23
KANSER HASTALARINDA KOMPLEMENTER VE ALTERNATİF TEDAVİ YÖNTEMLERİNİN KULLANIMI Kanserin oluşumunu önlemede, kanser tedavisinde veya tedavi sırasında yan etkilerin azaltılması ve destek için komplementer ve alternatif yöntemler (KAM) sıklıkla denenmekte ve ilgi görmektedir. Komplementer kelimesinin genel anlamı standart medikal tedaviler ile birlikte kullanılan ancak standart tedavi olmayan yöntemler için kullanılmaktadır. Örnek olarak kanser tedavisi sırasında yan etkileri azaltmaya yönelik kullanılan akupunktur gibi. Alternatif yöntemler ise standart medikal tedavilerin yerine kullanılan yöntemlerdir. Örneğin antikanser ilaçlar yerine kanseri tedavi etmek için özel diyet uygulamak gibi. Tamamlayıcı tıp, standart tedaviye KAM uygulamaları ile güvenli ve etkin destek vermeyi amaçlar. Hastanın zihin, beden ve ruhunu iyileştirip rahatlatmayı amaçlar. KAM uygulamalarının bir kısmı ciddi bir değerlendirme aşamasından geçip güvenli ve etkin bulunmakla beraber günümüzde birçoğunun etkinliği bilinmemektedir ve hatta muhtemelen zararlı etkilere yol açmaktadır. KAM uygulamalarının da standart tedaviler kadar uzun derin kapsamlı ve randomize çalışmalarla etkileri araştırılmalıdır. Doğal demek güvenli demek değildir. 1. AKUPUNKTUR A. KANSER AĞRISI VE AKUPUNKTUR Kanser hastalarının erkenorta evresinde %40’ında, ileri evresinde ise %90’ında orta ya da ileri derecede ağrı problemi mevcuttur. Yayınların çoğunda bu hastaların %70 kadarında uygun ağrı kontrolü sağlanamadığı belirlenmiştir. Cohrane derlemesinde, Cochrane Central Register of Controlled Trials (CENTRAL); MEDLINE; EMBRASE; PsycINFO;AMED; ve SPORTDiscus database kullanılarak yapılan metaanalizde tek bir tane yüksek kaliteli çalışma saptandığı bildirilmiştir (1). Bu çalışmada ağrı palyasyonu açısından kulakdan yapılan akupunkturun plaseboya üstünlüğü kaydedilmiştir. Düşük kanıt düzeyli bir çalışmada ise mide kanserinde akupunkturun daha fazla değil ama uzun süreli analjezik etki oluşturduğu vurgulanmıştır (2).

KANSERHASTALARINDAKOMPLEMENTERVE’ALTERNATİFTEDAVİ ... · KANSERHASTALARINDAKOMPLEMENTERVE’ALTERNATİFTEDAVİ’ ’YÖNTEMLERİNİN’KULLANIMI’! Kanserin!oluşumunu!önlemede,!kanser!tedavisinde!veyatedavi

  • Upload
    others

  • View
    10

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

 

 

KANSER  HASTALARINDA  KOMPLEMENTER  VE  ALTERNATİF  TEDAVİ  

 YÖNTEMLERİNİN  KULLANIMI  

 

Kanserin  oluşumunu  önlemede,  kanser  tedavisinde  veya  tedavi  sırasında  yan  etkilerin  

azaltılması  ve  destek  için  komplementer  ve  alternatif  yöntemler  (KAM)  sıklıkla  denenmekte  

ve  ilgi  görmektedir.  

Komplementer   kelimesinin   genel   anlamı   standart   medikal   tedaviler   ile   birlikte  

kullanılan   ancak   standart   tedavi   olmayan   yöntemler   için   kullanılmaktadır.   Örnek   olarak  

kanser  tedavisi  sırasında  yan  etkileri  azaltmaya  yönelik  kullanılan  akupunktur  gibi.  

Alternatif  yöntemler   ise  standart  medikal   tedavilerin  yerine  kullanılan  yöntemlerdir.  

Örneğin  antikanser  ilaçlar  yerine  kanseri  tedavi  etmek  için  özel  diyet  uygulamak  gibi.  

Tamamlayıcı   tıp,   standart   tedaviye   KAM   uygulamaları   ile   güvenli   ve   etkin   destek  

vermeyi   amaçlar.     Hastanın   zihin,   beden   ve   ruhunu   iyileştirip   rahatlatmayı   amaçlar.   KAM  

uygulamalarının   bir   kısmı   ciddi   bir   değerlendirme   aşamasından   geçip   güvenli   ve   etkin  

bulunmakla  beraber  günümüzde  birçoğunun  etkinliği  bilinmemektedir  ve  hatta  muhtemelen  

zararlı  etkilere  yol  açmaktadır.  KAM  uygulamalarının  da  standart  tedaviler  kadar  uzun  derin  

kapsamlı   ve   randomize   çalışmalarla   etkileri   araştırılmalıdır.   Doğal   demek   güvenli   demek  

değildir.  

1.  AKUPUNKTUR  

A.    KANSER  AĞRISI  VE  AKUPUNKTUR  

  Kanser  hastalarının  erken-­‐orta  evresinde    %40’ında,  ileri  evresinde  ise  %90’ında  orta  

ya   da   ileri   derecede   ağrı   problemi   mevcuttur.   Yayınların   çoğunda   bu   hastaların   %70  

kadarında  uygun  ağrı  kontrolü  sağlanamadığı  belirlenmiştir.  

Cohrane   derlemesinde,   Cochrane   Central   Register   of   Controlled   Trials   (CENTRAL);  

MEDLINE;   EMBRASE;   PsycINFO;AMED;   ve   SPORTDiscus   database   kullanılarak   yapılan  

metaanalizde     tek  bir   tane  yüksek  kaliteli   çalışma  saptandığı  bildirilmiştir   (1).  Bu  çalışmada  

ağrı   palyasyonu   açısından   kulakdan   yapılan   akupunkturun   plaseboya   üstünlüğü  

kaydedilmiştir.    

Düşük  kanıt  düzeyli  bir  çalışmada  ise  mide  kanserinde  akupunkturun  daha    fazla  değil  

ama  uzun  süreli  analjezik  etki  oluşturduğu    vurgulanmıştır  (2).  

Cheon   ve   ark.’larının   2014   yılında   yayınlanan   derlemelerinde   ise   yapılan   çoğu  

çalışmanın   çift   kör   kontrollü   olmadığı   ve   sonlanım   noktası   seçiminin   objektif   ve   geçerli  

olmadığı  vurgusunda  bulunulmuştur  (3).  Çoğu  çalışmanın  metodolojisinde  ve  kanıt  düzeyinde  

sıkıntılar   mevcuttur.   Bu   konudaki   iki   geniş   metaanaliz   sonuçları   ise   çelişkilidir.   Zheng   ve  

ark.’larının   395   hastayı   değerlendirdiği   metaanalizde   konvansiyonel   destek   koluna   göre  

akupunkturun   üstünlüğü   gösterilememiştir   (4).   Choi   ve   ark.’larının   sonuçlarında   ise  

akupunkturlar   ile  semptomlarda  bir  miktar  azalma  tespit  edilmiştir   (RR:  1,36,  %95  CI,  1,13-­‐

1,64)  (5).    

 Bu  nedenle  akupunkturun  kanser  ağrısı  üzerine  etkili  olup  olmadığını  net   saptamak  

için:    

1. Yeterli  güçte  çalışma  ve  istatistik  yapabilmek  için  başlangıçta  alınması  gereken  hasta  

sayısı;  

2. Hasta  ağrı  durum  ve  sayılarının  gruplar  arasında  homojenitesi;  

3. Optimal  akupunktur  doz  ve  sayısı;  

4. Kör  kontrollü  çalışma  düzenlenmesi;  

5. Uygun  ve  geçerli  ağrı  ölçüm  skalalarına  göre  değerlendirme  ve  kayıtların  yapılması;  

6. Kontrol  kolunun  iyi  tanımlanması  şarttır.  

Bu  şartları  yerine  getiren  çalışmalardan  sonra  daha  net  karara  ulaşmak  doğru  olacaktır.    

 

B.  YORGUNLUK  HALSİZLİK  VE  AKUPUNKTUR  

  Literatürde   302   hasta   üzerinde   yapılan   geniş   çaplı   randomize   çalışmada,   bir   kola   6  

hafta   boyunca   haftada   bir   akupunktur   uygulanmış   ve   uygulanmayan   kola   göre   depresyon,  

yorgunluk,   anksiyete   ve   hayat   kalitesi   (QoL)     üzerine   anlamlı   olumlu   etkisi   olduğu  

bildirilmiştir  (-­‐3.11;  %95  CI,  -­‐3,97—2,25)  (6).  Yine  randomize  kontrollü  bir  başka  çalışmada  ise  

6  haftalık  akupunkturu  takiben  bir  puanlık  hayat  kalitesi  artışı  takipte  kaybolmuş  ve  iki  grup  

arasında  fark  kaydedilmemiştir  (7).  

 

C.  RADYOTERAPİYE  BAĞLI  AĞIZ  KURULUĞU  VE  AKUPUNKTUR  

  En  büyüğü  145  hasta  üzerinde  olmak  üzere  8  haftaya  kadar  uygulanan  akupunkturun  

kanser   radyoterapisine   bağlı   ağız   kuruluğunu   önlemedeki   faydası   konusunda   yapılan    

çalışmalarda  sıklıkla  tükrük  salgısı  artışı  ve  semptomlarda  gerileme  bildirilmiştir  (8).  

 

 

D.  BULANTI  KUSMA  VE  AKUPUNKTUR  

       Bu  konudaki   iki  metaanalizde  kontrol  grubuna  göre  akupunktur  ile  daha  iyi  bulantı  

ve  kusma  kontrolünün  sağlandığı  bildirilmiştir  (3,  9).  Ezzo  ve  ark.’larının  çalışmasında  sadece  

akut   kusmada  azalma,  diğer  bir   çalışmada   ise   konvansiyonel  medikasyona  benzer   sonuçlar  

elde  edildiği  bildirilmiştir  (10,  11).  

 

E.  DİĞER  SEMPTOMLAR  (  Kilo  kaybı,  anksiyete,  hıçkırık,  ateş,  vb)  VE  AKUPUNKTUR  

  Porzio   ve   ark.’larının   çalışmasında   79   kanser   hastasında   akupunktur   ile   hastaların  

%60’ında  en  azından  %30  civarında  semptomların  azadığı  ve  iyilik  halinin  arttığı  bildirilmiştir  

(12).  

