42
KALP ÖRSÜNDE KARANFİL ALİ ZİYA ÇAMUR 1

KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

Embed Size (px)

DESCRIPTION

Şiirler

Citation preview

Page 1: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

KALP ÖRSÜNDE KARANFİL

ALİ ZİYA ÇAMUREmeğin Sanatı E-Yayınları

1

Page 2: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

2 …………… 1 Mayıs3 …………… Güneşe Gölge Düştü4 …………... Dilek5 …………... Dost6 ……….….. Bilmek7 ……….….. Çözmek8 ……….….. Sapmak9 ……….….. Tükenmek10 ………….. Ay11 ………….. Ezgiden Söze Sözden Yüreğe12 ………….. Arzularımızda Köpüren Umut13 ………….. Gecenin Çıkrığında14 ………….. Bozbulanıklık15 ………….. Gülüşün Gün Işığı16 ………….. Yıldızlara Kulaç Atmak17 ………….. Gurbetin Zulasında18 ………….. Hoyrat19 ………….. Küllenen Güller20 ………….. Mızrak Çuvala Sığmamalıdır21 ………….. Dünden Yarına22 ………….. Yalnızlıklara Karşı23 ………….. Yürek Çalgını 24 ………….. Kıl Heybemde Karanfil25 ………….. Gülüşlerin26 ………….. Bir Halk Oyununa İzdüşüm27 ………….. Susarsa Uçurum28 ………….. Umudum Süt Beyazı29 ………….. Sığınağında Kanar Umut30 ………….. Bergüzar31 ………….. İskele Alabanda33 ………….. Kan Oyuyor Mermeri34 ………….. Sabırkıran35 ………….. Ay Durumları36 ………….. Aşkla Birlik

2

Page 3: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

1 MAYIS

Delerken çiçekler _____________toprağın karanlığını Aydınlığın dudağında evren _____________uyandı uykusundan. Kuşlar kanatlarıyla _____________dağıtırken sisini karanlığın terkisinde güneşin ışığını _____________saçtı dört yana, ________________________dört nala atlar.

Bir mayıs sabahında ___aynı çarka asıldı binlerce yürek, ___aynı saza mızrap vurdu binlerce parmak, ___aynı sevdayı haykırdı binlerce ağız, ___aynı özlem için sıkıldı binlerce yumruk, __________________ baskıya, zulme, _________________________sömürüye karşı!

Öfkeli boğazlardan çıkan sesle _____gürledi ağızlarda Bir Mayıs Marşı. Bu ses, titretirken yürekleri, _____adımlar sarsarken kaldırımları Tüm yurtta yankılandı, __________________ köy köy, _________________________kent kent, ________________________________çarşı çarşı...

3

Page 4: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

GÜNEŞE GÖLGE DÜŞTÜ

Gencecik baharlar tutsak,Köhnemiş kışların zindanlarında.Çile çiçekleri açmış kara duvarda.Karanlığın ıslak sırtındaYapayalnız,Dörtnala

Tırmanır süvarilerGecenin doruğuna.

Gözlerde dikenli tel,Dudaklarda demir kafes,Yürekler taş duvar…

Güz vurdu yüzlerinize,Esti yüreklerinizde

Kahrın karayelleri.Başınıza üşüştür

Cehennem zebanileri,Güneşe gölge düştü!

4

Page 5: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

DİLEK

Sınır Koysam Sonsuzluğa.

Kırsam Kapılarını Zamanın.

Evrenin Dönsem Başlangıcına.

Atlasam Bir başka Boyuta.

Üflesem Zamanın Alevini.

Çeksem İpini Son serüvenin.

5

Page 6: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

DOST

Dalga Kırıyor Geceyi Uzaklarda. Sürüyor Zamanı Sabanı Yıldızların. Takılakalmış Aya Gözümde Tüllenen Bulut. Sesini Sesime Katan Dost, Git Gidebildiğin Yere Dek!

Yağmurlar Yıkasın Yüreğini. Kaygılarını As Duvarlarına Gecenin. Salınsın Uçurtmaların Uçurumlarda. Bakışı Nabzımda Vuran Dost, Çık Çıkabildiğin Yere Dek!

6

Page 7: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

BİLMEK

Bilmek, Zamanın burçlarında Sabrın hurcunu çözmek. Ezmek kuşkuların yedi başlı ifritini, Ay ışığında bulutları silmek.

Bilmek, Sevgilerin kavşağında Kaldırımları ezen gizleri çözmek. Gezmek yürek atlasında evreni Çiçek çiçek yüreklere ekilmek.

Bilmek, Beynin kıvrımlarındaki fayda Kitlelerin düşlerine sızmak. Bozmak oyununu Kiralık konaktaki Ali Cengiz’in, Kara kanlı zalimlerin tepesine dikilmek.

