9
K ARA DELİKLER fiziğin gündeminde yine baş kö- şede. Büyük Patlama’dan sonra Evren’deki en şid- detli olaylar olan gama ışı- nı patlamalarının, kara deliklerle ilgisi belirlendi. Yeryüzünde ve uzayda, gi- derek daha yaratıcı teknolojilerle dona- tılan teleskoplar, kara delikleri incele- yerek kuramsal öngörüler için yeni ye- ni kanıtlar topluyorlar. Ama kuram ya- kalanacak gibi değil. Bu cisimlerin, bi- linen fizik yasalarının geçerliğini yitir- diği, içlerinde olup bitenler konusunda neredeyse her gün yeni önermeler ya- pılıyor. Sokaktaki adamsa, giderek da- ha da garipleşen kuramsal savlar yerine, bunların pratik sonuçlarıyla ilgili. Kimi- si, New York’ta başlatılan bir deneyde oluşabilecek bir kara deliğin tüm Dün- ya’yı yutmasından korkuyor. Başkala- rıysa, kara delik araştırmalarının, Ev- ren’deki yalnızlığımıza son vereceğin- den umutlu; gidilemez gibi görünen uzaklıklara, hatta başka evrenlere bir çırpıda ulaşabileceğimiz "kurt delikle- ri"ni bekliyor. Yalnızca kara delikler için değil, Evren’in yapısı ve dinamiği konusunda da hızla değişen görüşler, bu "kestirme" yolları en azından ku- ramsal olarak olanaklı kılabilecek gibi görünüyor. Ancak fizikçilerin bugünkü düşleri çok başka bir hedef üzerinde odaklanıyor: Kara delikler aracılığıyla "her şeyin kuramını", daha somut bir ifadeyle, "kütleçekimin kuantum kura- mını" elde edebilmek. Bu konuda en yetkin fizikçilerce yapılan öneriler, Los Alamos Ulusal Laboratuvarı’nın web sayfasında tartışılıyor ve neredeyse kol- lektif bir çabayla her gün geliştiriliyor. Bazı fizikçiler, bu hedefi daha şimdi- den gerçekleştirdiklerini öne sürüyor- lar. Tabii ki kullandıkları araçlar, getir- dikleri açıklamalar, kuantum dünyası- nın garipliklerini kanıksamaya başlamış kulaklarımız için bile hayli yabancı. Küçük Devler Aslında yeni öneriler olmadan bile kara deliklerle ilgili kuram ve gözlem- ler öyle aklın kolayca alacağı türden şeyler değil. Hepimiz biliyoruz; kara deliklerin bir türü, büyük kütleli yıldız- ların merkezdeki hidrojen yakıtlarını kısa sürede tüketip çökmeleriyle ortaya çıkıyor. Kabullenmekte zorlandığımız şey, Güneş’imizden kat kat büyük bir yıldızın nasıl olup da inanılmaz boyut- lara küçülebilmesi ve inanılmaz bir güç kazanması. Örneğin Güneş’ten 10 kat büyük bir yıldızın kara delik haline gel- 40 Bilim ve Teknik Fizikte, gökbilimde, kozmolojide belki hiçbir nesne sokaktaki adam için bir kara delik kadar popüler olamadı. Bırakın, üniver- siteyi, liseyi, ilkokul öğrencilerinin bile kaba hatlarıyla doğru bilgile- ri var bu gizemli ve güçlü gökci- simleri hakkında. Ekonomik lite- ratüre hatta günlük dilimize bile girdiler. Kara delik benzetmesi, verimsiz büyük masraf kapıları, bütçe açıkları ve doymak bilmez bir iştahla çevresinde ne varsa silip süpüren her şey için kullanı- lıyor. Bu ilgi, belki akıl almaz güçlerinin uyandırdığı korkuyla karışık hayranlıktan kaynaklanı- yor; belki 1968 yılında Amerikalı fizikçi John Wheeler’in taktığı adın, uçsuz bucaksız Ev- ren’imizden, başka evrenlere bir çıkış kapısı çağrışımı yapmasın- dan; belki de bilimle bilimkurgu arasındaki sınırları belirsizleştir- mesinden. Kimi, Einstein’ın küt- leçekim kuramının garip öngörü- lerinin, bir kez daha gözlemle doğrulanmasına hayranlık duyu- yor. Kimiyse, kuramın ve gözle- min ortaya koyduğu, doğanın akıl almaz gücüne. Yeni Yüzleri, Yeni Mesajlarıyla Kara Delikler

Kara Delikler K - Zamanda Yolculuk · ya’mızı düşünelim. Böylesine küçük kütleli bir cismin kara delik haline gel-mesi mümkün değil ya, geldiğini varsa-yalım. Bu

  • Upload
    others

  • View
    8

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Kara Delikler K - Zamanda Yolculuk · ya’mızı düşünelim. Böylesine küçük kütleli bir cismin kara delik haline gel-mesi mümkün değil ya, geldiğini varsa-yalım. Bu

KARA DELİKLER fiziğingündeminde yine baş kö-şede. Büyük Patlama’dansonra Evren’deki en şid-detli olaylar olan gama ışı-

nı patlamalarının, kara deliklerle ilgisibelirlendi. Yeryüzünde ve uzayda, gi-derek daha yaratıcı teknolojilerle dona-tılan teleskoplar, kara delikleri incele-yerek kuramsal öngörüler için yeni ye-ni kanıtlar topluyorlar. Ama kuram ya-kalanacak gibi değil. Bu cisimlerin, bi-linen fizik yasalarının geçerliğini yitir-diği, içlerinde olup bitenler konusundaneredeyse her gün yeni önermeler ya-pılıyor. Sokaktaki adamsa, giderek da-ha da garipleşen kuramsal savlar yerine,bunların pratik sonuçlarıyla ilgili. Kimi-si, New York’ta başlatılan bir deneydeoluşabilecek bir kara deliğin tüm Dün-ya’yı yutmasından korkuyor. Başkala-

rıysa, kara delik araştırmalarının, Ev-ren’deki yalnızlığımıza son vereceğin-den umutlu; gidilemez gibi görünenuzaklıklara, hatta başka evrenlere birçırpıda ulaşabileceğimiz "kurt delikle-ri"ni bekliyor. Yalnızca kara delikleriçin değil, Evren’in yapısı ve dinamiğikonusunda da hızla değişen görüşler,bu "kestirme" yolları en azından ku-ramsal olarak olanaklı kılabilecek gibigörünüyor. Ancak fizikçilerin bugünküdüşleri çok başka bir hedef üzerindeodaklanıyor: Kara delikler aracılığıyla"her şeyin kuramını", daha somut birifadeyle, "kütleçekimin kuantum kura-mını" elde edebilmek. Bu konuda enyetkin fizikçilerce yapılan öneriler, LosAlamos Ulusal Laboratuvarı’nın websayfasında tartışılıyor ve neredeyse kol-lektif bir çabayla her gün geliştiriliyor.Bazı fizikçiler, bu hedefi daha şimdi-

den gerçekleştirdiklerini öne sürüyor-lar. Tabii ki kullandıkları araçlar, getir-dikleri açıklamalar, kuantum dünyası-nın garipliklerini kanıksamaya başlamışkulaklarımız için bile hayli yabancı.

Küçük Devler Aslında yeni öneriler olmadan bile

kara deliklerle ilgili kuram ve gözlem-ler öyle aklın kolayca alacağı türdenşeyler değil. Hepimiz biliyoruz; karadeliklerin bir türü, büyük kütleli yıldız-ların merkezdeki hidrojen yakıtlarınıkısa sürede tüketip çökmeleriyle ortayaçıkıyor. Kabullenmekte zorlandığımızşey, Güneş’imizden kat kat büyük biryıldızın nasıl olup da inanılmaz boyut-lara küçülebilmesi ve inanılmaz bir güçkazanması. Örneğin Güneş’ten 10 katbüyük bir yıldızın kara delik haline gel-

40 Bilim ve Teknik

Fizikte, gökbilimde, kozmolojidebelki hiçbir nesne sokaktakiadam için bir kara delik kadarpopüler olamadı. Bırakın, üniver-siteyi, liseyi, ilkokul öğrencilerininbile kaba hatlarıyla doğru bilgile-ri var bu gizemli ve güçlü gökci-simleri hakkında. Ekonomik lite-ratüre hatta günlük dilimize bilegirdiler. Kara delik benzetmesi,verimsiz büyük masraf kapıları,bütçe açıkları ve doymak bilmezbir iştahla çevresinde ne varsasilip süpüren her şey için kullanı-lıyor. Bu ilgi, belki akıl almazgüçlerinin uyandırdığı korkuylakarışık hayranlıktan kaynaklanı-yor; belki 1968 yılında Amerikalıfizikçi John Wheeler’in taktığıadın, uçsuz bucaksız Ev-ren’imizden, başka evrenlere birçıkış kapısı çağrışımı yapmasın-dan; belki de bilimle bilimkurguarasındaki sınırları belirsizleştir-mesinden. Kimi, Einstein’ın küt-leçekim kuramının garip öngörü-lerinin, bir kez daha gözlemledoğrulanmasına hayranlık duyu-yor. Kimiyse, kuramın ve gözle-min ortaya koyduğu, doğanınakıl almaz gücüne.

