51
TANRININ ĠSTĠFASI (GERĠ DÖN TELĠPĠNU) Ġsmail kaygusuz (Kaybolan Hitit Tanrısı Telipinu’nun temsili resmi) OYUNDAKĠ KĠġĠLER: AMON-RA : Mısır GüneĢ Tanrısı TARHUNNA : Hitit Göklerin Fırtına Tanrısı HEPAT : Hitit-Arinna‟nın GüneĢ Tanrıçası, Tarhunna‟nın eĢi TOTH : Mısır Akıl ve Bilgelik Tanrısı MAAT : Mısır Evrensel Düzen Tanrıçası TELĠPĠNU : Hitit Bolluk-Bereket Tanrısı, Tarhunna‟nın oğlu EA : Hitit Akıl ve Bilgelik Tanrıçası KHONSU : Mısır Ay Tanrısı NĠKKAL : Hitit Ay Tanrıçası TARHUNMĠYA : Köylü-Çiftçi, Telipinu‟nun Ġlk Tanrısal Mazharı PALLANA : YaĢlı Köylü MANNĠ : Pallana‟nın Karısı MASTĠGGA : Ama-Dıngır (Tanrılar Anası), BaĢrahibe RAHĠBE : Mastigga‟nın Yardımcısı ALANZU : Telipinu‟nun KızkardeĢi TABARNA ġUPPĠLULĠUMA : Büyük Hitit Kralı (Ġ.Ö. 1355-1320) TAVANANNA MALNĠGAL : Büyük Hitit Kraliçesi, Babil Kralının Kızı KRAL VEKĠLĠ TELĠPĠNU : ġuppiluliuma‟nın Oğlu YUKARI ÜLKE KRALI ZĠDA : ġuppiluliuma‟nın KardeĢi AġAĞI ÜLKE KRALI HANNUZĠ : Hitit Askeri Komutanlarından TUTANKHAMON : 18.Sülalenin Sondan birinci Firavunu (Ġ.Ö. 1333-1323) ANKHESENAMON : Mısır Kraliçesi, Tutankhamon‟un kızkardeĢi ve karısı HOREMHEB : Mısır Orduları BaĢkomutanı NEFER-ROHU : Mısır BaĢrahibi, Toth‟un Tanrısal Mazharı ARNUVANDA : ġuppiluliuma‟nın Oğlu, Veliahd Kral KAMRUSEPA : ġifa Tanrıçası Zaman : Ġ.Ö. 14.yüzyılın ikinci yarısı.

Ismail Kaygusuz

  • Upload
    others

  • View
    16

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Ismail Kaygusuz

TANRININ ĠSTĠFASI (GERĠ DÖN TELĠPĠNU)

Ġsmail kaygusuz

(Kaybolan Hitit Tanrısı Telipinu’nun temsili resmi)

OYUNDAKĠ KĠġĠLER:

AMON-RA : Mısır GüneĢ Tanrısı

TARHUNNA : Hitit Göklerin Fırtına Tanrısı

HEPAT : Hitit-Arinna‟nın GüneĢ Tanrıçası, Tarhunna‟nın eĢi

TOTH : Mısır Akıl ve Bilgelik Tanrısı

MAAT : Mısır Evrensel Düzen Tanrıçası

TELĠPĠNU : Hitit Bolluk-Bereket Tanrısı, Tarhunna‟nın oğlu

EA : Hitit Akıl ve Bilgelik Tanrıçası

KHONSU : Mısır Ay Tanrısı

NĠKKAL : Hitit Ay Tanrıçası

TARHUNMĠYA : Köylü-Çiftçi, Telipinu‟nun Ġlk Tanrısal Mazharı

PALLANA : YaĢlı Köylü

MANNĠ : Pallana‟nın Karısı

MASTĠGGA : Ama-Dıngır (Tanrılar Anası), BaĢrahibe

RAHĠBE : Mastigga‟nın Yardımcısı

ALANZU : Telipinu‟nun KızkardeĢi

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA : Büyük Hitit Kralı (Ġ.Ö. 1355-1320)

TAVANANNA MALNĠGAL : Büyük Hitit Kraliçesi, Babil Kralının Kızı

KRAL VEKĠLĠ TELĠPĠNU : ġuppiluliuma‟nın Oğlu

YUKARI ÜLKE KRALI ZĠDA : ġuppiluliuma‟nın KardeĢi

AġAĞI ÜLKE KRALI HANNUZĠ : Hitit Askeri Komutanlarından

TUTANKHAMON : 18.Sülalenin Sondan birinci Firavunu (Ġ.Ö. 1333-1323)

ANKHESENAMON : Mısır Kraliçesi, Tutankhamon‟un kızkardeĢi ve karısı

HOREMHEB : Mısır Orduları BaĢkomutanı

NEFER-ROHU : Mısır BaĢrahibi, Toth‟un Tanrısal Mazharı

ARNUVANDA : ġuppiluliuma‟nın Oğlu, Veliahd Kral

KAMRUSEPA : ġifa Tanrıçası

Zaman : Ġ.Ö. 14.yüzyılın ikinci yarısı.

Page 2: Ismail Kaygusuz

Yer: Gökyüzü, Ay yüzeyi, Hitit ve Mısır ülkelerinin baĢkent ve diğer bazı kentleri.

PROLOGOS-Mısır ve Hitit Tanrıları Arasında Bir Göksel KarĢılaĢma

SAHNE 1

Mısır Güneş Tanrısı AMON-RA ile Hitit Göğün Fırtına Tanrısı (Seth-Teşup)Tarhunna ve

diğer bazı Tanrıların karşılaşması. Gri ya da beyaz bulut tabakasını andıran bir duman tüm

sahneyi kaplar. Fonda onun devamını gösteren çok yüksekten ve bulutların üzerinde uçan bir

uçaktan çekilmiş bir sonsuzluk-gökyüzü görünümü.

Önce AMON-RA kayığı içinde kürek çekerek yukarıdan inerek sahnenin solunda bulutların

üzerine konar. Sonra kayığından sarkan bir tahtayı onarmaya koyulur.

AMON-RA_ _ ; (yorgun, öfkeli, kendikendine) Yaratıcı ve en büyük tanrı olmaktan bıktım

usandım. Evreni, dünyayı, büyük ve küçük tanrıları, canlı ve cansızları, insanları

yönetmekten yoruldum. (doğrulup dikleşir, sonsuzluğa bakarak) Maceram insanlara

Heliopolis söylencelerinde anlatılır: Sonsuz boĢluktan, hiçlikten ortaya çıktım. GüneĢ olup

adımı Amon-Aton koydum. Sonra yaratıcı olmaya karar verdim, salladım fallusumu tohum

ektim sonsuzluğa; oğlum Shu‟yu yani havayı, kızım Tefnut‟u yani suyu yarattım ve onları

gecikmeden birbiriyle evlendirdim. Bu evlilikten oğlan torunum Geb/yeryüzü ve kız torunum

Nut/gökyüzü doğdu... (İşine döner) Yaratmaktan, buyurmaktan baĢka bir Ģey gelmez

elimden. ġu tahtayı bile çivileyip, yapıĢtıramıyorum yerine. (az uğraşır sonra yeniden

anlatıya döner ) Shu oğlum Hava, baĢlangıçta evlendirdiği iki torunumu Nut ile Geb‟i, yani

gök ile yeri birbirinden ayırdı. Ama onlar birlikte yaĢarlarken bereketin-verimliliğin tanrısı

Osiris ve rüzgarı-fırtınayı yaratan Seth adlarında iki oğul, kızkardeĢleri ve karıları olan

ölülerin koruyucusu büyük büyücü tanrıça Ġsis ve hiyeroglifli tanrıça Nephthys adlarını

taĢıyan iki kız yapmıĢlardı... Bunları neden anlatıyorum sanki kendi kendime? Ben hepsinin

atasıyım. Mısır ülkesinde evrenin Tanrısı benim, güneĢi ben temsil ediyorum. Ġnsanları da

kederli bir anımda akan gözyaĢlarımdan yarattım. Ama kendimle hiç de gurur duyamıyorum,

çünkü Ģu kayığın düĢen tahtasını bile yerine yapıĢtıramıyorum.

Bu gün vezirim bilge Toth‟u dümenci görevinden affederek, evrendeki güncel yolculuğuma

yalnız çıktım. Kayığımdaki ikinci yolcu, kızım Maat‟ı da, düzenini yerinde sağlasın ve

yakından gözlesin, korusun diye dünyaya gönderdim. Doğrusu tek baĢına tanrılık yapmak da

zor. Bilmiyorum yeraltına nasıl ineceğim Osiris olmadan. Beceri ve akıl Tanrısı Thot‟u

çağırsam ya da tahtaya doğrudan buyursam, hemen yerine yapıĢacaktır! Ama istemiyorum,

bıktım buyurmaktan. Kendi kendimle baĢbaĢa kalıp, iĢlerimi kendi ellerimin emeğiyle

yapmak için bu geziye yalnız çıktım. Sıcak da basmaya baĢladı, terliyorum. (İşiyle

uğraşırken) Olmuyor, olmuyor yapıĢmıyor. Çaresiz kaldım. Eyvah öbürü de yerinden

ayrılıyor. Bu üfleme de nereden geliyor? Seth, torunum sen misin yel çıkaran? Bir kahkaha

sesiyle irkilir ve bir kaç saniye fırtına uğultusu sarar çevreyi. Arkasından bir ses)

TARHUNNA__ ; (ses çok yukarılardan gelir) Amon-Ra, Mısırlıların yüce Tanrısı! Biraz

daha beklersen, kayığının tüm tahtaları sökülüp dağılacak.(Kayıktan iki tahta daha düşer.

AMON-RA__ ; (Şaşkınlık içinde çevresini bakınarak) Kimsin sen? Nasıl benim ulaĢtığım

yüksekliklerde bulunuyorsun? Benim yücelik alanlarımda dolaĢmaya nasıl cesaret

edebiliyorsun?

TARHUNNA__ ; (Ses biraz daha yaklaşmıştır) Ben senden daha yükseklerdeyim Amon-Ra!

AĢağıdan gelen yakınmalarını duydum; çaresizliğini gördüm. Kayığının tahtalarını tutan

reçineyi güneĢin ısısı eritiyor. Birazdan onlar alev alıp yanarsa ĢaĢırma. Üstelik sen de

yanabilirsin. Çünkü tanrısal buyurganlıktan vazgeçtin. Burası dünya değil; burada insan gücü

Page 3: Ismail Kaygusuz

ve emeğiyle hiç bir Ģey yapılamaz. Dünyadaki insanla kendini eĢleĢtirmeye ve insanda

görünüm alanına, insanda ortaya çıkmaya benzemez. Tanrısal yardıma gereksinimin var.

AMON-RA__ ; (Tek tek ayrılan tahtaları tutmaya çalışırken) Eyvah güneĢ, benim de elimi

yakmağa baĢladı. Oysa ben her gün Aton-Ra olarak güneĢi, bokböceğinin yuvarladığı gübre

topağı gibi göğün bir baĢından öbür baĢına iteleyip karanlığa gömüyorum.(Yüksek sesle)

Adını bağıĢla, kimsin sen? Bana nasıl yardım edebilirsin?

TARHUNNA__ ; Sen kendi kendine Tanrısal buyruk verdin bugün tanrılığı bırak diye. Onun

için senin düzeyindeki bir yabancı Tanrının yardımına ihtiyacın var Amon-Ra. Ben

Hititlerin en büyük Tanrısıyım; Göğün Fırtına Tanrısı diye yakarırlar bana. Kimi kentler

bana TeĢup, kimileri özellikle Mısırlı tüccarlar ve siyasi sığınmacılar kendi fırtına tanrıları

Seth, bazı kentler de adımı Tarhunna diye hiyeroglif ve çivi yazıtlarına kazıdılar. Tanrıların

da yardıma ihtiyacı vardır; sana yardım edeceğim, geliyorum.

AMON-RA__ ; Sesinle değil, elinle ve tüm gücünle bana yardım et. Çevrem ısınmaya

baĢladı, elini çabuk tut lütfen. Sıcaktan bunalmaya baĢladım. (yanma çıtırtıları gelmeye

başlar)

TARHUNNA__ ; Yettim AMON-RA! Önce fırtınalarımı salayım.(büyük bir fırtına

uğultusuyla Amom-Ra serinler, ayrılan bir iki tahtayı yapıştırır,tekrar düşerler.) Ama fırtına

yetmeyecek, karım Hitit GüneĢ tanrıçasına sesleneyim: (yüksek sesle) Sevgili karıcığım

Hepat! Tanrısal meslekdaĢın Mısır Yüce Tanrısı Amon-Ra‟nın yardımına yetiĢ. Bir yanlıĢ

kararı yüzünden yanıp kül olacak, bırak hasımlığı; bu gün ona yarın sana! Çabuk ol, çek

güneĢin yakıcı ıĢınlarını üzerinden. Sevgili kocan ben Tarhunna ve sevgili oğlumuz

Telipinu‟nun hatırına kurtar onu. Biz göklerde dolaĢan Tanrılar olarak birbirimize yardımcı

olmazsak, dünyadaki insanlara nasıl yardım ederiz?

AMON-RA__ ; (Çevreyi çok koyu bir gölge kaplayınca rahatlar, tahtaları yerine yapıştırır)

Sağolun göksel Tanrı dostlarım Hitit Fırtına Tanrısı Tarhunna ve GüneĢ Tanrıçası Hepat!

Artık Tanrılığıma dönüyorum; bir anlık buyurganlığımı bırakmamla kendimi helak

ediyordum! Yüzünüzü gösteriniz bana sevgili dostlarım, el sıkıĢalım!

BÖLÜM I

SAHNE 2

Derin uğultu ve boğa böğürtüleri ve de ışık karmaşası arasında Amon-Ra‟nın kendisinin

ortada, kızı Maat‟ın içinde ve Thot‟un dümende bulunduğu kayığıyla, Tarhunna‟nın içinde

karısı Hepat ve oğulları Telipinu‟nun bulunduğu ve Harri ve Şeri adlarındaki ikiz boğaların

çektiği arabası sahnenin ortasında, bulutların üzerinde buluşurlar.

AMON-RA__ ; (Kayığından inerek, arabasından atlayıp kendisine yaklaşmakta olan

Tarhunna‟ya elini uzatır) Bizler Mısır insanının zihnindeki göklerin büyük Tanrılarıyız.

Doğa ve toplumsal buyruk ve adaleti, dünyasal gerçeği kiĢiliğinde getirdiğim ve kutsal

buyruklarımla dünya düzenini sağlayan kızım Maat‟tır bu. Dümendeki de büyük yardımcım,

bana on iki saat boyunca gündüz eĢlik eden ve kayığımı göklerde uçurtup karanlıklar

ülkesinde Osiris‟e teslim eden ve gecenin bitiminde teslim alan beceri, ustalık, akıl tanrısı

danıĢmanım Toth. Bakmayın siz omuzları üzerindeki köpek kafasına içi akıl ve beceri

doludur! Biz ayrılmaz bir Tanrısal aileyiz.. Bana yardımınızdan dolayı size minnet

duygularımızı bildirmek isterim.

TOTH__ ; (Tamamlar) Ayrıca biz de bu yardımlarına karĢı kendilerine bir iyilik yapmak

isteriz.

MAAT__ ; Ben Hitit ülkesine babam Amon‟un toplumsal düzeni sağlayıcı buyruklarını

ulaĢtırır oraları güllük gülüstanlığa çeviririm.

Page 4: Ismail Kaygusuz

TOTH__ ; Ben de Hatti diline Hiyeroglif yazısını kazandırırım büyük Fırtına Tanrısının

tapınak rahiplerini eğiterek.

TARHUNNA__ ; Sağolasın sevgili Toth aklınla bin yaĢa! Ama bu yardıma ihtiyacı yok Hititt

sarayı ve tapınaklarının. Akıl, bilinç ve bilgelik tanrıçamız Ea, Amon-Ra tapınağının bir

rahibinin donunda, senin icadın olan hiyeroglif yazısını gizlice öğrenip çoktan Hatti ülkesine

getirdi. Bizler bin tanrılı Hititlerin en önde gelen tanrılarıyız; biz bir aileyiz . MeslekdaĢına

büyük yardımı yapan sevgili karım GüneĢ Tanrıçası Hepat ve bitkiler, insanları ve hayvanları

büyütüp geliĢtiren, yetiĢtiren ve doğaya bes-bereket getiren baĢkent Hititlerin büyük

tanrılarından oğlumuz Telipinu‟yu sizlere tanıtmaktan onur duyuyorum.(Karşılıklı eğilerek

selamlaşırlar)

HEPAT__ ; Mısırlı tanrı dostlarım! HattuĢa‟da Hepat adıyla tapınılan Arinna‟nın GüneĢ

Tanrıçası olarak, Heliopolis‟in, yani güneĢ kentinin büyük Tanrısı Amon-Ra‟ya yardım

etmek kuĢkusuz bize onur verdi. Ġyi ki tam zamanında sevgili kocam Tarhunna bana seslendi.

Yoksa yeryüzü yaratıklarımızdan insanlara özenme duygusu büyük bir göksel felakete neden

olacak ve Amon-Ra yokolacaktı. Ülkenizin yakıcı güneĢinin doğudan batıya yuvarlanırken

yörüngesinden bir milim bile kayması, Mısır‟ın candamarı Nil‟i kurutur, açlık ve felaket

getirirdi Kosmos yeniden düzenini kuruncaya dek.

TELĠPĠNU__ ; Ġnsanlara özenmek değil, onlara yardım etmek ve mutlu yaĢamalarını

sağlamak biz tanrıların gerçek görevi olmalıdır. Buyurganlığımızı onların hizmetine

vermeliyiz. Varlığımızı insanların zihinsel güçlerine, dağlara-taĢlara oyulan tapınaklarımız ve

heykellerimizi onların emeklerine ve yeteneklerine borçlu değil miyiz? Bunu asla

yadsıyamayız. Biz tanrıları memnun etmek için kendi rızklarından kesip adaklar adıyor,

sunular sunuyorlar, yalvarıp yakarıyorlar bir parçacık mutlu yaĢantı için. Oysa bizi temsil

ettiklerini sanan kral ve firavunlar ülkelerini iyi yönetemiyor, tebalarını eziyor ve

egemenliklerini geniĢletmek için durmaksızın savaĢlar yapıyorlar. Yengi kazanan toplum da

yenilenler de felaketi ve yoksulluğu yaĢıyor. SavaĢları kazanan yöneticiler bizlere görkemli

tapınaklar yaparak, binbir çeĢit değerli sunular sunarak bizi hoĢnut edip, hep kendilerden

yana olmamızı istiyorlar. Açıkçası biz tanrıları bu görkemli rüĢvetlerle satın alıyorlar; bizi

bencillik duyguları ve savaĢ tutkularının destekleyicisi yapmayı baĢarıyorlar. Biz Hitit

ülkesinde bin tanrıyız ve bizi birbirimizle ve de sizlerle bile kavgaya sokuyor bu yöneticiler.

Bu arada kentler yıkılıyor, halklar köleleĢiyor ve ülkeler yokoluyor. Ve de bizimkiler

kurnazca hareket edip, iĢgal ettikleri ülkelerin tanrılarını da pantheonumuza taĢıyarak

halklarını kolayca kendilerine bağlıyorlar. Annem-babam bir göksel felaketi önleyerek biz iki

ülkenin baĢtanrılarının buluĢup konuĢmasına aracı oldular tamam; ama asıl sürekli

yaĢanmakta olan ve yersel felaketi önlemenin çarelerini araĢtırmalı bu iki tanrısal aile! Bir

tanrısal devrim yapmalıyız! (susar ve hepsi de biraz şaşkın birbirlerinin yüzüne bakarlar)

TOTH ve MAAT __ ; (İkisi birden) BarıĢçıl ve halktan yana ince duygularını sergileyen

Telipinu‟yu candan alkıĢlıyoruz. (El çırparlar)

TOTH __ ; (Biraz endişeli) Ġyi de sevgili Telipinu; Hatti ülkelerinin savaĢ tanrısı Zababa ve

Mısır savaĢ tanrıçaı Neith‟i nasıl durduracağız? Önce onların kılıçlarını kına, oklarını

sadağa...

MAAT __ ; (gülerek cümleyi tamamlar) ve mızraklarını çuvala sokmalarını sağlamamız

gerekmez mi?

TELĠPĠNU __ ; Evet, mızrak çuvala sığmaz, Ama, Hitit ve Mısır Tanrılar meclisinin ortak

baskısıyla, bu kavgacı ve savaĢsever yaramaz tanrıların kılıçlarına kınlarına oklarını

sadaklarını sokturabiliriz.

MAAT __ ; (Telipinu‟nun çevresini dolanarak) Ayaklarında sivri uçlu çarıkları ve baĢındaki

konik, uzun püsküllü serpuĢu ve sırtındaki deri torbasıyla Hitit pantheonunun en kötü giyinen

tanrısı Telipinu‟nun sevgi ve iyilik dolu yüreğini ve dünyanın düzenini tersine çevirecek

aklını sevdim. Söylediklerinden doğrusu çok etkilendim. Düzen sağlayıcı, düzen kurucu ve

Page 5: Ismail Kaygusuz

korucusu tanrıça olarak, böyle bir devrim yapmayı ben düĢünemediğim için biraz da

kıskandım kendisini. Telipinu‟yu onaylıyorum ve sonuna kadar yanında olacağım.

TOTH __ ; Ben de. HerĢeye aklı eren ve icatçı; akıl ve bilgelik tanrısı olarak, benim dahi

düĢünemediğim böyle bir evrensel değiĢimi; savaĢ yerine barıĢı koyma önerisini tüm akıl

gücüm ve yüreğimle onaylıyorum. Gerekirse Mısır savaĢ tanrıçası Neith‟in akıl melekelerini

yavaĢlatır mecnuna çevirerek, onu uzun süreli bir tedaviye alırız. MeslekdaĢı Hitit akıl-fikir

tanrıçası Ea da Zababa‟yı bu yolla frenler...

TELĠPĠNU __ ; Bana bu yol pek tutarlı görünmüyor Toth. SavaĢ tanrıları da bizlere eĢit

düzeyde. Onları mecnuna, divaneye çevirmek daha tehlikeli. O zaman bizim Zababa ve sizin

Neith delice kararlar vererek dünyanın yıkılıp viraneye dönmesine neden olurlar. Maat bile

bu düzeni yeniden kuramaz..

TOTH ve MAAT __ ; Peki sen ne öneriyorsun? (Büyük Tanrılar bu tartışmalara seyirci

kalır ve onlara bakarak memnun gülümserler) SavaĢ tanrılarını durdurmanın kolayı ne sence?

TELĠPĠNU __ ; (Az düşünür, büyük tanrılar da meraklanır) Doğrusu ilk aklıma gelen; bin

tanrılı Hitit pantheonunun baĢ ve mutlak tanrısı babamız Tarhunna ve Mısır pantheonunun

baĢ tanrısı Amon-Aton-Ra‟nın buyruğu yeterli!

TARHUNNA __ ; (Karısına doğru bakarak) Güzel de oğlum, biz de kararlarımızı bin tanrılı

meclisten geçiriyoruz ve epey zaman alıyor tanrısal yasanın çıkması.

AMON-RA __ ; Biz de öyle Telipinu, ancak bizim meclis daha hızlı çalıĢıyor. Tanrılar

meclisimizin ulu yazmanı Toth sayesinde toplantılarımız da oturum kayıtları da çok

düzenlidir. Kızım Maat‟ın da katkısı büyük kuĢkusuz...

TELĠPĠNU __ ; (Israrlı) Ama sayın ve sevgili büyüklerim, en son karar da size ait. Çıkan

kararlar ve oluĢturulan tanrısal yasalar, sizin düĢünce ve isteklerinize aykırıysa onları tümden

değiĢtirmek yetkisine sahipsiniz; meclisler oluĢurken bu mutlak yetki verilmiĢ size. Siz

mutlak ve yüce tanrılarsınız!

TOTH __ ; Telipinu demek istiyor ki, eğer siz ikiniz de bu barıĢçıl düĢünce ve söylemlerimi

benimsiyor, onaylıyorsanız; savaĢ tanrısı ve tanrıçasının savaĢçıl etkinliklerini durdurma

yönünde, meclisten, farklı bir karar çıktığı takdirde kuĢkusuz değiĢtirirsiniz.

HEPAT __ ; (Önce davranır) Ben Telipinu‟yu bütün kalbimle onaylıyorum.

AMON-RA__ ; Sevgili meslekdaĢım Hepat! Yardımlarınla hem benim tanrısal gücümün,

hem de Mısır ülkesinin çok büyük bir felakete düĢmekten kurtardın; sana karĢı olmak

vefasızlığını gösteremem. Ben de Telipinu‟yu içtenlikle onaylıyor ve sevgili Seth‟e, -

bağıĢlayın dil alıĢkanlığım- Tarhunna‟ya da bunu tavsiye ediyorum.

TARHUNNA __ ;(Buyurucu bir tavır içinde) Tamam ben de size katılıyorum. Bin tanrılı

meclisimden bu irademe ters bir karar çıkarsa, değiĢtirip Zababa‟yı görevden alacağım;

kılıcını, okunu, mızrağını da kullanamıyacak. Mızrak nasıl çuvala girermiĢ göreceksin

Telipinu! Bu arada bir de önerim var; dünyasal barıĢı sağlama ya da dünya düzenini barıĢa

çevirme iĢinde Telipinu ile birlikte Toth‟u da görevlendirelim; yardımcıları da Maat ile Ea-

Sarru olsun! Bu isteğimizi meclislerde tartıĢıp karara bağlayalım. KuĢkusuz bizim irademiz

çerçevesinde bir karar alınacaktır. Görevliler görev baĢına, meclislerin kararı-yasa ardından

gelir!

AMON-RA __ ; Tamam kabul da, akıl ve bilgelik tanrınız Ea-Sarru nerede? Onu çağır gelsin

de görevi bildirelim.

TARHUNNA __ ; Sevgili Amon-Ra! Tanrı Ea bir süredir çeĢitli donlara girerek büyük ve

baĢarılı Hitit prenslerinden ġuppiluliuma‟yı kafasındaki kötü düĢüncelerinden

uzaklaĢtırmaya, onları olumlu ve zararsız hale sokmaya çalıĢıyor. Bütün tanrısal gücünü

kullanarak ona akıl-fikir verip, kötü düĢüncesinden vazgeçirmek çabasında, ama boĢa gidecek

galiba benim karıĢmıĢ olmam yüzünden. (ivediyle, ancak onların önleyebileceği umuduyla)

Telipinu, Toth, Maat haydi büyük görev baĢına!

Page 6: Ismail Kaygusuz

AMON-RA/HEPAT __ ; (İkisi birden) Bizler de tanrılar meclisini toplantıya çağırıp, tanrısal

kararı çıkarmaya!.. (Işıklar söner, sahne değişir)

(Fırtına Tanrısı TeĢup-Tarhunna’nınboğaları: ġerri ve Hurri)

SAHNE 3

Ay’da Evrensel Düzeni BarıĢa Çevirme Tasarımı TartıĢması

Mısır Ay tanrısı, birbirine karışmış saç sakalınının arasında,nerede olduğu belli olmaya

ağzından çıkan köpükler salyalar buzlaşmış çirkin yüzlü Khonsu ile, kuru-sarı yüzüyle, tahta

gibi göğüsleriyle zayıf vücutlu Hitit Ay tanrıçası Nikkal Ay yüzeyinde bir bölgede karşılaşmış

tartışmaktadır vücut hareketleriyle. Birden Telipinu, Toth, Ea ve Maat ortaya çıkıp çevresini

sararlar.

MAAT __ ; (Beklenmedik bir ilgiyle kardeşinin yanına geçer) Sevgili kardeĢim Khonsu, bu

halin ne böyle? (Ona sarılır) Kaç bin yıldır görüĢmüyoruz seninle?

KHONSU __ ; (Şaşırmıştır bu ilgiden) Unuttum sevgili kızkardeĢim belki iki, belki üç bin...

Ġlk kez bu gün gün aydınlığa çıktım, beni Ay‟ın öte yüzüne attığından beri. Babamız Amon-

Ra‟nın çağrısıyla biraz ıĢık gördüm, biraz sıcaklık hissettim; buzlarım çözülmeye baĢladı.

MAAT __ ; Khonsu beni çok kızdıran bir karĢıkoyumuna fazlasıyla içerlemiĢtim,

anımsıyorum. Belki karĢılığı bu ceza olmamalıydı. Bir süre sonra sana haksızlık yaptığımın

farkına vardım, ama göksel ve dünyasal düzenle uğraĢmaktan vakit bulup ziyaretine bir türlü

gelemedim.

TOTH __ ; (Araya girer) Ben karanlık ve soğuk ülkede tanrısal görev yapmanın zorluklarını

çok iyi bilirim kardeĢim Khonsu.

TELĠPĠNU __ ; Sizler kardeĢmiydiniz Toth, bilmiyordum.

TOTH __ ; (İkisini gösterek) Bu ikisi Amon-Ra‟nın bir kadınından ben ise, ağzından çıkan

sözüyüm/logosum; “Kün!”(Ol) deyip beni yeryüzünün altındaki dünyanın en derin

karanlığına, anlayacağın cehennemin dibine atmıĢ, oraya gelen insan ruhlarının günahlarını

teraziyle ölçme görevini vermiĢti bana. Geçici olarak kendi koltuğunu bana vermesi.

Page 7: Ismail Kaygusuz

Arkasından kendisine vekil yapması azabımı gideremedi. Anımsamıyorum kaç bin yıl orada

kaldığımı, ama yaratıldığıma bin piĢman olmuĢ ve Amon-Ra‟ya “keĢke beni ağzından

çıkarmasaydın da düĢünce olarak kafanda kalsaydım” diye hüngür hüngür ağladığımı hiç

unutmuyorum.

MAAT __ ; (Sözünü keser) Babam zaten bu gözyaĢlarına dayanamadı ve aydınlık dünyaya

çıkartıp, seni akıl ve bilgelik tanrılığına atadı. Ben sevgili kardeĢimin

görevini değiĢtirmiyeceğim, ama durumunu düzelteceğim; çok üzüldüm görünümüne.(Bir-iki

parmak işareti yapar ışıklar söner ve yanar; soğuk-çirkin durumundan sıyrılıp yakışıklı bir

delikanlı olur, oradakiler bu değişikliği alkışlarken Khonsu Maat‟ın önünde diz çökerek

saygıyla elini öper.) Khonsu‟nun Ay‟ın soğuk yüzündeki iĢlerini daha iyi görebilmesi için,

buzdan karanlık sarayını ısıtıp ıĢıklandıracağım; daha doğrusu onun sarayının aydınlığın

karanlıkla birleĢtiği yerdeki büyük mağaraya alacağım. Soğuk ve karanlık mağaranın

kapısında kesilecek ve içini de burası gibi ıĢıkla dolduracğım.

TELĠPĠNU __ ;. Maat kardeĢiyle hasret giderici giriĢimiyle tanıĢtırmaya fırsat vermedi, ama

birbirimizi tanıyor olmalıyız (Ea ile fısıldaşan Nikkal‟a ) Nikkal, sevgili dostum Ay tanrısı

kocanı görüp de sana selam getiremedim. Göklerin Fırtına Tanrısı yine onu bir Tanrıçayla

uygunsuz durumda yerini saptamıĢ, korkarım ki çok ağır bir cezaya çarptırılacak. Üzgünüm

bunları söylemek zorunda kaldığım için. (Nikkal‟ın pek aldırmadığı ve gözünü büyük

değişikliğe uğramış Khonsu‟dan ayırmadığı görülür. Gülerek) Ġzin ver de yakıĢıklı

meslekdaĢın Khonsun‟un yanında Ģu kuru-sarı görüntünü dostun Telipinu değiĢtirsin.