Bilmek, Vazgeçilemeyen sevdaların, Su katılmamış kıvamında Destanını yazmak. Kazmak düşünce ufkunun Yedi katlı höyüğünü, Aymazlık düşlerinden apansızın irkilmek.

Bilmek, Karanlığa sıkılan mermilerin Çekirdeklerini belleğe dizmek. Çizmek ölüm ormanında Dirilenlerin halayını, Boyun bükmektense kudurmuşun dizginine, Dara çekilmek.

7

Page 8: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

ÇÖZMEK

Bir avuçluk nefesin parmaktaki izini görmek, Örmek gümüşlü sabahlara gecede yamalı ışıltıları. Kıvılcım suretinde gülde tutkuyu sezmek.

Ateşin azarında suyu yangına çekmek, Dökmek fenersiz gecelere devingen okyanusları. Aymazın tespihine direnci dizmek.

Gül zamana asılan sabrın kilidini kırmak, Haykırmak en yeğin bulutlara çelikten istemleri. Acıdan ve karadan fona top top karanfil çizmek.

Zulmün kara kaftanını yedi yerinden yarmak, Sarmak gökkuşağına en renkli umutları. Ağıt torbasının ağzını büzmek.

Nara vuran sancıyı güz aynasında duymak, Yaymak gökyüzü sofrasına nakışlı ezgileri. Ölümün köpüklü pıhtısından yaşamı süzmek.

8

Page 9: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

SAPMAK

Acının ve sabrın bileşme çizgisinde Dağıtmak özündeki direnci, Coşku ve özlemlerin sarmalından kopmak.

Güneşe gebe, Ay ışımaz, kurşun geçmez gecede Kokutmak yüreğin cevherini, Korkunun ve kâbusun koncolosuna tapmak.

Buruk oflanmaların düzmece telaşında Akıtmak güneşe buzu, Dönekliğin ve iğvanın çelik ağına çarpmak.

Yapay hıçkırıkların bulaştığı çapakta Çarpıtmak düşüncenin çelik ayak izini, Palavracı baronların dışkılarını kapmak.

Ucuz yükselişlerin büküldüğü durakta Yansıtmak bir yılanın çalınmış gülüşünü, Kanlı göz yaşlarından kara sırça köşk yapmak.

9

Page 10: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

TÜKENMEK

Küstürülmüş yaşamın türküsünü acıya tutsak kılmak; Vururken çaresizliğin kıyılarına Pençesi çatlak yorgun aslana dönmek.

Kopartılmış coşkuların kör kurşununda sarsılmak Kırarken atomlarını umudun Boyutu dar, sığ ufuklarda sönmek.

Abartılmış kaygıların kör uçkurunda boğulmak Tararken korkunun saçlarını aymazlık tünelinde Köstebeğe öykünmek.

Yağmalanmış baharların viran kuyularına düşmek Sorarken saygınlığın adresini utanç bahçelerinde Düşkünlüğün yorganını örtünmek

Batırılmış şafakların soğuk sarmalına kıvrılmak Ararken onurun ışığını karanlık dehlizlerde Gammazlığın çukuruna sürtünmek.

Kaptırılmış sevinçlerin boranında savrulmak Sararken sağır yokuşları kaypak yürüyüş Çürüyüş değirmeninde kırık çarklara tutunmak.

Saptırılmış arzuların çürük tahtına kurulmak Yararken inancın kehribarını Tarihin kalburunda geçmişin köpüğüyle övünmek.

10

Page 11: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

AY

Ay usulca eğilir de yer yüzüne, Üfler karanlığın kısık neyini, Her bir otu tek tek öper. Salar bir ardıç kuşu Sesini sessizliğe, Gül yaprağı dudağını açar Bir damla çiye. Eser savura savura samanyolunu Sıcacık bir yel, dünden. Ay, yavaşça çeker elini, eteğini Otların, çalıların üstünden.

11

Page 12: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

EZGİDEN SÖZE SÖZDEN YÜREĞE

Dudakta eriyen bir türkünün gümüşî dumanlarında dalgalanan gönüller, yakamozlaşan sesin pırıltılı ezgisinde bir top damlaya dönüştüler.

Rüzgârın çeliği titreştiren gücünde halkalanan ezgi çiçekleri, kulaktan kulağa şiirin, sevginin, tutkunun ve coşkunun ılık nefeslerini üflediler.

Asî dağların sabrı sarmalayan sert duruşlu, dost tavırlı sarp kayalarında yansıyan hoyrat, akıtıverdi dudaklara onurun, direncin ve kadim dostluğun şekersiz ama çok tatlı kekik çayını.

Yarınlara çatkılanan köknarların duruşunda erdeme, sabra ve onura dair söz demleyen ozan, açtı umutlu ve mutlu günlerin eylem kapısını.

