaktadır.

Veri Toplama

Çalışmada 10 öğrenci ile yarı yapılandırılmış görüşme gerçekleştirilmiştir. Öğrencilere araştırmacı tarafından daha önceden hazırlanmış 15 adet açık uçlu soru yönlendirilmiştir (bkz. Ek). Araştırmanın sınırlılıkları nedeniyle, 3 öğrencinin Ankara dışında yaşaması sebebiyle, görüşmelerden 7’si yüz yüze, 3’ü telefonla gerçekleştirilmiştir. Görüşmeler 14-28 Nisan 2018 tarihleri arasında 8 dk. ile 28 dk. arasında değişen sürelerde gerçekleştirilmiştir. Öncelikle öğrenciler çalışma hakkında bilgilendirilmiş, görüşme konusunda gönüllü olup olmadıkları sorulmuş; ayrıca istedikleri zaman mazeret bildirmeden görüşmeden ayrılmakta serbest oldukları da belirtilmiştir.

Veri Analizi

Araştırmada, elde edilen verilerin çözümlenmesinde “içerik analizi” yöntemi kullanılarak veriler analiz edilmiş ve yorumlanmıştır. Öğrencilerle görüşme yapılırken araştırmacı tarafından alınan notlar ve ses kayıtları incelenerek her bir soru için yanıtlar yazılı hale getirilmiştir. Daha sonra elde edilen bilgiler, kategorilere ayrılarak değerlendirilmiştir. Araştırma bulgularının iç-güvenirliğini ve geçerliğini artırmak için öğrenci görüşlerinden alıntılar yapılmıştır. Öğrencilere kod verilmiş, örneğin Öğrenci 1 olarak tanımlanan bir katılımcı için Ö1 kodu kullanılmıştır.

Page 64: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

39

Bulgular ve Tartışma

Görüşmeler sonucunda elde edilen bilgiler, 6 kategoride (Genel Bilgiler, Eğitim ile İlgili Bilgiler, Deneyimin Hayata ve Mesleğe Etkisi, Karşılaşılan Zorluklar, Eğitim Dışı Organizasyonlar, 3 Kelime ile Erasmus Deneyimi) değerlendirilmiştir. Kategoriler ve alt temalara ilişkin bilgiler aşağıda yer almaktadır.

Genel Bilgiler

Çalışmanın katılımcıları olan Ankara Üniversitesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Lisans öğrencilerinin 7’si kadın, 3’ü erkektir. 6 öğrenci halen lisans eğitimine devam etmekte, 4 öğrenci ise mezun durumundadır. 4 mezundan 1’i yüksek lisans eğitimine devam etmektedir ve mezunlardan 1’i alanında çalışmaktadır.

Tablo 2’de görüldüğü üzere 10 Erasmus programı öğrencisinden 5’i Polonya’ya (Ö1, Ö3, Ö6, Ö7, Ö8), 2’si Hırvatistan’a (Ö4, Ö5), 2’si Macaristan’a (Ö9, Ö10) ve 1’i Litvanya’ya (Ö2) giderek eğitim almıştır. Öğrencilerin tümü yurt dışında bir dönem (4,5-6 ay süreyi kapsayan) öğrenim görmüştür.

Öğrencilere, “Erasmus programına başvuru konusunda kim ya da kimler tarafından yönlendirildiniz?” sorusu yönlendirilmiş; 5 öğrenci arkadaş tavsiyesi (Ö1, Ö,3, Ö8, Ö9, Ö10), 2 öğrenci hoca tavsiyesi (Ö2, Ö5), 3 öğrenci koordinatör tavsiyesi (Ö2, Ö,5, Ö6), 2 öğrenci arkadaş etkisi (Ö4, Ö7) ile karar verdikleri şeklinde yanıtlar vermiştir.

9 öğrencinin Erasmus programına katılmadan önce yurt dışı deneyimi bulunmazken, 1 öğrencinin (Ö8) daha önce bir kez yurt dışı deneyimi bulunmaktadır. Bu durum öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun ilk yurt dışı deneyimine Erasmus programı sayesinde sahip olduklarını göstermektedir.

Öğrenci Cinsiyet Yönlendiren Kişi(ler) Yurt dışı deneyimi Gittiği üniversite, şehir, ülke Kaldığı süre

Ö1 K Arkadaş tavsiyesi Hayır Nicolaus Copernicus Univer-sity - Torun - Polonya 5 ay

Ö2 K Hoca tavsiyesi, Koordinatör tavsiyesi Hayır Vilnius Üniversitesi - Vilnius –

Litvanya 6 ay

Ö3 K Arkadaş tavsiyesi Hayır Nicolaus Copernicus Univer-sity - Torun - Polonya 5 ay

Ö4 K Arkadaş etkisi Hayır Zadar Üniversitesi - Zadar - Hırvatistan 4,5 ay

Ö5 K Hoca tavsiyesi, Koordinatör tavsiyesi Hayır Zadar Üniversitesi - Zadar -

Hırvatistan 4,5 ay

Ö6 E Koordinatör tavsiyesi Hayır Nicolaus Copernicus Univer-sity - Torun - Polonya 4,5 ay

Ö7 E Arkadaş etkisi Hayır Nicolaus Copernicus Univer-sity - Torun - Polonya 5,5 ay

Ö8 E Arkadaş tavsiyesi Evet (Work&Tra-vel-ABD)

Nicolaus Copernicus Univer-sity - Torun - Polonya 4,5 ay

Ö9 K Arkadaş tavsiyesi Hayır Pecs Üniversitesi - Pecs – Ma-caristan 5 ay

Ö10 K Arkadaş tavsiyesi Hayır Pecs Üniversitesi - Pecs - Ma-caristan 5 ay

Tablo 2. Katılımcılara ait genel bilgiler

Page 65: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

40

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Tablo 3’te sunulduğu üzere öğrencilerin 7’si (Ö1, Ö3, Ö4, Ö5, Ö6, Ö7, Ö10) Erasmus programına başvurmaktaki amaçlarından birinin ‘İngilizcelerini geliştirmek’ olduğunu belirtmiştir. Ö1 ‘eğitim’ amacı da güttüğünü, Ö4 ‘yurt dışında bölümle ilgili eğitimi deneyimlemek’ istediği, Ö4 ‘akademik olarak gelişmek’ istediğini, Ö2 ve Ö9 amaçlarını “yurt dışı tecrübesi edinmek, özgüvenini artırmak, kendini görmek, keşfetmek olduğunu” belirtmiş, Ö6 ve Ö8 amaçlarının “farklı kültürler tanımak, gezmek, görmek, öğrenmek” olduğunu ifade etmişlerdir.

Öğrencilerin 8’i hedeflerine ulaştığını belirtmiş, Ö1, Ö3, Ö8 ve Ö9 hedeflerine fazlasıyla ulaştıklarını dile getirmiştir. Ö2 ise hedeflerine kesinlikle ulaştığı vurgusunu yapmıştır. “Eğitim ve İngilizcesini geliştirmek amacına ulaştığını belirten Ö4 düşüncelerini şu şekilde dile getirmiştir: “Birincisi yurt dışında bizim bölümüzle ilgili eğitim nasıl veriliyor, bunu çok merak ediyordum. İkincisi de dil konusunda kendimi geliştirmek istedim çünkü ne kadar gramer öğrensek de konuşmaya dökmedikçe, onlarla iletişim kurmadıkça gelişip gelişmediği anlaşılmıyor. İki amacıma da ulaştığımı düşünüyorum. Yani kişisel olarak İngilizcem çok daha yüksek seviyeye geldi, diğeri de zaten teorik değil de uygulamalı nasıl öğreniliyor dersler, özellikle bilişim açısından çok fazla tecrübe kazandım.”

Hedefine fazlasıyla ulaştığını belirten öğrencilerden biri olan Ö8 düşüncelerini şu şekilde ifade etmiştir: “Esas amacım eğitimden ziyade farklı kültürler tanımak, gezmek, görmek, öğrenmekti. Ona da fazlasıyla ulaştım. Eğitim de gayet güzeldi. Akademik anlamda çok başarılı bir Erasmus süreci geçirmesem de temel amacım olan kültürel aktiviteleri gerçekleştirdim.”

Hedefine fazlasıyla ulaştığını belirten bir diğer öğrenci olan Ö9 düşüncelerini “Amacım yeni yerler görmek, keşfetmek, kendimi denemek ve sınırlarımı zorlamaktı. Fazlasıyla bu amaca ulaştım, çok fazla

Eğitim ile İlgili Bilgiler a) Öğrencilerin Erasmus programına başvurmaktaki amacı ve eğitim sonrasında hedeflerine

ulaşma durumları

Tablo 3.Öğrencilerin Erasmus programına başvurmaktaki amacı ve eğitim sonrasında hedeflerine ulaşma durumları

Öğrenci Amaç 1 Amaç 2 Hedeflere Ulaşma Durumu

Ö1 Eğitim İngilizcesini geliştirmek Hedeflerine fazlasıyla ulaştığını belirtiyor.

Ö2Yurt dışı tecrübesi edinmek, özgüvenini

artırmakKendini görmek, keşfetmek Hedeflerine kesinlikle ulaştığını belirtiyor.

Ö3 İngilizcesini geliştirmek Hedeflerine fazlasıyla ulaştığını belirtiyor.

Ö4Yurt dışında bölümle ilgili eğitimi dene-

yimlemekİngilizcesini geliştirmek Hedefine ulaştığını belirtiyor.

Ö5 İngilizcesini geliştirmek Hedefine ulaştığını belirtiyor.

Ö6 İngilizcesini geliştirmekFarklı kültürleri görmek, arkadaş

edinmek, akademik olarak gelişmek

Hedefine ulaştığını belirtiyor.

Ö7 Gezip, görmek İngilizcesini geliştirmek

İlk hedefine (gezme), fazlasıyla ulaştığını be-lirtiyor.

İngilizcesini geliştirmek hedefine ulaşamadığını belirtiyor.

Ö8Farklı kültürler tanımak, gezmek, görmek,

öğrenmekHedefine fazlasıyla ulaştığını belirtiyor.

Ö9 Yeni yerler görmek Keşfetmek, kendini denemek Hedefine fazlasıyla ulaştığını belirtiyor.Ö10 İngilizcesini geliştirmek Hedefine ulaşamadığını belirtiyor.

Page 66: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

41

insanla tanışma imkanım oldu, farklı ülkeler gördüm, farklı kültürler, farklı gelenekler deneyimledim. Kendimi çok aştım ve hayat tecrübesi konusunda çok fazla katkısı oldu bana.” şeklinde ifade etmiştir:

Ö7 “gezip, görme” hedefine ulaştığını ancak “İngilizcesini geliştirme” hedefine ulaşamadığını belirtmiştir. Ö10 da tek hedef olarak gördüğü “İngilizcesini geliştirme” hedefine ulaşamadığını belirtmiştir

a) Öğrencilerin Erasmus programı sırasında aldıkları eğitimin kalitesine ilişkin görüşleri

Öğrencilerin tümü aldıkları eğitimin kalitesi konusunda olumlu görüş bildirmişlerdir. Teknolojik olanaklarının iyi olduğunu, sunumlar yaptıklarını, sınıfların az kişilik olduğunu ve interaktif bir eğitim aldıklarını ifade etmişlerdir. Ö4 ve Ö5 aldıkları eğitimin zorlayıcı yönlerini dile getirmişler, Ö1 ve Ö3 ise ağır bir eğitim olmadığını belirtmişlerdir.

Hocaların okuma listesi verdiğini ve derslerin soru-cevap şeklinde olduğunu belirten Ö5 deneyimini “Bence, Türkiye’de aldığımız eğitim sisteminden daha farklıydı. Açıkçası ben birazcık zorlandım. Böyle, Erasmus daha kolay olur, falan diye söyleniyordu bize. Ama gerçekten kendi öğrencilerinden ayırmadılar. Dersler çok düzenli yapıldı.” şeklinde dile getirmiştir.

Ö8 ise düşüncelerini “Çok fazla Erasmus öğrencisi olmadığı için çok daha butik bir eğitimdi. Sınıflar 4-5 kişiden ibaretti. İnteraktif dersler gerçekleştirebiliyorduk. Kalite olarak da bizim okuldan farklı bir eğitim sistemleri vardı. Kütüphanecilik özelinde değil de, daha çok bilgi uzmanı, bilgi erişim uzmanı yetiştirme stilleri vardı, benim hoşuma gitmişti bu durum.” şeklinde ifade etmiştir.

b) Öğrencilerin kendi bölümleri ile gittikleri üniversitedeki bölümü karşılaştırmalarına ilişkin görüşleri

Öğrencilerden 5’i gittiği üniversitede (Ö1, Ö3, Ö4, Ö6, Ö7) uygulamalı eğitim aldığını belirtmiştir. Ö1 ve Ö5 teknoloji ağırlıklı bir eğitim olduğunu belirtmişlerdir. Ö1, Ö7 ‘bütün derslerde sunum yaptıklarını’, Ö5 ‘oradaki sistemin öğrenciyi kütüphane kullanmaya mecbur bıraktığını, burada öğrencilerin zorlanmadığını’ ifade etmişlerdir. Ö6 ve Ö7 ‘bizde teorik eğitimin ağırlıklı olduğunu’ belirtmişlerdir. Ö4, Ö5 ve Ö8 ise ‘bizde kütüphanecilik ağırlıklı derslerin daha fazla olduğunu, yurt dışında bilgi bilim konusuna ağırlık verildiğini ve disiplinler arası derslerin yer aldığını’ belirtmişlerdir.

Ö4 bu konudaki düşüncelerini şöyle ifade etmiştir: “Ben aynı bölüme gittim, farklı bölümlerden dersler almadım. Aynı bölüm adı altında olduğu için aslında orada da çok fazla kütüphanecilikle ilgili şeyler olur diye beklemiştim ama yoktu. Kütüphanecilik çok daha az, bilgi bilimi ve bilgiyi artık dijitale nasıl aktarırız, insan etkileşimi, bu ne derece önemli, bunlar çok fazla vardı. Biz burada genellikle kütüphanecilik, arşiv böyle teorik bilgileri daha çok fazla alıyorduk. Orada daha fazla uygulama vardı. Ben daha önce hiç program yazmamıştım mesela, orada bir Web sitesi hazırladık, programlar nasıl yazılıyor onu öğrendik. Onun için çok farklı bir tecrübe oldu benim için.”

Ö2, Ö9 ve Ö10 gittikleri üniversitede farklı bölümde ders aldıkları için karşılaştırma yapamamışlardır.

‘Gittiği üniversitede teknolojik ve uygulamalı dersler aldığını bizde teorik derslerin olduğunu, az kişilik sınıflarda ders aldıkları için, hocalarla birebir etkileşim halinde olduklarını’ dile getiren Ö7, Ankara Üniversitesi’ndeki durumun nedeni konusunda şu açıklamayı yapmıştır: “Bizim mesela sınıflarımız çok kalabalık, 60-70 kişilik sınıflardan mezun oldum ben. O 60-70 kişi olmasaydı da 20-30 kişi olsaydı bence Polonya’da verilen eğitimin kat be kat iyi bir eğitimi AÜ’nde bulabilirdik. Bizim dezavantajımız çok kalabalıktık maalesef. Hocalarımız artık bize ulaşmada, bilgilerini aktarmada sorun yaşıyorlardı.”

“Benim İngilizcem kötü olmasına rağmen bilgim iyi olduğu için yazdığım makalelerde gösterdiğim atıflar hep bir adım öne geçirdi beni, bu da hocalarımızın verdiği eğitimle alakalı. Mesela AÜ bu konuda çok iyi.

Page 67: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

42

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Her zaman hakkıyla bu eğitimi verdi. Ne bileyim, atıf göstermedir, anahtar kelime belirtmedir, makalenin yazımıdır, uygulaman gereken kurallardır, öz-abstract ayarlamadır, bunların hepsini en ince ayrıntısına kadar gösterdiler… Beni artı bir öne geçiren şey buydu. İngilizce geriye götürürken, bu beni artı bir ileri götürdü.”

c) Öğrencilerin Erasmus programı sırasında kütüphane kullanma durumları ve kütüphane ile igili deneyimleri

5 öğrenci (Ö1, Ö2, Ö6, Ö9 ve Ö10) Erasmus öğrenimi sırasında kütüphane kullanmadığını belirtmiştir. Ö1 ‘derslerinin kütüphane içindeki bir laboratuvarda yapıldığını fakat kütüphane kullanmadığını’, araştırmacının hocalarınız yönlendirdi mi sorusu üzerine yönlendirilmediğini belirtmiştir. Bu konuda eksik olduğunu ifade etmiştir. Ö1, Ö6, Ö7, Ö8 Engelliler için Bilgi Hizmetleri dersinde engellilere yönelik bir kütüphaneyi gezdiklerini belirtmişlerdir.

Ö4, Ö5, Ö7, Ö8, Ö10 kütüphane kullandıklarını belirtmişlerdir. Ö2’nin kütüphane kullandınız mı sorusuna yanıtı, “Kullandım kütüphane. Vilnuis Üniversite kütüphanesini kullandım. Kütüphane 24 saat açıktı ve ev gibiydi. İstediğin saatte istediğin zaman gidebiliyordun kütüphaneye. Ders çalışma ortamı-sessiz alan ayrıydı. Kafeteryası vardı, konuşarak paylaşma alanı ayrıydı. Kütüphaneden yararlandım. Çalışanlar çok ilgiliydi. Ortamı çok sıcaktı. Yurtta kalmıştım orada, yurttan daha güzel bir ortamı vardı.” şeklindedir. Ö2 ‘hocalarının yönlendirmesi olmadığını kendisinin kütüphane kullandığını’ dile getirmiştir.

Fakülte kütüphanesini birkaç kez kullandığını belirten Ö8, “…engellilere bilgi hizmeti dersinde şehir merkezindeki bir kütüphaneyi ziyaret etmiştik. O da oldukça iyi bir deneyimdi. Tarihi bir binaya, hiç tarihi dokuyu bozmadan asansör koymaları, o görme ve işitme engelliler için özel ürünlerle gelişimini sağlamaları görmüştüm.”

Ö3 kütüphaneye tanıtım için gittiğini, hocaların yönlendirmediğini, bilgisayar kullanmak için kütüphaneye gittiğini belirtmiştir. Ö6 ise kütüphane kullanmadığını fakat gezip incelediğini şu şekilde ifade etmiştir: “Kütüphane kullanmadım. Ama kütüphaneyi gezdim, inceledim. Orada kütüphaneyi gerçek gibi bir ev gibi, insanın evi gibi kullanıyorlar. Ağaçlarıyla, oturma gruplarıyla yani gerçek bir ev gibi.”

d) Öğrencilerin diğer Erasmus öğrencileri ile derslere katılma durumu

Ö2 hariç, bütün öğrenciler, Erasmus öğrenimleri boyunca derslere diğer ülkelerden gelen Erasmus öğrencileri ile birlikte katıldıklarını ifade etmişlerdir. Bulundukları ülkenin yerel öğrencileri ile ders almadıklarını ifade etmişlerdir. Bu durum öğrenci sayısının az olmasını sağlamıştır. Ö2 (Litvanya) ülkenin öğrencileri ile de derslere katıldığını, eğitimin İngilizce olduğunu ifade etmiştir.

Deneyimin Hayata ve Mesleğe Etkisi

a) Erasmus programında yaşanılan deneyimin öğrencilerin hayatlarını etkileme durumu

Ö1, Ö3, Ö6 ve Ö7 Erasmus programı sayesinde özgüvenlerinin arttığını belirtmişler, Ö4, Ö9 ve Ö10 hayata bakış açılarının değiştiğini, Ö1 ilk defa yurt dışı deneyimi olduğunu, Ö1, Ö2, Ö4, Ö8 v e Ö10 farklı kültürleri tanımanın, öğrenmenin hayatlarında önemli bir yer tuttuğunu belirtmişlerdir. Ö3 İngilizceye daha hakim olduğunu, Ö7 yabancı dilin önemini anladığını ifade etmiştir.

Ö1 sabrının geliştiğini, insanlara tahammülünün arttığını, Ö8 insanlara daha sempati ile yaklaştığını belirtmiştir. Ö3 ve Ö5 insanlarla iletişiminin Erasmus deneyimi sayesinde daha iyi olduğunu dile getirmiştir.

Page 68: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

43

Deneyimin hayata etkisi konusunda öğrencilerin görüşleri aşağıdaki gibidir:

Ö3: “Benim verdiğim en mantıklı karar olarak düşünüyorum. Kendini geliştirmede. …bu şekilde kendimi aştığımı düşünüyorum Erasmus’la. İnsanlarla iletişimim daha iyi oldu. Ondan sonra yine kendime güvenim, İngilizceye daha iyi hakim olma gibi katkıları vardı. ”

Ö5: “… iletişim kurarken başka bir dilde kurmanın zorluğunu yaşadığında kendi dilinde çok daha rahat iletişim kurabiliyorsun, normalde ben mesela Türkçede çok fazla örnek vermem, mesela demem, eş anlamlı falan çok kullanmam. Ama döndükten sonra fark ettim ki, orada bir şeyi açıklamak için öyle konuşmam gerektiği için bu benim Türkçe konuşmama da yansıdı.”

Ö6: “Hayatımda daha özgüvenliyim.” “Daha doğru düşünmeyi, daha doğru hedeflere ulaşmayı, daha ince düşünüp sık elemeyi öğrendim.”

Ö8: “Yurt dışı tecrübesi olarak ikinci tecrübemdi ve ikisinde de temel amacım farklı insanlarla farklı kültürleri görmekti. Bu konuda muazzam bir tecrübeydi. İnsanlara daha fazla empatiyle yaklaşıyorsunuz. Benim gibi düşünmeyen insanları ya da farklı dilden, dinden, etnik kökenden olan insanlara çok daha sempatiyle yaklaşabiliyorsunuz. Yani global bir bakış açısı kazandırdı diyebilirim özetle.”

Ö9: “Büyük yer tutar. Bana çok fazla tecrübe kazandırdı. Hayata bakış açımı tamamen değiştirdi diyebilirim. Siyasi görüşümden tutunda toplumsal görüşüme kadar, yaşayışıma kadar her şey değişti. Çünkü yeni insanlar tanıdım, aslında onların da bizim gibi olduğunu, hiçbir farkımız olmadığını ve hepimizin aynı olduğunu fark ettim. Bu çok önemliydi benim için. Ben oraya gittiğim gibi dönmedim, çok farklı biri olarak döndüm, o yüzden tamamen hayatım değişti diyebilirim.”

b) Erasmus programının öğrencilerin ileride meslek hayatlarına olabilecek etkileri üzerine düşünceleri

Ö1 ve Ö2 ‘özgüven kazandığını bunun meslek yaşantısına yansıyacağını’ düşünmektedir. Ö1, Ö3, Ö6 ve Ö10 ‘yabancı dillerini geliştirdiklerini, bu durumun meslek yaşantılarına olumlu yansıyacağını’ düşünmektedirler. Ö4 ve Ö9 ise yaşadıkları deneyimin ‘yenilikçilik anlamında mesleklerine katkı sunacağını’ belirtmişlerdir.

Ö9, Erasmus programının mesleğine katkısını şöyle ifade etmiştir: “Bundan sonra yenilikçi ruha sahip bir kütüphaneci olabilirim diye düşünüyorum. O gelişmeyi, o sürekli yenilenmeyi gördüm. İnsanların o çalışma temposunu, bir şeyler üretmek adına yoğun bir şekilde çalıştıklarına, sadece çalışmak için çalışmadıklarına şahit oldum. Bu yüzden büyük faydası olur diye düşünüyorum.”

Ö2 (Ö2 kütüphaneci olarak çalışmaktadır) bazı konularda ön bilgisinin olduğunu ve planlama konusunda daha iyi olduğunu düşünmektedir.

Ö3, Erasmus öğrenimi sonrası iletişiminin ve sosyalleşmesinin arttığını, artık kurumların iletişim ve sosyalleşmeye önem verdiğini, Erasmus yaptığını söyleyince staj başvurusunda iyi tepkiler aldığını dile getirmiştir. Ö7’de benzer olarak Erasmus öğreniminin CV’sine katkı sağladığını dile getirmiştir.

Ö10, Erasmus öğrenimi sırasında hazırladığı sunumlar ve yaptığı grup çalışmaları nedeniyle, grup çalışmasına yatkın olduğunu, meslek yaşantısında bunun yararlı olacağını düşünmektedir.

Ö6, akademik olarak ilerlediğini belirterek, düşüncelerini “Bakış açımı değiştirdi, yani bir kişiye, bir topluma, bir nesneye, bir derse veya herhangi materyale bakarken daha farklı, daha değişik açılardan görmeyi, farklı açıdan değerlendirmeyi ve uygun çözüm odaklı seçenekler bulmayı sağladı.” şeklinde dile getirmektedir.

Page 69: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

44

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Ö5, Erasmus öğrenimi ile ‘bilmediği çok şey olduğunu fark ettiğini, farklı alanlara yönelebileceğini gördüğünü, örneğin felsefe alanında, bilişim alanında da bir şeyler yapabileceğini fark ettiğini’ belirmiştir. Ö8 ise kariyerinde bilgi erişim uzmanlığı ya da bilgi yönetimi üzerine ağırlık vermeye karar verdiğini dile getirmiştir.

Karşılaşılan Zorluklar

a) Erasmus programına katılan öğrencilerin karşılaştığı zorluklar

5 öğrenci (Ö3, Ö4, Ö,5, Ö6, Ö9) yemek kültürüne alışmakta, yemek konusunda zorluk yaşadıklarını belirtmiştir. 5 öğrenci ise (Ö2, Ö6, Ö8, Ö9, Ö10) yabancı dil konusunda zorluk yaşadığını belirtmiştir. Ö8 ve Ö9 yerel halkın İngilizce bilmemesinden kaynaklı olarak iletişim sorunu yaşadıklarını belirtmişlerdir.

Ö6 yabancı dil konusundaki yaşadığı zorluğu ve bunu atlatma sürecini şöyle ifade etmektedir. “… dilim diğer öğrencilere göre düşük olduğu için sıkıntılar yaşadım. Ama ilk gittiğimde konuşmuyordum, susuyordum, nasıl ifade edeceğimi bilmiyordum. Böyle oturuyordum, karşımda hoca ders anlatıyordu, ben dinliyordum. Belli bir süreden sonra ben bunu nasıl geliştirebilirim diye düşünce geldi. Buraya gelmemdeki amaç İngilizcemi geliştirmekti ve bunu başaracağım diye kendime güdü verdim, güdüyle birlikte dil sorununu da atlattım.”

Ö1 çok fazla zorlukla karşılaşmadığı belirtmiş, birinci sınıftan sonra gittiği için, bazı kavramların Türkçesini bilmeden İngilizceden öğrenince zorluk yaşadığını belirtmiştir. Arkadaşlarına üçüncü sınıfta programa katılmalarını önermektedir.

Ö3, kredi tamamlamak için bölüm dışından aldığı bir derste zorlandığını ifade etmiştir.

Derslerdeki uygulamalı şeylere yetişmekte zorlandığını ifade eden Ö4, program yazma becerilerini geliştirmeye yönelik aldığı derste, bilişim açısından zorlandığını belirterek, düşüncelerini ”Burada çok fazla makale ya da okuma listeleri falan hocalar tarafından verilmedikçe açıkçası kendimiz fazla okumuyorduk. Ama orda zorunlu kılınan çok fazla okuma listeleri vardı ve hepsi de İngilizce olduğu için böyle birazcık ilk başlarda çok zorlandım. Ama sonrasında tabi ki alışıyor insan.” şeklinde ifade etmiştir.

Ö7, ırkçı saldırılara maruz kaldığını belirtmiştir.

b) Yabancı dil yeterliliği ve iletişimle ilgili yaşanan sorunlar

4 öğrenci (Ö1, Ö5, Ö7 ve Ö8) iletişimle ilgili sorun yaşamadığını, İngilizce seviyelerinin yeterli olduğunu dile getirmiştir. Ö2, Ö3 ve Ö4 ilk zamanlarda sorun yaşadıklarını belirtmişlerdir. 3 öğrenci (Ö6, Ö9 ve Ö10) İngilizce seviyelerinin iletişim için yeterli olmadığını ve sorun yaşadıklarını belirtmişler; Ö6 ve Ö9 çabalarıyla ve arkadaşları sayesinde yabancı dillerini geliştirdiklerini ifade etmişlerdir.

c) Erasmus programında geçirilen sürenin yeterli olup olmadığına ilişkin görüşler

8 öğrenci (Ö1, Ö2, Ö3, Ö4, Ö7, Ö8, Ö9, Ö10) Erasmus programında geçirdikleri sürenin yeterli olmadığını belirtmiş ve “uzatmak isterdim” şeklinde görüş bildirmiştir.

Ö5 geçirilen süre için “yeterli gibiydi” ifadesini kullanmış ve “tatiller ve uyum programı olduğu için iki dönem olabilirdi” şeklinde görüş bildirmiştir.

Ö6 geçirilen sürenin, “İngilizce öğrenmek isteyen, akademik düşünenler için normalde yeterli olmadığını fakat kendisi için yeterli olduğunu” belirtmiştir.

Öğrencilerin tamamının programa bir dönem gittikleri göz önüne alındığında, çoğunun sürenin

Page 70: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

45

yeterli olmadığını belirtmesi, bir dönemlik sürenin programın deneyimlenmesi açısından yeterli olmadığını göstermektedir.

Eğitim Dışı Organizasyonlar

Öğrencilerin tamamı Erasmus programında eğitim dışında da organizasyonlar olduğunu belirtmiştir. 6 öğrenci (Ö1, Ö3, Ö5, Ö6, Ö8, Ö10) ESN (Erasmus Student Network, Erasmus Öğrenci Topluluğu)’nin yaptığı organizasyonlara (ülke tanıtımları, geziler, kültürel geziler) katıldığını, 3 öğrenci de çeşitli organizasyonlara (gösteriler, eğlenceler, festivaller) katıldığını belirtmiştir. Bir öğrenci (Ö4) çok fazla katılamadığını dile getirmiştir.

3 Kelime ile Erasmus Deneyimi

Katılımcılara Erasmus deneyimlerini 3 kelime ile ifade etseler, bu kelimelerin neler olabileceği sorulmuştur. Ortaya çıkan tabloda (Tablo 4), 4 deneyim/tecrübe, 3 özgüven ve 2 özgürlük kelimelerinin ortak olduğu görülmektedir. Diğer kelimelere de bakıldığında olumlu duyguları ifade eden kelimelerin (inanılmaz, muhteşem, mükemmel, mutluluk, etkileyici, güzel gibi) varlığı gözlerden kaçmamaktadır. Çalışma göstermektedir ki, deneyimin sadece 3 kelime ile ifadesi dahi Erasmus programının öğrenciler için olumlu bir deneyim olduğunu gözler önüne sermektedir.

Sonuç ve Öneriler

Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Erasmus programından yararlanan lisans öğrencilerinin görüşlerinin ortaya çıkarılması ve bu deneyimlerin daha sonra değişim programından yararlanacak diğer öğrencilere örnek oluşturması için bir araya getirilmesini amaçlayan bu çalışmanın sonucunda elde edilen bulgular değerlendirildiğinde, öğrencilerin olumlu deneyimlere sahip olduğunu belirlenmiştir. Katılımcılar, yurt dışı deneyimi açısından programın çok yararlı olduğunu, özgüvenlerinin arttığını ve İngilizce konuşma becerilerini geliştirdiklerini bulundukları ülkede eğitim dışında çeşitli organizasyonlara, gezilere katıldıklarını belirtmişlerdir. Katılımcıların, büyük bir çoğunluğu Erasmus programı ile ilk yurt dışı deneyimine sahip olmuşlardır.Çalışma sonucunda aşağıdaki öneriler sunulabilir:

� Bu araştırma sırasında, öğrencilerin Erasmus deneyimlerini anlatmakta oldukça istekli oldukları görülmüştür. Ayrıca araştırma, öğrencilerin Erasmus programı konusunda daha çok arkadaş tavsiyesinden etkilendiklerini göstermiştir (Tablo 2). Bu durum da, Erasmus programından

Öğrenci 1. Kelime 2. Kelime 3. Kelime

Ö1 özgürlük özgüven yenilik

Ö2 özgüven eğitim bakış açısı

Ö3 gezi arkadaşlık inanılmaz

Ö4 zorluk heyecan deneyim

Ö5 zor öğretici değişmek

Ö6 tecrübe anı akademik

Ö7 özgürlük genel kültür mesleki deneyim

Ö8 etkileyici tecrübe mutluluk

Ö9 özgüven eğlence yenilik

Ö10 muhteşem mükemmel güzel

Tablo 4. 3 Kelime ile Erasmus deneyimi

Page 71: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

46

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

yararlanan öğrenciler ile Bölüm koordinatörü işbirliğiyle seminerler düzenlenmesi önerilmektedir. Öğrencilerin bir araya getirilmesi, deneyimin paylaşılmasında önemli olacağı düşünülmektedir.

� Öğrencilerin yaşayacakları zorluklar konusunda da bilgilendirilmeleri, en azından buna hazırlıklı olarak gitmelerini sağlayacaktır.

� Öğrencilerin tamamı bir dönem için Erasmus programından yararlanmıştır. Fakat büyük bir çoğunluğu bu sürenin yeterli olmadığını belirtmiştir. Olanaklar dâhilinde, öğrencilerin 2 dönem için programa gitmeleri özendirilebilir.

� İngilizceleri yeterli dahi olsa, öğrenciler gittikleri ülkelerde yerel halkla anlaşmakta zorlandıklarını ifade etmişlerdir. Öğrenciler gittikleri ülkenin dilini de öğrenmeleri konusunda özendirilmelidir.

� Çalışma sonucunda, AÜ Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nden Erasmus öğrenci değişim programına katılan öğrencilerin yarısının Polonya’yı tercih ettiği görülmüştür. Bu durumun öğrencilerin birbirlerini etkilemeleri sonucunda oluştuğu düşünülmektedir. Öğrencilerin, bölümün anlaşması bulunan diğer ülkelere de yönlendirilmesi için bölümün bu konuda çalışma yapması, diğer ülke ve üniversitelerin tanıtılması için çeşitli etkinlikler düzenlemesi önerilmektedir.

� Ayrıca programa katılacak öğrencilerin nasıl hazırlanacakları, çalışma planı yapmalarını teşvik edecek, yol gösterici kılavuz niteliğinde bir içeriğin hazırlanması da öneriler arasındadır.

Kaynakça

Aslan, B. ve Bayram Jacobs, D. (2014). Erasmus student mobility: Some good practices according to views of Ankara University

exchange students. Journal of Education and Future, 5, 57-72.

Büyüköztürk, Ş., Çakmak, E. K., Akgün, Ö. E., Karadeniz, Ş. ve Demirel, F. (2016). Bilimsel araştırma yöntemleri.  İstanbul: Pegem

Akademi.

Demir ve Demir. (2009). Erasmus programının kültürlerarası diyalog ve etkileşim açısından değerlendirilmesi (öğretmen

adaylarıyla nitel bir çalışma). Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2(9), 95-105.

Dinçer, Ç., Aslan B. ve Bayraktar, A. (2017). Ankara Üniversitesi Erasmus koordinatörlerinin Erasmus Programına ilişkin görüşleri.

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, 50 (2), 201-223.

European Union. (2012). Erasmus changing lives opening minds for 25 years. Erişim adresi: http://ec.europa.eu/dgs/education_

culture/repository/education/library/publications/2012/erasmus25_en.pdf

İslamoğlu, A. H. Ve Alnıaçık, Ü. (2016). Sosyal bilimlerde araştırma yöntemleri. İstanbul: Beta Basım A.Ş.

Önder, R. K. ve Balcı, A. (2010). Erasmus öğrenci öğrenim hareketliliği programının 2007 yılında programdan yararlanan Türk

öğrenciler üzerindeki etkileri. Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, 9(2), 93-116.

Ulusal Ajans (2018, 1 Mayıs). Erasmus + Programı. Erişim adresi: http://www.ua.gov.tr/prog ramlar/erasmus-program%C4%B1

Unlu, I. (2015). Teacher candidates’ opinions on Erasmus Student Exchange Program. Educational Sciences: Theory and Practice,

15(1), 223-237.

Ünal, M. (2016). Öğretim elemanı ve öğrencilerin AB Erasmus+ Programını algılama durumlarının incelenmesi. Ahi Evran

Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi (KEFAD), 17(3), 581-598. Erişim adresi: http://kefad2.ahievran.edu.tr/archieve/

pdfler/Cilt17Sayi3/JKEF_17_3_2016_581-598_.pdf

Page 72: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

47

Yağcı, E., Ekinci, C. E., Burgaz, B., Kelecioğlu, H. ve Ergene, T. (2007). Yurt dışına giden Hacettepe Üniversitesi Erasmus öğrencilerinin

memnuniyet düzeyleri. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 33, 229-239.

Ek

Erasmus programı öğrencileri ile yapılan görüşmede öğrencilere aşağıdaki sorular yönlendirilmiştir:

1. Erasmus programına başvuru konusunda kim ya da kimler tarafından yönlendirildiniz?

2. Erasmus programına başvurmaktaki amacınız neydi? Aldığınız eğitim sonrasında hedeflerinize ulaştığınızı düşünüyor musunuz?

3. Erasmus programına katılmadan önce yurt dışı deneyiminiz var mıydı?

4. Ne kadar süre ile hangi üniversitede eğitim aldınız?

5. Aldığınız eğitimin kalitesi hakkında neler söylersiniz?

6. Yaşadığınız zorluklara örnek verebilir misiniz?

7. Bölümünüzü ve gittiğiniz üniversitedeki bölümü karşılaştırdığınızda neler söylemek istersiniz?

8. Erasmus programı sırasında kütüphane kullandınız mı? Kullandıysanız deneyimleriniz neler oldu?

9. Genel olarak Erasmus değişim programında yaşadığınız deneyim hayatınızda nasıl bir yer tutmaktadır?

10. Sizce, Erasmus programına katılımınızın meslek hayatınıza olan etkileri neler olabilir?

11. Erasmus değişim programında geçirdiğiniz süre sizin için yeterli oldu mu?

12. Erasmus değişim programında eğitim dışında organizasyon var mıydı? Katıldınız mı?

13. İletişimle ilgili sorun yaşadınız mı? Yabancı dil seviyeniz iletişiminiz için yeterli miydi?

14. Katıldığınız öğrenci değişim programında Avrupa’nın diğer ülkelerinden gelen öğrencilerle aynı derslere mi katıldınız?

15. Erasmus deneyiminizi 3 kelime ile ifade etseniz, bu kelimeler neler olurdu?

Page 73: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 74: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

49

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Bugünün Z Kuşağı Olarak Bilgi Profesyonellerinin Nitelikleri

Gamze KÖSEALİ *

Öz

‘’Aynı tarihsel zamanda ve aralıklarda doğan, ekonomik ve sosyal hareketlerden oluşmuş zaman aralıklarına ya da belli bir sosyal gruba mensup olanlar için yapılan tanımlamalara kuşak (jenerasyon) denilmektedir’’ (Adıgüzel, Batur ve Ekşili, 2014). Toplumları değiştiren ve içinde bulunulan yüzyılın dinamiklerini belirleyen ‘dönüm noktaları’nın yarattığı kalıcı etkiler kuşak olgusunun ortaya çıkmasına ve kuşaklar arası bir sınıflamaya gidilmesine neden olmuştur. Toplum ve kuşak ilişkisine yön veren sosyo-ekonomik ve kültürel olaylardaki değişim toplumun her alanında etkili olan teknoloji tabanlı bir dönüşüm sürecini başlatmıştır. Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan bu hızlı gelişim yeni bir Çağ açmıştır. Bu çağ, Bilgi Çağ’ı olarak adlandırılmış ve yeni bir kuşağın habercisi olmuştur. Z kuşağı olarak anılan bu kuşağın bilgi profesyonellerini tanımak amacıyla hazırlanan bu çalışmada, gelişen teknolojinin ve değişen Çağ’ın, kuşağın nitelikleri üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Bu kuşağın, dönüm noktalarının getirilerini fırsata çevirmek ve değer yaratmak adına bilgi hizmetlerine getirebilecekleri yeniliklerin neler olabileceği sorgulanmıştır. Günümüzün dijital yerlileri olup teknolojinin içine doğmuş bu kuşağın bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanma ve kullandırma becerilerinde diğer kuşaklara kıyasla ne gibi farklılıklar olabileceği incelenmiştir. Z kuşağının bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanıcısı ve sunucusu olarak yeterince iyi olup olmadığı tartışılmıştır. Bu doğrultuda kuşağın bilgi profesyonellerinin sahip olması gereken niteliklere ve kuşağın değişen niteliklerine paralel olarak sunabileceği yenilikçi bilgi hizmetlerine dair birtakım önerilerde bulunulmuştur. Bu bağlamda Z kuşağının bilgi profesyonelleri, iyi bir ağ okuryazarı, iyi bir teknoloji kullanıcısı ve sunucusu olabilmelidir. Dijital yerli kimliğinin bilinciyle hareket etmeli, kendini dönüşüm sürecinin daimi bir parçası olarak görebilmelidir. Kütüphane ve BBM’lerin (Bilgi ve Belge Merkezleri) geleceğine dair yenilikçi adımlar atabilmeli, kullanıcıyı bilgiyle buluşturmada Web tabanlı bilgi hizmetleri geliştirebilmelidir. Kütüphane ve BBM’lerin Web üzerinde görünür kılınmasını sağlayacak web siteleri tasarlayabilmeli ve çevrimiçi bilgi hizmetleri sunabilmelidir. Çalışmanın veri toplama tekniği belgesel (doküman) araştırma olarak belirlenmiştir. Nitel araştırmaya dayanan bu çalışmada doküman analizleri doğrultusunda elde edilen veriler değerlendirilmiş, özetlenmiş ve yorumlanarak bir sonuca ulaşılmıştır. Çalışmanın bilgi toplumu olma yolunda atılacak adımları sağlamlaştırmak ve Çağ’ı yakalamak adına faydalı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Sözcükler: Z kuşağı, Dijital yerliler, Bilgi çağı, Bilgi profesyonelleri, Yenilikçi bilgi hizmetleri

Qualities of Information Professionals as Today’s Z-Generation Abstract

Generation is defined for people who born in the same historical time and intervals and refers to a certain social group or members of economic and social movement (Adıgüzel, Batur ve Ekşili, 2014). The “turning points” which have changed the societies, the dynamics of the century and have created permanent effects, which caused to born a generation phenomenon and started to intergenerational classification. The change in the socio-economic and cultural events, which give a direction to relationship between society and generations, starts a technology-based transformation process that is effective in all areas of the society. With the rapid development in information and communication technologies a new age was born. This age is called information age and created a new generation at the same time. This new generation is called Z generation. This study tried to identify information professionals of Z generation. In addition, with this study the effects of developing technology and changing age on the generation’s qualities were researched. Also, what are the innovations that Z generation can bring to provide an opportunity and create a value in the information services were questioned. In this study, what are the differences between Z generation who born into technology as a digital natives and other generations about using skills of information and communication technologies were examined. Whether Z generation are really good enough as an information and communication technology user and presenter or not were discussed. In this direction, some suggestions were brought about what are the qualities that Z generation must have and what they can bring an innovation to innovative information services in parallel with their changing qualities. In this context, information professionals of Z generation must be a good network literate, a good user of technology and presenter. They must act as a digital native and they have to see themselves as a permanent part of the process of transformation. They must take an innovative step about the future of libraries, information and records centers and they have to develop web based information services for users. Also, they have to design web sites to libraries and information centers to make them visible on the web and they have to offer online information services. The data collection technique of this study was determined as documentary research. In this study, all data were obtained from document analysis which is based on qualitative research. When the data which were obtained from document analysis were evaluated, summarized and interpreted, finally a result will have been reached. It is thought that this study will be useful to make stronger the steps that will be taken on the way for being an information society and catch the new age.

Keywords: Z generation, Digital natives, Information age, Information professionals, Innovative information services

* Yüksek Lisans, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]

YÜKSEK LİSANS DÜZEYİNDE EN İYİ BİLDİRİ ÖDÜLÜ

Page 75: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

50

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Giriş

21. yüzyılda bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan hızlı değişimle birlikte, toplumlar yeni bir yapılanma sürecine girmiş, bilgi toplumunun doğuşuyla birlikte yeni bir kuşak ortaya çıkmıştır. Çalışma, Z kuşağı olarak anılan bu kuşağın bilgi profesyonellerinin sahip olduğu nitelikleri görmek amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmada toplumda meydana gelen teknolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel değişimlerin yeni bir kuşak yarattığı hipotezinden hareket edilmiştir. Tüm bu değişimlerin kuşakların karakteristiğini yeniden şekillendirdiği görüşü benimsenmiştir. Bu anlamda Z kuşağının; gelişen teknolojiden, değişen çağdan, değişen toplumsal yapı ve değerlerden nasıl ve ne şekilde etkilendiği sorularına cevap aranmıştır. Teknolojinin ve çağın getirileriyle birlikte Z kuşağının bilgi profesyonellerinin hangi yeni niteliklere sahip olabileceği tartışılmıştır. Kuşağın geleneksel rollerine eklenebilecek yeni rollerin neler olabileceği üzerine çıkarımlar yapılmıştır. Kuşağın geleneksel bilgi hizmetlerine getirebilecekleri yeniliklerin neler olabileceği sorgulanmıştır. Kütüphane ve bilgi ve belge merkezlerinin (BBM’lerin) varlığını sürdürebilmesi için tasarlanabilecek yenilikçi bilgi hizmetlerine dair önerilerde bulunulmuştur.

Çalışmanın veri toplama tekniği belgesel (doküman) araştırma olarak belirlenmiştir. Nitel araştırmaya dayanan bu çalışmada doküman analizleri doğrultusunda elde edilen veriler sonucunda teknolojik, sosyo-ekonomik ve kültürel değişimlerin yeni bir kuşak yarattığı görülmüştür. Toplumsal değişim ve dönüşümle birlikte Z kuşağının bilgi profesyonellerinin iş hayatındaki konumunda ve mesleki niteliklerinde farklılıkların ortaya çıktığı saptanmıştır. Değişen nitelikleriyle birlikte kuşak, hizmet tasarlama ve sunma sürecinde teknoloji tabanlı yenilikçi bilgi hizmetleri geliştirebilecek roller üstlenebilir hale gelmiştir. Kuşağın geleneksel rollerine yeni roller eklenmiştir. Günümüzün dijital yerlileri olarak bilinen ve teknolojinin içine doğan bu kuşağın bilgi profesyonellerinin, bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanma ve kullandırma becerilerinin oldukça gelişmiş olduğu söylenebilmektedir. Bu anlamda Z kuşağının bilgi profesyonellerinin, kullanıcıların değişen bilgi gereksinimleriyle ve bilgi arama davranışlarıyla uyumlu hizmetler tasarlayabilecek nitelikleri taşıdığı düşünülmektedir. Kuşağın bilgi profesyonellerinin, bilgi toplumu olma yolunda daha sağlam adımlar atılmasında kilit rol üstlendiği bir gerçektir. Bu nedenle kuşağın sahip olduğu nitelikleri görmenin ve sunabileceği yenilikçi bilgi hizmetlerini tespit etmenin önemli olduğunu vurgulamak gerekir. Çalışmanın, kütüphanelerin ve BBM’lerin varlığını sürdürebilmesinde kilit rol üstlenen bu yeni kuşağı tanıtması yönüyle faydalı olacağı düşünülmektedir.

Çalışmada literatürde yer alan kaynaklara erişmek üzere: Ankara Üniversitesi Çevrimiçi Kataloğu, Google Books, Google Scholar ve Ankara Üniversitesi Açık Erişim Sistemi taranmış, Ulakbim-Dergi Park ve Türk Kütüphaneciliği üzerinden makalelere online erişim sağlanmıştır.

Araştırmada ‘’Z kuşağı, dijital yerliler, bilgi çağı, bilgi profesyonelleri, yenilikçi bilgi hizmetleri ve kütüphaneler’’ gibi anahtar kelimeler kullanılarak genel bir tarama yapılmıştır. Çalışmada gösterilen atıflar ve hazırlanan kaynakça ‘’APA 6. Edisyon Gönderme Kuralları’na uygun olarak verilmiştir.

Kuşak Olgusu ve Z Kuşağı

Geçmişten günümüze tartışılan kuşak olgusu oldukça eski bir kavramı karşılarken kuşak teorisi nitekim daha yeni bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır (Yalçın, Sökmen ve Kulak, 2013). ‘’Aynı tarihsel zamanda ve aralıklarda doğan, ekonomik ve sosyal hareketlerden oluşmuş zaman aralıklarına ya da belli bir sosyal gruba mensup olanlar için yapılan tanımlamalara kuşak (jenerasyon) denilmektedir.’’ Kuşaklar arasında, yetişme tarzlarından ve içinde bulundukları dönemin karakteristik özelliklerinden kaynaklanan pek çok farklılık bulunmaktadır. Bu farklılıklar kuşakların karakter özelliklerinde, çalışma yaşamlarında ve sosyal hayatlarında önemli ayrışmalar olduğunu ortaya koymaktadır (Adıgüzel, Batur ve Ekşili, 2014).

Altuntuğ’a (2012) göre kuşak olgusu, aynı zaman aralığında doğmuş, yaşadıkları zamanın sosyal, ekonomik, kültürel, siyasal olaylarından ve hakim değerlerinden etkilenmiş kişileri ve bu kişilerin oluşturduğu toplulukları ifade ederken; Erden’in (2013), Chen’den (2010) aktardığına göre kuşak

Page 76: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

51

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

teorisi; belirli zaman aralığında doğan bireylerin benzer değer yargıları, davranışları ve yaşam biçimlerinin, belirli bir çağda doğmuş olmalarından kaynaklandığı olgusuna işaret etmektedir.Her kuşak içinde bulunduğu çağın izlerini taşımakta, içinde bulunduğu zamanın karakteristik yapısından etkilenmektedir (Kuyucu, 2017, s. 847). ‘’Kuşaklar içinde yer aldıkları kültüre ve tarihe göre şekillenmiştir. Tarihin bir süreç, kültürün de bir ürün olduğu gerçeğinden hareketle bir kuşağın özelliklerini anlayabilmek için öncelikle içinde şekillendiği tarihe bakmak gerekir’’ (Coomes’tan aktaran Yelkikalan, Akatay ve Altın, 2010).

Toplumsal tarih insanoğlunun uygarlıkları yarattığı bir kültür üretim sürecini ifade etmektedir (Yılmaz, 2008, ss. 352-353). Kültür/ uygarlık olgusunu, insanoğlunun tarih sahnesine çıktığı günden bu yana varlığını koruyarak, yaşamını sürdürmesini ve geliştirmesini sağlayan maddi ve tinsel ürünleri yaratma süreci olarak düşünen Yılmaz, uygarlığın, evrensel gelişim süreci içinde bazen bir coğrafyada, bir süre sonra başka bir coğrafyada “dönüm noktası” olarak nitelendirilebilecek dönüşümlerin yaşandığını ve sözü edilen süreçte bu dönüşümlerin kalıcı ve belirleyici etkiler yarattığını söylemektedir.

Bu bağlamda kültür, dönüşümü hem tetikleyen hem de dönüşümün her adımıyla birlikte ilerleyerek yenilenen dinamik bir olgu olarak göze çarpmaktadır. Kültürü yaratan insan yarattığı bu değerle birlikte toplumsal dönüşüm sürecinin bir parçası olmaya ve toplumu şekillendirmeye devam etmektedir. Toplumları değiştiren, kuşakları ve içinde bulunulan yüzyılın dinamiklerini belirleyen ‘’dönüm noktaları’’nın yarattığı kalıcı etkiler toplumlar tarafından özümsendiği müddetçe yenilik ve değişim de sürecek insanoğlunun tarih sahnesindeki rolü yeniden dağıtılacaktır.

Uygarlık tarihi incelendiğinde sistematik olmayan fakat sürekliliğini koruyan bir değişimin yaşandığı görülmektedir (Uçkun, Uçkun ve Latif, 2005). Değişimin geçmişten günümüze dünya toplumları üzerinde küçük ya da büyük etkilerinin olduğu bilinmektedir. Değişim hayatın içinde, ondan bağımsız düşünülemeyecek bir unsur olarak göze çarpmaktadır.

Toplumlar binlerce yıldır yaşadığı değişimin en büyüğünü son 100-150 yılda yaşamış, bilgi ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen devrim niteliğindeki dönüşümle birlikte toplumların sadece bu alanlarda değil, yaşam biçimlerinde, sosyal ve kültürel yapılarında, ekonomik sistem ve faaliyetlerinde, eğitim yapılarında ve daha pek çok alanda geliştiği ve ilerleme kaydettiği görülmüştür (Özdemir, 2011, s. 86).Geçmişten günümüze değişim sürecini yoğun olarak yaşayan toplumlar aynı zamanda bilginin de yoğun şekilde üretildiği ve yayıldığı merkezler olagelmiştir. Bir toplumda bilgi üretimine ve yayımına paralel olarak değişim ve dönüşüm süreci de hız kazanmıştır (Yaka, 2011, s. 115).Bilgi Çağında ‘’bilgi’’nin giderek daha fazla önem kazandığına vurgu yapan Tonta (2000), bilgisayar, telekomünikasyon ve internet teknolojilerinin; bilginin keşfedilmesinde, üretiminde, depolanmasında, dağıtımında ve kullanımında ‘’devrim’’ olarak nitelendirilebilecek değişimlere yol açtığını vurgulamıştır.

Toplumları değiştiren ve içinde bulunulan yüzyılın dinamiklerini belirleyen ‘’dönüm noktaları’’nın yarattığı kalıcı etkiler kuşak olgusunun ortaya çıkmasına ve kuşaklar arası bir sınıflamaya gidilmesine neden olmuştur. Toplum ve kuşak ilişkisine yön veren sosyo-ekonomik ve kültürel olaylardaki değişim 21. yüzyılda kendini toplumun her alanında etkili olan teknoloji tabanlı bir dönüşüm sürecinin başlamasıyla birlikte göstermiştir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan bu hızlı gelişim yeni bir çağın, ‘’Bilgi Çağ’’ı olarak anılan bu çağ ise yeni bir kuşağın habercisi olmuştur. Kuşaklar şimdiye kadar Sessiz Kuşak (1920-1945), Bebek Patlaması Kuşağı (1945-1965), X Kuşağı (1965-1980) ve Y Kuşağı (1980-2000) olarak sınıflandırılmıştır. Çetin ve Karalar’ın (2016) Mccrindle Research’ten aktardığına göre sosyal değişimler doğrultusunda 2000 yılından itibaren yeni bir kuşak ortaya çıkmıştır. Bu yeni kuşak Z Kuşağı (2000-2021) olarak isimlendirilmiştir.

Hızla gelişen teknolojiye, farklılaşan toplumsal değerlere, kariyer algılarına ve çalışma koşullarındaki

Page 77: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

52

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

değişimlere göre Z kuşağı farklı boyutlarda değerlendirilmiştir. Kuşağa yönelik, Milenyum Kuşağı, Çekirge Zihin, Dijital Yerli, Net Kuşağı, Zaplayan Nesil, Kristal Nesil gibi tanımlamalar yapılmıştır.

21. Yüzyılın ilk kuşağı olan bu kuşağın karakteristik özelliklerine bakıldığında konuşma, öğrenme, düşünme, büyüme ve tüketme açısından oldukça hızlı oldukları görülmektedir. Bu kuşak aceleci, IQ gelişimi ve özgüveni yüksek, motor becerisi gelişmiş bireylerden oluşmaktadır. Bu bireylerin dikkatlerinin çok kısa sürede dağıldığı ve bir konu üzerinde odaklanamadıkları bilinmektedir. Çekirge zihinleriyle bir konudan diğerine atladıkları için asıl konuya konstantre olamamaktadır. Teknolojiye bağımlı olan bu bireyler teknolojik gelişmeleri oldukça yakından takip etmektedir. Çoğu bilgisayar olmayan bir dünyayı tanımamaktadır. Birincil iletişimde cep telefonlarını, anlık mesajlaşmayı ve e-postayı kullanan bu Net Kuşağı, %97 oranı ile en çok YouTube’da varlık göstermektedir. Dünyada her kesim ile bağlantı kurabilen bu kuşak, sosyal medya aracılığıyla kesintisiz ve sürekli etkileşimde bulunmaktadır. Elinde bilgisayar faresi ile dünyaya açıldığı, bilgisayar ekranı ile doğduğu söylenen bu kuşağın bireylerinin ayrılmaz parçaları ise MP3 çalarlar, I-pod’lar, I-ped’ler ve akıllı telefonlar olarak karşımıza çıkmaktadır (Ardıç ve Altun, 2017, s. 19).

Bu anlamda Z kuşağı önceki kuşakların karakteristik yapısından farklı bir yapıda gelişim göstermektedir. Kuşak, her alanda pratiğe döktüğü teknoloji bilgisi ile hızlı ve sonuç odaklı hareket etmekte, karar alma sürecinde çoklu düşünme becerisiyle ilerlemektedir. Z kuşağı teknolojiyiyi özümseme ve teknolojik araçları kullanma becerisindeki üstünlükle yeni bir kimlik kazanmaktadır. Z kuşağının bireyleri artık dijital çağın dijital yerlisi olarak anılmaktadır.

Z Kuşağının Dijital Yerli Kimliği

İnternetin kültürel ve toplumsal dinamikler üzerinde yarattığı köklü etkiyi anlamak adına birçok kavram geliştirildiğinden ve bu kavramlardan sıklıkla kullanılan dijital yerliler kavramının öneminden bahseden Karabulut’un (2015), Prensky’den (2001) aktardığına göre, son on yılda dijital teknolojilerde yaşanan gelişmeler nesiller arasında çeşitli farklılıklara yol açmıştır. Prensky, interneti, sanal oyunları, akıllı telefonları dijital bir dile çevirerek iletişim kuran bu yeni nesile “dijital yerliler” ismini vermiştir.

Teknolojinin içine doğmuş bu kuşak, teknolojiyi anadili gibi konuşmakta ve kullanmakta oldukça başarılıdır. Paralel öğrenmelerden ve çoklu görevlerden hoşlanır. Birden fazla işi eş zamanlı yürütebilecek çoklu dikkat becerisine sahiptir. Bilgiye erişimde esnek olmaktan yanadır ve bilgiye hızlıca erişen bir yapısı vardır. Bu anlamda Z kuşağı gereksinim duyduğu bilgiyi ağlar üzerinden edinmeyi tercih etmektedir. Dijital yerli kimliği sayesinde web 2.0 teknolojilerini kullanabilmekte ve yenilikleri kolayca özümseyebilmektedir. Bilgi gereksinimini karşılarken klasik yöntemleri tercih etmemektedir. Bilgiye ‘’bilgisayar, tablet ve akıllı telefonlar’’ aracılığıyla erişmekte, eriştiği bilgiyi kendisi düzenlemekte, saklamakta ve paylaşmaktadır.

Dijital yerliler bilgisayar, tablet ve akıllı telefonlar gibi “çekme ve itme teknolojilerine” (pull and push technologies) sahip araçları etkin ve etkili biçimde kullanabilmektedir. Kullandığı bu araçlar ile kütüphaneye gitmek yerine bilgiye uzaktan erişebilmekte, kütüphanelerin ve kütüphanecilerin varlığına ihtiyaç duymamaktadır. Ağlar üzerinden kolayca eriştiği bilgileri süzme, seçme, düzenleme, analiz etme, yorumla, koruma ve arşivleme konusunda bir bilgi profesyoneli gibi hareket etmektedir. Z kuşağı, bilgi profesyonellerinin eriştiği bilgilere kolayca erişebilmektedir. Bu nedenle Z kuşağının bilgi gereksinimleri karşılanırken daha tatmin edici bilgi hizmetlerinin tasarlanması gerekmektedir (Tonta, 2012, s. 229).

Bu nedenle kütüphanelerin geleceği dijital kullanıcıların bilgi gereksinimlerini nasıl ve ne ölçüde karşılayabildikleri ile yakından ilgilidir. Tonta’ya (2009) göre aksi takdirde Web, Google ve Facebook ile yetişen “ağ kuşağı” ya da “dijital yerliler” kütüphaneleri modası geçmiş kuruluşlar olarak görecek ve bilgi gereksinimlerini karşılamak için başka kuruluşlara ya da ortamlara yöneleceklerdir.

Page 78: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

53

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Kütüphane kullanımı diğer kuşaklara göre oldukça düşük olan bu kuşağın kütüphanelerin ve kütüphanecilerin varlığına olan inancını güçlendirmek gerekir. Bu da Z kuşağının bilgi profesyonelleri ve geliştirecekleri teknoloji tabanlı bilgi hizmetleriyle mümkün olabilir. Teknolojiye yenik düşmemek için kütüphanelerin ve BBM’lerin geleneksel rolleri değişmeli, kütüphaneler ve BBM’ler kataloglarını, dermelerini ve bazı bilgi hizmetlerini ağa ya da buluta taşıyabilmelidir. Bu anlamda kütüphaneler ve BBM’ler, değişen rolleri gereği yeni hizmetler geliştirecek ‘’bilgi profesyonelleri’nin varlığına her zamankinden çok ihtiyaç duymaktadır.

Yeni nesil kullanıcıların karşılaştıkları bu yeni nesil bilgi profesyonelleri sunacakları yenilikçi bilgi hizmetleriyle kuşağın bakış açısını değiştirebilecektir. Dijital yerliler belki de bu sayede, kendi çağdaşlarından olan bilgi profesyonellerinin kontrolünde bulunan kütüphane ve BBM’leri modası geçmiş kuruluşlar olarak görmekten vazgeçecektir. Z Kuşağının Bilgi Profesyonelleri ve Nitelikleri

Bilgi profesyoneli yani kütüphaneci etkin bir bilgi erişim süreci yaşatabilmek adına tüm donanımlara sahip bireyleri ifade etmektedir. Bilgi profesyoneli hızla artan bilgi miktarını kontrol edebilen iyi bir bilgi yöneticisidir. Kullanıcının gereksinim duyduğu bilgiye çeşitli bilgi erişim sistemlerini (çevrim içi kataloglar, veritabanları, tarama motorları) kullanarak erişebilmekte, eriştiği bilgiyi düzenleyebilmektedir. Standartlar doğrultusunda kayıt altına aldığı bilgiyi depolayarak gereksinim halinde açığa çıkarabilmekte ve bilginin kullanır ve paylaşılır olmasında etkin rol üstlenmektedir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen gelişmelerle birlikte bilginin paylaşımı da hız kazanmıştır. Teknolojinin sunduğu olanaklar artan bilgi miktarının kontrolünü ve dolaşımını kolaylaşmıştır. Ağlar aracılığıyla birbirine bağlanan bilgisayarlar küreselleşen bir dünya yaratmış, bilgiye erişimdeki sınırlılıklar internetin getirileri ile aşılmıştır.

Bilgi profesyonelliğinin bilgi teknolojilerindeki gelişmelerden yoğun olarak etkilenen ender çalışma alanlarından biri olduğunu söyleyen Çakın (2012), böylesi bir ortamda hızlı ve sürekli bir değişim gösteren teknolojinin mesleki açılardan sağlayacağı olası kazanımların neler olabileceğinin izlenmesi gerektiğini savunmuştur.

Sahip olduğu geleneksel rollerine ek yeni roller de üstlenen Z kuşağının bilgi profesyonelleri, mesleki açıdan değişen nitelikleriyle bilgi profesyonelliği anlayışını yeniden şekillendirmiştir. Seçme, sağlama, kataloglama, sınıflama, dizinleme, ödünç verme, depolama gibi faaliyetlerine, sunduğu danışma hizmetine ve hazırladığı kullanıcı eğitimlerine paralel yeni roller de edinmiştir. Bu rolleriyle birlikte Z kuşağının bilgi profesyoneli, bilgi ve iletişim teknolojilerini etkin ve etkili biçimde kullanabilmektedir. Teknolojiyi hem kullanan hem de sunan olmak üzere iki farklı misyon edinmiştir. Dijital yerli kimliğiyle dijital çağın dinamiklerine uygun hareket etmektedir. Dijital bilgiyi yönetebilir hale gelmiş, iyi bir teknoloji okuryazarı halini almıştır. Çoklu ortam (multimedia) uygulamalarını kavrayabilir ve geliştirebilir durumdadır. Ağ okuryazarlığı becerisiyle bilgiye ağlar aracılığıyla erişebilmekte, bilginin seçiminden yayımına kadar geçen süreci ağlar üzerinden yönetebilmektedir. Veritabanı yönetim bilgisi ile büyük miktardaki bilgiyi güvenli şekilde depolayabilmekte, bütün halinde tutulan bilginin birden fazla kullanıcıyla aynı anda buluşmasına yardım etmektedir. Bu anlamda Z kuşağının bilgi profesyoneli, bilgiye erişimde kazandırdığı hız ile kullanıcıyı zamandan tasarruf ettirir. Veri madenciliği uygulamalarını çalışma alanıyla bütünleştirerek hizmetler geliştirir. Büyük ölçekli veriler arasından bilgiye erişir, bilgiyi seçer ve keşfedilmemiş olanı açığa çıkarır. İyi bir veri avcısıdır. Web üzerinde sistem tasarımları yaparak kütüphanelerin ve BBM’lerin, dolayısıyla bilginin, web üzerinde görünür hale gelmesini sağlar. Yenilikçidir; kendini değişim ve dönüşüm sürecinin bir parçası olarak görür. Kütüphane ve BBM’lerin geleceğine dair çağdaş adımlar atar.

Z kuşağının bilgi profesyonelleri, bilgi otoyolonun usta şoförleridir. Bilgiyi, geçmişten günümüze olan yolculuğunda her bireye aynı şekilde ulaştırabilmek için çalışır. Hangi çağın kullanıcısı olursa olsun bilgiye gereksinim duyan herkesi bilgiyle buluşturma misyonuyla hareket eder. Değişen ve

Page 79: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

54

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

dönüşen toplum ve bilgi ilişkisinde oynadığı kilit rolün farkındadır. Kütüphane ve BBM’lerin çağı yakalayabilmesinde bugünün ve geleceğin vazgeçilmezi olduğunun bilinciyle, üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirir. Bu anlamda kütüphane ve BBM’lerin sürekliliği, bu kuşağın bu yeni niteliklere sahip bilgi profesyonellerinin varlığıyla sağlanacaktır. Bu da bilgi profesyonellerinin bilgi teknolojilerini kullanma ve kullandırma becerilerinde, geliştirecekleri yenilikçi bilgi hizmetlerinde saklıdır.

Kütüphaneler / Bilgi ve Belge Merkezleri ve Yenilikçi Bilgi Hizmetleri

Sürekli ve hızlı bir değişim gösteren teknolojiyle birlikte gelen mesleki kazanımlardaki yenileşme yalnızca bilgi profesyonelliği olgusunu etkilemekle kalmamıştır. Önal’a (2015) göre, teknolojideki bu değişim kullanıcıların bilgi arama davranışlarını, bilgiye erişim yöntemlerini, hizmet beklentilerini de etkilemiş ve bilgi/belge merkezleri de bu yönde değişime başlamıştır.

Bu bağlamda kütüphane/BBM’ler, bilgi kayıt ortamları, bina, iş akışı ve hizmetler, işgören ve yönetici, kütüphane kavramı ve yönetim-organizasyon yapısı gibi konularda yeniden yapılanma sürecine girmişlerdir (Kurulgan, 2013, s. 486). Birçok kütüphane ve BBM kataloglarını, dermelerini ve bazı bilgi hizmetlerini ağa ya da buluta taşımaya başlamıştır. Bilginin seçiminden kullanımına kadar geçen sürede etkin rol oynayan bilgi profesyonelleri bilimsel gelişme ve toplumsal kalkınma açısından daha da vazgeçilmez bir meslek grubu haline gelmiştir (Tonta, 2012, s. 230).

Çağın getirilerini fırsata çevirmek ve değer yaratabilmek adına değişimi yaşamaya başlayan kütüphane ve BBM’ler teknoloji tabanlı geliştirecekleri yenilikçi bilgi hizmetleriyle varlığını sürdürmeye devam edecektir. Kütüphane ve BBM’ler, kullanıcılarının beklentilerini karşılayabildikleri, kullanıcılarına etkin bir bilgi erişim süreci yaşatabildikleri ve bu süreci sürekli kılacak bilgi erişim sistemlerinin varlığını koruyabildikleri müddetçe yok olup gitmekten kurtulacaklardır. Bu da ancak ve ancak Z kuşağının bilgi profesyonellerinin çağın getirdiği kazanımları değere dönüştürmesiyle mümkün olacaktır.

Tonta’ya (2000) göre kütüphanecilik mesleğinin anlamı değişmiş, son yıllarda meslek anlayışı yoğun bir biçimde sorgulanmaya başlamıştır. Kurum olarak sadece kütüphanelerin üzerinde odaklanan bilgi evreni anlayışı günümüzde yerini ‘’bilgi’’nin merkezde yer aldığı ve kütüphanelerin de önemli bir rol üstlendikleri dinamik, ‘’Kopernikçi’’ bir bilgi evreni anlayışına bırakmıştır.

Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte kütüphane, arşiv ve dokümantasyon merkezlerinin dışındaki ortamlarda da bilgilerin depolandığı, düzenlendiği ve erişime sunulduğu görülmektedir (Çakın, 2000, s. 7). Bilgi yönetiminin gerekliliği, tüm kurum ve kuruluşlarda kendini daha sık gösterir olmuştur. Kütüphaneler bilgi endüstrisinin yalnızca bir parçasını ifade etmeye başlarken kütüphaneciler, bilgi profesyonellerinin giderek daha küçük bir kesimine işaret etmeye başlamıştır (Tonta, 2000, s. 79).

Kullanıcıların kütüphane hizmetlerinin pasif birer alıcısı olmaktan çıkıp Web 2.0 teknolojilerinden yararlanarak yeni içerik ve uygulamalar geliştirmeye, kütüphanelerin sahip olduğu içeriğe etiket ya da yorumlar ekleyerek katkıda bulunmaya başladıklarını ve daha aktif ve yaratıcı hale geldiklerini ifade eden Tonta’ya (2009) göre, kullanıcılar giderek daha gelişmiş bilgi hizmetlerine gereksinim duymaya, kütüphanelere gitmek yerine Web 2.0 teknolojilerini kullanarak kendi verilerini yönetmeye, başka kaynaklardan buldukları zengin bilgileri kendilerininkiyle bütünleştirmeye ve bu bilgileri başkalarıyla paylaşmaya başlamışlardır.

Bu doğrultuda Z kuşağının bilgi profesyonellerinin sahip olduğu nitelikler, kullanıcılara sunulacak bilgi hizmetlerinin belirlenmesinde ve hizmet üretiminde etkili olacaktır. Kuşağın niteliklerine ve çağın getirilerine paralel olarak tasarlanabilecek hizmetlerin Web 2.0 ve library 2.0 kavramlarıyla bütünleştirilerek geliştirilmesi, kütüphane ve BBM’lerin dönüşüm sürecini hızlandıracaktır.

Page 80: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

55

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Bu anlamda sunulacak yenilikçi bilgi hizmetleri geleneksel kataloglamadan ziyade üstveri oluşturmaya yönelik tasarlanabilir. Geleneksel sınıflamadan folksonomilere doğru bir geçiş sağlanarak, kullanıcılar tarafından konulan etiketlerle bir sınıflama yapılabilir. Anlamsal web ile kullanıcının bilgi gereksinimi karşılanabilir ve kullanıcı bilgiye, ona özel süzme seçenekleri ile erişebilir. Geleneksel sağlama yöntemlerine ek olarak, e-arşiv ve e-kütüphane üzerinden e-veri’ye erişim imkanı sunulabilir. Geleneksel danışma hizmetlerinin yerini kütüphane linkleri aracılığıyla verilen yöneltme hizmeti alabilir. Geleneksel koruma yöntemleri yerini, dijital arşivlere ve dijital depolama alanlarına bırabilir. Geleneksel kullanıcı eğitimleri kütüphane içinde verilen oryantasyon programları ile değil, moderatörlü sohbet odaları üzerinden gerçekleştirilebilir. Geleneksel çalışma mekanları saat sınırlaması olmadan 7/24 hizmet verir hale getirilebilir. Kablolu kampüs uygulaması ile kullanıcının internete erişimi sürekli kılınabilir. Geleneksel derme geliştirme yöntemlerine ek olarak kütüphanelerarası işbirliğine gidilerek kaynak paylaşımı ve tüm içeriğin biraraya getirlmesi sağlanabilir. Açık erişim ve açık arşiv projeleri tasarlanarak kullanıcının bilgi erişimde zaman ve mekan sınırına takılması engellenebilir (Law’dan aktaran Özel, 2012). Sosyal ağlar aracılığıyla tüm bu hizmetlerin yayımı sağlanarak kullanıcıların daha zengin içeriklere erişimi kolaylaştırılabilir. Bu anlamda Z kuşağının bilgi profesyonellerinin, gelişen teknolojiye uyumlu bireyler olduğu, sürdürülebilir bilgi hizmetleri tasarlamak için yeterli nitelikleri taşıdığı düşünülmektedir. Sonuç

21. yüzyılda teknolojide yaşanan hızlı değişim, sunulan yeni olanaklar kuşakların istek ve ihtiyaçlarını değiştirmiş, farklılaşan yaşam biçimleri kuşakların karakteristiğini yeniden şekillendirmiştir. Kuşakların özellikleri incelendiğinde geçirdikleri değişim ve dönüşümün iş hayatlarına nasıl yansıdığı açıkça görülebilmektedir. Küreselleşmeyle birlikte hızlanan değişim toplumları da etkilemiş, toplumlar bilgi toplumu olarak anılan yeni bir yapıya bürünerek dönüşüm sürecini yaşamaya başlamıştır. Buna paralel olarak toplumların bir parçası olan iş hayatı da kaçınılmaz bir değişime uğramıştır. Bu anlamda Z kuşağının bilgi profesyonellerinin iş hayatındaki konumu ve mesleki nitelikleri de farklılaşmış, kuşağın geleneksel rollerine yenileri eklenmiştir. Yeni nitelikleriyle birlikte kuşak, hizmet tasarlama ve sunma sürecinde, teknoloji tabanlı yenilikçi bilgi hizmetleri geliştirebilecek roller üstlenmiştir. Belki de Z kuşağının bilgi profesyonelleri, Subaşıoğlu’nun (2014) da söylediği gibi, duvarsız bir kütüphanede, kullanıcısıyla birlikte yüzdüğü bilgi denizinde, yolunu kaybetmeden çalışabilmeyi öğrenmiş tüm kütüphanecileri ifade eder hale gelmiştir.

Kaynakça

Adıgüzel, O., Batur, Z. ve Ekşili, N. (2014). Kuşakların değişen yüzü ve y kuşağı ile ortaya çıkan yeni çalışma tarzı: Mobil yakalılar. Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 1(19), 165-182. Erişim adresi: http://dergipark.gov.tr/download/article-file/215113

Altuntuğ, N. (2012). Kuşaktan kuşağa tüketim olgusu ve geleceğin tüketici profili. Organizasyon ve Yönetim Bilimleri Dergisi, 4(1), 203-212. Erişim adresi: http://dergipark.ulakbim.gov.tr/oybd/article/view/5000145376/5000132718

Ardıç, E. ve Altun, A. (2017). Dijital çağın öğreneni. Uluslararası Sosyal Bilgilerde Yeni Yaklaşımlar Dergisi, 1(1), 12-30. Erişim adresi: http://dergipark.gov.tr/download/article-file/405502

Çakın, İ. (2000). Bilgi profesyonellerinin eğitiminde yeniden yapılanma: Hacettepe Üniversitesi örneği. Türk Kütüphaneciliği, 14(1), 3-17. Erişim adresi: http://www.bby.hacettepe.edu.tr/yayinlar/dosyalar/1689-3377-1-pb.pdf

Çakın, İ. (2012). Bilgi profesyonellerinin eğitiminde 40.yıl: Hacettepe Üniversitesinin lisans programındaki değişiklikler. Türk Kütüphaneciliği, 26(2), 262-290. Erişim adresi: http://www.tk.org.tr/index.php/TK/article/view/317/309

Çetin, C. ve Karalar, S. (2016). X, y ve z kuşağı öğrencilerin çok yönlü ve sınırsız kariyer algıları üzerine bir araştırma. Yönetim Bilimleri Dergisi, 14(28), 157-197. Erişim adresi: http://acikerisim.lib.comu.edu.tr:8080/xmlui/handle/COMU/1613

Erden Ayhün, S. (2013). Kuşaklar arasındaki farklılıklar ve örgütsel yansımaları. Ekonomi ve Yönetim Araştırmaları Dergisi, 2(1), 93-112. Erişim adresi: http://eyad.mu.edu.tr/index.php/eyad/article/view/56/49

Karabulut, B. (2015). Bilgi toplumu çağında dijital yerliler, göçmenler, melezler. Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (21), 11-23. Erişim adresi: http://pausbed.pau.edu.tr/jvi.asp?pdir=pausbed&plng=tur&un=PAUSBED-65002

Page 81: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

56

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Kurulgan, M. (2013). Bilgi teknolojilerinin kütüphane/bilgi-belge merkezlerine etkisi: Toplumsal, yapısal, yönetsel ve işlevsel açılardan bir inceleme. Türk Kütüphaneciliği, 27(3), 472-495. Erişim adresi: http://www.tk.org.tr/index.php/TK/article/view/385/378

Kuyucu, M. (2017). Y kuşağı ve teknoloji: Y kuşağının iletişim teknolojilerini kullanım alışkanlıkları. Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, 5(2), 845-872. Erişim adresi: http://dergipark.gov.tr/download/article-file/357908

Önal, İ. (2015). Yaratıcı kütüphanelerde yenilikçi bilgi hizmetleri. U. Al ve Z. Taşkın (Yay. haz.). Prof. Dr. İrfan Çakın’a Armağan içinde (s. 162-174). Ankara: Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü.

Özdemir, M. (2011). Toplumsal değişme ve küreselleşme bağlamında eğitim ve eğitim programları: Kavramsal bir çözümleme. Ahi Evran Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 12(1), 85-110. Erişim adresi: http://dergipark.ulakbim.gov.tr/aeukefd/article/view/5000086311/5000080265

Özel, N. (2012). Yeni nesil bilgi hizmetleri ve kütüphaneciler. Bilkent’te kütüphanecilik seminerleri. Erişim adresi: https://library.bilkent.edu.tr/tr/wp-content/uploads/2018/01/nevzat-ozel.ppt

Subaşıoğlu, F. (2014). Meslek etiğimizde yeni yöntemler, fırsatlar. N. Özel ve N. Er Koçoğlu (Yay. Haz.). Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü 60. Yıl armağan kitabı içinde (s. 81-91). Ankara: Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü.

Tonta, Y. (2000). Türkiye’de kütüphanecilik eğitiminin yeniden yapılanması. A. Yontar (Yay. Haz.). Türkiye’de kütüphane ve enformasyon biliminin kurumsal gelişimi içinde (s. 74-89). İstanbul: TKD.

Tonta, Y. (2009). Dijital yerliler, sosyal ağlar ve kütüphanelerin geleceği. Türk Kütüphaneciliği, 23(4), 742-768. Erişim adresi: http://ebulten.library.atilim.edu.tr/shares/files/tonta-dijital-yerliler-tk-2009.pdf

Tonta, Y. (2012). Kütüphanecilik ve bilgibilim eğitiminde gelişmeler ve program değişiklikleri. Türk Kütüphaneciliği, 26(2), 227-261. Erişim adresi: http://www.tk.org.tr/index.php/TK/article/view/314/306

Uçkun, S., Uçkun, G. ve Latif, H. (2005). Bilgi toplumu ve bilgi yönetimi. C. C. Aktan ve İ. Y. Vural (Yay. Haz.). Bilgi çağı, bilgi yönetimi ve bilgi sistemleri içinde (s. 83-100). Konya: Çizgi Kitabevi.

Yaka, A. (2011). Sosyal değişme: temel kavramlar- kuramlar- Türk modernleşmesi ve bir araştırma. İstanbul: Gündoğan Yayınları.

Yelkikalan, N., Akatay, A. ve Altın, E. (2010). Yeni girişimcilik modeli ve yeni nesil girişimci profili: İnternet girişimciliği ve y, m, z kuşağı girişimci. Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, (20), 489-506. Erişim adresi: http://sead.selcuk.edu.tr/sead/article/view/126/125

Yılmaz, B. (2008). İlkçağ Anadolu uygarlıklarında sosyo-ekonomik ve kültürel yapı bağlamında kütüphane/arşiv kurumu. Türk Kütüphaneciliği, 22(3), 351-376. Erişim adresi: http://www.tk.org.tr/index.php/TK/article/view/527/520

Page 82: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

57

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Z Kuşağı Bilgi Uzmanları

Elif YORGUNOĞLU*

Öz

2000 yılından sonra doğan nesil “Z kuşağı” olarak adlandırılır. Önümüzdeki birkaç yıl içerisinde iş sahasında aktif olarak göreceğimiz bu genç nüfusun; öğrenme alışkanlıkları, karakteristik özellikleri ve gelişen teknoloji bir araya geldiği zaman alışılagelmiş iş düzeninden farklı bir şekilde çalışmaları öngörülmektedir. Bilgi uzmanlarında bulunması gereken nitelikler ve Z kuşağının sahip olduğu nitelikler karşılaştırıldığında; yeni talepler yaratabilmek, yaratıcı ve işbirlikçi olabilmek, bilgiyi hızla işleyebilmek, stratejik planı kolaylıkla yapabilmek gibi ortak niteliklerin olduğunu görüyoruz. Sürekli değişen dünyada hızlı tüketim her alanda olduğu gibi bilgi erişim alanında da etkili olmuştur. “İnternet kuşağı” ya da “Google kuşağı” olarak da adlandırılan Z kuşağı, bilgi erişim sürecinde kişisel özellikler açısından ideal bir bilgi uzmanı figürüdür. Aktifliği, dinamikliği, interneti kullanma becerisi, yazılım becerisi ve sorunu hızlı çözme becerisi Z kuşağının aslında doğuştan sahip olduğu özellikleridir. Bu özellikleri kullanmasıyla bilginin düzenlenmesini, bilgiyi hangi ortamlarda ve nasıl sunacağını, kullanıcının bilgi erişim sistemini ve/veya bilgi merkezini kullanabilmesi için eğitimi nasıl vereceğini, stratejik kararlar alabilmeyi, bilgi erişim sürecinin devamlılığını sağlayabilmeyi; rahatlıkla, çağın gereklerine uygun ve kurumun gerçeklerini göz önüne alarak en iyi şekilde yapabilir. Değinilen asıl konu ise bu sürecin nasıl gerçekleşeceğidir. İlkel zamanlardan bu yana değişiklik gösterse de bilgi erişim ve bilgi uzmanlığı temel olgulara dayanarak gerçekleşir. Zamanla değişim ve gelişime uğramasının sebebi ise çeşitli kırılma noktaları, teknolojik atılımlar ve insanların bilgi ihtiyaçlarının çeşitlenmesidir. Kuşaklar arası çatışmanın önlenmesi, bilimsel gelişmelere üst düzeyde katkı sağlayabilmek için çağın gereklerine uygun bilgi erişim sürecini gerçekleştirmek gerekir. Bunun için ise bu prensip çerçevesinde eğitim almış, kullanıcı ile aynı dili konuşabilecek, onların ihtiyaçlarını daha kullanıcıların kendileri bile bilmiyor iken anlayabilecek, onlara yardımcı olabilecek, eğitici rolü üstlenmiş bilgi uzmanlarına ihtiyaç vardır. Nitelikler doğrultusunda Z kuşağı üyelerinin bu meslek için uygun bir profil çizdiği görülmektedir. Bu çalışmada, bilgi uzmanlarının görev ve özellikleri, Z kuşağının nitelikleri ile karşılaştırılıp; ortak ve farklı tarafları, fırsat ve tehditleri değerlendirilmiş ve öneriler sunulmuştur.

Anahtar Sözcükler: Z kuşağı, Bilgi uzmanı, Z kuşağı nitelikleri

Z Generation Information Experts

Abstract

The generation born after 2000 is called the “Z generation”. Which work environments will actively see this young population in the next few years, it is foreseen to work differently from the usual work order when learning habits, characteristic features and developing technology come together. When the qualifications required to be found in information experts and the qualifications possessed by the generation Z are compared, we see common qualities like to be able to create new demands, to be creative and collaborative, to be able to process information quickly, to be able to make strategic plans easily. In the ever-changing world, rapid consumption is also influential in the field of information retrieval as it is in every area. “Internet generation” or “Google generation” also called Z generation is an ideal information expert in terms of personal characteristics in the information retrieval process. Activity, dynamics, internet usage, software skill and problem solvingare Z generation innate features. They realize optimize the information retrieval process, information organizing, information will be presented in which environment and how, the continuity of information retrieval. The real subject not to do or not to do these processes, but how to do it. Although it has changed since primitive times, information retrieval and information expertise is based on the same basic facts. Causes of change and development over time, various breakpoints, technological breakthroughs and diversification of people’s information needs. It is necessary to realize the information retrieval process according to the needs of the age. To prevent conflicts between generations and to participate at a high level in scientific developments. We need information experts -have been trained on this principle, speak the same language as the user, they will understand their needs even if they do not even know their needs themselves, can help them, assumed the role of educator-. Z generation are creating a profile for this profession in line with these qualifications. In this study, task and qualities of “information experts” and “Z generation” compared and rated in the line of the situation common and different parties, opportunities and threats and suggestions presented.

Keywords: Z generation, Information experts, Qualifications of Z generation

Giriş

Değişen ve sürekli gelişen çağımızda bilgi, sahip olunması gereken en önemli güçtür.

"Enformasyon zinciri’nin geleneksel modeli’nde tanımlanan aktörlere bugün eklenen diğer bilgi erişim sistemi türleri olan veritabanları ve tarama motorlarını düşündüğümüzde, kütüphane kurumu ve diğer bilgi merkezleri, söz konusu bilgi erişim sistemlerini ‘fırsat eşitliği’ ilkesi çerçevesinde, gereksinim

* Lisans 4. Sınıf, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü [email protected]

Page 83: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

58

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

duyan her bireye eriştirme sorumluluğu ile de işlev görmektedir. Bununla da yetinmeyip bilgi erişim sistemlerini etkili biçimde kullanabilmeleri için kullanıcılara rehberlik etmekte ve eğitim programları (kütüphane okuryazarlığı, Internet okuryazarlığı, enformasyon okuryazarlığı gibi) düzenlemektedir. Bu doğrultuda, özellikle kütüphaneler, elektronik ortamdaki bilgilere erişimde birey(ler), topluluk(lar) ya da toplum(lar) arasındaki ayırımı betimleyen ‘sayısal ve/veya bilgi uçurumu’ (digital divide) olgusunun yaşanmaması yönünde çok önemli bir toplumsal sorumluluğu da yerine getirmektedir." (Gürdal Tamdoğan, 2009).

Teknoloji ve değişim bu kadar hızlı iken bireylerin de bilgiye erişme hızı yüksek olmalıdır. Hem üretmek hem de beklentiyi karşılamak için gereklidir. Beklentiler ve istekler bu kadar değişirken bilgi merkezleri ve bilgi uzmanları da dönüşmelidir. Geleneksel kalıptan çıkılmalı yeni teknoloji ve fikirleri bilgi erişim sistemine getirmelidir. Günümüz Z kuşağının yakın zamanda meslek edinecek olması, “Bahsedilen koşulların yerine getirilmesine olanak sağlayabilir mi?” sorusunu akla getirmiştir. Ancak görülmüştür ki literatürde doğrudan bu konuyla ilgili bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışma yapılırken de daha önce eğitim bilimleri alanında Z kuşağının öğrenme becerileri ve çalışma tarzları hakkında yapılmış çalışmalar incelenmiş ve yorumlanarak bilgi erişim ve bilgi uzmanlığıyla ilişkilendirilmiştir.

Kuşak Nedir?

Türk Dil Kurumu’na göre kuşak “Yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kederleri paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu” şeklinde tanımlanmıştır (Kuşak, t.y.). Aynı kuşak bireyleri, genelleme yaparsak aynı isteklere, beklentilere sahiptir. Bu da yaşam tarzlarına ve çalışma prensiplerine yansır. Teknolojik, sosyolojik ve daha birçok alandaki gelişim kuşakların oluşmasına sebep olur. Günümüzde en çok bilinen ve adını sıklıkla duyduğumuz X, Y ve Z kuşağı kavramlarından Z kuşağının çalışma niteliklerini incelenmiş ve bir bilgi uzmanı olarak Z kuşağı bu bildiride ele alınmıştır.

Z Kuşağı Kimdir?

Z kuşağı tanımlamaları farklılık gösterse de ‘2000 yılından sonra doğan nesil’ olarak tanımlanmaktadır. Teknolojiye ve gelişime olan yatkınlıkları sanki doğuştan bahşedilmiş bir özellik gibi onlarda bulunmaktadır. Bilgiye ulaşma kapasiteleri, teknoloji sayesinde, çok daha yüksektir. Erken yaşta eğitim almaya başlayan Z kuşağı daha hızlı zihinsel gelişim göstermektedir. Bu kuşağın, X ve Y kuşaklarına göre bireycilikleri daha kuvvetlidir. Sosyalleşme yollarının en belirgin olanı sosyal medyadır. Dijital çağın çocukları olarak kabul edilen Z kuşağının aynı anda birçok işi yapabilme yeteneklerinin olduğu bilinmektedir. Z kuşağı, giyilebilir, taşınabilir vb. teknoloji ürünlerini günlük hayatının vazgeçilmez bir parçası hâline getirmiştir. Z kuşağı, internet ve mobil teknolojileri kullanmayı sevmektedir. Oyuncak yerine ipad’lerle oynamakta ve teknoloji ile birlikte büyümektedirler. Günümüzde yaygın olan akıllı telefonlar, ipad’ler ya da tablet bilgisayarlar ile her alanda aktif durumdadırlar. Bu kuşak özellikle internet aracığıyla sosyalleşmeyi tercih etmektedir.

Z Kuşağı Nasıl Çalışır?

Z kuşağı çok yakın bir zamanda çalışma hayatına girecektir ve onların bilgi uzmanı olarak karşımıza nasıl çıkacağını incelemeden önce genel olarak Z kuşağı nasıl çalışır buna bakmak gerekir.

�Ne istediklerini bilmektedirler.

�Bireysel ve bağımsız çalışma özelliği taşımaktadırlar.

�Girişimcilik yönleri ve istekleri vardır.

Page 84: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

59

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

�Farklılığın kutlandığı ve benimsendiği renkli bir iş hayatı ve daha az hiyerarşi talep etmektedirler.

�Yaratıcı ve işbirlikçilerdir.

�Oldukça zor çevresel, sosyal ve ekonomik sorunları çözmeyi başarırlar.

�Kendi kendilerini yönlendirebilirler.

�Bilgiyi çok hızlı işlerler (Adıgüzel, Batur ve Ekşili, 2017).

Bu özelliklerin onlara çalışma yaşamında sağladıklarına bakacak olursak:

-Ne istediklerini bilmektedirler.Çalışma ortamından ve işlerinden ne istediklerinden emindirler. Bu da programlarını belirlemede ve gerçekçi düşünmede onlara bir avantaj sağlar.-Bireysel ve bağımsız çalışma özelliği taşımaktadırlar.Bu durum sorumluluk almada kendilerine güvendiklerini ve karar alabilmede yeterli özgüvene sahip olduklarını gösterir.-Girişimcilik yönleri ve istekleri vardır.Yeni fikirlere açık olmaları, yeni proje fikirleri öne sürmeleri çalıştıkları kurumu iyileştirmek açısından önemli bir nitelikleridir.-Farklılığın kutlandığı ve benimsendiği renkli bir iş hayatı ve daha az hiyerarşi talep etmektedirler. Rahat bir çalışma ortamı istedikleri, böylece daha verimli olabileceklerini, gelenekselden kurtularak yaratıcılıklarını arttıracaklarını düşünmektedirler.-Yaratıcı ve işbirlikçilerdir. İletişim güçlerinin güçlü olduğunu ve bireysel dışında grup çalışmasında da oldukça becerikli olduklarını ortaya koyar.-Oldukça zor çevresel, sosyal ve ekonomik sorunları çözmeyi başarırlar.Birebir halkla ilişkili bir işte çalışanlar için farklı sosyo-ekonomik gruplara sahip insanlarla iletişimi sağlamayı, kriz durumlarında sağlıklı karar vermeyi ve sorunu çözmeyi kolaylıkla yapabilirler.-Kendi kendilerini yönlendirebilirler.Bu durum eksik yönlerini görüp, geliştirip, güçlü yönlerini daha da öne çıkarmalarını sağlar.-Bilgiyi çok hızlı işlerler.Bu özellik işlerin hızlı bir şekilde yürümesi ve aksaklıkların önlenmesi için önemli bir unsurdur.

Birkaç yıla kadar üniversitelerden mezun olup çalışma hayatına atılacak olan ve diğer kuşaklardan farklı beklentilere ve öğrenme biçimlerine sahip olan bu yeni kuşak, dijital süreçlere de son derece hâkim olmalarıyla şirketleri dönüştürecek, iş hayatının dinamiklerini değiştirecek bir jenerasyondur. İnsan Kaynakları departmanlarının kazançlı çıkacağını vurgulayan insan kaynakları uzmanları, Z kuşağının beklentilerini şeffaflık, fırsat eşitliği, kendini özgürce ifade edebildiği ve hiyerarşiden uzak bir iş yeri olarak tanımlamaktadır. Z kuşağının detaylarda boğulmama, sonuca odaklanma ve kompakt düşünme yeteneklerinin iş hayatında yararlı olacağını vurgulanmaktadır. Z kuşağının iş dünyasından beklentilerini aşağıdaki gibidir:

- İş yerinde ve çalışma zamanında esneklik - İş-yaşam dengesi - Hiyerarşik yapıdan çok organik örgütlenme, - Hem dikey hem yatay kariyer ilerlemesi olanağı, - Verilen işlerde monotonluktan uzak, yenilikçi ve teknolojinin entegre edildiği görevler,- Başarısının, çalıştığı saatten çok yaptığı ve ortaya çıkardığı iş ile değerlenmesi, - Maddi tatmin kadar manevi tatmin de sağlayan fırsatlar ve getiriler,

Page 85: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

60

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

- Takım ruhundan daha çok bireysel çalışmayı tercih ettikleri için bireysel ofisler,- Teknolojik araçlar (Bilgisayar, internet vb.) kendilerine tahsis edilmesi (Taş, Demirdöğmez ve

Küçükoğlu, 2017).

Bilgi Uzmanı Kimdir?

Bilgi uzmanı, bilgiyi belirlenmiş standartlara uygun bir şekilde düzenleyen, sınırlayan, koruyan, kullanıcısına sunan, gelişmeleri takip ederek ve kullanıcısıyla sürekli olarak iletişim halinde olan, onlardan geri bildirim alarak kurumunu geliştiren ve hizmetlerini iyileştiren kişidir.“Neden bilgi uzmanına gereksinim duyarız?” sorusunun yanıtı olarak; bilgi ilkel zamanlardan bu yana insanların sahip olması gereken temel güçtür. Toplumlar bilgiye ihtiyaçları olduğunu fark etmemiş belki de çoğunlukla tecrübeyle bilgiyi edinmişlerdir. Bilginin güç olduğu son zamanlarda fark edilmiş ve bilgi toplumu olma yolunda atılan en önemli slogan olmuştur. Bilgi zaman kaybedilmeden, istenildiği zaman ve yetkin bir kaynaktan edinilmelidir ki bireyler ve dolayısıyla toplumlar gelişsin ve bilgi toplumu olma yolunda ilerleyebilsinler. Bunun da sağlanabilmesi için bilgi uzmanlarına gereksinimimiz vardır.

Bilgi uzmanı bir toplumun kuşakları arasındaki uçuruma köprü niteliğindedir veya öyle olmalıdır. Toplumun bilgi ihtiyacını gören onların eğitimine, kültürel birikimine katkı sağlayacak şekilde onlara sunan bireyden başlayarak toplumu geliştiren kişidir. Bireyler, her alanda doğdukları andan yaşamlarının sonlarına kadar bilgiye ihtiyaç duyarlar. Gereksindikleri bilgiyi her kuşak bireyleri kendi yaşam tarzlarına uygun talep eder ve o şekilde karşılanmasını ister. Bunun için bilgi uzmanlarına çok büyük bir görev düşmektedir. Kullanıcı grubunun isteklerini bilmeli, onlarla aynı dili konuşmalıdır.

Z Kuşağı Bilgi Uzmanı Kimdir?

Geleceğimizi oluşturan bireyler ortak paydada buluşabilmek için yeni nesillerin çağına dair donanımlı olmak, doğru şekillenmeleri, doğruya yönelmeleri, temel değerlerimizi belleklerinde bulundurmaları ve sağlıklı-bilinçli ve tam destekli ilerlemeleri için kuşaklar arası köprü olan bilgi uzmanlarına gereksinim vardır. Kütüphaneciliği düşündüğümüzde, geleneksel kütüphane ve kütüphaneci kavramından çıkmak, bu köprünün temellerini atmak için en önemli adım olacaktır. Kullanıcı kitlesiyle arasındaki anlaşmazlığı dil sorununu ve kuşak uçurumunu yok etmek için bilgi uzmanının yeniliklere açık, ileriyi görebilen teknolojiye uyum sağlayabilecek bir yapısının olması gerekir. Bilgi uzmanı sadece bir kuşağa ve ya sabit bir gruba hizmet vermez. Çoğunlukla kendinden sonraki kuşaklara hizmet verir ve kuşaklar tarihe bakıldığında her zaman gelişerek oluşmuşlardır. Her zaman yeni bir teknoloji ya da değişimle var olurlar. Yeni nesiller; gelişimi sağlayacaktır, yeni teknolojiler üretecektir. Ve bunun için ihtiyaçları olan en önemli şey onlara istedikleri zamanda gelecek doğru bilgidir. Onlara zihinlerinde merak uyandıracak, yeni düşüncelere yönlendirecek bilgidir. Bunları onlara verecek olan ise onları anlayacak, bilgi isteklerini onlar dahi farkında olmadan tespit edecek bir bilgi uzmanıdır. Z kuşağı bu niteliklere sahip bir bilgi uzmanı olmak için uygun bir profil çizmektedir. Bu profildeki özelliklere bakacak olursak:

�Duygusal ve sosyal zekâsını etkili bir şekilde kullanabilmek,�Yeni talepler yaratabilmek,�Kullanıcıları çekebilmek,�Çektiği ilgiyi sürekli kılabilmek,�Kullanıcı bağımlılığı yaratabilmek,�Liderlik özelliğini geliştirebilmek, �Eğitici rol üstlenmek, �Stratejik plan yapabilmek.

Bu özellikler, yukarıda bahsedilen Z kuşağının çalışma özellikleri ve bilgi uzmanlarının özelliklerinin

Page 86: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

61

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

sentezidir ve Z kuşağı bilgi uzmanlarının sahip olacağı öngörülen özelliklerdir. Bu nitelikler incelendiğinde Z kuşağı bilgi uzmanı; kullanıcılarıyla iletişimi en üst düzeyde gerçekleştirir ve onların sosyal durumlarını göz önüne alarak bilgiyi sunar, iletişimin gücüyle onlar daha farkında olmadan bilgi ihtiyaçlarını tespit eder ve/veya akıllarında dahi bulunmayan yeni bir fikrin oluşmasını sağlar, bu sayede kullanıcıları bünyesinde bulunduğu bilgi merkezine çeker ve bu ilgiyi sürekli kılar. Bu süreçte sağladığı güven ve rahat çalışma koşulları, kullanıcı için bilgi uzmanını vazgeçilmez kılmıştır. Liderlik özelliği sayesinde bilgi uzmanı çeşitli sorumlulukları alarak yeni projeler geliştirme, bilgi erişim sürecini en verimli şekilde sağlamak için çalışma arkadaşlarına öncü olacaktır. Bilgi uzmanı sadece istenilen bilgiyi vermez kullanıcılara bilgi erişimde ve bilgiyi kullanmadaki eksikliklerinde destek olma ve bir eğitimci gibi onlara yardımcı olmak zorundadır. Bunların hepsini gerçekleştirirken de bir sonraki değil birkaç sonraki adımı düşünerek hareket etmeli ve stratejik plan yapmalıdır. Çünkü hem kurumunun hizmet kalitesini yükseltecek hem de kullanıcı beklentisini fazlasıyla karşılayacak iyileştirme planları yapmalıdır.

Sonuç olarak değişen ve gelişen dünyada, bilgi toplumu olma yolunda emin adımlar atabilmek için bilgiye ve bu bilgiyi bize ulaştıracak, kuşak farkının önüne geçecek bilgi uzmanlarına ihtiyacımız vardır. Tüm bu nitelikler yaşam tarzları ve çalışma özellikleri göz önünde bulundurulduğunda Z kuşağına sahip bireylerde mevcuttur.

Kaynakça

Adıgüzel, O., Batur, H. Z. ve Ekşili, N. (2014). Kuşakların değişen yüzü ve y kuşağı ile ortaya çıkan yeni çalışma tarzı: Mobil yakalılar. Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 19(1), 165-182.

Gürdal Tamdoğan, O. (2009). Enformasyon zincirinde bilgi erişim sistemleri, bilgi erişim sürecinde kütüphane kurumu ve diğer bilgi merkezleri. Türk Kütüphaneciliği, 23(1), 151-168.

Kuşak. (t.y.). Türk Dil Kurumu büyük Türkçe sözlük içinde. Erişim adresi: http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts&kategori1=veritbn&kelimesec=21201

Taş, H. Y., Demirdöğmez, M. ve Küçükoğlu, M. (2017). Geleceğimiz olan z kuşağının çalışma hayatına muhtemel etkileri. OPUS-Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 7(13), 1031-1048.

Page 87: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 88: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

63

Kütüphanelerde Dönüşüm Sürecinin Yeni Değişkenleri: Yeni Nesil Kütüphaneciler

Sinem MANTAR*

Öz

Toplumsal bir kurum olan kütüphaneler, insanlığın biriktirdiği, geliştirdiği ve aktardığı verilerin paylaşılmasında ve geleceğe iletilmesinde büyük önem taşımaktadır. Kütüphaneler işlevlerini ve varlıklarını 20. yüzyılın ortalarına kadar radikal bir değişikliğe gitmeden sürdürmüş, ancak çevrimiçi kütüphane kataloglarının yaygınlaşması ve mikrobilgisayarların ortaya çıkmasıyla bu büyük değişime katılmaları kaçınılmaz olmuştur. Bu zorunluluk kütüphanecileri büyük ölçüde etkilemiştir. Bilgi teknolojilerinde meydana gelen bu değişimler, teknolojinin kütüphane hizmetlerinde yaygın olarak kullanımı, kullanıcıyı daha hızlı ve güvenilir bilgiye eriştirme amacı, internet aracılığıyla erişilebilen elektronik kaynakların artması, toplumun bilgiye verdiği önemin artması, kütüphanecilere yeni beceriler kazandıracak ve onlara farklı sorumluluklar yükleyecektir. Bu bağlamda kütüphanecilerin gelişmeleri, değişimleri takip etmeleri, tehdit ve fırsatları iyi analiz etmeleri kaçınılmaz olmuştur. “İnternet, tuğla ve harç kütüphaneleri öldürecektir (Commission on the Future of the UC, 2013, s. 4)” kanısıyla birlikte Web destekli araştırma araçları, internet arşivi, büyük çevrimiçi kütüphanelerin yükselişi kuşkusuz bu tarz varsayımları doğrular niteliktedir. Yeni teknolojik araçların sürüklediği kütüphanecilik çalışmaları; teknolojik süreçleri hayatının her alanında ele alarak sürdürmekte olan yeni nesil kütüphanecileri de zorunlu hale getirmektedir. Yeni nesil kütüphaneciler, yalnızca mesleki yaklaşım anlamında teknolojiyi kullanan değil, aynı zamanda bir yaşam anlayışı çerçevesinde, tüm teknolojik araç ve gereçleri içselleştiren bir çalışan profili çizmektedir. Bu çerçevede; “Kütüphanecilik mesleği nasıl bir yola girecek?” sorusu akla gelmektedir. Telekominikasyon ve bilgisayar teknolojilerindeki gelişmeler, kütüphaneler dışında da bilgi arama, depolama, düzenleme ve erişime olanak sağladığını düşünürsek; “Bu mesleği icra eden insanlar bu sürecin neresinde yer alacak?”, “Teknoloji, sayısal çağda kütüphanecilere hangi değerleri katacak?” sorularına cevap aramak bu çalışmanın amaçları arasındadır. Bu sorular çerçevesinde bu çalışmada, önce kütüphanecinin temel görevleri ele alınacak ve ardından yeni teknoloji ile birlikte “Yeni Nesil Kütüphanecilerin’ yeni görevleri araştırılacak, teknolojinin kütüphaneci üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri açıklama yöntemiyle incelenecektir.

