20
OSMANLI'DAN GÜNÜMÜZE KUR'AN VE • • HUSN-IHAT 01- 03 KASIM AMASYA

OSMANLI'DAN GÜNÜMÜZE KUR'AN VE HUSN-IHATisamveri.org/pdfdrg/D266351/2017/2017_YILDIRIME.pdf · 2019. 2. 1. · ..:z "Bismillahirrahmanir rahim her kitabın anahtarıdır."3 Bu

  • Upload
    others

  • View
    3

  • Download
    0

Embed Size (px)

Citation preview

  • OSMANLI'DAN GÜNÜMÜZE

    KUR'AN VE • • •

    HUSN-IHAT ~

    01-03 KASIM 201~

    AMASYA

  • DİYANET İŞLERİ BAŞKANLICI YAYINLARI: 1330

    İLMİ ESERLER: 209

    Yayın Yönetmeni

    Dr. Yüksel SALMAN

    Yayın Koordinatörü

    Yunus AKKAYA

    Tashih

    Sedat MEMİŞ

    Grafik & Tasarım

    Ali ÇINKI Baskı

    Kalkan Matbaacılık (0312} 341 92 34

    2. Baskı, Ankara 2017

    ISBN 978-975-19- 6757-2 2017-06-Y- 0003-1330

    Sertifika No: 12931

    Eser inceleme Komisyon Kararı

    16.03.2017110

    © Diyanet İşleri Başkanlığı

    hetişim

    Dini Yayınlar Genel Müdürlüğü Basılı Yayınlar Daire Başkanlığı

    Tel: (0312} 295 72 93- 94 Faks: (0312) 284 72 88

    e-posta: [email protected]

    Dağıtım ve Satış Döner Sermaye İşletme Müdürlüğü

    Tel: (0312} 295 71 53-295 71 56 Faks: (0312} 285 18 54

    e-posta: dosim@'.diyanet.gov.tr

  • HUKUKSAL VE AHLAKİ BOYUTUYLA HAT

    Enbiya YILDIRIM Proi Dr., Ankara Üniversitesi nahiyat Fakültesi

    İslam medeniyetinin dünyaya tebessüm eden ve her zaman canlılığını koruyan iki asli yönü vardır. Bunlardan biri mimari diğeri de hattır. İslam ümmeti asular boyunca gönüllerindeki güzellikleri bu iki sanat dalıyla hayata yansıtmıştır. Bu yüzdendir ki, İslam uygarlığının temel unsurları sayılırken akla ilk olarak taş ve kalem gelir.

    Azam.etlerine paralel olarak bu iki sanat dalı sadece birer "fen" olarak kalmamıştır. Her dönemde binlerce çalışanları olmuş ve bu arada her birini ilgilendiren hukuk ve ahlak evrilerek kemale ermiştir. Dolayısıyla gerek mimari ve gerekse hat, güzel bir yapı yapmaktan veya bir duv~a/ bir levhaya gözü okşayan bir yazı yazmaktan ibaret değildir. Özellikle hat, binlerce insanın geçim kaynağı olması hasebiyle - bu alandaki ilişkilerin hem hukuk hem de ahlak açısından nasıl olması gerektiği hususunu- be-raberinde taşımıştır. Bunun sonucu olarak, karşılaşılan problemler önünde İslam hukuku kendi cevaplarım sunmuş, beraber çalışmamn gerektirdiği ahlaki sorumluluklar da konuyla ilgili çalışmalarda ele alınmıştır. Tüm bu süreç devam ederken hat kendi kaide ve kurallarım da geliştirmiş, başta

    hadisçiler olmak üzere İslam ilimleri yazım esnasında dikkat edilmesi gereken hususları çalışmalarında genişçe ele almışlardır. Söz konusu imla kuralları, hattın gelişiminin arka planında bulunan büyük emeği ve dökülen teri anlamamıza yardımcı olacak azam.ettedir.

    Mimariyi bir yana koyarak konunun sadece hat boyutunu özetle ele alacağımız bu tebliğimizde görüleceği üzere, yazı esnasında dikkat edil-mesi gereken tüm hususlar ele alınmıştır. Bunun yanında yazı mesleğini

    --~ 469

  • OSMANLl'OAN GÜNÜMÜZE KUR'AN VE HÜSN-1 HAT

    yürü.tenlerin k.arşılaştıkları hukuksal sorunlar fukaha taraf~dan cev!lp-lanmaya çalışılmıştır. Bu açıdan bakıldığıncl,a hattın kendi hukukunu doğurduğunu bile söylemek mümkündü.r. Ayrıca yazı sanatının bünye-sinde geliştirdiği, Kur'an ve sünnetten beslenen bir ahlak anlayışı vardır. Kalemler, hokkalar ve mürekkepler ile diğer yazı malzemesinin karşılıklı olarak kullanılması, yazılan yazıların emarıet bırakılmasında dikkat edilecek hususlar, aynı mecliste yazaı:ı kimselerin birbirlerine karşı takınacakları tavrrlar ile yazım esnasında dikkat edilmesi gerekenler gibi özellikle ahlak içinde değerlendirilebilecek pek çok husus "yazı ve yazı meclisleri" çerçe-vesindeki klasik kitaplarımızda genişçe ele alınmaktadır. Bahsettiğimiz bu hususların her biriyle ilgili yazılmış onlarca şiir de ulemanın çalışmalarını süslemektedir.

    Bu tebliğin günümüzde hat sanatıyla meşgul olanlara -ne kadar önemli bir görev ifa ettiklerini keza sorumluluklarını tekrar hatırlatacağını- söz konusu alarıa merak duyanların ilgisini artıracağını ve sonra yapılacak olan bilimsel çalışmalara ışık tutacağını düşünmekteyiz.

