8
İzmir Öğrenci Kurultayı toplanıyor! Ticari eğitime, Bologna sürecine, işsizliğe ve geleceksizliğe karşı mücadelede yerini al! Fen, Mühendislik, İİBF, Hukuk ve Hazırlık’ta kurulan Kurultay Hazırlık Komiteleri’ne katıl, destek ol!

Kurultay Fanzin #1

Embed Size (px)

DESCRIPTION

İzmir Öğrenci Kurultayı Bülteni Sayı 1

Citation preview

Page 1: Kurultay Fanzin #1

İzmir Öğrenci Kurultayıtoplanıyor!

Ticari eğitime, Bologna sürecine, işsizliğe ve

geleceksizliğe karşı mücadelede yerini al!

Fen, Mühendislik, İİBF, Hukuk ve Hazırlık’ta kurulan

Kurultay Hazırlık Komiteleri’ne

katıl, destek ol!

Page 2: Kurultay Fanzin #1

Merhaba..

2

21 Nisan’da “Geleceğimiz Ve Özgürlüğümüz İçin” şiarıyla örgütle-

yeceğimiz “İzmir Öğrenci Kurultayı”nın ilk bültenini sizlere sun-

manın mutluluğunu yaşayarak, Merhaba Arkadaşlar…

Genel olarak yaşadığımız sorunları sıralamayacağız çünkü sizler zaten

bu sorunları birebir yaşıyorsunuz; ya 35 kişilik sınıflarda İngilizce öğren-

mek zorunda bırakılıyorsunuz, ya hocanızın kitaplarını almaya zorlanıyor-

sunuz ya da basitçe barınamıyorsunuz…

Bizler, biz durdukça ve çözmek için hareket etmedikçe artan ve öğrenci-

lik hayatımızı bir çileye dönüştüren bu sorunlara çözüm bulmak, tüm bu so-

runları tartıştırmak amacıyla bir öğrenci kurultayı örgütleme kararı aldık.

Elimizden geldiğince çoğalmaya, üniversitelerdeki tüm bölümlere-fakülte-

lere ulaşmaya oralarda komiteler kurmaya çalıştık.

Bugün kurultayı örmek amacıyla Dokuz Eylül Üniversitesi’nde

Hazırlık öğrencileri ile Öğrenci Kurultayı Hazırlık Komitesi,

İİBF öğrencilerini ile Öğrenci Kurultayı İİBF Komitesi,

Hukuk Fakültesi öğrencileri ile Öğrenci Kurultayı Hukuk Komitesini

Ege Üniversitesi’de ise

Mühendislik fakültesi öğrencileri ile Öğrenci Kurultayı Mühendislik

Komitesi

Fen fakültesi öğrencileri ile Öğrenci Kurultayı Fen Komitesi oluştur-

duk.

Sizlere ulaştırdığımız bu ilk fanzinimizde, tüm bu komitelerin yazmış

olduğu yazılardan oluşacaktır.

Daha güçlü bir Öğrenci Kurultayı için sizlerle yol yürümeyi istiyor ve

sizlerin sesimize ses, gücümüze güç katacağınıza inanıyoruz…

İzmir Öğrenci Kurultayı Hazırlık Komiteleri

İçindekilerMerhaba 2

Neden Kurultay? 3

Öğrencileri geleceksiz

bırakmak isteyenlere

cevabımız... 4

Hukuk Fakülteleri ve mesleki

dönüşüm 5

Bologna: Okulda müşteri,

dışarda işsiz!

Fen Fakültesi öğrencileri... 6

Bologna ve Yetkin

Mühendislik 7

Kurultay faaliyetlerinden 8

Merhaba...

Page 3: Kurultay Fanzin #1

3

2008 yılında patlak veren ve hala devam eden kriz, in-sanlık tarihinin yaşamış olduğu en büyük buhranında ken-disidir. Tüm toplumsal dengelerin altüst olduğu bu 4 yıllıksüreç içerisinde insanı tüm ihtiyaçlar ticaretin konusu ha-line getirilmiş, kazanılmış haklar gasp edilmeye çalışılmış,yeni bir dünya savaşının olabileceğine dair imalarda bulu-nulmuş, işsizlik oranları tavan yapmış, geleceksizlik kaçı-nılmaz kılınmıştır.

Yani kısaca belirtmek gerekirse, egemeni oldukları kapi-talist sistemin devam edebilmesi için saldırganlaşan burju-vazi, krizi aşmak için çetin bir mücadele vermektedir. Ege-menler, maliyetleri düşürerek ya da daha önce pazarınkonusu olmayan insanı ihtiyaçlar -eğitim,sağlık gibi…- pazarın konusu haline geti-rerek, kar oranlarını arttırmaya çalışmak-tadırlar. Bugün var olan tüm hak gaspla-rının ekonomik altyapısını kabaca buşekilde anlatabiliriz.