  Kanser   tanısı   ile   kilo   kaybı   yakınması   olan   76   hastada   yapılan   randomize   çalışmada  

akupunktur  uygulanan  kolda  kilo  kazanımı  bildirilmiştir  (13).  

 

2.  APİTERAPİ,  ARI  VE  ARI  ÜRÜNLERİ  

  Arı   zehiri,   içinde  bulunan   immün  sistemi   indükleyen   fosfolipaz  A2  gibi  kinaz  kaskadı  

modülatörler  ve  direkt  sitotoksik  olan  maddeler  (melittin,  stignin  vb.)  nedeni  ile  teorik  olarak  

kanser   tedavisinde   faydalı   olabilir   gibi   gözükmektedir.   Ancak   etkinliğini   ortaya   koyabilmek  

için   pek   çok   in   vivo,   in   vitro   ve   konrollü   çalışmalara   ihtiyaç   vardır.   Kanser   hastalarında  

güvenle  ve  etkin  şekilde  kullanılabileceğine  dair  yeterli  veri  yoktur.  

Bakanlığın   “Geleneksel   ve   Tamamlayıcı   Tıp   Uygulamaları   Yönetmeliği”   ekinde   de  

apiterapi  uygulanabilecek  alanların   içinde  kanser  tedavisi  veya  palyasyonu  ya  da  tedavi  yan  

etkilerinin  giderilmesi  başlıkları  yer  almamaktadır.  

 

3.  FİTOTERAPİ  

Bitkisel   ilaçlar   kanser   tedavisinde   sıklıkla   denenen   ve   çok   ilgi   gören   bir   alandır.   Bu  

konu  oldukça   suistimale   açık  bir   alandır.   Çoğu  kemoterapi   ilaçlarının  da   temelini   oluşturan  

bitkisel  ürünlerin,  çok  uzun  süreli  çalışma,  geliştirilme  ve  deneme  süreçlerini  takiben  tedavi  

amacıyla   piyasaya   sürülmesi  mümkündür.   Ancak   ilaç   olarak   ruhsatlanmayan   besin   desteği  

olarak   adlandırılan   moleküllerin   ve   hatta   bu   şekilde   bile   ruhsatı   olmayan   birçok   bitkinin  

kanser   tedavisinde   işe   yaradığı   söylenerek   çok   yüksek   fiyatlara   pazarlandığı   görülmektedir.    

Bitkilerden  zehir  de  elde  edildiği  unutulmamalıdır.    

Bitkisel   ürünlerin   direkt   kanser   tedavisi   ile   ilgili   olarak   alternatif   olarak   değil   ancak  

komplementer  olarak  ve  doktor  bilgisi  dahilinde  araştırılması  ya  da  uygulanması  uygun  olur.  

Komplementer   olarak   en   çok   kullanılanlar   arasında   Zerdeçal,   Ginseng,   Çin   bitkisel   ilaçları  

sayılabilir.  

Zerdeçalın   özellikle   kanser   gelişimini   azalttığına   dair   pek   çok   yazı   olmakla   beraber  

kanser  tedavisinde  yerini  gösteren  net  veri  yoktur.  

Radyoterapi   hasarının   büyük   kısmı   fiziksel   radyasyonun   suda   oluşturduğu   kimyasal  

olaylar   nedeni   ile   olmaktadır.   Kimyasal   tepkimelerin   temelinde   ise   vücudumuzun   büyük  

kısmını  oluşturan  suda  meydana  gelen  elektron  kopmaları   sonucu  oluşan  serbest   radikaller  

yatmaktadır.   Antioksidanlar   ise   serbest   radikalleri   nötralize   eder   ve   bu   nedenle   serbest  

radikal  yakalayıcıları  olarak  da  isimlendirilirler.  Örnek  olarak  beta-­‐karoten,  likopen,  A,  C  ve  E  

vitaminleri   ve   selenyum   gibi  mineraller   verilebilir.   Antioksidanların   serbest   radikallerin   yol  

açtığı   hücre   hasarını   önleyerek   kanser   oluşumunu   engelleyebileceğine   dair   yayınlar  

bulunmaktadır.   Çalışmaların   çoğu   gözlem   çalışmasıdır,   bu   nedenle   yanlılığı   ortadan  

kaldırabilmek   için   iyi   tasarlanmış   randomize   kontrollü   klinik   çalışmalara   ihtiyaç   vardır.   Şu  

anda   dünya   çapında   iyi   düzenlenmiş   9   randomize   kontrollü   çalışmada   oral   antioksidan  

desteklerinin   kanseri   önleme   üzerine   etkisi   araştırılmış   ve   kanıt   düzeyi   yüksek   çalışmalar  

olarak   sunulmuştur   (çoğu   NCI   destekli).   Aşağıda   bu   çalışmaların   sonuçları   kısaca  

özetlenmiştir.  

Linxian   General   Population   Nutrition   Intervention   Trial:   Çinden   gelen   bu   çalışmada  

beta-­‐karoten,  alfa  tokoferol,  selenyum  içerikli  tamamlayıcı  tedaviler  5  yıl  boyunca  kullanılmış  

ve   ilk   sonuçlarında   gastrik   ve   özefageal   kanser   görülme   riski   azalmamakla   beraber   bu  

kanserlerden   ölüm   oranında   azalma   bildirilmiştir.   On   yıllık   sonuçlarda   ise   5   yıl   ilaç  

kullanımının   başlangıçta   gözlenen   gastrik   kanserlerden   ölüm   oranındaki   azaltıcı   etkisi  

ortadan  kalkmıştır  (14,  15).  

The  Alpha-­‐Tocopherol,  Beta  Carotene  Cancer  Prevention  Study:  Alfa-­‐Tokoferol  ve  beta  

karotenin  5-­‐8  sene  kullanımının  özellikle  sigara  kullanan  akciğer  kanserli  erkeklerdeki  etkisi  

Finlandiya’da   araştırılmıştır.   İlk   rapor  1994’de   yayınlanmıştır   ve   günde  20  mg  beta-­‐karoten  

kullananlarda   akciğer   kanser   insidansında   ARTIŞ   saptanmıştır.   50   mg   alfa-­‐tokoferol  

kullananlarda  ise  herhangi  bir  fark  gözlenmemiştir  (16).  

Caroten  ve  Retinol  Efficacy  Trial   (CARET):  Amerika’da  yürütülen  bu  çalışmada  asbest  

maruziyeti  veya  sigara  içme  öyküsü  bulunan  kişilerde  başta  akciğer  kanseri  olmak  üzere  tüm  

kanserler   üzerine   beta-­‐karoten   ve   retinol   (A   vitamini)   kullanımının   etkisi   araştırılmıştır.    

Çalışma  1983’de  başlayıp  planlanan  tarihten  2  yıl  önce  kapatılmıştır.  1996  yılında  yayınlanan  

sonuçlarda  15  mg  beta-­‐karoten  ve  25.000  IU  retinol  kullanımı  ile  akciğer  kanser  insidansında  

ve   tüm   nedenlerden   ölüm   oranlarında   ARTMA   bildirilmiştir   (17).   2004   yılında   yayınlanan  

uzun   dönem   sonuçlarda   ise   bu   etkinin   6   yıl   boyunca   devam   ettiği   ancak   istatistiki  

anlamlılığını  kaybettiği  bildirilmiştir  (18).  2009  yılında  ise  ek  raporda  beta-­‐karoten  ve  retinol  

tamamlayıcı  tedavisinin  prostat  kanser  insidansı  üzerine  etkisi  olmadığı  yayınlanmıştır  (19).  

Physicians’  Health  Study  I  (PHSI):  Amerika’daki  erkek  doktorlar  üzerinde  yürütülen  bu  

çalışmada   beta-­‐karoten   desteğinin   kanser   insidansı,   kanser   mortalitesi   ve   tüm   mortalite  

oranları  üzerine  uzun  dönem  etkisi   araştırılmıştır.  Çalışma   sonucu  1996  yılında  yayınlanmış  

ve  gün  aşırı  50  mg  beta-­‐karotenin  12  yıl  boyunca  kullanımının  hem  sigara  içenlerde  hem  de  

içmeyenlerde  hiçbir  etkisinin  olmadığı  bildirilmiştir  (20).  

Women’s  Lealth  Study  (WHS):  Amerika’da  45  yaş  ve  üstü  kadınlarda  vitamin  E,  beta-­‐

karoten  ve  aspirin  desteğinin   kanser   ve  kardiovasküler  hastalıklar  üzerine  etkisini   araştıran  

bu   çalışma   sonuçları   1999   yılında   yayınlanmıştır   ve   2   yıl   beta   karoten   kullanımının   bu  

hastalıklar  üzerine  olumlu  veya  olumsuz  bir  etkisi  olmadığı  bildirilmiştir   (21).  Vitamin  E   için  

de  benzer  sonuçlar  2005  yılında  yayınlanmıştır  (22).  

Supplementation   en   Vitamines   et   Mineraux   Antioxydants   (SU.VI.MAX):   Fransa’da  

yürütülen   bu   çalışmada   kombine   antioksidan   ve   mineral   desteklerinin   kardiovasküler  

hastalıklar   ve   kanser   insidansı   üzerine   etkisi   araştırılmıştır.   İlk   sonuçlar   2004   yılında  

yayınlanmıştır.  Vitamin  C,  vitamin  E,  beta-­‐karoten  ve  minerallerden  selenyum  ve  çinko  içeren  

desteklerin   7.5   yıl   kullanımının   kanser   ve   kardiovasküler   hastalık   insidansı   veya   tüm  

nedenlerden   ölüm   oranları   üzerine   herhangi   bir   etkisi   olmadığı   bildirilmiştir   (23).   Bununla  

birlikte   erkeklerin   ve   kadınların   verileri   ayrı   ayrı   incelendiğinde,   erkeklerde   toplam   kanser  

insidansı  ve  tüm  nedenlerden  ölüm  oranları  AZALMIŞ  bulunurken,  kadınlarda  melanoma  da  

dahil   olmak   üzere   cilt   kanseri   insidansında   ARTIŞ   olduğu   dikkati   çekmiştir   (24).   Erkeklerde  

destek  tedavisi  yararlı  etkisinin,  tedavi  bitimini  takiben  5  yıl  sonra  sonlandığı,  kadınlarda  da  

benzer   şekilde   artmış   cilt   kanseri   insidansının   tekrar   normale   döndüğü   çalışmanın   uzun  

dönem  sonuçlarında  bildirilmiştir  (25,  26).  

