36
MÜSLÜMAN RAP KÜLTÜR SANAT DERGİSİ NİSAN 2010 SAYI 4 KUTLU DOĞUM 2010 • RACHEL CORRİE • KORAY ŞEN THE SOUND OF REASON OUTLANDİSH THE FACULTY NEW MUSLİM COOL DEEN TİGHT • RAP NAATLER 1001 MÜSLÜMAN İCADI İHH KONVOYU MUSLİMHİPHOP

Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

Embed Size (px)

DESCRIPTION

KUTLU DOĞUM 2010 • RACHEL CORRİE • KORAY ŞEN • THE SOUND OF REASON • OUTLANDİSH • THE FACULTY • NEW MUSLİM COOL • DEEN TİGHT • RAP NAATLER • 1001 MÜSLÜMAN İCADI • İHH KONVOYU • MUSLİMHİPHOP

Citation preview

Page 1: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

MÜSLÜMAN RAPKÜLTÜR SANAT DERGİSİ NİSAN 2010 SAYI 4

KUTLU DOĞUM 2010 • RACHEL CORRİE • KORAY ŞEN THE SOUND OF REASON • OUTLANDİSH • THE FACULTY NEW MUSLİM COOL • DEEN TİGHT • RAP NAATLER1001 MÜSLÜMAN İCADI • İHH KONVOYU • MUSLİMHİPHOP

Page 2: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4
Page 3: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

Müslüman RapOnline Kültür Sanat DergisiNisan 2010 Sayı:4www.issuu.com/[email protected]

EditörKadir Özbey

YazarlarKadir ÖzbeyCeren CihanMihrimah MoraZuhal Altuntaş

Grafik-TasarımKadir özbey

Alıntı yapılan bütün yazarlara teşekkür ederiz. Katkılarıyla destek olan elmoro4life .com Türkçe forum kullanıcılarına, ve Bedri'ye ayrıca teşekkürler.Yayına katılım konusunda ki isteğinden dolayı Nefise Selma Pala'ya ve çok özel röportajı ve Kapak illustrasyonu nedeniyle Koray Şen'e teşekkür ederiz.

http://www.facebook.com/pages/Musluman-Rap/18029991166

Bizim Kahramanımız Kim?

Çölün ortasında bir şehir... Yaratıcılarını unutmuş insanlar. Seçilmiş olan bir kişi tüm herşeyi değiştirebilir mi? Köklü ve yanlış gelenekler ve bu geleneklerin üzerine inşa edilmiş bir sistem kolay kolay değişebilir mi?

Çölün ortasında bir şehir... Ve bir Peygamber. Gücünü sadece Allah'tan alan. Sadece bir kişi herkesin onu güvenilir bildiği, sözünden herkesin emin olduğu. Öyle ki O, " Size şu tepenin arkasından bir düşman ordusunun geldiğini söylesem bana inanır mısınız?" dediğinde hepsi ona inandıklarını beyan ettikleri halde. İş hakikati kabul etmeye geldiğinde, kulaklarını mühürleyip duymamışlardır.

Peygamberimiz; cömertliğin, merhametin, hoşgörünün ve bütün iyi niteliklerin mükemmel uygulayıcısıydı. O bizler için mükemmel bir örnek. O Kuran'ı yaşayandı, yaşayan Kuran'dı.

Hz. Muhammed, en çok tanınması gerekendir. En çok bilinmesi gereken. O bir kişiyken başladığı mücadelesini bugün ümmeti olarak bizler bir buçuk milyar insan yaşatıyoruz. Kuran'a sıkı sıkı sarılırken, bizi onunla tanıştıran peygamberi hayatımızın merkezine almak hayatı yaşanılır kılacaktır.

Peygamberimiz, öğretmenimizdir bizim, kahramanımızdır. O yüzden onu daha çok tanımalı, daha çok tanıştırmalıyız hayatımızla.

Page 4: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

Aşk ehli taşı gediğine koymuş:

Muhabbetten Muhammed oldu hasıl

Muhabbetsiz Muhammed'den ne hasıl?

Çölde açan bir güldü o. Rengi solmaz, kokusu tükenmez bir gül. Sevginin bedelini ödeyen Yakub gibi, uzaktaki Yusuf'u koklayan bir yürekle gözlerini takas edenler alabilirdi o gülün kokusunu.

Aşkı ve acıyı ondan öğrendik. Yaşamanın ve ölmenin, ölmeden önce ölüp öldükten sonra yaşamanın sırrını o öğretti bize. Göklerin sofrasını o açtı önümüze. Onun sayesinde tenezzül buyurdu Allah yüreklerimize.

Evet, aşkı ondan öğrendik: Sevdi ama sevdaya "kara" çalmadı. Sevdanın yüzünü karartmadan sevmeyi beceremeyenlere, "ak sevda"yı öğretti. Aşka istikamet açısı verdi. Sadece o açıyı takip edenler aşkın sırrına erdi.

Başkalarının öğrettiği aşk sahibini tutuklayan bir tutkuya dönüşüyordu. Onun aşk öğretisi ise sahibini özgür kıldı. O aşk çizgisini izleyenler sevdikçe özgürleştiler, özgürleştikçe sevdiler ve sonunda hayatı bir demet muhabbete dönüştürdüler; muhabbete, yani insanın harcadıkça çoğalan tek sermayesine...

İman etmedikçe cennete giremezsiniz" diyordu; fakat daha müthiş, insanı iliklerine kadar sarsan bir şey daha söylüyordu: "birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş sayılmazsınız!" Bu, imanı yetiştiren toprağın sevgi olduğunu ifade etmekti. Muhabbetin yürekte istikrar bulmuş hali olan iman, ancak sevgi toprağında boy verebilirdi.

Dahası "Mü'min, seven ve sevilen dost olan ve dostluk kurulandır, sevmeyen ve sevilmeyende, dost olmayan ve dostluk

kurulmayanda hayır yoktur!" diyordu. Sadece demekle kalmıyor, bu sözün nasıl hayata dönüştürüleceğinin en güzel örneklerini de veriyordu.

Onun sevgisi, canlıları aşıp cansızları dahi kuşatıyordu. Uhud için diyordu ki; "Uhud, o bir dağ; ama o bizi sever, biz de onu severiz!"

Dağla sevişen, dağı seven ve dağ tarafından sevildiğini farkeden bir yürek nasıl bir yürektir? Bu insanı yürekten sarsan muhabbet dersinin, bizim özlemeyen, sızlamayan, yanmayan, inlemeyen, sevmeyen, duyarsız, taşlaşmış ve hatta taştan daha da katılaşmış yüreklerimizde yaptığı yankı nedir?

Modern birey anlayabilir mi bu tavrı? İçinde yürek yerine taş taşıyan modern insanda nasıl bir karşılık bulur bu davranış? Şairin "Şarkı görmez, garbı bilmez, görgüden yok vayesi/Bir utanmaz yüz yaşarmaz göz bütün sermayesi" dediği bedeviden bozma, köylülüğe müptela, varlıkla sınanınca lümpen kaprislerine, yoklukla sınanınca aşağılık komplekslerine kapılanlar, nasıl anlar ve anlatır, nasıl yaşar ve yaşatırlar bu muhabbeti/Muhammed'i?

Muhabbeti Muhammed'den öğrenenler ölmemenin sırrını da öğrenmiş oldular. İşte onlardan biri, bu sırrı şu dizelerle açığa vurdu:

Âşık öldü diye salâ verirler

Ölen hayvan imiş âşıklar ölmez

Âşıkların ölmeyeceğinin ondan güzel kanıtı olur mu? Muhabbetin merkezi olan gönülden yola çıkarak anlayın bunu: Birine "alçak" derseniz hakaret etmiş olursunuz, "alçak gönüllü" derseniz iltifat. Çünkü gönül öyle yüce bir makam ki, kendisine ilişen alçaklığı bile elinden tutup katına yüceltir, "alçak

MUHAMMED MUHABBETTİR, MUHABBET MÜEBBETTİR

Page 5: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

gönüllülük" bir yücelik olup çıkar.

Acıyı da "Ben hüzünlerin peygamberiyim!" itirafında bulunan o Ufuk İnsan'dan öğrendik: Saçları sevdiklerinin ölümüyle değil, Allah'la ilişkisini örselememek uğruna gösterdiği çabayla ağaran Yüce Önder, Kutlu Rehber'den. Çağların günahını yıkamak için gece yarıları saldığı gözyaşları, yattığı şilteyi ıslatıp Aişe'yi uyandıracak kadar sel olup çağlayan Ayaklı Kur'an'dan.

Bu soylu acı değil miydi, Hıra'da kendi ruhunu yeniden doğuracak bir sancıya ebelik eden? Buna insanın oluş sancısı da diyebilirsiniz. Baksanıza o okyanus misali kutlu sancıdan payına bir damlacık düşenler, yaşadıkları çağın, 'nükleer güç merkezlerinin' dahi yanında yaya kaldığı etkinlikte birer 'gül ve güç merkezi' oluyorlar!

Çağın Ebu Cehillerinin onu anlamasını, onu sevmesini kimse beklemesin. Değil mi ki o, atası İbrahim gibi insanlığa şeytanı, şeytanları taşlamayı öğretti. Şeytan ve dostları da o gülü ve onun gül yüzlü dostlarını taşlayacaklardır.

Ben modern Ebu Cehillerin yaptığından daha çok, ona ümmet olduğunu söyleyenlerin yaptıklarının onu üzdüğünü düşünüyorum. Onun mirasına sahip çıkması gerekenler, sadece sakalına ve hırkasına sahip çıkıp onun öğretisini çağın dışına atmakla onu daha fazla üzüyor olsalar gerek.

(.........)

bu satırları bitirmeden, o insan güzeline bir maruzatım var:

Seni çok özledik, bizi bu çağa karşı dik tutan senin kokundur:

Yel essin Ya Rasullallah...

Kokun gelsin!

