25
Medreseleri Yönetim ve Finans Editörler: Fuat Zengin Kübra C ev h erli-Yunus Kaymaz

Osmanlı Medreseleriisamveri.org/pdfdrg/D277808/2019/2019_KORKMAZM.pdf · 2019. 10. 24. · Yunanistan sırurları içinde olan Dimetoka'da iki yıl görev yaplıktan son ra, 1526

  • Upload
    others

  • View
    0

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • Osmanlı Medreseleri Eğitim~ Yönetim ve Finans

    Editörler: Fuat Aydın-Mahmut Zengin

    Kübra C ev h erli-Yunus Kaymaz

  • Mahya Yayıncılık 80

    . "Osmanlı Medreseleri: Eğitim, Yönetim ve Finans"

    Yayına Hazulayanlar · Fuat Aydın-Mahmut Zengin-Kübra Cevherli-Yunus Kaymaz

    Kapak Tasannu 1 Sayfa Düzeni [email protected]

    . Baskı 1 Cilt Step Ajans Rek.. Matbaacılık Tan. ve Org. Ltd. Şti.

    Göztepe Mah. Bosna Cad. No:ll Bağalar/İstanbul Sertifika No: 12266 T (0212) 446 88 46

    1. Baskı, İstanbul, Nisan 2019 ISBN 978-605-5222-71-0

    © Mahya Yayıncılık, 2018 Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında

    yayıncının yazılı izni olmaksızın çoğaltılamaz.

    Mahya Yayıncılık ve Eğitim Hizmetleri San. Tic. A.Ş. Karagümrük Mah. Adnan Menderes Blv. No: 76/29 Fatih/İstanbul

    Sertifika Nq: 40658 T: (0212) 531 25 25 [email protected] twitter.com/mahyayayincilik

  • KLASiK DÖNEM OSMANLI EGİTİM SİSTEMİNDE

    ÖGRETMEN-ÖGRENCİ İLİŞKİLERİNİN AHLAKi BOYUTU: .. . ... " .. '"'•

    TAŞKOPRULU-ZADE ORNEGI

    ~ehrnetl

  • 210 · OSMANLI MEDRESELERİ: Eğitim, Yönetim ve Finans

    alınmışbr. Aynı durum aşağıda tarutılan ve Taşköprülü-z~de ismiyle şöhret bulan Osmanlı alimimiz ve eserleri için de g.eçerlidir.

    İlim geleneğimizde bize kayıtları ulaşan zirve şahsiyetlerden birisi de . Taşköprülü-zade veya diğer adıyla Taşköprizade'dir. Taşköprülü-zade'yi meşhur kılan özelliklerinden biris~, onun ilk defa Osmanlı'da ilim dalla-rına ve alimlere ilişkin hacimli ansikloped~k eserleri kaleme almış olmasıdır. Yapmış olduğu yeni ilimler sıruflaması ile de bir yandan bu konudaki ilmi geleneği devam ettirirken, diğer yandan getirmiş olduğu yeni anlayışla kendisinden sonra gelenler için örneklik teşkil etmiştir. Diğer taraftan, O'nun gere~ öğrencilik gerekse hocalık dönemlerini içeren hayat hikaye-si, bizlere klasik Osmanlı eğitim sistemi içinde bir medrese talebesinin ve müderrisinin eğitim sürecinin nasıl şekillendiği hakkında önen:ıJ.i bilgiler sunmaktadır. Zira, Osmanlı medrese sistemi gönüllülük esasına dayalı, ho-ca-talebe-eser merkezli olduğundan ve günümüzdeld gibi sınıf atlama, ders geçme sistemi yerine icazet alma141, e~er geçme üzerine kurulu olduğundan Taşköprülü-zade'nin tahsil ve tedris hayah ayrıca ana?z edilmeye değerdir. Bu çerçevede onun hangi eseri hangi hacasından ne kadar sürede ve hatta hangi usulle okuduğuna dair en geniş bilgileri kısalhlmış adıyla, "eşŞakaik/ Şakayıku'n Ntimaniyyye" adlı eserinde bulmak mümkündür.l51 Taşköprülü-zade gerek siyasi, gerek ilmi açıdan Osmanlının en parlak dönemlerinde yaşamışbr denebilir. Zira O II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman devirlerini görmüştür. Dolayısıyla bu döneinin zengin ilmi mu-hitinden beslenmiştir.l6l Bunu "Şakaik" adını taşıyan kitabındakf225 kadar alimin hayat hikayesini bizlere sunmasından ve kendisinin Arapça yazdığı ve oğlu tarafından Türı

  • · Osmanlı Eğitim Sisteminde Öğretmen-Ogrenci İlişkilerinin Ahlaki Boyuhı: 2U

    2. Kısa h ayat hikayesi: (Taşköprülü-zade (Ebii1-Hayr İsameddin Ah-med Efendi) (901/1495-968/1561)

    Taşköprülü-zade veya Taşköpr1zade diye meşhiir olan bu alim zatm asıl ismi, Ahmed b. Mustafa'dır. Lakabı "İsamuddln", künyesi "Ebfr'l-Hayr"dır. H. 901/1495 senesinde Bursa'da doğmuştur. Taşköprülü-zade'nin ailesi de ilmiye sırufındandır. Dedesi Molla Hayreddin Halil (ö. 879/1474)151, Taşköprü'de Muzafferiyye Medresesi'nde .müderrislik yapmış olmasından dolayı Taşköprülüler olarak meşhur olmuşlardır. Molla Hayreddin Halil, belagat, usUl, fıkıh, tefsir, hadis vb. ilimlerde yetk.irl, takva ve vera sahibi bir alim-dir.ısı Taşköprülü-zade'nin babası Muslihuddln Mustafa Efendi, 1453 yılında doğmuştur. Medrese tahsilinden sonra, Bursa, Ankara, Edirne, Üsküp ve İstanbul medreselerinde, meşhur Sahn-ı Sernan da · dahil olmak üzere, müderrislik yapmıştır. Bir süreliğine Yavuz Sultan Sellln'e hoca tayin edil-miştir. Molla Muslihuddin Mustafa Efendi de tefsir, hadis, fıkıh usUlü ve edebiyat gibi ilimlerde derin bir vukufiyeti olan bir alimdir. Ayru zaman-da şair bir zattır.I91Taşköprülü-zade'nin amcası Kıvamuddin Kasım Efeı:ıdi (867-919/1463-1513) de alim bir kişdir. Medrese tahsilinden sonra; Bursa, inegöl medreselerinde müderrislik yapmış, çeşitli risaleler yazmış, hattat bir alimdir.U01 Bütün bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere, Taşköprülü-zade İsamuddin Ahmed Efendi, zengin bir ilmi qir muhitte doğmuş ve bu ilmi mulüt onun gelişiminde ve meşhur bir alim olmasında önemli rol oyna-mıştır. Yakın çevresi hakkındaki bu bilgiler ortaya koyduktan sonra, kendi hayat hikayesi hakkındaki bazı temel noktalar da şu şekilde özetlenebilir:

    Taşköprülü-zade'nin ilk öğretmeni babası ol.riiuştur. Alim bir ailedemii-tad olduğu üzere, o da önce babasından Kur'an okumayı ve ilk dini bilgileri öğrenmiştir. Amcası Kıvamüddin Kasım'dan ve Mevlana Ye tim adlı bir mü-derristen temel Arapça bilgilerini almıştır. Bu çerçevede kardeşiyle birlikte, sarf ve nahivle ilgili, Maksud, İzzi, Merah, Avamil, Kafiye, Vafiye, Elfiye gibi kitapları okumuşlardır. Sonraki yıllarda başta babası olmak üzere, dayısı ve Molla Muhyiddin Fenarf, Molla Muhyiddin Seydi Kocavi', M1riı:n Çelebi, Şeyh Muhammed Tunfrsi gibi devrin bazı önemli müdenislerden bu döne-min ilim ve eğitim anlayışlan çerçevesinde bir medrese talebesi ve müder-ds adayı için gerekli görülen; mantıktan, felsefeye, aslıonomiden kelama, fıkıhtan, hadise kadar pek çok ilim dalırun temel kitaplarıru tedris ve ikmal etmiştir. Şerh-i akaid, Metali'ül-Envar; Hiiraniyye, İsagoci, Şerh-i Şemsiyye, Ha-şiye-i Tecrid, Şerh-i Miftah, Şerh-i Mevakıf, Fethiyye bunlardan bazılandır.111l

    [8] Taşköprülü-zade, Şakiiikıı'n Numaniyye, 122-123.

    [9] Taşköprülü-zade, Şakiiikıı'n Nıımaniyye! 390.

    [10] Taşköprülü-zade,.Şakiiikıı'ıı Nııınaniyye, 392.

    [ll] Vehbi Ecer, "Taşköprülü-zade Ahmed Üsameddin Efendi'nin Zamanı ve Hayah",

  • 212 · OSMANLI MEDRESELERİ: Eğitim, Yönetim ve Finans

    - ilim tahsili yolunda belli bir aşamaya gelen ve çeşitli kazetler alan Taşköprütü-zade Ahmed İsamuddin Efendi, Yavuz Sultan Selim Han zama-nında, Anadolu kazaskeri olan SerdefterEfadıl Seyyidi Efendi'nin yanında mülazim (stajyer müderris) olarak vazife yapmışhr. İlk müderrislik vazi-fesini Dimetoka'daki 25 akçeli Oruç Bey Medresesi'nde yapmışbr. Şimdi Yunanistan sırurları içinde olan Dimetoka'da iki yıl görev yaplıktan son-ra, 1526 yılında İstanbul'daki 30 akçeli Hacı Hasan Medresesi'ne terfi eden Taşköprülü-zade 1530 yılında 40 akçeli Üsküpte'ki İshak Paşa Medresesi'ne terfi etmiştir.