Heart   Outcomes   Prevention   Evaluation-­‐The   Ongoing   Outcomes   (HOPE-­‐TOO):   Bu  

uluslararası   çalışmada   kardiovasküler   hastalık   ve   diabet   tanılı   hastalarda   alfa-­‐tokoferol  

desteğinin   kanser   insidansı,   kanserden   ölüm   ve  major   kardiovasküler   olaylar   üzerine   olan  

etkisi  araştırılmıştır.  2005  yılında  yayınlanan  7  yıllık  takip  sonuçlarında  alfa-­‐tokoferol  (400  IU)  

kullanımının  belirtilen  hastalıklar  üzerine  bir  etkisi  olmadığı  bildirilmiştir  (27).  

Selenium  and  Vitamin   E   Cancer   Prevention   Trial   (SELECT):   Amerika’da   yürütülen   bu  

çalışmada   50   yaş   ve   üzeri   erkeklerde   selenyum   ve   vitamin   E   desteğinin   prostat   kanseri  

üzerine  olan  etkisi  araştırılmıştır.  Çalışma  2001  yılında  başlayıp  planlanandan  5  yıl  önce  2008  

yılında   sonlandırılmıştır.   2008   yılı   sonlarında   yayınlanan   sonuçlarında   ortanca   5.5   yıl  

selenyum   kullanımının   prostat   veya   diğer   kanser   insidansını   azaltmadığı   bildirilmiştir   (28).  

2011  yılında  güncellenen  sonuçlarında  ise  ortalama  7.  yılda  (destek  tedavisi  bittikten  1.5  yıl  

sonra)  placebo  kullananlara  kıyasla  tek  başına  vitamin  E  kullananlarda  prostat  kanser  vakası  

%17   daha   FAZLA   saptanmıştır.   Tek   başına   selenyum   veya   vitamin   E   ile   birlikte   selenyum  

kullananlarda  ise  artış  bildirilmemiştir  (29).  

Physicians’  Health  Study  II  (PHSII):  Amerika’da  50  yaş  ve  üste  erkek  doktorlar  üzerinde  

yapılan   çalışmada   vitamin   E,   vitamin   C   veya   ikisinin   beraber   kullanımının   kanser   insidansı  

üzerine   etkisi   araştırılmıştır.   2009   yılında   yayınlanan   ortanca   7.6   yıllık   sonuçlarda   prostat  

veya  diğer  kanser  (lenfoma,   lösemi,  melanom,  akciğer,  mesane,  pankreas,  kolon  ve  rektum  

kanserleri  dahil)  insidansında  azalma  olmadığı  bildirilmiştir  (30).  

Bu  randomize  kontrollü  çalışmaların  yanı   sıra  sistematik  bir  derlemede  vitamin  E  ve  

mineral   desteklerinin   kanser   dahil   kronik   hastalıkları   önlemedeki   etkisi   değerlendirilmiş   ve  

kanser  önlemek  üzerine  açık  bir  kanıtın  olmadığı  bildirilmiştir  (31).  

Koenzim   Q10   (coQ10;   P10,   vitamin   P10,   ubiquin,   ubidekarenon)   hücrelerin   enerji  

sağlamasında   fonksiyonu   olan   ve   antioksidan   rolü   bulunan,   immün   sistemi   stimüle   eden,  

kalbi  bazı  kemoterapi  ilaçlarının  yan  etkisinden  koruyan  normalde  vücudumuzda  bulunan  bir  

doğal   maddedir.   Düşük   koenzim   Q10   düzeyleri   bazı   kanser   hastalarında   bildirilmektedir.    

Koenzim  Q10  ile   ilgili  randomize  klinik  çalışma  yoktur.   İmmün  sistemi  uyarıcı  olması  nedeni  

ile  kanser  tedavisine  eklenerek  kullanıldığı  bazı  çalışmalar  olmuştur  (32).  Ancak  güvenilirliğini  

ve  etkinliğini  ortaya  koymak  için  geniş  randomize  klinik  çalışmaya  ihtiyaç  vardır.  

Hâlihazırda   kanser   hastalarının   antioksidan   desteklerini   kanser   tedavileri   sırasında  

kullanmaları  ise  daha  büyük  muammadır.  Daha  fazla  aydınlatıcı  bilgiye  sahip  olana  kadar  bu  

destek   tedavilerinin   kanser   tedavisi   sırasında   çok   dikkatli   kullanılması   ve   mutlaka   doktor  

gözetiminde  alınması  önerilmektedir  (33).  

  Kanserin  tedavisi   için  kullanılacak  herhangi  bir  destek  tedavisinin   ise  kesinlikle  besin  

desteği  olarak  değil  sağlık  bakanlığı  tarafından  ilaç  olarak  ruhsat  alındıktan  sonra  kullanılması  

gerekmektedir.  

 

4.  HİPNOZ  

  “Geleneksel   ve   Tamamlayıcı   Tıp   Uygulamaları   Yönetmeliğ”i’nde   hipnozun   kanser  

alanında   kullanımı   yoktur.   Yeme   bozuklukları,   akut/kronik   ağrı   ve   bağışıklık   sisteminin  

güçlendirilmesinde  kullanılabileceği  şeklinde  izni  vardır.  

 

5.  SÜLÜK  UYGULAMASI  (HIRUDOTHERAPY)  

  Warfarin  ve  heparin  gibi  bazı  antikoagülan  ilaçların  metastazı  inhibe  etmesinden  yola  

çıkarak,  sülük  salgısında  bulunan  antikoagülan  kombinasyonunun  metastazları  önleyebileceği  

düşünülmüştür  (34).  Ghilanten  adı  verilen  antimetastatik  bir  antikoagülan  protein  sülüklerin  

salgısından   izole   edilmiştir   (35).   Meksika   sülüğü   Haementeria   officinalis   hakkında   birçok  

çalışmada   tükrük   salgısının   antimetastatik   aktivitesinin   olduğu   bildirilmiştir   (36,   37).   2010  

yılında  vaka  bazında  L.  Medicinalis’in  topikal  uygulaması  ile  ileri  evre  renal  hücreli  karsinom  

ve  leiomyosarkomlu  vakalarda  lokal  sırt  ağrısının  tamamen  iyileştiği  bildirilmiştir  (38).    

  Ancak   sülük   tedavisinin   kanser   hastalarında   kullanımının   güvenli   ve   etkin   olduğuna  

dair  kanıt  düzeyi  yüksek  randomize  kontrollü  çalışma  yoktur.  

 

6.  HOMEOPATİ  

Kişiye   özgü   seçilmiş   homeopatik   ilaçlar   ile   sağlık   durumunu   iyileştirmeyi   hedef   alan  

bütüncül   bir   uygulamadır.   Bağışıklık   sisteminin   güçlendirilmesi   kemoterapi   yan   etkilerini  

azaltmaya  yöneliktir.  Fitoterapi  kısmında  bu  konudan  da  bahsedilmiştir.  

 

7.  KARYOPRAKTİK  

Kas,   omurga   ve   iskelet   sisteminin   biyomekanik   bozuklukları   ve   bunun   sinir   sistemi  

üzerine   oluşturduğu   sorunların   önlemesiyle   ilgilenen   dektekleyici   bir   uygulama   alanıdır.  

Uygun  hastalarda  normal  mekanik  hareketliliğini  yitirmiş  eklemleri  elle  uygulanan  teknilerle  

düzeltme  üzerine  yoğunlaşır.  “Geleneksel  ve  Tamamlayıcı  Tıp  Uygulamaları  Yönetmeliği”’nde  

kayropraksi   endikasyonları   arasında   kansere   bağlı   ağrılar   ve   eklem-­‐kemik   bozuklukları   yer  

almamaktadır.   Kayropraksi   uygulanamayacak   durumlar   arasında   kas   ya   da   diğer   yumuşak  

dokuların   neoplastik   hastalıkları   da   yer   almaktadır.   Bu   nedenle   kayropraksinin   kanserli  

hastalarda  uygulanmaması  gerekmektedir.    

 

8.  KUPA  UYGULAMASI:  

Kupa   uygulaması   (Hacamat),   geleneksel   Çin   tedavi   yöntemlerinden   biridir.   Kan  

dolaşımını  arttırmak  için  bölgesel  vakum  oluşturmaya  dayanan  kuru  kupa  uygulaması  ve  belli  

vücut  noktalarında  bölgesel  vakumla  beraber  yüzeysel  cilt  kesikleri  oluşturarak  kanın  alındığı  

yaş   kupa   uygulamasını   içermektedir.   Bu   uygulamadaki   amaç   net   olmamakla   birlikte,  

araştırmacılar   ciltte   belirli   akupunktur   noktalarına   yerleştirilen   kupanın   hiperemi   ya   da  

hemostaza  yol  açarak  tedavi  edici  etkisinin  olduğunu  belirtmektedir  (39).    

Kupa   uygulaması   ile   ilişkili   çok   az   randomize   çalışma   vardır   ve   yayınlanmış  

çalışmaların  kalitesi  düşüktür  ya  da  birçok   limitasyonu  mevcuttur.  Mart  2011’de  yayınlanan  

sistematik   derlemede   kuru   ve   yaş   kupa   uygulamasının   etkinliği   değerlendirilmiştir.   Bu  

derlemede  değerlendirilen  3  çalışmanın  2’sinde  ağrı  tedavisinde  kupa  uygulamasının  yararlı  

olduğu   gösterilmiştir.   Kuru   kupa   uygulaması   adjuvan   konvansiyonel   tedavilerle   kombine  

uygulandığında  yararlı  etki  gözlenmiştir   (40).  2011  yılında  yayınlanan  diğer  bir  derlemede  7  

randomize  kontrollü  çalışmada  kupa  uygulamasının  ağrı  üzerine  etkinliği  değerlendirilmiştir  

(41).   Çalışmaların   yalnızca   1’inde   kanser   ağrısı   değerlendirilmiştir   (42).   Sonuç   olarak   kupa  

uygulamasının  ağrı  üzerine  olumlu  etkisi  olduğu  ancak  çalışmaların  kalitesinin  yetersiz  olduğu  

belirtilmiştir.  