Eğitimin ticarileşme sürecinin budenli hızlanmasını da bu perspektiftenokumalıyız. Aynı zamanda GSS uygu-lamaları ile sağlık ticarileştirilmekteve sağlık hakkımızda, eğitim hakkı-mız gibi gasp edilmektedir. Eğitiminticarileşmesi ile ticarethaneleşen üni-versitelerin var olma amacı, bilimseleğitim üretmekten çok daha fazla miktardakar elde etmek olmuştur. Dolayısıyla bilimsel eğitiminmumla aranır bir hale gelmiştir.

Bugünü çalınan öğrenci gençlik, aynı zamanda gelecek-sizlik sorunu ile boğuşmakta ve bu sorunun kendisi yaşa-mını olumsuz etkilemektedir. İşsizlik ve geleceksizlik ola-rak kendisini gösteren bu sorunda tıpkı diğer sorunlar gibisistemin iç çelişkilerinden kaynaklanmakta ve her geçengün daha da büyük bir sorun haline gelmektedir.

Krizi atlatmak için çetin bir mücadele veren burjuvazi-nin ilk uygulamaları bu tür hak gasplarını yaşamsal kılmakve karlılığını arttırmaktır fakat bunlarla çözüme erişeme-diği ölçüde başvurduğu ikinci yöntem emperyalist savaş-lara başvurmaktır.

İki hafta önce Tunus’ta ABD ve Fransa’nın çağrıcılı-ğıyla gerçekleşen ‘Suriye’nin Dostları’ toplantısında, elikanlı emperyalistler Suriye’ye yönelik gerçekleştirmeyi dü-şündükleri olası müdahaleyi tartıştılar ve bu toplantınınikincisi Türkiye’de gerçekleşecek.

Irak’a Demokrasi götüreceğini vaat ederek Irak’ı işgaleden ABD’nin 1.5 milyon Irak’lıyı hunharca katlettiği,Irak’lı kadınlara tecavüz ettiği hala zihinlerimizdeyken, Su-riye ile kuracağı dostluk ilişkisinin niteliği de ortaya çık-maktadır. Dün demokrasi aldatmacasıyla insanları katle-

denler bugün aynı işlerini dostluk kurma istekleriyle ger-çekleştirmeyi planlamaktalar.

Libya’ya uygulanan emperyalist müdahalenin hiç-bir şeyi çözmediği gibi Suriye’nin de emperyalist bir mü-dahaleye maruz bırakılması hiçbir şeyi çözmeyecektir. Tamaksine olası bir savaş durumunda işçi-emekçi çocukları sa-vaşa gönderilecek ve emperyalist çıkarları için ölüme mah-kûm edilecektirler.

Var olan tüm saldırılar ortadadır. Bu saldırılara karşımücadele eden, ayakta dik duranlara karşı yapılan faşistbaskı ve terör’de… Emperyalist Savaşlara, işsizliğe, gele-ceksizliğe, paralı eğitime karşı çıkan herkes tutuklanmakta,cezaevlerine tıkılmaktadırlar. Sivas katliamı davasının za-

man aşımına uğratıldığı, Hrant Dink’i sokak orta-sında katledenlerin serbest bıra-kıldığı, N.Ç.’ye tecavüz eden 26kişiden hiçbirinin ceza almadığıbu ülkede, parasız eğitim istemek,traş olmak, tüm kitapçılarda satılankitapları evinde bulundurmaktandolayı binlerce insan-yüzlerce öğ-renci tutuklu.

Yani sistem, tüm insanı haklarayönelik saldırılarda bulunurken, bun-lara karşı ses çıkaranlara da faşistbaskı ve terör uygulanıyor…

Tüm bu maddeler, öğrenci gençli-ğin içerisinde kaldığı ablukanın sadece

bir parçasıdır. Bizler emperyalist savaş ve saldırganlıktan,faşist baskı ve terörden, Bologna Süreci ve eğitimin ticari-leşmesinden, işsizlik ve geleceksizlikten oluşan bu ablu-kayı dağıtmak amacıyla bir kurultay örgütleme çabasınagirdik.

21 Nisan’da gerçekleştirilecek olan kurultay tüm bu sal-dırılara karşı gençlik cephesinden verilecek mücadelenintartışılacağı ve birlikte mücadele zeminin ortaya konulacağıbir etkinlik olacaktır. Sadece kurultay günü değil bütün birhazırlık süreci fakültelerde kurulan komitelere yaslanacakve esas olan öğrenci gençliğin örgütsüzlüğünü kırmanınyollarını aramaktır.