Mustafa İSLAMOĞLU

Page 6: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4
Page 7: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

Rachel Corrie, empatinin vicdan son yüzyılda hayat bulduğu önemli bir hikayenin kahramanıdır. Amerika'dan Filistin'e gitmiş ve burada İsrail buldozeriyle öldürülmüştür.

bugün onaltı mart.

ikibinüç yılının mart ayındaki karahaber'in üzerinden geçen yıllara rağmen birilerinin bir yerlerde yüreklerinin sızlaması tufanlara gebe yerküreyi koruyor.

ne demişti rachel:

''cesaret de büyür mü ?''

evet, dünyanın suratına karşı bu sorgulamayı yaptığında henüz üç yaşındaydı !

annesi bu soru karşısında gelecekte onun yüreğiyle birlikte büyük bir misyonu kuşanacağının sinyallerini almıştı sanki..

ne oldu;

kalbinde közlenen sevdası, çelikten kurulan dağları eritecek güce ulaştığında yola düştü.

bir seferi idi o !

kalbine ummanları doldurup filistin'e geldi.

hani, şu herkesin ''of, aman'' çektiği, üstadın ifadesiyle; ''kucağına meyve tabaklarını doldurup karşısına geçtikleri tv'de hergün muhtelif ölüm haberlerine ceset kesildikleri beldeye yani !''

sözde kardeşlerimiz diyerek arada bir, garip feveranlar tutturduğumuz kardeşlerimize, bizden daha iyi kardeş oldu.

sevdalarına omuz verdi.

bağrını onlarla birlikte açtı buldozerlere;

gözlerine doğru çevrilen namlular bakamadılar onun tarafına.

o dedi ki:

''olimpiya ve refah keşke kardeş olsa !''

o zaten kardeş olmuştu refah ile.

fakat o su katılmamış bir yüreğin üzerinde yüzen, yürekten bir gemiydi ve gözlerini bir parmağıyla kapatıp kenara çekilenlerden değildi.

fakat , şöyle de oluyordu;

kağıttan gemilerini yüzdürenlerin tabanlarından asfalta yapışan yağlar, geriden gelen nesillerin de ayaklarını kaydırıyordu !

sen bizim kardeşimiz oldun rachel corrie.

bir onaltı mart sabahına daha seninle açtık gözlerimizi.

bugün birkez daha güneş tebessüm ediyor yüreklerimize . .

/ tam bir yıl önce, otuzuncu harf edebiyat ve düşünce dergisi onaltı mart'ı, rachel corrie'nin filistin'de bir buldozer altında kasten ezilerek öldürülmesinin yıldönümünü, bir kalp dönüşümü yapmayı hedefleyerek dünya vicdan günü ilan etti. /

metne dair son, sevdaya dair birkez daha ön söz:

''16 mart 2003' de israil tarafından ezilerek öldürülen barış gönüllüsü rachel corrie anısına dünya vicdan gününüz, vicdanınızın özgürleşmesine vesile olacaksa kutlu olsun.''

DÜNYA VİCDAN GÜNÜ

Selman Maltaşwww.cemaat.com

Page 8: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

SAĞDUYUNUN SESİ

Halen üzerinde yaşadığımız evren farkındaysanız gün geçtikçe ne de çekilmez bir hal almakta. Diplomatik savaşlar, çığrından çıkmış çıkar siyasetleri, düşündürücü çevre sorunları vs vs. İşte bazıları bu kaosun farkında olacaklar ki ‘’help me change the world’’ çığlıkları ile birşeyler yapma çabasında. Evet 2006 yılında çıkardıkları ve grupla aynı adı taşıyan ‘’The Sound of Reason’’ albümleriyle The Sound of Reason grubu,aslında herkesin bir şeyler yapılabileceğini gösteren mütevazı bir grup. 20li yaşların ortasındaki Montreal'den çıkma iki genç lisede müzik sınıfında tanışırlar ve bu tanışma ilerde oluşacak sıkı dostluğun belkide ilk habercisidir. Daha sonra ikisi birlikte Ottawa Üniversitesi'ni kazanırlar. Francis ticaret alanında eğitim görürken Ku ise siyaset bilimi üzerine eğitim alır. Fakat üniversite yılları onlar için, lisede yüreklerinde oluşan müzik kıvılcımının artık giderek kocaman bir yangına dönüştüğü zamandır. Bir karara varırlar:asıl yapacakları iş müzik olacaktır. Bu düşücelerini hemen hayata geçirirler. Ku’nun evinin arka bahçesindeki barakada müzik çalışmalarına başlarlar. Gün geçmeden ekibe Francis’in küçük kardeşi Eric (davul), Johnny(ritm gitar) ve Haider (bassist) katılır. Taşlar yerine oturdukça da Francis ve Ku ikilisi albüm için gerekli olan şarkıların sözlerini ve müziklerini yazmaya başlar. Aslında bu,onlar için işin zor olmayan kısmıdır. Çünkü lise yıllarından beri duyarsız kalamadıkları herşey onların şarkılarında yer bulmuştur. Zaten daha sonra yaptıkları açıklamalarda ‘’dünyaya fayda sağlamak ve fakir insanlara yardım etmek’’

amacıyla grubu kurduklarını belirtmişlerdir. Ve harcanan yoğun emekler sonucu 2006 yılında grupla aynı adı taşıyan The Sound of Reason (Sağduyunun Sesi) albümü müzik marketlerin raflarında yerini alır. Nitekim albüm gayet başarılı olur. Sonrasında bir çok yerde hatrı sayılır sayıda konser düzenlerler. Şüphesiz bunlardan en görkemlisi 2500'den fazla kişinin bulunduğu Wimbley arenadaki İngiltere konseridir. Bu konserin getirdiği ses epey yüksek olacak ki daha sonra Ürdün, Kuveyt, Dubai gibi birçok yerden konser davetleri alırlar. Bunlarda 2007'de Ürdün'ün başkenti Amman'da barış projesi kapsamında verdikleri konser grubun ciddi anlamda tanınmasında ve bir o kadar da takdir görmesinde etkili olur. Ayrıca bu konserde dünyaca ünlü rapstar Sean Paul de sahne alır ve de böylece tüm bu görkemli konserlerin etkisiyle TSOR artık tanınmış ve saygı gören bir grup olma yolunda ciddi adımlar atar.

DÜNYAYI DEĞİŞTİRMEMİZE YARDIM EDİN!Francis ve Ku ikilisi tüm insanlığa seslenir aslında icra ettikleri müzikle.Kimbilir, belki de gerçekten dünyayı değiştirme vakti gelmiştir…

Page 9: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

BIÇAK ETKİSİ YARATAN ŞARKILAR

Albümdeki şarkılara gelince, hiç şüphesiz Francis ve Ku bu albümde ziyadesiyle titiz davranmışlar zira albümde yer alan 13 şarkıda birbirinden güzel ve de anlamları oldukça manidar. Bu şarkılar içinde en fazla öne çıkanlar Help Me Change The World(Dünyayı Değiştirmeme Yardım Et), Living To Die (Ölmek İçin Yaşamak), Empty World (Boş Dünya), Shoulder To Lean On (Omuz Sıkıştırmak İçin) ve grubun müzikal anlamdaki en başarılı çalışması, gözbebeği Palestine (Filistin).Albümde yer alan bütün şarkılar sözlerinin güzelliğinin yanı sıra hoş ritmleriyle de dikkat çekmekte... Örneğin Empty World şarkısının ‘’We’re living in an empty world, something that you’re used to’’ şeklinde tekrarlanan nakaratında Francis’in titrek, içli, melankolik sesi insanı ters düz etmek için birebir. Ya da hemen hemen bütün canlı performanslarında Shoulder To Lean On gerek Ku’nun, gerekse Francis’in muhteşem yorumlarıyla gönülleri fethetmekte. Ve tabii ki en önemli şarkıları,Palestine…

PALESTINE

Evet, bu şarkıyı başlı başına ayrı bir başlıkta incelenmeli çünkü bu şarkı, grubun hem müzik listelerinde hem de gönüllerimizde üst sıralara çıkmasında başrol oynamıştır.Kuşkusuz albümün en samimi ve bir o kadar da can yakıcı şarkısıdır Palestine. ’’Filistin çatışması gerçekten de çok ciddi bir sorun. Bütün bunlar Francis ve bana çok dokundu.Aslında bu şarkıyı yazmamızdaki asıl amaç orada yaşayan insanlara kalbimizden geçenleri ulaştırmaktı’’ der Ku ve ekler ‘’Babama her zaman sonsuz kere teşekkür ediyorum. Çünkü onun etkisiyle üniversitede siyaset bilimi okudum ve bunun sonucunda bu olaylara karşı kayıtsız kalmadım. Önceleri dünyada neler olup bittiğinin cidden farkında

Page 10: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

değildim’’. Eric te bu konu hakkında, ‘’Bu çocuklar (Francis ve Ku) bazen güzel bir mekanda oturur bana Filistinde ki durumları anlatırlardı. Hergün onlardan oradaki insanların ne yiyip ne içtiği, onların nasıl yaşadıkları hakkında çok şey öğrenirdim.’’ diyerek aslında ikilinin Filistin konusunda ne kadar hassas olduğunu dile getiriyor. Zaten ‘’Palestine, Palestine, Palestine /Always on my mind’’ (Filistin, Filistin, Filistin/Hep aklımdasın) sözleri de aslında her şeyi özetliyor.

BİR ŞEYLER DEĞİŞEBİLİR

Tüm bu insanları bilinçlendirme çalışmalarında grubu en fazla yoran konu ise insanların ümitsizliği ve pasifliği. Grup üyeleri bu konuda oldukça kızgın. Francis bu konuda ki sitemini şu sözlerle dile getiriyor: ’’Birçok insan ’Ben sadece kendi halinde bir insanım,ne yapabilirim ki?’ diyor. Bu bizi cidden çok sinirlendiren bir durum.Öncelikle kafanızı kaldırın ve bize bir bakın,iki adam tüm dünyayı dolaşıp,derme çatma külübelerden başlayarak bütün hanelerin içine girip,dünyanın sorunlarını dile getiriyor ve çözümler arıyoruz.Yani isteyen herkes birşeyler yapabilir.’’.Aslında bu düşüncesinde pek de haksız sayılmaz.

Kısacası gerek albümleri, gerek konser performansları gerekse politik düşünceleriyle The Sound Of Reason gerçekten de sağduyunun sesi olma yolunda bilinçli adımlarla yoluna devam ediyor. Kimbilir, belki de inatla birşeyleri değiştirebilirler…

YENİ ALBÜM YAKINDA

Bu arada grup 2-5 nisan tarihleri arasında Fransa'da bir organizasyona katılacak. Web sitelerinde yapılan duyuruya göre grubun "hope and fear" (umut ve korku) isimli yeni albümü yakında yayında olacak.

Grupla ilgili daha fazla bilgiye ulaşmak için, grubun resmi web sitesi olan;

www.thesoundofreason.com

ve grubun parçalarını dinlemek için resmi myspace adresi olan;

http://www.myspace.com/thesoundofreason

ziyaret edilebilir.

Küçük ayrıntılar

Francis grubun vokalistidir.Ku ise grupta rapper olarak varlık gösterir.

