12
TÜRKLER ‹LKÇA/ 61 nsano¤lu, evrendeki milyonlarca karma›k ola- y›, zihninde gelitirdi¤i birtak›m çerçeve ve ör ne¤e göre biraraya getirip manaland›rmak ihti- yac›ndad›r. Bulutlara bak›p onlar› zihnindeki belli ekil- lere benzeten bir kimsenin fantezisi gibi. ‹nsano¤lu, za- man ve mekân oluumu içinde iz b›rakm›milyonlarca toplumsal olay› da, ayn› biçimde belli çerçeveler içine koyup manaland›rmay› ve kavramay› dener. Toplum bi- rimi, aile, kabile, kavim, devlet, millet ve nihayet tüm insanl›k olabilir. Olaylar y›¤›n›na, kafas›ndaki örnek ve çerçevelere göre bir ekil ve anlam vermeye çal››r. Geç- miteki olaylar› biraraya getirip ma- naland›ran bu çerçeveler, tarih dö- nemleri eklinde bir görünüe bürü- nür. Bu çerçeveleri, onun fantazileri, hayat görüü, içinde yaad›¤› toplum biriminin inanç ve beklentileri yahut da belli bir sosyolojik formül/teori e- killendirir. Geçmii kadrolayan bu çerçeveler kiiden kiiye, toplumdan topluma de¤iir; belli bir tarih görüü ve önümüze belli bir tarihî tablo ko- yar. Derin de¤iim noktalar›n›n tespi- tini de, önceden edinilmiinançlar belirler. Bir kelime ile, tarihte yorum ve önerilen dönemler, çocu¤un bulut- lar› ekillendiren bak››ndan pek de farkl› de¤ildir. ‹nsanl›k tarihine bir yorum, nesnel (objektif) bir metodo- loji getirme çabas›, Vico, Hegel, Spengler, Dilthey, Toynbee ve Braudel gibi birçok büyük düünür ve tarih- çiyi u¤rat›rm›t›r. Temel sorun udur. Acaba tarihi olay- lar y›¤›n›na nesnel bir çerçeve vermekte birtak›m nesnel (objektif) ölçütleri esas almak, böylece olabildi¤ince bir nesnel tarihe varmak mümkün müdür? Dönemlerin hareket noktas› kökten de¤iim tarihle- rinin tespitinde ölçütlerimiz; bir myth (efsane), bir dinî sistem veya grup dayan››m› yahut belli siyasi bir ideolo- ji olabilir. Yahut o tarih, kendi iç geliimi bak›m›ndan veya dünya tarihi çerçevesinde ele al›- nabilir. Bir toplumu her yönüyle e- killendiren, ona dayan››m prensibi- ni, tüm hareket ve yarat›c›l›¤›n› veren temel öge veya ögeleri tespit etmeden de¤ime noktalar›n› tan›mak güçtür. Osmanl› tarihinde ‹slam ve gaza prensibi böyle bir ilev görüyordu. Son kez Frans›z Annales mektebinin baz› nesnel ölçütlere (co¤rafî koullar, nüfusta, ekonomide de¤imeler) göre nesnel bir geliim yorumu ve dönem- ler tespiti önerisi tarihçilerce kabul görmütür. Fernand Fraudel’in uzun süreç (longue durée) teorisi, böyle bir yakla›m›n meyvesidir. Braudel her toplumun üç-dört kuak içinde yap›- Sultan II. Bayezid (1481-1512) Osmanl› Tarihinde Dönemler PROF. DR. HAL‹L ‹NALCIK Ch›cago Üniversitesi / A.B.D. Bilkent Üniversitesi ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi / Türkiye

Osmanl› Tarihinde Dönemler PROF. DR. HAL‹L ‹NALCIKdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · Mustafa ‘Âlî,6 ve nihayet 17. yüzy›l

  • Upload
    others

  • View
    5

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

Page 1: Osmanl› Tarihinde Dönemler PROF. DR. HAL‹L ‹NALCIKdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · Mustafa ‘Âlî,6 ve nihayet 17. yüzy›l

TÜRKLER ‹LKÇA⁄61

nsano¤lu, evrendeki milyonlarca karmafl›k ola-y›, zihninde gelifltirdi¤i birtak›m çerçeve ve örne¤e göre biraraya getirip manaland›rmak ihti-

yac›ndad›r. Bulutlara bak›p onlar› zihnindeki belli flekil-lere benzeten bir kimsenin fantezisi gibi. ‹nsano¤lu, za-man ve mekân oluflumu içinde iz b›rakm›fl milyonlarcatoplumsal olay› da, ayn› biçimde belli çerçeveler içinekoyup manaland›rmay› ve kavramay› dener. Toplum bi-rimi, aile, kabile, kavim, devlet, millet ve nihayet tüminsanl›k olabilir. Olaylar y›¤›n›na, kafas›ndaki örnek veçerçevelere göre bir flekil ve anlam vermeye çal›fl›r. Geç-miflteki olaylar› biraraya getirip ma-naland›ran bu çerçeveler, tarih dö-nemleri fleklinde bir görünüfle bürü-nür. Bu çerçeveleri, onun fantazileri,hayat görüflü, içinde yaflad›¤› toplumbiriminin inanç ve beklentileri yahutda belli bir sosyolojik formül/teori fle-killendirir. Geçmifli kadrolayan buçerçeveler kifliden kifliye, toplumdantopluma de¤iflir; belli bir tarih görüflüve önümüze belli bir tarihî tablo ko-yar. Derin de¤iflim noktalar›n›n tespi-tini de, önceden edinilmifl inançlarbelirler. Bir kelime ile, tarihte yorumve önerilen dönemler, çocu¤un bulut-lar› flekillendiren bak›fl›ndan pek defarkl› de¤ildir. ‹nsanl›k tarihine biryorum, nesnel (objektif) bir metodo-

loji getirme çabas›, Vico, Hegel, Spengler, Dilthey,Toynbee ve Braudel gibi birçok büyük düflünür ve tarih-çiyi u¤raflt›rm›flt›r. Temel sorun fludur. Acaba tarihi olay-lar y›¤›n›na nesnel bir çerçeve vermekte birtak›m nesnel(objektif) ölçütleri esas almak, böylece olabildi¤ince birnesnel tarihe varmak mümkün müdür?

Dönemlerin hareket noktas› kökten de¤iflim tarihle-rinin tespitinde ölçütlerimiz; bir myth (efsane), bir dinîsistem veya grup dayan›fl›m› yahut belli siyasi bir ideolo-ji olabilir. Yahut o tarih, kendi iç geliflimi bak›m›ndan

veya dünya tarihi çerçevesinde ele al›-nabilir. Bir toplumu her yönüyle fle-killendiren, ona dayan›fl›m prensibi-ni, tüm hareket ve yarat›c›l›¤›n› verentemel öge veya ögeleri tespit etmedende¤iflme noktalar›n› tan›mak güçtür.Osmanl› tarihinde ‹slam ve gazaprensibi böyle bir ifllev görüyordu.Son kez Frans›z Annales mektebininbaz› nesnel ölçütlere (co¤rafî koflullar,nüfusta, ekonomide de¤iflmeler) görenesnel bir geliflim yorumu ve dönem-ler tespiti önerisi tarihçilerce kabulgörmüfltür. Fernand Fraudel’in uzunsüreç (longue durée) teorisi, böyle biryaklafl›m›n meyvesidir. Braudel hertoplumun üç-dört kuflak içinde yap›-

Sultan II. Bayezid (1481-1512)

Osmanl› TarihindeDönemler PROF. DR. HAL‹L ‹NALCIK

Ch›cago Üniversitesi / A.B.D.

Bilkent Üniversitesi ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler Fakültesi / Türkiye

Page 2: Osmanl› Tarihinde Dönemler PROF. DR. HAL‹L ‹NALCIKdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · Mustafa ‘Âlî,6 ve nihayet 17. yüzy›l

TÜRKLER ‹LKÇA⁄62

sal de¤iflikli¤e u¤rayabilece¤i varsay›m›ndan yola ç›kar.Ama bu yaklafl›m da tarihi geliflimi anlamak için yeter-siz görülmüfltür. Bu yaklafl›m, insan iradesini ve zihniye-tini (mentalité) d›flarda b›rakan, insanl›k tarihini tümüy-le insan d›fl›nda faktörlere indiren abart›l› bir mekanikdeterminizm içermiyor mu? Öbür yandan Annales mek-tebinin etkisiyle gerçek tarihin, devletler tarihi olmak-tan ziyade toplumlar tarihi, halk kitlelerinin yaflam tari-hi olmas› gerekti¤i görüflü a¤›r basm›fl, toplum içindeinsan› ele alm›fl, ve sonuçta sosyolojik kavramlar gittik-çe daha çok tarih araflt›rmalar›na yön vermeye bafllam›fl-t›r. Türkiye’de, özellikle F. Köprülü, Ö. L. Barkan vebaflkalar›n›n 盤›r açan faaliyetiyle böyle bir do¤rultudason yar›m yüzy›lda büyük mesafe al›nm›flt›r. Bu üretgen-cilikte muazzam arfliv olanaklar›n›n katk›s› bü-yüktür. Biz, afla¤›da iç dinamikleri esas alanbir geliflim ve dönemler denemesi sunmakçabas›nday›z.

* * *Öncelikle, Osmanl›lar›n bizzat ken-

dilerinin tarihlerini dönemlere bölüpbölmediklerini, yaflad›klar› ça¤ ileönceki ça¤lar aras›nda bir ay›r›-m›n bilincinde olup olmad›kla-r›n› ve tarihte devirler hakk›ndane gibi fikirlere sahip bulunduk-lar›n› gözden geçirelim.

II. Bayezid’in emriyle yazd›¤›özenle haz›rlanm›fl tarihinin mukaddi-mesinde Kemalpaflazâde, Osmanl› ta-rihini daha önceki Müslüman hane-danlarla karfl›laflt›r›r ve “Osmanl› ha-nedan›n›n üstünlü¤ünün sebepleri”ni(vücûh-i rüchan) üç bafll›k halinde top-lar.1 Büyük bilgin ilk olarak, di¤erMüslüman hanedanlar›n aksine Os-manl›lar›n, ‹slâm dünyas›nda daha ön-ceki Müslüman devletleri zorla istilâederek de¤il ve fakat Dârü’l-Harb’e aittopraklar›n fethi yoluyla devletlerini kur-duklar›n› belirtir. ‹kinci olarak, Osmanl›Devleti’nde hükümdar›n otoritesi ve ka-nunlar›n geçerlili¤i tam ve mutlakt›r. Üçüncü olarak da,Osmanl› Devleti bütün ötekilerden daha zengin, dahaçok nüfusa sahip ve ülke bak›m›ndan daha genifltir. Hiç-bir devlet Osmanl›lar›n askerî gücüne sahip de¤ildir;yaln›z Osmanl› Devleti büyük bir deniz gücüne sahip ol-mufltur. Osmanl› sultanlar›n›n amac›, ‘tedbîr-i imâret-irûy-› zemin’, yani yeryüzünü mamur hale getirmek, hakdininin düflmanlar›n› yok etmek ve Kutsal Kanunu (fie-rîat›) desteklemektir.