Anahtar Sözcükler: Kütüphane, Teknoloji, Kütüphaneci, Yeni nesil kütüphaneci, Bilgi hizmetleri

New Variables of the Transformation Process in Libraries: New Generation Librarians

Abstract

Libraries, which are social institutions, have great importance in sharing and transmitting the data that humanity has accumulated, developed and transmitted. Functions and assets of libraries, have not shown any radical change until the mids of the 20th century, but with the widely available online library catalogs and emerging microcomputers, a major change was inevitable. This necessity influenced librarians deeply. These changes such as the widespread use of technology in library services, the aim of retrieving reliiable information more rapidly,the increase of electronic resources accessible via the internet, the increase in the importance of information for the society, will inevitably force library staff to acquire new skills and take different responsibilities. In this context, it is inevitable for the librarians to follow developments and analyze the threats and opportunities. Web-based research tools, internet archives, and the rise of large online libraries, with no doubt, verify assumptions like “Internet, will kill brick and mortar libraries (Commission on the Future of the UC, 2013, p.4)”. In this context, librarianship studies driven by new technological tools; oblige new-generation librarians, who continue to pursue technological processes in all areas of their lives. The next generation of librarians draw an employee profile that not only uses technology in the sense of a professional approach but at the same time internalize all the technological tools and equipment iin the sense of a life understanding. In this context; The question “What kind of path will the librarianship take?” comes to mind. If we think about the developments in telecommunication and computer technology, which allows searching, storing, organizing and accessing information outside of libraries, will people who perform this profession take part in this process? What values, will technology bring to librarians in the digital age? It is among the purposes of this work to seek answers to these questions. In this study, the basic tasks of the librarian will be covered first, and then the new tasks of the “New Generation Librarians” will be investigated along with the new technology, and the positive or negative effects of the technology on the librarian will be described through qualitative interviews with different generations of librarians.

Keywords: Library, Technology, Librarian, New generation librarian, Information services

Giriş

Teknoloji, bilimin uygulamaya geçirilmiş halidir ve üretilmeye başlandığından beri yaşamı kolaylaştıran bir araç olmuştur (Tonta, 2009, s. 742). Teknolojinin bilimin olduğu gibi bilginin uygulamaya geçirilmiş hali olduğunu da söylenebilir. Teknoloji çağına girdiğimiz ve müthiş bir

* Lisans 4. Sınıf, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü [email protected]

Page 89: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

64

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

hızla yol aldığımız bu günlerde bildiğimiz hemen her şey hızla değişmekte ama değişmeyen ve hatta gün geçtikçe önemi artan tek şey bilgidir. Bilginin her geçen gün artması ve güncellenmesi sonucu gelişen teknolojiler, Web 2.0 kavramını ortaya çıkarmıştır. Web 2.0 araçları, kullanıcılara bilgi sunmakla beraber bilginin üretilmesi ve paylaşılması esasına dayanır.

Kütüphanelerin asıl amacı bilgi olmakla birlikte kütüphane; ‘bilgi taşıyan her türden belgenin derlenip, düzenlenip, hizmete sunulduğu bir bilgi merkezi’ olarak öne çıkmaktadır (Yalçınkaya, 2016, s. 596). Bu bağlamda kütüphaneler insanlığın yaşadığı, biriktirdiği, geliştirdiği ve aktardığı bilgilerin paylaşılmasında büyük önem taşıyan kurumlardır.

Kullanıcıların bilgi arama davranışı değişmektedir. Artık kullanıcı bir kitaptan yararlanmak için kütüphaneye gitmek zorunda kalmıyor, bilgisayar veya cep telefonlarıyla istedikleri yerde, saniyelik hızlarla kütüphane web sayfalarına erişebiliyor ve kütüphanenin, yazarın izin verdiği ölçüde indirebilmektedir. Bu gelişmelerin çoğunu web teknolojilerine borçluyuz. Bu bağlamda teknolojiyi sadece sosyalleşmek için değil, hareket halindeyken bile bilgiye ve/veya bilgi kaynaklarına erişmek, öğrenmek için de kullanmalıyız.

Teknoloji çağı dediğimiz bu dönemde, kullanıcılar giderek daha gelişmiş bilgi hizmetlerine gereksinim duymaya başlamış ve kütüphanelere gitmek yerine Web teknolojilerini kullanarak kendi verilerini yönetmeye, başka kaynaklardan buldukları zengin bilgileri kendininkilerle bütünleştirmeye ve bu bilgileri başkalarıyla paylaşmaya başladılar. Artık kullanıcılar kütüphanelerin sıradan bir müşterisi olmaktan çıkıp bilgi ve iletişim teknolojilerinden yararlanarak kütüphanelerin sahip olduğu içeriğe yorumlar ekleyerek katkıda bulunmaya başladılar ve daha aktif, yaratıcı hale geldiler. Bu bağlamda bakıldığında artık kullanıcılar neredeyse, kütüphaneler ve kütüphaneciler de oradadır.

Öyle görülmektedir ki, yaşadığımız bu dünyada ülke olarak ayakta kalabilmenin, modernleşmenin, dünya pazarında var olabilmenin, dünyada her alanda söz sahibi olabilmenin tek yolu bilgiyi ve teknolojiyi harmanlayarak, gereksinim duyan kişilere, gereksinim duydukları kapsamda, zamanında, güvenilir ve ekonomik biçimde bilgiye erişebilmelerini sağlamaktan geçmektedir. Bu bağlamda ‘Yeni Nesil Kütüphaneci’ler teknoloji çağında her tür kullanıcıya hizmet verebilmeleri, dijital ortamda Web 2.0 teknolojilerini kullanarak bilgi hizmetlerini kullanıcıların ayağına götürmelidirler.

Teknoloji ve Kütüphaneler

Web teknolojilerindeki değişimle ve gelişimle orantılı olarak kütüphaneler kendi aralarında türlere ayrılmıştır. Önceden eski nesil kütüphane dediğimiz geleneksel kütüphaneler vardı. Bu tür kütüphanelerde bütün kaynaklar basılıydı, basılı olmayanlar ise levha, film ve mikrofiş gibi materyallerdi ve kütüphanede yapılan bütün işlemler (kataloglama, ödünç verme, sınıflama gibi) kâğıda dayanmaktaydı. Daha sonra teknoloji ile birlikte halen kullanılan dermesi basılı kaynaklara, yapılan işlemler bilgisayara dayalı yarı elektronik diyebileceğimiz Afzali’nin (2008) adlandırmasıyla otomatik kütüphaneler doğdu. Bu dönemde basılı kaynakların yanı sıra elektronik kaynakların sayısı da artmaya başladı. En son olarak da günümüzde örnekleri bulunan elektronik kütüphaneler, hem kütüphane işlemlerinin hem de kütüphane materyalinin elektronik ortamda olduğu ve hiç basılı kaynağın bulunmadığı kütüphaneler ortaya çıkmıştır.

Eski nesil kütüphanelerin belki de en olumsuz özelliklerinden biri, kütüphanedeki kaynakları kullanmak için kütüphaneye gitmek zorunda olunmasıydı. Oysaki günümüzde kütüphaneler artık fiziksel mekânlar değil, kullanıcıların hayatlarına sinmiş ve sanal bilgi hizmeti veren ortamlar haline gelmiştir (Tonta, 2009, s. 744). Teknolojide yaşanan baş döndürücü gelişmeler bilgiye erişimdeki geleneksel yapıyı değiştirmiş, kütüphaneler önce bilgi kaynaklarını düzenleyip hizmete sunan kurumlar olmaktan çıkmış, bunun neticesinde ‘Yeni Nesil Kütüphane’ dediğimiz kavram ortaya çıkmıştır. Bu kütüphanelerde bütün materyaller yerindedir. Çalınma, ödünç verilme, kaybolma gibi bir durum söz konusu değildir (Kakırman, 2001, s.172). Yeni Nesil Kütüphaneler’de kullanılan

Page 90: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

65

teknolojik sistemler kullanıcı beklentisinin sürekli artışına sebep olmuş, kullanıcının kullanıma açık olanaklardan yararlanması bir süre sonra kütüphaneye giden okuyucu sayısını azaltmıştır (Uçak, 1995, s. 53).

Bu bağlamda bakıldığında Yeni Nesil Kütüphaneler’de olan ve olması beklenen özellikler:

- Kitapsız kütüphaneler- Otomasyon sistemleriyle desteklenen kütüphaneler- Elektronik veri tabanlarına etkin erişim- Dijital ödünç verme hizmeti- Eskisi gibi çok sessizliğin gerekmemesi- Çevreci kütüphaneler ( yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanan kütüphaneler)- Sosyal kütüphaneler ( sosyal etkinlikler düzenleyen ve ofis gibi kullanılabilen kütüphaneler)- Daha donanımlı ve aktif kütüphaneciler

Kütüphaneler bilgisayarlarla; daha verimli olma, kaliteli hizmet verme şansına sahip olmuşlar ve gelişen teknolojiyle bilginin depolanması, düzenlenmesi ve erişiminde yenilikler ortaya çıkmış, bu durum kütüphaneleri ve özellikle kütüphanecileri büyük ölçüde etkilemiştir.

Yeni Nesil Kütüphaneciler

Kütüphanecilerin asıl görevleri kullanıcıların isteği doğrultusunda bilgi kaynaklarının nerede olduğunu belirlemek ve erişime sunmaktı. Fakat gelişen web teknolojileriyle birlikte kütüphanecilerin bilgi kaynağı ve kullanıcı arasında aracı olarak oynadıkları roller de değişti. Bu konuda görülen değişim ‘Yeni Nesil Kütüphaneciler’in bilgiyi ve bilgi kaynağını sağlamasıyla birlikte belge de yayınlamaya başlamış olmalarıdır. Basılı kaynaklara alışık olan eski nesil kütüphaneciler, bilginin dijital ortamda nasıl sunulacağını öğrenmek zorunda kaldılar ve kütüphane web sayfasını düzenleme sorumluluğunu üstlendiler.

Bilgi ve iletişim teknolojilerinde meydana gelen bu değişimler kütüphanecileri ve kullanıcıları büyük ölçüde etkilemiştir. Son yıllarda toplumun büyük bir kesimi (özellikle genç nüfus) bilgi ihtiyacını büyük ölçüde teknolojiden faydalanarak dijital ortamlar üzerinden karşılamaya başlamıştır. Dijital araçlar sayesinde bilgiye anlık süreler içerisinde, uğraş gerektirmeden ulaşılmakta ve bu da kütüphanecilere büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Ancak bu durum kütüphanecilere farklı sorumluluklar yüklemiştir ve kütüphanecileri teknolojik gelişmeleri, değişimleri takip etmeye, tehditleri ve fırsatları iyi analiz etmeye zorunlu bırakmıştır. Artık bilgi profesyoneli olarak adlandırılan Yeni Nesil Kütüphaneciler, hem kendileri hem de kullanıcıları için zaman kaybına neden olmadan bilgi teknolojilerini verimli bir şekilde kullanmayı bilmeleri gerekmektedir. Yani kütüphaneciler bilgi ve web teknolojilerinden yararlanarak bilginin keşfedilmesi, düzenlenmesi, korunması, saklanması gibi süreçleri planlar ve uygularlar.

Ulusal ve uluslararası alanda elektronik ortamda üretilen ve/veya elektronik ortama aktarılan bilgi ve/veya bilgi kaynaklarının sayısı arttıkça, bu kaynaklara hızlı ve güvenilir bir şekilde erişme gereksinimi artmış ve buna bağlı olarak teknoloji ile özdeşleşmiş yeni nesil kütüphanecilere olan talep artmıştır. Artan taleple birlikte kütüphane personelinin niteliği önemli ölçüde etkilenmiştir. Bu alanda eğitim almış, mantıklı, hızlı ve doğru karar verme yeteneğine sahip personellere gereksinim duyulmaktadır. Ancak ne yazık ki bilgi ve belge yönetimi alanında eğitim almayan insanlar da bilgi merkezlerinde çalıştığı için bu durum meslek elemanlarını rekabet edebilmek için yeni beceriler kazanmaya yöneltmiştir. Bu bağlamda kütüphanelerde otomasyon sistemlerinin gelişmesiyle birlikte teknik hizmetlere çalışan personele daha az gereksinim duyulmakta, bununla beraber kütüphaneciler rutin işlerden kurtuldukları için bu durum onlara belirli özgürlükler kazandırmış, yaratıcı olmaya imkan tanımış ve artık daha çok uzmanlık isteyen alanlarda çalışmaya itmiştir. Bu alanlar daha çok teknolojiye yönelik yeni veri tabanlarının seçimi, dijital kütüphanelerin kullanımı

Page 91: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

66

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

için kullanıcı eğitimi ve danışmanlık gibi hizmetler olabilir.

Bilgi çağı dediğimiz bu dönemde sorunların çözümü için bilginin ve teknolojinin en üst seviyede kullanılacağı su götürmez bir gerçektir. Böyle bir ortamda bireylerin, kurumların sorunlarını bilgi ile ve eş zamanlı olarak teknoloji ile çözebilmek için, öncelikle doğru bilgi kaynaklarına erişme, seçme, düzenleme ve analiz etme, elde edilen bilgiyi saklamayı gerektirecektir. Bu süreci en doğru ve sağlıklı bir şekilde yürütecek olanlar ise eğitimli kütüphanecilerdir. Günümüzde bu bağlamda, bilgi toplumunun gereksinimlerini ve niteliklerini dikkate alarak mesleki bağlamda bilgi, teknik ve yöntemlerin bu dönemde yetersiz kalabileceğidir. Bu nedenle toplumların ve ülkelerin gelişebilmeleri, kalkınabilmeleri için gereksinim duyulan bilgiyi ve teknolojiyi en etkin biçimde kullanabilecek beceriye, teknik yetkinliğe sahip bireyler ve/veya kütüphaneciler yetiştirmek kaçınılmaz olmuştur. Bir süre sonra bilgi hizmeti veren kütüphaneciler teknoloji çağında doğup büyüyen insanlar olacaktır. Bu durumda yeni nesil kütüphanecileri teknoloji odaklı eğitime tabii olmaları ve dijital ortamlarda kullanıcıların bilgi gereksinimlerini kolayca karşılayabilecek duruma gelmeleri gerekmektedir. Kütüphaneci olmayan ama kütüphanelerde çalışanlar veya geleneksel kütüphaneciler ise hizmet içi eğitimlerle kendilerini mümkün olan en üst seviyede teknoloji ile yoğurmaları beklenmektedir.

Teknolojideki gelişmelerle yeni nesil kütüphanecilerin kütüphanede yaptığı işler Web 2.0 teknolojileriyle de yapılabilmektedir. Örnek verecek olursak; kataloglama otomatik üst verilerle, sınıflama anlamsal web ile sağlama işi amazon.com, e-bay gibi sitelerle, koruma işi dijital arşivlerle, kullanıcı eğitimi dijital olarak sohbet odalarıyla yapılabilmektedir. Bu bağlamda Yeni Nesil Kütüphaneciler’de olan ve olması beklenen özellikler şunlardır:

- Küratör olmalı ( bilgi merkezi yöneticisi, düzenleyicisi),- Eğitimci olmalı,- Derleyici/sentezleyici olmalı,- Kolaylaştırıcı olmalı,- Araştırmacı olmalı,- Yol gösterici olmalı,- Bilginin koruyucusu olmalı,- İleri görüşlü olmalı,- Dostane olmalı,- Yenilikçi olmalı.Araştırma kapsamında, teknolojinin kütüphanecilere etkisini saptamak amacıyla farklı kütüphanelerde, farklı yaş gruplarında ve farklı unvanlarda 20 kütüphaneciyle yapılan görüşme sonucunda elde edilen veriler, katılımcılara yöneltilen sorular bağlamında aşağıdaki gibidir:

Soru 1- Web tabanlı bilgi hizmetlerini nerede öğrendiniz?Çalışmaya başladığı yıl 1990-2005 arası olan 20 kütüphaneciden 12’si bilgi ve iletişim teknolojilerini hizmet içi eğitimle öğrendiğini ve uyguladığını belirtmiştir. Bu bağlamda baktığımızda kütüphanelerde ilk 1960’lı yıllarda bilgisayar uygulamaları başladığına göre, 1970’ler de çevrimiçi kataloglar yaygınlaştığına göre ve 1980-90’lar da mikrobilgisayarlar ortaya çıktığına göre bu 12 kütüphaneci web teknolojileriyle yoğurulmuş eğitim almaları olanaksızdır. Çünkü teknolojinin yeni hayatımıza girdiği dönemde eğitim almışlardır. Bu yüzden web teknolojilerini hizmet içi eğitimle öğrenmiş ve uygulamışlardır. Çalışmaya başladığı yıl 2005 ve sonrası olan 8 kütüphaneci ise bilgi ve iletişim teknolojilerini aldıkları lisans ve/veya lisansüstü eğitimle öğrenip uyguladığını belirtmiştir. Bu bağlamda bakıldığında bu kütüphaneciler bilgi teknolojilerinin müfredata alınıp öğretildiği dönemde eğitim almış kişilerdir.

Soru 2- Web tabanlı bilgi hizmetlerini uygularken ne gibi sorunlar yaşadınız?20 kütüphaneciden 7’si bu döneme adapte olma sürecinin uzun olduğunu, zorlandıklarını ve

Page 92: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

67

gerektiğinde teknik destek aldıklarını, 13’ü ise özel bir çabaya gerek duymadıklarını, aldıkları eğitimin yeterli geldiğini, çıkan problemleri deneme-yanılma yöntemiyle ve kendi araştırmalarıyla çözdüklerini belirtmiştir.

Soru 3- Web tabanlı bilgi hizmetlerinden ilham alarak çalıştığınız kütüphanede kendi önerinizle yapılan bir proje var mı?

20 kütüphaneciden 4’ü web teknolojilerinin etkisiyle çalıştıkları kurumda, kendi önerileriyle yapılan projelerin olduğunu belirtmiştir. Bu kütüphaneciler zaten teknoloji ile bütünleşik eğitim aldıkları için ve yenilikleri merakla takip edip kolayca adapte oldukları için yeni projeler üretip uygulayabilmektedirler. Geriye kalan 16 kütüphaneci ise henüz böyle bir girişimde bulunmadıklarını belirtmişlerdir. Çünkü bu kütüphanecilerin çoğu web teknolojilerini mecbur oldukları için kullanmaktadırlar. Bu bağlamda web teknolojilerini proje üretmekten ziyade sadece rutin işlerde kullanmaktadırlar. Sonuç

Halen kütüphanelerde bilgi hizmetleri eski nesil kütüphaneciler tarafından verilmektedir. Eski nesil kütüphaneciler hem kendileri gibi eski kuşakların hem de yeni neslin bilgi gereksinimlerini karşılamaktadır. Ama yakın gelecekte bilgi hizmeti veren eski nesil kütüphanecilerin yerini tamamen yeni nesil kütüphaneciler alacaktır. Yeni nesil kütüphaneciler Prensky’nin (2009) adlandırmasıyla ‘dijital insanlar’ a hizmet vermeye hazır olmalılardır. Kütüphanecilerin sadece geleneksel bilgi düzenleme becerilerine sahip olmaları yeterli değildir. Aynı zamanda web tasarımcısı, bilgi mimarı, ağ yöneticisi olarak görev yapabilecek becerilere de sahip olmalıdırlar. Bu bağlamda bakıldığında merak, aklın ve zekanın işaretidir, keşfetme ve öğrenmenin ön koşuludur. Yani zeka, bilgi ve yaratıcılık önemlidir. Kütüphanelerde teknik ve teknoloji çok önemli unsurlardır ancak asıl önemli olan bu teknolojilerin nasıl uygulanacağıdır. Bu bağlamda Yeni Nesil Kütüphaneciler’ de yaratıcılık ve aktif zeka ön plana çıkmaktadır.

Teknoloji bir güçtür ve tüm insanlığı etkilediği gibi kütüphanecileri de etkilemeye ve değiştirmeye devam edecektir. Kütüphaneciler teknolojiyi kullanmayı bilmek kadar, teknolojinin nasıl değişeceği konusunda da bir vizyona sahip olmalıdır. Kütüphanecilerin vazgeçilmezliği ise bu gelişime ve değişime sağladıkları uyumla orantılıdır. Kütüphanecilerin bilişim teknolojilerinden tasarım, uygulama ve kullanım yönleriyle daha üst düzeyde yararlanabilecekleri beceriye sahip olmaları ‘Yeni Nesil Kütüphanecilik’ kavramının gelişiminde en önemli adımlardan biri olacaktır.

Bilginin toplanması, organize edilmesi ve erişime açılması kütüphanecilik mesleğinin temel fonksiyonları olduğuna göre, teknolojinin hızla ilerlemesi insan faktörünün önemini azaltmamış, tam tersine yeniliklere, gelişmelere açık, teknolojiye ve hızla değişen çevreye ayak uydurabilen, teknolojik sistemleri veya yazılımları iyi bilen değil bunları öğrenmeye istekli, yetenekli, dostane, deneyimli, denge noktasını kurabilen kişiler olmalıdır. Gelecekte teknoloji ile birlikte bilgisayarlar, robotlar kütüphanecilerin yerini alamasa da, onları her açıdan değiştirmeye devam edecektir. Günümüzde kütüphanecilerden bilgi ile ilgili her soruna çözüm üretmeleri ve çalıştıkları kurumda Yaşar Tonta’nın (2012, s. 293) değişiyle birer ‘değişim ajanı’ olarak görev yaparak çevrelerini değiştirmeleri, dönüştürmeleri, yenilemeleri beklenmektedir.

Kaynakça

Afzali, M. (2008). Karma kütüphane: Dijital ve geleneksel kütüphanelerin odak noktası. Türk Kütüphaneciliği, 22(3), 266-278.

Commission on the Future of the UC.(2013). Report of the Commission on the Future of the Future of the UC Berkeley Library. UC. California, U.S. 01 Mart 2018 tarihinde http://academic-senate.berkeley.edu/sites/default/files/cfucbl_report.pdf adresinden erişildi.

Kakırman, A. (2001). Teknolojik gelişmelerin kütüphanelere etkisi. Türk Kütüphaneciliği, 15(2), 172-177.

Page 93: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

68

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Prensky, M. (2009). H. Sapiens digital: From digital immigrants and digital natives to digital wisdom. innovate: Journal of Online Education, 5(3). Erişim Adresi: http://nsuworks.nova.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=1020&context=innovate

Tonta, Y. (2009). Dijital yerliler, sosyal ağlar ve kütüphanelerin geleceği. Türk Kütüphaneciliği,23(4), 743-763.

Tonta, Y. (2012). Kütüphanecilik ve Bilgibilim eğitiminde gelişmeler ve program değişiklikleri. Türk Kütüphaneciliği, 26(2), 227-261. Erişim Adresi: http://www.tk.org.tr/index.php/TK/article/view/314/306

Uçak, N. Ö. (1995). Kütüphaneleri etkileyen teknolojik yenilikler ve geleceğin kütüphaneleri. Türk Kütüphaneciliği, 9(1), 49-55.

Yalçınkaya, Y. (2016). Dijital kültür ve dijital kütüphane. Türk Kütüphaneciliği, 30(4), 595-618.

Page 94: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

69

II. OTURUM

PROF. DR. JALE BAYSAL’A SAYGI OTURUMU

Prof. Dr. Jale Baysal (d. 1926, Kayseri - ö.12 Ağustos 2009, İstanbul). Kütüphaneci, akademisyen, yazar.

Türkiye’de kütüphaneciliği, meslek ve disiplin olarak yerleştiren önemli isimlerden birisidir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü’nde doktora alan ilk öğrencilerinden olan Jale Baysal Türkiye’de kütüphanecilik alanında ilk kadın profesör olmuştur. İlk ve orta öğrenimini Kayseri’de tamamlayan Jale Baysal, yükseköğrenimini İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde yapmış ve 1948’de mezun olur olmaz Beyazıt Kütüphanesi’nde memur olarak çalışmaya başlamıştır.

Jale Baysal, öğrencilik yıllarında yazmış olduğu ilk öyküleri Edebiyat Fakültesi’nde çıkan Hareket adlı dergide yayınlanmıştır. Bununla birlikte Baysal’ın “Sıkıntı” başlıklı bir piyesi de Ankara Radyosunun “Radyofonik Piyesler” adlı programında oynanmıştır.

11 yıl süreyle Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Semineri kütüphaneciliği görevini üstlenen Baysal, 1974-1994 yılları arasında, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü’nün bölüm başkanlığı görevini üstlenmiştir. 1972’de doçent, 1982’de profesör unvanını alan Jale Baysal, emekli olduktan sonra 1990’da İstanbul’da faaliyete geçen Kadın Eserleri Kütüphanesi’nin ve Bilgi Merkezi’nin kurucularındandır. 1991’de 264 aydının girişimi ile kurulan Tarih Vakfı’nın da kurucu üyelerindendir.

Prof. Dr. Jale Baysal 12 Ağustos 2009 tarihinde vefat etmiştir. Aziz hatırası önünde saygı ile eğiliyoruz.

Oturum Başkanı Prof. Dr. Mesut YALVAÇ: Çok Değerli ve Çok Sevgili Katılımcılar, Sevgili Hocalarım, Sevgili Öğrencilerimiz, ikinci oturuma hoş geldiniz!

Bu oturum Çok Değerli Hocamız Prof. Dr. Jale Baysal’a Saygı Oturumu. Düşünenin, uygulayanın yüreğine sağlık, beynine sağlık. Oturumlarla değerli hocalarımızın anısını yaşattıkları için. Ben izninizle, dün çok duygusal bir şekilde bir şeyler kaleme aldım. Bir daha o düşündüklerimi ezbere söyleyebilir miyim?, bilmiyorum, sanmıyorum. O yüzden o duygularımın bazılarını okumak istiyorum.

Öncelikle camiamızın en güzide, en vefalı kurumlarından birinin içindeyiz biz, o Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, tüm kütüphanecilik camiasının babası, atası olarak görüyorum. Öncelikle Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’ne, Ankara Üniversitesi Bilgi - Sizsiniz Öğrenci Topluluğu’na ve bu önemli değerli, başarılı etkinlikleriyle ve bu etkinlik münasebetiyle de çok değerli ve sevgili büyüklerimizin, hocalarımızın, her birinin yüce ve aziz anısına gösterdikleri duyarlılık ve vefaları için şükranlarımı sunuyorum.

Değerli ve Sevgili Hocam, tüm diğer hocalarım gibi, Prof. Dr. Jale Baysal, sevgi dolu, saygın bir hanımefendi idi. Alanımızdaki tüm hanımefendiler böyle. Çağdaş bir Türk kadınıydı, çok öz verili bir anneydi, çok düşünceli ve fedakâr bir aile büyüğüydü, sadık ve vefalı bir dosttu. Geçmişi çok iyi bilen ve analiz edip değerlendirebilen, geleceği de çok iyi görebilen gerçek bir bilim insanı, gerçek bir bilim kadınıydı. Engin bilgi ve kültür sahibiydi, paylaşımcı, duyarlı, dürüst, onurlu ve kişilikli bir toplum önderiydi ve yöneticiydi. Öğrenci ve meslektaşlarının çok değerli ve sevilir hocasıydı. Ben 17 yaşındayken kendisiyle öğrencisi olarak tanıştım. Ve 17 yaşındayken, ilk dersten itibaren hemen hemen her ders provasında odasındaydım. Hayatımda ilk nescafe’yi onun odasında içtim. O zaman daha yeni çıkmıştı, bugün nescafe’yi herkes içiyor. Hadi içelim mi, yap bize bir kahve diye başladı. 3 soru sormuştum ona, “onu odama gel, orada tartışırız, burada tartışamayız.” demişti. Kendisiyle ilk maceram böyle başladı; ilk ders, 17 yaşındayım. 17 yaşındayken onunla yolu kesişen ve sonrası her

Page 95: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

70

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

zaman öğrencisi, meslektaşı, asistanı, yoldaşı, dost ve sırdaşı olmanın büyük mutluluk ve onurunu yaşayanlardan biriyim, sadece ben değil, sadece biriyim. Ondan her an bilimsel, mesleki ve hayata dair çok şeyin, çok zevkle öğrenildiğini ve paylaşıldığını söylemeliyim. İstanbul Üniversitesi’nde ondan aldığım bu keyfi hiçbir zaman almadım başkasından, bunu söylemeliyim.

O meslektaşlarının ve tanıdığı herkesin her sorunuyla yakından ilgilenmiştir, çözümler üretir, katkılarda bulunur. Ve bu bahisle; öğrencilerine ve genç meslektaşlarına her konuda moral ve maddi desteğini hiç eksik etmediğinin yakın tanığıyım.

Teslim aldığı insanlığa hizmet bayrağını, ulusal ve uluslararası düzeyde bilime, alanımıza, topluma ve insanlığa verdiği katkılarıyla yükselten Sevgili Hocam Jale Baysal ve ona karşı sonsuz şükran ve minnet duygularımız, aldığı insanlığa hizmet bayrağını yükselterek geleceğe teslim edecek tüm meslektaşlarımıza, z kuşağına, alfa kuşağına cesaret, ümit ve çalışma gücü versin, ışıklı yollar açsın. Umarım alanımıza, toplumumuza ve insanlığa yararlı işler başarmış, onurlu ve kişilikli bireyler ve meslektaşlar olarak Prof. Dr. Jale Baysal hocamıza ve diğer tüm büyüklerimize ve hocalarımıza olan borcumuzu ödeyebilir ve onlara layık olabiliriz. Yolunuz ve yeriniz sizin gibi ışıklı ve aydınlık olsun hocalarımız. Sevgili ve Değerli Hocam ve tüm büyüklerim ve hocalarım, hiç unutulmayacaksınız. Biz unutmadık burada dile getirdik, şu anda bizlerden duyanlar ‘öyle hocalar varmış, böyle büyükler varmış, görmedik belki’ diye düşünebilirler. Ama ürettiği diğer hocalarım, işte burada duruyor. Hepiniz büyüklerimizin ürettiği hocalarımız, hepiniz de onlardan parça var; bulabilirsiniz ve görebilirsiniz: Onlar yaşıyorlar. Ve onlar sizlerle yaşayacaklar. İyi ki varlardı ve iyi ki varız, iyi ki var olacaksınız gençler!

Page 96: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

71

*Arş. Gör., Doktora, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]

Yakın Geleceğin Kütüphaneleri

Neslihan ER-KOÇOĞLU*

Öz

Kütüphaneler yüzyıllardır bilginin düzenlendiği, saklandığı ve gelecek kuşaklara aktarıldığı kamusal alanlardandır. Teknolojinin

ve çağın koşullarının bir şeyleri dönüştürdüğü gerçeği görmezden gelinemez; ancak insanlık bilgisini saklamak, sistematize etmek

ve gelecek kuşaklara aktarmak için adı ne olursa olsun kütüphane gibi örgütlere gereksinim duyulacaktır. Bu çalışmada geleceğin

kütüphaneleri konusuna ilişkin 21. yüzyılda (2001-2018) üretilen/yayımlanan ve Web of Science veri tabanında dizinlenen

makalelerin, amaca dayalı örnekleme stratejisi esas alınarak, nitel içerik analizi gerçekleştirilmiştir. Web of Science veri tabanında

bulunan makalelerin genel bibliyografik verileri analiz edildikten sonra tam metin erişilen çalışmaların içerik analizi gerçekleştirilerek

alanyazında geleceğin kütüphanelerine yönelik en çok hangi unsurların vurgulandığı saptanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda

çalışmalarda en fazla derme, kullanıcı ve hizmetler (teknik hizmetler ve kullanıcı hizmetleri) konularına yoğunlaşıldığı görülmüştür.

Sonuç olarak kütüphanelerin yakın gelecekte varlığını etkin şekilde sürdürebilmesi için 5 unsurunu (kullanıcı, derme, personel, bina,

bütçe) ve bilgi hizmetlerini sürekli olarak gözden geçirmesi gerekmektedir. Kütüphaneler ve kütüphanecilik ancak böylelikle işlevlerini

etkin biçimde yerine getirebilir.

Anahtar Sözcükler: Geleceğin kütüphaneleri, 21. Yüzyıl, Kütüphane hizmetleri, Bilgi hizmetleri

Libraries of the Near Future

Abstract

Libraries, for centuries, are among the public spaces where information is stored, organized, served and transmitted to future

generations for centuries. It is impossible to ignore the fact that the conditions of our age and technology, transform things; but

whatever their names are, there will always be a need for organizations like libraries to store, systematize, and transfer information

to future generations. In this study, a qualitative content analysis was carried out based on the purpose-based sampling strategy of

the articles on the topic of future libraries published in the 21st century (2001-2018) and indexed in the Web of Science database. After

analyzing the general bibliographic data of the articles in the Web of Science database, it was tried to determine which elements/

themes were most emphasized for the future libraries by carrying out the content analysis of the articles which were accessed in full

text. In this context, it has been observed that most studies focus on the issues of building, users and services (technical services and

user services). As a result, in order for libraries to be able to continue their existence effectively in the near future, it is necessary to

constantly review 5 elements (user, collection, staff/personnel, building, budget) and information services. Librarians and librarianship

can only function effectively in this way.

Keywords: Future libraries, 21st century, Library services, Information services

Giriş

Kütüphaneler yüzyıllardır bilginin düzenlendiği, saklandığı ve gelecek kuşaklara aktarıldığı kamusal alanlardandır. Teknolojinin ve çağın koşullarının bir şeyleri dönüştürdüğü gerçeği görmezden gelinemez; ancak insanlık bilgisini saklamak, sistematize etmek ve gelecek kuşaklara aktarmak için adı ne olursa olsun kütüphane gibi örgütlere gereksinim duyulacaktır. İnsanlığın her döneminde gelecek merak edilmiş ve gelecek üzerine tahminler yürütülmüştür. İnsanlığının bilgi birikimini gelecek kuşağa taşıyan kütüphanelerin geleceğinin nasıl olacağına dair öngörülerde bulunulması da elbette kaçınılmazdır. Belki de kütüphaneciliğin başlangıcından bu yana mesleğin geleceği ya da geleceğin mesleği tartışılagelmiş ve merak edilmiştir. Geleceğin kütüphanelerine dair ulusal ve uluslararası literatürde bilim insanları, bilgi uzmanları ve dernekler tarafından bu konunun ele alındığı, bu konuya ilişkin bilimsel toplantıların düzenlendiği ve çok sayıda çalışma olduğu gözlenmiştir. Bunların

Page 97: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

72

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

her biri yayımlandıkları dönemin ve coğrafyanın gerçeklerine bağlı kalarak geleceğe ışık tutmakta ya da fütürist bir bakış açısıyla gelecekte kütüphanelerin ya da kütüphaneciliğin geleceğinin nasıl olacağına dair bilgiler sunmaktadır. Literatürdeki çalışmaların hepsine değinmek bu araştırmanın sınırları bağlamında olanaklı değildir. Alanyazındaki bir çalışmada (Dorner, Campbell-Meier ve Seto, 2017) yalnızca 2011-2016 yılları arasında kalan zaman diliminde bile bu konuya ilişkin çalışmaların 500’ü bulduğunu vurgulamaktadır.

Bu bağlamda geleceğin kütüphanelerinin nasıl olacağına ya da kütüphanelerin geleceğine ilişkin sorunlara yönelik, çalışmanın yöntemine paralel biçimde, çeşitli durumların, yayınların analizinin gerçekleştirildiği güncel çalışmalara odaklanmak gerekmektedir. 2017 yılında yayınlanan ve kütüphane dernekleri ile ilgili kuruluşlar tarafından gerçekleştirilen 5 temel projenin dokümanlarının analizinin gerçekleştirildiği bir çalışma dikkat çekicidir. Bu çalışmada 2011-2016 yıllarında dernekler tarafından yapılan 5 temel proje anlamlandırma bakış açısıyla “vaka” ele alınarak incelenmiştir ve uluslararası düzlemde kütüphaneciliğin geleceğine dair bir endişe saptanmıştır. Aynı yıl yayımlanan bir diğer çalışmada Cherinet (2018) ise Delphi tekniği, sistematik literatür taraması, katılımcılarla yapılan görüşmeler, resmi olmayan tartışmalar ve kendi deneyimleri üzerinden kütüphanecilerin gelecekteki rollerine odaklanan nitel bir çalışma gerçekleştirmiştir. Çalışma sonucunda kütüphaneci olmanın sadece bilgi ile donatılmaktan daha fazlası olduğu saptanmış ve buna ulaşmak için de tutku ve katı disiplin gerektiği vurgulanmıştır. Cherinet (2018, s. 103) aynı çalışmasında öneri olarak kütüphanecilik eğitim programlarının yeni beceriler doğrultusunda gözden geçirilmesi gerektiğini belirtmiş ve “tek beden herkese uyar/one-size-fits all” mantığının değişen kütüphanecilik çevresi için artık geçerli olmadığını belirtmiştir. 2017 yılında geleceğin kütüphanecilerinin çok boyutlu rolünü saptamaya yönelik gerçekleştirilen bir çalışmada (Roy ve Hallmark, 2017), kütüphanecilerin gelecek senaryolarına nasıl başarılı bir şekilde hazırlanacağı konusu üzerine odaklanılmıştır. Geleceğin kütüphaneleri için oluşturulan beş senaryoda, kullanıcılar, kütüphanecilerin bu senaryolarda başarılı olabilmeleri için onların bazı becerilere sahip olmaları gerektiğini belirtmiştir. Görüldüğü üzere bu iki çalışma da kütüphanecilerin becerileri üzerinedir.

Alanyazında bulunan bir diğer güncel tarihli çalışmada (O’Hehir ve Reynolds, 2015) ise kütüphanelerin sürekli ve hızla değişen dünyadaki kullanıcıların gelecekteki gereksinimlerini karşılayabilmesinin ve onların değişen koşullara başarılı bir biçimde uyum sağlamalarının önemli olduğundan söz edilmektedir. Bu bağlamda çalışmada, Avustralya'nın halk kütüphanesi ağlarının gelecekteki başarısının, kısmen küresel ölçekte halk kütüphanelerinin gelecekteki başarılarına veya başarısızlıklarına bağlı olarak belirleneceği belirtilmektedir. Bu araştırmada Avustralya halk kütüphanesi hizmetlerinin nasıl sunulduğunu, işletildiğini, finanse edildiğini ve gelecekte nasıl kullanılacağına dair bir etkisi olması muhtemel olan temaları ve eğilimleri tanımlamak için bir dizi kaynak analiz edilmiştir. Çalışmanın sonucunda kütüphanelerin geleceğine dair küresel ölçekte hem anlaşma hem anlaşmazlıkların olduğu saptanmıştır.

Yöntem

Çalışma yakın gelecekte kütüphanelerinin nasıl olacağına dair varsayımlarda bulunmak için aşağıda sunulan araştırma sorularına yanıt aramaya odaklanmıştır:

�Geleceğin kütüphaneleri ya da kütüphanelerin geleceği konusuna ilişkin alanyazında yapılan çalışmalar nelerdir?

�Çalışmalarda hangi konular, endişeler ele alınmıştır?

�Alanı yakın gelecekte bekleyen durumlar nelerdir?

Amacı dayalı örnekleme stratejisi kullanılarak çalışmada ele alınacak çalışmaların kontrolünü

Page 98: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

73

sağlamak için Web of Science veri tabanında (WoS) dizinlenen makaleler ile çalışma sınırlı tutulmuştur. 2 Mayıs 2012 tarihinde Web of Science’ın gelişmiş tarama ara yüzünde (“Web of Science Advanced Search”, y.y.) sorgulama gerçekleştirilmiştir. Sorguda, geleceğin kütüphanelerinin nasıl olacağına dair somut delil toplamak amacıyla “future libraries” ya da “library of the future” temasını ele alan çalışmalara ulaşılmak istenmiştir. Bu bağlamda anahtar sözcük ve anahtar sözcüğün çeşitli biçimleri hem konu hem başlık bölümlerinde geçen kaynaklara ulaşılmaya çalışılmıştır.* Ancak WoS’ta 21. yüzyılda makaleler seçeneği tercih edilmesine rağmen sistem bunun beraberinde bildirileri ve kitap içi bölümleri de getirmektedir. Gelen sonuçta bildiri ve kitap içi bölümü seçme olanağı var iken yalnızca makaleleri süzme seçeneği yoktur. Ayrıca sorgulama sonucunda bazı kaynakların kapsamlı öz bilgilerinin bulunmadığı vb. gözlemlenmiş; bu nedenle çalışmada yalnızca tam metin erişilen İngilizce makalelerin içerik analizinin gerçekleştirilmesine karar kılınmıştır. Bilindiği üzere içerik analizinde geçerliği ölçme aracı yalnızca kategori tanımlarıdır (Gökçe, 2006, s. 83). İçerik analizi çalışmalarında güvenirlik ise kategori sisteminin oluşturulması ve her bir kategorinin açıkça tanımlanması işlemi ile sağlanmaktadır (Gökçe, 2006, s. 83). Bu bağlamda çalışmanın güvenirliği için kod ve kategoriler başka bir araştırmacı ile oluşturulmuştur. Analiz edilen veriler Microsoft Excel formatında derlenerek kayıt altına alınmıştır. Kategorize edilen ve özetlenen veri görselleştirilerek, tekrarlanma sıklıkları ve yüzdeleri ile birlikte, “Bulgular” bölümünde sunulmuştur.

Bulgular

Yöntem bölümünde belirtildiği üzere WoS veri tabanında 2001-2018 yılları arasında “geleceğin kütüphaneleri” temalı yayınlara erişmek için bir sorgu gerçekleştirilmiştir. Sorgu sonucu Grafik 1’de görselleştirilerek sunulmuştur.

Grafik 1’de görüldüğü üzere sorgulama formülasyonunda (n=180) sistemden yalnızca makaleleri getirmesi istenmiş olmasına rağmen sistem makale (f=141, %78), bildiri (f=11, %6) ve kitap içi bölüm (f=28, %16) getirmiştir. Anahtar sözcükler başlık ve konuda geçsin dense de doğal olarak ilgisiz yayınlar da sonuçta gelmiştir. Ancak bunların bir bölümü konu ile ilgili değildir. Taramanın ve sistemin etkinliğinin değerlendirilmesi başka bir çalışma konusu olabilir. Burada önemli olan çalışmada makalelere erişilmek istenmesine rağmen sistemin bunu sağlıklı biçimde gerçekleştiremediğidir. Sorgulama sonucunda geleceğin kütüphaneleri/kütüphanelerin geleceği konusunda yayımlanan makalelerinin dillere göre dağılımı Grafik 2’de sunulmuştur.

Grafik 1. Sorgu sonucu erişilen kaynak türleri

*Sorgu cümlesi: TI=(“future librar*”) OR TS=(“future librar*”) OR TI=(“librar* AND future”) OR TS=(“librar* AND future”) OR TI=(“librar* of the future”) OR TS=(“librar* of the future”) OR TI=(“future of the librar*”) OR TS=(“future of the librar*”) OR TI=(“librar* of future”) OR TS=(“librar* of future”) OR TI=(“ future of librar*”) OR TS=(“future of librar*”). Sınırlılıklar: Zaman aralığı (2001-2018), tür (makale). Not: WoS’ta tarama yaparken gelişmiş taramada çeşitli sorgular gerçekleştirilmiş ve sorgunun niteliğini artırmak için sorgu cümlesi oluşturmuştur.

Page 99: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

74

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Grafik 2’de görüldüğü üzere sorgu sonucunda erişilen bütün makalelerin dillere göre dağılımında yayınların çoğunlukla İngilizce (f=114, %81) olduğu gözlenmiştir. İngilizceyi sırasıyla Almanca (f=7, %5), Rusça (f=6, %4), İspanyolca (f=5, %4), İtalyanca (f=3, %2), Katalanca (f=2, %1), Portekizce (f=2, %1), Japonca (f=1, %1) izlemektedir. Sorgu sonucunda makaleler süzüldükten sonra 141 makaleden 19‘u ilgisiz bulunarak elenmiştir. Geriye kalan 122 makalenin tam metin erişilebilirlik durumu Grafik 3’te sunulmuştur.

Grafik 3. Sorgulama/tarama sonucu erişilen ilgili makalelerin tam metin erişilebilirlik durumu

Grafik 2. Makalelerin dillere göre dağılımı

Grafik 3’te görselleştirildiği üzere sistemde konuyla ilgili olarak 121 makaleye erişilmiştir. Bunların yarsından fazlasına (f=80, %66) tam metin olarak erişilmiştir. Makalelere tam metnine erişiminde hem Zadar Üniversitesi’nin veri tabanı aboneliklerinden yararlanılmış hem de sağlayıcılar tarafından (dergi ya da açık erişim platformları, üniversiteler vs.) sunulanlardan yararlanılmıştır. Makalelerin bir bölümüne (f=42, %34) ise erişilememiştir. Tam metin olarak erişilen makalelerin diller açısından dağılımı ise aşağıda temel hatlarıyla sunulmuştur.

Page 100: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

75

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Grafik 4’te tam metin olarak erişilen makalelerin dillere göre dağılımı sunulmuştur. Burada İngilizce (f=68, %85) ve diğer diller (f=12, %15) ayrımı yapılmasının sebebi, içerik analizi gerçekleştirilen bölümün İngilizce makalelerden (yazar yabancı dil olarak yalnızca İngilizce dilini bilmektedir) oluşuyor olmasıdır. Bu bağlamda 68 makalenin içerik analizi gerçekleştirilmiş ve Grafik 5’te sunulmuştur.

Grafik 4. Sorgu ile ilgili tam metin erişilen makalelerin dillere göre dağılımı

Grafik 5. Geleceğin kütüphanelerine dair vurgulanan unsurlar

Grafik 5’te tam metnine erişilen makalelerin içerik analizi gerçekleştirilerek geleceğin kütüphaneleri/kütüphanelerin geleceği konularında hangi unsurlara odaklandıkları saptanmaya çalışılmış ve görselleştirilerek sunulmuştur. Grafiğe bakıldığında erişilen alanyazında (sorgu bağlamında), geleceğin kütüphanelerine yönelik olarak en fazla derme konusunun ele alındığı (f=26, %18), bunu sırasıyla kullanıcı (f=25, %17), hizmetler (f=25, %17), personel (f=22, %15), bina (f=16, %11), eğitim ve diğer konuların izlediği gözlenmiştir.

Page 101: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

76

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Sonuç, Değerlendirme ve Öneriler

Küresel ölçekte otorite kabul edilen veri tabanında dizinlenen ve 21. Yüzyılda yayımlanan geleceğin kütüphaneleri konulu çalışmaların analizi sonrasında dikkat çeken unsurlar temel başlıklar altında değerlendirilmiştir.

� Etkin ve dönüşen kütüphane kullanım alanı: Dijitalleşme, elektronikleşme ile birlikte kütüphanelerin fiziksel varlığı sorgulanmaya başlanmıştı; ancak günümüzde ve yakın gelecekte onun yok olamayacağı, aksine yenilikçi hizmetler için alanın yeniden tasarlanması gerekliliğine odaklanılmıştır (yeni çalışma ortamı tasarımları, makerspace/iş birlikçi çalışma alanı vs.).

� Lider ve personel yetkinliği: Kütüphane yöneticilerinin liderlik becerilerine ilişkin çalışma yoğunluğu da liderlerin kütüphanelerin geleceğinde oynadığı önemli rolü gösterir niteliktedir. Kütüphanecilerin, yeni nesil kullanıcılara hizmet vereceği vurgulanarak onların çağa uygun beceriler kazanmalarına odaklanılmaktadır; çünkü kullanıcı merkezli hizmet gittikçe ağırlığını hissettirmektedir.

� İş birliği (hizmetler ve derme): Yakın gelecekte dermenin hibrit/melez olacağına dair görüşler çoğunluktadır. Ayrıca kütüphane kullanıcılarının bir kısmının basılı dermeden hoşlandığı belirtilmektedir. Bu da dermenin yönetiminde dikkate alınması gereken bir ölçüttür. Kütüphaneler arası iş birliği geçmişte olduğundan çok daha fazla önem kazanmış ve kütüphaneler arası ödünç vermenin ötesine taşınmaya başlamıştır. Dijital dermelerin paylaşımı gibi iş birliği girişimleri günümüzde tartışılan konulardır.

� Değişen kullanıcı profili ve kişiselleştirilmiş hizmetler: Kullanıcılar hem nesil olarak hem de tipoloji olarak oldukça farklılaşmaktadır. İyi bir kullanıcı analizi ve yetişmiş insan gücü ile her şey başarılabilir. Kullanıcı merkezli hizmet vermek artık kaçınılmazdır.

� Bütçe kesintileri (tehdidi fırsata dönüştürme): Kütüphaneler bütçe kesintileriyle karşı karşıya kalmaktadır; ancak bu durum bir fırsata dönüştürülebilir. Kütüphaneler hizmetlerinin niteliğini ve bağlı olduğu kuruluşa ve topluma olan olumlu etkisini gösterdikçe, onlara değer verilmeye devam edilecektir. Çeşitli bütçe kaynakları bulunacaktır.

Kütüphaneler, birbiriyle etkileşimli sistemin parçaları olan bu unsurları dikkate almalı ve her biri değiştiğinde ona göre hızlıca uyarlanmak zorundadır. Böylelikle onlar, varlığının değerini koruyabilir. Yoksa kütüphaneler; değersiz, atıl ve işlevsiz bir kuruma dönüşecektir. Hangi tür kütüphane olursa olsun varlığını sürdürdüğü örgütün işlevlerini yerine getirme görevini etkin biçimde gerçekleştiremediğinde yaşamını/varlığını yakın gelecekte sonlandırması kaçınılmazdır.

Sonuç olarak kütüphanelerin yakın gelecekte varlığını etkin şekilde sürdürebilmesi için 5 unsurunu (kullanıcı, derme, personel, bina, bütçe) ve bilgi hizmetlerini gözden geçirmesi gerekmektedir. Ayrıca hem bölümlerde verilen eğitimin hem de hizmet içi eğitimin çağın gereklerine göre sürekli güncellenmesi kaçınılmazdır. Çünkü bütün bu değişimler sistemin her bir parçasını etkilediğinden, sistemin devamı için her bir unsur, üzerine düşen görevi etkin biçimde yerine getirmek için çağa uyum sağlamalıdır. Türkiye, dönüşüm zamanını kaçırmadan tehditleri ülke gerçekleri bağlamında fırsata çevirmeye çalışmalıdır. Tehditleri fırsata dönüştürerek ve fırsatlardan etkin biçimde yararlanarak kütüphanelerinin zamanın getirdiği değişimlere göre yeniden şekillenmeleri, toplumsal görevlerini en etkin şekilde yerine getirmeleri için zorunludur. Bu nedenle kütüphaneler kendilerini ve sundukları hizmetleri sürekli olarak geliştirmelidir.

Page 102: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

77

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Kaynakça

Cherinet, Y. M. (2018). Blended skills and future roles of librarians. Library Management, 39(1), 93–105. doi: 10.1108/LM-02-2017-0015

Dorner, D., Campbell-Meier, J., & Seto, I. (2017). Making sense of the future of libraries. IFLA Journal, 43(4), 321–334. doi: 10.1177/0340035217727554

Gökçe, O. (2006). İçerik analizi : Kuramsal ve pratik bilgiler. Ankara: Siyasal Kitabevi.

O’Hehir, E., & Reynolds, S. (2015). Highways and byways: Future directions for Australian public libraries. Australian Library Journal, 64(4), 308–320. doi: 10.1080/00049670.2015.1087298

Roy, L., & Hallmark, E. K. (2017). Charting a multi-dimensional role of future librarians. Library Management, 38(6/7), 302–311. doi: 10.1108/LM-03-2017-0030

Web of Science Advanced Search. (t.y.). Erişim adresi: http://apps.webofknowledge.com/WOS_AdvancedSearch_input.do?SID=

E6IZhTkIiGU2k3rf9Hz&product=WOS&search_mode=AdvancedSearch

Page 103: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 104: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

79

Geleceğin Kütüphaneleri ve Kütüphanecileri İçin Farklı Bir Bakış Açısı

Meryem Zeynep AKCAOĞLU*

Öz

Değişim 21. yüzyılın en önemli özelliklerinden biri olarak görülmektedir. Teknolojik gelişmelerle birlikte sosyal hayatta yaşanan farklılaşmalar, uzun vadede toplumsal dönüşümlere neden olmaktadır. Kâr amacı güden ya da gütmeyen kurum/kuruluşlar her an bir değişim ve dönüşüm sürecini yaşamaktadır. Kütüphaneler kar amacı gütmeyen kurumlar olarak güçlü bir şekilde pazarda yerlerini almalı ve değişime ayak uydurmalı, hatta değişimin öncüsü olmalıdır. Çalışmada; Denver Halk Kütüphanesi’nin ilk şehir kütüphanecisi John Cotton Dana’nın, Kütüphanelerin ana misyonunu, belki de varlık nedenini tanımladığı sözünden yola çıkılmıştır. “Bir halk kütüphanesi önce toplumsal mutluluğun, daha sonra toplumsal eğitimin merkezidir.” (Sandlian-Smith,2016). Bilgi çağında tüm toplumların hedefi bilgi toplumu olmak ise, ülke olarak bu yolda sağlam ve geleceğe yönelik emin adımlar atmalıyız. Tabii ki de bu adımların temeli en doğru bilgilerin depolandığı kütüphanelere, bilgi yuvalarına, yeni bir soluk getirmekle olacaktır. Kullanıcıların istekleri, kütüphaneden beklentileri, kullanılan kaynakların içerikleri ve formatları neredeyse tamamen değişmişken, kütüphanelerin de hizmetleri sunuş tarzları, depolama ortamları, bilgi erişim süreçleri ve sistemleri değişmiştir. Kütüphanelerin bundan sonra yapması gereken bir an önce daha farklı bir değişim sürecini yaşamaya başlamak ve hizmetlerin kalitesini arttırarak, kullanıcıların beklentilerini hatta onların dahi hayal edemediklerini, ortaya çıkarmak, kütüphanelere yeni bir bakış açısı kazandırarak varlığımızı devam ettirmek ve en önemlisi vazgeçilmez, olmazsa olmaz olduğumuzu göstermektir. Kütüphanelerin toplumsal mutluluğu sağlamada herhangi bir aktif çaba içerisinde olmaması belki de kütüphanelerin olmazsa olmaz bir ihtiyaç olduğunun hala fark edilememesinin sebebi olarak görülebilir. Bu çalışmada kütüphanelerin mekânsal olarak nasıl bir değişim sürecine girebilecekleri, kütüphanecilerin yeni sorumlulukları ve yaşanacak değişimlerin ülke geleceğine katkısından bahsedilecektir. Kütüphanecilerin, etkili bir şekilde değişim sürecini yönetmek, eğitimci bakış açısı kazanmak ve topluma rehberlik etmek için neler yapabileceklerinden bahsedilecektir. Çalışmanın amacı, kütüphanelere tamamen başka bir perspektif kazandırmak ve yaşanacak değişim süreçlerinin ardından hem toplumun gözündeki kütüphane ve kütüphaneci algısının nasıl pozitif anlamda farklılaşabileceğini anlatmak hem de kütüphanecilerin mesleki anlamda tatminlerinin nasıl artacağını ortaya koymaktır.

Anahtar Sözcükler: Geleceğin kütüphaneleri, Bilgi uzmanları, Geleceğin kütüphanecileri, Kütüphanelerin değişimi

A Different Perspective for the Future of Libraries and Librarians

Abstract

Change is seen as one of the most important features of the 21st century. Along with technological developments, the differences in social life cause social transformations in along term. Profit-intentional or non-profit institutions / organizations are always in the process of change and transformation. As libraries are not profit-oriented institutions, they must take their place in the market strongly and keep pace with change, even be pioneer of change. John Cotton Dana the first city librarian of Denver Public Library defined the main mission of libraries, perhaps the reason of being of libraries by saying: “A public library is the center of social happiness, then social education” (Sandlian-Smith, 2016). This study is based on his mentioned sentence. In the age of information, if the goal of all countries is to become an information society, as Turkey we must take firm and future forward steps. Obviously, thes base of these steps will come into existence by bringing a fresh breath to the libraries where the most accurate information is stored. As users’ desires, library expectations, contents and formats of used resources have been changed almost completely, libraries have also changed their service delivery styles, storage environments, information access processes and systems. It is important for libraries to start a different process of change as soon as possible and to increase the quality of services, to reveal the expectations of the users and even those they can not imagine, to keep our existence by giving a new perspective to the libraries and the most important thing is to show that we are indispensable.The fact that libraries are not actively engaged in ensuring social happiness. This perhaps can be seen as a reason why libraries are still an unavoidable necessity. In this study, it will be talked about how the libraries can spatially change, the new responsibilities of the librarians, and the contribution of the future changes to the of the country. It will also be mentioned what Librarians, what they can do to effectively manage the change process, to gain an educator’s perspective and to guide the society.The aim of the study is to provide a completely different perspective to the libraries and to explain how the perception of the library and librarian in the eyes of the society can be positively differentiated after the change process and to show how the librarians’ professional satisfaction will increase.

Keywords: Future librarians, Information experts, Future librarians, Exchange of libraries

*Lisans 4. Sınıf, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]

LİSANS DÜZEYİNDE EN İYİ BİLDİRİ ÖDÜLÜ

Page 105: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

80

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Giriş

Kütüphaneler önceden değerli kitapların bulunduğu merkezler, kütüphaneciler ise değerli ve nadir kitapların koruyucusu durumundaydı. Godin’e göre (2016), kütüphaneler ilk başlarda yazma ve nadir eserlerin bulunduğu yerlerdi. Ardından kütüphaneler toplumun bilgiye erişimi için etkili bir yol haline geldi. Bugün kâğıt ötesi dünyada, kütüphaneler yeni bir rol üstlenmeli, toplumun fikir ürettiği, ilham aldığı ve birbirinden öğrenecek şeyleri olan insanların bir araya geldiği merkezler haline gelmelidir. Kütüphaneciler artık değerli kitaplarınn koruyucusu değil, yaratıcı düşünme ve öğrenme sürecini destekleyen bir eğitimci rolü oynamalıdır.

İnsanların hayatlarını etkileyen iki alan olan, teknoloji ve eğitimde yaşanan büyük değişimler kâğıt ötesi dünyada kütüphanelere ve kütüphanecilere başka sorumluluklar yüklemiştir. Zamanla kütüphanelerin sadece kitap deposu olmayıp her türlü bilgi materyalinin merkezi olduğu anlaşılmış ve de kütüphanecilerin bilgi erişimde oynadıkları büyük rolün farkına varılmaya başlanmıştır.

Her an yeni bilginin üretildiği ve paylaşıldığı sınırsız ve kontrolsüz büyüyen bilgi havuzundan, istenilen, bilgi gereksinimini karşılayabilecek bilginin çıkarılması gün geçtikçe zorlaşmakta ve bu konuda bilgi uzmanlarına duyulan ihtiyaç artmaktadır (Gürdal Tamdoğan, 2012). Bilginin inanılmaz bir hızla arttığı, doğru, yeterli, nitelikli bilgiye erişimin gün geçtikçe zorlaştığı, her an bir değişimin yaşandığı bu çağda, kütüphanelere ve kütüphanecilere her zamankinden fazla sorumluluk düşmektedir. Kütüphanelerin olmazsa olmaz bir merkez olarak algılanması, kütüphanelerin ve kütüphanecilerin kullanıcılara olan yaklaşımlarına, sundukları hizmetlerin çeşitliliğine ve niteliğine bağlıdır denilebilir. Bu sebeple kütüphanecilerin sürekli bir değişim sürecini yaşamaları, hizmetlerini geliştirmeleri gerekmektedir.

Geleceğin kütüphanelerine yönelik farklı yaklaşımlar vardır ancak en çok üzerinde durulan fiziksel kütüphane ortamının tamamen ortadan kalkacağı düşüncesidir. Araştırma sırasında çeşitli forumlardaki kullanıcı yorumlarına rastlanmıştır. Buna göre; birçok kişinin basılı kitaplardan oluşan, fiziksel kütüphane ortamının yok olmasından korktuklarını göstermektedir. Hem kütüphaneciliğin hem de kütüphanelerin gelecek yüzyıllarda varlıklarını devam ettirmeleri ve önemlerinin giderek fark edilmesi açısından fiziksel olarak kütüphanelerin asla yok olmaması gerekmektedir. Bununla birlikte dijital unsurların kütüphanelerin içerisinde kullanılması ve kütüphanecilerin dijital okuryazarlık becerilerini geliştirerek, fiziksel kütüphane hizmetlerini dijital unsurlarla birleştirmeliyiz. Bu konuda ise son teknoloji tasarım trendi O2O (Online to offline), analog ve dijital unsurların bir arada kullanılması (Özcan, 2018), kütüphanelerde de uygulanabilecek ve fark yaratabilecek bir yenilik olacaktır. Fiziksel ortamda sunulan bazı hizmetler dijital ortamlara, dijital ortamda sunulabilecek bazı hizmetler fiziksel ortamlara aktarılmalıdır. Son yıllarda Amazon ve Alibaba bu trendi uygulamış ve oldukça başarılı sonuçlar elde etmişlerdir (Özcan, 2018). Dijital platformlardaki mağazalarını fiziksel mekânlara taşımış, ancak fiziksel mağazalarında analog ve dijital tasarım unsurlarını bir arada kullanarak fark yaratmışlardır.

Ancak yaşanan ve yaşanacak gelişmeler kütüphaneler ve kütüphaneciler için bazı köklü değişimleri zorunlu kılmaktadır. Yaşanacak değişim süreçlerinde özellikle kütüphanecilerin disiplinler arası iletişimle kazandıkları bilgi birikimiyle hareket edilmeleri gerekmektedir.

Bu çalışmada kütüphanelerin ve kütüphanecilerin neden bir değişim süreci yaşamak zorunda olduklarından, kütüphanecilerin yeni sorumluluklarından, kütüphanelerde mekansal değişimle nasıl bir fark yaratılacağından ve kütüphaneler ve kütüphanecilik adına yaşanacak tüm bu değişimlerin ülke kalkınmasındaki yerinden ve öneminden bahsedilecektir.

Page 106: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

81

Neden Değişmeliyiz?

Yaşanacak değişim sürecinin önemli unsurlardan biri hangi bakış açısının yakalanması gerektiği: Geleceğin kütüphaneleri mi, gelecek için kütüphaneler mi? Kütüphaneler bilginin merkezi olduğundan ve yaşadığımız çağda her şey bilgi tekelinde yürütüldüğünden, kütüphaneler yaşanan değişimleri takip eden kurumlar olmaktan ziyade yaşanacak değişimlerin öncüsü olan bir kurumlar olmalıdır.

Geleceğin kütüphaneleri için ön görülen çoğu unsur şu an gelişmiş ülkelerin kütüphanelerinde zaten bulunmaktadır, dolayısıyla bizim ülkemiz için önce geleceğin kütüphanelerinin unsurlarını hayata geçirmeli sonrasında ise geleceğimizi şekillendirmek için kütüphanelerde başka ne tür değişimlerin yapılabileceği tartışılmalıdır. Önce geleceği yakalamalı sonrasında geleceği şekillendirmek için değişime öncülük etmeliyiz.

Değişmeliyiz çünkü;

� Teknolojiyle birlikte insanlar değişti. Beklentiler, istekler, bilgi arama davranışları değişti;

� Bilgi kayıt ve erişim ortamları değişti;

� Bilgi kaynağına erişim yerine bilgiye erişim önem kazandı;

� Fırsat eşitliği yaratmak ve yaşam boyu öğrenme yetisi kazanmak her zamankinden daha önemli hale geldi.

Değişmeliyiz çünkü değişimin öncüsü olmak için buna ihtiyacımız var. Bilginin yoğun kullanılması ve hızlı bilgi artışıyla ve teknoloji alanındaki gelişmelerin akıl almaz bir hızda devam etmesiyle toplumsal yaşayış şekilleri bile değişti. Bireyler yeni düşünce kalıpları oluşturmaya, yeni yaşam stilleriyle hareket etmeye başladı. Sosyolojik olarak da yaşanan tüm değişimler bireylere hizmet veren kütüphaneler ve kütüphanecilerin neden değişmeleri gerektiğinin en önemli sebebidir. Kütüphaneler kullanıcısı olmadan düşünülemez ve kütüphaneciler değişen kullanıcı isteklerine en hızlı şekilde uyum sağlayabilmelidir. Değişmeliyiz çünkü varlığımızı devam ettirmeliyiz, değişmeliyiz çünkü yaşadığımız çağda ve gelecek yüzyıllarda son derece önemli bir yere sahibiz ve bunu herkese göstermeliyiz. Önce kütüphaneler ve kütüphaneciler kendi değerlerinin ve önemlerinin farkına varmalı ve sonra çeşitli yollarla bunu toplumlara göstermelidir.

Fütürizm son yıllarda önemi daha da artan ciddi bir akımdır. Fütürist Ufuk Tarhan “T-İnsan” isimli kitabında (2017) otodidakt öğrenmenin öneminden bahseder ve geleceğin insanında olması gereken temel özelliklerden biri olarak otodidakt öğrenmeyi gösteriyor. Burada dikkat çeken öge ise otodidakt öğrenmenin (kendi kendine öğrenme) yaşam boyu öğrenme sürecinin en önemli yetisi olması ve kütüphanecilerin yıllardır bireylere yaşam boyu öğrenme becerisi kazandırmayı kendilerine misyon edinmiş olmalarıdır. Kitapta, kütüphanelerde yıllardır bahsedilen yaşam boyu öğrenme sürecinin en önemli unsuru kendi kendine öğrenme geleceğin insanında olması gereken temel yeti olarak bahsedilir. Sadece bu örnekten bile yola çıkarak geleceği şekillendirebileceğimizi net bir şekilde anlayabiliriz.

İnsanlar değişiyor ve bunun en önemli sebebi böyle yaşamaya devam edersek yaşanabilecek bir dünyanın kalmayacak olması, bu sebeple minimalizm, sıfır atık yaşam ve fütürizm gibi çeşitli yaşam biçimleri gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Kütüphaneler ve kütüphaneciler ise bu yaşam biçimi değişikliklerinin farkına varmalı ve kendi değişim süreçlerini bu akımları dikkate alarak yönetmeliler.

Bireylerin yaşayış biçimleri bile değişime uğrarken onlara kütüphanelerde aynı ortamlarda aynı

Page 107: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

82

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

hizmetleri sunmaya devam edilemez.

Çalışmanın çıkış noktalarından biri, Denver Halk Kütüphanesi’nin ilk şehir kütüphanecisi John Cotton Dana›nın halk kütüphaneleri için söylediği ilham verici sözdür: «... önce toplumsal mutluluğun, sonra toplumsal eğitimin merkezi»( Sandlian-Smith, 2016). Şu an kütüphaneler ve kütüphaneciler hak ettikleri değeri toplum tarafından almıyorsalar, demek ki bir yerlerde yanlış ya da eksik bir şeyler yapılıyor. Ancak tüm bunları değiştirmek, özellikle her bir kurum ve kuruluş için değişim süreci yaşamanın zorunlu olduğu bu çağda, kütüphanecilerin elindedir. Önemli olan üzerine çokça düşünülmüş planlı bir dönüşüm süreci yaşamaktır.

Kütüphanelerin olmazsa olmaz bir mekan olarak algılanması belki de önce kütüphanecilerin mutluluk bakış açısını yakalayabilmesi ile mümkün olacaktır. İnsanlar hayatlarını kolaylaştıran unsurları vazgeçilmez olarak algılarlar, dolayısıyla insanların bilgi uzmanlarına ihtiyaçlarının olduğunu onlara fark ettirmeli, hizmetleri mutluluğu ön plana alarak çeşitlendirmeli ve kullanıcılara sunmalıyız. Kütüphaneciler önce bireye dokunan bir iş yaptıklarını hiç bir zaman unutmamalılar. Bireyler ise toplumları oluşturur, toplumun gözünde olmazsa olmaz bir merkez olarak algılanmak için bireyleri göz önünde tutmalıyız. Sunulan hizmetlerle bireylerde değiştirilen algı, yaşadığımız toplumun da kütüphane algısının değişmesinde de son derece etkili olacaktır.

Kütüphanecilerin Yeni Sorumlulukları

Kütüphanelerin başarısı büyük ölçüde o kütüphanede çalışan kütüphanecilerin başarısına bağlıdır. Geleceğin şekillendiricileri olarak en büyük sorumluluk kütüphanecilere düşmektedir. Kütüphanecilerin yeni sorumlulukları aşağıda sıralanmıştır:

Küratör: Müze, kütüphane, sergi, hayvanat bahçesi vb.ni yöneten ve etkinliklerini düzenleyen yetkili kimse (Küratör, t.y.). Müzenin ya da serginin ziyaret eden kişilerde bırakacağı izlenimin başarısı küratöre bağlıdır. Kütüphanecilerin yeni sorumlulukları içerisinde sayılan küratörlük ise kütüphanenin kullanıcılar üzerinde nasıl bir etki bırakacağının yönetimini ve düzenini kütüphanecilere bırakmaktadır.

Eğitimci: Eskiden kütüphaneciler bilgi kaynaklarının koruyucusu ve kullanıcıları bilgi kaynaklarına götüren aracı durumundaydı, ancak teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilgiye erişimin kolaylaşması kullanıcıların kütüphanecilerden beklentilerini büyük ölçüde değiştirmiştir. Kullanıcıların gözünde yeni bir kütüphaneci algısı oluşturmak son derece önemlidir. Otodidakt öğrenmenin, geleceğin insanının en önemli yetilerinden biri olması ve yaşam boyu öğrenmenin öneminin son derece artması kütüphanecilerin eğitici rol üstlenmelerinde etkilidir. Kütüphaneciler artık bilgi kaynağı ve kullanıcı arasında aracı olmaktan ziyade, kullanıcıların istedikleri bilgiye daha hızlı ulaşmalarının yollarını öğreten, nitelikli, güncel, doğru bilgi ayrımının nasıl gözetileceği konusunda kullanıcıları bilgilendiren, onlara yeni tarama stratejileri öğreterek bilgi erişim sürecini tek başlarına kolaylıkla yönetmeleri için kullanıcıları eğiten, yeni bir eğitimci sorumluluğuna sahip olmuşlardır

Bilgi Danışmanı: Bilgi danışmanlığı; “Birey ve/veya kuruluş odaklı bilgi gereksinimlerinin ya da bilgiye dayalı soru ve/veya sorunların tanımlanarak yanıtlanması ve yaratılan değerin ölçülmesi için etkileşimli süreçleri içeren bir olgudur (Gürdal Tamdoğan, 2012)”. Bilgi danışmanlığı geleceğin kütüphanecilerini yaratmak için bir fırsattır. Bilgi danışmanlığı aslında her kütüphanecinin kodlarında vardır ancak fark edilip, ortaya çıkarılması ve geliştirilmesi gerekmektedir. Bilgi kaynağına erişimden ziyade bilgiye erişimin önem kazanması, bilgi ile bilginin kullanıcısı insanların arasında bir danışmana duyulan ihtiyacı arttırmıştır.

Bilgi Yöneticisi: Bilgi kaynaklarını yönetmekten bilginin kendisini yönetmenin gerekli olması da kütüphaneciler için yeni bir sorumluluktur ve bilginin yönetim süreçleri için yaratıcı sistemler geliştirilmelidir.

Page 108: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

83

Dijital Okuryazar: Teknolojik ortamlardan birçok hizmetin yürütülmesi ve bilginin de elektronik ortamdan daha hızlı çoğalması ve daha kolay ulaşılması ve tercih edilmesi kütüphanecilerin dijital okuryazarlık becerilerini de geliştirmelerini zorunlu kılmaktadır.

İşbirliği Çalışmaları Yapmak: Kütüphaneler birçok unsurun bir araya geldiği merkezler olarak çeşitli alanlarda hizmet sunmaya devam etmeliler. Bütçe gerçeği de göz önüne alındığında kütüphaneciler başka kurumlarla kuruluşlarla kişilerle işbirliği çalışmaları yürütmeli ve hizmetlerini geliştirmelidir.

Network Ortamları Tasarlamak: Bilgi paylaşımının önem kazandığı, insanların deneyimleri paylaşarak yeni bilgiler edinmesinin artmasıyla ve aynı zamanda evden çalışan kesimin de artmasıyla birlikte kütüphaneler network merkezi haline gelmektedir ve kütüphaneciler birbirleriyle farklı deneyimlerini aktararak bilgi paylaşımı yapılabilecek network ortamları tasarlamalıdır.

Gelişen teknolojik imkanlarla birlikte kütüphanecilerin iş süreçlerinde büyük bir değişim yaşanması söz konusudur. Aynı zamanda basılı kaynak kullanımının yıllar geçtikçe elektronik ortama kayması da yine kütüphanecilerin baş etmesi gereken diğer bir değişimdir. Ancak gelecek için tamamen kullanıcı gruplarının istek ve beklentilerine uygun hizmet üretmek ve bu hizmeti en iyi şekilde sunmak her şeyden önemli hale gelecektir. Kütüphaneler artık deneyim inşa eden merkezler olacaktır ve kütüphaneciler bireylere ihtiyaç duydukları bilgi edinim ortamını ve yöntemlerini sunan çeşitli hizmetler verecektir. Kütüphaneciler deneyim sürecinin yöneticisi olacaktır.

“Kütüphaneler yaratıcılığı, toplumu, inovasyonu, girişimciliği destekleyen merkezler haline gelmeli (TED, 2013)”. Kütüphaneler toplumda bilginin her aşamasını desteleyen merkezler olmalı, zaten kütüphanelerin fırsat eşitliği yaratması son derece önemliyse toplumun gelişmesi için de kütüphaneler bireylere bilgi edinme süreçlerinde her türlü desteği vermeli ve hatta çeşitli konularda onları yönlendirmeli, yeni iş imkanları, araştırma imkanları oluşturabilmelidir.

“Nevada Üniversitesi kütüphanecisi Tod Colegrove, üniversite kütüphanesinde bütün basılı materyali ortadan kaldırdığı, toplu ders çalışılabilen, bilim üretilebilen tartışma ortamının yaratıldığı, duvarların tamamen beyaz tahtalarla kaplandığı bir kütüphane düzeni oluşturmuştur. Özellikle 3D yazıcıların kütüphaneler için büyük bir gereklilik olduğu düşünülmektedir. Derslerinin bir kısmı kütüphanede işlenmekte ve kimya profesörü 3D yazıcı sayesinde araştırmasını ileri seviyeye taşıyabildiğini belirtmektedir (TED, 2013)”. Tod Colegrove, geleceğin kütüphanecisinin sorumluluklarını üzerine almış ve kütüphanede dönüşümü başlatarak fark yaratmıştır.

Kütüphanelerde Mekânsal Değişim

“Kütüphaneler gelişen organizmalardır,toplumun ihtiyaçlarına uygun değişirler.”

Ranganathan

Ranganathan’ın da yıllar önce söylediği gibi kütüphaneler gelişir ve değişirler, kütüphanelerin değişiminin en önemli nedeni toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilmektir. Yani toplumsal beklentiler ve istekler değiştikçe kütüphaneler de değişim süreci yaşamalıdır.

Kütüphanelerin mekansal olarak değişimleri son derece önemlidir. İnsanlar ilk bakışta ne kadar iyi hizmet verildiğine değil o hizmetleri nerede verdiğinizle ilgilenirler. Kütüphanelerin binaları ve mekansal tasarımları toplumun kütüphane algısının oluşmasında ve bireylerin gözündeki kütüphane imajında oldukça etkilidir. Kütüphanelerin tamamen dijital ortamlara aktarılması düşüncesinden ziyade fiziksel varlıklarını kesinlikle devam ettirmeleri gerektiğini ancak bazı değişim ve dönüşüm yaşamalarının gerekmektedir. Özellikle sunulan hizmetlerle birlikte kütüphanelerin mekansal tasarımlarında yeni teknoloji tasarım trendi O2O’ dan yararlanılması gerekmektedir. Bu trend aslında dijital ortamda yalnızlaşan insanların yeniden hayata döndürülmesi açısından ve fiziksel ortamlarda deneyim kazanılması için oldukça önemlidir. Kütüphane kullanıcıları için, özellikle yeni

Page 109: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

84

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

nesil kullanıcılar için, hem analog hem dijital tasarım unsurlarının bir arada kullanıldığı kütüphaneler oldukça etkili olacaktır ve kütüphanelerin olmazsa olmaz bir merkez olarak algılanmalarında fark yaratacaktır.

Kütüphanelerin yeni mekansal tasarımlarında kafelerin kütüphanelerin en büyük rakibi olduğu gerçeği göz önüne alınmalıdır. Kafeler hoş tasarımlı ve kısıtlayıcı olmayan mekanlardır. İnsanlar kısıtlanmaktan hoşlanmamakta, bu durum özellikle yeni nesil için geçerlidir, ancak biz hala kütüphanelerde sessiz olunmasını, kütüphaneye içecekle girilmemesini vs. istiyoruz. Bu kısıtlamalar ve yasaklar kullanıcıların kütüphaneye gelmek istememesine onun yerine elektronik ortamdan ulaştığı kaynaklarla kafelerde istediği şekilde araştırmasını sürdürmesine neden olmaktadır. Ancak kafelerle rakip olmak zorunda değiliz, partner de olabiliriz. Belki kütüphane binalarına kafeleri de dahil edip ortak kar sağlanabilir.

Home office çalışmalar arttı ancak insanların toplantılarını gerçekleştirmek, alanında uzman kişilerle bir araya gelerek bilgi paylaşımı yapmak için fiziksel mekanlara ihtiyaçları var, bu imkanı kütüphaneler sağlayabilmeli ve böylelikle bir kesimin ihtiyacını karşılayarak onların hayatlarını kolaylaştırır bunun sonucunda ise kütüphane imajına olumlu anlamda büyük katkı sağlanır.

Sessiz çalışma alanlarının fazla olduğu kütüphanelerin yerine topluca iletişim ve etkileşim halinde çalışılabilecek alanlar oluşturulmalıdır. Kütüphanelerin değişim sürecinde en büyük sorununun ‘biz zaten kar amacı gütmüyoruz’ anlayışını benimsemiş olmalarıdır. Kâr mutlaka maddi olarak elde dilen bir şey değildir kütüphaneler toplumun karını düşünüyor, bireye dokunuyor. Bu büyük bir sorumluluktur ve öneminin farkına varılmalıdır.

Mekânsal olarak kütüphanelerde yapılabilecek bazı değişiklikler;

�Daha büyük alanlara ihtiyaç vardır.

�Kütüphane binaları insanların birbirleriyle iletişim ve etkileşim kurabilecekleri şekilde tasarlanmalıdır.

�Sessiz ortamlar özel olarak oluşturulmalıdır.

�Mekansal kısıtlamalar kalkmalıdır.

�Yenilenebilir enerji kullanımına başlanmalıdır.

�Dijital ve geleneksel tasarım unsurları bir arada kullanılmalıdır.

�Dijital uçurum oluşumunun önüne geçilmeli, bilgi iletişim teknolojilerinden mümkün olduğunca yararlanılmalıdır.

�Eğlence faktörü mekan tasarımında dikkate alınmalıdır.

Teknolojik gelişmeler bireylerin bilgi gereksinimlerini ve en önemlisi bilgi arama davranışlarını değiştirmiştir. Sessizlikten çok iletişime, paylaşıma ihtiyaç duyulmaktadır. İhtiyaç duyulan bilgiye kaynaklardan ulaşmak yerine o konuda bilgi sahibi olan insanlardan istenilen bilgiye daha hızlı ulaşılabileceği düşünülmektedir. Artık sosyal yardımlar, etkinlikler bile pazarlama stratejisi olarak kullanıldığına göre pazarlama unsurunu artık kütüphaneler de kullanmalıdır. Kütüphaneler deneyim yaşatmak üzerine inşa edilmeli, bir araya gelinen, materyal ödünç alınan (sadece kitap değil, belki kindle, tablet, kulaklık vs.), ya da sadece eğlenceli boş zaman geçirilen yerler olmalıdır.

Kütüphaneciler olarak kullanıcılara kendilerini özel hissettirmeliyiz. Potensiyel kütüphane kullanıcıları neden kafeleri tercih ediyorlar? Örneğin Starbucks’dan kahve içip sosyal medyaya fotoğraf attıklarında bunun imajlarına katkı sağladığını düşünüyorlar. Bizde kütüphanelerinin imajını yenilemeliyiz, imaj unsuruna özel bir önem vermeliyiz. Vatikan arşivine girmek ya da Kongre Kütüphanesi’ni gezmek için bile özel izne ihtiyaç duyuluyor. Bunlar hep imaj çalışmasıdır.

Page 110: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

85

Biz de kütüphanelerde pazarlama unsurlarını kullanarak imaj çalışması yapmalıyız. Kısacası insanlar kafelere gitmeyi tercih ediyor çünkü oraya gitmenin kendi imajlarına katkı sağladığını düşünüyor, bu etkiyi göz önünde tutmalıyız. Kütüphanelerde imaj çalışmaları, kütüphanelerin olmazsa olmaz bir mekân olarak algılanmasında belki de en önemli etkiyi yaratacaktır.

Yaşanacak Değişimin Ülke Kalkınmasındaki Önemi

Grafik1 Kütüphane ve Toplum (Kaynak: Horrigan, 2015)

16 yaşın üstündeki bireylerde yapılan bir araştırmada, yerel halk kütüphanelerinin kapatılmasının büyük oranda topluma zarar vereceği düşünülmekte, ancak ilginç olan bireyler, kendilerine ve ai-lelerine kütüphanelerin kapatılmasının o kadar da büyük bir etki yaratmayacağını düşünmektedir. Yani bireyler kendileri kullanmasalar bile kütüphanelerin toplum için ne kadar önemli olduğunun bilincindeler denilebilir.

Biz kütüphanelerimizde yaşayacağımız dönüşüm süreciyle hem kütüphanelerin bireyler için ne ka-dar önemli olduğunu, hem de büyük ölçüde toplum için ne kadar önemli olduğunu göstermeliyiz.

Son zamanlarda ülkeler arasında neredeyse gelişmiş ülke gelişmekte olan ülke ayrımı ortadan kalk-mış ve önemli olan bilgi toplumu olan ülke konumuna gelmek olmuştur. Bilgi toplumu olmak ve sürdürülebilir gelişim göstermek tüm toplumların amacı haline gelmiştir, ülkeler silahlarla değil ürettikleri bilgilerle savaşır duruma gelmişler dolayısıyla bilgi yaşamsal bir öneme sahip olmuştur. Bilgi ekonomik kalkınma ve toplumların gelişmesinde kilit roldedir. “Bilgi olgusu üzerine temellenen kütüphane kurumu, yalnızca bu niteliği ile dahi Bilgi Toplumunun organik bir parçası olarak kabul edilmelidir (Yılmaz, 2010)”. Kütüphaneler öncelikle toplumun gelişmesinde hayati bir yere sahiptir, çünkü kütüphaneler ‘bilgi’ merkezleridir, “kullanılan ve üretime katkı sağlayan bilgi güçtür”(Ağır ve Turhan, 2014 ).

Bilgi olgusunun, ülke kalkınmasındaki önemine değinmek için Oya Gürdal’ın (2004) “Bilgi Ekonomisi ve/veya Yeni Ekonomi’nin Reddettikleri” adlı makalesinden aynen aktarmakta yarar vardır.

“‘Bilgi ekonomisi”nin gerekli kıldığı anlayış ve kavrayış, gelişme ve/veya kalkınma için bir araçtır; ulusal düzeyde topyekûn –tavandan tabana- “bilgi ve bilgilenme kültürü”nü gerekli kılmaktadır. Bilgi toplumu” olgusunun özünde “bilgi ekonomisi”, bilgi ekonomisinin çekirdeğinde “bilgi” olduğu gerçeği ve bilginin

Page 111: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

86

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

mutlak biçimde yönetilmesi gerektiğine ilişkin anlayış ve kavrayıştan söz ediliyorsa, bugüne dek topluma ye-terince anlatamadığımız değerleri anlatabilir ve top-lumsal gereksinimlere uygun biçimde geliştireceğimiz ‘bilgi ve bilgilenme stratejileri’ni belirleyerek onları ya-şama kanalize edebiliriz.”

Ülkeler üç temel unsurun gelişimiyle sürdürülebilir kalkınma yaşayabilirler; Toplum, ekonomi ve çevre. “Kalkınma; geri kalmış ülkelerin sosyo-kültürel ve ekonomik bakımdan düzenlemeler yaparak gelişmiş ülkeler standardını yakalama çabasıdır. Bu çabalara; milli gelirin ve üretimin arttırılması, sosyal ve ekono-mik yapının geliştirilmesi, halkın değer yargılarının dünya standartlarında geliştirilmesi gibi değişmeler dahil edilir. Sürdürülebilir kalkınmanın tanımını ise;

insan ve doğa arasında denge kurarak, doğal kaynaklara zarar vermeden, kaynakların bilinçli ola-rak tüketilmesini sağlayarak gelecek nesillerin ihtiyaçlarının karşılanmasına ve kalkınmasına imkân verecek şekilde bugünün ve geleceğin yaşamının ve kalkınmasının planlanmasıdır (Taşkın, 2016).”

“ Toplum; yaşam standardını, eğitimi, fırsat eşitliği ve kadın-erkek eşitliğini içerir. Çevre; Doğal kay-nak kullanımı, çevresel yönetim, kirlenmeyi önleme (hava, su, toprak, atıklar...). Ekonomi ise; kar, ta-sarruf, ekonomik büyüme ve araştırma geliştirme unsurlarını içerir “(Demir, 2014).

Çevresel, ekonomik ve sosyal iyileştirmeler ve gelişmeler sağlandığı takdirde sürdürülebilir kalkınma gerçekleşebilmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının verimli kullanılması, atıkların yönetilmesi, doğaya karşı duyarlı davranılması çevresel gelişmeyi sağlar. Doğal enerjilerin kullanılması ve bu ko-nularda araştırmalar yapılması ekonomiye katkı sağlar. Sağlıklı bir çevrede sağlıklı toplumlar oluşur, sağlıklı toplumlar çevreye ve ekonomiye katkı sağlar, ekonomik refahla toplumsal gelişmişlik yaşanır.

Sürdürülebilir kalkınma için atılması gereken tüm adımların temelinde bilgi vardır. Bireyler toplum-ları, toplumlar ülkeleri oluşturur. Kütüphaneciler doğrudan bireylerle iletişim kurmaktadırlar. Birey-sel ve toplumsal gelişime katkı sağlamak, büyük ölçüde kütüphanelerin ve kütüphanecilerin sorum-luluğu olmalıdır.

Kütüphaneci, hiç bir ayrım gözetmeksizin bireyleri eğiterek, onların teknolojiye erişimlerini kolay-laştırıp, kariyer gelişimlerinde, yaşam boyu öğrenme becerisini geliştirmelerinde ve bilgi, teknoloji, medya okuryazarı bireyler olmalarında onlara yol göstererek fark yaratabilir. En önemlisi tüm bunları yapılması ülke kalkınmasında neredeyse doğrudan etkili olabilir.

Kütüphaneler büyük bir birleştirici güce sahip merkezlerdir, bu gücü toplumları birleştirmek ve ge-lişime katkı sağlamak için kullanmalıdır. Ülkemizin gelişmesi, ülke kalkınmasının sürdürülebilirliği için yapılacak çalışmaların hepsinin öncüsü kütüphaneler olmalı çünkü tüm çalışmaların temelinde bilgi yer almaktadır bu sorumluluğu üzerimize alıp en iyi şekilde yerine getirmeliyiz. Biz ne yaparsak yapalım yaşanabilir bir gelecek ve ülke için yapıyoruz. Ülkemizin gelişmişliği refah bir hayat sürmede ve geleceğe güvenle ve korkusuz bakmamızda etkilidir. Kütüphaneler ve kütüphaneciler bu sebeple hızlı ama planlı bir şekilde dönüşüm sürecini yaşamaya başlamalıdır.

Without Libraries What Have We?We Have No Past and No Future

Ray Bradbury

,

Page 112: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

87

Kaynakça

Ağır, O. ve Turhan, A. (2014). Demokratik toplumda bilginin önemi ve Bilgi Edinme Hakkı Kanunu.  İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 5(2), 283-312.

Demir, B. (2014, Şubat 18). Sürdürülebilirlik ne demektir?. Biyoloji Okulu. 5 Mayıs 2018 tarihinde https://odevbiyoloji.blogspot.com/2014/02/surdurulebilirlik-ne-demektir- 9snf.html adresinden erişildi.

Godin , S. (2016). The Future of the library: What is a public library for? Public Library Quarterly, 35(4), 351-354. doi: 10.1080/01616846.2016.1245008

Gürdal Tamdoğan, O. (2012). Bilgi danışmanlığı olgusu. F. Subaşıoğlu, O. G. Tamdoğan ve T. Fenerci (Yay.Haz.), Bilgi Eksenli Kuram ve Uygulamalar: Sorgulayıcı ve Çözümleyici Yaklaşımlar Sempozyumu içinde (ss. 65-84). Ankara: Ankara Üniversitesi, 2012.

Gürdal, O. (2004). Bilgi ekonomisi ve/veya yeni ekonomi’nin reddettikleri. Bilgi Dünyası, 5(1), 48-73.

Horrigan, J.B. (2015, 15 Eylül). Libraries at the crossroads. Pew Research Center. 28 Nisan 2018 tarihinde http://www.pewinternet.org/2015/09/15/libraries-at-the-crossroads/ adresinden erişildi.

Küratör. (t.y.). Türk Dil Kurumu büyük Türkçe sözlük içinde. Erişim adresi: http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&view=bts&kategori1=veritbn&kelimesec=214679

Özcan, B. (2018, Şubat 3). 2018 Teknoloji Tasarım Trendi [Video dosyası]. 20 Şubat 2018 tarihinde https://www.youtube.com/watch?v=NTG7NZgQals adresinden erişildi.

Sandlian-Smith , P. (2016). The Future of public libraries anything is possible. Public Library Quarterly, 35(4), 311-317. doi: 10.1080/01616846.2016.1245002

Tarhan, U. (2017). T-İnsan. İstanbul: Cares Yayınları.

Taşkın, C. (2016, 7 Mart). Sürdürülebilir kalkınma. Mahrecler. 5 Mayıs 2018 tarihinde http://www.mahrecler.com/2016/03/surdurulebilir-kalkinma.html adresinden erişildi.

TED. (2013, Haziran 10). Tod Colegrove: Libraries of the Future [Video dosyası]. 21 Şubat 2018 tarihinde https://www.youtube.com/watch?v=RvE0gHhK3ss adresinden erişildi.

TED. (2013, Aralık 16). Pam Sandlian Smith: Whatt oexpect from libraries in the 21st century [Video dosyası]. 21 Şubat 2018 tarihinde https://www.youtube.com/watch?v=fa6ERdxyYdo&index=1&list=PLzCB_FxIfRtd h B c c G y V y J L d o C u d f O 7 w 7 L & t = 0 s adresinden erişildi.

Yılmaz, B. (2010). Türkiye’nin bilgi toplumu politikasında kütüphane kurumuna yaklaşım. Bilgi Dünyası, 11(2), 263-289.

Page 113: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 114: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

89

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

III. OTURUM

PROF. DR. İLHAN KUM’A SAYGI OTURUMU

Prof. Dr. İlhan Kum, (d. 3 Nisan 1927 Tefenni/Burdur - ö. 3 Ocak 2001 Ankara). Kütüphaneci, akademisyen, yazar.

Hacettepe Üniversitesi Kütüphanecilik Bölümü’nün kurucusu ve onursal başkanı. Adnan Ötüken tarafından Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde yürütülen kütüphanecilik kurslarına, daha sonra da Milli Eğitim Bakanlığı’nın daveti üzerine ülkemize gelen Lawrence S. Thompson’un Milli Kütüphane’de açtığı kütüphanecilik kurslarına devam etti. 1952 yılında Kentucky Üniversitesi Kütüphanecilik Bölümü’ne kayıt yaptırdı ve öğrenimini başarıyla tamamladı

İlhan Kum’un ABD’de almış olduğu eğitimi ve kazanmış olduğu deneyimleri Türkiye’de uygulama alanına aktarması, Ekim 1960’da başladı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kütüphanesi’nde müdür yardımcısı olarak görev yaparken tanıştığı Prof. Dr. İhsan Doğramacı’nın, ileride Hacettepe Üniversitesi’ne dönüştüreceği Ankara Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Enstitüsü’nde modern bir tıp kütüphanesi kurma teklifini kabul etti. Hacettepe Üniversitesi’nin kuruluş çalışmalarında da aktif olarak yer aldı. Türkiye kütüphanecilik tarihinde birçok üniversite kütüphanesine örneklik eden çalışmalar yaptı. Ankara Üniversitesi Kütüphanecilik Bölümü’nde doktora derecesini aldı

1981 yılında geçirmiş olduğu “Serabra-vasküler” rahatsızlığına rağmen Hacettepe Üniversitesi Kütüphanecilik Bölümü’nde Bölüm Başkanı olarak görev ve sorumluluklarını yürüten Prof. Dr. İlhan Kum, Ağustos 1992’de kendi isteği üzerine emekliye ayrıldı. Pek çok kütüphanecinin yetişmesinde değerli katkıları olan hocamız Prof. Dr. İlhan Kum, 3 Ocak 2001 tarihinde vefat etmiştir. Aziz hatırası önünde saygı ile eğiliyoruz.

Oturum Başkanı Prof. Dr. İrfan ÇAKIN: Saygıdeğer Hocalarım, Çok Sevgili Öğrenciler III. oturuma hepiniz hoş geldiniz. Bildirilere başlamadan önce, bu oturuma adı verilen Prof. Dr. İlhan Kum hakkında birkaç şey söylemek isterim. Ama ondan önce kongre hakkında fikirlerimi belirteyim. Çok zorlu bir konu olduğunu bildiğim ve böylesine bir konunun bir öğrenci kongresinde bu denli içtenlikle ve kapsamlı bir şekilde ele alınması ve bildirileri gerçekten son derece başarılı buldum. Baktığınız zaman bildiri sunanların genelde 2. 3. ve 4. sınıf öğrencilerinin olduğu, aralarında yüksek lisans ve doktora yapan genç araştırmacıların da olduğu görülmektedir. Tabii ki eksiklikleri olacaktır ama gerçekten son derece başarılı buldum. Ve umuyorum onların bu başarısı ilerideki yaşamlarında da devam eder. Başta Oya Hocamız olmak üzere ekibi gerçekten kutluyorum. Hiç de kolay bir organizasyon değil. Ben böyle bir öğrenci kongresine ilk kez katılıyorum. Bizde de Hacettepe’de yapılmıştı. Ona bile katılamamıştım. Ve gerçekten son derece başarılı bulduğumu belirtmeliyim. Onları kutlarım. Kutlamak deyince; Mesut Hoca’nın da dile getirdiği gibi gerçekten geçmişte alanımızda görev yapmış, derin izler bırakmış, yapı taşları olmuş hocalarımızın adını yaşatmaları, -her oturuma onların adını vererek- müthiş bir olaydır. Son derece duygulandım. Son derece mutlu oldum. Bu düşünce için de, bu yaklaşımınız için de size teşekkür ederim.

Önce izin verirseniz İlhan Bey’den bahsetmek istiyorum. Sanırım burada olanların büyük bir kısmı İlhan Kum adını pek duymamışlardır. İlhan Kum’un Türk Kütüphanecilik tarihi açısından önemli bir konumu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ben İlhan Hocayı 1976 yılında tanıdım ve onunla 15 yılı aşkın bir süre birlikte çalıştım. Tanıdığım ve tanımaktan son derece onur duyduğum ender insanlardan biriydi. 1960 ve 1990 yılları arasındaki Türk kütüphaneciliğinin gelişmelerinden haberdar olanlar, ya da bu dönemde bilgi profesyoneli olarak çalışanlar, Prof. Dr. İlhan Kum’un ne anlama geldiğini çok iyi bilirler. İlhan Kum bu süre içinde bazen kütüphaneci, bazen yönetici, bazen doktora öğrencisi ve son olarak da öğretim üyesi olarak görev yaptı. Mesleğin hem akademik, hem de uygulama boyutunda görev yaptı ve gerçekten geride kolay kolay silinemeyecek derin izler bıraktığını söylemek mümkün.

Page 115: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

90

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

İlhan Kum Hocamızı yakinen tanıyanlar bilirler ki, o gerçekten hiçbir şeyi kolay başarmadı. Her başarısının arkasında onun tükenmeyen dinamizmi, çok yönlü girişimci kişiliği ve mesleğine duyduğu sevgi vardı. Tüm bunlar olmasaydı İlhan Kum’un başardıklarını başarması mümkün olamazdı. Uzun yıllar kütüphanelerde çeşitli görevlerde bulunmak, yönetici olarak çalışmak, lisans, yüksek lisans, doktora düzeyinde dersler vermek, yayınlar yaparak mesleğe katkılar sağlamak, Değerli Hocamızın sadece bu katkıları onun Türk kütüphaneciliğine yaptığı önemli katkılardan birkaçıdır. Bu katkılar onun Türk toplumuna olan borcunu cömertçe ödemiş, örnek bir insan olarak tanınması için yeterlidir. Fakat İlhan Kum’un Türk kütüphane tarihindeki önemi bunlar değil, bundan da öte bir olay. Onun iki tane son derece önemli bulduğum eseri var: Bunlardan biri Hacettepe Üniversitesi Kütüphaneleri ve diğeri de yine aynı üniversite de kurulmuş olan Kütüphanecilik Bölümü. Bunlardan Hacettepe Kütüphanesi bir zamanlar tüm üniversite kütüphanelerimiz için örnek olabilecek bir Hacettepe ekolünün yaygınlaşmasına yol açmıştı. Aslında her iki oluşumda; hem Hacettepe Üniversitesi Kütüphaneleri, hem de bugün ki adıyla Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü var oldukları dönemdeki uygulamalara tepki diye tanımlayabileceğim nedenlerden ötürü oluşturulmuşlardır. Tüm bunları düşündüğüm zamanda gerçekten her iki kurumun oluşturuldukları döneme ilişkin olarak devrimci nitelikler taşıdığını söylemek mümkün. Ve her iki kurumda var olmalarını İlhan Kum’a borçludur. İlhan Kum’un dönemlerinin bilincinde, aydın ve mükemmel bir insan olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bilgi profesyonelleri olarak onun gibi kişilere gerçekten ihtiyacımız var. Ve onun bu katkılarını hiçbir zaman unutamayacağız. Ruhu şad olsun. Oya Hanım’a bu oturuma onun adını verdikleri için çok teşekkür ediyorum.

Page 116: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

91

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Kütüphanelerde Kullanıcı Odaklı Hizmet Tasarımı

Pelin KARCI KANDEMİR*

Öz

Son yıllarda kütüphaneciler “Günümüzün kütüphane kullanıcısı nasıl hizmetler talep ediyor?” sorusu üzerinde yoğunlaşarak, var olan

hizmetleri geliştirmenin yanı sıra yeni hizmetler yaratmak için çaba sarf etmektedirler. Bu soruya duyulan merak, kütüphanelerde

yürütülen temel hizmetleri geliştirmek ve yeni, yaratıcı hizmetler sunmak için neler yapılabileceğini düşünmeye ve araştırmaya

sevk etmektedir. Şüphesiz, kütüphanelerde etkin ve etkili hizmetler sunmak için kullanıcıların istek ve beklentilerini bilmek

gerekmektedir. Bu noktada kullanıcı deneyimlerini esas alarak yapılan hizmet tasarımı kavramı ilgi çekici hale gelmektedir. En

genel tanımıyla hizmet tasarımı, hizmet sağlayıcısı ve müşteriler arasındaki etkileşimi ve kalitesini arttırmak için bir hizmetin insan,

altyapı, iletişim ve malzeme bileşenlerini planlama ve düzenleme aktivitesidir. Hizmet tasarımı yaklaşımında kullanıcı merkezdedir

ve kütüphanede yaşadığı deneyim esas alınır. Bu bağlamda, kütüphanelerde, kullanıcıların odağa alındığı hizmetler üretmek için

hizmet tasarımı yöntemlerini uygulamak faydalı olabilir. Bunun için tasarım düşüncesi (design thinking) hakkında bilgiye sahip

olmak uygulamayı başarıyla gerçekleştirmek için kolaylık sağlayacaktır. Bununla beraber hizmet tasarımı sürecinde kullanılan

tekniklerin kütüphane yöneticileri tarafından bilinmesi hizmet başarısını önemli ölçüde etkileyecektir. Yabancı literatürde hizmet

tasarımının, kütüphane işlevi gören çeşitli sistemlere bütünsel ve sistematik bir bakış açısı sağladığı savunulmaktadır. Bu çalışmada,

kütüphanecilere hizmet tasarımı kavramı tanıtılmakta, alanımızda konuyla ilgili literatüre dayalı bilgiler verilmekte ve hizmet tasarımı

sürecinin bileşenlerine değinilmektedir. Çalışmanın amacı; tüm kütüphane çeşitlerinde kullanılabilecek hizmet tasarımı yöntemlerine

dikkat çekmektir. Araştırmanın amacı doğrultusunda nitel veri toplama araçlarından “doküman incelemesi” tekniği kullanılmıştır.

Yapılan literatür taramasında çalışmayla ilgili anahtar kelimeler kullanılmış, ilişkili terimler çalışmada tanımlanmış ve bu doğrultuda

kavramsal bir çerçeve ortaya konulmuştur.

Anahtar Sözcükler: Hizmet tasarımı, Tasarım düşüncesi, Kullanıcı odaklı kütüphane, Kütüphane hizmetleri

User-Centered Service Design in Libraries

Abstract

What kind of services does today’s library user demand? In recent years, librarians have focused on this question, working on developing

new services as well as developing existing services. The curiosity about this question prompts us to think and investigate what can

be done to develop basic services in libraries and to offer new creative services. Without any doubt, it is necessary to know the needs

and expectations of users in order to provide efficient and effective services in libraries. At this point, the concept of service design

based on the user experience, is attracting interest. At the same time, service design, which allows to improve business processes, offers

innovative solutions. In its most general definition, “Service design is the activity of planning and organizing people, infrastructure,

communication and material components of a service in order to improve its quality and the interaction between service provider and

customers.” In service design approach, the user is in the center and his/her experience in the library is essential. In this context, it may

be useful to apply service design methods in libraries to generate user-centric services. For this reason having knowledge about design

thinking will help to accomplish the application successfully. However, in case library managers know the techniques used in the service

design process will affect the service performance considerably. In the literature, it is argued that service design provides a holistic and

systematic view of various systems functioning as libraries. In this study, the concept of service design for library staff is introduced,

related information is given based on literature of our field and the components of the service design process are mentioned. Purpose

of the study is to draw attention to service design methods that can be used in all kinds of libraries. For the purpose of the research,

“document review” technique was used from qualitative data collection tools. In the literature survey, keywords related to the study

were used, related terms were idenfined and in this context a conceptual framework was introduced.

Keywords: Service design, Design thinking, User-centered library, Library services

*Arş. Gör., Doktora, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi, [email protected]

Page 117: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

92

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Giriş

Bilginin odak noktası olduğu çağımızda, değişen değer yargılarının yanında bireylerin ihtiyaç ve beklentileri de farklılaşmıştır. Bu doğrultuda bireylerin bilişsel, duygusal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayan ürün ve hizmetlere yönelmeye başladıkları görülmektedir. Bu bağlamda kütüphaneler, kullanıcı ihtiyaçlarını daha iyi karşılamak için verdikleri hizmetleri düzenlerken sürekli bir evrim halindedir. Hizmetlerin tasarımında kullanıcı odaklı değişikliklerin dâhil edilmesi, kütüphanelerin gelişen ihtiyaç ve beklentilere uygun olarak ilerlemesini sağlar (Marquez ve Downey, 2015, s. 1).