İkisi de (Francis ve Ku) İslam'a geri döndüler (Francis daha yakın bir zamanda). Ku'nun babası müslümandı fakat doğduğu günden itibaren Ku, Hristiyan olan annesiyle daha çok vakit geçirdiği için yirmili yaşının başına kadar İslamiyetle pek ilgilenmedi.

Francis Fitzgerald aslen İrlandalı, Ku Karimian ise aslen İranlıdır.

Ku nun gerçek adı ‘Kuhyar’ olup ‘dağların kardeşliği’ anlamına gelmektedir.

İkili lisede müzik dersinin yanı sıra diğer derslerde de oldukça başarılı olup öğretmenleri tarafından çok sevilmişlerdir.

Dünyaca ünlü rap grubu Outlandish, en büyük destekçileri ve ayrıca en iyi dostlarıdır. İki mütevazı ve bir o kadar da başarılı grup birçok konser etkinliğinde birlikte sahneye çıkmışlar ve deyim yerindeyse omuz omuza mücadele vermişlerdir. Hatta iki grubun üyeleri birbirleriyle o kadar kaynaşmıştır ki kendi aralarında bu iki grubu birleştirsek adını da Out of Reason ya da Soundlandish koysak gibi gülümseten muzip fikirler ortaya koymuşlardır. TSOR ayrıca ünü tüm dünyaya yayılmış nasheed müziğin başarılı ismi Sami Yusuf 'tan da tam destek almıştır.

Ceren CİHAN

Page 11: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

Kadir ÖZBEY

Yaptıkları müziği melodik rap olarak adlandırıyor. Gitar ve piyano seslerinin önde olduğu beatler üzerine pop ve rap vokaller yapıyorlar.

Minnesotalı, Müslüman rap grubu The Faculty, Mohamad Elmasry ve Taqee Khaled ikilisinden oluşmakta. Mohamad, yaklaşık 13 yıldır rap yapıyor. Mısır'dan Amerika'ya göç etmiş bir aileye mensup. Şu an Minnesota Üniversitesi'nde gazetecilik ve kitle iletişimi konusunda yüksek lisans yapıyor. Kısa süreli hedefi ise doktora yapmak. Taqee, grubun vokalisti. Bangladeş asıllı bir aileye sahip. Minnesota Üniversitesi'nde nöroloji eğitimi aldıktan sonra Minnesota halk sağlığı

okulu'nda epidemiyoloji alanında çalıştı. Çocukluğundan beri müzik eğitimi alan Taqee, piyano, saksafon ve gitar çalmaktadır.

The Faculty, derin siyasi ve manevi bilinç taşıyan konuları ele alır. Peygamberimiz (sav), ümmetin birliği, yoksulluk, Allah'a yakınlığın sürdürülmesi için mücadele, siyasi baskılar ve Müslümanlara karşı ayrımcılık konularına şarkılarında yer verir.

2008 yılında yayınladıkları ilk albümlerinden "Faces in the Crowd" (Kalabalıkta yüzler)isimli parçaya klip çeken grubun albümünde "Garden", "The shining" gibi birbirinden başarılı şarkıları yer almakta.

THE FACULTYFakülte'nin talebeleri, rap müziğin en sakin versiyonuna hayat veriyorlar. Piyano ve gitar seslerinin eşlik ettiği sıradışı bir rap müzik deneyimine hazır olun.

Page 12: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

KORAY ŞENKORAY ŞEN

Page 13: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

Bir süre önce Ammar114 ve Sayfoudin114'in "Wir halten dagegen" isimli çalışmaları

yayınlandı. Bu çalışma için hazırlanan kapak tasarımı ve avatarda Koray Şen imzası vardı. Koray Şen, styleislam.com'dan da tanıdığımız grafik ve fotograf sanaçısı. Aynı zamanda rap müziğe de gönül vermiş... Ancak bu kadarı yetmez Koray Şen'i anlatmak için en iyisi röportajımıza göz atmak...

Koray Şen kimdir? Bize anlatır mısınız?

Adım Koray Şen... 1974 doğumluyum... Baba toprağım Kastamonu... Azerbeycanlı bir eşim ve 9 aylık bir cadı tatlı bir kızım var, Almanya'nın Hattingen kentinde doğdum ve şu anda Bochum'da yasiyorum... Kendime ait bir işim var... Fotoğrafçı ve Grafiker olarak çalışmaktayım, ondan hariç senerlerdir Rap müzikle uğraşıyorum.

Grafik ve Fotografa nasıl ilgi duydunuz?

Bunu açıklayabilmem için biraz geriye dönmem gerekecek sanırım. Yani en başa... hersey Rap ve Hiphopla başladı, diyebilirim galiba.

İlk özgün çalışmalarım grafitiyle başladı. Benim hayatımda hiç bir zaman oyun salonları, diskotekler olmadı. Çünkü bunlar beni cezbetmiyordu.

Ne yazik ki burdaki gençlerin çoğu bu yaşamın içinde kaybolup gidiyorlar. Bizim yaşamımızda eğlenmek anlamında sadece müzik, grafiti ve breakdance vardı... Hepsini dört dörtlük beceremiyorduk ama niyetliydik diyeyim artık.

İlgi alanımız buydu, hele hele GRAFITI... Bizim gecelerimiz boyalarlar ve kaçamaklarla geçerdi ama çok mutluyduk yaptıklarımız

bize birer sanat eseri gibi geliyordu.

Grafitiyi seviyordum ancak bunun bir gelecek sağlamayacağını da biliyordum. İste bu ilgi ve bu heves nasıl calışma hayatında gerçekleşebilir diye çok düşündüm ve ilk adımı fotografçılığa attım. İnsanları, modelleri afişlerdeki gibi göstermek bana keyif veriyordu. Meslek okulunu bu dalda başarı ile bitirip, stajımı da bir fotografçının yanında yaptım. Orada bu konuda iyi oldugumu gördüm. Ama bir seyler bana yeterli gelmiyordu. Her ne kadar hevesim olursa olsun, beni tatmin etmemeye başladı. Benim özgün ve yenilikçi hayatım için başka seylerin eksikliğini fark ettim ve bu sebeple grafik tasarım ile ilgilenmeye başladım. Ama bir meslek olarak değil. Bu defa daha çok büyük hevesle ve kendi başıma atıldım ve herşey yavaş yavaş gelişti. Kendi kendime ögreninceye kadar çabaladım. Bu işi mutlaka başarmak ve daha iyi

Page 14: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

yapabilmek için tüm dikkatimi burada yoğunlastirdim. Maddi durumumun pek iyi olmamasına ragmen çoğu zaman bedava çalışmalar bile yaptım. Neyse zaman değisti elhamdulillah ve emeklerim boşa çıkmadı. Su anda ekmek paramı Logolarla, posterlerle, web siteleriyle, afişlerle, grafiklerle ve çesitli müzik çalışmalarıyla kazanıyorum.

Styleislam'ın çalışmalarında Grafiti ve Kaligrafi'nin izleri var. Siz kendinizi bu anlamda nerede görüyorsunuz?

Bizim için urban street style en iyi gösteren sanat, Grafitidir. Bunu geleneksel ve tarihsel kaligrafi ile kombine etmek mümkündür. Her ikisinin de özeliği el sanatı olması ve yapılan çalışmaya kendine ait güçlü bir ruh vermesidir. Ayrıca her ikiside bence dünyanın en özel sanatıdır ve her ikisinide yapmak için sevmek ve uğraşırken de keyif almak gerekir… Biz kendimizi her ikisinde de buluyoruz.

Styleislam hem t-shirt, hem de slogan üretiyor. Sizin favori sloganınız hangisi?

Bu Cevaplandırmak çok kolay, mesaj olarak bence tabiki "MUHAMMAD & JESUS - Brother in Faith" ve "MAKE CAY NOT WAR". Design olarak "SABR" ama en çok giydiğim

T-Shirt "SALAM" dir. Dışarıda ki tanımadığım insanları böyle bir selamla karşılamak bana herhangi bir mesajdan daha funky (güzel) geliyor, bana gülerek geri selam bile verenlerde var. İYİ TİTREŞİM!

Styleislam.com'un video kliplerinin altında sizin adınız var. Müzikle ilginiz ne seviyede?

Styleislamda tüm videoları biz elimizden geldiği kadarıyla kendimiz yapıyoruz. Çocukluk yıllarında, Melih’le (Kesmen) beraber saçma amatör Kungfu filmleri bile çevirirdik, ama bunlar baska bir konu :)

Neyse, şimdilerde de yine Melih’le oturup Styleislam için neyi, nasıl ve kimi projelere dahil ederiz diye fikir üreticiliğinden, çekime ve kurguya kadar hepsini ikimiz birlikte yapıyoruz. Tabii ki akustik, sound ve müzik konusu da var. Bu yanliz bana kalıyor. Bunlarin dışında herşeyi Melih’le birlikte yapıyoruz..

Rap dinlediğinizi biliyoruz. Favorileriniz kimler. Tavsiye edebileceğiniz şarkılar var mı?

Bir kaç isim istiyorsan "Mos Def", "Common", "Talib Kweli", "GangStarr", isimlerini verebilirim. Sonra tut Public

Enemy’den ve "Run DMC" Oldschool zamana kadar git. En sevdigim Producerler "J Dilla" "Dj Premier" ve "Pete Rock" dur. Rap Müziği o kadar cesitli olabir ki... Kısa bir cevap vermek zor geliyor bana, çünkü rap müzik taaa çocukluk yıllarimdan bu güne eksilmeyen, hatta giderek fazlalasan bir aşk :) Yeter ki beatler "boom bip boboboom bip" yaparak ritimlerle ilham verdirebilecek olsun.

Ammar ve Sayfoudin için

Page 15: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

hazırladığınız albüm kapağı ve avatar beğeni topladı. Rap müzikle ilgili başka çalışmalarınız olacak mı?

"Wir halten dagegen" ilk Rap çalışmamız oldu. Ondan hariç albüm kitapçığı için bir kaç calışmam oldu.

Gelecekte planladığımız bir çok girisimlerimiz olacak inşallah... Su siralar Sayfoudin le beraber bir hayır kurumu için online albüm için çalışması yapıyoruz. Çesitli Rap ve R&B sanatçılarıyla çalışmaktayız. Beatler benim elimden geçecekler, yani prodüktör benim. Bununla beraber albüm kapağı ve fotograflar da benim elimden çıkacak İnşallah. Belki Melih

ve ben bunun için eski zamanlarda oldugu gibi bir defa daha mikrofona dokunacağız çünkü bu proje bizim için bir müslüman olarak gercekten çok önemli. Hem hayır işi hem de çocuklara yönelik bir fikir olması bize ayrıca bir güç ve istek veriyor. Tüm gelen paralarla Afrikalı yetim, öksüz ve ihtiyaç sahibi çocuklara yardım edilecek İnşallah. Burada MuslimeHelfen.org Hilfsorganisationla (Almanya Hayır kurulusu) birlikte çalismalar olacak. Şu anda çalışmalar sevindirici sekilde iyi ve yolunda gidiyor, az sürücek ama biterse sizi duyaracağız.