    Osmanlı medrese geleneğinde genç müderrisler önce çevredeki 20'li, 30'lu medreselere atanıyar daha sorua gayretleri ve imkanlar ölçüsünde, merkezdeki 50'li, 60'lı medreselere doğru terfi ediyorlardı. Bu anlamda merkezde olmak ilmin kaynağına ve onunla ilgili fırsatıara da yakın ol-mak anlamına geliyordu.I121Taşköprülü-zade de 15~6 yılında İstanbul Ka-lenderhane Medresesi'ne, oradan 1537 yılında Atık Mustafa Paşa Medrese-si'ne terfi ettirildi. 1538-39 yılında ise Edirne Üç şerefeli Medresesi'ne tayin edildi. 1540'ta ise Sahn-ı Sernan Medreselerine nakledil4i. Bir süre Edirne Bayezidiyye Medresesi müderrisliği de yapan Taşköprülü-zade iki yıl Bur-sa kadılığı yapb. Osmanlı'da yaygın uygulama olarak, adaletin daha iyi tesis olunacağı düşüncesiyle, kadılar bir yerde en fazla bir-iki yıl görev ya-pıyorlardı.l131Taşköprülü-zade buradaki kadılık görevinden sorua, 1547'de tekrar Sahn-ı Sernan Medresesi müderrisliğine tayin edildi. Bu süre içinde kelamdan, fıkha, tefsirden hadis'e pek çok ilim daıiDda müderrislik yaph. Bu çerçevede kelam'dan Hfişiye:.~ Tecrid v~ Şerh-i Mevfikıf, belagattan; Mutav-vel ve Miftah şerhini, Peraiz'den Seyyid Şerif Cürcaru'nin F"erliiz şerhini, us OJ-i fıkıhtan; Tenkth, Tavzih ve Telvih adlı eserleri, fıkıh ilmine dair, Hidliye'yi, hadis'ten; Mesl1bih, Meşnrik ve Sahth-i Buhl1ri'yi, tefsirden; Kadı Beydtıvt gibi kitapları okuttu.1141

    1551 yılında İstanb~ kadılığına atandı. Bu görevi yürütürken, gözle-rinden rahatsızlığı arttı ve görmez oldu, dolayısıyla kadılık görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Gözleri ama olduğunda dahi, ilim öğretmekten, risalelerini yazmaktan/yazdırınaktan geri durmayan Taşköprülü-zade;

    Tnşköprilliizfide Ahmed Efendi (1495-1561) Sempozyımıu, ed. Ahmet Hulılsi Köker (Kayseri: 1992), 6.

    [12] i. Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı İlmiye Teşkilatı, (Ankara: Türk Tarih ·Kurumu Yaymlan, 2014},55. .

    [13] Nasuhi Ünal Karaaslan, XVlii. Asnn Ortn/arına Kadar Tilrkiye'de İl im ve İlmiye>je Dair Bir Eser "Kevnkib-i Seb'a Risalesi", (Ankara Türk Tarih Kurumu Yaymlan, 2015}, 82-83.

    [14] Bu konuda geniş bilgiler için bakınız. Hacettepe Üniversitesi, "Fahri, Unan, Taşköprülü-zade ve MevzQ'atü'l-Ulfrm'u", erişim: 12.07.2016, http://yunus.hacettepe.edu.tr/..:.unan/ akademik35.html.

  • ·osmanlı Eğitim Sisteminde Öğretmen-Öğrenci İlişkilerinin Ahlaki Boyutu: · • 213

    "Şakayik" adlı eserini bu dönemde dikte ettirdi, yine ilimle meşgul olur-ken, 16 Nisan 156l'de vefat etti. Cenazesi İstanbul'da Aşık Paşa Mahallesin-deki Seyyid Velayet Türbesi civarına defnediıdi.l151Taşköprülü-zaçle evlatla-rını da alim kişiler olarak yetiştirdi. Bunlardan bazıları kazasker, bazıları

    · müderris olarak görev yaptılar. Hakkında yazılan kimi eserlerde Taşköprülü-zadenin ilm' i münazara ve hüsn-ü· hat konusunda (Sülüs, nesih ve talik) gayet yetenekli olduğu, hatta bu alandaki çalışmalarından kazandığı para-yı talebeleri için harcadığı belirtilmektedir.l16l Bir başka eserde de her sene bir Beyzavi Tefsiri yazıp, bunun geliri ile raıriazan geceleri talebelere yemek vermeyi adet edindiği bilgisi mevcuttur.ll7].Taşköptülü-zade'ninHalvetiye tarikatına müntesip olduğuyla ilgili bilgiler de bulunmaktadır.U81 Buradan da anlaşılacağı üzere Taşköprülü-zade gerek medrese ve gerek tekke eğitiminden geçmiş pek çok ilim dalında derinleşrriiş bir zattır.

    Hayatını ilim öğrenmek, öğretmek ve eser yazmakla geçiren TaşköprüzadeAhmed Efendi,Şakayik-ı Nu'maniyye fi Ulemai'dDevleti'lOsmaniyye", ve "MiftaJıü's- Sa'ade ve Misbahe'sSiyade fi Mevzu'at'ul Uluml19lgibi haciİn.li müstakil eserlerin yarunda, dönemin ilmi telif geleneğine uygun olarak, ihtiyaç ve eksiklik oliuak gördüğü konularda/ alanlarda, medreselerde okutulmakta olan ilmi eseriere dair, "şerh", "haşiye", "ta'lik" ve "risale" tarzında çalışmalar da kaleme almıştır. Bu durum onun devrin ve içinde yaşadığı toplumun ilmi sorunlarına, ihtiyaçİarına duyarlı, teori ve pratiği birleştirmiş ne denli büyük bir alim olduğunu .ortaya koymaktadır.[ıoı Bura-da da görüldüğü üzere Taşköprülü-zade, pratik bayatın içinde müderrislik

    [15] Y. Şevki, Yavuz, "TaşköprizadeAhmed Efendi", DİA, 40:151-152.

    [16) Y. Şevki, Yavuz, "TaşköprizadeAhmed Efendi",40:1S1-152. [17] Taşköprülü-zade, Eş- Şaka'ıku'n-Nu'maruye Fi U/_ema-i Devleti'i Osmaııiye, nşr. A. Siıbhi Furat, (İstanbul: İstanbul Ün. Edebiyat Fak. Yay., 1985), XI, Bu konudaki detaylı bilgi için bkz. Hacettepe ünlversitesi, "Taşköprülü-Zade'nin Kaleminden XVI. Yüzyılın "İlim" Ve "Alim" Anlayışı", erişim: 12.07.2016 ,http:/ /yunus.hacettepe.edu.tr/-unan/akademikl3. html# _ftn52.

    [18) Y. Şevki, Yavuz, "TaşköprizadeAhmed Efendi", 40: 152.

    [19) Bu eser Osmanlıda kendisinden s9nra gelen kimi alimleri de etkilemiştir . . Örneğin Katip Çelebi "Keşfu'z-zımı1n an esami el-kııtııb ve el-ftmı1n" adlı önemli çalışmasında büyük oranda Taşköprülü-zade'nin"Miftah"'ından faydalannuştır. Yine son yüzyılda Hindli aJ.iın Hasan Kanniki'nin de Taşköprülü-zade'nin bu eserinden yararlandığı görülür. Aynı Şekilde 1741'de İstanbul'da Fransız Büyükelçiliğinin isteği üzerine kaleme alınan ve Osman-lı medreseleri müfredat programı ile okutulan eser ve yöntemlerden bahseden "Kevakib · iis-Seba'~ isimli eserin önemli bir kısmı Miftalı üs-saade'nin ihtisarı (özeti) niteliğindedir. B k. Nasuhi Ünal Karaaslan, XVIII. Asrııı Ortalarma Kadar Türkiye'de İlim ve İlmiyeye Dair Bir Eser "Ke_vakib-i Seb'a Risalesi",.s. XVIII.

    [20] Bu eserler hakkında detaylı bilgi için b k. A. Rıza Karabulut, "Taşköprüzadenin Eserle-ri", Taşköprüiiizade Alımed Efendi (1495-156i) SempozıJııııııı, ed. Ahmet Hulusi Köker (Kayseri: 1992), 113-131. .

  • \

    214 · OSMANLI MEDRESELERİ: Egitim, Yönetim ve Finans

    ve kadılık gibi roller üstlenmenin yanı sıra, yukarıda sözü edilen hacimli temel eserlerine ilave olarak, başta Kur'an ilimleri, Tefsir, hadis, akaid- ke-lam, Fıkıh, Usul'u fıkıh, olmak üzere, tabakat, ahlak, hp, felsefe, mantık, dil ve edebiyat, münazara vb. pek çok ilme dair risaleler yazal'!, dönemin "alim" hatta "allame" prototipinin seçkin bir örneğidir. .

    3. Taşköprülü-zade'nin İlim ve Eğitim Anlayışına Dair Birkaç Husus

    Eğitim anlayışı ya da felsefesi denilince, öncelikle eğitimin neliği, ni-çinliği, nasıllığı, öğretmen, öğrenci, program vb. konularda bir üst bakış, sorgulama akla gelir. Bunlara ilişkin bilgileri eğitim felsefesi kitaplarında bulmak mümkündür. Bu anlamda, Taşköprütü-zade'nin eserlerinde eğitim felsefesini kapsamına giren konuların tamamına ilişkin fikirleri bulmak elbette zordur.ıııı O, kitaplarında ilim felsefesi, eğitim felsefesi; öğrenme, öğretiDenin neliği, gibi konular üzerinde durmaz. O, daha ziyade ilmin de-_ ğeri ve ilim öğrenmenin fazileti, alim ve talebenin vazife ve va5I#arı gibi pratik konular üzerinde durur. Örneğin, O, "Mevzuatu'lulUm" adlı eserinde "ilmuadabu'd-ders" başlığı alhnda ders adabııun bir ilim olduğunu belirtir.l221 Bu tespit son derece önemlidir. Bununla birlikte, O, burada bu ilmin detay-larına girmez. Sadece şunları söylemekle yetinir. ·"Bu ili nı talebe ile hoca, hoca ile talebe arasındaki edebieri bildirir. Bu ilmin faydası, gayeleri ve maksadı gayet za-hirdir. Bu kitabın asıl müellifi olan merhum babam buyurdular ki: Biz bu risalenin nıuJcaddimesinde bu ilinıle ilgili mesele-işerife ve faydalarını anlattık.O bilgilerden faydalananlar gayelerine vasıl olur. Bu konuda "Ta'limu'lnıiiteallim" adındaki kitap tam olarak yeterli gelir."1231

    Diğer taraftan onun ilim ve eğitim C!Iliayışına ilişkin bilgileri "Mevzuatu'l ulum" adlı kitabının giriş bölümünde; "ilıİrin önemi,· öğretiDenin ve öğrencinin vazifeleri başlığı alhnda verdiği bilgilerde bulmak mümkündür. TaşköprÜiü-zade, varlık anlayışı bakımından, klasik İslam ilim geleneğimizde olduğu gibi, insanı yeryüzünün halilesi olarak görür. O'na göre, insanın halifeliği ilimle anlam bulur. Zira insanı insan yapan temel özelliklerden birisi ilimdir. İnsan ilimle Rabbini tanıyabilir ve O'nun rızasını kazanıp, "sa'adet-i -ebediyye"ye nail olabilir. Başka bir deyişle, bilgi/ilim, insanı be-şer olmakt~ insan olmaya taşıyan, onu insan kılan en önemli özelliktir. Ona göre ilim, saadetlerin başı ve ali makamların zirvesidir. İlimc;Ien başka hiçbir şey insana izzet, vakar, nüfuz-ı kelam, t~'zim ve itibar kazandırmaz. İnsanların, üstünlüğü de ilim ve takva ile_ olur. Dünyada pek çok sayıda

    [21] Mehmet, Korkmaz, "Taşköprizade" Klasik İslam Eğitimcileri, ed. M. Köylü-A. Koç, (İstanbul: Rağbet Yayırılan, 2016), 555-604.

