Upload
others
View
10
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
KANSER HASTALARINDA KOMPLEMENTER VE ALTERNATİF TEDAVİ
YÖNTEMLERİNİN KULLANIMI
Kanserin oluşumunu önlemede, kanser tedavisinde veya tedavi sırasında yan etkilerin
azaltılması ve destek için komplementer ve alternatif yöntemler (KAM) sıklıkla denenmekte
ve ilgi görmektedir.
Komplementer kelimesinin genel anlamı standart medikal tedaviler ile birlikte
kullanılan ancak standart tedavi olmayan yöntemler için kullanılmaktadır. Örnek olarak
kanser tedavisi sırasında yan etkileri azaltmaya yönelik kullanılan akupunktur gibi.
Alternatif yöntemler ise standart medikal tedavilerin yerine kullanılan yöntemlerdir.
Örneğin antikanser ilaçlar yerine kanseri tedavi etmek için özel diyet uygulamak gibi.
Tamamlayıcı tıp, standart tedaviye KAM uygulamaları ile güvenli ve etkin destek
vermeyi amaçlar. Hastanın zihin, beden ve ruhunu iyileştirip rahatlatmayı amaçlar. KAM
uygulamalarının bir kısmı ciddi bir değerlendirme aşamasından geçip güvenli ve etkin
bulunmakla beraber günümüzde birçoğunun etkinliği bilinmemektedir ve hatta muhtemelen
zararlı etkilere yol açmaktadır. KAM uygulamalarının da standart tedaviler kadar uzun derin
kapsamlı ve randomize çalışmalarla etkileri araştırılmalıdır. Doğal demek güvenli demek
değildir.
1. AKUPUNKTUR
A. KANSER AĞRISI VE AKUPUNKTUR
Kanser hastalarının erken-‐orta evresinde %40’ında, ileri evresinde ise %90’ında orta
ya da ileri derecede ağrı problemi mevcuttur. Yayınların çoğunda bu hastaların %70
kadarında uygun ağrı kontrolü sağlanamadığı belirlenmiştir.
Cohrane derlemesinde, Cochrane Central Register of Controlled Trials (CENTRAL);
MEDLINE; EMBRASE; PsycINFO;AMED; ve SPORTDiscus database kullanılarak yapılan
metaanalizde tek bir tane yüksek kaliteli çalışma saptandığı bildirilmiştir (1). Bu çalışmada
ağrı palyasyonu açısından kulakdan yapılan akupunkturun plaseboya üstünlüğü
kaydedilmiştir.
Düşük kanıt düzeyli bir çalışmada ise mide kanserinde akupunkturun daha fazla değil
ama uzun süreli analjezik etki oluşturduğu vurgulanmıştır (2).
Cheon ve ark.’larının 2014 yılında yayınlanan derlemelerinde ise yapılan çoğu
çalışmanın çift kör kontrollü olmadığı ve sonlanım noktası seçiminin objektif ve geçerli
olmadığı vurgusunda bulunulmuştur (3). Çoğu çalışmanın metodolojisinde ve kanıt düzeyinde
sıkıntılar mevcuttur. Bu konudaki iki geniş metaanaliz sonuçları ise çelişkilidir. Zheng ve
ark.’larının 395 hastayı değerlendirdiği metaanalizde konvansiyonel destek koluna göre
akupunkturun üstünlüğü gösterilememiştir (4). Choi ve ark.’larının sonuçlarında ise
akupunkturlar ile semptomlarda bir miktar azalma tespit edilmiştir (RR: 1,36, %95 CI, 1,13-‐
1,64) (5).
Bu nedenle akupunkturun kanser ağrısı üzerine etkili olup olmadığını net saptamak
için:
1. Yeterli güçte çalışma ve istatistik yapabilmek için başlangıçta alınması gereken hasta
sayısı;
2. Hasta ağrı durum ve sayılarının gruplar arasında homojenitesi;
3. Optimal akupunktur doz ve sayısı;
4. Kör kontrollü çalışma düzenlenmesi;
5. Uygun ve geçerli ağrı ölçüm skalalarına göre değerlendirme ve kayıtların yapılması;
6. Kontrol kolunun iyi tanımlanması şarttır.
Bu şartları yerine getiren çalışmalardan sonra daha net karara ulaşmak doğru olacaktır.
B. YORGUNLUK HALSİZLİK VE AKUPUNKTUR
Literatürde 302 hasta üzerinde yapılan geniş çaplı randomize çalışmada, bir kola 6
hafta boyunca haftada bir akupunktur uygulanmış ve uygulanmayan kola göre depresyon,
yorgunluk, anksiyete ve hayat kalitesi (QoL) üzerine anlamlı olumlu etkisi olduğu
bildirilmiştir (-‐3.11; %95 CI, -‐3,97—2,25) (6). Yine randomize kontrollü bir başka çalışmada ise
6 haftalık akupunkturu takiben bir puanlık hayat kalitesi artışı takipte kaybolmuş ve iki grup
arasında fark kaydedilmemiştir (7).
C. RADYOTERAPİYE BAĞLI AĞIZ KURULUĞU VE AKUPUNKTUR
En büyüğü 145 hasta üzerinde olmak üzere 8 haftaya kadar uygulanan akupunkturun
kanser radyoterapisine bağlı ağız kuruluğunu önlemedeki faydası konusunda yapılan
çalışmalarda sıklıkla tükrük salgısı artışı ve semptomlarda gerileme bildirilmiştir (8).
D. BULANTI KUSMA VE AKUPUNKTUR
Bu konudaki iki metaanalizde kontrol grubuna göre akupunktur ile daha iyi bulantı
ve kusma kontrolünün sağlandığı bildirilmiştir (3, 9). Ezzo ve ark.’larının çalışmasında sadece
akut kusmada azalma, diğer bir çalışmada ise konvansiyonel medikasyona benzer sonuçlar
elde edildiği bildirilmiştir (10, 11).
E. DİĞER SEMPTOMLAR ( Kilo kaybı, anksiyete, hıçkırık, ateş, vb) VE AKUPUNKTUR
Porzio ve ark.’larının çalışmasında 79 kanser hastasında akupunktur ile hastaların
%60’ında en azından %30 civarında semptomların azadığı ve iyilik halinin arttığı bildirilmiştir
(12).
Kanser tanısı ile kilo kaybı yakınması olan 76 hastada yapılan randomize çalışmada
akupunktur uygulanan kolda kilo kazanımı bildirilmiştir (13).
2. APİTERAPİ, ARI VE ARI ÜRÜNLERİ
Arı zehiri, içinde bulunan immün sistemi indükleyen fosfolipaz A2 gibi kinaz kaskadı
modülatörler ve direkt sitotoksik olan maddeler (melittin, stignin vb.) nedeni ile teorik olarak
kanser tedavisinde faydalı olabilir gibi gözükmektedir. Ancak etkinliğini ortaya koyabilmek
için pek çok in vivo, in vitro ve konrollü çalışmalara ihtiyaç vardır. Kanser hastalarında
güvenle ve etkin şekilde kullanılabileceğine dair yeterli veri yoktur.
Bakanlığın “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği” ekinde de
apiterapi uygulanabilecek alanların içinde kanser tedavisi veya palyasyonu ya da tedavi yan
etkilerinin giderilmesi başlıkları yer almamaktadır.
3. FİTOTERAPİ
Bitkisel ilaçlar kanser tedavisinde sıklıkla denenen ve çok ilgi gören bir alandır. Bu
konu oldukça suistimale açık bir alandır. Çoğu kemoterapi ilaçlarının da temelini oluşturan
bitkisel ürünlerin, çok uzun süreli çalışma, geliştirilme ve deneme süreçlerini takiben tedavi
amacıyla piyasaya sürülmesi mümkündür. Ancak ilaç olarak ruhsatlanmayan besin desteği
olarak adlandırılan moleküllerin ve hatta bu şekilde bile ruhsatı olmayan birçok bitkinin
kanser tedavisinde işe yaradığı söylenerek çok yüksek fiyatlara pazarlandığı görülmektedir.
Bitkilerden zehir de elde edildiği unutulmamalıdır.
