Upload
lecong
View
223
Download
0
Embed Size (px)
Citation preview
T.C. ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI
LAPAROSKOPİK YARDIMLI VAGİNAL
HİSTEREKTOMİ OLGULARININ TOTAL
ABDOMİNAL HİSTEREKTOMİ İLE
KARŞILAŞTIRILMASI
Dr. Ümmügülsüm DOĞAN
UZMANLIK TEZİ
TEZ DANIŞMANI
Prof. Dr. M. Turan ÇETİN
ADANA - 2005
TEŞEKKÜR
Uzmanlık eğitimim boyunca bilgi ve deneyimleri ile bana ışık tutan tüm
hocalarıma, bu tezin oluşturulmasında büyük emeği geçen tez danışmanım Prof. Dr.
M. Turan Çetin’e, istatistik çalışmasında yardımlarını esirgemeyen Evren Aslaner’e,
tezimin yazımında bana büyük destek olan ablam Uzm. Dr. Ebru ARHAN ve eşi
Uzm. Dr. Mehmet ARHAN’a, beni tüm hayatım boyunca olduğu gibi şimdi de
sabırla destekleyen sevgili eşim Yunus DOĞAN’a, aileme, tüm ihtisasım boyunca
tüm sıkıntılarımı paylaştığım asistan arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
i
İÇİNDEKİLER
Sayfa NoTEŞEKKÜR i
İÇİNDEKİLER ii
TABLO LİSTESİ iii
ŞEKİL LİSTESİ iv
KISALTMA LİSTESİ v
ÖZET-ANAHTAR SÖZCÜKLER vi
ABSTRACT-KEYWORDS vii
1. GİRİŞ 1
2. GENEL BİLGİLER 3
2.1 Tarihçe 3
2.2 Embriyoloji 5
2.3 Anatomi 6
2.4 Terminoloji 8
2.5 Teknik 9
2.5.1. Total Abdominal Histerektomi Tekniği 9
2.5.2 Laparoskopik yardımlı vaginal histerektomi tekniği 11
2.6. Histerektomi endikasyonları 16
3. GEREÇ VE YÖNTEM 17
4. BULGULAR 18
5. TARTIŞMA 22
6. SONUÇ 26
7. KAYNAKLAR 27
8. ÖZGEÇMİŞ 30
ii
TABLO LİSTESİ
Tablo No Sayfa No
Tablo 1. Operasyon tipine göre ihtiyaç duyulan analjezi türü 19
Tablo 2. Operasyona alınan hastalarda histerektomi endikasyonları 20
Tablo 3. Hastaların bulguları 21
iii
ŞEKİL LİSTESİ
Şekil No Şekil No
Şekil 1. Operasyon tipi ile operasyon süresi arasındaki ilişki 18
Şekil 2. Operasyon tipine göre analjezi ihtiyacı 19
Şekil 3. Grup tipine göre hastanede kalış süresi 20
iv
KISALTMA LİSTESİ
A.B.D : Amerika Birleşik Devletleri
ACOG : Amerikan College of Obstetricians And
Gynecologists.
AMH : Anti Mülleryan Hormon
BSO : Bilateral Salpingo-ooferektomi
LAVH (LYVH) : Laparoskopi Yardımlı Vaginal histerektomi
TAH : Total Abdominal Histerektomi
TLH : Total Laparoskopik Histerektomi
v
ÖZET
Laparoskopik Yardımlı Vaginal Histerektomi Olgularının Total Abdominal
Histerektomi İle Karşılaştırılması
Bu çalışmamızın amacı 2003-2005 yılları arasında belli bening nedenlerle kliniğimizde yapılan TAH+BSO ve LYVH hastalarının verilerini karşılaştırarak LYVH’nin TAH+BSO’ya alternatif bir yöntem olup olmayacağını araştırmaktır. Bu amaçla 2003-2005 yılları arasında 35 TAH+BSO ve 15 LYVH yapılan hastalar prospektif olarak takibe alınarak yaş grupları, operasyon süresi, preoperatif ve postoperatif hematokrit değeri, uterus ağırlıkları, analjezi tipi ve ihtiyacı, hastanede kalış süreleri açısından karşılaştırılmıştır. TAH+BSO grubunda ortalama yaş 57.08(± 9.10), LYVH grubunda ortalama yaş 48.33(±6.22) bulundu. Operasyon süresi TAH+BSO grubunda 60.8(±11.99) dakika, LYVH’de 118.1(±30.36) dakika olarak bulundu. Uterus ağırlığı ortalama olarak TAH+BSO grubunda 296.66(±182.14) gram, LYVH grubunda 85.00(±22.81) gram bulundu. Hastanede kalış süresi olarak TAH+BSO grubunda ortalama 5.4(±0.91) gün, LYVH grubunda ortalama 2.73(±0.7) gün bulundu. Preoperatif ve postoperatif hematokrit değerleri, analjezi tipi ve ihtiyacı açısından iki grubumuz arasında fark bulunmadı.
Anahtar Kelimeler: Laparoskopik Yardımlı Vajinal Histerektomi, Total Abdominal Histerektomi
vi
ABSTRACT
The Comparison of the Patients Who Were Performed Laparoscopic Assisted Vaginal Hysterectomy With the Patients of Total Abdominal Hysterectomy
The aim of this study is to compare the data of the patients who were performed LAVH with TAH+BSO patients between 2003-2005 we were followed in our clinic because of benign reasons and to find out if LAVH could be an alternative method instead of TAH+BSO. For this purpose, between 2003-2005 35 patients for TAH+BSO and 15 patients for LAVH were prospectively followed up and compared in the means of age groups, operation time, preoperative and postoperative hematocrit values, uterus weights the type of analgesia and need for analgesia, duration of hospital stay. The mean age for TAH+BSO group 57.08(±9.10), and 48.33(±6.22) for LAVH group. Operation time for TAH+BSO 60.8(±11.99) minues and 118.1(±30.36) for LAVH group. Mean uterus weight is 296.66(±118.14) gr for TAH+BSO and 85.00(±22.81) gr for LAVH group. Mean hospitalization time for TAH+BSO is 5.4(±0.91) day and 2.73(±0.7) day for LAVH group. There were no statistical differences between the groups for preoperative and postoperative hematocrit values, analgesia type and need for analgesia.
Key Words: Laparoscopic Assisted Vaginal Hysterectomy, Total Abdominal Hysterectomy
vii
1. GİRİŞ
Histerektomi jinekolojinin gündemine 1800’lü yıllarda girmiştir. O zamandan
beri önemini korumaktadır. Günümüzde, jinekolojik alanda sezaryenden sonra en sık
yapılan operasyon histerektomidir1-3. 1965 yılında 426000 histerektomi yapılmış, bu
sayı 1985’de zirveye ulaşmış ve 7240000 operasyon yapılmıştır. Bu tarihten sonra
histerektomi sayısı azalma göstermiştir. 1992’de ABD’de yapılan 544000
histerektomi vakasının %75’i abdominal, %25’i vaginal yoldan gerçekleştirilmiştir.
Yapılan çalışmaların sonucuna göre Amerikalı kadınların 1/3’üne 65 yaşına kadar
histerektomi yapılmış olacağı tahmin edilmektedir ve bu da 65 yaşın üstündeki
kadınların yarısından çoğunun uterusun olmaması ile sonuçlanacaktır2-4.
Her yaştan 1000 kadın için histerektomi hızı 6.1 ile 8.6 arasında
değişmektedir. Bu uygulamaya giren kadınlar arasında en geniş bölümü 20 ile 49 yaş
arası kadınlar oluşturmaktadır. Bütün histerektomilerin %75’i 20-49 yaş arası
kadınlarda gerçekleştirilmektedir. Böyle geniş bir uygulama alanı olan histerektomi
operasyonu aynı zamanda oldukça tartışmalı bir konudur. Çünkü histerektomi
oranları, endikasyonları ve yaş ortalamaları ülkeler arasında hatta aynı ülkenin farklı
bölgeleri arasında bile çok büyük farklılıklar göstermektedir. En fazla histerektomi
oranına sahip ABD ile en az histerektomi oranına sahip Norveç, İsveç ve İngiltere
arasında altı kata kadar çıkabilen farklar görülmektedir1,5-8.
Her ne kadar vaginal histerektominin diğerlerine göre avantajlarının olduğu
bilinse de vaginal histerektomi şartlarına uygun olmayan vakalarda total abdominal
histerektomi uygulanmaktadır. Bazı cerrahlar tarafından vaginal yolun avantajları
nedeni ile abdominal histerektomiye alternatif bir yöntem olarak laparoskopik
yardımlı vaginal histerektomi gösterilmektedir. Ancak bu konuda literatürde sınırlı
sayıda prospektif çalışma vardır. İlk kez Harry Reich ve ark., 1988 yılında
Pennsylvania William Nesbitt Memorial Hastanesinde uygulayarak 1989’da
yayımladıkları, “Laparoskopik histerektomi” ile histerektomide cerrahi yaklaşım
alanında neredeyse devrim sayılabilecek gelişmeler yaşanmaya başlanmıştır9.