    I. YAZIM KURALLARI

    İlk dönemlerden itibaren yazım esnasında dikkat edilmesi gereken hu-suslar üzerinde çok yoğun bir şekilde durulduğunu görmekteyiz. Çünkü yazılanın sonraki nesillere sağlıklı olarak ulaştırılması, muhtevanın dinin bir parçası olması hasebiyle çok önem arz etmekteydi. Bu yüzden de dikkat edilmesi gereken prensipler saf bir yazım tavsiyeleri olmaktan öte İslam için yapılan ibadetin hakkıyla ifa edilmesi dolayısıyla sevabı hedefleyen bir çabaydı. Zaten istenilenlerin bir kısmı doğrudan edep boyutu olan hususlardı.

    Burada konunun iki temel yönünü ele almak istiyoruz.

    a. İmla kaideleri

    Muktedir bir hattata "hat ne zamarı güzel diye vasıflandırılmayı hak eder" sorusu yöneltildiğinde şu cevabı vermiş: "Yazının kısımları dengeli, elifi ve lfunı uzun, satırları düzgün, yükselişleri inişleriyle uyumlu, harflerin gözleri açık. ra'sı nfuı'una benzemeyen, kağıdı parlak, mürekkebi siyah, bölümleri arasında farklılıklar bulunmayan, bakıldığı anda gözde şekillenen. akıllarda etki bırakan, kısımları ayrıştmlabilen, geçişleri insicam gösteren, kapalı olanı açık olana uyum sağlayan, verrfildarın yazı tarzından uzak,

    ------1 470 ı---

  • 111. BÔLÜM: TÜRK İSLAM SANATLAR! VE MEDENiYETi

    yazarların yapmacık.lıklarından beri, yazanı için ona nispet edilebilecek durumda ve güzellikte olandır." Hattat böyle dedikten sonra vasfettiği yazının şu şiirde tarif edilen hat gibi olacağım ekler:

    Kağıdı çok güzel olduğunda

    Güzel bir kalem eşlik ettiğinde Hattından çıkar güzel bir elbise Dinarlar gibi hatta daha süslüce

    Harfler tembel göze dinçlik verir Zor gören kimse dahi okuyuverir.1

    Yazıda güzellik. asli unsur olduğundan dolayı ilgili kitaplarda yazımda dikkat edilecek hususlarla ilgili temel bilgilere yer verilir. Hadis usulü kitapları i~e bu hususta en derli toplu malumatı bulabileceğimiz eserlerdir. Burada özet bilgi vermek suretiyle yazımda nelere dikkat edilmesi gerektiği

    hususundaki tavsiyeleri sunmak istiyoruz. Söz konusu bilgiler bizlere, ilk dönemlerden itibaren kendi yazısının kurallarını belirleyen İslam mede-niyetinin gücünü nerelerden aldığını anlamamıza da yardımcı olacaktır. Bu bağlamda dikkat edilmesi gereken hususlar ana hatlarıyla şunlardır:

    1. Besmele yazımı: Hz. Peygamber'e nispet edilen iki hadiste şöyle geçer: "Besmelesiz başlanan işlerin sonu neticesizdir . ..:z "Bismillahirrahmanir-rahim her kitabın anahtarıdır."3 Bu rivayetler yanında Müslümanların zihin dünyalarında her işin başında besmele çekilmesi gerektiği vardır ve buna son derece dikkat edilir. Kur'an ve hadisleri veya İslami ilimlere dair eserleri yazma durumunda olan hattatların söz konusu usfile çok daha

    fazla dikkat edecekleri, yazıya besmele çekmeden başlamayacakları keza besmeleyle taçlandırmadan bir eseri kitabete başlamayacakları aşikardır.

    Askeri, Divdnu'l- Medni, ll/424; Süli, Edebu'l-Kuıtdb, s. 50; Hatib, Cami'; In63; İbn Sayiğ. Tuhfetu'l-Elbab, s. 5-6. Suyfıti, el-Cdmiu's-Sağir, II/158. Aclüni basen olduğunu söyler. Bkz. Keşfu'l-Hafd, Il/119. Hatib, Cami'. 1/264; Suyfıti, el-Cdmiu's-Sağir, I/277.

    ------ı 471 r--

  • OSMANLl'DAN GÜNÜMÜZE KUR'AN VE HÜSN-1 HAT

    Esasında yazılan ne olursa olsun besmeleyle başlanmalı~. Bu hususta sınırlandırma olmaz. Matematik kitabı yazılsa ~ile durum böyledir. Nitekim şür kitabı yazımında da besmele zikredilecek mi meselesi tartışılmış, İbn Şihab ez-Zuhri "Gelenek şür kitaplarının başına besmele yazılmamasıdır.n demiştir ancak Said b. Cubeyr ve sonradan gelenlerin çoğu şür kitaplarının başında da besmele yazılmasını benimsemişlerdir. Bunu nakleden Hatib diyor ki: "Bizim tercih ettiğimiz de budur."4

    Nasıl yazılacağı husuna gelince, besmele yazıları satıra başka bir şey yazılmaz.5 Nitekim tbn Abbas'tan "Bismillahirrahmallirrahim yazdığınız satıra başka bir şey yazmayın." dediği aktarılmıştır.6 Hz. Ali'den de: "Bir adam Bismillahirrahmanirrahirn'i güzel yazdığından dolayı mağfiret edildi." diye nakledilmiştir.7

    2. Bir ismin nasıl okunacağını anlay4>ilınek için önüne ve ardına bak-mak veya mana yardımıyla bunu anlamak neredeyse imkansızdır. Nitekim Ebü İshak İbrahim b. Abdillah en-Neciremi bu hususta şöyle demektedir: "En dikkatli yazılması (zabtedilmesil gerekenler insan isimleridir. Çünkü isimlerde kıyas olmaz. Ne öncesinde ne de sonrasında nasıl okunacağına delalet eden bir şey bulunmaz. "8 Ezcümle başka isimlerle karışma olmaması için isimleri açık ve belirgin yazmak, okunuşuna dair izahta bulunmak gerekir. Bu nedenle gerek bir ilim meclisinde ve gerekse kendi başına yazarken en çok dikkat edilmesi istenen husus daha sonra okunurken hataya düşme ihtimali yüksek olan kelimeleri çok açık ve yanlış okumaya mahal bırakmayacak şekilde yazmaktı. Söz konusu tehlikeden dolayı tashlf ve tahriften (kelimenin yanlış yazılması veya yanlış harekelenmesinden) kaçınacak şekilde isimleri ve harfleri şekilleri ve noktalarıyla birlikte yazmak son derece önemliydi.9