2012   yılında   yayınlanan   diğer   bir   derlemede   ise   1992   ve   2010   yılları   arasında  

yayınlanan   135   randomize   çalışma   değerlendirilmiştir   (43).   Çalışmaların   132’si   Çin   ve   3’ü  

İngiliz   literatüründe   yer   almaktadır.   Çalışmalardaki   kupa   tedavisinin   uygulandığı   en   sık   6  

durum:   herpes   zoster,   fasiyel   paralizi   (Bell   palsy),   öksürük   ve   dispne,   akne,   lumbar   disk  

hernisi   ve   servikal   spondilozis’tir.   Bu   6   durumdaki   temel   hedef   sinir   inflamasyonu   ya   da  

kompresyonuna  bağlı  ağrı  palyasyonudur.  Sonuç  olarak,  kupa  uygulamasının  diğer  tedavilerle  

kombine   olarak   herpes   zoster,   akne,   fasiyal   paralizi   ve   servikal   spondiloziste   ağrı  

palyasyonuna   olumlu   yararı   olduğu   gösterilmiştir.   Ancak   bu   metaanalizdeki   çalışmaların  

çoğunda   yüksek   oranda   yanlılık   vardır   (%84)   ve   hiçbiri   yeterli   kalitede   değildir  

(randomizasyon,  örneklem  büyüklüğü,  körleme  hataları  vb.).  

Kanser  hastalarında  kupa  uygulaması  ile  ilişkili  olarak  yayınlanan  sınırlı  sayıda  çalışma  

mevcuttur.  Bu  hastalardaki   temel  kullanım  alanı  ağrı  palyasyonudur.  Bu  konuda  yayınlanan  

çalışmalarda   kupa   uygulamasının   diğer   tedavilere   ek   olarak   ağrı   palyasyonunda   faydalı  

olabileceği  belirtilmiştir.  Ancak  çalışmaların  kanıt  düzeyi  düşüktür.    

Literatürdeki  sınırlı  sayıda  çalışmada,  tamamlayıcı  ve  alternatif  tıp  tedavi  modaliteleri  

sıklıkla   kombine   olarak   değerlendirilmiştir.   Bu   konuda   yayınlanan   ilk   sistematik   derlemede  

hipnoz,   destek   grupları,   akupunktur   ve   iyileştirici   dokunmanın   incelendiği   18   çalışma  

incelenmiştir.  Sonuç  olarak,  bu  yöntemlerin  özellikle  kısa  süreli  etkili  olabileceği  ancak  hiçbir  

uygulamanın  çalışmaların  düşük  kalitesi  nedeniyle  rutin  olarak  önerilemeyeceği  belirtilmiştir  

(44).   Diğer   bir   derlemede,   akupunktur,   masaj   tedavisi,   zihin-­‐vücut   yaklaşımları   ve   müzik  

tedavisinin   kanser   ağrısını   azaltarak   hayat   kalitesini   arttırabileceği   gösterilmiştir   (45).   2014  

yılında   yayınlanan   derlemede   ise   27   çalışma   değerlendirilmiştir   (46).   Derlemede   yer   alan  

çalışmalar  psikososyal  yaklaşımlar,  masaj  tedavisi,  akupunktur,  refleksoloji,  Çin  bitkisel  tıbbı,  

müzik   tedavisi,   transkütanöz  elektrik  sinir   stimülasyonu,  kupa  uygulaması,  kenevir,   likopen,  

Viscum  album,  reiki,  homeopatik  tedavi  ve  yaratıcı  sanat  tedavisi  ile  ilişkilidir.  Bu  derlemede  

yer   alan   tüm   çalışmalar   düşük   ya   da   orta   kalitelidir.   Günümüzdeki   kanıtlara   dayanarak  

yukarıda  bahsi  geçen  tamamlayıcı   tedavi  yöntemlerinin  kanser  ağrısı  üzerine  olumlu  katkısı  

olabileceği  belirtilmektedir.  Ancak  çalışmalardaki  metodolojik  problemler,  hasta  sayısının  az  

olması,   heterojenitenin   fazla   olması   ve   yanlılık   nedeniyle   günümüzde   kanser   ağrısının  

tedavisinde   tamamlayıcı   ya   da   alternatif   tedavi   yöntemlerinden   herhangi   biri   tedavi  

yaklaşımı  olarak  önerilemez.  

Sonuç   olarak   kupa   uygulamasının   kanser   hastalarında   tamamlayıcı   tedavi   olarak  

kullanılabilmesi   için   bu   konuda   yapılacak   iyi   tasarlanmış,   uzun   izlem   süresi   olan   ve   geniş  

hasta  sayısına  sahip  randomize  kontrollü  çalışmalar  gereklidir.  

 

9.  LARVA  UYGULAMASI:  

Lucilia  (Phaenicia)  sericata  steril   larvaları  kronik  yara  ve  ülserlerin  debridman  amaçlı  

tedavisinde,   yara   iyileşmesinde   ve   yaranın   dezenfeksiyonunda   kullanılmaktadır.   Bu   tedavi  

aynı  zamanda  Maggot  tedavisi  olarak  da  adlandırılmaktadır.    

Amerika   Birleşik   Devletlerinde   iyileşmeyen   nekrotik   cilt   ve   yumuşak   doku   yaraları,  

basınç  ülserleri,  venöz  staz  ülserleri,  nöropatik  ayak  ülserleri  ve  iyileşmeyen  travmatik  ya  da  

cerrahi   sonrası   yaraların   tedavisinde   kullanımı   FDA   onaylıdır.   2014   yılında   yayınlanan  

sistematik   derlemede,   kronik   enfekte   yara   ve   ülserlerin   tedavisinde   maggot   debridman  

tedavisinin  hem  iyileşme  süresini  kısalttığı  hem  de  iyileşme  oranlarını  arttırdığı  gösterilmiştir  

(47).  Ancak  bu  çalışmaların  hiçbirinde  kanser  hastalarında  gözlenen  tümöre  bağlı  yaralar  yer  

almamaktadır.  

Pubmed   incelendiğinde   kanser   ve  Maggot   tedavisi   ile   ilişkili   yalnızca   1   vaka   raporu  

bulunmuştur.   2004   yılında   yayınlanan   bu   makalede   ayağında   malign   adenokarsinoma  

sekonder  konvansiyonel   tedavilere  yanıt  vermeyen  nekrotik  yara  gelişen  bir  kadın  hastada,  

Maggot   tedavisi   ile   başarılı   bir   şekilde   debridman   yapıldığı   ve   iyileşmenin   sağlandığı  

bildirilmiştir  (48).    

Günümüzde  kanser  tedavisinde  larva  uygulamasının  etkinliğini  ya  da  yararını  gösteren  

herhangi   bir   randomize   kontrollü   çalışma   mevcut   değildir.   Bu   nedenle   kanser   hastalarına  

Maggot  tedavisi  önerilemez.    

 

10.  MEZOTERAPİ:  

Mezoterapi,   mezoderm   içine   enjekte   edilen   küçük   miktardaki   bitkisel   ya   da  

farmakolojik   maddelerin   tedavi   amaçlı   kullanılmasıdır.   Kanser   tedavisinde   mezoterapinin  

etkinliğini  ya  da  yararını  gösteren  herhangi  bir  bilimsel  kanıt  yoktur.  

 

11.  PROLOTERAPİ:  

Proloterapi,   çeşitli   proliferatif   ve   irritan   kimyasal   solüsyonların   rejeneratif   doku  

yanıtını   arttırmak   için   eklem,   tendon   ya   da   ağrılı   bağ   dokusu   içine   enjekte   edildiği  

uygulamalardır.   Kronik   kas-­‐iskelet   sistemi   ağrıları,   sırt   ağrısı,   osteoartrit   ve   spor  

yaralanmalarında  kullanılmaktadır.  

Kanser   tedavisinde   proloterapinin   etkinliğini   ya   da   yararını   gösteren   herhangi   bir  

bilimsel  kanıt  yoktur.  

 

12.  OSTEOPATİ:  

Eklemler,  kaslar,  bağ  dokusu  ve  omurgayı  içeren  kas-­‐iskelet  sistemini  güçlendirmesine  

yardımcı  olan,  total  vücut  sağlığına  odaklanan  ve  hastalıklarda  kas-­‐iskelet  sisteminin  etkinliği  

üzerinde   duran   invaziv   olmayan   bir   tamamlayıcı   tıp   uygulamasıdır.   Osteopatide   eller  

kullanılarak  vücuttaki  problemli  bölge  bulunur.  Sonrasında  masaj  ya  da  ilişkili  vücut  parçaları  

hareket   ettirilerek   problem   tedavi   edilmeye   çalışılır.   Amaç   manual   tedavi   ile   dolaşımı  

arttırmak,   şişliği   azaltmak,   ağrıyı   rahatlatmak   ve   hareketin   kazanılmasına   yardım   etmektir.  

Masaj   tedavisi;   kasların,   tendonların   ve   ligamentlerin   gerilmesi;   eklemlerin   ritmik  hareketi;  

kas  manipülasyonları  ve  kısa  keskin  hareketler  osteopati  uygulamalarına  örnektir.  

Metastatik  hastalıkta  uygulanması  önerilmemektedir.  

2015   yılında   yayınlanan   Cochrane   derlemesinde   meme   kanseri   tedavisi   sonrası  

gözlenen   lenfödem   tedavisinde   manual   lenfatik   drenajın   rolü   değerlendirilmiştir   (49).   Bu  

derlemede  6   çalışma  yer   almıştır.  Manual   lenfatik  drenaj   ve   kompresyon  bandajları   ile   tek  

başına   kompresyon   bandajları   karşılaştırıldığında,   yalnız   kompresyon   bandajları   ile  

lenfödemde  %30-­‐39  azalma  gözlenirken  manual  lenfatik  drenaj  eklenmesi  ile  ilave  %7  azalma  

sağlanmıştır.   Sonuç   olarak   lenfödem   tedavisinde   manual   lenfatik   drenajın   kompresyon  

bandajlarına  ilave  katkısı  olduğu,  iyi  tolere  edildiği  ve  güvenli  olduğu  gösterilmiştir.  

Kanser   hastalarında   osteopati   kullanımı   ağrı   kontrolünü   arttırabilir   ve   gerilimi  

azaltabilir.  Hastaların  gevşemesine  ve   rahatlamasına  yardım  eder.  Ayrıca   iyilik  halini  arttırır  

ve   kişinin   kendini   sağlıklı   hissetmesini   sağlar.   Ancak   osteopatinin   kanseri   tedavi   etmede  

yararı   olduğuna   dair   bilimsel   kanıt   yoktur.   Masaj   tedavisinin   lenfödem,   anksiyete   ve  

yorgunluk  gibi  bazı  kansere  bağlı  semptomların  tedavisinde  yararı  olduğuna  dair  bazı  kanıtlar  

mevcuttur.  Ancak  kanser  hastalarında  osteopatinin  rolünü  gösteren  veriler  sıklıkla  hastaların  

ve  uygulayıcıların  söylevlerine  dayanmaktadır.  