Sonrasında LYVH her geçen gün daha fazla sayıda uygulanarak, histerektomi
oranlarında önemli bir yer edinmiştir.
1
Bu çalışmanın amacı LYVH operasyonunun uygulanabilirliğini, avantaj ve
dezavantajlarını göstermek ve kliniğimizde yapılan LYVH olgularının TAH olguları
ile karşılaştırmaktır.
2
2. GENEL BİLGİLER
2.1 Tarihçe
Leonardo, Mathieu, Henrotin, Noble ve Cainfrani gibi yazarlar tarafından
incelenen histerektomi tarihçesi ile ilgili bir döküman 1988 yılında ACOG başkanı
George Morely tarafından yayımlanmıştır. Histerektomi tekniğindeki en önemli
atılımlar 19. yy’da başlamasına rağmen, daha önceki girişimlere dair kanıtlar vardır.
Vaginal histerektomi abdominal histerektomi girişiminden yüzyıllar önce yapılmıştı.
Bazı referanslara göre, histerektomi milattan önce 5. yy’da Hipokrat
zamanında yapılmıştı. Efesli Soranus, milattan sonra 2. yy’da gangrenöz uterus
amputasyonu yaptığını bildirmişti. İtalyan Jacopo Berengaria de Capri de, babasının
geliştirdiği bir teknikle, 1517 ve sonraki yıllarda vaginal histerektomi
gerçekleştirmiştir. İspanya’dan Andrea della Croce, 1560 yılında vaginal
histerektomi yaptığını bildirmişti. 1600’de Granbenberg’den Schenck, 26 vaginal
histerektomi vakası kaydetmişti. Aynı zamanlarda ebeler de çeşitli ameliyatlar
yapmışlardır. Yapılan bu ilk histerektomiler vaginal yoldan gerçekleştirilmişti ve
genellikle uterin inversiyon veya uterin proplapsus nedeniyle yapılmıştı.
Ephraim Mc Dowell’in büyük bir over tümörü çıkarması pelvik cerrahinin
başlangıcı olarak kabul edilebilir. Bu operasyon 1809 yılında anestezi ve asepsi
olmadan yapılmıştı ve hasta operasyon sonrası 32 yıl yaşamıştı. İlk başarılı
histerektomi vakası da ooferektomiden kısa bir süre sonra gerçekleştirildi. İlk
abdominal histerektomi 1843’de İngiltere’nin Manchester kentinde yapılmıştı.
A.B.D.’de uterusun başarılı bir şekilde çıkarılması 1853 yılında Massachuttes’de
gerçekleştirildi. 1889’de sonuçlarını yayımlayan Stimson, histerektomi tarihinde
ovaryan ve uterin arterlerin bağlanmasını uygulayan ilk operatördü.
3
Jinekolojik hastalıkların ameliyatla tedavisinin çıkış noktasının geçerli
sebepleri vardır. O zamanlarda hastalara yardım etmek için çok az imkan vardı.
Örneğin hormon preparatları 1920’li yıllara kadar bilinmiyordu. Üreme organlarının
fizyolojisi ve patolojisi ile ilgili çalışmalar ve buluşlar yeni başlıyordu. Ameliyatlar
daha güvenli yapılmaya, oldukça yetenekli jinekologlar hastalarına yardım etmek
için yeni teknikler geliştirmeye başladılar. Jinekolojik ameliyatlara kayda değer
katkılar Sims, Wertheim, Schauta, Kelly, Bonney, Clarke, Mayo, Meigs tarafından
yapılmıştır. Geçmişe bakıldığında bazı operasyonların yanlış endikasyonlar için
yapıldığı düşünülebilir. Bunun en önemli nedeni, o dönemlerde üreme organlarının
fizyolojisi, patolojisi ve pelvik hastalıkların klinik göstergeleri ile ilgili yetersiz
bilgilerdir.
Yüzyılın geri kalanında, jinekoloji tıpta ayrı bir uzmanlık alanı olarak
geliştikçe, üreme organlarının fonksiyonu ve hastalıkları konusunda eksiklikler
tamamlandı, daha kesin tanısal teknikler bulundu. Modern jinekolojide bu bilginin ve
ileri tanı tekniklerinin uygun kullanımı, daha doğru tedavi şekillerinin bulunmasına
ve cerrahi müdahalenin sadece gerekli durumlarda kullanılmasına olanak sağladı.
A.B.D.’de histerektomide mortalite oranı 1965-1974 yılları arasında yapılan
6435 histerektomi vakasında %0.26 olarak bildirilmişti. New York Sağlık
Merkezi’nin raporunda 1984-1986 yılları arasında mortalite oranı %0.35 idi.
Günümüzde bu oran %0.1’in altındadır.
Histerektomi son 150 yıl içinde tehlikeli bir durumdan, doğru hasta seçimi,
doğru hazırlık ve başarılı performans ile hayat kurtaran bir tedavi şeklinde
dönüşmüştür. Ancak önemli mortalite ve morbidite oranlarından olayı histerektomi,
daha basit jinekolojik semptomları düzeltmek amacı ile kullanılan düşük riskli bir
ameliyat olarak düşünülmemeli ve uygunsuz endikasyonlarla yapılmamalıdır.
İlk kez 1989 yılında tanıtılan “Laparoskopik Histerektomi”, vaginal yaklaşım
için uygun olmayan hastaların bundan böyle vaginal histerektominin avantajlarından
yararlanmasını sağlayabilir.
4
2.2 Embriyoloji
Genetik seks fertilizasyonda belirlense de, erken dönemde genital seks iki
cinsiyette de aynıdır. Bu dönemde ‘indifferent faz’ denir. Bu dönemde her iki cinsin
de gonadlarında belirgin kortikal ve medüller bölgeler, genital duktusların her ikisi
ve benzer eksternal genitaller vardır. Klinik olarak 12 haftaya kadar cinsiyet belli
değildir ve bu testis belirleyici faktörün salınımına ve erkek gonaddan androjen
salgılanmasına bağlıdır. Dişi şeklinde gelişim, insan embriyosunun temel gelişim
yoludur ve testosteron yokluğuna bağlıdır.
Primordial germ hücreleri arka barsak mezenteri yoluyla Yolk Sac’dan 10.
torasik düzeydeki posterior mezenşim içine, yani overlerin başlangıçtaki yerlerine
göç ederler. Germ hücreleri buraya ulaştığında, mezonefroz ve çölomik epitelyum
hücrelerinin proliferasyonunu indükler ve mezonefrozun medialinde bir çift genital
çıkıntı oluşur. Gonadın oluşumu bu proliferasyona bağlıdır. Çünkü bu hücreler, germ
hücrelerinin gömüleceği primitif seks kordlarını oluştururlar.
Müller kanalları (paramezonefrik kanallar) mezonefrik kanalların lateralinde
oluşur, kaudale doğru büyüme gösterir ve sonra orta hatta birleşirler. Bundan sonraki
seksüel gelişim Y kromozomundan salınan testis belirleyici faktörün varlığı veya
yokluğu ile belirlenir. Bu faktör olmazsa medulla geriler ve korteksteki doku
primordial follikülere dönüşür. Germ hücreleri oogoniuma farklaşır ve primer oosit
olarak birinci mayoza girer ve puberteye kadar bu şekilde kalır. Antimüllerian
hormon (AMH) olmadığında mezonefrik kanallar gerileyerek dejenere olur. Ancak
kadınların dörtte birinde bu kanalların kalıntıları, mesoovaryumda (epooforon,
paraooforon olarak) veya vagen ve uterus yan duvarında (Gardner kanal kisti olarak)
görülebilir.
Paramezonefrik kanal sistemi daha sonra gelişir. Aşağıdaki birleşik kısmı
uterovaginal kanala ve daha sonra uterus ve üst vagenin epitel ve salgı bezlerine
dönüşür.
Endometrial stroma ve myometrium, çevre mezenşimden gelişir. Üstteki
birleşmemiş kısım, çölomik (daha sonraki peritoneal) boşluğa açılır ve fallop
tüplerini oluşturur.
5
Paramezonefrik kanalların birleşmesi, peritonun iki katlantısını bir araya
getirir, sonuçta ligamentum latum yaprakları arasındaki mezenkimal doku prolifere
olur ve gevşek gözeli doku ve düz kasa farklılaşır.