Web siteniz faal değil henüz, ne zaman faaliyete geçecek?

Page 16: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

İnsallah bir iki ay sonra diye umuyorum. Şu anda portfoliomla (sanatçının kendi tasarım koleksiyonu) uğraşıyorum. Sitemin içinde fotograflar, grafikler, logolar, müzikler, videolar olacak ve çok yönlü olmasını istedigim bir güzel portfolio için harıl harıl çalışıyorum. Bunun için zaman ayırmak o kadar kolay olmuyor. Annem bile benden şikayetçi oluyor :(

Müslüman Rap dergisinin tasarımını nasıl buldunuz?

Gercekden beğendim ama bana böyle birşeyi sormasaydın keske. Yani benim gibi birisine sormanı tavsiye etmem. Çünkü benim gibi grafikerliği seven ve

bu konuda hassas davranan birine sorarsan mutlaka bir yerde birşeyi değistirmek için birseyler bulur... Şaka Şaka.. Böyle bir Dergi yaptiğin için çok sevindim. Çünkü bizim Müslümanlar için bence daha çok buna benzer dergi/magazin/forumlar gerekiyor... Eline sağlik... Gercekten iyi olmus, bol başarılar.

Son olarak okurlarımıza vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Hmmm, ne desem simdi bilmiyorum, akil hocalığı da yapmak istemiyorum... onun için benden sadece bir

"ALWAYS KEEP IT REAL" gelsin :)

Sağda Koray Şen'e ait tasarımlar...

Page 17: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4
Page 18: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

Çok sonra öğrenecektim bilinçsizce yaptığım bu hareketlerin her birinin bir manası olduğunu. O fısıltıların aslında beni benden çok Bilen’e “içimi dökmem”, teşekkür etmem, özür dilemem için vesile olan tılsımlı kelimelerden müteşekkil olduğunu. Eğilmekle, iki büklüm yürüyen yaratıkları temsil ettiğimi ve hal diliyle: “Sana hamd olsun Rabbim. Beni iki büklüm yürüyen mahlukatın

gibi değil de , elif gibi dümdüz yarattın.”1 1dediğimi… Başım yerle birleştiğinde ancak farkına varabildiğim, yerde sürünüp emekleyen varlıklarla aramdaki mesafeyi bir şükür vesilesi olarak düşünmem gerektiğini. Fakat ilginçtir, bu ‘bilmek’ler çocukluğumun masumiyetine erişip de hayatımın ibresinin

1Davut Aydüz (Prof. Dr.), Namazı Anlayarak Kılmak, (Işık Yayınları, İstanbul 2008)

ONLARIN ‘BİR’ BİLDİKLERİ VAR Küçüktüm. Annemle birlikte eğilip kalkmayı oyun bellediğimden midir, yoksa ciddi bir iş addettiğimden midir bilinmez, dikkatle takip/taklit ediyordum yaptıklarını. Bütün bunları ne için yaptığım hakkında ise bir fikir yürütemiyordum elbet. Dudaklarını kıpırdatıyordu annem, kıpırdatıyordum. Eğiliyordu, eğiliyordum. Başını yere değdiriyordu, yerlerdeydi başım.

Page 19: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

ötelere kayması için yeterli olmayacaktı. Nisyanın kıskacındaki meşguliyetler yüzünden hep aksatacak, hep erteleyecektim.

Büyüdüm. “Sabır göstererek, namazı vesile ederek Allah’tan yardım dileyin. Gerçi bu çok zor bir iştir, fakat içi saygıyla ürperenlere değil.”(2/45) telkininin birincil muhatabı olduğumun umursamazlığı yapıştı benliğime. Büyüdüm, düşmanımın da şurada, yanı başımda büyüdüğünü seyrederek. Neden çok zordu bu iş, anladım. Ne çare, o kadar bakınmama rağmen ürperen bir kalp bulamadım yakınımda bir yerde.

İsyan kokan şarkıların bağrında yetişirken, yatışırken, çırpınırken, tiksinirken ben, bir hikaye anlattı bana kıtalar ötesinden üç kişi. Biri varmış ‘Aicha’ (bildiğimiz Ayşe) adında, Yahudi, Hristiyan ya da Müslüman… Biri varmış ‘Aicha’ adında, her güne O’nun adıyla başlayan. Ses var, görüntü yoktu henüz sürüklenirken bu grubun peşi sıra. Görüntü berraklaştı. Baktım, ‘farklı, garip’ (Outlandish) tiplerdi bu hikayeyi anlatanlar. Küpeli, uzun saçlı, geniş kot pantolonlu erkeklere kafirmiş gözüyle bakan bir altyapıdan beslendiğimi hiç belli etmemiş, hemen bağrıma basmıştım onları. İşte benim hikayem de böyle başladı.

Bu üç genç ne yapmaya çalışıyordu Allah aşkına! Nüfusunun yüzde üçü Müslüman olan Danimarka gibi bir ülkede… İki Müslüman, bir Hristiyan… Birlikte O’na şarkılar yazıyorlardı.

Öteki’ni kabullenmenin zor/laştırıldığı bir ülkeydi benimki halbuki, tarihindeki onca ‘hoşgörü’ karelerine inat. Öyle ya, biri “ayin, haç” diyordu, diğer ikisi “namaz, oruç, hac”… Ama hep bir ağızdan ‘inanç’ diyorlardı, ‘dua’ diyorlardı, ‘hoşgörü’ diyorlardı, biraz da ‘farkındalık’ ve ‘duyarlılık’… Nasılsa birlikte dillendirdikleri, ayrı ayrı söylediklerini geçiyordu her halükarda. Anlaşılan, bu

gençler ‘yarısı boş’ olan bir bardağa ne tarafından bakacaklarını kavrayabilmişlerdi ve kavratabilmekti dilekleri…

Bamtelime dokundu bir gün sözleri. Bir şeyler düğümlendi boğazımda. Şöyle başlıyordu biri: “Bu sabah uyandığımda, beni izledin ve Senle konuşmamı umdun, Birkaç kelime ile bile olsa fikrini sormamı, güzel olan bir şeyler için teşekkür etmemi istedin, Rabbim.” (Appreciatin’)

Hiç bu bakış açısıyla, bu kadar hissederek, Bir’isinin benden ufacık da olsa bir şeyler istediğini düşünmüş müydüm acaba?

“Fakat çok meşgul olduğumun farkına vardın. Giysilerime uyan ayakkabılarımı bulmaya çalışıyordum ve hazırlanabilmek için evin içerisinde koşuşturuyordum Biliyordun, durup selam vermek için birkaç dakikam vardı fakat yine de çok meşguldüm Bir an geldi, hiçbir şey yapmadan beklemeye başladım, sonra ayaklarımın hareketlendiğini gördün Senle konuşmak istediğimi düşündün, fakat ben telefona koşup bir arkadaşı aradım:

Page 20: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

‘Naber!’’ (Appreciatin’)

Kendime bile itiraf etmeden, her beş vakitten en az üçünde yaşadığım sahne gözlerimin önündeydi işte. Bir başka sahne ise diğerinden geliyordu:

"Tamam şimdi konuşabiliriz. Boş bir oda buldum fakat kalbimde hala tereddüt var Koridora göz attım, kimse yoktu, kapıyı kapattım Yeni ceketimi mi çıkarayım? Yo, onu yere seremem Bu konuşmayı ayakta yapmalıyım yoksa pantolonum kirlenecek En iyisi bir sandalyeye oturup kılmak çünkü biraz tembellik var üstümde Az kalsın perdeleri kapatmayı unutuyordum, kimse içeriyi görmemeli . Tam Sana birkaç kelime etmek üzereydim ki birileri içeri girdi. Utanmıştım, ayağa zıpladım ve salakça bir bahane buldum; güya bir şeyler arıyordum Bütün bunlar olurken beni sabırla izliyordun ve bana daha fazla şans vermeye hazırdın Bir gün, sonunda senle konuşacağımı umarak " (Appreciatin’)

Bilindik durumları bir film şeridi gibi kendi hayatımdan izlerken ise dikkatimi çekti çabaları, gayretleri ve O’nunla konuşma istekleri.. Belki camiden eli sopalı adamlar tarafından kapı dışarı edilmemişlerdi, ondandı. Belki biliyorlardı “kul ile şirk arasındaki perdenin namazın terkiyle ortadan kalktığını” (Müslim, İman 134), ondandı.

Elbette ben de farkındaydım “var olmamı bana verilmiş bir hak gibi gördüğümün” (If Only). Ben de eve yorgun argın geldiğimde bazen “aklımda O’nunla ilgili hiçbir düşünce olmadan uykuya dalıyordum.” (Appericiatin’) Ama… İşte zordu itiraf etmek… Bu “Outlandish” gençler ise O’nu anarken şarkılarının birçoğunda, müthiş bir emsal teşkil ediyorlardı dünyanın dört bir yanındaki

tüm ‘moro’larına. 2

“Kardeşim,” diyorlardı “acıya dayan Biz deri,kan, damar, kemik, ruh ve beyinle donatıldık. Güvensizliğe yer yok Hemen okuyup harekete geçmemiz gerek Sakın uyuma, namaz zamanı Seni yenmesine izin verme”

Bu samimi destek cümleleri Outlandish’i bir numara yapmaya yetmişti gönlümde. Evet, ümmet olarak dosdoğru -olmasa da- bir namazın ardından yapılan dualar dünyanın dört bir yanında, insanoğlunun acımasızlığının soğuk nefesi yüzüne çarpan tüm morolara Hızır olabilirdi, biliyorlardı. Fakat ümmetin gençliğinin küstahlığı ayandı arif olana:

“Onlar ibadet etmeyen bir gençliktiler. Mahallenin gençleri başka bir gün geri geldiler, Yaşlılara zamanınızı boşa harcıyorsunuz dediler. “Zaman mı? Onun hakkında ne biliyorsunuz?” diye cevapladı yaşlılar. ( … ) Umarım düşmeden önce dinler ve akıllanırlar, Onlara için dua ettim, akıllarını başlarına almaları için” (Someday)

Şimdi hiç şüphe yoktu ki uzak bir diyardan tüm gençliğin hallerine vakıf olan, derdiyle dertlenen, elini, nefesini uzatan birileri var. Benzer zorlukların farklı versiyonlarını yaşayan bizlerin ihtiyaç duyduğu ‘birlik’ düşüncesine farklı müzik kültürlerinin muhteşem ezgileriyle katkı sağlayan bu gruba kulak vermeli. ‘Bir’ bildikleri var…

“Zaman zaman başarabilen birileri olur, Gökyüzüne yükselen...