Bugün gençlik hareketi dağınık ve parçalıdır ancak biz-ler bilmekteyiz gençlik herzaman toplumun en dinamik ke-simi olmuştur. Mücadeleler tarihi gençlik hareketininomuzladığı pek çok tarihsel görev ile doludur. Bugün yapıl-ması gereken de gençliğin tepkisini ortaya koyabileceği ka-nallar yaratabilmek ve ölü toprağı üzerimizden atmaktır.Bunun için tüm geleceğine sahip çıkmak isteyen ve özgür-lüğünün peşinde koşan gençliği kurultay çalışmamızın par-çası olmaya çağırıyoruz.

Kurultay Hazırlık Komiteleri

Neden Kurultay?

Page 4: Kurultay Fanzin #1

4

Eğitimin niteliği ve bu genel konu başlığı altında üniversiteler uzun zamanlardan beri tartışma konusu edilmiştir. Üni-versitelerin bilim üreten kurumlar olması sebebi ile özerk olması gerektiği dillere pelesenk olmuş ve bu uğurda pek çokmücadeleye tanıklık edilmiştir. Üniversitelerdeki eğitimin bilimsellik sınamasının özgürlükler üzerinden tanımlanma ge-reği bu bağlamda yadsınmamalıdır.

Üniversiteler varoluş pratikleri ile birlikte değerlendirildiğinde bulunduğu ülke ve hatta dünya genel sisteminin ideolo-jik yansımalarının yeniden üretildiği alanlar olma gerçekliğinden uzak kalamamaktadır. Uygulanan müfredatlar, baskıaracı olarak kullanılan disipliner kurallar bunlara örnek oluşturmaktadır. Fakat bu bağlamda öncelikli olarak değerlendiril-mesi gereken konu, üniversite-sermaye işbirliğidir. Çünkü bilinmelidir ki burjuva sınıf ideolojisi kendini var etme adınabaskı ve saldırı yolunu kendine araç eylemektedir. Özgürlüklerin kısıtlandığı ve sermayenin eğitime şekil verdiği okulları-mızda sermaye ile işbirliği eğitimin ticarileşmesine ön ayak olmakta ve üniversiteleri herkesin okuyabileceği bir kurumolmaktan uzaklaştırmaktadır. Aldığı eğitimin niteliğini sorgulaması yasak edilmiş kitleler, bu eğitimin bedelini fazlasıylaödemeye zorlanmaktadır. Burada bir gerçek önümüzde gün gibi durmaktadır; bu durumda parası olmayan eğitim hakkınasahip olamayacaktır. Oysa eğitim haktır ve satılamaz!

Eğitimin ticarileşmesi bağlamında dikkate değer pek çok konu bulunmaktadır. Bunlara örnek olarak üniversite harçla-rını fahiş oranlarda artırmaya kalkışan iktidarın verilen mücadelelerle geri adıma zorlanması ve bu süreci “bir derse üç vedaha fazla kayıt yapan öğrencilere ek ücret” talebi ile tekrar yüklemeye gayret eden aynı iktidarın yine öğrencilerin ör-gütlü bilinci ile bu uygulamayı durdurmak zorunda kalması izlemiştir.

Bir başka örnek de sınav sistemlerinin, değerlendirme yöntemlerinin ve müfredatların bireyci-rekabetçi insanlar yetiş-tirmek üzerine kurgulanmış olmasıdır. Sınav sonuçları tüm sınıf arkadaşları ile belirlenen öğrenciler, yaz okullarında sos-yal yaşamlarını bağlıyor olmanın yanı sıra başarısızlık vurgusunu bir de aldığı eğitimin bedelini tekrar ve tekrar ödeyerekyaşamaktadır. Bilimsellikten uzaklaştığını bu örnekleri ile iddia edebileceğimiz üniversite kurumunda ciddi fiziksel yeter-sizlikler de göze çarpmaktadır.

Dikkat çeken bir diğer husus ise bu yetersizliklerin kanıksanıyor oluşundadır. Kütüphane kapasite yetersizlikleri, kitapyetersizlikleri, teknolojik yetersizlikler kanıksanmış hali ile giderilme çabalarını göremediğimiz konulardan yalnızca bir-kaçıdır. Öğrencilerin barınma ve beslenme yetersizlikleri ise muazzam boyutlara ulaşmış durumdadır.

Öğrencileri geleceksiz bırakmak isteyenlere cevabımız:

Öğrenci Kurultayı toplanıyor!..