    Halib, Cami', ll/120; Sılli, Edebu'l-lmlô, s. 188. Sılli, Edebu'l-lmla, s. 188. Mektup ve benzeri yazılarda besmelenin sayfanın neresine yazılacağı hususunda bkz. Sı1li, a.g.e., s. 36. Sılli, Edebu'l-lmlô, s. 189. Hatib, Cômi', I/260. Hatib, Cômi', Il/136; Sılli, Edebu'l- lmlô, s. 190; Suyı1ti, Tedrib, Il/69. Mubaddisler hadis ilminde birikimli olmayan kimsenin benzer kelimelerde ~ = ~) ----

  • . 111. BÖLÜM: TÜRK İSLAM SANATLAR! VE MEDENİYETİ

    Bunun nasıl yapılacağı hususunda pek çok yöntem tavsiye edilmiştir. Örneğin söz konusu kelimenin hizasında haşiyede ayrıca yazılması gibi. Satırların arasının dar olması ve yazıların küçük olması durumunda bu-nun kelimenin üzerinde yapılmasının karışıklığa neden olabileceği ifade e4ilroiştir.10 Bazıları haşiyede kelimenin tamamını değil de işkal arz eden -mıp. ve ye gibi- harflerinin ayrı ayrı yazılarak zabtının belirtilmesinin daha doğru olacağım belirtıınişlerdir.11 İbn Dakik el-İd de ayrı ayrı yaz-manın müşkil kelimelerin zabtına aşırı titizlenen mutldn aiimlerin adeti olduğunu belirtmiştir. ıı

    Hadisçilerin bu hususta ne kadar titiz davrandıklarına örnek olarak Abdullah bin İdris'in anlattığı önemlidir: "Ebu'l-Havra'dan {ç.lJ_,,.Jı _,ıİ) gelen hadisi yazdım. Daha sonra isimde tashife düşüp Ebu'l-Cevza &lj_r:JI _,ıİı diye okumaktan korktum. Bu nedenle ismin altına hfuu ayn/huri (;y>-.:r-") yazdıın."13

    Bahis konusu mevzuda, kelimelerin yanlış okunmasına imkan vermeye-cek şekilde yöntemler geliştirilmiştir. Örneğin İbn Hacer Buhdri şerhinde, bir hadisin senedinde geçen"~ 01 J? 01 ..l...=>v" (Muhammed b. Amı: b. Halhale) için şöyle söyler: ".AA!J k.S'L. r'l ~ ~y.A-o ~ .i,b.1..

    10

    il

    11

    o

    Sehavi, Fethu'l-Muğis, III/73. Tashif ve tahriften korunmanın ne kadar önemli olduğunu gösterecek ve nükte kabul edilebilecek üç örnek vermek istiyoruz:

    1- Fadl b. Yusuf el-Cu'fi ~atıyo~ Bir adam Ebü Nuaym'a hadisini kıraat edeı;lcen "Anneniz size rjvayet etti (~I $:'.b-ı der. Bunu derken "Umey es-Sayrafi size rivayet etti &Jl ~ f.JI ı:j ~ J ..,,ı... .illi). Hatib, Cdmi', 1/292.*Tohum çalışandan olmak üzere "arazinin ekilmesi. Toprak mahsul verı:mezse çalışan emeği ve tohumu açısınd.an zarar etmekteydi. Muhabereden nehy hususunda bkz. Mus!im, rakam 2855. 3- Abdullah b. Ebi1-Feth anlatıyor: Ebü Hafs b. Şahin Emd!i'sinde taslı!fe düşerek "Mah-

    .. ,,. ... .. • :ı ;I fedeki kadının korumasız olarak yolculuk yapması y~dır" ~ •·_,Ji.ll ~ vl .!.4.# _,#-ı hadisini Hz. Peygamber'den "mestsiz olarak" ~ ~l 'şeklinde rivayet etmiştir. Bkz. Hatib, Cdmi', I/296 Hadis için bkz. Buhdri, rakain 1324; Ahm~d b. Hanbel, Musned, 30/197; 32/124. Suyüti, Tedrib, IInO. Konu çerçevesinde bkz. Yılmaz, Hat Sanatında Satır Sistemi, 18. Suyüti, Tedrib, II/70; Cezilii, Tevcthu'n-Nazar, IIn80. İbn Dakik el-ld, el-1ıctirdh fi Fenni'l-Istıldh, s. 22. Iyad, llmd', s. 155; Hatib, Cdmi', I/270; Suyüti, Tedrib, 11/69.

    473

  • OSMANLl'DAN GÜNÜMÜZE KUR'AN VE HÜSN-1 HAT

    ~L

  • 111. BÖLÜM: TÜRK ISLAM SANATLAR! VE MEDENiYETİ

    Yazıyı küçük yazmanın bir mahzuru da şudur: Görmesi zayıf olan kişi ondan yararlanamaz. Keza sonra kendisinin görmesi zayıfladığında oku-yamayabilir.20 Göz bozukluklarında sadece merceklerden yararlandıldığı dönemler göz önüne getirilecek olursa, yazının okunabilir büyüklükte olmasının önemi bir başka açıdan daha ortaya çıkmaktadır. Bunun yanında göz .bozukluğu olmasa bile kendi yazdığını okuyamama söz konusu ola-bilir. Nitekim Ahmed b. Hanbel aıncasınınoğlu Hanbel b. İshak'ın küçük yazıyla yazdığını görünce uyaru: "Böyle yapma. En ihtiyaç duyduğun günde sana ihanet eder. "2ı