Zaman zaman dünya iĢlerinden yoruldukça hep sana uğrar Ay‟da dinlenirim. Anımsarsın kaç

kez sana “ Nikkal biraz kendine bak, dolunay kadar parlak olmalısın!”demiĢimdir. (Karşılık

beklemeden bir işaretle Nikkal‟ı çok güzel ve çekici bir kadına çevirir. O işveli bir reveransla

Telipinu‟nun önünde eğilir. Öbürlerinden yine alkış sesleri)

TOTH-MAAT-EA __ ; (Aynı anda) Çok çok güzel, Ģimdi tam da birbirlerine yakıĢtılar

çapkın kocaya inat!

TOTH __ ; Buradan ayrılırken ikinizi baĢ-göz ya da iki baĢ dört ayak edip de gitmemiz

gerekecek. (Diğerleri gülerken sesini yükseltir) Yeter dostlarım, iĢimize bakalım; hilâl

görünümlü Ay gibi oturun Ģöyle, birbirimizin yüzünü daha rahat görelim.(Onun istediği

biçimde otururlar) Maat‟ın dıĢındakilerin sanırım haberi yoktur buraya neden geldiğimizin

ayrıntısına iliĢkin. Telipinu dostumuzun çok önemli bir önerisini nasıl iĢleteceğimizi

tartıĢmak için burada toplanmıĢ bulunuyoruz.

KHONSU __ ; Bize hiçbir açıklama yapılmadı. GeliĢiniz öyle ansızın olduki, sizleri ağıramak

içinbir Ģölen masası bile hazırlayamadık.Tam Nikkal ile gereksiz bir tartıĢma içindeyken

geldiniz. (Birbirlerine öncekinden çok farklı sevgi dolu bakışırlar)

NĠKKAL __ ; Khonsu doğru söylüyor, üstelik ben baĢlatmıĢtım. Yoksa Ģölen masasını güzel

HattuĢa birasıyla birlikte, hiç tatmadığınızı düĢündüğüm ambrosia ve nektar ile

donatacaktım.

BĠRKAÇI __ ; (Aynı anda) Onlar da neki Nikkal?

TOTH __ ; (Nikkal kasılmış gülerken) Aferin Nikkal demek Olimpos‟a uğradın. (Hâlâ

bazıları şaşkındır, Ea‟ya doğru) GeçmiĢi ve geleceği bilen, akıl ve bilgelik tanrısı olarak

senin bilmen gerekmez mi Olimpos Tanrılarını?

EA __ ; (dalgındır, toparlanır) Elbette biliyorum Toth. Kafam hâlâ dünyadaydı; Ģu yasa-

masa tanımayan, sözde “temiz pınar” ġuppiluliuma‟yı temizlemek çabası içindeyim, ama

baĢaramadım...

NĠKKAL __ ; (Ona yerine açıklamaya girişir) Olimpos Tanrılarından zaten sevgili dostum

Ea-Sarru bir buluĢmamızda sözetmiĢti bana. Canımın sıkıldığı bir gün, bin-bin beĢyüzyıllık

bir yoculuğa çıkmıĢtım geleceğe doğru. Delos adasına uğradım ve o çağların çok iĢlevli Ay

tanrıçası Artemis‟e konuk oldum. O da beni gizlice Olimpos‟a çıkardı. 12 Olimpos tanrısına

baĢtanrı Zeus‟un verdiği Ģölende tatmıĢtım ambrosia tanrısal yemeğini ve nektar içkisini.

Page 8: Ismail Kaygusuz

Artemis‟in yanında kendim görünmezliğe çekmiĢ oturuyordum, Zeus‟un hissettiğini

anlayınca geriye kendi çağıma döndüm.

TELĠPĠNU __ ; (Biraz öfkeli) Yeter Nikkal, bizim Ģu anda derdimiz yemek-içmek değil .

Buraya Ģölen-mölen için de gelmedik. ġimdi hepiniz beni dinleyin lütfen tanrı dostlarım!

(Herkes susar). Burada, iki büyük ülkenin baĢ tanrılarının onaylamıĢ olduğu bir öneriyi, yani

“evrensel barıĢ tasarımını” elbirliğiyle oluĢturup, nasıl uygulanacağını tartıĢacağız.

EA __ ; (Yeni kendine gelmiştir, söze karışır) Sahi yolda gelirken biraz sözetmiĢtin, açıklığa

kavuĢturur musun? Evrensel savaĢ düzenini, dünya canlılarının yararına olarak barıĢa nasıl...

TOTH __ ; (Sözünü keser) Bir dakika sevgili meslekdaĢım, zaten Telipinu‟nun yapmak

istediği de bu.

TELĠPĠNU __ ; (Ea‟nın sözünü tamamlarcasına) Evet, insanların ve tüm dünyasal canlıların

yararına olarak evrensel barıĢı getirmek zorundayız. SavaĢlar sürdükçe büyük küçük kentler,

köyler ve diğer yerleĢme alanları yakılıp yıkılacak; insanlar birbirlerini öldürecek, bitkiler,

hayvanlar ve börtü-böcek de o denli zarar görecek. Yenilenler, dağılır yokolur; yenenlerin

gücü çok aĢağılara iner ve güçlenen baĢkaları tarafından yokedilir ve bir kısır, kahredici

döngü sürer gider yokoluĢa dek.. Ey tanrı dostlarım, o zaman biz o dünyayı, insanları, canlı

ve cansızları niçin yarattık? Sonra biz tanrılar görev dağılımında ve egemenlik alanlarının

düzenlenmesinde birbirimizle onca büyük kavgalar yaptık. Binlerce dünya yılı kendi

aramızda yaptığımız kıyasıya yokedici savaĢların neden olduğu büyük kaosun sonunda

yaratılan dünyasal düzene, göksel savaĢların sonuçlarının yansıtılması zamanı çoktan geldi.

Artık Tanrılar evreninde, ufak-tefek anlaĢmazlıklar dıĢında, göksel mitolojimiz duruldu,

esenliğe kavuĢtu. O korkunç savaĢların büyük tanığıdır sevgili dostumuz Ea‟dır. Onlar birer

tanrısal söylence olarak dualaĢtı, tabletlere ve tapınak duvarlarına yazıldı; tapınma

törenlerinde insanlar çalgılar ve kurbanlar eĢliğinde Ģarkılar biçiminde söyleyerek bizlerin

gönlünü hoĢ etmeğe çalıĢıyorlar! Bizler de dünya insanlarının gönlünü hoĢ, yaĢamlarını mutlu

kılmalıyız. Bizim aramızdaki dinginliği, esenliği; kısacası barıĢ ortamını dünyasallaĢtırmalı,

oraya taĢımalıyız...

TOTH __ ; (Az soluklanmasından yararlanmışçasına) Telipinu‟nun bu güzel sunumundan

sonra, izninizle ilk sözü meslekdaĢıma verelim derim ben. Arkasından Nikkal ve Khonsu

görüĢlerini söylesinler.

TELĠPĠNU __ ; Toth doğru söylüyor, Ea‟dan baĢlayalım. Doğrusu ondan, Fırtına tanrısı

babamız TeĢup‟u öldürmeyi ve en yüksek gökte oturan tanrıları teker teker aĢağı atmayı

hedefleyen Kumarbi‟nin korkunç göksel savaĢını nasıl önlediğini dinlersek çok Ģey öğrenmiĢ

olacağız.

MISIR TANRILARI __ ; (Aynı anda) Nasıl bir savaĢtı bu?

EA __ ; Göksel krallığı zorla ele geçiren tanrı Alalu, göklerin ilk sahibi ve ilk varolan tanrı

Anu‟yu köleleĢtirerek, tahtının ayaklarının dibine çökertip içki sunucusu yapıyor. 9 göksel

yıl bu köleliği çeken Anu, sonunda baĢkaldırarak Alalu‟yu tahtından indirmeyi baĢarır, tahta

kendisi geçer. Ancak Alalu bir fırsatını bulup yeraltına kaçınca, onun oğlu Kumarbi‟yi tutsak

alıp ayak dibinde Ģarap sunucu yapar. 9 yıl sonra bu kez o da Anu‟ya karĢı savaĢ açıyor. Anu

Kumarbi ile baĢedemiyeceğini anlayınca, gökyüzünde daha yükseklere kaçarak uzaklaĢmayı

deniyorsa da Kumarbi yetiĢip bacaklarından yakalıyor ve sonra fallusunu koparıp yutuyor..

Sevinçle geri inerken Anu arkasından sesleniyor:

“Sevinme Kumarbi, senin içine öyle ağırlıklar yükledim ki, baĢına büyük iĢler açacak; seni

Göğün Fırtına Tanrısı TeĢup ve azgın Arauzah (Dicle) tanrısına gebe bıraktım”...

TELĠPĠNU __ ; Sevgili Ea, söylenceyi uzatmadan asıl konuya gelsen iyi olacak; TeĢup

senden nasıl yardım istedi ve ona nasıl yardım ettin? O bize yapacağın yardımlara esin

kaynağı olacaktır..

EA __ Ben de oraya geliyordum Telipinu. Bundan sonrasıyla yakından ilgiliyim. TeĢup

ortaya çıkar çıkmaz Kumarbi‟yi, tahtından indirip kendisi oturdu. Ama onun babası Anu‟ya

Page 9: Ismail Kaygusuz

yaptığı gibi öldürmeye giriĢmedi, Kumarbi‟yi sürgüne yolladı. Kumarbi eline bir asa alıp,

ayaklarına da rüzgârı çarık yaparak “Soğuk Göl” denilen yere gitti. Gölün kıyısındaki uzunca

bir kayanın koynunda ilk geceyi geçirdi. Kaya ondan bir çocuk doğurdu. Kumarbi adını

Ullikummi koyarak, “yıkıcı ve yokedici”lik iĢleviyle yüklemiĢti onu. Öç için yanıp tutuĢan

Kumarbi oğluna, “göğe çıkacak, tanrı TeĢup‟u ayağının altına alıp karınca gibi

ezeceksin,dedi; onun çevresindeki diğer bütün tanrıları kuĢlar gibi dağıtıp aĢağı atacaksın..”

TOTH __ ; Mısır aklının ve bilgeliğinin, dünyanın en ileri uygarlığının yazısı hiyeroglifin de

öğretici ve yayıcı tanrısı olan ben bu olayı bilmiyordum. Bu nasıl bir güç ki Ullikummi,

babası ondan koca tanrıyı karınca gibi ezmesini istiyor?

EA __ ; Sevgili Toth, siz Mısır tanrıları kendinizi çok ama çok güçlü gördüğünüz ve Mısır

dıĢındaki ülkelere kendinizi kapattığınız için onları tanıma isteği bile göstermediniz.

Bilgisizliğinizi gururunuz yaratmıĢtır. Ben çok eski bir Sumer tanrısı olarak FırtınaTanrısına

yardıma koĢtum ve aynı zamanda Hitit Pantheonu‟na girmiĢ oldum. (Mısır tanrıları mahcup

bakışırlar) Telipinu kusura bakma, bir iki cümle daha söyleyeceğim. DüĢünsene Toth, Sumer

çivi yazısını Hititlere ben öğrettim; tuhaf değil mi, senin sanatın olan Mısır hiyeroglifini de

Hitit ülkelerine sokan ben oldum. Tapınağında bir rahip donunda sana kadar yaklaĢtım,

gururun yüzünden tanrısal gücünü kullanarak beni, bir yabancı tanrıyı bile tanımak zahmetine

katlanmadın. Yazınızı gizlice öğrendim, tapınağınızdan bir tomar papirusu da çalıp

götürdüm...

MAAT __ ; Haklısın sevgili Ea, bizler gururumuzun tutsağı olmuĢtuk. Bu olayı da bize

göksel karĢılaĢmamızda, Amon-Ra‟ya yardım eden TeĢup-Tarhunna tek cümleyle söylemiĢti.

TOTH __ ; O dönem artık geride kaldı; en iyi öğretmen her zaman iyi öğrenci olmak isteği

gösteren ve bunu baĢarandır. Biz de senden öğrenmek istiyoruz; bize Ullikummi‟yi nasıl

altettiğini ve TeĢup‟a yardıma koĢuĢunu anlat. (Öbürleri alkışlar, soğuk hava dağılmıştır)

EA __ ; Kumarbi, oğlunu dünyayı sırtında taĢıyan Ubellurini adlı bir devin omuzuna bindirip,

onun denizde büyümesini istedi. Kaya Çocuk günde 1 arĢından baĢlayıp, bir ayda 250 arĢına

çıkıncaya kadar büyüdü, öyle ki, içinde bulunduğu deniz ancak beline geliyordu. BaĢı göğe

ulaĢıncaya kadar büyüdü. Onu gökte ilk gören GüneĢ tanrısı hemen baĢ tanrı TeĢup‟a haber

verdi. Göklerin fırtına tanrısı TeĢup, o sırada gökte bulunan 70 tanrıyı görevlendirerek

Ullikummi‟yi yoketmeye çalıĢtıysa da baĢaramadı. Kumarbi‟nin oğlu birçok tanrıyı elleriyle

yakalayıp dünyaya fırlatıyor...

TELĠPĠNU-NĠKKAL __ ; (Aynı anda) ĠĢte bu sırada TeĢup‟un aklına sen gelmiĢtin ve seni

çağırdı.

EA __ ; GüneĢ tanrısından haberi alır almaz beni çağırsaydı, o tanrılar ölmeyecekti. Tanrılar

da insanlar gibi bazan büyük hatalar yapıyor. Sumer ülkesinde Uruk‟daki Ziggurat‟ın son

katında tanrılar toplantısındaydım ve hemen yetiĢtim. Gökle yeri birleĢtirmiĢ ve Ziggurat‟tan

da büyük olan bu kaya çocuğun elinden yalnız TeĢup‟u değil evreni kurtarmak için bir çare

düĢünmem gerekiyordu. Çünkü tanrılar ve canlı-cansız yaratıklarıyla evrenin yokolması

sözkonusuydu . Akıl melekelerim fırtına hızıyla çalıĢıyordu ve çareyi buldum. Benim icadım

olan ve görevli tanrılara hediye ettiğim, gök ile yeri birbirinden ayırmak için kullandıkları

araçla (küsküyle) o kaya çocuğu parça parça ettim. Bu parçalar hem soğuk gölü, hem de

Ubellurini‟nin omuzlarında büyüdüğü denizi doldurdu. Ubellurini de bu kayaların altında

kaldı ve dünya da onun sırtına bağlı olmaktan kurtuldu. Geleceğe doğru son yaptığım

yolculukta Ubellurini‟yi gördüm, yetiĢtirdiği kaya çocuğun parçaları altından birkaç bin yıl

sonra kurtulmuĢ ve yine dünyayı sırtına yüklenmiĢ Greek ve Roma çağlarında jupiter-Atlas

adıyla yaĢıyordu.

MISIR TANRILARI __ ; (Aynı anda) Varlığımızı sana borçluymuĢuz da haberimiz yok,

doğrusu ayıp bize!

Page 10: Ismail Kaygusuz

TELĠPĠNU __ ; Büyük Sumer aklının yüce bilge tanrısı Ea-Surra; bizler senin evlatların

sayılırız, bilgi yetersizliğimizi hoĢ görün. Babalarımıza yardımcı olduğun gibi bize de

düĢünelerinle, önerilerinle ve gerektiğinde güçlü ellerinle...

EA __ ; (Gururlu, yorgun) Telipinu, dostumun oğlu benim de oğlum sayılır; evladım bana

binlerce yıl öncesini yaĢattın, evrenin yıkılma anlarını anımsattın. Ben biraz

kendimle,düĢüncelerimle baĢbaĢa kalıp dinlenirken, sevgili meslekdaĢım Toth düĢüncelerini

söylesin. Onun aklına, düĢünce ve öngörülerine en az kendiminki kadar güveniyorum. Onun

rahibi ve öğrencisi olduğum günlerde bu güveni edindim, her ne kadar o beni tanımadıysa

da...

TOTH __ ; (Biraz üzgün) Saygıdeğer meslekdaĢım Ea, yeteri kadar biz Mısır tanrılarını

eleĢtirilerinle, kınadın mahcubettin! Biz hatalarımızı kabul edip önünde eğildik. (eğilir)

Ama n‟olursun, her fırsatta bizi iğneleme. (Ea gülümseyerek, „olur, olur‟ anlamında başını

sallar)

KHONSU __ ; (Araya girer) Sevgili Toth hem benim öğretmenim hem de selefimsin; Maat

tarafından cezalandırılmadan önce Ay tanrılığını senden devralmıĢtım. Hocam rica ediyorum,

alınganlık göstermeyin. Mısır pantheonun en büyük eleĢtrmeni sensin. BaĢtanrımız Amon-

Ra‟nın da vekili olarak, acı eleĢtirilerinle, nice tanrı arkadaĢlarının hatalarını yüzüne

vurdun.(Öbürleri güler)

MAAT __ ; (Ciddi, azarlayıcı tonla) Yeter Khonsu, böyle yangına körükle seğirtirsen, nasıl

uzlaĢıp birlik-beraberlik oluĢturacağız. (Khonsu, onun öfkesi karşısında başını önüne eğerek

susar)

TELĠPĠNU __ ; (Soğuk havayı yumuşatmak için hiçbir şey konuşulmamışçasına) Haydi

dostum,Toth seni bekliyoruz; neler söyleyeceksin?

TOTH __ ; (Hafif gülümseyerek) Sevgili Telipinu, bu evrensel barıĢ tasarımını ta baĢından

beri onayladığımı ve de ne kadar önemsediğimi biliyorsun. (Sağ elini koltuğunun altına

götürüp, oradan bir papirus tomarı çıkarır, onu önüne açarken) Gökyüzünde karĢılaĢıp,

tartıĢmamızın ardından Mısır‟a dönüĢümde tapınağımda dinlenmeye çekildim. Orada bu

tasarımla iliĢkin düĢüncelerimi maddeler halinde bu papirusu hiyeroglife etmiĢ,

kayıtlamıĢtım...

EA __ ; (Gayet dostça) Çok güzel meslekdaĢım, oku da dinleyelim. Bizim ülkelerde papirus

yetiĢmiyor; büyük kolaylık, çabukluk papirus üzerine yazıp çizmek. Kayalara oymak, kil

tabletlere çivilerle çiziktirip fırından geçirmek çok zaman alıyor. Konuyu dağıttım,

bağıĢlayınız. (Susar)

TOTH __ ; (Papirustan okur) Birinci madde: Evrensel barıĢ tasarımı uygulanmasının en

kolaylaĢtırıcı yöntemi tanrılar arasında yapılacak yaygın propagandadır; yani, Mısır ve Hitit

pantheonunda çok geniĢ yandaĢ kazanmak...

TELĠPĠNU __ ; Bunun çözümlendiğini sanıyordum Toth. Amon-Ra ile Tarhunna/TeĢup

Tanrılar toplantısında Tasarımın uygulanması kararı çıkartacaklarına söz verdiler. Bu karar

tüm tanrıları bağlayıcı değil mi? SavaĢ tanrıları ve onların yandaĢlarının etkisizleĢtirilmesi

gerçekleĢmez mi dersin? Bir duyum mu aldın?

TOTH __ ; Yok hayır, herhangi bir duyum almadım kimseden. Ancak biliyorsun biz akıl ve

bilgelik tanrıları aynı zamanda önbiliciyiz, kâhiniz ve geleceği de gözetleriz. Öyle değil mi

Ea?

EA __ ; Doğru diyorsun Toth; ben zaten bazı olumsuz belirtiler gözlemledim savaĢları öyle

kolay durdurulamıyacağına dair. Ġsterseniz gelecekten bazı örnekler sunayım...

NĠKKAL __ ; (İvediyle araya girer) Bence vermesen çok iyi olur, daha baĢlangıçta

moralimiz bozulmasın...

KHONSU __ ;Ya da dipsiz kovaya su doldurduğumuz duygusuna kapılmıyalım.

TELĠPĠNU __ ; BaĢarısızlık sözkonusu bile olsa çalıĢmamıza, kısacası evrensel barıĢ

tasarımızın uygulanması için yöntem saptamamıza, emek harcamamıza engel olmamalıdır.

Page 11: Ismail Kaygusuz

Kendi aramızdaki büyük kırımsal savaĢlar duruldu. Bunu dünyaya, dünya canlılarına

yansıtabiliriz ve de yansıtmalıyız..Ve bizim acelemiz var; bu gün içinde yöntemlerimizi

saptamak zorundayız. GüneĢ Ay göğünü dolaĢıp Ģu kocaman çölün sonundaki ufuktan

aĢmadan tamamlamalıyız konuĢmalarımızı.

NĠKKAL __ ; (Araya girer) Bu kocaman çölün bir güzel adı var; 20.yüzyılın baĢlarında

yaĢayacak olan insanlar “Mare Senitatis” adını takmıĢlar; yani “Dinginlik ve barıĢ Denizi”,

tam da günün anlamına uygun.

TELĠPĠNU __ ; Neyse sen seçtin bu anlamlı bölgeyi, buluĢma yeri olarak.

TOTH __ ; (Kararlı) Tamam, papirusu tomarlaypı cebime koyayım. Telipinu seninle benim

omuzlarımızda bu görev. Bu dostlarımız da büyük yardımcılarımız. Ben önce Amon-Ra

tapınağından baĢlayıp, kâhinleri ve rahipleri bu konuda eğiteyim, diye düĢünüyorum.

MAAT __ ; Neden önce kâhinler ve rahipler sınıfı?

TOTH __ ; Maat bilmiyor musun sanki? Firavunlar sarayının rahip kâtipleri onlar;

Firavunları, kraliçe ve prenslerini, komutanları istedikleri biçimde yönetenler onlar.

KHONSU __ ; Mısır‟ın baĢına çok yakında geçen çocuk Firavunun önceki adı Tutankh-aton

iken, Amon-Ra‟nın rahibi yaparak değiĢtirdi ve Tutankhamon yaptılar. Büyük ablası

Ankhesenamon ile evlendirdiler. Ülke yönetimi karaliçenin elinde sayılır..

MAAT __ ; Khonsu doğru söylüyor, asıl Ankhesenamon‟dan baĢlamak, onu ele geçirmek

gerek.

EA __ ; Toth, genç yakıĢıklı bir mabeyinci ya da Toth kâhini donunda ona yaklaĢmalısın.

Kalbinden gireceksin; kendine aĢık edersen iĢler kolaylaĢır.(Öbürleri güler)

TOTH __ ; Kraliçenin çevresi sur duvarı gibi kuĢatılmıĢ durumda; bir insanoğlunda zuhur

ederek bu duvarı aĢmak pek kolay olmayacak,ama deneyeceğim.

EA __ ; Yahu bütün yapacağın, komĢu ülkelere saldırmayı durdurup; karĢılıklı uzlaĢararak,

yardımlaĢarak dinginlik ve barıĢ ortamında yaĢamayı ikna etmek kraliçeyi.

TELĠPĠNU __ ; Bence durum anlaĢıldı. Toth‟un Evrensel BarıĢ tasarımı‟nın gerçekleĢmesi

için uygulamak istediği eylem planı belli oldu. Uygulamadaki ayrıntıları Maat‟la konuĢup

tartıĢarak dünyasal yaĢama geçireceklerine inanıyor ve güveniyorum.

DĠĞER TANRILAR __ ; (Hep birlikte) Biz de planı onaylıyor ve ona güveniyoruz.

EA __ ; (Herkesten önce davranır) Telipinu Ģimdi gelelim sana. Senin eylem planın galiba

farklı olacak.(Bu arada Nikkal çıkar)

TOTH __ ; Bu çok doğaldır sevgili Ea. Yeryüzünün iki büyük devletinin, Mısır‟ın ve

Hititlerin yönetimsel yapısı, ekonomisi, Tanrılar ve insanlarının yaĢam biçimi birbirlerinden

farklı. Haydi Telipinu senin planın anahatlarını bekliyor uz. Nikkal da gidince Khonsu‟nun

kafası karıĢtı, dikkati bozuldu. Gözlerini bir dakika bile ondan ayıramıyordu.(Gülerler)

TELĠPĠNU __ ; Ben, Mısır Pantheonunda iĢlevi bulunmayan bir tanrıyım. Hitit dünyasında

doğanın bereketini, insan dahil tüm canlıların üremesini sağlayan ve onlar için üretimde

yardımcı olan bir tanrıyım. Akıl, bilgi, beceri ile üretimin, daha doğrusu üretimi sağlayan

emeğin birleĢtirilmesinin önemine yürekten inanıyorum.

Böylelikle üretim artacak, varlık birikimi çoğalacak ve açlık yoksulluk oradan kalkacaktır.

Ancak akıl ve beceri, insansal tutkuların, bencilliğin üstesinden gelmelidir ki, üretilenlerin ve

üretimden biriken varlığın hakça üleĢimiyle bir rızalık ve sevgi ortamının yaratılması

gerçekleĢsin. ĠĢte böyle savaĢsız, sömürüsüz, talansız bir dünyada insanların mutlu

yaĢayacaklarına inanıyorum ben.

MAAT __ ; Onun için dünya düzeninin değiĢtirilmesini istiyorsun.

TELĠPĠNU __ ; Evet, ama benim arzu ettiğim ve sizlerin de onayladığınız böyle bir dünya

için iki büyük imparatorluğun yöneticilerini, yani Firavun-kraliçe, Tabarna, Tawananna

(büyük Hitit kralı ve kraliçesi) ve Tukhanti‟leri (prensleri) yola getirmek, onlara bu barıĢçıl

sevgi duygularını aĢılayarak, aralarındaki düĢmanlığı yokedip dostluk kurmalarını sağlamak

gerek. Onları birbirlerine yakınlaĢtırıp birleĢtirmeliyiz...

Page 12: Ismail Kaygusuz

TOTH __ ; (Memnun gözükmez) Telipinu dostum, sen bize bireysel barıĢ tasarımının

basitleĢtirilmiĢ gerekçe ve yararlarını anlatıyorsun. Bize eylem planından kısaca sözet.

TELĠPĠNU __ ; Eylem planımın özü bu söylediklerimin içinde; barıĢın insanlaĢtırılması ve

toplumsallaĢtırılması hedef olmalı ki dünyayı güzelleĢtirelim, görünmezlikteki tanrısal

varlığımızı kullanarak değil. Ben önce üretici köylülerin, altın-gümüĢ-bakır madenlerinde

çalıĢanların, çanak-çömlek ve silah yapıcıların, kölelerin kısacası aĢağı tabakadan insanların

arasına katılacağım. Orada görünüm alanına çıkarak onların yaĢamsal gereksinimleri ve

istemlerini öğrenmek...

ÖBÜRLERĠ __ ; (Şaşkın, memnun olmamış, isteksizce) AĢağı tabakadan baĢlayacaksın ha!

Sahne değişir

BÖLÜM II

Tanrı Telipinu Önce Emekçi ve Üreten Ġnsanlarda Görünüm Alanına Çıkıyor SAHNE 4

Sahnenin önüne doğru sarkan perdenin gerisinde arkadan verilen ışıkla,Telipinu‟nun son

cümlelerinde ifade ettiği madenlerde çalışanların, çanak-çömlek ve silah yapıcılarının,

kölelerin kısacası aşağı tabakadan insanların arasında dolaştığını ve onlarla arada durup

konuştuğunu simgeleyen gölge oyunu, bir müzik (örneğin Dr. Strangelight‟in Çatal Höyük

müziğinden bir geçiş olabilir) eşliğinde bir kaç dakika sürer.

Işıklar yandığında sahnenin ortasında Hattuşa kırsalında Hitit köylüsü Tarhunmiya tohum

ekerken oğlu Uzzu da bir çift öküzü karasabana koşmuş çift sürmektedir. Arkada

yanlamasına uzanan bir kaya parçası ve önünde üstü örtülü azık torbası ve eşyaları vardır.

Biraz uzaktan koyun-keçi melemeleri duyulur.Birkaç dakika konuşmasız işe devam edilir.

Tarhunmiya‟nın tohumu bitince, oğluna seslenir

TARHUNMĠYA _ ; (Sol omuzuna bağlı bohçasından sağ elini sokup aldığı son tohumları

tarlaya serper ve bohçayı ya da heybeyi sırtından çıkarıp silkeler) Artık tohum bitti, geri

kalan yeri ben sürerim. Sen de sürünün baĢına git. Hayvanları derede sulamıĢ Akpınar‟daki

dutların gölgesinde yatağa vurmuĢtun, geviĢ getirmeyi bitirince kalkıp giderler. Ġki tane

köpek var yanlarında ama, kurt saldırısına uğramasınlar. Köyde davar nöbetini savuĢturmak

doğrusu sorumluluk istiyor, gerçi ben akĢamdan önlemimi aldım; köyün en nefesi keskin

büyücüsüne kurt ağzı bağlattım!

Ben bitirince sana seslenirim gelir öküzleri de alırsın. Biliyorsun Purilli bayramı devam

ediyor; bizim köylüler beni de temsilci seçtiler Mastigga‟nın köyü arındırma töreni için.

Öğleden sonra ulu tanrımız Telipinu‟ya Ģükür bayramına katılacağım. (Uzzuöküzleri

durdurup koşarak çıkar.Tarhunmiya karasapanın arkasına geçip, “Ho! Hoo!”diye öküzlere

seslenerek birkaç baş konuşmasız gidip gelir. Sonra çift sürerken kendikendine konuşur.)

Daha baharın baĢındayız, bir kuraklıktır ki baĢladı; yeni yeĢeren otlar ekinler Ģimdiden

kuruyor. Her baharda koyunlarım ineklerim kuzular, iki çift öküzümle püfür püfür çift

sürerdik. (Az durur) Ben Telipinu‟nun kuluyum; ona her bahar bayramı Purilli‟de Ģükran

sunuları, kurbanlar sunarım. Geçen yıl da koca bir Eya (Ardıç) ağacının dibinde bir geyik

kurban etmiĢ ve labka ekmeğinden lokma sunmuĢtum. O da benden memnun olacak ki,

yardımlarını esirgemiyor; koyunlarım, keçiler ve ineklerim döllenip doğuruyor ve bol süt

veriyorlar, tarlalarım, bahçelerim bereketleniyor. Gelinim ve kızlarım da doğurgan maĢallah

Telipinu sayesinde. Çok Ģükür damatlarım askerlik dönemlerini oklanmadan geçirdiler,

Arzawalı gelinim de doğurgan, etrafımı torun torba doldurdular. YaklaĢık yirmi yıldır, her

baba evini ziyarete geldiğinde, sirkatladığım bu oğlum ortaya çıkarılacak diye ödüm kopuyor.

Page 13: Ismail Kaygusuz

(derin derin soluk alır) Bu bahar n‟oldu Telipinu bilmiyorum? (Arkadaki kayanın, Uzzu‟nın

çıktığı yönün ters tarafından Telipinu olanca haşmetiyle, ama yavaşça girip belini kayaya

vererek oturur. Kendisini görmeyen kulunu bir süre pandomimayla izler.) Küstürdüm mü ne

onu; buralara uğramaz, Tarhunmiya kulunu görüp gözetmez oldu! Ey Telipinu, sevgili

tanrım nerelerdesin? HattuĢa kırına uğramaz oldun; biz zavallı köylüleri, fakır-fukarayı

unuttun. Tabarna‟nın sarayında mısın yoksa askeri komutanların karargâhında ya da valilerin

konağında mısın? Belki de ayın üzerinde ya da yıldızlardasın. Yoksa tanrıların içki

meclisinde eğleniyor musun? Kimbilir belki de geçmiĢte veya gelecekte dolaĢıyor

olabilirsin!.(Bunları söylerken tarlayı bitirmiştir öküzleri boyunduruktan çözmeye çalışır. Bu

son sözleriyle Telipinu aklına bir şey gelmişçesine ayağa fırlar.)

SAHNE 5

Tarhunmiya, Telipinu, Toth

TELĠPĠNU _ ; (Ellerini kaldırarak bir işaret yaparak) Önce zamanı durdurmalıyım, aradığım

kiĢiyi buldum çekip gitmesin.(Tarhunmiya elleriyle boyunduruğun ipini çözerken öylece

kalakalır) Biraz da ben konuĢayım epey Ģeyler anımsattı bana Tarhunmiya kulum.

Söyledikleri de doğru, tahminlerinden bazıları da. Uzun zamandır buralara uğramadım, kırları

dağları, ormanları ihmal ettim. Ay yüzünde yaptığımız toplantıdan dönerken Mısır akıl ve

bilgelik tanrısı Toth arkadaĢımla uzayda biraz seyran eyledik gelecek zamanlara doğru.