2.3 Anatomi
Uterus, aşağıda serviks, yukarıda korpus olmak üzere iki kısımdan oluşan
fibromuskuler bir organdır. Pelviste mesanenin arkasında, rektumun önündedir.
Uzunluğu 8-10 cm, genişliği 3-4 cm, kalınlığı 2-2,5 cm boyutundadır.
Uterusun gövdesi hormonal ve gebelik durumuna göre şekil ve boyut
değiştirir. Doğumda serviks ile korpus aynı boyuttadır, erişkin kadında ise korpus
serviksin 2-3 katıdır. Uterusun diğer pelvik yapılara göre pozisyonu değişkendir;
anterior, midpozisyon veya posterior fleksiyon ve versiyon durumundadır. Fleksiyon,
uterus korpusunun uzun aksı ile serviks arasındaki açıdır. Versiyon ise uterus ile
vagen arasındaki açıdır.
Korpus uteri değişik bölgelere ayrılmıştır. Endoservikal kanal ile birleştiği
bölgeye istmus veya alt segment denir. Korpusun iki yanında, tubaların açıldığı
bölgelere kornu, bu bölgenin üzerinde kalan parçaya da fundus adı verilir.
Kavite üçgen şekillidir ve korpusun mukozal yüzeyini oluşturur. Kolumnar
epitel ile döşenmiştir, özel bir stroması ve glandları vardır. Reprodüktif yıllar
boyunca siklik olarak yapısal ve fonksiyonel değişiklikler meydana gelir.
Uterusun muskuler tabakası myometriumdur. 1.5-2.5 cm kalınlığında, iç içe
geçmiş düz kas liflerinden oluşmuştur. Dıştaki bazı lifler ligamentum rotundum ve
tuba ile devam eder.
Periton, uterus korpusu ile serviksin posteriorunu örter ve seroza adını alır.
Lateralde çift kat periton yaprakları uterusun nörovasküler ağını örter ve ligamentum
latum adını alır. Önde istmik bölgeyi ve serviksi mesane kapatır.
Serviksin vagene uzanan kısmına eksoserviks veya porsio vaginalis denir.
Porsionun, konveks bir yüzeyi ve ortasında nokta şeklinde açıklığı (eksternal os)
bulunur. Endoservikal kanal 2-3 cm uzunluktadır ve internal os ile endometrial
kaviteye açılır. Servikal mukoza, eksoservikste çok katlı yassı epitelyum,
endoservikste ise mukus salgılayan kolumnar epitelyumden oluşur. Bu iki epitelin
6
buluştuğu skuamokolumnar bileşkenin yerleşim yeri değişkendir ve hormonal
sitümülasyona bağlıdır. Bu dinamik kesişim noktası, yani transformasyon zonu,
skuamöz neoplazi açısından en hassas noktadır. Erken çocuklukta, gebelikte, oral
kontraseptif kullanımında kolumnar epitelyum endoserviksten eksoservikse doğru
dışarıya çıkar. Buna ‘eversiyon’ veya ‘ektropi’ denir. Menopozdan sonra ise
transformasyon zonu içeriye doğru çekilir.
Uterusun ana damarı olan arteria uterina, arteria iliaka internanın dalıdır.
Ligamentum latumun tabanından bu bağın yaprakları arasına girer. İstmus
seviyesinde üreteri çaprazlar ve uterus kenarına paralel olarak devam eder. Son
derece kıvrımlı olan bu arter fundusta karşı taraf arteria uterina ile anastomozlar
yapar. Ayrıca ovaryan ve vaginal damarlarla da anastomozları vardır. Utesurun sinir
kaynağı uterovaginal pleksustur.
Fallop tüpleri ve overlere birlikte ‘adneks’ adı verilir. Fallop tüpleri, Müler
kanalının birleşmemiş uçlarından gelişmiş, bir çift tubuler organdır. 7-12 cm
uzunluğundadır. Fonksiyonları; ovumu yakalamak, konsepsiyona uygun ortam
sağlamak ve fertilize ovumu beslemektir. Tubal mukoza, silialı kolumnar epiteldir.
Kas tabakası, içte sirküler dışta longitudinaldir. Tuba periton ile kaplıdır ve
mezenteri ile ligamentum rotundumun dorsalinden ligamentum latuma bağlanır.
Beslenmesi arteria uterina ve arteria ovarika ile olur. İnnervasyon, uterovaginal ve
ovaryan pleksus yoluyla olmaktadır.
Overler, pelvik duvar ile uterus arasında, medialde uteroovaryan ligament
(Ligamentum ovariproprium), lateralde infindibulopelvik ligament ile asılmış bir çift
gonadal organdır. Nörovasküler ağ, overe infindibulopelvik ligament ile ulaşır ve
mesoovaryum yoluyla girer. Normal over boyutu 5x3x3 cm civarındadır.
Boyutlardaki farklılık, yaş ve menstrüel durumla değişebilen endojen hormon
seviyesine bağlıdır. Dışarıdan alınan ajanlar da overleri stimüle veya suprese ederek
boyutunda değişikliğe neden olabilir. Overler, korteks ve medulladan oluşmuştur ve
mesoovaryum ile devam eden yassılaşmış tek kat küboidal epitel ile örtülmüştür.
Beslenmeleri arteria ovarika ile olmaktadır, ayrıca arteria uterina ile de anastomoz
yaparlar. İnnervasyon, uterovaginal ve ovaryan pleksus iledir.
7
Uterus beş ligament ile pelvise bağlanır;
1- Ligamentum Latum (Geniş ligamentler): Uterus ve pelvis organların
üzerinden, pelvis yan duvarlarına uzanan periton katlantılarıdır.
2- Ligamentum Rotundum (Ligamentum Teres, yuvarlak ligamentler): Bu
periton kıvrımları aynı zamanda geniş ligament ile kaplıdır ve uterus fundusundan
pelvis yan duvarlarına ve inguinal kanala uzanır, labium majusta son bulur.
3- Kardinal ligamentler: Pelvis yan duvarlarından uterusa uzanan iki önemli
destek yapısıdır ve uterus damarlarını örterek üreteri içine alır. Kardinal ligamentler
aslında subseröz fasianın yoğunlaşmasından ibarettir ve vagina orta ve üst bölümleri
ile servikse destek sağlar.
4- Utero-sakral ligamentler: Subseröz fasia yoğunlaşmaları olup sakrum ve
rektumu çevreleyerek servikse uzanır.
5- Utero-vezikal ligament=mesaneyi uterus alt segmentine bağlayan
ligamenttir.
Jinekolojik cerrahide göz önünde tutulması gereken en önemli organ
üreterdir. Üreterlerin alt yarısı, arteria iliaka komminis bifürkasyonunu çaprazlarken,
ovaryan damarların medialinde pelvisi geçerler. Pelvisteki kan damarlarının altında
ve arkasında olup tüm yol boyunca retroperitonealdir. Mesane tabanına vagenin
önünden girip, mesane duvarında oblik seyreder ve trigonda sonlanır.
2.4 Terminoloji
Histerektomi kelimesini tamamlamak için kullanılan en uygun terimler, total
veya subtotal ve abdominal veya vaginal histerektomidir. Adneksiyal organların
alınması bilateral veya unilateral, ‘salpenjektomi)’, ‘ooferektomi’ veya ‘salpingo-
ooferektomi’ olarak ayrıca belirtilmelidir. Uygun olmayan terimler
‘panhisterektomi’, ‘komplet histerektomi’, ‘inkomplet histerektomi’, ‘supravaginal
histerektomi’ ve ‘supraservikal histerektomi’ dir10.
8
2.5 Teknik
Histerektominin ‘total’ ‘subtotal’ yapılması oldukça önemlidir. Özellikle son
yıllarda total histerektomi tercih edilen yöntemdir. Ancak İsveç’te yapılan çalışmada
İskandinav ülkelerinde cinsel hazzı daha az etkilemesi nedeni ile, benign durumlarda
subtotal histerektominin tercih edildiği belirtilmiştir.
İki prosedürün karşılaştırılmasında, serviksin çıkarılmasının avantajları ve
dezavantajları dikkatle düşünülmelidir. Subtotal histerektomiler genellikle ciddi
pelvik olaylarda yapılmaktadır. Bu nedenle ameliyat sonrası morbidite ve mortalite
oranı fazla gibi görülebilir. Serviksin çıkarılması ise olası bir kanama veya kanser
odağının çıkarılması demektir.
Cerrah herhangi bir güçlükle karşılaştığında veya hastanın genel durumunun
kötü olduğu bildirildiğinde subtotal histerektomi tercih edilebilir. A.B.D.’deki genel
görüş, şiddetli pelvik inflamatuar hastalık, ileri evre endometriyozis, postpartum
kanama gibi pelvik anatominin yeterince saptanamadığı durumlarda subtotal
histerektominin yapılmasıdır. Bizim kliniğimizde de aynı görüş geçerlidir. Fakat
servikal stumph karsinomunun önemi unutulmamalıdır. Subtotal histerektominin en
önemli üstünlüğü, ağrılı koitusun daha az olması ve dolayısıyla cinsel hazza etkisinin
kısıtlı olmasıdır.