    Konumuzla ilgili olarak şöyle bir nükte aktarılu: Muhammed b. Yahya anlatıyor: "Katiplerden biri arkadaşına küçük uçlu kalemle bir yazı yazar. Arkadaşı da ona şöyle yazar: Bana yazı değil muska yazmışsın. "22

    4. Kişi seriyyu (seriu)'l-kalem (hızlı yazan biri) veya hızlı yazmak durumunda kalmış olabilir. Böylesi durumlarda harfleri birbirine katarak yazmamak gerekir. Hattın belirgin olmasına çalışmak icap eder. Özellikle hocaların öğrencilerine yazdırdığı meclislerde buna dikkat etmek önemliydi. Meşk ve talik ile yazmamak tavsiye edilirdi.23 Hz. Ömer'in bu bağlamda. "En kötü yazı meşk (hızlı yazmak), en kötü kuaat hızlı okumak, en güzel yazı da eri belirgin yazılandır."24 dediği nakledilir.25

    5. Yazımda başkalarının bilmediği kısaltmalar ve deyimler kullan-mamalıdu. Bununla birlikte kitabın başında veya sonunda bu kısaltmalar açıklanırsa bunda beis yoktur. Yıne de en doğrusu böylesi bir yolqan kaçın.maktu.

    6. İki hadisi birbirinden ayut etmek için aralarına bir daire çizmek güzel olur.26 Hadisleri diğer nüshalardaki hadislerle karşılaştudıktan sonra "sağlamasının yapıldığı" anlamında dairenin içine bir nokta da konulabilir veya düz bir çizgi çizilebilir. Bazı bilginler bu veya bu manaya gelecek bir işaret olmadan yazmalardaki hadislere güvenilmeyeceğini belirtmişlerdir.27

    20

    ıı

    n D

    ıı

    ıs

    l6

    21

    Bkz. Suyıiti, Tedrib, nno. Süli, a.g.e .• s. 185: Suyıiti, Tedrib, rrnı. Süli, a.g.e .• s. 185. Nevevi, Talcrib, s. 12. Hatib, Cami'. I/262. Bkz. Suyıiti, Tedrib, ııno. Ayrıca bkz. Kalkaşendi, Subhu'l-A'şa, 111126. Süli, Edebu'l-lmla, s. 191; Hatib, Cami', I/272. Hatib, Cami', I/272; tbnu's-Salab, Mukaddime, s. 150.

    --1 475

  • OSMANLl'OAN GÜNÜMÜZE KUR'AN VE HÜSN-1 HAT

    Bu maddede zikrettiğimiz husus sağlama yapmanın önemini göstermek-tedir. Bilginler, yazılan nüshanın hocanın nüshasıyla veya başka güvenilir

    bir nüshayla karşılaştırma işine mukabele/muaraza demektedir. Mümkünse bunu öncelikle hocanın kendi nüshasıyla yapmak en güzeliydi. Mümkün

    olmuyorsa güvenilir, hocanın onayından geçmiş bir nüshayla yapmak da olabilirdi. Kopya edile edile gelen nüshalarla yapılan sağlama pek güven

    verici kabul edilmezdi.28

    Mukabelenin önemiyle ilgili olarak Hişam b. Urve şunu anlatır: Ba-bam bana "yazdın mı" diye sordu. "Evet" dedim. "Karşılaştırdın mı?" dedi. "Hayır" deyince, "öyleyse yazmadın" karşılığını verdi.29 Yahya b. Ebi Kesir de "yaz~ıktan sonra bunu muaraza etmeyen kişi tuvalet ihtiyacını görüp de suyla istinca yapmayan kişiye benzer."30 diyerek yapılan işin önemine

    dikkat çeker . .

    Esasında düzeltmeleri yapmanın niye önemli olduğu izahtan vareste bir durumdur. Her şey bir yana bir eserde düzeltmelerin yapılmış olması onu okuyanda güven duygusu oluşturur. Okuyucu onun kontrolden geçtiğini

    anlar. Bu yüzden Şafü "ilaveler ve düzeltmeler gördüğün kitabın sıhhatine hükmet" demiştir.31 Ebı1 Zeyd ~id b. Evsen-Nahvi ise konuya noktayı koyan sözü söylemiştir: "Kitap (düzeltmelerle) kararmadıkça, aydınlık vermez."32

    7. Allah'a izafetle söylenen Abdullah ve Abdurrahman gibi isimlerin ilk kısmını (~) satırın sonunda, kalan kısmı da (~ )1 ,illi) takip eden satuın başında yazmak iyi karşılanmamıştır. Aynı şekilde Rası1lullah ifadesini ikiye

    ayırarak (J_,....) ve (r-1-' J ~ illi ~

  • · ili. BÖLÜM: TÜRK ISLAM SANATLAR! VE MEDENiYETi

    (.:>\.:...,-) ifadesini satırın sonuna, (~I

  • OSMANLl'DAN GÜNÜMÜZE KUR'AN VE HÜSN-1 HAT

    kısmı ·yazdıktan sonra ibarenin bitimine düzeltme yapıldığını göstermek amacıyla (c:""'/sahha) yazar.38

    11. Okuyucunun yanlış yazıldığını düşünebileceği ancak rivayet ve metin olarak öyle gelmiş olan yerlerde rivayetin o haliyle geldiğini anlatmak ve hataya düşülmediğini belirtmek için ibarenin üzerine "c:""'" veya çengeli çizgi şeklinde uzatılmış bir sad (_..,.,,)yazılır. Okuyucu onun yazımda hata yapmadığını, ibareyi bu şekilde gördüğünü anlamış olur. Yanlış olduğunu düşündüğü ibareyi değiştirmesi doğru olmaz. Çünkü kendisinin yanlış anlamış olma ihtimali vardır veya bir başkası o rivayetin doğru halini bu-labilir. Bir de tadbib (~I) ve temrid