21.yüzyıla uğramıĢtık ki, uzayda uçan acayip araçlar gördük. Neyse araçlardan birinin içine

süzülüp girmiĢtik, baktık ki iki kiĢi havada uçuĢuyor, takla atıyor, ĢakalaĢıyorlar. Ellerindeki

aletlerle de dünyadaki yakınlarıyla konuĢup gülüĢüyorlardı. Derken bir ara uyku saatleri

geldiğini söyleyen bir ses geldi. Hemen dünyayla konuĢtukları küçük araçlarını bir kenara

koyup uykuya daldılar. Toth‟la biranda gözgöze geldik, aynı Ģeyi düĢünüyorduk ki, aynı

anda konuĢma aletlerinden her birini birimiz kaptığımız gibi soluğu kendi zamanımızda aldık.

Herkes kendi ülkesindeki tanrılık görevinin baĢına döndü. (cebinden telefonu çıkararak) ĠĢte

uzay aracından çaldığımız bu küçük alet ne mucizeler yaratıyor bir bilseniz! ġu kapağı açıp,

numarayı çevirdiniz mi, uzaklardaki kiĢinin hem sesini duyuyor hem de kendisini

görüyorsunuz; biz tanrılar bile sesimizi ulaĢtırsak da, biraraya gelmeden birbirimizi

göremiyoruz. Köylü kuluma kendimi göstermeden önce, Toth‟la biraz hasbihal edelim.

(Görüntülü telefonu açar) Merhaba Toth, tanrı yoldaĢım ne durumdasın? Neler yapıyorsun?

Ben kasabalar-kentlerde aĢağı tabakadan çalıĢan insanlar arasında epeyce dolaĢtım ve her

meslekten kiĢilere kendi donlarında göründüm, onlarla sohbet ettim. Ama kimseyi savaĢa

karĢı, savaĢçı düzene karĢı eyleme geçiremedim. ġimdi de üretici köylüleri deneyeceğim...

TOTH _ ; (biraz öfkeli) Telipinu dostum, zamanı durdurup beni fazla meĢgul etme bu

yeniyetme Firavun Tutankhamon‟a hiyoroglif okuma -yazması öğretiyorum. Tembellik

ederek, beni fena halde öfkelendiriyor.

TELĠPĠNU _ ; Görüyorum buradan; senin öğrencin Firavun da çok cılız bir oğlanmıĢ

doğrusu. Kraliçe ablası ve karısı Ankhesemanon çok güzel, genç ve ateĢli bir kadın, çocuk ne

yapsın ona? Genç kadına yardımcı ol. (Kahkaha atarak) YakıĢıklı baĢrahib olarak kraliçeyi

sen memnun et!

TOTH _ ; (O da güler, sözü değiştirir) Yahu dostum, böyle uzaktan uzağa Ģaka yapmak hiç

bir tanrıya nasip olmamıĢtır. Biliyor musun ben neyi merak etmiĢtim senden ayrıldıktan

sonra?

TELĠPĠNU _ ; Neyi, aletlerin çalındığı hakkında neler konuĢulduğunu mu?

TOTH _ ; He ya, merakımdan bir daha gidip geldim yirmi birinci yüzyıla; tam da

astranotların uzaydan döndüğü gündü. Kaybolan cep telefonlarının uzaylılar tarafından

çalındığı dünyaya yayılmıĢ durumda. Hatta onları gördüklerini söylemiĢler; acayip resimlerle

uzaylı adamları betimliyorlar! (İkisi birden güler) Tamam artık iĢimize dönelim.

Page 14: Ismail Kaygusuz

(Telipinu eski yerinde kayanın önündedir. İşaretini yaparak duran zamanı başlatır.

Tarhunmiya kıpırdar aceleyle öküzleri boyunduruktan kurtarır. Onları sürerek Uzzu‟nun

gittiği yönde çıkartır.)

SAHNE 6

TARHUNMĠYA _ ; (Öküzlerin arkasından oğluna doğru seslenir) Uzzu! Ben kutsal alana

gidip Purilli‟de köyümüz adına arındırma-korunma törenine katılacağım. ġimdi büyük rahibe

Mastigga gelmiĢtir.(Yavaşça) Benim sevgili tanrım Telipinu bu rahibeye görünüyormuĢ,

n‟olur bana görünse bir kez! (Yüksek sesle) Uzzu sen Ģu öküzleri de kat sürüye, hepsini

tepenin arkasındaki bayıra sür, orada ot çok. Kurtlardan yana korkma, dün gece onların ağzı

mühürlendi. (Yavaşça) Sevgili tanrım ulu Telipinu, bu Purilli bayramında buraları gör artık,

sana yalvarıyorum..(Diz çöküp kollarını uzatarak havaya bakmaktadır)

TELĠPĠNU _ ; (Yerinden bütün haşmetiyle kalkıp ona doğru yürürken) Buradayım

Tarhunmiya kulum, ben Telipinu! Kendimi sana göstereceğim. Mastigga yalan söylüyor, ona

hiç bir zaman görünmedim. Hele o kurt ağzı bağlayan büyücülere de inanma. Tepenin

ardındaki ulu ardıçların dibinde beĢ-altı kurt karınları sırtlarına yapıĢmıĢ av bekliyorlar. Bari

onlara birkaç yaban keçisi göstereyim de Uzzu‟nun sürüsü kurtulsun. (Az susar uzaklara

doğru bakarak bir işaret yapar. Sesi duyduğu andan itibaren yavaş yavaş ve titreyerek

ayağa kalkan Tarhunmiya konuşmaya ve arkasına dönmeye cesaret edememektedir.) Ben

Telipinu; Tarhunmiya seninle birleĢecek senin donuna gireceğim. Ben sen olacağım, sen de

ben. Benim sesimi hep içinden duyacaksın. Sende hem ben konuĢacağım kendi sesimle, hem

de sen kendi sesinle konuĢacaksın. Benim aracılığımla tanrısal güç sahibi olacaksın. Sen artık

uzun bir süre hem kul Tarhunmiya hem tanrı Telipinu‟sun; dön ve bana doğru yaklaĢ.

TARHUNMĠYA _ ; (Bir robot gibi arkasına döner, Telipinu‟ya gözlerini diker, güçlükle

konuşur) Telipinu, gerçekten sensin; tıpkı açık alan tapınağındaki heykeline

benziyorsun...(Gerisini getiremez , gözleri kararır –ışıklar söner-Telipinu‟nun ayağının

dibine düşer bayılır. Işıklar yandığında Tarhunmiya dimdik ayakta ve haşmetli bir duruşu

vardır. Telipinu kaybolmuştur.) N‟oldu bana? Niye böyle ağırlaĢtım? (Bir iki adım atar)

Sanki yürürken yerler titriyor! Sanki baĢım göklere değiyor, oradan bakıyormuĢumu gibi.

(Şaşkın) Aaa vallahi bizim Uzzu‟yu görüyorum, sürüsü önünde belini bir ardıca dayamıĢ

oturuyor. Yoksa demin iĢittiklerim, gördüklerim doğru muydu?

TARHUNMĠYA (Telipinu‟nun sesiyle) _ ; Evet doğru, sen tanrılaĢtın. Sen artık

Telipinu‟nun, yani benim tanrısal iĢlevlerimi de yerine getirebileceksin istediğin zaman. Ama

sakın aĢırıya kaçma, bir anda doğal düzeni bozmayasın. Öyle benim donumda da görünmeye

kalkma, alırım elinden tanrısal gücü. Sık sık bana kulak ver, senden baĢka çevrendeki kimse

duymayacak bu sesi (seyirciler dıĢında elbette)...

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; Ben bir kulum, Telipinu‟nun kuluyum; bana tanrısal güç

bağıĢlamıĢ olsa da, kulların ve tüm yaratıkların yanında onun Ģanını hep yüceltmem gerekir.

Ancak yalnızlıklarımda tanrısal iĢlevlerimi buyruklar vererek yerine getirmeliyim. Hemen

baĢlayayım yalnızlık fırsatı elimdeyken, birazdan kalabalığa karıĢacağım...

TARHUNMĠYA (Telipinu‟nun sesiyle) _ ; Ovalar, kırlar bereketlensin! Kaynaklar bolarsın;

otlar ekinler yeĢersin boy atsınlar! Koyunlar keçiler kuzulasın, inekler doğursun buzağılar

çabuk büyüsünler! Ağaçlar çiçeklenip çağalaya dursun, meyveler bir an önce olgunlaĢsın.

(Endişeli,ivediyle) Düzen korunsun, mevsimler değiĢmesin! Sen ne yapıyorsun Tarhunmiya?

Doğanın düzenini değiĢtirmeye çalıĢıyordun, ne yaptığının farkında değilsin? Beni babamın

baĢkanlığını yaptığı tanrılar meclisinde cezaya çarptıracaktın neredeyse? Biz doğanın

düzenini değil insanların toplumsal yaĢam düzenini değiĢtirme, barıĢ düzenine geçme

mücadelesine soyunduk...(Böylece doğa mevsimsel düzene girmiş ve bir anlık kaos ortadan

kalkmıştır. Koyun kuzu melemeleri, börtü-böcek sesleri kuş cıvıltılarıyla birlikte yavaş yavaş

sahne değişirken, yürümekte olan insanların, kalabalığın ayak sesleri gelmeye başlamıştır.

Page 15: Ismail Kaygusuz

Birden kendini yürüyen, iteklenen kalabalığın arasında bulur. Kısık bir ses, bir içsel diyalog

yankılanmaya başlar seyirciye. İtilip kakılan ve mırıltılarla ağır ağır ilerleyen insanların

bunları duymadığı anlaşılır.) ĠĢte Hattili yurttaĢlar! HattuĢa‟nın köylük yerinde, sur dıĢında

yaĢayanlar, yoksul halk! Hemen hepsi de senin köylüler Tarhunmiya. Ve bunlar yıllar önce

çoğu KaĢkalar ülkesinden ve Arzawa‟dan gelmiĢ göçmenlerin çocukları, torunları. Büyücü

baĢrahip Mastigga ve yardımcılarına dertlerini, sorunlarını anlatıp derman dileyecekler...

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle)_ ; Mastigga geçmiĢi, geleceği ve tüm dertlerin dermanını

bilen çok meĢhur baĢrahibe. Ama-Dıngır derler kendisine. Onun bin Hitit tanrısının biniyle de

iliĢki kurup konuĢtuğu, buyruk aldığı söylenir...

TARHUNMĠYA (Telipinu‟nun sesiyle) _ ; Zavallı insanlar da buna inanıyorlar; bin tanrıdan

birisi de benim ve Ģimdi sen bensin ben senim, neden bunları duyup hissetmiyorum.

(Sahnenin arkasında sağ köşede kayanın yüzüne yapılmış tanrı kabartmaları görünür

seyirciler tarafından. Açık hava tapınağı kutsal alanı; kaya üzerindeki tanrı

kabartmalarından Telipinu‟nun kızkardeşi Alanzu, akıl tanrısı Ea‟nın karısı Tapkina ve ay

tanrıçası Nikkal‟ın kocasının önünde geçer törenler. Sahnedeki bir-iki kuyrukta bekleyen

insan kalabalığı arasında Tarhunmiya-Telipinu, hitit köylüsü karı-koca, başrahibe ve

büyücüler başı Ama-Dıngır Mastigga ve bir yardımcısı..Kalabalık hareket halindedir.

Özellikle tek veya ikişerli ellerinde taşıdıkları adak çıkınları önce kayanın yüzündeki tanrı

heykellerinin önüne koyarlarve geri geri çıkarak kuyruğa girerler. Güvenlikçiler Mastigga

ve yardımcılarının önünde sıraya girmelerini sağlar itekleyerek ellerindeki sopalarla

vurarak. Bir iki küme oluşturularak ritüeller başlamıştır ve hareketlerle belirlenir.

konuşmalar duyulmaz.

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; (Kalınan yerden sürdürülür iki sesli tek kişilik diyalog)

Yani yalan mı söylüyor, hepimizi kandırıyor mu bu Mastigga? Ama dedikleri çıkıyor, yaptığı

törenler sayesinde isteklerimiz gerçekleĢiyor. Örneğin ben bir süre önce, bana çok pahalıya

malolan bir özel öfkeleri yoketme ve barıĢ töreni yaptırdım Mastigga‟nın baĢyardımcısına.

TARHUNMĠYA (Telipinu‟nun sesiyle) _ ; Kızın ve damadınla kavgalıydın değil mi?

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; Evet öyle. Bir domuz yavrusu koydu üçümüzün önünde

otlarla tahıllarla oyaladı, kızdırdı, bağırttı. Sonra elleriyle kaldırıp üçümüzün de vücudu nun

her noktası üzerinde gezdirdi. Öfkelendirdiği domuzun üçümüzün de öfkesini üzerine

aldığını, kızgınlıklarımızın hepsini yüklendiğini söylediği domuzu, dualar ederek bir bıçak

darbesiyle öldürdü. Sonra da onu bize gömdürdü. Böylece öfkemiz dindi, kafamızdaki tüm

kötü düĢünceler gitti. BarıĢtık; kızımla damadımın bana karĢı saygısızlıkları, öfkeleri uçup

gitti.

TARHUNMĠYA(Telipinu‟nun sesiyle) _ ; (Gülerek) Biz tanrılar, bizimle ilĢki kurduklarını

söyleyen bu Ģarlatan büyücülerle alay ediyor gülüyoruz. Onlar bizim ĢakalaĢma ve eğlenme

kaynağımız. Ama doğruyu söylemek gerekirse bu büyücüler ve rahipler sayesinde biz

tanrıların Ģanı yükseliyor.

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; Ama sen beni kendinle eĢleĢtirdin ve tanrı olduğumu

söylüyorsun.

TARHUNMĠYA (Telipinu‟nun sesiyle) _ ; Seninle görünüm alanına çıkıyorum, köylüler,

yoksul kesimler arasına katılıp onların savaĢlara karĢı çıkmasını sağlamak için. Çünkü

dünyanın savaĢ düzeninden en fazla zarar gören sizsiniz. (Tahrik edici) Ama sen asla tanrı

Telipinu olduğunu söyleyemiyeceksin. Bir tek kiĢi yapacak bunu, senin zamanından 2400 yıl

sonra yaĢayacak biri! Geçenlerde bir evrensel geziye çıkmıĢtım, seyirdeydim zaman

boyutlarını ileriye doğru aĢmıĢ, 10. yüzyıla ulaĢmıĢtım. Darağacına çekilmiĢ Hallac-ı

Mansur‟u gördüm. Ellerini kollarını bacaklarını kafasını tek tek kestiler, Sonra da yakıp

külünü ırmağa döktüler. Üstelik o zamanın insanları sizden de ileriydi.

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; Neden o kadar vahĢice öldürdüler Mansur‟u?

Page 16: Ismail Kaygusuz

TARHUNMĠYA (Telipinu‟nun sesiyle) _ ; Çünkü kendi dilleriyle „enelhak‟, yani Tanrı

benim diyordu korkusuzca. Üstelik onların tanrıları da tek, sizlerinki gibi bin tane değil. Bin

tanrıdan biriyim bile diyemezsin. Belki Ģakadan diyebilirsin ya, insan olarak kimseye

inandıramazsın. Tanrısal gücünü göstererek tanrılığını ilan etmeye kalksan, bizimkiler seni

helak ederler, ben de seni terketmek zorunda kalırım.

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; Biz insanoğlunun iyiliğine iyilik, kötülüğüne de kötülük

uymaz. Ben kötü insan değilim; inandığım ve doğru bildiğimi de söylemekten çekinmem,

ucunda ölüm olsa bile.(Bir görevli onu itip sıraya sıraya sokmak ister)

TARHUNMĠYA (Telipinu‟nun sesiyle) _ ; Senin elinden çekeceğimiz var, öyle görünüyor.

Haydi benim donuma gir de görünmez olalım, Bu insanların arasında dolaĢalım. Onları

gözleyelim. Güvenlikçiler seni itip kakarken öfkelenir tanrısal gücünü kullanırsın sonra. (Bir

an için sahne kararıp aydınlanır ve Tarhunmiya‟nın kendisinde kaybolduğu Telipinu sivri

külah kısa mantosu ve sivri uçlu ayakkaplarıyla görülmeden ve duyulmadan, Mastigga ve

yardımcılarının yaptıklarını gözlerken, seyirci Telipinu‟nun pandomimalarını izler ve

içindeki Tarhunmiya ile iki sesli tek kişilik diyaloglarını dinler. Sahnede birinde iki, diğerinde

üç kişilik iki kuyruk ve Mastigga ile bir yardımcının ilgilendiği birkaç müşterileri kalmıştır.)

TELĠPĠNU (Tarhunmiya‟nın sesiyle) _ ; ġu ikisi karı-koca, iyi tanırım kendilerini; Pallanna

ile karısı Manni. Her gün kavga ederler. Adam tembel, çalıĢmayı sevmiyor. Evde, tarlada ve

bağda-bahçede çalıĢan hep kadın. O da vara-yoğa konuĢur, çenesi hiç durmaz.

TELĠPĠNU (Kendi sesiyle) _ ; Her ailenin sorunları vardır. Eğer bu sorunları çözmede kadın

ve erkeğin fikirleri ve yöntemleri birleĢmez ya aynılaĢmazsa geçimsizlik sürer gider.

Mastigga‟nın ve yardımcı rahiplerin barıĢtırma-öfkeleri yatıĢtırma törenleri iĢe yarıyor mu

bari?

TELĠPĠNU (Tarhunmiya‟nın sesiye) _ ; Mastigga her yıl yardımcılarını gönderir; onlar köy

köy, kasaba kasaba dolaĢır küsülüleri barıĢtırma, belalardan uzaklaĢtırma ve kafadan hastaları

iyileĢtirme törenleri düzenlerler. Bu karı-kocayı da her yıl görürüm bu törenlerde, üç gün

geçmeden kavgaları baĢlar ve sürer senesine kadar...

TELĠPĠNU (Kendi sesiyle) _ ; Bireysel sorunları doğuran toplumsal sorunlardır, onların

bireylere yansımalarıdır. SavaĢların, zulmün ve sefaletin sürüp gittiği ülkelerde yaĢayan

insanların derdi-belası biter mi? Ama-Dıngır (Tanrı anası) makamındaki Mastigga ve

yardımcıları ve de diğer tapınak rahipleri, büyücüler halkı kandırarak yollarını buluyorlar.

TELĠPĠNU (Tarhunmiya‟nın sesiyle) _ ; Her müĢteriden birkaç Ģekel altın veya gümüĢ

alıyorlar. Ayrıca bira ve Ģarap, yağlı ekmekler, beyaz ve tatlı ekmekler, piĢmiĢ toprak kaplar,

titonlar gibi sunular da cabası. Pazar yerleri karumlar rahiplerin, büyücü-kâhinlerin bu adak

mallarıyla dolu...

TELĠPĠNU (Kendi sesiyle) _ ; Yoksul halktan toplayıp Ģekel karĢılığı ya da değiĢ-tokuĢ

(takas) ile geri veriyorlar. Bir kısır döngüdür gidiyor. Krallar savaĢlar yaparak mallar ve

savaĢ tutsakları kölelerle dolduruyorlar HattuĢa‟ya. SavaĢlarda ölen ve yaralananların

ailelerine, yakınlarına değil, kralların, perenslerin ve askeri komutanların saraylarına,

konaklarına paylaĢtırılıyor ve kendilerine zafer kazandırdığına inandıkları Tanrının

tapınağına sunuluyor.

TELĠPĠNU (Tarhunmiya‟nın sesiyle) _ ; Bütün bunlar siz tanrıları memnun etmek için

yapılıyor; sizlerin öfkenizden göndereceğiniz belalardan korunmak için...Zaman zaman isyan

ediyorum siz tanrılara!

TELĠPĠNU (Kendi sesiyle) _ ; Tarhunmiya! Öfkeni, isyanını tanrılara değil, büyük kral ve

adamlarına, komutanlarına ve rahipler sınıfına yönelt. Bizim kavgamız, kıskançlıklarımız,

tutkularımız kendi aramızdaydı. Epeyce durulduk. Tanrısal öykülerimizi mitolojik Ģarkılarda

dinlemiyor musun dinsel törenlerde, bayramlarda? Krallar kafalarına göre kendilerine bir-iki

tanrı ya da tanrıçayı seçiyor; onları sunularla, kurbanlarla onurlandırıp Ģımartıyor .Sonra

onların koruyuculuğu altında savaĢlar yapıyorlar.

Page 17: Ismail Kaygusuz

TELĠPĠNU (Tarhunmiya‟nın sesiyle) _ ; Ben bilmem bütün suç sizlerin; ben tanrıları

suçluyorum. SavaĢçı krallara değil, halkını düĢünen barıĢçı krallara yardımcı olunuz!

(Haykırır) DeğiĢtirin bu dünyanın düzenini; savaĢsız bir dünya ve korkusuz bir yaĢam

istiyorum. Ġki oğul verdim krala, iki gencecik savaĢ kurbanı. Bir tanesini sakladım, yaklaĢık

yirmi yıldır ateĢ üzerindeyim, biri öğrenip ihbar edecek ve kral evimizi baĢımıza yıktıracak

diye. Konu komĢudan çok örneklerini gördük evleri-barkları yıkılıp ailecek dağlara-taĢlara

sürülen...

TELĠPĠNU (Kendi sesiyle) _ ; Zaten bunun için, barıĢçıl bir dünya tasarımı için ben

buradayım. Seninle bunun için birleĢtim; sen tanrılaĢtın ben insanlaĢtım. Bu konuda sana çok

iĢ düĢüyor. Planlarımızı sonra konuĢuruz...

SAHNE 7

Karı-koca Manni, Pallanna, Tarhunmiya/Telipinu, Mastigga. Kalabalık sürekli hareket

halindedir hafif loş ışık altında. Telipinu, sahne değişimindeki kararmada yeniden

Tarhunmiya donuna bürünerek Mastigga‟nın arkasında bekleyen, bütün köyü temsilen gelmiş

ilk ikisinin elinde birer küçük toprak testi bulunan müşteri grubunun dördüncüsü olarak

oradadır. Bu sahnenin kişileri arasına girişi (sadece seyircinin duyduğu)iç konuşmalarıyla

olur.

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; Biz dördümüz köyümüzün temsilcisiyiz, kurayla seçilip

geldik. Ama-Dıngır, Tanrı anası Mastigga köyümüzü kutsayacak; bir yıl için köyümüzün

üzerinden belâları, kazaları ve felaketleri atacak!

TARHUNMĠYA (Telipinu‟nun sesiyle) _ ; Geçen yıl da bu tören yapıldı , ne yararını

gördünüz? Bu kadın dualarınızı-adaklarınızı Alanzu aracılığıyla ne bana ne de babamız

Tarhunna‟ya ulaĢtırdı. Çünkü böyle bir gücü yok. Böyle bir gücü olsa bizim burada

olduğumuzun farkına varır. Mastigga‟ya inanıp, ısmarlama dertlerden-belalardan arınma

töreni yaptırıyorsunuz.

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; Bekle de gör; donuna girip, görünüm alanına çıktığın bu

köylü neler söyleyecek? Neler yapacak? Az sabırlı ol!

MASTĠGGA _ ; (Karşısında duran Manni ve Pallanna‟ya) Siz yardımcımın gönderdiği,

kendi kendinizle kavgalı çiftsiniz demek? Önce 20 Ģekellik gümüĢ ryton‟u (kabı) göreyim.

Ona göre sizin sıkıntılarınızı gidereyim. (Manni omuzundaki deri torbasından gümüş vazoyu

çıkarıp gösterir ve yeniden içeri sokar. Elini uzatıp almak isteyen Mastigga‟nın eli havada

kalır, ama memnundur.) Tamam, Ģöyle yanyana durun bakayım yağlı müĢterilerim! ġimdi

sizin ikinizi de tepeden tırnağa ölçüp biçeceğim. Önce Ģu kurban barsaklarından yapılma kiriĢ

yumağını çıkarayım. (Torbasından çıkarır, yumağı önüne koyup ucundan çekerek

Pallanna‟nın ayaklarından birine bağlar. Ayağa kalkıp yandan başındaki külahın üzerinden

aşırarak öbür ayağına kadar indirir. Oraya bir düğüm atar. Sonra aynı şekilde önden

başlayarak kafayı aşırıp arkadan topuklarına indirir. Oraya düğüm attıktan sonra kiriş

yumaktan sağdığı kirişle kadının da yanlardan, arkadan ve önden aynı biçimde kiriş sicimi

tepeden tırnağa indirip, ikisini birbirine bağlar. Ucunu yumaktan koparır .Bütün bu

işlemleri yaparken her bir kişi için ilahi söyler gibi şu sözleri tekrarlar) “ Yüce Tanrılar

sizlere sesleniyorum; bu kiĢini kafasından, ellerinden ve ayaklarından, tüm bedeninden

gerginlik ve sıkıntıları çıkarıp alın! Onları götürüp düĢmanına verin. Bu kiĢiye de güç ve

canlılık verin ve uzun ömür bağıĢlayın!” ġimdi müĢterileri dört bir yanından bağladığım ve

sıkıntı vegerginliklerini alan kiriĢin ucunu çözüp, Ģu metal parçasına sarıyorum.

(Sarar.Arkasından yine torbasından bir (mekanik) fare çıkarır) KiriĢin ucunu bu farenin

beline bağlıyorum. (Bağlarken yine ilâhiye başlar) “Tüm kötülük ve dertleri, sıkıntılarınızı

alıp bu farenin sırtına bağladım. Fare yapacağı uzun yolculuğunda onları dağlara-taĢlara,

Page 18: Ismail Kaygusuz

tepelere vadilere götürüp uzaklaĢtırsın buralardan” Ey benim güzel tanrıçam Alanzu! Bu

dileklerimi deTelipinu‟ya ulaĢtır diğerleri gibi!!(Mekanik ya da elektrikli farenin beline

bağlanmış kiriş sarılı metalı çekerek sahneden çıkışı izlenir.)

(Hattili bir karı-koca kabartması)

Bir Hitit Köyü ve Sakinlerini Bir yıllık Toptan Günahlarından Arındırma Töreni ve

Telipinu’nun Mazharı Tarhunmiya’nın Ġsyanı

SAHNE 8

Page 19: Ismail Kaygusuz

Mastigga, Tarhunmiya, kuyruktaki üç kişi, diğer müşteri kalabalığı.

MASTĠGGA _ ; (Oradaki kalabalığa karşı mağrur duruşuyla bir nutuk çeker, tüm sahne

aydınlanmıştır.) HattuĢalı köylüler, hepiniz beni dinleyin! Tabarna, büyük kral ġuppililuma

iktidarsız-güçsüz kral Tutalya‟yı askeri komutanlarla devirip baĢa geçtikten kısa bir süre

sonra düĢman ülkelere seferle yaparak onları Hatti ülkesine bağladı. HattuĢa‟ya varlık-servet

geldi, ihtiĢam geldi. Saraylar, tapınaklar yapılmaya, kaleler inĢa edilmeye baĢladı. Yeni

yasalar, kurallar konulup tabletlere geçirildi; Tanrılara Ģükür, övgü ve Tabarna‟nın

baĢarılarını içeren fermanlar yazıldı tabletlere ve gelecek için zengin arĢivler hazırlanıyor.

Büyük Kral beni Kitzuvatna‟dan baĢkent HattuĢa‟ya getirdi. Büyük kral ve kraliçe Tabarna

ġuppililuma ve Tavananna Malnigal‟ın tahta oturma töreninde, savaĢ tanrısı Zababa

tapınağındaki krallık simgesi kıvrık uçlu altın Lituus‟u örtülerinden çıkarıp, tanrılar anası

Ama-Dıngır baĢrahibe olarak ben sundum kendilerine. Kralımızı muzaffer kılan, ülkemizde

dirlik düzen sağlayan ve düĢmanlarımıza belâ üstüne belâ yağdıran Bin Hitit tanrısını

memnun etmek için yapılan “bayramları on altıya” çıkardık. Bunlar sayesindedir ki “Tabarna

ġuppililuma, baĢlangıçtaki bin yaya askerini on bine ve yüz savaĢ arabasını yedi yüze

yükseltti kısa bir zamanda.” Aklı esenin kentlerde ve köylerde kendisini büyücü hekim ya da

rahip ilan etmesi kesinlikle yasaktır. Kurduğumuz yüksek rahiplik kurumunun sınavlarından

geçmeyen ve ellerinde benim mühürüm basılı yeterlik tableti bulunmayanlara sakın itibar

etmeyin. Kovun onları, ihbar edin bu sahtekârları cezalandıralım. Günahlardan arındırma,

barıĢtırma, belâlardan koruma, acıları dindirme /hastalıkları iyileĢtirme ve yasalara, kralın

buyruklarına karĢı gelenleri cezalandırma törenlerinin nasıl yapılacağını/ritüellerin nasıl

uygulanacağını anlatan “yetmiĢ” kadar kil tablet hazırladık. Bu tabletlerde yazılanların dıĢına

çıkılmayacak. Nasıl ki savaĢıp yenerek bize bağladığımız düĢman ülkelerinin tanrılarını da

Hitit pantheonuna soktuk ve baĢ tanrımız göklerin fırtına tanrısı Tarhunna‟nın emrine verdik;

inanç ve ritüellerimizi de Hitit yasalarıyla devletin denetimine almıĢ bulunuyoruz. Doğanın

yeniden uyanıĢını/doğuĢunu ve bereketin baĢlangıcını kutladığımız bu yüce Telipinu‟ya

Ģükür bayramı Purilli (Toprak) günlerinde köylere kasabalara dadanan sahte büyücü rahiplere

dikkat ediniz. Mühürlü yeterlik tabletini mutlaka sorunuz ha!

Ben buraya denetlemeler için uğramıĢ bulunuyorum. Özellikle de yukarı ülke kralı

Tabarna‟nın kardeĢi Zida‟nın bu konularda çevredeki yerleĢme birimlerine gönderdiği

buyruğun ne derece uygulandığını denetliyorum. (Önünde sıra bekleyen dört kişilik kümeye)

Görüyorum ki sizler harfiyen uymuĢsunuz; siz dördünüz temsilci olarak köyünüzün

insanlarının, malı-mülkü, hayvanları ve toprağının belâlardan kurtulması için arındırma

törenine katılacaksınız. Köyünüzde yaĢayan, kadın erkek, çoluk çocuk, genç yaĢlı tüm

insanların açık-gizli tüm kabahat ve günahları, cezasını çektiği çekmediği suçları sizin

boynunuza binmiĢ, sırtınıza yüklenmiĢ; bu yükü ve sorumluluğu taĢımayı kendi rızanızla mı

aldınız?

DÖRDÜ BĠRDEN _ ; (Aynı anda) Kura çekildi, bizler çıktık, ama vazçmedik. Evet kendi

rızamızla bu yükü yüklendik.

MASTĠGGA _ ; O halde törene baĢlamaya hazırsınız?

ÜÇÜ _ ; (Aynı anda) Hazırız Ama-Dıngır, Tanrılar anası!

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; Sayın Ama-Dıngır hazırız da benim bir sorum var.

(Hepsi birden Tarhunmiya‟ya bakarlar)

TARHUNMĠYA (Telipinu‟nun sesiyle) _ ; (Bu sesi sadece seyirci duyar iç kunuşma olarak,

sahnedekiler duymaz) Ne soracakmıĢsın? Bırak soruyu-moruyu, baĢına dert açma.

(Tarhunmiya, Telipinu‟yu duymazlıktan gelir tepkisizdir.)

MASTĠGGA _ ; Geleneğimizde tören baĢında soru sormak yok, ama belki anlaĢılmayan

birĢey olmuĢtur. Sor bakalım haydi!

Page 20: Ismail Kaygusuz

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; Siz anlatmamıĢ olsaydınız da biz biliyoruz ki, Tabarna

ve Tavananna‟nın yanında itibarınız çok yüksek; Tanrılar anası Ama-Dıngır‟sınız, makamınız

çok yüce! Krallar kadar da zenginsiniz. BaĢkent HattuĢa Karum‟unu, Pazar yerlerini

adamlarınız yönetiyor. Biz köylüler ürünlerimizi adamlarınıza bir ödeme yapmadan pazara

sokamıyoruz...