Âfl›kpaflazâde’nin derleme tarihi (kompilasyonu) veanonim Tevârih-i Âl-i Osmân gibi popüler eserlerde, fark-

l› dönemlere dair fikirlerin daha öznel bir biçimde ifadeedildi¤ini görmekteyiz. Meselâ, Anonim Tevârihlerden,2I. Bayez›d saltanat›nda (1389-1402), Uc beyli¤i gele-neklerini savunan çevrelerin, Sultan›n emperyal-merke-ziyetçi politikas›na karfl› tepkisinin epeyce fliddetli birifadesini bulmaktay›z.

Bu kronikler, I. Bayezid’in hükümdarl›k dönemindemeydana gelen saray hayat›n›n kul sistemi ve iflret mec-lisler ile debdebeli bir hal almas›, merkezileflmifl bir bü-rokrasi ve maliye yönetimlerinin denetimi ve çeflitli‘Frenk’ âdetlerinin benimsenmesi hakk›nda keskin elefl-tiriler içerir. Bu elefltiriler, ‘yeni’ dönemin ondan öncekidönem ile keskin bir flekilde tezat halinde bulundu¤unuileri sürer. Asl›nda bu elefltiriler, merkeziyetçi impara-torluk dönemine geçildi¤inin bilincini gösterir. II. Ba-yezid’in saltanat› döneminde yaz›lan eserlerde de, II.Mehmed devrinde meydana gelen kapsaml› geliflmelerhakk›nda benzer elefltirilere rastl›yoruz. Kuflkusuz, ‹s-tanbul Fâtihi, Osmanl› Devleti’ni her bak›mdan birimparatorluk durumuna getiren ve kiflili¤inde klasikmutlak otorite sahibi padiflah› yaratm›fl bir sultand›r.

O, her bak›mdan Osmanl› tarihinde yeni bir deviraçm›flt›r.

16. yüzy›l›n sonlar›na do¤ru, tahta ç›k›fl›vesilesiyle ilân etti¤i meflhur Adâ-letnâme’de yönetimdeki yolsuz-luklar› s›ralarken III. Mehmed(1595-1603) Süleyman’›n salta-

nat dönemini ideal bir dönem ola-rak gösteriyor ve o dönemin kanunve ilkelerine dönmeyi talep ediyor-du.3 Ne var ki, onun hükümdarl›kdöneminde siyasî, malî ve askeribunal›m daha da a¤›rlaflt› ve impa-ratorlu¤u yar›m yüz y›ll›k tam birdüzensizlik ve bozulman›n içinesoktu. ‹flte bu dönemde, Osmanl›devlet adamlar› ve yazarlar›, öncekiAlt›n Ça¤4 ile kendilerinin yaflad›kla-r› “tagayyur ve fesad” devri aras›ndakiay›r›m›n keskin bir biçimde fark›navard›lar ve eski nasihatnâmeler tarz›nda

yazd›klar› lâyihalarda (memorandumlar)Osmanl› idaresindeki kusurlara dair ger-

çekçi gözlem ve elefltiriler ortaya att›lar. Bu tarz›n en iyibilinen yazar› Koçi Bey’dir. Ama, ondan önce 16. yüzy›-l›n sonlar› ve 17. yüzy›l›n bafllar›nda bu vadide yazm›flbaflkalar› vard›r ve asl›nda Koçi Bey birçok gözlemi on-lardan, özellikle Kitab-i Mustatab’dan aktarm›flt›r.5 16.yüzy›l›n sonuna do¤ru Selânikî ve Nushatü’s-Selâtin’indeMustafa ‘Âlî,6 ve nihayet 17. yüzy›l bafl›nda ‘Ayn-i Alive Kitâb-› Mustatab yazar›7 kanunlar›n ve düzenin bozul-mas› (“tagayyur ve fesad”) üzerinde ayr›nt›l› gözlem veanalizler yaparlar. Gerçekte onlar›n devlet felsefesi veelefltirileri geleneksel nasîhatnâmeler çerçevesinden ay-

Yeniçeri

Page 3: Osmanl› Tarihinde Dönemler PROF. DR. HAL‹L ‹NALCIKdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · Mustafa ‘Âlî,6 ve nihayet 17. yüzy›l

TÜRKLER ‹LKÇA⁄63

r›lmaz. Sâfiyâne, önceki devirlerde ifllerin iyi gitti¤i vegere¤i gibi düzenli oldu¤unda ›srar ederler. Bunlar bo-zulman›n kökenini, 16. yüzy›l›n son çeyre¤inde III. Mu-rad (1574-1595) ve III. Mehmed (1595-1603)’in hü-kümdarl›k dönemlerinde bulurlar ve genelde Süleymandönemini izlenecek örnek olarak gösterirler. Bu zaman-dan 20. yüzy›la kadar Osmanl›lar aras›nda, imparatorlu-¤un çöküflü ve bunu durdurmak için ihtiyaç duyulan ›s-lahat hakk›nda ço¤u zaman birbirini izleyen fikirler or-taya at›lm›flt›r. Böylece, tarihî geliflmenin kanunlar› vedönemler anlay›fl› üzerine (Kâtib Çelebi) ilginç fikirlerileri sürülmüfltür. Osmanl› yazarlar› genelde Gazalî, Fâ-râbî, Nasîreddîn Tûsî, Devvanî ve özellikle ‹bn Hal-dun’un siyaset teorilerinden esinlenmifllerdir.8 Bunlar›naras›nda Kâtib Çelebi ve Naîmâ özel bir yer tutar. Düs-tûrü’l-amel9 adl› risâlesinde Kâtib Çelebi toplumlar›n ni-teli¤i ve geliflmesiyle insan›n do¤as› ve geliflmesi aras›n-da tam bir paralellik (anthropomorfism) öngörmüfltür. ‹n-sanlar gibi toplumlar da, ilki bü-yüme dönemi, ikincisi istikrarl›olgunluk dönemi ve üçüncüsüde zeval dönemi olmak üzere, üçdönemden geçerler. Ancak sa¤-lam bir yap›s› bulunan toplum-larda çöküfl, geç ortaya ç›kar veuygun önlemler alarak çöküflüertelemek mümkündür. Bunun-la birlikte, kaç›n›lmaz sondankurtulmak imkâns›zd›r. S›ras›y-la, temel üreticiler olan köylüle-ri, askerî s›n›flar› ve devletin ma-lî idaresini göz önüne alarak Kâ-tib Çelebi, bunlar›n her birindezaaf ve çözülmenin ne zaman be-lirmeye bafllad›¤›n› tespit etme-ye çal›fl›r. Onun bafllang›ç nokta-s›, eski nasihatnâmelerinkinin ay-n›s›d›r; yani, hükümdar orduya,ordu servete (mala), servet reâyâ-n›n refah›na ve reâyân›n refah› daadalete ba¤l›d›r (daire-i adalet).10

Kâtib Çelebi’nin çöküflün sebep-lerini belirlemek için toplumdaki özel s›n›flar› inceleme-ye giriflmesi ilginçtir. O, olgunluk döneminin, 1593’deCelâlîlerin ortaya ç›k›fl›na kadar sürdü¤ü inanc›ndad›r;ülkenin ve devlet hazinesinin gerçek malî deste¤i köylü-dür. Kâtib Çelebi, Osmanl› ülkesindeki köylü s›n›f›n›n;a¤›r vergilendirme, yöneticilerin yolsuzluklar› ve rüflvetve vergilerin mültezimlerin eline b›rak›lmas› yüzündenharap oldu¤unu öne sürer. O da, Süleyman ça¤›n›, dev-leti oluflturan ana s›n›flar›n denge içinde bulundu¤umutlu bir dönem sayar.

Tarihinin giriflinde Naîmâ,11 Mustafa Âlî, Kâtib Çe-lebi, K›nal›zâde ve özellikle en büyük tarihçi olarak gör-dü¤ü ‹bn Haldun taraf›ndan ifade edilmifl olan toplum

ve tarih hakk›ndaki teorileri özetler. ‹bn Haldun’u izli-yen Naîmâ, devletlerin ve medeniyetlerin geliflmesineyön veren çeflitli ilke ve etkenleri aç›klad›ktan sonra ‹bnHaldun’un befl dönem teorisini özetler. Bu flemay› Os-manl› tarihine uyarlama çabas›nda Naîmâ, 1683’dekiViyana bozgununu izleyen yenilgiler ard›ndan gelen ba-r›flç› politikay› dördüncü dönemin bafllang›c› sayar; yaniönceki dönemin ilke ve kanunlar›n›n izlendi¤i ve devle-tin olabildi¤ince komflular›yla bar›fl içinde yaflamaya ça-l›flt›¤› bir kanaat ve sükûnet döneminin belirtisi olarakyorumlar.

Naîmâ’dan sonra, ‹bn Haldun’un teorisi, Osmanl›tarihinin seyrini aç›klayan çöküfl devri tarihçileri taraf›n-dan giderek daha fazla benimsendi. Gerçekten de, ‹bnHaldun’un fikirlerinin etkisini, 1700’den sonra Amcazâ-de Hüseyin Pafla ve daha sonra Rag›p Pafla’n›n, impara-torlu¤u ölümcül bir çalkant›dan kurtarmak ümidiyle

bar›flç› bir siyasete s›k› s›k›yaba¤lanmalar›nda görmekte-yiz. Naîmâ’n›n, tarihini Am-cazâde Hüseyin Pafla için yaz-d›¤›n› ve ayn› dönemde ‹bnHaldun’un Mukaddime’sininTürkçeye çevrildi¤ini12 dehat›rlayal›m.

Osmanl› tarihini ‹slâmsiyaset ve ahlâk felsefesinegöre sistemli biçimde dö-nemlere ay›rmaya çal›flan Os-manl› tarihçileri, 19. yüzy›l-da Ahmed Cevdet Pafla13 veMustafa Nuri Pafla14 izledi.Kâtib Çelebi gibi onlar da,Osmanl› tarihini bafll›ca üçana döneme ay›r›yorlard›:gençlik, yani büyüme; ortayafl yani istikrarl› olgunlukça¤›; ve yafll›l›k yani çöküfldönemi. Bundan sonra herdönemi alt aflamalara ay›r›r-lar.