12

Page 13: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

ARZULARIMIZDA KÖPÜREN UMUT

Uzun zemherilerin boğazında Düşlerimizin uçurumlu kanatlarında Estirdiğimiz umutlarımızdı.

Martı öfkesinde dalgalı Derin arzuların burkuk serinliğinde Yaşanan hasretlerimizdi.

Tüy ıslaklığında hafif Bulutsu özlemlerin aydınlığında Şavkıyan alnımızdı.

İnce süzgünlüklerin boy veren şafağında Yapraklanırken kıvılcımlar Yüzlerde ışıyan hüzünlerimizdi.

Günlerimizi köpürten ıssızlıklarda Yıldızlara astığımız İzdüşümü değil miydi düşlerimizin?

Özlemlerimizin aralık kapılarından Devrim istasyonunun trenlerine Yüreğimizi harlandıran buhardı umutlarımız.

Kırdığımızda İstencin çelik kabuğunu Bencilliğin buzdan köprüsünde, Gülüşlenen yarınlarımıza Fışkıracak her ilkyaz Yoğurt çiçekleri.......

13

Page 14: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

GECENİN ÇIKRIĞINDA

Kanlı çığlıkları günün Demirler yaşamaya Sıcacık sessizlikte güneşe tutkunları. Kuş maviliğinde Yüreklerden fışkıran ışıklı bahar, Filiz verir dudaklarından, Öpüşler sarar geceyi...

Ay, mavi dağlarca Düş suskunu bulutlara mahpus. Kar, kıvrılırken evrenin ince kıvrımlarına, Ateşli güllerin Alırız kokusunu. yıldızlardan. Gök dalında Gözlerimiz ışkın salarken aşklara, Başlar ışık serenatında Özlemler resmigeçidi.

Bir koşu tutturur Şaşı yokuşlarda güneş, Salınır çaprazında uykusuz gecelerin. Soğuk bir ev, Boğuk sokaklar sıkıntısında... Düş kokan duvarlarda, Dalga dalga arzular Tutsak düşmüş gölgelere.

Seslerin izlerini Boşaltıyor bir çıkrık, Gecenin gizlerine.

14

Page 15: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

BOZBULANIKLIK

Zamanın arı süzgecinde ayıklanır tanıklığı, doğruyu aşan şaşılası yüzlerdeki boz bulanıklığın.

Kımıldanırken gerilerden kopan karabasan öfkeler, birikimlerin yitik köprüsünde ancak karşılar sarsılan değerleri uçurumlar.

Bilinmedik izlerin doludizgin akışında, uğuldarken kulağımızda acılarla dövülen davul sesleri; hasret örsünde hasetlikleri kül ufak eder, çatırdatır umursamazlığın kan kalesini.

Vurgunların kara deliğinde burgaçlanırken hasretler, göz yaşı seline tutunan sevdalara yozluğun hançeri üşürülür. düşürülen gölgelere.

15

Page 16: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

GÜLÜŞÜN GÜN IŞIĞI

Ak boncuklu tezgâhların alın teri dokuduğu bıçak uçlarında, Çıtırtılarla titrerken tezgâh Mutluluk örülürdü atkı ve çözgü arasında...

Uçurumlarda çakan, hercai bulutların gülüşleri demetleyen şimşeği gümbürdetirken kılı kırk yaran ay ışığında geceyi; sabah küstü, güneş küstü...

Gözlere şan olası hasret sofrasından düşerken saçaklara hasetlik, kirlenen öfkelerin tutsaklığında çekeklere kızaklandı umutlar.

Engebeli sessizliklerin heyecanını yutkunurken, vaha körlüğünü asmak nedir bir Van Gogh peyzajına?

Hüzün kusan tel kalburlarda süzülen tutkular, kaçıverdi çelik kafesler ardına, beynimi oyadursun ayağımın altındaki kıpraşma.

Sağır dönemeçlerinde, sarsıla sarsıla çıkarken yokuşları; çözüyoruz dokusunu bulutların Bir bir, belik belik....

Hedefimiz, ağır aksak ayak seslerinin kulaklara dokunuşunda, buluşmak gülüşlerin en durusunda yıkanan gün ışığıyla.

16

Page 17: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

YILDIZLARA KULAÇ ATMAK

Uzun gecelerin daralan yüreğinde burgaçlanan pembemsi düşlerin yüzümüze yansıyan gölgesinde ayrılık şarkılarının sinsi prangalarını gördük; yıldızların aynasında bam telimizi sızlatan gizli bir duyarlığın uzun ve ılık soluklarını duyduk.

Kuş cıvıltılarında saklı kaygıların içimize düşen ateşi, uzun dilimli günlerin son makarasında hüzzam şarkılara ara nağme olmaktan kurtulamadı.

Vurdumduymazlığın dar sürecinde, oluk oluk yüzümüze vuran gamsızlık alevlerinde kulaç atarken, sevdalarımızı saldığımız uçurumlara ayrılıktan köprüler kurduk.