Bitkisel ürünlerin direkt kanser tedavisi ile ilgili olarak alternatif olarak değil ancak
komplementer olarak ve doktor bilgisi dahilinde araştırılması ya da uygulanması uygun olur.
Komplementer olarak en çok kullanılanlar arasında Zerdeçal, Ginseng, Çin bitkisel ilaçları
sayılabilir.
Zerdeçalın özellikle kanser gelişimini azalttığına dair pek çok yazı olmakla beraber
kanser tedavisinde yerini gösteren net veri yoktur.
Radyoterapi hasarının büyük kısmı fiziksel radyasyonun suda oluşturduğu kimyasal
olaylar nedeni ile olmaktadır. Kimyasal tepkimelerin temelinde ise vücudumuzun büyük
kısmını oluşturan suda meydana gelen elektron kopmaları sonucu oluşan serbest radikaller
yatmaktadır. Antioksidanlar ise serbest radikalleri nötralize eder ve bu nedenle serbest
radikal yakalayıcıları olarak da isimlendirilirler. Örnek olarak beta-‐karoten, likopen, A, C ve E
vitaminleri ve selenyum gibi mineraller verilebilir. Antioksidanların serbest radikallerin yol
açtığı hücre hasarını önleyerek kanser oluşumunu engelleyebileceğine dair yayınlar
bulunmaktadır. Çalışmaların çoğu gözlem çalışmasıdır, bu nedenle yanlılığı ortadan
kaldırabilmek için iyi tasarlanmış randomize kontrollü klinik çalışmalara ihtiyaç vardır. Şu
anda dünya çapında iyi düzenlenmiş 9 randomize kontrollü çalışmada oral antioksidan
desteklerinin kanseri önleme üzerine etkisi araştırılmış ve kanıt düzeyi yüksek çalışmalar
olarak sunulmuştur (çoğu NCI destekli). Aşağıda bu çalışmaların sonuçları kısaca
özetlenmiştir.
Linxian General Population Nutrition Intervention Trial: Çinden gelen bu çalışmada
beta-‐karoten, alfa tokoferol, selenyum içerikli tamamlayıcı tedaviler 5 yıl boyunca kullanılmış
ve ilk sonuçlarında gastrik ve özefageal kanser görülme riski azalmamakla beraber bu
kanserlerden ölüm oranında azalma bildirilmiştir. On yıllık sonuçlarda ise 5 yıl ilaç
kullanımının başlangıçta gözlenen gastrik kanserlerden ölüm oranındaki azaltıcı etkisi
ortadan kalkmıştır (14, 15).
The Alpha-‐Tocopherol, Beta Carotene Cancer Prevention Study: Alfa-‐Tokoferol ve beta
karotenin 5-‐8 sene kullanımının özellikle sigara kullanan akciğer kanserli erkeklerdeki etkisi
Finlandiya’da araştırılmıştır. İlk rapor 1994’de yayınlanmıştır ve günde 20 mg beta-‐karoten
kullananlarda akciğer kanser insidansında ARTIŞ saptanmıştır. 50 mg alfa-‐tokoferol
kullananlarda ise herhangi bir fark gözlenmemiştir (16).
Caroten ve Retinol Efficacy Trial (CARET): Amerika’da yürütülen bu çalışmada asbest
maruziyeti veya sigara içme öyküsü bulunan kişilerde başta akciğer kanseri olmak üzere tüm
kanserler üzerine beta-‐karoten ve retinol (A vitamini) kullanımının etkisi araştırılmıştır.
Çalışma 1983’de başlayıp planlanan tarihten 2 yıl önce kapatılmıştır. 1996 yılında yayınlanan
sonuçlarda 15 mg beta-‐karoten ve 25.000 IU retinol kullanımı ile akciğer kanser insidansında
ve tüm nedenlerden ölüm oranlarında ARTMA bildirilmiştir (17). 2004 yılında yayınlanan
uzun dönem sonuçlarda ise bu etkinin 6 yıl boyunca devam ettiği ancak istatistiki
anlamlılığını kaybettiği bildirilmiştir (18). 2009 yılında ise ek raporda beta-‐karoten ve retinol
tamamlayıcı tedavisinin prostat kanser insidansı üzerine etkisi olmadığı yayınlanmıştır (19).
Physicians’ Health Study I (PHSI): Amerika’daki erkek doktorlar üzerinde yürütülen bu
çalışmada beta-‐karoten desteğinin kanser insidansı, kanser mortalitesi ve tüm mortalite
oranları üzerine uzun dönem etkisi araştırılmıştır. Çalışma sonucu 1996 yılında yayınlanmış
ve gün aşırı 50 mg beta-‐karotenin 12 yıl boyunca kullanımının hem sigara içenlerde hem de
içmeyenlerde hiçbir etkisinin olmadığı bildirilmiştir (20).
Women’s Lealth Study (WHS): Amerika’da 45 yaş ve üstü kadınlarda vitamin E, beta-‐
karoten ve aspirin desteğinin kanser ve kardiovasküler hastalıklar üzerine etkisini araştıran
bu çalışma sonuçları 1999 yılında yayınlanmıştır ve 2 yıl beta karoten kullanımının bu
hastalıklar üzerine olumlu veya olumsuz bir etkisi olmadığı bildirilmiştir (21). Vitamin E için
de benzer sonuçlar 2005 yılında yayınlanmıştır (22).
Supplementation en Vitamines et Mineraux Antioxydants (SU.VI.MAX): Fransa’da
yürütülen bu çalışmada kombine antioksidan ve mineral desteklerinin kardiovasküler
hastalıklar ve kanser insidansı üzerine etkisi araştırılmıştır. İlk sonuçlar 2004 yılında
yayınlanmıştır. Vitamin C, vitamin E, beta-‐karoten ve minerallerden selenyum ve çinko içeren
desteklerin 7.5 yıl kullanımının kanser ve kardiovasküler hastalık insidansı veya tüm
nedenlerden ölüm oranları üzerine herhangi bir etkisi olmadığı bildirilmiştir (23). Bununla
birlikte erkeklerin ve kadınların verileri ayrı ayrı incelendiğinde, erkeklerde toplam kanser
insidansı ve tüm nedenlerden ölüm oranları AZALMIŞ bulunurken, kadınlarda melanoma da
dahil olmak üzere cilt kanseri insidansında ARTIŞ olduğu dikkati çekmiştir (24). Erkeklerde
destek tedavisi yararlı etkisinin, tedavi bitimini takiben 5 yıl sonra sonlandığı, kadınlarda da
benzer şekilde artmış cilt kanseri insidansının tekrar normale döndüğü çalışmanın uzun
dönem sonuçlarında bildirilmiştir (25, 26).
Heart Outcomes Prevention Evaluation-‐The Ongoing Outcomes (HOPE-‐TOO): Bu
uluslararası çalışmada kardiovasküler hastalık ve diabet tanılı hastalarda alfa-‐tokoferol
desteğinin kanser insidansı, kanserden ölüm ve major kardiovasküler olaylar üzerine olan
etkisi araştırılmıştır. 2005 yılında yayınlanan 7 yıllık takip sonuçlarında alfa-‐tokoferol (400 IU)
kullanımının belirtilen hastalıklar üzerine bir etkisi olmadığı bildirilmiştir (27).
Selenium and Vitamin E Cancer Prevention Trial (SELECT): Amerika’da yürütülen bu
çalışmada 50 yaş ve üzeri erkeklerde selenyum ve vitamin E desteğinin prostat kanseri
üzerine olan etkisi araştırılmıştır. Çalışma 2001 yılında başlayıp planlanandan 5 yıl önce 2008
yılında sonlandırılmıştır. 2008 yılı sonlarında yayınlanan sonuçlarında ortanca 5.5 yıl
selenyum kullanımının prostat veya diğer kanser insidansını azaltmadığı bildirilmiştir (28).
2011 yılında güncellenen sonuçlarında ise ortalama 7. yılda (destek tedavisi bittikten 1.5 yıl
sonra) placebo kullananlara kıyasla tek başına vitamin E kullananlarda prostat kanser vakası
%17 daha FAZLA saptanmıştır. Tek başına selenyum veya vitamin E ile birlikte selenyum
kullananlarda ise artış bildirilmemiştir (29).
