6
481 Murat ÖZTÜRK * Orhan Bey Dönemi Osmanlı-Bizans İttifakı ve Sonuçları Giriş T arihin her devrinde devletler arası uzun ya da kısa süreli ittifaklar olmuştur. Hep söylendiği gibi, bu ittifaklar ortak çıkarlara dayanır. Ebedi dostluk ya da düşmanlık yoktur. Ortak hedefler devletleri bir araya getirir. Hedefe ulaşılınca ortaklık sonlanabilir. Tarihin bir döneminde beraber hareket eden dev- letlerin, çıkarları çatışınca ittifaklarının sonlandığı, hatta çatıştıkları da sıkça görülmüştür. Örneğin Batı Göktürk Devleti Kağanı İstemi Yabgu, Akhunlara karşı Sasanilerle ittifak yapmıştır. Bu ittifak neticesinde Göktürkler ve SasanilerEftalitleri ezmeyi ve Türkler Ceyhun’un kuzeyini almak üzere, topraklarını bölüş- meyi başardılar. Fakat Sasani ve Türk ticaret siyasetleri değiştiği (ikisi de İpek Yolu’nun batı ucunun dene- timini istiyordu) ve zamanla düşmanlığa sebep olduğu için, bu kısa ömürlü bir ittifaktı 1 . Akhunlar ortadan kalkınca da Sasanilere karşı Bizans İmparatorluğu’na ittifak teklif etmiştir. Bizans’ın Sasaniler’den sonra sı- ranın kendilerine geleceğini düşünerek bu teklifi reddetmesi ayrı bir konudur. Ancak tarihte bunun gibi pek çok örnek mevcuttur. Bu ittifaklar bugün de olmaktadır, gelecekte de olacaktır. Siyasi tarihin doğal seyri içerisinde görülen bu ittifaklar tarihin en önemli parçalarından biridir. Devletler arası ortaklığın iki devleti de hedefe götürmesi ve her iki devlete de olumlu yansımalarının olması beklenir. İttifaklar neticesinde, bu sonuçların da alındığı görülür fakat bazen ittifaklar, tarafların biri veya her ikisi için de istenilen sonuçları vermeyebilir. Taraflardan birinin diğeri üzerinde sakladığı çeşitli emelleri varsa zamanla bu emeller ortaya çıkar ve ittifak, zayıf taraf üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir. Gizli emelleri içinde saklayan ittifakların en önemli, belki de en güzel, örneklerinden biri Osmanlı Devleti’nin ikinci padişahı Orhan Bey (1326-1359) ile kendisini Bizans tahtının varisi ilan eden IoannesKantekuzenosara- sındaki işbirliğidir. Bu ittifaktan önce Bizans açısından bakıldığında Osmanlı Devleti, aslında geliyorum diyen bir tehlike idi. Bu ittifaktan önce gerçekleşen Bursa, İznik ve İzmit’in fetihleri Bizans için gelen felaketin ayak sesleriydi. İstanbul ve Trakya yavaş yavaş kuşatılıyordu. Tabii ki bu tehlikeyi Bizans da görüyordu. Bu tehlikeli durumda, Bizans’ın Osmanlı Devleti ile ittifak yapmasının çeşitli zaruri sebepleri vardı. Kuşatılan ve iç karışık- lıklar yaşayan Bizans’ın Orhan Bey’i davet etmekten başka çaresi kalmayacaktı. Zayıflayan Bizans Her şeyden önce Orhan Bey ile yapılan ittifaktan önce, yavaş yavaş çöküş sürecine giren Bizans’ın nasıl Or- han Bey’le ittifak yapacak hale geldiğine değinmek gerekir. Esasen Bizans’ın çöküş süreci uzun bir süreçtir ve burada detaylarına girmemiz yersiz olur ancak çöküş 13. yüzyılda iyiden iyiye kendini hissettirmeye başlamış- tır. Bizans’ın başkenti İstanbul 1204 yılında Latin hâkimiyetine girmişti. Dördüncü Haçlı Seferi’nin liderleri, İstanbul’u ele geçirmeden yaklaşık bir ay önce, İstanbul’un Bizanslardan alınması ve yeni yönetim sistemi üzerinde anlaştılar 2 .Latin birliğinin ilk temel ilkesi Bizans İmparatorluğu’nun tek, bölünmemiş bir siyasi bütün olarak varlığını devam ettirmesiydi 3 . Amaç İstanbul’u ele geçirmekti ancak İstanbul’u kaybeden bir Bizans’ın da uzun ömürlü olmayacağı açıktı. Latin istilasının nedenleri üzerinde uzun satırlar yazılabilir, çeşitli görüşler ortaya atılabilir. Konumuz Latin istilası değildir ancak Haçlı birliğinin, zayıflayan Bizans’ı yük olarak gördüğü açıktır. Latinlerin anlaşması sonucu hızlıcaBaudoin’in tahta çıkarılması ve Bizans’ın Anadolu’ya hapsedilmeye çalışılması Haçlıların Bizans’tan kurtulma isteğini gösterebilir. Bizans İmparatorluğu İznik’i başkent yapmış ve bir müddet karşı koyamadığı bu istilacılara tahammül etmeye çalışmıştır.Bizans’ın en büyük talihi, bu zor dönemde başarılı imparatorlara sahip olması idi. İznik İmparatorluğu’nun kurucusu Theodoros I. Laskaris, * Dr. Öğr. Üyesi, İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Malatya/TÜRKİYE e-posta: [email protected] 1 Golden Peter B.,Türk Halkları Tarihine Giriş, Çev. Osman Karatay, Karam Yayınları, Çorum 2007, s. 150 2 Tricht Filip Van, The Latin Renovatio of Byzantium: The Empire of Constantinople, Trns (Çev): Peter Longbottom, Brill NV, LeidenNetherlads, s. 41 3 TrichtFilip Van, The Latin Renovatio of Byzantium, s. 41