  • ·111. BÖLÜM: TÜRK ISLAM SANATLAR! VE MEDENiYETi

    13. Bir sayfayı yazıp da çevirmek istediğinde iki sayfa arasına bir sayfa koymalı veya talaş serpmelidir ki metin mahvolmasın. Serpilecek talaşın hind ardıcı olması tavsiye edilmiştir. Bununla birlikte başka talaş da olabilir. Toprak serpmekten ise sakınmalıdır.43 Toprak serpiştirilmesi hususunda bazı hadisler zikredilmiştir lakin sahih değillerdir.44

    b. Mushafın yazılması

    Fıkıh ve adab kitaplarımızda Mushafın nasıl yazılacağı hususu ele alınmıştır. Bu durum yazım etrafında gelişen birikimi yansıtması açısından önemlidir. Özetle şu bilgileri görmekteyiz:

    Rivayete göre Hz. Omer Kur'an'ın tamamını küçücük bir Mushafa yazan kişiye kızmış, ona vurarak şöyle buyurmuştur: "Allah'ın kitabına saygı gösterin."45 Bu rivayet, valilere gönderdiği fermanlarda insanlara ön-celikle Allah'ın kitabının öğretilmesini emreden halifenin Kur'an metninin korunmasındaki hassasiyeti olarak anlaşılabilir. Nitekim İmam-ı A'zam ile İmam Ebu Yusuf da küçük Mush·af yapılmasını, yazılarının küçük ve ince yazılmasını mekruh görürlerdi. Muhtemelen onlar bu kabulleriyle tenzihi mekruhu murad etmişlerdi, yoksa böyle yapanın gürıaha gireceğini değil.

    Bununla birlikte Mushaf yazmak isteyen kişinin dikkat etmesi gereken hususlar özetle şunlardır: En güzel ve en açık yazı ile en güzel beyaz ka-ğıt üzerine en güzel mürekkep ve en güzel kalemle yazmalıdır. Satırların arasını açmalı, harfleri büyükçe yazmalıdır. Mushafı altın, gümüş veya benzeri değerli bir şeyle yazmakta beis yoktur. Hırsıza davetiye çıkardığı için bunu hoş görmeyenler de vardır. Sii.re başlarında sii.renin ismi ve kaç ayet olduğu yazılabilir. Kur'an sayfalarına başka şeyler yazılmasının önüne geçmek amacıyla bazıları on ayette bir ta'şir işareti koymayı ve ayet sa-yılarını yazmayı uygun görmemişlerdir. Bununla birlikte Arap olmayanlar göz önünde bulundurarak cevaz verenler de vardır.

    Mushaf eskiyip okunamaz hale gelir ve dağılarak kaybolup gideceğinden korkulursa temiz bir beze sarılıp toprağa gömülür. Gömüldüğü yerin necaset atılan ve ayak altı olan bir yer olmaması gerekir. Bunun yanında toprağı kazıp içine koyarak üzerine toprak atmak da doğru değildir. Bu bir nevi hakarettir. Bunun yerine toprağı kazdıktan sonra yanlamasına toprak

    •l

    ... 4S

    Süli, Edebu'l-İm!ci, s. 191. Süli, a.g.e., s. 191; Hatib, Ccimi', 112n. Hindi, Kenzu'!-Ummci!, 11/332, s. 4165.

    479 ,_• _ _ _

  • OSMANLl'DAN GÜNÜMÜZE KUR'AN VE HÜSN-1 HAT

    içinde lahd açılmalıdır. Ancak kazılan çukura konulup üzerine tavan gibi bir şey yapılırsa, üzerine doğrudan toprak atılmamış olacağından biı da caizdir. Okunamaz hale gelen eskimiş Mushaf ateşte yakılamaz, bununla yeni bir Mushaf ciltlenemez. Kur'an'ın hiçbir parçası telef olacağı bir ze-mine konulamaz. Yüksekçe bir yere konulmalıdır.

    Parçaları yere düşüp insanlar farkında olmadan üzerine basabileceği

    endişesi olduğunda ayetlerin duvarlara yazılması uygun bulunmamıştır. Hakir görmek anlamına geldiğinden Allah adının tükürükle silinmesi de mekruh görülmüştür.

    Mushafı yazıp satmaya gelince, caizdir. Nitekim bu husus kendisine sorulan Muaz b. Cebel, böyle yapanların Mushafın kağıtlarını ve el emek-lerini sattıklarını söyleyip bir beis olmadığını üade etmiştir.46

    II. YAZININ HUKUK İÇİNDE YER EDİNMESİ

    Hat bir iş alanı olduğundan ister istemez kendi hukuksal sorunlarını da beraberinde getirmiştir. Çünkü yazım ameliyesi sadece yazmak değil, siparişten yazım malzemesinin teminine kadar pekçok hususu içine alan ticari bir faaliyettir. Bu nedenle yazı ve yazı malzemesi etrafında fıkıh kitaplarımızda çeşitli meselelerin ele alındığını görmekteyiz.

    Öncelikli olarak senet, kayıt defteri, vesika, mahkeme katipliği gibi hususlarda yazıcılık yapanların ücret almaları meselesini ele alan fakihler,47

    yazıların nasıl yazılması gerektiği hususunu da dile getirmişlerdir. Buna göre katiplik yapacakların yazılarının nasıl olması icap ettiğiyle ilgili bilgiler dikkatimizi çekmektedir. Bu hususta şu malumata rastlamaktayız: "Mah-keme katibinin yazısının güzel ve açık olması, harfleri belirgin yazması, tertibine dikkat etmesi yani aralarına başka bir şeyin eklenebileceği bir boşluk bırakmaması, karışıklık ve hata meydana gelmemesi için kelime-lerin benzerlerinden ayrıştırılmasına dikkat etmelidir: Seb'a yerine tis'a, selas yerine selasin yazmaması gibi. "48

    Bunun yanında yazı siparişiyle ilgili çeşitli meselelerin de fıkıh ki-taplarında kendine yer bulduğunu tespit etmekteyiz. İslam hukukçuları bu bağlamda birine bir kitabı istinsah etme işinin verilmesini icare akdi

    ... 47

    ••

    Konu hakkında bkz. Şeyh Nizam, el-Fetciva'l-Hindiyye, V/323: Seyyid Alizade, Şerhu Şir'ati'l-lslcim, s. 77-82; Bilmen, Büyük lslam llmihali, s. 431. Şeyh Nizam, el-Fetciva'l-Hindiyye, IV/605 . Şirbini, Muğni'l-Muhtcic, VI/282.