Yakamızdan düşen hıçkırıkların tutuştuğu gözlerde, sözlerimiz birer yanardağca şahlandı; yürekten kopanlar, kapladı sevgi külleriyle üstünü sevgisizliğin.

Sevgilinin bir ateş çemberi bakışlarının menziline girmek, uzayan düşlerin daralan geçitlerinde çığlık çığlığa karıştı karanlığa.

Bahta düşen karların ağaran yüreğinde, kıvranan özlemlerin coşturduğu ırmaklarcasına akan imgelerden fırlayan sevgi salkımları sarkıtlaştıdamla damla umuda.

17

Page 18: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

GURBETİN ZULASINDA

Sığsa da bir gara koskoca bir memleket Gölgesi düşer mi okyanuslara? İzlerin teknesinde çürürken yüz metre Yatırır kaygılarını dibi küflü bir şişeye.

Farklı gelgitlerin omuz silkişinde Üfler yoğurdunu mumların gölgesinde Ölünse de bir kavganın poşetli köşesinde Demlenir boş bedenlerde bıçak sırtı giysiler.

Eritirken rüzgârı mermer köşe taşları Sulanır anılarda emanet gözyaşları, Navlunsuz bir dolmuşun farlarında kamaşır Ussuz bilinçaltının stepnesiz gözleri.

Acıtan hayallerin durgun dalgalarında Çarpışır yokuşların leyleksiz bacaları. Irmaklar pusulasız açılsa da ovada Çekilince sifonu bir deniz kıyısında, Yaşam yükleniverir suların kervanına

18

Page 19: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

HOYRAT

Islanır yağmurda tükenmiş bir sessizlik, Gökyüzüne serüvenler çizilir suskun. Taş keser arsız korkuları çöllerin, Bir tövbekâr eğilir gibi sevgiye Su uğuldar öksüz damarlarında yerin.

Bir rüzgâr, yalarken geçitlerini kimsesizliğin Apansız kuşlar dökülür yuvalarından, Deniz kapanır durur kendi göğsüne. Özlemlerin koyağından kopar bir hoyrat, Geçer de nakışa gebe her iğne deliğinden, Mühürlü yüreklere sızmaz tek bir notası.

19

Page 20: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

KÜLLENEN GÜLLER

- Uğur Kaymaz, İman El-Hams ve diğer savaş yitiği çocuklara -

Ölüm geceden gebe, kesik rüzgârlardan sağılır zulüm. Bir çiçeğin kristal dişlerinde tuzlanmış düşler soğuk. Hazları yırtık, hızları sırma, günceleri gergin, günleri seyrek; İbretlik âlemlerin oturaksız deminde balatası sıyrık eller Hasırı solgun, hazırı soygun kombine çözülüşlerde.... Kıvrık masalların zarsız duvarları yankısız parmaklara hazır.

Beyaz bir niçin oldu çocuğun gözlerine yaslanan, Demir soğukluğunda aktı ellerine kara sükût ezberden. Talihsiz gelişlerin tarifsiz yitikleriydiler tarihsiz güncesinde Tanrı’nın...

Kuru düşleri gök yatağında ıslanırken, yağmursu paylaşımlarda Halkalanan suların merkezine düşmüş birer taştılar. Gözlerden sızan gölde yazısız bir tarihin sözsüz ağıtıydılar Düşürürlerken hayatın soğuk terlerine uçurumları Sessizliğine döküldü takvim, gün günü döllerken kısır döngüye. Payına düşen zaman kırıldı üşürken küllenen şafaklarda gül

20

Page 21: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

MIZRAK ÇUVALA SIĞMAMALIDIR

Siliniyor sırlarından zamanın arsız yüzü, Doğuyor toprağın altından ölümün (g) öksüz güneşi. Eskiyen yazların artık gülleri kül rengidir, Alçalan gülüşlere karşı ağlamalar yükselen isyan...

Çoğalırken korkunçluğu, gecenin kara ellerinde, Düşleri dökülüyor çiçeklerin, melek öpüşlerinde. Paslanıyor tek tek dudaklarda Tanrı’nın izi, Evlerden ırak çağda eskiyor korkunun eksik gizi.

Nefretin gücü içinden büyür, ağır ıslaklığına. Doğrulurken gözler, kedere sorular doğurur, Geceyi boğan cinnet karanlık vadilere kaparken günü. Dil altında gül taşır, kılıfsız yüreklerin pırıltılı çizgileri.

Oyarken sus kapısını kuşkuların tahtakurusu, Yutar terleten bakışların girdabı sorgu gemilerini. Kanar da kırık dizelerin kesik uyakları açık kapanlara, Büyütür günün evhamında şairi, şiire gömülü sureti.