MASTĠGGA _ ; (Susmuş dinleyen herkes gibi şaşırmış, kendini çabuk toparlar.) Yasa dıĢı

birĢey yapmıyoruz, hepsi alıĢ-veriĢ ve ticaret yasalarına uygun. Sen sorunu sor da, bir an önce

baĢlayalım...

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; Tamam soruyorum; o kadar zengin olduğunuz halde,

inançlarımızı kendinize uydurup devletin/kralın hanedanının ellerine verimiĢ, denetimleri de

siz yapıyorsunuz. Size bağlı bir sürü yardımcılarınız olduğu halde, niye uygulamaları da siz

yapıyorsunuz? Az önceki karı-kocanın dertlerini sıkıntılarını, 20 Ģekel ağırlığındaki bir

gümüĢ kap karĢılığında farenin sırtına yükleyip gönderdiniz, bu sizin iĢiniz miydi? Eminim ki

bu ailenin toprak kapkacağının arasında bulunan tek zenginliği-lüksü bu gümüĢ içki kabıydı.

Buna ihtiyacınız mı vardı? (Kalabalıktan mırıltılar yükselmeye başlamıştır.)

MASTĠGGA _ ; (Canı sıkılmıştır, onu sükûnetle susturmanın yollarını arar.) Ben teftiĢe

çıktığım yerlerde örnek törenler yaparım. Sunu yapılan iyileĢtirici törenin karĢılığıydı o, boĢ

dua göğe ağar, yararı olmaz. Hem o sunu tanrı Telipinu için, onun isteği üzerine...

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ;(Gülerek) Eğer buralardaysa, eminim yüce Telipinu bu

sözlerinize gülüyordur. (Telipinu kahkaha atar ve yankılanan kahkahasını herkese duyurur.

Mastigga ve ordakilerden bazıları kalabalığın güldüğüne hükmeder ve birbirlerini uyarırlar.)

Görünmeyen tanrılar gümüĢ içki kabını (rhyton) ne yapacaklar? Onların görünmez tanrısal

içkileri ve görünmez altın kupaları var. Kendilerine sunduğumuz Ģarap ve biralarımıza mı

gereksinimleri olabilir mi? Tapınak sunularının her türlüsünü de siz rahiplerin paylaĢıp

kullandığını bilmiyor muyuz sanıyorsunuz?

MASTĠGGA _ ; (Birden kalabalığa doğru bağırır) Bir de gülüyorsunuz? Bu adamın inancını

yitirdiği anlaĢılıyor; inancının da ötesinde söylediklerine bakılırsa aklını da yavaĢ yavaĢ

yitiriyor! (Alaycı, önemsemez görünür.) Var mı baĢka sorunuz?

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; (Ciddi) Öğrenmek için soru sormak yasalara da

geleneklere de aykırı değildir. Ama yanıt vermemek her ikisine de aykırıdır. ġimdiye kadar

sorduklarımı geçiĢtirdiniz, Ģu sorumu anlayacağımız bir biçimde yanıtlamalısınız: Bu denli

zenginliğinizin, mal-varlığınızın vergisini veriyor musunuz devlete? Benim toprağımdan

ürettiğim bitkisel ürünün, beslediğim hayvanlardan elde ettiğimi hayvansal ürünün neredeyse

yarısı Büyük kral Tabarna‟nın vergi olarak hazinesine gidiyor. Hasad sonu devletin vergi

memurları baĢımıza üĢüĢüyorlar. (Kalabalıktan onaylayıcı mırıltılar). Tarlaya serptiğim

tohumlardan aldığım ürün dıĢında, karıma attığım tohumlardan olan ürünlerimiz erkek

çocuklarımızı da büyük Kral alıyor; hem de yasalar gereği içkili, sazlı-sözlü, eğlenceli

törenlelerle –ama içimiz yanarak- kendi ellerimizle teslim ediyoruz asker yazıcılarına. Sen

kazancından, yetiĢtirip elde ettiğin canlı-cansız ürünlerinden devlete ne kadar veriyorsun?

Hiç kendi elinle, karnında dokuz ay taĢıyıp dünyaya getirdiğin ve besleyip büyüttüğün bir

oğlunu Büyük Kral‟ın savaĢlarına gönderdin mi? Duyarız ki Ama-Dıngır‟ın on tane oğlu

varmıĢ, onu da Tabarna‟nın tapınakları ziyareti sırasında yapılan tören kıtalarında

görevliymiĢ. (Kalabalığa, alaycı biçimde) HattuĢalı köylüler! Ne dersiniz Mastigga‟nın

oğullarının hepsi de savaĢlardan sağ mı dönmüĢler? Onları koruyan Tanrılar bizimkilerini

neden korumuyorlar? Kulları arasında ayrıcalık mı gözetiyorlar dersiniz?

MASTĠGGA _ ; (Öfkeli, ama zoraki gülümsemeyle yanıtlamayı sürdürür.Açık ve gerçekçi)

Hayır ben devlete vergi vermiyorum; (yüksek sesle) ben kendimi vermiĢim Büyük

Kral‟ımızın hizmetine. Benim maddi varlığıma değil; kafama, bilgime, yaptığım hizmetlere

ihtiyacı var Tabarna‟nın. Oğullarıma gelince; onlar savaĢlarda ölenlerden daha kutsal bir

görev yapıyorlar, gece gündüz demeden yüce fırtına tanrımız Tarhunna‟nın tapınağını

Page 21: Ismail Kaygusuz

koruyan kıtanın ömür-boyu askerleridir. Onlarla gurur duyuyorum! Sana gelince; senin bu

etrafa saçtığın bozguncu düĢünce ve sözlerinden arındırma töreniyle hem toplumu hem de

kendini kurtaracağım. (Tehditkâr) Umarım Yukarı Kale‟de oturan Zida‟nın kulağına gitmez

bu konuĢmaların...

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; (Sakin ve saygılı) Siz doğrularınızı açık bir biçimde

söylediniz sorularıma yanıt olarak. Buyurunuz sayın tanrılar anası Ama-Dıngır, törene

baĢlayınız. Daha sonra ben de doğrularımı söylemeyi deneyeceğim.

TARHUNMĠYA (Telipinu‟nun sesiyle) _ ; (Mastigga gereçlerini hazırlarmaktadır. Sesi

sadece seyirci duyar.) ÇıldırmıĢsın sen, neler konuĢtun öyle? Seni ben bile kurtaramam, daha

dikkatli konuĢ!

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; (Yanıt niteliğinde içinden geçirir ve seyirci duyar.)

Kurtulmak isteyen kim ki? Ben toplumsal gerçekleri dillendiriyorum, zorla susturmazlarsa

daha da fazlasını konuĢacağım.

MASTĠGGA _ ; Arındırma kablarınızı getirdiniz mi ?

ELLERĠNDE KÜÇÜK TESTĠ TUTANLAR _ ; Getirdik tanrılar anası; birinin içinde bal var,

diğerinde sıvı yağ dolu.

MASTĠGGA _ ; ġu yeni model kayığı çıkarayım. (İçi dolu deri çantasından çıkarır) ġimdi

bunun içine yağı dökün. (Diğeri yanındaki yağı döker.Üçüncü kişiye küçük bir çubuk

vererek) Sen de bal ile yağı iyici birbirine karıĢtır. (Adam öbürlerinin yaptığı gibi çömelerek

otururur ve elindeki çubukla karıştırıp ayağa kalkar. Rahibe avuçların ıhavaya açıp yüksek

sesle) Küçükten büyüğe köyün tüm kadın ve erkeklerinin günah ve kabahatlarını bu yağın ve

balın içine katıyorum. (Avuçlarını ters çevirip kayığını içine silkeler. Üç kez bu sözü ve

hareketi yineler. Sonra iki eliyle tutarak yavaşça yerden kaldırır.) Tüm günahlarınız yağın

balın içine yapıĢıp kaldılar. (Tarhunmiya‟ya) Seninkini de ayrıca koyuyorum. (Bir elini ona

doğru uzatarak, havada birşey yakalamış gibi yaparak, onu öbür elindeki kayığa koyuyormuş

gibi yapar.Kayığı Tanrı kabartmalarına doğru uzatır, eğilip doğrularak üç kere) Ey Tanrılar!

Bu adamların Ģahsında, köyün insanlarını günahlarından, suç ve kabahatlardan arındırın!

Onları belalardan, doğal felâketlerden koruyun! (Sakince) Koydum kayığa tüm günahlarınızı,

artık onu akan suya salalım, alsın götürsün Kızılırmak‟a! (Onu yere kor.Yüksek sesle) Artık

arındınız duruldunuz! Ulu Tanrı Telipinu‟ya da duyruldunuz! Umarım adaklarınızı ve

armağanlarınızı da sundunuz, yoksa boĢa gider dualarımız törenlerimiz. Belalar geri gelir.

(Kadın az durur, sakinleşmiştir. Kayığı yeniden ve yavaşça yerden alıp ayağa kalkar ve

Tarhunmiya‟ya) Dünyanın günahı yüklü bu kayığı, köyün en günahkâr temsilcisi olarak sana

teslim ediyorum. Onu tepenin ardında akmakta olan gerçek deredeki suya sal. Sal ki, götürüp

ırmağa katsın. Bir an önce uzaklaĢsın ki, insanlar tam anlamıyla arınsın. Aman aman gözden

kayboluncaya dek onu izlemeyi unutma; derede bir taĢa veya ağaca takılıp kalmasın!

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; (Kızgın ve beklenmdik biçimde eline verilen kayığı,

kaldırıp yere çarpar. Bağırır. Herkes şok olmuş ona bakmaktadır.) Sen büyük bir yalancısın

Mastigga! ġu zavallı insanları kandırmaktan baĢka bir Ģey yapmıyorsun. Yasalar diyorsunuz;

oysa onları çıkaran sizlersiniz ve kendi çıkarlarınız için uyguluyor, kullanıyorsunuz. Bizi de

uyutuyorsunuz. (Oradakilere dönerek)

Ey insanlar, Hattili yurttaĢlar! Uyanınız; sizlerin suçunuz-günahınız yok ki yağ-bal içinde

kayığa yüklensin. Suç, kabahat da günah da onlarda, yasalara uymamak da! Büyük kralaa,

kraliçeye, rahibeler sınıfından ve komutanlardan hangi birine; sorun bakalım hangisine

uygulamıĢ Ama-Dıngır bu arındırma törenlerini? Evet, Hitit yasaları diyorlar. Peki, neden

Tabarna kral Telipinu‟nun çıkarttığı yasaya uymadı?

Page 22: Ismail Kaygusuz

Bekleyin birazdan asker yazıcıları gelip, yine oğullarınızı elinizden alıp savaĢa götürecekler

ve bir daha geri gelmeyecek onlar. Bu kadın yalan söylüyor; Telipinu ile filan konuĢtuğu

yoktur, kızkardeĢi Alanzu‟ya da onun sesi ulaĢmıyor...

TARHUNMĠYA (Telipinu‟nun sesiyle) _ ; Telipinu benim, (Telipinu kendi sesini şimdi artık

oradakilere, sahnediki kişilere de duyurur) köylünün donunda aranızdayım. SavaĢlara karĢı

çıkınız! (Birden sesin değişmesi etkili olur,herkes susmakta ve Mastigga şaşkındır ve

bakışlarından birilerini beklediği anlaşılır.) SavaĢları sizlere yaptırıyorlar, sizler

ölüyorsunuz; ama ganimetler, talanlar, varlıklar kralların, prenslerin saraylarına, askeri

komutanların konaklarına ve halkı uyutan Ģu tapınak rahiplerine-rahibelerine akıyor.

Çocuklarınız onların rahat ve ihtiĢam içerisinde yaĢamaları için ölüyor. Bu nasıl adalet? BarıĢ

içinde kardeĢçe yaĢamak; ortaklaĢa çalıĢıp üretmek ve siz insanlara bağıĢladığımız dünya

nimetlerini bölüĢüp mutlu yaĢamak var iken savaĢlar ve öldürmek niye? Hatti ülkesi yaĢlı

insanlar topluluğuna dönüĢmeye baĢladı . (O konuştukça kalabalık artmış, yere diz çökerek

ellerini ona doğru uzatan yalvaranlar artmaktadır)

KALABALIKTAN BAZILARI _ ; (Toplu halde bağırır) Yüce Telipinu kurtar bizi!

Belalardan, doğal afetlerden kurtar bizi, sana sığınıyoruz!

TARHUNMĠYA (Telipinu‟nu sesiyle) _ ; Ben Telipinu, bir köylü üretici olan Tarhunmiya

donunda görünüm alanındayım, çünkü beni Tanrı donumda hiçbir ölümlü ben istemeden

göremez. Tüm baĢınıza gelen belaların , felaketlerin nedenleri savaĢlardır. Size iyi bir haber

vereyim: Fırtına tanrısı babam Tarhunna ve güneĢ tanrıçası Hepat da savaĢlara karĢı. Artık

barıĢ gelecek; sizler de heryerde savaĢlara karĢı çıkın, tanrılar-insanlar elele verelim,

ġuppiluliu‟nın sarayına yürüyelimm!

MASTĠGGA _ ; (Protesto sesleri yükselmeye başlarken ansızın bağırarak söze girer)

Bu adam bir sahtekârdır sakın kanmayın sözlerine, baĢınız büyük belalara girer. Ġtiraf

ediyorum ki, içinizde tanrılara en yakın olan bana bile Telipinu görünmedi ve benim donuma

da girmedi; Ģu zavallı gühahkâr köylünün donunda mı görünecek? Büyük kral Tabarna

ġuppililuma, Yüce Fırtına tanrısı Tarhunna-TeĢup‟un sevgilisidir, en sevgili kuludur, onun

teĢvik ve yardımlarıyla savaĢlar yapıyor. O yardım etmeseydi, daha “babasının zamanında

Issuawa, Arawanna, Zazissa, Tegorama (Gürün), Timmia, Alha ülkelerini elegeçirebilir

miydi?” HattuĢa‟yı Ulu Fırtına Tanrısı Tarhunna için büyütüyor ve tapınaklarını, kalelerini

onartıyor. Onun için yeni ve çok büyük bir tapınak yaptırıp, sunular ve kurbanlarla daha fazla

onurlandırmaktadır kendisini. BaĢkent HattuĢa‟yı tamamıyla onun koruması altına verdi...

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; Sakın inanmayın bu kadının sözlerine; çıkarları

yüzünden yalan söylüyor. Tanrılarımızı en çok öfkelendiren bu ikiyüzlü rahip ve rahibelerdir.

(Sesin yeniden değişmesiyle yere diz çöküp yalvarı durumunda olanlar yavaş yavaş

kalkarlar.)

MASTĠGGA _ ; (Sertleşir) Gördünüz mü sesi yine eski haline geldi sahtekârın; az önce

değiĢik sesle sizleri kandırmak için sözde Telipinu‟yu taklit ediyordu. Üstelik tanrı olduğunu

söyleyerek en büyük günaha girdi, dinsiz-inançsız bir yaratık oldu..

KALABALIK _ ; (Toplu halde) Sahtekâr, sen Telipinu değilsin; dinsiz imansız yaratık!

(Yavaş yavaş onu çember içine alırlar.)

PALLANNA _ ; (Kalabalığın arasında sıyrılarak, yüksek sesle) Bu herif bizim köylü yahu,

böyle Ģeyler konuĢacak adam değil o!

MANNĠ _ ; (Kocasını yanıtlar, herkesin dikkati çekilir) He ya, Tahunmiya bu. Bu gün köyün

çobanlık nöbeti onundu. Köyün sürüsünü dağda yalnız baĢına bırakmıĢ, buralara gelmiĢ

tanrılık taslıyor. (Yakasına yapışır) Eğer köyün sürüsüne kurt dalarsa, ben sana

gösteririm.(Oradakiler gülerler)

TARHUNMĠYA _ ; (Şaşırmıştır, kadını yakasından uzaklaştırmaya çalışırken dili sürçer

„yeğenim‟ diyeceği yerde) Oğlum sürünün baĢında, korkma kurt yanaĢamaz.

Page 23: Ismail Kaygusuz

PALLANNA _ ; (Birden) Nee senin bir baĢka oğlun mu vardı? Ġki tanesi benimkilerle birlikte

askere yazılmıĢtı, gitti gelmedilerdi...

MANNĠ _ ; (Hâlâ eli yakasındadır, onu sarsarak) Yoksa bir oğlunu herkesten sakladın mı?

Onu Büyük Kral‟dan sirkatladın ha, seni Arzawalı seni! (Mastigga konuşmaya girişince

yakasını bırakıp ayrılır)

MASTĠGGA _ ; (Kalabalık kendinden yanadır ve artık rahattır) Dostlar anladınız mı Ģimdi

gerçeği? Büyük suçunu bastırmak, ortaya çıkmasını önlemek için ne yollara baĢvuruyor?

Yasalara ve büyük krala karĢı en büyük suçu iĢlemiĢ; oğlunu askere göndermemek,

Tabarna‟ya vermemek için yazdırmamıĢ ve onu yıllardır saklamıĢ! Kendi donunda

göründüğünü söyleyen bu yalancı sahtekârı, Telipinu iĢte böyle itiraf ettirerek, nasıl

cezalandırırmıĢ gördünüz!

KÖY TEMSĠLCĠLERĠNDEN BĠRĠ _ ; (Yüksek sesle) Belki de ürünlerini, hayvanlarını da

sirkat yapıyor, kralın vergi toplayıcılarından saklıyordu ...

KÖY TEMSĠLCĠLERĠNDEN DĠĞERĠ _ ; Hemen yakalayıp cezalandıralım..

MASTĠGGA _ ; (Hemen araya girer) Durun, sizler de suç iĢlemeyin! Devletin görevlileri

var; birazdan Yukarı ülke kralı Zida‟nın asker yazıcıları gelecekler, onlar iĢini bilir. Evi

baĢına yıkılıp, tüm ailesi sürgüne uğrayarak büyük suçunun cezasını çekecektir. Belki temsil

ettiği köy de zarar görür, ama ben araya girersem, az zararla kurtulabilirsiniz. Ancak sizlerin

de bu kiĢinin az önceki, “ben Tanrı Telipinu‟yum” diyerek bölücü ve kıĢkırtıcı sözlerine,

“çocuklarınızı askere göndermeyin, Büyük Kral‟a teslim etmeyin” dediğine tanıklık

edeceksiniz! (O anda sağdan ve soldan sahneye okları atıma hazır elleri gerilmiş yayda üçer-

dörder askerle asker yazıcılar ve bakiyeye kalmış vergileri toplayıcıları girerler.)

TARHUNMĠYA (Kendi sesiyle) _ ; (Korkulu, çaresizdir. Birden ünü çıktığı kadar bağırır)

Neredesin, yetiĢ Telipinu? Beni yalnız bırakma, sana sığınıyorum Tanrım!

TARHUNMĠYA (Telipinu‟nun sesiyle) _ ; (Aynı tonda bir sesle) Bir an aile toplantısı için

senden ayrılmıĢtım; yetiĢtim Tarhunmiya! (Tarhunmi‟ya görevliler tarafından yakalanırken

ortalık karışır. Birden bir fırtına uğultusu duyulur. Sahne kararır, gök gürültüsü ve şimşek

çakarcasına kısa süren bir aydınlıkta sahnedekilerin son hallerinde hareketsiz durduğu ve

Tarhunmiya‟nın aralarından kaybolduğu seyirciler tarafından görülür. Sonra yeniden

kararır ve sahne değişir. )

SAHNE 9

Farklı bir zamanda aynı tanrı kabartmalarının önünde tanrısal giysileri içinde Toth ile

telefonla konuşan Telipinu, Hitit akıl ve bilgelik tanrıçası Ea ve düzen kurucu ve evrensel

duzenin koruyucusu Mısır tanrısı Maat

TELĠPĠNU _ ; (Telefon konuşmasını bitirmek üzeredir) Tanrı yoldaĢım Toth, bu deneyimim

de iĢte böyle geçti.

TOTH‟UN SESĠ _ ; Köylü çoban Tarhunmiya‟nın senin sesinle o baĢkaldırı çıkıĢları

sırasında, ailen tarafından çağrılmıĢ olman...Zavallı Tarhunmiya! Ne durumda Ģimdi?

Kurtarmadın mı onları?

TELĠPĠNU _ ; Celladın önünden aldım onları. Zaman zaman duman püsküren dağın,

insanların kolayca çıkamayacağı yükseklikteki bir mağarasındalar Ģimdi. Yanlarında birkaç

mevsimlik yiyeceklerı var ve her türlü gereksinmeleri sağlandı. Onları dağ tanrısına emanet

ettim...

TOTH‟UN SESĠ _ ; (Gülerek) Umarım onları mağarada unutmazsın. ( O anda Ea ile Maat

yukarıdan sahneye inerler.)

EA-MAAT _ ; Bırak Ģu konuĢma aracını. Seslen Toth‟a, gelsin buraya ya da sen oraya gidip

anlatsaydın.

Page 24: Ismail Kaygusuz

TELĠPĠNU _ ; Kusura kalmayın, ama yirmi birinci yüzyılın insanları biz tanrılardan daha

hızlılar. ġu numarayı çevirdinmi, dünyanın neresinde olursa olsun karĢındakini hem duyuyor

hem de görüyorsun. Bakın Toth karĢımda, bizi dinliyor ve bize gülüyor.

TOTH‟UN SESĠ _ ; (Ekrana bakan diğer tanrılara) Merhaba Ea, merhaba Maat! Ben daha

önce denedim; ancak üç adımda Theb‟den HattuĢa‟ya ulaĢabildim. Ama bu telefonla daha ilk

adımımı kaldırır daha yere basmadan Telipinu‟yu görüp konuĢabiliyordum. Siz aranızda

konuĢup kararlarınızı alıp bana bildirirsiniz. Kapatıyorum, kraliçe Ankhesenamon geliyor;

onunla biraz iĢimiz var. (Öbürleri anlamlı anlamlı güler ve Telefon kapanır)

TELĠPĠNU _ ; (Ciddileşir ) Tamam dostlar, Toth‟a gülmeyi keselim. Bırakalım görevini

yerine getirsin; Kraliçe‟yi barıĢçıl yapsın da hangi yöntemi uygularsa uygulasın. Sizleri ben

fikir danıĢmak için çağırdım buraya.

MAAT _ ; Köylüleri, yoksul insanları, savaĢçıl krala ve yasalara karĢı karĢı kıĢkırtırken

baĢlarına geleceğini bildiğin halde, nasıl barıĢ getireceğini düĢünüyorsun?

TELĠPĠNU _ ; Bildiğiniz gibi kırsal alanlarda yaĢayanlar, elleri ve emekleriyle ürettikleri

ürünlerle kentlerde, özellikle baĢkentte yaĢayan yönetici, asker ve rahipler sınıfını, kralları

besler ve varlıklı kılar. Belleriyle, yani bellerinden süzülen tohumlarla üretip büyüttükleri

gençlerle de ordularını besleyerek savaĢların artmasını sağlar...

EA _ ; Yani savaĢların kaynağını kurutmayı, bu insanları baĢkaldırmaya sevketmekle...

TELĠPĠNU _ ; BaĢarabileceğimi düĢünmüĢtüm, ama daha baĢlangıçta onlara yeni bir felaket

getirdim.

EA _ ; Ġlke olarak doğru, ama uygulaması uzun dönem isteyen bir savaĢım. Önce kafalarda

oluĢmuĢ değer ölçülerini değiĢtirmek için geniĢ bir bilinçlendirme ağı kurmak, örgütlülük

yaratmak gerekli. Bin beĢ yüz Hitit yerleĢmesinin binine, anında bin Hitit tanrısı aynı amaç

için dağılmalı. Tümünün birden baĢkaldırması ve savaĢların maddi ve manevi kaynakları

toptan kesilmelidir. Yoksa her baĢkaldıran topluluğun, yerleĢmenin baĢı ezilir. ġu HattuĢa

köylük yeri gibi darmadağın edilir.

MAAT _ ; Bence en iyisi Toth‟un yöntemini kullanmak; tepeden baĢlamak, en güçlü olanı

her türlü aracı kullanarak savaĢ yapma niyet ve düĢüncesinden vazgeçirtmek.

TELĠPĠNU _ ; Doğrudur, Toth‟un yöntemi Hitit sarayında sökmez. Ama, tepeden

baĢlamalıyım, kısa yoldan Tabarna ve Tavananna‟yı kazanmak gerekiyor.

EA VE MAAT _ ; (Aynı anda) Evet, biz de öyle düĢünüyoruz.

MAAT _ ; Telipinu, Tabarna ve Tavananna‟yı kandırmanın, ikna etmenin bir yolunu mutlaka

bulmalısın. Çünkü Tabarna ġuppililuma ve Tavananna Malnigal varlık ve ihtiĢam için

dünyayı kan ve ateĢe boğacaklar, elini çabuk tutmalısın.

Sahne değişir.

BÖLÜM III

SAHNE I0

Aynı kutsal alan ve ayaydın bir gece. Telipinu tanrı kabartmalarının önünde bulunan meyva

dolu tabaklardan, et parçaları ve şarap-bira testilerinden ve her türlü ekmek çeşitlerinden

sunular arasında düşünceli düşünceli gezinmektedir.

Telipinu, az sonra Alanzu

TELĠPĠNU _ ; (Kendi kendine konuşur, sunuları göstererek) Bunların hepsi Ģafaktan önce

Mastigga‟nın adamları tarafından gelip toplanacak. Sonra cinslerine göre istiflenerek (soğuk)

kaya depolarına konulup HattuĢa Karumu‟nda pazarlanacak. Ne düzen, ne düzen doğrusu!

Page 25: Ismail Kaygusuz

(Kafasını yukarı kaldırarak) Bu gece ay Tanrıçası Nikkal yeni sevgilisi Khonsu ile çok mutlu

görünüyor. Bu yüzden ay yeryüzüne pırıl pırıl gülücükler gönderiyor baksanıza. Acaba yine

ondan mı yardım istesem, dünyaya çağırıp? Hayır hayır onu Ģimdi mutsuz etmeyeyim,

Khonsu‟dan ayırmayayım! Ama bir tanrıçanın yardımı gerekli bana. Büyük kral Tabarna

ġuppiluliuma ve büyük kraliçe Tavananna Malnigal HattuĢa sarayından ayrılıp, AĢağı ülke

kralı Hannuzzi‟nin daveti üzerine bir tanrısal Ģenliğe katılmaya gittiler. Tuvanuva‟da

(Tiyana) büyük Ģenlik yapılıyor, tüm Hitit yöneticileri ve askeri komutanlar oradalar.

Kizzuvatna baĢrahibi ve kral vekili Telipinu da ordusunun baĢında Lupakki‟yi bırakarak

Suriye‟den çıktı ve yarın babası Tabarna‟yı ziyaret edecek. Bir savaĢ meclisi toplanıyor bir-

iki gün içerisinde. Bu toplantıya baĢrahibe Masigga da katılacak. Onun için, onun donuna

görünecek bir tanrıça gerekli bana. Karım Hatepinu kabul etmez, aramız bozuk. Bu görevde

bazı tanrıçalarla sıkı iĢbirliği yapmam yüzünden kıskançlık nöbetleri geçiriyor.(O sırada

omuzunu kızkardeşi Alanzu‟nun kabartma heykeline yaslamıştır; birden aklına düşer ve yüzü

güler) Tamam kız kardeĢim Alanzu ne güne duruyor? Hemen onu çağırmalıyım, niye

baĢkalarını arıyorum ki? (Sesini yükselterek) Alanzu kardeĢim! Sana ihtiyacım var;

neredeysen iĢini bırak, hemen yanıma geeel!

ALANZU _ ; (Arkadaki kabartma heykel canlanır ve Telipinu‟nun omuzuna dokunarak)

Hemen arkandayım; öyle yüksek sesle bağırma ağabeyciğim, uykudaki tanrıları

uyandıracaksın. Uzaklarda değilim, buralarda dolaĢtığın süre boyunca heykelimin

içindeydim.

TELĠPĠNU _ ; Burada olup bitenleri mi izliyordun? Alanzu, yoksa seni benim peĢime mi

taktılar? Seni gidi casus!(Ona şakadan vurur)

Onlar görünmeden aralarında konuşurken, birkaç kişi ellerinde torbalar ve çeşitli kaplarla

sahneye girmiş ve sunuları toplamaktadırlar . Telipinu ile Alanzu aynı anda kabartma heykel

boşluğundan girip kaybolurlar ve kabartma eski halini alır.

Page 26: Ismail Kaygusuz

(SavaĢçı donunda bir Hitit tanrısı)

Tuvanuva’daki SavaĢ Meclisi Toplantısında Olup Bitenler

SAHNE 11

Tabarna Şuppiluliuma, Tavananna Malnigal, Kral vekili ve Kizzuvatna başrahibi Telipinu,

Yukarı ülke kralı Zida, Aşağı ülke kralı Hannuzzi, Hattuşa başrahibi ve Hattuşa saray

başyazıcısı toplantı halindedirler. Büyük Kral/Tabarna demir, Tavananna altın tahtında

yanyanadır. Hemen önlerinde ve bir basamak aşağıda kral vekili; aşağı ve yukarı ülke

kralları ve başrahibe yanyana bir basamak daha aşağıda hiyerarşik bir düzen içinde ve en

Page 27: Ismail Kaygusuz

altta başyazıcı olmak üzere sıralanmış oturmakta. Tabarna ve Tavananna dışında konuşmak

isteyen ayağa kalkarak sunuşunu yapar.

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; Evet Hannuzzi, aĢağı ülkenin kralı olarak Tuvanuva‟da

düzenlediğin benim sevgili büyük büyük tanrım Göklerin Fırtına Tanrısı Tarhunna

Ģenliklerinin ihtiĢamı büyük kralınız ben ġuppiluliuma‟yı ve büyük kraliçeniz Malnigal‟ı çok

mutlu etti ve...

TAVANANNA MALNĠGAL _ ; (Sözünü keser) Sevgili ġuppiluliuma, büyük kralım! Benim

adıma niye konuĢuyorsun? Benim dilim yok mu? Memnuniyetimi ben kendim söyleyemez

miyim? Evet, ben de çok mutlu oldum, ama senin kadar değil. Dün akĢamki eğlencede

doğrusu Babil‟den getirilmiĢ dansçıları görmeyi çok isterdim. Akdeniz mavisine bulanmıĢ

Parhalı uçan dansçı Ģahaneydi, ama yine de Babylon rakkaselerinin eline su dökemezler.

Babamın sarayında...

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; (Öfkeli ansızın) Yeter Malnigal, herĢeyde babanın sarayını

ve yönetimini örnek gösterme!

TAVANANNA MALNĠGAL _ ; (İstifini bozmadan) Sakin ol büyük Kral‟ım, sakin ol!

Nerede kaldı Hitit kraliçesinin –Babil ülkesinde olmayan- krala eĢitliği? Her devlet kararında,

fermanlarda ve devletlerası antlaĢmalarda ikimizin mührü yanyana değil mi?

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; (Öfkesi söner) Haklısın büyük Kraliçe‟m, özür dilerim.

Tam ciddi konulara girecekken, sözümü kesip konuyu kiĢileĢtirmen ve baĢka yöne götürmen

sinirlendirdi beni, bağıĢla. (Az durur) Hannuzzi! Ben, Fırtına Tanrısı‟nın sevgili Hatti

ülkesinin kahraman ve büyük kralı Tabarna ġuppiluliuma‟nın askeri komutanı olarak, bir

yıllık Suriye/Amurru savaĢlarında girdiğin her meydan savaĢında savaĢ tanrısı Zababa‟nın

yardımıyla hep yengi kazandın.

AġAĞI ÜLKENĠN KRALI HANNUZZĠ _ ; (Ayağa kalkmış ve krala doğru hafif eğilerek)

Zababa‟dan önce büyük kralımızın sevgili Fırtına Tanrısı‟nın izni ve yardımlarıyla Büyük

Kral‟ım!