“Günümüzün kütüphane kullanıcısı nasıl hizmetler talep ediyor?” ve “Kütüphaneciler olarak bu talebe nasıl karşılık verebiliriz?” sorularından yola çıkarak hazırlanan bu bildirideki asıl amaç hizmet tasarımı kavramına dikkat çekmektir. Özellikle kütüphanelerde uygulanabilecek olan hizmet tasarımı yöntemlerine vurgu yapılarak, kütüphanecilerin bu konudaki farkındalıklarının artırılmasına çalışılmıştır. Çalışmanın amacına uygun olarak nitel veri toplama araçlarından “doküman incelemesi” tekniği kullanılmıştır.

Hizmet tasarımı konusuna değinmeden önce hizmet ve tasarım kavramlarının ayrı ayrı ele alınması konunun daha iyi anlaşılması sağlayacaktır. Hizmetler, çıktısı soyut ürünler olan süreçler ve faaliyetlerdir. Hizmet kavramının en belirgin özelliği soyut olmasıdır. Diğer bir deyişle, hizmetlerin, deneyime bağlı somut olmayan etkileşimler olduğu söylenebilir. Lynn Shostack’a göre (1982, s. 49), hizmetler yalnızca eylemlerden veya süreçlerden ibarettir ve sadece zaman içinde var olur. Tasarım kavramı ise problemli durumlara yeni çözümler getiren yaratıcı fikirler olarak ifade edilebilir. Cooper ve Press’e (1995, s. 5) göre, tasarım çok disiplinli yaratıcı problem çözme ve planlama etkinliğidir. Er (2009) tasarım kavramının ne olmadığını aşağıdaki gibi açıklamaktadır:

• Sadece “çizim” değildir.

• Sadece görüntüyle ilgili, “kozmetik” değildir.

• Tasarım “sanat”, tasarımcı “sanatçı” değildir.

Kütüphanelerde başarılı hizmet tasarımı uygulamalarının yapılması için tasarım düşüncesi (design thinking) hakkında bilgiye sahip olmanın, uygulamayı başarıyla gerçekleştirmek için kolaylık sağlayacağını söylenebilir. Tasarım düşüncesi, görünür olmayan alternatif stratejileri ve çözümleri belirlemek amacıyla kullanıcıyı anlamak, varsayımlarla mücadele etmek ve problemleri yeniden tanımlamak için çaba gösterilen, tekrarlayan bir süreçtir. Buradan hareketle tasarımın bir süreç olduğunu söylemek mümkündür. Konuyla ilgili literatürde birçok tasarım süreci yaklaşımı bulunmaktadır. En çok bahsedilenler, tasarımcı-odaklı tasarım (designer-centered design), kullanıcı odaklı tasarım (user-centered design), katılımcı tasarım (participatory design) ya da diğer bir adıyla birlikte tasarım (co-design)’dır. Kütüphanelerde yapılacak olan hizmet tasarımı için kullanıcı odaklı tasarım ve birlikte tasarım yaklaşımları uygulanabilir. Çünkü kütüphane tasarım ekibi müşteri beklentilerini karşılayan ya da bunlara uyum sağlayan hizmetleri geliştirirken diğer paydaşlarla yani kullanıcılar ve personel ile birlikte çalışır. Sürecin merkezinde kullanıcı davranışları bulunmaktadır. Kullanıcının odağa alındığı bu yaklaşım sayesinde, kullanıcı ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılamak için hizmetlerin iyileştirilmesi ve/veya yaratılması başarılı hizmet tasarımı uygulamalarına zemin hazırlar.

Başarılı hizmet tasarımı uygulamaları yapmak isteyen kütüphane yönetici ve personellerinin hizmet tasarımının prensiplerini, özelliklerini, aşamalarını ve araçlarını bilmeleri gerekir. Aşağıdaki bölümlerde bu konularla ilgili bilgi verilmektedir.

Page 118: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

93

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Hizmet Tasarımı

Hizmet tasarımı, son on yılda gelişim göstermiş, önemi giderek artan ve hizmet sektörüne önemli etkileri olan bir tasarım disiplinidir. Literatürde bu disipline dair birçok tanımlama bulunmaktadır. Hizmet tasarımı, hizmet sağlayıcısı ve müşteriler arasındaki etkileşimi ve kalitesini artırmak için bir hizmetin insan, altyapı, iletişim ve malzeme bileşenlerini planlama ve düzenleme aktivitesidir (Johnson, 2016, s.85). Marquez ve Downey (2015, s. 3) literatürde geçen tanımlara dayalı olarak hizmet tasarımını, “kullanıcı davranışını anlayarak, hizmetlerin yaratılması veya rafine edilmesi için bütünsel, ortak yaratıcı ve kullanıcı merkezli bir yaklaşımdır” şeklinde tanımlamaktadır. Mager ve Sung’a göre (2011, s. 1) hizmet tasarımı, o hizmetteki deneyimlerin tasarlanmasıdır. Moritz’e göre, (2005, s. 39) hizmet tasarımı sadece bir kişinin yürüttüğü bir süreç değil, disiplinler arası bir araştırma ve geliştirme eylemidir ve hizmet tasarımcısı bu grup içinde arabulucu rolündedir. İş süreçlerinde iyileştirme yapmayı mümkün kılan hizmet tasarımı aynı zamanda yaratıcı çözümler sunmaktadır. İlisulu’ya (2015, s. 109) göre hizmet tasarımı; marka ya da hizmete değer katarak, farkındalık yaratmak amacıyla, tamamen tüketici odaklı, yaratıcı tüketici memnuniyetini üst düzeye çıkarmayı hedefleyen, altyapı, iletişim, teknoloji ve malzeme gibi unsurların görselleştirilmesi yoluyla tüm sürecin tasarlanması ve yönetilmesidir.

Hizmet tasarımının nihai ürünü veya amacı, hizmetlerin, müşterinin bakış açısından yararlı, kullanılabilir ve arzu edilebilir olmasını ve tedarikçinin bakış açısından etkili, verimli ve farklı olmasını sağlamaktır (Mager ve Sung, 2011, s. 1). Başka bir ifade ile, hizmetleri müşterilerin veya katılımcıların ihtiyaçlarına göre tasarlamak ve böylece hizmetin kullanıcı dostu, rekabetçi ve kullanıcı türüne uygun olmasını sağlamaktır. Bu amaçtan anlaşılacağı üzere hizmet tasarımı, kullanıcıyı hizmet sunum modelinin merkezine yerleştirir ve kullanıcıların tüm deneyimlerine odaklanır.

Son on yıl içinde yurtiçi ve yurtdışında üniversitelerde açılan hizmet tasarımı yüksek lisans programları, konunun günümüzdeki önemini kanıtlamaktadır.1 İlk olarak hizmet tasarımı programlarını açarak akademik anlamda eğitim vermeye başlayan üniversiteler; İtalya’da Politecnico di Milano, Domus Academy ve Interaction Design Institute Ivrea, İsviçre’de Linköpings University, Almanya’da Köln International School of Design (KISD), İngiltere’de University of Westminster, Amerika Birleşik Devletleri’nde Illinois Institute of Technology, Carnegy Mellon University’dir (İlisulu,2015, s. 107). Türkiye’de ise 2017 yılında Kastamonu Üniversitesi İşletme Anabilim Dalı’nda Hizmet Tasarımı ve İşletmeciliği Tezsiz Yüksek Lisans Programı açılmıştır.

Hizmet Tasarımı Prensipleri

Hizmet tasarımının 5 prensibi bulunmaktadır (Stickdorn ve Schneider, 2011 s. 26; İlisulu, 2015, s. 101-103):

�Kullanıcı Merkezli (User-Centered): Hizmetler kullanıcının gözünden deneyimlenmelidir. Hizmet tasarımı sürecinde merkeze kullanıcının konulması gereklidir. Bu sadece istatistiksel tanımların ve onların ihtiyaçlarının deneysel analizlerinin ötesinde kullanıcının isteklerinin anlaşılmasını gerektirir. Kullanıcıların farklı gereksinim ve düşünce yapısına sahip olduğu unutulmamalıdır.

�Ortak - Yaratıcılık (Co-Creative): Tüm paydaşlar hizmet tasarımına dâhil edilmelidir Ortak yaratıcılık, tasarımcı ekip ve kullanıcı tarafından ortaklaşa bir değer yaratım sürecidir. Metodoloji, farklı uzmanlık alanlarına sahip bir tasarım ekibi tarafından en iyi şekilde gerçekleştirilir. Örneğin, dengeli bir kütüphane tasarım ekibinin kütüphanenin çeşitli işlevsel alanlarından (referans, dolaşım, teknik hizmetler, web tasarımı, vb.) oluşması gerekir. Kütüphane tasarım ekibi, farklı perspektiflerden farklı geri bildirim seviyeleri sağlamak için bir kullanıcı çalışma grubu oluşturmalıdır. Örneğin, bir üniversite kütüphanesinde öğrenci perspektifinden hizmetler tasarlamak için oluşturulacak

*https://www.service-design-network.org/study-service-design adresinden yurtdışındaki eğitim programları hakkında bilgiye ulaşılabilir.

Page 119: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

94

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

kullanıcı çalışma grubu, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerini içerebilir.

�Dizilim/Sıralama (Sequencing): Hizmet, birbiriyle ilişkili bir dizi olarak görselleştirilmelidir. Hizmet belli bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşen dinamik bir süreçtir. Her hizmet süreci, üç aşamalı bir geçiş izler; birincisi hizmet öncesi periyod (tasarlama anı) ikincisi aktif hizmet periyodu (kullanıcının gerçek bir hizmet deneyimi edinmesi), üçüncüsü hizmet sonrası periyod (kullanıcı deneyiminin paylaşılması).

�Kanıtlar/İzler (Evidencing) Maddi olmayan hizmetler fiziksel açıdan görselleştirilmelidir. Kanıtlar, hizmet tasarımı yapılırken ortaya çıkan sonuç ve farklılıkların görünmesini sağlar. Hizmet sürecini eğer bir film gibi düşünülecek olursa, perde arkasında arka plan (back-stage) çalışanlar tarafından yapılan işlerin (arka plan hizmet süreçleri) daha iyi anlaşılması, hizmet deneyimi artan bir kullanıcı memnuniyetine neden olabilir.

�Bütüncül Yaklaşım (Holistic): Bir hizmetin tüm ortamı göz önünde bulundurulmalıdır. Ayrı temas noktalarında ve hizmet anlarında odak nokta hizmetin oluştuğu ortamdır. Hizmet dizisi tasarlanırken, alternatif tüketici yolculukları ve alternatif temas noktaları oluşturulmalıdır.

Hizmet Tasarımının Özellikleri

Yukarıda verilen hizmet tasarımının tanımlarından hareketle, hizmet tasarımının kendine has özellikleri aşağıda kısaca belirtilmiştir (İlisulu, 2015, s. 101; Fışgın, 2014, s. 26):

�Kullanıcı deneyimleri ve inovasyon en önemli bileşenleridir.

�Kullanıcı odaklıdır. Doğrudan müşterinin bakış açısını temsil eder.

�Teknolojiyi en verimli şekilde kullanır.

�Farklı disiplinleri bir araya getirir, disiplinler arası bir yapısı vardır.

�Soyut ve somut ortamları bir arada kullanır.

�Sistemi ve süreci tasarlar.

�Sürdürülebilir olmalıdır.

�Kullanıcı ihtiyaçlarına en iyi çözümü arar.

�Kullanıcı ile birlikte hizmet sektörü çalışanı da sürece dâhil olmaktadır.

�Sürecin tamamı (hizmet öncesi, hizmet anı, hizmet sonrası) görselleştirilerek anlaşılır hale getirilir.

�Hizmetin kendisi gibi devam eden bir süreçtir.

�Birlikte tasarım sürecidir.

�Bütüncül bir yaklaşımdır.

Hizmet Tasarımı Araçları

Hizmet tasarımı yaparken kullanılan birçok araç geliştirilmiştir. Bu araçlar aşağıdaki gibidir (İlisulu, 2015, ss. 105-107):

�İş Ortaklığı-Paydaşlık Haritaları (Stakeholder Maps)

�Hizmet Keşfi (Service Safari)

�Tüketici Yolculuk Haritaları (Customer Journey Maps)

�Bağlamsal Görüşmeler (Contextual Interviews)

�Kültürel Araştırmalar (Cultural Probes)

�Beklenti Haritaları (Expectation Maps)

Page 120: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

95

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

�Karakter (Personas)

�Fikir Kuşağı (Idea Generation)

�Zihin Haritası (Mind Map)

�Tasarım Senaryoları (Design Scenarios)

�Resimli Anlatım (Storyboard)

�Masa Başı İncelemesi (Desktop Walkthrough)

�Hizmet Prototipi (Service Prototypes)

�Hizmet Sahnelemesi (Service Staging)

�Ortak Yaratıcılık (Co-creation)

�Planlar (Blueprints)

�Rol (Role Play)

�Tüketici Yaşam Döngüsü Haritası (Customer Lifecycle Maps)

�İş Modeli Tablosu (Business Model Canvas)

Yukarıda adı verilen hizmet tasarımı araçları proje bazında değişik kombinasyonlarla kullanılabilirler. Kütüphanelerde kullanılabilecek araçlara birkaç örnek vermek gerekirse;

İş Ortaklığı-Paydaşlık Haritaları (Stakeholder Maps): Yapılacak olan hizmet tasarımı ile ilgili tüm aktörlerden ve iş ortaklarından en iyi şekilde faydalanabilmek ve kaynakların daha iyi dağıtılabilmesini sağlamak için görsel bir haritanın oluşturulmasıdır.

Ortak Yaratıcılık (Co-creation): “Ortak yaratıcılık”, disiplinler arası yapıya sahip olan hizmet tasarımı felsefesinin temelini oluşturmaktadır. Birlikte yaratma süreci iç paydaşları da içermelidir. Hizmeti sunan ve destekleyenler tarafından sağlanan fikirler, kullanıcı veya kullanıcı girdisi kadar önemlidir. Üç boyutlu modellerin, resimli anlatımların ve videoların kullanıldığı ortak yaratım sürecinde, ürünün test edilmesi veya inovasyonu için tasarımcılar, yöneticiler, iş ortakları ve diğer tüm çalışanlar bir araya gelmektedirler. Burada ortak bir grup kararı alınması hizmetin geliştirilmesi aşamasında çok önemlidir.

Hizmet Keşfi (Service Safari): Hizmet kalitesinin arttırılması için kullanıcıları doğal ortamlarında gözlemlemek, gerçek duygu ve düşüncelerini öğrenmek için kullanılır. Bazen sadece defter-kalem ile not tutulabileceği gibi, bazen de video veya ses kaydı alınabilir.

Planlar (Blueprints): İçerisinde tüm temas noktalarının, iş ortaklarının ve kullanıcı deneyimlerinin de yer aldığı, ayrıntıların görselleştirildiği operasyonel bir araçtır. Burada kullanıcı deneyimleri net olarak tanımlanmakta, süreçler gösterilmektedir.

Müşteri Yolculuk Haritaları (Customer Journey Maps): Kullanıcı odaklı hizmet süreçlerinin görselleştirilmesidir. En önemli özelliği kullanıcının direkt ya da dolaylı olarak hizmet üreticisiyle iletişime geçtiği temas noktalarının harita üzerinde belirlenmesi ve bu temas noktalarından yola çıkarak kullanıcı deneyimlerinin ortaya çıkartılmasıdır.

Hizmet Tasarımı Aşamaları

Hizmet tasarımı, gözlemler, görüşmeler ve kullanıcılarla ilgili faaliyetlere odaklanan bir dizi eylemle gerçekleştirilir. Kullanılacak araç veya yaklaşım için bir yönerge veya reçete olmamakla birlikte, metodolojinin üç temel aşaması vardır. Bunlar (Marquez ve Downey, 2015, s.4);

Page 121: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

96

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

�gözlem,

�anlama / düşünme,

�uygulamadır.

Gözlem Aşaması: Bu aşamada, kütüphane tasarım ekibi sorunu daha iyi anlayabilmek için gözlemler, röportajlar ve belgelerle hareket eder. Gözlem evresinin amacı, proje için bir temel oluşturmaktır. Ayrıca kullanıcıyı en temel seviyede anlamakla ilgilidir. Kullanılan gözlem ve belgeleme yöntemleri, kütüphane ortamına ve tasarım ekibinin ve kullanıcı araştırma grubunun oluşturduğu projenin hedeflerine bağlıdır. Kütüphanedeki etkinliklerle ilgili notlar almak dışında, tasarım ekibi bir yer analizi yapmayı tercih edebilir. Yer analizleri, kullanıcıların mekanı nasıl kullandıklarını, nereye ve ne zaman gittiklerini ve oraya vardıklarında neler yaptıklarını araştırır (Marquez ve Downey, 2015, s. 8).

Anlama / Düşünme aşaması: Tasarım ekibinin gözlemlerine dayanmayı amaçlamaktadır. Bu aşamada, tasarım ekibi, prototiplemeyi içermesi gereken çözümler yaratmaya ve davranışları görselleştirmeye başlamak için kullanıcı çalışma grubu ile birlikte çalışır. Böylece ekip, müşteri yolculuğunun bir diyagramını oluşturur. Müşteri yolculuk diyagramı, bir kullanıcının bir görevi tamamlamak için aldığı yolun grafiksel bir temsilidir. Ana amaç, bir görevi tamamlamak için gerekli olan gerçek yolculuğu belgelemektir. Bu aşamada günlükler, müşteri yolculuk haritası, senaryolar, prototipler gibi araçlar kullanılabilir (Marquez ve Downey, 2015, ss. 9-11).

Uygulama aşaması: Tasarım ekibinin ve kullanıcı araştırma grubunun çalışmalarının doruk noktasıdır. Prototip hizmet oluşturulduktan ve kabul edildikten sonra, bunu hayata geçirme zamanı gelmiştir. Bu süre zarfında, kütüphane tasarım ekibi yeni veya yenilenen hizmetleri tam olarak belgelemeye, yönetmeye ve pazarlamaya yönelmektedir. Bu noktada tasarım ekibi, hizmeti belgeleyen hizmet planını (Blueprints) oluşturmalıdır. Bu plan hizmet sunumu sırasında var olan başarısız noktaları da vurgulayabilir. Bir hizmet uygulandıktan veya yeniden tasarlandıktan sonra, yeniden gözden geçirilmek zorundadır (Marquez ve Downey, 2015, s. 12).

Görüldüğü üzere sözü geçen aşamalar boyunca, bir tasarım ekibi ve kullanıcılar, mevcut hizmetleri geliştirmek veya yenilerini oluşturmak için birlikte çalışırlar. Kütüphanelerde oluşturulacak olan tasarım ekibinde kütüphanenin her biriminden bir uzmanın bulunması etkili hizmet tasarımları yapmayı kolaylaştıracaktır. Bu tasarım ekibinin kullanıcı odaklı tasarım çözümleri üretebilmesi için kullanıcıların yaşadığı problemleri, bilişsel, fiziksel ve duygusal gereksinimlerini anlaması gereklidir.

Sonuç ve Öneriler

Bu çalışmada hizmet tasarımı kavramı tanıtılmış, prensipleri, araçları ve aşamalarına değinilmiştir. Literatüre dayalı olarak hizmet tasarımının herhangi bir kütüphane türünde nasıl uygulanabileceğine dair bilgi verilmiştir. Daha ileri bir araştırmada, hizmet kavramı aşamaları bir kütüphanede uygulanarak, yararları daha net bir biçimde ortaya koyulabilir. Bu çalışmada derlenen bilgilerden aşağıdaki sonuç ve önerilere varmak olanaklıdır:

�Doğası gereği, hizmet sağlayıcıları olan kütüphaneler, hizmetleri değerlendirirken, rafine ederken ve oluştururken bir hizmet tasarımı yaklaşımının uygulanmasından yararlanabilecek ortamlardır.

�Hizmet tasarımı yaklaşımı, bütünsel odak noktası ve ortak yaratıcılık süreci nedeniyle kullanıcı ve diğer paydaşlar ile birlikte çalışmaya imkân tanımaktadır. Böylece kütüphanelerde kullanıcı odaklı hizmetler yaratılabilir.

�Hizmet tasarımı ile kütüphane personeli, tüm hizmetlerin bir bütün olarak nasıl birbirine bağlı olduklarına ve kullanıcıların bakış açısına anlamaya teşvik edilir. Bu sayede, kütüphanecilerin daha önce dikkate almamış olabilecekleri aksaklıkları görmeleri mümkün kılanabilir.

Page 122: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

97

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

�Hizmet tasarımı, kullanıcıların istek ve gereksinimleri doğrultusunda, talebe dayalı hizmetlerin yaratılmasına ve rafine edilmesine yardımcı olabilir.

�Kütüphanecilik eğitiminin verildiği Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümlerinde hizmet tasarımı derslerinin açılması faydalı olacaktır. Bu sayede geleceğin kütüphanecileri kullanıcı odaklı ve etkili hizmetler tasarlayarak mesleğin gelişmesine katkıda bulunabilirler.

Kaynakça

Cooper, R., & Press, M. (1995). The Design agenda: A guide to successful design management. John Wiley & Sons, Inc.

Er, A. (2009). Tasarım teknolojisi ve inovasyon. 8. Teknoloji Ödülleri ve Kongresi, TÜBİTAK-TTGV-TÜSİAD 25 Haziran 2009, İstanbul’da

sunulan bildiri. Erişim adresi: file:///C:/Users/racoo/Downloads/AlpayER-8TK%20(1).pdf

Fışgın, S. (2014). Türkiye’de endüstriyel tasarımcıların hizmet tasarımı alanındaki konumu üzerine bir araştırma, Doktora Tezi, İstanbul

Teknik Üniversitesi, İstanbul.

İlisulu, T. T. (2015). Tasarımda yeni bir boyut: hizmet tasarımı. The Turkish Online Journal Of Design, Art And Communication, 5(4),

98-111. Erişim adresi: http://www.tojdac.org/tojdac/VOLUME5-ISSUE4_files/tojdac_v05i409.pdf

Johnson, K. (2016). Understanding and Embracing Service Design Principles in Creating Effective Library Spaces and Services. In the

Future of Library Space, 79-102. Emerald Group Publishing Limited. http://dx.doi.org/10.1108/S0732-067120160000036003

Lynn Shostack, G. (1982). How to design a service. European Journal of Marketing, 16(1), 49-63. Erişim adresi: https://doi.

org/10.1108/EUM000000000479

Mager, B., & Sung, T.-J. (2011). Special issue editorial: Designing for services. International Journal of Design, 5(2), 1–3. Erişim adresi:

http://citeseerx.ist.psu.edu/viewdoc/download?doi=10.1.1.364.2497&rep=rep1&type=pdf

Marquez, J., & Downey, A. (2015). Service design: An introduction to a holistic assessment methodology of library services.

Weave: Journal of Library User Experience, 1(2). Erişim adresi: http://dx.doi.org/10.3998/weave.12535642.0001.201

Moritz, S. (2005). Service design practical access to an evolving field. Köln: International School of Design Press. Erişim adresi:

https://issuu.com/st_moritz/docs/pa2servicedesign/4

Stickdorn M., & Schneider J. (2011). This is service design thinking. Amsterdam: Building Het Sieraad Publishers.

Page 123: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 124: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

99

Sansür, Kullanıcı ve Kütüphaneci

Muhittin DEMİR*

Öz

Bilgi merkezleri her türlü kullanıcının bilgi gereksinimini karşılama amaçlı kurumlar olmuştur. Kütüphaneci dermeyi oluştururken herhangi bir sorunla karşılaşmamak için anayasa ve yasaların belirlediği sınırlar, yetki ve görevler ile çalıştığı bilgi merkezinin politikaları içinde hareket eder. Kullanıcı odaklı hizmet veren bilgi merkezi dermeye kattığı kaynaklardan sorumludur. Kütüphaneler çocuk istismarı, teröre (bomba yapımı gibi) katkı veren ya da toplumsal düzeni bozmaya yönelik kaynakların seçiminde duyarlı davranmalıdır, seçmeme konusunda duyarlıdır. Başka bir deyişle de dermesine bu yöndeki kaynakların girmesine izin vermek istemez. Bu bir sansür değil topluma olumlu katkı verme yollarından birisidir. Bu çalışmanın amacı sansürün kullanıcı ve kütüphaneci üstündeki etkisini belirlemektir. Hipotez ise, sansür toplumsal bir baskı aracı olarak yalnız kütüphane / bilgi merkezi üzerinde değil aynı zamanda kullanıcı ve kütüphaneci üzerinde de olumsuz bir etki yaratır. Bu amaca ulaşmak için belgelere dayalı veri toplama tekniği ve betimleme yöntemi kullanılmıştır. Kapsamı ise, sansürün bilgi merkezi kullanıcısı ile kütüphaneci, bilgi uzmanı üstündeki etkisi sınırları içinde kalmıştır. Kütüphanelerin ortaya çıkışından bu yana kütüphanelerin düşünce özgürlüğünde oynadığı rol her zaman olumlu yönde değerlendirilmiştir. Sansür ise düşünce özgürlüğü konusundaki duyarlı bilgi merkezlerini olumsuz yönde etkileyen temel etkenlerden biri olmuştur. Ülkelerin toplumsal-kültürel ve sosyal yaşamlarını belirleyen siyasal erk/yapı sansürü tetikleyen en büyük etkendir. Kütüphanelerde gözlenen sansür de ağırlıklı olarak siyasal erkin etkisine ya da mahkeme kararlarına bağlı olmayan uygulamalarla doğrudan kütüphaneciye bağlı da gelişebilmektedir. Sansür kim tarafından ne yönde uygulanırsa uygulansın her zaman bir eksiklik, güvensizlik ve kullanıcıya saygısızlık olarak değerlendirilmelidir. Çalışma sonucunda sansürün kullanıcı üstündeki etkilerinin aradığı kaynağa ulaşamamak; araştırma ve sonuca varma olanağını ortadan kaldırmak; bilgiyi her açıdan kavramayı engellemek; okuma ve araştırma isteğini kırmak biçiminde olduğu belirlenmiştir. Kütüphaneci üstündeki etkileri ise; görev ve sorumluluklarını yerine getirememek; siyasal erkin baskısı altında kalmak, biçiminde belirlenmiştir. Sonuç olarak sansür, düşünce özgürlüğünü engellemek; kullanıcı odaklı olmaktan çıkmak; bilgiye erişime ket vurmaktır, diyebiliriz.

Anahtar Sözcükler: Sansür, Düşünce özgürlüğü, Kullanıcı, Kütüphaneci.

Censorship, User and the Librarian

Abstract

Information centers have been the institutions, that aim to meet the information needs of all kinds of users. The librarian, in order to avoid any problem while creating the collection, acts within the limits, authorization and duties of the constitution and the laws and remains in the frame of policies of the information center that he/she works the information center which provides a user-centered service, is responsible for the resources it acquires. Libraries should not be intended to child abuse, terrorism (such as bomb making), or to disrupt social order and the librarian should act sensitively in selection of resources. In other words, he does not want such resources to penetrate to his/her collection. This is not censorship but a way of contributing positively to society. The aim of this study is to determine the impact of censorship on the user and on the librarian. Hypothesis on the other hand is, censorship as a means of social pressure, effects negatively, not only the library / information center and the librarian but also the user. To achieve this aim, data collection technique based on documents and descriptive method have been used. The scope of this study remains within the boundaries of, effects of censorship on the information center’s user and librarian. The role that libraries have played in the freedom of thought, since the emergence of libraries has always been evaluated positively but censorship has been one of the main factors that negatively affected information centers which have always been sensitive to freedom of thought. The political power / structure that determines the social, cultural and social life of countries is the greatest factor that triggers censorship. The censorship observed in libraries, may directly arise from the librarian’s applications which may not based on political effects or court decisions. Censorship regardless of, who applies or for what reason, must always be considered as a lack of distrust and disrespect to the user. In this study the effects of censorship on the user are determined as: be unable to access the resources they are looking for; disposal of the possibility of making research and drawing reliable conclusion; prevention of comprehension from various perspectives; loss of desire for reading and researching, while the effects on the librarian are; not to be able to fulfill his/her duties and responsibilities; to be exposed to political oppression. Briefly, we can say that, censorship prevents the freedom of thought and to be user-oriented and hinders access to information.

Keywords: Censorship, Freedom of thought, User, Librarian.

Giriş

Yaşadığımız çağ, ‘Bilgi Çağı’ ya da ‘Bilişim Çağı’ olarak adlandırılmaktadır. İlk Çağ ile birlikte yazının ortaya çıkmasıyla bilginin saklanması, kullanılması ve iletilmesi sağlanmıştır. Alman Johannes Gutenberg 1455’te modern matbaayı icat etmesiyle basılan ilk eser bir İncil olmuştur. 1500’lere gelindiğinde yaklaşık olarak 40.000 civarında eser çoğaltılmıştır (Küçükcan, 2006, s. 160). Orta Çağ

*Lisans 4. Sınıf, Kastamonu Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]

Page 125: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

100

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

döneminde okuma yazma kilisenin tekelindedir. Kitapların çoğaltılması okuma yazma oranını artırdığı gibi kilisenin egemenliğini sarsmıştır.

15. ve 17. yüzyıllar arasında Avrupa’da Martin Luther tarafından kilisenin yani egemen sınıfın halkı sömürdüğünü dillendirmiştir. İncil’in Avrupa dillerine çevrilmesi Reform hareketini doğurmuştur. Reform hareketlerinin nedenlerine bakıldığı zaman “Matbaa sayesinde Avrupa dillerine çevrilen İncil’in herkes tarafından okunup anlaşılması” ve “Matbaa ve kültürel etkileşimin yaygınlaşması” etkili olmuştur (Reform nedir, 2013).

Roma Kilisesi, matbaa ve yayıncılık alanında gelişmeleri ilk zamanlarda desteklemişlerdir. “Yasaklı Kitaplar İndeksi” yine Roma Kilisesi tarafından hazırlanmıştı. IV. Paul oluşturduğu bir kurulla yasak kitaplar listesinin oluşturulmasını istemiştir. “Yasaklanmış Kitaplar ve Yazarlar İndeksi” (Indeks auctorum et librorum prohibiorum) adıyla 1559’da ilk defa yayınlanmış 400 yıl defalarca eklenen yazar ve kitaplar güncellenen Indeks’in günümüze kadar 32 baskısı yapılmıştır (Kilisenin yasaklar listesi yok yok, 2009).

18.yüzyılın sonlarına doğru Fransız Devrimi ile birlikte ‘demokrasi hareketi’ ortaya çıkmıştır. Halk kavramının ortaya çıkmasıyla yönetimde söz sahibi olma ve kütüphane türlerinden biri olan halk kütüphaneleri ortaya çıkmış, günümüzdeki anlamıyla halkın tümünün kullanabildiği kütüphane oluşmuştur. Demokrasi “düşünce özgürlüğünün” varlığını sürdürmesi, düşünce özgürlüğü de “sansürün” uygulanmamasıyla varlığını sürdürebilir. Düşünce özgürlüğünün olmadığı yerde ise sansür bulunur.

Sansür

Sansür kavramı, Antik Roma’da, “iki sulh yargıcından birinin unvanı olarak bilinen “censor” kelimesiyle aynı kökten gelmektedir.” Sulh yargıcının görevi beş yılda bir vatandaşların ve servetlerinin sayımını yapmak, özelliklerini kaydetmek, bir anlamda vatandaşı fişlemek, ahlak zabıtalığı ve vergi denetmenliği yapmaktır. (Webster, 2015: aktaran Canata, 2016, s. 189). Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü’ne göre “sıkıdenetim” anlamına gelir (Özdemir, 1983). “1. Her türlü yayının, sinema ve tiyatro eserinin hükümetçe önceden denetlenme işi, sıkı denetim, 2. Her türlü yayının, sinema ve tiyatro eserinin yayınının ve gösterilmesinin izne bağlı olması, sıkı denetim ” ( “Sansür”.t.y.). Verilen tanımlarda sansür; denetleme, kısıtlama ve sıkı denetim kavramlarıyla açıklamaya çalışılmıştır.

Amerikan Kütüphaneciler Derneği’ne (American Library Asssociation – ALA) (ALA, 2015: aktaran Canata, 2016, s. 190) göre ise sansür; “sakıncalı ve tehlikeli bulunan fikirlerin bilginin ve halka açık materyalin bireyler, gruplar ve devlet yetkilileri tarafından engellenmesidir” diye tanımlar. Türkiye’de faaliyet gösteren Siyah Bant (2016, s.10) ise sansür kavramını;

“a). Cezalandırma, yasaklama, soruşturma, hedef gösterme, tehdit etme, korkutma, aşağılama, engelleme, fiziki ve sözlü saldırı, gayrimeşrulaştırma, ötekileştirme gibi yöntemleri,

b). Devlet kurumları, politikacılar, bürokratlar, politik gruplar, siyasi partiler, devletin çıkarını gözeten bireyler, kolluk kuvvetleri, mahalle örgütlenmeleri, dini kurumlar, kültür-sanat kurumları, küratörler, meslek örgütleri, sektör temsilcileri, medya kuruluşları, fon veren kuruluşlar gibi aktörlerin müdahalelerini kapsamaktadır.”

Anlaşılacağı üzere, sansür kavramı sanatsal ifadenin sadece devlet tarafından yasal yollarla değil, farklı aktörler tarafından sanat eserinin üretimini gösterimini engelleyen yasaklayan ve kısıtlayan süreçleri kapsayacak şekilde tanımlar (Siyah Bant, 2016, s. 10).

Tanımlara bakıldığı zaman “önceden denetleme” ön plana çıkmaktadır. Ancak yayınların daha basımı yapılmadan ya da basımı yapıldıktan sonra da denetlendiği, basımına izin verilmediği görülmektedir.

Page 126: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

101

Bununla birlikte sansür: önceden ve sonradan denetlenen yayınlarının bir kısmının ya da tamamının kullanıcıların erişimine izin verilmemesi, yayınların izne tabi olarak kullanıcıya verilmesine denir.

Sansür Türleri

Sansür genellikle üç şekilde vardır: Yönetimler tarafından uygulanan resmi sansür, kişi veya birimlerin toplumdaki baskı veya tabular sonucu kendi kendilerine uyguladıkları otosansür, yine kişi veya grupların beğenmedikleri düşünce ve sanat ürünlerine uyguladıkları çeşitli baskı ve engellemelere dayanan kitle sansürü’dür (Kızılkan ve Gülle, 1993, s. 39).

Afet Muhteremoğlu Ilgaz otosansür ile ilgili olarak “Zaman zaman içimizdeki sansürün resmi sansürden daha zor olan ve uğraşılması daha fazla direnç isteyen hem de uzun zaman alan bir sansür olduğunu düşünürüm. Bu yazı hayatına başladığım otuz yıl önce de böyleydi; yazı hayatıma başlamadan önce yaşadığım canlı ve hayata bağlı sansürü bütün şiddetiyle hissettiğim çocukluk ve gençlik döneminde de böyleydi” demektedir (Ilgaz, 1984, s. 12). Filinta Önal, Ahmed Arif’in neden tek kitap yazdığıyla ilgili olarak “Yazarak neden biriktirmediğini tam bilemiyorum. Belki yazdıklarından dolayı seneler boyunca bir sürü eziyet çektiği içindir. Hatta şiirleri birilerinin evinde bulunduğunda o insanların da başına olmadık işler geldiği için yazıya dökmedi” (Önal, 2012). Baskı ve yasaklardan dolayı kişilerin düşünsel sanat ürünlerini ortaya koyamamaları da sansürü ortaya koymaktadır.

Oto sansür çeşitli boyutlarda kendisini göstermektedir; yayınlayamama bunun başında gelmektedir. Ilgaz: “Yedi yıl önce yazdığım bir roman var. Adı önce ‘Sendika’ idi sonra ‘Yalnız Kadın’ oldu… Resmi sansürden çekinildiği için yayınlanmamış olsaydı buna saygıyla katlanır ve beklerdim. Ama bu romanı okuyan çok ilerici yayınevlerinden en az üç dört tanesi beni saygısız buldular, sadece” demektedir (Ilgaz, 1984, s. 13). Sansür çeşitleri kendisini ayrı ayrı göstereceği gibi üçü birden de kendisini gösterebilir.

Resmi sansürle ilgili olarak ‘Derleme Yasası’ Fransa’da 1536 Paris Krallık Kitaplığı için uygulanmıştır. Devletin basılan bütün yayınlardan belli sayıda bir kaçına el koyarak bunları uygun kitaplıklarda konulması ile ilgilidir (Baysal, 1987, s. 6). Derleme Kanunu daha iyi anlayabilmek için amaçlarına dikkat etmek gerekir. Derlemenin amaçları:

1) Siyasi amaç: Hükümet tarafından matbaanın ve neşriyatın takip edilmesi,

2) Adli amaç: Edebi mülkiyetin teminatı, telif hakkının kontrolü,

3) Kültürel amaç: Milli koleksiyonların çoğaltılması, edebi mirasın muhafazası, ilerde insan hafızasından silinebilecek bütün eserlerin toplanmasıdır (Yaman, 1961, s. 129).

Derleme kanunu Adli amaç ve Kültürel amaç toplum yararına hizmet ederken; Siyasi amaç hafiyelik amaçlı kullanılmaktadır. II. Abdülhamit devrinde bu tür örneklere rastlanmıştır. Siyasi amaç düşün-sanat ürünlerinde toplumun eleştirel düşünmesinin önünde büyük engeller ortaya koyar.

Düşünce Özgürlüğü

İnsan düşünen ve sosyal bir canlıdır. Diğer insanlarla iletişim kurma ve düşüncelerini aktarma gereksinimi duyar. Herkes istediğini düşünebilir, zihinsel olarak tasarlayabilir. Bunda hiçbir sorun yoktur ancak düşüncelerini dışavurumunda çeşitli baskılara uğramaktadır. “Düşünce, insanın düşünme yetisiyle kafada oluşturduğu eylemdir. İnsana özgü bu durumun oluşması, gelişmesi insanın düşünme yetisini besleyen bilgi ile gerçekleşir” (Keseroğlu, 1996, s. 15). İlkçağlardan beri bilgiye büyük bir önem verilmekteydi “Aristoteles de özgürlüğün bilgi yoluyla elde edildiğini görmüştü. Ona göre insan, determinizmin yasalarını tanıdığı oranda özgürleşirdi”(Hacıkadiroğlu, 1998, s.29).

Page 127: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

102

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Türk Dil Kurumuna göre düşünce özgürlüğü “düşüncenin dış baskı ve yasaklara sınırlandırılmaması, fikri hürriyet” olarak tanımlamaktadır (“Düşünce özgürlüğü”, 2018). ). Başka bir tanımda ise “ Düşünce özgürlüğü özgürce düşünce edinebilmesi, düşünce ve inançlarından dolayı kınanmaması ve bunları yasal yollardan yararlanarak açıklayabilmesi olanağı ve özgürlüğü olarak tanımlanabilir”(Çağlayan, 1991: aktaran Kızılkan, 1993, s.37).

Düşünce üzerinde çeşitli engeller bulunmaktadır. Ahmet İnam’a göre:

a) “Çevremiz dışımızdaki doğa adına ‘dünya’ dediğimiz gezegenin doğal yapısı düşüncemizi belirler,

b) Biyo-genetik yapımız ya da bu belirleyicilerden biridir. Beynimizin nöro-fizyolojik yapımızın, bedenimizin işleyişinin sağlayabildiği olanaklar içinde düşünürüz,

c) Kültürümüz, dilimiz ve tarihimiz, düşünmemizi sınırlar ve belirler,

d) Toplumumuz ve toplumdaki yerimiz de düşünme alanımızın sınırlarını belirler,

e) Bilgimiz, düşünmemizi etkiler. Bilgi, düşünmemizin malzemesi, dolayısıyla bir anlamda belirleyicisidir” (İnam, 1998, ss. 38-39).

Türk kütüphaneciler Derneği tarafından 22 Şubat 2008 tarihinde kabul edilen ‘Düşünce Özgürlüğü Bildirgesi’ de düşünce özgürlüğü için önemlidir. Bunlar:

1) “Bilgi merkezleri, politika geliştirme ve uygulamada düşünce özgürlüğü odaklı yaklaşımları benimsemelidir.

2) Çağdaş bir toplumda, bireylerin her türlü bilgiye eşit ve özgürce erişim hakkı vardır. Bilgi merkezleri, bu hakkın en iyi biçimde kullanılmasına olanak ve fırsat sağlar. Kişilerin, bilgi merkezlerindeki düşünce ürünlerinden yararlanmaları politik, dinsel, ulusal, ahlaki, ticari, ırksal, etnik köken, cinsiyet ve benzeri nedenlerle engellenemez.

3) Bilgi merkezleri, toplumsal sorumlulukları gereği bütün düşüncelerin açıklanması, yayınlanması ve yararlanmaya sunulmasından yana tavır alır, sansüre karşı çıkar ve bu konuda ilgili diğer kişi ve kuruluşlarla işbirliği yapar.

4) Bilgi merkezlerine kaynak seçimi, kişisel tercihlere göre yapılmamalı, mesleki ilkeler çerçevesinde gerçekleştirilmelidir. Bilgi kaynakları, içeriğinden, yazarı ya da yayıncısının düşünce, inanç veya görüşünden dolayı dışlanmamalıdır.

5) Bilgi merkezleri çalışanları, teknik işlemler ve kullanıcı hizmetlerinde sansür olarak kabul edilen, bilgi kaynaklarına erişimi engelleyici veya kısıtlayıcı davranış ve uygulamalardan kaçınırlar.

6) Bilgi merkezleri, amaç ve işlevleri doğrultusunda, sergi ve toplantı salonu gibi olanaklarını gereksinim duyan kişi ve gruplara ayırım gözetmeksizin sunar.

7) Bilgi merkezi çalışanları, TKD Düşünce Özgürlüğü Bildirgesi’nde yer alan ilkelere uygun davranmalıdır. Onlar, bundan dolayı haksız işlem ve uygulamalarla karşı karşıya bırakılmaz ve yöneticiler tarafından aykırı davranmaya zorlanamazlar.

8) Bilgi merkezinde kullanıcıların özel yaşam gizliliğine saygı duyulur. Bu nedenle, kullanıcıların kimliği ve yararlandığı bilgi kaynakları üçüncü kişilere açıklamaz.” (Türk Kütüphaneciler Derneği, 2008, s. 234).

Türk Kütüphaneciler Derneği 1996 yılında yayınladığı ve daha sonra 2010 tarihinde gözden geçirmiş

Page 128: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

103

olduğu ‘Mesleki Etik İlkeleri’nde de “Düşün ve sanat ürünlerine yönelik sansüre karşı çıkar ve düşünce özgürlüğünü savunurlar.” (Türk Kütüphaneciler Derneği, 2010) denilmektedir. Bülent Yılmaz’a göre iyi kütüphaneci “mesleğini, bilgiye eriştirme işlevi temelinde gerçekleştirirken insanın değerinin meslek alanında korumak adına neyi yapıp neyi yapmaması gerektiğine mesleki etik ilkelerine göre karar veren ve o ilkelere uygun davranan kişidir” (Yılmaz, 2015, s. 141). Düşünce özgürlüğü ile bilgi erişim özgürlüğü arasındaki ilişki şöyledir; “Düşünce özgürlüğünün temeli, bilgiye erişim özgürlüğüdür. Bu olmaksızın ne özgür araştırma, ne gerçeğin izlenmesi, ne de bilimin ilerlemesi gerçekleşebilir” (Olsen, 1994: aktaran Çelik ve Tonta, 1996, s. 8).

Kütüphane, Kütüphaneci ve Kullanıcı

Kütüphane en eski karşılığı Asurca ve Akadca’da girginakkudur (Soysal, 1988: aktaran Keseroğlu, 1996, s. 16). “Kütüphane, Eski Yunanca Bibliotheke, biblion ile theke bileşiminden oluşan bir sözcüktür” (Keseroğlu, 1996, s.16). Kütüphane kuruluş amacına göre kullanıcıya hizmet veren kurumlardır. Ranganathan tarafından oluşturulan 5 ilke günümüzde de geçerliliğini korumaktadır. Bunlar:

�“Kitaplar okumak içindir,

�Her kitabın bir okuyucusu vardır,

�Her okuyucunun bir kitabı vardır,

�Araştırmacının zamanını boşa harcamamak gerekir,

�Kütüphane gelişen bir organizmadır.” (Çakın, 1982: aktaran Kızılkan ve Gülle, 1993, s. 42).

Bu bağlamda bakıldığında kullanıcı ayrımı yapılmadan hizmetin sunulması gerekmektedir. Ancak her kitabın dermeye kazandırılması için yeterli bütçe bulunamaması, derme için binanın yetersiz kalması kitap seçiminde titizlikle yaklaşması gerekmektedir. “Kütüphanecilik mesleğinin özünde toplumun bireylerine düşünce özgürlüğünü sağlama sorumluluğu vardır. Kütüphaneler kanalıyla herhangi bir konudaki tüm görüşleri içeren bilgiler bunlara gereksinme duyan herkese yaş, ırk, cinsiyet, dil, din, ulus toplumsal ya da politik düşünceleri konusunda hiçbir ayrım yapılmadan sunulur.” (Sağlamtunç, 1991, s. 93).

Amerikan Kütüphaneler Birliği (ALA) kütüphanecilik hizmetini ‘Kütüphane Hakları Bildirgesi’nde şöyle sıralamaktadır:

1) “Kitaplar ve diğer kütüphane kaynakları kütüphanenin hizmet verdiği yöre toplumunun tüm bireylerinin ilgi alanına, bilgi gereksinmesine ve onların aydınlanması amacıyla sağlanmalıdır. Kütüphane materyalleri onların yaratılmasına katkıda bulunanların kökeni ya da görüşleri nedeniyle kütüphaneden çıkartılamaz.

2) Kütüphaneler güncel ve tarihsel konular hakkında her türlü görüşü içerecek bilgi ve materyali sağlamalıdırlar. Kütüphane materyali partizanca ya da doktriner görüş ayrılığı nedeniyle yasaklanmamak ya da raflardan kaldırılmamalıdır.

3) Kütüphaneler bilginin sağlanması ve toplumun aydınlanması sorumluluklarını tam anlamıyla gerçekleştirebilmek için sansüre karşı çıkmalıdırlar.

4) Kütüphaneler düşünce özgürlüğünü savunan kişi ya da gruplarla işbirliği yapmalıdırlar.

5) Bireyin kütüphaneyi kullanma hakkı onun kökeni, ırkı, yaşı ya da görüşleri nedeniyle yasaklanmamak ya da kısıtlanmamalıdır.

Page 129: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

104

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

6) Hizmet verdikleri toplumun kullanımına sergi ya da toplantı salonlarını sunan kütüphaneler, bunların çeşitli görüşleri, inançları savunan bireyler ya da gruplarca eşitlik ilkesine göre, hiçbir ayrım yapılmadan kullanımını sağlamalıdırlar.” (Sağlamtunç, 1991, ss. 93-94).

Yayın seçme politikasıyla ilgili olarak Kingseed “sansür konusunda; kitap/kitapdışı belge konusunda sansürün, kişisel bir olay olduğuna inanır ve birinin kitaplarını geri çevirme özgürlüğü varken, bu sansür hakkını öbürlerinin okuma hakkını kısıtlamayı uygun görmediğini açıklar ve sansürün yalnız mahkeme kararlarına bağlı olarak uygulanabileceğini söyler”(Kingseed, [y.y.]: aktaran Keseroğlu, 1989, ss.57-58). Ancak devletin güvenliğini sarsacağına inanılan yayınların yasalarla yasaklanması çeşitli bireylerin ya da grupların kütüphanecilere sansür konusunda baskı yaptıkları sık görülmektedir. Mesleklerinin amacının topluma bilgiyi ulaştırmak değil, kişilere bilgiyi toplumun bilinçlenmesi, dolayısıyla düşünce özgürlüğünün gerçekleşmesi için eriştirmek olduğunu, bilincine varan mesleki prestijleri için en büyük tehlikenin sansür olduğunu ve onun doğuracağı sonuçların kütüphaneciyi pasif duruma sokacağını bilen kütüphaneciler bu konuda bazı önlemler almışlardır (Sağlamtunç, 1991, ss. 94-95).

Sansür Gelmeden Yapılacak İşler

1) “Kütüphanenin materyal seçimi politikasının yazılı olarak hazırlanıp ilgili makamlara onaylatılarak, resmî nitelik kazandırılması ve bunda kütüphanecinin sorumluluklarının ve yetkilerinin belirlenmesi, kullanıcı grubunun niteliğinin saptanması, koleksiyonun özellikleri ve güncel koleksiyon gereksinmelerinin belirlenmesi,

2) Kütüphanede bulunan koleksiyon hakkında gelebilecek herhangi bir itirazı, şikâyeti meslek ilkelerine uygun olarak çözebilmek için saptanacak sürecin planlanması. Örneğin şikâyet için gelenlere basılı formların verilerek yazılı şikâyetleri toplamak ve bunları değerlendirmek.

3) Kütüphanenin verdiği hizmetin amacını, özelliklerini, niteliğini halka açıkça yansıtabilecek bir halkla ilişkiler programının hazırlanması ve bunun için her tür kitle iletişim aracının kullanılması” (Sağlamtunç, 1991, s. 95).

Yayın seçimiyle ilgili olarak Keseroğlu’nun (1989, s. 58) ifadesi ile “yayın seçimi sansür uygulamaya yetkisi getirmemelidir. Sansür çağlar boyunca görece bir kavram olmuştur. Bir toplum önce sansür koyduğu yazarın yapıtlarını, sonra başucu yapıtları arasına sokmuş, onları yüceltmiştir. Ahlaksal değerler, düşünceler, sosyal görüşler sürekli bir değişimi yaşamıştır, yaşamaktadır da. Bir okurun uzmanlık ya da ilgi alanı olan bir yapıtı konusu, içeriği ne olursa olsun bir halk kütüphanesinde sunabilmelidir… Tek engel ‘mahkeme kararı’ olmalıdır”.

Sansürü yapan kişiler, ailevi değer yargıları, politik görüşler, dini görüşler, azınlıkların hakları cinsellik gibi konularda duyarlılık göstermektedir. Aysel San’a göre sansür iki şekilde bulunabilir: “ 1. Toplumun töresel inançlarını bozacağı düşünülen açık-saçık serler. 2. Devletin ya hükümetin politik tutumuna karşı olduğuna inanılan eserler”(San, 1969, s. 236). Özgürlükler ülkesi olarak anılan ABD’de faaliyet gösteren Sansüre Karşı Ulusal Koalisyon (National Coalition Againts Censorship) sansüre karşı vakaları araştırmaktadır. Dört başlık altında çıkan vakaları sıralamaktadır bunlar:

“Küfür: Kitaplar sıklıkla içerdikleri dilden ötürü sık sık sorgulanmakla birlikte, literatürde sosyal veya tarihsel bağlamı, yerel lehçeyi ya da basitçe gerçek yaşam durumlarına karşı tepkileri daha iyi betimlemek için sıklıkla kullanılmaktadır. Kurt Vonnegut’un John Steinbeck ve Slaughterhouse-Five  tarafından  fare ve insanlar   gibi kitaplar,  küfürle ilgili itirazlar nedeniyle itiraz edilmiş veya yasaklanmıştır.

Seks: Toni Morrison’ın  Sevgili  ve Maureen Johnson’ları  gibi çeşitli kitaplar  Bermuda Üçgeni diğerlerinin yanı sıra, gençler için uygun olmayan belirli cinsel pasajları kabul eden ebeveynler ve

Page 130: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

105

okul kurulları tarafından sorguya çekildi. Robie Harris ve Heather’ın Perfectly Normal’i gibi çalışmaları, Leslea Newman’ın iki annesi tarafından, aralarında samimi tartışmalar ve eşcinsel / lezbiyen konulara odaklanmaları nedeniyle tepkilerle karşı karşıya kalmaktadır.

Şiddet: içeren içeriğe itirazlar genellikle bu çalışmaların şiddeti önemsizleştirdiği veya okuyucuları etkilerine karşı duyarsızlaştırdığı düşüncesine dayanır.  Bu gerekçelere meydan okuyan kitaplar arasında Robert Lypsyte’nin One Fat Summer ve Richard Wright›ın Native Son’u yer almaktadır.

Din: Dini gerekçelerle uzun zamandır kitap sansürünün nedenleri belirtilmiştir. İncil’in tercümelerini okumak birçok kez yasaklanmıştır. Bugün, ebeveynler ve bakanlar genellikle cinsiyet ve evrim ya da büyücülük ya da gizli temalar gibi konuları tartışan işlere karşı çıkıyorlar” (National Coalition Againts Censorship, 2018).

Sonuç ve Öneriler

Sansür düşünsel ürünlerin ortaya çıktığı günden beri varlık göstermektedir. Matbaanın icat edilmesiyle birlikte, artan yayınların denetim altına almak Roma Kilisesiyle başlamıştır. Derleme Kanunlarıyla yasa ile denetim yasallaşmıştır. İktidarların politik kaygılarından dolayı zaman zaman yasaklanan yayınlar, bir başka durumda hiçbir sorunla karşılaşmayabilir. Mahkeme kararıyla alınan tedbirler kütüphaneciler için bağlayıcıdır. Ancak kişisel kaygıları ön plana çıkaran bir kütüphaneci ya da kullanıcı otosansür uygulamaktadır.

Sansür bir toplumun güvensizliğinden ortaya çıkmaktadır. Günümüzde güç kavramı bilgi ile anılmaktadır. Bilgi toplumu olmak isteyen her toplumun bilgi gereksinimini karşılayan kurumların bulunması, ne aradığını, amacının ne olduğunu bilen kullanıcıların olması gerekmektedir.

Bu çalışma sonucunda sansürün kullanıcı üstündeki etkileri:

�Aradığı kaynağa ulaşamamak; �Araştırma ve sonuca varma olanağını ortadan kaldırmak; �Bilgiyi her açıdan kavramayı engellemek; �Okuma ve araştırma isteğini kırmak biçiminde belirlenirken,

Kütüphaneci üstündeki etkileri ise;

�Görev ve sorumluluklarını yerine getirememek; �Siyasal erkin baskısı altında kalmak, biçiminde belirlenmiştir.

Sonuç olarak sansür, düşünce özgürlüğünü engellemek; kullanıcı odaklı olmaktan çıkmak; bilgiye erişime ket vurmaktır, diyebiliriz.

Kaynakça

Baysal, J. (1987). Kütüphanecilik alanında yeni kavramlar araçlar yöntemler. (2.bs.). İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat

Fakültesi.

Canata, F. (2016). 5651 sayılı kanun kapsamında internet düzenlemeleri ve düşünce-ifade özgürlüğü üzerine bir değerlendirme.

Türk Kütüphaneciliği. 30(2), 185-205.

Çelik, A. ve Tonta Y.(1996). Düşünce özgürlüğü, bilgi edinme özgürlüğü ve bilgi hizmetleri (Yay. Haz.), Bilgi Edinme Özgürlüğü içinde

(ss. 1-13). Ankara: Türk Kütüphaneciler Derneği.

“Düşünce Özgürlüğü”. (2006, 26 Eylül). Güncel Türkçe Sözlük içinde. 02. Mayıs 2018 tarihinde http://www.tdk.gov.tr/index.

php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.5ae996903e17a7.84016913 adresinden erişildi.

Page 131: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

106

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Hacıkadiroğlu, V. (1998). Bilginin sağladığı özgürlük. H. Ökçesiz (Yay. Haz.), Düşünce Özgürlüğü içinde (ss. 27-33). İstanbul: Afa

Yayıncılık.

Ilgaz, A. M. (1984). İçimizdeki sansür. H, Eroğlu ve G. Özbey (Yay. Haz.), Sansür: ortak kitap-7 içinde (ss. 12-14). İstanbul: YAZKO.

İnam, A. (1998). Düşünce özgürlüğünden özgür ve özgürleştirici düşünceye… H. Ökçesiz (Yay. Haz.), Düşünce Özgürlüğü içinde

(ss. 37-46). Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Arkivi Yayınları: 3. İstanbul: Afa Yayıncılık.

Keseroglu, H.S. (1989). Halk kütüphanesi politikası ve Türkiye Cumhuriyeti’nde durum. İstanbul: Türk Kütüphanecilik Derneği

İstanbul Şubesi.

Keseroğlu, H.S. (1996). Hoşgörü, düşünce özgürlüğü ve kütüphaneler. Y. Tonta ve A. Çelik (Yay. haz.). Bilgi edinme özgürlüğü içinde

(ss. 14-21). Ankara: Türk Kütüphaneciler Derneği.

Kızılkan, Z. ve Gülle, M. T. (1993). Cumhuriyetimizin 70. yılında halk kütüphaneleri ve düşünce özgürlüğü. Ankara: [y.y.].

Kilisenin yasaklar listesi yok yok. (2009). 06 Şubat 2018 tarihinde https://www.ntv.com.tr/turkiye/kilisenin-yasaklar-listesinde-yok-

yok,W1i38X5fJEaYS6NcOrJg8w?_ref=infinite adresinden erişildi.

Küçükcan, B. (2006). Dünden bugüne matbaanın serüveni. İ. Dağdelen, H. Türkmen ve N. Ulu (Yay. haz.), Milli Kütüphanemizin İlk

Yöneticisi Leman Şenalp'e Armağan içinde (ss. 158-172). İstanbul: Türk Kütüphaneciler Derneği

National Coalition Againts Censorship (2018). Books. 20 Nisan 2018 tarihinde http://ncac.org/issue/books adresinden erişildi.

Önal, F. (2012). Tolstoy’un torunu hangi şairimizin oğluyla evli. Erişim adresi: https://odatv.com/tolstoyun-torunu-hangi-sairimizin-

ogluyla-evli-0606121200.html

Özdemir, N. (1983). Sansür. Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü içinde (s. 983). Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.

Reform nedir.(2013). 04 Şubat 2018 tarihinde http://reform.nedir.org/ adresinden erişildi.

Sağlamtuç, T. (1991). Kütüphanecilik açısından düşünce özgürlüğü ve sansür. Türk Kütüphaneciliği, 5(3), 93-99.

San, A. (1969). Sansür ve kütüphaneler. Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, 18(4), 236-240.

Sansür. (t.y.). Güncel Türkçe Sözlük içinde. Erişim adresi: http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.

GTS.5b2503cd9f30a9.90157550

Siyah Bant. (2016). Sanatsal ifade özgürlüğü kılavuzu. İstanbul: A4 Ofset.

Türk Kütüphaneciler Derneği. (2008). Düşünce Özgürlüğü Bildirgesi. Türk Kütüphaneciliği, 22(2), 234. Erişim adresi: http://www.

tk.org.tr/index.php/TK/article/view/416/408

Türk Kütüphaneciler Derneği. (2010). Türk Kütüphaneciler Derneği mesleki etik ilkeleri. Erişim adresi: http://kutuphaneci.org.tr/

bildirgeler/mesleki-etik-ilkeleri/

Yaman, M. (1961). Derleme ve derleme kanunu. Türk Kütüphaneciliği, 23(2), 129-134.

Yılmaz, B. (2015). Bilgi ve Belge Yönetimi etiği ya da iyi kütüphaneci olmak. H. S. Keseroğlu, G. Demir, E. Bitri ve A. Güneş (Yay. Haz.).

Uluslararası Kütüphane ve Bilgibilim Felsefe Sempozyumu Etik: Kuram ve Uygulama içinde. (ss. 136-143). İstanbul: Hiperlink.

Page 132: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

107

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

IV. OTURUM

ADNAN ÖTÜKEN’E SAYGI OTURUMU

Adnan Cahit Ötüken, (d. 1911 Manastır - ö. 2 Mart 1972, İstanbul). Kütüphaneci, eğitimci, yazar. Türk kütüphaneciliğinin öncülerinden, Türkiye Millî Kütüphanesi’nin ve Türk Kütüphaneciler Derneği’nin kurucularındandır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında Batılı ülkelerin kütüphanecilik deneyimlerinden yararlanmak ve kütüphanecilik eğitimi görmek üzere Avrupa’ya gönderilen üç kişi arasında yer aldı ve kütüphanecilik öğrenimi için Almanya’ya gitti. Burada bir süre Berlin Üniversite Kütüphanesi’nde çalıştı. 1939 senesinde Türkiye’ye dönen Adnan Ötüken, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Asistanlığı’na tayin edildi. Bir süre sonra vatani görevi için buradan ayrıldı ve askerlik dönüşü Millî Eğitim Bakanlığı’na Yayınlar Müdürü olarak atandı. İlk kitabı ‘’Bibliyotek Bilgisi ve Bibliyografi’’ adlı eserini askerdeyken yayınlandı. Türkiye’de kütüphanecilik kurslarının verilmesi için çaba göstermiş, 1942 senesinde Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde Kütüphanecilik Kursu’nun açılmasını sağlamıştır.

Neşriyat Müdürlüğü Büroları’nın zemin katında, bir camlı dolaba yerleştirdiği iki Mehmet Emin Yurdakul kitabı ile küçük odayı Millî Kütüphane Hazırlık Bürosu haline getirmiştir. Adnan Ötüken’in yoğun çalışmaları ile Millî Kütüphane, 16 Ağustos 1948 günü Türk toplumunun hizmetine açılmıştır. Milli Kütüphane, 29 Mart 1950 tarihinde kabul edilen Kuruluş Kanunu ile yasal kimliğini kazanmıştır. Aziz hatırası önünde saygı ile eğiliyoruz.

Oturum Başkanı Tuncel ACAR: Sayın Hocalarım, Değerli Katılımcılar, Sevgili Öğrenciler 3. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi’nin Adnan Ötüken’e Saygı Oturumu’na hoş geldiniz. Hepinizi sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Tanımayanlar için çok kısa kendimden bahsedeyim. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü 1978 yılı mezunuyum. O günden bugüne halk kütüphanelerinde ve Milli Kütüphane’de yöneticilik yaptım. Şu anda da Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda uzman olarak görev yapmaktayım. Bugün adına oturum düzenlenen Adnan Ötüken, Türk kütüphaneciliğinin ve Milli Kütüphane’nin gelişmesinde çok büyük katkıları bulunan, çok değerli bir duayenimizdir. 1911 yılında Manastır’da dünyaya gelen Adnan Ötüken, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Türkoloji ve Fransızca bölümünden mezun olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında kütüphanecilik eğitimi görmek üzere Almanya’ya gönderilmiş, Almanya dönüşü üniversitede kısa bir süre asistanlık yapmıştır. Askerlik dönüşü Milli Eğitim Bakanlığı Yayımlar Şube Müdürü olarak atanmıştır. İlk kitabı “Bibliyotek Bilgisi ve Bibliyografi” adlı eserini askerdeyken yayınlamıştır. 1942 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde Kütüphanecilik kurslarının açılmasına ön ayak olmuştur. Milli kütüphanemizin kurulması için büyük çabalar harcamış, Milli Kütüphane’nin 16 Ağustos 1949 günü açılmasını sağlamıştır. Aynı zamanda 1949 yılında Türk Kütüphaneciler Derneği’nin kurulması açısından da önemli rol oynamıştır. 1971 yılında emekli olan değerli büyüğümüz Adnan Ötüken 1972 yılında vefat etmiştir. Merhum Ötüken’i mesleğimize olan katkılarından dolayı minnetle anıyor, aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz. Teşekkür ediyorum.

Page 133: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 134: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

109

Bilgi Merkezlerinde Görüntü Tanıma ve Duygu Analizi

Korcan DOĞAN*, İhsan ÖZKOL**

Öz

Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, yaşamın her alanında olduğu gibi bilgi merkezleri için de kaçınılmaz bir

dönüşüm süreci yaşatmaktadır. Bilgi merkezleri de yaşanan bu dönüşümü, hizmetlerine yansıtabilmek ve gelişmelerin hızına

uyabilmek ve bu konuda yeni teknolojilerin gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla yakından takip etmektedir. Günümüzde

Nesnelerin İnterneti ile birlikte tüm cihazlar birbirine bağlanabilir hale gelmiş ve yüksek miktarda veri üretmeye başlamışlardır.

Büyük miktar, hacim, hızdaki ve çeşitteki veriyi işlemek bir sorun haline gelmiş ve yaşanan teknolojik dönüşümle birlikte yeni

donanım ve yazılımlarla büyük veri işlenebilir hale gelmiştir. Mevcut durumda, büyük veri çalışmalarının tüm iş süreçlerinde

kullanılabilir araçlar halini almış olduğu görülmektedir. Büyük veriyi büyük hızlarla işleyebilecek teknolojilerin gelişmesi

ile birlikte de yapay zekâ sistemleri son yıllarda çok önemli bir konu haline gelmiştir. Bu sistemlerle birlikte görüntü tanıma

ve bu görüntülerdeki kişilerin duygularının belirlenmesi konusunda da sıklıkla çalışmalar yapılmaktadır. Mevcut güncel

teknolojilerin bilgi merkezlerinde uygulanabilirliği konusunda çalışmalar yürütülmesi ve uygun teknolojik araç ve yöntemlerin

kullanılabilirliğinin sağlanması gerekmektedir. Bu durum, bilgi çağında ürün ve hizmet üreten kurumlar için kaçınılmaz bir

zorunluluk olarak düşünülmelidir. Yapay zekâ teknolojileri ile bilgi merkezlerinin kütüphane içindeki pek çok hizmeti görüntü

tanıma sistemleri ile daha kullanıcı odaklı sunabileceği düşünülmektedir. Bu hizmetler sonucunda, duygu ölçümü sistemleri ile

kullanıcı memnuniyet durumunun yüz tanıma sistemlerinden faydalanarak, belirli bir olasılıkla ölçülebileceği düşünülmektedir.

Bütün bu hizmetler, bilgi merkezlerinin kullanıcıyı daha iyi tanıması, kullanıcıların bilgi ihtiyaçlarına yönelik kişiselleştirilmiş

hizmet sunulabilmesinin de önünü açacaktır. Duygu analizi yapılabilmesine olanak sağlayan cihaz ve uygulamalar yardımıyla

kullanıcılardan geri bildirim alınabilmesi, hizmetlerin değerlendirilerek yeni yaklaşımlar belirlenmesi konusunda bilgi merkezleri

için fırsatlar sunulacaktır. Bu bağlamda çalışmamızda yapay zekâ sistemleri içinde makine öğrenimi ile birlikte görüntü tanıma

ve duygu ölçümü uygulamaları kavramsal olarak ele alınacaktır. Bahsedilen yenilikçi teknolojik araç ve uygulamaların, bilgi

merkezlerinde kullanılabilmesi ele alınarak sunabileceği potansiyel katkılar değerlendirilecektir.

Anahtar Sözcükler: Görüntü tanıma, Duygu analizi, Büyük veri, Yapay zekâ, Nesnelerin İnterneti, Bilgi merkezleri, Kütüphaneler

Image Recognition and Emotion Analysis in Information Centers

Abstract

Developments in information and communication technologies are inevitable for information centers as well as in every aspect of

life. Information centers are also closely monitoring this transformation in order to reflect on its services and to adapt to the pace of

development and to contribute to the development of new technologies in this regard. Today, with the Internet of Things, all devices

have become interconnected and have begun to produce high amounts of data. It has become a problem to process large amounts,

volumes, speeds and various data, and big data can be processed with new hardware and software along with the technological

revolution. In the present case, big data studies seem to have become available tools in all business processes. Artificial intelligence

systems have become a very important issue in recent years with the development of technologies that can handle big data at high

speeds. Together with these systems, there are frequent studies on image recognition and determination of the emotions of the people

in these images. It is not possible for information centers to fall behind this technological transformation. It is necessary to carry

out studies on the applicability of existing current technologies in information centers and to ensure the availability of appropriate

technological tools and methods. This situation should be considered as an inevitable necessity for the institutions that produce

products and services in the information age. Artificial intelligence and information centers are thought to be able to provide many

services within the library with more user-oriented image recognition systems. As a result of these services, it is thought that emotional

measurement systems and user satisfaction can be measured with certain probability by making use of facial recognition systems.

All of these services will open the way for information centers to better define the user and to provide personalized services for the

information needs of the users. It will provide opportunities for information centers to be able to receive feedback from users with the

* Öğr. Gör., Doktora, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]**Arş. Gör., Doktora, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]

Page 135: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

110

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

aid of devices and applications that enable emotional analysis to be done and to identify new approaches by evaluating services. In

this context, the application of image recognition and emotion measurement together with machine learning in artificial intelligence

systems will be conceptually studied in this paper. The use of these innovative technological tools and applications and the potential

contributions they can offer in information centers will be assessed.

Keywords: Image recognition, Emotion analysis, Big data, Artificial intelligence, Internet of Things, Information centers, Libraries

Giriş

Günümüzde veri kurum ve kuruluşlar için son derece önemli bir hale gelmiştir. Nesnelerin İnterneti ve büyük veri ile birlikte, toplanan veri sadece toplanma amacıyla değil, toplanan bu veriden başka katma değerler yaratılmak suretiyle de kullanılabilir duruma gelmiştir.

Verinin gerçek değeri, denizde yüzen buzdağının görünen parçası olarak tanımlanabilir. Yalnızca ufak bir kısmı görünen bu buzdağının, büyük bölümü deniz seviyesinin altında gizlidir. İnovatif kurum ve kuruluşlar, doğaları gereği bu değeri ortaya çıkarabilmektedirler (Schönberger ve Cukier, 2013, s. 110).

Buzdağının altında kalan verinin, yapılan iş ve hizmetler sonucunda oluştuğu ve bunların değerlendirmeye tabi tutulmadığı takdirde yaratılabilecek katma değerden kurum ve kuruluşlar yoksun kalacaktır. Bunun sonucunda da geleceğe yönelik stratejilerini oluştururken bir şeylerin eksik kalacağı, eksik kalan ve görünmeyen bu değerin ise kurum ve kuruluşun varlığı için hayati önem taşıyabileceği yapılan çalışmalarda ortaya çıkmıştır. Bu durum verinin opsiyon değerinin önemini ortaya çıkarmaktadır.

Verinin opsiyon değeri, verinin kullanılabileceği bütün olası biçimlerin toplamını ifade etmektedir. Görünüşte sonsuz olan bu potansiyel kullanımlar, opsiyonlar gibidir. Verinin değeri, bu seçeneklerin toplamıdır. Büyük veri çağında, veri, ana değeri kullanılmaya başlandıktan sonra uzun süre değer vermeye devam eden sihirli elmas madenine benzetilmektedir. Verinin değeri, yeniden kullanılarak, veri kümelerini birleştirerek, vb. yöntemlerle tekrar ortaya çıkarılabilir (Schönberger ve Cukier, 2013, s. 111). Verinin değeri için en önemli nokta görünüşte sınırsız olan yeniden kullanım potansiyeli yani verinin opsiyon değeridir. Bilgiyi toplamak önemli ama yeterli değildir, çünkü verinin sahip olduğu potansiyel yalnızca sahip olunmasında değil kullanımında yatmaktadır (Schönberger ve Cukier, 2013, s. 129).

Bilgi merkezleri için de verinin potansiyel değeri, son derece önemlidir. Büyük veri teknolojileri ile birlikte makine öğrenimi, istatistik, matematik gibi disiplinlerin, disiplinler arası çalışması ile birlikte ise günümüzde yapay zeka konusunda önemli gelişmeler yaşanmaktadır.

Çalışmamızda, bilgi merkezleri için bilgi merkezlerinde bulunan kameralar aracılığı ile kullanıcıların ve çalışanların yüzlerinden kişileri tanıma, o anki duygularını anlama ve sonrasında ise kullanıcılara daha iyi nasıl hizmet sunulacağı konusu yapay zeka bağlamında ele alınacaktır.

Yapay Zekâ ve Makine Öğrenimi

İnsan beyni dünyanın en karmaşık makinesi olarak kabul edilebilir. İnsan beyni sayısal bir işlemi birkaç dakikada yapabilmesine karşın; idrak etmeye yönelik işlemleri çok daha kısa bir sürede yapabilir. Örnek olarak yolda giden bir şoför, yolun kayganlık derecesini, önündeki tehlikeden ne kadar uzak olduğunu, sayısal olarak değerlendiremese dahi geçmişte kazanmış olduğu tecrübeler sonucu hızını azaltır. Çünkü o saniyelerle ölçülebilecek kadar kısa bir sürede tehlikeyi idrak etmiş ve ona karşı koyma gibi bir tepki vermiştir. Bu noktada “Bilgisayarların yardımı ile böyle bir zekâ üretilebilir mi?” sorusu sorulabilir. Bu olayda insanı ya da insan beynini üstün kılan temel özellik sinirsel algılayıcılar sayesinde kazanılmış ve göreli olarak sınıflandırılmış bilgileri kullanabilmesidir. İnsan beyninin bu

Page 136: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

111

özellikleri yapay zekâ araştırmacıları için de ilham kaynağı olmuştur. Yapay zekânın alt dallarından uzman sistemler, bulanık mantık, genetik algoritma ve yapay sinir ağları vb. konular özellikle son yıllarda geniş bir araştırma ve uygulama alanı bulmaktadır (Nabiyev, 2016, s. 21).

Yapay zekâ, bir bilgisayarın ya da bilgisayar denetimli bir makinenin, genellikle insana özgü nitelikler olduğu varsayılan akıl yürütme, anlam çıkartma, genelleme ve geçmiş deneyimlerden öğrenme gibi zihinsel süreçlere ilişkin görevleri yerine getirme yeteneği olarak tanımlanmaktadır (Nabiyev, 2016, s. 25). Yapay zekâ, insanlara özgü akılcı hareketlerin makine tarafından taklit edilmesi olarak da tanımlanabilir (Nabiyev, 2016, s. 25). İstatistik ve makine öğrenimi, veri madenciliğine temel teşkil eden en önemli iki disiplin olarak sayılabilir. Makine öğrenimi ise yapay zekâ çalışmalarının bir uzantısıdır (Akpınar, 2014, s. 51).

Yapay zekâ araştırmaları iki dönem halinde incelenebilir. Birinci dönem “Bilgisayarları nasıl programlarsak, daha zeki makinelere sahip oluruz” düşüncesi üzerine yoğunlaşmıştır. Bu düşünce, bilginin nasıl saklanacağı ve saklanan bilgiye nasıl erişilebileceği konularına çözüm bulmayı içermektedir. Bu dönemde, üzerinde yoğunlaşılan en önemli konulardan biri arama algoritmalarıdır (Akpınar, 2014, s. 53). Arama algoritmaları genel olarak veri kaynaklarından ihtiyaç duyulan verinin bulunmasında kullanılan algoritmalar için yaygın olarak kullanılan terimdir.

İkinci dönemde ise “Bilgisayarları öğrenebilecek şekilde nasıl programlarsak, daha zeki makinelere sahip oluruz” düşüncesine odaklanılmıştır. Bu düşünce ise öğrenme algoritmalarının nasıl geliştirilebileceği üzerinde yaklaşımların geliştirilmesini sağlamıştır. Bu dönemin en önemli ürünü yapay sinir ağlarıdır. Bu yapıda öznitelik değerlerinin sürekli öğrenilmesi, makine öğreniminde “denetimli öğrenme” kavramı altında incelenmektedir (Akpınar, 2014, s. 53,186).

Genel olarak sınıflandırma, makine öğreniminde ise denetimli öğrenme başlıklarının altında bulunan alanda; gerek istatistik gerekse makine öğrenimi disiplinlerinde, birbirinden bağımsız olarak, fakat hemen hemen aynı amaca hizmet eden çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Örnekten öğrenme olarak ta isimlendirilen denetimli öğrenmede, her bir öznitelik değeri verildiğinde, denetimci olarak isimlendirilen bir yazılım, girdi değerlendirilen hesaplanan bağımlı değişken (y) değeri ile gerçek bağımlı değişken değerini karşılaştırarak hata nispetini hesaplama mekanizmasının düzeltilmesi için geri gönderir. Geriye yayınım ağı (backpropagation network) gibi ileri yönelimli yapay sinir ağları (feed-forward artificial neural networks) bu fikri temel alan başlıca denetimli öğrenme yaklaşımlarıdır. Karar ağaçları (decision tree), tembel öğrenme (lazy learning) yaklaşımının önemli temsilcisi k-en yakın komşu (k-nearest neighbour) gibi yöntemlerde, doğrudan geri besleme (feed-back) yaklaşımı yerine, bağımlı değişkenin kategorileri temel alınarak sınıflandırma işlemi gerçekleştirilmektedir (Akpınar, 2014, s. 53, ss. 186-188).

Kümeleme analizi (clustring analysis) veya kümeleme (clustring) en basit tanımı ile veri dizisinde yer alan benzer nesnelerin birbirinden ayrılmasıdır. Küme içerisinde yer alan nesnelerin olabildiğince benzer, farklı kümlerde yer alan nesnelerle ise olabildiğince ayrışık olması hedeflenir. Algıların ve öğrenmenin temel öğesi, nesnelerin benzerliklerine göre sınıflandırılmasıdır. Makine öğreniminde denetimsiz öğrenmenin (unsupervised learning) temel araçlarından biri olan küme analizi, nesneleri benzerlik ilişkilerine göre gruplandırması ile insan beyninin tipik bir akıl yürütme işlevini taklit etmeyi amaçlamaktadır. Bu bakış açısına göre küme analizi gizli örüntülerin (hidden pattern) denetimsiz öğrenme yaklaşımı ile aranmasıdır (Akpınar, 2014, s. 284,285). Kümeleme ve sınıflandırma, veri madenciliği ve makine öğrenimi konularındandır. Bu konularda aynı zamanda denetimli ve denetimsiz öğrenme başlıkları altında yapay zekâ konuları altında işlenmektedir.

Bilgi merkezleri ile ilgili kuruluşlar da yapay zekâ ve makine öğrenimi konuları ile ilgilenmektedir. Bunların başında IFLA1’nın ve ALA2’in yaptıkları çalışmalar gösterilebilir.

Page 137: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

112

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

IFLA’nın “Yapay Zekâdaki Gelişmeler” başlıklı makalesinde (IFLA, 2013, s. 27), bilgi merkezleri için yapay zekanın aşağıdaki maddeleri mümkün kılacağından bahsetmiştir. Bunlar:

i. Yeni nesil Web tarayıcılarının anahtar kelime analizinin ötesine geçmesini ve Web sitelerinin/sayfalarının (semantik ağ) özel içeriklerinin değerlendirilmesini sağlaması;

ii. Gerçek zamanlı çok dilli ses çevirisini desteklemek için konuşma tanıma, makine çevirisi ve konuşma sentezinin aynı ağa bağlı cihazlar ile yapılmasını mümkün kılması;

iii. Bulut tabanlı kitle kaynaklı çevirinin web sayfası metinlerinin kontrolünü sağlaması

Etkin bir şekilde uygulandığında, yapay zekâ teknolojileri ile birlikte semantik ağ, araştırmanın verimliliğini olumlu bir etkiyle değiştirebilecektir. Bununla birlikte, aynı teknolojinin izleme, sansür ve izleme / engelleme içeriğine ilişkin olumsuz etkileri olabilir. Konuşma tanıma, makine öğrenimi, makine çevirisi ve konuşma sentezi teknolojilerinin birleştirilmesi ile ilgili son gelişmeler ile birlikte; yakın gelecekte herhangi bir İnternet özellikli cihaz aracılığıyla gerçek zamanlı çok dilli ses çevirisinin yapılabilmesi kapasitesine sahip olabilecektir. Web sayfası çevirisi yöntemlerinde ilgili gelişmelerle bağlantılı olarak, bu eğilimler, çok kültürlü içeriğe erişimi sınırlayan birçok engeli çözme potansiyeline sahip olacaktır ve görme engelli İnternet kullanıcıları için özellikle heyecan verici sonuçlar doğuracağı açıktır (IFLA, 2013, ss. 27-28).

ALA (2018)’in “Makine ve Derin Öğrenme Araştırması İlgi Grubu” (Machine and Deep Learning Research Interest Group), tartışmaları, yayınları tarayarak, makine ve derin öğrenme ile ilgili potansiyel uygulamalarını araştırmak için kurulmuş bir forumdur. Amacı, kütüphaneciyi, makine öğreniminin karmaşık tekniklerinin kullanımı konusunda eğitmek ve hem yeni uygulamaların, hem de bu teknolojilerin etik ve sosyal etkileri hakkında eleştirel düşünmek için bir zemin sağlamaktır.

Yüz tanıma ve duygu analizi sistemleri de öğrenen makineler ile yapay zekâ ve makine öğrenimi konuları altında incelenmektedir.

Yüz Tanıma Sistemleri

Yüz tanıma (face recognition) temel olarak güvenlik sistemlerinde, suçluların takibinde ya çok gizliliği olan yerlerdeki giriş-çıkışların kontrolünde veya arşiv analizlerinde kullanım alanı bulabilmektedir. Bir bilgisayarın, ister bir suçlunun tespiti, ister bir oy verme işleminin otonomlaştırılması olsun; yorumlayarak tanımayı gerçekleştirebilmesi yapay zekâ araştırmacılarını ilgilendiren önemli konulardandır (Nabiyev, 2016, s. 501).

Yüz tanıma sistemlerinde birinci adım yüz bölgesinin tanınması ve arka plandan ayrılarak çıkarılmasıdır. Bu konunun, içerik tabanlı görüntü erişimi, video kodlama, video konferans, kalabalık alanların izlenmesi gibi pek çok alanda uygulaması bulunmaktadır. İnsan yüzü dinamik bir nesnedir ve değişkenliğe sahiptir. Özellikle bilgisayarlı görüntü sistemleriyle entegre edildiğinde, bu durum yüz algılamayı zor bir problem haline getirir. Bu zor problem neticesinde yüz algılamada 150'den fazla farklı yaklaşım ve araştırma bulunmaktadır (Datta, Datta ve Banerjee, 2016, ss. 19-20).

Çalışmanın bu bölümde yüz tanıma sistemleri ile ilgili olarak özellikle Microsoft firması tarafından sunulan yapay zekâ konusu içinde yer alabilecek uygulamalar kullanılacaktır. Bu uygulamalar aracılığı ile fotoğrafların aynı kişiye ait olama olasılığını bulan sistemler, fotoğraftaki kişilerin yaşları ve cinsiyetleri hakkında çıkarımda bulunabilen sistemlerin uygulaması üzerinde durulmaktadır.

1 IFLA: The International Federation of Library Associations and Institutions 2 ALA: American Library Association

Page 138: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

113

Şekil 1’ de Microsoft firması tarafından bilişsel hizmetler başlığı altında bulunan yüz tanıma uygulaması ile yapılmış bir örneğe resim bulunmaktadır. Bu uygulamada ki amaç iki yüzün aynı insana ait olma ihtimalini denetlemek ve sonrasında ise iki yüzün aynı kişiye ait olma ihtimaline ilişkin bir güven puanı vermektedir (Microsoft Azure Yüz Tanıma Uygulaması, 2018).

Şekil 1. Birinci yüz tanıma uygulaması sonucu (Microsoft Azure Yüz Tanıma Uygulaması, 2018).

Yapılan örnek sonucunda iki fotoğrafın aynı kişiye ait olma olasılığı yüzde 77,439 olarak bulunmuş-tur. Uygulama sonucunda iki fotoğrafın aynı kişiye ait olduğu sonucuna varılabilir.

Şekil 2’de ise soldaki fotoğrafın aynı kalması koşulu ile yine benzer iki fotoğrafın aynı kişiye ait olma

olasılığı ölçülmüştür.

Page 139: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

114

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Şekil 2. İkinci yüz tanıma uygulaması sonucu (Microsoft Azure Yüz Tanıma Uygulaması, 2018).

Yapılan örnek sonucunda iki fotoğrafın aynı kişiye ait olma olasılığı %35,941 olarak bulunmuştur. Uygulama sonucunda iki fotoğrafın aynı kişiye ait olmadığı sonucuna varılabilir.

Görüldüğü üzere geçmiş fotoğraflardan öğrenen sistemler sayesinde yüz tanıma sistemleri gün geçtikçe daha büyük miktarda veri ile eğitildikçe daha başarılı sonuçlar vermeye başlamıştır.

Bu gibi uygulamalar sayesinde bilgi merkezlerinde kullanıcılar ve çalışanlar eğer resimleri ile kayıt edilmişlerse, bilgi merkezlerine geldiklerinde kameralar aracılığı ile belirli bir olasılıkla kayıtlı olan resimleri ile eşleştirilebilir.

Şekil 3’te Microsoft firması tarafından bilişsel hizmetler başlığı altında bulunan fotoğraf çözümleme uygulaması ile yapılmış bir örnek bulunmaktadır. Bu uygulamada fotoğrafların etiketlenmesi ve fotoğrafta bulunan yüzlerin tanınarak cinsiyetleri ve yaşları konusunda çıkarımda bulunmak hedeflenmiştir (Microsoft Azure Görüntü İşleme Uygulaması, 2018).

Şekil 3. Fotoğraf çözümleme uygulaması sonucu

Page 140: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

115

Şekil 3’teki örnekteki fotoğrafta görüldüğü üzere soldan sağa doğru birinci kişinin uygulama tarafından yaşının 60 ve kadın olduğu, ikinci kişinin yaşının 40 ve erkek olduğu, üçüncü kişinin yaşının 30 ve kadın olduğu, dördüncü kişinin yaşının 10 ve kadın olduğu, beşinci kişinin yaşının 35 ve kadın olduğu, altıncı kişinin yaşının 81 ve erkek olduğu tahmin edilmiştir.

Bu uygulamadaki amaç uygulamaya gönderilen bir fotoğrafın görsel içeriği hakkındaki bilgileri görüntülemektir. Bu gibi uygulamalar gönderilen fotoğrafı etiketlemekte son derece yardımcı da olmaktadır. Bilgi merkezlerinde ise bu uygulamalar örnek olarak bilgi merkezi içerisindeki çocukların yaşlarının uygulama tarafından tahmin edilmesi ile yaşları ile uygun olmayan içeriğe erişimlerinin engellenmesinde kullanılabilir.

Yüz tanıma sistemleri ve fotoğrafları çözümleyerek etiketleyen sistemler örneklerde de görüldüğü gibi veri sayısı artıkça yapay zekâ sistemleri sayesinde son derece başarılı sonuçlar elde etmektedir. Yine bu sistemler duyguları analiz etmek için de kullanılabilmektedir.

Duygu Analizi

Günümüzde metin üzerinden duygu analizi çalışmaları, bilgi ve iletişim teknolojileri ile ilgili pek çok kurum ve kuruluş tarafından ihtiyaç duyulduğunda sıkça kullanılmaktadır ve bu alan yeni yatırımlarla sürekli gelişmektedir.

Duygular, insan zihninin psikolojik bir halini temsil etmektedir. Duygular uyarıldığında genellikle dış görünüşte, yüz ifadesinde, seste, jestte, duruşta ve diğer fizyolojik koşullarda değişiklikler meydana gelmektedir. Günümüzde insan-makine etkileşimli akıllı sistemlerin yoğun bir şekilde geliştirilmesi ile birlikte bu değişikler, makineler tarafından belirli ölçülerde izlenebilir ve insanların duyguları durumları dış görünüşlerinden saptanabilir hale gelmiştir (Konar ve Chakraborty, 2015, ss. XIX-XX).

İnsanların duygu ve görüşlerini yapmış oldukları anlık mesajlaşma, kısa mesaj, blog yazıları, başkalarının paylaşımları altına yapmış oldukları yorumlar gibi metin üzerinden yakalama fırsatı, hem akademik çalışmalar içinde hem de iş dünyasında (veri analitiği alanı) gün geçtikçe artan bir ilgi görmektedir. Bununla birlikte, duygu madenciliği (mining sentiments) ve doğal dilden gelen görüşler (opinions from natural language) (metin veya konuşma), söz konusu dil ya da formun sözdizimsel ve anlambiliminin derin anlaşılmasını içerdiği için son derece zor bir görevdir. İnsanlar birbirleriyle iletişim kurabilmek için dil ya da diller geliştirirler. İnsan dilini anlayabilmek ve iletişim kurabilmek için de bu bağlamda makineler ve yazılımlar üretilmektedir. Makinelerin farklı durumlara nasıl tepki vereceğini öğrenmek için veri noktalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Durumlar veri noktaları olarak temsil edilir. İnsanlar geçmiş verileri kullanarak geçmiş deneyimlerinden farklı senaryolara adapte olurlar. Makinelerde kullanılabilmesi için ise veriler, İnternet üzerinden bol miktarda bulunmaktadır. 2003'ten bu yana, İnternet’in artan kullanımı nedeniyle yapılandırılmamış verilerde büyük bir artış olmuştur. Bu veriler yapılandırıldığından, doğrudan makine çevirisi yapmak mümkün değildir. Yapılandırılmamış veriler, insan ve makineler tarafından anlaşılacak şekilde yapılandırılmış biçime dönüştürülmelidir. Yakın geçmişe kadar çevrimiçi bilgi alma, toplama ve işleme gibi fonksiyonlar temel olarak Web sayfalarının metinsel temsiline dayanan algoritmalara dayanmaktaydı. Bu algoritmaların yetenekleri, giriş cümlelerini yorumlama ve bu yorumlardan anlamlı öngörüler çıkarma ile sınırlıdır. Günümüzde, algoritmik yaklaşımların çoğu hala sözcüklerin birlikte ortaya çıkmasına dayanmaktadır. Bu algoritmalar sadece görebilecekleri bilgileri işleyebilir. İnsanlara gelince, bir metindeki her kelime, semantik olarak ilişkili kavramlar ve duyusal deneyimlerden oluşan bir ağı aktive eder: Bu da karmaşık doğal dil işleme görevlerinin tamamlanmasında yardımcı olur. Makinelerin daha akıllı olmasının sağlaması için, onları büyük miktarda veri üzerinde eğitilmesi gereken insanlar gibi düşünülmeli çalışılmalıdır (Satapathy, Cambria ve Hussain, 2017, ss. 1-2). Dilin yapısı bu kadar belirliyken bu zorluklarla karşılaşılıyorsa yüz tanıma ve duygu analizini ile uğraşanların işlerinin ne kadar zor olduğu ortadadır.

Page 141: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

116

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Yüz ifadesi gibi psikolojik durumun değerlendirilmesinin, insanlar tarafından bile bazen kolay olmadığı düşünüldüğünde, bilgisayar ile bu işlemin gerçekleşmesinin ne derecede zor olduğu anlaşılmaktadır. Bununla birlikte, bir yüzde aynı anda birkaç ifade görülebilir. Örneğin; bazen gülümserken yüz ifadesi üzgün de olabileceği durumlar görülebilir. Ayrıca bu ifadelerin kişiler arasında farklılığı da düşünülürse problemin karmaşıklığı daha iyi anlaşılabilir. Bu nedenle, yüzdeki en ufak mimikler ve ayrıntılar oldukça önemlidir. Tüm bunlar göz önüne alındığında yapay sistemlerde özellik çıkarma ve sınıflama işleminin önemi ortaya çıkmaktadır. Yüz ifadesinin bilgisayar ile tanınması resimden yüz tespiti ve yüze ilişkin ifadenin değerlendirilmesi olmak üzere iki temel aşama içermektedir. İlk aşama olan resimden yüzün bulunması, genellikle ten işleme ile iyileştirilmiş yapay sinir ağları yaklaşımı ile gerçekleştirilmektedir. Daha sonra yüze ait psikolojik durum değerlendirilmesi yapıldığında, yüz ifadesi için “ikili yerel örnekler operatörü”, sınıflama için ise örneğin “Ki kare istatistiği” ve uzaklık ölçütleri kullanılabilmektedir (Nabiyev, 2016, ss. 745-746).

Şekil 4’ te Microsoft firması tarafından bilişsel hizmetler başlığı altında bulunan duygu tanıma uygulaması ile yapılmış bir örnek bulunmaktadır. Bu uygulamada sisteme aktarılan fotoğraflardaki yüzlerin belirlenerek, bu yüzlere ilişkin duygu durumlarının belirlenmesi hedeflenmiştir. Duygu tanıma uygulamasında bir fotoğraftaki yüz ifadeleri giriş olarak alınmakta ve fotoğraftaki her bir yüz için bir dizi duygu arasından seçilen güven puanlarının yanı sıra belirlenen yüzlerin sınırlayıcı kutular ile işaretlenmesi sağlanmaktadır. Algılanan bu duygular; kızgınlık, küçümseme, iğrenme, korku, mutluluk, nötr, üzüntü ve şaşkınlık durumlarını içermektedir. Bu uygulamada duyguların belirli yüz ifadeleriyle kültürler arası ve evrensel olarak iletildiği düşünülmektedir (Microsoft Azure Duygu Tanıma Uygulaması, 2018).

Şekil 4. Duygu tanıma uygulaması sonucu

Şekil 4’teki örnekteki fotoğrafta görüldüğü üzere soldan sağa doğru birinci kişinin uygulama tarafından yüzde 99,999 oranında mutluluk, yüz binde bir oranında öfkeye sahip olduğu saptanmıştır. İkinci kişinin yüzde yüz oranında mutluluk duygusuna sahip oluğu saptanmıştır. Üçüncü kişinin binde 2,45 oranında öfke, binde 6,33 oranında iğrenme, binde 0,12 korku, yüzde 95,892 mutluluk, yüzde 2,225 nötr, binde 8,98 üzüntü, binde 0,39 şaşkınlık duygusuna sahip olduğu saptanmıştır. Dördüncü kişinin ise yüz binde 1 oranında öfke ve yüzde 99,999 oranında mutluluk

Page 142: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

117

duygusuna sahip olduğu saptanmıştır. Şekil 4 ‘te çıktısı bulunan uygulama ile 4 kişinin de fotoğrafta büyük oranda mutlu oldukları söylenebilir.

Bazı durumlarda insanlar duygularını her zaman aynı şekilde ifade edemeyebilirler. Mesela üzüntülü olduklarında gülebilirler ya da sinirli olduklarında yüzlerinde başka bir ifade olabilir. Bu şekildeki duyguların saptanması içinde çok daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir. Ama yine de şu andaki uygulamalar da fotoğrafların görünen duygu ile etiketlenmesinde önemli faydalar sunmaktadır. Çalışmada verilen yapay zekâ uygulamaları bilgi merkezleri içinde önemli fırsatlar sunmaktadır.

Yüz Tanıma ve Duygu Analizi Sistemlerinin Bilgi Merkezleri için Önemi

Yüz tanıma ve bu görüntülerden duygu analizi yapabilen sistemler bilgi merkezleri konularını ayrı ayrı ele almakta fayda vardır.

Yüz tanıma sistemlerinin bilgi merkezleri açısından önemi, bilgi merkezi otomasyon sistemine kayıtlı olan kullanıcılar ve çalışanlar açısından ve otomasyon sistemine kayıtlı olmayan kullanıcılar açısından değerlendirilebilir.

� Bilgi merkezi otomasyon sistemine kayıtlı olan kullanıcılar ve çalışanlar açısından değerlendirildiğinde:

�Bilgi merkezi kullanıcıları ya da çalışanları bu otomasyon sistemine kayıtlı olduklarında bilgi merkezinde geçirdikleri süre boyunca ilgili kameralar tarafından tanınabilir.

�Kullanıcıların kamera tarafından tanınması, onlara daha fazla kişiselleştirilmiş hizmetler verilmesinde faydalı olabilecektir. Özellikle danışma hizmeti veren bilgi merkezi çalışanları, kullanıcıları isimleri ile tanıyabilecekleri gibi, bu sistemlerin daha fazla gelişmesi ile birlikte kullanıcılarının ilgi alanlarına dair daha kapsamlı hizmetler sunulmasında da yardımcı olabilecektir.

�Bilgi merkezi yönetimi açısından ise; bilgi merkezi çalışanlarının verdikleri hizmetler, kameralar ve akıllı otomasyon sistemleri entegrasyonu ile bir yapay zekâ sistemi tarafından değerlendirilebilecektir.

�Bilgi merkezi otomasyon sistemine kayıtlı olmayan kullanıcılar açısından değerlendirildiğinde:

�Kameralar aracılığı ile kullanıcıların cinsiyetleri ve yaşları ile ilgili bilgi toplanabilir.

� Kullanıcıların yaşları tahmin edildiğinde özellikle çocuk kullanıcıların yaşlarına uygun bilgi kaynaklarına erişebilmesi sağlanabilir.

�Kullanıcıların ikinci ya da daha fazla gelişinde sistem bu durumu algılayabilir ve daha önceki aldığı hizmet doğrultusunda onlara daha kişiselleştirilmiş hizmetler sunulmasında yardımcı olabilir.

Ayrıca bu sistemler özellikle çok kıymetli materyallere sahip bilgi merkezlerinin güvenliğinin sağlanmasında da çok önemli roller oynayabilirler. Kıymetli materyallere sahip kütüphaneler, arşivler, müzeler vb. pek çok bilgi merkezleri, yüz tanıma teknolojilerini güvenlik nedeniyle kullanabilir.

Kameralar aracılığı ile kişinin yüzündeki ifadeden duygu analizi yapabilen sistemler de bilgi merkezlerine çeşitli fırsatlar sunmaktadır. Kullanıcılarının ve çalışanlarının, bilgi merkezinde geçirdikleri süre boyunca yüzlerinde oluşan duygu ifadeleri, yapay zekâ sistemleri tarafından yakalanabilir.

Page 143: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

118

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Bu veriler bilgi merkezi yönetimi tarafından;

�Kullanıcılarını daha iyi tanımak,

�Daha iyi hizmet sunmak,

�Verilen hizmet sonucunda memnuniyet durumlarını ve daha fazlasını ölçmek için,

�Çalışanların yüzlerindeki duygu ifadelerinin tanınması ise bilgi merkezlerinde ve yaptıkları işteki memnuniyet durumlarını ölçmek için kullanılabilir.

Örnek olarak bu ifadeler kullanıcının bilgi merkezini kullanımı öncesinde-sonrasında ölçüldüğünde ve işlem sonrasında bu ölçümler ile yapılan tarama sonuçları ilişkilendirildiğinde; kullanıcı duygularının, yapılan tarama ile olan ilişkisinin belirlenmesi, bilgi merkezinin yönetimine önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir.

Yine benzer şekilde bilgi merkezi içinde raf aralarındaki kaynakları inceleyen kullanıcıların kameralar tarafından tanınarak hangi raflarla ve dolayısıyla hangi tür kaynaklarla ilgilendikleri ortaya çıkartılabilir. Bu sayede kullanıcı, ilgilendiği materyal ve yaptığı tarama sonrasında yüzünde oluşan duygu durumu arasındaki ilişki kütüphane yönetimince kullanıcıya daha iyi hizmet verilebilmesi için kullanılabilir.

Sonuç

Yapay zekâ sistemleri, büyük veri, Nesnelerin İnterneti gibi alanlarla birlikte günümüzde bilgi merkezlerinin önemli bir parçası olmaya başlamıştır.

Bu yapay zekâ sistemleri ile geliştirilen ve zaten günümüzde kullanılmakta olan görüntü tanıma sistemleri ise bilgi merkezlerinde farklı amaçlarla, örnek olarak çalışmada belirtilen yüz tanıma ve duygu analizi sistemlerinde kullanılabilir.

Görüntü tanıma sistemlerinin, yüz ifadesinden duygu analizi yapabilen sistemlerle ve bu iki sisteminde bilgi merkezi otomasyon sistemi ile birleşmesi ile bilgi merkezlerinde önemli çalışmada belirtilen ve daha fazla katma değer yaratılabilecektir ve bu konu üzerine daha fazla çalışılması gerektiği düşünülmektedir.

Bu sistemleri kullanırken konunun etik boyutu da unutulmamalı, etik ihlallerden kaçınılmalı ve bu sistemleri kullanmak isteyen bilgi merkezleri tarafından ilgili konu ile ilgili politikalar oluşturulmalıdır.

Kaynakça

Akpınar, H. (2014). Data: Veri madenciliği veri analizi. İstanbul: Papatya Yayıncılık Eğitim.

American Library Association. (2018). Machine and deep learning research interest group. 7 Mayıs 2018 tarihinde http://www.ala.org/lita/about/igs/machine-learning adresinden erişildi.

Datta, A., Datta, M., & Banerjee, P. (2016). Face detection and recognition, theory and practice. Boca Raton: CRC Press, Taylor & Francis Group.

The International Federation of Library Associations and Institutions. (2013). International Federation of Library Associations trends report 2013-literature review. 7 Mayıs 2018 tarihinde https://trends.ifla.org/files/trends/assets/literature-review_2013-02-22.pdf adresinden erişildi.

Konar, A., Chakraborty, A. (2015). Emotion recognition: A pattern analysis approach. Hoboken, New Jersey: Wiley.

Microsoft Azure Duygu Tanıma Uygulaması. (2018). Microsoft Azure duygu tanıma uygulaması. 1 Mayıs 2018 tarihinde https://azure.microsoft.com/tr-tr/services/cognitive-services/emotion/ adresinden erişildi.

Microsoft Azure Görüntü İşleme Uygulaması. (2018). Microsoft Azure görüntü işleme uygulaması. 1 Mayıs 2018 tarihinde https://azure.microsoft.com/tr-tr/services/cognitive-services/computer-vision/ adresinden erişildi.

Page 144: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

119

Microsoft Azure Yüz Tanıma Uygulaması. (2018). Yüz tanıma. 1 Mayıs 2018 tarihinde https://azure.microsoft.com/tr-tr/services/cognitive-services/face/ adresinden erişildi.

Nabiyev, V. (2016). Yapay zeka: İnsan - bilgisayar etkileşimi. Ankara: Seçkin - Teknik.

Satapathy, R., Cambria, E., & Hussain, A. (2017). Sentiment analysis in the bio-medical domain, techniques, tools, and applications. Cham: Springer.

Schönberger, V. M. ve Cukier, K. (2013). Büyük veri - yaşama, çalışma ve düşünme şeklimizi dönüştürecek bir devrim (1. bs.). (B. Erol, Çev.) İstanbul: Paloma Yayınevi.

Page 145: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 146: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

121

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Değişen Kuşaklar, Farklılaşan Bilgi Kayıt Ortamları

Ayşenur VAROL*

Öz

Günümüzde bilgiye erişimin kolaylaşması ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilginin önemi artmış ve bu çağa bilgi çağı veya teknoloji çağı adı verilmiştir. Teknoloji alanında yaşanan ilerlemenin bir yansıması olarak bilgi hizmetlerinde hızla artan dijitalleşme eğilimi, bizlere yaşadığımız dünyayı anlama ve sahip olduğumuz bilgiyi kullanma adına daha fazla olanak sunmaya başlamıştır. Bu olanaklar arasında sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik uygulamaları yer almakta ve söz konusu uygulamalarının kullanımı ile bilgi kayıt ortamlarında yeni bir değişimin daha yaşanması beklenmektedir. Gelişen teknoloji hayatın her alanında değişime yol açarken, insanları, onların alışkanlıklarını ve bilgi almak için kullandıkları ortamları da değiştirmektedir. Geleneksel öğrenme ortamları, dijital çağda doğmuş ve büyümüş olan dijital neslin beklentilerine cevap vermede yetersiz kalmaktadır. Kullanıcı profilleri düşünüldüğünde, kütüphanelerin her yaştan insana hizmet veren kurumlar olduğu görülmektedir. Kuşak bilimcileri bu insanları X, Y, Z ve alfa kuşağı olarak dörde ayırmaktadırlar. Bu dört kuşağın her biri, potansiyel kütüphane kullanıcısı olarak anılmaktadır. Her kuşak kendine özgü farklı karakteristik özelliklere sahip olduğu için, kütüphane deneyimleri de farklılaşmaktadır. Bu çalışmada, her kuşağın sahip olduğu kendine özgü karakteristik özellikleri, bu özelliklere göre değişen ve şekillenen bilgi kayıt ortamları ve kütüphaneler açısından değişimlerin ne getireceği belirtilmeye çalışılmıştır. Konunun incelenme sürecinde betimleme yönteminden yararlanılmıştır. Betimleme aracı olarak gözlem tekniği tercih edilmiştir. Bilgi kayıt ortamları ve kuşaklara göre değişen kullanıcı profilleri literatür taramasına dayanılarak hazırlanmıştır. Bu çalışmanın amacı, toplumların ve bireylerin var olmasını sağlayan bilginin, tarihsel süreç içerisinde kaydedildiği ortamların geçirdiği önemli aşamaları gözden geçirmek, bu aşamaların değişen kuşaklara göre nasıl evirildiğini ve gelecek kuşaklar için nasıl olabileceğini ortaya koymaktır. Bununla birlikte çalışmada, kütüphanelerin insanların hayatlarında aktif bir biçimde yer almaya devam edebilmesi için, hizmetlerin ne yönde farklılaşması gerekliliğini göstermek ve ayrıca bilginin veriliş biçiminin değişmesinin kütüphanelerde nasıl bir fark yaratacağına dikkat çekmek olarak sıralanabilir.