Mustafa Nuri Pafla’n›n önemli özelli¤i, Osmanl› ta-rihinin dönemlerini belirlemeye çal›fl›rken, sadece siyasîtarih ölçütlerini de¤il, fakat ayn› zamanda kurumlar ta-rihi ve kültürel geliflmeler ölçütlerini de kullanmas›d›r. Ona göre, üçüncü aflama s›ras›nda (yani genel olarak 16.yüzy›lda), lükse duyulan e¤ilim artm›fl, ahlâk ölçülerikaybolmufl ve çözülmenin ilk iflaretleri görünmeye bafl-lam›flt›r. Fakat, e¤er gerçek çöküfl 1683’de Viyana önün-deki bozgundan sonra bafllad›ysa, 1595’den 1683’e ka-darki safha olgunluk dönemi içinde say›lmal›d›r. Os-manl› tarihinin, büyüme, olgunluk ve çöküfl olarak,anthropomorfist biçimde üç döneme ayr›lmas› teorisi,Türkiye okul kitaplar›m›z›n dayand›¤› klasik bölümlen-

Kanuni Sultan I. Süleyman (1520-1566)

Page 4: Osmanl› Tarihinde Dönemler PROF. DR. HAL‹L ‹NALCIKdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · Mustafa ‘Âlî,6 ve nihayet 17. yüzy›l

TÜRKLER ‹LKÇA⁄64

me olarak Abdurrahman fieref veYusuf Akçura yoluyla günümüzekadar gelmifltir.

* * *Belli bir tarih sürecini dönemle-

re ay›rmaya çal›fl›rken, önceden ta-sarlanm›fl bir tarih kuram›na dayal›kat› bir çerçeve gerekmez ve bunungerçek bir bilimsel metodoloji ol-mad›¤› Leopold von Ranke’den berianlafl›lm›flt›r. Tarihi geliflmeyi, bel-gelere dayanan inceleme ve olaylar›sebepler zinciri (causalité) içindeaç›klama metodu o zamandan beritarihçinin atölyesine egemen olmufl-tur. Biz burada geliflmeyi, devlet vetoplumun denge ar›yan faaliyeti vebu dengeyi buldu¤u dönemler flek-linde bir çerçeve ile yorumlamayaçal›flaca¤›z. Tarihi süreç bafll›ca flutemel cepheleriyle ele al›nmal›d›r.‹lk olarak, yüzy›llar boyunca Os-manl› ‹mparatorlu¤u ve yabanc›güçler aras›nda kurulan de¤iflendenge, sonra imparatorluk içindehükümdar›n de¤iflen siyasi otoritesisorunu ve bunun imparatorluk için-deki öteki kuvvetler karfl›s›nda den-ge durumu ve nihayet devletin aske-rî, malî ve toplumsal kurumlar›n›n dayand›¤› toprak ta-sarrufu ve ifllenmesi sisteminin geçirdi¤i aflamalar aç›s›n-dan incelemek gerekti¤ine inan›yoruz (Çift-hane). Bubize tarihi realiteye en yak›n yorumlama biçimi olarakgörünmektedir.

Cihad veya gazâ, yani ‹slâmî Kutsal Savafl, 17. yüz-y›l›n sonuna kadar Osmanl› Devleti’nin dinamik hareketilkesi olarak devam etmifltir. 1354 itibariyle ‹znikliMüslümanlar, esirleri olan Selanik Baflpiskoposu Gre-gory Palamas ile tart›flmalar›nda, H›ristiyan Bat›’n›n is-tilâs›n›n kaç›n›lmaz oldu¤undan bahsetmekteydiler13 ve1333’e kadar inen erken bir tarihten itibaren Bizans im-paratorlar›, Osmanl› tehlikesine karfl› Kiliselerin Birli¤i-ni önererek yard›m için papaya baflvurmaya bafllad›lar.Bununla birlikte, gazân›n sadece Bizans ‹mparatorlu¤uile Balkan ülkelerini kayg›land›rmaktan ç›k›p bir Avru-pa sorunu haline gelifli, ancak I. Bayezid (1389-1402)zaman›nda gerçekleflmifltir. Osmanl›lar›n 1393 ile 1396aras›ndaki y›llarda, bir do¤rultuda Adriyatik ve Mora’ya,öbür yandan Tuna k›y›lar›na ulaflmas›ndan sonrad›r ki,Macaristan ve Venedik kesin bir kararla eyleme geçmiflve bir Haçl› seferi için Bat› H›ristiyan dünyas›n› hareke-te geçirebilmifltir.16 Buradaki gerçek sorun, bir yandaMacaristan ve Venedik, öte yanda bu devletlerle Osman-l› ‹mparatorlu¤u aras›nda Konstantinopolis ve Balkanla-

r’a kimin sahip olaca¤› sorunu idi; si-yasi bir güç karfl›laflmas› idi. Gaza si-yasetinin en yüksek noktas›n› II.Mehmed temsil etmifl ve sorunu Os-manl›lar lehine çözümle bir dengeyeulaflt›rm›flt›r. Bununla beraber, Fâtih,Akdeniz’in ve Orta Avrupa’n›n kap›-lar› say›lan Rodos ve Belgrad’da dur-durulmufltur. Osmanl› için gazâ veyay›lma (buna Osmanl› emperyalizmide deniyor) devlet, asker ve halk içinkaç›n›lmaz bir hareket, yaflam ve den-ge prensibi idi.

Bat›’ya yay›lma politikas›n› elealan Süleyman (1520-1566), 1521’deBelgrad’›n ve 1522’de de Rodos’unfethiyle Do¤u-Bat› iliflkilerinde yenibir aflamay› gerçeklefltirdi. Bu dö-nemde Osmanl›lar›n cihada karfl› tav-r›nda, daha do¤rusu devletin yap›s›n-da önemli bir de¤ifliklik meydanagelmifltir. Osmanl› Devleti, art›k ‹s-lâm dünyas›n›n s›n›rlar›nda gazilerinbir uç devleti de¤ildir: fiimdi o Müs-lüman dünyas›n›n tarihî ülkelerini,Mekke ve Medine dahil Arap ülkele-rini s›n›rlar› içine katm›fl, gerçekte‹slâmî bir Hilâfet haline gelmifltir.‹stanbul’un fethinden sonra Memluk

Sultan›na gönderdi¤i mektupta güçlü Osmanl› Sultan›Fatih Sultan Mehmed (1451-1481) dahi, Memluk Sulta-n›n›n ‘hacc›n ifas›n› kolaylaflt›rmak’ üzere Mekke’ninkoruyucusu s›fat›n› tan›m›fl, kendisi için gazay› ve gazi-leri desteklemek görevine sahip ç›km›flt›.17 Ondan son-ra, I. Selim (1512-1520) ile Kanunî Sultan Süleyman(1520-1566) zaman›na gelince Osmanl› Sultan› her ikiyükümlülü¤ü de üzerine alm›flt›r. Süleyman, Akdeniz veOrta Avrupa’da Habsburglara karfl› fliddetli bir mücade-leyi sürdürürken, öbür yandan, Portekizlilere karfl› Su-matra’daki Açe Sultan›’na ve Hindistanda’ki Gücerathükümdar›na askerî yard›m gönderiyordu.18 Onalt›nc›yüzy›l›n ortalar›nda cihad›n art›k evrensel hale geldi¤inive Müslüman dünyas›n›n hâmisi olarak Osmanl› Devle-ti’nin her cephede aktif duruma geçti¤ini görmekteyiz.Bu, Osmanl› tarihinde yeni bir dönem aç›yor, bunda ba-flar› kazanarak yeni bir dengeye, döneme ulafl›yordu.

Bu noktada, Osmanl› siyasetini yönlendiren temeldiplomatik ilkenin, H›ristiyan dünyas›n› bölünmüfl hal-de tutmak oldu¤unu vurgulamal›y›z. Süleyman›n sefer-lerini yazan Matrakc› Nasûh, Fransa’y› destekleme poli-tikas›n› (1526 Macaristan seferi bunun için yap›lm›flt›r) aç›klarken, bunda Avrupa’y› parçalanm›fl halde tutma-n›n esas oldu¤unu belirtmifltir. 16. yüzy›lda Osmanl›lar,haçl› seferi bahanesiyle Avrupa’y› kendi egemenlikleri

Z›rh gömlek (17. yy.)

Page 5: Osmanl› Tarihinde Dönemler PROF. DR. HAL‹L ‹NALCIKdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · Mustafa ‘Âlî,6 ve nihayet 17. yüzy›l

TÜRKLER ‹LKÇA⁄65

alt›nda birlefltirmeye çal›flan Habsburglarla Papal›¤› uz-lafl›lamaz iki düflman olarak kabul ediyor ve Avrupa’daonlara karfl› ortaya ç›kan her eylemi destekliyordu. Os-manl›lar›n, 1525’den itibaren Fransa ile ittifak› ve Ak-deniz’de birlikte deniz harekât›nda bulunmalar› Avrupave Osmanl› için tarihî bir geliflmedir. Bu çerçevede Sü-leyman’›n protestanlar› destekleme politikas› yak›nlardabaz› Bat› tarihcilerinin (Fisher-Galati, Kortepeter, Set-ton) dikkatini çekmifltir. Niflanc› Feridun’un devlet bel-geleri derlemesinde Süleyman’›n 1552’de Almanya’n›nLutherci prenslerine gönderdi¤i mektubu bu bak›mdanözel bir önem tafl›r.19 Burada Süleyman, müttefiki olanFransa ile iflbirli¤i ettikleri sürece protestanlara sald›r-mayaca¤›na dair söz veriyordu. Osmanl›lar bütün Avru-pa’da Papa’ya karfl› tüm dinî reformcular› teflvik ettilerve desteklediler. II. Filip’e (1556-1598) karfl› isyan ha-linde bulunan Hollandal›lara gön-derilen teflvik mektubu da yine Fe-ridun Bey’in mecmuas›nda bulun-maktad›r. Sultan, ‹spanya’da isya-na haz›rlanan Müslümanlar›n (Mo-riskolar›n) Hollanda âsileriyle ilifl-kiye geçip ayn› zamanda bafl kal-d›rmalar›n› öneriyordu. Osmanl›-lar, Papa ve Habsburglu ‹spanyaKral›na karfl›, Kraliçe II. Elizabethile dostane iliflkiler kurmaya önemverdiler, 1580’de Kraliçe’ye kapi-tülasyon ba¤›fllad›lar ve Levant ti-caretinde, Katolik siyasetine uy-mufl olan Fransa’n›n yerine ‹ngiliz-leri destekleme politikas›na önemverdiler.20 Macaristan’daki Kalvi-nistleri her zaman kuvvetle destek-lemeleri de ayn› politikan›n baflkabir yönünü oluflturuyordu. Süley-man döneminde Fransa ve Protes-tan politikas›yla Osmanl› DevletiAvrupa devletler sisteminin kaç›-n›lmaz bir ögesi oluyor; böylece gazâ politikas› pratikbir güç denge politikas›yla ba¤daflt›r›l›yordu. Bu dönem1683 Viyana kuflatmas›yla inkâr edilmifl oldu.