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; Tüm Amurru/Suriye ülkesini elegeçirdim. “Bölgenin

merkezi ġuta‟ya gittim ve onu alt-üst ettim. ġuta‟nın sakinlerini, sığır ve sürüleriyle, değerli

eĢyalarıyla birlikte Hatti ülkesine getirdim. Mitanni kralı TuĢratta korkusundan kaçtı, savaĢta

benim karĢıma çıkmadı. Oğlu Mattivaza‟yı onun yerine tahta oturtarak bir antlaĢmayla

kendime bağladım. (Gözlerini kapatmış, yeniden yaşıyormuş gibi yaptıklarını anlatır) Sonra

Fırat‟ı geçip Halpa(Halep) ve MukiĢ (Hatay) ülkelerini yendim. Kral Takuwa barıĢ dilemek

üzere önüme geldi. Ancak kardeĢi Akit-TeĢup, Neya kentini, Mitanni soylularından HıĢmiya,

AĢiri, Zulkiya, Utria ve Niruwa‟yı kandırarak, araba savaĢçıları ve piyadeleriyle birlikte

savaĢmaya karar verdi. Ve hep birlikte bana karĢı isyan ettiler...”

(Az soluklanır)

TAVANANNA MALNĠGAL _ ; (Daha fazla uzatmasının önlemek için konuya girer) Mısır

sınırlarına dayanan bütün bu bölgeleri denetlemek için Büyük Kral‟ım Halpa‟da bir uydu

(uydu) krallık kurdu...

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; Tam da yerinde anımsattın Tavananna‟m! Haydi Telipinu

oğlum, Ģimdi, akĢam görüĢtüğümüzde bana anlattıklarını, Kral vekili olarak Ģu yüksek savaĢ

meclisimize de açıkla. Sizler de sorular sorup tartıĢmaya katılabilirsiniz. Ben büyük kralınız

ve kraliçeniz sizleri dikkatle dinleyeceğiz.

TAVANANNA MALNĠGAL _ ; (Konuşma olsun havasında) BaĢyazıcı, sen de konuĢulanları

kil tabletlere kazımayı unutma, toplantı bittikten sonra onları bize getir Büyük Kralıma bizzat

kendim okuyacağım Babil‟de babama yaptığım gibi. (Tabarna kafasını sallar, birşey

söylemez) Sonra onları fırına verirsin. (Az sessizlik, Tabarna Kral Vekili‟ne işaret verir)

KRAL VEKĠLĠ TELĠPĠNU _ ; Büyük Kral ve Kraliçemiz Tabarna ve Tavananna! SavaĢ

meclisinin değerli üyeleri! Bildiğiniz üzere Tabarna ġuppiluliuma Yukarı Ülke‟nin

Page 28: Ismail Kaygusuz

yukarısındaki KaĢkalar üzerine seferdeyken, VaĢĢukani‟de oturan eski Mitanni kralı TuĢratta

bundan yararlanıp, topraklarını güneye doğru geniĢleterek Mısır‟la birleĢmek ve onu da

savaĢa sokmak amacıyla baĢkaldırdı. Halpa‟da Kral Vekili olarak emrimdeki piyade birlikleri

ve savaĢ arabalarıyla derhal üzerine yürüyerek TuĢratta‟nın kuvvetlerini geri püskürttüm.

YUKARI ÜLKE KRALI ZĠDA _ ; TuĢratta‟ya yardm eden, kendisine katılanlar kimlerdi?

Mısır da kuvvet gönderdi mi?

KRAL VEKĠLĠ TELĠPĠNU _ ; Arziya ve KarkamıĢ ülkeleri onunla birleĢip isyana karıĢtıysa

da yaya ve arabalı askerlerimle kahramanca savaĢarak onları yendik. Fakat piyademizin

azalması ve mühimmatın yeterli olmayıĢı yüzünden kuĢattığımız KarkamıĢ‟ı düĢüremedik.

Mısırlılar kuvvet göndermediler, ancak aldığımız haberlere göre sadece destek mektubu

göndererek vaatlerde bulunulmuĢ...

AġAĞI ÜLKE KRALI HANNUZZĠ _ ; Mısırlılar Hatti Büyük Kralımıza karĢı bu tür

savaĢlara katılmaz; arkadan mühimmat ve diplomasi desteği veririrler. Ortaya yiğitçe çıkmaz,

müttefiklerini ve uydu krallıkları kullanırlar. Yazbaharda, yollar açıldığında bütün askeri

gücümüzle, savaĢ arabalarımızla Mısır‟ın üzerine yürümeliyiz. Bunu tartıĢalım, bunun

kararını almalı bu savaĢ meclisimiz. (Coşmuştur) Hedefimiz Firavunun yeni baĢkenti Menfis

olmalıdır! Yüce Tabarna‟yı Firavunların dillere destan sarayındaki insan yüzlü

arslanların(sfenklerin) koruduğu yüksek tahtında görmeliyiz. (Bu övgü sözlerinden

gururlanan ve neşeden ağzı kulaklarına vara Tabarnayı ve Tavananna‟yı selamlayarak

yerine oturur)

BAġRAHĠBE MASTĠGGA _ ; (Sözü kimseye kaptırmadan)Ve böylece yüzlerce küçük-

büyük Mısır Tanrıları, Bin Tanrılı Hitit pantheonuna katılacak ve evrene egemen olacağız.

Dün gece sevgili tanrıçam Alanzu ile buluĢtum. Onun aracılığıyla Telipinu‟ya danıĢtım Çok

hayırlı haberler getirdim meclise; Mısır Firavunu Büyük Kralımızın, Mısır Kraliçesi yüce

Tavananna‟nın önünde diz çökecekler!...

YUKARI ÜLKE KRALI ZĠDA _ ; Büyük Kralım! AĢağı ülke kralı Hannuzzi ve Ama-Dıngır

Mastigga aklın ötesine geçtiler. (Onlara dönerek) Büyük mal hırsı ve tutkularınız konuĢuyor

sizin, aklınız değil. Hatti ülkesini toptan savaĢa sokarak mahvetmek mi istiyorsunuz? Sizin

amacınız ne? Zenginliğiniz, Ģanınız Ģöhretiniz az mı geliyor? Unutmayalım Mısır Firavunu ne

denli güçsüz ve iktidarsız görünse de arkasında, çok güçlü ve sağlam bir bürokratik

yapılanma, askeri ve sivil yönetim var; içten çökertmeden dıĢ saldırılar ne denli güçlü olursa

olsun Mısır‟a büyük zarar veremez, değil ortadan kaldırmak! Casuslarımızla çok ayrıntılı

soruĢturma ve incelemeler yapmadan, iç müttefikler ve iĢbirlikçi güçler kazanmadan Mısır‟a

saldırmak sonu belli olmayan, belki de bir felaket olacak bir maceradır bence. (Susar)

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; (Hannuzzi‟nin karşı atak girişimine bir işaretiyle engel

olarak) Zida, yukarı ülke kralı kardeĢim! Bazı görüĢlerinde haklı olmana rağmen, senin gibi

büyük savaĢlar kazanmıĢ, düĢmanların anasını ağlatmıĢ; binlerce köleler, sığırlar ve sürülerle

Hatti ülkesini ĢenlendirmiĢ bir askeri komutandan düĢmanımıza iliĢkin övgü sözleri duymak

beni çok üzdü. (Bağırır) Mısır gibi ebedi can düĢmanımızın yönetimini, devlet düzenine

övgüler düzmek sana mı düĢtü? AĢağı ülke kralım Hannuzzi‟ye aynen katılıyorum; hayatımın

geri kalan yıllarında hedefim, Mısır‟ı Hatti ülkesinin bir parçası yaparak bütün dünyanın

Tabarna‟sı olmak! Sevgili tanrım Göklerin Büyük Tanrısı Tarhunna bana söz verdi; ben

Tabarna ġuppiluliuma‟yı dünyanın hakimi yapacak. Ama-Dıngır baĢrahibe de müjdeyi verdi,

ha ha haaa!(Herkes susmuş, yukarı ülke kralı Zida ve kral vekili Telipinu endişeli, Hannuzzive

Mastigga gizli bir sevinç içindedir. Tavananna da düşünceli gözükür ama kahkahaya kısmen

katılır.) Sevgili kraliçem Malnigal bir sözün varsa söyle!

TAVANANNA _ ; (Gerçek duygularını saklayarak, akıllıca) Sözüne sözüm mü olur sevgili

büyük Kral‟ım? Sen dünyanın hakimi olduğunda ben de hakîmesi olacağım dünyanın. Bence

izin verelim de Kral Vekili sevgili oğlumuz Telipinu sözlerini tamamlasın. Mısır ve Bölgeye

iliĢkin en taze ve gerçekçi bilgileri o verecektir. Yukarı ülke kralı Zida kayınbiraderimin

Page 29: Ismail Kaygusuz

düĢmanı yenmek için “çok ayrıntılı soruĢturma ve incelemeler yapmadan, iç müttefikler ve

iĢbirlikçi güçler kazanmadan mümkün olmaz” sözlerini yabana atmamak gerekir...

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; (Mutlu ve arzulu bir gülümsemeyle) ĠĢte benim akıllı

karım, büyük diplomat kraliçem Malnigal bu! Açıklamalarına devam et kral vekili oğlum.

KRAL VEKĠLĠ TELĠPĠNU _ ; Mısır Firavunu Akhetaton‟un ölümünden bu yana on yıla

yakın bir zaman geçti. O Mitanni ve kendi uydu krallarının Hititlere karĢı yardım isteyen

mektuplarına yanıt bile vermiyor; Büyük Kralımız ġuppiluliuma‟ya karĢı düĢmanca

davranıĢa girmek istemiyor ya da öyle görüntü veriyordu. Bugün onun ölümünden beri

Firavunluk tahtında zayıf ve çelimsiz oğlu 17-18 yaĢlarındaki Tutankhamon oturmaktadır.

Ama, tahtın asıl sahibi kendisinden çok yaĢlı ablası ve karısı olan Kraliçe Ankhesenamon gibi

zeki, hırslı ve kurnaz bir kadın oturmaktadır. Eski kraliçe Neferditi‟nin babası Ay ile askeri

baĢkomutan Horemhep‟in saray entrikalarıyla baĢetmeğe çalıĢtığından Mitanni, Arziya,

KarkamıĢ ve diğerlerine ancak dolaylı desteklerde bulunabiliyordu, ama biz onun da yollarını

kestik.

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; Telipinu, yerine vekil olarak kimi bıraktın beni ziyarete

gelirken? Yeterli askeri ve savaĢ arabası var mı?

KRAL VEKĠLĠ TELĠPĠNU _ ; Onu arzedeceğim yüce Kralım: Yaya askerimiz de savaĢ

arabalarımız da yeterli değil; altı yüz asker ve otuz kadar savaĢ arabasıyla yerime bıraktığım

komutan Lupakki, Murmuriga‟yı elinde tutamaz. SavaĢ meclisinde bir an önce karara varıp,

oraya bir ordu göndermeliyiz.

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; Yazbaharda yollar açılır açılmaz, oraya güçlü bir ordu

göndereceğiz. Zida –biraz canımı sıktın ama neyse- toplantıdan sonra hemen yola çık, Yukarı

Ülke‟ye dön. HattuĢa‟da yerime bıraktığım veliaht prensim Arnuvanda‟yı haberle ve birlikte

orduyu hazırlayın. Ordunun baĢına sen geç, o tecrübesizdir; Arnuvanda‟yı yardımcı komutan

yapacaksın. Karlar eriyip yolların çamuru kurur kurumaz, piyadelerinizi ve savaĢ

arabalarınızı hızla Murmuriga‟ya indiriniz. Baharın en geç üçüncü ayı sonunda, yani yazın

baĢında zaferinizi duymak istiyorum. (Biraz ferahlamış olarak ayağa kalkan Zida tok bir

sesle, “Emredersiniz Büyük Kral‟ım!” der.) Mitanni‟yi ve KarkamıĢ‟ı ortadan kaldırıp, sadık

birer uydu krallık yaptıktan sonra KadeĢ‟e inecek ve Mısır‟la büyük bir maydan savaĢı

vereceğiz ve ordularımıza sen baĢkomutanlık yapacaksın Hannuzzi; seni resmen

baĢkomutanlığa atayorum! Bu büyük savaĢı torunlarıma bırakmıyacağım, eğer sevgili tanrım

Tarhunna beni yanına çağırıp tanrılaĢtırmazsa...

SAHNE 12

Birden dünya zamanı durur. Savaş meclisinde bulunanlar, son anki duruşlarında hareketsiz

kalırlar. Telipinu ve kızkardeşi Alanzu tanrı giysileri içinde görünürler.

Telipinu, Alanzu ve öncekiler

TELĠPĠNU _ ; KonuĢulanların hepsini onlara görünmeden duyduk izledik. Ne düĢünüyorsun

Alanzu?

ALANZU _ ; Tabarna ġuppiluliuma dünyayı büyük felaketlere sürükleyecek büyük savaĢ

kararını kafasında zaten vermiĢ, bu toplantıda da açığa vurdu. Benim hiç beklemediğim kiĢi,

yukarı ülke kralı Zida, barıĢcıl olmasa da mantıklı bir konuĢma yaptı.

TELĠPĠNU _ ; Ama nedense Tabarna tarafından azarlandı. Malnigal akıllı davranıp, onun

sözlerinin doğruluğunu onaylayarak durumu yumuĢattı. Kral vekili Telipinu‟ya göre, Mısır

Kraliçesi de fena halde savaĢ taraflısı; Toth‟un ona yakınlaĢmasının da pek yarar sağlamadığı

anlaĢılıyor.

Page 30: Ismail Kaygusuz

ALANZU _ ; Bizim iĢimiz de pek kolay olacak gibi görünmüyor. AĢağı ülke kralı Hannuzzi

de Ama-Dıngır Mastigga da büyük savaĢ çığırtkanları olduklarını gösterdiler. Tabarna

ġuppiluliuma‟ya yaranmak için söylemedikleri kalmadı.

TELĠPĠNU _ ; Her ikisininde düĢündüğü varlık , ihtiĢam; zenginliklerine zenginlik katmak!

Kral savaĢçıl düĢüncelerden vaz geçse, bu çıkarcı kiĢilikler hemen dönüp en barıĢcıl

görüntüye geçerler. Ancak biz ikisine de çıkarlarının tam tersine olarak, bu dönekliği barıĢcıl

görüntüye çevireceğiz. Haydi iĢ baĢına!

ALANZU _ ; Tamamdır sevgili ağabeyim, görevimize baĢlayalım.

(Telipinu Hannuzzi‟ye, Alanzu Mastigga‟ya doğru bakarak yavaşça ilerlemeye başlar. Aynı

anda her ikisi de yerlerinden kalkarak büyülenmiş/hipnotize edilmişçesine tanrılara doğru

yaklaşır. Öbürleri zaten taşlaşmış gibi kıpırtısız beklemektedir. Ayrıca Hannuzzi Alanzu‟yu,

Mastigga Telipinu‟yu görmez, her biri iri iri açılmış gözlerle kendi karşısındaki tanrıya

bakar, konuşamaz)

TELĠPĠNU _ ; Hannuzzi, beni çok seven kulum! YaĢam boyu baĢarılarını gerçekleĢtirdiğim,

varlıklı kıldığım aĢağı ülkenin kralı Hannuzzi! Ben Telipinu, seni onurlandırmak için

karĢındayım; sende kendimi göstererek bu meclise katılıyorum. (Ellerinden tutar) Ben sen

olacağım, sen de ben ... Senin donunda ben konuĢacağım.(Susar, Alanzu Mastiggaile

konuşurken onu yavaş yavaş kendine doğru çeker)

ALANZU _ ; Mastigga, benim sevgili kulum! En sonunda göründüm iĢte sana; yaĢamın

boyunca hep beni gördüğünü söylediğin-halkı kandırdığın yalanların gerçek oldu. Ben

Alanzu, sende ve senin donunda görünüm alanına çıkacağım. Sende ben konuĢacağım bu

mecliste. Artık ben senim , sen bensin ve sen de bir tanrı oluyorsun. Ver ellerini bana

Mastigga. (Mastigga bir robot gibi ellerini ona uzatır. Her iki tanrı da iki kuluyla burun

buruna gelir vücutları iyice birbirine yapışır ve o anda yanan sönen ışıklar, duman, fırtına

sesi içinde birkaç dakikalık bir kaos/karışıklık ortamı sonrası tanrılar kaybolur. Hannuzzi ve

Mastigga yerlerine oturmuştur. Zaman kaldığı yerden başlar.)

SAHNE 13

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; Evet, aĢağı ülke kralı Hannuzzi! SavaĢ meclisi toplantıları

biter bitmez kollarını çemirleyp hazırlıklarına baĢlayabilirsin. ġimdi senden, baĢtaki güzel

sözlerin, kulaklarıma çok hoĢ gelen o konuĢmana ekleyeceğin yeni düĢünce ve öneriler

bekliyorum. Kral vekilinin, kraliçenin ve benim sözlerimi ve buyruğumu duydunuz.

(Gülerek) Ama bir ara sen ve Mastigga dalıp bir yerlere gittiniz sanki. Haydi konuĢ!

AġAĞI ÜLKE KRALI HANNUZZĠ (Onun sesiyle Telipinu konuĢur) _ ; (Eski coşkulu ve

gururlu hali yitmiştir, ağırbaşlı ve düşünceli bir tavırla yavaşça kalkar) Büyük Kralım, yüce

Tabarna ġuppiluliuma. Önceki sözlerime hoĢunuza gidecek yeni düĢünce ve öneriler ne yazık

ki ekleyemiyeceğim. Tam tersine bütün söylediklerim hatalıydı ve bencilceydi; hepsini geri

alıyorum. Çünkü...(Bir anda soğuk bir hava eser ve herkes şaşkındır.)

BAġRAHĠBE MASTĠGGA _ ; (Hannuzzi‟nin soluklanmasından yararlanır) Ben de önceki

söylediklerimin çok yanlıĢ ve hatta tehlikeli hayaller olduğu yargısına vardım. Hepsini geri

alıyorum. Çünkü her savaĢ insanlık için yeni bir felaket olmuĢtur...

TAVANANNA MALNĠGAL_ ; (Şaşkınlıktan sesi zor çıkar) Yüce Kralım ne diyor bunlar?

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; (Onu duymaz, yüksek sesle) Siz ikiniz ne demek

istiyorsunuz ? Hannuzzi, hemen bir açıklama istiyorum!

AġAĞI ÜLKE KRALI HANNUZZĠ (Onun sesiyle Telipinu konuĢur) _ ; (Sakin ve güvenli)

Büyük kralım, Tabarna ġuppiluliuma! Açıklama mı istiyorsunuz? Tamam. Ama,

açıklamalarımı sonuna kadar dinlemelisiniz ki, anlam kazanabilsin. Hepiniz ĢaĢkınsınız,

görüyorum. Ben içimden gelen vicdanımın sesiyle ve zihnimi aydınlatan ulu tanrım

Telipinu‟nun verdiği ilhamla konuĢacağım. Otuz yılı aĢkın zamandır en yakınında

bulunmaktayım.Tanrılara ve insanlara karĢı iĢlediğin tüm suçların ve cinayetlerin ortağı

Page 31: Ismail Kaygusuz

oldum. Sıradan bir prensken krallığı kafana sokan binbaĢılardan birisiyim. Tam yüz elli yıllık

Telipinu anayasasına karĢı çıkarak, yasal kral olan kendi öz kardeĢini öldürerek devleti zorla

ele geçirdin; geleneksel Panku soylular meclisini dağıtıp iĢlevsiz kıldın. Telipinu yasasına

karĢı çıkmak da neki ? Parçalayarak, getirdiği tüm barıĢçıl kurumlarıyla birlikte yok ettin.

Tanrıların da onayladığı ve onu tam yüz elli yıl boyunca uygulayan atalarına ihanet ettin bu

yasayı ortadan kaldırdın. Yerine ne koydun Hatti ülkesinde? Kan, ateĢ ve göz yaĢı! Evet, otuz

yıldır sayısız ülkeleri iĢgal ederek, fetihler yaparak dünyayı kana ve ateĢe boğdun. (Zaman

zaman homurtular yükselirse de Tabarna‟nın işaretiyle hemen kesilir.) Bu dünyada

yaptıklarının cezasını çekeceksin ki, öbür tarafa günahsız gidesin, yoksa tanrılaĢamazsın.

Ancak senin günahların o denli fazla ki, Tanrılar, çocuklarını da torunlarını da senin

yüzünden cezalandıracaklar. Ulu tanrım Telipinu Hatti ülkesine sırtını çevirirse neler

olacağını biliyorsunuz. ĠĢte tam da onun sırtını çevireceği dönemde bulunuyoruz. Bu

bağlamda senin kurtuluĢun ve bağıĢlanman aynı zamanda Hatti ülkesinin kurtuluĢu olacak.

Benim için kurtuluĢ yok, çünkü hayatımı karartmak, beni cezalandırmak senin elinde.

Seninkiyse tanrıların ellerinde, cezanı onlar verecek. Unutma, benim sesimle Telipinu

konuĢuyor; senin kurtuluĢun için bir tek yol var...

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; (Endişesini alayla kapatmaya çalışırak) NeymiĢ o tek yol

Hannuzzi, tanrıları seslendiren benim ermiĢ baĢkomutanım ? (Öbürlerininden bazıları güler)

AġAĞI ÜLKE KRALI HANNUZZĠ _ ; (Yüksek sesle) BarıĢ, barıĢ ilan etmek! ġu savaĢ

meclisini barıĢ meclisine çevirmek. Kısacası dünyaya barıĢ düzeni getirmek. Bunu yaptığın

takdirde, bugüne değin iĢlediğin tüm suçların bağıĢlanacak tanrılar tarafından; Telipinu da

Hatti ülkesine sırtını çevirmeyecek! Beni Hitit orduları baĢkomutanı tayin ettin, söz ağızdan

çıkar. (Coşmuştur, Kralını huzurunda olduğunu unutmuşçasına) Ben Hitit orduları

baĢkomutanı Hannuzzi, Ģimdi buradan barıĢ duyurusu yapıyorum! Telipinu bende, benim

sesimle konuĢuyor; ben baĢkomutan olarak barıĢ çağrısı yapıyorum, yüce Telipinu‟nun

buyruğudur; sen de büyük Kral olarak barıĢ duyurusu yapmalısın!..

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; (Bu son sözleriyle onun aklını yitirmiş olduğu yargısına

varır) Yeter artık susturun Ģu zıvanadan çıkmıĢ herifi , alıp götürün gözümün önünden! Tıkın

deliğe it ötene kadar kalsın, orada aklı baĢına gelir. Az daha konuĢursa –haĢa- kendisini tanrı

Telipinu ilan edecek! (İki kral muhafızı içeri girip Hannuzzi‟yi kollarından tutup sürüleyerek

dışarı çıkarırken “Seni ancak barış kurtarır, barış, barış, bar, barışşşş!” diye bağırdığı

duyulur ve ses kesilir. Az sessizlik) Çok iyi biliyorum ki, otuz yıl geçmiĢ olasına rağmen,

HattuĢa soyluları arasında hâlâTelipinu yasasını çiğnediğimiz dedikodusu yapılıyor. Evet,yüz

elli yıllık kemikleĢmiĢ yasanın bazı temel maddelerini çiğnedim. Hannuzzi‟yi bugün

birdenbire aklı bir karıĢ yukarıya çıkmıĢ görmek, o söylediklerini duymak doğrusu çok

ĢaĢırttı beni. Açıkça itiraf ettiği gibi yaptığım askeri darbede kendisi en yakınımdaydı.

Telipinu yasasına göre soyluların Panku danıĢma meclisinin de onayıyla büyük kral olan

veliahd Tutalya‟nın taht odasına ilk giren binbaĢılardan biriydi Hannuzzi. Nasıl oldu da Ģimdi

soyluların bu dedikodularını yüzüme karĢı haykırma cesaretini gösterdi?

TAVANANNA MALNĠGAL _ ; Büyük Kral‟ım, belki de senin dağıtmıĢ olduğun Panku

meclisi bir sivil darbe hazırlığında bulunuyor ve Hannuzzi‟yi satın almıĢlardır.

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; Hayır Kraliçe‟m, satın alınan ve Panku‟nun sözcülüğünü

soyunan biri olsaydı Hannuzzi, bu kadar uzun zaman beklemezdi ve hem de savaĢ meclisinde

bunu söylemenin ağır sonuçlarını iyi bilir.

KRAL VEKĠLĠ TELĠPĠNU _ ; Büyük Kral‟ım, hayatını ortaya koyduğunu söylemiĢ

olmasıyla da durum açıklanamaz. Panku üyelerinin varsa, böyle bir gizli planına da yararı

dokunmazdı bu davranıĢı.

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; Tersine zararı dokunur. Zida bu konuda seni

görevlendiriyorum; yarından itibaren iĢlevsiz ve sadece geleneksel olarak sürdürülen Panku

soylular meclisi üyelerini gizli koğuĢturma baĢlatırsın. Hannuzzi iyi biliyordu ki, eğer

Page 32: Ismail Kaygusuz

Tutalya kardeĢim tahtta kalsaydı, bugün Hatti ülkesi tümüyle çevremizdeki düĢman ülkeler

tarafından paylaĢılmıĢ ve çoktan HattuĢa çökmüĢ, devlet ortadan kalkmıĢtı. O çok önemsenen

ve üzerinde durdukları Telipinu yasasının buyurduğu “birinci dereceden evladın kral

olması”nı maddesini uymayıp, veliahd kralı öldürtmem Tanrılara karĢı gelme değildi. Çünkü

ben, sevgili tanrım Tarhunna‟yı örnek almıĢtım kendime, onun izinden gittim. Bazı kutsal

Ģarkılarda öz oğlu, bazılarında damadı olduğu anlatılan büyük ejderha Ġlluyanka‟yı, tanrılara

ve insanlara zarar vereceği için pusuya düĢürüp, kendi elleriyle öldüren göklerin fırtına tanrısı

Tarhunna‟nın yaptığını yaptım. Tutalya da insanlarımıza ve ülkemize zararlı olacaktı,

Ġlluyanka‟nın ruhunu taĢıyordu. Bunu ilk kez burada açıklıyorum: Kendisini örnek aldığım

için memnun olan göklerin fırtına tanrısı Tarhunna her zaman yanımda ve onun için girdiğim

bütün savaĢlarda üstün geldim. Dünyanın düzeni savaĢlar üzerine kurulmuĢ ve kuran da

tanrılardır. Güçlüler zayıfı ezer; onun için zayıflar güçlülerin koruması altına girip onun

yanında ve onun için çalıĢarak yaĢamak zorundadır. Tanrıların kurduğu düzeni değiĢtirmek

bana mı kaldı? Dilimizde çok kullanılan, belalara uğramanın, büyük tehlikelere düĢmenin baĢ

koĢulunu ifade eden “eğer Telipinu Hatti ülkesine sırtını dönerse” deyiminin anlamını

değiĢtiren Hannuzzi, “benim yaptığım savaĢlar yüzünden Telipinu Hatti ülkesine sırtını

döneceğe” çevirdi.

MASTĠGGA DIġINDA DĠĞERLERĠ _ ; (aynı anda) Hem de “Telipinu bende, benim

sesimle o konuĢuyor”dedi.(Kral dahil kahkahayla gülerler)

BAġRAHĠBE MASTĠGGA (Onun sesiyle Alanzu konuĢur) _ ; (Onlar gülerken ansızın

bağırır) Büyüklenme Tabarna ġuppiluliuma büyüklenme, bin tanrının en küçüğü bile senden

daha büyüktür. ġaĢkınlar, hepiniz dinleyin öyleyse; Tarhunna ve Hepat‟ın kızı,Telipinu‟nun

kız kardeĢi Alanzu da bende ve benim sesimle o konuĢuyor: Hannuzzi‟nin söylediklerine

aynısıyla katılıyorum. Tabarna ġuppiluliuma! Otuz yıl önce iĢlediğin büyük suç için bir çeĢit

savunma yaptın, ama yararsız; sen tanrı değilsin ki bir tanrıyı örnek alabilesin. Göklerin

Fırtına tanrısı Tarhunna‟nın sana yardımları onu örnek aldığından değil, tapınağında sık sık

dualar edip kurbanlar ve adaklar sunarak iyi kulluk gösterisinde bulunduğundan dolayıdır.

Tanrılar da insanlar gibidir, birbirleriyle zaman zaman dalaĢır ve yanlıĢ davranıĢlarda

bulunurlar; açıkça söyliyorum, çoğu yardımlar da Tarhunna‟nın sarhoĢ zamanlarına rastlar.

Ben Ama-Dıngır Mastigga, tanrıçam Alanzu adına konuĢuyorum: Fırtına tanrısı Tarhunna

senin çok aĢırı savaĢçılığın, suç ve cinayetlerinin ortağı olmak istemiyor ve sana artık yardım

etmeyecek, böyle bilesin. Ben de etmeyeceğim, düĢmanlarının zayıf yanlarını önceden görüp,

sana Alanzu ve Telipinu‟dan aldığım bilgiler olarak ulaĢtırırdım. Sana sarhoĢ Tarhunna

değil, asıl biz yardımcı olurduk; Telipinu-Alanzu-Mastigga üçlüsü! (Yeniden bir şaşkınlık ve

endişe yaşanmaya başlamıştır savaş meclisi üyeleri arasında) Unutmayınız, bende tanrıça

Alanzu konuĢuyor; bugüne dek ona asla bu kadar yakın olamadığım sevgili Tanrıça‟m

bunları açıklıyor...

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; (Şaşkınlık ve endiseyi dağıtmak için fırsat bulmuştur)

Demek ki, bizim Ama-Dıngır baĢrahibemiz bugüne dek hep bize yalan söylüyormuĢ; hiçbir

zaman Alanzu‟ya ve onun aracılığıyla Telipinu‟ya yakın olmamıĢ ve tüm kehanetleri de

kendi uydurmasıymıĢ! Geçen yıl ki Purilli bayramında bir HattuĢa köylüğünde geçen olayları

ve orada bir delirmiĢ köylünün Telipinu‟dan emir aldığını, sonra da kendisini tanrı ilan

ettiğini bize anlatan da sendin. ġimdi sana ne oluyor? Ne olacak kafayı oynatmıĢssın sen de

Hannuzzi gibi! (Mastigga onlar konuşurken, başı yukarıda vücudu dimdik ve güvenli, ama

orada değilmiş gibi durmaktadır. Hannuzzi de olduğugibi kendi asıl kişiliğinden eser yoktur

sanki)

YUKARI ÜLKE KRALI ZĠDA _ ; Büyük Kral‟ım! Az önce Hannuzzi‟nin saçmalamaları

sırasında, rakibim durumunda olduğundan yanlıĢ anlaĢılır diye konuĢmak istemedim.

Görülüyor ki onun da Ama-Dıngır Mastigga‟nın da ikiyüzlülüğü ve yalancılıkları ortaya çıktı.

Bırakınız Mastigga‟nın az önceki çok sıkı bir savaĢ taraftarlığı konuĢmasını, sizin de

Page 33: Ismail Kaygusuz

sözettiğiniz kendini Telipinu sanan köylününün cezalandırılması konusunda bana tavsiyesi

yasaları çok çok aĢan ne acımasız zalimliklerdi, bilemezsiniz!

DĠĞERLERĠ _ ; (Hep birden sorarlar) Ne gibi zalimliklerdi?

YUKARI ÜLKE KRALĠ ZĠDA _ ; Adamın ailesiyle birlikte, köyünün yıkılması ve

oturanlarının tamamının yokedilmesi bir yana, Purilli bayramında olayın tanığı olan, onun

dinlemiĢ olanların da öldürülmesini tavsiye etmiĢti bana. KuĢkusuz, ben kabul etmedim,

sadece yasaları uyguladım. Ama adam yer yarılıp yere girdi sanki, bir yıldır aranıyor.

Söylentiye göre kendini bir uçurumdan atarken görmüĢler. Bunu geçelim Mastigga‟nın Ģu

davranıĢının ardında, Hannuzzi‟ninkiyle ilintili bir bit yeniği görüyorum...