Yeni Yüzleri, Yeni Mesajlarıyla

KaraDelikler

Page 2: Kara Delikler K - Zamanda Yolculuk · ya’mızı düşünelim. Böylesine küçük kütleli bir cismin kara delik haline gel-mesi mümkün değil ya, geldiğini varsa-yalım. Bu

dikten sonra aldığı boyut, 60 km çaplıbir küre. Üstelik bu küre, deliğin ken-disi de değil. İçine düşen hiçbir şeyin,hatta ışığın bile kaçamayacağını bildiği-miz "olay ufku". Daha iyi kavrayabil-mek için, boyutlarına az çok aşina oldu-ğumuz bir başka gökcismini, Dün-ya’mızı düşünelim. Böylesine küçükkütleli bir cismin kara delik haline gel-mesi mümkün değil ya, geldiğini varsa-yalım. Bu durumda Dünya’nın olay uf-kunun çapı 9 milimetreden biraz dahaaz olacaktı. Bundan sonrasını anlamakiçinse yeniden, çöken dev yıldızımızadönelim. Asıl kara delik, yani fiziktekiadıyla "tekillik", olay ufkunun tam mer-kezinde. Ama artık çap falan yok. İçinedüşen madde ve enerjiyi Evren'in mal-varlığından çıkaran bu cismin boyutları,matematiksel bir nokta kadar.

Dünya asla bir kara delik olamazdedik ama, aslında olabilir!.. Yeter kionu gerektiği kadar sıkıştırabilelim.Dolayısıyla kuramsal olarak bir kara de-liği oluşturacak madde için alt ya da üstsınır yok. Ama oluştuğu maddenin böy-lesine muazzam ölçülerde sıkışabilmesiiçin gerekli koşullar, büyük kütleli yıl-dızlarda kendiliğinden var. DolayısıylaEvren’de en çok görülen kara delikler,Güneş’imizden aşağı yukarı 10 kat faz-la kütlesi olanları. Böyle bir yıldızınağırlığı, 1031 kg kadar (Yani 1’in ardına31 tane 0 koymanız gerekiyor).

Kara deliklerin bir türü, çöken devyıldızlarca oluşturuluyor demiştik. Pekibaşka türleri? İstediğiniz yöndeki uçla-ra gidebilirsiniz. Kuramcılar, 13-15 mil-yar yıl önce Büyük Patlama’nın hemenardından mikroskobik kara delikleroluştuğu konusunda birleşiyorlar. Amakara delik dinamiğine göre bunlarınçoktan yok olması gerekiyor.

Öteki uçta devasa boyutlar söz ko-nusu. Büyük gökadaların mer-kezindeyiz. Buralardaki kara de-likler öyle 10-20 değil, milyon-larca, hatta milyarlarca Güneşkütlesinde. Eliptik dev gökadaM-87’nin merkezindeki kara de-lik üç milyar Güneş kütlesinde.Gökadamız Samanyolu’nunmerkezinde varolduğuna inanı-lan kara delikse oldukça küçük.Yalnızca 2,6 milyon Güneş küt-lesinde!.. Bu dev kütleli kara de-liklerin, gökadalar oluşurkenmerkezlerindeki gazın hızla çök-mesiyle oluştuğu sanılıyor.

Bir kara deliğin kütlesi ne kadarbüyükse, uzayda kapladığı yer de o öl-çüde büyük oluyor. Yani "Schwarzsc-hild yarıçapı" denen olay ufkunun yarı-çapıyla, kara deliğin kitlesi birbirleriy-le doğrudan orantılı. Bir kara deliğinkütlesi, bir başkasınınkinden 10 mislifazlaysa, yarıçapı da 10 misli fazla. Bi-zim Güneş’imizle aynı kütlede bir karadeliğin yarıçapı 3 kilometre olurdu. Budurumda, Güneş’imizden 10 kat ağırbir karadeliğin yarıçapı da 30 kilomet-re olmalı. Bir gökada merkezindeki 1milyon Güneş kütlesindeki karadeli-ğin yarıçapıysa 3 milyon kilometre.

Kara Deliğin İçinde… Diyelim bir uzay gemisindeyiz ve

bir gökadanın merkezinde bir milyonGüneş kütleli bir kara deliği incele-mekle görevliyiz. Göstergelerimize birde bakıyoruz ki bir hata yapmışız veolay ufkunun içine düşmüşüz. Yani ka-ra deliğin içindeyiz. Geri çıkamayaca-ğımızı da biliyoruz, bizi çok ötelerdebekleyen ana gemimize bir mesaj gön-deremeyeceğimizi de. Çünkü olay uf-kundan dışarı ne ışığın, ne de aynı hız-daki radyo mesajlarının çıkamayacağı-nın farkındayız. Peki merkezdeki te-killiğe doğru sürüklenirken son anıla-rımız ne olacak? Dışarıyı görmeye de-vam edeceğiz. Çünkü olay ufkununiçine ışığın girmesi serbest. Yalnızcaçıkış yasak! Belki uzaktaki cisimleribiraz garip biçimlerde göreceğiz. Çün-kü kara deliğin bir milyon Güneş’likkütlesi, gelen ışık demetlerini büke-cek. Bizi şaşırtan bir durum, böylesinegüçlü bir cismin içinde olduğumuzhalde kütleçekimini hissetmememiz.Nedeni, hala serbest düşüşteyiz ve de-liğin güçlü çekim alanı, bedenimizin,

gemimizin her noktasına aynı şiddetleetki yapıyor. Ancak tam altımızdakimerkeze 600 000 kilometre sokuldu-ğumuzda bir gariplik hissetmeye başlı-yoruz. Sanki ayaklarımız, başımızdandaha büyük bir kuvvetle çekiliyor.Merkeze yaklaştıkça bu etki artıyor vekendimizi uzamış hissediyoruz. Dahada yaklaştıkça, son anımsadığımız, be-denimizin parçalanmak üzere olduğu.

Ne yazık ki, gözümüzün önündengeçen yaşamımız, ancak kısa metrajlıbir film olabiliyor. Çünkü başındansonuna bu süreç fazla uzun değil. Yö-nümüzü kara deliğe çevirip motorlarıdurdurduğumuzda, merkezdeki tekil-liğe olan uzaklığımızın, olay ufkununyarıçapının 10 katı olduğunu varsaya-lım. Yani kara deliğin merkezine 30milyon, olay ufkunaysa 27 milyon ki-lometre uzaktayız. Buradan, bir mil-yon Güneş kütleli karadeliğin olay uf-kunun içine çekilmemiz sekiz dakikasürüyor. Bundan sonra bilgilerimiziarttırmak için acele etmeliyiz. Çünkütekilliğin içinde kaybolmamız içinyalnızca yedi saniyemiz var!…Amagene de şanslı sayılırız; hiç olmazsa

merakımızı gidermek için az daolsa zamanımız oldu. Çünküufuktan tekilliğe düşme süresi,kara deliğin kütlesine orantılıolarak artıyor. Daha küçük birkara deliğe, örneğin Güneş küt-leli birine düşecek olsaydıkfilm çok daha önce bitecekti.Üstelik hiçbir şey öğreneme-den. Nedeni, bedenimiz üze-rindeki çekme kuvveti, bizi ka-ra deliğe 6000 kilometre ötedeparçalayacaktı. Yani 30 kilomet-re yarıçaplı olay ufkunun dahaçok uzağındayken.

Kasım 1999 41

Yakınımızdaki M87gökadasının merkezi veburadan çıkan radyodalgası sütunu.

Wolf-Rayet türü büyük kütleli yıldızlar çökerekkara delik oluşturuyorlar.

Page 3: Kara Delikler K - Zamanda Yolculuk · ya’mızı düşünelim. Böylesine küçük kütleli bir cismin kara delik haline gel-mesi mümkün değil ya, geldiğini varsa-yalım. Bu

…ve Dışında Uzaklardan bizi seyreden ana ge-

mideki arkadaşlarımıza gelince, işlerinyolunda gitmediğini anlamaları epeyzaman alacaktı. Çünkü onlar, bizi karadeliğin olay ufkuna yaklaştıkça gide-rek yavaşlıyor olarak algılayacaklardı.Fizik kuramlarına göre biz olay ufku-nu çoktan geçip öldükten sonra bilearkadaşlarımız, olay ufkuna vardığımı-zı bir türlü göremeyeceklerdi. Sonsuzakadar bekleseler bile.

Biz de yeni oluşmakta olan bir ka-ra deliğe yaklaşıyor olsaydık, ömrünütamamlayıp çökmekte olan yıldızın gi-derek küçüldüğünü görecek, ama karadelik oluştuktan sonra dahi çökenmaddenin olay ufkunu aşıp gözdenkaybolmasını göremeyecektik.