Orhan Bey Dönemi Osmanlı-Bizans İttifakı ve Sonuçları · 2020. 6. 15. · 2 Tricht Filip Van, The Latin Renovatio of Byzantium: The Empire of Constantinople, Trns (Çev): Peter

  • Upload
    others

  • View
    4

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Orhan Bey Dönemi Osmanlı-Bizans İttifakı ve Sonuçları · 2020. 6. 15. · 2 Tricht Filip Van, The Latin Renovatio of Byzantium: The Empire of Constantinople, Trns (Çev): Peter

481

Murat ÖZTÜRK *

Orhan Bey Dönemi Osmanlı-Bizans İttifakı ve Sonuçları

Giriş

Tarihin her devrinde devletler arası uzun ya da kısa süreli ittifaklar olmuştur. Hep söylendiği gibi, bu ittifaklar ortak çıkarlara dayanır. Ebedi dostluk ya da düşmanlık yoktur. Ortak hedefler devletleri bir

araya getirir. Hedefe ulaşılınca ortaklık sonlanabilir. Tarihin bir döneminde beraber hareket eden dev-letlerin, çıkarları çatışınca ittifaklarının sonlandığı, hatta çatıştıkları da sıkça görülmüştür. Örneğin Batı Göktürk Devleti Kağanı İstemi Yabgu, Akhunlara karşı Sasanilerle ittifak yapmıştır. Bu ittifak neticesinde Göktürkler ve SasanilerEftalitleri ezmeyi ve Türkler Ceyhun’un kuzeyini almak üzere, topraklarını bölüş-meyi başardılar. Fakat Sasani ve Türk ticaret siyasetleri değiştiği (ikisi de İpek Yolu’nun batı ucunun dene-timini istiyordu) ve zamanla düşmanlığa sebep olduğu için, bu kısa ömürlü bir ittifaktı1. Akhunlar ortadan kalkınca da Sasanilere karşı Bizans İmparatorluğu’na ittifak teklif etmiştir. Bizans’ın Sasaniler’den sonra sı-ranın kendilerine geleceğini düşünerek bu teklifi reddetmesi ayrı bir konudur. Ancak tarihte bunun gibi pek çok örnek mevcuttur. Bu ittifaklar bugün de olmaktadır, gelecekte de olacaktır. Siyasi tarihin doğal seyri içerisinde görülen bu ittifaklar tarihin en önemli parçalarından biridir. Devletler arası ortaklığın iki devleti de hedefe götürmesi ve her iki devlete de olumlu yansımalarının olması beklenir. İttifaklar neticesinde, bu sonuçların da alındığı görülür fakat bazen ittifaklar, tarafların biri veya her ikisi için de istenilen sonuçları vermeyebilir. Taraflardan birinin diğeri üzerinde sakladığı çeşitli emelleri varsa zamanla bu emeller ortaya çıkar ve ittifak, zayıf taraf üzerinde olumsuz sonuçlar doğurabilir.

Gizli emelleri içinde saklayan ittifakların en önemli, belki de en güzel, örneklerinden biri Osmanlı Devleti’nin ikinci padişahı Orhan Bey (1326-1359) ile kendisini Bizans tahtının varisi ilan eden IoannesKantekuzenosara-sındaki işbirliğidir. Bu ittifaktan önce Bizans açısından bakıldığında Osmanlı Devleti, aslında geliyorum diyen bir tehlike idi. Bu ittifaktan önce gerçekleşen Bursa, İznik ve İzmit’in fetihleri Bizans için gelen felaketin ayak sesleriydi. İstanbul ve Trakya yavaş yavaş kuşatılıyordu. Tabii ki bu tehlikeyi Bizans da görüyordu. Bu tehlikeli durumda, Bizans’ın Osmanlı Devleti ile ittifak yapmasının çeşitli zaruri sebepleri vardı. Kuşatılan ve iç karışık-lıklar yaşayan Bizans’ın Orhan Bey’i davet etmekten başka çaresi kalmayacaktı.