Osteopatinin   kanser   hastalarında   tamamlayıcı   tedavi   olarak   kullanılabilmesi   için   bu  

konuda   yapılacak   iyi   tasarlanmış,   uzun   izlem   süresi   olan   ve   geniş   hasta   sayısına   sahip  

randomize  kontrollü  çalışmalar  gereklidir.    

 

13.  OZON  UYGULAMASI:  

Lokal  veya  sistemik  olarak  ozon-­‐oksijen  karışımının  kullanıldığı  uygulama  yöntemidir.  

Ozon   tedavisi   tamamlayıcı   ve   alternatif   tıp   uygulamalarında   inflamasyonun   tedavisinde  

kullanılmaktadır.  Ayrıca  antitümör  ve  antiödem  etkisi  de  mevcuttur.    

Kanser   hastalarındaki   kullanımının   temeli   kanserin   yüksek-­‐oksijen   çevresinde  

büyüyemeyeceğine   dayanmaktadır.   Ozon   tedavisi   vücutta   oksijen   seviyesini   arttırır   ve  

kanserin  tedavisine  yardım  eder.  Ancak  bu  teoriyi  destekleyen  klinik  çalışma  mevcut  değildir  

(50).      

Literatürde  RT   ile  medikal  ozon  uygulaması   ile   ilişkili  olarak  yapılan  çalışmalar   sınırlı  

sayıdadır   ve  bu  konuda  yayınlanmış   randomize  kontrollü   çalışma  mevcut  değildir.  Clavo  ve  

ark.’larının   çalışmasında   konvansiyonel   tedavilere   yanıt   vermeyen   refrakter   hemorajik  

radyasyon   proktitinin   tedavisinde   ozon   tedavisi   kullanılmıştır   ve   istatistiksel   anlamlı   olarak  

sonuçlarda   iyileşme  gözlenmiştir   (51).  Diğer  bir   tümör-­‐hücre  modeli   çalışmasında,  RT   ile  eş  

zamanlı   ya   da   tek   başına   uygulanan   ozon   tedavisinin   peritoneal   karsinomatozisli   farelerde  

antiödem  ve  antitümör  etkisi  ile  sağkalımı  uzattığı  gösterilmiştir  (52).    

2001  yılında  yayınlanan  derlemede  kanser  hastalarında  ozon  kullanımının  potansiyel  

yararı   ya   da   zararı   ile   ilişkili   kanıtların   yetersiz   olduğu   gösterilmiştir   (53).   Bu   konuda  

yayınlanmış  diğer  bir  derleme  yalnızca  preklinik  çalışmaları  içermektedir  ve  çalışma  hipotezi  

neoplastik  büyümede  normoksinin  yeniden  yapılanmasıdır  (54).    

İspanya’dan  yayınlanan  bir  çalışmada  ileri  evre  baş-­‐boyun  kanserli  19  hastanın  12’sine  

kemoterapi  ve  radyoterapi,  7’sine  ise  ozon  tedavisi  ve  radyoterapi  uygulanmıştır  (55).  Ozon  

tedavisi   uygulanan   gruptaki   olgular   daha   yaşlı   ve   daha   fazla   lenf   nodu   metastazı   olan  

olgulardır.   İki   grup   arasında   genel   sağkalım   açısından   fark   gözlenmemiştir.   Ancak   ozon  

tedavisinin   faydalı   olduğu,   gruplardaki   hasta   sayısının   çok   az   olması   nedeniyle   anlamlı   fark  

gözlenmediği  bildirilmiştir.  

Tüm   bu   veriler   ışığında   kanser   hastalarında   alternatif   ya   da   tamamlayıcı   tedavi  

modalitesi  olarak  ozon  tedavisi  önerilmemelidir.  Bu  konuda  iyi  tasarlanmış,  uzun  izlem  süresi  

olan  ve  geniş  hasta  sayısına  sahip  randomize  kontrollü  çalışmaların  yapılması  gereklidir  

 

14.  REFLEKSOLOJİ:  

Refleksoloji  el  ya  da  ayaklardaki  refleks  bölgelerine  basınç  uygulayarak  homeostazise  

katkıda   bulunma   prensibine   dayanmaktadır.   El   ya   da   ayaklardaki   refleks   bölgeleri   temel  

organlar  ya  da  bezler   ile   ilişkilidir  ve  bu  bölgelere  basınç  uygulanması  konjesyona  ve  enerji  

akışına  neden  olur  (56).  Dolaşımdaki  artma  toksinlerin  elimine  edilmesine  ve  vücuttaki  majör  

sistemlere  yardımcı  olur.  Böylece  vücut  dengesinin  sağlanmasına  katkıda  bulunur  (57).    

Literatürde   refleksolojinin   kanser   hastalarında   kullanımı   ile   ilişkili   az   sayıda   hasta  

içeren  ve   izlem  süresi  kısa  olan  sınırlı   sayıda  çalışma  mevcuttur.  Hodgson  ve  arkadaşlarının  

çalışmasında  refleksoloji  ile  plasebo  refleksoloji  karşılaştırılmıştır.  Refleksoloji  grubunda  VAS  

skorunda  ve  nefes  almada  anlamlı  yarar  saptanmıştır  (p=0.004  ve  p=0.026)  (58).  Refleksoloji  

grubunda   görünüm,   iştah,   nefes   alma,   iletişim,   konstipasyon,   diyare,   gelecek   korkusu,  

miktürisyon,  mobilite,   bulantı,   ağrı,   uyku   ve   yorgunluk   açısından   anlamlı   olmayan   iyileşme  

gözlenmiştir.   Ross   ve   arkadaşlarının   çalışmasında   refleksoloji   ile   plasebo   refleksoloji  

karşılaştırılmıştır   (59).   Bu   çalışmada   gruplar   arasında   fark   gösterilememiştir.   Smith   ve  

Humphris’in   çalışmasında   yorgunluk   açısından   gerçek   refleksolojinin   nonspesifik   ayak  

masajından  daha  yararlı   olduğu  gösterilmiştir   (p=0.006)   (60).   Stephenson  ve  arkadaşlarının  

çalışmasında  meme  ve  akciğer  kanserli  hastalarda  refleksoloji  grubunda  anksiyetede  azalma  

gözlenmiştir  (p=.000)  (61).  Ayrıca  meme  kanserli  hastalarda  ağrı  azalmıştır  ve  akciğer  kanserli  

hastaların   çoğu   ağrıdan   bir   problem   olarak   bahsetmemişlerdir.   Bu   randomize   kontrollü  

çalışmaların   2008   yılındaki   sistematik   derlemesinde   verilerin   yetersizliği   ve   izlem   süresinin  

kısa   olması   nedeniyle   refleksolojinin   kanser   tedavisine   bağlı   semptomlar   ve   komorbidite  

üzerine  etkinliği  açısından  kesin  sonuçlara  varılamayacağı  belirtilmiştir  (62).    

2004   yılında   yayınlanan   akciğer   kanserli   hastalarda   iyilik   hali   ve   hayat   kalitesinin  

arttırılması   için   yapılan   non-­‐invaziv   yaklaşımların   incelendiği   Cochrane   sistematik  

derlemesinde   yalnızca   1   çalışmada   refleksoloji   değerlendirilmiştir   (63).   Çalışma   sonucunda  

refleksolojinin   anksiyete   üzerine   kısa   süreli   bazı   pozitif   etkilerinin   olduğu   gösterilmiştir.  

Ancak  bu  çalışmanın  da  kalitesi  düşüktür.  

İleri  evre  meme  kanserli  hastalarda  yapılan  büyük  bir  randomize  kontrollü  çalışmada  

(n=385)   refleksoloji   grubunda   fiziksel   fonksiyonlarda   anlamlı   iyileşme   gözlenmiştir   ve  

dispnenin  ciddiyeti  azalmıştır   (64).  Ağrı,  anksiyete  ya  da  depresyon  gibi  diğer  hayat  kalitesi  

göstergeleri   açısından   refleksolojinin   katkısı   gözlenmemiştir.   Ancak   bu   çalışmanın   çift   kör  

olmaması   nedeniyle   sonuçlar   tartışmalıdır.   Ağrı   ve   anksiyetede   azalma   gözlenen   diğer  

çalışmalarda  ise  çeşitli  metodolojik  hatalar  mevcuttur  (65-­‐68).  Diğer  bir  randomize  kontrollü  

çalışmada   ise   refleksoloji   ile  aromaterapi  etkinliği   karşılaştırılmıştır   ve  her   iki   yaklaşımın  da  

tükrük  kortizol  düzeyi  ve  ağrıda  anlamlı  iyileşme  sağladığı  gösterilmiştir.  

2010   yılındaki   sistematik   derlemede   meme   kanserli   hastaların   semptomatik  

tedavisinde   refleksolojinin   etkinliği   değerlendirilmiştir   (69).   Bu   derlemede   yer   alan   tek  

randomize  kontrollü  çalışmada  refleksoloji   ile  hayat  kalitesi  ve  ruh  halinde  anlamlı   iyileşme  

gözlenmiştir.   Diğer   3   non-­‐randomize   kontrollü   çalışmada   ise   refleksolojinin   ağrı   ve   bulantı  

üzerine  olumlu  etkisi   gözlenmiştir.  Ancak   çalışmaların  yanlılık  oranı   yüksektir.   Sonuç  olarak  

meme  kanserlerinde  refleksolojinin  etkinliği  açısından  verilerin  yetersiz  olduğu  belirtilmiştir.  

2011   yılında   yayınlanmış   olan   Cochrane   derlemesinde   akciğer   kanserli   hastalarda  

hayat   kalitesi   ve   iyilik   halini   arttırmak   için   uygulanabilecek   non-­‐invaziv   yaklaşımlar  

değerlendirilmiştir   (70).   Bu   derlemede   yer   alan   15   çalışmanın   ikisinde   refleksoloji  

değerlendirilmiştir.  Refleksolojinin  anksiyete  ve  ağrı  şiddetine  pozitif  ancak  kısa-­‐süreli  etkisi  

olduğu  gösterilmiştir,  ancak  kanıt  düzeyi  düşüktür.  2011  yılında  yayınlanan  diğer  bir  derleme  

kanserli  hastalarda  refleksolojinin   incelendiği  5  çalışmayı   içermektedir.  Üç  çalışmada  pozitif  

sonuçlar  elde  edilirken,  2  çalışmada  refleksolojinin  etkinliği  gösterilememiştir  (71).    