    480

  • ·111. BÖLÜM: TÜRK İSLAM SANATLAR! VE MEDENiYETi

    çerçevesinde değerlendirmişler ve ortaya çıkabilecek problemlere cevaplar sunmuşlardır. Örneğin Mecelle'nin 443. maddesi çerçevesindle Dureru'l-Huk:-k:dm'da Şunları okumaktayız:

    Madde 443: "Akdin gereğini yerine getirmeye mani bir özür ortaya çıkarsa icare akdi fesholur.'.' Hanefiler'e göre, meşru bir özre binaen bir

    kira .akdi feshedilebilir. kareye konu olan şey (ma'kıidun aleyh), doğası itibariyle icare akdinin gereklerinden olmadığı halde taraflardan birinin zararına sebep oluyorsa böyle bir akit feshedilir. Çünkü akdin muktezasından olmadığı halde taraflarından birini zarara sokmak caiz değildir. Bu cümle-den olarak, bir kitabı yazmak üzere icare akdi yapılan bir hattat, yazmak

    için gerekli olan kağıt ve mürekkebin teminiyle yükümlü tutulursa veya hattata kağıt ve mürekkep kendisinden olma külfeti yüklenirse, dilerse bu akdi feshedebilir. Çünkü burada hattatın zarar göreceği açıktır. Bu akit de

    icare akdi olmak özelliğini kaybetmiştir. Oysaki esas olan şahsın sadece yazma işlemiyle yükümlü olmasıdır. Malzemeyi temin veya bedelini eda yüküm.İülüğürıün kiralayan şahsa ait olması gerekir.49

    Sipariş edilen nüshadaki yazım hatalarıyla ilgili olarak da karşımıza . şu bilgi çıkmaktadır:

    Kişi bir hattatla bir eseri yazmak üzere icare akdi yapsa, ancak hat.tat

    yazımında hatalar yapsa, bakılır: Eğer her sayfada hata varsa, dilerse yazı

    lan kitabı kabul ederek ecr-i müsemmayı aşmamak kaydıyla ecr-i mislini verir. İsterse kitabı hattata bırakır, kağıt ve mürekkep bedelini öder. Ancak hatalar kitabın bazı sayfalarında ise kitabı kabul etmesi ve doğru yazılan sayfaların payı ne kadar ise ecr-i müsemma üzerinden bunu ödemelidir. Hatalı sayfaları da ecr-i misil üzerinden ödemesi icap eder.50

    Aynı kitabın iki nüshası arasında fiyat farkı olabilir mi meselesinde de fakihlerin yaklaşımı ince ayrıntıları ne derece göz önünde bulundur-duklarının bir göstergesidir. Buna göre, aynı kitabın da olsa elle yazılmış nüshalar kıyem.idir, aynı kitabın matbu nüshaları ise mislidir. Örneğin,

    Fetdvd Bezzdziye'nin iki nüshası aynı tür kağıda yazılsa veya iki nüshayı

    da aynı hattat yazmış olsa durum böyledir. Zira nüshalardan birinin hattı ve mürekkebi diğer nüshadan daha iyi olabilir. Bu durumda kıymeti de

    fazla olur. Keza iki farklı hattatın yazdığı aynı eserin nüshalarından biri,

    .. 50

    Bkz. Ali Haydar, Dureru'!-Huklcdm, II/413. Bkz. Ali Haydar, a.g.e., II/556.

    -~ 481 ı----

  • OSMANLl'OAN GÜN ÜMÜZE KUR'AN VE HÜSN- İ HAT

    yazısının, kağıdının ve mürekkebinin daha iyi olması sebebiyle diğerinden değerli olabiliİ.sı

    Bu örnekler bizlere yazım işine yönelik hukuksal meselelerin İslam

    hukuku içerisinde ele alındığını gösteren örneklerdir. Benzer misaleri

    çoğaltmak mümkündür.

    111. YAZIYLA İLGİLİ AHLAKİ BOYUTLAR

    a. Ödünç kitap vermeye teşvik

    Başta hadis kitapları olmak üzere yazmaların istinsah edilmesi için baş

    kalarına emanet verilmesi hususu klasiklerimizde özel bir yer tutar. llmin yayılması ve geniş kitlelere ulaşması önemli oranda bu yolla olacağından dolayı herhangi bir eserin yazmasını yanında alıkoyarak cimrilik etmek

    doğru bulunmamıştır. Örneğirı Ebü Vehb Muh ammed b. Muzahim: "İlınin

    ilk bereketi kitapları ödünç vermektir."52 Yahya b. Main de "Hadislerini

    başkalarına vermekte cimrilik yapan ve vermeyen kişi felah bulmaz."53

    Sufyanu's-Sevri ise "İlmini gizleyen üç şeye müptela olur: Ya unutur

    aklında kalmaz, ya ölür ondan yararlanamaz, ya da kitapları elinden çı

    kar. "54 demişlerdir. İlim üstadlarının bu sözleri sahip olunanı başkalarıyla

    paylaşmak ve kitman-i ilimden sakınmak hususunda yeterli uyarılardır.

    Ödünç vermek teşvik edilirken ödünç vermeyen kimseler ise kınanmıştır.