Bu durumun nedeni, Einstein’ınkütleçekim kuramında saklı. Genelgöreliliğin temel öngörüsü, kütlesiolan her cismin uzay-zaman dediğimizdört boyutlu dokuyu, tıpkı üzerineağır bir top konmuş esnek bir kumaşgibi çukurlaştırması. Bu çukurun üze-rinden geçen herhangi bir cisim, hattaışık, çukurun büktüğü düzlemdengeçtiği için biraz eğrileşecek, ya da bü-külecekti. Kara delikler, çok büyükkütleli cisimler olduklarından, uzay-zamanda oluşturdukları çukurlar da birdipsiz kuyuyu andırıyor. Çukurun birkenarından içeri düşen bir cisim, hattahızlı bir ışık fotonu bile, karşı duvaraulaşıp eğriyi tırmanarak yeniden düzeulaşamıyor. Einstein’ın gösterdiği gibiuzayla zaman aslında aynı şey oldukla-rından kütle zamanı da bükmüş olu-yor. Bu nedenle bizim için zaman dahayavaş geçerken, uzaktaki arkadaşları-mız için daha hızlı akıyor. Eğer zama-nında uyanabilseydik ve kara deliğedüşmeden olay ufkunun kenarında birsüre araştırma yaptıktan sonra döne-bilseydik, kavuştuğumuz arkadaşları-mızı bizden daha fazla yaşlanmış bula-caktık.

Genel göreliliğe göre durum bu.Gerçekteyse arkadaşlarımız, gözdenkayboluşumuzu izleyebileceklerdi.Nedeni de ışığın kırmızıya kayma olgu-su. Kara deliğin yakınlarında uzaya sa-çılan ışık, giderek daha uzun dalgaboy-larına doğru, "kırmızıya" kayar. Bu du-rumda, belirli bir dalga boyunda yaydı-ğımız görünür ışık, arkadaşlarımızca da-ha uzun dalgaboylarında algılanacak.Sonunda saçtığımız ışık görünür ışık ol-maktan çıkacak, önce kızılötesi ışınlara,daha sonra da radyo dalgalarına dönü-şecek, arkadaşlarımız, bizim varlığımızıancak özel aygıtlarla izleyebileceklerdi.Sonunda dalgaboyları öylesine uzaya-caktı ki, arkadaşlarımız için tümüylegörünmez ve algılanmaz olacaktık.

Gerçek ve EfsaneKara deliklerin garipliklerine öyle

koşullanmışız ki, insan zaman zamanbir işe yaramadığını düşündüğü mantı-ğını tümüyle bir tarafa bırakmak eğili-mine giriyor. İçgüdüsel olarak tam ola-rak anlamadığımız, tanımadığımız şey-lerden korkuyoruz. Korkularımız, loşışıkta duvara yansıyan gölgeler gibi bü-yüyor. Madem etrafındaki her şeyi silipsüpürüyor, şöyle irisinden bir kara de-lik, tüm evreni yok etmez mi? Bilimadamlarına göre korkulacak bir şey yok.Tek koşulla tabii: Olay ufkun-dan uzak duracaksınız.Eğer es kaza bu ufku ge-çecek olursanız, kurtu-luş yok, tekilliğin içi-ne düşeceksiniz.Ama olay ufkuna gü-venli bir uzaklıktaduran bir kimse içinkara deliği saran küt-leçekim alanının, aynıkütledeki bir başka cis-min çevresindeki kütleçe-kim alanından birfarkı yoktur. Başka

bir deyişle, bir Güneş kütlesindeki birkara deliğin çekim gücü, aynı kütlede-ki bir başka gökcisminden, örneğin Gü-neş’ten daha yüksek olamaz. Peki Gü-neş, bir kara delik haline gelirse? Dahaönce değindiğimiz gibi, kütlesi bununiçin yeterli düzeyin çok altında olduğuiçin böyle bir olasılık yok. Benzerlerigibi Güneş, bir beş milyar yıl daha ya-şadıktan sonra merkezindeki yakıtı tü-ketecek ve bir kırmızı dev haline gele-rek şişecek, Merkür ve Venüs gezegen-lerini içine alacak, daha sonra dış kat-manlarını yavaş yavaş uzaya bırakacakve sıkışıp ısınan merkezi, Dünya’mızboyutlarında sıcak bir "beyaz cüce" ola-rak ortaya çıkacak. Zaman içinde buenkaz yıldız soğuyarak gözden kaybo-lacak.

Ama varsayalım, Güneş çökerek birkara delik haline geldi. Bu durum,Dünya’nın ve öteki gezegenlerin yö-rüngeleri üzerinde herhangi bir etkiyapmayacak. Hepsi aynı uzaklıkta dön-meye devam edecek. Nedeni, kara de-liğin olay ufkunun çapı yalnızca üç ki-lometre olacak. Ama gene de Dün-ya’mızda böyle bir durumda yaşamaveda edebiliriz. Nedeni, artık buralarınçok soğuk ve karanlık olacağı…

Gelgelelim, bu kara delik söylemiöylesine yaşamımızın bir parçası halinegeldi ki, bilim ne derse desin, insanoğ-lu yine tedirgin. Bazılarına göre, bir ka-ra deliğe ziyafet olmamız yakın. Hemde kendi eserimiz olan bir kara deliğe:Londra’da yayınlanan The Sunday Ti-mes adlı etkili Pazar gazetesinin de kö-rüklediği korku, New York’un Long Is-land banliyösünde bulunan Brookha-ven Ulusal Laboratuvarı’nda hazırlıkla-rı sürdürülen dev bir deneyden kay-naklanıyor. Laboratuvarda kurulu Re-lativistik Ağır İyon Çarpıştırıcısı adlı bir

parçacık hızlandırıcısı, altıniyonlarını ışık hızına yakın

(reletivistik) düzeylerekadar hızlandırdıktan

sonra çarpıştıracak veortaya çıkan enkazıinceleyerek hem ye-ni parçacıklar eldeetmeye, hem de bili-

nen bazı temel parça-cıkların açıklanama-

yan bazı özelliklerininaydınlatılmasına çalışacak.

Dünyanın her ya-nından Brookha-

42 Bilim ve Teknik

Küçüklü büyüklü her kütle uzay-zamandokusunu “eğriltiyor”.

ABD’de bilim adamları altın iyonlarını çarpıştırarak“yapay Büyük Patlama” oluşturmayı hedefliyorlar.

Page 4: Kara Delikler K - Zamanda Yolculuk · ya’mızı düşünelim. Böylesine küçük kütleli bir cismin kara delik haline gel-mesi mümkün değil ya, geldiğini varsa-yalım. Bu

ven’a gelen parçacık fizikçilerinin, Bü-yük Patlama’nın bir küçük kopyasınıgerçekleştirecekleri haberleri, "delidoktorun elinden bir kaza çıkacağı" tü-ründen endişelere yol açtı. Laboratuvaryetkilileri Internet’te bir basın açıkla-ması yayınlayarak, Dünya’yı yutacakkara delik senaryosunu yalanladılar.

Bilim adamlarına göre, olası en kü-çük kara deliğin çapı, Planck Uzunluğuda denen 10-35 m civarında olabilir (ya-ni metrenin yüz milyar kere trilyon ke-re trilyonda biri). Ama böylesine küçükbir kara deliğin bile kütlesi 10 mikrog-ram kadar yani bir toz zerreciği ağırlı-ğında olur. Parçacık hızlandırıcılarıiçindeki çarpışmalarla böylesine "bü-yük" kütleli cisimler yaratabilmek için-se 1019 giga-elektronvolt düzeyindeenerjiler gerekir. Demek ki, bir karadelik yaratabilmek için Dünya’nın engüçlü parçacık hızlandırıcısından 10katrilyon kat daha güçlü bir makine ge-rekiyor. Günümüzdeki hızlandırıcılarınboyutlarını aynı ölçüde büyütecekolursak, gerekli makinenin boyutlarıSamanyolu kadar olacak! Üstelik bu ka-dar çaba, masraf da boşa gidecek. Çün-kü İngiliz fizikçi Stephen Hawking ta-rafından keşfedilen ve Hawking Işını-mı denen bir süreç sonucu laboratuvarürünü kara delik 10-42 s (saniyenin birtrilyon kere katrilyon kere katrilyondabiri) içinde buharlaşıp yok olacak. Birtoz zerreciği yerine Everest Tepesi küt-lesinde bir kara delik yaratılabilse bile,bunun yarıçapı 10-15 m (metrenin katril-yonda biri) olur ki, bir atom çekirdeğibüyüklüğündeki böyle bir cismin, birproton ya da nötron bile yutamayacağıfizikçiler arasında yaygın kanı.

Deliklerin RenkleriBu Hawking Işınımı da ne oluyor?