2015   yılında   yayınlanmış   olan   bir   metaanalizde   ise   kanser   ağrısı   üzerine   masaj  

tedavisinin   etkisi   incelenmiştir   (72).   On   iki   çalışmadan   toplam   559   hastayı   içeren   bu  

çalışmada  istatistiksel  anlamlı  olarak  masaj  tedavisi  ile  kanser  ağrısında  azalma  gösterilmiştir.  

Farklı  masaj   tipleri   arasından  ayak   refleksolojisi,   vücut   ya  da  aroma  masajından  daha  etkili  

bulunmuştur.  

Yukarıda   bahsi   geçen   çalışmaların   hiçbirinde   yan   etkiler   değerlendirilmemiştir   ve  

kontrendike   durumlar   belirtilmemiştir.   Bazı   araştırmacılar   halsizlik   ve   böbrek   ya   da   barsak  

fonksiyonlarında  değişiklik  gibi  yan  etkiler  görülebileceğini  belirtmektedir  (73).  Gut  hastalığı,  

bacak  ülserleri,  periferal  vasküler  hastalık,  derin  ven  trombozu,  enfeksiyonlar,  ezikler,  yaralar  

ve  lenfödemde  refleksoloji  kontrendike  olabilir  (74).    

“Geleneksel   ve   Tamamlayıcı   Tıp   Uygulamaları   Yönetmeliği”’nde   refleksolojinin  

uygulama  merkezlerinde  kanser  ve  kemoterapiye  bağlı  ağrı,  bulantı,  kusma  gibi  yan  etkileri  

azaltmada   destekleyici   tedavi   olarak   kullanılabileceği   belirtilmiştir.   Ancak   literatürdeki  

verilere   dayanılarak   bu   şekilde   bir   öneride   bulunulması   mümkün   değildir.   Refleksolojinin  

fiziksel   ya   da   psikolojik   semptomları   iyileştirdiğine   ya   da   hayat   kalitesini   arttırdığına   dair  

yeterli   kanıt   yoktur.   Refleksolojinin   kanser   hastalarındaki   etkinliğinin   net   olarak  

gösterilebilmesi   için   iyi   tasarlanmış,   uzun   izlem   süresi   olan   geniş   hasta   sayılı   randomize  

kontrollü  çalışmalara  ihtiyaç  vardır.    

 

15.  MÜZİK  TERAPİ:  

Müzik   terapisi   konusunda   ehliyetli   bir   profesyonel   tarafından,   müziğin   ve   müzik  

uygulamalarının,   bireylerin   fiziksel,   psikolojik,   sosyal   ve   zihinsel   ihtiyaçlarını   karşılamada  

klinik  ve  kanıta  dayalı  kullanıldığı  uygulamadır.  Geleneksel  ve  Tamamlayıcı  Tıp  Uygulamaları  

Yönetmeliğinde  uygulama  merkezlerinde  kanser  hastalarında  ortaya  çıkan  ağrı,  kusma,  kaygı  

ve  ilaç  yan  etkileriyle  baş  edilmesinde  kullanılabileceği  belirtilmektedir.    

Müzik   tedavisi   ile   ilişkili   olarak   yayınlanan   çalışmalarda   müzik   tedavisinin   kansere  

bağlı  anksiyete,  ruh  hali,  depresyon,  ağrı  ve  hayat  kalitesine  katkısı  olabileceği  gösterilmiştir.  

2013  yılında  yayınlanan  bir  derlemede,  medikal  tedavi  uygulanan  erişkin  kanser  hastalarında,  

anksiyeteyi   azaltmak   için   müzik   tedavisinin   etkinliği   13   randomize   kontrollü   çalışmada  

değerlendirilmiştir   (75).   Metaanaliz   sonucunda   müzik   tedavisinin   anksiyete   üzerine   pozitif  

etkisi  muhtemelen   yetersiz   hasta   sayısı   nedeniyle   gösterilememiştir.   Ancak   yine   de   erişkin  

kanser   hastalarında   müzik   tedavisinin   ansiyete   üzerine   bir   miktar   klinik   yararı   olduğu  

söylenebilir.   2012   yılında   yayınlanan   bir   derleme   ve   metaanalizde   kanser   hastalarında  

psikolojik  ve  fiziksel  sonuçlar  üzerine  müzik  tedavisinin  etkisi  değerlendirilmiştir  (76).  Çin  ve  

İngiliz   literatüründe   yer   alan   3181   hastayı   içeren   32   randomize   kontrollü   çalışma  

değerlendirildiğinde,  anksiyete  ve  depresyonu   içeren  psikolojik  sonuçlarda  belirgin   iyileşme  

gözlenirken   kan   basıncı   gibi   vital   bulgular   üzerine   etkisi   düşüktür.   2011   yılında   yayınlanan  

Cochrane  derlemesinde  1891  hastayı  içeren  30  çalışmada  kanser  hastalarındaki  psikolojik  ve  

fiziksel   sonuçlara   müzik   tedavisinin   etkisi   değerlendirilmiştir   (77).   Bu   derlemede   yer   alan  

çalışmaların   da   kalitesi   düşük   olmakla   birlikte,   kanserli   hastalarda   müzik   tedavisinin  

anksiyete,   duygu-­‐durum,   hayat   kalitesi   ve   ağrı   üzerine   olumlu   etkisi   olduğu   gösterilmiştir.  

2014   yılında   yayınlanan   13   klinik   kontrollü   çalışmayı   içeren   sistematik   derleme   ve  

metaanalizde   ise   meme   kanserli   hastalarda   sanat   tedavilerinin   (sanat,   müzik   ve   dans)  

anksiyete,   depresyon   ve   hayat   kalitesi   üzerine   olan   etkisi   değerlendirilmiştir   (78).  

Metaanalizde   yer   alan   13   çalışmadan   6’sı   müzik   tedavisi   ile   ilişkilidir.   Sonuç   olarak,   sanat  

tedavisinin   anksiyete   üzerine   olumlu   etkisi   olduğu   ancak   depresyon   ya   da   hayat   kalitesini  

etkilemediği  gösterilmiştir.  

2014  yılında  meme  kanserli  hastalarda  destek  tedavisi  olarak  kullanılan  tamamlayıcı  

tedavilerle   ilişkili  olarak  bir   rehber  klavuz  yayınlanmıştır   (79).  Bu  klavuzda  4900  makaleden  

203’ü   analiz   için   uygun   bulunmuştur.   Meditasyon,   yoga   ve   relaksasyon   anksiyete   ve  

duygulanım   bozuklukları   gibi   sık   karşılaşılan   durumların   tedavisi   için   rutin   olarak  

önerilmektedir   (Grad   A).   Stres   tedavisi,   yoga,   masaj,   müzik   tedavisi,   enerji   saklama   ve  

meditasyon,   stresi   azaltma,   anksiyete,   depresyon,   yorgunluk   ve   hayat   kalitesi   için  

önerilmektedir  (Grad  B).    

2014  yılında  yayınlanan  bir  sistematik  derlemede  müzik  tedavisi   ile   ilişkili  randomize  

kontrollü   çalışmalar   değerlendirilmiştir   (80).   Çalışmaların   8’i   mental   ve   davranışsal  

bozukluklar,  2’si  sinir  sistemi  ve  2’si  solunum  sistemi  hastalıkları,  1’i  endokrin,  beslenme  ve  

metabolik  hastalıklar,  1’i  dolaşım  sistemi  hastalıkları  ve  1’i  de  hamilelik,  doğum  ve  lohusalık  

ile   ilişkilidir.   Sonuç   olarak   müzik   tedavisinin   şizofreni   ve/veya   ciddi   mental   bozukluklarda  

global   ve   sosyal   fonksiyonları,   Parkinson   hastalığında   yürüme   ve   ilişkili   diğer   aktiviteleri,  

depresif  semptomları  ve  uyku  kalitesini   iyileştirdiği  gösterilmiştir.  Bu  çalışmaların  hiçbirinde  

yan   etkisi   ya   da   herhangi   bir   zararlı   etkisi   gösterilmemiştir.   Ayrıca   tüm   hastalarda   müzik  

tedavisi   iyi   tolere   edilmiştir.   Diğer   hastalıklarda   da   müzik   tedavisi   faydalı   olabilir   ancak  

günümüzde  bu  konuda  yeterli  kanıt  mevcut  değildir.    

Sonuç   olarak   müzik   tedavisi   ile   ilişkili   çalışmalardaki   metodolojik   problemler   ve  

çalışmaların   büyük   kısmında   müzik   terapistinin   olmaması   nedeniyle   günümüzde   müzik  

tedavisinin  tamamlayıcı  ya  da  alternatif  tedavi  yöntemi  olarak  kanser  hastalarına  önerilmesi  

mümkün  değildir.  Bu  konuda   iyi   tasarlanmış,  uzun   izlem  süresi  olan  ve  geniş  hasta  sayısına  

sahip  randomize  kontrollü  çalışmaların  yapılması  gereklidir.  

 

Referanslar  

1. Alimi  D,  Rubino  C,  Pichard-­‐Leandri  E,  et  al.  Analgesic  Effect  of  Auricular  Acupuncture  

for  Cancer  Pain:  A  randomized,  Blinded,  Controlled  Trial.    J  Clin  Oncol  2003;  21:  4120-­‐

4126.  

2. Dang  WY,  Clinical  Study  on  Acupunture  treatment  of  stomach  carcinoma  pain.  J  Tad  

Chin  Med  1998;  1:  31-­‐38.  

3. Cheon  S,  Zhang  X,  Lee  IS,  et  al.  Pharmacopuncture  for  cancer  care:  A  systematic  

review.  Evid  Based  Complement  Alternat  Med  2014;2014:804746.    

4. Zheng   Y,  Yu   YH,   Fang   FF.  Meta-­‐Analysis   on  Wrist-­‐Ankle   Acupuncture   of   Cancerous  

Pain.  Journal  of  Liaoning  University  of  TCM  [Chinese]  2014;16:152–155.  

5. Choi   TY,  Lee   MS,  Kim   TH,   et   al.   Acupuncture   for   the   treatment   of   cancer   pain:   a  

systematic   review  of   randomised   clinical   trials.  Support   care   cancer  2012;20:1147–

1158.  