Huysuzluğunda dil yontarken boynuzunu yaldızlı günahların Yarasına eker kalemin tartımsız uçlarını Ezberini çeker de eğnine şair, yürür inadın son cephesine Yüzleşirken yüzsüzlüğün kırık aynasıyla, acıları dokur...

Artık mızrak çuvala sığmamalıdır! ...

21

Page 22: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

DÜNDEN YARINA

Dünlerdir kazıyor gözlerimi bir çığlık, Ezbere bir uğultu kaplıyor soluğumu Pıhtılaşıyor küllerde kaygının çıplak teri Yankısız içbükey mercek oluyor Kendi vuruşuna çakılan mermi...

Uzak müfrezelerin ıslığında tükeniyor İmzasız mektuplarda ürkek adresler, Büzgüsünden sızıyor gece yarısında ay Konserve bir kentin yarık duvarlarına...

Kırandan kıyıya vurgun çamın yazgısında Döküyor körlemeden yazanaklarını tanıklıklarım, Hasretin duldasına dadanmış yollarımda İlerliyor bir sustalı canevimin son sekisine.

Gene de yüreğimde susmak bilmez bir kuş, Öpüldüğü şafaklara ötmede hâlâ... İçimde öksüz kalmış bir coşku Elmasını dişliyor pas tutmuş bir umudun...

Seheri dikiyor dağlara terzi Kapanmaz bir diş izinde dönerken iğne, Sarılıyor yolların gizli ufkunda Gelincik ağzı işlek bir yara.

22

Page 23: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

YALNIZLIKLARA KARŞI

Dar kuyuların poyrazında özlem devinir, Tutuşan arzuların öncesiz yalnızlığında Taç yaprağa düşü/veren çiğler tamamlar birbirini Demler sevgiyi haykırışa dönüşmeden sesler. Buğulu çay bardağına dökülen sevgi Örgütler yalnızlıklara karşı direnci.

Görürüz ayrılık şarkılarının sinsi prangalarını Daralan yüreğin düşe/yazan gölgesinde. Sırrı atmış aynasında gizli duyarlıkların Sarar hüzün dilimlerini günün makarasına, Yakamızdan düşen lavların menzilinde Çığlık çığlığa kararır gamsızlığın katarı.

Turunç soluğumuz üflüyor son surunu tufanların, Mutların sarmaşık tünelinde kayıyor yalnızlıklar... Yörüngesinde turlarken, yılgınlık dokuyor acılar, Heves salıncağında destelenmiş yığın yığın sorular. Hangi tomurcukta sevdalı yıldızların mevsimi? Masal mı ansıma mı yelkensiz yokuşlarda savrulan?

Söylenceler kanıyor güzün soluk sığınağında, Gecenin öksesinde hercai bulutlar küskün, Çekeklere kızaklanmış öfkelerin uçları tuzlu... Engebeli sessizlikte yutkunur heyecansız rüzgârlar. Ayağımın altındaki kıpraşma törpülerken beynimi, Asarım Van Gogh peyzajına vahaların körlüğünü...

Ay, mavi dağlarca bulutlara mahpus, Bir rahvan koşu tutturur, şaşı yokuşlarda güneş, Zaman havuzunda halkalanan dalgalar Boyut atlatıyor her ivmede, esriyen suya. Fırlıyor kırık anların şeytan uçurtması, Takılıyor ebemkuşağının en mor ucuna.

23

Page 24: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

YÜREK ÇALGINI

-Sesin ve ezgilerin, hep kulaklarımızda çınlayacak

Kâzım-

Acı poyrazın gücü yaslıyor dört bir yana Kemençenin sırtındaki seste sancıyı. Hangi linçin ilmeği değdi de sana uşak, Tekerlendi avucuna yitirilmiş gölgeler, Gecede rüzgâr ayıklıyor sarı yaprakları.,

Gözlerinin karasında tükendi uçurumlar Dalgalanan hüznün kırık teli artık çınlayan. Şimdi kara duvarda kan revan bir gitar Suskunluğa gizlenerek kanar kendi sesine Atarken içine senden kalan dalgaları

Sarkıtlara teğet geçen hilesiz sesin Çakıverirken şimşeğini bunaltılara Türkülerin, ımakları örgütlerdi ateşe “Yürek çalgunu mi yedun uşak! ” Tuttu da penasını batırdı düşlerimize

Bir el ateş topu yankılandı gecede. Mor ötesinde silme yıldız oldu gökyüzü. Kaynadı sabrın çıkrığında telâşlı sesler, Çıldırtılmış karanlıkta sersemledi sivriler. Bir yerlerin ya da birilerinin delinmişliğine…

Döküldü yorgun bir ağıt, düğmelendi gözler, Çatladı kemençenin bağrındaki çığlık Toprakta dağıldı bademin sert kabuğu Kımıldadı uzaklarda kuş sesinde bir yıldız Bir el sarsıyor derinden susamış türküleri