TAVANANNA MALNĠGAL _ ; (Araya girer) Bit yeniği dediğin büyük çıkarlar;

Hannuzzi‟nin arkasındaki güçlerden nasıl yararlanacağı. Örneğin HattuĢa Karum‟undan daha

fazla pay alabileceği düĢüncesi. Hatta yalnız HattuĢa‟daki değil, Hatti ülkesindeki tüm

tapınaklarda tanrılara adanan kurbanlar ve sunulardan devletin baĢrahibesi olarak Ģimdi

aldıklarından çok daha fazla elegeçirebilir miyim, isteği...

BAġRAHĠBE MASTĠGGA (Onunu sesiyle Alanzu) _ ; (Dimdik ayakta, korkusuz ve sakin)

Doğru olabilir, baĢrahibeniz Mastigga Zida‟nın ve Kraliçe‟nin bakıĢ açısıyla, hatta hepiniz

için Ģu anda iki yüzlü görülmektedir. Hatta çok bencil, hırslı, gözüdoymaz ve yalancı bir

kadın baĢrahibe olduğum da doğrudur. (Birden araya girmek isteyen Tabarna‟ya diklenir)

Sözümü kesmeyiniz, yineliyorum bende Alanzu konuĢuyor, beni konuĢturan o. Tanrısal

buyruğa karĢı gelmeyin! (Kimisi güler, kimisi çekinir) O köylüye yaptıklarım da, toplantının

baĢında savaĢ istemem de yanlıĢtı. Zaferler kazanılacağı ve Tabarna‟nın dünyanın sahibi

olacağı kehaneti de kocaman bir yalandı Büyük Kral‟a yaranmak için. Bunları hayatımı

ortaya koyarak söylüyorum, buna karĢı da bir bir diyeceğiniz olamaz.(Derin soluk alır ve

birden farklı ve tok bir sesle Alanzu kendi sesiyle konuşmaya başlar, ortamı yine geçici

şaşkınlık ve ürperme sarar ) Hitit ve Mısır baĢ tanrıları bir toplantı yaparak, aralarında

uzlaĢıp ebedi barıĢ kararı aldılar. Tabarna ġuppiluliuma! Hannuzzi‟nin dedikleri doğrudur;

kurtuluĢun dünya barıĢı ilân etmekten geĢer. Çünkü Hannuzzi‟de konuĢan Telipinu‟ydu.

(Ellerini havaya kaldırarak, bağırır) Ben tanrıça Alanzu, Mastigga donunda konuĢuyorum:

Tabarna barıĢ ilan etmelisin. SavaĢ düzeni değiĢsin artık, barıĢa dönüĢsün; barıĢ, barıĢ, barıĢ

istiyorum! (Birkaç saniyelik susukluktan sonra Tabarna kahkahayı koyverir ve herkes

gülmeye başlamıştır.)

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; (Hafifleyen gülmesini sürdürürken) Gördünüz mü Ama-

Dıngır‟ımız baĢrahibe Mastigga sonunda kendisini tanrıça Alanzu ilan etti, güzel de ses

taklidi yaptı doğrusu. DuruĢuna bakın, nasıl da heybetli! Bu kadın delirmiĢ, aklını yitirmiĢ

Hannuzzi gibi ve onun gibi de kafese kapatılmayı hak etti.. O hiç değilse ben Telipinu‟yum

dememiĢti. Kimbilir sevgili tanrıça Alanzu bu çirkin kadının kendisini ona benzetmesine

nasıl da öfkelenmiĢtir? Götürün Ģu deli cadıyı Hannuzzi‟nin yanına. (Kadını „Barış, barış,

barış!‟ haykırışlarıyla sürüklenerek çıkartılır iki muhafız tarafından)

KRAL VEKĠLĠ TELĠPĠNU _ ; (İlk sözü ona verir Tabarna) Büyük Kral‟ım, bana göre her

ikisinin de bu düĢünceleriyle yaĢaması da, bu nedenden öldürülmesi de tehlikeli. Hatti

ülkesinde birisi büyük savaĢ kahramanı, diğeri Ama-Dıngır, Tanrıların anası baĢrahibe, bin

tanrının elçisi olarak çok iyi tanınıyor.

YUKARI ÜLKE KRALI ZĠDAN _ ; Ayrıca ortalıkta görünmezlerse, soylular , kentliler ve

asıl askerler Hannuzzi‟yi; Hattili yurttaĢlar özellikle dindarlar ve kendilerini Telipinu‟nun,

Alanzu‟nun kulları sayanlar Mastigga‟yı sorarlar. Haklarında akıl almaz dedikodular üretirler

ve ülka sarsılır...

TAVANANNA MALNĠGAL _ ; (Akıl yürütür) Niye kendinizi üzüyorsunuz ki? Günün

yarısında fikir değiĢtirenler, gece yarısından sonra da yine değiĢtirirler fikirlerini. Sabahı

bekleyelim, göreceksiniz...

Page 34: Ismail Kaygusuz

TABARNA ġUPPĠLULĠIMA _ ; Kraliçe‟m doğru söylüyor. Sabaha kadar ikisi birarada

kalsınlar tutuklu kafeslerinde. Göreceksiniz yarına bile kalmadan piĢman olur, sözlerinden

dönerler...

SAHNE 14

Tabarna konuşmasını tamamlamadan yeniden zaman durur, aynı kişiler son durumlarında

kalır.Onlara görünmeyen Telipinu ve Alanzu ortaya çıkar.

TELĠPĠNU _ ; Alanzu, Tabarna ġuppiluliuma haklı; sabahı bile beklemeye gerek kalmadan

ikisi de, biz kendilerini terkeder etmez Kral‟ın huzurunda neler söylediklerini zaten

hatırlamıyacaklar.

ALANZU _ ; Peki Ģimdi ne yapmayı düĢünüyorsun Telipinu?

TELĠPĠNU _ ; Galiba bir tek yol kaldı; Kral ve Kraliçe‟yle yüzyüze gelmek... ALANZU _ ;

Onlara tanrı olarak görünüp korkutacak mısın?

TELĠPĠNU _ ; Hayır tanrı değil insan olarak, onun en değer verdiği uygun birinin donunda.

(Birden aklına gelir) Yahu acaba Toth ne durumda Firavun Tutankhamon ve

Ankhesenamon‟la? Onu bir arasam iyi olacak. (Elini cebine attığında cep telefonu çalar) O

benden önce davrandı.

TELĠPĠNU _ ;(Telefonda) Dinle, Toth Ģu anda bir fikir geldi aklıma. Sen Nefer-Rohu‟nun

donuna girecek, yani onun kiĢiliğinde görünecektin değil mi?

TOTH‟UN SESĠ _ ; Evet, ama sizin gibi ona fazla kendim olduğunu hissetmiyeceğim, yani

sonunda öyle „ben Toth‟um dedirtmeyeceğim. Ben onun beyninde yuvalanıp düĢüncelerini

değiĢtireceğim. Akıllıca sözlerle barıĢı savunduracağım ona.

TELĠPĠNU _ ; Belki sen de sonunda bizim yaptığımızı yapmak zorunda kalacaksın, ama

herne yaparsan yap, elindeki telefonu kapatmadan, tam karĢınıza gelecek biçimde, uygun bir

yere yerleĢtir. KonuĢmaları ve olup bitenleri biz de buradan izleyelim. (Kendisi de elindeki

telefonu karşılarına uygun bir yere koyup, ekrandan izlemeye başlarlar.)

Sahne değişir

Mısır Akıl ve Bilgelik TanrısıToth’un Telefonda Anlattıkları

SAHNE 15

Firavun Tutankhamon tahtında oturmakta ve iki yanında zenci köleler ağır ağır onu

yelpazelemektedir. Bir basamak altında sağda otuzun üzerinde bulunan kraliçe

Ankhesenamon tahtında, aynı hizada Firavun‟un solunda rahipler meclisinin (Baset)

başkanı ve Doğu‟nun en akıllı adamı büyük yazıcı-öğretmen Nefer-Rohu ve bir basamak

aşağıda Mısır orduları başkomutanı Horemheb ayakta durmaktadırlar.

Toth balıkçıl kuşu kafası ve heybetli vücuduyla ayakta kıpırdamadan duran Nefer-Rohu‟ya

iyice yaklaşır ve vücuduna yapışarak onunla birleşip Nefer-Rohu‟da yokolur. Duran zaman

yeniden harekete geçer ve Mısır krallık savaş meclisi kaldığı yerden başlamıştır.

Sahnede geçen olayların, bir şekilde seyirciye telefon ekranındaki görüntüler olduğu izlenimi

verilmelidir. Ya da bu sahne telefon ekranındaki görüntünün arka duvara (perdeye)

yansıtılmış geniş projeksiyon film kareleri olarak da gösterilebilir.

Page 35: Ismail Kaygusuz

(Genç Mısır Firavunu Tutankhamon ve Kraliçe Ankhesenamon)

TUTANKHAMON _ ; (Kaldığı yerden konuşmasını sürdürmektedir, yaşından beklenmeyen

bir olgunlukla) Ne diyordum? Tahta oturalı beri hep baĢ düĢmanımız Hititlerin savaĢ

arabalarının topraklarımıza saldıracağı endiĢesiyle bekleyip durduk. Öğretmenim yazıcılar ve

rahipler baĢı Nefer-Rohu‟nun az önce söylediği gibi, „kafalarımız Hitit korkusuyla doldu,

savaĢ arabalarının çıkardığı toz bulutları, korku bulutuna dönüĢüp üzerimizi kaplamıĢ sanki.

Silkinip kendimize gelmeliyiz, üstümüze çöken bu hayali bulutu kaldırıp atmalıyız. Bu

yüzden hep savunma hazırlıkları içindeyiz, savaĢa girmeden halkımıza savaĢ hali

yaĢatıyoruz.‟ Bu sözler hepinizin kulağına küpe olsun. Saldırarak, savaĢta savaĢı yaĢamalıyız.

Yıllardır savaĢa hazırladığın Mısır ordularının gücünü görmek istiyorum baĢkomutan

Horemheb!

KRALĠÇE ANKHESENAMON _ ; (Daha önce davranır) Yüce Firavunumuzu candan

alkıĢlıyorum. (O alkışlayınca, herkes alkışlar) Evet, Mısır orduları miskinliği üzerinden

kaldırıp atmalı. Doğrudur düĢmanımız güçlü. Tabarna ġuppiluliuma, kuzeyimizdeki ülkelerin

çoğunu buyruğu altına alıp, kendine uydu yaptı. (Ayağa kalkmıştır, öfkeli) Onun böylesine ve

bu dönemde güçlenmesinin nedenlerinin baĢında bizim uyuĢukluğumuz gelir. Babamız

tanrılaĢmıĢ Akhenaton‟un çok durgun ve baĢarısız geçen son yıllarında bile Mısır orduları bu

denli uyuĢuk durumda beklemiyordu. Kuzey‟e de güneye de birçok akınlarda bulunmuĢtu.

Zaten yaĢlı eski baĢvezir Ay‟ın AĢağı Mısır ordusunun varlığı bile tartıĢılır durumda! ġu

toplantıya bile yetiĢemedi, Horemheb, yüce Firavun‟umuzun dediği gibi silkin artık, yıllardır

hazırladığın ve övündüğün ordumuzun gücünü görmek istiyoruz.

BAġKOMUTAN HOREMHEB _ ; Yüce Firavun‟umuz Tutankhamon ve büyük kraliçemiz

Ankhesenamon! Mısır ülkesinin orduları ne uyuĢuktur ve ne de korkak, böyle bir suçlamayı

asla kabul edemem. Ordumuz tam hazırlıklı ve tedbirlidir. Doğrudur; ülkemiz kuzey

düĢmanımız Hititler yüzünden yıllardır savaĢ hali yaĢamakta ve bu halkımızda tedirlinlik,

endiĢe ve baĢka duygular uyandırmaktadır. Ama artık fırsat kapıya dayanmıĢtır. Az önce de

bildirdiğim gibi, birkaç yıl Mısır‟da sığınmacı olarak yaĢayan Mitanni kralı TuĢratta, Arziya

ve KarkamıĢ krallarıyla iĢbirliği edip değiĢik yerlerde isyanlar çıkardılar. Halpa‟daki

Tabarna‟nın oğlu kral vekili Telipinu‟yu büyük sıkıntılara soktular.

Page 36: Ismail Kaygusuz

KRALĠÇE ANKHESENAMON _ ; Doğru da, yine benim ısrarlı iteklemeleriyle TuĢratta ve

müttefiklerine sunduğumuz gizli desteklerle bu cesareti gösterebildiler. Ama yeterli mücadele

edemedikleri için yenildiler.

BAġKOMUTAN HOREMHEB _ ; Pek sayılmaz Kraliçe‟m, sadece iki karĢılaĢmada

yenildiler, ama Mitanni ordusu hemen toparlandı verdiğimiz lojistik destekle. Ayrıca ilk kez

savaĢ meclisinde açıklıyorum; Mitanni askerleri kılığında iyi yetiĢmiĢ bir birliğimiz, çok

güvendiğim bir komutanın emrinde TuĢratta‟yla birlikte savaĢıyor. KıĢı geçirmek için

Murmuriga‟da karargah kuran Kral Vekili, çok az bir asker ve savaĢ arabasının baĢında

Lupakki‟yi bırakıp, kendisi AĢağı Ülke krallığı baĢkentine gitti.

TUTANKHAMON _ ; Bu arada bölgede neler oluyor? Sen ne yapıyorsun?

BAġKOMUTAN HOREMHEP _ ; Yüce Firavun‟um, oradaki birlik komutanım Lupakki‟yi

çok iyi tanıyor; satın alınacak ve kolayca para karĢılığı saf değiĢtirecek biriymiĢ, bu iĢimize

yarar. ġu anda Mitanni kralı Murmuriga‟yı istila hazırlığında. Haber bekliyorum. Ġstila

baĢarılı olduğunda, gizli Mısır birliğini iki katına çıkartacağım. Arziya ve KarkamıĢ‟la da

birbirinden habersiz birer andlaĢma yaparak destek sözü vereceğiz. Hitit orduları HattuĢa‟dan

ancak yaz baĢında yola çıkabilir. O zamana kadar biz bu tampon ülkelerin kimini müttefik,

kimini uydu olarak kullanıp Kizzuvatna bölgesi sınırlarına, Adaniya‟ya ulaĢırız. Bir yandan

zaten Mısır‟ın büyük ordusunu KadeĢ‟te karĢılama hazırlığındayız. AĢağı Mısır kralı baĢvezir

Ay, güney ordusunun yarısını kuzeye sevketmelidir.

FĠRAVUN TUTANKHAMON _ ; (Kendisinden beklenmeyen bir askeri taktikçi gibi) Belli

ki, Mısır askerinin burnu kanamadan, tampon ülkelerin savaĢçı kuvvetlerini kullanarak ve

kendini gizleyerek Hatti ülkesini iĢgal etmeyi düĢünüyorsun,. BaĢarısız olunursa da olaylarla

ilgin yokmuĢ gibi davranacak belki Tabarna‟ya dost eli uzatacaksın. Kısacası herĢey,

müttefik ve uydu ülke kuvvetlerinin, yaz baĢına kadarki baĢarılarına, yani Kizzuvatna‟da

Adaniya‟yı elegeçirmelerine bağlı.

BAġKOMUTAN HOREMHEP _ ; Doğru yüce Firavunu‟m Tutankhamon. Bunu baĢardıkları

takdirde, KadeĢ‟deki ordudan hatırı sayılır bir kuvveti suretle Adaniya‟ya sevkederiz.

Tabarna ġuppiluliuma‟nın büyük ordusu AĢağı Ülke‟ye inmeden bu kuvveti ulaĢtırmamız

gerekiyor. Biz aĢağı Hitit ülkesini tümüyle iĢgal ettiğimizde, Hitit büyük ordusu gelse bile,

KadeĢ‟ten gelecek olan ikinci büyük parti de onu arkadan saracak ve böylelikle Hitit

ordusunu kendi ülkesinde boğacağız inanın Efendimiz!

FĠRAVUN TUTANKHAMON _ ; (Tüm bunları kaygı içinde dinleyen ve onaylayıcı hiçbir

davranış göstermeyen Nefer-Rohu‟ya dönerek) Toplantının baĢında en çok konuĢan ve

değerli önermelerde bulunan sevgili öğretmenin Nefer-Rohu! Horemheb‟in açıklamaları

karĢısında dut yemiĢ bülbüle döndün. Ne bu hal? Yoksa akıl ve bilgelik tanrısı Toth senden

ilhamını kesti mi?

KRALĠÇE ANKHESENAMON _ ; Galiba öyle sevgili Tutankhamon. Saygıdeğer

öğretmenimiz bir süredir dilini yuttu...

BAġRAHĠP NEFER-ROHU _ ; (Ağır ağır güvenle başını kaldırır. Sanki değişik bir kişiliğe

bürünmüştür; bu diğer kişilerin ona biraz şaşkın bakışlarından anlaşılır.) Yüce Firavun‟um

ve büyük Kraliçe‟m! Hayır ne sesi kesilen bülbüle döndüm ne de dilim tutuldu! Belki de

tartıĢmalardan zihnim aydınlandı ve düĢüncelerim tam anlamıyla değiĢti. Söylenenleri de

doğru bulmuyorum. Ayrıca yüce tanrım Toth‟u da kendime her zamankinden daha yakın

hissediyorum. Eminim ki zihnimi aydınlatan, daha akıllıca düĢünmemi sağlayan da odur.

KonuĢmama sevgili tanrım Toth‟un sözleriyle baĢlayacağım.

BAġKOMUTAN HOREMHEB _ ; Yani karĢımıza çıkıyorsun; hepimizin hemfikir oldu

Hititlere karĢı topyekün seferberliğe karĢı mı cıkacaksın? Üstelik bu “topyekün seferberlik”

söylemini de ilk kez sen dile getirdin baĢtaki konuĢmanda!

BAġRAHĠP NEFER-ROHU _ ; Evet öyle, önceki söylediklerim ve sizin düĢüncelerinizin

Ģimdi tam karĢısındayım. Toth Ģöyle buyurur:

Page 37: Ismail Kaygusuz

“ Ben temiz ellerin, yakıp yıkmayı ve yoketmeyi haksızlık görenlerin mükemmel yazıcı-

öğretmeniyim.” Ben Nefer-Rohu da “gerçeğin ve adaletin tanrısı ve tanrılar adına doğru ve

adil yargılar veren” akıl ve bilgelik tanrısı Toth‟un kulu ve öğrencisiyim. Yüce Firavun‟um

Tutankhamon‟un kana bulanmamıĢ; yakıp-yıkan, haksızlık yapmayan ellerin ve kalbin sahibi

olduğu için öğretmenliğini üzerime aldım. Kraliçe‟m için aynı sözleri kullanmasam da,

onsekizinci sülalenin ana kraliçesi Neferditi‟den daha merhametli, adalet sahibi ve sözünün

eri olduğunu söyleyebilirim. (Herkes şaşkındır) Ġkinize de derslerimde tanrı Toth‟un yazı,

hesap, adalet ve ahlâk bilgilerini verdiğimi sanıyordum. Görüyorum ki, görevimi tam yerine

getirememiĢim. Beni azletmelisiniz ki, belki birazdan yapacaksınız!

FĠRAVUN TUTANKHAMON _ ; Ne demek bütün bunlar Nefer-Rohu? Seni ne diye

azledelim? Görevini en iyi bir biçimde yapıyorsun. Sen rahipler meclisi Bastat‟in baĢkanı ve

Doğu‟nun en akıllı insanısın. Akıl tanrısı Toth‟un yeryüzü temsilcisisin.

KRALĠÇE ANKHESENAMON _ ; (Anlamlı ve bir şeyler anımsatırcasına) Yoksa hiç

kimsenin bilmediği bir gizli günahın mı var? Onun için mi görevine son verileceğini

söylüyorsun.

BAġRAHĠP NEFER-ROHU _ ; (Ne demek istediğini anlamıştır) Benim senden gizlenmiĢ

bir günahım yoktur Kraliçe‟m. Siz yüce Firavun‟um ve Kraliçe‟m, sizler ellerinizi kana

bulamaya, adaletli karakterinizi terketmeye, zalim ve savaĢçıl olmaya karar verdiğinz zaman

ben görevimden uzaklastırılmıĢ olacağım.

KRALĠÇE ANKHESENAMON _ ; (Bağırarak) Yani sen savaĢa karĢısın öyle mi? Hititlerle

savaĢ yapmayalım; gelsin ülkemizi iĢgal etsin, yaksın yıksınlar karĢı koymayalım; Hitit

Tabarna‟sının kölesi olalım öyle mi? Bu ne utanmazlık?!

FĠRAVUN TUTANKHAMON _ ; (Sakin, olgunca ve otoriter) Kraliçe‟m, sesini fazla

yükseltme huzurumda! Bu ikinci oldu, üçüncüsünde toplantıdan atarım bilmiĢ ol!

KRALĠÇE ANKHESENAMON _ ; (Bu kesin uyarıyla siner) BağıĢlayınız yüce Firavun‟um,

bir daha olmayacak. Beklemediğim kiĢiden böyle bir fikir...

FĠRAVUN TUTANKHAMON _ ; (Sözünü keser) Nefer-Rohu henüz daha fikrini açıkça

söylemedi ki.. Devam et ve açık-seçik ol Nefer-Rohu! Sen hep dersin ya, „açık ol ruhun

temizlensin, açık ol insanlar sana güvensin‟. Böyle dolaylı ve dolambaçlı konuĢursan, ben de

Kraliçe‟m gibi niyetinin kötü olduğuna hükmederim.

BAġRAHĠP NEFER-ROHU _ ; Tanrı Toth‟un sözleriyle baĢlayarak savaĢlara karĢı

olduğumu belirttim. Ama savaĢa karĢı olmam, Kraliçe‟mizin suçlamalarını kabul ettiğim

anlamına gelmemeli. Ülkeyi savunmak baĢka, saldırganlık, iĢgal ve istila savaĢları daha baĢka

anlam taĢırlar. Ben savaĢın yerine barıĢı koyarak, karĢılıklı dayanıĢma ve birlik iĢinde dünya

nimetlerini paylaĢalım diyorum.

BAġKOMUTAN HOREMHEB _ ; (Aynı anda) Olmayacak Ģeyler söylüyorsun Nefer-Rohu;

dünyanın düzeni savaĢla sağlanıyor.

KRALĠÇE ANKHESENAMON _ ; (Sakin biçimde) Güçlü olan krallar zayıfları kendilerine

bağlayarak dirlik ve düzeni sağlıyorlar.

BAġRAHĠP NEFER-ROHU _ ; Tabarna ġuppiluliuma çevresindeki pek çok zayıf krallıkları

kendine bağladı; dirlik düzen sağlandı mı? Tersine zulüm ve baskı arttı, isyanlar savaĢlar hep

sürüyor, insanlar ölüyor.

FĠRAVUN TUTANKHAMON _ ; Sen hep anlatırdın derslerinde; evrenin düzenini yöneten

Maat‟tır. Onun kurduğu ve koruduğu bu düzeni kimse bozamaz, değiĢtiremez. Mısır Firavunu

olarak dünyanın savaĢ düzenini, barıĢa çevirmek benim elimden gelir mi? Hem bana mı

kaldı? Bunu ancak tanrılar yaparsa, yapar.

BAġRAHĠP NEFER-ROHU _ ; Tanrılar kendi aralarında savaĢmıyorlar artık, barıĢ düzenini

çoktan kurdular. Mısır ve Hitit tanrıları göksel saraylarında birlikte toplanıp eğleniyor,

birlikte ortak kararlar alıyorlar evreni yönetirken. Ġnsanları yöneten sizler neden

yapmıyorsunuz ki? Yüce Firavun Tutankhamon ile büyük kral Tabarna ġuppiluliuma neden

Page 38: Ismail Kaygusuz

barıĢıp elele vermesin, birlikte hareket emesinler? Tanrılar da bunu istiyor; kendi aralarında

kurdukları barıĢ düzeninin dünyaya yansımasın arzu ediyorlar. (Bu kâhince sözleri sessizce ve

şaşkınlıkla dinlenir)

FĠRAVUN TUTANKHAMON _ ; Sen bunları nereden biliyorsun Nefer-Rohu?

KRALĠÇE ANEKHESAMENON _ ; Bilgin öğretmenimiz kafadan uyduruyor ya da kendini

tanrılardan biri olarak görüyor ki, bunları biliyor.

BAġRAHĠP NEFER-ROHU _ ; (Kendini ele vermemeye çalışarak) Bunlar beni

varsayımlarım. Tanrısal söylencelerde (mitolojik öykülerde) anlatılan tanrılar arası savaĢlar

var mı Ģimdi? Hiç duydunuz ve hiç bir belirtisini gördünüz mü?

HEP BĠRDEN _ ; Tanrıları Ģimdiye dek gören mi var?

FĠRAVUN TUTANKHAMON _ ; (Alaycı) Öğretmenimizin, çok yazıp okumaktan olmalı,

aklı baĢından bir karıĢ yukarı çıkmaya baĢlamıĢ. Ama ben yine de merak ediyorum; nasıl bir

barıĢ düzeni kurulmasını istiyor? Bunu bize açıklasın.

BAġRAHĠP NEFER-ROHU _ ; (Çelişkili konuşmasından kurtarıldığı için memenun) Önce

sorunuzu yanıtlayayım: Toth‟dan öğrendiğim Hititlere ait epeyce bilgiye sahibim. Çünkü

Toth ile Hitit tanrılarından Telipinu‟yla çok iyi dosttur. (Yine onları şaşırttığının farkına

varıp, yalana başvurur) Bunları Hitit mitolojik öykülerinden öğrenmiĢtim. Gelelim güncele:

BaĢkomutan Horemheb‟den Mısır ordusunun savaĢ stratejisinin ayrıntılarını dinledik. Mısır‟ı

Hitit saldırısından korumak için, Mitanni, Arziya ve KarkamıĢ gibi kuzey komĢu ülkeleri

tampon gibi kullanmak istiyor. Simgesel yardım ve vaadlerle onları güçlü düĢmanın üstüne

salıyor. Bu, aslanın ağzına keçinin kafasını verip, bacaklarından tutup çekmeye benzer. Sözde

kendimizi kurtarmak adına baĢkasını ateĢe atmak adalete sığar mı? SavaĢ, değil barıĢ

stratejisine kafa yormalıyız. O müttefikleri savaĢa teĢvik edeceğimize, hep birlikte bir barıĢ

heyeti oluĢturup Tabarna ġuppiluliuma‟ya gönderilse daha iyi olmaz mı? Hatta yüce Firavun

Tutankhamon, öğretmeninin bu barıĢ heyetinini baĢında bulunmasını arzu ederse, gitmeye de

hazırım.

KRALĠÇE ANKHESENAMON _ ; Yüce Firavun‟um, bu baĢrahip yazıcı-öğretmen neler

söylüyor Amon-Ra aĢkına? Sizin de az önce dediğiniz gibi aklı kafasından bir karıĢ yukarı

fırlamıĢ, gerçekten çıldırmıĢ bu adam! Hitit Tabarna‟sına bir barıĢ heyeti gönderip ona, „aman

bize saldırma, ne istersen veririz‟ diye önüne diz çökerek yalvaracak mıyız yani?

FĠRAVUN TUTANKHAMON _ ; (Ayağa kalkarak öfkeyle bağırır) Henüz yeniyetme bir

genç olduğum için düĢmanlarım benim korktuğumu sanacaklar, bu asla olmaz. Yalnız can

düĢmanımız Hititler değil, müttefik ve uydu ülkeler de öyle sanacak; bu onursuzluğu nasıl

önerirsin Nefer-Rohu? Ben hiç kimseden ne içteki (parmağıyla Horemheb ve Kraliçe‟yi

göstererek) sizlerden ne de dıĢ düĢmandan korkum var! Mısır ülkesinin ve 18. Firavun

sülalesini onuruyla hiçkimse oynayamaz, bu çok sevdiğim öğretmenim bile olsa. Bu savaĢ

ince taktik ayrınlarıyla tartıĢılıp, yapılacak ve kazanılacaktır. O ihtiyar Tabarna ġuppiluliuma

diz çökecek bu çocuk Firavun‟un önünde

BAġRAHĠP NEFER-ROHU _ ; (Yalvararak bağırır) Yüce Firavun‟um Tutankhamon!

Felâketleri önlemek için barıĢı gerçekleĢtirmek gerek, söylediğim ve önerdiğim Ģey bir

fırsattır, onu uygulayınız. Hiç kimse Tabarna‟nın önünde diz çöküp yalvarmıyacaktır. Bu

öneri dünyaya barıĢ getirecek, barıĢ da birlik ve beraberlik, dostluk getirecektir. DüĢmanlıklar

ortadan kalkacak! Çünkü Hitit imparatorluğunun yönetim düzeyinde de Ģu günlerde barıĢa

giden yollar tartıĢılıyor. Yüce Firavun‟um, barıĢın öncüsü olursan tarihe geçeceksin,

Tutankhamon adı sonsuza dek unutulmayacaktır.

FĠRAVUN TUTANKHAMOM _ ; Hâlâ bu çılgın önerinde ısrarlısın Nefer-Rohu. Ġyi

bilmelisin ki ben Mısır‟a, Mısır ülkesi halkına bu onursuzluğu asla yaĢatmayacağım. Üstelik

bunlar bana öğreten sensin, ama Ģimdi bana adının sonsuz dek yaĢaması için “onursuz ol”

diyorsun. Üzülerek seni zindana yollayacağım. Tüm bu konuĢmalarını ve özellikle barıĢ

Page 39: Ismail Kaygusuz

heyeti önerini geri almanı istiyorum. O zaman bağıĢlarım seni. (Bu diyalog sırasında herkes

sessiz ve şaşkın beklemektedir)

BAġRAHĠP NEFER-ROHU _ ; Yüce Firavun‟um, istesem de alamam, çünkü ben değilim

konuĢan; itiraf etmek zorundayım bende konuĢan tanrı Toth‟dur. (Birden Toth‟un sesiyle

konuşmaya başlar, Firavun‟la Kraliçe gülerken öbürleri korkuya kapılır) Tutankhamon sana

yeterince hoĢgörü gösterdim, söylediklerimi kabul edip uygulamaya geçseydin, kurtulacaktın.

Çünkü, ölüm tanrısı etrafında dolaĢıyor. Üzülerek söylüyorum; çok yakında bir av partisinde,

bir küçük yaratık yüzünden elinden tutup seni karanlıklar ülkesine götürecek. Orada seninle

karĢılaĢmak istemiyorum. Sen dediklerimi onursuzluk olarak düĢünüp, kabul etmiyorsun.

Ama sen yeraltı tanrılarına teslim edildikten sonra, senin anlayıĢınla bakıldığında Kraliçe

kimsenin aklından geçmeyen bir onursuzluğu yaĢatacak! Öyle bir öneride bulunacak ki...

FĠRAVUN TUTANKHAMON _ ; (Sözünü keser ve hiç etkilenmemiştir) ġimdi de kendini

tanrı Toth ilân ederek, gelecekten konuĢuyorsun bizi korkutmak için. Ben de Kraliç‟em de

senin nasıl zekice rol ve taklit yeteneğini iyi biliyoruz.

KRALĠÇE ANKHESENAMON _ ; (Acımakla öfke arasında bir duyguya) Sevgili

Tutankhamon, yeter artık konuĢturma Ģu çıldırmıĢ adamı!

FĠRAVUN TUTANKHAMON _ ; Götürün atın zindana, ama aklı bir karıĢ dıĢarı fırlamıĢ

kafası yerinde kalsın. Belki yarına kadar aklı baĢına gelir ve düĢüncelerini değiĢtirir.

Kollarından tavana zincirleyin.

BAġRAHĠP NEFER-ROHU _ ; (İki muhafız sürüklerlerken bağırmayı sürdürür)

Horemheb‟den asla zafer haberi duyamıyacaksın Tutankhamon! Sana gelince

Ankhesenamon; sen de arkandaki tuzak ve ihanetleri hesaba katmadan barıĢ ve birlik önerini

gönderme Tabarna‟ya!