(…)

Ve umarım o sen olursun.” (Someday)

2 Moro, Outlandish tarafından "arkadaş (friend, homie)" anlamında kullanılan bir kelime.

Mihrimah MORA

Page 21: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

1. 571- Zekalite

571, Peygamberin hayatını kronolojik olarak aktaran bir parça. Sözler anlaşılır, beat konuya uygun, bu konuda Türkçe yapılmış en iyi rap naat.

2. Muhammad walks (Muhammed Yürüyor) - Lupe Fiasco

"İbrahim konuştuMuhammed konuştuVe Musa denizi ikiye böldü."

Şarkı naattan daha çok İslam'ı anlatmaya yönelik. Şarkıda İslam'ın temel prensiplerine yer verilmiş.

3. Islam ist die Warhei - Von der

islam is the truth. we follow Muhammed.who? we follow Muhammed.because he is the last messenger of Allah.İslam, gerçektir. Biz, Muhammed'i izleriz.Kimi? Biz, Muhammed'i izleriz.Çünkü o, Allah'ın son habercisidir.

4. Light upon Light (Işık üzerine) - The Brothahood

Yumuşak bir beat eşiliğin de nakaratlarını salavatların oluşturduğu şarkı.

http://www.myspace.com/thebruthaz

adresinden dinlenebilir.

Ahmed Mustafa Muhammad el-emin.Sıratal Mustakimin (Doğru yolun) gerçek tanımı.

5. For the prothets (Peygamberler için) - Native Deen

Native Deen'in hareketli ve perküsyon temelli bu şarkısında Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed'den bahsediliyor. Kronolojik olarak olayların sıralandığı şarkının temel

amacı Müslümanların tüm peygamberlere duyduğu derin saygıyı göstermekti.

"Ve bütün peygamberleri, insanlığa yolladı.

Biz, her biri ve herkes için dua ederiz."

6. Zamilooni - Native Deen

Native Deen'in ağır bir beat üzerine Zain Bhikha ile söylediği bu şarkı peygamberimizin ilahi mesajla ilk tanışması ve sonrasında olanları aktarıyor.

7. Do you know Him (onu tanıyor musun?) - Raihan feat. Mekka 2 Medina

Raihan'ın vokalleri ve salavatlarıyla, Mekka2Medina'nın Afrika temelli beatlerinin üzerine reggae tarzın da okuduğu şarkıda; peygamberimiz anlatılırken sık sık İslam2ın barış dini olduğu vurgulanıyor.

8. The Chosen One- Elevenfiftynine

Tyson Amir, Belike Muhammed ve Ishak tarafından kurulan eski rap grubu elevenfiftynine'ın unutulmaz şarkısı The Chosen One, kanun sesiyle beslenen ağır arabik beat'in üzerine içten bir samimiyetle peygamberi anlatıyor. Müziğin durağanlığı ve sözlerin naif ritmi bir soluklanma anı sonrası gelen "Ya Muhammed, ya Ahmet, ya Rasulallah, (SAV)" sözcüklerine ikinci dinlemeden sonra eşlik edeceksiniz.

9. Mecca to Medina - Tyson Amir

Kelimeyi Tevhid ile başlayan şarkı, kendine has bir beat. Arada arabik vokaller...

10. 1400 years ago (1400 yıl önce) - Baby Muslim

Şarkı ağır bir beat üzerine ara ara spoken word tarzda söyleniyor.

Kadir ÖZBEY

PEYGAMBERE RAP NAATLERDünya'nın farklı bölgelerinde rap sanatçılarının, Peygamber efendimiz için yaptığı on parçayı sizin için seçtik.

Page 22: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

Şubat ayı içinde İstanbul film Festival'inden sessizce geçip gitti New Muslim Cool. Yeni Müslüman bir rap sanatçısının, Müslüman olduktan sonra yaşadıklarını aktarıyordu film.

NEW MUSLİM COOL!

“Eğilip dua ettiğimde, kendimi ıslah etmeye çalışıyorum/ başımı eğip mütevazı olmaya ve dürüst yaşamaya çalışıyorum/ Yarının garantisi yok.” Hamza Perez (filmden)

Puerto Riko asıllı Amerikalı Hamza Perez uyuşturucu satan, çete üyesi hızlı bir gençken rüyasında 21 yaşında öleceğini görmüş. “Bir bakıma gerçekleşti” diyor filmde. Zira Perez 21 yaşındayken, mahallesine gelen Müslüman abilerle tanışıp İslam’ı benimsiyor ve önceki hayatına kapıyı kapatarak kendini inanç

doğrultusunda yaşamaya adıyor. Onunla tanıştığımızda dini içerikli hip-hop yapan, camiada sevilen bir müzisyen. Kendisi gibi bir grup Müslümanla birlikte Pittsburgh şehrine yerleşerek uyuşturucu ve sefaletin kol gezdiği fakir mahallelerde Müslümanlığın elçiliğini yapıyor. Arka planda 9/11 sonrası Amerika’nın Müslümanlara karşı aldığı genel tavır var; bütün Müslümanlara şüpheli gözle bakılan bir dönem; FBI herhangi bir bahaneyle Cuma namazı kılan grubun evini basıyor örneğin, sokağa evi 24 saat izleyen polis

Page 23: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

kameraları yerleştiriliyor. Bu arada Hamza, kendisine internet üzerinden bir eş buluyor ve iyi bir eş, iyi bir baba olmaya niyetleniyor. Bir yandan da hapishanede farklı inançlara sahip mahkumlara ders vermeye başlıyor. Böylece Hamza’nın yavaş yavaş olgunlaşmasına tanık oluyoruz. Öfkenin yerini anlama çabası alıyor, insanlığın kardeşliğinden bahsetmeye başlıyor. Kendisindeki dönüşümü anlatırken “Karşıma çıkan her insanı Allah’a yakınlaşmam için bir fırsat olarak görüyorum,” diyor. Musevi bir kadınla dinlerarası bir şiir projesine girişiyorlar. Resmi makamlar sudan bir sebeple onu hapishane işinden uzaklaştırdığında bile öfkelenmeden hukuki mücadeleye girerek çözüm arıyor. Karizmatik, hassas ve dürüst duruşuyla Hamza her gün inanç pratiğine derinlik katıyor, Yeni Müslüman – Cool da sizi bu süreci paylaşmaya davet ediyor.11

Film'den izlenimler

Film, otobiyografik tarzda. Geçmişte yaşanan olaylar yeniden canlandırılmış. Fakat bir film sürekliliği içinde değil. Arada hikayelere kaynaklı eden kişiler bir durum değenlendirmesi yapıyor. Bu da filme bir belgesel havası katıyor. Hamza'nın Müslüman olma hikayesi atlanılmış filmde, özellikle aile yaşantısı ve Müslüman cemaatin mescidi etrafında şekilleniyor film. Bazen heyecanlandırsada genel olarak yavaş ilerleyen bir film. Yine de çabası için takdiri hak ediyor. El Cezire ve San Francisco film festivallerinde ödüller kazanan filmin yönetmenliğini Jennifer Maytorena Taylor yapmış. Filmle ilgili daha fazla bilgi edinmek için;

http://www.newmuslimcool.com/

adresini ziyaret edebilirsiniz. Film fragmanını izleyip, şipariş edebilir. M-Team şarkıları dinleyebilirsiniz.

1 http://2010.ifistanbul.com/tr/Movie/new-muslim-cool

Mustafa Davis'in yönettiği.film şu soruya cevap arıyor. Hip hop inancı paylaşmak için mi yoksa bir marjinal bir hareket mi? Müziğin Müslümanlar için bir tabu olup olmadığını sorgulayan filmde Tyson Amir, Anas Canon, Amir Sulaiman, Lisa Garza, Hamza Perez, Napoleon, Aerosol Arabic, Adisa Banjoko, Kumasi gibi sanatçılarla yapılan mülakatlar yer alıyor. Bu güncel tartışmayla ilgili filmle ilgili daha fazla bilgi edinmek için;

http://www.deentight.com/

adresini ziyaret edebilirsiniz.

SAĞLAM DİNMüslüman rap sanatçılarının hiphop yoluyla inancını aktarması, genelekle yenilik arasında kaldıkları ikilemi anlatan belgesel bir film.

Kadir ÖZBEY

Page 24: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

Uygarlık tarihinin bugün ulaştığı noktada önemli payı olan İslam dünyasının bilim ve medeniyet tarihine yaptığı katkılar, Hilal TV'de gösterilen 1001 İcat Belgeseli'yle bir kez daha gün yüzüne çıkıyor. Prof. Dr. Salim El Hassani'nin başkanlığını yaptığı Bilim, Teknoloji ve Medeniyet Vakfı'nın çeşitli ülkelerden birçok akademisyenin katılımıyla hazırladığı 1001 Inventıon-1001 İcat kitabından yola çıkılarak hazırlanan belgesel, Müslümanların tıp, astronomi, şehir, ticaret, coğrafya başta olmak üzere günümüzdeki bilim ve teknolojinin alt yapısını oluşturan birbirinden ilginç icatlarını gözler önüne seriyor. Tarihe mal olan parlak fikirler ve onları gerçekleştirenler bu program ile meraklısına sunuluyor.

İLK AŞIYI MÜSLÜMANLAR VURDU

1001 İcat kitabı, Müslümanların tıp ve sağlık alanındaki buluşlarına ve hastane kültürüne büyük bir bölüm ayırıyor. Sağlık alanındaki uzmanlaşma ve branşlaşmanın İslam dünyasında çok erken dönemlerde başladığı vurgulanan kitapta, İslam tarihindeki hastane kültürü günümüze örnek olacak nitelikte karşımıza çıkıyor. Tıp dünyasında aşıyı ve ilk cerrahi aletleri de ilk kez kullanan da yine Müslüman bilim adamları. Kitapta, küçük kan dolaşımından Harwey'den üç asır önce ilk defa İbn Nefis bahsettiği dile getirilirken, Zahravî yüzden fazla cerrahi aletin mucidi ve büyük bir cerrah olarak anılıyor. Tarihte ilk katarakt ameliyatını yapan isim ise El-Mevsili olarak biliniyor. 980 – 1037 yılları arasında yaşayan İbni Sina, doktorların sultanı olarak tanıtılıyor. Eserleri Avrupa üniversitelerinde 600 sene temel kitap olarak okutulan Sina, hastalık yayan küçük organizmalara ilişkin araştırmaları, civa ile tedaviyi bulması, Pastor' e ışık tutması, ilaç bilimi konusundaki uzmanlığı, dış belirtilere dayanarak teşhis koyması, botanik ve zooloji konusunda

BİLİMİN SIRLARINI ARALAYAN KiTAP Prof. Dr. Salim El Hassani'nin 20 yıllık çalışmasının ürünü olan 1001 İcat isimli kitabı, Ortaçağ'ın üzerindeki önemli bir sırrın örtüsünü kaldırıyor: Bugün kullandığımız birçok teknolojik yeniliğin temelinde dünyanın dört bir yanındaki Müslüman âlimlerinin buluşları yatıyor.