Gülüş yüklenirken dengini son çırpınışta Deniz silkeliyor pul pul çarşaflarını Kamaşınca maviden suya dökülmüş ağlar Bir ömrü siliyor kara bir el ufuklardan Kanıyor masalsı bulutların ebruli duvakları

Anmak zordur künyesiz yaraların izini koşar adım çekiyor küreğini hayatın eli yalnızlığın yazanakları mühürlüdür ağıtla yaşamak ve yaşamamak arasına gömülür hançer

sessiz kanatlar değer geçer avuçlara

24

Page 25: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

KIL HEYBEMDE KARANFİL

Düşer gözelerime güz ikindisine sargın şehir Ayrışır bahçemde en ayrıksı rüzgârları hasretin Koşsam da yürüsem de yetişmek zor mu zor...

Bir sulu sepken dökümünde unutkanlıklar açar Kırık bir ezgi kırıtır, durur dudağımda Yüreğime burkuntusu düşer unutuşların.

Kıvamını yitirmiş zamana döllenmede hüzün Yüzümde solgun izbeler dökülüyor sokağa Andır yaşanan; gerisi, kıl heybemde saklı karanfil...

25

Page 26: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

GÜLÜŞLERİN

- İ. Kaypakkaya’ya -

Düşen tetikteki yitik parmaktaParamparça bir mevsimdir duruşun.Acılar geceyi ağulamakta,Ağıtları demliyor suskunluğun

Gülüşlerin dokunuşlardan uzak!

Tahammüllerin son durağındaTarıyor dipleri beklentilerim,Parçalanıyor al dudağındaKopmuş son yerinden ilintilerim.

Bakışlarım, gülüşlerinde tutsak!

Gölgesinde umut saklı dağlardaYarıyor havayı bungun nefesin.Buzlara kazınmış kıl bir ihbardaBedenine uzanıyor kanlı kin.

Gülüşlerin aldatıcı bir tuzak!

Fırsatlar yüzlerden dökülmüş kir kirDonduran kahırlar kusuyor gece.Beklentiler yorgun, umutlar bakirSusuşlarda yıldızlandı işkence.

Gülüşün zulamda bitimsiz erzak!

Kundaklanmış acılarda sarsıldımKıblemde sabrının fotoğrafları.Kararan şafakta gene asıldım,Kulaklar duymayacak itirafları.

Gülüşünden eksik bakışlar aksak!

26

Page 27: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

BİR HALK OYUNUNA İZDÜŞÜM

Yıldızların kavurduğu, topraklar üzerinde Tutunuyoruz direncimize okyanusun ritmiyle.

Şemmamme………………………. Şemmamme! ............................

Umut yağmurlarında şafaklanırken yüreklerimiz Mavi dağlarına ülkemin kızıl baharlar çalmada eller…

Şemmamme………………………. Şemmamme! ............................

Acımız haz verirken sürüngen öfkemize Kaşıyoruz sarkıt ve dikitini kararsızlığın.

Şemmamme………………………. Şemmamme! ............................

Azgınlaşmış çizgiler solluyor ufukları Salınıyor saydam kuşkulara soluklarımız.

Şemmamme………………………. Şemmamme! ............................

Yıldızların potasında eriyor kıl payı yanılgılar Tedirginliklerimizin çözüyoruz dar yakasını...

Şemmamme………………………. Şemmamme! ............................

Pusulamızda inat, çekeğimizde direnç ve istencimiz Adım adım ayıklıyoruz gölgelerin saltanatını.

Şemmamme………………………. Şemmamme! ............................

Şahan uçuruyor vuruşlarımız kavganın doruğuna Söküyor dağların kaşında karanfil duruşlu seher.

Şemmamme………………………. Şemmamme! ............................

Şimdi sürme zamanı ateşe sabrımızı Tokmağın davula indiği hengâmede.

Şemmamme………………………. Şemmamme! ............................ Şemmamme………………………. Şemmamme! ............................

27

Page 28: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

SUSARSA UÇURUM

Kamçılıyor aydınlık yüzüngözlerimin ışığını.Masal varoşlarından kopup geliyorsuskun gülüşün.Sözcüklerin düşerken dudaklarından,parçalanıyor özlemlerim.Susarsa uçurum...

Kadife yalnızlığında zaman,bir usturadır geçmişin gizemini yaran.Yüreğimdeki kar eridiğinde,tutmaz vadileri gönlümün;akan ve gönle kayan sevgisini.

Ağır ırgatlığında,sevginin susuzluğunda çölleşirken arzular,yutar tutkularımızıgönlümüzü yalayan yakıcı yansımalarya da yanılsamalar.

Ne zaman sekmezseyüreğinden yüreğime fırlattığın taş,yıldızlarda dürülür ipek çarşafı sevgimin;kalır en sivri özlemlerin gecelerinde,sayılır eski günlerin borcuna.