Hani kara deliğin olay ufkundan dışarıhiçbir şey çıkamıyordu? Stephen Haw-king’in 1970’lerde geliştirdiği modelegöre kara delik ışınımı, kuantum meka-niğinin dinamikleriyle ortaya çıkan birsüreç; bu modele göre kara deliklerkütleleri nedeniyle bir ışınım saçıyor-lar. Kuantum Mekaniği’nin temel öner-melerinden olan Belirsizlik İlkesi uya-rınca enerjinin korunumu yasası kısasürelerle de olsa çiğnenebiliyor ve"boşluk dalgalanmaları" denen kuan-tum mekaniksel bir süreç sonucu boş-luktan bir parçacık ve (ters elektrik

yüklü) karşı parçacığı doğuyor. Çok kı-sa süreyle varolan bu parçacık çiftlerihemen birbirlerini yok ediyorlar. Birkara deliğin olay ufku yakınlarındakigüçlü kütleçekim alanlarının yoğunlu-ğu, bu boşluk parçacıklarının oluşumuiçin gerekli kritik eşiği aşıyor. Eğer par-çacık çiftleri olay ufkunun hemen di-binde oluşursa, parçacıklardan biri olayufkunun içine düşüyor, ötekiyse ufkundışına. İşte zıt yönlere giden bu parça-cıklardan ufuk dışına düşeni, berabe-rinde kara delik içinden enerji çalmışoluyor ve uzaktaki bir gözlemci tarafın-dan karadelik bir parçacık yayımlamışgibi algılanıyor. Bir kara deliğin çevre-sindeki yoğun kütleçekim ortamındabu olaylar çok büyük sayılarda tekrar-landığından gözlemci kara delikten ge-len sürekli bir ışınım görüyor. Işınımnedeniyle delik "kara" olmak özelliğiniyitiriyor ve en azından kuramsal olarakgörülebildiğinden, bazı araştırmacılarca"gri" olarak nitelendiriliyor. Gri delikle-rin bir özelliği de "buharlaşmaları". Buışınım enerjisini kara deliğin kütlesin-den alıyor. Dolayısıyla kara delik gide-rek küçülüyor. Cismin kütlesi azaldık-ça ışınım arttığından, kara delik gide-rek daha şiddetle ışınım saçıyor ve küt-le kaybetme hızı da aynı ölçüde artıyorve sonunda tümüyle yok oluyor.

Kara deliklerin bir başka rengiyse,kuramsal olmanın ötesinde, tümüylematematiksel bir varlık olmaları. Amasonuçları önemli. Ak delikler, genel gö-relilik denklemlerinden kaynaklanıyor.Einstein’ın kütleçekim denklemlerininbir özelliği, zaman içinde simetrik ol-maları. Yani bir denklemin çözümünüalıp zamanın yönünü tersine çevirdinizmi, aynı derecede geçerli bir başka çö-züm elde edebiliyorsunuz. Bu kuralıkara delikleri tanımlayan çözüme uy-guladınız mı, ak delik denen bir sanalvarlık ortaya çıkıyor. Kara delik, uzay-zamanın içinden hiçbir şeyin kaçama-yacağı bir bölgesi olduğuna göre, zıtlık

gereği ak delik de içine hiçbir şeyin gi-remeyeceği bir yer. Kara delik yalnızcanesneleri içine çekebilirken, ak delikyalnızca püskürtebiliyor.

Uzayda OtoyollarKara delikler, yalnızca kütlelerine,

ya da "renk"lerine göre ayrılmıyorlar.Dönen ve dönmeyen, elektrik yüküolan ya da olmayan biçimleri de var ku-rama göre. En yaygın olanlarsa, YeniZelanda’lı fizikçi Roy Kerr tarafındanvarlığı öne sürülen "dönen kara delik-ler." Dönme, açısal momentumun ko-runması yasasının bir sonucu. Kara de-liği oluşturan kütle, çökmesinden önceekseni etrafında dönüyorsa, bu dönmehareketini kara deliğe miras bırakıyor.

Bu kara deliklerin dönme hızlarıbazen öylesine büyük olabiliyor ki,olay ufku, ekvatorunda şişiyor. Bu türkara deliklerin çok daha ilginç ve ku-ramsal sonuçları, çok küçük olan tekil-liklerinde ortaya çıkıyor. Hızlı dönüşlükara deliklerde tekillik, bir nokta ol-maktan çıkarak bir halka biçimini alı-yor. Gene kuramsal olarak bu halka te-killikten geçen bir yolculukla madde,Evren’imizin başka bir bölgesine, hat-ta başka bir evrene geçebiliyor. Ak de-lik ve kurt deliği kavramlarına esin ve-ren işte bu kuramsal temel. Bazı ku-ramcılara göre dönen ve (tercihen)elektrik yükü olan kara deliğin içi,kendine karşı gelen bir ak delikle bir-leşebiliyor. Ve içine düşen gemimiz,tekillikte atomlarına ayrılmadan ak de-likten fırlayıp çıkabiliyor. Bu kara veak delikleri birleştiren tünelse kurt de-liği diye adlandırılıyor. Bazen ak delikEvren’in çok başka yerlerinde, hattabaşka bir evrende ya da zaman içindegeçmişte ya da gelecekte yer alabiliyorve siz zaman içinde de yolculuk yap-mış oluyorsunuz. Üstelik ışık hızıylabile milyonlarca hatta milyarlarca yıldagidebileceğiniz bir yere, göz açıp kapa-

Kasım 1999 43

Deneyin gerçekleştirileceği Brookehaven UlusalLaboratuvarı’ndaki parçacık hızlandırıcıları

Page 5: Kara Delikler K - Zamanda Yolculuk · ya’mızı düşünelim. Böylesine küçük kütleli bir cismin kara delik haline gel-mesi mümkün değil ya, geldiğini varsa-yalım. Bu

yıncaya kadar varabiliyorsunuz. Tabiiburası, bilimle bilimkurgunun kesiştiğibir alan ve bazı kuramcıların öngörüle-ri, düş gücü zengin bilimkurgu yazarla-rınınkiyle yarışıyor. Bazılarıysa dahaihtiyatlı: Onlara göre ak delikler gibibu kurt deliklerinin de matematikselolarak olanaklı bulunması, doğada dabulunacakları anlamına gelmiyor. Kal-dı ki, doğada varolan tek kara delik bi-çimi olan ve tanıdığımız sıradan mad-denin çöküşüyle oluşan kara deliklerkurt deliği oluşturamıyor. Oluştursalarbile bunlar son derece kararsız şeylerve en ufak bir dış etken –sizin yolcu-luk için binmeniz gibi– kurt deliğininaniden çökmesine yol açıyor. Hadikurt delikleri var ve üstelik sağlam. Budurumda bile kurt deliği aleyhtarları,yolculuğun son derece "rahatsız" olaca-ğını savunuyorlar. Çünkü savlarına gö-re, dış çevreden, örneğin yakındaki yıl-dızlardan kozmik mikrodalga fon ışını-mından vb. tekilliğe girecek ışınım,çok yüksek frekanslara (enerjilere)doğru maviye kayış gösterecektir. Böy-le olunca da siz kurt deliğinden geç-meye çalışırken, gama ve X-ışınına dö-nüşmüş bu ışınım sizi kızartacak.

Bu deliklerin varlıklarına inananlar-sa, kara delik kozmolojisinin iki saygınismi, Kip Thorne ve Michael Morris’in,1988 yılında Carl Sagan’ın "Con-tact" (Mesaj) adlı bilimkurguromanı için, içinde yolculukyapılabilecek kurt deliklerikonusunda yaptıkları hesapla-ra güveniyorlar. İki bilim ada-mı, gerekli koşulları genel göreli-lik denklemlerine uyguladıklarında,her biri farklı bir kurt deliğine karşı ge-

len değişik çözümler elde ettiler. Thor-ne’a göre izlenebilecek iki yol vardı.Birincisi, bir kurt deliğini "yoktan varetmekti". Bilim adamı, Planck-Wheeleruzunluğu denen 1,62 x 10-35 metre öl-çeğin altına inildiğinde ortaya çıkacakşiddetli kuantum kütleçekim dalgalan-maları yoluyla, uzayı, üzerinde kısaömürlü kuantum kurt deliklerinin orta-ya çıkıp kaybolduğu bir kuantum kö-pük yaratılmasını öneriyordu. Bu kö-pük üzerindeki kurt delikleri BüyükPatlama’nın hemen ardındaki şişme sü-recinde yaşandığı gibi, bir biçimde ge-liştirilebilirdi.

Thorne’un önerdiği alternatif stra-tejiyse makro uzayın bükülüp kıvrılma-sı. Bunun yolu da sıfırdan başlayıpmakroskopik uzayı bükerek bir yol aç-mak. Ancak iki boyutlu bir düzlemüzerinde uzun yoldan girmek yerineçok boyutlu uzayda iki nokta arasındadoğrudan bir köprü kurabilmek için ikinoktada uzay-zaman dokusunun yok-dilmesi gerekiyor. Thorne’a göre karadeliklerin merkezinde bulunan tekil-likler, işte bu dokunun yok olduğu yer-ler. Ancak bu tekillikler kütleçekiminkuantum kuramı tarafından betimlen-diği için, kara delik tekilliklerinin kes-tirme yollar olarak kullanılıp kullanıl-

mayacağını anlamak için bir süre dahabeklemek gerekecek.