Anahtar Sözcükler: Kütüphaneler, Kuşaklar, Bilgi kayıt ortamları, Artırılmış gerçeklik, Sanal gerçeklik

Changing Generations, Differentiated Information Recording Media

Abstract

Today, with the ease of access to information and the development of technology, the importance of knowledge has increased and this age has been called the information age or technology age. As a reflection of the progress in technology, the increasing tendency of digitalization in information services has begun to offer us more opportunities to understand the world we live in and to use the knowledge we have. These include virtual reality and increased reality applications and it is expected that there will be a new change in the information recording media by the use of its applications. While developing technology leads to change in all areas of life, it is is also changing people, their habits and the environments they use to get information. Traditional learning environments are inadequate to respond to the expectations of the digital generation that has emerged and grew in the digital age. When user profiles are considered, it seems that libraries are institutions that serve people of all ages. Generation scholars distinguish these people as X, Y, Z and alpha generations. Each of these four generations is referred to as the potential library user. Since each generation has its own distinctive characteristics, their library experiences are also different. In this study, unique characteristics of every generation, information recording environments varying and shaped according to these properties, and what changes will bring about in terms of libraries are tried to be specified. The method of description has been utilized in the review process. Observation technique is preferred as a descriptive tool. User profiles vary according to information recording environments and generations, based on literature review. The aim of this study is to show the important steps of the environment in which the societies and the information that enables the individuals to exist are recorded in the historical process, to show how these stages evolved according to the changing generations and how they could be for future generations. However, in order to enable libraries to continue to be actively involved in people’s lives, it is necessary to show how services need to be differentiated in different ways, as well as to draw attention to how library changes will change the way in which information is given.

Keywords: Libraries, Information recording media, Augmented reality, Virtual reality, Generations

Giriş

Bilgi kayıt ortamları bilgi ve düşünceyi kayda geçirerek geleceğe taşımayı amaçlayan çeşitli araçlardır. İlk insanların ortaya çıkmasıyla başlayan kendini ifade etme ihtiyacı, mağara duvarlarının kullanımına ve böylelikle ilk bilgi kayıt ortamı olmasına sebep olmuştur. Daha sonra yazma ihtiyaçlarını gidermek için yaşam koşullarına ve kullanılan teknolojiye bağlı olarak yazılı-basılı ortam (taş, kil, bitki, deri, kâğıt, delikli kart, mikroform, cam, kaset, VHS, disket, CD, DVD, harddisk, flashdisk, elektronik ortam (veritabanı, Web, e-kitap), bulut ortamı kullanılmıştır. Günümüzde gelişen teknoloji ile birlikte söz konusu kayıt ortamlarına yenilerinin eklenmesi muhtemeldir.

*Arş. Gör., Yüksek Lisans, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]

Page 147: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

122

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Kuşaklar

Kuşak teriminin anlamına bakıldığında, kavramın Türk Dil Kurumu tarafından “yaklaşık olarak aynı yıllarda doğmuş, aynı çağın şartlarını, dolayısıyla birbirine benzer sıkıntıları, kaderleri paylaşmış, benzer ödevlerle yükümlü olmuş kişilerin topluluğu” ve “yaklaşık yirmi beş, otuz yıllık yaş kümelerini oluşturan bireyler öbeği” (“Kuşak”, t.y.) şeklinde iki farklı şekilde tanımladığı görülmektedir. Bu tanımlara göre kuşaklar belirlenirken belirli yaş aralıklarının ve bireylerin belirli ortak özelliklerinin esas alındığı görülmektedir. Bu özelliklerden diğer ikisi de teknoloji bilgisi ve kullanımıdır.

Kütüphane kullanıcıları farklı özelliklere sahip her yaş grubundan bireyler olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellik ve yaş değişkeni temel alındığında kütüphanelerin daha iyi hizmet verebilmek için kullanıcılarını daha iyi anlayabilmesi gerekmektedir. Daha açık bir ifadeyle, farklı kuşaklara ayrılan bireyler analiz edilmeli, tanınmalı ve özellikleri öğrenmelidir.

Bireyleri temelde X, Y, Z, Alfa gibi kuşaklara ayırmak kütüphanelerin kullanıcılarını tanımasına, onlara özelliklerine ve kullanmayı tercih ettikleri ortamlara göre hizmet vermesine yardımcı olacaktır. Çeşitli faktörlere göre kuşaklara ayrılan bireyler arasında ayırım yapmadan her birine ihtiyaç duydukları bilgiyi, en iyi öğrenebilecekleri ve en iyi kullandıkları ortama göre vermek hizmet devamlılığı ve kullanıcı memnuniyeti açısından önem arz etmektedir. Bu noktada potansiyel kütüphane kullanıcılarını oluşturan kuşakların ve bu kuşakların özelliklerinin açıklanmasında fayda vardır. Toplumlara göre yaş ve özellikler farklılıklar gösterse de yaygın olarak kullanılan anlayış çerçevesinde kuşaklar bu çalışmada, Gelenekselciler (Traditionalists), Bebek Patlaması (Baby Boomers), X Kuşağı, Y Kuşağı, Z Kuşağı ve Alfa kuşağı olarak ele alınacaktır.

Gelenekselciler, 1925-1945 yılları arasında doğan bireylerden oluşturmaktadır. “Sessiz kuşak”, “buhran kuşağı” ya da “erişkin kuşak” olarak da adlandırılan bu bireyler, emin olmadıkları durumlara karşı daha tedbirli davranmaktadırlar. Zor şartlarda yetişen bu kuşak, tutucu ve otoriter olarak bilinmektedir (Yeni kuşak CEO, 2013). Zemke, bu kuşağın İçinde bulunduğumuz iş hayatının temellerini attığını, ayrıca eşsiz bilgi kaynağı olduklarını ve pratik zekâya sahip olduklarını söylemektedir (aktaran Adıgüzel, Batur ve Ekşili, 2014, s.171). Günümüzün 70 yaş üstü bireylerinden oluşturan bu kuşak, basılı kaynakları en çok kullanan kuşaktır.

Bebek patlaması kuşağı, 1946-1964 yılları arasında doğan bireylerden oluşturmaktadır. II. Dünya Savaşı’nın hemen sonrasındaki nüfus patlaması yıllarında doğdukları için bu adı almışlardır. ERC 2011 Raporu’na göre bu bireyler, çalışkan, idealist, kararlarında uyumlu bir yapıya sahiptir ve bu sebeple, zor işlere ve uzun saatler boyunca çalışmanın önemine inanmaktadırlar (Adıgüzel, Batur ve Ekşili, 2014, ss.171-172). Bu kuşak radyo, televizyon, gazete ve dergileri sıklıkla kullanan kuşaktır (Yaşam eğrisi, 2010).

X kuşağı, 1965-1980 yılları arasında doğan bireylerden oluşturmaktadır. Genellikle bağımsız, becerikli ve kendine güvenen bireylerdir. Bu bireyler ebeveynlerine göre daha eğitimli, daha gerçekçi, daha çalışkan ve kanaatkârdırlar (Çetin ve Karalar, 2016, ss. 159-160). X kuşağının ekonomide düşüş yaşanan bir döneme tanıklık ettiği ve dolayısıyla farklı bir değer sisteminin oluşturulduğu bir ortamda yaşadıkları görülmektedir.

İş ve yaşam dengesine inanan bu bireyler, bütün işleri çalışma günlerine sıkıştırmaya çalışmaktadırlar (Etlican, 2012, s. 5). Böylece kalan vakitleri kendilerine ve ailelerine ayırabilmektedirler. Bu kuşağın iletişim becerileri ve teknoloji kullanımlarına bakıldığında, e-posta takibi ve çevrimiçi iş arama gibi günlük işler için teknolojiyi rahatça kullanabildikleri görülmektedir. Fakat kendilerinden daha genç kişilere kıyasla teknoloji bilgilerinin daha az olduğu söylenmektedir (Etlican, 2012, s. 5; aktaran Çetin ve Karalar, 2016, s.159).

Y kuşağı, 1980-2000 yılları arasında doğan bireylerden oluşturmaktadır (Etlican, 2012, s.6). Bu kuşak ayrıca “Milenyum kuşağı”, “İnternet bağımlısı kuşak” ve “yalnız kuşak” olarak da adlandırılmaktadır

Page 148: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

123

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

(Çetin ve Karalar, 2016, s. 161). Eğitimi başarının anahtarı olarak gören Y kuşağı, çeşitli sebeplerden dolayı, küçük yaşlarda kendi kararlarını vermek ve birtakım işleri kendileri yapmak zorunda kalan bir nesil olarak nitelendirilmektedir (Etlican, 2012, s. 6). Y kuşağı üyeleri, kariyerlerinde esneklik aramakta ve sorumluluğu üzerlerine alarak çoklu kariyer olanaklarına yönelebilmektedirler (Çetin ve Karalar, 2016, s.160).

1980’li yıllarda doğan bu bireyler, çocukluk dönemlerinde renkli ve birden fazla kanalın olduğu televizyon ile tanışırlarken, 1990’lı yıllara gelindiğinde ise bilgisayar kullanımının kolaylaşması ve evlere girmesi, Internet kullanımının yaygınlaşması ve cep telefonunun kişisel kullanıma sunulması gibi teknolojik değişimlere uyum sağlamışlardır. Teknoloji, Y kuşağının hayatında önemli bir parça haline gelmiştir. Bir araştırma yaparken kütüphaneye gitmek yerine Google’ı tercih etmek bu kuşağın davranışları arasında yer almaktadır (Etlican, 2012, ss.7-8).

Z kuşağı, 2000-2020 yılları arasında dünyaya gelen veya geleceğine inanılan bireylerden oluşturmaktadır (Çetin ve Karalar, 2016, s.161). Sosyal hayatlarını Dijital platformlar üzerinde yaşayan bu kuşağı tanımlamak için “Network çocukları”, “Kuşak I”, “iGen”, “Instant Online” (her zaman çevrimiçi), “Kristal nesil”, “İnternet kuşağı” veya “i-kuşak”, “yeni sessiz kuşak”, “Google kuşağı” ve “.com kuşağı” (Çetin ve Karalar, 2016, ss.161-162; Tuncer, 2016, s. 35) gibi birçok isim kullanılmaktadır.

Pek çok yeni teknoloji ile iç içe büyüdüğü için diğer kuşaklara göre teknolojiyi Z kuşağı daha iyi kullanmaktadır. Yaratıcılığı destekleyen araçlara ilgileri vardır. Z kuşağının tüm varlığı, parmaklarının ucunda, bir tık ile bağlandığı başka bir dünyadır (Tuncer, 2016, s. 35). Birden fazla konu ile ilgilenebilmeleri nedeniyle Z kuşağı üyelerinin el, göz ve kulak motor becerilerinin oldukça gelişmiş olduğu söylenebilir. İnternetsiz bir dünya düşünememektedir. Z kuşağı hırslıdır ve materyalist düşüncelerle hareket etmektedir. Önceki kuşaklara göre hızı daha çok sevdikleri ve daha hızlı yaşadıkları için, bu kuşak bilgiyi de daha çabuk yorumlayabilmektedir (Çetin ve Karalar, 2016, s. 161). Çok yönlü ve aktif olan Z kuşağı, hızlı düşünme yetisine de sahiptir. Bu nedenle bu yönlerini tatmin edecek hızlı ve ileri seviyede bir teknoloji istemektedirler (Aslan ve Erdoğan, 2017, s. 205).

Z kuşağının, kendinden önceki kuşaklara göre teknolojiye daha hâkim olduğu söylenmesine rağmen, teknoloji dendiğinde akla gelen Tim Berners-Lee, Steve Jobs, Steve Wozniak ve Elon Musk gibi teknolojiyi yaratan kişilerin hiçbirinin Z kuşağına ait olmaması dikkat çekicidir.

Avusturalyalı kuşak bilimci Mark McCrindle bir röportajında, 2010’dan sonra doğan çocukların Alfa kuşağı olarak adlandırılmasını önermiştir. Alfa kuşağı bireyleri en küçük kuşak olarak beslenme, eğlendirilme ve eğitici sebeplerle ekranların başına yerleştirilmişlerdir. 2010 yılı iPad’in tanıtıldığı, Instagram’ın ortaya çıktığı ve uygulama (app) kelimesinin popüler olduğu yıldır. Bu sebeple onları, ekranların büyütmekte olduğu söylenebilmektedir. Bu sebeple Alfa kuşağı bireyleri Ekran Kuşağı (Generation Glass) olarak adlandırılabilmektedir (Williams, 2015).

Farklı bilim dallarına göre değişen özellikler ele alınmış olsa da günümüz bireylerine bakıldığında tüm kuşakların neredeyse birbiri ile iç içe olduğu görülmektedir. Z kuşağı için belirlenen bir özelliği X ya da Y kuşağı da taşıyabilmektedir. Bu da kuşakların belirlenirken sadece yaş aralığının göz önüne alınmasının doğru olmadığı, kültür, yaşam tarzı, düşünme biçimi, yetiştiği toplumun özellikleri gibi farklı etkenlerin de ele alınması gerekliliğini göstermektedir.

Bunların yanı sıra, her kuşağın kullanmayı tercih ettiği bilgi ortamlarının da farklı olduğu görülmektedir. Kütüphaneler, her kuşaktan potansiyel kullanıcıya sahip olduğu için vereceği hizmetlerde bunu göz önünde bulundurması iyi olacaktır.

İnsanlar değişirken, onlarla beraber kullandıkları kayıt ortamları da paralel şekilde değişmiştir. Bu ortamların niçin ve nasıl dönüştüğünü incelemek yerinde olacaktır.

Page 149: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

124

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Değişen Bilgi Kayıt Ortamları

Bilgi kayıt ortamlarını ses, görüntü, metin fark etmeksizin her türlü bilginin kaydedildiği ortamlar olarak tanımlayabiliriz. Tarihsel süreç içerisinde bugün geldiğimiz noktayı daha iyi görebilmek ve değişimi daha iyi anlayabilmek için, konuya ilk bilgi kayıt ortamından başlamak yararlıdır.

Dünya oluştuktan sonra ortaya çıkmaya başlayan ilk insanlar kendilerini ifade etme ihtiyacı duymuşlardır. Tecrübeler sonucu edinilen bilgileri, duygu ve düşünceleri aktarmak için kullanılan ilk bilgi kayıt ortamının mağara duvarları olduğu elimizdeki bilgiler ışığında söylenebilmektedir.

Primitif insanlar tarafından her kıta üzerinde oluşturulan mağara resimlerinin en eskisi 35.000 yıl önce yapılmıştır. Avrupa ve Afrika’da bulunan mağara resimleri avlanma ve günlük aktiviteleri gösterirken, Amerika ve Avusturalya’daki resimler daha çok semboliktir ve gerçekliği daha az göstermektedir (Cave paintings, t.y.). Duygu ve düşüncelerini mağara duvarları ve taşlara çizen insanlar, daha sonra çamuru şekillendirip kullanmaya başlamıştır.

Sümerliler’in bıkmadan usanmadan yazdıkları ve ellerine yazılı ne geçerse topladıkları bilinmektedir. Topladıkları bu tabletler arasında; tarih kitapları, doktor reçeteleri, aşk şiirleri, faturalar, öğrencilerin okul ödevleri ve hatta bilinen ilk mektup bulunmaktaydı (Alakuş, 2005, s. 144). Bilinen en eski kitap listeleri, Nippur’dan çıkan MÖ 2000li yıllardan kalma, Sümerlilere ait kil tabletlerdir (Taylor ve Joudrey, 2018, s. 68). Fakat kil, üzerine yazılması zor olduğu için üretilmesi de zordu ve ağır olmasından dolayı kolay taşınabilir değildiler (Demiriş, 2002, s. 116). Bu da insanları yeni bir ortam arayışına itmiş, etrafta en çok bulunan şey olan bitkilerin kullanılmasına sebebiyet vermiştir.

Eski Çağ’da yazı yazmak için kullanılan araçlar arasında bitki yapraklarının yanı sıra ağaç kabukları da yer almaktadır. Örneğin, Roma’da, evlerde ıhlamur ağacı kabuklarından rulolar hazırlandığı bilinmektedir (Demiriş, 2002, s. 115).

MÖ 3000’li yıllarda, Eski Mısır’da Nil Vadisi’nde yetişmekte olan bataklık bitkisinin işlenmesiyle papirüsler elde edilmekteydi. İstenilen biçim ve büyüklükte üretilebilir olması, kolay taşınabilmesi ve üzerine yazının kolay yazılabilmesi nedenleriyle papirüs, bugün kullandığımız kâğıda en yakın yazı aracı olarak kabul edilmektedir (Poşul ve Görcelioğlu, 2004, s. 84). İnsanların zamanla artan yazma ihtiyaçlarını sınırlı sayıdaki papirüs bitkileri karşılayamaz olunca, yeni yazı araçlarına ihtiyaç duyulmuştur. Bu sebeple MÖ 2. yy. itibariyle bitkilerin yanı sıra hayvan derisinden yapılan parşömenler de kullanılmaya başlanmıştır (Demiriş, 2002, s. 123).

Hayvan derisinin dayanıklı bir yapıya sahip olmasından dolayı Eski Çağ’da bütün Doğu’da yazı aracı olarak kullanılmıştır. Parşömen (pergamenum) sözcüğü, Bergama (Pergamum) kentinin adından gelmektedir. Parşömen yapmak için sığır, koyun, keçi, domuz ya da eşek derisi, buzağı, doğmamış ya da ölü doğmuş kuzu ve oğlak derisi kullanılması ile birlikte, değerli ve gösterişli parşömenler yapmak için, antilop gibi nadide hayvanların derileri de kullanılmaktaydı (Poşul ve Görcelioğlu, 2004, ss. 84-85). Parşömenden sonra kâğıt kullanılmaya başlanmıştır.

Bugünkü anlamda kâğıt, ilk kez Çin’de yapılmıştır. Kâğıt yapımı uzun bir süre boyunca sır olarak saklanmasına rağmen, daha sonra İpek Yolu ile birlikte Arap dünyasında yayılmıştır (Poşul ve Görcelioğlu, 2004, s. 85). Matbaanın icadı ile yazılı belgelerin çoğaltılması kolaylaşmış, böylece el yazmaları yerini hızlıca kâğıt ortamına bırakmıştır.

Yirminci yüzyılın son yarısından itibaren, bilgisayar gibi yeni teknolojilerin ortaya çıktığı ve yaygınlaşmaya başladığı bilinen bir gerçektir. Bilgisayarın çeşitli kurumlar tarafından kullanılmaya başlamasıyla, bilgiler bu ortamlara kaydedilir olmuştur. Delikli kartlar, disketler, CD’ler, DVD’ler, veri tabanları yeni gelişen bilgi kayıt ortamları haline gelmeye başlamıştır. İnternet aracılığıyla bilgisayarlar, tabletler, akıllı cep telefonları gibi cihazlarla bağlanılan Web ortamı, günümüz insanlarının çoğu için vazgeçilmez olmuştur. Yani hızla değişen modern teknolojilerle ve insanlarla

Page 150: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

125

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

birlikte bilgi ve bilgi kayıt ortamları da değişmektedir.

Genç nesillerin teknolojiye düşkün olmasının sebebi, birebir insan ilişkilerini kontrol eden sinirsel devrelerin hasar görmesidir. Bu kişilerin beyinleri gelişirken uğradıkları dijital uyarıcı bombardımanı sayesinde daha hızlı tepki vermeyi öğrenmişlerdir. Bu sebeple geleneksel öğrenme yöntemlerinde dikkat süreleri kısadır (Small ve Vorgan, 2009, s. 14, 39). Tüm bunlar göz önüne alındığında bilginin sunulabileceği yeni ortamlara ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. Bu ortamlar sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik ortamlarıdır.

Sanal Gerçeklik ve Artırılmış Gerçeklik

Sanal gerçeklik; masaüstü veya dizüstü bilgisayarlar, bir kabin ortamı veya başa takılı görüntüleyiciler gibi farklı görüntüleme donanımlarıyla kullanıcılara belirli bir ortamda bulunma hissi veren üç boyutlu benzetim ortamlarıdır (Kaleci, Tepe ve Tüzün, 2017, s. 670). Tamamen yazılımlarla oluşturulan sanal gerçeklik, bir gözlük sayesinde bireyin kendisini 3 boyutlu ortamda hissetmesini ve deneyimleyerek öğrenmesini hedeflemektedir (Aslan ve Erdoğan, 2017, s. 206).

Son yıllarda geniş bir halk kitlesinin ilgisini çeken artırılmış gerçeklik, 2016 yılında ortaya çıkan Pokémon GO çılgınlığı ile toplumdaki yerini almıştır. Artırılmış gerçeklik 60 yıldan fazla süredir var olmasına rağmen, terimsel olarak 1990 yılında ortaya çıkmıştır (Sandra, 2017, s. 191). Azuma’ya göre artırılmış gerçeklik, gerçek dünya ile sanal dünyanın birleştiği, gerçek nesneler ve sanal nesneler arasında eş zamanlı etkileşimin sağlandığı bir teknoloji olarak tanımlanmaktadır (aktaran Kaleci, Demircioğlu, Demirel ve Akkuş, t.y., s. 2). Başka bir tanıma göre ise artırılmış gerçeklik, bilgisayar tarafından üretilen 2 boyutlu veya 3 boyutlu sanal bilgileri insan-bilgisayar etkileşimi teknikleri, algılama teknolojileri, bilgisayarla görme teknikleri ve multimedya teknikleri gibi 3 boyutlu grafik teknolojilerin yardımıyla kullanıcının bulunduğu ortamla bütünleştiren teknolojidir (Cai ve Wang, 2013, s. 856; Arnhem ve Spiller, 2014, s. 215). Fiziksel bir ortam üzerine görüntü, ses, grafik ve GPS verileri içeren farklı sanal objeler ekleyerek yeni bir ortam oluşturan artırılmış gerçeklik, bir gözlük sayesinde bu objeleri gözlemlemeyi ve onlarla iletişim kurabilmeyi amaçlamaktadır (İbili ve Şahin, 2013, s. 2). Gerçek dünya ile dijital bileşenlerin birbiri içine geçtiği bir ortam yaratılmaktadır. Artırılmış gerçekliği kullanmak için kullanıcıların sadece kendi mobil cihaz ekranlarının ve kameralarının lensleri yeterli olmaktadır (Sandra, 2017, s. 191).

Buna göre, sanal gerçekliğin ve artırılmış gerçekliğin sahip olması gerek üç temel özelliği şöyle sıralayabiliriz:

�Gerçek nesneler ile sanal nesnelerin birleştirilmesi,

�Üç boyutlu ortamda konumlandırılması,

�Gerçek zamanlı etkileşim.

Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik ortamları; askeri eğitimlerde askerler için giyilebilir teknoloji olarak, uzay endüstrisinde, NASA’nın uçuş sırasında kullandığı harita tabakaları ile görsel navigasyonu geliştiren bir Hibrit Sentetik Görüntü sistemi olarak (Sandra, 2017, s. 192), önceden tahmin edilemeyen riskli ameliyatlarda hekimlerin hata payını en aza indirmek, bir işin gerçekleştirilmesi sırasında deneme yanılma şansına sahip olmak, yüksek maliyet gibi sebeplerden ötürü gerçekleştirmek istenilen faaliyetleri yerine getirmek, gezilip görülmek istenen tarihi bir mekân veya turistik yerlere ulaşmak fiziki koşullardan ötürü zorlu olan, ayrıca ulaşım maliyeti yüksek olan yerler için kullanılabilmektedir. Gezilip görülmek istenen tarihi ve turistik bir mekân üç boyutlu görseller hazırlanarak sanal gerçeklik teknolojisi ile kişilerin kendilerini o ortamda hissetmeleri sağlanmaktadır (Kaleci ve diğerleri, 2017, ss. 670-671). Uzmanlık ve tecrübe gerektiren zorlu mesleki ortamlara uyum sağlayabilmek için kullanılabilmektedir. Sağlık alanında; anne karnında yer alan bir fetüsü tüm detaylarıyla inceleyebilmek için, hayvan kullanmadan uygulama ve deney yapabilmek için kullanılabilmektedir (Aslan ve Erdoğan, 2017, s. 205).

Page 151: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

126

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik, bireyin kendini o ortamda hissetmesi nedeniyle öğrenme için gerekli olan tüm duyuları doğrudan etkilemektedir (Aslan ve Erdoğan, 2017, s. 205). Çok sayıda duyu organına hitap ettiği için daha kalıcı, daha etkili, daha eğlenceli, daha birey odaklı öğrenme sağlayan bu teknikler, canlı modellerde deneyimlemenin zor olduğu, hatta çevresel ve etik olarak mümkün olmayan deney, test gibi aktiviteleri sanal ortam yaratılarak gerçekleştirip sonuçlarını görmek ve çıktılarını almak gibi imkânlar sunmaktadır (Aslan ve Erdoğan, 2017, s. 210). Tekniğin öne çıkan özellikleri arasında; sanal objeler ile daha gerçekçi bir ortam oluşturarak, bu ortamı gerçek zeminde sunma, öğrenmeyi kolaylaştırma, Y ve Z kuşakları için cazip bir eğitim ortamı oluşturma, sürekli ve kolay ulaşılabilirliği gibi nedenler sayılabilir (Aslan ve Erdoğan, 2017, s. 205).

Sanal gerçeklik teknolojileri kullanıcısını tamamen yapay bir ortam içine aldığından dolayı kullanıcı kendi etrafındaki gerçek dünyayı göremezken; artırılmış gerçeklik kullanıcısının bilgisayarlar tarafından üretilen 3 boyutlu sanal görüntüleri gerçek dünya ortamında görebilmesi, bu iki uygulamanın birbirinden ayrılan yönlerini yansıtmaktadır (Kaleci ve diğerleri, t.y., s. 1).

Artırılmış gerçeklik uygulamalarının yararlarını şöyle sıralamak mümkündür (Kaleci ve diğerleri, t.y., s. 5 ; Aslan ve Erdoğan, 2017, s. 206):

�Psiko-motor becerilerin artırılmasını sağlama,

�Kişilerin ilgilerini çekerek öğrenme merakı uyandırma,

�Eğitimi desteklemeye ve zenginleştirmeye yönelik etkili yöntem ve ortam arayışına cevap verme,

�Dijital neslin dikkatini çekmek için geleneksel bilgi ortamlarına göre avantaj sağlama,

�Kişilerin deneyim kazanamadıkları, somutlaştıramadıkları birçok nesneyi, uygulamayı, deneyi çok farklı boyutlarda sunabilme,

�Gidilemeyen, görülemeyen, ulaşılamayan ve sonuçları tahmin edilmeyen yerler, nesneler, deney ve deneyimler için kullanma,

�Çok boyutlu düşünme,

�Kalıcı bilgi sahibi olma,

�Zengin ve kalıcı deneyimler kazanma,

�Karmaşık bilgilerin içinde yer alınan sanal ortam sayesinde algılanabilir hale getirilmesi,

�Hayvan veya insan gerektiren deneylerin canlı kullanılmadan uygulanabilmesi gibi yararları vardır.

Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik ortamlarının sınırlılıkları da mevcuttur. Kurumsal olarak bakıldığında, yüksek maliyete neden olmasından dolayı kurumlar kullanmayı istememektedir. Bireysel olarak da uzun süreli kullanımlarda baş dönmesi ve baş ağrısı gibi semptomlara neden olmaktadır. Ekran yenileme hızı gibi teknolojik yetersizlikler, kullanıcı hareketleri ile görüntü arasında gecikme sorunları da bulunmaktadır (Aslan ve Erdoğan, 2017, s. 210). Bu sebeplerle dikkatli kullanılması gerekmektedir.

Sanal Gerçeklik ve Artırılmış Gerçeklik Ortamlarının Kütüphanelerde Kullanımı

Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik ortamlarını bilmeyen kütüphaneciler için, kütüphanelerde nasıl kullanılabileceğini anlamak ve görselleştirmek zor olabilmektedir. Bu kişiler kütüphane kullanıcılarının, Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik ortamlarının geliştirilmiş özellikleriyle nasıl etkileşimde bulunacağını bilmemektedir (Sandra, 2017, s. 191). Günlük yaşamda sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik teknolojilerinin gittikçe yaygınlaşan varlığı göz önüne alındığında, kütüphanelerin bu popüler teknoloji eğilimlerini hizmetlerine uyarlaması ve kullanması akıllıca olacaktır.

Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik kütüphanelerde şu amaçlarla kullanılmaktadır (Kaleci ve diğerleri, t.y., ss. 1-4; Oyelude, 2017, ss. 1-4; Sandra, 2017, s. 194; Arnhem ve Spiller, 2014, s. 215):

Page 152: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

127

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

�Kütüphanelerde, bilgi okuryazarlığı faaliyetlerinde kütüphanelere ve kütüphanecilere yardımcı olmak amacıyla kullanılmaktadırlar.

�Aurasma gibi bir uygulama kullanılarak mevcut kütüphane broşürlerine uygulanabilmektedir. Kütüphaneci tarafından seçilen ilgili bir resim, video veya harita, kullanıcının etkileşime girmesi ile mobil cihazının kamerasından görüntülenebilmektir.

�Kullanıcıları kütüphaneye çekmek için kullanılabilmektedir. Öğrenciler, kütüphanenin dışında yer alan, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklikle hazırlanan reklamlarla veya kampüs boyunca yer alan mesaj panolarıyla kendilerini yönlendirmek için bu teknolojileri kullanabilmektedirler.

�Kütüphanede nasıl dolaşılacağını göstermek ve kütüphane kaynaklarını bulmak için sanal kütüphaneler turları gerçekleştirilmesinde kullanılmaktadırlar.

�Kütüphaneler her türlü bilgiyi fiziksel olarak var olan yönlendirme tabelaları aracılığıyla iletmektedirler. Bu fiziksel işaretlere eklenecek resimler ve videolar için kullanılabilmektedirler.

�Miami Üniversitesi Kütüphanesi tarafından geliştirilen ShelvAR gibi bir uygulama; kütüphane verimliliğinin arttırılması amacıyla rafların analiz edilmesinde, neyin yanlış yerleştirildiğini göstermesinde ve kütüphanecinin doğru bir şekilde nasıl yerleştirebileceğini göstermesinde kullanılmaktadır.

�Öğretim etkinliklerinin tasarlanması, koleksiyonların vurgulanması, kütüphane kaynaklarına bağlanması, hizmetlerin tanıtımı ile Web ve mobil teknolojiler aracılığıyla kütüphane kullanıcıları için bir navigasyon ve eğitim keşif aracı olarak hizmet vermek için kullanılabilmektedir.

�Hikâye anlatma etkinliklerinde ve kütüphane kullanıcılarının uzay yolculuğu gibi gerçek deneyimlere sahip olmasını istedikleri aktivitelerde kullanılmaktadırlar.

�Kitabı sadece okumak yerine deneyimlemeyi sağlamada kullanılmaktadırlar.

�Çocukların daha iyi öğrenmesini, düşünmesini sağlamak için çocuk kitaplarında kullanılmaktadırlar.

�Çizgi romanların görselleştirilmesinde kullanılmaktadırlar.

Sonuç

Micah Vandegrift ve Stewart Varner “Ortak Gelişme: Kütüphaneler ve Dijital Beşeri Bilimler Arasındaki Karşılıklı Destekleyici İlişkilerin Oluşturulması” başlıklı makalede “kütüphaneyi üretken bir yer olarak yeniden yaratmanın, bir şey üretmeye ve yaratmaya yönelik yaratıcı bir yere -dijital bilimsel çalışmalara ya da tamamen başka bir şeye ait olsun- kütüphanenin kullanıcının hayatına girmesine izin verecek kapıyı açacağını” iddia etmişlerdir (Arnhem ve Spiller, 2014, s. 215). Bu iddiadan yola çıkarak kütüphanelerin, kullanıcılarının kütüphane hizmetlerine ve kaynaklarına erişmesi ve etkileşimde bulunmaları için yeni yollar aramaya başlamalarının kaçınılmaz olduğu söylenebilir. Amerika, İngiltere, Fransa gibi yabancı ülkelerdeki kütüphaneler 3 boyutlu baskı, 3 boyutlu tarama, 3 boyutlu modelleme yanında sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik ortamları gibi birçok yeni teknolojiyle birlikte, bilgi sağlama ve sunma biçimlerini hızla değiştirmektedir. Aynı değişim, Türkiye’deki kütüphaneler için de gereklidir.

Kütüphanelerin 3. mekân olarak hayatımızda yer alabilmesi için, potansiyel kullanıcısı olabilecek her kişinin ihtiyaçlarına hiçbir ayrım gözetmeksizin cevap verebilmesi gerekmektedir.

Bu sebeplerle, geleneksel kaynaklarının yanı sıra, Z ve Alfa kuşakları olarak anılan bireyler başta olmak üzere tüm kullanıcıları için sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik ile desteklenen kaynaklar

Page 153: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

128

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

sağlanmalıdır. Bu sebeplerle kütüphanelere şunları yapması önerilebilir:

�Artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik ile desteklenen kitaplar, dermeye kazandırılmalıdır.

�Sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik uygulamalarının gerçekleştirilebileceği salonlar oluşturulmalıdır.

�Bu salonlarda, imkânı olmayan okulların, sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik uygulamalarını kullanarak deneyler ve dersler yapabilmesi desteklenmelidir.

�Kütüphaneler sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik materyalleri ve teknolojilerine bütçelerinde yer ayırmalıdır.

�Kütüphaneler; danışma, ödünç-iade işlemleri, kullanıcı eğitimleri gibi hizmetlerde sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik uygulamalarına yer vermelidir.

�Her kütüphane kendi uygulamasını oluşturmalı, diğer kütüphanelere öncülük etmelidir.

�Kütüphanede gerçekleştirilen kitap kulübü, tanıtım gibi çeşitli etkinliklerde, konunun tartışılması esnasında olayları daha iyi canlandırmak için kullanılması sağlanmalıdır.

�Bu uygulamalarla kütüphaneler, bireylerin öğrenme süreçlerinin ve bilişsel gelişiminin ayrılmaz bir parçası haline gelmelidirler.

Bu öneriler yerine getirilmeye başladığında, kütüphaneler daha fazla bireyin hayatında yer almaya başlayacak ve kütüphaneler toplumda önemli yeri olan kurumlar haline gelecektir.

Kaynakça

Adıgüzel, O., Batur, H. Z. ve Ekşili, N. (2014). Kuşakların değişen yüzü ve Y kuşağı ile ortaya çıkan yeni çalışma tarzı: Mobil yakalılar. Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 19, 165-182.

Alakuş, M. (2005). Kil tabletlerden sanal ortama: Bilginin düzenlenmesi ve pazarlanması. ÜNAK’05: Bilgi Hizmetlerinin Organizasyonu ve Pazarlanması Kadir Has Üniversitesi, İstanbul’da sunulan bildiri. Erişim adresi: http://kaynak.unak.org.tr/bildiri/unak05/u05-16.pdf

Arnhem, J. P., & Spiller, J. M. (2014). Augmented reality for discovery and instruction, Journal of Web Librarianship. 8(2), 214-230. doi: 10.1080/19322909.2014.904208

Aslan, R. ve Erdoğan, S. (2017). 21. yüzyılda hekimlik eğitimi: Sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, hologram. Veterinary Journal, 10(3), 204-212. doi: 10.5578/kvj.57308

Cai, S., & Wang, X. (2013). Using the augmented reality 3D technique for a convex ımaging experiment in a physics course. International Journal of Engineering Education, 29, 856-865. Erişim adresi: https://www.researchgate.net/publication/262728777_Using_the_Augmented_Reality_3D_Technique_for_a_Convex_Imaging_Experiment_in_a_Physics_Course

Cave paintings. (t.y.). Erişim adresi: https://www.octorara.k12.pa.us/cms/lib/PA01916570/Centricity/Domain/208/Ch%2001-Section%2001-History%20through%20Art.pdf

Çetin, C. ve Karalar, S. (2016). X, Y ve Z kuşağı öğrencilerin çok yönlü ve sınırsız kariyer algıları üzerine bir araştırma. Yönetim Bilimleri Dergisi, 14 (28), 157-197.

Demiriş, B. (2002). Eskiçağ’da kitap. Anadolu Araştırmaları, 16, 115-132. Erişim adresi: http://dergipark.gov.tr/iuanadolu/issue/1154/13498

Etlican, G. (2012). X ve Y kuşaklarının online eğitim teknolojilerine karşı tutumlarının karşılaştırılması (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbul. Erişim adresi: http://acikerisim.bahcesehir.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/123456789/125/x%20ve%20y%20kuşaklarının%20online%20eğitim%20teknolojilerine%20karşı%20tutumlarının%20karşılaştırlması.pdf?sequence=1&isAllowed=y

Page 154: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

129

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

İbili, E. ve Şahin, S. (2013). Artırılmış gerçeklik ile interaktif 3D geometri kitabı yazılımın tasarımı ve geliştirilmesi: ARGE3D. Afyon Kocatepe Üniversitesi Fen ve Mühendislik Bilimleri Dergisi, 1-8. doi: 10.5578/fmbd.6213

Kaleci, D., Demircioğlu Demirel, T. ve Akkuş, İ. (t.y.). Örnek bir artırılmış gerçeklik uygulaması tasarımı. Çevrimiçi ön yayın. Erişim adresi: https://www.researchgate.net/publication/295079797_Ornek_Bir_Artirilmis_Gerceklik_Uygulamasi_Tasarimi

Kaleci, D., Tepe, T. ve Tüzün, H. (2017). Üç boyutlu sanal gerçeklik ortamlarındaki deneyimlere ilişkin kullanıcı görüşleri. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi, 3, 669-689. Erişim adresi: http://dergipark.gov.tr/tsadergisi/issue/33038/325906

Kuşak, (t.y.). Türk Dil Kurumu büyük Türkçe sözlük içinde. Erişim adresi: http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.5afde7fb142161.69413818

Oyelude, A. A. (2017). Virtual and augmented reality in libraries and the education sector. Library Hi Tech News, 34(4), 1-4. doi: 10.1108/LHTN-04-2017-0019

Poşul, S.ve Görcelioğlu, E. (2004). Kâğıt, kitap ve kütüphaneler. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, B54(2), 82-96. Erişim adresi: http://dergipark.ulakbim.gov.tr/jffiu/article/view/5000082202

Sandra, A. (2017). Implementing augmented reality in academic libraries. Public Services Quarterly, 13(3), 190-199. doi: 10.1080/15228959.2017.1338541

Small, G. ve Vorgan, G. (2009). E-beyin: Modern beynin evrimi (M. Duygun, Çev.). İstanbul: Omega.

Taylor, A. G., & Joudrey, D. N. (2018). The organization of information. California: ABC-CLIO.

Tuncer, M. U. (2016). Ağ toplumunun çocukları: Z kuşağının kişilerarası iletişim becerilerinin çok boyutlu analizi. Atatürk İletişim Dergisi, 10, 33-45. Erişim adresi: http://dergipark.gov.tr/download/article-file/397935

Williams, A. (2015, 19 Eylül). Meet Alpha: The next ‘Next Generation’. Erişim adresi: https://www.nytimes.com/2015/09/19/fashion/meet-alpha-the-next-next-generation.html

Yaşam eğrisi. (2010, 1 Haziran). Capital. Erişim adresi: https://www.capital.com.tr/ceo-life/ceo-life-haberleri/yasam-egrisi

Yeni kuşak CEO geliyor. (2013, 1 Temmuz). Capital. Erişim adresi: https://www.capital.com.tr/is-dunyasi/arastirmalar/yeni-kusak-ceo-geliyor

Page 155: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 156: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

131

Sosyal Medya Kullanımının Bilgi Merkezlerine Yansımaları

Hasan ÖZTÜRK*, Ferhat YILDIZ**

Öz

20. yy.dan itibaren sosyal medya ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler üzerine internet, sosyal medya ve sosyal ağlarda gerçekleşen önemli ilerlemeler bilgiye erişimde devir açma niteliğinde katkılarda bulunmuştur. Bilgi merkezleri de bu değişimden payını almıştır. Gelişen sosyal ağlarla birlikte bu merkezler, çeşitli sosyal medya platformlarında kullanıcılarına, bilgi hizmetlerini ve kendi bünyesinde gerçekleştirdikleri faaliyetlerini paylaştıkları görülmektedir. Bilgi merkezleri bir işletme ve bilgiyi pazarlama mekanları olarak değerlendirildiği takdirde bilginin sosyal medya aracılığıyla pazarlanabildiği ve bu konuda sosyal medyanın etkisinin oldukça fazla olduğu bilinmektedir. Bu sebeple “sosyal medya pazarlaması” bilgi merkezleri için önemli bir kavramdır. Pazarlama kavramı, bilgi merkezlerine kendilerini ifade etmede yeni bakış açıları getirmektedir. Günümüz modern ve değişen dünyasında kişilerin Facebook, Twitter ve Instagram gibi popüler sosyal medya ortamlarında oldukça fazla etkileşim sağlamaktadır. Çalışmada bilgi merkezleri ile sosyal medya ortamlarının ilişkisi detaylı biçimde ele alınacaktır. Bilgi merkezleri için sosyal medya kullanımın da görülen bazı aksaklıkların ve eksiklilerin giderilmesi adına çözümler ortaya konulacaktır. Bu bağlamda çalışma kapsamında sosyal medya ortamlarından kısaca bahsedilecek, bu ortamların bilgi merkezlerindeki uygulamaları iki ülke (Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri - ABD) karşılaştırması ile değerlendirilecektir. Ağırlıklı olarak takipçi ve beğeni verileri, paylaşım sıklığı ile etkileşim oranları ele alınarak incelenen bu merkezler, sosyal medya kullanımında istenilen etkileşim oranına ulaşamamışlardır. Takipçi ve beğeni verileri yüksek olan bilgi merkezlerinde ise beklenenin aksine etkileşim verilerinin düşük olduğu dikkat çekmektedir. Sonuç itibariyle bilgi merkezlerinin sosyal medya kullanımlarının bulundukları ülke veyahut bağlı oldukları kurumlarının büyüklüğü ve gelişmişliği, takipçi ve beğeni verilerinin yüksekliğiyle doğrudan bur ilişkisi olmadığı görülmektedir. Oysa sosyal medya ortamları ile bilgi merkezleri arasında etkin bir ilişki kurulması önem arz etmektedir. Bu kapsamda bilgi merkezleri bünyesinde ilgili konularda uzman kişilerden oluşan birimlerin açılmasının katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Ayrıca bilgi merkezleri gelişen sosyal ve teknolojik ilerlemeleri yakından takip etmeli, çağın gereklerine uyum sağlayarak bu teknolojilerden en üst düzeyde yararlanmaya çalışmalıdırlar.

Anahtar Kelimeler: Bilgi merkezleri, Sosyal medya, Sosyal medya uygulamaları, Sosyal medya pazarlaması.

Reflections to Information Centers of Social Media Usage

Abstract

Since 20th century, with the improvements on social media and communication technologies, the significant developments on social media and social networks have massively contributed on information access. Information centers have also received their share from this exchange. With the emerging social networks, these centers are seen to share information services and activities they perform with users within their own social media platforms. If information centers are regarded as business and information marketing spaces, It is known that information can be marketed through social media and the effect of social media on this issue is quite high. For this reason, “social media marketing” is an important concept for information centers. Nevertheless, the concept of marketing brings new perspectives to the knowledge centers in expressing themselves. In today’s modern and changing world, people interact a lot in popular social media environments like Facebook, Twitter and Instagram. In this study the relationship between information centers and social media environments is discussed in detail. Solutions are put in place in order to overcome some deficiencies and absences in using social media for information centers. In this context, social media environments are briefly mentioned and the applications of these medias in the information centers are evaluated by comparing two countries (Turkey and USA). Mainly examined followers and likes, sharing frequency and interaction rates which these centers were not able to reach the desired interaction rate in using social media. In information centers with high followers and likes, it is noteworthy that interaction data are lower than expected. As a result, the information centers do not seem to have a direct relationship with the size of their country of social media use or the institutions they depend on and the height of their development, followers and appreciation. However, establishing an effective relationship between social media environments and information centers is very important. In this context, it is considered that developing units which constitute specialists in the related fields within the information centers is expected to contribute. Also information centers should closely monitor developing social and technological advances and try to make use of these technologies by adapting to the requirements of the times.

Keywords: Information centers, Social media, Social media application, Social media marketing.

Giriş

İnternetin yaşamımıza büyük bir hızla girmesiyle başlayan gelişmeler, önemli değişiklikleri beraberinde getirmiştir. İnternet kullanımı ile sınırlar büyük ölçüde ortadan kalktı ve bunun yanı sıra üretici, tüketici ve pazarlamacı sınırsız fırsatlar elde etti. Bununla birlikte çeşitli sosyal medya organları internet dünyasına girerek birden çok kullanıcının kendilerine ait bir alan oluşturarak

* Lisans 3. Sınıf, Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]** Lisans 3. Sınıf, Atatürk Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]

Page 157: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

132

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

sistemlerdeki diğer kullanıcılarla bir araya gelmelerine, dijital ortamdan fotoğraf, haber gibi her türlü materyali birbirleriyle etkileşimli olarak paylaşmalarına olanak sağladı (Uğuz, 2014).

Sosyal medyanın getirdiği devrim niteliğindeki bu yenilikler günümüzde hala hız kesmeden devam etmektedir. Birçok kurum ve kuruluş ürünlerini ve hizmetlerini pazarlamada bu güçten önemli ölçüde faydalanmaktadır.

Bilgi merkezlerinde bu teknolojik gelişmeler üzerine birçok değişiklik meydana gelmiştir. Kullanıcıların zamandan ve mekandan bağımsız bir şekilde bilgiye erişmeleri mümkün kılınmıştır. Ortaya çıkan sosyal ağ ve medya ortamları, bilgi merkezleri için kullanıcılarına bilgi hizmetlerini ulaştırmada önemli ölçüde katkılarda bulunmuştur. Yani artık sosyal ağlar sadece sosyalleşmek ve eğlenmek amacıyla değil, bilgiye erişmek, öğrenmek ve profesyonel iş yapmak amacıyla da kullanılmaktadır (Tonta, 2009, ss. 759-760). Ülkemizde ve Dünya’daki birçok bilgi merkezi, hizmetlerini daha etkili ve çekici hale getirmek amacıyla kullanıcılarıyla sosyal ağlar üzerinden etkileşime geçmektedir ve bu ortamlar artarak büyüyen bir araç haline gelmiştir.

Sosyal Medya Kavramı

Genel bir tanımlama yapacak olursak; sosyal medya, katılımcıların fikir ve deneyimleri üzerine kurulu ortak ilgileri üzerine doğal, samimi konuşma ortamı sağlayan çevrimiçi platformlardır. Sosyal medyanın temelinde paylaşım ve iletişim yatar. Sosyal medya kelimelerle, resimlerle, seslerle ve videolar ile teknolojiyi bir araya getirir (Keskin ve Baş, 2015, s. 54).

Hedef kitlenin katılımının olduğu, geliştirilebilir, etkileşimli, içinde toplulukları barındıran ve toplulukları birbirine bağlayan çevrimiçi iletişim kanallarıdır. İşletmeler, son zamanlara kadar mesajlarını hedef kitlelere gazete, dergi, radyo, televizyon ve billboard’ları kullanarak ulaştırmışlardır. Fakat teknolojinin gelişimi hem işletmelerin hem de tüketicilerin davranışlarını etkileyerek, yeni bir sürecin başlamasına neden olmuştur. Sosyal medyanın beraberinde getirdiği bazı yenilikleri şu şekilde sıralayabiliriz:

�Zaman ve mekân sınırlaması yok,

�Mobil platformlara uyumlu,

�Paylaşım ve tartışma tabanlı,

� İletişim şekli,

�Bilgi daha arşivlenebilir hale gelmiştir (Kronolojik),

�Küresel bir yaklaşım oluşmuştur.

Sosyal Medya Ortamları

Son zamanlarda sosyal medya olarak tanımlanan internet tabanlı uygulamalarla ortaya çıkan ve birçok insanın ortak bir platform üzerinde enformasyon paylaşabildiği veya pasif olarak da olsa bu mecralar üzerinde iletişimde bulunduğu ortamlar sosyal paylaşım ağları olarak adlandırılmaktadır.

-Bloglar: Bireyler, işletmeler ve gruplar tarafından yönetilen büyük bir kitle için yorumlar ve fikirler sunan web sitesi türüdür. Genel olarak bloglar sık güncellenme, son gönderi beslemesi, yorumlar, informal ve şeffaf olma, basitlik gibi özelliklere sahiptirler.

-Forumlar: Sosyal medyadan daha önce internette yerini almıştır. Belirli bir ilgi alanı dâhilinde olan konular ve başlıklar altında yapılan tartışma alanlarıdır.

Page 158: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

133

-Wikiler: Wiki kelimesi hızlı anlamına gelmektedir. Wikiler, kullanıcılarının hepsine kolayca içerik ekleme ve düzenleme imkânı sağlayan web siteleridir. Wikiler de işbirlikli yazarlık vardır ve dinamiktir. En bilinen wiki örneği “Wikipedia”dır.

-Wordpress: Ücretsiz olarak sunulan, devamlı olarak geliştirilen, internet sitesi kurmayı sağlayan, yönetici (admin) paneli olan bir sistemdir.

-Podcastler: Podcasting ses görüntü ve yazı içeren yayınların yayın zamanından sonra izlenmek üzere kişisel bilgisayarlara, cep telefonu, MP3 çalar, video oynatıcı veya dizüstü bilgisayar benzeri taşınabilir aygıtlarla yüklenmesidir. Pazarlama aracı olarak postcastler günümüzde giderek daha da önem kazanmaya başlamıştır. Postcastler pazarlama aracı olarak düşünüldüğünde hedeflenebilir, esnektir, masrafı daha azdır, ölçümlenebilir, kontrol edilmesi kolaydır (Keskin ve Baş, 2015, ss. 55-56).

Bilgi Merkezlerinde Sosyal Medya Uygulamaları

Sosyal medyanın amacı, kütüphanelerde olduğu gibi, bilginin yayılmasıdır. Kütüphaneler ve sosyal medya bu hedefi paylaştığından, kütüphanelerin sosyal medya ile çalışmak istemeleri doğal görünmektedir (Wright Joe, 2015, s. 674).

Çalışma kapsamında iki ülkede (Türkiye ve ABD) bulunan gelişmiş bilgi merkezlerindeki sosyal medya faaliyetleri değerlendirmeye alınmıştır. Çalışmada ABD ile ülkemizin karşılaştırılmasının başlıca sebebi, kütüphanecilik alanında önde gelen bilgi merkezlerinin bulunduğu ABD ile ülkemizde bulunan bilgi merkezlerini benzerlik, farklılık ve yararlılık açısından değerlendirmektir. Her iki ülkenin önde gelen devlet, vakıf ve halk kütüphaneleri incelenmiştir. Sosyal medya uygulamalarına ilişkin bilgiler bilgi merkezlerinin resmi web sayfalarından erişilmiştir.

Bilgi Merkezi Facebook/Beğeni

Instagrm/Takipçi

Twitter/Takipçi

YouTube/Abone Google+ Paylaşım

SıklığıEtkileşim

Oranı

Washington Üniversitesi Kütüphanesi

1.551 - 1.667 30 - 2/3 gün %0,028

Harvard Üniversitesi Kütüphanesi

5.145 1.912 25.339 - - 2/3 gün %3,3

New York Halk Kütüphanesi 276.345 171bin 2.3mn 10.474 942.254 Hergün %0,64

ODTÜ Kütüpha-nesi 6.648 412 4.031 141 - İki haftada

bir %3,3

Özyeğin Üniversitesi 1.305 427 2.433 15 - Haftada bir %0.013

Orhan Kemal İl Halk Kütüpha-nesi 

7.625 170 301 56 - 1/3 gün %1.54

Tablo 1: Bilgi merkezlerinin sosyal medya verilerinin karşılaştırılması (ABD ve Türkiye)

Tablo 1’de Türkiye ve Amerika’da bulunan önde gelen bilgi merkezlerinin sosyal medya kullanım ve etkileşim oranları takipçi/abone sayılarıyla birlikte açıkça ifade edilmiştir. Bu bağlamda değerlendirmek yapacak olursak; Amerika’da bulunan Washington Devlet Üniversitesi Kütüphanesi sosyal medya istatistik verileri paylaşım sıklığı ve etkileşim oranları düşük oranda kaldığı gibi aynı zamanda kullanıcıların bilgi merkezleri ile etkileşimlerinin düşük olduğunu görmekteyiz.

Page 159: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

134

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Bununla birlikte aynı durumu ülkemizde bu alanda eşdeğer konumda bulunan Ortadoğu Teknik Üniversitesi Kütüphanesi’nin sosyal medya takipçi/abone sayısının Washington Devlet Üniversitesi Kütüphanesi’nin sosyal medya takipçi/abone sayısına açık oranla üstünlüğüne rağmen istenilen etkileşim ve verimlilik yeterli düzeye ulaşamamıştır. Takipçi ve abone sayılarının erişim konusunda yetersiz kalması yeteri kadar ilgi görülmediğine işarettir.

Özel üniversite kütüphanelerine baktığımızda Harvard Üniversitesi Kütüphanesi istatistikleri ve ülkemizde aynı konumda bulunan Özyeğin Üniversitesi Kütüphanesi’nin sosyal medya kullanım verileri devlet üniversite kütüphanelerine kıyasla daha fazla takipçi ve etkileşim sayısına sahiptir. Harvard Üniversite Kütüphanesi’nin etkileşim oranı istenilen seviyede olmamakla birlikte Özyeğin Üniversite Kütüphanesi’ne göre biraz daha yüksek olduğunu görmekteyiz.

Son olarak halk kütüphanelerine değinecek olursak; Newyork Halk Kütüphanesi’nin sosyal medya hesaplarının takipçi/abone oranları bakımından her iki ülkenin devlet, özel ve halk kütüphanelerinin takipçi/abone sayılarından çok daha fazla olduğu görülmekle birlikte Newyork Halk Kütüphanesi’nin Google+ hesabının 1 milyona yakın takipçi sayısına ulaşması, YouTube hesabının ise 10 binin üzerinde aboneye sahip olması dikkat çekicidir. Bilgi merkezlerinin genel anlamda kullandıkları sosyal ağlardan ziyade bu hesapların takipçi/abone oranlarının yüksek olması bilgi merkezinin popülaritesi açısından önemlidir. Fakat bu durumun etkileşim oranına paralel olarak artış göstermediği açıktır.

Sonuç ve Öneriler

Sosyal medya uygulamaları, küresel anlamda hayatımızın her noktasında pazarlama, reklam, popülarite boyutlarıyla büyük şirketler, kamu kurum ve kuruluşları dahil birçok alanda önemli bir güç unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyal medyanın bilgi merkezlerine bu anlamda uyumunu yukarıda oluşturulan tablo (Tablo 1) ve açıklamalardan açıkça görülmektedir. Bilgi merkezlerinin sosyal medya takipçi/abone sayılarının oranının verimlilik oranlarıyla karşılaştırdığımızda genel olarak amacına ulaşılmadığı gözlemlenmiştir. Sonuç itibariyle bilgi merkezlerinin sosyal medya kullanımlarının bulundukları ülke veyahut bağlı oldukları kurumlarının büyüklüğü/gelişmişliği ile doğrudan bir ilişkisinin olmadığı görülmektedir. Sosyal medya ve bilgi merkezleri arasında verimli bir ilişki elde etmek için bilgi merkezlerinde;

�Sosyal medya uzmanı

�Sosyal medya birimi

�Çeşitli sosyal medya hesapları

oluşturmak bilgi merkezinin amacına ulaşması noktasında katkıda bulunacaktır.

Kaynakça

Keskin, S. ve Baş, M. (2015). Sosyal medyanın tüketici davranışları üzerine etkisinin belirlenmesi. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari

Bilimler Fakültesi Dergisi, 17(3), 51-69.

Kurumlarda sosyal medya kullanımı. (17 Temmuz 2013). Şalom. 10 Şubat 2018 tarihinde http://www.salom.com.tr/haber-87784-

kurumlarda__sosyal_medya__kullanimi_.html adresinden erişildi.

Tonta, Y. (2009). Dijital yerliler, sosyal ağlar ve kütüphanelerin geleceği. Türk Kütüphaneciliği, 23(4), 742-768.

Uğuz, M. ( 23 Ocak 2014). Sosyal medya pazarlanması. Akademik perspektif. 20 Şubat 2018 tarihinde http://akademikperspektif.

com/2014/01/23/sosyal-medya-pazarlamasi/ adresinden erişildi.

Wright Joe, J. (2015). Assessment of social media in the library: guidelines for administrators. Journal of Library Administration,

55(8), 667-679.

Page 160: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

135

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Kütüphanelerde Sosyal Medya Kullanımı: Ankara Üniversitesi Kütüphanesi Örneği

İsmihan DALEĞMEZ*, Nurhan KURTOĞLU**

Öz

Teknolojide yaşanan hızlı gelişmeler birçok farklı alanı etkilediği gibi bilgi hizmetleri veren kurumlardan biri olan kütüphanelerde de değişiklikler meydana getirmiştir. Kütüphaneler sadece toplumsal değişimlerden değil, teknolojik gelişmelerden de etkilenen kurumlar olduklarından, teknolojide yaşanan gelişmeler kütüphane – kütüphaneci – kullanıcı arasındaki ilişkiyi de zaman içerisinde değiştirmiştir. Gelişen teknoloji ile beraber kullanıcı odaklı hizmet anlayışı kütüphaneler için daha da çok önem kazanmaktadır. Bu bağlamda sosyal medya, kullanıcı ile etkin iletişim sağlamada vazgeçilmez bir araçtır. Sosyal medyanın kullanıcı sayısı ve insanların bu sitelerle etkileşimi giderek artmaktadır. Özellikle üniversite kütüphanelerinde kullanıcı kitlesinin genç olması sebebiyle sosyal medya kullanımı oldukça fazladır. Kütüphaneler de kullanıcılarını daha iyi tanımak, onların gereksinimlerini ve beklentilerini belirleyerek en iyi şekilde karşılayabilmek için sosyal medyayla iç içe olmalıdırlar. Böylece sosyal medya aracılığıyla kütüphaneler, tanıtımlarını yapabilir, sundukları bilgi hizmetlerini, etkinliklerini, programlarını kullanıcılarına duyurabilir ve kütüphane kullanımı hakkında bilgiler vererek kütüphane – kütüphaneci – kullanıcı arasındaki bağı güçlendirebilirler. Bu çalışmanın temel amacı, kütüphane – kütüphaneci – kullanıcı arasındaki iletişimde sosyal medyanın etkisini, rol ve işlevlerini belirlemektir. Bu kapsamda Ankara Üniversitesi Kütüphanesinin durumunu belirlemek üzere, kütüphane yönetici/yöneticileri ve sosyal medya uzmanıyla bir görüşme gerçekleştirilmiştir. Kütüphanenin hangi sosyal medya araçlarını kullandığı, kullanıcıların gereksinimine uygun sosyal medya araçlarını seçip/seçmediği, kullanıcılara sosyal medya aracılığıyla hangi hizmetleri sunduğu, sosyal medya araçlarının yönetimi için yazılı bir politikalarının var olup/olmadığı, kütüphaneye ait sosyal medya araçlarının nasıl denetlendiği vd. soruların cevabı bu görüşme sonucunda ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Ankara Üniversitesi Kütüphanesi örneği bağlamında yapılan görüşme sonucunda sosyal medyanın sadece eğlenmek, sosyalleşmek amacıyla değil bilgiye erişim için de kullanılabileceği vurgulanarak; sosyal medyada kütüphane – kütüphaneci – kullanıcı etkileşimi, sosyal medyanın kullanıcılarla iletişim kurmada ne kadar etkili olduğuna ilişkin bulgulara ulaşılması hedeflenmiştir.

Anahtar Sözcükler: Kütüphane, Sosyal medya, Sosyal ağlar, Kullanıcı, Ankara Üniversitesi.

Use of Social Media in Libraries: Ankara University Library Example

Abstract

Rapid developments in technology have affected many different areas in libraries, one of the institutions that provide information services. Since libraries are influenced not only by social changes, but also by technological developments, the developments in technology have changed over time between library, librarian and user. Libraries integrate with technology and offer a variety of services to users. In addition to the evolving technology, user-focused service is gaining even more importance for libraries. In this context, social media is an indispensable tool for effective communication with the user. The number of social media users and the interaction of people with these sites is increasing. The use of social media is very high, especially because the mass of users in university libraries is young. Libraries must also integrate with social media to better understand their users and best meet their needs and expectations. Thus, libraries can advertise via social media, advertise information services, events, programs, and provide information about library use and strengthen the link between the library, the librarian, and the user. The main aim of this study is to determine the role, role and function of social media in communication between the library, the librarian and the user. In this context, an interview will be held with library administrators / managers and social media experts to determine the situation of the Ankara University Library. How do you use the library’s social media tools to determine how social media tools are used by the library, whether they choose social media tools that are appropriate for their needs, what services they provide to users through social media, written policies for the management of social media tools. Supervised. As a result of this interview, the answer of the questions will be tried to be explained. As a result of the interview made under the example of Ankara University, underlining that social media can be used not only for entertainment, socialization, but also for access to information; Librarian-librarian-user interaction in social media and learning how effective social media is in communicating with users.

Keywords: Library, Social media, Social networks, User, Ankara University.

1- Giriş

Gelişen teknoloji ile beraber kullanıcı odaklı hizmet anlayışı kütüphaneler için daha da çok önem kazanmaktadır. Bu bağlamda sosyal medya, kullanıcı ile etkin iletişim sağlamada vazgeçilmez bir araçtır. Sosyal medya, kullanıcı merkezli ürünlerin oluşumuna izin veren ideolojik ve teknolojik içeriklerle zaman ve mekân farklılıklarına karşın insanların iletişimini kolaylaştıran fotoğraf, video ve mesaj paylaşmaya olanak sağlayan internet tabanlı ortamlardır (Akbaş ve Fenerci, 2015, s. 19). Dijital pazarlama ajansı “We Are Social” ve “Hootsuite” iş birliği ile hazırlanan “Digital in 2017 Global Owerview” raporuna göre Türkiye’de 48 milyon kişi internet kullanmaktadır ve 42 milyonluk kesimi ise sosyal medyaya mobil platformlardan erişim sağlamaktadır. Dolayısıyla interneti ve mobil ağları içeren telefon, tablet ya da bilgisayarı olmayan insan sayısı yok denecek kadar azdır.

* Lisans 3. Sınıf, Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected] ** Lisans 3. Sınıf, Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]

Page 161: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

136

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Sosyal medyanın kullanıcı sayısı ve insanların bu sitelerle etkileşimi giderek artmaktadır. Özellikle üniversite kütüphanelerinde kullanıcı kitlesinin genç olması sebebiyle sosyal medya kullanımı oldukça fazladır. Öğrenciler neredeyse tüm günlerini Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal ağlarda geçirmekte; merak ettikleri, öğrenmek istedikleri her şey için sosyal medyayı kullanmaktadırlar. Kütüphaneler de kullanıcılarını daha iyi tanımak, onların gereksinimlerini ve beklentilerini belirleyerek en iyi şekilde karşılayabilmek için sosyal medyayla iç içe olmalıdırlar. Böylece sosyal medya aracılığıyla kütüphaneler; tanıtımlarını yapabilir, sundukları bilgi hizmetlerini, etkinliklerini, programlarını kullanıcılarına duyurabilir ve kütüphane kullanımı hakkında bilgiler vererek kütüphane – kütüphaneci – kullanıcı arasındaki bağı güçlendirebilirler.

Araştırmanın amacı doğrultusunda cevap aranan araştırma soruları aşağıdaki gibidir:

�Sosyal medya aracılığıyla kullanıcı kütüphaneye erişebiliyor mu?

�Facebook, Twitter, Instagram hesabı olan bir öğrenci bu sosyal ağları kullanarak kütüphane web sayfasına erişebiliyor mu?

�Kütüphanelerde sunulan hizmetleri tanıtmak için sosyal ağlar kullanılabilir mi?

�Sosyal medyada kütüphane tanıtımı ve kullanımı hakkında bilgiler sunulmalı mıdır?”

Sosyal medya, kütüphaneler tarafından bilinçli bir şekilde yönetilmelidir. Bu bağlamda sosyal medya ortamların denetimi ve yönetimi için kütüphanelerin bir sosyal medya uzmanına ve sosyal medya politikasına sahip olması oldukça önemlidir. Böylece kütüphaneler sosyal medyada aktif bir şekilde yer alabilir, kullanıcı beklentilerine sürekli karşılık verebilirler.

Bu çalışmanın temel amacı kütüphane – kütüphaneci – kullanıcı arasındaki iletişimde sosyal medyanın etkisini, rol ve işlevlerini belirlemektir. Ankara Üniversitesi Kütüphanesi’nin sosyal medya kullanıma yönelik durumunu belirlemek üzere, kütüphane yönetici/yöneticileri ve sosyal medya uzmanıyla bir görüşme gerçekleştirilmiştir.

2- Dijital Dönüşüm

İletişim teknolojilerindeki gelişmeler yaşamın vazgeçilmez bir parçası durumuna gelmiştir. Bu gelişmeler sayesinde günümüzde dünyadaki sınırların hızla ortadan kalktığını söylemek mümkündür. İnternetin zaman ve mekân engellerini ortadan kaldırmasıyla bir dijital dönüşüm sürecine girilmiştir. Dijital dönüşüm; sektörlerin ve kurumların dijital zamana ayak uydurmaları için teknolojiyi tüm süreçlerinde kullanmaları olarak ifade edilebilir (Boomerang İstanbul, 2016). Kütüphaneler ve kütüphanecilerde bu süreçten etkilenmektedir. Teknolojik araçlar sayesinde değişen iletişim ortamları ile birçok şeyi birleştirebilmektedir. Telefon ve tabletler kullanılarak fotoğraf paylaşma, müzik dinleme, konuşma, yazma okuma gibi eylemler aynı anda yapılabilmektedir.

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilgiye ulaşma hızı, şekli, iş yapış biçimi, yönetilme şekli değişmiş durumdadır. Bu noktada teknoloji ve kullanıcı arasındaki ilişkiyi de iyi kavramamız ve tanımlamamız gerekebilir. Her şey dijitalleşirken kullanıcı da dijitalleşecektir.

2.1. Dijital Yerliler

İnternetin kültürel ve toplumsal dinamikler üzerinde yarattığı köklü etkiyi anlamak adına birçok kavram geliştirilmiştir. Bu kavramlardan sıklıkla kullanılan dijital yerliler ve dijital göçmenler kavramı oldukça önemlidir. Bu iki kavramı ortaya atan Prensky interneti, sanal oyunları, akıllı telefonları dijital bir dile çevirerek iletişim kuran bu yeni nesle “dijital yerliler” ismini vermiştir. 1980 yılı öncesi dünyaya gelmiş olan ve dijital teknolojilerle bir sonraki kuşağa göre bu dünyaya kendini daha yabancı hisseden eski kuşağı ise “dijital göçmenler” olarak adlandırmıştır. Dijital yerliler, “Binyılın öğrencileri,

Page 162: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

137

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

internet nesli, oyun nesli, yeni nesil, siber çocuklar, zaplayan insan, çekirge zihin ” gibi farklı isimlerle de nitelendirilmektedirler (Karabulut, 2015).

Dijital yerliler, teknolojiyi “kişisel ilgi veya eğlence, sosyal iletişim, günlük kullanım (bilgi depolama veya bilgiye erişim, tren biletlerine bakma gibi…), profesyonel çalışma ve üniversite/ders çalışması olarak farklı bağlamlarda kullanmaktadırlar”. Bu özelliklerle birlikte dijital yerlilerin çevrimiçi ortamlarda öğrenmeye daha yatkın oldukları söylenmektedir. Dijital yerliler, kendilerinden önceki kuşaklardan farklı olarak birtakım temel özelliklere sahiptirler. Bu özellikler, aşağıda sıralanmaktadır (Çetin ve Özgiden, 2013):

�Bilgiye hızla erişmek isterler,

�Metin yerine grafiği tercih ederler,

�Bir makaleyi baştan sona doğrusal bir biçimde okumak yerine kapsül halinde rastgele okumayı tercih ederler,

�Ciddi çalışmalar yerine oyunları tercih ederler,

�Bilişsel yapıları sıralı değil paraleldir,

�Aynı anda birçok işi yapmak isterler,

�Keşfederek öğrenmek isterler.

3. Web 2.0

Web 2.0 sözcüğü, 2004 yılında üretilmiştir. Yeni ve gelişmekte olan web tabanlı araçları kapsamaktadır. Çoğu, işlevsel olarak, bilgisayarlara yazılım yüklemektense erişim için tarama seçeneklerini kullanmaya izin veren masaüstü uygulamalarına benzediği gibi yıllık anlaşmaları ve bedelleri olan uygulamalardan farklı biçimde ücretsiz, herkesin erişebildiği özelliktedir. Bir kısmı da, topluluk ağları, bloglar, wikiler, fotoğraf, video paylaşma siteleri gibi kendini ifade etmeye izin veren toplumsal niteliktedir (Demir, 2015, s. 6).

Web 2.0 uygulamalarının ortaya çıkması, bilgi kaynaklarının ve hizmetlerinin düzenlenmesinde önemli değişikliklere yol açmıştır. Kütüphaneler, çok çeşitli bilgi modelleri ve kullanıcı ara yüzleri ile bu tür içerik ve uygulamalara erişim sağlamanın ve bunları kendi bilgi kaynakları ve hizmetleriyle bütünleştirmenin getirdiği meydan okuma ile karşılaşmışlardır. Bu ortamda kullanıcılar da giderek daha gelişmiş bilgi hizmetlerine gereksinim duymaya, kütüphanelere gitmek yerine Web 2.0 teknolojilerini kullanarak kendi verilerini yönetmeye, başka kaynaklardan buldukları zengin bilgileri kendilerininkilerle bütünleştirmeye ve bu bilgileri başkalarıyla paylaşmaya başlamışlardır (Tonta, 2009).

Web 2.0’ı kısaca özetlemek gerekirse:

�Toplumları bir araya getiren

�Standart tasarım anlayışına yepyeni bir boyut kazandıran

�Daha dinamik özelliklerine sahip

�%100 kullanıcı odaklı

�İnternet anlayışını bütünüyle değiştiren bir konsept olarak ifade edilebilir.

Page 163: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

138

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

4. Sosyal Medya

Sosyal medya, üretici-tüketici olarak son kullanıcıyı sürecin içerisine dâhil eden araçlar bütününü temsil eden şemsiye bir kavramdır. Bu kavram altında sosyal medya araçları, sahip olduğu fonksiyon ve kullanım amacına göre isimlendirilmekte ve sınıflandırılmaktadır. Sosyal medya; yeni iş biçimlerini, sosyal yapıları ve teknoloji sunumlarını teşvik etmek için insanlar, içerik ve veri arasındaki verimli etkileşimi kolaylaştıran teknoloji ve uygulamalar düzeni olarak tanımlanmaktadır. Sosyal medya gazete, televizyon ve film gibi geleneksel medyadan farklıklar gösterir. Bu farklılığın en temel nedeni sosyal medyada iletişimin çoklu yapılabilmesidir. Bir uygulamanın ya da Web sitesinin sosyal medya tanımına uygun olması için şu özelliklere sahip olması gerekir (Yalçın, 2014):

�Kullanıcıların yayıncıdan bağımsız olması,

�Kullanıcı kaynaklı içerik olması,

�Kullanıcılar arasında etkileşim olması,

�Zaman ve mekân sınırlaması olmaması.

Televizyon, gazete, radyo vb. geleneksel kitle iletişim araçları dışında bilgiye hızlı ve kolay bir şekilde ulaşmayı sağlayan alternatif iletişim ağlarını içeren sosyal medyanın dünyada kişiler ve kurumlar arasında giderek popülerliği artmaktadır. Bu gelişmeye bağlı olarak kütüphaneler ve bilgi merkezlerinde de kullanıcı ile iletişim sağlamasında sosyal medya önemli bir rol oynamaya başlamıştır.

Geçmiş ile günümüzün teknoloji kullanımı karşılaştırıldığında yeni mobil teknolojiler sayesinde şimdiye kadar yaygın olarak sörf yapma, e-posta gönderme ve oyun oynama aracı olarak kullanılan internet, sosyal medya uygulamaları yoluyla iletişimde yeni bir çığır açmıştır. Sosyal medya; en genel tanımıyla yeni nesil web teknolojilerinin getirdiği kullanıcı kolaylığı ve iletişim hızıyla yakalanan eş zamanlı bilgi paylaşımının takip edildiği dijital platformdur (Aras ve Çolaklar, 2013).

5 - Kütüphanelerde Sosyal Medya Kullanımı

Web 2.0 devrimi sonrasında ortaya çıkan, ilk kez Michael Casey’in “Library Crunch” adlı bloğunda dile getirdiği Kütüphane 2.0 kavramı ve yine Web 2.0 kavramı ile benzeşen “Kütüphane Kullanıcısı 2.0” ve “Kütüphaneci 2.0” kavramları kütüphanelerin bu süreçten aktif biçimde etkilendiklerinin işaretidir. Kütüphane 2.0 kavramı, kullanıcı odaklı değişim ile içerik yaratma süreci ve topluluk tabanlı hizmetlere katılıma işaret eder. Web 2.0 araçlarıyla beraber, kütüphane derme ve hizmetleri kullanıcıya en iyi biçimde hizmet vermek üzere sıklıkla gözden geçirilmekte, güncellenmektedir. Kütüphane hizmetlerinin yeniliklere açık yapıya kavuşması için kullanıcının hizmetlere ilişkin istek ve becerilerini geliştirmek amaçlanır. Kütüphane 2.0 modeli ile kütüphane ve kullanıcı arasında geliştirilen bu etkileşimin başarıyı getireceği, tek yönlü hizmet veren geleneksel kütüphanenin yerine anılan bu modelin geçeceği öngörülmektedir. Geleneksel kütüphane “aynı gruplara aynı hizmet ve programları sağlamak alışkanlığını” sürdürürken, Web 2.0 araçlarını kullanan Kütüphane 2.0, fiziksel ve sanal ortamları birleştiren bir çerçevede kullanıcının gereksinimleri ve geri beslemesine dayanarak gelişen yapıdadır.

Kütüphaneler bir yandan bilinen hizmetleriyle eğitim ve araştırmaya destek verirken diğer yandan web 2.0 teknolojisinin getirdiği kolaylıklar ve sağladığı özgürlüklerden yararlanarak kullanıcılarına daha gelişmiş bilgi hizmetleri sunma fırsatına sahiptirler ve bu fırsatı kullanmak durumundadırlar. Nitekim günümüz kullanıcıları, kütüphaneye gitmekten ziyade sosyal medya araçlarını kullanarak daha fazla kaynağa erişme, buldukları kaynakları organize etme, kendi yorum ve bilgileriyle bu kaynaklardan elde ettikleri bilgileri şekillendirme ve bu bilgileri diğer kullanıcılarla paylaşma

Page 164: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

139

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

eğilimindedirler. Üniversite kütüphaneleri de teknoloji algısı ve fiziki hareketliliği yüksek bu yeni nesil kullanıcılara hizmet etmek için yoğun çaba harcamaktadırlar. 1990’lı yılların başında araştırma yapmak için kullanıcının kütüphaneye gitme zorunluluğu varken, günümüz kullanıcıları yeni teknolojiler sayesinde uzaktan bilgiye, kütüphanelerin veri tabanlarına, kataloglarına erişebilmekte ve bulundukları noktadan araştırmalarını gerçekleştirebilmektedirler (Akbaş ve Fenerci, 2016). Kütüphaneler sosyal medya araçlarını şu amaçlarla kullanabilirler:

�Tanıtım yapma: Kütüphaneler kütüphane kullanımı arttırmak amacıyla kütüphane tanıtımını kütüphane hizmetlerinin koleksiyonların ve kaynakların tanıtımını bu araçlarla yapabilirler. Ayrıca sosyal medya kütüphane etkinliklerinin hepsini yayabileceği basit bir medya biçimidir. Bu bağlamda kütüphane ile ilgili faaliyetlerin tanıtımı da bu araçlar aracılığıyla yapılabilir.

�İletişim: “Teknolojinin içine doğmuş bir nesil olarak kullanıcı neredeyse kütüphane orada olmalıdır” düşüncesinden yola çıkacak olursak, kütüphaneler kullanıcılarla en iyi ve en etkin iletişimi sosyal medya araçlarıyla sağlayabilirler. Bu sayede kütüphaneler ve kullanıcılar arasındaki koordinasyon en iyi şekilde sağlanmış olur.

�Geribildirim: Sosyal medya aracılığıyla kullanıcılardan daha hızlı geri bildirim alınabilir. Bu araçlarla kullanıcılar kütüphane hakkında olumlu olumsuz görüş bildirebilirler. Hizmetlere ilişkin aksaklıkları tespit edebilmek ve bu aksaklıklara çözüm üretebilmek için kullanıcıdan alınan geri bildirimler oldukça önemlidir.

Bu bağlamda günümüz teknolojileri kapsamında kullanılan sosyal medya araçları kütüphaneler açısından aşağıda belirtilen yararları sağlamaktadır:

�Düşük maliyetli hizmet üretimi sağlar

�Zamandan tasarruf sağlar zamandan bağımsız hizmet sunar

�Kullanıcılardan alınan geri bildirimler doğrultusunda hizmetler iyileştirilebilir

�Daha çok eğitim ve tanıtım fırsatı sunar

�En önemlisi de kütüphane çalışanları için yeni unvan yeni çalışma alanı oluşturur.

5.1 Sosyal Medya Politikası

Sosyal medya politikası (sosyal ağ politikası), internette içerik yayınlamak isteyen çalışanlara kılavuzluk eden şirket davranış kurallarıdır. Sosyal ağdan sorumlu kurum çalışanları tarafından ne tür bilgilerin paylaşılabileceğini açıklayan yönergeler ve öneriler içermektedir (Aras, 2014). Sosyal medya politikasının amacı, bir çalışanın kuruma herhangi bir yasal sorunu ortaya çıkaracak davranışını engellemektir.

Üniversite kütüphanelerince oluşturulmaya ve uygulanılmaya başlanan sosyal medya kılavuzu, sosyal medya rehberi gibi adlarla da anılan sosyal medya politikası; Internet üzerinden kurumu adına veya kişisel olarak içerik eklemek isteyen çalışanlara rehberlik etmek üzere hazırlanan kurumsal bir koddur. Sosyal medya politikası kurum adına içerik yükleme sorumluluğu bulunan personelin yüklediği içerikle kurumu yasal ve etik açıdan zor durumda bırakacak davranışlarının önüne geçmeye yardımcı olur. Politika ile aynı zamanda, kullanıcılar tarafından kuruma ait sosyal medya hesabının kullanımında dikkat edilecek konuların neler olduğu da belirlenmiş olur. Bu politikalar ile kurumlar, kurum adına içerik ekleme/içeriği yönetme sorumluluğu verilen çalışanların işlerini yaparken dikkat etmesi gereken etik ve yasal konuların çerçevesini çizerler ve içerik olarak eklenebilecek, paylaşılabilecek bilginin niteliğini belirlemiş olurlar (Akbaş ve Fenerci, 2016).

Page 165: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

140

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Kütüphanelerin var olan hesaplarının en iyi şekilde yönetilmesi, stratejilerinin belirlenmesi ve içerik planlarının oluşturulması için bir sosyal medya uzmanına ihtiyacı vardır. Sosyal medya uzmanı, kurumu sosyal mecralarda temsil eden kar amacı gütmeden maksimum faydayı ve kullanıcı algısını yöneten ya da kazandıran kişidir.

6. Ankara Üniversitesi Kütüphanesi Örneği

Ankara Üniversitesi Merkez Kütüphanesinde sosyal medyadan sorumlu yetkili ile nitel araştırma kapsamında bir görüşme gerçekleştirilmiştir.

Görüşmede ele alınan sorular aşağıdaki gibidir:

1. Hangi sosyal medya araçlarını kullanıyorsunuz?

2. Kullandığınız sosyal medya araçlarında aktiflik durumunuz nedir?

3. Sosyal medyayı hangi amaçlarla kullanıyorsunuz?

4. Etik bağlamda bir sosyal medya politikanız ve/veya ilkeleriniz var mı?

5. Politika uyarınca bir kurumsal ve dijital kimlik yönetiminiz var mı?

6. Sosyal medyada ne gibi sorunlarla karşılaşmaktasınız? Bu sorunlara karşı aldığınız önlemler nelerdir? Bu önlemler sizce yeterli midir?

7. Kullandığınız sosyal medya araçlarından hangisinin kullanıcı sayısı ve kullanım sıklığı daha fazladır?

8. Sosyal medyayı kurumsal amaçlı güncelleme sıklığınız nedir?

9. Sosyal medya kullanım/içeriğinden sorumlu kişi/kişiler veya bölüm var mı? (Hesap yöneticisi kimdir?)

10. Sosyal medya politikalarınız kullanıcılara duyuruyor musunuz? Duyuruyorsanız nasıl duyuruyorsunuz?

11. Sosyal medya denetimini nasıl yapıyorsunuz? Olası sorunlara çözüm aramak üzere bir denetleme kurulu vb.niz var mı?

12. Sosyal medyanın kullanıcılara hizmet kalitesi bağlamında ne oranda katkı sağlar?

13. Kullanıcılar kütüphane kataloğuna ve/veya abone olunan kaynaklara doğrudan sosyal medyayı kullanarak ulaşabiliyor mu?

14. Hedef kitleniz ve kurumsal takipçileriniz kimlerdir?

15. Sosyal medya hesaplarının açılmasına destek sağlayan bir üst yönetim veya kuruluş var mı?

Bu görüşmenin sonucunda elde edilen bilgiler doğrultusunda aşağıdaki bulgulara ulaşılmıştır;

�Kütüphanenin facebook, instagram, twitter hesapları bulunmaktadır.

�Var olan hesaplar sadece duyuru amaçlı kullanılmaktadır.

�Duyuru metinlerinde standart olunmaya çalışılmasına rağmen kütüphanenin yazılı bir sosyal medya politikası bulunmamaktadır.

Page 166: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

141

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

�Sadece sosyal medya ile ilgilenen sosyal medya uzmanı/yöneticisi bulunmamaktadır. Hesaplar toplam 4 kişi tarafından yönetilmektedir.

�Sosyal medyadan alınan kullanıcı geri dönüşleri yok denecek kadar azdır.

7. Sonuç ve Öneriler

Kütüphanelerde sosyal medya kullanımını görüşme sonuçlarına göre bir değerlendirecek olursak:

�Ankara Üniversitesi Kütüphanesi kapsamında, sosyal medya kullanıma ilişkin ilkeleri ortaya koyacak politikanın olmaması kurumda bir boşluk olarak değerlendirilebilir. Çünkü sosyal medya daha önce bahsettiğimiz gibi pek çok yönden kuruluşa katkı sağlarken yanlış kullanımı da kuruluşun yasal ve etik sorunlarla karşı karşıya kalmasına yol açabilir. Bu nedenle her kurumun bir sosyal medya politikası olmalıdır.

�Ankara Üniversitesi Kütüphanesinin sosyal medya uzmanının bulunmaması da bir boşluk olarak değerlendirilebilir. Var olan sosyal medya hesaplarının yönetilmesi revizyonun sağlanması yeni sosyal medya hesaplarının açılması kuruma uygun stratejilerin belirlenmesi için kurumun bir sosyal medya uzmanına ihtiyaç vardır.

�Sosyal medya sadece duyuru amaçlı kullanılmaktadır. Bunun yanında bilgi hizmetleri de sosyal ağlarla bütünleşik hale getirilebilir. Kütüphaneye gitmeden kullanıcılar sosyal medya hesaplarından kütüphanecilerle çevrimiçi iletişim kurabilir. Kütüphanede sunulan bilgi hizmetleri ve sosyal medya arasında yapılacak bir entegrasyon ile ödünç verme işlemleri, kitap rezerve etme, istekte bulunma ya da katalog tarama hizmeti gibi hizmetler sosyal medyada sunulabilir.

�Kütüphaneler için geliştirilmiş mobil ara yüzler ile bütün kütüphane hizmetleri mobile hazır hale getirilebilir. Bilgi hizmetlerine mobil platformlardan üzerinden erişilebilir.

�Ankara Üniversitesi Kütüphanesi sadece Facebook, Twitter ve Instagram hesaplarına sahiptir. Var olan hesaplara yenileri eklenmelidir:

ü Kütüphanenin bir Flickr hesabı olabilir. Flicker dijital foto paylaşımı için bilinen en iyi ağdır.

üBir Linkedln hesabı olabilir. Linkedin iş dünyasındaki kişilerin iletişim kurması ve bilgi alış verişi yapmasını sağlayan profesyonel bir sosyal paylaşım platformudur.

üEn önemlisi de bir YouTube hesabı olmalıdır. Kütüphane tanıtımı ile ilgili videoların paylaşılabileceği veri tabanlarının tanıtıldığı kullanıcı eğitimlerinin sunulabileceği bir Youtube kanalı olmalıdır.

�Ankara Üniversitesinin yaklaşık 7000 öğrencisi olmasına rağmen kütüphane Facebook sayfasının 1093, Instagram hesabının 254, Twitter hesabının ise 191 takipçisi bulunmaktadır.

�Ankara Üniversitesi öğrenci sayısını dikkate alacak olursak sosyal medya hesaplarına ilişkin ilginin azlığı net bir şekilde görülmektedir. Sosyal medya hesaplarının takipçi sayılarının arttırılması için:

� Kütüphane web sayfaları sosyal ağlara taşınabilir. Sosyal medya hesaplarından gruplar açılarak bu sayfalara davet edilebilir.

�Kullanıcılarla alakalı ya da yardımcı olabilecek içerikler paylaşılabilir.

�Gönderilerde daha yaratıcı olunabilir.

�Sosyal medya hesaplarının reklamları yapılabilir.

Page 167: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

142

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Teşekkür

Öncelikle Bilgi Hizmetleri ve Yayınevi Koordinatörü Prof. Dr. Sayın Doğan ATILGAN hocamıza, bildiri yazım aşamasında desteklerini esirgemeyen Doç. Dr. Sayın Nevzat ÖZEL hocamıza, Arş. Gör. Sayın İhsan Özkol hocamıza ve diğer bölüm hocalarımıza ve görüşmeyi gerçekleştirdiğimiz Ankara Üniversitesi Kütüphanesi sosyal medya sorumlusu Nurgül KILIÇ’a teşekkürlerimizi sunarız. En Büyük teşekkürümüz; bu deneyimi bizlere yaşama fırsatı veren, her zaman yanımızda olan, sevgisini bizden esirgemeyen Prof. Dr. Sayın Oya GÜRDAL TAMDOĞAN Hocamızadır.

Kaynakça

Akbaş, M. ve Fenerci, T. (2016). Üniversite kütüphanelerinde sosyal medya politikaları. Bilgi Dünyası, 17 (2), 201-231. Erişim adresi: http://bd.org.tr/index.php/bd/article/view/518

Aras, B. (2014). University libraries and social media policies. Journal of Balkan Libraries Union, (2), 21-27. doi: http://dx.doi.org/10.16918/bluj.58547

Aras, B. ve Çolaklar, H. (2013). Üniversite kütüphanelerinde Twitter’ın sosyal medya aracı olarak kullanımı, ÜNAK 2013 Konferansı: Bilgi sistemleri, platformlar, mimariler ve teknolojiler, 19-21 Eylül 2013, İstanbul’da sunulan bildiri.

Boomerang İstanbul (2016). Dijital dönüşüm (digital transformation) nedir? http://boomerangistanbul.com/dijital-donusum/ adresinden erişildi.

Çetin, M. ve Özgiden H. (2013). Dijital Kültür Sürecinde Dijital Yerliler Ve Dijital Göçmenlerin Twitter: Kullanım Davranışları Üzerine Bir Araştırma. Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, 2 (1), 173-189. Erişim adresi: http://dergipark.gov.tr/download/article-file/83877

Demir, G. (2015). Üniversite kütüphanelerinde sosyal medya araçlarının kullanımına ilişkin etiksel bir yaklaşım: Türkiye İçin Facebook Örneği. Uluslararası kütüphane ve bilgibilim felsefesi sempozyumu etik: Kuram ve uygulama. 3-5 Eylül 2014, Kastamonu, Türkiye.

Karabulut, B. (2015). Bilgi toplumu çağında dijital yerliler, göçmenler ve melezler. Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (21), 11-23. Erişim adresi: http://www.journalagent.com/pausbed/pdfs/PAUSBED-65002

Tonta, Y. (2009). Dijital yerliler, sosyal ağlar ve kütüphanelerin geleceği. Türk Kütüphaneciliği, 23 (4), 742-768.

Yalçın, H. (2014). Sosyal ağlar ve bilgi hizmetleri: Ağ kuşağının kütüphanelerden beklentileri (Doktora Tezi). Hacettepe Üniversitesi, Ankara.

Page 168: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

143

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Ağ Kuşağının Sosyal Medya Kullanımı: Yeni Medya Okuryazarlığı Bağlamında İnceleme

Kübra ARDIÇ*

Öz

Ağ kuşağının teknoloji kullanımı; nesillerin iş yaşamını ve sosyal hayatını etkilemektedir. Dünyanın teknolojik ağlarla bağlantılı ve bağımlı hale gelmesi, ağlar aracılığıyla iletişimin küresel düzeyde yaygınlaştırarak kullanılmasına yol açmıştır. Riskler ve sorunlarla birlikte büyüyen yeni medya araçları karşısında bireylerin etkin bir rol üstlenmesi gerekmektedir. Risklerin farkında olarak, bilgi erişim ortamlarının bilinçli kullanımı, medya içeriklerine karşı farkındalık geliştirme, içerikleri doğru anlamlandırmak ve yorumlamak bu aktif rolün ilk ve vazgeçilmez gereğidir. Bu bağlamda sosyal medyanın eleştirel bir bakış ile kullanılması önemlidir. Sosyal medya kullanımı, yeni medya okuryazarlığı kapsamında değerlendirilmektedir. Kuşaklar ve kimliklerin oluşmasında etkin bir rol oynayan teknolojik gelişmeler sayesinde tüketirken üreten birey, yeni medya okuryazarlığında sunulan katılım fırsatı, bireyin özgürlüğü, karmaşıklaşan toplumsal yapı bireyin daha aktif bir okuryazar olarak katılımı amaç edinilmelidir. İnternette kullanıcıya sunulan bilgiler içerisinden istenilen bilgiye ulaşabilme, içeriğin değerlendirilmesi, erişilebilen bilginin kullanılması ve sunulması hakkında bireye bilgi verilmelidir. Yeni medya ve iletişim teknolojileri kullanmada bireyler daha öncesinde hiç olmadığı kadar etkindir. Ağ kuşağı ile birlikte değişen bilgi davranışları iyi analiz edilmelidir. İnternet ortamında zamansal ve mekânsal sınırları aşarak kuşakların gelişimine öncülük etmelidir. Bununla birlikte bireyler sınırları aşabilmeli, düşüncelerini paylaşabilmeli, toplumsal ve bireyin gündelik hayatını etkileyen unsurlara dikkat çekilmelidir. Sosyal medya, bireylerin kendilerini direkt olarak ağlar üzerinden ifade edebildikleri bir ortam olmanın yanında, topluma da araçsız katılmalarını sağlamaktadır. Bu ortamdaki bilgi davranışlarının toplumsal değişimde rol oynadığı ve oynayacağı açıktır. Dolayısıyla doğru bilgiyi seçebilen, tanımlayabilen, değerlendirebilen ve paylaşan birey, toplumu yükseltecek ve geliştirecek aktiviteler içine girecektir. Okuryazarlığın her kuşak için tanımı farklı olsa da etkilerinin ve kazançlarının eşit derece olması amaç edinilmelidir. Günümüzde gençlere yeni medya okuryazarlığı kazandırmak zorunlu hale gelmiştir. Bu çalışmanın amacı ağ kuşağı olarak nitelenen üniversite öğrencilerinin yeni medya okuryazarlığı bilgi ve becerilerini değerlendirilmesidir. Çalışma alanı olarak, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi bölüm öğrencilerine bir anket çalışması uygulanmış medya okuryazarlığı durumları değerlendirilmiştir.

Anahtar Sözcükler: Yeni medya, Medya okuryazarlığı, Bilgi okuryazarlığı, Ağ kuşağı, Sosyal medya kullanımı

Social Media Usage of Net Generation: A Contextual Review of New Media Literacy

Abstracts

Net generation’s usage of the technology, affects the business life and social life of the generations. The world’s becoming connected and dependent on technological networks has led to the widespread use of communication at the global level through networks. Individuals need to take an active role in facing new media tools that are growing together with risks and problems. Being aware of the risks, it is the first and indispensable role of this active role to consciously use information retrieval media, to raise awareness of media contents, to understand and interpret the contents correctly. In this context, it is important to use social mediawith a critical perspective. Social media use is assessed within the context of new media literacy. The individual who produces while consuming through to technological developments that play an active role in the formation of generations and identities, should be aimed at the opportunity to participate in new media literacy, the freedom of the individual, and the complexity of social structure of the individual as a more active literate participant. The information provided to the user on the Internet should give information about the retriving the desired information, evaluating the content, use and presentation of the accessed information. When using new media and communication technologies, individuals are more effective than ever before. The changing information behaviors along with the net generation should be analyzed well. It should pioneer the formation of generations by transcending temporal and spatial boundaries on the Internet. However, individuals should be able to cross the borders, share their thoughts, and pay attention to elements that affect the social and daily life of them. Social media is an environment in which individuals can express themselves directly through networks, as well as allows them to participate society at first-hand. It is clear that information behaviors in this environment play a role in social change. Therefore, the individual who chooses, defines, evaluates and shares the right knowledge will enter into activities that will raise and develop the society. Although the definition of literacy is different for each generation, it shold be aimed that the effects and gains are equal. Nowadays it has become compulsory to give media literacy to young people. The aim of this study is to evaluate the knowledge and skills of new media literacy of university students who described as net generation. As a research sample, a survey was conducted to the students of Information and Records Management Department of Ankara Yıldırım Beyazıt University and evaluated the level of knowledge about media literacy via.

Keywords: New media, Media literacy, Information literacy, Net generation, Using social media

Giriş

Yeni medya teknolojileri ve onun yaratmış olduğu hız hayatımızın her alanda değişiklikler meydana getirmiştir. Yeni medya okuryazarlığı kimlik edinme ve kendini ifade etme araçlarının yeniden şekillendirdiği bireylerin doğrudan katılımını sağlayan yeni bir bilgi edinme yolu olarak da kabul edilebilir. Başka bir ifadeyle kullanıcıların ürettiği anlık bilgi paylaşımına ve etkileşimine dayalı bilgi

* Lisans 2. Sınıf, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü [email protected]

Page 169: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

144

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

edinme kanalı olarak da bakılabilir.

Medya okuryazarlığı tutum ve davranışlarına sahip olan bireylerin sosyal medyayı hangi amaçla kullandığını, bireyi ve yakın çevresini nasıl etkilediği, sosyal medyada kullanırken güvenlik ve gizlilik unsurlarına dikkat eden, ulaştığı bilgilerin doğruluğunu araştıran, buradan edindiği bilgileri kullanırken özel hayatın gizliliği ve farklılıklara dikkat eden. Birey haklarına iletişim ve bilgi edinme özgürlüğüne sahip bilinçli kullanıcılar olarak kullanmasına etki eder. Medya okuryazarlığı tutum ve davranışlarına sahip olan bireylerin daha bilinçli bir tutum takınmaları beklenmektedir. Akıncı ve Bat (2012)’a göre medya okuryazarlığı, hem okullarda hem de gündelik hayatta, tüm bireylerin sahip olması gereken bir yeterliliktir. Sezer de (2011) yılında bu konuyla ilgili yaptığı çalışmasında etkili medya eğitimi yöntemleriyle bireylerin kitle iletişim araçlarının yapısını, işleyişini öğrenerek, kurgulanmış medya içeriğini bilinçli bir biçimde değerlendirmeleri ve eleştirel olarak izlenimlerinin sağlanması gerektiğini vurgulamaktadır.

Araştırmanın Amacı, Kapsamı ve Yöntemi

Bu araştırmada, gelişen ve büyük ilerlemeler kaydeden yeni medya ve araçları karşısında kullanıcıların rollerinin belirlenmesi, araçların amacına uygun kullanılması, yeni medyaya karşı farkındalık oluşturma, bunları doğru anlamlandırmak ve değerlendirmek, eleştirel bir bakış açısıyla bilgiye ulaşmaya çalışmak bu bağlamda ağ kuşağının sosyal medya kullanımı üzerinde yeni medya okuryazarlık düzeylerinin belirlenmesi amaç edinilmiştir. Bu sebeple araştırmanın amacı bu kapsamda belirlenmiştir.

Çalışmada veri toplama yöntemi olarak anket çalışması yöntemi kullanılmıştır. Bu amaçla Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü öğrencileriyle bir anket çalışması yapılmıştır. Yapılan ankette ağ kuşağının sosyal medya kullanımı, yeni medya okuryazarlığı kavramları incelenmiştir. Katılımcıların sağladığı verilerin değişikliğine göre SPPS Statistics 22analiz programında değerlendirilmiş ve elde edilen veriler kullanılmıştır.

Bulguların Yorumlanması

Yapılan anket sonucunda elde edilen bulgular bireylerin sosyal medya kullanımı sıklıkları, sosyal medyanın hayatlarındaki yeri doğrultusunda bazı sorular yöneltilmiştir. Araştırmanın alt problemleri bağlamında sorulan sorulara verilen cevaplar ayrıntılı bir şekilde yorumlanmıştır.

Elde edilen bulgular aşağıdaki gibidir;

Page 170: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

145

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Grafik 1. Sosyal medya kullanımı ve güvenlik

Temelde özdenetimi sağladıkları için güvenlik ve gizlilik gibi konularda kısmen tedbirli davrandıkları belirlenmiştir. Kullanıcıların %21 (n=18) kısmı ise çok fazla sosyal medya kullanmadıkları için güvenlik ve gizlilik ayarlarına dikkat etmediklerini belirtmiştir. Güvenlik ve gizlilik unsurlarının kullanıcı için önemli bir unsur olmadığının göstergesidir. Bu da kullanıcıların sosyal medya kullanım bilinçsizliğinden kaynaklandığını düşündürmektedir.

Grafik 2. Sosyal medyada gizliliğe duyulan önem

Kullanıcıların %11(10 kişi) kısmı sosyal medyanın çok özel içeriklere uygun olmadığını belirtmiştir. Bir şekilde kullanan herkesin bir şeyler paylaştığını ve kişi haklarına da herkesin saygı duyması gerektiğini belirten büyük bir oranda kullanıcı vardır.

Page 171: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

146

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Grafik 3. Sosyal medya hesapları kullanım oranları

Katılımcılardan 88 kişi içerisinden sosyal medya hesabı olmayan sadece 5 kişi vardır. Kadın ve erkek katılımcıların sosyal medya hesaplarına baktığımızda en çok kullanılan sosyal medya hesabının Instagram olduğu görülmektedir. Daha sonra bunu Facebook ve Twitter takip etmektedir. Instagram’ın en çok kullanılan sosyal medya hesabı olması günümüzdeki popülerliğiyle ilişkilendirebilir. Bu çalışmayı birkaç yıl önce yapılmış olsaydı farklı sosyal medya hesaplarının daha sık kullanıldığını görülebilirdi. Instagram’ın 17-25 yaş grubu için daha ilgi çekici bir ortam olduğundan da kaynaklanıyor olabilir.

Grafik 4. Sosyal medyanın genel yaşamdaki yeri

İletişim teknolojisinin gelişmesi ile birlikte küreselleşen sosyal hayatın katılımcılar üzerindeki etkisine baktığımızda büyük bir oranda sosyal medyanın hayatlarının bir parçası olduğunu görmekteyiz. Milyonlarca insana aynı anda ulaşabilme, iletişim kurabilme gibi birçok alanda yenilikler sunan sosyal medya, bireylerin yaşantısının bir parçası haline gelmeyi başarmış gibi gözükmektedir.

Page 172: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

147

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Grafik 5. Sosyal medyanın güvenirliği

Medya okuryazarı bireylerin alınan bilgilerin doğru olup olmadığını anlayabilmesine olanak sağlayacak bir medya bilincinin oluşturulması ve eleştirel bir bakış açısıyla medya kültürünü çözümleyen bireyler yetiştirilmesi amaç edinilmektedir.

Elde edilen veriler medya okuryazarlığı ve eleştirel düşünme kapsamında ele alınmış ve bireylerin büyük bir kısmı kısmen karşılaştıkları bütün bilgilerin doğruluğunu kabul ettikleri için medya kullanım bilincinin tam olarak yerleşmediği, bilinçli olabilmeleri için eleştirel birtakım becerilere sahip olmaları gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu becerilerin sağlanması için gerekli dersler, seminerler ve toplantılar düzenlenmelidir. Bireylere bu gibi tutum ve davranışlar kazandırılmalıdır. Bu alanda ders verecek olan hocalar yeterli bilgi birikimine ve alan hâkimiyetine sahip olmalıdırlar.

Grafik 6. Sosyal medyada telif hakları

Katılımcıların büyük bir çoğunluğu telif hakkının ne olduğunu bilmektedir. %56’lık kısım elde ettiği bilgileri kullanırken telif haklarına dikkat ettiğini belirtirken, %43’ü telif haklarının ne olduğunu bilmesine rağmen elde ettikleri bilgileri kullandıklarında bu unsura dikkat etmedikleri görülmektedir. Bu da Bilginin hangi etik ve yasal yollarla erişebilir ve kullanabilir olduğunu, gizliliği ve güvenliği ilgili konularda yeteri kadar bilinçli olmadıklarının göstergesidir.

Page 173: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

148

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Grafik 7. BBY bölümlerinde medya okuryazarlığı dersleri

Katılımcıların %77(n=68)’si medya okuryazarlığı dersinin ders programı kapsamına alınması gerektiğini belirtmiştir. Buradan yola çıkarak medya okuryazarlığı konusunda bilinçli olmadıkları ve bunun ders kapsamına alınması gerektiğinin bir göstergesi olarak da kabul edebiliriz. Medya okuryazarlığı bilincinin sağlanması, katılımcıların sosyal medya kullanımının yapısı, işleyişi, kurguyu gerçekten ayırarak bilinçli bir şekilde değerlendirebilmeleri, medyayı eleştirel olarak izlemeleri kısacası medya ile ilgili doğru soruları sorup doğru yanıtlar bulunabilmesi konusunda gerekli donanımların sağlamasına yardımcı olur.

Grafik 8. Cinsiyete göre sosyal medya kullanımı

Cinsiyet değişkenine göre bireylerin sosyal medya kullanım saatlerinin farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek için sıklık oranlarına bakılmıştır. Hem erkek hem de kadın katılımcılarımızın büyük bir çoğunluğu gün içerisinde sosyal medya kullanım oranının 1 ve 5 saat üzeri olduğunu belirtmiştir. Bu verilerden yola çıkarak sosyal medyanın hayatımızın bir parçası olduğu kanısına ulaşabiliriz. Bireylerin sosyal medya kullanımı kişiden kişiye göre değişmektedir. Sosyal medya araçlarından hepimizin beklentileri değişik olmakta, farklı farklı kullanım doyumlarına neden olabilmektedir. Sosyal medya birçok kullanım amacına sahip bireylerin beklentilerini karşılamaktadır.