    Ahmed b. Yahya b. Zeyd anlatıyor: Ebu'l- Atiliiye'ye kardeşlerinden biri

    gelerek "Şu defteri bana ödünç verir misin?" dedi. O da "Bundan hoşlan

    mıyorum." cevabını verdi. Kardeşi "Bilmiyor musun, güzelliklere, hoşlanıl

    mayan şeylere göğüs gererek ulaşılır." Bunun üzerine defteri ona verdi.55

    Başkalarının yazma nüshayı çoğaltmasına imkan tanınması bağlamında

    ilgili eserlerde pekçok şiir bulunmaktadır. Bunlardan birinde Ebu'l-Kerem

    Hamis b. Ali b. Ahmed el- Havzi şöyle demektedir:

    Si

    52

    SJ

    s. ss_

    Bkz. Ali Haydar, a.g.e., X/110-1. Siıli, Edebu'l-lmlıi. s. 193. Hatib. Cami', 1/240. Hatib. a.g.e .. In40. Siıli, Edebu'l-lmıa, s. 193; Hatib, a.g.e., _11241.

    482

  • . 111. BÖLÜM: TÜRK lSLAM SANATLAR! VE MEDENiYETİ

    , o~ o ,..._ oJ J. o ı ... ı ı~ ..... , · b'::lı e -: !~~< G-bl 1.n~ı ~Ç- )~ - '.)

    Kitaplarım ehl-i ilme sunulmU§tur · Elleri benim ellerim gibi sayılır

    Her ne vakit ödünç kitap isterler

    Başa kakma olmadan elde ederler.

    Onlardan asla gizlemem bir şeyi Başkasının cimrilikle gizlediği gibi

    Hocalar kitaplarını bize ödünç verdi

    Yaptığımız sürdürmektir adet!erini.56

    b. Ödünç kitap alanın dikkat etmesi gerekenler

    Bu hususta zikredilen tavsiyeler ahlakidir. Buna göre, ödl.ünç kitap alanın kitap sahibine teşekkür etmesi, duayla da olsa karşılık vermesi gerekir . . Kitapla işini bitirdiğinde elde tutmaması, kısa sürede iade etmesi57 keza sahibi talep et.tiğinde iade etmesi icap eder. Kitabı alıkoymaya gelince, bu hainlik olarak tanımlanmıştır. Zuhri, Yunus b. Yezid'e "Yunus! Kitap hain-

    liğinden sakın!" der. O da "Kitap hainliği nedir ki?" diye sorar. "Sahibinden alıkoymandır." cevabını verir.58 Fudayl b. İyad da "Vera veya ilim sahibi kişi, bir başkasıriın dinlediği hadislerin bulunduğu nüshayı veya kitabını alıkoymaz. Böyle yapan kişi esasında kendisine zulmetmiştir."59

    Bunun yanında ödünç alan sahibinin izni olmadan kitapta bir yeri dü-zeltmemelidir. Keza sahibinin rızası olmadan kitabın sağma soluna notlar yazmamalıdır. Sahibinden izin almadan bir başkasına emanet vermemelidir. Sahibi dilediğin gibi yararlan demedikçe içinden bir yeri istinsah etmeme-lidir. Zira mutlak ödünç vermek istinsahı kapsamaz. Kağıdı kitabın üzerine koyarak ondan bir şeyi istinsah edemez. Hokkayı emanet kitabın üzerine koyamaz. Mürekkebe batınlmış kalemi kitabının üzerinden geçiremez.

    56

    Si

    58

    59

    Süli, a.g.e., s. 193. ·Bkz. Süli. a.g.e., s. 194. Süli, .a.g.e., s. 194. Hatib, Cdnii', I/243. Keza bkz. Sıiyıiti, Tedrib, II/90.

    483

  • O SMANLl 'DAN GÜNÜMÜZE KU R'AN VE HÜSN-i HAT

    Emanet kitabı açık bir şekilde yere koyamaz. Ya iki şey arasına ya da bir sandalye üzeri.ne koyması gerekir. Ki böylece ~irazesi dağılma.sın.60 ·

    c. Emanet kitap karşılığında rehin almak

    Kitabın ödünç verildiği kimsenin tanınmaması veya iade edip etme-yeceğinden endişe edilmesi gibi durumlarda rehin alınması geleneği söz konusuydu. Bu da herkesin aldığını iade etme hususunda aynı hassasiyeti göstermediğirıin öteden beri cari olan bir durum olduğunun en güzel göstergesidir. Bu nedenle bazı ilim erbabı ödünç verilen kitap karşılığında rehin almayı uygun görmüşlerdir.61 Nitekim İbrahim b. Meymun es-Saiğ kendisinden ödünç kitap isteyen Seken'den rehin olarak bir kitap ister. O da bir Mushaf getirir.62

    Konuyla ilgili şiirlerden bir örnek sunmak istiyoruz. Muhammed b. Halef b. el-Merzuban'dan:

    0 Jot """' >:, . \ \;.....J er-d .ı,; \ ,,, .. ,,,. ,,. .::, - ; - J

    Ver dosta defteri sağlam bir rehin karşılığında Yoktur bir çirkinlik arkadaştan rehin almanda. 63

    d. Başkalarının yazdıklarım çalmak

    Başkalarının emek vererek yazdıkları yazıları, sayfaları veya kitapları çalmak haram~r. Bunun ilim adına yapılıyor olması bu gerçeği değiştirmez. Hatib bununla ilgili olarak şöyle der: "İlim sayfalarını çalmak dinar ve dirhem çalmak gibidir. "64

    Yazım çerçevesinde klasikleriınizde ele alın

  • ili. BÖLÜM: TÜRK İSLAM SANATLAR! VE MEDENİYETi

    demeyeceğini bilınesid.ir.66 Eğer razı gelmeyeceğini bilirse ondan kullan-

    maması gerekir.67

    iV. SONUÇ

    Kısa çalışmanıızda sunmaya çalıştığı~ız . üzere, yazı her boyutuyla tekemmül etmiş bir sanat dalıdır. Hukuk, hadis ve ahlak başta olmak üzere İslami ilimlerin her biri onun bu kemfilatına katkı vermiştir. Bu da sadece yazım kurallarım değil yazım çerçevesindeki temel konuları da ele alan, derli toplu bir "usul/metodoloji kitabı"nın yazılmasının artık vakti

    geldiğini göstermektedir.