2.5.1 Total Abdominal Histerektomi Tekniği
Vakanın durumuna göre pfannenstiel veya longitudinal insizyon ile batına
girilir. Abdominal muayene yapılır, varsa yapışıklıklar ayrılır. Uterus kornual kısmı
büyük bir arter pensi ile tutularak, ligamentum rotundumların medial bölümleri ve
utero-ovaryan pediküler açığa çıkarılır. Benign vakalarda uterusa yakın, kanser
vakalarında uterustan uzak olacak şekilde ligamentum rotundum klempe edilir,
kesilir ve sütüre edilir. Adneksler çıkarılacaksa tuba ve over medial olarak kaldırılır
ve infindibulopelvik bağ iki arter pensi arasına alınarak kesilir. Daha sonra
ligamentum latumun peritoneal kılıfına ait her iki tabaka sağ ve solda kesilerek
uterus arterleri açığa çıkarılır. Ligamentum latumun ön tabakasındaki insizyon, aşağı
ve içe doğru yassı bir eğri çizecek şekilde uzatılır. Mesane peritonu uterusa yapışma
9
yerinin 1 cm kadar uzağından longitudinal olarak kesilir ve mesane künt diseksiyonla
altındaki gevşek tabakayla birlikte serviksten ayrılır. Peritonun çeşitli nedenlerle
uterus ön yüzüne yapışıklığı varsa bu işlem mesaneye zarar vermemek için normal
yerinin çok yukarısından yapılmalıdır. Mesane itilerek servikal fasia açığa çıkarılır.
Daha sonra internal os hizasında uterin arterler klempe edilir, bisturi ile kesilerek
sütüre edilir. Uterin damarların tutulmasından sonra, uterin damarlarla uterus yan
duvarları arasına Oschner klempi konur. Böylece kardinal ligamentin üst parçası da
tutulur. İnsizyon klempin üstünden yapılmalıdır. Böylece hem düğümün güvenliği
artar, hem de uterin damar pedikülü daha laterale düşer. Uterus öne ve yukarı
çekilerek, uterosakral ligamentler gerilir. Geniş ligamentin posterior peritonundaki
insizyon iki uterosakral ligamentin uterin bağlantıları arasında transvers olarak
uzatılır. Peritoneal flep, servikse ve posterior vaginal fornikse yapışma yerlerinden
makasla mobilize edilir. Uterosakral ligamentler koherle tutulur, kesilir ve sütüre
edilir.
İlk olarak 1929 yılında Richardson tarafından tanımlanan puboservikal
fasiaya özellikle dikkat etmek gerekir. Bu fasia, çok sayıda küçük arterler ile venöz
pleksuslar içerir ve serviks, kardinal ligament, uterosakral ligmenti çevreleyip lateral
pelvik duvara uzanan endopelvik fasianın parçasıdır. İçerdiği damarları, üreteri ve
mesaneyi korumak için anterior serviksteki fasiaya internal servikal osun ve ligatüre
edilmiş uterun damarların hemen altında T veya V şeklinde bir insizyon yapılır.
Fasianın kenarları laterale doğur retrakte olurken, serviks ve vaginanın ön
yüzeyindeki avasküler soluk bölge açığa çıkar. Disseksiyon sponge forsepsle, fasia
serviks ve vaginanın kenarlarına uzayıncaya kadar sürdürülebilir. Disseksiyon
ilerlerken görünen beyazımsı fasial vaginal düzlem, cerraha disseksiyonun doğru
olduğunu gösterir. Kardinal ligamentin kalan kısımlarının disseksiyonu, puboservikal
fasianın kesik kenarlarının iç kısmına gelecek şekilde Oschner klempleri konarak
yapılır. Lateral fornikse ulaşana kadar gerekirse birkaç kez daha klemple tutulup
insizyon yapılarak ligatüre edilir. Daha sonra servikse mümkün olduğunca yakın,
bisturi ya da makasla yapılan insizyonla uterus total olarak çıkarılır. Vaginal kaf 1 no
atravmatik katgüt veya vicril ile tek tek veya kontinue sütüre edilir. Vaginal kaf
ligamentum rotundumlara asılır ve peritonizasyon yapılarak işlem tamamlanmış
olur11-12.
10
2.5.2 Laparoskopik Yardımlı Vaginal Histerektomi Tekniği (LYVH)
Laparoskopik teknikler uterusu tümüyle çıkarmak veya vaginal
histerektomiyi kolaylaştırmak amacıyla kullanılabilir.
Uterusun çıkarılmasına, kısmen laparoskopik, kısmen vaginal yollar yardım
edilmesine ise, Laparoskopik Yardımlı Vaginal Histerektom-LYVH (İngilizce
kaynaklarda laparoscopic veya laparoscopically assisted vaginal hysterectomy-
LAVH) denir.
Sabah saatlerinde operasyona alınması planlanan hastalar, operasyondan
önceki gün saat 22:00’den sonra artık katı veya sıvı hiçbir gıda almamalıdır. Öğleden
sonra opere edilecek hastalar ise, hafif bir kahvaltı yapabilir.
Alt abdominal, pubik veya perineal kılların rutin olarak temizlenmesine gerek
yoktur.
Intraoperatif Hazırlık
a- Hastaya Pozisyon verilmesi
Birçok laparoskopik cerrahi girişim, hatırı sayılır bir sürede ve endotrakeal
entübasyonla genel anestezi altında tamamlanır.
Trokar veya Veress iğnesiyle mide yaralanması ve ince barsak distansiyonu
olasılığını azaltmak için, rutin olarak nazogastrik dekompresyon önerilir.
Pnömoperitonyum ardından trokar girişleri tamamlanana dek, hastanın,
operasyon masasında düz olarak yatırılması, bu aşamadan sonra Trendelenburg
konumuna alınması önerilmektedir.
Bu sırada hastaya zarar verme olasılığından kaçınmak ve ekibin operasyonu
rahat bir ortamda gerçekleştirmesini sağlamak için, hasta masaya doğru ve uygun bir
konumda yatırılmalıdır.
Hastanın kalçası, uterin maniplatörün hareketlerini engellemeyecek bir
konumda, masadan hafifçe dışarı taşmış durumda yerleşmelidir.
11
Hastanın yan tarafı ve bacakları arasında, cerrahın rahat maniplasyon
yapmasına olanak veren geniş bir alan-boşluk elde edilebilmesi için, her iki bacak,
olabildiğince düşük litotomi konumundan ve abduksiyonda olmalıdır.
Kolla, kol tahtası üzerine değil, ya hastanın yana ya da göğsünün üzerine
çaprazlanarak uzatılmalıdır.
b- Vaginal Hazırlık
Abdominal ve vulvar bölge temizlenir ve hasta steril örtülür.
Pelvik muayene ardından, operasyon sonuna dek yerinde bırakılmak üzere,
mesane, bir Foley sonda ile boşaltılır. Herhangi bir mesane yaralanmasını erken
tanımak için bu aşamada mesane, 15 ml indigo mavisi veya benzeri renkli bir steril
solüsyonla doldurulabilir.
Genellikle sefoksitin olmak üzere prolifaktik antibiyotik uygulanmalıdır.
Histerometri ardından, uygun bir uterin maniplatör uterus boşluğuna
yerleştirilir. Umblikal trokar yerleştirildikten sonra hasta, 20-40° Trendelenburg
konumuna alınır.
İŞLEM
A- Laparoskopik Faz
Pnömoperitonyum: İnsüflasyon iğnesinin yerleştirilmesi ile başlanır.
Neredeyse tüm laparoskopik işlemlerde ikincil veya yardımcı trokar girişleri,
pnömoperitonyum sonrası, doğrudan laparoskopik gözlem altında yapılmaktadır.
Ancak insüflasyon iğnesin girişinde olduğu gibi, “kapalı-kör” yapılan her peritoneal
girişte hasta, operasyon masasında, mutlaka sırt üstü, düz bir konumda (supin)
yatıyor olmalıdır. Hastanın sağa veya sola döndürülmesi veya baş aşağı
(Trendelenburg) konumuna alınmış olması halinde, batındaki önemli kılavuz
noktaları ile büyük damarlar arasındaki, bilinen normal anatomik ilişki değişerek,
eğer uygun önlem alınmazsa, ciddi damarsal yaralanmalar oluşacaktır.
12
İnsüflasyon iğnesi girişi için en uygun yer, batın ön duvarının en inceldiği,
umblikus ve umblikusun en derin noktasıdır.