Katılımcılarımıza sosyal medyada şiddet ve cinsellik gibi öge içerikleriyle karşılaştıklarında ne yaptıklarını sorduğumuzda katılımcılardan 37 kişi bu içerikleri engellediklerini, 42 si bir daha bu sayfaları ziyaret etmediğini, 1 kişinin bilerek tekrar bu sayfalara girdiği, 21 kişide bu içerikleri paylaşan sayfaları şikâyet ettikleri, 9 kişide içerikler hakkında çevresindeki kişileri uyardıklarını belirtmiştir. Kullanıcılara neden bunlardan rahatsız oluyorsunuz diye sorduğumuzda “Bu tür şeyleri görmek istemiyoruz, bu beni olumsuz etkiliyor başkalarında gördüğümde de engelliyorum.” Küçük yaştaki

Page 174: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

149

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

bireylerin bunları sürekli gördüğü için onlar için bunlar çok doğalmış gibi görünmeye başladığını bizim dönemizde böyle şeyler çok garip algılanırken şimdi çok doğal karşılanıyor hale gelmesi ve durumu değiştirebilmek için paylaşımların silinmesi için uğraşıyorum” gibi önemli noktalara değinmişlerdir.

Grafik 9. Sosyal medya kullanım amaçları

Katılımcıların kullanım amaçları birden fazladır. Günümüzde çok büyük gelişim sağlayan sosyal medya bireylerin birçok alanda kullanmasını zorunlu kılan bir hale gelmiştir. Sosyalleşmekten tutun boş zamanlarını değerlendirmeye kadar birçok kullanım alanı olan sosyal medya bireylerin birçok alanda kendilerini geliştirmelerine yardımcı olacak ortamlar sağlarken bireyler bunun çok az bir kısmından faydalanmaktadırlar. Güncel olaylardan haberdar olma, online kitap okuma, açık erişim milyonlarca konu anlatımı, sosyal sorumluluk projeleri, yurt dışı gibi konularda yardımcı olacak bir yapıdadır. Bireyler bu tutum ve davranışlara sahip olmadıkları, bilinçli bir kullanım sağlamadıkları için sosyal medyayı çok yüzeysel kullanır hale gelmişlerdir.

Grafik 10. Bilgi edinme araçları olarak sosyal medya

Teknolojilere uyum sağlama becerileri üst düzeyde olan ağ kuşağı hızlı algılama, hızlı öğrenme ve tüketme özellikleriyle dikkat çekmektedir. Baktığımızda önceleri bilgi edinme araçları olarak basılı kaynaklar kullanılırken günümüzde elektronik ortamdaki bilgi kaynaklarının kullanıldığını görmekteyiz. Değişen neslin, değişen bilgi arama ve üretme davranışının da farklılık kazandığı görülmektedir. Daha hızlı algılama, erişim ve tüketme davranışları meydana gelir. Bunun yanında yeni bilgi üretimine de yardımcı olacak tutum ve davranışlar sergilerler.

Page 175: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

150

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Grafik 11. Sosyal medya ve teknolojik zorbalık

Katılımcıların sosyal medya kullanımları sırasında teknolojik zorbalık (sosyal dışlanma, fiziksel ve sözel zorbalık, siber zorbalık, hesapların zorla ele geçirilmesi, doğru olmayan bilgilerin ve içeriklerin paylaşılması) gibi problemler yaşadığı görülmektedir. Katılımcılarımızın yarısı sosyal medya kullanımında bu gibi sorunlarla karşılaştığını belirtmiştir.

Teknolojinin bilinçsiz kullanımıyla beraber gelen zararlar teknolojiyi bir silaha dönüştürebilir. Bireylerin mobil teknoloji alanlarda özel bilgilerinin ele geçirilmesi tehdit edilmesi, aşağılanması, utandırılması, taciz veya işkence edilmesi gibi sorunlarla karşılaşılabilir. Bireylerin psikolojileri üzerinde büyük yıkama sebep olabilecek unsurlardandır. Öneri olarak da toplumun her alanında kişilik ve özel hayatın gizliliği unsurlarına dikkat edilmelidir. Medya okuryazarlığı tutum ve davranışları kazandırılabilir. Bu gibi problemlerin yaşanması bilinçsizlik ve sosyal medya hesapları kullanırken güvenlik ve gizlilik önlemlerinin alınmamasından kaynaklanıyor olabilir.

Günümüzde medya okuryazarlığının gündemde olmasının altında yatan sebepleri baktığımızda internet kullanımının yaygınlaştırılması, sosyal medyada elde edilen bilgilerin değerlendirilmesi, sosyal medya kullanım oranlarının artması, bilgi teknolojileri ve medya kullanımı gibi unsurların öne çıkmasıyla birlikte medya okuryazarlığı konuşulmaya ve üzerine çalışılacak bir konu haline gelmiştir. Kısacası bir gereksinim haline gelmiştir.

Grafik 12. Sosyal medya kullanımında medya okuryazarlığı dikkati

Sosyal medyanın ne olduğu, neden önemli olduğu ne gibi yararlarının ve zararlarının olabileceği, sosyal medya etiği ve kullanırken tutum ve davranışlarımızı bilinçli bir şekilde sürdürülmesi olarak

Page 176: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

151

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

düşünülebilir. Kullanıcıların aktif ve bilinçli sosyal medya kullanıcıları olabilmesi için eleştirel bir bakış açısıyla kullanılması, gerçeklik ve kurgusallık ayrımına varılabilmesi, medya mesajlarının süzgeçten geçirmek için gerekli olan beceriler konusunda eğitilmek, öğrencilerin ulaşma, analiz etme, değerlendirme yeteneği gelişmesine yardımcı olacak etkinliklerde bulunma, medyanın sunduğu dünyanın gerçeğin kendisi olmayabileceğinin anlaşılabilmesi, medyanın yönetme ve yönlendirme fonksiyonlarının olduğunun bilinmesi gerekmektedir.

Öneriler

Medya okuryazarlığı hakkında toplantılar, seminerler ve öğretici toplantılar düzenlenmelidir. Yeni medya okuryazarlığı dersi Bilgi ve Belge Yönetimi bölümleri kapsamına alınmalıdır. Kendi kuralları içinde uzmanlar tarafından medya okuryazarlığı programı oluşturulmalıdır. Tüm bu değerlendirmeler kapsamında bu kavram ülkemizde daha ciddiye alınan bir konu haline getirilmelidir. Toplumsal yaşamda daha aktif ve katılımcı bireyler yetiştirilmesi amaç edilmelidir. Bu alanda çalışmalar yapan bireyler devlet tarafından desteklenmelidir. Medya okuryazarlığı alanında ders verecek hocalar, akademisyenler vb. kendilerini bu alanla ilgili geliştirecek çalışmalar içinde bulunmalıdır.

Sonuç

Medya okuryazarlığı medyayı doğru okumak, çözümlemek, bilgilenmiş birey- bilgilenmiş yurttaşlık bilincinin oluşmasını sağlanması gibi sistemlerin iyi bir şekilde tasarlanmalıdır. Sadece medyada sunulan içeriğe anlamak değil aynı zaman da bu içeriği eleştirip değerlendirme yeteneğine sahip olunması gerektiği saptanmıştır. Sonuç olarak ağ kuşağında yer alan bireylere Medya Okuryazarı olmanın izlenilen, görülen, dinlenilen, okunan bir şeyler hakkında sorular sorularak bilinçli bir kullanım sağlanması amaç edinilmelidir. Katılımcıların büyük bir çoğunluğunun medya okuryazarlığı konusunda bilgisinin olmadığı belirlenmiştir. Sonuçlara göre medya okuryazarlığı artıkça eleştirel düşünme eğilimleri artırmakta veya eleştirel düşünme eğilimleri arttıkça medya okuryazarlığı artmaktadır. Sosyal medya ve yeni medya okuryazarlığı bir bütünün parçasıdır. Bireylerin medyadan gelen mesajları çözümleme ve değerlendirme yetisi ve bilgisinin, medya okuryazarlığı tutum ve davranışlarına sahip olmasıyla birlikte etkinlik kazanacağı sonucuna varılmıştır.

Kaynakça

Akıncı, B. ve Bat, M. (2012). Yeni bir iletişim ortamı olarak sosyal medya: Ege Üniversitesi İletişim Fakültesine yönelik bir araştırma. Journal of Yasar University, 3348-3382.

Sezer, N. S. (2011, Ekim). İlköğretim okullarında medya okuryazarlığı dersinin yaygınlaştırılması paneli, 2011

Page 177: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 178: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

153

V. OTURUM

FEHMİ ETHEM KARATAY’A SAYGI OTURUMU

Fehmi Ethem Karatay, (d. 1888, İstanbul- ö. 1968). Kütüphaneci, eğitimci, mimar.

Galatasaray Sultanisi’nden (1908) sonra, Sanayii Nefise Mektebi’nin Mimari bölümünü bitirdi. Nişantaşı, Gaziosmanpaşa ve Üsküdar Sultanilerinde Fransızca öğretmenliği yaptı (1920). Batıda kütüphanecilik eğitimi ve öğretimi gören ilk Türk olarak Maarif Vekâletince kütüphanecilik öğrenimi için Paris’e gönderildi (1924). Darülfunun’a şimdiki İstanbul Üniversitesi’ne atandı (1925) ve müdür oldu.

1937’de İstanbul Arkeoloji Müzesi bünyesinde kurulan ve uzun süre eski eserlerin tescili ve korunması hususunda söz sahibi tek kuruluş olma özelliğini koruyan İstanbul Eski Eserleri Koruma Encümenliği’ne üye seçildi. 1953’te İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi müdürlüğünden emekli olduysa da çalışmalarını aralıksız devam ettirdi ve Dolmabahçe Sarayı ile Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün kütüphanelerini düzenledi. İstanbul’da Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndeki yazma eserlerin kataloglarını bu dönemde hazırladı. Meslekî eğitim görmüş olan ve çağdaş kütüphaneciliğin Türkiye’deki öncülerinden biri kabul edilen Fehmi Ethem Karatay’ın kütüphaneciliğe dair ilk çalışmaları, bu konuda düzenlediği kurslarda verdiği ders notlarının taş baskısıyla yapılmış yayınlarından meydana gelmektedir. Kütüphanecilik, Kitâbiyat, Tasnif-i Âşâri Kavâidi adlı üç eseri yayınlanmıştır. Karatay, 20 Ocak 1968’de vefat etmiştir. Aziz hatırası önünde saygı ile eğiliyoruz.

Oturum Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Didar BAYIR: Merhabalar, Kongrede 2. Günün 5. Oturumuna tekrar hoş geldiniz!

Oturuma başlamadan önce, ben gerçekten çok özverili, büyük bir organizasyonun altından başarıyla kalktıkları için başta Oya Hocam olmak üzere Ankara Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü’nün diğer hocalarına, öğretim üyelerine, asistanlarına ve Ankara Üniversitesi Bilgi – Sizsiniz Öğrenci Topluluğu’nun tüm üyelerine içtenlikle teşekkür etmek istiyorum. Bizi iki gündür çok güzel ağırlıyorlar. Yarın da sosyal etkinlikle, inşallah, programı tamamlamış olacağız. Ellerine, emeklerine sağlık.

Oturumlarımız biliyorsunuz çok değerli meslek büyüklerimizin isimlerine adanmış olarak tertiplendi. Bu oturum da çok değerli meslek büyüklerimizden olan Fehmi Ethem Karatay’a adandı. Ben de özellikle genç öğrencilerimize kendisini tanıtmak amacıyla birkaç cümleyle kısaca hayat hikâyesinden bahsetmek istiyorum. Kendisi İstanbul doğumlu, 1888’de doğmuş, aslında mimar. Bugünkü Güzel Sanatlar Akademisi’nin mimari bölümünü 1908’de tamamlamış ve çağdaş Türk kütüphanecilerinin öncülerinden. Neden? Çünkü ilk Türk olarak 1924’te Maarif Vekâleti’nce kütüphanecilik öğrenimini yapmak üzere Paris’e gönderilmiş. Orada bir Amerikan kütüphanecilik programı görmüş ve döndükten sonra da 1925-1926 yıllarında Kütüphanecilik kursları vermiş. Aslında, ara verip öğretmenlik yaptığı dönemler de olmuş ama özellikle 1953’de İstanbul Üniversitesi kütüphane müdürlüğüne seçildikten sonra kütüphanecilik alanında çalışmalarına aralıksız devam etmiş. Emekli olduktan sonra da Dolmabahçe Sarayı ile Ankara’da Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün kütüphanelerini düzenlemiştir. Özellikle kendisini biz Alfabetik Katalog Kaideleri, 1941’de yayınlanan bu eseri ile tanıyoruz. Pek çok başka eseri var. Verdiği kütüphanecilik derslerinin ders notları taş baskı olarak yayınlanmıştır. Ve daha sonra İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi ile Topkapı Sarayı Kütüphanelerinin Arapça, Farsça, Türkçe yazmalar kataloglarını ve İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nin yine Arapça, Türkçe Basmalar Kataloglarını hazırlamıştır. Kendisi gerçekten alanımıza hem ilk kütüphanecilik dersleriyle hem de yayınlarla, bizzat İstanbul Üniversitesi Kütüphanesinde çalışarak çok değerli katkılarda bulunmuştur. Sevgiyle, rahmetle, saygıyla anıyorum.

Page 179: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 180: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

155

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Users Capital in The Context of Human Capital: An Empirical Study of Near East Grand Library

Tinotenda CHIGANZE*

Abstract

Library user’s capital in the context of human capital is described as the users’ skills, knowledge educational level and personal characteristics, which are imperative in determining the users’ utilization of the library collection. The main purpose of this study was to evaluate the influence of users’ capital on frequent usage of the library collection, library satisfaction and library independent use. The study is important because it will give the library an awareness of the importance of providing library instruction to the library users which will equip them with adequate skills to use the library services and locate and retrieve the information they need proficiently. The study incorporated three (3) hypothesis, which state that users’ capital (knowledge, skills, personality and study level) has a positive association with frequently using the library, the ability to access library information and services independently and user’s satisfaction with library services and resources. Also the study implemented 3 research questions which stated to what degree does user capital have an effect on frequency usage of library collection, library satisfaction and library independent use? The scope of the study will be limited to the usage of the library resources, services and facilities at Near East University Grand Library, which is located in Lefkosa, North Cyprus. Questionnaires were employed to collect data for the study. Participants were selected using the convenient sampling technique. The questionnaires were allocated to approximately 200 undergraduates and postgraduate students who utilize the library. The data collected was statistically analyzed and interpreted utilizing the Statistical Package for the Social Sciences (SPSS). According to the findings participants who had knowledge about library services frequently used the library collection, were satisfied by library services and collection and asked for assistance to use the library services. Therefore, the library should create an awareness scheme so that users will be well informed of the services rendered by the library.

Keywords: Human capital, Library user, Users capital, Library satisfaction, Frequency use of Library collection, Library independent

use.

Beşeri Sermaye Bağlamında Kullanıcısı Sermayesi: Yakın Doğu Üniversitesi Büyük Kütüphanesi Üzerine Ampirik Bir Çalışma

Öz

Kütüphane kullanıcısının sermayesi, insan sermayesi bağlamında, kullanıcıların kütüphane koleksiyonunun kullanımını belirlemede zorunlu olan, kullanıcıların becerileri, bilgi eğitim seviyesi ve kişisel özellikler olarak tanımlanır. Bu çalışmanın temel amacı, kullanıcı sermayesinin kütüphane koleksiyonunun sık kullanımı, kütüphane memnuniyeti ve kütüphane bağımsız kullanımı üzerindeki etkisini değerlendirmektir. Bu çalışma önemlidir çünkü kütüphaneye, kütüphane kullanıcılarına kütüphane eğitimi vermenin önemi hakkında bir farkındalık verecektir. Kütüphane hizmetlerini kullanmak ve ihtiyaç duydukları bilgileri uygun bir şekilde bulmak ve almak için yeterli becerileri sağlayacaktır. Çalışma, kullanıcıların sermayesinin (bilgi, beceri, kişilik ve çalışma düzeyi) ile sık sık kütüphane kullanımı, kütüphane bilgi ve hizmetlerine bağımsız erişim yeteneği ve kütüphane hizmetleri ve kaynakları ile memnuniyetini olumlu bir ilişki olduğunu belirten üç (3) hipotez içermektedir. Çalışmada ayrıca, kullanıcı sermayesinin kütüphane koleksiyonu, kütüphane memnuniyeti ve kütüphane bağımsız kullanımının frekans kullanımı üzerinde ne derece etkisi olduğunu belirten 3 araştırma sorusu uygulanmıştır. Çalışmanın kapsamı, Lefkoşa, Kuzey Kıbrıs'ta bulunan Yakın Doğu Üniversitesi Büyük Kütüphanesi'nde kütüphane kaynaklarının, hizmetlerinin ve olanaklarının kullanımı ile sınırlı olacaktır. Anket çalışması veri toplamak amacıyla kullanılmıştır. Katılımcılar uygun örnekleme tekniği kullanılarak seçilmiştir. Anketler kütüphaneyi kullanan yaklaşık 200 lisans ve yüksek lisans öğrencisine tahsis edilmiştir. Toplanan veriler istatistiksel olarak analiz edildi ve Sosyal Bilimler için İstatistik Paketi (SPSS) kullanılarak yorumlandı. Kütüphane hizmetlerinde sıkça kullanılan kütüphane hizmetleri hakkında bilgi sahibi olan katılımcılara göre kütüphane hizmetlerinden ve koleksiyonlarından memnun kalmış ve kütüphane hizmetlerini kullanmak için yardım istemiştir. Bu nedenle, kütüphane, kullanıcıların kütüphane tarafından sunulan hizmetler hakkında iyi bilgilendirilmeleri için bir farkındalık planı oluşturmalıdır.

Anahtar Sözcükler: İnsan sermayesi, Kütüphane kullanıcısı, Kullanıcı sermayesi, Kütüphane memnuniyeti, Kütüphane koleksiyonunun

sıklığı, Kütüphane bağımsız kullanımı.

1. Introduction

Swift changes of information and communication technology (ICT) have altered the way library users retrieve and utilize information. ICT has brought about enormous volume of information and it also makes the library appear perplexing and intimidating in the eyes of users. Today’s technological

*PhD, Near East University, Department of Innovation and Knowledge Management, [email protected]

Page 181: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

156

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

changes requires users to be furnished with certain skills to utilize electronic resources provided by the library such as the library catalogue which enable them to locate printed books or electronic books faster and self-sufficiently. Users are expected to be information illiterate and knowledgeable about different search techniques in order to identify quality and appropriate information from a variety of sources efficiently including information from library databases. Therefore, the library needs to provide basic training on how to use the library services and collections so that the users will meet up with the quick changes of technology and will be able to conduct their academic and scientific researches independently and efficiently (Ayre, 2016, p. 357).

1.1 Objectives of the Study

The objective of the study was to examine the impact of library user capital on frequency usage of library collection, library satisfaction and library independent use.

1.2 Research Questions1.2.1 To what degree does user capital have an effect on frequency usage of library collection?1.2.2To what extent does user capital have an impact on library satisfaction?1.2.3 To what extent does user capital have impact on library independent use?

1.3 Problem Statement

Library users particularly, university students are expected to use the library collection and services frequently since it contains a variety of information sources which will help them with their academic work which is extensive. However, it was observed that a minority of students use the library collection (Baro & Fyneman, 2009, p. 667). Also, university students are expected to be knowledgeable and be competent in using the library and the available library services to identify the information they need efficiently without assistance (Okon, Etuk & Akpan, 2014, p. 2). However, Fister (2002) recognized that most students infrequent use the library collection and services because they are deficient in basic library or information literacy skills, they are not able to find the information that they need from the library collection for their studies successfully and competently. Also, students experience challenges in finding relevant information sources for their field of study, they are not capable of assessing the difference between significant information sources and insignificant information sources.

1.4 Significance of the Study

The study is important because it will give the library an awareness of the significance of providing library instruction to the library users so that they will have adequate skills to look for the materials they need proficiently with minimum help of the librarians (Unagha, 2008, p. 198). Also, they will be informed on how important it is to provide users with basic library skills so that they will be competent to operate the computers, automated machines, search tactics and retrieval instruments provided by the library to discover and access the materials they need either electronically or through the shelves (Kakana & Kanyengo, 2010). The study will also be helpful because it will encourage the library to create an awareness scheme so that users will be well informed about the services and collection provided by the library and users will also be introduced to the available librarians who can assist them when they need help which will encourage frequent use of the library services and collection (Salman, Mugwisi & Mostert, 2017, p. 36).

1.5 Hypothesis of the Study

H1: There is a positive association between personality and frequency usage of library collection.H2: There is a positive association between knowledge and frequency usage of library collection.H3: There is a positive association between skills and frequency usage of library collection.

Page 182: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

157

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

H4: There is a positive association between personality and library satisfaction.H5: There is a positive association between knowledge and library satisfaction.H6: There is a positive association between skills and library satisfaction.H7: There is a positive association between personality and library independent use.H8: There is a positive association between knowledge and library independent use.H9: There is a positive association between skills and library independent use.

1.6 Research Model

2. Literature Review

2.1 Library Users

Library users are defined as students, lecturers, researchers, scholars and business people who utilize the library facilities, services and materials. Library users use the library for different purposes. For instance, users make use of the library to please their information needs such as searching for novels, magazines and textbooks. Furthermore, users use the library facilities such as tables for studying or writing assignments. Also, users make use of the library service such as the electronic databases to look for scholarly articles for their projects (Iwhiwhu & Okorodudu, 2012, p. 53). Congruently, users are described as people from different socio-cultural backgrounds and ages who utilize the library services, collection and facilities to meet their purposes (Hawkins, Morris & Sumsion, 2001, p. 262).

2.2 Library Users Capital

Library Users capital comprises of the knowledge, skills and personal attributes of library users, which are vital for effective use of the library resources (Sasikala & Dhanraju, 2011, p. 6).

2.2.1 Dimensions of Library Users Capital

2.2.1.1 Library Knowledge

Library knowledge involves knowing how libraries are structured and were the catalogue is situated and were various collections are kept. Also, being accustomed with the services and collection that they render such as journal articles, printed books, encyclopedias, government publications, library database, library catalogue, thesis, conference papers, electronic journals, magazines etc. Also, it involves library users being able to operate the computers and the automated library catalogue to locate an electronic book or a physical book on the shelf (Namugera, 2014, p. 743). Library knowledge also incorporate knowing how printed books are organized and accessed on the shelves

Independent variableFigure 1 User Capital

Dependent variable

Page 183: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

158

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

and also knowledge of different search strategies such as author, keywords, subject etc (Behrens, 1992, p. 179).

2.2.1.2 Library Skills

Library skills incorporate knowing what kind of information and sources are vital for your research topic. Knowing how to use the available sources to locate and retrieve the information you need. Also, a library user should have good search capabilities to use different search parameters such as the author, title of the topic, key words to find out the exact information they need from the library catalogue or databases. Furthermore, ability of a library user to differentiate between reliable and unreliable information sources (Sasikala & Dhanraju, 2011, p. 10).

2.2.1.3 Personality Traits

Personality traits are described as emotions, opinions and actions that differentiate one individual from another individual (Heinstrom, 2003, p. 4). The study has adopted the 5 core dimensions of personality traits usually regarded as the ‘big five’ that explain the differences between individuals. The big five is regularly categorized as extraversion, neuroticism, conscientiousness and open to experience (Ozowa & Aba, 2017, p. 3).

People who possess an extraverted personality trait are socially active, passionate, assertive, and enthusiastic. Also, people who have a neuroticism personality trait are individuals who exhibit negative emotions such as being moody, anxious, angry and self-doubt. Furthermore, people who have a conscientiousness personality trait are goal oriented, tireless, determined and disciplined. Moreover, people who possess an agreeableness personality trait are collaborative, dedicated and considerate. Also, people who have an openness to experience personality trait are autonomous, willing to learn, open-minded and critical (Heinstrom, 2003, pp.6-7).

2.3 Frequency Usage of Library Collection

Frequency usage of library collection is defined as the regular, consistent or normally use of a particular type of library collection such as thesis, government publication, research papers, conference papers, electronic journals, printed books. Also, frequency use of the library collection is determined by usage of certain type of library collection by a period of time such as daily, weekly, monthly, once a semester and never used.

2.4 Library Satisfaction

Library satisfaction is defined as the library’s provision of adequate, appropriate and up to date collection for the library users. In addition, library satisfaction is also the provision of excellent and personalized services which are satisfactory to the library user (Dahan, Taib, Zainudin & Ismail, 2016, p. 38).

2.5 Library Independent Use

Library independent use is described as the ability of library users to use the library services individualistically and efficiently without the librarian assistance such as the computers, library databases, electronic catalogue etc. to search for information (Wickramanayake, 2010, p. 633).

2.6 Library User Capital, Library Frequency Use, Library Independent Use and Library Satisfaction

2.6.1 Library Users Knowledge, Library Frequency Use, Library Independent Use and Library Satisfaction

Page 184: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

159

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

It was postulated that users who have the know-how in using the library services are more satisfied by the library services and since they have been taught the basics in accessing library information and have attended library orientations. Therefore they are able to search for information effectively and evaluate the information which is relevant to them (Simmonds & Andaleeb, 2001, pp.632-633). Also, Ibrahim (2004, p. 23) postulated that that users who frequently use the library resources since they have prior knowledge about the library collection. Moreover, library users who feel anxious when using the library infrequently use the library service and collection since they are not familiar with the library settings, services and collection (Carlile, 2007, p. 130-134). Also, Black (2016, p. 38) postulated that users who experience library anxiousness do not ask for help to use the library services because they feel intimidated or nervous to approach a librarian.

2.6.2 Library Users Study Level, Library Frequency Use, Library Independent Use and Library Satisfaction

Postgraduate students are more comfortable in using the library compared to undergraduate students, they can find information on their own without the librarians’ assistance, and they feel they have the ability and skills from their previous research studies (Tina Du & Evans, 2011, p. 112). Also, it was observed that undergraduate students lack basic information searching skills compared to postgraduate which hampers them from finding valuable and appropriate information for their curriculums hence they derive less satisfaction from the library services resulting in them not using the library services frequently (Ajiboye & Tella, 2007, p. 42). Furthermore, Hartman (2001, p. 112) stated that postgraduates’ students utilize the library services more often since they are familiar about services rendered by the library and its facilities so it is not necessary for them to ask help from their peers or librarians when they need to find a book on a shelf.

2.6.3 Library Users Skills, Library Frequency Use, Library Independent Use, and Library Satisfaction

Maduako (2013, p. 5) discovered that users who have basic skills and abilities in using the library services and facilities frequently visit or use the library service remotely because they are not angry for not being able to find the materials they want own their own. They will be happy using the library and will understand the importance of using the library. Furthermore, it was ascertained that users with good searching skills who have the ability to find, focus only on important sources and use effectively and frequently the library services and collection are satisfied and contended with the library. Users who have adequate library skills report that it is easy and fast for them to independently retrieve information they need from the library (Urquhart & Rowley, 2007, p. 1191).

Majid, Hayat, Patel and Vijayaraghavan (2012, p. 15) stated that users who have sufficient library skills or appropriate skills are able to benefit from the complete value of the information provided by the library. Users searching skills enables them to access relevant information faster and easy because they are able to create good search tactics. Users with adequate information literateness skills are happy and make use of the library services and collection more often because they acknowledge that the library resources and collection are more reliable compared to Wikipedia sites or Google. The users are also happy with the library services and frequently use them because they locate numerous files at the same time and can access files which are outside their school library. Users can effectively and independently access a variety of sources effectively on their own without challenges which includes library databases, electronic journals and books, print books, research papers etc, which meets their syllabuses and curriculum.

Page 185: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

160

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

2.6.4 Library Users Personality, Library Frequency Use, Library Independent Use and Library Satisfaction

According to Ramayah and Aafaqi (2004, p. 41) library users who have an extraverted personality trait frequently make use of the library services and collection because of their confident and optimistic nature which motivates them to use a variety of sources until they find the information that they need, this also means frequently using the library to satisfy their needs. Also, library users who are extraverts are satisfied with the library collection and services since they encounter few challenges when they look for information. Extraverts when they encounter problems they seek for assistance from their friends, lecturers and colleague (Ozowa & Aba, 2017, p. 39).

Additionally, extraverted library users are able to use the library on their own since they are not anxious to use the library services and collection to search for information and they have an ability to critically locate relevant information from multiple information independently. Furthermore, Heinstrom (2003, p. 13) postulated that neurotic library users are not satisfied with the library services and collection because they are not motivated to search since they feel they are not capable of effectively locating and retrieving information. Furthermore, (Carlile, 2007, p. 136) indicated that neurotic participants exhibit negative feelings which discourages them to seek for help when they look for information since they perceive asking for help from librarians or friends is humiliating and embarrassing. Also, conscientious library users are satisfied with the library services and collection because they usually find the information that they need from their nature of hardworking, endurance and determination (Halder, Roy & Chakraborty 2010, p. 50). Moreover, conscientious library users are self-sufficiently and analytically able to locate relevant and quality information since their seeking technique is planned and structured (Ozowa & Aba, 2017, p. 40).

Library users who have agreeableness personality traits are satisfied with the library services and collection because their nature allows them to be accepting and contended with what they are provided with (Heinstrom, 2003, p. 14). Furthermore, agreeable library users are able to independently use the library services and collections on their own with minimum challenges. They do not seek for assistance to find relevant information because they are able to analyze and library users who are open to experience are satisfied with library services and collection since they always encounter relevant and useful information for their projects from their ability to evaluate and distinguish important information (Heinstrom, 2003, p. 16). Furthermore, according to Carlile (2007, p. 136) library users who are open to experience a do not ask for help to use the library services and collection, they can use the library without assistance their personality allows them to think logically when using the library services and they are able to critically distinguish between important and non-important information.

3. Research Methodology

3.1 Research Approach

A quantitative study was used for this study to get a deeper understanding of how library user capital have an impact on library satisfaction, library independent use on frequency usage of library collection

3.2 Research Design

The study implemented a descriptive research design. The researcher was concerned in illustrating the relationship between library satisfaction, library independent use and frequency usage of the library collection which are the dependent variables (Bless & Higson-Smith, 2000). Additionally, hypothesis was testing was conducted. The study was carried out in a normal setting without any disturbances. The study is considered as cross-sectional since it was implemented only over a single period (Creswell, 2009).

Page 186: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

161

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

3.3 Data Collection Method

Questionnaires were utilized to accumulate data. Questionnaires were implemented from previous studies which were issued out to library users for data collection purpose (Saunder, Lewis & Thornhill, 2016). An informed consent form was attached to every questionnaire, justifying the aim of the study and notifying the participants that their information will not be disclosed to anyone without their consents. Participants were provided with brief regulations on how to fill in the questionnaires.

3.4 Measuring Instruments

3.4.1 Socio-Demographic Form

A socio-demographic form was employed established by the researcher to acquire socio-demographic characteristics of the library users. Components in the questionnaire required information about participants study level, age and gender.

3.4.2 Frequency Usage of Library Collection

The study adopted a measurement by previous researchers to assess how frequently do participants use the library collection (Pelzer, Leysen, Parks & Parks, 1988). Participants were asked to rate how frequently they used chosen types of library collection on 5-point Likert scale varying from (0) never used and (5) using the type of library collection on daily basis.

3.4.3 Information Literacy Skills Scale

The study implemented an Information Literacy Self-Efficacy Scale used by previous researchers (Kurbanoğlu, Akkoyunlu & Umay, 2006). The Information Literacy Self-Efficacy Scale is a 14 item self-report scale established to assess how skillful are participants in utilizing the library services and collection. The participant’s rates their skills on a 5-point Likert scale ranging from (0) strongly disagree and (5) strongly agree. The instrument is composed of three sub-dimensions.

The first sub-dimension is finding skills which assesses how confident the participants are in locating information. Participants rated their information finding skills on a 5-point Likert scale ranging from (0) strongly agree and (5) strongly disagree. The second sub-dimension is evaluation and presenting of information skills which measures how confident the participants are in distinguishing between important and non-important information. The third sub-dimension is difficulty finding information which measures how uncomfortable the participants are in finding and evaluating information.

3.4.4 Knowledge of the Library Resources

Participants were asked to rate their level of knowledge on of the library services and if they experienced any anxiety in using the library on a 5-point Likert scale ranging from (0) strongly disagree and (5) strongly disagree.

3.4.5 Personality Scale

The study adopted a NEO Five-Factor Inventory (NEO FFI) constructed on the five-factor model of personality (Costa & McCrae,1992) to measure the individual differences or characteristics. Each personality trait was divided into 4 items making it a total of 20 items which were measured using a 5-point Likert scale varying from (0) strongly agree and (5) strongly disagree.

3.4.6 Library Satisfaction Scale

The study adopted a measurement used by previous researchers to evaluate if participants are

Page 187: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

162

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

satisfied with the library services and collection (Al-Muomen, Morris & Maynard, 2011). Participants were asked to rate their degree of satisfaction with the library services and collection on a 5-point Likert scale varying from (0) strongly disagree and (5) strongly agree

3.4.7 Library Independent Use

The study implemented a measurement utilized by previous researchers to assess if participants ask for assistance to utilize the library services and collection (Wickramanayake, 2010). Participants were asked to rate if they looked for assistance or help to use the library services and collection on a 5-point Likert scale ranging from (0) strongly disagree and (5) strongly disagree.

3.5 Sampling Method

A convenient, non-probability sampling was employed since it was easier, faster and uncomplicated to identify the targeted participants at the Near East University Grand Library. 200 voluntary library users at Near East University Grand Library were part of the study, 114 were males and 86 were females. The sample incorporated respondents’ between the ages of 18 and 50 and above. 113 were undergraduates, 19 were graduates and 68 were postgraduates. The study was limited to only Near East University Grand library users (Neuman, 2014).

3.6 Data Analysis

The data collected was analyzed using the Statistical Packages for the Social Sciences (SPSS).

According to Field (2013) various methods of analysis will be implemented using the SPSS. A normality test was conducted to check whether the data collected was parametric or not. A descriptive analysis such as means and frequencies was administered on the socio-demographic characteristics of the respondents to differentiate between their similarities and differences in terms of their study level, age and gender. Also, the Kruskall Wallis H test and Mann Whitney U test was used to compare the mean scores of independent and dependent variables. Furthermore, a Pearson correlation was executed to verify the impact of user capital on frequency usage of library collection, library satisfaction and library independent use (Field, 2013).

4. Research Results/FindingsThe present study entails of 200 respondents.Socio-Demographic Characteristics

Table 1. Frequency Distribution of participants according to Socio-Demographic Characteristics

The results from the table 1, indicate that 86 (86%) of participants were female and 114 (114%) of participants were male library users. The age groups of the participants indicate that 112 (112%) of them were 18-25 year olds, 58 (58%) of them were 26-30 year olds, 28 (28%) of them were 31-35, year olds, 1 (1%) of them were 36-40 year olds and 1 (1%) of them were 46-50 year olds. The study

CHAPTER 4: RESEARCH RESULTS/FINDINGS The present study entails of 200 respondents. Socio-Demographic Characteristics Table 1 Frequency Distribution of participants according to Socio-Demographic Characteristics

The results from the table 1, indicate that 86 (86%) of participants were female and 114 (114%) of participants were male library users. The age groups of the participants indicate that 112 (112%) of them were 18-25 year olds, 58 (58%) of them were 26-30 year olds, 28 (28%) of them were 31-35, year olds, 1 (1%) of them were 36-40 year olds and 1 (1%) of them were 46-50 year olds. The study level of participants 113 (113%) of them were undergraduates, 19 (19%) of them were graduates and 68 (68%) of them were postgraduate.

Table 2 The Kruskal Wallis H-test results related to the comparison of mean scores of Frequency Usage of Library collection according to the study level of participants.

˂ An examination of the Table 2, related to the comparison of means scores of Frequency Usage of Library Collection according to the study level of participants, by using Kruskal Wallis H-test, there are statistically significant differences among the mean ranks of the study level of participants between undergraduates (x² =40.459; p˂0.05). According to an analysis by Mann Whitney U test participants who are postgraduate level have higher scores of frequency usage of library collection (u=1731.000, p˂0. 05) compared to participants’ who are undergraduate level. Table 3 The Kruskal Wallis H-Test Results Related to The Comparison of Mean Scores of Library Satisfaction Subscales According to Study Level of Participants.

Page 188: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

163

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

level of participants 113 (113%) of them were undergraduates, 19 (19%) of them were graduates and 68 (68%) of them were postgraduate.

Table 2. The Kruskal Wallis H-test results related to the comparison of mean scores of Frequency Usage of Library collection according to the study level of participants

An examination of the Table 2, related to the comparison of means scores of Frequency Usage of Library Collection according to the study level of participants, by using Kruskal Wallis H-test, there are statistically significant differences among the mean ranks of the study level of participants between undergraduates (x² =40.459; p<0.05).

According to an analysis by Mann Whitney U test participants who are postgraduate level have higher scores of frequency usage of library collection (u=1731.000, p<0. 05) compared to participants’ who are undergraduate level.

Table 3. The Kruskal Wallis H-Test Results Related to The Comparison of Mean Scores of Library Satisfaction Subscales According to Study Level of Participants

CHAPTER 4: RESEARCH RESULTS/FINDINGS The present study entails of 200 respondents. Socio-Demographic Characteristics Table 1 Frequency Distribution of participants according to Socio-Demographic Characteristics

The results from the table 1, indicate that 86 (86%) of participants were female and 114 (114%) of participants were male library users. The age groups of the participants indicate that 112 (112%) of them were 18-25 year olds, 58 (58%) of them were 26-30 year olds, 28 (28%) of them were 31-35, year olds, 1 (1%) of them were 36-40 year olds and 1 (1%) of them were 46-50 year olds. The study level of participants 113 (113%) of them were undergraduates, 19 (19%) of them were graduates and 68 (68%) of them were postgraduate.

Table 2 The Kruskal Wallis H-test results related to the comparison of mean scores of Frequency Usage of Library collection according to the study level of participants.

˂ An examination of the Table 2, related to the comparison of means scores of Frequency Usage of Library Collection according to the study level of participants, by using Kruskal Wallis H-test, there are statistically significant differences among the mean ranks of the study level of participants between undergraduates (x² =40.459; p˂0.05). According to an analysis by Mann Whitney U test participants who are postgraduate level have higher scores of frequency usage of library collection (u=1731.000, p˂0. 05) compared to participants’ who are undergraduate level. Table 3 The Kruskal Wallis H-Test Results Related to The Comparison of Mean Scores of Library Satisfaction Subscales According to Study Level of Participants.

˂ An examination of the Table 3, related to comparison of mean scores according to the study level of participants , by using by using Kruskal Wallis H-test, there are statistically significant differences among the mean ranks of the study level of participants between library service satisfaction (x² =10.040; p˂0.05). Also, A multiple comparison performed by Mann Whitney U test, indicated that the participants who are graduate level have higher scores of library service satisfaction (u= 1028.000, p>0.05) than participants who are undergraduate level. Participants who are postgraduate level have higher scores of library service satisfaction (u= 2777.500, p˂0.05) than participants who are undergraduate level. Participants who are postgraduate level have higher scores of library service satisfaction (u= 492.500, p>0.05) than participants who are graduate level. Table 4 The Kruskal Wallis H-Test Results Related to The Comparison of Mean Scores of Library Independent Use According to The Study Level of Participants.

An examination of the Table 3, related to the comparison of means scores of Library Independent Use according to the level of study of participants, by using Kruskal Wallis H-test, there are no statistically significant differences among the mean ranks of the study level of participants between library independent use (x² =1.673; p>0.05). Also, according to an analysis by Mann Whitney U test participants who are undergraduate level have higher scores of library independent use (u=3374.500, p>0.05) compared to participants’ who are postgraduate level. Table 5 Pearson Correlation between Personality Traits, Frequency Usage of Library Collection, Library Satisfaction and Library Independent Use

An examination of the Table 3, related to comparison of mean scores according to the study level of participants , by using by using Kruskal Wallis H-test, there are statistically significant differences among the mean ranks of the study level of participants between library service satisfaction (x² =10.040; p<0.05). Also, A multiple comparison performed by Mann Whitney U test, indicated that the participants who are graduate level have higher scores of library service satisfaction (u= 1028.000, p>0.05) than participants who are undergraduate level. Participants who are postgraduate level have higher scores of library service satisfaction (u= 2777.500, p<0.05) than participants who are undergraduate level. Participants who are postgraduate level have higher scores of library service satisfaction (u= 492.500, p>0.05) than participants who are graduate level.

Table 4. The Kruskal Wallis H-Test Results Related to The Comparison of Mean Scores of Library Independent Use According to The Study Level of Participants

˂ An examination of the Table 3, related to comparison of mean scores according to the study level of participants , by using by using Kruskal Wallis H-test, there are statistically significant differences among the mean ranks of the study level of participants between library service satisfaction (x² =10.040; p˂0.05). Also, A multiple comparison performed by Mann Whitney U test, indicated that the participants who are graduate level have higher scores of library service satisfaction (u= 1028.000, p>0.05) than participants who are undergraduate level. Participants who are postgraduate level have higher scores of library service satisfaction (u= 2777.500, p˂0.05) than participants who are undergraduate level. Participants who are postgraduate level have higher scores of library service satisfaction (u= 492.500, p>0.05) than participants who are graduate level. Table 4 The Kruskal Wallis H-Test Results Related to The Comparison of Mean Scores of Library Independent Use According to The Study Level of Participants.

An examination of the Table 3, related to the comparison of means scores of Library Independent Use according to the level of study of participants, by using Kruskal Wallis H-test, there are no statistically significant differences among the mean ranks of the study level of participants between library independent use (x² =1.673; p>0.05). Also, according to an analysis by Mann Whitney U test participants who are undergraduate level have higher scores of library independent use (u=3374.500, p>0.05) compared to participants’ who are postgraduate level. Table 5 Pearson Correlation between Personality Traits, Frequency Usage of Library Collection, Library Satisfaction and Library Independent Use

Page 189: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

164

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

An examination of the Table 3, related to the comparison of means scores of Library Independent Use according to the level of study of participants, by using Kruskal Wallis H-test, there are no statistically significant differences among the mean ranks of the study level of participants between library independent use (x² =1.673; p>0.05). Also, according to an analysis by Mann Whitney U test participants who are undergraduate level have higher scores of library independent use (u=3374.500, p>0.05) compared to participants’ who are postgraduate level.

Table 5. Pearson Correlation between Personality Traits, Frequency Usage of Library Collection, Library Satisfaction and Library Independent Use

When the mean scores of personality traits and frequency usage of library collection are examined with Pearson correlation analysis, it was found there is a very weak positive relationship between extrovert’s personality traits and frequency usage of library collection (r=0.269 ;p=0.000). It was found there is moderate positive relationship between extraversion and library service satisfaction (r=0.489; p=0,000). It was also found there is moderate positive relationship between extraversion and library collection satisfaction (r=0.482; p=-0.141).

˂ When the mean scores of personality traits and frequency usage of library collection are examined with Pearson correlation analysis, it was found there is a very weak positive relationship between extrovert’s personality traits and frequency usage of library collection (r=0.269 ;p=0.000). It was found there is moderate positive relationship between extraversion and library service satisfaction (r=0.489; p=0,000). It was also found there is moderate positive relationship between extraversion and library collection satisfaction (r=0.482; p=-0.141). Table 6 Pearson correlation between subscales of Knowledge Resources, Frequency Usage of Library, Library Satisfaction and Library Independent Use.

˂ When the mean scores of the subscales of Knowledge of Library Resources are examined with Pearson correlation analysis, it was found there is a very weak positive relationship between knowledge of library resources and frequency usage of library collection (r=0.173; p=0.000). It was found there is a strong positive relationship between knowledge of resources and library service satisfaction (r=0.608; p=0.000). It was also found that there is strong positive relationship between knowledge of resources and library collection satisfaction (r=0.531; p=0.000). It was found there is a very weak negative relationship between knowledge of library resources and library independent use (r=-0.277; p=0.000). Furthermore, upon analysis with Pearson measure of correlation it was found there is a very weak negative relationship between library anxiousness and frequency usage of library collection (r=-0. 177; p= 0.012). It was found there is a moderate positive relationship between library anxiousness and library independent use (r=0.320; p=0.000). Table 7 Pearson correlation between subscales of Information Literacy Skills, Frequency Usage of Library Collection, Library Satisfaction and Library Independent Use

Table 6. Pearson correlation between subscales of Knowledge Resources, Frequency Usage of Library, Library Satisfaction and Library Independent Use

˂ When the mean scores of personality traits and frequency usage of library collection are examined with Pearson correlation analysis, it was found there is a very weak positive relationship between extrovert’s personality traits and frequency usage of library collection (r=0.269 ;p=0.000). It was found there is moderate positive relationship between extraversion and library service satisfaction (r=0.489; p=0,000). It was also found there is moderate positive relationship between extraversion and library collection satisfaction (r=0.482; p=-0.141). Table 6 Pearson correlation between subscales of Knowledge Resources, Frequency Usage of Library, Library Satisfaction and Library Independent Use.

˂ When the mean scores of the subscales of Knowledge of Library Resources are examined with Pearson correlation analysis, it was found there is a very weak positive relationship between knowledge of library resources and frequency usage of library collection (r=0.173; p=0.000). It was found there is a strong positive relationship between knowledge of resources and library service satisfaction (r=0.608; p=0.000). It was also found that there is strong positive relationship between knowledge of resources and library collection satisfaction (r=0.531; p=0.000). It was found there is a very weak negative relationship between knowledge of library resources and library independent use (r=-0.277; p=0.000). Furthermore, upon analysis with Pearson measure of correlation it was found there is a very weak negative relationship between library anxiousness and frequency usage of library collection (r=-0. 177; p= 0.012). It was found there is a moderate positive relationship between library anxiousness and library independent use (r=0.320; p=0.000). Table 7 Pearson correlation between subscales of Information Literacy Skills, Frequency Usage of Library Collection, Library Satisfaction and Library Independent Use

When the mean scores of the subscales of Knowledge of Library Resources are examined with Pearson correlation analysis, it was found there is a very weak positive relationship between knowledge of library resources and frequency usage of library collection (r=0.173; p=0.000). It was found there is a strong positive relationship between knowledge of resources and library service satisfaction (r=0.608; p=0.000). It was also found that there is strong positive relationship between knowledge of resources and library collection satisfaction (r=0.531; p=0.000). It was found there is a very weak negative relationship between knowledge of library resources and library independent use (r=-0.277; p=0.000). Furthermore, upon analysis with Pearson measure of correlation it was found there is a very weak negative relationship between library anxiousness and frequency usage of library collection (r=-0. 177; p= 0.012). It was found there is a moderate positive relationship between library anxiousness and library independent use (r=0.320; p=0.000).

Page 190: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

165

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

When the mean scores of the subscales of Information Literacy Skills are examined with Pearson correlation analysis, it was found there is a very weak positive correlation between information finding skills and frequency usage of library collection (r=0.185; p=0.009). It was found there is a strong positive relationship between information finding skills and frequency usage of library collection (r=0.576; p=0.000). It was also found that there is moderate positive relationship between information finding skills and library collection satisfaction (r=0.373; p=0.000). Upon analysis with Pearson measure of correlation it was found there is a strong positive relationship between skills in evaluating and presenting information and frequency usage of library collection (r=-0.753; p= 0.000). It was found there is a very weak positive relationship between skills in evaluating and presenting information library collection satisfaction (r=0.173; p=0.015).

5. Discussion

The aim of the study was to examine the impact of library user capacity on frequency usage of library collection, library satisfaction and library independent use.

The study revealed significant differences between the study level of participants and frequency usage of library collection. Participants who are postgraduate level have higher scores of frequency usage of library collection compared to participants who are undergraduate level. This is in line

Table 7. Pearson correlation between subscales of Information Literacy Skills, Frequency Usage of Library Collection, Library Satisfaction and Library Independent Use

When the mean scores of the subscales of Information Literacy Skills are examined with Pearson correlation analysis, it was found there is a very weak positive correlation between information finding skills and frequency usage of library collection (r=0.185; p=0.009). It was found there is a strong positive relationship between information finding skills and frequency usage of library collection (r=0.576; p=0.000). It was also found that there is moderate positive relationship between information finding skills and library collection satisfaction (r=0.373; p=0.000). Upon analysis with Pearson measure of correlation it was found there is a strong positive relationship between skills in evaluating and presenting information and frequency usage of library collection (r=-0.753; p= 0.000). It was found there is a very weak positive relationship between skills in evaluating and presenting information library collection satisfaction (r=0.173; p=0.015). 5. Discussion The aim of the study was to examine the impact of library user capacity on frequency usage of library collection, library satisfaction and library independent use.

The study revealed significant differences between the study level of participants and frequency usage of library collection. Participants who are postgraduate level have higher scores of frequency usage of library collection compared to participants who are undergraduate level. This is in line with (Hartman, 2001)with who observed that post graduate library users utilize the library services and collection more frequently than undergraduate library users because they are more familiar about the services rendered by the library. This is supported by (Tina Du & Evans, 2011, p. 112) who mentioned that post graduates consistently use the library services and collection than undergraduates because they have more experience in identifying and searching for books and materials they need. Furthermore, the study showed significant differences between the study level of participants and library satisfaction. Participants who are postgraduate level have higher scores of library service satisfaction than participants who are undergraduate. The findings are consistent with those of (Ajiboye & Tella, 2007, p. 42) who found that undergraduate derive less satisfaction than postgraduate users from the library services. This is because of their limited research skills which prevents them from not being able to identify information sources which are more resourceful and hence resulting in them not using the library services frequently.

The results revealed significant differences between the study level of participants and library independent use. Participants who are undergraduate level have higher scores of library independent use compared to participants who are graduate and postgraduate level. This is against the assertion by (Tina Du & Evans, 2011, p. 112) that post graduate students are more comfortable in using the library services and collection compared to undergraduate students, they can find information on their own without the librarians’ assistance, they feel they have

with (Hartman, 2001)with who observed that post graduate library users utilize the library services and collection more frequently than undergraduate library users because they are more familiar about the services rendered by the library. This is supported by (Tina Du & Evans, 2011, p. 112) who mentioned that post graduates consistently use the library services and collection than undergraduates because they have more experience in identifying and searching for books and materials they need. Furthermore, the study showed significant differences between the study level of participants and library satisfaction. Participants who are postgraduate level have higher scores of library service satisfaction than participants who are undergraduate. The findings are consistent with those of (Ajiboye & Tella, 2007, p. 42) who found that undergraduate derive less satisfaction than postgraduate users from the library services. This is because of their limited research skills which prevents them from not being able to identify information sources which are more resourceful and hence resulting in them not using the library services frequently.

The results revealed significant differences between the study level of participants and library independent use. Participants who are undergraduate level have higher scores of library independent use compared to participants who are graduate and postgraduate level. This is against the assertion by (Tina Du & Evans, 2011, p. 112) that post graduate students are more comfortable in using the library services and collection compared to undergraduate students, they can find information on their own without the librarians’ assistance, they feel they have the ability and skills from their previous research studies during undergraduate to find appropriate and adequate information they need for their projects.

Page 191: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

166

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

The study showed a weak positive relationship between knowledge of library resources and frequency usage of library collection. Participants who had knowledge of library resources utilized the library collection quite frequently. This is supported by (Ibrahim (2004, p. 23) that that users frequently use the library services and collection since they have prior knowledge about the library collection and services such as the library databases, online catalogue, electronic books and journals. Moreover, the results revealed a very weak negative relationship between library anxiousness and frequency usage of library collection. Participants who have library anxiousness utilized the library collection infrequently. This is consistent to the findings of (Carlile, 2007, p. 130-134) that library users who felt anxious when using the library infrequently used the library service and collection since they are not familiar with the library settings, services and collection and they view it as threatening because of its size and how the materials and information is arranged. Furthermore, the study revealed a strong positive relationship between knowledge of library resources and library service and collection satisfaction. Participants who had knowledge of library resources were satisfied with the library service and collection. The findings are consistent with those of (Simmonds & Andaleeb, 2001, pp. 632-633) who indicated that users who have the know-how in using the library services and collection are more satisfied by the library services since they have been taught the basics in accessing library information and have attended library orientations.

The study showed a very weak negative relationship between knowledge of library resources and library independent use. Participants who had knowledge of library resources asked for help when using the library. Additionally, the results revealed a weak positive relationship between knowledge of library resources and library independent use. Participants who had library anxiousness used the library resources independently without seeking for help. The findings are consistent with those of (Black, 2016, p. 38) that users who experience library anxiousness do not ask for help to use the library services because they feel intimidated or nervous to approach a librarian. They also feel it’s embarrassing and humiliating to ask for help to utilize the library services.

The study showed a very weak positive relationship between information finding skills and frequency usage of library collection skills. Participants who had information finding skills used the library collection frequently. This is in line with (Majid et al., 2012, p. 15) who mentions that library users with information literate skills frequently use the library collection because they are able to locate and retrieve numerous files at the same time and can access files which are outside their school library. In addition, the results indicated a strong positive relationship between skills in evaluating and presenting information and frequency usage of library collection skills. Participants who had skills in evaluating and presentation used the library collection frequently. This is supported by (Urquhart & Rowley, 2007, p. 1191) who ascertains that that users with good searching skills who have the ability to find and focus only on important sources and use effectively and frequently the library services and collection. Also, the study revealed a strong positive relationship between information finding skills and library service satisfaction. Participants who had information finding skills were satisfied with the library service and collection. The findings are consistent with those of who (Maduako, 2013, p. 5) discovered that users who have basic skills and abilities in using the library services and facilities are happy in using the library and understand the importance of using the library.

The findings showed a very weak positive relationship between extravert personality traits and frequency usage of library collection and services. Participants who are extraverted utilized the library collection and services frequently. This is supported by (Ramayah and Aafaqi (2004, p. 41) who ascertained that library users who have an extraverted personality trait frequently make use of the library services and collection because of their confident and optimistic nature which motivates them to use a variety of sources until they find the information that they need, this also means frequently using the library to satisfy their needs. Also, the study revealed a very weak

Page 192: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

167

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

positive relationship between open to experience personality traits and frequency usage of library collection and services. Participants who are open to experience utilized the library collection and services frequently. This is in line with (Halder et al, 2010, p. 49) who mentioned participants who are open to experience are motivated and determined to look for the desired information and utilize all the services and collection provided by the library which encourages them to use frequently all the available resources. Also, having a persistent and desire to know more about their research topic motivates open to experience library users to frequently use the library services and collection.

The findings showed a medium positive relationship between extravert personality traits and library satisfaction. Participants who are extraverted were satisfied with the library service and collection. The findings are consistent with those of (Ozowa & Aba, 2017, p. 39) who alluded that extraverted library users are satisfied with the services and collection since they encounter few challenges when they look for information. Extraverts when they encounter challenges they are quick to ask for help from their colleagues, friends and lectures. Moreover, the study revealed a very weak negative relationship between neuroticism personality traits and library satisfaction. Participants who are neurotic are not satisfied with the library services and collection. This is supported by (Heinstrom, 2003, p. 13) who postulated that neurotic library users are not satisfied with the library services and collection because their feelings of anxiousness hamper them from finding and retrieving information, and they give up easily, they are not motivated to search since they feel they are not capable of effectively locating and retrieving information. Also, the study showed a strong positive relationship between conscientiousness personality traits and library satisfaction. Participants who are conscientious are satisfied with library services and collection. The findings are consistent with those of who mentions that conscientious people are satisfied with the library services and collection because they usually find the information they need from their nature of hardworking, determination and they endurance (Halder et al., 2010, p. 50). Furthermore, the findings indicated a strong positive relationship between agreeableness personality traits and library satisfaction. Participants who have agreeableness personality traits are satisfied with the library services and collection. This is supported by (Heinstrom, 2003, p. 14) who stated that participants who have a agreeableness personality trait are satisfied with the library services and collection because their nature allows them to be accepting and contended with what they are provided with.

The study revealed a strong positive relationship between open to experience personality traits and library satisfaction. Participants who are open to experience are satisfied with library services and collection. This is supported by (Heinstrom,2003, p. 16) who states that open to experience library users are usually satisfied with the library services and collection since they always encounter relevant and useful information for their projects from their ability to evaluate and distinguish important information.

The results indicated a very weak negative relationship between extravert personality traits and library independent use. Participants who are extraverted ask for help to use the library services and collection. The findings are consistent with those of (Heinstrom, 2003, p. 15) who alluded extraverted library users before using the library services and collection they ask their friends, colleagues and lectures for suggestions and guidelines on which information sources and materials to use. Moreover, the study showed a very weak negative relationship between open to experience personality traits and library independent use. Participants who are open to experience a do not ask for help to use the library services and collection This is in line with the findings of (Carlile, 2007, p. 134) who showed that participants who are open to experience can use the library without assistance their personality allows them to think logically when using the library services and they are able to critically distinguish between important and non-important information. Furthermore, the results indicated a very weak positive relationship between neurotic personality traits and library independent use. This is in line with the findings of (Carlile, 2007, p. 136) who indicated that

Page 193: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

168

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

neurotic participants exhibit negative feelings which discourages them to seek for help when they look for information since they perceive asking for help from librarians or friends is humiliating and embarrassing. They also feel they’re in ability to find information is shameful and should not be shown to others.

6. Conclusion and Recommendations

According to the findings participants who had knowledge about the library services frequently used the library collection. The results also indicated those who were not aware of the library services infrequently used the library collection since they were also anxious and scared to use the library. Also, the result also indicate that participants who had knowledge of library resources were more satisfied with the library services and collection compared to participants who had library anxiousness who have no knowledge about the sources and services to find information. Furthermore, the results indicate that participants who had knowledge about library resources asked for help when using the library compared to participants who have library anxiousness do not seek for help when it is required because they feel it’s embarrassing and humiliating to ask for help. Moreover, the findings showed that participants who have skills to find information and evaluate and present information used the library frequently and are happy with the library collection and services. Moreover, the results also indicated a positive relationship between extraverted personality traits and frequency usage of library collection. In addition, participants who are extraverted are satisfied with library services because they encounter few challenges, and they seek for help when they encounter challenges. Furthermore, participants who are neurotic are not happy with the library services.

Recommendations

Library users need to be taught basic library skills so that they will be competent to operate the computers, automated machines, search tactics and retrieval instruments provided by the library to discover and access the materials they need either electronically or through the shelves. Also, the library should create an awareness scheme so that users will be well informed about the services and collection provided by the library and so that users will know how printed books are structured and arranged on the book shelves. Furthermore, users need to be informed about the roles of the librarians so that they do not hesitate to ask for help when they need it. Librarians should design an information search system based on individual differences so that everyone benefits from the information. Moreover, librarians should also be aware of individual differences and how they can approach and provide information for each individual.

References

Ajiboye, J.O. & Tella, A. (2007). University undergraduate students’ information seeking behaviour: Implications for quality in higher education in Africa. The Turkish Online Journal of Educational Technology, 6, (1): 40-52.

Al-Muomen, N., Morris, A., & Maynard, S. (2011). Modelling information seeking behaviour of graduate students at Kuwait University. Journal of Documentation 68(4), 430-459.

Ayre, L.B. (2016). The Impact of Information Technology on Public Libraries. Public Library Quarterly, 35 (4), 355-361. doi: 10.1080/01616846.2016.1245009

Baro, E.E., & Fyneman, B. (2009). Information literacy among undergraduate students in Niger Delta University. The Electronic Library, 27 (4), 659-675. doi 10.1108/02640470910979606

Behrens, S.J. (1992). Undergraduate and library information skills in a distance learning environment. A thesis submitted to the University of South Africa in partial fulfilment of the requirements for the degree of Doctor of Library Science (Unpublished doctoral dissertation). University of South Africa.

Page 194: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

169

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Black, S. (2016). Psychosocial reasons why patrons avoid seeking help for librarians: a literature Review. The Reference Librarian, 57 (1), 35-56. doi:10.1080/02763877.2015.1096227

Bless, C. & Higson-smith, C. (2000). Fundamentals of social research methods. Cape Town: Juta.

Dahan, S.M., Taib, M.Y., Zainudin, N.M., & Ismail, F. (2016). Surveying users’ perception of academic library services quality: A case study in universiti Malaysia Pahang. Library. The journal of Academic Librarianship, (42), 38-43.

Carlile, H. (2007). The implications of library anxiety for academic reference services: a review of literature. Australian Academic & Research Libraries, 38(2), 129–147. http://doi.org/10.1080/00048623.2007.10721282

Costa, P.T., & McCrae, R.R. (1992). NEO PI-R. Professional manual. Odessa, FL: Psychological Assessment Resources, Inc.

Creswell, J.W. (2009). Mapping the field of mixed methods research. (3rd Edition). London: Sage.

Field, A. (2013). Discovering statistics using SPSS. (4th Edition.). London: Sage.

Fister, B. (2002). The research process of undergraduate students. Journal of Academic Librarianship, 18(3), 163-175.

Halder, S; Roy, A and Chakraborty, P.K. (2010). The Influence of personality traits on information seeking Behaviour of Students. Malaysian Journal of Library and nformation Science, 15(1),41-53.

Hartman, E. (2001). Understandings of information literacy: the perceptions of first year undergraduate students at the University of Ballarat. Australian Academic and Research Libraries, 32( 2),110-122.

Hawkins, M., Morris, A., & Sumsion, J. (2001). Socio-economic features of UK public library users. Library management, 22(6/7), 258-265. doi.org/10.1108/01435120110396176

Heinstrom, J. (2003). Five personality dimensions and their influence on information behaviour. Information Research, 9 (1), 1-24.

Ibrahim, A. E. (2004). Use and user perception of electronic resources in the United Arab Emirates University (UAEU). Libri, 54(1), 18-29.7

Iwhiwhu, B.E., & Okorodudu, P.O.(2012). Public library information resources, facilities, and services: user satisfaction with the Edo State Central Library, Benin-City, Nigeria. Library Philosophy and Practice E-journal, 51-65.

Kakana, F., & Kanyengo, C.W.(2010). Information seeking behaviour of users of the special collection division of the university of Zambia Library. Zambia Library Association Journal, 25(3), 19-27.

Kurbanoğlu, S.S., Akkoyunlu, B., & Umay, A. (2006). Developing the information literacy self-efficacy scale. Journal of Documentation, 62(6), 730-743.

Maduako, P. U. (2013). User education and library use in Colleges of Education in Abia and Im States. Library Philosophy and Practice E-Journal, 1-15

Majid, S., Hayat, I., Patel, R. P., & Vijayaraghavan, S. (2012). Information needs and seeking behaviour of business students. Journal of Library and Information Management, 41, 14-35.

Namugera, L. (2014). Users’ awareness, perceptions and usage of Makerere library services in the main and selected branch libraries. Qualitative and Quantitative Methods in Libraries, 3, 741-758.

Neuman, W.L. (2014). Social research methods. (7th Edition.). London: Pearson.

Okon, M.E., Etuk, A.P, & Akpan,U.J. (2014). Information literacy skills and information use by students in two south university libraries in Nigeria. International Journal of Economics, Commerce and Management, 2(9),1-16.

Ozowa, V., & Aba, J.I. (2017). Perceived effect of personality traits on information seeking behaviour of postgraduate students in universities in Benue State, Nigeria. Library Philosophy and Practice E-Journal, 1-50.

Page 195: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

170

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Pelzer, N., Wiese, W., & Leysen, J. (1998). Library use and information-seeking behaviour of veterinary medical students revisited in the electronic environment. Bulletin of the Medical Library Association, 86 (3), 346-353.

Ramayah, T., & Aafaqi, B. (2004). Role of self-efficacy in e-library usage among students of a public university in Malaysia. Malaysian Journal of Library & Information Science, 9(1), 39-57.

Salman, A.A., Mugwisi, T., & Mostert, B.J. (2017). Access to and use of public library services in Nigeria. South African Journal of Library and Information Science, 83(1), 26-38. doi:10.7553/83-1-1639

Sasikala, C., & Dhanraju, V. (2011). Assessment of Information literacy skills among science students of andhra university. Library Philosophy and Practice E-Journal, 626, 1-28.

Saunder, M., Lewis, P., & Thornhill, A. (2016). Research methods for business students. (7th Edition.). NewYork: Pearson.

Simmonds, P. L., & Andaleeb, S. S. (2001). Usage of academic libraries: the role of service quality, resources, and user characteristics. Library Trends, 49(4), 626-634.

Tina Du, J., & Evans, N. (2011). Academic library services support for research information seeking. Australian Academic & Research Libraries, 42(2), 103-120.

Unagha, A.O. (2009). Nigerian university libraries and the challenges of users’ service demands in the 21st Century: what university administrators should know. South African Journal of Library and Information Science, 75(2), 195-200.

Urquhart, C., & Rowley, J. (2007). Understanding student information behaviour in relation to electronic information services: Lessons from longitudinal monitoring and evaluation, Part 2.  Journal of the Association for Information Science and Technology, 58(8), 1188-1197. doi: 10.1002

Wickramanayake, L. (2010). Information seeking behaviour of management and commerce faculty in Sri Lankan universities: an

evaluation. Library Review, 59 (8), 624-636.

Page 196: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

171

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

The Measurement of Structural Capital in Libraries: A Case of Near East University Grand Library

Audrey DUMBURA*

Abstract

The successful running of a library can be attributed to how well the intellectual capital is utilized. Structural capital in particular will be the focus of this study: which is the intangible asset that not only allows knowledge sharing from a few skilled intellectuals to the rest of the community but also allows for the creation and preservation of an organization’s culture and contributes to the organization’s performance. The main purpose of this study is to measure how human capital is converted into structural capital in libraries, making it sharable among staff and users. It is also the purpose of this study to assess whether the processes that are put in place are successful in putting forward the objectives of the library administration. This study looks into the two levels of structural capital namely, fluid and crystalized. The study is important in that it was provided administrators with a report of how well their aim and objectives are being accomplished. The research questions of the study are: to measure the structural capital of technical processing, to measure the structural capital of the circulation desk, to measure the structural capital of the automation desk, to measure the structural capital of the reference resource desk and to measure the structural capital of the audio-visual data. The study was done on the administrative staff of the Near East University Library. The study took a qualitative approach because the study is exploratory and the data that is to be collected requires flexibility in questioning. A sample size of 10 members of the administrative and front line staff of the library was used. Convenience sampling was used to select the participants of this study. In depth interviews were held with members of the administrative staff from the technical department, database department, frontline staff and administrative management, with questions that look into library’s archives, computer networks, technical cataloging, referencing, circulation desk, technical classifying,

periodicals, audio-visual and patents, in order to measure the structural capital of Near East University Grand Library.

Keywords: Structural capital, Knowledge sharing, Library administration

Kütüphanelerde Yapısal Sermayenin Ölçülmesi: Yakın Doğu Üniversitesi Büyük Kütüphane Örnek Olayı

Öz

Bir kütüphanenin başarılı olabilmesi, entelektüel sermayesinin ne kadar iyi kullanıldığıyla doğru orantılıdır. Özellikle yapısal sermaye bu çalışmanın odak noktasını oluşturmaktadır. Bu sadece birkaç yetenekli entelektüelin, toplumun geri kalanına bilgi paylaşımına izin vererek aynı zamanda bir kurumun kültürünün yaratılmasına ve korunmasına da izin veren, organizasyonun performansını arttıran maddi olmayan varlıktır. Bu çalışmanın temel amacı, insan sermayesinin kütüphanelerde yapısal sermayeye nasıl dönüştüğünü ölçmek ve bu sayede personel ve kullanıcılar arasında paylaştırılabilmesini sağlamaktır. Ayrıca, bu çalışma, hayata geçirilen süreçlerin kütüphane yönetiminin amaçlarını ortaya koymada başarılı olup olmadığını değerlendirmektedir. Çalışmada akışkan ve kristalize olan iki yapısal sermaye seviyesine bakılmıştır. Çalışma, yöneticilere amaçlarının ve hedeflerinin ne kadar başarılı olduğunun raporunun sunulması bakımından önemlidir. Çalışmanın araştırma soruları şunlardır: teknik işlemlerin yapısal sermayesini ölçmek, ödünç verme masasının yapısal sermayesini ölçmek, otomasyon bölümünün yapısal sermayesini ölçmek, referans biriminin yapısal sermayesini ölçmek ve görsel-işitsel birimin yapısal sermayesini ölçmektir. Çalışma, Yakın Doğu Üniversitesi Büyük Kütüphanesi’nin personeli üzerinde yapılmıştır. Çalışmada niteliksel bir yaklaşım ile veriler toplanacak ve analiz edilmiştir. Çünkü çalışma keşif amaçlı olacak ve toplanacak veriler özellikle analiz aşamasında daha esnek bir şekilde analiz yapılmasına imkan kılmaktadır. Kütüphane personelinin toplamda on kişilik bir örneklem büyüklüğü dikkate alınmıştır. Bu çalışmanın katılımcılarını seçmek için elverişlilik örneklemesi kullanılmıştır. Teknik departman, veritabanı departmanı, ön büro personeli ve idari yönetimden çeşitli personel ile kütüphane arşivleri, bilgisayar ağları, teknik kataloglama, referanslama, ödünç verme masası, süreli yayınlar gibi sorularla derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Yakın Doğu Üniversitesi Büyük Kütüphanesi’nin yapısal sermayesini ölçmek için ayrıca görsel-

işitsel ve patentler kullanılmıştır.

Anahtar Sözcükler: Yapısal sermaye, Bilgi paylaşımı, Kütüphane yönetimi, kütüphanelerde yapısal sermaye

Introduction

Intellectual capital refers to the worth of the organization that is non-physical. It encompasses, the employees (human capital), the value intrinsic relationships (relational capital) and the processes and structures that belong to the organization and remain even when the employees are not there (structural capital). Structural capital (the focus of this study) is the supportive, non-physical organizational assets, procedures and databases that facilitate the functioning of human capital. It belongs to the organization and is the atmosphere constructed by the organization to manage and create value knowledge. According to Safieddine, Jamadi, and Noureddine (2009), organizations find

Page 197: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

172

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

it insufficient just to acquire human capital but most recently are confronted with the obligation of adopting and integrating structures and procedures to efficiently deploy, guard and preserve it. The successful utilization of structural capital in organizations contributes to organizational advantage. In the library, the organizational advantages include a wide range of physical, electronic material and offering of unique services (Snell, Lepak, and Youndt, 1999).

The departments of technical processing, automation, reference resource, audio-visual and circulation work together in network to ensure optimum quality of service to library users. The individual and group competencies of the employees of these departments, along with the organizational climate, determine the quality of output that comes from the human capital. Issues such as trust, respect and communication have a large impact on how the employees apply themselves, share their knowledge or decide to keep their knowledge as a way to secure their position in the organization (indispensability).

Near East University Grand Library is the largest and most broad library of the Eastern Mediterranean region. It provides material and services to a diverse population that includes but not limited to high school, undergraduate and post graduate students and lecturers who are engaged in over 505 graduate, post graduate programs and research institutes. Being the benchmark of the libraries in the region, the structures and processing that contribute to its success are of interest. A systematic process allows the successful running and maintenance of the distinguished library.

1.2 Objectives

Objectives of this study are:

1. To measure the structural capital of the technical processing department.

2. To measure the structural capital of the circulation desk.

3. To measure the structural capital of the automation desk.

4. To measure the structural capital of the reference resource desk.

5. To measure the structural capital of the audio-visual data.

1.3 Purpose of the study

It is the purpose of this study measure the structural capital in libraries. In particular the individual adaptability, group competency, organizational climate in terms of trust along with knowledge sharing, knowledge and knowledge storing of the employees in the technical processing department, circulation desk, automation desk, reference resource desk and the audio-visual desk in the Near East University Grand Library.

1.4 Justification

The study explores the organizational structures that are present in the library system and assesses whether the tangible and intangible structures are producing the results that they are meant to be. The study will provide Near East University grand library administration with a report on how well the organization is performing so as to retain the processes that are producing desired results and to improve on the processes that are not.

2. Literature review

Page 198: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

173

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

2.1. Structural capital

Structural capital has been defined as the organization’s capability. It is a reflection of an organization’s ability to transform the qualifications, skills and abilities of the human capital into organizational property, making use of it to create value Seleim, Ashour, and Bontis, 2004). Structural capital is also the tool that allows the creation and sharing of knowledge in organizations (Edvinson & Malone 1997). Structural capital can be divided into two levels namely fluid and crystalized.

2.2 Fluid Structural Capital

Fluid structural capital (FSC) as the name suggests, refers to the organizational processes that are not formally integrated in the organization but are apparent to the work force in the organization. FSC includes the organizational climate consisting of trust, communication and respect, employee adaptability and group competency.

2.2.1 Employee adaptability

Adaptability refers to the flexibility of an employee and how well they are able to adapt to organizational change. An adaptable employee manages to work well as an individual and just as well in a group setting. There are several dimensions to adaptability which are closely related to the situations that employees are faced with. According to Sony and Mekoth (2016), these dimensions include dealing with unpredictable situations, handling emergencies and crisis, training on new concepts, technologies and processes and creative problem solving. Pulakos, Arad, and Donovan (2000), support, dealing effectively with unpredictable situations and learning novel concepts exceptionally reflects adaptive performance. Adaptability is an important quality in a constantly changing world because todays workers are constantly faced with technical innovation, (Hesketh & Neal 1999).

2.2.2 Group competency

Much of the efficiency and effectiveness of an organization is attributed to how individuals interact in-group settings (Mayo, 2000). Work groups in organization may be formal (brought together for a particular project) or informal (the day-to-day interaction in the corridors or cafeteria) and the latter is fluid structural capital. Although group members may possess individual skills and expertise, if the group is not mutually supportive, they are nothing more than an assembly of characters. The absence of sharing of thoughts and difficulties will consequently mean the absence of optimal performance.

2.2.3 Organizational culture

Organizational culture refers to the norms and fundamental principles, ethics and coworker interaction that contribute to the distinctive social and psychological environment of an organization. The way in which an organization works internally is a crucial factor in the capability to maximize on the intellectual capital available.

2.2.3.1 Trust

Trust has been defined as ‘ the expectation that arises within a community of regular, honest and corporative behavior, based on commonly shared norms, on the part of other members of that community’ (Fukuyama, 1995). Unlike codified knowledge, tacit knowledge is contained within the individual and they alone hold the power of whether to share it or not. Trust is a non-physical factor that may either stimulate or inhibit the sharing of knowledge. The organizational climate plays a role on how individuals feel after discharging their knowledge, trust in the organization therefore

Page 199: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

174

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

is vital, as employees do not like feeling a loss without a benefit after they share their knowledge, (Fisher, 2001). Employing the use of calculative trust, individuals weigh the cost and benefits of knowledge sharing; these include recognition, job security and integrity, (Nooteboom, 2002). If trust is present in organizational culture, the sharing of knowledge and learning for knowledge creation is consequently present as well (Huotari, 2004).

2.2.4 Knowledge sharing

Knowledge management initiatives concentrate on the creation and sharing of knowledge and re-usable work products. The sharing of knowledge depends on a number of dimensions which include accessibility, engagement, knowing and safety. The first factor knows who knows the information one needs. Secondly there are factors that affect accessibility to the individual with include the relationship held, trust, proximity and availability. Thirdly, engagement, which refers to whether the individual is helpful in problem solving or simply provides the information that is needed (Prusak & Matson, 2006).

Heizmann (2008), conducted a research on 40 managers to assess the best source of information when they worked on the most recent project relevant to their career. The results showed that people contributed to 50% the most relevant source followed by computer archives which constituted 24%, 15% was from the internet, 6% from the knowledge base and 5% from other.

2.3 Crystalized capital

Crystalized structural capital (CSC) is the tangible structural capital. It includes data, policies and procedures that are recorded within the organization.

2.3.1 Knowledge storing

Employee turnover contributes to the poor performance of organizations as new employees find difficulty in accessing critical tacit knowledge. Therefore the storage of knowledge is very important for superior performance. Knowledge that is carefully codified and stored in databases can easily be accessed and used easily by anyone in the organization. Knowledge can be stored in several ways namely databases, training courses, manuals and the use of standardized techniques (Morris and Empson, 1998).

3. Methodology

3.1. Research design

The data that is intended to be obtained from this research is non- numeric. The research will therefore make use of qualitative research design because of the nature of the data that the study aims to attain and analyze. The study will be a cross sectional study given that the research is measuring the structural capital in the library at a particular time.

3.2. Sample

A sample of 10 library staff will be utilized in total. The sample size is appropriate as it is in the range of the minimum sample size of a semi-structured or in-depth interview, which is 5-25 participants. The research will use staff from the Near East University grand library’s technical processing desk, circulation desk, automation desk, references resource desk and audio-visual data desk in North Cyprus. Two individuals each will be interviewed from each desk. The research will use purposive sampling because the particular staff that will be interviewed, according to the researcher’s judgment, will best answer the research questions. For this research, purposive sampling is appropriate because the chosen case subjects will be principally informative (Neuman, 2014).

Page 200: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

175

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

3.3. Data collection and procedure

In depth interviews will be held with the employees of the library. Permission will be sought prior to the interview and appointments will be made to avoid a rushed data collection procedure. The outline of the study will be told to the interviewees when seeking permission so they know what to prepare for as well as whether or not they may be helpful to the study.

3.4 Research instruments

A semi-structured interview will be conducted with the staff members. The interview will include questions on demographics and structural capital. Open ended questions with probe questions will be asked on adaptability, group competencies, organizational climate, knowledge sharing, knowledge storing and knowledge hoarding. All the data will be recorded through note taking.

3.5 Data analysis

The data will be analyzed through thematic analysis. The responses will be coded based on key words. Themes and relationships will then be assessed. Further refinement of the themes will be done. Finally the research questions will be tested against the themes. Demographic statistics will also be taken into account.

4 Results

Eight themes emerged from the study namely adaptability, team spirit, seniority and lack of respect, trust and recognition, training, group conflict and growth. They will be discussed in detail in this chapter.

4.1 Adaptability

Two sub-themes stemmed from adaptability namely familiarity and learning aptitude.

4.1.1 Adaptability and familiarity.

Three participants attributed their adaptability to familiarity.

I will be able to adapt easily to new software because I am familiar with software so it should be easy for me to learn (Participant one). I would adapt quite easily because I am very good with software (Participant two). I would adapt to new software very easily because I am familiar with software (Participant ten).

4.1.2 Adaptability and Learning Aptitude

Five participants attributed their adaptability to learning aptitude.

I think it would be easy for me to adapt to a new software because I learn new things quickly (Participant three). I would adapt easily to new software because I am clever (Participant four). I think I would be able to adapt to using new software because I love learning new things (Participant six). I think I would adapt to new software easily because I am a fast learner (Participant 8). We use KOHA software, and if a new was to be introduced I would adapt to it kind of easy for me because it’s something that you have to know so you study it and you know (Participant nine).

4.2 Team Spirit

A general theme of team spirit was presented in the data with seven participants reporting that there was a team spirit among employees in the organization.

Page 201: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

176

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

I would share my knowledge because I want everyone in the department to benefit from what I have learnt and because I would also expect my fellow employees to share their knowledge for me. When we share what we know our jobs are easier to do (Participant one). Yes because we have a spirit of working together to get the job done (Participant 2). We complement each other we share our knowledge we work together (Participant four). I would share my knowledge because you want to improve your department thus is an important thing (Participant 5). We help each other, we have good relationships and we interact (Participant 7). Employees complement each other. Because they have to work together because that the spirit (Participant 9). Yes all employees complement each other with their individual competencies because we have to work as a team (Participant 10).

4.3 Seniority and Lack of Respect

A theme of lack of respect stemming from was seniority presented in the data. Three participants attributed lack of respect in the organization to seniority.

Generally we have respect for each other however there are people who say things or make us do things without respect but because they are on top (Participant one). Not all of them give respect there are 25 people some of them don’t give respect (Participant four). Not all of them give respect some people want to be in front of the others some people use their position and then make you to do something like look (look you upper than) like they are above you but we are in the same situation. In the library none of us study library we are not the librarians actually we come from different departments. He is not the better than me but he feels like that for example. But we don’t argue we just know we just keep quiet (Participant five).

4.4 Trust and recognition

A theme that was presented most frequently in the data was that of recognition. Individuals showed lack of trust in the organization in terms of sharing their most valuable knowledge for fear of their ideas getting stolen. Four participants attributed their lack of trust in the organization to lack of recognition.

I used to be able to share my knowledge with the group without hesitation however there was a time when I shared my ideas with the group and acknowledgement of the idea was not given to me but to the group leader. If the acknowledgement was given to the whole group it would be okay but it was given to only one person and the person was not me (Participant one). Sometimes I am willing to share my knowledge but sometimes I am not. If I share my knowledge with the group the knowledge belongs to the group but if I use the knowledge myself the knowledge belongs to me. I want my name to be on my knowledge (Participant three). It’s in our personality to share because we want to make better things for our library in our department. I really wanted to share but sometimes you know people don’t want to sometimes you know they use your ideas and then make them their ideas some people do this in the library well and then you get a bit, not shy but you don’t want to say again because they don’t deserve it. I am really honest I really want to share what I want to do and I really help every department I don’t care what situation I am I don’t care if I am director or something I doesn’t matter I can help every department in the library but some people see you and your ideas and get use they and they say it’s their ideas and you get a bit calm down and your director will say oh he is the best he is thinking. And at that time you stop you don’t want to do anything you know you don’t want to do anything else you don’t want to make any ideas (Participant five). I am stimulated to share my knowledge for future acknowledgement (Participant ten).

4.5 Training for Knowledge Sharing

The issue of training appeared in the data a number of times as a means of knowledge sharing with five participants reporting that training was an essential knowledge sharing process.

Our cataloging and software is stored on our databases and can easily be accessed by employees. When new employees come they are shown by the old employees these databases and trained on how to use them (Participant one). It is sometimes difficult for the group to complement each other because

Page 202: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

177

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

members of the group might have a different level of understanding so other members might need more training before they can help the group to develop (Participant three). The system KOHA and we train them (Participant four). Long time employees help new workers and train them (Participant seven). The cataloging room they are shown how the program works how our cataloging how we do them everything (Participant nine).

4.6 Group Conflict

The data showed group conflict, which is resolved amicably within the communication of employees within the organization. Four participants noted the presence of group conflict.

When we talk about work sometimes we speak to each other good but sometimes we fight but everyone fights and we agree with each other at the end of the day (Participant one). The communication is good sometimes we argue with each other like his decision or her decision is different from mine but in the end of the day we become the same mind (Participant five). But sometimes when we want to communicate but we fight and sometimes people are unavailable (Participant eight). Sometimes we have moments when we fight but this is normal for us (Participant nine).

4.7 Growth

A theme that prevailed was that of lack of growth within the organization. Two participants reported that there was no chance of growth within the organization.

I don’t think there is a chance of growing in the organization (Participant 4). This is the reality, we trust working in this library in this university but the country and the situation is clearly you can see the situation of the country and then lots of people working in here and then of course some people is good employee but they don’t get their chance to grow. And I’m thinking I’m not growing I don’t think I am going to grow in here because yes we learn we are together but I don’t think they give a change to grow (Participant five).

4.8 Good Communication

In general, the data revealed that there is good communication amongst the employees. Nine out of ten participants reported that there was generally good communication among the employees.The communication is good we have good relations; we greet each other and have good conversations not about work (Participant one). The communication in the group is very good (Participant two). The communication in the organization is good. We speak to each other nicely. It is easy to give and collect information from other people in the group (Participant three). The communication with the work group is good generally (Participant four). The communication is good sometimes we argue with each other like his decision or her decision is different from mine but in the end of the day we become the same mind (Participant five). We help each other, we have good relationships and we interact (Participant seven). Sometimes we complement each other and sometimes we do not because sometimes we communicate well and sometimes we do not (Participant eight). Communication is good (Participant nine). The communication in the organization is good (Participant ten).

Discussions

Familiarity in the study was attributed to the ability to adapt to new software. The theme of adaptability and familiarity is supported in the literature. In a study conducted by Griffin (2006), on two civilian organizations, familiarity had a significant (0.03) correlation with adaptability. The sub theme of adaptability being connected to learning aptitude presented itself in the study. Bell and Kozlowski (2008) support, in their study on operation of complex, computer based simulations, exploratory learning ha a positive effect on adaptive transfer (significance 0.01).

Page 203: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

178

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

In the study, knowledge sharing was connected to how the employees trusted the organization and the other group members.

5.5 Conclusion

Of the 7 main themes, the outlier was the understanding of lack of growth within the organization. It explained why some employees were not motivated to share their knowledge and not willing to apply themselves.

References

Bell, B. S., & Kozlowski, S. W. J. (2008). Active learning: Effects of core training design elements on self-regulatory processes, learning, and adaptability. Journal of Applied Psychology, 93(2), 296-316. doi:10.1037/0021-9010.93.2.296

Edvinsson, L. & Malone, C. (1997), Intellectual Capital. London: Piatkos.

Fisher, M. M. (2001). Innovation, knowledge creation and systems of innovation. The Annals of Regional Science, 35, 199-216.

Fukuyama, F. (1995). Trust: The social values and the creation of prosperity, New York: Free Press.

Griffin, B. & Heskenth, B. (2006). Adaptable behaviors for successful work and career adjustment. Australian Journal of Psychology, 55(2), 65-73.

Heizmann, H. (2008). The concept of culture in knowledge management: Towards a cohesion-oriented view. The International Journal of Knowledge, Culture and Change Management, 8(8), 35-43.

Hesketh, B., & Neal, A. (1999). Technology and performance. In D. R. Ilgen & E. D. Pulakos (Eds.), The changing nature of performance: Implications for staffing, motivation, and development (pp. 21—55). San Francisco: Jossey-Bass.

Huotari, M. & Iivonen, M. (2004). Trust in Knowledge Management and Systems in Organizatins. London: Idea Group Publishing.

Mayo, A. (2000). The role of employee development in the growth of intellectual capital. Personnel Review, 29(4), 521-33.

Morris, T., & Empson, L. (1998). Organisation and expertise: An exploration of knowledge bases and the management of accounting and consulting firms. Accounting, Organizations and Society, 23(5-6), 609-624.

Neuman, W.L. (2014). Social Research Methods (7th edn). Harlow: Pearson.

Nooteboom, B. (2002). Trust: Form, Foundations, Functions, Failures and Figures. Cheltenham: Edward Elgar.

Prusak, L. & Matson, E. (2006). Knowledge Management and Organizational Learning. New York: Oxford University Press Inc.

Pulakos, E.D., Arad, S., Donovan, M.A., & Plamondon, K.E., (2000). Adaptability in the workplace: development of taxonomy of adaptive performance. Journal of applied psychology, 85 (4), 612.

Safieddine, A., Jamadi, D., Noureddine, S. (2009). Corporate governance and intellectual capital: evidence from an academic institution. Corporate Governance, 9 (2), 146-157.

Saunders, M., Lewis, P., & Thornhill, A. (2016). Research Methods for Business Students. England: Pearson Education Limited.

Seleim, A., Ashour, A. and Bontis, N. (2004). Intellectual capital in Egyptian software firms. The Learning Organisation, 11 (4/5), 332-346.

Snell, S.A., Lepak, D. and Youndt, M.A. (1999). Managing the architecture of intellectual capital: implications for strategic human resource management. Research in Personnel and Human Resources Management, 4, 175-93.

Sony, M., & Mekoth, N. (2016). The relationship between emotional intelligence, frontline employee adaptability, job satisfaction and job performance. Journal of Retailing and Consumer Services, 30, 20-32.

Page 204: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

179

Investigating the Social Networking Literacy among Librarians: A Case Study of Near East University

Azadeh Ghafourian Alizadeh TABRIZI*

Abstract

In recent years, due to growing of new online technologies, librarians have faced new changes in working areas. They need to learn about news available media in order to have a better management in workplace in the digital age. Being aware of using different types of online media in effective ways is considered as an important skill for living and working in the 21st Century. Since new media have a potential capacity for improving the library profession and services, the main objective of this study is to explore the social networking literacy and perception among Near East University librarians. Social networking applications influence library services, as well as students in universities libraries. Therefore, librarians need to have sufficient knowledge about these new online technologies in order to make benefit from them in their career, as well as making right decision about choosing the best available online platform to achieve communication goals. Moreover, knowing attitudes of librarians toward social networking sites efficiency in libraries, will help managers to have a better understanding of librarians’ literacy in terms of new online capacities that might be necessary to be discussed in preparation courses for current or future employed librarians. The study is based on qualitative method. A semi-structured questionnaire was designed for an in-depth interview with librarians who are working in different sectors at Near East University in Northern Cyprus. Besides, personal observation and informal discussions helped the researcher to collect necessary data for the study. Data is analyzed by means of content analysis. Results show that despite librarians in Near East University are well aware of the nature of social networking sites, and have the good skills to use them, they seem to suffer from the lack of sufficient literacy about social

networking usefulness and capacity for professional development and build beneficial connection.

Keywords: Digital literacy, Social networking sites, Library personnel, Near East University

Kütüphaneciler Arası Sosyal Ağ Okuryazarlığının Araştırılması: Yakın Doğu Üniversitesi Örneği

Öz

Günümüzde internet teknolojilerinin gelişmesi ve yaygınlaşması ile birlikte çalışma alanlarında önemli değikliklerle yüzyüze kalan meslek gruplarından biri de kütüphanecilerdir. İçinde bulunulan dijital çağda mesleklerini başarıyla sürdürebilmeleri için internet ortamında yer alan haberleri de izlemeyi öğrenmeleri gerekmektedir. Günümüzde sıradan hayatın sürdürülebilmesi ve başarılı bir çalışma hayatına sahip olmak için internet üzerinde yer alan çeşitli türlerdeki medyanın kullanımı konusunda beceri sahibi olmak giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Öte yandan yeni medya, kütüphaneciler için yeni ve geniş olanaklar sunmaktadır. Bu bağlamda bu çalışmanın amacı, Yakın Doğu Üniversitesi’nde çalışan kütüphanecilerin sosyal ağ okuryazarlığı ve algısını anlamaya yönelik bir araştırma ortaya koymaktır. Sosyal ağ uygulamaları, kütüphane hizmetlerini ve üniversite kütüphanelerinden hizmet alan öğrencileri de etkilemektedir. Bu etki göz önünde bulundurulduğunda, kütüphanecilerin verimli bir çalışma ortaya koyabilmeleri için mevcut internet platformlarından en iyi olanı seçebilme ve bu konuda doğru kararlar alabilme yetkinliğinde olmaları gerekmektedir. Ayrıca, kütüphanecilerin kütüphanelerdeki sosyal paylaşım sitelerinin verimliliğine yönelik tutumlarının bilinmesi, şu anda çalışmakta olan veya gelecekte çalışacak olan kütüphanecilerin bu alandaki gelişmeleri takip edip, onları kullanabilme konusunda beceri edinebilmeleri için düzenlenecek hizmet içi eğitim kurslarında odaklanılması gereken konular hakkında da önemli bilgiler sağlamada yardımcı olacaktır. Çalışma nitel yönteme dayanmaktadır. Kuzey Kıbrıs’taki Yakın Doğu Üniversitesi’nde farklı bölümlerde çalışan kütüphaneciler ile yapılan derinlemesine görüşmelerde yarı yapılandırılmış anket soruları kullanılmıştır. Ek olarak kişisel gözlemlerden ve resmi olmayan tartışmalardan elde edilen veriler de araştırmacının çalışma için gerekli doneleri toplamasına yardımcı olacaktır. Veriler, tümevarım yöntemiyle analiz edilecektir. Çalışmanın sonucu, Yakın Doğu Üniversitesi’nde sosyal ağ faydalanımları konusunda var olan sınırlamanın daha iyi anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Ek olarak, çalışma alanında daha iyi hizmet verebilmek için yeni medya uygulamalarından yararlanma yoluna giderken kütüphanecilerin bakış açılarından yararlanarak yeni ve işlevsel fikirlerin ortaya konulması mümkün olabilecektir.

Anahtar Sözcükler: Dijital okuryazarlık, sosyal ağ becerileri, kütüphane çalışanları, Yakın Doğu Üniversitesi

Introduction

Statement of the problem

Hague and Payton (2010) claims that with the emergence of media technologies in the 21st century,

*PhD, Near East University, Department of Innovation and Knowledge Management, [email protected]

Page 205: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

180

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

digital literacy is shown by way of critical thinking and sufficient skills, which can lead to an effective participation in digital society, and effective workplace information seeking and use. On the other hand, the use of online social networks by individuals and different information organizations is increasing every day, so it can be considered as a growing tool that is being used to have a better communicate with more and more potential library users and colleagues, as well as extending the online services provided to individuals in libraries.

Definition of words

Digital literacy: According to the American Library Association’s digital-literacy Task Force, digital literacy is the ability to use information and communication technologies to find, evaluate, create, and communicate information, requiring both cognitive and technical skills. In other words, digital literacy can be defined as the awareness, attitude and ability of individuals to appropriately use digital tools and facilities to identify, access, manage, integrate, evaluate, analyze and synthesize digital resources, construct new knowledge, create media expressions, and communicate with others.

Social networking site: According to Wikipedia, a social networking site is a web application that people use to build social networks or social relations with other people who share similar personal or career interests, activities, backgrounds or real-life connections.

Purpose of the study

The purposes of this study are:

- To explore the popular social networking sites among Near East University librarians

- To understand the concept of social networking sites among Near East University librarians

- To investigate the engagement and practices of social networking site among Near East University librarians

- To find the opportunity and limitations of utilizing social networking sites among Near East University librarians

Research questions

Question 1: What are the popular social networking sites among Near East University librarians?

Question 2: What are the main purposes of using social networking sites among Near East University librarians?

Question 3: What is the concept of social networking among Near East University librarians?

Question 4: What is the opportunity of accessing to social networking sites among Near East University librarians?

Question 5: What are the skills and practices on social networking sites among Near East University librarians?

Question 6: What are the main obstacles for implementing social networking sites on library professional career in Near East University from the perspective of librarians?

Page 206: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

181

Significance of the study

- Academic: People use social media sites as Facebook, Twitter, MySpace, etc to create and sustain relationships with others (Boyd & Ellison, 2007). On the other hand, librarians should adapt to the digital age, and consider it as new learning environments and as a basic skills and practice of today’s global world (Johnson, 2013). So, the importance of the nature of library career, as well as popularity of using new media all around the world, make it important to study different aspects of using them. By knowing that, university managers might be aware of potential of social networking sites if they are a good practice for easing the work, saving time, as well as introducing the value of the library to current users and future potential users.

- Practical: This study is among the first attempts to discover a specific type of digital literacy among librarians in Northern Cyprus. The study also helps to examine the extent of NEU librarians’ awareness of social networking as well as the various social networking tools available to librarians for an effective communication with their colleagues, students and scholars, as well as for their personal different purposes. Libraries have particular significance for social inclusion because they provide an access to knowledge materials especially in academic areas, so the knowledge of librarians about new media applications, is crucial for improving all the possible ways of sharing knowledge, especially to new generations.

Methodology

This study is done by means of a qualification approach. A semi-structured questionnaire was designed for an in depth interview with 8 librarians in Near East University of Northern Cyprus. Data collected in a one-week period (from 10 to 17 April 2018). Data analysis is done by content analysis.

Theoretical framework

The study has used Beetham and Sharp model of digital literacy. According to Beetham and Sharp (2010), the digital literacy model is able to describe how individuals can develop higher digital capabilities on a foundation of access and functional skills, and how can being motivated to try new technologies and gain new skills by challenges at the higher level of the pyramid.

Figure 1. Digital Literacy Pyramid (Sharp & Beetham, 2010)

The model expresses that, in the access and awareness level, individuals have access to relevant resources and technologies or services. Also technical supports and available networks are available.

In second stage, users develop technical skills and using services (such as social media) in a variety of different contexts and purposes. In practice level, they are aware of different choice and flexibility

Page 207: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

182

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

The main results as the answer to question 2:What is the concept of social networking among Near East University librarians?

According to different responses of participants, the concept of social networking sites among Near East University librarians can be described in summary as the “Online useful services for chatting / entertaining / searching / marketing/ informing / communicating”.

Participant A Instagram, Facebook

Participant B Instagram, Twitter

Participant C Instagram,Facebook, Vk, Twitter

Participant D Vk, Pinterest,Instagram

Participant E Facebook

Participant F Instagram, Twitter

Participant G Instagram

Participant H Facebook, Vk

Table 2. The concept of social networking sites among Near East University librarians

Participant A Virtual place for entertainment and chatting, a useful option for marketing

Participant B Online service for communication with friends and families, and entertainment

Participant C Online service for communication with friends and families, and entertainment

Participant D Virtual place for sharing activities in free times, searching information and news

Participant E New technology for sharing friendly photos, videos, messages and communication to spend free time

Participant F Online service for being in touch with distant friends, family and getting news

Participant G Virtual place for sharing last pictures and videos or temporary stories to have fun

Participant H Online technology for communication

that they might have in order to develop practicing based on different situational needs. Finally, in last level, users are able to create their own learning environment in any social media, and they are known as active participant and users in the community of knowledge sharing.

Findings and Results

The main results as the answer to question 1:

What are the most popular social networking sites among Near East University librarians?

The top social networking sites among librarians of Near East University are Facebook, Twitter, Vk, Instagram, Pinterest.

Table 1. Popular social networking sites among Near East University librarians

Page 208: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

183

The main results as answer to question 3:What are the main purposes of using social networking sites among Near East University librarians?

The main purposes of using social networking sites among Near East University librarians can be categorized as to stay in touch with friends and families, to meet new people (peers, dates, foreigners), to search and find products (new / old brands), to stay up-to-date with latest news of university and world, to share photo and activities, to find latest news about celebrities, to buy or sell secondhand products, Stalking and spending time.

Table 3. Purposes of using social networking sites among Near East University librarians

Participant A Searching for secondhand products in Northern Cyprus, uploading photos , staying in touch with children in abroad

Participant B Chatting with family, colleagues, friends; dating foreigners; sharing personal artworks

Participant C Following celebrities’ pages, staying in touch with family and friends, advertising on buy/sell products pages , getting news and information

Participant D Chatting with old distant friends, meet new people to practice language, stalking accounts

Participant E talking and chatting with friends and family, uploading new photos from parties or vacan-cies,

Participant F To be up-to-date with world news, last events in university, share activity and advertising in buy and sell product pages, seeing latest photos / news of friends and colleagues

Participant G Uploading pictures and stories, entertaining and online chattingParticipant H Reading last news, to be in touch with family and friends

The main results as answer to question 4: What is the opportunity / limitations for accessing to social networking sites among Near East University librarians?

Librarians in Near East University claimed that they always have opportunity to access to social networking sites via smartphone, laptop, PC, Internet Café, without real difficulties. In other words, they didn’t mention any considerable limitation or difficulty to access social networking sites, however, one of them complained a little about the low speed of internet in the island which make it difficult sometimes to access to internet on his smartphone.

Table 4. Opportunity and limitations to access social networking sites among Near East University librarians

Participant A Always via smartphone , login at workplace and home/ No limitation or difficulty

Participant B Always via smartphone, Laptop, login at workplace and home /No limitation or difficulty

Participant C Often via smartphone, laptop , login at workplace / No limitation or difficulty

Participant D Always via smartphone, computer, laptop, login at workplace and home/ No limitation or difficulty

Participant E Often via smartphone , login at home / Sometimes experiences limitation due to low speed of internet

Participant F Always via smartphone, laptop, computer, login at workplace, home, internet café / No lim-itation or difficulty

Participant G Always via smartphone, laptop, login at home / No limitation or difficulty

Participant H Always via smartphone, laptop, computer, login at workplace, home/ No limitation or diffi-culty

Page 209: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

184

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

The main results as answer to question 5: -What are the main skills and real practices on social networking sites among Near East University librarians? Creating new accounts/ searching accounts , pages, groups, adding, following , unfriending, sharing post, uploading, reposting, commenting, tagging, direct messaging can be categorized as main skills and practices among Near East University librarians when it comes to use social networking sites. However, the point is that they do not have any idea about other related practices including live group messaging, creating groups, sharing live content, privacy issues, copy – right terms, creating public page.

Table 5. Main skills and practices in social networking sites among Near East University librarians

Main results as answer to question 6:

- What are the main obstacles for implementing social networking sites on library professional career in Near East University from the perspective of librarians?

Near East University librarians believe that there are some issues and obstacles related to implementing of social networking sites in their workplace. For last question of the study, researcher preferred to have a group interview, so the discussion between librarians about this issue provided valuable answers to discover the main ideas toward the current obstacles on developing social networking sites in Near East University library. These obstacles can be categorized as following:

- Library rules and priorities,

- Lack of a sense of collaboration among librarians in order to investigate students/users/colleagues’ needs and interest in social media,

- Language barriers for communication with other nationality than Turkish (especially among elder librarians),

- Lack of awareness about successful experience of social media activities among librarians, and

- Lack of any related training in preparing courses before getting employed.

Participant A Creating an account, adding / unfriending friends, following, liking posts / pictures, com-menting ideas, replying, uploading stories

Participant B Creating an account, adding /unfriending friends, reposting amazing contents, inviting acquaintance to follow, liking posts / pictures

Participant CCreating an account, adding friends, following, liking posts / pictures, search for mutual friends, share amazing events / moments of university events with related hashtags / lo-cation, tagging

Participant D Creating account, adding /unfriending friends, following, liking, uploading stories

Participant E Creating account, adding/unfriending friends, liking posts, commenting, uploading sto-ries, tagging

Participant F Creating account, following, sharing activities, uploading photos and stories

Participant G Creating account, following, direct messaging, uploading posts with related hashtags / tagging

Participant H Creating account, adding/unfriending friends, liking posts,

Page 210: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

185

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Conclusion

While Near East University librarians seem to be well-aware of the nature of social networking sites and have a good opportunity to access to different social media , they don’t seem to be familiar with many potential features and services that might be capable for more practices on sharing new knowledge, group discussions, introducing activities related to library / recent publication /professional gatherings/ or getting new ideas about the modern ways of librarianship jobs through new social media. Despite having some basic skills to use social networking sites, Near East University librarians seem to suffer from the lack of sufficient literacy about social networking usefulness and capacity for professional development and building a beneficial connection or reputation broadly.

The research results provide the starting point for an analysis of digital literacy of Near East University librarians, and have led to the following recommendations:

- Library administrator in Near East University may encourage library staff on the use of different social media tools for formal or informal scientific communication.

- Library administrator may provide related courses in order to introduce tips on create / generating content in social media

- Librarians in Near East University should learn more about sharing information, updates and communicate to students and scholars by means of more related social networking sites, as it would be cheaper way, as well as helping saving time and sharing more knowledge in an attractive and entertaining virtual place

- Training librarians (specifically elder ones) periodically on the use of the different social media in carrying out library services might be beneficial. It may enable the librarians use appropriate social networking for the purposes of scientific communication among both professional colleagues, scholars, students and future potential users.

Limitations of the study and recommendations for future studies

The main limitation of the study was time restrictions that resulted in smaller sample size and limited findings. Lack of English knowledge among some librarians, that resulted in shifting some parts of interview into Turkish language can be considered as another difficulty. Also lack of similar previous studies on librarians’ digital literacy was another important limitation.