Page 5: Kurultay Fanzin #1

5

Tüm bunlara karşın üniversite kampüslerinde reklam af-işlerinin/panolarının arttığını ve tüketim olgusunun kasıtlıolarak pompalanmaya çalışıldığını görmekteyiz. Yaşadığıhayatı sorgulamayan potansiyel bir “tüketmen” yetiştirmegayesi içindeki üniversite kurumumuz, yaratmış olduğu buortamın sözde “huzurlu” ambiansını ise tutmuş olduğu özelgüvenlik birimleri (ÖGB) ile sağlamaktadır. Bizler biliyo-ruz ki söz konusu bu burjuva ideolojik düşünüş ve bununpratikte sürekliliğini sağlayacak baskı araçlarından biri debu özel güvenlik birimleridir. Sürekli olarak kameralarla veözel güvenlik birimlerince görsel tacize uğrayan öğrenci veakademisyenlere, içinde yaşamış oldukları ortamın “güven-siz” olduğu algısı dayatılarak, üniversitelerin değiştirici-dönüştürücü gücü unutturulmaya çalışılmaktadır.Oluşturulan bu güvenlik algısı konulan turnikelerle, kimlik

kontrolleri ile pekiştirilmeye çalışılmaktadır. Kişisel hak veözgürlükleri kısıtlayıcı uygulamalar olarak karşımıza çıkanbu yöntemler, özgürlüklerini talep eden ve tüm bu bahset-miş olduğumuz sömürü sistemini eleştiriye dökebilen kitleile karşılaştığında ciddi sıkıntılar yaratmaktadır. Baskılar-dan uzak ve bilimsel eğitimi savunan akademisyen ve öğ-renciler tutuklamalarla dahi karşı karşıya kalmaktadır.Bugün vermiş oldukları özgürlük mücadelesi ile haklarınıtalep eden yaklaşık 600 öğrenci arkadaşımızın eğitim hak-ları tutuklanmış olmaları sebebi ile ellerinden alınmıştır.

İşte bizler tüm bu sorunları tartışmak ve çözüme kavuş-turmak için Öğrenci Kurultayı DEÜ İİBF Komitesi’ni oluş-turduk. Özgürlüğünü ve geleceğini kendi ellerinde görmekisteyen herkesi bu süreçte özne olmaya davet ediyoruz.

Öğrenci Kurultayı DEÜ İİBF Komitesi

“Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hâkime nede

iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında

değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsi-

zin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukat-

lar köle kullanmadılar ama hiçbir zaman efendileri de olmadı.”

Molierac

İnsanlığın ilkel yaşamdan uygar yaşama uzanan evrimleşme

süreci içerisinde hukuk her zaman özel bir önem taşımıştır.

Roma hukukunda toplumun bulunduğu yerde hukuk vardır biçi-

minde ifade edilen bu ünlü özdeyiş bu gerçekliği öz olarak anlat-

maktadır. Bugün de hukuk toplumun her yerindedir ve bu açıdan

büyük bir öneme sahiptir.

Hukukun toplumsal yaşam içindeki önemi bu kadar bariz bir

şekilde ortada iken bugün hukuk adeta ayaklar altına alınmakta-

dır. Hukuk varmış gibi gösterip saman altından su yürüterek hu-

kuksuzluk yapmak bugünkü sermaye devletinin hiç çekinmeden

yaptığı bir iştir. Bu da toplumdaki adalet duygusunu zedelemektedir. Bu duruma isyan edenler ise hapishanelerde çürütül-

mekte, mesleki gelecekleri ile oynanmaktadır. Hukukçular ise birer birer sindirilip, hukuksuzlukları ortaya çıkması engel-

lenmektedir, yani tamamen sermaye devletinin çıkarlarına uygun bir politika izlenmektedir.

Hukukçuların sindirilmesi yolunda avukatların işçileşme süreci bunun en bariz örneklerinden birisidir. Bugün Türki-

ye’de gereğinden fazla hukuk fakültesi bulunmaktadır. Buna bağlı olarak da fazla işgücü ortaya çıkmakta, rekabet yaratıl-

makta ve avukatlar işçileşme sürecine doğru çekilmektedir. İşçileşen avukatlar, avukatlık kanununun 37. maddesinde yer

alan ‘kendisine teklif olunan işi sebep göstermeden reddedebilir’ hükmünü havada bırakacak şekilde işleri kabul etmekte-

dirler. Çünkü bugün T.C. devletinde gereğinden fazla avukat vardır ve avukatlar iş bulmakta zorlanmaktadırlar. Bulduğu

işi de kaçırmak istemedikleri için, inanmadıkları bir şeyi savunmak zorunda kalmaktadırlar.

Bir diğer örnek de savcılar üzerinde uygulanan baskıcı siyasettir. Bugün bir savcı görevi olan suçluları tespit etmek ye-

rine masa başına bağımlı bir hale getirilmiştir. Ola ki bir savcı suçluları (özellikle siyasi arenada yankı getiren suçluları)

tespit etmeye kalkarsa vay ki savcının haline… Savcı hakkında soruşturma mı açılmasın, mesleki ihraç mı edilmesin ya

da başka bir bölgeye tayini mi çıkmasın...