Zayıflayan BizansHer şeyden önce Orhan Bey ile yapılan ittifaktan önce, yavaş yavaş çöküş sürecine giren Bizans’ın nasıl Or-han Bey’le ittifak yapacak hale geldiğine değinmek gerekir. Esasen Bizans’ın çöküş süreci uzun bir süreçtir ve burada detaylarına girmemiz yersiz olur ancak çöküş 13. yüzyılda iyiden iyiye kendini hissettirmeye başlamış-tır. Bizans’ın başkenti İstanbul 1204 yılında Latin hâkimiyetine girmişti. Dördüncü Haçlı Seferi’nin liderleri, İstanbul’u ele geçirmeden yaklaşık bir ay önce, İstanbul’un Bizanslardan alınması ve yeni yönetim sistemi üzerinde anlaştılar2.Latin birliğinin ilk temel ilkesi Bizans İmparatorluğu’nun tek, bölünmemiş bir siyasi bütün olarak varlığını devam ettirmesiydi3. Amaç İstanbul’u ele geçirmekti ancak İstanbul’u kaybeden bir Bizans’ın da uzun ömürlü olmayacağı açıktı. Latin istilasının nedenleri üzerinde uzun satırlar yazılabilir, çeşitli görüşler ortaya atılabilir. Konumuz Latin istilası değildir ancak Haçlı birliğinin, zayıflayan Bizans’ı yük olarak gördüğü açıktır. Latinlerin anlaşması sonucu hızlıcaBaudoin’in tahta çıkarılması ve Bizans’ın Anadolu’ya hapsedilmeye çalışılması Haçlıların Bizans’tan kurtulma isteğini gösterebilir. Bizans İmparatorluğu İznik’i başkent yapmış ve bir müddet karşı koyamadığı bu istilacılara tahammül etmeye çalışmıştır.Bizans’ın en büyük talihi, bu zor dönemde başarılı imparatorlara sahip olması idi. İznik İmparatorluğu’nun kurucusu Theodoros I. Laskaris,

* Dr. Öğr. Üyesi, İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Malatya/TÜRKİYE e-posta: [email protected] Golden Peter B.,Türk Halkları Tarihine Giriş, Çev. Osman Karatay, Karam Yayınları, Çorum 2007, s. 1502 Tricht Filip Van, The Latin Renovatio of Byzantium: The Empire of Constantinople, Trns (Çev): Peter Longbottom, Brill NV, LeidenNetherlads, s. 413 TrichtFilip Van, The Latin Renovatio of Byzantium, s. 41

Page 2: Orhan Bey Dönemi Osmanlı-Bizans İttifakı ve Sonuçları · 2020. 6. 15. · 2 Tricht Filip Van, The Latin Renovatio of Byzantium: The Empire of Constantinople, Trns (Çev): Peter

482

Murat ÖZTÜRK

akıllı ve aydın Irene’in kocası olan damadı Ioannes Dukas Vatatzes’e bırakmıştı4. Vatatzes doğru diplomasi-si, askeri başarıları ve Moğol istilasının Anadolu’daki rakiplerini zayıflatması gibi pek çok nedenin bir araya gelmesiyle İstanbul’u tekrar Latinlerden aldı. Fakat Latinlerden İstanbul geri alındığında Anadolu ve Rume-li’deki toprakların çoğu kaybedilmişti. Bizans tarihçisi Georg Ostrogorsky’nin tabiriyle İstanbul zayıflamış ve her tarafı inmeli bir vücuda dayanmaktaydı5. Ordu da oldukça zayıftı. Bu zor günleri bir derece de olsa rahat-latan 1259-1282 yılları arasında imparator olan VIII. Mikhail, Paleologos hanedanının ilk imparatorudur ve imparatorluğun kötü gidişine dur diyebilmiştir. VIII. Mikhail’in başarılı idaresi sadece devletin ömrünü biraz uzatmıştır.Devletin iç hastalıkları artık iyileşemez durumdaydı ve gittikçe artan dış siyasi baskılar Bizans’ı kaçınamayacağı sona doğru itmekteydi6. Nitekim VIII. Mikhail’den sonra tahta geçen II. Andronikos zayıf bir idare göstermiştir ve süreci hızlandırmıştır.

Latinlerin bertaraf edilmesini rağmen süren bu zayıf dönemde ordu da son derece güçsüzdü.Latin istilasıyla yaşanan çatışmaların yanı sıra sorumsuz harcamalar neticesinde ortaya çıkan mali sorunlarla da boğuşan Bizans ordusu, en zayıf dönemlerinden birini yaşıyordu.Bizans ordusu farklı milletlere mensup maaşlı serkeş bir kalabalıktan ibaretti. Andronikos ekonomik sebeplerden ve ülkesinin Anadolu’da hızla toprak kaybedip, bu topraklardan asker alamadığı için orduyu vasıfsız insanlarla doldurmuştur7. Buna ilaveten Venedik ve Cene-viz baskısı da kendisini hissettiriyordu. Donanmanın da tamamen feshedilmesi Cenevizlilerin ekmeğine yağ sürmüştü. Böylece yardım karşılığında hem daha fazla para isteyebilmiş hem de sahillerde Bizans müdahalesi olmaksızın, istedikleri gibi at koşturabilmişlerdir8. Ayrıca nihayet Akdeniz kıyılarına ulaşan ve kendi donan-malarını kurmaya başlayan Türklerin, işsiz kalan binlerce denizcinin gemi inşaatı ve denizcilik konusundaki tecrübelerinden yararlanma isteğini de değerlendirmişlerdir9. Ekonomik kriz halkı da ciddi manada sarsıyor-du. Krize paralel olara Bizans sikkesi (nomisma/hyperpyron) de bozulmuş ve önemli ölçüde değer kaybet-mişti. Özellikle on dördüncü yüzyılın başlarında hyperpyronun eski asli maden değerinin yarısına düşmesi, fiyatların yükselmesine ve halkın sefaletine yol açmıştır10.