Claudio Maccone adlı bir uzay araş-tırmacısınca önerilen üçüncü bir yolsamanyetik bir alan aracılığıyla uzayınbükülmesi. Uzayın kütleçekimi yerinemanyetik bir alanla nasıl bölüneceği so-rusuna, İtalyan fizikçi Tullio Levi-Civi-ta’nın ortaya attığı manyetik kütleçeki-mi kuramıyla yanıt veriyor. Levi-CivitaEinstein’ın, enerjisi olan herşeyinuzay-zamanı bükeceği önerisinden yolaçıkmış. Ve Einstein’ın genel göreliliğiaçıklamasından iki yıl sonra aynı alandenklemlerini kullanarak manyetikkütleçekimini kanıtlamış. Maccone,dört yıl önce Levi-Civita’nın denklem-leri yoluyla laboratuvarda manyetik birkurt deliği gerçekleştirilebileceğini önesürdü. Ancak bu tür projelerde alışıla-geldiği gibi, pratik uygulama ya gerçek-çi değil, ya da gerçekleşmesi, dünyadahenüz düşlenemeyecek koşullara ya dateknolojilere bağlı. Maccone’nin yapı-labileceğini savunduğu kurt deliğininancak "çok küçük bir kısmı" laboratu-vara sığabiliyor. İtalyan araştırmacıyagöre laboratuvar ölçeğinde, 2,5 teslakuvvetindeki bir manyetik alanla ger-çekleştirilecek kurt deliğinin iç çeperyarıçapı, "Dünya ile, 8,7 ışık yılı uzak-lıktaki Sirius yıldızı arsındaki uzaklığın17 katı" oluyor!.. Bu deliğin 1 metre ya-rıçapa indirilmesi için gerekli manyetikalanın gücü, milyar kere milyar tesla.Maccone moralini sağlam tutuyor. Onagöre nötron yıldızlarının yüzeyindekimanyetik alanlar 1 milyar tesla kadar vebu dev yıldız artıkları, kendi kendileri-ne böyle kurt delikleri kurabilirler.

Daha Küçük, Daha Güçlü

Bilim adamlarının daha az maceradüşkünleri, kara deliklerden daha al-çakgönüllü yararlar peşinde koşuyor.Cambridge Ünivetrsitesi Gökbilim

Enstitüsü kuramcılarından AndrewFabian’ın ilgi alanı süperkütle-

li kara delikler ve merkez-lerinde bu canavarların

yeraldığı uzak gökadalar olan kuasarlar.Milyonlarca, milyarlarca Güneş kütle-sindeki bu kara deliklerin görünür

enerjileri için çekmeleri gere-ken gazın miktarını hesapla-

yan Dr. Fabian, uzayda

44 Bilim ve Teknik

Bilimkurgunun düşü: Evren’deki “kurt delikleri” ışık hızıyla bile milyonlarca yıl sürecek uzay yolcu-luklarını birkaç saniyeye indirecek.

Dünya Ağız

Hiper uzay

Alfa Centauri

4.3 ışık yılı

Page 6: Kara Delikler K - Zamanda Yolculuk · ya’mızı düşünelim. Böylesine küçük kütleli bir cismin kara delik haline gel-mesi mümkün değil ya, geldiğini varsa-yalım. Bu

bir X-ışını fazlası bulunduğu görüşün-de. Kuramcı, Eylül ayında İtalya’nınBologna kentinde yapılan X-Işını Ast-ronomisi toplantısında yaptığı konuş-mada, ölçülen fazlalığın, görünen herkuasar için 10 adet başkasının toz bu-lutları arkasında kaldıkları için görüne-mediğini savundu. Fabian’a göre bu-nun anlamı, süper kütleli karadelikle-rin Büyük Patlama’dan bu yana Ev-ren’de üretilen ışınımın yarısından so-rumlu olabileceği.

Daha başka gökbilimcilerse, sonyıllarda daha önemli bir başarıyı yakala-dılar: Kara deliklerin imzalarını keşfet-mek. Kara deliklerin bir özelliği, hakla-rında yazılan binlerce makaleye, yüz-lerce kitaba, uçuk ya da sağlam kuram-lara karşın, şimdiye değin hiç gözlene-memiş olmaları. Bir neden, (Hawkingışınımına karşın) gözlenemeyecek ka-dar "kara olmaları". Bu nedenle kara de-likleri ancak çevrelerinde yarattıklarışiddet nedeniyle gözle-yebiliyoruz. Gökadamerkezlerine çörek-lenmiş süperkütle-li kara delikler,çevrelerindekigazı yutarken, yada yıldız kökenliküçük kara delikler, ikili sistem-lerdeki eşlerini yavaş yavaş soyarkenetraflarında kütle aktarım diskleri oluş-turuyorlar. Kara deliğin güçlü kütleçe-kim alanında dönen gaz sürtünme veparçacık çarpışmaları nedeniyle ısınıyorve enerjik gama ışınları, X- ışınları veradyo dalgaları yayınlıyor. Bizler bu ışı-nımı uzaydaki ya da yeryüzündeki te-leskoplarımızla algılayarak kara delik-lerin varlığından haberdar oluyoruz.Ama emin miyiz? Bunlar gerçekten ka-ra delik mi? Nötron yıldızları olamazlarmı? Nötron yıldızları da büyük kütleliyıldızların çöküşünün ürünü. Nötronyıldızları da maddenin uç bir biçimi.Kütleçekim altında muazzam yoğun-luklara kadar sıkışmış bu cisimler, birkent büyüklüğünde bir atom çekirdeğisayılabilir. Bir Güneş kütlesindeki birnötron yıldızının yarıçapı da, 10 Güneşkütleli bir kara delik olay ufkunun yarı-çapı kadar: Yaklaşık 30 kilometre. On-ların da son derece güçlü kütleçekimalanları var. Onlar da çevreden gaz çalı-yor, talihsiz eşlerini ya da yakaladıklarıserseri yıldızları soyuyorlar. Güçlü X-ışınımlarının kaynakları bunlar da ola-

maz mı? Bunu nasıl anla-yacağız?

Gökada merkezlerin-deki süperkütleli karade-likleri başka bir şeyle ka-rıştırmak olanaksız. Çev-relerindeki yıldızların yada gaz bulutlarının çokbüyük dönüş hızları, bun-ların etrafa saçılıp gitmelerini önleye-cek çok büyük kütlede bir cismin çev-resinde döndüklerinin bir işareti. Böy-lesine büyük kütleler de kara delikler-den başka cisimlerde bulunamaz. Amagökyüzünün her yerinden gelen, kimi-si devamlı, kimisi arada bir parlayıp sö-nen X-ışını kaynaklarını nasıl ayırt ede-bileceğiz? Son yıllarda gökbilimciler buikisini ayırabilecek bir yol bulabildikle-rine inanıyorlar. Yöntem, bu iki güçlügökcismi arasındaki temel bir ayrımadayanıyor. Nötron yıldızlarının katı bir

yüzeyleri var ve bu yüzeyinüzerinde madde birikebiliyor.

Oysa kara delikler-de böyle sert biryüzey yok. Olayufkunu geçenmadde ve ışınım,bir daha geri dön-memek üzere Ev-ren’i terkediyor.

Bu fark, her iki cis-min yakınlarından yayılan ışınımı dafarklı kılıyor ve gökbilimcilere, kara de-liklerin varlığı konusunda ilk doğrudankanıtı sunuyor.

Enerji Santralleri Kara deliklerin büyük çekim alanla-

rı, bu cisimleri son derece randımanlımakineler haline getiriyor. Olay ufku,ışık hızıyla bile hareket etse hiçbir şe-yin kaçamayacağı bir yüzey. Dolayısıy-la dışarıdaki madde de ufuk yakınlarınaışık hızına yakın hızlarda çekiliyor veyolda öteki parçacıklarla çarpışıp parça-lanıyor. Ortaya çıkan etkiyle, olay ufkuyakınlarında madde ısınıyor. Ufuk ya-kınındaki cisimler ışık hızına yakın hız-larda dolaştığından, ısıya dönüşecek ki-netik enerjileri de, durağan halde küt-lerinin taşıyacağı enerjiye (E=mc2) ya-kın oluyor. Kara deliğin uzaklarında ilkçıktığı konumuna dönmek isteyen bircisim, bunun için kütlesinin önemli birbölümünden vazgeçerek saf enerjiye

dönüştürmek zorunda. Bu anlamda, ka-ra delikler, durağan kütleyi termalenerjiye dönüştüren birer santral işlevigörüyorlar. Bu dönüşümün hangi oran-da gerçekleştiğiyse, kara deliğin dönmehızına bağlı. Kara deliğin parçası halinegeldiğinde maddenin kaybetmediğinadir özelliklerden bir tanesi, açısalmomentumu, yani dönme hızı. Madde,bu hızı kara deliğe transfer ediyor. Karadeliğin dönmesi görünmese de olay uf-ku yakınlarında uzay-zamanı bükme-sinden anlaşılıyor. Ancak bir kara deli-ğin dönüş hızı sınırlı; çünkü belli birmaksimum hızın ötesinde kara deliğinyüzeyi varlığını yitirir. Maksimum hızıcivarında dönmekte olan bir kara delik,içine düşen maddenin yüzde 42’sinienerjiye dönüştürür. Dönmeyen, statikbir kara delik içinse bu oran yalnızcayüzde 6. Bu bile çok yüksek bir randı-man sayılır. Karşılaştırılacak olursa yıl-dızların merkezlerindeki termonükleertepkimelerde maddenin enerjiye dö-nüşme oranı yüzde 0,7. Uranyum çekir-değinin parçalanmasıyla elde edilen budeğerse yalnızca yüzde 0,1.