Paldır küldür sevişmelerin çıplak gölgesinde,bakışları kederle sırlı ışıklarerirken tasalı karanlıklarda,kırağı yağar coşkulara...

Tel tel örerken umutlarınıkırpıntılı dalgalara,ayrılığın dağdağasında yadırganıruçuk ve üstü açık düşleri kadınların.

28

Page 29: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

UMUDUM SÜT BEYAZI

Sancılı ebenin gebe baldırlarındakesildi göbeği kırmızı bereketin.Çatlamış bir toprak iniltiArpa yaydık, nen çaldık çatal düşlere.

Arlanmaz bir avuç taşladı gökyüzünü.Tuzladı siluetler bozkırda bakirliği.Yıldızlar korosuna sızdıaysız, arsız bir gölge,çizdi defter yapraklarında şiirlerin üstünü...

Mürekkebi bastılar kanadına hür kelebeğin,Türedi korkular tüketti kördüğüm örtüleri,Terledi duraksız rüzgârların alnı.Safrasını sarıverdi tepemize kör tarih

Kirler kinleri doğursun kendi karasında,Üre-dursun varsın yalancı mevsimlerkavruk diplerinde kepir toprağın.Sır destelerinde sığ ihanetlerzakkum uçlarından sırıtsın.İzmarit kokusunda kendine bunalsıngecenin poşetli köseleri.Biz reddi miras talep ettik Zeus'tan.

Gölge tutmaz umudum süt beyazı,bir ak kağıda sağıyorumkalemimden kanayanı,

damla damla, harami ayazlara .

29

Page 30: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

SIĞINAĞINDA KANAR UMUT

Avuçlarımdan düşerken sayrı yalnızlıklar,Gizlendi sevinçlerin sarmaşık tüneline.

Yörüngesinde dönerken acıların dökümü,Soluğunda yıprandı üşüyen yılgınlıklar.

Düşlerin salıncağında destelerken günleri,Hangi tomurcukta saklı yıldızların mevsimi?Hangi boşlukta yitik, ayrılığın çığlığı?

Masal mı, ansıma mıYelkensiz çiçekleri yokuşlarda savrulan bir şiirden?

Buğulanan yaşamın güz şarkısıydı,Üfürüğünde rüzgârın.

Sığınağında kanar umut

Söylenceleri sararken düşlerin masurasına,Sızdırır demlenmiş dostlukları gecenin öksesine.

30

Page 31: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

BERGÜZAR

Önce demeli ve dinlemeli ki sevgi,Uçucu bir dilek mi gâhî toz, gâhî duman?Elle yoğrulan, dilde sunulan emek mi?Gülden gönle?Bir kavala aynı seste delik olabilmek mi?Mevzu derin, yüzmesini bilene,Eyyamcı baharlardan bana ne?Belkisiz ve keşkesiz, her püskülsüz sevgiyeYeşil dalda kızıl karanfil büyük insanlık.  

Yol uzun, büklüm büklüm yenilgiler, Salkımsaçak ihanet.Misyonlar tuz yüklüdür, vizyonlar buzul,Sivriler çakıl çukul, çukurlar kösnül,Ufuklarda forsu sıyrık fosmodern vurdumduymazlıkArkalarda bardabaş isyan, En önlerde damıtık hüsranMermer yanıklarında devşirme küflerDüşüyor şerhini karamukların kararsızlığına..  

Sığılmaz boşluklarda öküz boynuzu izler,Teslimiyet kokuyor çürük çarık kimlikler.Sorulara susamış suskun taş bloklara düştü,Blogcu paketinde briket yanıtlar.Pörsümüş akacından boşalır salgılar ki telvesizKusulur gözlere beyinler kitlenince egoya.  

Hayret uçurumunda kara bir kusurdur burasıİki başlı kahır ihalesinde katarsız bir kör dumanKendine inmeyenlere inak, Nirvana'da inatsız çayTitrek ayaklı kırık masada ürkek görünmekten kolayKalemimden kara mürekkep dökülürcesineUzun aktı dizelere coğrafyamızdan sızılar.

Ey çamur! Ömrün, rüzgâr ve güneşin dostluğu kadar,Eser, tozar ömrümüze senden bergüzâr.

31

Page 32: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

İSKELE ALABANDA

Güdük yalazlarda yadsınmalı kolay.Kordan avuntularda yürek karanlık.Acar güllere susamış da açar yediveren devrimler.Engeller soyut, sarplar derin,uyurgezer kapılarda kanlı yazıtlar.Yıldızlar karıncalı,avurdu kıvrakkasnak kafalar,dibi delik ampuldepatlak tungsten...

İnebahtı bahtsızlığıberisiz bir karşı geçe içinde.Araf atılganları dokuyoryoyuk itirafları.Her baklası bir yalanzincirlenmiş palavrayaşaftı yamuk bir kayık.