Bugün bütün bunlara karşı mücadele zamanı gelmiştir. Biz Hukuk Fakültesi öğrencileri olarak mücadele bayrağımızı

açmadığımız sürece bu zulüm daha da artacaktır. Bizlere yapılan zulüm topluma yapılmış olmaktadır.

Öğrenci Kurultayı DEÜ Hukuk Komitesi

Hukuk Fakülteleri ve mesleki dönüşüm

Page 6: Kurultay Fanzin #1

6

Fen Fakültesi öğrencileri

haklarını alan bir kitleye

dönüşmek zorundadır!

Eğitim sisteminde yaşanan dönüşümlerden ya da sal-dırılardan etkilenen fakültelerin başında Fen Fakültesi,dolayısı ile Fen Fakültesi öğrencileri gelmektedir. Saldı-rılar genel olarak:

-Geleceksizlik ve işsizlik-Kalitesiz ve bilimsel olmayan eğitim-Formasyon hakkının gaspı-KPSS ve sözleşmeli öğretmenlik olarak karşımıza

çıkmaktadır.Sermaye kazanç kapısı olarak gördüğü bölümleri gün-

demleştirirken biyoloji, astronomi, kimya, fizik, matema-tik, istatistik gibi bölümleri geleceksizlik ile karşı karşıyabırakmıştır. Dışarıda yığılı olan mezun işsiz kitlesine al-dırış etmeyen sermaye devleti, Fen Fakültesi bölümleri-nin kontenjanını gerekçesiz bir şekilde artırmıştır. Buartış işsizlik sorununa bir kılıf olurken aynı zamanda bi-limsel olmayan uygulamaların kapısını ardına dek açmış-tır.

Hiç kuşku yok ki bizi müşteri gören düşüncenin enakıl almaz yaptırımı pedagojik formasyon eğitimini üc-retli bir hale getirmesidir. Formasyon hakkı üzerinden birrant oluştuğu atlanamaz bir gerçektir. Bizlerin geleceğinive hayallerini meta haline getirenlere söyleyecek tek sö-zümüz “formasyon temel bir öğrenci hakkıdır, satıla-maz” olmalıdır.

Formasyon alan bizler bir de bunun üzerine KPSS vesözleşmeli öğretmenlik gibi içinden çıkılmaz sorunlarlayüzleşmekteyiz. Atamaların hiçe yakın olması ve bölüm-lerdeki %10’ları aşan kontenjan artışı sermaye devletininikiyüzlü tavrını bize apaçık göstermektedir. Sömürü ko-şullarını artırmak için sözleşmeli öğretmenliği bile süsle-yerek bizi kandırmaktadırlar. Müdürün ayak işlerinihalleden ve müdürün tek bir dilekçesiyle işten atılabilenbizlerin, hiçbir hakkının olmadığı koşullardır sözleşmeliöğretmenlik. Kadrolu bir öğretmenin yarı maaşına tamamdemektir.

Biz EÜ Fen Fakültesi Kurultay Hazırlık Komitesi ola-rak taleplerimizin kısa bir anlatımını yaptık. Hiç kuşkuyok ki bu sorunlar hepimizin ortak sorunudur ve genelikapsamaktadır. Geleceğine sahip çıkmak isteyen özgürbir gelecek için umudunu yarına taşıyan herkesi yanımızabekliyoruz. Öğrenci kurultayını sahiplenmek gelecekgünlerin karanlıktan sıyrılması için bir adımdır. Fen fa-kültesi öğrencileri haklarını alan bir kitleye dönüşmesi,bu saldırılara topyekun cevap vermesi zorunlu hale gel-miştir.

Öğrenci Kurultayı EÜ Fen Fakültesi Komitesi

BOLOGNA; Okulda müşteri, dışarda işsiz..

Hepimiz yorucu ve bunaltıcı bir ders çalışma sürecin-den sonra çeşitli bölümler kazanıp okulumuza kaydımızıyaptık. Doğal olarak herkeste bir heyecan vardı. Çünküyeni bir şehir, yeni ortam. Ve en önemlisi artık bizde birerüniversiteliydik. Kayıt günü okula gelip kaydımızı yapar-ken bazılarımıza soruldu “Hazırlık okumak ister misin?”diye. Çünkü bazı bölümler için hazırlık okumak zorunluolmayıp isteğe bağlıydı. Fakat birçoğumuz için zorunluolduğundan seçme hakkımız yoktu. Bölümünde hazırlıkzorunlu olmayan birçok arkadaşımız hazırlığı okumak is-tediğini belirtti. Sonuçta yabancı bir dil öğrenmek fena ol-mazdı. Ama hiçbirimizin gerek hazırlık sınıfları olsungerekse ortamı veya imkanları ile ilgili pek bilgimizyoktu. Açıkçası pek de düşünmemiştik bu yönlerini. “So-nuçta üniversitemiz Türkiye’nin belli başlı üniversitelerin-den. Mutlaka iyidir” deyip geçtik. Ama dersler başladıktansonra pek de düşündüğümüz gibi olmadığını gördük, neyazık ki.