Page 25: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

ortaya koyduğu eserleriyle hâlâ gündemde kalmaya devam ediyor. Kitapta, yarayı diğer dokulara zarar vermemek için boru içinden dağlama yapan, ameliyat esnasında kullanılan çengelin ucunu yuvarlak hale getirerek diğer organlara takılmasını engelleyen, bademcik ameliyatında alınan bademciğin kesilip dışarı çıkarılabilmesi için iki yönlü bir aleti kullanan ve idrar taşını kıran ilk aleti icat edenin de Müslüman bilim adamları olduğu ifade ediliyor. Müslüman bilim adamlarının ilk eczacılık uygulamalarında da imzası bulunuyor.

MÜZİĞİN TEMELLERİNİ ATAN KİŞİ: KİNDİ

Ayrıca müzik alanındaki icatlar ve gelişmelere de kitapta geniş yer veriliyor. Kitapta, 4 risaleden oluşan kitabından bahsedilen Kindi'nin 10 asır önce müziğin fiziksel ve matematiksel temelleri hakkında yazdıkları müziğin alt yapısını oluşturacak nitelikte olduğu vurgulanıyor. Kindi'nin kitabında zamanın ses teorisi olarak bilinen müzik sistemi, ses fiziği, besteleme bilgileri, enstürüman metodları gibi birçok müzik bilgisine rastlanıyor. Ticaret ve tarım alanında da ilk Müslümanların yaptığı öncülük de kitabın ilgi çeken bölümlerinden. Örneğin sekizinci yüzyılda ilk çek Müslümanlar tarafından kullanılmış. Hatta Bağdat'ta yazılan bir çekin çeşitli ülkelerde kullanılabildiği de kitapta ifade ediliyor. Yine tarım daki bir başka icat da Takiyyüdin Rasid tarafından icat edilen 6 silindirli pompa. Bu pompa sayesinde nehirlerdeki su, tarlalara çok daha hızlı ulaştırılmaya başlanmış. Yine İpek Endüstrisi de Müslümanlar tarafından geliştirilmiş. Kitapta bunlar gibi hepsi çağında önemli bir boşluğu dolduran 1001 buluşa ve dehaların hayatlarına yer veriliyor.

BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ?

Cebir ilmi al-Cabir tarafından icat edildi

"Sıfır" ilk defa Müslümanlar tarafından matematikte kullanılmaya başlandı. Harezmî modern Logaritmanın kurucusu.

Şifre çözme "kriptoloji" konusunda ilk kitabı El-Kindî yazdı 13. Savaşçı filmi Ibn Fadlan seyahatnamesinden hareketle çekildi.

Trigonometriyi coğrafya ilmine Müslümanlar dahil etti.

Tarihte ilk uçma denemesi İspanya'da Abbas b. Firnas tarafından paraşüt kullanılarak başarıyla gerçekleştirildi.

Ali Kuşçu'nun eserinde Kopernik'in evren modelinin çizimleri birebir bulunuyor.

Kâğıt İslam dünyasından yüz sene sonra Avrupa'ya geçti.

BİR KAÇ DEHA

Abdüsselam : ( 1926 - ) Pakistanlı Fizik Bilgini. İlk Nobel ödülü alan Müslüman bilim adamı.

Ahmed Bin Musa : ( 10. yüzyıl ) Sistem mühendisliğinin öncüsü. Astronom ve Mekanikçi.

İbni Rüşd : ( 1126 - 1198 ) Astronom ve matematikçi.

İbni Türk : ( 9. yüzyıl ) Cebirin temel ini atan İslam bilgini.

İdrisi : ( 1100 - 1166 ) Yedi asır önce dünya haritasını çizen coğrafyacı

Akşemseddin : ( 1389 - 1459 ) Pasteur'den önce Mikrobu bulan ilk bilim adamı. Fatih Sultan Mehmet'in Hocası olup, İstanbul'un Feth'inde büyük rol oynadı.

Ali Bin Abbas : (?- 994 ) İlk kanser ameliyatını yapan bilim adamı. Kılcal damar sistemini ortaya çıkaran kişi.

Biruni: ( 973 - 1051 ) Dünyanın döndüğünü ilk bulan ve Ümit Burnu, Amerika ve Japonya'nın varlığından bahseden ilk bilim adamı.

Cabir Bin Hayyam : ( 721 - 805 ) Atom bombası fikrinin ilk mucidi ve kimyanın babası...

Burak BERAYeni Şafak

Page 26: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

Eğer son yıllarda dünya gündemini az da olsa takip ediyorsanız bu sorular şüphesiz sizi de onulmaz bir kuşkuya sürükleyecektir. Ve biraz da olsa bu kuşkuyu takip etmeye, neler olup bittiğini anlamaya yönelik bir adım atmayı düşünürseniz, Murat Zelan’ın Amerika Diye Bir Yer Yok adlı kitabının size yol gösterme konusunda önemli bir kaynak olduğundan ve kuşkunuzu derinleştireceğinden emin olun.

Tepeden tırnağa yapaylıklarla dolu şu dünyada sormakta ve irdelemekte çok geç kaldığımız meseleleri hoş ve cesur bir dille okuyucuya sunan yazarın en büyük amacı belki de okuyucunun kafasında bir soru işareti uyandırmak. Kitapta Amerika’nın dünyamıza kazandırdığı(!) sun’ilikler ve yıllardan beri bize izlettirdiği senaryolar biraz da alay edilerek göz önüne serilmiş. Hala pek çoğumuzun gerçek sandığı olayların perde arkası ve ‘neyin ne olduğu’ gösterilmeye çalışılmış.

Aslında Amerika’nın biz Müslümanlara doğrudan yaptıklarından hepimiz haberdarız. Fakat sosyal ve ekonomik konulara gelince biz sadece kendi hayatımızı yaşıyoruz ve gerisine pek karışmıyoruz. Ama okuyacağınız bu kitap sizi Amerika ve dünya sahnesindeki gerçeklikleri düşünmeye ve anlandırmaya çalışmaya –bir nev’i- zorluyor. ‘Gerçek’ kavramınızı gözden geçirme ihtiyacı hissediyorsunuz kitaptan sonra. Öyle ki bir an gerçek konusunda şüpheye düşüyorsunuz. Ve can alıcı soru geliyor aklınıza: Ya dünyadaki yapaylığın kaynağı ‘süper güç’ Amerika gerçekte yoksa?

Sadece Amerika mı?

Peki sadece Amerika mı tüm suçu yüklememiz gereken? Seküler dünyanın baş aktörlerinden biri Amerika, bu doğru. Ama eğer bu dünya bu kadar maddiyat üzerine kuruluysa bunda bizim de payımız var. Biz değil miyiz önüne getirilen her şeyi gözü kapalı harcayan tüketim toplumu? Popüler kültür bizim hayatımızı da tamamen esir almış durumda. Bir Amerikalının ağzından: “Türkiye de aynı Amerika gibi oluyor: Harca, harca, harca...” Yine başka bir Amerikalı, Hilary Clinton, Türkiye gezisinde Türk ve Amerikan gençleri arasındaki en büyük benzerlik sorulduğunda facebook diyor. Yani biz de Amerikan nimetlerinden faydalanmakta en ufak bi sakınca görmüyoruz. Kitabın yazarı Murat Zelan’ınsa harika bir tesbiti var bu konuda: “Türkiye’deki McDonald’s şubelerinin diğer ülkelerdeki gibi ideolojik değil de ekonomik sebeplerden dolayı kapanması ne acı.” Ve yazarın da alıntıladğı Platon’un ‘Devlet’ adlı kitabından bir cümle: “İnsanlar eğrilik yapma fırsatını ele geçirdiklerinde bunu yapmakta tereddüt etmeyeceklerdir.” Belki de Amerika’ya eğrilik yapma fırsatını veren biziz de Amerika’nın tek yaptığı tereddüt etmemek!

Evet Amerika karşısında bir şeyler yapmamız lazım; Levi’s marka kot giyip kapitalizme küfretmekten başka bir şeyler. Bu kitap size bu konuda güzel fikirler verebilir. Okuma listenizin üst sıralarında olmayı gerçekten de hak eden bir kitap. İyi okumalar...

Amerika Diye Bir Yer Yok- Murat ZELAN, Birey Yayınları, 205 syf

AMERİKA DİYE BİR YER YOK!Amerika diye bir yer var mı? Hollywood diye bir yer var mı? Marilyn Monroe diye biri yaşadı mı? Elvis Presley hala yaşıyor mu? New York diye bir şehir var mı? İkiz Kulelere yapılan saldırı gerçek miydi?

Zuhal Altuntaş

Page 27: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

HZ. MUHAMMED'İN HAYATI2006 yılında okuduğum bu kitap için birşeyler yazmayı düşünüyordum ama kitabı bitirdikten sonra yazdığım bu notu eklemeyi daha uygun buldum.

Martin Lings eserinde islamın ilk kaynaklarını referans almış. Eseriyle Pakistan'ın verdiği siret ödüllerinden birini kazanmış. Eserince en büyük özelliği akıcılığı olsa gerek, okuduğunuz ilk andan son sayfayı çevirene dek kitabı elinizden bırakmanız pek mümkün değil. Dilinde ki sadeliği de unutmamak gerekiyor. Roman gibi olayların üzerine yoğunlaşılmış ve her olay farklı bir başlıkla aktarılarak okuyucunun olayları algılaması kolaylaştırılmış. Olayların, ilgili ayetlerle birlikte verilmesi de kitabın çarpıcı özellikleri arasında...

Buna rağmen bazı konuların yüzeysel olarak anlatılması ve okuyucuda sorulara yol açtığını düşünüyorum. Bu eseri beraberinde bir başka siyerle birlikte okumanızı tavsiye ederim.

Yazımı kitabın son cümlesiyle bitiriyorum.