1683’de kendisine afl›r› güvenen ve Viyana’y› kufla-tan Kara Mustafa, Avrupal› güçlerin birleflerek toptandört cephede sald›r›ya geçmelerine sebep oldu. O zamanFransa bile Osmanl›’y› desteklemekten vazgeçti. Bafltapapa olmak üzere Habsburglar, Venedik ve Lehistan birKutsal Liga kurdular. 1686’da Rusya bu ittifaka kat›ld›.Bundan sonra, Osmanl›’ya karfl› emperyalist tutumunuAvrupa H›ristiyan dünyas›n› ve medeniyetini himayemaskesi alt›nda saklama imkân›na kavufltu. Bütün cep-helerde onalt› y›l y›prat›c› savafllardan ve y›k›m›n kena-r›na geldikten sonra Osmanl›lar nihayet yenilgiyi kabulettiler (Karlofça Antlaflmas›, 1699). Macaristan’›n terkiile ilk parçalanma gerçekleflti. Art›k Cihad tamamiyle

terk edilmiflti. Naîmâ’n›n bu yeni bar›flç› politika hak-k›ndaki samimi ifadesini gördük. 18. yüzy›lda iki büyükaskeri emperyalist devlet, Avusturya ile Rusya sald›r›y›devam ettirdiler. Bat›l› devletler ise, ticari ç›karlar› nede-niyle Osmanl›’y› desteklediler. Karlofça görüflmelerindeAvusturya, onlar›n bask›s› sonucu bar›fla yanaflt›. Bu dö-nemde Fransa ticaretinin yar›s› Levant pazarlar›na ba-¤›ml› idi ve ayr›ca Habsburglara karfl› Avrupa denge po-litikas›nda Osmanl› daima de¤erli bir müttefik idi. Bunoktada, 1700-1914 aras›ndaki dönemde, sürekli olarakOsmanl› ‹mparatorlu¤u ile Avrupa aras›ndaki iliflkileriyönlendiren fiark Meselesi ortaya ç›km›flt›r. Osmanl› ‹m-paratorlu¤u’nun ülke bütünlü¤ü için Bat› devletlerinindeste¤i zorunlu hale geldi. Kanunî döneminde Osmanl›üstün gücü, Avrupa’da yeni millî devletlerin koruyucusurolünü benimsemifl, Avrupa devletler güç dengesinde

bafll›ca rol sahibi olmufltu.1699’dan sonra ise, Bat› dev-letlerinin deste¤i Osmanl›için kaç›n›lmaz bir denge un-suru olmufltur.

Osmanl› ‹mparatorlu¤uBizans ile birlikte 1500 y›ll›kbir tarihî bölge gelene¤initemsil eder. Fatih SultanMehmed (1451-1481) zama-n›ndan itibaren Osmanl› sul-tanlar›, ‘‹ki K›tan›n Sultan› ve‹ki Denizin Hükümdar›’ [Sul-tanü’l-berreyn ve Hakanu’l-bah-reyn] unvan›n› kulland›lar.Bat› istikametinde Balkanlarave do¤u yönünde ise KüçükAsya’ya do¤ru geniflleyerek,Osmanl› ‹mparatorlu¤u buiki bölgeyi Do¤u Roma zama-n›ndaki gibi Bo¤azlar merke-zi etraf›nda birleflik bir impa-ratorluk flekline soktu. Bu,

1000 y›l süren bir tarihî geopolitik devaml›l›¤› temsilediyordu. ‹stanbul’da Patrik ve fieyhülislam bu geopoli-tik gerçe¤in timsali idiler. Osmanl›lar, Balkanlar’dauzun bir mücadeleye bafllamak zorunda kald›klar› s›rada,Küçük Asya’da da yüzy›llarca devam eden geleneksel birsiyasî durumla u¤raflmak mecburiyetinde kal›yordu.Rum (Anadolu) Selçuklu Sultanl›¤› 12. yüzy›lda, ‹ran’ahükmeden Büyük Selçuklu ‹mparatorlu¤u’nun bir uçeyaleti say›l›yordu. 13. yüzy›lda ‹ran ‹lhanl› Devleti budurumu yineledi. Osmanl› Beyli¤i dahil tüm beylikler,‹lhanl› maliye defterlerinde bu imparatorlu¤un Ucateyaletleri olarak kaydedilmifltir. Ancak I. Bayezid’in(1389-1402) saltanat›nda Osmanl› hükümdar› kendiniRum Selçuklu sultanlar›n›n mirasc›s›, Anadolu’nun mefl-rû efendisi olarak görmeye bafllad›. Bayez›d, Anadolu Sel-

1587 Mart tarihli ferman (Topkap› Saray› Müzesi Arflivi E. 7777)

Page 6: Osmanl› Tarihinde Dönemler PROF. DR. HAL‹L ‹NALCIKdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · Mustafa ‘Âlî,6 ve nihayet 17. yüzy›l

TÜRKLER ‹LKÇA⁄66

çuklu sultanlar›n›n tafl›d›¤› ‘Sultanü’r-Rûm’ unvan›n›nkendisine tevcih etmesi için M›s›r’daki Halifeye bafl vur-du;21 fakat o s›rada do¤uda, eski Mo¤ol ‹mparatorlu¤u’nu‹slâmî bir kisve alt›nda canland›rmak düflüncesiyle Timurortaya ç›km›flt›. Timur, tüm Anadolu üzerinde hüküm-ranl›k iddias›nda bulundu ve Bayezid’den kendisini met-bu tan›mas›n› istedi. 1402’de Ankara yak›nlar›nda Çubukovas›nda Bayezid’i esir ald› ve Anadolu beyliklerini ken-disine ba¤›ml› devletler olarak yeniden canland›rd›. Os-manl› ülkesini de di¤er beylikler gibi ba¤›ml› bir devletdurumuna soktu (Çelebi Mehmed’in Timur’un ad›n› tafl›-yan sikkeleri vard›r). Hükümdarl›klar› boyunca, yani yak-lafl›k yar›m yüzy›l, I. Mehmed (1413-1421) ve II. Murad(1421-1451) üzerinde Timurlular metbuluk iddias›ndabulundular. Timur’un o¤lu fiahruh babas›n›n Küçük As-ya’da kurdu¤u düzeni devam ettirmekte azimli idi. I.Mehmed’e gönderdi¤i bir mektupta fiahruh, onun kar-defllerini bertaraf edip Timur’unbahfletti¤i topraklar› birlefltirmesieylemini onaylamad›¤›n› yazmak-ta idi. 1441’de fiahruh’a yazd›¤›mektupta II. Murad, ona ba¤›ml›bir hükümdar›n hitab›na uygunifadelerle hitap etmekte ve Os-manl›lar›n yak›n geçmiflte Kara-manl›lardan ald›klar› topraklar›nTimur taraf›ndan ihsan edilmifltopraklar oldu¤unu belirtmeye ça-l›flmakta idi.20 O halde, özetle,1441 gibi geç bir dönemde bileTimurlular hâlâ Timur’un Anado-lu’da kurdu¤u düzeni ayakta tut-maya çal›fl›yorlard›. Osmanl›larbuna karfl› polemike baflvurdular.Timurlularla rekabet için O¤uzHan’›n o¤lu Günhan’›n o¤lu Ka-y›’n›n soyundan geldikleri hak-k›nda Osmanl› iddialar› da tam budönemde kuvvetle benimsendi. II.Mehmed’in 1461’den itibaren Anadolu beyliklerini elegeçirmeye bafllad›¤› s›rada, Do¤u Anadolu ve ‹ran’›nefendisi olan Uzun Hasan da, Timur gibi, tüm Anadoluüzerinde hükümranl›k iddias›nda bulunuyordu. BuTürkmen hükümdar, kovulmufl beyleri himayesine al›pOsmanl› Sultan›na meydan okudu. 1472’de Karamanbeyine destek için gönderdi¤i askerler Osmanl› memle-ketinin tam kalbine kadar s›zd›, Akflehir’e geldi. Bu de-fa, Osmanl› Sultan› do¤udaki rakibini yenecek güçteydi(Baflkent Savafl› 1473) ve Anadolu bu kez kesin biçimdeKonstantinopolis’in efendisinin hükmü alt›na girdi.23

Böylece, Küçük Asya’da dört yüzy›l süren bir siyasî du-rum, yani Anadolu’nun do¤udaki büyük komflular›ndanbirine ba¤›ml›l›¤› sona erdi. Bununla birlikte, Safevîler,16. yüzy›l›n bafl›nda ‹ran’da iktidara geldiklerinde, on-

lardan fiah ‹smail alevi K›z›lbafllar›n piri ve hükümdar›s›fat›yla Osmanl›lar›n Anadolu’daki hükümranl›¤›n› ye-niden ciddi biçimde tehdit etti. 1514’de, ateflli silahlar›ile I. Selim, fiah’›n Türkmen z›rhl› süvarilerini da¤›tt› veSafevî iddialar›na kesin bir darbe indirmeyi baflard›. Do-¤u Anadolu’yu ‹stanbul’a ba¤l›yarak tehlikeyi uzun yüz-y›llar için bertaraf etti. ‹ran ile mücadele 16. ve 17. yüz-y›llarda Do¤u Anadolu ötesinde Kafkaslar, Azerbaycanve Irak’ta sürdürüldü.24 Böylece Osmanl›lar Balkanlar’daoldu¤u gibi Anadolu’da tam egemenliklerini kurmufl,Bo¤azlar ekseninde bin y›ll›k imparatorluk gelene¤iniihya etmifl oluyorlard›.