    [22] Taşköprülü-zade, Mevzuatıı'lıılılm, 331.

    (23] Taşköprülü-zade, Mevzuatıı'l ulıim, 331.

  • · Osmanlı Eğitim Sisteminde Öğretmen-Öğrenci İlişkilerinin Ahlaki Boyııtıı: · 215

    ve çeşitte hayvan olmasına rağmen, onlar insanın hizmetine verilmiş veya onun hakimiyeti alhndadır. Bunun sebebi, sayı bakımından çoklukta, güç ve kuvvet sahibi olmakta değildir. Asıl sebep insanın nutk, akıl ve ilim sahibi olmasıdır.l241 Burada onun varlıklar içinde insanın özel konUJ?luna dikkat çekmesi, bu konumun ancak nutk, akıl ve ilimle elde edilebileceğine vurgu yapması önemlidir.

    Taşköprülü-zade bilgi anıayışı bakımından, beşeri insan kılan, onu ma-rifetullaha ulaştıran ilmin ne olduğuna ilişkin de açıklamalarda bulunur. Billıa göre, mutlak .alim Allahtır. İlimleri Allah peygamberlerine öğretmiş, . ayrıca O, ii:ısana nutk ve akıl nimetlerini vermiştir. Taşköprülü-zade "Mev-zuatu'l-ulfun" adlı eserinin mukaddimesinde, İnsanı saadeti ebediyyeye, cennete ve cemalullah'a ulaştıran ilimierin Cebrail Aleyhisselam'ın Hz. Peygambere (sav) sorduğu sorııların cevabında gizli olduğuna işaret ede-rek, bunlardan; İman'la ilgili sorunun ilm'i kelama, İslam'la ilgili sorunun ilm'i fıkha, ihsanla ilgili sorunun da ilm'i tasavvufa işaret ettiğini, bunun da islam'ın semeresi olduğunu, Tefsir ve hadis gibi ilimlerinde bunda mün-demiç olduğunu belirtir.1251~uradan Taşköprülü-zade'nin ilim anlayışının merkezinde dini ilimlerin olduğu söylenebilir. Diğer taraftan o ilimleri şer'i (nakli) ve gayri şer' i (akli) olarak ikiye ayırır. Ona göre şer' i ilimler peygam-berlerden elde edilirler. Şer' i olmayan ilimler ise akılla elde edilir .. Bunlar-dan kitap, sünnet, icma ve kıyas gibi şer' i iliduer asıl ilimlerdir. Fıkhl mese-leler, nahiv, meanf ve hat gibi ilimler de ikinci derecedeki ilimlerdir. Ancak bu ilimierin ikinci derecede olması onların değersiz ve birincileri ile ilgisiz/ ilişkisiz olduğu anlarruna gelmez. Zira Şer'f ilimlerin korunması (hıfzı) bu alet ilimlerine bağlı olduğu için, bunlar zaruridir. O~a göre, her ilmin bir şerefi, değeri vardır. Her ilmin şerefi ya da değ~ri ya serneresinden dolayıdır veya delillerinin kuvvet ve sağlamlığındandırP61 Burada Taşköprülü-zade ilimleri faydası açısından tasnife tutmaktadır. Bu ilimlerden. birincis~ şer'i ilimlerdir. Mahmud (övülmüş) olan bu ilimlerin semeresi ebedf hayattır. Bırnların öğrenilffiesi farz-ı ayındır. İkincisi ise hp ilmi gibi ilimlerdir. Bun-ların semeresi de bedenin hayatıdır. Bunlar ise farz-ı kifaye kabilindendir. Şer' i ilimler Allah Teala'n.ın, IDE;?leklerinin, kitaplarının ve Resullerirı.i.ri ilim-leri, semere yönünden şerefli ilimlerdir. Çünkü bunların meyvesi saadet-i ebediye ve devlet-i uhreviyedir. :tyıa'rifetullah, gayelerin gayesi ve b~tün saadetlerin başıdır. Bu ilim hürdür. Başkasına hizmet etmez. Fakat· diğer bütün ilimler ona hizmetçidir.121J Bunların dışında inubah (eş'ar v tevaİih

    [24) Taşköprülü-zade, Mev:wahı'lıılfim, 26·27.

    [25) Taşköprülü-zade, Mevzııatıı'l ıılfım, 25·26.

    [26) Taşköprülü-zade, Mevzııatıc'lıclfım, 66-67.

    [27) Taşköprülü-zade, Mevzııatıı'lıılılm, 66-67.

  • 216 · OSMANLI MEDRESELERİ: Eğitim, Yönetim ve Finans

    gibi) ve mezmum (sihi.r, blsım gibi) ilimler de söz konusudur.128l Burada da görüldüğü üzere, Taşköprülü-zade ilimleri dini kaygılarla temelienditir ve tasnif eder. Ancak dini/şer'i olmayan ilimler de değersiz ve önemsiz de~dir. Bütün ilimler birine yardıma ve birbiri.ile ilişki içerisindedir.l291

    Taşköprü-zade'ye göre, ilimler ve fenler çoktur. Bunların hepsi "eşrefi" ve "müdde'ası" olan "ma'rifetullah"a vesiledir. "Ma'rifetullcıh''tan murat ise, "sa'adet-i ebediyyeye na'il" olmaktır.l301 Buradan da anlaşılacağı üzere, asıl maksat ilmin kendisi değil, marifetullahhr. Genelde İslam ilim geleneğinin özelde ise Taşköprülü-zade'nin seküler bilim felsefelerinden fark.Waştığı en

    . önemli noktalardan birisi burasıdır. Zira genelde seküler, pozitivist felsefe-lerde bilginin konusu nesnedir ve ilim bizzat bu nesneyi/varlığı taruyarak, ona hakim olmak için yapılan bir faaliyettir. Oysa İslam ilim geleneğinde nihai kertede ilim, gerçek varlığı ve hakikati tanımak, ona ulaşmak için ya-pılır. O da Allah'hr. Bu anlamda alim varlıklan, eşyayı Allah'ın bir ayeti ve sanat eseri olarak görür. Dolayısıyla burada eşya/varlıklar insanın hizmeti için yaratılan bir emanet ve onu Mutlak varlığa ulaşhran bir vasıta konu-mundadır. İnsana gönderilen tenzili ayetler ile çevresini kuşatan tekvini ayetler aynı hakikate çağırır. İnsan bu ayetlere bakarak Rabbinin isim ve sıfatıarını daha yakından tanımaya çalışı.i. Bu felsefede alim eşyaya hak:iJ?:ı. olmak veya salt bir entelektüel çaba vb. için ilimle uğraşmaz, eşyanın haki-katini taruyarak, marifetullah'a ermek için ilimle uğraşır. 1311 ·

    Taşköprülü-zadeilmi,mahza değerli bir şey olarak görür. O'na göre kişi ilirnle kemale erer, izzet ve şeref bulur. O'na göre ilim mal gibidir. Öce ka-zanılır, sonra biriktirilir, böylece sahibi istemekten, dilenmekten kurtulur. Sonra bundan hem kendisi istifade eder, hem de başkalarına verir.1321 Bu-nunla insan kamil olur, cömertliğe erişir, bu hal hallerin en şereflisidir. Ona göre eğer ilim itikatla ilgili ise tefekkürü, arnelle ilgili ise amel etmeyi icab ettirir. Bundan sonra bu ilmi başkalarına öğretmek gerekir ki, bu da değerli bir haldir. Bu durumda ilim, sahibine ve başkalarına ışık veren bir güneşe benzer, onları aydırılahr. İlim misk kokusuyla sahibine ve başkalarına gü-zel koku yayar, dakunduğu kişi ve çevreler misk gibi kokar. İlimle meşgul olduğu halde, ilminden başkalan fayda sağlayan ama kendisi bu ilimden istifade etmeyen kimse ise hesap, kitap defteri gibidir, başkası bunlardan

    [28] Bu konuda yazılmış detaylı bir makale için bkz. "Taşköprülü·Zade'nin Kaleminden XVI. Yüzyılın "İlim" ve" Alim" Anlayışı. Osmanlı Araşhmıalan Dergisi 17 (1997): 149-264. [29] Taşköprülü-zlide, Mevzııatıı'l ıılilm, 55.

    [30] Taşköprülü·zade, Mevzııatıı'l ıılüm, 23·24.

    [31] Nuri Çevikel, "Taşköprizlide (İsameddin) Ahmed b. Mustafa'runMevzil'Atü'l·'Uiüm'un-da İlim Kavramı", erişim: 13.06.2016 , http:/ /dergipark.ulakbim.gov.tr/gav/article/view/ 5000142018/5000129825.

    [32] Taşköprülü-zade, Mevzııatıı'lulüm, 68.

  • "Osmanlı Egitim Sisteminde Öğretmen-Öğrenci İlişkilerinin Ahlaki Boyutu: · 217

    yararlarur, kendine bir faydası olmaz. Yine böyle biri bileği taşı gibidir ki, bıçak bundan etkilendiği halde kendisi bundan etkilenmez. Diğer taraftan Allah'utealanın bir kimsenin eliyle bir başkasına hidayet vermesi o kimse için hayırdır, iyiliktir. Allah'a asi olan, hata ve günahlara bulaşan, çeşitli ceza ve a.Zaba müstahak olan bir l_culun Allah'a ibadet ve taat eder hale gel-mesine, farzları ve sünnetleri yaşar hale gelmesine yardımcı olmak Allah katında ibadetlerin en büyüğüdür.1331Buradan da anlaşılacağı üzere, ona göre ilim hem sahibine hem de diğer insanlara faydası dokunan değerli bir hazinedir. İlimle uğraşan kişi ilmiyle amil olmak ve bunu çevresine yaymak dtirumundadır. Eğer bu ilimden kimse faydalanmıyorsa, bu ilimle kimse irşad ve ıslah olmuyorsa, bunun sahibine de bir faydası dokunmaz. · Dolayısıyla, ilmin sahibine ve başkalarına faydalı olabilmesi ve zeval bul-maması için mutlal;

  • 218 · OSMANLI MEDRESELERİ: Eğitim, Yönetim ve Finans

    olan hususlar şeklinde, yeniden başlıklandınlarak, maddeleştirilmeye ve açıklanmaya çalışılmışhr.