FĠRAVUN ve KRALĠÇE _ ; (İkisi aynı anda bağırır) Muhafızlar artık çıkarın Ģunu,

konuĢturmayın...(Ansızın sahne kararır ya da projeksiyon perdesinde film kopmuştur. Sahne

aydınlandığında geri dönülür ve Tabarna‟nın savaş meclisi dağıldığı görülür. Telipinu ve

Alanzu akranı kararmış-sesi kesilmiş, yani pili bittiği için çalışmayan telefonun başında

şaşkındırlar. Nedenini bilmedikleri için tuşlara basarak bağlantıyı kurmaya çalışırlar.)

ALANZU _ ; Galiba bu konuĢma aracı öldü. Onu canlandıran, seslendiren bir ruhu vardı ve

uçtu gitti. (Onlar konuşurken arada derinden derine artık iyice kısılmış sesleriyle Hannuzzi

ve Mastigga‟nın „Bizi buraya niye kapattınız? Suçumuz ne? Çıkarın bizi buradan?‟ çığlıkları

duyulur.)

TELĠPĠNU _ ; (Bir yandan elindeki telefonla uğraşırken) Ben de öyle düĢünüyorum. Ruhu

kendisini terketmiĢ olan bu araç bir daha canlanmaz. (Kaldırıp yere çalar, telefon

parçalanır.) Zaten bizi tembelleĢtirmiĢti bu. Ġstersen üç adımda Mısır‟a uğrayıp, Toth‟un

zindana girdiğini görelim.

ALANZU _ ; Hayır, az önce sinyal aldım. Babamız bizi çağırıyor; bir görev verecekmiĢ, hem

bizden bilgi alacakmıĢ .

(Çıkarlar. Sahne yavaş yavaş kararırken Hannuzzi ve Mastigga‟nın kısılmış sesleri de susar)

Tanrılar Meclisi Öncesi Hazırlık Toplantısında Telipinu’nun EleĢtirileri ve

Tabarna ġuppiluliuma’nın Ġnadı

SAHNE 16

Hattuşa yukarı kaledeki büyük çifte tapınağın yeşil renkli kült odalarının biri, koyu yeşil

renkli monolit sunağin çevresinde kendi tanrısal giysileriyle Fırtına tanrısı Tarhunna,

Arinna‟nın Güneş tanrıçası Hepat, Telipinu, Toth, Alanzu, Ea ve Maat toplantıya az önce

başlanmıştır.

Page 40: Ismail Kaygusuz

TARHUNNA _ ; BaĢta da belirttiğim gibi göksel karĢılaĢmamızda Amon-Ra ve Mısır‟ın bazı

büyük tanrılarıyla anlaĢtığımız bir karar üzerine Evrensel Tanrılar Meclisi HattuĢa‟da

toplanacak. Diğer küçük ülkelerin küçük tanrılarına bir incelik yapıp, çağrı gönderdiğimiz

halde katılmayacakları haberini aldık. Kaldı ki, zaten Tabarna ġuppiluliuma‟nın sayesinde

savaĢlarda yenilerek Hatti ülkesine bağlanan bu ülkelerin çoğunun tanrıları Hitit

Pantheon‟una katılmak zorunda kaldılar.

HEPAT _ ; Hitit baĢ tanrıları ailesi olarak, yorucu meclis toplantısı sonrası konuklarımızı

ağırlamak, onlara meĢhur Hitit Ģarabı ve birası eĢliğinde bir güzel Ģölen vermek istiyoruz.

Sevgili kızımız Alanzu, bu küçük hazırlık toplantısının gündemini hazırladı. Onu okusun,

arkasından tartıĢmalara geçelim.

TARHUNNA _ ; Arinna‟nın güneĢ tanrıçası sevgili Hepat‟ım, eğer iznin olursa Alanzu

baĢlamadan önce unuttuğum bir Ģeyi söylemek istiyorum: Mısır‟ın büyük akıl ve bilgelik

tanrısı Amom-Ra oğlu Toth ile, evrensel düzeni sağlayan tanrıça Maat, onca iĢlerinden zaman

ayırıp bizim aile toplantısına geldikleri için çok teĢekkür ediyorum.

TOTH _ ; (Maat‟ın da yerine konuşur) Hitit ülkesinin iki yüce tanrısı olan sizlerin çağrısına

uymak bizim için onurdur. Ama, asıl büyük onur ise aile bireyleri gibi davranarak, bizi kendi

evinize, tapınağınıza davet etmiĢ olmanızdır.

ALANZU _ ;(Elindeki kil tablete bakarak) Dün akĢam birĢeyler yazarak bir gündem

oluĢturup, babama ve anneme okudum. Bir-iki değiĢikle onlar tarafından onaylandı. ġimdi

ağabeyim ve diğer konuklarımıza tabletten okumayacağım; sizin için Toth‟tan getirmesini

rica ettiğim papirus parçaları üzerine hiyeroglifle yazdım. (Yerinden kalkıp onları dağıtır)

Annem-babam Sumer asıllı olduğu için biraz tutucular; bu yazıyı öğrenmek istemediler,

çivide ısrarlılar. ġöyle sessizce bir okuyun, üzerinde düĢünün. (Bir-iki dakika sessiz okurlar)

TELĠPĠNU _ ; Bence son dördüncü madde bu gündeme ait olamaz, Tanrılar Meclisi‟nin

gündemine girer. Bilmem diğer dostlar ne derler? Sanırım Fırtına ve GüneĢ tanrıları ana-

babamızın gözünden kaçmıĢ olmalı.Çünkü biz buradaki yedi tanrı, tüm evrenin tanrılarını

ilgilendiren görev değiĢiklikleri saptaması yapmaya yetkili değiliz.

TARHUNNA _ ; Bu maddeyi Ģöyle değiĢtirelim mi? (Gülerek) Bu küçük tanrılar kuruluna

bir görev daha yükleyelim: Evrensel Tanrılar Meclisi toplantısı için bir gündem taslağı

hazırlama.

TOTH _ ; (İtiraz eder) Binin çok üzerinde bir tanrılar topluluğu için Ģu küçük kurulun bir

gündem taslağı hazırlaması yakıĢık almaz. Siz de biliyorsunuz ki, bu iĢ için geniĢ bir ön kurul

oluĢturmalı.

MAAT _ ; Sizin ve Amon-Ra‟nın atayacağınız daha geniĢ bir kurul böyle bir gündem

hazırlamaya uygun olabilir.

TELĠPĠNU _ ; Toth ile Maat doğru söylüyorlar. Biz Ģu anda Tarhunna-Hepat ailesinin Ģölen

hazırlıkları komisyonuyuz.

EA _ ; Ben derim ki, tartıĢmaların sonunu bağlamaya yarayan dördüncü madde “eleĢtiriler ve

öneriler” olsun.

ÇOĞUNLUK _ ; (Hep birden) Tamamdır, öyle olsun.

ALANZU _ ; ġimdi ben sözü, bu toplantının baĢkanı Arinna‟nın güneĢ tanrıçası Hepat

annemize bırakıyorum.

HEPAT _ ; Pekâla çocuklar! Birinci madde, Ģölen yeri için, önce sözü tanrıça Maat‟a

veriyorum.

MAAT _ ; Ben Dağ Tanrısı‟nın doruktaki buzdan sarayında bu meclisin toplanmasına ve

Ģölenin verilmesine karĢıyım. Telipinu bize verimli ovada bol ağaçlı küçük, kıvrıla kıvrıla

akan bir çay bir vadi gösterebilir Hatti ülkesinde.

EA _ ; (Çevresine bakınarak, araya girer) Neden bu seksen dört odalı muaazam mekânda

toplanmıyalım?

Page 41: Ismail Kaygusuz

TELĠPĠNU _ ; (Annesine doğru bakar, o konuş işaretini verir) Ġnsanlar konuĢurken bazı

öneriler ve sözler için “hay aklınla bin yaĢa!” derler. Ben „hay aklınla bir milyon yaĢa Ea-

Surra!‟diyorum. Mademki tüm evrensel tanrılar bizim ailenin konukları olacak, öyleyse

onları Hitit ülkesinin herhangi bir yerinde değil, Hitit krallarının yaptırdığı ve Tabarna

ġuppiluliuma‟nın geniĢletip büyüttüğü, güzelleĢtirdiği Ģu görkemli çifte tapınak evlerinde

ağırlasınlar. Mısr ve Hitit tanrılarını, duvarları ve tavanını yeĢilin bütün tonlarının süslediği

bu geniĢ kült odalarında konuk eyleyelim; altındaki herbiri 3500-4000 Ģekel ağırlığında erzak

ve Ģarap dolu 200 dev küplerin (pythos) bulunduğu mahzenlerinde Ģölen verelim.

(Toplantıdaki tanrıları görmeyen,işitmeyen rahipler, zaman zaman dışarıda kendilerine

tanrılara sunması için teslim edilen sunuları, hediyeleri büyük kült odasının tam ortasındaki

koyu yeşil monolit sunağın üstüne çevresine koyup koyup çekilirler)

ALANZU _ ; KuĢkusuz buradaki sunular ve depolardaki yiyecekler, Ģarap ve bira içkiler

bütün tanrıları doyurur da artar da...

HEPAT _ ; (Gülerek) Kızım hep insanların arasında bulunduğundan olacak; sanki tanrılar da

insanlar gibi besleniyormuĢ gibi konuĢuyorsun. Tanrılar sunuları, insan yiyecek ve

içeceklerini eline alıp ağzına götürdüğünde, canı ne yemek istiyorsa ona dönüĢür. Tanrıların

yediği içtiği kaplar hemen kendiliğinden dolar, hiç eksilmez. Yedikleri tekrar yerine gelir ve

kap asla boĢalmaz. Birinci maddenin tartıĢması bitmiĢtir. Ayrıca ikinci madde de

çözümlenmiĢ oluyor; yiyecekleri, içecekleri ve tanrıların beslenmesini de konuĢtuk. ġimdi

üçüncü maddeye geçelim; Hitit ve Mısır ülkelerinde, dünyada neler olup bitiyor?

TARHUNNA _ ; Ama asıl Telipinu ile Toth‟un görev olarak üstlendiği Evrensel BarıĢ

Tasarımı ne durumda? Önce onu öğrenelim hep birlikte.

HEPAT _ ; Zaten baĢka ne varki anlatılacak? Dünyanın gündemi Hitit ve Mısır krallarının

ellerinde. Evet Telipinu senden baĢlayalım; HattuĢa‟da büyük nüfus patlaması var, neler

oluyor?

TELĠPĠNU _ ; Doğru, o derece de büyük kargaĢa! Büyük varlığa, ĢiĢmiĢ bir ekonomiye

rağmen, eĢit bölüĢüm olmadığından o derece de büyük yoksulluk var. HattuĢa otuz bin savaĢ

tutsağını kaldırır mı çoluk çocuğu ve sığırlarıyla davarlarıyla?

HEPAT _ ; (Toth‟a doğru) Sen mi anlatmak istiyorsun yoksa bir Ģey mi soracaktın?

TOTH _ ; Evet bir Ģey soracaktım: Ben Mısır‟da olup bitenlere geçmeden önce.neden

Telipinu Tabarna ġuppiluliuma ile aralarında geçenleri anlatmıyor ki,?

TELĠPĠNU _ ; Peki hemen ona geçelim; dünya zamanıyla yaklaĢık on ay kadar önce AĢağı

Hitit Ülkesi baĢkentinde Hitit savaĢ meclisinin aldığı kararlar fazlasıyla uygulandı. Ben aĢağı

ülke kralı Hannuzzi, Alanzu Ama-Dıngır Mastigga‟nın kiĢiliğine bürünerek Tabarna

ġuppiluliuma‟yı savaĢ yapmamaya ikna için çok uğraĢtık, ama onların zindana atılmalarına

neden olmaktan öteye gidemedik.

TOTH _ ; Peki siz ikiniz onların bedenlerini terkettikten sonra zindandan çıkarılmadılar mı?

TELĠPĠNU _ ; Ertesi gün öğleden sonra her ikisi de çıkarıldı ve çok sıkı bir gizli araĢtırma

sonucunda bir-iki hafta içinde itibarları geri verilerek, eski makamları ve onurlarına yeniden

kavuĢtular.

TOTH _ ; Mısır‟da benim kendisinde görünüm alanına çıktığım Nefer-Rohu, baĢkomutan

Horemheb‟in baskısıyla üç ay zındanda kaldı.

EA-ALANZU _ ; (Birlikte) Toth izin ver Telipinu bitirsin, sıra sana da gelecek. (Tarhunna ile

Hepat‟ın pek ilgilenmeyip kendi aralarında fısıldaştıkları

farkedilir)

TELĠPĠNU _ ; Tabarna ġuppiluliuma‟nın görevlendirdiği Yukarı Ülke kralı Zida ile veliaht

prens Arnuvanda kar kalkar kalkmaz, ordularını kısa zamanda toparlayıp Suriye‟ye indiler. O

sırada Mitanni orduları da Murmuriga‟yı istila etmiĢti. Bu yukarı ülke orduları KarkamıĢ‟ın

istilası için ġuppiluliuma‟ya zemin hazırladı.

Page 42: Ismail Kaygusuz

ALANZU _ ; Tabarna‟nın baĢkomutan olarak savaĢ meclisinde görevlendirdiği Hannuzzi

neler yaptı?

TELĠPĠNU _ ; Açıkçası Tabarna ġuppiluliuma tüm Hitit kuvvetlerini seferber ederek Mısır‟a

karĢı genel seferberlik ilan etmiĢ durumda. Büyük Kral, hazırladığı bine yakın savaĢ arabası

ve on bininü zerinde yaya askeriyle Hannuzzi‟yi yine sağ kolu yaparak, bir an önce KadeĢ‟e

inmek için KarkamıĢ‟ta fırsat kolluyor Ģu sıralarda.

MAAT-TOTH _ ; (İkisi birden) Peki Tabarna ġuppiluliuma tam olarak nerede Ģimdi?

TELĠPĠNU _ ; Söyledim, ama bir daha yineleyeyim; Ģu anda baĢkent KarkamıĢ‟ta, demirden

tahtında oturuyor. Orayı nasıl fethettiğini çiviyazıcılara yazdırdı bile. Eminim ki, ileride

oğullarından biri yıllıklarına Ģu notu düĢecektir:

“Babam büyük kral ġuppiluliuma KarkamıĢ kentini sonunda fethetti. Ordusuyla tam yedi gün

boyunca kenti kuĢattı. Sekizinci gün, gündüz boyunca kenti savunanlara karĢı büyük bir

meydan savaĢı verdi. Korkunç çarpıĢmalar sonunda kenti ele geçirdi. Sonra yağma baĢlattı;

bulabildiği tüm bronz, gümüĢ ve altın eĢyaların hepsini HattuĢa‟daki krallık sarayına taĢıttı...”

Elbette ki, on binlerce insanı köle olarak HattuĢa‟ya gönderdi. Herne kadar kurulumuzun

baĢkanı yüce Hepat anamız bizi dinliyor gözükmüyorsa da, bu arada bir tanrısal eleĢtiri

geçmek için kendisinden izin istiyorum.

HEPAT _ ; Öyle deme Telipinu; bir kulağım sizi dinliyor, bir gözüm de hepinizi izliyor.

Haydi de bakalım eleĢtirilerini; görelim bu eleĢtirilerin hedefinde hangimiz varız? Bu arada

Toth‟dan da bilgi alacağımızı unutma, ona göre konuĢ.

TELĠPĠNU _ ; Zaten eleĢtiriler dıĢında söyleyeceklerim bitti. Hitit ve Mısır baĢtanrıları

olarak karar altına aldığımız “Evrensel BarıĢ Tasarımı” giriĢiminde, her tanrı kendi evrensel

görev alanında yardımcı olacaktı...

TARHUNNA _ ;(Eleştirilerin kendisine geleceğini anlamıştır, sözünü keserek) Ea, Maat,

Alanzu niçin buradalar? Ayrıca Alanzu kardeĢin özel olarak sana yardım için görevlendirildi.

TELĠPĠNU _ ; Doğru babacığım; Alanzu‟yu bir casusu gibi beni izlemesi için peĢime

taktınız. Bereket zamanında kendini açığa vurdu, kendiliğinden bana yardımcı olmaya talip

oldu. Asıl olarak söylemek istediğim açıkça Ģudur; siz büyük tanrılar sözünüzde durmadınız.

Toth büsbütün yalnız çalıĢtı. Ancak biz tüm gücümüzle, alınan tanrısal kararlar gereği

insanlar arasında barıĢı iĢlerken, Mısır ve Hitit savaĢ tanrısı ve tanrıçaları durmadan savaĢları

körüklüyorlardı. Öbür yandan sevgili babacığım, Tabarna ġuppiluliuma‟ya çok sevgili dindar

kulun olarak en büyük yardım senden geliyor. Evet, Ģu büyük çifte tapınağı da Ģanına uygun

biçime soktu diye, haksız saldırı, istila ve kuĢatmalarla ülkeler Ģehirler yıkmasına, talanlarda

bulunması ve kitlesel katliamlar yapmasına nasıl izin verirsin? Bunlar tanrısal vicdanını

sızlatmıyor mu? Bakınız ne diyeceğim? Bunu günün birinde bir ölümlü, belki de bir kral

mutlaka soracaktır; “büyük kitlesel savaĢlar ve onun getireceği büyük felaketler sonucu insan

cinsi kalmaycak olursa, o zaman biz tanrıların varlığının ne önemi var? Hayvanlar ve

bitkilere mi tanrılık yapacağız? Kullarınız toptan yokolursa, kim sizlere kurbanlar kesip,

sunular sunacaklar” sevgili babacığım ve sevgili anacağım?

Amon-Ra Mısır yöneticilerinin, siz Hitit Tabarna ve Tavananna‟sı ve komutanlarının

kafalarına ufacık da olsa bir barıĢ fikri soksanız Ģanınızdan bir eksilme mi olur? Bizim bu

barıĢ tasarımını gerçekleĢtirmemiz için en büyük yardımınız bu olacaktı. Ama, yapmadınız.

TARHUNNA _ ; (Tınmaz, gülümseyerek) Bu görevi siz ikiniz üstlendiniz oğlum.

TELĠPĠNU _ ; Ne yazık ki, görev süremizin de bitmesine çok az süre kaldı. (Üzgündür,

birden susar)

HEPAT _ ; Toth sıra sende. Umarım sen Telipinu kadar karamsar değilsindir

TOTH _ ; Yeni bir giriĢimle sanki bir barıĢ ıĢğı göründü gibi. Onun için karamsarlığım biraz

azaldı. Bu nedenledir ki, bir an önce Telipinu ile konuĢmak için acele ettim, ama onu

dıĢarıdayken yakalayamadım. KonuĢma aracımız da bozulmuĢtu..

Page 43: Ismail Kaygusuz

TELĠPĠNU _ ; (Telefonla ilgili konuşmasına meydan vermeden, heyecanlı) Ne diyorsun

Toth? Hemen durumu açıkla, bize yardım eden tanrı ve tanrıçalardan saklayacak sırrımız

yoktur bu konuda.

TOTH _ ; Var diyen kim Telipinu? Demek istediğim haber sana daha önce ulaĢsaydı iyi

olurdu; belki sen Ģimdi anne-babandan izin alıp çoktan gitmiĢtin.

TELĠPĠNU _ ; (Herkes meraklı) Yahu bizi merakta bırakma, de haydi, neler oldu?

TARHUNNA _ ; Yeni bir geliĢme var. Amon-Ra ile beyinsel bir bağ kurduk “evet, dedi, ama

bu Toth‟un baĢarısı o söylesin!” Durma anlat artık.

TOTH _ ; (Konuşma fırsatı yakalar sonunda) Bırakmıyorsunuz ki konuĢayım. Biriniz

susuyor öbürünüz baĢlıyorsunuz. Telipinu, senin görüntüleriniAlanzu ile uzaktan seyrettiğin

Tutankhamon‟un savaĢ meclisinde Nefer-Rohu‟nun, daha doğrusu onda konuĢan ben Toth‟un

baĢına gelenleri gördünüz. Son anda kendimi sesimle açığa vurarak tehdit ettiğim halde

inanmadılar, zindana gönderildim. BaĢkomutan Horemheb, Nefer-Rohu‟yu çeĢitli bahaneler

uydurarak üç ay boyunca zındandan çıkartmadı Firavun emrettiği halde. Buna karĢılık

Ankhesenamon, daha üçüncü gün gizlice ziyaretine gitmiĢti. Ama doğal olarak Nefer-

Rohu‟dan beklediği ateĢli iliĢkiyi bulamadı, tersine adam ĢaĢırmıĢtı Kraliçe‟nin bu

davranıĢına. (İlişki durumunu bildikleri için herkes gülmeye başlar)

TELĠPĠNU _ ; Elbette ĢaĢırır adamcağız; bilgin ve öğretmen Nefer-Rohu sessiz, dürüst

kiĢilikli ve sadık bir yüksek devlet memuru rahibeler baĢıydı. Ġçinde sen yoktun ki!

TOTH _ ; Her neyse, ikinci ve üçüncü ziyaretinde Nefer-Rohu ile birlikteydim. Onun

kafasını ve ruhunu etkileyerek iliĢkiden zevk almasını ve kendisi olarak sürdürmesini

sağladım. Nefer-Rohu, Kraliçe ile bu küçük aĢk iliĢkisine dayanarak Tutankhamon‟un

ölümünün ardından kendini Firavun gibi hissetmeye baĢladı. Sanki o akıllı, sadık hizmetkâr

öğretmen kiĢiliği gitmiĢ, hırslı biri olmuĢtu ki, Mısır‟ın tüm askeri gücünü ve asıl devleti

elinde tutan Horemheb‟den ölüm uyarısı aldı. Bunu Kraliçe‟ye ulaĢtırdıysa da ondan hiç

beklemediği zılgıtı yedi...

ALANZU _ ; Bayağı heyecanlı olaylar yaĢanmıĢ; ne dedi Kraliçe?

TOTH _ ; Ona “sen benim hizmetkârımsın, kendi kendine gelin güveyi mi oluyorsun?” diye

bağırdı. Ve huzurundan kovdu

TELĠPĠNU _ ; (Araya girerek) Asıl Horemheb‟i konuĢsak Toth; savaĢ meclisinde ileri

sürdüğü askeri strateji tam anlamıyla baĢarısızlığa uğradı değil mi?

TOTH _ ; Evet, itibarı biraz sarsıldı, ama asker onu tuttuğu için, Kraliçe‟nin fazla bir Ģey

yapacak hali yok . Biz yine Nefer-Rohu‟ya dönelim, hızlı bir geliĢme oldu; Nefer-Rohu‟nun

zındana neden atıldığı bilinmediği halde Bastat yüksek rahipler meclisindeki itibarını

yitirmiĢti ve tam o sırada yeni bir Nefer-Rohu seçilerek Kraliçe‟ye göndirilmesi de benim

iĢimi kolaylaĢtırdı.

EA _ ; Bu kez de yeni Nefer-Rohu‟da mı Kraliçe‟yle iĢi piĢirdin? Seni gidi balıkçıl kuĢ kafalı

seni!

MAAT _ ; Belli ki köpek kafasını kullanmamıĢ. Bence bu kez yeni Nefer-Rohu üzerinden

gerçek görevini baĢarmıĢ görünüyor, dinleyelim hele.

TOTH _ ; (Bu dalga geçişlere aldırmaz) Evet dostlarım, bir tek yol kalmıĢtı onu denedim.

(Kimsenin sözünü kesip soru sormasına fırsat vermeden) Mısır‟ın yaklaĢık bin beĢ yüz yıllık

tarihinde hiç baĢ vurulmayan ve büyük onur kırıcı sayılan bir kurtuluĢ çaresini Kraliçe

Ankhesenamon‟a kabul ettirdim Olumlu sonuç alınırsa Ankhesenamon hem yaĢayacak hem

de kraliçeliğini güçlü bir biçimde sürdürecektir. Ama doğrusu bu giriĢimde bulunmazsa da

öldürülecektir, geç kalıp da olumlu sonuca varılmazsa da öldürülecek!

HEPSĠ BĠRDEN _ ; (Büyük merakla) Açıkla Ģunu, bizi meraktan çatlatma.

TOTH _ ; Olumlu sonuç ne denli çabuk alınırsa Kraliçe‟nin kurtuluĢu gerçekleĢeceği gibi,

bizim evrensel barıĢ tasarımı da uygulanma düzeyine ulaĢacak. Ancak bu sonuç,

Telipinu‟nun hemen çıkıp, ilk adımda KarkamıĢ‟ta olmasına bağlı. Tabarna‟yı bir yolunu

Page 44: Ismail Kaygusuz

bulup, Ankhesenamon‟dan gelen öneriyi gecikmeden olumlu karĢılık vermesi için ikna

etmelisin, çünkü Mısır için içi kaynıyor.

TELĠPĠNU _ ; Yahu, çıldırtma beni! Tabarna ġuppiluliuma‟nın neye olumlu karĢılık

vermesini sağlayacağım?

TOTH _ ; (Toplantıya hakim, mutlu) Sıkı durun! Kraliçe‟ye, yalnız Mısır değil, bu güne dek

insanlık tarihinde görülmedik bir mektup yazdırtıp, Tabarna‟ya gizli bir elçiaracılığıyla onu

göndermesini sağladım. ġu sıralarda Tabarna ġuppiluliuma‟nın eline geçmek üzere...

HEPSĠ BĠRDEN _ ; Ne yazdırdın mektuba?

TOTH _ ; “...Kocam öldü. Oğlum da yoktur. Senin oğullarının çok olduğunu söylüyorlar.

Eğer sen bana oğullarından birini verirsen, o kocam olabilir. Ben bir kölemi-kizmetkârımı

hiçbir zaman alıp onu koca yapmayacağım....”

(Herkes şaşkın şaşkın birbirinin yüzüne bakarken Telipinu hemen ortadan kaybolur. Yavaş

yavaş sahne kararır.)

Hitit ve Mısır Tanrıları Büyük ġöleninde Telipinu Tanrılıktan Ġstifa Kararı Alıp

Kayıplara KarıĢıyor

SAHNE 17

Çifte tapınağın içinden neşeli kadın ve erkek sesleri, kahkahalar ve (belki arka planda) Çatal

Höyük müziği. Dışarıdan arada bir gelen tanrılara yalvarı ve acıyla inilti sesleri çelişkisinde

küçük bir kült odasında Telipinu ve biraz sonra Alanzu.

TELĠPĠNU _ ; (Sıkıntılı ve öfkelidir; seslerden rahatsız ve küçük bir odada kendi kendine

konuşur) Tanrı ve tanrıçaların neĢeli kahkahaları, mutluluk ve sevinç dolu sesleri, Ģakaları;

dıĢarıdaki insanların tanrılardan dertlerine derman isteyen yalvarı sesleri ve iniltileri nasıl da

birbirine çeliĢki oluĢturuyor! Yüzlerce tanrı neĢe içinde yiyor, içiyor, seviĢiyor ve

eğleniyorlar. Zevkten kendilerinden geçmiĢ durumdalar.

Üç gün boyunca süren toplantılarda, her tanrı kendi hizmet alanlarında baĢardıkları ve

baĢaramadıklarını anlattı; eleĢtirildi veya övüldü. Kavgalar, tartıĢmalar gırla gitti. Biz

tanrıların kavgasız birlikte hareket ettiği ve uygulamada birleĢtiği tek olaysa, bu tanrılar

Ģölenidir.

Tabarna ġuppiluliuma zorla Hitit tahtını elegeçirdiği tarihten beri, her yıl yaptığı iĢgal, istila

savaĢları, kitlesel kırımlar yüzünden Hatti ülkesinde felaketler, hastalık ve kıtlık eksik

olmadı. Tanrılar insanlara karĢı olan onları koruma ve kollama görevlerini asla tam anlamıyla

yerine getirmedi ve kendi dünyalarında onları düĢmanlık duygularıyla baĢ baĢa bıraktılar.

Bizim gibi insanlığa yardım etmek isteyenleri de yalnız bırakarak engelliyorlar. Bu çok tanrılı

sistem artık çürümeğe baĢladı, zaten genel davranıĢlarıyla kendi yokoluĢlarını hazırlıyorlar.

Bir yerinden baĢlayıp, karĢı çıkarak bu sistemi Tek‟e indirmek gerek. Tek tanrıda, üç-beĢ

yardımcısı da onun organlarını oluĢturacak biçimde birliği sağlamalı…(Birden kapı açılır ve

Alanzu girer)

ALANZU _ ; Ne zamandır seni arıyorum. Açmadığım kapı, girip bakmadığım delik kalmadı.

Ne yapıyorsun burada? Tanrılar tanrıçalar çifte tapınağın içini doldurmuĢ çılgınlar gibi

eğleniyorlar; tabanında, tavanında, duvarlarında dolaĢıyor dansediyor; mahzenlerde-

depolarda yiyecek-içecek küplerinin baĢında sızmıĢlar kimisi, kimileri bu dev küplerin

ardında çılgıncasına seviĢiyorlar! Telipinu seni ararken ne rezilliklerle karĢılaĢtım

bilemezsin! Kafam hep seninle meĢgul olduğu için heryerden mırıltılarını duyuyordum.

Sonunda bunların geldiği yeri bulabildim. Bu arada Toth‟u gördüm, çok öfkeliydi. ġöyle bir

selam verip, “ben bu Ģölen rezaletine daha fazla dayanamıyacağım, kaçıyorum. Telipinu‟yu

görürsen selam söyle” dedi ve kayboldu.

Page 45: Ismail Kaygusuz

TELĠPĠNU _ ; Toth haklı. O tanrısal karmaĢanın içinden kurtulmak için kendimi Ģu daracık

odaya attım. Belli ki sen de…

ALANZU _ ; Evet, ben de ĢaĢkınlık içindeyim; koca koca baĢ tanrılar çocuklaĢımıĢ, ne

söylediklerinin, ne yaptıklarının farkındalar. Dünyanın yıkıma doğru gittiği, insanların kıtlık-

yoksulluk içinde salgın hastalıklardan kırılmakta olması umurlarında bile değil.

TELĠPĠNU _ ; Bir de bana diyorsun ki, niye burada gizleniyorsun? Görüyorsun, tapınağın

dıĢında binlerce insan da ellerindeki son varlıklarını tanrılara sunarak, onlardan yardım

bekliyorlar.

ALANZU _ ; Oysa onların dıĢarıdakilerini gördükleri bile yoktur. Hepsinin sarhoĢluktan

gözleri kaymıĢ. Biliyormusun Telipinu? Tabarna ġuppiluliuma da ölüm döĢeğinde yatıyor.

Bir ara krallık sarayına uğrayıp, Mastigga ve bazı büyücü-hekimleri dinledim, durumu pek iyi

değilmiĢ..

TELĠPĠNU _ ; Biliyorum Alanzu, ölüm tanrısının Tabarna‟yı getirip bizim aramıza katmasına

fazla zaman kalmadı. Kendisini KarkamıĢ‟ta uyarmıĢtım, ölümün bu savaĢlar yüzünden

olacak diye. Dünyayı felakete sürükleyen, kendi cinsine insanlığa en büyük suçu iĢlemiĢ bu

adamdan nefret ediyorum..

ALANZU _ ; (Karşısına oturmuştur) ġölen hazırlığı kurulu toplantısından ansızın ayrılıp

KarkamıĢ‟a gittiğinden beri seninle baĢ baĢa oturup konuĢamadık. Sahi neler geçti aranızda?

TELĠPĠNU _ ; Onları anlatmak, hatırlamak bile istemiyorum.

ALANZU _ ; Toth‟u da arayıp söylememĢsin. Uzun uzadıya değil, Ģöyle kısaca özetle.

Sevgili ağabeyim, baĢından beri hep seninle beraberdim; kısa da olsa bilgilendirilmeye

hakkım yok mu?

TELĠPĠNU _ ; Haklısın kardeĢim, elbette hakkın var; seninle görevimi, sevincimi paylaĢtığım

gibi, öfke-kızgınlığımı da paylaĢmalıyım.