30-35 kişilik sınıflarda yabancı dil öğrenme şansımızne kadar olabilir ki? Sonuçta yeteri kadar ne pratik yapabi-liyoruz ne de hocalarla diyaloğa girip Speaking egzersiz-leri yapabiliyoruz. Ve anladık ki hazırlık sınıflarınınburaya gelmeden önce okuduğumuz lise sınıflarından pekde bir farkı yokmuş. Bu yetmezmiş gibi bir de lavabolar-daki hijyensiz ortamlarla karşılaştık.

Kısa bir süre sonra da yemekhane sorunuyla karşılaş-tık. Sonuçta hepimiz bir şekilde giderlerimizi ayarlamakve ailelerimize olabildiğince az yük olmak istiyoruz. Buyüzden de yemek ihtiyacımız için yemekhane iyi bir seçe-nek sayılırdı. Ama ilk günden anladık ki orda da yanılmı-şız. Çünkü neredeyse her gün yemeklerin soğuk ve içindeyemek yediğimiz bulaşıkların kirli olmasıyla karşılaştık.

Tam da bunlarla baş etmeye çalışırken aynı sınıfta ol-duğumuz arkadaşlarımızla farklı miktarlarda harç parasıyatırdığımızı öğrendik. Ve bu sistem yaz okulu uygulama-sında da devam Biz eğitimin tamamıyla parasız olmasınıisterken gördük ki paralısı bile kendi içinde eşitsizliklerledoluymuş...

Bütün bu sorunlar ve adaletsizlikler yetmiyormuş gibişimdi de karşımıza BOLOGNA sistemi dayatılmış bulun-maktadır. Belki birçoğumuz Bologna sistemi nedir veneye hizmet ediyor bilmiyoruz. Bu yüzden Bologna siste-mini ve neye hizmet ettiğini siz arkadaşlarımıza en iyi veaçıklayıcı bir biçimde aktarabilmek için KURULTAY’dakiarkadaşlarımızla çalışmalara başlamış bulunmaktayız.

Bologna sistemini kısa ve öz anlatmak gerekirse;BOLOGNA; Okulda müşteri, dışarda işsiz..

Öğrenci Kurultayı DEÜ Hazırlık Komitesi

Page 7: Kurultay Fanzin #1

7

Bizler eğitimin ticarileşmesine, emperyalist savaşlara,faşist baskı ve devlet terörüne karşı öğrenci muhalefetinibulunduğumuz alanlarda yükseltmeye çalışan toplumcumühendisleriz.

Bologna Süreci adı altında üniversitelerimizin ticaretha-nelere çevrilmesine, eğitimin toplumsal bir hak olmaktançıkıp parası olanların satın alma şansı bulabildiği bir me-taya dönüşmesine, buna karşı çıkan ve parasız-bilimsel-anadilde eğitim isteyen öğrencilerin soruşturma-tutuklamaterörüne maruz kalmasına karşı çıkmak ve “sermaye içindeğil toplum için bilim” talebimizi alanlarda, amfilerde kı-sacası yaşamımızın her alanında daha gür bir sesle haykır-mak için İzmir Öğrenci Kurultayı bünyesinde bir mühen-dislik komitesi kurmuş bulunmaktayız. İzmir ÖğrenciKurultayı Mühendislik Komitesi olarak fakültelerimizdeözel olarak Bologna Süreci ve Yetkin Mühendislik karşıtıbir muhalefet örmeyi amaçlamaktayız. Genel olarak ise yu-karıda bahsedilen gündemleri işlemeyi planlıyoruz.

Yetkin Mühendislik ne yazık ki mühendislik öğrencileritarafından neredeyse hiç bilinmemektedir. Meslek içi eği-timleri dahi metalaştıran ve bizleri “yaşam boyu öğrenim”adı altında köleleştiren bu saldırının arka planında ise sondönemlerde bir nebze olsun öğrencilerin gündemine girenBologna Süreci vardır. Bologna Sürecinin mühendisleri kö-leleştirme projesi “Yetkin Mühendislik” tir. Peki adını pekçok kez duyduğumuz bu Bologna Süreci neyin nesidir?

Avrupa ve Türkiye’de yükseköğretim alanında yapılandeğişikliklerin son on yılı “Bologna Süreci” olarak ifadeedilir. Bu süreç, “Avrupa Yükseköğretim Alanı” ve “Av-rupa Araştırma Alanı” olarak da dile getirilmektedir.