Future studies may focus on social media roles on improving reading culture among teenagers and youth groups. Further studies can also explore and compare current practices of utilizing social media in world famous university libraries

References

Boyd, D. M., & Ellison, N. B. (2007). Social network sites: Definition, history, and scholarship. Journal of Computer-Mediated Communication, 13(1). Retrieved from https://doi.org/10.1111/j.1083-6101.2007.00393.x

Digital Literacy. (n.d.). American Library Association’s digital-literacy Task Force. Retrieved from http://www.ala.org/pla/initiatives/digitalliteracy

Hague, C., & Payton, S. (2010). Digital Literacy Across the Curriculum (Futurelab Handbook). Bristol: Futurelab Publications

Johnson, D. (2013) Hybrid place-making in the library: Designing digital technology to enhance users’ on-site experience. The Australian Library Journal; 62 (4). Retrieved from https://www.tandfonline.com/doi/abs/10.1080/00049670.2013.845073

Sharpe, R., & Beetham, H. (2010). Understanding students’ uses of technology for learning: Towards creative appropriation, in Rethinking learning for a digital age: How learners are shaping their own experiences. London: Routledge Publications

Social Networking Service. (n.d.). Wikipedia. Retrieved from https://en.wikipedia.org/wiki/Social_networking_service

Page 211: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 212: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

187

Sağlık Okuryazarlığı ve Sağlık Bilimleri ve Uygulama Alanları ile Bilgi ve Belge Yönetimi Bilimi ve Uygulama Alanları Arasındaki İlişki

Ahmet Enes GÜNGÖRDÜ*, İpek CANYAKANLAR**

Öz

Bu çalışmanın amacı; sağlık okuryazarlığının tanımı, önemi ve değeri ile birlikte sağlık bilimleri, bilgi-belge yönetimi bilimi ve onların uygulama alanları üzerindeki rolünü ve önemini tartışmaktır. Bu amaç doğrultusunda çalışmada belgesel kaynak analizi yöntemi ve belgeler yayınlar yoluyla veri toplama tekniği kullanılmıştır. Bilgi her şeydir. Her şey gibi bilim ve uygulama alanları da gücünü bilgiden almaktadır. Elbette bu bilginin doğru, güvenilir, gerçek, geçerli ve güncel olması gereklidir. Buna özellikle sağlık alanında kanıta dayalı bilgi de dâhildir. Bu nitelikleri taşıyan bilgi olmadan bilimsel araştırma yapılamaz, bilimin gerçeğine ulaşılamaz ve uygulama alanının gerçekte başarısından ve varlığından da söz edilemez. Sağlık okuryazarlığı, sağlık alanında bilgiye ihtiyaç olduğunda farkında olma, bu nitelikteki bilginin hızlı, etkin, verimli ve ekonomik olarak bulunduğu yerin saptanması ve elde edilmesi, analizi ve değerlendirmesi (bilginin doğru, güvenilir, gerçek, geçerli, güncel, yerinde ve zamanında ve kanıta dayalı olması; gereksinimi karşılaması; etik değerlere sahip olması vd. açısından), organize edilmesi, bireyin değerler sistemine katılması, bu bilginin etkili ve üretken olarak kullanılması, üretken bilginin paylaşılması için gerekli bilgi, yetenek ve beceriler topluluğudur ve sağlık alanında yaşam boyu öğrenme için de temel oluşturur. Tüm disiplinlere, tüm öğrenme çevrelerine ve eğitimin tüm seviyelerine açık ve olmazsa olmaz olan “bilgi okuryazarlığı” ve “yaşam boyu öğrenme” alanlarının temelinde ise “bilgi ve belge yönetimi” bilim ve uygulama alanları da bulunmaktadır. Bu bağlamda, sağlık okuryazarlığı, sağlık bilimleri ve uygulama alanlarında bilgi ve belge yönetimi ile birlikte ele alınması gereken bir konudur. Hızlı değişimlerin yaşandığı, disiplinlerarası ve üstü etkileşimlerin ve yeni bilgi teknolojilerinin etkisi altında bulunan sağlık bilimleri ve uygulama alanları ile bilgi ve belge yönetimi bilim ve uygulama alanları arasındaki ilişki ve etkileşim son derece önemlidir. Sağlık okuryazarlığının geliştirilebilmesi için de bilgi belge yönetimi ve sağlık alanındaki disiplinlerarası iş birliğinin bulunması gerekmektedir. Disiplinlerarası iş birliğinin gerçekleşmesiyle bilimin ve uygulama alanlarının ilerleyişi sağlanabilir.

Anahtar Sözcükler: Sağlık okuryazarlığı, Sağlık Bilimleri, Bilgi ve Belge Yönetimi Bilimi

The Relationship Between Health Litreracy and Health Sciences and Practice Areas and Information and Records Management and Practice Areas

Abstract

The purpose of this study is to discuss the significance and value of health literacy, its role on the health sciences and information-document management science and their application areas. For this purpose, documentary source analysis method and document collection techniques were used in the study. Knowledge is everything. Like everything, science and the use of science get a power from the knowledge. Of course, this information must be accurate, reliable, real, valid and up-to-date. This includes particularly evidence-based knowledge in the field of health. No scientific research can be done and the reality of science can not be reached and the success and existence of practice areas can not be mentioned without the knowledge that has these qualities. Health literacy is the basis for lifelong learning in the field of health and a collection of necessary knowledge, abilities and skills for being aware of the need for knowledge in the field of health, identifying, acquiring, analyzing and evaluating the role of this knowledge in a fast, effective and efficient manner (in terms of being accurate, reliable, real, valid, current, up-to-date, evidence-based in position and time and fulfilling requirements, and having ethical values), organizing, participating in an individual’s system of values, using this information effectively and productively, sharing this productive knowledge. There are also fields of science and practice areas for “information and document management” on the basis of “information literacy” and “lifelong learning” fields that are suitable and indispensable for all disciplines, all learning environments and all levels of education. In this context, health literacy is a point that needs to be addressed together with information and document management in the sciences of health and practice areas. The relation and interaction between the sciences of health and practice areas, which are under the influence of rapid interchange, interdisciplinary, new information technologies and the science of information and document management and the practice areas are extremely important. In order to improve health literacy, it is necessary to establish interdisciplinary cooperation in the fields of information document management and health. Through the interdisciplinary collaboration, the progress of science and the practice areas can be achieved.

Keywords: Health literacy, Health Sciences, Information and Document Management Science

Giriş

İnsanoğlunun varoluşundan bugüne kadar sağlık alanında çok büyük gelişmeler olmuştur. Bu gelişmeler doğrultusunda bu alandaki sistem karmaşası da aynı oranda artmıştır. Dolayısıyla sistemin karmaşasına rağmen, insanlar yaşamlarını daha iyi sürdürebilmeleri için doğru ve güncel olan sağlık bilgisi birikimine sahip olması gerekmektedir. Bu birikim ihtiyacı da ‹Sağlık Okuryazarlığı› kavramını

*Lisans, 4. Sınıf, Yakın Doğu Üniversitesi, Hemşirelik Fakültesi, , [email protected]**Lisans, 3. Sınıf Yakın Doğu Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü, , [email protected]

Page 213: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

188

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

ortaya çıkarmıştır. Diğer birçok toplumda olduğu gibi kendi toplumumuzda da sağlıkla ilgili birçok savlar bulunmaktadır. Bunların doğruluğu veya yanlışlığı toplum tarafından pek araştırılmamaktadır. Tam da bu bağlamda sağlık okuryazarlığının önemi artmıştır.

“Günümüzde bilgi, kütüphanelerden, bilgi merkezlerinden, arşivlerden, kamu kaynaklarından, özel kâr kuruluşlarından, medya ve internet’den ve diğer ortamlardan elde edilebilir. Ancak, gittikçe çoğalan bir düzeyde bilgi, bireylere gerçekliği, geçerliliği ve güvenilirliği ile ilgili artan kuşkularla ve filtrelenmemiş formlarda gelmektedir (Yalvaç, 2009).”

Sağlık okuryazarlığında doğru ve güncel bilgiye ulaşmak çok önemlidir. Çünkü sağlık alanıyla ilgili en küçük müdahalede bile yapılacak yanlışlar insanı ömür boyu derinden etkileyebilir ve hatta ölümüne yol açabilir. Peki bu doğru ve güncel bilgiye nasıl ulaşabiliriz? Bunun için devreye ‘bilgi ve belge yönetimi’ girer. Bilgi ve belge yönetimi, sistematik ve meslek etiği çerçevesinde bilgi kaynaklarının (yazılı - basılı - elektronik - coğrafi vd.) keşfi, bulunması, seçimi, derlenmesi, sağlanması, depolanması, düzenlenmesi, kullanılması, dijitalleştirilmesi, korunması, değerlendirilmesi, arşivlenmesi, ayıklanması gibi işlemlerle ilgilenmektedir. Bu işlemler doğru ve güncel olan bilgiye ulaşmamızı sağlar. Bu yüzden sağlık okuryazarlığında sağlık bilim ve uygulama alanları kadar bilgi ve belge yönetimi bilimi ve uygulama alanı da son derece önemlidir. Çünkü, “yaşam boyu öğrenme birey ve toplumlar için yeni yetiler, nitelikler elde etmenin ve güç kazanmanın önemli bir aracı haline gelmiştir” (Gürdal, 2000).

Hem dünyada hem de Türkiye’de sağlık okuryazarlığı ile bilgi belge yönetimi ve uygulama alanları arasındaki ilişki hakkında bir çalışmaya erişilememiştir. Bu da sağlık okuryazarlığında doğru ve güncel bilgiye ulaşıp bu kavramın gelişebilmesi açısından ciddi anlamda bir bilgi eksikliği olduğunu göstermektedir. Bu araştırmanın amacı, sağlık okuryazarlığının tanımı, önemi ve değeri ile birlikte, sağlık bilimleri, bilgi belge yönetimi bilimi ve onların uygulama alanları üzerindeki rolünü, önemini tartışıp bu ilişki hakkındaki bilgi eksikliğini gidermektedir. Çünkü sağlık okuryazarlığı, insanın yaşamını sürdürmede etkili olduğu için doğru ve güncel bilgiye ulaşmanın disiplinlerarası bir işbirliğiyle gerçekleşeceği bilinmek zorundadır. Bu işbirliği bilgi ve belge yönetimi bilimiyle gerçekleşir. Bu amaç doğrultusunda çalışmada belgesel kaynak analizi yöntemi ve belgeler yayınlar yoluyla veri toplama tekniği kullanılmıştır, ayrıca literatür taramasında da yerli olarak; Türkiye Bibliyografyası, Türkiye Makaleler Bibliyografyası ve TÜBİTAK veri tabanları; yabancı olarak da Science Direct, Medline, Ovid çevrimiçi veri tabanları kullanılmıştır. İlaveten bu çalışmada; sağlık okuryazarlığı ve bilgi belge yönetimi ile sağlık bilimlerinin tanımı, sağlık okuryazarlığının sınıflandırılması, sağlık okuryazarlığının sağlık bilimleri, bilgi belge yönetimi bilimi ve onların uygulama alanları ile ilişkisi, sağlık okuryazarlığında bilgi ve belge yönetiminin rolü, ve sağlık okuryazarlığını (bilincini) geliştirmek için ne yapılması gerektiği ele alınmaya çalışılmıştır.

Sağlık Okuryazarlığı

Günümüz sağlık sistemi, önceye oranla hizmet alan ve hizmet verenler açısından karmaşık bir yapıdadır. Bu karmaşık yapıda herkesin bir rolü vardır. Tam da bu rollerin gerçekleşmesinde “Sağlık Okuryazarlığı” çok önem kazanmıştır. “Sağlık okuryazarlığı (SOY), literatürde çeşitli şekillerde tanımlanmaya çalışılmıştır. Tözün ve Sözmen (2014), sağlık okuryazarlığını “kişilerin doğru sağlık kararları vermek için gerekli sağlık bilgi ve hizmetlerini anlama, edinme ve işleme kapasitesinin derecesidir” şeklinde tanımlamıştır. Çopurlar ve Kartal (2016)’a göre “sağlık okuryazarlığı (SOY), bir hastaya tıbbi bir bilgi vermek istendiğinde, bireyin bu bilgiyi anlayıp, yorumlaması ve buna uygun davranış göstermesidir. Fakat sağlık okuryazarlığı çok daha kapsamlı bir kavramdır. Sağlık okuruyazarlığı sağlık bilgilerini öğrenmeyi, sağlığı geliştirmeyi, sağlıkla ilgili literatür taramayı, sağlık verilerini doğru şekilde kullanmayı yorumlamayı, verimliliği artırmayı ve doğru şekilde paylaşmayı da kapsar.

Page 214: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

189

Öte yandan, “sağlık okuryazarlığı; bireylerin kendileri ve toplum sağlığı ile ilgili karar ve davranışlarını yönlendirecek, temel sağlık bilgisi ve hizmetleri konusunda bilgi birikimleri, bu bilgilere erişimleri, erişilen bilgiyi anlamaları, kullanmaları ve nesilden nesile aktarmalarıdır. Sağlık sistemi, eğitim sistemi ve kitle iletişimi ile sağlık okuryazarlığı arasında önemli bir bağ vardır. Sağlık okuryazarlığı, başta sağlık çalışanları olmak üzere toplumun her kesimini ilgilendiren bir konudur.” (Durmaz, Yayan, Sezgin, ve Yakıncı, 2015)

Bu durumlar içerisinde 21. yüzyıla ait toplumlar, sağlıkla ilgili karar verme paradoksuyla karşılaşırlar. İnsanlar, karmaşık yaşam ortamları ve sağlık hizmetleri sistemlerinden dolayı sağlıklı yaşam tarzı seçimlerini yaparken giderek daha fazla zorlanmaktadırlar ve bu kararların yerine getirilmesi iyi bir şekilde desteklenmemektedir. Modern olarak adlandırılan toplumlar sağlıksız yaşam tarzlarını aktif olarak pazarlamakta, sağlık sistemleri gitgide daha zor olmaktadır (iyi eğitimli insanlar için bile) ve eğitim sistemleri, insanlara bilgi sağlamak için bilgiye erişme, anlama, değerlendirme ve kullanma konusunda yeterli becerilere sahip değildirler. Bu paradoks Avrupa ve ötesinde bir sağlık okuryazarlığı krizi ortaya çıkarmıştır. Son Avrupa Sağlık Okuryazarlığı araştırmasında, sekiz Avrupa ülkesinde yetişkinlerin yaklaşık yarısının, sağlık okuryazarlığı konusunda yetersiz becerilere sahip olduklarını ortaya koymuştur. Düşük düzeyde sağlık okuryazarlığı, daha az sağlıklı seçimler, daha riskli davranışlar, daha zayıf sağlık, daha az öz-yönetim ve daha fazla hastaneye yatma ile sonuçlandığını göstermiştir. Sağlık sisteminde insani ve finansal kaynaklar da bu durumda önemli ölçüde tükenmektedirler (World Health Organization, 2013). Bu çalışma da durumu değiştirmeye yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Sunulanlar, hem bir bireyin sağlık okuryazarlığı düzeyini hem de insanların içinde bulundukları bağlamların karmaşıklığını göz önüne alan daha geniş ve ilişkisel bir sağlık okuryazarlığı kavramını desteklemektedir.

Sağlık okuryazarlığının halk sağlığı için önemi ve sağlık eşitliğinin belirleyicisi olarak önemi giderek artmaktadır. Örneğin; okuma becerisi ve aritmetik olarak ölçülen daha düşük sağlık okuryazarlığı puanları, daha yüksek hastaneye yatış oranları, kendi kendine bakım yapma becerisinin azalması, daha kötü sağlık sonuçları ve daha yüksek ölüm oranları ile ilişkilidir. (Beauchamp, Buchbinder ve Dodson, 2013). Yani sağlık okuryazarlığı düzeyi ne kadar düşükse sağlık alanında sonuçlar bir o kadar da olumsuz olacaktır. Dolayısıyla sağlığı geliştirmek ve sürdürmek, bireylerin ve toplumun sağlıkla ilgili davranışlarını, tutumlarını geliştirmek için sağlık okuryazarlığı kadar sağlık okuryazarlığı düzeyinin yükseltilmesinin de önemi büyüktür. Sağlık okuryazarlığı düzeyini artırmak için bazı unsurlara ihtiyaç vardır. “Sağlık okuryazarlığı ile ilgili temel belirleyici unsurun genel eğitim düzeyi olduğu hatırda tutulmalıdır. Bunun ötesinde sağlık okuryazarlığının gelişmesinin yaşam boyu öğrenme uygulaması ile yakından ilişkili olduğu da bilinmektedir. Bütün ülkelerde ulusal eğitim politikası olarak “yaşam boyu öğrenme” ilkesi benimsenmiştir. Ancak değişik ülkelerde bu konuda farklı uygulamalar vardır. Yaşam boyu öğrenme politikasının başarılı uygulandığı toplumlarda sağlık okuryazarlığı düzeyi de yüksek bulunmaktadır. Okul öğrenimi dışında, aile içi eğitim olanaklarından başlamak suretiyle arkadaş gruplarında, çeşitli sosyal ortamlarda ve medya aracılığı ile değişik eğitim fırsatları yaratılabilir. Çeşitli eğitim fırsatlarının yanı sıra sosyal öğrenme yaklaşımlarının da sağlık okuryazarlığı eğitiminde önemli etkisi vardır (Bilir, 2014).

Eğitim ve sürekli-yaşam boyu öğrenme insanlık tarihinde hiç bugünkü kadar önemli olmamıştır. Gelecekte bugünkünden daha da önemli olacağına ise hiç kuşku yoktur. Bundandır ki, sağlık okuryazarlığının düzeyini artırmada en önemli unsur yaşam boyu öğrenmedir. Çünkü sağlık bilimleri ve uygulamaları, çağın teknolojisiyle sürekli gelişmekte ve yöntemler değişebilmektedir. Sağlık okuryazarlığı demek çağı yakalamak demektir. Bu da yaşam boyu öğrenmeyle gerçekleşir.

Öte yandan, yaşam boyu öğrenme ilkesinden yola çıkarak doğru bilgeye ulaşmak için bilgi ve belge yönetimine ihtiyaç vardır. Çünkü önemli olan bilgiye değil, ‘doğru’ bilgiye ulaşmaktır. Tam da bu noktada devreye bilgi ve belge yönetimi girmektedir. Bu bağlamda, sağlık okuryazarlığı, sağlık bilimleri ve uygulama alanlarında bilgi ve belge yönetimi ile birlikte ele alınması gereken bir konudur.

Page 215: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

190

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Hızlı değişimlerin yaşandığı, disiplinler arası ve üstü etkileşimlerin ve yeni bilgi teknolojilerinin etkisi altında bulunan sağlık bilimleri ve uygulama alanları ile bilgi ve belge yönetimi bilim ve uygulama alanları arasındaki ilişki ve etkileşim son derece önemlidir.

Tüm bilim ve uygulama alanları gücünü bilgiden alır. Elbette bu bilginin doğru, güvenilir, gerçek, geçerli ve güncel olması gereklidir. Buna özellikle sağlık alanında kanıta dayalı bilgi de dâhildir. Bu nitelikleri taşıyan bilgi olmadan bilimsel araştırma ve uygulamalar yapılamaz ve bilimin gerçeğine ulaşılamaz. Sağlık okuryazarlığı, sağlık alanında bilgiye ihtiyaç olduğunda farkında olma, bu nitelikteki bilginin hızlı, etkin, verimli ve ekonomik olarak bulunduğu yerin saptanması ve elde edilmesi, analizi ve değerlendirmesi (bilginin doğru, güvenilir, gerçek, geçerli, güncel, ve kanıta dayalı olması; gereksinimi karşılaması; etik değerlere sahip olması vs. açısından), organize edilmesi, bireyin değerler sistemine katılması, bu bilginin etkili ve üretken olarak kullanılması, üretken bilginin paylaşılması için gerekli bilgi, yetenek ve beceriler topluluğudur ve sağlık alanında yaşam boyu öğrenme için de temel oluşturur. Tüm disiplinlere, tüm öğrenme çevrelerine ve eğitimin tüm seviyelerine açık ve olmazsa olmaz olan “sağlık okuryazarlığı”, “yaşam boyu öğrenme” alanı ile doğrudan ilişkilidir.

Sağlık

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre sağlık şöyle tanımlanmıştır: “Sağlık sadece hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam iyilik halidir.” Bu tanımda bedence ve ruhça iyilik hali sağlığın bilinen yönüdür. “Sosyal yönden tam iyilik hali” yeni ve açıklanması gereken bir kavramdır. Bu kavramı açıklayabilmek için sağlığın sadece kişisel bir olgu olmadığını, toplumsal yönünün de bulunduğunu belirtmek gerekir. Kişinin sosyal yönden tam iyilik halinde olmasının ön koşulu sosyal yaşantısının sağlıklı olmasıdır. Çalışma ve yaşam güvenliğinin sağlanamadığı, iş bulma olasılığının bulunmadığı, gelir dağılım dengesizliğinin yarattığı huzursuzluğun giderilemediği toplumlarda kişinin tam iyilik halinde olması olanaksızdır.

Bu konuda açıklanması gereken bir diğer nokta, hastalık tanımıdır. Hastalık sözcüğünün anlamı hekim ve hekim olmayanlar için birbirinden farklıdır. Hekimler hastalığı şöyle tanımlar: “Doku ve hücrelerde normal dışı yapısal ve işlevsel (fonksiyonel) değişikliklerin doğurduğu haldir.” Hekim olmayanlar için sözcüğün anlamı kişinin kültürüne bağımlıdır. Kişinin sağlık kültür düzeyi yükseldikçe tanım, hekimin tanımına yaklaşır. Genellikle kişi, hastalık belirtileri çalışmasını önleyecek düzeye çıkarsa kendini hasta sayar. Sosyal bilimciler bunu şöyle belirtir; “Kişi kendisinden beklenen sosyal rolü yapamadığı zaman hasta sayılır.”

Sağlık Bilimi

Sağlık bilimleri; hastalık olgusunu tanımlar, sınıflar, sebep ve sonuçlarını açıklamaya çalışır; tedavi yöntemlerini önerir ve bu konularda akademik araştırmalar yapılmasını sağlar. Teknolojinin gelişimi ve bilgi çağının getirdiği yenilikler ışığında yaşayan organizmaya daha kaliteli ve sağlıklı hizmet sunabilmek için akademik eğitim ile yetişmiş elemanlara olan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır. Bir ülkenin sosyo-ekonomik düzeyini belirleyen önemli faktörlerden biri de sağlık hizmetlerinin niteliği (hızlı, etkin, verimli, ekonomik) ve ulaşılabilirliğidir. Bu hizmetleri daha verimli kılabilmek için değişik alanlarda sağlık personeli yetiştirilmesine önem verilmelidir. Bilginin katlanarak artmasından, bilim ve teknolojinin hızlı gelişmesinden; ‘bilim’, ‘teknoloji’ ve ‘eğitim’-’öğretim’ bileşenlerinin insan ve tüm çevresi için etkin bir güç olmasından, tüm bilim ve uygulama alanları, gereksinimleri ve değişime açıklık ve uyum yetenekleri doğrultusunda paylarını almaktadırlar. Ancak, tüm bilim ve uygulama alanları içinde en fazla payı alan bilim ve uygulama alanlarından biri ‘sağlık bilimleri’ ve ‘sağlık alanı’ dır. Hızla artan sağlık alanındaki bilgi ve çok hızlı gelişen sağlık bilimleri ve teknolojileri, sağlık alanlarında (Eczacılık, Tıp, Diş Hekimliği, Beslenme ve Diyetetik, Hemşirelik, Veterinerlik vd.) tüm süreçleri (tanı, tedavi, bakım, laboratuvar, araştırma-geliştirme vd.) çok daha kaliteli hale getirirken

Page 216: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

191

hata payını da en alt seviyeye indiriyor. Önemli diğer etkileri ise, sağlık bilimleri ve uygulama alanlarında yürüyen tüm süreçlerin çok daha etkin ve verimli bir hale gelmesidir. Günümüzde, sağlık bilimleri ve yeni nesil sağlık teknolojileri, sağlıkta dönüşümün ivmesini fevkalade artırmaktadır. Sağlık alanında gerçekleştirilmesi çok zor görünen pek çok iş ve işlem, sağlık bilimleri ve teknolojilerinin geldiği noktada artık hiç de zor değil. Zor olan bilgi temelli, etik ve kalite anlayışına dayalı sağlık bilimlerine ve teknolojilerine erişip, onları tesis etmek ve sürekli geliştirerek toplumun ve insanlığın yararına sunmak. İşte tam da bu noktada, sürdürülebilir geleceği ve gelişmeyi hedefleyen; evrensel, toplumsal, kurumsal ve kişisel yakın ve uzak geleceği görebilen; geniş bir vizyona, hümanist bir misyona ve yaratıcı zekâya sahip; kararlı, tutarlı ve planlı; insanı ve doğayı önemseyen ve seven; bilginin gücüne inanan ve onunla hareket eden yöneticinin ve ekiplerinin önemi ortaya çıkmaktadır (Yalvaç, 2011).

Sağlık Bilimleri Alanındaki Meslekler

Günümüze dek geçen süre zarfında insanlar maruz kaldıkları hastalıklardan kurtulmak için birçok çözüm yoluna başvurmuşlar fakat sorunlara paralel olarak çözüm yollarını bulmak uzun bir süreç gerektirdiği için yaşanan ilerleme çok yavaş olmuştur. Alternatif tıbbın yanı sıra (şifalı otlara dayanan bir tedavi yöntemi) cerrahi operasyonların da mevcut olduğu görülmüştür. Bunun yanı sıra mistisizmin etkin olduğu toplumlarda büyü ile tedavi de yapılmıştır. Dünya üzerinde varlığını sürdürmüş birçok toplum mevcut kültürel yapılarını da göz önünde bulundurarak kendi tedavi yöntemini kullanmıştır. Örneğin Mısır’da ölüleri mumyaladıkları için diğer uygarlıklara nazaran tıp biliminde daha fazla bilgi sahibi oldukları görülmektedir (Türkiye İş Kurumu, 2011, s. 14).

Sağlık bilimleri ve uygulama alanlarının yelpazesi oldukça geniştir. Bu geniş yelpaze, Tıp (Hekimlik), Diş Hekimliği, Eczacılık, Farmakoloji, Veterinerlik, Biyokimya, Biyoloji, Biyomedikal Mühendisliği, Dil ve Konuşma Terapisi, Ergoterapi, Fizyoterapi ve Rehabilitasyon, Moleküler Biyoloji ve Genetik, Odyoloji, Psikoloji, Beslenme ve Diyetetik, Çocuk Gelişimi, Ebelik, Hemşirelik, Ağız ve Diş Sağlığı, Ameliyathane Teknikerliği, Anestezi, Çevre Sağlığı, Çocuk Gelişimi, Diş Protez Teknolojisi, Diyaliz Teknikerliği, Eczane Teknikerliği, Elektronörofizyoloji, Engelli Bakımı ve Rehabilitasyon, Evde Hasta Bakımı, Fizyoterapi Teknikerliği, İlk ve Acil Yardım, İş ve Uğraşı Terapisi, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği, Laborant ve Veteriner Sağlık, Odyometri, Optisyenlik, Ortopedik Protez ve Ortez, Otopsi Yardımcılığı, Patoloji Laboratuvar Teknikerliği, Podoloji, Radyoterapi Teknikerliği, Sağlık Kurumları İşletmeciliği, Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik, Tıbbi Görüntüleme Teknikerliği, Yaşlı Bakımı gibi meslek gruplarını içinde barındırır.

Bilgi ve Belge Yönetimi Bilimi

“Bilgi” (information) terimi gibi, “belge” (document) terimi de tanımlanması güç terimlerden biridir. Latince document sözcüğü docere (öğretmek, bilgilendirmek) fiili ile –ment (araçlar) son ekinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Yani “belge” terimi öğretmeye veya bilgilendirmeye yarayan ders, deney ya da metin gibi araçlar için kullanılmaktadır. (Buckland, 1998) “Madam Dokümantasyon” olarak anılan Fransız dokümantalist Suzanne Briet (1951, s. 2), “bir fiziksel ya da entellektüel olguyu temsil etmek, yeniden yaratmak ya da ispatlamak için korunan ya da kaydedilen tüm somut ve sembolik dizinsel işaretleri” belge olarak tanımlamıştır. Briet, “Yıldız bir belge midir? Selden sürüklenen bir taş belge midir? Yaşayan bir hayvan belge midir?” diye sormakta ve yanıtını da vermektedir. “Hayır! Ama yıldızların fotoğrafları ve katalogları, mineraloji müzesindeki taşlar, kataloglanmış ve hayvanat bahçesinde gösterilen hayvanlar belgedir.”

Bilgi ve belge yönetimi temel olarak örgüt ortamında da sürekli artan bilgi kapasitesini güncelleyen, oluşan bilgileri ulaşılabilir kılan, gerekli bilgiye ulaşmak için gerekli olan işlemleri tanımlayan ve gerekli bilginin paylaşılmasını sağlayan bir disiplindir.  Bilgi ve belge yönetimi, kayıtların oluşturulması, alınması, bakımı, kullanımı ve elden çıkarılması işlemlerinin etkin ve sistematik olarak

Page 217: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

192

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

kontrol edilmesinden sorumlu yönetim alanıdır. Bilgi yönetimi, bir sistem içinde yer alan özellikle de yalnızca bireylerce bilinen bilginin (örtük bilgi) varolan genel depolanmış enformasyon ve verinin (açık bilgi) saptanması, toplanması, organizasyonu, depolanması ve kullanılması işlemidir.

Sağlık Okuryazarlığının Sağlık Bilimleri, Bilgi-Belge Yönetimi Bilimi ve Onların Uygulama Alanları ile İlişkisi

Günümüzde bilim olağanca hızıyla ilerlemekle birlikte, insan hayatının olmazsa olmazları arasına girmeyi başarmıştır. Bilimin sonucu olarak ortaya çıkan teknoloji hayatımızın her anında varlığını daha fazla hissettirmektedir. Bilimle teknoloji arasında döngüsel bir ilişki vardır; bilimsel çalışmalar uygulamaya elverişli bilgi üreterek teknolojik gelişmeye yol açarken, teknolojik gelişmeler de bilimsel araştırmanın daha uygun şartlarda yapılmasını sağlayarak bilimsel gelişmeyi hızlandırmaktadır. Günümüzde en çok araştırma yapılan bilim alanı, insan sağlığının önemi nedeniyle sağlık bilimidir. Sağlık alanında tıbbi bilgi çok çabuk gelişmekte, diğer bilim alanlarına göre hızlı değişmektedir. Sağlık alanında çalışanların iş alanlarında sorumluluk ve ayrıcalıklarının önemi diğer çalışma alanlarına göre farklılık arz etmektedir. Temel öğesi “insan sağlığı” olan sağlık biliminde tıbbi bilginin yönetimi zordur. Tam da bu noktada “bilgi yönetimi” kavramı ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla da sağlık alanında bilgi ve belge yönetiminin önemi büyüktür. Çünkü sağlık alanı karmaşık bir yapıya sahip olduğu için bir düzene ihtiyaç vardır. Sağlık hizmetlerinde bilgi ve belge yönetimi; hasta bakımı, hastalıkların önlenmesi, araştırma ve geliştirme, analiz, faturalandırma, planlama, eğitim, akreditasyon, vb. gibi konularla ilgili kişisel, kurumsal, sosyal, ekonomik yönden desteklemek adına gereklidir. Amaç, bilgiyi üretken kılmak ve ardından depolanmasını, paylaşılmasını, geliştirilmesini ve kullanılmasını sağlamaktır. Bilginin üretilmesi ve yayılması, yeni yapılanmalar içerisinde yer alan bireylere ve kurumlara yalnızca bilgi ve iletişim teknolojisini uygulamakla mümkün olmamaktadır. Bu noktada ‘bilgi yönetimi’ işin içerisine girmektedir Sağlık alanında da verilerin toplanması, saptanması, işlenmesi ve kullanılması aşamalarında bilgi ve belge yönetimi yardımcı olmaktadır. Bu da sağlık okuryazarlığı düzeyinin artmasında rol oynar. Çünkü sağlık okuryazarlığı ve yaşam boyu öğrenme için, gerekli bilginin saptanması, elde edilmesi, örgütlenmesi, depolanması ve paylaşılmasına ihtiyaç duyulur. Amaç, bilgiyi üretken kılmak ve ardından depolanmasını, paylaşılmasını, geliştirilmesini ve kullanılmasını sağlamaktır.

Sağlık okuryazarlığı, kişinin sağlığıyla ilgili bilgileri anlama, tavsiyeleri etkin kullanma ve sistemden yararlanma yeteneğidir (Peerson ve Sounders, 2009). Bir başka deyişle sağlık okuryazarlığı, reçete edilen ilaç şişelerindeki talimatları, randevu fişlerini, tıbbi eğitim broşürlerini, hekimlerin açıklamalarını ve izin formlarını anlama ve karmaşık sağlık sistemleri ile baş edebilme yeteneğini içerir (Nutbeam, 2000).

Sağlık okuryazarlığı, temel insanlık hakkı olan bir konuda bilgi edinme, edinilen bilgiyi kullanma hakkına dayanmaktadır. Sağlık okuryazarlığının gelişmesi, doğru bilgi ve hizmete ulaşma becerilerini, alınan hizmetleri kullanabilme yeteneğini, kişisel gelişim alanlarının ve sosyal becerilerin artması yönünde destekleyici bir araçtır. Sağlık okuryazarlığı, kaynakların doğru kullanılmasını, sağlık hizmetlerinde kalite koşullarının oluşturulmasını, bireyin kendi sağlığı ve toplum sağlığı üzerinde yetkin olmasını güçlendirir. Sağlık okuryazarlığı, doğru bilgi ve hizmete ulaşma becerilerini geliştirirken, aynı zamanda bu hizmeti kullanabilme yeteneğini de destekler. Sağlık okuryazarlığı, sağlık profesyonelleri için iletişim ve klinik becerileri kazanmasında, sağlık hizmeti alanlar için de anlaşılır olabilmesinde ve karar mekanizmasına dâhil olabilmesinde son derece önemli bir kavramdır. Yetersiz sağlık okuryazarlık düzeyi, yetersiz sağlık bilgisi nedeniyle hastalanma riskini yükseltir, tedavi yöntemlerini anlama düzeyini düşürür ve sağlık hizmetleri maliyetlerinin artmasına neden olur. Sağlık okuryazarlığı bireylerin kendi sağlık problemlerini daha iyi anlamasına ve sağlık hizmeti veren ile daha iyi iletişim kurmasına, yapılması gerekenleri daha iyi anlayıp doğru uygulamasına yardımcı olur. Sağlık okuryazarlığı düzeyinin artırılması amacı ile üç türde müdahale yapılması önerilmektedir, bunlar; genel eğitim düzeyi düşük olanların desteklenmesi, sağlık okuryazarlığı

Page 218: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

193

düzeyinin yükseltilmesi ve bu amaca yönelik politika belirlenmesi, yönetsel düzenlemeler yapılması ve uygulanmasıdır.

Sağlık okuryazarlığı bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesi ve korunma programlarının başarısı bakımından daha çok önem arz etmektedir. Bu konudaki çalışmalarda ilgili uzmanlık dernekleri ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapılması yarar sağlar.

Eğitim ve sürekli-yaşam boyu öğrenme insanlık tarihinde hiç bugünkü kadar önemli olmamıştır. Gelecekte bugünkünden daha da önemli olacağına ise hiç kuşku yoktur. Sürekli ve katlanarak artan ve gelecekte daha da kısa zamanda ve çok daha büyük katlarla artacak olan bilgi ile bilgi teknolojisinde süren ve hiç bitmeyecek olan devrim, yalnızca neyi, niçin öğrendiğimizde değil, formel (resmi) ve enformel (resmi olmayan), başka bir söyleyişle, sınıfta ve dışında nasıl öğrendiğimizde de değişimleri getirmektedir. Bu yeni çevrede başarılı olmak için yalnızca bilgiye nasıl erişileceğini bilmek ve çok bilgiye erişmek yeterli değil, doğru zamanlı ve yerinde, doğru, hızlı, verimli ve etkin olarak bilginin nasıl analiz ve sentez edileceğini ve kullanılacağını, bilgiyi üretken kılarak bilgi üretmeyi ve bilgiyle üretmeyi, kısaca bilinçli yaşamayı da bilmek gerekmektedir. Bilgi ve bilgi teknolojilerinde patlama ile süregelen durum nedeniyle, insanın her yaşta ve her alanda becerilerini sürekli olarak yenilemesi ve bilgilerini genişletmesi gerekmektedir. Eğitim ve sürekli-yaşam boyu öğrenme, aktif olarak istihdam edilen veya edilmeyen ‘yaşça büyükler’ için de eşdeğer öneme sahiptir. Aslında, bütün yaşlardaki insanlar için eğitim ve sürekli-yaşam boyu öğrenme, daha uzun, daha sağlıklı, daha doygun ve üretken ve bilinçli yaşam tarzı için en önemli anahtardır (Yalvaç, 2009).

Bilgi okuryazarlığı, eleştirel düşünebilme ve anlamlandırabilme ile bireylerin toplumsal tüm sorumluluklarda aktif rol almalarını amaçlamaktadır. Bu amaçtan yola çıkarak bilgi okuryazarı birey yetiştirme görevinin eğitim ve öğretim kurumlarının sorumluluğunda olması doğru olacaktır. Bireyler eğitim ve öğretim hayatları boyunca öğrenmeyi öğrenen, öğrendiklerini paylaşabilen bireyler olarak yetiştirilebilirlerse sağlam bir gelecek ve yaşanabilir bir hayat yapılandırılmış olacaktır (Kızılaslan, 2007).

Bireylerin sağlık profesyonellerine karşı daha anlaşılır olabilmek, sağlık kararlarına katılımda daha aktif rol alabilmek, daha kaliteli sağlık hizmetinden yararlanabilmek için sağlık okuryazarlığı düzeyinin artırılması gerekir. Sağlıkla ilgili konularda ilk ve en güvenilir kaynak olan sağlık profesyonellerin sağlık eğitimi yapacak olanaklarının bulunmaması bireyleri internet, televizyon ve gazete gibi güvenilir olmayan kaynaklara yönlendirmektedir. Sosyal paylaşım sitelerinden, televizyon ve gazetelerde alanında uzman olmayan ve bir ürün pazarlayan kişiler yanlış yönlendirmeler yapabilirler. Güvenilir olmayan bu kaynakların kullanımının artması bireylerin sağlığı konusunda doğru olmayan kararlar almasına neden olabilir (Ilgaz ve Gözüm, 2016).

Sonuç ve Öneriler

Modern sağlık sistemi çok kompleks bir yapıdadır ve bu kompleks yapıyı çözümleyebilmek için doğru bilgiye ve bu bilginin gücüyle oluşan bir yeterliğe sahip olmak gerekir. Sağlık alanındaki bu bilgi ve yeterlik için ise ‘Sağlık Okuryazarlığı’ kavramı eşsiz bir konumdadır. Sağlık okuryazarlığı, bireylerin sağlıkla ilgili bilgileri anlamaları kadar, edindikleri bilgileri değerlendirme ve uygulama dâhil pek çok konuyu kapsamaktadır. Sağlık okuryazarlığı, her yaş (çocuk, genç, yetişkin, yaşça büyük), cinsiyet ve eğitim seviyelerindeki kişinin sağlıkla ilgili etkin ve uygun kararlar verebilmesi için sahip olması gereken bilgi ve yeterlik olarak değerlendirilebilir. Yetersiz sağlık okuryazarlığı, sağlıkla ilgili bilgilerin yanlış anlaşılması, tedavinin aksaması gibi birey sağlığı açısından riskli sonuçlara neden olması kadar, sağlığa ayrılan kaynakların etkili kullanılmaması ve maliyetin artması gibi çok önemli bir konuyu da barındırır. Bu yüzden de sağlık okuryazarlığının düzeyinin yükselmesi, toplumsal ve ekonomik açıdan katkı sağlar.

Page 219: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

194

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Öte yandan, yeni sağlık sistemlerinin beraberinde getirdiği yeniliklerle oluşan karmaşayı çözmek için de sağlık okuryazarlığına ihtiyaç vardır. Çünkü bilgi insanlığın sahip olduğu her şeydir. Bilgi olmadan hiçbir şey gelişemez. Bu durumda da sağlık okuryazarlığının geliştirilebilmesi için başka alanlara ihtiyaç vardır. Bu alanların en önemlisi Bilgi ve Belge Yönetimi’dir. Çünkü Bilgi ve Belge Yönetimi sistematik, düzenli ve ciddi bir disipline sahiptir. Gereksinim duyulan bilgilerin sağlık alanındaki arşivler, dokümantasyon merkezleri ve bilgi merkezleri gibi birimler tarafından toplanması, kayıt altına alınması, korunması, düzenlenmesi ve basılı elektronik ortamlarda hizmete sunulması ile ilgili ilke, işlem ve hizmetleri araştırmaya, geliştirmeye ve öğretmeye yardımcı olur. Dolayısıyla sağlık alanıyla disiplinlerarası iş birliğinde bulunulması gerekmektedir. Disiplinlerarası iş birliğinin sağlanmasıyla bilimin ilerleyişi sağlanabilir. Bu iki disiplinin de birbirleri arasında yeni çalışma alanları kazandırılması gereklidir. Çünkü alanın gelişmesi için başka alanlara da ihtiyaç duyulmaktadır. Bilgi ve belge yönetimi de sağlık alanındaki sağlık okuryazarlığına katkıda bulunur. Böylelikle sağlık okuryazarlığı düzeyi artar ve toplumlar, bu konuyla bağlantılı olarak sağlık alanında oluşabilecek sorunları çözmekte gelişir.

Maalesef ki, sadece Türkiye’de ve KKTC’de değil, tüm dünyada bu konuyla ilgili çalışmalara çok az yer verilmiştir. Bu çalışma, sağlık okuryazarlığı ile sağlık bilimleri ve uygulama alanlarında bilgi ve belge yönetimi arasındaki ilişkiyi ortaya koymada multidisipliner bir yaklaşıma önayak olmuştur. Ayrıca bu çalışma, ilişkiyi geliştirmenin yaşamsal önemine ve gereklerinin yapılmasına dikkat çekmeyi başarabilirse amacına ulaşmış sayılabilir.

Sağlık Okuryazarlığını Geliştirmek için Öneriler:

Toplumda sağlık okuryazarlığının geliştirilmesi yalnızca bireylerin veya sağlık sektörünün çabası ile sağlanamaz, bunun için çok sektörlü yaklaşım yapılması gereklidir. Sağlık okur-yazarlığının geliştirilmesi sağlık sektörünün yanı sıra eğitim sektörü, sivil toplum kuruluşları, akademik çevre, medya ve iletişim sektörü, iş dünyası gibi değişik tarafların ortak çabası ile sağlanabilir. Toplumun gereksinimleri, beklentileri ve toplumun bu tür yaklaşımlara ilgisi öğrenildikten sonra iletişim aracı olarak değişik gruplara göre uygun ve yalın bir dil seçilmelidir. Ayrıca aralıklarla yapılan çalışmalar yolu ile toplumda sağlık okuryazarlığı düzeyi ölçülmek suretiyle bu yöndeki çalışmaların etkisi değerlendirilmelidir. Bununla birlikte sağlık okur-yazarlığı ile ilgili temel belirleyici unsurun genel eğitim düzeyi olduğu hatırda tutulmalıdır. Bunun ötesinde sağlık okuryazarlığının gelişmesinin yaşam boyu öğrenme uygulaması ile yakından ilişkili olduğu da bilinmektedir. Bütün ülkelerde ulusal eğitim politikası olarak “yaşam boyu öğrenme” ilkesi benimsenmiştir. Ancak değişik ülkelerde bu konuda farklı uygulamalar vardır. Yaşam boyu öğrenme politikasının başarılı uygulandığı toplumlarda sağlık okuryazarlığı düzeyi de yüksek bulunmaktadır. Okul öğrenimi dışında, aile içi eğitim olanaklarından başlamak suretiyle arkadaş gruplarında, çeşitli sosyal ortamlarda ve medya aracılığı ile değişik eğitim fırsatları yaratılabilir. Çeşitli eğitim fırsatlarının yanı sıra sosyal öğrenme yaklaşımlarının da sağlık okuryazarlığı eğitiminde önemli etkisi vardır. Sonuç olarak sağlık okuryazarlığı düzeyini yükseltmek ve sağlık bilincini geliştirmek için şu yaklaşımlar önerilmektedir:

1. Sağlık okuryazarlığı eğitimi erken çocukluk döneminden itibaren yapılmalıdır: Sağlıkla ilgili temel kavramlar erken çocukluk döneminden başlayarak verilmelidir. Çocuk bakımı, çocuk oyunları sırasında veya çocukla konuşmalar içinde çocuğa sağlıkla ilgili temel kavramlar da aktarılmalıdır.

2. Sağlığın geliştirilmesi kavramı okul eğitimi sırasında geliştirilmelidir: Okul eğitim programı içinde sağlık üzerinde belirleyici olan bireysel ve çevresel faktörlerin üzerinde durulmalı, ders ve ders dışı etkinlikler içinde bu konulara da yer verilmelidir. Almanya’da bu konuda program uygulanan bir okulda öğrencilerin, okul içindeki sağlık etkinliklerinde liderlik yapmaya başladığı gözlenmiştir.

Page 220: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

195

3. Yetişkin dönemindeki eğitimde olası engellerle başetme yolları geliştirilmelidir: Yetişkinlere eğitim vermenin çeşitli güçlükleri vardır. Öncelikle eğitim için talep yaratmak ve uygun ortam sağlamak gerekir. Ayrıca yetişkinlerin eğitime zaman ayırması da kolay değildir. Bütün bu güçlükleri doğru olarak tespit edip bunların çözümü için uygun yaklaşımlar geliştirilmelidir. Eğitim için uygun bir iletişim yöntemi ve anlaşılır bir dil kullanmak gereklidir. Bununla birlikte yetişkin eğitimi yapmanın önemli olumlu yanı da vardır; bir yetişkinin eğitilmesi, ailenin diğer bireylerinin, özellikle çocukların eğitimi bakımından olumlu etki yapar.

4. Bireylerin özelliklerine ve kapasitelerine uygun çok yönlü programlar yapılmalıdır: Eğitime katılacak grupların benzer ilgileri olan, benzer eğitim düzeyinde olan ve anlama kapasiteleri de birbirine yakın olan kişilerden oluşması önemlidir. İlgi ve kapasiteleri farklı olan kişilerden oluşan gruplarda eğitim verimsiz olur, başarısı düşük olur. Eğitim yöntemi olarak görsel ve işitsel araçlar kullanılmalı, kolay anlaşılır yazılı materyal sağlanmalıdır.

5. Katılımcı eğitim yöntemleri kullanılmalıdır: Eğitimler “anlatım ve dinleme” şeklinde olmamalı, katılımcılar da eğitim süreci içinde aktif olarak yer almalı, rol üstlenmelidir. Bu şekilde eğitimin etkisi daha uzun ve kalıcı olur.

6. Sağlıklı olmak ve iyilik hali için yeni yöntemler geliştirilmelidir: Hem sağlık ve iyilik anlayışı bakımından hem de eğitim yöntemleri bakımından gelişmeler izlenmeli ve yeni kavramlar ve yeni yöntemler uygulanmalıdır (Bilir, 2014).

Sonuç olarak sağlık okuryazarlık seviyesinin yükseltilmesinin toplumsal kazanımı da yüksek olacaktır. Bu toplumsal kazanımda sağlık çalışanları kadar medyaya da rol düşmektedir. Bireylerin bilgi edinme konusunda sıklıkla başvurmakta oldukları medyanın sağlık okuryazarlığını geliştirmek üzere sorumlu yayıncılık anlayışı ile hareket etmesi büyük önem taşımaktadır. Başta sağlık çalışanları olmak üzere herkesin sağlık okuryazarlığı farkındalığını artırmak ve sağlık okuryazarlık düzeyini iyileştirmek gereklidir. Sağlık çalışanlarının özellikle hekimlerin sağlık hizmeti talep eden ile doğru iletişimi kurarak bu konuda öncülük yapmaları ve halkı bilinçlendirmelerinin önemli olduğu bir kez daha vurgulanmalıdır.

Teşekkür

Bu çalışmanın gerçekleştirilmesinde, değerli bilgilerini bizimle paylaşan, kendisine ne zaman danışsak bize kıymetli zamanını ayırıp sabırla ve büyük bir ilgiyle bize faydalı olabilmek için elinden geldiginden fazlasını sunan, her sorun yaşadığımızda yanına çekinmeden gidebildiğimiz, güler yüzünü ve samimiyetini bizden esirgemeyen ve gelecekteki mesleki hayatımızda da bize verdiği değerli bilgilerden faydalanacağımızı düşündüğümüz kıymetli ve danışman hoca statüsünü hakkıyla yerine getiren Prof. Dr. Mesut Yalvaç’a teşekkürü bir borç biliyor ve şükranlarımızı sunuyoruz. 

Kaynakça

Beauchamp, A., Buchbinder, R., Dodson, S., Batterham, R. W., Elsworth, G. R., McPhee, C., & Osborne, R. H. (2015). Distribution of health literacy strengths and weaknesses across socio-demographic groups: a cross-sectional survey using the Health Literacy Questionnaire (HLQ). BMC Public Health, 15(1), 678.

Bilir, N. (2014). Sağlık okuryazarlığı. Turkish Journal of Public Health, 61-68.

Briet, S. (1951). Qu’est-ce que la documentation? (What is documentation?). Paris: Editions Documentaires Industielles et Techniques. Translated by Ronald E. Day. Erişim adresi: http://www.lisp.wayne.edu/~ai2398/briet.htm

Çopurlar, C. K., ve Kartal, M. (2016). Sağlık okuryazarlığı nedir? Nasıl değerlendirilir? Neden öemli? TJFM&PC.

Durmaz, Y., Yayan, E. H., Sezgin, D., ve Yakıncı, C. (2015). Sağlık personelinin “sağlık okuryazarlığı” kavramı hakkındaki bilgi düzeyi. Konuralp Tıp Dergisi, 114-117. 

Gürdal, O. (2000). Yaşam boyu öğrenme etkinliği enformasyon okuryazarlığı. Türk Kütüphaneciliği, 176-187. 

Page 221: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

196

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Ilgaz, A. ve Gözüm. S.(2016). Tamamlayıcı sağlık yaklaşımlarının güvenilir kullanımı için sağlık okuryazarlığının önemi. Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Elektronik Dergisi, 67-77.

Kızılaslan, D. (2007). Bilgi okuryazarlığı ve üniversite kütüphaneleri: bilgi okuryazarlığı planı hazırlama unsurları (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). İstanbul: İstanbul Üniversitesi, 2007.

Nutbeam, D. (2000). Health literacy as a public health goal: a challenge for contemporary health education and communication strategies into the 21st century. Health promotion international, 15(3), 259-267.

Peerson, A., & Saunders, M. (2009). Health literacy revisited: what do we mean and why does it matter?. Health promotion international, 24(3), 285-296.

Tözün, M., ve Sözmen, M. K. (2014). Halk sağlığı bakışı ile sağlık okuryazarlığı. Smyrna Tıp Dergisi, 48-54.

Türkiye İş Kurumu (2011). Sağlık mesleklerini tanıyalım. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi. 

Yalvaç, M. (2009). “21. Yüzyıl okuryazarlığı: bilgi okuryazarlığı” Bilginin gücü içinde.  Haberdar Gazetesi, 12. 

Yalvaç, M. (2009). “Eğitim ve sürekli-yaşam boyu öğrenme” Bilginin gücü içinde. Haberdar Gazetesi, 26.

Yalvaç, M. (2011). “Çeşitlilik, zenginlik ve bilgi örgütleri” Bilginin gücü içinde. Haberdar Gazetesi, 11.

Page 222: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

197

Bu çalışmada okul kütüphaneciliğinin etkinliğini belirleyen bilgi ortamı ve eğitim yaklaşımı etkenlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Ulusal eğitim, bilginin bireyin zihninde yapılandırıldığını dolayısıyla kendi kendine bir öğrenmenin mümkün olduğunu savlayan yapılandırmacı bir anlayışla son yıllarda yeniden planlanmıştır. Bu bağlamda okul kütüphanelerinin eğitim sistemi içerisindeki konumunun ve işlevselliğinin bu planlama kapsamında yeniden ele alınıp alınmadığını irdelemek bu çalışmanın özgün yanını oluşturmaktadır. Çalışmanın bir diğer özgün yanı ise, nesnel hakikatlerin yerine kişisel kanaatlerin karar alma süreçlerinde etkin olduğu gerçek-sonrası (post-truth) kavramını okul kütüphaneciliği bağlamında ele almasıdır. Eğitimin bilgiden bağımsız düşünülemeyeceği gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, mevcut bilgi ortamının betimlenmesi ve çalışmanın bağlamına ilişkin etkisinin tartışılması elzemdir. Bu bağlamda, bu çalışmanın aşağıdaki sorulara bir yanıt vermesi hedeflenmiştir: Okul kütüphanelerinin mevcut yapısı işlevsel midir? Okul kütüphaneleri yapılandırmacı eğitim anlayışı içerisinde nasıl ele alınmalıdır? Gerçek-sonrası kavramı eğitimi ve dolayısıyla okul kütüphanelerini nasıl etkiler? Yukarıdaki soruların odağında okul kütüphaneleri, yapılandırmacı eğitim anlayışı ve gerçek-sonrası kavramı arasındaki ilişki bulunmaktadır. Bu çalışma kapsamında her bir unsur kendi dinamikleri içerisinde incelenmeyip, yalnızca aralarındaki ilişki açığa çıkarılmaya çalışılmıştır. Bu amaçla literatür taraması yöntemiyle eğitim anlayışındaki son yirmi yıldaki dönüşümün dikkate alınması yeterli görülmüştür. Okul kütüphaneciliğinin problemleri göz önünde bulundurulduğunda ise, süreçlerini anlamak için daha eski tarihli kaynaklara da başvurulmuştur. Bilgi ortamının ürünü olan gerçek-sonrası kavramı ise tüm bu süreçlerle ilişkisi bağlamında ele alınarak çalışmanın çatısını kurmuştur. Sonuç olarak mevcut bilgi ortamı, eğitimin her aşamasında eleştirel düşünmeyi zorunlu kılmaktadır. Bireye öğrenmesiyle ilgili atfettiği sorumlulukla yapılandırmacı eğitim anlayışı, eleştirel düşünmenin yeşermesi için uygun zemini sağlayacaktır. Değişen bilgi ihtiyaçlarının ve yaklaşımlarının üzerinde durulacağı okul kütüphaneleri, sınıf dışı eğitim ortamları olarak bu noktada devreye girmektedir. Okul kütüphanelerinde halihazırda yürütülen bilgi okuryazarlığı becerilerinin geliştirilmesine yönelik programlar eğitim müfredatı ile entegre edilmeli, okul kütüphanelerinde en az lisans düzeyinde eğitim görmüş kütüphanecilerin istihdamı sağlanmalıdır. Okul kütüphaneleri yalnızca okuma kültürünü geliştiren değil, araştırma kültürünü de benimsetme misyonuyla hareket eden eğitim bileşenleridir.

Anahtar Sözcükler: Gerçek-sonrası, Yapılandırmacı eğitim anlayışı, Okul kütüphaneciliği

Constructivist Education and School Libraries in Post-Truth Information Environment

Abstract

In this study, it is aimed to evaluate the information environment and educational approach factors that determine the effectiveness of school librarianship. The national education has been redesigned in recent years with a constructivist approach which argues that learning is possible as self-learning since knowledge is structured in the mind of the individual. It is a unique aspect of this study to examine whether the position and functioning of school libraries in the education system is reconsidered within the scope of this planning. Another unique aspect of this study in the context of school librarianship, is to address the post-truth concept, in which personal opinions are effective in decision-making processes instead of objective truths, Given the fact that education cannot be considered independent of information, it is essential to describe the current information environment and discuss its influence on the context of the work. This paper enquires the following questions: Is the present structure of school libraries functional? How should school libraries be addressed within constructivist education? How does the concept of post-truth affect education and therefore school libraries? The focus of the above questions is on the relationship between school libraries, constructivist approach of education, and concept of post-truth. Within the scope of this study, each element was not examined in its own dynamics, but only the relationship between them was tried to be exposed. For this purpose, it has been deemed sufficient to take into consideration the transformation of educational approaches in the last two decades based on literature review. Considering the problems of the school librarianship, early resources were also been consulted to understand its process. The post-truth concept as the product of the information environment will be studied in relation to all these processes and will form the framework of this study. As a result, the current information environment requires critical thinking at every stage of education. Constructivist education approach which gives the learning responsibility to individual, will provide a suitable ground for critical thinking. The school libraries that will focus on changing information needs and approaches are engaged at this point as non-classroom learning environments. Programs to develop information literacy skills currently conducted in school libraries should be integrated with the curriculum and employment of librarians having at least an undergraduate degree should be ensured. School libraries are educational components that act not only in the development of reading cultures, but also in the adoption of research cultures.

Keywords: Post-truth, Constructivist education approach, School librarianship

Gerçek-Sonrası Bilgi Ortamında Yapılandırmacı Eğitim ve Okul Kütüphaneleri

Burcu ERBİL-ÇİFÇİ*

Öz

* Yüksek Lisans, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]

Page 223: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

198

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Giriş

Okul kütüphanesinin diğer kütüphane türlerine göre farkı eğitimin epistemolojik temelinden yükseliyor olmasıdır. Tüm kütüphane türlerinin ortak epistemolojik sorusu “bilginin nasıl toplumsallaşacağı” olsa da okul kütüphanesi bu toplumsallaşma sürecinde eğitici bir rolü de üstlenir. Bu rol ise eğitimin kendi epistemolojik sorularına verilen yanıt tarafından belirlenir. En genel şekliyle ifade edecek olursak, öğrenene hangi bilginin hangi yöntemle öğretileceği sorusu bir eğitim yaklaşımı doğuracaktır. Bu eğitim yaklaşımı okul kütüphanesinin eğitim içerisindeki rolünü ve etkinliğini belirleyecektir. Çalışmada okul kütüphanesi ile eğitim arasında organik bir bağ kurulmaya çalışılmayacaktır, aksine bu iki unsur birlikte düşünülmektedir. Bu birlikteliğin edilgin olmadığını, her iki unsurun da birbirini dönüştürmelerinin karşılıklı olarak mümkün olduğunu vurgulamak gerekmektedir. Okul kütüphanesi epistemolojik sorularıyla yalnızca kendisini ilgilendiren yanıtlar aramaz, bu sorular aynı zamanda eğitime ilişkin bir yanıt arama çabasıdır.

Bu çalışmanın amacı da okul kütüphaneciliğinin etkinliğini belirleyen bilgi ortamı ve eğitim yaklaşımı etkenlerini değerlendirilmektir. Öyle ki bu etkenler, okul kütüphaneciliğinde bir dönüşümü zorunlu kılmaktadır. Okul kütüphaneciliğinin niteliğini eğitim yaklaşımı belirlerken, eğitim yaklaşımlarını söz konusu dönemde bilgiden ne anlaşıldığı biçimlendirmektedir. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda konunun eğitim yaklaşımı-okul kütüphaneciliği-bilgi ortamı çerçevesinde ele alınması uygun görülmüştür.

Ulusal eğitim, bilginin bireyin zihninde yapılandırıldığını dolayısıyla kendi kendine bir öğrenmenin mümkün olduğunu savlayan yapılandırmacı bir anlayışla son yıllarda yeniden planlanmıştır. Bu bağlamda okul kütüphanelerinin ulusal eğitim sistemi içerisindeki konumunun ve işlevselliğinin bu planlama kapsamında yeniden ele alınıp alınmadığını irdelemek bu çalışmanın özgün yanını oluşturmaktadır. Çalışmanın bir diğer özgün yanı ise, nesnel hakikatlerin yerine kişisel kanaatlerin karar alma süreçlerinde etkin olduğu gerçek-sonrası (post-truth) kavramını okul kütüphaneciliği bağlamında ele almasıdır. Eğitimin bilgiden bağımsız düşünülemeyeceği gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, mevcut bilgi ortamının betimlenmesi ve çalışmanın bağlamına ilişkin etkisinin tartışılması elzemdir.

Bu bağlamda, bu çalışmanın aşağıdaki sorulara bir yanıt vermesi hedeflenmiştir:

�Okul kütüphanelerinin mevcut yapısı işlevsel midir?

�Okul kütüphaneleri yapılandırmacı eğitim anlayışı içerisinde nasıl ele alınmalıdır?

�Gerçek-sonrası kavramı eğitimi ve dolayısıyla okul kütüphanelerini nasıl etkiler?

Yukarıdaki soruların odağında okul kütüphaneleri, yapılandırmacı eğitim anlayışı ve gerçek-sonrası kavramı arasındaki ilişki bulunmaktadır. Bu çalışma kapsamında her bir unsur kendi dinamikleri içerisinde incelenmeyip, yalnızca aralarındaki ilişki açığa çıkarılmaya çalışılmıştır. Bilgi ortamının ürünü olan gerçek-sonrası kavramı tüm bu süreçlerle ilişkisi bağlamında ele alınarak çalışmanın çatısını kurmuştur.

Kavramsal Çerçeve

Yukarıda genel olarak ifade edildiği gibi, hangi bilginin hangi yöntemle öğretileceği sorusuna verilen yanıtlar farklı eğitim yaklaşımları ortaya çıkarmaktadır. Bu yaklaşımlar bilgiden ne anlaşıldığına göre değişkenlik göstermektedir. Bu çalışma kapsamında ele alınacak eğitim yaklaşımı yapılandırmacı eğitim yaklaşımıdır.

Yapılandırmacı eğitim yaklaşımı pragmatist felsefeden doğmuştur. Bu felsefenin temsilcileri ise John Dewey, Charles Sanders Peirce, William James ve George Herbert Mead’dır (Noddings, 2017,

Page 224: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

199

s. 25). Pragmatizm Jean-Jacques Rousseau ile başlayan çocuk veya öğrenci merkezli eğitim felsefesi geleneğinin doruk noktasını oluşturur. Buna ek olarak toplum ve eğitim arasındaki ilişki ile de meşgul olur. Pragmatistlere göre eğitimin sosyalleşmeyi ve kültürlenmeyi temin etmek gibi sosyal birtakım amaçları vardır. Bu amacı taşımasıyla bir bakıma muhafazakârdır. Başka bir deyişle, eğitim, kültürel mirası toplumun henüz olgunlaşmamış üyelerini meydana getiren çocuklara aktarmak suretiyle kültürel sürekliliği temin ettiği için, zorunlu olarak muhafazakâr olmak durumundadır. Fakat pragmatizm eğitimi yalnızca bununla sınırlamaz. Eğitimin, dil ve kültürel araçların aktarılmasının miras alınan kültürü değişime uğratma veya dönüştürüp yeniden yaratma imkânlarını da taşıdığını söyler. Pragmatizme göre evren sürekli bir değişim süreci içinde olan bir varlık alanıdır. Aynı şekilde kültür de sürekli bir değişime tabidir. Pragmatist eğitim felsefesine göre, insanlar özellikle bilimsel yöntemi kullanmak suretiyle kültürü yeniden yaratma, değişmenin doğrultusunu belirleme ve bu süreç üzerinden de kendilerini ve geleceklerini değiştirme imkânı bulurlar. Pragmatist felsefenin eğitim teorileri ilerlemecilik ve yapılandırmacılıktır. Öğrencilere kendi bilgi ve kavrayışlarını inşa etme imkânı sağlamayı; onlara bilgilerini, hâlihazırda bilmekte ve inanmakta oldukları şeylerle yeni temasa geçtikleri olay ve faaliyetlerin karşılıklı etkileşimi üzerinden yapılandırma imkânı temin etmeyi hedefler. Uygulamada ise kendisine, öğrencileri anlamın yapılandırılmasını ve bilginin inşasını kolaylaştıracak faaliyetler içine sokarak, etkileşimi olanaklı kılacak bir öğrenme çevresi yaratarak, öğrenmenin sosyal bağlamına özen göstererek yer bulur. Eğitimin en yüksek amacı ise sonraki deneyimlerin yönlendirilmesini mümkün kılacak şekilde gelişmedir (Cevizci, 2016, ss. 126-129). Yapılandırmacı eğitim, göreli ve değişken bilgi ortamında öğrenenin kendisini gerçekleştirmek için ihtiyaç duyabileceği ortamı sağlar. Mevcut problem durumlarıyla baş edebileceği yetkinlikleri kazandırmayı amaçlar, eğitimin hedeflerini gerçekleştirmek için ulaşacağı bir bitiş noktası tasarlamaz.

Sönmez 2002’deki çalışmasında Ertürk, Akkoyunlu, Yedikardeşler, Sönmez, ve Yaralıoğlu’nun farklı çalışmalarına atıfta bulunarak Cumhuriyet Döneminde Türk eğitim sisteminin kağıt üzerinde pragmatizme göre düzenlendiğini, fakat uygulamada (köy enstitüleri hariç) ise (pozitivist) realist ve idealist felsefelere dayanan, davranışçı (esasici ve daimici) eğitim akımlarını kullandığını belirtmiştir (Sönmez, 2002, s. 138). Pragmatist felsefe eğitim programlarında 2004 yılı sonrasında, kâğıt üzerinde de olsa yeniden kendisine yapılandırmacı eğitim anlayışı ile yer bulmuştur.

Milli Eğitim Bakanlığı, 2004 yılında öncelikle ilköğretim programlarını, daha sonra da ortaöğretim programlarını yeniden düzenleyerek uygulamaya koymuştur. Bakanlık, 2004 yılına kadar ulusal eğitim sisteminde hakim psikolojik anlayış olan davranışçılığı ve daimici ve esasici eğitim felsefelerinin yerine pragmatik felsefenin eğitime yansıması olan ilerlemecilik ve yapılandırmacı yaklaşımı benimsemiştir. Buna paralel olarak, öğretim programları yapılandırmacı yaklaşıma göre hazırlanmış ve ders kitapları da bu yaklaşım temel alınarak tasarlanmıştır (Baş, 2011). Ulusal eğitim sisteminde uygulamada sıklıkla benimsenen pozitivist felsefe davranışçı eğitim yaklaşımlarını ortaya çıkarırken, pragmatist felsefe yapılandırmacı eğitim yaklaşımına temel oluşturmaktadır. Davranışçı yaklaşımlara göre öğrenme çıktıları davranışlarda gözlemlenen değişimlerdir; yapılandırmacı yaklaşıma göre ise bireysel bilgi düzeyindeki değişim eğitim çıktısı olarak değerlendirilir. Bu bağlamda davranışçı eğitim yaklaşımlarında kütüphane kullanmak bir davranış haline getirilmeye çalışılırken, yapılandırmacı eğitim anlayışında birey kütüphanenin, daha genel bir ifadeyle merak ve ilgisine yöneleceği serbest mekânların doğal kullanıcısıdır. Dolayısıyla kütüphane doğal olarak öğrenme etkinliğinin bir mekânıdır. Buna rağmen eğitim programlarında yapılandırmacı eğitim anlayışına yönelik yapılan düzenleme ışığında okul kütüphanesine yönelik bir düzenlemeye gidilmemiştir. Okul Kütüphaneleri Yönetmeliği, son olarak 2001 yılında güncellenerek yayınlanmış ve takip eden yıllarda biçimsel olarak yapılan birkaç düzenleme dışında güncellenmemiştir. Mevcut haliyle okul kütüphanelerinin işlevi kullanıcıda bir davranış olarak kütüphane kullanmayı geliştirmektir. Keza yönetmeliğin amacı şu şekilde tanımlanır:

“Madde 1-Bu Yönetmeliğin amacı, Türk Millî Eğitiminin genel amaçları ve temel ilkeleri doğrultusunda öğrencilerin bilimsel düşünen, demokratik davranışlara sahip, okuma alışkanlığı kazanmış, öğrenmeye,

Page 225: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

200

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

araştırmaya ve yeni teknolojileri kullanmaya istekli; hak, görev ve sorumluluklarının bilincinde; çağın gereklerini yerine getirebilecek şekilde yetişmelerine ve yararlanmalarına yardımcı olmak için okul kütüphaneleri ile ilgili gerekli düzenlemeleri yapmaktır.” (Okul Kütüphaneleri Yönetmeliği, 2001).

Yapılandırmacı eğitimin gereksineceği okul kütüphanesi kullanıcısına kütüphane kullanma alışkanlığı kazandırmaya çalışmamalıdır, yapılandırmacı okul kütüphanesinde kullanım eğitimin bir gereği olarak doğal olarak gerçekleşmelidir. Kullanıcı yalnızca çağın gereksindirdiği bilgi ve beceriye sahip olmamalı, sürekli gelişim gösterebileceği olanaklara sahip olmalıdır. Bu anlamda yönetmeliğin amacı davranışçı eğitim anlayışının bir unsuru olarak okul kütüphanesini tanımlamakta, eğitim programlarındaki güncelleme ile tutarsız ve uyumsuz amaçlarla yol almaktadır. Okul kütüphanelerinin işlevsel olarak kullanılabilmesi için öncelikle yasal dayanaklarının tutarlı ve uyumlu olması sağlanmalıdır.

Yapılandırmacılığın okul kütüphanesine yansıması ulusal stratejik belgelerde ve okul kütüphanesinin yasal dayanaklarında bulunmasa da kütüphaneciliğin uluslararası kuruluşu IFLA (International Federation of Library Associations and Institutions) tarafından okul kütüphanesine ilişkin en güncel tanımlamada izine rastlanmaktadır. Yapılandırmacılığın gelişmeyi ön planda tutan özelliğinin izine eğitimle ilgili uluslararası stratejilerde ve yönelimlerde rastlamak mümkündür. Bunun sebebi bilgi ve ağ toplumunun gelişimi zorunlu kılmasıdır. IFLA Okul Kütüphaneleri Rehberi’ne göre okul kütüphanesi, öğrencilerin bilgiden düşünceye olan yolculuklarında kişisel, sosyal ve kültürel gelişimlerinde ana unsurlar olan okumanın, sorgulamanın, araştırmanın, düşünmenin, hayal kurmanın ve yaratıcılığın olgunlaştığı fiziksel ve sanal mekândır (IFLA, 2015, s. 15). Bu tanımda okul kütüphanesine yapılan mekân vurgusu ve öğrencinin bilgiyi yapılandırma sürecine atfedilen önem dikkat çekmektedir. Kütüphanenin mekân olmak dışında istendik belirli davranışları kazandırmak gibi bir amacı yoktur.

Bu bağlamda okul kütüphanesinin faaliyetleri:

�Herkese açık ve erişilebilir kılınmış fiziksel ve dijital alan,

�Basılı, çoklu ve düzenlenmiş dijital kaynaklardan oluşan kaliteli kütüphane koleksiyonuna adil ve açık erişim sağlayan bilgi alanı,

�Öğrencilerin gizlilik ve güvenlik haklarını koruyarak çeşitli ve tartışmalı konularda bireysel merak, yaratıcılık ve öğrenmeye dayalı araştırma yapmalarında teşvik edici ve destekleyici güvenli alan,

�Öğrencilerin enformasyona ulaşma ve bilgi üretme becerilerini geliştirecekleri öğretim alanı,

�Farklı çeşitlilikte teknolojik araçlar, uzman yazılımlar ile bilginin üretimi, sunumu ve paylaşımına imkan verecek teknolojik alan,

�Okul camiasının okuma ve okuryazar gelişimini beslediği merkez olma,

�Dijital araçları uygun, etik, güvenli, kimlik ve özel bilgilerin kullanımı konusunda eğitilmiş bilinçli öğrencilerden oluşan dijital vatandaşlık merkezi,

�Tüm camia üyelerinin evlerinden ulaşamadıkları kaynaklara eşit erişim, teknoloji ve enformasyon becerilerinin geliştirilmesi için enformasyon ortamı,

�Ve camianın geneli için düzenlenen kültürel, mesleki ve eğitsel etkinlikler için açık sosyalleşme alanı (ör. etkinlikler, toplantılar, sergiler ve kaynaklar) şeklindedir (IFLA, 2015, s. 16).

Rehberde vurgulanan kavramlar arasında “enformasyona ulaşma ve bilgi üretme”, “etik, güvenli, kimlik ve özel bilgilerin kullanımı konusunda eğitilmiş bilinçli öğrenciler”, “dijital vatandaş”,

Page 226: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

201

“enformasyon becerileri” kavramları konumuz bağlamında önemlidir. Bahsedilen bu kavramların ortaya çıkması enformasyonun hızlı akışı ve sürekli yığılmasının bir sonucudur. Mevcut ağ toplumunda eğitimden, bilgiye ulaşma, yeniden yapılandırarak üretme, etik kullanım gibi süreçler konusunda bilgili, enformasyon becerilerine sahip dijital vatandaşlar yetiştirmesi beklenmelidir. Öyle ki bu beceriler öğrencilerin politik bireyler olarak topluma demokratik katılımlarında da eleştirelliklerini sürdürebilmeleri için gereklidir. Bu noktada eleştirel düşünmenin bir zorunluluk olduğu gerçek-sonrası bilgi ortamı, yapılandırmacı eğitim ve okul kütüphanesi ile bağlantısı açısından incelenecektir.

Bu bilgi ortamının bir kavramı olarak gerçek-sonrası, bir sıfat olarak, ‘nesnel hakikatlerin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olması durumu’ şeklinde tanımlanmaktadır. Kelime Oxford Dictionaries tarafından 16 Kasım 2016’da yılın sözcüğü seçilmiştir. 2016 yılında gerçek-sonrası teknik bir terim, marjinal bir kelime olmaktan çıkarak, ana akım medyada açıklaması verilmeksizin doğal bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. ‘Post-truth’ kelimesindeki post ön-eki, bu spesifik kullanımında, genel kullanımının aksine ‘bir olay ya da vak’adan sonra gerçekleşen’ anlamında değil, ‘önüne geldiği kavramın artık önemsiz ya da gereksiz kabul edildiği bir zamana ait’ manasında kullanılıyor. Yani, ‘post-truth politics’ dediğimizde, ‘doğruların, hakikatlerin, olguların önemini yitirdiği bir dönem’den bahsetmiş oluyoruz. ‘Post-truth’, bu güncel anlamında ilk kez 1992 yılında, Sırp asıllı Amerikalı oyun yazarı Steve Tesich’in The Nation dergisinde yayımlanan yazısında geçmiş. Post-truth kelimesinin bundan önceki kullanımları genelde ‘gerçek anlaşıldıktan, hakikat ortaya çıktıktan sonra’ anlamında olmuş. Kelimenin yaygın şekilde dolaşıma girmesi ise, Ralph Keyes’in 2004’te basılan kitabı The Post-truth Era ile olmuş (“Yılın kelimesi “post-truth””, 2016).

Ralph Keyes Türkçeye Hakikat Sonrası Çağ: Günümüz Dünyasında Yalan ve Aldatma adıyla çevrilen kitabında ise olguyu şu şekilde kavramsallaştırıyor;

“...gerçeği örtbas etmeye gerekçeler buluyoruz. Ben buna hakikat sonrası diyorum. Hakikat sonrası bir çağda yaşıyoruz. ... Yalancı olduğumuzu düşünmeden gerçeği gizlememizi sağlıyor. Davranışımız değerlerimizle çeliştiğinde, yapacağımız şey muhtemelen değerlerimizi yeniden düşünmek oluyor. Bırakın diğerlerine karşı kabul etmeyi, çok azımız kendisinin etik dışı olduğunu düşünmek ister; bu nedenle de alternatif ahlak yaklaşımları oluştururuz. Bunları alternatif etik yaklaşımlar olarak düşünün. Bu terim gerçeği gizlemenin ille de yanlış olmadığı, pekâlâ yapılabileceği, bu nedenle de aslında kelimenin olumsuz anlamıyla “yalancılık” olmadığı etik sistemlere işaret ediyor.” (Keyes, 2017, s. 22).

İşaret edilen etik sistemin bir sonucu olarak her türlü medya kullanıcısının bilgi doğrulamak, örtbas edilmiş gerçekliği sorgulamak gibi reflekslerinin oluşması gerekmektedir. Özellikle son yıllarda yoğun enformasyon akışının olduğu sosyal medya ortamlarının güvenilirlikleri sorgulanmaktadır. Yakın zamanda Facebook kullanıcıları için bilgi doğrulamak, asılsız haberleri tespit etmek için ipuçları yayınlamıştır. Bu ipuçları şunlardır:

�Başlıklara şüpheyle yaklaşmak,

�İnternet adresine daha dikkatli bakmak,

�Kaynağı araştırmak,

�Yazı biçiminin olağandışı olup olmadığına dikkat etmek,

�Fotoğraflara dikkat etmek,

�Tarihleri kontrol etmek,

�Kanıtları kontrol etmek,

Page 227: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

202

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

�Başka haber kaynaklarına bakmak,

�Haberin bir şaka olup olmadığını sorgulamak ve bazı haberlerin kasten çarpıtılmış bilgi içerdiği için eleştirel yaklaşımı elden bırakmamak (Facebook Yardım Merkezi, 2018).

Mevcut bilgi ortamından doğan diğer tüm kavramlarla beraber gerçek-sonrası kavramı, eğitimin ve okul kütüphanesinin ihtiyaçları için ipucu niteliğindedir. En temel ihtiyaç ise öğrenenin bilgiye nasıl yaklaşacağı ve nasıl ilişkileneceği konusunda ortaya çıkmaktadır. Hakikat-sonrasında eğitimin hedefi eleştirel düşünebilen ve bilgi ile ilişkisine etik yaklaşabilen bireyler yetiştirmek olmalıdır. Yapılandırmacı eğitim bireye bir öğrenme sorumluluğu verirken, aynı zamanda benimsediği etiği de öğrenen üzerinde oluşturmayı hedefler.

Educational Philosophy and Theory dergisinin genel yayın yönetmeni Michael Adrian Peters gerçek-sonrası kavramını siyaset ve bilim üzerindeki etkisinin yanı sıra eğitim bağlamında da ele almıştır. Peters’a göre eğitimde eleştirellik içerilmelidir. Eleştirellikten kaçınılmasının katılımcı demokrasi için bir risk olduğuna dikkat çekmektedir. Bu riski oluşturan en önemli unsurun ise katılımcı demokrasi için daha yaygın bir eleştirel vatandaşlık gündeminden ziyade yalnızca mesleki eğitime indirgenmiş eğitim anlayışının ürünü olan bireyler olduğuna dikkat çeker. Araçsal ve faydacı pedagojilerin buna sebep olduğunu düşünmektedir. Gerçek-sonrası söylemler karşısında eleştirelliğin bir kenara bırakılmasının sonucunda kişisel kanaatlerin, yükselişe geçeceğini belirtmektedir. Peters’a göre eğitim dijital bir dönüşten geçmektedir. Öğretmede ve araştırmada olduğu gibi yönetimde de büyük ölçüde büyük veri sistemleri yaygın kullanım alanı bulmaktadır. Gerçek-sonrası dönemin eğitim girdileri ve çıktıları üzerinde negatif etkileri olacağını ve etkisini artıracağını ifade etmektedir. Gerçek-sonrası çağda; gerçek üzerine düşünceleri ve teorileri, kanıt hesaplarını ve gerçeğe bir rehber olarak epistemik gerekçelendirme biçimlerini yeniden değerlendirmenin yeterli olmadığını, ancak gerçek-sonrası politika, bilim ve eğitimin daha geniş epistemolojik sonuçlarını anlamak gerektiğini vurgulamaktadır. Daha önemli bulduğu nokta ise, özellikle sosyal medyadaki duygusal söylemler ve irrasyonel kişisel inançlardansa gerçeğe itaat edecek, kavrayışsal uyumsuzluğu kabul etmeye hazır küresel bir topluma ihtiyacımız olduğudur (Peters, 2017).

Eğitimin daha geniş epistemolojik sonuçlarının okul kütüphaneleri bağlamında anlaşılmaya çalışıldığı bu bildiride de her aşamasında eleştirel düşünmenin bulunduğu yapılandırmacı eğitim etik bir bağlamda düşünülmektedir. Bu etik bağlam Immanuel Kant’ın pratik aklının özgür istemelerinin sonucu ortaya çıkan sorumluluk etiği ile kurulmaktadır.

Immanuel Kant, Türkçe’ye Eğitim Üzerine olarak çevrilmiş metninde; “Çocuklar içinde bulunulan zaman dilimi için değil, fakat gelecekte insanın mümkün gelişmiş durumu için eğitilmelidir; başka bir ifadeyle insanlık fikrini ve insanın umumi kaderini gözden kaçırmayacak [buna intibak edebilecek] bir tarzda eğitilmelidir. Bu ilkenin büyük önemi haizdir. Ebeveynler çocuklarını genellikle, dünya ne kadar kötü olursa olsun, kendilerini mevcut şartlara uydurabilecekleri tarzda eğitirler yalnızca. Fakat onlara bundan çok daha iyi bir eğitim vermelidirler ki, böylelikle gelecekte daha iyi bir dünya kurulabilsin.” diyerek eğitimin hem öznesi hem nesnesi olarak çocuğu geleceği kurucu bir pozisyonda ele alır (Kant, 2017, ss. 40-41).

Kant, eğitimde amacın yalnızca çocukların alıştırılması-uysallaştırılmasının yeterli olmadığını, düşünmeyi öğrenmelerinin daha büyük önemi olduğunu ifade eder. Anlayış (kavramlarla düşünme) gücünü, yargı gücünü ve aklın eğitimini yüksek zihni melekeler olarak belirler. Aklı spekülatif değil, sadece nedenleri ve sonuçlarına uygun olarak gerçek olaylar üzerine düşünme, yani düzeni ve çalışması içerisinde pratik akıl olarak alır. Kant’a göre çocukları akla dayalı olarak konuşturmak suretiyle kendi fikirlerini ortaya çıkarmaya çalışılmalı, bu fikirleri onlara benimsetmeye değil (Kant, 2017, ss. 96-98). Ayrıca Kant, okulların da tecrübeye dayalı kurulmasını önerir (Kant, 2017, s. 46). Çocuğu kısıtlamanın-sınırlamanın sadece zaman içerisinde özgürlüğünü doğru şekilde kullanmayı öğrenebilmesi ve aklını bir gün özgür olabilecek, yani başkalarının yardımına muhtaç olmayacak

Page 228: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

203

şekilde geliştirmek için konulduğuna ikna edilmesi gerektiğini belirtir. Bir insana özgür bir varlık olarak nasıl yaşaması gerektiğini öğreten ahlaki eğitimdir. Kant’a göre bu eğitim kendi kendisini idame ettirebilecek ve aynı zamanda bireysellik duygusunu koruyarak toplum içerisindeki uygun yerini alabilecek bir kişinin, özgür bir varlığın eğitimidir (Kant, 2017, ss. 52-54). Ahlaki eğitim disiplin üzerine değil, maksimler (öznel en yüksek ahlaki ilkeler) üzerine oturtulmalıdır. Maksimler zihni eğitir ve düşünmeye hazırlar. Çocuk kendisine her daim değişen davranış saiklerinden hareketle değil de “maksim”lerle uyum içerisinde davranmaya alıştırılmalıdır. [Daha yararlı ve kalıcı olarak] Çocuk makullüğünü [ve doğruluğunu] kendi kendisine anlayabileceği “maksim”lere uygun biçimde hareket etmeyi öğrenmelidir (Kant, 2017, s. 101).

Kant’ın bireye atfettiği sorumluluk, özgürlüktür. Paulo Freire ise Ezilenlerin Pedagojisi kitabında eleştirel düşünme karşısında en büyük engelin “özgürlük korkusu” olduğunu ifade eder (Freire, 2018, ss. 17-56). Gerçek-sonrası bilgi ortamında eğitimden, bireylerdeki özgürlük korkusunun yerini cesarete bırakabilmesi için yöntemler geliştirmesi beklenmelidir. Belirli davranışların kazandırılması hedeflenen davranışçı eğitim anlayışı yerine, bireye öğrenmesinin sorumluluğunu atfederek Kantçı anlamda özgür olmaları için gereken eğitim anlayışları benimsenmelidir. Yapılandırmacı eğitim, etik bir özne olarak öğrenenin özgürlüğünün etik sonuçlarını yüklenmesi gerektiğini hatırlatır. Yapılandırmacı eğitim anlayışını ortaya çıkaran felsefenin temelinde, Kant’ın eleştirelliği ve ödev ahlakından doğan özgürlük sorumluluğu vardır. Kant bireye, özgür olduğunu ve her eyleminden sorumlu olduğunu hatırlatır. Kant’ın önerdiği eğitim de ödev ahlakı üzerine temellenir. Kant’ın eğitimi düşünürken ele aldığı çocuk, öğrenci ilerde özgür olacak olan bireydir. Eğitilebilir olduğu andan itibaren fiziksel, kültürel, ruhsal, ahlaki ve pratik olarak eğitilmelidir ve özgürlüğünün sorumluluğunu üstlenmelidir.

Kant’ın özgür bireyinin eleştirelliğini içeren yapılandırmacı eğitim anlayışı Türkiye’de 2005 yılı öğretim programları aracılığıyla yeniden gündeme gelmiştir. Eleştirel düşünme 2005 yılında eğitimde belirlenen vizyonlar arasındadır. İlköğretim Programlarını Tanıtım Kitapçığı’nda, çağdaş bir eğitimi gerektiren sebepler şu şekilde ifade edilmiştir.

“Bilginin hızla yenilendiği çağımızda birey ve toplumların geleceği, bilgiye ulaşma, kullanma ve onu üretme becerilerine bağlı bulunmaktadır. Bu becerilerin kazanılması ve hayat boyu sürdürülmesi ezberlemeyi değil, bilgi üretimine dayalı çağdaş bir eğitimi gerektirmektedir”.

Bu gereksinim doğrultusunda programların yapılandırmacı bir anlayışla yenilendiği ifade edilmiş ve “öğrencilerin eleştirel düşünmeyi benimsemeleri” vizyon olarak benimsenmiştir (Akçay, 2006, ss. 145-147). Konu bağlamında program değişikliğinde dikkat çekici özellikler şu şekildedir;

�Öğrenmede davranışçı program yaklaşımından çok bilişsel ve yapılandırmacı öğrenme yaklaşımları dikkate alınmıştır.

�Ölçme ve değerlendirmede yapılandırmacı öğrenme teorisine dayanan alternatif değerlendirme yaklaşımları da dikkate alınmıştır. Sonuçla birlikte süreci de dikkate alan bir anlayış benimsenmiştir.

�Derslerin ezbercilikten uzak, eğlenceli, hayatın içinde ve kullanılabilir olmasına, bilgi ve becerilere öncelik verilmiştir.

� Okulda zamanın büyük bir bölümü, öğrencilerin kendi girişimleriyle gerçekleştirecekleri ve öğretmenlerin öğrencilere doğrudan bilgi aktarmak yerine sadece ve sadece yol göstereceği etkinliklere ayrılmıştır.

�Dünya ile entegrasyon ve AB standartları dikkate alınmıştır.

�Tüm dersler için sekiz ortak beceri sağlanmıştır (Eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme, iletişim, araştırma-sorgulama, problem çözme, bilgi teknolojileri kullanma, girişimcilik, Türkçeyi doğru,

Page 229: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

204

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

etkili ve güzel kullanma becerileri).

�Davranış ifadesi yerine bilgi, beceri, anlayış ve tutumları içerecek şekilde “kazanımlar” ifadesi kullanılmıştır.

�Baskın doğrusal (lineer) düşünce yerine, karşılıklı nedensellik ilkesi ve çoklu sebep-çoklu sonuç anlayışı öne çıkarılmıştır.

�Programlar, etkinliklerle zenginleştirilerek daha çok öğrenci merkezli hale getirilmiştir (Akçay, 2006, ss. 147-148).

Sonuç

Sonuç olarak mevcut bilgi ortamı, eğitimin her aşamasında eleştirel düşünmeyi zorunlu kılmaktadır. Bireye öğrenmesiyle ilgili atfettiği sorumlulukla yapılandırmacı eğitim anlayışı, eleştirel düşünmenin yeşermesi için uygun zemini sağlayacaktır. Değişen bilgi ihtiyaçlarının ve yaklaşımlarının üzerinde durulacağı okul kütüphaneleri, sınıf dışı eğitim ortamları olarak bu noktada devreye girmektedir. Okul kütüphanelerinde halihazırda yürütülen bilgi okuryazarlığı becerilerinin geliştirilmesine yönelik programlar eğitim müfredatı ile entegre edilmeli, okul kütüphanelerinde en az lisans düzeyinde eğitim görmüş kütüphanecilerin istihdamı sağlanmalıdır.

Gerçek-sonrası bilgi ortamında eğitimden, bireylerdeki özgürlük korkusunun yerini cesarete bırakabilmesi için yöntemler geliştirmesi beklenmelidir. Belirli davranışların kazandırılması hedeflenen davranışçı eğitim anlayışı yerine, bireye öğrenmesinin sorumluluğunu atfederek Kantçı anlamda özgür olmaları için gereken eğitim anlayışları benimsenmelidir. Mevcut bilgi ortamından doğan diğer tüm kavramlarla beraber gerçek-sonrası kavramı, eğitimin ve okul kütüphanesinin ihtiyaçları için ipucu niteliğindedir. En temel ihtiyaç ise öğrenenin bilgiye nasıl yaklaşacağı ve nasıl ilişkileneceği konusunda ortaya çıkmaktadır. Gerçek-sonrasında eğitimin hedefi eleştirel düşünebilen ve bilgi ile ilişkisine etik yaklaşabilen bireyler yetiştirmek olmalıdır. Bu bağlamda davranışçı eğitim yaklaşımlarında kütüphane kullanmak bir davranış haline getirilmeye çalışılırken, yapılandırmacı eğitim anlayışında birey kütüphanenin, daha genel bir ifadeyle merak ve ilgisine yöneleceği serbest mekânların doğal kullanıcısıdır. Ve dolayısıyla kütüphane doğal olarak öğrenme etkinliğinin bir mekânıdır. Yapılandırmacı eğitimin bir olanaklar unsuru olan okul kütüphanesi, bilginin toplumsallaşması sürecinde eğitici rolünden kaynaklanan bir sorumluluk taşır. Kullanıcısının bilgi ile ilişkisinde rehberlik görevini sürdürürken dikkatini gerçeklik üzerinde yoğunlaştırmalıdır. Hem kullanım hem üretim sürecinde bilgiye etik yaklaşımın sağlanması sorumluluğunu üstlenmelidir. Öğrenenin kendi sorumluluğunda yürüttüğü öğrenme faaliyetinin kontrolünü sağlayabilmesi için gerekli rehberlik sorumluluğu, öğrenme misyonuyla hareket eden okul kütüphanesinin de sorumluluğudur.

Çalışma kapsamında cevaplandırılması hedeflenen sorular bildiri boyunca yanıtlandırılmıştır. Cevapları derleyecek olursak;

1. Okul kütüphanelerinin mevcut yapısı işlevsel midir?

Birkaç özel okul kütüphanesinin nispeten olgunlaşmış koşulları dışında, bu kütüphanelerde de hala kütüphaneci sayısı yeter düzeyde değildir, okul kütüphanelerinin mevcut yapısı işlevsel değildir. Bu yargı ortaya konulurken devlet okullarının koşulları dikkate alınmıştır. Bunun sebebinin kısaca eğitim politikalarında kütüphanelere yer verilmemesi olduğu düşünülse de uygulamadaki eğitim yaklaşımının kütüphaneyi gereksindirmemesi bu işlevsizliğin asıl sebebidir. Eğitim felsefesi eğitim programlarını ve eğitim yaklaşımlarını olduğu gibi eğitim politikalarını da belirlemektedir. Zaman zaman pragmatik felsefenin belirleyici olduğu sanılsa da, günümüzde de durum budur, eğitim daha çok pozitivist felsefe tarafından şekillendirilmekte ve davranışçılık hala uygulamada geniş yer bulmaktadır. Keza 2005 yılında benimsendiği ilan edilen yapılandırmacı eğitim anlayışı eğitim

Page 230: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

205

uygulamalarında yer bulmuş olsaydı okul kütüphanelerinin gündeme gelmesi kaçınılmaz olurdu. Fakat okul kütüphaneleri yönetmeliğinin değiştirilmesine dahi gerek duyulmamıştır.

Buna ek olarak, okullarda kütüphaneci istihdam edilmesi ile ilgili de yasal dayanak eksik ya da şaibelidir. Eğitimci İbrahim Ethem Başaran Türkiye Eğitim Sistemi adlı kitabında, okul kütüphanecisini eğitim uzmanlarından biri olarak nitelendirir. Bunu yaparken 1982’de toplanan Onbirinci Milli Eğitim Şurası’nı dayanak olarak alır (Başaran, 1996, s. 121). Bu bilginin teyit edilebileceği tek kaynak olan 1982 Şurası’nda alınan kararlara ilişkin tıpkıbasım kaynakta ne yazık ki okul kütüphanecisinin Başaran’ın bahsettiği uzmanlık alanlarından biri olarak nitelendirildiği bilgisi bulunmamaktadır (T.C. Milli Eğitim, 1991, ss. 108-114).

1. Okul kütüphaneleri yapılandırmacı eğitim anlayışı içerisinde nasıl ele alınmalıdır?

Yapılandırmacı eğitimin gereksineceği okul kütüphanesi kullanıcısına kütüphane kullanma alışkanlığı kazandırmaya çalışmamalıdır, yapılandırmacı okul kütüphanesinde kullanım eğitimin bir gereği olarak doğal olarak gerçekleşmelidir. Kullanıcı yalnızca çağın gereksindirdiği bilgi ve beceriye sahip olmamalı, sürekli gelişim gösterebileceği olanaklara sahip olmalıdır. Tüm bunlardan önce ise okul kütüphaneciliğinin yasal dayanakları, mevcut eğitim programlarıyla tutarsız ve uyumsuz hali ortadan kaldırılacak şekilde güncellenmelidir. Okul kütüphanelerinin işlevsel olarak kullanılabilmesi için öncelikle yasal dayanaklarının eğitim programları ve stratejileri ile tutarlı ve uyumlu olması sağlanmalıdır.

2. Okul kütüphaneleri işler hale getirildikten sonra, her kütüphanede en az bir kütüphaneci istihdam edilerek okul kütüphanesi programı yürütülmelidir. Bu program hazırlanırken IFLA Okul Kütüphaneleri Rehberi dikkate alınmalıdır.

3. Gerçek-sonrası kavramı eğitimi ve dolayısıyla okul kütüphanelerini nasıl etkiler?

Peters’ın değindiği üzere eğitimde büyük veri sistemleri hem öğretim ve araştırma hem de yönetim ayağında büyük yer kaplamaktadır. Bilginin üretim ve kullanım hızının sürekli artışı eğitim için bir nitelik sorunu ortaya çıkarmaktadır. Mevcut ağ toplumunda eğitimden; bilgiye ulaşma, yeniden yapılandırarak üretme, etik kullanım gibi süreçler konusunda bilgili, enformasyon becerilerine sahip dijital vatandaşlar yetiştirmesi beklenmektedir. Öyle ki bu beceriler öğrencilerin politik bireyler olarak topluma demokratik katılımlarında da eleştirelliklerini sürdürebilmeleri için gereklidir.

Buna ek olarak, gerçek-sonrası bilgi ortamında güvenilirlik önem kazanmaktadır. Bunun denetlenmesi ise eleştirel yaklaşıma ek olarak bilgi okuryazarlığı becerilerinin kazandırılması ile mümkündür. Eğitimin hem öznesi hem nesnesi olan öğrenci, bilginin de hem üreticisi hem kullanıcısıdır. Her iki süreçte de etik ilkelerden ayrılmamalı, özgürlüğünün sorumluluğunu üstlenen bir etik özne olmalıdır. Okul kütüphanesi ise bu süreçte rehberlik sorumluluğunu yerine getirerek hem bilgi üretiminde hem de kullanımında yol gösterici olmalıdır. Bilgi okuryazarlığının yanı sıra akademik etik okul kütüphaneleri tarafından hazırlanacak program ile tüm kullanıcılara aktarılmalı ve tüm iş ve öğrenme süreçlerinde benimsenmelidir.

Page 231: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

206

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Kaynakça

Akçay, C. (2006). Türk eğitim sistemi. Ankara: Anı Yayıncılık.

Baş, G. (2011). Türkiye’de eğitim programlarında yapılandırmacılık: dün, bugün, yarın. Eğitişim Dergisi, 32, 31-40. Erişim adresi:

http://www.egitisim.gen.tr/tr/index.php/arsiv/sayi-31-40/sayi-32-ekim-2011

Başaran, İ.E. (1996). Türkiye eğitim sistemi. (3. bs.). Ankara: Yargıcı Matbaası.

Cevizci, A. (2016). Eğitim felsefesi. İstanbul: Say Yayınları.

Facebook Yardım Merkezi. (2018, Mayıs). Asılsız haberleri tespit etmek için ipuçları. Erişim adresi: https://www.facebook.com/help

/188118808357379?helpref=search&sr=26&query=news

Freire, P. (2018). Ezilenlerin pedagojisi (D. Hattatoğlu, Çev.). (16. bs.). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

International Federation of Library Associations and Institutions. (2015). IFLA Okul kütüphaneleri rehberi. (Göz. geç. 2. bs.). Erişim

adresi: https://www.ifla.org/files/assets/school-libraries-resource-centers/publications/ifla-school-library-guidelines-tr.pdf

Kant, I. (2017). Eğitim üzerine (A. Aydoğan, Çev.). İstanbul: Say.

Keyes, R. (2017). Hakikat sonrası çağ: Günümüz dünyasında yalancılık ve aldatma, (D. Özçetin, Çev.). İzmir: Tudem.

Noddings, N. (2017). Eğitim felsefesi (R. Çelik, Çev.). (3. bs.). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.

Okul Kütüphaneleri Yönetmeliği. (2001). Resmi Gazete (Sayı: 24501). Erişim adresi: http://mevzuat.meb.gov.tr/html/2529_0.html

Peters, M.A. (2017). Education in a post-truth world. Educational Philosophy and Theory,49 (6), 563-566. Erişim adresi: https://doi.or

g/10.1080/00131857.2016.1264114

Sönmez, V. (2002). Eğitim felsefesi. (Genişletilmiş 6. bs.). Ankara: Anı Yayıncılık.

T.C. Milli Eğitim Bakanlığı. (1991). Onbirinci milli eğitim şurası 8-11 Haziran 1982. Ankara: Milli Eğitim Basımevi.

Yılın kelimesi “post-truth” nedir?. (2016, 18 Kasım). Erişim adresi: https://teyit.org/yilin-kelimesi-post-truth-nedir/

Page 232: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

207

Çocuk ve Kütüphane

Zeynep Bayram*

Öz

İnsan, genel olarak çocuk, genç, yetişkin başlıkları altında sınıflandırılır. İnsan eğitilen, eğitildiği alanda gelişim gösteren bir canlıdır. Nitekim insanın doğuştan getireceği özellikler yanında verilen eğitimle istenilen yönde yetiştirilebileceği düşüncesi kültür kavramını insan için de kullanılır kılmıştır. İçinde bulunduğumuz çağ, teknoloji çağı olup kültürü etkileyip, değiştiren temel etkenlerden biri olmuştur. Bu bakımdan yetişkinleri etkilemesi yanında çocukları daha çok etkilemiştir. Örneğin günümüz çocukları dijital yerli olarak tanımlanmaktadır. İnternette; oyun oynama, çizgi film izleme, müzik dinleme hatta sanal ortamlarda gezinme bile günümüz çocuklarında yaygın olarak gözlenmektedir. Eğitim çocukluk döneminde başlar. Çocuğun ruhsal ve fiziksel ihtiyaçlarını karşılamada; okumanın belirleyici etkisi, okuma alışkanlığı kazanmada ve okumayı sevmesinde dilin tadını çocuğa kavratabilmek oldukça önemlidir. Bu çalışmanın amacı çocukluk (ilköğretim) döneminin özellikleri yanında çocuğun kütüphane ilişkisinde kazanımlarını, okumayı sevme koşullarını belirlemek olacaktır. Çocuğun kitap ve kütüphane algısı, Kastamonu Kuzeykent İlkokulu’nda yapılan anket çalışması aracılığıyla değerlendirilecektir. Hipotezi ise, çocuk kitaplarında - başlıca belirleyici özelliklerin: Dil, biçim, içerik olduğu-, çocuk kitaplarının yaşa / döneme bağlı olarak tasarlanıp hazırlanmasıyla çocuğun kütüphaneye ilgi duyacağı biçiminde belirlenmiştir. Okuma eylemini zorunluluk olarak duymadan, okuma metninin hangi özellikler taşıması durumunda çocuk tarafından sevileceği, albenili bulunacağı ve kendini daha mutlu (daha bilgili değil) duyacağı belirlenmeli ve derme bu yöndeki kaynaklarla geliştirilmelidir? soruları tartışılacaktır. Yaş/ dönem gruplarına göre kitabın taşıdığı biçimsel ve içeriksel özellikler çocuğun eğitim yaşamında önemli bir unsurdur. Oyun döneminden çıkıp, okuma ile tanışan çocuk için okumanın, bir şeyler öğrenmenin yanında eğlenceli bir oyun oynar gibi olması son derece önemlidir. Bunun çeşitli özellikler-de, biçimlerde ve içeriklerde kütüphane raflarında bulundurulması ve çocuklara sunumu, çocuğa okuma alışkanlığı kazandırmada ve okumayı sevdirmede belirleyici etkisi olacaktır. Okul dönemi (7-11 yaş arası) çocuklar araştırmanın kapsamını oluşturmaktadır. Betim-leme yöntemi kullanılacak bu çalışmada veri toplama teknikleri kütüphane taramalarıyla gerçekleştirilmiştir. Bulgular, ilköğretim dö-nemindeki çocuklar için kaynak seçimi konusunda “çocuk gelişimi”, “çocuk psikolojisi” ve “çocuk kütüphanesi” uzmanlarının uyarıları doğrultusunda verilerin değerlendirilmesi ile oluşturulmuştur.

Anahtar Sözcükler: Çocuk, Çocuk psikolojisi, Okuma, Çocuk kütüphanesi.

Child and Library

Abstract

Human beings are generally classified under the titles of children, young, adults. Man is a living creature that is trained and educated in the field. As a matter of fact, the concept of thought culture in which human beings can be trained in the required direction with the education given by the nature given to it, is also used for human. The era we are in has become one of the main factors that affected by technology and changed the culture. In this respect, it is affecting adults and affects children even more. For example, today’s children are defined as digital natives. Internet; playing games, watching cartoons, listening to music and even browsing in virtual environ-ments are widely observed in today’s children. Education starts in childhood. To meet the spiritual and physical needs of the child; the decisive influence of reading, gaining reading habits, and enjoying reading are important to the child. The purpose of this study is to determine the characteristics of the childhood (elementary school) period as well as the child’s gains in relation to the library and the liking of reading. The child’s book and library perception will be assessed through a questionnaire survey conducted at Kastamonu Kuzeykent Elementary School. The hypothesis is that children’s books are designed and prepared according to age / turn, so that the child will be interested in the library - the main defining characteristics: language, form, content. It should be determined whether the text of reading should be appreciated by the child, be attracted to it, be more happy (not more informed), and the collection should be developed with the resources in this direction, without the reading act as a necessity? questions will be discussed. The formal and contextual characteristics of the book according to age / term groups are an important period in the child’s educational life. It is extre-mely important that the child who comes out of the game period and meets reading in this period is like playing a fun game besides learning to read something. This will be a decisive factor in having various features, formats and contents on the shelves of the library and giving children a reading habit of reading and disliking reading. The school period (between the ages of 7 and 11) constitutes the scope of the research. In this study, which will be used as a descriptive method, data collection techniques were performed by library scanning. Findings are based on the evaluation of data on the selection of resources for primary school children in the direction of “child development”, “child psychology” and “children’s library” stimuli.

Keywords: Children, Reading, Children’s library, Child psychology.

*Lisans 4. Sınıf, Kastamonu Üniversitesi, Fen - Edebiyat Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]

Page 233: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

208

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

1. Giriş

Okumak, “Bir yazıyı meydana getiren harf ve işaretlere bakıp bunları çözümlemek veya seslen-dirmek” (Türk Dil Kurumu, 2006) olarak tanımlanmaktadır. Okuma, çeşitli gelişme aşamalarından oluşan karmaşık bir süreçtir. Her şeyden önce sembollerin tanındığı bir algılama sürecidir. Bunları zihinsel kavramlara dönüştürme daha sonra ortaya çıkar. Bu zihin işi, fikirler daha da geniş düşünce birimleri ile birleştirildiğinde bir düşünce süreci biçiminde genişler. Düşünce süreci yalnızca algıla-nan fikirlerin anlaşılmasından değil, aynı zamanda onların yorumlanması ve değerlendirilmesinden de oluşur. Bu süreçler, herhangi bir uygulama amacıyla birbirlerinden ayrılmazlar. Okuma işlemi içerisinde birleşirler (Bamberger, 1990, s. 10).

Okuma eylemi ile kişi okuduklarını anlama, anlamlandırabilme, bilgilenme, bilgilendirebilme, özgür, yaratıcı ve donanım sahibi bir kişilik kazanmakla birlikte okuduklarından özgün çalışmalar ortaya koyabilmektedir. Tüm bunlar toplumun okuma kültürü yaratacak ve oluşturacak araçlara, kişilere ve ortamlara sahip olmasıyla mümkün olacaktır. Okuma kimi zaman gözlerin deriye, papirüse, kâğıda, teknolojik ekranların ardına dizilmiş sayfa/sayfalarından gördüğünü sesli, sessiz ve anlamlı okumay-la oluşan bir süreçtir. Manguel (2001, s. 19)’in deyimiyle “Bir sayfanın üzerinde yazılı harfleri okumak onun girdiği kılıklardan yalnızca bir tanesidir”.