İnsüflasyon iğnesinin fasia ve peritonu geçip karın boşluğuna girişi sırasında,
iki kez “pop” (İngilizce’de double pop) sesi veya hissi alınır. Batın boşluğuna
girildiğinde Veress, herhangi bir dirençle karşılaşmadan rahat bir şekilde ileri geri
oynatılabilir.
İnsüflasyon iğnesi yerleştirildikten sonra gaz geçişine izin verilir.
Karbondioksit gazının insüflasyon hızı, 1 litre/dakika olmalıdır. Akımda herhangi bir
sorun olmadığı görüldükten sonra akım hızı arttırılabilir. Abdominal distansiyon hızı,
gaz akım hızından çok, insüflasyon iğnesi lümeninin çapıyla sınırlıdır. Çok az sayıda
Veress iğnesi, dakikada 3 litreden daha fazla gaz akımına olanak verir. İnsüflasyon
sırasında, gaz akım hızı, batın boşluğundaki basınç ve insüfle edilen toplam gaz
miktarı, monitörden sürekli izlenmelidir.
Trokar girişleri
“Birincil trokar girişi” laparoskopun (teleskop) batın içine yerleştirilmesi
amacıyla, genellikle 10-12 mm’lik trokar girişi için kullanılan bir tanımdır.
“İkincil trokar girişi”, yardımcı el aletlerinin batın içine yerleştirilmesi
amacıyla kullanılan bir tanımdır.
Sağ ve sol iliak fossa, ileri pelvik endoskopik cerrahi için iki sabit ikincil
trokar giriş noktasıdır. Sol alt kadran, operasyonun gerektirdiği cerrahi maniplasyon
için temel giriş noktasıdır. Sağ alt kadrandaki trokar ise, genellikle retraksiyon
amaçlı travmatik veya atravmatik yakalayıcı forsepsin yerleştirilmesi için kullanılır.
Tüm donanım yerleştirildikten sonra ilk yapılacak iş, öncelikle patolojinin
niteliği ve yaygınlığı hakkında bilgi sahibi olmaktır. Bu amaçla abdominal boşluk,
her iki taraf hipokondriak bölge oluşumları, apendiks ve özellikle pelvis dikkatli bir
şekilde gözlenmelidir. Gerekliyse adneksiyal ve abdominal adezyonlar açılmalıdır.
Özellikle barsakların kranial yöne doğru yer değiştirmesini sağlayan
Trendelenburg konumu yanı sıra, uterus ve eklerini ortaya koyabilmek için, uterusa
bazı özel konumlar verdirmek gerekir.
13
Pelvik alanın inspeksiyonunda belirli ve alışkanlık haline getirilmiş bir izlem
planı gözetilmelidir. Örneğin mesane lojundan başlanarak saat istikameti yönünde
yapılacak bir inspeksiyon için uterin maniplatörü kullanan yardımcı, uterusu önce
retrovert konuma getirmelidir. Ardından sağ iliak fossada yer alan oluşumların
gözlenebilmesi için uterus, sola ve kranial yöne doğru itilir. Ardından Douglas
boşluğunu izlemek için pelvisin ortasında iyice antevert hale getirilen uterus, bu kez
sağa ve kranial yöne doğru itilerek, sol iliak fossa oluşumları izlenmeye çalışılır.
Gerektikçe yardımcı el aletlerinin ekartasyonuyla desteklenen inspeksiyon işlemi
sırasında, patolojinin niteliği hakkında bilgi sahibi olmak yanı sıra, pelvik yapıların
özellikle uterusun mobilitesi ve hareket kısıtlılığı da değerlendirilmelidir.
Cerrahi teknik olarak LYVH ile TLH’nin laparoskopik aşamaları bir yere
kadar temel olarak aynıdır. Ancak total Laparoskopik Histerektomi, Laparoskopik
Yardımlı Vaginal Histerektomi’den açıktır ki, vaginal aşamasının olmaması ile
ayrılır.
a- I. Aşama: Üreterin gösterilmesi,
b- II. Aşama: Mesanenin mobilize edilmesi,
c- III. Aşama: Uterusun yukarı kan desteğinin kesilmesi,
Mesanenin mobilize edilmesi
Uterin maniplatörle uterus hastanın sağına itilerek, sol adneksiyal oluşumların
gerilip daha belirgin ortaya çıkması sağlandıktan sonra, sol round ligaman, orta
noktasından önce koagüle edilir; sonra kesilir.
Yakalayıcı forsepsle tutularak yukarı doğru gerdirilen, kesilmiş round
ligamanın proksimalde kalan parçasının altından, ister suyla (hidrodiseksiyon), ister
makasın kapalı ağzıyla yapılan künt diseksiyonla, broad ligaman açılır. Ardından,
vezikouterin peritoneal katlantıda yapılan kesi, soldan başlayarak, orta hattan sağ
round ligamana kadar uzatılır. Sağ round ligaman, benzer şekilde kesilir.
III. Aşama’da uterusun yukarı kan desteği kesilir ve vaginal faza geçilir.
14
B. Vaginal Faz (LYVH ile ilişkili olarak)
Reich’e göre, tek ve/veya çift taraflı adnekslerin ve infundibulopelvik
ligamanın, laparoskopik yaklaşımla; uterin arterler, sakrouterin ve kardinal
ligamanın, vaginal yaklaşımla bağlanması, Laparoskopik Yardımlı Vaginal
Histerektomi (LYVH) tanımıyla karşılanmalıdır.
Trokarlar yerinde bırakılarak, karbondioksit gaz insüflasyonuna son verilir.
Hasta, standart vaginal histerektomi konumunda olmalıdır. Bilindiği üzere vaginal
histerektominin birçok değişik tekniği vardır. Tercih edilen tekniğe ve bireysel
deneyimlere göre değişmekle birlikte, burada ayrıntıya girmeden, göreceli ortak bir
teknik tanımlanacaktır.
Bir spekulum veya vaginal ekartörle, serviks ortaya çıkarılır. Tek dişli
tenakulum pensi ile serviks; orta hatta, vertikal, ön ve arka dudaklar birlikte, tutulur.
Serviks etrafında, baklava-eşkenar dörtgen veya dairesel biçimde bir kesi yapılır.
Eşkenar dörtgen biçiminde bir kesi yeğlenmişse, önde-yukarda kalan üçgenin ucu,
sistosel alanına; arkada-aşağıda kalan üçgenin ucu, enterosel alanına ulaşmalıdır. Ön
vaginal duvar üçgeni, servikse kadar, makasla, keskin diseksiyonla mesaneden
ayrılır. Altta periton görülene değin mesane, yukarı doğru itilerek, serviksten iyice
uzaklaştırılır. Mesanenin altından, serviksin üzerinden, ön peritoneal boşluğa girilir.
Laparoskopik olarak mesane peritonu iyi sıyrılmışsa, bu işlemi vaginal yaklaşımla
yapmak daha kolaydır. Bu sırada, batın boşluğunda birikmiş yıkama sıvısı dışarı
akacak ve cerrahi sahayı kirletecektir. Bunu önlemek için, ön peritoneal boşluğa
girilir girilmez, akan sıvı hızla emilmelidir.
Arka vaginal duvar üçgeni de enterosel alanı peritonundan diseke edilerek,
arka peritoneal boşluğa, Douglas boşluğuna girilir. Her iki taraf sakrouterin ve
kardinal ligamanlar, uygun klemple yakalanarak, 0 numara Vicryl ile bağlanır ve
kesilir. Benzer şekilde, standart tekniğe uygun olarak, adım adım uterin fundusa,
yukarı doğru çıkılarak uterin damarlar, uygun klemple yakalanır, bağlanır ve kesilir.
Laparoskopik yaklaşımla batın boşluğu içinde önceden tamamen serbestleştirilmiş
uterus, adneksleriyle birlikte veya onlarsız, dışarı alınır.
Periton kapatılabilir veya açık bırakılabilir. Vaginal kubbe, lateral vajina ve
sakrouterin ligamanlar orta hatta birbirine yaklaştırılarak, kapatılır. Sistosel alanı, ön
15
vaginal duvarı ve altındaki pubovezikoservikal fasyayı, orta hatta yaklaştıracak
şekilde onarılır.
Son bir hemostaz kontrolü için, batın boşluğu gazla doldurulur ve
laparoskopla peritoneal boşluk izlenerek, yukarıda tanımlandığı üzere, yeniden irrige
edilir.