Physicians’ Health Study II (PHSII): Amerika’da 50 yaş ve üste erkek doktorlar üzerinde
yapılan çalışmada vitamin E, vitamin C veya ikisinin beraber kullanımının kanser insidansı
üzerine etkisi araştırılmıştır. 2009 yılında yayınlanan ortanca 7.6 yıllık sonuçlarda prostat
veya diğer kanser (lenfoma, lösemi, melanom, akciğer, mesane, pankreas, kolon ve rektum
kanserleri dahil) insidansında azalma olmadığı bildirilmiştir (30).
Bu randomize kontrollü çalışmaların yanı sıra sistematik bir derlemede vitamin E ve
mineral desteklerinin kanser dahil kronik hastalıkları önlemedeki etkisi değerlendirilmiş ve
kanser önlemek üzerine açık bir kanıtın olmadığı bildirilmiştir (31).
Koenzim Q10 (coQ10; P10, vitamin P10, ubiquin, ubidekarenon) hücrelerin enerji
sağlamasında fonksiyonu olan ve antioksidan rolü bulunan, immün sistemi stimüle eden,
kalbi bazı kemoterapi ilaçlarının yan etkisinden koruyan normalde vücudumuzda bulunan bir
doğal maddedir. Düşük koenzim Q10 düzeyleri bazı kanser hastalarında bildirilmektedir.
Koenzim Q10 ile ilgili randomize klinik çalışma yoktur. İmmün sistemi uyarıcı olması nedeni
ile kanser tedavisine eklenerek kullanıldığı bazı çalışmalar olmuştur (32). Ancak güvenilirliğini
ve etkinliğini ortaya koymak için geniş randomize klinik çalışmaya ihtiyaç vardır.
Hâlihazırda kanser hastalarının antioksidan desteklerini kanser tedavileri sırasında
kullanmaları ise daha büyük muammadır. Daha fazla aydınlatıcı bilgiye sahip olana kadar bu
destek tedavilerinin kanser tedavisi sırasında çok dikkatli kullanılması ve mutlaka doktor
gözetiminde alınması önerilmektedir (33).
Kanserin tedavisi için kullanılacak herhangi bir destek tedavisinin ise kesinlikle besin
desteği olarak değil sağlık bakanlığı tarafından ilaç olarak ruhsat alındıktan sonra kullanılması
gerekmektedir.
4. HİPNOZ
“Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliğ”i’nde hipnozun kanser
alanında kullanımı yoktur. Yeme bozuklukları, akut/kronik ağrı ve bağışıklık sisteminin
güçlendirilmesinde kullanılabileceği şeklinde izni vardır.
5. SÜLÜK UYGULAMASI (HIRUDOTHERAPY)
Warfarin ve heparin gibi bazı antikoagülan ilaçların metastazı inhibe etmesinden yola
çıkarak, sülük salgısında bulunan antikoagülan kombinasyonunun metastazları önleyebileceği
düşünülmüştür (34). Ghilanten adı verilen antimetastatik bir antikoagülan protein sülüklerin
salgısından izole edilmiştir (35). Meksika sülüğü Haementeria officinalis hakkında birçok
çalışmada tükrük salgısının antimetastatik aktivitesinin olduğu bildirilmiştir (36, 37). 2010
yılında vaka bazında L. Medicinalis’in topikal uygulaması ile ileri evre renal hücreli karsinom
ve leiomyosarkomlu vakalarda lokal sırt ağrısının tamamen iyileştiği bildirilmiştir (38).
Ancak sülük tedavisinin kanser hastalarında kullanımının güvenli ve etkin olduğuna
dair kanıt düzeyi yüksek randomize kontrollü çalışma yoktur.
6. HOMEOPATİ
Kişiye özgü seçilmiş homeopatik ilaçlar ile sağlık durumunu iyileştirmeyi hedef alan
bütüncül bir uygulamadır. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi kemoterapi yan etkilerini
azaltmaya yöneliktir. Fitoterapi kısmında bu konudan da bahsedilmiştir.
7. KARYOPRAKTİK
Kas, omurga ve iskelet sisteminin biyomekanik bozuklukları ve bunun sinir sistemi
üzerine oluşturduğu sorunların önlemesiyle ilgilenen dektekleyici bir uygulama alanıdır.
Uygun hastalarda normal mekanik hareketliliğini yitirmiş eklemleri elle uygulanan teknilerle
düzeltme üzerine yoğunlaşır. “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği”’nde
kayropraksi endikasyonları arasında kansere bağlı ağrılar ve eklem-‐kemik bozuklukları yer
almamaktadır. Kayropraksi uygulanamayacak durumlar arasında kas ya da diğer yumuşak
dokuların neoplastik hastalıkları da yer almaktadır. Bu nedenle kayropraksinin kanserli
hastalarda uygulanmaması gerekmektedir.
8. KUPA UYGULAMASI:
Kupa uygulaması (Hacamat), geleneksel Çin tedavi yöntemlerinden biridir. Kan
dolaşımını arttırmak için bölgesel vakum oluşturmaya dayanan kuru kupa uygulaması ve belli
vücut noktalarında bölgesel vakumla beraber yüzeysel cilt kesikleri oluşturarak kanın alındığı
yaş kupa uygulamasını içermektedir. Bu uygulamadaki amaç net olmamakla birlikte,
araştırmacılar ciltte belirli akupunktur noktalarına yerleştirilen kupanın hiperemi ya da
hemostaza yol açarak tedavi edici etkisinin olduğunu belirtmektedir (39).
Kupa uygulaması ile ilişkili çok az randomize çalışma vardır ve yayınlanmış
çalışmaların kalitesi düşüktür ya da birçok limitasyonu mevcuttur. Mart 2011’de yayınlanan
sistematik derlemede kuru ve yaş kupa uygulamasının etkinliği değerlendirilmiştir. Bu
derlemede değerlendirilen 3 çalışmanın 2’sinde ağrı tedavisinde kupa uygulamasının yararlı
olduğu gösterilmiştir. Kuru kupa uygulaması adjuvan konvansiyonel tedavilerle kombine
uygulandığında yararlı etki gözlenmiştir (40). 2011 yılında yayınlanan diğer bir derlemede 7
randomize kontrollü çalışmada kupa uygulamasının ağrı üzerine etkinliği değerlendirilmiştir
(41). Çalışmaların yalnızca 1’inde kanser ağrısı değerlendirilmiştir (42). Sonuç olarak kupa
uygulamasının ağrı üzerine olumlu etkisi olduğu ancak çalışmaların kalitesinin yetersiz olduğu
belirtilmiştir.
2012 yılında yayınlanan diğer bir derlemede ise 1992 ve 2010 yılları arasında
yayınlanan 135 randomize çalışma değerlendirilmiştir (43). Çalışmaların 132’si Çin ve 3’ü
İngiliz literatüründe yer almaktadır. Çalışmalardaki kupa tedavisinin uygulandığı en sık 6
durum: herpes zoster, fasiyel paralizi (Bell palsy), öksürük ve dispne, akne, lumbar disk
hernisi ve servikal spondilozis’tir. Bu 6 durumdaki temel hedef sinir inflamasyonu ya da
kompresyonuna bağlı ağrı palyasyonudur. Sonuç olarak, kupa uygulamasının diğer tedavilerle
kombine olarak herpes zoster, akne, fasiyal paralizi ve servikal spondiloziste ağrı
palyasyonuna olumlu yararı olduğu gösterilmiştir. Ancak bu metaanalizdeki çalışmaların
çoğunda yüksek oranda yanlılık vardır (%84) ve hiçbiri yeterli kalitede değildir
(randomizasyon, örneklem büyüklüğü, körleme hataları vb.).
Kanser hastalarında kupa uygulaması ile ilişkili olarak yayınlanan sınırlı sayıda çalışma
mevcuttur. Bu hastalardaki temel kullanım alanı ağrı palyasyonudur. Bu konuda yayınlanan
çalışmalarda kupa uygulamasının diğer tedavilere ek olarak ağrı palyasyonunda faydalı
olabileceği belirtilmiştir. Ancak çalışmaların kanıt düzeyi düşüktür.