Ucu kırık kalemtersinden veriyor filiz.Üşenmişlik kışında hasatlar bakir.Uyurgezer bir tespih,yanar döner bir kalem,mızmızlığın külahındateneke saplı idarekaranlığı satıyor huzme huzme!

Bir sınık kolkusuyor alçılarını,kara duvarlarına gökyüzünün.Güvercinler fırlıyor parmak uçlarından,ağıyor novalara bir ufuk:Orion'da yıldızlar kınalandı!Kıvrımlar kılağıda, özlemede ekmeğiummusuk ala seher…

Emek kapısında buhar tütüyor,Çımacılar çözüyor kör düğümü,iskelede alargasız bir kavga !Sancakta ak kartal koynundakara karga,kara korsan burcundakara şahin.

32

Page 33: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

Kızıl atmacaya kesmiş silme gökyüzü,yeryüzünde dingilli koç oyunu oynanmada:En üstteki en alta en alttaki en üste!

Bir şimşir taraktan geçiyor dünya,Sibernetik bir mıknatıs döküyor magmayatopladığı kıyım aletlerini toptan.Evrensel bir türkü dokuyorYüzlerdeki gülümseme.Tutuşuyor el ele dağla ova,Haydi haaaa!İskele alabandaaaa!

33

Page 34: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

KAN OYUYOR MERMERİ

Sallantılı utkulara sallandı eller,Mülkiyet kafilesinde sustu susuzluk…Gölgeler okşandı, ışık dilceve,Çalıntı yenilgiler bizi küçülten.Nadan eli değmiş esrimelereZarf çıkarılmış göklere_______Mazruf çöpe…

Kolu çolak, topuğundan hançerli  gerillanınHâl, kabzımal tezgahındaGidiş yollarında nüzullü surlarDijital intiharlar zamanı şimdiTedavülü kalkalı çok oldu romantizminHasret menzilimiz,______Maktül ile katil mesafesinde…

Bireyler türedi kendi kurağına yorgunDipsiz kahramanlar arıyorGöz yordamıyla ellerAkılların kırdılar iklimini iki kereHurdaya çıkardılar ufkuKarayel üstünde hazlar kayığı_____Göçüyor başka paralellere…

Delircim enlemlerde sırrı dağıldı aşklarınÖyle bir kumardayız…Aldığımız kendimiz, verdiğimiz kendimiz.Kendi içinden çıkan yollarAkmıyor başka mecralaraKirin röveşatasında eksiliyor ışıklarDerbeder darbeler düşüyor_____Us/l/anmaz potaya…

Kanserli tasarımlar çürütüyorYoluna basılan tüm imgeleriEngelli koşularda sıkışıyor belleklerAlanlardan düşürüldük dar kapılaraHalt etsin Hades,Şimdi ne kerberoslar türedi____Kan oyuyor mermeri

34

Page 35: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

SABIRKIRAN

Firari günlerde düşsüz uykulardayımGün sınanıyor geceyle, biz izlerimizleYok rüzgarın kitabında tek çizgimEmanet kulaklarda sesim çınlamaz

Demir aldı iskelem sabırkırandanBilincim tarıyor sularda pusularıHayatın seyrelen sesini sıkıyor avuçlarımKararan raylarında geceninAsıyorum karabasanlara pankartımızı

Kabzası gölgesiz şiirler düşürüyorum suyaDönüyor erketeden kınındaki intikamKoşuyor hedefine palas pandıras Eriyor sol yanımın ağulu kini

Ellerimin gölgesinde yumruklaşıyorNanemolla uçurumlar Sesimin koyaklarını salıyorum özlemlerimeHarlı başkaldırılarda göveriyoryağmur boylu destanlar

İnançla açıyoruz Tuzlanan zamanın kilidini.Düğümlü yönlerin açılıyor kapılarıGün eyleme açıyor göğsünüHayatın tuzundan dökülüyor payTerli yüzlerimize

35

Page 36: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

AY DURUMLARI

İndim ağzına karanlığın, Gülen bir alevdi gök yüzünde ayGecenin kara terkisindeKırık bir yay..

İndim balkonuna anaç bir evinYanan öfkeydi ocaklardaDamları kuşatmış kesikbaş’ın hançeriHer sokak susuz bir çay

İndim kıyısına bir intiharınKıvılcımından tutuştu sularSarkıttan dikite dönüşürken dalgalarTan yeri tutuştu başladı halay

36

Page 37: KALP ÖRSÜNDE KARANFİL - ALİ ZİYA ÇAMUR

AŞKLA BİRLİK

Dokunsan taş kırılacakDaralacak suların yolu soluğunlaYaşam sığılamaz olacakÇizgisi değişecek sularınTüneği yitecek uykularınBakışın mermerde güllenecekKörelen kıvılcımlar yeniden dellenecekGün gelecek...Seninle günler paylaşılacak

37