Ordunun zayıflamasının hem önemli bir sebebi hem de sonucu olan Anadolu’da toprak kaybı iyiden iyiye hızlanmıştı. Öyle ki Osmanlı Devleti’nin gelişiminde Bizans’ın içinde bulunduğu durumun etkisi malumdur. Düşmanlarla uğraşan Bizans, Osman Bey’e karşı bir harekette bulunmak imkânını bulamadı11. Osman Bey döneminden itibaren Türkler hızla Bizans’tan toprak alıyorlardı. Bizans’ın yaşadığı bu hızlı kaybın en önemli sebeplerinden biri de bölge halkının özellikle vergiler ve sefalet nedeniyle gelen Türklere direnmemesiydi. Osmanlı’nın İznik’i fethi bu duruma güzel bir örnektir. İznik halkı kuşatma süresince gördükleri ve çevrede yaşayanlardan duydukları ile Orhan Gazi’nin adaletine ve güzel yönetimine sığındılar, ev ve barklarını bırakıp gönlü kararmış tekürlerine uymadılar, Osmanlı yönetimine boyun eğerek yerlerinde kaldılar. Tekürleri İstan-bul’a gidince devletli padişahı karşılayıp, onu güzel bir bahçe ortasında güzel bir konağa indirdiler ve gereken hizmeti yaptılar12. Bu esnada Bizans, Anadolu’da olduğu gibi batıda da zor günler geçiriyordu. Topraklarının tamamında büyük buhran yaşayan Bizans’ındış yardım istemekten başka çaresi yoktu.Önce destek olarak Katalanlar davet edildi ancak Katalanların imparatorluğa karşı menfi davranışları ve yeniden beliren Latin tehlikesi Bizans’ı daha da müşkül duruma soktu.Katalanların davet edilmesi aslında Bizans’ın ne kadar ça-resiz olduğunu ortaya koymaktadır. Çünkü Katalanlar kısa bir süre önce İstanbul’u işgal eden Latin birliğinin önemli bir parçasıydı. Anadolu’da beliren Türk tehlikesi de belki Haçlı Dünyası tarafından ciddiye alınmamıştı. Çünkü büyük bir Türk devleti henüz yıkılmış ve Anadolu’da Türkler küçük beyliklere bölünmüştü. Haçlı Dün-yası Türk tehlikesini kavrayıp Bizans etrafında birleşmeye başladığında ise iş işten geçmişti.

Katalanların davetinin Karesilere karşı kazanılan birkaç çarpışma gibi faydaları olsa da Katalan kumandanı Roger deFlor’un Edirne’de Alanlar tarafından katledilmesiyle ortaya çıkan kargaşa ortamı Bizans’ın aleyhine olmuştur. Katalanlar buradaki Türkler ve yabancı paralı askerlerle işbirliği yaparak Bizans topraklarına akınlar yaptılar. İki yıl boyunca yağma ve talan yapan Katalanlar artık yağmalayacak bir şey kalmayınca zengin Atina dukalığına yöneldiler13. Atina’da devlet kuran Katalanların bu başarısı aslında doğudaki iktidar boşluğunun sonucuydu. Sayıları bazı kaynaklara göre 6500 bazı kaynaklara göre de 8000 bin civarı olan Katalanlarla dahi mücadele edemeyen Bizans acziyet içerisindeydi.Katalanların gidişinden sonra 10 yıl süreyle sükûnetin hâkim olduğu ancak belini doğrultamayan Bizans İmparatorluğu kez de genç ve ihtiyar Andronikos’ların mücadele-sinesahne oldu. Bu uzun süreli iç mücadele önce aile kavgasıyla başladı. Sonrasında ise neredeyse bir iç savaş

4 Ostrogorsky Georg, Bizans Devleti Tarihi, Çev. Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 9. Baskı, Ankara 2017, s. 4025 Ostrogorsky Georg, Bizans Devleti Tarihi,s. 417 6 Ostrogorsky Georg, Bizans Devleti Tarihi, s. 4427 Anadolu’da Türk hâkimiyetinin hızla yayılmasının bir diğer önemli nedeni de Bizans yönetiminin baskılarından ve vergi yükünden bıkan

halkın, Türklere direnmemesiydi.8 II. Andronikos’un donanmayı feshetmesinin sebebi ekonomik buhrandır. Andronikos yüksek maliyetli donanmayı feshederek, denizlerini ve

sahillerini korumak için müttefiki Cenevizlilere güvenmeyi seçmiştir. Ancak Cenevizliler bu durumu suistimal etmişlerdir. Detaylı bilgi için bkz: Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, s. 446

9 Norwich John Julius, Bizans-Gerileme ve Çöküş Dönemi (M.S. 1082-1453) Çev: S. Hırçın Riegel, Kabalcı Yayınları, İstanbul 2013, s. 22910 Delilbaşı Melek, Osmanlı Bizans İlişkileri, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, Cilt 9, s. 22611 Köprülü M. Fuad, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, Atay Kültür Yayınları, 2. Baskı, Ankara 1972, s. 17412 Hoca Sadettin Efendi, Tacü’t-Tevarih, Kültür Bakanlığı Yayınları, İkinci Baskı, Ankara 1979, s. 7213 Uzunçarşılı İsmail Hakkı, Büyük Osmanlı Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 7. Baskı, Cilt I, s.130-131

Page 3: Orhan Bey Dönemi Osmanlı-Bizans İttifakı ve Sonuçları · 2020. 6. 15. · 2 Tricht Filip Van, The Latin Renovatio of Byzantium: The Empire of Constantinople, Trns (Çev): Peter

483

Orhan Bey Dönemi Osmanlı-Bizans İttifakı ve Sonuçları

halini aldı. Nihayet 1328 yılında genç Andronikos’un (III.) tahta geçmesiyle bu çatışma ortamı son buldu. Fakat bu iç savaşla imparatorluğun son gücü de tükendi ve Türk ve Sırp fütuhatına ülkenin kapılarını açan ağır bir iç mücadeleler devri başlamış oldu14.