Literatürdeki sınırlı sayıda çalışmada, tamamlayıcı ve alternatif tıp tedavi modaliteleri
sıklıkla kombine olarak değerlendirilmiştir. Bu konuda yayınlanan ilk sistematik derlemede
hipnoz, destek grupları, akupunktur ve iyileştirici dokunmanın incelendiği 18 çalışma
incelenmiştir. Sonuç olarak, bu yöntemlerin özellikle kısa süreli etkili olabileceği ancak hiçbir
uygulamanın çalışmaların düşük kalitesi nedeniyle rutin olarak önerilemeyeceği belirtilmiştir
(44). Diğer bir derlemede, akupunktur, masaj tedavisi, zihin-‐vücut yaklaşımları ve müzik
tedavisinin kanser ağrısını azaltarak hayat kalitesini arttırabileceği gösterilmiştir (45). 2014
yılında yayınlanan derlemede ise 27 çalışma değerlendirilmiştir (46). Derlemede yer alan
çalışmalar psikososyal yaklaşımlar, masaj tedavisi, akupunktur, refleksoloji, Çin bitkisel tıbbı,
müzik tedavisi, transkütanöz elektrik sinir stimülasyonu, kupa uygulaması, kenevir, likopen,
Viscum album, reiki, homeopatik tedavi ve yaratıcı sanat tedavisi ile ilişkilidir. Bu derlemede
yer alan tüm çalışmalar düşük ya da orta kalitelidir. Günümüzdeki kanıtlara dayanarak
yukarıda bahsi geçen tamamlayıcı tedavi yöntemlerinin kanser ağrısı üzerine olumlu katkısı
olabileceği belirtilmektedir. Ancak çalışmalardaki metodolojik problemler, hasta sayısının az
olması, heterojenitenin fazla olması ve yanlılık nedeniyle günümüzde kanser ağrısının
tedavisinde tamamlayıcı ya da alternatif tedavi yöntemlerinden herhangi biri tedavi
yaklaşımı olarak önerilemez.
Sonuç olarak kupa uygulamasının kanser hastalarında tamamlayıcı tedavi olarak
kullanılabilmesi için bu konuda yapılacak iyi tasarlanmış, uzun izlem süresi olan ve geniş
hasta sayısına sahip randomize kontrollü çalışmalar gereklidir.
9. LARVA UYGULAMASI:
Lucilia (Phaenicia) sericata steril larvaları kronik yara ve ülserlerin debridman amaçlı
tedavisinde, yara iyileşmesinde ve yaranın dezenfeksiyonunda kullanılmaktadır. Bu tedavi
aynı zamanda Maggot tedavisi olarak da adlandırılmaktadır.
Amerika Birleşik Devletlerinde iyileşmeyen nekrotik cilt ve yumuşak doku yaraları,
basınç ülserleri, venöz staz ülserleri, nöropatik ayak ülserleri ve iyileşmeyen travmatik ya da
cerrahi sonrası yaraların tedavisinde kullanımı FDA onaylıdır. 2014 yılında yayınlanan
sistematik derlemede, kronik enfekte yara ve ülserlerin tedavisinde maggot debridman
tedavisinin hem iyileşme süresini kısalttığı hem de iyileşme oranlarını arttırdığı gösterilmiştir
(47). Ancak bu çalışmaların hiçbirinde kanser hastalarında gözlenen tümöre bağlı yaralar yer
almamaktadır.
Pubmed incelendiğinde kanser ve Maggot tedavisi ile ilişkili yalnızca 1 vaka raporu
bulunmuştur. 2004 yılında yayınlanan bu makalede ayağında malign adenokarsinoma
sekonder konvansiyonel tedavilere yanıt vermeyen nekrotik yara gelişen bir kadın hastada,
Maggot tedavisi ile başarılı bir şekilde debridman yapıldığı ve iyileşmenin sağlandığı
bildirilmiştir (48).
Günümüzde kanser tedavisinde larva uygulamasının etkinliğini ya da yararını gösteren
herhangi bir randomize kontrollü çalışma mevcut değildir. Bu nedenle kanser hastalarına
Maggot tedavisi önerilemez.
10. MEZOTERAPİ:
Mezoterapi, mezoderm içine enjekte edilen küçük miktardaki bitkisel ya da
farmakolojik maddelerin tedavi amaçlı kullanılmasıdır. Kanser tedavisinde mezoterapinin
etkinliğini ya da yararını gösteren herhangi bir bilimsel kanıt yoktur.
11. PROLOTERAPİ:
Proloterapi, çeşitli proliferatif ve irritan kimyasal solüsyonların rejeneratif doku
yanıtını arttırmak için eklem, tendon ya da ağrılı bağ dokusu içine enjekte edildiği
uygulamalardır. Kronik kas-‐iskelet sistemi ağrıları, sırt ağrısı, osteoartrit ve spor
yaralanmalarında kullanılmaktadır.
Kanser tedavisinde proloterapinin etkinliğini ya da yararını gösteren herhangi bir
bilimsel kanıt yoktur.
12. OSTEOPATİ:
Eklemler, kaslar, bağ dokusu ve omurgayı içeren kas-‐iskelet sistemini güçlendirmesine
yardımcı olan, total vücut sağlığına odaklanan ve hastalıklarda kas-‐iskelet sisteminin etkinliği
üzerinde duran invaziv olmayan bir tamamlayıcı tıp uygulamasıdır. Osteopatide eller
kullanılarak vücuttaki problemli bölge bulunur. Sonrasında masaj ya da ilişkili vücut parçaları
hareket ettirilerek problem tedavi edilmeye çalışılır. Amaç manual tedavi ile dolaşımı
arttırmak, şişliği azaltmak, ağrıyı rahatlatmak ve hareketin kazanılmasına yardım etmektir.
Masaj tedavisi; kasların, tendonların ve ligamentlerin gerilmesi; eklemlerin ritmik hareketi;
kas manipülasyonları ve kısa keskin hareketler osteopati uygulamalarına örnektir.
Metastatik hastalıkta uygulanması önerilmemektedir.
2015 yılında yayınlanan Cochrane derlemesinde meme kanseri tedavisi sonrası
gözlenen lenfödem tedavisinde manual lenfatik drenajın rolü değerlendirilmiştir (49). Bu
derlemede 6 çalışma yer almıştır. Manual lenfatik drenaj ve kompresyon bandajları ile tek
başına kompresyon bandajları karşılaştırıldığında, yalnız kompresyon bandajları ile
lenfödemde %30-‐39 azalma gözlenirken manual lenfatik drenaj eklenmesi ile ilave %7 azalma
sağlanmıştır. Sonuç olarak lenfödem tedavisinde manual lenfatik drenajın kompresyon
bandajlarına ilave katkısı olduğu, iyi tolere edildiği ve güvenli olduğu gösterilmiştir.
Kanser hastalarında osteopati kullanımı ağrı kontrolünü arttırabilir ve gerilimi
azaltabilir. Hastaların gevşemesine ve rahatlamasına yardım eder. Ayrıca iyilik halini arttırır
ve kişinin kendini sağlıklı hissetmesini sağlar. Ancak osteopatinin kanseri tedavi etmede
yararı olduğuna dair bilimsel kanıt yoktur. Masaj tedavisinin lenfödem, anksiyete ve
yorgunluk gibi bazı kansere bağlı semptomların tedavisinde yararı olduğuna dair bazı kanıtlar
mevcuttur. Ancak kanser hastalarında osteopatinin rolünü gösteren veriler sıklıkla hastaların
ve uygulayıcıların söylevlerine dayanmaktadır.
Osteopatinin kanser hastalarında tamamlayıcı tedavi olarak kullanılabilmesi için bu
konuda yapılacak iyi tasarlanmış, uzun izlem süresi olan ve geniş hasta sayısına sahip
randomize kontrollü çalışmalar gereklidir.
13. OZON UYGULAMASI:
Lokal veya sistemik olarak ozon-‐oksijen karışımının kullanıldığı uygulama yöntemidir.