"Şüphesiz, Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler, siz de ona salat edin ve tam bir teslimiyetle ona selam verin." (Ahzap: 56)

Page 28: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

Nedir bu MHH?

MHH, yani MUSLIM HIP HOP.COM; Dünyanın her yerinden Müslüman sanatçı ve grupları tanıtan, onlarla ilgili her türlü bilgiye ulaşımı sağlayan uluslar arası bir internet sitesi. Muslim hihop başlığı ile açılmış olsa da, nasheed, pop ve alternatif müzik kategorilerine de yer veriyor.

Site ilk olarak Şubat 2004"te kuruldu. Ama daha sonra sitenin adminleri işleri istedikleri gibi yürütemedikleri için Mayıs 2005" te kapatıldı. Altı aylık bir dinlenme döneminden sonra yeni bir vizyonla tekrar açıldı ve çok çabuk gelişerek tamamen interaktif bir topluluğa dönüştü. Şu anda sitede yüz on beşten fazla sanatçı ve grup yer alıyor ve her geçen gün artıyor.

Bu hızlı artış sanatçıların kalitesinden şüphe ettirebilir ama MHH bu konuda oldukça titiz. Sitede yalnızca profesyonel ve İslami içerikli mesajlar veren sanatçılara yer veriliyor. Onlara göre sanatçı sayısının hiçbir önemi yok, sanatçıda asıl aradıkları şey nitelik ve kalite. MHH"ye dahil olmak isteyen sanatçılar için belirledikleri kriterleri şu şekilde sıralıyorlar; İslami içerik, profesyonellik, kabiliyet, yaklaşım ve toplumu yönlendirme.

Nasıl bir amaçla kuruldu?

Mevcut popüler müzik piyasasında dayatılan fikirlerden farklı mesajlarla

gelen ve yepyeni şeyler vaad eden Müslüman genç müzisyenlerle Müslüman gençleri buluşturan sitenin bunun dışında çok önemli bir amacı daha var; insanlara İslam"da müziğin konumunu anlatmak. Aslında bu oldukça zor çünkü onların bu konuda hem İslami çevrelere hemde seküler çevrelere söyeleyecekleri çok şey var.

Birileri onları İslami olmamakla suçlarken birileri de onları hor görmeye çalışıyor. Özellikle İslami çevrelerin eleştirilerine yeni ve alışılmadık bir akımı tanıtmaya çalıştıkları için mağruz kalıyorlar. Ama onlar önyargılarla karşılaşma ve kabullenilmeme durumlarına karşı hazırlıklılar.

Siteye girer girmez karşınıza "bizi yargılamadan önce konumumuzu okuyun" diye bir yazı çıkıyor ve hemen yanında "islamda müzik"

MÜSLÜMAN MÜZİSYENLERİN BULUŞMA YERİMHH, yani Muslim Hip Hop; Dünyanın her yerinden Müslüman sanatçı ve grupları tanıtan, onlarla ilgili her türlü bilgiye ulaşımı sağlayan uluslar arası bir internet sitesi.

Page 29: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

diye bir yazının linki veriliyor.Bu konularda her türlü kafa karışıklığına, öneriye ve soruya açıklar. Sitenin çoğu yerinde "bize mesaj atın" yada "fikirlerinizi neden bizimle paylaşmıyorsunuz" gibi linkler var. Bu sayede insanların site yönetimiyle fikirlerini rahatlıkla paylaşabilmesi için olanak sağlanmış oluyor.

MHHnin islamda müzik konusunu kendi bulundukları yerden insanlara anlatmanın dışında başka misyonları da var. Haksızlıklar karşısında ses çıkarmak, Müslüman sanatçıların mesajlarını insanlara ulaştırmak, Müslümanlara yaratıcılıklarını kullanarak kendilerini anlatabilecekleri yeni bir yol göstermek, medya tarafından tüm dünyaya teröristmiş gibi yansıtılan Müslümanların gerçekte nasıl insanlar olduklarını ve İslam"ın gerçeğini müzik yoluyla anlatmak bunlardan bazıları.

Sitede neler var?

Sitenin içeriği genel olarak MHH kapsamındaki sanatçı ve grupları tanıtmak olarak belirlenmiş. Ama bunun dışında 24 saat yayın yapan bir radyo, üzerinde sitenin logosunu taşıyan ürünlerin online satışı yapılan bir alışveriş bölümü, site üyelerinin tartışma, bilgi ve düşünce paylaşımı yapma imkanı sağlayan bir forum, MHH kapsamında adı geçen sanatçı ve grupların yaşam öykülerini anlatan hikaye bölümü var.

Ayrıca İslami hiphop konusunda her türlü ayrıntılı bilgi, basında yer almış haberler ve MHH oluşumu hakkında ayrıntılı bilgi edinebileceğiniz bölümler var.

Özellikle alternatif müzik dinleyen arkadaşlara siteye bir göz atmalarını tavsiye ederim. Hatta sevmeyenlere de tavsiye ederim! Çünkü hızla büyüyen bu yeni kültürü en azından tanımak gerektiği kanısındayım.

MUSLİMRAP.COMMuslim Rap, Müslüman rap sanatçılarını bir araya getiren bir platform. Sitenin belirgin özelliği şarkıların ücretsiz olarak indirilmesini sağlamasıdır.

Bir çok sanatçıyı bir araya getiren platformda Abu Nurah, Blakstone, Masikah, Soldiers of Allah, Life-Convict, An Naser Productions, Mohammed Yahya, Quest-Rah, Asiatic Rebels, Farid, Kibris Ezan, W.o.g, Pearls of islam bulunuyor. Sanatçıların şarkıları indirilebildiği gibi şarkı sözleri de okunabilir. Bazı sanatçıların şarkılarını albüm şeklinde indirmek mümkün. Şarkıları site üzerinden dinlemek de mümkün aynı zamanda. Site de online alışveriş bölümü de mevcut. Buradan Müslüman gençler için hazırlanmış t-shirtler satın alabilirsiniz.

Site şu anda beta yayında, yayın ağının genişletilmesiyle birlikte daha geniş bir sanatçı ağı olacağını umuyoruz.

Gülsüm Kavuncuwww.dunyabizim.com

Page 30: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

Mutluluk Nerede?

Herkesin en büyük özlemi olan mutluluk acaba nerededir? Herkesin kendince bir anlam yüklediği vehayallerini süslediği mutluluk neden birçoğu için sadece bir özlem olmaktan öte gidememektedir?

Page 31: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

Hiç şüphesiz değerli olan bir şeyin elde edilmesi zordur. İnsanlar, değerli bile olsa kolay kazandıkları şeylerin

kıymetini bilemezler. Buna göre insanların çoğu, herkese kısmet olan bazı geçici mutlulukların farkında değildirler ve kalıcı mutluluğun ise adresi ya bilinememekte ya da yanlış yerlerde aranmaktadır.

Mutluluk, şu üç şeyin elde edilmesine bağlıdır: Kanaatkârlık, özgürlükve güvenlik. Kanaatsizliğin zıddı olan ihtiras, insanın içini bir kurt gibi kemirir ve mutluluk için gerekli olan gönül genişliğini yok eder.Özgürlüğün zıddı olan esaret, mutluluğu keşfedecek olan aklı ve onu yaşayacak olan benliği tahrip eder.Güvenliğin zıddı olan korku, kaygı ve tehlikeler ise mutluluğun giriş kapısı olan aklı ve gerçekleşme alanı olan gönlü felç eder ve mutluluk duygusunun hissedilmesini imkânsız hale getirir. Hayatta ihtiyaçların sınırı yoktur. Mutluluğu, çok mala sahip olmada arayanlar, akıl almaz bir yarışın içine girmektedirler. Arapça menşelibir kelime olan fakir, ihtiyacı olan kimse anlamına gelir. Zengine ise ğani denilir. Buna göre bir milyon lirası olduğu halde bir milyon liraya daha ihtiyacı olan kimse, bin lira ile yetinen kimseden daha fakirdir. Çünkü ilkinin hissettiği ihtiyaç daha fazladır ve kanaatkârlığın en büyük hazine ve mutluluk vesilesi olduğunun farkında değildir. Mutlu olmasını becerenler, malı mutluluk ortamına malzeme yaparlar, maldan mutluluk kotarmaya çalışanlar ise malın stres yapan ağırlığı sebebiyle o mala sahip olmanın vereceği geçici hazzı bile hissedemezler.

Bir zamanlar adamın biri birden bire gözlerini kaybeder. Hiçbir doktor onun gözlerine çare bulamaz. Erenlerden biri, “Hiç derdi olmayan birinin gömleğini gözüne sürersen gözlerin açılır.” şeklinde bir tavsiyede bulunur. Adam dertsiz birini aramaya başlar. Bir yerde hiçbir

derdinin olmadığını söyleyen bir çobanın varlığından bahsedilir. Adam çobanı bulur ve bir derdi olup olmadığı sorar: Çoban, “Allah’a hamdolsun hiçbir derdim yok” deyince âmâ adam, “O halde şu gömleğini çıkar da gözlerime süreyim.” der. Çoban, “İyi de benim gömleğim yok ki” diye karşılık verir. Çoban üzerine giyecek bir gömlek bulamayacak kadar yoksuldur ama onun bu yoksulluğu huzur yoksunluğuna sebep değildir. Buna göre mutluluğun ilk şartı eldeki ile yetinmek, kanaatkâr olmak ve ardı arkası kesilmeyen ihtiraslardan sıyrılmaktır.

Mutlu olmasını becerenler, malı mutluluk ortamına malzeme yaparlar, maldan mutluluk kotarmaya çalışanlar ise malın stres yapan ağırlığı sebebiyle o mala sahip olmanın vereceği geçici hazzı bile hissedemezler.

Özgürlük; insanın kendisi hakkında istediği kararı verebilmesi, iradesini istediği gibi kullanabilmesi ve faaliyetlerinde herhangi bir engelle karşılaşmaması şeklinde tarif edilebilir. Özgür insan, kişisel yeteneklerini geliştirebilir ve kendisini saygın bir birey olarak gerçekleştirebilir. Aklı ve fikri özgür bir insandan sağlıklı ve isabetli düşünceler ortaya çıkar.Ayrıca mutluluğun felsefesi, mutluluğa talip olanın dünya görüşünde merkezi bir yere sahip olmalıdır.Mutluluğun felsefesini şöyle özetleyebiliriz: “Hep güzel ve doğru olanın özlemini taşımak, gerekeni yapmak, işini sevmek, paylaşmasını bilmek ve özverili olmak.”İnsanın aradığını bulabilmesi için öncelikle neyi, niçin istediğini bilmesi gerekir. Bu aranan mutluluk olunca aklın, önce mutluluğu doğru tanımlaması, kendi mahallinde araması, keşfetmesi ve onun gerçeğine talip olması gerekecektir. Birçok insana göre mutluluk Kafdağı’nın arkasındadır ve ona ulaşmak hayaldir.