Burada Osmanl›lara karfl› Bat›l› ve Do¤ulu has›mla-r›n›n birbirleriyle diplomatik temaslar kurdu¤unu, Os-manl› ülkesini aralar›nda paylaflmak için planlar yapt›k-lar›n› vurgulamal›y›z. Osmanl›lar üzerindeki planlar›için Timur Frans›z saray›na mektuplar yollam›fl, Uzun

Hasan Venedik’le ittifak yapm›flve Safevîler de Almanya ve ‹spanyaHabsburglar›na elçiler göndermifl-tir. Anadolu ve Rumeli’de impara-torlu¤u korumak kolay olmam›fl-t›r. Osmanl›lar, iki cephede ayn›anda savaflmak zorunda kalmaktandaima kaç›nm›fllard›r. Bu amaçla,do¤uda ve bat›da münavebeli birsavafl ve bar›fl siyaseti izlemektedikkatli davranm›fllard›r. Kanunî,‹ran’a sefer yapmak için ‹mparatorfiarlken ile 1547’de bar›fl anlaflma-s›n› imzalam›flt›r. Fakat, 1593-1606 y›llar›nda Habsburglara kar-fl› yürütülen Uzun Savafl s›ras›ndafiah Abbas’›n Azerbaycan’da sald›-r›ya geçmesi, Osmanl›lar› ayn› an-da iki cephede birden savaflmayazorlam›fl ve bu savafllar y›k›c› etki-ler yapm›flt›r. Buraya kadar Os-manl› devletinin dünya güçleri

karfl›s›nda her dönemde gerçeklefltirmeye çal›flt›¤› dengepolitikas›n› inceledik.

fiimdi Osmanl› Devleti’nin iç yap›s›ndaki devir açande¤iflmelere bir göz atal›m.

Hem Do¤u’da hem de Bat›’da dünya ölçüsünde birmücadeleyi yerine getirmek için Osmanl›lar, bütün kay-naklar›n› sürekli haz›rl›k halinde ve tek bir iradenin em-rinde tutmak zorundayd›lar. Böylece Osmanl› devleti,merkezilefltirici mutlak bir tek otorite alt›nda klasik Os-manl› padiflahl›¤›n› kuracakt›r. Bu siyasi dengeyi Os-manl›lar II. Mehmed döneminde gerçeklefltirdikleri za-man Avrupa’da mutlakiyetçi idare kuramc›lar› (Machi-avelli, Postel, Bodin) Osmanl›’y› bir model olarak ele al-maya bafllad›lar.

Divan-› Hûmayun üyeleri

Page 7: Osmanl› Tarihinde Dönemler PROF. DR. HAL‹L ‹NALCIKdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · Mustafa ‘Âlî,6 ve nihayet 17. yüzy›l

TÜRKLER ‹LKÇA⁄67

Fatih’e kadar ilk dönemlerde Osmanl› Beyi’nin mer-kezî otoritesine karfl› en büyük karfl›tl›k serhad bölgele-ri Uclardan gelmekteydi.25 Osmanl› hükümdarlar›n›n içsiyasette arad›klar› denge, bilinçli olarak merkezî hükü-met denetiminin korunmas› ve güçlendirilmesidir. Böy-lece, Uc beylerinin yeni fethedilmifl topraklarda, ba¤›m-s›z beylikler kurmalar› engelleniyordu. Daha ilk dönem-de ‹zmit s›n›r bölgesini kontrol eden bey, Osman Ga-zi’nin yoldafl› Akça-Koca idi. Akça-Koca’n›n ölümü üze-rine Orhan, bu bölgeyi idare etmek üzere büyük o¤luSüleyman’› atad›. Süleyman daha sonra, 1340’larda Ru-meli karfl›s›nda yeni fethedilen, en önemli Uc bölgesiolan Karesi sancak beyli¤ine gönderildi ve merkezini Bi-ga’ya tafl›d›.

Süleyman, daha sonra 1352’ de Avrupa topra¤›ndaGelibolu Ucu’nu feth etmek üzere Çanakkale Bo¤az›’n›geçti, Trakya’da yerleflti. Süleyman, dönemin en güçlüUc beyi oldu. Babas›ndan önce, 1357’de ölmeseydi, Os-manl› taht›n›n do¤al sahibi olurdu. I. Murad (1362-1389) tahta ç›kt›¤›nda, Rumeli’deki Uc kuvvetlerininbafl›na, en güvendi¤i komutan olan lalas› fiahin’i, beyler-beyi veya Avrupa’daki Osmanl› kuvvetlerinin kumanda-n› olarak yerlefltirdi. Lala fiahin Meriç vadisinde, Orta-Kol’da Edirne’den sonra merkezi Filibe olarak Rumeli’yisultan›n kontrolu alt›na ald›. Sol Kol’da Evrenuz, Sa¤Kol’da Mihal-o¤ullar› Beylerbeyine tâbi idiler. Fakat,Beylerbeyi ile Uc-beyleri aras›ndaki rekabet kaç›n›lmaz-d›. Uc beylerinin Rumeli’de, 1373’de fiehzade Savc›’n›nisyan›nda önemli bir rol oynad›klar› anlafl›lmaktad›r. I.Bayezid’in 1402’deki düflüflünü izleyen iç savafl döne-minde Uc beyleri bir derece ba¤›ms›zl›k kazand›lar vekimin Osmanl› taht›na geçece¤i büyük ölçüde onlar›nelinde kald›. Kendilerine do¤rudan ba¤›ml› olan ak›nc›-lar, yürükler ve Uc t›marl› sipahileri onlar›n do¤rudando¤ruya emirleri alt›nda idi. S›ras›yla, Serez-Selanik-Te-selya-Arnavutluk s›n›r bölgesinde Evrenuzo¤ullar›, Üs-küp’te ‹shak, sonra Pafla Yi¤it ve o¤ullar›, Tuna Bulga-ristan’›nda Mihalo¤ullar› ile Kümülüo¤ullar› pratikteegemen ‘feodal’ aileler durumunda olup Uc sanca¤›n›babadan o¤ula tevârüs ediyorlar, t›marlara kendi adam-lar›n› getiriyorlard›. II. Murad’›n hükümdarl›k döne-minde Üsküp Uc-beyi ‹sa Bey’in denetimindeki bölge-deki 189 t›marl›n›n 160 kadar› kendi kullar›, köleleri vekap› halk› idi.26 Uc-beyleri ba¤›ms›z beyler gibi komfluyabanc› devletlerle antlaflmalar yap›yor ve onlardan haraçal›yorlard›. Bununla beraber, II. Mehmed’in (1451-1481) gazi kiflili¤i ve güçlü merkeziyetçilik siyasetikarfl›s›nda Uc beyleri eski ba¤›ms›z durumlar›n› koru-may› baflaramad›lar. II. Mehmed özellikle Mihalo¤ulla-r›n› denetimi alt›na almay› baflard›, Rumeli’de sultan›nmerkeziyetçi otoritesini kurdu, böylece merkezileflmedeyeni bir dengeye, yeni bir döneme ulafl›lm›fl oldu.

II. Mehmed döneminde devlet içinde söz götürmeziktidar, Uclarda de¤il, merkezde-Kap›kulu kuvvetleri-ne dayanan Sultan’da idi. Kul sistemi,27 yani askerî vesivil idareyi sultan›n kullar› ile yürütme sistemi, ül-

kenin her yan›nda Sultan›n merkezî ve mutlak otoritesi-ni garanti alt›na al›yordu. Saray kul sistemi Orhan hattaOsman zaman›ndan beri mevcut görünmektedir. 1361’iizliyen y›llarda büyük ölçüde geniflleyen devletin gerek-lerini karfl›lamak üzere merkezî bir bürokrasi ve t›marsistemi teflkil edildi¤i zaman, kul sistemi esas kabuledildi; ve do¤rudan Sultan’a ba¤l› kullardan oluflan üc-retli daimî ordu, Yeniçeri Oca¤› kuruldu. Bu ordu, ilkkuruldu¤u s›rada 1,000 kifli, I. Bayezid (1389-1402) dö-neminde 6-7,000, II. Murad devrinde 4-5,000 kifli idi.II. Mehmed’in saltanat›nda (1451-1481) ise mevcudu 8-10,000’e ç›kar›ld›. Bu merkezi askerî güç sayesinde Os-manl› sultanlar› Uc beylerinden daha kuvvetli durumageldi. Üstelik, s›n›r bölgeleri her ne zaman güçlü düfl-manlar›n sald›r›s›na u¤rarsa, [meselâ Kosova (1389) veNi¤bolu (1396) savafllar›nda oldu¤u gibi] sultan, derhalharekete geçip kesin darbeyi indirebiliyordu. Kap›kulla-r›, ayn› zamanda Sultan›n emir ve yasaklar›n› eyaletlerdeuygulamak üzere yasak kulu ad› alt›na görev yapmaktay-d›lar.28

Yeniçeri Oca¤›, Kap›kullar›n›n yaln›zca bir kesimi-ni oluflturmaktayd›. Daha 14. yüzy›lda bile Sultan›nkullar› sadece merkezdeki askerî gücü de¤il, fakat ayn›zamanda taflradaki t›marl› sipahilerin önemli bir bölü-münü de içeriyordu. Saray’da ve taflrada bir süre hizmetgördükten sonra kullar imparatorlu¤un her köflesine, t›-marl›, subafl›, sancak beyi veya beylerbeyleri olarak gön-deriliyor, böylece Sultan›n siyasî ve icraî otoritesini tem-sil eden asker-idareciler olarak hizmet görüyorlard›.29

Kullar›n imparatorluk yönetiminde yayg›n flekildekullan›m›, I. Bayezid devrindebafllam›flt›r. O, Anado-lu’da feth etti¤i bey-liklerde yerliaristokratikaileler ye-r i n ekendi

Viyana Kuflatmas›nda (1529) Türk ota¤›

Page 8: Osmanl› Tarihinde Dönemler PROF. DR. HAL‹L ‹NALCIKdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · Mustafa ‘Âlî,6 ve nihayet 17. yüzy›l

TÜRKLER ‹LKÇA⁄68

kullar›n› getirmekte idi. II. Mehmed, en yüksek siyasi-idari mevki olan veziriâzaml›¤›, Çandarl› ailesi yerinekendi kullar›na bahfletti¤inde kul sistemi tamamlanm›floldu. K›sacas›, sultan›n merkezî ve mutlak otoritesiningüçlenmesi, kul sisteminin geliflmesiyle el ele gitti. Böy-lece devlet idaresinde yeni bir dengeye veya döneme ula-fl›lm›fl oldu. Osmanl› Sultan›n›n öteki Müslüman hü-kümdarlar üzerindeki üstünlük sebeplerini s›ralarkenKemalpaflazâde, Osmanl› sultanlar›n›n kullar› sayesindeemirlerini her yerde kesinlikle uygulamaya muktedir ol-du¤unu vurgular. Eyalet idaresine atanan hiçbir kul,halk üzerinde imtiyazl› bir mevkie ulaflma ve baflkald›r-ma imkân›n› bulamazd›.