İşte bu esnada tarih sahnesine Orhan Gazi çıktı. Orhan Gazi ve Andronikos Pelekanon15 Savaşı’nda karşı karşıya geldi ve Andronikos bu savaşta yaralanıp kaçtı. (1329-1330). Bir müddet sonra 1337 yılında İzmit de Osmanlı Devleti’nin eline geçti. Böylece Bizans’ın etrafı sarılmaya başlanmıştı ve Anadolu ile bağı kopuyordu. Bu du-rum, zaten çökmüş olan Bizans ekonomisine bir darbe daha oldu. Fakat Osmanlı Devleti’nin tehdit oluşturabi-lecek bir donanması yoktu ve deniz yolu Bizans için hala açıktı.

Kantakuzenoslar ve Palaiologoslar Arasında İç SavaşIII. Andronikos 1341 yılında öldüğünde vesayeti oğlu Yuannis yerine Kantakuzen’e verdi. Bunun sebebi oğlunun henüz küçük yaşta olmasıydı. Henüz dokuz yaşındaydı. Bu durumda Ionnes Kantakuzenos imparatorun yakın dostu sıfatıyla ve bir müddet fiilen de devleti idare etmiş olması münasebetiyle tahtta hak iddia etmiştir. Andronikos’un vesayeti direk Kantakuzenos’a verdiği de söylenir. Ancak kendisine karşı İmparatoriçe Ann de Savoyen ve patrik Kalekas etrafında güçlü bir muhalefet ortaya çıktı. Kantakuzen saltanat vekâlet sebebiyle taç giyse de İstanbul ve Edirne’de imparator olarak kabul görmediğinden Dimetoka’ya gidip kendini impara-tor ilan etti16. Fakat kendisini İstanbul dışında bir yerde imparator ilan edince sulh olmadı, problemler çözül-medi. Kantakuzenos’un İstanbul’da imparator olabilmek için dış desteğe ihtiyacı vardı. Önce Sırplarla sonra Bulgarlarla ittifak yapmak istedi. Bulgar desteğinin hâkimiyeti için yetersiz olacağını düşünen IonnesKanta-kuzenos, ittifak için Sırplara yöneldi. Fakat Kantakuzenos Balkanlarda –Teselya ve bazı Grek bölgeleri- toprak kazanmaya başlayınca Sırplar yön değiştirdi. Çünkü Sırpların da nihai hedefi İstanbul’u almaktı. Tabii ki bunun için öncelikle Balkanlarda hâkimiyet gerekli idi. Hedefler çakışınca ittifak bozuldu ve Sırp Kralı Duşan oğlu ve veliahtı Uroş’u genç imparator Ioannes Palaoiologos’un kız kardeşi ile 1343 yılı yazında nişanladı17. Kantaku-zenos’un müttefiği bir anda düşmanı oldu. Kantakuzenosen son Aydınoğlu Beyi Gazi Umur Bey’e başvurdu. Ancak buraya kadar yaşanan iç karışıklıklar neredeyse bir iç savaş halini almıştı. Bu sırada Orhan Bey’e bağlı birlikler de Trakya kıyılarını yağmalıyordu. Bu bunalım dönemi Bizans’ın bütün tarihi boyunca karşı karşıya kaldığı en şiddetli kargaşalardan biriydi.Bu şartlar altında Umur Bey’den destek isteyen Kantakuzen, İzmir’in Latinler (Papa, Venedik, Rodos, Kıbrıs ve Cenevizliler) tarafından işgali ve Umur Bey’in donanmasının yakılma-sı üzerine rotayı Orhan Gazi’ye çevirdi. Bu tavsiyeyi kendisine Umur Bey vermişti.

Siyasi problemler bir yana Bizans’ta sosyal problemler de büyümekteydi. İmparatorluk sosyal anlamda par-çalanmış durumdaydı. İmparatorluğun çöküşü özellikle kırsal kesimdeki halk için sefalet demekti. Kırsal böl-gede olduğu gibi şehirlerde de mülkiyet az sayıda asilzadenin elinde toplanıyordu ve yokluk içindeki kitlelerin nefreti de bu azınlık üzerinde toplanıyordu. Siyasi sorunlarla boğuşan Bizans’ta sosyal bir patlamanın olması an meselesiydi.

Orhan Gazi Kantakuzenos İttifakıUmur Bey’in tavsiyesiyle kendisiyle ittifak yapmak isteyen Kantakuzen’in teklifini Orhan Gazi bu teklifi kabul etti ve en başta Kantakuzen’e beş altı bin kişiyle yardım etti. Kantakuzen Edirne’yi geri aldı. (1346) Kantakuzen kızı Teodora’yı Orhan Gazi’ye vermeyi bir yıl önce yani 1345’te vaad etmişti. Fakat Kantakuzen kendi yazdığı ta-rihinde bunu Orhan Bey’in talep ettiğini yazar. 1346’da Orhan Gazi Teodora ile nikâhlanır. Esasen Kantakuzen bu konuda devletin ileri gelenlerinin ve dostu Umur Bey’in fikirlerini sormuştur18. Yıllarca Batılılar Bizans ile evlilik akdi kurmak için çabalarken şimdi bir imparator kızı Türk tarafına gelin olarak, hem de beşinci eş olarak gidiyordu. Orhan Gazi’nin desteğini alan Kantakuzenos 3 Şubat 1347’de İstanbul’a girdi, imparator olarak ta-nındı Palaiologoslarla sulh anlaşması yapıldı. Buna göre V. Palaiologos idareye iştirak edecekti. Kantakuzenos ona kızı Helene’yi eş olarak verdi19.