Ozon tedavisi tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamalarında inflamasyonun tedavisinde
kullanılmaktadır. Ayrıca antitümör ve antiödem etkisi de mevcuttur.
Kanser hastalarındaki kullanımının temeli kanserin yüksek-‐oksijen çevresinde
büyüyemeyeceğine dayanmaktadır. Ozon tedavisi vücutta oksijen seviyesini arttırır ve
kanserin tedavisine yardım eder. Ancak bu teoriyi destekleyen klinik çalışma mevcut değildir
(50).
Literatürde RT ile medikal ozon uygulaması ile ilişkili olarak yapılan çalışmalar sınırlı
sayıdadır ve bu konuda yayınlanmış randomize kontrollü çalışma mevcut değildir. Clavo ve
ark.’larının çalışmasında konvansiyonel tedavilere yanıt vermeyen refrakter hemorajik
radyasyon proktitinin tedavisinde ozon tedavisi kullanılmıştır ve istatistiksel anlamlı olarak
sonuçlarda iyileşme gözlenmiştir (51). Diğer bir tümör-‐hücre modeli çalışmasında, RT ile eş
zamanlı ya da tek başına uygulanan ozon tedavisinin peritoneal karsinomatozisli farelerde
antiödem ve antitümör etkisi ile sağkalımı uzattığı gösterilmiştir (52).
2001 yılında yayınlanan derlemede kanser hastalarında ozon kullanımının potansiyel
yararı ya da zararı ile ilişkili kanıtların yetersiz olduğu gösterilmiştir (53). Bu konuda
yayınlanmış diğer bir derleme yalnızca preklinik çalışmaları içermektedir ve çalışma hipotezi
neoplastik büyümede normoksinin yeniden yapılanmasıdır (54).
İspanya’dan yayınlanan bir çalışmada ileri evre baş-‐boyun kanserli 19 hastanın 12’sine
kemoterapi ve radyoterapi, 7’sine ise ozon tedavisi ve radyoterapi uygulanmıştır (55). Ozon
tedavisi uygulanan gruptaki olgular daha yaşlı ve daha fazla lenf nodu metastazı olan
olgulardır. İki grup arasında genel sağkalım açısından fark gözlenmemiştir. Ancak ozon
tedavisinin faydalı olduğu, gruplardaki hasta sayısının çok az olması nedeniyle anlamlı fark
gözlenmediği bildirilmiştir.
Tüm bu veriler ışığında kanser hastalarında alternatif ya da tamamlayıcı tedavi
modalitesi olarak ozon tedavisi önerilmemelidir. Bu konuda iyi tasarlanmış, uzun izlem süresi
olan ve geniş hasta sayısına sahip randomize kontrollü çalışmaların yapılması gereklidir
14. REFLEKSOLOJİ:
Refleksoloji el ya da ayaklardaki refleks bölgelerine basınç uygulayarak homeostazise
katkıda bulunma prensibine dayanmaktadır. El ya da ayaklardaki refleks bölgeleri temel
organlar ya da bezler ile ilişkilidir ve bu bölgelere basınç uygulanması konjesyona ve enerji
akışına neden olur (56). Dolaşımdaki artma toksinlerin elimine edilmesine ve vücuttaki majör
sistemlere yardımcı olur. Böylece vücut dengesinin sağlanmasına katkıda bulunur (57).
Literatürde refleksolojinin kanser hastalarında kullanımı ile ilişkili az sayıda hasta
içeren ve izlem süresi kısa olan sınırlı sayıda çalışma mevcuttur. Hodgson ve arkadaşlarının
çalışmasında refleksoloji ile plasebo refleksoloji karşılaştırılmıştır. Refleksoloji grubunda VAS
skorunda ve nefes almada anlamlı yarar saptanmıştır (p=0.004 ve p=0.026) (58). Refleksoloji
grubunda görünüm, iştah, nefes alma, iletişim, konstipasyon, diyare, gelecek korkusu,
miktürisyon, mobilite, bulantı, ağrı, uyku ve yorgunluk açısından anlamlı olmayan iyileşme
gözlenmiştir. Ross ve arkadaşlarının çalışmasında refleksoloji ile plasebo refleksoloji
karşılaştırılmıştır (59). Bu çalışmada gruplar arasında fark gösterilememiştir. Smith ve
Humphris’in çalışmasında yorgunluk açısından gerçek refleksolojinin nonspesifik ayak
masajından daha yararlı olduğu gösterilmiştir (p=0.006) (60). Stephenson ve arkadaşlarının
çalışmasında meme ve akciğer kanserli hastalarda refleksoloji grubunda anksiyetede azalma
gözlenmiştir (p=.000) (61). Ayrıca meme kanserli hastalarda ağrı azalmıştır ve akciğer kanserli
hastaların çoğu ağrıdan bir problem olarak bahsetmemişlerdir. Bu randomize kontrollü
çalışmaların 2008 yılındaki sistematik derlemesinde verilerin yetersizliği ve izlem süresinin
kısa olması nedeniyle refleksolojinin kanser tedavisine bağlı semptomlar ve komorbidite
üzerine etkinliği açısından kesin sonuçlara varılamayacağı belirtilmiştir (62).
2004 yılında yayınlanan akciğer kanserli hastalarda iyilik hali ve hayat kalitesinin
arttırılması için yapılan non-‐invaziv yaklaşımların incelendiği Cochrane sistematik
derlemesinde yalnızca 1 çalışmada refleksoloji değerlendirilmiştir (63). Çalışma sonucunda
refleksolojinin anksiyete üzerine kısa süreli bazı pozitif etkilerinin olduğu gösterilmiştir.
Ancak bu çalışmanın da kalitesi düşüktür.
İleri evre meme kanserli hastalarda yapılan büyük bir randomize kontrollü çalışmada
(n=385) refleksoloji grubunda fiziksel fonksiyonlarda anlamlı iyileşme gözlenmiştir ve
dispnenin ciddiyeti azalmıştır (64). Ağrı, anksiyete ya da depresyon gibi diğer hayat kalitesi
göstergeleri açısından refleksolojinin katkısı gözlenmemiştir. Ancak bu çalışmanın çift kör
olmaması nedeniyle sonuçlar tartışmalıdır. Ağrı ve anksiyetede azalma gözlenen diğer
çalışmalarda ise çeşitli metodolojik hatalar mevcuttur (65-‐68). Diğer bir randomize kontrollü
çalışmada ise refleksoloji ile aromaterapi etkinliği karşılaştırılmıştır ve her iki yaklaşımın da
tükrük kortizol düzeyi ve ağrıda anlamlı iyileşme sağladığı gösterilmiştir.
2010 yılındaki sistematik derlemede meme kanserli hastaların semptomatik
tedavisinde refleksolojinin etkinliği değerlendirilmiştir (69). Bu derlemede yer alan tek
randomize kontrollü çalışmada refleksoloji ile hayat kalitesi ve ruh halinde anlamlı iyileşme
gözlenmiştir. Diğer 3 non-‐randomize kontrollü çalışmada ise refleksolojinin ağrı ve bulantı
üzerine olumlu etkisi gözlenmiştir. Ancak çalışmaların yanlılık oranı yüksektir. Sonuç olarak
meme kanserlerinde refleksolojinin etkinliği açısından verilerin yetersiz olduğu belirtilmiştir.
2011 yılında yayınlanmış olan Cochrane derlemesinde akciğer kanserli hastalarda
hayat kalitesi ve iyilik halini arttırmak için uygulanabilecek non-‐invaziv yaklaşımlar
değerlendirilmiştir (70). Bu derlemede yer alan 15 çalışmanın ikisinde refleksoloji
değerlendirilmiştir. Refleksolojinin anksiyete ve ağrı şiddetine pozitif ancak kısa-‐süreli etkisi
olduğu gösterilmiştir, ancak kanıt düzeyi düşüktür. 2011 yılında yayınlanan diğer bir derleme
kanserli hastalarda refleksolojinin incelendiği 5 çalışmayı içermektedir. Üç çalışmada pozitif
sonuçlar elde edilirken, 2 çalışmada refleksolojinin etkinliği gösterilememiştir (71).