Osmanl› sultanlar›, özellikle I. Bayezid ve II. Meh-med döneminde tüm bölgelerde yerel hanedanlar› ve fe-odal beyleri ortadan kald›rmaya ve bütün yerel ayr›cal›k-lar› bertaraf etmeye özen gös-terdiler.30 Balkanlar’da, küçükprens ve senyörler ortadan kal-d›r›lm›fl veya Osmanl› timarkadrolar›na al›nm›flt›. Balkan köylüsü kendilerini ko-ruyamayan eski efendileriyleart›k iflbirli¤i yapm›yor, zimmîstatüsü içerisinde Osmanl› te-baas› olarak devletin himayesialt›na girmifl bulunuyordu.Daha önceki askerî s›n›flar ilekilise ve manast›rlar da, elle-rinde bulundurduklar› pronoave charistialar üzerindeki hak-lar›n› teminat alt›na alan, yenimerkezileflmifl sisteme ba¤lan-may› daha güvenli buldular.Özetle, merkezî Osmanl› hü-kümeti, eski Bizans imparator-luk geleneklerini canland›rd›k-lar› Balkanlar’da, bir iktidar vegüven kayna¤› olarak hareketediyordu. Anadolu’dan koflupgelerek ganimet ar›yan gaziler,ulema ve topra¤a aç köylüler,sürekli artan say›larda bu güvenilir imparatorlu¤un hiz-m e -tine girmek için Avrupa’da feth edilen topraklara göç et-mekte idiler. Bunun yan›nda, devleti s›k s›k iç savafla sü-rükliyen ve halk› bezdiren saltanat müddeilerini bertarafetmek için de, zalim fakat zorunlu bir çözüm bulundu.II. Mehmed, kardefl katli gelene¤ini kanunnâmesine birmadde olarak koydu. Çok sonra 16. yüzy›l sonlar›ndaflehzadelerin sanca¤a vali gönderilmesi âdeti de kald›r›l-d›. Böylece mutlak merkezî otoritenin süreklili¤i yolun-da kesin ad›mlar at›lm›fl oldu. Hükümranl›¤›n yöneticiailenin bütün bireylerine ortaklafla ait oldu¤u eski Türkgelene¤ine bu suretle son verilmifl, kadim Do¤u’nun tekmutlak hükümdar›n flahs›nda temsil edilen bölünmez ve

kutsal otorite fikri benimsenmifl oldu.31 fiehzadeler ara-s›nda, y›k›c› iç savafllar dönemi böylece kald›r›lm›fl, yenibir denge ve düzen yerleflmifl oldu.

Fakat, 16. yüzy›l›n sonunlar›ndan itibaren sultan›ndayand›¤› güç, yani saray halk› ve Yeniçeri ve öbür Ka-p›kullar›, onun ad›na devleti kendi denetimleri alt›na so-kacak kadar güç ve nüfuz kazand›lar. Onlar› dengeleye-cek bir güç kalmad›. 1600’e do¤ru Yeniçerilerin say›s›35-50 bine vard›; onlar 1622’de Sultan II. Osman’› taht-tan indirip katledecek kadar ileri gittiler. Kap›kullar›,devlette tüm iktidar› elde edip eyaletlerde otoriteyi vegelir kaynaklar›n› da ele geçirdiler. Evliya Çelebi (17.yüzy›l ikinci yar›s›) flehirlerde Yeniçeri serdar›, çavufl vekethüda-yeri s›fat›yla heryerde onlar›n egemen oldu¤u-nu tespi edecektir. 17. yüzy›la ait ‹stanbul’daki tüm es-naf› ve dükkânlar›n› tespit eden bir ihtisab defterinde,

dükkan sahipleri tümüyle saray hal-k›, kap›kullar›, beyler ve paflalar ola-rak görünmektedir. O zaman eyalet-lerde ücretli menflei köylü askerler,Sekbanlar onlara karfl› direnifle geç-tiler. 1625-1628’de Abaza MehmedPafla32 komutas›nda birleflip Anado-lu’nun denetimini ellerine geçirdi-ler. Bu otorite bunal›m›, KöprülüMehmed’in 1656’da diktatör yetki-leriyle durumu kontrol alt›na alma-s›na kadar sürdü. Daha sonra Yeni-çeriler, yaln›z belli gruplar›n tepki-sini de¤il, halk protesto hareketleri-ni de temsil eder oldular. Merkezdeve eyaletlerde flehirlerde say›lar›kontrolsuz artan ve art›k bir çeflitmilis haline gelen Yeniçeriler halk›nönüne düflüp, IV. Mehmed’i (1687)ve III. Ahmed’i (1730) tahttan in-dirdiler. Padiflah ve saray, devlet ifl-leri üzerinde mutlak otoritesini, an-cak 1826’da Yeniçerileri ortadankald›rd›ktan sonra yeniden kurabil-di. Yaln›z Yeniçeri Oca¤› de¤il, fa-kat kul kurumunu oluflturan öbür

resmî örgütler de 17. yüzy›lda aslî niteliklerini de¤ifltir-mifllerdi.33 Devletin çözülmesi ve genel kargaflan›n se-beplerini araflt›r›rken 17. yüzy›l ortas›nda Koçi Bey lis-tenin bafl›na kul sisteminin bozulmas›n› koyar. Özetle,siyasi güç temsil eden gruplar aras›ndaki çat›flmalar vevar›lan yeni dengeler, Osmanl› tarihinde iç siyaset dina-mi¤ini anlamak için önemlidir.

Son olarak toprak tasarrufu sistemini ele almam›zgerekiyor. Yak›n Do¤u’nun geçmiflteki öteki imparator-luklar›nda oldu¤u gibi, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda damerkezileflmifl rejimin toplumsal ve iktisadî temeli, top-rak tasarrufu ve gelirlerinin devlet taraf›ndan s›k› dene-timini sa¤layan özgün bir sistemdir.34 Kap›kullar›n›n

Avrupal›lar Arifî’nin Süleymannâme’sinden 1558

Page 9: Osmanl› Tarihinde Dönemler PROF. DR. HAL‹L ‹NALCIKdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · Mustafa ‘Âlî,6 ve nihayet 17. yüzy›l

TÜRKLER ‹LKÇA⁄69

özellikle Anadolu flehirlerinde kontrollar›na yol açan ne-den 1593-1610 Celâli anarflisidir. Özetle ülkede eskigüçler dengesi bozuldu. Islâhat Lâyihas› yazarlar›n›n de-di¤i gibi, klasik Osmanl› idaresinde Kap›kuluna karfl›eyalet t›marl› ordusu bir denge oluflturuyordu.

Toprak mülkiyetinin devlete ait oluflu, daha do¤ru-su rakabe, kontrol hakk›n›n merkezî hükümetin elindeolmas›, devlet politikas›n›n amaçlar›yla uyumlu olaraktoplum düzenini denetlemesini ve gelirleri bu amaçlarave zaman›n ihtiyaçlar›na göre tahsis etmesini mümkünk›lmaktayd›. Osmanl›lardan önceki devirlerde, Selçuk-lularda ve Bizans ‹mparatorlu¤u’nda da, devletin topraküzerindeki denetimi imparatorlu¤un siyasal, toplumsalve ekonomik yap›s›n› belirlemiflti. Bu imparatorluklar›nçöküfl dönemlerinde hem toprak hem de köylü yerel gö-revlilerle âyân›n kontrolüne geçecektir. Osmanl› ‹mpa-ratorlu¤u, yay›lmac› bir güç olarak geniflleme günlerin-de, tar›m arazisinin devlet kontrolu alt›nda olmas› ilke-sini genel olarak uygulama gücüne sahipti. Kural olarak,Osmanl› rejimi, -hem dünyevî hem de dinî alanda- eskitoprak sahiplerinin mülk haklar›n› kald›rm›fl ve fethedi-len bölgeler ve de sonradantar›ma elveriflli hale getirilentopraklar devlet denetimineal›nm›flt›r. Hükümdar, nadi-ren toprak üzerinde mutlakmülkiyet haklar›n› flahsa özelbir ba¤›fl belgesi ile, temlik-nâme ile devredebilirdi.

Gerçekte bu üç katmanl›bir toprak tasarrufu sistemiy-di: topra¤›n mutlak rakabehakk› devlet elinde idi; köylütasarruf hakk›na, yani süreklikirac› olarak topra¤› kullan-ma hakk›na devlete bir tapuresmi ödiyerek bir sözleflmeile sahip olurdu. Bu ikisi ara-s›nda t›mar sahibi sipahiyeveya devletin temsilcisi olarak birine, devlete ait hakla-r›n çi¤nenmemesi için gözetim yetkisi verilirdi. Bafll›catoprak vergilerini toplay›p topra¤›n bofl b›rak›lmas›n›önlemek üzere konulan kanunlar› o uygulard›. Sipahidevlete karfl› belirli askerî görevleri yerine getirmekleyükümlüydü ve toplad›¤› belirli vergileri de maafl› ola-rak al›rd›. Bütün bu hususlar Kanunnamelerde tespitedilmiflti. Para ekonomisinin tam olarak geliflmedi¤idevletlerde devletin temel gelir kayna¤›n› oluflturan top-rak vergileri iltizam yoluyla da toplanabilirdi: vergilerinmerkezî hazineye nakit olarak girmesini sa¤layan iltizamsistemi idi. Büyük say›da askere ihtiyac› olan Osmanl›‹mparatorlu¤u’nda, bu aynî vergiler ço¤unlukla köyler-de yerlefltirilen sipahileri desteklemek üzere t›mar olarakda¤›t›lm›flt›r. Böylece, Osmanl› döneminde toprak tasar-

rufu sistemi, vergi sistemi ve eyalet askerî teflkilat› birbütününün tamamlay›c› ögeleri olarak bölünmez bir sis-tem oluflturuyordu.