Bologna Süreci biçimsel olarak Bologna’da 1999’da 29Avrupa ülkesi Eğitim Bakanınca deklare edilen bir bildir-geye dayanmaktadır. Aslında 2010 yılına kadar ‘AvrupaYükseköğretim Alanı’ oluşturma süreci olarak anılmaktaidi. Buna daha sonra ‘Avrupa Araştırma Alanı’ oluşturul-ması ve bunların tüm dünyaya yaygınlaştırılması hedefi deeklendi. Bologna Süreci, üniversitelerin yerel, ulusal ve kü-resel piyasalarla, yeni işlevler çerçevesinde uyumlaştırıl-ması süreci olarak görülmelidir.

Türkiye bu sürece resmen Kemal Gürüz’ün YÖK Baş-kanlığı döneminde 2001’de dahil olmuştur ve o günden bu-güne bu perspektif doğrultusunda eğitimin metalaşma sü-reci giderek derinleştirilmiştir. Türkiye’de Yükseköğretimalanındaki yapısal değişikliklerin neredeyse tamamı Bo-logna Süreci’nin istekleri doğrultusunda gerçekleştirilmek-tedir. Örneğin eğitimi har(a)ç paraları, kimlik paraları, yurtparaları ile ticaretin konusu haline getirmiş “tüccar gibi”

rektörler dahi sermayenin isteklerini karşılayamamakta busebeple “tüccarlar-mütevelli heyetleri” üniversite yönetim-lerine getirilmeye çalışılmaktadır. Bu heyetlerin içinde obölgenin sanayi-ticaret odası başkanı, emniyet müdürü, valivb. isimler bulunurken öğrencilerin ve öğretim üyelerininsöz-yetki-karar sürecinin tamamen dışında bırakılması Bo-logna Süreci kapsamında hayata geçirilmek istenilen üni-versite modelinin ne olduğu hakkında fikir vermektedir.

Oldukça kapsamlı bir süreç olarak Bologna Sürecini birkaç sayfa ile açıklamak elbette ki imkansızdır. Fakat bazıçarpıcı noktalara dikkat çekmek açısından çeşitli meslekdallarında bu sürecin nasıl işletildiği-işletilmek istendiğikonusunda bir kaç örnek vermek uygun olacaktır. Örneğin1999 depremini fırsat bilerek Yetkin Mühendisliği günde-mimize sokan YÖK aslında bunu Bologna Sürecinin biruzantısı olarak gündemimize soktu. Tabi ki eşsiz bir mani-pülasyon ile! Depremde yıkılan binaların sorumlusu mü-hendislerin yetkin olmayışı idi! Kapitalizmin kar amaçlıüretim yapması, malzemeden çalan şirketler vs aklanmıştı!Suçlu mühendislerdi ve ferman buyrulmuştu; yetkin mü-hendislik uygulaması gündeme sokulmalı ve uygulanma-lıydı!Peki, neydi bu yetkin mühendislik? Yetkin Mühendis-lik; 4 sene üniversitede mühendislik eğitimi alan gençliğinunvanının elinden alınması, eğitim sırasında sağlık güven-cesiz ve ücretsiz yaptığı staj yetmiyormuş gibi 5 yıl dahayetkin (!) bir mühendisin yanında staj yapması, tekrar sı-nava girmesi, geçemediği takdirde 1 yıl daha beklemek zo-runda olup bu süre içerisinde dershanelere para dökmesidemektir. Ya da bir başka deyişle yasayı ilk onaylayan vesavunucusu olan İnşaat Mühendisleri Odasının söylemiyle“Yetkin Mühendislik, “Müh.”, “Y. Müh.” gibi bir derecedeğildir; bir yetki veya bir üstünlük değildir. Olsa olsa birayrıcalıktır”. Yetkin Mühendisliğin yanı sıra SözleşmeliÖğretmenlik, Ücretli Öğretmenlik, Aile Hekimliği, YabancıDoktor Yasası, Avukatlık Yasa Tasarısı gibi çokça gündemegelen fakat hangi sürecin ürünü olduğu pek bilinmeyen vefakat her biri sınırsız bir sömürü, güvencesizlik ve gelecek-sizlik demek olan bu uygulamaların kaynağı hep aynı oysa:Bologna Süreci.

Gelecek sayılarımızda Bologna Süreci bağlamında Yet-kin Mühendisliği tartışmayı amaçlamaktayız. Toplumcu bi-limi savunan ve eğitim sistemindeki kokuşmaya artık ta-hammülü kalmayan tüm arkadaşlarımızı mücadelemizibüyütmek ve geleceğimize sahip çıkmak için İzmir ÖğrenciKurultayı’na çağırıyoruz.