Okuma, okunanlar okunduğu, korunduğu, aktarıldığı ve okunanlardan yeniden bir şeyler üretildiği sürece anlam kazanır. Kişinin okuma alışkanlığını kazanmasında, okumayı sevmesinde ve okuma kültürü edinmesinde birçok faktör etki etmektedir. Bu faktörler öncelikle aileyle başlayıp, toplumsal kültürü taşıyan kütüphaneler bu kütüphanelerin çalışanlarıyla ve çalışanlarını eğiten öğretmenlerle başlar. Bireyin aydınlık ve güzel bir pencereden bakmasını sağlayan, ona yeni ufuklar kazandıran ve kazandırdıklarından yeni şeyler ortaya koymasında ona sunulan kitabın etkisi çocuklukta kazan-dırılmış önemli bir unsurdur. Çocuğun ailede gördüğü kitapların nitelikli özelliklere sahip olması çocuğun kişiliğinin gelişmesinde önemli bir adımdır. Evde gördüğü kitapların taşıdığı özellikler onun vitrinde, okul yaşamında ve kütüphanede gördüğü kitapları da etkiler.

Manguel (2001, s. 20)2 e göre “Bizler ne olduğumuzu ve nerede olduğumuzu görebilmek için sürek-li kendimizi ve çevremizi okuyoruz. Anlamak ya da anlamaya başlamak için okuyoruz. Okumadan yapamıyoruz. Okumak, neredeyse nefes almak kadar temel bir işlevimizdir.”. Bu işlevin sağlıklı ve uy-gun bir şekilde sağlanması için ise seçilecek, alınacak, sağlanacak kitabın yaşa uygunluğu ve taşıdığı özellikler önemli bir yer tutmaktadır. Unutulmamalıdır ki çocuk oyun döneminden çıkmıştır kitabı sevmesinde ve okuma alışkanlığı kazanmasında ona, onun sevebileceği kitabı sağlamak, sunmak başarıyı da beraberinde getirecektir.

Tanju (2010, s. 31)’ ya göre, “Kitap, çocukların bilişsel, duygusal, psiko-motor gelişimlerini destekleyen, dil, sosyal ve ahlâki gelişimlerine de doğrudan etki eden önemli bir araçtır. Çocuklar kitap sayesinde düşünme, problem çözme, yaratıcılıklarını ve yeteneklerini geliştirme fırsatlarına sahip olurken, doğaya, insanlara, doğada gördüğü diğer canlılara ve olaylara karşı da hassasiyet geliştirmektedirler. Bunun yanı sıra kitap, çocukların kişilik gelişimine katkı sağlamakta, duygusal ve ruhsal ihtiyaçlarının karşılan-masında da önemli ölçüde etki etmektedir.” Kitabın çocuklar üzerindeki etkisi önemli bir konudur. Ancak her çocuk kitabının da alınıp sadece okunmak için sağlanmaması gerekmektedir. Çocuğun yaşı, yaşına bağlı ruhsal ve fiziksel özellikler, nelerden hoşlandığı, nelerden hoşlanmadığı buna bağlı kitap sunmak önemlidir. Alpay (1990, s. 87)’a göre, “Çocuğun tanımını yapmak insanın tanımını yap-mak kadar zor ya da kolaydır. Tanımı yapacak olanın cinsiyeti, yaşı, mesleği, yaşadığı çevre ve ed-indiği bilgi, çocuğun evrensel düzeyde bir tanımını getiremeyecektir. Tanımlanabilen çocukluktur. Büyümekte olan insanın en hızlı gelişme süreci içinde bulunduğu çocukluk dönemi, ortalama olarak 2-12 yaş evresidir.” Bu dönemde çocukla yakından ilgilenmek, onun her şeyden haberdar olduğunu, anladığını ve gördüğünü alıp, kaydedip ve uyguladığı unutulmamalıdır. İçinde bulunduğu döneme bürünmek, onunla arkadaş olup onu yakından tanımak ve vakit geçirmek ruhsal ve fiziksel gelişi-minde önemli etki yaratacaktır.

Page 234: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

209

İlköğretim düzeyindeki çocukların konuşmalarında, edat ve bağlaçların dışında, yetişkinlerden daha fazla zamir kullandıkları görülür. Bunun dışında yedi yaş grubu çocukların okulöncesindeki çocuklara göre isim-sıfatla beraber fiil, zamir, edat, bağlaç kullanımları da sayıca fazladır (Özgür, 1979, ss. 23-24’ten aktaran Çiçekler, 2007). Yedi yaşındaki çocuklar yirmi bin ile yirmi altı bin sözcüğü anlayabilir ve diğer insanların konuşmalarındaki hataları fark edebilirler (Powell, 2000, s.24’ten aktaran Çiçekler, 2007).

Görsel algının öteki algı türleri arasındaki oranı oldukça yüksektir. Nitelikli bulunan görüntüler ile görüntüleri yansıtan resimler, metne ve metnin içerdiği kavramlara göre belleğe daha kolay yerleşir. İnsanlar farklı olan, beğenilen ve etkilenilen görüntüleri hatırlamakta zorluk çekmez. Çocuklukta res-imleriyle birlikte sevilen bir kitap, insanın yaşamı boyunca unutulmaz. Bundan dolayı, görüntüleri renklerle ve biçimlerle yansıtan resimler, çocuk kitaplarının olmazsa olmazıdır (Kaya, 2011, s. 17).

“8. Yaşta ilgi alanı daha da genişler. Bilgi açlığı içindedir. İlk insanlar, Eskimolar, Amerika yerlileri (Kızılderililer) ilgisini çeker. İnsan bedenini tanımak ister. Onun için kitaplığında çocuk ansiklopedisi de bulunmalıdır. Bu arada yalın kurgubilim romanlarına ilgi duyar. Öğrenme isteği çok yoğundur. Okuma hızı artmıştır. Çocuk klâsiklerinin yanı sıra gezi kitaplarından, uzayla ilgili kurgubilim türünden, çizgi ro-manlardan da hoşlanır” (Gürün, 1984, ss. 49-58’den aktaran Nas, 2004).

Nas (2004, s. 19), “9. yaşta serüven romanlarının yanı sıra yaşam öykülerine, çocuk dergilerine olan ilgisi daha da artar.” Okumayı söktüğünde çocuk, bir mucizeyi yapmış olmasının sevincini, büyük bir başarının hazzını, lezzetini rahatlığını yaşar. Mutlu olur. Yazdığı zaman ise bu mutluluk daha da büyür. Çevresinde görüp de anlayamadığı bir yığın şekil birden bire onunla konuşmaya, ona ne olduklarını söylemeye başlar. Birinin kendisine kitap okumak için yardım etmesi gerekmez artık. Yeter ki çevresinde okuyabi-leceği güzel kitaplar bulsun. İyi kitaplar bulsun. Okumayı söktüğü için özgür olmuştur artık. İstediğini istediği zaman okuyabilir. Bağımsız olmuştur. Yalnız başına sevdiği bir kitapla baş başa eğlenir, heyecan-lanır, sevinir, üzülür, hatta ağlar.” (Alpay 1987, s. 268’den aktaran Nas, 2004).

Okul dönemi 10-11 yaş özelliklerine bakıldığında; dil gelişiminin hızlandığı, olayları kavrama ve dile getirme gücünün arttığı, eleştirel düşünce temellerinin atılmaya başlandığı, beğenme, dile getirme ve kendini ifade etmenin gözlemlendiği dönemdir. Bu dönemde, Çocuk kitapların en önemli işlev-lerinden biri, çocukta dil becerilerini geliştirme ve dile yönelik duyarlılık kazandırmadır. Çocuğun yeni kavram ve kelimeleri doğrudan öğrendiği kitaplar dilin doğasına ve kurallarına yönelik farkın-dalık kazanmasını sağlar (Gönen vd., 2011, ss. 252).

Çocuğun oyun döneminden çıkıp oyuncakların, eğlencenin yerini kitapların, ödevlerin ve okumanın yer aldığı okul döneminde çocuğun öğrenirken yapmaktan zevk aldığı şeyleri bilmek, ona yakın olup onun düşüncelerine değer verip onu anlayabilmek, fiziksel ve ruhsal olarak tanıyabilmek için psikolojisini iyi bilmeyi gerekli kılmaktadır. Çocuk psikolojisi, psikolojinin bir alt dalı olup doğduğu andan itibaren ergenliğe dek olan dönemi kapsayan, onun tüm yapıp etmelerini, düşünceleri-ni, fiziksel yapısını, beğendiği ve beğenmediği tüm özellikleri kapsayan dönem olarak tanımla-nabilir. Çocuğun psikolojik ruh halini bilmek, yaparken mutlu olup olmadığı, seçerken hoşlandığı hoşlanmadığı, okurken dikkat kesilip kesilmediği gibi özellikleri bilmek ve bu yönde hareket etmek çocuğun örnek kişilikli bir model olması bakımından önemlidir.

Çocuğun ruhsal ve fiziksel gelişiminde eğitimin önemli adımı olan okul dönemi kitap seçimi önemli bir konudur. Bu süreçte çocuk psikolojisi konusal açıdan ayrıca dikkat edilmesi gereken bir süreçtir. Çocuk psikolojisi bu sebeple çocuğun gelişimini birçok farklı açıdan ele alır. Yavuzer, (2015, s.12)’e göre “Çocuklar diğer insanlarla ve fiziksel çevreleriyle etkileşime girerek ve çeşitli deneyimler yoluyla benlik imgelerini zenginleştirirler.” Çocuk yayınlarında biçim, dil, boyut, boyutları, resimlerle ilgili; içerikle ilgili olması gerekenler, içerikle ilgili olmaması gerekenler gibi belirli ilke ve kuralların bulunması gerektiği bu ilke ve kurallara uygun olarak üretilen ürünlerin çocukların okuma alışkanlığı kazanmasına, ürünleri doğru kullanmalarına ve ürünlerden yararlı bilgi ve beceriler kazanmalarına neden olacağını kütüphaneler unutmamalıdır.

Page 235: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

210

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Çalışmanın amacıyla birlikte çocukluk (ilköğretim) döneminin özellikleri yanında çocuğun kütüphane ilişkisinde kazanımlarını, okumayı sevme koşullarını belirlemek olduğundan şu sorular sorulmuştur;

1. Kütüphane nedir?

2. Hiç kütüphaneye gittin mi?

3. Kütüphanede kitap okudun mu?

4. Kütüphanede ödev yaptın mı?

5. Sence güzel kitap nasıl olmalıdır?

6. Güzel kitabın konusu nasıl olmalıdır?

7. Kitap hangi malzemelerden oluşmalıdır?

8. Kitabın boyutları nasıl olmalıdır?

Literatür çalışması yapıldığında çocuk ve kütüphane üzerine yapılan çalışmalarda, çocukların kütüphane kültürü oluşmasında kazanmasında ailenin ve öğretmenin çocuğa sunduğu kitabın fiziksel ve içeriksel özelliklerinin etkisi üzerine herhangi bir çalışmaya rastlanmadığından bu konu seçilmiş olup çocukluk (ilköğretim) döneminin özellikleri yanında çocuğun kütüphane ilişkisinde kazanımlarını, okumayı sevme koşullarını belirlemek olup çalışmayla bu alana bir katkı yapmak amaçlanmıştır. Araştırma, çocuklarda okuma kültürünün oluşturulmasında ve kazanılmasında toplumun sahip olduğu kütüphanenin etkin rol oynaması bakımından önemlidir.

2. Yöntem

2.1. Araştırmanın Modeli

Okul dönemi çocukların ruhsal ve fiziksel gereksinimlerini karşılamada çocukluk (ilköğretim) döneminin özellikleri, çocuğun kütüphane ilişkisi kazanımlarını ve okumayı sevmeyi amaçlayan bu çalışmada var olan önemli bir durumun kaynaklar ışığında ve yapılan anket ışığında ortaya koyma amaçlandığından betimsel yöntem modeli kullanılmıştır.

2.2. Çalışma Grubu

Araştırmanın çalışma grubunu Kastamonu merkezinde bulunan Kuzeykent İlkokulu öğrencil-eri oluşturmaktadır. Araştırma grubu 1., 2., 3. ve 4. sınıf öğrencilerinden 10’ar kişiye toplamda 40 öğrenciye uygulanmıştır.

2.3. Verilerin Toplanması

Çalışmada elde edilen verilerin toplanmasında nitel ve nicel araştırma yöntemleri kullanılmıştır. Öğrencilere uygulanacak olan sorular önceden hazırlanmış olup Kastamonu Valilik Olur’u ile uygulanmıştır.

2.4. Verilerin Analizi

Çalışmada elde edilen veriler betimsel yöntem ve SPSS anket uygulamasından yararlanılarak incelenmiştir. Çalışmada uygulanan ankette sorulara cevap aranmış olup bu cevaplar karşılığında birtakım önerilerde bulunulmaya çalışılmıştır.

3. Bulgular Çalışmanın bu bölümünde okul dönemi öğrencilerinden 1., 2., 3. ve 4. sınıf öğrencilerinden 10’ar kişi toplamda 40 öğrenciye verilen anketler doğrultusunda oluşturulan temalar ve bu temalara ilişkin yorumlara yer verilmiştir.

Page 236: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

211

3.1. Kütüphane nedir konusunda ulaşılan bulgular

Araştırmaya katılan çocukların ‘Kütüphane nedir?’ sorusuna verdikleri yazılı cevaplar: Bilginin olduğu yer, kitapların olduğu yer, sessiz olunan yer, bilgi alınan ve araştırma yapılan yer, kitap okunan ve ödev yapılan yer, olarak toplamda beş gruba ayrılarak verilmiştir.

Grafik 1. Okumanın belirleyici etkenlerinden biri olan kütüphanenin çocuklar için ne anlam

ifade ettiği konusundaki temalar

Araştırmanın ilk sorusuna verilen cevapların çocuklarda kütüphaneyi kullanma ve bir kütüphane

kültürünün var olduğunu göstermektedir.

3.2. Çocuklarda kütüphaneyi kullanma eğiliminin olup olmadığını belirlemede ulaşılan bulgular

Araştırmada “Hiç kütüphaneye gittin mi?” sorusuna çocukların verdikleri cevaplar ve temalar aşağıda

verilmiştir.

Grafik 2. Kütüphane kullanımı

Çocuklarda var olan kütüphanenin kullanılıp kullanılmadığını, kütüphaneye gitme eğiliminin hangi boyutlarda olduğunu tespit etmek amacıyla sorulan bu soruda % 92 gibi büyük bir oranın kütüphaneye gittiği % 8’lik bir oranın ise kütüphaneye gitmediği sonucuna ulaşılmıştır.

3.3. Çocuklarda kitap okuma algısında kütüphanenin belirleyici etkisinde ilişkili bulgular

Araştırmaya katılan çocukların %72’si kütüphanede kitap okuduğunu %28’inin ise kütüphanede kitap okumadığı sonucuna varılmıştır. Kütüphanenin çocukların kitap okuma üzerindeki etkisinin önemli bir yapıya sahip olduğunu ancak değişik faktörlerde etkinliklerin bulunması yönünde

Page 237: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

212

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Grafik 3. Kütüphanede kitap okuma durumu

Yapılan araştırmada bir diğer soruda çıkan tablodan çocukların önemli bir kesimi kütüphanede kitap okuduğunu dile getirmiştir.

3.4. Kütüphanede ödev yaptın mı konusunda yapılması gerekenlere ilişkin bulgular

Araştırmaya katılan çocukların ‘Kütüphanede ödev yaptın mı?’sorusuna verdikleri cevaplar ve yüzdeler aşağıdaki gibidir:

Grafik 4. Kütüphanede ödev yapma durumu

Kütüphanenin sadece ödev yapılmak için gidilen bir yer olmadığını % 88’ kişi ile böyle bir sonuca varılabilir. % 12’si ise kütüphanede ödev yaptığını işaretleyerek cevaplamışlardır.

3.5. Çocukta albeni yaratacak kitap nasıl olmalıdır konusunda yapılması gerekenlere ilişkin bulgular

Çocukta beğeni ve alma etkisi yaratacak ‘Sence güzel kitap nasıl olmalıdır?’ sorusuna verdikleri cevaplar ve yüzdeler aşağıdaki gibidir:

kütüphanelere sorumluluklar düştüğü söylenebilir. Çocuk elbette kütüphaneye kitap okumak için gider fakat sadece kitap raflarından oluşması oyun döneminden çıkan çocuğu ürkütecektir.

Page 238: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

213

Grafik 5. Güzel kitap algısı

Çocuğa okuma etkisi, okuma alışkanlığı yaratacak güzel kitabın nasıl olması gerektiği sorusuna verilen cevaplar ‘çok yazılı olması gerektiği’ % 60’lık bir dilim ile açıklanmıştır. Ardından bir diğer şık olan % 17’ lik bir kesimle yanıtlanmıştır.

3.6. Çocuğu alıp içine çekecek olan kitabın konusu nasıl olmalıdır konusunda yapılması gerekenlere ilişkin bulgular

Araştırmaya katılan çocukların ‘Güzel kitabın konusu nasıl olmalıdır?’ sorusuna verdikleri cevaplar doğrultusunda çıkarılan temalar ve yüzdeler aşağıdaki gibidir:

Grafik 6. Güzel kitap konusuna ilişkin algı

Çocuklara kitap sunmada yetişkinlerden ayrı bir alanda bulunan çocuk kitapları çocuğun yaşına uygunluğu açısından son derece önemlidir. Çocukların yaşlarına bağlı olarak ruhsal özelliklerinin, beğenilerinin farklı olacağı bu yönde kitapların sağlanması, sunulması gerekmektedir. Araştırmada çocukların ‘Güzel kitabın konusu nasıl olmalıdır?’ sorusuna verdikleri cevaplar ‘Bilgilendirici’ olmalıdır yönünde olmuştur.

3.7. Çocuklarda ilgi uyandıracak kitap hangi malzemelerden oluşmalıdır konusunda yapılması gerekenlere ilişkin bulgular

Araştırmaya katılan çocukların ‘Kitap hangi malzemelerden oluşmalıdır?’ sorusuna verdikleri cevaplar doğrultusunda çıkarılan temalar, yüzdeler aşağıdaki gibidir:

Page 239: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

214

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Grafik 7. Kitap hangi malzemelerden oluşmalıdır?

Kütüphanelerin çocuklara sağladıkları ve sundukları kitaplar, içinde bulunulan toplumu etkileyen önemli bir faktördür. Ancak bu kitapların sadece kağıtlardan oluşmaması bunun yanında çeşitli seçeneklerdeki malzemelerden –Karton, kumaş, plastic, elektronik oluşması gerekmektedir. Çalışmada çocukların % 97’ si kağıttan oluşması gerektiğini cevaplamıştır.

3.8. Çocuk tarafından sevilebilecek ve kendini daha mutlu duyacağı kitabın boyutları nasıl olmalıdır konusunda yapılması gerekenlere ilişkin bulgular

Araştırmaya katılan çocukların ‘Kitabın boyutları nasıl olmalıdır?’ sorusuna verdikleri cevaplar doğrultusunda çıkarılan temalar ve yüzdeler aşağıdaki gibidir:

Grafik 8. Kitap boyutları

Araştırmanın son sorusu olan ‘Kitabın boyutları nasıl olmalıdır?’ sorusuna çocuklar % 83’lük bir dilimle ‘normal boyda olmalıdır’ yanıtını vermişlerdir. Kütüphanelerde raflara bağlı olarak kitap boyutlarının seçilmemesi çocuğun ruhsal ve düşünsel gereksinimlerini karşılayacak, çocuk görür görmez alıp okuma isteği uyandırak yönde düşülüp sağlanması, çocuklara sunulması gerekmektedir.

Sonuç

Çalışmada çocuğun kütüphane ilişkisinde kazanımlarını ve okumayı sevme koşullarını belirleme amacıyla yapılan çalışmada çocuk kitaplarında; Dil, biçim, içerik, malzeme ve boyut gibi belirleyici özelliklerin çocukların yaşına uygunluğu ile tasarlanıp hazırlanmasıyla çocuğun kütüphaneye olan ilgisinde ve bakışında değişiklikler yaratacağı yönündeki sonuca ulaşılmıştır.

Çalışmada çocukların kütüphaneyi tanımlamada; Bilginin olduğu yer, kitapların olduğu yer,

Page 240: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

215

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

sessiz olunan yer, bilgi alınan ve araştırma yapılan yer, kitap okunan ve ödev yapılan yer olarak tanımlamasının eksik olduğu buna ek olarak öncelikle her yaşa uygun kitapların olması, her kitabın kütüphanede bulunmaması, yayınevi ve çevirmeninde uygun bir yol izlenmesi gerekmektedir.

Kütüphanelerin sağladıkları nitelikli kitaplar ile birlikte çocukların eğlenebileceği, dinlenebileceği –uyumak için bir ortamın bulunması-, yiyecekler yiyebileceği farklı alanlar sağlaması ile çocuğun gelişim döneminde; öğrenme, düşünme, uygulama, düşüncelerini özgür bir şekilde çekinmeyeceği bir şekilde düşünülmesi ve oluşturulması çocuk ve kütüphane ilişkisini güçlendirecektir. Kütüphane kültürü yaratmada ve oluşturmada üzerinde durulması gereken en önemli konulardan birinin ki-tap seçiminin olduğu seçilen kitapların nitelikleri olduğu unutulmamalıdır. Oyun döneminden çıkıp öğrenen döneme geçen çocuk için sadece bilgi değil bu bilgiyi eğlenerek öğrenmesi son derece önemlidir.

Öneriler

Araştırma sonucunda elde edilen verilere göre çocuklarda okuma sevgisi ve okuma alışkanlığı ka-zanılmasında ile okuma kültürü edinilmesinde kütüphanenin belirleyici etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Çocuk kitaplarında, dil, biçim, içerik, malzeme, boyut gibi belirleyici özelliklerin yaşa/döneme bağlı olarak tasarlanıp hazırlanmasıyla çocuğun kütüphaneye olan bakışında ve ilgisinde daha ayırımlı bir çizgiye sahip olacağıdır. Bu konuda öneriler şunlardır:

1. Kütüphanelerin sadece bilginin, kitapların olduğu, sessiz olunan, bilgi alınan ve araştırma yapılan, kitap okunan ve ödev yapılan yer olmadığı çocuğun oyun oynayabileceği, oyun oynadıktan son-ra dinlenebileceği –uyuyabileceği- çizgi film izleyebileceği, yiyecek bir şeyler yiyebileceği bir yer de olmalıdır.

2. Kütüphaneye ödev yapma zorunluluğu ile değil kendi isteğiyle de gitmesi yönünde kütüphanenin çocuk için albenili bir şekilde dizayn edilmesi gerekmektedir.

3. Kitapların her yaşa uygun bir biçim de bulundurulması, sunulması ve bulundurulan, sunulan kitabın fiziksel, içeriksel özellikleri ile birlikte yayınevi ve çevirenine de dikkat edilmesi önemlidir.

4. Kitapların alışılmışlıktan uzak malzelerden –Plastik, kumaş, elektronik, sesli kitaplar- oluşması bu yönde kitaplar sağlanması çocukta kitap okuma alışkanlığı ve kütüphaneyi sevmesinde büyük etki yaratacaktır.

5. Her an vitrinde, rafta gördüğümüz standart boyutlar ile birlikte değişik boyutlarda ve değişik yapılarda –çanta biçiminde, üç boyutlu- kitapların oluşu çocukta ilgi, merak ve albeni yaratması açısından önemlidir.

Sonuç olarak kitapların öncelikle hitap ettiği yaşa uygunlukta seçilmesi, sağlanması ve sunulması gerektiği ve ayrıca içerik ve fiziksel özellikler dikkate alınarak çocuğa sunulması gerektiği çocuk ve kütüphane ilişkisinde büyük etki yaratacak ve oluşturacaktır.

Kaynakça

Alpay, M. (1990). Kütüphane: Dünü yarına bağlayan köprü. İstanbul:  Edebiyat Fakültesi Basımevi.

Bamberger, R. (1990). Okuma alışkanlığını geliştirme. (B. Çapar, Çev.). Ankara: Kültür Bakanlığı.

Çiçekler, C.Y. (2007). 6-7 yaş çocuklarının resimlerden oluşturdukları öykülerdeki dil yapıları (Yayımlamamış yüksek lisans tezi). Ad-

nan Menderes Üniversitesi, Aydın.

Gönen, M., Katrancı, M., Uygun, M., ve Uçuş, Ş. (2011). İlköğretim birinci kademe öğrencilerine yönelik çocuk kitaplarının, içerik,

Page 241: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

216

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

resimleme ve fiziksel özellikleri açısından incelenmesi. Eğitim ve Bilim, 36(160).

Kaya, M. (2014). Okuma kültürü ve çocuk edebiyatı. Türk Dili, VII (756), 608-622.

Manguel, A. (2001). Okumanın tarihi. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Nas, R. (2004). Çocuk edebiyatı. Bursa: Ezgi Kitabevi Yayınları.

Tanju, E.H. (2010). Çocuklarda kitap okuma alışkanlığına genel bir bakış. Aile ve toplum, 6 (22), 31.

Türk Dil Kurumu. (2006). Türkçe sözlük. Ankara: TDK. Erişim adresi: http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&kelime=O-

KUMAK

Yavuzer, H. (2015). Okul çağı çocuğu. İstanbul: Remzi Kitabevi

Page 242: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

217

*Lisans, 4.Sınıf, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]

Kütüphanede Fiziksel Erişebilirlik: Milli Kütüphane’nin İncelenmesi

Büşra ÖZEN*

Öz

Türkiye nüfusunun %12,29‘unda farklı engellilik durumları görülmektedir. Engelli bireylerin her türlü haklardan yararlanması için olanaklar sunulmalıdır. Bu olanaklar, sosyal çevreden eğitim hakkına kadar birçok alanı kapsamaktadır. Toplumsal hayata katılmanın temelinde eğitim hayatlarının verimli geçmesi yatmaktadır. Kütüphaneler sadece vatandaşların örgün eğitim hayatlarına değil aynı zamanda bireylerin sosyal hayatlarına da katkı sağlamaktadır. Bu yüzden araştırmada tek engelin sadece kendileri değil fiziksel çevrenin olduğu prensibiyle yola çıkılarak milli kütüphanenin fiziksel erişimi incelenecektir. Bu çalışmanın amacı; kanundaki yasal düzenlemeler incelenerek engellilerin kütüphanelerle ilişkilerini belirlemek, Türkiye’de engellilerle ilgi standartları göz önünde bulundurmak, milli kütüphane binasının fiziksel kullanımının engellilere uygunluğunu incelemek ve bu doğrultudaki problemlere çözüm önerisinde bulunmaktır. Milli kütüphane hakkında bilgiler ve mevzuat incelendiğinde engelliler kapsamında bilgilere ulaşılmamıştır. Sadece görme engelliler için sesli kitaplar mevcuttur. Hazırlanan kanuna göre engelliler için kamuya açık alanların yeniden düzenlenmesi olmayanların yapılandırılması gerekmektedir. Araştırma kapsamında 30.11.2017-01.12.2017 Tarihlerinde Milli Kütüphane binasında erişebilirlik özellikleri dış ve iç erişebilirlik olarak iki bölümde incelenmiştir. İncelemelerde Milli Kütüphanenin gerek konumu gerekse derme kütüphanesi olması dolayısıyla yılın her dönemi yoğun talep almaktadır. Milli kütüphanenin engellilere yönelik en belirgin çalışması konuşan kitaplık bölümüdür. Burada gönüllü bireyler sesli okuma yaparak görme engelli kullanıcılar için kolaylık sağlamaktadır. Milli Kütüphane binasının dış ve iç erişebilirliği incelendiğin de engelli bireyler göz önünde bulundurularak bazı çalışmaların olduğu gözlemlenmiştir. Yapılan çalışmalar görünüşte engelli kullanıcıların erişebilirliğini sağlayacak nitelikte olduğu sanılsa da standartlarla karşılaştırılan ölçümler de böyle olmadığı açıkça görülmüştür. Bu yüzden engelli bireyler Milli Kütüphane binasını kullanırken zor durumlar yaşayabileceklerdir. Dolayısıyla standartlar göz önünde bulundurularak var olan yapılandırılmalar engelliler uygun şekilde düzenlenmeli olmayan durumlar ise yapılandırılmalıdır.

Anahtar Sözcükler: Fiziksel erişilebilirlik, Milli Kütüphane, Standartlar, Kanunlar, İç erişilebilirlik, Dış erişilebilirlik

Physical Accesibility in the Library: A Case of National Library of Turkey

Abstract

The importance of research Diffirent disability situations are seen in 1012,29 of the population in Turkey’s. According to the research, they are deprived of human rights. Opportunities should be offered for disabled people to benefit from all kinds of rights. These possibilites, it covers a wide range of fields from social environment to educational right. On the basis of participating in social life lies in the efficient passşng of educational life. The most effective problem faced by disabled citizens on their way to education is physical accesibility. Libraries contribute not only to education life of the citizens but also the social lives of the individuals. So in the research, the physical access of national library will be investigated on the basis of principle that the only obstacle is not only themselves but the physical environment. When the information about the national library and legislation are examined, the information within the scope of the disabilities has not been reached. Only, audi boks are present for blind people. According to the prepared law, reorganization of public open spaces for the disabled, places without open space need to be restructured. Within the scope of the research, on 30.11.2017-01.12.2017 the accisibility features of national library have been examined in two parts as external and internal accesibility.. Most distinctive feature about National Library is the “Talking Bookshelf” for disabled users. At the talking bookshelf, volunteered individuals doing voice reading for blind people. When The National Library’s inside and outside accessibility has been reviewed it seen that works had been done with considering disabled individuals Works has been done says that seemingly its suitable for disabled users to use but comparing to the standart measures its obvious that its not as it seems. So disabled users might across with some difficulties using the National Library. Therefor considering the standarts existing structures has to be rearrange in order to be suitable for disabled users and structures that doesnt exist need to be configure.

Keywords: Physical accessibility, National Library, Standarts, Laws, Inside accessibility, Outside, accessibility.

Giriş

Bireyin toplum hayatına katılması, toplumun bireye sunduğu hizmetlerden yararlanması, bunları kullanması bu doğrultuda kendi fikirlerini oluşturması ve bu fikirlerle topluma hizmet sunması her bireyin arzusudur. Fikirleri üretmek, bilgiye erişimle mümkündür. Bilgi çağı olarak adlandırdığımız bir çağda yaşamaktayız. İnsan yaşamı boyunca, bilgiye ihtiyaç duymaktadır. Her bireyin sosyal, fiziksel, psikolojik durumları bilgiyi elde etmesine engel teşkil etmemelidir. Bilgi ihtiyacını güvenilir

Page 243: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

218

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

bir kaynaktan sağlamak için kütüphaneler, arşivler, dokümantasyon ve enformasyon merkezleri bu konuda kullanıcılara kaynak sağlamaktadır. Çalışmamızın ana kaynağı kütüphanelerdir. Kütüphaneler insan yaşamında önemli bir yere sahiptir. Kütüphanelerde kültürel, sosyal, politik her türlü bilgilerin var olduğu bilinmektedir. Kütüphanelerin görevleri arasında; vatandaşların kütüphaneleri kullanmaları için gerekli çalışmalarda bulunmak, kütüphane hizmetleri ile ilgili standartları belirlemek ve bunlarla ilgili düzenlemeler yapmak gibi hizmetleri bulunmaktadır. Engelliler için kanunda yer alan engellilerin hak ve özgürlüklerini kısıtlayacak dezavantajların ortadan kaldırılması gibi maddeler yer almaktadır. Dolayısıyla kütüphaneyi tam olarak kullanmanın kaynaklardan ziyade bina yapısının elverişli olması da önemlidir. Binanın kullanıcılar için fiziksel dış çevreyle uyumlu olması kullanım açısından gereklilik arz etmektedir.

Konunun Önemi

Türkiye nüfusunun %12,29 ‘unda farklı engellilik durumları görülmektedir. Yapılan araştırmalara göre insani haklardan mahrum kalmaktadırlar (Kiavar, 2013). Engelli bireylerin her türlü haktan yararlanması için olanaklar sunulmalıdır. Bu olanaklar, sosyal çevreden eğitim hakkına kadar birçok alanı kapsamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti anayasası 5378 sayılı “Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun” ile hakları güvence altına alınmıştır. Toplumsal hayata katılmanın temelinde eğitim hayatlarının verimli geçmesi yatmaktadır. Engelli vatandaşların eğitim aldıkları yolda karşılaştıkları en etkin problem fiziksel erişilebilirliktir. Kütüphaneler sadece vatandaşların örgün eğitim hayatlarına değil aynı zamanda bireylerin sosyal hayatlarına da katkı sağlamaktadır. Günümüzde ağlar aracılığıyla bilgiye erişim sağlanıyor olunsa da kütüphaneler de farklı kaynakların olduğu ortadır (Kiavar, 2013). Bu yüzden araştırmada tek engelin sadece kendileri değil fiziksel çevrenin olduğu prensibiyle yola çıkılarak milli kütüphanenin fiziksel erişimi incelenecektir.

Kanunlar

Engelliğin çeşitliliğinden dolayı tek bir tanımını yapmak zor olacaktır. Birçok engelli tanımı bulunmaktadır. Birleşmiş milletlerin engelli tanımı ‘normal bir kişinin kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri, bedensel veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapamayanlardır’ (Koca, 2010).

5378 sayılı Engelliler Kanunun da ‘doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım, iyileştirme, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi özürlü olarak tanımlanmaktadır’

WHO Dünya sağlık örgütüne göre yapılan tanım da Noksanlık (Impairment): “Sağlık bakımından “noksanlık” psikolojik, anatomik veya fiziksel yapı ve fonksiyonlardaki bir noksanlığı veya dengesizliği ifade eder.” Özürlülük (Disability): “Sağlık alanında sakatlık bir noksanlık sonucu meydana gelen ve normal sayılabilecek bir insana oranla bir işi yapabilme yeteneğinin kaybedilmesi ve kısıtlanması durumunu ifade eder. Maluliyet (Handicap): “Sağlık alanında “maluliyet” bir noksanlık veya sakatlık sonucunda, belirli bir kişide meydana gelen ve o kişinin yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel durumuna göre normal sayılabilecek faaliyette bulunma yeteneğini önleyen ve sınırlayan dezavantajlı bir durumu ifade eder (Koca, 2010).

Özür ve engelli arasındaki fark; özür kişinin bir işi yapmasını engelleyen faktördür. Engel ise; kişinin özründen dolayı bir işi yapmasını aksatan durumdur. Dünya Engellilik Raporuna Göre; engelli insanların sağlık, eğitim, sosyal durum gibi sıradan ihtiyaçlarının ayrıştırılmadan bütün toplumun kullandığı genel hizmetler tarafından karşılanabiliyor olması gerekmektedir. Eşit katılımın önündeki engellerin aşılması için hükümetler ya da konunun diğer ilgilileri tarafından hazırlanan politikalar

Page 244: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

219

kaynaştırma olarak nitelendirilir. Bunu gerçekleştirmek için yasalarda, politikalarda, kurumlarda ve çevresel koşullarda değişikliğe gidilmelidir (Dünya Sağlık Örgütü, 2011).

5378 sayılı engelli kanuna göre; bu kanun amacı doğuştan sahip olduğu hakları güçlendirerek diğer bireylerle aynı hak ve özgürlüklere sahip olmasıdır. Bu kanun engellilere hizmet veren kurum, kuruluşları ve diğer ilgilileri kapsar. Engellinin hak ve özgürlüklerden diğer vatandaşlara kıyasla eşit şekilde yararlanmasını engelleyen, kısıtlayan veya zorlaştıran her türlü farklı muameleyi doğrudan ayrımcılık olarak nitelendirmiştir. Görünüşte ayrımcı olmayan her türlü eylem, işlem ve uygulamalar sonucunda engelliliğe dayalı ayrımcılık temeliyle bağlantılı olarak, engellinin hak ve özgürlüklerden yararlanması bakımından nesnel olarak haklılaştırılamayan dezavantajlı bir konuma sokulmasını dolaylı ayrımcılık olarak nitelendirmiştir.

Birleşmiş milletler engelli hakları sözleşmesinde, engelli vatandaşlarımıza yönelik her türlü ayrımcılıktan kaçınılması, hukuki haklardan eşit olarak yararlanılması, eşitliği sağlamak için engelli vatandaşlarımıza yönelik çalışmalarda bulunulması gerektiği bildirilmektedir. Bakıldığından her türlü ayrımcılıktan kasıt dolaylı ve dolaysız ayrımcılıktır. Türkiye’de 2013 yılında kabul edilen Engelli Hakları Sözleşmesinden daha ileri bir düzenleme yaparak doğrudan ve dolaylı ayrımcılığı açıklayarak kesin olarak yasaklamıştır. Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesine eklenen ve öne çıkan maddeler;

� Yaşama hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği (md. 10 ve 14),

�Risk durumları ve insani bakımdan acil durumlar (md. 11),

�Yasa önünde eşit tanınma (md. 12),

�Adalete erişim (md. 13),

�İşkence yasağı (md. 15),

�Sömürü, şiddet veya istismara maruz kalmama (md. 16),

�Bedensel ve ruhsal bütünlüğe saygı (md. 17),

�Seyahat özgürlüğü ve uyrukluk (md. 18),

�Toplum içinde yaşama (md. 19),

�Kişisel hareketlilik (md. 20),

�Düşünce ve ifade özgürlüğü (md. 21),

�Özel hayata saygı (md. 22),

�Konut ve aile hayatına saygı (md. 23),

�Eğitim hakkı (md. 24),

�Sağlık hakkı (md. 25),

�Çalışma hakkı (md. 27),

�Yeterli yaşam standardı (md. 28),

�Siyasal ve toplumsal yaşama katılım (md. 29),

�Kültürel yaşama katılım (md. 30).

Sözleşmenin 24. Maddesine göre, taraf devletler eğitim sisteminin bütünleştirici bir şekilde her seviyede engellileri içine almasını ve ömür boyu öğrenim imkânı sağlar (Gül, 2014).

Erişilebilirlik Kapsamında Yasal Çerçeve

Erişilebilirlik, açık alanların, binaların, ulaşım ve bilgilendirme hizmetlerinin, bilgi ve iletişim teknolojilerinin engelliler tarafından güvenli ve bağımsız olarak ulaşılabilir ve kullanılabilir olmasıdır. Konuyla ilgili olarak engellilere kamu binalarında fırsat eşitliği ve erişebilirliğin sağlanması için kanun

Page 245: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

220

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

ve yönetmelikler bulunmaktadır. Bunlar; 5393 sayılı “Belediye Kanunu”: 13/7/2005 tarihinde 25874 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kanuna göre; belediye hizmetleri, vatandaşlara en yakın yerlerde ve en uygun yöntemlerle sunulur. Hizmet sunumunda özürlü, yaşlı, düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır. 2006/18 sayılı “Kamu Binaları, Kamuya Açık Alanlar ve Toplu Taşıma Araçlarının Özürlülere Uygun Hale Getirilmesi Genelgesi”: 12.07.2006 tarihinde 26226 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan genelgeye göre; özürlü vatandaşlarımızın toplumsal yaşama tam katılımlarının sağlanması hedefine ulaşabilmek için kamu kurum ve kuruluşlarının kullandıkları binalar, kamuya açık alanlar ve toplu taşıma araçlarının özürlülerin kullanımına uygun duruma getirilmesi büyük önem taşımaktadır. 5825 sayılı “Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Kanun”: 18/12/2008 tarihinde 27084 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan kanuna göre; Türkiye Cumhuriyeti adına 30 Mart 2007 tarihinde New York’ta imzalanan “Engellilerin Haklarına İlişkin Sözleşmenin onaylanması uygun bulunmuştur. 2009/15169 sayılı “Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik”: 31/07/2009 tarihinde 27307 sayılı Resmi Gazete de yayınlanan yönetmeliğe göre; idare, sunduğu kamu hizmetlerinin özürlüler tarafından kolayca erişilebilir olması için gerekli tedbirleri alır. (Kiavar, 2013). Fiziksel erişilebilirlik engelliler için temel hak ve özgürlüklerini kullanabilmelerinin temel araçlarından biri olarak görülmelidir. (Akçalı, 2015).

Bilgiye Erişilebilirlik

Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesinin 30. maddesi tiyatro, müze, sinema ve kütüphane gibi çeşitli etkinliklerin yapıldığı veya hizmetlerin sunulduğu yerlere engelli bireylerin de diğer bireylerle eşit koşullar altında katılım hakkı olduğunu vurgulayarak bunlardan yararlanmasını sağlamak amacıyla gerekli tüm tedbirlerin alınması gerektiğini bildirmektedir. Çeşitli bilgi kaynaklarının sağlandığı kütüphaneler, toplumun bilgi ihtiyacını karşılayan toplumsal kuruluşlardır. IFLA bir kısıtlama olmadan bilgiye erişimin bireylerin temel hakkı olduğunu bildirmektedir. Kütüphaneler vatandaşlarımızın bilgiyi araştırmasında ve yaşam boyu öğrenmelerinde bir köprü görevi görmektedir. Bu yüzden kütüphaneler evrenselliği yakalayarak, tüm kullanıcılara eşit şekilde erişilebilir kılması gerekmektedir. Erişilmesi hedeflenen sadece bilgi değil aynı zamanda fiziksel erişilebilirlik olarak da tanımlanan mekânsal bilgiye erişilebilirlik de göz önünde bulundurulmalıdır. (Akçalı, 2015).

Fiziksel Erişilebilirlik

Engelli Haklarına İlişkin Sözleşme Madde 9’da “Erişilebilirlik” başlığına yer verilmiştir. Buna göre;

1. Taraf Devletler engellilerin bağımsız yaşayabilmelerini ve yaşamın tüm alanlarına etkin katılımını sağlamak ve engellilerin diğer bireylerle eşit koşullarda fiziki çevreye, ulaşıma, bilgi ve iletişim teknolojileri ve sistemleri dahil olacak şekilde bilgi ve iletişim olanaklarına, hem kırsal hem de kentsel alanlarda halka açık diğer tesislere ve hizmetlere erişimini sağlamak için uygun tedbirleri alacaklardır. Erişim önündeki engellerin tespitini ve ortadan kaldırılmasını da içeren bu tedbirler diğerlerinin yanında, aşağıda belirtilenlere de uygulanır:

a) Binalar, yollar, ulaşım araçları ve okullar, evler, sağlık tesisleri ve işyerleri dâhil diğer kapalı ve açık tesisler;

b) Elektronik hizmetler ve acil hizmetler de dâhil olmak üzere bilgi ve iletişim araçları ile diğer hizmetler.

2. Taraf Devletler aşağıdakileri gerçekleştirmek için de uygun tedbirleri alacaklardır:

Page 246: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

221

a) Kamuya açık veya kamu hizmetine sunulan tesis ve hizmetlere erişime ilişkin asgari standart ve rehber ilkelerin geliştirilmesi, duyurulması ve bunlara ilişkin uygulamaların izlenmesi;

b) Kamuya açık tesisleri işleten veya kamuya hizmet sunan özel girişimlerin engellilerin ulaşılabilirliğini her açıdan dikkate almalarının sağlanması;

c) İlgili kişilerin engellilerin karşılaştığı ulaşılabilirlik sorunlarıyla ilgili olarak eğitilmesi;

d) Kamuya açık binalar ve diğer tesislerde Braille alfabesi ve anlaşılması kolay nitelik taşıyan işaretlemelerin sağlanması;

e) Kamuya açık binalara ve tesislere erişimi kolaylaştırmak için rehberler, okuyucular ve profesyonel işaret dili tercümanları dahil çeşitli canlı yardımların ve araçların sağlanması;

f ) Engellilerin bilgiye erişimini sağlamak için onlara uygun yollarla yardım ve destek sunulmasının teşvik edilmesi;

g) Engellilerin İnternet dâhil yeni bilgi ve iletişim teknolojilerine ve sistemlerine erişiminin teşvik edilmesi;

h) Erişilebilir bilgi ve iletişim teknolojileri ve sistemlerinin tasarım, geliştirme ve dağıtım çalışmalarının ilk aşamadan başlayarak teşvik edilmesi ve böylece bu teknoloji ve sistemlere engelliler tarafından asgari maliyetle erişilebilmesinin sağlanması (Akçalı, 2015).

Engelli standartları kılavuzuna göre dış erişilebilirlik ile ilgili maddeler aşağıdaki gibidir:

�Yaya yolu ve kaldırımlardaki temel hedef özellikle görme ve fiziksel engelliler gibi hareket kısıtlığı olan bireylerin ulaşılabilirliğini sağlamak amacıyla temiz, engelsiz, düzgün ve yeterli genişlikte ulaşım imkanı sunulmasıdır. Engelsiz bir yaya kaldırımı en az 1,5m en ideal 2,0m genişlikte olmalıdır. Otobüs duraklarında minimum 3,0m ve dükkân önlerinde ise 3,5m olmalıdır. Ayrıca bordür taşı dahil 50cm emniyet şeridi olmalıdır. Yaya kaldırımının eğimi %2den küçük olmalıdır. Yaya kaldırımının kaplaması ise kaymayı önleyici olmalı, yol sathındaki yer altı tesisatı rögar kapakları çıkıntısı oluşturulmamalı ve aynı sevide zemin oluşturulmalıdır. Yaya kaldırımındaki ağaçlar, elektrik direkleri, trafik işaretleri yaya kaldırımı boyunca en az 75 cm en çok 1,2 m genişliğinde olmalıdır (Dünya Engelliler Vakfı, 2013).

�Rampalar tasarlanırken temel hedef yükseklik farkını aşarken gerekli koşulları sağlıyor olabilmelidir. Yükseklik farkını aşmaları için eğimlerin bulunması gerekmektedir. BM minimum rampa genişliğine düz rampalarda 90 cm 90° dönüşlü rampalarda 1,4m 180° dönüşlü rampalarda 90 cm olarak belirlenmiştir. Rampalardaki eğimler tekerlekli sandalye kullanıcıların rahat ve güvenilir bir şekilde geçişini karşılıyor olması gerekir. 2cm’den fazla kot farkı varsa rampa düşünülmelidir. Rampa uzunluğu 10 m olanlara %8 eğim olmalıdır (Dünya Engelliler Vakfı).

� Merdivenlerin maksimum bir rıht yüksekliği 15cm olmak üzere 2x rıht yüksekliği + 1 basamak genişliği= 63 cm formülü kullanılmalıdır. Merdivenlerin yüzeyleri kaymaz bir yapıda olmalı ayrıca hava koşullarından dolayı üzeri kapalı olmalıdır. Basamaklar aynı renkte olmalı ve basamak ucunda 2,5 cm eninde koruyucu kaymaz bir şerit bulunmalıdır. Ayrıca merdivenin iki yanında küpeşler ve merdivenin başında ve sonunda duyumsanabilir yüzeyler olmalıdır (Dünya Engelliler Vakfı).

� Engelliler için yeterli sayıda park alanı açılmalıdır. Park yerlerinin %5 kadar otopark ayrılmalıdır. Park yeri ile gidilecek yer arasında 25m tercihen 10m olmalıdır. Açık ve kapalı park sisteminde asansöre ve binaya giriş yakın olmalıdır. Park yerlerinin genişliği 3,6 m tavsiye edilen genişlik 3,9

Page 247: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

222

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

m ‘dir. Fiziksel engelli vatandaşlarımız için erişim koridoru 1,2 m genişliğinde olmalıdır (Dünya Engelliler Vakfı, 2013).

� Dinlenme alanları ana yaya yolunun dışına yerleştirilmelidir. Oturma bankaları 100m-200m düzenli aralıklarla yerleştirilmelidir. Tekerlekli sandalyeli vatandaşlarımız için 1,2m’lik alan bırakılmalıdır (Dünya Engelliler Vakfı).

�Çöp kutuları yaya hareketine mani olmayacak şekilde yaya kaldırımı kenarında bordür taşına en az 90 cm en çok 1,2 m yüksekliğe monte edilmelidir (Dünya Engelliler Vakfı, 2013).

Engelli standartları kılavuzuna göre iç erişebilirlik maddeleri aşağıdaki gibidir:

�Binalara girişte tüm güzergâh noktaları en az 90 cm eninde olmalıdır. Eğer alternatif girişler olacaksa bu girişler tabelalarla ulaşılabilir güzergâh üzerinden işaretlenerek yönlendirilmesi sağlanmalıdır. Burada yeterli manevra alanları olmalıdır. Tüm ticari, idari kamu binaları ile mesken binaları ana girişleri yaya kaldırımından itibaren engelsiz olmalıdır (Dünya Engelliler Vakfı, 2013).

� Giriş kapısı duvarla aynı hizada bir düzlem oluşturmamalıdır. Ana giriş kapısının genişliği çift kanatlı kapılarda, kanatlardan birinin genişliği en az 1m olmak üzere toplam 1,5 m az olmamalıdır. Diyafon ve kapı zilleri ulaşılabilir ve olumsuz hava koşullarından korunuyor olması gerekir. Dış kapılar zorlamadan açılabilecek nitelikte olmalıdır. Açmak için kullanılacak kuvvet en fazla 37,8’N olmalıdır. Döner kapılardan kaçınılmalıdır. Döner kapı varsa mutlaka menteşeli ve fotoselli bir kapıda bulunmalıdır. Kapılar koridora dik olarak açılmalıdır. Kapı kolu, kilitler, anahtar ve diğer kapı aksamları tek elle kullanılabilecek ve ellerini kullanamayanlar için kavrama gerektirmeden işleyebilir olması gerekmektedir. Kapı kolunun yerden yüksekliği 90cm ile 1,1m kadar olmalıdır. Kapı aksamı fark edilebilir olmalı her iki taraftan da kullanılabilmelidir. Manevra açısından sıkıntılı olan tuvaletlerin kapıları sürme kapılardan yapılmalıdır. Pencereler ise yerden 80m yükseklikte olmalıdır (Dünya Engelliler Vakfı, 2013).

�Yüzey zeminler ise sert, sağlam, kaymayan bir yapıda olmalıdır. Halı var ise iyi şekilde sabitlenmiş olmalıdır. Zeminde ses yansıtıcı yüzeyler olmalıdır. Bina içinde mutlaka kot farkından oluşan rampa düzenlemeleri yapılmalıdır. Asansör işlemleri otomatik olmalıdır. Her kabin yük sıfırken 1,3 toleransla kat seviyesinde durmalıdır. Tekerlekli sandalyelere uygun şekilde yapılmalıdır. Yerden 85-90cm yüksekliğinde tutunma barları olmalıdır. Kabin içinde telefon bulundurulması tavsiye edilir. Otomatik asansörlerde açma kapama cihazı 12,5 ile73,5 cm yükseklik arasında kapıdan geçen bir engel karşısında harekete geçecek şekilde olmalıdır. Bu cihaz en az 20sn etkin kalmalıdır. Çağırma düğmelerinin orta noktası 1,065m yükseklikte olmalıdır. Asansörü çağırmak için ses sinyalleri olmalıdır. Kabin kontrol paneli düğmeleri en az 1.9 m olmalıdır. Karakterler, semboller en az 0,08 cm kabarıklıkta olmalıdır. Kabartma karakter veya semboller en az 1,6 cm yükseklikte olmalı ancak 5,1 cm’den büyük olmamalıdır. Kabin içinde katları belirten sesli bir sistem bulunmalıdır. Ses 20 db. den az, frekansı da 1500 Hz. den fazla olmamalıdır. Asansör kapısı otomatik veya fotoselli olmalı ve net açıklığıyla 91,5 cm. den az olmamalıdır (Dünya Engelliler Vakfı, 2013).

� Bina içindeki koridorların engelsiz net açıklığı en az 90 cm, yerden net yüksekliği ise en az 2,2m olmalıdır. Tuvalet kabinleri en az 1,5m genişliğindeki standart bir tuvalet klozet duvara monta edilmişse 1,42 monte edilmemişse 1,5den az olmalıdır. Kamu kullanımına açık engelli tuvaletleri düşünüldüğünde acil durum çağrı aparatı yere düşüldüğünde iple çekilebilecek şekilde olmalıdır. Klozetlerin oturma yerinin yerden yüksekliği 43 cm ile 48 cm arasında olmalıdır. Tutunma çubuklarının çapı 3,2 cm ile 3,8 cm arasında olmalıdır. Klozetin arka duvarındaki tutunma çubuğu 80 cm-95 cm arası yükseklikte olmalıdır (Dünya Engelliler Vakfı, 2013).

Page 248: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

223

� İşaretler herkes için okunaklı ve anlaşılır olmalıdır. Bu işaretler uygun bir yüksekliğe konmalıdır. Çok sayıda işaretten kaçınılmalıdır. Yönlendirme işaretleri ulaşılabilir yerde ve incelenebilecek şekilde konumlandırılmalıdır. Kamu kullanımına açık binalarda, ana girişten hemen sonra bir yönlendirme planı bulunmalıdır. İşaretlerin yüksekliği 1,6’dan az ve Braille ve hissedilebilir kabartmalı işaret levhaları içermelidir (Dünya Engelliler Vakfı, 2013).

� Okuma ve çalışma salonlarında sabit ve oturma yerleri, bireysel çalışma yerlerinin birden az olmamak üzere en az %5 ulaşılabilir olmalıdır. Ulaşılabilir sabit oturma yerleri, masalar veya bireysel çalışma alanları yerden en az 86 cm yükseklikte olmalıdır.

� Ödünç yayın alım alanlarının her birinde en az bir adet şerit erişilebilir olmalıdır. Geçiş-çıkış kontrolü veya kitap güvenliği için yapılmış kapılar turnike ve otomatik geçişler ulaşılabilir olmalıdır.

�Kartlı katalog ve dergi teşhir alanlarında en az 90 cm genişliğinde geçiş alanı sağlanmalıdır. Erişim yüksekliği en fazla 1,22 m olmalıdır.

� Kitap rafları arasında en az net koridor genişliği tercihen 1,2 m genişliğinde olmalıdır. Raf yüksekliğinde bir sınırlama yoktur (Dünya Engelliler Vakfı, 2013).

Kütüphanelerde Engellilere Yönelik Hizmetler

Kütüphane binasının dış görünüşü kullanıcının görsel duygularına hitap etmelidir. Yapı malzemeleri dikkat çekici ve malzemeler dayanıklı olmalıdır. Kütüphane binalarındaki iç malzemeler birbiriyle uyum içerisinde olmalı ve kullanıcının rahatlığı dikkate alınarak kullanılan malzemeler bu yönde seçilmelidir. (Hazırlar, 2004).

Kütüphane binasının içerisinde elektronik aletler ve bilgisayarlar olacağı düşünüldüğünde yerlere döşenen malzemeler antistatik olmalıdır. Zemine döşenen malzemeler kullanım alanına göre değişiklik göstermelidir. Su değen yerler seramik, diğer yerler ise aynı tonda ve malzemede döşenmelidir. Koleksiyonun bulunduğu bölümün zeminin taşıma gücü 750 kg/m² olmalıdır. Duvarların yalıtımlı olması gerektir. Duvarlarda açık renkler hakim olmalıdır. Açık renkler olduğunda aydınlanma açısından avantajlı hale gelmektedir. Tüm bu durumlar inceliğinde renk ve tasarımlar birbiriyle hiyerarşi içerisinde olmalıdır. (Hazırlar, 2004).

Kütüphane mobilya seçimlerinde en önemli unsur konfordur. Ergonomik, dayanaklı, estetik görünümlü olmadır. Eğer kütüphanede demir malzemeler seçilirse kütüphaneyi soğuk bir ortam haline getirmiş olacaktır. Kütüphanedeki sandalyelerin kumaş kaplı olması tercih edilmelidir. (Hazırlar, 2004).

Kütüphanenin içinde ki toz ve kir genelde kütüphane binasının çevresindeki koşullarla göre değişmektedir. Personellerin düzenli olarak aylık, yıllık olarak kütüphaneyi temizlemeleri gerekmektedir. (Hazırlar, 2004).

Ortamın sıcaklığı kullanıcılar ve kitaplar içinde çok önemlidir. Sıcaklık 18-20 arası olmalıdır. Sıcaklık değişimleri 1 dereceyi geçmemelidir. Aynı zamanda nem durumu da dikkate alınmalıdır. Nem durumu %3’ü geçmemelidir. Kütüphanelerde aydınlatmalar yapay ve doğal olmak üzere iki çeşittir. Doğal aydınlatmalar pencereler ve duvarlardan sağlanmaktadır. En çok ışığa ihtiyaç duyulan alanlar okuma salonlarıdır. Kullanıcı ne fazla ışıktan rahatsız olmalı ne de ışık ona az gelmelidir. (Hazırlar, 2004).

Milli kütüphane Kültür Ve Turizm Bakanlığına bağlıdır. Kütüphaneler ile ilgili her türlü yer değişimi Genel Müdürlük onayına tabiidir. Mevcut kütüphane binalarının fiziki alanları kütüphane hizmetleri

Page 249: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

224

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

açısından işlevsel bir biçimde düzenlenir. Kütüphane iç ve dış mekân düzenlemelerine özen gösterilir. İç mekânların düzenlenmesinde estetik duyarlılık göz önünde bulunmalıdır. Mekânlarda kullanılan malzemelerin, elemanlarının, dokuların, biçim, oran ve ölçülerin ve renklerin tasarım ilkelerine uymasına özen gösterilir. Kütüphane malzemeleri kullanıcıları yormayacak şekilde olmalı, kütüphaneden en iyi bir şekilde yararlanmalarını sağlayacak düzende olmalıdır. Bu düzen sistematik olmalı gelişi güzel olmamalıdır. Bahçe ve dış mekânlar kütüphanenin bir parçası olarak ele alınmaktadır. Bahçenin kullanımı ve temizliği yine kütüphaneye dâhildir (Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü, 2012).

Kütüphane binaları engelli kullanıcıların yararlanacağı düşünülerek tasarlanmaktadır. Engellilere yönelik hizmetler için bölüm oluşturulurken giriş katlar tercih edilmektedir. Fiziki açıdan dikkat edilmesi gerekilen özellikler:

a) Kütüphane çevresindeki duraklarda engellilerin iniş ve çıkışları için gerekli çalışmalar yapılmalıdır veya ilgili kurumlar nezdinde girişimde bulunulur.

b) Kütüphanede herkesin aynı kapıyı kullanması için eşiksiz kapılar merdiven yanında rampa yeterli koridor ve kapı genişliği sağlanmalıdır.

c) Merdiven basamakların ilk ve son basamağı, koridorlar ve yürüme yolları uyarı amacıyla dokulu zemin malzeme ile kaplanır. Kütüphane ana dolaşım alanları üzerinde çöp kutuları, yangın söndürme cihazları, çiçek saksıları gibi engel oluşturacak nesneler konulmaz. Kütüphane içi koridorlarda engelli kullanıcıların, engellere çarpmadan, dolaşım olanağı sağlanır.

d) Kütüphane içerisinde az gören veya görmeyen kullanıcılara yönelik bilgilendirme hizmetleri için anlaşılabilir ses uyarıcılar ve harfler kullanılır. Taban ve duvar renklerinde göz kamaştırıcı parlaklıktan kaçınılır. Taban döşemeleri sade, olmalıdır. Taban bitişleri ıslak ve de kuruyken kaygan zemin oluşturmayacak zemin malzemesi seçilir. Bina içerisinde akustik farklıklarını yaratarak görme engellilerde karmaşa yaratacak asmakat, yüksek tabanlı ve kubbeli mimariler kütüphane binalarında mümkün olduğunca kullanılmaz.

e) Kütüphane içerisinde koridorlar, merdivenler ve kapılar aynı genişlikte tutulur. Merdiven korkulukları aynı yükseklikten bağlanır. Elektrik düğmeleri ve otomatlar aynı konumda yer alır. Tüm kapıların açılış yönü aynı tarafa olur.

f ) Merdivenler, tuvaletler, asansörler, bekleme alanları olabildiğince kütüphanenin merkezi noktalarında yer alır. Kütüphane tuvaletlerine görme engelli kullanıcıların bastonları için bir kanca konur (Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü, 2012).

Bulgular ve Yorum

Araştırma kapsamında 30.11.2017-01.12.2017 tarihlerinde Milli Kütüphane binasında erişebilirlik özellikleri dış ve iç erişebilirlik olarak iki bölümde incelenmiştir. Yapılan çalışma kapsamında Milli Kütüphane Erişebilirlik özellikleri ile ilgili değerlendirmede aşağıdaki bulgulara ulaşılmıştır;

�Milli kütüphaneye girişte engellilerin rahatlıkla görebileceği standartlara uygun tabela bulunmaktadır.

�Yaya kaldırımında fiziksel ve görme engelli kullanıcıların geçişlerine engel teşkil edebilecek elektrik direği, rögar kapağı gibi engeller söz konusu değildir.

�Dış kapının genişliği 90 cm’dir ve standartlara uygundur.

�Bahçeye girişte tabela, zemin, genişlik durumları engelli kullanıcılar için uygun durumdadır.

Page 250: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

225

�Binaya girişte bir eğim söz konusudur. Bu eğim standartlarda yer alan %8 eğimine uygun olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca zemin, engelli kullanıcılara uygun olarak düzenlenmiş kaymaz ve yere sabit bir yapısı bulunmaktadır.

� Engelli kullanıcılara uygun olması gereken kot farkı ve rampa bulunmamaktadır. Bu girişte engellilere ait otopark mevcuttur lakin uyarıcı bir tabela bulunmamaktadır. Girişteki kot farkının en az 0,6 cm olması göz önünde bulundurulduğunda engelli kullanıcılar için uygun olmadığı tespit edilmiştir.

� Binanın giriş kapısının genişliği 90 cm ölçülmüştür ve engelli kullanıcılar için uygundur. Birinci kapı standartlarda belirtildiği üzere otomatiktir. . Fakat diğer kapı çift kanatlı, elle açılabilen ve kuvvet gerektiren bir durumda olduğu için engelli kullanıcılar için sorun yaratabilmektedir.

� Binaya girişte güvenlik kontrolü nedeniyle bulundurulan x-ray cihazları ve turnikelerin fiziksel engelli kullanıcıların geçişleri için uygun olmadığı tespit edilmiştir. Tüm kullanıcılar kartlı okuma cihazından geçmek zorundadır. Fakat engelli kullanıcılar için bir tabela bulunmamaktadır. Görevlilerin yardımıyla geçiş yapabilmektedirler.

�Merdivenler görme ve fiziksel engelliler için uygun değildir. Görme engelliler için hissedilebilir bir zemin olmadığı için engelli kullanıcılar için tehlike arz etmektedir. Merdivenler kenarlarında tırabzanlar ve küpeşler mevcut değildir.

�Bina içerişindeki merdivenlerin hemen sağ tarafında asansör mevcuttur fakat engelli kullanıcıların yönlendirebilecek bir tabela bulunmamaktadır. Asansör dış ve iç düğmelerin yüksekliği 88-120 cm standartlarda belirtilen 90-120 cm olan duruma uygun olmadığı tespit edilmiştir. Asansör içerisinde tekerlekli sandalye kullananların manevra yapabileceği alan bulunmamaktadır. Ayrıca asansör içerisinde telefon bulunmayıp tuşlar kabartmalı değildir. Asansör ile zemin arasında kot farkının olmaması engelli kullanışlı bir özelliktir.

�Engelli tuvaletini gösteren tabela mevcuttur ve ulaşımı kolaydır. Ayrıca kapı genişliği fiziksel engellilere uygundur. Engelliler ayrılmış tuvaletin girişinde kot farkı bulunması engelli kullanıcılar için sorunlar yaratabilmektedir. Engelliler için yapılmış bu tuvaletler engelli kullanıcılar için uygun değildir. Kapılar dışa değil iç tarafa açılmaktadır. Ayrıca klozetlerin yerden yüksekliği standartlara uygun değildir. Acil çağrı aparatı da tuvaletler içerisinde mevcut değildir. Lavaboların ikisi engelliler kullanıcılar için uygun seviyededir. Fakat havlu alma aparatı belirtilen yüksekliği aştığı için engelli kullanıcılara uygun olmadığı tespit edilmiştir.

�Altınay Sernikli Okuma Salonu’nun girişi çift kapalı ve genişliği standartlara uygundur. Yalnız masaların yüksekli 75 cm ölçülmüş ve standartlara uygun değildir. Kütüphane mimarisine uygun döşemeler ve aydınlatmalar mevcuttur. Raflar arası mesafeler geniş fiziksel engelli kullanıcıların manevra yapabilmesi için uygundur. Danışmaların olduğu kısmın yüksekliği standartlara uygun değildir.

�Adnan Ötüken Okuma Salonu’na merdivenle çıkılmaktadır. Fakat fiziksel engelli vatandaşlarımızın çıkabileceği bir rampa bulunmamaktadır. Merdivenlerde küpeşler tırabzanlar mevcut değildir. Adnan Ötüken Okuma Salonu’na asansörle çıkış mümkün değildir. Salona giriş kapı genişliği standartlara uygundur. Masalar arasındaki mesafeler fiziksel engelli kullanıcılar için uygun değildir.

�Dr. Müjgan Cunbur Okuma Salonu 1. Kattadır ve asansöre yakındır. Asansör otomatiktir. Kapı genişliği 129 cm’dir. Girişte kot farkı bulunmamaktadır. Bu yüzden standartlar uygun olduğu tespit edilmiştir. İçerdeki masa ve sandalyelerin yüksekliği standartlara uygun olmadığı tespit edilmiştir.

Page 251: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

226

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

� İbn-i Sina Okuma Salonu’na asansörle çıkış mümkün değildir. Salona çıkmak için kullanılan merdivenler engelli kullanıcılar için uygun değildir. Bu salon engelli kullanıcılarımızın kullanamayacağı bir alan haline gelmiştir.

�Çok Amaçlı Çalışma Salonuna konum itibariyle asansörle ulaşım mümkündür. Salonun kapısı çift kanatlıdır ve genişliği 157 cm ve standartlara uygundur. Salonun içeresindeki masalar ve sandalyeler ayrıca koridor genişliği standartlara uygundur.

Değerlendirme ve Sonuç

Toplumumuzda yüzde oranı giderek artan engellilik durumu reddedilemez bir gerçektir. Bireylerin doğum ile gelen engelleri veya bir hastalık, kaza gibi durumlarla oluşan engellilik durumları söz konusudur. Bu yüzden bu bireylerin de diğer engelli durumu olmayan insanlar gibi sosyal hayatlarında özgürce hareket edebilecekleri alanlar oluşturulmalıdır. Engelli bireyler yaşadıkları çevrede sosyal yaşamdan uzak, eğitim durumundan yararlanamayan bireyler haline gelmektedirler. Engelli vatandaşlarımıza uygun yeterince çalışmaların bulunmaması veya yapılan çalışmaların uygulanmaması ülkemizde her alanda görülmektedir. Engelli bireylerin hayata katılması, yeteneklerini keşfetmesi, birçok alanda kendilerini geliştirmeleri pozitif etkilere sebep olacaktır.

Engelli hakları sözleşmesindeki haklar hem toplumun diğer fertleri hem de engelli bireyler tarafından bilinmemektedir. Aslında hedeflenen engelli bireylerin diğer bireyler gibi kendilerinin bir engeli olmadığı farkındalığı yaratarak, var olan engelin fiziksel çevre olduğu düşüncesiyle özgür erişebilirliği hayata katmaktır. Engelli haklarına ilişkin sözleşmede madde 9’ da yer alan tüm kamu kuruluşların ve diğer kapalı alanların engelli bireylerin de kullanabileceği ‘erişebilir’ bir alan haline getirilmelidir. Bu erişebilirlik iç ve dış bütün alanları kapsamaktadır. Yani binanın bağlı olduğu yollar, toplu taşıma araçları, kaldırımlar gibi tüm alanları içerisinde barındırmalıdır. Bu durumlara istinaden bu çalışma da Milli Kütüphane seçilmiş ve incelenmiştir.

Yapılan çalışma da standartlara uygun binanın iç ve dış erişebilirliği incelenmiştir ve ölçümleri yapılmıştır. İncelemelerde Milli Kütüphanenin gerek konumu gerekse derme kütüphanesi olması dolayısıyla yılın her dönemi yoğun talep almaktadır. Milli kütüphanenin engellilere yönelik en belirgin çalışması konuşan kitaplık bölümüdür. Burada gönüllü bireyler sesli okuma yaparak görme engelli kullanıcılar için kolaylık sağlamaktadır. Milli Kütüphane binasının dış ve iç erişebilirliği incelendiğin de engelli bireyler göz önünde bulundurularak bazı çalışmaların olduğu gözlemlenmiştir. Binaya girişte kot farkı bulunmamaktadır ve bu kot farkını ortadan kaldırmak için rampa yapılmış fakat rampa standartlarda belirtilen %8 eğimine uygun değildir. Dolayısıyla rampanın uygun açıyla yeniden düzenlenmesi gerekir. Binanın otoparkında engelli bireyler için yer ayrılmış fakat girişte belirtecek bir tabela bulunmamaktadır. Bahçe girişinde standartlara uygun olmayan bir kot farkı bulunmamaktadır. Bunu gidermek için bir düzenleme veya alternatif bir yol gözlemlenmemiştir. Giriş, asansör cihazlar, bankolar engelli bireyler için uygun değildir. Merdiven yüksekliği standartlara uygun fakat görme engelli kullanıcıları koruyacak tırabzanlar bulunmamaktadır. Yapılan çalışmalar görünüşte engelli kullanıcıların erişebilirliğini sağlayacak nitelikte olduğu sanılsa da standartlarla karşılaştırılan ölçümler de böyle olmadığı açıkça görülmüştür. Bu yüzden engelli bireyler Milli Kütüphane binasını kullanırken zor durumlar yaşayabileceklerdir. Dolayısıyla standartlar göz önünde bulundurularak var olan yapılandırılmalar engelliler uygun şekilde düzenlenmeli olmayan durumlar ise yapılandırılmalıdır.

Page 252: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

227

Kaynakça

Akçalı, Ş. (2015). Görme engellilere yönelik tasarlanan mekanların erişilebilirlik standartları kapsamında irdelenmesi: görme engellileri

kütüphanesi. İzmir.

Canatar, M. (2010). Cenâbî Mustafa Efendi: Hayatı, eseri ve tarih görüşü. Akademik Araştırmalar Dergisi, 2, 155-164.

Dünya Engelliler Vakfı. (2013). Engelliler için evrensel standartlar kılavuzu. İstanbul. https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.

php/9260/mod_resource/content/0/engelliler-icin-evrensel-standartlar-kilavuzu.pdf adresinden erişildi.

Dünya Sağlık Örgütü. (2013). Dünya Engellilik Raporu.

Gül, İ. I. (2014). Birleşmiş milletler engelli hakları sözleşmesi. İstanbul.

Hazırlar, M. A. (2004). Halk kütüphanelerinde iç mimari. Ankara.

Kiavar, B. (2013). Kütüphane mimarisinde engellilere yönelik çalışmalar ve Milli Kütüphane. Ankara.

Koca, C. (2010). Dünya engelliler vakfı. İstanbul.

Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü. (2012). Kütüphane hizmet esasları. Erişim adresi: http://www.kygm.gov.tr/

Eklenti/4832,khgenelge-17.pdf?0

Page 253: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 254: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

229

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

VI. OTURUM

DR. MÜJGAN CUNBUR’A SAYGI OTURUMU

Fatma Müjgân Cunbur, (d. 12 Ocak 1926, Fatih/İstanbul -ö. 25 Eylül 2013, Ankara), Kütüphaneci ve edebiyat araştırmacısı. Bazı kitap ve yazılarında “Müjde Nasiboğlu” ve “Salim Şehidoğlu” imzalarını kullanmıştır. Genel olarak Türk edebiyatı ve kültürü konularında yaptığı inceleme ve bibliyografya çalışmalarıyla tanınmıştır.

Yüksek tahsilini Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi (DTCF) Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde 1948’de tamamlayan, 1952’de edebiyat doktoru unvanını alan Cunbur, yüksek öğrenimi sırasında, Adnan Ötüken’in Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde açtığı Kütüphanecilik Kursu’na devam etti. 1952’de girdiği imtihanı kazanarak, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Kütüphanesi’nde yazma eserlerin sınıflandırılması görevini yerine getirmeye başlayan Cunbur, 1954 yılında Millî Kütüphaneye kütüphaneci olarak atandı. DTCF Kütüphanecilik Bölümü’nde yazma eserler konulu dersler verdi. DTCF’de Kütüphanecilik Bölümü’nde ders vermeye başladı. Millî Kütüphane’yi görevlerine uygun bir binaya kavuşturmak için arsa sağlanması, bir proje hazırlanması ve inşaata başlanması için çalıştı. Milli Kütüphane başkanlığını yaptı. Cunbur, Milli Kütüphane’deki ilk bilgisayar donanımını kurdu. 1978’de Kültür Bakanlığı müşavirliğine tayin edildi. Kendisine Türkiye Kütüphanelerindeki Yazma Eserlerin Kataloglarının Hazırlanması Projesi’nde Anadolu’daki yazma eserlerin sorumluluğu verildi. Aziz hatırası önünde saygı ile eğiliyoruz.

Oturum Başkanı Prof. Dr. Nazlı ALKAN: Değerli Meslektaşlarım, Katılımcılar ve Sevgili Öğrenciler,

Altıncı ve son oturumumuza başlıyoruz. Başlamadan önce Dr. Müjgan Cunbur hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. 1960’ların ortalarında bu Fakültenin Kütüphanecilik Bölümü’nde öğrenciyken, öğrencisi olma şansına eriştiğim sevgili hocam Dr. Müjgan Cumbur’un anısına düzenlenen bu saygı oturumunda başkan olmak benim için gerçekten büyük bir onur. Bu onuru bana verdikleri için Ankara Üniversitesi Bilgi-Sizsiniz Öğrenci Topluluğu’nun üyelerine ve bu topluluğun danışmanı yakın dostum Prof. Dr. Oya Gürdal Tamdoğan’a teşekkür ederim. Ortak çabalarının ürünü olan bu kongrenin siz katılımcıları memnun ettiğini düşünüyorum. Evet, Müjgan Cunhur hakkında bir iki şey söylemek istiyorum. Dr. Müjgan Cunbur çalışkan bir bilim kadını, iyi bir edebiyat araştırmacısı, iyi bir kütüphaneci, bilgili bir hoca ve verimli bir yazardı. Ayrıca Milli Kütüphane başkanlığı, TÜYATOK Projesi yani Türkiye Yazmaları Toplu Kataloğu projesinin sorumlu yöneticiliği, Kültür Bakanlığı müşavirliği gibi önemli görevleri üstlenmiş değerli bir insandı. Hocanın kimliği söz konusu olduğunda öğrencisi olarak şunları söyleyebilirim. Hoca bize, bölümde Osmanlıca ve Yazma Kütüphaneleri derslerine girerdi. Sayesinde Osmanlıca okuma yazmayı öğrendik; el yazmaları ve bu yazmalardan oluşan yazma kütüphaneleri hakkında bilgi sahibi olduk. Hattatların farklı yazı türlerinde yazdığı Osmanlıca, Arapça, Farsça eski yazma kitapların fiziksel özellikleri ve bu kitapların içinde yer alan nakkaşların elinden çıkmış güzel minyatürlerin, sanatçı inceliğiyle yapılmış hoş tezhip ve süslemelerin nitelikleri de öğrettikleri arasındaydı. Bunlardan zevk almamızı Müjgan Hocamız sağlamıştır ve bu zevk bende ömür boyu sürdü. Hala da yazma eserleri çok severim. Müjgan Hoca öğrencisiyle yakın ve samimi ilişkiler kurabilen, onu yürekten yönlendirip destekleyebilen bir hoca olarak unutulmazdır. Bu değerli insanı 5 yıl önce 2013 yılında kaybettik; ama öğrencilik yıllarımda ve sonrasında uzun yıllar süren dostluğumuzun güzel anıları hala canlı. Ölümünden birkaç yıl önce bölümümüz hocalarından Prof. Dr. Fatih Rukancı ve Prof. Dr. Hakan Anameriç ile birlikte onu evinde ziyaret etmiş, çay içmiş ve fotoğraflar çekmiştik. Bu fotoğraflar o günün hoş anısını yansıtıyor. Hocamı ne kadar anlatsam azdır. Bu oturumun süresi buna yetmez. Şimdilik hocamı saygı ve rahmetle, biraz da hüzünle anıyorum. Dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Page 255: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi
Page 256: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

231

Dijital Çağda Arşivler ve Arşivciler

Nuriye ÖZAN*

Öz

Arşivlerin varlıkları insanlık tarihinin en eski dönemlerine dayanmaktadır. Toplumların hafızaları niteliğinde olan arşivler milletlerin devamlılığı için oldukça önemli kurumlardır. Toplumların sürdürülebilir olmaları etkin bir arşiv yapılarının olması ile doğru orantılıdır. Çünkü arşivlerin görevleri sadece belgeleri toplamak ve saklamak değil, yeni araştırmalara da kaynak sağlamaktır. Toplumlar ancak bu sayede gelişebilirler ve ilerleyebilirler. Bu bakımdan arşivler toplumların dünü için delil yarını için ise teminattır denilebilir. Arşivler insanlığın gelişimine katkı sağlarken, aynı zamanda da insanlığın gelişiminden en çok etkilenen kurumlardır. İçinde bulunduğumuz dijital çağda teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişmektedir. Bilimin her alanında etkili olan bilgi ve iletişim teknolojileri alanındaki bu gelişmelerden arşivler ve arşivcilikte en üst düzeyde etkilenmiş ve arşivler, verilen hizmetler, kullanılan teknolojiler hatta arşiv binaları açısından bir yenilenme sürecine girmiştir. Teknolojinin gelişimi ve değişimi kullanıcıların istek, beklenti ve bilgi arama davranışlarını da farklılaştırmıştır. Kullanıcılar bilgiye erişimde daha hızlı ve pratik yollar aramaktadır. Yaşanan tüm bu değişimler ile birlikte arşivlerde bir dönüşüm süreci başlamış, arşiv hizmetleri Web’e dayalı olarak yeniden yapılandırılmış, kullanıcı dostu sistemler geliştirilmiş ve e- arşiv kavramı hayatımıza girmiştir. Peki, arşivler için bu tür bir dönüşüm söz konusuyken arşivcilik mesleği için durum nedir? Dijital çağda arşivcilik mesleğinde bir farklılaşma olmuş mudur? Elbette ki teknolojinin gelişimi arşivciliği olduğu kadar arşivcilik mesleğini de etkilemiştir. Dijital dönüşüm ile birlikte arşivcilerin görev, sorumluluk ve taşımaları gereken özelliklerde farklılaşmalar olmuş, arşivciler yeni beceri ve roller kazanmışlardır. Böylece arşivcilik de teknolojinin gelişiminden etkilenen meslek grupları arasında yerini almıştır. Bu çalışmada geçmişten günümüze arşivciliğin gelişimi literatüre dayalı olarak irdelenmiş, teknolojinin etkisiyle farklılaşan arşiv ve arşivcilik kavramları ele alınmıştır. Çalışmada, arşivlerde kullanılan yeni teknolojiler ile birlikte değişen arşivcilik mesleği ve arşivcilerin taşıması gereken özellikler konusu işlenerek arşivcilik mesleğinin gelecekteki durumu ile ilgili öngörülerde bulunmak ve öneriler geliştirmek hedeflenmiştir. Aynı zamanda çalışma kapsamında günümüz arşivcileri ile görüşmeler yapılması planlanmaktadır. Konunun ele alınmasında ve incelenmesinde betimleme yöntemi kullanılmıştır.

Anahtar Sözcükler: Arşiv, Arşivcilik, Arşivci, Arşivist, Dijital çağ arşivcisi

Archives and Archivists in the Dijital Ages

Abstract

The assets of the archives are based on the earliest periods of human history. Archives, which are memories of societies, are very important institutions for the continuity of the nations. The sustainability of societies is directly related to the existence of effective archive structures. Because the tasks of the archives are not only to collect and store documents but also to provide resources for new researches. Societies can only develop and progress in this way. In this respect, the archives can be called the guarantee for the future of the societies and the evidence for the past. Archives are the institutions, which contribute to the development of mankind, while at the same time most affected by the development of mankind. In the digital era we are in, technology is developing at a dizzying pace. The archives have been influenced at the highest level by these developments in the field of information and communication technologies which are effective in all fields of science and have entered into a renewal process in terms of the services provided, the technologies used and even the archive buildings. The development and change of technology also differentiated users’ desire, expectation and information seeking behaviors. Users are looking for faster and more practical ways of retrieval information. Along with all these changes, a transformation process started in the archives, the archive services were restructured based on the web, user friendly systems were developed and the concept of e-archive got into our lives. So what is the situation for archival profession in the face of such a transformation for archive? Is there a differentiation in the digital age for archival profession? Obviously, the development of technology has affected archival profession as much as archives. With the digital conversion, the functions of the archivists have been differentiated in terms of their duties, responsibilities and the necessary features and the archivists have acquired new skills and roles. Thus, archivism is also one of the occupational groups affected by the development of technology. In this study, the development of the archiving from the past was examined on the basis of the literature, and the concepts of archive and archiving which were differentiated by the effect of technology were discussed. The aim of the study is to develop new technologies used in the archives, to change the archival profession and to develop the suggestions regarding the future situation of the archival profession by processing the features that the archives should bear. In this study, the new archival technologies, the changing archival profession and the characteristics that archivists need to carry around are discussed, and it is aimed to make predictions about the future situation of archival profession and to make suggestions. Describing and reviewing the subject has used the method of description. At the same time, it is planned to negotiate with today’s archives for the study. The method of description is used for the handling and examination of the subject.

Keywords: Archives, Archiving, Archivist, Digital Age Archivist.

Giriş

Günümüzde teknoloji alanındaki gelişmelerin, her alanı fazlasıyla etkilemiş olduğu tartışma

*Arş. Gör., Doktora, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]

Page 257: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

232

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

götürmez bir gerçektir. Toplumların değişim ve gelişimlerinde önemli bir etkiye sahip olmakla birlikte toplumsal hafızayı koruyan ve oluşturan arşivler, diğer kurum/kuruluşlar ve meslek grupları gibi günümüz teknoloji dünyasından etkilenmiş ve bir değişim/dönüşüm sürecine girmiştir. arşivler, bilgi çağının yeni uygulamaları kapsamında yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Dijital çağ olarak adlandırılan günümüzde arşivlerin rolünde bir değişim olmasa da hizmeti yapış ve sunuş şekli bakımından bilinen klasik anlamından çok farklılaşmıştır. Arşivlerdeki bu farklılaşma arşiv kullanıcılarını ve arşivcilik mesleğini de oldukça etkilemiştir. Arşivciler artık teknolojiyle beraber gelen, eski rollerine ek bazı yeni roller ile kendilerini donatmış, yeni yetkinlikler edinmiş ve ihtiyaçları karşılayabilecek düzeye gelmişlerdir. Kullanıcıların da yaşanan bu değişimler ile beraber bilgi gereksinimleri, bilgi arama davranışları ve bilgiye erişim olanakları farklılaşmıştır.

İnsanlığın bugünü ve yarını için son derece önemli olan bilginin saklanması, düzenlenmesi ve erişilebilir olmasının sağlandığı arşivlerin ve arşivcilik mesleğinin yaşadığı dönüşümün değerlendirilmesi ve anlaşılması, arşivlerin ve toplumların geleceğine katkı sağlayacaktır.

Bu çalışmanın amacı; yeni teknolojilerin arşivlerde kullanılmasına bağlı olarak değişen arşivcilik mesleği ve arşivcilerin taşıması gereken özellikler konusunu işleyerek arşivcilik mesleğinin gelecekteki durumu ile ilgili öngörülerde bulunmak ve bu mesleği seçecek olan öğrencilerimiz ve arşivcilik eğitimi veren bölümlerimiz için öneriler geliştirmektir. Çalışmada araştırmanın kurgusal zeminini oluşturabilmek için literatür taraması yapılmış, nitel araştırma yöntemi benimsenerek yarı yapılandırılmış görüşme tekniği uygulanmış ve elde edilen bulguların yorumlanmasında betimleme yönteminden faydalanılmıştır.

Dijital Çağda Arşiv

Bilgi birikimlerinin geleceğe aktarılması konusunda bir nevi köprü görevi gören arşiv; Arşivcilik Terimleri Sözlüğü’nde (Ataman, 1995, s. 5) “arşivlik değeri nedeniyle, yaratılmalarından sorumlu kişilerce, kendi kullanımları için, bunların işlevsel haleflerince veya arşivler tarafından, elenerek veya elenmeden saklanan, güncel olmayan evraklar”; “arşivlerin çoğaltımı, koruması ve yaygınlastırılmasıyla yükümlü kuruluş”; “arşivlerin korunduğu ve kullanıma sunuldugu bina ya da bina bölümü” olarak tanımlanmaktadır. Bir diğer mesleki sözlük olan Belge Yönetimi ve Arşiv Terimleri Sözlüğü’nde ise arşiv; “özel ve/veya tüzel kişiler tarafından üretilen veya alınan, arşivsel değere sahip belgeleri belirli standartlar dahilinde seçme, koruma ve kullanıma sunmaktan sorumlu kurum ve bunların saklandığı yer” olarak tanımlanmaktadır (Karakaş, Rukancı ve Anameriç, 2009, s. 4). Çetin (1978, s. 345)’e göre ise arşiv, “kurumların gerçek veya tüzel kişilerin gördükleri hizmetler, yaptıkları haberleşme veya işlemler sonucu teşekkül eden ve cinsleri itibariyle bir amaçla muhafaza edilen her türlü belgenin saklandığı yerdir”.

Tarih çağları boyunca arşivler toplumlar için oldukça önemli kuruluşlar olmuşlardır. Kültürel miras taşıyıcılığının yanında arşivlerin daha başka görevleri ve önemleri mevcuttur. Arşivlerin bu görev ve önemlerine Binark (1980, s. 11) şöyle değinmiştir: “Bireylerin ve devletlerin haklarını ve milletlerarası ilişkileri belgeleyip korurlar. Bir konuyu aydınlatmaya, düzenlemeye ve tespite yararlar. Ait olduğu devrin örf ve adetlerini, içtimai (sosyal) yapısını, müesseselerini ve bunlar arasındaki ilişkileri ortaya koyarak ilmi araştırmalara imkân sağlarlar”.

İlk çağlarda insanların yerleşik hayata geçmeleriyle birlikte bireylerle ve toplumlarla olan ilişkilerinde bir artış olmuş, bu ilişkiler sonucunda topluluklar bazı anlaşmalar yapmış ve haklar edinmişlerdir. İnsanlar gerçekleştirdikleri bu faaliyetleri kayıt altına almak ve daha sonra bunlara erişmek ihtiyacı içerisine girmişlerdir. MÖ yazının icat edilmesiyle beraber ise oluşturulan kil tabletler saklanmaya ve korunmaya başlanmıştır. Ancak o zamanlar belge sayısının az olması ve istenen belgeye erişimde bir sıkıntı yaşanmaması nedeniyle o dönemki arşivcilik faaliyetlerinin sadece korumaya yönelik olduğu söylenebilir. Daha sonra belge sayısında artış olmasıyla birlikte belgelere erişim güçleşmiş ve insanlar

Page 258: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

233

buna çözüm olarak bir sistem geliştirmişlerdir. Bugünkü arşivciliğin temelleri böyle atılmıştır.

İlk olarak koruma ve saklama amacıyla başlayan arşivcilik faaliyetleri , zaman içinde yaşanan toplumsal ve teknolojik gelişmelerden etkilenerek ilerlemiş ve gelişmiştir. Çağlar boyunca toplumlar yaşanan gelişmelere bağlı olarak farklı evrelerden geçmişlerdir. Toplumların günümüze kadar geçtiği dört farklı evreden söz edilebilir; ilkel toplum, tarım toplumu, sanayi toplumu ve bilgi toplumu. Temeli; MÖ 3500’lü yıllarda yazının icadı ile beraber başlayan biriktirme ve saklama faaliyetlerine dayanan arşivler, tarihin ilk çağlarından beri yaşanan bu toplumsal gelişmelerden şüphesiz ki en çok etkilenen kurumlar olmuşlardır. Çünkü toplumsal gelişmeler, teknolojik gelişmeler, arşivler, arşivcilik ve kullanıcılar birbirinin değişim ve gelişimlerinden etkilenen bir yapıdadır.

MS 5000’li yıllarda matbaanın kullanılması bilginin daha geniş kitlelere ulaşmasına imkan sağlamıştır. Bu dönem bilgi/belge üretimi ve paylaşımı için yazının icadından sonraki en büyük gelişme olarak değerlendirilebilir. Bilgi/belgelerin üretimi ve yayımı için matbaanın icadından sonra yaşanan en büyük gelişme ise bilgisayarın icadı olmuştur. Bilgisayarın icadı ile beraber dijital çağın kapıları aralanmış, bilgi, etkin bir biçimde işlenebilir, saklanabilir ve iletilebilir bir duruma gelmiştir. Bilgisayarın ve İnternet’in icadı ile gerek bilgi hizmetleri gerekse bilgi kayıt ortamları bakımından çok farklı bir boyuta geçilmiştir bugün artık kil tabletler üzerine yazılmış bir metni dijital metne dönüştürmek ve dokunmatik ekranlarda okumak mümkündür. Bu gelişmeler geçmiş ile gelecek arasında köprü olmayı, milletlerin, kişilerin, toplulukların bilgi birikimlerinin korunmasını, geleceğe aktarılmasını ve bilginin üzerine eklenerek gelişebilmesini sağlamayı amaçlayan arşivler için bir dönüm noktası olarak kabul edilebilir.

Dijital çağa geçiş ile beraber arşivler, bilgi çağının yeni uygulamaları kapsamında yeniden yapılanma sürecine girmiştir (Rukancı ve Anameriç, 2010, s. 163). Teknolojinin etkisiyle kullanıcı istek ve beklentileri farklılaşmış buna bağlı olarak arşivler ve arşivcilik mesleği de bir değişim ve dönüşüm geçirmiştir. Dijital çağda arşivler için “elektronik arşiv”, “dijital arşiv” gibi yeni kavramlar telaffuz edilmeye başlanmıştır. Yeni bir kavram olarak hayatımıza giren “dijital arşiv” ODLIS (Reitz, 2004)’te uzun vadede dijital materyallerin depolanması, saklanması ve erişilmesi için tasarlanmış bir sistem olarak tanımlanmaktadır. Dijital arşiv tanımının geleneksel arşiv tanımından ayrılmasına sebep dijitalleşme ve sistem kavramıdır. Bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere dijital çağda arşivlerin görevleri aynı iken sadece arşivcilik işlerinin yürütüldüğü ortam ve hizmeti sunuş şekli üzerinde bir değişiklik söz konusu olmuştur.

Dijital çağda teknolojinin arşivlere getirdiği yeni unsurlar olarak sayısallaştırma, elektronik belge yönetim sistemleri, elektronik imza, Web 2.0, Archive 2.0, Archivist 2.0, arşivsel zeka, dijital zeka, enformasyon bilimleri, bulut bilişim, mobil kavramlar, semantik web, bilgi güvenliği/telif hakları, dijital hak yönetimi, üstveri, dijital varlık yönetimi, açık erişim, online erişim ve veri tabanı yönetim sistemleri sayılabilir (İnceoğlu, 2014, ss. 76-118).

Teknolojinin arşivlere kattığı bir çok yenilik vardır, bunlardan en önemlileri arşivlerde dijitalleşme ve İnternet kullanımı olmuştur, İnternet ile bilgiye ulaşım ve bilgi yayımı kolaylaşırken arşiv malzemesinin tanıtımı ve pazarlanması da mümkün olmuştur. Dijitalleştirme ile ise belgelerin yıpranmasının önüne geçmek yanında farklı arşiv materyalleri gün yüzüne çıkmış, bunlara erişim imkanı bulunmuştur. Yaşanan gelişmelere bağlı olarak dijital arşiv ve açık arşiv kavramları gündeme gelmiştir ki bu arşivler için bir dönüm noktası niteliğindedir. Arşivler artık geleneksel arşiv yapısından çok farklılaşarak başka bir boyuta geçmiştir.

Arşivlerde kullanılmaya başlanan bu yeni teknolojiler arşivlere; hızlı ve kolay erişim, zaman ve mekan tasarrufu, hizmet kalitesinde artış, uzun süreli koruma, sınırsızlaşma, belgelerin yıpranmasını önleme, aynı anda çoklu erişim, araştırma sürecini kolaylaştırma, kayıpların önüne geçme, felaketten kurtarma, yetkiye dayalı tarama sistemi, kolay tasnif sistemi gibi faydalar sağlamıştır. Maalesef ki

Page 259: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

234

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

teknoloji, arşivlere bir takım yenilikler yanında bazı sorunları da beraberinde getirmiştir. Elektronik ortamın kullanılması, arşiv malzemelerinin dijitalleştirilmesi ve sınırsız erişime açılmasının arşivler için bazı olumsuz etkileri olmuştur. Dijital çağın arşivlere olumsuz etkileri olarak ağ alt yapısı sorunları, güvenlik, koruma, telif hakları, teknolojiye bağlılık, ek iş yükü, maliyet ve tanımlama gibi unsurlar sayılabilir (İnceoğlu, 2014).

Dijital Çağda Arşivci

Arşivci; “arşiv faaliyetlerini (belgeleri toplamak, korumak, tasnif etmek, çalışma araçlarını hazırlayıp değerlendirmek, arşivin tanıtımını yapmak) yürüten veya yöneten ve arşivcilik konusunda özel bir eğitim görmüş olan görevli kişidir” (Çetin, 1978, s. 352). Rukancı (2017, s. 147) arşivcilerin rolleri ve sahip olması gereken özellikleri hakkında şunları söylemektedir;

“Arşivci ya da belge koruyucusu olmak etkileyici bir role soyunmaktır. Yüzyıllar öncesinden bugüne dair çıkarımlarda bulunabilen ender bir meslek grubudur. Bir arşivci tarih tutkusuna, detaycı bakış açısına, güçlü bir hizmet sorumluluğuna sahip olmalıdır. Arşivci toplum belleğinin koruyucusu durumundadır. Arşivciler uzun süredir var olan kayıtları sağlama, yönetme ve erişim becerilerine sahiptir. Belgelerin kaynağına bağlılığını sürdürecek anlamsal bütünlüğünü korurlar. Bazen de orijinal, özgün oluşum düzenini koruma, belgeler arası ilişkiler sürdürme ve belgenin hangi aktivite ve kim tarafından oluşturulduğu noktasında kayıtları ortaya koyarlar.”

Teknolojinin dünyayı getirdiği nokta, bilgi çağının gerekleri, arşiv mesleğinin ve arşivcinin niteliğini de değiştirmiştir. Arşivciler, bilinen ilk arşivleri tutan Sümerler’den ve daha sonraki süreçte matbaanın icadıyla ortaya çıkan gelişmelerden itibaren mesleklerinde bu derece yapısal köklü değişiklikler yaşamamıştır (Özdemirci, 2017, s. 228). Dijital çağ arşivcileri geleneksel arşivciden farklı donanım ve yeterliliklere sahip olmak zorundadır. Bu donanım ve yeterliklere geçmeden önce teknolojinin hayatımıza soktuğu yeni bir kavram olan “dijital arşivci” tanımına bakmak faydalı olacaktır. Dijital arşivci; “arşiv fonksiyonları ve görevleri konusunda geniş bilgiye sahip olan, teknik altyapı, değerlendirme, test araçları ve iş akışları konusunda yetkin, dijital koruma konusunda tecrübeli, metadata konusunda yetenekli, IP ve koruma hakları konusunda ise danışmanlık yapabilecek kişilerdir” (Smith, 2013).

Dijital çağ arşivcisi teknolojiyi iyi kullanan bireyler olmalıdır, teknolojiyi kullanma yanında teknolojiyi seçme, sağlama arşiv hizmetleri ve sınırsız erişim konularında uzman olma gibi özelliklere sahip olması gereklidir. Dijital çağda arşivcilerin mevcut rollerine, dijitalleşme ve sayısallaşma sürecinde koleksiyon yönetimi yapısı da eklenmiş, arşiv hizmetleri sanallaşmış ve sınırlar ortadan kalkmıştır. Buna ek olarak Lee ve Tibbo (2011, s. 160), arşivcilerin mevcut rolleri çerçevesinde yönetim, değerlendirme, seçme, tanımlama, erişim süreçlerinin yanında dijital çağ ile beraber kaynak lisanslarını satın alma ve yönetme, sistem mühendisliği ve geliştirme, doğrulama gibi rollerin kazanımından da bahsedilebileceğini söyler. Craven (2016, ss. 89-90) ise; 21. yüzyıl ile birlikte arşivcilerin rol ve becerilerinin yanında iletişim yollarının, bilginin yayılmasının, kullanıcı ve meslektaşlarla olan ilişkilerinin de değiştiğini ifade eder ve arşivciler son yıllarda sahip oldukları arşivsel uygulamalara ek olarak pazarlama, iletişim, eğitim bağlamında arşivlerin kullanımı gibi özellikler ekleyerek arşivci profilini yükseltmişlerdir der. Yine Craven (2016, s. 91) teknolojinin gelişimiyle beraber arşivcilerde aranması gereken unsurlara şunları da ekler: denemek, keşfetmek, fikirlere açık olmak ve olumlu bir bakış açısı geliştirmek.

Bunlara ek olarak dijital çağ ile birlikte öne çıkan kullanıcı odaklı hizmetler arşivlerde de önem verilmesi gereken bir konu durumundadır. Dijital çağda iki tür arşiv kullanıcısından söz etmek mümkündür; 1- dijital dünya ile sonradan tanışan kullanıcılar ve 2- dijital dünyaya doğan kullanıcılar. Dijital yerliler olarak adlandırılan bu ikinci grup, çoğunlukla dijital çağın kullanıcı potansiyelini oluşturan gruptur dolayısıyla arşivler dijital çağda çoklukla bu gruba hitap etmek durumundadır. Kullanıcı odaklı

Page 260: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

235

faaliyetlerin işlerliği için kullanıcı gereksinim ve ihtiyaçlarını iyi analiz eden, kullanıcıdan bir adım önde ilerleyen ve onların ihtiyaçlarını planlayan arşivciler gereklidir.

Teknolojinin başdöndürücü değişimi arşivlerde ve arşivcilikte de sürekli değişimi mecbur kılmaktadır. Dijital çağ arşivleri bu değişim ve dönüşümü yakalayabilmek ve çağın koşullarına göre hizmet verebilmek için gelişmeleri yakından takip eden, sürekli kendini geliştiren, güncel teknolojiye hakim, Web 2.0 teknolojisini benimseyen, kullanıcı odaklı düşünen, mevzuata ve standartlara hakim, işbirliğine açık, disiplinlerarası çalışmanın öneminin farkında olan, yaşam boyu öğrenmeye açık ve arşiv hizmetlerini bu yönde geliştiren, uzun süreli koruma, bilgi güvenliği ve telif haklarını önemseyen, çok boyutlu düşünebilen, sürdürülebilirlik ve süreç yönetimi konularını önemseyen, iş süreçlerine hakim olan ve geliştiren, yaptığı işin öneminin farkında olan, mesleğini seven ve geliştirmeyi hedefleyen bireyler olmak durumundadırlar. Ayrıca teknolojinin arşivlere getirdiği olumsuzluklar arasında saydığımız güvenlik konusunda da arşivcinin dikkatli olması gerekmektedir. Arşiv materyallerinin orijinal olup olmadığının tespiti, elektronik ortamdaki bilginin değişikliğe uğrayıp uğramadığının kanıtlanması gibi görevler de dijital çağda arşivcilerin yeni görevleri arasında sayılabilir.

Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Çalışanlarının Arşiv ve Arşivciliğe İlişkin Görüşleri

Çalışma kapsamında Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’nde çeşitli pozisyonlarda görev yapan 7 arşivci ile 28.03.2018 ve 30.04.2018 tarihlerinde görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Dijital çağda teknolojinin arşivcilik faaliyetlerine etkisinden tüm yönleriyle bilgi sahibi olabilmek amacıyla görüşme yapılacak kişilerin farklı birimlerde ve farklı pozisyonlarda çalışan kişiler olmalarına dikkat edilmiştir. Bu kapsamda tasnif işleri, depo ve araştırma hizmetleri, konservasyon ve restorasyon ünitesi, dijital arşivleme, kurumlarla ilişkiler ve bilgi işlem birimlerinde görev yapan 2 daire başkanı, 1 müdür, 2 uzman ve 2 memur ile görüşülmüş ve veriler kendini tekrar etmeye başladığında görüşmeler sonlandırılmıştır. Görüşmeler yüzyüze gerçekleştirilmiş, çalışmanın iç-güvenlik ve geçerliğini arttırmak üzere yapılan görüşmelerden alıntılara yer verilmiştir.

Çalışma kapsamında sorulan sorular şunlardır:

1. Dijital çağda gelişen teknolojiyle beraber arşivinizde neler değişti?

2. Dijital çağ arşivcilerini nasıl tanımlarsınız? Sahip olmaları gereken özellikler nelerdir?

3. Gelecekte arşivlerde ne tür değişiklikler olacağını düşünüyorsunuz?

4. Geleceğin arşivcilerinden beklentileriniz nelerdir?

5. Arşivlerde sadece Bilgi ve Belge Yönetimi (BBY) mezunlarının görev yapması yeterli olur mu?

6. Arşivlerin gelecekteki durumunu düşündüğünüzde arşivci yetiştiren bölümlere önerileriniz neler olur?

Çalışma kapsamında katılımcılara yöneltilen sorulara alınan yanıtlara göre elde edilen bulgular 6 başlık altında kategorilendirilmiştir. Bu başlıklar şöyledir:

�Arşivlerdeki teknolojik gelişmeler ile ilgili görüşler

�Dijital çağ arşivcileri ile ilgili görüşler

�Bölüm mezunları ile ilgili görüşler

�Bölüm eğitim programları ile ilgili görüşler

Page 261: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

236

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

�Arşivlerde bölüm mezunlarının istihdamı ile ilgili görüşler

�Geleceğin arşivleri ve arşivcileri ile ilgili görüşler

Teknolojik Gelişmelerin Arşivlere Etkisi İle İlgili Görüşler

Katılımcıların tamamı (K1, K2, K3, K4, K5, K6, K7) gelişen teknolojiyle beraber arşiv materyalinin çeşitlendiğini, erişimin kolaylaştığını, uzun süreli korumanın sağlandığını, yapılan işlerin hız kazandığını ifade etmişlerdir ve teknolojik gelişmelerden memnuniyet duyduklarını belirtmişlerdir.

“Eskiden arşivde teknolojik hizmetler yani bilgisayar sistemleri olmadan her şey manuel bir şekilde yapılıyordu bir araştırmacı araştırma salonunda belgeyi talep ettiği zaman depodan evrakın orijinali çıkartılıyor ve araştırmacıya orjinali veriliyordu. Araştırmacı inceledikten sonra belge tekrar depoya götürülüyordu, fotokopisi istendiği zaman da fotokopisi çekilip veriliyordu. (…) Yeni sistemle beraber biz belgenin orijinalini vermiyoruz. Sistemde görüntüleri olduğu için araştırmacı üyelik ile belgeyi sistemden inceleyebiliyor. Uzaktaki araştırmacılar yani buraya gelip gitmesine değmeyecek araştırmacılar belgelere uzaktan da erişebiliyor. Araştırmacılar bu belgeleri ister çıktı şeklinde isterlerse de CD’ye elektronik olarak görüntüleri yüklenmek suretiyle cüzi bir ücret karşılığında alabiliyorlar”(K6).

“Arşivler nitelik ve nicelik olarak değişti. Arşiv materyalleri değişti, artık bir siyasinin attığı bir tweet bile arşiv malzemesi olarak değerlendiriliyor” (K7).

Dijital Çağ Arşivcileri ile İlgili Görüşler

Katılımcıların 6sı (K1, K2, K3, K4, K5, K6) dijital çağda arşivcilerin alan bilgisinin yanında teknolojiden iyi anlamaları gerektiğini tarih, edebiyat ve hukuk bilgisine sahip olmaları gerektiğini ifade ederken 1 (K7) tanesi bunlara ek olarak arşivcilerin dilbilim bilmesi gerektiğini söylemiştir.