6. Molassiotis  A,  Bardy  J,  Finnegan-­‐John  J,  et  al.  Acupuncture  for  cancer-­‐related  fatigue  

in  patients  with  breast  cancer:  a  pragmatic  randomized  controlled  trial.  J  Clin  Oncol  

2012;30  (36):  4470-­‐6.    

7. Deng   G,   Chan   Y,   Sjoberg   D,   et   al.   Acupuncture   for   the   treatment   of   post-­‐

chemotherapy  chronic  fatigue:  a  randomized,  blinded,  sham-­‐controlled  trial.  Support  

Care  Cancer  2013;21(6):1735-­‐41.    

8. Simcock  R,  Fallowfield  L,  Monson  K,  et  al.  ARIX:  a  randomised  trial  of  acupuncture  v  

oral   care   sessions   in   patients  with   chronic   xerostomia   following   treatment   of   head  

and  neck  cancer.  Ann  Oncol  2013;24(3):  776-­‐83.    

9. Chen  HY,  Li  SG,  Cho  WC,  et  al.  The  role  of  acupoint  stimulation  as  an  adjunct  therapy  

for   lung  cancer:  A  systematic  review  and  meta-­‐analysis.  BMC  Complem  Altern  Med,  

2013  Dec  17;13:362.  

10. Ezzo   J,   Richardson   MA,   Vickers   Al.  Withdrawn:   Acupuncture-­‐point   stimulation   for  

chemotherapy-­‐induced  nausea  or  vomiting.  Cochrane  Database  Syst  Rev.  2014  Nov  

21;11:CD002285.  

11. Pu   HH,  Yu   T,  Gao   X,   et   al.  Systematic   Evaluation   on   Clinical   Therapetic   Effect   of  

Acupuncture   for   Treatmen   of   Gastrointestinal   Untoward   Reaction   by   Malignant  

Tumor   Chemotherapy.  Lishizhen   Medicine   and   Materia   Medica   Research  

[Chinese]  2010;21:1476–1480.  

12. Porzio  G,  Trapasso  T,  Martelli  S,  et  al.  Acupuncture  in  the  treatment  of  menopause-­‐

related  symptoms  in  women  taking  tamoxifen.  Tumori  2002;88(2):128-­‐30.    

13. Xia  YQ,  Zhang  D,  Yang  CX,  et  al.  An  approach  to  the  effect  on  tumors  of  acupuncture  

in  combination  with  radiotherapy  or  chemotherapy.  J  Tradit  Chin  Med  1986;6(1):23-­‐

6.    

14. Blot   WJ,   Li   JY,   Taylor   PR,   et   al.   Nutrition   intervention   trials   in   Linxian,   China:  

supplementation  with   specific   vitamin/mineral   combinations,   cancer   incidence,  and  

disease-­‐specific  mortality   in   the   general   population.  Journal   of   the  National   Cancer  

Institute  1993;85:1483–91.  

15. Qiao   YL,   Dawsey   SM,   Kamangar   F,   et   al.   Total   and   cancer   mortality   after  

supplementation   with   vitamins   and   minerals:   follow-­‐up   of   the   Linxian   General  

Population   Nutrition   Intervention   Trial.  Journal   of   the   National   Cancer   Institute  

2009;101(7):507-­‐518.  

16. The  Alpha-­‐Tocopherol,  Beta  Carotene  Cancer  Prevention  Study  Group.  The  effects  of  

vitamin   E   and   beta   carotene   on   the   incidence   of   lung   cancer   and   other   cancers   in  

male  smokers.  New  England  Journal  of  Medicine  1994;330:1029–35.  

17. Omenn   GS,   Goodman   GE,   Thornquist   MD,   et   al.   Effects   of   a   combination   of   beta  

carotene   and   vitamin   A   on   lung   cancer   and   cardiovascular   disease.  New   England  

Journal  of  Medicine  1996;334(18):1150-­‐1155.  

18. Goodman  GE,  Thornquist  MD,  Balmes  J,  et  al.  The  Beta-­‐Carotene  and  Retinol  Efficacy  

Trial:   incidence   of   lung   cancer   and   cardiovascular   disease   mortality   during   6-­‐year  

follow-­‐up   after   stopping   beta-­‐carotene   and   retinol   supplements.  Journal   of   the  

National  Cancer  Institute  2004;96(23):1743-­‐1750.  

19. Neuhouser  ML,   Barnett  MJ,   Kristal   AR,   et   al.   Dietary   supplement   use   and   prostate  

cancer   risk   in   the   Carotene   and   Retinol   Efficacy   Trial.  Cancer   Epidemiology,  

Biomarkers  &  Prevention  2009;18(8):2202-­‐2206.  

20. Hennekens   CH,   Buring   JE,   Manson   JE,   et   al.   Lack   of   effect   of   long-­‐term  

supplementation  with  beta   carotene  on   the   incidence  of  malignant  neoplasms  and  

cardiovascular  disease.  New  England  Journal  of  Medicine  1996;334:1145–9.  

21. Lee  IM,  Cook  NR,  Manson  JE.  Beta-­‐carotene  supplementation  and  incidence  of  cancer  

and   cardiovascular   disease:  Women’s   Health   Study.  Journal   of   the   National   Cancer  

Institute  1999;91:2102–6.  

22. Lee   IM,   Cook   NR,   Gaziano   JM,   et   al.   Vitamin   E   in   the   primary   prevention   of  

cardiovascular   disease   and   cancer:   the   Women's   Health   Study:   a   randomized  

controlled  trial.  JAMA  2005;294(1):56-­‐65.  

23. Hercberg  S,  Galan  P,  Preziosi  P,  et  al.  The  SU.VI.MAX  Study:  a  randomized,  placebo-­‐

controlled  trial  of  the  health  effects  of  antioxidant  vitamins  and  minerals.  Archives  of  

Internal  Medicine  2004;164(21):2335-­‐2342.  

24. Hercberg   S,   Ezzedine   K,  Guinot   C,   et   al.   Antioxidant   supplementation   increases   the  

risk  of  skin  cancers  in  women  but  not  in  men.  Journal  of  Nutrition  2007;137(9):2098-­‐

2105.  

25. Hercberg  S,  Kesse-­‐Guyot  E,  Druesne-­‐Pecollo  N,  et  al.   Incidence  of  cancers,   ischemic  

cardiovascular   diseases   and   mortality   during   5-­‐year   follow-­‐up   after   stopping  

antioxidant  vitamins  and  minerals  supplements:  a  postintervention  follow-­‐up   in  the  

SU.VI.MAX  Study.  International  Journal  of  Cancer  2010;127(8):1875-­‐1881.  

26. Ezzedine  K,   Latreille   J,   Kesse-­‐Guyot  E,   et   al.   Incidence  of   skin   cancers  during  5-­‐year  

follow-­‐up   after   stopping   antioxidant   vitamins   and   mineral  

supplementation.  European  Journal  of  Cancer  2010;46(18):3316-­‐3322.  

27. Lonn   E,   Bosch   J,   Yusuf   S,   et   al.   Effects   of   long-­‐term   vitamin   E   supplementation   on  

cardiovascular   events   and   cancer:   a   randomized   controlled  

trial.  JAMA  2005;293(11):1338-­‐1347.  

28. Lippman  SM,  Klein  EA,  Goodman  PJ,  et  al.  Effect  of  selenium  and  vitamin  E  on  risk  of  

prostate   cancer   and   other   cancers:   the   Selenium   and  Vitamin   E   Cancer   Prevention  

Trial  (SELECT).  JAMA  2009;301(1):39-­‐51.  

29. Klein  EA,  Thompson  IM,  Tangen  CM,  et  al.  Vitamin  E  and  the  risk  of  prostate  cancer:  

the   Selenium   and   Vitamin   E   Cancer   Prevention   Trial  

(SELECT).  JAMA  2011;306(14):1549-­‐1556.  

30. Gaziano   JM,   Glynn   RJ,   Christen   WG,   et   al.   Vitamins   E   and   C   in   the   prevention   of  

prostate   and   total   cancer   in   men:   the   Physicians'   Health   Study   II   randomized  

controlled  trial.  JAMA  2009;301(1):52-­‐62.  

31. Fortmann   SP,   Burda  BU,   Senger   CA,   et   al.   Vitamin   and  mineral   supplements   in   the  

primary   prevention   of   cardiovascular   disease   and   cancer:   an   updated   systematic  

evidence   review   for   the  U.S.  Preventive   Services  Task   Force.  Ann   Intern  Med.  2013  

Dec  17;159(12):824-­‐34.  

32. Hodges   S,   Hertz   N,   Lockwood   K,   et   al.   CoQ10:   could   it   have   a   role   in   cancer  

management?  Biofactors  9  (2-­‐4):  365-­‐70,  1999.  

33. Lawenda   BD,   Kelly   KM,   Ladas   EJ,   et   al.   Should   supplemental   antioxidant  

administration   be   avoided   during   chemotherapy   and   radiation   therapy?  Journal   of  

the  National  Cancer  Institute  2008;100(11):773-­‐783.  

34. Wallis   RB,   Fidler   IJ,   Esumi   N.   Munich,   Germany:   European   Patent   Office,   issued  

September  16;  1992.  Hirudin  for  the  inhibition  of  cancer  metastasis.  European  Patent  

No.  EP  0503829.  

35. Blankenship  DT,  Brankamp  RG,  Manley  GD,  et  al.  Amino  acid  sequence  of  ghilanten:  

Anticoagulant-­‐antimetastatic   principle   of   the   South   American   leech,  Haementeria  

ghilianii.  Biochem  Biophys  Res  Commun.  1990;166:1384–9.    

36. Tuszynski   GP,   Gasic   TB,   Gasic   GJ.   Isolation   and   characterization   of   antistasin.   An  

inhibitor  of  metastasis  and  coagulation.  J  Biol  Chem.  1987;262:9718–23  

37. Gasic  GJ,   Iwakawa  A,  Gasic  TB,  et  al.  Leech  salivary  gland  extract   from  Haementeria  

officinalis,   a   potent   inhibitor   of   cyclophosphamide-­‐   and   radiation-­‐induced   artificial  

metastasis  enhancement.  Cancer  Res.  1984;44:5670–6.    

38. Kalender   ME,   Comez   G,   Sevinc   A,   et   al.   Leech   therapy   for   symptomatic   relief   of  

cancer  pain.  Pain  Med.  2010;11:443–5.    