Edirne alındıktan sonra Kantakuzen Trakya’da hâkim duruma geçti. Bunun ardından Orhan Gazi’nin desteğiyle İstanbul’u kuşattı. Bir yıl süren kuşatmanın ardından Kantakuzen şehre girdi. Batıdaki Sırp tehdidine karşı da Orhan Gazi Kantakuzen’i destekledi. Bu yardımlarla amacına ulaşan Kantakuzen 1347’de Papa’ya başvurdu. Bu teklif ve müzakereler 1353 yılına kadar sürdü. Kantakuzenos’un Papa’dan destek istemesi kendi açısından bakıldığında normal karşılanabilir. Çünkü müttefiki Orhan Gazi, ittifaktan önce Bizans’tan çok geniş toprak-lar koparmış ve özellikle Trakya’da fetih ve yağma hareketlerine devam ediyordu. Hedefleri arasında elbette

14 OstrogorskyGeorg, Bizans Devleti Tarihi, s. 46015 Bugünkü Eskihisar ve Darıca arasında bulunan bir mevkidir.16 Uzunçarşılı İsmail Hakkı, Büyük Osmanlı Tarihi, s.13317 OstrogorskyGeorg, Bizans Devleti Tarihi, s. 47718 Uzunçarşılı İsmail Hakkı, Büyük Osmanlı Tarihi, s.13519 Ostrogorsky Georg, Bizans Devleti Tarihi, s. 479

Page 4: Orhan Bey Dönemi Osmanlı-Bizans İttifakı ve Sonuçları · 2020. 6. 15. · 2 Tricht Filip Van, The Latin Renovatio of Byzantium: The Empire of Constantinople, Trns (Çev): Peter

484

Murat ÖZTÜRK

Bizans da vardı. Kantakuzenos da bunu görebiliyordu. Kısa vadede Orhan Gazi’den istifade edip uzun vadede Haçlı desteğini almak istemesi kendi menfaatleri açısından doğrudur. Bu durumun Orhan Gazi de elbette ki farkındaydı. Ancak menfaatleri gereği Kantakuzenos’a tam destek vermeliydi. Çünkü Bizans bir anlamda bölünmüştü ve Orhan Gazi’nin müttefiki Kantakuzenos Trakya’ya yerleşmişti. Trakya’ya ve sonrasında Bal-kanlara açılabilmek için bu bulunmaz fırsat kaçırılmamalıydı. Bu sebeple Orhan Gazi Kantakuzenos’un ara-yışlarına müdahale etmedi. Zaten alternatif arayışları da sonuçsuz kalmıştı.Bu esnada Kantakuzen her başı sıkıştığında Orhan Gazi’ye başvurmaktan da geri durmuyordu. Çünkü Bizans’ın Balkanlardaki durumu hiç de emniyetli değildi. Uzun yıllardan beri Balkanlarda Bulgar, Sırp, Macar, Avar ve Peçenek akınları devam ediyordu. Bu kavimler zaman zaman İstanbul’u kuşatıyorlardı. İşte bu dönemde Bizans, Türkleri Rumeli’ye yönlendirdi. Hatta Türklerin Rumeli’ye geçişleri, Ceneviz gemileriyle yapılmış ve bunun parası da Bizans tara-fından ödenmişti. Daha önce belirttiğimiz gibi Bizans’ın donanması birkaç parça gemiden ibaretti, yani yoktu. 1349’da Sırp kuşatması altındaki Selanik Orhan Gazi’nin oğlu Süleyman Paşa ve Kantakuzen’in oğlu Mateos tarafından kurtarıldı20. Süleyman Paşa dönerken, Kantakuzenos’un Türk yardımına karışılık verdiği Gelibolu yarımadasındaki Çimpe kalesini asker bırakmıştı21. Bu olaydan dört yıl sonra 1353 yılında, 1345’te başlayan Osmanlı yardımı Çimpe kalesine tam anlamıyla yerleşilmesiyle Osmanlıların Trakya’ya yerleşmesi sonucunu doğurmuştur. Ardından bu yeni Türk devleti hızla Rumeli’ye yayılmıştır. Türklerin hızla Rumeli’de yayılması, Edirne, Sofya, Dimetoka ve Niğbolu gibi şehirlerin fethi, Bizans’ın Rumeli sınırlarını emniyet altına almış ve zikri geçenlerin akınları sona ermiştir. Böylece Balkanlar ile İstanbul ve çevresinde iktisadî canlılık meydana gelmiştir.