LYVH’nin vaginal fazında ve vaginal histerektomide, dairesel kolpotomi
öncesi, adrenalin ve vazopressin uygulamasının, kan kaybı ve kardiyovasküler sistem
üzerine etkilerinin araştırılmadığı, prospektif tasarlanmış bir araştırmada; adrenalinin
üstün bir hemostatik etkisinin görüldüğü ve herhangi bir klinik etki yaratmamasına
karşın, daha sık bir hipertansif reaksiyon ve hafif aritmi yaptığı izlenmiştir.
2.6 Histerektomi endikasyonları
Hiç şüphesiz, belirgin jinekolojik semptomu veya hastalığı olan
bilgilendirilmiş hastalarda tam endike olan ve tam yapılan histerektomi çok büyük
yararlar sağlar. Ancak, histerektomi endikasyonları klasik kitaplarda belirtilenlerin
ötesinde hekimlerin kendi kanaatlerine göre daha serbest sınırlar içinde
değerlendirilmektedir. Günümüzdeki histerektomi endikasyonları şu şekilde
sıralanmaktadır: Endometrium, serviks, over, tuba karsinomları, uterus myomları,
hormon tedavisine cevap vermeyen veya hormon tedavisinin uygun olmadığı uterin
hassasiyet ve kanaması olan hastalar, adneksial organların hastalıkları (örneğin,
genital yapılarda yoğun yapışıklığa neden olan şiddetli endometriyozis, kronik tubal
enfeksiyon), uterin prolapsus, kontrol edilemeyen kanama veya uterus rüptürü gibi
obstetrik olaylar, medikal tedaviye cevap vermeyen septik abortuslar4,7,8,13-15.
16
3. GEREÇ VE YÖNTEM
Bu çalışmaya, Çukurova Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum
Kliniğinde 2003-2005 tarihleri arasında LYVH ve TAH+BSO yapılan hastaların bir
kısmı alınmıştır.
Çalışma prospektif olarak yapılmıştır. Operasyon endikasyonları kendi
aralarında gruplandırılmıştır. Kanser nedeni ile histerektomi yapılan veya operasyon
sırasında malign tanı konan hastalar çalışma dışı bırakılmıştır. Yalnız benign tanılar
nedeni ile histerektomi yapılan hastalar çalışmaya dahil edilmiştir.
Hastaların yatıştan itibaren yaşı, preoperatif histerektomi endikasyonu,
preoperatif hematokrit değeri, ameliyat süresi, uterus ağırlığı, postoperatif hematokrit
değeri, postoperatif analjezi ihtiyacı ve tipi, hastanede kalış süresi ve postoperatif
patoloji sonuçları kaydedildi.
Operasyonlar LYVH ve TAH+BSO olarak ayrıldı. LYVH uygulanan 15
hasta ve TAH+BSO uygulanan 35 hasta çalışmaya alındı. Çalışmaya alınan
hastalarda her hangi bir yaş sınırlaması yapılmadı. Histerektomi endikasyonları
gruplandırıldı. Operasyon süresi LYVH’de verres iğnesinin girişinden itibaren,
TAH+BSO’da ise abdominal insizyonun yapıldığı andan itibaren başlatıldı ve bitiş
zamanı olarak her iki prosedürde de son sütürün bağlandığı zaman kaydedildi.
Postoperatif erken dönemde (ilk 24 saat) analjezi ihtiyacı (narkotik ve narkotik
olmayan) karşılaştırıldı. Hematokrit değerleri preoperatif dönemde 1 gün öncesinde,
postoperatif 12. saatte ölçüldü. Çıkarılan uteruslar formole konulmadan önce tartıldı.
Operasyonun yapıldığı tarihten, taburcu olunan güne kadar geçen günler hastanede
kalış süresi olarak kabul edildi.
Veriler Ki-kare testi ile değerlendirildi ve P<0.05 olanlar istatistiksel
anlamlı kabul edildi.
17
4. BULGULAR
Çalışmaya 15 LYVH ve 35 TAH+BSO uygulanan hasta dahil edilmiştir.
LYVH grubundaki hastaların ortalama yaş değeri 48.33 (±6.22), TAH+BSO
grubundaki hastaların ortalama yaş değeri ise 57.08 (±9.10) idi.
Preoperatif hematokrit değerleri ortalaması LYVH grubunda 37.4 (±2.16)
gr/dl iken, TAH+BSO grubunda ortalama değer 35.88 (± 2.71) gr/dl idi ve her iki
grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p>0.05).
Operasyon süresi LYVH grubunda 118.1 (±30.36) dakika iken TAH+BSO
grubunda 60.8 (±11.99) dakika olarak bulundu ve iki grup karşılaştırıldığında aradaki
fark LYVH lehine istatistiksel olarak anlamlıydı (p:0.005).
GRUPTIPI
TAH+BSOLAVH
Cou
nt
10
8
6
4
2
0
80,00
83,00
88,00
90,00
95,00
97,00
100,00
120,00
150,00
170,00
180,00
Şekil 1. Operasyon tipi ile operasyon süresi arasındaki ilişki
Uterus ağırlığı LYVH grubunda ortalama 85.00 (±22.81) gr iken
TAH+BSO’da 296.66 (±182.14) gr idi ve iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak
anlamlıydı (p<0.005).
18
Postoperatif hematokrit değerleri ortalaması LYVH grubunda 34.73 (±1.53)
gr/dl iken, TAH+BSO grubunda ortalama değer 32.91 (±2.64) gr/dl idi ve her iki
grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p>0.05).
Çalışmaya alınan hastaların hepsi postoperatif dönemde analjeziye ihtiyaç
duymuş olup uygulanan analjezi tipi açısında TAH+BSO grubu dolantine ve
dolantin+metamizol’e LYVH grubuna göre yüzde olarak daha fazla ihtiyaç duymuş
olmkla birlikte her iki grup karşılaştırıldığında analjezi tipi açısında istatistiksel
olarak fark yoktu (p>0.005).
Tablo 1. Operasyon tipine göre ihtiyaç duyulan analjezi türü
ANALJEZİ TİPİ Total
dolantin metamizol dolantin+metamizol LAVH
6 8 1 15
TAH+BSO
17 13 5 35
Total 23 21 6 50
A
dolantin+metamizolmetamizol
dolantin
C
20
10
0
GRUPTIPI
LAVH
TAH+BSO
ount
NALJTIP
Şekil 2. Operasyon tipine göre analjezi ihtiyacı
Analjezi Tipi
19
Hastanede kalış süresi LYVH grubunda ortalama 2.73 (±0.70) gün iken,
TAH+BSO’da 5.4 (±0.91) gün olarak bulundu ve iki grup arasıdaki fark istatistiksel
olarak anlamlıydı (p<0.005).
GRUPTIPI
TAH+BSOLAVH
Cou
nt
20
10
0
HOSP.SÜR
2,00
3,00
4,00
5,00
6,00
7,00
Şekil 3. Grup tipine göre hastanede kalış süreleri
Her iki gruptaki hastaların operasyon endikasyonları tablo olarak aşağıda
verilmiştir.
Tablo 2. Operasyona alınan hastalarda histerektomi endikasyonları
GRUP TİPİ Endikasyon Hasta sayısı Yüzde (%)
LAVH Desensus uteri 5 33,3
Myoma uteri 6 40,0
Anormal uterin kanama 1 6,7
Endometrial hiperplazi 3 20,0
Total 15 100,0
TAH+BSO Myoma uteri 17 48,6
Endometrial hiperplazi 4 11,4
Anormal uterin kanama 8 22,9
Adneksiyal kitle 6 17,1
Total 35 100,0
20
Tüm hastaların yaş, hematokrit, operasyon süresi, uterus ağırlıkları ve
hastanede kalış süreleri tablo şeklinde aşağıda özetlenmiştir.
Tablo 3. Hastaların bulguları
Yaş Preop hct (gr/dl) Operasyon
süresi (dakika)
Postopertif
hct (gr/dl)
Uterus ağırlıkları
(gr)
Hastanede kalış
süresi (gün)
LYVH 48.33 (±6.22) 37.4 (±2.16) 118.1 (±30.36) 34.73 (±1.53) 85.00 (22.81) 2.73 (±0.70)
TAH+BSO 57.08 (±9.10) 35.88 (± 2.71) 60.8 (±11.99) 32.91 (±2.64) 296.66 (±182.14) 5.4 (±0.91)
21
5. TARTIŞMA
Histerektomi oldukça sık başvurulan cerrahi tedavilerden birisidir. Çok sık
yapılan bir ameliyat olmasına rağmen halen tartışmalı noktaları vardır. Endikasyon
alanı geniştir; hayatı ciddi tehdit eden hastalıklar, anormal uterin kanama gibi
durumlardan, gebelikten ve hastalıklardan korunmaya kadar geniş uygulama alanına
sahiptir. Değişik histerektomi yöntemleri uygulanmaktadır. Uygulanan yöntemlerle
ilgili olarak kesin kriterler ortaya halen konmamıştır.