Kara delik çevresindeki parçacıklarçarpışmalar yoluyla enerjilerini eşitler-lerse, madde içeri düşmeden önce ina-nılmaz sıcaklıklara kadar ısınır. Örne-ğin olay ufkunun hemen dışındaki birprotonun sıcaklığı, kütlesinin büyükbölümünün saf enerjiye dönüşmesiylekazanacağı düzeye yaklaşır ve 1 trilyondereceye erişir. Bu durumda disk çev-resindeki maddenin yüksek oranlardagama ışını yayması gerekir. Ancak pro-tonlar (ve genel olarak iyonlar) kolaycaısınmalarına karşın, enerjilerini yay-makta o kadar becerikli değiller. Çar-pışmalar yoluyla enerjilerini, bu işte da-ha usta olan başka parçacıklara, özellik-le de elektronlara aktarırlar. Bunlar daX-ışınları gibi daha düşük enerjilerdefoton yayarlar. Dolayısıyla kara delikimzası görmek isteyen gökbilimciler,elektronların yoğun olarak toplandığıbir bölgeden gelen şiddetli X-ışını de-metlerine dikkat etmeli.

Kasım 1999 45

İkili yıldız sistemlerinde kara deliklereşlerinden kütle çalıyorlar. Varlıkları

“kütle aktarım diski”nin yaydığı ışınımınniteliğinden anlaşılıyor.

Page 7: Kara Delikler K - Zamanda Yolculuk · ya’mızı düşünelim. Böylesine küçük kütleli bir cismin kara delik haline gel-mesi mümkün değil ya, geldiğini varsa-yalım. Bu

Aslında eşlerden birinin ötekindenkütle çaldığı ikili yıldız sistemi anlamı-na gelen "X-ışını çiftleri" nin bazıların-da gözlenen de bu. Gökyüzündeki enparlak X-ışını kaynakları olan bu sis-temlerin, görünmeyen bir cisimle, çev-resinde dönen sıradan bir yıldızdanoluştuğu sanılıyor. Bunlardan bazılarısürekli biçimde ışınım yayarken, "geçi-ci X-ışını kaynakları" denen bazılarıysa,uzun süreler gözden kaybolduktan son-ra, birkaç ayda bir 1030-1031 watt, yaniGüneş’in toplam enerjisinin 100 000katı düzeyde enerji yayıyorlar.

X-ışını çiftlerinin sıcaklığı 10 mil-yon derece olarak hesaplanıyor. Bu dakara delik modellerine uygun düşüyor.Ayrıca, gözlenen ışınımı yapabilmekiçin, bir kara deliğin her yıl güneş küt-lesinin 1 milyar ila 100 milyonda birikadar kütleyi yutması gerekir. Gözlem-ciler, bu değeri de sıradan yıldızın küt-le kaybı ile ilgili modellerle uyum için-de görüyorlar. Böylece, X-ışını çiftleri,kara deliklerin varlığı için en iyi kanıtolarak görülebilir.

Öte yandan, aynı şeyler bir nötronyıldızı için de söylenebilir. Kara delikkadar olmasa da bir nötron yıldızı da et-kili bir jeneratör. Üzerine düşen mad-delerin hızı ışık hızının yarısı kadar ola-biliyor ve yüzde 10 randımanla enerjiyedönüşebiliyor ki, bu da sıradan bir karadeliğin randımanına fazlaca uzak değil.

Aslında gökbilimciler, birçok ikilisistemdeki küçük cismin kara delik ol-madığını biliyorlar. İkili sistemlerdegörülen radyo atarcalarının, hızla dönenve güçlü manyetik alanlara sahip nöt-ron yıldızları olduğu sanılıyor. Kuram-lara göre, "astronomik" yani yıldız kö-kenli kara deliklerin manyetik alanlarıolamaz. Dolayısıyla atarcaların yaydığıgibi düzenli atımlar, kara deliklerineseri olamaz. Öte yandan X-ışını atarca-ları da birer kara delik olamaz. Düzenlive kararlı ışınım atımları, kara delik ola-

sılığını ortadan kaldırır. Hatta düzensizX-ışını patlamaları da bir nötron yıldızıimzası sayılıyor. Nedeni, nötron yıldız-larının, maddenin üzerinde birikeceğive zaman zaman patlayacağı sert yü-zeyleri olması.

Ama ne yazık ki, bunun tersi doğruolmadığından kara delikleri nötron yıl-dızından kesin olarak ayıracak bir kim-lik kartına henüz kavuşabilmiş değiliz.Çünkü patlamaların olmaması, kayna-ğın bir kara delik olduğunun kanıtı de-ğil. Çok hızlı bir biçimde madde yutannötron yıldızlarının da X-ışını yayama-yacakları biliniyor.

Kara delikler, ikili sistemler içindevarlıklarını kuşku bırakmayacak biçim-de ortaya koyan iki özelliğe sahipler:Sert bir yüzeylerinin olmayışı ve sınır-sız kütleleri. Bir kara deliğin kütlesi,oluşma biçimi (özellikle atası olan yıl-dızın kütlesi) ve daha sonra yuttuğu

maddenin miktarıyla belirlenir. Hiçbirfizik kuralı, bir kara delik kütlesi içinüst sınır koymaz. Oysa, öteki yoğunkütleler, örneğin nötron yıldızları, sınır-sız kütleye sahip olamazlar.

Kara delik dışındaki bir cismin küt-lesi, kendi ağırlığına dayanma yetene-ğine bağlıdır. Sıradan yıldızlarda parça-cıkların, merkezdeki termonükleertepkimeden kaynaklanan termal hare-ketleri, yıldızın kütleçekiminin etkisiy-le çökmesini önleyen basınç oluşturur.Ancak nötron yıldızı ya da beyaz cücegibi ölü yıldızlar enerji üretemezler.Bunlar da, kütleçekiminin tümüylebaskın çıkmasını önleyen, dejenere ba-sınç denen, yoğunluğun uç sınırlarındakuantum mekaniksel etkileşimlerdenkaynaklanan pasif birer kuvvettir.

Pauli dışlama ilkesine göre, belirlibir alana sığdırılabilecek fermiyonların(başlıca iki temel parçacık sınıfındanelektron, proton ve nötronları kapsaya-nı) bir sınırı vardır.

Bir beyaz cüce içinde elektronlar endüşük enerji düzeylerine yerleşmek is-terler. Ama Pauli ilkesine göre hepsibirden en düşük enerji düzeyinde ola-mazlar. Her enerji düzeyinde ancak ikielektron bulunabilir. Dolayısıyla elekt-ronlar, yoğunluğa bağlı olarak belirli birenerji üzeyine kadar üst üste yığılırlar.Bu yığılma da kütleçekimine karşı ko-yan basıncı oluşturur. Hint asıllı ABD’lifizikçi Subrahmanyan Chandrasek-har’ın 1930’da gösterdiği gibi bir beyazcüce yıldızın kütlesi, 1.4 Güneş kütle-sinden az olmalıdır.

Nötron yıldızlarında yoğunluklaröylesine yüksektir ki, dejeneratif ba-sınç kütleçekimine direnemez. Atom-lar çöker, protonlar ve elektronlar bir-birlerine geçip nötrona dönüşürler;atom çekirdekleri birleşir. Sonuçta birnötron topu ortaya çıkar. Parçacıklarınhepsi aynı enerji düzeyine yerleşeme-dikleri için gene birbirleri üzerine yığı-lırlar ve dışarıya doğru basınç oluşturur-lar. Dejeneratif çekirdek maddesinin

46 Bilim ve Teknik

Kütle aktarım yolları: Aktarım diskinde dönen gaz, nötron yıldızına düştüğünde çarpmayla enerjisinibüyük ölçüde yitirir (solda). Kara deliğe düşen gaz ise hiçbir yere çarpmadan olay ufkundan geçer. Gaz,enerjisini ufka varmadan yayabilir Çünkü enerjisi yüksektir ve gaz atomları çarpışır (ortada). Ya da ener-jisini kendisiyle birlikte mezarına götürür (sağda).

Nötronyıldızı

Kütle aktarımdiski

Karadelik

Karadelik

Güneş

Gazparçacığı

1.4 milyon km

Beyazcüce

Güneş 10 000 km

Nötronyıldızı

Beyazcüce

Nötron

60 km

Tekillik

Yıldız kütleli kara delik

Olay ufku

6 km

Gerek canlı gerekse ölü yıldızlar kütleçekimi ve dışyönelimli basınç biçimleri arasında birer savaş alanı-dırlar. Kuvvet dengesi yıldızların boyutlarını belirler.Güneş gibi canlı ve sıradan bir yıldızda basınç gazdankaynaklanır ve merkezdeki tepkimelerle yönetilir. Butür yıldızların çökmesiyle oluşan beyaz cücelerde ba-sınç, elektronların üstüste yığılmasıyla oluşan dejene-re basınçtır. Büyük kütleli yıldızların patlamasıyla olu-şan nötron yıldızında atomlar ezilir ve çekirdekleri bi-raraya gelir. Bir kara delikte ise dışa doğru bir basınçyoktur; kütleçekimi engellenemez ve yıldız, olay ufkudiye bilinen bir daha geri çıkılamayacak bir yüzeyinmerkezinde matematiksel bir nokta haline gelir.