    4.1. Öğretmenlik Ahlakı

    Hoca, ilirnde ulvi gayeleri/hedefleri öncelemelidir.

    Taşköprülü-zade alimin/öğretmenin, her daim gözeteceği temel ilkenin ve ilk vazifenin, Allah'ni rızasıru kazanmak, onun emir ve· nehiylerine uy-gun yaşamak, ilmi yaymak ve toplumu irşad etmek suretiyle, toplumdaki · alimierin artması, cahillerin, sefihlerin azalması için çaba sarf etmek oldu-ğunu vurgularP6l O, insanlara Allah'ın dinini, Rasülü'nün (sav) sünnetini insanlara açıklamalı, onlara doğru yolu, haramı, helili göstermeli, onların kötü yollara düşmesine mani olmalıdır. Böylece İslam'ı ihya ve tahkim et-melidir. Allah'uteala'nın bir kimsenin eliyle bir başkasına hidayet vermesi o kimse için büyük bir hayırdır, iyiliktir. Allah'a asf olan, hata ve günahlara bulaşan, çeşitli ceza ve azaba müstahak olan bir kulun Allah'a ibadet ve taat eder hale gelmesine, farzları ve sünnetleri yaşar hale gelmesine vesile olmak Allah katında ibadetlerin en büyüğüdür.137l Bu görüşlerden de an-laşılacağı üzere, alim, öğretmen için maddi ya da toplumsal amaçları de-ğil ideal/ulvi gayeleri, yani Allah'ın rızasıru öne çıkarır. Bazı alimlerin, Biz ilmi, Allahtan başkası için ta'linı ettik. İlinı Allahtan başkası için olmaktan kaçındı ve yine Allalı için oldııJ38Isözleri de ilirnde niyetin, gayenin halis olması, yani Allah'ın rızasıru kazanmaya yönelik olması gerektiğini vurgulamaktadır.

    Hoca, talebesini kendi eviadı gibi görmelidir.f391

    Taşköprü-zade, Hz. Peygamber (sav)'in, Benim size olan merhamet ve şefkatim babanm evladıııa olan nıııhabbeti nıertebesindedir sözünü naklederek, İlahi nazarda evlat (din ve Allah nezdinde evlatlık) kan ve soy evlatlığından daha evin-dır. Hatta imam Ussanı ~in Ebu Yusuf lı akkında denilmiştir ki, o mm talebelerine karşı merhamet ve şefkati o kadar yiiksektf: ki, faraza taZebelerinden birine bir si-nek konsa onun acısını o da duyardı: Şeklindeki görüşleri aktarır.1401Ayrıca o, burada konuya bir de talebe açısından bakar ve onların hocalarına nasıl davranacaklarına ilişkin şu hahrlatmaları yapar. Bütün din alimleri ve talebe-leri Allah yolıınım yolcuları dır. Bımlanıı içinde alinılet~ mürşitler ve talebeler aynı yolda yoldaş. ve karındaştırla!. Dolayısıyla. talebe bilmeZ i ve inanınalıdır ki, hoca/

    [36] Taşköprülü-za'de, Mevzııatıı'lıtlılm, 67-68.

    [37] Taşköprülü-zade, Mevzııatıı'lııliim, 68.

    [38) Taşköprülü-zade, Mevzıtatıı'I ıılfım, 71.

    [39) Taşköprülü-zade, Mevzııatıı'l ıılfım, 67.

    [40] Taşköprülü-zade, Mevzııatıı'l ıılftm, 69.

  • ·osmanlı Eğitim Sisteminde Öğretmen-Öğrenci İlişkilerinin Ahlaki Boyutıı: • 219

    üstat hakkı bütün haklardan hatta ana-baba haklarından bile daha üstün ve daha büyüktür. Zira üstat/hoca sonsuz olan hayatın, anne-baba fani hayatın sebebidirJ4ıı Öğretmen-öğrenci ilişkilerinin npta, puana bir takım belgelere indirgendi-ği, kişisel ve günübirlik kaygıların öne çıktığı günümüzde, yukarıdaki ba-kış açısı gerçekten oldukça dikkat çekicidir. Öğretmenin öğrencisini evladı, öğrencinin de hocasını babası gibi hatta, daha yakın biri olarak görmesi, bizlere İslam eğitim geleneğinde öğretmen-öğrenci ilişkisinin nasıl şekillendiğini göstermesi ve zamarumızdaki eğitim anlayışlarınuzı sorgulamak bakımından önemlidir.

    Hoca, yaptığı işten maddi karşılık beklememeli, ihtiyaç sahibi öğrencilerini gözetmelidir.

    Taşköprülü-zade'ye göre, hocaya düşen bir diğer vazife ise, hocalığında "sahib-i şerf'at" olan Hz. Peygambere uyarak öğrettiği ilim için karşılık istememektirJ421 O, burada, "Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Be-nim ecrimi verecek olan, ancak alemierin Rabbidir" (26/Şuara-164), ayetini de-lil göstererek, üstadın, talebesiı:Un malına tamalı etmemesini tavsiye eder. Hoca rıfk, hilm, tevazu ve muhabbet il~ · talebesine ilim öğretmeli, hatta fakiı~ kimsesiz, garip olan talebelerine her daun daha yakın olmalı, onları kendine daha yakin tutmalıdır. Nitekim Hz.:Peygamber de famleri sever, miskinlerin meclisine oturmaktan hoşlanırdı. İlim ile mal, para, makam ve celal is~emek, pabucunun altını, yüzü ve sakalı ile silmek gibidir. Hiz-met eden ve hizmet edilen kendi konumunu iyi bilmeli, ona göre muamele görmelidir. Hoca, dünyalığa ve dünyayı talep edeniere meyletmemeli, ma-kam ve mevkiye gönül vermemelidir. O, burada. Hz. İsa As. Şu sözünü nak-leder: "Alimler zümresi için dinde deva, malda ise dine maraz (hçı.stalık) vardır. Bir kimse kendisine hastalığı çekerse, başkalarına nasıl qeva ola-bilir."l431Bununla birlikte, Taşköprülü-zade burada ilimle makam ve mevki sahibi olmaya taı:p.amen karşı çıkmaz ve eğer bir kimse, makam mevki sa-hibi olmayı, nefsinin kötü arzularına uymadan, emri bi'l-marfrf ve riehy-i an'i'l-münker'i daha iyi yapabilmek, sÖzünü çevresindekilere dcilia iyi ulaştırabilmek, dini yüceltebilmek vb. gayesiyle, bu işlerin kilayetgerektirdiği miktarda, mal ve mevki sahibi olursa caizdir der.l441 O'na göre burada asıl olan iyi niyete, sağlam bir itikada ve tefekküre sahip olmaktır. Diğer türlü, onun temel felsefesinde ilmi alçak ve geçici dünya için araç olarak kullan-mak asla doğru değildir.

    (41] Taşköprülü-zade, Mevzuatu'lulı'im, 67-68.

    [42] Taşköprülü-zade, Mevzuatu'l ııliim, 70.

    [43] TaşköprÜlü-zade, Mevzuatu'l uliim, 70.

    [44]Taşköprülü-zade, Mevzııatu'l u/ilm, 70.

  • 220 · OSMANLI MEDRESELERİ: Eğitim, Yönetim ve Finans

    Hoca, öğrencilerinin ahlaki gelişimini önemsemeli, uyan ve nasihatte ölçülü olmalıdır.

    O'na göre, hoca, talebesinin kötü huylardan arınması için gevşek dav-ranmamalı, her fırsatta onun ~aken gelişmesine yardımcı olmalı, bazen ta'riz (kinayeli, dokundurarak), bazen tasrili (açıklayarak), bazen telmili (hatırlatarak), bazen işaret ve ima ile yetinmelidir.145l Zira bunlar talebede daha tesirli olur. Hataları açık açık söyl(:!mek ve uzunca anlatmak ise, çirkin görülen işlerin ısrarla ve inatla yapılmasına sebep olabilir. Taşköprülü-zade burada, Hz. Peygamber döneminden ve Hz. Adein'den örnek vererek, yasaklamaların fusanı olumlu neticeye götürmediğini, insanların yasak edilen şeyi yapma eğiliminde olduğunu, amın ifadesiyle, · "el-İnsanü harlsün ala mii mılnia" söyler.l46l Burada da görüldüğü üzere, Taşköprülü-zade eğitim süreçlerinde uzun anlatı;nıarın, kuru açıklamaların, tenkit ve azarlama-ların eğitimde pek işe yaramayacağını, bunu daha ince ve dalaylı yollarla yapmanın insan psikolojisinde daha etkili olabileceğini düşünmektedir. Bu yaklaşımın günümüz eğitim bilimlerinin verileriyle de örtüşen dikkat çe-kici bir ayrınh olduğu söylenebilir.

    Taşköprü-zade, aynı konuda şu hatırlatmalarda da bulunur. Hoca tale-besini hak etmediği, layık olmadığı mevkilere göz dikmekten alıkoymalı, -ilim ögrenmekten maksadın dünyevi menfaatler ve makarnlar olmadığını, bilakis, ahiret saadeti olduğunu ona. öğretmelidir. Hatta hoca, talebede ri-yaset ve övünme gibi bir eğilim görürse, onu bu sebepten dolayı ilimden men etmemeli, bu eğilimi iyiye yöneltmelidir. Zira talebe sonunda baştaki niyetinin kötü olduğunu anlayacak, durumunu düzeltecektir.147J Buna bir örnek şöyledir: Fıkhiyatta münazara ilmini kullanmaya ruhsat verilmiştir. Zira başlangıçta bu ilirriZe kişi karşıszndakine galip gelir, övünür, sonra ilimden asıl kas-tm bu olmadığını, bu niyetin fasit, yanlış olduğunu anlar, doğm yola yönelir. Yine ae hocanın taZebenin tabiatında bir fesat durum; mal, makam hırsı var ise, böyle kişilerin gönlüne riyaset, makam mevki muhabbetini yerleştirmemesi gerekir. Zira övmek, övülmek sevgisi kişinin kalbine yerleşirse sonra onun kalbinden bunların izalesi çok zor olabilir.l481 ·

    Yukarıda görüldüğü üzere, O, hacayı talebenin .ahlaki gelişiminde rehber konumuna yerleştirmektedir. Ancak bu rehberlikte katılığa, etki-si olmayacak kuru tavsiyelere sıcak bakmamaktadır. Taşköprülü-zade bu eğitim yaklaşımını babasının kendisine öğrettiğini, onun babasının da kendilerine ayru usulle eğitim verdiğini söyler.1491Ayru şekilde O, hocanın

    [45]Taşköprülü-zade, Mevzııatu'lııliim, 71.