2015 yılında yayınlanmış olan bir metaanalizde ise kanser ağrısı üzerine masaj
tedavisinin etkisi incelenmiştir (72). On iki çalışmadan toplam 559 hastayı içeren bu
çalışmada istatistiksel anlamlı olarak masaj tedavisi ile kanser ağrısında azalma gösterilmiştir.
Farklı masaj tipleri arasından ayak refleksolojisi, vücut ya da aroma masajından daha etkili
bulunmuştur.
Yukarıda bahsi geçen çalışmaların hiçbirinde yan etkiler değerlendirilmemiştir ve
kontrendike durumlar belirtilmemiştir. Bazı araştırmacılar halsizlik ve böbrek ya da barsak
fonksiyonlarında değişiklik gibi yan etkiler görülebileceğini belirtmektedir (73). Gut hastalığı,
bacak ülserleri, periferal vasküler hastalık, derin ven trombozu, enfeksiyonlar, ezikler, yaralar
ve lenfödemde refleksoloji kontrendike olabilir (74).
“Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği”’nde refleksolojinin
uygulama merkezlerinde kanser ve kemoterapiye bağlı ağrı, bulantı, kusma gibi yan etkileri
azaltmada destekleyici tedavi olarak kullanılabileceği belirtilmiştir. Ancak literatürdeki
verilere dayanılarak bu şekilde bir öneride bulunulması mümkün değildir. Refleksolojinin
fiziksel ya da psikolojik semptomları iyileştirdiğine ya da hayat kalitesini arttırdığına dair
yeterli kanıt yoktur. Refleksolojinin kanser hastalarındaki etkinliğinin net olarak
gösterilebilmesi için iyi tasarlanmış, uzun izlem süresi olan geniş hasta sayılı randomize
kontrollü çalışmalara ihtiyaç vardır.
15. MÜZİK TERAPİ:
Müzik terapisi konusunda ehliyetli bir profesyonel tarafından, müziğin ve müzik
uygulamalarının, bireylerin fiziksel, psikolojik, sosyal ve zihinsel ihtiyaçlarını karşılamada
klinik ve kanıta dayalı kullanıldığı uygulamadır. Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları
Yönetmeliğinde uygulama merkezlerinde kanser hastalarında ortaya çıkan ağrı, kusma, kaygı
ve ilaç yan etkileriyle baş edilmesinde kullanılabileceği belirtilmektedir.
Müzik tedavisi ile ilişkili olarak yayınlanan çalışmalarda müzik tedavisinin kansere
bağlı anksiyete, ruh hali, depresyon, ağrı ve hayat kalitesine katkısı olabileceği gösterilmiştir.
2013 yılında yayınlanan bir derlemede, medikal tedavi uygulanan erişkin kanser hastalarında,
anksiyeteyi azaltmak için müzik tedavisinin etkinliği 13 randomize kontrollü çalışmada
değerlendirilmiştir (75). Metaanaliz sonucunda müzik tedavisinin anksiyete üzerine pozitif
etkisi muhtemelen yetersiz hasta sayısı nedeniyle gösterilememiştir. Ancak yine de erişkin
kanser hastalarında müzik tedavisinin ansiyete üzerine bir miktar klinik yararı olduğu
söylenebilir. 2012 yılında yayınlanan bir derleme ve metaanalizde kanser hastalarında
psikolojik ve fiziksel sonuçlar üzerine müzik tedavisinin etkisi değerlendirilmiştir (76). Çin ve
İngiliz literatüründe yer alan 3181 hastayı içeren 32 randomize kontrollü çalışma
değerlendirildiğinde, anksiyete ve depresyonu içeren psikolojik sonuçlarda belirgin iyileşme
gözlenirken kan basıncı gibi vital bulgular üzerine etkisi düşüktür. 2011 yılında yayınlanan
Cochrane derlemesinde 1891 hastayı içeren 30 çalışmada kanser hastalarındaki psikolojik ve
fiziksel sonuçlara müzik tedavisinin etkisi değerlendirilmiştir (77). Bu derlemede yer alan
çalışmaların da kalitesi düşük olmakla birlikte, kanserli hastalarda müzik tedavisinin
anksiyete, duygu-‐durum, hayat kalitesi ve ağrı üzerine olumlu etkisi olduğu gösterilmiştir.
2014 yılında yayınlanan 13 klinik kontrollü çalışmayı içeren sistematik derleme ve
metaanalizde ise meme kanserli hastalarda sanat tedavilerinin (sanat, müzik ve dans)
anksiyete, depresyon ve hayat kalitesi üzerine olan etkisi değerlendirilmiştir (78).
Metaanalizde yer alan 13 çalışmadan 6’sı müzik tedavisi ile ilişkilidir. Sonuç olarak, sanat
tedavisinin anksiyete üzerine olumlu etkisi olduğu ancak depresyon ya da hayat kalitesini
etkilemediği gösterilmiştir.
2014 yılında meme kanserli hastalarda destek tedavisi olarak kullanılan tamamlayıcı
tedavilerle ilişkili olarak bir rehber klavuz yayınlanmıştır (79). Bu klavuzda 4900 makaleden
203’ü analiz için uygun bulunmuştur. Meditasyon, yoga ve relaksasyon anksiyete ve
duygulanım bozuklukları gibi sık karşılaşılan durumların tedavisi için rutin olarak
önerilmektedir (Grad A). Stres tedavisi, yoga, masaj, müzik tedavisi, enerji saklama ve
meditasyon, stresi azaltma, anksiyete, depresyon, yorgunluk ve hayat kalitesi için
önerilmektedir (Grad B).
2014 yılında yayınlanan bir sistematik derlemede müzik tedavisi ile ilişkili randomize
kontrollü çalışmalar değerlendirilmiştir (80). Çalışmaların 8’i mental ve davranışsal
bozukluklar, 2’si sinir sistemi ve 2’si solunum sistemi hastalıkları, 1’i endokrin, beslenme ve
metabolik hastalıklar, 1’i dolaşım sistemi hastalıkları ve 1’i de hamilelik, doğum ve lohusalık
ile ilişkilidir. Sonuç olarak müzik tedavisinin şizofreni ve/veya ciddi mental bozukluklarda
global ve sosyal fonksiyonları, Parkinson hastalığında yürüme ve ilişkili diğer aktiviteleri,
depresif semptomları ve uyku kalitesini iyileştirdiği gösterilmiştir. Bu çalışmaların hiçbirinde
yan etkisi ya da herhangi bir zararlı etkisi gösterilmemiştir. Ayrıca tüm hastalarda müzik
tedavisi iyi tolere edilmiştir. Diğer hastalıklarda da müzik tedavisi faydalı olabilir ancak
günümüzde bu konuda yeterli kanıt mevcut değildir.
Sonuç olarak müzik tedavisi ile ilişkili çalışmalardaki metodolojik problemler ve
çalışmaların büyük kısmında müzik terapistinin olmaması nedeniyle günümüzde müzik
tedavisinin tamamlayıcı ya da alternatif tedavi yöntemi olarak kanser hastalarına önerilmesi
mümkün değildir. Bu konuda iyi tasarlanmış, uzun izlem süresi olan ve geniş hasta sayısına
sahip randomize kontrollü çalışmaların yapılması gereklidir.
Referanslar
1. Alimi D, Rubino C, Pichard-‐Leandri E, et al. Analgesic Effect of Auricular Acupuncture
for Cancer Pain: A randomized, Blinded, Controlled Trial. J Clin Oncol 2003; 21: 4120-‐
4126.
2. Dang WY, Clinical Study on Acupunture treatment of stomach carcinoma pain. J Tad
Chin Med 1998; 1: 31-‐38.
3. Cheon S, Zhang X, Lee IS, et al. Pharmacopuncture for cancer care: A systematic
review. Evid Based Complement Alternat Med 2014;2014:804746.
4. Zheng Y, Yu YH, Fang FF. Meta-‐Analysis on Wrist-‐Ankle Acupuncture of Cancerous
Pain. Journal of Liaoning University of TCM [Chinese] 2014;16:152–155.
5. Choi TY, Lee MS, Kim TH, et al. Acupuncture for the treatment of cancer pain: a
systematic review of randomised clinical trials. Support care cancer 2012;20:1147–
1158.