1989 yılında ilk tanımlandığı yıldan beri LYVH sayısında dramatik bir artış
olmuştur. Bununla birlikte net olarak tanımlanmış endikasyonlar dışında, bu
prosedürün değeri halen tartışmalıdır16-17. Abdominal histerektomilerin, vaginal
histerektomiye dönmesinin getirdiği avantajlar nedeniyle, vaginal histerektomi
yapılamadığı yerlerde LYVH alternatif bir yöntem olarak görünmektedir17.
Histerektomi endikasyonlarında uzun süreden beri değişiklik olmamakla
birlikte uygulanan yöntemler konusunda son zamanlarda alternatif uygulama
seçenekleri artmaya başlamıştır7.
Son zamanlarda jinekolojik operasyonlar arasında LYVH artan oranda yer
almaktadır. Bununla ilgili en önemli çalışma Fylstra tarafından 1996 yılında
yayınlanmıştır18. 1993 yılında yapılan histerektomilerin %70’i abdominal yoldan
%30’u vaginal yoldan gerçekleşirken, LYVH’nin devreye girmesiyle abdominal
histerektomi %39, vaginal yol %29, LYVH %32’lik bir orana ulaşmıştır. Vaginal
histerektomi oranlarında belirgin bir değişiklik olmamasına rağmen abdominal
histerektomi oranı yaklaşık iki kat azalmıştır18.
LYVH yöntemi son dönemlerde artan bir oranda uygulanmaya başlanmış
olması ve deneyime bağlı olması nedeniyle farklı operasyon süreleri bildirilmiştir.
Bizim çalışmamızda operasyon süresi LYVH’de 118.1 (±30.36) dakika iken
TAH+BSO’da 60.8 (±11.99) dakika olarak bulunmuştur. 1999’da Riccardo Marana
ve arkadaşlarının yapmış oldukları çalışmada LYVH’de ortalama operasyon süresini
91.1 dakika TAH+BSO’da 98.1 dakika olarak bulmuşlar ve aradaki fark istatistiksel
olarak anlamlı değildi19. 1998 yılında Robert L. Summit ve arkadaşlarının yapmış
oldukları çalışmada ise TAH+BSO’ya göre LYVH’de operasyon süresi (179.8
22
dakika) anlamlı olarak uzun bulunmuştur20. 2000 yılında ülkemizde (Gazi
Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Doğum Anabilim Dalı) M. Bülent Tıraş ve
arkadaşlarının yapmış oldukları çalışmada LYVH’de ortalama 117.5 dakika olan
operasyon süresi TAH+BSO’da 69.98 dakika olarak bulunmuş ve aradaki fark
anlamlı olarak tespit edilmiştir21. En uzun süre ortalama 223 dakika ile Daniel’in
çalışmasında bildirilmiştir. Bu çalışmada cerrahi stapler kullanılan hastalarda süre,
operasyonun elektrokoagulasyonla yapıldığı hastalara göre belirgin olarak daha
kısadır22. Ayrıca uterus ağırlığı, adezyonlar, endometriozis ve ovarian kitle gibi eşlik
eden faktörler bu süreyi etkilemektedir. Bizim çalışmamızda da Aubard’ın
çalışmasında olduğu gibi operasyon sayısı arttıkça sürede azalma olmuştur. İlk
operasyonlarda süre uzun iken son operasyonlarda daha kısadır.
Çalışmamızda ortalama uterus ağırlıklarına bakıldığında LYVH ile çıkarılan
en büyük uterus 150 gram iken TAH+BSO ile çıkarılan uterus ağırlığı 725 gramdı.
Riccardo Marana ve arkadaşlarının yapmış oldukları çalışmada ortalama uterus
ağırlığı LYVH’de 326 gram, TAH+BSO’da 350 gram bulunmuş ve iki grup arasında
uterus ağırlıkları açısından fark tespit edilememiştir19. 1997 yılında Obstetrics and
Gynecology dergisinde yayınlanan bir derlemede ortalama uterus ağırlığı LYVH için
152 gr, TAH+BSO için 227 gramdır. Uterus ağırlığının 500 gramın üzerinde olduğu
Pelosi ve Kadar’ın çalışmaları değerlendirme dışında tutulduğunda, TAH için uterus
ağırlığı belirgin olarak yüksek idi (p<0.001)24. Dorsey ve arkadaşları genel büyük bir
hastanede elektif histerektomi yapılan 502 kadının dosyalarını inceleyerek
retrospektif bir çalışma yapmışlar25. Bu çalışmada operasyonlar 16 değişik cerrah
tarafından yapılmıştı. Nullipar, uterus boyutu>12 haftalık gebelik veya uterus ağırlığı
300 gramın üstü olan hiçbir hastaya vaginal histerektomi yapılamadı. Robert L.
Summit ve arkadaşlarının yapmış olduğu çalışmada daha önceki çalışmalara zıt
olarak bu çalışmada uterus ağırlığı, uterus boyutu ve operatif zorlukların ortak
seçilmiş popülasyonu yansıtacak şekilde iki grup arasında benzerdi26-27. M. Bülent
Tıraş ve arkadaşlarının yapmış oldukları çalışmada uterus ağırlığı, LYVH ve
TAH’de benzer, vaginal histerektomide bu iki gruptan daha hafiftir21.
23
Ortalama uterus ağırlıklarına bakıldığında LYVH için çıkarılan en büyük
uterus 260 gram, vaginal histerektomi ile çıkarılan en büyük uterus 180 gram, TAH
grubunda ise 200 gramdır. Ancak vaginal histerektomide hastaların daha çok
desensus uteri ve subtotal prolapsus gibi endikasyonlarla opere edilmesi ve bu
endikasyonların daha ileri yaşlarda görülmesi nedeniyle ortalama uteris ağırlığı TAH
ve LYVH’e göre daha azdı.
Düşüncemize göre, laparoskopik yöntem vaginal yol için kontraendikasyon
oluşturan durumları ortadan kaldırmak için alternatif bir yöntemdir. Biz de işlemin
en zor ve kritik basamağının uterin damarların korunması olduğunu ve bunun da en
iyi vaginal faz esnasında sağlanabileceğini düşünüyoruz. Deneyim arttıkça daha
büyük boyutlardaki uterusda LYVH yaklaşımı ile opere edilebilecektir.
Çalışmamızda post operatif ve preoperatif kematokrit değerleri açısından iki
grup karşılaştırıldığında arada istatistiksel anlamlı fark bulunmamıştır.
Riccardo Marana ve arkadaşlarının yaptıkları çalışmada da iki grup arasında
preoperatif hematokrit düzeyleri açısından fark bulunmamıştır19. Fakat, tahmini kan
kaybı ve postoperatif birinci gün hematokrit düşüşü LYVH’de TAH+BSO’ya göre
belirgin olarak daha düşük bulunmuştur. Meikle ve arkadaşları, Johns ve arkadaşları
çalışmaları da dahil edildiğinde, TAH’da transfüzyon ihtiyacı LYVH’ye göre daha
yüksek idi23-27. Robert L. Summit ve arkadaşları, M. Bülent Tıraş ve arkadaşlarının
çalışmalarında LYVH ile TAH+BSO arasında postoperatif hematokrit düzeyleri
açısından anlamlı fark yoktu20,21.
Bu çalışmada TAH+BSO ve LYVH uygulanan hastalarda analjezi tipi ve
ihtiyacı açısından iki grup arasında anlamlı fark olmamakla birlikte narkotik analjezi
ihtiyacı LYVH’de daha azdı. Yapılan çalışmalarda LYVH’de TAH+BSO’ya göre
narkotik analjezik ihtiyacı daha az bulunmuştur19,20-28. M. Bülent Tıraş ve arkadaşları
yapmış oldukları çalışmada bizimle benzer sonucu bulmuşlardır21.
Cerrahi bir yöntemin seçiminde hastanede kalış süresi de önemli bir kriterdir.
Çalışmamızda LYVH grubunda ortalama hastanede kalış süresi 2.73 (± 0.70) gün
iken TAH+BSO grubunda 5.4 (± 0.91) gün olarak bulunmuş olup aradaki fark
istatistiksel olarak anlamlıydı. LYVH’de en uzun hospitalizasyon süresi 4 gün iken
TAH+BSO’da 7 gün idi. Daha önceki çalışmalarda hastanede kalış süresi LYVH’de
TAH+BSO’ya göre daha kısa idi19,20,26-30. M. Bülent Tıraş ve arkadaşlarının
24
çalışmasında ise iki grup arasında anlamlı fark tespit edilmemiştir21. Araştırmacılar
daha kısa yatış ve iyileşme sürecinin kısalmasının maddi kazançla bağlantılı
olabileceğini savunmaktadır. Ancak bu çalışmalarda sonuçlar kontrolsüz veya
retrospektif yazılardan elde edilmiştir. Fakat hastanede kalış süresi pratik
yaklaşımdan etkilenmiş olabilir.