Osmanl›’n›n bu sistemi, fethettikleri bölgelerde, ya-ni Bizans ‹mparatorlu¤u ve Balkan devletlerinden ald›k-lar› topraklarda uygulamaya koymas› zor olmad›. Çünkü‹slâm hukukuna göre savaflla al›nan topraklar devlete aitsay›l›rd›. Hatta vak›f haline getirilse bile, devlet gerekir-se vakfiyetini kald›rabilirdi (Fâtih vak›f ve mülklerindevlete mal edilmesi karar›nda bu prensibe dayanm›fl-t›r). Fakat, Osmanl› iflgalinden önce Anadolu’da, birçokarazi, mülk ve vak›f olarak devredilmifl ve bu durum fie-riata uygun olarak tertip edilen senetlerle tasdik edilmiflbulunuyordu, bu yüzden eski Selçuklu Devleti toprakla-r›nda çeflitli uzlaflmalara var›lmak gerekmifltir.35 Meselâtoprak sahipleri, eflkinci sistemi yoluyla devlete asker sa¤-lamakla yükümlü k›l›nm›flt›r. I. Bayezid’in saltanat› s›-ras›nda (1389-1402) bu gibi topraklar üzerinde devletkontrolü geniflletildi: Bu politika Bayezid’e karfl› Ana-dolu’da karfl›tlar›n ortaya ç›k›fl›n›n sebeplerinden biridir.Onun saltanat döneminden II. Mehmed dönemine kadar

bu aç›dan bir uzlaflma ve hoflgör-me politikas› izlenmifltir. Fetretve iç bunal›mlar merkezî hükü-meti, Rumeli ve Anadolu’dakinüfuzlu kiflilere büyük mülk top-raklar ba¤›fllamay› zorunlu k›l-m›flt›r. Bu gibi toprak mülkleri,devletin el koymas› ihtimalinekarfl› bir tedbir olarak, sahipleritaraf›ndan genellikle aile vakf›nadönüfltürüldü. Fakat, seferleriiçin fazla asker ihtiyac› karfl›s›n-da, Fatih Sultan Mehmed (1451-1481) bu topraklar›n önemli birbölümünü 1476 civar›nda tekrardevlet mülkiyeti alt›na ald›. Vak-f›n gerçek amaçlar›n› yerine geti-remeyen, binas› y›k›lm›fl veyahükümdarlar›ndan berat alma-

m›fl vak›flar› ilga etti. Bunlar› mîrî için müsadere edipt›mar olarak askeri s›n›f mensuplar› aras›nda da¤›tt›. Bureform sonucunda bu iflte çal›flm›fl olan tarihçi TursunBey’in ifadesiyle 20 bin (?) köy ve çiftlik devlete maledildi.34 Bu eylem, özellikle vak›flardan yararlanan dinîgruplar›n ulema, zaviyedar fleyh ve dervifllerin Sultanakarfl› tav›r almalar›na sebep oldu. Fâtih’in ölümündensonra fliddetli bir tepki kendini gösterdi ve müsadereedilen topraklar›n büyük bir k›sm› eski sahiplerine vevak›flara geri verildi. Fakat yeniden eski istikamete dö-nülmesi için çok zaman geçmedi: I. Süleyman’›n büyükseferleri için asker ihtiyac›, nüfustaki art›fl ve yeni top-raklar›n tar›ma aç›lmas› mîrî topraklarda büyük bir art›-fla yol açt›. ‹frazat ad›yla an›lan bu yeni mîrî topraklaraait kay›tlar dönemin defterlerini doldurmaktad›r.

II. Mahmud

Page 10: Osmanl› Tarihinde Dönemler PROF. DR. HAL‹L ‹NALCIKdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · Mustafa ‘Âlî,6 ve nihayet 17. yüzy›l

TÜRKLER ‹LKÇA⁄70

16. yüzy›l sonundan itibaren k›rsal bölgelerde, hemtar›mda, hem de toprak tasarrufu sisteminde a¤›r birbuhran ortaya ç›kt›. Bunun temel sebepleri aras›nda ön-celikle, 1580’lerden itibaren Bat› Avrupa’dan ucuz gü-müfl ve gümüfl para ak›fl› ve, bunun ard›ndan, Osmanl›maliyesini, imparatorluk ekonomisini ve yönetim meka-nizmas›n› kargaflaya sokan enflasyondur. Tarihçi Selâni-ki, yüzde yüz bir enflasyonun herkesi özellikle askeri fa-kirlefltirdi¤ini ve genel bir hoflnutsuzlu¤un ortaya ç›k›fl›-na neden oldu¤unu tarihinde vurgulam›flt›r.37 T›marla-r›n de¤eri aniden düflünce t›mar sahipleri seferden kaç-maya, çeflitli yollarla köylülerden daha fazla gelir s›zd›r-maya çal›flt›lar. ‹kinci olarak, bu dönemde yeni fetihlerindurmas› t›mara atanmak içinelinde pâdiflah emriyle bekleyenadaylar say›s›nda büyük bir ar-t›fla neden oldu ve timar elde et-mek isteyenler aras›nda sert birrekabete yol açt›. Yolsuzluklarald› yürüdü, asker isyanlara ka-t›lmaktan geri kalmad›. Üçün-cü olarak, Kap›kullar› baflta sa-ray halk›, çavufllar t›mar top-raklar›n› her yerde ele geçirme-yi baflar›yor ve dolay›s›yla t›mara盤›n› daha da fliddetli hale ge-tiriyorlard›. Sonuç olarak, çoksay›da topraks›z asker ve iflsizücretli asker gruplar› (yevmli-ler, sekban ve sar›calar) eflk›yaçeteleri halinde köy ve kasaba-lar› bas›p ya¤maya bafllad›lar;daha sonralar› bunlar büyük güce sahip önderler ve âsipaflalar (Karayaz›c›, Canpulad-o¤lu, Varvar Ali, AbazaMehmet) etraf›nda topland›lar ve üzerlerine gönderilenhükümet kuvvetlerini püskürtecek bir güç oluflturdular.‹syanc›lar Celâlî genel ad›yla bilinmektedir.38 Onlarlau¤raflmak üzere gönderilen Kap›kullar› da, köylülerinbafl›na bela olup onlar› soyan bir baflka çapulcu gücüoluflturdular. Eyaletlerde kap›lar›nda ücretli sekban vesar›ca askeri topl›yan paflalar flu veya bu bahane ile isyanetmek imkân›n› buldu. Anadolu’da bu dönemde eflk›yabafl›nda âsi paflalar› görüyoruz. ‹stanbul’da merkezde ye-niçeri zorbalar› gibi bu dönemde Anadolu’da sekban vesar›calar bafl›nda âsi paflalar ülkeyi tam bir anarfli içinesürüklediler. Bu dönem 1590-1656 tarihlerini kapsar.Merkeziyetçi kontrol ancak Köprülü Mehmed Pafla ilegerçekleflecektir. Bu dönem ayn› zamanda derin ekono-mik ve sosyal çalkant› dönemi olup kargaflal›¤›n alt›ndabu ekonomik sars›nt›y› hesaba katmak gerekir. Bu dö-nemde devam eden uzun savafllar (1593-1606 Avustur-ya, 1603-1612 ‹ran savafllar›) ve enflasyon devleti, avâr›zyükümlülüklerini ola¤an ve a¤›r bir nakdî vergi haline

getirmeye mecbur etti. Bütün bu koflullar, özellikleAnadolu’daki köylüleri toptan topraklar›n› terk edipberkitilmifl flehirlere kaçmaya veya eflk›ya çetelerine ka-t›lmaya sevk etti. Özellikle 1595’ten 1607’ye kadar sü-ren dönemde Anadolu’da anarfli ve halk›n kitle halindekaç›fl› Osmanl› tarihinde Büyük Kaçgun olarak bilinir.Kanunî döneminde yeni topraklar›n tar›ma aç›lmas›,yüzde altm›fla varan nüfus patlamas›, bu anarfli dönemin-de Anadolu’nun bir daha kalk›namayaca¤› bir y›k›m dö-nemine yerini b›rakm›flt›r. Ayn› y›llarda Rumeli’dekiH›ristiyan köylüler aras›nda ilk ciddi isyan giriflimlerivuku bulmufltur.39

Bu büyük ekonomik-siyasi-sosyal bunal›m s›ras›n-da, kap› halk› geçimini sa¤lamakiçin eflkiyal›¤a bafllad›lar. Devle-tin temel kurumlar›, kul sistemi,t›mar sistemi ve toprak tasarrufudüzeni periflan oldu. Bu y›llar›yaflayan Koçi Bey “erbab-› t›marve zeamet bilkülliye yok ol-du…ulûfeli kul dünyay› tuttu vesipahi güruhunu bast›rd›” de-mektedir. Devlet, eyaletlerdekitopraklar üstündeki denetiminikaybetti; toprak gelirleri, büyükölçüde Kap›kullar›n›n ve askerîs›n›fla ba¤lant›l› nüfuz sahibi ye-rel kiflilerin, âyan›n eline geçti.Klasik Osmanl› rejimi tamamiy-le çöktü. Bu nedenle biz bu tari-he kadar Osmanl› tarihini Kla-

sik Dönem diye ay›rd ediyoruz. 1683-1699 savafl döne-mi derin de¤iflikliklere yol açm›fl, âyan rejimini haz›rla-m›flt›r.

‹mparatorluk topraklar›n›n yar›s›n› oluflturan Padi-flah haslar›, daha do¤rusu merkezî hazine kontrolundakitopraklar, genellikle eskiden beri mukata’a ad›yla sözlefl-me ile özel kiflilere iltizama verilirdi. Bu mukata’alar›nbüyük k›sm› askerî s›n›f mensuplar›n›n eline geçti. 17.yüzy›l sonlar›nda mukata’a iltizam› yoluyla devlet top-raklar› üzerinde denetim kuran bu s›n›f, köylüler üzerin-de fiilen yönetici durumuna geldi ve a’yân›n do¤uflunayol açt›.40 Devlet toprak üzerinde denetimini sa¤l›yaneski düzenli tahrirleri art›k yerine getiremiyordu. Topra-¤›n gerçek kontrolunu ele geçiren nüfuzlu â’yânlar, ken-dilerine flahsen ba¤l› ücretli askerî kuvvetler beslemeyebafllad›. Düzenli t›marl› asker ifllevini kaybetti¤indendevlet âyân› bu yerel askeriyle imparatorluk ordusunakat›lmaya teflvik edip pek ço¤una mîrmîran veya paflarütbesi tevcih etmeye bafllad›. Kazalarda yerel otoriteyitemsil eden âyan yan›nda 18. yüzy›l ikinci yar›s›nda eya-letlerde büyük mukata’a topraklar›n› kontrolu alt›na ge-çiren ve özel ordular› bulunan güçlü yerel hanedanlar or-

Kütahya çini karo (19. yy.) (Ankara Etnografya Müzesi)

Page 11: Osmanl› Tarihinde Dönemler PROF. DR. HAL‹L ‹NALCIKdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · Mustafa ‘Âlî,6 ve nihayet 17. yüzy›l