39. Gao  LW.  Practical  Cupping  Therapy  [in  Chinese]  Beijing:  Academy  Press  2004.  

40. AlBedah  A,  Khalil  M,  Elolemy  A,  et  al.  FACT,  Focus  on  Alternative  and  Complementary  

Therapies.    Hijama  (cupping):  a  review  of  the  evidence.  2011;16:12–16.  

41. Bao  Y,  Kong  X,  Yang  L,  et  al.  Complementary  and  alternative  medicine  for  cancer  pain:  

an   overview   of   systematic   reviews.   Evid   Based   Complement   Alternat   Med.  

2014;170396.  doi:  10.1155/2014/170396.  Epub  2014  Apr  13.  

42. Huang  ZF,  Li  HZ,  Zhang  ZJ,  et  al.  Observations  on  the  efficacy  of  cupping  for  treating  

30   patients   with   cancer   pain.   Shanghai   Journal   of   Acupuncture   and   Moxibustion  

2006;25:14–15.  

43. Huijuan   Cao,   Xun   Li,   Jianping   Liu.   An   Updated   Review   of   the   Efficacy   of   Cupping  

Therapy.  PLoS  One.  2012;  7(2):  e31793.  

44. Bardia   A,   Barton   DL,   Prokop   LJ,   et   al.   Efficacy   of   complementary   and   alternative  

medicine   therapies   in   relieving   cancer  pain:   a   systematic   review.   Journal  of  Clinical  

Oncology,  2006;24:5457–5464.  

45. Cassileth  B,  Trevisan  C,  Gubili   J.  Complementary  therapies   for  cancer  pain,”  Current  

Pain  and  Headache  Reports  2007;11:265–269.  

46. Bao  Y,  Kong  X,  Yang  L,  et  al.  Complementary  and  alternative  medicine  for  cancer  pain:  

an   overview   of   systematic   reviews.   Evid   Based   Complement   Alternat   Med  

2014;170396.  doi:  10.1155/2014/170396.  Epub  2014  Apr  13.  

47. Sun  X,  Jiang  K,  Chen  J,  et  al.  A  systematic  review  of  maggot  debridement  therapy  for  

chronically   infected  wounds  and  ulcers.   International   Journal  of   Infectious  Diseases  

2014;25:32–37.  

48. Sealby  N.  The  use  of  maggot  therapy  in  the  treatment  of  a  malignant  foot  wound.  Br  J  

Community  Nurs.  2004;9:S16-­‐9.  

49. Ezzo  J,  Manheimer  E,  McNeely  ML,  et  al.  Manual  lymphatic  drainage  for  lymphedema  

following  breast  cancer  treatment.  Cochrane  Database    Syst  Rev  2015;  5:CD003475.  

50. Oxygen  Therapy,  American  Cancer  Society.  Retrieved  29  November  2012.  

51. Clavo  B,  Ceballos  D,  Gutierrez  D,  et  al.  Long-­‐term  control  of   refractory  hemorrhagic  

radiation   proctitis  with   ozone   therapy.   J   Pain   Symptom  Management   2013;46:106-­‐

12.  

52. Kızıltan   HŞ,   Bayir   AG,   Yucesan   G.  Medical   ozone   and   radiotherapy   in   a   peritoneal,  

Erlich-­‐ascites,  tumor-­‐cell  model.  Altern  Ther  Health  Med  2015;21:24-­‐29.    

53. Ernst   E.   A   primer   of   complementary   and   alternative   medicine   commonly   used   by  

cancer  patients.  Med  J.  2001;174:  88–92.  

54. Bocci  V.,  Larini  A.,  Micheli  V.  Restoration  of  normoxia  by  ozone  therapy  may  control  

neoplastic   growth:   A   review   and   a  working   hypothtesis.   Journal   of   Alternative   and  

Complementary  Medicine  2005;11:257-­‐265.).    

55. Clavo  B,  Ruiz  A,  Lloret  M,  et  al.  Adjuvant  Ozone  therapy  in  Advanced  Head  and  Neck  

Tumors:   A   Comparative   Study.   Evid   Based   Complement   Alternat  Med.   2004;1:321-­‐

325.  

56. Lynn  J.  Using  complementary  therapies:  reflexology.  Prof  Nurse  1996;  11:321-­‐322.  

57. Barron  H.  Towards  better  health  with  reflexology.  Nurs  stand  1990;4:32-­‐33.      

58. Hodgson  H.  Does   reflexology   impact  on   cancer  patients’   quality  of   life?  Nurs   Stand  

2000;14:33-­‐38.  

59. Ross  C,  Hamilton  J,  Macrae  G,  et  al.  A  pilot  study  to  evaluate  the  effect  of  reflexology  

on  mood  and  symptom  rating  of  advanced  cancer  patients.  Palliat  Med  2002;16:544-­‐

45.  

60. Smith  G,  Humphris  G.  A   randomised   controlled   trial   of   reflexology   in  breast   cancer  

patients,  to  reduce  fatigue  resulting  from  radiotherapy  to  the  breast  and  chest  Wall.  

2005.  

61. Stephenson  NL,  Weinrich  SP,  Tavakoli  AS.  The  effects  of   foot  reflexology  on  anxiety  

and  pain  in  patients  with  breast  and  lung  cancer.  Oncol  Nurs  Forum  2000;27:67-­‐72.  

62. Wilkinson  S,  Lockhart  K,  Gambles  M,  et  al.  Reflexology  for  symptom  relief  in  patients  

with  cancer.  Cancer  Nurs  2008;31:354-­‐60.  

63. Solà  I,  Thompson  EM,  Subirana  Casacuberta  M,  et  al.  Non-­‐invasive  interventions  for  

improving   well-­‐being   and   quality   of   life   in   patients   with   lung   cancer.   Cochrane  

Database  of  Systematic  Reviews,  2004  (4).  CD004282.  

64. Wyatt   GA,   Sikorskii  MH,   Rahbar   D,   et   al.   Health-­‐related   quality-­‐of-­‐life   outcomes:   a  

reflexology   trial  with  patients  with  advanced-­‐stage  breast  cancer.  Oncology  nursing  

forum.  2012;39:568-­‐577.  

65. Stephenson  N,  Dalton  JA,  Carlson  J.  The  effect  of  foot  reflexology  on  pain  in  patients  

with  metastatic  cancer.  Appl  Nurs  Res.  2003;16(4):284-­‐6.  

66. Quattrin   R,   Zanini   A,   Buchini   S,   et   al.   Use   of   reflexology   foot   massage   to   reduce  

anxiety  in  hospitalized  cancer  patients  in  chemotherapy  treatment:  methodology  and  

outcomes.  J  Nurs  Manag.  2006;14(2):96-­‐105.  

67. Hodgson  NA,  Lafferty  D.  Reflexology  versus  Swedish  Massage  to  Reduce  Physiologic  

Stress  and  Pain  and   Improve  Mood   in  Nursing  Home  Residents  with  Cancer:  A  Pilot  

Trial.   Evidence-­‐Based   Complementary   and   Alternative   Medicine.   2012.   Article   ID  

456897,  5  pages,  2012.  doi:10.1155/2012/456897.  

68. Dyer   J,   Thomas   K,   Sandsund   C,   et   al.   Is   reflexology   as   effective   as   aromatherapy  

massage   for   symptom   relief   in   an   adult   outpatient   oncology   population?  

Complement  Ther  Clin  Pract  2013  19(3):139-­‐146.  

69. Kim  JI,  Lee  MS,  Kang  JW,  et  al.  Reflexology  for  the  symptomatic  treatment  of  breast  

cancer:  a  systematic  review.  Integrative  Cancer  Therapies  2010;  9(4):326-­‐330.  

70. Rueda  JR,  Sola  I,  Pascual  A,  et  al.  Non-­‐invasive  interventions  for  improving  well-­‐being  

and   quality   of   life   in   patients   with   lung   cancer.   Cochrane   Database   Syst   Rev  

2011;7:CD0044282.  

71. Ernst   E,   Posadzki   P,   Lee   MS.   Reflexology:   an   update   of   a   systematic   review   of  

randomised  clinical  trials.  Maturitas  2011;  68(2):116-­‐120.  

72. Lee   SH,   Kim   JY,   Yeo   S.   Meta-­‐Analysis   of   Massage   Therapy   on   Cancer   Pain.   Integr  

Cancer  Ther  2015;  14:297-­‐304.  

73. Ernst   E,   Pittler  MH,  Wider   B,   et   al.  Oxford  Handbook   of   Complementary  Medicine.  

Oxford  University  Press  (2008).  ISBN  978-­‐0-­‐19-­‐920677-­‐3.  

74. Berenson  SC.  Management  of  cancer  pain  with  complementary  therapies.  Oncology  

(Williston  Park)  2007;21(Suppl  4):10-­‐22.  

75. Nightingale  CL,  Rodriguez  C,  Carnaby  G.  The  impact  of  music  interventions  on  anxiety  

for  adult  cancer  patients:  a  meta-­‐analysis  and  systematic  review.  Integrative  Cancer  

Therapies  2013;  12:393-­‐403.  

76. Zhang  JM,  Wang  P,  Yao  JX,  et  al.  Music   interventions   for  psychological  and  physical  

outcomes   in   cancer:   a   systematic   review   and   meta-­‐analysis.   Support   Care   Cancer  

2012;20:3043-­‐53.  

77. Bradt  J,  Dileo  C,  Grocke  D,  et  al.  Music  interventions  for  improving  psychological  and  

physical   outcomes   in   cancer   patients.   Cochrane   Database   Systematic   Reviews  

2011;(8):CD006911.pub2.  

78. Boehm  K,  Cramer  H,  Staroszynski  T,  et  al.  Arts  therapies  for  anxiety,  depression,  and  

quality  of   life   in  breast  cancer  patients:  a  systematic  review  and  meta-­‐analysis.  Evid  

Based  Complement  Alternat  Med  2014;2014:103297.  

79. Greenlee   H,   Balneaves   LG,   Carlson   LE.   Clinical   practice   guidelines   on   the   use   of  

integrative  therapies  as  supportive  care   in  patients  treated  for  breast  cancer.   J  Natl  

Cancer  Inst  Monogr  2014;2014(50):346-­‐58.  

80. Kamioka  H,  Tsutani  K,  Yamada  M,  et  al.  Effectiveness  of  music  therapy:  a  summary  of  

systematic   reviews   based   on   randomized   controlled   trials   of   music   interventions.  

Patient  Prefer  Adherence  2014;8:727-­‐54.