    [46] Taşköprülü-zade, Mevzııatıı'l ıılfim, 72.

    [47) Taşköprülü-zade, Mevzıuıtu'l ıılıim, 71.

    [48] Taşköprülü-zade, Mevzuatu'l ıılılm, 71.

    [49) Taşköprülü-zade, Mevzııatıı'l ıılüm, 72-73.

  • ·osmanlı Eğitim Sisteminde Öğretmen-Öğrenci İlişkilerinin Ahlaki Boyutu: • 221

    her daim talebeleriyle meşgul olmasıru, onlan ilme teşvik etmesini, onlar-dan gelen istekleri incelemesini, onlara ilisan ile muamele etmesini, ·onlar-dan gelecek kusur ve kabahatlere tahammül göstermesini, dünya ve ahiret işlerini düşünüp, imkan ölçüsünde, onlara iyilik ve ilisanda bulunmasını öğütler. ısoJBurada da görüleceği. üzere, o, hocayı talebenin ilmi ve ahlaki gelişiminde bir mürşit konumuna yerleştirmekte, talebeyi yetiştirme sü-re·cinde ondan gelebilecek olumsuz ve istenmedik davranışlar karşısında ilisanca bir yaklaşım sergilemesini tavsiye etmektedir.

    Hoca, eğitimde bireysel özellikleri dikkate almalıdır.

    Hocanın vazifelerinden birisi de öğrencinin bireysel özelliklerini dikka-te alarak, ona en uygun olan eğitimi belirlemektir. Bu konuda Taşköprü-zade şunları söyler: Hoca, talebeye gerekli olan en önemli ilim ile işe başlamalı, bunu onun tabiatma ve zihnine uygun düşecek şekilde yapmalıdır.ısıı Bu ilimierin öğretiliş sırası çok dikkatli bir şekilde belirlenmeli, bir kere belirlenip sıraya konduktan sonra·da bu sıraya uygun hareket edilmelidir. Öğrenciyi bir çırpıda açık ilimden, en ince, gizli ilme, veya en gizli,. zor, karmaşık ilimden en açık ilm e geçirmek doğru değildir. J3urada doğru olan yol, bu ilimierin tedricen ve talebenin istidadına uygun şekilde işlenmesidir.1521Bir diğer vazifeyi açıklarken de O, yine bu konuya değinerek, talebe-nin küçük yaştan itibaren ilim tahsiline ve ~zbere (muhtemelen hafızlık) alıştırılmasıru tavsiye eder. Zira küçük yaşta yapılan ezberler mermerin nakşedilmesi gibi kalıcı olur.1531Ayrıca hoca talebesinin istidadıru çok iyi bil:-meli, onun anlamayacağı, taşıyamayacağı bir i.1ınj ona öğretmemelidir. İlmi ehline öğretmelidir. Zira, talebe anlamadığı ilme düşman Ç>labilir. Taşköprillü-zade burada zamanınd.aki cahil insanların tasavvui ilmi gibi konulara

    ı

    düşman olmalarından örnekler vererek, bu konuya açıklık getirir.l541 Yuka-rıdaki ifadelerden anlaşılacağı üzere, O, eğitimde izlenecek yol konusunda hocaya yetki vermekte, yalnız bu konuda, öğrenci özelliklerine uygunluk, önemlilik, aşamalılık gibi ilkelere uygun davranılmasıru önermektedir.

    Hoca sözleri, yaşanhsı, müderrisliği ve ahl$yla talebesine taıh bir model olmalıdır.

    O'na göre, hoca talebesine model olmalı, üstadın sözü özüne, anlattıklan işine, yaşanhsına muvafık olmalı, talebesinden yapmasını istediği şey-

    [SO] Taşköprülü-zade, Mevzuatıı'lıtlflm, 73.

    [51] Taşköprülü-zade, Mevzııatıı'l ulflm, 73.

    [52]Taşköprülü-zade, Mevzuatıı'l ıılılm, 73 ..

    [53] Taşköprülü-zade, Mevzııatu'lulum, 76.

    [54] Taşköprülü-zade, Mevzııatıı'lulılm, 75-76.

  • 222 · OSMANLı MEDRESELERİ.: Egitim, Yönetim ve Finans

    leri öncelikle kendisi yapmalıdır.ıssı Ancak böyle olunca sözlerin tesiri olur, aksi halde sözleri talebesine tesir etmez, etrafındakiler ondan uzaklaşırlar. İnsanların çoğu taklid ehli olduğundan söyleyenin sözüne ve yaşantısına bakarlar. Zira, toplumda "Söyleyene değil, söylenene bak!" sözünün anlamına vakıf olanlar çok az bulunur. Bir doktor kendisi de aynı hastalıktan muz-darip olduğu halde, başkasına ilaç önerir, kendisi bu ilaçlardan almazsa hastalıktan kurtulamaz. Böyle bir adamın sözü, akılsızlığına·yorulur, ala-ya a1ırur ya da cahil biri olarak görüldüğünden sözleri ciddiye alınmaz. Dolayısıyla insanlar ilmiyle amil olmayan bir alim! görürlerse ona yalancı, riyacı, ya da hileci (belli ki, kendini kurtarmanın yollarını biliyor) diyerek onun hakkında su-i zanda bulunabilirler.l561

    Taşköp"rülü-zade'ye "göre, değnek eğri ise gölgesi doğru olmaz, tıpkı bu-nun gibi'~ alimin, öğretmenin amel defteri ibadetler ile nakş olmazsa, onun sözleri de toprak ve kül gibi değersiz olur. Alimin, öğretmenin bir konuda yaptığı bir günahın suç ve cezası, cahilin yaptığı ğünahtan çok daha fazla-dır. Zira alim bir konuda günah işler ve bu bilinirse, cahiller de bu konuda ona uyarlar ve onların bu konuda işledikleri günahtan alime de yazılır. Bu noktada, alimler bir takım hataları, kusurları, günahları olsa dahi bunları gizlerneleri gerekir. Yine de alime yakışaİt şey büyük, küçük demeden her türlü günahtan kaçınmaktır.1571 O uyarılarına şöyle devam eder: Bazı ho-calar da vardır ki, farzları yerine getirdikleri halde sünnetlerde gevşeklik gösterirler, nafileleri terk ederler, hatta ilimle meşgul olmak nafilelerden üs-tündür deyip uzun uzun anlatırlar. Böyle bir anlayış kişiyi önce sünnetten, sonra farzlardan soğutur, kişinin kalbinde şüpheler doğurur ve sonu helak olur. Bunun için alime lazım olan veradır. Vera sahibi alimin çevresindeki-lere ilmi tesirli olur.

    Yukarıdaki görüşlerden de anlaşılacağı üzere, Taşköprülü-zade'nin öğ-· retmenin model olması ile ilgili görüşlerinin, günümüz eğitim anlayışlarında ö'ğretmenlik mesleğinin en önemli ve temel bileşeni olarak tanımlanan ve maalesef az-lığından şikayet edilen sağlam ve sahih bir "kişilik ve karaktere sahip olma" konusuyla tam bir uyum içinde olduğu söylenebilir.

    Hoca öfke ve taassuptan uzak durmalıdır.

    Taşköprülü-zade'ye göre, dersin adaplarından birisi de, eğitimde gazap anında öfkeyi yenmek, öğrenciyi azarlayıp ona kızmamaktır. Ayru şekilde o dersini de oyun ve eğlenceye çevirmemelidir ki, kalpler katılaşmasın, Cenab-ı Hak unutulmasın. Hoca derslerinde, hilm,· sabır, vakar J:ıfk

    [55] Taşköprülü-zade, Mevzıuıtıı'lıılfim, 82-83.

    [56] Taşköprülü-z§de, Mevzııatıı'lıılıim, 82-83.

    (57] Taşköprülü-zade, Mevzııatıı'lıılüm, 8-87.

  • · Osmanlı Eğitim Sisteminde Öğrebnen-Öğrenci İlişkilerinin Ahlaki Boyu hı: • 223

    ile muameleyi şiar edinmelidir.!581Bazı durumlarda sözü makbul görül-mezse, bunu büyütmeyip, Benim görevim tebliğ ve irşattır. Hidayet ve Tev-fik Allah'tan'dır demelidir)591Sürekli sorular sorarak, muteriz olan, .hata ve yanlış araştıran kişilerin suallerine.cevap vermemelidir. Öğretmen bilme-diği riı.eselelerde soru sorulduğunda "bilmiyorum"· demelidir. Zira İmam Malik (ra) büyük bir müctehit olduğU halde, 40 mesele sorulmuş da, bun-ların 36'sına "bilmiyorum" cevabını vermiştir.I60IO'na göre hoca taassup-tan uzak olmalıdır. Zira bazı kimseler farklı mezhep imamlarını tenkit et-mekte, hatta tekfir etmektedirler. Oysa ehl-i kıbleden birisinin küfrü sabit olmadıkça kafir denemez. Biz kişinin hangi halde ruhunu teslim ettiğini bilmediğimizden onlar hakkında sukut etmemiz en doğrusu olur.

    Hoca dersine hazırlıklı gelmeli ve eğitimde tedriciliğe dikkat etmelidir.