Page 32: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

Mevlâna’nın şu hikâyesi, mutluluğun adresine işaret ediyor: Bir zamanlar Bağdat’ta yaşayan biri bir rüya görür. Rüyasında kendisine Mısır’ın Kahire şehrinden bir adres verilir ve bu adresteki evin temelinde büyük bir hazinenin olduğu söylenir. Adam rüyaya aldırmaz ama aynı rüyayı iki kez daha görünce bunun bir işaret olabileceğini düşünerek yola koyulur. Kahire’de adresi bulur. Ne var ki adreste oturan vardır, burada altın olsa bile ev sahibi bunu sahiplenecektir. Bağdatlı birkaç gün Kahire’de beklediktensonra boş dönmektense durumu haber vermesi halinde en azından ödül olarak bir miktar altınınkendisine verilebileceğini düşünerek adreste oturan kişiye bu konuyu açmaya karar verir. Ev sahibi ile konuşur.

İnsanların en önemli yanılgıları, mutluluğu olağanüstü olaylarda ve kimsede olmayan eşsiz değerlerde aramalarıdır. Oysa yolunda giden rutin işlerin her biri, kadir kıymet bilen birisi için birer mutluluk vesilesidir.

Ev sahibi ise “Senin aklına şaşarım, bir rüyaya itibar edip ta Bağdat’tan kalkıp gelmişsin.”der ve ekler: “Ben de bir zamanlar Bağdat’ta şöyle bir adreste altın olduğunu hem de üç kez gördüm ama bir rüyaya itibar ederek ta Bağdat’a gitmeyi düşünmedim.” Mısırlının Bağdat’ta tarif ettiği adres, Bağdatlının kendi adresidir. Adam kendi evinin temelinde bir hazine olmadığından emindir fakat rüyaların benzeşmesi bir anda zihninde şimşeklerin çakmasına yol açar ve şöyle düşünür: İnsanın rüyasında gördüğü ev kendi gönlüdür. Evet bu rüya ilâhî bir işarettir ama gördüğüm hazine içinde altınların değil mutluluğun bulunduğu bir hazinedir. Simyacı romanında da benzer bir olay hikâye edilmektedir ve muhtemelen Simyacı yazarı da Mevlâna’ya ait bu hikâyeden esinlenmiş olmalıdır.

Page 33: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

Güvenlik; insanın can, mal, namus ve şerefinin güvende olması ve her türlü tehlikeden korunmasıdır. Güvenin olmadığı yerde korku ve endişe vardır. Yarınından emin olamayanlar ve kaos ortamında serseri bir kurşunun hedefi olabileceğini düşünenler nasıl mutlu olabilirler? Müslüman, elinden ve dilinden herkesin güvende olduğu kimse ise,Müslüman olmak, hem mümin hem de başkaları için bir mutluluk ve güven vesilesi olması icap eder. Mutluluğun en yoğun yaşandığı yer olan ailede,her bireyin titizlikle üzerinde durması gereken nokta, güven ve sadakattir. Ayrıca şu üç şeyin insicamı ve birlikteliğiyle, isteyen ve becerebilen herkes mutlu olabilir:

• İnanca uygun bir yaşam tarzı,

• Kabiliyete uygun bir meslek,

• Gönüle uygun bir eş.

W.Ellery Channing, mutlu bir hayat için şunları öngörür:

• Ufak şeylerden zevk alın,

• Lüksü değil zarafeti gözetin,

• Zenginlikten ziyade muhtaç olmamayı hedefleyen biri olun.

• Saygı istemek yerine değerli olun.

• Sessizce düşünüp dürüstçe konuşun.

• Yıldızları, kuşları, bebekleri ve bilgeleri sessizce dinleyin.

İnsanların en önemli yanılgıları, mutluluğu olağanüstü olaylarda ve kimsede olmayan eşsiz değerlerde aramalarıdır. Oysa yolunda giden rutin işlerin her biri, kadir kıymet bilen birisi için birer mutluluk vesilesidir. Bir çocuğun, babacığım ya da anneciğim demesi, bir insanın ailesi ile birlikte yemekyemesi, bir esnafın akşam dükkânını az ya da çok kârla

kapatması, bir işçi ya da memurun ay sonu maaşını alması belki sıradan bir olaydır ama mutluluklar da bu sıradan olayların ahenkli gelişiminden ve birikiminden doğar. Öte yandan yolunda gitmeyen bazı gelişmeler, zamanında önlem alınamaması halinde içinden çıkılmaz bir hal alabilir ve bü-tün neşemizi alt üst edebilir.

Mutluluk, kalbin bütün gam, keder, tasa ve kaygıdan kendini arındırması hali değildir. Faal bir akıl ve duyarlı bir kalp, çevresinde meydana gelen olumsuz gelişmelere bigane kalamaz. Duyarlı bir insan,çevresinde yaşanan acı ve ıstırapları yüreğinin taderinliğinde hisseder. Bununla birlikte cari sıkıntıların üstesinden gelme yönünde sarf ettiği çaba ve elde ettiği olumlu neticeleri görerek de mutluluğa erer. Örneğin, bir yetimin gözyaşı bize hüzün ve-rir ve yüreğimizi burkar ama bu arada elimizi şefkatle yetimin başına koyduğumuzda ve sıkıntısını bir süreliğine de olsa giderdiğimizde yetimin yüzünde oluşan gülümsemeyi görmek, herhalde mutluluğun en güzel örneklerinden biri olsa gerek. Eğer mutluluk para ile satılan bir eşya olsaydı, zenginler ondan istedikleri kadar satın alırlar ve gönüllerince tüketirlerdi. Fakirler ise dünyanın en mutsuz insanları olurlardı. Oysa mutluluk, kıvrak bir zekâ ile keşfedilir, gönüllerde üretimini yapılarak çoğaltılır ve dostlarla paylaşılarak kalıcı ve bereketli hale getirilir. Mutluluk, tüketilen bir meta değil, üretilen insanî bir değerdir. Bu sebeple hiç kimse mutluluğu dışarıda aramamalı, başkasından beklememeli, onu kendi içinde üretmenin yollarını aramalıdır.

Mutluluğun dilencisi olanlar, problemin kaynağı haline gelirler. Hiç şüphesiz mutluluk arayışında aklını ve gönlünü kullananlar, rüyasında hazine gören ve rüyasında gördüğü hazine ile zenginlik hayali kuran Bağdatlı’dan daha şanslı durumdadır.

Mukadder Arif Yüksel Çorum Bayat Müftüsü

Diyanet Dergisi, Eylül 2008

Page 34: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4

İnsanların %60’ının fakirlik sınırında yaşadığı bölgede, yasadışı ambargo sebebiyle binlerce kişi evsiz. İsrail’in geçen yılki saldırılarında yıkılan yaklaşık 4 bini aşkın bina sakini inşaat malzemelerinin içeriye girmesine izin verilmediği için ya çadırlarda yada akrabalarının yanında barınıyor. Yine ilaç girişlerine

çıkarılan zorluklar sebebiyle birçok zorunlu ilacın bulunmasında sıkıntılar yaşanıyor. Birçok hasta, uygulanan ambargo sebebiyle ya sakat kalıyor yada hayatını kaybediyor.

Bu yılın başında kara yolu ile ambargonun delinmesi için “Filistin’e Yol Açık” konvoyu oluşturan İHH, benzer bir çalışmayı bu kez deniz yoluyla gerçekleştirecek. Avrupa’dan da çok sayıda gemiyle gönüllü aktivistlerin katılacağı gemi kampanyasında hatırı sayılır oranda insani yardım malzemesinin yanı sıra Gazze’de önemli ihtiyaçlardan biri haline gelen inşaat malzemeleri de bulunuyor. Filistin’de İsrail’in yok etmeye çalıştığı hayatın yeniden inşasında önemli paya sahip olan inşaat malzemeleri, bir yandan temel alt yapı kurumlarının inşa edilmesinde diğer yandan barınma sorunu bulunan binlerce Filistinli fakir ailenin iskanında can simidi olacak.

Dünyanın dört bir yanında devam eden sivil çalışmalarla şu ana kadar toplanan tonlarca yardım malzemesi Filistin’e gitmek için gün sayarken, İsrail’e karşı uluslar arası insani cephe giderek genişliyor. Ambargonun

başladığı 3 yıl öncesinden bu yana daha önce küçük gemilerle denizden tam 7 defa ulaşılan Filistin’e bir seferde bu kadar büyük çaplı bir yardım operasyonu ilk defa yapılıyor. Bu nedenle dünyanın her yanından binlerce gönüllü yoğun biçimde uluslar arası bu dayanışmanın başarılı olması için çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmaların koordinasyonunu yürüten İHH, önümüzdeki günlerde demir alacak olan gemilerin güvenli bir şekilde hedefine varabilmesi için insani, hukuki, teknik ve siyasi tüm çalışmaları titizlikle yerine getiriyor.

Tüm Türkiye halkının desteğine ihtiyaç duyulan böylesi bir dayanışma kampanyasında Filistin halkının yeniden kendi ayakları üzerine kalkmasında işbirliği çağrımızı yineliyoruz. Götürülecek tonlarca yardım malzemesine sizler de katkıda bulunabilir, tüm dünyadaki vicdan sahibi insanların ortak sesi haline gelen bu konvoyda rol alabilirsiniz.

MÜSLÜMAN RAP SAYILAR

(28 nisan 2010)

1561, Bir günde video-klip izleme rekoru

1032, Müslüman Rap dergisi toplam okunma sayısı

674, Müslüman Rap Facebook grubunun üye sayısı

287, İstanbul'lu üyelerin sayısı

12, Dergi'nin yeni font büyüklüğü, trebuchet fontu ile mükemmel ikili!

ROTAMIZ FİLİSTİN YÜKÜMÜZ İNSANİ YARDIMÜç yılı aşkın bir süredir ambargo altında yaşayan yaralı Gazze’ye denizden bir yardım koridoru açılması için en önemli adım atılıyor. Yaklaşık 10 gemi ile yola çıkacak olan vicdan sahibi yüzlerce insan Mayıs ayında Gazze’ye 5.000 tonu aşkın yardım malzemesini ulaştıracak.

Page 35: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4
Page 36: Müslüman Rap Online Dergi Nisan 2010 Sayı:4