    Tebliğimizi hüsn-i hitam olması kabilinden yazı ve hukuk çerçevesinde klasiklerimizde zikredilen iki rivayetle tamamlamak istiyoruz:

    1. İnsanlar, güzel yazısını elde edebilmek amacıyla, Şafii fukahasından

    Muhammed b. el-Mubarek b. Muhammed el-Bağdadi'ye (55211157), sebepsiz yere fetva sorarlarmış.68

    2. Adamın birisi bir başkasından alacağı olduğunu ve elinde de borç-lunun el yazısıyla yazılmış borç kağıdı olduğunu iddia eder. Karşıdaki ise. ·

    yazının kendi hattı olmadığını söyler. Yazının kendisine ait olmadığını

    ispat etmek için de insanların önünde bir şeyler yazmaya başlar. Onlar da

    iki yazıyı birbiriyle karşılaştırırlar ve benzemediklerirıi söylerler. Ardından borç senediyle birlikte meseleyi Süleyman b. Vehb'e taşırlar ve vereceği karara her ikisi de razı olacaklarını belirtirler. Süleyman borçlu olduğu

    iddia edilene uzunca bir metin yazdırır. Arıcak adam uzun yazı sırasında bazı harfleri tıpkı borç senedindeki gibi yazar. Süleyman bu yolla anlar ki borç kağıdındaki yazı onundur. Adamın yapmaya çalıştığı, iki yazı benzeşmesin diye farklı yazmaya çalışmaktan ibarettir. Adam çaresiz ka-lınca borcunu ikrar eder. Süleyman'a bunu nasıl tespit ettiği sorulunca şu

    cevabı verir: "Kağıdın tamamında yapmacık bir yazı kullanıyordu ancak alışkanlık kazandığı için (bazı harfleri) borç kağıdındaki gibi yazıyordu."69

    "Türkiye'de sadece resmi kütüphanelerdeki yazmaların sayısı 300.000'd.ir.

    Mecmua-i resailler dikkate alındığında bu rakam 500.000'e yükselir. Söz

    66

    Ç/ .. 69

    Nitekim İbnu'l-Mubarek şöyle demiştir: "Ehl-i hadisin hokkalarından mürekkep almak için izin istemeye gerek yoktur." Süli, Edebu'l-lmlci, s. 176. Şeyh Nizam, el-Fetciva'l-Hindiyye, IV/415. İbn Kadi Şehbe, Tabakdtu'ş-Şcifiiyye, I/324, s. 297 . Bkz. Sılli, Edebu'!-Kuttcib, s. 44.

    ---ı, 485

  • OSMANLl'DAN GÜl\IÜMÜZE KUR'AN VE HÜSN·l HAT

    konusu koleksiyonların %80'i ise, Kültür Bakanlığı'na bağlt kütüphane-lerdedir. Bunların % 80'i Arapça, % 15'i Türkçe ve % 5'i de Farsça'dır. Türkiye'deki kütüphanelerde bulunan yazmaların dışında özel kurum ve şahısların elinde de 100.000 dolayında yazma olduğu tahmin ediliyor. .. Sadece Osmanlı Arşivleri'ndeki 150 milyon belgenin varlığı bile"70 ne büyük bir mirasla karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir.

    Hatla ilgili bir kitap çalışması çerçevesinde emekli olan hattat hoca-mız Prof. Dr. Muhittin Serin'in telefonu lazım oldu bana. 4 Mart 2013 Pazartesi akşam birkaç kişiyi aradım, lakin telefonunu tem.in edemedim. Salı günü sabahleyin mezkur çalışmam çerçevesinde çeşitli konular için 15'e yakın kişiyle telefon görüşmesi yaptım, bir 20 kişiye de mesaj attım. Bu telefon trafiğinden sonra değerli hattatlarımızdan Ali Rıza Özcan beni aradı ve "hocam" dedi, "Muhittin Hocamızın telefonunu öğrendim, yazar mısınız?" Ben ilk önce toparlanamadım, "hangi Muhittin Hoca?" dedim. "Sabah benden telefonunu istemiştiniz ya?" dedi. Doğrusu ona telefon açtığımı hatırlayamadım ve kafam karıştı. Madem benim açtığımı söy-lüyor, "aramışımdır" deyip telefon numarasını aldım. Kapattıktan soma bu "Muhittin Hoca"nın kim olduğunu yine çıkaramadım, çünkü hattat hocamızı sabahleyirı aradığımı hatırlamıyordun:ı. Tereddüde düştüm. Bu sefer Özcan Bey'i ben aradım ve "Üstadım, benim sizden telefon numarası istediğime em.in misiniz?" diye tekrar sordum. "Muhittin Serin hocanın telefonunu sabah istemiştiniz ya" deyince, ha hu deyip teşekkür ettim ve telefonu kapattım. Allah'ım bu ne iştir diyerek telefonumda aradığım tüm numaralara baktım; evet, onu kesinlikle aramamıştım. Sonra gÔnderdiğim mesajlara baktım. O sabah mesaj gönderdiklerim içinde o da vardı ve yazmasını istediğim bir hattı ikmal etmesini istirham ediyordum. Telefonu kapattıktan 15 dk. sonra Amasya İlahiyat'ın dekanı Şuayp Özdemir Hoca aradı: "Hocam, sende Muhittin Serin hocamızın telefonu var mı? Sabah birkaç kişiyi aradım, telefonunu alamadım."Hemen ona numarayı verdim. Özcarı hocamızdan telefonu isteyen meğerse o im.iş. Ama Allah'ın işirıe bakın ki, o _telefon numarası bir garip yolla ilk önce bana sonra dekan hocamıza ulaşacaktı. ôzcan Hoca onu benim aradığımı sanmıştı. Belki de gönderdiğim mesajdan dolayı karıştırmıştı. Şu ara hattatların yaşam

    · öykülerine bakarken hep benzer şeyler okuyorum. Demek ki bu bir manevi esinti ve benim de bundan nasibim varmış. Rabbim sen nelere kadirsin.

    10· Duman, El Yazmaları Dı1nyasında Tı1rkiye'nin Yeri, s. l, 2.

    486