6. Molassiotis A, Bardy J, Finnegan-‐John J, et al. Acupuncture for cancer-‐related fatigue
in patients with breast cancer: a pragmatic randomized controlled trial. J Clin Oncol
2012;30 (36): 4470-‐6.
7. Deng G, Chan Y, Sjoberg D, et al. Acupuncture for the treatment of post-‐
chemotherapy chronic fatigue: a randomized, blinded, sham-‐controlled trial. Support
Care Cancer 2013;21(6):1735-‐41.
8. Simcock R, Fallowfield L, Monson K, et al. ARIX: a randomised trial of acupuncture v
oral care sessions in patients with chronic xerostomia following treatment of head
and neck cancer. Ann Oncol 2013;24(3): 776-‐83.
9. Chen HY, Li SG, Cho WC, et al. The role of acupoint stimulation as an adjunct therapy
for lung cancer: A systematic review and meta-‐analysis. BMC Complem Altern Med,
2013 Dec 17;13:362.
10. Ezzo J, Richardson MA, Vickers Al. Withdrawn: Acupuncture-‐point stimulation for
chemotherapy-‐induced nausea or vomiting. Cochrane Database Syst Rev. 2014 Nov
21;11:CD002285.
11. Pu HH, Yu T, Gao X, et al. Systematic Evaluation on Clinical Therapetic Effect of
Acupuncture for Treatmen of Gastrointestinal Untoward Reaction by Malignant
Tumor Chemotherapy. Lishizhen Medicine and Materia Medica Research
[Chinese] 2010;21:1476–1480.
12. Porzio G, Trapasso T, Martelli S, et al. Acupuncture in the treatment of menopause-‐
related symptoms in women taking tamoxifen. Tumori 2002;88(2):128-‐30.
13. Xia YQ, Zhang D, Yang CX, et al. An approach to the effect on tumors of acupuncture
in combination with radiotherapy or chemotherapy. J Tradit Chin Med 1986;6(1):23-‐
6.
14. Blot WJ, Li JY, Taylor PR, et al. Nutrition intervention trials in Linxian, China:
supplementation with specific vitamin/mineral combinations, cancer incidence, and
disease-‐specific mortality in the general population. Journal of the National Cancer
Institute 1993;85:1483–91.
15. Qiao YL, Dawsey SM, Kamangar F, et al. Total and cancer mortality after
supplementation with vitamins and minerals: follow-‐up of the Linxian General
Population Nutrition Intervention Trial. Journal of the National Cancer Institute
2009;101(7):507-‐518.
16. The Alpha-‐Tocopherol, Beta Carotene Cancer Prevention Study Group. The effects of
vitamin E and beta carotene on the incidence of lung cancer and other cancers in
male smokers. New England Journal of Medicine 1994;330:1029–35.
17. Omenn GS, Goodman GE, Thornquist MD, et al. Effects of a combination of beta
carotene and vitamin A on lung cancer and cardiovascular disease. New England
Journal of Medicine 1996;334(18):1150-‐1155.
18. Goodman GE, Thornquist MD, Balmes J, et al. The Beta-‐Carotene and Retinol Efficacy
Trial: incidence of lung cancer and cardiovascular disease mortality during 6-‐year
follow-‐up after stopping beta-‐carotene and retinol supplements. Journal of the
National Cancer Institute 2004;96(23):1743-‐1750.
19. Neuhouser ML, Barnett MJ, Kristal AR, et al. Dietary supplement use and prostate
cancer risk in the Carotene and Retinol Efficacy Trial. Cancer Epidemiology,
Biomarkers & Prevention 2009;18(8):2202-‐2206.
20. Hennekens CH, Buring JE, Manson JE, et al. Lack of effect of long-‐term
supplementation with beta carotene on the incidence of malignant neoplasms and
cardiovascular disease. New England Journal of Medicine 1996;334:1145–9.
21. Lee IM, Cook NR, Manson JE. Beta-‐carotene supplementation and incidence of cancer
and cardiovascular disease: Women’s Health Study. Journal of the National Cancer
Institute 1999;91:2102–6.
22. Lee IM, Cook NR, Gaziano JM, et al. Vitamin E in the primary prevention of
cardiovascular disease and cancer: the Women's Health Study: a randomized
controlled trial. JAMA 2005;294(1):56-‐65.
23. Hercberg S, Galan P, Preziosi P, et al. The SU.VI.MAX Study: a randomized, placebo-‐
controlled trial of the health effects of antioxidant vitamins and minerals. Archives of
Internal Medicine 2004;164(21):2335-‐2342.
24. Hercberg S, Ezzedine K, Guinot C, et al. Antioxidant supplementation increases the
risk of skin cancers in women but not in men. Journal of Nutrition 2007;137(9):2098-‐
2105.
25. Hercberg S, Kesse-‐Guyot E, Druesne-‐Pecollo N, et al. Incidence of cancers, ischemic
cardiovascular diseases and mortality during 5-‐year follow-‐up after stopping
antioxidant vitamins and minerals supplements: a postintervention follow-‐up in the
SU.VI.MAX Study. International Journal of Cancer 2010;127(8):1875-‐1881.
26. Ezzedine K, Latreille J, Kesse-‐Guyot E, et al. Incidence of skin cancers during 5-‐year
follow-‐up after stopping antioxidant vitamins and mineral
supplementation. European Journal of Cancer 2010;46(18):3316-‐3322.
27. Lonn E, Bosch J, Yusuf S, et al. Effects of long-‐term vitamin E supplementation on
cardiovascular events and cancer: a randomized controlled
trial. JAMA 2005;293(11):1338-‐1347.
28. Lippman SM, Klein EA, Goodman PJ, et al. Effect of selenium and vitamin E on risk of
prostate cancer and other cancers: the Selenium and Vitamin E Cancer Prevention
Trial (SELECT). JAMA 2009;301(1):39-‐51.
29. Klein EA, Thompson IM, Tangen CM, et al. Vitamin E and the risk of prostate cancer:
the Selenium and Vitamin E Cancer Prevention Trial
(SELECT). JAMA 2011;306(14):1549-‐1556.
30. Gaziano JM, Glynn RJ, Christen WG, et al. Vitamins E and C in the prevention of
prostate and total cancer in men: the Physicians' Health Study II randomized
controlled trial. JAMA 2009;301(1):52-‐62.
31. Fortmann SP, Burda BU, Senger CA, et al. Vitamin and mineral supplements in the
primary prevention of cardiovascular disease and cancer: an updated systematic
evidence review for the U.S. Preventive Services Task Force. Ann Intern Med. 2013
Dec 17;159(12):824-‐34.
32. Hodges S, Hertz N, Lockwood K, et al. CoQ10: could it have a role in cancer
management? Biofactors 9 (2-‐4): 365-‐70, 1999.
33. Lawenda BD, Kelly KM, Ladas EJ, et al. Should supplemental antioxidant
administration be avoided during chemotherapy and radiation therapy? Journal of
the National Cancer Institute 2008;100(11):773-‐783.
34. Wallis RB, Fidler IJ, Esumi N. Munich, Germany: European Patent Office, issued
September 16; 1992. Hirudin for the inhibition of cancer metastasis. European Patent
No. EP 0503829.
35. Blankenship DT, Brankamp RG, Manley GD, et al. Amino acid sequence of ghilanten:
Anticoagulant-‐antimetastatic principle of the South American leech, Haementeria
ghilianii. Biochem Biophys Res Commun. 1990;166:1384–9.
36. Tuszynski GP, Gasic TB, Gasic GJ. Isolation and characterization of antistasin. An
inhibitor of metastasis and coagulation. J Biol Chem. 1987;262:9718–23
37. Gasic GJ, Iwakawa A, Gasic TB, et al. Leech salivary gland extract from Haementeria
officinalis, a potent inhibitor of cyclophosphamide-‐ and radiation-‐induced artificial
metastasis enhancement. Cancer Res. 1984;44:5670–6.
38. Kalender ME, Comez G, Sevinc A, et al. Leech therapy for symptomatic relief of
cancer pain. Pain Med. 2010;11:443–5.