Öte yandan Bizans’ın Balkanlardaki durumu hiç de emniyetli değildi. Uzun yıllardan beri Balkanlarda Bulgar, Sırp, Macar, Avar ve Peçenek akınları devam ediyordu. Bu kavimler zaman zaman İstanbul’u kuşatıyorlardı. İşte bu dönemde Bizans, Türkleri Rumeli’ye yönlendirdi. Hatta Türklerin Rumeli’ye geçişleri, Venedik gemileriyle yapılmış ve bunun parası da Bizans tarafından ödenmişti. Türklerin hızla Rumeli’de yayılması, Edirne, Sofya, Dimetoka ve Niğbolu gibi şehirlerin fethi, Bizans’ın Rumeli sınırlarını emniyet altına almış ve zikri geçenlerin akınları sona ermiştir. Böylece Balkanlar ile İstanbul ve çevresinde iktisadî canlılık meydana gelmiştir. Balkan-lardaki bu ortak hareket ittifakın sadece taht mücadelesine yönelik olmadığını ortaya koymaktadır. Sadece taht kavgası merkezli olmayan ittifak, bir işbirliği mahiyetini kazanmıştır. Böylece Osmanlılar artık Balkan-lar’daki güç dengesinde önemli roller oynayan bir devlet konumuna gelmiştir22.

Sultan Orhan döneminde başlayan Osmanlı-Bizans ittifakı siyasî evliliklerle güçlenmiş ve bu dönemin iktisadî ve sosyal hayatını olumlu yönde etkilemiştir. Siyasi evlilikler ittifakı güçlendiren bir diplomasi aracıdır. Siyasi evliliklerle devletler diğerinin gücünden faydalanmayı veya o ülkede hak sahibi olmayı hedeflemişlerdir23. I. Bayezid döneminde de bu ittifaklar sürecek, hatta daha sonra imparator olacak olan prens Manuel, Os-manlı-Bizans ittifakının gereği olarak Osmanlı sarayında rehin idi. Ancak bilindiği gibi, bu ittifak uzun ömürlü olamayacak, Manuel’in Venediklilerin yardımı ile kurtarılması ve İstanbul’a kaçırılması, ittifakları bitirecek ve Bayezid’in İstanbul’u kuşatması ile sonuçlanacaktır.

Orhan Gazi Kantakuzenos ittifakı neticesinde belki Bizans İmparatorluğu’ndaki kargaşa sona ermişti ama bu kargaşa Türk yardımı ile sonlanmıştı. Bizans tarihçisi Georg Ostrogorsky’nin deyimiyle Türk yardımı iki tarafı da keskin bir kılıç gibi idi24. Artık yağma devri bitmiş, Türklerin Avrupa toprağına kuvvetle yerleşme devri başlıyordu. Bu durum, içeride Bizans muhalefetinin sesinin yükselmesine ve Türk yardımı ile tahta geçen Kantakuzenosların, Türk varlığı sebebiyle tahttan indirilmelerine sebep olacaktı. Çünkü Kantakuzenos Türk yardımı ile düşmanlarını bir kez yenmiş, tahtı ele geçirmişti. Bundan sonra Bizans eski hastalıklarıyla baş başa kalmıştı.

Tahtı kaybeden Palaiologoslar Cenevizlilerle beraber 1354 yılında İstanbul’a girdiler. Halktan destek bulma-larının sebebi, Rumeli’ye yerleşen Türklerin yarattığı korku idi. Türkler İstanbul’un çok yakınındaydılar ve ar-tık Kantakuzenos’la olan ittifakları da, Kantakuzenos tahta çıktığına, Balkanlarda istikrar sağlandığına göre bitmişti. Bizans’ın yeni kâbusu Türkler olmuştu. Her an gelebilirlerdi. Kantakuzenos tahttan inmeye zorlandı. Tahttan feragat etmek zorunda kalan Kantakuzenos bundan sonra keşiş elbisesi giydi. Meşhur tarih kitabını yazdı. Teolojik yazılar da kaleme aldı. Tahttan inmesine rağmen İstanbul ve Mora’daki siyasi olaylara etkin müdahalelerde bulundu25.

20 Uzunçarşılı İsmail Hakkı, Büyük Osmanlı Tarihi, s.13621 Uzunçarşılı İsmail Hakkı, Büyük Osmanlı Tarihi, s.13622 Gülsoy Ersin, Kuruluştan İstanbul’un Fethine, Tarih El Kitabı, Editör: Tufan Gündüz, Grafiker Yayınları, Ankara 2012, s. 2923 Öztürk Mustafa, Tarih Felsefesi, 1. Baskı, Elazığ 1999, s.11024 Ostrogorsky Georg, Bizans Devleti Tarihi, s. 48725 Ostrogorsky Georg, Bizans Devleti Tarihi, s. 487

Page 5: Orhan Bey Dönemi Osmanlı-Bizans İttifakı ve Sonuçları · 2020. 6. 15. · 2 Tricht Filip Van, The Latin Renovatio of Byzantium: The Empire of Constantinople, Trns (Çev): Peter

485

Orhan Bey Dönemi Osmanlı-Bizans İttifakı ve Sonuçları

SonuçSonuç olarak bir taht mücadelesi sebebiyle başlayan Orhan Gazi-Kantakuzenos işbirliği Osmanlıların ciddi kazançları ile sonuçlanmıştır. Fakat bu kazançlar sadece Bizans’ın zafiyetinin sonuçları değildir. Orhan Gazi’nin akıllı, kusursuz siyaseti Türklerin savaşmadan Trakya ve Balkanlarda yayılmasını sağlamıştır. Orhan Gazi zayıf bir Bizans’ın varlığını devam ettirmesine taraftardı. Çünkü Bizans yok olup yerine Sırplar ya da Latinler gel-seydi bu stratejik bölgeyi ele geçirdikleri için güçlerine güç katacaklardı. Öyle ki Orhan Gazi Sırp kralı Stephan Duşan 1340’larda Makedonya’yı aldıktan sonra İstanbul’u ele geçirmek için Orhan Bey’e bir heyet göndererek anlaşma teklifinde bulunmuştu. Orhan Gazi menfaatlerine ters düştüğü için bu teklifi dikkate almadı26. Böy-lece Orhan Gazi açıkça Bizans’ın varlığını devam ettirmesi gerekliliğini ortaya koyuyordu. Bizans yok edilecek-se bunu yapan da kendisi olmalıydı. Yine akıllıca bir tutumla ihtiraslara kapılmayarak yeni kurulan devletiyle Bizans’la çatışmaya girmemiş ancak iskân ve Bizans çevresinde yayılma siyasetinden geri durmamıştır.