    O'na göre, hocarun, ders vereceği konuya dersten önce, şöyle bir göz atıp, ezberler gibi yapıp, sonraki konular hakkında bilgi sahibi olmaksızın, derse· gelip anlatması, diğer konularla ilişki kurmaması, çok kötü bir iştir. Bu uygulama halkta çocuğunu müderris yapıp, kürsüye geçirip ders ver-dirme arzusu doğurur. Dolayısıyla avaının da ''bunu bizim çocuğumuz da yapabilir" diye düşünmesine yol açabilir.l611 Taşköprülü-zade "büyük bela" dediği bu anlayışın kendi zamarunda da yaygın olduğundan şikayet eder. Nice cahillerin talebe ve hoca kılığında ilim yuvalarını ve ilmi harap ettik-lerinden yakınır. Bu kimseler ilmin zayi olmasına sebep oldukları halde, çevrelerindekileri azarlamakta, insanlardan şikayet etmektedirler.I621Diğer taraftan O, hocarun dersten önce bilgilerini iyice bir gözden geçirmesini, · basit-karmaşık, gizli-açık vb. olan hususları dikkatli bir şekilde belirleme-sinin doğru olacağını söyler. O'na göre, hoca dersini bu zihinsel hazırlığa göre işlemeli, ihtiyacı olana gerekli açıklamalan yapmalı, eğer öğrenciler yeni başlıyorsa, çok konu işleyerek dersi zorlaştırmamalıdır. Ayrıca, tale-beye başlangıçta fazlaca bilgi vermemelidir ki, bunalmasın, şüpheye düşmesin, yavaş yavaş ilerlesin.1631 Yukarıdaki görüşlerden hareketle, Taşköprütü-zade'nin görüşleri ile günümüz eğitim kaynaklarında geçen "basitten karmaşığa, kolaydan zora, bilinenden bilinmeye, hayatilik, ihtiyaca dönük-lük vb. gibi ilkelerinbire bir örtüştüğüp.ü söyleyebiliriz.

    [58] Taşköprülü-zade, Mevzuatıı'lıılıim, 87.

    [59]Taşköprülü-zade, Mevzııatıı'lıılıim, 87.

    [60] Taşköprülü-zade, Mevzuatu'l ultım, 90.

    [61] Taşköprülü-zade, Mevzııatu'l ulıim, 88.

    [62] Taşköprülü-zade, Mevzııatıı'l ıılıim, 88.

    [63] Taşköprülü-zade, Mevzııatu'lıılıiın, 89.

  • 224 · OSMANLI MEDRESELERİ: Eğitim, Yönetim ve Finans

    4.2. Öğrencilik Ahlakı

    Taşköprülü-zade ilim talebesi!rin vazifelerini de on maddede anlatmak-tadır. Bazı maddelerde anlatılanlar bir biriyle benzerlik taşmakta, yer yer aynı anlama gelecek ifadeler bulunmaktadır. Bunlarıİt içeriğinde çoğunlukla öğrencinin kişiliği ve ahlaki özellikleri ile ilgili olan hususlar göze çarpar. Bunun için burada. O'nun yaptığı sıralamadan ziyade, maddelerin içeriğine uygun düşecek şekilde yeni bir kategorileştirmeye ve tanımlamaya gidilmiştir. .

    Talebe, halis niyetli ve güzel ahlaklı olmalıdır.

    Taşköprülü-zade'ye göre, talebe herhangi birisi değildir. İ1im talebesi, ilim öğrenmek için bir takım vasıflara sahip olmalıdır. En başta, iln:ıe niyet

    · eden kişi, taze civan, sahih mizaçlı, sözüne sadık olmalı, dünya lezzetlerine iltifat etmemelidir. Aynızamanda bu kişi insaflı, .adil, mütedeyyin, emin, vacibat-ı şer'iyyeyi ihmal etmeyen, zamanındaki meşru gelenekiere uygun davranan, merhametli biri olmalıdır. Yine bu kişi, gay_r-i ahlaki davranışlardan uzak dur.ı:İlalı, ahlak-ı hamide ile muttasıf olmalı, yemek düşkünü olmamalı, ihtiyacından fazla şey biriktir.qı.e sevdasında olmamalı ki bu, te-fekkür ve ilim tahsilinden insanı alıkoyar.164lhim kalbin ibadetidir. Talebe, nefs hanesini rezil ahlaktan arındırıp, güzel ahlak ve iyi huylar ile tezyin etmelidir. Bu vazife çok önemlidir ve diğerleri bundan sonra gelir. O'na göre nasıl ki beden temizliği namaz için ön şartsa, kalbi kötü huylardan arındınp güzel ahlakla süslemek de ilmin ön şartıdır. Zira kalbin ibadeti ilimdir. Nasıl ki, Hz. Peygamber (sav) "içinde köpek bulunan eve melek giremez buyurmuşsa",.Nazargah-ı ilahi olan kalpte, kötü ahiakın pislikle-ri, kötü huylar {manevi köpekler) bulunduğu müddetçe, böyle bir kalbe de melekler girmez, böyle bir kişi ilimdeki maksada '\.ılaşamaz.1651Burada sözü edilen hususlara bakıldığında, Taşköprülü-zade'nin ilim yoluna giren tale-benin daha işin başında temiz bir şahsiyete ve temel ahlaki değerlere sahip olması gerektiğini vurguladığı görülmektedir.

    Taleb e, ulvi hedeflere yönelmeli, yaşamak ve yaşatmak için ilinıle meşgUl olmalıdır.

    Taşköpülü-zadeye göre, talebe, ilim yolculuğunun uzun, korkulu, zor-luklarla dolu olduğunu bilip, başarı ya ulaşmak için her daim ihlaslı ve ha-lis niyetli olmalıdır. "Herkesin eline geçen niyetince" fehvasınca, talebeye yakışan da Allah rızası için ilim tahsil etmektir.1661 hmin asıl faydası, ibaaet [64] Taşköprülü-zade, Mevzuatu'l ulilm, 36-37.

    [65] Taşköprülü-zade, Mevzuatıı'lulilm,

    [66] Taşköprülü-zade, Mevzııatıı'I uUim, 40.

  • Osmanlı Eğitim Sisteminde Öğretmen-Öğrenci İlişkileriııi11 Alılaki Boyutu: · 225

    ve güzel ameldir. Kendisi yaşamadığı halde, ilmi Allah'tan başkası için öğrenmek batıl, boş, faydasız bir uğraştır. İ1mi olup da ver'a ve takvası olma-yan kişinin ilmi onu ancak Allah'tan uzaklaştırır)67l Bu konuda O şu hadisi nakleder: Hz. Rasullullah (sav) şöyle buyurmuştur: Biri kalpte olan ilimdir ki bu faydalıdır. Diğeri dilde/sözde olandır ki, faydasızdır. Böyle ilim insanoğlunun lıüccetidir. Yani bu ilim kıyarrz.et gün il sahibi hakkında şahitlik edecek, Ben size ilim verdim, hakikati gösterdim, siz niye hak yoluna iitmediniz? Nefs ve şeytana uy-dunuz? denildiğinde onun aleyhine. şahi#ik yapacaktır.1681 İnsanlardan azabı en

    _ şiddetli olanı, ilmiyle amel etmeyen kimsedir. Onun ilmi yağmurun mer-mer üzermde kayıp gitmesi gibi, insanlara etki etmez, onların kalbine in-mez. Taşköprülü-zade burada kendi hayat hikayesinden de örnek verir ve şöyle der: "Ben babamdan işittim o bu durum'un böyle olduğunu tecrübe ettiğini söyledi". Ayrıca O, burada şöyle bir hadis nakleder: "Dört şey için ilim tahsil eyleyen cehenneme girer: Diğer alimlerle atışmak ve ilmiyle övünmek için, sefih/kıt akıllı kimselerle münakaşa etmek için, diğer insanların kendisine izzet, ikram etmesi içiıı, mal kazanmak için."l69l

    Talebe zihnini/gönlijnü meşgul edecek başka şeylerden uzak durmalıdır.

    Talebeye düşen görevlerden birisi de, nefsi aşağılamak ve dünyaya olan muhabbetini, alakalarını azaltmaktır. Hatta .talebenin memleketine, aile-sine, çoluk çocuğuna da meyli az olmalıdır: Bu tür bağların, yakınlıkların çokluğu zihni, kalbi sürekli meşgul edeceğinden asıl maksada ulaşmaktan öğrenciyi alıkoyar.l701Ahzab suresinde '~ah bir insanın içinde iki kalp koymamıştır" (Ahzab/4) buyrulmuştur. Dolayısıyla kalp sadece bir şeyle meşgul olmalıdır. İnsan kendini (zihnini, zamanını, meşguliyetini) tama-men ilme vermedikçe, ilinl ona bir cüz'ünü (kısmını) vermez. Dağınık fikir-ler bir küçük bir ırmak gibidir. Bu ırmaktaki su bazen toprağa karışır, bazen buharlaşır, asıl maksat olan tarım arazisini sul~adan biter gider.[71l Dola-yısıyla ilim yolunda zihni meşgul eden farklı şeylerle uğraşmak, dağınık ii-kirli olmak, ilirnde derinliğe ve bü.tüncül bir kavrayışa, birikime mani olur.

    Talebe ilme derin bir iştiyiık duymalı, bu yolda tembellik ve uyuşukluk göstermeden ömrünün sonunda kadar ilim öğrenmelidir .

    .Talebeye düşen görevlerden birisi de ömrünün sonuna kadar ilimle meşgul olmaktır. Nitekim, Hz. Peygamber (sav) ''Beşikten mezara kadar

    [67] Taşköprülü-zade, Mevzımtıı'l u/ilm, 40.

    [68] Taşköprülü-ziide, Mevzııatu'l ıılilm, 40.

    [69] Taşköprülü-ziide, Mevzuatıı'l ıılı'lm, 41.

    [70] Taşköprülü-zade, Mevzuatıı'l ıılılm, 41.

    [71] Taşköprülü-zade, Mevzuatu'l u/ilm, 41-42.