ALANZU _ ; Yok, yok zorunlu değilsin, ama anlatırsan sen de biraz rahatlarsın.

TELĠPĠNU _ ; Belki. Yeni gelmiĢ olan Kraliçe Ankhesenamon „un elçisi Hani, yan odada

dinlendirme bahanesiyle bekletiliyordu. Toth‟un sözünü ettiği mektup okunmuĢ ve Mısır‟ın

dul Kraliçe‟sinin önerisi tartıĢılıyor ve aĢağı ülke kralı Hannuzzi konuĢuyordu.

ALANZU _ ; Peki savaĢ meclisi üyelerinden hangisinde konuĢmayı seçtin, herhalde yine

Hannuzzi‟de değil?

TELĠPĠNU _ ; Elbette değil; adaĢım kral vekili Telipinu‟yu seçtim. Göz açıp kapayaıncaya

dek Telipinu‟nun beyninde ve bedeninde yerimi aldım...

(Sahne değişir ve Telipinu‟nun anlatmakta olduğu olayı seyirci sahneden izler)

SAHNE 18

Karkamış‟da Tabarna Şuppiluliuma‟nı taht odası. Tabarna‟nın sağında veliaht Arnuvanda

solunda Tavananna tahtlarında oturmaktadır Aşağı Ülke‟nin başkentindeki düzen içinde

Hannuzzi, Zida ve Kral vekili Telipinu‟yu görürüz.

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; (Papirus mektup rulosu elinde ona bakmakta ve

oraadkilerin hepsinin de şaşkınlığı hâlâ gitmemiştir) Demek Mısır Kraliçesi benim

oğullarımdan birini istiyor? (Yüksek sesle kendikendine konuşurcasına üç kez cümleyi

tekrarlar) Tercüman okusaydı dünyada inanmazdım. Ama oğlum Telipinu okuyup açıkladı

kelime kelime, her simgeyi tek tek! (Telipinu‟ya bakarak) Baksanıza onun da ĢaĢkınlıktan

kafası dalmıĢ gitmiĢ, o kendine gelinceye dek Hannuzzi‟ye sorayım; benim baĢkomutanım

ne düĢünüyorsun bu mektup hakkında? (Kral vekili Telipinu‟nun bir noktaya dikilmiş

gözleriyle dalgınlığı ve uykudan uyanıyormuşçasına silkinip kendine gelmesi Tanrı

Telipinu‟yla birleşme anı olduğu seyirciye hissettirilir.)

Page 46: Ismail Kaygusuz

AġAĞI ÜLKE KRALI HANNUZZĠ _ ; Yüce Kralım ġuppiluliuma! Bildiğiniz gibi Mısır

gelenekleri ve yasalarına göre bir firavunun dul eĢinin bir yabancı prensle evlenmesi onu

firavun yapması olanaksızdır. Bence bu bir tuzaktır. Siz de biliyorsunuz ki, otuz yıl kadar

önce Babil Kralı I. Kadasman-Enlil, Mısır prenseslerinden biriyle evlenmek ya da oğluyla

evlendirmek istedi. Kendisine verilen aĢağılayıcı yanıt Babil Kral‟ını fena halde kızdırmıĢtı.

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; Ne yanıt vermiĢlerdi ki?

YUKARI ÜLKE KRALI ZĠDA _ ; (Daha önce davranarak) “En aĢağı tabakadan bir Mısır

prensesi bile bir yabancı ülkeye gelin gönderilemez. Ama sizin bir kızınız varsa aĢağı

düzeydeki bir prensle evlendirebiliriz. Bununla birlikte asla bir prenses unvanı taĢıyamaz.”

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; (Oğlu Telipinu‟ya dönüp) Tamam kendine gelmiĢsin. Bu

konuda asıl senin konuĢman ve düĢünceni belirtmen gerekiyor. Hem bu bölgeleri hem de dili,

kültürü ve yaĢamıyla Mısır‟ı en iyi tanıyan sensin. Sana güvendiğim içi bu mektubun

içeriğine inandım. Sen ne diyorsun? Kraliçe Ankhesenamon doğru mu söylüyor?

KRAL VEKĠLĠ TELĠPĠNU (Onun sesiyle tanrı Telipinu konuĢur) _ ; Yüce Kralım!

Hannuzzi‟nin dedikleri doğrudur, Mısır gelenekleri bu durumu zor kabul eder. Ama, krallar

ve kraliçelerin bazı dönemlerde geleneklere ve hatta en önemli sayılan yasalara, ülkenin ve

toplumun çıkarları sözkonusu olduğunda uymaması, çoğu kez hoĢgörülebilir. Belki kuĢkuyla

bakmak da gerekir böyle bir teklife. Ama açık söylemek gerekirse Ģu dönemde onsekizinci

Mısır Hanedanı temsilcileri de yüksek sınıftan yöneticileri, yazıcı-rahipleri de farkındadır ki,

Mısır artık dünyanın en güçlü ve en üstün devleti değildir. KarĢılarında Tabarna

ġuppiluliuma‟nın yönettiği bir Hitit Ġmparatorluğu var. BaĢkomutanları Homerheb‟in birçok

tuzaklarından ve askeri taktiklerinden, diplomatik iliĢkilerinden haberimiz oldu ve boĢa

çıkardık. Uydu kralları ve müttefiklerinin hepsini yenmiĢ durumdayız. KardeĢlerimizden,

yani oğullarınızdan birini alıp da onu öldürmeye ya da bize karĢı kullanmaya ne gücü ve ne

de cesareti vardır Mısır yönetiminin bugün.

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; Yani sen tuzak fikrine karĢı mısın? Sen evlisin olmaz, ama

kardeĢlerinden birini dul kraliçeye koca olarak göndermeme razı gelir misin?

KRAL VEKĠLĠ TELĠPĠNU (Onun sesiyle tanrı TelipinukonuĢur) _ ; Evet tuzak olduğu

fikrine karĢıyım ve bir kardeĢimin gönderilmesine gönülden razıyım. Çünkü bence Kraliçe

Ankhesenamon, kendisinin de ülkesinin de kurtuluĢunu ve hatta dünyanın kurtuluĢunu Mısır

ve Hatti ülkesinin dost olup, birleĢmesinde ve baba-oğul dünyayı birlikte yönetmesinde

görüyor. Bence çok doğru ve yerinde bir öneridir bu. Vakit geçirmeden kabul edip hayata

geçirmelidir. KardeĢlerimizden birini, iyi korumalı bir elçilik heyetiyle birlikte Kraliçe‟ye

gönderelim. Asıl tehlike bu mektuba olumlu yanıtı geç vermektir ki, iĢte o zaman mektup

kendiliğinden bir tuzağa dönüĢür.

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; Neden tehlike geç yanıt vermekte?

KRAL VEKĠLĠ TELĠPĠNU (Onun sesiyle tanrı TelipinukonuĢur) _ ; Çünkü büyük Kralım

eminim ki, bu mektubun içeriği baĢkomutan Horemhep ve aĢağı Mısır Kralı Ay tarafından

bilinmiyor. Eğer onlar durumu öğrenmeden Kraliçe‟yle anlaĢıp önerisini yerine getirirseniz,

onlar hiçbir Ģekilde baĢkaldıramazlar. O zaman Kraliçe Ankhesenamon muhaliflerini

rahatlıkla susturabilir. Ona, gelinin olarak yardım etmekte yasal hakkınız doğar.

TAVANANNA MALNĠGAL _ ; (Ansızın sorar) Sence Büyük Kral‟ımız bunları yapmazsa

neler olur?

KRAL VEKĠLĠ TELĠPĠNU (Onun sesiyle tanrı Telipinu konuĢur) _ ; Eğer bu durum

gerçekleĢmezse Kraliçe Ankhesenamon Horemheb tarafından ortadan kaldırılır ve Mısır-Hitit

arasından çok kanlı savaĢlar baĢlar. (Kraliçe Malnigal‟ın yüzüne mutlu bir gülümseme

yayıldığı görülür)

VELĠAHT ARNUVANDA _ ; (Babasına bakıp işaretini alınca) Yüce Kralım, ben

veliahtınız olarak ağabeyimin, “vakit geçirmeden gizli bir elçilik heyetinin içinde, dul

Kraliçe‟nin elçisi Hani‟yle birlikte bir Hitit prensinin gönderilmesi önerisini benimsiyor,

Page 47: Ismail Kaygusuz

doğru buluyorum. Bilmem amcam yukarı ülke kralı Zida ne düĢünüyor? (Tabarna ona doğru

bakar)

YUKARI ÜLKE KRALI ZĠDA _ ; Ben de Hannuzzi gibi bunun arkasında tehlikeli bir tuzak

bulunduğunu sanıyorum.

TAVANANNA MALNĠGAL _ ; Ben de öyle düĢünüyorum. Üstelik bizim gücümüzü

öğrenmek için gönderildiği anlaĢılmasın diye özel elçisini göndermiĢ kurnaz kadın!(Hannuzzi

söz ister)

AġAĞI ÜLKE KRALI HANNUZZĠ _ ; Kral vekilinin Ģu anki Mısır yönetimi hakkında

söyledikleri doğru, ama kuĢkuları yoketmeden dedi. Yani, acilen olumlu yanıt veremeyiz.

TABARNA ġUPPĠLULĠUMA _ ; Kolayı var, hemen Kraliçenin elçisi Hani ile birlikte bir

haberci gönderelim. Bizzat kendisiyle konuĢsun. Bir mektup daha gönderirse kuĢkular

dağılmıĢ olur. Bunda hemfikir misiniz? (Kraliçe, Hannuzzi ve Zida el kaldırır) Tamam, ikiye

karĢı üç “evet” var. Ben de çoğunluktan yanayım. Telipinu yüzünü asma, oğlum bir

söyleyeceğin varsa söyle!

KRAL VEKĠLĠ TELĠPĠNU (Onun sesiyle tanrı TelipinukonuĢur) _ ; Benim önerimi

reddettiniz, ama korkarım ki gecikme yüzünden hem bir kardeĢten olacağız, hem de Mısır‟la

Hitit arasında kanlı savaĢların bir elli yıl daha sürmesine neden olunacak. Yüce Kral‟ım

kararı savaĢ meclisine aldırdınız, ama sorumluluk size ait olacaktır…” (Konuşmayı fazla

sürdüremez, Tabarna kardeşi yukarı ülke kralı Zida‟ya doğru bakınca; Zida yanındaki

yeğenini ağzını kapatarak susturup taht odasından dışarı çıkarır. Sahne dğişir. Tanrı

Telipinu Alanzu‟nun konuştuğu kült odasına dönülür)

SAHNE 19

ALANZU _ ; Mısırlı tanrıça Maat‟la konuĢtum. Gönderilen heberci Kraliçe

Ankhesenamon‟un huzuruna çıkıp Tabarna‟nın güvensizliğini açıklamasına çok kızmıĢsa da

ikinci bir mektubu yazmakta tereddüt etmemiĢ.

TELĠPĠNU _ ; Biliyorum; gönderilen mektup Mısır Kraliçesine ulaĢtığında Tabarna

ġuppiluliuma oğlu PiyaĢili‟yi bu ülkeye kral yaparak HattuĢa‟ya döndü. Aradan neredeyse

altı ay geçmiĢti ki, dul Kraliçe Ankhesenamon‟un elçisi Hani, gelini olma isteğini yineleyen

yeni bir mektupla Büyük Kral‟ın habercisi eĢliğinde HattuĢa‟ya geldi. Bu kez Tabarna ikna

olmuĢ ve vakit geçirmeden Kraliçe‟nin elçisi Hani‟ye, kendi heyetini de yanına katarak en

küçük oğlu Zannanza‟yı teslim etti.

ALANZU _ ; KuĢkusuz ta baĢtan uyardığın gibi geç kalındı. Prens Mısır‟a ulaĢtığında

baĢkomutan Horemheb Mısır tahtına Ay‟ı oturtmuĢ ve Ankhesenamon bu yaĢlı adamla zorla

evlendirilmiĢti..

TELĠPĠNU _ ; Firavun Ay, prensi geri göndereceğine zindana attırdı ve kısa bir süre sonra da

öldürtmüĢ. ġuppiluliuma öfkeden çıldırmıĢ durumda Mısır‟a karĢı genel seferbirlik ilan etti.

Hemen veliaht Arnuvanda‟nın emrine büyük bir ordu verip Mısır Egemenliğindeki Suriye‟ye

gönderdi, Hannuzzi‟yi de arkasından... Orada kanlı savaĢlar oldu..

ALANZU _ ; Bütün bu savaĢlar Hititlere ve Tabarna‟ya çok pahalıya maloldu. SavaĢ

tutsaklarının getirdiği salgın hastalıklar (veba) ülkeyi kırıp geçiriyor aylardır.

TELĠPĠNU _ ; (Konuştukça daha da öfkelenmiştir)Tabarna ġuppiluliuma bizi dinlemediği

için yakında ölecek zaten. Mısır-Hitit Ġmparatorluğunun kurulmasına ve dünyaya uzun

soluklu bir barıĢın gelmesine engel oldu bu adam, nefret ediyorum kendisinden. Alanzu, Ģu

dünyanın haline ve insanların periĢanlığına aldırmayan, çifte tapınağın salonlarında,

odalarında, depolarda, mahzenlerde zevk ve eğlenceye dalmıĢ tüm tanrılardan ve aldığım

görevi yerine getiremiyen kendimden de nefret ediyorum. Bu tanrılar ve bu çeĢit çoktanrılılık

anlayıĢıyla birlikte olmak istemiyorum.

ALANZU_ ; Peki ne yapmak istiyorsun?

Page 48: Ismail Kaygusuz

TELĠPĠNU _ ; Ben TANRILIKTAN ĠSTĠFA EDĠYORUM. Beni kimse aramasın sen de

arama sakın! HoĢça kal Alanzu

ALANZU _ ; Öfkeden, kızgınlıktan gözün kararmıĢ senin, çizmelerini bile ters giymiĢsin

düzelt onları zor yürürsün dağda bayırda!

(Telipinu karşılık vermez. Onu öper ve gözden kaybolur. Sahne değişir.)

Tabarna ġuppiluliuma Ölüm DöĢeğinde Telipinu Duası Ġstiyor

SAHNE 20

Taht odası . Tahtın önündeki hafif yüksek bir yatak üzerinde Tabarna Şuppiluliuma ölüm döşeğinde

yatmaktadır. Kraliçe Malnigal karalar içinde tahtında iki büklüm sessizce oturmakta. Veliaht

Arnuvanda, kral vekili Telipinu yatağın iki yanında başucuna yakın; yatağın ortasına doğru bir

yerde Telipinu tarafında yukarı ülke kralı Zida ayakta durmaktadır. Arnuvanda tarafında

Tabarna‟nın açık olan göğsüne ilaç süren bir rahip-hekim ve yanında ilaç çanağını tutan bir başka

rahip-hekim (Bunlar Mastigga‟nın yardımcıları olabilir) vardır ve baş rahip Mastigga çağrıldığında

girer. Ayrıca iki köle yatağa biraz uzakça yelpazeler ellerinde durmakta, bir diğeri Kraliçenin tahtı

yanındadır. Odada bir ölüm sessizliği vardır

Büyük Kral güçlükle kolunu kaldırarak Arnuvanda‟ya işaret eder. Arnuvanda çömelip kulağını ona

yaklaştırarak fısıltısını dinlerken eliyle rahip-hekimlerin çıkmasını işaret eder ve babasının üstünü

örter.

VELĠAHT ARNUVANDA _ ; (Ayağa kalkar ve oradakilere çok üzgün bir biçimde) Büyük Kral‟ımız

Ama-Dıngır Mastigga‟nın gelip kendisine Telipinu duasını okumasını istiyor. (Zida hemen

Mastigga‟nın çağrılmasını işaret eder kapının iç tarafında bekleyen muhafızlara) Göklerin büyük

Fırtına Tanrısı Tarhunna‟nın kendisini yanına çağırdığını ve “Telipinu‟ya ödeyecek ağır boçların var;

onu ödemen için Telipinu duasıyla gelmelisin” dediğini söyledi.

KRAL VEKĠLĠ TELĠPĠNU _ ; (Yavaşça) Son sözleri ne oldu babamızın, kardeĢim?

VELĠAHT ARNUVANDA _ ; (Kararlıca ve biraz daha yüksek sesle Kraliçe‟ye bakar

aktarır) “Hatti ülkesini ve Kraliçe‟yi sana emanet ediyorum, onlara iyi bak! KardeĢler

arasında kavga çıkmasın, birbirinizle iyi geçininiz!” (Başrahibe Mastigga içeri girip, ölümcül

hasta Büyük Kral‟ın başucuna dizçöker.)

MASTĠGGA _ ; (Kraliçe dahil herkes ayaktadır hasta kralın huzurunda şimdi. Önce Hititçe

birkaç cümle söyler ve son cümlesini oradakiler tekrar eder. Sonra aşağıdaki şiirsel Telipinu

duasından baştan iki kıtasını düz şiir olarak okur sonra da özel bir ilâhi makamında

okumaya başlar. Belki arkada çok hafif bir flüt sesi eşlik eder. Her dötlüğün sonundaki dize

oradakiler tarafın aynı makamla tekrar edilir. Adeta hafif sallanarak kendinden geçmiş olan

Mastigga‟nın değdirmeden elleriyle Kral‟ın başına yüzüne doğru bazı hareketlerde

bulunduğu gözlenir.)

10.Te-li-bi-nu-şa ar-ha iya-an-niş Im-mar-ni-in

11.şa-al-hi-an-ti-an ma-an-ni-it-ti-en iş-pi-ya-tar-ra pe-e-da-aş gi-im-ri

12.u-e-el-lu-i mar-mar-aş an-da-an Te-li-bi-nu-şa pa-it mar-mar-ri- an-da-an

13.u-li-iş-ta şe-e-ra-aş-şe-iş-şa-an ha-le-en-zu hu-wa-i-iş nu-mam-ma

........

21.nu-za IM-aş Te-li-bi-nu-un DU-MU-ŞU kap-pu-u-e-et Te-li-bi-nu-uş-wa

22.DU-MU YA an-da-an NU-GAA şa-a-it-wa-ra-aş-za nu-wa-az hu-u-ma-an a-aş-şu

pe-e-ta-aş TELĠPĠNU DUASI

YERYÜZÜNÜ ġENLENDĠREN

CANLILARI DÖLLENDĠREN

Page 49: Ismail Kaygusuz

BOLLUK BEREKET GETĠREN

TARHUNN’OĞLU TELĠPĠNU

BĠR GÜN BĠRDEN ÖFKELENDĠ

KĠME KIZDI BĠLĠNMEDĠ

KAYBOLDU GĠTTĠ GELMEDĠ

HEPAT OĞLU TELĠPĠNU

BOZARDI DAĞLAR TARLALAR

KURUDU BAHÇELER BAĞLAR

ÖLEN ÖLDÜ KALAN SAĞLAR

ÇAĞIRIR DÖN TELĠPĠNU

ERKEKLER DÖL VEREMĠYOR

KADINLAR DOĞURAMIYOR

BEBEKLER SÜT EMEMĠYOR

AĞLAġIR DÖN TELĠPĠNU

OCAK SÖNDÜ BACA TÜTMEZ

KIRDA ÇĠÇEK YOK KUġ ÖTMEZ

ÇĠFTÇĠNĠN EKĠNĠ BĠTMEZ

ÇIĞRIġIR DÖN TELĠPĠNU

TABARNA TAHTTAN KALKAMAZ

TAVANANNA’YLA YATAMAZ

DÜġMANINA OK ATAMAZ

YALVARIR DÖN TELĠPĠNU

BĠN TANRIYA ġÖLEN VARDI

YEMEK ĠÇMEK BĠRDEN DURDU

ANAN BABAN SENĠ SORDU

BAĞIRIR DÖN TELĠPĠNU

TARHUNNA KARTALI SALDI

HEPAT GÜNEġĠ ÇAĞIRDI

DAĞI TAġI O ARADI

ÇAĞIRIR DÖN TELĠPĠNU

HANNA BĠR ARI UÇURDU

O TELĠPĠNU’YU BULDU

BACAĞINDAN SOKTU ONU

VIZILDAR DÖN TELĠPĠNU

(………………………….)

Kral‟ın öldüğü duanın sonuna doğru yaklaşıldığında anlaşılır. Mastigga‟nın sesi giderek

kısılmaya başlar ve çok sayıda ağlayıcı kadınlar siyahlar içinde içeri girerler belki ellerinde

topraktan küçük gözyaşı kapları vardır. İlahi ve flüt sustuğunda ağlama çığlıkları ve iniltiler

yükselir. Bu ağlama sesleri dalga dalga yükselip alçalırken ışıklar söner ve sahne değişir.

EPĠLOGOS-Telipinu Geri Dönecek mi?

SAHNE 22

Telipinu bir bataklığın kenarında sazların altında uyumaktadır. Önce uzaklardan gelen bir

arı vızıltısı başlar. Vızıltı giderek yaklaşır ve bu sesin yükseldiği an “Dön Telipinu ! Dön

Telipinu! Dön Telipinu!” çağrısı dalga dalga gelir. Bir arının vızıldayarak Telipinu‟nun

Page 50: Ismail Kaygusuz

başucunda dolaştığı izlenimi verilir. Bu arada arkada sazların arasında bir kafanın

gözükmesiyle saklanması bir olur. Birden vızıltı sesi kesilir. Telipinu bir acı ve kızgınlıkla

uyanır, çevresine bakınır ve elini oğuşturur uflayarak. O anda şifa tanrıçası Kamrusepa ile

Alanzu başucunda biter.

TELĠPĠNU _ ; (Ölmüş olan arı avucundadır) Bacağıma iğneni batırıp canımı incittin, ama

sen de canından oldun. Beni uyarmak için canına kıymak değer miydi küçük varlık?

(Diğerlerini görmemiştir henüz)

ALANZU _ ; Elbette değer sevgili ağabeyim. Büyük küçük tanrılar seferber oldu,

bulamadılar seni. Ne kartal ne de güneĢ ıĢıkları seni görerek yerini bildirebildi.

KAMRUSEPA _ ; Biz de alçaktan uçan arıyı gizlice izleyerek buraya geldik. Haydi uzat Ģu

bacağını da merhem süreyim. Acıdıkça öfken kabarıyor, herkese ve her Ģeye zarar

veriyorsun. (Elini tutar ve torbasından çıkardığı merhemi sürer)

ALANZU _ ; Sen böyle izini kaybettirince, dünyanın ve insanların baĢına neler geldiğini

biliyorsun değil mi?

TELĠPĠNU _ ; Ġkiyüzlü acımasız ve yarattığı insanları sevmeyen tanrılarla birlikte olmak

istemiyorum. Yıkılsın, batsın bu dünya ve yeni bir dünya kurulsun

ALANZU _ ; Sen ne diyorsun Telipinu? (Şifa tanrısı Kamrusepa merhem ürdüğü yeri

sarmaktadır) Bak bir küçücük arının iğnesinden canın acıdı. Sen ortadan kaybolalı insanların

neler çekiyor? Bir de acımasız tanrılardan sözediyorsun.

KAMRUSEPA _ ; Bu davranıĢınla sen de onlar kadar acımasız zalim oluyorsun, hatta

onlardan da fazla. Çünkü dünyanın yokolmasına ve herkesin ölmesine sebep oluyorsun.

TELĠPĠNU _ ; Büyük tanrılarla insanları yönetenler, özellikle Tabarna ġuppiluliuma beni çok

öfkelendirdi. Öfkemi denetim altına alamıyorum…

ALANZU _ ; ġuppiluliuma öldü. Hem de senin duanla karanlıklar ülkesine gönderildi.

Babam ona ölüm döĢeğinde “Telipinu‟ya senin borcun var, onu ödemen gerek” dedi.

TELĠPĠNU _ ; Onunla karĢılaĢmak istemiyorum; bu nedenle karanlıklar ülkesinden çıkıp da

tanrılar arasına zor karıĢır Tabarna!

ALANZU-KAMRUSEPA _ ; (Yalvarırılar) Telipinu dönmelisin. Senin gibi akıllı büyük bir

tanrı öfkesine yenilmemeli.

TELĠPĠNU _ ; (Bağırarak) Benim ġuppiluliuma‟ya ve babam dahil bazı tanrılara öfkemi

kimse dindiremez, siz ikiniz bile!

ALANZU _ ; (Dargın) Ben ağabeyimin bu denli kinci olduğunu hiç, ama hiç

düĢünemiyordum doğrusu. Olur Ģey değil, insanlık için ve insanların kurtuluĢu ve mutluluğu

için bir evrensel barıĢ tasarımı düĢünüp, uygulamaya giriĢen bir tanrısal kiĢiliğin…

KAMRUSEPA _ ; Gerçekten böylesine değiĢeceğini aklımın ucundan bile geçirmezdim.

(Birden sazların arasından Tarhunmiya ortaya çıkar)

TARHUNMĠYA _ ; Telipinu Telipinu, ah sevgili tanrım! (Kendisine bakan tanrılara doğru

yürürken) Senin bu kadar zalim ve bencil, hırs ve gururuna yenilmiĢ olduğunu görmek beni

çok üzdü. Gerçi acımasızlığını oğlumla beni kurtarmak adına dağdaki soğuk mağarada

unutmakla göstermiĢtin ya…

TELĠPĠNU _ ; (Tarhunmiya‟yı görür ve birden ayağa kalkarak kollarını uzatıp ona doğru

yürümeye başlayınca öbürleri şaşırır) Vay Tarhunmiya sen misin? Çok özür dilerim, seni

dağ tanrısının korumasına verdiğim için hatırımdan çıktın; belli ki sana iyi bakmamıĢ. Oğlun

nerede? Alanzu anımsar, Kamrusepa bu Tarhunmiya. Benim çok sevdiğim kulumdur. Ona

yarı-tanrısallık bağıĢladım.

TARHUNMĠYA _ ; (Yüzü asık, onu durdurur) Dur Telipinu, benimle de artık birleĢme.

Tanrılığımı, Telipinu olduğumu ilan etmeye kalkıĢtığımda baĢıma neler geldiğini çok iyi

biliyorsun. Oğlumu ve beni mağarada unutmuĢ olmanı, (ağlayarak) Tabarna‟nın

savaĢlarından kurtarmak için saklayıp yetiĢtirdiğim gencecik oğlumun senin yüzünden bir

Page 51: Ismail Kaygusuz

kayadan düĢerek ölmesini bile unutarak seni bağıĢlamıĢtım. Oysa Ģimdi, Alanzu ve

Kamrusepa‟ya söylediklerin asla bağıĢlanacak Ģeyler değil. Binbir maceradan sonra ovaya

indiğimde gördüğüm manzaradan ürperdim ve dünyanın battığını, tek baĢıma kaldığımı

sanmıĢtım. Bunu nasıl yapabildi benim o çok sevdiğim yüce Tanrım Telipinu? (Ağlamaklı)

Büyük Kral‟a ve büyük tanrılara kızarak ve darılarak, bizler gibi yoksul, suçsuz-günahsız,

çaresiz insanları yok edemezsin. Bu senin tanrılığın Ģanına yakıĢmaz. (Ona yaklaşır ve

yakasından tutarak sarsar ve sonra sarılır) Onların yüzünden bizi, biz çaresiz yoksulları

niçin cezalandırıyorsun? (Telipinu tek söz etmez ve yavaş yavaş değiştiği hissedilir.

Tarhunmiya ondan ayrılır ve sürdürür) Neden, doğaya ve insanlara dağıttığın bolluk-bereket

hediyeleri dolu torbanı sırtından çıkarıp, içindeki simgeleri böyle geliĢigüzel yerlere attın? Bu

torbanın sırlarını yalnız sen bilir ve ancak sen onu taĢıyabilirsin.(Derin soluk alır) Az önce

arı seni uyarmak için canını verdi. Öfken yüzünden mutlaka cezalandırılması gerekenler

varsa, bu dünya ve insanlık olmamalı. (Başını ona uzatarak) Al benim baĢımı kes, insanlığın

kurtuluĢu için ben kurban olayım. Al canımı öfken dinsin. Geri dön sevgili tanrım! (yere

çömelip ayaklarına sarılır, Telipinu elini başına koyarak onu okşar) Dünyayı ve insanlığı

kurtarmak için gerekiyorsa al benim canımı Telipinu, ama geri dön! Hatti ülkesine ve ve

insanlığa sırtını dönme! Dünyayı barıĢa ve dinginliğe ancak sen kavuĢturabilirsin, geri dön

Telipinu! (Telipinu çok etkilenmiştir, öbürleri sadece şaşkın tanıklık etmektedir bu insanca

davranış ve özveriye.Telipinu eğilerek bolluk, bereket ve tokluk torbasından çıkarıp attığı

besili koyun ve sığır simgeleri, üzüm ve hububat örnekleri, yumuşak kuzu postu, küçük sağ

bacak simgeleri vs. toplar torbasına kor)

TELĠPĠNU _ ; (Torbasını sırtına alır ve Tarhunmiya‟ya yaklaşır) Kulum demiyorum, sevgili

dostum! Bu sözlerinle bana hem tanrılığı, hem insanlığı öğrettin. (Ona sarılır) Haydi git

aileni bul, mutlu yaĢa. (Eliyle dokunarak ) Kapat gözünü, aç gözünü! (Tarhunmiya kaybolur)

Haydi Alanzu, Kamrusepa! Dönüyoruz, istifamı geri alacağım. ġaĢkın ĢaĢkın bakmayınız.

Tanrıların da insanlardan öğreneceği çok Ģey var!.

10/09/2006, Londra - 17/02/2010, HANNOVER

Kaynakça

Beckman, G. “The Religion of the Hittites”. Biblical Archaeologist. June/September. 1989.

Laroche, E. “Tesub, Hebat et leur cour. Journal of Cuneiform Studies. 2: 113-36. 1948.

Laroche, E. “Le pantheon de Yazılıkaya”. Journal of Cuneiform Studies. 6:115-23. 1952

Laroche, E. Textes mythologiques hittites en transcription, Paris 1965

Michel Mazoyer, Telipinu Le Dieu Au Marecage, Collection Kubaba, Paris 2003

Güterbock, H. G.. “Hittite Religion”. s. 83-109. Forgotten Religions. New York: Philosophical Library. 1954.

Güngör Karauğuz, Hitit Mitolojisi, Ġstanbul, 2001

Gurney, O. R.. “Hittite Kingship”. s.105-21. Myth, Ritual and Kingship. Oxford:Oxford University Press. 1958.

Otten, H. “Ein Text zum Nujahrsfest aus Boğazköy”. Orientalistische Literaturzeitung. 51:101-05. 1956.

Angela P. Thomas, Egyptian Gods and Myths, Shire Publications LTD., London, 2001.

Isabelle Klock-Fontanille, Les Hittites, Paris, 1998

Jim Hicks, Les Origines de l‟Homme, Les Bâtisseurs d‟Empires, BeĢinci Fransızca Baskı,TIME-LIFE Books,

Amsterdam,1983

Sedat Alp, Hitit Çağında Anadolu, 3.Basım, Tübitak Popüler Bilim Kitapları, Ankara, 2002

Sedat Alp, Hitit Güneşi, 2.Basım, Tübitak Popüler Bilim Kitapları, Ankara, 2003

Jürgen Seeher, HATTUSHA GUIDE, A Day In The Hittite Capital, Gözden geçirilmiĢ

2.Basım, Ege Yayınları, Ġstanbul, 2002

Naomi Ozaniec, The Way of Egyptien Wisdom, London, 2003

Joseph Kaster, The Wisdom of Ancient Egypt, Writings from the Time of the Pharaohs, New York, 1995

Henrietta McCall, The Legendary.Past, Mesopotamian Myths, British Museum Publications, London, 1990.

Birgit Brandau-Hartmut Schickert, Çeviren: Nazife Mertoğlu, HİTİTLER, Bilinmeyen Bir Dünya İmparatorluğu,

ArkadaĢ yayınları, Ankara, 2003

Ünal Ahmet, Hititler Devrinde Anadolu I, II, III, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, Ġstanbul, 2002/2003/2005