Page 8: Kara Delikler K - Zamanda Yolculuk · ya’mızı düşünelim. Böylesine küçük kütleli bir cismin kara delik haline gel-mesi mümkün değil ya, geldiğini varsa-yalım. Bu

özellikleri pek iyi bilinmediğinden,araştırmacılar, bir nötron yıldızının sa-hip olabileceği maksimum kütle konu-sunda güvenli bir şey söyleyemiyorlar.Ancak, basit bir akıl yürütme, üst sınırkonusunda bir fikir verebiliyor: Deje-nere yıldızlarda kütleçekiminin etkisikütleyle birlikte artar. Bu kütleçekimi-nin baskısına direnebilmek için maddesertleşir. Belli bir kritik kütlenin üzeri-ne çıkıldığında maddenin öyle sıkışmışolması gerekir ki, fizik yasalarının ya-saklamasına karşın ses, ışıktan dahahızlı yol alır. Bu kritik kütle üç Güneşkütlesine eşit. Zaten gözlenen nötrronyıldızlarının hiçbirinin kütlesi, iki Gü-neş kütlesini geçmiyor. Bu durumdagökbilimciler, kara delik adaylarını be-lirlemek için kütlelerinin üç Güneşkütlesini aşıp aşmadığına bakıyorlar.İkili sistemlerde yıldızların hızları veyörünge hareketiyle ilgili Kepler yasa-ları, sistemdeki yıldızların kütleleri içinbir alt sınır belirliyor. Bundan hareketeden gökbilimciler, Düzensiz aralıklar-la X-ışını yayan ikili yıldız sistemlerin-den yedisinde, küçük cismin kara delikiçin getirilen ölçütleri karşıladığını sap-tamışlar. Araştırmacılar, bu kara delik-lerin kütlelerinin 4–12 Güneş kütlesiarasında değiştiğini hesaplıyorlar.

Ancak bu cisimlerin kara delik ol-duklarından iyice emin olmak istiyor-sak, bunların, nötron yıldızlarında bu-lunamayacak başka özelliklere de sahipolup olmadıklarına bakmamız gereki-yor. Kara deliklerin sert bir yüzeyi yok.Olay ufkundan içeri düşen her şey, ge-ri dönüşü olmayan bir biçimde Ev-ren’imizden ayrılıyor. Sıcak bir plazmatopağı olay ufkundan içeri düşerkentermal enerjisini yaymak için zamanbulamamışsa, ısı da maddeyle birlikteyok olacaktır. Uzaktaki gözlemciler, yu-tulan topağın enerjisini hiçbir zamangöremeyecekler; enerji de madde gibiufkun içine "çekilecek" ve kaybolacak.Bu durum, enerjinin (ve maddenin) ko-runması yasasına ters düşmüyor. Çün-kü içeri düşen madde, kara deliğin kit-lesini arttırıyor. Ama bunu yaparken dedelik dediğimiz enerji santralının görü-nen randımanını azaltıyor. Çünkü deli-ğin çevresinden daha az ışınım yayılı-yor. Tersine, sıcak plazma topağı birnötron yıldızının sert yüzeyi üstünedüştüğü zaman, tüm termal enerjisi, yaplazmanın kendisi, ya da nötron yıldızı-nın yüzeyi tarafından uzaya saçılır. O

halde bir kara delikle bir nötron yıldızı-nı ayırmanın en kolay yolu, görünme-yen cismin çevresindeki gazın ufuk yada yüzey üzerine düşerken termalenerji yayıp yaymamasına bakmak. Fi-zikçiler sıcak plazmanın böyle enerji-siyle birlikte yutulmasını "çekilim ağır-lıklı kütle aktarım akımları" (advection-dominated accretion flow - ADAF) di-ye adlandırıyorlar. Çok sıcak ve seyrekplazmalar ışınımlarını etkili bir biçimdeyayamazlar. Bu durumda gökbilimciler,kara delikleri belirleyebilmek için, ışı-nım randımanları yüzde 10 yörelerin-deyken olmaları gerekenden daha sö-nük görünen X ve gama ışın kaynakla-rını arıyorlar.

“Gerçekleşen” DüşFizik dünyasının öteki bölgelerin-

de kuramsal fizikçiler, bir başka karadeliğe doğru çekiliyorlar. Einstein’ınünlü düşünce deneylerinin terminolo-jisiyle "gedanken (düşünce düzeyinde,kuramsal) kara delik" diye adlandırılankuramsal delik, Evren’deki ağabeyle-rinden çok, mikroskopik dünyanın te-mel parçacıklarına benziyor. Bu hayalikara delikler, gerçek olsalardı, boyutla-rı 1 cm’nin 100 katrilyon kere katril-yonda birini aşmayacaktı. Ama bu kü-çük boyutlarına karşın kendilerine ve-rilmek istenen görev, sırtlarında tümEvren’i taşımaları. Daha doğru bir de-yişle Evren’i en doğru biçimde açıkla-maları. Bu kara delikler son zamanlar-da doğanın tüm temel kuvvetlerini öz-deşleştirmek için geliştirilen "sicim"(string) kuramlarının baş aktörü halinegeldi. Amaç, temel kuvvetler olanatom-altı ölçekteki şiddetli çekirdekkuvvetin, elektrozayıf kuvvetin (dahaönce özdeştirilmiş olan elektromanye-tik ve zayıf çekirdek kuvvetlerine bir-

likte verilen ad) ve büyük ölçekli küt-leçekim kuvvetinin, aslında aynı kuv-vetin değişik açılardan görünümü ol-duklarını kanıtlamak. Bunun için gere-kense, kütleçekimini açıklayan Eins-tein’ın genel görelilik kuramıyla,atom-altı dünyadaki etkileşimler be-timleyen kuantum mekaniğini bağdaş-tırmak. Buna fizikçiler kütleçekimininkuantum kuramı da diyorlar. Ancak buhedef şimdiye değin tüm çabalara kar-şın erişilmez olarak kaldı. Amacı yaka-lamaya en yakın olansa, hâlâ sicim ku-ramı. Bu, Evren’deki tüm parçacıkla-rın ve etkileşimlerinin sicim biçimin-deki yapıların değişik titreşimlerininbir ürünü olarak gören ve giderek ta-raftar kazan bir kuram. Sicimler, ku-ramcılarına göre boşlukta sürekli titre-şen, açık, ya da paket lastiği gibi kapa-lı biçimde, hatta iki boyutlu zarlar yada kapalı yüzeyler olabiliyorlar. Kura-mın, yeni temel parçacıkların ve deği-şik sayıda boyutların varlığı üzerinekurulmuş değişik biçimleri var. Sicimkuramının temel sıkıntısıysa boyut:Günlük yaşamımızı ve büyük ölçüdeEvren’i anlamamız için dört boyut (üçuzay ve bir zaman) yetiyor. Oysa sicimkuramlarının kimi için 10, kimi içinse26 boyut gerekiyor. Bu boyutların so-runuysa, tanıdığımız büyük ölçeklidört boyutun aksine akıl almaz küçük-lüklerde olmaları. Fizikçiler bunlarıEvren’in her noktasında kendi üzerinekıvrılmış, ya da yoğunlaşmış olarak zi-hinlerinde tasarlıyorlar. Bunların bo-yutları, kurama göre santimetreninkatrilyon kere katrilyonlarda biri. Ge-ne kuramcılara göre bunları ortaya çı-karmak için, en gelişkin parçacık hız-landırıcılarında elde edebileceğimiz-den trilyonlarca kat fazla enerjiler ge-rekli. Bu nedenle kuramsal fizikçiler"boyut büyütme", boyut azaltma ya da

Kasım 1999 47

Gazparçacıklarınınçarpışması

Gaz parçacıklarıylafoton arazında etkileşim

Gazparçacıklarınınçarpışması

Foton

Olay ufku

Kara deliğe düşüş, gazın kalın (sol taraf) ya da ince (sağ taraf) olmasına göre değişik biçimlerde olur. Eğer gaz kütle-si kalınsa, ışınım fotonları yayan parçacıklar arasındaki çarpışmalar sık olur. Böylece düşme hareketi ısıya ve ışınımadönüşür. Parçacıklar olay ufkunu geçip kaybolmadan önce enerjilerinin çok büyük bölümünü yitirmiş olurlar.Dışarıya kaçan fotonlar, maddeyle etkileşerek enerji yitirirler. Parçacıklar kara deliğe düştüklerinde hareket ener-jisinin tümünü birlikte mezara taşırlar. Bu yoğunlukta bir gaz için tekilliğin enerji yutuşunu izlemek daha kolaydır.