Orhan Gazi Kantakuzenos ittifakı bugün de ders çıkarılabilecek bir ortaklık ilişkisidir. Burada iki devletin de birbirini sevdiği için, çeşitli insani sebeplerle beraber hareket etmedikleri çok açıktır. Kantakuzenos’un duru-mu zaten nettir. Amacı iktidar ele geçirmektir. Bunu yaparken de Orhan Gazi kendisi için tehlike olabileceğini sezmiş olacak ki son çare olarak Orhan Gazi’ye başvurmuştur. Bu sezgisinde de yanılmamıştır zira Türk des-teği ile tahta çıkan Kantakuzenos, toplumda ortaya çıkan Türk korkusunu iyi kullanan muhalefet tarafından tahttan indirilmiştir. Orhan Gazi ise bu ittifaktan en yüksek faydayı sağlamak için çok dikkatli olmalı idi. Kana-atimizce bu ittifaktan sağlayabileceği en yüksek faydayı sağlamıştır. İttifak öncesi doğudan, ittifak sonrası ise batıdan Bizans’ı sarmıştır. Bu kazançlar neticesinde bir müddet sonra Yıldırım Beyazid İstanbul’u kuşatmıştır. Yıldırım’ın İstanbul kuşatmasının temellerini Orhan Gazi atmıştır. Orhan Gazi hızla güçlenmesine rağmen ih-tirasa kapılıp Bizans’la çatışmaya girmemişti. Muhtemelen Bizans’ın hastalıkların iyi biliyordu. Biraz daha za-yıflamalarını beklemek belki de en doğrusuydu. Doğuda zaten Bizans’la komşuydu. Batıda ise Trakya’yı büyük ölçüde ele geçirdiği için bu yönden Bizans’a bir saldırı gelmesi de kolay değildi. Zaten Sırplar da Duşan’ın oğlu Uroş idaresinde zayıflama dönemine girmişlerdi. Bulgarlar’da da durum benzerdi.

Orhan Gazi-Kantakuzenos ittifakı, devletlerin ebedi dost olamayacakları, ancak bir menfaat birliği etrafında birleşebilecekleri tezini destekleyen bir örnektir. İki müttefikin birbirleri üzerinde çeşitli emellerinin olabilece-ği bu örnekte de açıkça görülmektedir. Hatta bu amaçlar için ittifaklar bir araç olabilir. Tarihin sayfaları buna benzer örneklerle doludur. Dolayısıyla içi farklı niyetlerle dolu ittifaklar dün olduğu gibi bugün ve gelecekte de olacaktır.

26 İnbaşı Mehmet, Balkanlarda Osmanlı Hâkimiyeti ve İskân Siyaseti, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, Cilt 9, s. 281

Page 6: Orhan Bey Dönemi Osmanlı-Bizans İttifakı ve Sonuçları · 2020. 6. 15. · 2 Tricht Filip Van, The Latin Renovatio of Byzantium: The Empire of Constantinople, Trns (Çev): Peter

486

Murat ÖZTÜRK

KAYNAKÇA

Delilbaşı Melek, “Osmanlı Bizans İlişkileri”, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2002, Cilt 9

Golden Peter B.,Türk Halkları Tarihine Giriş, Çev. Osman Karatay, Karam Yayınları, Çorum 2007

Gülsoy Ersin, “Kuruluştan İstanbul’un Fethine”, Tarih El Kitabı, Editör: Tufan Gündüz, Grafiker Yayınları, An-kara 2012

Hoca Sadettin Efendi, Tacü’t-Tevarih, Kültür Bakanlığı Yayınları, İkinci Baskı, Ankara 1979

İnbaşı Mehmet, “Balkanlarda Osmanlı Hâkimiyeti ve İskân Siyaseti”, Türkler Ansiklopedisi, Yeni Türkiye Yayın-ları, Ankara 2002, Cilt 9

Norwich John Julius, Bizans-Gerileme ve Çöküş Dönemi (M.S. 1082-1453)Çev: S. Hırçın Riegel, Kabalcı Yayınları, İstanbul 2013

Köprülü M. Fuad, Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, Atay Kültür Yayınları, 2. Baskı, Ankara 1972

OstrogorskyGeorg, Bizans Devleti Tarihi, Çev. Fikret Işıltan, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 9. Baskı, Ankara 2017

Öztürk Mustafa, Tarih Felsefesi, 1. Baskı, Elazığ 1999

TrichtFilip Van, The Latin Renovatio of Byzantium: TheEmpire of Constantinople, Trns (Çev): Peter Longbot-tom, Brill NV, LeidenNetherlads

Uzunçarşılı İsmail Hakkı, Büyük Osmanlı Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 7. Baskı, Cilt I