“Dijital çağ ile beraber arşivcinin niteliği değişti, eskiden arşivci iş yapmayan, ortalıkta görünmesi istenmeyen, hasta, ceza almış personel arşivci olarak istihdam edilebiliyordu yoğunlukla. Ama şimdi arşivciyseniz elektronik bir alt yapınız olacak, bilgisayarı bilecekseniz, hele yani tam süreçler uygulanıp belge yöneticisi pozisyonunu aldığınızda teşkilat yapısını bileceksiniz, mevzuat yapısını bileceksiniz. (…) Arşivcinin niteliği değişti, yani arşivci dediğiniz de artık tek başına dosyayı alır çıkartır, üç aşağı beş yukarı düzeltir falan değil de sanki bir süreç yöneticisi, bir iktisat ve idari bilimler fakültesinin altında yani yönetim eyleminin bir parçası oldu, olmaya da devam ediyor, gittikçe de o yönü kuvvetlenecek gibime geliyor.(…) Bana göre bir arşivcinin en büyük şeylerinden biri genel dilbilim de bilmesi, genel dilbilimi çok iyi bilmeli ki metin oluşturma, metin analizi noktasında da ciddi bir şey yapması lazım” (K7).

“Arşivci dediğiniz zaman genellikle yanlış anlaşılıyor, çoğu kimse bilmiyor, bir kütüphaneci olarak düşünülüyor. Veya arşiv raflarından belgeyi alıp araştırmacıya veren ve tekrar rafa koyan kişi olarak düşünülüyor. Halbuki bu çok yanlış yani arşivci dediğiniz zaman belgenin tasnifinden hizmete sunulana kadar geçirdiği bir çok evreden sorumlu kişilerdir. (…) Arşivci usulü bildiği gibi tarih açısından belgenin değerini bilecek şekilde tarih bilgisine, donanımına da ihtiyaç vardır. Günümüz teknolojilerinden anlayacak donanıma sahip olmalıdır” (K6).

BBY Mezunları İle İlgili Görüşler

Katılımcıların çoğunluğu (K2, K4, K5, K6, K7) bölüm mezunlarının Osmanlıca konusunda zayıf olduklarını, tarih bilgisi, edebiyat bilgisi ve mevzuatı bilme anlamında eksikliklerinin olduğunu, bu sebeple arşivci olarak çoğu zaman Bilgi ve Belge Yönetimi bölümü mezunları yerine Tarih, Türk Dili ve İlahiyat bölümü mezunlarının tercih edildiğini belirtmişlerdir. Katılımcılardan ikisi (K2, K6) Osmanlıca konusundaki eksikliğin sebebini; bölümlerde Osmanlıca derslerinin yoğunlukla seçmeli olarak okutulmasından ve öğrencilerin kolaycılığa kaçarak ileri düzey Osmanlıca derslerini almadan

Page 262: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

237

mezun olmasından kaynaklı olabileceği tahminini yürütürken diğer katılımcılar bu konuda herhangi bir tahminde bulunamamışlardır. Diğer alanlardaki eksiklikler ile ilgili olarak ise katılımcıların tamamı bölüm programlarında bu derslere ağırlık verilmediğinden kaynaklanabileceği görüşünü yürütmüşlerdir.

“Gördüğüm kadarıyla bizim zamanımızda arşivcilik, Kütüphanecilik ve Dokümantasyon anabilim dalları varken bilgi ve belge yönetimine dönüştü, bizim oradaki aldığımız alan dersleri seçmeli hale gelmiş, arkadaşlar kendine kolay dersleri alarak bölümü geçiyorlar. Mesela Osmanlı’daki belge yapısıyla ilgili, otomasyonla ilgili, yazılımla ilgili hiçbir dersleri almıyorlar zor geliyor, Paleografi almıyor mesela, Osmanlı kamu idari yapısını almıyor mesela, devlet teşkilatı dersini almıyor, niye? Çünkü zor geliyor mevzuatlar falan filan. Bunları bilmeyince buraya çok zayıf geliyorlar” (K2).

“BBY bölümündeki öğrenciler, tarihçi, edebiyatçı ve ilahiyatçılara göre tarih, edebiyat ve Osmanlıca açısından biraz zayıf kalıyorlar. Osmanlıca tarih ve edebiyat derinlikleri az. Mesela Osmanlı arşivinde bazı belgeler var üzerinde hiç tarih bilgisi yok, üzerinde hiç işaret yok. Arkadaş baktığı zaman kağıdın cinsinden, mürekkebinden, yazı stilinden, içindeki bilgi kırıntılarından belgenin hangi döneme ait olduğunu bulup dönemini bilmesi gerekiyor, hangi tarihe ait olduğunu bilmesi lazım. Tarih bölümlerinde bu tip belgeler çok inceleniyor, araştırılıyor, kritikler yapılıyor dolayısıyla bu anlamda donanımlılar” (K6).

BBY Eğitim Programları İle İlgili Görüşler

Katılımcıların geneli (K2, K3, K4, K5, K6, K7) BBY bölümlerinin kütüphanecilik ve arşivcilik anabilim dallarına ayrılmaları gerektiğini, böyle bir ayrılmanın uzmanlaşmaya ve kalifiye eleman yetişmesine katkı sağlayacağını düşünmektedirler. Katılımcılardan 4’ü (K3, K4, K6, K7) arşivciliğin çok boyutlu olduğu ve her alanı kapsadığı göz önünde bulundurularak arşivcilik eğitiminin farklı alanlarda uzmanlaşma yapılacak şekilde planlanmasının faydalı olacağını belirtmişlerdir.

“Arşivlerde kesinlikle belgelerin hukuki değerlerinin tespiti için hukukçu, belgenin gelecek nesillere aktarımıyla ilgili çalışmalar yapmak üzere sosyolog, belgenin restorasyonu için kimyager, belgenin tarihi değerini belirlemek için ise tarihçiler olmalıdır, bilişimciler zaten artık her yerdedir” (K2).

“Benim gördüğüm kadarıyla Bilgi ve Belge Yönetiminden mezun olanlar Osmanlıca yönünden zayıf, dolayısıyla bu açığı kapatma açısından tarihtir, edebiyattır, ilahiyattır bu bölüm mezunlarının arşivlerde çalışmasında fayda vardır” (K5).

Arşivlerde BBY Mezunlarının İstihdamı İle İlgili Görüşler

Katılımcıların tamamı (K1, K2, K3, K4, K5, K6, K7) arşivlerde Bilgi ve Belge Yönetimi bölümü mezunlarının yanı sıra bölüm mezunlarının eksik kaldığı konularda ilgili alanın uzmanlarına ihtiyaç duyulduğunu dolayısıyla farklı disiplinlerden kişilerin de arşivlerde çalışması gerektiğini ifade etmişlerdir.

“Arşivlerde kesinlikle belgelerin hukuki değerlerinin tespiti için hukukçu, belgenin gelecek nesillere aktarımıyla ilgili çalışmalar yapmak üzere sosyolog, belgenin restorasyonu için kimyager, belgenin tarihi değerini belirlemek için ise tarihçiler olmalıdır, bilişimciler zaten artık her yerdedir” (K2).

“Benim gördüğüm kadarıyla Bilgi ve Belge Yönetiminden mezun olanlar Osmanlıca yönünden zayıf, dolayısıyla bu açığı kapatma açısından tarihtir, edebiyattır, ilahiyattır bu bölüm mezunlarının arşivlerde çalışmasında fayda vardır” (K5).

Geleceğin Arşivleri ve Arşivcileri ile İlgili Görüşler

Katılımcıların 5i (K2, K3, K4, K6, K7) gelecekte arşivlerin tamamen elektronik zeminde olacağını belirtmişlerdir. Bugünkü arşiv faaliyetlerinden bazılarının ortadan kalkacağını, gelecekte arşivcinin

Page 263: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

238

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

olmayacağını artık belge yöneticilerinin olacağını, gelecekte kişilerin unvanlarının arşivci olsa dahi anlamında bir farklılaşma olacağını ifade ederken katılımcıların 2’si (K1, K5) arşivler ve arşivciler konusunda herhangi bir gelecek tahmininde bulunamamışlardır.

“Elektronik çağda artık arşivciye gerek kalmayacak idareciye gerek olacak. Arşivciliğin metodolojisi olacak. Bu metodolojiye göre kurduğunuz sistemde arşivci hem elektronik sistemi bilecek hem de arşivlerin metotlarını bilecek belki bugün 100 kişiyle yaptığınızı 10 kişiyle yapacaksınız” (K4).

“Geleceğin arşiv sisteminde arşiv elemanı olarak ya da şu anki arşiv elemanı gibi düşünmeyeceğimiz bir arşiv elemanı daha çok idareci bir eleman gibi olacak, kesinlikle bilgisayar bilimini iyi bilmesi gerekecek, bilgisayardaki data structure dediğimiz yani bite, byte ya da text ne anlama geliyor bilecek, OCR’dan tutunda benzeri teknolojilerden haberi olacak, belgenin oluşturulduğu tarihteki hukuki yapıyı ya da oluşturulduğu zamanı baz almamız gerekecek tabii böyle olunca o arşivcinin hukuktan ve tarihten de anlaması gerekecek” (K3).

Sonuç ve Öneriler

Kil tabletlerin saklanması ile başlayan arşiv serüveni zaman içinde yaşanan hukuki, yönetimsel ve toplumsal gelişmelerden ve çağın getirdiği değişimlerden etkilenmiş ve farklılaşmıştır. Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş ile beraber bilginin önem kazanması değişimin temelini oluşturmuş ve bilgiyi saklayan, koruyan, düzenleyerek erişimini sağlayan arşivlerin de önemini arttırmıştır. Toplumsal gelişme ve değişmelere bağlı olarak değişen ve gelişen arşivlerin gelecekte de bugünkü anlamından farklı bir anlam taşıyacağı açıktır. Teknolojinin korkunç bir hızla ilerlemesine bağlı olarak gelecekte geleneksel arşiv yapısından söz etmek çok mümkün olmayacaktır. Arşivlerin işlevleri, ortamları, hizmet politikaları, materyalleri ve kullanıcıları baştan ayağı değişiklik gösterecektir. Tüm bu değişimlerin yaşanacağı arşivlerde, arşivcilik mesleğini yapan bireyler de yaşanan değişimlerle bağlantılı olarak donanım ve özellikler bakımından günümüz arşivcisinden farklılaşmak durumundadır.

Teknolojinin korkunç bir hızla ilerlediğini düşündüğümüzde, gelecekte bilgiye erişimin otomatik sistemler ve bilgi ajanları tarafından sağlanacağını tahmin etmek güç olmayacaktır, böyle bir durumda ise arşivci artık belgeye erişimi sağlayan kişi değil, bilgiye ulaşım yolunu yaratan ve tasarlayan kişi olacaktır. Geleceğin arşivcileri, bilgiyi doğru ve güvenli kullanmamızı sağlayacak, toplumsal hafızayı koruyacak, bilgi paylaşımını ve entelektüel bilgi seviyesini yükseltecek, geleceğe kültürümüzü taşıyacak yegane akıl ve bilinç temsilcileri olmalıdır (Demir (Kocabıyık), 2009, s. 116). Arşivler yalnızca bugünün iş ve işlemlerinin sistematik işlemesi için değil, geleceğin de koruma altına alınması için gereklidir. Toplumların sürdürülebilirliğinin teminatı olan arşivlerin varlığı ve sistematik işleyişi de arşivcilere bağlıdır. Bu sebeple arşivcilerin alanında uzman kişiler olmaları gerekmektedir. Çalışmada yapılan literatür değerlendirmesi ve görüşmeden elde edilen verilere bağlı olarak ulaşılan sonuçlar ve geliştirilen öneriler şu şekildedir:

�Teknolojinin sürekli gelişmesine bağlı olarak arşivcilik mesleği de sürekli değişen ve gelişen esnek bir yapıda olmalıdır.

�Gelecekte arşivci olarak bugünkü arşivcilerden ziyade «sistemlerin yönetimini» yapan kişilerden söz edilebilir. Arşivciliği meslek olarak yapmayı düşünen bireyler daha eğitimleri aşamasında kendilerini bu yönde yetiştirmelidir.

�Arşivlerin Bilgi ve Belge Yönetimi mezunlarından memnuniyeti tatmin edici boyutta değildir. Geleceğin arşivcileri, arşivlerin gereksinimlerini ve beklentilerini dikkate alarak eğitimlerini sürdürmeli ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda donanım ve yeterlik kazanmalıdır.

�Bu kapsamda yeni nesil arşivciler, tarih bilgisine sahip, iyi derecede Osmanlıca bilen, mevzuata hakim, teknolojiyi iyi kullanan, sürekli öğrenme kültürünü benimseyen, araştırma yapmayı yaşam tarzı haline getirmiş, sistem mühendisliği yapabilen ve geliştiren, alan bilgisi, hukuk

Page 264: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

239

bilgisi ve yabancı dil bakımından donanımlı bireyler olmalıdır.

�Bölüm eğitim programlarının arşivlerdeki ihtiyaç ve beklentilere göre yeniden şekillendirilmesi gerekir. Ders programlarına tarih, edebiyat, belge analizi gibi dersler eklenmeli, mevzuat dersleri zenginleştirilmeli ve arşivcilik dersleri arttırılmalıdır.

�Öğrencilerde alanda (kütüphanecilik, arşivcilik) uzmanlaşmanın önemi konusunda farkındalık yaratılmalı ve hangi mesleği yapmak istiyorlarsa eğitimlerini bu yolda sürdürmeleri yönünde destek olunmalıdır.

Kaynakça

Ataman, B. K. (1995). Arşivcilik terimleri sözlüğü: Almanca, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Hollandaca, Rusça, İspanyolca karşılıklarıyla. İstanbul: Librairie De Pera.

Binark, İ. (1980). Arşivcilik eğitimi, çeşitli ülkelerde arşivci yetiştirilmesi konusunda yapılmış çalışmalar ve ülkemizdeki durum. Türk Kütüphaneciliği, 29(3), 150-172.

Craven, L. (Ed.). (2016). What are archives?: Cultural and theoretical perspectives: A reader. London: Routledge

Çetin, A. (1978). Arşiv terimleri ve deyimleri. Vakıflar Dergisi, XII, 351-394.

Demir (Kocabıyık), F. A. (2009). Değişen dünyada arşivlerin farklı amaç ve uygulamalarına bir bakış: Geleceğin arşivciliğine öngörüler (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul.

İnceoğlu, S. (2014). Dijital çağda arşivci: Sahip olması gereken temel yetkinlikler ve roller (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul.

Karakaş, H. S., Rukancı, F. ve Anameriç, H. (2009). Belge yönetimi ve arşiv terimleri sözlüğü. Ankara: T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü.

Lee, C. A., & Tibbo, H. (2011). Where’s the archivist in digital curation? Exploring the possibilities through a matrix of knowledge and skills, Archivaria, 72, 123-168.

Özdemirci, F. (2017). Belge ve arşiv yönetiminde yeni ufuklar ve kuramsal yaklaşımlar. B. Yılmaz, T. Baş, S. Öztemiz ve M. Dişli (Yay. Hazl.), Bilgi ve Belge Yönetimi: Kuramsal Yaklaşımlar içinde (ss. 219- 232). İstanbul: Hiperlink Yayınları.

Reitz, J. M. (Ed.). 2004. ODLIS: Online dictionary for library and information science. Erişim adresi: https://www.abc-clio.com/ODLIS/odlis_d.aspx

Rukancı, F. (2017). Dijital çağda arşivcilerin değişmeyen rolü. Bilişim Teknolojilerinin Bilgi Merkezlerine ve Hizmetlerine Etkileri içinde (ss. 131-154). İstanbul: Hiperlink Yayınları.

Rukancı, F. ve Anameriç, H. (2010). Arşivciliğe kavramsal yaklaşım. H. Gürsoy ve M. Güneş (Yay. Hazl.), 8. Ulusal Büro Yönetimi ve Sekreterlik Kongresi: Sosyolojik ve Hukuki Boyutlarıyla Sekreterlik Mesleği Bildiri Kitabı 14-16 Ekim 2009, Ankara içinde (ss. 163-170). Ankara: Ankara Üniversitesi.

Smith, K. R. (2013). Defining the role of digital archivist. MIT Libraries All Staff Meeting’de sunulan bildiri. Erişim adresi: https://libraries.mit.edu/archives/digital-archives/blog/presentation_DefiningDARole.pdf

Page 265: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Page 266: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

241

Temel Bilimler Alanındaki Veri Tabanlarının Değerlendirilmesi: BioOne, Wiley, APS (American Physical Society), SciFinder ve MathSciNet

Veri Tabanları

Okan KOÇ*

Öz

Günümüzde her geçen gün araştırmacının bilgi gereksinimi ve bilgi arama davranışı değişmekte, bilgiye hızlı ve güvenilir erişim geçerliliğini korumaktadır. Özellikle bilimsel bilginin fabrikaları konumunda olan üniversiteler ve üniversite kütüphanelerinde elektronik kaynakların kullanımı büyük önem taşımaktadır. Elektronik kaynakların araştırmacının beklentisini karşılayacak, içerik olarak yeterli, kurumun bütçesine uygun ve kullanıcı dostu bir ara yüze sahip olması kütüphanecilik hizmetleri açısından da olumlu bir durum teşkil etmektedir. Bu amaçla çalışmamızda temel bilimler konusundaki BioOne, Wiley, APS (American Physical Society), SciFinder ve MathSciNet veri tabanları erişim ve kullanım özellikleri açısından, literatürde geçen kullanıcı kriterleri ve sistem açısından değerlendirilmiştir. Her bir veri tabanı, veri tabanları değerlendirme kriterleri kapsamında erişim özellikleri açısından; tarama fonksiyonları, büyük-küçük harf duyarlılığı, Boolean operatörleri, Türkçe karakter uyumu, joker karakterleri, tırnak fonksiyonu, tam metin erişim, çapraz tarama, bütünleşik tarama, atıf tarama özelliği, sonuçlar arası tarama, çapraz atıf tarama, uzun sorgu cümleleri oluşturabilme, görsel materyal tarayabilme, tarama sonuçları sıralama, ilişkili kayıtlara erişme, tarama geçmişi görüntüleme, kontrollü terimler ile konu arama, coğrafi olarak erişebilirlik noktasında değerlendirilmiştir. Kullanım özellikleri açısından; dermenin konusu, dermenin kapsamı, içerdiği bilgi kaynaklarının formatı, dergilerin hakemli olup olmadığı, dermede bulunan kaynakların ne kadar geriye dönük olduğu, içerdiği bilgi kaynaklarının dili, sonuçların referans araçlarına aktarılma durumu, uyarı hizmeti gibi özellikleri değerlendirilmiştir. Kullanıcı açısından her bir veri tabanı; arama yardımı özellikleri, kişisel kullanıcı kaydı, taramaların e-posta olarak gönderilebilme durumu, geçmiş tarama seçeneği, atıf uyarı hizmeti, seçmeli bilgi yayım hizmeti, veri tabanı ara yüzü, geri bildirim özelliği, erişim çıktısı görüntüleme, yardım menüsü, açık erişimli kaynaklara açık erişim simgesi, sıralama ölçütü ve uzaktan erişim noktalarında değerlendirilmiştir. Kütüphaneci açısından istatistiki verileri alabilme, yönetim paneli ve yönetici ayarları noktasında değerlendirilmiştir. Araştırmamız, üniversite kütüphanelerinin temel bilimler konusunda abone olduğu veri tabanlarını erişim özellikleri, kullanım özellikleri, kullanıcı, kütüphaneci ve sistem açısından değerlendirerek, araştırma sonucunda elde edilecek bulgular rehberliğinde bilgi merkezlerine, veri tabanı sağlayıcılarına, veri tabanı kullanıcılarına ve kütüphanecilere öneriler sunmayı amaçlamaktadır.

Anahtar Sözcükler: Elektronik bilgi kaynakları, Veri tabanları, Veri tabanı özellikleri

Electronic Database Assessment: BioOne, Wiley, APS (American Physical Society), SciFinder and MathSciNet Databases on Science

Abstract

Nowadays, the information needs of the researcher and his/her information seeking behavior is changing every day, and fast and reliable access to information holds its validity. Especially in universities and university libraries that are factories of scientific knowledge, the use of electronic resources is of utmost importance. The fact that it has enough content, adequate institutional budget and user-friendly interface to meet the researcher’s expectation of electronic resources poses a positive situation in terms of library services. For this purpose, BioOne, Wiley, APS (American Physical Society), SciFinder and MathSciNet databases have been evaluated in our work in terms of their accessibility, in terms of usage criteria in the literature and system. The availability of subscriptions by many university libraries has been decisive in the selection of relevant databases. Each database has been evaluated within the evaluation criteria of databases for their accessibility features in terms of search functions, case sensitivity, Boolean operators, Turkish character alignment, wildcard characters, quotation/phrase function, full text access, cross search, integrated search, attribution search feature, inter-result search, cross-reference search, visual material search, sorting search results, accessing related records, viewing search history, subject search with thesauri, geographical accessibility. In terms of usage characteristics, the qualities such as the subject matter of the collection, the scope of the collection, the layout of the information sources it contains, whether the journals are refereed or non-refereed, how far back the resources are located, the language of the information sources they contain, the transfer of results to reference means, and the alert service have been assessed. From the user perspective, each database has been evaluated in terms of search help features, personal user registration, e-mailing status of queries, history option, citation alert service, selective information dissemination service, database interface, feedback feature, access output display, help menu, open access to open access resources, sort by feature and remote access. As for the librarian, the ability to obtain statistical data, administration panel and manager settings have been analyzed. Our research evaluates the accessibility features of databases that the University Libraries subscribe in the field of Pure Sciences, in terms of usage characteristics, users, librarians and systems. The aim of this study is to provide suggestions to information centers, database providers, database users and library staff in the guidance our research findings.

Keywords: Electronic information resources, Databases, Database features

*Doktora, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]

Page 267: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

242

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Giriş

Yüzlerce yıldır, kütüphane denilince, yayınların basılı formatta yer aldığı kurumlar akla gelmekteydi. Bu durum son yarım yüzyılda oldukça farklı bir noktaya doğru kaymaya, bilgi iletişim teknolojilerindeki sınırlanamaz ivmeyle birlikte bilgi kaynağı formatlarında da çeşitliliğe yol açmıştır. Bilgisayarın Internet vasıtasıyla hayatımızın her alanındaki hegemonyası gün geçtikçe arttığı gibi, kütüphane ve kütüphane kullanıcısını değiştirmiştir. Kütüphaneler, toplumu derinden sarsan dijital kültür karşısında ayakta kalabilmek ve kullanıcılarına daha iyi hizmet tasarlayabilmek amacıyla, koleksiyonlarında bir takım çeşitliliğe gitmiştir. Basılı koleksiyonlarının yanına uzaktan erişim kolaylığı sunan elektronik yayınlara da yer ayırmaktadır.

Elektronik bilgi kaynaklarının literatürde yer alan tanımlarına bakıldığında, herhangi bir bilgi merkezinin koleksiyonunda/dermesinde yer alan CD-ROM’lar, elektronik dergiler ve kitaplar, Web aracılığıyla erişilen veri tabanları, İnternet ortamında yer alan bilgi kaynakları ile elektronik ortamlarda yer alan farklı türdeki diğer kaynaklar olarak tanımlanmaktadır (Davis,1997, s. 391).

1990 yıllarından itibaren bilgi teknolojilerine yatırım yapılmaya başlanmış olup, günümüzde başarının ve rekabetin bir bütünleyeni olarak bilgi ve iletişim teknolojilerine bağımlılık üst safhaya yükselmiştir. Bilgi teknolojileri, yenilikçi örgütler tarafından iş süreçlerini yeniden yapılandırmayı kolaylaştırmak için ve bazı durumlarda işlerini yönetirken radikal bir biçimde devam ettikleri yolu değiştirmek için artarak kullanılmaktadır (Varian, Farrel ve Shapiro, 2004, s. 1). Bilgi ve iletişim teknolojileri; kavramsal anlamda, verilerin kayıt edilmesiyle ile başlayıp, saklanması ile devam ederek, belirli bir sürecin içerisinde üretilmesi, üretilenlerin erişime sunulması için imkan sağlayan teknolojilerin bir bütünüdür (Bensghir, 1996, s. 39).

Elektronik yayıncılığın ilk olarak ortaya çıktığı 1990’lı yıllarda elektronik yayıncılığın günümüzdeki kadar yaygın olmaması araştırmacıları bilgiyi ihtiyacı konusunda basılı bilgi kaynaklarını yöneltmekteydi. Bilimsel anlamda elektronik dergilerin sayısının azlığı bunun en önemli sebebini oluşturmaktadır. Zamanla bilimsel elektronik dergilerin giderek artması, çoğu yayıncının sağladığı avantajlardan dolayı elektronik dergiciliğe yönelmesi elektronik dergilerin yoğun olarak kullanılmaya başlanmasına zemin hazırlamıştır. Günümüzde çoğu araştırmacı herhangi bir bilgiye gereksinim duyduğu zaman önce İnternet aracılığıyla erişilebilen bilgi kaynaklarını yeğlemektedir (Tonta, 2002).

İçinde bulunduğumuz dönemde, elektronik yayıncılığın giderek güçlenmesi, elektronik bilimsel yayınların nicelik ve nitelik açısından artışı özellikle üniversite kütüphanelerini yakından etkilemiş olup, kütüphane dermelerinin içeriğini de değiştirmektedir. Elektronik bilgi kaynaklarının, araştırmacıya güncel bilgiyi sunması, bilgi kaynaklarının depolanmasında sağladığı avantajlar, araştırmacıyı kütüphaneye fiziksel olarak gitmeye zorlayan yapının ortadan kalkması, aynı anda çoklu erişime izin veriyor olması gibi özellikleri sebebiyle kütüphane koleksiyonlarının en önemli parçası durumuna gelmiştir.

Bununla birlikte aynı zamanda basılı bilgi kaynaklarının elektronik bilgi kaynaklarına oranla daha fazla maliyete sahip olması bir başka tercih konusu olmaktadır. Örneğin derleme (review) makaleler yayımlayan bir kimya dergisi Tetrahedron Letters’in fiyatı 1974’te 200 ABD Dolar’ından 1997’de 7176 ABD Doları’na yükselmiştir (Tonta, 2000, s. 91).

Kütüphane koleksiyonlarını derinden etkileyen, kütüphane hizmetlerini yeniden kurgulanmasını zorunlu kılan ve yeni bir kullanıcı davranışına zemin hazırlayan elektronik kaynakların seçim, sağlama ve değerlendirme süreçleri oldukça önemli bir hale gelmiştir. Koleksiyon/ derme geliştirme politikalarında yeni bir unsur olarak elektronik bilgi kaynaklarının seçim, sağlama ve değerlendirme kriterleri yerini almaya başlamıştır.

Page 268: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

243

Elektronik Dergi

Bilimsel bilginin üretim döngüsünde dergilerin önemli bir yeri işgal ettiği bilinmektedir. Birbirinden farklı bilimsel bilgileri içermeleri ve kullanım avantajları gibi sebeplerle günümüzde kütüphanelerin vazgeçilmez bilgi kaynakları arasındadır.

Bilimsel iletişimin bize kazandırdığı son dönem elektronik yayınlar arasında elektronik dergiler önemli bir yere sahiptir. “Elektronik dergiler” için “e- dergi” (e-journal), “çevrimiçi dergi” (online journal), “elektronik süreli yayınlar” (electronic periodicals) gibi farklı terimler kullanılmaktadır (Chan, 1999, s. 10). Elektronik dergiler kendine has özelliklerinin yanı sıra basılı dergilerin hemen hemen tüm özelliklerini bünyesinde barındırmakta olup, basılı dergilerden farkı sürüm şeklinden kaynaklanmaktadır (Küçük, Al ve Olcay, 2008, s. 311).

Elektronik dergilere erişim üç farklı yolla sağlanmaktadır (Stange,1999):

�Ücretsiz olarak erişilen, açık erişimli elektronik dergiler:

a) Internet üzerinden isteyen herkese açık olan dergiler,

b) Ücretsiz ancak sınırlı bir erişime izin veren dergiler,

c) Güncel bilgi duyurusu gibi belirli hizmetlerle desteklenen ve tam metinlerine erişilebilen dergiler.

�Ücretli elektronik dergiler: Burada yıllık olarak bir abonelik gerçekleştirilmekte olup, genellikle veri tabanı şeklinde paket bir yapıya sahiptirler.

� İstenilenin alınmasına imkan sağlayan dergiler: Araştırmacının araştırma sürecinde sadece istemiş olduğu yayınların seçilerek tek tek sahip olunduğu bir yapıyı temsil etmektedir. Asıl kullanımı ortaya çıkarması açısından avantajlı olduğu düşünülmektedir.

Dünyada ilk olarak dergilerin elektronik ortamda hizmete sunulması örneğine 1983 yılında Amerikan Kimya Kurumu’nda yapılan uygulamaya ile karşılaşılmış olup (Tonta, 1997, s. 306) daha sonraki dönemde elektronik dergilerin basılı dergilerin ikinci bir baskısı gibi bir amaçla piyasa sürüldüğü bilinmektedir (Arms, 2000, s. 52). 2000’li yıllara gelindiğinde elektronik dergilerin yoğun bir şekilde üretildiği ve artık kütüphaneler tarafından kabul görmeye başladığı yıllar olmuştur.

İnternet vasıtasıyla erişime imkan sağlayan elektronik bilgi kaynaklarını iki grup altında toplamak mümkünken, ilk grupta ücretsiz, herkesin erişimine açık olan dergi ve veri tabanları; ikinci grupta ise sağlayıcı firmalar vasıtasıyla belirli bir abonelik ücreti karşılığında erişime açılan dergi ve veri tabanları yer almaktadır. Sağlayıcı şirketlerle gerçekleştirilen lisans anlaşmaları vasıtasıyla günümüzde hemen her üniversite ve araştırma kütüphanesinde elektronik dergi ve veri tabanı yer almaktadır. Elektronik kaynaklar; kataloglama, ciltleme, rafa yerleştirme gibi teknik işlemleri ortadan kaldırması ve İnternet’e erişim sağlanan her yerden erişime imkan sağlaması açısından en büyük tercih sebebi haline gelmiştir (Tonta, 2002).

Elektronik Yayınların Avantajları ve Dezavantajları

Bilimsel yayınların basılı olarak üretilmesi uzun bir süreci de beraberinde getirmiş olduğundan, elektronik yayıncılığının özellikle günümüzde daha dergi yayınlanmadan Web’den erişilebilir bir yapıyı desteklemesi araştırmacıyı ve kütüphaneleri elektronik dergilere yöneltmektedir. Bununla birlikte elektronik dergilerin metin içi tarama özelliği en temel avantajları olarak görülmektedir.

Basılı formattaki yer alan bilgi kaynakların eş zamanlı kullanımı noktasında kütüphanelerin birden fazla kopya almasını gerektirirken, elektronik yayınların eş güdümlü olarak kullanıma izin vermeleri,

Page 269: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

244

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

bunula birlikte ses, görüntü, video gibi çoklu ortam özelliğini birlikte barındırabiliyor olmaları bir başka tercih konusu haline gelmelerine sebep olmaktadır.

Elektronik yayıncılığın belki de en büyük avantajlarından birisi de dergi fiyatları açısından avantajlı olması gösterilmektedir. Harnad’a (1996) göre elektronik dergilerin ilk kopyalarda %30, Whisler ve Rosenblatt’a (1997) göre %20 oranında tasarruf sağladığı tespit edilmiştir. Bir başka araştırmada Bakker (2000) bu oranın %15 ile %30 bandında değişim gösterdiğini belirtmektedir. Aynı zamanda kütüphanelerin uzun süre çalışma saatlerine sahip olmadığı durumlarda basılı dergilerin kullanımında problemle karşılaşılırken, elektronik dergilerin zaman sınırını kaldırması bir başka avantajı ortaya çıkarmaktadır. Kullanıcılar bilgiye istedikleri yerde ve zamanda hızla ve zahmetsiz bir şekilde erişmek istemektedir (Malinconico, 1996, s. 211).

Bununla birlikte, elektronik dergilerin basılı dergilere göre tercih ediliyor olmasını JEA (Journal of Experimental Algorithmics)1 şu avantajlara bağlamaktadır;

1. Elektronik dergilerde, veri, program, animasyon ve görsel işitsel materyal aynı anda yer alabilir; ancak basılı dergilerde bu mümkün değildir.

2. Elektronik dergiler daha ucuz olabilmektedir. Basılı dergilere yıllık abonelik karşılığında milyonlarca dolar para ödeyen çoğu kütüphane elektronik dergilerin ekonomik avantajlarından dolayı basılı koleksiyonlarını azaltmaya yönelmektedir.

3. Elektronik dergilerin web üzerinden online erişime her yerden ve her an iletişim imkanı vermesi basılıya kıyasla en büyük avantajlarının başında gelmektedir.

4. Elektronik dergilerde bir yazıcıya, fotokopi cihazına bağımlılık ortadan kalmaktadır. Sayfa sınırlaması söz konusu değildir. Basılı dergilerle karşılaştırıldığında elektronik bir dergiyi daha kısa sürede yayınlayabilir, kullanıcıya emek ve zaman tasarrufu sağlayabilirsiniz (Moret, 1997).

Karasözen (1996, s. 234)’in de değindiği gibi; basılı bilgi kaynakları, elektronik ortamdaki bilgi kaynakları ile karşılaştırıldığında, üretimi daha uzun ve zor, depolanması daha zahmetli, dağıtımı daha problemli iken, elektronik her bilgi kaynağı, özellikle bilimsel bilginin üretim serüveninde hız, zaman ve ekonomik bir yapıya sahiptir.

Kütüphaneler açısından bir bilgi kaynağının en önemli bileşenlerinden birisi de maliyeti olduğundan, elektronik bilgi kaynaklarının, basılı bilgi kaynaklarına oranla maliyeti daha uygun olduğu ileri sürülmektedir. Konuyla ilgili bir araştırmasında Cox (2003), Emerald Yayınevi’nin dergilerini incelerken, dergilerin basılı ve elektronik sürümlerinin 2002’deki abonelik ücretlerini karşılaştırılmıştır. Emerald Yayınevi tarafından yayınlanan dergilerin basılı ve elektronik sürümlerinin fiyatı her bir dergi için 3849 dolar hesaplanmıştır. Ancak bu dergilerin elektronik sürümleri ortalama her bir dergi için 218 dolar olarak belirlenmiştir. Bu durumda basılı sürümlerin her makalesi 108 dolar ve elektronik dergilerin her makalesi 6 dolar olarak hesaplanmıştır (Cox, 2003, ss. 83-84).

Bir başka araştırmada Obst (2003, s. 30), 2001 yılında Northrhine- Westfalia (NRW) konsorsiyumuna dahil olan bilgi merkezlerinde makalelerin kullanım değeri, maliyeti hesaplamaya çalışılırken, basılı dergilerde yer alan makalelerin kullanım maliyeti 19 dolar, elektronik dergilerdeki makalelerin kullanım değeri ise 3 dolar olarak tespit edilmiştir. (Obst, 2003, s. 30). Yukarıda belirtilen avantajları beraberinde getiriyor olmaları sebebiyle, elektronik yayıncılık ve elektronik bilgi kaynaklarının özellikle bilimsel bilginin üretilmesi aşamasında tercih edilebilirliği artmakta, kütüphane dermelerinin değişmez bir parçası haline gelmektedirler.

*Journal of Expermental Algorithmics 1995 yılında, veri yapıları ve algoritmalarla ilgili deneysel çalışmaları teşvik etmek amacıyla kurulmuştur. Ayrıca bakınız: http://infoscience.epfl.ch/record/97839/files/JEA.html

Page 270: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

245

Ülkemizde ANKOS yapısı altında elektronik bilgi kaynaklarının abonelik sayısının her geçen arttığı, kütüphane bütçelerinin büyük kısmını elektronik bilgi kaynaklarına ayrıldığı, konsorsiyumun avantajları sayesinde kısıtlı bütçelerle birçok veri tabanına erişimin mümkün kılındığı görülmektedir.

Elektronik Dergilerin Avantajları

Elektronik dergilerin beraberinde avantajlı ve dezavantajlı özellikleri getirdiği bilinmekte olup, avantajlarını şöyle sıralamak mümkündür;

�Elektronik dergiler zaman ve mekân sınırını ortadan kaldırarak erişime izin vermektedir (Curtis, 2000, s. 14): Zaman ve mekan sınırlamasını ortadan kaldıran bir özelliği beraberinde getirmeleri toplumsal anlamda kabul edilirliğini artırmıştır. Böylelikle araştırmacının bilgiye erişim süreci kolaylaşmıştır (Neal, 1996, ss.74-75).

�Elektronik dergiler metin içi taramaya izin vermektedir: Elektronik dergilerin bu avantajı araştırma sürecinde hız kazandırırken, kullanıcının bibliyografik künyeye ve üst veriye bağımlılığını ortadan kaldırmıştır.

�Elektronik dergilerde uyarı özelliği kullanılmaktadır: Elektronik bir derginin araştırma yapılan konuya ilişkin yeni üretilen diğer bilgi kaynakları hakkında kullanıcıya bilgi yolladığı bilinmektedir (Chan, 1999, s. 12).

�Elektronik dergilere basımından önce erişim imkanı sunulmaktadır: Bazı makalelere Web’e konulduğu andan itibaren erişim imkanı veren sistem (Wells, 1997) makalenin basılı ortama bağımlılığını ortadan kaldırmakta olup, zaman kaybını önlemektedir (Moret, 1997). En iyi örnek 1990 yıllarda Amerikan Kimya Derneği’nin makalelerine basılmasından 11 hafta önce erişilmesidir (Wilkinson, 1998).

�Elektronik dergilerin maliyeti daha ucuzdur: Kütüphaneler açısından bir bilgi kaynağının en önemli bileşenlerinden birisi de maliyeti olduğundan, elektronik bilgi kaynaklarının, basılı bilgi kaynaklarına oranla maliyeti daha uygun olduğu ileri sürülmektedir. Bu konudaki araştırmalar bu durumu destekler niteliktedir.

�Elektronik dergilerde metin içi bağlantılar söz konusudur: Elektronik yayınların metin içerisinde bağlantılar kurularak, konuyla ilgili diğer bilgi kaynaklarına erişim imkanı sağlıyor olmaları araştırmacı açısından avantaj sağlamaktadır.

�Farklı sunum yöntemlerini destekler: Elektronik dergilerin metin ile birlikte ses, görüntü, video gibi çoklu ortam özelliğini birlikte barındırabiliyor olmaları bir başka tercih konusu haline gelmelerine sebep olmaktadır.

�Yüksek atıf oranı: Bilgi kaynağını eş güdüm halinde çoklu kullanıma sunuyor olması ve mekana bağlı sınırlılıkları ortadan kaldırıyor olması sebebiyle daha çok araştırmacıya ulaştırılmasına ve akabinde atıf oranın artma eğilimi göstermesine destek olmaktadır. Lawrence (2001, s. 521) elektronik dergilerin basılı dergilere göre ortalama 2,6’dan fazla atıf aldığını belirtmektedir.

Elektronik Dergilerin Dezavantajları

Elektronik dergilerin avantajlarının yanında unutulmaması gereken bir nokta da elektronik ortama bağlılığın birtakım dezavantajları beraberinde getirmesidir.

�Bilgisayar ekranına bağımlılık: Elektronik dergileri ekran üzerinden okumak ve takip etmek basılı dergilere oranla daha zordur (Grenquist, 1997). Basılı ortama yatkın olan araştırmacıların adaptasyonda zorluklarla karşılaşacağı düşünülmektedir.

Page 271: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

246

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

�Arşivleme/ depolama: Elektronik bilgi kaynaklarının arşivlenmesi ya da depolanmasına ilişkin, bu süreçteki sorumluluğun bilgi merkezlerinde mi kullanıcı da mı olacağı veya format değişikliği ile karşılaşıldığında bu süreci kimin yöneteceği gibi birtakım sorunlar söz konusudur (Raney, 1998).

�Bağlantı ömrü: Bilimsel üretimde alıntı ve dipnotlar önemli olduğundan, alıntı yapılan kaynak basılı ortamda değil de İnternet ortamından erişilen bir kaynak ise ilerleyen süreçte kaynağa erişimde sıkıntılar yaşanabilmektedir (Raney, 1998).

�Telif Hakkı sorunu: Elektronik ortamda yer alan bilginin yayınlayan kişinin bilgisi olmadan değiştirilebilmesi, farklı şekillerde kaydedilmesi veya kullanılması, telif hakları konusunda sorunları beraberinde getirmektedir (Odabaş, 1999).

Elektronik Yayın ve E-Dergi Seçim ve Değerlendirme Kriterleri

Elektronik yayıncılığın ve elektronik bilgi kaymaklarının hızla hayatımıza girmesi, kütüphane dermelerinin vazgeçilmezleri arasında yer alması, seçim, sağlama ve erişim konularında hangi ilkelerin izleneceği, kütüphane derme geliştirme politikalarında yer alacak şekilde düzenleneceği sorunsalını doğurmuştur. Bilgi merkezleri derme geliştirme politikalarına bu yeni tür bilgi kaynakları için seçim kriterleri eklemekte olup, bu kriterlerin ilgili bilgi kaynağının kapsam, içerik, işlevsellik, maliyet, lisanslar ve teknik özellikler gibi özellikleri barındırması beklenmektedir.

Çalışmamızda, üniversite kütüphanelerinin temel bilimler konusunda abone olduğu veri tabanlarının erişim özellikleri, kullanım özellikleri, kullanıcı, kütüphaneci ve sistem açısından değerlendirilerek, aynı zamanda araştırma sonucunda elde edilecek bulgular rehberliğinde bilgi merkezlerine, veri tabanı sağlayıcılarına, veri tabanı kullanıcılarına ve kütüphanecilere öneriler sunmayı amaçlamaktadır.

Değerlendirme kapsamına alınan veri tabanları şunlardır:

�BioOne

�Wiley

�APS (American Physical Society)

�SciFinder

�MathSciNet

Kapsam Açısından Değerlendirme

Elektronik bilgi kaynakları değerlendirilirken, kapsam açısından bakıldığında hangi disiplinleri barındırdığı ve hangi konularda yoğunlaşmanın olduğu, barındırdığı bilginin formatı, bilgi kaynaklarının türü gibi unsurlar göz önünde tutulmalıdır. Bununla birlikte kaynağın hitap ettiği kullanıcı grubunun beklentisinin ve gereksinimlerine uygun olması da gerekmektedir (Al ve Al, 2003, s. 5). Ayrıca dergilerin hakemli olup olmadığı, etki değeri (impact factor), uluslararası indeks/abstraktlar tarafından indekslenip indekslenmediği gibi konular da değerlendirme kapsamına alınmalıdır (Atılgan ve Yalçın, 2009, s. 784).

İçerik Noktası Değerlendirme

Elektronik bilgi kaynaklarının seçimi aşamasında, kütüphanenin gereksinimleri göz önünde bulundurularak, bu kaynakların kullanıcı kitlesinin gereksinimi karşılayacak, düzey ve beklentisine cevap nitelikte olmasına dikkat edilmelidir. Bu noktada sorulması gereken sorular şunlardır:

�Geriye dönük erişimi destekliyor mu, hangi seviyede destekliyor?

Page 272: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

247

�Güncelleme düzeyi hangi aralıklarla yapılıyor?

�Özellikle kullanıcılar için yardım sayfalarının, uygulama örneklerinin ve açıklayıcı bilgilerin varlığı nedir?

�Dergi ve makale erişimleri konusunda kısıtlama söz konusu mudur ve hangi seviyede yapılmaktadır? (Üçüncü parti olarak adlandırılan veri tabanlarında belirli zaman aralıklarında ambargolara rastlanmaktadır) (Akçal ve Kaya, 2006, s. 83).

Bilgi Kaynağının İşlevselliği

Elektronik bilgi kaynaklarının özelliklerinden olmazsa olmazı, kullanım kolaylığının ne ölçüde olduğu, herhangi bir teknolojik engel barındırıp barındırmadığı sorgulamak için seçim kriterleri arasında yer alması ve sorgulanmasını gerektiren birtakım soruları beraberinde getirmektedir.

�Uzaktan erişime izin verip vermediği

�Tarama ara yüzünün kullanışlı olup olmadığı

�Hangi filtreleme seçeneklerini taşıdığı

�Kullanıcı açısından kullanım kılavuzlarının, video anlatımlarının ve yardım sayfalarının varlığını sorgulamak elektronik bilgi kaynaklarının işlevselliği açısından fikir vermeyi kolaylaştıracaktır. (Allison, Beth ve Swanson, 2000; Al ve Al, 2003, ss. 7-8).

Maliyetin Analizi

Bilgi merkezlerinin önemle üzerinde durduğu konulardan birisi de elektronik bilgi kaynaklarının maliyeti sorunudur. Maliyet çoğu zaman diğer birçok kriterin önüne geçmekte olup, bilgi merkezleri açısından hayati önemde görülmektedir.

Bu konuda sorgulanması gereken noktalar maliyeti doğrudan etkileyen unsurlardan oluşmaktadır:

�Ne kadar geriye dönük erişime izin verdiği,

�Arşiv erişimlerinde ek ücret talebi,

�Abonelik kesintisinde önceden açık olan bilgi kaynaklarına erişimde herhangi bir ücretle karşılaşılıp karşılaşılmayacağı,

�Herhangi bir kullanıcı ve kullanım sınırlamasının olup olmadığı,

�Ücretlerin neye göre belirlendiği,

�Yıllara göre fiyat artış oranlarıdır.

Lisans Anlaşmaları

Bir bilgi merkezi elektronik bilgi kaynağını, veri tabanı satın alma aşamasına geldiğinde sağlayıcı firmalarla, belirli hakların ve hukuk kurallarının çerçevesinde kullanım izinlerinin belirlendiği lisans anlaşmaları yapmaktadırlar. Lisans anlaşmalarının bilgi merkezinin hangi haklar ve izinler çerçevesinde bilgi kaynağını kullanıcısıyla buluşturması açısından önemi büyüktür.

Genel olarak lisans anlaşmaları içinde yer alması gerekenler (Al ve Al, 2003, s. 9; Metz, 2000, s. 719):

Page 273: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

248

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

�Abone olunan ya da satın alınan bilgi kaynağının kapsamı,

�Bilgi kaynağının kulanım amaçları,

� İzin verilen kısıtlanan kullanım durumları,

� İlgili tarafların yükümlülükleri,

�Aboneliğin bitirilmesi durumunda abonelik sonrası erişiminin kesintiye uğrayıp uğramayacağı,

�Yetkili kullanıcıları ve yetkileri belirlemek,

�Abonelik sürecinin bitiminden sonra “yenileme (renewal)” işleminin nasıl yapılacağını belirlemek,

�e-Only modellerde DDP uygulamasının varlığı,

�Abonelik sürecinde herhangi bir içerik değişikliğinde nasıl bir uygulama ile karşılaşılacağı,

�Ödeme sürecinin nasıl düzenleneceği,

�Karşılaşılacak herhangi bir anlaşmazlık halinde sürecin nasıl işleyeceği gibi unsurların lisans anlaşma metninde yer alması gerekirken, hukuki boyutta bu anlaşmaların yasal belge olduğu unutulmamalı, ayrıntılandırılmasına gayret edilmelidir. Lisans anlaşmalarında uzaktan erişim, kütüphaneler arası ödünç verme, abonelik sonrası erişim gibi hususların çok iyi tanımlanması gerekmektedir (Atılgan ve Yalçın, 2009, s. 784).

Bununla birlikte elektronik bilgi kaynaklarının değerlendirilmesi aşmasında kalite, güvenirlik ve izlenecek yollar net bir şekilde belirlenmeli, bu noktadaki kriterler bilgi merkezlerin derme geliştirme politikalarına eklemelidir.

Veri Tabanları ve Değerlendirme Kriterleri

Çalışmamızda, üniversite kütüphanelerinin temel bilimler konusunda abone olduğu veri tabanları seçilerek değerlendirmeye alınan veri tabanları ve belirlenen değerlendirme kriterleri Tablo 1’de gösterilmektedir.

Page 274: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

249

BioOne WileyAPS

(American Physical Society)

SciFinder MathSci-Net

Erişim Özellikleri Açısından

• Tarama Fonksiyonları

• Büyük-Küçük Harf Duyarlılığı + + + + +

• Boolean Operatörleri (AND, OR, NOT) + + + + +

• Yakınlaştırma Operatörleri (WITHIN, NEXT, NEAR, SAME, PRE, EXACT, LNK)

+ + + + +

• Türkçe Karakter Uyumu -- + -- -- --

• Wildcard Karakterleri (?, $, *) -- + + + +

• “…” Tırnak Fonksiyonu + -- + -- +

Tam metin erişim + + + + +

Çapraz tarama + + + + +

Bütünleşik tarama + + + + +

Atıf tarama özelliği + + + + +

Sonuçlar arası + + + + +

Çapraz atıf tarama + + + + +

Uzun sorgu cümleleri (query sentence) oluşturabilme + + + --

Görsel materyal (çizim, harita vb.) tarayabilme + + + --

Tarama sonuçları sıralama + + + + +

İlişkili kayıtlara erişme + + + + +

Tarama geçmişi görüntüleme + + + + +

Thesauri ile konu arama + + + + +

Coğrafi olarak erişilebilirlik + + + + +

Kullanım Özellikleri Açısından

Kapsam

Dermenin konusu Özel konulu Genel konulu Özel konulu Özel konulu Özel konulu

Dermenin kapsamı Özel Genel Özel Özel Özel

İçerdiği bilgi kaynaklarının formatı

• HTML - + - -

• PDF - - + +

Tablo 1. Veri tabanı değerlendirme kriterleri

Page 275: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

250

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Dergilerin hakemli olup olmadığı + + + + +

Dermede bulunan kaynaklar ne kadar geriye yönelik tarama yap-makta

+ + + + +

İçerdiği bilgi kaynaklarının dili

• Metin tarama için dil özelliği + + -- -- --

• Tarama ekranı için dil özelliği + + -- -- --

Sonuçlar referans yönetim araçlarına (EndNote, RefWorks, Mendeley gibi) aktarılabilme durumu

+ + + + +

Uyarı hizmeti (Alerting services) + + + + +

Kullanıcı Açısından

• Arama yardımı özellikleri + + + + +

• Kullanıcı adı ve şifre (ön güvenlik açısından) + + + + +

• Kişisel kullanıcı kaydı + + + + +

•Taramaların e-posta olarak gönderilme, yazdırılabilme ve kaydedil-me durumu

+ + + + +

• History seçeneği + + + + +

• Atıf uyarısı hizmeti + + + + +

• Seçmeli bilgi yayımı hizmeti + + + + +

• Veri tabanı ara yüzü kullanıcı dostu mu? + + + + +

• Geri bildirim (Feedback) özelliği + + + + +

• Erişim çıktısı görüntüleme + + + + +

• Yardım menüsü (video, sunum, tarama kriterleri vb.) + + + + +

• Açık erişimli kaynaklara açık erişim simgesi + + + + +

•Açık erişimli kaynakları filtreleyebilme/Erişilebilen kaynakları filtreleyebilme

+ + + + +

• Sort by özelliği + + + + +

• Veri tabanının sağladığı uzaktan erişim hizmeti (proxy ayarı dışında bireysel olarak kullanıcı adı ve şifre oluşturarak yapılan erişim var mı?)

+ + + + --

Kütüphaneci Açısından

• İstatistik sonuçlarını alabilme + + + + +

• Aylara ve yıllara göre + + + + +

• Kütüphaneci yönetim paneli var mı? + + + + +

• Yönetici ayarları yapabilme + + + +

Page 276: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

251

Veri Tabanlarının Değerlendirilmesi

Araştırmamızda; BioOne, Wiley Online Library, MathSciNet, Scifinder veri tabanları incelemeye alınmıştır.

BioOne Veri Tabanı

BioOne veri tabanı temel bilimler alanındaki yayınları kapsayan bir veri tabanı olup yayınların yaklaşık %74’u Web of Science, %90’ı da Scopus içerisinde indekslenen toplamda 180’den fazla dergi içermektedir. Özellikle Biyoloji, Çevre Mühendisliği bölümleri ile Veteriner Fakültesi için gerekli olan dergileri kapsamaktadır. 

Veri tabanının Administrator/ yönetici modülü bulunduğu gibi Web üzerinden istatistikler alınabilmektedir. Kullanıcı e-posta ile ya da kaydet butonu ile pdf formatındaki metni indirebilmektedir. Ayrıca mobil erişime de izin verilmektedir.

Wiley Online Library Veri Tabanı

Temel bilimler alanında birden çok disiplini içeren veri tabanı tam metin olarak toplamda 1350’den fazla dergiyi tararken, veri tabanında limitleme, filtreme, geri bildirim, sort by özelliği, yardım menüsü, kişiselleştirme, e-posta gibi özellikler mevcuttur.

Scifinder Veri Tabanı

SciFinder veri tabanı 1907’den günümüze temel bilimler kapsamında, basılı versiyonu olan Chemical Abstracts’la beraber toplam 5 CAS veri tabanı ve Medline veri tabanıyla; kimya, yaşam bilimleri, biyokimya, biyoloji, farmakoloji, tıp ve ilgili disiplinlere ait dergi, konferans, sempozyum, patent, kitap ve doktora tezlerini içermektedir.

10 binin üzerinde güncel dergi ile 60’ın üzerinde patent bilgisini bünyesinde barındıran veri tabanı, 50 milyonun üzerinde organik ve inorganik madde bilgisi ile dünyanın en geniş koleksiyonuna sahip olup Web tabanlı olarak erişime izin vermektedir. Bununla birlikte milyonlarca kimyasal reaksiyonu taramaya açmakta olup, 24’er milyon proton ve Karbon NMR spectra arşiviyle bu alandaki en büyük koleksiyona sahiptir.12

MathSciNet Veri Tabanı

1940 yılından itibaren matematik alanındaki birçok yayın eleştirisini, atıf ve bibliyografik künyesini vermekle birlikte, her yıl 100 binden fazla yayının eklendiği bir veri tabanıdır. günümüze kadar matematikle ilgili yayınlara ait eleştiri, atıf ve bibliyografik bilgi veren bir veri tabanıdır. Konu uzmanı matematikçilerin yorumlarını, içeren veri tabanı Amerikan Matematik Derneği tarafından oluşturulmuştur. 

Matematik alanındaki eleştirilerin tam metinlerine ve güncel matematik yayınları ile birlikte henüz yayınlanmamış yayınların bibliyografik verilerine erişim verilmektedir. Veri tabanında yer alan eleştiriler aylık olarak, yayınlar ise günlük güncellenmekte olup ilgili dergi ve makalelere bağlantılar yapılmaktadır (ÜNİBİLGİ, 2003).

İlgili veri tabanı iki bölümden oluşmaktadır: Mathematical Reviews: Matematik alanındaki eleştirilere tam metin erişim sağlanan bölümdür. Current Mathematical Publications: Güncel matematik yayınları ile birlikte henüz yayınlanmamış yayınların bibliyografik verilerine erişim verilmektedir. Bu alanda listelenen her yayın daha sonrasında eleştiriler bölümüne geçmektedir.

2 http://www.kdm.anadolu.edu.tr/vt/index2.html

Page 277: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

252

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Veri tabanı yazar adından, makalenin adından, matematik konu sınıflamasından, dergi adından, kurum kodlarından, seri adlarından, matematik eleştirilerinde yer alan yayın numaralarından, anahtar kelimelerden, eleştiri kişi adından, bibliyografik bilgilerden ve eleştiri metninde yer alan bütün terimlerden ve makalelerin referans listesinde yer alan yazar isimlerinden taramaya izin vermektedir. Veri tabanı içerisinde yapılan incelemeler göstermiştir ki uzun sorgu cümlelerinin karşılığı alınamamaktadır.

Sonuç

Günümüzde her geçen gün araştırmacının bilgi gereksinimi ve bilgi arama davranışı değişmekte, bilgiye hızlı ve güvenilir erişim geçerliliğini korumaktadır. Özellikle bilimsel bilginin fabrikaları konumunda olan üniversiteler ve üniversite kütüphanelerinde elektronik kaynakların kullanımı büyük önem taşımaktadır. Elektronik kaynakların araştırmacının beklentisini karşılayacak, içerik olarak yeterli, kurumun bütçesine uygun ve kullanıcı dostu ara yüzüne sahip olması kütüphanecilik hizmetleri açısından da olumlu bir durum teşkil etmektedir. Araştırmamız sonucunda elde edilen veriler şu şekilde özetlenebilir;

�Her beş veri tabanının da istatistiki verilerin sunumunda bir standartlaşmaya gittiği görülmektedir.

�Mevcut veri tabanlarının kullanıcı dostu bir ara yüzüne sahip olduğu görülmektedir.

�Veri tabanlarının yakınlaştırma operatörlerini, Boolean operatörlerini ve büyük-küçük harf duyarlılığına sahip sistemleri barındırıyor olması bilgi profesyonelleri için aradığı bilgiye direkt erişime imkan sağlaması açısından önemli olmaktadır.

�Erişim açısından her türlü tarama imkanını karşılıyor olmaları ile de standartlaşmaya gidildiği göze çarpmaktadır.

�Erişim açısından her beş veri tabanı da kullanıcıya kolaylıklar sağlamaktadır. Tarama sonuçlarını sıralama, ilişkili kayıtlara erişim, konu ile tarama, bütünleşik tarama gibi bir takım kolaylıklar mevcuttur.

�Dermelerinin ne kadar geriye dönük olduğu ile ilgili bilgiler de mevcuttur.

�Farklı dillerde tarama özelliklerini de barındırmaktadır.

�Sonuçları referans yönetim araçlarına aktarabilme konusunda da standartlaşma göze çarpmaktadır.

�Kullanıcı açısından uzaktan erişim ve hesap yönetimi gibi özellikleri de bünyesinde barındırmaktadırlar.

�Taramaların e-posta olarak gönderimi, yazdırabilme ve kaydedilme gibi imkanların da mevcut olması kullanıcı için önemli bir özelliktir.

�Yardım menüsü konusunda da standartlaşma söz konusudur.

�Veri tabanlarının açık erişimli kaynakları ayrıca gösteriyor olması da önemlidir.

�Kütüphaneci yönetim panelinin varlığı, aylara, yıllara göre istatistiki verilere erişim kolaylığı veri tabanlarının seçimi açısından ve kütüphane bütçesinin yönetimi açısından önem teşkil etmektedir.

Page 278: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

253

Öneriler

Gerçekleştirilen inceleme ve elde edilen sonuçlar doğrultusunda, kütüphanelere ve veri tabanı konusunda çalışan araştırmacılara yardımcı olmak amacı ile aşağıdaki önerileri sıralamak mümkündür:

�Konu uzmanları ile birlikte yürütülecek kullanıcı çalışmaları ile araştırmacının karşılaştığı sorunlar belirlenmelidir.

�Araştırmacı açısından belirleyici bir kriter olan dil engelinin üzerinde durularak veri tabanı sağlayıcılarından eldeki mevcut FTE sayıları da dikkate alınarak Türkçe dil desteğinin sağlanması talep edilmelidir.

�Her veri tabanında kütüphaneci modülünün olması standart hale getirilmelidir.

�Aynı bilgi kaynağının farklı elektronik kaynaklarda yer alıp almadığı veri tabanı seçim ve satın alımından sorumlu personel tarafından tespit edilmelidir. Bütçenin akılcı kullanımı için oldukça önemli olan bu durumun gerçekleşebilmesi için gerekirse konu uzmanlarıyla sürekli iletişim halinde olunmalı ve fikir alış verişinde bulunulmalıdır.

�Veri tabanları ile ilgili olarak belirli dönemlerde kurum içi eğitim verilmesi personelin konuya hakimiyeti açısından önemlidir. Ayrıca araştırmacıya yönelik eğitimlerin de düzenlenmesi bilgiye erişimde bir başka önemli basamağı teşkil etmektedir.

�Diğer üniversite kütüphaneleri ile sürekli olarak kontakt halinde bulunmak alandaki yenilikleri takip edebilmek ve veri tabanı aboneliklerinde kolaylıklar sağlayacaktır.

�Elektronik bilgi kaynakları lisans anlaşmalarında, ilgili kuruma ait yetkililerin İnternet erişimi sağlanan herhangi bir yerden uzaktan erişimine izin veren unsurların net belirlenmesi ve bu konuda yetkili firma ile görüş paylaşılmalıdır.

Kaynakça

Akçal, İ. ve Kaya, S. (2006). Bilgi merkezleri için veritabanı seçim kriterleri ve kullanıcı eğitimi. Bilgi Dünyası, 6(1), 78-88.

Al, U. ve Al, P. (2003). Elektronik bilgi kaynaklarının seçimi. Bilgi Dünyası, 4(1), 1-14.

Allison, S., Beth M., & Swanson S. (2000). Database selection: One size does not fit all. College & Research Libraries, 61(1), 56-63.

Arms, W. (2000). Digital libraries. Cambridge, MA: MIT Press.

Atılgan, D. ve Yalçın, Y. (2009). Elektronik kaynakların seçimi ve değerlendirilmesi. Türk Kütüphaneciliği, 23(4), 769-802.

Bakker, S. (2000). To mediate or not: it depends on the medium. Health Libraries Review, 17(1), 41-45.

Bensghir, K. T. (1996). Bilgi teknolojileri ve örgütsel değişim. Türkiye ve Orta Doğu Amme Enstitüsü.

Chan, L. (1999). Electronic journals and academic libraries. Library Hi Tech, 17(1), 10-16.

Cox, J. (2003). Value for money in electronic journals: A survey of the early evidence and some preliminary conclusions. Serials Review 29(2), 83–88.

Curtis, D., Scheschy, M. V., ve Tarango A. R. (2000). Developing and managing electronic journal collection. New York: Neal-Schuman Publishers.

Davis, T.L. (1997). The evaluation of selection activities for electronic resources. Library Trends, 45(3), 391-403.

Grenquist, P. (1997). Why I don’t read electronic journals: An iconoclast speaks out. 17 Mart 2017 tarihinde http://quod.lib.umich.edu/cgi/t/text/textidx?c=jep;view=text;rgn=main;idno=3336451.0004.206 adresinden erişildi.

Page 279: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

254

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Harnad, S. (1996). Implementing peer review on the net: scientific quality control in scholarly electronic journals. R. P. Peek & G. B. Newby (Eds.), Scholarly Publishing: The Electronic Frontier içinde (103-118). Cambridge, MA: MIT Press,. Erişim adresi: http://www.cogsci.soton.ac.uk/~harnad/Papers/Harnad/harnad96.peer.review.html

Journal of Expermental Algorithmics. (t.y.). 17 Mart 2017 tarihinde http://infoscience.epfl.ch/record/97839/files/JEA.html adresinden erişildi.

Karasözen, B. (1996). Bilimsel bilgiye erişimde yeni paradigmalar ve internetin rolü. Türk Kütüphaneciliği, 10(3), 231-243.

Küçük, M. E., Al, U. ve Olcay, N. E. (2008). Türkiye’de bilimsel elektronik dergiler. Türk Kütüphaneciliği, 22(3), 308-319.

Lawrence, S. (2001). Online or Invisible. Nature, 411 (6837), 521.

Malinconico, M. (1996). Electronic documents and research libraries. IFLA Journal. 22, 211-225.

Metz, P. (2000). Principles of selection for electronic resources. Library Trends, 48 (4), 711-728.

Moret, B. M. E. (1997). ACM’s journal of experimental algorithmics: Bridging the gap between theory and practice. The Journal of Electronic Publishing, 3(1). 17 Mart 2017 tarihinde http://infoscience.epfl.ch/record/97839/files/JEA.html adresinden erişildi.

Neal, J.G. (1996). Academic libraries: 2000 and beyond. Library Journal, 121(12), 74-76.

Obst, O. (2003). Patterns and costs of printed and online journal usage. Health Information and Libraries Journal, 20, 22–32.

Odabaş, Hüseyin. (1999). Teknolojik gelişmelerin bilgi merkezlerine etkisi ve elektronik yayınlar. 24 Mart 1999 tarihinde Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölümünün düzenlemiş olduğu “Kütüphanecilik” temalı panelde sunulan bildiri. 17 Mart 2017 tarihinde http://bilgibelge.humanity.ankara.edu.tr/ogrelfiles/ho/hob1.htm adresinden erişildi.

Raney, K. R. (1998). Into a glass darkly. Journal of Electronic Publishing, 4(2), 29.

Stange, K. (1999). Electronic journals in Swedish academic institutions: A usage of project MUSE and IDEAL full-text databases. 17 Mart 2017 tarihinde http:/www.bibks.uu.se adresinden erişildi.

Tonta, Y. (1997). Elektronik yayıncılık, bilimsel iletişim ve kütüphaneler. Türk Kütüphaneciliği, 11(4), 305-314.

Tonta, Y. (2000). Elektronik yayıncılıkta son gelişmeler. Bilgi Dünyası, 1(1), 89-132. Erişim adresi: http://yunus.hacettepe.edu.tr/~tonta/yayinlar/eyayin99.htm

Tonta, Y. (2002). Elektronik yayıncılık ve elektronik bilgi kaynakları. 20 Mart 2017 tarihinde https://scholar.google.com.tr/scholar?hl=tr&as_sdt=0%2C5&q=Elektronik+Yay%C4%B1nc%C4%B1l%C4%B1k+ve+Elektronik+Bilgi+Kaynaklar%C4%B1&btnG= adresinden erişildi.

ÜNİBİLGİ: Ankara Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı Bülteni. (2003, Aralık). 28. Erişim adresi: http://bultenler.ankara.edu.tr/dergiler/9/109/sayi109.pdf

Varian, R. H., Farrel, J., & Shapiro, C. (2004). The economics of information technology: An Introduction. Cambridge: Cambridge University Press.

Wells, A. (1997). Exploring the development of the independent, electronic, scholarly journal. 17 Mart 2017 tarihinde http://panizzi.shef.ac.uk/elecdiss/edl0001/ch0402.html#moret adresinden erişildi.

Whisler, S., & Rosenblatt, S.F. (1997). The library and the university press: Two views of the costs and problems of the current system of scholarly publishing. Scholarly Communication and Technology Conference (Atlanta, GA, April 24-25, 1997)’ta sunulan bildiri. 17 Mart 2017 tarihinde http://www.eric.ed.gov/ ERICDocs/data/ericdocs2sql/content_storage_01/0000019b/80/15/1c/57.pdf adresinden erişildi.

Wilkinson, S.L. (May 1998). Electronic publishing takes journals into a new realm. Chemical and Engineering News, 76 (20), 10–18. 24 Mayıs 2009 tarihinde http://pubs.acs.org/hotartcl/cenear/980518/elec.html adresinden erişildi.

Page 280: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

255

Akıllı Kütüphane Binaları

Sultan BEŞİKTEPE*, Çağlanur Merve MAĞAT* * Asiya ÖZMEN***

Öz

Bilgi hizmetlerinin giderek çevrimiçi ortamda yerini aldığı günümüzde kütüphane binalarının geleceği de tartışılmaktadır. Kütüphaneler kullanıcıları; dinlenme, boş zamanlarını değerlendirme, eğitimlerine katkıda bulunma, bilgi gereksinimlerini karşılama ve kişisel gelişimlerine katkıda bulunma amacıyla fiziksel bir ortama ihtiyaç duyarlar. Bu fiziksel ortamı sağlayabilmek amacıyla kullanıcılarının dikkatini çekmek ve beğenisini kazanmak için görsellik, cazibe ve kullanıcılarına kolaylık sağlama bakımından, kütüphane binalarının akıllı yapılara dönüşmesi kaçınılmaz olmuştur. Bilgi çağıyla birlikte yaşanan sosyo-kültürel, ekonomik ve toplumsal değişimler ışığında hayatımıza giren ve her geçen gün çok daha fazla telaffuz edilen sözcüklerden bir tanesi de “akıllı” kavramıdır. Teknolojinin her gün kendini yenilemesi ile birlikte binalarda akıllı bina olma özelliği yolunda önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Akıllı kavramının binalara entegrasyonu ile birlikte ortaya çıkan yapı çeşitliliği insan hayatının daha kolaylaşacağına dair izlenim oluşturmaktadır. Günümüz kütüphanelerinin esnek bir yapıda olması ve canlı bir mekanizma gibi yenilenebilmesi, akıllı kütüphane binalarının ülkemizdeki varlığının ve geliştirilmesi zorunluluğunun en önemli gerekçesidir. Bu çalışmada, ülkemizde klasik anlayışla hizmet veren kütüphanelerin, modern hizmet veren akıllı kütüphane binalarına dönüştürülebileceği ve bu dönüşümün ardından ortaya çıkan çağın gereksinimlerini karşılayan modern yapıların kullanıcılar üzerindeki etkileri irdelenilecek ve önerilerde bulunulacaktır. Akıllı kütüphane binalarının Türkiye’de yaygın hale gelmesiyle birlikte kullanıcıların kütüphane kullanım oranlarında gözle görülür artış yaşanacağı düşüncesi aynı zamanda çalışmanın hipotezini oluşturmaktadır. Bu bağlamda akıllı kütüphane binaları, bulundukları şehirlere kültürel anlamda da birçok nitelik kazandırabilecektir. Araştırmada betimleme yönteminden yararlanılmaktadır. Öncelikle konu üzerinde hazırlanmış yerli ve yabancı kaynaklar taranacak ve sonuçları üzerinde değerlendirmeler yapılacaktır. Önerilerde bulunabilmek için Türkiye’den ve yurtdışından alınan örnekler üzerinde karşılaştırma, inceleme ve analiz yapılacaktır. Çalışma akıllı bina ve kütüphane binalarının akıllı binaya dönüştürülmesinin disiplinimiz açısından taşıdığı anlam ve öneme dikkat çektiği ölçüde amaca ulaşmış olacaktır.

Anahtar Sözcükler: Bina, Kütüphane binası, Akıllı bina, Akıllı kütüphane binası, Mekan estetiği, Bilgi hizmeti

Intelligent Library Buildings

Abstract

Today, information services become more popular in online platforms, and depending on this the future of library buildings is also being discussed. Libraries need a physical environment to help their users for rest, evaluate their free time, contribute their education, information needs and contribute their personal development. Library buildings must turn into intelligent structures in order to provide visuality, appeal and convenience to its users to attract the attention of users and gain a favor in order to make user use this physical environment. With the socio-cultural, economic and social changes that took place together with the information age, and one of the more pronounced mostly words is the “intelligent” concept. Important developments are taking place in the buildings to become a smart building by technological innovation every day. The diversity of the structure that emerges with the integration of the intelligent concept into the building creates the impression that human life will become easier. The flexibility of today’s libraries and the ability to be renewed like a living mechanism is the most important reason for the existence of intelligent library buildings in our country and the necessity of development. In this study, it will be examined and made recommendations about libraries that serve classically in our country can be transformed into smart library buildings providing modern services and the effects of modern structures on users that meet the needs of the emerging age after this transformation. With becoming widespread of intelligent library buildings in Turkey, the thought that users will be experienced an increase in library use is the hypothesis of working. In this context, intelligent library buildings will be able to gain many qualities culturally to the cities they are in. Describing method will be used in this research. First of all, domestic and foreign sources prepared on the subject will be scanned and the results will be evaluated. Comparison, analysis and analysis will be performed on samples are taken over from Turkey and abroad to be able to find suggestions. If this study take attention meaning and significance that the conversion of library buildings into a smart building, purpose will be reached.

Keywords: Building, Library building, Intelligent building, Intelligent library building, Space aesthetics, Information service.

Giriş

Kullanıcının beklenti ve istekleri, kütüphane binalarını değişim ve gelişime sürüklemiştir. Bu sebeble bilgi çağında kütüphane hizmeti olarak iyi tasarlanmış bir kütüphane binası ile başlanmalıdır. Kütüphane binaları eğitim ve araştırma için gerekli her türlü bilgi kaynağını, bünyesinde barındıran sağlıklı ve engelli kullanıcıların eğitim ve araştırma yapabilmesi için tüm gereksinimlerini karşılamanın yanısıra sosyo-kültürel bir mekan olarak konumlandırılmaktadır.

*Lisans, 3.Sınıf, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]** Lisans, 3.Sınıf, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]*** Lisans, 3.sınıf, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü, [email protected]

Page 281: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

256

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Bilgi çağıyla birlikte yaşanan değişimler ışığında hayatımıza giren sözcüklerden bir tanesi de “akıllı” kavramıdır. Teknolojinin kendini yenilemesi ile birlikte binalarda akıllı bina olma özelliği yolunda önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Akıllı binalar, sürdürülebilir, sağlıklı, teknolojik bilgiyle donatılmış, kullanıcıların ihtiyaçlarını karşılayan, değişiklikler doğrultusunda adapte olabilen esnek bir yapıya sahip olan binalardır (Mangan, 2006).

Akıllı kütüphane binaları, enerji tasarrufundan en üst düzeyde yararlanılan, birçok yeni teknolojik cihazlarla donatılmış, şeffaflığı ile ön plana çıkmış, kullanıcı konforunu önemseyen, yenilikçi değişimlere açık olan, erişimi ve kullanımı kolay yapı türleri haline gelmiştir. Bu çalışmada yurtiçi ve yurt dışında mevcut olan kütüphane binaları temel alınarak; teknoloji ve işlevselliği birleştiren akıllı kütüphane binaları ile ilgili farkındalık yaratmak, akıllı kütüphane binaları unsurlarının anlatmak, akıllı kütüphane örnekleri ile geleneksel kütüphanelerden farkını ortaya koymak amaçlanmaktadır. Araştırmada akıllı kavramın binalara entegrasyonu ile birlikte ortaya çıkan yapı çeşitliliği insan hayatının daha kolaylaşacağına dair izlenim oluşturmaktadır. Binaların teknolojik gelişmelere adaptasyonu ve sürekli değişim içerisinde olması, akıllı kütüphane binalarının oluşumunun ve geliştirilmesi zorunluluğunun en önemli gerekçesidir.

Kapsam ve Yöntem

Araştırmanın kapsamı akademik literatürün başlıca ürünleri olan kitap, makale, tez ve proje olarak belirlenmiş, bu ürünlerin bibliyografik künyelerinin tespiti için ulusal düzeyde kapsamı olan dizinler, bibliyografyalar ve kataloglar tespit edilmiştir. Yurt dışı ve yurt içinde ki akıllı kütüphane binaları karşılaştırılmak üzere irdelenmiştir. Akıllı kütüphane binalarının Türkiye’de yaygınlaşmasıyla birlikte kullanıcıların kütüphane kullanım oranları ve memnuniyetinde gözle görülür artış yaşanacağı düşüncesi aynı zamanda çalışmanın hipotezini oluşturmaktadır.

Araştırmada belgesel tarama ve betimleme yönteminden yararlanılmıştır. Öncelikle konu üzerinde hazırlanmış yerli ve yabancı kaynaklar taranmış, elde edilen bilgilerle araştırmanın amacı doğrultusunda değerlendirmeler yapılmıştır. Önerilerde bulunabilmek için Türkiye’den ve yurtdışından alınan örnekler üzerinde karşılaştırma, inceleme ve analizler gerçekleştirilmiştir.

Bulgular

Avrupa’daki uzmanların Intelligent Library Buildings (akıllı kütüphane binaları)  bildiri kitabındaki verilere göre akıllı kütüphane binalarının standartları şunlardır;

�Finansman (bütçe)

�Kütüphanenin konumu

�Kütüphanenin mimarisi

�Kütüphanenin iç dizaynı

�Akıllı kütüphane bina standartları

�Kütüphane bina kullanım kılavuzu

IFLA’nın Kütüphane Binaları ve Ekipmanları Bölümü 10. Semineri Bildirileri kitabında yer verilen standartlar göz önüne alınarak yurt içindeki kütüphane binaları bulunması gereken standartlar irdelenmiştir. Akıllı kütüphane binalarında, enerji verimliliğini artırmak, doğayla barışık bir sistem inşa etmek, harcanan enerjiyi minimum düzeyde tutmak, kullanıcı konforunu en üst düzeyde tutmak, aydınlatma ve iklim kontrolünü sağlamak ve mekânsal açıdan güçlü görsel etkiye sahip olması amaçlanmaktadır. Akıllı kütüphane binasının alt yapısını oluşturan Akıllı kütüphane sistemi

Page 282: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

257

kendi içinde 2 ana unsuru mevcuttur. İlki bina yönetim sistemi, diğer bir unsuru hizmet yönetim sistemidir.

1.Bina Yönetim Sistemi

Günümüzde bilgisayarlar insanların yaptıkları işlerin çoğunu üstlenmekte ve bunları kusursuz olarak gerçekleştirmektedirler. Binalarda, çalışılan ve yaşanılan ortamların gereksinimlerini karşılayan“ Isıtma, Soğutma, Havalandırma, İklimlendirme, Enerji ve Su Dağıtımı, Aydınlatma, Güvenlik, Yangından Korunma ile ilgili sistemler ve tesisatlar “ çoğalmış ve karmaşık hale gelmiştir. Ulaşılan bu sonuç, güvenilir ve sağlıklı bir bina işletimi için bilgisayarların kullanılmasını zorunlu kılmış ve Bina Yönetim Sistemleri yaşamımıza girmiştir. Bu sisteme bağlı alt sistemler ve elemanları aşağıda verilmektedir:

a) Bilgi Teknolojileri ve İletişim Sistemleri

Çağrı Sistemleri

Elektronik Posta

Simultane Tercüme Sistemleri

Audio-Visual Sistemleri

b) Enerji Yönetimi ve İzleme Sistemleri

Enerji Yönetimi

Enerji Ölçme Sistemleri

İzleme Sistemleri

Elde Edilen Bilgilerin Kullanımı, Dağıtılması ve Depolanması

Enerji Sistemlerinin Güvenilirliği

c) Aydınlatma Sistemleri ve Elektriksel Güç Sistemi

Güneş Işığından yararlanma

Parlaklık Seviyeleri Ayarları

Pencere Jaluzi Denetimi

Programlanabilir Anahtar

d) Yangın Güvenlik ve Söndürme Sistemleri

Yangın Algılama ve Alarm Sistemleri

Yangın Söndürme Sistemleri

Gaz Alarm Sistemleri

Engelli Asansörleri

Unsurları şekil 1’de görülmektedir;

Page 283: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

258

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Şekil:1 Bina Yönetim Sistemi Unsurları

Hizmet Yönetim Sistemi

Kütüphane hizmetlerinin verimli hale getirmek için kullanılan teknolojik tabanlı sistemdir. Kütüphanede yapılan geleneksel işlemlerin günümüzde bilişim teknolojileri kullanarak hizmet sistemi gelişmiştir. Otomatik, güvenli veri girişi için QR ve Barkod teknolojisi kullanılmaktadır. Akıllı kütüphane hizmet sistemleri, kullanıcı dostu bir arayüze sahiptir. Barkod teknolojisi ile kitap ödünç ve iade işlemleri yapılabilmektedir. QR kodu ile sisteme giriş yapılabilir, kullanıcı bilgileri taranabilir ve QR kodu okutularak raftan kitap ekleme, silme işlemi yapabilmektedir. Ayrıca personel, raf sisteminde kayıp veya eksik materyali QR kodu ile sistemde kolaylıkla saptayabilir.

Bu çalışmada; akıllı kütüphane binalarının Türkiye’de yaygınlaşması ile birlikte kullanıcıların kütüphaneye olan ilgisini arttırmak hedeflenmektedir. Bu bağlamda akıllı kütüphane binası olarak hizmet veren yurt içi ve yurt dışı yelpazesi içerisinde bulunan kütüphanelere ve teknolojik hizmetlerle donatılmış, kullanıcı gereksinimlerini ileri düzeyde karşılamayı amaçlayan iyi uygulama örneklerinden bazıları ise şu şekildedir;

Page 284: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

259

National Library Board Singapore

Bireysel öğrenmenin yüksek teknolojik ürünler aracılığıyla deneyimlendiği entegre bir öğrenme merkezi olarak tasarlanmıştır. Kullanıcıların bağlantı, verimlilik, rahatlık ve ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik hizmetler sunmaktadır. Kullanıcı dostu ve akıllı sistemlerin bulunduğu verimli bir yapıdır. Kütüphane yapı bakımından köprülerle birbirine bağlanarak oldukça işlevsel bir alan halini almıştır. İki bloktan oluşan kütüphanenin büyük kısmında açık hava etkinlikleri gerçekleştirilirken küçük kısmında multi-medya etkinlikleri yer almaktadır. Herkes için mekan” felsefesine ev sahipliği yapmaktadır. Kütüphanede havalandırma ve yapay aydınlatma uygulamalarında ekolojik yaklaşımlar ikinci planda tutulmuştur.

Singapur Ulusal Kütüphane Kurul’u tarafından 1998 yılında açılan “Ulusal Kütüphane Yapısı” yarışması, hem işlevini başarılı bir şekilde yerine getiren hem de sürdürülebilir özelliklere sahip bir proje talep ediyordu. Yarışmanın önceliği; esnekliği, verimliliği ve yapı karakteriyle fark yaratan bir proje olmasıydı. Bütün bu özellikleri bünyesinde barındırmasından dolayı Dr. Ken Yeang’ın tasarımı birinci seçildi. Proje aynı zamanda düşük enerji ihtiyacı, çevreci malzeme kullanımı, bina performans değerlendirmesi ve kat bahçeleri gibi ekolojik uygulamaları ile Singapur yeşil bina sertifikası “GreenMark - Platinum” almayı başardı.

Kurul, yarışma koşullarında, mimarlara yol gösterici olması amacıyla projede yer alacak kriterleri belirledi. Açık, davetkar ve öğrenmeye teşvik eden bir ortam yaratılması talebinde bulunan kurul ayrıca tamamıyla esnek ve fonksiyonel bir yapı talebinde bulundu. Singapur’un çok kültürlü mirasını yansıtan ve ‘öğrenen ulus’ kimliğini vurgulayan bir kütüphane olmasını arzulayan kurul, aynı zamanda kullanıcı dostu ve akıllı sistemlerin bulunduğu verimli bir yapı olması gerektiğini vurguladı.

Page 285: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

260

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Genel Tasarım Kararları

Kütüphanenin tasarımında amaç hem bulunduğu konumda hem de kentte ikonik bir değer taşıyan, en gelişmiş ve inovatif yaklaşımların uygulandığı, bulunduğu tropik iklime uyum sağlayan bir yapı olmasıydı. Projenin tasarımsal kararları alınırken Ulusal Kütüphane Kurulu’nun taleplerini karşılayan ve aynı zamanda çeşitli kültürel etkinliklerin gerçekleşebileceği bir kamu yapısı olması hedeflendi.

Yapıyı oluşturan iki blok, aralarında bulunan yarı açık bir ‘iç sokak’ ile ayrılıyor. Köprülerle birbirine bağlanan blokların farklı işlevleri bulunuyor. Kütüphane koleksiyonlarının bulunduğu büyük blok açık ve doğal havalandırmanın sağlandığı bir kent meydanının üzerinde yer alıyor. Konumunun sağladığı avantaj sayesinde rekreasyonel amaçla değerlendirilen yapı aynı zamanda açık hava etkinliklerinin gerçekleştirilmesini de mümkün kılıyor. Küçük olan blok ise çeşitli kültürel aktivitelerin gerçekleştirilebileceği, etkinliklerin yapılabileceği ve multi-medya programlarının yer alabileceği bir yapıya sahip.

İki bloğun arasındaki işlevsel farklılıklar, yapıların iç mekan düzenlemelerinde de farklılıkların oluşmasına neden oluyor. Bu durum kütüphanenin alışılagelmiş bir düzenle sınırlı olmamasını ve daha eğlenceli, ilgi çekici bir yer olmasını sağlayarak, “herkes için bir mekan” oluşmasını mümkün kılıyor. Cephelerde, yapının bulunduğu tropik iklime uygun olarak güneş kırıcılar yer alıyor. Böylece gölgelendirme sağlanırken gün ışığı parlaması da engellenmiş oluyor. Bloklar arasındaki ‘iç sokak’ yapının iki yanından geçen ana yürüme yollarını birleştiriyor. Arada kalan geniş alan ‘kamu etkinlik meydanı’ olarak değerlendirilerek bölgede bir çekim merkezi yaratıyor. Alanın düzenlenişi de ziyaretçileri fuaye alanına ve kütüphaneye yönlendiriyor.

Projede 6,300 m2’den fazla ‘yeşil alan’ bulunuyor. Yapı içinde bulunan kat bahçeleri sayesinde sağlanan yeşil alanlar aynı zamanda kullanıcılar üzerinde pozitif psikolojik etki sağlarken, sağlıklı bir çalışma ortamı oluşturuyor .

Ekolojik Tasarım Kararları

Düşük Enerjili Tasarım

Projede hem pasif, hem karışık hem de aktif enerji stratejileri uygulandı. Pasif enerji stratejileri kolektif uygulamalar olarak hayata geçirildi. Bu uygulamalar arasında günışığı kullanımı, güneş kırıcılar, doğal havalandırma, duyarlı cephe tasarımı, peyzaj alanları kullanımı ve yapı renklerinde uygunluk bulunuyor. Ayrıca yapı, solar enerjiden en yüksek oranda yararlanabilecek doğrultuda ve düzende tasarlandı.

Kütüphane çalışma alanlarında konfor ve çalışma verimi gibi kriterlerden dolayı aktif enerji uygulamaları kullanılarak, ekonomi ve enerji verimliliği konuları ikinci planda tutuldu. Kütüphanede havalandırma ve yapay aydınlatma uygulamalarında ekolojik yaklaşımların ikinci planda tutulması bilinçli bir tercih olarak karşımıza çıkıyor.

Projede aktif ve pasif enerji yöntemlerinin yanı sıra karışık yöntemlerde uygulandı. Örneğin merkezi geçiş alanlarında (lobiler, fuaye alanları ve avlular gibi) doğal havalandırma yöntemleri vantilatörler gibi mekanik uygulamalarla beraber kullanıldı. Konfor kriterlerinin ön planda tutulduğu projede, havalandırma kararları alınırken enerji simülasyon programlarından faydalanıldı.

Yapının Gömülü Enerji Analizi

Yapının gömülü enerji maliyetinin düşürülmesine özel olarak dikkat edildi. Kütüphanenin çevresel etkisi, ticari yapılarla karşılaştırıldığında daha düşük olduğu ortaya çıktı. Ticari yapılarda toplam gömülü enerji değeri aralığı 10-18 GJ/m2 iken projenin toplam gömülü enerji değeri 17 GJ/m2 olarak hesaplandı.

Page 286: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

261

Yeşil Malzeme Kullanımı ve Özellikleri

Yapının tasarım aşamasında tasarım sistemlerinde kullanılacak malzemelerin çevreci olması için bütüncül bir yaklaşım tercih edildi. Geri dönüştürülmüş ve yeniden kullanılan malzemeler (halılar, duvar kaplamaları ve sürdürülebilir ormancılıktan elde edilen yerel ahşap) yapının olumsuz çevre etkisini en aza indirgemede katkıda bulundu.

Yapı Performansı

Yapı enerji tüketimi ve performansı simülasyonlarla yürütüldü. 185 KWH/m2/yıllık olarak çıkan enerji tüketim oranı, Singapur’da bulunan ticari ofis kulelerinden (230 Günışığı, gölgelendirme ve rüzgar tüneli testlerinin de gerçekleştirildiği yapıda elde edilen sonuçlar yapının cephe tasarımında temel verileri oluşturdu.

Berlin Özgür Üniversitesi Filoloji Kütüphanesi (Philology Library at the Free University Berlin)

2005 yılında kurulmuştur. Beyin yapısı örnek alınarak tasarlanmıştır. Freie Universität Berlin'in imajı, yıllar süren dünyaca ünlü mimarlardan etkilenmiştir. Georges Candilis, Alexis Josic, Shadrach Woods ve Manfred Schiedhelm, "Rost- und Silberlaube" 'u tasarlarken, üniversitenin Auditorium Maximum'lu Henry Ford Binası, Franz Heinrich Sobotka ve Gustav Müller tarafından tasarlanan planların ardından inşa edildi. Kütüphane, akademik çalışma için yer sağlama ve öğrencilerin öğrenebileceği bir yer olmayı hedeflemiştir. Öğrenciler için yaşanılabilecek sorunları en aza indirmek amacıyla, ilgilenenlere özel açılış turları normal çalışma saatleri dışında sunulmaktadır.

Zemin kat dahil olmak üzere 5 kat mevcuttur. Her bir katta ayrı ayrı çalışma odaları yer almaktadır. Kullanıcı odaklı bir merkezi sistem dizayn edilmiştir. Tüp geçitlerle bağlı iki bloktan oluşmaktadır. Bu bloklar, kütüphanenin esnetilebilir bir yapıya sahip olmasını sağlamaktadır. Yapılan araştırmaya göre kütüphanenin web sitesinde kütüphaneye ait bina tasarımı ayrıntılı olarak görmek mümkündür. QR ve barkod teknolojisi mevcuttur.

Dış çevresinde bulunan cam paneller sayesinde güneş ışığından maksimum seviyede yararlanılmıştır. Engelli kullanıcılara yönelik hizmetler mevcuttur.

Page 287: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

262

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Zemin Kat

Şekil 2. Berlin Özgür Üniversitesi Filoloji Kütüphanesi Tasarımı

Zemin katta, grup çalışma odaları, tek kişilik çalışma odaları, kütüphane koleksiyonu ülkelere göre bölümlendirilmiştir. Engelli kullanıcılar göz önünde bulundurularak kolay giriş ve çıkışlar sağlayacak teknolojik sistemler mevcuttur. Aynı zamanda referans kaynakları ödünç verilmediği için kullanıcıların çalışmalarını kolaylaştırmak için fotokopi hizmeti verilmektedir.

Birinci Kat

Şekil 3. Berlin Özgür Üniversitesi Filoloji Kütüphanesi Tasarımı

Birinci katta, RFID, katalog tarama sistemi, danışma hizmeti kullanıcıların özel eşyalarını emanet edebilecekleri kişisel dolaplar mevcuttur. Kütüphanenin boş bölümlerinde kullanıcıların dinlenmek için kullnabilecekleri oturma alanları oluşturulmuştur. Iki ve üçüncü katlarda birinci kata göre dizayn edilmiştir.

Page 288: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

263

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Şekil 4. Berlin Özgür Üniversitesi Filoloji Kütüphanesi Tasarımı

Birinci kattan farklı olarak güneş enerjisinden ileri düzeyde yararlanmak amacıyla cam panaller kullanılmıştır. Bu katta kullanıcıların yiyecek ve içecek ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile kafeterya bulunmaktadır.

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ferit Melen Merkez Kütüphanesi

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı tarafından 2015 yılında inşaat ihalesi gerçekleştirilen ve yapımı 2017 yılı sonunda tamamlanması planlanan Ferit Melen Merkez Kütüphanesi ve Konferans Salonu Projesi, toplam 10.500 m2 kapalı alan üzerinde birbiriyle bağlantılı üç blok halinde bodrum kat, zemin kat, birinci kat, teras katı, tüp geçitler, iç bahçe ile çok amaçlı

Dördüncü Kat

Page 289: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

264

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

konferans salonu ve fuaye alanından oluşan, depreme dayanıklılık kriterlerini ön plana alan ve çok katlı olmayan modüler, taşıyıcı aksları düzenli, statik dengesi çok önemsenen bir yapı olarak tasarlanmıştır. Kütüphane binasının tasarımında, 250.000 adet basılı eser kapasitesi ile hizmete sunulacak şekilde aynı anda 2.000 kişinin yararlanacağı öngörülerek planlama yapılmıştır.

Günümüzde kütüphane binaları bilgi teknolojilerinin desteği ile klasik anlamda kitap alınıp verilen bir yapı olma standardının dışına çıkmıştır. Tasarım sürecinde de bu kriter göz önünde bulundurularak Ferit Melen Merkez Kütüphanesi, akademik iletişim kütüphaneciliği kapsamında bağlı olduğu üniversitenin eğitim-öğretim süreci ve bilimsel üretim sürecine ivme kazandıracak şekilde öğrenci ve araştırmacı merkezli, kültürel bir yaşam alanı olarak planlanmıştır.

Merkez Kütüphane ihtiyaç programında, toplam 512 kişilik oturma kapasiteli, galerili sistemle ve tüp geçitlerle birbirine bağlı 4 adet ana okuma salonu, toplam 210 kişilik oturma kapasiteli 7/24 açık 2 adet okuma salonu, 40 kişilik oturma kapasiteli rahat çalışma koltuklarından oluşan 1 adet elektronik kaynaklar erişim merkezi, toplam 78 kişilik oturma kapasiteli bilgi teknolojileri ile donatılmış yüksek lisans ve doktora öğrencilerine yönelik 6 adet özel eğitim ve seminer salonları, 22 adet bireysel çalışma odası, toplam 60 kişilik oturma kapasiteli 15 adet grup çalışma odası, toplam 8 kişilik kapasiteli 2 adet engelli araştırmacı odası, toplam 100 kişilik oturma kapasiteli rahat çalışma ve dinlenme alanı, toplam 100 kişilik kapasiteli özel etkinlik alanı, 44 araçlık kapalı otoparkı, toplam 600 m2 lik peyzaj alanından oluşan iç bahçesi, Ferit Melen özel koleksiyonu ve sergi alanı, Van şehrini, üniversitenin kuruluş ve gelişim sürecini ve deprem sürecini anlatan resim sergisi alanı, rahat çalışma ve dinlenme için kampüs ve Van Gölü manzaralı teras katı seyir alanları, bay-bayan mescit alanı, üst yönetim ve idari ofisler, kitap depoları, sistem odaları, teknik odalar, teknik çalışma alanları, danışma ve güvenlik izleme alanı, referans ve ödünç – iade bölümü, süreli yayınlar bölümü, nadir eserler bölümü, dokümantasyon bölümü, toplam 490 kişilik oturma kapasiteli konferans salonu, toplam 120 kişilik oturma kapasiteli kongre ve konferansları destekleyecek 3 adet seminer salonu ve 800 m2’lik fuaye alanı yer almaktadır.

Nasıl bir kütüphane?

Ferit Melen Merkez Kütüphanesi, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nin bütününe, günümüz ve geleceğin ön görülebilir teknolojisi ile; mesleki, sosyal ve kültürel alanda, uzaktan (on-line) ve yerinde (on-site) olanaklar ile gelişme hizmeti veren bir açık öğrenim mekanıdır ve kampüsün en önemli yapısı ve Türkiye’ye örnek olabilecek bir kütüphane projesidir.

Üniversitenin merkez kütüphane için yaptığı yatırımın katma değerli bir yatırıma dönüşmesi için Türkiye’de ilk defa Kütüphane Yönetim Sistemi kapsamında, Kütüphane İçerik Yönetim Sistemi ile Kütüphane Bina Yönetim Sistemi’nin birbiriyle entegre çalışacak şekilde Akıllı Kütüphane Yönetim Sistemi alt yapısı oluşturulmuştur. Sistemin çatısını oluşturacak ve kütüphanedeki tüm elektronik ve mekanik donanımları kontrol edecek ana yazılım çalışması ise devam etmektedir. Akıllı Kütüphane Yönetim Sistemi ile okuyucu ve araştırmacılar 7 gün 24 saat istedikleri anda kesintisiz olarak kütüphaneden hizmet alabileceklerdir. Böylece kütüphane binası, okuyucu ve araştırmacılar açısından onların en yoğun olduğu ve hizmet alamadığı saatlerin dışında da hizmet verebilir hale gelecektir.

Ülkemizin deprem gerçeğinden yola çıkılarak ve yaşanılan depremlerden ders alınarak Türkiye’de ilk defa Üniversite Kütüphaneleri içerisinde Ferit Melen Merkez Kütüphanesi’nde, kütüphane rafları gibi hareketli malzemelerin deprem anında okuyucu ve araştırmacılara zarar vermeyecek şekilde özel bir teknikle sabitlenen ve şiddetli depremlere dayanacak mukavemeti olan özel tasarımlı kütüphane rafları ve hareketli malzemeler kullanılmıştır.

Kütüphane işlevlerinin günümüzden geleceğe nasıl değişeceği, bilgi teknolojilerinin gelişimine bakılarak öngörülse de tam olarak geleceği kestirilememektedir. Bu nedenle Merkez Kütüphane

Page 290: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

265

Binası değişim ve gelişmelere açık bir şekilde tasarlanmış ve gelecekte ihtiyaç halinde ek blok ilavesi ve tüp geçitler ile bağlantı sağlanarak mevcut proje tasarımına entegre edilecek şekilde bir gelişim şeması önerilmiştir. Depremsellik yönünden ise depreme karşı dayanımın arttırılabilmesi için taşıyıcı sistem aksları, kararlı ve düzenli olarak tasarlanmış ve tasarım sırasında bu bakış açısından taviz verilmemiştir.

Merkez Kütüphane yapısı işlevsellik yönünden, klasik bir kitaplık düzeni sunmak yerine kütüphanecilik mesleğinin önündeki 10, 20, 30 ve 40 yıllık periyotlar dahilinde gelişim evresine göre statik alanlar ve dinamik alanlar olmak üzere iki kategoride planlanmıştır. Özellikle dinamik alanlar yapı içerisinde modüler bölme sistemleri ile tasarlanmış olup mesleğin gelişim evresine göre ortaya çıkabilecek yeni ihtiyaç programı doğrultusunda sökülüp yeniden dizayn edilebilecektir.

Neden?

Ferit Melen Merkez Kütüphane yapısının kendi çağdaşı kütüphane yapılarına göre ayrıştığı en önemli noktaları;

- Öğrenci ve araştırmacı merkezli olacak şekilde etkileşimli kültürel bir yaşam alanı olarak tasarlanması,

- Bağlı olduğu Üniversitenin bilimsel ve kültürel etkinliklerinin merkezinde yer almasını sağlayacak donatılara sahip en iyi yapı olması,

- Farklı kullanıcı gruplarına göre özel imkânlar sunularak 7 gün 24 saat hizmet verecek şekilde tasarlanması,

- Elektronik kaynaklar yönünden güçlü olması,

- Türkiye’de bulunan üniversite kütüphaneleri içerisinde en iyi bilişim alt yapısına sahip olması,

- Türkiye’de bulunan üniversite kütüphaneleri içerisinde en iyi sunucu ve veri depolama alt yapısına sahip olması ve Veri Yönetim Sistemleri konusunda örnek olması,

- Depremsellik yönünden Kütüphane binası içerisindeki hareketli malzemelerin özel olarak tasarlandığı ve özel teknikler uygulanarak sabitlendiği en iyi kütüphane binası olması,

- Akıllı Kütüphane Yönetim Sistemi uygulamaları yönünden örnek model olması,

- Estetiklik, erişim, iletişim, verimlilik, depremsellik ve teknolojinin aynı anda ön plana çıktığı örnek kütüphane binası olması,

- Bağlı olduğu Üniversitenin eğitim-öğretim sürecini ve bilimsel üretim sürecini yönlendirecek şekilde en iyi alt yapıya sahip olması,

- İlgili süreçlerin çıktısı olan öğrenci kalitesi ile bilimsel yayın, patent, faydalı model ve endüstriyel tasarımların nicelik ve nitelik yönünden artışında etkili olabilecek kapasite ve imkânlara sahip olmasıdır.

Sonuç ve Değerlendirme

Çalışmada yapılan belgesel tarama ve betimleme yöntemi sonucunda elde edilen bulgular ve yapılan değerlendirmeler neticesinde yurt dışında bulunan akıllı kütüphane binalarının Türkiye’de yaygınlaşması noktasındaki önemi ile bu süreçte kütüphanelere düşen sorumlulukları aşağıdaki gibi özetlemek olanaklıdır;

Page 291: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

266

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

�Akıllı kütüphane binaları teknolojik gelişimin kütüphanelere yansımasıdır.

�Mesleğin varlığının devamı için gereklidir.

�Zaman, emek ve maliyetten tasarruf sağlanmaktadır.

�Hayatın her alanında yaygın olarak kullanılan teknoloji, günümüzde akıllı binalarla birleşerek kullanıcıya cazip gelebilecek hizmetler sunmaktadır. Bununla birlikte tasarım, yönetim ve hizmet alanında kütüphanelere de büyük sorumluluklar düşmektedir.

�Kütüphane binalarının akıllı binaya dönüştürülmesinin disiplinimiz açısından taşıdığı anlam ve öneme dikkat çekilmiştir.

�Personelin yapmış olduğu manuel veri girişleri yeni teknolojik sistemde zamandan tasarruf sağlanmış ve personelin iş yükü hafiflemiştir.

�Kullanıcıların gereksinimlerini karşılayacak hizmetin kalitesi artmıştır.

�Kalitesi artan hizmet ile birlikte kullanıcının bilgiye erişim hızı da aynı doğrultuda artış göstermiştir.

�Akıllı kütüphane binası özelliği taşıyan binalarda her hangi bir kaza durumunda akıllı bina yönetim sistemi devreye girerek kendisini açma ve kapama özelliğine sahiptir.

�Kullanıcıların güvenliği açısından bina içerisinde drone kullanılarak hızlı ve pratik iletişim sağlanır.

�Yapılan çalışma doğrultusunda yurt içi ve yurt dışından örnekler incelenmiş, edinilen bilgiler doğrultusunda yurt dışına oranla Türkiye’de bulunan akıllı kütüphane binalarının yolun başında bulunduğu ve eksiklikler olduğu tespit edilmiştir.

�Türkiye’deki örneklerde kullanıcı güvenliği için yararlanılan drone kullanılmamaktadır.

�Türkiye’deki akıllı kütüphanelerde QR ve barkod sistemi henüz uygulamaya geçmemiştir. Güvenlik açısından RFID sistemi kullanılmaktadır.

�Akıllı kütüphane binaları tek noktadan yönetilip kontrol edilebilir, kişileri sistemde tanımlayabilme özelliğine sahip ve güvenlik teknolojisi ile entegre bir şekilde çalışmaktadır.

�Akıllı kütüphane bina yönetim sistemleri sürekli gelişen teknolojik devinimlere uyum sağlayacak alt yapıya sahiptir. Sistemin özellikleri arasında kullanıcı dostu, ışık ve ısıtma kontrolü kullanıcının isteğine göre ayarlanabilen hizmetler yer almaktadır.

Kaynakça

Mangan, S. D. (2015). Akıllı Binalarda Alt Sistem Değerlendirmesi: İstanbul Örneği (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Fen Bilimleri

Enstitüsü. İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul.

Page 292: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

267

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

III. ULUSLARARASIBİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİ KONGRESİ

III. INTERNATIONAL STUDENT CONGRESS OF INFORMATION AND RECORDS MANAGEMENT DEPARTMENT

10-12 Mayıs 2018Ankara

POSTERLER

Page 293: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

268

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Page 294: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

269

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Page 295: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

270

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

Page 296: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

271

III. Uluslararası Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü Öğrenci Kongresi Bildiriler

Page 297: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi

272

III. International Student Congress of Information and Records Management Department: Proceedings

YAZAR ADLARI DİZİNİ

AKCAOĞLU, Meryem Zeynep 79AKKAYA, Kardelen 267ARDIÇ, Kübra 143 AYAR, Seda 252 AYIK, Melisa 269BAYRAM, İlknur 270BAYRAM, Zeynep 207BEŞİKTEPE, Sultan 255CANYAKANLAR, İpek 187CHIGANZE, Tinotenda 155DALEĞMEZ, İsmihan 135DEMİR, Muhittin 99DENİZ, Büşra 270DOĞAN, Korcan 109DUMBURA, Audrey 171ER-KOÇOĞLU, Neslihan 71ERBİL-ÇİFÇİ, Burcu 197GÜNGÖRDÜ, Ahmet Enes 187IŞIK, Demet 35IŞIKOĞLU, Başak 267KARCI KANDEMİR, Pelin 91 KAY, Tuğçe 268KİRAK, Sevinç 270KOÇ, Okan 241KÖSEALİ, Gamze 49 KURTOĞLU, Nurhan 135MAĞAT, Çağlanur Merve 255MANTAR, Sinem 63ÖZAN, Nuriye 231 ÖZEN, Büşra 217ÖZKOL, İhsan 19, 109ÖZMEN, Asiya 255ÖZTÜRK, Hasan 131 ÖZTÜRK, Kübra 269SAVAŞ, Sibel 267TABRIZI, Azadeh Ghafourian Alizadeh 179 TELLİ, Bahat 268TİMURTAŞ, Yağmur 270VAROL, Ayşenur 121YILDIZ, Ferhat 131YORGUNOĞLU, Elif 57

Page 298: III. ULUSLARARASI BİLGİ VE BELGE YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİacikarsiv.ankara.edu.tr/browse/33005/III.-BBY-Bölümü-Öğrenci... · III III. Uluslararasğ Bilgi ve Belge Yönetimi