TÜRKLER ‹LKÇA⁄71

taya ç›k›p güçlendi. 1683-1699 felâketli savafl y›llar›n-da, mukata’a iltizamlar›n› malikâne ad›yla eyaletlerdezengin ve nüfuzlu kifliler hayatlar› boyunca, hatta ailele-ri için sa¤lam›fllard›. Böylece toprak ve vergiler üzerindekontrolunu kaybeden devlet, eyaletlerde temel fonksi-yonlar›n› yerel âyan ve hanedana devretmifl bulunuyor-du. Bu dönemde, Avrupa’da görülene benzer bir flekilde,imparatorlu¤un feodalleflmesinden bahsedebiliriz. 18.yüzy›l›n sonunda merkeziyetçi imparatorluk art›k mev-cut de¤ildi. II. Mahmud’un yeni bir ordu kurup güçlüa’yânlar› ve hanedanlar› (Pozvant-o¤lu, Tepedelenli, Kara-osmano¤ullar›, Çapan-o¤ullar›) teker teker ortadan kald›r-

mas›na kadar, Anadolu ve Rumeli’de, merkezî bir hükü-metin otoritesini tan›yan bir imparatorlu¤u yeniden kur-mak mümkün olmad›. Uzak eyaletlerde, Suriye, M›s›r,Ba¤dat’ta Osmanl› Sultan›n›n temel egemenlik haklar›n›fiilen ele geçiren Memluk beyleri (M›s›r’da), Yeniçeri gar-nizonlar›na dayanan yerel hanedanlar yükseldi. Bu gelifl-me, daha önce 16. yüzy›l sonlar›nda Garp Ocaklar›’nda,Tunus, Cezâyir ve Trablus’ta gerçekleflmifl bulunuyordu.

Buraya kadar Osmanl› tarihinin yap›s›nda ve temelkurumlar›nda yeni bir dönem açan de¤iflmeleri gözdengeçirdik. Osmanl› tarihinde dönemleri bu ampirik göz-lemler çerçevesinde saptamak gerekti¤ine inan›yoruz.

1 Kemalpaflazâde, Tevârih-i Âl-i Osmân, Defter I, haz. fierafettin Tu-ran, Ankara 1976; Ruhî’ye ait oldu¤u söylenen kronikte de (OxfordBodleian Library, Marsh 313) benzer fikirler ileri sürülmüfltür.

2 Tewarikh-i Âl-i ‘Osman (Die altosmanischen anonymen Chroni-ken), ed. F. Giese, Breslau 1922, 30; daha tam bir metin: Topkap› Sa-ray› Müzesi Kütüphanesi, ? 700.

3 H. ‹nalc›k, “Adâletnâmeler”, Belgeler (Türk Tarih Kurumu), II/3-4,105.

4 Süleyman’›n saltanat döneminin Alt›n Ça¤ say›lmas› hakk›nda bkz.H. ‹nalc›k, “Süleyman the Man and the Statesman”, ed. G. Veinste-in, Soliman Le Magnifique et sgn temps, Paris 1992.

5 Osmanl› layiha yazarlar› için bkz. H. ‹nalc›k, “Military and FiscalTransformation in the Ottoman Empire, 1600-1800”, ArchivumOttomanicum, VI (1980); “The Ruznâmçe Registers”, Turcica, XX(1988), 256.

6 A. Tietze’nin neflir ve çevirisine bkz: Mustafa ‘Âlî’s Counsel for Sul-tans of 1581, I, Metin, II, Çeviri, Viyana 1979-1982.

7 Aynî Ali, Kavânin-i Âl-i Osman der Hulâsa-i Mezâmin-i Defter-i Divan, ‹stanbul 1280 H.; bu bas›m popüler bir bas›m olup tenkit-li yeni bir bas›m› Douglas Howard taraf›ndan haz›rlanm›flt›r; Kitâb-› Mustatab için bkz. Y. Yücel, Osmanl› Devlet Teflkilât›na DairKaynaklar; Kitâb-› Müstetâb, Kitâbu Mesâlihi’l-Müslimîn veMenâfi’i’l-Mü’minîn, H›rzü’l-Mülûk, Ankara, 1988.

8 Bkz. C. Fleischer, “Royal Authority, Dynastic Cyclism, and Ibn Khal-dunism in Sixteenth-Century Ottoman Letters”, Journal of Asianand African Studies, XVII (1983), 198-220; Fârâbî, Tûsî ve Dev-vânî’nin etkileri için bkz. K›nal›zâde Alaâeddin Ali, Ahlâk-› Alâî,Bulak 1248 H., II, 5, 105-112.

9 Hac› Halife veya Kâtib Çelebi olarak bilinen Mustafa b. Abdullah,Düstûrü’l-‘amel li islâhi’l-halel, ‹stanbul, 1280 H.; Almanca çevi-risi: W.F.A. Behrnauer, ZDMG, X (1857), III-132.

10 Bkz. H. ‹nalc›k, “Kutadgu Bilig’de “Türk ve ‹ran Siyaset Nazariye-leri ve Gelenekleri”, Reflit Rahmeti Arat ‹çin, 1966, 259-275.

11 Mustafa Naîmâ, Târih-i Na’îmâ, I-VI, ‹stanbul, 1280 H.: I. Ciltte-ki girifl.

12 Çeviren Pirîzâde Mehmed Sa’ib, Mukaddime-i ‹bn Haldun, I-II, ‹s-tanbul 1275 H.; Tanzimat dönemi tarihcisi ve devlet adam› AhmedCevdet Pafla taraf›ndan tamamlanm›flt›r: ‹stanbul 1277 H.

13 A. Cevdet (Pafla), Vekâyi’-i Devlet-i Aliyye (Târih-i Cevdet), ‹stan-bul 1271-1301.

14 Netâ’icü’l-Vuku’ât, I-IV, ‹stanbul 1294-1327 H.

15 G.G. Arnakis, “Gregory Palamas among the Turks and Documents ofHis Captivity as Historical Sources”, Speculum, XXVI (1951), 104-118.

16 Yeni bir yorum için bkz. H. ‹nalc›k, “The Ottoman Turks and the

Crusades, 1329-1522”, A History of the Crusades, genel yay›n yö-netmeni, K. M. Setton, c. VI: The Impact of the Crusades on EuropeHaçl› Seferlerinin Avrupa Üzerindeki Tesiri, haz. H. W. Hazard ve N.P. Zacour, Madison, 1993, 221-353.

17 Bkz. A. Feridun, Münfleatü’s-Selâtin, I, ‹stanbul 1275 H., 236.

18 Bkz. H. ‹nalc›k, “The Rise of the Ottoman Empire”, CambridgeHistory of Islam, haz. Holt, Lambton ve Lewis, Cambridge 1970,320-323; H. ‹nalc›k, An Economic and Social History of the Ot-toman Empire, Cambridge 1994, 327-331.

19 A. Feridun, a.g.e., II, 542-544.

20 H. ‹nalc›k, haz. 16. notta zikredilen An Economic and Social His-tory, 367-372.

21 Bkz. “Bayaz›d I”, Encyclopaedia of Islam, 2. bs. (EI2).

22 I. Mehmed ve II.Murad’›n mektuplaflmalar› için bkz. Feridun, I, 150-152, 177-178.

23 Bkz. “Mehmed II”, ‹slâm Ansiklopedisi (‹A), 523-527.

24 fiimdi bkz. “Selim I”, EI2.

25 Uç beylerinin Fatih Sultan Mehmed zaman›na kadar oynad›klar› ha-yatî rol için bkz. Gazavât-› Sultan Murad Han, haz. H. ‹nalc›k veM. O¤uz; “Mehmed I”, EI 2, “Murad II”, ‹A.

26 H. ‹nalc›k, Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar, Ankara1954, 149-150.

27 Bkz. “Ghulam”, EI 2.

28 Bkz. Kânûnnâme-i Sultanî ber Mûceb-i Örf-i Osmânî, Ankara1956, notlar 2-5, 8-12, 20-24, 30, 32, 36, 39, 40, 45.

29 Bkz. H. ‹nalc›k, The Ottoman Empire: The Classical Age 1300-1600, ‹kinci bas›m, London: Phoenix, 1995, 76-118; “Timar”,EI2.

30 H. ‹nalc›k, “L’Empire Ottoman”, Studies in Ottoman Social andEconomic History, London: Variorum II, 1985, 85-87; H. ‹nalc›k,“The Rise of the Ottoman Empire”, Cambridge History of Islam,I, 295-303.

31 H. ‹nalc›k, “The Ottoman Succession and its relation to the TurkishConcept of State”, The Middle east and the Balkans under the Ot-toman Empire: Essays on Economy and Society, Bloomington1993, 60-61.

32 Bkz. “Mehmed Pafla, Abaza”, ‹A.

33 Bkz. 5. notta zikredilen: H. ‹nalc›k, “Military and Fiscal Transforma-tion”.

34 Bkz. 17. notta bahsedilen An Economic and Social History, 103-154.

35 A.g.e., 126-131.

Dipnotlar

Page 12: Osmanl› Tarihinde Dönemler PROF. DR. HAL‹L ‹NALCIKdocs.neu.edu.tr/library/nadir_eserler_el_yazmalari/Ansiklopedi/TÜRKLER... · Mustafa ‘Âlî,6 ve nihayet 17. yüzy›l

TÜRKLER ‹LKÇA⁄72

36 “Mehmed II”, ‹A, Cüz, 53.

37 H. ‹nalc›k, “Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun Kurulufl ve ‹nkiflaf› Devrin-de Türkiye’nin ‹ktisadi Vaziyeti”, Belleten, XV (1951), 629-690.

38 Celâlîler için bkz. M. Akda¤, Celâlî ‹syanlar›, Ankara 1963; krfl. H.‹nalc›k, “Military and Fiscal Transformation…”.

39 Bkz. I. Khassiotis, “Sull’ organisazione, incorporazione Sociale e ide-ologia politica dei Greci a Napoli, dal XV alla metà del XIX sec.,”

Epistimoniki Epetiris is Philosofikis scholis tou Aristoteliou Pa-mepistimiou, Thessalonikis, 20 (1981); ayn› yazar, “The EuropeanPowers and the Problem of Greek Independence from the Mid-fifte-enth through the Early Nineteenth Century”, Ellada: Istoria kai po-litismos, Salonica 1981.

40 Bkz. H. ‹nalc›k, “Centralization and Decentralization in OttomanAdministration”, Studies in Eighteenth Century Islamic History,ed. T. Naff ve R. Owen, London 1977, 27-52.