Öğrenci Kurultayı EÜ Mühendislik Komitesi

Bologna ve Yetkin Mühendislik

Page 8: Kurultay Fanzin #1

2 hafta önce yapılan toplantı sonucunda kurultay kararı alan bileşen, geçen süre zarfında kurultay hazırlık komitelerini

kurdu ve komiteler toplantılarını aldılar. 11 Mart Pazar günü alınan yürütme komitesi toplantısında kurultay için bir fan-

zin çıkarma kararı alındı ve tüm komitelerin bir yazı göndermesi planlandı. Ayrıca kurultayın kampüslerde işleyeceği

temel gündemlerden birisi olan Bologna Süreci’ne ilişkin olarak bir iç eğitim ve Ege Üniversitesinde Bologna Süreci ile

ilgili bir panel örgütleme kararları da toplantının diğer kararlarındandı.

Hafta içi alınan komite toplantıları ile fanzin için yazılması gerekilen yazılara dair iş bölümü gerçekleştirildi ve pratik

faaliyete ilişkin tartışmalar yürütüldü.

“www.izmirogrencikurultayi.blogspot.com” isimli blog sayfası oluşturuldu ve facebook üzerinden de bir grubun kurul-

ması için işbölümü gerçekleştirildi. Önümüzdeki hafta, belirledikleri politik gündemler üzerinden faaliyete başlanacak.

Eğitim Çalışması

Kurultay bileşenlerinin büyük bir çoğunluğunun katılımıyla eğitim çalışması planlandığı gibi 17 Mart cumartesi günü

gerçekleştirildi.

İki sunumun olduğu eğitim çalışmasında, birinci sunum kapitalist toplumun temel eğilimleri çerçevesinde tüm insanı

ihtiyaçların sermayenin konusu haline getirilme süreci tarihselliğiyle beraber ele alınarak Bologna sürecine değinildi.

İkinci sunum, 1995 yılında Türkiye’nin imzacısı olduğu GATS sürecinde ele alarak başladı. Temel uygulama alanları üze-

rinden sunum gerçekleştirildi.

Verilen aranın ardından belirlenen konular üzerinden tartışmalar devam etmiştir.

Yapılan sunumların ortaya koymuş olduğu çerçevenin ardından yapılan tartışmalarda ortak akıl oluşturulmuş olup,

yaklaşık 4 saat süren çalışma genel olarak verimli geçti.

Tartışmaların ardından gelecek haftanın planlamasını yapan kurultay bileşenleri toplantıyı sonlandırdı.

İzmir Öğrenci Kurultayı’nın ilk toplantısı 7 Mart Çar-şamba akşamı Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şube-si’nde gerçekleştirildi. ‘Emperyalist savaş ve

saldırganlık, faşist baskı ve devlet terörü, Bologna Sürecive Eğitimin Ticarileşmesi, İşsizlik ve Geleceksizlik’ tema-larının işleneceği kurultayın ilk toplantısı yoğun katılımlagerçekleşti.

‘Kurultayı Tartışıyoruz’ toplantısı, açılış konuşmasınınardından, gençliğin temel gündemlerinin tartışıldığı kısa birsunumla devam etti. Yapılan sunumda emperyalist kriz ol-gusu ve kitle hareketleri, Suriyeye müdahale hazırlıkları elealındı. İçeride baskı ve terörün tırmandığı ifade edildiktensonra öğrenci gençliği doğrudan etkileyen sorunlar -Bo-logna süreci ve eğitimin ticarileşmesi ve işsizlik-gelecek-sizlik- ele alındı.

Sunumun ardından, Türkiye’de var olan tüm bu saldırı-ların aslında küresel bir nitelik kazandığı, diğer dünya ülke-lerinde de benzer saldırıların olduğu belirtilerek, tümdünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu saldırıların püskür-tülmesi gerektiği belirtildi. Gençlik hareketinin içerisindebulunduğu bu dağınık tablo içerisinde bu saldırıların püs-kürtülemeyeceği ve bu dağınık tablonun ortadan kaldırıl-ması gerekliliği üzerinden kurultay çağrısıgerekçelendirildi. Üniversitelerde var olan ilerici, devrimci,demokrat öğrencilerle beraber hareket etmenin bir aracıolarak tanımlanan kurultayın tartışılması tüm bileşenlerin

ortak katılımıyla gerçekleşti. Toplantıda kurultayın nasıl örgütleneceğine dair tartış-

malar yürütüldü. Komitelerin kurulması ve bu komitelerüzerinden bir kurultay örgütleme kararı alındı. Komitelerinniteliği ve formu üzerine yapılan tartışmalar üzerinden fa-kültelerden kurulan komitelerin yanı sıra iki üniversite ara-sında iletişimi sağlayacak bir merkezi yürütmeninoluşturulması kararı alındı. DEÜ’de hazırlık, İİBF veHukuk Fakültesi’nde, Ege üniversitesi’nde ise Mühendis-lik Fakültesi, Fen Fakültesi’nde komiteler kurma kararıalındı.

Gençlik kurultayı tartıştı

Kurultay faaliyetlerinden...