Shen CC ve arkadaşlarının 2003 yılında yapmış oldukları çalışmada kan
kaybı, narkotik analjezik ihtiyacı, hastanede kalış süresi TAH+BSO’lu hastalarda
LYVH’ye göre daha yüksek bulunmuştur28.
25
6. SONUÇLAR
1. Ortalama uterus ağırlığı, ortalama operasyon süresi ve hastanede kalış süresi
açısından iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur.
2. Preoperatif ve postoperatif hematokrit değerleri, analjezi tipi ve ihtiyacı
açısından fark bulunmamıştır.
3. Abdominal histerektominin vaginal histerektomiye dönüştürülebilmesi
özellikle hasta için çok değerlidir. Bu üç operasyon arasından cerrahın
hangisini seçeceği, laparoskopi tecrübesi, anatomiye hakimiyeti ve cerrahi
deneyiminden etkilenmektedir.
4. Vaginal histerektomi ucuz, morbiditesi az olan bir yöntemdir. Dessensus
uterinin yetersiz olduğu, adneksiyal kitle mevcudiyeti, intraabdominal
patoloji ve adezyonların olduğu düşünülen hastalarda, laparoskopik yardımlı
vaginal histerektominin deneyimli cerrahlar tarafından uygulandığı takdirde,
abdominal histerektomiye göre daha az invazif bir operasyon olduğu
inancındayız.
5. Doğru endikasyon konulan hastalarda LYVH ilerde abdominal
histerektomiye giderek artan oranda alternatif olacaktır.
26
7. KAYNAKLAR
1. Benrubi GI. History of hysterectomy. J Fla Med Assoc, 1988; 75: 533-538
2. Pokras R. Hysterectomy, past, present and future. Stat Bull Metrop Insur Co, 1989: 7012-
7021.
3. Pokras R.Hysterectomy: past, present and future, Stat Bull Metrop Insur Co 1989; 70.12-21.
4. Donahue V, Cole P, Nothman M. Elective Hysterectomy: Pro and Con. The N Eng J Med,
1976; 295:264-268.
5. Mc Pherson K, Wennberg JE, Havind OB, Clifford P. Small area variations in the use of
common surgical procedures: An international comprasion of New England, England and
Norway. N. Eng J Med, 1982; 307: 1310-1314.
6. Coulter A, Mc Pherson K, Vessey M. British women undergo too many or too few
hysterectomies. Soc Sci Med, 1988; 27: 987-994.
7. Carlson K, Nichols D, Schiff L Indications for hysterectomy. The N Eng J Med, 1993;
March: 856-860.
8. Fosterdy LC, Grimes DA, Riggs JA. Hysterectomy in the US. Obstet Gynecol, 1993; 62-
203.
9. Swayder JM. Laparoscopically assisted vaginal hysterectomy. Obstet Gynecol Clin North
Am 1999; 26 (1): 169-87.
10. Hasson HM. Carvikal removal at hysterectomy for benign dissease: risk and benefits, J
Reprod Med, 1993; 38: 781-790.
11. Mattingly R, Thompson J. Abdominal hysterectomy forbenign disease. The Linde’s
Operative Gynecology. 6th. Ed., New York: Macmillian Company, 1985: 222-244.
12. Kaer O, Ikle AF. Uterus ameliyatları jinekolojik cerrahi atlası. 5. Baskı, İstanbul: Tayf
Ofset, 1987. 69-79.
13. Cruikshank SH, Davies J. Kadın Genital Yollarının Klinik Anatomisi. Danforth Obstetrik
ve Jinekoloji. 6. Baskı, İstanbul; Yüce Dağıtım Yayım A.Ş., 1992; 120.
27
14. Kempers RD. Dysfunctional uterine bleeding. Sciarra Gynecology and Obstetrics. Revised
edition, Philedelphia: Pharma Medikal, 1987; 126.
15. Wilcox SL et al. Hysterectomy in the United States 1988-1990. Obstet Gynecol, 1991; 62:
549-555.
16. Grimes. DA. Frontiersof operative laparoscopy: A rewiev and critique of the evidence. Am J
Obstet Gynecol 1992; 166. 1062-71.
17. Douchette RC, Scott JR. Comprison of laparoscopically assisted vaginal hysterectomy with
abdominal andvaginal hysterectomy. J Reprod Med 1996; 41. 1-6.
18. Fylstra DL. Carter JF. Laparoscopically assisted vaginal hysterectomy in university
hospital: Decreasing the need for abdominal hysterectomyand increasing resident experience
in vaginal surgery. J Reprod Med 1996; 41. 497-503.
19. Riccardo Marana, Mauro Busacca, MD. Laparoscopically assisted vaginal
hysterectomyversus total abdominalhysterectomy: A prospective, randomized, multicenter
study. Obstet Gynecol 1999; 180:270-5.
20. Robert L. Summit, Jr, MD. A Multicenter Randomized Comparison of Laparoscopically
Assisted Vaginal Hysterectomy andn abdominal Hysterectomy in Abdominal Hysterectomy
Candidates. Obstet Gynecol 1998; 92:321-6.
21. M. Bülent Tıraş. Comparison of Laparoscopically assisted vaginal hysterectomy with
abdominal and vaginal hysterectomy. A prospective study. T Klin Jinekol Obst 2000, 10:178-
184.
22. Daniell JF. Kurtz BR, McTavish G et al. Laparoscopically assisted vaginal hysterectomy.
The initial Nashville, Tennessee experience, J Reprod Med 1993; 38:537-42. Meikle SF,
Nugent EW, Orleans M. Complications and recovery from laparoscopy-assisted vaginal
hysterectomy compared with abdominaland vaginal hysterectomy. Obstet Gynecol 1997;
89:304-11.
23. Pelosi MA, Kadar N. Laparoscopically assisted hysterectomy for uteri weighing 500 g or
more. J Am Assoc Gynecol Laparosc 1994; 1:405-9.
28
24. Dorsey JH, Steinberg EP, Holtz PM. Clinical indications for hysterectomy route. Patient
characteristics or physician preference? Am J Obstet Gynecol 1995; 173.1452-60.
25. Boike GM, Elfstrand EP, DelPriore G, Schumock D,Holley HS, Lurain JR.
Laparoscopically assisted vaginal hysterectomy in a university hospital: Reportof 82 cases
and comparison with abdominaland vaginal hysterectomy. Am J Obstet Gynecol 1993;
168:1690-701.
26. Johns DA, Carrera B, Jones L, DeLeon F, Vincentn R, Safely C. The medical and
economic impact of laparoscopically assisted vaginal hysterectomy in a large, metropolitan,
not-for-profit hospital. Am J Obstet Gynecol 1995;172.1709-19.
27. Shen CC, Wu MP, Lu CH, Hang EY, Chang HW, Huang FJ, Hsu TY, Chang SY. Short-
and long-term clinical results of laparoscopic-assisted vaginal hysterectomy and total
abdominal hysterectomy. J Am Assoc gynecol Laparosc. 2003 Feb; 10 (1).49-54.
28. Phipps JH, John M. Nayah S. Comparison of laparoscopically assisted vaginal
hysterectomy and bilateral salpingo-oophorectomy with conventional abdominal
hysterectomyand bilateral salpingo-oophorectomy. Br J Obstet Gynaecol 1993; 100:698-700.
29. Nezhat F, Nezhat C, Gordon S, Wilkins E. Laparoscopic versus abdominal hysterectomy. J
reprod Med 1992;37:247-50.
30. Lenihan, JP Jr, Kovanda C, Cammarano C. Comparison of laparoscopic-assisted vaginal
hysterectomy with traditional hysterectomy for cost- effectivenes to employers. Am J Obstet
Gynecol. 2004 Jun; 190 (6): 1714-20, discussion
29
8. ÖZGEÇMİŞ
Adı Soyadı : Ümmügülsüm DOĞAN
Doğum Tarihi/Yeri : 08.05.1976/TARSUS
Medeni Durumu : Evli
Adres : Turgut Özal Bulvarı Aydın Sitesi
A/Blok Kat: 10, Daire: 19
Seyhan/ADANA
Telefon : (0 322) 239 51 52
Fax : ---
E-mail : [email protected]
Mezun Olduğu Tıp Fakültesi : Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi
Varsa Mezuniyet Derecesi : Tıp Fakültesi Birincisi
Görev Yerleri : Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi
Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim
Dalı
Dernek Üyelikleri : Türk Jinekoloji Derneği
Alınan Burslar : ---
Yabancı Dil(ler) : İngilizce
Diğer Hususlar : ---
30