  • 226 . OSMANLI MEDRESELERİ: Egitim, Yönetim ve Finans

    ilim öğreniniz" buyurmuştur.ını Yine, "Sahib-i kesel, cem'i aseli demez" yani, "Tembel olan bal toplayamaz" demişlerdir. Bunun için, ilim yolunda yücelmek, yüksek fikirlere ulaşmak isteyen kişi geceleri ihya etmeli, taat ve ibadet etmelidir. İlim yolcusu bilmelidir ki fırsatları kaçırmak üzüntü ve elem getirir.l131 Hatta talebe bir saat bile bu yoldan ayrılmamalıdır. Ab-dullah ibn Mübarek'e soruldu ki, "Ne zamana kadar ilmi tn'lim edersiniz? O, dediki: "Dileğim şudur ki, bir kelime-i nafia ola ki onu heniiz duymamış olayım ve ben ondan faydalanmamış olayını? Dolayısıyla O, dünya yüzündeki henüz faydalanılmayan son bir söze, faydalı son bilgiye ulaşıncaya kadar bu yolda olunması gerektiğini bizlere hatırlatmaktadır. Nasıl ki, kölenin her daim efendisine hizmetten başka bir meşguliyeti olmadığı gibi, talebenin de bir saat bile olsa, bu vazifeden (ilim öğrenmekten) ayrılmaması gerekir. Çünkü ilimsiz geçen bu bir saat büyük bir zayiattır. Nitekim Allah'u teaJ.a, Hz. Pey-gamberi (sav) nice ilme vakıf kıldığı halde, Kur'an'da "Rabbim ilmimi artır" (Taha/114) ve "Her ilim sahibinin üstünde bir bilen vardır" (Yusuf 12/76) ayetleri ile ilme teşvik etmekte ve ilirnde gayretin bir sınırının olmadığıru bizlere hatırlatmaktadır.f741

    Zamanı etkili kullanmalıdır.

    Taşköprülü-zade öğrenilmesi gereken ilmin çokluğuna ve hayalın kısalığına vurgu yapar. Talebenin bu zamanları boş geçirmeyip, iyi değer:. lendirmesini tavsiye eder.l751 Ayrıca· o, talebeye şunları öğütler: Talebe bu günün işini diğer güne bırakmamalı, vazife ve sorumluluklarında ihtimam göstermelidir. Her yeni gün yeni meşguliyetler getirir. Ayrıca yarının ne ge-tireceği belli değildir. Bunun için işleri becererneyen ve kusurlu olanların günii yarınki gündür demişlerdirP61 Ve yine gayret ve himmet, talebeyi olgunluğa götüren iki kanat gibidir. Ebu Hanife'nin, imam Ebu Yusuf'a Sen pek zeki deği/din, dersimize devamın ve vazifeZere olan gnyretin seni bu tehlikeden kurtardı, dediği rivayet edilmiştir. Gevşeklik ve temb ellik kötü bir vasıftır.1771

    Hocasını doğru seçmeli ve ona her daima saygılı olmalıdır.

    Talebeye düşen bir diğer vazife de hasebi, nesebi pak, takva ve vera sahibi olduğu aşikar, başka meşguliyetleri olmayan, hep güzel ve fayda-lı konuşan, insanlar arasında bütün bu özellikleriyle bilinen meşhur bir

    [72] Taşköprülü-zAde, Mevzııatu~lıılıiın, 46.

    [73] Taşköprülü-zade, Mevzuatıı'l ıılıim, 41.

    [74] Taşköprülü-zade, Mevzuatıı'lııltlm, 47.

    [75) Taşköprülü-zade, Mevzııatıı'lıılıim, 66.

    [76) Taşköprülü-zAde, Mevzııatıı'lııltlm, 64.

    [77) Taşköprülü-zlide, Mevzııatıı'lulıinı, 64

  • · Osmanlı Eğitim Sisteminde Öğretmen-Öğrenci İlişkilerinin Ahlaki Boyut11: • 227

    üstat (hoca) seçmektir.1781Zira, ilim talebesinin kendisinden önce hocasına bakarlar. Eğer hocası gerçekten alim bir kişi ise, talebeninde bu konuda bir yetkinliğinin olduğu düşünülür. Dolayısıyla, talebe, ilmiyle amil, herkesçe meşhur kabul edilen üstad bulduğunda, kendini onun yönlendirmesine bırakmalı, hastanın doktorunun tedavi usulüne riayet ettiği gibi, talebe de hocasının ilim öğretme usulüne karışmamalıdır. Talebe hocasının yanında toprak gibi olmalı, üzerine ne kadar yağmur yağarsa onu boşa götür-memeli, içine çekmelidir. Bu yolda hacasında hata, kusur aramamalıdır. Onun bir şözünü yanlış görse bile, bunu hayra yormalı, hocasının sözüne uymalı, yoluna devam etmelidir. Zira yolda yürüyen kimse kendisine yol gösteren kişinin hata ettiğini zannetse de gittiği yol doğru ve selamettedir. Hz. Musa (as) da Hızır (as) yolculuğunda böyle sanmıştır. Talebe hocasının ilim meclisinde izin almadan konuşmamalı, izin aldığında da sözü uzat-mamalı, görüşünde iddialı, ısrarcı, inatçı olmamalıdır.li'91

    Burada da görüldüğü üzere, Taşköprülü-zade, hoca seçiminde öğrencinin kilit rolünü vurgulamakla birlikte, eğitimde hocayı merkezi bir kon.u-ma oturtur. Eğitim sürecinde izlenmesi gereken yaklaşım ve yöntemleri, akutulacak kaynaklan hocaya bırakır. Bu noktada talebeye düşen rol hoca-sının çizeceği rotaya uygun d~vranmak, onun rehberliğine güvenmektir. Yukarıda her ne kadar taleberun sorgusuz, 'sualsiz kesin bir teslimiyetle hocasına itaat etmesi gerektiği gibi bir anlayış öne çıkıyor gibi gözükse de bu fikir, · tarhşılabilir. Zira İslam ilim geleneğinde talebenin hacasından farklı düşünmesi saygısızlık olarak algılanmaı:nİş, hatta teşvik bile edil-miştir. Örneğin Hanefi mezhebinin meşhur fakilileri Ebu Yusuf ve İmam Muhammed (ra) hocalarından farklı görüşler öne sürebilmişlerdir. Burada kastedilen husus farklı düşünmekten ziyade bilgisizce, körü körüne eleştirrnek veya fikir sahibi olmadan ilim sahibi olmaya kalkışmaktır. Zira ilmi konularda farklı düşünmek asla saygısızlık olarak algılanamaz.

    İlmi yazarak öğrenmelidir.

    Talebe her bulduğu manayı, faydalı bilgiyi yazmalıdır. Zira ilim bir av olup onun tuzağı kayıt altına almak, yani yazmaktır.ısoı Bunun için ~alebe·. her zaman yazı malzemesini yanında taşımalıdır.ısıı Fakat talebe bütün

    {78] Taşköprülü-zade, Mevzuntu'l ulılm, 48-54, İslam eğitim kaynaklannda hoca seçimi ısrarla vurgulanan konulardan birisidir. Bk. Burhaneddin Ez-Zernuci, Talimu'lMiitenllim, tre. Y. Vehbi Yavuz, (İstanbul: Feyiz Yay., 2011), Bedrüddinİbn. Cemaa,Tezkiretil'ssnmi ve Miiteallim, İslami Gelenekte Eğitim Ahlak:ı, tre. M. Şevki Aydın, (Ankara: 2012), 149.

    [79] Taşköprülü-zade, Mevzun~ı'lulıim, 48-50.

    [80] Taşköprülü-zade, Mevzııntıl'lulilm, 64.

    [81] Bu tavsiye başka kaynaklarda da vurgularur. Bk. Zernuci, Talimıı'lMilteallim, 161.

  • 228 • OSMANLI MEDRESELERİ: Eğitim, Yönetim ve Finans

    zamanını da hazine sandığı gibi yanında taşıdığı defterlere ilmi yazmak-la geçirmemelidir. Zira gerçekte zihinde, kalpte yerleşmiş olanlara ilim denir, deftere yazılıp ta en küçük bir bahanede unutulup gidene ilim den-mez. Bu anlamda ilmin deftere yazılmasına olan vurgu ile kastedilen şey, mahza yazmak değil, unutma olduğunda ona bakarak unutulanı hatırlamak, eksiği tamamlamaktır, zayıfı ikmal etmektir.l821

    Taleb e, kendisi gibi talebe olan akranlanyla müzakere, mübahese ve münazara etmelidir.

    Taşköprülü-zade'ye göre, münazara ve mübahase ilim fidanını besleyip büyüten, gelişmesine imkan sağlayan önemli yollardır. İnsaf ve doğruluk ile gerçekleştirilen münazara ve tartışma, kuru bir tekrar ve mütalaadan hayırlıdır. Hatta bir saat münazara,l831 bireysel yapılan bir ay mütalaadan hayırlıdır. Aynca "Teemmül et ki, maksudunu idralç edesin" denilmiştir. Zira ilimdeki incelikler ancak derin düşünme ile sezilebilir. Aynca talebe ilim yolculuğunda teemmül etmeli ki, hedefine doğru ve kolay bir şekilde ula-şabilsin, hatalar yapmaktan kendini korusun1841.

    5. Sonuç:

    Osmanlı devletinin yükselme döneminde yaşayan büyük alimTaşköprülü-zade Ahmed Efendi'nin gerek hayat hikayesi gerekse ortaya koymuş olduğu eserler eğitim geleneğimizin klasik döne~ konusunda bizlere önemli bilgiler sunar. Örneğin O'nun hayat hikayesibizlere klasik Osman-lı eğitim sist~mi içinde bir medrese talebesininve müderrisinin. tahsil ve tedris hayatının nasıl şekillendiği, görevdeyükselmesinin nasıl gerçekleştiği, ulema-talebe ilişkiler.inin nasılşekillendiği vb. hakkında önemli bilgiler sunmaktadır.

    Taşköprülü-zade'nin ilim, · alim (öğretmen) ve talebe konusundaki gö-rüşleri klasik eğitim anlayışlarımızı yansıtır. O'na göre, ilim kalbin ibadeti, insanı insan yapan gerçek haslettir. İlimsiz insan köksüz ağaca benzer. İnsan ancak ilimle gerçekten Rabbiİı.i tanıyabilir, insan-kamil olabilir. Bunun için ilim yoluna giren kişinin, ilim öğrenmekteki gayesi dünyalık menfaat-ler olmamalı, Allah'ın nzası olmalıdır. Ayrıca kişinin ilmiyle amil olması, bu ilmi başkalarına da öğretmesi gerekir. İlim, sahibine ve başkalarına ışık veren bir güneşe benzer, onlan aydınlatır.

    [82} Taşköprülü-zade, Mevzııatıı'lulıtm, 65.

    [83) Bu konudaki bir çalışma için bk. Abdunahim Güzel, "Taşköprülüzade'nin "Ada-bu'l-Bahs ve'l-Münazara" isimli Risalesi, (Tanıtun-Tercüme-Tahkik)", ERO. İlalıiyat Faki/l-tesi Dergisi, 7.

    (84) Taşköprülü-zade, Mev:zuatıı'lulUm, 64.