Gazparçacığı

Tekillik

Page 9: Kara Delikler K - Zamanda Yolculuk · ya’mızı düşünelim. Böylesine küçük kütleli bir cismin kara delik haline gel-mesi mümkün değil ya, geldiğini varsa-yalım. Bu

benzerleri kuramsal ya da matematik-sel tekniklerle ilerlemeye çalışıyorlar.

Bu alanda bir sıçrama ABD’li fizik-çi Joe Polchinski’nin daha önce ortayaattığı "D-brane" adlı yapılar için pratikişlevler tasarlamasıyla gerçekleşti.Polchinski ve arkadaşlarına göre bu ya-pılar sicim biçiminde tek boyutlu yapı-lar olabildiği gibi iki, üç, hatta çok bo-yutlu yüzeyler de olabiliyor. Yaptıklarıgenel tanım, D-brane’lerin sicimlerinüzerlerinde son bulduğu yüzeyler ol-dukları (bir masa ve bacakları gibi).Polchinski’nin daha sonra kurama ge-tirdiği bir katkı, bu yapılar içindeelektromanyetik itim ve kütleçekimi-nin birbirlerini yok ettikleri. Böyleliklekuramsal olarak, sicim biçimli, tek bo-yutlu bir D-brane, az önce sözü edilenküçük, yoğun boyutların birinin çevre-sine sarılabiliyor. Aynı şekilde çok bo-yutlu D-brane’leri de dahafazla boyutun etrafına sa-rarak yapılar oluşturabili-yorsunuz. Polchinski, "buyapıları lego parçaları ka-dar istediğiniz miktardaüst üste dizebilirsiniz veböylece kütleyi çoğaltabi-lirsiniz" diyor. Sonuçta or-taya çıkan kuramsal yapı,fizikçiye göre uzun mesa-felerde gerçek kara delik-ten ayırt edilemeyecektir.Başka deyişle, bu lego kara delik, eğergerçek olsaydı, kuantum mekaniğininaraçları olan sicimlerle yapıldıkları hal-de, genel göreliliğin tanımladığı karadeliklerle aynı özelliklere sahip olacak-tı. Öylesine büyük kütleli olacaktı ki,içinden ışık bile kaçamayacak, gene ta-nıdığımız kara delikler gibi entropisive sıcaklığı olacaktı.

D-brane’den yapılı kara delik mo-deli, daha sonra başka fizikçilerce geliş-tirildi . Sonunda Harvard Üniversitesifizikçilerinden Juan Maldacena, adınıtaşıyan varsayımla daha basit ve dahagerçekçi kuramsal bir model oluşturdu.Maldacena Varsayımı’na göre, belli biruzay-zaman bölgesinde hem kütleçe-imini hem de mikroskobik kuantumetkileşimlerini açıklayan bir sicim ku-ramı, o bölge sınırının hemen dışındabulunan, kütleçekimsiz sıradan bir ku-antum sistemiyle aynı özellikleri taşır.Kara deliklere uygulandığında bununanlamı şu: Kara deliğin içindeki koşul-ları açıklayan kuram, özünde kara deli-

ğin olay ufkunun hemen dibindeki du-rumu açıklayan bir kuantum alan kura-mıyla eşit geçerliliktedir.

Maldacena, varsayımını sınamakiçin, sıcaklığı mutlak sıfıra (-273°C)yaklaşan bir kara deliğe bir, D-brane gi-bi kuantum mekaniksel yapı açısından,bir de genel görelilikçe betimlendiğigibi kütleli bir cisim olarak yaklaştı.

D-brane yaklaşımında gördü ki, ka-ra deliğin sıcaklığı mutlak sıfır sınırındaenerji (ve dolayısıyla da kütle) azaldı-ğından, hem kütleçekim kuvveti, hemde sicim ve D-brane’ler arasındaki etk-leşimler sıfırlanıyor. Geriye, “ayar kura-mı” denen ve elektozayıf ve şiddetliçekirdek kuvvetlerini açıklayan basitbir kuantum alan kuramı kalıyor.

Denklemlerin genel görelilik tara-fındaysa, düşen sıcaklığın etkileri da-ha da dramatik. Fizikçi Edward Sro-

eminger’in anlatımına göre, işe bir ka-ra delik ve sicimler bulunan bir evren-le başlanıyor ve sıcaklık giderek düşü-rülüyor. Sıfır sınırına dayanınca Ev-ren’in uzay-zamanı "donuyor". İçindeherhangi bir hareketin, bir olayın orta-ya çıkması olanaksız. Tek istisna, karadeliğin uzay ufkunun çok, çok yakın-larında, her zaman için sicimlerin ra-hatlıkla hareket edebilecekleri kadarsıcak kalacak bir bölge. Uzay-zamanne kadar soğursa, bu "serbest böl-ge"nin olay ufkuna o kadar yaklaşmasıgerekiyor. Geniş ölçekli uzay zaman,(kütleçekiminin etkisiyle) genel ola-rak çukurlardan ve düz alanlarıdanoluşan karmaşık bir yapıda. Oysa olayufkunun hemen dibindeki bu küçü-cük bölge çok daha düzgün ve simet-rik. "Daha basit bir coğrafya, içinde ge-çerli olan sicim kuramını da basitleşti-riyor. Günün sonunda vardığımız nok-ta, başladığımızdan (genel görelilik)çok daha basit bir kuramdı: Kütleçeki-min kuantum kuramı".

Yalnız ilk bakışta bir sorun var gibigörünüyor. Bilinen kuantum alan ku-ramları "üniter", yani bilginin korunma-sı esasına dayalı kuramlar. Oysa karadeliklerin içine giren hiçbir şey dışarıyaçıkamayacağından ve karadelikler demutlaka yok olacağından içeri düşen"bilgi" de yok olacak. Oysa fiziğin kut-sal yasalarından biri (maddenin içindegizli bulunan) "bilgi"nin korunmasınıöngörür.

Maldacena Varsayımı bu çıkmaz-dan, tüm kara delikleri (buharlaştıran)Hawking Işınımı sayesinde kurtuluyor.Önce de gördüğümüz gibi, kara deliğinolay ufkunun hemen sınırındaki güçlükütleçekim alanları, boşluktan parçacıkve anti parçacık çiftleri yaratıyor. Bun-lardan biri pozitif, ötekiyse negatifenerji taşıyor. Negatif enerji taşıyanparçacık, olay ufku içine düşerek kara

deliğin kütlesinde azalmayaneden oluyor. Pozitif enerjiliparçacıksa, deliğin içindekiolaylardan bağımsız bir ışı-

nım olarak dışarıya akıyor.Maldacena Varsayı-

mı, kara delik içinde-ki koşulları açıklayankuramla (sicim), kara

deliğin sonundaki (dı-şındaki) koşulları açıkla-

yan (üniter) kuantum alankuramının aynı olmasını ön-

görüyordu. Hawking ışınımı da sınırdaortaya çıktığından, normal olarak karadelikle birlikte yok olması gereken bil-gi, ışınım nedeniyle dışarıya kaçıyor,yani buharlaşmaktan kurtuluyor.

Fizikçilerin en güçlü bilgisayarlarlaçözümleyebildikleri sicim denklemleri,tabii ki en basit olanları. Yapay varsa-yımları, genellemeleriyle bunların, do-ğadaki gerçek kara deliklerin içindekiolağanüstü güçlü etkileşimleri açıkla-maları zor. Bu durumda, anlaşılan ger-çeği tekillikten geçerken kendimiz öğ-renebileceğiz. Ama en iyisi galiba kurtdeliği biletimizi biraz erteleterek şim-dilik olay ufkundan uzak durmak.

Raşit GürdilekKaynaklarBlandford, R. ve N. Gehrels, “Revisiting the Black Hole”, Physics Today, Hazi-

ran 1999Lasota, J. P., “Unmasking Black Holes” Scientific American, Mayıs 1999Matthews, R., “Black Hole Ate My Planet ” New Scientist, 28 Ağustos 1999Schilling, G., “Links Between Supernovae and Gamma Ray Bursts Strengthen”

Science, 15 Ekim 1999Taubes, G., “String Theorists Find a Rosetta Stone” Science, 23 Temmuz 1999http://www.intothecosmos.com/blacholeshttp://phobos.caltech.edu/~jsb/pr-images.html“Black Holes Possibly Produced up to 50% of Energy Since Big Bang”

http://www.nasa.gov“New Way to Weigh Black Holes Reportedly Found” http://www.nasa.gov

48 Bilim ve Teknik

Küçülmüşboyut

Sicim

Sarılmış D-brane

Kara deliğin iki görünümü: Einstein’ın tanımına göre kara delik uzay-zamanın,içinden hiçbir şeyin kaçamayacağı derecede eğrilmiş bir bölümüdür. Küçülmüşçok sayıda boyut içeren sicim kuramına göreyse kara delik sicimlerden ve küçülmüşboyutların çevresine sarılmış sicim benzeri D-brane’lerden oluşan bir kütledir.