39. Gao LW. Practical Cupping Therapy [in Chinese] Beijing: Academy Press 2004.
40. AlBedah A, Khalil M, Elolemy A, et al. FACT, Focus on Alternative and Complementary
Therapies. Hijama (cupping): a review of the evidence. 2011;16:12–16.
41. Bao Y, Kong X, Yang L, et al. Complementary and alternative medicine for cancer pain:
an overview of systematic reviews. Evid Based Complement Alternat Med.
2014;170396. doi: 10.1155/2014/170396. Epub 2014 Apr 13.
42. Huang ZF, Li HZ, Zhang ZJ, et al. Observations on the efficacy of cupping for treating
30 patients with cancer pain. Shanghai Journal of Acupuncture and Moxibustion
2006;25:14–15.
43. Huijuan Cao, Xun Li, Jianping Liu. An Updated Review of the Efficacy of Cupping
Therapy. PLoS One. 2012; 7(2): e31793.
44. Bardia A, Barton DL, Prokop LJ, et al. Efficacy of complementary and alternative
medicine therapies in relieving cancer pain: a systematic review. Journal of Clinical
Oncology, 2006;24:5457–5464.
45. Cassileth B, Trevisan C, Gubili J. Complementary therapies for cancer pain,” Current
Pain and Headache Reports 2007;11:265–269.
46. Bao Y, Kong X, Yang L, et al. Complementary and alternative medicine for cancer pain:
an overview of systematic reviews. Evid Based Complement Alternat Med
2014;170396. doi: 10.1155/2014/170396. Epub 2014 Apr 13.
47. Sun X, Jiang K, Chen J, et al. A systematic review of maggot debridement therapy for
chronically infected wounds and ulcers. International Journal of Infectious Diseases
2014;25:32–37.
48. Sealby N. The use of maggot therapy in the treatment of a malignant foot wound. Br J
Community Nurs. 2004;9:S16-‐9.
49. Ezzo J, Manheimer E, McNeely ML, et al. Manual lymphatic drainage for lymphedema
following breast cancer treatment. Cochrane Database Syst Rev 2015; 5:CD003475.
50. Oxygen Therapy, American Cancer Society. Retrieved 29 November 2012.
51. Clavo B, Ceballos D, Gutierrez D, et al. Long-‐term control of refractory hemorrhagic
radiation proctitis with ozone therapy. J Pain Symptom Management 2013;46:106-‐
12.
52. Kızıltan HŞ, Bayir AG, Yucesan G. Medical ozone and radiotherapy in a peritoneal,
Erlich-‐ascites, tumor-‐cell model. Altern Ther Health Med 2015;21:24-‐29.
53. Ernst E. A primer of complementary and alternative medicine commonly used by
cancer patients. Med J. 2001;174: 88–92.
54. Bocci V., Larini A., Micheli V. Restoration of normoxia by ozone therapy may control
neoplastic growth: A review and a working hypothtesis. Journal of Alternative and
Complementary Medicine 2005;11:257-‐265.).
55. Clavo B, Ruiz A, Lloret M, et al. Adjuvant Ozone therapy in Advanced Head and Neck
Tumors: A Comparative Study. Evid Based Complement Alternat Med. 2004;1:321-‐
325.
56. Lynn J. Using complementary therapies: reflexology. Prof Nurse 1996; 11:321-‐322.
57. Barron H. Towards better health with reflexology. Nurs stand 1990;4:32-‐33.
58. Hodgson H. Does reflexology impact on cancer patients’ quality of life? Nurs Stand
2000;14:33-‐38.
59. Ross C, Hamilton J, Macrae G, et al. A pilot study to evaluate the effect of reflexology
on mood and symptom rating of advanced cancer patients. Palliat Med 2002;16:544-‐
45.
60. Smith G, Humphris G. A randomised controlled trial of reflexology in breast cancer
patients, to reduce fatigue resulting from radiotherapy to the breast and chest Wall.
2005.
61. Stephenson NL, Weinrich SP, Tavakoli AS. The effects of foot reflexology on anxiety
and pain in patients with breast and lung cancer. Oncol Nurs Forum 2000;27:67-‐72.
62. Wilkinson S, Lockhart K, Gambles M, et al. Reflexology for symptom relief in patients
with cancer. Cancer Nurs 2008;31:354-‐60.
63. Solà I, Thompson EM, Subirana Casacuberta M, et al. Non-‐invasive interventions for
improving well-‐being and quality of life in patients with lung cancer. Cochrane
Database of Systematic Reviews, 2004 (4). CD004282.
64. Wyatt GA, Sikorskii MH, Rahbar D, et al. Health-‐related quality-‐of-‐life outcomes: a
reflexology trial with patients with advanced-‐stage breast cancer. Oncology nursing
forum. 2012;39:568-‐577.
65. Stephenson N, Dalton JA, Carlson J. The effect of foot reflexology on pain in patients
with metastatic cancer. Appl Nurs Res. 2003;16(4):284-‐6.
66. Quattrin R, Zanini A, Buchini S, et al. Use of reflexology foot massage to reduce
anxiety in hospitalized cancer patients in chemotherapy treatment: methodology and
outcomes. J Nurs Manag. 2006;14(2):96-‐105.
67. Hodgson NA, Lafferty D. Reflexology versus Swedish Massage to Reduce Physiologic
Stress and Pain and Improve Mood in Nursing Home Residents with Cancer: A Pilot
Trial. Evidence-‐Based Complementary and Alternative Medicine. 2012. Article ID
456897, 5 pages, 2012. doi:10.1155/2012/456897.
68. Dyer J, Thomas K, Sandsund C, et al. Is reflexology as effective as aromatherapy
massage for symptom relief in an adult outpatient oncology population?
Complement Ther Clin Pract 2013 19(3):139-‐146.
69. Kim JI, Lee MS, Kang JW, et al. Reflexology for the symptomatic treatment of breast
cancer: a systematic review. Integrative Cancer Therapies 2010; 9(4):326-‐330.
70. Rueda JR, Sola I, Pascual A, et al. Non-‐invasive interventions for improving well-‐being
and quality of life in patients with lung cancer. Cochrane Database Syst Rev
2011;7:CD0044282.
71. Ernst E, Posadzki P, Lee MS. Reflexology: an update of a systematic review of
randomised clinical trials. Maturitas 2011; 68(2):116-‐120.
72. Lee SH, Kim JY, Yeo S. Meta-‐Analysis of Massage Therapy on Cancer Pain. Integr
Cancer Ther 2015; 14:297-‐304.
73. Ernst E, Pittler MH, Wider B, et al. Oxford Handbook of Complementary Medicine.
Oxford University Press (2008). ISBN 978-‐0-‐19-‐920677-‐3.
74. Berenson SC. Management of cancer pain with complementary therapies. Oncology
(Williston Park) 2007;21(Suppl 4):10-‐22.
75. Nightingale CL, Rodriguez C, Carnaby G. The impact of music interventions on anxiety
for adult cancer patients: a meta-‐analysis and systematic review. Integrative Cancer
Therapies 2013; 12:393-‐403.
76. Zhang JM, Wang P, Yao JX, et al. Music interventions for psychological and physical
outcomes in cancer: a systematic review and meta-‐analysis. Support Care Cancer
2012;20:3043-‐53.
77. Bradt J, Dileo C, Grocke D, et al. Music interventions for improving psychological and
physical outcomes in cancer patients. Cochrane Database Systematic Reviews
2011;(8):CD006911.pub2.
78. Boehm K, Cramer H, Staroszynski T, et al. Arts therapies for anxiety, depression, and
quality of life in breast cancer patients: a systematic review and meta-‐analysis. Evid
Based Complement Alternat Med 2014;2014:103297.
79. Greenlee H, Balneaves LG, Carlson LE. Clinical practice guidelines on the use of
integrative therapies as supportive care in patients treated for breast cancer. J Natl
Cancer Inst Monogr 2014;2014(50):346-‐58.
80. Kamioka H, Tsutani K, Yamada M, et al. Effectiveness of music therapy: a summary of
systematic reviews based on randomized controlled trials of music interventions.
Patient Prefer Adherence 2014;8:727-‐54.