  • · Osmanlı Eğitim Sisteminde Öğretmen-Öğrenci İlişkilerinin Ahlaki Boyu hı: • 229

    O'na göre hoca ve talebeye düşen çeşitli vazifeler vardır. Bunların başında güzel ahlaka, salim inanca, gayret ve samirniyete sahip olmak başta ge-lir. Hoca ve talebe Allah'ın rızasını gözetmeli ve saadet-i dareyne ulaşmak için ilimle meşgul olmalıdırlar. Bu niy~t olmazsa ilmin lezzeti alınmaz, bu ilmin kişiye bir hay n dokunmaz, böyle kişiler sadece ahirette sorumlu du-rumuna düşerler.

    O'na göre, hoca talebesini eviadı gibi, talebe de hocasını öz anne-babası gibi hatta onlardan daha yakın bilmeli, buna göre saygı ve hürmet göster-melidirler. Bu anlamda Taşköprülü-zade hcica-talebe ilişkisini bir tür mü-rid-mürşit ·ilişkisi gibi görmektedir. O'nun hoca seçimi konusunda talebeye tavsiyesi de önemlidir. Buna göre hoca dünyaya değer vermeyen, yöneti-cilerden uzak duran, ilmiyle amil, abid, takva ve vera sahibi,alim vasıfları herkesçe bilinen bir kişi olmalıdır.

    Taşköprülü-zade öğrenciye düşen ve vazifeleri ortaya koyarken yine İslami bir bakış açısıyla konuyu temellendirir. O'na göre talebe ulvi gayelere yönelen, ilimle gelişen, ilimle meşguliyeti bir varoluş biçimi olarak gören bir kişidir.

    Talebe ömrünün sonuna kadar ilimle meşgul olmalı, ilmiyle amil ola-rak, başkalarının ıslahı için yaşamalıdır. Zira ne kendisine ne başkasına bir faydası dokunmayan kişinin ilimle meşguliy~ti abestir. O pek çok maluma-h ezberlese bile buna gerçek ilim den.m~z. Ü~telik bunun büyük bir vebali ve ahrette sonı.mluluğu vardır.

    Diğer taraftan O, talebenin ilmi yazarak ve arkadaşlarıyla müzakere ve mübahase ederek öğrenmesini tavsiye eder: Böylece ilmin daha bir sağlam, savunulabilir ve yaşanabilir bir ilim olacağını bize hatırlatrr. Ay· nca, O,eğitimin içeriği konusunda talebeye, Kur'an ve Sünnet merkezli bir rota çizer, Allah'ı tanımaya, ahiret saadetine ulaştırmaya olan katkısı ve faydası ruspetinde ilimleri öneelemesini tavsiye eder. Ancak örnrün kısalığı,na ve ilimierin çeşitliliğine ve çokluğuna dikkat çekerek, talebe-nin bütün meşguliyetini sadece bir ilme vermesini uygun görmez. Aynı şekilde yolun başında tek bir ilirnde derinleşmeyi doğru bulmaz. Böyle bir yaklaşımın onun yarı yolda· şaşırıp kalmasına, ilimden sağumasına yol açabileceğini, diğer ilimlerden faydalan.masını engelieyebileceğim söyler!851 Bu anlamda o, parçacı bir yaklaşımın talebenin bazı ilimiere mu-habbet, bazılarına düşmanlık göstermesine yol açabileceğini söyler. Ona göre, talebe, her bir ilim ve fen dalından bir şeyler öğren.meli, bunların hiç birini terk etmemeli, her ilmin gaye ve yolunu, ilimler içindeki konumu-nu, bilgi üretme ve istidlal yollarını, bilmelidir. O'na göre, talebe her bir ilmi küçümsememeli, cahillerin sözüne kulak asıp, ilimlerden geri dur-

    [85] Taşköprülü-zade, Mevzuatıı'l Ulımı, 55.

  • 230 · OSMANLI MEDRESELERİ: Egitim, Yönetim ve Finans

    mamalıdır. İlmi olgunluk bunu gerektirir. Zira,"ilim, merd-i mütekebbire hasımdır."1861

    Sonuç olarak, Taşköprülü-zade'nin öğretmenlik· ve öğrencilik ahlakı bağlamında ortaya koyduğu hususlar, öğretmenlik mesleğini, niteliklerini, öğrencinin eğitim sürecindeki konumunu, rollerini, ahlaki sorumlulukla-rını _tartıştığımız şu günlerde başta öğretmen ve öğrenciler olmak üzere eğitim olgusu ile ilgilenen tüm kişi ve kurumlara önemli tavsiye ve uyanlar içermektedir.

    KAYNAKLAR: Aktepe, M. Münir. "Taşköprülü-zade" (Ebu'l-Hayr İsamedelin Ahmed Efendi). İA.

    12/1:42-44. MEB, 1979.

    Atar- Hüseyin. Osmanlılarda Yilksek Din Egitim i. İstanbu): Dergah Yay., 1983.

    Aydın, M. Şevki. "Egitim Tarihi Araşbrmalan Üzerine Notlar". Din Eğitimi Araşhrmaları Dergisi 5. (1998): 83-98.

    Carr, Edward Hallett. Tarih Nedir?. Tre. M. Gizem Gürtürk İstanbul: İletişim Yayınlan, 2002.

    1

    Çaldak, Süleyman. "Taşköprülüzade'nin Mevzii'atu'l Ulılm'undaki İlimler Tasnlfi Üzerine". Fırat Üniversitesi Sosyal Bilinı/er Dergisi 15 (2005).

    Çelebi, Ahmet. İslam'da Egitim Öğretim Tarihi. Tre. Ali Yardım. İstanbul: Damla Ya-yutian,2013. .

    Çevikel, Nuri. "Taşköprizade (İsameddln) Ahmed b. Mustafa'nın Mevzii' Atü'l 'Ulfun'unda İlim Kavramı". erişim: 13.06.2016, http:// dergipark.ulakbim.gov.

    . tr 1 gav 1 article 1 vi e w 1 500014201815000129825. Ecer, Vehbi. "TaşköprülüzadeAhmedÜsameddin Efendi'nin Zamanı ve Hayab".

    Taşköpriilü Zade Ahmed Efendi (1495-1561) SempozıJıımu. Ed. Ahmet HulCısi Köker. Kayseri: 1992.

    Gökbilgin, M. Tayyib. 'Taşköprü-zade ve İl.mi Görüşleri". İslam Telkikieri Enstitüsü Dergisi I-II/VI (1975-= 1976).

    İbn. Cemaa, Bedrüddin. Tezkiretü'ssami ve Müteallim, İslami Gelenekle Egitim Ahlakı. Tre. M. Şevki Aydın. Ankara: 2012.

    Karaasla".n, N. Ünal. XVIII. Asrın· Ortalarına Kadar Türkiye'de ilim ve ilmiyeye Dair Bir Eser Kevakib-i Seb'a Risalesi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay., 2015.

    Karabulut, A. Rıza. "Taşköprülü-zadenin Eserleri". Taşköprülü-zade Alımed Efendi Sempozyumu. Ed. Ahmet Hulusi Köker. 113-131. Kayseri: 1992.

    Kaygısız, H. İbrahim. İslam himleri Tasnifinde Tefsir, (Taşköprüzlide'nin Miftlihu's-Sali-de'si Örnekliğiııde). Yüksek Lisans Tezi., Marmara Üniversitesi. 2011.

    Korlaelçi, Murtaza. "Taşköprülüzade'nin Eğitim ve Felsefe ~arihi Anlayışı". Taş-

    [86] Taşköprülü-zade, Mevzuatu'l Ulu m, 48.

  • 'osmanlı Eğitim Sisteminde Öğretmen-Öğrenci İlişkilerinin Ahlaki Boyutu: · 231

    köpriilii Zade Ahmed Efendi (1495-1561) Sempozyumu. Ed. Ahmet Hulı1si Köker. Kayseri: 1992.

    Korkmaz, Mehmet. "Taşköprizade" . Klasik İslam Eğitinıcileri. Ed. M. Köylü-A. Koç. 555-604. İstanbul: Rağbet Yayınları, 2016.

    Taşköprülü-zade, Ahmed Efendi. Şaka'ıku'n-Nu'nıaniye ve Zeı;illeri Hadaiku'ş~Şakii'ık. Nşr. Abclükadir Özcan. İstanbul: Çağrı Yayınlan, 1989.

    Nev'ı-zade Atay!. Hadii'iku'l-Hakii'ik fi Teknıileti'ş-Şakii'ık (-Zeı;l-i Şakti'ık; Şakii'ıkıı'n-Nıı'miiııiye ve Zeı;illeri 2. Nşr. Abclükadir Özcan. İstanbul: 1989.

    Taşköprülü-zade, Ahmed Efendi. eş- Şaka'ıku'n-Nu'nıiiniye Fi Wema-i Devleti'i Osma-niye. Nşr. A. Subhi Furat. İstanbul: İstanbul Ün. Edebiyat Fak. Yay., 1985.

    Taşköprülü-zade, Ahmet Efendi. Mevzuat' uZ W um, Miftiilıu's-sa'iide ve misbiilıu's-siyfide. Tre. Kemaledilin Mehmed Efendi. Nşr. Ahmet Cevdet. Dersaadet İkdam Matbaası, 1313.

    Taşköprülü-zade. Mevzuiitıı'l-'Wılnı. Sad. Mürnin Çevik. İstanbul: Üçdal Neşriy~t, 1966.

    Hacettepe Üniversitesi, "Taşköprillü-Zade'nin Kaleminden XVI. Yüzyılın "ilim". Ve "Alim" Anlayışı", erişim: 12.07.2016 ,http:/ /yunus.hacettepe.edu.tr/ -unan/ akademik13.htrnl# _ftn52.

    Hacettepe Üniversitesi, ''Fahri, Unan, Taşköprülü-zade ve Mevzı1'atü'l-Ulı1m'u", erişim: 12.07.2016, http: 1 / yunus.hacettepe.edu.tr / -unan/ akademik35.html.

    Uzunçarşılı, İ. Hakkı. Osmanlı flmiye Teşkilatı. A.nkata: Türk Tarih Kurumu Yay., 2014.

    Yavuz, Y. Şevki, "Taşköprizade Ahmed Efendi'~. DİA. 40:151-152.

    Zemuci, Burhaneddin. Talimu'l-Miiteallim. Tre. Y. Vehbi Yavuz. İstanbul: Feyiz ya-yınları, 2011.